Skip to main content

Full text of "Hakikat_Kitabevi_Turkce_Kitaplar"

See other formats


Hakikat Kitabevi Yayinlan No: 9 

KIYMETSIZ 
YAZILAR 

(Kiymeti bulunamiyan yazilar) 



imani-i Rabbani 

Ahmed Faruki Serhendi ve 

Muhammed Ma'sumun Mektubaf indan 

Secme Yazdar 

Hazirhyan 

Hiiseyn Hilmi Isik 

"Rahmetullahi aleyh" 

[1911-2001 Eyyub-Istanbul] 

Yirmidokuzuncu Baski 




Hakikat Kitabevi 

Darussefeka Cad. 53 P.K.: 35 34083 

Tel: 0212 523 45 56-532 58 43 Fax: 0212 523 36 93 

http://www.hakikatkitabevi.com.tr 

e-mail: bilgi@hakikatkitabevi.com.tr 

Fatih-ISTANBUL 

MAYIS-2009 





Ilk harflerin fihristi 










Sahife ni 
I.Kism 


lmaralan: 






II.Kism 


Elif 


A, E, I, U 


5 


219 


Be 


B 


37 


245 


Pe 


P 


41 


249 


Te 


T 


41 


250 


Cim 


C 


47 


255 


Ha 


H 


51 


260 


Hi 


H 


65 


270 


Dal 


D 


68 


273 


Ze 


Z 


72 


278 


Ri 


R 


76 


283 


Zal 


Z 


87 


291 


Sin 


S 


89 


294 


Sin 


S 


98 


305 


Sad 


S 


106.... 


311 


Ti 


T 


112.... 


316 


Zi 


Z 


119.... 


323 


Ayn 


A, i, U, O, O 


120.... 


325 


Gayn 


G 


135.... 


333 


Fe 


F 


136.... 


334 


Kaf 


K 


139.... 


340 


Lam 


L 


155.... 


353 


Mini 


M 


158.... 


357 


Nun 


N 


179.... 


376 


Vav 


V 


187.... 


383 


He 


H 


197.... 


393 


Lamelif 


L 


202.... 


398 


Ye 


Y 


202.... 


399 


Ikinci kism (El 


ti 




401 



Baski: Ihlas Gazetecilik A.S. 

29 Ekim Cad. No: 23 Yenibosna-ISTANBUL 
Tel: 0.212.454 30 00 

ISBN: 975-8883-02-X 



KIYMETSIZ YAZILAR 

Kiymetli okuyuculanmiza takdim etdigim bu (Kiy- 
metsiz Yazilar) kitabi iki kismdir. Birinci kismi, imam-i 
Rabbani Miiceddid-i elf-i sani Ahmed Farukfnin "rah- 
metullahi aleyh", ikinci kismi, mahdum-i mukerremi, ur- 
vet-iil vuska Muhammed Ma'sum-i Faruki "rahmetullahi 
aleyh" hazretlerinin (MEKTUBAT) ismindeki farisi ki- 
tablanndan intihab olunan cok kiymetli cumlelerdir. Her 
iki kitab tic cilddir. 

Bu alti cildden secdigim ciimleleri, elif-ba sirasi ile di- 
zip, her ciimlenin sonuna aldigim cildin ve mektubun si- 
ra numaralanni yazmisdim. Bunlan seyyid Abdiilhakim 
Arvasi efendiye "rahmetullahi aleyh" okudum. Dikkat 
ile dinledikden sonra, cok takdir edip, (Fevkal'ade gayret 
sarf ederek hazirladigin bu nadide eserin ismi (Kiymetsiz 
Yazilar) olsun, bunun kiymetine karsihk olabilecek bir- 
sey bulunabilir mi) demisdir. Bu Kiymetsiz Yazilar, 1344 
[m. 1936] senesinde Kasimpasah hattat Safi beg tarafin- 
dan, islam harfleri ile yazilarak, basdinlmisdir. [Latin 
harflerine cevirerek hazirladigim bu kitab, 1415 [m. 1994] 
senesinde, Hakikat Kitabevi tarafindan tekrar basilmis- 
dir. Imam-i Rabbani 1034 [m. 1624], Muhammed Ma'sum 
1079 [m. 1668] da Hindistamn Serhend sehrinde ve Ab- 
diilhakim efendi 1362 [m. 1943] de Ankarada vefat etmis- 
lerdir. "rahmetullahi teala aleyhim ecma'in".] 

Mursid-i kamil idi, Abdiilhakim Arvasi, 

hem islamiyyet, hem tarikat ilmlermin deryasi. 

Miladi scnc Hicri kamerf 

1937 1345 



-3 



Tenbih: 

Alti cild (Mektubat)dan, birinci cildin temam tercemesi 
(Mektubat Tercemesi) olarak turkce basihms, diger cildler- 
den ba'zi mektublar da terceme edilerek (Hakfkat Kitabe- 

vi)nin turkce yaymlanndan ba'zilarmda nesr edilmisdir. 
((Mektubat Tercemesi) ndeki ve diger kitablardaki alakah 
mektublarm sahifelerinin numaralan, mevzu' sonuna kose- 
li parantez icine Have edilmisdir. 



Allah, Insan ve Nemaz 

Bismillahirrahmanirrahim, la havle ve la kuvvete ilia bil- 
lahil'aliyyirazim. 

Asagidaki satirlan yazan Hiiseyn Hilmi Isik, 1329 [m. 
1911] senesinde Eyyub Sultanda diinyaya geldim. Lise tahsi- 
limi Hahcioglu Askeri Lisesinde yapdim. 1929 senesinde lise 
son sinifda iken, zemamn en biiyiik islam alimi seyyid Abdiil- 
hakim Arvasi hazretlerinin Eyyub cami'indeki va'zma tesa- 
diif etdim. Cok kalabalik oldugu icin, online oturdum. Din 
bilgim hie yokdu. Va'zdan sonra, yamma gelerek, (Kiiciik 
efendi seni sevdim. Ara sira gel de goriiselim) dedi. Seneler- 
ce va'zlarma gitdim. Sozlerine asik oldum. 

Simdi 1421 [m. 2000] senesinin birinci giinu, Sanyerdeki 
evimde, gece yansi uyamnca aklima gelen seyleri asagida 
yaziyorum: Her seyi yaratan ve varlikda durduran bir Allah 
vardir. Allah yok denirse, hicbir sey var olamaz. [(Se'adet-i 
Ebediyye)de (Hava) kelimesine bakiniz!] Her insanm haya- 
ti tic zemana aynlir. Diinya, kabr ve ahiret hayati. Ahiret 
hayati, Cennet ve Cehennem olarak ikidir. Allahin sevdik- 
leri, Cennetde ni'metler icinde sonsuz yasayacak, sevmedik- 
leri ise, Cehennemde sonsuz yanacakdir. Allahii teala, ken- 
dinin var olduguna inananlan ve diinyada her an Onu diisii- 
nenleri ve emrlerini yapanlan sever. Hergiin bes vakt ne- 
maz kilan, Onu hie unutmaz. Nemaz, insam bu se'adete ka- 
vusdurur. Nemaz kilmiyan ve kaza etmiyen, Cehennemde 
yanacakdir. 

Miladi Hicri semsi Hicri kamerf 

2001 1380 1422 



-4 



KIYMETSIZ YAZILAR 

Birinci Kism 

- A, E, I, U - 

• Aba ve ecdad [baba ve dede]lann imanini taklid etmek, 
iman-i taklididir ki, mu'teber degildir. 1/29 [Mektubat Terceme- 
si: 47.] 

• Abdestde, ayak parmaklan arasini sol elin kiiciik parma- 
gi ile tahlile muraat [riayet] edeler. 3/41 [Se'adet-i Ebediyye: 778.] 

• Adaba riayetsiz hizmetin faidesi yokdur. 

• Adem aleyhisselamin hilkatinden [yaratilmasindan] be- 
ri yedi bin yil temam olmadi. 2/58 [Se'adet-i Ebediyye: 79.] 

• Adem aleyhisselam su ile toprak arasinda iken, Resulul- 
lah ilm-i ilahide Peygamber idi. 1/56 [Mektubat Tercemesi: 92.] 

• Adem aleyhisselamin mebde-i te'ayyiinii tekvin sifatidir. 

• Adem aleyhisselam alem-i sehadete gelmezden mukad- 
dem [madde alemine gelmezden once] viicuda gelen zuhurat-i 
misaliyesi. [Goriinen misalleri]. 2/58 [Se'adet-i Ebediyye: 79.] 

• Adem aleyhisselamdan evvel gecen Ademlerin viicudla- 
n alem-i misalde idi. Alem-i sehadetde [madde aleminde] ilk 
mevcud olan Adem aleyhisselamdir ki, sifati cemiyyet iizere 
mahlukdur. Cok vasflar sahibidir. 2/58 [Se'adet-i Ebediyye: 79.] 

• Ahiret dar-i cezadir [karsihk yeridir]; dar-i teklif degil- 
dir [emrlerin verildigi, mukellef kilinan yer degildir]. 1/259 
[Mektubat Tercemesi: 323.] 

• Ahiret mevcudatinin [ahiret varhgimn] mebde-i te'ay- 
yiinleri, kemalat-i mufassala-i zatiyye-i mukaddeseler olup, 
[varhga baslangic olan kemalat [olgunluk], mukaddes zatin 
acilmis, mukaddese-i zatiyyesi olup,] ism ve sifatlan degildir. 
3/114 ' 

-5- 



• Ahiret mu'amelati [ahiret isleri] zillerden degildir. 
1/261 [Mektubat Tercemesi: 343.] 

• Ahiretde azabin ve miikafatin devamli oldugunu bilen- 
lerin nazarinda, birkac gxinliik bela ve mihnet, devamli raha- 
ta sebeb oldugundan, ayn-i rahatdir [rahatin ta kendisidir]. 
Insanlarin dedi-kodulanna bakmazlar. 2/99 [Se'adet-i Ebediyye: 
515.] 

• Ahiret azabi hakkinda Peygamberlerin sozbirligi var 
iken, felsefecilerin sozlerine i'tibar olunmaz. Bu azab akli 
degil, hissidir. [Bizzat tadilacak sekldedir.] 3/101 [Se'adet-i 
Ebediyye: 68.] 

• Ahiretin yaratilis ve mevcudiyyetine, diinyanin yarati- 
lis ve mevcudiyyetini mukayese etmek mumkin degildir. 

3/79. 

• Ahireti verip diinyayi almak ve Hakdan halka yiiz ce- 
virmek ciinun ve sefahetdir, [delilik ve aklsizlikdir]. 1/28 
[Mektubat Tercemesi: 46.] 

• Agahlik [uyaniklik], Allahii teala ile batinin huzurun- 
dan ibaretdir. Ilm-i huzuriye benzer ki devam lazimdir. 3/16 

• Ayaklann zinasi, islamiyyetin yasak etdigi yere (haram- 
lara) gitmek. Gozlerin zinasi, islamiyyetin yasakladigina [ha- 
ramlara] bakmakdir. 3/41. [Se'adet-i Ebediyye: 778.] 

• Aynada hosa giden suretin goriinmesi, haricde hakiki 
gormek gibi te'sir eder. 3/63 [Se'adet-i Ebediyye: 925.] 

• Ibrahim aleyhisselam, Habibullahin iimmetine dahil ol- 
magi temenni buyurmusdur. 3/122. 

• Ibrahim aleyhisselamin saninin yiiksek olusu, Hak te- 
alanin diismanlanndan teberri etmek [kacinmak] vasitasiy- 
ladir. 1/266 [Mektubat Tercemesi: 350.] 

• Ibrahim aleyhisselam Halilullahdir. 3/88 

• Ibrahim aleyhisselamin vilayeti, vilayet-i israfildir. 
3/114. 



• Ibrahim aleyhisselamin mebde-i te'ayyiinii, ilm sifati- 
dir. 3/88. 

• Ibrahim aleyhisselamin mebde-i te'ayyiinii, te'ayyiin-i 
evvel-i viicudidir. 3/88. 

• Ibrahim aleyhisselamin mebde-i te'ayyunii hulletdir ki, 
te'ayyiin-i evvel olan hubbin muhitidir. [Muhabbetin muhiti- 
dir.] Ve o merkez ve muhitin temami ki, sureti misalide da- 
ire gibidir. Te'ayyiin-i evveldir. Onun en serefli ve ilk eczasi 
merkezdir ki, sevgi (hub)den ibaretdir. Muhit-i daire o mer- 
kezin zilh gibi ve ondan ileri gelmekdedir. O muhite te'ay- 
yiin-i sani demek miimkindir. Amma, kesf ile goriilmekde, 
bu te'ayyiin iki degildir. Hubbi ve hulleti [muhabbeti ve 
dostlugu] icine almis olarak birdir. Te'ayyiin-i sani, nazar-i 
kesfide, te'ayyiin-i viicudidir ki, te'ayyiin-i evvel-i hubbinin 
zilh gibidir. Zill-i sey cok olur ki, kendini asl sey gibi goste- 
rip, saliki kendine cezb eder. Te'ayyiin-i ewel, te'ayyiin-i vii- 
cudf veya te'ayyiin-i hubbi zan olunur. 3/122. 

• Ibrahim bin Seyban, mesayih tabakasindandir. 1/99 
[Mektubat Tercemesi: 148.] 

• Ebu Bekrin "radiyallahii anh" fazileti, imanda ve cok 
mal vermekde, nefsini bu yolda hizmetci etmekde, oncekile- 
rin oncesi olmasi yoluyladir. 2/99 [Se'adet-i Ebediyye: 515.] 

• Ebu Bekr "radiyallahii anh", Enbiyadan sonra, insanla- 
nn en efdalidir. 1/202 [Mektubat Tercemesi: 240.] 

• Ebu Bekrin "radiyallahii anh" imam, iimmetin imam 
ile olciilse, ziyadedir [agir gelir], hadis-i serifindeki ziyadelik, 
imanin parlamasi ve nuru i'tibariyledir. Fazlahk, kamil sifata 
aiddir. 1/256 [Mektubat Tercemesi: 318.] 

• Ebu Bekrden Farukun inhitati, Resulullahdan Ebu 
Bekrin inhitatindan ziyadedir. [Omer "radiyallahii anh"in 
Ebu Bekr "radiyallahii anh"dan farki, Ebu Bekrin "radiyal- 
lahii anh" Resulullahdan "sallallahii aleyhi ve sellem" far- 
kindan daha fazladir.] 1/251 [Mektubat Tercemesi: 308.] 

• Ebu Bekr "radiyallahii anh" hakkinda, Resulullah 

-7- 



"sallallahii aleyhi ve sellem" buyurdular ki: "Omerin tekmil 
hasenati, Ebu Bekrin bir hasenesidir." 1/251 [Mektubat Terce- 
mesi: 308.] 

• Ebu Bekr "radiyallahii anh" hakkinda, Resulullah "sal- 
lallahii aleyhi ve sellem" buyurdular ki: "Hak tealamn bana 
ilisan eyledigi, esrarin 1 emamini, Siddikin kalbine dokdiim." 
1/251. [Mektubat Tercemesi: 308.] 

• Ebu Bekr-i Siddik ki, Enbiyadan sonra efdal-i beserdir. 
[Peygamberlerden sonra insanlarin en iistiiniidur.] Onun da- 
hi basi bir Peygamberin ayagi altindadir. 1/248. [Mektubat Ter- 
cemesi: 305.] 

• Ebu Bekr "radiyallahii anh"in fazileti. 1/256 [Mektubat 
Tercemesi: 318.] 

• Ebu Bekr "radiyallahii anh" isti'dat [kabiliyyet] ve tak- 
lidleri vasitasiyle, Resulullahi "sallallahii aleyhi ve sellem" 
derhal tasdik eyledi. 1/107 [Mektubat Tercemesi: 157.] 

• Ebu Bekr "radiyallahii anh", makam-i ibrahimin fev- 
kindeki makam-i hassaya dahil oldu. 3/122. 

• Ebii Bekr "radiyallahii anh", bu ummetin en onde ge- 
leni, merhametlisi, efdalidir. 1/59 [Mektubat Tercemesi: 94.] 

• Ebu Bekr "radiyallahii anh", Resulullahin sehvini, ken- 
di sevabindan daha iyi bilip, onun sehvini taleb buyurup; (Ya 
leyteni sehve Muhammedin "sallallahii aleyhi ve sellem", 
keski Muhammed aleyhisselamin bir sehvi olsaydim) buyur- 
musdur. 1/305 [Mektubat Tercemesi: 489.] 

• Ebu Bekr "radiyallahii anh"in mebde-i te'ayyiinii, ism- 
lerin zillerinin dairesinin list noktasidir. 1/260 [Mektubat Terce- 
mesi: 326.] 

• Ebu Bekr "radiyallahii anh" bir kimseyi Kur'an-i kerim 
okurken aghyor goriip, bizler dahi, bunlar gibi ederdik. La- 
kin kalblerimize kasvet anz oldu, buyurdular. 1/26 [Mektubat 
Tercemesi: 44.] 

• Ebu Bekr "radiyallahii anh", "beni bu iki sevbim [elbi- 

-8- 



sem] ile tekfin edin [defn edin]" diye vasiyyet eylemislerdir. 
2/16 [Se'adet-i Ebediyye: 1034.] 

• Ebu Bekr-i Siddikin ve belki biitiin sahabenin semail-i 
senfesi, gecmis Peygamberlerin kitablarinda gelmisdir. (Za- 
like meseliihiim fit-Tevrati ve meseliihiim fil-incili.) [... On- 
lann halleri, serefleri, boylece Tevratda ve incilde bildiril- 
misdir... 3/24 [Hak Soziin Vestkalan: 265.] 

• Ebu Bekr-i Siddika otuziicbin kisi kendiliginden ve se- 
ve seve bfat etdiler. 3/24 [Hak Soziin Vesikalan: 265.] 

• Ebu Bekr "radiyallahii anh" buyurdu ki, (Aczini bil- 
mek, anlamakdir. [Asl idrak, kendinin aczini bilmekdir.]). 
3/24 [Hak Sozun Vesikalan: 265.] 

• Ebu Bekr "radiyallahii anh"in vilayet tarafindan muna- 
sebeti, Ibrahim aleyhisselama; niibiivvet tarikiyle (yoluyla) 
Musa aleyhisselamadir. 1/251 [Mektubat Tereemesi: 308.] 

• Ebu Bekr "radiyallahii anh" kemalat-i Muhammediy- 
yeye yiikselmis, vilayet-i Mustafaviyyeye dahil olmusdur. 
1/251 [Mektubat Tereemesi: 308.] 

• Ebu Bekr "radiyallahii anh"in mebde-i te'ayyiinii, ha- 
kikat-i Muhammedinin zilhdir. Bu sebeble varisan-i Pey- 
gamberin [Peygamberin varislerinin] efdalidir. 3/122. 

• Ebu Hiireyre "radiyallahii anh" buyurmusdur ki, "Re- 
sulullahdan iki ilm edindim ki, birini beyan eyledim [acikla- 
dim]. Digerini asikare eylesem [aciga cikarsam] oldiiriilii- 
riim. O ilm, ilm-i esrardir ki, herkesin idraki ona yetisemez." 
1/267 [Mektubat Tereemesi: 382.] 

• Ibn-i Sina kisa goriislii oldugundan, islamiyyetden pay 
alamadi. Sonunda felsefe pisliginde kaldi. 1/245 [Mektubat Ter- 
eemesi: 303.] 

• Ibn-i Sina ve Farabi, akl, nefs, ruh ve maddenin baslan- 
gici olmadigini soyleyip, gokleri ve muhteviyatini kadim bil- 
mislerdir. 1/266 [Mektubat Tereemesi: 350.] 

• Ibniil vakt, erbab-i kuluba (kalbleri halden hale degi- 

-9- 



sen Evliyaya) denir ki, kalbi temkine ulasmamisdir. Ebiil- 
vakt, kalbi ve nefsi temkine ulasmisdir. ibniil vakt, erbab-i 
tecelliyat-i sifatiyyeye, ebiil-vakt, erbab-i tecelliyat-i zatiy- 
yeye mazhardir. 1/175 [Mektubat Tercemesi: 217.] 

• Ebrann ibadetleri, korkarak ve tama'karhk ederek, 
nefsleri ile alakalidir. 1/204 [Mektubat Tercemesi: 243.] 

• Iblis, melekutun muallimi lakabiyle lakabli, ta'at ve iba- 
detlerinde de biiyiik san sahibi idi. 3/95 

• Iblis-i la'in ki, her kotiiliik ve dalalete mense' [kay- 
nak]dir. Ademde mevcud hiinerlerden nasibsizdir. 2/98 
[Se'adet-i Ebediyye: 930.] 

• El isnanii miitegayyirani kadiyye-i mukarreredir. [iki 
sey birbirinden ayndir hiikmii, degismez kaidedir.] 1/272 
[Mektubat Tercemesi: 387.] 

• Ictihad ve kiyas, bid'at degildir. Zira kiyas ve ictihad 
naslann ma'nasim aciga cikanr. Emri artdirmaz. [Ya'ni icti- 
had ile emrler artmis olmaz.] 1/186 [Mektubat Tercemesi: 223.] 

• ictihad, Resulullah "sallallahxi aleyhi ve sellem" zema- 
ninda da mevcud idi. 2/96 [Se'adet-i Ebediyye: 505.] 

• Ecel-i miisemmamn herkes icin takdim ve te'hiri [one 
ahnmasi veya gecikmesi] mumkin degildir. 2/81 [Se'adet-i Ebe- 
diyye: 96.] 

• icma-i iimmet, Eshab-i kiram zemanma aiddir. 2/23 
[Se'adet-i Ebediyye: 775.] 

• Hadis-i serifler ile amel ederek, ulema-i muctehidinin 
fetvasiyla haram kihnmis, mekruh ve menhi olan emri irti- 
kab eylemek, biz mukallidler icin caiz degildir. [Ehadis ile 
amel bize caiz degildir.] 1/312 [Mektubat Tercemesi: 498.] 

• Ihsan her yerde ovulmege deger. Bilhassa akrabaya ve 
komsulara olunca daha iyidir. 1/178 [Mektubat Tercemesi: 218.] 

• Ahkam-i ictihadiyye kat'i degildir. Amele baghdir. i'ti- 
kadi isbat edici degildir. 2/36 [Eshab-i Kiram: 222.] 

-10- 



• Ahkam hakkinda ucbin hadis-i serif vardir. 2/36 [Eshab-i 
Kiram: 222.] 

• Ahkam-i fikhiyye zarundir. 1/266 [Mektubat Tercemesi: 
350.] 

• Ahkam-i islamiyyede hxikm ve islerde nesh ve tebdil 
[yuriirlukden kalkma ve degisiklik] olmusdur. 1/63 [Mektubat 
Tercemesi: 99.] 

• Ahkam-i islamiyyeyi kendi akliyle anlamak ve akh ona 
rehber etmek isteyen kimse, niibiiweti inkar etmekdedir. 
[Peygamberlige inanmamis olur.] Onunla konusmak akl isi 
degildir. [Delilikdir.] 1/214 [Mektubat Tercemesi: 257.] 

• Ahkam-i islamiyyenin isbatinda, Kitab, siinnet, miicte- 
hidlerin kiyasi ve icma-i iimmet mu'teberdir. 2/55 [Kiyamet ve 
Ahiret: 182.] 

• Ahkam-i islamiyyenin ciimlesinde hafifletme vardir. Ve 
kolayligin temami ve suhulet mevcuddur. 1/9 

• Ahkam-i islamiyye ile siislenmek miiyesser olunca, 
diinya mazarratindan, kotuluklerinden kurtulus hasil olur. 
1/72 [Mektubat Tercemesi: 110.] 

• Ahkam-i islamiyye, ni'mete siikr etmegi aciklamakdir. 
1/266 [Mektubat Tercemesi: 350.] 

• Ahvalden maksad, hallere tutulmuslugun degismesidir. 
1/239 [Mektubat Tercemesi: 298.] 

• Ahval ve mevacid [haller ve vecdler] matlubun, ele ge- 
cirilmek istenilenin baslangiclandir. Maksad degildir. 1/272 
[Mektubat Tercemesi: 387.] 

• Ahvalden bir hal hasil olursa, iiziilmege ve sevinmege 
degmez. Maksud [ele gecirilmek istenilen] bicun ve bicune- 
nin [otelerin otesi, anlasilamaz olanin] hasil olmasidir. 1/130 
[Mektubat Tercemesi: 174.] 

• Ahvalin [hallerin] en dogrusu, din-i islam iizere istika- 
metdir. [En giizel hal, islamiyyete uymakdir.] 3/20. 

-11- 



• Ahval ve mevacid [haller ve vecdler] lehv ve la'b'e 
[oyun ve eglenceye] dahildir. 1/210 [Mektubat Tercemesi: 251.] 

• Ahval ve mevacid ve musahedat ve tecelliyat, baslan- 
gicda ve arada meydana gelir. 1/284 [Mektubat Tercemesi: 414.] 

• Ahval, kalbin telvihlerindendir. 1/253 [Mektubat Terceme- 
si: 316.] 

• Ahval ve mevacidin [hallerin ve vecdlerin] meydana 
gelmesine sebeb, zatin zikrinde, ismleri ve sifatlan diisun- 
mekdir. 1/264 [Mektubat Tercemesi: 348.] 

• Ahval [haller] batin icindir. O halleri bilmek ise zahir 
icindir. 1/284 [Mektubat Tercemesi: 414.] 

• Ahvalin husuli matlubdur, ilmi degil. Ba'zi cema'ate bu 
ilmi ihsan ederler, ba'zisina etmezler. ikisi de vilayetdedir. 
3/16 

• Ahya ve emvat [diriler ve oluler] vusulde [yetismekde] 
miisavidirler. 1/260 [Mektubat Tercemesi: 326.] 

• Ihtiyac, insanin hassa-i zatiyyesidir. [Ashnin ozelligi- 
dir.] Belki gxizelligindendir. 3/63 [Se'adet-i Ebediyye: 925.] 

• Ihtiyac noksanhgi gosterir. Alameti imkandir. [Miim- 
kin-ul-viicud sahibidir.] 

• Ihtiyar-i abd [kulun ihtiyan] za'ifdir dedikleri soz, eger 
Hak siibhanehunun ihtiyanna nisbetle olursa, dogrudur. 
Yok eger, kul, yapmasina me'mur oldugu ise ihtiyan kafi de- 
gildir, ma'nasina olursa, sahih degildir. ZM, giicii yetmiye- 
cek sey teklif edilmedi. 1/266 [Mektubat Tercemesi: 350.] 

• Ehass-i havasdan [Secilmislerin secilmisinden] beser si- 
fatinin kaldmlmasi miimkin degildir. 3/123 [Se'adet-i Ebediyye: 
919.] 

• Ehass-i havas [secilmislerin secilmisleri], en yiiksek de- 
receye ciksalar, yine baslan Peygamberlerin ayagi altina ka- 
dardir. Aym seviyede olmak miimkin degildir. 3/122 

• Ihlas ile yapilan bir is, senelerle yapilan ibadetlerin ka- 

-12- 



zancini hasil eder. 1/141 [Mektubat Tercemesi: 182.] 

• ihlas, zorlayarak ve kiilfetli olarak mii'minlerin ava- 
minda tahakkuk edebilir ki, boyle ihlas devamli degildir. Bu 
ihlasi elde edenler muhlisdir. Ugrasmadan, zorlamadan, kxil- 
fetsiz olarak ihlas, devamimn husulinde der-kardir (lazim- 
dir) ki, Hakk-ul-yakin mertebesidir. Devamli ihlas sahibi 
muhlasdir. 1/59 [Mektubat Tercemesi: 94.] 

• Edeb-i vahide [bir edebe] riayet ederek, tenzihi mek- 
ruhdan kacinmak, zikr, fikr ve murakabeden efdaldir. 1/29 
[Mektubat Tercemesi: 47.] 

• Ezan kelimelerinin ma'nasi. 1/303 [Mektubat Tercemesi: 
486.], [Se'adet-i Ebediyye: 209.] 

• Izn ile yapilan ibadetler makbuldiir. 1/254 

• "Iza ra'eyte IT taliben fe-kiin lehii hadimen" hadis-i 
kudsi. [Bana talib olan, beni isteyen birini gordiigiin zeman, 
ona hizmetci ol!] 3/18. 

• Iz'an-i kalb [kalb anlayisi] olmadikca, yalniz bilmekle 
imana vusul olmaz [kavusulmaz]. 3/91 

• Irade, iki esidden birini secmekdir. Bir yerde esidlik 
yoksa, irade de olmaz. 1/286 [Mektubat Tercemesi: 420.] 

• Irade, islemek ve islememekden [yapmak ve yapma- 
makdan] birini tercihdir ki, kudretden sonradir. Yaratmak- 
dan oncedir. Eger, irade kabul olunmasa, mecburiyyet lazim 
gelir. 3/26 

• Erbab-i kulubun ahvalleri telvin iizeredir. Onlar es- 
hab-i telvindir. 3/120 

• Erbab-i telvinde miisahede, gercekden gormek ma'na- 
sina bir ta'bir degildir. Bunlarda sifat-i tecelliye-i miitelevvi- 
ne, miikasefe ile ta'bir olunur. O bakimdan bunlann miisa- 
hede demesi, gercek gorme degildir. 3/119 

• Ervah-i miikemmel [olgun, ustiin kisilerin ruhlan] ka- 
dim degildir. 1/286 [Mektubat Tercemesi: 420.] 

-13- 



• Ervah-i miikemmel [olgun kimselerin ruhlan, Evliya 
ruhlan], bedenleri ile goriiniirler ki, bu, tenasuh (ruhun diger 
bedene gecmesi demek) degildir. 2/58 [Se'adet-i Ebediyye: 79.] 

• Usera-i Bedrin [Bedr esfrlerinin] katline Faruk "radi- 
yallahxi anh" hiikm etmisdi. [Esfrler birakdinldikdan sonra] 
Vahy, Farukun "radiyallahii anh" re'yine muvafik geldi. 2/96 
[Se'adet-i Ebediyye: 505.] 

• Esbab [sebebler] ve vesail [vesileler] cimaddir. [Cansrz- 
dirlar.] Kendileri gibi bir gayri de te'sir ederek onu meydana 
getiremezler. Onlann otesinde bir kadir vardir ki, am buyu- 
rur. Akllilar, cimadda gordiikleri fi'lden, fail [yapan] ve mu- 
harrik [hareket etdirici] den haberdar olur. Cimadin fi'li, 
akllilar indinde, fa'il-i hakiki fi'line perde olmaz. Belki faile 
delil olur. Aklsizlar, fi'l cimadatin isidir, der. 1/266 [Mektubat 
Tereemesi: 350.] 

• Esbabin [sebeblerin] te'sirine razi olmak lazimdir. Bu 
te'siri de, o sebebin viicudi gibi, Allahii tealanin yaratmasi ile 
bilmelidir. 1/266 [Mektubat Tereemesi: 350.] 

• Esbab [sebebler] behanedir. Kudretin ortusii olmakdan 
gayri degildir. 3/94 

• Hak teala sebebleri kendi yaratmasina ortii ve koruma 
kllmisdir. 2/44 [Se'adet-i Ebediyye: 943.] 

• Istidrac, kafirlere nefslerinin sefalan [cilalanmasi] vak- 
tinde, gaybi [fen ve akl disi] islerin meydana gelmesidir. 
1/266 [Mektubat Tereemesi: 350.] 

• Isti'dad [kabiliyyet], Allahii tealanin ihsamdir. 3/104 

• Isti'dadi [kabiliyyeti] kalb ve ruh mertebesine olan bir 
kimseyi, tesarruf sahibi olan pir, daha list mertebeye ulasdir- 
maga kadirdir. 1/188 [Mektubat Tereemesi: 225.] 

• Isti'dad baskalanna gecebilir. 1/256 [Mektubat Tereemesi: 
318.] 

• "Estagfirullah el'azim ellezi la ilahe ilia hiiv el-hayyel 
kayyume ve etubii ileyh". Her tevbeyi ve nemazlan mute- 

-14- 



akib okumalldir. 3/17 [Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Istifsar [birseyin hikmetini sormak] icin duraklamak 
zemm olunmus degildir. Melekler, sorma yoluyla, Adem 
aleyhisselamin hilafet vechini arz eylediler. 2/96 [Se'adet-i Ebe- 
diyye: 505.] 

• islamin ash, ehl-i siinnetin bildirdigi gibi i'tikadi diizelt- 
mek ve ahkam-i islamiyyenin yapilmasidir. islamin kemali, 
ehl-i siinnetden olan sofiyyenin siilukii halince [uyannca] 
tasfiye ve tezkiyeye baghdir. Bu uc erkana muhalif olan me- 
sakkatli riyazet [nefsin arzulanni yapmamak] ve sikintih mii- 
cahedeler [nefsin istemediklerini yapmak] ma'siyyetdir. 
1/157 [Mektubat Tercemesi: 192.] 

• Islamin suretine uymak insani kurtarmaz. Yakin hasil 
eylemek lazimdir. Amma, bu durumun yakin olmasi nerede. 
Belki vehm bile degildir. Aklhlar tehliike aninda vehme da- 
hi i'tibar ederler. 1/73 [Mektubat Tercemesi: 111.] 

• islamin ve kiifriin ahkamini miitesebbis olan dahi, miis- 
rikdir. Kiifrden teberri [kacinmak], islamin sartidir. 3/41 
[Se'adet-i Ebediyye: 778.] 

• islamin binasi, bes sey iizeredir. Evvelkisi, Vahdaniy- 
yet-i Ban ve risalet-i Muhammediyi ikrar. [Allahu tealamn 
bir oldugunu ve Muhammed aleyhisselamin risaletini kabul 
etmek]. ikincisi, bes vakt nemazi eda. Ucunciisii, malm zeka- 
tini eda. Dordunciisii, miibarek Ramezan orucudur. Besinci- 
si, hacc-i beytil haramdir. [Hacca gitmekdir]. 3/17 [Se'adet-i 
Ebediyye: 102.] 

• islamin alameti, kiifr ehline [kafirlere] diismanhk ve 
onlarla inaddir. 1/163 [Mektubat Tercemesi: 200.] 

• islam ve kiifr birbirinin ziddidir. Birini kabul etmek, di- 
gerini red ma'nasina gelir. 3/41 [Se'adet-i Ebediyye: 778.] 

• islamiyyet o derece garib olmusdur ki, kiifr ehli, acik- 
ca, kiifr ahkamini, islam beldelerinde yapmaya razi olma- 
yip, isterler ki, ahkam-i islamiyye tamamen sona ere. Miisli- 
manlardan ve muslimanhkdan eser kalmiya. 2/92 [Se'adet-i 

-15- 



Ebediyye: 749.] 

• islam-i hakiki ile miiserref oldukdan sonra, niibiivvet 
kemalatindan nasib almaga isti'dadh olur. 2/50 [Se'adet-i Ebe- 
diyye: 948.] 

• Islam-i hakiki, kiifr-i tarikatden sonra hasil olur ki, [nef- 
sin mutmainne olmasindan sonra hasil olur ki], bu islam ve 
iman zevalden mahfuzdur. [Yok olmakdan korunmusdur.] 

3/49 

• ism-i kabihden [cirkin ismden] sakinmak lazimdir. 1/23 
[Mektubat Tercemesi: 40.] 

• Ism-i zahirde yalniz sifatlar olup, Zat-i teala dusiinul- 
mez. Ism-i batinda, zat-i teala da hatirlamr. 1/260 [Mektubat 
Tercemesi: 326.] 

• ism-i zahir ile ism-i batin arasindaki fark, ilm ve alim 
arasindaki fark gibidir. 1/260 [Mektubat Tercemesi: 326.] 

• Esma-i ilahi, i'tibarat-i zatdan birer i'tibardir. 3/100 

• Allahii tealamn ismlerinin ve sifatlannin, zatinin yanin- 
da hie kadri ve mikdan yokdur. 3/79 

• Esma-i ilahiden beheri [ilahi ismlerden her biri], sifat 
ve su'unati icine ahr. Mesela alim ismi, hem sifat-i ilme, hem 
san-i ilme samildir. 1/209 [Mektubat Tercemesi: 247.] 

• Esma-i ilahi [ilahi ismler] tevkifidir. [Allahii tealamn 
bildirmesine baghdir. islamiyyetde bildirilmeyen ism soylen- 
mez.] 2/67 [Se'adet-i Ebediyye: 54.] 

• isa'at-i fahise ve tefdih-i fasik haramdir. [Fuhsu (fahise- 
nin fuhsunu) ve fiski (fasikin fiskini) yaymak haramdir.] 
3/118 

• Esya esbaba [sebeblere] terettiib ederse de hicbir seyde 
sebeb-i mu'ayyen yokdur. [Esyanin degismesi sebeblerle 
olur.] 1/149 [Mektubat Tercemesi: 187.] 

• Esyayi, Hak siibhanehu, mertebe-i vehmde [vehm 
mertebesinde] yaratmisdir. Ya'ni esyayi bir mertebede icad 

-16- 



buyurmusdur ki, o mertebenin husul ve siibutu ancak hiss-i 
vehmdedir. Mesela bir oyuncunun eglence mahallinde gos- 
terdigi seyler gibi ve ayinede goriilen suver-i esya gibidir. 
[Aynada goriilen esyanin siiretleri gibidir]. 2/99 [Se'adet-i 
Ebediyye: 515.] 

• Esyanin mebde-i viicudu, Hak teala ve tekaddesdir. 
2/44 [Se'adet-i Ebediyye: 943.] 

• Eshab ve tabi'in-i kiram, miicerred [yalniz] sohbet ile, 
nihayetsiz kemalata vasil oldular. 1/21 

• Eshab-i kiram, Peygamberin muhabbeti ugruna, mal ve 
nefslerini feda eylediler. Makam ve mevki'lerini terk eyledi- 
ler. 2/96 [Se'adet-i Ebediyye: 505.] 

• Eshabin nefsleri, Peygamberimizin sohbetinde heva ve 
hevesden temizlendi. Sineleri diismanlik ve kinden pak ve 
miiberra oldu. 2/96 [Se'adet-i Ebediyye: 505.] 

• Eshab-i kiramin cximlesi adildirler. Rivayetde, teblig-i 
ahkamda [teblig edilen ahkamda] ciimlesi birdir. Birinin ri- 
vayeti, digerinin rivayeti iizerine meziyyet sahibi degildir. 
3/24. [Hak Soziin Vesikalan: 265.] 

• Eshab-i kiramin, Mekkenin fethinden ewel ve sonra, 
infak ve mukatele eden ciimlesi, Cennet ile mujdelenmisdir. 
2/96 [Se'adet-i Ebediyye: 505.] 

• "Eshabin bir mud arpa sadakasina verilen sevaba, sair- 
leri Uhud dagi kadar mal verseler vasil olamazlar." Hadis-i 
serif. 2/99 [Se'adet-i Ebediyye: 515.] 

• Eshab-i kiramin iisul-i dinde ihtilafi yokdur. [Imanda 
ihtilaflan yokdur.] Var ise fiiru'dadir. 1/80. [Mektubat Terceme- 
si: 127, Eshab-i Kiram: 263.] 

• Eshab-i kiramin ustiinliigii. 1/313. [Mektubat Tercemesi: 
502.] 

• Eshab-i kiram, vahy ile bildirilmeyen hususlarda, o 
Servere muhalefet etmislerdir. Bu ihtilaf, Fa'tebiru (Kiyas 
yapiniz) emrine imtisale bina'endir. Zira miictehidin ah- 

-Yl— Kiymetsiz Yazilar - F:2 



kam-i ictihadiyyede, sairin reyini taklidi menhidir [yasak- 
dir]. 2/96 [Se'adet-i Ebediyye: 505.] 

• Eshab-i kiram birbirleriyle devamh, tarn bir muhabbet 
(izeredir. 3/24 [Hak Soziin Vesikalan: 265.] 

• Eshab-i kiramin birini dahi kotiilemek, dini kotiilemek 
olur. 1/80. [Mektubat Tercemesi: 127, Eshab-i Kiram: 263.] 

• Eshab-i kiram arasindaki fitnenin mense'i, Osman "ra- 
diyallahii anh"in katli, Talha ve Zxibeyr "radiyallahii an- 
hum"dan kisasin taleb olunmasidir. Zira, Medineden, once 
onlar cikip, kisasin yapilmasi icin gelmislerdir. 1/266. [Mektu- 
bat Tercemesi: 350.] 

• Eshab-i kiram arasinda hilafet, ragbet edilen ve isteni- 
len degildi ki, kin sebebi olsun. 2/96 [Se'adet-i Ebediyye: 505.] 

• Eshab-i kirama bugz edip, diisman olmakdan ictinab 
[cok cekinmek] lazimdir ki, o bugz hakikatde Resulullah sal- 
lallahii aleyhi ve selleme bugz olur ki, (Onlara bugz eden, 
bana bugz etmis gibidir) buyurmuslardir. Eshab-i kirama 
olan ta'zim ve hurmet, ashnda o Hayr-ul-besere olmus olur. 
Ve ta'zim gostermemek de boyledir. (Onun Eshabina, hiir- 
met gostermiyen, Resulullaha fman etmemisdir.) 3/110 

• Eshabdan Emir kerremallahii vecheh ile muharebe 
edenler, hata iizere idi. Hak tarafi Emirde idi. Fekat ictihad 
hatasi oldugundan, bir derece sevaba naildirler. 2/36. [Eshab-i 
Kiram: 222.] 

• Eshab arasinda tafdil-i seyhayn [Ebu Bekr ve Omer ra- 
diyallahii anhumayu iistun tutmak] ve muhabbet-i hateneyn 
[Osman ve All radiyallahii anhumaya muhabbet] ehl-i sun- 
net alametidir. 1/266 [Mektubat Tercemesi: 350.] 

• "Eshab-i kiramdan sonra, efdal olan tabi'in asn, sonra 
tebe'-i tabi'in asndir." Hadis-i serif. 1/209 [Mektubat Tercemesi: 
247.] 

• Eshab-i kiram, Kur'an-i kerimi ve ahkam-i islamiyyeyi 
teblig edenlerdir. 3/24 [Hak Soziin Vesikalan: 265.] 

-18- 



• Eshab-i simal, erbab-i kiifr [kiifr erbabi, kafirler], es- 
hab-i yemin, ehl-i islam [miislimanlar] ve erbab-i vilayet [vi- 
layet erbabi, veliler], sabikan bil esale ise Enbiya aleyhimiis- 
salevatii vesselamdir. 2/39 [Se'adet-i Ebediyye: 913.] 

• Eshab-i Kehf, Allahxi tealanin dusmanlanndan, ehl-i 
inadin istilasi vaktinde, iman nuru ile hicret eylemeleri dola- 
yisiyle, o dereceyi bulmuslardir. 2/68 [Se'adet-i Ebediyye: 398.] 

• Asia kavusmak, ahkam-i islamiyyeye tabi' olmak iledir. 
Aslin aslina kavusmak vasitasiz vaki' olur. 3/118 

• Asl, esma-i ilahiden bir ismdir. Aslin ash, o ismin ism- 
lendirilmisidir ki, i'tibarat-i tealadir. 3/118 

• Etfal-i miisrikin [miisriklerin cocuklan] ve ehl-i zimme- 
tin cocuklan imandan mes'ul degildir. Bunlar ahiretde diril- 
dikden ve haklann ahnmasindan sonra, hayvanlar gibi yok 
edilirler. 1/259 [Mektubat Tercemesi: 323.] 

• itminan-i kalb [kalbin mutma'inne olmasi], zikr iledir. 
1/257 [Mektubat Tercemesi: 321.] 

• Et'ime [yiyecek] ve esribe [icecek] de, ta'atin yapilma- 
sina kuwet bulmakdan gayri niyyetler miinasib degildir. 
1/70 [Mektubat Tercemesi: 108.] 

• i'tibarat-i ilahinin zat iizere asla ziyadeligi mutasavver 
[dusiiniiliir] degildir. Onlann ilmi, ilm-i huzunye miinasib- 
dir. 1/260 [Mektubat Tercemesi: 326.] 

• i'tibarat-i ilahiden herbiri ayn-i zatdir. Beheri arasinda 
i'tibar-i cuni yokdur. i'tibar-i bicuni kaindir. 3/100 

• I'anet ve imdad [yardim ve meded] akrandan olursa 
naks [noksanhk], huddamdan [hizmetciden] olursa, kemal- 
dir. 3/94 

• i'tibaratdan i'tibar-i hub [sevgi] ve ba'dehu [sonra] i'ti- 
bar-i viicud sebeb-i icad-i alemdirler. 3/122 

• I'tikad ile amel iki cenahdir [kanatdir]. 1/237 [Mektubat 
Tercemesi: 296.] 

-19- 



• i'tikadi ve zaruri bir mes'elede halel bulunursa, necat-i 
uhrevi devletinden mahrumdur. [Imanda ve zaruri bilinen 
hususlarda bir anza olursa, ahiretde kurtulus mumkin degil- 
dir.] Amma, ameli konularda miisahale [gevseklik, ihmal] 
olursa, tevbesiz dahi ahirete gidilse, hesaba cekilme, azarlan- 
ma olursa dahi, isin sonu kurtulusdur. 3/38. [Se'adet-i Ebediyye: 
68.] 

• Din diismani olan nefs-i emmare ve seytan-i la'ini go- 
zetlemek [dikkat etmek] lazimdir. 1/238 [Mektubat Tercemesi: 
297.] 

• A'mal-i salihadan [salih amellerden] murad, islamin 
bes sartldir. 1/304 [Mektubat Tercemesi: 487.] 

• A'mal-i saliha-i bedeniyyesiz [beden ile salih amelleri 
islemeden], kalb selameti daVasi batildir. 1/39. [Mektubat Ter- 
cemesi: 67.] 

• A'mal-i suriyye [suret (beden) ile ilgili ameller], ma'nen 
yiikselme sebebi ve ahiret derecelerinin yukselmesine sebeb 
olur. 2/46 [Se'adet-i Ebediyye: 902.] 

• A'mal-i islamiyye [islami ameller] iki kismdir. Emrleri 
yapmak ve yasaklardan sakinmak. ilerleme ve yiikselme 
ikinci Cliz'e baglldir. 1/286 [Mektubat Tercemesi: 420.] 

• Amellerin ve ibadetlerin efdali, nemaz kilmakdir. 3/77. 
[Se'adet-i Ebediyye: 941.] 

• A'mal-i saliha [salih ameller] imandan degildir. Amma, 
imanin kemal bulmasina sebebdir. 2/67 [Se'adet-i Ebediyye: 54.] 

• Amellerin kusurlu yapildigini diisiinerek, haseneyi yap- 
makdan, [yapilan iyiliklerden] miite'essir olmak ve utanmak 
gerekir. 2/53. [Se'adet-i Ebediyye: 429.] 

• Amellerin ve ibadetlerin efdali, tilavet-i Kur'andir. 
[Kur'an okumakdir.] Diger ibadet ve ta'atlerin sefa'atinden, 
gerek mukarreb meleklerin, gerekse miirsel peygamberlerin 
sefa'atinden Kur'amn sefa'ati makbuldiir. 3/100 

• A'yan-i sabite, imam-i Rabbani indinde ilm mertebe- 

-20- 



sinde birbiriyle birlesen kemalat ile yokluklardan ibaretdir. 
1/234. [Mektubat Tercemesi: 286.] 

• A'yan-i sabite, sofiyye indinde ilahi ismlerin ilmi suret- 
leridir. ismlerin kendileri degildir. 3/100 

• A'yan-i sabite, Muhyiddin-i Arabi indinde, ilm merte- 
besindeki kemallerin tafsilinden ibaretdir. 1/23. [Mektubat Ter- 
cemesi: 40.] 

• A'yan-i sabite ta'biri, seyh Muhyiddin-i Arabinin olup, 
yanlisdir. Zira a'yan hadisdir. 3/58 

• A'yan-i sabiteye viicud ile adem arasinda gecisdir, de- 
mislerdir. Zira hem ilm-i ilahi celle sanuhuda mevcud olan 
viicuddan, hem haricde yok olan ademden kendinde renk 
vardir. 3/67. [Se'adet-i Ebediyye: 947.] 

• Ifrat ve tefritin ikisi dahi zem edilmisdir. Hak, ortada- 
dir. 2/36. [Eshab-i Kiram: 222.] 

• Efdaliyyet [Ustiin olmak] sevabin coklugu ma'nasina- 
dir. Faziletlerin ve menkibelerin cok vuku' bulmasi ma'nasi- 
na degildir. 3/122 

• Iftarda acele etmek ve sahuru gecikdirmek sunnetdir. 
1/45 [Mektubat Tercemesi: 77.] 

• Efalin cem'isinde [bxitxin islerde] emrlere ve nehylere 
[yasaklara] riayet edilince, emr edeni ve yasakhyam [unutma 
gafletinden kurtulus miiyesser olur] ve Hak tealamn devam- 
h zikri hasil olur. 2/25. [Se'adet-i Ebediyye: 747.] 

• Efal ve evsaf-i beserin [ve beserin sifatlarimn] ciimlesi, 
Allahxi tealamn mahlukudur. Mahlukatin isleri, Allahii te- 
alamn isleri degildir. [Kullan da, islerini de, Allahii teala ya- 
ratir. Fekat, kul, isinden kendi mes'uldiir.] 3/120 

• Ef al-i mesru'ada [mesru 7 olan islerde] dahi izn almali- 
dir, demislerdir. 1/254 [Mektubat Tercemesi: 317.] 

• Eflatun Isa aleyhisselama meyl etmedi. Bir sahs ki, 
oluleri diriltse [ki Eflatunun fennine bu aykindir.], Onu go- 

-21- 



riip, hallerini inceleyip, sonra cevab vermesi lazim idi. Mii- 
sahede etmeden cevab, biiyiik bir inad ve aklsizlikdir. [Ef- 
latun boyle yapdi.] 3/118 

• Akrabamn cefasina sabrdan gayri care yokdur. Firaren 
[kacarak] cefadan kurtulusa ruhsat vardir. 3/7 [Se'adet-i Ebe- 
diyye: 426.] 

• Elbise-i nefiseyi "Nemazda zinetli elbiselerinizi aliniz, 
ortununiiz!" hiikmiince, nemaz icin zinetlenmek niyyeti ile 
giyinip, baska niyyetle giyinmemek gerekdir. 3/17 [Se'adet-i 
Ebediyye: 102.] 

• Allah ismi biitiin sifatlan ve suunati icine alir. 

• Ilahi! Dostlanni oyle kildin ki, her kim onlan bildi, se- 
ni buldu. Seni bulmiyan onlan bilmedi. 1/156. [Mektfibat Terce- 
mesi: 191.] 

• El mer'u me'a men ehabbe. (Kisi sevdigi ile beraberdir) 
hadis-i nebevidir. Beraberlik, gercekden sevenin (sadik dos- 
tun) nasibidir, hadis-i senfi nice hicran icinde olanlann tesel- 
lisidir. 2/36 [Eshab-i Kiram: 222.] 

• Ilham dinin gizli, goriilmiyen kismlanni aciga cikanr. 
Kemalat-i zaide isbat eylemez. 2/55 [Kiyamet ve Ahiret: 182.] 

• imam-i Turpiistinin risalesi, i'tikadi dogru olarak 6g- 
renmekde faidelidir. 1/193. [Mektubat Tercemesi: 229.] 

• Imam-i a'zam, Sa'binin talebelerindendir. 

• Imam-i a'zam, abdestin edeblerinden bir edebi terk se- 
bebiyle, kirk senelik nemazi kaza buyurmusdur. 1/29. [Mektu- 
bat Tercemesi: 47.] 

• Imam-i a'zam, mutlaka mu'minim, imam-i Safi'i, insa- 
allah mu'minim demislerdir ki, farkhhklan sozdedir. imam-i 
a'zamin sozii, hal-i hazir durum i'tibariyledir. imam-i Sa- 
fi'inin ki, akibet i'tibariyledir. 2/67. [Se'adet-i Ebediyye: 54.] 

• Imam-i a'zam-i Kufi, vera' ve takva iizere idi. Siinnete 
uyarak ve siinnet devleti ile ictihad ve istinbatda yiiksek de- 

-22- 



recelere ulasmisdir ki, digerleri bu derecede degildir. [Onu 
anlamakda kasirdirlar.] 2/55. [Kiyamet ve Ahiret: 182.] 

• imam-i a'zam Ebu Hanife, hadis-i serifleri ve sahabenin 
kavllerini kendi reyine tercih ederdi. Digerleri boyle degil- 
dir. 2/55 [Kiyamet ve Ahiret: 182.] 

• imam-i a'zam ile imam-i Ebu Yusiif, Kur'an-i kerimin 
mahluk olup-olmamasinda, alti ay miinakasa edip, nihayet, 
mahlukdur diyeni tekfir etdiler. [Kiifre gidecegini soyledi- 
ler.] 3/89 

• imam-i a'zam buyuruyor ki: (Siibhaneke, ma-abednake 
hakka ibadetike ve lakin arafnake hakka ma'rifetike) [Ey 
Allahim! Seni noksan sifatlardan tenzih ederim. Biz, sana 
hakkiyla ibadet edemedik. Fekat, akl ile anlasilamiyacagini 
iyi anladik], buradaki ma'rifet odur ki, Allahxi tealayi kemal 
sifatlarla muttasif, noksan sifatlardan miinezzeh ve yiiceli- 
ginden islamiyyet ne bildirmisse oylece bilmekdir. 3/123 
[Se'adet-i Ebediyye: 919.] 

• Imam-i Hasen, imam-i Hiiseynden efdaldir. 2/67 
[Se'adet-i Ebediyye: 54.] 

• Imam-i Ca'fer-i Sadik buyurdu ki, Hak teala kullann is- 
le rinde, isleri kullara birakmadi ve cebr etmedi. Zorlama ve 
serbestlik dahi yokdur. [Kulun her diledigi olmaz. Ve hicbir 
sey zorla yapdinlmaz.] 1/289. [Mektubat Tercemesi: 442.] 

• Imam-i Ca'fer-i Sadik, sahv erbabimn biiyuklerinden- 
dir. 3/120 

• Imam-i Ca'fer-i Sadik, hem tarika-i Siddikiyyeyi, hem 
tarika-i Emiriyyeyi kendinde toplamisdi. 1/313. [Mektubat Ter- 
cemesi: 502.] 

• Imam-i Ca'fer-i Sadik, nemazda iken bi-hos olup, diis- 
musdii sebebi. 3/120 

• Imam-i Rabbaninin nuru. 2/22 

• Imam-i Rabbaninin, Ramezamn onbesinci gecesi, sul- 
tan-i vakt meclisinde irad buyurduklan mevzu'lar. 3/43 

-23- 



• Imam-i Rabbaniye, miirsidine kavusdukdan birgiin 
sonra, su'ursuzluk; iki giin sonra fena hasil oldu. 1/290. [Mek- 
tubat Tercemesi: 447.] 

• Imam-i Rabbani, Muhammed Bakiye intisabinda, iki ay 
zarfinda, esas huzur meydana gelip, kemale geldi. [Tecelli- 
ler, nurlar, haller, keyfiyyetler diye anlatilmak istenilen ka- 
zanclar, hocasinin kalbindeki deryanin damlalan olarak 
online sacildl.] 1/266. [Mektubat Tercemesi: 350.] 

• Imam-i Rabbaniye, ilmler ve ma'rifetler nisan yagmuru 
gibi yagip, acaib ve garaib sirlara muttali' kildilar. Bu gizli 
sirlara isti'datlan kadariyle mahrem olan evlad-i kiramidir. 
1/148. [Mektubat Tercemesi: 186.] 

• Imam-i Rabbani, Resulullahin ruhaniyyetleri icin, ce- 
sidli yiyecek pisirilerek, meclis kurulmasini emr ederdi. 
3/106. 

• Imam-i Rabbani, vilayet-i kiibraya ulasmis ve kemalat-i 
niibiivvetle sereflenmisdir. 1/260. [Mektubat Tercemesi: 326.] 

• Imam-i Rabbaninin, Naksibendiyyede (21), Kadiriyye- 
de (25), Cestiyyede (27) vasitasi vardir. 3/87 

• Imam-i Rabbaniye, siiluk esnasinda hasil olan keyfiy- 
yetler. 1/260 [Mektubat Tercemesi: 326.] 

• imam-i Rabbani buyuruyor ki, bu fakir pur taksir, ken- 
di zevk ve vicdamyle anlar ki; sagdaki melek, yirmi yilda bir 
iyilik bulup, ameller sahifesine yazdigi malum degildir. 
1/222 [Mektubat Tercemesi: 274.] 

• Imam-i Rabbaninin (Meratib-i vahdet-i viicudun tahki- 
ki) risalesi vardir. 1/31. [Mektubat Tercemesi: 52.] 

• Imam-i Rabbani (Serh-i Ruba'iyyati) serh ederek, 
Muhyiddin-i Arabinin sozlerini te'vil buyurmuslardir. [isla- 
miyyete uygun ma'nalar vermislerdir.] 1/266. [Mektubat Terce- 
mesi: 350.] 

• Imam-i Rabbaninin yiice pederleri buyurmusdur ki, 
yetmis iki bozuk firkamn meydana cikmasi, tesawuf yolunu 

-24- 



bitirmeyen kimseler sebebi ile olmusdur. [Bu tesavvuf yo- 
lundakiler neticeye ulasamadiklan icin sapitmislardir.] 
1/220. [Mektubat Tercemesi: 266.] 

• imam-i Safi'i buyuruyorlar ki, Ebu Bekr-i Siddikin ef- 
daliyyetine sahabe-i kiram ittifak etmislerdir. 1/59. [Mektubat 
Tercemesi: 94.] 

• imam-i Safi'i, Imam-i a'zamin fikh ilmindeki yiiksek 
derecesinden bir parca anlayip, (Biitiin fukaha, Ebu hanife- 
nin ev halki gibidir) buyurmusdur. 2/55. [Kiyamet ve Amret: 
182.] 

• imam-i Gazali buyuruyor ki, Fahr-i alem "sallallahxi 
aleyhi ve sellem" mi'racda, Hak tealayi gormedi. Bundan 
maksad, rii'yet-i diinya ile gormedi, demekdir. 1/282. [Mektu- 
bat Tercemesi: 413.] 

• Imam-i Gazali buyurdular ki, Siffin vak'asi, halife ol- 
mak icin degil, islamiyyetin kisas emrini yapmak icindi. 
1/251. [Mektubat Tercemesi: 308.] 

• imam-i Malik, tebe-i tabi'indendir. 1/251. [Mektubat Ter- 
cemesi: 308.] 

• imam-i Ebu Yusiif icin, taklidden kurtuldukdan sonra 
[ya'ni ictihad makamina yiikseldikden sonra], iistadi Ebu 
Hanifeye "rahmetullahi aleyh" tabi' olmasi hatadir. 3/100 

• imamet bahsi. 1/266. [Mektubat Tercemesi: 350.] 

• Imamet [halifelik] bahsi, furu'i dindendir. Usul-i din- 
den degildir. Fiiru' ile mesguliyyet, malaya'nidir. 2/67. 
[Se'adet-i Ebediyye: 54.] 

• Ummet-i Muhammed, biitiin ummetlerden once Cen- 
nete girecekdir. 1/249. [Mektubat Tercemesi: 307.] 

• Ummet-i Muhammed, hayrul-umemdir. [Ummetlerin 
en hayrhsidir.] 3/24. [Hak Soziin Vesikalan: 265.] 

• Ummet-i Musa, Cennete, kendinden onceki ummetler- 
den once girecekdir. [ikinci olarak girecekdir.] 1/251. [Mektu- 

-25- 



bat Tereemesi: 308.] 

• Ummet-i ibrahfmin dininin ve milletinin efdal olmasi, 
Resulullah sallallahii aleyhi ve selleme onun milletine uy- 
mak emr olunmasindan dolayidir. 1/251. [Mektubat Tereemesi: 
308.] 

• Ummetden ba'zisinda ba'zi kemalat olur ki, Enbiya 
ona gibta ederler. Halbuki, biitiin ummetler iizere, her hu- 
susda ustiinluk, Enbiyaya mahsusdur. 3/123. [Se'adet-i Ebediy- 
ye: 919.] 

• Emr-i ma'ruf ve nehyi miinkeri nfk ile [yumusakhk ile] 
yapmali ki, kabul olunmaga yakindir. 3/118 

• Emraz ve eskam definde [hastaliklann kalkmasi icin] 
esnam [putlardan] ve tagutdan [putlastirilmis olan seyden] 
istimdat eylemek [yardim taleb etmek], sirk ve dalaletdir. 
3/41. [Se'adet-i Ebediyye: 778.] 

• Umem-i sabikada [Gecmis ummetlerde] bir cema'at 
kafir, bir cema'at de salih mii'min idi. Bxiyxik gxinah islemek 
cok az idi. 2/37. [Se'adet-i Ebediyye: 910.] 

• Umem-i sabikadan [Gecmis iimmetlerden] ba'zilan sa- 
bah nemazi, ba'zilan da sair nemazlarla me'mur idiler. 1/79. 
[Mektubat Tereemesi: 125.] 

• Umem-i sabikaya [Gecmis iimmetlere] herbir asrda bir 
Nebi gonderilmisdir. 1/259. [Mektubat Tereemesi: 323.] 

• Ummidsiz olmak kxifrdur. Ummidvar olalar. Ahkam-i 
islamiyyeye miitabe'at [uymak] ve pire muhabbet var ise, hie 
gam degildir. 3/13. [Se'adet-i Ebediyye: 401.] 

• "Allahii teala, Ademi kendi suretinde yaratdi." Ruh-i 
Adem maksuddur. Veyahud Hak siibhanehu Adem aleyhis- 
selami kendi kemalati ile bezedi ve sifati ile vasfladi. Tarn bir 
ayna kildi. Bu benzerlik ism ve suretdedir. Hakikatde degil- 
dir. 1/95. [Mektubat Tereemesi: 141.] 

• "Allahii teala bu dini, facir kimselerle de elbette kuv- 
vetlendirir." Hadis-i serif. 1/33. [Mektubat Tereemesi: 58.] 

-26- 



• "Allahii teala, ayrica bir Cennet yaratmisdir ki, burada 
huriler ve koskler yokdur. Burada Allahii teala, giiler gibi te- 
celli eder, goriiniir." Hadis-i serifi, zuhtiratin a'lasidir. 1/263. 
[Mektubat Tercemesi: 346.] 

• "Belalar, mihnetler en cok Peygamberlere, sonra Evli- 
yaya, sonra bunlara benziyenlere gelir." Hadis-i serif. 2/99. 
[Se'adet-i Ebediyye: 515.] 

• "Allahii teala yiiksek himmet sahibi olani sever," ha- 

dis-i serifdir. Yiiksek himmetli olup, en yiiksek dereceye ka- 
vusmakdan baska hicbir seyle kana'at etmiyeler. Daha yiik- 
selmege talib olup, yiiksek makamlara cekileler. 3/20. 

• Enbiya ve sulehamn [salihlerin] diinyada mihnet cek- 
melerinin sebebi. 2/99. [Se'adet-i Ebediyye: 515.] 

• Enbiya giinahdan ma'siim, Evliya mahfiizdur. [Korun- 
musdur.] 2/44. [Se'adet-i Ebediyye: 943.] 

• Enbiya iisul-i dinde [i'tikadda, iman edilecek husiislar- 
da] miittefiklerdir. ihtilaflan, fiiru'i dinde ba'zi ahkama 
te'alluk eder. 1/63. [Mektubat Tercemesi: 99.] 

• Enbiyadan birine tevassutla Zat-i tealaya ulasan Enbi- 
ya ile, Zati teala arasinda (vasita edilen) Nebi perde degildir. 
Onlann zatdan nasibleri vasitasizdir. Lakin iimmet icin boy- 
le degildir ki, tevessiil eyledikleri Peygamber, arada perde- 
dir. 3/88 

• Enbiyanin mebde-i te'ayyiinleri, Allahii tealamn ismle- 
rinin biitiiniidiir. Evliyamn mebde-i te'ayyiinleri ise, bu ism- 
lerin parcalandir. Bu parcalar, o biitiinlerin altindadir. 1/231. 
[Mektubat Tercemesi: 283.] 

• Enbiya ve restillerden, hicbirisi gelip-gecmedi ki, seytan 
onun kelamina kansmamis olsun. 1/273. [Mektubat Tercemesi: 
398.] 

• Enbiyanin makamlan, kendi yiikselmelerinin, nihayet 
makamlan degildir. Bilakis o makamlardan yiiksek merte- 
belere terakki eylemislerdir ki, ba'dehii niiztil buyurup, [on- 

-27- 



dan sonra inip], o makamlarda ikamet ederler. O makamlar 
onlann mebde-i te'ayyiinleridir. ilahi ismlerden ibaretdir. 
Hak tealadan feyzlerin vesileleridir ki, Zat-i tealanin vasita- 
siz esma-i aleme hie miinasebeti yokdur. Yiiksek yaratilisli 
olan bir salik [tesavvuf yolcusu], yiikselmesi esnasinda, o is- 
me vasil ve o makamlann iistiine dahi yiikselir. Amma salik, 
kendi mebde-i te'ayyiinii olan isme niizul eyledikde [indik- 
de], kendi ismi o ismin asagisi oldugunu anliyabilir. 1/208. 
[Mektubat Tercemesi: 245.] 

• Enbiya, da'veti alem-i halka tahsis etmislerdir. Kalb- 
den otesini soyleyen olmamisdir. 1/260 [Mektubat Tercemesi: 
326.] 

• Enbiya sebeblere riayet eylemisdir. Bu riayetleri ile be- 
raber, Hak siibhanehiiye tefviz-i umur buyurmuslardir. [isle- 
rini Allahii tealaya havale eylemislerdir.] 1/266. [Mektubat Ter- 
cemesi: 350.] 

• Enbiyamn gonderilmesi, alemlere rahmetdir. 1/266 
[Mektubat Tercemesi: 350.] 

• Enbiyamn birine iman etmemek, ciimlesine iman etme- 
mek olur. Zira onlar, iman edilecek aym seyleri soylemisler- 
dir. Dinlerinin esasi birdir. 3/17 [Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Enbiyamn ahkam-i ictihadiyyesinde hata tecviz (caiz) 
olunmusdur. Amma, hata iizere devam etmek tecviz (caiz) 
olunmamisdir. Hemen hatalanna agah ederler (uyarmrlar). 
1/266 [Mektubat Tercemesi: 350.] 

• Enbiyamn bildirdikleri dogru haberleri, akla uydurmaga 
cahsmak, niibuvveti inkardir. 1/266 [Mektubat Tercemesi: 350.] 

• Enbiya geriye tarn donmuslerdir. Zahir ve batinlan ile 
halki (Allahii tealaya) da'vet etmekdedirler. 1/272 [Mektubat 
Tercemesi: 387.] 

• Enbiyamn da'veti, tenzih-i sirfdir. [Mahluklara benze- 
miyen bir Allaha imana da'vetdir.] Semavi kitablar, iman-i 
tenzihiyi bildirmekdedir. Enbiya, Allahii tealayi yaratmasin- 
da miitale'a etmedi. Allahii tealanin birligine da'vet etdi. 

-28- 



Masivaya ibadete, sirk buyurdular. 1/272 [Mektubat Tercemesi: 
387.] 

• Enbiyaya uyan, onlann risaletini tasdikden sonra, er- 
bab-i istidlalden olur. [Peygamberleri taklid ederek hasil 
olan hnan, iman-i istidlalidir. O biiyiikleri taklid eden kimse, 
Peygamberlerin bildirdigi herseyin dogru oldugunu akh ile, 
diisiincesi ile anlamisdir.] Ve bu taklidi, ayni istidlaldir. Me- 
sela bir insan, bir seyin aslini istidlal ile isbat eylese, o asldan 
nes'et eden fiiru' dahi, o istidlale miistenid olup, cemi' fiiru- 
un isbatinda miistedil (istidlal) olmus olur. 1/272 [Mektubat 
Tercemesi: 387.] 

• Insana lazim olan, ehl-i sxinnetin gerekdirdigi gibi fma- 
m diizeltmek, ikincisi, ahkam-i islamiyye-i fikhiyye mucibin- 
ce amel. Uciincii, siiluk-i sofiyye-i tankat-i aliyyedir. Buna 
muvaffak olan, biiyiik bir kurtulusa nail olur, kavusur. Bunu 
yapmiyan kimse, acik (kesin) bir hxisrana vasil olur. 3/34 
[Se'adet-i Ebediyye: 115.] 

• Insanin yaratilmasindan maksad, yagli ve leziz yiyecek- 
ler, giizel ve nefis elbiseler, mal ve miilk toplamak, ni'met- 
lenmek, oyun ve eglence degildir. Yaratilmasindan maksad, 
Allahii tealaya karsi gonlii kink, boynu biikiik olmak ve yal- 
varmak icindir. 1/206 [Mektubat Tercemesi: 243.] 

• Insan irade ve ihtiyan ile islerini kesb eder [calisir]. 
Halk etmek (isleri yaratmak) Allahii tealaya mensubdur. 
(Allahii teala yaratir). 1/266 [Mektubat Tercemesi: 350.] 

• Insan kendi fi'line kasd [niyyet] eyledikden sonra, Hak 
tealamn halk etmesi, o file te'alluk eder. Bu is, kulun irade- 
sini sarf ederek hasil oldugu icin, medh ve zem ve sevab ve 
ceza insana aid oldu. 1/266 [Mektubat Tercemesi: 350.] 

• insan halife-i rahmandir. Zira suret-i sey halife-i seydir. 
"Allahii teala, Ademi kendi suretinde yaratdi." 1/287 [Mektu- 
bat Tercemesi: 426.] 

• insanda iki sey vardir ki, arsda yokdur. Biri, hey'et-i 
vahdani (insanda bulunan on sey), digeri sutiru nurun ala 

-29- 



nurdur. 2/11. 

• Insan-i kamil, asla kavusdukdan sonra, aslin nurlarimn 
parlakhgindan, bir lsik onun kalb aynasinda parlatilip, onu 
tekrar aleme dondurmek ile nakislan terbiye etmesi havale 
olunur. Bu doniisde, hem de onu terbiye etmek vardir. 2/12. 

• Insan, alem-i halk ile alem-i emrin mecmu'undan (bir 
araya gelmesinden) ibaretdir. 3/11 [Se'adet-i Ebediyye: 917.] 

• insanin kendi muradim taleb eylemesi, kendi iiluhiyye- 
tini daVa eylemesidir. 3/2 

• Insan, murad-i ilahiyi tercih edip, murad-i mevladan 
gayri hie muradi kalmamak, vilayet-i hassaya baghdir (mah- 
SUSdur). 3/27 [Se'adet-i Ebediyye: 428.] 

• Insanin ash (zati) nefs-i emmaresidir. 3/60 

• insan oyle bir toplulukdur ki, alem-i kebirde yiikseklik- 
ler ve asagihklardan her ne mevcud ise insanda dahi vardir. 
Onda alem-i halk acik, alem-i emrden ise bir nisan var. ibli- 
sin zemm edilen kotii sifatlan kain (onda mevcud) ve melek 
Sifati dahi sabitdir. 1/307 [Mektubat Tercemesi: 492.] 

• insan bir toplulukdur. imkan aleminde bulunan herse- 
yin kendisi, viicub aleminde bulunanlann ise sureti, insanda 
bulunur. 1/95 [Mektubat Tercemesi: 141.] 

• insan, yedi meshur latifeden miirekkebdir. Her latife- 
nin ahvali ve mevacidi baskadir. 3/81. 

• insanin hakikati o ademdir ki, hakikat-i nefs-i natika- 
dir. 3/60. 

• insanda, yerlerde ve goklerde bulunan herseyden bir 
zerre vardir. 1/220. [Mektubat Tercemesi: 266.] 

• insan medeni olarak yaratilmisdir. Ya'ni, yasamasinda, 
diger insanlara muhtacdir. 2/62 [Se'adet-i Ebediyye: 746.] 

• insanin baska seyleri sevmesi, kendi nefsini sevmesin- 
dendir. [Kendi nefsine diiskiin olmasindandir.] 1/105 [Mektu- 
bat Tercemesi: 156.] 

-30- 



• insanin yaratilmasindan maksad, Hak tealaya ibadet ve 
kulluk yapmakdir. 1/73 [Mektubat Tercemesi: 111.] 

• Insandan bu fani dxinyada taleb olunan [istenilen], 
ma'rifet-i Hak tealadir [Rabbini bilmesidir]. 1/226 [Mektubat 
Tercemesi: 278.] 

• Insan mahlukatin en cok muhtac olamdir. Ve her neye 
muhtac ise, ona alaka duyar. Her te'alluku ise, Allahii teala- 
dan uzaklasmasina sebebdir. Bu sebebden, temam mahluka- 
tin ziyade mahrumu insan olur. 1/45 [Mektubat Tercemesi: 77.] 

• Insana karsi secdenin cirkinligi, giinesden daha asikar- 
dir. Sakinmak herkese lazimdir. 1/29 [Mektubat Tercemesi: 47.] 

• Insana canib-i Hak siibhanehudan feyz ve in'am 
[ni'metler] devamh gelmekdedir. Kula verilen maddi ve 
ma'nevi [zahiri ve batini] feyzler, eger bir sa'at ve bir lemha 
kesilse, bendeden [kuldan] gerek vucud ve gerek onun ke- 
malat-i tabi'asindan bir eser kalmaz. Halbuki kula lazimdir 
ki, bir lemhada ve turfetul-aynda [goz-acip-kapama am] o 
hazretden gafil olmiya. Ve devam-i huzur ile sifatlana. Bii- 
yiik hiisran ve sasilacak seydir ki, ni'meti vereni unutup, 
ni'metlere dalar. Ve kendisine ni'met verene yonelmez, on- 
dan yiiz gevirir. Siibhe yokdur ki, huzurun devami, batina 
nisbetle mumkin ve belki vaki'dir. Alel-husus bizim tariki- 
mizde [yolumuzda], Allahii siibhanehunun keremiyle bu de- 
vam sehl-ul-husuldur. Ve ibtidada [baslangicda] zuhur eder. 
Lakin bu devam zahirde zordur. Zira zahir, kesrete bagh ol- 
dugundan gafletden halas bulmaga care yokdur. Fekat bu 
zahiri gaflet, salih niyyet ile olursa, gaflet huzur olur. Mese- 
la uyku, ta'atda hasil olan tenbelligi def niyyeti ile olursa, 
ta'at olur. Bu suretle devam-i huzur, zahire nisbetle dahi ger- 
ceklesmis olur. Zahire ve batina nisbetle olan bu devam-i 
huzur, insanlardan ekmel-i kumelin nasibidir ki, itminan-i 
nefs ile muserref olmuslardir. Ve fena-yi etem ve beka-yi ek- 
mele ulasmis ve amelde niyyet ve ihlasin tashihi kiilfetinden 
vareste olmusdur [kurtulmusdur]. 1/172 [Mektubat Tercemesi: 
213.] 

-31- 



• Enes radiyallahii anhin, ta'undan [vebadan] seksen ev- 
ladi vefat etdi. 2/17 [Se'adet-i Ebediyye: 1035.] 

• Enfiis (insan) dahi, afak (insandan baska seyler) gibi, 
ilahi ismlerin zilleridir. 2/99 [Se'adet-i Ebediyye: 515.] 

• Enfiis ve afakda goriilen seyler, aranan seyin isaretleri- 
dir. Istenen sey degildir. 2/99. [Se'adet-i Ebediyye: 515.] 

• Evamir-i ilahiyeye adem-i imtisal [ilahi emrleri yapma- 
mak], ya serfatin bildirdigi haberleri yalan addederek [inan- 
miyarak] i'timat etmemek veya Hak tealanin emrlerine 
ehemmiyyet vermemek sebebiyledir. Cirkinligini diisiinmek 
gerekdir. 1/73 [Mektubat Tercemesi: 111.] 

• Evlada hizmet, babasina yardim olur. 1/177 [Mektubat 
Tercemesi: 218.] 

• Evveliihiim hayriin ev ahiruhiim (Baslangici mi daha 
iyi, yoksa sonu mu) hadisiyle, ahir-i iimmetin medhi. 1/261 
[Mektubat Tercemesi: 343.] 

• Uliil'azm Peygamberler Resiilullaha tabf olmagi arzii 
etmislerdir. 1/249 [Mektubat Tercemesi: 307.] 

• Evliyaullahin huziiruna bos gelmek lazimdir ki, dolu 
olarak doniile. Ve kendi iflasim gostermek lazimdir ki, onlar 
dahi sefkat edip, feyz yolunu acalar. 1/157. [Mektubat Terceme- 
si: 192.] 

• Evliyadan ekserisi vehm mertebesinin son noktasina 
ulassa da, nefs-iil-emr mertebesine dahil olamazlar. 3/100. 

• Evliyaullahin elbisesini edeble giymekden cok faide ha- 
Sll olur. 1/206 [Mektubat Tercemesi: 243.] 

• Evliyaullah biiyiik giinah islemekden korunmusdur. 
1/223. [Mektubat Tercemesi: 276.] 

• Evliyadan ba'zisinm degisik yerlerde hazir olmasi, lati- 
felerinin muhtelif bedenler halinde goriinmesidir. 2/58 
[Se'adet-i Ebediyye: 79.] 

• Evliya insanlan, hem islamiyyetin zahirine, hem de ba- 

-32- 



tinina da'vet ederler. 2/92. [Se'adet-i Ebediyye: 749.] 

• Evliya-i miistehlikin [Kendini yok bilen Evliyanin] se- 
bebler alemine inmemis olup, niibiivvet kemalatindan nasfb- 
leri yokdur. Baskalanni kemale getiremezler. 1/24 [Mektubat 
Tercemesi: 42.] 

• Evliya-i uzletden olup, kemalat-i vilayet tarafi galip 
olan aktab, evtad ve ebdalin terbiyetleri, All radiyallahii an- 
hin imdad ve yardimina birakilmisdir. 1/251 [Mektubat Terce- 
mesi: 308.] 

• Kendini bos, uzak sanan, kavusmus demekdir. 1/148. 
[Mektubat Tercemesi: 186.] 

• Uveysi tarikat (yol), ruhaniyyetden feyz almak demek- 
dir. 3/118 

• Ehl ve lyal [coluk-cocuk] ile miinasebeti tarn peyda ey- 
lemeyeler. 3/84 [islam Ahlaki: 356.] 

• Ehl ve lyalin [coluk-cocugun] memnun olmalan icin, 
ahiret azabina razi olmak [onu secmek] aklsizlikdir. 1/226 
[Mektubat Tercemesi: 278.] 

• Ehl-i hanenin [hane halkimn] hepsini nemaza ve salih 
islere ve ahkam-i islamiyyeyi yapmaga [ve haramlardan sa- 
kinmaga ve kadinlann, kizlann ortiinmelerine] tesvik ediniz. 
Zira mes'ulsuniiz. 3/84. [islam Ahlaki: 356.] 

• Ehl-i beyte muhabbet ciiz'-i fmandandir. Son nefes icin 
pek-cok faidesi vardir. 2/36. [Eshab-i Kiram: 222.] 

• Ehl-i siinnet, bu i'tikadi kitab ve siinnetden aldilar, is- 
tinbat etdiler [cikardilar]. 2/67 [Se'adet-i Ebediyye: 54.] 

• Ehl-i siinnetin dogru oldugu muhakkakdir. Ehl-i sunne- 
tin disinda olanlar, [sfilik ve vehhabilik] zindiklik ve ilhad- 
dir. 2/67 [Se'adet-i Ebediyye: 54.] 

• Ehl-i siinnetden hardal danesi kadar ayn olanlann soh- 
beti semm-i katildir. [Oldiirucu zehrdir.Bunlarla arkadashk 
etmekden cok sakinmahdir.] 1/213 [Mektubat Tercemesi: 256.] 

_ 33 _ Kiymetsiz Yazdar - F:3 



• Ehl-i siinnete tabf olmadan kurtulus miimkin degildir. 
1/59. [Mektubat Tercemesi: 94.] 

• Ehl-i siinnetin reisi [reislerinden birisi] Seyh Ebul Ha- 
sen-iil-es'aridir. 2/67 [Se'adet-i Ebediyye: 54] 

• Ehl-i islama lazimdir ki, padisah-i islama yardim edeler. 
islamiyyetin yayilmasina [revac bulmasina] sebeb olalar [ug- 
rasalar]. 1/47 [Mektubat Tercemesi: 82.] 

• Ehl-i diinyaya ve onun aldatici siislerine goz ucu ile da- 
hi nazar, oldiiriicu zehrdir. 1/138. [Mektubat Tercemesi: 180.] 

• Ehl-i sunnet i'tikadina sanhp, Zeyd ve Amr'in [sunun- 
bunun] sozlerine kulak asmiya, dinlemiye ve yalan olan efsa- 
neleri ve yalan olan hikayeleri kendine diistur eylemek, ken- 
dini zayi' eylemekdir. 1/251 [Mektubat Tercemesi: 308.] 

• Ehl-i kitab, Peygamberimizin "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" Peygamber oldugunu anlarlar. Fekat, inadlari yiiziin- 
den inanmazlardi. 3/91 

• Ehl-i Bedr, mutlaka magfurdur (kurtulmusdur). 3/24 

• Ehl-i iradetden [dinine cok bagh] olan saliha bir hani- 
ma, dinin akaidini ve islamiyyetdeki ibadetleri beyan ve ter- 
gib eden mektub. 3/17 [Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Ayat-i Kur'aniyyenin [Kur'an-i kerim ayetlerinin] anla- 
silmasindan acz hakkindaki mektublar. 1/310 [Mektubat Terce- 
mesi: 495.] 

• Internet vasitasi ile haberlesme. 412 

• Isan [onlar] Kalb hastahklannin tabibleridirler.1/260 
[Mektubat Tercemesi: 326.] 

• Isanin [Evliyamn] bakislan, kalb hastahklanna sifa ve- 
rici, teveccxihleri ma'nevi hastahklari def edicidir. 2/92 
[Se'adet-i Ebediyye: 749.] 

• Isanin sozleri deva ve bakislan sifadir. 1/109 [Mektubat 
Tercemesi: 161.] 

• Isanin celisleri [Onlarla birlikde olanlar] saki olmaz. 

-34- 



1/87 [Mektubat Tercemesi: 137.] 

• Isana muhabbet, Allahii tealamn en bxiyiik ni'metlerin- 
dendir. Ve se'adetin sermayesidir. 2/36, 1/142. [Mektubat Ter- 
cemesi: 182.] 

• Isana [onlara] bugz, olduriicu zehr ve onlan kotiilemek 
ebedi mahrumiyyete sebeb olur. Zira aslin ashna kavusmus 
olan Arife muhabbet, Hak tealaya kavusdurur ve bugz da 
onun bugzuna sebeb olur. 3/110 

• Isanin asinaligindan maksud [Onlarla goriismekden 
maksad], kendi kusurlanni, ayblanni anlamak icindir. Ve 
gizli kotuliiklerini meydana cikarmak icindir. 1/68 [Mektubat 
Tercemesi: 106.] 

• Isanin (onlann) nisbeti vermekde ve huzur ve agahligi 
kisa bir zemanda sadik talebeye vermekde tarn bir kudretle- 
ri oldugu gibi, o nisbeti almakda dahi, tarn kudretleri vardir. 
1/221. [Mektubat Tercemesi: 269.] 

• Isanin zahir ve suretini beser sifati iizere terk eylemis- 
lerdir. Ta ki onun kemalatina ortii ola. Veil diger insanlar gi- 
bidir. [Hak batil ile kansmisdir.] 2/30. 

• Isanin zahirine bakanlar, mahrum olur ve zarar eder. 
Batinlanna nazar edenler, kurtulusa ve felaha erer. 2/52. 

• Isanin mezar-i seriflerinden de, istifade olunmakdadir. 
1/291. [Mektubat Tercemesi: 458.] 

• Imanda kalbin tasdiki kafi olup, nefsin iz'ani [anlamasi] 
istenmemisdir. 1/260 [Mektubat Tercemesi: 326.] 

• Iman baska, inkar etmemek baskadir. 1/272. [Mektubat 
Tercemesi: 387.] 

• Iman kalbin tasdikidir. Tasdik iz'andan [anlamakdan] 
ibaretdir ki, inanmak ile ta'bir olunmusdur. 3/91 

• Iman, zaruret ve tevatiir ile dinden bize gelmis olanla- 
ra kalbin tasdikinden [inanmasindan] ibaretdir. Lisanin soy- 
lemesi de fmanin riikniidur demislerdir ki, slikut ihtimali 

-35- 



vardir. [Ozr, korku ile soylememesi afv olur.] Bu tasdikin 
alameti, kiifrden uzak ve kafirlikden sakinmakdir. Ve kafir- 
ligin hususiyyetleri olan, onlara mahsus seylerden, mesela 
ziinnar baglamak gibi, bunlardan te'arridir [ari olmakdir]. 
Bu tasdiki da'va edip, kiifrden teberri eylemezse, miirted- 
dir. Teberri, kafirlere diismanlikdan ibaretdir. Bu teberri 
kalb ile veya havf [korku] yoksa, kalb ve kalip ile olur. Mu- 
habbet-i Huda ve Muhabbet-i Resul-i Huda, onlann diis- 
manlanyla diismanlik eylemedikce olmaz. 1/266. [Mektubat 
Tereemesi: 350.] 

• Imanda sadece kelime-i sehadeti soylemek kafi degil- 
dir. Miinafiklar da, o kelimeyi soylerler. Biitiiniine inanmak 
ve kafirlikden teberri lazimdir. 1/266 [Mektubat Tereemesi: 350.] 

• Iman baska, ma'rifet baskadir. Iman, inanmak; ma'rifet 
anlamak demekdir. 3/91 

• Iman ve kiifriin medan hatime iizeredir. [Mii'min ve 
kafir, son nefesde belli olur.] Cok kimseler vardir ki, temam 
omriinde o iki sifatin biri ile muttasif olur [vasflamr.] Ahirin- 
de [sonunda] onun ziddi gerceklesir. 3/17 [Se'adet-i Ebediyye: 
102.] 

• Imanlari mevcud iken, kafirlik merasimlerini yapan ve 
kafirlerin giinlerini ta'zim eden miislimanlarin cenaze ne- 
mazlanni kilalar. Onlari kafirlere dahil eylemeyeler. Iman 
bereketi ile azab-i ebediden kurtulurlar. 1/266 [Mektubat Ter- 
eemesi: 350.] 

• Iman ehli, giinahlan dolayisiyle Cehenneme girince 
yiizleri siyah yapilmaz ve zincire vurulmazlar. Ve isyani ka- 
dar azab goriip, sonunda Cehennemden cikanlirlar. 2/67 
[Se'adet-i Ebediyye: 54.] 

• Iman-i bil-gayb [gayba iman], siihudi iman iizerine ter- 
cih edilir. 2/8 [Se'adet-i Ebediyye: 753.] 

• Iman, tasdik ve kalbin yakin hasil etmesinden ibaretdir 
ki, azlik ve cokluk kabul eylemez. Azhk ve cokluk ameller 
i'tibariyle imanin parlamasindadir. Imanin kendinde degil- 

-36- 



dir. 1/266 [Mektubat Tercemesi: 350.] 

• Iman-i istidlali [anliyarak iman], iman-i taklididen daha 
iyidir. Enbiyayi taklid ile olan iman, iman-i istidlalidir. Zira 
Enbiyamn sadakatim delil ile bilir. Aba ve ecdad [baba ve 
dede] imanini taklid etmek, iman-i taklidfdir ki, mu'teber 
degildir. 1/272 [Mektubat Tercemesi: 387.] 

• Iman, batil ilahlan kaldinp, her ne var ise, bunlann 
hepsini (La) ile yok edip, Hak celle sultaniihuyu ma'bud ola- 
rak isbat eylemekdir. 2/8 [Se'adet-i Ebediyye: 753.] 

• Iman-i hakikinin hasil olmasina alamet, ahkam-i isla- 
miyyeyi yapmakda kolayhgin hasil olmasidir. 1/191. [Mektu- 
bat Tercemesi: 227.] 

• Iman kemal buldukca, latifelerin bedene te'alluku aza- 
lir. Ve bu miinasebetsizligin artmasi nisbetinde, beden zul- 
mete yakin ve onda vesveseler ve hatira gelen seyler ve te- 
reddiid artar. Baslangicda ve ortada olanlarda durum boyle 
degildir. Bunlann hatirlarina gelen oldurucii zehrdir [fela- 
ketdir]. 1/182 [Mektubat Tercemesi: 221.] 

• Iman-i hakiki, ma'rifete baglidir ki, ma'rufda fani ol- 
makdan ibaretdir. Ma'rifetden evvel iman, surf; ya'ni meca- 
zidir. 3/91 

-B- 

• Baba Abrfzin Adem aleyhisselamin camuruna su dok- 
mesi ruhu iledir. 2/28 [Se'adet-i Ebediyye: 745.] 

• Batilin hicbir suretle dogrulugu yokdur. 2/42 [Se'adet-i 
Ebediyye: 933.] 

• Batin icin hallerin hasil olmasi vardir. O ahvalin ilmi 
yokdur. [Hasil olmakla anlasilir.] Eger zahir olmasaydi, bil- 
mek ve ayirmak yolu acilmazdi. 1/284 [Mektubat Tercemesi: 414.] 

• Batinin tasfiyesine munafi olan [temizlenmesine mani' 
olan] herseyi diisman kabul etmek gerekir. 1/182 [Mektubat 
Tercemesi: 221.] 

-37- 



• Batina [kalbe] mesgul olup, zahiri terk eden [zahirin, 
bedenin yapacagi emrleri terk eden] miilhiddir. Ve ahvali 
[halleri] istidracdir. 2/87 [Se'adet-i Ebediyye: 288.] 

• Batinin imdadi olmaksizin ahkam-i islamiyye ile siislen- 
mek giicdiir. 2/87 [Se'adet-i Ebediyye: 288.] 

• Bagiler ile kital [savas] farzdir. 2/96 [Se'adet-i Ebediyye: 
505.] 

• Bayezid-i Bistaminin (Siibhani) kavlinin ma'nasi, Hak- 
ki tenzihdir. Kendini tenzih degildir. 1/43 [Mektubat Tercemesi: 
72.] 

• Bayezid-i Bistaminin (Siibhani) sozii, tesavvuf yolunda 
kemale ulasmadan soylenmisdir. Daha sonra, kemale ulasdi. 
3/118 

• Bayezid-i Bistaminin (Siibhani) kavli, hallerin galebe- 
sinden dolayi oldugundan ma'zurdur. (Afv edilip, mes'ul ol- 
maz). 3/118 

• Bayezid-i Bistami buyurur ki, ars ve arsda olan seyler, 
arifin kalbinin bir kosesine konsa, kalbin genisliginden dola- 
yi hissetmez. Burada arsin misallerini ars iizere hiikm eyle- 
misdir. 2/21. 

• Putperest olan, ashnda kendine tapmakdadir. 7154 

• "Islamiyyet garib olarak basladi. Garib olarak doner. 
Gariblere mujdeler olsun." Hadis-i serif. 2/39 [Se'adet-i Ebediy- 
ye: 913.] 

• "Bid'at dalaletdir. Her ne ki, benden sonra olursa mer- 
duddur [red edilir]." Hadis-i serif. 2/67 [Se'adet-i Ebediyye: 54.] 

• Bid'at ehlinin ash dokuzdur. Hariciler, si'a, mu'tezile, 
miirci'e, miisebbihe, cehmiyye, dirariyye, neccariyye, kila- 
biyye olup, cumlesi, Eshab ve tabi'in ve fiikaha-i seb'amn ve- 
fatindan sonra, aciga cikdilar. (Gunye). 2/67 [Se'adet-i Ebediy- 
ye: 54.] 

• Bid'at ehlinin en kotiisii Eshab-i Resule [Eshab-i kira- 

-38- 



ma] bugz iizere olanlardir. 2/36 [Eshab-i Kiram: 222.] 

• Bid'at ehline hurmet gostermek, islamin yikilmasina 
yardim etmekdir. (Bu ise) amelin bosa gitmesine sebeb olur. 
2/23 [Se'adet-i Ebediyye: 775.] 

• Bid'atden ictinab [kacinmak] lazimdir. 1/260 [Mektubat 
Tercemesi: 326.] 

• Bid'atin terki, siinnetin islenmesinden daha iyidir. 
1/313. [Mektubat Tercemesi: 502.] 

• Bid'at, sunneti ortadan kaldinyor ise, bid'at-i seyyie, 
sunnetden sakit ise [ortadan kaldirmiyor ise] bid'at-i hasene- 
dir. Ikisi de dalaletdir. 1/186. [Mektubat Tercemesi: 223.] 

• Bid'at-i hasene dahi olsa, siinnetin kalkmasina sebeb 
Olur. 2/23. [Se'adet-i Ebediyye: 775.] 

• Bid'at ehli sohbetinin fesadi, kafir sohbetinin fesadin- 
dan daha ziyadedir. 1/54 [Mektubat Tercemesi: 90.] 

• Bid'at yayilip, zulmeti, alemi kusatmisdir. 3/96. 

• Berahime (Berehmenler) hakkinda izah. 1/313 [hasiye- 
sinde] 

• Bast [ilerlemek] ve kabz [durmak], bu tarikde [yolda] 
uculan kanatdir. Kabz ile xizgun ve bast ile sevincli olmiya- 
lar. 2/23 

• Basit ve miirekkeb cismlerin ciimlesi [her ne var ise 
ciimlesi], Hak siibhanehunun icadiyla mevcuddur. Ve adem- 
den viicuda gelmisdir. 3/57 

• Bi'set-i Peygamberi, her zemanda, her memlekete vaki' 
olmusdur. 1/259. [Mektubat Tercemesi: 323.] 

• Beka-yi sey, viicud-i sey'in zeman-i sani ve salisinde... 
ila Masaallah istikranndan ibaretdir. 3/57 [Se'adet-i Ebediyye: 
116.] 

• Beka-billah. 2/99, 3/79. [Se'adet-i Ebediyye: 515.] 

• Beka-billah hasil olmadan once devamh huzur mum- 

-39- 



kin degildir. 1/285. [Mektubat Tercemesi: 415.] 

• Bilalin sin harfi, indallah [Allahii teala indinde] sindir. 
3/100. 

• Belanin kalkmasina diia edip, afv ve afiyeti rica ederiz. 

3/15 

• Belanin kalkmasim arif kimse istemez. Zfra arif, belala- 
n mahbubdan bilir. Ve onun muradi oldugunu dusiinur. 
Onun define nasil talib olur? Sureta [ya'nigoruniisde] diiayi 
dili ile soylese de, diia emrine uymak icindir. Aslinda hie ta- 
lib degildir. Her beladan lezzet duyar. 3/15 

• Belalara sabr, kazaya nza ve ta'atda sebat ve ma'siyyet- 
lerden ictinab [kacinmak] lazimdir. 2/18 

• Beladan giic yetdigi kadar ve kudreti mikdari ictinab 
edeler ki [kacinalar ki], el firarii minima la yutaku min siine- 
nil miirselin. [Takat getirilemiyen seyden firar (kacmak) 
Peygamberlerin adetleridir.] 3/19. 

• Bir beldede bilinen adetler, dim delil olamaz. Bir seyin 
caiz olmasina delil olan, eskiden beri devam ede-gelen biitiin 
beldelerin adetlerinin icma'landir. 2/54 

• Biihtan ve iftira zemm edilen sifatlann en kotusiidur. 
Bu iki sifat, yalani icine aldigi icindir ki, biitiin dinlerde ha- 
ramdir. 3/41 [Se'adet-i Ebediyye: 778.] 

• Beyt-il mukaddesdeki sahratullahin [tasin] kemalati, 
kemalat-i Ka'beye dahildir. 2/72 

• Bicun ve bicunegi ta'biri, Leyse kemislihi sey'iin [Ona 
benziyen hicbirsey yokdur] ayet-i kerimesinin farisiterceme- 
Sidir. 1/38 [Mektubat Tercemesi: 65.] 

• Bicunden [akl ile anlasilamiyandan] ibaret-i Qiin ile 
bahs etmek, ayni kiifr ve ilhaddir. [Akl ile anlasilamiyam akl 
ile anlasilanlar ile anlatmak kiifr ve ilhaddir.] 3/95 

• Bfat-i nisa [kadinlann bfati] yalniz soze bagh idi. (Soz 
ile idi). Resulullahin miibarek eli, bi'at eden kadinlann eli- 

-40- 



ne dokunmadi. Kotiilenmis sifatlar ve kotii huylar, erkekle- 
re nisbetle kadinlarda daha cok oldugundan, bfat sartlan 
erkeklerden daha cok oldu. 3/41. [Se'Met-i Ebediyye: 778.] 

• Bf at-ur-ndvanda, bfat edenlerin cumlesinden Allahu 
teala razidir. Ciimlesi ehl-i Cennetdir. 2/96. [Se'Met-i Ebediyye: 
505.] 

• Bfat-ur-ndvan ehli, mutlaka ehl-i Cennetdir. 3/24 [Hak 
Soziin Vesikalan: 265.] 

-P- 

• Padisahlann [devlet baskanlannin] iyi ve kotii huylari 
ve isleri, biitiin millete yayihr. 1/195 [Mektubat Tercemesi: 233.] 

• Pir, Allahii tealaya kavusmaga vesiledir. Maksud olan 
Hak siibhanehudur. 2/63. 

• Pir, miiridlerin yetismesine sebeb oldugu gibi, muridler 
de, pirin olgunlasmasina sebebdir. 1/256 [Mektubat Tercemesi: 
318.] 

• Pir iletken gibidir. Kalb makamina inmis olup, ruh ile 
nefs arasindadir. Ruh yolu ile aldigi feyzi, nefs yolu ile talib- 
lere dagitir. 1/287 [Mektubat Tercemesi: 426.] 

• Pir hayatda iken, diger pire baglanmak caizdir. 2/63. 

• Pir-i nakis [Nakis pir] talibi sapdinr. 1/287 [Mektubat Ter- 
cemesi: 426.] 

• Pir, kamil ve mukemmil ise, sohbeti biiyiik ni'metdir. Ve 
onun bakisi deva ve sozleri [sohbeti] sifadir. Ve o sohbetsiz vu- 
sul [kavusmak] miimkin degildir. 1/23 [Mektubat Tercemesi: 40.] 

• Pirin cezbesi siilukden once olmus ise, kibrit-i ahmer- 
dir. [Bulunmaz bir ni'metdir]. 1/292. [Mektubat Tercemesi: 462.] 

-T- 

• Ettaibii minezzenbi kemen la zenbe lehii. (Giinahlar- 
dan tevbe eden, giinahsiz kimse gibidir). Bu hadis-i serif, 

-41- 



giinahkarlara miijdedir. 2/19. [Se'adet-i Ebediyye: 69.] 

• Tabi' olanlar ve hizmet edenler icin, biiyiiklere gelen 
ni'metlerden pay vardir. 1/301. [Mektubat Tercemesi: 480.] 

• Tabi' her neye kavusursa, uymus oldugu kimseden ka- 
vusur. 1/294 [Mektubat Tercemesi: 468.] 

• Teblig-i zahiri ve teblig-i batiniyi birlikde yapan cok 
krymetlidir. Boyle kimse az bulunur. 1/48. [Mektubat Terceme- 
si: 84.] 

• Tecelli, ikinci mertebede ve iiciinciide veyahud dordiin- 
ciide, Allahii tealanin diledigi mertebeye kadar sey'in zuhu- 
rundan ibaretdir. 3/79 

• Tecelliler ve zuhurlar, zillerden haber verir. Zillere tu- 
tulmakdan kurtulan, tecellilerden aridir [kurtulmusdur]. 
2/42. [Se'adet-i Ebediyye: 933.] 

• Tecelliler ve zuhurlar, matluba perdedirler. 3/79 

• Tecelliyat-i selase (tecelli-i esma ve sifat ve zat) [Tesav- 
vuf yolculanndan onbinlerde birini], ma'rifete dayanan mii- 
sahedelerden kurtarip, ihlas ni'metine ve nza makamina 
ulasdinrlar. 1/36 [Mektubat Tercemesi: 63.] 

• Tecelli-i sun kendini Hak bulmakdir. Ya'ni hakki ken- 
di ile goriir. Lakin bu siihud mecazidir. 1/277 [Mektubat Terce- 
mesi: 407.] 

• Tecelli-i ef al sahibi, arada olan vasitalann (sebeblerin) 
var olmasinin behane oldugunu bilir. [Asl yapan Allahii te- 
aladir.] 3/75 

• Tecelli-i ef al, kullann islerini, Allahii tealanin fi'linin 
zilleri oldugunu gormekdir ki, bu efalin kiyami [bu islerin 
varhginin] o fi'l ile oldugunu bilmekdir. 3/75 

• Tecelli-i ef 'al ve sifat, zatin tecellisi olmadan diisiiniile- 
mez. Zira, efal ve sifat icin, Zat-i teala ve tekaddesden ay- 
rilmak yokdur. Bu tecelliler sifatlann ve fi'llerin zilleridir. 

2/11 

-42- 



• Tecelli-i sifat, nefsin fani olmasi mu'amelesini hasil 
eder. 3/75 

• Tecelli-i sifat, salik kullann sifatim, Allahii tealamn si- 
fatlannin zilleri bulmakdir. 3/75 

• Tecellilerde, eger baska ma'nalar dusiinulurse, tecelli-i 
sifat denir. Eger baska olmiyan ma'nalar dusiinulurse, tecel- 
ll-i zat denir. 1/121 [Mektubat Tercemesi: 168.] 

• Tecelli-i zat daimi olup, anlatilamaz. Zevk ile ve vicdan 
ile anlasilir. 1/287. [Mektubat Tercemesi: 426.] 

• Tecelli-i zatiler, ismlerin ve sifatlann perdesi arkasinda- 
dirlar. 3/100 

• Tecelli-i zati perdesizdir. Ve bi su'uri ve hislerin yoklu- 
gu [kaybolmasi] vaki olmaz. 1/287 [Mektubat Tercemesi: 426.] 

• Tecelli-i zatda nefs, butxin latifelerden daha ileri gider 
ve biitiin latifelerden ilerlemekde secilmisdir. 1/234 [Mektubat 
Tercemesi: 286.] 

• Tecelli-i zati zemaninda, nefs mutmainne olup, Rabbin- 
den razi olur. Bu makamda (Serh-i sadr) hasil olur. 1/253 
[Mektubat Tercemesi: 316.] 

• Tecelli-i zat, Peygamberlerin "aleyhimusselam" sonun- 
cusuna mahsusdur. Ve tufeyl olmak i'tibariyle [onun yanisi- 
ra] baska Peygamberlere ve Ona tabi' olmak i'tibariyle de 
bu ummetin Evliyasina da hasil olur. Celis-i tufeyli ile [mec- 
lisinde bulunan ile], hadim-i tabf [tabi' olup, hizmet eden] 
arasinda fark cokdur. Bu vilayet-i hassa, diger Peygamberle- 
rin iimmetlerine nasib olmamisdir. Bu sebeble bu ummet, 
iimmetlerin hayrlisi olup, ve iilemasi da, Beni israilin Pey- 
gamberleri gibi olmusdur. 1/248 [Mektubat Tercemesi: 305.] 

• Tecessiis (birinin islerini arasdirmak) haramdir. 1/123 

• Tahsil-i niicum [niicum ilmini tahsil], mantik, hendese, 
ve hesab ve emsali, ahiret icin faideli olsaydi, felsefeciler ne- 
cat bulurdu [kurtulurdu]. 1/73 [Mektubat Tercemesi: 111.] 

-43- 



• (Tergibiis-salat ve teysir-xil ahkam) farisi fikh kitabidir. 
Ahkam-i islamiyyeyi ondan ogreneler. 3/17 [Se'adet-i Ebediyye: 
102.] 

• Terk-i diinya bu zemanda cok zordur. Hiikmen terk et- 
mek de, biiyiik ni'metdir. Bu da, yimekde, icmekde ve giyin- 
mekde ve meskende islamiyyetin hududuna riayetle [islamiy- 
yetden disan tasmamakla] olur. 1/72 [Mektflbat Tercemesi: 110.] 

• Terk-i hiikmiyi de basaramryan kimse, mxinafik sayilir. 
Imanim var demesi ahiretde ona faide vermez. (Suret-i iman 
ahiretde faideli olmaz). 1/72 [Mektflbat Tercemesi: 110.] 

• Terk-i diinya iki nev'dir: Biri mubahlan zaruret mikda- 
n kullanmak. Bu kism, terk-i diinyamn en iyisidir. ikincisi, 
haramlardan ve siibhelilerden sakinarak, mubahlar ile 
ni'metlenmekdir ki, bu zemanda makbuldiir. 1/163 [Mektflbat 
Tercemesi: 200.] 

• "Tesbih, tehlil ve tahmid ile Cennetde agac dikiniz." 
Hadis-i serif. 3/100 

• Tesbih, tevbenin anahtan, belki tevbenin ozii ve hiila- 
sasidir. 1/308 [Mektflbat Tercemesi: 493.] 

• Tasnifatdan ziyade [Liizumsuz kitablar yazmakdan zi- 
yade] daha miihim isler vardir. Onun ile mesgul olmak, en 
munasib ve en evladir. 1/184. [Mektflbat Tercemesi: 222.] 

• Tasdikden murad, yakin ve kalbin iz'amdir. lime samil 
olan [icine alan] umumi ma'na degildir. 3/91 

• Tasdik bir hiikmdur ki, iz'andan ibaretdir. inanmak ile 
ta'bir olunur. 3/91 

• Te'amiil ve adat [oteden beri gelen orf ve adetler] isla- 
mi delil olamaz. 2/54 

• Te'ayyiin-i hubbi, miimkin olan hakikatlerin nihayeti- 
dir. Ve miimkinatin hakikatlerinden bir hakikat onun iistun- 
de degildir. 3/122 

• Te'ayyunler temamen mahlukdur ve hadisdir. 3/122 

-44- 



• Te'ayyiinat-i selase [iic te'ayyiinat], ilmi, viicudi ve his- 
sidir. 2/73. 

• Te'ayyiinat besdir ki, ona tenezziilat-i hams ve hada- 
rat-i hams derler. iki te'ayyiin, mertebe-i viictibda olup, 
te'ayyiin-i vahdet ve te'ayyiin-i vahidiyyetdir derler. Miiteba- 
ki [diger] iic te'ayyiin, mertebe-i imkanda olup, te'ayyiin-i ru- 
hi, te'ayyiin-i misali, te'ayyiin-i cesedidir derler. Bu tenezzii- 
lat-i hams, miicerred i'tibaratdir. Ve siihuda te'alluk eder. 
Te'vili lazimdir. 3/33 

• Te'ayyiin-i ewel, te'ayyiin-i hubbidir. Te'ayyiin-i viicu- 
di ve te'ayyiin-i ilmiler, te'ayyiin-i hubbinin zilali (zilleri) ol- 
dugundan, bunlar te'ayyiin-i ewel zan olunur. 3/122. 

• Te'ayyiin-i ewel, te'ayyiin-i hubbiyi ve hilleti miistemil- 
dir ki, merkezi hub olan bir daire seklinde temessiil ediyor. 

3/122. 

• Te'ayyiin-i ewel, hadarat-i viicud olup, zilliyyet tariki 
ile, biitiin kemalat-i zatiyye ve sifatiyyeyi kendinde toplar. 
(Her seyi) icinde tophyan bu mertebenin tafsilati, ikinci 
te'ayyiindir ki, hayat sifatidir ki, bu da bu sifatlan icine ahr. 
Sonra ilm sifati, zilliyyet yoluyla vardir. 3/114 

• Te'ayyiin-i ewel viicudidir. Rabbi [sahibi] haliliirrah- 
mandir. 3/114. 

• Te'ayyiin-i viicud, te'ayyiin-i ilminin fevkidir [iistiidiir]. 
Ikisi arasinda san-iil-hayat ve san-iil-ilm vardir. 3/88 

• Te'ayyiin-i ewel, zuhur-i vahdet olup, Zat-i teala onda 
zaid degildir. Ona tecelli-i zat demisler ise de, tecelli-i siiuni- 
dir. 3/122. 

• Tefrika-i zahir, cok zeman iyi olur. Batinin tefrikasi 
ya'ni kalbi mahluklara baglamak hie caiz degildir. 1/221 
[Mektubat Tercemesi: 269.] 

• Takva, nehy edilen seylerin hepsinden sakinmakdan 
ibaretdir ki, vera'dir. 3/9. 

• Teganni haramdir. 1/266, 3/73. [Mektubat Tercemesi: 350.] 

-45- 



• Tekelluf ve te'ammul mertebe-i tankatdedir. [Kendini 
zorlamak tarikat mertebesinde olur]. O is devamli olmaz. 
1/60 [Mektubat Tercemesi: 97.] 

• Tekmil-i sina'at telahuk-i efkar iledir. [Sarfatin, fennin, 
teknigin ilerlemesi, fikrlerin, deneylerin, birbirine eklenmesi 
ile olur.] 1/292 [Mektubat Tercemesi: 462.] 

• Tekvin, sifat-i hakikiyyedendir. Eger boyle denilmezse, 
icad gayra miistenid kalir [baskasina bagli kalir]. 3/27 

• Telezziizii diinya ve telezziizii ahiret [Dunya ve ahiret 
lezzeti]. 2/99, [Se'adet-i Ebediyye: 515.] 1/302. [Mektubat Tercemesi: 
482.] 

• Tekalif-i islamiyye [islamiyyetdeki teklifler] kxilfet de- 
gil, rahmetdir. Sukr-i ni'met [ni'metin siikrii] aklen vacibdir. 
1/289. [Mektubat Tercemesi: 442.] 

• Teklifat-i islamiyyeyi kolay bulmamak, nefsin kotiilii- 
gxinden ve tabfatin bozuklugundandir. 1/289. [Mektubat Terce- 
mesi: 442.] 

• Bir tenzih ki bizim ilmimiz ona te'alluk ede, ayni tesbih- 
dir. 2/8. [Se'adet-i Ebediyye: 753.] 

• Tevbeye muvaffak olmak, Hak subhanehunun inaye- 
tindendir. 1/78. [Mektubat Tercemesi: 124.] 

• Tevbe, farz-i ayndir. Hicbir ferdin ondan miistagni ol- 
masi dusiiniilemez. 2/66 [Se'adet-i Ebediyye: 97.] 

• Tevbe etmek iisuli, izahi. 2/66 [Giinah kelimesine mii- 
race'at.] [Se'adet-i Ebediyye: 97.] 

• Teveccuh-i pir [pirin tevecciihii] muktedi olan miiridin 
ihlasi ve muhabbeti mikdanncadir. 1/128 [Mektubat Tercemesi: 
173.] 

• Tevhid. 3/3. [Se'adet-i Ebediyye: 906.] 

• Tevhid-i viicudiyi evvela tasrih eden [acikliyan] Muh- 
yiddin-i arabidir. 1/272. [Mektubat Tercemesi: 387.] 

• Tevhid-i viicudi ve tevhid-i siihudi, tesawuf yolunda 

-46- 



hasil olur. Nihayete varanlar bunlardan kurtulur. 1/291. 
[Mektubat Tercemesi: 458.] 

• Tevhid-i viicudi ki, Allahii tealadan gayri herseyi yok 
bilmekdir. Akle ve islamiyyete uygun degildir. 1/272. [Mektu- 
bat Tercemesi: 387.] 

• Tevhid-i suhudi saliklerinin bu goriisleri, zahirlerine 
miinhasirdir. Onlann batini, bir varliga karsidir [donmiisler- 
dir]. 1/272. [Mektubat Tercemesi: 387.] 

• Turpiisti risalesi. 1/193 [Mektubat Tercemesi: 229.] 

• Teheccxid nemazini cema'at ile kilmak, tahrimen mek- 
ruhdur. 1/168. [Mektubat Tercemesi: 208.] 

• Timur hanin Buharada, Sah-i Naksibende olan tevazu' 
ve tezellulii sebebi ile, hiisn-i hatime ile miiserref olmasi [son 
nefesde iman ile gitdigi] umulur. Zira Hace Naksibend, Emi- 
rin vefatindan sonra buyurdular ki, (Timur murd ve iman 
biird). [Timur oldii, imam da goturdii.] 2/92. [Se'adet-i Ebediy- 
ye: 749.] 

• Sevab-i a'mal [amellerin sevablan] niyyetin diizeltilme- 
sine baghdir. 3/28. [Hafizlann okudugu ve hocalarin va'zinm 
hie sevabi yokdur. Allahin emri oldugu icin yapmak lazim- 
dir.] 

-c- 

• Cami'i Kur'an [Kur'an-i kerimi tophyan] fil-hakika Sid- 
dik ve Farukdur "radiyallahii anhiima". 1/80. [Mektubat Terce- 
mesi: 127, Eshab-i Kiram: 263.] 

• Cami'iyyet-i kalbin ma'nasi. [Her insan bir toplulukdur. 
Varhkda bulunan hersey insanda da vardir.] 1/95. [Mektubat 
Tercemesi: 141.] 

• Canib-i mesnkdaki [Dogu tarafdaki] nurani siitun, 
Mehdi "aleyhimurridvan"in baslangicinin [gelmesinin] isa- 
retidir. 2/68 [Se'adet-i Ebediyye: 398.] 

• Cebriyye mezhebi, kuldan kudreti ve iradeyi kaldirrp 

-47- 



[irade ve ihtiyar yok deyip], fail ancak Allahii teala derler ki, 
kUfrdUr. 1/289. [Mektubat Tercemesi: 442.] 

• "Ceddidu fmane kiim bi kavli la ilahe illallahii" hadis-i 
serifi. "Imaninizi La ilahe illallah diyerek tazeleyiniz!" 1/78. 
[Mektubat Tercemesi: 124.] 

• Cezbe ancak bir list makamadir. Ustun iistiine degildir. 
Meczub olmiyan saliklere makam-i kalbdedir. Cezb edilme- 
leri ancak makami ruhadir ki, makami kalbin UstUdur. Ru- 
hun sUhudUnU suhud-i Hak bilirler. 1/287 [Mektubat Tercemesi: 
426.] 

• Bir cezbe ki, encam-i kan [nihayeti] sxiluk ola, kafidir. 
Eger siiluke gelmezse meczub-i ebterdir [kiymetsizdir], 
mahbub degildir. 1/287 [Mektubat Tercemesi: 426.] 

• Cizyeyi, Hak teala, kxifrxin hakareti icin emr eylemisdir. 
1/193 [Mektubat Tercemesi: 229.] 

• Cesedi terbiye eden ruhdur. Kalibi terbiye eden kalb- 
dir. Insandaki alem-i halkdan olan maddelerin, alem-i emr- 
den olan latifeler tarafindan terbiye edildigi bildirilmekde- 
dir. 1/210. [Mektubat Tercemesi: 251.] 

• Celaleddin-i Devani, isbat-i vacibde bi misldir. (Vacib-i 
tealayi isbatda emsali bulunmiyan bir zatdir). Oyle iken, delil- 
lerinde, noksanlik mevcuddur. 1/272. [Mektubat Tercemesi: 387.] 

• Cema'at-i nafile mekruhdur [Nafileleri cema'at ile kil- 
mak mekruhdur]. 1/260 [Mektubat Tercemesi: 326.] 

• Cema'atin fazileti. 1/260. [Mektubat Tercemesi: 326.] 

• Cemal-i ilahi. 3/98. [Se'adet-i Ebediyye: 755.] 

• Cum'a edasinda sultamn bulunmasi sart kihnmisdir ki, 
fitne cikmak tehlukesi ortadan kalkmis olur. 1/218. [Mektubat 
Tercemesi: 264.] 

• Cum'aya, bes vaktde cema'ate ve bayram nemazlanna 
hazir olmak zaruriyat-i dindendir. 1/265 [Mektubat Tercemesi: 
349.] 

-48- 



• Cin taifesi ecsad ile miitecessid olup [cesedler ile cesed- 
lenip], acaib isler vuku'a getirirler ki, tenasiih degildir. 2/58 
[Se'adet-i Ebediyye: 79.] 

• "Cinden herkesin bir km mi [yakini, arkadasi] vardir." 
"Hadis-i serif" 3/33 

• Cemel ve Siffin vak'alan ictihad yiiziinden idi. 2/67 
[Se'adet-i Ebediyye: 54.] 

• Cemi'-i umurda [biitiin islerde] azimet yolunu secmeli 
ve ruhsatdan ictinab etmelidir [kacinmahdir]. 1/70 [Mektubat 
Tercemesi: 108.] 

• Cennet ve Cehennem halihazirda [simdi] mevcudlardir. 
Ve devamli var olacaklardir. 2/67 [Se'adet-i Ebediyye: 54.] 

• Cennet ve Cehennem, ars ve kursi, lehv ve kalem ve 
ruh, baki kahrlar ki, yok olmaz ma'nasina degildir. 3/57. 
[Se'adet-i Ebediyye: 116.] 

• Cennet ehlinin eksensi Ummet-i Muhammeddir "aley- 
hissalatii vesselam" 1/249 [Mektubat Tercemesi: 307.] 

• Cennet ve Cehennem arasinda uciincxi bir mahal yok- 
dur. 1/259 [Mektubat Tercemesi: 323.] 

• Cennetde giinler vardir. Halbuki giines yokdur. 2/76 
[Se'adet-i Ebediyye: 915.] 

• Cennet ni'metlerinin diinya ile miinasebeti yokdur. 
1/302 [Mektubat Tercemesi: 482.] 

• Cennete arzu ve giriftar olmak [tutulmak], mezmum 
degil [kotiilenmemis], makbuldiir. 3/100 

• Cennete girmek imana baghdir. Iman da Hak Siibhane- 
hunun fadh ve ihsanidir. 1/266 [Mektubat Tercemesi: 350.] 

• Cennet ile miijdelenmis bir sahsi, tekfir eylemek, Kitab 
ve Siinnet ile kiifrdur. 2/99 [Se'adet-i Ebediyye: 515.] 

• "Cennete iimmet-i hayrilbeserden yctinisbin kimse he- 
sabsiz dahil olsa gerekdir." Hadis-i serif. 3/21 

_ 49 _ Kiymetsiz Yazilar - F:4 



• Cennetde aym mertebede bulunanlann, aym ni'metler- 
den, lezzet almalari baska-baskadir. 2/50. [Se'adet-i Ebediyye: 
948.] 

• Cennetde zevceler zevcin yaninda olacakdir. 2/50 
[Se'adet-i Ebediyye: 948.] 

• Cennet hurisinin bir kill diinyaya zuhur etse, diinyada 
seb' [gece] vakf olmaz. 3/66 

• Cennete girmek ve Cehennemden kacinmak, islamiy- 
yetin emrlerini yapmaga baghdir. 1/48 [Mektubat Tercemesi: 84.] 

• Ciineyd-i Bagdadi. 2/21. 

• Ciineyd-i Bagdadi, erbab-i sahvin [sahv erbabinin] re- 
isidir ve sahvi sekre tercih eder. 3/118. 

• Ciineyd-i Bagdadi bu taifenin seyyidi iken, ondan hava- 
rik nakl olunmadi. [Fazla keramet zuhur etmedi]. 1/107. 
[Mektubat Tercemesi: 157.] 

• Ciineyd-i Bagdadi rii'yada dedi ki, beni gecenin ortasin- 
daki iki rek'at nemaz kurtardi. 1/184. [Mektubat Tercemesi: 222.] 

• Civanhkdaki [genclikdeki] ibadet makbuldiir. 3/35 
[Se'adet-i Ebediyye: 116.] 

• Cihaddan maksad, i'la-i kelime-i dindir. Ve din diis- 
manlanni tahrib etmekdir. 2/69 [Se'adet-i Ebediyye: 289.] 

• Cihad-i ekberden murad, kalib [bedenin yapi maddele- 
ri] ile cihaddir. 2/50 [Se'adet-i Ebediyye: 948.] 

• Cehl ve inad ve te'assubun ilaci yokdur. 3/88 

• Cehennemden bir serare [kivilcim] diinyaya diisse, her- 
seyi yakip ve mahv ederdi. 3/31 [Se'adet-i Ebediyye: 87.] 

• Cehenneme diihul [girmek] ve onda ebedi kalmak, tek- 
lifden soma, sirke baghdir. 1/259 [Mektubat Tercemesi: 323.] 

• Cehenneme diihul [girmek] kiifre baghdir. Ve kiifr 
nefs-i emmare hevalanndan nes'et eder. 1/266 [Mektubat Ter- 
cemesi: 350.] 

-50- 



• Cun icin bicune yol yokdur. [Misilli icin misilsize yol 
yokdur.] 2/8 [Se'adet-i Ebediyye: 753.] 

• Cevahir-i serh-i Mevakrf kitabim Muhammed Ma'sum 
bitirdi. Felsefecilerin kabahatlerini anladi. 1/266. [Mektubat 
Tercemesi: 350.] 

• Cihadda, gazilere ve sehidlere verilen eerier niyyetin 
dogrulugundan sonradir. Bozuk bir niyyet ile ameli ibtal ey- 
lemeyeler [Bosa gitmesine sebeb olmiyalar]. 2/69 [Se'adet-i 
Ebediyye: 289.] 

• Cin serrinden kurtulmak icin, kelime-i temcid okumali- 
dir. 1/174. 

-H- 

• Hadis olan, fani ve mxistehlikdir [yok olucudur.] 2/67 
[Se'adet-i Ebediyye: 54.] 

• Hub olmasaydi [sevgi bulunmasaydi], icad kiisayis (icad 
aciklik) bulmaz ve alem ademde [yoklukda] gizli kalirdi. 

3/122. 

• Hubb-i evvel, manissa-i zuhura gelmis olup, sebebi 
halk-i halayik olmusdur. [Mahlukatin yaratilmasina sebeb 
olmusdur.] 3/122. 

• "Hubb-i diinya re'sii kiilli hatretin" [Diinya sevgisi bii- 
txin kotuliiklerin basidir.] Hadis-i serif. 1/232 [Mektubat Terce- 
mesi: 284.] 

• Hub [sevgi, muhabbet] asl olup, hullet [dostluk] onun 
zilli gibidir. 3/122. 

• "Hac eylemek, gecmis giinahlara keffaretdir." Hadis-i 
serif. 3/17 [Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• [Molla Muhammed Berkiye cevab]: Hac icin azik ve 
binek mevcud iken, muhtar olan, fakih Ebiilleysin fetvasi 
mucibince, eger galib zanni yolun emniyyeti ve helak edici 
tehlukesi yok ise, farziyyeti [farz olmasi] sabitdir. Yoksa 
miimkin degildir. Bu sart, edasimn sartidir. Farz olmasimn 

-51- 



[viicub sarti] degildir. Hac ile vasiyyet vacibdir. -Ciinki vakt 
miisaid degil.- 1/250. [Mektubat Tercemesi: 307.] 

• Hucub-i ilahinin [ilahi perdelerin] temamen kalkmasi 
miimkin degildir. 3/76. 

• Hucub-i esma ve sifat ve su'un ve i'tibaratin harki [ism- 
lerin, sifatlann, su'un ve i'tibaratin perdelerinin kalkmasi] 
siihudi olup, kalildir [az hasil olur]. Hark-i viicudi mumte- 
ni'dir. [Viicudun perdesinin kalkmasi miimkin degildir.] 
Zulmani perdelerin kalkmasi seyr-i afaki ve seyr-i enfiisiyi 
gecdikden sonra miiyesser olur. Nurani perdelerin kalkma- 
si, seyr-i esma ve sifat vacib-i tealaya baglidir ki, ism ve sifat 
ve san ve i'tibar nazannda kalmiya. 2/42 [Se'adet-i Ebediyye: 
933.] 

• Hadis-i serifleri inkar kiifr degildir. Miinkiri miibte- 
di'dir [inkar eden bid'at ehlidir]. [Hadis-i serif oldugunu ka- 
bul etmezse bid'at ehli olur. inanmaz ise kafir olur.] 3/17 
[Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Haram sebebi ile tahsil olunan hersey haramdir. 1/102 
[Mektubat Tercemesi: 153.] 

• Harami, gerek i'tikaden ve gerekse i'tikad disinda giizel 
goren miirted olur. 1/288 [Mektubat Tercemesi: 440.] 

• Harami haram, halali halal bilmek, kat'i olan haram ve 
halaldir ki, inkari kiifrdiir. 3/17 [Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Haramda sifa yokdur. 3/61 

• Haramdan bir altini sahibine geri vermek, yiiz altin sa- 
daka vermekden efdaldir. 2/66. [Se'adet-i Ebediyye: 97.] 

• Huruf ve kelimat-i Kur'ani [Kur'an-i kerimin kelimele- 
ri ve harfleri] yer degismeksizin [aynen] Allahii tealamn ke- 
lam-i nefsisidir. Ve Hak tealaya en yakin seydir. 3/100. 

• Huruf-i mukatta'at-i Kur'ani [Kur'an-i kerimin huruf-i 
mukatta'ati] muhib ile mahbub [seven ile sevilen] arasinda- 
ki hallerin hakikatlerine ve sirlann inceliklerine remzler ve 
isaretlerdir. 3/100. 

-52- 



• His ile idrak olmiyani akl idrak eyledigi gibi, akl ile id- 
rak olunmiyan, nubiivvete uyarak idrak olunur. 3/23 [Faideli 
Bilgiler: 454.] 

• Hesab, mizan ve sirat hakdir. Muhbir-i sadik onu haber 
vermisdir. 2/67 [Se'adet-i Ebediyye: 54.] 

• Hasenatiil ebrar, seyyiatxil mukarrebindir. 1/35. [Mektu- 
bat Tercemesi: 62.] 

• Hasen-i Basri, gemi beklerken, Habib-i Acemi derya- 
dan yuriiyiip gecdi. Amma fazilet, Hasenindir. [Habib-i Ace- 
mi, Hasen-i Basrinin murididir.] 1/216 [Mektubat Tercemesi: 
259.] 

• Hiisn-i diinyevi, na-merdidir. [Diinyevi giizellik, bege- 
nilmez]. Uhrevi giizellik begenilmisdir. 1/234 [Mektubat Terce- 
mesi: 286.] 

• Ebul-Hasen-i Harkani, Sultan Mahmud Gaznevi zema- 
ninda idi. 1/152 [Mektubat Tercemesi: 188.] 

• Ebul-Hasen-i Harkani, ita'at-i ilahiyi, ita'at-i Resulden 
gayri bildi ki, istikametden dur [uzak]dir. 1/152 [Mektubat Ter- 
cemesi: 188.] 

• Ebul-Hasen-i Harkani, sona varmakla, muridlerin on- 
dan istifadesi azdir. Ya'ni geri donmemis miintehidir. Sona 
vanp, inmemisdir ki, talibler ondan tarn istifade edemezler. 
1/216 [Mektubat Tercemesi: 259.] 

• Husul, bu'diin [uzakligin] viicudiyle beraber tasavvur 
olunur. Amma vusul daha kiymetlidir. [Vusul, vilayetde, 
Husul, niibiiwet makaminda.] 1/302 [Mektubat Tercemesi: 482.] 

• Hakkul muslimi alel muslimi hamsiin. Reddiil selami ve 
iyadetulmeridi ve ittiba'ul cenaizi ve icabetii da'veti ve tes- 
mit-ul atisi. [Miislimamn miisliman iizerinde bes hakki var- 
dir: Selamina cevab vermek, hastasim dolasmak, cenazesin- 
de bulunmak, da'vetine gitmek ve aksirdigi zeman elhamdii- 
lillah deyince, yerhamukallah demek]. Hadis-i serif. 1/265 
[Mektubat Tercemesi: 349.] 

-53- 



• Hak teala, temessul [misallendirilme] ve misalin ve te- 
vehhiim [vehmin] ve hayalin otesidir. Ve bunlann temami, 
Hak tealamn mahlukudur. 3/74 

• Hak tealamn bu'du [uzakhgi], derk [anlayis] ve ma'rifet 
[bilmek] i'tibariyledir. 3/71 

• Hak tealamn akrebiyyeti [cok yakinligi], bizim eb'adi- 
yetimize [uzakhgimiza] sebeb olmusdur. 1/258 [Mektubat Ter- 
cemesi: 322.] 

• Hak teala karibdir [yakindir]. 3/63 [Se'adet-i Ebediyye: 
925.] 

• Hak tealamn kurb [yakinlik] ve ma'iyyeti [beraberligi] 
bicunidir. Bizim akl ve siihudumuzdan miinezzeh bir kurb- 
dur [yakinlikdir]. 3/95 

• Hak tealamn aleme olan nisbeti, nokta-i cevvalenin da- 
ireye olan nisbeti gibidir. O daire o noktamn donmesinden 
meydana gelmisdir. 2/98. [Se'adet-i Ebediyye: 930.] 

• Hak tealamn ihata ve kurbu [yakinligi] ilm-i huzunye 
baghdir. 3/49 

• Hak tealamn kurb ve ma'iyyeti [yakinligi ve beraberli- 
gi] mevcudun mevhuma [vehm olunmusa] ve aynanin surete 
kurbu kabilindendir. 1/113. [Mektubat Tercemesi: 163.] 

• Hak tealamn kayyum-i alem olmasi, ecsam-i garibenin 
[garib, acayip seylerin] diibazlarla [hokkabazlarla] kiyami 
[birlikde durmasi] gibidir. 2/45. [Se'adet-i Ebediyye: 966.] 

• Hak teala bizzat mevcuddur. Ve esya dahi onun fcadiy- 
le mevcuddur. 3/122. 

• Hak teala zati ile mevcuddur. Viicud ile degil. 3/17 
[Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Hak teala kendi zati ile hay'dir. Ya'ni zindedir. Kendi 
zatinda dana (bilen), bina (goren), sineva (isiten), tiivana 
(giicii yeten), miirid (dileyen) ve guya (soyliyen)dir. Kaina- 
ti yokdan yaratandir. Ve kemalat, sifat-i hayat, ilm, basar, 

-54- 



sem', kudret ve irade ve kelam ile degildir. 3/26 

• Hak tealamn misalde ve hayalde sureti yokdur. 3/118 

• Hak tealamn misli yokdur. Misali vardir, demislerdir. 
2/58 [Se'adet-i Ebediyye: 79.] 

• Hak tealamn, imam-i Rabbani indinde misali dahi yok- 
dur. 3/119. 

• Hak tealaya akreb-i esya [en yakin sey] ve sifat-i ilahi- 
nin ezhan, Kur'an-i meciddir ki, zilliyyetden aridir [zilliyyet 
degildir]. 3/100 

• Hak tealamn kelamimizi isitmesi kelimesiz, one alma- 
dan ve sona birakilmadan vaki' olur. 3/120. 

• Hak teala, bizim ve sizin Rabbimiz ve alemlerin Rabbi, 
gerek semalar olsun ve gerek arzin ve yxikseklik ve asagihk- 
lann, Rabbi birdir. Otelerin otesidir. Benzeri ve misli olmak- 
dan mxinezzeh ve sekl ve misalden uzakdir. Baba ve ogul ol- 
mak, Hak tealamn saninda muhaldir. Benzeri ve misali mu- 
haldir. Hulul, birlesmek saibesi cirkindir. Goriinmek ve zu- 
hur fitnesi cirkindir. Zeman ve mekan onun mahlukudur. 
Viicudina baslangic ve bekasina nihayet yokdur. Hayr ve ke- 
mal ona sabit, naks ve zeval onda yokdur. O halde ibadete 
miistehak Hak siibhanehu ve tealadir. 3/17. [Se'adet-i Ebediyye: 
102.] 

• Hak tealaya, ilm ile, siihud ile ve ma'rifet ile yol bulu- 
namaz. 1/38. [Mektubat Tereemesi: 65.] 

• Hak teala hulul etmez, zuhur eder. 3/121 [Se'adet-i Ebe- 
diyye: 953.] 

• Hak teala iizerinden zeman mxirur eylemez [gecmez]. 
Zeman ve mekan onun mahlukudur. 3/120. 

• Hak teala yakindir. Zira hersey kendi mahiyyeti ile 
seydir. Amma, sey'in aksi ve zilli, kendi mahiyyetinin zilli ve 
aksi ile zil ve aks degildir. Belki kendi ashnin mahiyyeti ile 
aks ve zil olmusdur. Zira zil, mahiyyet sahibi degildir. Ma- 
hiyyet-i asldir ki, zil ile zuhur eylemisdir. Pes [o halde] asl 

-55- 



zille, zilden akreb oldu [daha yakin oldu]. Zira zil, asl ile zil- 
dir. Kendi nefsi ile degildir. Ve cxinki alem, efal-i vacibinin 
[Allahu tealamn ef'alinin] zilal [zilleri] ve ukusidir [aksleri- 
dir]. Nacar sifat-i ilahi, aleme alemden ve alemin iisulinden 
ki ef aldir. Akreb oldu ki [daha yakin oldu ki], asl-il xisul- 
diir. Sifat dahi, Zat-i tealamn zillidir. Ve zat-i celle siiltane- 
hii asl-i cemi'-i iisuldiir. Binnetice, Zat-i teala, aleme alem- 
den ve ef al ve sifat-i vacibden akreb [yakin] olmus olur. 3/1 
[Se'adet-i Ebediyye: 101.] 

• Hak tealamn zat-i akdesi [mukaddes zati] ve sifat-i mu- 
kaddesesi, bir mertebede kaindir. Sifatin ziyade [ayn] olma- 
si sabit olmakla, Hak celle celaluhii de hie te'ayyiin ve tenez- 
ziil peyda olmamisdir. 3/114 

• Hak tealamn sifati ve efali dahi, zati gibi bicun ve bicu- 
gunedir. Ve miimkinatin [mahlukatin] sifati ve efali ile hie 
miinasebeti yokdur. Mesela ilm sifati kadim ve basitdir. 
Te'addiid ve tekessiir [adedlenme ve cogalma] ona yol bula- 
mamisdir. Te'addud-i te'alliikat [alaka] i'tibariyle olursa da. 
Zira onda bir inkisaf basit vardir ki ma'lumat-i ezel ve ebed, 
o inkisaf ile munkesif ve cemf-i esyayi an-i vahid-i basitde 
bilmis idi. Mesela, Zeydi hem mevcud [varlikda], hem 
ma'dum [yoklukda] ve cenin ve sabi ve civan ve pir ve zinde 

[diri] ve murde [olii] ve kaim [ayakda] ve kaid [oturan] 

ilahir bilmisdir. Te'addud-i te'allukat afakin te'addudiinii 
mucibler ve ezminenin teksirini isterler. O mahalde ezelden 
ebede dek, an-i vahid-i basitden gayr-i an yokdur. [Degismi- 
yen, basit bir an vardir.] O anlara asla te'addiid yokdur. Hak 
teala iizre zeman cereyan eylemez. Biitiin mahlukata te'al- 
luk-i vahid ile miitealhk olmusdur. O te'alluk dahi, sifat-i ilm 
gibi bicun ve bicugunedir. [Bilinemez ve otelerin otesidir.] 
1/296 [Mektiibat Tercemesi: 475.] 

• Hak teala bir sifatla muttasif [sifatlanmis] ve bir ismle 
musemma [ismlenmis] ve bir hukmle mahkum degildir. Ken- 
di zatina ism ve ahkam bildirmesi tesbih i'tibariyledir ki, 
mahlukatin anlayislanna karib olmak icindir. 2/3 

• Hak teala yiice kerem ve ihsamndan, kendi feyzlerini ve 

-56- 



ni'metlerini varliklara vermek ve bahs eylemek murad eyle- 
di. Mahluklan halk buyurup [mahlukati yaratip], kendi ke- 
malat-i viicud ve tevabi'-i vucudundan, ya'm diger sifat-i ke- 
mal onlara bahs eyledi. Lakin ondan bir parca ayn olup, kul- 
lara ulasmak, cirayi ciradan yakmak gibi iktibas degil idi ki, 
boyle olmak noksanhk isaretidir. Allahii teala, boyle olmak- 
dan cok yiicedir. Yaratmakdan maksad, onlara ni'met ve ih- 
sanlar vermekdir. Yoksa onlann vesflesi ile [onlara ihtiyaci ol- 
dugundan degil] ismlerin kamil ve sifatlannin tekmil olmasi 
icin degil. Hasa ve kella. Esma ve sifati hadd-i zatinda kamil- 
lerdir. Hie zuhur ve mazhara ihtiyaclan yokdur. O hazret-i 
celle saniihuda ciimle kemal fi'len hasildir. Bir kuvvete bagli 
degildir ki, onun meydana gelmesi bir emre (ise) bagli olsun. 
Eger suhud ve miisahede ise, o hazretde kendinden kendine- 
dir. [Yine nasil oldugu bilinemez.] Ve eger ilm ve ma'lum ise 
dahi, kendi bilir ve kendine ma'lumdur. Ve bunun gibi isitme- 
si ve konusmasi kendindendir. Bxitxin kemalat, o yerde [bu 
hususda] mufassal ve meydana cikmislardir. Lakin iinvan-i 
bicuni iledir [otelerin otesi iinvani iledir]. Cun icin bicune rah 
yokdur. [Bilinenden bilinmiyene yol yokdur.] Mahlukat nedir 
ki, Hak subhanehu ve tealamn kemalatinin aynasi olalar. Ve 
alem nedir ki, o cemalin tafsili ola. O hazret-i celle saniihuda, 
ayni icmalde tafsil ve ayni diykda [darhkda] viis'at vardir. Ve 
ciinki tafsil ve viis'at o makamda bicunidir. Zan olunur ki, ic- 
male tafsil lazim ola ki, alemin yaratilmasina baghdir. Ve o ic- 
malin temami, bu tafsil ile ola. Ve hak olan odur ki, o yerde 
[bu hususda] hem icmal vardir, hem tafsil vardir. "VALLA- 
HU VASI'UN ALIM." [(Allahii tealamn fadh genisdir. Faki- 
re genislik verir ve onu zengin eder. Miilke layik olani bilir.) 
Bekara suresi 247. Ayet-i kerimesinin meali.] Ma'lum ola ki, 
bu alemin yaratilmasi, bir mertebede vaki' olmusdur ki, onun 
o mertebeyi mukaddeseye hie muzahemesi ve mudafe'asi 
yokdur. [Ol demis, var olmusdur.] Herhangi bir mevcudun 
varhgi, her ne kadar, diger bir seyin varhginin tahdidini iktiza 
eder, amma o kaide bu makamda gecerli degildir ki [Allahii 
tealamn yaratmasinda boyle birsey yokdur], alemin varhgi, 
Allahii tealamn varhgina hie tahdid ve nihayet peyda eyle- 
memisdir. Ve hie nisbet ve cihet isbat eylememisdir. Aynada 

-57- 



goriinen suret gibidir ki, bu suretin varligi vehm mertebesin- 
dedir. Ve bu aynada mertebe-i vehmde goriinen bir siibiitun, 
o suretin aslinin siibutuna hie miizaheme ve mudafe'asi hasil 
degildir. Ve bu suretin siibutu [varligi], o suretin ash olan sii- 
but-i harici de, hie tahdid ve nihayet ve cihet peyda eyleme- 
misdir. "VE LiLLAHi MESELUL' A'LA." [(Allahii teala 
icin [zatinin zaruri olmasi, ilmi, kudreti, mahluklann sifatla- 
nndan munezzeh olmak gibi] en yiice sifat(lar) vardir.) Nahl 
Suresi 60. ayet-i kerimesinin meali.] O mukaddes mertebede, 
viicud var denilmesi, harici benzetme ve es gosterme kabilin- 
dendir ki, haric icin orada yer yokdur. Viicud icin o mukad- 
des mertebede yer yok iken, harice nasil yer olsun ki, haric 
viicudun bir kismi, bir parcasidir. 3/114 

• Hak teala, o azamet ve kibriyasi ile, kulluga kabul bu- 
yurup, kullanni Cenab-i kudsisine da'vet buyurmusdur. 
1/106 [Mektubat Tercemesi: 156.] 

• Hak siibhanehu ve teala hicbirseye muhtac degildir. 
Kullanna emrleri ve yasaklan liitf ve ihsandir. 1/73 [Mektubat 
Tercemesi: 111.] 

• Hak tealanin fi'l ve iradesinden razi olmak ve belki lez- 
zet almak gerekdir. 3/59 [Se'adet-i Ebediyye: 425.] 

• Hak teala afiivviin meciddir [Cok afv eden, cok aciyan, 
merhametlidir]. 3/19. 

• Hak tealanin fi'li illet ve sebebden halidir. [Bir sebebe 
bagh degildir. Bir sebeb icin degildir.] Fekat hikmet ve mas- 
lahatdan hali degildir. [Bir hikmeti vardir.] 3/19 

• Hak tealanin ve masivasimn delili yine kendisidir. 1/247 
[Mektubat Tercemesi: 305.] 

• Hak teala, zat, sifat ve ef aide yeganedir [benzersizdir]. 
3/17 [Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Hak celle ve aladan evvela aciga cikan hazret-i viicud 
olup, diger kemalat ona tabi'dir. 3/122 

• Hak tealanin izni olmadikca, hicbirsey, hicbirseye za- 

-58- 



rar veremez. 3/3 [Se'adet-i Ebediyye: 906.] 

• Hak tealamn, ubudiyyete [rab olmaga] hakki olmakda 
serikini nefy etmek, Enbiyamn da'vetine mahsusdur. Muha- 
lifler dahi akli delil ile viicub-i viicudda seriki nef ediyorlar. 
[Hak tealaya ibadet edilmesini, baska hicbirseye ibadet edil- 
memesini Peygamberler bildirmisdir. Akl ile anlasilmaz.] 
1/63 [Mektubat Tercemesi: 99.] 

• Hak teala icin biitun kemalat sabitdir. Ve Ondan biitun 
noksanhklar uzakdir. Ve butiin varliklar varlikda durmakda 
ve varhklarini devamda Ona muhtacdir. Faide ve zarar 
Onun dilemesi ile olur. Onun izni olmadikca, hicbir nesne 
hicbir nesneye zarar vermege kadir degildir. Bu sifatlar ile 
muttasif olan, ancak Allahii tealadir. Zira, baska olmak icin 
farkli olmak lazimdir. Eger, kemal sifatlar ile muttasif ve 
noksan sifatlardan miinezzehdir denilmese [boyle kabul 
edilmese] noksan lazim gelir. 3/3 [Se'adet-i Ebediyye: 906.] 

• Hak teala, mutlak [seksiz, siibhesiz] ni'met vericidir. 
Viicud [var olmak] Onun ihsani, hayatda kalmak dahi Onun 
lutfudiir. Kamil sifatlar, Onun [herseye] samil olan rahme- 
tindendir. Hayat, ilm, sem', basar ve nutk, ciimlesi ondan ih- 
sandir. Ve cesidli ni'metler ve bitmeyen [tiikenmiyen] cesid- 
li keremler Onun feyziyledir. Zorlugu ve siddeti kaldirmak, 
diiayi kabul ve belayi def etmek Ondandir. Bir nzk vericidir 
ki, yiice merhameti ile kullanni nzklandinr. Giinahlan sebe- 
bi ile (rizklanni) uzaklasdirmaz ve kesmez. Giinahlan ortii- 
ciidiir. Giinahlan sebebi ile kullann namus perdelerini yirt- 
maz. Onlan hesaba cekmekde ve cezalanni vermekde acele 
etmez. iyiliklerini dost ve diismandan uzak eylemez. Bu 
ni'metlerin en buyugii ve en ustiinu islama da'vetdir ki 
[da'vet buyurmasidir ki], ebedi hayat [se'adet] ona baghdir. 
Ve nza-i Mevla ona baghdir. Butiin mahlukatin iyilikleri, 
Onun giic vermesi ve miimkin kilmasi iledir. Ni'met verene 
siikr etmek, akl ile de acikca anlasilmakdadir. Hak siibhane- 
hu, kemal sifatlar ile muttasif ve noksan sifatlardan beridir 
ve kullar ise, ayb kirlerine ve noksanhk lekelerine bulasmis 
oldugundan, Onunla hie miinasebeti yokdur. Kullann iyi 

-59- 



bildikleri ba'zi isler, hakikatde cirkin olabilir. Hak tealaya 
hiirmet ve siikr seklleri, Ondan bildirilmedikce, Onun siik- 
riine layik ve Onun kabul edecegi bir ibadet olamaz. Ona 
ta'zim seklini islamiyyet bildirmisdir. Su halde Hak tealanin 
sukrunii eda eylemek, kalben ve bedenen ve i'tikaden ve 
amelen, islamiyyetin emrlerini yerine getirmege baghdir. 
Allahii tealaya, islamiyyetin disinda yapilacak hiirmete ve 
ibadete giivenilemez. 3/23 [Faideli Bilgiler: 454.] 

• Hak tealanin feyzleri devamh, gerek miilk ve evlad kis- 
mindan ve gerek hidayet ve irsad cinsinden, havas [secilmis] 
ve avam, yiiksek ve asagi [kimseler] iizerine fark gozetmek- 
sizin gelmekdedir. Farklilik bu feyzleri kabul etmek ve etme- 
mek bakimindandir. 1/164 [Mektubat Tereemesi: 204.] 

• Hak teala cemil-i mutlakdir. Cemil-i mutlakdan gelen 
herseyi eger ki, celal ile dahi aciga ciksa, gxizeldir. 3/37. 

• Hak teala, hayri da serri de diler. Ve her birini yaratir. 
Amma, hayrdan razidir. Ve serden razi degildir. 1/266 [Mek- 
tubat Tereemesi: 350.] 

• Hak teala, insana gucii yetmiyecegi seyi emr etmemis- 
dir. Hep kolayligi murad eder. 1/266 [Mektubat Tereemesi: 350.] 

• Hak tealanin, ilm-i ilahisinin, kendisine de tealluku var- 
dir. Kendini de san-ul-ilm ile alimdir. 3/114. 

• Hak teala herkese, zan etdigi gibi mu'amele buyurur. 
[(Kullarim beni zan etdikleri gibi bulur). Hadis-i kudsi.] 
1/216 [Mektubat Tereemesi: 259.] 

• Hak tealanin kullanna cezasi, giinahlan mikdanncadir. 
Eger giinah gizli ise ve giinahkar kimse, giinahindan (tevbe 
edip) Ona siginiyor ve yalvanyorsa, o giinaha diinyevi bela- 
lann keffaret olunmasi mumkindir. Eger giinah siddetli ve 
biiyiik ise ve giinah isleyen inadci ve kibrli ise, o giinaha ahi- 
retde ceza verilir ki, bu ceza siddetli ve devamhdir. 2/99. 
[Se'adet-i Ebediyye: 515.] 

• Hakki, dogruyu soylemek aci olur. 1/67 [Mektubat Teree- 
mesi: 106.] 

-60- 



• Hak olan seyi begenmiyen kimse, Peygamberi de gorse 
faidesizdir. [iyilige elverisli olmiyan kimse, faidelenemez 
Peygamberi de gorse.] 2/92 [Se'adet-i Ebediyye: 749.] 

• Hakayik-i esya [esyanin hakikati] sofiyye indinde, 
a'yan-i sabitedir ki, esma-i ilahinin [ilahi ismlerin] ilmdeki 
suretleridir. Kendileri degildir. 3/100 

• Hakayik-i mahlukat [mahlukatin hakikati], ya'ni 
a'yan-i sabite, viicubi degildir, mahlukdurlar. [Mutlaka var 
olmalan lazim degildir.] 3/122. 

• Hakayik-i enbiya-i saire [Diger Enbiyamn hakikatleri], 
hakayik-i ulul'azm olan esma-i kiilliye-i mukaddesenin 
cuz'iyatidir. [Ulul'azm olan Peygamberlerin hakikatlerinin, 
mukaddes kiilli ismlerinin ciiz'idir.] 3/114. 

• Hakayik-i insan [insanin hakikatleri], Onun te'ayyiin-i 
viicubisidir, o sahsin te'ayyiin-i imkanisi, o te'ayyiiniin zilli- 
dir. Ve o te'ayyiin-i viicubi esma-i ilahiden bir ismdir. Ve o 
ism-i ilahi, o sahsin rabbi, ya'ni murebbisidir [terbiye edicisi- 
dir]. Ve onun fiiyuz-i viicudi ve tevabi'-i viicudisine meb- 
de'dir. [Bu insana her ni'met o ismden gelir.] 1/209. [Mektflbat 
Tercemesi: 247.] 

• Hakayik-i esya [esyanin hakikatleri], esma-i ilahi celle 
sultaniihudan ibaretdir ki, onlar fiiyuz-i viicudiye ve tevabi'-i 
viicudiyyenin mebadisidir [baslangiclandir]. 1/209. [Mektflbat 
Tercemesi: 247.] 

• Hakayik-i Enbiya ve melaike [Enbiya ve meleklerin ha- 
kikati], Allahii tealamn ismlerinden, sifatlanndan ve sii'unla- 
nndan biridir. Diger mahlukatin hakayiki [hakikatleri], bun- 
lann zillerinden, parcalanndan biridir. Bu daire-i zil, daire-i 
esma ve sifatin tafsilidir. Mesela ilm, bir sifat-i hakikiyyedir 
ki, diz'iyyet sahibidir. O ciiz'iyyet, tafsilen daire-i zilaldedir. 
[Ziller dairesindedir]. 1/260 [Mektflbat Tercemesi: 326.] 

• Hakayik-i melaike mele-i a'la-i esma-i batinadir. 1/260. 
[Mektflbat Tercemesi: 326.] 

• Hakayik-i hulefa-i erbe'a sifat-i ilmdir. [Dort halifenin 

-61- 



hakikatleri, ilm sifatidir.] 1/251. [Mektubat Tercemesi: 308.] 

• Hakayik-i ilahiden [ilahi hakikatlerden] murad, onun 
azametinin, buyiikliigiinun dereceleri olup, orada sifat ve 
keyfiyyet yokdur. Ya'ni hie zil, suret yokdur. 1/263 [Mektubat 
Tercemesi: 346.] 

• Bir hakikatin ortaya cikmamasi halinde, onun zillini ha- 
kikatin ash zan ederler. 1/260 [Mektubat Tercemesi: 326.] 

• Hakikat-i Hak siibhanehii ve teala [Hak siibhanehu ve 
tealanin hakikati] bicun ve bicugunedir. Bir viicud ki, adem 
onun ziddi olmakla kaim ola; Hak celle sultanehuya sayan de- 
gildir. [Hak tealanin ziddi yokdur.] Ve giizellik ve cemalin 
baslangicidir. Ve bu viicud, hakiki bir ciiz'diir. Bir basitdir ki, 
birsey ile kansmis degildir. Boyle olmadigi gibi, olmasi da dii- 
siiniilemez. O mertebede viicud vardir demek, kullugun nok- 
sanhgindandir veyahud bir viicud murad oluna ki, ademin zid- 
di olmaga mecali olmaya. 1/234 [Mektubat Tercemesi: 286.] 

• Hakikat, kotiiliiklerin kalbden, tekelliifsiiz kaldinlma- 
sinin hasil olmasidir. [Gerceklesmesidir]. 1/41 [Mektubat Terce- 
mesi: 69.] 

• Hakikat mertebesinde, ugrasmak ve giicliik cekmek 
yokdur. Hakikat, devamhdir. 1/60 [Mektubat Tercemesi: 97.] 

• Hakikat ve islamiyyet, ruh ve sirdan ote gecemezler. 
Hafi ve ahfaya ulasamazlar. 1/172 [Mektubat Tercemesi: 213.] 

• Hakikat-i arif [arifin hakikati], bir ism-i ilahi olup, ken- 
disinin rabbidir. [Terbiye edicisidir.] 3/122. 

• Hakikat-i cami'a-i insandan murad, kalb latifesidir. 

3/65 

• Hakikat-i cami'a-i kalbiyenin mahalli yiirekdir. 1/142 
[Mektubat Tercemesi: 182.] 

• Hakikat-i Muhammedi "sallallahu aleyhi ve sellem" ic- 
mal [topluluk] i'tibariyle ilm sifatidir. 1/260 [Mektubat Terceme- 
si: 326.] 

-62- 



• Hakikat-i Muhammedi "sallallahii aleyhi ve sellem" 
ismler, sifatlar ve su'unlar dairesinin aslinin merkezidir. 
1/260 [Mektiibat Tercemesi: 326.] 

• Hakikat-i Muhammedi "sallallahii aleyhi ve sellem" 
te'ayyiin-i evvel-i viicudinin merkezidir. 3/114 

• Hakikat-i Muhammedi "sallallahii aleyhi ve sellem", 
zill-i icmal-i ilmdir ki, vahdet tesmiye ederler. 1/121 [Mektiibat 
Tercemesi: 168.] 

• Te'ayyiin-i Ahmedi, Resulullahin "sallallahii aleyhi ve 
sellem" te'ayyiin-i viicubisi; hakikat-i Muhammedi "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem" te'ayyiin-i imkanisidir. 1/209 [Mektiibat 
Tercemesi: 247.] 

• Hakikat-i Ibrahim, te'ayyiin-i ewel-i viicudidir. 1/93 
| Mektiibat Tercemesi: 140.] 

• Hakikat-i Ibrahim, tafsil i'tibariyle ilm sifatidir (ilm si- 
fatinin tafsilidir [acilmasidir]). 1/260 [Mektiibat Tercemesi: 326.] 

• Hakikat-i Nuh, icmal ve tafsilin berzahiyyeti i'tibariyle 
sifat-i ilmdir. [ilm sifatimn icmali ile tafsili arasindadir]. 
1/260 [Mektiibat Tercemesi: 326.] 

• Hakikat-i Musa aleyhisselam, kelam sifatidir. 1/260 
| Mektiibat Tercemesi: 326.] 

• Hakikat-i Isa aleyhisselam, kudret sifatidir. 3/114 

• Hakikat-i Adem aleyhisselam, tekvin sifatidir. 1/260 
| Mektiibat Tercemesi: 326.] 

• Hakikat-i Mehdi, ilm sifatidir. 3/114. 

• Hakikat-i Ka'be, bir nur-i sirfdir ki, la te'ayyiindiir. 
[Ta'yin edilemez]. Ve tecelli-i zatinin fevkindedir. [Zatin te- 
cellisinin iistiindedir]. 3/76 

• Hakikat-i Ka'benin zilli, hakikat-i Ahmedidir. 1/209 
| Mektiibat Tercemesi: 247.] 

• Hakikat-i Ka'be, biitiin hakikatlerin iistiindedir. 1/263 
| Mektiibat Tercemesi: 346.] 

-63- 



• Hakikat-i Kur'an, hakikat-i Ka'benin ustundedir. 3/77 
[Se'adet-i Ebediyye: 941.] 

• Hakikat-i Kur'an, hakikat-i Muhammedinin "sallallahu 
aleyhi ve sellem" ustundedir. Zira hakikat-i Muhammedi 
"sallallahii aleyhi ve sellem" izafi ismlerdendir. 1/183. [Mek- 
tubat Tercemesi: 222.] 

• Hakikat-i salat, hakikat-i Kur'aninin ustundedir. 3/77 
[Se'adet-i Ebediyye: 941.] 

• Hukuk-i ibadin [kullann hukukunun] diinyada edasi 
kolaydir. Yumusaklik ve yalvarma ile ref olunur [ortadan 
kalkar]. Amma ahiretde is miiskildir. ilaci yokdur. 1/73 [Mek- 
tubat Tercemesi: 111.] 

• Hikmet, birseyin ilminden ibaretdir ki, nefsil-emre mu- 
tabik ola. [Isin kendine uygun ola]. 3/23 [Faideli Bilgiler: 454.] 

• Hill ve hxirmeti isbatda [haram ve halali isbatda] mu- 
kallidin ilmi kafi degildir. Bu babda miictehidin kavli mu'te- 
berdir. 1/312. [Mektubat Tercemesi: 498.] 

• Hululiin ma'nasi, birseyin birsey icinde olmasidir. Zey- 
din evin icinde olmasi gibi. Velakin zuhurun ma'nasi, birse- 
yin birseyde aks etmesidir. Zeydin ayna icinde olmasi gibi. 
3/121. [Se'adet-i Ebediyye: 953.] 

• Hamd, siikrden efdaldir. Zira siikr etmekde, sevgilinin 
ni'metleri goz oniindedir ki, sifatlanndan, hatta islerinden 
meydana gelmekdedir. Hamd ederken ise, sevgilinin hiisn-i 
cemali, ya'ni kendisi goz oniindedir. Zati da, sifatlan da, is- 
leri de, ni'metleri de hep sevilmekde, medh olunmakdadir. 
[Ni'met karsihgi da, elem karsihgi da hamd edilir.] 2/33 
[Se'adet-i Ebediyye: 716.] 

• Hayat sifati, biitiin sifat-i siibutiyyenin evveli ve ashdir 
[en basda gelenidir.] 3/100 

• Hayvanlan, mesayiha nezr edip, kabrleri basinda kes- 
mek Sirke dahildir. 3/41 [Se'adet-i Ebediyye: 778.] 



64 



-H- 

• Hatm-i Kur'an, nafile nemaz, tesbih ve tehlil edince, se- 
vabini, mevtalara hediyye etmek, etmemekden efdaldir. 2/77 

• Hatm-i tehlil, ancak meyyitin magfireti icin olup, bun- 
dan baskasi bid'atdir. 2/14 [hasiyesinde]. 

• Hademe ve ma'iyyet istihdami caizdir. 2/99 [Se'adet-i 
Ebediyye: 515.] 

• Hademeye ikram eylemek [kiymet vermek], efendisine 
i'zaz ve ikramdir. 3/28 

• Hurma, beni Ademin halasidir. [Adem ogullannin ha- 
lasidir.] Adem aleyhisselamin camurundan yaratilmisdir. 
"Hadis-i serif." 3/100 

• Hurma ile iftar eylemek siinnetdir. 1/162 [Mektubat Ter- 
ecmesi: 198.] 

• Hizir aleyhisselam, Muhammed aleyhisselamin umme- 
tinden degil, gecmis iimmetlerdendir. 2/55 [Kiyamet ve Ahiret: 
182.] 

• Huzur-i bi-gaybet [huzurun devamh olmasi], devamh 
olan tecelli-i zatidir, su'un ve i'tibarat perdeleri araya girme- 
yen, hie gayb olmiyan devamh olan tecelli-i zatidir. Bu yolun 
sonunda miiyesser olur. Perdeler araya girmez. 1/151 
[Mektubat Tercemesi: 188.] 

• Hutbede, hulefa-i Rasidini zikr etmek, ehl-i siinnetin si- 
aridir. 2/15 [Eshab-i Kiram: 78.] 

• Hutbede sultanlann ismlerinin bir kademe asagida 
okunmasi, sultanlann tevazu'lanndandir. 2/92 [Se'adet-i Ebe- 
diyye: 749.] 

• Hulefa-i erba'ada [dort halifede] nubiivvetden gayri, 
Enbiyamn faziletleri vardir. 1/151 [Mektubat Tercemesi: 188.] 

• Hulefa-i erba'a [dort halife] arasindaki fazilet, hilafet 
Sirasina goredir. 2/67 [Se'adet-i Ebediyye: 54.] 

_ 65 - Kiymetsiz Yazilar - F:5 



• "El-hilafetii ba'df selasune seneten". Benden sonra hi- 
lafet, otuz senedir" Hadis-i serffi Emirin "radiyallahii anh" 
hilafeti ile temam oldu. 2/36 [Eshab-i Kiram: 222.] 

• Hallac-i Mensur, her gece zindanda agir zincir ile bes- 
yiiz rek'at nafile nemaz eda ederdi. 2/95 

• HaMcin enel-Hak kavli, mevcud Hakdir, ben degilim 
demekdir. 3/121 [Se'adet-i Ebediyye: 953.] 

• Hallac-i Mensurun kelami, hallerin galebe calmasindan 
dolayi oldugu icin, ma'zurdur. 3/121 [Se'adet-i Ebediyye: 953.] 

• Hallac-i Mensurun enel-Hak kavli, yolda iken soylen- 
misdir. [Tesawuf yolcusu iken soylenmisdir.] Vefatindan 
sonra terakki etdi [yxikseldi]. 3/75 

• Hillet [dostluk] makami, asl i'tibariyle, Ibrahim aleyhis- 
selama mahsusdur. 3/88 

• Hillet am'dir. Muhabbet onun ferd-i kamilidir. 3/88 

• Hilkat-i insaniyyeden maksud [insanin yaratilmasindan 
maksad], kulluk vazifelerini yapmakdir. Ve cenab-i Hak 
siibhanehu ve tealayi devamli istemekdir. Bu ma'na, zahiren 
ve batmen [bedenen ve kalben] seyyidil evvelin vel ahirin 
aleyhi minessalevati etemmiiha ve minettehryyatu ekmelii- 
haya tarn tabi' olmagi gerceklesdirmedikce miiyesser degil- 
dir. 1/110 [Mektubat Tercemesi: 161.] 

• Halkla [insanlar ile] haklan yerine getirmekden ziyade 
kansmak zararlidir. 3/102. 

• Halki tazyik ve rencide etmek [dara dusurmek (sikistir- 
mak) ve incitmek] haramdir. 3/22 [Se'adet-i Ebediyye: 70.] 

• Halkin ezasina [eziyyetlerine] sabr lazimdir. Ve onlarla 
iyi gecinmek vacibdir. Bu azimet yoludur. Kacarak eziyyet- 
den kurtulmak da ruhsatdir. 3/7 [Se'adet-i Ebediyye: 426.] 

• Halk ile goriismekden kurtulusa care yokdur. 1/37 
[Mektubat Tercemesi: 64.] 

• El-halku lyalullah ehabb-ii halkin ilallahi men ahsene ila 

-66- 



iyalihi. [insanlar Allahii tealamn lyalidir. Allahii tealaya en se- 
vimli olan, Onun lyaline iyilik edendir.] Hadfs-i serif. 2/90 

• Halk [insanlar] ile mu'amele tarzi. 1/170 [Mektubat Terce- 
mesi: 211.] 

• Halk eylemege [yaratmak icin] ilm lazimdir. Hak teala 
kiillileri de, cuz'ileri de ve sirlan [gizli olan seyleri] bilir. 3/17 
[Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Hilkat-i insandan [insanin yaratilmasindan] maksad. 
3/114 

• Halvet der encumen [Halk arasinda Hak ile olmak], ka- 
labalikda, soyliyene ve dinleyene goniil baglamamakdir. 
1/221 [Mektubat Tercemesi: 269.] 

• Halvetde [yalmzlikda] sohret, sohretde Met vardir. 
1/265. [Mektubat Tercemesi: 349.] 

• Hamr [serab] satisi adet olsa, halal olur diye fetva veril- 
mez. 2/54 

• Hamr ve ihticab [kadinlann acik gezmeleri], ba'zi din- 
lerde haram, ba'zilannda halal idi. 2/55 

• Hace-i Ahrar buyuruyor ki; biitiin iyi halleri ve bulus- 
lan bize verseler, fekat Ehl-i siinnet vel-cema'at i'tikadim 
kalbimize yerlesdirmeseler, halimi harab, istikbalimi karan- 
lik bilirim. Eger butxin harabliklan, cirkinlikleri verseler ve 
kalbimizi Ehl-i siinnet i'tikadi ile siisleseler, hie iizulmem. 
1/193 [Mektubat Tercemesi: 229, Herkese Lazim Olan Inian: 52.] 

• Hace-i Ahrann zahirde piri var iken [Ya'kub-i Cerhi], 
Abdiilhahk Goncdiivaninin "kuddise sirruh" ruhaniyyetin- 
den istifade ederek de iiveysi oldu. 3/118 

• Harikalann fazla zuhura gelmesi, efdaliyyete delalet 
eylemez [efdal olmayi gostermez]. 3/86 [Se'adet-i Ebediyye: 
748.] 

• Harikalann efdal olani, zat, sifat ve efal-i vacibeye 
te'alluk eden ulumdir. [Allahii tealayi bilmekdir.] 1/293 

-67- 



[Mektubat Tercemesi: 465.] 

• Hataralardan kurtulmak ve vesveseleri kovmak, tari- 
ka-i haceganda [hacegan yolunda] cok kolay olur. 1/60 [Mek- 
tubat Tercemesi: 97.] 

• Hataralann def inden murad, matluba tevecciihe mani' 
olan hataralar [zararli dusiinceler]dir. Yoksa, her hatara degil- 
dir, diye hace-i Ahrar buyurmusdur. 1/60 [Mektubat Tercemesi: 97.] 

• Havf [korku] genclikde, reca [iimid] ihtiyarhkda cok ol- 
mak lazimdir. 1/88 [Mektubat Tercemesi: 137.] 

• Havf [korku] zemaninda Li-ilafi [suresini] okumalidir. 
2/69 [Se'adet-i Ebediyye: 289.] 

• Hiyariikum fil-cahiliyyet-i hiyarukum fil islami iza feka- 
he. [Cahillikde en ileride olamniz, islam alimi olunca, en ile- 
riniz olur.] Hadis-i serif. 1/260 [Mektubat Tercemesi: 326.] 

• Hayal-i beser [beser hayali], alem-i misalin nximunesi- 
dir. Zira biitiin esya icin hayalde suret vardir. 2/58 [Se'adet-i 
Ebediyye: 79.] 

-D- 

• Daire-i selasenin (uciincxi dairenin) iistii, dorduncii da- 
ire olup, vilayet-i kiibradir. 1/260 [Mektubat Tercemesi: 326.] 

• Dank, bir dirhemin altida biri [veya takriben ikibucuk 
kirat-i ser'i, yarim gram] giimiis para, [islam Ahlaki: 533.] 

• Deccalin cikmasi, kiyamet alameti olup, hakdir. 2/67 
[Se'adet-i Ebediyye: 54.] 

• Derd dahi maksada kavusmamn baslangicidir. 1/61 
[Mektubat Tercemesi: 98.] 

• Derd-i ahiret [ahiret derdi], niibiivvet kemalatinda 
medh edilmis olup, vilayetde mevcud degildir. Eshab-i kiram 
ahiret derdine tutulmuslar idi. Daviid-i Tai, ahiret derdine 
(Kerametdir) dedi. 1/302 [Mektubat Tercemesi: 482.] 

-68- 



• Derd-i diinyadan [diinya derdinden] ve bedene gelen 
sikintilardan dolayi, kalbler sikilmaya ki, bu haller temamen 
gecicidir. Ve bu zorlugun altinda [karsiliginda] kolaylik var- 
dir. 1/150 [Mektubat Tercemesi: 187.] 

• Derd-i diinya [diinya derdi] hatalara keffaretdir. Yalvar- 
ma ve sigmma ile Cenab-i kudsiden afv taleb eylemelidir. 2/75. 

• Derd ve beladan halas icin, giinahlanna istigfar icin la- 
biiddiir. 2/99, 5/80, 4/119. [Se'adet-i Ebediyye: 515.] 

• Derd ve bela, giinahlann cok afv edildigini gosterir. Gii- 
nahlann cok oldugunu gostermez. 2/99 [Se'adet-i Ebediyye: 515.] 

• Diia kazayi red eder [engeller] ki, La yeriiddiil kaza il- 
led-diia [Kaza, ancak diia ile geri cevrilir,] Hadis-i serifdir. 
3/47 [Se'adet-i Ebediyye: 400.] 

• Diia ile me'muruz. Hak siibhanehu ve tealaya diia ve il- 
tica, tadarru' [boyun biikerek yalvarmak] ve zari [aglamak] 
hos gelir. 3/15 

• Diialan ve istigfan abdestli okumak mustehabdir. 
[Se'adet-i Ebediyye: 64.] 

• Da'vet-i saliha [salih kimsenin da'vetine] icabet lazim- 
dir, Siinnetdir. 1/265 [Mektubat Tercemesi: 349.] 

• Delil, medliilden ezhardir. [Delil, delil getirilmis seyden 
acikdir]. Hak siibhanehudan daha acik birsey yokdur. 1/247. 
[Mektubat Tercemesi: 305.] 

• Defatir-i a'mal [amel defterlerinin] ucarak, sagdan ve 
soldan verilmesi hakdir. 3/17 [Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Defn olmiyan mevta dahi, kabr hayati ile, azab ve elemi 
his ederler. Fekat, hareket ve titreme olmaz. 3/36 [Se'adet-i 
Ebediyye: 481.] 

• Diinya [haramlar] semm-i katil [oldiiriicii zehr] ve he- 
lak edici bir hastalik ve biiyiik bir bela ve bulasici bir hasta- 
llkdir. 1/171 [Mektubat Tercemesi: 211.] 

• Diinya [islamiyyete uymiyan seyler] vefasizdir. Vefali 
olmasina imkan yokdur. Ciimleyi Hak teala iradesinin zu- 

-69- 



hum bileler. 2/64 

• Diinya [hayatindaki haram] malinin, eger kil ucu kadar 
i'tiban olsaydi, diismam olan kafirlere verilmezdi. [Kafirlere 
kil ucu kadar vermezdi.] 1/89 [Mektubat Tercemesi: 138.] 

• Diinya [haramlar], Allahii tealanin bugz etdigi seylerdir. 
[Allahxi teala dxinyayi sevmez]. 1/233 [Mektubat Tercemesi: 285.] 

• Diinya-yi deniyye [aleak diinya] mu'teber degildir. Mai 
ve mevki'in ele gecmesini asl maksad zan etmemelidir. 1/75 
[Mektubat Tercemesi: 120.] 

• Diinya, nefsin isteklerinin meydana gelmesine yardim- 
ci olan seylerdir. Bunun icin, la'netlenmisdir. 1/52 [Mektubat 
Tercemesi: 87.] 

• Ed-diinya mel'unetun "Diinya mel'undur". Hadis-i se- 
rif. 3/100 

• Diinyada her nev'i zaruri, ihtiyac olan [mubah] seyler 
diinyadan degildir. Fudul olanlar diinyadandir. 3/86 [Se'adet-i 
Ebediyye: 748.] 

• Diinyanin ta'rifi. 1/287 [Mektubat Tercemesi: 426.] 

• Diinya-yi deninin [aleak diinyanin, ya'ni haramlann] 
tadina ve giizelligine sakin aldanma. Onun yalanci gosterisi- 
ne kapilma. Ciinki hepsi gecici ve kiymetsizdir. Bugiin boyle 
olduguna belki inanmazsin. Fekat yann oliince, dogru oldu- 
gu anlasilacakdir. O zeman inanmanin faidesi olmiyacakdir. 
1/189 [Mektubat Tercemesi: 226.] 

• Diinyanin lezzeti ve elemi ikidir. Cisme [nefse] lezzet 
verenden ruha elem vardir. Ve aksi de vaki'dir. 1/64 [Mektu- 
bat Tercemesi: 101.] 

• Diinyanin [haramlann] muhabbeti, giinahlann basidir. 
1/232 [Mektubat Tercemesi: 284.] 

• Diinyanin [haramlann] kotiiliigii ortaya cikmadikca, 
ona tutulmakdan kurtulmak muhaldir. Ve ondan kurtulma- 
dikca, felah ve uhrevi kurtulma zordur. 1/232 [Mektubat Ter- 

-70- 



cemesi: 284.] 

• Diinya hayatimn, Cenab-i Hak bes sey oldugunu bildir- 
di. [Hadid suresinin yirminci ayetinde mealen, (Diinya haya- 
ti, elbette la'b, ya'ni oyun ve lehv, ya'ni eglence ve zinet, 
ya'ni siislenmek ve tefahur ya'nf ogiinme ve mah, parayi, ev- 
ladi [haram yollardan] cogaltmakdir) buyurdu.] islamiyyete 
yapisinca, bunlardan kurtulmak nasib olur. 1/232 [Mektubat 
Tercemesi: 284.] 

• Diinya, ni'met ve lezzet icin degildir. Ahiret, ni'met ve 
lezzet icin hazirlanmisdir. 2/99 [Se'adet-i Ebediyye: 515.] 

• Diinyayi [haramlan] terk miimkin olmazsa, hiikmen 
terk etmelidir ki, bu da sozlerde ve islerde ahkam-i islamiy- 
yeye uymakdir. [Ahkam-i islamiyyeye uymakla olur]. 2/82 
[Se'adet-i Ebediyye: 100.] 

• Diinyada, zaruri isleri yapmakda ve zaruret mikdan 
mesgul oluna. Biitiin gayreti ona sarf etmek, aklsizlikdir. 
2/31. [Se'adet-i Ebediyye: 77.] 

• Diinya [hayatinda], dogru ile yalanci ve hak ile batil bir- 
birine karisdinlmisdir. 2/92 [Se'adet-i Ebediyye: 749.] 

• Diinyada, avamin halini havasa [secilmislere] benzet- 
mek, hikmet ve maslahatdir [bir faide ve hikmeti vardir.] 
1/272 [Mektubat Tercemesi: 387.] 

• Diinyada zuhurlar suretdedir. Ahiretde hakikidir. 1/263 
[Mektubat Tercemesi: 346.] 

• Diinyayi [haramlan] ihtiyar edenler, miinafik hiikmiin- 
dedir. Suretde olan iman ahiretde faide vermez. 1/215 [Mek- 
tubat Tercemesi: 258.] 

• Diinyada hicbir mahal yokdur ki, oraya bir Peygamber 
gonderilmemis ola. 1/259 [Mektubat Tercemesi: 323.] 

• Diinyanin [haramlann] muhabbetinin izalesi icin ilac, ah- 
kam-i islamiyyeye yapismakdir. 1/232 [Mektubat Tercemesi: 284.] 

• Diinyanin [memleketlerin] temamina dort kimse malik 

-71- 



oldular. ikisi miTmin, ikisi kafir. Zulkarneyn ve Siileyman 
"aleyhimesselam", Nemrud ve Buhtunnasar. Besincisi Meh- 
didir "aleyhirrahme". Hadis-i serif. 2/67 [Se'Met-i Ebediyye: 54.] 

• Dostluga yakismaz ki, iizmemek icin siikut oluna. 1/233 
[Mektubat Tercemesi: 285.] 

• Duman, sicak sivi ve kati zerrelerden miirekkebdir. 
1/208. [Mektubat Tercemesi: 245.] 

• Dinde harac [zor sey] yokdur. 3/22 [Se'adet-i Ebediyye: 70.] 

• Deynden bir danki sahibine vermedikce, salih mii'min 
Cennete giremez. 2/87 [Se'adet-i Ebediyye: 288.] 

• Deynden [borcundan] bir danki sahibine vermek, pek- 
cok dirhem sadaka vermekden daha iyidir. 2/87 [Se'adet-i Ebe- 
diyye: 288.] 

• Deynden [borcundan] bir dank gumiisii sahibine ver- 
mek, altiyiiz kabul olunmus ve makbul [nafile] hacdan efdal- 
dir. 2/66 [Se'adet-i Ebediyye: 97.] 

• Diinya hayati cok azdir. Ve ebedi azab buna [buradaki 
kiifre] karsillkdir. 1/266 [Mektubat Tercemesi: 350.] 

-z- 

• Zatdan murad mahiyyet ve hakikatdir. 2/45 [Se'adet-i 
Ebediyye: 966.] 

• Zat-i sey oldur ki [birseyin ash oldur ki], sey 'in cemfi 
viicuh ve i'tibaratindan her ne ki i'tibar oluna, zat-i sey, on- 
lann cemfinin maverasidir. Her ne ki onda isbat oluna, vii- 
cuh ve i'tibaratda dahildir. 3/80 

• Zat-i tealaya hie adem mukabil degildir. 3/64 

• Zat-i teala, nefs-i viicudda ve viicudiin tevabi'i olan 
[Zat-i teala, viicudiin kendisinde ve viicudun tabi'leri olan] 
diger kemalatda [Hayat, ilm, kudret, sem', basar ve iradet 
ve kelam ve tekvin gibi] kendi kafidir. Ve bu kemalatin hu- 
sulinde [meydana gelmesinde] sifat-i zaideye muhtac degil- 

-72- 



dir. Boyle olmakla beraber, sifat-i kamile-i zaide dahi Hak 
teala icin kaindir [diger sifat-i kamile dahi Hak teala icin 
vardir]. 3/26 

• Zat-i teala muvatat ile soylenir, istikak ile soylenmez. 
Ya'ni Zat-i ilahi ilmdir denir, alimdir, denemez. 1/234 [Mek- 
tubat Tercemesi: 286.] 

• Zat-i ilahinin arada ismler olmadan, mahluklar ile hie 
ilisigi yokdur. 1/208 [Mektiibiil Tercemesi: 245.] 

• Zat-i ilahfde mertebeler diisunmek, felsefecilerin sozle- 
rine benzer. Kesfleri dogru olan Evliya, Zat-i ilahiyi tarn ba- 
sit bilirler. Aynhk, gaynhk ismlerde olur, derler. 1/125 [Mek- 
tubat Tercemesi: 170.] 

• Zat-i Hak teala, bir emri bir i'tiban miilahazasiz cami'i 
cemfi kemalatdir [zatinda biitiin kemalatlar vardir]. Belki 
aym kemaldir. Zat-i ilahi, sifat-i kemalden herbiri renginde 
zuhur buyurursa, zatin ba'zisi bir sifatla ve ba'zi digeri sifati 
uhra ile muttasif demek degildir. Zat-i teala hep ilm, hep 
kudret, hep irade.... ilahirdir. 3/100 

• Zat ve sifat-i ilahi mertebesinde sifat ve ittisaf miilaha- 
zasi kain degildir. Ne zatda mevsufiyyet ve ne sifatda sifatiy- 
yet mevsufdur. Viicudiin ve viicub-i viicudiin bulunmadigi 
vaktde, sifat icin mecal muhal olur ki viicudun nev'leridir. Ol 
mertebede hayat, ilm.... ve ilahire hep nurdur. 3/113 

• Zat-i teala ve tekaddes, husul-i kemalatda kafi ise de 
esyayi tekvm ve tahlikde sifat-i zaide lazimdir. Care yokdur. 
Zira, Zat-i teala nihayet-i tenzih ve takdisdedir ve gayet 
azamet ve kibriyaidedir. Ve onunciin kemal ve gina ve esya- 
ya kemal-i adem miinasebeti sabitdir. Eger tevassut-i sifat 
olmasa, bir seyin husuli mutasavver olmaz idi. Zira ki, Zat-i 
tealanin satevat-i esi'a-i envannda esyanin helak ve fena ve 
inhirak ve inhidamindan gayri nasibi yokdur. Alemin vii- 
cud-i hariciyesine vesile olmaga sifat-i hakiki gerekdir ki, 
kemalat-i zatiyeyi kendi vesaili ile merayay-i alemde cilve- 
saz edeler. 3/26 

-73- 



• Zat-i siibhanehu icin alemden gina-yi zati vardir. Ba'zi 
meratib-i esma ve sifatda bu nisbet mutasavver degildir. 3/110 

• Zat-i tealaya vusul-i bicuni ile vusulda, bir seyin tavas- 
sut ve hayluleti yokdur. 3/118 

• "Zakirleri [zikr edenleri] ve onlarla birlikde olanlari 
Hak teala magfiret buyurdu." Hadis-i serif. 1/203 [Mektubat 
Tercemesi: 241.] 

• Zikr, gafleti tart etmekden ibaretdir. Zahir [beden] bas- 
langicda ve nihayetde zikre muhtacdir. 3/17 [Se'adet-i Ebediyye: 
102.] 

• Zikrin ta'rifi. 3/84 

• Zikrin fadli. 3/13 

• Zikr, salevatdan efdaldir. 2/57 

• Zikr lazimdir, care yokdur. 2/50 [Se'adet-i Ebediyye: 948.] 

• Zikr-i lisani [dil ile yapilan zikr] de faidelidir. 3/13 

• Zikr ile evkati [vaktleri zikr ile] ma'mur edeler. [Vakt- 
leri zikr ile gecireler]. Amma, zikri aldigi sekl iizere amel ey- 
leye. Ve onun ziddi olan her ne olursa, dxisman bilip, sakina. 
3/34 [Se'adet-i Ebediyye: 115.] 

• Zikrde tad, lezzet, islamiyyetin emrlerine dikkat nisbe- 
tindedir. 3/34 [Se'adet-i Ebediyye: 115.] 

• Zikrin faidesi, islamiyyetin emrini yapmaga baghdir. 
1/190 [Mektubat Tercemesi: 226.] 

• Zikre ol mertebe devam edeler ki, kalbinde masivadan 
[mahluklardan] nam ve nisan kalmiya ve kalbine birsey ge- 
lirse, getiremiye. 3/84 

• Zikr-i nef-yii ve isbati [La ilahe illallah] o kadar tekrar 
edeler ki, isteklerden kurtulup, Hak tealayi istemek ile kaim 
olalar. 3/17 [Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Zikr-i nef-yii ve isbati ol kadar devam edeler ki, fena 
hasil ola. 2/92 [Se'adet-i Ebediyye: 749.] 

-74- 



• Zikr, Allahu tealamn ismi ile yapilirken, ismler ve sifat- 
lar dusuniilurse, ahval ve mevacid hasil olur. 1/264 [Mektubat 
Tereemesi: 348.] 

• Ba'zi zemanda zikr-i zat [ALLAH], ba'zi vaktlerde 
zikr-i nef-yii isbat [LA ILAHE ILLALLAH] miinasibdir. 
1/241 [Mektubat Tereemesi: 299.] 

• Zikr-i nefyii isbat [la ilahe illallah zikri] nemazin sarti 
olan abdest makamindadir. Mu'amele-i nefy [Allahdan gayri 
her seyi yok bilmek] neticeye ulasmadikca, farzlar, vacibler ve 
siinnetden gayri nafileler, vebal dahilindedir. Hastahgi [kalb 
hastahgmi] kaldirmak lazimdir ki, zikre baghdir. 3/12 

• Zikr-i nefyii isbatda [la ilahe illallah zikrinde] la derken 
istekleri ve maksadlan kaldinp, viicudii ve ona tabi' olan 
seyleri yok bilmek lazimdir. 2/23 [Se'adet-i Ebediyye: 775.] 

• Zikr-i nefyii isbatin [la ilahe illallah zikrinin], isbat tara- 
finda, Allahu tealadan baska, ki bunlar [mahlukatin otesin- 
de] ve hayal edilen seylerdir ki, bunlar hie olmiya. 3/2 

• Zikr neticesinde salik [tesawuf yolcusu], nefsani ilahla- 
ra [putlara] tutulmakdan kurtulup, emmare mutmainne 
olur. Ondan sonra, zikr eylemekle, terakki hasil olmaz. Zikr 
o mahalde ebrann virdleri gibi olur. O makamda terakki, 
kurb dereceleri, Kur'an-i kerim okumak ve kira'eti uzun 
okuyarak nemaz kilmaga baghdir. Bu vaktde zikr, Kur'an-i 
kerim okumak ile tekrar olunursa, Kur'an-i kerim okumak- 
dan ele gecen faide hasil olur. 3/25 

• Zikr-i kalbi [kalb ile zikr] ahkam-i islamiyyenin yapil- 
masini kolaylasdmr ve nefs-i emmarenin azginhgini kaldmr. 
1/275 [Mektubat Tereemesi: 402.] 

• Zikr, Hakkullahin [Hak tealamn hakkinin] edasidir. 
Halki irsad, hem Allahu tealamn, hem de kullann hakkinin 
edasidir ki, efdaldir. 2/46 [Se'adet-i Ebediyye: 902.] 

• Zikr-i zat [Allahu tealamn zikrinde] sifat ve ismleri dii- 
sunmemelidir. Hayrete, ya'ni anhyamiyacagini anlayincaya 
kadar zikre devam etmelidir. 1/264 [Mektubat Tereemesi: 348.] 

-75- 



• Zikrde ahfa latifesi de zikre baslarsa, zikri birakmali, 
miicerred vukuf-i kalbi ile, kalbe tevecciih etmelidir. [Nasil 
oldugu bilinmiyen bir tevecciih ile rahat bulalar]. 1/129 [Mek- 
tubat Tercemesi: 174.] 

• Zikr telkini, cocuga elif ve ba ta'limi gibidir. 2/26 

• Zikr, yalniz nef-yii isbat [la ilahe illallah] veya ism-i za- 
tin [ALLAH] tekranna miinhasir [sadece bu] degildir. [Her 
isinde] ahkam-i islamiyyenin hududunu gozetmek zikrdir. 
2/46 [Se'adet-i Ebediyye: 902.] 

• Zemayim-i ahlak [kotii ahlak], kadinlarda erkeklerden 
daha cokdur. 3/41 [Se'adet-i Ebediyye: 778.] 

• Zevk-i viisul [kavusma zevki] baslangicda mevcud, yolda 
[ortada] ve nihayetde yokdur. 1/274 [Mektubat Tercemesi: 401.] 

• Zevk-i batini [batini zevki] alem-i bicuniden hissedar- 
dir. [Bilinmiyen alemden nasib alir]. Zahir [beden] onu bil- 
mez [anlamaz]. 2/43 

• Zevk ve vecde cesedin ilgisi vardir [pek azdir]. Adem-i 
zevkin [zevk yoklugunun] ruha tealluku [bagliligi] ziyadedir 
[cokdur]. 1/250 [Mektubat Tercemesi: 307.] 

• Zeheb [altin] ve fidda [gumus] kadina siis icin caizdir. 
Kullanilmalan haramdir. 1/163 [Mektubat Tercemesi: 200.] 

-R- 

• Rabitamn hasil olmasi, se'adete kavusmus olanlara na- 
sibdir ki, biitiin hallerde, rabita sahibini arada [vasita] bilir- 
ler. 2/29 [Se'adet-i Ebediyye: 426.] 

• Rabita-i muhabbet. 2/30 

• Rafiziler oniki firka olup, cumlesi, eshab-i Resuli [Re- 
sulullahin eshabini] tekfir ederek, dalalet firkalannin en ko- 
tiisu olmuslardir. 2/36 [Eshab-i Kiram: 222.] 

• Rafizilik, Emir "radiyallahii anh"in muhabbeti degil- 
dir. Eshab-i kiramdan uzaklasmakdir ki, kotulenmisdir. 2/36 

-76- 



[Eshab-i Kiram: 222.] 

• Ram ve kersen, hindulann putlandir. Anne ve babadan 
tevelliid eylemislerdir. 1/167 [Mektubat Tercemesi: 207.] 

• Rah-i ictiba [ictiba yolu, cekip, gotiirulmek yolu] Pey- 
gamberlere mahsusdur. 1/117 [Mektubat Tercemesi: 166.] 

• Rah-i miiridin [miiridan yolu], rah-i inabetdir [inabet 
yoludur] ve rah-i muradan [muradlar yolu], rah-i ictiba'dir 
[ictiba yoludur]. 1/117 [Mektubat Tercemesi: 166.] 

• Rah-i inabetin, kavusmalan az, rah-i ictibamn, kavus- 
malan pekcokdur. 1/302 [Mektubat Tercemesi: 482.] 

• Rii'yada vaki' olan seyler, alem-i misalde gorulmiisdur. 
Rii'yada goriilen elemin, eger faraza hakikati varsa, diinyevi 
elemler kismindandir. Kabr azabi ahiret azablanndandir. 
3/31 [Se'adet-i Ebediyye: 87.] 

• Rii'yet [gormek], diinyada; hissiz ve hareketsiz olan iki 
parca ici bos sinirden ibaret (goziin), karsisina gelip, hizalan- 
ma sartiyle gormekdir. Bu fani ve za'if diinya hayatinda esya- 
yi hissetme ve gorme oldugu halde, nicin miimkin degildir ki, 
devamli ve kavi olan ahiret hayatinda o iki parca sinire bir 
kuvvet ihsan ede ki, karsisina ve hizasina gelmeden, her ci- 
hetde ve cihetsiz olarak, kisiyi gorucii eyleye. Her seyi yara- 
tan Allahii teala mertebelerin en yiicesindedir. Ba'zi mekan 
ve zemanda, ba'zi hikmet ve faideler vasitasiyla, hizaya gel- 
me sarti ve cihet ta'yinine riayet edilmisdir. Diger ba'zi me- 
kan ve zemanlarda dahi bu sarta i'tibar olunmayip, bu sart 
hasil olmadan, rii'yet hasil olmusdur. Bunun gibi rii'yetde, 
karsi karsiya gelmek sart olsa, gerekdir ki, goren tarafda da- 
hi sart ola. Netice i'tibariyle, Hak teala esyayi gormez. Bu su- 
retde, Kur'andaki naslara muhalefet vardir. Ve bu i'tiraz, Al- 
lahii teala icin dahi vardir. Allahii tealamn varhgini [viicudu- 
nu] inkar etmek olur. 3/44 [Se'adet-i Ebediyye: 756.] 

• Rii'yet-i uhrevide [ahiretdeki rii'yetde] mii'minlerin 
kendileri temamen basar olurlar. 3/68 [Se'adet-i Ebediyye: 926.] 

• Rii'yet-i uhrevi [ahiret ru'yeti], ismler ve sifatlar perde- 

-77- 



si olmadandir. Her sahsin rii'yeti, o sahsin mebde'i te'ayyii- 
nii olan ism-i ilahi mikdanncadir. Mebde-i te'ayyiinii ism-i 
cami' olan devlet sahibinin rii'yeti, ilahi i'tibaratin hepsi ile 
alakahdir. 3/100 

• Rii'yet-i uhrevi [ahiret rii'yeti], ayin [bedr halinde go- 
riilmesi gibi] goriilmesine benzer; hadis-i serifi. 3/79 

• Rii'yet, ahiretde mevcuddur. Ve rii'yete yakin-i vicdani 
hasil olur. Fekat mer'i [goriinen] hie miidrek olmaz. 3/44 
[Se'adet-i Ebediyye: 756.] 

• Rii'yet diinyada caiz ve vaki' olmamis ve ahiretde vaki' 
olacakdir. 3/123 [Se'adet-i Ebediyye: 919.] 

• Rii'yet ne kalb ile, ne basar ile diinyada vaki' degildir. 
3/119 

• Rii'yet, Cennet ehlinin ciimlesi icindir. Ba'zisinm gor- 
mesi, ba'zisinm gormemesi bildirilmedi. 3/17 [Se'adet-i Ebediy- 
ye: 102.] 

• Rii'yet, Hak tealamn mahlukudur ki, icad ve temsil ta- 
rikiyle [yolu ile] izhar eyledi [aciga cikardi]. 3/74 

• Rubbe talin yel'anuhiil-Kur'an hadisi. [Kur'an-i kerim 
okuyan cok kimse vardir ki, Kur'an-i kerim bunlara la'net 
eder.] 2/53 [Se'adet-i Ebediyye: 429.] 

• Ribada [faizde] malm hepsi haramdir. Yalniz faizi ha- 
ram sanmamahdir. 1/102 [Mektubat Tercemesi: 153.] 

• Ribanin haram olmasi, Kur'an-i kerimde bildirilmisdir. 
Muhtaca ve muhtac olmiyana haramdir. 1/102 [Mektubat Ter- 
cemesi: 153.] 

• (Rubaiyyat) kitabim Muhammed Baki "rahimehullah" 
yazmisdir. 1/290 [Mektubat Tercemesi: 447.] 

• Ricalin libasi [erkeklerin elbisesi], zenanin libasina [ka- 
dinlann elbisesine] musabih olmamah. Ya'ni, kadinlar ne gi- 
yerse, erkekler aksini giymeli. 1/313 [Mektubat Tercemesi: 502.] 

• Rical nisvana [erkekler kadinlara], nisvan ricale teseb- 

-78- 



buh [kadinlardan erkeklere benzeyenler] mel'undur. 1/313 
[Mektubat Tercemesi: 502.] 

• RucxT sahibi kendi istegi ile inmez. Hak celle ve alanin 
muradiyla yiiksek makamdan asagiya inmisdir. 1/272 [Mektu- 
bat Tercemesi: 387.] 

• Rucu'dan ewel arifin imam bedihi iken, geriye indik- 
den sonra, miintehilere o yakin ortiilur. 1/181 [Mektubat Terce- 
mesi: 220.] 

• Rahmet-i ilahiden ummidi kesmek kiifrdiir. 3/13 

• Ruhsat ile amel etmiyeler ki, hem tarika-i aliyyeye zid 
ve hem siinnet-i seniyyeye uymak da'vasina tersdir. 1/227 
[Mektubat Tercemesi: 279.] 

• Razzak-i alem olan Allahii teala, kereminden kulunun 
rizkina kefil olmusdur. Bizleri bu tereddudden [sikintidan] 
kurtarmisdir. 1/224 [Mektubat Tercemesi: 276.] 

• Risalet, nxibiivvet ve Peygamber lafzlan, bizim Pey- 
gamberimizin da'veti vasitasiyla arab ve faris lxigatlanndan 
gelmisdir ki, bu elfaz-i liigat [bu kelimeler] hind lisamnda 
yokdur. 1/259 [Mektubat Tercemesi: 323.] 

• Risale-i kudsiyye kitabi, Muhammed Parisanindir. 2/92 
[Se'adet-i Ebediyye: 749.] 

• Rusum ve adat [merasim ve adetler], ar [utanma] ve na- 
mus, nefs-i emmare hevasindandir. 3/17 [Se'adet-i Ebediyye: 
102.] 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", sanginin ucunu, 
beynelketfeyn irsal buyururlardi [arkaya sarkitirdi]. (iki kiirek 
arasina sarkitmak siinnetdir.) 1/186 [Mektubat Tercemesi: 223.] 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", bir yehudi 
evinden yemek yidi. Ve bir miisrikin kabi ile taharetlenmis- 
dir. 3/22 [Se'adet-i Ebediyye: 70.] 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" Ahmed ismi, 
sema ehli yaninda meshurdur. 3/96 

-79- 



• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" hiisni ve ce- 
mali, hiisn ve cemal-i Hak tealaya miisteniddir [seneddir]. 
3/100 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" uykusu ab- 
destini bozmazdi. Ciinki, Nebi coban gibidir. Kendi iimmeti- 
ni muhafazada gaflet, Onun, Peygamberlik makamina uy- 
gun degildir. 1/99 [Mektubat Tercemesi: 148.] 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" riyazet cek- 
mesi, ni'metlere siikr icin idi. Vasil olmak icin degildi. 1/302 
[Mektubat Tercemesi: 482.] 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem", her sozii 
vahy ile degil idi. 2/96 [Se'adet-i Ebediyye: 505.] 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" maraz-i mev- 

tinde [oliim hastahginda] kagid talebi hakkinda 2/96 

[Se'adet-i Ebediyye: 505.] 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" sehv ve nis- 
yan etmesi [unutma ve yamlmasi] caiz ve vaki'dir. Lakin, ha- 
ta iizere kararda olmak [devam etmek] caiz degildir. 2/96 
[Se'adet-i Ebediyye: 505.] 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" mebde-i 
te'ayyiinii, ilm sanidir. 1/294 [Mektubat Tercemesi: 468.] 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" mebde-i 
te'ayyiinii, te'ayyiin-i viicudinin merkezi ki, esref-i a'zasidir. 
3/114 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" hakikati, si- 
fat-i izafiyedendir. Ve mense-i zuhur-i Kur'ani, sifat-i hakiki- 
yedendir. Bu sebebden Resulullah "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem'^ hadisdir derler, Kur'ana kadimdir denir. 3/100 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" nuru, sifat-i 
ilmden [ilm sifatindan] olup, eslabdan erhama intikal ile [in- 
sana intikali ile, ana rahmine intikal ile] insan sureti ile zuhur 
eyledi [aciga cikdi]. 3/100 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" sayesi [gol- 

-80- 



gesi] yok idi. Alemde Ondan eltaf [daha latif] olmayinca, sa- 
yesi [golgesi] nasil olur. 3/100 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" urticunda [yxik- 
selmesinde] ciimleden balater [yxikseklere] gidip, niizulde 
dahi [inisde dahi] ciimleden ziyade tenezziil buyurdu [inmis- 
dir]. 1/216 [Mektubat Tercemesi: 259.] 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" vefatinda es- 
habdan otuziicbin kimse hazir idi. 1/80 [Mektubat Tercemesi: 127.] 

• Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" olan muhab- 
bet-i ilahi, muhabbet-i zati olup, biitiin nisbet ve i'tibaratdan 
muarra [soyulmus]dur. 2/33 [Se'adet-i Ebediyye: 716.] 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", Leyle-i mi'rac- 
da [mi'rac gecesinde] Musa aleyhisselamin kabri yamndan 
gecerken, kabrinde nemaz kilar gordii. 2/16 [Se'adet-i Ebediyye: 
1034.] 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", Leyle-i mi'rac- 
da [mi'rac gecesinde] zeman ve mekan dairesinden cikdi. 
Ezeli ve ebedi, bir an olarak buldu. Baslangici ve sonu [bida- 
yet ve nihayeti] bir noktada muttehid [birlesmis] gordii. Cen- 
nete gidecekleri Cennetde gordii. 1/283 [Mektubat Tercemesi: 
413.] 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", mi'racda 
rii'yet ile miiserref oldu. 3/17 [Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", mi'racdan av- 
det buyurdukda [gelince], heniiz mahall-i hab'in harareti za- 
il olmayip [yatagi sogumayip], ibrik-i teharetden hareket-i 
ab teskin yab olmadi. [Abdest aldigi suyun hareketi durma- 
mis idi.] 1/210 [Mektubat Tercemesi: 251.] 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", serin ve leziz 
seyleri icmegi severlerdi. 3/27 [Se'adet-i Ebediyye: 428.] 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" sifatlann ve 
ismlerin biitiin kemallerine malik idi. 1/79 [Mektubat Terceme- 
si: 125.] 

_ 81 _ Kiymetsiz Yazilar - F:6 



• Resulullah "sallallahii teala aleyhi ve sellem", mah- 
bub-i rabbilalemin, bihterin-i mevcudat-i evvelih ve ahirin- 
dir. [Mevcudatin oncesinin ve sonrasinin en iyisidir]. Beden 
ile mi'raca cikdi. Arsi ve kiirsiyi gecdi. Mekan ve zemandan, 
balaya revan oldu [yiikseklere cikdi]. 1/272 [Mektubat Terce- 
mesi: 387.] 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", reis-i muradan 
ve reis-i mahbubandir. [Murad ve mahbublarin reisidir.] 
Onun mahbubiyyeti, muhibb-i vacib celle sultanuhuya bi 
miilahaza-i suun ve i'tibaratdan te'alluk eylemisdir. 3/118. 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" himmet-i 
aliyyesi [yiice himmetleri] biilend vaki' olmusdur [yiiksek- 
dir]. Ol kemalat ile iktifa' eylemeyip, hel min mezidin [daha 
artdiran yok mu] giiyan dahi balaya sevki i'lan buyururlar 
[yiicelikleri sevk ile isterler]. Ve ciin kemalat fevk imkan-i 
beseriden haric olmakla devam-i hiizn olur. 3/123 [Se'adet-i 
Ebediyye: 919.] 

• Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" uymak lazim 
degildir sanmak, kiifrdiir, zindikhkdir. 1/117 [Mektubat Terce- 
mesi: 166.] 

• Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" ita'at, Hak 
siibhanehuya ita'atdir. 1/152 [Mektubat Tercemesi: 188.] 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" yolu, Esha- 
bin yoludur. 1/152 [Mektubat Tercemesi: 188.] 

• Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" uymak, ah- 
kam-i islamiyyenin yapilmasi ve kiifr adetlerinden sakin- 
makla olur. 1/165 [Mektubat Tercemesi: 205.] 

• Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" uymak niyye- 
ti ile gun ortasi uyumak, Onun yolunda olmiyan siki riyazet- 
lerden, cetin miicahedelerden daha iyidir. 1/191 [Mektubat 
Tercemesi: 227.] 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" tevassutu ol- 
madikca, hicbir ferd matluba vasil olamaz. 3/122 

-82- 



• Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" miitabe'at ol- 
madikca, [tabi' olunmadikca], yapilan her is faidesizdir. 
1/165 [Mektubat Tercemesi: 205.] 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" icin salat, eger 
riya ve siim'a [gosteris] dahi olsa makbuldiir. 3/28 

• Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" Aise-i Siddi- 
ka yoluyla hasil olan eza [eziyyet vermek], Emir [Ah "radi- 
yallahii anh"] yoluyla hasil olandan ziyadedir [fazladir.] 2/36 
| Eshab-i Kiram: 222.] 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" ameli [yapdi- 
gi isler], ibadet veya orf ve adet olmak iizere ikidir. Ibadet 
yolu ile olanlann hilafi bid'atler miinkerdir. [ibadetlerine 
uymiyan seyler zararhdir, kotiidiir.] Men' ediliyor ki mer- 
duddur. Orf ve adete bagh olan islerin hilafina olanlar kotii 
degildir. Bunlar dine aid degildir. Onlari yapmak adete bag- 
hdir. Ma'mafih, adetlerde de, siinnete uymak iyidir ve 
se'adetlere yol acar. 1/231 [Mektubat Tercemesi: 283.] 

• Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" varis olan 
alim, ahkam ve esrar ilmlerinin ikisine de vakif olmasi lazim- 
dir. Yoksa, birinden nasibi olup, digerinden nasibi olmamak 
varis olmaga mani'dir. 1/265 [Mektubat Tercemesi: 349.] 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Ibrahim aley- 
hisselami iibuwetle [babahk ile] yad edip ve diger Enbiyayi 
"aleyhimiisselam" uhuwetle [kardeslik ile] zikr etdiler. 3/88 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" diismanlan- 
na ve Hak tealamn diismanlanna siddet gosterip, bunlara 
ihanet edip ve batil ilahlanni [putlanni] hor tutmak [asagila- 
mak] en makbul ibadetdir. 1/268 [Mektubat Tercemesi: 383.] 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Eshab-i kira- 
ma buyurdular ki, "sizler bir zemanda viicuda geldiniz ki, 
emrlerin ve yasaklarin onda birini terk eyleseniz helak olur- 
sunuz. Sizlerden sonra dahi bir gttruh [ztimre] gelse gerek- 
dir ki, emrlerin ve yasaklarin onda birini yapinca, felaket- 
den kurtulurlar." Iste simdi, O vaktdir. 1/193 [Mektubat Terce- 
mesi: 229.] 

-83- 



• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" buyurdu ki, 
"Benden mukaddem [evvel] ba's olunan [gonderilen] Pey- 
gamberlerin iimmetinde elbette havariyyun ve eshab vardi ki, 
siinnetlerine yapisip, emrlerine uyarlardi. Daha sonra onlann 
halefleri [onlardan sonra gelenler], Onlann islemedikleri ve 
yapmadiklan amelleri ve emr olunmadiklan isi yaparlar. On- 
larla eliyle miicadele eden kimse mu'mindir. Ve lisani ile mii- 
cahid olan zat dahi mii'min ve kalbi ile cihad eden sahis dahi 
mu'mindir. Onun otesinde imandan hardal danesi mikdan 
nesne yokdur." Hadis-i serif. 1/129. [Mektubat Tercemesi: 174.] 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", bir kimse ba- 
na vasiyyet buyurun dedikde, "La takdab" buyurdular. 1/98. 
[Mektubat Tercemesi: 146.] 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" hakk-i civara 
[komsulann haklanna] o kadar miibalaga buyururlar idi ki, 
Eshab-i kiram, komsulann miras almasinda siibhe etdiler. 
[Komsulara miras diisecek zan etdiler.] 1/178. [Mektubat Ter- 
cemesi: 218.] 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" muhacirinin fa- 
kirleri ile tevessiil edip, feth ve nusret taleb buyurdu. 3/94. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Mu'aviye "ra- 
diyallahii anh"a buyurdu ki, "Insanlara hakim oldugun ze- 
man [Melik oldugun zeman] yumusak davran." Mu'aviye 
"radiyallahii anh" bunun icin, halife olmak istedi. Fekat icti- 
hadda hata etdi. Zira hilafet sirasi, Emirden sonra idi. Fekat 
ictihadda hataya bir derece, hakh olana iki ve belki on dere- 
ce [sevab] vardir. 1/251. [Mektubat Tercemesi: 308.] 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", imameyni 
[hazreti Haseni ve Hiiseyni] kucagina ahp, operdi. Birgiin 
bir sahis, Ya Resulallah! Ben onbir evlad sahibiyim. Hicbiri- 
ni takbil eylemedim [opmedim] dedikde, buyurdu ki, (Bu 
rahmetdir, Allahii teala, diledigine ilisan eder). [Kendi ben- 
delerine ihsan eder.] 1/272. [Mektubat Tercemesi: 387.] 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" rii'yada go- 
riinmesi, Server-i enamin latifelerinin suret seklinde goriin- 
mesidir. 2/58. [Se'adet-i Ebediyye: 79.] 

• Resullerin mikdan yiizyirmidortbin [den ziyade]dir. 

-84- 



1/167. [Mektubat Tercemesi: 207.] 

• Resuller, herhangi bir dinde haram olan fi'li irtikab et- 
mez. [Isi islemezler.] 3/22. [Se'adet-i Ebediyye: 70.] 

• Riisum-i kiifre miibtela olan mu'minler [kiifr adetleri- 
ne miibtela olan mu'minler], iimmiddir ki, kelime-i tevhidin 
sefa'ati ile kiyamet gunumin dehsetinden kurtulalar. 2/37. 
[Se'adet-i Ebediyye: 910.] 

• Resehatda ba'zi nakller, sidkdan durdur. [Dogrulukdan 
uzakdir.] 2/28. [Se'adet-i Ebediyye: 745.] 

• Riza makaminda mahbubun llamimn keraheti ref olur. 
[Riza makaminda olan, sevgilinin yapdigi elemi cirkin gor- 
mez.] Muhabbet devleti ile miiserref olanlara elemden lezzet 
alma vardir ki, riza makaminin fevki'dir [ustiidur]. 2/33. 
[Se'adet-i Ebediyye: 716.] 

• Riza makami muhabbet ve hub [sevgi] makaminin fev- 
ki'dir [ustiidur]. 2/7. 

• Riza makami. 3/108. 

• Rifk ve mulayemet lazimdir. 1/98. [Mektubat Tercemesi: 
146.] 

• Riiku'da parmaklan acmak ve siicudda [secdede] birbi- 
rine zam eylemek [yapisdirmak] siinnetdir. 1/266. [Mektubat 
Tercemesi: 350.] 

• Riiku' ve siicudda [secdede] tumaninet elbette lazim- 
dir. Care yokdur ki, farz ve vacibdir. 2/87. [Se'adet-i Ebediyye: 
288.] 

• Riiku'da ve celsede her uzvu kendi mahallinde karar 
eylemedikce [her uzv yerine yerlesmedikce], nemaz temam 
olmaz, hadisi. 3/41. [Se'adet-i Ebediyye: 778.] 

• Ramezan ayindaki nafile ibadet, sair zemandaki farz gi- 
bidir. Ramezandaki farz, sair zemandaki yetmis farz gibidir. 
1/45. [Se'adet-i Ebediyye: 314.] 

• Ramezan ayinin her gecesinde bir kac bin Cehennem- 

-85- 



lik kisi, Cehennemden azad olur. 1/45. [Se'adet-i Ebediyye: 314.] 

• Ramezan ayinda teravfh ve hatm-i Kur'an, siinnet-i 
miiekkededir. 1/45. [Se'adet-i Ebediyye: 314] 

• Ramezan ayinda, hayrlann ve bereketlerin hepsi top- 
lanmisdir. 1/162 [Mektubat Tercemesi: 198.] 

• Ramezan ayinin cem'iyyeti, biitiin senenin cem'iyyeti- 
ne sebeb [bu ayi iyi ve bereketli gecirenin, biitiin senesi iyi ve 
bereketli olur], onu iyi geciremiyenin biitiin senesi iyi gec- 
mez. 1/162. [Mektubat Tercemesi: 198.] 

• Ruh nefse asik oldu, tutuldu. Ve bu sebeble onceden 
Hak tealaya olan bilgisini unutdu. 1/99. [Mektubat Tercemesi: 
148.] 

• Ruh-i insaninin [insan ruhunun] bu bedene tutulmadan 
evvel, yiikselecek yolu yokdur. Bedene gelince, yolu acildi. 
1/99. [Mektubat Tercemesi: 148.] 

• Ruha lezzet veren seyden, cism aci duyar. Cisme lezzet 
veren herseyde ruha elem vardir. Diinyada ruh, cism maka- 
mina iner ve cisme tutulursa, cismin lezzeti ile lezzetlenir, 
kendi elemini lezzet zan eder. Safra hastasimn tatliyi aci san- 
masina benzer. 1/159. [Mektubat Tercemesi: 194.] 

• Ruh bedene baglanmadan once, maksada dogru idi. 
Bedene baglamnca, tevecciihii zail oldu; [maksadi unutdu]. 
1/287 [Mektubat Tercemesi: 426.] 

• Ruh bedene baglanmadan once, haricde alem-i ervah- 
da idi. Sevgi sebebi ile cesed alemine [alem-i ecsada] gelmis- 
dir. 3/31. [Se'adet-i Ebediyye: 87.] 

• Ruh mekansizdir. Nasil oldugu anlasilamaz. Fekat, Al- 
lahii tealamn mekansizhgina gore, mekanh gibidir, madde 
gibidir. Iki tarafin rengi onda vardir. 1/285. [Mektubat Terceme- 
si: 415.] 

• Ruhaniyyat-i evliyadan [Evliyamn ruhundan] istifade 
birkac sarta baghdir ki, bunlan herkes yapamaz. 1/45. [Mek- 
tubat Tercemesi: 77.] 

-86- 



• Ravda-i mutahhera, harem-i Mekkeden efdaldir. 1/312. 
[Mektubat Tercemesi: 498.] 

• Riyazet cekmek, i'tidal iizere olmakdan kolaydir. 1/313. 
[Mektubat Tercemesi: 502.] 

• Riyazat ve miicahedat [Nefsin arzulanni yapmamak, 
arzu etmediklerini yapmak], fiizuliyyatdan [fuzuli seyler- 
den] ictinab [kacinmak], zaruriyyat-i mubaha [mubah olan 
zaruri seyleri] kullanmakdan ibaretdir. 3/86. [Se'adet-i Ebediy- 
ye:748.] 

• Riya ve siim'adan [gosterisden] pak olmayip [kurtulma- 
yip], Hak tealadan baskasindan ve lev bil-kavl [soz ile olsa 
bile] ve zikr-i cemil ile taleb-i ecr [ecr taleb etme] fitnesinden 
miiberra olmiyan [kurtulmayan] amel sahibi, sirk dairesin- 
den birun olmaz [kurtulmaz] ve muvahhid ve muhlis degil- 
dir. 3/41. [Se'adet-i Ebediyye: 778.] 

-z- 

• Zani-i bekrin [zina yapan bekann] haddi [had cezasi] 
ytiz taziyanedir. [Yxiz sopadir.] Eger, yxizbir degnek darb 
olunsa [vurulsa] zulmdiir. 3/45. [Se'adet-i Ebediyye: 914.] 

• Zahid, diinyaya goniil baglamadigindan, insanlann en 
aklllSldir. 1/50, 1/215. [Mektubat Tercemesi: 86, 258.] 

• Zekatin kalili [cok azi] yiizbinlerce nafile sadakadan ef- 
daldir. 3/17. [Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Zekatin verilmesinde, acikdan [asikare] vermek evladir 
ki, insan iftira'dan kurtulur. Nafile sadakayi gizli vermelidir 
ki, kabul ihtimali fazla olur. 2/82. [Se'adet-i Ebediyye: 100.] 

• Zekatdan mahsub olmak iizere, bir dank tasadduk ey- 
lemek, nafile altindan dag kadar tasadduk eylemekden bir 
kac mertebe efdaldir. 1/29. [Mektubat Tercemesi: 47.] 

• Zekatin verilmesinde kolay yol budur ki, malindan fu- 
karanin hakki olanin bir seneligini zekat niyyeti ile ayinp, 
[zekata niyyet edip], diledigi zemanlarda fakirlere vermeli- 

-87- 



dir. Bu takdirde, her verisde niyyet lazim degildir. ZM, bir 
senede fukaraya ne kadar verecegi ma'lumdur. Ama verdigi 
mal zekat niyyeti ile aynlmis olmasa, zekat olmaz. [Ayirir- 
ken niyyet etmek yetisir.] 1/73. [Mektubat Tereemesi: 111.] 

• Zeman-i cehaletde [cahiliyye zemamnda], nisvan [ka- 
dinlar], fakirlikden korkup, kizlanni olduriirlerdi. Bu kotxi 
amel, haksiz yere cana kiymak oldugu gibi, evlad hakkini 
da tanimamakdir. Bu her ikisi de biiyiik giinahdir. 3/41. 
[Se'adet-i Ebediyye: 778.] 

• Zeman, o makamda yokdur. 1/296. [Mektubat Tereemesi: 
475.] 

• Zemani uc seyden biri ile ihya etmelidir. 3/2. 

• Zemini iki giinde ve ondan sonra semavati de iki giin- 
de halk etmisdir. Ya'ni yoklukdan vxicude getirmisdir. 3/57. 
[Se'adet-i Ebediyye: 116.] 

• Zina, bxitiin dinlerde cirkin ve men' edilmisdir. Zina 
edenlerden, yiiz giizelligi, parlaklik, nuraniyyet ve safa yok 
olur. Ikinci olarak, fakfrlige miibtela olur. Ucxincii olarak, 
omriin noksan olmasina sebeb olur. 3/41. [Se'adet-i Ebediyye: 
778.] 

• Zinay-i basar [gozlerin zinasi, gormek zinasi], haramla- 
ra bakmakdir. Elin zinasi, haramlan tutmakdir. 3/41. 
[Se'adet-i Ebediyye: 778.] 

• Zenan [kadinlar] zevcelerinin mallarindan, onlardan 
iznsiz tasarruf ve cekinmeden telef ve sarf eylemekle, hirsiz 
olmus olup, hirsizlik biiyiik giinahim islemis olurlar. Ve bu 
hal, bxitiin kadinlarda sabit ve bu hiyanet biitiin kadinlarda 
var demek miimkindir. Bu giinahda, onlarin, bunu halal say- 
malan ile kiifr korkusu vardir. 3/41. [Se'adet-i Ebediyye: 778.] 

• Zen [kadin] ve ferzendden [cocukdan] gecip, onlarin 
idaresini Allahii tealaya birakmak gerekir. 1/138. [Mektubat 
Tereemesi: 180.] 

• Zenanin [kadinlann] yabanci erkekle, nezaket ile ve 

-88- 



yumusak sesle konusmalanni Kur'an-i kerim men' buyur- 
musdur. 3/41. [Se'adet-i Ebediyye: 778.] 

• Zenan [kadinlar] gerek erkek, gerek kadindan olsun, 
ehlinden gayrileri icin, kendini siislemesi dogru degildir. 
3/41. [Se'adet-i Ebediyye: 778.] 

• Zenanin [kadinlann] zinetleri olan altin ve gumiis dahi, 
erkeklerin istifadesi icindir. 1/191. [Mektiibat Tercemesi: 227.] 

• Zindik, gayesi hakki iptal etmek olandir ki, ahkamin pek 
cogunda Hadis-i serifler soyleyip, ahkam-i islamiyyeyi bunlara 
[ya'ni soylediklerine] miinhasir kilmislardir. Kendi bilmedikle- 
rini dinden kabul etmezler. 2/55. [Kiyamet ve Ahiret: 182.] 

• Zevce Cennetde zevcinin yanindadir. 2/50. [Se'adet-i Ebe- 
diyye: 948.] 

• Zeyniiddin-i Taybadi, tarik-i ilmden [ilm yolundan] va- 
Sll olmusdur. 2/46. [Se'adet-i Ebediyye: 902.] 

• Zeyniiddin-i Taybadi, mevlana Nizameddin-i Hirevinin 
talebesi idi. Ahmed Namikinin ruhaniyyetinden feyz aldi. 
271 de vefat etdi. 2/46. 

• Ziver-i zenanda dahi [Kadinlann zineti icin de] zekat 
vermek lazimdir. 3/34. [Se'adet-i Ebediyye: 115.] 

-s- 

• Sabikun, temam Enbiya olup, eshabi ve hakiki varisle- 
ri de dahildir. 2/39. [Se'adet-i Ebediyye: 913.] 

• Sariklann [hirsizlann] buyiigii, nemazindan calandir. 
Ya'ni nemazin riiku' ve siicudunu temam eylemiyendir. Ha- 
dis-i serif. 3/41. [Se'adet-i Ebediyye: 778.] 

• Salike lazim olan, devam-i ziil [devamli alcalma] ve if- 
tikar [aleak goniilliiluk] ve inkisar [kinklik] ve tedarru' 
[kendini alcaltma, yalvarma] ve iltica' [siginma] ve kulluk 
vazifelerini yapici, ahkam-i islamiyyenin hududunu muhafa- 
za edici ve siinnet-i seniyyeye miitabe'at [uyucu], hayrli is- 
lerde niyyeti diizeltici, kalbini [batinim] temizleyici ve zahiri 

-89- 



teslim ve ayblarini ve giinahlarini goriicii ve Allahii tealanin 
intikamindan korkucu ve titrer olmakdir. Ve islerine ve niy- 
yetine dikkat etmesi ve ahval ve mevacide giivenmemesi la- 
zimdir. Dini kuvvetlendirmesine ve islamiyyeti yaymasina 
ve insanlan Allahii tealaya da'vet etmesine i'timad edip, 
bunlara giivenmemeli ki, bunlar kafir ve facirlerden de zu- 
hur eder. 1/171. [Mektubat Tercemesi: 212.] 

• Salik kendini, uyuz kopekden iistiin bilirse, bu biiyiikle- 
rin kemalatindan mahrumdur. 1/202. [Mektubat Tercemesi: 240.] 

• Salik, hallerini ve rii'yalanni tic giin icinde seyhine arz 
eylemese, Kiibreviyye tarikatinin bxiyxikleri ta'zir buyurur- 
lar. 1/122 [Mektubat Tercemesi: 169.] 

• Salikde hasil olan ahval [haller] pir ahvalinin aynidir ki, 
mir'at-i istidadinda [onun istidad aynasinda] zuhur eylemis- 
dir. 3/16. 

• Salik, yiiksek gayretli olmak gerekdir. [Cok yiiksekleri 
istemelidir.] Ve hie hasil olan hale bas egmeyip [doniip, bak- 
mayip], otelerin otesini istemelidir. iste boyle bir himmetin 
hasil olmasi, kendisinin bagh oldugu seyhinin tevecciihiine 
baghdir. Ve onun tevecciihii, kendisine uyan muridin ihlasi 
ve muhabbeti mikdanncadir. 1/285 [Mektubat Tercemesi: 415.] 

• Salike bir zulmet ve sikinti gelince, onun ilaci cenab-i 
Hakka iltica [siginma] ve tedarru' [yalvarma] ve niyaz ve si- 
kestelikdir [kinklikdir]. Kendi miirebbisine [yetisdiricisine] 
tevecciihii tamdir ki, bu devletin husuline [bu ni'metin ele 
gecmesine] sebeb olur. 1/218. [Mektubat Tercemesi: 264.] 

• Saliklere yolda hasil olan haller, mevacid ve bilgiler ve 
ma'rifetler asl maksaddan degildir. [Ozenilecek sey degildir- 
ler]. Belki evham ve hayaldirler ki, tarikat yolculan onunla 
terbiye olunurlar. Ciimlesinden gecip, siiluk ve cezbe maka- 
minin nihayeti olan, riza makamina varmak gerekdir. Tari- 
katin maksadi ve gayesi, riza makaminda hasil olan ihlasi ele 
gecirmekdir. 1/36. [Mektubat Tercemesi: 63.] 

• Salikler, bu yolun basinda da, sonunda da, hallerin tel- 

-90- 



vininden [envaindan] kurtulamaz. Telvinler kalbde ise, salik 
[erbab-i kulubjdan olur. Bunlara (ibniil vakt) de denir. Eger 
kalb telvinden kurtulmus, temkin makamina yetismis ise, 
haller, artik nefse gelir. Nefs de temkine ulasmis ise, kaliba 
[bedene] gelir. 1/175. [Mektubat Tercemesi: 217.] 

• Salikin, ash, esma'i ilahiden [ilahi ismlerden] bir ismdir. 
Ve salik onun zillidir. 3/118. 

• Salike feyzlerin gelmesi, Hayrulbeserin "aleyhissalatii 
vesselam" vasitasi ve onun perdesi [vasitasi] iledir. Hakiki 
salik, tarn tabf olmak sebebi ile ve belki sadece fadl ile haki- 
kat-i Muhammedi ile ittihad etdikde [birlesdikde] vasita or- 
tadan kalkar. Ciinki, vasita baska olmakdadir. ittihad [bir- 
lesme] olan mahalde mu'amele sirket uzeredir. 3/122. 

• Salik seyrinin derecesini hayalde canlandirdigi seklde 
anlar. [Hayaline gelenler ile anlar.] 3/119. 

• Salik, siiluk menzillerini gecdikden sonra, mebde-i 
te'ayyunii olan isme ulasir ve o ismde fani olur. 1/208. [Mek- 
tubat Tercemesi: 245.] 

• Saliklerin kemali baska-baska olup, kalbin selameti, ru- 
hun kurtulusu, sirrin siihudii, hafinin hayreti ve ahfanin bir- 
lesmesinden bir veya birkaci veya hepsi ile olur. Ve ismi ge- 
cen mertebelerin birisinde kemal hash oldukdan sonra, ya 
geri inilir veya o makamda kahnir. Birincileri, tekmil ve ir- 
sad ve daVet icin Hakdan halka rucu' makami ve ikincisi 
kendini gayb etme ve insanlardan uzlet [uzaklasma] maka- 
midir. 1/158. [Mektubat Tercemesi: 193.] 

• Salik-i kamil [kamil olan tesavvuf yolcusu], Allahu te- 
alanin zatina ayna olunca, sifat ve su'undan onda hie gorxin- 
mez [rxTyet edilmez]. 2/11. 

• Salik, Allahu siibhanehunun inayeti ile, hazret-i Hakka 
uruc etse [yiikselse], halis yokluk makamina inis de cok olur. 
Lakin, uruc vaktinde [yiikselme vaktinde] o makam kendini 
yok [helak olmus] bilmek makamidir ki cehl lazimdir. Sah- 
va niizulde [inisde] makam-i ilm ve ma'rifetdir. Bu inis ma- 

-91- 



kaminda, zil makaminin bulasikhklarindan aynlmis [uzak- 
lasmis] ve su'un ve Allahu tealamn zatina aid i'tibaratdan 
kurtulmus, sirf Allahu tealamn tecellisi ile miiserref olur. Ve 
bu tecelliden once hasil olan her tecelliyi, arif her ne kadar 
esma ve sifat ve su'unat ve i'tibarat diisunmeksizin oldugunu 
bilir ve tecelli-i zati sayarsa da, zillerin, ismlerin, sifat, su'un 
ve i'tibaratdan bir perde arkasindadir. 3/79. 

• Salik-i meczub, ya'ni cezbesi siiluke tekaddiim etme- 
mis [once siiluk yapmis, sonra cezbelenmis] olan pirler de, 
nakislari fena ve bekaya ulasdinrlar. 1/292. [Mektubat Terce- 
mesi: 462.] 

• Siibhani ve enel-Hak gibi ekabir kelamlan [buyxiklerin 
sozleri] Isanin [onlann] orta hallerine haml olunmak [yolda 
iken, ilerleme zemamndaki hallerine aid oldugunu anlamah- 
dir ki] ve onlann kemalleri bu sozlerinden sonradir diye 
ta'bir lazimdir. 3/75. 

• "Siibhanallahi ve bi hamdihi", Cenab-i Hakki sirk ve 
naksdan tenzih ve ni'metlerine siikr etmekdir. Hergxin ve ge- 
ce yiiz kerre okumahdir. 3/17. [Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• "Sabekat rahmetf ala gadabi" (Rahmetim gadabimi as- 
misdir) Hadis-i kudsisindeki gadabdan murad, mii'minlerin 
giinahkarlanna karsi olan gadab sifatimi asmisdir, demekdir. 
Miisriklere karsi olan zatin gadabini asar demek degildir. 
1/266. [Mektubat Tercemesi: 350.] 

• Sultana secde etmek caiz ise de, terk etmelidir. 2/92. 
[Se'adet-i Ebediyye: 749.] 

• Secdeye diz ve el koydukda, once sagini koyalar. 1/266. 
[Mektubat Tercemesi: 350.] 

• "Secde, Hudadan gayriye caiz olsaydi, zevcine secdeyi, 
zevceye emr ederdim." Hadis-i serif. 2/92. [Se'adet-i Ebediyye: 
749.] 

• Sihr, muslimandan vxicuda gelmez. [Mxisliman sihr yap- 
maz.] Iman ondan aynldigi zeman sihr tehakkuk eder. 3/41. 
[Se'adet-i Ebediyye: 778.] 

-92- 



• Sihr, kat'i haramdir. Ve sihr yapan kiifrde kuvvetlidir. 
Sihr yapicilikdan sedid kiifr yokdur. 3/41. [Se'adet-i Ebediyye: 
778.] 

• Sirayet-i maraz [hastahgin gecisi] muhakkak degildir. 
3/41. [Se'adet-i Ebediyye: 778.] 

• Se'adet, omrii uzun ve ameli de cok olan kimsenindir. 
1/89. [Mektubat Tercemesi: 138.] 

• Se'adet-i ma'nevi [ma'nevi se'adet] kalbin Hakdan gay- 
riden [mahluka baghlikdan] halas olmasidir [kurtulmasidir]. 
1/49. [Mektubat Tercemesi: 85.] 

• Se'adetin sermayesi, siinnete [ahkam-i islamiyyeye] ta- 
bi' olmakdir. 1/74. [Mektubat Tercemesi: 119.] 

• Se'adet-i insan [insanin se'adeti] ve felah ve halasi tema- 
men Allahii tealanin zikrindedir. 1/190. [Mektubat Tercemesi: 226.] 

• Sekrden once olan sahv [uyamklik] avamin hali olup, 
sekrden sonra olan sahv, secilmislerin [buyiiklerin] makami- 
dir. 3/49. 

• Sekr, tesavvuf yolunda olur. Nihayetin nihayetine kavus- 
mak hep uyamklik halindedir. 1/84. [Mektubat Tercemesi: 134.] 

• Son nefesin selameti icin fatiha okumayi unutmayalar. 
3/103. 

• Siiluk, seyr-i ilallah ve seyr-i afaki ayni ma'nayadir. 
3/100. 

• Siiluk, seyr-i afakiden ibaretdir. Cezbe, seyr-i enfiisidir. 
3/100. 

• Siiluk, ahkam-i islamiyyeye uymakdan, ya'ni tevbe, 
ziihd ve gayn emrleri yapmakdan ibaretdir. 3/122. 

• Siiluk, tarikatin levazimindandir. [Liizumlu seylerin- 
dendir.] 3/107. 

• Siilukda inabet [teslim olmak] talib tarafindandir. Vasi- 
ta elbette lazimdir. Baska care yokdur. 1/117. [Mektubat Terce- 
mesi: 166.] 

-93- 



• Siiluk, toplu bilgiyi yaymak ve delil ile anlasilani kalb 
ile anlamakdir. Sah-i Naksibend. 1/30. [Mektubat Tercemesi: 49.] 

• Siilukde ba'zi miibtedi'lerin gevsekligi ve ilaci. 1/145. 
[Mektubat Tercemesi: 184.] 

• Siilukun nihayeti, seyr-i ilallahdir ki, fena-i mutlak 
ta'bir olunmusdur. Ondan sonra, makam-i cezbeye donmek- 
dir ki, seyr-i fillah ve bekabillah ta'bir eylemislerdir. 1/290. 
[Mektubat Tercemesi: 447.] 

• Sxiluk esnasinda, sekr vakti ve galebe-i hal vasitasiyle, 
Ehl-i sxinnet i'tikadimn hilafi [uygun olmiyan] zuhtir eder. 
Lakin saliki o makamdan gecirip, isin sonuna ulasdinrlarsa, 
o muhalefet yok olur, gayb olur. Yoksa, o muhalefet iizere 
kalir. Amma, iimmiddir ki, onu o muhalefet sebebi ile hesa- 
ba cekmezler. Zira onun hiikmu, hata eden miictehidin hxik- 
mu gibidir. 1/289. [Mektubat Tercemesi: 442.] 

• Siiluk bir kac nev'dir. Ba'zisi icin siiluk cezbeden once- 
dir. Ba'zilannda, cezbe siilukden oncedir. Bir cema'at i<pin 
dahi, siiluk konaklanni gecerken cezbe hasil olur. Bir taife 
ise, siiluk konaklanni gecer, fekat cezbeye ulasamazlar. Cez- 
benin once hasil olmasi mahbublar ve muradlar icindir. 
1/290. [Mektubat Tercemesi: 447.] 

• Siiluksuz cezbe yokdur. [Cezbe icin siiluk lazimdir.] 
Miimkin degildir. Cezbenin once olmasi efdaldir ki, siiluk 
cezbenin hizmetcisi olmusdur. Cezbenin te'hir edilmesinde, 
siiluk cezbenin yardimcisidir. [Onunla saglamr.] Ve siiluk 
devleti ile ona cezbe miiyesser olmusdur. 3/118. 

• Siiluku temamlamiyan meczublar, siiluksuz ve nefsini 
tezkiye etmeksizin, kalb makamindan gecip, kalbin sahibine 
varamazlar. 1/287. [Mektubat Tercemesi: 426.] 

• Sima', raks ve sayha [bagirma] ve rzdirab ve bunlann 
emsali, bu nev' goriinen isler, haller ve goriinen zevkler, go- 
riinen haller, batindaki hallere nisbet ile, bilinenin bilinmiye- 
ne nisbeti hiikmiindedir. 2/43. 

• Sima' ve raks, lehv ve la'ba dahildir. 1/266. [Mektubat Ter- 

-94- 



cemesi: 350.] 

• Sima', raks ve zikr-i cehri, tarikatde sonradan ihdas 
edilmis bid'atdir. 1/286. [Mektubat Tercemesi: 420.] 

• Sima' ve vecd, bir cema'at icin [ibniil-vakt olanlar icin] 
faide verebilir. Onlar ibniil-vaktdirler. Tecelliyat-i sifatiye 
makaminda, bir sifatdan bir sifata gecerler. Bir zeman kabz- 
da, bir zeman bastdadirlar. Erbab-i kulubdurlar. Halbuki, 
zatin tecellisine kavusanlar, kalb makamindan kurtulup, kal- 
bin sahibine ulasmislardir. Bunlar sima' ve vecde muhtac de- 
gildirler. 1/285. [Mektubat Tercemesi: 415.] 

• Sem' ve basann sima' ve ru'yetde hie medhali yokdur. 
[Goz ve kulak mahluk, gormek ve isitmek de mahlukdur.] 
Goz ve kulak, gormekde ve isitmekde rol oynamaz. Allahxi 
teala gozii ve kulagi yaratdigi gibi, gormegi ve isitmegi de ya- 
ratmisdir. 1/18. 

• Siinneti ihya ederken dikkat lazimdir ki, fitnenin uyan- 
masina sebeb olmiya. Bir iyilik, bircok kotiiliigun cikmasina 
sebeb olmiya. 3/105. [Se'adet-i Ebediyye: 397.] 

• Siinnete uymak sebebi ile, gtin ortasinda bir mikdar 
uyumak, siinnete uymadan gece boyunca ibadetden efdaldir. 
1/114. [Mektubat Tercemesi: 164.] 

• Siinnet ile bid'at arasinda siibheli olan bir isin terki cok 
iyidir. Ya'ni bid'atin terki efdaldir. 1/313. [Mektubat Tercemesi: 
502.] 

• Siinnet ile bid'at birbirinin ziddidir. Birinin ihyasi, dige- 
rinin olmesini gerekdirir. [Ortadan kaldinr.] 2/23. [Se'adet-i 
Ebediyye: 775.] 

• Sofistaiyye mezhebi, masivayi [alemi] Hak tealamn ya- 
ratmasi ile bilmezler. Alemi evham ve hayal bilirler. 3/97, 
1/125, 1/287. [Mektubat Tercemesi: 170, 426.] 

• Seyr ve sulukdan maksad, tezkiye-i nefs-i emmaredir. 
1/35 [Mektubat Tercemesi: 62.] 

• Seyr ve sulukdan maksad, ihlasi ele gecirmekdir ki, is- 

-95- 



lamiyyetin iiciincii kismidir. 1/40. [Mektubat Tercemesi: 68.] 

• Seyr-i afaki, seyr-i ilallah olup, siiluk ta'bir ederler. 
2/42. [Se'adet-i Ebediyye: 933.] 

• Seyr-i afakinin hasih [ash, neticesi] odur ki, salik, vasf- 
larinin degismesini ve ahlakinin degismesini alem-i misal ay- 
nalannda miisahede eder [seyr eder]. Salik aslinda kendi 
nefsinde seyr eder. Lakin kendi hallerini, kendi disinda olan 
alem-i misalde miisahede edip, giiya afakda seyr eylemis 
olur. Seyr-i afaki seyr-i ilallahdir. 2/42. [Se'adet-i Ebediyye: 933.] 

• Seyr-i ilallah temam oldukdan sonra, salik hakikati olan 
ismin zilline ve sonra da ashna vasil olur ki, istfdadinin son 
derecesidir. 3/102. 

• Seyr-i ilallah fena, seyr-i fillah bekadir. 2/50. [Se'Met-i 
Ebediyye: 948.] 

• Seyr-i ilallahdan sonra seyr-i fillah baslar ki, is cezb ile- 
dir [cekilme iledir]. 2/42. [Se'adet-i Ebediyye: 933.] 

• Seyr-i enfiisi fena-i etem [tarn fena] ve beka-yi ekmel- 
den [olgun bekadan] sonradir. 1/30. [Mektubat Tercemesi: 49.] 

• Seyr-i enfiisi, seyr-i fillah olup, siilukdan sonra olan cez- 
be bu seyrdedir. Bu seyre onun icin enfiisi derler ki, enfiis, 
zillere ve ismlerin zillerinin akslerine ayna olmusdur. Yoksa 
salikin seyri nefsinde oldugu icin, enfiisi demezler. 2/42. 
[Se'adet-i Ebediyye: 933.] 

• Seyr-i enfiiside salik, Allahii tealamn ahlaki ile ahlak- 
landigindan, seyr-i fillah denir. 2/42. [Se'adet-i Ebediyye: 933.] 

• Seyr-i enfiisi, zaruri olup, seyr-i afaki onun zimmnda 
[onunla birlikde] miiyesser olur. 2/42. [Se'adet-i Ebediyye: 933.] 

• Seyr-i afaki, rii'ya gibi isti'dada alametdir. Seyr-i enfiisi 
lazimdir. 2/42. [Se'adet-i Ebediyye: 933.] 

• Seyr-i afaki ile baska seylere olan baghhkdan, seyr-i 
enfiisi ile, kendine diiskiin olmakdan kurtulunur. 2/42. 
[Se'adet-i Ebediyye: 933.] 

-96- 



• Seyr-i enfiisi ve seyr-i afaki, vilayetin riiknleridir ki, iki- 
si hasil olmadikca, vilayet tasawur edilemez. 2/50. [Se'Met-i 
Ebediyye: 948.] 

• Seyr-i afaki ve seyr-i enfiisi, ilmiil-yakin dairesinden di- 
sanya cikamaz. 2/57. 

• Seyr-i afaki ve seyr-i enfiisi nihayete ulasdikda, siiluk ve 
cezbe isi temam olur. 2/42. [Se'adet-i Ebediyye: 933.] 

• Seyr-i ilallahi ve seyr-i fillahi gecdikden sonra, ancak 
zulmani perdeler fark edilmis [aradan kaldinlmis] olur. 2/42. 
[Se'adet-i Ebediyye: 933.] 

• Seyr-i fillahdan sonra, yiikselme hash olursa, ismlerin 
ve sifatlann ve su'unatin ash olan bir daire ve sonra bunun 
ash ikinci bir daire, nihayet bunun ash bir kavs aciga cikar. 
Bu tic asl zat-i tealamn zatinda degildir. [Zati bunlardan mii- 
nezzehdir.] Bu tie ashn tarn hasil olmasi nefs-i mutmainneye 
mahsusdur. 2/91. 

• Seyr ve siilukda her ne ki goriiliir ve isitilirse, i'tibar 
edilmemesi lazimdir. Eger, bu, coklukda birligi gormek olsa 
da, kiymet vermemeli, yok etmelidir. Cunki o vahdet hicbir 
coklukda bulunmaz. Goriinen vahdetin kendi degil, benzeri- 
dir. 1/240. [Mektubat Tercemesi: 299.] 

• Seyr ve slilukde tarn ifade, bu ayet-i kerimedir. "Sizin 
yanmizdaki tiikenir. Allah indindeki bakidir." Seyr ve siiluk 
ilmde hareketden ibaretdir ki, nasil oldugundan bahs et- 
mekdir. Bu mahalde hareketin yeri yokdur. Ve seyr-i ilallah 
ilmin hareketinden ibaretdir ki, asagi ilmden, yiiksek ilme 
gidip, gecip, o yiicelikden baska bir yiicelige vanr. Ta mum- 
kinler ilminin temamini gecmek ve ciimlesini gecdikden 
sonra vacib-i tealaya aid ilmlere ulasihr ki, buna da fena de- 
nir. Seyr-i fillah demek, Allahii tealamn ismleri, sifatlan, 
sii'un ve i'tibarati ve takdisati ve tenzihati mertebelerinde 
ilmin ilerlemesi demekdir. Boylece anlatilamiyan, isaretle 
bildirilemiyen ve ism verilemiyen ve birseye benzetilemi- 
yen, kimsenin bilemedigi, anhyamadigi mertebeye varihr. 
Bu seyre, Beka denir. Uciincii seyre, Seyr-i anillahi billah 

_ 97 _ Kiymetsiz Yazilar - F:7 



denir. Bu da ilmin hareketinden ibaretdir ki, yiiksek bilgi- 
lerden asagi bilgilere inilir. Boylece mahluklan bilmege ka- 
dar inilir. Biitiin viicub mertebelerinin bilgileri unutulur. 
Bundan sonra, dordiincii seyr baslar ki, buna seyr-i esya de- 
nir. Birinci seyrde unutulmus olan esyanin biitiin bilgileri, 
simdi yavas yavas ele gecer. Bu dordiincii seyr, birinci sey- 
rin, iiciincii seyr de, ikinci seyrin karsiligidir. 1/144. [Mektu- 
bat Tercemesi: 183.] 

• Seyr-i ilallah ile seyr-i fillah, vilayeti ele gecirmek icin- 
dir ki, fena ve bekadan ibaretdir. Seyr-i anillah-i billah ve 
seyr-i der esya [iiciincii ve dordiincii seyrler] da'vet makami- 
m elde etmek icin olup, Enbiya ve Murselfne mahsusdur. Ve 
bunlann tabi' olanlannin da nasibi vardir. 1/144. [Mektubat 
Tercemesi: 183.] 

• Seyr ve siiluk, [erbabi sona varanlar indinde] Hak siib- 
hanehunun ihata ve sereyan, kurb ve ma'iyyeti ilmi olup, 
ehl-i siinnetin reylerine uygundur. 1/287. [Mektubat Tercemesi: 
426.] 

• Seyr ve siilukde, nihayetin nihayeti olan mertebelerden 
sonra, bir mertebe zuhur eder ki, o yerde [mertebede] zerre 
kadar siiluk yapilsa, imkan dairesinin kat-kat fazlasi gidilmis 
olur. 2/41. 

-s- 

• $akir [siikr eden] ve mu'min olanlara Allahii teala azab 
etmez. 1/70. [Mektubat Tercemesi: 108.] 

• $an-iil-hayat, cemf sii'unatin akdemi [en evveli]dir. 
Ondan sonra saniil-ilmdir ki, ona tabi'dir. 3/88. 

• San-iil-ilm, biitiin sii'unlari topluca ve etraflica icinde 
bulundurur. [Hayat samndan sonra]. 1/287. [Mektubat Terceme- 
si: 426.] 

• $an-ul-ilmin, sifat-i zaideden olan ilm ile hie munasebe- 
ti yokdur. 3/73. 

-98- 



• Sah-i Naksibend, Ya'kub-i Cerhiye ta'lime izn verdigi 
halde, benden sonra Alauddinin hizmetinde ol demisdir. 
1/119. [Mektubat Tercemesi: 167.] 

• Sah-i Naksibend "kuddise sirruh" buyurmuslardir ki, 
Mina pazannda bir tacir, elli bin altinlik esya satiyordu. Bir 
an Hakki unutmuyordu. 1/33. [Mektubat Tercemesi: 58.] 

• Sah-i Naksibend buyurdular ki, bizim tankimiz sohbet- 
dir. 3/69. 

• SiTunat ile sifat arasinda kabiliyyetler vardir ki, bunlar 
hem sii'unlara, hem sifatlara benzerler. 1/287. [Mektubat Terce- 
mesi: 426.] 

• Su'unat-i ilahi zat-i ilahiye baghdir. [Onunla alakahdir.] 
Masiva ile alakah olmakdan uzakdir. Sifat-i ilahinin te'alluku 
masivaya maksurdur. [ilahi sifatlar masivaya tealluk eder.] 3/73. 

• Sii'unlar ile sifatlar arasinda fark cok incedir. Bu farki 
kimse bildirmemisdir. (Bu farkdan bir kulun konusmasi 
ma'lum degildir.) 1/287. [Mektubat Tercemesi: 426.] 

• Secere-i Musadan mesmu' olan kelam, kelamullahdir. 
[Musa aleyhisselamin Tur daginda agac tarafindan isitdigi 
kelam, kelamullahdir]. inkar eden kafirdir. 3/20. 

• Sirb-i ziiyut-i tayyibe [halal olan nebatlardan cikan su- 
lan] ya'ni karanfil, tarcin, cay ve saireden elde edilen, her 
durlu serbeti icmek yasak edilmemisdir. 1/191. [Mektubat Ter- 
cemesi: 227.] 

• Serh-i sadr, zatin tecellisi zemamnda, nefsin itminanm- 
da hasil olur ki, adi gecen bu kemalat, ism-i zahire te'alluk 
eder [baghdir]. ism-i batina uygun olan kemalat, ortulmesi 
lazim olan kemalatdir. Bu iki ismin kemalati temamen hasil 
oldukda, kudsi aleme ucmak ve nihayetsiz yiikselmeler olur. 
1/260. [Mektubat Tercemesi: 326.] 

• (Serh-i lemeat) kitabi Mevlana Cami'nin olup, burada 
tecelli-i zatinin nihayetsiz oldugu acikca yazihdir. 1/277. 
[Mektubat Tercemesi: 407.] 

• Sirkin ma'nasi. 3/41. [Se'adet-i Ebediyye: 778.] 

-99- 



• Sirk, Allahii tealadan baska seye ibadet etmege tutul- 
makdir. Eger, Allahii tealamn varhgini kabiil etse de. 3/3. 
[Se'adet-i Ebediyye: 906.] 

• Sirk oyle bir kiifrdiir ki, mutlak kiifriin aslidir. islamiy- 
yet hiikmlerini inkar kiifrdiir. 3/3. [Se'adet-i Ebediyye: 906.] 

• Sirk, ibadetde ortaklikdir. Eger bir maksudun ele gec- 
mesinde, islamiyyetin bagindan boynunu kurtanp [islamiy- 
yetin sinmni asip], onun hasil olmasinda, islamiyyetin hudu- 
duna tecaviiz olunursa, o sey ma'bud ve ilah olur. Ve eger o 
maksud boyle olmayip, onun ele gecmesinde, islamiyyetin 
yasakladigi seyler islenmezse, o maksud, dim bir yasak ol- 
maz. O seye tabfi meylden ziyade maksud olmamisdir. Ta- 
bfi ve yaratilisa uygun bir meyldir ki, insanlik ve beseri ozel- 
liklerdendir, amma, hirs, arzu ve acele istek ve taleb gibi re- 
zil haller meydana gelmemisdir. 3/3. [Se'adet-i Ebediyye: 906.] 

• Islamiyyet lazimdir. 3/17. [Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Din-i Muhammediyyeye "sallallahii aleyhi ve sellem" 
[Muhammed aleyhisselamin dinine] ihtiyac yok zan etmek 
kiifrdiir. 3/118. 

• Hicbir kimse, hicbir vaktde ahkam-i islamiyyeye uy- 
makdan kurtulamaz. 1/276. [Mektubat Tercemesi: 403.] 

• Islamiyyete kil ucu kadar muhalefet mevcud ise, ahval 
ve mevacid dahi zuhur eylese [haller, kerametler meydana 
gelse] istidracdir. 2/87. [Se'adet-i Ebediyye: 288.] 

• islamiyyetin teklifatinda kemal-i yiisr ve gayet-i siihulet 
vardir. 3/53. 

• islamiyyete inanmiyan kimse, sekerin tadina inanmiyan, 
safrasi bozuk hastaya benzer. Kalb hastahgi var iken olan iman, 
imanin suretidir. Nefs-i emmare kiifriinii bildirmekdedir. Seke- 
rin tadh olmasina inanmasi icin, seker hastasinm tedavisi icab 
eder. Nefsin tedavisinden, ya'ni tezkiye ve itminamndan sonra, 
hakiki iman hasil olur. 1/46. [Mektubat Tercemesi: 79.] 

• Muhammed aleyhisselamin dinini tasdik, gecmis biitiin 
dinleri tasdik demekdir. 2/55. [Kiyamet ve Ahiret: 182.] 

-100- 



• Ahkam-i islamiyyenin aksine sozler ve isler insani fela- 
kete SUriikler. 1/240. [Mektubat Tercemesi: 299.] 

• islamiyyetin bir mes'elesini [bilgisini] yaymak, Allah 
yolunda haziheler hare ederek fakirleri doyurmakdan daha 
sevabdir. 1/48. [Mektubat Tercemesi: 84.] 

• Muhammed aleyhisselamin dini kiyamete kadar baki- 
dir. 2/67. [Se'adet-i Ebediyye: 54.] 

• islamiyyete uymak, nefsin isteklerini birakmak ve kal- 
bi karartanlan [zulmetleri] def etmek demekdir. 1/42. [Mek- 
tubat Tercemesi: 71.] 

• Islamiyyete uygun olarak, dunya nfmetlerinden faide- 
lenilebilir [yinebilir], halaldir. Yoksa iizeri seker kaplanmis 
zehr hukmiindedir ki, aklsizi onun ile aldatirlar. Diinyamn 
aldatici lezzetleri, islamiyyetin emrlerinin ve nehylerinin aci- 
hgi [ilaci] ile telafi eylemelidir [giderilmelidir]. 3/54. [Se'adet-i 
Ebediyye: 425.] 

• Islamiyyet olmasa, herkes kendi istedigini yapsa, orta- 
lik kansir, diizen bozulur, neticesi fesad olan hal zuhur eder. 
Giiclii olanlar, baskasimn canina ve malina saldinp, hem 
kendini, hem de onlan felakete siiriikler. 1/266. [Mektubat Ter- 
cemesi: 350.] 

• Ahkam-i islamiyye ile miikellef olan, dil, bxitxin organlar 
ve kalbdir. Diger latifeler miikellef degildir. 1/172. [Mektubat 
Tercemesi: 213.] 

• Islamiyyete uygun olan riyazet ve mucahede, nefs-i em- 
mareyi tahrib eder. 1/221. [Mektubat Tercemesi: 269.] 

• islamiyyete uygun olmiyan riyazetler ve miicahedeler 
hor ve hakirdirler [faidesi yokdur]. Eger birkacinin faidesi 
olur ise de, yalniz diinyada faide hasil eder [az bir faidesi var- 
dir]. 1/206. [Mektubat Tercemesi: 243.] 

• islamiyyetin emriyle olan, bayramin birinci giinii yiyip- 
icmek, islamiyyete uymaksizin, senelerce oruc tutmakdan 
daha faidelidir. 1/114. [Mektubat Tercemesi: 164.] 

-101- 



• Ahkam-i islamiyyeye uygun olan ameli, Allahu teala se- 
ver. Uygun olmiyani sevmez. 1/114. [Mektubat Tercemesi: 164.] 

• Ahkam-i islamiyyeye uymanin kemali, ilm, amel ve ih- 
lasa baglldir. 2/42. [Se'adet-i Ebediyye: 933.] 

• islamiyyetin hakikati ve sureti vardir. islamiyyetin su- 
retinde, iman ve hiikmleri yerine getirmek ile beraber, nefs 
isyan halindedir. Nefs itminan makamina vasil olunca, isla- 
miyyetin hakikati miiyesser olur. 2/54. 

• Islamiyyete uygun olan her amel, zikr demekdir. 2/30. 

• islamiyyetin, gerek red ve gerek kabul ile hukm eyle- 
medigi bilgiler liizumsuzdur. insanlara liizumsuz seyleri yap- 
mak emr olunmadi. 1/107. [Mektubat Tercemesi: 157.] 

• Islamiyyet, zahir ve hakikat-i islam [islamiyyetin haki- 
kati] olarak iki kismdir. Ulema-i rasihin her kisma vakifdir. 
1/276. [Mektubat Tercemesi: 403.] 

• Islamiyyet, tarikat ve hakikatden maksad, nefsin tezki- 
yesi ve kalbin tasfiyesidir. 1/91. [Mektubat Tercemesi: 139.] 

• islamiyyetin iki ciiz'i vardir. [iki kismdir.] i'tikadi olan 
iisul-i dindir. Ameli olan fiiru-i dindir. 3/17. [Se'adet-i Ebediyye: 
102.] 

• Ahkam-i islamiyye, Allahu tealamn emrleri ve yasakla- 
n demekdir. Kotuliiklerin yapilmasim yasak eder. 1/41. 
[Mektubat Tercemesi: 69.] 

• islamiyyet, masivamn ubudiyyete hie hakki olmadigini 
bildirir ki, bu tahakkuk etmedikce [Allahu tealadan baskasi- 
nin ibadete hakki olmadigina inanmadikca], sirkden kurtu- 
lunmaz. 3/3. [Se'adet-i Ebediyye: 906.] 

• islamiyyet, bozuk adetleri [ve cirkin modalan] ve nefs-i 
emmarenin benlik ve izzet-i nefs cilginliklanni onlemek icin 
gonderilmisdir. 3/17. [Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• islamiyyet, nefs-i emmarenin islah edilmesi icin gonde- 
rilmisdir. 3/118. 

-102- 



• islamiyyetin da'veti tenzih-i sirf iledir. [Allahii tealayi 
tarn tenzih icindir]. 3/32. 

• Islam dininin revac bulmasi, sultanlann alaka goster- 
melerine baglidir. 2/92. [Se'adet-i Ebediyye: 749.] 

• Si'r okumak ve hikaye anlatmak, [ve spor maclanni 
seyr etmek] bosuna vakt gecirmekdir. Kalbin temizligine ca- 
lismak ve susmak lazimdir. 1/176. [Mektubat Tercemesi: 217.] 

• Sifa ve diger ihtiyaclar icin, izn ile okumak lazimdir. 2/36. 

• Sefa'at-i Kur'an [Kur'an-i kerimin sefa'ati] biitiin se- 
fa'atlerin ustiindedir. 3/100. 

• Siikr-ii mun'im [ni'metleri gonderene siikr] aklen va- 
Cibdir. 3/23. [Faideli Bilgiler: 454.] 

• Siikr, ni'metin artmasina sebebdir. 3/17. [Se'adet-i Ebediy- 
ye: 102.] 

• Semsin [giinesin] batidan dogmasi, kiyamet alametidir. 
Hakdir. 2/67. [Se'adet-i Ebediyye: 54.] 

• Sevahik-i cibal [Dagda yasayip, dini isitmiyenler] ki put- 
lara taparlar. Cermet ve Cehennemde ebedi kalmayip, ahiret- 
de diriltilip, haklan alimp-verildikden sonra, miikellef olmiyan 
hayvanlar gibi, yok edilirler. 1/259. [Mektubat Tercemesi: 323.] 

• Siihedamn [sehidlerin] kefenleri kendi elbiseleridir. 
2/16. [Se'adet-i Ebediyye: 1034.] 

• Siihedanin [sehidlerin] yikanmaga [gasl edilmege] ihti- 
yaclan yokdur. Ve sehidlere cenaze nemazi kilinmasi emr 
edilmemisdir. Kur'an-i kerimde buyurulmusdur ki: "Siihe- 
dayi siz olii zan etmeyiniz. Diridirler." 3/123. [Se'adet-i Ebediy- 
ye: 919.] 

• Sehidlik niyyete baglidir. 2/69. [Se'adet-i Ebediyye: 289.] 

• Sohret afetdir. 1/313. [Mektubat Tercemesi: 502.] 

• Siihud ve miisahede kelimeleri zat-i ilahiye kavusanlar 
icin soylenir. Sifatlann mertebesinde hasil olan hallere mii- 
kasefe, kesf denir. Bunlar erbab-i kulubdur. 1/118. [Mektubat 

-103- 



Tercemesi: 166.] 

• Suhud ve miisahede zillerde olur. 1/118. [Mektubat Terce- 
mesi: 166.] 

• Siihud-l hak. 1/290. [Mektubat Tercemesi: 447.] 

• Suhud-i hak, sxilukun nihayetinde hasil olan mutlak fe- 
nadan once olamaz. Buna suhud denilmesi, kelime bulun- 
madigi icindir. Ve yoksa, bilinenden bilinmiyene yol yokdur. 
1/287. [Mektubat Tercemesi: 426.] 

• Suhud, ma'rifet ve hayret, salikin kendisindedir. Disan- 
dan degildir. 1/30. [Mektubat Tercemesi: 49.] 

• Sxihud vilayetde olur. Rxi'yet nxibxivvetde olur. 1/260. 
[Mektubat Tercemesi: 326.] 

• Suhud, Allahu tealaya kavusmak [gormek] ma'nasina 
kullanilmisdir ki, bu devlet [ni'met] diinyada batina [kalbe] 
mahsusdur. Kamil kimsenin kalbi [batini] Allahu tealaya te- 
vecciih etmis olup, zahiri, ehl-ii i'yalin [coluk-cocugun] isle- 
rinde olur. 2/77. 

• $uhud-i tenzihi matlubdur. [Tenzih edilen sxihud isteni- 
lir.] Kesretin siihudii lezzet verirse de, i'tiban yokdur. [$iihu- 
diin mahluklar ile alakasi olmamahdir.]. 1/174. [Mektubat Ter- 
cemesi: 216.] 

• Sehvet manfalan ve nefsin gadabimn istilasi mevcud 
iken, islamiyyetin emri iizere amel etmek, bu vaktin gayri- 
sinde yapilan amelden kat-kat iistiin ve kiymetlidir. Zira, 
zahmet sebebi ve mihnet sebebi ile olan mani'ler, onun sani- 
m goklere Cikanr. 3/35. [Se'adet-i Ebediyye: 116.] 

• Sey, ziddiyle anlasihr. Hayra ser, kemale naks aynadir. 

3/58. ' 

• Sey'in kendisi ile ilmdeki sureti arasinda fark vardir. 
Ilmdeki suret, sey'in benzeri ve misalinden gayri degildir. 
[Televizyondaki sekller ve ho-parlordeki sesler de, bunlann 
kendileri degildir.] 3/100. 

-104- 



• Seyhlik ve halki Hak celle ve a'laya da'vet makami icin, 
halleri, makamlan, miisahedeleri ve tecellileri ve kesfleri ve 
ilhamlan ve rii'ya ta'birlerini bilmek lazimdir. [Sahte tarikat- 
Cllar, boyle anlasilir] 1/224. [Mektubat Tercemesi: 276.] 

• Seyh-xil-islam lakabiyla meshur olan Abdullah-il-Ensa- 
rinin, "Menazilis-sayinn" kitabinda buyuruyor ki: Ma'rifet 
ehlinin firaseti, taliblerin isti'dadim anlamak, riyazet ehlinin 
firaseti ise, mahlukata aid gizli seyleri bilmekdir. 2/92. 
[Se'adet-i Ebediyye: 749.] 

• Seyh Ibni Hacer buyuruyor ki: All ile Mu'aviye "radi- 
yallahii anhuma"nm aynliklan ictihad ile idi. 1/251. [Mektubat 
Tercemesi: 308.] 

• Seyh ibni Sekinenin bir miiridi gusl icin Bagdadda Dic- 
leye girip, Misrda Nilden cikdi. Ve Misrda evlenip, evladlari 
olup, yedi sene sonra Nil'e girip, Dicleden cikdi. Ve elbisesi- 
ni terk eyledigi yerde buldu. Elbisesini giyip, evine geldi. Ha- 
muli, (musafirler icin hazirlanmasini tenbih eyledigin yemek 
hazirdir) dedi. Birkac senelik isin bir anda hasil olmasi, sek- 
len miimkin degildir ki, zeman uzamasi kabilindendir. Bu hi- 
kayenin rii'ya kabilinden olmasi muhtemeldir. [Bu hikaye- 
nin giic gelen yeri, yillarca yapilacak seylerin bir anda yapil- 
masi degildir. Giic olan yeri, Bagdadda bir an olan kisa ze- 
man, Misrda yedi sene uzamakdadir. Onun icin bir rii'ya ola- 
bilir.] 1/210. [Mektubat Tercemesi: 251.] 

• Seyh Abdiilkebir-i Yemeninin ilm-i ilahi hakkindaki 
kelaminin afv olunacak tarafi yokdur. 1/100. [Mektubat Terce- 
mesi: 151.] 

• $eyhaynin [Ebu Bekr ve Omer "radryallahu anhii- 
ma"nm] ustiinliikleri, sahabe ve tabi'inin icma'lan ile sabit 
olmusdur. 3/24. [Hak Sozun Vesikalan: 265.] 

• $eytan, insani, farzlan yapmakdan alakoyup, [sonraya 
birakdmp], nafileler ile mesgul eder. 3/17. [Se'adet-i Ebediyye: 
102.] 

• $eytan, Resulullahin "sallallahu teala aleyhi ve sellem" 

-105- 



suretine giremez. Fekat, hakiki olmiyan bir suretde Peygam- 
berim diyebilir. 1/273. [Mektubat Tercemesi: 398.] 

• Seytan, insanin viicudunda ve damarlannda kan gibi 
dolasir. 2/32. [Se'adet-i Ebediyye: 427.] 

• Seytan, kotiilukleri, iyilik seklinde gosterip, insanlan al- 
datir. 1/224. [Mektubat Tercemesi: 276.] 

• Seytan, "Allahii teala rahimdir, afv eder" diyerek ve 
Allahu tealanin afvini behane edip, giinaha siiriikler. Halbu- 
ki, kiyamet giiniinde, diismanlari rahmetden mahrum eder- 
ler. Rahmet, ahiretde, ehl-i islamin ebranna [iyilik yapanla- 
rina] mahsusdur. 1/96. [Mektubat Tercemesi: 143.] 

• Sfiler, hariciler ve mu'tezile, Resulullahin "sallallahii 
aleyhi ve sellem" Eshabim kotiiledikleri icin, kurtuluslan 
miimkin degildir. 1/80. [Mektubat Tercemesi: 127, Eshab-i Kiram: 263.] 

-s- 

• Sa'im-i Ramezana [Ramezanda oruclu olana] iftar ve- 
ren muslimanin giinahlan magfiret ve Cehennemden azad 
olur. 1/45. [Mektubat Tercemesi: 77.] 

• Sahib-i Avarif [Avarif kitabimn sahibi], sahv ehlinin ka- 
millerindendir. Kitabinda o kadar sekr ile ilgili ma'rifet var- 
dir ki, serh olunamaz. 3/118. 

• Sahib-i Avarif imam-i Sxihreverdinin, "Limen kane le- 
hxi kalbiin, ayetini tefsiri. [Bu suredeki nasihatler, idrak sahi- 
bi kalbi olan icindir. Kaf Suresi 37. A.] 3/119. 

• Sahib-i Avarif. 2/92. [Se'adet-i Ebediyye: 749.] 

• Sahib-i Avarifin [Avarif kitabimn sahibinin], vasil olan 
[nihayete kavusan] sofinin, Kur'an-i kerim okumakda, Musa 
aleyhisselama agac cihetinden gelen kelam-i ilahi gibi olma- 
sinin takriri. 3/120. 

• Sahib-i siihud olanlar [siihud sahibi olanlar], erbab-i 
temkindir. [Temkin ehlidir]. 3/120. 

-106- 



• Sahib-i miikasefe olanlar, ehl-i telvindir. [Miikasefe sa- 
hibi olanlar telvin ehlidir]. 3/120. 

• Saliha hanimlardan birine akaid beyani 3/17. [Se'adet-i 
Ebediyye: 102.] 

• Sabah nemazini cema'at ile eda eylemek ki, bir siinne- 
tin yerine getirilmesidir. Biitiin sene nafile nemaz kilmakdan 
bir-kac mertebe iistiindiir. 1/53. [Mektubat Tercemesi: 89.] 

• Subbet aleyye, mesaibu lev enneha. 
Subbet alel eyyami sirne leyaleha. 

(Uzerime yagan musibetler bellidir herkesce, 
Eger gunduzlere yagsalardi, hepsi olurdu gece.) 

Aise-i Siddika "radiyallahii anha", Resulullahin "sallal- 
lahii aleyhi vesellem" vefatlannda buyurmuslardir. 1/195. 
[Mektubat Tercemesi: 233.] 

• Sohbetin fazileti, biitiin faziletlerin ve kemalatin iistiin- 
dedir. 3/69. 

• Sohbet-i seyh [seyhin sohbeti] mevciid oldukda, zikre 
ihtiyac yokdur. 1/286. [Mektubat Tercemesi: 420.] 

• Sohbet neticesinde miibtediye [baslangicda olana] de- 
vamh olan bereket, ewela, hakiki maksad olan Allahii teala- 
ya kalbin tevecciihiiniin devamlihgidir. Az bir zemanda bu 
seklde tevecciihiin devam etmesi, masivayi unutdurur. 
[Mahluklan unutmaga kavusdurur.] 2/83. 

• Sohbeti ganimet bileler. 3/69. 

• Sohbet-i miiridan [miiridlerin kendi aralanndaki soh- 
bet], birbirlerinde fani olmak sarti ile, uzletden daha iyidir. 
1/122. [Mektubat Tercemesi: 169.] 

• Sohbet-i agniyada terakki [zenginler ile sohbetde diin- 
ya menfeati] cok olsa diisiinmek lazimdir ki, hasil olan yiik- 
sekliklerden netice nedir. Ba'zi hizmet zararsiz olur. Amma, 
sonra bir hizmet dahi emr ederler ki, tarn bir vebal olur. 

3/55. 

-107- 



• Sahv-i halis nasib-i avamdir. [Halis sahv avamin nasibi- 
dir.] Her kim ki sahvi tercih eyleye, muradi sahvin galebe 
calmasidir. Sahv-i halis [halis sahv] degildir ki, o afetdir. 
3/118. 

• Sahvda, sekrden bir mikdar eser kalmasi tuz gibidir ki, 
tuz olmaz ise yemegin tadi olmaz. 3/118. 

• Sahv, sekre tercih edilir. 1/268. [Mektubat Tercemesi: 383.] 

• Siratin [sirat kopriisunun] Cehennem uzerine konmasi 
hakdir. Mu'minler gecip, Cennete giderler. 2/67. [Se'adet-i 
Ebediyye: 54.] 

• Sagire uzere israr eylemek kebiredir. [Kiiciik giinaha is- 
rar, biiyiik giinahdir.] 2/36. [Eshab-i Kiram: 222.] 

• Sifat-i ilahi. 3/100. 

• Sifat-i siibutiyye sekizdir: Hayat, ilm, kudret, iradet, se- 
mi', basar, kelam, tekvin. Bu sifatlar haricde mevcudlardir. 
Fekat, Allahii tealanin zatindan ayn da degillerdir, gayn da 
degillerdir. 3/17. [Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Sifatin zat-i ilahiden aynlmasi, arifin diisiincesi i'tiba- 
riyledir. Yoksa isin ash i'tibariyle degildir. 2/91. 

• Sifat-i ilahi [Allahii tealanin sifatlari] ne zatinin aynidir, 
ne de gayridir. 3/114. 

• Sifat-i ilahi [Allahii tealanin sifatlari], kemalat-i miinde- 
rece-i zat-i siibhanehunun tafsilidir. icmal sol mertebedir ki, 
tafsil ol mertebede kain degildir [yokdur]. Belki mertebe-i 
tafsil, mertebe-i icmalden asagidir. Ol celle sultanehu da bu 
ma'na yokdur [dusuniilemez]. Ve tafsil, ayn-i mertebe-i ic- 
maldedir. Bu ma'rifet akhn otesindedir. 3/114. 

• Sifat-i semaniyye-i hakikiyye [sekiz hakiki sifat], zat-i 
ilahi ile mevcudlardir. Viictid ile degillerdir ki, viicudun ve 
belki viicubun da, o mertebede yeri yokdur ki, viicubun ve 
viicudun ikisi de i'tibaratdandir. Hub [sevgi] ve viicud i'ti- 
barlan, alemin yaratilmasinin baslangicidirlar. Zira zat-i 
celle ve sanehu bu i'tibar-i hub ve bu i'tibar-i viicud mevcud 

-108- 



degil iken, alemden ve yaratilan alemden miistagni [mxinez- 
zeh] idi. 3/122. 

• Sifat-i semaniyye-i kamile [sekiz kamil sifat], kadimler- 
dir. Ve kemalat-i zatiyyenin zilleridirler. Ve o kemalatin za- 
hir oldugu [goriindugu] ve kemalata perde, ya'ni o gizli nur- 
lann perdeleridir. 3/26. 

• Sifatin birbiriyle mugayeretleri tahkikidir. [Sifatlar bir- 
birinden baskadir.] Bir sifatda fenaya kavusmak, her sifatda 
fena bulmak olmaz. I'tibarlar boyle degildir. Bir i'tibarda fe- 
na, hepsinde, hatta zat-i ilahide fenadir. 1/287. [Mektiibat Ter- 
coinesi: 426.] 

• Sifat ve esma'i ilahi [Allahxi tealanin sifatlan ve ismle- 
ri], zat-i tealanin zilleri gibidir. Her zil, asar [eserler] ve ayat- 
da [ayetler, isaretler] dahildir. 2/4. 

• Sifat-i ilahide [Allahu tealanin sifatlannda] iki i'tibar 
vardir. i'tibar-i evvel oldur ki, fi hadd-i zatiha [hadd-i zatin- 
da, ashnda] sabitdirler. Aleme miinasebeti olup, mebadi-i 
te'ayyiinatdirlar. [Baslangiclann te'ayyiinatidirlar]. Zat-i te- 
ala ve tekaddesden miinfek [ayn] goruniirler. Ve zat-i teala- 
ya hicabdirlar [perdedirler]. i'tibar-i sani [ikinci i'tibar] ol- 
dur ki, zat-i teala ile kaimlerdir [vardirlar]. Aleme tevecciih- 
leri yokdur. Zata hicab [perde] degildirler. Camenin [elbise- 
nin] beyazhgi gibidirler. 3/73. 

• Sifatin zata perde olmasi, zillerin zuhuruna mahsusdur. 
Zira ki, zillerin zuhuru, ilm mertebesindedir. Ve asl zuhr, 
makam-i ayndedir. [Makamin ta kendisindedir.] Mesela 
Zeydin ilmde zuhuru sifat iledir. [Meydana cikmasi, goriin- 
mesi sifat iledir.] Bu sifat dusumilunce Zeydin zatina hicab 
olur. Zeyd goriiniince mu'amele asla karar bulur. Zeydin 
ilmde sureti, haricde mevcud olan Zeyd icin zil idi. Ru'yet 
makaminda, Zeydin sifati, perde degildir. [Zeydin sifatlan 
mani' degildir.]. 2/11. 

• Sifat-i ilahi [Allahu tealanin sifatlan] her ne kadar Zat-i 
tealaya perdedir. Amma, kemalat-i zatiyyenin aciga cikmasi 
da, onlann viicuduna baghdir. Sifatin perde olmalari, ayn'in 

-109- 



[aslin] perde olmasi gibidir ki, gorme sebebidir. Bu goriiniis 
ve aciga cikis, her zeman zillidir. Amma care yokdur ki, bizim 
vucudumuzu zille bagli kilmislardir. Viicudumuz perde ile 6r- 
tulmiisdur. 3/26. 

• Sifat-i ilahinin varlikda durmalan, Allahii tealanin zati 
iledir. Sifat-i ilahi, biitiin noksan sifatlardan miinezzeh olma- 
si sebebi ile, mximkinatin sifatlanna benzemez. Onlarla mii- 
nasebeti yokdur. Zira mumkinatin sifatlan sonradan var ol- 
musdur. Varlikda durmalan madde iledir. Halbuki maddele- 
rin varlikda durmalan sifat-i ilahi iledir. Mumkinlerin sifati 
kendi nefsleri ile, hay, alim ve kadir olmayip, o kadar var ki, 
mumkin onlann tavassutlanyle hayatda durur ve bilir. Sifat-i 
ilahi dahi, zat-i ilahi gibi hay, alim ve kadirlerdir. 3/113. 

• Sifat-i ilahi [Allahii tealanin sifatlan] egerci miimkinat 
dairesinden hariclerdir, amma, zat-i tealaya ihtiyaclan oldu- 
gundan ve onlara tekabiil eden yokluklann herbiri icin, san 
olmakla, imkanin sabit olmasindan disan [haric] degildir. 
Egerci baslangiclan yokdur. Lakin imkanin deliline ihtiyac- 
lan vardir. Vacib olmalan, zatin viicubundan asagidirlar. 
Varhklan da, zatin viicudundan asagidir. 3/100. 

• Sifat-i ilahinin tavassutu [vasita olmasi] olmasaydi, hic- 
bir sey'in hasil olmasi tasawur olmazdi. Zira ki zat-i teala- 
nin nurlannin aydinlatmasinda, helak ve fena ve inhirak 
[yanmak] ve yok olmakdan gayri esyanin nasibi yokdur. 

3/26. 

• Sifat ve ef'al-i ilahinin [Allahii tealanin sifatlannin ve 
fi'llerinin] zuhuru [aciga cikmasi] icin, Allahii teala mahluka- 
ta muhtac degildir. 3/114. 

• Sifat-i ilahi su'unat-i ilahinin zilleridir. 3/73. 

• Sifat-i ilahinin [Allahii tealanin sifatlannin] ilmi, ilm-i 
husuliye munasibdir. [Mahluklann ilmine uygundur.]. 1/260. 
[Mektubat Tercemesi: 326.] 

• Sifat-i ilahi ile ahlaklanmamn ma'nasi. 1/107. [Mektubat 
Tercemesi: 157.] 

-110- 



• Sifat-i besennin ve imkanin [beseri sifatlann ve mumki- 
natin] temamen yok olmasi, tasawur edilemez ki, kalb-i ha- 
kayik-i mustelzimdir. [Ya'ni hakfkatlann degismesi olur.]. 
3/123. [Se'adet-i Ebediyye: 919.] 

• Safa-yi kalb [kalbin tasfiye bulmasi], Peygamberlere ta- 
bi' olmaga baghdir. 3/23. [Faideli Bilgilen 454.] 

• Safa-yi nefs [nefsin safasi], aclik ile hasil olur. 1/313. 
[Mektubat Tercemesi: 502.] 

• Safa-yi nefs [nefsin safasi] dalalet yoludur. 2/92. 
[Se'adet-i Ebediyye: 749.] 

• Sifat-i irade [irade sifati], takdir olunan iki seyden biri- 
sini secmekdir. 3/114. 

• Siffin vak'asi, hilafet icin degil, katillere kisas yapilmasi 
icinidi. "Gazall" 1/251. [Mektubat Tercemesi: 308.] 

• Sina'atin tekmili, telahuk-i efkar iledir. [Sanatlann te- 
mamlanmasi, fikrlerin birbirine Have edilmesi iledir.] 3/89. 

• Sanemleri [putlari, heykelleri], kafirler, sefa'at vesilesi 
kabul ederler. 3/23. [Faideli Bilgiler: 454.] 

• Savt-i hasen [giizel ses] ile Kur'an-i kerim ve kasideler, 
na't ve menkibeler okumakda sikinti yokdur. Yasak olan, 
Kur'an-i kerfmin harflerini bozarak okumak, [miizik ma- 
kamlanna uyuyorum diyerek] ve sarki gibi (elhan ile) oku- 
makdir ki, si'rde dahi mubah degildir. Kasidelerde bu sartla- 
ra riayet lazim degildir. 3/72. 

• Suveri ilmiyyeyi [ilmdeki suretleri], baskasi ile mevcud 
olan sifatlar gibi tasawur eylemeyeler. Bu ilahi ilmin suret- 
leri, maddelerin ash ve belki mebadi-i te'ayyiinleridir. ilmi 
suretler sabite olup, ilm sifati ile kaimlerdir. ilmde sabit ve 
harici olan hicbirsey bunlarda yokdur. Belki, ilmi ve harici 
varlik onlara, ardir ki, miimkinatin sifatlanndan ve hadisele- 
rin ismlerindendir. 3/114. 

• Sofiyyenin sekr ve muhabbet istilasindan dolayi sozleri 
caizdir. 3/100. 

-Ill- 



• Sofiyye vahdet-i viicuda, ulema kesret-i viicuda kaildir 
[kabul eder]. Ayrilik sozlerdedir. 2/44. [Se'adet-i Ebediyye: 943.] 

• Savm [oruc], Cehennem atesinden siperdir. "Hadis-i se- 
rif." 3/17. [Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Suyun yaratilmasi, goklerin ve yerin yaratilmasindan 
evveldir. 2/76. [Se'adet-i Ebediyye: 915.] 

• Sikintili zemanlarda "La havle" ile ve "Muawizeteyn" 
ile def edeler [bunlan okuyalar]. 2/32. [Se'adet-i Ebediyye: 427.] 

• Ziddeyn [iki zid] aym zeman ve aym mekanda bir ara- 
da bulunamaz. Amma, iki ziddin, birinin digerinde bulunma- 
si ve birinin digeri ile bulusmasi, imkansiz degildir. 1/296. 
[Mektubat Tercemesi: 475.] 

• Zarar ihtimali ile cok menfa'at terk edilir. 1/313. [Mek- 
tubat Tercemesi: 502.] 

-T- 

• Bu taifeyi hor ve zelil zan eylemeyeler. 1/68. [Mektubat 
Tercemesi: 106.] 

• Takiyye, mezhebini, inancini saklamakdir ki, sfilerin 
yoludur. 

• Talibin nefse uymamasi lazimdir ki, bu da vera' ve tak- 
va ile olur ki, haramlardan kacinmakdir. 1/286. [Mektubat Ter- 
cemesi: 420.] 

• Talib, sadik olmalidir. Sadik olmak icin yirmi senede 
melek yazacak bir giinah bulmamalidir. 1/222. [Mektubat Ter- 
cemesi: 274.] 

• Talib sadik olunca, zikr ve tevecciih olmasa dahi, yal- 
niz ihlas ve muhabbeti ile ilerler. 1/260. [Mektubat Tercemesi: 
326.] 

• Talib uyanik olmali, miirsidinin yaninda rii'yalara hie 
kiymet vermemelidir. 1/273. [Mektubat Tercemesi: 398.] 

• Talibin ilerlemesi [yiikselmesi], kamil ve mukemmil 

-112- 



olan [yetismis ve yetisdirebilen] seyhin tasarruf ve teveccii- 
hiine baglidir. 1/296. [Mektubat Tercemesi: 475.] 

• Talib, baslangicda pis ve asagidir. Ve Hak teala cok te- 
miz ve cok yiiksekdir. Yolu bilen bir vasita lazimdir. Her iki 
tarafi anhyan bir miirsid-i kamil, talibe aracilik yapar. Pir va- 
sitadir. Sona varanlar, miirsid olmadan ilerler. 1/169. [Mektu- 
bat Tercemesi: 211.] 

• Talibin pirine karsi edebini beyan eden mektub. 1/292. 
[Mektubat Tercemesi: 462.] 

• Talibde, din-i islamin sahibine ittiba' ve seyhine mu- 
habbet oldukda, hersey kolaydir. 3/13. [Se'adet-i Ebediyye: 401.] 

• Talib, ftikadini diizeltdikden ve zaruri fikh ahkamini 
ogrenip, icabi ile amel etdikden sonra, butxin vaktlerini zik- 
re sarf eyleye, o sart ile ki, zikri, kamil ve miikemmil olan 
seyhden almis ola. 3/84. 

• Talib, mursidin huzurunda zikr ve nafile ile mesgul ol- 
mamalidir ki, feyzden mahrum kalmiya. 1/292. [Mektubat Ter- 
cemesi: 462.] 

• Talibe lazimdir ki, nefsindeki ve disardaki batil tanrila- 
n yok ede, hak ma'bud olarak, akla, vehme, hayale, fikre ge- 
len herseyi de kovmali, yok etmelidir. 1/126. [Mektubat Terce- 
mesi: 172.] 

• Talibin, evvela yalvarmasi, cok sevmesi, siginmasi la- 
zimdir ki, tevecciih te'sir eyleye. 1/157. [Mektubat Tercemesi: 
192.] 

• Talibde zevk zail olup [gidip], nisbetin te'siri kalmamis 
zan eder. Cesede te'sir kalmamisdir, amma, ruha te'sir mey- 
dana gelmisdir. 2/43. 

• Bir talib, kutb-i irsada [miirside] tevecciih edip, ona 
baglanirsa, o dahi talibe muteveccih olsa, tevecciihde talibin 
kalbinde bir pencere acilir. Ve buradan tevecciih ve ihlasi 
kadar, o deryadan kalbine feyz akar. Ve ilahi zikre miitevec- 
cih olur, kavusur. O miirsidi bilmedigi halde tevecciih etme- 

_ 113 _ Kiymetsiz Yazilar - F:8 



se, yine faidelenir amma, azdir. Fekat inkar ederse veya 
miirsid ondan incinirse, zikr etse de hidayetden mahrum- 
dur. Miirsid onun zaranni istemese dahi, o inkar ve iizmek 
onun feyzine mani' olur. 1/260. [Mektubat Tercemesi: 326.] 

• Talib, niyyeti diizeltirse ve sadik ve halis olursa ve zik- 
re de devam ederse, tezkiye hasil olur. Kotii huylan iyi huy- 
lara doniisiir. Tevbe ve baglanma nasib olur. Diinya sevgisi 
cikar. Ve sabr ve tevekkiil ve nza hasil olur. Bunlar kendini 
alem-i misalde miisahedeye vesile olup, her latife icin bir nur 
miisahede eder. Boylece seyr-i afakitemam olur. Bu seyr ha- 
kikatde salikin kendindedir. [Kendi kalbindedir.] Salik, sey- 
rini alem-i misalde goriir. 2/42. [Se'adet-i Ebediyye: 933.] 

• Talib, fena ve bekaya kavusdukdan sonra, miirside uy- 
masi lazim gelmez. 1/292. [Mektubat Tercemesi: 462.] 

• Talib, vilayet yolu ile yaklasmakdan, nubiiwet yolu ile 
yaklasmaga ulasmasi caizdir. 3/124. 

• Talibe lazim olan edebler. 1/292. [Mektubat Tercemesi: 462.] 

• Talib olmiyan kimse, talib olmayi istemelidir. Bu istek 
de biiyiik ni'metdir. 1/61. [Mektubat Tercemesi: 98.] 

• Tabi'ati ile alakali arzular, kulluga mani' degildir. 3/27. 
[Se'adet-i Ebediyye: 428.] 

• Tarikatden maksad, islamiyyetin uciincii kismi olan ih- 
lasi elde etmekdir. islamiyyetin disinda birsey degildir. 
1/266. [Mektubat Tercemesi: 350.] 

• Tarik-i vilayetde [vilayet yolunda] vasita lazimdir. Bu 
vasita, oniki imamdir ve sonra Abdiilkadir-i Geylanidir. 

3/124. 

• Tarik-i niibiivvetde [niibiivvet yolunda], fena, beka, 
cezbe ve Siiluk yokdur. 1/312. [Mektubat Tercemesi: 502.] 

• Tarik-i niibiivvetde [niibiivvet yolunda], mahluklara 
gonial baglamak yasakdir. Mahluklann unutulmasi lazim de- 
gildir. 1/302. [Mektubat Tercemesi: 482.] 

-114- 



• Tank iki parcadir. Cezbe ve siiluk. Tasfiye ve tezkiye de 
denir. Siilukden once olan cezbenin kiymeti yokdur. Sxilu- 
kun yardimciSldir. 1/62. [Mektubat Tercemesi: 99.] 

• Tarikate siilukden maksad, imanda yakin, amelde 
yiisrdiir. 1/226. [Mektubat Tercemesi: 278.] 

• Tarikat ve hakikat, islamiyyetin hadimleridir. [Hizmet- 
cileri, yardimcilandir.] 2/50. [Se'adet-i Ebediyye: 948.] 

• Tarikat, mahlukati yok etmek yolu, hakikat, vacib-i te- 
alanin isbatldir. 2/59. [Se'adet-i Ebediyye: 764.] 

• Tarikat, izafe edilen seylerin ortadan kaldmlmasi [mah- 
luklan unutmak] icin cahsmakdir. Hakikatde ise, zorluk cek- 
meden, kendiliginden unutulur ki, ikisi birdir. 1/41. [Mektubat 
Tercemesi: 69.] 

• Tarikat ve hakikat vilayete baghdir. islamiyyet niibuv- 
vetdedir. 1/260. [Mektubat Tercemesi: 326.] 

• Tarikatde tul-i emel [uzun emelli olmak] kiifrdiir. 
1/136. [Mektubat Tercemesi: 179.] 

• Tarikatde hasil olan telvinler [haller] ve tecelliler haya- 
li ve vehmidir. 3/109. 

• Tarik-i siilukda [siiluk yolunda] baglanma salik tarafin- 
dandir. Vasita lazimdir. Care yokdur. 3/124. 

• Tank-i cezbede [cezbe yolunda], cekilme, matlub tara- 
findandir. Baskalann vasitahgini kabul etmezler. 3/118. 

• Tarik-i cezbe [cezbe yolunun] temam olmasi, siiluka 
baghdir. Siiluksuz cezbe temam olmaz ve neticesizdir. 3/118. 

• Tarikat-i Naksibendiyye, Eshab-i kiramin yoludur. 
2/23. [Se'adet-i Ebediyye: 775.] 

• Tarikat-i Naksibendiyye nisbeti, bu zemanda yok gibi 
olmusdur. [Anka kusu hiikmiindedir.] 1/168. [Mektubat Terce- 
mesi: 208.] 

• Tarikat-i Naksibendiyyede zikr, Ebu Bekr-i Siddikdan 
"radiyallahu anh" gelmisdir. 1/221. [Mektubat Tercemesi: 269.] 

• Tarikat-i Naksibendiyyede, islamiyyetin yasak etdikle- 
rinden kacinmak zaruridir. 2/50. [Se'adet-i Ebediyye: 948.] 

-115- 



• Tarikat-i Naksibendiyyede, sima', raks, vecd ve tevacud 
[kendinden gecme] yasakdir. 1/266. [Mektubat Tercemesi: 350.] 

• Tarikat-i Naksibendiyyede farzlann edasi, yaklasmaga 
sebebdir. 2/50. [Se'adet-i Ebediyye: 948.] 

• Tarikat-i Naksibendiyye, elbette kavusdurur. 2/42. 
[Se'adet-i Ebediyye: 933.] 

• Tarikat-i Naksibendiyyenin baslangici cezbeden, diger 
tarikatlerinki siilukdendir. Bu tankatde seyh, tevecciih ve ta- 
sarruf ile, baslangicda olana, nihayet devletinden aks etdirir. 

2/43. 

• Tarikat-i Naksibendiyyenin sonundan kimse haber ver- 
memisdir. Baslangicini bildirmislerdir ki, nihayeti baslangica 
yerlesdirilmisdir. 1/221. [Mektubat Tercemesi: 269.] 

• Tarikat-i Naksibendiyyede, nefse muhalefet cok oldu- 
gundan, cabuk kavusdurucudur. [En kisa yoldan kavusdu- 
rur.] 1/286. [Mektubat Tercemesi: 420.] 

• Tarikat-i Naksibendiyye, Peygamberlik kemalatina ka- 
vusdurur. Baska tarikatler kavusduramaz. 1/286. [Mektubat 
Tercemesi: 420.] 

• Tarikat-i Naksibendiyyenin medhi. 3/9. 

• Tarikat-i Naksibendiyyenin temeli [isinin esasi], sohbet 
ve muhabbetdir. 3/70. 

• Tarikat-i Naksibendiyyede ifade ve istifade [feyz ver- 
mek ve feyz almak] susarak, kendiliginden olur. [Zorluyarak 
olmaz]. 1/221. [Mektubat Tercemesi: 269.] 

• Tarikat-i Naksibendiyyenin medan [isinin esasi] ah- 
kam-i islamiyye iizere olmak ve pire muhabbetdir. 2/30. 

• Tarikat-i Naksibendiyyede seyh talibe zikr veya mura- 
kabeyi veya yalniz sohbeti emr eder. 1/286. [Mektubat Terceme- 
si: 420.] 

• Tarikat-i Naksibendiyyede zikr edebilmek, baslangicda 
nasib olur. 1/190. [Mektubat Tercemesi: 226.] 

-116- 



• Tarikat-i Naksibendiyyede baslangicda zikr, ortada 
Kur'an-i kerim okumak, sonda nemaz emr olunur. 3/25. 

• Tarikat-i Naksibendiyyede, cehri zikrden kacinmak 
emr olunmusdur. 1/266. [Mektubat Tercemesi: 350.] 

• Tarikat-i Naksibendiyyede ilk tevecciih zat-i ehadiyyet 
iledir. [Allahii tealanin zatinadir.] 2/23. [Se'adet-i Ebediyye: 
775.] 

• Tarikat-i Naksibendiyyede siiluk, talibin dilemesi ile 
degildir. Miirsidin tesarrufu ile olur, ona baghdir. 1/221. 
[Mektubat Tercemesi: 269.] 

• Tarikat-i Naksibendiyyede pirlik, miiridlik ta'lim iledir. 
Kiilahve elbise ile degildir. 1/221. [Mektubat Tercemesi: 269.] 

• Tarikat-i Naksibendiyyede nisbetden murad, Allahii te- 
alanin hazir olmasim anlamak demekdir. Hie araliksiz hazir 
olmasim anlamak demekdir. ismler ve sifatlar kansmadan, 
zat-i ilahinin tecellisidir ki, (Yad-i dast) derler. 1/27. 
[Mektubat Tercemesi: 45.] 

• Tarikat-i Naksibendiyyenin sonu, vasl-i uryanidir ki, 
matluba kavusmakdan iimmidi kesilir. 1/221. [Mektubat Terce- 
mesi: 269.] 

• Tarikat-i Naksibendiyye biiyiiklerine, tecelli-i zati de- 
vamh olup, baskalanna (berki), simsek gibi gelip-gecicidir. 

2/30. 

• Tarikat-i Naksibendiyyede seyr-i afakiyi seyr-i enfxisi 
ile birlikde yaparlar. 1/145. [Mektubat Tercemesi: 184.] 

• Tarikat-i Naksibendiyye biiyiikleri, gaybetden once 
olan huzura ehemmiyyet vermezler. 1/131. [Mektubat Terceme- 
si: 175.] 

• Tarikat-i Naksibendiyyenin nisbeti, hicbirseye benze- 
miyen makamadir. Mahluklar ile alakasi yokdur. 1/291. 
[Mektubat Tercemesi: 458.] 

• Tarikat-i Naksibendiyye yolu, insanin yedi latifesidir ki, 

-117- 



ikisi alem-i halkdan, beden ile nefsdir. Besi alem-i emrden- 
dir. [Kalb, ruh, sir, hafi, ahfa]. Once alem-i emrden baslamr. 
1/196. [Mektubat Tercemesi: 234.] 

• Tankat-i Naksibendiyye riyazeti. 1/313. [Mektubat Terce- 
mesi: 502.] 

• Makamat-i asere 1/38 [Mektubat Tercemesi: 65.] 

• Tankat-i Naksibendiyyede ilerlemek, kalbden baslar. 
Sonra ruh, sir, hafi ve ahfadan gecilir. Bunlann herbiriyle ay- 
nca hakikatlendikden sonra, alem-i kebirdeki asllanni seyr 
ederek, fenaya vasil olur. Bundan sonra, vucub ile imkan 
arasinda olan sifat ve ismlerin zillerini kafederek, esma ve 
sifata bashyarak, ismlerin ve sifatlann tecelliyati vuku' bu- 
lup, alem-i emrin bes aslinin mu'amelesi temam olur. Sonra, 
nefsin itminam ile riza makami hasil olur. Sonra, ism, sifat ve 
su'unlann ash olan bir daire ve bunun ash olan diger bir da- 
ire ve sonra bir kavs hasil olur ki, bu tic asl, zat-i tealada mii- 
cerred i'tibaratdir ki, onun ele gecmesi, nefs-i mutmainneye 
mahsus olup, serh-i sadr ve islam-i hakiki hasil olur ki, vila- 
yet-i kiibramn sonudur. Buraya kadar ism-i zahirin seyridir. 
Ism-i zahir, sifata, ism-i batin sifat ile zata tealluk eder. Es- 
ma-i batinide seyr, vilayet-i mele-i a'ladir. Bundan sonra da, 
kemalat-i nubiivvet vardir ki, Enbiyaya mahsusdur. Ve tabf 
olanlann biiyiiklerine hisse vardir ki, toprak unsurunun na- 
sibidir. Vilayetin kemalati makamat-i niibiivvetin zillerinin 
kemalatidir. Bu seyrden sonra, bir adim ileri atilsa salik yok 
olur. Toprak unsuru hepsinden daha yiiksege gider. 1/260. 
[Mektubat Tercemesi: 326.] 

• Ta'am [yemek]leri, keyf icin, lezzet icin yimemeli, Alla- 
hii tealamn emrlerini yerine getirmege kuwet bulmak niyye- 
ti ile yimelidir. 3/17. [Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Taleb biiyiik ni'metdir. Ni'meti elden kacirmamak icin, 
onun siikriinu yerine getirmek lazimdir. 1/61. [Mektubat Terce- 
mesi: 98.] 

• Taleb dahi matluba kavusmamn miijdecisidir. 1/61. 
[Mektubat Tercemesi: 98.] 

-118- 



• Talha ve Ziibeyr "radiyallahii anhuma", Cemel giinii 
onucbin adem ile katl olunmuslardir. Asere-i mubessere- 
dendirler. 1/251. [Mektubat Tercemesi: 308.] 

• Talha ve Ziibeyr, Fartikun "radiyallahii anhiim" vasiy- 
yetinde, hilafeti nzalan ile terk eylediler. 2/36. [Eshab-i Kiram: 
222.] 

-z- 

• Zahirin gafleti, dogru niyyet ile olursa, zikrdir. 1/295. 
[Mektubat Tercemesi: 473.] 

• Zahir nisbeti [yakinhgi] batina te'sir eder. Tevbe ve is- 
tigfar etmelidir. 2/32. [Se'adet-i Ebediyye: 427.] 

• Zill-i sey [bir seyin zilli], sey'in ikinci, iiciincii sonra- 

ki mertebelerde goriinmesidir. 3/89. 

• Zil kendini asl olarak gosterip [takdim edip], saliki ken- 
dine baglar. 3/122. 

• Zil demek, Allahii tealamn varhginin asagi mertebeler- 
de goriilmesidir. Her mertebede, Allahii tealaya viicud deni- 
lebilir. Fekat mevcud denilemez. Bununla beraber, Allahii 
teala viicud degildir. 1/234. [Mektubat Tercemesi: 286.] 

• Zillin ash, Allahii tealamn ismlerinden bir ismdir. O is- 
min ash, ashn ashdir ki, i'tibaridir. 3/118. 

• Zil dairesinin iistii, cehl ve hayretdir. 2/58. [Se'adet-i Ebe- 
diyye: 79.] 

• Zill-i ilahi mevcud degildir. Hicbir mahluk Hahkin zilli 
degildir. 3/122. 

• Zil olmak ve mazhar olmak bakimindan varhklar cok- 
dur. Varhk bir olup, baskalan evham ve hayaldir demek 
yanhsdir. Eski yunan felsefecilerinden sofistailerin sozUdUr. 
1/125. [Mektubat Tercemesi: 170.] 

• Zulm, seyi asl yerinden baska yere koymakdir. [Hakki 
baska yere vermekdir.]. 3/24. [Hak Soziin Vesikalan: 265.] 

-119- 



• Zuhur-i sey, birseyin aksi, bir diger seyde olmak ma'na- 
sinadir. Zeydin ayna icinde olmasi gibi. 3/121. [Se'adet-i Ebe- 
diyye: 953.] 

• Zuhur-i sey, o seyin hakikatinin karsisinda olur, [gorii- 
niir]. 1/234. [Mektubat Tercemesi: 286.] 

• Zuhur-i esma ve sifat [Allahu tealamn ismlerinin ve si- 
fatlannin zuhuru] salikin aynasinda seyr-i enfuside zuhur 
eder. O zuhur, esma ve sifatin zillerinden bir zillin zuhxiru- 
dur. 2/42. [Se'adet-i Ebediyye: 933.] 



Elhamdiilillahi ala ni'metil islam ve ala teviik-il inian ve 
ala hid aye til Rahman! 



- a, i, u, o, 6 - 



• Aise-i Siddika alime ve miictehide idi. Eshab-i kiram, 
miiskilatda ona miirace'at ederlerdi. 2/67. [Se'adet-i Ebediyye: 
54.] 

• Aise-i Siddika, Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
vefat edinceye kadar, makbuleleri ve sevgilileri idi. Onun 
evinde ve kucaginda vefat edip ve orada defn edildi. 2/36. 
I Eshab-i Kiram: 222.] 

• Aise-i Siddika, ilm ve ictihadda Fatimadan ve Fatima 
ziihd ve diinyadan kesilmekde, ondan daha ileridedir. 2/67. 
[Se'adet-i Ebediyye: 54.] 

• Aise-i Siddikamn fazileti. 2/67. [Se'adet-i Ebediyye: 54.] 

• Adetler, ahkam-i islamiyye i<;in delil olamazlar. 1/54. 
[Mektubat Tercemesi: 90.] 

• Adetlere ve riisuma [iisullere] uymakdan ele birsey 
gecmez. Kalbin selametini istemelidir. 1/133. [Mektubat Terce- 
mesi: 177.] 

-120- 



• Arif icin riicu'dan sonra istidlale ihtiyac gelir. [Bu ale- 
me indikden sonra, delilleri arasdirmaga ihtiyac gelir.] 3/32. 

• Arif kendini kafirden asagi bilir. Zira alem-i emr latife- 
leri aynlmisdir. 1/222. [Mektubat Tercemesi: 274.] 

• Arif-i tam-ul-ma'rife, efrad-i aleme kiil menzilesinde- 
dir. [Tarn irfan sahibi olan arif, alemin ferdlerine gore (hep- 
si) menzilesindedir. (Mahlukat teferruat, o ise bu isin ozii- 
dur.).] 2/74. 

• Arif, ashn-ashna kavusunca, Allahii tealanin yaratma- 
sindan gayri birsey bilmez. [Hahk yaratici, kendisi mahluk- 
dur.] 3/110. 

• Alem, vxicud-i zilli ile [zilden bir mevcudiyyet olarak] 
haricde vardir. Evham ve hayalat degildir. 1/217. [Mektubat 
Tercemesi: 261.] 

• Alem, Allahii tealadan gayri seylerin [biitiin mahlukla- 
rin] ismidir. 3/57. [Se'adet-i Ebediyye: 116.] 

• Alem-i kebirde her ne varsa, alem-i sagir [insan] ve 
alem-i asgarda [kalbde] da vardir. 3/45. [Se'adet-i Ebediyye: 
914.] 

• Alem-i halk, anasir-i erbe'adan [dort esas maddeden] 
ibaretdir. 1/264. [Mektubat Tercemesi: 348.] 

• Alem-i halk alti gxinde halk olunmusdur. Arsin yarati- 
lisi daha evveldir. 2/76. [Se'adet-i Ebediyye: 915.] 

• Alem-i halkin otesi alem-i emrdir. Alem-i emrin otesi, 
su'unlann ve ismlerin dereceleridir, mertebeleridir. 2/76. 
[Se'adet-i Ebediyye: 915.] 

• Alem-i emre la mekani [mekansiz alem] derler. 1/260. 
[Mektubat Tercemesi: 326.] 

• Alem, Allahii tealanin varhgina alametdir. Alemde za- 
hiri kemalat gorunmekdedir. 1/287. [Mektubat Tercemesi: 426.] 

• Alem-i sagir ve kebir, Allahii tealanin ismlerinin ve si- 
fatlannin tezahiir etdigi [ortaya cikdigi] yer ve su'un ve zati 

-121- 



kemalatin aynasidir. Zat ve sifat-i ilahiyyeye delil olmuslar- 
dir. 1/287. [Mektubat Tercemesi: 426.] 

• Alem her anda yok olup, misli viictida gelmesi Mektu- 
batda izah olunmusdur. 1/199. [Mektubat Tercemesi: 237.] 

• Alemin nizami, dim emrlere baghdir. 1/266. [Mektubat 
Tercemesi: 350.] 

• Alem-i misal, biitiin alemlerden daha genisdir. Biitiin 
alemlerdeki varhklarin sureti onda vardir. 2/58. [Se'adet-i Ebe- 
diyye: 79.] 

• Alem-i sehadetdeki gxines lsigimn ve ay lsiginin alem-i 
misaldeki nurlara ustiinliigu vardir. 1/210. [Mektubat Terceme- 
si: 251.] 

• Allahii tealadan baska hicbir maksadi kalmayinca, o ze- 
man Allahii tealadan gayriye ibadetden kurtulur. Ahiret 
maksadlan sevab ise de, mukarrebler indinde giinahdir. 
1/110. [Mektubat Tercemesi: 161.] 

• Masivaya baglanmakdan kurtulunca, Allahii tealaya 
ibadet kolay olur. 1/77. [Mektubat Tercemesi: 122.] 

• Bir ibadet ki, korku ve sevinc ile olursa, kendi icin olur. 
1/77. [Mektubat Tercemesi: 122.] 

• Ibadete layik, nasil oldugu bilinemiyen Allahii tealadir 
ki, bizim akl ve fehmimiz, onu idrak edemez. Ve kesf ve sii- 
hud goziimiiz [beden ve kalb goziimiiz] Onun azametini ve 
celalini gormekden hayrete diiser. Boyle iman, ancak gayb 
yolu ile olur. Gaybi olmiyan iman, kendi diisiindiikleridir ki, 
Hak tealamn mahlukudur. Ve serik eylemislerdir. Gayba 
iman, o vakt miiyesser olur ki, vehm oraya gidememelidir. 
2/8. [Se'adet-i Ebediyye: 753.] 

• Ibadet yapmakdan maksad, kullann menfe'atleri icin- 
dir. 1/73. [Mektubat Tercemesi: 11.] 

• Ibadet ile adet. 1/231. [Mektubat Tercemesi: 283.] 

• ibadetin ma'nasi. 1/110. [Mektubat Tercemesi: 161.] 

-122- 



• Ibadet, insanin kinlmasi ve alcalmasidir. 1/64. [Mektubat 
Tercemesi: 101.] 

• Ibadetden maksad, yakine kavusmak [ele gecirmek] 
dir. 1/97. [Mektubat Tercemesi: 145.] 

• Abbas radiyallahii anhin fazileti. 2/36. [Eshab-i Kiram: 
222.] 

• "Abbas bendendir, ben Abbasdamm." Hadis-i serif. 
2/36. [Eshab-i Kiram: 222.] 

• Abdiilkadir Geylani, vilayet-i Muhammediyyeyi son 
noktasina ulasdirmisdir. 1/293. [Mektubat Tercemesi: 465.] 

• Abdiilkadir Geylaninin yiikselmesi, ekseri Evliyadan 
yiiksek oldugundan, kerameti fazladir. 1/216. [Mektubat Terce- 
mesi: 259.] 

• Abdiilkadir Geylani hutbede, Hizir aleyhisselama, "Ey 
israil oglu, gel, Muhammed aleyhisselamin kelamini dinle" 
buyurdu. 2/55. [Kiyamet ve Ahiret: 182.] 

• Abdiilkadir Geylaninin kendini medh sozii, sekr sozii- 
dur. 3/118. 

• Abdiilkadir Geylani oniki imamdan sonra, vilayet yolu- 
nun merkezine getirildi. 3/124. 

• Abdullah ibni Miibarek, haramdan bir altini sahibine 
geri vermek, yiiz altin sadakadan efdaldir, buyurdu. 2/66. 
[Se'adet-i Ebediyye: 97.] 

• Abdullah ibni Mubarek buyurdu ki, Mu'aviyenin "radi- 
yallahii anh" atinin burnuna giren toz, Omer bin Abdiil'azfz- 
den efdaldir. 1/207. [Mektubat Tercemesi: 244.] 

• Abdurrahman bin Avf, Cennete sahabilerin fakirlerin- 
den besyiiz sene sonra girecekdir. 1/283. [Mektubat Tercemesi: 
413.] 

• Abd [kul], fi'lini diledikden sonra, Hak teala, onu yara- 
tir. 3/17. [Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Abd-i makbul [makbul kul], Allahii tealamn nzasina 

-123- 



razi olandir. Kendi nzasina tabi' olan, kendine kuldur. 2/88. 
[Se'adet-i Ebediyye: 1035.] 

• Abdin fi'li [kulun isi], Hak tealamn yaratmasi ve kulun 
kesbinden ibaretdir. 3/17. [Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Abdin [kulun] hareketine, Hakkin kudreti i'tibariyle 
halk [yaratmak], kulun kudreti nisbetiyle kesbi denir. 1/289. 
[Mektubat Tercemesi: 442.] 

• Abdin [kulun] kudreti, ahkam-i islamiyye ile teklif edi- 
lenlerin uhdesinden gelecek kadardir. [Onlan yapacak ka- 
dardir.] 2/67. [Se'adet-i Ebediyye: 54.] 

• Abd [kul], kendi ihtiyan ile kesb eder. Kulun kasdin- 
dan sonra, Hak teala, dilerse, yaratir. 3/17. [Se'adet-i Ebediyye: 
102.] 

• Abdin [kulun] ihtiyan za'ifdir dedikleri, Hak siibhane- 
hunun ihtiyannin kuvveti ftiban iledir. Yoksa, emrlerin yeri- 
ne getirilmesine kafi degil ma'nasina degildir. 3/17. [Se'adet-i 
Ebediyye: 102.] 

• Abdin [kulun] fi'linde, kulun te'siri yokdur, fail, ancak 
Hak siibhanehudur demek kufrdiir. 1/289. [Mektubat Terceme- 
si: 442.] 

• Abd [kul], bir arzusunu ele gecirmekde, islamiyyetden 
disan cikarsa, islamiyyetin hududuna tecaviiz ederse, o mak- 
sud onun mabudu ve ilahi olur. Eger arzu edilenin ele geci- 
rilmesinde, islamiyyetin yasak etdigi sey irtikab olunmazsa o 
kul musrik olmaz. Ve o seye meyli, maksud kabul edilme- 
misdir. 3/3. [Se'adet-i Ebediyye: 906.] 

• Abdiyyet makami, iyilikleri sahibinden bilmek ve ken- 
dini kotii gormekdir. 1/234. [Mektubat Tercemesi: 286.] 

• Abdiyyet makami, vilayet kemallerinin en ustuniidur. 
1/249. [Mektubat Tercemesi: 307.] 

• Osman "radiyallahii anh"in hilafeti sahabenin icma'i ile 
sabitdir. 3/24. [Hak Sozun Vesikalan: 265.] 

-124- 



• Osman "radiyallahii anh"in vilayet ve niibiivvet yolun- 
dan miinasebeti, Nuh aleyhisselamadir. 1/251. [Mektubat Ter- 
cemesi: 308.] 

• Osman "radiyallahii arm", vilayet ve niibuvvet yiiklerini 
tasidigi icin (zinnureyn) denir. Ciinki, Ebu Bekr ve Omer "ra- 
diyallahii annum" niibuvvet, Ah "radiyallahii anh" vilayet 
yiikiinii tasimakdadir. 1/251. [Mektubat Tercemesi: 308.] 

• Osman "radiyallahii anh"in ve seyhaymn efdaliyyetle- 
rini inkar eden, kafir olmaz. Bid'at sahibi ve sapik olur. 
1/266. [Mektubat Tercemesi: 350.] 

• Ucb, oldiiriicii zehrdir. Ve oldiiriicii hastahkdir. Salih 
amelleri yok eder. 2/53. [Se'adet-i Ebediyye: 429.] 

• Aczini anlamak, idrakdir. 3/123. [Se'adet-i Ebediyye: 919.] 

• Adem-i hariciye [harici yokluga] zid olan, harici varhk- 
dir. Siibut-i vehmi degildir. 3/60. 

• Adem, ser ve naksin baslangici ve ciimle kotiiliiklerin 
en kotiisii olarak goriinmekdedir. 1/134, 234. [Mektubat Terce- 
mesi: 177, 286.] 

• Adem, viicudiin aksi ve ziddidir. 2/98. [Se'adet-i Ebediy- 
ye: 930.] 

• Adem, yokluk aynasinda viicudi kemalat zuhur eder. 
Ayna olmak, iste budur. 1/234. [Mektubat Tercemesi: 286.] 

• Adem, hie yokdur ki, hicbir mertebede sabit degildir. 
(Var degildir.) Varhgi i'tibaridir. 3/80. 

• Adem haricde yokdur. ilmde var kabul edilmisdir. 

3/58. 

• Adem, her ne kadar yokdur. Amma, esyanin tafsilinin 
kaynagidir. 2/99. [Se'adet-i Ebediyye: 515.] 

• Adem-i mutlak [mutlak yokluk], ilm-i ilahide teferru'- 
ati ile bulunup, bu yoklugun noksanhklanndan herbiri ilm 
mertebesindeki aks eden kemalatin karsihgi olmusdur. Ve 
her bir kemal karsihgindaki yoklukda aks ederek goriin- 

-125- 



musdiir. 3/58. 

• Adem [yokluk] vehmen hissetmek derecesinde ortaya 
cikip, istikrar kazanir. [Anlasilir]. 3/58. 

• Adem mukabilindeki viicud [Yokluga tekabiil eden 
varlik], Allahii tealamn viicud sifati olmayip, zil ve aksleri- 
dir. 3/64. 

• Adem-i mukayyedin [kaydli ademin] mutlak ademe 
baglanmasi, tecelli-i zatin te'siri iledir. 2/94. 

• Adem, Resulullahdan (ev edna) makaminda kaldinldi. 
3/123. [Se'adet-i Ebediyye: 919.] 

• Azab-i Cehennem [Cehennem azabi], gecici olsun, de- 
vamh olsun, kxifre ve kiifr sifatlanna mahsusdur. 1/266. [Mek- 
tubat Tercemesi: 350.] 

• Ahiret azabi, cok siddetli ve devamlidir. Ve dxinyamn 
hayati cok kisadir. Diinyamn giizelligine ve tadina aldanma- 
malidir. Bir insanin kiymeti, diinya ile olciilse idi, dxinyaligi 
gok olan kafirler herkesden aziz olurdu. Dxinyamn gorunii- 
siine aldanmak aklsizlikdir. 1/98. [Mektubat Tercemesi: 146.] 

• Arsa olan zuhur, zilliyetden yiiksekdir [uzakdir.]. Kim- 
sede bu kabiliyyet yokdur. 2/11. 

• Ars-i ilahi, alem-i halk ile alem-i emr arasinda geciddir. 
2/76. [Se'adet-i Ebediyye: 915.] 

• Arsa olan zuhurun onda biri arifin kalbinde yokdur. 
1/220. [Mektubat Tercemesi: 266.] 

• Ars-i ilahi o azameti ile beraber, mekanh oldugundan 
ruha nisbet ile, hardal danesi kadar degildir. 1/287. [Mektubat 
Tercemesi: 426.] 

• Uruclar ve zuhurlar, mahluklann hakikatlerinin sonuna 
kadardir. 1/263. [Mektubat Tercemesi: 346.] 

• Urucda mertebelerin sonu, nemazin hakikatidir. 3/77. 
[Se'adet-i Ebediyye: 941.] 

• Azimet, haramla mubahlann fazlasindan sakinmak; 

-126- 



ruhsat, haramlardan sakinmakdir. 1/216. [Mektubat Tercemesi: 
259.] 

• Askerin, beytiilmaldan ma'as almasi, cihada mani' degil- 
dir. [Cihad sevabim gidermez.] 2/69. [Se'adet-i Ebediyye: 289.] 

• Askerlik ganimetdir. Bir saati, diger makamlarda bu- 
lunmanin cok saatinden iyidir. 3/83. 

• Ask olmasaydi, ask garni olmasaydi, bu kadar giizel soz 
ortaya cikmazdi. 3/118. 

• Akl-i me'as, kisa goriisliidur. Ma'nevf hastaliklan [afet- 
leri], hastalik kabul eylemez. 1/219. [Mektubat Tercemesi: 265.] 

• Akl-i me'as, zenginlige ragbet eder ve dunya erbabina 
ragbet eder. [Bunlara ragbet edenlerin akli, akl-i me'asdir.] 
1/219. [Mektubat Tercemesi: 265.] 

• Akl-i me'ad, ileri goriisliidur. Evliya ve Enbiyada bulu- 
nur. [Onlann nasibidir.] 1/219. [Mektubat Tercemesi: 265.] 

• Akl-i me'ad, serh-i sadrdan sonra, mutmainne sadra 
inince, ona baglamr. [Nefs mutmainne olunca, akl-i me'ad 
ona baglamr.] 1/260. [Mektubat Tercemesi: 326.] 

• Akl, hissin otesi olup, his ile idrak edilmiyeni idrak et- 
digi gibi, niibiiwet giicii de, akl giiciiniin otesi ve iistiidiir. 
Akl ile anlasilamiyan, niibiiwet giicii ile idrak edilir. 3/23. 
[Faideli Bilgiler: 454.] 

• Akl, ancak his edilenleri [bes duyu ile] idrak edebilir. 
Goriilenlerde misali olmiyan isleri, akl idrak edemez. 1/266. 
[Mektubat Tercemesi: 350.] 

• Akh olan diinyaya baglanmaz; diiskiin olmaz ki, dunya 
sirf yoklukdur. 3/12. 

• Akl hiiccetdir, amma eksikdir. Hiiccet-i baliga [tarn 
hiiccet] Peygamberlerin gonderilmesidir. 3/44. [Se'adet-i Ebe- 
diyye: 756.] 

• Akhn otesi demek, akl anhyamaz demekdir. Yoksa 
orada, akl ziddina hiikm eder degildir. 3/112. 

-127- 



• Akhn anliyamadigi isleri, ilahi nurdan gayri ile bilmek 
miimkin degildir. 3/44. [Se'adet-i Ebediyye: 756.] 

• insanlann akllan, yaraticiyi isbatdan acizdir. 3/17. 
[Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Akl, tasfiye ve tezkiyeden sonra, ilahi makam ile miina- 
sebet kurar. Fekat, yamlmak ve unutmak ondan ayrilmaz. 
Vahime, miitehayyile, gadab ve sehvetden ayrilmaz. 1/266. 
[Mektubat Tercemesi: 350.] 

• Akhn tasfiye ve tezkiyesi, salih amellerin yapilmasina 
baglldir. 1/266. [Mektubat Tercemesi: 350.] 

• Akl erbabi, ya'ni felsefeciler, nefsden ba'zan ruhu, 
ba'zan kalbi kasd eder. Onlar nefs-i emmareyi miicerred 
mefhumlardan [alem-i emrden] sayarlar. Kalb ve ruhun is- 
mini bilmezler. 3/91. 

• Ukala [akla tabi' olanlar], malum icin, zihnde suret ha- 
sil edip, onun meydana gelmesi zihndedir. ilmde degildir, 
derler. Son devr sofiyyesine gore, o suret ilmde hasildir. 
3/114. 

• Allahii tealamn bir kulundan yiiz cevirdiginin alameti 
[sevmediginin alameti], onun malaya'ni ile mesgul olmasidir. 
"Hadis-i serif". 2/60. [Se'adet-i Ebediyye: 480.] 

• Ilm iki kismdir. ilm-i ahkami fikh, ilm-i i'tikadi kelam 
[ahkami bildiren fikh ilmi, i'tikadi bildiren kelam ilmi], ilm- 
leri kendinde toplamisdir. 1/268. [Mektubat Tercemesi: 383.] 

• Ilm, inkisafdan [tekamiilden] ibaretdir. Bu inkisaf iha- 
ta ile olursa, ilm-i husulidir [calisarak ele gecen ilmdir]. 
3/114. 

• Ilm, ma'lumun suretinden ibaretdir ki, bunun ilmde hu- 
suli ve hululi [girmesi, hulul etmesi] ne ma'naya olur, [ne 
ma'nasi olur.]. 3/114. 

• ilm-i husuli ve ilm-i huduri bir vaktde cem olur. iki 
ilm-i huduri cem' olmaz [birlikde olmaz]. 1/306. [Mektubat 
Tercemesi: 490.] 

-128- 



• ilm-i husulihin zat-i tealaya [Allahii tealamn zatina] aid 
olmasi muhaldir. Onun ilm-i hudurisi, miite'allik olur. [Ala- 
kali olur.] 3/21. 

• Ilm-i husuli afaka [insanin disindaki aleme], ilm-i hudu- 
n enfuse [insanin icindeki aleme] te'alluk eder. 3/60. 

• Ilm-i husuli esyanin suretini bilmekdir. Sey'in sureti 
sey'in gayridir. 2/47. 

• ilm-i sey [birseyin ilmi], o seyin suretinin aklda hasil ol- 
masidir ki, o seyin aym degildir. 3/110. 

• ilm-el-yakin [ilm ile bilmek], eserden miiessire istidlal- 
dir. [Eserden delil ile eser sahibini anlamakdir]. Dumani go- 
rlip, atese hiikm etmek gibi. 3/100. 

• Hakk-el-yakin [bizzat icinde yasayarak bilmek], miies- 
sir ile hakikatlenmekdir ki, beka makamidir. 1/277. [Mektubat 
Tercemesi: 407.] 

• ilm, ayn ve hakk-iil-yakin icin mesayihin ta'rifleri, 
imam-i Rabbani indinde, bu ta'riflerin hepsi, ilm-ul-yakin- 
dir. 3/123. [Se'adet-i Ebediyye: 919.] 

• ilm-el-yakin ile ayn-el-yakin birbirine perdedir. ilm es- 
nasinda gormek yokdur. 1/277. [Mektubat Tercemesi: 407.] 

• Yakinler, mesayih indinde, zat-i ilahiye nisbet ile, 
imam-i Rabbani indinde ayetlere (delillere)dir. 3/123. 
[Se'adet-i Ebediyye: 919.] 

• Ayn-el-yakin, imam-i Rabbani indinde, dumanin atese 
olan halidir. 3/100. 

• Hakk-el-yakin, dumani goriip, atesin varligina hiikmet- 
mekdir. 3/123. 

• Ayn-iil-yakin ve hakk-iil-yakin, afak ve enfiisiin otesi- 
dir. 3/100. 

• islamiyyet ilminin sureti, zahir alimlerin nasibidir ki, 
Kitab ve Siinnetin hiikmleri ile alakahdir. islamiyyet ilminin 
hakikati, ulema-i rasihinin nasibidir ki, Kitab ve Siinnetin 

_ 129 - Kiymetsiz Yazilar - F:9 



miitesabih kismi ile alakahdir. 2/18. 

• Ilm-i lediinni, ifadasinda [feyz almakda], Hizir aleyhis- 
selamin ruhaniyyeti vasitadir. "Muhammed Parisa" 2/55. [Ki- 
yamet ve Ahiret: 182.] 

• Ilm-i ilahi, hayat saninin altindadir. Lakin, ilm icin zat 
mertebesinde bir san vardir ki, hayat ve diger sifatlar icin 
yokdur. Bu, ilm-i huduri de degildir. 3/79. 

• Ilm-i ilahinin zati giizelligi, diger sifatlarda yokdur. 
3/100. 

• ilm-i ilahi. /113. 

• ilm-i ilahi degisen ciizlere te'alluk eder ise de [alakah 
ise de], Allahu tealamn ilm sifatinda degisiklik olmaz. Degi- 
siklik, birini digerinden sonra bilince olur. Amma, ciimleyi 
bir anda bilmekle degisiklige ve sonradan olmaga teham- 
miilii yokdur [boyle sey olmaz]. 1/266. [Mektubat Tercemesi: 
350.] 

• ilm-i ilahinin esyaya baglantisi ilm-i huduridir. 3/114. 

• ilm-i ahval [hallerin ilmleri], herkese verilmemisdir. 
3/16. 

• "Ummetimin alimleri, israil ogullannin Peygamberleri 
gibidir" serefi ile miiserref olan, rasih ilmli alimlerdir. 2/13. 
[Se'adet-i Ebediyye: 754.] 

• "Alimler, Peygamberlerin varisleridir" hadis-i serifin- 
deki ilm, islam bilgileridir ki, zahiri ve hakikati vardir. 2/18. 

• "Ulemamn miirekkebi sehidlerin kamndan daha agir- 
dir." Hadis-i serif. 3/47. [Se'adet-i Ebediyye: 400.] 

• Zahir alimlerin nasibleri, i'tikadi duzeltdikden sonra, 
ahkam-i islamiyye ve ameldir. Batin alimlerinin nasibi bu- 
nunla beraber, haller ve zevkler ve ma'rifetlerdir. Ulema-i ra- 
sihinin nasibi, esrar-i dekayikdir ki [ince sirlardir ki] miitesa- 
bihatda isaret vardir. 1/54. [Mektubat Tercemesi: 90.] 

• Ulema-i rasihin, vilayet yollanni kat'iderek, Peygam- 

-130- 



berlerin hususiyeti olan da'vet makamina kavusmuslardir. 
3/50. [Se'adet-i Ebediyye: 763.] 

• Ulema-i rasihfn, ozii kabuk ile bir araya getirerek ve 
hakikati surete getirmis, miitesabihatdan zevk almislardir. 

2/18. 

• Ulemanin ilmleri, niibiivvet kandilinden alinmis, sofiy- 
yenin ma'rifetleri ise, kesf ve ilhamdir. 2/55. [Kryamet ve Amret: 
182.] 

• Zahir alimlerine fena ve beka nasib olmamis, vilayet-i 
hassa vakf olmamisdir. 3/89. 

• Diinya alimlerinin ki, gayretleri aleak diinya icindir. Ve 
sohbetleri, oldiiriicu zehrdir. Ve fesadlari yayilir. 1/73. [Mek- 
tubat Tercemesi: 111.] 

• Dindar alimler, makam ve riyaset sevgisinden gecmis 
ve tervic-i din [islamiyyeti yaymakdan] ve islamiyyeti kuv- 
vetlendirmekden gayri birsey istemezler. 1/53. [Mektubat Ter- 
cemesi: 89.] 

• Ulema'i su' [kotii alimler] insanlan dalalete sevk et- 
mekde kafi olup, iblis issiz ve bos kalmakdadir. 1/213. [Mek- 
tubat Tercemesi: 256.] 

• Ilmi, dunyamn mal ve mevki'ine vesile kilanlara, sid- 
detli azab vardir. 1/73. [Mektubat Tercemesi: 111.] 

• Riyazi ilmler, mantik ve emsali ile mesgul olmak icin 
cevaz vardir. Amma, onlan ele gecirmekden maksad, ah- 
kam-i islamiyyeyi bilmek icin olmak sartdir ve yoksa caiz de- 
gildir. 1/73. [Mektubat Tercemesi: 111.] 

• All "radiyallahii anh", hilafeti zemamnda ve emri al- 
tinda, kendi baglilanndan, yardimcilanndan biiyiik bir top- 
luluk arasinda buyurmusdur ki, muhakkak Ebu Bekr ve 
Omer, ciimle iimmetin en ustuniidiir. imam-i Zehebi, bunu 
seksenden cok kimseden rivayet eylemisdir. 2/36. [Eshab-i Ki- 
ram: 222.] 

• All "radiyallahii anh"in miicadelesi, bagiler, asiler ile 

-131- 



savas farz oldugundan idi. 2/96. [Se'adet-i Ebediyye: 505.] 

• All "radiyallahii anh" buyurdu ki, biraderlerimiz bize 
bagi oldular. Kafir ve fasik degildirler. 2/96. [Se'adet-i Ebediy- 
ye: 505.] 

• Aliye "radiyallahii anh" Resulullah "sallallahii aleyhi 
ve sellem" buyurdu ki, "Sen, Isaya "aleyhisselam" benze- 
mekdesin. Ona yehudiler o derece diismanhk etdiler ki, an- 
nesi Meryeme iftira etdiler." 2/32. [Se'adet-i Ebediyye: 427.] 

• Ah "radiyallahii anh" vilayet yolundan kavusanlann 
onderi ve baskamdir. Bu yolda feyz herkese Onun aracihgi 
iledir. 3/124. 

• All radiyallahii anh buyurdu ki, biitiin ilmler besmele- 
nin "B" sinde, belki "B" nin noktasinda toplanmisdir. 1/201. 
[Mektubat Tercemesi: 240.] 

• Aliye "radiyallahii anh" kusur isnad eylemek, cirkinligin 
en kotiisiidiir. 1/80. [Mektubat Tercemesi: 127, Eshab-i Kiram: 263.] 

• All "radiyallahii anh", Siddik "radiyallahii anh"dan ef- 
daldir diyen, ehl-i siinnetden aynhr. 1/202. [Mektubat Terceme- 
si: 240.] 

• All "radiyallahii anh", vilayet ve niibiivvet taraflann- 
dan Isa aleyhisselam ile miinasebetlidir. 1/251. [Mektubat Ter- 
cemesi: 308.] 

• Umdet-iil-islam farisi fikh kitabidir. 1/193. [Mektubat Ter- 
cemesi: 229.] 

• Omer "radiyallahii anh", "Rabbinin azabi elbette var- 
dir. Onu onliyecek yokdur." ayetini isitince, akh gidip, deve- 
den diisdii. 1/302. [Vetturi. 7. Ayet.] [Mektubat Tercemesi: 482.] 

• Omer "radiyallahii anh", Ebu Bekr "radiyallahii 
anh"dan sonra, iimmetin efdalidir. 1/266. [Mektubat Tercemesi: 
350.] 

• Omer "radiyallahii anh", vilayet-i Muhammediyyeye 
vasil ve kemalat-i Muhammedi onda hasil oldu. 1/251. [Mek- 

-132- 



tubat Tercemesi: 308.] 

• Omer "radiyallahii anh"in vilayeti, Ibrahim aleyhissela- 
ma, niibiivvet tarafindan Musa aleyhisselamadir. 1/251. 
[Mektubat Tercemesi: 308.] 

• Omer "radiyallahii anh" hakkinda Resiilullah "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem": "Benden sonra Peygamberlik bitmese 
idi, Omer Peygamber olurdu," buyurdu. 1/251. [Mektubat Ter- 
cemesi: 308.] 

• Omer "radiyallahii anh"in vefatinda, Abdiillah ibni 
Omer, ilmin on boliikde dokuz boliigii oldii, buyurdu. 1/251. 
[Mektubat Tercemesi: 308.] 

• Omer "radiyallahii anh" ile, Hak siibhanehunun kela- 
mi, cok zeman aynen vaki' oldu. 2/51. 

• Omer "radiyallahii anh" hakkinda. 2/99. [Se'adet-i Ebediy- 
ye: 515.] 

• Omer "radiyallahii anh" buyurdu ki, geceleri uyuma- 
yip, cema'ati [sabah nemazim] terk etmekden ise, uyumak 
iyidir. 1/114. [Mektubat Tercemesi: 164.] 

• Amr ibni As'in "radiyallahii anh" yamlmasi, Veysel 
Karani ve Omer Mervaninin dogru isinden efdaldir. 1/120. 
[Mektubat Tercemesi: 168.] 

• Umre ve nafile hac, bir farzin terkine ve bir memnu'un 
icrasina sebeb oluyor, malaya'ni oluyorlar. 1/123. [Mektubat 
Tercemesi: 169.] 

• Amelin mukafati isleyene oldugu gibi, vadi'ina ve bin- 
netice Peygambere "sallallahii aleyhi ve sellem" de olur. 2/57. 

• Amel eylemeyip, sucunu dahi kabiil etmeyip, pisman 
olmiyan, kullukdan uzakdir. 3/17. [Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Amellere verilen ecr, ameli isliyene gore degisir. 1/305. 
[Mektubat Tercemesi: 489.] 

• Amelin sevabi, niyyetin diizgiin olmasina baghdir. 3/28. 

• Avam, miintehinin batimndan nasil haber ahr ki, miin- 
tehinin batinimn zevkinden, kendi zahiri bile haberdar degil- 
dir. 2/43. 

-133- 



• Avam, Seyh-i Genc-i sekeri, oglunun vefatinda uziilme- 
digi icin, ustiin bilirler. Halbuki, Resulullah "sallallahii aley- 
hi ve sellem", Ibrahimin vefatinda agladi ve cok uziildii. 
1/272. [Mektubat Tercemesi: 387.] 

• Avam indinde, cesedi ihya [gelisdirmek] biiyiik isdir. 
Havas indinde [biiyiikler yaninda] kalbi ihya mu'teberdir. 
2/92. [Se'adet-i Ebediyye: 749.] 

• Avamin seyyiati, isana hasenat olur. 2/56. 

• Avamin imam ile havasin imam farkhdir. 3/123. 
[Se'adet-i Ebediyye: 919.] 

• Avam isiterek veya delil ile gayba iman etmislerdir. 
Sondakilerin en tistunleri, gayblar gaybini, celal ve cemal 
perdelerinin arkasinda miitale'a eylemislerdir. Ortadakiler, 
zilleri asl zan etmislerdir. 2/8. [Se'adet-i Ebediyye: 753.] 

• Hasta ziyareti siinnet, hastamn kimsesi yoksa vacibdir. 
1/265. [Mektubat Tercemesi: 349.] 

• Fitr bayraminda, yimek, icmek, senelerce nafile oruc 
tutmakdan daha faidelidir. 1/52. [Mektubat Tercemesi: 87.] 

• Isa aleyhisselam gokden inip, Muhammed aleyhissela- 
min dini ile amel edecekdir. 2/67 [Se'adet-i Ebediyye: 54.], 1/109. 
[Mektubat Tercemesi: 161.] 

• Isa aleyhisselamin, mele-i a'la ile miinasebeti vardir. 
3/114. 

• Isa aleyhisselam gokden inip, ictihadi, imam-i a'zamin 
ictihadina uygun olacakdir. 2/55, 1/282. [Mektubat Tercemesi: 
413.] 

• Isa aleyhisselam vilayetde, Musa aleyhisselam niibiivvet- 
de cok yiiksek mertebededirler. 1/260. [Mektubat Tercemesi: 326.] 

• Ayn-i sabiteye te'ayyiin-i viicubi derler. 3/33. 

• Ayn-i sabite, Allahii tealamn ismlerinin zilli, aksi ve nu- 
rudur. 3/33. 

• Ayn ve eserin fena esnasinda yok olmasi, vilayet-i Mu- 

-134- 



hammediyyeye "sallallahii aleyhi ve sellem" mahsusdur. Di- 
ger vilayetlerde yalniz ayn yok olup, eseri yok olmaz. 1/287. 
[Mektubat Tercemesi: 426.] 

• Ayn ve eserin yok olmasindan murad, goriiniisun yok 
olmasidir. Mahlukatin viicudu yok oluyor demek, ilhad ve 
zindiklikdir. 3/109. 

-G- 

• Miizik ve sarki, bir zehrdir ki, seker [bal] ile kaplanmis- 
lardir. 3/34. [Se'adet-i Ebediyye: 115.] 

• Muzigin yasakhgi konusunda ayet-i kerfme nazil olmus- 
dur. 3/41. [Se'adet-i Ebediyye: 778.] 

• Gina [miizik] haram oldugundan, bir calgiciyi veya 
herhangi bir sarkiyi giizel bulup, takdir eden kafir olur. 
1/266. 

• Gina sahiblerinin [zenginlerin] tevazu' [aleak gonullii 
olmalan] giizeldir. Ve fakirlerin ise, vakar sahibi [agirbash 
olmalan] giizeldir. Zira ilac ziddi iledir. 1/68. [Mektubat Terce- 
mesi: 106.] 

• Gunye kitabi, Abdiilkadir-i Geylaninindir. 2/67. 
[Se'adet-i Ebediyye: 54.] 

• Gavs, Muhyiddin-i Arabi indinde kutb-i medardan bas- 
kadir. Ve ona yardimcidir. 1/260. [Mektubat Tercemesi: 326.] 

• Gaybdan maksad, eger her bakimdan yok demek ise, 
onu Allahii teala bilir demek ma'nasizdir. 1/100. [Mektubat 
Tercemesi: 151.] 

• Gayb, goriilenin karsiligidir. Zilliyyet saibesi goriilende 
mevcud olup, gaybda yokdur. Gayb goriilenden iistiindiir. 

3/8. 

• Allahii tealadan baska seyleri maksad edinmekden 
kurtulmak, kamil iman icin zaruridir. 3/3. [Se'adet-i Ebediyye: 
906.] 



135 



-F- 

• Fasika hiirmet haramdir. 3/118. 

• Fatima'ya betiil derler. Zira ziihd ve diinyadan kesil- 
mekde ondedir. 2/67. [Se'adet-i Ebediyye: 54.] 

• Peygamberlerin gelmedigi zemanlardaki miisrikler, 
Peygamberlerin daVetini almamisdir. Bunlar, ahiretde he- 
sabdan sonra hayvanlar gibi tekrar yok olacaklardir. 1/266. 
[Mektubat Tercemesi: 350.] 

• "Fitne uykudadir. Allahii teala, fitneyi uyandirana 
la'net etsin." Hadis-i serif. 1/288. [Mektubat Tercemesi: 440.] 

• Fitne zemanidir. Yakinda alemi fitneler kapliyacakdir. 
2/68. [Se'adet-i Ebediyye: 398.] 

• Fahreddfn-i Razi. 3/44. [Se'adet-i Ebediyye: 756.] 

• Firaset. 2/92. [Se'adet-i Ebediyye: 749.] 

• Farz nemazlardan sonra, Ayet-el-kiirsi ve tesbihler la- 
zimdir. "Hadis-i serif." 3/17. [Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Bir farzi yapmak, bin sene nafile ibadet yapmakdan ef- 
daldir. 1/260. [Mektubat Tercemesi: 326.] 

• Dalalet firkalannin hepsi, Cehenneme girip, bozuk i'tikad- 
lan ile, gecici olarak azab olunurlar. 3/38. [Se'adet-i Ebediyye: 68.] 

• Fesadlann basi [asil maddesi] islamiyyete uymamakdir. 
1/114. [Mektubat Tercemesi: 164.] 

• Fisk, biiyiik giinah islemekdir. 3/17. [Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Fiisul-i sitte, Muhammed Parisamn kitabidir. 3/17. 
[Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Mutlak fazilet [iistiinluk], hem zahiri tebligi, hem bati- 
ni tebligi beraber bulundurana mahsusdur. 2/57. 

• Fazilet ve iistiinluk, kerametin cokluguna bagh degildir. 
2/99. [Se'adet-i Ebediyye: 515.] 

• Allahii tealamn fi'lleri sonradan olma degildir. Hersey 

-136- 



bir fi'l-i ezeli ile yaratilmakdadir. Her sey bu fi'lin eserleri- 
dir, Hak tealamn fi'lleri degildirler. 1/266. [Mektubat Terceme- 
si: 350.] 

• Fikhin kurucusu Ebu Hanifedir. Ve fikhin dortde xicii- 
nii O ictihad etmisdir. 2/55. [Kryamet ve Ahiret: 182.] 

• Felsefeciler, tib ve astronomi ilmini Peygamberlerin ki- 
tablanndan caldilar. 3/23. [Faideli Bilgiler: 454.] 

• Yunan felsefecileri, dxinyadaki insanlann en cahilidir. 
3/23. [Faideli Bilgiler: 454.] 

• Felsefecilerin kisa [hatah] goriisleri, yalniz madde ale- 
mini gormekdedir. Ve nefsi, akli, ma'nevi alemden saymis- 
lardir. 1/34. [Mektubat Tercemesi: 60.] 

• Yunan felsefecilerinin once gelenleri, akl ile hareket 
edenlerden iken, Allahii tealamn varligini anliyamadilar. 
Kainatin varligini, kendi kendine var dediler. Felsefecilerin 
sonra gelenleri, Peygamberlerin nurlannin bereketi ile Alla- 
hii tealamn varligina inandilar. Allahii tealamn birligini isbat 
eylediler. 3/23. [Faideli BilgUer: 454.] 

• Felsefeciler, goklerin ve yildizlann sonradan yok olma- 
sini kabul etmezler, ebedidir, derler. Ba'zi miislimanlar, on- 
lari miisliman sanir. Halbuki islam ahkamindan ba'zisim 
yapsalar dahi, bunlar kafirdir. 3/23. [Faideli Bilgiler: 454.] 

• Felsefecilerin ilmini kabul eylemek, Enbiyayi inkar ey- 
lemekdir. 3/23. [Faideli BUgiler: 454.] 

• Fena, salikin yetisdiricisi olan isme kavusup, orada yok 
olmasidir ki, vilayetin ilk basamagidir. 1/287. [Mektubat Terce- 
mesi: 426.] 

• Kalbin fenasi, kalbin masivadan tarn kesilmesi ve masi- 
vayi unutmasidir ki, zor ile hatmna soksalar, hatirlayamaz. 
Bu fena, kalbin zikrinin neticesidir. 2/83. 

• Fena, ma-sivamn [Allahii tealamn gayrisinin] unutul- 
masindan ibaretdir. Ve masiva iki kismdir: Biri afak ve biri 
enfiisdiir. Afakin unutulmasi, ilm-i husulinin yok olmasidir. 

-137- 



Enfusiin unutulmasi, ilm-i huzurinin yok olmasidir. Birincisi, 
Evliyanin nasibidir. Ikincisi, Evliyanin buyiiklerinin nasibi- 
dir. 3/60. 

• Fena, masivanin unutulmasidir ki, daimi bilmemekdir. 
Ba'zan bilmek, ba'zan bilmemek seklinde degildir. 2/99. 
[Se'adet-i Ebediyye: 515.] 

• Fena ve beka, yaratilmis olanin, yaratilmishkdan kur- 
tulmasi degildir. Viicub hasil olmak degil. Bu kiifrdiir. Belki 
ma'nasi, Allahii teala tarafindan yok edilmekdir ve var edil- 
mekdir. 3/53. 

• Fena, zille [mahlukata] baglihkdan kurtulmakdir. Me- 
sela, odiinc elbiseler giyen bir sahis, elbiselerin, baskasina 
aid oldugunu iyice goriip, elbiseyi giyinmis oldugu halde, el- 
biseyi sahibine verip, kendini bir derecede ciplak bula ki, ha- 
yasi [utanmasi] sebebi ile, kendisini bir koseye cekmek gibi- 
dir. 3/109. 

• Fena-i husuli, salik, hayrete ve cehle kavusmadikca na- 
Slb olmaz. 1/240. [Mektubat Tercemesi: 299.] 

• Fena ltlaki [fena ta'bir olunmasi], seyr-i ilallahi temam 
eyledikde nasib olur. 2/50. [Se'adet-i Ebediyye: 948.] 

• Fena, masivanin unutulmasidir. Masivanin yok edilme- 
si degildir. Bu unutmak, diinya ve ahirete samildir. 3/123. 
[Se'adet-i Ebediyye: 919.] 

• Fena, ecel-i musemma gelmeden evvel, olmekden iba- 
retdir. 1/159. [Mektubat Tercemesi: 194.] 

• Tarn fani olmak, (ene=ben) ta'birinin dogus noktasi 
olan, yokluk hakikatinin anlasilmasina baghdir. 3/79. 

• Nefsin fenasi, nefsin temamen nefy edilmesidir. 
[Fe'aliyyetlerinin te'sfrsiz hale getirilmesidir.] 3/60. 

• Fenanin hakikati, ismlerin coklugunu, sifat, su'un ve 
i'tibarati goriisden gizlemek, Allahii tealamn zatinin birligin- 
den baskasi diisuniilmez. 2/35. [Se'adet-i Ebediyye: 940.] 

-138- 



• Fena hasil olmadikca, Allahii tealamn zati bilinemez. 
1/311. [Mektubat Tercemesi: 497.] 

• Fena hasil olmadikca, cenab-i Kudse kavusmak miiyes- 
ser degildir. 1/31. [Mektubat Tercemesi: 52.] 

• Fena, vilayet yolunda lazimdir. Care yokdur ve niibiiv- 
vet yolunun yaklasma derecelerinde, esyaya baglihgin orta- 
dan kalkmasi icin, fena hie lazim degildir. 1/313. [Mektubat 
Tercemesi: 502.] 

• Fena ve beka, ruh vasflanndandir. Zahirin olgunlugu, 
batinin hallerinden malumat verir. 3/53. 

• Fena ve beka, salikin mebde-i te'ayyunii olan ism iledir. 
Zat-i teala ile degildir. 3/79. 

• Kalbin fenasina kavusmasina aldanmamahdir, geri 
donmek miimkindir. 1/116. [Mektubat Tercemesi: 165.] 

• Fenanin hasil olmasinda, varhgin yok olmasi lazim de- 
gildir. Ciinki, fena icin, varolmak [viicudilik] yokdur ki, yok- 
lugu tasavvur edilsin. Yokluk ile ilgili birsey idi. Vehm ile 
kendini var saydi. Goriilenin yok olmasi ile, sirf yokluk olur. 
3/62. [Se'adet-i Ebediyye: 754.] 

• Fenanin mukaddemeleri [Fenanin baslangiclan] maka- 
mat-i asere [on makam]dir ki, tevbe, ziihd, tevekkiil, kana'at, 
uzlet, zikr, tevecciih, sabr, murakabe ve nzadir. Bunlan ele 
gecirmek gerekdir. Her ne kadar fena, Cenab-i Hakkin ihsa- 
m ise de, bunlar cahsmakla kazamhr, [kesb edifir]. 1/38. 
[Mektubat Tercemesi: 65.] 

• Fena ve beka ta'birleri, sonradan ihdas edilmis olup, ilk 
def'a kullanan Ebu Sa'id-i Harrazdir. 1/313. [Mektubat Terce- 
mesi: 502.] 

-K- 

• Kabe kavseyn ev edna. 2/91. 

• Kadi Iyad, (Sifa)sinda, imam-i Malikden naklen buyu- 
ruyor ki: Eshab-i kirama ve Ali ve Mu'aviye veya Amr ibni 

-139- 



As'a "radiyallahii teala anhiim ecma'in" dalalet ve kiifr iize- 
re dil uzatan oldiiriiliir. 1/251. [Mektubat Tercemesi: 308.] 

• Kabr, diinya ile ahiret arasinda geciddir, ya'ni vasitadir. 
3/17. [Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Kabr azabi, ahiret azablan cinsindendir. Rii'ya elemle- 
ri, diinya azablan cinsindendir. 3/3. [Se'Met-i Ebediyye: 906.] 

• Kabr sikmasi ve onda Miinker-Nekfrin siiali hakdir. 
3/17. [Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Kabr azabi, kafirlere ve ehl-i imanin ba'zi asilerine ola- 
cakdir. 1/266. [Mektubat Tercemesi: 350.] 

• Kabrde hasil olan haller, oliim zemamnda hasil olan 
hallerin iistiindedir. 1/263. [Mektubat Tercemesi: 346.] 

• Kabr azabindan ve sevabindan halas imkansizdir. [Kabr- 
de ya azab veya sevab vardir.] 2/58. [Se'adet-i Ebediyye: 79.] 

• Kabr azabi, bilhassa, bevlden sakinmiyanlara [iizerine 
idrar sicratanlara] ve soz tasiyanlaradir. 3/17. [Se'adet-i Ebediy- 
ye: 102.] 

• Kabr iizerine cicek veya agac dikmelidir. Bunlann tes- 
bihlerinin sevabi meyyite vasil olur. (ibni Abiclfn.) 

• Kaderin ma'nasi, ortaya getirmek ve yaratmakdir. Yok- 
dan yaratici ancak Allahii tealadir. 1/289. [Mektubat Tercemesi: 
442.] 

• Kulun kudreti, fi'llerin meydana gelmesinde te'sir eder. 
1/289. [Mektubat Tercemesi: 442.] 

• Kudret, isi yapabilecek giicii ve yapmiyacak giicii var- 
dir, ma'nasinadir. 3/26. 

• Aleme kadimdir [sonradan yaratilmamis] demek kiifr- 
dtir. 3/57. [Se'adet-i Ebediyye: 116.] 

• Kur'an-i kerime mahluk diyen kafir olur. Kur'an-i ke- 
rimin harfleri ve kelimeleri, kelam-i nefsinin delilleri olup, 
bir kismi once, sonra olmasi sebebi ile hadis ve mahlukdur. 

-140- 



Bu kelimelerin delalet etdigi ma'nalar kadimdir, mahluk de- 
gildir. 3/120. 

• Kur'an-i kerim iki kismdir. Muhkemat ve mutesabihat- 
dir. Muhkemat, islam ilmlerinin ve ahkamin kaynagidir. 
Ikinci kismi, hakikat ve esrar [sirlar] ilminin hazinesidir ki 
[deposudur ki], teVilini ancak rasih alimler aciklar. Muhke- 
mat, Kur'an-i kerimin kokleri ve meyvalandir, amma miite- 
sabihat maksaddir ve kitabin oziidxir. 2/18. 

• Kur'an-i kerim tilaveti, ibadetlerin ustunudiir. [Tilavet, 
insan okumasina denir. Teypden, hoparlorden cikan sese, 
okumak degil zirlamak denir. "Elmah tefsiri"] 3/100. 

• Kur'an-i kerimde, salih amellerden maksad, islamin bes 
ruknudiir. 1/304. [Mektubat Tercemesi: 487.] 

• Kur'an-i kerimden ahkam cikarmak, ewela ibaret-i nas 
ve isaret-i nas ve delalet-i nas ve iktiza-i nas ile anlasihr. Lii- 
gat ehlinden avam ve havas bu anlayisda beraberdirler. ikin- 
ci olarak, ictihad vasitasi iledir ki, miictehid olan alimlere 
mahsusdur. Uciincii olarak, insanin idrakden aciz oldugu 
ma'nalardir ki, bunun bildirilmesi cenab-i Hakdandir ve an- 
cak Peygambere mahsusdur ki, aciklanmasi siinnet iledir. 
2/55. [Se'adet-i Ebediyye: 48.] 

• Kur'an-i kerimin toplayicisi Osman-i Zinnureyndir. 
Belki Siddik ve Farukdur "radiyallahii annum". 2/23. 
[Se'adet-i Ebediyye: 775.] 

• Kur'an-i kerimin adem-i fehminden [anlasilmamasin- 
dan] hasil olan i'caz ve hidayet [derin ma'na], anlasilandan 
hasil olmaz. [Anlasilmiyan kismin ma'nasi, daha cok olup, 
anlasilamn azdir.] 3/29. 

• Kur'an-i mecid, islamiyyetin ahkamimn hepsini kendin- 
de toplamisdir. Gecmis dinlerin hepsini de kendinde topla- 
misdir. 2/55. [Kiyamet ve Ahiret: 182.] 

• Kur'an-i kerim, inzal olan biitiin kitablann hepsinin as- 
h ve en sereflisidir. Zira merkez, dairenin cevresine gore en 
serefli yeridir. 3/100. 

-141- 



• Kurb [yakinlik] ve vusul [kavusmak] ve emsali sozler, 
baska kelime bulunamadigi icin soylenmisdir. Yoksa, o ma- 
kamda, kurb ve vusul, siihud [gormek] ve ma'rifet [bilmek] 
ve cehl [cehalet] yokdur. 1/279. [Mektubat Tercemesi: 410.] 

• Kurb [yakinlik] ve bu'd [uzaklik] o makamda birbirin- 
den baska degildir. 1/262. [Mektubat Tercemesi: 345.] 

• Bedenlerin yakinhgi, kalblerin yakinliginda cok te'sirli- 
dir. 1/207. [Mektubat Tercemesi: 244.] 

• Bedenlerin yakinhgi istenmelidir. Ciinki, ni'metin te- 
mami bu yakinliga baghdir. 1/222. [Mektubat Tercemesi: 274.] 

• Karanfil, tarcin ve sair serbetlerin icilmesi yasak degil- 
dir. [Cay ve kahve de boyledir.] 1/191. [Mektubat Tercemesi: 227.] 

• Kusur ve noksani i'tiraf etmek de bir devletdir. 3/17. 
[Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Kaza iki kismdir: Kaza-i mu'allak, kaza-i mubremdir. 
Kaza-i mu'allak degisebilir. Kaza-i mubrem degismez. 1/217. 
[Mektubat Tercemesi: 261.] 

• Kazaya razi olmak, istege mani' olsa, diia ile emr olun- 
mamak lazim gelirdi. 1/289. [Mektubat Tercemesi: 442.] 

• Kaza, insanin kudretini ve ihtiyanni yok etmez. Hak te- 
alanin kaza eyledigini, kul ihtiyan ile isler veya terk eder. 
1/289. [Mektubat Tercemesi: 442.] 

• Kutb-ul-aktab, kutb-l medardir. 1/251. [Mektubat Terce- 
mesi: 308.] 

• Kutba, yardimcilan i'tibariyle kutb-ul-aktab dahi der- 
ler. 1/256. [Mektubat Tercemesi: 318.] 

• Kutb-i medar makami, hilafet makamina miinasib olan, 
kemalat-i asliyyenin [asl olgunluklann] zilleridir. 1/260. 
[Mektubat Tercemesi: 326.] 

• Kutb-i irsad makami, imamet makaminin kemalati zil- 
liyyesidir. [Zilli kemalatidir]. 1/260. [Mektubat Tercemesi: 326.] 

• Kutb-i irsad, yukan cekilerek son mertebeye kavus- 

-142- 



dukdan sonra, nefsi kulluk makamina iner. Ruhu da, Ce- 
nab-i Hakka miiteveccih olan bir miintehidir ki, ferd-i ke- 
malati kendisinde toplamisdir. 1/285. [Mektubat Tercemesi: 
415.] 

• Kutb, Muhammediyy-ul-mesrebdir. Zatin tecellisi Mu- 
hammediler icindir. 1/287. [Mektubat Tercemesi: 426.] 

• Kutb-i ebdal, israfil aleyhisselamin ayagi altindadir. 
Muhammed aleyhisselamin ayagi altinda degildir. 1/287. 
[Mektubat Tercemesi: 426.] 

• Insanin latife-i kalbi, hakikat-i cami'adir. Alem-i halk 
ile alem-i emrin kemalatim cami'dir. [ikisinin kemalatim 
kendisinde toplamisdir]. 2/21 

• Kalb, vilayet lisamnda, insanligin hakikatlerini toplayi- 
cidir ki, alem-i emrdendir. Niibiivvet lisamnda kalbden mu- 
rad, et parcasindan ibaretdir ki, cesedin salih olmasi onun is- 
lahina baghdir. 2/21. 

• Kamil mii'minin kalbi mekansizdir. Digerlerinin kalbi 
mekansizlik zirvesinden inip, maddeye [nicin, ne kadara] 
baglanmisdir. Miimkinat dairesine dahil olmusdur. 1/287. 
[Mektubat Tercemesi: 426.] 

• Kalb, ruh ile nefs arasinda geciddir. 1/287. [Mektubat Ter- 
cemesi: 426.] 

• Kalb, alem-i halk ile, alem-i emr arasinda geciddir. 3/45. 
[Se'adet-i Ebediyye: 914.] 

• Kalb, hallerin baslangicinda ve ortasinda hislere tabi'dir. 
Bunlara sohbetden uzak kalmak caiz degildir. Fekat, sonda, 
kalbin hisse baghhgi kalmayip, hisden uzak olmak, kalbin ya- 
kinllgina te'sir etmez. 1/117. [Mektubat Tercemesi: 166.] 

• Kalbe gelen zulmeti [lekeleri] temizlemek icin, tevbe ve 
istigfar ve pismanhk ve iltica etmelidir [siginmahdir] . En ko- 
lay seklde miimkin olur. 1/171. [Mektubat Tercemesi: 212.] 

• Kalbin itminani zikr iledir. isbat ve delil ile degildir. 
3/36. [Se'adet-i Ebediyye: 481.] 

-143- 



• Kalbin akla ve nefse bir mikdar bagliligi muhakkakdir. 
1/41. [Mektubat Tereemesi: 69.] 

• Kalbin, birden fazlaya muhabbeti olmaz. [Kalbin mu- 
habbeti, muhakkak bir seyedir]. Ve maddelerin coklugu, 
mal, evlad, makam ve medh olunmak ve insanlar arasinda 
makam sahibi olmak gibi muhabbetin cesidleri ve mikdarla- 
n, her ne kadar birden fazla seye kalbin muhabbetini goster- 
se de, yine sevgisi birdir ki, o da nefsidir. Ve onlara olan mu- 
habbeti nefsine olan muhabbetin parcalaridir. Zira, adi ge- 
cen esyayi kendi nefsi icin ister. Nefsine olan muhabbeti yok 
olsa, onlara muhabbeti dahi yok olur. 1/24. [Mektubat Tereeme- 
si: 42.] 

• Kalb iki halden birisindedir. Ya, iman edilecek seylere 
iman etmis, baglanmisdir. Veyahud, o iman edilecek seyleri 
inkar etmekdedir. Iman edip baglanmanin alameti, iman 
edilecek seylere kalbin razi olmasidir. Ve onun sebebiyle 
gogsiin acilmasi ve ferahlamasidir. Kiifr ve inkann alameti, 
tasdik edilecek seyleri kalbin sevmemesi ve o sebebden gog- 
siin daralmasidir. 3/51. 

• Kalbde hasil olan ma'na ve diger latifeler [lutfa ugra- 
masi] icin, hayalde suret vardir. 3/119. 

• Kalb goze tabi'dir. Gozii haramlara kapamayinca, dilin 
[gonuliin] muhafazasi zordur. Ve zira kalb gordugii harama 
bagh oldukca, fercin muhafazasi zordur. Cunki, fercin ko- 
runmasi icin, gozii haramdan korumahdir; kapamahdir. 3/41. 
[Se'adet-i Ebediyye: 778.] 

• Kalbin selameti, masivayi unutmaga baghdir. Oyle ki, 
bin sene omrii olsa, esya asla hatinna gelmiye. Bu devlete 
kalbin fani olmasi derler. Ve bu yolda, ilk adimdir. 1/278. 
[Mektubat Tereemesi: 409.] 

• Kamil mii'minin kalbi ya'ni arife olan zuhur [arifde go- 
riinenler] Arsin nurlanndan ahnmisdir. Ve zilhdir. 3/11. 
[Se'adet-i Ebediyye: 917.] 

• Kalbde goriinenler, Arsin dalgalandir, Arsdan aks 

-144- 



ederler. Arsin hakikati degildir. 1/95. [Mektubat Tercemesi: 141.] 

• Kalb ve Ars, gerci alem-i halkda goriilmekdedir. Am- 
ma alem-i emrdendirler. 1/34. [Mektubat Tercemesi: 60.] 

• Kalbin tasdik ve yakini hasil oldukdan sonra, zuhur 
eden kiifr ve inkara kaynak, nefs-i emmarenin red sifatidir 
ki, makam sevgisi ve hiikm etmek cibilliyetinden ileri gelir. 
Ve baskasina tabf olmak ve taklid etmegi kabul etmeme ta- 
bfatinda [yaratihsinda]dir. istegi budur ki, herkes kendini 
tasdik etsin, baglansin. Ve kendi baskasina tabi' ve teslim ve 
taklid ile baglanmasin. [Nefs boyle ister]. 3/51. 

• Kalblerin bu diinyada Hak tealadan nasibi fkandan 
gayri degildir. [Yakini bir imandan gayri degildir]. Onu 
ru'yet ve miisahede zan ederler. 3/90. [Se'adet-i Ebediyye: 927.] 

• Kalb salih ise, beden dahi salih olur. Kalb fasid ise, be- 
den dahi fasiddir. 2/21. 

• Kalb carullahdir [Kalbde Allahii teala tecelli etmekde- 
dir]. Mukaddes cenabina kalb gibi yakin birsey yokdur. Kal- 
bin incitilmesinden kacinmak lazimdir. Mti'min kalbi olsun. 
Asi kalbi olsun. Zira komsu eziyyetden korunmalidir. Allahii 
siibhanehunun zaten incinmesine sebeb olan kufrden sonra, 
kalbi incitmek gibi bir eziyyet yokdur. Halkin cumlesi [insan- 
lann hepsi] Allahii tealanin koleleridir. Bir sahsin kolesine ha- 
inlik yapmak ve darb etmek, efendisini incitir. Muhakkak sim- 
di, mutlak malik olan Allahii tealanin buyukliigu diisiinulduk- 
de, onun mahlukunda tasarruf eylemek, ancak emr eyledigi 
kadar miimkindir. 3/45. [Se'adet-i Ebediyye: 914.] 

• Kalb-i hakayik muhaldir. [Bir seyin oziinii degisdirmek 
miimkin degildir. Mesela bakin altin, cevizi armut yapmak 
miimkin degildir.] 3/1. [Se'adet-i Ebediyye: 101.] 

• Ay, lsigini giines lsigindan ahyor. 3/118. 

• Kamis, ayaklara kadar, dir', gogse kadar acilan gomlek- 
dir. 1/313. [Mektubat Tercemesi: 502.] 

• Kul hakki, ne kadar az olsa da, Cennete girmege ma- 

_ 145 _ Kiymetsiz Yazdar - F:10 



ni'dir. 2/87. [Se'adet-i Ebediyye: 288.] 

• Kavme ve celsede tumaninet edeler ki, farz veya vacib- 
dir. 2/69. [Se'adet-i Ebediyye: 289.] 

• Gadab kuweti, sehvet kuweti, hirs, hased, alcaklik ve 
bil-ciimle kalibin parcalan olan dort unsurun muhtelif ta- 
bi'atlandir. 2/50. [Se'adet-i Ebediyye: 948.] 

• Kiyas ve ictihad bid'at degildir. Zira, kiyas ve ictihad, 
naslann ma'nasim aciklar. Bundan baska bir sey ortaya koy- 
maz. 1/186. [Mektubat Tercemesi: 223.] 

• Kliciik kiyamet olumdiir. 1/276. [Mektubat Tercemesi: 403.] 

• Kiyamet gxinunde, goMer ve yddiz[ar ve yer ve daglar 
ve deniz[er ve hayvan ve bitki ve maderder, hepsi yok o[ur- 
lar. Bu yok olma birinci nefhada o[acakdir. 3/57. [Se'adet-i 
Ebediyye: 116.] 

• Kiyamet giinii miiyesser o[an haUer, kabrdeki haHerin 
iistiindedir. 1/263. [Mektubat Tercemesi: 346.] 

• Kiyamet, insamann serlHeri iizerine kopsa gerekdir. 
2/23. [Se'adet-i Ebediyye: 775.] 

• Kiyametde ahkam-i is[amiyyeden siia[ omnur. Tesav- 
vufdan olunmaz. 1/48. [Mektubat Tercemesi: 84.] 

• Kiyamet alametlerinin sonuncusu atesdir ki, Adenden 
Clksa gerekdir. 2/67. [Se'adet-i Ebediyye: 54.] 

• Kiyametde hesab, once nemazdandir. Nemaz diiriist 
ise, diger hesablar kolay gecer. 2/67. [Se'adet-i Ebediyye: 54.] 

• Kiyamet yakindir. Zulmetlerin toplanma zemanidir. 
Hayrli olmak ve nurlu olmak nerededir. 3/106. 

• Kainatda goriilen Cemal degil, Celaldir. 2/24. [Se'adet-i 
Ebediyye: 947.] 

• Kar budur, bunun gayrisi hicdir. 1/271. [Mektubat Terce- 
mesi: 386.] 

• Kafirlerin adetlerini yapan ve merasimlerine hurmet 

-146- 



eden bir kimsede, o esnada zerre kadar dahi iman var ise, 
Cehenneme gider. Amma o zerre iman bereketi ile, ebedi 
azabdan kurtulur. 2/37. [Se'adet-i Ebediyye: 910.] 

• Kafirlerin belli giinlerinde, kiifr ehlinin adetlerini yap- 
mak ve ehl-i kufrxin hediyyelerine benzer hediyyeleri kizlan- 
nin ve ogullannin evlerine gondermek ve kaplanni kafirler 
gibi o zemanlarda boyamak sirk ve kiifrdur. 3/41. [Se'adet-i 
Ebediyye: 778.] 

• Kafirlerin, kendilerinin deger verdikleri giinleri ta'zfm 
ve o giinlerde yehudilerin belli adetlerini yapmak, sirki ge- 
rekdirir ve kiifrii icab etdirir. 3/41. [Se'adet-i Ebediyye: 778.] 

• Kafirlerin perisan sozlerinden uziilmiyeler. "Herkes, 
kendine uygun isi yapar." [Ayet-i kerime meali]. iyi ve kotii 
sozlerine karsihk vermemelidir. 1/204. [Mektubat Tercemesi: 243.] 

• Kafirlerle kansmakdan kurtulmaga care yokdur. Bu ka- 
nsma sebebiyle, ehl-i islami necs bilmiyeler. 3/22. [Se'adet-i 
Ebediyye: 70.] 

• Kafirlerle kansmak, goriismek, zaruret mikdan olmali- 
dir. 1/265. [Mektubat Tercemesi: 349.] 

• Kafirlerin yiyecek ve iceceklerinin haram olmasina 
hiikm verenler, kendilerini onu islemekden korumalari im- 
kansizdir. 3/22. [Se'adet-i Ebediyye: 70.] 

• Kafirler, yalniz dar-iil-harbde sakin olanlar degildir. 
2/36. [Eshab-i Kiram: 222.] 

• Kafirlere Hak tealamn dxismanhgi, zatidir. Nefsin arzu- 
lan ve diger kotii amellerden hasil olan kotiilugii ise, sifatla- 
n sevmez. Bunlara diismanlik sifata aiddir. Rahmet sifati, za- 
tin diismanligini ortadan kaldirmaz. 1/266. [Mektubat Terceme- 
si: 350.] 

• Kafirlere, islamiyyetin ahkamini tatbik etmek, kaf dagi 
kadar agir gelir. 2/95. 

• Mahrum ve fakir kafirin sebebi sudur ki, kafir, Hiida- 
nin diismamdir. Ve daimi azaba miistehakdir. Ve diinyada 

-147- 



azabin kaldmlmasi ihsan ve ni'met-i ilahfdir. Kafirlerin 
ba'zisina, hem azabini kaldirarak, hem de lezzet bahs ede- 
rek, ba'zisinm yalniz azabini kaldirarak diinyada firsat verir- 
ler. 2/99. [Se'adet-i Ebediyye: 515.] 

• Kafirlerin ba'zisinin hakikatinde sevgi oldugu icin, cez- 
be goriiliir ise de, islamiyyete uymadiklanndan, ebedi hiisra- 
na diiseceklerdir. 1/117. [Mektubat Tercemesi: 166.] 

• Tarikati inkar eden dahi, Allahu tealayi bir bilip, masi- 
vayi yok ve fani kilmisdir. Boylece arifdir, fekat tarn arif de- 
gildir. 3/91. 

• Kibr, aleak sifatlann en kotusiidiir. 2/50. [Se'adet-i Ebediy- 
ye: 948.] 

• Biiyiik giinah islemek kxifr degildir, fiskdir. 3/17. 
[Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Biiyiik giinah isleyen imandan cikmaz. imam-i a'zam- 
dan siial olunan kissa. 2/67. [Se'adet-i Ebediyye: 54.] 

• Biiyiik giinahlann israri, insani kiifre gotiiriir. 3/17. 
[Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Biiyiik giinah sahibi, Allahu tealamn iradesine kalmis- 
dir. Isterse, afv eder. Dilerse, azab eder. 3/17. [Se'adet-i Ebediy- 
ye: 102.] 

• Biiyiik giinah sahibinin azabda ebedi kalmasi, harama 
halal demesinden dolayidir [inkar etmesidir]. 1/266. [Mektu- 
bat Tercemesi: 350.] 

• Kitabullahdan sonra, kitablann en saglami Buhariyyi 
serifdir. 2/36. [Eshab-i Kiram: 222.] 

• "Kitab-i fikarat" Hace-i ahranndir. 1/290. [Mektubat Ter- 
cemesi: 447.] 

• Yalan ve iftira, biitiin dinlerde haramdir. Ve bu haram- 
lan isleyenlere azablar bildirilmisdir. 3/34. [Se'adet-i Ebediyye: 
115.] 

• Keramet hakdir. 1/266. [Mektubat Tercemesi: 350.] 

-148- 



• Keramet ile istidrac arasindaki fark. 1/107. [Mektubat 
Tercemesi: 191.] 

• Kerametin coklugu iki sey iizeredir. Yiikselirken cok 
yiikselip, inerken az inmekdir. [Urucun cok olmasi, niizuliin 
az olmasi.] 1/216. [Mektubat Tercemesi: 259.] 

• Keramet, yakini kuwetlendirmek icindir. Yakin veril- 
mis [ihsan edilmis] olan icin keramete Meet yokdur. 2/92. 
[Se'adet-i Ebediyye: 749.] 

• Kiirsi-yi ilahi, alem-i emrden degildir. Zira arsdadir. 
Goklerden de degildir. 2/76. [Se'adet-i Ebediyye: 915.] 

• Kerfmlerin keremine behane [ufak bir sebeb] kafidir. 
2/90. 

• Kesb olunan amellere, a'zalann sahidligi hakdir. 2/67. 
[Se'adet-i Ebediyye: 54.] 

• Kesfde hata vardir. 1/272. [Mektubat Tercemesi: 387.] 

• Kesf ve ilham, baskasina hiiccet degildir. Amma mxic- 
tehidin kavli, baskasina hiiccetdir. 1/31. [Mektubat Tercemesi: 
52.] 

• Ka'be, zuhurlann ve Arsa olan tecellilerin ustiidur. 

2/72. 

• Ka'be, divar, direk ve tasdan ibaret degildir. Bunlar ol- 
masa, yine Ka'bedir. Ve kendisine dogru secde edilen yerdir. 
3/100. 

• Ka'be, sureta diinyadandir. Hakikatde ahiretdendir. 
1/263. [Mektubat Tercemesi: 346.] 

• Ka'be, Ravda-i mutahharadan efdaldir. 2/72. 

• Ka'benin hakikati, te'ayyiin mertebelerinin iistiinde 
olup, sirf nurdur. 3/100. 

• Ka'benin hakikati. 1/263. [Mektubat Tercemesi: 346.] 

• Kafirleri aziz tutan, miislimanlan tahkir etmis olur. 
1/193. [Mektubat Tercemesi: 229.] 

-149- 



• Kiiffan [kafirleri] aziz tutmak, meclislerine hurmet ve 
sohbetlerine devam etmek ile olur. 1/163. [Mektubat Tercemesi: 
200.] 

• Kafirlerden seyler siial edip, hiikmlerinin icabiyla amel 
eylemek, o diismanlan son derece yiikseltmekdir. 1/163. 
[Mektubat Tercemesi: 200.] 

• Kafirlerin kotiilenmesinde yazilmis si'rleri okumak ca- 
izdir. 1/139. [Mektubat Tercemesi: 181.] 

• Kafirlere ahiretde asla merhamet yokdur. 2/220. 

• Kafirlerin diinyada merhamete kavusmalan, goriiniis 
i'tibariyledir. Hakikatde hfledir, istidracdir. 1/266. [Mektubat 
Tercemesi: 350.] 

• Kafirlere diinyada hasil olan ni'metler, onlann harab 
olmalan icin, istidrac yolu ile, ni'met seklinde gosterilmisler- 
dir. Ta ki, yiiz cevirme ve dalaletde gark olmalan icindir. 
2/99. [Se'adet-i Ebediyye: 515.] 

• Kafirlerin diialan batildir. Kabul edilmez. Kabul olma 
ihtimali yokdur. 1/163. [Mektubat Tercemesi: 200.] 

• Kafirlerin cezbeden nasibi oldugu. 3/118. 

• Kafirlere nefslerinin parlamasi vaktinde, gaybi islerin 
meydana gelmesi istidracdir. 1/266. [Mektubat Tercemesi: 350.] 

• Kafirlerin te'ayyunlerinin baslangici mudil ismine te'al- 
luk eder [baglanir]. 3/114. 

• Dedi-koduya kiymet verilirse, soz tasiyanlardan kurtul- 
mak miimkin degildir. Ve ihlasa kavusmak da, miimkin ol- 
maz. 1/229. [Mektubat Tercemesi: 281.] 

• Kiifr, nefs-i emmare arzulanndan kaynaklanir. 1/266. 
[Mektubat Tercemesi: 350.] 

• Muvakkat [gecici] bir kiifr icin, ebedi azabla cezalandi- 
racaginin sebebini [hikmetini] Allahii teala bilir. Yaratilmis- 
lann ilmi buna yetismez. 1/214. [Mektubat Tercemesi: 257.] 

• Kiifrden baska giinahlar icin, ebedi azab bildiren ayet-i 

-150- 



kenmeler; o giinahi islemekde, hicbir sakinca gormemek ve 
islamiyyetin emr ve yasaklanni asagi gormek gibi kiifr saibe- 
sinden [bulasmasindan] dolayidir. 1/266. [Mektubat Tercemesi: 
350.] 

• Kiifr, her tarafi kaplamadikca ve acikdan yapilmadikca 
Mehdi "aleyhirrahme" gelmez. 2/68. [Se'adet-i Ebediyye: 398.] 

• Kiifr ve islamin ahkaminin ikisini de beraber yapan 
miisrikdir. Kiifrden uzak durmak, islamin sartidir. 3/41. 
[Se'adet-i Ebediyye: 778.] 

• Kiifriin her cesidine tutulmus olan muayyen bir sahsa, 
islam ihtimali var ise, Cehennemlik demeyip, la'net etmeme- 
lidir. 2/36. [Eshab-i Kiram: 222.] 

• Kiifrii doksan dokuz vechi ile zahir [acik] ve bir vech ile 
islam olan kimseyi, kiifr ile hiikm eylememeli. [Bir isinden 
veya bir soziinden yiiz ma'na anlasilsa, doksandokuzu kiifrii- 
nii, biri imanini gosterse, imanli oldugunu anlamali]. 3/38. 
[Se'adet-i Ebediyye: 68.] 

• Kiifr, dinleri inkardir. Sirk, bir kiifrdiir ki, mutlak kiifr- 
den daha ileridir. 3/3. [Se'adet-i Ebediyye: 906.] 

• Kiifr, zaruri olan dini vecibeleri ve meshur olan islam di- 
ninin ahkamini inkar ve dinden oldugu zaruri olarak bilinen 
nesneyi kabul etmemekdir. 3/38. [Se'adet-i Ebediyye: 68.] 

• Tarikat kiifrii, hakiki sevgilinin muhabbetinin galebe- 
sinden dogdugu icin, makbuldiir. 2/95. 

• Tarikat kiifrii sekr, islam-i hakiki sahvdir. 3/46. 

• Hakiki kiifr, Hahk ile mahlukun baskahgini gorme- 
mekdir. 1/245. [Mektubat Tercemesi: 303.] 

• Bir kelam ki, onda sira ola. Oncelik ve sonrahk ola. 
Bunlar, sonradan olma alametlerdir. Hak tealadan sadir ol- 
maz. Musa ve Cebrail aleyhimesselamin isitdikleri kelam-i 
ilahidir. Amma, o kelamlann Hak siibhanehuya nisbeti, mah- 
lukun Hahka nisbeti gibi idi. Kelamin soyliyene nisbeti gibi 
degil idi. 1/272. [Mektubat Tercemesi: 387.] 

-151- 



• Kelam-i ilahi te'vil olunur. Kelam-i ilahfnin tefsfri nakl 
ve isitmekle sarthdir [olur]. 1/234. [Mektubat Tercemesi: 286.] 

• Kelam-i lafzi, kelam-i nefsf gibi, Hak kelamidir. Bunu 
inkar eden de kafir olur. 2/67. [Se'adet-i Ebediyye: 54.] 

• Kelam-i ilahi, ba'zi biiyiikler icin, tabi' olmak ve varis 
olma yolu ile meydana gelir ki, bu kelam ilhamin ruha bag- 
lantili olmasi ve melek ile olan kelamin gayndir. 3/120. 

• Kulun kelamini, Allahxi teala, harf ve kelimelerin once- 
ligi ve sonraligi ve vasitasi olmaksizin isitir. 3/120. 

• Giilistan ve Bostan gibi kitablarin ogrenilmesi ve ogre- 
tilmesi, kelam ilmi akidelerini [imam] ve fikh ahkamini 6g- 
retmege gore liizumsuzdur. 3/17. [Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• "Iki kelime vardir. Soylemesi cok kolaydir. Terazide 
cok agir gelirler. Allahii teala, bu iki kelimeyi cok sever. 
Siibhanallahi ve bi hamdihi, subhanallahirazim." Hadis-i se- 
rif. 1/308. [Mektubat Tercemesi: 493.] 

• Kelime-i temcid, "La havle vela kuvvete ilia billah" ile 
elem ve kotii seyleri def eyliyeler. 2/32. [Se'adet-i Ebediyye: 
427.] 

• Kelime-i temcid okumak, cin serrinden muhafaza eder. 
1/174. 

• Kelime-i tenzim, "Siibhanallahi ve bi hamdihf'yi her 
gtin yiiz defa okumah. "Hadis-i serif." 3/17. [Se'adet-i Ebediy- 
ye: 102.] 

• Kelime-i tevhid, Allahii tealamn gadabim sondiirur. 
2/37. [Se'adet-i Ebediyye: 910.] 

• Kelime-i tevhidi tasdik edip, zerre iman hasil eden kim- 
se kiifr adetlerine ve sirk pisliklerine baglanmis olsa dahi, 
ummiddir ki, ebedi Cehennemden kurtulur. 2/37. [Se'adet-i 
Ebediyye: 910.] 

• Tevhid kelimesinden murad, batil ilahlara ibadeti yok 
etmek ve Hak subhanehunun ma'budiyyetini isbatdir. [iba- 

-152- 



det edilecek yalniz O vardir.] 1/63. [Mektubat Tercemesi: 99.] 

• Kelime-i tevhid, terazinin bir kefesine, gokler ve yer di- 
ger kefesine konsa, bu kelimenin kefesi, diger kefeden agir 
olur. "Hadis-i serif." 2/9 [Se'adet-i Ebediyye: 372.], 2/37 [Se'adet-i 
Ebediyye: 910.] 

• Kelime-i tevhid, tarikat ve hakikat ve islamiyyeti ihtiva 
etmekdedir. 2/46. [Se'adet-i Ebediyye: 902.] 

• Kelime-i tevhidde, "La ilahe"nin ma'nasi, Hak iizere 
baska ma'bud yok demekdir. 2/8. [Se'adet-i Ebediyye: 753.] 

• Kelime-i tevhidin ma'nasi, tarikatda, sona kavusmus 
olanlara gore, Allahdan baska ma'bud yokdur ki, islamiy- 
yet dahi boyledir. Baska mevcud yokdur, baska maksud 
yokdur demek, baslangicda ve yolda [ortada] olanlara go- 
redir. 3/77. 

• Kelime-i sehadeti, sadece soylemek kifayet etmez. Bu- 
nu munafiklar da agizlanna alirlar [soylerler]. Emrlere uy- 
mak lazimdir. 3/17. [Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Ba'zi oruc tutanlar vardir ki, onun orucdan eline gecen, 
aclik ve susuzlukdur. "Hadis-i serif." 2/53. 

• Bizim aklimizin olcusiine gore, bilinen kemalat, nok- 
sanligin kendisidir. 2/8. [Se'adet-i Ebediyye: 753.] 

• Zahiri kemalat ile batini kemalati bir arada bulunduran 
kimse kibrit-i ahmerdir. [Bulunmaz bir hazinedir.] Ya'ni aziz 
ve nadirdir. 2/57. 

• Vilayet olgunluklannda, nefs mutmainne iken, bedenin 
maddeleri, serkeslik ve isyandan uzak [kurtulmus] degildir. 
Niibiivvet kemalatinda, bedenin maddeleri de, asinlikdan 
kurtulmuslardir. 2/50. [Se'adet-i Ebediyye: 948.] 

• Vilayet kemalati, salik yiikselirken, birbirinden ayird 
edilip, bir asldan diger asla, ilerlemekdir. Niibiivvet kemala- 
ti baslayinca, mu'amele-i icmal ve besatat-i sirfa [isin oziine 
ve basitlige] vasil olur. 2/99. [Se'adet-i Ebediyye: 515.] 

-153- 



• Vilayet kemalatim ikmal edenlerin [temamhyanlarin] 
ba'zisini, hilafet makami ile sereflendirirler. 1/256. [Mektubat 
Tercemesi: 318.] 

• Kemalat-i vilayet, kemalat-i niibiivvetin [vilayet ustxin- 
liikleri, niibiivvet ustiinliiklerinin] sureti olup, farki beden- 
dendir. 2/71. 

• Niibiivvet kemalatina kavusduran yollar ikidir: Birisi 
vilayetin, genis bir seklde kemalatim kat'ederek, tecellilerin 
ele gecmesinden sonradir. Digeri, vilayet kemalati arada ol- 
maksizin kavusulup, Peygamberlere ve tabilerine mahsus- 
dur. 1/301. [Mektubat Tercemesi: 480.J 

• Niibiivvet kemalatim temam eyleyenlerden ba'zisini 
imamet makami ile sereflendirirler. 1/260. [Mektubat Terceme- 
si: 326.] 

• Niibiivvet kemalati, afak ve enfiisiin otesindedir. 2/42. 
[Se'adet-i Ebediyye: 933.] 

• Niibiivvet kemalatinda yiikselirken, batin Hak siibha- 
nehuya karsi olup, zahir halk tarafinadir. inis vaktinde halka 
karsi olur. Ve temamen, insanlan Hak celle ve a'laya daVet 
buyurur. 2/46. [Se'adet-i Ebediyye: 902.] 

• Kemalat-i zatiyye, zat-i teala mertebesinde, zatin ken- 
disidir. Mesela, ilm sifati o derecede zatin aynidir. Aym sekl- 
de, diger sifatlar da boyledir. Ve zat-i teala temamiyle ilmdir. 
Temamiyle kudretdir. Ve ilahir... olup, zat-i tealamn bir kis- 
mi ilm ve ba'zi digeri kudret ve... ilahir degildir. Parcalanma 
[ciiz'lere boliinme] miimkin degildir. 3/26. 

• Kemalat-i zatiyye, ilm mertebesinde, aciklanmis ve 
ayirt edilmisdir. Ve ikinci mertebede, zilli varlik peyda eyle- 
yip, sifat diye ismlendirilmisdir. 2/1. 

• Copcii, attann kokulanndan nahos olur [hosuna git- 
mez]. 3/98. [Se'adet-i Ebediyye: 755.] 

• Giinaha ikrar edip, ona kana'at eyleyen miinafikdir. 
[Giinahim anlatir, tevbe etmez]. Imanin sureti, ondan azabi 

-154- 



kaldirmaz. 2/69. [Se'adet-i Ebediyye: 289.] 

• Giinahlar eger, zina, alkollii icki icmek, miizik ve eglen- 
ce ve yabanci kadinlara bakmak ve abdestsiz Kur'an-i keri- 
mi tutmak ve bid'at ftikad gibi, Allahii tealamn hakki olup, 
kulun hakkina, hukukuna aid olmazsa, onlann tevbesi, pis- 
manlik, istigfar ve ozr dilemek iledir. Amma, farzlann ter- 
kinde, kazasi lazimdir. Kullann hukukunun tevbesinde, hu- 
kuku sahibine veya varislerine geri vermeli, halallasmali, va- 
risi olmazsa, fukaraya, sahibinin veya mazlumun niyyetine 
vermeli, sevabim ona bagislamalidir. 2/66. [Se'adet-i Ebediyye: 
97.] 

• Giinahlann basi, diinya sevgisidir. 1/110. [Mektubat Terce- 
iiicsi: 161.] 

• Kiiciik giinahda israr, biiyiik giinaha yol acar. Bxiyxik 
giinahda israr, kiifre gotiiriir. 2/53. 

• Kenz-i farisi risalesi, farisi bir fikh kitabidir. 1/29. [Mek- 
tubat Tercemesi: 47.] 

• Sabit yildizlann hareketi, dogudan batiya dogrudur. 
2/68. [Se'adet-i Ebediyye: 398.] 

• Gecenin yarisini uyku icin, ikinci yansini ibadet ve ta'at 
icin ayinp, tahsis edeler. Eger boyle bir gayrete kudreti yok- 
sa, gecenin iicde birinde uyanik bulunalar ki, yandan sonra, 
altida birine kadardir. 3/102. 

-L- 

• Li flafi okumak, korkulu yerlerde ve diisman istila etdi- 
gi zemanlarda, emniyyet ve refah icin tecribe edilmisdir. En 
az hergxin ve gecede onbir kerre okuyalar. 2/69. [Se'adet-i Ebe- 
diyye: 289.] 

• Kiymetli elbise giymekde, ibadet ve nemazi eda etmek 
icin zinetlenme niyyeti olmahdir. Ayet-i kerimede, mealen; 
"Her nemazi kilarken, siislii, temiz, sevilen elbiselerinizi gi- 
yiniz." [Her mescidde zinetli elbiselerinizi ahniz], varid ol- 

-155- 



musdur. Giizel elbiseden maksad, insanlara gosteris icin de- 
gildir, ki bu yasakdir. 3/17. [Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Lezzet ve tatlihk Cezbenin baslangicidir. 

• Leziz lokmalan sevmek ve giizel elbiselere diiskiin ol- 
mak gerekmez [uygun degildir]. Bunlann neticesi pismanhk 
ve hasretdir. 1/226. [Mektubat Tercemesi: 278.] 

• Lisammizdan sadir olan kelam-i Kur'an [okudugumuz, 
agzimizin hareketi ile cikan ses] kelam-i ilahi degildir. Inkar 
eden kafir olmaz. 3/120. 

• Lesker-i diia [diia ordusu], lesker-i gazadan [gaza ordu- 
sundan] kuvvetlidir. 3/47. [Se'adet-i Ebediyye: 400.] 

• Letaif-i asere [on latife]. 2/21. 

• Bes latifenin asllan, alem-i kebirde olup, bu alem-i ke- 
birin bu bes latifesinin ash da, Allahii tealamn ismlerinin zil- 
leridir. Bu zil dairesi, Enbiya ve meleklerden baska mahlu- 
katin te'ayyunatinin baslangicidir. 1/260. [Mektubat Tercemesi: 
326.] 

• Letaif-i asereden [on latifeden] herbirinin hem sureti, 
hem hakikati vardir. 2/93. 

• Alem-i emrin bes latifesinin her biri, bir emre mahsus 
ve bir kemale mensubdur. 3/11. [Se'adet-i Ebediyye: 917.] 

• Sir, hafi ve ahfa latifelerinin baglantilan, sifatin iistiinde 
olup, zat dairesine dahildir. 1/196. [Mektubat Tercemesi: 234.] 

• Alem-i emr latifelerinin sonu ile imkan (miimkinat) da- 
iresi temam olur. 1/260. [Mektubat Tercemesi: 326.] 

• Yedi latifeden her birinin kaf edilmesinde, gerek zul- 
mani, gerek nurani, bin perde asihr. 1/58. [Mektubat Tercemesi: 
93.] 

• Alem-i emr latifeleri, her ne kadar yukanya ilerlerse, 
alem-i halk ile o kadar alakasi kesilir. Ve o miinasebetsizlik, 
alem-i halkin cok inisine sebebdir. Ve alem-i halk ne kadar 
inerse, salike zevk, tatlihk cok olup, kendi ayb ve kusurlan- 

-156- 



m idrak etmek cok olur. Bu sebebdendir ki, arif, frenk kafi- 
rini kendinden iyi bilir. 1/222. [Mektubat Tercemesi: 274.] 

• Latifelerden, fena ve beka ile hakikatlenen ancak nefs 
latifesidir. 3/53. 

• On latifeden toprak unsuru, yiikselme derecelerinde 
ciimleden yukan cikip ve inis derecelerinde ciimleden [hep- 
sinden] daha asagi iner. 2/12. 

• On latifeden, alem-i emr latifeleri ve nefs; fena ile mxi- 
serref olurlar [sereflenirler]. Dort unsurun muhalefetleri de- 
vam eder. 1/260. [Mektubat Tercemesi: 326.] 

• Kalb latifesinin izafi sifatlara, ruh latifesinin hakiki si- 
fatlara baglantisi vardir. 1/34. [Mektubat Tercemesi: 60.] 

• Ahfa latifesi, gerci latifelerin en latifidir. Amma, miim- 
kinat dairesine dahil ve yaratilmislik damgasi ile damgalan- 
mis ve hastalikhdir. Salik, imkan dairesinden disanya ayak 
basinca ve viicub mertebesinde seyr buyurup, viicubun zille- 
rinden onun aslina ulasinca, san ve sifat bagindan kurtulun- 
ca, caresiz miimkin onun nazannda hakir ve i'tibarsiz ve 
onun en gxizel ve en latifi dahi alcaklik ve cimrilikde beraber 
miisahede edip [goriip] ve nefsle ahfayi bu makamda birbiri- 
ne kansdinr. 1/212. [Mektubat Tercemesi: 255.] 

• La'net etmek, ibadet degildir. 2/96. [Se'adet-i Ebediyye: 
505.] 

• "Kadin elbisesi giyen erkege ve erkek elbisesi giyen ka- 
dina la'net olsun." Hadis-i serif. 1/313. [Mektubat Tercemesi: 
502.] 

• Lokman Hakim, ogluna, ey ogul! Tevbeyi yanna gecik- 
dirme. Zira, oliim ansizin gelir, buyurdu. 2/66. [Se'adet-i Ebe- 
diyye: 97.] 

• Lokmada ihtiyat lazimdir. islamiyyetin halal ve harami- 
na riayet etmek lazim. 2/69. [Se'adet-i Ebediyye: 289.] 

• Kadina ve zekerine dokununca, safi'ide abdesti yeni- 
den almalldir. 1/286. [Mektubat Tercemesi: 420.] 

-157- 



• "Bir kimseye deli denilmedikce, imam temam olmaz." 
1/213. [Mektubat Tercemesi: 256.] 

• "Sen olmasaydin, sen olmasaydin, gokleri yaratmaz- 
dim" hadis-i kudsisi, Hatem-ur-RUsul "sallallahii aleyhi ve 
sellem"in saninda vaki' olmusdur ki, hub [sevgi] olmasaydi, 
yaratilis aciga cikmaz ve alem devamli yoklukda kalirdi. 

3/122. 

• "Allahii teala ile oyle vaktlerim olur ki, o anda hicbir 
melek ve hicbir Peygamber bana yaklasamaz [aramiza gire- 
mez]" hadis-i senfindeki nadir vakt nemazdir. 1/293. [Mektu- 
bat Tercemesi: 465.] 

• "Onun gibi hicbir sey yokdur" ayet-i kerfmesinin farisi 
tercemesi bicun ve bicugunedir ki [nasil oldugu bilinemez ve 
nasildir denilemez], ilm, siihud ve ma'rifet Ona yol bulamaz 
demekdir. 1/38. [Mektubat Tercemesi: 69.] 

• Gecenin yarisi veya iicde birini ki, gece yansindan ge- 
cenin altida birine kadardir. ibadete ayiralar. 3/102. 

-M- 

• Ma-tiiridiyye mezhebimizde, Allahii tealamn mevcud 
ve bir olmasini, akl sahibi olan herkesin bulmasi lazimdir. 
Dagda, colde yasayan ve puta tapanlar i<pin, nazan [diisun- 
meyi] terk etdiklerinden dolayi kiifr hiikm edilir [Cehenne- 
me gideceklerdir]. 1/259. [Mektubat Tercemesi: 323.] 

• Allahii tealamn masivasi ki, alem diye ismlendirilmis- 
dir. Gerek unsurlar [elemanlar] ve gerek gokler, akllar ve 
gerek nefsler ve gerek elemanlann basitleri ve gerek bilesik 
cismlerin hepsi, Hak siibhanehunun yaratmasi ile var olmus- 
lardir. Ve yoklukdan varhga gelmislerdir. Allahii tealamn 
kadim olmasi, herseyden once var olmasi, ancak Hak teala 
icin sabitdir. 3/57. [Se'adet-i Ebediyye: 116.] 

• Masivamn mahiyyeti hakkinda mesayih-i kiram tie 
nev' soz soylemislerdir. Birinci taife; alem, Hak siibhanehu- 
nun yaratmasi ile haricde mevcud ve onda kemal sifatlardan 

-158- 



her ne var ise, Hak siibhanehunun yaratmasi iledir, derler. 
Ve Hak siibhanehuyu alemden ayn olarak, tenzih ederek, 
ancak mevleviyyet ve ubudiyyet [rab olmak ve kul olmak] 
ve sani'iyyet ve masnu'iyyet [yaratici ve yaratilan] olarak is- 
bat ederler. Bu taife, kendi sifat ve olgunluklarini, odiinc 
ahnmis elbise gibi bilirler. Bu taife, kitab ve siinnete muva- 
fik olarak, miimkinin mertebelerinin hepsini vacibden ayn 
kilip, kendilerini yaratilmis kul bilirler. Kendilerini Hakkin 
zilli bilmezler. Ikinci taife, alemi Hak tealanin zilli bilirler. 
Amma, alemin haricde mevcud oldugunu bilirler. Lakin, zil- 
liyyet yolu ile degildir. Asalet yolu ile degildir. Bunlann vii- 
cudlan, zillin asl ile ayakda durmasi gibi Hak tealanin varli- 
gi ile varlikdadir, derler. Bu taife her ne kadar miimkinin 
derecelerini baslangicdan ayn goriip, yok bilirler. Amma, 
zilliyyet ve asalet vasitasiyle bunlann viicudlarimn artikla- 
rindan bir nesne kalmisdir. Uciincii taife, vahdet-i viicuda 
inamrlar. Ya'ni haricde ancak bir mevcud olup, o da Hak 
siibhanehudur, derler. Ve alem icin haricde, aynca alem 
yokdur, derler. Bu taife de, her ne kadar, alemi, Hak siibha- 
nehunun zilhdir derlerse de, esyanin zilli mevcudiyyeti, fe- 
kat his mertebesindedir. Hak siibhanehunun zatini viicub ve 
miimkin sifatlan ile vasflanmis bilirler. Ve inis dereceleri is- 
bat ederler. Ve herbir mertebede, hemen Allahu tealanin 
zatini, o mertebeye layik olan hiikiimlerle vasflandmrlar. 
Her ne kadar, bu taife kavusmuslardir ve olgunlardir. Am- 
ma, sozleri halka ilhad ve dalaleti gosterir [sevk eder]. Bu 
taife, harici, te'sirlerin cesidli olmasi karsisinda, mecburi 
olarak, esya ilmen mevcud derler. Ve goriinen seyler icin, 
varhk ile yokluk arasinda geciddir derler. Viicubun rengini 
vacibde sabit kilarlar [isbat ederler]. Bu iic taifenin ilmleri- 
nin ve ma'rifetlerinin farkh olmasina sebeb, farkh makam- 
lann hasil olmasindaki farkdandir. Herbir makamin baska 
ilmleri ve ma'rifetleri vardir. 1/160. [Mektubat Tercemesi: 195.] 

• Masivaya, akla gelen, vehme gelen ve goriilen hersey 
dahildir. 2/59. [Se'adet-i Ebediyye: 764.] 

• Masiva, basdan basa noksanlik ve serlikdir. 2/98. 
[Se'adet-i Ebediyye: 930.] 

-159- 



• Masivaya baghligin en siddetlisi, kendi nefsine baglilik- 
dir ki, her hayri kendi nefsi icin isler. Eger cocugunu sever- 
se, kendi icin sever. Ayni seklde mal, makam muhabbeti de 
boyledir. 2/42. [Se'adet-i Ebediyye: 933.] 

• Masivaya baghhk, kendi nefsine baghhkdir. Her bela ki 
vardir, kendine bagliligi olmakdan gelir. Kendinden kurtu- 
lunca, masiva baglihgindan kurtulmus olur. 1/154. [Mektubat 
Tercemesi: 190.] 

• Masivamn maksad, gaye olmamasi lazimdir. Zira Hak 
siibhanehunun gayrisinin maksad olmasina izn verilirse, cok 
kerre, heva ve nefsani istek ve arzulann yardimi ile, mahlu- 
kun maksad olmasim Hak siibhanehunun nzasi uzerine ter- 
cih edip, ebedi felakete ulasir. Bunun icin, Allahii tealadan 
gayrisinin maksud olmasim nef etmek, imanin kemali icin 
zaruridir. 3/3. [Se'adet-i Ebediyye: 906.] 

• Masivaya baghhkdan kurtulmak icin, Hak subhanehu- 
dan gayri seyler, goniil iizerinde hatirlanmiya. 2/77. 

• Mii'mine haksiz yere [olmadigi halde] kiifr isnad eden 
kendisi kafir olur [kendine doner]. 2/99. [Se'adet-i Ebediyye: 
515.] 

• MvTminlerin diinyada elem cekmesi, ahiret ni'metlerinin 
kiymetini bilmek icindir. Ve biiyiikler icin, sevgilinin istedigi 
belalan, kiymetlidir. Ve diinyada mii'minler mihnet cekerse, 
dost diismandan mutemeyyiz [aynlmis] olur. Ve belalar gii- 
nahlara keffaretdir. 2/99. [Se'adet-i Ebediyye: 515.] 

• Giinahkar mii'min imandan cikmaz. 3/17. [Se'adet-i Ebe- 
diyye: 102.] 

• Mii'mine eziyyet vermek haramdir. 3/45. [Se'adet-i Ebe- 
diyye: 914.] 

• Diinya mahndan zarann giderilmesine ilac, zekatin on- 
dan cikanlmasidir [Zekat vermekdir]. 1/165. [Mektubat Terce- 
mesi: 205.] 

• Malikide abdest a'zasim ovmak farzdir. Elbet ovmah- 

-160- 



dir. 1/286 [Mektubat Tercemesi: 420.] 

• Bir seyin hepsi ele gecmezse, hepsini terk etmemelidir. 
2/66. [Se'adet-i Ebediyye: 97.] 

• Mavera-iin-nehr alimleri, bedenin islahi ve batinin [kal- 
bin, ruhun] kurtulusuna cok hizmet etdiler. 3/99. 

• Mubahin islenmesi, vacib islerin yapilmasina manf 
olursa, mubah olmakdan cikar. 1/73. [Mektubat Tercemesi: 111.] 

• Mubahlan zaruret mikdari kullanmali, o da kulluk va- 
zifelerini yerine getirmek icin olmalidir. 1/76. [Mektubat Terce- 
mesi: 121.] 

• Mubahlann islenmesinde genis [miisamahali] davran- 
mak, siibheli islere goturiir. Siibheli isler de harama yakin- 
dir. 3/27. [Se'adet-i Ebediyye: 428.] 

• Mubahlar dairesi genisdir. 2/81. [Se'adet-i Ebediyye: 96.] 

• Mubahlan kullanmakda zaruret mikdari ile iktifa edi- 
Hnce [zaruret mikdari azaltinca], kesf ve keramet dahi cok 
Olur. 3/86. [Se'adet-i Ebediyye: 748.] 

• Mebde ve Me'ad risalesinde, hakikat-i Muhammedi 
makamindan yiikselerek, hakikat-i Ka'beye ulasip ve onun- 
la birlesip, hakikat-i Ahmediyye namini alir, ciimlesindeki 
hakikat-i Ka'beden murad, hakikat-i Ka'be zillerinden bir 
zildir. 1/260. [Mektubat Tercemesi: 326.] 

• Mebde-i te'ayyiin. 3/114. 

• Mebde-i te'ayyiinler, bu diinyadaki varhklarin hakikat- 
leridir. Ahiretdeki varhklarin mebde-i te'ayyiinleri baska is- 
lerdendir. 3/114. 

• Her bid'at sahibi ve sapik, kendi inandiklannin kitaba 
ve siinnete uygun oldugunu zan eder. Ve kendi yanhs idrak 
olciisii ile, kitab ve siinnetden yanhs ma'nalar cikanr. "O, bir 
cogunu hidayete kavusdurur. Bir cogunu da dalalete sevk 
eder." Ayet-i kerime meali. 1/286. [Mektubat Tercemesi: 420.] 

• Miibtedinin [yolun baslangicinda olanin] almis oldugu 

_ 161 _ Kiymetsiz Yazdar - F:ll 



zikr, farzlann ve siinnet-i miiekkedelerin disinda yapilir. 
[Bunlann disinda bu zikr yapilir.] 2/57. 

• Miibtedi [yolun baslangicinda olan], halleri de yok et- 
melidir. 1/287. 

• Miibtedi, erbab-i kuliibden [kalbler erbabindan] olmi- 
yan kimsedir. 1/285. [Mektubat Tercemesi: 415.] 

• Miibtedi [baslangicda olan] ve yolda olanlarda kendini 
zorlama ve calisma vardir. Sona varan, kendini zorlamaz. 
Gaflet icinde iken huzurdadir. [Beden gafletde, ruh huzur- 
dadir]. 1/221. [Mektubat Tercemesi: 269.] 

• Miibtediye, sima' ve vecd, her ne kadar sartlanna uy- 
gun olsa da zararlldir. 1/285. [Mektubat Tercemesi: 415.] 

• Miibtedi ve miintehi [baslangicda ve sonda olan] cezbe- 
nin dis goriiniisiinde aynidir. Ve goriiniisde ask ve muhab- 
betde miisavidirler. 2/80. 

• Miibtedinin [baslangicda olanin] cezbi, kalbe ceker. 
Miintehinin [sona varanin] cezbi ruha ceker. Kalbin cezbin- 
de ve tevecciihiinde, nefsin ve ruhun tevecciihleri de vardir. 
Ya'ni ruhun tevecciihii, kalbin tevecciihiinde yerlesdirilmis- 
dir. Fekat, miibtediye hasil olan bu ruhun tevecciihiinde, ruh 
yok olmamisdir. Miintehideki tevecciih ise, ruhun fenasin- 
dan ve Hakkin varhgi ile bekasindan sonradir. 1/287. [Mektu- 
bat Tercemesi: 426.] 

• Miibtedi [baslangicda olan] ve yolda olanlann hatirala- 
ri zararlldir [oldiiriicii zehrdir]. Sona varanlarm latifelerinin 
bedenle alakasi ne kadar cok kesilirse, beden o kadar ka- 
ranhga yaklasip, bedende vesveseler ve hatiralar cok olur. 
Bu hatiralar latifelerden degildir. 1/182. [Mektubat Tercemesi: 
221.] 

• Kemale ermis olan miibtedinin ruhuna, nihayetden aks 
yolu ile bir nur vermislerdir. Miibtedinin zahiri batinma bag- 
h ve zahiri ile batini arasinda siki bir baghhk oldugu icin, ru- 
hundaki nur, zahirine sirayet eder. Ve kavusma zevki onun 
zahirinde hasil olur [ortaya cikar]. 2/43. 

-162- 



• Miibtedi oniinde perdeler vardir. Mxintehide perdeler 
kalkmisdir. 1/99. [Mektubat Tercemesi: 148.] 

• Miitesabihatin te'vilinin aciklanmasi murselfne [kendi- 
sine kitab gonderilen Peygamberlere] mahsusdur. 2/54. 

• Kur'an-i kerfmin miitesabihatinda emniyyetli yol budur 
ki, ona iman edip ve ma'nasim Hak siibhanehuya birakalim. 
Allahii tealanin oyle sirlandir ki, kullan icinde, secilmislerin 
secilmislerine aciklamis, rumuz ve isaret ile, digerlerinden 
[uygun olmiyanlardan] ortmiis [gizlemisjdir. Her kime ki, bu 
mu'ammanin sirn acildi ise, aciklanmasina cesaret eyleme- 
misdir. 1/310. [Mektubat Tercemesi: 495.] 

• Mutasavvif cahiller [ham sofular], sapiklar, kendilerini 
ahkam-i islamiyyenin miikellefiyyatindan kurtulmus sanir- 
lar. Ahkam-i islamiyye baskalan icin [cahiller icin]dir derler. 
1/273. [Mektubat Tercemesi: 398.] 

• Mutenafi, ya'ni zid olan iki seyin bir arada bulunmama- 
si, aym zemanda bir arada bulunamazlar demekdir. 1/222. 
[Mektubat Tercemesi: 274.] 

• Miicahid buyurdu ki, sabah ve aksam tevbe etmiyen 
kimse, zalimlerdendir. 2/66. [Se'adet-i Ebediyye: 97.] 

• Mxictehidi taklid eden mukallidler, hatasinda dahi seva- 
ba nail olurlar. Kesf ehlinin hatasi afv olunur ise de, bunlara 
uyanlar afv olunmaz. 1/272. [Mektubat Tercemesi: 387.] 

• Biiyiik miictehidler, Resulullaha "sallallahu aleyhi ve 
sellem" yakin zemanda olduklan ve ilmleri ve takvalan ve 
vera'lan cok oldugu icin, hadis-i serifleri biz cahillerden 
[uzak diismuslerden] daha iyi bilirler, anlarlar. Ve onlann 
sahih olusunu ve gayri sahih olusunu, nesh edilip-edilmedi- 
gini bizden daha iyi bilirler. 1/312. [Mektubat Tercemesi: 498.] 

• Mxictehidin, ictihad edilecek konularda, diger miicte- 
hidleri ve Resulullahin "sallallahu aleyhi ve sellem" ictihad 
ve re'yini taklid etmesi yasakdir. 2/55. [Kiyamet ve Ahiret: 182.] 

• Miictehidlerin hatasina dahi sevab vardir. Onlann ha- 

-163- 



tasini taklid dahi kurtulus vesilesidir. 3/22. [Se'adet-i Ebediyye: 
70.] 

• Miiceddid-i elf-i sani bu iimmetin sonuna mensubdur. 
(Bu iimmetin en iyileri oncekileri ve sonrakileridir, hadis- 
dir). Ve ortiilii kalmis bulunan, niibiiwet kemalatina kavus- 
muslardir. 2/3. 

• Miiceddid-i elf-i sani, Abdiilkadir-i Geylaninin vekili- 
dir. 3/124. 

• Miiceddid odur ki, zemamnda aktab ve evtad ve biitiin 
iimmete feyzler, onun vasitasi ile vasil olur. 2/4. 

• Meczub. 3/100. 

• "Mecmu'a-i Hani", tavsiyeye sayan farisi bir fikh kita- 
bldir. 1/193. [Mektiibat Tercemesi: 229.] 

• Muhabbet, sevgiliye ita'at etmegi icab eder. Muhabbet 
en yiiksek seviyeye cikinca, ita'at da tarn hasil olur. 2/78. 

• Muhabbet, hiizn ve derdin mense'idir. Muhabbet bagi 
ortaya cikinca, sevgili de seven gibi caresiz baglamr. 3/88. 

• Muhabbet dostlugun iistiindedir. 3/94. 

• Muhabbet-i zatiyyeye alamet, sevgilinin ni'met ve dert 
ve belalannin miisavi olmasidir. 2/75. [Se'adet-i Ebediyye: 427.] 

• Muhabbetin kemali, ikiligin kalkmasidir. Ve seven ile 
sevilenin ittihadidir. [Muhib, ma'suka kavusur]. 3/88. 

• Muhabbete miidahene [ikiyiizliiliik] sigmaz. 1/165. 
1 Mektiibat Tercemesi: 205.] 

• Sevgiliden gelen elemler de sevgilidir. 3/59. [Se'adet-i 
Ebediyye: 425.] 

• Sevgilinin elemleri, imam-i Rabbani indinde, ni'met- 
lerden daha cok lezzet verir. Zira, dert ve elemlerden lezzet, 
kendi nefsinin ve muradinin isteginden uzakdir. 2/33. 
[Se'adet-i Ebediyye: 716.] 

• Mahbublan [sevgilileri] bir mahalle kavusdururlar ki, 

-164- 



dostlar o makamdan geri kalmislardir. Meger ki, sevgililere 
tabi' olurlarsa, onlar da o makamlara kavusurlar. 3/88. 

• Mahbubiyyet yolunda, cezbe sulukden once olur. 1/9. 

• Muhik ile miibtilin [hak yolda olan ile batil yolda ola- 
nin] arasindaki fark, Peygambere tabi' olmakdir. 2/95. 

• Muhkemat [Acik bildirilmis olan ahkam] Kitabullahin 
anasi ise de, neticesi miitesabihatdir ki, o da maksadlardir. 

2/18. 

• Muhammed Bakibillahin mezan Delhidedir. 1/291. 
[Mektubat Tercemesi: 458.] 

• Muhammed Parisa, " Allahii tealamn ahlaki ile ahlakla- 
niniz," ma'nasim aciklarken buyurdu ki, sank nefsine hakim 
olur [kontroliine ahr]. Hak sozxi kabul edip, kendi ayblarini 
goriip, baskalannin kemal halini goriir ve terk edilmis siin- 
netlerin ihyasina cahsmak ile bid'atleri men' ederse, Hak te- 
alamn Melik [her seye hakim], semi' [isitmek], basir [gor- 
mek], muhyi [diriltmek], miimit [oldiirmek] sifatlari ile sifat- 
lanmis olur. Cahiller hayal ederler ki, Veil, olmiis cesedi can- 
landinr ve gayb olmus esyanin kesfi ve bunlarin emsali sey- 
leri bilirler. Bunlar bozuk dxisuncelerdir. 1/107. [Mektubat 
Tercemesi: 157.] 

• Muhammed Parisa "Fiisul-i sitte" de buyurdular ki, Isa 
aleyhisselam semadan inince, Hanefi mezhebi iizere amel 
edecekdir. 2/55. [Kiyamet ve Ahiret: 182.] 

• Muhammed Parisa buyurdu ki, cok kimse, olmiis cese- 
din canlandmlmasina i'tibar eder. Ehlullah [Allah adamlan], 
6lu kalbleri diriltir. 2/92. [Se'adet-i Ebediyye: 749.] 

• Muhammed Sadik. 1/260, 1/306, 2/22. 

• Muhammed Sa'idin menkibe ve faziletleri beyamnda- 
dir. 1/235. [Mektubat Tercemesi: 294.] 

• Muhammed Ma'sum, yirmibes yasinda kayyumiyyet ile 
rutbelendirilmisdir. [Kayyumiyyet makamina getirilmisdir]. 
3/104. 

-165- 



• Seyh Muhammed Sadik, imam-i Rabbaninin mahdum- 
landir. 1/306. [Mektubat Tercemesi: 490.] 

• Seyh Muhammed Sadikin fazileti. 1/290, 2/22. 

• Muhammed Abdullah, imam-i Rabbaninin ogludur. 
2/23. [Se'adet-i Ebediyye: 775.] 

• Muhammed Zahid, Mevlana Dervis Muhammedin piri 
ve annesinin kardesidir [dayisidir]. 1/180. [Mektubat Tercemesi: 
219.] 

• Mihnet ve sikintiya katlanmak, muhabbetin fcablarin- 
dandir. [Muhabbet sahiblerine lazimdir]. 1/140. [Mektubat Ter- 
cemesi: 181.] 

• Muhyiddin-i Arabi, son gelen ehl-i tesawufun uydukla- 
n imamdir. 3/89. 

• Muhyiddin-i Arabi, her gece, islerini ve hatinna gelen 
niyyetlerini hesab ederek, sevablanna siikr, giinahlanna tev- 
be ederdi. 1/309. [Mektubat Tercemesi: 494.] 

• Muhyiddin-i Arabiyi red edenler, tehlxikededir. Onu 
hatalan ile kabul edenler dahi tehliikededir. Seyhi kabul 
edeler ve hatalanni [yanhs sozlerini] kabul etmiyeler. 3/79. 

• Muhyiddin-i Arabi buyuruyor ki, kerameti cok olanlar, 
son nefeslerinde, bu kerametlerin aciga cikmasindan pisman 
olurlar. 2/92. [Se'adet-i Ebediyye: 749.] 

• Muhyiddin-i Arabi indinde varhklann mahiyyeti, Hak 
tealanin ilmindeki, ayn-ayn tafsilath kemalatdir [olgunluk- 
lardir]. 3/67. [Se'adet-i Ebediyye: 947.] 

• Muhyiddin-i Arabinin, biiyiik dedeleri ki, olumunden 
kirkbin seneden cok gecmisdir. Dedelerinin latifelerinden 
goriilen, alem-i misalde bir latife idi ki, Seyh zemamnda 
alem-i sehadetde mevcud olmusdu. Ve beytullahi [Ka'beyi] 
evvelce alem-i misalde ziyaret etmisdi. 2/58. [Se'adet-i Ebediy- 
ye: 79.] 

• Muhyiddin-i Arabiye gore seytan, Medine-i munewe- 

-166- 



rede medfun olan o Server-i alemin "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" kendi, hakiki sekline giremez. Baska suretlerde de Re- 
sulullah olarak goriinemez diyenleri kabul etmiyor. [Hakiki 
suretini uykuda teshis zordur]. 1/273. [Mektubat Tercemesi: 398.] 

• Muhyiddin-i Arabiye gore, dort halifenin hilafetleri si- 
rasi, omrleri miiddetine goredir. Bu kelam hilafetlerinde 
esid olmalarina delalet eylemez. Emr-i hilafet baska, efdal 
olmak bahsi baskadir. 1/266. [Mektubat Tercemesi: 350.] 

• Muhyiddin-i Arabi indinde kiifr ve gunahlari, Allahxi 
tealanin "Mudil" ismi begenmekdedir. Bu soz hak ehline 
muhalifdir [ya'ni yanlisdir]. 1/266. [Mektubat Tercemesi: 350.] 

• Muhyiddin-i Arabiye gore, islam ve kiifr [kafir] ciimle- 
nin meali rahmetdir [gidecegi yer rahmetdir] deyip ve Hakkin 
va'dinin hilafi caizdir, der. 1/266. [Mektubat Tercemesi: 350.] 

• Muhyiddin-i Arabi hicbir sey'i ashnda kotii ve cirkin 
bilmez. Hatta kiifr ve dalalet, imana gore kotii sayilir, der. 
1/234. [Mektubat Tercemesi: 286.] 

• Muhyiddin-i Arabi, Hak siibhanehuyu mecbur zan edi- 
yor. [Sozlerinden oyle anlasiliyor]. Cok alimlere muhalifdir. 
Fekat, hatalan; kesfi ve ictihadi oldugundan ma'zurdur. 
Ba'zi taife, seyhi kotiileyip, dil uzatir. ilmlerini hatali goriir. 
Ba'zi taife de onun biitiin ilmlerini dogru bilirler. Bunlar if- 
rat ve tefritdir [fazla ve azdir]. 1/286. [Mektubat Tercemesi: 420.] 

• Muhyiddin-i Arabi indinde, Nebinin vilayeti, kendi nii- 
biivvetinden efdaldir. 1/95. [Mektubat Tercemesi: 141.] 

• Muhyiddin-i Arabi indinde, ahiretdeki rii'yet, tecelli-i 
suriden ibaretdir. Bu telakki [goriis] rii'yeti inkardir. 3/90. 
[Se'adet-i Ebediyye: 927.] 

• Muhyiddin-i Arabi ve ona tabi' olanlar, Hak tealaya za- 
ti ihata ve yakinlik ve zati beraberlik isbat ediyorlar. 3/80. 

• Muhyiddin-i Arabi, vahdet-i viicuda inanip, mumkinin 
varligi, aym Allahii tealanin varligidir, demisdir. 3/74. 

• Muhyiddin-i Arabi ve tabi'leri, sifata ayn-i zatdir, dedi- 

-167- 



ler. 1/310. [Mektubat Tercemesi: 495.] 

• Muhyiddin-i Arabi, Fiituhat-i Mekkiyye'sinde, "Cem'i 
Muhammedf [Muhammed aleyhisselamin kemalati], Cem'i 
ilahiden genisdir. Zfra, ilahi hakfkatlar ve mahluklarm haki- 
katlan bir aradadir, diyor. Bilmez ki, orada ancak, iiluhiyyet 
mertebesinin zillerinden, goruntulerinden bir zil vardir. O 
mukaddes mertebeye gore, Cem'i Muhammedinin hie mik- 
dan yokdur. [Onun yaninda hie kahr.] 2/71. 

• Muhyiddfn-i Arabi, hatemiinniibuwe [son Peygam- 
ber], ba'zi ilm ve ma'rifetleri, Evliyamn sonuncusundan alir, 
demisdir. Ve kendini vilayet-i Muhammedinin sonu bilir. Bu 
sozxin te'vili, Padisahin hazinedarlanndan birsey almasi gibi- 
dir. 3/77. [Se'adet-i Ebediyye: 941.] 

• Muhlislerin kusurlan afv olunur. 1/239. [Mektubat Terce- 
mesi: 290.] 

• Mezheb taklidi lazimdir. 3/22. [Se'adet-i Ebediyye: 70.] 

• Mir'at-i kainatda [kainat aynasinda], goriilen cemal de- 
gil, cemalin zilleridir. 1/272. [Mektubat Tercemesi: 387.] 

• Muradiyyet [istenilmis olmak] cezbenin once olmasidir. 
3/118. 

• Muradiyyet eshabim [Muradlar yolunun yolculanni] , 
seyhin aracihgi olmadan cezb edip, isini bitirirler. 1/292. 
[Mektubat Tercemesi: 462.] 

• Muradlar yoluna, ictiba yolu derler. 3/118. 

• Murakabe-i zat, Naksibendiyye yolunda kiymeti yok- 
dur. 2/23. [Se'adet-i Ebediyye: 775.] 

• "El-mer'u me'a men ehabbe" [Kisi sevdigi ile beraber 
olur] hadis-i serifi, hicran atesi ile yananlara teselli vermek- 
dedir. 2/99. [Se'adet-i Ebediyye: 515.] 

• Maraz-i zahiri [bedeni hastahk], is gormegi giiclesdirdi- 
gi gibi, kalb hastahgi da, ibadet yapmagi gxiclesdirir. 1/289. 
[Mektubat Tercemesi: 442.] 

-168- 



• Maraz-i kalbiye [kalb hastahgina] tutulmus olanin hic- 
bir ibadet ve ta'ati makbul degildir. Belki zararlidir. 1/105. 
[Mektubat Tercemesi: 156.] 

• Maraz-i kalbi [kalb hastahgi], Allahxi tealamn emrleri- 
ne ve yasaklanna, kalbin tarn inanmamasindan ibaretdir. 
1/191. [Mektubat Tercemesi: 227.] 

• Mustehab, Hak tealayi dost eder ve nza-yi Mhiye vesi- 
ledir. 1/266. [Mektubat Tercemesi: 350.] 

• Mesh-i serde [basin mesh edilmesinde], kulak ve ense- 
nin mesh edilmesinde ihtiyath hareket etmek lazimdir. 
1/266. [Mektubat Tercemesi: 350.] 

• Miiskiratdan [ve uyusturucudan] kacinmak lazimdir. 
Ve hepsini dahi hamr [serab] gibi haram ve miistenker kabul 
ve i'tikad edeler. 3/41. [Se'adet-i Ebediyye: 778.] 

• Mesayihin ruhlanndan istifade etmege ve onlarin yar- 
dimina magrur olmiyalar [aldanmiyalar] ki, o goriinenler, 
kendi seyhinin latifeleridir ki, o suretlerde gorunmusdiir. 
Degisik seylere baglanmak, hiisrana mucibdir. 1/292. [Mektu- 
bat Tercemesi: 462.] 

• Mesayihin eksensi ruh ve sirdan haber verdi. Az kimse, 
hafiden haber vermisdir. 1/294. [Mektubat Tercemesi: 468.] 

• Miisrik o kimsedir ki, Hak tealamn gayrinin ibadetine 
tutulmusdur. [Mahlukata ibadet eden musrikdir]. Egergi vii- 
cub-i vticudda ortagi yok, derse de. 3/3. [Se'adet-i Ebediyye: 
906.] 

• Miisrikler necs-i ayn degildir. [Miisriklerin bedenleri 
necs degildir]. Onlarin necasetleri, i'tikadlannin pisligidir. 
3/22. [Se'adet-i Ebediyye: 70.] 

• Mudga (yiirek). 3/65. 

• Mudga sol canibde [sol tarafda] bulunmakdadir ki, 
alem-i halkdandir. 2/21. 

• Mat'umat-i lezize [leziz yiyecekler] ve melbusat-i nefi- 

-169- 



se [nefis giyecekler] kullanirken, nefsin arzulanni diisiinme- 
mek gerekir. 1/70. [Mektubat Tercemesi: 108.] 

• Matlub tarafindan bildirilmeden, her ne ki kendi tara- 
findan soylerse, kendinden soylemis olur. Bu suretle her ne 
ki matlubu medh etse, kendini medh etmis olur. 3/123. 
[Se'adet-i Ebediyye: 919.] 

• Mezahir-i cemileye [giizel goriinenlere] istiyerek ve 
tekrar bakmak caiz degildir. 1/234. [Mektubat Tercemesi: 286.] 

• Mezahfr-i cemileden [giizel goriinenlerden] olan haz ve 
lezzet ve babanin oglu ile ve kardesin kardes ile ulfeti hillet- 
dendir [dostlukdandir]. Muhabbet baskadir. 3/88. 

• Me'asinin [giinahlann] ve ahkam-i ilahiyyeye baglan- 
mamanin [giinahlann] zulmeti, insanin iman nurunu selame- 
te erdirmez [iman nurunu sondiiriir]. 1/96. [Mektubat Terceme- 
si: 143.] 

• "El-mualecetii bil iddad." "Ya'ni ziddi ile ilac eylemek 
lazimdir." 2/53. [Se'adet-i Ebediyye: 429.] 

• Mu'aviye "radiyallahii anh"in validesi Hind "radiyalla- 
hu anha"nm fazileti. 3/41. [Se'adet-i Ebediyye: 778.] 

• Mu'aviye "radiyallahii anh" ve onun ile beraber olan 
Eshab-i kiram hatada idiler. Fekat, hata ictihadi idi. 1/251. 
[Mektubat Tercemesi: 308.] 

• Mu'aviye "radiyallahii anh"in atinin burnuna giren toz, 
Omer ibni AbdiiFazizden efdaldir. 1/66. [Mektubat Tercemesi: 138.] 

• Mu'aviye "radiyallahii anh" hakkinda Resulullah "sal- 
lallahii aleyhi ve sellem" hayrh diia etmisdir. 1/251. [Mektubat 
Tercemesi: 308.] 

• Mu'aviye "radiyallahii anh"in hatasi, Veysel Kami ve 
Omer Mervaninin sevabindan hayrhdir. 1/120. [Mektubat Ter- 
cemesi: 208.] 

• Mu'aviye "radiyallahii anh"in hilafeti, Ah "radiyallahii 
anh" zemaninda hakiki degil idi. Ondan sonra, adil imam 

-170- 



oldu. 1/251. [Mektubat Tercemesi: 308.] 

• Ma'bud, maksud [gaye, kavusulmak istenen] ma'nasi- 
nadir ki, ona kavusmak icin her durlxi zillet ve asagilanmak 
icab etdirir. 3/3. [Se'adet-i Ebediyye: 906.] 

• Mu'cize-i Kur'aniyye [Kur'an-i kerimin mu'cizesi], di- 
ger mu'cizelerden kuvvetli ve devamhdir. 1/107. [Mektubat 
Tercemesi: 157.] 

• Mu'cizeye talib olan, kafirler ve inkar ehlidir. Hicbir 
mii'min mu'cize taleb etmemisdir. 1/292. [Mektubat Tercemesi: 
462.] 

• Mi'racda, Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" im- 
kan dairesinden cikarak, ezeli ve ebedi bir anda gordii. 
1/283. [Mektubat Tercemesi: 413.] 

• Ma'rifetin ma'nasi. 3/91. 

• Ma'rifet, ilmin otesi olup, buna, (idrak-i basit) de der- 
ler. 1/38. [Mektubat Tercemesi: 65.] 

• Ma'rifet-i esya [esyayi bilmek] yalniz kalbe has degildir. 
Kalb fani olunca, zahir yine bilmekdedir (alimdir) 3/94. 

• Ma'rifetin sureti ve bunun imanda mu'teber oldugu. 
3/123. [Se'adet-i Ebediyye: 919.] 

• Ma'rifet-i Hilda [Allahii tealayi tanimak] su kimseye 
haram olsun ki, kendini frenk kafirinden iistiin bile. 1/261. 
[Mektubat Tercemesi: 343.] 

• Ma'rifet-i Hilda [Allahii tealayi bilmek] celle sultanii- 
hu, su kimseye haramdir ki, onun batimnda [kalbinde, ru- 
hunda], bir zerre diinya muhabbeti ola. 2/38. [Se'adet-i Ebediy- 
ye: 745.] 

• Ma'rifet-i Hiida [Allahii tealayi tanimakjdan aciz oldu- 
gunu idrak etmek, yukselme mertebelerinin sonudur. 3/123. 
[Se'adet-i Ebediyye: 919.] 

• Ma'rifet-i Hiidanin [Allahii tealayi tammanin] vacib 
olmasi, zat ve sifati tanima konusunda islamiyyetde bildiri- 

-171- 



lenlere aiddir. 3/123. [Se'adet-i Ebediyye: 919.] 

• Ma'rifet-i sofiyye [sofiyyenin tanimasi] mu'teber ve ha- 
kiki imana kavusmaga sebebdir. 3/123. [Se'adet-i Ebediyye: 919.] 

• Mu'awizeteyn tekran, elemin defi icin ganimetdir. 
2/32. [Se'adet-i Ebediyye: 427.] 

• Ma'kulatda [akla dair seylerde, diisiincelerde], vehm- 
den gelecek ihtilafdan emin olunmaz. Rii'yetde [gormekde] 
ise, kalbin itminani mevcuddur. 3/44. [Se'adet-i Ebediyye: 756.] 

• Mukarrebler, Allahii tealadan gayri bir sey istemezler. 
Cenneti, Onun razi oldugu yer oldugu icin isterler. 1/35. 
[Mektubat Tercemesi: 62.] 

• Mukallidler, ayet-i kerime ve hadis-i serifden kendi an- 
ladiklanna uymayip, muctehidlerin anladiklanna uyalar. 
[Bunun icin, tefsir kitablanni okumamali, dort mezhebden 
birine uymalidir. Miictehidlere uymak lazimdir.] 1/312. [Mek- 
tubat Tercemesi: 498.] 

• Mxikasefe [kesf etmek], sifat mertebesinde hasil olan 
hale derler. 3/120. 

• Mektubatin miitale'asini lazim bileler ki, faidelidir. 
1/237. [Mektubat Tercemesi: 296.] 

• Bir mekruh ki, mubah mukabili ola, tahrimi mekruh- 
dur. Yatsiyi gece yarisina te'hir etmek gibi. 1/29. [Mektubat 
Tercemesi: 47.] 

• Mekruhdan kacinmak ve bir edebe riayet; zikr, fikr ve 
murakabeden efdaldir; daha faidelidir. 1/29. [Mektubat Terce- 
mesi: 47.] 

• Melekler, ash gorenler, asla tevecciih etmis olanlar [as- 
la baglanmis olanlar]dir. Onlar hakkinda zilhyyet siibhesi 
yokdur. 2/12. 

• Melekler, Hak tealamn kullaridir. Hata ve yanilmak- 
dan korunmuslardir. Yemek ve icmekden uzak, kadm ve 
koca [erkek-disi] olmakdan uzakdirlar. Ba'zilari risalet ile 

-172- 



secilmislerdir. 3/17 [Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Melekler, imkan dairesindedirler. Mahlukdurlar. [Nasil 
olduklan bilinirler.] 1/287. [Mektubat Tercemesi: 426.] 

• Meleklerin ba'zisi, ates ile kardan yaratilmislardir. 
1/260 [Mektubat Tercemesi: 326.] 

• Meleklerin hakikatleri, israfil aleyhisselamin hakika- 
tindan meydana gelmisdir. 3/122. 

• Melaike-i illiyyin ki [yiiksek melekler ki], Allahu teala- 
ya yakin olanlardir. Onlarin dahi te'ayyunatinm baslangici, 
te'ayyiin-i vxicudidir. 3/114. 

• Melahat, giizellik icin giiya bir merkezdir. Sabahat, o 
merkezin dairesidir. 3/94. 

• Melahat, sabahatin ustiidiir. Melahate kavusmak, saba- 
hat derecelerini kat etdikden sonra ortaya cikar. 3/94. 

• Memlehaya [tuz icine] dusen insan, tuz olup, ahs-verisi 
caiz olur. 3/53. 

• Mumkinin [yaratilamn] vacib-i tealadan nasibi, aynhk- 
dan harab ve bitab diismek, anhyamamak ve hayretdir. 3/80. 

• Mumkinatin yaratilmasina sebeb, sevgidir. 3/88. 

• Miimkinat [yaratilanlar] her ser ve fesadin kaynagidir. 
2/98 [Se'adet-i Ebediyye: 930.] 

• Mumkinati iic kisma taksim eylemislerdir. Alem-i er- 
vah, alem-i misal, alem-i ecsad [madde alemi]dir. Alem-i 
misale berzah [gecid] derler ki, alem-i ervahla, alem-i ecsad 
arasindadir. Alem-i ervah ve ecsadin ma'nalan ve hakikat- 
lan, alem-i misalde, latifelerin suretleri ile ortaya cikar. 
Alem-i misal, hadd-i zatinda suretleri ve seklleri ihtiva et- 
mez. Suret ve sekl ona, diger alemden aks etmisdir. Alem-i 
ervah, alem-i misalin ustiidiir. Rxih, alem-i misale gitmez. 
Alem-i misal, gormek icindir. Olmak icin degildir. Var olma 
yeri alem-i ervah ve ecsaddir. [Ruh alemi ve madde alemi- 
dir]. 3/31 [Se'adet-i Ebediyye: 87.] 

-173- 



• Miimkinin yaratilmis olmasinin alameti, ihtiyac sahibi 
olmasidir. 3/64. 

• Miimkin, kendi parcalan ile miimkindir. Ve kendi sure- 
ti ve hakikati ile miimkindir. Te'ayyiin-i viicubi miimkinde 
nicin olur. Miimkinin hakikati gerekdir ki, miimkin ola. 
Miimkin, Vacib tealamn mahlukudur. Ve ol dahi miimkinin 
Hahkidir. 3/122. 

• Miimkin, kendine yonelmis ve Allahii tealadan yiiz ce- 
virmis iken, yine kendi aslina muhabbeti ve meyl-i tabfisi 
vardir. Kendini bilsin ve gerek bilmesin. Belki kendine olan 
muhabbeti, hemen fil-hakika kendi ash ile alakahdir. Ciinki, 
muhabbete tealluk eden giizellik ve kemal, asldan gelmek- 
dedir. Kendinde adem (yokluk) ve cirkinlikden gayri yokdur 
ki, muhabbet olsun. [Ya'ni muhabbet yokdur.] 3/80. 

• Miimkinin giizellik ve iyiligi, Allahii tealamn yiiksek 
mertebesinden zil yolu ile gelmisdir. Miimkinin zati [kendi- 
si], onun sadece ser olan adem-i zatisi [yoklugu] vasitasi ile 
cirkinlik ve noksanhkdir. Miimkinin giizellik ve iyiligi her ne 
kadar viicuddan gelmisdir. Amma, yokluk aynasinda goriil- 
mekle, ayna hiikmiinii almis ve kotiiliikden hisse almisdir. 
Ve noksanhk kazanmisdir. Miimkin, ash [zati] cirkin oldugu 
icin, bu giizellikden aldigi lezzet kadar, halis giizellikden lez- 
zet alamaz. Copciiye kotii kokudan hasil olan lezzet, iyi ko- 
kudan hasil olmaz. 3/98 [Se'adet-i Ebediyye: 755.] 

• Miimkin-i fakir [muhtac olan miimkin], Vacib-i tealaya 
ayna olmasi miimkin degildir. Belki Vacib-i teala, miimkine 
aynadir. 3/122. 

• Mumkinatin hepsi, gerek asl ve degisen sifatlar olsun 
ve gerekse alemler ve akllar, var olmakda ve varhkda kal- 
makda Hak sxibhanehuya muhtacdir. 3/57. [Se'adet-i Ebediyye: 
116.] 

• Miimkinler [yaratilanlar] zat sahibi degildir ki, sifat o zat 
ile varhkda ola. Biitiin varhklan [yaratilanlan] varhkda dur- 
duran Allahii tealamn zatidir. 2/45. [Se'adet-i Ebediyye: 966.] 

-174- 



• Miimkinatin [yaratilmislarin] yaratilmasindan maksad, 
onlara, ni'met vermek ve ihsanda bulunmakdir. Yoksa, on- 
lann vasitasi ile, ismlerin ve sifatlarin kemalati hasil olmaz. 
ismler ve sifatlar kendi kendine kamildir. Hicbir zuhur ve 
mazhara [goriintiiye ve birseyde bunlan gostermege] ihti- 
yaclan yokdur. Biitiin kemalat Hak tealada vardir. Kuvve- 
den fi'le cikacak degildir ki, onun meydana gelmesi bir em- 
re bagli ola. Gormek ve gortinmek kendinden kendine olur. 
Bilen ve bilinen ve soyliyen ve isiten kendidir. Biitiin kema- 
lat, o makamda nasildir denilemez, anlasilamaz. Unvani ile 
ayird olunurlar. O makamda, hem icmal, hem tafsil vardir. 
3/114. 

• Miimkinlerin hakikatleri imam-i Rabbani indinde, Al- 
lahii tealamn "celle siiltaniiha" ilminde mufassalan [teferru- 
ath ve genis olarak] bilinen yokluklar olup, ilm hanesinde 
aciklanan, Allahii tealamn ism ve sifatlan bu yokluklann 
ba'zisinda yansimisdir. 3/50. 

• Miimkinat [yaratilanlar], ismlerin ve sifatlarin zillerinin 
goriiniisleridir [aynasidir]. 1/287 [Mektfibat Tercemesi: 426.] 

• Miimkinlerin ziller olmasi, yolculuk esnasindaki salik- 
ler icindir. Kavusanlar icin, zilli ilahi yokdur. 3/122. 

• Miimkinler, Allahii tealamn ism ve sifatlannin aynasi- 
dir [yansitmakdadir]. Allahii tealamn zatini gostermezler. 
3/89. 

• Miimkinler, sifatin zilhdir. Su'unlann zilli degildir. 3/26. 

• Miimkinler, ismlerin ve sifatlarin kemalatimn, vehm ve 
his mertebesinde goriinmesidir. 2/44. [Se'adet-i Ebediyye: 943.] 

• Miimkinler, Allahii tealamn ilmindeki hakikatlerine 
uygun olarak, disanda goriilmekdedirler. 1/234. [Mektubat 
Tercemesi: 286.] 

• Miimkinler, ya'ni mahluklar, bes latifenin alem-i emr- 
deki asllannin sonuna kadardir. 1/260. [Mektubat Tercemesi: 
326.] 

-175- 



• Bir kimse bir gxinah isler, sonra pisman olursa, bu pis- 
manligi, gxinahina keffaret olur. Ya'ni afvina sebeb olur. Ha- 
dlS-i serif. 2/66. [Se'adet-i Ebediyye: 97.] 

• Men arefe nefsehu, fekad arefe rabbehu hadis-i senfinin 
ma'nasi [Kendini taniyan, Rabbini tanir]. Bir kimse kendi ha- 
kikatini, serirlik [kotiiluk]ler ve zidlik ile beraber bilip, her 
hayr ve kemali, Allahii tealadan gelmis [Ona aid] bilince, care- 
siz, Allahii tealayi hayr ve kemali ile bilmis olur. 3/66. 

• Men dakka babel kerimi infeteha [Kenmlerin kapisi ca- 
hninca acilir]. 1/232. [Mektubat Tercemesi: 284.] 

• Men yiiti'irrasule fekad eta'allahe. [Kim Resuline ita'at 
ederse, Allahii tealaya ita'at eder.] Nisa Suresi 80. ayet-i ke- 
rimesinin izahl 1/152. [Mektubat Tercemesi: 188.] 

• Men arafellahe kelle lisaniihii. [Allahii tealayi taniya- 
nin dili soylemez olur.] 2/58 [Se'adet-i Ebediyye: 79.] 

• Kur'an-i kerimi kendi gorusiine gore tefsir eden kafir 
olur. [Tefsir ilminden haberi olmiyanlar ve islam diismanla- 
n, tefsir kitablan yazip, yaldizh cildlerle satiyorlar. Bunlara 
aldanmamah, dort mezhebden birinin ilmi-hal kitablanni 
okumalldir.] 1/234. [Mektubat Tercemesi: 286.] 

• Sacini, sakahni miisliman olarak agartan afv olunur. 
"Hadis-i serif." 1/88. [Mektubat Tercemesi: 137.] 

• Men senne siinneten haseneten felehu ecriiha ve ecru 
men amilebiha. [Bir kimse, islamda siinnet-i hasene meyda- 
na cikanrsa, bunun sevabina ve bunu yapanlann sevabina 
kavusur.] "Hadis-i serif" 2/57. 

• Zengine zenginligi icin alcakhk gosterenin dininin iicde 
ikisigider. "Hadis-i serif." 1/138. [Mektubat Tercemesi: 180.] 

• Eshab-i kirama dil uzatanlara, onlan sogenlere Allahin, 
meleklerin ve insanlann la'neti olsun. "Hadis-i serif" 1/251. 
[Mektubat Tercemesi: 308.] 

• (Ve minennasi men-yesteri lehvel hadisi) ayet-i kerime- 
si, teganninin yasakhgi hakkinda nazil olmusdur. 1/266. 

-176- 



[Mektubat Tercemesi: 350.] 

• Munafik gunahina kana'at edendir. Imanin sureti onu 
azabdan kurtarmaz. 2/69. [Se'adet-i Ebediyye: 289.] 

• Munafik, inkarmi kalbi ile yaparak, nemazin suretini 
yerine getirir. 2/54. 

• Miintehinin mahluklann sonuna kadar urucu [yiiksel- 
mesi], ahkam-i islamiyyenin suretine yapismak ile olur. On- 
dan sonra vucub mertebelerinde seyr [ilerleme] ahkam-i isla- 
miyyenin suretine ve hakikatine birlikde uymakla olup, bu is 
[mu'amele] ilm sanina kadar vanr ki [yukselir ki], burasi, Re- 
sulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" mebde'i te'ayyunu- 
diir. Bundan sonra ilerlenirse, ahkam-i islamiyyenin ici de di- 
si da yolda kalir. Arif, san-i hayatda yukselir. Bu san matlu- 
bun mukaddemesidir. [istenilenin baslangicidir]. [Maksadin 
kapisi gibidir.] Bu mertebede arif, kendini ahkam-i islamiy- 
yeden disanda bulur. Allahii teala korudugu icin, ahkam-i is- 
lamiyyenin inceliklerinden bir inceligi kacirmaz. Bu biiyiik 
ni'mete kavusmakla sereflenenler, cok az, hem de pek cok 
azdir. 1/172. [Mektubat Tercemesi: 213.] 

• Miintehinin riicu'da [geri inisde] zahiri ve batini mah- 
luklara doner. Fekat mahluklara baglanmaz. Halka don- 
mekle, kalkmis olan perdeler geri gelmez. Yukselirken zahi- 
ri halkla, batini hak iledir. 1/95. [Mektubat Tercemesi: 141.] 

• Miintehinin batimnda [kalbinde, ruhunda], hem viisul, 
hem de zevk-i viisul vardir. 2/43. 

• Ni'met verene siikr, ni'mete kavusan iizerine aklen ve 
dinen vacibdir. Siikriin derecesi gelen ni'mete gore olur. Al- 
lahii tealamn ni'metlerine siikr, evvela: Ehl-i siinnet i'tikadi- 
na gore i'tikadi diizeltmek, ikinci olarak: Ahkam-i islamiyye- 
yi ehl-i siinnet alimlerinin ilmihal kitablanndan ogrenip, 
bunlara uymak, uciincii olarak: Ehl-i siinnet olan sofiyyenin 
yolunda kalbi ve nefsi temizlemekdir. Bu son kism sart de- 
gildir, faidesi biiyiikdiir. islamin ash, ilk iki sarta bagh ve is- 
lamin kemali iiciincii sarta baghdir. 1/71. [Mektubat Tercemesi: 
109.] 

_ 177 _ Kiymetsiz Yazilar - F:12 



• Miinker ve Nekirin kabrde miTminlere ve kafirlere sii- 
ali hakdir. 2/67. [Se'adet-i Ebediyye: 54.] 

• Niibiiweti inkar edenler, man ile sereflenememisler- 
dir. Ve Enbiyadan baska bir kimse, bu kelimeyi [tevhidi] 
soylememisdir. Niibiiweti inkar edenler, eger, Allahii teala 
vardir, derler amma, ya islami taklid ederler veya viicub-i 
viicudda vahid bilirler. [Var olan vacibi bir bilirler.] ibadete 
hakki olmakda vahdaniyyeti inkar ederler. 3/3. [Se'adet-i Ebe- 
diyye: 906.] 

• Nikahli kadindan dort adedi ve cariyeden her ne kadar 
taleb ederse, mubah kilinmisdir. 1/191. [Mektiibat Tercemesi: 
227.] 

• Oliim mii'mini sevgiliye kavusduran bir kopriidiir. 2/12. 

• Musa aleyhisselam, Resulullahin "sallallahii aleyhi ve 
sellem" zemamnda olsaydi, Ona uymakdan gayri baska sey 
yapmazdl. 1/249. [Mektubat Tercemesi: 307.] 

• Musa bin imran, ya Rabbi, ziyade aziz kimdir, dedikde, 
giicii yeter iken, dusmanini afv edendir, buyuruldu. 1/98. 
[Mektubat Tercemesi: 146.] 

• Musa aleyhisselam, Isa aleyhisselamdan daha sanhdir. 
1/260. [Mektubat Tercemesi: 326.] 

• Musa aleyhisselam, Allahii tealayi gormek istedikde, 
(Sen beni goremezsin) cevabim ahnca, bu isteginden vazgec- 
di. 1/272. [Mektubat Tercemesi: 387.] 

• Sarki soylemek, ilahi, kaside ve teganni ile mevlid ve 
Kur'an-i kerim okumak ve dinlemek, bizim tarikatimizda 
yasakdir. 1/266 sonunda, 3/73. [Kur'an-i kerimi ve mevlidi te- 
ganni etmeden okumak lazimdir. Cok sevab olur.] 

• Mehdi hakkinda, seyh ibni Hacer bir risale yazmisdir. 
Alameti ikiyiize balig olur [ulasir]. 2/67. [Se'adet-i Ebediyye: 54.] 

• Mehdi aleyhirrahme niibiiwet yolu ile vasil olmus, ka- 
vusmusdur. 3/124. 

-178- 



• Mehdinin "aleyhirrahme" hakikati, sifat-iil-ilmdir [ilm 
Slfatldir]. 1/251. [Mektubat Tercemesi: 308.] 

• Mehdi aleyhirrahme gelecek. Ve basi iizerinde bir bu- 
lut bulunacakdir. 2/67 [Se'adet-i Ebediyye: 54.] 

• Mehdinin babasinin ismi Abdiillahdir ve Eshab-i Kehf ar- 
kadasi olacakdir. "Hadis-i serif." 2/68. [Se'adet-i Ebediyye: 398.] 

• Mehdinin gelisi, yiizyil basinda olacakdir. Daha ewel 
doguda, kuyruklu yildiz goriilecekdir. 2/68, 1/209. [Se'adet-i 
Ebediyye: 398, Mektubat Tercemesi: 247.] 

• Meyyit bogulmak iizere olan kimse gibidir. Babasin- 
dan, anasindan ve kardesinden ve arkadasindan, kendisine 
gelecek olan bir diiaya muhtacdir, beklemekdedir. 1/278. 
[Mektubat Tercemesi: 409.] 

• Mizan Hakdir. Ve bu mizan diinya mizanina muhalif 
olup, kefesi yiikselir ise agirdir. 3/17 [Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Meyl-i tabfi [icgiidii] ve taleb [istek] farkhdir. 3/3. 
[Se'adet-i Ebediyye: 906.] 

• Ma'rifetullahin meydana gelmesi [hasil olmasi], masi- 
vanin temamina muhabbetden kalbin kesilmesine, azad ol- 
masina [kurtulmasina] baghdir. Bir kalbde, iki zid seyin sev- 
gisi bir arada olmaz. 3/37. 

• Bir farzin terkine veya bir haram ve yasagin yapilmasi- 
na sebeb olan nafile ibadet, malaya'niye dahildir. 1/123 

-N- 

• Nafile nemaz, Kur'an-i kerimi hatm, tesbih ve tehlil 
edince, sevabim olmiislere hediyye etmek, etmemekden iyi- 
dir. 2/77. 

• Nakis ile kamilden [kusiirlu ile mukemmelden] miirek- 
keb olan sey kusurludur. 3/74. 

• Namus ve ar, orf ve adet, nefs-i emmare hevasindan do- 
layidir. [Nefs-i emmarenin isteklerinden dolayidir.] 3/17. 

-179- 



[Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Nxibiivvet vilayetden efdaldir. 1/268. [Mektubat Tercemesi: 
383.] 

• Nebinin nubiivveti, kendi vilayetinden ustundiir. 1/261. 
[Mektubat Tercemesi: 343.] 

• Nubiivvet, aklin erdigi makamlann otesidir. 3/36 
[Se'adet-i Ebediyye: 481.] 

• Nubuvvetde tevecciih halkadir. 2/46. [Se'adet-i Ebediyye: 902.] 

• Nebi [Peygamber], kendinden onceki bir Resulun, Nas 
ile vaki, hasil olan ahkamina tabi'dir. ictihad ve siinnetine ta- 
bi' degildir. 2/55. [Kiyamet ve Ahiret: 182.] 

• Her Nebinin ayagi altinda, bir vilayet-i hassa mevcud- 
dur. 1/294. [Mektubat Tercemesi: 468.] 

• Necaset, her zeman necasetdir. Bir vakt pis olmasi, bas- 
ka vakt temiz olmasi diisiinulemez. [Aym, kendisi necs her ze- 
man necsdir. Once ve sonra mubah olamaz.]. 3/22. [Se'adet-i 
Ebediyye: 70.] 

• Giinlerin ugursuzlugu, Alemlere rahmet olanin gelme- 
si ile bitmisdir. 1/256. [Mektubat Tercemesi: 318.] 

• Nisanin [kadinlann] intisabi [baglanmasi] caizdir. Mah- 
remleri degil ise, perde arkasinda oturup, tarikati ahz eder- 
ler [ahrlar]. 1/256. [Mektubat Tercemesi: 318.] 

• Nesh-i serf at. 3/21. 

• Nisvanda [kadinlarda] sirkin gizlisinden kurtulan ve 
kafirlik alametlerinden birini yapmiyan cok azdir. 3/41. 
[Se'adet-i Ebediyye: 778.] 

• Nasihatlerin icabi ile amel etmek hasil olmaz ise de, ku- 
sur ve noksanini i'tiraf dahi hasil olur, o da bir devletdir. 
3/17. (Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Nazar ber kadem [Bu yolda ayaklanna bakmak.] 1/295. 
[Mektubat Tercemesi: 473.] 

• Niizul [inis], uruc [yiikselis] mikdan olur. 1/234. 

-180- 



• Ni'metleri baskalarma gostermek, hamd etmek olur. 
1/234. [Mektubat Tercemesi: 286.] 

• Nefs-iil-emr mertebesi [kendisini gormek], vehm mer- 
tebesinden [hayalini gormekden] ekva ve esbetdir. 3/100. 

• Nefs-iil-emr mertebesi vehmlerin zevaliyle [yok olmasi 
ile] zail olmiyan [yok olmiyan] viicud demekdir. 2/44. 
[Se'adet-i Ebediyye: 943.] 

• Nefs-iil-emrde aynadaki suret mevcud degildir. Fekat, 
tevehhiim ve tehayyiil [kuruntuya diisme, hayale getirme] 
i'tibariyle, suretin husuli nefs-iil-emri olur. Birincisi, mutlaka 
nefs-iil-emridir. Ikincisi tevehhiim ve tehayyiiliin tavassutuy- 
la nefs-iil-emri olur. 2/44. [Se'adet-i Ebediyye: 943.] 

• Nefs-i emmare. 2/50. (Se'adet-i Ebediyye: 948.] 

• Nefs-i emmare esyanin en cahilidir. Himmeti [gayreti] 
kendini mahv etmegedir. 3/27. [Se'adet-i Ebediyye: 428.] 

• Nefs-i emmarenin gayesi, kendisi gibi bir kimseye bag- 
h olmayip, herkes ona bagh ola. [Ondan emr ala, ona uya.] 
3/60. 

• Nefs, bizzat, ahkam-i semaviyyeyi inkar eder. 3/60. 

• Insanin nefsi, Allahii tealaya isyan, can diismam olan 
seytana ita'at dilemekdedir. 3/27. [Se'adet-i Ebediyye: 428.] 

• Herkesin ene [ben] diye hitabindan [soylemesinden] 
kasdedilen kisi kendi nefsidir. 3/62. [Se'adet-i Ebediyye: 754.] 

• Nefs-i emmare hayvanlarda yokdur. 1/260. [Mektubat 
Tercemesi: 326.] 

• Nefs-i natika, nefs-i emmare demekdir. 1/34. [Mektubat 
Tercemesi: 60.] 

• Nefs-i natikamn hakikati adem [yokluk]dur ki, viicu- 
diin aks etmesi [yansimasi in'ikasi] vasitasi ile, kendini mev- 
cud tasavvur etmisdir. [Kendini, viicud vasitasi ile mevcud 
zan etmislerdir.] 3/62. [Se'adet-i Ebediyye: 754.] 

• Nefs, bir merkez, santraldir. Duygular, organlar onun 

-181- 



tafsilatidir [aletleridir]. 1/22. [Mektubat Tercemesi: 38.] 

• Nefsin kalb ile bagliligi vardir. Goniil vasitasi ile ruha 
baglanir. Ruhdan gelen feyzler, tafsilath olarak kalbe ve nef- 
se ve nefsden his organlanna yayilir. 1/22. [Mektubat Terceme- 
si: 38.] 

• Nefs-i emmarenin inkan mevcud iken, ahkam-i islamiy- 
yeyi delil ile [akl ve fen ile] anlamak giicdiir. Once nefsi te- 
mizlemek zaruri olup, bundan sonra, iman-i hakiki miiyesser 
olur. 1/46. [Mektubat Tercemesi: 79.] 

• Nefs-i emmarenin azginlik zemani olan genclik zema- 
ninda, insan, seytana muhalefetde bulunsa, az bir amel icin 
cok sevaba nail olur. ihtiyarhk zemamnda [omriin sonunda] 
giic ve kuvvet kalmaz ve normal sartlar bozulup, [cem'iyye- 
tin sebebleri, perisan oldukda] nedamet ve pismanhkdan 
gayri yapilacak is yokdur. Ve cok olur ki, o zemana dahi ye- 
tismek nasib olmaz. Pismanlik zemani yakalanamayip, pis- 
manlik nasib olmazsa, ebedi azab ve biiyiik cezaya yakalamr. 
1/96. [Mektubat Tercemesi: 143.] 

• Nefs-i emmare iizerine, islamiyyetin emr ve yasaklanna 
uymakdan ziyade, zor bir is [sey] yokdur. 1/221. [Mektubat Ter- 
cemesi: 269.] 

• Nefs-i emmarenin fesadati semm-i katildir. [Nefs-i em- 
marenin fesadlan yol kesicidir.] Seytamn ilkasi ile olan hari- 
ci fesadlar, kolayhkla zeval pezirdir. [Kolayhkla izale edilir.] 
3/27. [Se'adet-i Ebediyye: 428.] 

• Nefs-i emmarenin harabhgi [mahv olmasi] dinin sahibi- 
ne uymakla olur. Gayri ile mumkin degildir. 1/221. [Mektubat 
Tercemesi: 269.] 

• Nefs, emmarelikden kurtulup, itminana kavusmadikca, 
islamiyyetin aslinin hasil olmasi, miiyesser olmaz. 2/50. 
[Se'adet-i Ebediyye: 948.] 

• Nefsin safasi, dalaletdir. 2/92. [Se'adet-i Ebediyye: 749.] 

-182- 



• Nefsin tezkiyesi [kotiiluklerinin izalesi] mergubdur [be- 
genilir]. 3/60. 

• Nefsin tezkiyesi, kalbin safasina ve onu kalbin siyaset 
eylemesine baghdir. 3/23. [Faideli Bilgiler: 454.] 

• Nefs mutmainne olunca, serkeslik [dikbashligi] ve tas- 
kinllgl kalmaz. 2/50. [Se'adet-i Ebediyye: 948.] 

• Nefsin itminam, Zat-i ilahinin tecellisi zemaninda olur. 
1/253. [Mektubat Tercemesi: 316.] 

• Nefs mutmainne oldukdan sonra meydana gelen ser- 
kesligi [dik bashligi, isyani], dort unsurda olup, bu serkeslik, 
hilaf-i evla olani terk etmek ve ruhsati istemek ve azimeti 
terk eylemek olup, haram islemek ve farzlan terk etmek de- 
gildir. 3/27. [Se'adet-i Ebediyye: 428.] 

• Nefsin itminam, anasinn [unsurlann, maddelerin] i'ti- 
dalinden [orta derecede olmasindan] evvel veya sonra olur. 
Birincisinde, rezil sifatlara donmesi muhtemeldir. 2/50. 
[Se'adet-i Ebediyye: 948.] 

• Nefsin itminam, ilm-i huzurinin yok olmasindan ibaret 
olan nefsin fani olmasi sebebi ile olur. 3/52. [Se'adet-i Ebediyye: 
924.] 

• Nefsin safasiyle kesf-i mugayyebat olur ki, istidracdir. 
3/23. [Faideli Bilgiler: 454.] 

• Nefs-i emmare inadcidir. Bir isi murad etdikde, netice- 
sine varmaga acele eder. Hakikatini ve boslugunu [batilligi- 
m] diisunmez. 1/228. [Mektubat Tercemesi: 280.] 

• Naks ve ser ve kotiiluk demek, bunlan anlamak de- 
mekdir. Fenalik ve naks ile vasflanmak degildir. 1/9 

• Nokta-i cevvaleden [Bir ipin ucuna tas baglayip, diger 
ucundan tutup, cevirince, tasdan] hasil olan daire-i mevhume- 
nin [hakikatde olmayip, var gibi goriinen dairenin] o noktaya 
[tasa] hie ilgisi yokdur. Faraza o daire temam goriinse, daire 
hasil olunca, o nokta simrlanmamisdir. Nokta dairenin her- 
hangi bir cihetindedir, denilemez. 3/68 [Se'adet-i Ebediyye: 926.] 

-183- 



• Nokta-i cevvalenin donmesinden fehmde [hayalde] 
meydana gelen daire, [var kabul edilen daire] gibi, ash yok- 
luk olan bu alem, var zan olunmakdadir. 2/98. [Se'adet-i Ebediy- 
ye: 930.] 

• Nokta-i cevvale mevcuddur. Hayalde tesekkxil eden da- 
ire haricde yokdur. Lakin, his ve vehm mertebesinde var ka- 
bul edilmisdir [var goriilmekdedir]. 3/58. 

• Nokta-i cevvaleden dairenin husuli [Daire seklinde hiz- 
la donen bir noktadan dairenin meydana gelmesi] vehm ve 
hayal bakimindan nefs-iil-emndir. [Yalniz, gecici bir gorxi- 
nxis olmayip, kahci bir varhkdir.] Lakin hakikatde daire yok- 
dur. Nokta vardir. 2/44. [Se'adet-i Ebediyye 943.] 

• Nakl-i ervah [ruh nakli] mevcud degildir. 2/58. [Se'adet-i 
Ebediyye: 79.] 

• Nemaz dinin diregidir ve miisliman ile kafirin arasinda- 
ki farki bildirir. 2/67. [Se'adet-i Ebediyye: 54.] 

• Nemaz, bxitiin ibadetlerin ve orucun iistii ve efdalidir. 
3/17. [Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Nemazda otururken, parmagi ile isaret etmek, mu'te- 
ber rivayetde haramdir. Fetva boyledir. 1/312. [Se'adet-i Ebe- 
diyye: 267.] 

• Nemazin adabl. 2/87. [Se'adet-i Ebediyye: 288.] 

• Nemazlan evvel vaktinde kilmak lazimdir. Lakin, in- 
sanhk icabi (acizlik) miistesnadir. Ve kisin yatsimn te'hiri 
miistehabdir.[»] 3/17. [Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Nemazda her tekbir, o riiknii yapmaga layik olmadigi- 
m bildirmekdedir. 1/304. [Mektubat Tereemesi: 487.] 

• Nemazda, erkana ve sartlara ve siinnetlere ve edeblere ri- 
ayet edip, tumaninete ve ta'dil-i erkana riayetde miibalega 
oluna. [Asin dikkat gostere]. Zira ekseri kimseler, nemazi za- 
yi' edip, elden kacinp, ta'dil-i erkani yapmamislardir. Bunlar 



demisler ise de, imam-i Rabbani tecviz etmiyor [izn vermiyor] 

-184- 



hakkinda azablar bildirilmisdir. Nemaz diizgiin olarak eda olu- 
nursa, kurtulus iimmidi cok olur. 2/69. [Se'adet-i Ebediyye: 289.] 
[Koyde, yolda nemaz kilmak icin kible cihetini bilmek lazim- 
dir. Giines goren bir topraga bir cubuk dikilir. Yahud bir ip 
ucuna birsey baglanip sarkitilir. Takvimde yazili (Kible saati) 
vaktinde cubugun, ipin golgesi, kible istikametini gosterir. 
Golgenin, giinesin bulundugu tarafi, kible ciheti olur.] 

• Nemazda, Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" saf- 
lan diizeltir, ondan sonra nemaza dururlardi ve "saflan dii- 
zeltmek, nemaz kilmamn bir parcasidir" buyururlardi. 2/64. 

• Nemazda niyyet, yalniz kalb ile olmak siinnetdir. Dil ile 
niyyet bid'atdir. 1/186. [Mektubat Tercemesi: 223.] 

• Nemazin edasinda, bu farzi bizim Peygamberimiz eda 
eylemisdir. Ben de eda edeyim diye niyyet edildikde, iim- 
middir ki, farzi yapmak sevabindan baska, tabi' olmak seva- 
bi da aynca hasil ola. 3/88. 

• Nemazin hakikati. 3/77. [Se'adet-i Ebediyye: 941.] 

• Nemaz vardir ki, kink kalbleri zevk ile doldurur. Ra- 
hat-i bimarandir. 1/261. [Mektubat Tercemesi: 343.] 

• Nemaz vardir ki, gunahlan yok eder. Nemaz vardir ki, 
kotuliiklerden korur. 1/260. [Mektubat Tercemesi: 326.] 

• Nemazdaki lezzetden, nefsin zevki ve nasibi yokdur. 
1/137. [Mektubat Tercemesi: 179.] 

• Nemazin mi'rac olmasi, bu ummete mahsusdur. 1/261. 
[Mektubat Tercemesi: 343.] 

• Nemaz, mu'minin mi'raci oldugu icin, tesehhiidde [otu- 
rurken], mi'racdaki kelimeleri okumak emr buyuruldu. 
1/304. [Mektubat Tercemesi: 487.] 

• Nemazin diinyadaki rutbesi, ahiretdeki rii'yetin riitbesi 
gibidir. [Allahii tealayi gormek gibidir]. 1/137. [Mektubat Ter- 
cemesi: 179.] 

• Nemazin iistunlugiinden birsey anhyan, sima' ve nag- 

-185- 



meden [musikiden] soz etmez ve vecd ve tevaciidii agzina al- 
maz. 1/261. [Mektubat Tercemesi: 343.] 

• Nemazda oyle an olur ki, arif dilini, Musa aleyhissela- 
ma soyliyen agac gibi bulup, butiin a'zasini vasita ve alet gi- 
bi goriir. Oyle zemanlar olur ki, nemazda batini zahirine ka- 
nsir. Bilmedigimiz bir bag ile o aleme baglamr. 1/305. [Mek- 
tubat Tercemesi: 489.] 

• Nafile nemaz sevabi hediyye edilir. 2/77. 

• Nafile nemazi cema'at ile kilmak tahrimen mekruhdur. 
1/288. [Mektubat Tercemesi: 440.] 

• Nafilelerin, farz yaninda, hie i'tibarlan yokdur. Belki 
nafilenin siinnete [bes vakt nemazin siinnetlerine] dahi nis- 
beti boyledir. 3/17. [Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Nafilelerin edasi, zillere yakinlik hasil eder. Farzlann 
edasi, asla yakinlik hasil eder. 1/260. (Mektubat Tercemesi: 326.] 

• Nur-i ilahi, sifat ve su'unatin fevkidir [ustiidiir]. Ve bu 
tecelli, tecelli-i zatiyyenin de fevkidir [ustiidiir]. Hakikat-i 
Ka'be zan ederim ki, bu nur-i sirfdir ki, ciimlenin mescudu- 
dur [secde etdigi yerdir]. Bu nur dahi nuraniyyet-i sirf hicab- 
lanndan [perdelerinden] bir perdedir. 3/76. 

• Nur-i kamerin [ay lsigimn] nur-i semsden [giines lsigin- 
dan] miistefad oldugu [alindigi]. 3/118. 

• Nevm zemaninda [uyku zemamnda], yiiz kerre tesbih, 
tahmid ve tekbir getirmek, kendini hesaba cekmek sayihr. 
1/309. [Mektubat Tercemesi: 494.] 

• Nevm [uyku] ki, busbiitiin gafletdir. Lakin ta'at yap- 
makda hasil olan tenbelligi def niyyeti ile oldukda, ayni iba- 
det olur. 1/160. [Mektubat Tercemesi: 195.] 

• Ne devletdir ki, herkes bir kimseyi kotii bileler, o ise 
hakikatde iyi ola. 1/149. [Mektubat Tercemesi: 187.] 

• Niyyetsiz amel sahih olmaz. 3/41. [Se'adet-i Ebediyye: 778.] 

• Niyyetin ehemmiyeti. 3/17. [Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

-186- 



• Niyyetin liizumu muhtemel olan seylerdedir. Belli olan 
seyde niyyet etmege hacet yokdur. 3/110. 

• Niyyetini dogru yapamiyan kimse, kendini niyyet etme- 
ge zorlamalidir. 1/70. [Mektubat Tercemesi: 108.] 

• Niyyete gore amel diiriist olur. Diger isleri niyyet et- 
mek ile kendilerini batil kilmiyalar. 2/69. [Se'adet-i Ebediyye: 
289.] 

• Niyyet-i piran ile [seyhler icin] oruc tutmak ve istek ve 
maksadim o oruca bagli kilip, o vesile ile istekde bulunmak 
ve isteginin onlar sebebi ile, hasil olduguna inanmak, ibadet- 
de Sirkdir. 3/41. [Se'adet-i Ebediyye: 778.] 

-V- 

• Varis, meyyitin malinin temamina hissedardir. Ba'zisin- 
dan hisse almak veraset degildir. 1/268. [Mektubat Tercemesi: 
383.] 

• Vasitinin (lehii-kalbxin) [Kaf suresi 37.] Ayet-i kerime- 
sini tefsiri. 3/119. 

• Vaki'at [rii'yalar] i'tibare sayeste [uygun] degildir. 
Alem-i sehadetde [madde aleminde] miiyesser olan [mey- 
dana gelen, ele gecen] mu'teberdir, kiymetlidir. 2/58. 
[Se'adet-i Ebediyye: 79.] 

• Vaki'at [ru'ya] ve ahvali [hali] nakis olan seyhlere izhar 
eylemeyeler ki [soylememelidir ki], onlar azi cok zan eder- 
ler. 1/230. [Mektubat Tercemesi: 282.] 

• Validenin ogluna faidesi olmadigi giin icin hazirlik yap- 
miyana yaziklar olsun. 1/214. [Mektubat Tercemesi: 257.] 

• Valideyn hukuku [ana-babanin haklan], Hakiki matlu- 
bun [Allahii tealamn] nzasini kazanmak yaninda hie kalir. 
Allahii siibhanehunun hakki, biitxin mahluklann haklann- 
dan oncedir. 1/127. [Mektubat Tercemesi: 173.] 

• "Vallahu basirun bima ya'melune" [Onlann yapdikla- 
n herseyi Allahii teala gorucudiir.] buyurmusdur. Allahii te- 

-187- 



ala, herseyi gordiigii halde, cirkin isleri yaparlar. Asagi bir 
kimsenin bile, bu isleri gordugiinu bilseler, yiiz cevirir, yap- 
mazlar. Bunlar, ya Hak tealamn gormesine inanmiyorlar. 
Yahud, Onun gormesine kiymet vermiyorlar. Imam olana 
ikisi de yakismaz. 1/73, 1/78. [Mektubat Tercemesi: 111, 124.] 

• Veba, Hak tealamn muradi [istegi] oldugundan, Onun 
muradi ile [istegi ile] dil-tenk [sikintili] olmamak gerekdir. 
Ciinki, sevgilinin isidir. Ondan lezzet alalar. 2/88. [Se'adet-i 
Ebediyye: 1035.] 

• Veba olan yerden kacmayip, vefat eden kimse, sehid 
olur. 2/17. [Se'adet-i Ebediyye: 1035.] 

• Veba hastaligi olan bir yerden kacmak, biiyiik giinah- 
dir. 2/16. [Se'adet-i Ebediyye: 1034.] 

• Vitr nemazim gece yansinin sonuna te'hir mxistehabdir. 
1/29. [Mektubat Tercemesi: 47.] 

• Viicud ile miimkin arasindaki farka sebeb ademdir. 
3/123. [Se'adet-i Ebediyye: 919.] 

• Viicub-i viicud mertebesinde viicud sabit ise de zarfiy- 
yet-i harici ve ilmi peyda [acik, meydanda] olmamisdir. 
3/114. 

• Viicud mertebesinin alem-i misalde zuhuru noktaya ya- 
kindir. 2/71. 

• Viicud icin kesf ve siihud erbabindan bir cem'i gafir ha- 
kikat-i vacib-iil-viicud tealadir demislerdir. 3/88. 

• Viicud-i ilahi ve viicxib, i'tibaratdandir. 3/122. 

• Viicud ve siibut lafzlan, mutekellimin indinde [yanin- 
da] aym ma'nayadir. Taife-i aliyye, ma-sivaya viicud ltlakim 
caiz gormezler [masivayi viicud olarak kabullenmeyi caiz 
gormezler.]. 2/98. [Se'adet-i Ebediyye: 930.] 

• Viicud-i ilahiden bir lsik, ilm sifatindaki hakikat-i miim- 
kinat olan, mahiyyetler iizerine diiserek, viicud-i zilli ile haric- 
de mevcud olmuslardir. 1/234. [Mektubat Tercemesi: 286.] 

-188- 



• Viicudun masivadan [mahluklardan] nefyi vucud-i asa- 
leti nefyidir. Zira viicud, Hak tealanin esas sifatlarmdandir. 
Digerini, ona serik kilmazlar. Eger miimkinde [yaratilanlar- 
da] viicud var ise, Hak tealanin viiciidunun lsigindandir. On- 
dan yansimadir. Bu zilli viicud, Hak tealanin viictidu yanin- 
da yok gibidir. Yakindir ki, mevhumlardan ad edeler. 2/44. 
[Se'adet-i Ebediyye: 943.] 

• Viiciidii miimkin [miimkinin viiciidii] icin isbat eyle- 
mek ve hayr ve kemali ona rati' kilmak, onu hakka serik [or- 
tak] kilmakdir. 2/1. 

• Vucud-i vacib-i teala [Allahii tealanin viiciidii], miim- 
kinlerin viiciidiiniin otesidir. Ve mutlak, mukayyedatin 
[mahluklann] otesidir. 3/17. [Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Vucud-i mutlaki [mutlak viiciidii], mukayyed viiciida 
miinhasir bilmek kiifrdiir. 2/44. [Se'adet-i Ebediyye: 943.] 

• Vucud-i beseriyyetden [beseri viiciiddan, maddiviiciid- 
dan] ne kadar var ise, yolun perdesi de o kadar bakidir [de- 
vamlidir]. 3/123. [Se'adet-i Ebediyye: 919.] 

• Bir viicud ki am ve miisterek ola. Hak tealanin viiciid-i 
hassimn zilalindendir. Ve bu zil dahi, zat-i Hak teala iizerine 
ve esya iizere ber sebil-i teskik istikakan mahmiildiir. Muva- 
tat [uygun] degildir. Ve o zilden murad viiciid-i tealanin me- 
ratib-i tenezziilatda zuhiirudur. 1/234. [Mektubat Tercemesi: 286.] 

• Viiciid-i harici, bizim efhamimizin [fehmimizin, idraki- 
mizin] otesidir. 3/114. 

• Viiciid-i haricide Zat-i teala ve tekaddesden gayri hie 
nesne yokdur. 3/109. 

• Viiciid-i zihni ve mertebe-i ilmi, ayni sey olup, ta'rifi. 
3/109. 

• Viiciid-i vehmi mertebesi, vehmin yok olmasi ile, yok ol- 
madigindan, nefs-iil-emridir. Fekat, bu nefs-iil emr viiciid-i 
vacib-i tealada sabit olan nefs-ul-emre cenbiinde [nazaran] 
la-sey [adem] hukmundedir. 3/109. 

-189- 



• Viicud-i vehmi ki, haricde goriinendir. Vehmin yok ol- 
masi ile, yok olmaz ve sebat ve istikran olmiyan evham ve 
hayal degildir. Ve bu diinya isleri ve ahiret mu'amelesi ona 
baglldir. 2/99 [Se'adet-i Ebediyye: 515.] 

• Viicud-i vehmi, miicerred vehmin meydana getirmesi 
ile olmayip, Hak tealanin yaratmasi ile vehm mertebesinde 
hasil olmusdur. 3/68. [Se'adet-i Ebediyye: 926.] 

• Vxicud-i miiteaddiden coklugun yok olmasi ile hiikm 
eylemek ilhad ve zindikadir [zindiklikdir]. 3/32. 

• Viicuda ve tevabi'i viicuda [viicuda tabi' olanlara, bag- 
lilara] mazhariyyet [zahir olma] ve mir'atiyyet [ayna olma] 
icin ademden gayri kabil yokdur. Zira sey'in mazhan, ol se- 
yin mukabilidir [ziddidir]. Vucudun mxibayin ve mukabili 
ademdir. 3/58. 

• Viicud-i teala igin [Allahii tealanin viicudii icin] hie 
adem mukabil degildir. 3/64. 

• Viicud-i zilli, mahluklann varhginin baslangicidir. 
1/234. [Mektubat Tercemesi: 286.] 

• Viicud-i ferzend [evladin varhgi], Allahii tealanin bii- 
yiik ihsamdir. Yasadiklan miiddetce, insan cok faidelerini 
goriir. Olumleri de, sevab kazanmaga ve yiikselmege sebeb 
olur. [Fekat, cocuklanna dini, imam ogretmiyen ana babaya, 
cok azab yapilacakdir.] 2/17. [Se'adet-i Ebediyye: 1035.] 

• Vahdet-i viicud erbabi, ism ve sifatlan, i'tibarat-i ilmiye 
zan ederler. [ilmin i'tibarlan zan ederler]. 2/45. 

• Vahdet-i viicud, sekrin galebesinden [coklugundan] ve 
muhabbetden meydana gelir. Muhabbet, sevenin nazann- 
dan [goziinden] gayriyi siler, giderir. Ve asm sevkden dola- 
yi, kesreti, vahdetin aynasi gosterir. Mir'at, siihuddan gizlen- 
misdir. Zahir olan hemen suretdir. 3/32. 

• Vahdet-i viicud mutlaka nefs-iil-emridir. Ve te'addud-u 
viicud, tevehhiim [kuruntuya diisme] ve tahayyiil [hayale ge- 
tirme] i'tibariyle nefs-iil-emridir. 2/44. [Se'adet-i Ebediyye: 943.] 

-190- 



• Vahdet-i viicuda bagli olanlar [tutulanlar] zilli asldan 
fark edememislerdir. 1/234. [Mektubat Tercemesi: 286.] 

• Vahdet-i cemal, hazret ilme tesmiye olunur ki, te'ay- 
yxin-i evvelin ya'ni hakikat-i Muhammedinin zillidir. 3/122. 

• Vahsi "radiyallahii anh", Veysel Karniden ustundiir. 
1/210. [Mektubat Tercemesi: 251.] 

• Vera', islamiyyetin men etdigi seyleri terk etmekden 
ibaretdir. 3/41. [Se'adet-i Ebediyye: 778.] 

• "Vera' ile dininiz kaimdir [ayakdadir]." Hadis-i serif. 
2/81. [Se'adet-i Ebediyye: 96.] 

• Vera' ve takva, yasaklardan sakinmak demek olup, za- 
ruriyyat-i dindendir. 1/286. [Mektubat Tercemesi: 420.] 

• Vera', ya'ni haramlardan kacmadikca ve mubahlann 
fazlasindan kacinmadikca ele gecmez. 1/286. [Mektubat Terce- 
mesi: 420.] 

• Vera'in temam olmasi icin, lisamni giybetden koruma- 
li, su'i zandan kacinmah, kimse ile alay etmemeli, yabanci 
kadinlara, kizlara bakmamali, dogru soylemeli, Allahii te- 
alanin ni'metlerinin coklugunu diisunerek, kendini ucbdan 
[begenmekden kurtulmali], mail bos yerlere hare etmemeli, 
nefsi icin mevki', makam istememeli, nemazlan vaktinde 
kilmah, Ehl-i siinnet alimlerinin bildirdikleri man ve iyi is- 
leri ogrenip, kendini bunlara uydurmah. 2/66. [Se'adet-i Ebe- 
diyye: 97.] 

• "Zerre miskali vera', nafile sadaka, oruc ve nemazdan 
hayrhdir." HadlS-i serif. 2/66. [Se'adet-i Ebediyye: 97.] 

• Vasl-i uryani, nurani perdelerin temamen kalkmasin- 
dan [yok olmasindan] sonradir. 2/42. [Se'adet-i Ebediyye: 933.] 

• Viisul, niibiivvet mertebesinde, husul, vilayet maka- 
minda olur. 1/302. [Mektubat Tercemesi: 482.] 

• Viisul [ulasma, yetisme] ile ittisal [kavusma] meyanin- 
da fark cokdur. 1/220. [Mektubat Tercemesi: 266.] 

-191- 



• Vusulde pir [ihtiyar], civan [gene], nisa [kadin], sibyan 
[cocuk] ve emvat [oluler] miisavidirler. Yalniz edebe riayet 
sartdir. 1/260. [Mektubat Tercemesi: 326.] 

• Viisul-i matlub [matluba ulasma], afak ve enfiisiin otesi- 
ne baghlik ve ma-sivay-i siiluk ve cezbeye baglidir. 3/100. 

• Viisul, beka-billah makaminda hasildir ki, fenadan ve 
nisyan-i ma-sivadan [masivamn unutulmasindan] sonra hasil 
olur. 3/32. 

• Viisul-i zat-i teala iki kismdir: [Zat-i tealaya kavusmak 
iki kismdir.] Biri nazari kavusmak olup, asaleten Halilullahin 
nasibidir. Zira, Zat-i tealaya yakin te'ayyiin, te'ayyiin-i ewel- 
dir ki, rabb-i Halildir. ikincisi, viisul-i kademi olup, bilhassa 
Habibullaha mahsusdur ki, bu viisul [kavusmak], kurb dere- 
cesinde cok kuvvetli olmakla, tecelli-i zatin Resulullaha mii- 
nasebeti ziyadedir. imdi Enbiya meyanmda, biitiin faziletler, 
bu iki biiyiigiin nasibi oldu. 3/88. 

• Bu kisa vaktde ve az firsatda, ma'nevi hastalik [illet] 
olan, kalb hastaligimn, cok zikr ederek, giderilmesi, miihim 
[ehemmiyyetli] ilacdan ve biiyiik maksaddan olmahdir. 
1/166. [Mektubat Tercemesi: 207.] 

• Vakt-i sebabda [genclikde], istikamet iizere olmak [ah- 
kam-i islamiyyeye uymak], diinya ve ahiret ni'metlerinin en 
ustiiniidur. [Bunun icin, evladlanni dinsiz muallimlerin, ga- 
zetenin, arkadaslann tuzaklanna dusiirmemelidir] 1/146. 
[Mektubat Tercemesi: 185.] 

• Vilayet-i saniye [ikinci vilayet], fenadan sonra, beka ile 
miiserref olup [sereflenip], viicud ve tevabi'-i viicud i'ta bu- 
yurulmasidir. 3/89. 

• Vilayatin tefaviitleri [farkhliklan], derecat-i kurb i'tiba- 
riyledir [yakinlik dereceleri i'tibariyledir]. 2/92. [Se'adet-i Ebe- 
diyye: 749.] 

• Vilayet, kurb-i zillidir [zillere yakinlikdir]. Ve onda 
olan giriftarlik [baghlik] zille baghlikdir. 3/36. [Se'adet-i Ebe- 
diyye: 481.] 

-192- 



• Vilayeti, taharet [abdest almak] gibi, islamiyyeti, nemaz 
gibi bilmek gerekdir. 2/46. [Se'adet-i Ebediyye: 902.] 

• Vilayet, Allahii tealaya yakinlikdan ibaretdir ki, bu ise 
zillere yakinlikdir. 1/302. [Mektubat Tereemesi: 482.] 

• Vilayetde, insanlik sifatlanni, niibiiwetde, sifatlann cir- 
kin seylere baglanmasim yok etmek lazimdir. 1/302. [Mektu- 
bat Tereemesi: 482.] 

• Vilayetde, dunya ve ahiretin unutulmasi lazimdir. Nii- 
biiwetde, ahirete baglilik iyidir. 1/302. [Mektubat Tereemesi: 482.] 

• Vilayet, fena ve beka devletini [ni'metlerini] tahsilden 
ibaretdir [kazanmakdan ibaretdir]. 1/216. [Mektubat Tereemesi: 
259.] 

• Vilayet, akl ile anlasilamaz. 1/198 [Mektubat Tereemesi: 236.] 

• Vilayetde keramet sart degildir. 2/92. [Se'adet-i Ebediyye: 
749.] 

• Vilayet, Allahii tealaya yakinlikdan ibaretdir ki, ma-siva- 
yi unutdukdan sonra, ihsan edilir. 2/92. [Se'adet-i Ebediyye: 749.] 

• Vilayetde, kemal-i itminan olamayip, kismen mevcud- 
dur. 2/50. [Se'adet-i Ebediyye: 948.] 

• Vilayetin biitiin iistiinliikleri, ahkam-i islamiyyenin su- 
retine uymanin neticesi, Peygamberlik iistiinliikleri, ahkam-i 
islamiyyenin hakikatinin meyveleridir. 2/50. [Se'adet-i Ebediyye: 
948.] 

• Vilayet dereceleri temam olup, nihayete vardikdan 
sonra, kesf veya ilham ile hasil olan bilgiler, Ehl-i siinnet 
alimlerinin bildirdiklerine tarn uygundur. [Nakl olunan bilgi- 
lerin aynidir.] 1/286. [Mektubat Tereemesi: 420.] 

• Vilayetin yansi uruc [yiikselmek] ve diger yansi niiziil- 
diir [inisdir]. Ba'zilan yiikselmek tarafini vilayetin temami 
zan edip, inis tarafini nubuvvetin kemalati zan ederler. Hal- 
buki bu inis dahi, yiikselmek gibi vilayetdendir. 1/301. [Mek- 
tubat Tereemesi: 480.] 

_ 193 _ Kiymetsiz Yazilar - F:13 



• Vilayetin nihayeti [sonu] seyr-i enfiisinin nihayetine 
[sonuna] kadardir. 2/42. [Se'adet-i Ebediyye: 933.] 

• Vilayet mertebelerinin nihayeti [sonu] kulluk makami- 
dir. Abdiyyetin [kulluk makaminin] fevkinde [ustiinde] bir 
makam yokdur. 1/285 [Mektubat Tereemesi: 415.] 

• Vilayetde tevecciih Hakkadir. Niibiiwetde tevecciih, 
hem Hakka, hem halka olup, birbirine mani' olmaz. 1/273. 
[Mektubat Tereemesi: 398.] 

• Vilayetde, nefs itminana kavusmus iken, bedeni mey- 
dana getiren maddeler, taskinhk ve serkeslikden vazgecmis 
degildirler. Mesela, ciiz'i nan hayriyyet ve tekebbiirden vaz- 
gecmis degildirler. Ciiz'i arzi hisset ve alcakhgina pisman ol- 
mamisdir. 2/50. [Se'adet-i Ebediyye: 948.] 

• Vilayet bes derece olup, herbiri, bes latifeden birinin 
vilayetidir. Herbir derece, uliilazm Peygamberlerden birinin 
vilayetinin bir parcasidir. Vilayetin birinci derecesi, Adem 
aleyhisselamindir ki, onun miirebbisi [onu yetisdiren] tekvin 
sifatidir ki, mense-i sudur-i efaldir. [Amellerin meydana ci- 
kisinin baslangicidir. insanlann her isini bu sifat yapar.] 
Ikinci derece, Ibrahim ve Nuh aleyhimesselamin ayaginin 
altidir [altindadir]. Onlann rableri [yetisdiricileri] ilm sifati- 
dir ki, sifat-i zatiyyenin en genisidir. Ve uciincii derece, Mu- 
sa aleyhisselamin ayaginin altindadir. Ve Onun rabbi, selb 
sifatlanndandir ki, mukaddes ve kusursuzdur. Dordiincii 
derece, Isa aleyhisselamin ayagi altindadir. Onun rabbi selb 
sifatlanndandir, siibut sifatlanndan degildir. Bu derece, tak- 
dis ve tenzih makamidir. Meleklerin cogu bu makamda Isa 
aleyhisselam ile ortakdirlar. Bu makamda biiyiik san vardir. 
Besinci derece, Peygamberlerin sonuncusunun ayagi altin- 
dadir. Ve onun rabbi, rablerin rabbidir. Ve sifatlan, su'unla- 
ri, takdisleri ve tenzihleri kendinde toplamakdadir. 1/260. 
[Mektubat Tereemesi: 326.] 

• Vilayeti birinci derecede olan bir Nebinin vilayeti, en 
yiiksek derecede olan velinin vilayetinden cok iistiindiir. 
1/260. [Mektubat Tereemesi: 326.] 

-194- 



• Vilayet, ya hassa [hususi] veya amme [umumi] dir. Vi- 
layet-i amme, mutlakan vilayetdir. Vilayet-i hassa, Vilayet-i 
Muhammedidir ki, tarn fena ve olgun bekadir ki, nefs mut- 
mainne olur. 1/135. [Mektubat Tercemesi: 178.] 

• Vilayetlerin birbirlerinden ustiinliigu, latifelerin iistiin- 
liik sirasina bagli degildir. Ta ki, ahfa sahibi digerlerinden ef- 
dal ola. Belki, asla yakinhk ve uzaklik bakimindandir. Ve kalb 
latifesinde olan bir Veil, asla daha yakin olmakla, ahfa sahi- 
binden daha iistiin olabilir. 1/260. [Mektubat Tercemesi: 326.] 

• Vilayet-i Muhammedi geri ahnmaz. Diger vilayetler, el- 
den gidebilir, geri ahnabilir. 1/287. [Mektubat Tercemesi: 426.] 

• Vilayet-i sugrada, vehm ve hayalden kurtulus yokdur. 
Vilayet-i kebirede [kiibrada] vehm ve hayalden kurtulus mii- 
yesser olur. 2/3. 

• Vilayet-i sugra, alem-i kebirdeki latifeleri gecdikden 
sonra baslar. Bes latifenin asllan olan zilleri, seyr-i fillah ile 
gecmekle biter. 1/260. [Mektubat Tercemesi: 326.] 

• Vilayet-i sugra, afak ve enfiise te'alluk eder ki [onunla 
alakahdir ki], vilayet-i zillidir ve bunun muntehilerine tecel- 
h-i berki [simsek gibi gelip-gecen tecelli] vardir. Vilayet-i 
kxibra, asla te'alluk edip, akrabiyyet [yakinhk] Hak siibhane- 
huda seyrdir. Bu vilayet-i Enbiya olup, daimi tecellidir. 2/3. 

• Vilayet-i ulya ki, vilayet-i mele'i a'ladir. Batin ismine 
te'alluk eder [baghdir]. 1/260. [Mektubat Tercemesi: 326.] 

• Vilayet-i kiibra ki, vilayet-i Enbiyadir. ismlerin zilleri- 
nin ve sifat-i viicubiye dairesini, seyr-i fillah ile gecdikden 
sonra baslar. ismlerde, sifatlarda ve sii'unlarda seyr ederek 
biter. Boylece, bes latifenin seyri temam olur. 1/260. [Mektu- 
bat Tercemesi: 326.] 

• Vilayetlerin ve kemalat-i nubuvvetin iistiinde, Ibrahim 
aleyhisselamin kemalati [ustiinliigu] ve son resul olan Mu- 
hammed sallallahii aleyhi ve sellemin kemalati mevcuddur. 
2/50. [Se'adet-i Ebediyye: 948.] 

-195- 



• Vilayet-i hassadan sonra uruc [cikis] ve niizuldur [inis- 
dir]. 2/59. [Se'adet-i Ebediyye: 764.] 

• Vilayet-i Muhammediyye [Muhammed aleyhisselamin 
vilayeti], butiin Peygamberlerin vilayetlerini havidir [hepsini 
kaplar]. Onlann birinin vilayetine kavusmak, bu vilayet-i 
hassanin bir parcasina kavusmakdir. 1/77. [Mektubat Tercemesi: 
122.] 

• Vilayet-i Muhammedide, seyrin sonu, sanin zilline ka- 
dardir ki, onun ismidir. 1/287. [Mektubat Tercemesi: 426.] 

• Vilayet-i kiibra, asla aid yakinlikda, Hak siibhanehii ve 
tealada seyrdir ki, bu, vilayet-i Enbiya olup, daimi tecellidir. 

2/3. 

• Velinin niizulxi [asagi donmesi] cok olunca, kemali de 
cok olur. 1/272. [Mektubat Tercemesi: 387.] 

• Veil, sahabe mertebesine yetisemez, ulasamaz. 3/24. 
[Hak Soziin Yesikalan: 265.] 

• Veil, hicbir Pergamberin mertebesine varamaz. 1/287. 
[Mektubat Tercemesi: 426.] 

• Velinin bir bakimdan Nebi iizerine efdal olmasi miim- 
kindir. Her bakimdan ustiinliik Nebi icindir. 2/7. 

• Velilerin mebde-i te'ayyiinleri, ayagi altinda olduklan 
Peygamberin mebde'i te'ayyiinii olan ismin ciiz'iyyatinin 
ciiz'iyyatidir [parcalanndan bir parcadir]. 3/114. 

• Vehm ve hayal, enfiis ve afak dairesinden cikmak 
miimkin degildir. Bunlann nihayeti, zillin nihayetine dekdir. 
Ve bir makamda ki, zil olmaya, vehm dahi yokdur. 2/58. 
[Se'adet-i Ebediyye: 79.] 

• Vehm ve hayal, salikin [tesavvuf yolcusunun] ahvalini 
tasvir ve asikar edip [meydana cikanp], ilm erbabindan eder. 
2/58. [Se'adet-i Ebediyye: 79.] 

• Vehm, kul ile Rab arasindaki ellibin senelik yolu, az 
zemanda kat edip, derecat-i viisule isal eder [kavusma dere- 

-196- 



cesine kavusdurur] ve hayal, dekaik-i esrar-i gaybi [gayb es- 
ranni] kendi aynasinda kesf eder. 3/109. 

• Vehm mertebesinde, meydana gelme, Hak tealamn ya- 
ratmasi ile olup, vehmin viicuda getirmesi degildir. 3/97. 

• Vehm mertebesinin, ilm mertebesinden ziyade, harici 
mertebeye benzeme ve miinasebeti vardir. 3/109. 

• Zeydiyye mezhebi, ZeynePabidinin oglu Zeydin yolu- 
dur ki, sfi mezhebidir. 

-H- 

• Her anda alem ademe gider. Ve onun bir misli vxicude 
gelir [alem, her an yok olur ve bir benzeri meydana gelir], her 
an boyle olur seklinde Fiisusda beyan olunan teceddiid-i mi- 
sale ba'zi sofiyye kaildir [ba'zi sofiyye boyle inanmakdadir- 
lar]. Bizim indimizde, sabit degildir. [Bir goriiniisdiir.] Haki- 
kat degildir. Bu mu'amele eger var ise suhudidir. Nefs-iil-emr- 
de vaki' degildir. Eger bu mu'amele nefs-iil emrde vaki' olsa, 
birisi ma'siyyet isleyip mu'azzeb olan [azab icinde bulunan] 
digeri olmak lazim gelir ki, kadiyye-i [mu'amele] adaletden 
ba'id [uzak] degildir. 2/45. [Se'adet-i Ebediyye: 966.] 

• Her kim ki, makbuldiir [sevilendir]. Derd-i bela ile ma- 
sivayi sevmekden, onu men' edip, sevgili tarafina cekerler. 
Her kim ki, istenilen [taleb edilen] degildir. Onu kendi hali 
iizere terk ederler. [Ya'ni, derd ve bela, sevilenlere verilir.] 
2/99. [Se'adet-i Ebediyye: 515.] 

• Herkesin konusmasinda, ene [ben] lafzi [sozxi] ile, mak- 
sud [istenilen] nefsdir. 3/62. [Se'adet-i Ebediyye: 754.] 

• Her ne ki, ahiret icin hazirlanmisdir, giizeldir. Eger, gii- 
zel goriinmese bile. Her ne ki, diinya icin hazirlanmis ola, 
diinyahkdir, cirkindir. Eger, giizel goriinse bile, cirkindir. 
1/234. [Mektubat Tercemesi: 286.] 

• Her ne ki, kalbin huzuruna yardim ede, miibarekdir. 
Ve her ne ki, yardimci olmrya, ugursuz ve namiibarekdir 

-197- 



[miibarek degildir]. 1/176. [Mektubat Tercemesi: 217.] 

• Her hakikat ki, islamiyyet onu yasakliya, zindiklik ve il- 
haddir. 2/55. [Kiyamet ve Ahiret: 182.] 

• Her hatirayi [akla geleni] yapmak lazim degildir. Hati- 
ra ba'zi seyler gelir ki, onlari yapmamak daha iyi olur. Nefs, 
inadcidir. 1/228. [Mektubat Tercemesi: 280.] 

• Herkes, her ne mahalde [yerde], her ne bulursa, onu yi- 
mesi dogru degildir. Ahkam-i islamiyyenin disinda hareket 
etmis olmiya. O kimse bash basina degildir ki, ne bilirse onu 
yapsin. Halbuki, Allahii teala vardir. Ve emr ve yasaklar ile 
teklif buyurmusdur. Rizasmi ve rizasizhgmi [begendigi ve be- 
genmedigi seyleri], alemlere rahmet olan Peygamberi ile be- 
yan buyurmusdur. Se'adetsiz, bedbaht o kimsedir ki, Mevla- 
sinin begenmedigi seyleri ister. Ve her seyi Mevlasi izn ver- 
meden kullanmak istiyor. Boyle kimseler utansin ki, dunyada 
bu seylerin sahiblerine bile sormadan kullanmiyor. Bu, haki- 
ki olmiyan sahiblerin, haklanni gozetiyorlar da, bunlann ha- 
kiki sahibi, begenmedigi seyleri, siddet ile, pek siki yasak et- 
digi ve yapanlan agir cezalarla korkutdugu halde, Onun sozxi- 
ne iltifat etmiyor, aldirmryor. Bu hal nedir? Muslimanhk mi- 
dir, kafirlik midir? 2/69. [Se'adet-i Ebediyye: 289.] 

• Her sey, vacib-ul-viicudiin "celle siiltanehu" iradesi ile 
[dilemesi ile] var olmakdadir ve Allahii tealanin fi'li ile var 
olur. Kendi irademizi Hak tealanin iradesine tabi' kihp, ka- 
vusdugumuzu, aradigimiz seyler olarak bilip ve onunla se- 
vinmek gerekdir. Boyle olmamak, kullugu kabul etmemek, 
Mevlaya "celle sultanehu" karsi gelmek olur. 3/59. [Se'adet-i 
Ebediyye: 425.] 

• Herkes, kendi akhnin derecesine gore, anladigi nesneyi 
soyler. Kelam sahibi, kelamindan bir ma'na murad eder ve 
isiten o kelamdan, diger ma'na fehm eder, anlar. 2/42. 
[Se'adet-i Ebediyye: 933.] 

• Her seye kalbi baglamakdan kurtulmadikca, Hak te- 
alaya baglamlamaz. Lakin, ma la yiidrekii kiilliihu La yiit- 
rek kiilliihu muktezasi ile, birkac giinliik omrii ahkam-i isla- 

-198- 



miyyeye uymakla gecirmek lazimdir. 1/305. [Mektubat Terce- 
mesi: 489.] 

• Her amelde [isde] karsihgin misli, ne mikdar oldugunu, 
Allahii teala bilir. insan bilgisi bunu anliyamaz [idrak etmek- 
den acizdir]. Mesela, muhsan olan bir kimseyi kazf edene 
[evli olan namuslu kimseye zina isnad edene] seksen sopa 
vurulmasi emr buyurulmusdur. Ve hirsizlik haddi olarak, 
hirsizin sag elinin kesilmesine, zina haddinde, eger bekar ise 
yiiz sopa ile ve bir sene sehrden siirmek takdfr olunmusdur. 
Ve evli olan kadin ve erkegi [zina edince, oliinceye kadar] 
recm etmek hiikm buyrulmusdur. Bu sinir ve takdirin sirnni 
insanlar anliyamaz. 1/214. [Mektubat Tercemesi: 257.] 

• Her yiiz sene basinda, bu iimmetin ulemasindan bir 
miiceddid ta'yin eylemislerdir ki, islamiyyeti ihya buyurur. 

2/4. 

• Her sabah ve aksam yiiz kerre, Siibhanallahi ve bi ham- 
dihf, subhanallahil-azim, diyeler. 3/17. [Se'adet-i Ebediyye: 102.] 

• Her-ci maksud-i tiist, ma'bud-i tiist [maksadin ne ise, 
tapdigin odur], sahsin gayesi, sahsrn tevecciih eyledigi [ele 
gecirmek istedigi] seydir ki, hayatda oldukca ondan aynl- 
maz. Vazgecmez. Ve onu ele gecirmekde her tiirlii asagilik 
ve kotiiliik meydana gelse de, tehammul eder. Bu ma'na 
ibadetin esasidir ki, zillet ve asagiligin kemalinden haber ve- 
rir. Pes, maksud [gaye], ma'bud olur. 3/3. [Se'adet-i Ebediyye: 
906.] 

• Her ki yekca hemeca, her ki heme ca hie ca. [Bir kimse 
ki, bir murside baglamrsa, her veliden yardim goriir. Her 
miirside tabi' olan, hepsinden mahrum kahr.]. 3/20. 

• "Helekel-miisewifun" hadis-i serifi, (tevbeyi ve iyi isle- 
ri sonraya birakmak ile firsati kaciranlar helak oldular.) 1/73. 
[Mektubat Tercemesi: 111.] 

• Heme ust [hersey Odur] soziiniin ma'nasi, esya 
ma'dum [adem, yok] ve mefkud olup, Hak subhanehu mev- 
cuddur, demekdir. 3/89. 

-199- 



• Heme ust [hersey Odur] dogru degildir. Heme ez ust 
[Hersey Ondandir] dogrudur. 3/89. 

• Hem alim [ilm sahib i], hem sofi [tesawuf yolcusu] olan 
kimse, kibrit-i ahmerdir [ya'ni kiymetli ve az bulunur]. 2/57. 

• Himmeti biilend gerekdir ki [yiiksek, kiymetli seyler 
aramahdir ki], Allahii teala herseyi bir sebeb ile yaratdigi 
icin, gonderdigi icin, kendisine kavusduran sebebi, vesfleyi, 
ondan istemelidir. 1/75. [Mektubat Tercemesi: 120.] 

• Hindistamn serafeti. 2/22. 

• Hindistanda bu nev' Evliyamn toplanmasi ve bu kism, 
Allah icin toplanmalar, eger biitiin alem devr olunsa, bu dev- 
letin yiizde biri bulunamaz ve buradaki kazanclar ele gec- 
mez. 1/226. [Mektubat Tercemesi: 278.] 

• Hindistanda, hokkabazlar aynada bag ve bagce goster- 
misler. 2/44. [Se'adet-i Ebediyye: 943.] 

• Hindistanda dahi dort Peygamber gelmis [gonderilmis- 
dir], Allahii tealaya da'vet buyurmuslardir. Hindde bir Pey- 
gambere dort kimsenin iman etdigi bilinmiyor. DaVetleri 
umumi degildir. Hak siibhanehu, bir kavmde veya bir yerde 
bir sahsi bu devlet ile [ni'metle] sereflendirip, o kavmi daVet 
ederdi. Onlar, inkar ederek, Hak tealamn helakina ugrarlar- 
di. Hindistanda boylece, yikilmis sehr harabeleri cokdur. 
1/259. [Mektubat Tercemesi: 323.] 

• Hindistanda bir sahs Mehdilik da'va eylemis idi. Bir 
cema'at cehaletlerinden, onu va'd edilen Mehdi zan eyledi- 
ler. Onlarm anlayislanna gore, Mehdi gelmis olup, vefat et- 
mis ve kabri de Fere sehrinde imis. 2/67. [Se'adet-i Ebediyye: 
54.] 

• Hind ki, Ebu Siifyamn zevcesi ve Mu'aviye radiyallahii 
anh'in annesidir. Kadinlann bfatina dahil ve belki onlann 
baslannda idi. Ve onlann tarafindan konusmus idi. Bu bfat- 
den ve Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" istigfann- 
dan, onun hakkinda biiyiik lutuf me'mul ve umiddir. 3/41. 
[Se'adet-i Ebediyye: 778.] 

-200- 



• Hendese, yalniz mala-ya'nidir. Ve faidesizdir. 3/23. 

• Hindlilerin ma'budlan ram ve kersen, ana ve babadan 
meydana gelmisdir. 1/167. [Mektubat Tercemesi: 207.] 

• Heva-yi nefsaniyye ki [nefsin arzusu ki], batil ilahdir. 
La tahtina idhal edip, temam mxintefi [yok] olmahdir. 3/2. 

• Heva [arzu, istek] ve heves [genclik arzulan], Allahii 
tealanin dxismani olan nefsin ve seytanin sevdigi seylerdir. 
Ahkam-i islamiyyeye uygun seyler ise, Allahii tealanin [ah- 
kam-i islamiyyeye uygun ilm ve amel] sevdigi seylerdir. 
Aklli ve zeki insanlar, Allahii tealanin dusmanlanni sevin- 
dirip, hakiki sahibi gazaba getirmezler. 3/35. [Se'adet-i Ebediy- 
ye: 116.] 

• Hey'et-i vahdani, mudgamn [yiiregin, kalbin] ismidir ki, 
on latifeden murekkebdir. Alem-i halka aid eczasi cok, 
alem-i emri azdir. 2/21. 

• Hie kimse, kendi kadar, hie kimseyi dost ittihaz eyle- 
mez. 3/100. 

• Hicbir kimse, Peygamberimizin sohbetinde bulunanla- 
rin faziletine esid olamaz. 2/99. [Se'adet-i Ebediyye: 515.] 

• Hicbir kimse, seytanin ilkasindan [aldatmasindan] ko- 
runmus degildir. Peygamberlere olan ilkayi, Onlara bildirir- 
ler. [Allahii teala bildirir]. Evliyada bu bildirme lazim degil- 
dir ki, onlar Peygamberlere uyarlar. Her ne ki, islamiyyete 
muhalif olsa, red edip, onu batil bilirler. Hicbir Veil, Nebi 
mertebesine ulasamaz. Lakin, ba'zi iistiinliik Vehye olmak 
caizdir. [Fekat her bakimdan iistiinliik Nebidedir]. 2/57. 

• Hicbir Peygamber, kendi dininde veya baska bir Pey- 
gamberin dininde haram olan bir fi'li islememisdir. [O isi is- 
leme vaktinde, o is mubah olsa da.] icki [alkol, serab] mubah 
idi. Sonra haram oldu. Hicbir Peygamber icki icmemisdir. O 
fi'li islememisdir. 3/22. [Se'adet-i Ebediyye: 70.] 

• Heyulaya ehl-i islam kail [inanmis] degildir. 3/53. 



201 



-L- 

• (Kalb hazir olmazsa, nemaz da olmaz) hadis-i serifinde 
huzurdan murad, nemazin farzlan ve vacibleri ve siinnetleri 
ve miistehablannin yapilmasinda kalbin hazir olmasi, gev- 
seklik olmamasidir. 1/305. [Mektubat Tercemesi: 489.] 

• Lahor sehri, diger Hindistan sehrlerinin irsad kutbu gi- 
bidir. 1/76. [Mektubat Tercemesi: 121.] 

• La yese'uni erdi ve la semai ve lakin yese'uni kalbxi ab- 
dil mii'mini [Yere ve goke sigmam. Fekat, mii'min kulumun 
kalbine siganm] hadis-i serifinde, yer ve gok, imkan dairesi- 
ne dahildir. La mekani [mekansiz] olan, mekana sigmaz. Bi- 
cun olan, ciinde aram eylemez. [Allahii teala, yaratilanda 
yerlesmez]. Mii'minin kalbi mekansizdir. Nicin ve nasildan 
beridir. Onda sigisma mxitehakkikdir [tahakkuk edendir]. 
1/287. [Mektubat Tercemesi: 426.] 

• La yese'uni erdi ve la semai ve lakin yese'uni kalbii ab- 
dil mii'mini [Yere ve goke sigmam. Fekat, mii'min kulumun 
kalbine siganm]. Bu sigmadan murad, viicud mertebesinin 
kendisi degil, sureti, ornegi sigmakdadir. Kendisinin sigmasi 
dusiiniilemez. 1/95. [Mektubat Tercemesi: 141.] 

-Y- 

• (Ey Peygamberim "sallallahii aleyhi ve sellem"! Sana 
yardimci olarak, Allahii teala ve mii'minlerden sana tabi' 
olanlar yetisir.") ayet-i kerimesinin gelis sebebi, Omer-iil- 
Farukun "radiyallahii anh" islama gelisidir. (Enfal suresi 64. 
Ayeti) 2/99. [Se'adet-i Ebediyye: 515.] 

• Ye's, acz [umidsizlik ve caresizlik] ve cehalet, nihayet- 
de hasil olur. 1/284. [Mektubat Tercemesi: 414.] 

• Yatsi nemazimn edasi, gece yansina kadar mubahdir. 
Gecenin sonuna kadar gecikdirmek tahrimen mekruhdur. 
1/29. [Mektubat Tercemesi: 47.] 

-202- 



• Yad-i dast [zatin kesiksiz tecellisi], ismler, sifatlar ve 
sii'un ve i'tibarlar arada olmadan zatin tecellisidir ki, devam- 
lldlT. 1/290. [Mektubat Tercemesi: 447.] 

(MUHIM NASlHAT) 

• Yavrum! Allahii teala, seni ve hepimizi, Muhammed 
Mustafamn "aleyhissalatii vesselam" parlak olan yolunda 
yiiriimekle sereflendirsin! Yavrum! Bu diinya, imtihan yeri- 
dir. Diinyamn goriiniisii, yalanci yaldizlarla siisliidiir. Kotii 
kadina benzer. Yiiziinii saclar, kaslar, ben ile boyamislardir. 
Goruniisii tatlidir. Taze, giizel, korpe sanilir. Fekat ashnda, 
giizel koku siiriilmiis bir olii gibidir. Sanki bir lesdir ve bo- 
cekler, akrebler dolu bir copliikdiir. Su gibi goriinen bir se- 
rabdir. Zehr kansdinlmis seker gibidir. Ash harabdir, elde 
kalmaz. Kendini sevenlere, arkasina takilanlara, hie acima- 
yip, en kotii seyleri yapar. Ona tutulan aklsizdir, biiyiilen- 
misdir. Asiklari delidir, aldatilmisdir. Onun goriiniisiine al- 
danan, sonsuz felakete diiser. Tadina, giizelligine bakan ni- 
hayetsiz pismanhk ceker. Server-i kainat, Habib-i Rabbil'a- 
lemin "aleyhi ve ala alihissalevat vettehiyyat" buyurdu ki, 
(Diinya ile ahiret birbirinin ziddidir, birbirine uymaz. Birini 
razi edersen, oteki giicenir). Demek ki, bir kimse, diinyayi 
razi ederse, ahiret ondan giicenir. Ya'ni, ahiretde, eline bir 
sey gecmez. Allahii teala, bizi ve sizi, diinyaya diiskiin ol- 
makdan ve diinyayi ele gecirmek icin insanhk vazifelerini 
cigneyenleri sevmekden muhafaza eylesin! 

Yavrum! Bu, pek kotii oldugunu anladigin diinya, nedir 
biliyor musun? Diinya, seni, Allahii tealadan uzaklasdiran 
seyler demekdir. Kadin, cocuk, mal, riitbe, mevki' diisiince- 
si, Allahii tealayi unutduracak kadar asm olursa, diinya 
olur. Calgilar, oyunlar, (Mala-ya'ni) ile, ya'ni faidesiz, bos 
seylerle vakt gecirmek, [top oynamak, kumarlar, kotii arka- 
das, kotii filmier, mecmu'a ve romanlar], hep bunun icin 
diinya demekdir. Ahirete faidesi olmiyan ilmler, dersler de, 
hep diinyadir. Hesab, hendese [ya'ni matematik ve geomet- 
ri], astronomi, mantik, eger Allahii tealamn gosterdigi yer- 

-203- 



lerde kullamlmazsa [ya'ni kafirlerle miicadele ve onlardan 
iistiin olmak icin ve insanlara hizmet etmek icin kullaml- 
mazsa] bunlarla ugrasmak, bosuna vakt oldurmek olur ve 
diinya olur. Bu bilgileri biitiin derinligi ile, incelikleri ile 
okumak, yalniz basina ise yarasaydi, eski Yunan felsefecile- 
ri [ve son zemanlardaki Avrupanin, Amerikamn fen adam- 
lan, miitehassislan] se'adet yolunu bulur, ahiretdeki ebedi 
azabdan kurtulurlardi. 

[Liselerde, iiniversitelerde okunan ulum-i akliyye, ya'ni 
tecribi ilmler, ya'ni fen bilgileri ve yabanci diller, islamiyye- 
te ve mahluklara hizmet etmek niyyeti ile ogrenilirse ve bu 
yolda kullanihrsa, faideli olur. Bunlara calismak lazim olur 
ve sevab olur. Bunun icindir ki, ecdadimiz, Sam, Bagdad, Se- 
merkand ve Endiiliis miislimanlan her diirlii fende ve giizel 
san'atda pek ileri gitmis, diinya birinciligini ellerinde tutmus- 
lardi. Avrupanin ilm ve fen adamlari, asrlar boyunca, islam 
fakiiltelerine gelip ihtisas kazanirlar ve bununla ogiinurlerdi. 
Miislimanlann o parlak medeniyyetlerinin eserleri, bugiin 
meydandadir ve diinya miinevverlerini hayran birakmakda- 
dir. 

Bugiin liselerde, iiniversitelerde okutulan ve insanin bii- 
tiin genclik hayatina mal olan bilgiler, Allahii tealamn emr- 
lerine uyarak kullanihrsa, faideli olur ve diinya ve ahiretin 
kazamlmasina sebeb olur. 

Medeniyyet demek, yalniz ilm ve fen demek degildir. ilm 
ve fen, medeniyyet icin, ancak bir alet, bir vasitadir. ilmde, 
fende cok ileri olan milletlere, fen vasitalanni ne yolda kul- 
landiklanni incelemeden, medeni demek biiyiik gafletdir. 
Pek yanhsdir. Fabrikalann, motorlu vasitalann, gemi, tayya- 
re, atom cihazlannin cok olmasi, gozleri kamasdiran yeni bu- 
luslann artmasi, medeniyyeti gostermez. Bunlan medeniy- 
yet sanmak, her silahhyi gazi, miicahid sanmaga benzer. 
Evet, miicahid olmak icin en yeni harb vasitalanna malik ol- 
mak lazimdir. Fekat, bunlara malik olan, eskiyahk da yapa- 
bilir. 

-204- 



Medeniyyet, ta'mir-i Mad ve terfih-i ibaddir. Ya'ni, bel- 
deleri, memleketleri i'mar etmek ve biitiin insanlan, ruh, 
diisiince ve beden bakimlanndan rahat yasatmakdir. Bu iki 
gayeye vasil olmak, ancak ve yalniz ahkam-i islamiyyeye, 
ya'ni Allahii tealanin emrlerine ve yasaklanna uymakla 
olur. Islamiyyetden aynldikca medeniyyet geriler. Iste lise- 
lerde, iiniversitelerde ogrenilen bilgiler, biitiin fen vasitala- 
n, fabrikalar, agir sanayi', memleketleri i'mar icin, insanlan 
rahat etdirmek icin kullamlirsa, faideli olur, sevab olur. 
Memleketleri tahrib, insanlann hiirriyyetini ellerinden al- 
mak, kole yapmak icin kullamlirsa, faidesiz olur, giinah olur. 
Bunlann faideli olmasi, medeniyyete hizmet etmesi ancak 
ve yalniz islam dinine uygun kullanmakla olur. Avrupa, 
Amerika, asrlardan beri, islam ahlakim, islam hukukunu in- 
celiyor. islam dininin emrlerini, yasaklarim alip, kendilerine 
mal ediyor. Onlann bugiinkii ilerlemesi, kanunlannda bile 
yer verdikleri, islami kiymetler ve esaslar sayesinde oldugu 
acikca goriilmekdedir. Demek ki, bir milleti, bir gemiye 
benzetirsek, islam ahkami, ya'ni Allahii tealanin emrleri ve 
yasaklan, bu geminin giiverte ve kaptan teskilatidir. Biitiin 
ilmler, fen bilgileri, endiistri kollan, agir sanayi' de bu gemi- 
nin, carkci, makinist kismi demekdir. Gemide kaptan da, 
makinist de lazimdir. Biri bulunmazsa, gemi ise yaramaz, 
helak olur. 

O halde, dedelerimizin "rahmetullahi teala aleyhim ec- 
ma'in" diinya capindaki basanlanni, iistiinliiklerini, yine el- 
de etmek icin, islam bilgilerinin her iki kismini, ya'ni hem di- 
nimizi iyi ogrenmemiz ve ona sanlmamiz, hem de uliim-i ak- 
liyyeyi, asnmizin biitiin teknik buluslanni ogrenmege ve en 
iyi seklde yapmaga cahsip, bunlan islam ahkamina uygun 
olarak kullanmamiz lazimdir. Bunu basannca, maddi, 
ma'nevi olgunlasacak, biitiin milletlere ornek olacak, biitiin 
diinyaca sevilerek, hakim ve hami secilecegiz. 

Hadis-i serifde, (El Cennetu tahte zilalissuyuf) buyurul- 
du. Ya'ni (islamiyyet, kafirlerdeki silahlarin hepsini yap- 
makla ve bunlan iyi kullanmak ile saglam kahr). Bunun icin, 

-205- 



fen bilgilerine cok cahsmamiz, atom bombasi, roket, radar, 
fuze yapmamiz bunun icin askeriyyeye, hiikumete yardrm 
etmemiz, kanunlara uymamiz lazimdir. Aksi takdifde din 
yikilir. Bindortyiiz bu kadar sene evvel, bugiiniin kurtulus 
yolunu, bu hadis-i serif, bizlere gostermisdir. (insanlarin 
(milletlerin) dinleri, kendilerini idare edenlerin dinleri gibi 
olur!) hadis-i serifi de, muslimanlann cahsarak, kafirlerden 
iistiin olmasini emr buyurmakdadir. Bu hadis-i senfleri iyi 
anlamali ve dort el ile sanlmalidir] . 

Peygamberimiz "aleyhissalatii vesselam" buyurdu ki: 
(Bir kimsenin mala-ya'ni ile, ya'ni faidesiz seylerle ugrasma- 
si, bos vakt gecirmesi, AUahii tealamn onu sevmedigine isa- 
retdir!) Farisi beyt tercemesi: 

iVe varsa gtizel, Allah sevglsinden baska, 
hepsi cana zehrdir, seker bile olsa. 

Yildizlarla ugrasmak, ya'ni astronomi ilmi, nemaz vaktle- 
rini anlamaga yarar demislerdir. Bunun ma'nasi, nemaz 
vaktlerinin bilinmesine yanyan ilmlerden biri de, ilm-i nu- 
cumdur demekdir. Yoksa kozmografya bilinmezse, nemaz 
vaktleri anlasilamaz demek degildir. Astronomiden haberi 
olmiyan cok kimseler vardir ki, nemaz vaktlerini, bu ilmleri 
bilenlerden daha iyi anlar. Mantik, hesab ve diger lise ders- 
leri, hep boyle olup, bunlann hepsi islamiyyetin gosterdigi 
yerlerde kullamhrsa ve ilm-i kelam da, islamiyyetin tek se'a- 
det ve medeniyyet yolu oldugunu isbat etmek icin kullamhr- 
sa caiz olur [ve cok sevab olur]. 

Mubah olan seyleri yapmak, vaciblerin, farzlann yapil- 
masina mani' olursa, bunlarla ugrasmak, yine mubah olur 
mu olmaz mi? Elbet olmaz! insaf etmek lazimdir. Dini, fma- 
m, farzlan, haramlan ogrenmeden once, lise bilgileri ile ug- 
rasmak da bu zaruri bilgileri ogrenmege mani' olmakdadir. 

[(Kimya-i se'adet) kitabi ilm kisminda buyuruyor ki: Her 
mu'minin, en once, Ehl-i siinnet i'tikadim, kisaca ogrenme- 
si farzdir. Bundan sonra, iki sey ogrenmesi lazim olur. Biri 

-206- 



kalb icin olan, ikincisi beden icin lazim olan bilgidir. Beden 
icin olan bilgi de ikidir. Biri yapacagi emrler, ikincisi sakina- 
cagi yasaklardir. Emrleri ogrenmek soyle olur: Sabah vakti, 
yeni musliman olan kimsenin, ogle vakti gelince abdestin ve 
nemazin farzlarini ogrenmesi, hemen farz olur. Siinnetlerini 
ogrenmesi de siinnet olur. Aksam olunca, aksam nemazinin 
lie rek'at oldugunu ogrenmesi farz olur. Ramezan gelince, 
orucun farzlarini ogrenmesi farz olur. Zengin olunca, bir se- 
ne sonra, zekati ogrenmesi farz olur. Hacci ogrenmesi, hac- 
ca gidecegi zeman farz olur. Iste, herseyi zemani gelince og- 
renmesi farz-i ayn olur. Mesela evlenmek istedigi zeman, ni- 
kah bilgilerini, kadin, erkek haklarim, kadinlann ozr halle- 
rini ogrenmesi farz olur. Bir san'ata, ticarete baslayinca, 
bunlardaki emr ve yasaklari, faizi ogrenmesi lazim olur. 
Hangi san'ata bashyacaksa zemanin ona aid fen bilgilerini 
de mektebde ogrenmesi farz olur. (Mesela dis tabibi olacak- 
sa, liseyi ve disci mektebini bitirmesi, staj ve ihtisas yapma- 
si farz olur. Her san'at, ticaret, zira'at da hep boyledir. Her- 
kese kendi san'atim okumasi, ogrenmesi farz olur. Baska 
san'at bilgilerini ogrenmesi farz olmaz. Harb zemamnda da 
askerligi ve yeni silahlan yapmak, kullanmak, korunmak 
icin, fen bilgilerini kisaca ogrenmek, her mushmana farz-i 
ayn, bunlarda ihtisas kazanmak ise farz-i kifayedir). 

Haramlari ogrenmek de, herkese baska diirlii farz olur. 
Mesela, erkeklerin ipek giydigi bir yerde bulunanlann, ipek 
giymenin haram oldugunu ogrenmesi ve bilenlerin bilmi- 
yenlere ogretmesi farz olur. (Sun'i ipek giymek erkeklere de 
haram degildir). Alkollu ickiler icilen, domuz eti yinilen, 
baskasimn hakki, faiz, rusvet ahnan, kumar oynanan yerde 
bulunanlann, bunlann haram oldugunu ogrenmesi farz olur. 
Kadin erkek birlikde oturanlann da mahrem ve namahrem 
olan kadinlan ve bakmak caiz olan ve olmiyan kadinlan og- 
renmesi farz olur. [Kadinlann, kizlann acik gezdigi, erkekle- 
rin de dizden yukansim acdigi yerlerde bulunan musliman- 
larm, ortmesi farz olan yerlerini ogrenmeleri lazimdir. Bu 
yerlerini acmak ve baskasimn acik yerine bakmak giinah ol- 

-207- 



dugu gibi, bunu bilmemek de ayri giinahdir.] 

Kalbe aid bilgileri, ya'ni ilm-i ahlak ogrenmek, her erke- 
ge ve kadina farz-i ayndir. Mesela (Hikd) "ya'ni kin bagla- 
mak", (Hased) [Baskasinda bulunan ni'metin onda olma- 
yip, kendinde olmasini istemekdir. Onda oldugu gibi, ken- 
disinde de olmasini istemek hased degildir. Buna (Gibta) 
etmek, imrenmek denir ki sevabdir], (Kibr) [Kendini biiyiik 
bilmek, iistiin gormekdir. Kibrli olana karsi kendini biiyiik 
gostermek, kibr olmaz. Sadaka vermek gibi sevab olur], 
(Su'i zan) etmek [Iyi insani fena bilmek] gibi seylerin haram 
oldugunu ogrenmek, her mii'mine farz-i ayndir. Goriiliiyor 
ki, imam, ya'ni Ehl-i siinnet i'tikadim kisaca ogrenmek ve 
iyi ve kotii huylan ogrenmek, farz-i ayndir. Ya'ni, herkesin 
ogrenmesi farzdir. Abdesti, guslii, nemazi ve orucu ve ha- 
ramlan da, her muslimanin ogrenmesi farz-i ayndir. Cenaze 
nemazim, oliiye hizmeti ve san'at ve ticaret bilgilerini (ve 
bugiiniin silahlarim yapmak ve kullanmak icin, fen bilgileri- 
ni iyi) ogrenmek farz-i kifayedir. Ya'ni lazim olan kimsele- 
rin ogrenmesi farz olup, baskalanna farz olmaz. Fekat, lii- 
zumu kadar kimse ogrenmezse, biitiin muslimanlar, hiiku- 
met ve millet, biiyiik giinaha girer. Mesela, doktor olacak 
kimsenin lise ve tibbiyyede okumasi farz olup, miihendis 
olacak kimsenin tibbiyyede okumasi farz degildir. ibni Abi- 
din "rahmetullahi aleyh" (Diirr-iil-muhtar) serhinde, on 
sozde diyor ki: (Ulum-i nakliyyeden ya'ni din bilgilerinden 
kendine lazim olanlan ogrenmek farz-i ayndir. Bundan faz- 
lasini ogrenmek ve ulum-i akliyyeden faideli olanlan ogren- 
mek farz-i kifayedir). Nemazda kira'eti anlatirken diyor ki: 
(Bir ayet ezberlemek, herkese farz-i ayndir. Fatihayi ve iic 
ayet veya bir kisa sure ezberlemek vacibdir. Kur'an-i keri- 
min hepsini ezberlemek farz-i kifayedir. Kendine lazim ol- 
miyan fikh bilgilerini ogrenmek, hafiz olmakdan daha iyi- 
dir). Besinci cildde buyuruyor ki: (Baskalanna ogretmek 
icin ilm ogrenmek, kendi islemesi icin ogrenmekden daha 
sevabdir).] 

Yavrum! Hak teala, sana cok lutf ve ihsan ederek, bu 

-208- 



gene yasda tevbe etmekle ve islam alimlerinin yolunda bulu- 
nan birinin sohbetine kavusdurmakla [yahud Ehl-i siinnet 
alimlerinin kitablanni okumakla] sereflendirmisdir. Bilemi- 
yorum ki, nefs ve seytamn ve din bilgisi olmiyan kotii arka- 
daslarm arasinda, o temiz halde kalabildin mi? Din diisman- 
lan her yoldan gencleri aldatmaga ugrasirken, degismeden, 
akintiya karsi durmak kolay degildir. Genclik zemamdir. Pa- 
ra bol, nefsin her arzusunu yerine getirmek kolay ve arka- 
daslann [ve piyasadaki bozuk kitablann] cogu da uygunsuz! 
Farisi beyt tercemesi: 

Canun, yavrum! Sana soziim, yalniz sudur: 
korpeciksin, yolun da cok korkuludur. 

Kiymetli oglum! Mubahlann fazlasindan sakinmahsin. 
Mubahlan, liizumu kadar kullanmahsin. Bunlan da, Allahii 
tealaya kulluk etmek niyyeti ile yapmahsin. Mesela, birsey 
yirken, Allahii tealamn emrlerini yerine getirmek igin kuv- 
vetlenmege, giyinirken avret yerini ortmege ve sogukdan, 
sicakdan korunmaga niyyet etmeli ve her mubah icin [ve 
ders cahsirken boyle] gerekli niyyetler yapmahdir. Biiyukle- 
rimiz azimet ile hareket etmis, ruhsatdan elden geldigi ka- 
dar kacinmisdir. Mubahlan, zaruret mikdan kullanmak da 
azimetdir. Bu devlet, bu ni'met ele gecmezse, mubahlardan 
disan cikmamah, haram ve siibhelilere tasmamahdir. Allahii 
teala kullanna cok merhamet ve ikram ederek, mubah olan 
seylerle zevklenmege izn vermisdir. Pekcok seyleri mubah 
etmisdir. Halal olan bu sayisiz zevkleri, lezzetleri birakip da, 
haram edilen birkac zevke sapmak, Allahii tealaya karsi, ne 
kadar edebsizlik olur. Hem de, haram etdigi lezzetleri, daha 
fazlasi ile mubahlarda da yaratmisdir. Halal olan cesid cesid 
ni'metlerin zevkleri bir yana, insanin isinden, Rabbinin razi 
olmasindan daha bxiyxik zevk olur mu? Bir kimsenin isini, 
efendisinin begenmemesinden daha biiyiik cefa, sikinti olur 
mu? Cennetde Allahii tealamn razi olmasi, Cennet ni'met- 
lerinin hepsinden daha tathdir. Cehennemdekilerden Alla- 
hii tealamn razi olmamasi, Cehennem azablanndan daha 
acidir. Cehennemdeki sonsuz azab, hicbir giinaha karsihk 

_ 209 - Kiymetsiz Yazilar - F:14 



degildir. Kiifre, inkara karsihkdir. 

Biz kuluz. Sahibimizin emrindeyiz. Basi bos degiliz. Her 
istedigimizi yapmaga serbest degiliz. iyi dusunelim! Uzagi 
goren akl sahibi olalim! Kiyamet giinii utanmakdan, pisman 
olmakdan baska, ele birsey gecmez. Genclik cagi, kazanc ze- 
manidir. Merd olan, bu vaktin kiymetini bilip, elden kacir- 
maz. Ihtiyarlik herkese nasib olmaz. Nasib olsa da, rahat, el- 
verisli vakt ele gecmez. Vakt de bulunsa, kuvvetsizlik, halsiz- 
lik zemamnda, yarar is yapilamaz. Bugiin, her vaz'iyyet elve- 
risli iken, ananin babanin varligi bxiyiik ni'met iken, gecim 
derdi olmayip firsat elde iken, giic kuvvet yerinde iken, han- 
gi ozr ile, hangi sebeble, bugiiniin isi yanna birakilabilir? 
Peygamberimiz "sallallahii aleyhi ve sellem", (Yann yapa- 
rim diyen helak oldu, ziyan etdi) buyurdu. Eger diinya isle- 
rini yanna birakirsan ve bugiin hep ahiret islerini yaparsan 
giizel olur. Fekat, bunun aksini yaparsan cok cirkin olur. 

Genclik zemamnda, insani iic din diismam olan, nefs, sey- 
tan ve kotii insanlar aldatmaga ugrasmakdadir. Bunlar kar- 
sisinda az bir ibadet pek kiymetli olur. ihtiyarhkda yapilan, 
bundan katkat fazla ibadetlerin bu kadar kiymeti olmaz. 
Diisman hiicum etdigi zeman, askerin ufak bir hareketi, cok 
kiymetli olur. Sulh zemamnda yapilan bxiyiik ta'iimlerin, ma- 
nevralarin, bu kadar kiymeti olmaz. 

Oglum, biitiin varhklann hiilasasi, ozii olan insan, eglen- 
ce icin, oyun icin, yiyip icmek, gezmek, yatmak, keyf siir- 
mek icin yaratilmadi. Kulluk vazifelerini yapmak icin, Rab- 
bine ita'at, tevazu', kuvvetsizligini, ihtiyacini gostermek, 
Ona siginmak ve yalvarmak icin yaratildi. Muhammed aley- 
hisselamin bildirdigi ibadetlerin hepsi, insanlara faideli sey- 
lerdir. insanlara yaradigi icin emr edilmisdir. Yoksa, hicbir 
ibadetin Allahii tealaya faidesi yokdur. Candan tesekkiir 
ederek, minnet ile ibadet yapmah. Tarn teslim olarak, emr- 
leri yapmaga ve yasaklardan kacinmaga cahsmahdir. Alla- 
hii teala hicbirseye muhtac olmadigi halde, kullanni emr ve 
yasaklar vermekle sereflendirdi. Herseye muhtac olan, biz 

-210- 



kullann, bu biiyiik ihsana, bol bol tesekkiir etmemiz, bunun 
icin de, emrleri yapmaga, candan sanlmamiz lazimdir. 

Ey Oglum! Iyi biliyorsun ki, dunyada biri, mevki', riitbe 
sahibi olsa, emrinde bulunanlardan birine, miihim bir vazife 
verse, bu vazifenin yapilmasinda, emr verene de faide oldu- 
gu halde, bu isci, bu vazifeye ne kadar cok ehemmiyyet ve 
kiymet verir. Bu vazifeyi, bana biiyiik bir zat verdi diye ogii- 
niir ve seve seve, zevk ile yapmaga cahsir degil mi? Yaziklar 
olsun! Allahii tealanin biiyiikliigii, yiiksekligi, bu kimsenin 
biiyiikliigii kadar degil midir de, islam dininin istediklerini 
yapmaga, boyle calisilmiyor. [Allahii tealanin emrleri vazife 
bilinmiyor ve (vazife mukaddesdir! Once vazife, sonra ne- 
maz) gibi seyler deniyor. Halbuki, Allahii tealanin emrleri 
birinci vazife olmak lazimdir]. 

Utanmak lazimdir. Gaflet uykusundan uyanmamiz lazim- 
dir. Allahii tealanin emrlerini yapmamak, iki sebebden ileri 
gelir: 

1- Allahii tealanin emrlerine, yasaklanna inamlmamisdir. 
[Bu ibadetler arablar icindir. Coldeki insanlarin saglam ol- 
masi icindir. Bugiin isvec hareketleri, spor, fiziko-terapi, ma- 
saj, nemazin isini gormekde, duslar, banyolar, plajlar, ab- 
destden daha modern temizlemekdedir denilmesidir]. 

2- Allahii tealanin emrlerine ehemmiyyet vermemekdir. 
Bu emrlerin biiyiikliigiinii, mevki', kumanda sahibi kimsele- 
rin biiyiikliigiinden asagi gormekdir. Her iki sebeb ile de, 
ibadet etmemenin sena'atini, cirkinligini diisiinmemiz lazim- 
dir. 

Ey evladim! Yalancihgi cok defa goriilmiis olan birisi, 
diisman bu gece, filan yerden baskin yapacak dese, idareci- 
ler, aklhlar, karsi koyma giiclerini diisiinmez mi? O kimse- 
nin yalanci oldugunu bildikleri halde, tehliike bulunan isler- 
de, ihtiyath, tedbirli, uyanik bulunmak lazimdir demezler 
mi? 

Muhbir-i sadik, ya'ni hep dogru soyleyici, dogrulugu ile 

-211- 



sohret bulmus "aleyhissalatii vesselam", tekrar tekrar, acik- 
ca, ahiretin sonsuz azablanni bildiriyor. Buna inanmiyorlar. 
Inanilsa da, tedbir, kurtulma caresi dusunmiiyorlar. Halbuki, 
Muhbir-i sadik, kurtulus yolunu da, gostermekdedir. O hal- 
de, Muhbir-i sadikin sozlerine, bir yalancimn sozleri kadar 
kiymet vermemek, nasil bir fmandir? Imanim var demek, 
muslimanim demek, insani kurtarmaz. Kalbin inanmasi, ya- 
kin hasil etmesi lazimdir. Halbuki, yakin nerede? Zan bile 
yok. Belki vehm bile degil. Cunki, tehlxikeli zemanlarda 
vehm edilen seye karsi da, tedbir almak, akl icabidir. 

Huciirat suresi, onsekizinci ayetinde mealen, (Allahii te- 
ala, yapdiklarinizi hep gormekdedir) buyuruldugu halde, ha- 
ramlan, yapiyorlar. Halbuki, herhangi bayagi bir kimse, bu 
cirkin isleri gorecek olsa, belki gormek ihtimali olsa, yap- 
makdan vazgecerler. Bu halin iki sebebi olabilir: Ya, Allahii 
tealanin verdigi habere inanmiyorlar. Yahud da, Allahii tea- 
lanin gormesine ehemmiyyet vermiyorlar. Haramlan, bu iki 
sebeb ile islemek, imam mi gosterir, kafir olmagi mi goste- 
rir? 

Yavrum, yeniden imanim tazelemelisin! Peygamberimiz 
"aleyhissalatii vesselam" buyurdu ki, (La ilahe illallah, diye- 
rek, fmaninizi yenileyiniz!) Sonra, Allahii tealanin razi olma- 
digi islerinden tevbe etmelisin. Yasak etdigi, haram eyledigi 
seylerden sakinmahsin. Bes vakt nemazi cema'at ile kilmali- 
sin. Gece nemaz kilabilirsen, tehecciide kalkabilirsen, biiyiik 
se'adet olur. 

[Cum'a, Arefe, Bayram, Kadr, Berat, Mi'rac, Asure, 
Mevlid ve Regaib gecelerinde ibadet etmek gok sevabdir. 
Mevlana Muhammed Rebhami "rahmetullahi aleyh" (Ri- 
yad-un-nasihin) kitabimn, Hind basmasi, yiizyetmisikinci 
sahifesinde buyuruyor ki, biiyiik islam alimi, imam-i Nevevi 
"rahmetullahi aleyh", (Ezkar) kitabinda buyuruyor ki, ge- 
cenin oniki kismindan bir kismini (ya'ni bir saat kadar) ihya 
etmek, ya'ni okumak, kilmak, diia etmek, biitiin geceyi ihya 
etmek olur. Yaz ve kis geceleri icin hep boyledir. (ibni Abi- 

-212- 



dfn)in dortyuzaltmisbirinci (461) sahifesindeki yazidan da, 
boyle oldugu anlasilmakdadir. (Hakayik-i manzume)de di- 

yor ki, (fikh kitablannda, saat demek, bir mikdar zeman de- 
mekdir. Nevevi, safi'i mezhebinde miictehiddir. Hanefilerin 
de, geceleri, boyle ihya etmeleri uygun olur). Hakayik-i 
manzume kitabi, Mahmud-i Buharfnin olup iki cilddir ve 
(Manzume-i Neseff)nin serhidir. Kiymetli fikh kitabidir. 
Mahmud-i Buhari, 671 [m. 1271] senesinde, Buharada vefat 
etmisdir.] 

Zekat vermek de, islamin bes sartindan biridir. Zekat 
vermek elbette lazimdir. [Bircok kitablar, mesela Murad 
Molla kutiibhanesinde, (1113) numarali (Surre-tul-fetava) 
kitabi ondordiincii sahifesinde, (Zekat vermek lazim olup 
da, (o sene vermeyip), ozrstiz gecikdiren giinaha girer ve se- 
hadeti kabul olmaz) buyurmakdadir.] Zekati kolayca vere- 
bilmek icin, altindan ve gximiisden ve ticaret esyasindan, fa- 
kirlerin hakki olan kirkda biri, senede bir kerre [mesela her 
Ramezan-i serif ayinda] zekat niyyeti ile aynhp, saklamr. 
Biitiin sene icinde, istedigi zeman, zekat vermesi caiz olan- 
lardan, diledigine verir. Her verisde, ayrica zekat icin, niy- 
yet etmege liizum yokdur. Ayinrken, bir kerre niyyet et- 
mek yetisir. Herkes, fakirlere ve zekatdan hakki olanlara, 
bir senede ne kadar verecegini bilir. Buna gore zekatindan 
ayinp saklar. Ayinrken, niyyet etmezse, fakirlere verdikle- 
ri zekat olmaz. [Nafile sadaka olur]. iste boylece, hem zekat 
verifmis olur, hem de, her zeman muhtaclara yapdigi yar- 
dim, yerini bulur. Bir sene icinde, fakirlere yapdigi yardim, 
zekat icin aynlandan az olursa, artan zekati, yine kendi ma- 
hndan ayn saklamah, gelecek sene ayrilacak olan zekat ile 
kansdinp vermelidir. Her sene, boyle ayinp, yavas yavas 
vermek caizdir. Yavrum! insanlarin nefsi bahildir, cimridir, 
tama'kardir. Allahii tealamn emrlerini yapmakda inadcidir. 
Onun icin, biraz asm yazdim. Yoksa, mail da, cam da, mul- 
kii de, hep O vermisdir. Onun verdigine el uzatmaga kimin 
hakki vardir? O halde zekati ve usru seve seve vermek la- 
zimdir. 

-213- 



Her ibadeti seve seve yapmalidir. Kul hakkina dokunma- 
maga, hakki olanlan odemege, titizlikle calismalidir. Uzeri- 
mizde kimsenin hakki kalmamasina cok dikkat etmeliyiz! 
Hakki diinyada odemek kolaydir. Nezaket ile, yumusaklikla 
hakdan kurtulmak miimkin olur. Fekat, ahiretde, is boyle 
degildir. Orada, hak altindan kurtulmak cok giicdiir, caresi 
bulunmaz. 

[Kafirlerin haklanni da gozetmek lazimdir. Kafir memle- 
ketlerindeki kafirlerin de mallanna, canlanna ve namuslan- 
na saldirmamalidir. Kafirlerin kanunlanna da karsi gelme- 
melidir.] Islamiyyeti, dinini iyi bilen ve ahireti diisiinen dog- 
ru Ehl-i siinnet alimlerine sorup ogrenmelidir. Boyle muba- 
rek insanlann sozleri ve kitablan, te'sirli olur. Bunlann ne- 
feslerinin bereketi ile, sozlerini yapmak kolay olur. [Para ka- 
zanmak icin, rey kazanmak, mevki' almak icin, din kitabi ya- 
zan, nutk soyliyen, muslimanlari aldatmak icin yiizlerine gii- 
len, din hirsizlannin yamndan ve kitablanndan kacmak la- 
zimdir]. Dogru alim, giivenilir kitab bulunamayan yerlerde, 
bu gibilerden ancak, cok liizumlu seyler sorulabilir. Va'zlan, 
nutklan dinlenmez. 

Ey oglum! Bizim gibi fakirlerin, yukanda ta'rif etdigimiz, 
aleak diinya diiskiinleri ile, ne isimiz vardir ki, onlann gidis- 
lerinin iyiligine, kotulugiine kansalim? Allahii tealanin Pey- 
gamberi "sallallahu aleyhi ve sellem" lazim olan nasihatlan, 
acikca bildirmis, soylenmedik birsey kalmamisdir. Fekat bu 
yavru, bu fakirlere gelip, nasihat ve yardim istemis oldugu 
icin, bu yavrunun nasil, ne yolda bulundugu sik sik kalbe 
gelmekdedir. Bu baghlik bu satirlann yazilmasina sebeb ol- 
musdur. Evet, bu yavrunun boyle sozleri cok isitmis oldugu- 
nu biliyorum. Fekat, yalniz isitmekle, birsey kazanilmaz. 
Duyduklanni, ogrendiklerini yapmak lazimdir. Bir hasta, 
ilacini ogrenebilir. Fekat, ilaci kullanmadikca, iyi olamaz. 
Ilaci bilmek, onu iyi edemez. Biitiin Peygamberlerin "aley- 
himiisselam" ve alimlerin "rahimehiimullah" milyonlarca 
sozleri ve binlerle kitablan, hep islemek icindir. Bilmek, ki- 
yametde faideli degil, sefa'atci degil, azab yapilmasi icin 

-214- 



huccet ve sahid olacakdir. Peygamber "sallallahii aleyhi ve 
sellem" efendimiz buyurdu ki, (Kiyamet giinii, azabin en 
siddetlisine, en kotusiine diisecek olan, ilminin faidesini 
gormiyen, gidisi ilmine uymiyan alimdir). 

Yavrum, o zemanki tevbenin, baghligin bir netice verme- 
digini sen de biliyorsun! Ciinki, Allahii tealayi seven ve 
unutmiyanlardan uzak kalman, o se'adet tohumunun acilip 
biiyiimesine mani' oldu. Fekat, o tohumun ciirumemis olma- 
si, bu yavrunun yetismege elverish, nefis bir cevher oldugu- 
nu gostermekdedir. O tevbenin, o baghligin bereketi ile, Al- 
lahii tealamn, bu yavruyu, ergec, sevdigi, secdigi yola kavus- 
duracagi iimmid olunur. Heme behasina olursa olsun, Allah 
yolunda bulunanlara olan sevgiyi elden kacirmayiniz! Bunla- 
ra siginmak, bunlarla beraber olmak istiyakini kalbinize yer- 
lesdiriniz! Bu buyxiklere olan sevginiz sebebi ile, Allahxi tea- 
lamn, kendi sevgisini icinize yerlesdirmesini ve kalbinizi, bu 
diinya cercoplerine baglamakdan kurtarip, busbutxin kendi- 
sine cekmesini isteyiniz! Farisx beytler tercemesi: 

Ask oyle bir atesdir ki, yanarsa eger, 
Ma'sukdan baska herseyi yakar, Ml eder. 

Hakdan gaynyi kati kin (LA) kihnci cek, 
(LA) dedikden soma, birsey kalduni bir bak. 

(ILLALLAH)dan baska ne varsa, hepsi gitdi; 
Serin ey ask! Hakka ortak kalmadi bitdi. 

1/73 [Mektubat Tercemesi: 111.] 

• Yetmisiki fxrkadan dogru yoldan ayrxlanlar, eksendir 
[cogunlukdadxr]. Bunlara sebeb olanlar, tarxkatde yolda ka- 
hp, sasiranlardir. 1/220. [Mektubat Tercemesi: 266.] 

• Yetmisiki fxrka, ehl-i kxbleden olduklarx icin, tekfxr edil- 
mezler. [Fekat, kxifre sebeb olan sozxi soyliyenin kafir [Alla- 
hxn dxismanx] oldugu anlasxhr] 3/38. [Se'adet-i Ebediyye: 68.] 

• Yetmisiki fxrkamn refsleri, kotxi alimler idi. 1/47. [Mek- 
tubat Tercemesi: 82.] 

-215- 



• Yetmisiic firkamn herbiri islamiyyete uymak da'vasin- 
dadir. Herbiri kendi kurtuldugunu zan etmekdedir. 1/80. 
[Mektubat Tercemesi: 127, Eshab-i Kiram: 263.] 

• Yetmisiic firkadan yetmisikisi, bozuk i'tikadlan kadar 
Cehennemde kalirlar. Ve azab olunurlar. Firka-i naciyye ha- 
ricdir. [Kurtulan, firka-i naciyye, Ehl-i siinnet firkasidir.] 2/67. 
[Se'adet-i Ebediyye: 54.] 

• Yetmisbin kimse; beserin hayrlisinin ummetinden, he- 
sabsiz Cennete dahil olacakdir ki, onlar; Ellezine la yeknizune 
ve la yester-kune ve la yetetayyerune ve ala Rabbihim yete- 
vekkeliine, dirlar, "hadis-i serifi." Yetmisbin kimse kiyametde 
zill-i baride asudedirler ki, onlar parayi hayrli isde kullanan- 

lardir. Bunlar daglama ve efsun yapmiyan, ugursuzluga 

inanmiyan ve Rablerine tevekkiil edenlerdir 3/21. 

• Yezid bi-devletin [nasibsiz Yezidin] kiifriinde, ihtiyad 
edildigi icin, susulmalidir. 1/266. [Mektubat Tercemesi: 350.] 

• Yezid bi-devlet [nasibsiz Yezid] eshabdan degildir. O 
bedbahtin eyledigi ise, hie frenk kafiri cesaret eylememisdir. 
Ona la'netde, ba'zi Ehl-i siinnet alimlerinin duraklamalan, 
razi olduklanndan degil, tevbe ve riicu' ihtimaline riayet ey- 
lemislerdir. 1/54. [Mektubat Tercemesi: 90.] 

• Yezidi, Ebu Cehli ve digerlerini kotulemek, sovmek 
ibadet degildir. 2/96. [Se'adet-i Ebediyye: 505.] 

• Ya'kub aleyhisselam. 3/100. 

• Ya'kub-i Cerhi, evvela hace Alaiiddinin miiridlerinden 
olup, ikinci olarak sah-i Naksibende baghdir diye, Nefehat- 
da, Mevlana Cami' aciklamisdir, beyan etmisdir. 1/119. [Mek- 
tubat Tercemesi: 167.] 

• Yakin sahibi arif igin riicu'dan [geri donus, inisden] 
sonra, istidlale [delil ile anlamaga] ihtiyac olur. 2/21. 

• Yemin eyleyip, bir sahs, Vallahi ben Zeydin suretini ay- 
nada gordum dese, hanis olmaz. [Yemin keffareti gerekmez.] 

-216- 



Bu seklde, hem Zeydin sureti hakikatde aynada degildir. 
Hem o suretin aynada meydana gelmesi vehm ve hayal baki- 
mindan hakikidir. Sasilacak seydir ki, hakfkatin ziddi olan 
hayal ve vehm, burada varhgi hakiki yapmaga sebeb oluyor. 
Bir diger misal, nokta-i cevvaledir. 2/44. [Se'adet-i Ebediyye: 
943.] 

• Yusiif aleyhisselamin talibleri meyamnda, bir yash ka- 
din, [onu satin almak icin] ipligini pazara cikarmisdi. 1/47. 
[Mektubat Tercemesi: 82.] 

• Ahi Yusiif esbahu ve ene emlehu. [Kardesim Yusiif 
benden daha sabih, ben ondan daha melihim.] "Hadis-i se- 
rif". 3/100. 

• Yusiif aleyhisselamin hilkati [tabfati, yaratihsi] ve hiisn 
[giizellik] ve cemali [yiiz giizelligi], bu diinyada meydana ge- 
len hilkat, hiisn ve cemal cinsinden degildir. Onun cemali, 
cemal-i behistiyan cinsinden idi. 3/100. 

• Yildizlann hayat ve oliimle alakasi yokdur. 2/68. 
[Se'adet-i Ebediyye: 398.] 



Firsat ganimetdir. Omriin temamini faidesiz islerle telef 
ve sarf etmemek lazimdir. Belki temam omrii, Hak celle ve 
alanin nzasina muvafik ve mutabik seylere sarf etmek lazim 
ve labiid [lazim, gerekli] ve vacib ve layikdir. Bes vakt ne- 
mazlar, ta'dil-i erkan ile, cem'iyyet-i batin ve cema'at ile eda 
edilmelidir. Ve tehecciid nemazlanni elden cikarmamah. 
Seher vaktlerini istigfarsiz gecirmemeli. Gaflet uykusuyla 
hoslanmamah, huzuz-i acile [diinya zevkleri] ile magrur ol- 
mamah [aldanmamah]; tezekkiir-i mevt [oliimii diisiinmeli], 
ahval-i ahireti [ahiret ahvalini] goz oniinde bulundurmah. 
Umur-i gayr-i mesru'a-yi diinyeviyyeden i'raz [haram olan 
diinya islerinden yiiz cevirip], baki kalan ahiret islerine ikbal 
etmek lazimdir. Lazim ve zaruri olan, diinya ma'iseti isleri 
ile mesgul olup, sair vaktleri, ahireti i'mar etmekle mesgul 

-217- 



olmali. Hasil-i kelam [soziin kisasi], masivanin [Allahii te- 
aladan gayri seylerin] muhabbetinden korunmali ve bedeni 
ahkam-i islamiyyeye uymakla siislemeli, onunla mesgul ol- 
mali. Isin hakikati budur. Bundan gayri ciimlesi hicdir. Baki 
[devamli kalici] ahvalimiz hayrli olsun. Vesselam. (Miirsid-i 
kamil seyyid Abdiilhakim-i Arvasinin Cum'a hutbesine bas- 
larken, minberde soyledigi tiirkce hutbesidir.) 



TEVHID DUASI 



Ya Allah, ya Allah. La ilahe illallah Muhammediin Re- 
sulullah. Ya Rahman, ya Rahim, ya afiivvii ya Kerini, fa'fii 
a inn verhaiiini ya erhamerrahimin! Tevel'l'eni miislimen ve 
elhikni bissalihin. Allahummagfirli ve li-abaf ve iimmehati 
ve li aba-i ve iimmehat-i zevceti ve li-ecdadi ve ceddati ve li- 
ebnai ve benati ve li-ihveti ve ehavati ve li-a'mami ve am- 
mall ve li-ahvalf ve halali ve li-iistazi Abdulhakfm-i Arvasi 
ve lil mii'minine vel mii'minat yevme yekumulhisab. "Rah- 
metullahi teala aleyhim ecma'in." 



218- 



KIYMETSIZ YAZILAR 

ikinci Kism 

- A, E, I, U - 

• Adab-i Nebeviyyede tehaviin edeni [Peygamberin ada- 
binda gevseklik gostereni] ve stineni Mustafaviyyeyi [Pey- 
gamberin sunnetini] terk edeni arif zan etme. "CUNEYD". 
5/110. [Faideli BUgiler: 169, Cevab Veremedi: 349.] 

• Ahireti istiyene, Allahii teala, keremi ile, din ve diinya- 
sina kafidir. 4/42. 

• "Ahir zemanda bir kavm zuhur eder ki, rafizf diye ad- 
landmlir. Islami terk ederler. Onlari oldurtin ki, onlar miis- 
rikdirler." Hadis-i serif. 4/64 

• "Ahir zemanda, iimmetime, sultanlardan mihnetler isa- 
bet eder. Fekat, o mihnetlerden su kimseler kurtulur ki, ilm 
ve amelin arasini, ustiinliik ve miikemmelligin arasini birles- 
dirip, iisul ve fiirudan tafsil iizere Hak tealamn dinini bilip, 
islamiyyetin emrinin icabi iizere, amel eyleye. Din-i hakki 
tahsilde [ele gecirmekde] dili, eli ve kalbi ile mucahede ede 
[ugrasa]. iste o kimse, gecmis olan se'adetlere ulasmis ol- 
makla, kurtulanlardan olur. Ve dahi su kimseler kurtulur ki, 
Hak tealaya arif olup, siikut eyleyip, eger hayr isliyen kimse- 
yi goriirse, ona muhabbet eyleye. Ve eger batili isleyen kim- 
seyi goriirse ona bugz edip, onunla goriismeye. iste bu kim- 
se de zeman ehlinin lmanimn za'afi sebebiyle, aciga cikara- 
mayip, icinde gizlemek sebebiyle kurtulusa erer." Hadis-i se- 
rif. 4/29 [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• "Ahir-zemanda bir kavm zuhur eder ki, Sultan meclis- 
lerinde hazir olup, Allahii tealamn hiikmiiniin ziddina hiikm 
ederler ve yasak etmezler. Allahii tealamn la'neti onlann 
iizerine olsun." Hadis-i serif. 4/29 [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

-219- 



• Gokdeki melekler, yeryiiziinde, Allah icin bir araya ge- 
len bir-iki kisinin bulundugu yere imrenirler. 4/159 

• Afak ve enfiisiin otesinde zil yokdur. Asalet nisbetine 
baslamak vaki' olur. 4/56 

• Afak ve enfiisde zahir olan esya, Hak tealamn varhgi- 
na ve kemal-i kudretine delalet [isaret] edici ayetlerdir. 6/83. 

• Afak ve enfiisden gecmek, bir emr-i vicdanidir ki, kim- 
se ondan gecmedikce, onun ma'nasim tarn ma'nasi ile idrak 
edemez. "Tatmiyan bilmez." 4/205 

• Afak ve enfiisden temamen gecip, sxi'un ve i'tibaratdan 
seyr ile zatin mahiyyetine reside olalar [kavusalar]. 5/131. 

• Aim, se'adet ve sekavetin aciga cikdigi yerdir. Kalb, 
ilmlerin ve sirlann mahallidir. 6/238 

• Ayine-i batinmizi mah gibi miilahaza ederim ki [batin 
(kalb) aynanizi ay gibi miilahaza ederim ki], giinese tekabii- 
liinde, dolunay gibi [bedr-i kamil] olmusdur. 5/7 

• Ibrahim aleyhisselami salatda tahsis eylemek, [nemaz- 
da tesehhiidde anmak], onun sanina ta'zim icindir. Ondan 
sonra gelen her Peygamber, o biiyiik Peygambere uymakla 
emr olunmusdur. 5/53 

• Ibrahim Havvas, Allahii tealamn zikrini isitirken, ken- 
dinden gecmis olup, bir hafta sonra, ruhunu teslim eyledi. 
4/18 

• Ebu Bekr "radiyallahii anh" ile Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem" esrara miite'allik kelami konusurken, 
Omer "radiyallahii anh" geldikde, konusma iislubunu ve 
beyan edilen esran degisdirdiler. Osman "radiyallahii anh" 
geldikde, aynen iislubu degisdirdiler. Ah "radiyallahii anh" 
geldikde baska bir iisul ile tabir buyurdular. [Ya'ni yine de- 
gisdirdiler.] Bu Ml gosteriyor ki isti'datlann baska baska ol- 
masi mukarrer (asikar) ve fitratin tegayyiirii (degismesi) va- 
ki' ve mu'teberdir. 5/59. [Hak Stiziin Vesfkalan: 339, Kiyamet ve 
Ahiret: 97.] 

-220- 



• Ebu Bekr "radiyallahii anh" hakkinda, Resulullah "sal- 
lallahii aleyhi ve sellem": (Allahii tealanin benim kalbime 
akitdigini, Ebu Bekrin kalbine akitdim) buyurmuslardir. 
6/120. 

• "Ummef imin ummetime en merhametlisi Ebu Bekrdir 
"radiyallahii anh". 4/22 [Faideli Bilgiler: 208, Hak Soziin Vesikalan: 

324.] 

• Ebu Bekr "radiyallahii anh" fenada ferd-i kamil idi. 
5/61 [Hak Soziin Vesikalan: 341, Kiyamet ve Ahiret: 99.] 

• Ebu Bekr "radiyallahii anh" hutbede buyurdu ki; Re- 
sulullahdan isitdim ki, gercekden siibhesiz ki, insanlar bir 
kotiiliigii gordiikde, onu tagyfr eylemeseler [ortadan kaldir- 
masalar], onun cezasini Allahii teala, onlara da ta'mim eder 
[Bu cezaya onlar da dahildir], buyurdu. 4/29 [Se'adet-i Ebediy- 
ye: 89.] 

• Ebu Bekr Tamistani demisdir ki, tesavvuf lzdirabdir. 
Siikun gelince, tesavvuf kalmaz. 4/227 

• Ebu Ah Dekkak, Ebul Kasim Kuseyriye, rii'yada dedi 
ki; "Diinyaya geleyim de... [diinyalik icin degil] nasi (insan- 
lan) uyandirmak icin, insanin baslangic ve sonunu bilmesi la- 
zim geldigini duyurmak icin..]" 4/102 

• "Cebrail aleyhisselam bana geldi, dedi ki: Ya Muham- 
med "aleyhisselam"! istedigin gibi yasa, muhakkak ole- 
ceksin. istedigini sev, muhakkak ondan aynlacaksin. iste- 
digini yap, muhakkak karsihgini goreceksin". Hadis-i serif. 
6/174 

• Ittiba'i siinnete say' edip [Siinnete yapismaga gayret 
edip], ta'at vazifesi ile zemani degerlendirmege tarn gayret 
edeler. 4/117 

• Eser, birseyin mahiyyetine aid olan, eserlerden ibaret- 
dir. Mesela atesin yakmasi gibi. 5/87 

• Uzak diismiis ahbabi hayr diia ile yad edeler. 6/223 

• Allahii tealadan gelen din ile biitiin insanlar mes'uldiir. 

-221- 



Bu din, biitiin insanlara gelmisdir, ba'zi sahslara degil. 4/39. 

• Ahkam-i islamiyye, ilahi emrler ve yasaklardir. Hitab-i 
ezelfdir ki, Allahii tealamn kelam sifatina te'alluk eder. 
4/123. 

• Ahkam-i islamiyye ile tarn bezenmek, ibadetleri yap- 
makda ve yasaklardan kacmakda kolaylik, nefsin fani olma- 
sina baglidir. Bu da sofiyyenin hizmetine bagh ve onlann 
muhabbetine aiddir. 5/158 [Kiyamet ve Ahiret: 104.] 

• Ahkam-i islamiyyenin ortadan kaldinlmasi ilhad ve zin- 
dlkllkdir. 4/29 [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Batini haller ve ma'nalar, misaller seklinde aciga cikar 
ki, idrake yakin ola. 4/182 [islam Ahlaki: 559, Kiyamet ve Ahiret: 
376.] 

• Ahval ve mevacide talib olan kimseler masivaya tutul- 
musdur. 4/128 [Hak Sozun Vesikalan: 334.] 

• Ihtiyac vaktinde, sebeblere yapismayip, bu yol ile zarar 
hasil olursa, asi olurlar. 4/182 [Islam Ahlaki: 559, Kiyamet ve Ahi- 
ret: 376.] 

• Ihtilat-i halk [halk ile goriisme], eger onlann hukukunu 
yapmak niyyeti ile olursa, zikr olur. 4/160 

• Ehass-i havas, zulmani ve nurani perdelerden halas ve 
siihud ve miisahededen kurtulmuslardir. 6/113 

• Ihlas-i serif suresinin tefsiri. 4/76 

• Ihlas, fenasiz ve muhabbet-i zatiyesiz tasawur edile- 
mez. 4/51 [Kiyamet ve Ahiret: 163.] 

• Ihlasin hakikatine erismis olan, tarikde [tesavvuf yo- 
lunda] lazim olan ugrasmakdan kurtulmusdur. Her ne isde 
olursa olsunlar, Allahii teala icindir. Niyyet etsinler, gerek- 
se etmesinler. Niyyetin liizumu ihtimal olan seydedir. On- 
lann nefsleri, Allahii teala icin feda olmusdur. Ben deme- 
gi sirk bilirler. Evvelce ne etdiler ise, kendi nefsleri icin 
ederlerdi. Ve niyyete muhtac degiller idi. Simdi de, niyye- 
te muhtac degillerdir. Boyle bir arife eziyyet edip, edebsiz- 

-222- 



lik etmek, Hak siibhanehu ve tealaya edebsizlige vanr. Zi- 
ra ona nisbet olunanlar, kiilfetsiz Cenab-i Hak tealaya nis- 
bet olurlar. Her-gah, o arifin a'mali bi ihtiyac [ihtiyacsizhk] 
degildir. Lakin fil-hakika Hak tealamndir. Bu kryas iizere 
onun, Mevlasi celle ve a'laya ta'zim ve ita'at olunup, bu 
i'tibarla, Kelam-i Mecidde varid olmusdur ki, mealen: 
"Resule ita'at eden, Allahii tealaya ita'at etmis olur." Ni- 
sa suresi 80.ci ayeti. 4/160. 

• Ahlak-i reddiye [kotii ahlak], ademin [yoklugun] kotxi- 
lugxinden oturiidiir. 6/67. 

• Bi-edebin [edebsizin] hicbiri, Allahii tealaya vasil ola- 
mamisdir. 4/182 [islam Ahlaki: 559, Kiyamet ve Ahiret: 376.] 

• Ezandan sonra, (Veb'ashii mekamen Mahmuden ille- 
zi ve' adtehii, inneke la tuhlifiil miad) demek, rivayet edi- 
len miihim bir haberdir. Ecr ve sevaba kavusmak icindir. 
Yoksa Allahii tealanin va'di, elbette vuku'a gelecekdir. 

5/53 

• Irade, nzayi gerekdirmez. Zira, kiifr ve isyanlar, Hak 
celle ve a'lanin muradidir. Fekat, mardisi [begendigi] degil- 
dir. 5/83. [Hak Soziin Vesikalan: 345.] 

• iradeden huruc edip [kendi iradesini terk edip], Hak te- 
alanin iradesine teslim olalar. 5/115 

• Iradenin ortadan kalkmasi, vilayetin sartidir. Ma'nevi 
kuvvetlerin cezbesi olmadikca, sadece surf ameller ile, nasib 
olmaz. 5/4 

• iradenin sarf-i abdden vaki' olup, [Kul iradesini sarf 
edip,] Allahii teala (dilerse) halk eder. 5/83 

• Irade ashnda [bizzat] kemal sifatdir. Onun cirkin olma- 
si, cirkinlik ile alakasindandir. 5/52 

• irade olmayip, insanlar mecbur olsaydi, diinyada zalim- 
lerin kinanmasi [kotiilenmesi], isyan edenlerin cezalandinl- 
masi olmazdl. 5/83 [Hak Soziin Vesikalan: 345.] 

• Erzak-i ibade [kullann nzklanna] Allahii teala kefil- 

-223- 



dir. Eger az bir cahsmakla tahsili miimkin olursa ne a'la, ne 
giizel. Ve ilia ardina diismeyeler. 5/22 

• Arz-i ribatda [muharebede] eda olunan nemaz, ikibin 
kerre bin (iki milyon) nemaza miiadildir (esdegerdir). "Ha- 
dis-i serif". 4/64 

• Ervah ve berzah-i sugra [Ruhlar ve ruhun mahsere ka- 
dar kaldigi alemler] bahsleri ziyade nazikdir. Bu babda zan 
ve tahmin ile konusmaga ciir'et eylemeyeler. Nasslar ile sa- 
bit olanlara kisaca iman eylemek lazimdir. Onun tafsilini Al- 
lahii tealanin ilmine havale eyleyeler. 4/182 [islam Ahlaki: 559, 
Kiyamet ve Ahiret: 376.] 

• Ervah-i mukemmel [olgun ve ustiin kimselerin ruhlan], 
Allahii tealanin dilemesi ile, cesed seklinde goriinmus, acaib 
seyler yapmislardir. 4/182 [islam Ahlaki: 559, Kiyamet ve Ahiret: 
376.] 

• Ervahin [ruhlann] miisahedesi kemal degildir. Kemal, 
batinin masivayi bilmekden ve gormekden kurtulmasi [unut- 
masi]dir. 6/33 

• Ez gubar-i naka-i Leyla ki Mecnun saleha cesm ber reh 
dast, girdi zin beyaban ber nehast. [Mecnun Leylamn yolunu 
beklerken, yillarca cole bakdi. [Yol gozledi]. Colden bir toz 
kalkmadi.] 5/47 

• Esbabin ref inde [sebeblerin kaldinlmasinda], hikmetin 
yok olmasi vardir ki, onun zimninda [arkasinda] maslahatlar 
[faideler] olabilir. 2/62 [Se'adet-i Ebediyye: 746.] 

• Esbab [sebebler] vardir. Lakin hakiki muessir Allahii 
tealadir [Onun fi'lidirj. 4/110 

• Esbaba miibaseret [sebeblere yapismak] tevekkiilii 
bozmaz. Te'siri Allahii tealadan bilip ve i'timad Ona olup, 
sebebleri kat'i olarak ortaya koyalar. Sebeblerden kat'i ola- 
rak kurtulusa care yokdur. 4/182 [islam Ahlaki: 559, Kiyamet ve 
Ahiret: 376.] 

• Esbab [sebebler] iicdiir: Vehmi, terk edilmesi lazim 
olan sebebler. Kat'i olarak bilinenlerin yapilmasi vacibdir. 

-224- 



Subhe ve zanli olanlann yapilmasi zanli ve subhelidir. 4/182 
[Islam Ahlaki: 559, Kiyamet ve Ahiret: 376.] 

• Esbaba [sebeblere] yapisdikdan sonra, sebebler dolayi- 
siyle, Hak teala eser halk ediyor. 5/52 

• Istihareler tekrar tekrar (yedi def'a) yapila. iltica ve te- 
zarru' eyleyeler. Eger, zahmetsiz kalbde arzu ve sinede acil- 
ma hasil olursa, o emre [ise] muteveccih olalar. 5/42 [Hak S6- 
ziin Vesikalan: 339.] 

• Istiharede, bir emrin [arzunun] hasil olmamasindan ve 
rii'ya gormemekden ve kanaat hasil olmamasindan, daginik 
fikrde olmayimz. Zira, vilayet ve kurb, ona bagli degildir. 
Ve herbirinin yoklugu kemalde sebeb-i noksan olmaz. Yiik- 
sek himmet sahibi olup, en yiiksek maksada ulasmaga te- 
sebbiis ediniz. Hasenatlar fazla bulunsun, gerekse bulunma- 
sin. 5/73 

• Istigfar, belalann ve sikintilann [siddetli] kaldinlmasi 
icin, faideli ve miicerrebdir. [Tecribe olunmusdur.] 5/80 [Hak 
Soziin Vesikalan: 344.] 

• Istigfara sabah ve aksam devam lazimdir. Bir kimse, 
yirmibes kerre dese, beytinde [evinde], ehlinde [ailesinde], 
dannda [memleketinde ve sehrinde] ve bulundugu beldede, 
istenmiyen birsey ile, karsilasmaz. 5/80 [Hak Soziin Vesikalan: 
344.] 

• Istikamet, kerametin fevkidir [ustiidiir]. Cem'iyyet ve 
istikamet iizere olalar. 4/151 

• El-istikametu fevkal kerameti. [istikamet, kerametin 
iistundedir.] "Hud suresi sakalima ak dusiirdii." Hadis-i se- 
rif. 6/213 

• Esrann [sirlann] cogu kayda ve kitaba gelmez. Sohbet 
ve konusmaga baghdir. 4/123 

• Islam, iman iizerine atf olundugu [baglandigi] mahal- 
lerde, iman, kalbin tasdiki, islam, goruniirde teslim olma 
ma'nasinadir. 5/53 

_ 225 - Kiymetsiz Yazilar - F:15 



• islamin bes sartindan birine halel gelirse, islama halel 
gelir. [Biri yapilmazsa, o sart yapilmadigi icin, islamiyyet ek- 
Sik olur.] 5/11 [islam Ahlaki: 564.] 

• Islam garib olmusdur ve gitdikce de ziyade garib olur. 
Yeryiiziinde Allah diyecek kimse kalmasa gerekdir. 4/178 
[Eshab-i Kiram: 272.] 

• islam-i hakiki, nefs-i emmarenin inkiyadina [teslim ol- 
masina] baghdir. Nefsin itminamndan evvel kalbin tasdiki ile 
hasil olan islama, islam-i mecazi derler. 4/64 

• Islam-i hakiki, makamat-i siilukun tayyindan sonra [sxi- 
luk konaklannin gecilmesinden sonra] ve nefsin itminamn- 
dan sonra hasil olur ki, bahs edilen bu kemaller ism-i zahire 
tealluk eder. 6/35 

• Islam-i hakiki, arifin yolunun doniissiiz olmasi ve tarn 
olgunlugun asla katilmis olmasidir. 6/63 

• Islam, uyamkhk yoludur ve neticesi tenzihdir. 4/79 

• islam-i tarikat, cem'iil cem' makami olup, kiifr tarikati 
miiteakip hasil olur ve halki Hak subhanehudan ayn goriip, 
zikr ve nemaza ragbet eder. 6/207 

• ism, ismlendirilenin aynasidir. Siihud vaktinde ayna 
gizlidir. Ve zahir olan, hemen aynada goriinendir. ismle vu- 
ku' bulmayi, zat ve miisemma ile tahakkuk zan ederler. Ve 
bu benzetmek ve aynanin gizli olmasi sebebiyle, temamen 
gizlenmis sifata, zatdir, derler. Zat ile sifat, birbirinden, ilm- 
de aynlmisdir derler. Lakin hak olan budur ki, Allahu teala- 
nin sifatlan, haricde aynca vardir. 5/102 

• ism ve ma'na ve diger elfazin [sozlerin] Hak teala hak- 
kinda soylenmesi, ifade edecek soz bulunamadigindandir. 
Hak siibhanehuyu, lafzin ve ma'namn, afak ve enfiisun ve te- 
celliyat ve zuhuratin ve tevhid ve ittihadin ve musahedat ve 
miikasefatin otesinde olmak iizere aramak gerekdir. 6/122 

• ism-i ilahi celle siiltaniihu ile beka eyleyip, hakikat-i 
siibutiyye hakikat-i ademiyyenin caniseni oldukda, arifde 
miidir ve miitasarnf hemen o ism olur. Ve o ismin evsafi ile 

-226- 



muttasif ve miitehalli [zinetlenen] olur. O ismin hayati ile 
hay ve ilmi ile alim ve sem'i ile semi' ve basan ile basir ve 
kelami ile mutekellim ve iradeti ile murid ve kudreti ile ka- 
dir olur. Zifa her ism-i ilahi celle sultaniihu esma ve sifati 
mutezammindir. Ciinki her esma zildir, baskadir. Ve o ismin 
ciiz'iyatindan bir ciizdir. Arif, zil yolundan asla baglamp, 
ism-i sabik renginde ism-i lahikin evsafi ile muttasif ve ol 
asldan bu asla miilhak olup, asl-i saniden asl-i salise ve ila 
masa Allah miitehakkik olur. 4/204 

• Her ism-i ilahi biitiin ismleri ve sifatlan kendinde top- 
lar. 5/52 

• Esma-i ilahiden [ilahi ismlerden] her birinin ash, su'un 
ve zatin yiiceligine ulasir [nihayet bulur]. 4/24 

• Esma-i ilahiden [ilahi ismlerden] her birinin biitiin ism- 
leri ve sifatlan toplamasi, onlar ile sifatlanmis olmasi demek 
degildir. Belki ismin sifatlar ile alakah olmasi ve sifatlar ile 
sartlanmis olmasi, kendisinde hatirlanmakdir. Mesela, ilmin 
ismleri kendinde toplamasi, hepsine alakasi olmasi i'tibariy- 
ledir. Tekvinin cami'iyyeti ilm, kudret, irade ve gayri kemal 
sifatlanni icine almasi i'tibariyledir. Sanki ondan ahnmisdir. 
Kudret ve iradet, hayat ile sarthdir. Ve ilm icin lazimdirlar. 
Ilmin topladigi seyler, bu sifatdan ahnmisdir. Ve kelam on- 
lan samil oldugu i'tibariyle icine ahr. 5/52 

• Muhammed Esref, Muhammed Ma'sumun mahdumza- 
desidir. 4/238 

• Esref saat, cevf-i sebdir [gece yansidir.] 4/144. 

• Esya ezdadiyla tebeyyiin eder. [Esya ziddiyla taninir.] 

4/17 

• Esyanin mebde-i te'ayyunii, esma-i ilahinin zillidir. 
Ism-i ilahi mebde-i teayyiiniin ash olup, ism-i kiillidir. Meb- 
de-i te'ayyiin o kiillinin ciiz'iyyatindandir. ism-i kullinin as- 
h da san-i zata olup, zat-i tealada miicerred i'tibardir. 5/135 

• Esyaya hakiki malik odur. Lakin, zahirde kendi kulla- 
nndan her kimi malik eylediyse, hesaba cekilme onunla ala- 

-227- 



kakdir. 5/53 

• Eshabin ciimlesi, sohbetin serefi sebebiyle, olmeden 
once olmek ile miiserref oldular. 6/24 

• Eshab-i kiram vilayetin en ytiksek tabakasindadirlar. 
6/19 

• Eshab arasindaki muharebeler, diismanlikdan dolayi 
degildi. ictihad yiiziinden idi. ictihadda hataya da bir derece 
sevab verilir. 5/36 [Se'adet-i Ebediyye: 512.] 

• Eshab-i kiram sohbet bereketiyle kemale ulasdi. Um- 
metin evliyasindan one gecdiler. 4/88 

• Eshab-i kiramda haller ve keramet fazla mikdarda zu- 
hur etmemisdir. Zira dxinya amel yapma yeridir. Ahiret mxi- 
kafat yeridir. Eger amelin karsihgi olan meyvelerden bir 
kism bu diinyada ihsan olunursa, ahiret derecelerinin nok- 
san olmasina sebeb olur. Bunun icin, diinyada amelin mey- 
veleri verilen ba'zi kimseler gorulmiisdur ki, oliimii aninda, 
bu islerin olmamasim temenni ederler. 4/189 

• Eshab-i kiramdan iki sahsi Miiseylemet-iil-kezzab ya- 
kalayip, birisine sorup, Muhammedin "sallallahu aleyhi ve 
sellem" Resulullah olduguna sehadet eder misin dedikde, 
evet sehadet ederim ki, Muhammed "sallallahu aleyhi ve 
sellem" Resulullahdir, cevabim vermisdir. Miiseyleme yine 
siial edip, benim dahi Resulullah olduguma sehadet eder- 
misin dedikde, evet dedi. Onu birakip, ikinci sahsi getirtip, 
Muhammedin Resulullah olduguna sehadet eder misin de- 
dikde, o kimse evet dedi. Miiseyleme, benim dahi Resulul- 
lah olduguma sehadet edermisin dedikde, o kimse, ben 
isitmemek illetine miibtelayim dedi. Miiseyleme siialini iic 
kerre tekrar edip, o kimse dahi cok sagir oldugunu soyle- 
yip, onun risaletini ikrar etmedi. Ona gadab edip, sehid ey- 
ledi. Bu vak'a Resulullaha erisdikde, buyurdular ki, mak- 
tul olan sahs yakin ve sidk yolunu tutmusdur. Sehidlik riit- 
besine malik olmusdur. Digeri ruhsat yolunu ihtiyar edip, 
kendisinden zulmii def eylemis. 6/55 [Hak Sozun Vestkalan: 
348.] 

-228- 



• islah-i cesed [bedenin islahi], kalbin islahina baglidir. 
Bedenin fesadi dahi, kalbin fesadina baglidir. 6/178 

• Ashn zuhuru ne kadar cok ise, zilde dahi mahv ve telas 
o kadar cok olur. 4/121 

• Usullerden ve usullerin ashndan miicerred, zata [Alla- 
hii tealaya] kavusmak mumkin degildir. 4/1 

• Usul-i dinde [i'tikad edilecek seylerde] hatira gelen sey 
ve vesveselerin mense'i hannasdir ki, sadrdadir [seytandir ki, 
gogusdedir]. 4/190 

• Cocuklara dahi, ahiretde ma'rifet hasil olmasi ve bun- 
lara akl ve su'ur i'ta edilmesi mumkindir. Mesela, o giinde 
miisrikler tevhid ehli olurlar [ya'ni inanirlar] ve derler ki, 
(Allahii teala Rabbimizdir, biz miisriklerden olmadik.) 

6/173 

• itminanin [kalbin mutma'inne olmasinin] alameti, na- 
zil olunmus ahkama tam uymakdir. 4/228. [Eshab-i Kiram: 
273.] 

• itminandan ewel nefs, ahkam-i islamiyyenin suretine 
uymakdadir. 4/186 

• Bir gun i'tikaf eden kimse ile Cehennem arasinda uc 
hendek olur ki, herbiri hafikayndan [magrib ile mesrik arasi 
mesafeden] daha cokdur. 4/147 [Cevab Veremedi: 342, Herkese 
Lazim Olan Iinan: 141.] 

• I'tibarat-i ilahi, mesela ftibarat-i mescudiyet ve gayri 
gibidir. 6/105 

• Ftizar edenin [ozr dileyenin] ozriinii kabul etmelidir. 
5/110. [Faideli BilgUer: 169, Cevab Veremedi: 349.] 

• Allahii tealayi en iyi tamyanlar, en cok hayrete diisen- 
lerdir. 5/86 

• A'mal-i hasene arasinda, Resulullahdan "sallallahii 
aleyhi ve sellem" nakl olunmus ve onun ameli olup, hasa- 
isinden olmiyanlan, ahiretde sevab almak niyyetiyle ffa et- 
mek, [yapmak] icin, izne ihtiyac yokdur. Peygamberin 

-229- 



ameli ximmete izndir ve siinnetdir. Hacetlerin hasil olmasi, 
miiskilatlann halli icin, ba'zi ameller ve zikrler ve dualar ve 
rukyeler miirsidin iznine baglidir. 5/36. [Se'adet-i Ebediyye: 512.] 

• A'mal-i saliha sevabim mii'min ve mii'minatin temami- 
nin ruhlanna hediyye eylemek giizeldir. Her birine tarn se- 
vabi ulasir. Hakkinda niyyet olunan meyyitin ecri dahi hie 
noksan olmaz. 5/36 [Se'adet-i Ebediyye: 512.] 

• A'mal-i uhrevide tevekkiil, bi ma'nadir [Ahiret amelle- 
rinde tevekkiil olmaz]. 4/182. [Kryamet ve Ahiret: 376, islam Ahla- 
ki: 559.] 

• A'malde [amellerde] her ne kadar kusur hatira gelirse 
[ya'ni amellerini kusurlu goriirse], kiymeti cok olup, kabul 
olunmaya layik olur. 6/225 

• Amellerin ve ta'atlerin ve zikrlerin kabulii, ihlasa bag- 
lidir. 5/133 

• "Amellerin efdali, mii'min in kalbine siirur (sevinc) ver- 
mekdir. [Mii'mini sevindirmekdir.]" Hadis-i serif. 4/147. [Ce- 
vab Yeremedi: 342, Herkese Lazini Olan Iman: 141.] 

• Ummaliikum a'malukum. [Yapdiginiz amellere gore 
idare edilirsiniz.] 6/34 [Hak Soziin Vesikalan: 348.] 

• A'mal-i suriye [surf ameller], miicerred ma'nevi cezbe 
kuvveti olmadikca, insani varligi sevmekden ve enaniyyet- 
den kurtaramaz. 4/80 [Hak Soziin Vesikalan: 334.] 

• Amel yap ve istigfar et. Bu diinyada amel istenmisdir ve 
zarundir. Kabule layik bilin, gerekse bilmeyin, ibadet yap- 
mak ve ondan istigfar etmek gerekdir. Ve yalvararak onun 
kabuliinu istemek gerekdir. 6/68 

• A'yan-i sabiteye sofiyye-i aliyye izafi yokluklar derler 
ve miimkinatin hakikatleri olarak tasavvur ederler. 4/130. 

• A'yan-i sabite miimkinatin hakikatidir. (Muhyiddin-i 
Arabi) 6/207. 

• Agniyamn [zenginlerin] sohbetine ragbet etmeyeler. 
Ve fakir ve na-murad olmagi aziz bileler. 5/25 

-230- 



• Agniya [zenginler] ile sohbetden uzak olalar. Ve zaru- 
retsiz onlar ile beraber olmayalar. 6/97 

• Ah yazik ki, omr temam oldu. Ve hie amel viicuda gel- 
medi. Diinyanin vefasiz oldugu acikdir. Fitne ve musfbetler 
pespese gelmekdedir. Dostlar ve cigerpareler vefat edip, go- 
ciip gitdi. Yine hie uyanmak ve hatirlamak ve tevbe ve sigin- 
ma yokdur. Gaflet artmakdadir. Isyan ile gecen giinler art- 
makdadir. Bu nasil imandir. Ve ne sekl muslimanhkdir. Ne 
kitab ve siinneti kabul ederler. Ve ne acik isaretlerin goriil- 
mesinden ibret ahrlar. Fikr ve endise lazimdir ki, bir yerde 
beraber giden eski dostlar, cana yakin, hep beraber olanlar 
nice oldu ve nereye gitdiler. Can dostu olan dostlardan hic- 
bir eser ortada yok. Ve hie onlardan acik nisan meydanda 
yok. Yaz harmani gibi, yokluk riizgan, onlann nisamni dahi 
birakmadi. Oyleyse bizim gibi geri kalanlara lazimdir ki, su 
birkac gunliik omrii gaflet ile telef ve gozii acik uyku ile [tav- 
san uykusu ile] zayi' eylemiyelim. Bu fani seraya goniil bag- 
lamayip ve bu insafsiz kahbeye aldanmiyahm ve muhabbet 
baglamis olmiyahm. Temamen cenab-i Hakkin nzasini ka- 
zanmak icin, biitiin giicii harcamah, nefs ve seytamn tuzagin- 
dan, heva ve hevesin girdabindan kenara (sahile) cekilmege 
cok gayret edelim. Ve kabr ve kiyamet her zeman gozumii- 
ziin oniinde olup, kendimizi olmiislerden sayahm. Boyle dii- 
sunmemiz emr olundu. Var gibi bilinen hayat ve viicuddan 
soyulup, olumden once olan oliim ile vasflanmak yoluna gi- 
delim. Ve kendimizi gercek bir olii ve asli bir yokluk gibi sa- 
yahm. Yokluk ki, kendini var gibi sayip, viicud iinvaniyle or- 
taya cikmis olup, kendinin kiymet sahibi oldugunu iddia edi- 
yor. Halk arasinda gulunc olmasi yerindedir. Diinyanin siis- 
leri sebebi ile kendilerini degisdirmeyeler ki, diinya fani ve 
helak olucudur. Sabit degildir. Sekerle kaplanmis bir zehr ve 
altin kaplanmis necaset gibidir. Bu zehr ile ebedi oliime tu- 
tulmak ve daimi hiisrana yakalanmak acikdir. Varhk ve ona 
tabi' olan seyler hakiki viicud sahibine yakisir ve ona layik- 
dir. Ve mumkinin ustunliigii, iistiinluk iddia etmemesinde- 
dir. Noksanhgi da hayrlardan uzaklasmasidir. 6/156 [Hak So- 
ziin Vesikalan: 353.] 

-231- 



• Efdal-i ta'at [ta'atlerin efdali], dostlara, Evliyaya mu- 
habbet ve diismana diismanhkdir. 4/29 [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Efal ve harekatin [islerin ve hareketlerin] ciimlesinde 
tesebbiis edip, niyyet etmelidir. Ve salih niyyet zuhur etme- 
dikce, hicbir amele [miimkin oldugu kadar] baslamamahdir. 
5/110. [Faideli Bilgiler: 169, Cevab Veremedi: 349.] 

• Efal-i abd [Kulun butxin fi'lleri] hayr ve serden, ctimle- 
si, Hak tealamn takdir ve iradesiyledir (dilemesiyledir). Tak- 
dir yaratmakdan ibaretdir. 5/83. [Cevab Veremedi: 346.] 

• Eksiru ihvanekxim fiddin. "Din kardeslerinizi cogalti- 
niz." 4/22 [Hak Soziin Vesfkalan: 324.] 

• Insanlarla hasr-nesr olmak, iflas alametlerindendir. 5/6 

• Elbise kestirmek icin giin ta'yin eylemek sabit olmamis- 
dir. 5/51 

• Elbise-i fahire [giizel elbise], latif icecekler, nefis yiye- 
cekler, Allah icin caiz, riya ve ogiinmek icin ma'siyyetdir. 
5/106 [Kiyamet ve Ahiret: 101.] 

• Elhamdulillahi ala kxilli hal. Ve e'uzxi billahi min hal-i 
ehlinnar. [Her hal iizere Allahu tealaya hamd olsun. Cehen- 
nem ehlinin halinden Allahu tealaya sigininm.] 6/151. 

• "Hikmet on kismdir. O on kismiii dokuzu uzletdedir. 
Biri de susmakdadir." Hadis-i serif. 5/110. [Faideli Bilgiler: 169, 
Cevab Veremedi: 349.] 

• Esselamu ala menittebe'al hiida. (Hidayetde olanlara 
selam olsun.) Ve Muhammed aleyhisselama uymayi secenle- 
re. "aleyhi ve ala alihi minessalevati efdaliiha, minetteslima- 
tu ekmeluha." 4/75. 

• Ulfet eyle. (insanlarla gorus, konus). Onlara gonliinii 
kapdirma. [ihtiyacin kadar goriis.] 4/16 

• Allahu teala, masivaya kole olmakdan kurtanp, tema- 
men cenab-i Kudsisine baglayip ve ma'mur eyleye. Yakinhk 
derecelerinde yiikselmeler vere. 4/75 

-232- 



• Allahu teala kendi mevcudiyyetinde, kendi zat-i mu- 
kaddesinden gayra muhtac degildir. 4/230. [Se'adet-i Ebediyye: 
959.] 

• Allahu tealaya olan muhabbetin kadar, halk sana mu- 
habbet eder. Senin Allahu tealadan korkun kadar, halk dahi 
senden korkar. Ve Allahu azze ve celle ile mesguliyyetin her 
ne kadar olursa, nas dahi senin emrinde o kadar mesgul olur- 
lar. Temamen Hak tealaya miiteveccih ol (don) ve kimseye 
teveccuh eyleme. Nefsin seni mesgul etmesin. Allahu teala- 
nin fadhndan gayra i'timad eyleme. 5/109. 

• Allahximme inni es'elxike fi'lel hayrati ve terkel mxinke- 
rat ve hubbel mesakin ve en tegfire-li ve terhameni ve iza 
eredte fitneten fi kavmi fe-teveffeni gayre meftun ve es'elii- 
ke hubbeke ve hubbe men yuhibbxike ve hubbe amelin yii- 
karribiini ila hubbike. (Resulullah "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" okurlardi.) [Ya Rabbi! Hayr isleri yapmagi, kotii isleri 
terk etmegi senden isterim ve miskinlerin sevgisini isterim ve 
beni bagislamani ve merhamet etmeni isterim, kavmim ara- 
sinda bir fitne irade buyurdugun zeman, beni fitneye diisme- 
den vefat etdir! ve senin sevgini, senin sevdiklerinin sevgisi- 
ni, beni senin muhabbetine yaklasdiracak amelin sevgisini is- 
terim.] 5/5 

• Afaki putlara kul olanlar, Zat-i ilahi diismanlandir. En- 
fiisi putlara kul olanlar sifat-i ilahi diismanlandir. 6/55 [Hak 
Soziin Vesikalari: 348.] 

• Elvan ve envann [renklerin ve nurlarin] goriinmesi fe- 
naya muhalif degildir. 4/154 

• Elem ve uziintii, aynhk ve musibet, madem ki Allahu 
tealanin irade ve takdiriyledir. Ona razi olmak lazimdir. 
4/72. [Islam Ahlaki: 559.] 

• Ilham hatarat ciimlesindendir. Yakin hasil olmasi ve 
zann-i galib vardir. Batinin acilmasi vardir. Hatarata mense' 
[baslangic] ise nefsdir. 4/133 

• Ilham zannidir. Hasil olmasi umulur. 6/87 

-233- 



• "Allahii teala semavatin ve erdin nurudur" ayet-i keri- 
mesinin ma'nasi, sonradan yaratilmislar, yokluklar olup, 
basdan basa zulmet ve serlerdir. Ve onlarda olan hayr ve ke- 
mal, hiisn ve cemal vacib-i teala ve tekaddesdendir. Lakin bu 
nur ziller vasitasi ile olup, "Allahii tealamn mii'minin kalbin- 
deki nuru, fener icindeki mum gibidir" ayet-i kerimesi bunu 
irade buyurur. 4/113 

• Ilham zannidir. Kat'i degildir. Kat'iyyet vahye baghdir. 
5/116 

• Imam ile iftitah tekbiri almagi, tecellilerden ve zuhurat- 
dan daha iyi bileler. 5/87 

• imam-i a'zam, omriiniin sonunda, iki sene ictihadi terk 
edip, uzlete cekilmisdir. 5/61 [Hak Sozun Vesikalan: 341, Kiyamet 
ve Ahiret: 99.] 

• Imam-i a'zam dort bin altin kiymetinde elbise giyerdi. 
Ve giizel elbise tavsiye ederdi. 5/106. [Kiyamet ve Ahiret: 101.] 

• Imam-i a'zam, imam-i Ca'fer-i Sadikdan siial edip, Ya 
ibn-i Resulillah! Allahii teala, insanlann istekli islerini, onla- 
nn arzulanna birakmis midir, dedikde, cevabinda, Allahii te- 
ala, rububiyyetini, [yaratmak ve her istedigini yapmak bii- 
yiikliigiinii] kullara birakmakdan miinezzehdir buyurdu. Yi- 
ne siial edip, onlara cebr eder mi, dedikde, cevabinda; cebr 
yokdur. Yaratmagi kullara birakmak da yokdur. ikisi arasi 
olagelmekdedir, buyurdu. 5/83. [Hak Sozun Vesikalan: 345, Cevab 
Veremedi: 346.] 

• Imam-i Ca'fer-i Sadikda ayri ayn iki nisbet vardi ve bir- 
birinden ayrilmis idi. Nisbetin biri, yiice ceddi tarafindan Ali 
"radiyallahu anh"a ulasir. Digeri annesinin ecdadindan Sid- 
dik-i ekberden "radiyallahu anh" alinmisdir. 5/59. [Hak Sozun 
Vesikalan: 339, Kiyamet ve Ahiret: 97.] 

• Imam-i Rabbani kaddesallahii sirrehiil'aziz, miiceddid-i 
elf-i sani idi. 5/2 

• Imam-i Rabbani vilayet-i Muhammediyye ve vilayeti 
Museviyyenin terbiyet yaftesi olmusdur. [Her ikisi ile yetis- 

-234- 



dirilmisdir.] 4/180. 

• imam-i Rabbaninin seyri [ilerlemesi] bir noktaya vasil 
olmusdur ki, asl noktaya akreb [cok yakin] noktadir. Onun 
iistiinde seyr dusuniilemez. 4/63 

• imam-i Rabbaninin hakikat-i Muhammediyyeye vusul 
buldugu [kavusdugu]. 4/180 

• Imam-i Rabbaninin seyri, seyr-i muradi [Muradlann 
seyri, cekilenlerin seyri] oldugu. 5/101 

• imam-i Rabbaninin sohbetinde hasil olan feyzler ve be- 
reketler. 6/91 

• imam-i Rabbaninin, imam-i a'zam ve imam-i Safi'i ile 
kesfen bir araya gelmeleri. 4/231. 

• imam-i Rabbani, kutbiyyet ve ferdiyyetin kemalatim 
daha baslangicda kendinde toplamis idi. 4/154 

• Imam-i Rabbaninin nisbeti, nisbet-i Eshab-i kiramdir. 
[Ya'ni Eshab-i kiramin nisbetidir.] 6/206. 

• imam-i Rabbani, tecelli-i zati ile sereflendi. 4/183 

• imam-i Rabbani, sabikundan idiler. 5/34 

• imam-i Rabbaniye, (Seni ve kiyamete kadar sana te- 
vessiil edenleri magfiret eyledim) diye ilham olundu. 4/225 

• Imam-i Rabbani, Ehl-i beyt-i nebevi kemalatina gark 
olmuslardi. 4/193 

• imam-i Rabbaninin sinesinden [gogsiinden] vesvese ve- 
ren seytani ve onun avanesini ihrac eylemislerdir. 4/190 

• imam-i Rabbaninin, Cenab-i Hakkin, daire-i gadab, da- 
ire-i istigna [ihtiyacsizlik dairesi], rahmet dairesinde seyri. 

4/45 

• imam-i Rabbani, Kur'an-i kerimdeki huruf-i mukatta'a 
ile miimtaz oldular. [Onun sirlanna erisdiler.] 6/157 

• imam-i Rabbani, zemanin halifesi ile yol beraberligi ya- 
pip, Ecmir seferine gitmislerdir. 4/238 

-235- 



• imam-i Rabbaniye vefatindan alti gun evvel humma 
geldi. 4/193 

• imam-i Rabbaninin olxim hastahgi sitma idi. 4/183 

• Imam-i Rabbaninin vefat tarihi 1034, Seferinin 28.ci sa- 
il giinii idi. 4/86 

• Imam-i Rabbaninin yaratihsi, Nebi aleyhisselamin artik 
topragindandir. 6/198 

• Imam-i Rabbaninin mezanndan, iistiin kemalatlannin 
feyzi alinmakdadir. 4/80. [Hak Soztin Vesikalan: 334.] 

• Imam-i Rabbani Lahorda Haci siivayi sokaginda Hace 
Kasimin eski hanesinde bir-iki ay ikamet buyurdular. O ha- 
ne kohne olmakla, telapiir sokaginda diger haneye intikal 
buyurdular. 4/25 

• imam-i Gazali, Farabi ve ibni Sinayi tekfir eylemisdir. 
[Kiifre dusdiiklerini soylemisdir.] 4/230 [Se'adet-i Ebediyye: 
959], 1/266 [Mektubat Tercemesi: 350.] 

• Imam miiezzinden mutlaka efdaldir. Me'amafih imam- 
da ezanin fazileti yokdur. 6/24 

• "Emr-i miinkeri gordiikde [islamiyyete uygun olmiyan 
bir is gordiikde] degisdirilmesine kadir olmadiginiz vaktde, 
sabr ediniz. Allahii teala, onu tagyir eder [degisdirir]." Ha- 
dlS-i serif. 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Emr-i ma'ruf ve nehyi munker biitiin miislimanlara va- 
Cib ve kiiffar ile cihad gibidir. 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• "Ya emr-i ma'ruf ve nehyi munker edersiniz, veyahud 
Allahii teala sizin uzerinize gadab gonderir. O vakt, diianiz 
kabul olmaz." Hadis-i serif. 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Emr-i ma'ruf olmiyan memleketde, emrlere ita'at etdi- 
gi halde, ya'ni mutf oldugu halde iizulmiyenler helaka miis- 
tehakdir. 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• (Belkis dedi ki: Padisahlar hasmane bir sehre dahil ol- 
duklarinda, ol sehri harab ve ehalisinin azizlerini zelil ve esir 

-236- 



eder ve filhakika bu isi isler.) Neml suresi 34.cii ayet-i keri- 
mesi meali. 4/66 

• " Allahii teala, (siibhesiz ki) ni'metlerin eserini kulu 
uzerinde gormegi sever." Hadis-i serif. 5/106. [Kiyamet ve Ahi- 
ret: 101.] 

• "Allahii teala, bid'at sahibinin (isleyenin) orucunu, ne- 
mazini, haccini, omresini, cihadim, farzlanni ve nafile iba- 
detlerini kabul etmez. Bunlar, yagdan kil cikar gibi islamdan 
Cikarlar." Hadis-i serif. 5/110. [Faideli Bilgiler: 169, Cevab Vereme- 
di: 349.] 

• "Siibhesiz ki, Allahii tealaya kullarimn en sevgilisi, Al- 
lahii tealayi kullarina sevdirendir." Hadis-i serif. 4/117. 

• "Siibhesiz ki ben, diinyayi imar etmek icin degil " 

hadisi. 4/155. 

• "Allahii teala sadik olan tiiccan sever." Hadis-i serif. 
4/202. [Islam Ahlaki: 562.] 

• "insanoglunun cesedinde bir et parcasi vardir ki, bu sa- 
lih olursa, biitiin beden salih olur. Bu bozulursa, biitiin be- 
den bozulur. Bu et parcasi kalbdir." Hadis-i serif. 5/109. 

• (Eger Allahii teala, sana bir zarar erisdirse, Onu sen- 
den kesf ve defe yine Ondan gayri kimse kadir olmaz. Eger 
sana bir hayr murad ederse, Onun fadhni red ve men' eder 
yokdur. Onun fadh kullanndan diledigine isabet eder.) 
(Yuniis 107-ayet-i kerimesi meali) 5/42. [Hak Sozun Vesikalan: 
339] 

• "Kulumu, beni zan etdigi gibi karsilanm!" Hadis-i serif. 

6/225 

• Enbiya kabrlerinde zindedir [diridir]. Lakin diinya ha- 
yati gibi degildir. 5/36. [Se'adet-i Ebediyye: 512.] 

• Enbiya adedinin ta'yinini, iilema men'etmislerdir. So- 
fiyyeden bu babda nakl edilen bir sey yokdur. 5/36 [Se'adet-i 
Ebediyye: 512.] 

• Enbiyaya indirilmis olan herbir kitab, Kur'an-i kerimin 

-237- 



eczasindan bir cuz'diir. Onun ba'zi ibarelerinden o kitablar 
almislardir. [Kur'an-i kerim, biitiin kitablan kendinde topla- 
misdir.] 4/183 

• Enbiyaya mutabe'at olmadikca [uyulmadikca] kema- 
le ulasilmaz. Eger birseyler hasil olursa istidracdir ki, neti- 
cesi ahiretde hiisran ve pismanhkdir. 4/29 [Se'adet-i Ebediyye: 
89.] 

• Enbiyadan herbirinin kendi Rabbi ile muamelesi ve sir- 
ri baskadir ki, hicbir kimsenin o muamelede aslen sirketi 
yokdur. O nisbet ve yakinhgin keyfiyeti mechuldiir. 4/222. 

• Enbiya Evliyadan efdaldir. Fekat ba'zi meziyyetler ve 
ma'rifetler Veliye mahsus (ustiinliik) olsa, fadl-i kiilliyi mu- 
cib olmaz. Caiz ve belki vaki'dir. Ve fadl-i kxilli Enbiyaya 
mahsusdur. Bunun gibi, Nebiler ile Resuller arasi da boyle- 
dir. Mesela Musa aleyhisselam ile Hizir kissasinda bu husu- 
su yazmislardir. 5/36 [Se'adet-i Ebediyye: 512.] 

• Enbiyanin miittefik bildirdikleri ve xilemanin icma'la- 
n olan kavlleri, batil hayallerle kaldirmak [kabul etmemek] 
mumkin midir? 6/16 [Kiyamet ve Ahiret: 104, Cevab Veremedi: 
358.] 

• Enbiyadan bir Peygambere vahy olunup, zemamnda 
mevcud bir abide gidip, senin ziihd ve diinyadan kesilmen, 
ahiretde nefsin rahat etmesi icindir. Allahii teala icin olan 
ameli yapdin mi dedikde, o amel nedir, diye siial edince, 
(Velilere dostluk, diismanlara diismanhk eylemekdir) dedi. 
Hadis-i serif. 6/55 [Hak Soziin Vesikalan: 348.] 

• Intizar ve tefakkud-i matlubdan [matlubu beklemek ve 
aramakdan] bir an uzak olmiyalar. 5/6 

• Inzivayi ihtiyar eylemek evladir. [Yalmzhgi secmek iyi- 
dir.] Lakin riayet-i hikmet ve adem-i inare-i fitne [hikmeti 
gozetmek ve fitneyi uyandirmamak] lazimdir. 5/151. 

• Insan toprak olup, toprakdan nebat hasil olur, nebat- 
dan hayvan yir ve hayvani insan yir ve bundan nutfe hasil 
olup, yine insan peyda olur. iste ba's budur [dirilmek budur] 

-238- 



demek kiifrdur. 6/16 [Ki vaunt ve Ahiret: 104, Cevab Veremedi: 358.] 

• Insana i'ta olunan [verilen] sun ve ma'nevi feyz, zahin 
ve batini feyz [ni'metler], eger bir an kesilse, varlik ve iistun- 
liikler kalmaz. 4/172 

• insanin olgunlugu, yoklugunu [adem oldugunu] anla- 
yip, kendinde emanet olan kemalati, ehline havale ederek, 
kendinden intifa-i kemalde, hayriyeti de, selb-i hayriyyetde- 
dir. 4/27. 

• Insanin kiymeti, himmeti kadardir. 4/114 

• Insanin izzeti, iman ve ma'rifet iledir. Mai ve cah (mev- 
ki') ile degildir. 5/62 [Hak Soziin Vesfkalan: 342.] 

• insanin zati ademdir. Hayr ve kemal onun hakkinda 
emanetdir. Ve giizellik ve cemal in'ikasidir. Eger bu hayr ve 
kemali kendine nisbet edip, [kendinden bilip], ash ile ortak- 
lik da'vasi ederse, haindir. 4/27 

• insan bir bicaredir ki, onun ustunliigu ve giizelligi yok- 
lukdur. Kendi Mevlasina mahsus olan varlikdan nasil ha- 
berdar olur. Onun kemal ve cemaline nasil muttali' olur? 
4/162 

• insan, on latifeden miirekkebdir. Besi alem-i halkdan 
[madde aleminden], besi alem-i emrdendir [ruh aleminden- 
dir]. Nefs, alem-i halkdan dir. 5/137. 

• insan, mebde-i te'ayyumi olan ismin zilhdir. Zilde bulu- 
nan, hayr ve kemal ashnin ziyasidir. 6/229. 

• insanin olgunlugu, kemal iddi'a etmemekde, hayrhhgi 
da, hayrhhgi kendinden bilmemekdir. Eger hayr ve kemali 
kendi nefsine nisbet ederse, emanete hiyanet ve asl ile 
daVay-i sirket eder. [Asl ile ortakhk daVasinda bulunur.] 
Meger ki yoklukdan sonra, [Yok iken var edilince] kendisi- 
ne viicud ihsan edilince, ikinci bir dogus ile dogmus ola ki, o 
vaktde onun hakkinda, bu soz giizel olur. 5/16 

• insana her ne ulasirsa, ciimlesi, takdir ve ezeh irade ile- 
dir. 6/87. 

-239- 



• "insamn hayrlisi, ittika edip [takva sahibi olup,] sila-i 
rahm eden ve emr-i ma'ruf ve nehy-i miinker edendir." Ha- 
dlS-i serif. 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Insandan bu fani alemde istenen, bicare bir kul (kole) 
olup, kulluk vazifelerini eda ve temamlamak ve ibadetleri ve 
ta'atleri yerine getirmekdir. 5/100. 

• insamn arzu ile kari nedir? (Insan bir seyi nicin arzu 
eder durur?) Cok vaki' olur ki, temenni eyledigi emr (is), 
kendi hakkinda mukadder degildir (takdir buyurulmamis- 
dir.) 5/19 

• Insani Hak siibhanehu ve teala, beyhude halk eyleme- 
di ki, kendi haline birakilsin. Hatta, her ne bilirse yapip, he- 
va-i nefse ve hosuna giden seye uysun. Onu emrleri yapmak 
ve yasaklardan sakinmakla mukellef kildi. Ve emrler ile mu- 
hatab eyledi. insan icin onun emrlerini yapmakdan baska ca- 
re yokdur. Ve onun hilafi xizere heva-i nefs ve tabi'ate tabi' 
ola. Eger bu vechle amel etmezse, asi ve inadci kul olup, Al- 
lahii tealamn gadabina ugrar ve cesidli cezalara mustehak 
olur. 5/11 [Islam Ahlaki: 564.] 

• insan her ne kadar derd ve belaya mubtela ve mihnet- 
lere diicar olursa, beraberlikde ve yakinlikda o kadar ziyade 
kamil olur. 5/111. 

• insamn kadr ve kiymeti, muhabbet ile belli olur, aciga 
cikar. Ve diger varliklardan aynlmasi bu derd sebebi ile ol- 
dugu acikdir. 6/111. 

• insamn diger mahlukat iizerine ustunlugii, derd talebi 
ve rahatina dxiskxin olmamak sebebiyledir. 6/38 

• "Insamn sevmesi ve bugz etmcsi ve vermesi ve verme- 
mesi, Allah icin olursa, fman-i kamil olmusdur." Hadis-i se- 
rif. 6/55 [Hak Sozun Vesikalan: 348.] 

• in'amda [ni'mete kavusmakda] sevilenin ve sevenin 
muradi, nefsin muradina muvafikdir. Elemde sevilenin mu- 
radi vardir. 6/121. 

• Evca ve emraza [acilara ve hastaliklara] sabr edeler. Ve 

-240- 



Hak siibhanehunun kereminden afiyeti taleb edeler. Ve 
mahlukatdan hie kimseyi vasita gormiyeler. Hepsini (ve va- 
sitalari) Hak siibhanehu ve tealadan bileler ve onun def ini 
dahi ondan taleb edeler ki, onun takdiri olmadikca kimse 
kimseye zarar eylemege kadir degildir. Ve onun iradeti ol- 
madikca, hie kimse defi zarar eylemege kadir olamaz. Iste 
tarik-i ubudiyyet budur. [iste kulluk budur.] 4/72 [islam Ahla- 
ki: 559.] 

• Evkati [vaktleri], zikr ve fikr ile ma'mur edeler. Ve en 
muhim islere sarf edeler. Ve gizli ve acikda takva ve havf 
iizere olalar. Ve olumii ve kiyamet gunumi diisiineler ve bu 
tefekkiirden uzak olmayalar. 4/98 

• Evkati [vaktleri], zikr ve fikr ile ma'mur edeler. Mev- 
lay-i hakiki celle saniihunun razi oldugu seyleri yapmakda 
can-i goniilden cok cahsmah, karanhk geceleri aglamak ve 
istigfar ile aydinhk ve piir-nur edeler. Ahiret azigini bu kisa 
zemanda [omr icinde] hazirhyalar. 5/88 

• Evlad-i isanin (Onlann evladimn) hizmetini kendine 
se'adet bileler. 5/39. [Hak Soziin Vestkalan: 338.] 

• Evliya zellelerden (kiiciik giinahlardan) korunmus de- 
gildir. Lakin tez uyamrlar. [Farkina vanrlar]. iyilikler ile 
onun tedarikini gorurler [telafi ederler]. 4/182. [islam Ahlaki: 
559, Kiyamet ve Ahiret: 376.] 

• Ev halkimn dinen hakki olan seyler eda oluna. Onlara 
dahi cokca kansmiyalar. [Devamh onlarla ugrasmiyalar]. 
4/171. 

• Ehl-i hukuku [hak sahiblerini] razi etmekde, oyle bir 
tarz iizere hareket edeler ki, Allahu tealanin gadabina sebeb 
olmiya. Allahu siibhanehunun hakki, biitiin haklardan once- 
dir. Onun hakkina kemal iizere ve digerlerinin hukukuna 
dahi riayet edeler. 4/201. 

• Ehl-i islam, ehl-i tarikat, ehl-i hakikat icin, farzlar yapil- 
madan ve haramlardan sakinmadan kurtulusa care yokdur. 
4/39 

_ 241 - Kiymetsiz Yazilar - F:16 



• Ehlullaha [Velilere] hasil olan zikr-i kalbi, evvela ha- 
kikat-i cami'anin zikridir. [Ya'ni kalb latifesinin zikridir.] 
Onun yakinligi ile mudga [butiin kalb] dahi zikr edici olur. 

5/70 

• Ehlullahin [Evliyamn] aynhginin matemi yer ve goke 
yayilir. [Yer ve gok ehli uziilur.] Beden ve kalbe yayilir. El- 
den cikismdaki [vefatindan dolayi] (hususi) feyz ve bereke- 
tinden mahrumiyyet acikdir. Digerlerinin aynhginin mate- 
mi [uzuntiisii], yeryuzuniin bir ciiz'inde [bir yerde] olur. 
6/178. 

• "Ehl-i me'asiye [ma'siyyet ehline] bugz eylemekle ve 
onlardan uzak olmakla Allahu tealaya kanb [yakin] olun." 
HadlS-i serif. 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Ehl-i gaflet ve ehl-i diinya ile miimkin oldugu kadar ka- 
nsmiyalar. Ve sohbetleriyle kalbin kazancina zarar vermiye- 
ler. 4/201 

• (Ehliil bida'i kilabii ehlin nan.) [Bid'at ehli Cehennem- 
dekilerin kopekleridir.] Hadis-i serif. 5/110 [Faideli Bilgiler: 169, 
Cevab Veremedi: 349.] 

• Ehl-i bid'at ve miilhidler ile sohbet etmeyeler ki, onlar 
din hirsizidirlar. 5/89 [Eshab-i Kiram: 275.] 

• Ehlullahin [Velilerin] fazilet sahibi olmasi, Allahu te- 
alayi tammalan iledir. Ve Zat ve sifat-i tealamn esranni kesf 
iledir. Keramet ve mahluklan kesf ile degildir. 4/50 [Hak So- 
ziin Vesikalari: 328, Kiyamet ve Ahiret: 161.] 

• Ey Mevlayi taleb eden! Seni yiice derecelere ve hida- 
yete tabi' olmaga da'vet eder ve caginnm. Ciimlenin do- 
niip, ulasacagi Hak tealadir. Ma'lum ola ki, ahiret azabina, 
(dini) yalanhyan ve yiiz cevirenler atihr. Nefs ve seytan ve 
hevadan sakinmak lazimdir. Sizi alevli atesden (Cehennem- 
den) sakindinnm ki, o atese sekavet sahibleri en cok layik- 
dir. Devamh vera' ve takva iizere olup, miskinlere ve akra- 
baya yiyecek ver ve giydir ki, kiyamet giiniinde, Cehen- 
nemden uzak olanlar Ebu Bekr-i Siddik "radiyallahii anh" 
gibi iyice takvaya sanhp, mallannin zekatim verenlerdir. 

-242- 



Dxinya zinetini temenni ederek ve begenerek basiretini el- 
den birakma. Zulm sahibi ve azgin olanlara meyl edip, vak- 
tini heba eyleme (bosa harcama). Kabrleri ve onda olup fa- 
nx olup gidenleri ve Cennet ehlini ve Cehenneme atilan cin 
ve insani hatxrxndan cxkarma! Karanlik ile ortxilmxis geceyi, 
aydinlik ile nurlanmis giindiizii tefekkiir ederek, Halik te- 
alaya hamd ve sena eylemelidir. Allahxi tealanin emrlerine 
sanlmali ve yasaklanndan sakinmalidir. Insana (erkek ve 
kadinlara) mal ve evladin faidesiz ve cok az faideli oldugu 
kxyamet gxinxinde, sefa'at-i kxibra taleb edilmelidir. Bu soz- 
lerim korku ehline (Allahdan korkana) hatxrlatmak ve teb- 
ligdir. Allahxi tealadan uzak, heva ve hevesine dxiskxin olan, 
lxizumlu seylerden mahrum kalmis gonlxin siginacagi ancak 
Hak tealadir. Hak teala kullanni gormekdedir. Ve herkesin 
doniisii onadir. Gizli ve acik herseyi Allahxi teala bilir. Ey 
Allahxi tealayx taleb eden kisi! Su zata gxbta olunur ki, asa- 
gxlxklardan xistxinlxiklere teveccxih ve yxikselip, gxinahlanna 
karanhk gecelerde aglar. Ve donxisxinxin, yxice hxikmxi ars-x 
mecxdden yxiksek olan Zat-x kibriyaya oldugunu bilir. Ve 
herseyden kudretinin te'sxrini ahp, zengin ve fanx kxlan, gxil- 
dxiren ve aglatan, oldxiren ve diriltenin, hakxkatde Allahxi 
teala oldugunu yakxnen bilir. iste bu vasflar ile muttasxf 
olan, fena-i nefs ile fanx ve herseye gxicxi yeten ile bakx olur. 
Dogru yola meyl ve azgxnhkdan arx ve kxyamet azabxnxn 
hxiznxinden mxiberra olur. Ve insan islerini hatxrladxgx kxya- 
met gxinxinde, tarn bir mxikafat ile taltif olunup, arasat mey- 
danxndaki insanlara Cehennemin gosterildigi anda (arz 
edildigi anda), yakxnhklara ve derecelere mazhar olur. Ey 
insanlar! Ehl-i takvanxn mazhar olduklarx bu ikramxn rag- 
bete sayan oldugunu bilip, gxicxi ve kuvveti tarn sarf ederek 
fenadan soyunup, beka celb edici olunuz. Vesselamxi ala 
menittebe'al hxida! (Hidayete tabi' olanlara selam olsun!) 
vel tezeme mxitabeat-el Mustafa "aleyhi ve ala alihissaleva- 
til ula ila yevmil ceza'i." 4/9 

• Isanxn hizmetleri ile mxiserref olanlar, her ne kadar per- 
vasxz ve gerekli edeblerden uzak iseler de, azxzdirler. 4/88 

• Isan, afak ve enfxisden gecmislerdir. Nice senelerce ma- 

-243- 



sivayi hatirlamak isteseler, hatirlanna gelmez. Ene (ben) ke- 
limesinin kendilerine donmesini sirk bilirler. Bu buyiiklerin 
sohbetini istiyeler ve can atalar. 6/22 

• "Iman-i kamil sahibi o mu'mindir ki, gxizel ahlak sahibi 
olup, ehline iyiligi cok ola!" hadis-i serifini Tirmizi ve Hakim 
rivayet ediyor. 4/147 [Cevab Veremedi: 342, Herkese Lazim Olan 
iman: 141.] 

• Iman, kelime-i tevhfdin (Muhammedun Resulullah) 
kelaminin birlikde tasdikine baglidir. 6/16. [Kiyamet ve Ahiret: 
104, Cevab Veremedi: 358.] 

• Iman-i Enbiya [Peygamberlerin imam] ile avamin fma- 
m, iman olmasi bakimindan miisterek ve miisavidir. Iman-i 
Enbiyamn iistiinlugu, imanin sifatina baglidir. Salih amelle- 
re yakin olan iman, baska bir safa sahibidir. Mesela, insanlar, 
insan olmakda miisavi iseler de, sifatlari yoniinden muhtelif- 
dir. 6/24 

• Iman ve kiifr, hayr ve ser, hidayet ve dalalet, ta'at ve gii- 
nah, Hak tealamn yaratmasi olup, bil-ciimle onun takdir ve 
iradesiyledir. Kullann islerinin Haliki odur, kul degildir. Fe- 
kat, insan kendi fi'linde mecbur degildir. Zira, iradi hareket- 
ler ile gayr-i iradi hareketler farklidir. Ve Hak teala sevabi 
ve gadabi kullann ameline bagli kilmisdir. insani iradesine 
birakmis, azabi ve sevabi, iradenin sarfina bagli kilmisdir ki, 
buna kesb denir. Kesb, kuldan, Halk [yaratmak] Allahii te- 
aladandir. 5/137. 

• Iman ve ilham ve varidatin mahalli ve envar [nurlar] ve 
esrarin [sirlann] mahalli sadrdir [gogiisdiir]. 5/97 

• Imanin sureti, disdaki ma'budlann ki, putlar ve diger 
kafirlerin tapdigi seylerin nefyine [yok edilmesine] baglidir. 
Hakikat-i iman da, icdeki ma'budlann yok edilmesine bagli- 
dir ki, nefsin hevasi ve Allahii tealadan baska seylere tutul- 
makdan ibaretdir. 6/16 [Kiyamet ve Ahiret: 104, Cevab Veremedi: 
358.] 

• Iman-i bil-gayb [gayba iman] avamin nasibi veya secil- 
mislerin secilmislerinin nasibidir ki, niibiiwet kemalatindan 

-244- 



nasib almis ve isti'dad mikdannca nihayetin nihayetinden 
agah olmuslardir. Ortada olanlar (Evliya), siihud lezzeti ile 
yetinmisler ve kavusmak hayali ile rahat eylemislerdir. 
Iman-i avam [avamin imam] nurani ve zulmani perdelerin 
gerisindedir. Havas [secilmisler] nurani perdelerden kurtul- 
mamislardir ve onda tutulmuslardir ve onun suhudunu iste- 
nen siihud tasavvur eylemislerdir. Ehassiil-havasin [secilmis- 
lerin secilmisi olanlann] gaybi imam ise, nurani ve zulmani 
perdelerin otesindedir. 4/124 

• Iman-i mecazi, ya'ni suret-i iman, avamin nasibidir. Ze- 
valden [yok olmakdan] emin degildir. Iman-i hakiki ki, ha- 
vassin [secilmislerin] imanidir. Zevalden mahfuzdur. [Yok 
olmakdan korunmusdur.] 4/64 

-B- 

• Bazgest [urucdan sonraki niizul, geri donme], nefy ve 
isbat [La ilahe illallah] zikrinden sonra, ma'lum yol iizere, 
kalb dili ile (Allahim), benim maksudum sensin ve senin n- 
zandir, demekdir. 4/165 

• Batindan murad, alem-i emrin bes latifesidir ki, insanin 
eczasindandir [parcalanndandir. Bir kismidir, cuz'udiir.]. 
5/106 [Kiyamet ve Ahiret: 101.] 

• Batin, zahirden perdelenmisdir [gizlidir.] Ve anlasilma- 
sindan haya eder. Her ne kadar zahirden ona imdad ulasir 
ise de, lakin haya, naz ve ihtiyac duymamak ma'suka lazim- 
dir. 4/215. 

• Batinin taleb atesi ile alevlenmesi ve mahlukat ile ala- 
kalannin kesilmesi ve ilahi hakikatler ile dolmasi ve temiz- 
lenmesi; zikrin devami ile ve insanlar ile az goriismek ve ma- 
la-ya'ni olan sozlerin azhgi ile ve biiyiiklere olan sevginin de- 
rinlesmesine baghdir. 4/43. 

• Batinin nurlanmasinda kelime-i tayyibeden [La ilahe 
illallah'dan] daha faideli birsey yokdur. Bu kelimenin birin- 
ci kismi ile, isti'dath bir salik, Allahii tealadan baska her- 
seyi birakip; ikinci kismi ile, ibadete miistehak olan bir ila- 

-245- 



hi isbat eder ki, siilukun hiilasasidir. 4/145 

• Ba kerfman kareha diisvar nist. [Kerfmler ile yapilan is- 
ler giic degildir.] 6/220. 

• Bayezid-i Bistaminin nemazda; Allahii tealanin korku- 
su ve islamiyyeti ta'ziminden dolayi, gogiis kemiklerinin hi- 
nltisi isitilirdi. 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Bayezid-i Bistami diia ederken, amin diyen bir fasik, 
vefatindan sonra, necat buldu [kurtuldu]. 4/233. 

• Bid'at ehline Resulullah la'net edip, Allahii tealanin, 
meleklerin ve biitiin insanlann la'netleri, bunlann iizerine 
olsun buyurdu. 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• "Bid'ati ortaya cikaran ve bunu yapan kimseye seytan 
cok ibadet yapdmr. Onu cok aglatir." Hadis-i serif. 5/110. 
[Cevab Veremedi: 349, Faideli Bilgiler: 169.] 

• Bid'at bulunan mahallerde, hikmete riayet olunup, vakt 
ve hale gore, feteva-i kalb ile amel edilmelidir. 5/131. 

• Bid'at sahibine bugz icin ondan yiiz ceviren kimsenin 
kalbini Allahii teala emn ve eman ile memlu eder [emin e- 
der, korkudan korur]. Bid'at sahibine giileryiiz gostererek 
karsilasa, islamiyyetin hiikmiinii hafife almis olur. 4/29. 
[Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Bid'at sahibini tahvif eden [hor goren] kimsenin kalbi- 
ni, Hak teala emn ve eman ile doldurur ve bir kimse bid'at 
sahibini teshir eylese, Allahii teala onu biiyiik korkudan [Ki- 
yamet giiniiniin korkusundan] emin eder. Bir kimse bid'at 
sahibine ihanet eylese, Allahii teala, Cennetde derecesini 
yiiksek eyler. Bir kimse bid'at sahibine karsilasdiginda, gii- 
leryiiz iizere miilayenet ve miilayemet eylese [yumusakhk 
gosterse], islamiyyeti hafife almis olur. 4/29. [Se'adet-i Ebediy- 
ye: 89.] 

• Bid'at yayilmis, siinnet terk edilmis olan bu zulmetli 
zemanda, ilmlerin tahsili ve nesri en ehemmiyyetli isdir. Ve 
Siinnet-i Muhammediyyenin ihyasi maksadlann en biiyii- 
giidiir. "Ala sahibihessalatii vesselamii vettehiyye." Halle- 

-246- 



ri ve vecdleri hie dusiinmiyeler. Bu dar, dar-i ameldir. [Bu 
diinya, amel yeridir]. Ta'atleri yapmakda merd olalar. Yal- 
nizligi ve bir yere cekilmegi ganimet bileler. Bedenin ihti- 
yaci olan seyleri (yiyecek, icecek v.s.) Allahxi tealaya hava- 
le edeler. 4/178. 

• Berahime-i Hindin [Hind Berehmenlerinin] ve felasi- 
fe-i yunanin [Yunan felesoflannin] yapdiklan riyazet ve 
miicahedeleri, Peygamberlerin dinlerine uygun olmadigin- 
dan, ahiretde kurtulamazlar. 4/50 [Hak Soziin Vesfkalan: 328, Ki- 
yamet ve Ahiret: 161.] 

• Bir kimseye rucu' eylemege (tabf olmaga) illet (sebeb), 
ve bir mevcuda i'timad eylemege sebeb, ya miirebbi (terbiye 
edici) veya saltanat sahibi veyahud ma'budiyyet ve iiluhiy- 
yetdir ki, bunlann ciimlesi cenab-i mukaddese ve bicun-i ha- 
kikiye (akl ermiyene) miisellemdir (teslimdir). [Kul'euzii 
tefsiri] 4/79. 

• Berzah-i kiibrada [Ahiret giiniinde] dagilmis parcalan ve 
ciiriimus kemikleri toplayip, beden zil mu'amelesinden kurtu- 
lur. O vaktde yakinhk devleti (ni'meti) aslen beden unsuru 
ipin olup, batin eski nisbetinde iken, zahire bir yakinhk bahs 
ederler ki, batin zahire tabi' olmaga talib olur. 4/109. 

• Birinin makbulu, cumlenin makbuliidiir. Birinin mer- 
dudii, cumlenin merdudiidiir. 4/87 

• Bast ve kabz, erbab-i kulubda hash olur ki, onlar bas- 
langic ehlidir. Kalb, makam-i telvinde oldugu miiddetce, 
kabz ve bastin gelmesine sebeb olur. Temkine bagh oldukda 
kabz ve bastdan kurtulur. Miintehi [yolun nihayetine eren] 
icin bu kabz ve bast yokdur. Onda yekrengi ve temkin [sii- 
kiinet ve temkin] mevcud iken, ba'zi noksanhklar sebebi ile, 
bir tatsizhk ortaya cikar. 6/137. 

• Bast ve kabz, saliklere zuhur eden iki haldir. Kabzda te- 
rakki edemeyip [yiikselemeyip], ta'ate ragbet ederler. 6/79 

• Beserin havassi [insanlann secilmisleri], melegin havas- 
sindan [secilmislerinden] efdaldir. 6/183 

• Beserin yaratilmasindan murad, Allahti tealayi tani- 

-247- 



mak olup, bu da Allahii tealada fani olmaga baglidir. 4/99 

• Bedenlerin uzakhgi, kalblerin uzakhgina sebeb degil- 
dir. 4/175. 

• Ba'zi ayet-i kerfmelerin teVilleri. 4/52 

• Bekanin hasil olmasinda yorulma ki, tarn fenadan son- 
ra, ugrasmaksizin, fadl ve ihsan ederek, beka ile miiserref ki- 
larlar. 6/38 

• Beka, ilahi ismlerin ve cilvelerin salikde goriinmesidir. 
4/50. [Hak Soztin Vesikalan: 328, Kiyamet ve Ahiret: 161.] 

• Beka ve fena daimidir. Aym fenada baki, aym bekada 
fanidir. 4/154 

• Beka-yi zati ile miiserref olan bir arif-i kamil, cemalini 
meraya-i alemde [alem aynalannda], miisahede eder. Alem 
onun zuhur yeri ve tafsilidir. Zati, efrad-i alemde sari olup 
[alemde bulunan herseyde sirayet edip], kiilli eczasim [biitiin 
ciizlerini] ihata eyledigi gibi, biitiin aleme de muhit olur. 
4/139. 

• Beka, viladet-i saniyedir ki, viicud-i mevhumdan [Beka, 
ikinci bir dogusdur ki, mevcud-i mevhumdan kurtulup] miin- 
hali' olup, viicud-i mevhuble [ihsan olunmus bir viicud ile] 
mevcud olmakdir. 6/161 

• Bela, sevenin matlubdan baskasina iltifat etmesine ma- 
ni' olup, mahbuba gotiiren [ulasdiran] kemend-i mahbiib- 
dur. 4/54 

• Beldeler, menziller ve koylerin acaibi ve garaibi vardir. 
Hanenin sahibinin haneye ozel yakinhgi vardir. Ve komsu- 
luk hakki vardir. Ve onun berekatindan nasiblenmek gerek- 
dir. 6/194 

• Belalar ondan ve defi dahi ondandir. Ve herbirinin 
muayyen vakti vardir ki, takdim ve te'hiri miimkin degildir. 
Her ecel icin yazilmis bir kitab [vakt] vardir. Izdirab faidesiz- 
dir. 5/42 [Hak Soziin Vesikalan: 339.] 

• Bende-i makbul [makbul kul] o kimsedir ki, devam-i 

-248- 



zikr ile vasflanmis ola [devamli zikr ile vasflanmisdir.]. Bir an 
gaflet ve heva-i nefs ile beraber olmiya. 4/75 

• Borcdan kurtulmak icin cok vakt (ekseri), (Allahiimme 
ekfini bihalalike an haramike ve agnini bi fadlike ammen si- 
vake.) [Ya Rabbi! Halal ile iktifa edip, haramdan sakinan ve 
beni fadlinla senden baskasina (muhtac olmakdan) miistag- 
ni eyle.] 6/84 

• Bevasir halkasi takmak hos degildir. 4/119 

• Bu suhte-i firakin [aynlik atesi ile yanan bu kimsenin] 
ve cok arzuhyanin [kalbi istiyak icinde olanin] hali budur 
ki 4/157 

• Bugiiniin kanni [isini] ferdaya [yanna] te'hirde ozr ne- 
dir ki, hergiiniin bir ferdasi vardir. 4/38 

• Beytullahin hacci, biitiin sartlan mevcud oldugu takdir- 
de, eda oluna. Ve beytden beytin sahibine yaklasmaga say' 
eylemek gerekdir. Ve hacc-i mebrurun [kabul olunan hac- 
cin] sevabi ancak Cennetdir, buyurmuslardir. 5/11. [islam Ah- 
laki: 551.] 

• Bicun mertebesine tealluk eden nisbet dahi bicun ve 
ibaret ve isaretden uzakdir. Ba'zan o nisbet-i bicuniyi alem-i 
misaldeki sureti ile ortaya cikanrlar [gosterirler] ki anlamaga 
ve anlatmaga yakin ola. 6/164 

-P- 

• Pir, miiridin Hak sxibhanehuya kavusmasina vasitadir. 
Miiridin pir ile mxinasebetinin coklugu nisbetinde, miiridin 
feyz almasi daha cok olur. 5/113. 

• Piri inciten veya inkar eden hidayetden mahrumdur. 
4/41. 

• Piri incitenden sen de incinmezsen, kopek senden daha 
iyidir. (Nefehafda). 4/112, 4/29 [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Pire baglihkda [inanmakda] bozukluk olursa, yiiksel- 
mek dusuniilemez. Bu bozuklugun ilaci yokdur. 6/222 

-249- 



• Pirden feyz almakda, teveccxihsxiz sevmek (muhabbet) 
ya'ni rabita-i ma'nevi kafidir. 4/78 

• Pir-i hakikinin [hakiki pirin], hakiki olmiyandan farki, 
sohbetinde, Cenab-i Hakka kalbin meylinin ve tevecciihu- 
niin hasil olmasidir. 5/110. [Cevab Veremedi: 349, Faideli Bilgiler: 
169.] 

• Pirin teveccuhii bereketiyle, sevk ve taleb [istek ve ar- 
zu] ve yxikselmek miimkin olur. 6/222 

• Pir, Allahii tealamn emrlerine hirslandinr, sevklendirir. 
2/50, 3/29, 6/18. [Se'adet-i Ebediyye: 948.] 

• Pir ile miinasebeti tahsil eden [hasil eden seyler], pire 
hizmet ve muhabbetdir. Ve zahiren ve batmen [kalb ve be- 
den ile] onun adabina [edeblerine] riayetdir. Ve adetlerde ve 
ibadetlerde ona uymakdir. Ve kendi muradatini [arzu ve is- 
teklerini] onun muradatina [arzu ve isteklerine] tabi' kil- 
makdir. Ve pirde fani olmakdir ve rabitadir. 4/165 

-T- 

• "Teenni [acele etmemek] Allahii tealadandir. Ve acele 
seytandandir." Hadis-i serif. 4/147. [Cevab Veremedi: 342, Herke- 
se Lazim Olan Inian: 141.] 

• "Ve tebettel ileyhi tebtila". (Masivadan kesilip, Allahii 

tealaya don) ayet-i kerimesinin ma'nasi, nefsinden ve alem-i 
emr ve alem-i halkdaki diger biitiin latifelerden ve onlara 
bagli (donen) viicudi kemalatdan da tarn ma'nasi ile kesil 
[kop, ayril]. 4/52 

• Ticaretde fasid akdlerden sakinalar ve bu hususda cok 
dikkat edeler. 4/202. [islam Ahlaki: 562, Hak Sozun Vestkalan: 
336.] 

• Tecelli-i ef al zuhur edince, kalb fani olup, kendi fi'lini 
fi'l-i hak bularak bakf olur. 6/4 

• Tecelli-i sifat, kendi sifat ve kemalatini, Hak tealamn si- 
fat ve kemalati gormegi miintecdir [neticelendirir]. 5/109. 

-250- 



• Tecelli-i sifatin kemali, adem aynasinda aks eden ke- 
mallerin ve sifatlarin kendi aslina dahil olmasidir. 5/105 

• Tecelli-i zat, sifatlar makaminda olanlar icin, berkidir. 
Fekat, makami sifatdan kurtulmus olanlar icin (tecelli-i zat) 
daimidir. 5/109. 

• Tecelli-i berkiler (simsek gibi gelip-gecen tecelliler), te- 
celli-i siiunidir. Tecelli-i zat degildir. [Siiunlarin tecellisidir. 
Zatin tecellisi degildir]. Tecelli eden san, salikin mebde-i 
te'ayyunii olan ismin usuliinden bir asldir. 4/122. 

• Tecelli-i zati sirasinda arif, kendini esyayi ihata etmis 
bulur. 6/164 

• Tecelli-i zatdandir ki, aslin kemallerine kavusmasindan 
sonra arif, kendini hie sayar ve tarn yok olur. 4/182 [Kiyamet 
ve Ahiret: 376, islam Ahlaki: 559.] 

• Tecelli-i zati, (aslinda) Peygamberlerin "aleyhimiisse- 
lam" sonuncusuna mahsusdur. Lakin ona tufeyl ve tabi' ol- 
mak yolu ile diger Peygamberlere ve ximmetinden Ona tarn 
tabi' olanlara da nasib olur. Diger Peygamberler icin sifatla- 
rin tecellileri vardir. Lakin, Enbiyaya sifatlarin tecellisinde 
hasil olan kurb [yakinlik], Muhammed-iyyiil-mesreb olan 
Evliyaya tecelli-i zatide hasil olmaz. 6/35 

• Tahsil-i me'asda [Maiseti tahsilde, elde etmekde], bir 
kimse sabra kadir olamazsa, bir gayret ve calisma ile eger ha- 
sil olursa ne iyi. Ve ilia devamh cahsmaga kapilmiyalar ki, is- 
lerin pesinde kosarak kiymetli omrde perisanlik hasil olur. 
5/62 [Hak Soziin Vesikalan: 342.] 

• Tedbir, umur-i diinyada [diinya islerinde] iskat-i tedbir- 
dir. Ahiret islerinde, gayret gostermek ve giinahlan terk et- 
mekdir. [Diinya isleri iizerinde fazla durmamak, ahiret isleri 
iizerinde israria durmak lazimdir.] 4/207 

• Terakki [yiikselme] ve yakinlik mertebelerinin hasil ol- 
masi, temamen, siinnete uymaga, bid'atden sakinmaga bag- 
kdir. 6/17 

• Terk-i hiikmi; islamiyyetin emr etdigi iizere, zekati 

-251- 



minnet ile emr edilenlere vermek, sila-i rahm, komsu ve 
bore istiyenlere ve gayrinin hakkina riayet ve mail israf et- 
memek ve onu lehv ve la'ba [oyun ve eglenceye] ve zinete 
vesile etmemekdir. 4/14. 

• Terk-i diinya lazimdir. Bundan kurtulus yokdur. Haki- 
ki terk miiyesser olmazsa, hiikmen terk mutlaka lazimdir ki, 
kurtulmak iimmid oluna. 4/14. 

• Teselsiil, sonu gelmiyen islerin birbirini ta'kib etmesine 
derler. 5/52. 

• Tesavvuf, emrleri ve nehyleri yapmakda ferahlik ve sti- 
rur duymakdir. (Ebu Amr). 5/110 [Faideli Bilgiler: 169, Cevab Ve- 
remedi: 349.] 

• Te'ayyiiniin ma'nasi sudurdur [hasil olmakdir]. 4/85 

• Te'ayyiin, gayb-i hiiviyyet iizere i'tibar olunup, bunun 
vera'sinda [otesinde] te'ayyiin yokdur. Seyr ve siiluk ve 
ma'rifet de yokdur. 4/110 

• Te'ayyiinat mertebeleri, zillerin ve zuhurlann mertebe- 
leridir. Bunun iistii, mertebe-i ltlak-i zat-i tealadir. 4/183. 

• Te'ayyiin-i imkani, sahsin te'ayyiin-i viiciibisinin ki, ha- 
kikat-i insandir, zillidir. 6/2 

• Te'ayyiin-i evvel, te'ayyiin-i hubbidir. Mertebe-i ltlak- 
dan ve genc-i meknundan [gizli hazineden] ilk once arsa-i 
zuhura gelip, miiteayyin olan nesne hubdur. 4/113 

• Te'ayyiinat kamilen [temamen] te'ayyiin-i evvel-i viicu- 
dinin zimmnda [altinda] miindericdir [toplanmisdir.]. Te'ay- 
yiin-i ilmi-i zimni ve te'ayyiin-i ilmi-i tafsili, onun zimmnda- 
dir. 4/183. 

• Te'ayyiin-i evvel, sifatlan toplu ve tafsilli olarak (icin- 
de) topliyan hakikatdir ki, viicud diye ismlendirilmisdir. Bu 
mertebe, te'ayyiin-i viicudi ve te'ayyiin-i ilmi-i ciimelidir 
[kendinde toplamisdir]. 4/85 

• Te'ayyiin-i sani, te'ayyiin-i viicudidir. 4/183. 

-252- 



• Te'ayyiin-i ilmi, te'ayyiin-i viicudiden dundiir [asagida- 
dir]. Ve onun hususiyyetlerinden bir hususiyyetdir. 4/113. 

• Tefewuk-i mekan efdaliyyeti [mekanin iistiin olmasi 
efdal olmagi] gostermez. 6/2 

• Takdir-i ilahi, halk ve icaddan [yaratmakdan] ibaretdir. 
5/83 [Hak Soziin Vesikalan: 345.] 

• Takva hakkindaki ba'zi ayet-i kerfmelerin tefsfri. 4/52 

• Ta'ziyeye dair mektub: Allahii tealamn dostlannin ve- 
fatlannin matemini diger insanlann matemleri gibi bilmeye- 
ler. Digerlerinin matemi, bir yerdedir. Lakin bunlann mate- 
mi yeryuziinun temaminda ve goklerdedir. Digerlerinin ma- 
temi, cismaniyamn ba'zisindadir. Bunlann matemi, cismani- 
yana ve ruhaniyana samildir. Digerlerinin matemi, sadece 
zahirde ve suretdedir. Bu bxiyxiklerin viicudlan ma'nevi feyz- 
ler ve batinin (kalbin) feyz almasina vasitadir. Bu bakimdan 
matemleri bedenlere ve ruhlara yayilir. Lakin boyle iken, yi- 
ne onlar icin, matem tutarken de, Allahii tealayi sevenlerin 
ve taniyanlann nazannda (giizel is), giizel goriinmek gerek- 
dir. Istenen sey odur ki, Allahii tealamn isine razi ve mutlu 
olalar. Ve cadde-i islami muhkem ahz edeler. [islamiyyete 
saglam yapisalar]. Peygamber-i Hudanin "sallallahii teala 
aleyhi ve sellem" siinneti ile amel edeler. Validelerin ve sair 
ehl-i hukukun nzalarini taleb edeler. Allahii tealamn nzasini 
kazanmakda tarn gayret gostermege riayet edeler. Gencligi 
sahibinin hizmetlerine sarf edeler. Giinleri bos yere gecirme- 
yip, oyun ve eglenceye [lehv ve lu'ba] sarf eylemeye. Zevk 
ve safaya bagh olmiyalar ki, zevk ve safa Cennetdedir. Ve 
siileha ve dervisani kalb ve goniilden aziz tutalar. Ve onlar 
ile beraber bulunmayi seceler. Diinya ehline, Ahireti diisiin- 
miyenlere ve diinyamn siislerine goz-ucu ile dahi nazar eyle- 
meyeler. Ve onu hakir ve degersiz ve olduriicii zehr tasawur 
edeler. Ve i'yal ve evlada iyi seklde mu'amele ve giizel ola- 
rak iyi ve hos davranalar. Ve amma, onlar ile tarn miinasebet 
eylemeyeler. Cenab-i mukaddesden, yiiz cevirmesine sebeb 
olmayip, (innehu kane fi ehlihi mesruran) "Ve amma o kim- 

-253- 



se ki, sag eli boynuna zincirli olmakla, kitab-i a'mali [amel 
defteri] arkasindan sol eline verilir. O, onu gordiikde, vah, 
keski helak ve heba olaydim diye temenni eder. O halde 
alevli atese birakilir. Zira o, diinyada ahireti inkar edip, aile 
ve kabilesi arasinda mal ve makam ile mesrur idi." (Insikak 
Suresi: 13) va'dine yakalanmiyalar. 4/234. 

• Tekebbiir haramdir. 5/106 [Kiyamet ve Ahiret: 101.] 

• Tilavet-i Kur'an, Hak teala ile tekellumdiir [konusmak- 
dir]. 6/93. 

• Teklifat-i islamiyyeyi [islamiyyetdeki teklifleri] inkar 
eden, miilhid ve zindikdir. 5/53. 

• Telvin makaminda, kesret-i varidat ve televviin-i ahval 
[hallerin degismeleri] mevcuddur. 5/28. 

• Temkin makaminda, masivayi unutmak ve kalbe gelen 
hatirati nefy etmek mevcuddur. 5/28. 

• Tenasxih, ruhun bedene teallukundan once, baska diger 
bir cesede te'allukudur ki, boyle inanmak kufrdiir. 6/5 

• Tevbe, giinahi miite'akib olursa [hemen giinahdan son- 
ra olursa], tic saat zarfinda ise, deftere yazilmaz. 5/110. [Faide- 
li Bilgiler: 169, Cevab Veremedi: 349.] 

• Tevbe kapisi acikdir. Hak teala ra'uf ve rahimdir. Ku- 
sur islemekden kimse half degildir. Ummidvar olalar. 5/12 

• Tevecciih muhabbetsiz miiessir degil, lakin muhabbet 
tevecciihsiiz miiessirdir. 4/33 [islam Ahlaki: 557.] 

• Tevecciihde huzur ve gaybet [yaninda ve uzakda olma- 
si] beraberdir. 4/122. 

• Tevecciih-i pir-i kamil [kamil pirin tevecciihii], dag gibi 
zulmeti ve kederleri, her ne yol ile meydana gelirler ise gel- 
sinler, sadik miiridden def eder. 6/121. 

• Tevecciih yapilmasi icin, kalb ile yalvarmak lazimdir. 
1/157. [Mektubat Tercemesi: 192.] 

• Tevecciih bir emr-i zahirdir ki [acik bir isdir ki] beyana 
[aciklamaga] ihtiyaci yokdur. 6/251. 

-254- 



• Tevecctih-i kalb yolu sudur ki, gecmis gtinahlara [ku- 
stirlara] pisman olup, tevbe-i nastih edile. Ve tie kerre keli- 
me-i istigfan soyliyeler. Sonra, gogstin sol tarafinda bulunan 
ve hakiki kalbin yeri [makami] olan kalbi sanavberiye mtite- 
veccih olup, Allah lafzi mtibarekini tekrar-tekrar soyliyeler 
ve kalbden soyliyeler. 6/177. 

• Tevhid, Allahti tealayi [zati kadim olani], Allahti teala- 
dan gayriden ayn kilmakdir ki, dereceleri ve mertebeleri 
vardir. 4/47. 

• Tevhid iki nev'dir. Tevhid-i avam; tevhid-i havas. Tev- 
hid-i havasda, masivaya muhabbet ve nefsin adaveti [dtis- 
manhgi] kalmaz. 4/123. 

• Tevhidin tarikatde ma'nasi, masivaya [mahltiklara] te- 
vecctih ve iltifat etmekden ve baska seyi gormek ve bilmek- 
den kalbi temizlemekdir. 4/165 

• Tevhid-i stihtidi, masivaya stihtid ve sutiru kaldirmakdir 
ki, tarikatin sartidir. 4/150. 

• Tevhid-i vtictidi, nefi vtictid-i esya olup [esyanin varh- 
gini kaldirmak olup], tarikatda sart degildir. 6/73 

• Tevhid, nefs-il-emrde [haddi zatinda] stihtididir. Vticti- 
di degildir. 4/230. [Se'adet-i Ebediyye: 959.] 

• Tevesstit-i ta'am ve tevesstit-i menam ve tevesstit-i ke- 
lam lazimdir. 4/145 

• Tevekktil, Restilullahin "sallallahti aleyhi ve sellem" 
halidir. Kesb, Onun stinnetidir. 5/110. [Faideli Bilgiler: 169, Ce- 
vab Veremedi: 349.] 

• Tehecctid ve kiyam-i leyl [gece kalkmak], tarika-i aliy- 
yenin zartiriyyatindandir. 5/36. [Hak Soziin Vestkalan: 336.] 

-c- 

• Cami'iyyet-i arifin ma'nasi. 4/203. 

• Cebriyye mezhebi, kuldan irade ve ihtiyan kaldinp 
[yok deyip], kulu; islerin yapilmasinda mecbtir bilirler. Bel- 

-255- 



ki isi kulun [irade-i ciiz'iyyesi ile] yapdigini, kula nisbet ey- 
lemezler. Ve bunu Allahii teala yapiyor [kulu mecbur] bi- 
lirler. Bu kiifrdiir. Ve buna boyle inanan kafirdir. Hayrli ise 
sevab taleb edip, ser ise azab yokdur. Ve kafirler ve asiler 
ma'zur ve onlara siial ve azab yokdur. Zira isler bil-ciimle 
Hakdandir. Ve bunlar mecbur durlar derler. Boyle i'tikad 
kiifrdiir. Hak teala Saffat suresi 24.cii ayetinde mealen bu- 
yurur: (Onlar inamslanndan ve yapdiklarmdan sorulacak- 
ki rd ir.) Hicr suresi 92. ve 93.cii ayet-i kerimelerinde me- 
alen, (Rabbin hakki icin, onlarin hepsine kiyamet giiniinde 
isledikleri kiifr ve ma'siyyetlerden siial edip, cezalanni ve- 
ririz.) buyuruluyor. Yetmis Peygamber lisamndan bunlar 
mel'undur. Ve mezhebleri aklin anliyacagi seklde batildir. 
Zira elin titremesi ile, eli istekle kaldirmak baska oldugu 
meydandadir. Kulun o kadar ihtiyar ve kudreti vardir ki, 
emrlerin ve nehylerin uhdesinden gelmege kadirdir. Hak 
teala kerimdir. Kula giicii yetmiyecegi seyi emr buyurma- 
misdir. Uhdesinden gelmege kadir oldugu kadar teklif bu- 
yurmusdur. Bu cema'at, kendilerine eziyyet edeni kinayip, 
intikam almaga kalkarlar. Ve cocuklanni doverler ve edeb- 
lendirirler. Yabanci bir erkegi kendi zevceleri ile gorseler, 
kinayip, azar da ederler. Ma'zur ve mecburdur deyip, goz 
yummazlar. Kat'i nas ile sabit olan ahiret azabindan bu be- 
hane ile kurtulmak ve istedikleri isleri ihtiyar eylemek is- 
terler. Boylece kaza ve kaderi inkar ederler. 5/83, 5/137. 
[Faideli Bilgiler: 231.] 

• Ca'fer bin Sinan buyuruyor ki, (ibadet ve iyilik yapan- 
lann, kendilerini, giinah isleyenlerden iistiin gormeleri, onla- 
rin giinahlanndan daha fenadir.) 5/110. [Faideli Bilgiler: 169, Ce- 
vab Veremedi: 349.] 

• Ca'fer bin Sinan buyuruyor ki, (islenen giinahin tevbe- 
sinden gaflet eylemek, o giinahi islemekden daha kotiidiir.) 
5/110 [Faideli Bilgiler: 169, Cevab Veremedi: 349.] 

• Celaleddin-i Rumi, vahdet-i viicud mensublannin reis- 
lerindendir. 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Celaleddin-i Rumi, sofiyye-i muvahhidin [vahdet-i 

-256- 



viicud ehlinin] reislerinden iken, kendine bagh olanlann 
ahvaline riayet ve helak edici seylerden onlari selamete 
ragbet etdirip himaye ediyor, kendilerini ve bunlan tehlii- 
kelerden koruyor, faideli seyleri cekip, zararh seylerden 
kacimyorlar. ihtiyaclarim elde etmege ugrasiyorlar. Co- 
cuklarini terbiye ediyorlar. Miihim islerde birbirine danisi- 
yor, kizlarini ve ailelerini acik gezdirmeyip, yabancilarin 
bunlara yaklasmasina mxisa'ade etmiyorlar. Cocuklanni 
fena arkadaslardan koruyorlar. Zalimlere ve diismanlara 
cezalarim veriyor ve hastalarim zararh gidalardan perhiz 
ediyorlar. O halde bu aleak diinya islerinde, kesret ahka- 
mina riayeti terk etmek mxibah iken, bunlan gozetip de, 
ahiret islerinde bu ahkama riayet farz oldugu halde, terk 
etmek ve vahdet-i viicud hilesi ile kulluk vazifelerinden 
kurtulmak istemek, ahkam-i ilahiyeye inanmamak ve Pey- 
gamberlere inanmamakdir. 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Celal ve elem yolu ile olan lezzet, cemal ve in'am 
[ni'metler] lezzetinden ziyadedir [cokdur]. 4/106 

• Cem' makami, insanlan Hak tealadan ayn gormeyip, 
birinin ahkamini digere cari kilmakdir. Cem' makami sekr- 
dir. Fark makami, ya'ni cem'til-cem' sahv olup, buraya vii- 
sulde arif islam-i hakiki ile miiserref ve da'vet ve irsada layik 
olur. 5/64 

• Cem' makaminda Allahii tealamn varhgi zuhur ve isti- 
la edip, salik kendi mevhum varhgini aciz [hicbir sey] bulur. 
Bicare salik mukayyed varhkdan nasil haberdar olur. Ve ha- 
kiki varhkdan nasil haber bulup, cemal ve kemalden ne vech 
ile hissedar olur. O yiiksek makamdan onun nasibi, nasib 
alamamakdir. Bu isde ilm-i matlubu nice tedarik eder ki, 
ilm-i miinafiyi ayndir. [Asl ilme tersdir]. C°k arif, bu ma- 
kam-i cem'den terakki edip, fark-i ba'del cem'e vasil ve be- 
ka ve su'ur ile seref hasil etdikde, ilm ile aynin ikisi cem' 
olur. Ve biri digerine munafi (zid) olmaz. O zemanda ilm-i 
baki ile fehm eder, ilm-i fani ile degil. Ayn-i fenada baki ve 
ayn-i bekada fanidir. 5/52. 

• Cem' makaminda olan salik nemazi merfu' bulur [kal- 

_ 257 - Kiymetsiz Yazilar - F:17 



dinlmis bulur]. Ve islami tekhfleri, zincir-i dest [el bagi] ve 
pay-i mecnun bulur ve hayal-i sukut tekalif eder. Ve zikri 
laklaka [soz kalabahgi] ve gxinah fehm eder. 4/181 

• Cem'ul cem', halki Hak celle ve a'ladan ayn gormek 
olup, kiifr-i tarikatdan sonra hasil olur. 6/207 

• Cem'ul cem', ya'ni fark mertebesi, islam-i hakiki, sahv 
ve ma'rifet makamidir. 4/26 

• Cem'ul cem' makaminda olan salikin arami [rahati] 
ubudiyyetde ve lezzeti de ta'atdedir. 4/181 

• Cem'i Muhammedi "sallallahu aleyhi ve sellem" cem'i 
ilahiden daha genis diyen arif, cem'i Muhammedi vucxib ve 
imkan mertebelerini cami'dir [toplamisdir.] Lakin cem'i ila- 
hi onlan cami degildir diye buyurur. Halbuki bu siihud sey'in 
misallerinin asla benzemesi kabilindendir. Zira cem'i Mu- 
hammedide olan numune viicub mertebesinin numuneleri- 
dir. Ash degildir. O mertebe imkanin ihatasindan daha yiik- 
sek [berter] ve munezzehdir. 6/164. 

• Cin, tekhfde insana tabi' ve bizim Peygamberimizin 
"sallallahu aleyhi ve sellem" dinine tabi' kihnmisdir. 6/29 

• "Cennetde yiiz derece vardir ki, a'lasi Allah yolunda ci- 
had edenlere ihsan edilmisdir. iki derecenin arasi yer ve gok 
arasi kadardir". Hadis-i serif. 4/64. 

• Cennete giren insanlann cogunun girmelerine sebeb, 
Allah icin takva ve giizel ahlakdir. Ve Cehenneme insanla- 
nn cogunun girmelerine sebeb, gam ve ferecdir (tasa ve sa- 
dumanhkdir) hadis-i serifini Tirmizi ve ibni Hibban ve Bey- 
heki rivayet ederler. 4/147 [Cevab Veremedi: 342, Herkese Lazim 
Olan Iman: 141.] Ferec=Gam'in aksi. 

• Cennetin escar [agaclan], enhar [nehirleri] ve bunun 
gibi huri ve gilmani, Hak subhanehunun tenzih ve tahmidi- 
nin ma'nalannin goriinmesidir ki, diinyada o ma'nalar bu 
harfler kisvesine ve kelimeler sureti ile peyda olmusdur [go- 
runmusdiir, ortaya cikmisdir]. Mesela Sxibhanallah gibi ve 
dahi Elhamduliilah gibi. Ve bu kelimelere diinyada mxiba- 

-258- 



seret, mucib-i terakkidir [soylemek yiikselme sebebidir]. 
Bunun gibi, Cennetde o latifelere ve ni'metlere kavusmak 
derecelerin yiikselmesine ve makamlann yiikselmesine se- 
bebdir. 4/189. 

• "Cennete girmek ancak, rahmet-i ilahi iledir." Hadis-i 
serif. 4/119. 

• Ciineyd-i Bagdadinin Resulullaha "sallallahii aleyhi ve 
sellem" tabi' olmagi tesvik etmesi. 5/110. [Faideli Bilgiler: 169, 
Cevab Veremedi: 349.] 

• Ciineyd-i Bagdadi buyurur ki, hadis [mahluk] kadfme 
[hahka] makrun oldukda [yaklasdikda], bundan eser kal- 
maz. Ya'ni ars ve arsda bulunan hersey hadisdir. Arifin 
kalbi yaninda nisbeti mahv ve telasi sahibidir ki, kalb ka- 
dimin nurlarinm zuhur etdigi yerdir. O halde nasil his eder. 
6/123 

• Ciineyd-i Bagdadi vahdet-i viicud banisi iken [kurucu- 
su iken], serapa [tepeden tirnaga kadar] ahkam-i islamiyye- 
ye uymak ile bezenmisdi. 4/29 [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Ciineyd-i Bagdadi kutbiyyet ve ferdiyyetin kemalatim 
cami' idi. 4/154. 

• Civanlik eyyami [genclik cagi] omriin en kiymetli zema- 
nidir. En kiymetli sey ise ma'rifetullahdir. Gencligini en ko- 
tii sey olan heva ve heves pesinde harcayip, ma'rifetullahi, 
omriin en kotii zemani olan ve ele gececegi de kesin olmiyan 
ihtiyarlik zemanma birakanlara yaziklar olsun. 4/65. [islam 
Ahlaki: 558.] 

• Civanan-i miiste'idana hayf ve efsus ki, fitrat-i alilerini 
bu fani-i deniye masruf edip, [Kiymetli omriinii bu fani ve 
deni (aleak) olan diinya icin sarf eden kabiliyyetli genclere 
cok yazik!], onlar gencliklerini diinya icin harcamakla alda- 
tici bir kahbeye tutulmuslar, kiymetli cevherleri, saksi parca- 
lan ile degismislerdir. (Mutlak cemal parlak ve hazirdir [do- 
niilecek yer bellidir.]). 4/164 

• Cehl ve hayret, siihud-i ma'ruf iizere [bilineni gor- 

-259- 



mek, bilmek] meziyyet sahibidir ve a'la-i makamatdir. 
4/182. [Islam Ahlaki: 559, Kiyamet ve Ahiret: 376.] 

• "CvT [aclik] bir kimseye galebe edip, bunu insanlardan 
gizleyip, Allahii tealaya tevecciih ederse, Allahxi teala onun 
bir senelik nzkini verir [nzkini acar]." Hadis-i serif. 5/37 [Hak 
Soziin Vesikalan: 337.] 

• Cehre-i masuk [ma'sukun yiizxi] karsi karsrya gelen iki 
aynalarda, aynanin temizligi ve nuraniyyeti kadar aks ve 
meydana cikar [goriiniir]. Ayna renge bulanmis ve sureti ka- 
bul etmiyorsa, noksanhk aynadadir. Yoksa aynanin gosterdi- 
gi suretde degil. 6/167 

• Cihadin faziletleri hakkinda hadis-i serifler. 4/64 

-H- 

• Hacatin kazasi [isteklerin yerine gelmesi] ve miiskila- 
tin kiisayisi [zorluklann acilmasi] icin, (La havle ve la kuv- 
vete ilia billah) kelimesini besyiiz kerre okuyalar. Ve ewe- 
linde ve ahinnde en az yiiz kerre salat eyleyeler. (Bu, 
imam-i Rabbani radiyallahii anhin hatm-i hacegamdir.) 
5/33. 

• Hakimlerden ve gayrilerden goriilen zulm ve siddeti, 
fi'li Hak [Hakkin fi'li] bilmelidir. Zahirin gam ve hiizniine 
bende [kul] mani' olamaz. 6/80 

• Hal, telvinden haber verir. Sahib-i temkin [temkin sahi- 
bi] olan halden gecmisdir. 6/56 

• Hal, ilmden esrefdir [sereflidir]. Hal, ehl-i vecd ve ke- 
malin hususiyyetidir. 6/217 

• Hal'in dogruluguna alamet, yakinin hasil olmasidir. Ya- 
kin hasil oldukda, hal; vehm ve hayalden birundur [uzakdir] 
demislerdir. 6/63. 

• Hub ve ciinundan hall olan [Sevgi, muhabbet ve delink 
olmiyan] adem, hayvanata mulhakdir [dahildir]. 4/114. 

• "Hac ile omre arasini birlestirin. Zira onlar fakirlik ve 

-260- 



gunahlann kalkmasina sebeb olur." Hadis-i serif. 5/11. [islam 
Alilaki: 564.] 

• Hadis-i serifde gelmisdir ki, bu tic seyden cekinmiyen 
kimse, gercekden mu'mindir. Hizmet-i i'yal [Ailesine hiz- 
met], ve fakfrler ile beraber oturmak ve hizmetkan ile ta'am 
yimek. [Hizmetkar temiz olmak lazimdir.] 5/109. 

• Hadislerin ba'zisi, ba'zisini tefsfr eder. 6/5 

• Harem-i Ka'benin fiiyuz ve berekati baska, harem-i 
Medinenin kemalat ve kari ve semeresi baskadir. 6/232 

• Hiizn ve ferahligin olmamasi, kazaya razi olmaga ters 
degildir. 6/170. 

• Hesab-i mu'minin [mu'minlerin hesabi] kisa bir miiddet 
icinde olacakdir. Fasl-i kaza [yapilma zemani] bir sa'atdir. 
Birinin hesabi, digerini hesabdan isgal etmez. 4/11 

• Hiisn-i hulk [giizel ahlak] hakkindaki Hadis-i serifler. 
4/147 [Cevab Veremedi: 342, Herkese Lazini Olan Inian: 141.] 

• "Hiisn-i hulk [giizel ahlak], giicii yetdigi halde gadab 
eylememekdir." Hadis-i serif. 4/147 [Cevab Veremedi: 342, Her- 
kese Lazini Olan Inian: 141.] 

• "Hiisn-i hulk [giizel ahlak] hatalan eritir. Su kiragiyi 
eritdigi ve mahv etdigi gibi. Ve kotii ahlak dahi ameli ifsad 
eder. Sirkenin bah bozdugu gibi". Hadis-i serif. 4/147. [Cevab 
Veremedi: 342, Herkese Lazini Olan Inian: 141.] 

• Hiisn-i hulk [giizel ahlak] bugz eyledigi kimseye fiitiiv- 
vetdir. Ve ikrah eyledigi [tiksindigi] sahsa mal vermek, kal- 
bin nefret eyledigi zat ile, hiisn-i sohbetdir, demislerdir. 
5/109. 

• Ebul-Hasen-i Harkani, Muhammed Kassabdan efdal- 
dir. Ya'ni miintehidir [sona varmisdir]. 4/179. 

• Huzur, gafletden kurtulmakdan ibaretdir. 4/160 

• Huzur, oyle ola ki, nefs-i hazir dahi arada olmiya. Vii- 
cud yolunu yokluk sahrasina ceke. Ve kendi huzuru yine 

-261- 



kendine miiteveccih ola [done]. 4/75 

• Huzur ve tevecciih-i kalbi, zikrin fevkidir [ustiidiir]. Ve 
ondan daha latffdir. 5/145. 

• Huzur-i daimi [daimi huzur] batina nisbetle mumkin- 
dir. Ve baslangicda zuhur eder. Bu devam, zahirde zordur. 

4/172. 

• Huzur ve agahinin devaminda, uyku ve tilavet ve ne- 
maz ve bunlann gayrisi birdir. [Huzur ve agah olan kalb, ne- 
maz, uyku ve tilavetde aynidir.] Huzur ve again kalbin mele- 
kesi olup ve onun sifat-i lazimesi olur ki, hicbir zeman ayn- 
lik kabul etmez. 5/109. 

• Huzurun devaminda, masivamn unutulmasi ve hatir- 
lanmamasi hie lazim degildir. Huzur-i daimi huzur-i masiva 
ile birlesir. 5/109. 

• Huzur-i miibtedi [miibtedinin huzuru] oyle bir huzur- 
dur ki, gaybet ona der-kafadir [Sonra gaybet hasil olur]. 
Huzur-i miitevassit [Yolun ortasinda olan icin huzur], ki 
gaybet onun der-kafasi degildir. [Gaybet onunla hasil ol- 
maz]. Ve bu iki huzurda hazinn viicudi der-meyandir [ara- 
dadir]. Ve fena husule peyveste degildir. [Fena hasil olma- 
sina bagh degildir]. Ve huzur-i miintehi [sona varanin hu- 
zuru ise] bir huzurdur ki, nefs-i hazir der-meyan [arada] 
degildir. 6/137 

• Hataramn [fikr, dusiincenin] mense'i nefsdir. ilham da 
hatarat cumlesindendir. Lakin bunda, husul-i yakin galebe-i 
zan [yakinin hasil olmasi kuwetli zan] ve insirah-i batin [ba- 
tinin acilmasi] vardir. 4/133. 

• Hak subhanehii ve teala, ba'zi mahlukatindan razidir. 
Ve onu hasen [giizel, iyi] kilmisdir. Diger ba'zilanndan razi 
degildir. Onu kabih [cirkin] eylemisdir. 4/26 

• Hak teala, afak ve enfiisiin ve nisbet ve i'tibaratin ote- 
sidir. Onu derun ve birunun vera'si taleb eylemek gerekdir. 
[Onu afak ve enfiisiin otesinde aramak lazimdir.] 6/74 

• Hak teala bizim akllanmizdan ve anlayisimizdan, ilm- 

-262- 



lerimizden ve idrakimizdan vera'iil vera'dir [otelerin otesi- 
dir.] 4/116 

• Hak teala vera'-i afak ve enfiisdiir [afak ve enfiisiin ote- 
sidir]. Onun talibi afak ve enfiisden gecmedikce, ma'rifet el- 
de edemez [kavusamaz]. 4/205 

• Hak teala vera'iil vera'dir [otelerin otesidir]. Siimme 
vera'iil vera'dir [yine otelerin otesidir]. Bu otelerin otesi ol- 
mak, kurb yoniindendir. Uzaklikda degildir. Her ne ki tasav- 
vur olunur ise, hatta bir kimsenin zatindan dahi ziyade ona 
yakindir. Aklin ondan haberdar olmasi zordur. Canib-i 
bu'diin vera'iyyeti cevelangah-i vehmidir. [Uzaklik ciheti ile 
otelerin otesi olmasi vehmin anliyacagi seydir]. Halbuki ya- 
kinlikda olan bir vera'iyyeti vehm ve hayal, anhyamaz ve 
kendine, kendinden ziyade yakinhgi tasavvur eylemege ka- 
dir degildir. 4/205. 

• Hak tealanin ihatasi miicmelin mufassah ihatasi gibidir. 
Mesela kelime, aksaminda cari' oldugu gibidir. 6/16 [Kiyamet 
ve Ahiret: 104, Cevab Veremedi: 358.] 

• Hak teala hic-birseye hulul etmez. Mahlukatin ba'zisi- 
nin, vacib-i tealanin nurlannin zuhuruna liyakati [kabiliyye- 
ti] vardir. Ve sengi (tas) ve kiiluh (toprak kesegi), sahibi li- 
yakat degildir. Diinyada rii'yet vaki' olmaz. 3/12. 

• Hak tealaya, miimkinatin madde ve heyulasidir demek, 
cok kotii bir cirkinlikdir. 6/16 [Kiyamet ve Ahiret: 104, Cevab Ve- 
remedi: 358.] 

• Hak tealanin aleme nisbeti [baghligi], halikiyyet [hahk 
olmasi] ve mahluklann onun mahluku olmasi ciheti iledir. 
Suri ve zillerle ilgili nisbet var ise, ismlere ve sifatlaradir. 

5/132. 

• Hak teala ne dahil-i alemdir, ne haric-i alemdir. Ne 
muttasildir [bitisikdir], ne miinfasildir [ayndir]. 5/108. 

• Hak tealaya ilm ve fehm vasitasi ile ask-i ilahi [ilahi 
ask] hasil olmaz. Ask-i ilahi, siiluke baghdir. [Tesavvuf yo- 

-263- 



lunda sxiluk yapmak, ilerlemek lazimdir]. 5/69 

• Hak teala ahiretde kurtulmamn medarim [esasini], kat'i 
vahy ile sabit olan Hakkin dinine bagli ve yakinligini siinne- 
te tabf olmaga bagli kilmisdir. 4/57 

• Hak tealamn mukaddes barigahina bizim kusurlu amel- 
lerimiz yakisir degildir. 6/68 

• Hak tealamn kuldan razi olmasi, kulun Hakdan razi ol- 
masinin ustudiir [fevkidir.] 4/62 

• Hak tealamn ziyade mahbubu [en cok sevdigi] su kim- 
sedir ki, Allahii tealamn kullanna muhabbetine sebeb olan 
ve kullann dahi Ma'bud-i tealaya muhabbet eylemelerine 
vesile olandir. O kimse, teblig ve daVet sahibidir. 4/29. 
[Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Hak tealamn dostlan, onun belasina razilardir. Bunun- 
la beraber, belalann def'i icin diia ederler. 6/206 

• Hak tealamn kendi zatina ve sifatina ve ef aline mu- 
habbeti vardir. Ve bu muhabbetin coklugundan, her birin- 
de iki i'tibar vardir ki, muhibbiyyet ve mahbubiyyetdir. Ve 
mahbubiyyet-i zatiyyenin zuhuru kemalat-i Habibullahdir 
"sallallahii aleyhi ve sellem". Ve muhibbiyyet-i zatiyyenin 
zuhuru kemalat-i kelimullahdadir. Ve mahbubiyyet-i esma 
ve sifatin zuhuru, diger Enbiyada tahakkuk eder. Esma ve 
sifatin zilleri olan mahbubiyyet ve muhibbiyyet-i zilhyyenin 
zuhuru, Evliyay-i Mahbubin ve muhibbinde hasil olur. 
6/137 

• Hak siibhanehu miisebbib-iil-esbab [sebeblerin icad 
edicisi] ve varliklann bir araya gelmesini hasil edicidir. Bir 
sebeb icad etmege kadirdir. 5/17 

• Hak teala hikmet-i baligasi ile [yiice hikmeti ile], kendi 
yiice kudretini, hikmet perdesinde gizli kilmisdir. 4/110. 

• Hak teala cximleyi Cehenneme atsa, zulm degildir. Zi- 
ra, kendi miilkiinde tasarruf etmekdedir. 4/11 

• Hak teala kullannin nzklanna kefildir. Giinliik erza- 

-264- 



ki ele gecirmek icin fazla cahsarak, kendilerini perisan ey- 
lemeyeler. Eger az bir cahsma ile miimkin olursa, ne a'la 
[ne giizel] ve yoksa onun ardina diismiyeler. 5/22 

• Hak tealamn talebinde tenbellik [alakasizhk] eyleme- 
yiip, Onun ma'rifet yolunu arayalar. Ve bu ni'metin kokusu 
her ne cenahdan gelirse, o tarafa [ona] alaka gostereler. Ve 
bu fani diinyada istenen sey, bu devletin [ni'metin] ele gec- 
mesidir. Insanin yaratilmasindan maksad, ma'rifete kavus- 
masidir. 6/34 [Hak Soziin Vesikalan: 348.] 

• Hak siibhanehu ve teala, o rahmet ve re'fet ile (merha- 
met ile), basasagi (Cehenneme) diisecek kafirlere, uzak ve 
diisman oldugunu izhar buyurup, muslimanlara, onlara diis- 
man olmalanni, siddetii ve sert olmalarini ve muharebede 
onlan katl etmelerini emr buyurmusdur. 4/39 

• Hak tealamn hukuku, biitiin hukuklardan oncedir. 6/92 

• "Hak teala ile ilgili bir is yaparken, kotxi kimseden 
korkmamahdir." Hadis-i serif. 4/29 [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Hak tealamn mahall-i nazan kalbdir. 4/48 

• Hak teala cilve buyurursa [dilerse], sonradan yaratilmis 
bicare mahluk ademe tevecciih eder. 4/13 

• Hak teala Resulullahin "sallallahu aleyhi ve sellem" ra- 
zi olmasim taleb etmekdedir. 4/10. [islam Ahlaki: 557.] 

• Hak siibhanehu ve teala, masivaya [mahluklara] kole 
olmakdan kurtanp ve uzaklasdinp, temamen kendi mukad- 
des cenabina baghya. 4/143 

• Hakkin iki veya tic kismi Hanefide, stilus (1/3), veya 
rub'-i (1/4) safi'idedir. 4/231. 

• Hakayik-i selasenin [tic hakikatin], (Kur'an, Ka'be, sa- 
lat) muamelesi, niibiiwet kemalatimn fevkidir (ustiidiir). 
6/140. 

• Hakayikin inkilabi [hakikatin degismesi] aklen ve di- 
nen muhaldir. [Miimkin degildir.] 6/2 

-265- 



• Hakkaniyyet unvaniyle [namiyle] zahir olan biitiin sii- 
hudlan ve hayalleri kaldiralar. Ma'lumat ve siihudlann ote- 
sinde seyr edeler (yiiriiyeler). Nasil oldugu anlasilmayan nis- 
beti talebde bulunalar. Bu adi gecen nisbetin misalleri olup 
ve o mu'ameleyi hatirlatan siihudi nefy eylemek lazim degil- 
dir. Ta'at vazifeleri ve ibadat iizere mustekim olalar. [Dogru 
yol iizere bulunalar]. 4/175. 

• Hakayik-i esya [esyanin hakikati], zat-i seyden [seyin 
kendisinden] ve mabihi sey'i hiive hiiveden ibaret degildir. 
[Ve onunla olan sey, o ve ondan ibaret degildir.] Belki onun 
mebde-i fuyuz-i vxicudu ve tevabi'i viicudisidir. [Belki onun 
baslangici, varligimn feyzleri ve viicudina tabi' olan seyler- 
dir]. 5/1 

• Hakikat-i vacib-i tealayi [Vacib-i tealamn hakikatini] 
idrakden, miimkin nasil haberdar olabilir ki, bu miimkinin 
nasibi acz ve ye'sdir. [Acz ve ye's oldugu asikardir]. 5/57 

• Bir hakikatin diger bir hakikatden iistiin olmasi, birinci 
hakikat sahibinin, ikinci hakikat sahibinden iistiin olmasim 
gerekdirmez. 4/183. 

• Hakikat-i sey [Bir seyin hakikati] o seyin kendisi de- 
mek olmayip, bundan varhgin baslangici ve o varliga tabi' 
olanlar murad edilmisdir. 5/1 

• Hakikat-i Muhammedi "sallallahii aleyhi ve sellem" 
te'ayyiin-i hubbidir. 4/183. 

• Hakikat-i Muhammedi "sallallahii aleyhi ve sellem" 
berzehiyyat-i kiibra [biiyiik araci] tesmiye edilmekdedir 
[ismlendirilmekdedir]. 4/88 

• Hakikat-i Muhammedi "sallallahii aleyhi ve sellem", 
ilk yaratilan olup, biitiin mumkinatin hakikatlerini kendin- 
de toplamisdir. Ve ona (Hakikatlerin hakikati) derler. 

6/164. 

• Hakikat-i Muhammedi "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem"den ilerisi iiluhiyyet olup, buraya yiikselmek miimkin 
degildir. 6/205. 

-266- 



• Hakikat-i Muhammediye "sallallahii aleyhi ve sellem" 
berzah-i kiibra [biiyiik araci] derler ki, vahdet makamidir. 
Zira Allahii teala ile mahluklar arasindadir. 6/207 

• Hakikat-i Muhammedi "sallallahii aleyhi ve sellem", 
biitiin ilahi suunlan kendinde tophyandir. 5/1 

• Hakikat-i Muhammedi "sallallahii aleyhi ve sellem", 
te'ayyiin-i evveldir. 4/183. 

• Hakikat-i Ka'be, hakikat-i Muhammedinin "sallallahii 
aleyhi ve sellem" fevkidir [iistiindedir]. Zira hakikat-i Mu- 
hammedi "sallallahii aleyhi ve sellem", te'ayyiinatin merte- 
belerinden dolayidir. Hakikat-i Ka'be te'ayyiinatin mertebe- 
lerinin iistiindedir. 6/195 

• Hakikat-i Ka'be, hakikat-i Kur'amn iistiindedir. 4/183 

• Hakikat-i Ka'be, mahluklann hakikatleri ile ilahi haki- 
katler arasinda gecitdir. 4/24 

• Hakikat-i Ka'beyi, imam-i Rabbani bir mahalde suradi- 
kat-i azamet-i kibriyaidir [azamet dereceleridir] buyurmus, 
bir mahalde nur-i sirf deyip, bir mektublannda dahi hakikat-i 
Ahmediyyedir diye karar vermisdir. Bilcumle bu degisiklikler 
[farkhhklar] niizul esnasindaki soyledikleridir. 6/130. 

• Hakikat-i Ka'be-i Rabbani, hakikat-i Muhammedi sal- 
lallahii aleyhi ve sellemin fevkidir [iistiindedir]. Zira haki- 
kat-i Ka'be, Zat-i tealamn sani ile olup, Resulullah sallalla- 
hii aleyhi ve sellemin, kulluk makaminin kemali ve abidiyye- 
tidir. 5/1 

• Hakikat-i Kur'ani ve hakikat-i Ka'beden her birinin 
digeri iizerine iistunliigunun beyan olunmasinin sebebi, ku- 
surlu olan hatira soyle gelir ki, Kur'an-i Mecid, Hak siibha- 
nehunun sifatindan veya samndan dolayidir. Ve su'un ve si- 
fatda iki i'tibar mevcuddur. Birisi i'tibar-i te'ayyiin ve biri 
dahi i'tibar-i ltlak ve la te'ayyiindiir [te'ayyiin olunmiyan- 
dir]. Dolayisiyle bu iki i'tibara nazarla iki hakikatden her- 
birinin digeri iizerine ustiinliigii ile hiikm olunmus bulun- 
masi miimkindir. Bir hiikm bir i'tibar ile ve hiikm-i diger, i'ti- 

-267- 



bar-i digerle oldukda tehaliif (muhalif) olmaz. 4/183. 

• Hakikat-i Kur'ani, sifat-i zaidedir. San-i gayr-i zaide da- 
hf degildir. 6/130 

• Hakikat-i Kur'an [Kur'amn hakikati], biitiin zatikema- 
lati kendinde toplamisdir. 4/183 

• Hakikat-i Kur'anide, viis'atin baslangici, nemazin haki- 
katinde, viis'atin kemali vardir. 6/140. 

• Hakikat-i Kur'an, Enbiyanin hakikatlerinin iistiindedir. 
6/128 

• Hakikat-i Kur'an, ma'budiyyet-i sirfa sayan degildir 
[yakisir degildir]. 6/128 

• Hakikat-i salat [nemazin hakikati], biitiin hakikatlerin 
iistiindedir. 6/224 

• Hakikat-i salat, hakikat-i Ka'benin iistiindedir. 6/140 

• Hakikat-i salat, ma'budiyyet-i sirfa sayan dir [yakisir]. 

6/76 

• Htikema demislerdir ki [maddiciler diyor ki], (yok 
olan var olmaz ve var olan da, yok olmaz. Bunu isbat etme- 
ge bile Itizum yokdur, bunu herkes bulabilir.) Bu sozleri in- 
sanlar icin dogrudur. insanlar elbette birseyi yokdan var 
edemez. Hicbirsey yaratamaz. Fekat bu sozii, Allahii teala 
icin soylemek yanhsdir. Herkes degil, kimse boyle soyle- 
mez ve isbata gelmez, vehm ve hayaldir. Allahii tealamn 
kudretine inanmamakdir. Allahii tealamn yokdan var et- 
mesi ve biitiin alemleri hicden yaratmasi ve hepsini yok et- 
mesi, Onun kudretine gore, sasilacak birsey degildir. Bunu 
soylemek alemin kadim oldugunu, yokdan, sonradan yara- 
tilmadigini soylemek demekdir ki, kiifrdiir. Ciinki, kaina- 
tin, biitiin zerreleri ile yokdan var edildigini, biitiin dinler 
sozbirligi ile bildirdiler. (Insan dusiinmiiyor mu ki, biz onu 
onceden yaratdik, halbuki o, birsey degildi) mealindeki 
ayet-i kerimeye uygun degildir. KadiBeydavi "rahmetulla- 
hi aleyh" tefsirinde (insan adem idi, ya'ni yok idi) diye 
ma'na vermisdir. Bu sozleri, hem de, Allahii tealamn birsey 

-268- 



yapamiyacagini bildirir. Ciinki, yok olani var etmiyor di- 
yorlar. Var olanin var edilmesi de olmaz. Onlarin dedikle- 
ri gibi, var olan yok olmaz ise, varliklann varhkda kalabil- 
meleri icin de, Yaratana ihtiyaclan olmiyacakdir. Hatta 
Allahii teala esyayi yok edemiyecekdir. Bunlar cismlerin 
hassalan, hareketleri icin acaba ne diyecek. Bunlann her 
zeman yeniden meydana geldiklerini ve yok olduklanni 
herkes goriiyor. Vel-hasil bu sozleri soylemek, Allahii te- 
alayi inkar etmekdir. Allahii teala boyle seylerden cok 
yiiksekdir. 4/230 [Se'adet-i Ebediyye: 959.] 

• "Halal zahir [acik], haram asikardir [acikdir]. Siibhe ey- 
ledigin seyi terk ve siibhesiz ile amel eyle." Hadis-i serif. 
5/110. [Faideli Bilgiler: 169, Cevab Veremedi: 349.] 

• "Hilm sahibi kul, oruclunun ve nemaz kilanin derecesi- 
ni idrak eder." Hadis-i serif. 4/147 [Cevab Veremedi: 342, Herke- 
se Lazim Olan Inian: 141.] 

• Halvet der encumen, tefrika yeri olan enciimende [top- 
lulukda, kalabahkda] kalb yolu ile matlub ile halvet eyle- 
mekdir. [Halk icinde Hak ile olmakdir.] 4/163. 

• "Hamd etmekden cok, Allahii tealaya sevgili, birsey 
yokdur." Hadis-i serif. 4/147 [Cevab Veremedi: 342, Herkese Lazim 
Olan Inian: 141.] 

• "Hamele-i Kur'anin diger insanlar iizerine fazileti, Ha- 
hkin mahluk iizerine olan fazileti gibidir." Hadis-i serif. 
4/134. 

• Havl [hareket] ve kuvvetden kendini tamamen ihrac 
edip, biitiin isleri Hak tealaya havale edeler. 4/145 

• "Haya, imandan bir su'bedir." Hadis-i serif. 5/27 

• Hayat-i diinya [diinya hayati], bir kac giindiir. Cok de- 
gildir. Bu kisa zemanda [firsatda], kabrin ve kiyametin fikri 
mutlaka lazimdir. 4/105. 

• Hayat-i kabrde [kabr hayatinda], his [hissiyyat] vardir. 
Hareket yokdur. 4/34 [islam Ahlaki: 558.] 

-269- 



• Hayati cend ruzeyi [birkac gunliik hayati] ahiret azigi- 
nin tahsiline sarf edip, diger isleri Hak celle ve a'laya siparis 
edeler. Magrib ve mesnkin Rabbi, Ondan baska ilah yokdur. 
Onu vekil edin. 5/8 

• Hayatda iken kabr ittihazi, ya mekruh veya miistehab- 
dir. 5/51 

• Hayvanlarda nefs-i emmare yokdur. 5/50 

• Hayat-i diinyevi [diinya hayati] gayet azdir. Ebedi ve 
daimi mu'amele ona baglidir. Bahtiyar su kimsedir ki, bu az 
zemandaki firsati ganimet bilip, ahiret kanni onda goriip, 
ahiret rizkini hazir ede. 4/147 [Cevab Veremedi: 342, Herkese La- 
zim Olan Inian: 141.] 

-H- 

• Hatimeye [son nefese] kat'i hiikm olunmaya ki, vahye 
baglidir. Zann-i galib ve mutmainne olunmus bir ilm, din bii- 
yiiklerinin son nefesinin selametine delalet ederse, mumkin- 
dir ve bunun gibi ilham ile dahi hatimenin [son nefesin] gii- 
zel ve cirkinligi kat'i bilinmez. Zira ilham zannidir. Lakin 
zandan zanna olan fark, yer ile gok arasinda olan fark gibi- 
dir. 5/36 [Se'adet-i Ebediyye: 512.] 

• Hatimenin [son nefesin] selameti hickimse icin kat'i de- 
gildir. (Miistesnalar vahy iledir). 5/36 [Se'adet-i Ebediyye: 512.] 

• Harika, achk ve riyazet ile cukiye ve berahime gibi, kiifr 
ehlinde de hasil olur. 4/50 [Hak Sdztin Vesikalan: 328, Kiyamet ve 
Ahiret: 161.] 

• Haniimandan [ev, barkdan] gecip, akraba ve coluk co- 
cuga veda gerekdir. Zira Hakkin hakki, biitiin haklardan 6n- 
cedir. 6/92 

• Hatm-i tehlil okunarak sevabi ruhaniyyet-i meyyite 
[meyyitlerin ruhlanna] hediyye olunur. 5/13 

• Hizmet-i isana ikdam [isana hizmetde devam [cahsma] 
olmadikca], sohbet hevesinde olmamah. 5/110. [Faideli Bilgi- 

-270- 



ler: 169, Cevab Veremedi: 349.] 

• Hizmet-i huzur-i pfr [Pirin huzurunda hizmet] ve soh- 
bet, rabltadan efdaldir. 4/50 [Hak So/iin Vesikalan: 328, Kiyamet 
ve Ahiret: 161.] 

• Hizmet-i fukara [salihlerin hizmeti] ve ehlullaha hiz- 
met, miismir-i berekatdir. Diinya ve ahiret sefasina [se'ade- 
tine] sebebdir. 6/244 

• Hizmet-i fukaray-i bab-illah [Allahii tealamn kapisina 
gelen fukaraya hizmet] ve Ehlullahin nzasini kazanmak, bxi- 
yiik bir se'adetdir ki, herkese nasib olmaz [her ni'met sahibi- 
ne miiyesser olmaz]. 5/151 

• Hizir ve Ilyas "aleyhimesselam" vefat etmislerdir. Ruh- 
lan cism sureti ile [cesed olarak goriinup] cesede aid harekat 
ve cismani ibadetler onlardan vuku' bulur. 4/182 [islam Ahla- 
ki: 559, Kiyamet ve Ahiret: 376.] 

• Hizir aleyhisselam, zikr-i nefy-i isbati [La ilahe illallah 
ile zikri], Abdiilhahk Goncdiivaniye, havuzda, su icinde 
ta'lim eylemisdir. 5/113 [Kiyamet ve Ahiret: 165.] 

• Hatiralann [dusiincelerin] cok olmasindan kalb muzda- 
rip olmaya. Kendi islerine bakalar. Ve istigfan terk etmiye- 
ler. 6/193 

• Hulefa-i iimeyye [Emevi halifeleri] minber iizerinde 
ehl-i beyte nice seneler seb' ve la'net eylediler. Ve Omer bin 
Abdxilaziz "rahmetullahi aleyh" onlan kaldirdi. Lakin 
Mu'aviye "radiyallahii anh" onlar arasinda degildir. 5/36 
[Se'adet-i Ebediyye: 512.] 

• Hatirati kavusma sebeblerinden sayalar. "Ela innehii bi 
kulli sey'in miihitun." [Dikkat ediniz. Haber veriyorum. 
Sxibhesiz ki, Allahii teala herseyi ihata eder.] 6/237 

• Hallac-i Mensur, hergiin bin rek'at nemaz kilardi. 4/29 
[Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Hilkatden [yaratihsdan] maksad olan seyi, bu kisa fir- 
sat zemaninda kazanmak gerekdir. Yoksa mahrumlukdan 

-271- 



ve pismanhkdan gayri hie netice olmaz. Birkac giinliik omr 
biiyiik bir ganimetdir. 5/20 

• Halkla ulfet eyle [goriis, konus]. Fekat, alaka peyda ey- 
leme [alaka kurma]. 4/16 

• Halkla ihtilat [aralanna kansmak], onlann hukukunu 
eda niyyeti ile olursa ta'atdir. 4/172. 

• Halka i'tiraz killet iizere [az] olmahdir. 5/110 [Faideli Bil- 
giler: 169, Cevab Veremedi: 349.] 

• Halk ile konusmalar yumusak ve tatli olmahdir. Hie 
kimseye sertlik eylememeli. Meger ki, Hak icin ola. 5/110 
[Faideli Bilgiler: 169, Cevab Veremedi: 349.] 

• Halka hizmet zikrden efdaldir. 4/160 

• Hannas, insanlann sadrinda [gogsunde] bulunan cin 
olup, iisul-i dinde [fmanda] vesvese ve hatiralar hasil eder. 
4/190 

• Hab [uyku] esnasinda, bedenine bir nev'i gaflet a'nz 
olmakla, batin nisbeti meydani bos bulup, tarn bir giizellik 
ile giizel ve perdesiz olan, meydan-i zuhura yol bulur. Ve 
yiizlerce naz ve niyaz ile giilistanda [giil bagcesinde] gorii- 
ltir. 4/215 

• Hace-i Ahrar, "rehberin goriintusu [rabita], Hakkin 
zikrinden daha faideli dir." buyurmusdur. 4/165 

• Hace-i Ahrar buyurmusdur ki, eger ben seyhlik eyle- 
sem, hicbir seyh, alemde mxirid bulamazdi. Amma bize bas- 
ka isler emr olunmusdur ki, o isler, islamiyyetin yayilmasi ve 
muslimanlann kuvvetlendirilmesidir. 4/29 [Se'adet-i Ebediyye: 
89.] 

• Hace-i Ahrann vahdet-i viicuda meyli var iken, emr-i 
ma'ruf ile meshurdur. 4/29 [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Harikalann hasil olmasi, achga ve riyazete baghdir. 
Ma'rifet ile isi yokdur. 4/50 [Hak Stiziin Vesikalan: 328, Kiyamet ve 
Ahiret: 161.] 

-272- 



• Havasin habi [secilmislerin uykusu] gaflet olmayip, iba- 
detden ayn kalmak memnu' [yasak]dir, [uygun degildir.] Nev- 
miil ulemai ibadetiin. [Alimlerin uykusu ibadetdir.] 4/215 

• Havass-i beser [insanlann secilmisleri Peygamberler], ha- 
vass-i melekden [meleklerin secilmislerinden] efdaldir. 4/219 

• Havasdan [secilmislerden] ba'zilannm vefatlannda, on- 
lann ruhlanni Melek-iil-mevt [Azrail aleyhisselam] almaz. 
Bunlann vefatlan sirasinda, Melek-iil-mevtin hazir olmasi, 
ruhun kabz edilmesini mujdelemek icin olmayip, ta'zim ve 
sereflenmek icindir. 4/229 

• "Havf-i diinya [diinya korkusu ya'ni, islamiyyete muha- 
lif olma korkusu] ve ahiret [korkusu], bir kimsede cem ol- 
maz." Hadis-i serif. 4/18 

• Havf-i hatime [son nefes korkusu] ve ahiret endisesi 
[diisiincesi], ta'atin artmasina sebeb olup, nafile amelin cok 
yapilmasina sebeb olur. 4/18 

• Havf-i hatime [son nefes korkusu] oyle biiyiik bir 
ni'metdir ki, Allahii tealanin dostlan bu derde tutulmuslar- 
dir. (Son nefes derdine.) 5/152 

• El-hayrii fi-ma sana'a Allahii teala [hayr, Allahii teala- 
nin yapdigindadir] diyerek sabr edeler. Ciimle isleri, Hak te- 
alaya havale edeler. 5/152 

• Havassa [secilmislere] ba'zi seyler hasil olur ki, havsa- 
la-i avamdan [avamin idrak etmesinden] gizlidir. Onlan [o 
halleri] avamdan gizlemelidir ki, fitneye sebeb olmaya. 

4/24 

-D- 

• Derd ve muhabbet, insanlann bildigi bir hale miinha- 
sir degildir. Her kim ki, ahirete hazirlanmakla istigal eyle- 
ye, bu derd ve muhabbet ile vasflanmisdir. Zira onun kal- 
bine muhabbetin dolmasindan dolayidir ki, adet olan sey- 
leri [insanlann oyalandigi isleri] terk etmisdir. Ve nefse 
muhalefet ederek, onun tahribine, [ona uymamaga], onu 

_ 273 - Kiymetsiz Yazilar - F:18 



kirmaga cesaret gostermisdir. Her ne kadar buna sebeb ne- 
dir, bilmese de. 4/227 

• Derd-i talebi sermaye-i se'adet [sermayeyi taleb derdi- 
ni, kurtulus derdi ile dertlenmeyi] din ve diinya ve sevk-i 
matlubu [matlubun arzusunu] ni'met-i uzma bileler [biiyiik 
ni'met bileler]. 6/38 

• Derd-i diinya [diinya derdi] yakinlasmaga ve yiikselme- 
ge sebebdir. 4/227 

• Derd ve beladan halas icin, giinahlanna istigfar etmeli- 
dir. 4/119, 5/80, 2/99 

• Derd ve bela viiruduna [gelmesine] sebeb, giinahlardir. 
Zarar verenlere kizmamah, mukabele etmemeli, kendi gii- 
nahlanna istigfar etmelidir. 4/119, 5/80, 2/99 [Se'adet-i Ebediyye: 
515.] 

• Dervisana [Velilere] muhabbet ve tevecciih ve ihlas, 
biiyiik bir ni'met ve biiyiik bir deva [ilac]dir. 6/111 

• Diia ve tevecciih, tevekkiil ve tefvize [ismarlamaga] mu- 
halif degildir. Tefvize muhalif olan budur ki, masivaya iltica 
[siginmak] ve riikun [cam goniilden meyl] etmekdir. 5/24 

• Diia-i zahril-gayb, icabete akrebdir. [Giyaben uzak 
kimseye yapilan diia, kabul olunmaya gok yakindir. Cabuk 
kabul olunur.] 4/98 

• Da'vete icabeti (gitmegi) menhi kilan esbab [mani' olan 
sebebler]: Yemegin siibheli olmasi, divar ve tavanda resmler 
bulunmasi, calgi ve calgi aleti, ya'ni teganni aleti ve bos sey- 
ler (sarkilar) dinlemek, oyun ve eglence bulunmasi, da'vet 
edenin zalim, bid'at ehli, fasik, sirretli, sohreti talib olmasi- 
dir. 4/22 [Faideli BilgUer: 208, Hak Soziin Vesikalan: 324.] 

• Dimag, havas-i batinamn mahallidir. [Beyin, bes duyu- 
nun, gorme, isitme, koku alma, tad alma, dokunma duyula- 
nnin merkezidir. Hiss-i miisterek, hayal, vahime, hafiza, mii- 
tesarnfa denilen, goriilmiyen bes duyunun da merkezi di- 
mag dir.] 5/113 [Kiyamet ve Ahiret: 165.] 

-274- 



• Dimagdan, vehm ve hayalden, hataralarin giderilmesi 
[kaldinlmasi] zordur. 5/94 

• Dimag, gurur ve enaniyyet [benlik] yen ve ytikselme, 
ve tefekkur ve fasid hayallerin yeridir. 5/97 

• Dunya [haramlar], altinla siislenmis bir necaset ve se- 
ker ile kapli bir zehr gibidir. 5/45 [Hak Stiziin Vesikalan: 339.] 

• Dunya [haramlar], goriinusde hos ve sirindir. Aslinda 
oldiirucii bir zehr ve batil [bozuk] mal ve ona mubtela olmak 
faidesizdir. Ve ona sanlan perisan, hor ve ona tutulan delidir. 
Aklh o kimsedir ki, kiymetsiz [gecersiz] mala kapihp ve boy- 
le bir fasid meta'a meftun olmaz. [Dunya hayatinda], bu kisa 
firsatda, Mevla-yi hakiki celle saniihunun nzasini ele gecir- 
mege, goniil verir ve ahiret amelini hazirlar. Bu keyflenilen 
fani diinyada, istenen sey, kulluk vazifelerini eda etmek ve 
Hakkin ma'rifetini ele gecirmekdir. Yaziklar olsun ki, bu 
diinyada, o kimse kendinden istenileni eda edemeyip, diger 
isler ile mesgul olur. 5/45 [Hak Soziin Vesikalan: 339.] 

• Dunya [hayati] aziz ise [nefse uygun ise], ahiret hor, 
dunya hor ise, ahiret azizdir. ikisinin cem'i mumkin degildir. 

4/42 

• Diinyevi hadise ve tefrika ve musibetler her ne kadar 
[nefse] zahirde acidir, amma, batina nazarla merhem ve ra- 
hatdir. Ve uhrevi yiikselmege sebebdir. Zahirin diismesi, ba- 
tinin yiikselmesine sebebdir. 6/85 

• Diinyayi, ahiret ameli ile taleb eyleyen aldanmis ve 
hiisrana ugramisdir. 4/31 

• Diinyada [insani], yimek, uyumak, (istedigi gibi) yasa- 
mak ve ni'metlenmek [gibi, nefsin arzulari] icin yaratmadi- 
lar. Yasamak ve ni'metlenmek [asl hayat] ahiretdedir. Bila- 
kis ta'at ve kulluk icin ve kendini bilmek icin halk olundun. 
6/45 

• Dunya [hayati], ahiretin tarlasidir. 5/95 

• Diinyaya, yasayip (keyf stirmek), ni'metlenmek [nef- 
se uymak] icin gonderilmedik. Esas yasama sonradir (ahi- 

-275- 



retdedir). Diinyaya, ta'at ve ibadet icin gonderildiler (in- 
sanlar). insandan istenilen sey, Hak celle ve alayi tanimak- 
dir. Eger bu istenen islerde bozukluk (noksanhk) var ise, 
matem edilecek bir haldir ki, diinya ve diinyada olan sey- 
ler onun yerini tutmaz. Bunlann yoklugu (elden kacinlma- 
si) ile bu fani hayatda iiziiliirlerse [zorluk cekerlerse] bu 
zorluk ahiret icin kolaylikdir. 6/208 

• Diinya [hayati] sol kimse icin zem edilmemisdir ki, .... 

6/38 

• Diinyamn dine (ahirete) tercfh edildigi zemanda, amel 
edenin ecri, diger zemandaki amel edenin ecrinin elli misli- 
dir. 4/29 [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Diinyamn ahiret hiikmiinde kilinmasimn izahi. 6/185 

• Diinyada Allahii tealamn nzasimn ele gecmesi isten- 
misdir. Onu tanimak ahiretde va'd edilmisdir. 6/78 

• Diinyada [ahiret asiklannin] asigin nasibi hep sevk ve 
rzdirabdir. Kavusmak ahiretdedir. 6/185 

• Diinya ayrihk yeridir. Kavusmak yeri ahiretdir. Kavus- 
mamakdan dolayi, goniilleri kmlmaya. 6/203. 

• Diinya [hayati] amel ve kesb yeridir. Ve ahiret, karsihk 
ve ecrin verilecegi yerdir. Amel islerken ecr taleb edip, 
onunla kalmak, kendini ecrden mahrum eylemekdir. 5/33 

• Diinya hayati gecicidir. Bu birkac giinliik hayati gani- 
met bilip, Mevla-yi hakiki celle saniihiiniin rizasini kazanma- 
ga sarf etmek gerekdir. Ve zikr ve fikr ile gecirmelidir. Aleak 
diinyamn, gecici ve helak edici olarak sergilenen (fani) 
ni'metlerine meyl etmeyip, ahireti kasdedeler. Ve ebedi 
miilkii ve devamh ni'metleri ve Allahii tealamn rizasini ka- 
zanmak ile mesgul olalar. 6/119. 

• Diinya [hayati], bastan basa ayrilik yeri ve iiziintu ye- 
ridir. Kavusma yeri ahiretdir. Hak siibhanehu, onun ame- 
li [ahiret amelleri] ile kerem eyleye. [Ahiret amelleri ile se- 
reflendire]. Ta ki o yerin kavusmasi hasil ola [ahiretin]. 
Diinya [da nefsin] rahathgi kaldinlmadikca, Allahii teala- 

-276- 



ya tarn kavusmak hasil olmaz. Bunun icin, Hak tealayi ta- 
leb edenler, bu diinyada, devamli cigerleri yanar ve gozle- 
ri yas dolar. Ve her vaktde kederli, yanip, erimekde karar- 
sizdirlar [devamli, yanip, erirler]. 4/164. 

• Diinya islerine zaruret kadar calisip, diger vakderi kal- 
bi toparlamaga sarf eylemek gerekdir. 5/128. 

• Dunyadaki musahedeler [kalb gozii ile goriilen seyler] 
ile teselli olmak, susuz kimsenin serabi su zan etmesi gibidir. 
6/202. 

• Dunyadaki butxin suhudlar [goriinen seyler], zillerin sa- 
ibesinden uzak degildir. Zira ashn [zilsiz] zuhur etmesine 
diinyamn yapisi mxisaid degildir. Zira ashn zuhur edecegi yer 
ahiretdir. 6/130. 

• Dunyadaki zuhurlara, ister tecelli-i sifat, ister tecelli-i 
zat desinler, zillerdir. 6/203 

• Dosdardan insanlik icabi vaki' olan ve muhabbete ters 
dusen bir is zuhur ederse, afv edip, onlann giizel islerine ba- 
kila. 5/123 ' 

• Dostlardan son nefes selameti icin dxia umulur. 6/226 

• Dil de, bas gibi, devamli kotii ahlaka yer ve kaynakdir. 

6/67 

• Din-i miibinde kat'i ve tevatur ile sabit olan bilgilere 
tarn i'tikad edip, miitesabihati zahirinden sarf eylemek [mii- 
tesabihati zahir iizere almamak, te'vil etmek] veya onun il- 
mini Hak siibhanehuya havale eylemek gerekdir. Uzerinde 
ittifak [icma'] olan i'tikadda siibhe eylemeyeler. 6/16 [Kiyamet 
ve Ahiret: 104, Cevab Veremedi: 358.] 

• Dinden nasibi olmiyan kimse, kurb [yakinlik] ve ma'ri- 
fetden [tammakdan] nasil hisse alabilir. 6/55 [Hak Soztin Vesf- 
kalan: 348.] 

• Dinde Ebu Hanifenin "radiyallahii anh" ve eshabimn 
kavlleri mu'teberdir. Ehl-i tarihin kelamlan mu'teber degil- 

-277- 



dir. 5/36 [Hak Soziin Vesfkalan: 336.] 

• Diniil mer'i dinii halilihi. "Kisinin dini, arkadasimn di- 
ni gibidir." 4/14. 

-z- 

• Zat-i baht [Zat-i teala] celle ve ala mertebesinde nis- 
bet-i viicud yokdur. Ve nisbet-i imtina'i adem dahi yokdur. 
Nisbet-i viicub-i viicud peyda oldukda, onun mukabili olan 
nisbet-i imtina-i adem dahi zahir olur ve nisbet-i vxicub-i 
viicuda miiteferri' olan istihkak-i ibadet dahi zuhura gelir. 
4/68 

• Zat-i teala hicbir vakt sifat ve suunatdan miinfek olmaz. 
[Allahii tealayi arayan sifat ve suunatla karsilasir. Bunlar on- 
dan aynlmaz.] 4/47 

• Zat-i baht-i ilahi bi-miilahaza-i esma ve sifat, tevecciih 
ve murakabe ve tasavvur ve te'akkulden [akl erdirmekden] 
berterdir [pek yiiksekdir]. Vasil-i zat-i baht olup, vasl-i iir- 
yani ile miimtaz olan arifin muhabbet-i zatiyye hiikmiince 
zat-i baht ile maiyyeti vardir ki, ol makamda sifatdan mel- 
huz yokdur. Fekat bu infikak, muhabbetde ve ibtiladadir. 
5/119 

• Zat-i teala var olmasinda hicbirseye muhtac degildir. 
Ve Zat-i tealamn hakikati ve mahiyyeti viicud degildir. Vii- 
cudu, varligi baskasina muhtac olmadigi gibi, Allahii teala- 
mn hakikati, o varhkdan ibaretdir demek ma'nasizdir. Ken- 
di varligi ile haricde mevcud olan bir zata, baskalarina olan 
sifat, baskalan ile bulunabilen bir kelimeyi ism vermege ne 
liizum vardir. Hak teala, nisbetlerin ve i'tibarlann otesinde- 
dir. Hak tealamn zatina adem mukabildir demek ma'nasiz- 
dir. Zira yoklugun karsihginda bulunan viicud baskadir ki, 
olmak ve meydana gelmek ma'nasinadir. 4/230 [Se'adet-i Ebe- 
diyye: 959.] 

• Zat-i baht-i teala mertebesinde arifin nasibi, matlub- 
dan gayri degildir. Pes isbat-i muhabbet dahi yokdur ki, 
mertebe-i sifatdadir. Bu soziin tafsili, Mebde' ve Mu'ad risa- 

-278- 



lesinde, kendi sozii ile Rabi'a-i Basriyenin kelami meyani 
fark ve beyan eyledigi ma'rifetde tasrih buyrulmusdur. Ta- 
leb oluna. 5/153 

• Zat-i tealadan gayri ism ve sifata talib olmayiniz ve zir- 
veden hadida tenezziil eylemeyiniz. 5/31 

• Zat-i akdes mertebesinden herkes fikd ve cehl ile mev- 
suflardir. Ve erbab-i ilm ve cehl ol zirve-i ulyadan ye's halin- 
dedir. ilm, sxihud ve sozii bil-ciimle meratib-i zilaldedir. Ef- 
saf ve ef'al mertebelerinde ve mertebe-i zat-i mukaddesde 
hayret ve cehlden gayri sey yokdur. 5/73 

• Bir zerre, Hak tealamn izni olmadan hareket edemez, 
dedikleri Halk eylemek [yaratmak] i'tibariyledir. Ceza ve 
azab, kesb i'tibariyledir. [Kul kesbi sebebi ile azab veya ceza 
goriir.] 5/83 [Faideli Bilgiler: 231, Hak Soziin Vesikalan: 345.] 

• Zikr-i cehri [sesli zikr] memnu'dur [yasakdir]. 5/54 

• Zikr-i cehri [sesli zikr] bid'atdir. 5/131. 

• Zikr-i kalbiyi yapamiyana, zikr-i lisani dahi telkin olu- 
na. Ummiddir ki, iki zikrden netice meydana gelir. 6/186 

• Zikr-i kalbi te'sir etmiyen kimseye, vukuf-i kalbi ile 
emr etmeli ve teveccuh gerekdir ki, zikr te'sir eyleye. 4/165 

• Zikr, islamiyyetin emrlerindendir. 5/106 [Kiyamet ve Ahi- 
ret: 101.] 

• Zikr aslinda, siinnet ve giizeldir. Dogruca Resulullaha 
"sallallahii teala aleyhi ve sellem" vasil olur. 5/36 [Hak Soziin 
Vesikalan: 336.] 

• Zikr, kaytsiz sartsiz ve kalbde hicbirsey bulundurma- 
dan ola. 4/200 

• Zikrde abdest sart degildir. 6/9 

• Zikr eden kimse hie olmazsa dilinden cikan nedir, onu 
bile. 5/104 

• Zikr ve fikre devam edeler. Ve kalb vazifesini aziz bi- 
leler. Ve Allahii tealaya, kendini hie bilerek devamh ihla- 

-279- 



si en lezzetli ni'met bileler. Ve o yiice dergaha tutulmagi 
en kiymetli is bileler. [En onemli islerden bileler]. 4/48 

• Zikr ile vaktleri o kadar ma'mur edeler ki, farzlardan 
ve siinnet-i miiekkedelerden gayri hicbirsey ile mesgul olmi- 
ya ve tilavet ve ibadet-i nafileyi dahi baslangicda terk eylese 
duriistdiir. 6/190 

• Zikr ve fikr ile vaktleri ma'mur edeler ki, se'adet-i ebe- 
di istifade oluna. Onsuz muhaldir. 6/83 

• Zikr-i kalbiye oyle devam etmeli ki, sem'i isitme sifati 
oldugu gibi, kalbin sifat-i lazimesi ola ve bu ma'na tarikat-i 
Naksibendiyyede az bir cahsma ile hasil olur. 6/86 

• Zikr-i kalbiye [kalb ile zikre] oyle devam edeler ki, 
devamli olup, sem'i isitme sifati, basan da gorme sifati ol- 
dugu gibi, zikr dahi kalbin sifati ola. iste bu vakt zahirin 
[bedenin] gafleti, batinin huzuruna sirayet eylemez. Ve go- 
riinen uyku [bedenin uykusu] ma'nevi tevecciih ile birlesir. 
5/99 

• Zikrin tekranna o seklde devam edeler ki, masiva sa- 
ha-i sineden (kalbden) temamen siline [kalka] ve masivamn 
ismi ve resmi goniil aynasindan yok ola. 5/93 

• Zikr-i nef-yii ve isbata [La ilahe illallah zikrine] o kadar 
devam edeler ki, saha-i sinede [kalbde], Hak siibhanehudan 
gayri hicbir murad ve maksud ve Hak tealamn muradindan 
gayri bir murad kalmiya. 5/71 

• Zikr-i ismillah [Allah isminin zikri] baslangicda pekcok 
faidelidir. 5/113 [Kiyamet ve Ahiret: 165.] 

• Zikr-i zat tariki [Allahii tealamn zatinin zikrinin yolu] 
soyledir ki, dil damaga yapisir ve bitisir ve kalb-i sanavberi- 
ye [maddi kalbe] miiteveccih olasin ki o yiirek, kalb-i haki- 
kiye yuva gibidir. Ve Allah ism-i mubarekini o kalb iizerin- 
de hatirlama yolu ile, kalbden gecirirsin. Ve o sirada dikkat 
ederek hicbir uzvunu hareket etdirmeyesin ve hayalde kal- 
bin suretini de dusunmiyesin. Maksad olan kalbi hatirla- 
makdir. Kalbin suretini tasvir degildir. Ve Allah lafz-i miiba- 

-280- 



rekinin ma'nasim bfcun ve bicunegi [otelerin otesi] miilaha- 
za edip, hicbir sifati ile dusiinmiyesin. Hazir ve nazir oldu- 
gunu dahi dusiinmiyesin ve Allahii tealamn yiice zatindan 
sifatlar seviyesine diismiyesin. Eger pirin sureti kolayca za- 
hir olursa [goriiniirse], onu dahi kalbe getirip, kalbde hifz 
edip, zikr eyleyesin. Nefes baglanmaz. Nefesin miidahalesi 
olmamalidir. 6/9 

• Zikr-i nef-yii isbat tariki [La ilahe illallah diyerek zikr 
yolu] sudur ki, dilini damaga yapisdinp ve nefesi zir-i nafde, 
ya'ni gobek altinda habs edip, kelime-i la'yi gobekden cekip 
ta farki siirreye isal ve ilahe kelimesini fark-i siirreden sag 
omuza getirip, illallah lafzini buradan kalb-i sanavberiye 
[kalb cihetine] vasil eyleye ki; gogsiin sol tarafinda vaki'dir. 
Ve bu mecmuin naksinda [bu seklin islenisinde, (yapihsin- 
da)] suret-i La ma'kus olur [La'nin sureti aks olur]. Ve bu ke- 
limeleri bir mahalden diger mahalle ulasdirmak hayal ile ol- 
mak gerekdir. Ve a'za [uzvlan] ve nefesi hareket etdirmiye 
ve nefes gobek altinda tutula. Nefesin tahammulii kadar zik- 
ri tekrar ede. Ve ma'nasim bu kelime ile birlikde La maksu- 
de illallah [Allahii tealadan baska maksud yokdur] olarak 
hayal yolu ile tasavvur edeler. 6/47 

• Zikr-i nef-yii isbat tariki [yolu]. 5/113 [Kiyamet ve Ahiret: 
165.] 

• Zikr-i nef-yii isbat [La ilahe illallah zikri] binden besbi- 
ne kadar, her ne kadar mumkinse zikr edeler. 6/17 

• Zikr-i nef-yii isbati [La ilahe illallah zikrini] nefesi habs 
ederek, once Hizir aleyhisselam, Abdulhahk Goncdiivaniye 
ta'lim eylemisdir. 5/113 [Kiyamet ve Ahiret: 165.] 

• Zikr-i nef-yii isbatda [La ilahe illallah zikrinde], nefesin 
habsi mumkin olmazsa, habs etmiyeler. Nefesin habsi sart 
degildir. 5/43 

• Zikr-i nef-yii isbatin [La ilahe illallah zikrinin] adedi ve 
vakti muayyen degildir. Her vakt, nefes musa'adesince tek 
olmahdir. 5/43 

• Zikr-i nef-yii isbati [La ilahe illallahi] tesbih ile veya 

-281- 



tesbihsiz lisanen huzuru kalb ile cok yapalar. 5/33 

• Zikr-i nef-yii isbatda [La ilahe illallah zikrinde] Mu- 
hammedun Resulullah ilavesi lazimdir. Ve mertebe-i ta'yini 
yokdur. [Belli bir sayida degil. Istenilen yerde]. 6/76 

• Zikr-i nef-yii isbat [La ilahe illallah zikri] her bir nefes- 
de tek olacakdir ki, buna dikkate vukufu adedi derler. 6/47 

• Zikr-i nef-yii isbatin [La ilahe illallah zikrinin], batinin 
temizlenmesinde, tarn bir te'siri vardir. 4/14 

• Zikr-i nef-yii isbatin [La ilahe illallah zikrinin] te'siri, 
diger zikr ve islerden fazladir. 5/139 

• Zikrin kemali, hatirlananda [zikr edilende] fani olmak- 
dir. 4/51 [Kiyamet ve Ahiret: 163.] 

• Zikr-i kalbi ile mesgul olmak, biiyiik ni'metlerdendir. 
Onun sukrumi eda edeler. "Ni'metlerime siikr ederseniz, 
onlari artdiririm." iimmid olunur ki bu zikr, zikr edilene ka- 
vusmaga vesile olup ve ma'rifetden bir kiigiik kapi acihp, 
zikr ile zikr edeni aradan kaldmp ve huzuru kendiliginden 
zuhur eder ve "Kendisini yine ancak kendisi zikr edebilir", 
perde dahi acila. 5/46 

• Zikrden maksad, zikr edilende fani olmakdir. Zikr 
edilende fena hasil oldukda, zikr kalmasa bir be's yokdur. 

4/37 

• Zikr ve murakabede hasil olan tad ve zevk cezbenin 
te'sirlerindendir [eserlerindendir]. 5/122 

• Zikr neticesinde batini, zikr sultani istila edip 4/23 

[Hak Soziin Vesfkalan: 325.] 

• Zikr eden kulu, Hak teala dahi zikr eder. "Beni zikr 
ederseniz, ben de sizi zikr ederim." Bundan ziyade se'adet 
var midir? 6/145 

• Zikrden zikr edilene ve delillerden dehl getirilene ka- 
vusa, suretden hakikate cekile ve lafzdan ma'naya ulasalar. 
6/122 

-282- 



• Zikr ve ibadetde cem'iyyet [topluluk] ve halavete [tad- 
lara, zevklere] bagh olmayasimz. Gerek halavetle, gerek bi 
halavetle [zevksizlikle] (haller olsun olmasin) zikr ediniz. 
Ibadet ne kadar mesakkatli ise, onun dahi sevabini [cok se- 
vabini] ummid edesiniz. 6/166 

• Zikr ve teveccuh ve huzur, o zemana dekdir ki, viicud-i 
zakir der meyan olmiya. [Zikr edenin viicudu aradan kalkin- 
caya kadar zikr etmeli.] 6/242 

• Zikr vaktinde, biitiin a'zada, zevk meydana gelmek, 
zikrlerin sultanindandir. 6/82 

• Zikr biitiin bedeni kaplayip, kalb gibi her uzvu dahi zikr 
ederse, (SULTAN-I ZIKR) denir. 5/142 

• Zikr esnasinda huzur ve kendinden gecme [hali] galebe 
eyledikde, zikr terk ve onun hifzi lazimdir [o hali muhafaza 
lazimdir]. 5/78 

• Zikrden maksad, kalbin hareketi olmayip, teveccuh ve 
kalbin huzurudur. 4/37 

• Zikrde dil ile soylemek zor olursa, kendi lisani ile ta'lim 
edeler. 6/128 

• Zikr, yalniz olarak musil [kavusdurucu] degildir. Rabi- 
ta ve muhabbet ve fena-fisseyh ile mesrutdur [sarthdir]. 
4/198 

-R- 

• Rabita ile miirsidin tevecciihii cem olursa [birlesirse] 
nurun ala nurdur. 4/33. [islam Ahlaki: 557.] 

• Rabita, miirsidin suretini goniilde tasavvur eylemekdir. 
5/113 [Kiyamet ve Ahiret: 165.] 

• Rabita, muridin, pirinin sureti her zeman goz oniinde 
olmasidir. 4/165 

• Rabita zikrden daha faidelidir. 4/198 

• Rabitadan daha yakin kavusma yolu yokdur. 5/113 [Ki- 
yamet ve Ahiret: 165.] 

-283- 



• Rabitanin kuwetindendir ki, huzurda ve gaybetde [ha- 
zir ve uzakda] olan varidatin [gelen feyzlerin] farki anlasil- 
maz ve ikisi bir tasavvur olunur. Hazir olmak ve uzak olmak 
arasindaki fark sabitdir. Lakin bu fark rabitanin kuvveti nis- 
betinde azdir. 4/197 [islam Ahlaki: 562.] 

• Rabita baghligi cogahnca, sank [tesawuf yolcusu] ken- 
dini pirin ayni ve onun sifati ve libasi ile kendini mevsuf 
[onunla vasflanmis] bulur. Ve her nereye bakarsa, pirin su- 
retini goriir. 4/165 

• Rabitayi ve batin ile ilgili mesgaleyi, sabah nemazindan 
sonra ve uyku vaktinde yapmak hosdur. 6/166 

• Rafizilerin zuhur edecegi ve musrik olduklan ve katli 
lazim oldugu hakkinda hadis-i serif. 4/64 

• Rah-i viisul [kavusmak yolu] ahkam-i islamiyyeye tabi' 
olmaga baglidir. 4/29 [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Rah-i feyz [feyz yolu], muhabbet ve sevk nisbetinde 
acikdir. Ve batindan batina yol acilmisdir. 6/37 

• Rah-i inabetde [inabe yolunda], madem ki, kavusmak 
kendi gitmesi iledir, riyazet ve mesakkat cokdur. ictiba yo- 
lunda kavusmak, kavusdurulmak yolu ile hasil oldugu icin, 
riyazet ve mesakkat o kadar lazim degildir. Onun riyazeti, 
ahkam-i islamiyyeyi yapmak ve siinnete riayet etmek ve ra- 
zi olunmiyan bid'atlerden sakinmakdir. 6/220 

• Rii'yalar kabiliyyeti haber verir. Ve ise yakin olan kuv- 
veti [isti'dad kuwetini] haber verir. Su'urlu yapilan is degil- 
dir. Bir goniil gerekdir ki, kabiliyyeti zuhura gelip, muame- 
leleri kuvveden fi'le ulasa. 5/135 

• Rii'yet-i uhrevi [ahiret rii'yeti], ilm-i huzuri ile alakali- 
dir ki, o makamda halis, asikar olma vardir. ihata yokdur. 
Bir keyfiyyet ma'lum olmaz. Nasil ma'lum olur ki, o hazret- 
de keyfiyyet yokdur. 4/210 

• Rii'yet-i basariyi [goz ile gormegi] inkar eden mu'tezi- 
le, delil olarak, rii'yet-i basari, mukabeleyi iktiza eder. 
[Karsilikli olmak lazim gelir.] Bu ise, Hak tealaya cihet ve 

-284- 



nihayet isbatini mucib oldugundan, miimkin degildir, der- 
ler. Halbuki, bu delilleri Hak tealanin mahlukatini gorme- 
sini de inkan mucibdir. Mukabele sart olmaz. Zira Hak te- 
ala mekandan miinezzehdir. 6/62 

• RvTyet, ahirete mahsus ve mevcuddur. Ve bilinmiyene 
aid olan rii'yetin nasil oldugu da bilinemez. 4/189 

• Ricaliin La tiilhihim ticaretiin ve la bey'un an zikrillah, 
[Oyle kimseler vardir ki, ticaretleri ve ahs-verisleri onlan, 
Allahii tealanin zikrinden alikoymaz.] Hicbir nesne onlann 
maksudu hatirlamasina mani' olmaz. 5/44 

• Riicu' eden (inen) kamil insan; eger vilayet kemalatin- 
dan sonra inerse, zahiri halka, batini hakka miiteveccihdir. 
Eger, nxibiivvet kemalati sona ulasip, riicu' ederse (inerse), 
zahiri ve batini halka miiteveccihdir. 6/217 

• Rahmeti gadabim gecmisdir. Halbuki kafirler cokdur. 
Bunun cevabi; rahmet ehlinden murad, insan ve cinden ta'at 
ehh ve meleklerin temami olup, gadab ehlinden murad, in- 
san ve cinnin kafirleridir. 4/11 

• Rahmet; gadab iizerine fazla olmasa idi, bizim gibi gii- 
nahkarlara, diinya ve ahiretde kurtulma iimmidi olmazdi. 
Rahmetin cok fazla oldugundandir ki, bu mikdar giinah ile 
yeryiiziinde seyr ederiz. Helak olmayip, envai ni'metler ve 
ihsanlar ile beraber, kiyamet giiniinde kurtulacagimizi iim- 
mid ederiz. Rahmet-i ilahi diinyada mii'mine ve kafire samil- 
dir. Kiyamet giiniinde rahmet, mii'minlere mahsus olup, ka- 
firler mahrum kalacaklardir. 4/11 

• Rahmet herseyde vardir. ilia askda yokdur. 4/151 

• Razzak-i ziil metin'e iimur-i me'asi siparis edeler. [Me- 
tin olan Allahii tealaya, yasamak icin liizumlu olan biitiin is- 
lerini ismarliyalar.] Ve cem'iyyeti [mahlukatin diisiincesin- 
den kurtulmagi] onun tedbirini terk eylemekde bileler. Zira 
tedbir, muameleleri ve sebebleri toplamak, devr eder, uza- 
yip gider. Ondan tarn bir cem'iyyet [diisiincenin toparlanma- 
si, dagilmamasi] meydana gelmesi miimkin degildir. 4/178 
[Eshab-i Kiram: 272.] 

-285- 



• Rahikun mahtum ayet-i kerfmesi tefsiri. Muhabbet se- 
rabi, ebrar ve mukarreblerin kalblerinde bulunur. 6/105 

• Rizk mukadderdir. Ziyade ve noksan ihtimali yokdur. 
Rizkin tenk [az] veya ziyade [cok] olmasi Hak tealanin fi'l-i 
hassidir. Hie kimsenin onda medhali [miidahelesi] yokdur. 

6/208 

• "Rizk killeti ve iyal kesreti ile beraber, musalli olan 
[Rizki az ve ailesi cok olup, nemazlanni iyi kilan] ve ehl-i is- 
lami giybet etmiyen benimle beraber hasr olur." Hadis-i se- 
rif. 5/110 [Faideli Bilgiler: 169, Cevab Veremedi: 349.] 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem," bi'setden on- 
ce, zikr-i kalbiye istigal iizere idi. [Kalb ile zikr uzere idi.] 
5/106 [Kiyamet ve Ahiret: 101.] 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", hutut-i mute- 
newi'a ile miizeyyen [zinetli], miilevven [renkli] kumasdan 
elbiseyi severdi. [Burd-i yemani denilen pamuk ve ketenden 
yapilmis elbiseyi severdi.] 5/106 [Kiyamet ve Ahiret: 101.] 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", bin dirhem 
kiymetli rida giyerdi. Nemazda dort bin dirhem kiymetli ri- 
da bulundugu evkat olurdu. [Ciibbe giydigi olurdu.] 5/106 
[Kiyamet ve Ahiret: 101.] 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", ta'ami liizumu 
kadar yirdi. Doyuncaya kadar yimezdi. 5/51 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem", Ahmed ismi 
Muhammed isminden efdaldir. 5/1 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", Ka'be-i muaz- 
zamadan efdaldir. 4/183 

• Hak tealanin ibtida halk etdigi nesne [ilk once yaratdi- 
gi sey] nur-i Muhammedi "sallallahii aleyhi ve sellem" idi. 
4/113 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" ma'rifete [bil- 
mege] talibdir. Halbuki makam-i mahbubiyyetdedir [Mah- 
bubiyyet makamindadir]. 4/11 

-286- 



• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" medhi ve se- 
nasi. 4/10 [Islam Ahlaki: 557.] 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" kesret-i 
hiiznle mevsuf oldugunun sebebi [hiizniiniin coklugunun se- 
bebi]. 5/120 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", devam-i fikr 
ve tevasul-i hiizn ile mevsuf iken, sairlere ne hasil olur. 5/10 

• Resulullahin "sallallahii teala aleyhi ve sellem" viladet- 
leri [dogumlan] ve vefatlan dahi pazartesi giinii vakf oldu. 
Giiniin ahirinde [ertesi giinii] intikal buyurup, sah giinii hifz 
olunup, carsamba gecesi nisf-iil-leyle karib [gece yarisina ya- 
kin], ve bir rivayetde o gece defn olundu. Sinn-i serifleri 
[6mr-i serifler, semsi] altmisinci yasinda iken veya [kameri] 
altmisiiciincii senesi ve bir kavlde dahi [yuvarlak hesab ile] 
altmisbes salinde [yas icinde] nhlet [goc] vaki' oldu. Bu ak- 
val-i sal-i viladet ile sal-i vefati dahil-i hisab edip etmemekle 
[bu sozler, dogum senesi ile vefat senesini sayip-saymamak 
ile] veya yalniz aserati ta'dat ile rivayet edildigine gore, teha- 
liif [birbirine uymama] gostermekdedir. 5/51 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" mukaddes 
kabrleri, mubarek cesedlerinden bos kalmaz. Muhtelif ma- 
hallerde vaki' olan miilakat [konusma] her ne kadar cesed 
sureti ile goriinse de, ruhanidir. Ve ruh miitecessid olur [ce- 
sed seklinde, bedeni ile goriiniir]. 5/36 [Se'adet-i Ebediyye: 
512.] 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" ile, vefatdan 
sonra konusma ruhanidir. 5/36 [Se'adet-i Ebediyye: 512.] 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" uykusu i'tidal 
iizere idi. Mubarek kalbleri uyumaz; belki, cesm-i se'adetle- 
ri [mubarek gozleri] uyur idi. Ve ayin onyedinci veya ondo- 
kuzuncu veya yirmi birinci giinii fasd etdirirlerdi [hacamat 
olurlardi]. 5/51 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" mebde-i 
te'ayyiinii, te'ayyiin-i hubbidir. 4/21 [Hak Soziin Vesfkalan: 322.] 

-287- 



• Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" miitabe'at 
[tabi' olmak, uymak] yedi derece olup, birincisi, kalbin tas- 
dikinden sonra ve nefsin itmi'nanindan evvel olan ityan-i 
ahkam-i islamiyye ki [ahkam-i islamiyyeyi yapmakdir ki], 
avam ve zahir alimler bu derecededir. Ikinci derece, ahlaki 
diizeltmek ve kalb hastaliklanni diizeltmek olup, siiluk er- 
babina mahsusdur. Ucuncxi derece, islamin hakikati ve nef- 
sin itminam olup, erbab-i vilayete mahsusdur. Dorduncii 
derece, nefsin itmi'nanindan sonra olan islamiyyetin haki- 
katinin aciga cikmasidir ki, ulema-i rasihine mahsusdur. 
[Bxitiin hayrh isler hakiki ve kusursuz olmakdir]. Besinci de- 
rece, Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" kemalatimn 
husulidir ki [Ona mahsus kemalata, yiiksekliklere tabi' ol- 
makdir ki], ilm ve amelin dahli yokdur. Liitf ve ihsandir. Bii- 
yiik Peygamberlere ve bu iimmetin pek az biiyiiklerine 
mahsusdur. Altinci derece, Resulullahin "sallallahii aleyhi 
ve sellem" mahbubiyyet makamina ittiba'dir ki [tabi' ol- 
makdir ki], miicerred muhabbet ile olup, fadl ve ihsanin fev- 
ki'dir [iistiidiir]. Birinci dereceden baska bu bes derece, bil 
ciimle makamat-i uruca te'alluk eder. Yedinci derece, muta- 
be'at-i niizul ve hubuta te'alluk eder ki, cemfi derecat-i sa- 
bikayi cami'dir. Tabi' ile metbu' farksiz olmusdur. 2/54, 
4/140 [Se'adet-i Ebediyye: 1. kism 30. madde.] 

• Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" miitabe'at ol- 
madikca, [tabi' olunmadikca] kurtulusa ermek miimkin de- 
gildir. 5/110 [Faideli Bilgiler: 169, Cevab Veremedi: 349.] 

• Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" salevat getir- 
mek, kiyamet giiniiniin korku ve siddetinden kurtulmaga se- 
bebdir. 5/53 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" muhabbeti 
herseyden ve kendi nefsinden ziyade olmayinca, iman te- 
mam olmaz. 4/128 [Hak Sozun Vesikalan: 334.] 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" ameli olup 
[yapdigi isler olup], hasaisinden olmiyan a'malin ityamnda 
[sadece ona mahsus olmiyan islerin yapilmasinda] izne ih- 
tiyac yokdur. Hacetlerin hasil olmasi ve miiskilatdan kur- 

-288- 



tulmak icin ba'zi ameller ve zikrler ve diialar ve rukye, iz- 
ne baglldir. 5/36 [Se'adet-i Ebediyye: 512.] 

• Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" Met ve iba- 
detde az ve cok benzemeyi biiyiik se'adet ve bereket ve yiik- 
sek derecelere kavusmak bileler. Mahbuba tesebbiih eden- 
ler mahbub [Sevgiliye benziyenler sevgili] ve iktida edenler 
dahi mergubdurlar [uyanlar dahi begenilmisdirler] 5/71 

• Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" uymak isti- 
yen, ahkam-i islamiyyeye saglam yapisip, siinnete ittiba' [uy- 
mak] ve bid'atden sakinmak iizerine olmahdir. Kitab ve siin- 
netin lsigi ile aydinlamp, bid'at zulmetine ve seytanlann yo- 
luna diismekden uzak olmahdir. 6/74 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", diinyamn [ha- 
ram ve mekruh seylerin] tahribi icin gonderildi. Ta'miri icin 
gonderilmedi. "Hadis-i serif" 5/66 

• Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" Ibrahim aley- 
hisselamin milletine tabi' olunmasimn emr olunmasi, bir ma- 
kamin husuli [gecilmesi, cikilmasi] icindir ki, ona kavusmak, 
makam-i ibrahimden gecmedikce miiyesser degildir. Ve ma- 
kam-i ibrahfme vusul [ulasma] dahi onun milletine muta- 
be'ate bagh oldugudur. Merkeze varmak, muhitden [cevre- 
den] gecmedikce miimkin degildir. 6/24 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" bfsetden mu- 
kaddem [Risaleti bildirilmeden evvel] zikr-i kalbi ile mesgul 
oldugu mervidir. 5/59 [Hak Soziin VesJkalan: 339, Kiyamet ve Ahi- 
ret: 97.] 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", bana ve gay- 
riye [baskalanna] diinya ve ahiretde vuku' bulmasi muhak- 
kak olan iimurun [islerin] tafsilini bilmem buyurmusdur. 

5/116. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" buyurdu ki, 
"Bir kimse siibheyi ve riyakarhgi hakh dahi olsa terk eyle- 
se, Cennetin bir yerinde bir koske kefilim. Ve mizah yoluy- 
la dahi olsa, yalani terk eden kimse icin Cennetin ortasin- 
da ve giizel ahlak sahibine dahi Cennetin a'lasinda bir bey- 

_ 289 - Kiymetsiz Yazilar - F:19 



te [koske] kefilim." Hadis-i serif. 4/147. [Cevab Veremedi: 342, 
Herkese Lazim Olan Iman: 141.] 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Mu'az ibni Ce- 
bele buyurdu ki, "Ya Mu'az! Sana vasiyyet ederim ki, takva 
iizere ol! Hep dogru soyle. Ahdina sadik ol. Emanete hiya- 
net etme. Yetimlere merhamet et. Komsunun hakkini gozet. 
Kimseye kizma. Hep tath konus. Her muslimana selam ver. 
imamin lazim oldugunu bil. Kur'an-i kerimin yolu olan fikh 
bilgilerini ogren ve bu bilgilerden aynlma. Her isinde ahire- 
ti diisiin. Hesab giiniine hazirlan. Diinyaya goniil baglama. 
Hep giizel, faideli isler yap. Hicbir miislimam kotiileme. Ya- 
lanci sahidlik yapma. Dogru sozii kabul eyle. imam-i adile is- 
yan etme. Yeryiizxinde fesad cikarma. Her zeman, Allahi 
zikr et. Gizli giinahlara gizli tevbe et. Asikar giinahlara asi- 
kar tevbe et!" 6/6 [Hak Soziin Vesikalan: 347.] 

• Resulullahi "sallallahii aleyhi ve sellem", rii'yada gor- 
mek, Medine-i miinewerede medfun oldugu suretle mesrut 
degildir. [O seklde gormek sart degildir.] Her ne suretle mii- 
sahede olunursa, iimmiddir ki, seytan onun suretine gire- 
mez. Lakin, rii'yalar isti'dadi haber verir, hasil olacagini gos- 
termez. 6/219. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" buyurdu ki, 
"Cimri olarak yasamak ve hevaya tabi' olmakla diinyayi di- 
ne ihtiyar etmek, insanlar arasinda yayildigi zemanda, onlar- 
dan uzlet ve onlann islerini terk ile sabr eden kimseye ve o 
zemanda amil olan kimseye, diger zemanda o isi isleyen elli 
kimsenin ecri [sevabi] vardir." 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Riza-yi ilahi, nza-yi abdden akdemdir. [Allahii teala- 
nin nzasi kulun nzasindan oncedir.] Oncelik o tarafdadir. 

6/238. 

• Riza makami, siiluk makaminin sonudur ki, onun mey- 
dana gelmesi, kesb ve riyazete baghdir. Mutlaka makamat-i 
urucun sonu demek degildir. 6/59. 

• Riza makami, makamlann sonu olmadigi, bilahere bel- 
li oldu. 4/196. 

-290- 



• RiikxT ve siicud [secde] tesbihlerinin nihayeti yedidir. 
Ba'zi rivayetde dokuz ve onbir dahi varid olmusdur. 5/109. 

• Renklerin ahseni [guzeli] yesildir. Nur-i ahfa yesildir. 

6/5. 

• Ruha otuz yilda viisul eden salik [kavusan, erisen salik], 
Hudaya vasil oldum [kavusdum] demisdir. [Oyle zan etmis- 
dir.] 4/50. [Hak Soziin Vesikalan: 328, Kiyamet ve Ahiret: 161.] 

• Ruhun usulii sifat-i zaidedir. 4/213. 

• Ruh ile cesed bir araya geldigi zemanda, lezzet alir ve 
elem duyar. 6/217. 

• Ruhun, bedenin sag canibine te'alluku vardir. 5/126. 

• Ruh, ne dahil-i bedendir; ne haricdir. [Ne bedenin da- 
hilinde, ne haricindedir]. Bedene te'alluku tedbir ve tesarruf 
cihetiyledir. 5/43. 

• Ruh bedenden mufarakatindan [aynlmasindan] sonra, 
fena bulmaz. Sair [diger] alem-i emr latifeleri de boyledir. 
Ve filanin ruhaniyyeti zahir oldu ve soyle ifade ve istifade 
edildi derler. Ondan murad, ruh latifesidir. 6/140. 

• Ruh, alem-i ervahdandir. Ve alem-i bicuniden [otelerin 
otesinden] hissedardir. Fani bedene asik olup, bedene bagla- 
nip ve onun ahkami [isleri] ile insibag [boyanma, temizlen- 
me] ya'ni onun islerinin sekline girip ve arasdirip, beden ara- 
cihgi ile isitip ve goriip ve konusup ve bedenin lezzeti ile da- 
hi lezzetlenip ve elemi ile dahi elemlenip ve onun hareket ve 
siikunu ile hareketli ve sakin olmusdur. 5/135. 

• Ruhun renginde olan renge, surh [kirmizi] humret [kir- 
mizihk] iizere karar vermislerdir. 5/43. 

-z- 

• Zekat vermiyenler arasatda, nar gibi kizgin levhalar ile 
daglanacak, hadis-i senfi. 5/11. [islam Ahlaki: 564.] 

• Zekati, emval-i namiyeden [ticaret mahndan] ve 

-291- 



en'am-i saimeden [kirda, cayirda otliyan kasab hayvanlarm- 
dan] ve toprak mahsullerinden minnet ve ragbet ile eda ede- 
ler. [Zekati acele ve cabuk vereler]. Mai sadaka ile noksan 
olmaz. Hadisde varid olmusdur ki: "Zeheb (altin) ve fidda 
(gumiis) her sekilde ticaret mahdirlar. Bunlann sahibi, zekat 
hakkini yerine getirmezse, kiyamet giiniinde, nardan safha 
ve levhalar yapilip, atese atilip, temam nar gibi oldukda, sa- 
hibinin alnini ve sirtini onunla daglarlar. Sogudukda, tekrar 
iade olunur. Mikdari ellibin sene olan gunde, ta ki kullann 
arasinda hesablasma temam olup, ehl-i Cennet Cennete ve 
ehl-i Cehennem Cehenneme vasil oluncaya dek, bu sekilde 
azab olunur" diye buyurmuslardir. Kemali kereminden, ha- 
valan-i havlden sonra [Nisab mikdari mal oldukdan ve iize- 
rinden bir sene gecdikden sonra] ve muhtac olduklan mahal- 
le sarf olundukdan sonra, geri kalan malm, kirk hissede bir 
hissesi Allahu tealaya sadaka eylemek iizere farz eylemisdir. 
Ne insafsizlikdir ki, onun edasinda ihmal (tenbellik) gostere 
ve hile ile zekat vermiye. Can ve mal, bil-cumle Hak teala- 
nindir. Eger malm temamini fukaraya vermeyi emr buyurup 
ve cam dahi taleb eylese [cam vermeyi dahi emr buyursa], 
Allahu tealamn valiihleri [onun aski ile yananlar] ve hayran- 
lan, hie birakmadan ve kaslanni catmadan ve sevk ve arzu 
ile [can ve malm] temamini isar ederler [comertce verirler] 
ve se'adetlerini onda bilirler. 5/11. [islam Ahlaki: 564.] 

• Zelle ve me'asinin [Giinahlann ve hatalarin] ilaci, tev- 
be ve inabet ve pirin tevecciihii iledir. 6/222. 

• Bu zeman, niibiivvet zemamndan uzak ve stinnetlerin 
nurlannin azaldigi zemandir. Ve bid'at zulmetinin artdigi ze- 
mandir. 4/74. 

• Zeman-i bela ve evkat-i ibtilada [bela ve zorluk zema- 
ninda], nef-yii isbat siihulet ile [kolayhkla] miiyesser olur. 
4/42. [Hak Stiziin Vesikalan: 339.] 

• Zemane ehlinin kalbinde, miidahene o kadar miite- 
mekkin olmusdur ki [yerlesmisdir ki], Allahu tealamn emr 
ve nehyine riayet ziyade diisvardir [giicdiir, zordur]. 4/212. 

-292- 



• Zemanin ve zemane ehlinin degismesinden kalb daral- 
masindan ve onun devam etmesinden ve kalkmasindan infi- 
ale diismiyeler [iiziilmiyeler]. Belki ibret alip, korkmali ve 
titremelidir. Ciimleyi Hak siibhanehudan bileler. Ve her 
nesneyi ona havale edeler. 6/43. 

• Zemin her ne kadar zulmet ve karanlik icinde oldu. La- 
kin cesme-i hayat zuliimatdadir. [Ab-i hayat karanhkda bu- 
lunur.]. 6/65. 

• Zindiklar ve miilhidler mezhebine gore, giinaha israr 
eden ve devam eden arif azab olunmaz. 5/53. 

• Zindikin maksadi, islamiyyeti yikmakdir. Her nes'enin 
[diinya ve ahiret hayatimn] hiikmleri baskadir. Birini digeri- 
ne kimse kansdiramaz. Meger cahil veya zindik ola. Bu nes'e 
[diinya] suret ve hakikatden miirekkebdir. Bu nes'ede hie 
hakikat suretden ayri degildir. Ahiret nes'esi [hayati] ki, ha- 
kikatin zuhurudur. Suretlerin hakikatlerden aynlmasi o 
vaktde hasil olur. Bir hiikm ki, islamiyyetde, yolun basinda 
olana lazim gelir, sonunda olana dahi lazim gelir. Biitiin 
mii'minler ve arifler, avam ve havas, bu ma'nada, aym dere- 
cede miisavidir. Zindik, yapdigi isleri Allahii tealadan bilip, 
kendi nefsini bundan uzak tutup ve boylece dinden ve fman- 
dan Clkar. 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Zi-hicr-i dositan hun slid derun-i sine can-i men, 

Firak-i hem-nisinan suht magz-i istehan-i men. 

[Sevdiklerimden ayri kaldigrm icin, gogsiimde ruhum 
kan aghyor. 

Birlikde oturduklanmin aynhgi, kemiklerimin iligini 
yakiyor.] 4/157. 

• Ziihd, tevbe ve tevekkiil, Resulullaha "sallallahii aley- 
hi ve sellem" miitabe'at ile olmadikca, makbul degildir. 
5/110. [Faideli Bilgiler: 169, Cevab Veremedi: 349.] 

• "Kiyamet giinii Allahii tealamn huzuruna kavusanlar, 
vera' ve ziihd sahibleridir." Hadis-i serif. 5/110. [Faideli Bilgi- 
ler: 169, Cevab Veremedi: 349.] 

-293- 



• Zeytine, yetmis Peygamber, bereket ile diia etmisdir. 
4/113. 

• Zeytinin en cok faidelisi [faidesi cok olani], Samda ye- 
tisir. Mubarek bir agacdir. 4/113. 

-s- 

• Salike iki sey lazimdir. Muhabbet-i seyh ve devam-i 
zikr. [Hocasim sevmek ve devamli zikr etmek.] 4/198. 

• Salikin, muradini taleb eylemesi [kendi muradini iste- 
mesi] Hakkin muradini red etmesi demekdir. 6/67. 

• Salik, istek ve arzulanndan kurtulup, Hakkin iradesiy- 
le hareket edince [teslim olunca], mesihat makamina yakisir. 
Bu hal ise, vilayetin birinci (ilk) kemalidir. 4/? 

• Salik [tesawuf yolcusu] ewela kendi kullugunu izhar 
edip ve nefsine kulluk etmekden ve hevasina tapmakdan ve 
hayalindeki putlan Mevlaya ortak kosmakdan [kendi basina 
hareket etmekden] halas bulmak zaruri olarak lazimdir. 

5/26. 

• Salik kendi isteklerinden kurtulmadikca ve kalbinde 
Hak subhanehiiden gayri hicbir maksudu kalmayip, esya- 
ya te'alluk eden [baglanan] ilmi ve sevgisi kopmadikca, 
yiikseklere [Allahii tealaya, o yiice makama] yol bulamaz. 

6/67. 

• Salik-i miisteide [istidad sahibi bir salike] daha tarikati 
ilk ogrendigi giinde, kalbin fenasindan nisan ayan oldu. [Fe- 
na makamindan isaret goriiniir.] 4/235. 

• Salik-i resid [dogru yolu tutan salik] zikr ve fikre de- 
vam edip, ikbal ve tevecciihiin devamina [mesud, se'adetli 
olmanin ve dogru yolda bulunmanin devamli olmasina], zid 
olanlardan yiiz cevirip ve ezeli inayet talibin haline samil 
oldukda, tedricen onun kalbini sultan-i zikr istila eder. Bir 
hal iizere ki kalbin zikri devamli olur. [Devam eder]. Zahi- 
rin gafleti kalbe sirayet eylemez. Zahir [dis, beden] ne ile 
mesgul olursa, gerek gaib olsun, gerek hazir olsun ve gerek 

-294- 



uyanik olsun ve uykuda olsun, batin daima zikr ve huzurda 
olur. 4/23. [Hak Soziin Vesikalan: 325.] 

• Salik-i bi care [bicare tesavvuf yolcusu], cxinki sxifli ale- 
me tutulmusdur. Ulvi alem ile miinasebeti yokdur. Iki taraf- 
li bir tavassut ediciye [araciya] muhtacdir ki, salikin o araci 
olan seyh ile miinasebeti ne kadar cok olursa, onun kalbin- 
den o kadar cok feyz ahr. 4/78. 

• Salike her nereden bir nisbet [feyz, hal] erisirse [gelir- 
se], kendi pirinden bile. Kible-i tevecciih perakende ve peri- 
san olmaya. 6/42. 

• Sank, beseri kirlerden batin aynasini temizleyip ve 
ma-sivadan yiiz cevirdikde fena hasil olur. Ve ilahi ismler 
kendisinde tecelli etmekle, her bir ism ile bekaya ve haki- 
kata kavusur. 4/50. [Hak Soziin Vestkalan: 328, Kiyamet ve Ahiret: 
161.] 

• Salik, her ne kadar yiikselirse de ve yakinlik elde etse 
ve fena ve beka ile miiserref olsa, zat ve sifat-i ilahide or- 
takhk hasil olmaz. Cxinki, kulluk gucumin disina cikamaz. 

4/76. 

• Salik kendini yok bilir. Ve kavusulanlan asldan bilme- 
yip, asla siparis eylemezse, adem denir ki, fena-yi cezbedir. 
Ve ondan riicu mumkindir. Lakin fena-yi hakiki ona muha- 
lifdir ki, doniisden emindir. 4/122. 

• Salikin isi, tas gibi kati ve giicsuz olmak, kabz [darhk] 
vasitasiyle yahud zelle, [hata] islemekle ve beseri sifatlann 
galebesi cihetiyle batina zulmet hasil olmasiyledir. Boyle 
vaktde tevbe ve istigfar lazimdir. 6/121. 

• Salikin yiikselmekden mahrum kalmasi, ya sudilr-i 
zelle [zellenin hasil olmasi] veya irtikab-i me'asidir ki [gii- 
nah islemesi sebebi iledir ki], ilaci tevbe ve inabet ve pirin 
tevecciihii ile olur. Veyahud sevk ve talebin azalmasidir. 
Onun ilaci dahi, pirin teveccuhiidiir ki, Onun bereketiyle 
hem sevk ve taleb ve hem yiikselme meydana gelir. Veya 
yiiksek isti'dadimn olmayisidir. Onun dahi ilaci, yiiksek 
isti'datdan hissedar olan pir ile sohbet ve Ona tarn mu- 

-295- 



habbet ve pirin tevecciihil ve muhabbeti iledir. Onun be- 
reketi ile kendi isti'dadindan yiikseklige terakki edip ve 
muhabbet cezbesiyle pirin gizli hallerini [iistiinliiklerini] 
cezb eder ki, bu seyr gecicidir. Tabfi degildir. Veyahud 
i'tikadda bozukluk vardir ki, ilaci yokdur [ilac kabul et- 
mez]. I'tikaddaki gevseklik, oyle bir gecid vermez engel- 
dir ki, onun yolunu kesmisdir. i'tikad tarn ve seyhde fani 
olmadikca terakki miimkin degildir. Ve daima sikintida 
kalmaya mahkumdur. 6/222. 

• Saliklerin isti'dadlan cesidli olup, tasarruf sahibi pir, bir 
saliki, isti'dadindan yukan mertebelere ulasdirmaga kadir- 
dir. Amma, salikin isti'dadina miinasib olan yiiksek merte- 
belere ulasdirmaga kadirdir. Yoksa isti'dadina zid olan mer- 
tebelere yiikseltmege kadir degildir. 5/120. 

• Salik, Muhammed-iil-mesreb olmadigi takdirde, Mu- 
hammed-iil-mesreb olan seyhinin, sohbetinin cazibesi ve te- 
vecciihii sebebi ile, vilayet-i Muhammediyyenin kemalatina 
ulasir. O vilayetin ona mahsus olan halleri ile sereflenir. La- 
kin, ona Muhammed-iil-mesreb demek veyahud vilayet-i 
Muhammedi sahibi demek miimkin degildir. Zira bu kemal 
onda yokdur ve uzakdir. Zati ve tabi'i degildir. Onun vilaye- 
ti, ayagi altinda bulundugu Nebinin vilayetidir. 6/140. 

• Salikin ashl iisulii (asil ash), i'tibarat-i ilahidir. [Allahii 
tealanin ihsani iledir.] 4/1. 

• Salik yolun basinda iken zevkler ve degisik haller ve ce- 
sidli sirlar ve ma'rifetlerin beyani kaindir. [Bunlar hasil olur. 
Bunlann merkezidir.] Yolun temamlanmasindan sonra, yiik- 
sek derecelere ulasdikda, cehl ve acz ve dilin tutulmasi hasil 
olur. 4/88. 

• Salikin mebde-i te'ayyunii olan ism, salikin idrakini is- 
tila edip, salik kendi varhgini onun yaninda ortulu olarak ve 
kendini yok bulur. O ismde fani olup, viicudu ve kemalat-i 
viicudu ondan bilip ve ona tabi' oldukda, mutlak fenaya ula- 
sir. 5/120. 

• Salik, esma [ismler] ve sifat ve kendi mebde-i te'ayyii- 

-296- 



nxinde seyr eyledikde, aslda ve aslin aslinda seyr sahibidir. 
Ve mu'amelesi ondan yiikseklere terakki eyledikde, bu ism- 
le tesmiye olunmaz. [Bu isme bagh degildir.] Asllan dahi zil- 
ler [golgeler] gibi yolda [yolculukda] gecer. Bil ciimle esma 
ve i'tibarat [esma ve i'tibaratin temami] bu makamdan haric- 
dir. Ve kelam-i mecid [Allahii tealanin kelami] bu yiiksek 
makamda dahil oldugu icin, caresiz bu Ml tilavet ile kuwet- 
lenir. [Kur'an-i kerfm okumakla kuwetlenir.] 4/224. 

• Salik, kendi sifat ve kemalatini Hak tealanin sifat ve ke- 
malati gormek, tecelli-i sifatdandir. Kemal-i tecelli oldur ki, 
bu zillerin kendi aslina ve ademin dahi adem-i mutlaka [yok- 
lugun dahi mutlak yokluga] dondiigiinii anlayip, kendini si- 
fatdan ayn [uzak] bula ve kendini yokluk sahrasina atmis 
ola. 5/58. 

• Salikin mebde-i te'ayyunii olan isme erismesi ve onda 
fenanin ele gecmesi, insanin kemal mertebesi degildir. Nite- 
kim, vilayet bu fenaya baghdir. Lakin bu kavusmada cok 
mertebeler vardir. Ve bu ismin o kadar zilleri vardir ki, salik 
her bir zille vasil oldugu zemanda, o zil salike asl unvani [is- 
mi] ile goruniip, saliki o noktaya kavusdurur. Hangi sahib-i 
devletdir ki, asla vasil ola. [Asia vasil olan, devlet sahibidir.] 
Bu makam, saliklerin muradlanna nail olamadiklan ve 
ayaklannin kaydigi makamdir. 5/60. 

• Salikin mebde-i te'ayyiinii su'un mertebesinden ise, 
ayn-i sabiteye kavusma ve onda fenadan sonra, ayn ve eser 
zeval bulur. Zira su'unun alem ile hie miinasebeti yokdur. 
Zira, alem zill-i sifatdir. Zill-i su'un degildir. [Sifatin zilh- 
dir, su'unun zilh degildir.] Simdi bir sanda fena, onun mut- 
lak fenasim miistelzim [lazim gelen] ve ayn ve eserini izale 
eder. [Ortadan kaldinr.] Eger ayn-i sabite-i salik, makam-i 
sifatdan ise, ona fenanin erismesi, viicud-i saliki umumi 
olarak mahv edici olmaz. Ve eserini ortadan kaldirmaz. 
5/84. 

• Salikde kemal husulii [kemalin hasil olmasi] dort de- 
rece iizeredir. Birinci derece, imkan derecelerini kat' edip, 
kendi mebde-i te'ayyiinii olan isme kavusmakdir ki, fena- 

-297- 



nin hasil olmasi buna baglidir. ikinci derece, o ismde seyr 
edip, kemalati ile miitehakkik olmakdir ki [kemalati ile ta- 
hakkuk etmekdir ki], bekayi tahsil eder. Uciincii derece, is- 
min sonuna ulasip,ism ile beka bulmakdir. Bu uc derece, 
seyr-i ilallah ve fillaha baglidir ki, kemalat-i urucdur. [Yiik- 
selisin kemalidir.]. Dordiincii derece, inise baglidir ki, seyr-i 
anillahi billahdir. Ve seyr-i-fil-esyadir. 5/130. 

• Salik, mahviyyet ve istihlak zemaninda [gark olma, 
kendini gayb etme zemaninda] kendi te'ayyun-i imkanisini 
viicud-i hakkani ile aciga cikanp ve ahlaki, Allahii tealamn 
ahlaki ile ahlaklanma olur. 6/8. 

• Salikin terakki ve urucu asalet ve zilliyet alakasi olan 
makamlardadir. Bu alaka temam oldukda [kesildikde], te- 
rakki diisunulemez. Mebde-i zatdan salikin nasibi olmaz. 
Miimkinde zatdan bakiye yokdur ki, zatdan hissedar ola. 

6/58. 

• Salik, terakki zemaninda mebde-i te'ayyiin olan ismin 
zillerinden bir zil ile, hakikatlenir. [Miitehakkik olur.] Daha 
yukanya baslayinca, daha list zil ile ki, evvelkinin ashdir. 
Miitahakkik olur. [Hakikatlenir.] Ve keza, ikinci asldan 
uciincii asla ve uciincii asldan dordiinciiye, Allahii tealamn 
diledigi kadar beka bulur. Hangi devlet sahibidir ki, ziller 
mertebesinin temamindan gecip, ismin ashna kavusur. 4/47. 

• Salikin mu'amelesi [fe'aliyeti], ziller mertebesinden ve 
asl mertebesinden daha yukan ilerleyince, ash dahi zil gibi 
gecip, yiiksek dereceleri ve ayird edememe sebebi ile o isin 
neticesi acze ve cehalete ulasip, kelime-i tayyibeye bagh olan 
fe'aliyet sonuna gelmis olur. Ve bu kelime-i mubarekenin 
tekran, o makamda netice vermez. Ve o makamda terakki 
[yiikselme] derece-derece, Kur'an-i kerim okumak ve nemaz 
ile olur. 5/119. 

• Salik ma'rifetini temamlayip, uruc ve niizul [yiiksel- 
me ve inis] makamlanni mufassal bir seklde kat'etdikden 
sonra, sirf yokluk makamina inerek, orada Allahii tealamn 
zatinimn aynasi olur. ismlerin kemalatimn hepsi, onda zu- 

-298- 



Mr bulur. Dm mertebesinde her ne kadar anlatilanlar zu- 
hur bulmus ise de, haric mertebesinde, ayine ol arifdir ki, 
haricde biitun kemalat miisahede olunur. 4/148. 

• Salik, emaneti ehline siparis eder [ismarlar]. Ya'ni, ari- 
yeti [emaneti] olan kemalati, sahib-i kemalata [kemalat sa- 
hibine] havale edip, o kemalatin aynasi olan [goriindugii 
olan] adem-i mukayyedi, adem-i mutlaka [hicbir bagliligi 
olmiyan yoklugu mutlak yokluga] siparis ederse, onu ce- 
nab-i akdese [Allahii tealaya] yol bulmaga layik hale geti- 
rip, beka-billah ile ve ikinci derecede olan tecelli-i zat ile 
miiserref ederler. Madem ki, yokluk lekesi ile lekelidir. O 
hazretin yakinhgina layik degildir. Bu aks yolu ile miisahe- 
de ve emanet dahi vehmdeki bir i'tibardir ve ilmdeki degi- 
siklikdir ki, hakikaten hicbir vakt kemal o hazretden aynl- 
mamis ve yokluk dahi hakikatde, mutlak yoklukdan aynl- 
mamisdir. 4/232. 

• Salikin mu'amelesi [isi] iisulden balaya [asllardan yuka- 
nya] revane olup [ilerleyip] ve anlama kalmayinca, terakki 
[yiikselme] o makamda Kur'an-i kerim okumak ve nemaz 
iledir. (Ehl-ul-Kur'an Ehlullah) hadisinden murad, bu ce- 
ma'at olmak miimkindir ki, bunlar, hakikat-i fena ve bekaya 
mazhar olmusdur [kavusmusdur]. Bu dereceden ewel vaki' 
olan tilavet, ebrann amelidir. Ve o makamda kelime-i tayyi- 
benin tekran faidelidir ve terakki saglar. Ciinki, bu kelime-i 
mubarekenin bereketi ile batinin temizlenmesi hasil olmus- 
dur ve Kur'an-i kerim okumakda maharet kazandikda, 
[Kur'an-i kerimi temizler tutar] bu ma'naya isaretdir. 5/67 
[Hak Soziin Ycsikalari: 343.] 

• Salikin cezbesi, siilukundan once ise, siiluk onun cezbe- 
si esnasinda hasil olur. Seyr-i enfusinin esnasinda [zimmnda] 
seyr-i afaki hasil olur. Zira, cezbe seyr-i enfiisiden, siiluk 
seyr-i afakiden ibaretdir. 4/50. [Hak Soziin Vesikalan: 328, Kiya- 
met ve Ahiret: 161.] 

• Salikin kabiliyyeti mikdannca, hangi Nebiye miinasib 
olursa, Onun vilayetini bulur [alir]. 5/120. 

-299- 



• Salikde olan muhabbet, onun muhabbetinden bir kivil- 
cim ve eger sevk ise, onun sevkindan bir kivilcimdir. Tefer- 
ru'atda olan zuhurat, asldan alinmisdir. Hie birsey kendi 
miistekil degildir. 6/60. 

• SiTal [dilenmek] haram ve kotudiir. Lakin zaruret ve 
acz zemamnda mubah olur. Eger is oliimle alakali ise, dilen- 
mek halal, belki azimet, belki vacib olur. Olii eti ve hinzir eti 
gibidir. 5/37. [Hak Soziin Vesikalan: 337.] 

• Sii'al [dilenmek] oliime diisen iQin veya avret mahal- 
lini ortecek gxicxi olmiyana ve cahsma giicii olmiyana mu- 
bahdir. Olxi eti sartlan gibidir. 5/37. [Hak Soziin Vesikalan: 
337.] 

• Sii'al [dilenmek] bir ejderin [yilanin] agzina elini sokup, 
bir sey almak ve cikarmakdir, "hadisi". 5/37. [Hak Soziin Vesi- 
kalan: 337.] 

• Seherlerde aglamagi ve istigfan ganimet bilip, en mii- 
him is kabul edeler. [islerin biiyiiklerinden kabul edeler.] 
6/13. ' 

• Seherde uyamkligi miimkin oldugu kadar elden birak- 
mayiniz. Ve o vaktde nemazi, istigfan ve hungur-hiingur ag- 
lamagi ganimet biliniz. 4/14. 

• Ser cesme birdir. [Kaynak birdir.] 6/215. 

• Se'adet-i ebediye [ebedi se'adet] ve sonsuz kurtulus, 
Enbiyaya uymaga baghdrr. 4/10. [islam Ahlaki: 557.] 

• Sefer der vatan, seyr-i enfusidir ki, ona cezbe de derler. 
Bu biiyiiklerin baslangicda mu'ameleleri, bu seyrdedir. [Bu 
yolculukdan baslarlar]. 4/165. 

• Sekrin coklugu ve muhabbetin asinligi, salikin basireti 
goziinden temyizi ref edip [hakikati aymp] miimkini vacibi 
teala gibi gosterir. Fekat bu is salikin siihudundadir. Ve ha- 
klkatde boyle degildir. 4/50. [Hak Soziin Vesikalan: 328, Kiyamet 
ve Ahiret: 161.] 

• Sekrden sahva [serhoslukdan ayikliga] ve cem'den 

-300- 



fark-i ba'del-cem'a [bir gormekden, ayri gormege] ve kiifr- 
den imana geleler ki, kemal budur. 4/39. 

• Sekr, fena hali ve su'ursuzluk halidir. Hub ve sencide- 
dir. [Giizel ve olciiliidur]. Lakin o halde kalmak, begenilmis 
degildir. 4/26. 

• Sekr ve salikin kendinden gecmesi, her ne kadar mu- 
habbet yolu ise de, nemazi bozulur. 5/120. 

• Sekr sahibi ma'zurdur. Fekat, sekr bilgilerini [hallerini] 
taklid etmek iyi degildir. 4/39. 

• Sekr ehli, olgunlugu [kemali] siihud ve miisahedeye 
bagli bilip, tecelliler ile kana'at etmis ve lezzet bulmus, tev- 
hid ve ittihada kapilmislardir. Bu cema'at her ne kadar im- 
kan perdesinden ve zulmani perdelerden uzaklasmislarsa da, 
lakin nurani perdelerde ve viicubi perdelerde kalmislardir. 
Ve ondan kurtulamamislardir. Ve onun goriinmesini Hak 
tealanin goriinmesi ve tecellisi bilmislerdir. Ve tecelli-i zat 
berkfdir. [Bir an tecellidir]. Ya'ni berk-i hatif gibidir. [Sim- 
sek gibi goz kamasdmr.] Ve tekrar mestur olur [ortiiliir] der- 
ler. Halbuki, bundan otedeki mertebelere ulasan biiyxikler, 
tevhid [birlik] ve ittihadi, pesmande-i rah kilip [birlesmeyi 
geride birakmis olup], tecellilerden ve zuhurlardan cok yiik- 
seklere ulasmislar, siihud ve miisahedeye iltifat etmeyip, 
perdelerden temamen kurtulmuslar ve yakinen bilmislerdir 
ki, bu siihud, Hak siibhanehunun siihudu degil ve bu tecelli, 
Hak tealanin zatinin tecellisi degildir. Belki sifatlanndan bir 
sifatin ve kemalatindan bir kemalin zuhurudur ki, bunlar 
zat-i tealaya hicabdir [perdedir] ve Allahii tealanin zatini ta- 
leb eden, sifat ve kemalatin siihudi ile kana'at etmez ve kafi 
bulmaz, rahatlamaz. 6/122. 

• Selamet-i kalb ki [kalbin selameti ki] bu yolun ilk sarti- 
dir. O vaktde masivamn sevgisi ve unutulmasi [kalbden atil- 
masi] gerceklesir. 4/105. 

• Selami, insanlara giileryiiz ile vermek, sadakadan adde- 
dilmisdir, hadisi. 4/147. [Herkese Lazim Olan Iman: 141, Cevab Ve- 
remedi: 342.] 

-301- 



• Silsile-i icad [yaratihs zenciri] Resulullaha bagli ve Ru- 
bubiyyetin aciga cikmasi, Ona baghdir. 4/10. [islam Ahlaki: 
557.] 

• Silsiletiiz-zeheb kitabinda Mevlana Abdurrahman Ca- 
mi, vahdet-i viicudu zem ediyor. Kendisi ise, vahdet-i viicud 
muhakkiklerindendir [ehlindendir]. 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 
89.] 

• Sultan-i vakte [vaktin sultanina] nasihatlar ve ni'metin 
siikrunii eda etmek hakkinda mektub. 6/6 [Hak Soziin Vesfkala- 
n: 347.] 

• Sultan ruh gibidir. Diger insanlar, cesed gibidir. Sulta- 
nin lslahina calismak lazimdir ki, zemanin durumuna gore, 
islamiyyeti yaymali, anlatmahdir. Miibalega ve zorlama da 
hosdur. Amma, ziyade miibalega olunmiya [haddi asmaya]. 

4/74. 

• Sultan-i vakte [vaktin sultanina], fena-yi kalb ve fena-yi 
nefsi ve ba'zi faideler ve ma'rifetler beyan eden mektublar. 

6/237. 

• Sultan-i vaktin [vaktin sultanimn] dindar olduklan be- 
yan olunmus, bu hale siikr edilmisdir. Sultanlar arasinda bu 
nev'ini bulmak anka kusu hukmiindedir. Ummiddir ki, ya- 
kinda [kisa zemanda] kalbin fenasi ile serefleneler ki, vilayet 
derecelerinin ilkidir. Bu ma'nayi onlann hakkinda karib-iil 
husul (onlann bu dereceye ulasacagini yakin) buluyorum. 
6/242. 

• Siiluk, canib-i talibdendir. [Siiluku talib yapar]. Ya'ni 
yola gitmekdir. Lakin, cezbe, canib-i matlubdandir. [Cekil- 
mek, Allahii tealadandir]. Ya'ni yola gotiirmek olur. Gitmek 
ile goturulmek arasinda biiyiik fark vardir. 6/121, 1/117. 
[Mektubat Tercemesi: 166.] 

• Sofiyyenin yolunda siiluk lazimdir ki, Allahii tealayi ta- 
nimak muyesser hasil ola. [Ele gece.] Ve nefsin hevasindan 
kurtulmak hasil ola. Her kime bu ma'rifet hasil ise, "Ona 
miijdeler olsun, onun icin ne mutlu" kendi yaratihsindan 
maksad ne ise onu yerine getirmis, insani kemalata ulasmis- 

-302- 



dir. 5/11. [Islam Ahlaki: 564.] 

• Sofiyyenin yolunda siiluk ve muhabbet-i zatiyyeye ka- 
vusmak, Habib-i Rabbil alemine tabi' olmadan, hasil olmaz. 
4/22. [Hak Soztin Vesikalan: 324.] 

• Siiluk ve diger bir ta'bfrle seyr-i ilallah, son noktaya 
ulasip, masivadan kurtulunca, fena hasil olup, seyr-i fillaha 
baslamak olur ki, buna cezbe derler. 5/140. [Kiyamet ve Ahiret: 
164.] 

• Siiluk, ismlerin ve sifatlann tafsilinde terakki [yiiksel- 
mek] ise, meratib-i viisul nihayet pezfr degildir. [Viisul mer- 
tebelerinin nihayeti yokdur.] Eger kat'-i meratib-i esma ve 
sifat icmalen vaki' ise, menazil-i viisul inkita' pezirdir. [Eger 
ismler ve sifatlar mertebelerini gecmek, kisaca vaki' ise, vii- 
sul menzillerinin nihayeti vardir.]. 6/217. 

• Siiluk ve riyazetden, ta'at ve ibadetden maksad, salik, 
kendinin, aslinin adem oldugunu bilmekdir. 5/91. 

• Bir siinneti ihya, yiiz sehid sevabidir, hadis-i serifi. 
4/228. [Eshab-i Kiram: 273.] 

• Siinnete uymak elbette kurtulmaga sebebdir. Ve neti- 
ceye ulasdinr. Ve dereceleri yukseltir. Siinnetin disinda ka- 
lanlar ise tehliikedir. 6/51. 

• Sure-i ihlasin tefsiri. 4/76. 

• Seyr ve siilukdan maksad, ma'rifetullahdir. Ma'rifeti el- 
de etmek zaruridir ki, vilayet-i hassasiz ele gecmez. 6/2. 

• Seyr ve siilukdan maksad, perdeleri kaldirmakdir. Yok- 
sa (kayd altina alinamiyan) ankayi ele gecirmek degildir. 

6/122. 

• Seyr ve siilukdan maksad, suretleri ve gaybi nurlan te- 
masa [miisahede] etmek degil, nefsin basi-boslugunu gider- 
mek ve kullugu tahsildir [ele gecirmekdir]. 4/230. [Se'adet-i 
Ebediyye: 959.] 

• Seyr ve siilukdan maksad, fena ve kendini yok bil- 
mekdir. Ve hakiki matlubdan baskasina tutulmakdan kur- 

-303- 



tulmakdir. 4/104. 

• Seyr ve siilukun hiilasasi [ozii], matlubun huzuru mii- 
yesser olup, arifin nefsinin aradan cikmasidir. 4/216. 

• Seyr-i afaki, matlubu kendi disinda aramakdir. 4/165. 

• Seyr-i ilallah derecesini gecmek, ellibin senelik yoldur. 

4/122. 

• Seyr-i ilallah, bes latifenin asllanna yxikselmekle imkan 
dairesinin seyridir ki, siilukden ibaretdir. 5/60. 

• Seyr-i ilallah, Allahii tealamn ismlerinden salikin meb- 
de'i te'ayyiinu olan isme kadardir ki, ismin zilhdir. Bunda 
imkan dairesini gecmek vardir ki, viicub mertebelerinden 
olan isme ulasir. 6/207. 

• Seyr-i fillah-i sank, mebde'i te'ayyiinu olan ve zil daire- 
sinde bulunan ismden i'tibaren olan seyrdir ki, Allahii teala- 
nin ism ve sifatlan dairesinde seyr ma'nasinadir. 6/207. 

• Seyr-i enfiisi, kendine gelip, kendi kalbinin etrafini devr 
etmekdir. 4/165. 

• Seyr-i afaki, uzakda uzaklasmadir. Seyr-i enfiisi yakin- 
da yaklasmadir. Lakin bu kurb da zillidir. 4/88. 

• Seyr-i afaki ve seyr-i enfiiside meydana gelen her tecel- 
liyi, eger tecelli-i zati bilirlerse de, ciimlesi fi'llerin ve sifatla- 
nn zilleri ile alakahdir. Fi'llerin ve sifatlann kendileri ile ala- 
kali degildir. 5/58. 

• Muhammed Seyfeddin "kaddesallahii teala esrarehii- 
mul'aziz", Muhammed Ma'sumun "kuddise sirruh" mah- 
dum zadeleridir [ogludur]. 4/235. 

• Sermaye-i vakti [vakt sermayesini], fani lezzetlerden 
istifade icin telef etmiyelim. Ve harab edilmesi ile me'mur 
oldugumuz seyin ta'mirinde olmiyahm. Allahii tealaya ya- 
kinhk lezzeti ve kavusma lezzeti, na'fm-i Cennetin lezzetin- 
den ziyade [cok] oldugu gibi, uzakhk ve mahrumluk azabi 
da Cehennem azabindan daha kotiidiir. Ah, yazik, Allahii 
tealadan yiiz cevirene. Ve hasretler [uzulmeler] olsun ki, Al- 

-304- 



lahii tealamn indinde haddi asana. Tekrar diinyaya gelmek 
yokdur. Ve bu acimasiz kahbeye zahiren tutulup ve nefis 
cevherleri birakarak saksi parcasi kadar az bir seye tenezziil 
ederler. Cemal-i mutlak taban [parlak] ve seyr ve sxiluk yo- 
lu da acik ve secikdir. [Gizli degildir.] Bizim gibi yaratihsi 
asagi olanlar, o cemalden perdelenmis ve uzak ve o yiice 
makamdan kovulmuslardir. Kemal-i hicalet ve infi'aldir ki, 
hazret-i kerim-i ziinneval, ol izzii celal ile, bu zerre misale 
bir nazar-i bi misal eylemekle sir-u alaniyyesinden agah ey- 
leyip, o ise nihayetsiz cehaletinden dolayi, kalbi ile baskasi- 
na bakar. Ve baskasina naz ederek gider. 4/175. 

• "Sultan-i sahib-i cevr [zalim sultan] yaninda, adaletden 
bahs etmek ve tavsiye etmek, cihadin efdalidir." Hadis-i se- 
rif. 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

-s- 

• Sah-i Naksibend, iftar vaktinde yedi yerde hazir olmus- 
dir. 5/36. [Se'adet-i Ebediyye: 512.] 

• Sah-i Nimetullah kadiriyye gonderilmisdir: Bizim gibi 
bir koseye cekilmis olanlar ve bilinmiyen bir kosede olanlar, 
binlerce riyazet cekseler ve biitiin giicii ile calissalar ve gay- 
ret etseler, sultanlann gonlunde eseri gorxilen [iz birakan] bir 
hak kelime ile, belki ona yakin olamaz. 4/74. 

• Sxi'unat-i ilahi [ilahi sxi'unat] sifatlann ash olup, zat-i 
ilahide kainlerdir. [Vardirlar]. O yiice mertebede aynlik go- 
riilmediginden, bu sii'unat, zat-i akdesden ayn degildir. Ve 
zatin gayn degildirler. Ve birbirlerinden aynlmalan da yok- 
dur. Ve birbirlerinin aym da degildirler. Zat-i teala, tema- 
miyle bu sii'undan herbirinin renginde zuhur eder. 5/35. 

• Su'unatin i'tibarat iizerine iistunlugii vardir. 4/183. 

• SvTunat-i ilahi, hakiki sifatlann asllandir. 5/119. 

• Sii'unat-i ilahi, kemalat-i zatiyyeyi mundemicdir [icine 
ahr]. 5/105. 

• Sii'unat-i ilahi, zat iizere zaid degildir. [Zat ile beraber- 
dir.] 5/85. 

_ 305 - Kiymetsiz Yazdar - F:20 



• Su'unat-i zatiyyeden terakki [yiikselme] caiz ve vaki'dir 
[olur, vukii' bulur]. 5/119. 

• Sxi'unat-i ilahi azze saniihiide miicerret ftibaratdir. 
4/183. ' 

• Attar-i Sibli "rahimehullahii siibhanehu" kirk sene ag- 
ladi. Ve sema yoniine [gokyiiziine] bakmadi. Aglama sebebi 
sorulunca, kabrin korkusundan ve kiyametin heybetinden 
aglanm, dedi. Gokyiiziine neden bakmadigi sorulunca, cok 
giinah isledim, meclislerde cok kahkaha ile giildiim. Ondan 
utanip, yukanya bakamam, dedi. 4/18. 

• "Sedid olan kimse [kuvvetli, siddetli kahraman olan 
kimse], carpismada sedid olmasi mu'teber degildir. Belki ga- 
dabi vaktinde [kizginligi aninda] nefsine malik olan kimseye 
sedid demek [kahraman demek] layikdir." Hadis-i serif. 
4/147. [Cevab Veremedi: 342, Herkese Lazim Olan Iniun: 141.] 

• Serab-i kohne-i ma lezzeti diger dared. Herci li kiilli ce- 
didin lezze. [Bizim kohne serabimizin baska bir tadi vardir. 
Her ne kadar, her yeni seyin bir yeni tadi olursa da!] 6/14. 

• Serh-i sadr [Gogsiin acilmasi, ya'ni kalbin nurlanmasi], 
nefsin itminanina ve nurun sinede [kalbde] zuhuruna bagh- 
dir ki, alameti, bu yalanci diinyadan kacip ve ahirete hazir ol- 
makdir. 4/143. 

• Serh-i sadr [Gogsiin acilmasi, ya'ni kalbin nurlanmasi], 
vilayet-i kiibrada lazim olan seylerdendir. 5/91. 

• $erh-i sadnn kemali, seytan gogiisden kovulmadikca 
miimkin degildir. 4/190. 

• Insanin serefi, iistiinliigii, iman ve ma'rifet iledir. Mai 
ve makam ile degildir. 5/63. 

• $irkin inceliklerinden kurtulup, tevhidin esasina kavu- 
san, anka-i magrib [anka kusunu ele gecirmek] hiikmiinde- 
dir. 6/230. 

• Ahkam-i islamiyyesiz kurtulmak miimkin degil ve ha- 
yal etmek batildir. 4/73. 

-306- 



• Ahkam-i islamiyyeye tabi' olunmadikca, uyulmadikca, 
hicbir vaktde ma'rifet-i ilahi ele gecmez. 4/77. 

• Islamiyyete ve siinnete tabi' olunursa ve bid'atden kaci- 
nilirsa [ne kadar cok bu is yapilirsa] batindaki nur cok olur. 
6/51. 

• Ahkam-i islamiyyeye muhalif ve gevsek yapisip, isla- 
miyyete uyuyorum diyenler, bademin kabugu ile vakt geci- 
rirler [bosa vakt gecirirler]. 4/101. 

• Ahkam-i islamiyye ile siislii [donanmis] ve siinnet-i se- 
niyye ile donanmis olmiyanlann meclislerine girmemelidir. 
6/16. [Kiyamet ve Ahiret: 104, Cevab Veremedi: 358.] 

• Islamiyyet, nakis-i akl olanlar [aklsizlar] icindir demek 
kufrdiir. 6/16. [Kiyamet ve Ahiret: 104, Cevab Veremedi: 358.] 

• Serefiil-insan bil-iman vel-ma'rife la bil-mal vel-menzi- 
le. 5/67 

• Ahkam-i islamiyyeye ittiba' [uymak] ve seyhi mukteda- 
ya muhabbetde [bagh oldugu seyhine muhabbetde] dogru- 
luk ve saglamlik var ise, ahval ve mevacidin olmamasi, gam 
degildir. 5/83. [Hak Sozun Vesikalan: 345.] 

• Islamiyyet uc kismdir. ilm ve amel ve ihlas. ilm ve ame- 
li iilema-i zahir bildirir, ogretir. ihlasin hakikati, batin alim- 
lerine hizmete baglidir. 5/23. 

• Ahkam-i islamiyyeye riayet etmek [uymak] zikrdir. 
Ancak nef-yii isbat [La ilahe illallah] ve ismi zatin [Allah is- 
minin] tekrariyle olan zikr, serf olarak te'sir edip, serfatin 
hududuna riayet ile olan zikre vesiledhier. 6/46. 

• Ahkam-i islamiyye, hanefi ve safi'i mezheblerinden 
haric degildir. Eger hanefiden bir mes'ele bildirilmedi ise, 
safi'i mezhebinde bildirilmisdir. Ve safi'iden disan cikma- 
misdir. Hakkin iicde iki veya dortde uc hissesi imam-i 
a'zama aiddir. Ve iicde veya dortde biri Safi'i iledir. 1 ' Ah- 



[1] Hindistanda yalmz hanefi ve safi'i mezhebleri oldugu icin, bu iki mez- 
heb birbiri ile mukayese edilmisdir. 

-307- 



kam-i islamiyyeye ve siinnete tabi' olmaga ve bid'atden 
kacmaga ne kadar gayret gosterilirse, batinin nuru da, o 
kadar cok olur. 6/51. 

• Si'r ve emsali seyler her ne kadar, yiiksek derecelere 
ulassa da, suretdeki faziletlere dahildir ki, ma'na ehli indin- 
de, hayrli is kabul edilmekden uzakdir. 4/51. [Kiyamet ve Ahi- 
ret: 163.] 

• [Kiyamet giinii] Sefa'at, ewela Enbiyadan, ikinci ola- 
rak salihlerden, mu'minlerin giinahkarlan icin, Hakkin izni 
ile olacakdir. 4/148. 

• Sukr, ahkam-i islamiyyeyi kabul edip ve icabiyle de 
amel etmekden ibaretdir. 4/40. 

• Siikr sudur ki, kula ni'met olarak verilen butiin a'zalar 
ve zahin ve batini kuweder, ne icin halk olundu ise, onu ye- 
rinde kullanmakdir. 6/100. 

• Siikr, Allahii tealaya yapilip ve rahmetinin artmasim 
ummid edeler ve kendi is ve amelinden ummidsiz olup, sade- 
ce Allahii tealamn rahmetinden iimmidli olalar. Onun kabii- 
lii, bizim ihlasimiza baghdir. 6/131. 

• Sevk, halavet [zevkler, haller], nisbet, nisti [kendini yok 
bilmek] bunlann hepsi, yolun ortasinda vardir. Nihayetde 
sevk yokdur. 4/84. 

• Sevk, muhabbet ve arzu sebebiyle, senelerce yapilan is- 
ler, senelerin kazanci, az bir saatde [kisa bir zemanda] ele ge- 
cer. 6/173. 

• $evk ve muhabbet biiyiik bir ni'metdir. isin ash, sevk ve 
muhabbet iizeredir. Ve ilerlemek ve yaklasmak ona baghdir. 
6/119. 

• $iihedanin ervahi [sehidlerin ruhlan] yesil kuslarin icin- 
dedir, hadis-i serifinin tefsiri. 6/5. 

• Siihedamn [sehidlerin] Enbiya iizerine birkac hususda 
ustunlukleri var ise de, her bakimdan ustunluk, Enbiyaya 
mahsusdur. 6/24. 

-308- 



• Siihud-i alem [alemi gormek] miibtedi ve muntehilerin 
nasibidir. [Yolun basinda ve sonunda olanlann nasibidir.] 
Yolun ortasinda olanlar, sekr halindedir ve kendinden gec- 
me erbabidir. 5/52. 

• Suhud, ilm ve soz etmek, bunlann hepsi zil mertebele- 
rindedir. Evsaf ve ef'al [vasf ve isler] mertebelerinde ve zat 
mertebesinde hayret ve cehlden gayri nesne yokdur. 5/87. 

• Suhud ve vusuliin [gormek ve kavusmamn] hakikati 
ahiretde va'd edilmisdir. Diinyada sizden ve bizden kulluk 
yapmamiz istenmekdedir. 5/10. 

• Suhud, saliklere, ya afak aynasinda veya enfus aynasin- 
da zuhur eder. Afaki siihuda, Ehlullah indinde mekan i'tibar 
edilmez. Ve onun seyrine bu'd der bu'd [cok uzak] demisler- 
dir ki, vehmin dolasdigi yerdir. istenilen seye kavusmak, en- 
fiise aiddir ki bu seyre kurb der kurb [yakinin yakini] demis- 
lerdir. Matlubu bulmak afak ve enfiisun otesidir. Ve bu ote- 
lik [uzakhk], son derece yakinhk, i'tibariyle olup, akl onu ta- 
savvurdan aciz ve hayrandir. Ve hayalin ve vehmin ulasdigi 
yerden daha yiiksekdir. 6/74. 

• Sey'iyyet, siibuti veya viicudi olur. Viicudi, sey'in mera- 
tibinden bir mertebede avalimden bir alemde zuhuridir. Sii- 
buti, sey'in ilmde siibutudir. Haricde degildir. [$ey olmak iki 
durliidiir. Sabit olan sey, mevcud olan sey. Mevcud olan sey, 
haricde bulunan seydir. Sabit olan sey ise, ilmde bulunan, ha- 
ricde bulunmiyan seydir.] 4/230. [Se'adet-i Ebediyye: 959.] 

• $ey'in, diger bir sey ile ittihadi [Birseyin baska bir sey 
ile birlesmesi,] birinci seyin, ikinci seyin hakikati olmasim 
gerekdirmez. 4/88. 

• $ey'in bir sifatini bilmek, ilm, ol sifat, vechedir, ol seye 
degildir. [$ey'in bir sifatini bilmek, sey'in kendisini bilmek 
degildir.] 5/1. 

• $eyh Halilullah, Muhammed Ma'sum "kuddise sir- 
ruh"un mahdumzadeleridir [ogludur]. 5/140. [Kiyamet ve Ahi- 
ret: 164.] 

-309- 



• Seyh Ebul-Kasim, Muhammed Ma'sum "kuddise sir- 
ruh"un mahdumzadeleridir. 5/129. 

• Seyh ile miinasebet hasil eden seyler, seyhe muhabbet 
ve hizmet, zahiren ve batman onun adabina riayetdir. 4/78. 

• Seyh Abdulkuddiis, Hind [Cestiyye] mesayihinin biiyiik- 
lerinden idi. Ve Hace Ahrar zemamna yakin idi. [Imam-i 
Rabbaninin babasi Abdiil-ehad hazretlerinin iistadidir.] 
6/231. [Se'adet-i Ebediyye: 1064.] 

• $eyh Ebu Sald-i Ebiil hayr buyurmusdur ki, su iizerin- 
de yuriimek kolaydir. Kurbaga ve siglrcik da, suda yiiriirler. 
Caylak ve sinek de havada ucarlar. $eytan da, bir nefesde, 
dogudan batiya ulasir. Bunun gibi seylerin kiymeti yokdur. 
Murad odur ki, insanlar arasinda bulunup ve halk arasinda 
hasr-nesr olup, Allahu tealadan bir an gafil olmamahdir. 
5/110. [Cevab Veremedi: 349, Faideli Bilgiler: 169.] 

• $eytan kuwetli diismandir. Yolun sonuna varmis olan- 
lar dahi, kendilerinden emin degildir. Yolun basinda ve or- 
tasinda olanlar, buna kiyas oluna. 4/87. 

• $eytan, insanin disindaki bir diismandir. insanin icinde 
tasidigi seytan olan nefs, ic diismandir. icdeki diisman [nefs] 
yardim etmedikce, disdaki diisman hiikmiinii icra edemez. 
6/171. 

• Seytan ve hevaya uymak sebebi ile Rahmana kavus- 
magi unutmiya ve sihhat elde iken ve emniyyetde iken, Al- 
lahu tealayi cok zikr edip, Kur'an-i kerim tilaveti icin dahi 
zeman ta'yin oluna. Malum ola ki, nefs-i emmare ve aleak 
diinya, aldaticidir ve aldatici bir sevgili ve ragbet edilendir 
ve ahireti ve Cennet ni'metlerini unutdurur. Ve seytan, 
diinyaya tesvik etmekdedir. Fakirlik ve yoksulluk ile kor- 
kutur. Malum degilmidir ki, diinya ve onun metal gecer gi- 
der [elde kalmaz]. Ve fani ve acele gider. Ahiret metal el- 
den gitmez. Ve baki ve ele gececekdir. Senin icin arkadas 
ve dost, ya lain seytan, yahud hur-i ayn [huriler]dir. Mesgul 
oldugun ise yaziklar olsun. Uc faideli seyi, iic seye tercih ey- 
ledin. Ya'ni nefsin yorgunlugunu, kalbin mesguliyyetini ve 

-310- 



agir hesabi nefsin rahathgina, kalbin sakin olmasina ve he- 
sabin hafif olmasi iizerine tercih eyledin. Bedenin seklini 
siisleyip ve cam nefsi doyurarak himaye eyledin. Allahii te- 
alayi unutdun. Ve kalbini fani lezzetleri diisunmekle dol- 
durdun. Ahiretin ehemmiyyeti [maksadi] sana hasil olmadi. 
Aklli olan kimse, diinyadaki acil olarak ele gecenlere, nasil 
olur da ihtimam ve ehemmiyyet iizere olup, ahiret islerini 
geriye birakir. Bilmez mi ki, diinya islerinde tedbir, tedbiri 
terkdir. Ahiret islerinde tedbir, cahsmak ve kusuru terkdir. 
Duymadin mi ki, istenilen sey, diinyevi ihtiyaclan istemegi 
temamen terk ile, yaratihs maksadi olan ise cok gayret et- 
mekdir. Su halde, yaziklar ve esefler olsun sol kimselere ki, 
diinya ile mutmain olup, onda sevinc ile gururlamrlar. Ve 
kiyamet giiniinun siddetini ve kabrin yalmzligini unutarak, 
giicunii batila sarf edip, Allahin kitabindan yiiz cevirerek 
uzak olup, bos seylere, oyun ve eglenceye cok gayret goste- 
rir ve beyt-i ma'mura ragbet gostermezler." insan bilmez 
mi, sol vakti ki, kabrlerdeki mevta dirile. Ve sudurda [go- 
giisde] olan hayr ve ser temyiz ve ibraz ola. [Ortaya cika]. 
Rabbi teala onlann gizli ve asikar hallerine alimdir [bilir]. 
Yevm-i kiyametde ona gore her kimseye cezasim verir. 
Adiyat suresi (son ayetler). 4/207. 

• "Seytana seb' eylemeyin [sogmeyiniz]. Serrinden is- 
ti'aze edin [serrinden Allahii tealaya sigimniz]." Hadis-i se- 
rif. 5/36. [Se'adet-i Ebediyye: 512.] 

• Sfiler, tie halifeye ve Mu'aviyeye "radiyallahu teala an- 
hiim" ve diger sahabilere sogerler. Ve birkac kimseden gay- 
ri, biitiin sahabi sonradan minted oldular, dediler. Ehl-i sun- 
net vel cema'at ise, hicbir sahabiye kotii soylemez, kotii bil- 
mez. 5/36. [Se'adet-i Ebediyye: 512.] 

-s- 

• "Sa'imin [oruclunun] agzinda, achk sebebi ile hasil olan 
koku, Allahii teala indinde, miskden daha giizel kokudur." 
Hadis-i serif. 5/11. [Islam Ahlaki: 564.] 

• Sahib-i hakikinin [hakiki sahibin] fermanma ita'at ve 

-311- 



boyun egmek lezzetini, haramlardaki lezzetden ziyade bil- 
mek gerekdir. Ni'metleri ihsan eden Allahii tealamn bir kim- 
seden ve onun isinden razi olmasi ni'meti, diger lezzetlerin 
tadi ile bir olmaz. 4/211. 

• Salih-i vefa [vefa sahibi salih], hayr ameli isler. Lakin 
ma'siyyetden [kotiiluklerden] kacinmak siddiklann isidir. 
5/112. 

• Salih kimsenin gordiigii riTyalar, miijdedir ve istidadi 
haber verir. Cok vakf olur ki, o istidadi gosteren rii'ya zuhu- 
ra gelir. Ve ekseriya dahi zuhura gelmez. Can feda eylemek 
gerekdir ki, is, sozden ise ve isitmekden ele-avuca gele. [Adi- 
ni duymakla kalmiya, ele gege.] 4/200. 

• Sabahat, hxisn-i tafsilidir ki, [yiiz gxizelliginin aciklan- 
masidir ki], onunla boy gxizelligi, yiiz giizelligi ve goz giizel- 
ligi ve kas gxizelligi diye ta'bir olunur. Halbuki, melahat, bir 
hiisndur ki [gorulmiyen gxizellik, bir giizellikdir ki], ma'nevi 
ve zevkidir. Ve ta'bir olcusiinun disinda ve otesindedir. 
[Ta'biri miimkin degildir.] 4/113. 

• "Sabah ve aksam rizki olup, dilenen, Cehennem atesini 
COgaltir." HadlS-i serif. 5/37. [Hak Soziin Vesikalan: 337.] 

• Muhammed Sibgatullah, Muhammed Ma'sum "kuddi- 
se sirruh"un mahdumzadeleridir. 4/231. 

• Sohbet, diinya icin olup, ahiret dusuniilmez ise, diinya 
icin ve ahiret icin hiisrandir. 4/31. 

• Salihlerin sohbetini arayimz. 4/14. 

• Sohbet-i fukara ve suleha [dervislerin ve salihlerin soh- 
betine] ve ahkam-i islamiyyeye uygun olan seylere ragbet 
edip, ahkam-i islamiyyenin hilafina [muhalif] is gordiikleri 
mahalden kacalar. 5/99. 

• Sohbet-i pir [pirin sohbeti] miiyesser olmazsa, kayitsiz 
[tarn bir] muhabbet ile de [uzakdan] feyz ahnir. Yalniz bu 
ikisinin arasinda biiyiik fark vardir. 6/47. 

• Sohbet-i ehlullah [ehlullahin sohbeti], kemalin ele 

-312- 



gecmesi ve siiltik konaklannin gecilmesi icin mutlaka la- 
zimdir. 6/9. 

• Sohbet-i ehlullahin faideleri. [Evliyamn sohbetinin fa- 
ideleri.] 4/158. 

• Sohbet-i fsanin [Onlann sohbetinin] bir saati, kirk giin- 
liik miicahedelerden daha iistiindiir. 4/47. 

• Sohbet lazimdir. Care yokdur. Suret ve rabita ile iktifa 
olunmak [kifayet etmek] hatadir. 4/50. [Hak Soziin Vesikalan: 
328, Kiyamet ve Ahiret: 161.] 

• Sohbetin ve Onlara hizmetin mukafati, Hak tealaya ka- 
vusmakdir. Diger amellerin karsihgi, ona yakinliga ulasdira- 
maz. Bu isin hakikatidir ki, nefs-i emmareyi itminana getirir. 
Diger amelleri de suretden hakikate getirir. 4/233. 

• Sohbet edecegin kimse ile Allahii tealamn maiyyeti ba- 
sar-i basiretine ducar olmahdir. 4/125. 

• Sohbet-i agniyadan [Dunyalik tophyamn sohbetinden] 
kacinmak lazimdir. 4/125. 

• Sohbet-i na cins [yabancilar ile sohbet]den, tefrika ehli 
ile, bid'at ehlinin sohbetinden kacinalar. 4/145. 

• Sohbet-i ehli diinya [diinya ehlinin sohbeti] mevcud 
iken, hakiki matlubun sevdasinin kalbde hasil olmasi, ne 
btiyiik ni'metdir. Dervislerin muhabbeti onun eseri ve On- 
lann niyazi onun beyyine-i vadihidir. [Onun acik delilidir.] 

4/143. 

• Sadr [gogiis], ilm mahallidir, yeridir. Gayb aleminden 
gelen [ulasan] her feyz, evvela sadra gelir. 5/97. 

• Sadaka-i tetawu'u [nafile sadakayi] istemek, kazanma- 
ga kudreti olmiyan muhtac icindir. Muhtac, nefsine mevt ve- 
ya maraz isabetinden havf eden cayi' [olmekden veya has- 
ta olmakdan korkan ac] veya bedeni ortecek seye kudreti 
olmiyan acik kimsedir. Boyle kimse, aciz olmayip da, kes- 
bine baska birsey mani' olursa, bir giinliik yiyecegi isteme- 
si caiz olur. [istedigi bir giinliik ola]. Eger kesbi terk etme- 

-313- 



ge sebeb, nafile nemaz ve oruc ile mesguliyyet ise, zekat is- 
temek caiz degil ve nafile sadaka istemek mekruhdur. 5/37. 
[Hak Soziin Vesikalan: 337.] 

• Sadakanin sevabi, ewela Resulullahin "sallallahii aley- 
hi ve sellem" ve sonra meyyitin ruhuna hediyye edilmelidir. 
5/36. [Se'adet-i Ebediyye: 512.] 

• Sirat-i miistekime hidayet demek [dogru yola kavus- 
mak demek], kulun nzasini kaza ve kadere tabi' etmek de- 
mekdir. 4/44. 

• Sirat-i miistekim [dogru yol] ahkam-i islamiyyedir. Bir 
diiz cizgi gibidir. Bu hatti mustekimden az bir aynlik, sey- 
tanlann yoludur. 6/16. [Kiyamet ve Ahiret: 104, Cevab Veremedi: 
358.] 

• Sifat-i ilahi [Allahii tealanin sifatlan], ehl-i siinnet in- 
dinde, zat-i ilahi iizerine, nasil oldugu bilinemez tarzda, ha- 
ricde mevcudlardir. 5/105. 

• Sifat ve ef ali [Allahii tealanin sifatlan ve fi'lleri] zatin- 
dan ayn degildir. Eger aynlik var ise zillerdedir. 4/183. 

• Sifat-i ilahi [Allahii tealanin sifatlan] haricde mevcud- 
dur. Bununla beraber, sifata her ne aid olur ise, zata da aid- 
dir. Ve sifatlar zatda i'tibar edilmekdedir. Bu i'tibarat-i za- 
tiyye, sii'un-i zatiyye ltlak olunur. 5/105. 

• Sifat-i ilahi [Allahii tealanin sifatlan] ve su'unati [su'un- 
lan], zat-i tealadan hie ayn olmayip, aynlmasi yokdur. Fe- 
kat, zatin asiklan icin, muhabbet-i zatiyye cihetinden zat-i te- 
ala ile beraberlik hasil olur ki, o makamda san ve ftibardan 
hie hatira gelmez. Bu muhabbet hallerinin hususiyyetlerin- 
den ve sasilacak seylerindendir. 5/119. 

• Sifat, efal ve zat-i ilahinin hakikatinden, mahluklann, 
cehl ve hayretden gayri nasibi yokdur. Gayba iman eylemek 
lazimdir. Her ne kesf ve siihud hasil olursa, "La" derken yok 
etmelidir. 6/66. 

• Sifat-i vacibi [Allahii tealanin sifatlan], yoklugun sa- 
ibesinden uzaklardir. Zat-i tealaya muhtac olduklanndan, 

-314- 



imkan-i zatiden miiberra [Allahii tealanin zatinin imkanla- 
rindan uzak] degillerdir. [Zat ile vardirlar]. 4/221. 

• Sifat-i ilahinin i'tibarati iizerine tefevvuku [Allahii te- 
alanin sifatlarmin, i'tibarati iizerine iistiinliigii] vardir. 

4/183. 

• Sifat, hakikatde zatin gayndir. [Sifat baska, zat baska- 
dir.]. 4/85. 

• Sifat-i ilm [ilm sifati] , hayat sifatindan baska, biitiin ism- 
lerin ve sifatlann iistiidiir. Ve biitiin sifatlann hepsini ken- 
dinde toplamisdir. 4/113. 

• Samed [bir olmak, benzersizlik], birlige isaretdir ki, si- 
fat-i ef'al ve sair sifat-i siibutiyyeden ve su'un ve i'tibarat-i za- 
tiyeden, biitiin bunlann vasflann malik olma mertebesidir. 

4/76. 

• Suretden hakikate ve sozden ma'naya geceler. 6/170. 

• Suret-i pir [pirin stireti] hakikatde pirin ayni degildir. 
Ve pire olan ihtiyaci gidermez. Pirde seyler vardir ki, anm 
suretinde yokdur. 5/50. 

• Suver-i misaliye kesfi [Kesf edilen misali suretler] ve 
bunlarla konusma hosdur ve ilmi miijdelerdir amma, hakiki 
matlub ile isleri yokdur. Ve ciinki, batini nisbeti bozmaz. 
Havf yokdur. 4/182. 

• Surf alam [ortaya cikan elemler] ma'nevi terakkilere 
vesiledir. 6/68. 

• Sofiyye-i kiram, matlubu insan kendisinde idrak eder 
demislerdir. Enfiisiin disinda [nefslerin disinda] soz konus- 
mamislardir. idrakin hakikati ise, enfiisiin disindadir ki, en- 
fiis o mu'ameleye nisbetle afak hiikmiindedir. Afak ve en- 
fiis vehmin cevelan etdigi yerdir. [Onun sahasi icindedir.]. 
5/103. 

• Sofi, suretde halk ile beraber olup, hakikatde halkdan 
uzak, ayndir. 6/119. 

• Savm [oruc] benim icindir ve onun karsihgini ben veri- 
rim diye, Hak teala buyurur. "Hadis-i serif." 5/11. [islam Ah- 
laki: 564.] 

-315- 



• Sayd-i hesti, bi dam-i nisti mutasavver ve suret pezir de- 
gildir. [Varlik avi, yokluk tuzagi olmadan tasavvur edilemez 
ve zuhur etmez.] [insan kendini yok bilmedikce, Allahii te- 
alaya kavusamaz]. 6/120. 

• Zaruretler, mahzurlan [haramhgi] ortadan kaldirir, 
mubah kllar. 5/37. [Hak Soziin Vesfkalan: 337.] 

• Da yedeke ala fiiadike fe innel kalbe yeskumi lil halali. 
[Elini kalbinin xizerine koy! Halal icin muhakkak kalb sakin 
olur.] 5/110. [Cevab Veremedi: 349, Faideli Bilgiler: 169.] 

• Dalalet erdinda [kafir iilkesinde] bir kimseyi irsad eyle- 
mek sadakadir. 4/147. [Herkese Lazim Olan Iman: 141, Cevab Vere- 
medi: 342.] 

-T- 

• Taife-i aliyyenin sevenleri, onlar ile beraberdir ve husu- 
si hallerine mahrem ve ortaklardir. 4/198. 

• Bir taifenin gordiigxi diinya [bakdigi dunya copliikleri- 
dir] ve bir giiruhun tama' etdigi [arzu etdigi] ahiret ni'metle- 
ridir ve bir firkanin dahi himmeti, Allahii tealaya tevecciih- 
diir. 4/8. 

• Ta'ati, Hak tealanin rahmetinin eseri ve Onun yardimi 
ile oldugu icin bileler. 4/92. 

• Ta'ati giizel yapmak, fena hasil olmadan miiyesser ol- 
maz. 5/100. 

• Ta'at ve zikr vazifeleri ile mesgul olalar. Ve muhalifle- 
rin sohbetinden de uzak dump, kacalar ve islamiyyetin ya- 
sak etdiklerinden perhiz [kacarak] ve Allahii tealanin mek- 
rinden korkup ve titreyip, kendi amelinden uziintiilii olalar 
ve ameli de terk eylemiyeler. Amel et, istigfar et. Ve Hak te- 
alanin fadhna i'timad ve Peygamberin siinneti iizere istika- 
meti ahskanhk hale getireler. 5/4. 

• Talibe gerekdir ki, herseyden gecip, bu biiyiiklerin soh- 
betini tercih eyleye. Ve taleb vasitalannda canini harciya 
[can feda ede]. Kendine istirahat vermiye. Ve uziintiilii ve 
arzulu ola. 5/46. 

-316- 



• Talibi [maksadi] Hak teala olana, kafirlerden uzaklas- 
mak ve onlan diisman bilmek zaruri lazimdir. 6/55. [Hak So- 
ziin Vesfkalan: 348.] 

• Taliban, zahiren ve batman [Allahu tealayi taleb eden- 
ler, zahiren ve batman] Peygamberimize tabi' olmaga gayret 
edip ve bu devlete manf olan herseyden bas goziinii ve kalb 
goziinii yumalar, bileler ki, bir sahis kerametler ve fazfletler 
sahibi olsa, Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" tabf ol- 
makda gevsek olsa, onun muhabbeti oldurucii zehrdir. Kera- 
metleri olmasa, fekat tabi' olmakda saglam olanin sohbeti si- 
fa veren ilacdir. 4/10. [islam Ahlaki: 557.] 

• Talib-i ilahiye [Allahu tealaya talib olana] hicran iceri- 
sinde olmakdan ve devamh uzuntiilii olmakdan baska care 
yokdur. 4/13. 

• Talibe baslangicda zikr lazimdir. Care yokdur. [Mec- 
burdur]. O sartla ki, kamil ve miikemmil olan miirsidden bu 
zikr dersini almis ola. Eger bu sart olmazsa, ebrarin zikri ka- 
bilindendir ki, neticesi sevabdir. Yaklasdmci degildir. 4/84. 

• Talib-i sadik [sadik talib], seyhine muhabbet ile batinin- 
dan feyz alarak onun rengine girer. [Onun makam ve dere- 
celerinde ilerler]. 4/165. 

• Talib-i sadik [sadik talib], miirsidin sohbetini ganimet 
bilip, kendini onun rizasina tabi' kilmahdir. 6/121. 

• Talib, arifin suretine nazar ederse [zahirine, gorunusii- 
ne bakarsa], bereketinden mahrum kahr. 4/203. 

• Talibe, muhabbet, hizmet, adab ve seyhe ittiba' lazim- 
dir. 4/165. 

• Talibe lazimdir ki, istegini ve istek vasitalanni [talebin 
icablarini] seyhe acikhya. 5/89. [Eshab-i Kiram: 275.] 

• Talib-i Hak olana [Hakka talib olana], Hak tealadan 
baska seylerden yiiz cevirmesi lazimdir. 4/78. 

• Talibin zikri ihlas ile ola. Kendisinde nefsani arzular ve 
kendine guvenme siibhesi olmiya. 4/170. 

-317- 



• Talib-i sadik [sadik olan talib], zikr ehli ile sohbet eder, 
gayriler ile zaruret oldugu kadar goriisur. 6/223. 

• Talibe lazimdir ki, kabiliyyetinin artmasini niyaz eyleye 
[isteye]. 5/143. 

• Talib-i ahirete, terk-i diinya lazimdir. [Ahireti taleb 
edene, diinyayi terk lazimdir.] 4/83. 

• Talib olan, vasil olan [kavusan] ve idrak sahibi olan da- 
hi kalbdir. 5/52. 

• Talib ile matlub arasinda en biiyiik perde, kendi nefsi- 
dir. 6/184. 

• Talib, baglandigi seylerden bosalmadikca [aynlmadik- 
ca] ve var olmak ve diger iistiin sifatlan, asla [Allahii teala- 
ya] aid oldugunu bilmedikce [kabul etmedikce], beka bula- 
maz. 6/215. 

• Talibin maksadi, nisbetin husuli olmalidir. [Allahii te- 
alaya yaklasmamn ele gecmesi olmalidir.] Onu bilmesi sart 
degildir. Kolayhkla ve cabuk ele gecen nisbet, o kadar kiy- 
metli degildir. Zorlukla ve yavas yavas olan makbuldiir. 
Eger talib acele ederse, hevesine kapilmisdir. Biiyiikler bu 
talebde omrler harcamislardir. 4/122. 

• Talib, kullugu kadar ve kendini yok ve muhtac bilmesi 
kadar kemalata kavusur. 4/204. 

• Talib-i izdiyad olmak [artmasini istemek] mevcuda razi 
olmamak degildir. [Mevcuda razi olacak, daha da isteyecek.] 
6/206. 

• Turuk-i vusul, mahlukatin nefesleri adedincedir. [Alla- 
hii tealamn nzasina, ma'rifetine gotiiren yollar, mahluklann 
nefesleri adedincedir.] Ciinki, her hayali, ashna kavusduran 
bir yol vardir. Her mahlukun ayn-i sabitesi baskadir. Lakin 
ciimle yollar, islamiyyet dairesinde toplanmisdir. islamiy- 
yetden aynlan, yolda kahr. islamiyyet bir agacin govdesi, ta- 
rikatler, bu govdeden aynlan dallardir. 4/29. [Se'adet-i Ebediy- 
ye: 89.] 

-318- 



• Turuk-i diger [diger tankatler], bid'ate aid seylerden 
half degildir. [Ya'ni bid'at kansmisdir.] 5/15. 

• Turuk-i aliyyenin mense'i [Butiin tarikatlerin baslangi- 
ci] Resulullah aleyhisselamdir. Ayri tankatler olmasi, insan- 
lann isti'datlanndandir, kabiliyyetlerindendir. 5/106. [Kiya- 
met ve Ahiret: 101.] 

• Tarikler [tesawuf yollan], ancak Resulullahin "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem" izinde bulunmakla ulasdmr. [insani 
se'adet-i ebediyyeye ulasdiran tek bir yol vardir. O da Resu- 
lullahin izinde bulunmakdir.] "Ciineyd." 5/110. [Faideli Bilgi- 
ler: 169, Cevab Veremedi: 349.] 

• Tarik-i musil [kavusduran yol] ikidir. Biri niibiivvet yo- 
lu olup, tavassut, vasita yokdur. Ashn ashna kavusdurur. Di- 
geri vilayetdir ki, siiluk yoludur. Vasita lazimdir. 4/29. 
[Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Tarik-i vilayetde [vilayet yolunda] esyanin ilminin unu- 
tulmasi sartdir. [Esyaya olan bilgisinin unutulmasi lazimdir.]. 

4/35. 

• Tarik-i vilayeti [vilayet yolunu] temamhyarak, niibiiv- 
vet yakinhgina ve niibiivvet kemalatina kavusmak cok nadi- 
ratdandir. 4/35. 

• Tarikate siilukden maksad perdelerden kurtulmak ve 
kalb goziindeki perdelerin kalkmasi ile vasl-i iiryaninin ha- 
sil olmasidir. Yoksa, anka denilen kusun avlanmasi gibi, id- 
rak olunamiyan seyin ihatasi degildir [anlamasi degildir]. 
6/185. 

• Tarikate girmekden maksad, ihlas elde etmek ve iba- 
detleri kolay yapmakdir. 6/203. 

• Tarikat taliminde icazet iki nev'dir. Biri, bir kamilin 
seyhlik makamina oturtulmasidir. ikincisi, bir nakisi icazet- 
le, irsad etdikleri ile beraber faidelendirmekdir. [Ya'ni yetis- 
memis birine izn vererek, talebeleri ile beraber onun da ye- 
tismesini saglamakdir.]. "Mebde ve Me'ad risalesi". 4/61. 

• Tarikat talimine icazet icin, bid'at ihdas etmemek, 

-319- 



ahkam-i islamiyyeye uymak ve seyhlerini sevmek, sart 
kosulmusdur. 5/55. 

• Tarikat icazeti, rii'yada ruhlann verdim demesi ile ol- 
maz. Uyanik iken mu'teberdir. 4/200. 

• Tarikat beyamnda arabi ibare ile mektub. 5/114. 

• Tarikatde bid'at, yolun kapanmasina sebebdir. 6/34. 
[Hak Soziin Vesikalan: 348.] 

• Tarikatde feyz ve bereketin ele gecmesinin sarti, edeb- 
lere riayetdir. 5/13. 

• Turuk-i isal [kavusdurma yollan], zikr-i nef-yii isbat 
[La ilahe illallah], zikr-i zat [Allah], tevecciih ve murakabe- 
dir. Gogsiin acilmasi ve ytikselme hangisi ile olursa, onunla 
mesgul olalar. Lakin nef-yii isbat [La ilahe illallah] terk 
olunmaz. Onun faideleri mutlakdir. Onsuz temam olmaz. 
5/52. 

• Tarikat uzlet degildir. Emr-i ma'ruf, nehy-i munker, ci- 
had ve siinnete uymakdir. 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Tarik-i Ahmedide [Ahmedi yolunda], ismler ve sifatlar 
kisaca gecilir, zata kavusulur, mertebeler biter. Seyr sahibi, 
tafsilath giderse, zata kavusamaz. 6/138. 

• Tarikat-i Naksibendiyye, siinnete uymak ve bid'atler- 
den kacinmakdan ibaretdir. 6/121. 

• Tarikat-i Naksibendiyyede birbirinden fani olmak sarti 
ile sohbet, uzletden daha iyidir. Birkac kimsenin, bir yerde 
mesgul olmasi, yalniz mesgul olmakdan efdaldir. Zira icti- 
ma'da feyzler in'ikas eder [birbirine eklenir.]. 6/241. 

• Tarikat-i Naksibendiyyeye silsile-i zeheb derler. 5/19. 

• Tarikat-i Naksibendiyyede ilk sart, masivamn unutul- 
masi ve baska seylerin ilminin yok edilmesidir. 4/168. 

• Tarikat-i Naksibendiyyede ilk sart tevbedir. Tevbede 
derler ki, ilahi, benden vaki' olan, bildigim ve bilmedigim 
her bir gunah ve sucdan tevbe eyledim, riicu eyledim. 6/9. 

-320- 



• Tarikat-i Naksibendiyyede yiikselmek, yalniz seyhin 
sohbeti ve muhabbeti ve edeblerine riayet ve islamiyyete 
uymak iledir. Ve talib, seyhin sohbeti ile yavas yavas is- 
ti'dadini tekmil ve belki seyhin kemalatina vasil olur. is- 
ti'dadina uygun yolu, seyh onu irsad eylemege muhtac de- 
gildir. Zikr eylemek lazim ise de, ta'limi teselli etmek icin- 
dir. Kavusmaga sebeb degildir. Kavusmaga sebeb sohbet- 
dir ki, sohbet sahibinde fena sartiyle ki, baslangicda boyle 
idi. Sahabe ve tabi'in, yalniz sohbet ile sonsuz kemalata va- 
sU oldular. 5/78. 

• Tarikat-i Naksibendiyyede talib, rabita ve muhabbet ile 
saat saat seyhin rengine girer. [Seyhine benzer.] 5/82. 

• Tarikat-i Naksibendiyyede, ahnmis olan zikrden, farz- 
lardan ve siinnetden gayri ile mesgul olunmaz. 5/101. 

• Tarikat-i Naksibendiyyede, evvela zatin zikri [Allah is- 
mi ile zikr] ve sonra zikr-i nef-yii isbat [la ilahe illallah zikri] 
ta'lim olunur. 5/78. 

• Tarikat-i Naksibendiyyede pirin ta'limi en muhimdir. 
Onsuz miimkin degildir. 4/50. [Hak Sozun Vesikalan: 328, Kiyamet 
ve Ahiret: 161.] 

• Tarikat-i Naksibendiyyede siiluk ve nisbet te'sisi [nis- 
betin te'sis edilmesi] seyhe ittiba' iledir. 4/165. 

• Tarikat-i Naksibendiyyede miirsidin, miiridlerin halle- 
rini bilmesi sart degildir. 6/132. 

• Tarikat-i Naksibendiyyede tevhid-i siihudi lazimdir. 
Tevhid-i viicudi lazim degildir. [Bir gormek vardir, bir bil- 
mek yokdur.] 4/50. [Hak Soziin Vesikalan: 328, Kiyamet ve Ahiret: 
161.] 

• Bu tarikde her zuhur eden sey ile kana'at eylemiyeler. 

5/65. 

• Tarikat-i Naksibendiyyenin siiluki vehm ve hayal iledir. 
Ahval [haller] ve vehm ile idrak eder. 5/68. [Hak Soziin Vesika- 
lan: 344.] 

_ 321 - Kiymetsiz Yazilar - F:21 



• Tarikat-i Naksibendiyyeye kayyumiyyet cezbesi Ab- 
diilhalik Goncdiivani vasitasi ile Ebu Bekr-i Siddikdan gel- 
misdir. Ma'iyyet cezbesinin baslangici ise, Sah-i Naksibend- 
den baslamisdir. 5/36. [Se'adet-i Ebediyye: 512.] 

• Tarikat-i Naksibendiyye biiyiikleri azimet ile hareket 
ederler [amel ederler], ruhsatdan kacinmislardir. Ve azimet- 
leri de, zaruret mikdan yaparlar, buyurulmusdur. 6/121. 

• Ta'am [yemek] ve menam [uyku] az olmak begenilir ise 
de, ibadetde azhga, tehire sebeb olmamahdir. Ve dimagi 
hasta ve hayalati ifsad [akh ve hayali ifsad] eylemeye. 5/51. 

• Ta'am [yemek], menam [uyku] ve kelamda [soylemek- 
de] orta yola riayet lazimdir. 4/145. 

• Ta'ama [yemege] baslamakda besmele, sunnet-i miiek- 
kededir. 5/51. 

• Taleb ve sevkin sonmemesinin ilaci, pirin tevecciihii ile- 
dir. 6/222. 

• Taleb mevcud olmasa dahi, nisbet verilir. Lakin taleb 
mevcud oldukda, nisbet-i mefkudenin arzusunu dahi, nisbet 
makaminda kabul ederler. [Bu arzuyu dahi nisbet makamin- 
da kabul ederler.] 5/89. [Eshab-i Kiram: 275.] 

• Ta'amdan sonra, Elhamdiilillahillezi et a'meni hazat- 
ta'am ve razekani min gayr-i havlin minni vela kuvvetin [Al- 
lahii tealaya hamd olsun. Beni doyurdu. Beni nzklandirdi. 
Kuvvetsiz iken doyurdu] diyenin giinahlan magfiret olunur; 
hadisi. 5/51. 

• Ta'amda sedd-i ramak [olmiyecek kadar yimek icmek] 
ve imsak-i [perhiz] kudret kadar birkac lokma tenaviil eyle- 
mek [yimek] insanogluna kafidir. Sabr miimkin olmazsa, 
mi'denin iicde birini yemek igin, iicde birini sivilar icin ve 
iigde birini dahi, hava icin ta'yin etmelidir; Hadis-i serifi. 
5/51. 

• Tulu'u cemal-i ehadiyyet [Allahii tealamn cemalinin 
goriinmesi] beseri sifatlan yok eder. 5/136. 

-322- 



• Topraga secde eylemek, Hak sxibhanehuya cok mah- 
bubdur [sevgilidir]. 5/154. 

• Tavr-i aklin verasi [aklin otesi, akl sahasimn otesi] oyle 
bir sahadir ki, orada kalb yolu ile kesf ve musahede olunan 
ba'zi seyler anlasihr ki, akl onun idrakinden acizdir. Hislerin, 
aklin idrak etdigi seylerden aciz olmasi gibidir. "Mevlana 
Cami". 4/230. [Se'adet-i Ebediyye: 959.] 

• Tufandan sonra gelen ulxirazm Peygamberlerin eweli 
Ibrahim aleyhisselamdir. 4/113. 

• Tufandan sonra, ilk biten agac zeytindir. 4/111. 

-z- 

• Zalim zulmunii mazlumdan kaldirmadikca, ozrii kabul 
olmaz. "HadlS-i serif" 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Zalimin zulmunii kaldirmaya giicii yetmiyen, oradan 
hicret etmelidir. "Hadis-i serif." 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Zalim sultan yaninda adaleti soylemek, cihadlann en 
efdalidir. 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Zahir ve batin, iki nev'dirler. insanlann bildigi zahir, 
alem-i halk, batin alem-i emrdir. ikinci taksimdeki, batina 
nisbet ile on latife, zahir hiikmiinde kahr. 4/154. 

• Zahirin batina nisbeti, asikin ma'suka nisbeti gibidir. 

4/215. 

• Zahirin ahkam-i islamiyyeye uymasina ve batinin 
ma'rifet nurlan ile zinetlenmesine gayret edeler. 6/75. 

• Zahirde [dis goriiniis olarak] miibtedi ve miintehi mii- 
savidir [esitdir]. 4/179. 

• Zahirin ahkam-i islamiyyeye uygun yasamasi, batinda- 
ki yakinhgin te'siridir. Bu te'sir sart degildir. 4/109. 

• Zahirin [disin, kahbin] ta'miri, batinin tahribine sebeb- 
dir. Aksi de boyledir. 4/155. 

-323- 



• Zahirin huzuru, biitiin islerde salih niyyet olmasi ve is- 
lerinde Mevlamn rizasi olmasindadir. Hatta zahiren gafletde 
goriilen islerde, batinin huzurunun devami lazimdir. 4/160. 

• Zahir aslinda, zulmet ve kotulukdiir. Batin onunla ka- 
nsarak miinevver olur. 5/134. 

• Zahir isminde Allahu tealamn zati diisunulemez. Batin 
isminde zat, ism perdesi arkasinda dusuniilebilir [idrak edi- 
lir]. Mesela ilmde seyr zahir isminde seyrdir. Alimde seyr ba- 
tin ismindedir. 4/47. 

• Zil, asl ile aym olamaz. [Bunun icin, hoparlorde ve te- 
levizyonda isitilen sesler, insan sesi degildir.] 4/230. [Se'adet-i 
Ebediyye: 959.] 

• Zilli bilmek, ash bilmegi icab etdirir. 6/237. 

• Zil, asl ile kaimdir. [Asl olmazsa zil olmaz.] Zilhyyetin 
sabit olmasi, vehm ve hayal mertebesindedir. 4/74. 

• Zille tutulmak, mahlukata [masivaya] tutulmakdir. As- 
ia baglananlar icin zil, buyiik bir dagdir [mani'dir]. 4/7. 

• Zillin hayr ve kemali asldan ahnmisdir, [gelmekdedir]. 
Kendinden bilirse haindir. 4/121. 

• Zillin kemali ashna baghdir. [Asldan ahnmisdir.] 5/116. 

• Zillin asla baglanmasi, zillin yok olmasim icab etdir- 
mez. 6/2. 

• Zil dairesi, imkan alemine asl ve baslangicdir. 6/105. 

• Zil dairesi, enfiisiin [nefsler aleminin] nihayetine kadar- 
dir. 4/56. 

• Zil gibi ash dahi geride birakalar. Ustiinliik, zillerin ve 
asllann otesindedir. 6/105. 

• Zilden asla geleler. Ash dahi terk ile goriinenden go- 
riinmiyene tevecciih edeler. Asldan gecmek, kendi ademin- 
de cahsmak olup, mumkin degildir. Lakin muhabbeti, keyfi- 
yetsiz beraberlik hasil eder. 4/166. 

-324- 



• Zulm, baskasimn miilkunde izni olmadan tasarruf et- 
mekdir. 4/11. 

• Zulm-i hiikkam, se'amet-i a'malimizdendir. [Idarecile- 
rin zulmii, amellerimizin kotuliigiindendir.] 6/34. [Hak Soztin 
Vesfkalan: 348.] 

- a, i, u, o, 6 - 

• Arifde, ilmi nisbetinde, yokluk ve kendinden gecmek 
artar. Yakinligi nisbetinde dur olur. [Uzakda goriir]. 4/111. 

• Arifin kendini kusurlu gormek biiyxik ni'metdir. 6/214. 

• Ariflerin kalbleri, Hak tealamn buyukliigiinun tecelli- 
sinde kendinden gecmisdir. 4/125. 

• Arif, kendi yokluguna alim [kendi yoklugunu bilir] ve 
kemal sifatlanna alim olunca [bilince], matlubun kapisi aci- 
hr. 5/82. 

• Arif, aslina kavusdukdan sonra, riicu' ederse [geri do- 
nerse] irsad ile sereflenir. 4/219. 

• Arifin batini [kalbi, ruhu] zahirinden ve bxitxin mahluk- 
lardan uzakdir. Zahirin gafleti, batina sirayet eylemez. 5/5. 

• Asik-i sadik [sadik olan asik], Peygambere uymakda 
saglam [azimli] olandir. 5/99. 

• Asikdaki kemalat, Allahii tealamn kemalatindan bir 
nurdur, su'adir. 6/71. 

• Aklh odur ki, bu dxinyadaki sayili nefesleri ile ebedi ha- 
yati ele gecire. 6/211. 

• Alem-i asgar [en kiiciik alem] insanin kalbidir ki, zat ile 
miinasebeti digerlerinden fazladir. 6/139. 

• Alem-i sagir insandir ki, alem-i halk ile alem-i emrden 
meydana gelmisdir. 6/139. 

• Alem-i kebir, Arsin altinda ve Arsin iistiinde olanlara 
denir. 6/139. 

-325- 



• Alem-i halkin yakinligi asldir. Alem-i emrin yakinligi 
zillidir. 5/1. 

• Alem-i emrin alem-i halkdan cok bakimdan ustunliigii 
var ise de, umumi ustiinliik alem-i halkadir. 6/2. 

• Alem-i misal, alem-i sehadet gibi mevcudatdandir. 
Vehm ve hayalin disinda vardir. 4/182. [islam Ahlaki: 559, Krya- 
met ve Ahiret: 376.] 

• Alem-i misalde, akldan gecenlerin ve ma'nalann dahibir 
sureti vardir. 4/182. [islam Ahlaki: 559, Kiyamet ve Ahiret: 376.] 

• "Fesad zemamnda ibadet etmek, bana hicret etmek gi- 
bidir." HadlS-i serif. 6/68, 1/85. [Mektubat Tercemesi: 135.] 

• Ibadetin en iyisi zikrdir. Ve zikrin ustunliigii, Allahii te- 
alada fani olmakdir. 4/51. [Kiyamet ve Ahiret: 163.] 

• Ibadetde lezzete baglanmiyalar. ibadet ederken lezzet 
hasil olur ise, ni'metdir. 4/92. 

• ibadetin kabul olmasi, ustiinliigii, ma'rifete baghdir. 
5/61. [Kiyamet ve Ahiret: 99.] 

• ibadetin kabule yakin olani, kulun varligi arada olmiya- 
mdir. 4/187. 

• ibadetden maksad, zahmet ve gticluk cekmekdir ki, 
nefs ile diismanlikdir. 4/92. 

• ibadin kulubii, [kullann kalbleri], Hak tealamn tasarru- 
fundadir. Muradina [istegine] gore cevirir. 5/121. 

• ibareler ve isaretler, zillere ve sifatlara baghdir. Aslin 
zuhurunda kalmazlar. [Asl zuhr edince, ibare ve isaretler 
kalmaz.] 4/144. 

• Abdulhahk Goncdiivani, silsile-i hacegamn basidir. Hi- 
zir aleyhisselamdan ilm almisdir. 5/36. [Se'adet-i Ebediyye: 512.] 

• Abdiilkadir Geylaninin, "ayaklanm, Evliyamn hepsi- 
nin ensesi iizerindedir" [sozii], kendi zemamndaki evliyaya 
mahsusdur. 6/24. 

-326- 



• Abdiilkadir Geylani, emr-i ma'ruf ve nehyi anil mun- 
ker eylemis ve korku olunca da caiz buyurmusdur. 4/29. 
[Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Abdullah ibni Mubarek, mustehablan yapmakda gev- 
sek davranan, siinnetleri yapamaz. Siinnetleri yapmakda 
gevseklik de, farzlann yapilmasim zorlasdmr. Farzlarda gev- 
sek davranan da, ma'rifete kavusamaz, buyurdu. 5/110. [Fa- 
ideli Bilgiler: 169, Cevab Veremedi: 349.] 

• Abd [kul], iradesini sarf etmekde muhtardir. Allahii te- 
ala, yaratmakda muhtardir. 5/137. 

• Abd-i makbul [makbul kul], birkac giinliik hayati ta'at 
ile gecirip, gaflet ile gecirmez. Gecim ve ni'met ile mesgul ol- 
maz. [Diinya ni'metlerini keyfine gore kullanmaz.] Bunlann 
neticesi pismanhkdir. 4/209. 

• Abdin [kulun] Rabbi ile arasindaki perde, nefsidir. 
Alem degildir. Kulun muradi nefsidir. 6/110. 

• Ubudiyyet [Allahii tealamn emrinden razi olmak], za- 
hiri ve batini olup, batinisi de muhtelifdir. En cabuk ulastira- 
m Naksibendiyyedir. 5/10. 

• Ubudiyyet, Hak tealaya muhabbet ve bunun alameti, 
ahkam-i islamiyyeyi yerine getirmekdir. 4/230. [Se'adet-i Ebe- 
diyye: 959.] 

• Ubudiyyet, kendi iradesinden kurtulup, Hak tealamn 
muradi ile olmakdir. 4/80. [Hak Soziin Vesikalan: 334.] 

• Ubudiyyetin hakikati, nefsin arzulan icin olan tedbir- 
lerden gecip, Cenab-i Hakka tevekkiil etmekdir. 4/79. 

• Ubudiyyetin bir kismi beden ile tahsil olunur. [Zahiri 
a'za ile, maddi kuvvetler ile], diger kismi kalb ve ruha bagh- 
dir. 5/10. 

• Ubudiyyet, zillet [kendini hakir bilmek] ve yokluk ve 
teslim ve onun emrlerine baglanmakdir. 5/4. 

• Osman "radiyallahii anh", Enes "radiyallahii anh"in 
yolda, bir bakisim [bir kadina bakisim] kesf etdi. 6/19. 

-327- 



• Adem, diger ta'bfrle yoklukdur. Kadim degildir. Ve ka- 
inatin aslldir. 4/230. [Se'adet-i Ebediyye: 959.] 

• Ademat-i mukayyede [kaydli yokluklar], ilm-i ilahide 
mevcuddur. 4/230. [Se'adet-i Ebediyye: 959.] 

• Ademin ash ve mense'i ilahi kemalatdir ki, ilmde orta- 
ya cikmisdir. [Ma'rifet ile anlasilabilir.] 4/230. [Se'adet-i Ebediy- 
ye: 959.] 

• Adem-i mukayyedin [kaydli (sartli) ademin] mutlak 
ademe baglanmasi, nefsin fenasindan sonradir. 4/152. 

• Adem-i mutlak ki [mutlak adem ki] sirf serdir. Allahii 
tealamn varhgina karsilik olmaga mecali yokdur. [Karsilik 
olamaz.] 4/148. 

• Adem suretinde salikin ortiinmesi, fena suretinde son- 
mesi vardir. Ortiinmiis [gizlenmis olan] ortaya cikip, geri do- 
ner. 4/12. 

• Adem, ism-i ilahinin varliginin gelisinden ibaretdir ki, 
arifin mebde-i te'ayytinii [te'ayyununtin baslangici]dir. 

4/12. 

• Ademin [yoklugun] tankatdaki ma'nasi, kendini ve 
kendi vasflanni anlamamakdir [idrak etmemekdir]. 4/165. 

• Ademden hakiki fenaya geceler ki, zilden asla kavusa- 
lar. 6/82. 

• Adem [yokluk] ki, cezbe cihetinde fani olmakdir. Sahi- 
binin geri doniisii caizdir. Zira heniiz tarikatdedir. Ve cezbe- 
si, siiluke zam olmamisdir [baglanmamisdir]. 5/109. 

• Adem, cezbe ile peyda olmus bir fenadir. Fena, maksad 
olan varhgin istilasidir. Yoklukda arifin vasflannin ortiinme- 
si, fenada bu vasflann yok edilmesi vardir. 4/182. [islam Ahla- 
ki: 559, Kiyamet ve Ahiret: 376.] 

• Ademi [yoklugu] veya mecnun olmagi istemek, muna- 
sip degildir. 5/36. [Se'adet-i Ebediyye: 512.] 

• Azab-i kabr [kabr azabini, kabrde azab] cekenlerin 

-328- 



na'ra ve cighklanni, insandan ve cinden baska biitiin mahlu- 
kat isitir. 4/182. [islam Ahlaki: 559, Kiyamet ve Ahiret: 376.] 

• Arsin iistii ruhlar alemidir. Bu alemde alem-i emr latf- 
feleri vardir ki besdir. 5/135. 

• Arsa isaret eylemek, onun kayyumuna [varlikda tuta- 
na] isaretin aynidir. 4/5. 

• Areftu Rabbi bi-cem'il izdad. [Biitiin zidlan cem' etme- 
si ile Rabbimi bildim.] 6/181. 

• Uruc [yiikselmek], Hakka donmege derler. Niizul 
[inis], halka tevecciihe [donmege] derler. Seyr-i ilallah ve 
seyr-i fillah, uruc ederken olur. Seyr-i anillahi billah ve seyri 
esya billah, niizul yaparken olur. 6/137. 

• Urucda tevecciih Hak tealaya olup, halk ile miinasebe- 
ti yokdur ki, uzlet ehli boyledir. 6/220. 

• Uzlete iilfetden ziyade ragib olalar. [Uzlete, yalmzliga, 
insanlara kansmakdan daha cok ragbet etmelidir.] Zahir 
ilmlerden de uzak olmamalidir. 6/50. 

• Uzlet, yumiinlu ve bereketlidir. Halkin hukuku ve Al- 
lah nzasi icin sohbet, uzlete mani' degildir. 5/29. 

• Ask-i ilahi, batinin [ruhun] nasibidir ki, bedende te'sir- 
leri goziikmez. 5/69. 

• Askda merhamet yokdur. Katl eder ve diyet isterler [61- 
dururler, karsihgini isterler]. Ya'ni ibadeti kaldirmazlar. 
4/151. 

• Ask-i ma'suk [ma'sukun aski, sevgisi] gizlidir. Asigin 
aski [sevgisi] ise, acik olup, cosar ve giirler [gurultiiliidur]. 
4/54. 

• Ask ve derd, insana diger mahlukat icinde iistiinliik 
saglamisdir. 4/114. 

• Ikab [cezalandirma] ve ahiret azabi, kulun kesbi karsi- 
hgindadir. 5/137. 

• Akl-i fe'al ki, filozoflar dokuzuncu seyyare derler. Ve 

-329- 



giinliik hadiseleri ona isnad ederler. Boyle birsey yokdur. 

6/87. 

• Akllannin esiri olanlar [akllanna uyanlar], bu muhab- 
betin kiymetini bilmezler. 6/173. 

• Akli deliller, kanaat hasil etmekden baska, birsey bil- 
dirmez. 4/230. [Se'adet-i Ebediyye: 959.] 

• Alauddin-i Attar, zemaninin kutb-i irsadi olmusdur. 
5/36. [Se'adet-i Ebediyye: 512.] 

• Illet-i ma'nevi [ma'nevi hastahk], masivaya baglanmak- 
dan ibaretdir. 4/105. 

• Illet-i ma'neviye [ma'nevi hastaliga], cok zikr ederek, 
ilac taleb edeler. 6/153. [Cevab Veremedi: 362.] 

• ilm icin, rii'yet-i basar ve kalb [kalb gozii acik olmasi] 
sart degildir. 5/102. 

• Ilm, alim ile beraberdir. 4/88. 

• ilm ve bilmek mahalli sadrdir [gogusdiir]. 6/225. 

• ilm-i husuli sahibi, zevk ve sevkdedir. Ve sohbeti zevk 
verir. 4/88. 

• ilm-i zarurinin mahalli kalbdir ki, te'alluk edeninin 
gayr-i cismani olmasina mani' degildir. 6/62. 

• ilm, hal'in baslangicidir. ilm, havas ve avam icindir. 
Hal, vecd ve kemal ehlinin hususiyetidir. 6/217. 

• Ayn-el-yakin [gorerek bilmek], eser perdesi olmadan 
muessiri gormekdir. Ve goriilende yok olmakdir. Atesi mii- 
sahede [gormek] gibi. 6/137. 

• ilm ve amel ihlassiz makbul degildir ki, ruhsuz beden 
gibidir. 6/189. 

• ilm ve amel, islam kitablannda beyan edilmisdir. ihlas, 
sofiyyeye hizmete baglidir. 6/189. 

• Gaybdan haber vermek, kalbden gecenleri bilmek gi- 
bi harik-ul'ade seyler, ehl-i istidracda da bulunur. 4/182. [Ki- 

-330- 



yamet ve Ahiret: 376, Islam Ahlaki: 559.] 

• Bir vasita ile birseyi bilmek konusunda ukala [akl erba- 
bi] demislerdir ki, ma'lum olan vasitadir, sey'in kendi degil- 
dir. 4/183. 

• Ilm-i ilahi miicerred bir inkisafdir. Ma'lumun [bilinenin] 
gorulmeden anlasilmasidir. 4/230. [Se'adet-i Ebediyye: 959.] 

• Ilm sifati, aynca sifatdir. Te'alluk etdigi masivadir. [Ma- 
siva ile alakahdir]. Zat mertebesine ulasamaz. Ve ilm ki za- 
tin kemalidir. Masivaya te'alluk etmekden ustun ve yxiksek- 
dir. 5/105. 

• Ilm-i ezeli, esyaya varliklanndan once te'alluk eden 
ilmdir. 6/17. 

• Ilm-i miimkin, ma'lum olan seylerin suretinin, alimin 
nefsinde hasil olmasi iledir ki, alimin degismesine sebebdir. 
4/156. 

• "Gafil alimlerden, yaltakci hafizlardan, cahil tesavvuf- 
culardan kacinmak lazimdir." 5/110. [Faideli Bilgiler: 169, Cevab 
Veremedi: 349.] 

• Esya ilmi ki, ashnda kamil bir sifatdir. Baglanma olur- 
sa kotiidiir. 4/156. 

• Gayreti yiiksek olan, devamli matlubu arzu eder. Yok 
olacak olan seye ragbet etmege degmez. 6/106. 

• Tabfat ve riyazi ilmlerin incelikleri ile mesgul olmak, en 
serefli vakti zayi' ve malaya'ni ile mesgul olmak ve belki aka- 
idde gevseklik meydana getirir. Bu ilmlere baglihk bir ustiin- 
liik olsa, onu, din-i islamin sahibi ihmal eylemez ve selef-i sa- 
lihin yiiz cevirmezlerdi. Onlar ragbet etmeyince, bunlarda 
kemal dahi yokdur. 4/85. 

• Ulviyyet ve siifliyyet [yiiksek varliklar ve asagi varlik- 
lar] ve ciimle mahlukat, nur-i Muhammediden "sallallahii 
aleyhi ve sellem" halk oldu. 4/113. 

• Birkac giinliik omr ki, ebedi miilk onun ile alinir. Cok 
kiymetlidir. Onu bosuna sarf eylemiyeler. 4/38. 

-331- 



• Birkac giinliik omrii, en muhim islere sarf edeler. Ge- 
celeri ihya etmegi, seherleri aglamagi ganimet bileler. 4/30. 

• Omr, her an gecmekde, ecel-i miisemma yaklasmakda- 
dir. Bu kisa firsatda, cok zikr ile mesgul olmalidir. 6/87. 

• Omer "radiyallahii anh", hiristiyan katib kabul etmedi. 
Caiz degildir, dedi. 6/55. [Hak Soziin Vesikalan: 348.] 

• Omerin gadabindan korkunuz. Ciinki, Allahii teala ga- 
dab eder. 5/152. 

• Ihlassiz amel, ruhsuz kalib gibidir ki, kabul olmasi 
mumkin degildir. 4/31. 

• Amel vaktinde ecr taleb etmek, kendini ecrden mah- 
rum eylemekdir. 4/61. 

• Her amel ki, Allah rizasi icin ise, zikre dahildir. 4/160. 

• Kotxi isler hatinma geliyor korkusu ile hayr ameli terk 
etmek caiz degildir. Amel et, tevbe et. 5/29. 

• Ameli terk eylemeyeler ve ondan istigfari dahi terk ey- 
lemeyeler. 6/186. 

• Umuma azab vaki' oldukda, salihler magfiret ve ridva- 
na mazhar olur, hadisi. 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Anasir-i selasenin [tic unsurun] nasibi, vilayet-i mele-i 
a'laya kadardir. Unsur-i hak'in [toprak unsurunun] nasibi, nti- 
biivvet mertebesinin kemalatindandir. 4/205. 

• Avam, hakikat ehlinden yiiz cevirirler. Ve mahltikatin 
ahvalini bilmiyen, daha ytiksek olan isleri bilmez derler. 
4/50. [Hak Sozun Vesikalan: 328, Kiyamet ve Ahiret: 161.] 

• Avamin batini zahiri ile kansikdir. Ve zahirin gafleti 
batina sirayet eder. 5/5. 

• Avamin ma'rifeti ile havasin ma'rifeti bir degildir. 
4/88. 

• Avamin ve ehassul-havasin imam [basdakilerin ve son- 
dakilerin imam] gaybi olup, ortadakiler siihud lezzeti ile 

-332- 



doymuslardir. 4/124. 

• Isa aleyhisselamin mebde-i te'ayyunii kudret sifatidir. 
4/88, 1/260. [Mektubat Tercemesi: 326.] 

• Isa aleyhisselam, bu iimmetin imamina uyup, arkasinda 
nemaz kllsa gerekdir. 4/182. [Islam Ahlaki: 559, Kiyamet ve Ahiret: 
376.] 

• Ayn [birseyin esasi], sey'in hakikat ve mahiyyetinden 
ibaretdir. 5/116. 

• Ayn-i sabite ile tahakkuk, Evliyahk kemalatindandir. 

5/9. 

• Ayn-i sabite, salikin mebde-i te'ayyunidir. Ve vilayet 
ona kavusmaga baghdir. 5/130. 

• Ayn ve eserin yok olmasina baslamak, vilayet-i kxibra- 
nin baslangicindadir. Ve yok olmanin kemali, onun sonun- 
dadir. Zira zillerden ve enfiisiin baglarindan cikmak, ayn ve 
eserin yok olmasim icab etdirir. Vilayet-i kxibranin baslangi- 
cindadir. 6/137. 

-G- 

• Bir gaziye veya miicahide veya miikatibe yardim edeni, 
Cenab-i Hak mahserde golgelendirir. 4/64. 

• Garib olan ehl-i islamin, dalalete diismemekden iim- 
midleri [kurtulus iimmidleri], Hayr-ul-beserin ehl-i beyti- 
nin gemisidir. 5/11 [islam Ahlaki: 564], 1/51. [Mektubat Tercemesi: 
86.] 

• Gargara zemani [oliim am] gelmedikce, tevbe kapilari 
acikdir. Imam berbat eylemiyeler. 6/16. [Kiyamet ve Ahiret: 104, 
Cevab Veremedi: 358.] 

• Gaza ve hac sevabina nail olanlar, gizli Allah adamlan- 
dir ki, cocuk sahibi ve namuslu ve diinya cihetinden az birsey 
ile kana'at ede. Ve ailesine giiler yiizlii ola. "Hadis-i serif." 
5/110. [Faideli Bilgiler: 169, Cevab Veremedi: 349.] 

-333- 



• Gadab sonunda yumusakhk eden kimseye, Allahii te- 
alanin muhabbeti [sevgisi] vacib oldu. "Hadis-i serif". 4/147. 
[Herkese Lazim Olan Inian: 141, Cevab Veremedi: 342.] 

• Dusman galebe [istila] etdigi zeman, az bir calismamn 
biiyiik degeri vardir. Dusman kuvvetleri az oldugu zeman 
calismamn o kadar i'tiban yokdur. 6/77. 

• Gina-yi zati mevcud iken [kendinin hicbir ihtiyaci yok 
iken], insanlari kendi tarafina da'vet buyurmusdur. Ve ihsa- 
m sonsuz oldugu icin, o yolu acmisdir. Da'vet ve yol goster- 
me var iken, Allahii tealamn ebedi cemalinden mahrum kal- 
miyalim. [Boyle birseyden mahrum kalana yaziklar olsun.] 
6/191. 

• Zengin ve bolluk icinde olanlann sohbeti, oldiiriicii 
zehrdir. 6/97. 

• Gaybet ve huzur ve cem'iyyet [Kazanci gayb etmek ve 
huzura kavusmak] hepsi yakinhkdandir [miintesebatdandir]. 
Yakinhkdan bosalmiyan salike [bunlan gecmiyen salike] za- 
ti yoklugun zuhuru miimkin degildir. 6/149. 

• Miibtedinin gaybeti [kendinden gecmesi] onun ruhun- 
dan, zikr ve huzurun ortiinmesidir. 6/137. 

• Miintehinin gaybeti [kendinden gecmesi], onun zahiri, 
ruhun islerinden ortiinmesidir. Zira onun ruhu icin gaybet 
yokdur. Her ne ki hasil olmus ise, aym seklde devam eder. 

6/137. 

-F- 

• Fasik, miibtedi' ve asinin [giinahkar, bid'at sahibi ve is- 
yankann] evine, yemegine, ancak zaruret veya bir miislima- 
nin isini gormek icin gidilir. 5/106. [Kiyamet ve Ahiret: 101.] 

• Fail, ancak aziz ve celil olan zat-i vacibdir. Viicud ancak 
vasitadir ve sartdir. 4/85. 

• "Muhakkak ki, ben diinyayi harab etmek icin [ha- 
ramlan ve mekruhlan harab etmek icin] gonderildim. Diin- 

-334- 



yayi ma'mur etmek icin gonderilmedim." Hadis-i serif. 
4/155. 

• Firaset, salih kimseleri ayirabilmek ve taniyabilmekdir. 
4/50. [Hak Soziin Vesikalan: 328, Kiyamet ve Ahiret: 161.] 

• Farzlarin yerine getirilmesinde havas ve avam ve Enbi- 
ya ve Evliya miisavidir. 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Farzlari temamliyan edebler ve nafileler de, farzlardan 
sayilmislardir. 4/24. 

• Farzlar, yakinlik bahseden [yaklasdiran] amellerin en 
sevgilisidir. "Hadis-i kudsi". 5/140. [Kiyamet ve Ahiret: 164.] 

• Farz nemazlardan sonra Muhammed Ma'sum yetmis 
kerre estagfirullah, derdi. 5/80. [Hak Soziin Vesikalan: 344.] 

• Farzlarin yapilmasina mani' olan nafileler ile mesgul ol- 
mak, malaya'niye dahildir. 6/228. 

• Faziletleri ve kerametleri olmiyan, fekat Peygambere 
tabi' olmakda ileri derecede olanin kiymeti, faideli bir ilac 
[iksir]dir. 4/10. [islam Ahlaki: 557.] 

• Fazilet ve keramet sahibi olan, fekat Resule uymakda 
gevsek olanin sohbeti oldurucii zehrdir. 5/110. [Faideli Bilgiler: 
169, Cevab Veremedi: 349.] 

• Fadl-i kulli sahibinin [tarn ustiinluk sahibinin], faziletle- 
rin cesidlerinin hepsi ile iistiin olmasi icab etmez. 6/24. 

• Fudayl bin iyad, ulema-i sofiyyedendir. [Tesavvuf bii- 
yiiklerindendir]. Bid'at ehlini kotiilemisdir. 4/29. [Se'adet-i 
Ebediyye: 89.] 

• Fakirler, zenginlerden, yarimgiin [ahiret giinii] evvel 
Cennete gireceklerdir. 4/11. 

• Cok sabr eden fakirler [derdliler], yann kiyamet guniin- 
de Allahii tealamn dostlandir. "Hadis-i serif." 5/152. 

• Fakirlik belasina diisen, insanlara ihtiyacini arz etmek- 
le fakirlikden kurtulamaz. Cenab-i Hakka yalvararak zen- 
ginligi yaklasdinr. "Hadis-i serif." 5/37. 

-335- 



• Belli bir fakirlik ve darlik, Allahii tealamn has kullan- 
na, tarafindan inayetdir. 6/208. 

• Fakirlikden kalbleri iiziilmesin ve gecim sikintisindan 
da muzdarip olmiyalar. "Allahii teala, kim icin isterse, onun 
rizkini genisletir ve takdir eder." Hak celle ve a'lanin talible- 
ri, Onun islerinden sad olup ve lezzet duymalan gerekdir. 

4/42. 

• Goklerin ve alemlerin, kaza ve kaderde alakalan yok- 
dur. Hayr ve serrin vasitasiz hahki Hak tealadir. Ehl-i islam 
[miislimanlar] akl-i fe'ale inanmamislardir. 6/87. 

• Fena, varhgin, Allahii tealamn nzasinda yok olmasin- 
dan ibaretdir. 6/73. 

• Fena, kotii ahlakdan kurtulmak, beka, giizel ahlak ile 
vasflanmakdir. 6/137. 

• Kalbin fenasi, kalbin masivaya olan ilm ve muhabbet 
baglantisimn kesilmesidir, kopmasidir. 4/177. [Kiyamet ve Ahi- 
ret: 284.] 

• Kalbin fenasimn ta'rifi. 6/169. 

• Kalbin fenasi, masiva ile ilgili olan ilm-i husulinin unu- 
tulmasi olup, tecelli-i ef ale baghdir. 4/165. 

• Nefsin fenasi, salik, emanet olarak ahnmis olan kema- 
lati asla [sahibine] verilmis gormek ve bu kemalata ayna 
olan kendini yok bulmak ve hareketsiz ve hissiz bir cansiz 
madde gormekdir. 4/47. 

• Fena, muhabbetin neticesidir. 5/153. 

• Hakiki fena, kemalatin, Hak tealadan oldugunu bilip, 
kemalati sahibine teslim edip, kendi yoklugu ile hakikatlen- 
mekdir ki, (Ben) ta'birine kadir olamaz. [Ben diyemez.] 
4/127. [Islam Ahlaki: 559.] 

• Fena demek, varhklar kalmaz. Vacib, nasil soylenmis 
ise, oylece kahr. 4/104. 

• Fena, kendini Mevla-yi tealamn ayni olarak tasavvur 

-336- 



degil, belki kendini ortadan kaldirmakdir. 4/232. 

• Fena ve beka, sahibinin vicdanma [ruhuna, kalbine] 
baglidir. Anlatmak ile olmaz [Dogru ifade edilemez]. 5/11. 
[Islam Ahlaki: 564.] 

• Fena, ayn-el-yakindir. [Gorerek yakindir, inanmakdir]. 
Beka, hakk-el-yakindir [yasayarak yakindir]. 5/52. 

• Nefsin fenasi, sifatlannin tecellisinin neticesidir. 4/165. 

• Nefsin fenasinda salik, vucudxi ve onun kemal sifatdan 
olan tabi'lerini, vacibi ustunliiklerin zilleri bulur. Ve bu ke- 
malati asla teslim edip, kendini olxi varlik gorxir. Salik kendi- 
ni yok gorxip, bagh olan seyleri de asldan bilmezse adem de- 
nir. 4/123. 

• Nefsin fenasi, on latifenin fenasim da ihtiva etmekde- 
dir. 4/133. 

• Nefsin fenasinin kemali, aslin sifatina baglandigi gibi 
[katildigi gibi], yokluk dahi, mutlak yokluga baglanir [kati- 
hr]. 6/152. 

• Latifelerin fenasi, o latifenin kendi aslina kavusmasina 
baghdir. 5/84. 

• Ruhun fenasi, sifatlarin tecellisinin ortaya cikmasinin 
neticesidir. 6/4. 

• Sirnn fenasi, sifat, su'unat ve i'tibaratin tecellisi netice- 
sinde hasil olur. 6/4. 

• Hafinin fenasi, tenzihi olan selbi sifatlarin tecellisi neti- 
cesinde hasil olur. 6/4. 

• Nefsin fenasi, eserin ve aymn zevaline baglidir. 5/91. 

• Fena hasil olmadikca, beka bulunmaz. 6/244. 

• Seyhde fani olmak, iiveysiden gayriye [vefat eden veli- 
den istifade edenden baskasina] zaruridir ki, iradeyi pirin 
iradesine tabi' kilmakdir. 4/50. [Hak Sozun VesJkalan: 328, Kiya- 
met ve Ahiret: 161.] 

_ 337 _ Kiymetsiz Yazilar - F:22 



• Seyhde fani olmak, hakiki fenanin baslangicidir. 5/153. 

• Fena ve bekada mu'teber olan, devamh olmakdir. 

5/94. 

• Fenadan maksad, imanin parlamasi ve ahkam-i islamiy- 
yeye tarn baglanmakdir. 4/177. [Kiyamet ve Ahiret: 284.] 

• Kalbin fenasi, hem cezbe, hem siiluke terettiib eder. 
[Hem siiluk, hem cezbeye aiddir]. Kalbin fenasina kavusan, 
seyr-i ilallahi temam edip, kendi ashna kavusup ve degisik 
hareketden istikrarh harekete [telvinden temkine] kavus- 
mak hasil olduysa, iimiddir ki, donusiinden emin ola. 5/109. 

• Fena ve beka, cezbe yoniinden olup, siiluk yapilmamis 
ise, tekrar beseri varhga donebilir. 4/165. 

• Fena ve beka, batin [ruh] hallerindendir. Beseri ihtiyac- 
lann goriilmesine muhtacdir. Ondan kurtulus miimkin degil- 
dir. 4/182. [Islam Ahlaki: 559, Kiyamet ve Ahiret: 376.] 

• Fena ve beka, ruh vasflanndandir. Fekat, sun esyanin 
ortadan kalkmasi, ruhun mu'amelelerine yardimci olurlar. 

4/83. 

• Hakiki fena sahibi, su'iir sahibidir, ayird eder. Esyanin 
hakikatini bilmisdir. Zira bu makamda fena ve beka birbir- 
lerinden aynhrlar. Ve ayn-i fenada baki ve ayn-i bekada fa- 
nidir. Zatinin yokluk ve kemal sifatlann emanet oldugunu 
bilip, kendini sirf yokluga ilhak eder [katar]. 6/181. 

• Nefsin fenasina vasil olmiyan salike, gadab zemamnda 
seytan yol bulur. "Goncduvani" 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Fena makaminda kalmak iyi degildir. Bekaya yiiksel- 
mek lazimdir. 4/38. 

• Fena, kendi basina olgunluk ise de, istenen maksaddan 
degildir. Asl maksada kavusmak icin vasitadir. 4/156. 

• Kalbin fani olmasi, vilayetde bir basamakdir. 6/169. 

• Fena her uzva ulasmadikca kemale ulasilmaz. [Kemal 
bulmaz.] 6/67. 

-338- 



• Her mertebenin fena ve bekasi, onun daha iistiine cik- 
maga basamak olur. 4/182. [Kiyamet ve Ahiret: 376, Islam Ahlaki: 
559.] 

• Nefsin fenasina baslamak, kiiciik vilayetdedir. Nefsin 
hakiki fenasi, biiyiik vilayetdedir. 5/97. 

• Fena ve beka, her ne kadar vilayet-i sugrada [kiiciik vi- 
layetde] da tesekkiil ederlerse de, fenanin hakfkati, vilayet-i 
kiibradadir [biiyiik vilayetdedir]. 5/97. 

• Adem-i has'in adem-i mutlaka [hususi yoklugun mut- 
lak yokluga] katilmasi, bu vilayetin hususiyetlerindendir. 
6/152. 

• Nefsin fenasinin kemalinden sonra bekadir. Ve vilayet-i 
kiibranin mu'ameleleri ileridedir. 4/88. 

• Kalbin fenasindan sonra, nefsin fenasi, sonra nefsin it- 
minani, sonra, islam-i hakiki. 5/5. 

• Fena ve beka ilahi sirlardandir. Ve zevk ve vicdan ile 
anlasilir. insanhk [nefs] kayasi [dagi] yerinde durdukca, ha- 
kiki fena goriinmez. Ortaya cikmaz. Kulluk vazifesi, kuldan 
hicbir vakt sakit olmaz. 6/143. 

• Fena ve bekadan sonra, is asla ve ashn ashna baglamr. 
Ve cehl ve hayrete diiser. Bu cehl ve hayret, bilinen cehl ve 
hayret olmayip, ilm ve ma'rifet iizerine binlerce meziyyeti 
vardir. [ilm ve ma'rifetden binlerce defa iistiin bir haldir.] 

4/122. 

• Fena ve beka siihudidir [goriiniisdedir]. Viicudi [varhk- 
da] degildir. 4/152. 

• Fani olanin, fena halinde kendini mahv ve yok olmus 
bulmasinin sebebi budur ki, kotii sifatlann nefs latifesinde 
tarn yerlesmesi vardir. Mesela, benlik ve emr dinlememek ve 
emr edilenlere ita'at etmemek ve cahil oldugunu bilmemek 
gibi ki, emanet olan ustunlugii kendinden bilip, kendini ka- 
mil ve hayr olmak iizere bilir. Bu sifatin yoklugu ile, nefsin 
yoklugu tasavvur edilebilir. 6/137. 

-339- 



• Salik fani oldugunu biliyorsa, ona fena derler. Bu ilm 
dahi yok olup, yoklugu ortaya cikarsa, fenanin fenasi derler. 

6/73. 

• Fena ve Beka; Resulullahdan "sallallahu aleyhi ve sel- 
lem" muktebes olunmus [alinmis olup], fekat, bu ta'birleri 
Ebu Sa'id-i Harraz va'd etmisdir [koymusdur]. 5/59. [Hak 
Soziin Vesfkalan: 339.] 

• Bir fena ki, yokluk dahi, varlik gibi ondan aynlip, asla 
katila. Zatin tecellisindendir. 6/30. 

• Cihad icin, "Allah yolunda bir sa'at beklemek, Hacer-i 
esved yaninda Kadr Gecesi nemaz kilarak ihya etmekden 
hayrhdir." Hadis-i serif. 4/64. 

-K- 

• Kabrin ni'metlerine ve azablanna iman eyledik. Ve na- 
sil oldugunu dusunmeyiz ki, onu bilmekle vazifeli degiliz. 
4/182. [Kiyamet ve Ahiret: 376.] 

• Kabr, ahiret hayatimn ewelidir. Ahirete aid islerin bas- 
langici kabrdendir. 4/24. 

• Kabrde, Cum'a gecelerinde ve giinlerinde ve Ramedan 
ayinda, kafirlerden azab kaldinhr. 6/207. 

• "Kabrden maymun ve hinzir [domuz] suretinde kalka- 
caklar, giinahlara miidahene edip, mani' olmaga giicleri yeter 
iken, mani' olmiyanlardir." Hadis-i serif. 4/29. [Se'adet-i Ebediy- 
ye: 89.] 

• Kabrde ruhun alakasi ve baglanmasi vardir. Beden his 
eder. Lakin bu baglanmasi hareket olacak kadar degildir. 

6/217. 

• Kabr, Cennet bagcelerinden bir bagcedir, hadisinin iza- 
hi. 4/70. 

• Kabz [sikinti] zuhur ederse, uziilmiyeler ki, saliklere 
siiluk esnasinda zuhur eder ve terakkilerine sebeb olur. 
Kabz [sikinti] ve bastin [acilma] ikisi de ahvale, hallere 

-340- 



dahildir. Giiya bu yolun esaslarindandrr. Kabiz ve basit 
[sikistinci ve acici, nes'e verici] Allahii tealamn ismlerin- 
dendir. Salike ba'zan bir ism tecelli eder [bir isme kavu- 
sur], ba'zan da diger bir ism tezahiir eder. Lakin kabz ve 
bast [sikinti ve acilma] isi, telvin [hallerin degismesi] ze- 
mamndadir. Mu'amele [is] temkine ulasinca, latifeler da- 
hi, telvinden, [hallerin degismesinden] kurtulup, kabz ve 
bastdan uzaklasir, halin devamliligi ile sifatlamr. 6/121. 

• Degisik cihetlere donmek, kendini dagimkliga atmak- 
dir. 4/154. ' 

• Kader, Hak tealamn, kendi ihtiyanmla degisik zeman- 
larda soyle-boyle yapsam gerekdir demesi olup, cebr yokdur 
ve Hak tealaya zeman cari degildir. Takdir ve halk bir anda 
caridir [cereyan etmisdir]. 4/11. 

• Kader, Hak tealamn ezelde, kul, kendi ihtiyan ile su 
fi'li islese gerekdir diye ilm-i ilahinin baglanmasidir, alakasi- 
dir. 5/137. 

• Kur'an-i kerim, Allahii tealadan gayri biitiin esyadan 
efdaldir. 5/134. 

• "Nemazdaki Kur'an, nemaz disinda okunandan hayrli- 
dir." Hadis-i serif. 6/93. 

• Kur'an-i kerim tilaveti ile yiikselmek, kokden yukan 
dogru cikmak olup, yukselmesi bilinmiyen salik icindir. 
"Kur'an ehli, Allahin dostlandir" hadis-i serifinde, Kur'an 
ehlinden murad, bu cema'at olmak mumkindir ki, islamiyye- 
tin ahkamini tatbik edip, fena ve bekanin hakikatine mazhar 
olmuslardir. Bu hale kavusmadan evvel vaki' olan okumak, 
ebrann ibadetine dahildir. Ve o makamda iken olan kelime- 
i tayyibenin tekran, faideli ve yiikselme saglar. Ciinki, bu mu- 
barek kelimenin bereketi ile batin [kalbin ve ruhun] temiz- 
lenmesi ele gecer. Ve okumaya kabiliyyet kazanmis oldukda, 
"Yalniz temiz olanlar el sursun" meal-i serifi bu ma'naya isa- 
retdir. 5/67. [Hak Soziin Vestkalan: 343.] 

• Kur'an-i kerimi okuyan [bedenen ve ruhen] Evliyaul- 
lahdir. Onlara diismanhk eden, Allahii tealamn dusmanidir. 

-341- 



"Hadis-i serif. 5/130. 

• Kur'an-i kerimi hifz ve takrir [okuyup, ezberlemek] ve 
hadis [hadis kitablan] tahrfri kaydinda olmiyan kimse, 
ma'nen uyulmaya layik degildir. 5/110. [Faideli Bilgiler: 169, Ce- 
vab Veremedi: 349.] 

• Kiyametin yaklasmasi ve zulmetin birikmesi [cogalma- 
si] sebebi ile, gunden gxine bu buyiiklerin yolu [bu yuksek 
yol] ortiilmekdedir. Ve onun nurlan gizlenmekdedir. Ve te- 
mamen bir kosede inzivaya cekilmekden baska ilaci yokdur. 
Lakin o dahi, kendi irademde degildir. 4/157. 

• Nubuvvet yakinligi, alem-i halk ile alakalidir. Ve vila- 
yet yakinligi alem-i emr ile alakalidir. 4/109. 

• Kurb [yakinlik] ve visal [kavusma] lezzeti, Na'im-i Cen- 
net lezzetlerinden daha fazla oldugu gibi, bu'd [uzaklik] ve 
hirman [mahrumluk] azabi, Cehennem azabindan daha cok- 
dur. 4/102. 

• Kurb, bu'dun [yakinlik uzakligin] karsiligidir. Uzaklik 
yok olunca, yakinlik ele gecer. Lakin, yakinlik ve uzaklik ki- 
yas edilen seylerdendir. Birsey bir seye kiyasla yakin, diger 
seye kiyasla uzakdir. Yaklasmamn kemali kavusmadadir. En 
yakinlik mertebesi, kavusmakdan da daha yakindir. 6/137. 

• Nafilelerden meydana gelen yakinlik oldur ki, kul fa'il 
ola. Ve Hak celle ve a'lanin fi'line alet ola. Farzlardan mey- 
dana gelen yakinlik, sirf Allahu tealamn emrine uymak oldu- 
gu icin, kulun varhgi arada degildir. Hak teala fa'il olup, kul 
ona alet olur. 6/137. 

• Kazaya nza lazimdir. 4/48. 

• Kaza ve kader mes'elesi ilahi sirlardandir. Bu babda, 
men' eden hadis-i senfler cokdur. Ondan bahs etmek yasak- 
dir. Bu babda, Ehl-i siinnete uygun diiriist i'tikad etmelidir. 

5/137. 

• Kaza-i ezeli, iradeyi ortadan kaldirmis olsa, Hak teala 
gunliik hadiselerin yaratilmasinda muhtar olmamasi lazim 
gelir. 5/83. [Hak Soziin Vcsikalan: 345, Cevab Veremedi: 346.] 

-342- 



• Kaza-i mu'allak iki kismdir. Birinin bagli oldugu sebeb- 
ler levh-i mahfuzda gosterilmisdir. Ikincisinin sebeblerini an- 
cak Allahu teala bilir. [Allahu teala indindedir]. 6/206. 

• Kaza makaminin uhdesinden gelmek, ziyade muskildir. 
[Kazayi anlamak cok zordur.] 4/135. 

• Kaza nemazlan hakkinda. 5/63. [Hak Soziin Vesikalan: 343.] 

• Kutb-i irsad ve medar ve bunlarin emsali olan lafzlar, 
islamiyyetin zahirini okuyanlarda varid olmadi. [Onlar boy- 
le seyler soylemediler]. Sofiyye-i kiramin istilahlanndan ve 
kesflerindendir. 5/76. 

• Kutb-i irsad ve gavs ve kutb-i medar ki, her vaktde 
mevcuddurlar. Kutbluk ve ba'zi makamlar kendi zemanlan- 
na mahsusdur. 6/24. 

• Kutb-i medara inziva [gizlenmek] lazimdir. Resulullah 
zemaninda kutb-i medar var idi. 6/105. 

• Kutb-i irsad, kayyum-i alem olan zatdir. Herkese riisd 
ve iman onun vasitasi ile gelir. 6/140. 

• Kul e'uzii birabbinnas sure-i serifesinin tefsiri. 4/79. 

• "Ya Muhammed "sallallahii aleyhi ve sellem"! Ol hic- 
reti terk edenlere de ki, eger sizin babalanniz ve ogullariniz 
ve kardesleriniz ve zevceleriniz ve asiretiniz ve kesb olun- 
mus mallariniz ve kesadindan korkdugunuz ticaretiniz ve 
hosnud oldugunuz meskenleriniz, Allahii tealadan ve Resu- 
liinden ve Onun yoluna cihaddan sizlere muhabbetli ise, im- 
di Allahii tealamn acele [hemen] ve sonra gelecek ukubat 
[biiyiik azab] emrine hazir ve niiinf azir olun. Allahii teala 
ita'atden huruc eden kavme tevfik ve hidayet vermez." 
[Tevbe Suresi 25. ci Ayet-i kerime meali] 6/92. 

• Kalbin tasdiki ile hasil olan imana [islama] mecazi miis- 
limanlik denir. Nefsin iman etmesine [baglanmasina] hakiki 
muslimanhk derler. 4/64. 

• Kalb evvela, nefsin saltanatinda ve onun idaresindedir. 
Hak tealamn inayeti ile, nefsin hakimiyyetinden kurtula. 

-343- 



Asl haline doniip, insanin kemali [olgunlugu] olan yakinlik 
ve ma'rifete kavusur. 6/175. 

• Kalbin aydinlanmasi, nurlanmasi, zikrin devamina ve 
murakabeye ve kulluk vazifelerinin edasina ve farz, vacib ve 
siinneti eda ile, haram ve mekruhlardan kacinmaga baglidir. 
6/51. 

• Kalbin parlamasi, ahkam-i islamiyyeye uymasi [hallen- 
mesi] ve Peygamberimizin siinneti ile zinetlenmesi ve Allahii 
tealamn razi olmadigi bid'atlerden ve nefsin sehvet ve zevk- 
lerine dalmakdan kacinmaga baglidir. Ve zikrin ve seyhe mu- 
habbetin kalbe devamli yerlesmesine baglidir. 6/13. 

• Kalbden hataralar def olunca [atilinca] beyne ulasir. 

4/55. 

• Kalbin, issiz ve mu'attal olmasi yokdur. [Kalb devamli 
calisir.] Masiva veya zat-i ilahi ile mesgul olacakdir. 5/113. 

• Kalbin masivadan tarn kesilmesinin hasil olmasim ve 
baglantilardan kurtulmasim [insan] idrak eder ve bilir. 6/96. 

• Kalbin masivadan kesilmesi, her ne kadar fazla ise 
ni'metdir. Lakin su sart ile ki, farzlara ve vaciblere bir halel 
gelmiye ve yoksa tehlikedir, tehlikedir. 6/129. 

• Kalbin gaflet ve hatirasi [diinyaya baglihgi], zati ile ilgi- 
li derin bir hastaligidir. Gaflet ve hayaldeki hatiralar, kalbin 
huzuru mevcud iken, gecici ve dis hastaligidir. [Kalb huzura 
kavusdukdan sonra, hayalde meydana gelen hatiralar ve gaf- 
let, gecici ve dis hastaligidir.] Zira kalbden hatira cikdikdan 
sonra, hatiranin gelecegi yer hayaldir. 5/9. 

• Kalb, isteklerini ele gecirememekden ne kadar kinhrsa, 
o kadar Allahii tealamn [kibriyamn] nurlannin goriinmesine 
kabiliyyet kazanir. 4/32. 

• Kalb, diismandan kurtulunca, dostu taleb eylemege ih- 
tiyac yokdur. [Dostun muhabbeti, kendiliginden kalbe gelir.] 

6/217. 

• Bir kalbde, Hak celle ve a'lanin muhabbeti, hakkin 

-344- 



gayri ile bir arada olmaz. [Hakdan gayrilerin sevgisi ile bir 
arada bulunmaz.] 4/47. 

• Kalb, Mevlamn nazargahidir. Kalbin nurlanmasina cok 
cahsalar. 6/51. 

• Kalb, hakikatlerin mahallidir. 4/230. [Se'adet-i Ebediyye: 
959.] 

• Killet-i ta'am makbul degildir. 4/145, 5/51 

• Genclik kuvvetini ta'ata sarf etmeli ve geceleri ihya et- 
megi ganimet sayalar. Ve karanlik geceleri, zikr, fikr ve ag- 
lama, sizlama ve kabr ve kiyametin diisiincesi ile nurlandira- 
lar. 4/98. 

• Kul hakki bulunan mevtanin ruhu, goklerin ustiine 
yiikselemez. 4/19. 

• Giil bagcemi gor de, behanmi anla. 5/5. 

• Kiyamet giinii, kafirlere ellibin senelik zeman, mii'min- 
lere kolay olup, emr edilen nemaz mikdari zemandir. 6/15. 

• Kayyum-i alem olan arif, bir asrda cok olmaz. [Birden 
fazla olmaz.] Belki uzun asrlardan sonra zuhur buyurur. 
6/140. 

• Kayyumiyyet ta'birini, imam-i Rabbaniden evvel hicbir 
insan soylemedi. 5/76. 

• Kayyum, Hak tealamn bu alemde halife ve vekilidir. 
Aktab ve ebdal onun golgesindedir. Ve ayakda durmalan 
[varlikda durmalan] onunladir. 6/29. 

• Kafirlerden uzaklasmak en biiyxik ibadetdir. 4/29. 
[Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Kafirlerle tanisiklik ve ahbablik eylemek, islam daire- 
sinden Cikmakdir. 6/55. [Hak Soziin Vesikalan: 348.] 

• Kafirlerle ahbablik ve yakinhk tic diirludiir. Birincisi, 
kafirlerin kiifriine razi ve onun icin yaklasmakdir ki kiifr- 
diir. Ikincisi, zahir i'tibariyle [gorxiniisde] iyi gecinmekdir, 
yasak degildir. Uciincusii, dinlerini batil bilip, akrabalik 

-345- 



veya sevgi neticesi meyl ve yardimdir ki, kiifr degildir, fe- 
kat yasakdir. 6/55. [Hak Soziin Vesfkalan: 348.] 

• Kafirlerle, isterse az olsun, cihad eylemiyen mu'min de- 
gildir. 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Kafirler ile cihad ve onlara sert davranmak dinin zaru- 
ri emrlerindendir. 4/73. 

• "Kafirler ile muaseret [beraber yasayan, seven] ve mii- 
baseret edenlere [dostluk kuranlara], Allahxi teala la'net 
eder." HadiS-i serif. 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Kafirler ve musrikler delil getirdiler ki, bizim kufrumuz 
ve sirkimiz Hak tealanin istegi ve iradesi iledir ki; boylece 
buyurur: "Musrikler diyecekler ki, eger Allahii teala dilese 
idi, biz ve babalanmiz musrik olmazdik, kendimizden birse- 
yi haram etmezdik." [Enam Sxiresi: 148. Ayet-i kerimesi me- 
ali.] Hak teala bunlann bu ozrlerini kabul eylemez ve buyu- 
rur: "Bu kafirler sana inanmadiklan gibi, daha once gelmis 
olanlar da, Peygamberlerine inanmadilar. Bunun icin azabi- 
mizi tatdilar. Onlara soyle ki, yanimzda kitab ve sened gibi 
saglam bilginiz var ise, onu bize gosteriniz. Fekat, siz uydu- 
ruyor, yalan soyliiyorsunuz." 5/83. [Hak Soziin Vesfkalan: 345, 
Cevab Veremedi: 346.] 

• "Tergib ve terhib" kitabi, hadis ilminde mu'teber kitab- 
dir. 4/147. [Herkese Lazim Olan Iman: 141, Cevab Veremedi: 342.] 

• Dim kitablan miitale'a etmek [okunmasi, ogrenilmesi] 
ve [okutulmasi, ogretilmesi] tarikate mani' degildir. 5/36. 
[Se'adet-i Ebediyye: 512.] 

• Fikh kitablarim okuyalar. Ogrenmege ve ogretmege 
ragbet edeler. Ogretmek ve ogrenmek tarikate mani' degil- 
dir. Belki, salih niyyetler ile okumak, [ruhi] ma'nevi yakinli- 
gi kuwetlendirir. 5/36. [Se'adet-i Ebediyye: 512.] 

• Cok uyuyup, cok giilmegi terk etmek lazimdir ki, kalbi 
oldiiriirler. 5/110. [Faideli Bilgiler: 169, Cevab Veremedi: 349.] 

• Kesretden vahdete [coklukdan birlige] ve farkdan 
cem'e [aynhkdan topluluga] ve cem'den [toplulukdan] 

-346- 



cem'ul cem'e [daha btiyiik topluluga] tevecciih edip ve zilden 
asla kosalar. Ve sifatdan da sifatlanana ilerleyeler. 6/88. 

• Keramet, hakfkatde, sirkin inceliklerinden kurtulmak ve 
ma'rifete vasil olmak ve fena ve yokluk hasil olmasidir. 6/2. 

• Keramete ve kesfe talib olan, masivaya talibdir. Hak te- 
alaya yakinligi ve ma'rifeti [tanimasi] yokdur. 4/128. [Hak S6- 
ziin Vesikalan: 334.] 

• Keramet ve harikalar, kalbin zikr ile cevherlesmesi 
[siislenmesi] ve zatin [Allahii tealanin zatinin] zikrinin varli- 
gina gore asagidir. "sahib-i Avarif." 4/50. [Hak Soziin Vesikala- 
n: 328, Kiyamet ve Ahiret: 161.] 

• Kiramen katibin, gunahin yazilmasinda xic saat bekler- 
ler. Tevbe edilirse yazmazlar. 5/110. [Faideli Bilgiler: 169, Cevab 
Veremedi: 349.] 

• Eger ben aklli isem, kendi halimi gizlemeliyim. Soz ka- 
pimin kilidini muhkem vurmaliyim. Bir matem-zedeyi kur- 
tarmaliyim. Soyledigim soze, matem tutmahyim. 4/17. 

• Eger ask ve askin gammi olmasaydi, bu kadar giizel 
sozleri kim soyler, kim isitirdi. 4/24. 

• Kotii kimseler, o giiruhdur ki, emr-i ma'ruf ve nehyi 
mxinker eylemezler. Kotii kavm o taifedir ki, siibheleri sebe- 
biyle haramlan halal kabul ederler. 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Aglamak ve ahiret korkusu, ilahi ni'metlerdendir. Ve 
ilerleme saglar. 4/18. 

• Kesb, iradeyi sarf eylemege derler. isin yaratilmasi Hak 
tealadandir. 5/137. 

• Halal nzk kazanmak, salih niyyet ile olunca, zikre da- 
hildir. 6/88. 

• Halal nzk kazanmak mubah ve belki sevabdir ki, bti- 
yxikler bu isi yapmislardir. 5/110. [Cevab Veremedi: 349, Faideli 
Bilgiler: 169.] 

• Calisip da Allahii tealaya tevekkiil, cahsmadan Alla- 

-347- 



hii tealaya tevekkiilden hayrhdir. 5/110. [Cevab Veremedi: 349, 
Faideli Bilgiler: 169.] 

• Sahih kesfler kalbe gelir. 4/182. [islam Ahlaki: 559, Kiyamet 
ve Ahiret: 376.] 

• Sahih kesf, hayal ahkamindan degildir. Belki ilhami ah- 
kamdandir ki, geldigi yer kalbdir. Ba'zi kesfler vardir ki, on- 
lann kaynagi hayaldir. Boyle olan kesf i'timada layik degil- 
dir. Zira kalbin tasdiki ona eklenmemisdir. 4/182. [islam Ahla- 
ki: 559, Kiyamet ve Ahiret: 376.] 

• Kesf, islamiyyete uygun olursa, i'timada sayandir. Boy- 
le degil ise i'timad edilmez. 6/99. 

• Kesf ve kerametin goriilmesi, derecenin yuksekligine 
alamet degildir. 4/182. [islam Ahlaki: 559, Kiyamet ve Ahiret: 376.] 

• Kesfler ve kerametler, yoldaki salikleredir. Sona kavus- 
mus olanlar, cehl ve hayranlikdadirlar. 5/87. 

• Kesfler ve rxi'yalar, i'tibara ve i'timada layik degildir. 
6/229. 

• Ka'be-i mu'azzama vasitadir. Secde edilen hakikatde 
Zat-i tealadir. 4/183. 

• Ka'be, Evliyayi ziyarete gelir. Ve divarlan yerinden ay- 
nlmasi lazim gelmez. 5/36. [Se'adet-i Ebediyye: 512.] 

• Kafirlere diismanlik yapmak ve dostluk yapmamak ve 
onlara sert davranmak ve cihad, kat'i olarak ayet-i kerime ve 
hadis-i serif ile sabit olmusdur ki, asla siibhe miimkin degil- 
dir. Kafirlerin ash ne olursa olsun, ayet-i kerime ve hadis-i 
serife uymak bize farzdir. 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Kafirler icinde olup, nefs ve malindan korkunca, lisan 
ile muvalat [yakinlik] caiz ise de, terk etmek iyidir. 6/55. [Hak 
Soziin Vesikalan: 348.] 

• Kafirlerin galib olmasi esnasinda takiyye [mudara, ida- 
re etmek] halaldir. 6/55. [Hak Soziin Vesikalan: 348.] 

• Kafirlerin ahiretde azablan, uygun cezadir. Mtiste- 

-348- 



hak olduklan derecede azab edilmekden noksan edilmez. 
[Tarn karsihgini goriirler.] Kafirler rahmete miistehak de- 
gildir. Azablandirma derecesinde noksan vaki' olmaz [in- 
dirme yapilmaz]. 4/220. 

• Dedi-kodu ile biryere ulasilmaz. Is yapmak lazimdir. 
4/99. 

• Kiifriin yaratilmasi cirkin degildir. Kulun kiifrii kesb 
eylemesi cirkindir. 6/62. 

• Kiifr ve giinahlar, Hak tealamn muradidir [trade eder]. 
Lakin razi degildir. 5/83. [Hak Soziin Vesikalan: 345, Cevab Vere- 
mecli: 346.] 

• Tarikat kiifrii, Hahk ile mahluku bir varlrk gormekden 
ibaretdir ki, islamm giizelligi ile kiifriin kotiiliigiinii ayrrd et- 
mek, salikin nazanndan kalkrp, ne zeman ki sekrden sahva 
gelirse, islam-r hakrkf ile miiserref olup, kiifrden kurtulur. 
6/207. 

• "Hersey aslma riicu' eder." 6/225. 

• Allahii tealamn kelam sifatr genis bir kelamdrr ki, Alla- 
hii teala, ezelden-ebede o bir kelam ile soyleyicidir. Biitiin 
semavi kitablar ve inen suhuflar, o bir kelam-i basitden bir 
sahifedir. 4/67. 

• Kelamin ilm gibi soyleyici ile ittihadi [birlesmesi] vardir 
ki, sair sifatda yokdur. 6/225. 

• Kelam-i ilahide [ilahi kelamda] topluluk ve ciizlere bo- 
liinmeme mevcud iken, aciklanma dahi sabit ve genislik ve 
ayirt edilme dahi olmakdadir. Ve emr, nehyden ayird edil- 
mekdedir. Bununla beraber, basitdir, deriz. Zira genislik ve 
mufassal olma dahi, kemal sifatlardandir. Bu topluluk ve ge- 
nislik idrak etdigimiz gibi degildir. 4/67. 

• Her ne zeman evham hatira geldi, hayaline bir hayal 
geldi, Allahii teala, o degildir. 6/109. 

• Kelime-i tevhid, "La ilahe illallah" ciimlesidir ve tev- 
hid, serikleri nef etmege baghdir. Hak tealamn vahdaniy- 

-349- 



yet ile anlasilmasi icin, seriklerin nef edilmesi lazimdir. 
Iman, kelime-i tevhid ile "Muhammedunresulullah"in bir- 
likde tasdlkine baghdir. 6/16. [Cevab Veremedi: 358, Kiyamet ve 
Ahiret: 104.] 

• Kelime-i tevhidin azabi kaldirmasi icin, gxinahlari kotii 
gormesi lazimdir; hadisi. 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Kelime-i tevhid, Zati, hadisden [sonradan olandan, ya- 
ratilandan] ayirmak olup, alti derece ve mertebesinin beya- 
m. 4/47. 

• Kelime-i tevhidi herbir tekrarda cok hasenat, amel def- 
terine yazilir. 6/7. 

• Kelime-i tevhidin ma'nasinda, alimlerin maksadlan, so- 
fiyyenin dahi maksadlandir. Onlar dahi, maksadi ve ma'bu- 
du yok bilirler. Lakin, mahalleri ve makamlan degisikdir. 

5/77. 

• Kelime-i La ilahe illallah ile, maksadlan ve muradlari 
yok ederler ki, sadra [gogus sahasina] Hak subhanehudan 
baska murad ve istek kalmiya. 4/40. 

• "Insanlarla akllan mikdan konusunuz." Hadis-i serif. 
5/59. [Kiyamet ve Ahiret: 97, Hak Soziin Vesikalan: 339.] 

• Surf ve ma'nevi kemalat [olgunluk], islamiyyet dairesin- 
de yerlesdirilmisdir. Ve Hatem-iil Enbiyaya tabi' olmaga 
baghdir. 4/130. 

• Suri ve ma'nevi kemalatin hepsi, Peygamberimizden, 
faidelenerek ahnmisdir. Bizlere ahkam ve beden ile alakah 
amellerin gelmesi, ulema-i kiramin rivayeti ile, esrar ve bati- 
ni mu'amelatin gelmesi, Evliya-i kiramin rivayeti ile vaki' ol- 
musdur. 5/59. [Hak Sozun Vesikalan: 339.] 

• Parca icin bulunan olgunluk, kill icin [temami icin] da- 
hi sabitdir. Lakin bil aks degildir. 4/24. 

• Peygamberlerin kemalatina bashyan arif, islamiyyetin 
suretinden, islamiyyetin hakikatine yiikselir. Bu makamda 
yiikselmek, amellerin hakikatine baghdir. Bu makamdan 

-350- 



yiikseldikden sonra, bir is zuhur eder ki, a'zalar ve kalb ile 
olan amellerin, onda te'siri yokdur. Ve suret ve hakikat ge- 
ride kalir. Burada yiikselmek, sirf, Allahu tealamn fadlina ve 
ihsanma baghdir. 4/205. 

• Niibiivvet kemalatinin ele gecdigine alamet, ahkam-i is- 
lamiyyenin, nefsin arzulanna uygun olmasidir. 5/3. 

• Vilayet kemalati, islamiyyetin suretinin neticesi, niibiiv- 
vet kemalati, islamiyyetin hakikatinin neticesidir, meyvesi- 
dir. 4/60. 

• Vilayet kemalatinin, niibiivvet kemalatina gore, hie 
mikdan yokdur. Keski okyanusa nisbet ile, damla hiikmun- 
de olsaydi. 4/180. 

• Niibiivvet kemalati, ba'zi cok biiyiik Evliyaya hasil 
olur. Kemalatin ele gecmesi, niibiivvet makami degildir. 
4/192. 

• Niibiivvet kemalatindan, toprak unsurunun asalet ile 
cok haz ve lezzeti vardir. Hakikatde on latifenin ustiidiir. 
6/153. [Hak Soziin Vesikalari: 352, Cevab Veremedi: 362.] 

• Kemalat-i niibiivvete kavusmak, tip vilayetin ele gec- 
mesinden sonra ve ism ve sifat ve sii'un ve i'tibarat ve tenzi- 
hiyyat [noksan sifatlardan uzak tutmak] ve takdisati [kemal 
sifatlan ile muttasiflik] gecdikden sonra ve ism-i zahir ve 
ism-i batindan yiikseldikden sonradir. Niibiivvet kemalati- 
nin dahi, zata te'alluku yokdur. Zatin mertebesi bu kemala- 
tin ustiidiir. 6/130. 

• Niibiivvet kemalatinin, i'tibaratdan iistiinlugu vardir ki, 
vilayet-i kiibra da dahildir. Ve sifatin aslidir. Fekat, mutlak 
i'tibarat degildir. 5/154. 

• Kemalatin asla doniisii, fenada kamil derecedir. Ve nef- 
sin itminam ve islam-i hakiki buna dayanir, [bunun iizerine 
bina edilir]. 6/44. 

• Kemalatin asla baglanmasinda, fena hasil olursa da, 
kemalatin, yokluk aynasina alakasi kalir. Sonra, zeman gec- 

-351- 



dikce, o alaka dahi yok olur. Aynaya alaka oldukca, yoklu- 
gun mutlak yokluga katilmasina mani'dir. 6/213. 

• Kemalatin sonu, Zatin sevilmesidir ki, asalet ile Pey- 
gamberimizin "sallallahii aleyhi ve sellem" nasibidir. 6/108. 

• Gizli giinahin tevbesi gizli yapilir. Asikare giinahin tev- 
besi asikare olmahdir. 6/6. [Hak Soziin Vesikalan: 347.] 

• Giinah islendikde hazir olup, lakin onu inkar eden ha- 
zir olmamis gibidir. [Giinahi goren gizlemelidir]. Orada bu- 
lunmayip, ona razi olsa, hazir olup, inkar eylememis gibidir. 
[Gormedigi giinaha razi olsa, gordiigii giinaha razi olmasi gi- 
bidir]. 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Bir gxinah islendikde, insanlar, kudreti var iken mani' 
olmaz, red etmezlerse, biitiin sehre azab olur. Yoksa olmaz. 
4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• "Giinaha razi olmak, giinahi islemis gibidir." Hadis-i 
serif. 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Giinaha i'tiraza kudreti yoksa, siikut halaldir. [Siikut 
etmelidir.] "Hadis-i serif." 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Zahirin giinahi, haramlan ve mekruhlan islemekdir. 
Batin [ruh, kalb] giinahi, masivaya baglanmakdir. 4/36. 

• Giinahi isleyenler, bunun ilaclanni bilirlerse, hastahk- 
dan kurtulurlar. 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Gecelerde uyanik olmak, ganimet sayilmahdir. 5/138. 

• Gece ve gunduzde bir-iki vakt yalniz kalmak icin ayinp 
ve cok zikr ve gunahlanni hatirlamah ve hatalanni hatirlama- 
h ve tevecciih ve inabet o zemanda ganimet sayila. 6/199. 

• Bir giinah ortaya cikip ve aciklamnca, zaran sahibine 
aiddir. Ve aciga cikip, degisdirilmedigi vaktde, umuma zarar 
verir. [Giinah kaldinlmaz ise, herkese zarar verir.]. "Hadis-i 
serifi". 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 



352- 



-L- 

• Ogxiniilecek [kiymetli] elbisenin kullanilmasi, tarn fena 
ile miiserref olmus salikde, batinin ameline mani' degildir. 
Fekat, devamli huzura kavusmamis olan salikde, mani' ola- 
bilir. Fekat, mutlaka mani' olur demek miimkin degildir. 
5/106. [Kiyamet ve Ahiret: 101.] 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" elbisesi, cok 
cesidli idi. Giizel (suslii) elbise dahi giyer idi. Ve ytinden el- 
bise dahi kullanir idi. Giyimde zorlama, adet-i serifleri degil 
idi. Hazir olani kabul buyururdu. 5/51. 

• Al-i Imran suresinin 186.ci ayeti (Le tiible viinne fi ) 

ile basliyor. (Burada, siz imtihan edilirsiniz. Emvaliniz [mal- 
lar] noksan olur ve nefsleriniz [canlanniz] gider. Ve kendile- 
rine sizlerden evvel kitab gelenlerden ve miisriklerden, cok 
eziyyet verici sozler isitirsiniz. Sabr ederseniz ve kendinizi ha- 
ramdan korursaniz, muhakkak biliniz ki bu ikisi, imanin ala- 
metidir) buyuruyor. 5/42. [Hak Soziin Vesikalan: 339.] 

• Diinyevi ni'metlerin ve lezzetlerin ilaci, ahkam-i isla- 
miyyenin yerine getirilmesine ve ilahi emr ve yasaklara tabi' 
olmaga baglldir. 4/49. [Hak Sozun Vesikalan: 327.] 

• Kavusma lezzeti [Allahxi tealaya], Cennet ni'metlerinin 
lezzetlerinden daha cokdur. Ve kavusmamamn elemleri, Ce- 
hennem azabindan daha siddetlidir. 4/211. 

• Dilin salih olmasi, din ve diinyamn islahim ihtiva etmek- 
dedir. [Dili islah olmus ise, din ve diinyasi islah olur.] 6/67. 

• Alem-i emr latifelerinin baslangici kalbdendir. Ve kal- 
bin iistxi ruh, ruhun iistii sir, sirrin iistii hafi, hafinin iistii ah- 
fadir. Kalb, alem-i halk ile alem-i emr arasinda geciddir. 6/5. 

• Bes latifenin her biri alemdir ki, alem-i halkdan kat kat 
fazladirlar. Salik bu bes latifeyi gecip, fena ile hakikatlenir 
[fenaya kavusur]. Sonra ilahi kemalata baslar ki, beka maka- 
midir. 5/134. 

• Alem-i emr latifelerinin zuhur mahalli, Arsin ustiidiir 

_ 353 _ Kiymetsiz Yazilar - F:23 



ki, mekansizlik ile sifatlanmisdir. Alem-i emrin mekansiz ol- 
masi, alem-i halka nisbetledir. Bicun-i hakiki cellet azemetu- 
huya [Allahii tealaya] nisbet ile nasil oldugu bilinir. 
[Clin'dur.] 5/126. 

• Alem-i halk latifeleri, alem-i emrin latifelerinin asllan- 
dir. 6/4. 

• Alem-i emrin bes latifesi yiikselerek, asllanna ki, Arsin 
iistundedir, katilir [kavusur]lar. Ve o makamdan Allahii te- 
alanin sifat ve ismlerinin zilleri ki, onlarin aslidir, yiikselirler 
ki, vilayet-i sugra ile ta'bir ederler. Evliyanin vilayetidir. Ve 
oradan ism ve sifatlann asllannin dairesi ki, vilayet-i kiibra- 
ya baglamr. Ve vilayet-i Enbiyadir. Oraya kavusur ki, yiik- 
selmenin nihayetidir. Bunun daha yukansina alem-i emr icin 
yiikselmek yokdur. Nefs-i mutmainne ve toprak unsuru icin 
vardir. 6/128. 

• Sir, hafi ve ahfa latifesinin makami, gogsiin ortasidir. 
5/113. [Kiyamet ve Ahiret: 165.] 

• Alem-i emr latifelerinin yakinligi, aslindan ve yaratili- 
sindandir. [Hilkat ve cibilliyetinden.] Alem-i halkin latifeleri- 
nin yakinligi ise, olgunluk kazandikdan sonradir. 6/225. 

• Alem-i emr latifeleri, kalb, ruh, sir, hafi ve ahfadir ki, 
bunlar insan denilen kuciik alemin parcalandir. Onlarin ash 
alem-i kebirdedir. O beslinin hallerinin aciga cikmasi, arsin 
iizerindedir ki, mekansizlik ile vasflanmisdir. 6/73. 

• Letaif-i sitte dahi anasir-i erbe'a gibi [Alti latife dahi, 
dort unsur gibi] baska baska hakikatin sahibidir. 4/224. 

• Latifelerin her birinden Allahii tealaya kavusduran yol 
vardir. 6/5. 

• Alem-i emrin bes latifesinin fenalan, herbirinin ashna 
kavusarak, onda yok olmasina baghdir. 5/84. 

• On latifenin herbiri ile muamele [is] baskadir. Her biri- 
nin vilayeti, seyr ve siilukii baskadir. Ruh ile nefs birdir [ay- 
m seydir diyenler], isin hakikatini anhyamamislardir [bilmi- 
yorlar]. 5/137. 

-354- 



• Alem-i emrin bes latifesi, kiiciik alem olan insanin par- 
calandir. Onlann asllan, alem-i kebirdedir ki, insandan gay- 
ri olan yuksek ve aleak seylerdir Ve o asllann aciga cikmasi, 
Arsin iistiindedir ki, mekansizhkdan hisse almisdir. O latife- 
lere, bu miilevves [cirkin] bedene ask ve baglanma vermis- 
lerdir. [Latifeler bedene baglanmis]. Bu sebebden o nurani 
latifeleri, bu zulmani sekl ve suret ile hususi bir alaka ile bag- 
lamislardir [bir yapmislar, toplamislardir]. Ayni seklde o la- 
tifelerden herbirinin insanin cesedinde mu'ayyen bir mekani 
ve baska bir yuvasi vardir. Ve en yuksek makamdan en asa- 
gi makama [yere] inmisdir. Latifelerin yiikselmesi, bedenden 
ucmalan ve bedeni bosaltmalan hallerin en sereflilerinden- 
dir. Ve cesedin fenasi ile ta'bir olunmusdur. [Buna cesedin 
fenasi denir.] 5/60. 

• Latifelerin kendi asllanndan yiikselmeleri [aynlmalan] 
vilayetin sartidir. 6/128. 

• Alem-i emrin bes latifesi komsu gibidir. Onlann ba'zi- 
lan ba'zilanndan daha latifdir. Hangisi daha latif ise, alem-i 
gayba daha yakin, daha once feyz almakdadir. Bu latifeler- 
den birine bir ihsan geldikde, ona yakin olan gibta edip, sevk 
ile aglamaga baslar. Kalbin aglamasi, ruhun bulmasina [ka- 
vusmasina] delildir. 6/221. 

• Alem-i emrin bes latifesinin herbirinin vilayeti baska- 
dir. 4/224. 

• Alem-i emr latif elerinin, vilayet kemalati ile ve alem-i 
halkin latifelerinin ise ntibiivvet kemalati ile munasebeti var- 
dir. 4/213. 

• Unsurlann latifelerinin hakiki tasfiyesi, yuksek vilayet- 
dedir. [Vilayet-i ulyadadir]. Evvelki vilayetlerdeki tasfiyele- 
ri, tasfiyenin suretidir. 6/128. 

• Alem-i halk latifeleri ve onlann asllannda seyr, alem-i 
emrin seyrinden sonradir. 6/4. 

• Alem-i halk latifeleri de, alem-i emr latifeleri gibi yiik- 
selir ki, yiizii hakka karsidir ve bir tezelliildur ki, yiizii halka 
karsidir. Tarn inis on latifenin inmesine baghdir. 6/150. 

-355- 



• Kalb latifesinin ash, filler makamidir. Ruh latifesinin 
ash, sifatin zilleridir. 5/84. 

• Kalb latifesinin nasibi, fi'ller mertebesidir. Ruh latife- 
sinin nasibi, sifatlar mertebesidir. Sir latifesinin nasibi, 
sii'unat mertebesi, hafi latifesinin nasibi, tenzih ve takdis 
mertebesidir. Cehl ve hayret mertebesi, ahfanin nasibidir. 

6/73. 

• Sir, hafi ve ahfa latifelerinin sirkine, islamda i'tibar edil- 
memisdir. 6/4. 

• Sir latifesinin ash, zatin siTunatidir. 4/213. 

• Ahfa latifesinin vilayeti, diger vilayetlerin ustiidiir. Ve 
bu latifenin, kainatin serveri ve mevcudatin mefhari aleyhi 
ve ala alihissalevat vet-teslimat vel berekat ile hususi bir du- 
rumu [ayn bir hususiyyeti] vardir. 6/232. 

• Ahfa latifesinin, toprak latifesi ile; hafi latifesinin nar 
[enerji] ile; sir latifesinin, hava ile; ruh latifesinin su ile; ve 
kalbin nefs ile munasebetleri vardir. 4/213. 

• Nefs latifesi, alem-i emr latifesi gibi, vilayet-i kiibrada, 
fena ve beka ile sereflenip ve itminamn kemaline ulasir. 
Alem-i halkin latifelerinin yiikselmesi, vilayet-i ulyaya uy- 
gundur. Toprak latifesinin kemali, niibiivvet kemalatina 
baghdir. 5/97. 

• Allah lafza-i celilesi, miisamma olan [delalet etdigi] Al- 
lahii tealaya kavusulamiyacagina isaret ediyor. Lam-i ta'rif 
ilahe kelimesinin laminda idgam edilerek [gizleyerek] giz- 
lenmis, yalniz lami ilahe baki kalmisdir ki, ma'rifeti o hazre- 
te ulasdikda, fani ve yok olur, demekdir. Derin alimler, laf- 
za-i Celalden hayrete diismiisler, ashna vasil olamamislardir. 
4/13. 

• Icmal ve vahdet [oz ve birlik] lafzimn bicun mertebe- 
sinde tafsil lafzindan daha miinasebeti cokdur. Zira tafsilat- 
lanma soziinden kismlara aynlma, parcalanma anlasilabilir. 
Ona bina'en, o yiiksek harrme [makama] soylemek icin, ic- 
mal ve vahdet ta'birini secdiler. Yoksa, Hak teala bizim an- 

-356- 



layisimizin kavradigi icmal ve tafsilden miinezzehdir [uzak- 
dir].4/67. 

• Allahii tealanin dostlanna kavusmak, Allahii tealaya 
kavusmamn baslangicidir, parcasidir. 6/79. 

• Levh-i mahfuz, bxitxin [sayisiz] miimkinleri ihtiva etmek- 
dedir. Ve kalem-i a'la [yiiksek kalem] ki, mukaddes ruhdur 
ve umumi akldir. Onun ba'zisinm ozetidir. 4/230. [Se'adet-i 
Ebediyye: 959.] 

• Lehv ve la'be [oyun ve eglenceye] kiymetli vakti sarf ey- 
lemiyeler ki, pismanhkdan baska hie neticesi yokdur. 6/187. 

• Karanlik geceleri aglamak ve istigfar ile aydinlatalar. 

5/71. 

• "Kalbim iizerinde perde hasil oluyor. Onun icin giinde 
yetmis kerre tevbe ediyorum." [Estagfirullah diyorum.] Ha- 
dis-i serifi. 6/121. 

• Kadr gecesinin Mekkede ibadet ile gecirilmesi, baska 
bir yerde yiizbin kerre bin ayhk ibadete esiddir. 4/64. 

• Gece ve giindiizde bir-iki vakti uzlete tahsis ve o vakt- 
de zikr ve fikr ve kusurlarim ve hatalanni hatirlamak ve tev- 
be, istigfar ve varligi ve sair kemalati ve kendinden istekleri 
uzaklasdirmak ganimet sayila. 6/126. 

• Yumusak ve kolaylasdinci olan sahsa Cehennem atesi 
haramdir, hadlS-i serifi. 4/147. [Herkese Lazim Olan Iman: 141, Ce- 
vab Veremedi: 342.] 

-M- 

• "Sana gelen her iyilik, Allahii tealadandir. Sana gelen 
her cirkinlik de, kendindendir [nefsindendir]" ayetinde mu- 
rad, seyyiatin mense'idir. 6/227. 

• Allahii tealanin indirdigi her ayet-i kerimenin bir zahi- 
ri ve bir batini vardir ve herbir harfin bir hududu vardir. Ve 
herbir hududun da bir ma'nasi vardir. 5/67. [Hak Sozun Vesfka- 
lan: 343.] 

-357- 



• Masiva mevcud degildir. Yokdur. Lakin mevcud goriin- 
mekdedir. 6/7. 

• Allahii tealadan gayrisi, yok olucudur ve bir sey degil- 
dir. Hak olarak goriinen batil ve var goriinen yokdur. Onun 
zati, yoklukdur ki, her diirlii kotuliik ve noksanhgin kayna- 
gidir. 6/227. 

• Masivaya bagli olunca, kurtulus mximkin degildir. 

4/16. 

• Masivaya baghhk, kalb hastaliklannin en siddetlilerin- 
dendir. Ve onun tedavisi, muhim seylerin en muhimmidir. 
6/94. 

• Masivayi yok etmek icin, tevhid-i vxicudi kullanilmaz. 
[Yiirurlukde degildir.] Tevhid-i sxihudi lazimdir. 4/150. 

• Masivamn yok edilmesinden murad, masivaya baglan- 
tinin ve onun maksad olusunun yok edilisidir. Belki, masiva- 
yi gormek ve devamli onunla mesgul olmagi yok etmekdir. 
Tevhid-i suhudinin hasili budur ki, bu yolun sartidir. Masiva 
hakikatde mevcud olsun, gerek olmasin. 4/152. 

• "Mii'min kardesinin ihtiyacini gidermek, on sene i'tikaf 
eylemekden hayrlidir". Hadis-i serif. 4/147. [Herkese Lazim 
Olan Inian: 141, Cevab Veremedi: 342.] 

• "Bir mii'minin ihtiyacini lfa icin bir kimse yiiriirse, Hak 
celle ve a'la yetmisbesbin melegi ona koruyucu kihp, eger 
sabah vakti ise, aksama kadar ve eger aksam vakti ise, saba- 
ha kadar ona rahmet ile diia ederler. Ve herbir adimini kal- 
dirdikca, bir giinahini mahv ve bir derece yiikseltirler." Ha- 
dlS-i serif. 4/147. [Herkese Lazim Olan Iman: 141, Cevab Veremedi: 
342.] 

• "Bir mii'min kardesinin ihtiyacina bir kimse cahssa, 
ta aynhncaya kadar, Allahii teala herbir adimina yetmis 
hasene ihsan edip ve yetmis giinahini mahv eder. Eger o is 
onun cahsmasi ile tahakkuk ederse, biitiin giinahlanna 
magfiret olunup, dogdugu giinki gibi olur. Eger o esnada 
ahirete gitse, hesabsiz Cennete dahil olur." Hadis-i serif. 

-358- 



4/147. [Herkese Lazim Olan iman: 141, Cevab Veremedi: 342.] 

• "Bir kimse bir mii'mine bir iyilik yapinca [kalbine nes'e 
verince], Allahii teala, bu iyilikden bir melek halk edip, bu 
melek Allahii tealaya hep ibadet eder. Ve tevhid okur. O 
kimse kabre dahil oldukda, bu melek nurlu ve sevimli ola- 
rak, bunun kabrine gelir. O kimseye, sen beni bilirmisin de- 
dikde, sen kimsin diye siial edip, o dahi ben senin falan kim- 
seye verdigin nes'e ve sururum ki, Allahii teala, beni bugiin 
seni sevindirmek ve kiyamet giinii sana sefa'at etmek ve 
Cennetdeki yerini sana gostermek icin gonderdi, dese, ge- 
rekdir." Hadis-i serif. 4/147. [Herkese Lazim Olan iman: 141, Ce- 
vab Veremedi: 342.] 

• Mii'min kardesinin yiiziine tebessum etmek sadakadir. 
"Hadis-i serif." 4/147. [Herkese Lazim Olan Iman: 141, Cevab Vere- 
medi: 342.] 

• "Mii'min olan kimse, biiyiik giinahin meydana gelmesi- 
ne sebeb olmak korkusundan, kiiciik giinahi terk eder." Ha- 
dis-i serif. 5/112. 

• Mii'min mu'minin aynasidir. 6/203. 

• Mu'minin serefi, geceyi ihya eylemek ile ve insanlardan 
birsey istememek [beklememek] iledir. 6/174. 

• Mu'minin iizerine kiyamet giinii cabuk gecer. Ya'ni 
ikindi ile aksam arasinda olan zeman mikdan olur. Ve onlar 
insanlann hesabindan kurtulusuna kadar Cennet bagcelerin- 
de kahrlar. 4/11. 

• Mali insanlardan cogaltan ve depo eden kimse, atesi is- 
ter. 5/37. [Hak Sozun Vesikalan: 337.] 

• Mai ve evlad ve zevcelerden her neye ki, muhabbet 
edilse, kendi nefsi icin eder. 4/128. [Hak Soziin Vesikalan: 334.] 

• Insanoglu malm azhgini sevmez. Halbuki az mal, hesa- 
bin kisa ve kolay olmasina sebebdir. 4/42. 

• Mal sadaka ile noksan olmaz [eksilmez]. Hadis-i serif. 
5/11. [Islam Ahlaki: 564.] 

-359- 



• "Mala-ya'nf ile [faidesiz sey ile] mesgul olmak, Hak te- 
alanin o kuldan yiiz cevirdiginin isaretidir." Hadis-i serif. 

4/85. 

• "Kulun, Allahii tealaya en sevgili oldugu hal, kulunun 
secdede oldugu haldir. Yiizii toprakda olunca [secdeye ka- 
paninca] afv olunur." Hadis-i serif. 6/122. 

• Me'yus olmak ve hicbirsey olmadigini anlamak artdik- 
ca, kemalatin zuhuru da artar. 6/230. 

• Mubahin islenmesi, Hak tealanin emri ile olursa, farz 
ve vaciblere dahildir. 6/232. 

• Mebde ve Me'ad risalesi, imam-i Rabbaninin tasnifle- 
rindendir. 4/183. 

• Mebde ve Me'ad risalesinde icazet bahsi. 4/61. 

• Mebde-i te'ayyiinler, Allahii tealanin ilminde, ilahi ke- 
malatin anlasilmasi ve ayirt edilmesinden ibaretdir. Ve her 
kemal bir sahsin mebde-i te'ayyiiniidiir. Sekiz sifatin ilmi 
varhgindan baska, haricde dahi siibutu vardir. 4/66. 

• Mebde-i te'ayyiinler, Muhammed-iil-mesreb olanlarda, 
sii'un makaminda, olmiyanlarda ise, sifat makamindadir. 
5/116. 

• Mebde-i te'ayyunler, ismlerin zilleridir. 6/213. 

• Mebde-i te'ayyiin, asik ile ma'suk arasinda geciddir ve 
kavusma yolu ona miinhasirdir. [O yoldan kavusulur]. 4/66. 

• Feyzin kaynaginda kesiklik olmaz. Eger feyzde kesiklik 
var ise, onun sebebi, feyzi alandadir. Feyzi verende degildir. 
6/168. [Hak Soziin Vesikalan: 354.] 

• Bir bid'at sahibine yolda rast gelen, yolunu degisdirme- 
lidir. 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Bid'at sahibinin cenazesine giden kimse, doniinceye ka- 
dar, Allahii tealanin gadabina ugrar. 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 
89.] 

• Miibtedi [baslangicda olan]nin ve ortada ve sonda 

-360- 



olanlann vazffeleri ayni degildir. Halin ve vaktin geregi gibi 
mesgul olmalidir. 5/112. 

• Mxibtedi, kalb erbabidir. Ve halden hale degismek 
kalbdendir. 6/79. 

• Miibtedi surf tecellinin sahibidir. Miintehi, ma'nevi te- 
cellinin sahibidir. Miintehi, suretden ve ma'nadan gecmisdir. 
6/110. 

• Dindar alimlerin fetvalan ile ef al [is], akval [soz] ve ah- 
lakda amel edesiniz ve salihlerin ahlakim kendinize ornek 
ahp ve Ehlullaha muhabbet ediniz. 4/14. 

• Miitesabihatin esranni, imam-i Rabbani, ilm ve ma'ri- 
fet ile kimseye aciklamadi. Ve tarn bir gizlilikle onu ortmege 
cahsirdi. 6/112. 

• Miiceddid-i elfin idrakinde [ikinci binin miiceddidini 
anlamakda], Evliya da, iilema gibi acizlerdir. 5/3. 

• Mecnuna Leyla gelip, sohbet eyledikde, benden uzak- 
las ki, muhabbetin beni senden mesgul eyledi, dedi. 4/218. 

• Muhib [seven] sevgiliyi gormege talib ve kavusmagi ar- 
zu etdiginden, caizdir ki, arzusunun coklugundan [heyeca- 
nindan] matlubun goriintusu ile dahi, rahat olur. 4/156. 

• Muhib [seven] icin, sevgiliye kavusmadikca, durmak 
yokdur; [duramaz]. 4/145. 

• Muhabbet ve bugd-i fillah olmasi [Allah nzasi icin 
bugz olmasi] demek, kendisi icin sevdigini, diger insanlar 
icin de sevmek, kendisi icin sevmedigini diger insanlar icin 
de sevmemek, demekdir. "Hadis-i serif". 4/29. [Se'adet-i Ebe- 
diyye: 89.] 

• Muhabbet ve Allah icin diismanhk olmadikca, hakiki 
iman ortaya cikmaz. "H". 6/55. [Hak Soziin Vesikalan: 348.] 

• Muhabbetin da'vasi, diismandan teberri eylemedikce 
[mahbubun diismamndan uzaklasmadikca] makbul degildir. 

4/73. 

-361- 



• Muhabbet-i isan [bxiyiikleri sevmek], se'adetin serma- 
yesidir. 4/21. [Hak Soziin Vesikalan: 322.] 

• Muhabbet-i isan [biiyiiklere sevgi] kuvvetli oldukda, 
feyz alma yolu acikdir. Her nerede olurlarsa olsunlar, feyzle- 
rinden ve bereketlerinden timid olunur. Tevecciih de Have 
olursa, nur iistiine nur olur. 5/103. 

• Muhabbet-i isan [bxiyxikleri sevmek], hakiki matlubun 
sevgisinin neticesidir. 4/143. 

• Muhabbetsiz ve rabitasiz, yalniz teveccxihxin te'siri az- 
dir. 4/33. [Islam Ahlaki: 557.] 

• Muhabbet olmasa, talibe, matlubun yolunu gosterici 
bulunmaz idi. Feyz almak ve bereketlenmek, muhabbet mik- 
dannca olur. Ve gizli ma'nalan ceker. Ve seven de, sevgili- 
nin halini kazanir [Ona benzer]. Fena ve beka muhabbetin 
neticesidir. 4/21. [Hak Sozun Vesikalan: 322.] 

• Muhabbet dostlugun kxsmlanndandir. Hullet, tins [yak- 
lasma] ve xilfet [dostlukjdir. Muhabbet baglanma yolu ile, 
dostlugun diger kismlarindan aynlmis ve hayret verici bir 
sey ve baska bir neticeler sahibi olmusdur. 5/134. 

• Ebrann muhabbeti i'tibarat iledir. Mukarreblerin mu- 
habbeti, i'tibar edilenlerden yxiksekdir. 6/105. 

• Masiva sevgisi, zahir ve batinda [bedende ve rxlhda] 
olursa, avam muhabbetidir. Yalniz zahirde olursa, meyl-i ta- 
bi'i denir ki, zararsizdir. 5/106. [Kiyamet ve Ahiret: 101.] 

• Muhabbetdir ki, var olma ve yaratma zincirini hareke- 
te gecirip, gizli hazineyi aciga cikarmis, gayb sirlan acikca 
gorxinxir hale gelmisdir. Muhabbetdir ki, sadik olan asigi ya- 
km derecelerine ulasdmp, arzu etdiklerini kendilerinden 
kurtanp, [batil tannlardan kurtanp], sevgiliye kavusdurmus- 
dur. Muhabbet sebebi ile, sadik mxirid, mxirsidin kemalatim 
ve onun hallerini kazanir. 6/111. 

• Muhabbet ve adem-i muhabbet [sevmek ve sevmemek] 
i'tibaratdandir. Muamele [is], sifat ve i'tibaratdan daha yu- 
kanya terakki etdikde, sevmek ve sevmemek diye birsey 

-362- 



kalmaz. 6/235. 

• Sevgiliye ita'at, sevenin halinin icabidir. 5/10. 

• Mahbubiyyet [sevilmis olmak] biitiin faziletlerden ve 
yakinlik makamlanndan daha iistiindiir. Hepsinden ilerde- 
dir. 6/108. 

• Mahbubun [sevgilinin] latifeleri yazmakdan iistiin [ya- 
ziya sigmaz] ve mahbubun [sevgilinin] nefsleri de anlatmak- 
dan daha otededir [anlatmamn otesindedir]. Mahbub tecelli 
etmedikce, bicare talib onu devamh arar. Ve onun ruhu bes- 
liyen ni'metlerini ve ruhu yiikselten hikayeleri ile iilfet et- 
mekde ve mesgul olmakdadir. Sevgili goruniince derdli olan 
salik, yokluk sahrasina diisxip, dili tutulur. Daha sonra, soy- 
liyen kim, dinleyen kim olur ve kim idrak eder ve kimi bu- 
lur? 6/107. 

• Mahbub Ian [sevilenleri], muhabbet ipi ile, secilmisler 
yoluna yavas-yavas goturxirler. Ve mxiridler inabet yolundan 
kendi ayaklan ile kavusurlar. 6/220. 

• Muhammed Sa'id, Muhammed Ma'sumun biiyiik kar- 
desidir. 6/3 

• Muhammed Sa'id, onyedi yasinda, zahiri ilmlerin akli 
ve naklisini kemal derecede ogrendi; erisdi. 6/3. 

• Muhammed Ma'sumun faziletleri. 4/86. 

• Muhammed Ma'sumun fakirligini ve zelilligini arz et- 
mesi. 4/27. 

• Muhammed Ma'sumun mahbub [sevilmis oldugu] mec- 
hul iken, bilahere ma'lum oldugu [sonradan ortaya cikdigi]. 

4/17. 

• Muhammed Ma'sum, farz nemazlardan sonra, yetmis 
kerre istigfar ederdi. 5/80. [Hak Sozun Vesfkalan: 344.] 

• Muhammed Ma'sum, vaktli ve vaktsiz zikrleri ve dxiala- 
ri ve devamh diialan toplayarak, farisi bir risale yazmisdir. 
5/104. 

-363- 



• Muhammed Ma'sum buyuruyor ki, bu miskin asik, bir 
zeman Hak tealanin inayet ve lutflanna bakarak, dua eder 
[yalvanr] ve oguniir. Ve baska bir zemanda kendi yapdikla- 
nna bakip, diia eder [yalvanr] ve fakirligini ortaya koyar. Bir 
vaktde dahi, kendinin o mukaddes cenaba, hicbir munasebe- 
ti olmadigini diisuniip, uziiliir. 4/8. 

• Muhammed Ma'sum buyuruyor ki, bu aynlik atesi ile 
yanmis olan ve size gonliinu kapdirmis olan asigin hali bu- 
dur ki; o hazretin sem'i viicudxine pervane, onun tir-i tevec- 
ciih-i yeganesine hedefvar-i nisane olmayip ve onun sikar-i 
reftar-i mahbubesi ve beste-i fitrak kadd-i ra'na-yi nazika- 
nesi bulunmayip ve cesman-i meyigun ma'sukanesinin kiis- 
tesi ve tebessiim-i dilberanesinin asik-i sergestesi olmayip 
ve kendinin cebin-i nazanini onun asitane-i ulyasinda ke- 
mal-i sevk ve arzxi ile surulmiis ve dergahimn sakinlerinin 
hak-i payini gozlerine sxirme yapmiyan ve almnda onun ko- 
leligi damgasi bulunmiyan ve ol dergahin gulamlannin silsi- 
lesi kendi kerden-i can ve teninde hiiveyda olmayan, kimse 
ile hemnisin ve asina ve tekelliim niima olmiyayim ne care 
edelim, beni boyle halk eylemisler, kendi ihtiyanmda degi- 
lim. 4/157. 

• Muhammed Ma'sumun arabi olarak yazdigi nasihatidir. 
4/9. 

• Muhammed Ma'sumda mafsal agnsi var idi. 5/147. 

• Muhammed Ma'sumun vefat tarihi (1079 h.) Zilhicce 
27. idi. Ve hasiyesi. 5/74. 

• Muhammed Seyfeddin, Muhammed Ma'sumun oglu- 
dur. 6/243. 

• Muhammed Esref, Muhammed Ma'sumun ogludur. 

4/238. 

• Muhammed Naksibend, Muhammed Ma'sumun oglu- 
dur. 6/245. 

• Seyh Halilullah, Muhammed Ma'sumun ogludur. 5/140. 
[Kiyamet ve Ahiret: 164.] 

-364- 



• Seyh Abdiil-ehad, Muhammed Ma'sumun ogludur. 
6/205. 

• Muhammed Siddik, Muhammed Ma'sumun ogludur. 
6/70. 

• Muhammed Ubeydullah, Muhammed Ma'sumun oglu- 
dur. 6/118. 

• Muhammed Sibgatullah, Muhammed Ma'sumun oglu- 
dur. 4/189. 

• Kalb, Allahii tealamn nazar etdigi mahaldir. Kalbi te- 
miz tutmak gerekdir. Ve Hak tealamn nazar etdigi yeri, hal- 
kin nazargahindan cok kotii yapmak, giizellikde ve siisle- 
mekde daha asagi yapmak layik degildir. O temizlik zikre 
baghdir. 4/48. 

• Muhyiddin-i Arabi, hadis ilminde iistad [sozii vesika] 
ve fikhda ictihad makaminda idi. 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 
89.] 

• Muhyiddin-i Arabi, raks ve sima'i cok siddet ile yasak 
etmisdir. 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Muhyiddin-i Arabinin sozii, imam-i Rabbaninin soziin- 
den, birkag derece uzakdir. 4/180. 

• Muhyiddin-i Arabi, alem, toplanmis a'razdir [gelip-ge- 
cici seylerdir] demisdir ki, hosdur [iyidir]. 5/91. 

• Muhyiddin-i Arabi iki te'ayyiine, te'ayyiin-i ilmi ve di- 
ger tic te'ayyiine te'ayyiin-i harici demisdir. Ve te'ayyiin-i il- 
mi, suret-i san-iil-ilmdir, demisdir. 4/85. 

• Muhyiddin-i Arabi, alem, her anda ademe gider [yok 
olur]. Ve onun misli var olur demisdir ki, suhudidir. Ve bi- 
zim indimizde sabit degildir. 6/217. 

• Muhyiddin-i Arabi, "Hicbirsey yokdur ki, Onu hamd 
ve tesbih etmesin" deki zamirin sey'e a'idiyyetini tahmin 
ediyor. 4/47. 

• Muhyiddin-i Arabi ve tabi'lerinin, "hersey odur" 

-365- 



ta'birleri, hersey onun zuhuratidir, ma'nasinadir. 6/16. [Kiya- 
met ve Ahiret: 104, Cevab Veremedi: 358.] 

• Muhyiddin-i Arabinin, cem'i Muhammedi, cem'i ilahi- 
den genisdir, soziinun te'vili. 4/173. 

• Muhlis, niyyeti yenileyen, zorla Mas elde eden kimse- 
dir. 5/23. 

• Muhlas, niyyeti yenilemeyi ve zorla ihlas elde etmegi 
gecip, hakikate kavusmusdur. 4/172. 

• Mir'at-i ademde [yokluk aynasinda] mun'akis olan [aks 
eden, goriilen], kemalatin ve sifatin kendi aslina katilmasi, 
sifatlann tecellilerinin iistiinleridir. 5/109. 

• Muradlar ve istekler, matlubun yolunu orten perdeler- 
dir. 5/115. 

• Murakabe, kul, Allahii tealanin devam iizere kendini bil- 
digini, ilmi oldugunu, huzurunda oldugunu bilmekdir. 5/81. 

• Murakabe, batini ve zahiri hisleri, matlubu bekleme yo- 
lunda toplamakdir. 5/113. [Kiyamet ve Ahiret: 165.] 

• Murebbi-i hakiki [hakiki yetisdirici] ve mxirsid-i alel lt- 
lak [hakiki terbiye edici], Hak tealadir. 6/222. 

• Murebbi-i hakiki [hakiki yetisdirici], Hak siibhanehu ve 
tealadir. 4/235. 

• Miirsid olan aba ve ecdadim [baba ve dedelerini] taklid 
eden ve amelleri ile amel eden, kamil olmiyan cocuk icin 
miirid ahz eylemek [kabul etmek] caiz degildir. 5/77. 

• Miirsidin talibe tevecciihii, lafza-i celal [Allah] zikr 
ederken de, nefy-ii isbat zikrinde de [La ilahe illallah] miisa- 
vidir. Ve teveccxih edene zikr etmek lazim degildir. 5/131. 

• Maraz-i kalbinin [kalb hastahginin] basi, masivaya bag- 
lanmakdir. 4/71. 

• Miirid [Allahii teala], hayr ve ser irade edicidir. Ve la- 
kin, serlerden razi degildir. 6/62. 

• Miiridler, inabet yolu ile vasil olur. [Miirside baglana- 
rak ve cahsarak] hayatdaki bir miirsidin sohbetine muhtac- 

-366- 



dirlar. 5/101. 

• Miirid, bu ayet-i kenmede zikr olunan sifatla sifatlan- 
mis olmasi lazimdir. [Tebiik gazasina katilmiyan tie sahabi 
pisman oldular. Yer yiizu kendilerine daraldi. Matem tutdu- 
lar. Tevbeden baska care olmadigini anladilar. Tevbeleri ka- 
bul edildi. Allahii teala gecmis gunahlan afv eder.] Tevbe su- 
resi. A. 118.] 6/25. 

• Aleak dunyanin copluklerine baglamp [asik olup] ve 
siisune aldanmiyalar ve onun cok cazip [renkli]ligi ile renk- 
lenmiyeler. Gecici ve yok olucudur. Sabit degildir. Bir seke- 
re bulanmis zehrdir. Ve altin kaplanmis necasetdir ki, ebedi 
oliime ve sonsuz hiisrana gotiiriir. 6/135. 

• Mescid-i Nebevide eda olunan nemaz, onbin nemaza 
mu'adildir (esiddir). "H." 4/64. 

• Mescid-i Haramda kilinan nemaz, yiizbin salata mua- 
dildir. 4/64. 

• Her miisliman kendi kudreti kadar verir ve lutf eder. 
Kudreti olmadigi hallerde, mazeret sahib idir. 4/31. 

• Miislimanin malinin hurmeti, kaninin hurmeti gibidir. 
"H". 6/55. [Hak Sozun Vesfkalan: 348.] 

• "Miislimana bir zahmetin gelmesi, onun gxinahi sebebi 
iledir." "H". 4/119. 

• Bir mii'mini mesrur eden kimseyi, Allahii teala mesrur 
eder. 4/47. 

• Diinyada goriilen seylerin hepsi, zillere baghdir ve ha- 
yalden kurtulmus degildir. 6/203. 

• Miisahede-i kalbi [kalbi miisahede], ba'zi biiyiiklerden 
rivayet olunmusdur. Lakin onlara ol makamdan yiikselme 
vaki' olmamisdir. Son nefese kadar bu musahedeye baglan- 
mislardir. 5/68. [Hak Sozun Vesikalan: 344.] 

• Miisafeha her goriismekde siinnetdir. Muayyen vakt 
ta'yin etmek bid'atdir. 4/197. [islam Ahlaki: 562.] 

• Mudga-i kalbiye [kalbin eti=yurek] alem-i halkdandir. 
Ve yeri sfnedir [gogiisdur]. 6/225. 

-367- 



• Mudga, on parcadan birlesmis olup [meydana gelmis 
olup], her birinin tasfiyesinden sonra, aslin zuhuruna kabiliy- 
yeti olur. 4/20. 

• Mutlaki mukayyed nasil bulur. [Hakiki varligi, varligi 
baskasina bagh olan nasil bulur.] Ve sonsuzu, sonu olan na- 
sil kavnyabilir. 5/120. 

• Matluba kavusmak, ahkam-i islamiyyeye uymakla 
mumkindir. 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Matlub-i hakikiden [hakiki matlubdan] her ne hasil 
olursa, kavusanin anlayisimn tehammulii kadardir. Ve onun 
kabiliyyet ve anlayisma baglidir [anlayisi kadardir]. Matlub 
ise, bu baglardan uzak ve beridir. [Onda yokdur ve Ondan 
ayridir]. Ve bu baglardan cozulmus ve aridir [anndirilmis- 
dir]. Simdi icab eder ki, himmetin fazlaligi bir mertebeye ola 
ki, idrak kaydlanndan [baglanndan] ve isti'dad baglanndan 
daha iistiin ola. Zira miimkin, madem ki, imkan baglan ile 
baglanmisdir, hakiki matlubdan nasil hisse alabilsin. Mahluk 
olmakdan temamen uzak olmak miimkin degildir. 4/167. 

• Matluba sevgiden dolayi, onu beklemek, matlubda ken- 
dinden gecmekden daha iistiindiir. 6/77. 

• Matlubu bu kisa diinya hayatinda, ona da'vet olun- 
musken, [kucagina cekemiyen, kavusamiyan], yann huzur-i 
ilahiye ne yiizle gider ve ne hile ile behane ve ozr diler. 
4/102. 

• Matlubu kendinde aramak lazimdir. Kendinden haric- 
de bulunmaz. 6/49. 

• Matlub, afak ve enfiisiin disindadir. 6/183. 

• Matlub goriinmege baslayinca [miisahede olununca], 
bicare talib, yokluk sahrasinda kaybolup, ondan nam ve ni- 
san kalmaz. 6/181. 

• Matlub, fena ve bekanin, tecellilerin ve zuhurlann, gor- 
me ve goriilmenin, soz ve ma'namn, ilm ve cehlin, ism ve si- 
fatin, zannedilenin ve hayalde dusiiniilenin otesindedir. 
4/116. 

-368- 



• Karanlik geceleri zikr vazifeleri ile aydinlatmagi ve se- 
herlerde aglamagi ve istigfan ganimet bileler. 4/40. 

• Mazluma yardimin fazileti hakkinda hadis-i serif. 4/29. 
[Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Mu'az ibni Cebel hadis-i serifinde, Resulullahin "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" gordiigii rii'yada hitab-i ilahi... 5/5. 

• Ma'rifet, zat-i ilahinin sirlanni kesf etmekdir. Keramet, 
mahluklann hallerini kesf etmekdir. Birincisi makbuldiir. 
4/50. [Kiyamet ve Ahiret: 161, Hak Sozun Vestkalan: 328.] 

• "Giinahlar kiifre goturiir" hadis-i serifi. 5/110. [Faideli 
Bilgiler: 169, Cevab Veremedi: 349.] 

• Me'asi [giinahlar] yayildigi vaktde, Hak tealadan gelen 
azab, biitiin iimmete gelir. insanlara isabet eden azab, salih- 
lere dahi isabet edip, sonra Hak tealanin magfiretine ve nd- 
vanina mazhar olurlar. 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Ma'dum-i mutlak [mutlak yokluk], ne viicud ve ne sabit 
olmasi i'tibariyle sey degildir. 4/230. [Se'adet-i Ebediyye: 959.] 

• Ma'dum-i miimkin icin [miimkinin yoklugu icin], vii- 
cud-i ayniden mukaddem [su goriilen varligindan once], me- 
siyyetin siibutu vardir. [Onceden yok idi denilebilir]. 4/230. 
[Se'adet-i Ebediyye: 959.] 

• Ma'dum-i mutlak [mutlak yokluk] ne siibut i'tibariyle ve 
ne viicud i'tibariyle sey degildir. Amma, miimkin olan yokluk 
icin, su goriilen varligindan once, Allahu tealanin iradesiyle 
(Kun=ol) emrine muhatab olup ve te'siri kabul eder ve viicu- 
dii haricde mevcud olur. 4/230. [Se'adet-i Ebediyye: 959.] 

• Ma'rifet iki nev'dir. Alimlerin ma'rifeti, bakmaga ve 
delil getirmege bagli olup, nefs yine serkesdir. Sofilerin 
ma'rifetinde, salikin nefsi fani olmusdur. 5/61. [Hak Soziin Ve- 
sikalan: 341, Kiyamet ve Ahiret: 99.] 

• Ma'rifet, ma'rufda fena olmakdan ibaretdir ki, hakiki 
olumdur. Ve bu oliim, derd ve muhabbetin neticesidir. 4/227. 

• Ma'rifet-i ilahi [Allahu tealayi tanimak], harikul'ade 

_ 369 _ Kiymetsiz Yazdar - F:24 



seylerden ve mahlukata aid gizli seyleri kesf etmekden daha 
iistiindiir ki, ma'rifet, Allahii tealamn zatinin sirlanni kesf et- 
mekdir. Pes; ma'rifet ile harikul'ade seyler arasindaki fark, 
Hahk ile mahlukun farki gibidir. 4/50. [Hak Soziin Vestkalan: 
328, Kiyamet ve Ahiret: 161.] 

• Ma'rifetullah ki [Allahii tealayi bilmek ki], idrak-i basit 
[genis idrak] ma'na olmak iizere, Veliler indinde karar veril- 
misdir. Ve insani kemalleri ona bagh kilmislardir. Onun da- 
hi temam olup ve kemal bulmasi, nefsin kemal ve itminam- 
na baghdir. 4/64. 

• Ma'rifet-i Hak siibhanehu [Allahii tealayi tanimak] fe- 
na ve bekaya baghdir. 6/153. [Cevab Veremedi: 362.] 

• Ma'rifetin husulii ve derece-i vilayetin viisulii muhab- 
bete menutdur [baghdir]. 6/153. 

• Ma'ruf ve miinkerin ta'rif ve taksimi. 4/29. [Se'adet-i Ebe- 
diyye: 89.] 

• Ma'lumun olmiyan [tanimadigin] kimseye yumusak 
davramrsan ve senden kesilmis olan kimseyi ziyaret edersen, 
sana zulm eden sahsi afv edip ve seni mahrum eden kimseye 
ihsanda bulunursan, Allahii teala dereceni yiikseltir, terfi' 
buyurur. "Hadis-i serif." 4/147. [Herkese Lazim Olan Iman: 141, 
Cevab Veremedi: 342.] 

• Miiflisanim amede der kuyi tu, 
sey'en lillahi ez-cemal-i ruyi tu. 

[Biz miiflisleriz. Senin koyiine gelmisiz. 

Allah rizasi icin, cemalinden bize birseyler ver]. 4/163. 

• Muktediyat-i bedeniyyeden [bedeni ihtiyaclardan], ve 
ihtilat-i halkdan [insanlar ile hasr-nesr olmakdan] kurtulma- 
ga imkan yokdur. 4/160. 

• Miikatebe [biiyiiklerle mektublasmak], ma'nevi bag- 
lantiyi kuvvetlendirir. Ve giyabinda ona tevecciih edilmesine 
sebeb olur. 4/42. 

• Mekr-i Hiidavendi celle saniihudan [Allahii tealamn al- 
datmasindan] emin olmayalar. Ve daima siginalar ve yalva- 
ralar ki, biiyiik isde kansikhk olmaya. 6/209. 

-370- 



• Meksufat ve meshudat, zilal-i matlubdur. [Kesf olunan- 
lar, goriilenler, matlubun zilleridir.] Ayn-i matlub degildir. 
[Matlubun kendisi degildir]. 4/156. 

• Meleklerin adedi, cin ve insanlann toplam adedinden 
kat-kat fazladir. 4/11. 

• Melekler, kendi hakikatlerinin iistiine cikamaz. insan- 
lann ustiinleri, meleklerin hakikatlerinin iistiine cikarlar. 
4/183. 

• Melamiye yolu, sofiyye elbisesini giymis ve tankatin 
mubahlanna yapisrp, islamiyyete yapismagi avama aid bilir 
ki, bu zan ve i'tikad, ilhad ve zindikhkdir. 4/29. [Se'adet-i Ebe- 
diyye: 89.] 

• Miimkin [yaratilan] vacibin [yaratamn] aslini, hakikati- 
ni nasil idrak edebilir. Sonradan olanin, devamli var olani 
kavramasi hayaldir. Ebedi mahrum kalmak, hiisrana ugra- 
mak ve eleme diismek elbette olur. 5/52. 

• Miimkinin [yaratilamn] olgunlugu, kullukda tarn olmak 
ve Allahii tealamn ilahligini kabul etmekdir. 4/173. 

• Miimkin icin zat yokdur. Ciimle goriinenler, i'tibarat-i 
zatiyyedir. Ademdir [yoklukdur] ki, birsey degildir. Miimki- 
nin zati durumunda olan sifat ve fi'ller de emanetdir. 5/50. 

• Miimkinin kendisi ademdir ki, o aynada, kemal sifatin 
aks etmesi ile, viicudu gosterir olmusdur. Ve bu aks etme va- 
sitasi ile, ademiyyet-i zatiyyesini [zati yoklugunu] ve noksan- 
lik ve yaratilisindaki serri unutup, emanet olan kemalat se- 
bebi ile kendini hayr ve kamil hayal eylemisdir. Ve bu fasid 
hayalden ve cehl-i miirekkebden dolayi, benlik ve kendini 
begenmenin kaynagi olmusdur. 5/133. 

• Miimkinde hayr ve kemal kismindan ve viicud ve viicii- 
diin tabi'lerinden [baghlanndan] her ne mevcud ise, viicub 
mertebesinden istifade edilmis, emanet olarak ahnmisdir. O 
mertebenin sifatimn yansimasi ve parlamasidir. 4/88. 

• Miimkin [yaratilan], her ne kadar, Allahii tealaya "cel- 
le sultaniihii" yaklasip, kemal dereceleri tahsil eylese, ruh 

-371- 



ve beden olarak yine mahlukdur. Ve sonradan olmadir ki, 
btittin masiva, Allahii tealadan gayri ne varsa hepsinin ha- 
dis olmasinda, din sahiblerinin icma'i hasil olmusdur. Inkar 
eden kafirdir. 4/182. [islam Ahlaki: 559, Kiyamet ve Ahiret: 376.] 

• Miimkinat [yaratilanlar], ahiret hayatinda, sifatin varli- 
ginda mevcud olan hiisn ve cemalin mazhandirlar ki [miim- 
kinan Allahii tealamn hiisnii cemalini goriiyor], lakin, bu fa- 
ni diinyada miimkinin yoklugu ciheti terbiye edilip, sifatin 
muhtemel yoklugunda goriinen giizellik ve iyilige mazhar 
kilmislardir. Zira, vacib olan sifatlann mevcud olan yonle- 
rinde giizellik ve iyilik var oldugu gibi, yokluk ihtimalleri yo- 
niinde dahi giizellik ve iyilik sabitdir. Lakin yoklukda gorii- 
len giizellik onunla ortiilmiis gibidir. Onun icin ahiret 
ni'metleri makbul ve razi olunan seylerdir. Diinya ni'metle- 
ri ise, razi olunmiyan seylerdir. 4/123. 

• Miimkinatin ciimlesi, ba'zan var, ba'zan yokdur. [Kayd- 
h yoklukdur.] Bunlar mutlak yokluk degildir. 5/50 

• Miimkinat, vehm mertebesinde yaratilmisdir. Aynca 
haricde degildir. Allahii tealamn yaratmasi ile goriinmekde- 
dir. 4/5. 

• Miimkinler, a'razlarin toplulugudur. Zatiyyet ve cev- 
herlik onda bulunmaz. 4/5. 

• Miimkinler, ism ve sifatlan gosterdigi icin, sifatlardan 
faidelenemezler. Yoklugun sifati olmasi, salikin zatinin yok 
olmasidir. Zira onun zati, sifatin otesinde, baska birsey degil- 
dir. 6/167. 

• Miimkinat, viicuddan uzakdir. [Hakiki varhk degildir. 
Mevcuddur. Yaratilmisdir.]. Bir adem [yokluk] olup, kema- 
latin yansimasi sebebi ile goriiniis peyda eylemisdir. [Gorii- 
niis kazanmisdir.]. 4/217. 

• Miimkinlerde herbir ism icin cok ziller vardir. 4/47. 

• Miimkinler, viicud sifatinin kemalatinin zillerinin yan- 
simasi ile [mevcud olmadigi halde] goriinmekdedirler. As- 
hn kemalati parlayinca, zillerin kemalati yok olup, asla ka- 

-372- 



vusup, arif dahi yokluk sahrasina tevecciih ile [yonelmek 
ile] hakiki fena hasil olur. 6/213. 

• Miimkinat ne ayn-i zat, ne de gayr-i zatdir. Mesela, ay- 
nadaki Zeydin sureti, ne Zeydin aym, ne de gayri oldugu gi- 
bidir. 6/16 [Cevab Veremedi: 358, Kiyamet ve Ahiret: 104.] 

• Miimkinat kendilerinde zuhur ve kendilerini halk eyle- 
mek i'tibariyle kamilen mardi'i ilahidirler. Kabih ve gayr-i 
mardi olan onu, kesb eylemekdir. 6/62. 

• Men isteva yevmani fehiive magbuniin "hadisi". [iki 
gunu aym olan aldanmisdir. Ya'ni, her gun ilerlemeyen al- 
danmisdir.] 6/64 

• Men arefe nefsehu fekad arefe rabbehu [Kendini tani- 
yan, Rabbini tanir] hadis-i serifinden murad, insandir ki, on 
latifeden meydana gelmisdir. Nefs latifesi bu latifelerden bi- 
ridir. Lakin, latifelerin reisidir. Bu hadis-i serifdeki nefs lati- 
fesinden murad, miimkindir ki, insanda mevcuddur. [insanin 
dayanak yeridir. insan onunla vardir.] 5/137. 

• Men seetehii seyyietiin ve serretehii hasenetiin fehiive 
mii'miniin. "Hadis-i serif". [Yapdigi kotiiliige iiziilen, iyiligi- 
ne sevinen kimse mii'mindir.] 6/164. 

• Men hame havlelhuma yusekii en yeka'a fihi. [Haram- 
lar Allahii tealamn korulugudur [bagcesidir]. Her kim siirii- 
siinii korunmus erazi etrafinda otlatirsa, o koruluga diismesi 
yakin olur. Ya'ni, subheli seyleri yapan kimse, haram da is- 
leyebilir.] 6/157. 

• Men lem yezuk lem yedri [Tatmiyan bilmez.]. 6/245. 

• Men lezimel istigfare ce'alellahu lehii min kiilli dikin 
mahracen ve min kiilli hemin ferecen ve razekahii min hay- 
sii la yahtesib. [istigfare devam edeni, cok okuyani Allahii 
teala derdlerden, sikintilardan kurtanr. Onu hie ummadigi 
yerden nzklandinr.] "Hadis-i serif." 5/80 [Hak Soztin Vestkalan: 
344] 

• Men istaka ilallahi fel-yestemi' kelamellah.[Kim Alla- 
hii tealaya miistak ise [cok istiyorsa], Onun kelamina kulak 

-373- 



versin.] 5/139. 

• Allahii teala icin tevazu' edeni, Allahxi teala yiikseltir. 

4/17. 

• Men kale lailahe illallahii hiidimet erbeatii alafin minel 
kebair. [Bir kimse La ilahe illallah derse, dortbin biiyiik gii- 
nahi afv olur.] "Hadis-i serif" 6/7 

• Miinafik, muhabbet iddiasinda bulunup, diismanindan 
teberri etmiyendir [kacinmiyandir]. 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 
89.] 

• Minber ile Kabr-i senfleri arasi, Cennet bagcelerinden- 
dir. 4/70. 

• Miintehi o kimsedir ki, sevgilinin baslangicina yetismis 
olup ve seyr-i ilallahi kat'edip [gecip], seyr-i fillah ehli ola. 
Ma'sukun kemalatina nihayet yokdur. Her bir anda bir ke- 
mal ile tecelliye kavusmakdadir. 6/138. 

• Miintehinin yiikselmesi, nemaz ibadetine baglidir. 
4/194. 

• Miintehi, ilm sahibi degildir demekden murad, ahvalin 
tafsiline aid ilmi yokdur. Mutlaka ilmin yoklugu degildir. 
4/88. 

• Miintehfi mercu'inin iinsleri, mahbubun ta'at ve ibade- 
tindedir. Ve onun mahlukatimn eda-yi hukukundadir. Alel- 
husus, mi'rac-i mu'min olan nemazda iins-i haslan vardir. 
Bir mertebede ki, onun haricinde giiya muattal ve bikarlar- 
dir. Hususan ki, mahbubiyyet-i zatiyye ile miiserref olan ve 
vilayet-i Muhammediyyeye peyveste olan cema'atin iinsleri 
ta'atdadir. Ve himmetleri, tekmil-i nemaza masrufdur. 
Uluvv-i himmetlerinden nasi, siihud ve miisahedeye kanaat 
etmezler. Zira yakin iizere bilirler ki, bu nes'enin meksufat 
ve meshudati zilal-i matlubdur. Ayn-i matlub degildir. Ve 
matlub-i mutlak, bu mukayyedat ve miisahedatdan miiber- 
radir. 4/156. 

• Mansab sahibi, elbette ilm sahibidir. 4/24. 

-374- 



• Yasaklardan men' etmek hususunda, korku olmadikca, 
emr-i ma'ruf ve nehy-i anil miinker eylemek, sizlere vacib- 
dir. Eger korku mevcud ise, susmak sizlere halal olur, "ha- 
dlS-i serifi". 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Olum ve kiyameti tezekkiir ve tefekkiirden hie geri kal- 
miyalar. (Caetirracifetii tetbeuher radifetii.) [Birinci nefhayi 
(surun ufurulusunii), ikinci nefha ta'kib eder.] 6/226. 

• Olxim, ahiret ahvalinin [hallerinin] baslangicindandir. 
O makamda siihud [gormek] daha kusursuz ve eksiksizdir. 
6/203. 

• Mevt [6lum]den herkes korkar. Fekat, oliim insana fit- 
neden hayrlidir. "Hadis-i serif". 4/32. 

• Mevcud, nefs-iil-emrde ma'dum [yok] olmaz. Ve 
ma'dum mevcud olmaz diye i'tikad [inanmak], hukemamn 
yoludur ki, alemin kadim olmasina miincer olur [bagli kalir]. 
Ve inanan kafirdir. 4/230 [Se'adet-i Ebediyye: 959.] 

• Hakiki mevcudiin, mevhuma hie miinasebeti yokdur. 
4/141. 

• Mevcuda razi olup, cogalmasina talib olalar. 6/206. 

• Musa aleyhisselamin mebde-i te'ayyiinii kelam sifatidir. 
4/88. 

• Musa aleyhisselama cevaben, nemaz sana burhan, oruc 
Cehennemden siper ve sadaka sicakdan golge ve zikr nur- 
dur, buyuruldugu. 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Musa aleyhisselam, sevenler halkasimn basi ve Resulle- 
rin sonuncusu, muhabbet olunmuslann basidir. 4/74 

• Musa aleyhisselamin fe-ehafii en yaktuluni. [Suara su- 
resi 14.cii ayet-i kerimesinde, (beni oldiireceklerinden kor- 
kuyorum)] buyurmasi, teblig-i risaletden ozr ve iba degildi. 
Beyan-i hal [halini beyan] idi. 5/53. 

• Mehdi aleyhirrahmenin [meshur olan Mehdinin] asa- 
letden nasibi, Isa aleyhisselam yolu iledir. 4/192. 

-375- 



• Meyyit icin diia, Fatiha, sadaka ve istigfar ile imdad ve 
i'anet (yardim) lazimdir. 4/178. 

• Meyyit icin sadaka vermege niyyet ederken, Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem"i tesrik (ortak) etmemelidir. Zi- 
ra meyyit Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem"e ihda (he- 
diyye) etmekle bereketlenir. 5/36 [Se'adet-i Ebediyye: 512.] 

• Meyyit icin sevab niyyeti ile, Allah rizasi icin fakirlere 
yiyecek vermek ibadetdir. Lakin vakt ta'yini yokdur. 4/11. 

• Meyyite zevcesinden gayrisinin iicgiinden ziyade keder- 
lenmesi mesru' degildir. 4/11. 

• Mirza Emanullah Burhanpurinin fazileti hakkindadir. 
6/70. 

• Mii'mine, asi olan kimseyi goriip, men' etmemek layik 
degildir. [Bunun icin, bid'at sahiblerinin ve haram isliyenle- 
rin kitablanni okumamahdir.] 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

-N- 

• Nardan [atesden, Cehennemden] kurtulus, hayr sahib- 
lerinin seyyidine baghhk, Cennete girmekde, arkasina taki- 
mlanlann, pesinde gidilenlerin en faziletlisine uymaga bagh- 
dir. 4/10. [IslamAhlaki: 544.] 

• Nas'in [insanlann] hayrhsi, Allahii teala icin [haramlar- 
dan] sakinan, sila-i rahm eden [akrabayi ziyaret eden] ve 
emr-i ma'ruf ve nehy-i miinker eden kimsedir. "Hadis-i se- 
rif" 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Nakis seyhden, kamil gelmez [kusurludan mukemmel 
gelmez] ve salikin [tesavvuf yolcusunun] ka'biliyyeti yok 
olur. 4/145. 

• Nubiivvet sona ermis [bitmis] ve vahy kesilmis [niha- 
yet bulmus] ve din kemal bulmus ve ni'met temam olmus- 
dur. Hangi hxiccet ve senet ile boyle bir din-i metini, bir 
kimse degisdirebilir?, [ya'ni kimse ortadan kaldiramaz], 
Peygamberlerin vahy ve ilahi sozxi ile tesbit edilen ve kat'i 

-376- 



olarak beraberce soylemis olduklan kelimelerini [hepsinde 
miisterek olan kelimeyi] kendi hayal ve goriisii ile degisdi- 
re ve ortadan kaldira. [Degisdiremez ve ortadan kaldira- 
maz.]. 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Necatin [kurtulusun] siinnete uymakda ve bid'atden sa- 
kinmakda oldugunu yakinen bileler. [Bunun icin bid'at sa- 
hibleri ile ve haram isliyenler ile arkadaslik yapmamalidir.] 
5/89. [Eshab-i kiram: 275.] 

• Necat-i uhrevi [ahiretde kurtulmak] ulemanin fetvasina 
baghdir. Salih, saglam olan ulemanin hilafina olan kesfler 
i'tibardan sakitdir. 4/182. [islam Ahlaki: 559, Kiyamet ve Ahiret: 
376.] 

• Necati [kurtulusu], Hak tealamn sonsuz rahmetinden 
iimmid edeler. Ve ta'ati, onun rahmetinin eseri olarak kabul 
edeler. 4/92. 

• Nisbet-i batin [batinin baghligi] ne kadar yiiksek olur- 
sa, o kadar cehalete yakin olup, zahiri bi halavet eder. [Za- 
hir tad alamaz.]. Zira batindan cok uzak olur. 4/138. 

• Nisbet-i batin [batinin nisbeti] ne kadar derk-i zahire 
gelmeyip, ondan [bedenden, zahirin anlamasindan] uzak 
olursa, o kadar cok parlak [nurlu] olur. 4/138. 

• Nisbete adem-i ilmden [ilmin yoklugundan] dolayi nis- 
bet-i batini [batinin nisbeti] mutlaka nefy eylemek mumkin 
degildir. Zira ekseriya vaki'dir ki, batin icin bu nes'eye [dtin- 
yaya] miinasib bir nisbet hasil olur. Ve zahirin asla ona lttila'i, 
haberi olmaz [zahir asla onu bilmez] ve nefy eder. 4/61. 

• Kadinlar ile sohbet [konusmak], diinyaya baglanmaga 
meyle sebebdir. Ve Hak siibhanehudan gafil eder. [Bunun 
icin, kadinlarm bulundugu yerlerde calismamahdir.] 4/171. 

• Nasihat zahiren acidir. Se'adet mend [bahtiyar] o kim- 
sedir ki, onu seker gibi tenaviil edip, ma'nevi tad almakdan 
hissedar ola. 4/112. 

• Nazar ber kadem, hiyn-i mururda [yuriirken] nazan ka- 
dem iizere rast olmakdir [ayaklanna bakmakdir] ki... 4/165. 

-377- 



• Ni'metler ve hasenat fadl-i ilahidir. Hayrli isler, viicud 
ni'metine bile miikafat olamaz. 4/119. 

• Nefsin makami dimagdadir. 6/67. 

• insanin nefsi ve vesvese veren seytan, kendisine diis- 
mandirlar. Maksadlan, terbiye eden ve ma'bud olan [tapini- 
lan] ve hakiki ma'bud olandan insani uzaklasdmp, [ona 
ita'at etdirmeyip], onun ma-sivasina baglarlar. [Mahluklara 
baglarlar.] Ve gizli ve acik sirke delil olurlar. 4/29. [Se'adet-i 
Ebediyye: 89.] 

• Nefs-i emmare ademdendir. Kotiilukleri ademden kesb 
etmisdir. [Almisdir.] Ustadi iblisdir. Lakin kotiiliik yapmak- 
da, isyanda, iblisi gecmisdir. 5/91. 

• Nefsin kendisi kotiiliik ve isyandir. Kendini hayr ve ka- 
mil bilerek, cehaletin merkezi [tedavi edilmiyen sekli] ol- 
musdur. 6/229. 

• Nefse muhalefet etmek [vera' iizere] hareket, cihad-i 
ekberdir. [Biiyiik cihaddir.] 4/64. 

• Nefse, hayrli amelleri ityan [yapmak], kotiiliiklerden 
kacmakdan kolaydir. Emrlere uymakda nefsin nzasinin yok- 
lugu, kendisinin bir kayde bagh olmak istemedigindendir. 
Emrleri yapmak, yolu ile degildir. Nefse cok zor gelen, ona 
muhalif olan, men edilenlerden kacmasidir ki, bunun ecri 
muda'afdir. 5/112. 

• Nefsin itminamndan evvel meydana gelen islamin erka- 
m, nemaz, zekat ve oruc ve hac ve cihad ve diger giizel amel- 
ler, amellerin suretidir. Zira, nefs-i emmare heniiz isyanda- 
dir. 4/64. 

• Nefs-i mutmainne, kafi nas ile Cennet ile mujdelenmis- 
dir. Lakin, mutmainne olmanin, muayyen [belli] sahsda 
meydana geldigini bilmek kat'i degildir. 5/116. 

• Nefs mutmainne olunca, dimagdan gogiis tahtina istik- 
rar peyda eder [yerlesir]. 6/79. 

• Nefs-i emmarenin tahrib ve mu'adati [karsilikli diis- 

-378- 



manligi] cihad-i ekberdir. 4/29. [Se'adet-i Ebediyye: 89.] 

• Nefsin, itmfnandan sonra, terakkiyatinda [yiikselmesin- 
de], zikr, tevbe ve huzurun zevali [unutulmasi, gitmesi] la- 
zimdir. 4/145. 

• Nefs, on latifeden birisi ve digerlerinin reisidir. Bizzat, 
semavi ahkami inkar edip, kendini iistiin gormek ve kibrli 
olmak onda vedfadir [emanetdir]. Ve emmare-i bissu vel- 
fahsadir. [Kotuliigii emr edendir.] Sofiyye-i aliyyenin siiluk 
yollan, onun rslahi ve islami ve tathir ve itminani icindir. 
Nefs-i emmare, rezil sifatlanndan kurtulup, islami kabul ey- 
ledikde, evvela levvame olur, sonra mulheme ve sonra ted- 
ricen fena-yi etemm ve beka-yi ekmel tavassut ederek, mut- 
mainne olup, cehl-i miirekkebden kurtulup, ve ilahi ma'ri- 
fete yakinliga kavusur. Bunlann ciimlesi, sifat-i nefsdir. 
5/137. 

• En-nefsii kettifli. [Nefs, cocuk gibidir.] 5/47. 

• Nefs-i merdudin [inkar eden nefsin], tereddiid etdigi ze- 
man, kalbine gelen husus ile amel et. 5/110. [Faideli Bilgiler: 169, 
Cevab Veremedi: 349.] 

• Nefse sxikunet [rahatlik] getiren ve kalbi mutmain kilan 
sey, iyi ve hayrhdir. Bunun aksi, miiftiler fetva verseler de, 
iyi degildir. "Hadis-i serif." 5/131. 

• Yakinlann nafakasi vacibdir. Onu kazanmak sartdir. 
Ve halal olmak lazimdir. Geri kalan zemani zikre ve fikre 
harcamalidir. 6/88. 

• Nef-yi isbat [La ilahe illallah, ya'ni, Allahii tealadan 
baska ilah yokdur. ibadet olunacak sadece o vardirjin, ciiz'i 
evveli ile [birinci kism ile] isti'datli bir salik [tesavvuf yolcu- 
su], hakiki matlubun masivasim nefy edip [yok edip], ikinci 
ciiz'i [kismi] ile hakiki ma'budun varhgini isbat eder ki, siilu- 
kun hiilasasidir. 4/145. 

• Nefis elbise ile imtiyaz [zahir olmak] ve sevb-i hasisden 
[hasis elbiseden] sakinmak lazimdir. 5/106. 

• Nemazda hudu' [Allah korkusu], nazan [bakmagi] 

-379- 



secde edilen yere bakmaga mahsus kilmak ve ta'yin eyle- 
mekdir. 5/119. 

• Nemazdan sonra, hacetlere kavusmak icin Fatiha oku- 
mak bid'atdir. 4/197 [islam Ahlaki: 562.] 

• Nemaz bu surete maksur degildir. [Ya'ni bu dis gorunii- 
siinde degildir]. Gayb aleminde bir hakikati vardir ki, diger 
hakikatlerin iistudiir. Ta o hakikate yxikselmedikce [kavus- 
madikca], onun kemali nasil anlasilir. O hakikat, bu suret ile 
kaimdir. Nemaz, bir goniil alan sevgilidir ki, giiya onun dis 
goriinusu, bu mecaz aleminde, bu erkan-i mahsusa ile [ne- 
mazin erkani ile] meydana cikmis ve giizel edalan, bu kiyam, 
ku'ud ve adab ve husu' ile aciga cikmisdir. O suret ile alaka- 
si olmiyan, o sureti yapmiyan kimse, bu erkanin hakikatini 
nasil fehm eder. 4/181. 

• Nemazin hakikati, biitiin hakikatlerden ustiin ve miisa- 
hedelerden ve tecellilerden yiiksekdir. 5/87. 

• Nemazda erkan ve adab ile mesgul olalar. Zikr icin ev- 
kat-i kesire vardir. 5/119. 

• Nemaz maksaddir. Diger ibadetler nemazin vesileleri- 
dir [yardimcilandir]. 4/224. 

• Nemazdan sonra secde caiz degildir. 4/142. 

• Nemazlan miistehab vaktlerinde ve cema'at ile eda 
edeler [kilalar]. Belki, ilk tekbiri imam ile almagi terk etmi- 
yeler. 4/14. 

• Nemazlan cema'at ile eda eden kimse, sirati simsek gi- 
bi gecer. "Hadis-i serif." 5/67. [Hak Soziin Vesikalan: 343.] 

• Nemazda mesgul eden, renk, naks ve resm ve [yazi] ve 
benzerleri mekruhdur. 5/106. [Kiyamet ve Ahiret: 101.] 

• Nemaz hakkinda, (iza kame-1-abdii fis salati fiitihat lehii 
ebvabiil-cinani ve kiisifet-il huciibii beynehu ve beyne Rabbi- 
hi vestakbelet-il hu-riil in....) ila ahiril Hadis-i senf.[Bir kul ne- 
maza kalkdiginda, Cennet kapilan ona acilir. Rabbi ile arasin- 
daki perdeler kalkar. Hur-iin onu karsilar.] 4/14. 

• Nemazin hakikati, biitiin hakikatlerin ustiindedir. 

6/224. 

-380- 



• Nemazi, tul-i kunut ile ve adabi ve sartlan ile eda ede- 
ler. 5/146. 

• Nemazin makbulii, tul-i kunut ile olanidir. "Hadis-i se- 
rifi". 5/79. 

• Nemazda meydana gelen keyfiyyetin [haTin] gayr iize- 
re bir kac mertebe iistunlugii vardir. Ve bu huzur, asaleti 
muhbirdir [asaletin haber vericisidir]. 5/58. 

• Evde kilinan nemaza bir sevab, cami'de kilinirsa yirmi- 
bes sevab, Cum'a mescidinde besyiiz sevab, mescid-i Aksa- 
da besbin, mescid-i Se'adetde ellibin, mescid-i Haramda yiiz- 
bin sevab vardir. 5/67. [Hak Sozun Vesikalan: 343.] 

• Farz nemazda lezzet, miintehiden baskasina miiyesser 
degildir [nasib olmaz]. 4/225. 

• Farz nemazda hasil olan keyfiyyetin, diger vaktlerdeki- 
lere iistunlugii vardir. 5/146. 

• Nemazda, kul ile Allahu teala arasindaki perdeler kal- 
kar. "Hadis-i serif." 4/230. [Se'adet-i Ebediyye: 959.] 

• Nemazda perdelerin kalkmasi, miintehilere mahsusdur. 

6/127. 

• Nemaz, mii'minin mi'racidir. "Hadis-i serif." 6/203. 

• Nemimeye ruhsat vermek [soz tasiyana izn vermek], 
nemimeden eseddir [soz tasimakdan kotiidiir]. 5/123. 

• Nemime istima' edeni [nemimeyi dinleyeni] tasdik et- 
memelidir, dinlememelidir. Zira nemmam [soz tasiyici] miis- 
limanlar indinde [yaninda] kotii kisidir. ikinci olarak: Soz ta- 
siyani [nemmami] soz tasimakdan men' etmelidir. Zira kotii- 
niin men'i vacibdir. Ucuncii olarak: Tammadigi sahsa soz ta- 
siyicilik sebebi ile su'i zan etmemelidir. Zira muslimanlara 
su'i zan haramdir. Dordiincii olarak: Nemmamin [soz tasiyi- 
cinin] verdigi haberi tecessiis etmemelidir [arasdirmamali- 
dir]. Zira tecessiis haramdir. Besinci olarak: Nemmamin ha- 
ber verdigini, nemmam gibi, baska kimseye soylememelidir. 
5/123. 

-381- 



• Nafilelerin, secde, riiku ve kavmesinde, hadis-i senfler- 
de gecen dualari okurlar ise giizeldir. Fakir de bu diialan bir 
risalede topladim. Eger ondan ezber ederler ise, munasibdir. 

5/154. 

• Nuh aleyhisselam dokuzyiizelli sene da'vet etdi. Kavmi 
eziyyet etdi. 4/24. 

• Nuh aleyhisselamin mebde-i te'ayyunii ilm sifatidir. 
6/118. 

• Nur evvela sadra dahil olur. 6/225. 

• Nur sadra dahil olmanin alameti [kalbe nur gelmesinin 
isareti], dar-i gururdan ictinab [gecici olan diinya arzulann- 
dan kacinmak], dar-i karara [kahci olan ahirete] meyldir. 
"Hadis-i serif." 4/227. 

• "Nuriis semavati...." ayet-i kerimesinin tefsiri. 4/113. 

• Nur-i kalb, asfer [sari], nur-i ruh, ahmer [kirmizi], nur-i 
sir, beyaz, nur-i hafi, esved [gizli siyah], nur-i ahfa, ahdar 
[yemyesiljdir. 5/52. 

• Nurdur ki, sebeb-i izhar ve zuhurdur. 6/216. 

• Nur-i sirf-i siihudii asar-i bekadandir. 6/63. 

• "Nevm-ul-ulema-i ibadetiin" [Alimin uykusu ibadetdir] 
hadis-i serifi ile medh olunan alimler, mal ve mevki' dusiin- 
miyen, diinyaya ragbet etmiyen ahiret alimleridir. 6/232. 

• Nevmde [uykuda], eklde [yemekde], soylemekde, i'ti- 
dal iizere olmaga riayet gerekdir. 4/14. 

• Nevmin mevt ile [uykunun olum ile] munasebeti oldu- 
gundan, ba'zi devletmendlere [devletlilere] hiyn-i nevmde 
juyku aninda] bir halet runiima olur ki [bir hal meydana ge- 
lir ki], olume benziyen bir hal ve halet-i yekazaya tefewuk 
sahibi olur. 4/109. 

• Niyyet-i salihaya makrun olan [Salih niyyete yakin 
olan] mubah dahi, miistehabba dahil olur. 6/132. 



382- 



-V- 

• (Vebtegu ileyhil-vesilete...) [Maide suresinde, Ona ka- 
vusmak icin vesile arayiniz!] buyurulmusdur. Bu rah-i gay- 
biil-gaybda, miirsid-i kamilin yardimi olmadikca, yol almak 
ve siiluk eylemek cok zordur. Mecazi sultamn [diinya sultan- 
lannin] huzuruna vesilesiz kavusmak miimkin degil iken, ha- 
kiki sultamn dergahina [kavusmak icin], vesile zaruri lazim- 
dir. 6/17. 

• Varidat, besarat [miijde] ve yiiksek isaretler ve ma'ri- 
fetlerin, esrann zuhuru, kamil olmagi gosterir. Lakin, kemal 
sahibi olmanin sarti degildirler. 4/122. 

• Vaki'at [rii'yalar] sahih oldugu takdirde, kuvvetin miij- 
desi ve isti'datdir. Husule delaleti [isareti] yokdur. 4/24. 

• Vaki'alan [ru'yalan] miijdeci bileler. Uyanik iken ne 
meydana gelirse, ona i'tibar edeler. 4/205. 

• Valide, peder, dede ve hocaya, islam dinine uygun olan, 
rucu' ve tevazu' hakikaten Hak tealayadir. 4/79. 

• Bir valinin himayesinde ibadet edenlerin amelleri gibi, 
o valiye de Hak teala ihsan eder. 6/64. 

• Ve 'mur ehleke bis-salati vastabir aleyha la nes' eliike 
rizkan nahnii nerzukuke-vel-akibetxi lit-takva. [Ya Muham- 
med "sallallahxi aleyhi vesellem"! Ehl-i beytine ve ummeti- 
ne, nemazi emr et! Gecim darligina sabr edin! Senin ve on- 
lann rizkini vermek icin cahsmani istemiyoruz! Muhakkak 
sana ve onlara nzki biz veririz. Sen kalbinle ahiret isine ihti- 
mam eyle. Giizel son, miittekiler icindir. (Taha suresi 132. 
Ayet-i kerimesi meali)] 6/127. 

• Her varid ki [hasil olan, meydana gelen ki] zahir ola 
[meydana cika], sukriinu yapip, onda temkin [temekkxin] hu- 
sulinden sonra, ondan yxikselmek talebinde olalar. 4/104. 

• Vitrden sonra secde yapmanin haberlerde ve eserler- 
de ash yokdur. Hind memleketinde amel olunur. Ehl-i 
arabda onunla amel yokdur. Ve hakkinda fikh-i muhtardan 

-383- 



dahi rivayet yokdur. Safi'iye, tahrimine kailler, Hanefiye, 
onu bilmezler. "Sxinen-i hiida". 4/142. 

• Viicub mertebesi, esma [ismler], sifat, su'un ve i'tibara- 
ti [i'tibarlari] toplamidir. Ve fena ve beka bu mertebededir. 
Zat mertebesinde, i'tibarlardan bir i'tiban miilahazasiz, fena 
ve beka miitasawer degildir. 6/8. 

• Viicud icin, Hak subhanehunun hakikatidir demek, 
Ehl-i sxinnet i'tikadina uygun degildir. 4/230. [Se'adet-i Ebediy- 
ye: 959.] 

• Viicudiin, zat-i tealaya baghligi, bir seyin meydana gel- 
digi yerden cikmasina nisbeti gibidir. 4/85. 

• Viicud, kevn [olma] ve husul [aciga cikma] ma'nasina- 
dir. 4/230. [Se'adet-i Ebediyye: 959.] 

• Viicud, sey'in mertebelerden bir mertebede ve alemler- 
den bir alemde, ya'ni haricde zuhurudur. 4/230. [Se'adet-i Ebe- 
diyye: 959.] 

• Viicud ve onun tevabi'i, sifat-i hassa-i ma'buddur. 
Mumkinde viicud-i zilli sabitdir ve miiste'ardir. 6/126. 

• Viicud-i miimkin [mumkinlerin viicudu], Hak tealamn 
viicudunun zillidir. Ve mumkinlerin sifati, vacib-i tealamn 
kemalatimn zilleridir. 4/63. 

• Viicud-i masiva [mahluklann viicudii, varligi] mecazi 
viicuddur. Mecazi viicud zihnlerde, hakiki viicud oldugu icin, 
Salik [tesavvuf yolcusu] onun hakiki iinvanim nefy eder ki, 
mecaz, hakikatin varligi ile bilinmiye, olmiya ve Hak celle ve 
alanin hakiki viicudii ile ortak olmaya. 4/152. 

• Viicud-i beserinin nefyine bir sa'at sa'y eylemek [gayret 
etmek, ugrasmak], ibadet ehlinin nice yil ibadetlerinden da- 
ha iyidir. 4/58. 

• Viicud-i abid der-meyan olan ibadet [ibadet edenin 
(abidin) viicudiinii diisiinerek yapilan ibadet], Allahii teala- 
ya layik degildir. O makamda halis din isterler ki, ortaga ra- 
zi degildir. [Allahii teala, kendine serik, ortak yapilmasina 

-384- 



razi olmaz.] 4/31. 

• Viicud icin uc mertebe vardir: Biri, vehm mertebesidir. 
Enbiya ve melekler ve kummel-i Evliya bu mertebeden ha- 
ricdir. ikincisi, nefs-iil-emr mertebesidir ki, sifat ve ef al-i ila- 
hi, Enbiya ve melaike ve nes'e-i ahiret bu mertebededir. 
Ucunciisii, mertebe-i haricdir ki, zat ve sifat-i semaniyye-i va- 
cib-il-viicud o makamda mevcuddur. 4/85. 

• Viicud-i zihni ve harici, mertebe-i imkanda taksfmdir. 
Mertebe-i tealada ne haricin ve ne ilmin giincayisi [sigmasi] 
yokdur. 4/85. 

• Viicud-i vehmi, aynada esyanin suretinin vehmi gibidir. 
O sxiret, cevher [madde] olmayip, kendileri ile kaim olma- 
diklan gibi, araz gibi, mahalsiz [yersiz] degildirler. Ve ayna- 
ya hulul ve sereyanlari da yokdur. 6/46. 

• Viicud-i vehmi, ilm-i ilahide mevcuddur. Hak siibhane- 
hu, alemi bu mertebede halk buyurmusdur [yaratmisdir] . 
Haricde mevcud degildir. 4/152. 

• Viicud, ademin [yoklugun] ziddi degildir ki, ademin 
[yoklugun] yok olmasinda viicud lazim gele. 4/230. [Se'adet-i 
Ebediyye: 959.] 

• Viicud, her hayr ve kemale mebde' [baslangic], adem 
[yokluk], her ser ve nakisa mense'dir. 6/162. 

• Viicud, her hayr ve kemale mebde'dir [baslangicdir] de- 
mek, her hayr ve kemal Hak siibhanehudan faizdir [ya'ni on- 
dan gelir] ve viicud, o feyzin vusxiline vasitadir. 4/85. 

• Viicud-i adem ta'birinin tarikatde ma'nasi, fena iizerine 
terettiib eden [aid olan] bekadir. 4/165. 

• Viicud-i ademin sahibi, viicud-i beseriyyete avdetden 
emin degildir. Lakin, viicud-i fenanin sahibi onun hilafidir. 
4/182. [Islam Ahlaki: 559, Kiyamet ve Ahiret: 376.] 

• Viicud-i beseriyyetden kil kadar dermeyan olunca, 
nef-yii isbat kelimesiyle kendi uluhiyyetini isbat eder. Ol ce- 
naba layik olmaz. Bu marazdan [hastahkdan], sifayab olma- 

_ 385 _ Kiymetsiz Yazilar - F:25 



ga [sifa bulmaga] imkan yokdur. Bu gizli [ince] sirkden kur- 
tulan, avlamlamiyan anka kusu hiikmiindedir. 6/116. 

• Viicud ve icadin varhgi hubdur [sevgidir]. 4/113. 

• Vahdet ve kesret birbirinin ziddidir. Vahdete talib ola- 
na kesreti terk etmek zaruridir. Salik, her ne kadar kesret 
[cokluk] tarafi ile iilfet ederse, dur ve mehcur-i vahdetdir 
[vahdetden uzak olur]. Hem taleb ve muhabbet tankiyle 
[yolu ile] ve hem did ve danis [gormek ve bilgi] cihetinden 
vicdani olmak gerekdir. 6/51. 

• Vahdet-i viicud erbabi [ehli], heme-ust [hersey Odur] 
deyip, mukayyedati ayn-i mutlak hayal ederler [sonradan 
var olanlan, mutlakin aym zan ederler]. 6/73. 

• Vahdet-i viicud ehli, halk [yaratilanlar], hakkin bu kis- 
ve ile meydana cikisi ve hakkin bu asar [eserler] ve ahkam ile 
tahakkukudur deyip, hicbir seyde kotiiliik ve kotiiliigiin ash 
yokdur. Eger var ise, nisbi ve izafidir derler [var kabul edi- 
lendir, derler]. 6/62. 

• Vahdet-i viicuda kail olanlar [vahdet-i viicud ehli], 
Hak celle ve alaya mutlak [kayitsiz, sartsiz] derler. Ve mah- 
lukat, o mutlakin bir sarta baghlandir, derler. Eger mutla- 
ki, mukayyedat [baghlar] mertebesine has [mahsus] bilir- 
lerse ve ona diger viicud isbat eylemezlerse [aynca bir vii- 
cud var bilmezlerse] ki, ekser miilhidler, bu i'tikad iizere- 
dir. Lazim gelir ki, Hak siibhanehu, viicudda ve sair kemal 
sifatda miimkine muhtac ola. Mesela kiilli-yi, tabfi gibi ki, 
efradina miinhasir olmakla, viicudunda efrada muhtacdir. 
Bu i'tikad hakikaten Allahii tealayi nefy [inkar]dir ki, acik 
kiifrdiir. Ve eger mertebe-i ltlaki, meratib-i tekayyiidatin 
verasi olmak iizere isbat ederlerse ve mutlaka viicud-i mii- 
teassila derlerse, meyanlannda, nisbet-i isneyniyyet sabit 
olarak, vahdet-i viicud batil olur. Zira El-isnan miitegayi- 
ran, bu takdir iizere vahdet-i viicud ile hiikm eylemek zu- 
hurat-i viicudiin tenevvu'i i'tibariyledir. Mesela, bir sahs, 
Zeydin aynada yansiyan suretini goriip, ben Zeydi aynada 
gordiim der, sey'in mazhanna sey'in aynidir demek, tega- 

-386- 



yiir mevcud iken, ayinedan olmak alakasiyla miimkindir. 
Pes heme ust [hersey Odur] ma'nasi peyda olur. Sey'in me- 
zahiri, min vechin ayn-i sey ve min vechin dahi gayr-i sey- 
dir. Galebat-i sekr ile veche-i gayriyyet mestur olur. [Sek- 
rin galib olmasi ile diger cihet ortiiliir.] 5/108. 

• Vahdet-i viicud, imam-i Rabbani indinde, viicud ve ke- 
malat-i tabi'a-i viicud hassa-i Rabbi ma'buddur ma'nasina- 
dir. 6/73. 

• Vahy-i kat'i [kat'ivahy] ile sabit olan dini, sacma sapan 
[dogru diiriist olmiyan] ve evham ve hayaller ile, ref eyle- 
mek [ortadan kaldirmak] mumkin degildir. 6/51. 

• Ve zeru zahirel-ism-i ve batinahii mucibince, ismin za- 
hinsi ve batinisi terk olunmahdir ki, her birinin sukrti eda 
oluna. 6/95. 

• "Vera' sahibi imam arkasinda kilinan nemaz kabul 
olur. Vera' sahibine verilen hediyye kabul olur. Vera' sahibi 
ile oturmak ibadet olur. Onunla konusmak, sadaka olur." 
Hadis-i serif. 5/112. 

• "Vera 1 ehlinin iki rek'at nemazi, giinahkarin bin 
rek'atinden efdaldir." Hadis-i serif. 5/112. 

• Viisulde umde [esas] zikr, muhabbet-i mukteda miirsi- 
de muhabbet olup, [uyulana muhabbet olup], basa asa vesa- 
ire ile vurmak degildir. 5/36. [Se'adet-i Ebediyye: 512.] 

• Viisul meratibi miinkati' olmaz dedikleri, tecelliyat-i 
zatiyye [zatin tecellfleri] icindir. Yoksa tecelliyat-i sifatiyye 
[sifatlann tecellisi] i'tibariyle degildir. 4/52. 

• Viisul icin olan [kavusmak icin olan] biitiin yollar, ah- 
kam-i islamiyyenin tatbik edilmesi sartina baghdir. Her kim 
ki, bu biiyiik islamiyyet dairesinden huruc edip [cikip] ve bu 
yollann birinden kavusmak isterse, yolda kahr. Matluba ka- 
vusamaz. Ve belki dogru yoldan aynlmis olur. Biitiin tarikat- 
lann [yollann] mense'i [kokii] islamiyyetdir. 4/29. [Se'adet-i 
Ebediyye: 89.] 

• Viisul-i hakiki [hakiki kavusmak] ve hakiki ihata-i 

-387- 



ma'ruf, tavk-i beserden [belli beserin gucunden] haricdir. 
Herkes, bu adem-i idrak derdine miibteladir. 5/86. 

• Viisul, isneyniyyeti muhbir ve beka-yi vasih mus'irdir. 
Pes [oyle ise] vusldan guzer edip [gecip], nef-yi sirfa ve hay- 
rete gelmek gerekdir. 5/149. 

• Vefat eden bir sahsin iizerinde bir sahsin hukuku [hak- 
ki] var ise, mesela deyn [bore] ve gayri gibi, onun ruhunu 
yiikseklere gotiirmezler. Ve yiikselmekden men' ederler. Ta 
ki, o meyyitin tarafindan [yakinlanndan] biri hakki eda ede. 
Hak eda olundukda, bu habsden kurtulur. Hadis-i serifdeki 
hiikm, o sahsa mahsusdur ki, onun ruhuna bu diinya hayatin- 
da yiikselmek vaki' olmamisdir. Amma, Allahii tealamn cel- 
le sultanuhii keremi ile, diinya hayatinda bu te'allukat mev- 
cud iken, onun ruhu yiikselmis ise, oliimden sonra dahi, yiik- 
selmek vaki' olur. Eger ruhu diinyada habs edilmis ve kafes- 
de ise, vefatdan sonra yiikselmesi, hukukun edasina baghdir. 
4/19. 

• Vefat-i ehibba [dostlann vefati] haber-i vahset eseri- 
nin istima'inda o kadar gam ve keder zahir olur ki [meyda- 
na gelir ki] yazmak miimkin degildir. Lakin Allahii tealamn 
takdiri ile ve iradesi ile oldugundan, sabr ve sekib ve te- 
hammxil ve teslim ve nza ile tehammxilden gayri care yok- 
dur. Gecmisleri diia ve Fatiha ile yad etmeli ve sevindirme- 
lidir. Ferda [yann] bizler de, o cema'ate dahil olup, ev, bark 
ve evladlardan aynhp ve onlara veda' edecegimiz muhak- 
kakdir. Ahiret sermayesini amade kihp [ahirete hazirlamp] 
ve kabr ve kiyameti gozleyip, ahiret fikri ile olmak lazimdir. 
5/75. 

• Vakt-i amelde [amel vaktinde] ecr taleb edip ve onun- 
la kalmak, kendini ecrden mahrum eylemekdir. 4/61. 

• Vakt cok azizdir [kiymetlidir]. En aziz ve kiymetli sey- 
ler icin kullanmak gerekdir ki, bu da, sahibine hizmet etmek- 
dir. 6/190. 

• Vakt-i habde [uyku vaktinde], on kerre La havle ve la 
kuvvete ilia billah, diyeler. 5/33. 

-388- 



• Vakt-i habde [uyku vaktinde], Ayet-el-kiirsi okumah- 
dir. 5/33. 

• Vukuf-i adedi [onbir ta'birden biri], zikr-i nef-yii isba- 
tin [La ilahe illallah soylemenin] adedine bu yolda, bilindigi 
iizere, vakif olmakdan ibaretdir ki, her bir nefesde tek ola. 

6/47. 

• Vukuf-i kalbi [kalbin Allahii tealadan agah olmasi], bi- 
la zikr kalbe [zikrsiz kalbe], miiteveccih, vakif ve nazir ol- 
makdir ki, kalbe masiva hutur etmeye. 4/65. [islam Ahlaki: 558.] 

• Vilayet-i sun sebebi ile, veraset-i ma'neviyeye miidaha- 
le eylemek hatadir [tehliikedir]. 5/77. 

• Vilayet, mibuvvetin zillidir. 4/71. 

• Vilayet, salikin [tesavvuf yolcusunun] mebde-i te'ayyii- 
nii olan isme vasil olmaga ve o ismde fenaya baghdir. 6/229. 

• Vilayetde ilm sart degildir. Velilik vaki' olup, ilm ver- 
mezler ise, hie noksani yokdur. 5/73. 

• Vilayet ve niibiivvet kemalatimn [olgunlugunun] on la- 
tifeye ihtisasi vardir. 6/118. 

• Vilayet, fena ve bekadir. Vilayetin sifati, diinyadan yxiz 
cevirmek ve kacinmak ve ahirete meyl ve baglanmakdir. 

6/217. 

• Vilayetde ilm sart degildir. Velinin, kendi vilayetinden 
ve yakinhgindan haberdar olmamasi mumkindir. Fe minna 
men alime ve minna men cehile. [Ba'zimiz bilir, ba'zimiz bil- 
mez.] 6/19. 

• Vilayetde, ma-sivayi unutmakdan ibaret olan fena sart- 
dir. 4/180. 

• Vilayetde, fena sartdir. Salikin ortiinmesi [istitan] de- 
mek olan adem [yokluk] sart degildir. 4/12. 

• Vilayetin kemali [olgunlugu, ustunliigii] cezbe ve siilu- 
ke baghdir. Bunlar vilayetin iki riikniidur. Niibiivvet kemali 
bunlara bagh degildir. 5/78. 

-389- 



• Vilayet-i Iseviye [Isa aleyhisselamin vilayeti], hafiye 
te'alluk eder. [Hafi latifesi ile alakahdir.]. 5/134. 

• Vilayet-i Museviye [Musa aleyhisselamin vilayeti], vila- 
yet-i sirra hasdir. 5/134. 

• Vilayet-i Muhammediyye, ahfaya te'alluk eder. 6/57. 

• Vilayet-i hassa, nefsin fani olmasina baghdir ki, "MU- 
TU KABLE EN TEMUTU" [Olmeden once oluniiz], bu fe- 
naya isaretdir. 6/171. 

• Vilayet, yalniz kalb ve ruhun fenasi ile husul bulmak 
mximkindir. Lakin onun fenasi, diger latifelerin fenasina 
baghdir. 6/4. 

• Vilayet-i sugra, vilayet-i Evliyadir. Vilayet-i kebire 
[kiibra], vilayet-i Enbiyadir. 4/205. 

• Vilayet-i sugranin nihayeti [sonu], seyr-i enfiisi ve seyr-i 
afakinin nihayetine erismis olmakladir. 6/39. 

• Vilayet-i sugra, cezbe ve siilukun mecmu'una merbut- 
dur [temamina baghdir]. 4/12. 

• Vilayet-i sugra, mebde'i te'ayyiin olan ismin zilaline vii- 
sul [zillerine kavusmak] ve orada seyrin husuli, vilayet-i kiib- 
ra ismin iisuliine viisuldir. 6/207. 

• Vilayet-i sugra ve vilayet-i kiibra, Ezzahir ismine te'al- 
luk ederler. Bu ismden giizar eyledikde [gecdikde], El-batin 
ismidir ki, vilayet-i mele'i a'ladir. 4/47. 

• Vilayet-i ulya, vilayet-i mele'i a'la olup, vilayet-i Enbi- 
ya iizerine dahi tefevvuku [iistiinlugu] vardrr. 5/141. 

• Vilayet-i sugra, vilayet-i kiibra ve vilayet-i ulya, imam-i 
Rabbaniye hasil olan mustalahatdandir. Sairlerin kelaminda 
mevcud degildir [Diger Vehler boyle sozler soylememisler- 
dir]. 6/207. 

• Vilayet-i selase [iic vilayet], vilayet-i sugra, vilayet-i 
kiibra, vilayet-i ulyadir. 4/130. 

• Vilayet-i selasede [iic vilayetde], terk-i zikr-i kalbi 

-390- 



[kalb ile zikri terk] ve murakabe ile olup, niibiivvet kemala- 
ti ki, alem-i halkin temamen temizligi [tahareti] ve i'tidali 
[orta hali] bu kemale [olgunluga] baglidir. Kur'an-i Mecidi 
okumak ve nemaz kilmak, bu makamda, terakki bahs ve sud- 
menddir [yiikselmek icin ihsan ve faidelidir]. Ciin bu yiiksek 
makamda yiikselmek oldukda, ifade-i kemalat o mevtinde 
halis fadl ve ihsan ile olur. O makamda, amelin ve i'tikadin 
eseri yokdur. Ve arif, bu makamda kendini ahkam-i islamiy- 
ye dairesinden disan goriir. Lakin ciin [madem ki] islamiyyet 
asl ve esasdir. islamiyyetden cekinme diisiiniilmiis degildir ki, 
eger bu asl halalpezir [halal kabul edilen] olursa, siitunlara ve 
binaya dahi halel te'sir eder. Ciin [ciinki] bu makamda dahi 
balaya giden oldukda, mu'amele tefaddiilden [ihsandan] mu- 
habbete tebeddiil [degisiklik] eder. Ve ifade-i kemalat, mu- 
habbet sebebi ile olur. Tefaddiil [iyilik, fazilet] ve ihsan bas- 
ka, ask ve muhabbet baskadir. 5/97. 

• Vilayet-i sugramn kemalatimn hasil olmasinda umde 
[prensib, esas] murakabe ve kalb ile zikrdir. 6/64. 

• Vilayet-i kiibradan sonra terakki [yiikselmek] zikr ile 
olmayip, nemaz ve Kur'an-i kerim okumak ile olur. 5/119. 

• Vilayet-i ulyada terakki [yiikselmek] bil-asale, alem-i 
halk latifelerinden, su, hava ve atesin nasibidir. 5/92. 

• Vilayet-i ulyadan sonra, kemalat-i niibiivvet [niibiivvet 
kemalati] vardir ki, bil-asale Enbiyaya mahsusdur. Ve varis 
olmak ile her kime nevazis [iltifat] ederlerse, ona dahi hasil 
olur. 4/47. 

• Vilayet-i Enbiya dahi olsa, kemalat-i nubiivvete nisbet- 
le, hie i'tiban yokdur. 5/97. 

• Kemalat-i niibiivvet ve sonrasi olan yiikselme amel mu- 
kabili olmayip, fadl ve ihsana baglidir. Bu makam miirseline 
[Resullere] mahsusdur. Bu makamdan sonra mu'amele, sirf 
muhabbete bagh olur. Burada dahi muhibbiyyet ve mahbu- 
biyyet dereceleri vardir. 4/137. 

• Vilayet-i kiibra, vilayet-i Enbiyadir. Bunu gecdikden 
sonra, vilayet-i mele-i aladir. 4/205. 

-391- 



• Veil, vilayet-i mele-i a'la ile sereflenince, ismetden his- 
sedar [haramlardan el cekmekden hissedar] ve giinahdan 
mahfuz olur [korunur]. 6/59. 

• Velinin batini [kalbi, ruhu] zahirinden [bedeninden] ay- 
ndir. Bedenin [zahirin] gafleti, ruhuna yol bulamaz [ruhu- 
nun haberi olmaz]. 5/134. 

• Veliden kxiciik gxinah meydana gelmesi caizdir. Onun 
islenmesi ile vilayetden azl edilmez [cikanlmaz]. 5/120. 

• Vehm ve hayal, bashbasina i'timada sayan degildir [i'ti- 
mad edilmez]. Fekat, bunlardan tesawuf yolunda cok istifa- 
de olunur. 4/182. [islam Ahlaki: 559.] 

• Vehmin kaydindan ve hayalin sahasindan kurtulmak, 
bu fani alemde zordur. 6/146. 

• Vehm ve hayal, kendinden daha ilahi yakinhgi anlama- 
ga kadir degildir. Ve onu muhal bilmege yakindir. 6/74. 

• Vehm mertebesi, numud-u bi buddan ibaretdir [varhk 
goruniisunden ibaretdir]. Nokta-i cevvaleden meydana ge- 
len daire gibi ve suretin aynada goriinmesi gibidir. Aynada 
asla suret mevcud degildir. Ve ashn hayalini gostermekden 
ziyade sabit olan yokdur. 5/108. 

• Veysel Karanide, kalb ile yakinlik mevcud iken, beden 
ile yakinlik ile sereflenemediginden, beden ile yakin olan ce- 
ma'atin en ednasimn [en asagi mertebede olanin] mertebesi- 
ne vasil olamadi. 4/52. 

• Veysel Karani, sahabeden hie birinin mertebesine yeti- 
semedi. 6/53. 

• Veysel Karani, tabi'inin hayrhsindan iken, Eshab-i kira- 
min en asagi mertebede olanimn mertebesine yetisemedi, vasil 
olamadi. 4/50. [Hak Soziin Vesikalan: 328, Kiyamet ve Ahiret: 161.] 

• "VE LESEVFE YUTIKE RABBUKE FETERDA" 

[Sana, razi oluncaya kadar [yeter deyinceye kadar] her dile- 
digini verecegim. (Duha suresi 5. Ayet-i kerimesinin meali)], 
bu iimmete nisbet ile erca'dir. [bu iimmet icin daha cok umu- 
lur.] 6/170. 

-392- 



-H- 

• Hidayetin ma'nasi, cenab-i Hakkin sadr-i beserden [in- 
san gogsiinden] her darhgi uzak edip, sinesine hie sikinti ge- 
tirmeyip, emrlere yapismakda ve yasaklardan kacinmakda, 
kolaylik temam hasil edip ve kulun nzasini Hak siibhanehu, 
kendi kaza ve kaderine tabi' eylemekdir. 4/44. 

• Hidayet, matluba kavusduran yola, yol gosterendir 
[klavuzdurj. 6/109. 

• Hediyye, Allahii tealamn sevk eyledigi [gonderdigi] 
nzkdir. "Hadis-i serif". 5/37. [Hak Soziin Vestkalan: 337.] 

• Her hayr ve kemal, Hak siibhanehudan faizdir [gel- 
mekdedir]. Viicud-i teala o feyzin meydana gelmesine vasi- 
tadir. 4/85. 

• Hasenat [iyilikler] Allahii tealadandir. Seyyiat [kotii- 
liikler] nefsdendir, ayetinde murad, mense'i seyyiatdir [kotii- 
liiklerin mense'idir]. 4/17. 

• Hersey Allahdandir, ayet-i kerimesi, her seyin yaratici- 
si [hahki], Allahii tealadir demekdir. 4/119. 

• Her beldenin bir baska hassiyyeti, her zeminin fuyuz-i 
muhtelifesi vardir. 4/25. 

• Her sahsin Cenneti o sahsin mebde-i te'ayyiinii olan 
ism-i ilahinin zuhurundan ibaretdir ki, escar [agaclar] ve en- 
har [irmaklar] seklinde ve giines ve kosk suretinde ve vildan 
ve gilman kisvetinde [suretinde] zuhur buyurur. [Kisve, li- 
bas, ortii demekdir.] 4/24. 

• Her hangi bir makamdan hakiki matlubun kokusu ge- 
lirse, o yere gidelim. Her cend, bu define, elimize gecmez ise 
de, bari talebinden ve yokluk derdinden vazgecmis olmaya- 
hm ve dikbashlann dairesinden disan olahm. 4/102. 

• Her kim ki, ma'rifetden ona birsey hasil degilse, gerek- 
dir ki, onun talebinden vazgecmis olmaya ve bu devletden 
mesam-i cane [koku ahnacak] bir mahalden bir rayiha [ko- 
ku] gelirse, oraya gide. 6/94. 

-393- 



• Her ne ki, o cenab-i kudse mensub ola, hayr ve kemal- 
dir [olgunlukdur] ve kemale [olgunluga] ayna gerekdir ki, 
onun hayri onda zuhur ede. Ve ayna ancak sey'in tekabiilun- 
de olur. Hayr ve kemalin karsihgi, ser ve noksanlikdir ki, (bi- 
ziddiha tetemeyyeziilesya) [Esyanin ortaya cikmasi ziddi ile- 
dir] demislerdir. Ve zahir budur ki, ayna her ne kadar, ken- 
di aynahginda cok ise, yansiyamn meydana gelmesi de, onda 
cok olur. Pes miisahede-i serriyyet-i arif ziyade oldukda, zu- 
hur-i hayriyyet dahi, ziyade olur. Zira ki, her ser ve noksan- 
ligin mense'i miimkindir. Zira mximkinin zati, ademdir [yok- 
lukdur] ve hayr olmasi [hayriyyetin] zuhuruna [meydana gel- 
mesine] kendi serrini mxisahade kafidir. Men tevada'a lillahi 
refeahullahxi. [Allahii teala icin tevazu' edeni, Allahii teala 
yukseltir.] 4/17. 

• Her ne ki gafleti giderir ise, zikre dahildir. Diinya isleri 
ve her ne is ise, salih niyyet ile ola. Mesela, bey' ve sira [alis- 
veris] ve onun emsali zikr olur. 5/125. 

• Her ne kadar aynada hayr ve kemal ziyade zahir olursa 
[cok olursa], aynada noksanlik ve kotiiliik sxihudu o kadar zi- 
yadedir [cokdur]. 6/118 

• Her devlet ki, zuhur eylemisdir. Enbiya icin gelmisdir. 
Se'adet o iimmet icindir ki, Enbiyaya uymus olmakla o dev- 
letden [ni'metden] hissedar olalar. 5/54. 

• Her ne karda [kazancda] olurlarsa, hikmeti [faideli se- 
yi] terk etmiyeler. Bir nev' iizere olalar ki, fitne cikmasina 
sebeb olmiyalar. 6/173. 

• Her ne Ml ki [her ne varsa] Hak siibhanehudan zuhur 
ede, ona razi olalar. Bir men'edis ki [yasaklayis ki] mahbu- 
bun muradi ola, vasldan hezar-bar bihterdir [cok iyidir]. 

6/175. 

• Her nik [iyi] ve bed [fena] ile besaset iizere [giiler yiiz- 
lulxik iizere] iilfet edeler. Batin [kalb ve ruh] gerek miinbasit 
[genis, acik], gerek miitekabbiz [kabz halinde daralmis] ol- 
sun. 5/109. 

• Her kemal ve cemal, o bari-gahin yoluyladir. Her ma- 

-394- 



kamdaki bir kemal meydanda ola, Onun eseri bulunup ve 
her ne tarafda ki, hiisn ve cemal var ise, O hiisn ve cemalin 
enmuzici [numune] miisahede edip, yakinen bildim ki, mah- 
bub olmaga sayan odur. Ve matlub olmaga sezavar odur 
[miinasib, yarasir odur]. 4/17. 

• Her feyz ve nur ki, gayb aleminden insana erisir [gelir], 
evvela sadra [gogse, kalbe] nazil olur ki, mahall-i ilm ve da- 
nisdir [bilgidir]. 6/225. 

• Her makamda ki seyr ve siiluk ve terakki ve uruc var- 
dir. Ciimlesi te'ayyiinat mertebesidir. Te'ayyiinat mertebesi- 
nin iistiinde, hie, adim atacak yer yokdur. Her ne kadar uruc 
vaktinde [yukselmede] la-te'ayyiin olarak zahir olur [aciga 
cikar]. Lakin fil-hakika bi-perde-i te'ayyiin degildir. La 
te'ayyiin-i mahza [ancak] kadem nihade [ayak basmis, gel- 
mis] olmak, viicub ile miitehakkik [tahakkuk eden] olmakdir 
ki, muhaldir [miimkin degildir.] 4/24. 

• Her-ci maksud-i tiist, ma'bud-i tiist [Maksadin ne ise, 
tapdigin odur]. 4/142. 

• Her-ci dide siid ve siinide sxid ve daniste sxid an heme 
gayr-i ust hakikat-i kelime-i la nef-yi an bayed-kerd [Gorii- 
len, isitilen ve bilinen hersey Ondan baskadir. La kelimesi- 
nin hakikatinda bunlann hepsini nef et!] (sah-i Naksibend 
buyurmusdur.) 5/122. 

• Bu hesti-yi [varhk] mevhum ki, hicab-i nisti-yi [yokluk 
perdesi] hakikidir. Murtefi' [yok] ve na peyda [goriinmez] 
ola ve fena-yi hakiki ve hesti-i [yokluk] tahkiki, meydana ci- 
ka. Ve bu yokluk tuzagi ile sayd [avlama]-i hesti [varhk] ede- 

ler. 5/72. 

• Hesti-i mevhumdan halas bulup, [Varhk mevhximun- 
dan kurtulup], yokluk tuzagi ile mevsuf olmah ki, varhk mu- 
hakkak cilveniima ola. 4/150. 

• Hestilik kaydindan [var olmak kaydindan] bir saat da- 
hi kurtulmak ganimetdir. 6/74. 

• Hesti [varhk] ve nisti [yokluk], ikisi dahi i'tibaratdan- 

-395- 



dir. Pes, o hazretden miin'azil olurlar. 4/182. [islam Ahlaki: 559, 
Kiyamet ve Ahiret: 376.] 

• Heme ust [hersey Odur] veya heme ezust [hersey On- 
dandir], bekada soylenen sozlerdir. Fiituhat sahibinin bu 
sozleri soyleme kudreti yokdur. 5/52. 

• Heme ust [hersey Odur] ta'bfrinden murad, heme nis- 
tend mevcud ust teala [hie birsey yokdur, O vardir], ya'ni 
cumle alem goriinusdiir ve Hak teala vardir, demekdir. Fe- 
kat, burada mecaz vardir. Hakiki degildir. Aynadaki Zeydin 
suretine Zeyd denilirse, hakikatde, nefs-iil-emrde Zeyd de- 
gildir. Zeydin zuhurudur. iste, Muhyiddin-i Arabi ve ona ta- 
bi' olanlann, kitab ve risalelerinde izah etdikleri ve acikladik- 
lan bu ma'na ile hersey Odur dediler. Eger bu ta'bixden Hak 
teala miimkinatda [yaratdiklannda] miinhasirdir ve mutlak 
var olan, yaratdiklanndan gayride viicudu yokdur anlasihrsa, 
bu acik kiifrdiir. Ve zimmnda Allahii tealamn inkan vardir. 
6/16. [Kiyamet ve Ahiret: 104, Cevab Veremedi: 358.] 

• Hem ta'at [ibadet] edeler ve hem o ibadetden istigfar 
[tevbe] edeler. Ve o ibadeti Allahii tealamn sanina layik 
gormiyeler. [Estagfirullah deyince, bu ma'nayi diisuneler.] 

4/92. 

• Himmeti biilend edip [yiiksek gayretli olup] ve zeman- 
lan ma'mur edeler, degerlendireler. Bugiin ba'zi seylerden 
gizlenmis ise de, iimmiddir ki, yann acilmis olur. 4/12. 

• Hind beldesi, sureta Hinddir. Lakin ravda-i Cennetdir. 
Anin tahmir-i tiyneti [topragi] hak-i Medinedendir. 6/239. 

• Hindistanda el'an [su anda] miiyesser olan halat [hal- 
ler] ekser zemanda miiyesser degildir. Kesret-i fiiyuz ve va- 
ridat sebebi ile baska yerlerin imrendigi yerdir. Ve sabahat 
ve melahatin imtizacindan [birlesmesindan] dolayi Medine 
ve Mekke topragina hiisn ve letafetde sebahet-i tammi var- 
dir. 6/48. 

• Hind zemfni [Hindistan memleketi] her ne kadar ca- 
yi zulumat ve kedurat [zulmetler zemini ve keduretler ye- 
ri] ise de, lakin, menba'i cesme-i hayat zuliimatdadir. [Ha- 

-396- 



yat cesmesinin menba'i zuliimatdadir.] 6/142. 

• Hens, bir canavardir ki, sut ile su karisdinhp, verildik- 
de, sutu icer, suyu birakir. 5/118. 

• Hengam-i kurb-i kiyametdir [kiyamet yaklasdi] ve kiifr, 
bid'at, gunah zulmetleri her tarafi kapladi. Herkes, bu zul- 
mederin firtinalanna yakalamyor. Boyle bir zemanda, bir 
sxinneti ortaya cikaracak ve bid'aderi yok edecek bir kahra- 
man anyoruz. 4/22. [Faideli Bilgiler: 208.] 

• Hiive (o) kelimesi, giiya gayb-i hiiviyyete [gizli hakika- 
te] isaret ve zat-i tealaya su'un ve i'tibaratdan hatta kayd-i lt- 
lakdan dahi ltlakdir. Ve Allah lafza-i celali kabiliyyet-i iila- 
dan ve vahdet-i zatiyyeden ibaretdir. Ve zat-i tealanin tecer- 
riide ve cemi'i evsaf-i kemal ile ittisafa kabiliyyetidir. 4/76. 

• Heva [arzu, istek] ve nefsin istedigi akla gelen kotii sey- 
lerden ve anlasilmasi giic gizli sirkden kacinalar. Seytamn al- 
datmasindan emin olmiyalar ve Allahxi tealanin mekrinden 
korkup, titreyeler. Ve biiyiik kimseye olan ma'nevi rabitala- 
nni saglam edeler. Ve saglam yol olan siinnet-i nebeviyyeyi 
terk eylemeyeler. Ve baki olan [zeval bulmaz] Allahii teala- 
ya devamli iltica edip, yalvanp ve siginip, aglayip, sizlama lii- 
zumunda olalar. Boylece, kurtulus iimmidi iizere olalar. 
4/159. 

• (Hus der dem) kendi nefesine vakif olmakdan ibaretdir 
ki, gaflet ile huruc eylemeye [cikis yapmaya]. 4/165. 

• Hicbir miisliman iizerine, kendini efdal bilmeye ve 
ciimleyi kendinden efdal ad eyleye [kabul eyleye]. 5/109. 

• Hicbir bi edeb [edebsiz], Allahii tealaya kavusamamis- 
dir. 5/110. [Faideli Bilgiler: 169, Cevab Veremedi: 349.] 

• Hie kimse, vacib olan seyleri terk etmekde ve yasak 
edilenleri yapmakda, hicbir vechle ma'zur degildir. 4/39. 

• Hie kimse, kendi ameli sebebi ile kurtulamaz. Meger ki, 
Allahii teala rahmeti ile hifz eyleye [koruya]. 6/44. 



397- 



-L- 

• La ilahe illallah kelime-i tayyibesinin [mubarek kelime- 
sinin] tekrannin kalbin [ruhun] nurlanmasinda bxiyxik te'siri 
vardir. Bu mubarek kelimenin tekrari ile, onun esrar deni- 
zinden siyrab ve sadab [letafetli ve suya kanmis] olan kimse- 
ye derice-i matlub kiisade [acilmis] ve ruy-i maksud bedidar 
[acik] olmakla, azade olur [rahat olur.] 6/76. 

• La yectemi'u havfani havf-ud-dxinya ve havf-iil-ahireti 
"hadis-i senfi". [iki korku bir arada bulunmaz: Diinya kor- 
kusu ve ahiret korkusu.] 6/227. 

• La tahtina cemf meshudati ve miitecelliyati [biitiin go- 
run en ve tecelli edeni] idhal edeler [dahil edeler]. 5/72. 

• La tused-dur-nhalii-illa-ila-selaseti mesacidi el-mesci- 
dil-haram ve mescidi haza vel-mescid-il-aksa. Hadis-i serif. 
[Uc mescidden baska mescidlere ziyaret icin gidilmez. Mes- 
cid-i Haram ve benim mescidim [Mescid-i Nebevi] ve Mes- 
cid-i Aksa.] 6/72. 

• La te'ayyxin makami yokdur. La te'ayyxin-i mahza [Ha- 
lis La te'ayyxin makamina ayak basmak] viicub ile [vacib-iil- 
viicud ile] miitehakkik olmakdir ki, muhaldir [miimkin de- 
gildir]. 4/24. 

• "La teknetii min rahmetillah" ayet-i kerimesi, amme-i 
hakayika nisbetle ercadir. 6/170. 

• La yii'minu ehadxikiim hatta yiikalii innehu mecnuniin 
"hadis-i serifdir." [Bir kimseye deli denilmedikce, imam te- 
mam olmaz.] 6/173. 

• La yese'uni erdi ve la semai ve lakin yese'uni kalbii ab- 
dil mii'mini [Yere ve goke sigmam. Fekat, mii'min kulumun 
kalbine siganm] hadis-i kudsisinden, hulul ve ittihad [birles- 
mek] ma'nasi fehm olunmaya ki [anlasilmaya ki], Hak teala 
ondan miinezzeh ve miiberradir. Bir emr-i bi-keyfdir ki, er- 
babina vadih ve hxiveydadir [acik, bellidir]. Men lem yeziik, 
lem yedri [tadmiyan bilmez], andan her ne ki bizim tehayyii- 
limizde vaki' ola [hatira gele]. Hak siibhanehu ondan pak ve 
berterdir [yiiksekdir]. 6/123. 

-398- 



-Y- 

• Ye's ve aczden [iimidsizlik ve acizlikden] gayri ol zirve-i 
ulyada hasil [olan birsey] mefkud [dur, yokdur] ve suz [yan- 
ma, ates] ve gxidazdan [mahv olmakdan] gayri birsey mevcud 
degildir. 6/78 

• (Ya eyyiihellezine amenu-t-tekullahe hakka tiikatihi), 
[Ali-imran 102. ayet-i kenmesi.] kavli keriminin mefhumu, 
ey sureten iman edenler, masivadan miinkati' [Allahii teala- 
dan gayri seylerden kesilin ki] ve Hak sxibhanehuya tevec- 
ciih ve tehalli edip ve Ona miiteveccih oldugunuz halde, ala- 
lk ve avaik ve tekayyxidatdan [alaka, engeller ve dikkatler- 
den] Hakki inkita' ve inhila ile [kesilme ile] bir haysiyyet ile 
miinhali' olun ki, zevatinizdan ve size raci' olan [munasebe- 
ti olan] kemalatimzdan eser baki kalmiya. 4/52. 

• Yad-i dast, zikr ve huzurun kalbin sifat-i lazimesi olma- 
sina derler. 6/169. 

• Yad-i gird tarikatde, yad-i dast hakikatdedir. 4/165. 

• Yad-i gird, biitiin zemanlarda devam iizere, mukaddes 
zata tevecciih etmege kendini zorlayarak olur. 6/169. 

• Yavrum! Diinyada ve ahiretde biitiin se'adetlere kavus- 
mak, ancak, diinya ve ahiretin en iistiin insanina uymak ile 
olur. Cehennem atesinden, ancak Ona uyanlar kurtulur. 
Cennet ni'metlerine kavusmak, secilmislerin, sevilenlerin en 
ustiinii olan, O Peygambere uyanlara mahsusdur. Allahii te- 
alanin sevgisine kavusmak, Ona uyanlar icindir. Ona uymi- 
yanlann tevbeleri, istigfarlan, ziihdleri ve tevekkiilleri kiy- 
metsizdir. Onun ismini soylemeden yapilan zikrler, fikrler, 
zevkler, makbul olmaz. Diialar kabul olmaz. Peygamberler, 
Onun hayat cesmesinden bir damla icmekle, o makamlara 
yukselmisler. Evliya, Onun sonsuz deryasindan bir yudum 
icmekle kemal bulmuslardir. Melekler Ona uymakla seref- 
lenmis, gokler Onun emrlerini yapmakla vazifelendirilmis- 
dir. Hersey Onun icin yaratilmis, biitiin varhklarin reisi ol- 
musdur. Allahii tealamn varhgi, Onun ile belli olmus, her- 
seyin yaratam, Onun nzasini istemisdir. Akh olan, se'ade- 

-399- 



te kavusmak istiyen herkes, bedeni ile, ruhu ile, Ona uy- 
maga calismah, bu ni'mete mani' olan seylere inanmama- 
h, aldanmamahdir. Bir kimse, binlerle keramet gosterse, 
faideli, basanh olsa, fekat Onun yuksekligini anlamayip, 
Ona uymakdan mahrum kalsa, bunu sevmek, buna uy- 
mak, sonsuz zararlara, felaketlere sebeb olur. Faidesi, tls- 
tunlugii goriilmiyen, fekat her isinde Ona uyan kimseye ta- 
bi' olmak, insani biitiin se'adetlere kavusdurur. 4/10 [Miin- 
tehabat: 42.] 

• Yerahul-mu'minune bi-gayr-i keyfin ve idrakin ve dar- 
bin min misal. [Mii'minler, Allahii tealayi Cennetde, nasil ol- 
dugu bilinmiyen seklde goreceklerdir.] 4/100. 

• Yuftike nefsxike di' yedeke ala sadnke fe innehu teskxi- 
nii HI halali ve yadribii lil harami. [Elini gogsiine koy! Halal 
seyde kalb sakin olur. Haram seyde carpinti olur.] 5/110. [Fa- 
ideli Bilgiler: 169, Cevab Veremedi: 349.] 

• Yolda mevcud, [insanlarm gecmesine mani' olan] tas, 
agac ve kemikleri kaldirmak sadakadir. "Hadis-i serif" 
4/147. [Herkese Laziin olan Iman: 141, Cevab Veremedi: 342.] 

• Yevm-i ahiret [ahiret giinii] bin senedir. 4/11, 3/38. 
[Se'adet-i Ebediyye: 68.] 

• "Yilnus bin Meta' aleyhisselam iizerine beni tafdil ey- 
lemeyiniz" hadis-i senfinin izahi. 6/24. 



400 



IKINCi KISM (Ek) 

(Kiymetsiz Yazilar) kitabimn bu kisminda da, Muham- 
med Ma'sum Faruki Serhendinin farisi tic cild Mektubatin- 
dan secdigimiz mektublann ozetleri yazilidir. Bu mektublar, 
(Miintehabat ez Mektubat-i Ma'sumiyye) kitabindadir. Bu 
mektublann turkce tercemelerinden cikardigim ozetler, asa- 
gidadir: 

Birinci cild, 29.cu mektubda diyor ki, (Naksibendiyye me- 
sayihi siinnete tabi', bid'atlardan ictinab etmislerdir. Zikr-i 
cehre bid'at de demislerdir. Muhyiddin-i Arabi sima' ve rak- 
si men' etmisdir. Emr-i ma'ruf yaparlardi. Kitaba ve siinnete 
ve akla uygun olan seylere (Ma'ruf) denir. Bid'at sahiblerini 
sevenlerin ibadetleri kabul olmaz. Bid'at sahiblerini sevmi- 
yenleri Allahii teala afv eder. Muhabbetin alameti, sevilenin 
dostlanni sevmek, dusmanlanni sevmemekdir. Bu, insanin 
elinde olmiyan birseydir. Ustadini inciteni seven kimse, ko- 
pekden asagidir. Hace-i ahrar buyurdu ki, biitiin halleri, ke- 
rametleri bana verseler, Ehl-i siinnet imanini vermeseler, ha- 
rablik bilirim. Necat yolu, Peygamberlerin yoludur. Akli 
olan bu yoldan aynlmaz. Seytanlann yollanna uymaz. isla- 
miyyete uyan se'adete kavusur. Bu mektubda, cihad hakkin- 
da cok hadis-i serif var). 

31.ci mektubda diyor ki, (Evliya ile diinya menfe'ati icin 
sohbet eden, bereketlerine kavusamaz. Sohbet, insani nefs ve 
seytan serrinden korur. Kurb ve ma'rifete kavusdurur). 

33.cii mektubda diyor ki, (Sohbetden istifade icin, inan- 
mak ve muhabbet ve teslim olmak lazimdir.) 

50.ci mektubda diyor ki, (Bu yolda, tevhid-i siihudi lazim- 
dir. Tevhid-i viicudi lazim degildir. Mearif-i ilahiyye, harika- 
dan ve kesflerden efdaldir. Mearif, zat ve sifat-i ilahiyyeyi 
bilmekdir. Harika, mahluklan bilmek olup, aclik ve riyazet 
ile hasil olur. Seytandan da hasil olur. Sohbet sartdir. Rabi- 
taya bagh kalmamahdir. [Muezzinin sesi, ho-parloriin sesi 
degildir.]). 

64.cu mektubda diyor ki, (Hadis-i serifde buyuruldu ki, 

_ 401 - Kiymetsiz Yazilar - F:26 



(Ahir zemanda (Ralizf) denilen kimseler zuhiir eder. Islamiy- 
yeti terk ederler. Miisrikdirler. Bunlari oldiiriinuz! Selef-i sa- 
lihine diismandirlar.) Hadis-i kudside buyuruldu ki, (Nefsini 
diisman bil. Ciinki o, benim diisinaiiimdir.) (Kalb tasdik etdi- 
gi ve dil soyledigi halde, nefs kiifr iizeredir.) Onunla cihada 
(Cihad-i ekber) denir. Az kimsenin nefsi iman eder. Iman-i 
hakiki hasil olur. Nefs itmi'nana gelince ibadetler hakiki 
olur.) 

67.ci mektub, oglu Muhammed Naksibende yazilmisdir. 
(Kelam-i ilahi, ezelden ebede kadar bir kelam-i basit ile mii- 
tekellimdir.) 

70.ci mektubda diyor ki, (Hadis-i serifde, (Mii'niinin kab- 
ri, Cennet bagcelerinden bir bagcedir) buyuruldu. Bu hal 
Evliyaya mahsusdur. imam-i Rabbaninin kabri, topragi boy- 
ledir). 

78.ci mektubda diyor ki, (Miirside muhabbet, feyz getirir. 
Rabitasiz zikr, feyz vermez. Muhabbet ile olan rabita, zikrsiz 
vasl eder. Diriler ve oliiler feyz almakda mxisavidir. Bu yolun 
riyazeti, siinnete uymakdir. Bu da miirsid-i kamile rabita 
yapmakla ele gecer. Miirside hizmet, edeb, Ona tabi' olmak 
lazimdir). 

80.ci mektubda diyor ki, (Kabrden de feyz ahnir). 

91. ci mektubda diyor ki, (Ma'nevi beraberlik, muhabbet 
ile olur). 

92.ci mektubda diyor ki, (Kulluk, nefse muhalefetdir. Bu 
da, mihnet, mesakkat ile olur. Ta'at, ibadet yapmak, Allahin 
rahmetidir. Kulun kuvveti ile degildir). 

102.ci mektubda diyor ki, (insanin yaratilmasi, ma'rifet 
hasil etmesi icindir. Giinah isliyenin, matem tutmasi lazim- 
dir). 

106.ci mektubda diyor ki, (Allahii tealamn celal ve ila- 
mindan hasil olan lezzet, cemal ve in'amindan hasil olan lez- 
zetden cok olmak muhabbet alametidir). 

119.cu mektubda diyor ki, (Miimkinatin ash ademdir. Ke- 
malat-i viicudiyye, kendilerine aks etmisdir. Miimkinlerde- 

-402- 



ki kemalat, bu akslerdendir. Arif kemale gelince, kemalatin 
asldan oldugunu, kendisinin adem oldugunu anliyarak, fe- 
nayi hakiki hasil olur. Viicud, mebde-i her hayr ve kemal- 
dir. Adem mense-i her ser ve nakisetdir. Rabita, zikrden 
daha faidelidir). 

147.ci mektubda diyor ki, (Insanlara giiler yiiz, tatli dil 
gosterenleri ve iyilik yapanlan Allahii teala sever. Hadis-i 
serif de, (Miisliman, miisliniaiiiii kardesidir. Miislimam se- 
vindireni, Allahii teala, kryamet giinii sikintidan kurtarir) ve 
(Din kardesine iyilik icin gitmek, on sene i'tikaf yapmakdan 
hayrhdir. Bir giin i'tikaf yapan ile Cehennem atesi arasinda 
iic hendek vardir. Her hendek, sark ile garb arasi kadardir) 
ve (Teenni Allahdandir. Acele seytandandir) ve (Giinahi 
cok olani terk etmeyiniz!) ve (Diinyada hiizn lazimdir) bu- 
yuruldu. Resulullah, hep hxiznlu idi. 

150.ci mektubda diyor ki, (Bu yolun ilk basamagi, fena 
fillahdir). 

177.ci mektubda diyor ki, (Zikr, islamiyyetin emrlerin- 
dendir. Devam etmelidir. Ma'rifet, ma'rufda fani olmakdir. 
Fena, masivayi unutmakdir). 

178.ci mektubda diyor ki, (ilm ogreniniz. Ahval ve meva- 
cidi dusiinmeyiniz!). 

179.cu mektubda diyor ki, (istikamet, kerametden daha 
ustiindiir. istikamet, islamiyyete uymakdir). 

182.ci mektubda diyor ki, (Esbaba yapismak, tevekkiile 
miinafi degildir. Sebeb-i miiteyakkine yapismak, tevekkiil- 
diir. Esbab-i mevhume boyle degildir. Birincisini terk caiz 
degildir. ibadetde tevekkiil olmaz. Emrlere ve nehylere 
sanlamamak tevekkiildiir. Zaruri islerde tevekkiil olmaz. 
Kesfler ve diialann kabul olmasi, istidrac sahiblerinde de 
olur. Riyazet ile hasil olurlar. Vilayet keramete ve riyazete 
bagh degildir. Evliya hatadan mahfuz degildir. Kesfler, ha- 
yal degildir, ilhamdir, kalbde hasil olur. Hayalde olan kesf- 
ler makbul degildir. Hizir aleyhisselamin ruhu, cesed ha- 
linde goriinmekdedir. Herseyin alem-i misalde sureti var- 
dir. Evliyamn bu suretleri goriinmekdedir. Alem-i misal, 

-403- 



alem-i sehadet gibi vardir. Ma'nalar ve nailer, alem-i mi- 
saldeki seklleri ile goriilmekdedir). 

228.ci mektubda diyor ki, (Ibadet yapmali ve kabrdeki 
icin istigfar edip, yalvarmalidir). 

230.cu mektubda diyor ki, (Tevhid, siihudidir, viicudi de- 
gildir. Ibni Sinanin sozleri, Hak ehline uygun degildir, cogu 
kufrdiir. Ma'dum, mevcud olmaz. Mevcud da, ma'dum ol- 
maz sozii dogru degildir. Alemin her zerresi hadisdir. Ne- 
mazda, insan ile Halik arasindaki perdeler kalkar. Bunun 
icin nemaza Mi'rac-i mu'min denilmisdir.) 

MUNTEHABAT EZ MEKTUBAT-I MA'SUMIYYE 

Ikinci cild, 11. ci mektubda diyor ki, (Hak teala, insanla- 
n basibos birakmadi. Emrler ve yasaklar verdi. Nefsine 
uyarak, emrlere uymazsa gazab-i ilahiyyeye sebeb olur. 
Azablara diicar olur. Akli olan, fani lezzetlere dalarak, ebe- 
di lezzetleri kacirmaz. Evvela, Ehl-i siinnet alimlerinin bil- 
dirdigi gibi iman eder. Sonra farzlara ve haramlara uyar. 
Farzlann en miihimmi, nemazdir ki, dinin diregidir ve 
mii'mini kafirden ayinr. Hadis-i serifde buyuruldu ki, (Her 
gun bes vakt neniaz kilana Cennet kapilari acihr, Allahii te- 
ala ile arasindaki perdeler kalkar) ve (Bes vakt nemaza de- 
vam eden, sirat kopriisiinden simsek cakar gibi gececek ve 
sabik denilen Evliya ile hasr olacakdir) buyuruldu. Zekati, 
emr olunan kimselere vermelidir ve Ramezan orucunu seve 
seve tutmali ve sartlan bulununca Ka'beye giderek hac yap- 
malidir. Hadis-i serifde, (Hac ve umre fakfrligi ve giinahla- 
n yok eder) buyuruldu. islamin binasimn bes direginden bi- 
rincisi, kelime-i tevhidi soylemek, ya'ni, LA ILAHE IL- 
LALLAH MUHAMMEDUN RESULULLAH demekdir. 
Imam diizeltdikden ve emrlere, yasaklara uydukdan sonra, 
(Tarika-i sofiyye)ye baglanmak lazimdir. Ma'rifet-i ilahiy- 
yeye bununla kavusulur ve nefsin serrinden bununla koru- 
nulur. Ma'rifet-i ilahiyye, (fena lillali) ile hasil olur. Ya'ni, 
kul, kendini yok bilmelidir). 

12.ci mektubda diyor ki, (Tevbe ediniz. Afv ve magfiret 
isteyiniz!). 

-404- 



26.ci mektubda diyor ki, (Aslinin adem ve ser oldugunu 
dusiinmelidir. Insanin kemali, asldan emanetdir. Bunun icin, 
kelime-i tevhidi cok okumahdir. Diinya yokluk alemidir. 
Varhk ahiretdedir. Nefse tapinmaga son vermelidir). 

29.cu mektubda diyor ki, (Istihare yapip, kalbde hasil ola- 
na tabi' olunuz! Fena diisunceler sebebi ile hayrli isleri terk 
etmeyiniz. I'mel vestagfir!). 

33.cxi mektubda diyor ki, (Diinya istirahat yeri degildir. 
Ta'at ve ibadet icin cahsmahdir. Diinyada sikinti cekmek, 
ahiretde rahat etmege sebeb olur. Vaktleri fikr ve zikr ile 
ma'mur etmelidir. Kalbin huzuru icin, cok kelime-i tevhid 
soyleyiniz! Bin ile bes bin arasi olmalidir. Her nemazdan 
sonra ve yatarken Ayet-el kiirsi, istigfar ve ihlas ve Kul 
e'uzxileri ve her sabah ve aksam yiiz kerre (Siibhanallah ve 
bi-hamdihi) ve on def'a La havle okuyunuz! Her sabah, (Al- 
lahumme ma esbeha bi mill ni'metin ev bi-ehadin min halki- 
ke fe minke vahdeke la serike leke fe-lekel hamdii ve lekes- 
siikr) okumah, aksamlan ma esbeha yerine ma emsa demeli- 
dir ve her gun, (Estagfirullah el'azim ellezi la ilahe ilia hiiver- 
rahmanurrahim el hayyiil kayyum ellezi la yemutii ve etubii 
ileyh Rabbigfir If) okumahdir. Hadis-i serifde buyuruldu ki, 
(Bu istigfari, hergiin yirmibes kerre okuyamn evine, sehrine 
hie zarar gelmez) ve hacetlere kavusmak icin, besyiiz kerre 
(La havle ve la kuvvete ilia billah) okumahdir). 

36.ci mektubda diyor ki, (Resulullahin yapdigi ibadetle- 
ri yapmak icin, kimseden izn almak lazim degildir. Hacetle- 
re kavusmak, tehliikelerden kurtulmak icin izn almak iyi 
olur. Peygamberin ve Evliyanin ruhlan, her yerde, cesed 
seklinde goriiniir. Kabrleri hie bos kalmaz. Kabrlerinde 
diridirler. Fekat bu, diinya hayati degildir. Hatm diiasina 
Peygamberi katmak sart degildir. Fekat faidesi vardir. 
imam-i All, kimseye la'net etmedi. La'net etmek ibadet de- 
gildir. Seytana la'net edilmez. Serrinden korunmak icin, is- 
tigfar olunur. Kimsenin iman ile oldugiine hiikm olunmaz. 
Hiisn-i zan olunur. Ka'benin ash Evliyayi ziyarete gider. Bi- 
nasi gitmez. Hicbir veh Peygamberin derecesine yiikselmez. 
Hizir aleyhisselamin Peygamber olmasi haberi daha kuwet- 

-405- 



lidir. Peygamberlerin adedi kat'i ma'lum degildir). 

37.ci mektubda diyor ki, (Aksam yemegi bulunmiyan fa- 
kirin dilenmesi halaldir. Les ve domuz eti yimek de boyledir. 
Zaruret olunca haramlar, halal olur). 

38.ci mektubda diyor ki, (Allah ile kul arasinda en biiyiik 
perde, kulun nefsidir. Miirsid-i kamile muhabbet, feyz gel- 
mesine sebebdir). 

51. ci mektubda diyor ki, (DM kimsenin kabrini hazirla- 
masi mekruhdur. Peygamberimiz doyuncaya kadar yimezdi. 
Yemege besmele ile baslamak siinnetdir. Resulullahin goz- 
leri uyur, kalbi uyumazdi. Nefis elbise de giyerdi. Resulullah, 
Pazartesi gunii ogleden sonra vefat etdi. Saliyi carsambaya 
bagliyan gece defn olundu). 

59.cu mektubda diyor ki, (Fena ve beka kelimelerini ev- 
vela Ebu Sa'id-i Harraz soylemisdir. Bir saat diisiinmek, bin 
sene ibadetden hayrhdir. Tarikatlar, imam-i Ca'fer Sadika 
baglidir. imama, babalanndan hazret-i Alinin nisbeti, anala- 
nndan hazret-i Ebu Bekrin nisbeti gelmisdir). 

61. ci mektubda diyor ki, (Ulemanin ma'rifeti, nazar ve is- 
tidlal iledir. Evliyamn ma'rifeti, kesf ve siihud iledir. Fena 
derecesi yiiksek olanin imam kamil olur). 

63.cii mektubda diyor ki, (Siinnetler yerine kaza kilmak 
lazimdir. Kaza nemazi olmiyan, siinnet yerine kaza kilarsa, 
siinneti kilmis olur. Siinnet olarak niyyet etmesi lazim degil- 
dir. Siinnet sevabina kavusmak icin, siinnet olarak da niyyet 
edilir). 

71. ci mektubda diyor ki, (Karanhk geceleri aglamak ile ve 
istigfar ile aydinlatimz. Diinya arzulanndan kurtulmak icin, 
kelime-i tevhidi cok okuyunuz!). 

72.ci mektubda diyor ki, (Kesflerden, tecellilerden kurtu- 
lup, cehalet ve hayrete varmahdir. Bunun icin kelime-i tev- 
hidi cok okumahdir). 

75. ci mektubda diyor ki, (Vefat edenlere diia ve Fatiha 
okumahdir). 

77.ci mektubda diyor ki, (Mevtalara yetmis bin keli- 

-406- 



me-i tevhid okumak faidelidir). 

80.ci mektubda diyor ki, (Belalardan kurtulmak icin, is- 
tigfar okuyunuz. Hadis-i serifde buyuruldu ki, (Cok istigfar 
okumak, insam sikintidan kurtanr. Nemazlardan sonra yet- 
mis kerre okumahdir.) Imam-i Rabbani, 174.cii mektubda 
diyor ki, (Kelime-i Temcid, ya'ni La havle okumak, insam 
cinden ve sihrden korur.).) 

83.cu mektubda diyor ki, (Dinin sahibine uymak ve iista- 
di sevmek, insam feyz almaga kavusdurur. Bu ikisinden biri 
olmazsa, haller ve kerametler bir seye yaramaz. istidrac olur- 
lar. Kaza ve kader iizerinde konusmamahdir. insamn her isi 
Allahin takdiri ve iradesi ile olmakdadir. Takdir, halk ve icad 
demekdir. Mu'tezile ve Kaderiyye, cahil ve aleak olduklann- 
dan kaza ve kaderi inkar etdi. insan kendi kuvveti ve ihtiya- 
n ile, islerini yaratiyor dedi. Bunlar, atese tapanlardan daha 
fenadir. Once insan birsey yapmak ister. Sonra Allahii teala 
bunu halk eder. insamn iradesine, istemesine (kesb) denir. 
Cebriyye mezhebinde olanlar, irade ve ihtiyan inkar etdi. in- 
sanlan mecbur sandi. Bu sozleri kiifrdiir. Miirciyye bunlar- 
dandir. Mel'undurlar. insanda ihtiyar olmasaydi, Allahii te- 
ala zalim demezdi. Allahii teala kerimdir. insana yapamiya- 
cagi seyi emr etmemisdir. Kaderiyye firkasi kaza ve kaderi in- 
kar ediyor. Cebriyye firkasi irade ve ihtiyan inkar ediyor. 
Her ikisi de ehl-i bid'atdir. irade baskadir, razi olmak baska- 
dir. Allahii teala kiifrii ve giinahlan irade ediyor, fekat razi 
degildir. Ezeldeki takdir, insamn kendi ihtiyan ile yapacagini 
gosteriyor. Ezeldeki takdir, ihtiyan gostermeseydi, Hak teala 
muhtar olmaz, mecbur olurdu). 

88.ci mektubda diyor ki, (Karanhk geceleri zikr ve fikr ile 
ve aghyarak ve istigfar ederek nurlandmniz!). 

89.cu mektubda diyor ki, (Sevk ve taleb, mujdedir. Tale- 
bi miirside bildirmelidir. Sohbet, feyz almaga sebebdir. Soh- 
bet nasib olmazsa, yalniz muhabbet de feyze kavusdurur. 
Bid'at sahibleri ile sohbet etmeyiniz! Hadis-i serifde, (Bid'at 
sahibleri, Cehennemin kopekleridir) buyuruldu). 

91. ci mektubda diyor ki, (Nefsin zaran, seytamn zarann- 

-407- 



dan cokdur. Nefs, itminandan sonra hepsinden iistun olur. 
Tesavvufdan maksad, insanin aslinin adem oldugunu anla- 
masidir). 

106.ci mektubda diyor ki, (Sohbete kavusuncaya kadar, 
(La ilahe illallah) okuyunuz. Bunun yansi masivayi nefy 
eder. Yansi da ma'budu isbat eder ki, tesavvufdan maksad 
budur. Iyi kotii herkes, hayrli is yapar. Siddiklar, giinahdan 
sakinir. Giizel elbise, miintehilere zarar vermez. Biiyiikler, 
zinetli elbise giymislerdir). 

108.ci mektubda diyor ki, (Var olan yalniz Allahii teala- 
dir. Alem, hakikatde yokdur. Bir gorunusdiir. Viicud hayrla- 
ra kaynakdir. Adem serlerin mense'idir. Noktamn daire sek- 
linde goriinmesi gibidir). 

llO.cu mektubda diyor ki, (Seytan, bid'at sahiblerine 
aglamak ve korku verir ve ibadet yapdinr. Bunun icin, 
bid'at sahiblerinin ibadetleri kabul olmaz. Giinahlar, iic sa- 
at yazilmaz. Tevbe edilirse hie yazilmaz. Hadis-i serifde di- 
yor ki, (Elini gogsiine koy. Kalb, halal ile sakin olur. Ha- 
ram ile carpinti yapar.) Evliya, tath dili ve giizel ahlaki ile 
ma'lum olur. Dosta, diismana tath dil, giiler yiiz gosterme- 
lidir). 

113.cii mektubda diyor ki, (Yiirek dedigimiz bu kalb, go- 
nial dedigimiz kalbin yuvasidir. Goniile (Hakikat-i cami'a) 
da denir ki, alem-i emrdendir. Zikr ederken, zati diisiinmeli, 
hicbir sifatini dusiinmemelidir. Ruh, gogsiin sag tarafina te- 
alluk eder. Murakaba, intizar demekdir. Rabita zikrden da- 
ha faidelidir. Zikr nasil yapihr?). 

123.cii mektubda diyor ki, (Dedi-koduyu, ya'ni nemimeyi 
dinlemek, nemime yapmakdan daha fenadir. Dogrulugunu 
arasdirmamahdir) . 

124.cii mektubda diyor ki, (insan, ibadet yapmak icin ya- 
ratildi. Az bir ibadet ile ebedi se'adet ele gecer. Cok zikr 
yapmahdir). 

125.ci mektubda diyor ki, (Salih niyyet ile yapilan her is 
zikr olur). 

-408- 



137.ci mektubda diyor ki, (Insanda on latife vardir. Besi 
alem-i halkdan, besi alem-i emrden. Nefs, alem-i halkdandir. 
Bunlann reisi, nefsdir. Tesavvuf, nefsi islah icindir. Evvela 
levvame, sonra miilheme, nihayet mutme'inne olur). 

140.ci mektubda diyor ki, (Farzlarin kurbu, nafilelerin 
kurbundan daha kamildir. Fekat, bunun sartlan vardir. Farz- 
larin kurb hasil etmeleri icin, nafileleri yapmak sartdir). 

MUNTEHABAT EZ MEKTUBAT-I MA'SUMIYYE 

Uciincii cild, 16.ci mektubda diyor ki, (Kulun Rabbine en 
yakin oldugu hali nemazdadir. Hadis-i serifde diyor ki, (Ku- 
lun Rabbine en yakin oldugu hal, nemazdaki haldir.) ve (Ne- 
mazda, kul ile Rabbi arasindaki perdeler kalkar.) islamiyye- 
tin disindaki biitiin yollar, seytanlann yoludur). 

17.ci mektubda diyor ki, (Bu yolda miirsid olmadan iler- 
lemek cok zordur. Bu yolun esasi, sohbet ve muhabbetdir. 
Sohbete kavusuncaya kadar, siinnete uymalidir. Hadis-i se- 
rifde buyuruldu ki, (Unutulmus bir siinneti meydana cika- 
rana, yiiz sehid sevabi vardir.) (La ilahe illallah)i bin ile bes- 
bin arasinda cok okuyunuz! Kalbi temizlemekde cok faide- 
lidir). 

19.cu mektubda diyor ki, (Eshab-i kiramin hepsi, vilaye- 
tin en yiiksek derecesinde idiler). 

24.cu mektubda diyor ki, (Sehidler yikanmaz. itminan-i 
nefs, iman-i hakikidir. Zevalden mahfuzdur). 

29.cu mektubda diyor ki, (Bu biiyiikleri seven, bunlarla 
beraber olur. (Cinni ve insanlari, beni tammalari icin yarat- 
dim) buyuruldu). 

33.cii mektubda diyor ki, (Ruhlan gormek, kemal degil- 
dir. Kemal, masivayi (mahluklan) bilmemekdir). 

34.cii mektubda diyor ki, (Hiikumet adamlannin zulmle- 
ri, amellerimizin cezasidir). 

36.ci mektubda diyor ki, (Uzakdan muhabbet de feyz ge- 
tirir. Zaruret olmadan, insanlarla goriismek zararlidir). 

37.ci mektubda diyor ki, (Feyzler, muhabbet mikdari 

-409- 



ile gelir). 

42.ci mektubda diyor ki, (Her yerden gelen feyzler, insa- 
nin miirsidinden gelir). 

44.cxi mektubda diyor ki, (Evliya olmez. Bir evden, bas- 
kasina nakl eder. Allahin rahmetine guvenmeli, kendi ame- 
line degil). 

45.ci mektubda diyor ki, (Mektublasmak, uzakdan tevec- 
ciihe sebeb olur). 

47.ci mektubda diyor ki, (Bu yolumuz, tarikatlann en ki- 
sasidir ve elbette kavusdurur. Yolumuzun ash sohbetdir. 
Muhabbet yolu ile, uzakdan da feyz alinir. Kelime-i tevhfd 
ile zikri soruyorsunuz. Bunu bildiriyorum). 

48.ci mektubda diyor ki, (Hindistandaki feyz, baska yer- 
lerde yokdur. Geceleri, aglamakla ve istigfar ile aydinlati- 
niz). 

55. ci mektubda diyor ki, (Kafirlerle goriismek, (Tefsir-i 
kebfr)de uzun yazilidir. Kafirle goriismek, uc diirlii olur. Bi- 
rincisi, onun kiifrunii begenir. Bunun icin sever. Bu muhab- 
bet yasakdir. Ciinki, onun dininden razi olmusdur. Kiifrii be- 
genen kafir olur. Boyle muhabbet, imam giderir. ikincisi, 
herkesle iyi gecinmek icin, kafire dost goriinmekdedir. Bu 
muhabbet memnu' degildir. Ucunciisii, ikisi ortasidir. Onla- 
ra meyl eder, yardim eder. Dininin batil oldugunu bilerek, 
akrabahk, is arkadashgi sebebi ile dostluk yapar. Bu muhab- 
bet kiifre sebeb olmaz ise de, caiz degildir. Ciinki bu muhab- 
bet, zemanla dinini begenmege sebeb olur.) 

86.ci mektubda diyor ki, (Her seyi unutup, hep zikr yap- 
mak, baslangicda zordur. Bu zikre (Yad-i gird) derler. Son- 
ra, zikr, kalbin sifati olur. Bu hale (Yad-i dast) denir). 

87.ci mektubda diyor ki, (Hersey ezeldeki takdir ile ol- 
makdadir. Razi ve teslim olmak lazimdir. Miisliman, (Akl-i 
fe'al)e inanmaz). 

88.ci mektubda diyor ki, (Nafaka-i lyal vacibdir. Bu niy- 
yet ile nafaka kazanmak, zikr olur). 

89.cu mektubda diyor ki, (Mahluklan unutuncaya kadar 

-410- 



zikr yapiniz. Kendinizi unutuncaya kadar kelime-i tayyibe- 
yi tekrar ediniz). 

139.cu mektubda diyor ki, (insana (Alem-i sagfr) denir ki, 
alem-i halk ve alem-i emrden hasil olmusdur. Alem-i sagirde 
olan, alem-i asgarda da vardir. Alem-i asgar, insanin kalbi- 
dir. Kalb, ahkam-i islamiyyeye uymakla temizlenir). 

141. ci mektubda diyor ki, (Mumkinde bulunan her hayr 
ve kemal vxicub mertebesinden gelmisdir). 

142.ci mektubda diyor ki, (Taliban-i Hak, bu nezar-i fa- 
iziil envarda fiiyuz ve envara kavusur). 

153.cii mektubda diyor ki, (Bu yolda ilerlemek, sohbet ile 
olur). 

156.ci mektubda diyor ki, (Mxi'minin kemali, kamil olma- 
digini anlamakdir). 

203.cii mektubda diyor ki, (Diinyadaki miisahedeler, se- 
rab gibidir. Hepsi zillerdir. Nemaz mii'minin mi'racidir). 

206.ci mektubda diyor ki, (Diia, nzaya miinafi degildir). 

217.ci mektubda diyor ki, (Kabrde, ruh beden ile birlese- 
rek, his hasil olur. Hal, ilmden sereflidir ve kemale erenler- 
de bulunur. Vilayet, fena ve bekadir). 

218.ci mektubda diyor ki, (Muhabbet esasdir). 

219.CU mektubda diyor ki, (Seytan her sekle girer. Yalniz, 
Peygamberimizin sekline giremez). 

221.ci mektubda diyor ki, (insan, ahiretde, diinyada iken 
sevdiginin yaninda olacakdir). 

MUHAMMED MA'SUM-I FARUKI hazretlerinin lie 
cild farisi (MEKTUBAT) kitabindan secdigimiz mektubla- 
nn ozetleri, yukanda yazildi. Bunlardan biri iizerinde genis 
bilgi edinmek istiyenin ozet basindaki mektub numarasim, 
(MUNTEHABAT EZ MEKTUBAT-I MA'SUMIYYE) 
kitabinda bularak, bu sira numarah mektxibu okumahdir. Bu 
kitabi, (HAKlKAT KITABEVi) basdirmisdir. 

Velhamdii lillahi RabbiPalemin. 



411 



Internet vasitasi ile haberlesme: 

Fezaya, ya'ni her yere yayilmis olan elektro-manyetik 
dalgalarla haberlesme yapilmakdadir. Bilgisayarda okunan 
kitablardan hasil olan resmlerin ve seslerin havadaki dalga- 
lan, bilgisayarda bulunan modem cihazi vasitasi ile miknatis 
dalgalan haline cevirilip, ara merkeze ve oradan yayilan 
kendine mahsus uzunlukdaki elektro-manyetik dalgalarla 
birlikde fezaya gonderiliyor. Seslerden hasil olan miknatis 
dalgalan, elektro-manyetik dalgalanna yiiklenmis oluyor. 
internet adinda bir merkez ve alet yokdur. Ara merkezlerde 
bulunan bilgisayar, ya'ni (computer)lerin bir uydu vasitasi 
ile, semaya gonderdikleri elektro-manyetik dalgalann feza- 
daki topluluguna (internet) denir. Her merkez, baska mer- 
kezlerin fezaya gonderdikleri yiiklu dalgalardan diledigini 
fezadan alarak, bilgisayanna veriyor. Yiiklenmis olan elekt- 
ro-manyetik dalgalar, burada ses dalgalanna cevrilerek, ek- 
randa okunuyor. Kiiciik bilgisayarlar muhtelif ebadlarda 
plastik bir kutudur. Piyasada satilmakdadir. Kapagin ic yii- 
ziinde bir ekran vardir. Burada, ara merkezden gelen yiiklii 
dalgalardan, modem cihazinda elde edilen yazilar ve kitab- 
dan okunan, ara merkeze gonderilecek yazilar ve bilgisaya- 
nn daktilo gibi kisminda yazilanlar okunur ve hasil olan ses- 
ler dinlenir. Bunlann bir sureti, bilgisayardaki mahalline 
yerlesdirilmis olan bir hafiza [disket] iizerine mikro harfler- 
le yazihr. Bir disketde binlerce kitab vardir. Disket, 10 cm. 
kutrunda plastik levha olup, her memleketde satilmakdadir. 
Bu ahnip, bilgisayardaki yerine konulunca, bilgisayardaki 
ekranda okunur. internete baglanmak icin, telefon ile bir ara 
merkezden adres ahmr. Turkiyede bes ara merkez vardir. 
Her ara merkezin bir uyduya irtibati vardir. Mesela (ihlas 
Net) ara merkezinin Hakikat kitabevine verdigi adres 
(www.hakikatkitabevLcom)dir. Herhangi bir bilgisayar, bu 
adrese baglamrsa, kitabevinin biitiin kitablanndan diledigi- 
ni, bilgisayann ekramnda secerek okur. ihlas Net, Turkiye 
gazetesinin Yesilkoyde, Yenibosnadaki binasimn list katin- 
da bir odadadir. 



412- 



HAKIKAT KITABEVININ 
YAYINLADIGI TURKCE KITABLAR 

KITABIN ADI FIATI 

SE'ADET-i EBEDIYYE (TAM iLMIHAL): 

(Hilseyn Hilmi Isik), 1248 sahife, iic kism bir arada. 

Yuzaltmci Baski (2009) 20 YTL. 

MEKTUBAT TERCEMESI: (Huseyn Hilmi Isik) 

(512) sahife. Besinci Baski (2008) 12.5 YTL. 

1— FAIDELi BILGILER: Faideli Bilgiler (Ahmed 
Cevdet Pasa) ve Din Adami Boliicii Olmaz ve Dog- 
ruya Inan, Boliiciiye Aldanma, kismlan ile 

(480) sahife. Elliikinci Baski (2009) 3.5 TL. 

2— HAK SOZUN VESIKALARI: Hucec-i Kat'iyye 
(Abdullah Siiveydf), Redd-i Revafid, Tezkiye-i Ehl-i Beyt, 
Birleselim-Seviselim, Iman ile olmek icin kardesim Ehl-i Beyt 
ile Eshabi sevmelisin, Peygamberlik nedir?, Eyylihel-veled 
tercemesi (Imam-i Gazali), Bir din cahiline cevab, 

kismlan ile 400 sahife. Otuzaltinci Baski (2008) 3 YTL. 

3— HERKESE LAZIM OLAN IMAN: Herkese Lazim Olan 
Iman (Kemahli Feyzullah), Miislimanlik ve Hiristiyanhk, 
Kur'an-i Kerim ve Inciller, Islam dini ve diger dinler, 

kismlan ile (480) sahife. Altmisdokuzuncu Baski (2009) . 3.5 YTL. 

4— ISLAM AHLAKI: Islam Ahlaki (Muhammed 
Hadimi), Cennet Yolu Ilmihali, Ey ogul Ilmihali, 

kismlan ile (592) sahife. Yetmisdokuzuncu Baski (2009). . . 4 YTL. 

5— ESHAB-I KIRAM: Eshab-i Kiram (Ahmed Faruk) 
Miislimanlarm Iki Goz Bebegi, Islamda Ilk Fitne, 

kismlan ile (416) sahife. Kirkyedinci Baski (2009) 3.5 YTL. 

6— KIYAMET VE AHIRET: Kiyamet ve Ahiret 
(Imam-i Gazali), Miislimana Nasihat, kismlan ile 

(384) sahife. Ellidorduncu Baski (2009) 3 TL. 

7— CEVAB VEREMEDI: (Harputlu Ishak efendi). 

(368) sahife. Otuzaltmci Baski (2009) 3 YTL. 

8— ENGiLiZ CASUSUNUN i'TIRAFLARI: (M.Siddik Giimus) 
(128) sahife. Altmisucuncu Baski (2009) 1.25 YTL. 

9— KIYMETSIZ YAZILAR: (Huseyn Hilmi Isik) 

(416) sahife. Yirmidokuzuncu Baski (2009) 3.5 TL. 

10— NAMAZ KITABI: 

(192) sahife. Yetmisyedinci Baski (2009) 1.75 TL. 

11— SEVAHID-UN NUBUVVE: (Mevlana Abdurrahman Cami) 
(448) sahife. Yirmialtinci Baski (2009) 3.5 YTL. 

12— MENAKIB-I CIHAR YAR-I GUZIN: (Seyyid Eyyub bin Siddik) 
(592) sahife. Yirmiikinci Baski (2009) 4 TL. 

-413- 



BOOKS PUBLISHED BY HAKIKAT KITABEVI 

ENGLISH: 

1- Endless Bliss I, 288 pp. 

2- Endless Bliss II, 368 pp. 

3- Endless Bliss III, 288 pp. 

4- Endless Bliss IV, 432 pp. 

5- Endless Bliss V, 512 pp. 

6- Endless Bliss VI, 352 pp. 

7- The Sunni Path, 112 pp. 

8- Belief and Islam, 112 pp. 

9- The Proof of Prophethood, 144 pp. 

10- Answer to an Enemy of Islam, 128 pp. 

11- Advice for the Muslim, 352 pp. 

12- Islam and Christianity, 336 pp. 

13- Could Not Answer, 432 pp. 

14- Confessions of a British Spy, 128 pp. 

15- Documents of the Right Word, 496 pp. 

16- Why Did They Become Muslims?, 304 pp. 

17- Ethics of Islam, 240 pp. 

18- Sahaba 'The Blessed', 384 pp. 

19- Islam's Reformers, 320 pp. 
DEUTSCH: 

1- Islam, der Weg der Sunniten, 128 Seiten 

2- Glaube und Islam, 128 Seiten 

3- Islam und Christentum, 352 Seiten 

4- Beweis des Prophetentums, 160 Seiten 

5- Gestandnisse von einem Britischen Spion, 176 Seiten 

6- Islamische Sitte, 288 Seiten 
EN FRANCAIS: 

1- LTslam et la Voie de Sunna, 112 pp. 

2- Foi et Islam, 128 pp. 

3- Islam et Christianisme, 304 pp. 

4- L'evidence de la Prophetie, et les Temps de Prieres, 144 pp. 

5- Ar-radd al Jamil, Ayyuha'l-Walad (Al-Ghazali), 96 pp. 

6- Al-Munqid min ad'Dalal, (Al-Ghazali), 64 pp. 
SHQIP: 

1- Besimi dhe Islami, 96 fq. 

2- Libri Namazit, 208 fq. 

3- Rrefimet e Agjentit Anglez, 112 fq. 
ESPANOL: 

1- Creencia e Islam, 112 
nO PYCCKH: 

1- BceM HyacHan Bepa, (128) CTp. 

2- npH3HaHH5i Ahtjihhckoto LUnHOHa, (144) CTp. 

3- KHTa6-yc-CajraT (MojiHTBeHHHK) KHHra o Hatvia3e, (224) CTp. 

4- Chh Moh (256) CTp. 

5- Pejmrfl HcjiaM (256) CTp. 
HA ETdJITAPCKH E3HK: 

1- B.apa h Hcjihm. (128) CTp. 

2- HAMA3 KHTABT. (256) CTp. 
BOSHNJAKISHT: 

1- Iman I Islam. (128) str. 

2- Nije Mogao Odgovoriti. (432) str. 

-414- 



HAKIKAT KITABEVININ 
YAYINLADIGI ARABI KTTABLAR 

KITABIN ADI SAHIFE 

1- Amme ciiz'i 32 

2- Kadi Beydavi tefsiri (Seyhzade hasiyesi)[4 cild] 2314 

3- Iman ve Islam ve seleffler 160 

4- Nuhbetiil leali (Emali serhi) 192 

5- Hadikat-iin nediyye (Tarikat-i Muhammediyye serhi)[l.cild] 436 

6- Ulema-i miislimin vel-vehhabiyyun 224 

7- Feteva-i Haremeyn 128 

8- Hediyyet-il muhtedm 192 

9- El-miinkiz-i anid dalal 256 

10- El-muntehebat 448 

11- Muhtasar-i Tuhfe-i isna aseriyye 352 

12- En-nahiye tan-i emir-il mli'minin Mu'aviye, Hucec-i 

kat'iyye, Redd-i Revafid 288 

13- Hulasatiit-tahkik fi beyan-i hiikmit-taklid vel-telfik, 
Hadikat-iln nediyye 368 

14- Minhattil-vehbiyye fi reddil vehhabiyye 192 

15- El-besair li milnkir-i tevessiil-i bi ehlil mekabir 416 

16- Fitnet-iil vehhabiyye, Savaik-il-ilahiyye, Seyfiil cebbar, 

Reddi ala seyyid Kutb 256 

17- Tathirul-fiiad, Sifaiissikam 256 

18- El fecr-ii sadik 128 

19- El habliil metin 136 

20- Hulasat-iil kelam fibeyan-i umara-il beledil haram (2.ciiz), 
irsad-lil hiyara 272 

21- Et-tevessiil-i bin nebi 336 

22- Ed-diirer-us seniyye, Nur-iil yakin 224 

23- Sebil-un necat 208 

24- El-insaf 224 

25- El-mustened 272 

26- El-iistad-il mevdudi, Cema'at-i tebligiyye 128 

27- Kitab-iil-eyman 304 

28- El-fikh-u alel mezahib-il erbe'a [3 cild] 1056 

-415- 



KITABIN ADI SAHIFE 

29- Feteva-i iilema-i Hind 120 

30- Berika (Serhi tarika) (l.ctiz), Menhel-ul varidin 228 

31- Berika (Serhi tarika) (2.cuz) 480 

32- Behcet-tis seniyye, Adab-i tarfkat, Irgam-iil-merid 256 

33- Se'adet-i Ebediyye 304 

34- Miftahul felah 192 

35- Sir'at-lil islam serhi 592 

36- Envar-i Muhammediyye 448 

37- Huccetullahi alel alemin 208 

38- isbat-lin nlibiivve, Devlet-iil Mekkiyye 224 

39- Ni'met-ul Kubra 320 

40- Teshilul menafi 304 

41- Devlet-il Osmaniyye 256 

42- Kitabus-salat 160 

43- Sarf ve nahv ve avamil 176 

44- Savaik-ul muhrika 380 

45- El-hakaikul islamiyye 112 

46- Nur-ul islam 304 

47- El-sirat-til mtistakim 128 

48- El-reddul cemil 224 

49- Tarik-un-necat 176 

50- El-kavl-iil fasl serh-i fikh-i ekber Imam-i a'zam Ebu Hanife 448 

51- Caliyet-ul ekdar 96 

52- Gayet-iil tahkik ve nihayet-lil tedkik li seyh-ul Sindi 124 

53- I'tirafat-il Casus el ingiliz 192 

54- Ma'lumat-i Naffa, Er-reddti alel-harekat-it-tashihiyye 

fil-islam 528 

55- Misbah-ul-enam 224 

56- Ibtiga-iil vusul 224 

57- El-islam ve sair-iil edyan 336 

58- Muhtasar-i Tezkire-i Kurtubi 480 



416