Skip to main content

Full text of "Hakikat_Kitabevi_Turkce_Kitaplar"

See other formats


HakTkat Kitabevi Yayinlan No: 1 1 

SEVAHID-UN 
NUBUWE 

Peygamberlik Miijdeleri 

Mevlana Abdurrahman Cami 

Terceme eden: 
Mahmud bin Osman Laniii Celebf 

Yirmialtinci Baski 




Hakikat Kitabevi 

Darussefeka Cad. 53 P.K.: 35 34083 

Tel: 0212 523 45 56-532 58 43 Fax: 0212 523 36 93 

http://www.hakikatkitabevi.com.tr 

e-mail: bilgi@hakikatkitabevi.com.tr 

Fatih-ISTANBUL 

MAYIS-2009 



ICINDEKILER 

Onsoz 3 

Mukaddime 21 

Birinci Boliim: Muhammed aleyhisselam dogmadan once, 

meydana gelen ve Peygamberligine miijde olan alametler 37 

Ikinci Boliim: Muhammed aleyhisselamm dogumundan 
Peygamberligi bildirilinceye kadar goriilen Peygamberlik 
miijdeleri ve alametleri 67 

Uciincii Boliim: Muhammed aleyhisselamm Peygamberliginin 
bildirilmesinden hicretine kadar vuku' bulan hadiseler 96 

Dorduncii Boliim: Resulullahm "sallallahil aleyhi ve sellem" 

hicretinden vefatina kadar vuku' bulan hadiseler 125 

Birinci Kism: Resulullahm hicretinden vefatina kadar, kitab- 

larda ne zeman meydana geldigi bildirilen mu'cizeleri 125 

Ikinci Kism: Hangi kitabdan almdigi ve zemani zikr edilmiyen, 
hicretden vefatina kadar vuku' bulan hadiseler 203 

Besinci Boliim: Resulullahm "sallallahu aleyhi ve sellem" 
Peygamberligine delalet eden, fekat ne zeman vuku' 
buldugu bildirilmeden nakl edilen mu'cizeleri 252 

Birinci Kism: Zemana bagh olmiyan mu'cizeler 252 

Ikinci Kism: Resulullahm "sallallahu aleyhi ve sellem" 

vefatindan sonra Peygamberligine delalet eden mu'cizeleri. ...261 

Altinci Boliim: Eshab-i kiramdan ve e'imme-i i'zamdan 

bildirilen peygamberlik delilleri ve miijdeleri 272 

Ebti Bekr "radryallahu anh" 280 

Omer bin Hattab "radiyallahii anh" 285 

Osman "radiyallahii anh" 299 

Ali bin EbiTalib "radiyallahii anh" 304 

imam-i Hasen 324 

imam-i Hiiseyn 328 

Imam-i Zeynel'abidin 339 

Muhammed Baku 345 

Ca'fer-i Sadik 354 

Milsa Kazim 363 

AliRiza 368 

Muhammed Taki 381 

imam-iHadi 384 

Imam-i Askeri 389 

Imam-i Huccet Muhammed 392 

Eshab-i kiramdan ba'zilanmn bahsi 402 

Yedinci Boliim: Tabi'in, tebe-i tabi'in ve sofiyye tabakasina 

kadar vuku' bulan haller 417 

Hatime (Son Boliim): 441 

Baski: Ihlas Gazetecilik A.S. 

29 Ekim Cad. No. 23 Yenibosna-ISTANBUL 
Tel: 0.212.454 30 00 

ISBN: 975-8883-01-1 



SEVAHID-UN NUBUVVE 
ONSOZ 

Bismillahirrahmanirrahim 



Insan icin uc diirlii hayat vardir: Diinya, kabr, ahiret ha- 
yati. Dunyada, beden ruh ile birlikdedir. insana hayat, canli- 
lik veren ruhdur. Ruh bedenden aynhnca, insan olur. Beden 
mezarda curiiyiip, toprak olunca veya yanip kill olunca, ya- 
hud yirtici hayvan yiyip yok olunca ruh yok olmaz. Kabr ha- 
yati baslar. Kabr hayatinda his vardir, hareket yokdur. Kiya- 
metde bir beden yaratihp, ruh ile bu beden birlikde Cennet- 
de veya Cehennemde sonsuz yasarlar. 

Insanin dunyada ve ahiretde mes'ud olmasi icin, miisli- 
man olmasi lazimdir. Dunyada mes'ud olmak, rahat yasa- 
mak demekdir. Ahiretde mes'ud olmak, Cennete gitmek de- 
mekdir. Allahu teala, kullanna cok acidigi icin, mes'ud ol- 
mak yolunu, Peygamberler vasitasi ile kullanna bildirmisdir. 
Ciinki insanlar bu se'adet yolunu, kendi akllan ile bulamaz- 
lar. Hicbir Peygamber kendi akhndan birsey soylememis, 
hepsi, Allahu tealamn bildirdigi seyleri soylemislerdir. Pey- 
gamberlerin soyledikleri se'adet yoluna (Din) denir. Mu- 
hammed aleyhisselamin bildirdigi dine (islamiyyet) denir. 
Adem aleyhisselamdan beri binlerle Peygamber gelmisdir. 
Peygamberlerin sonuncusu Muhammed aleyhisselamdir. Di- 
ger Peygamberlerin bildirdikleri dinler, zemanla bozulmus- 
dur. Simdi se'adete kavusmak icin islamiyyeti ogrenmekden 
baska care yokdur. islamiyyet, kalb ile inamlacak (Iinan) bil- 



gileri ve beden ile yapilacak (Ahkam-i islamiyye) bilgileridir. 
Iman ve ahkam-i islamiyye ilmleri (Ehl-i siinnet alimleri)nin 

kitablanndan ogrenilir. Cahillerin, sapiklann bozuk kitabla- 
nndan ogrenilmez. Hicri bin senesinden ewel, islam memle- 
ketlerinde cok (Ehl-i siinnet alimi) vardi. Simdi hie kalmadi. 
Bu alimlerin yazdiklan arabi ve farisi kitablar ve bunlann 
tercemeleri, dxinyamn her yerinde, kutiibhanelerde cok var- 
dir. Hakikat kitabevinin biitiin kitablan, bu kaynaklardan 
alinmisdir. Se'adete kavusmak icin, (Hakikat kitabevi)nin 
kitablanni okuyunuz! 

Akhn varsa eger, islamiyyete baglan! 
Islamiyyetin ash, Hadisdir ve Kur'an! 



TENBIH: Misyonerler, hiristiyanhgi yaymaga, yehudiler, 
Talmutu yaymaga, istanbuldaki Hakikat Kitabevi, islamiy- 
ye ti yaymaga, masonlar ise, dinleri yok etmege calisiyorlar. 
Akli, ilmi ve insafi olan, bunlardan dogrusunu iz'an, idrak 
eder, anlar. Bunun yayilmasina yardim ederek, biitiin insan- 
lann diinyada ve ahiretde se'adete kavusmalarma sebeb 
olur. Insanlara bundan daha kiymetli ve daha faideli bir hiz- 
met olamaz. Bugiin hiristiyanlann ve yehudilerin ellerindeki 
Tevrat ve incil denilen din kitablannin, insanlar tarafindan 
yazilmis olduklanni kendi adamlan da soyliyor. Kur'an-i ke- 
rim ise, Allahii teala tarafindan gonderildigi gibi tertemizdir. 
Biitiin papazlann ve hahamlann, Hakikat Kitabevinin nesr 
etdigi kitablan dikkat ile ve insaf ile okuyup anlamaga calis- 
malan lazimdir. Hakikat Kitabevinin biitiin kitablan bilgisa- 
yara verilmekde, buradan da internet vasitasi ile biitiin diin- 
yadaki bilgisayarlara yayilmakdadir. 

Miladi Hicri Semsi Hicri Kamei i 

2001 1380 1422 



-4- 



SEVAHID-UN NUBUVVE 

BiSMiLLAHiRRAHMANiRRAHiM 

Yaratdiklanni sahid yaparak uluhiyyetinin sirlanni bize 
bildiren Allahu tealaya hamd olsun. Sonradan olanlar ile ve 
imkan delilleri ile rububiyyetinin ikrar yolunu bize gosterdi. 

Kendisine kulluk etmek serefini, fadl ve ihsani ile bildir- 
di. Azametinin ihsani olarak; bize, se'adete, rahmete ve 
magfirete vesile olan yollari gosterdi. Ahir zemanda, insan- 
lara ve cinlere, Adnan ogullanndan olan habibi Muhammed 
aleyhisselami Peygamber olarak gondermekle, kalbleri iman 
nuru ile ve irfan sirlan ile aydinlatdi. Kur'an-i kerim sofrasi- 
m indirmekle, Habibine "sallallahu aleyhi ve sellem" ihsan- 
da bulundu. Habibini Furkan ile ve hidayete sebeb olucu 
olarak gonderdi. Diger Peygamberlere hicbir zeman verme- 
digi alti sey ile Habibini miimtaz kildi. Onun iimmetini de, 
magfireti ve rizasi bulunan bes sey ile iistiin kildi. O, Kureys 
kabilesine mensub, Hasim ogullanndan, iimmi bir Resuldiir. 
Onun dini biitiin dinleri yururliikden kaldirdi. 

Ebiil Kasim Muhammed aleyhisselam, oncekilerin ve 
sonrakilerin seyyididir "sallallahu aleyhi ve sellem ve ala sa- 
iril-enbiya-i vel miirselin ve ala alihi ve sahbihi". Onun esha- 
bi "ndvanullahi teala aleyhim ecma'in", din semasimn, sey- 
tanlan kovan yildizlandir. Hangisine uyarsaniz, Allahu te- 
alanin yardimi ile ve giic vermesi ile kurtulursunuz. Tabi'in, 
tebe-i tabi'in ve selef-i salihin "rahmetullahi teala aleyhim 
ecma'in" iizerine salat ve selam olsun. 

Sehadet ederim ki, Allahu tealadan baska ilah yokdur. [ilah, 
herseyi yokdan var eden ve her an varhkda durduran demek- 
dir.] Yine sehadet ederim ki, Muhammed aleyhisselam Allahu 
tealamn kulu ve Resuliidur ve eminidir. Devamh ve dogru olan 
bir sehadet ile sehadet ederim. Soylemekle, goklerin ve yerin 

-5- 



her tarafim dolduran bir sehadet ile sehadet ederim. 

Allahim! insanlann ve cinlerin taati, cismani ve ruhani 
alemde bulunanlann ibadetleri, Senin ihtiyacsizhgin, sonsuz 
kudretin yaninda beyhude bir sedadir. Lakin, bu za'if ve gon- 
lii kederli kullann inlemesi ve muhabbet cimeninde oten biil- 
bullerin istiyakli sesleri Senin katinda daha kiymetlidir. ilahi! 
Her ne kadar curiim ve isyammizin sonu yok ise de, Senin 
rahmet ve gufran denizin de sinirsizdir. Ma'siyyet atesi alemi 
tutusdursa, Senin rahmetinin bir damlasi onu sonduriir. Ciha- 
m zulmet bulutu kaplasa, Senin inayet riizgannin bir nefeslik 
esmesi ile dagihr, gider. Kainati zulmet bulutu kaplasa, Senin 
hidayet giinesinin bir zerresi o perdeyi kaldinr. 

Ilahi! Senin hayat verdigin gonlii kimse oldiiremez. Senin 
yakdigin ciragi kimse sondiiremez. Senin muhabbet cezben 
nasib olan kimse, Senin sevdigin olur. Senin hasmetinin bir 
panltisina kavusan hayrete diiser. 

Ilahi! Senin makbulxin olan bir azizin eli kihc gibi kesdi. 
Cevher cam safa nuru ile doldu. Senin red etdigin sultamn eli 
tutuldu. Heva yoluna diisiip, perisan oldu. 

Ilahi! Biitiin aleme rahmet etsen, cenabindan bir zerre 
noksan olmaz. Lakin hikmetinin sirnna ermek icin, akla im- 
kan yokdur. ilahi! Riya atesinden kalbi kurtanp, muhlis ey- 
le. Bu kalbi muhabbet potanda, inayet cevherin ile halis al- 
tin eyle. ilahi! Her ne kadar, curmiim cok ise de, Habibin 
"sallallahii aleyhi ve sellem" hurmetine afv eyle! Lutfiine la- 
yik olani ihsan eyle. ilahi! Can-i miistak aynhk atesini duy- 
maz. Susamis goniil, kavusmamn hasil edecegi zevki duy- 
maz. ilahi! Bu ne ates dolu bir icecekdir ki, divanelik maya- 
si ve susuzluk sermayesidir. ilahi! Bu nasil simrsiz bir susuz- 
lukdur ki, yiizbin okyanus [derya] icilse, aynen kahp, susuz- 
luk gitmiyor. ilahi, bu ne devamli kalan bir bardak ki, bunun 
doldurucusu, vashn istiyakidir. ilahi, bu ne te'sir edici bir sa- 
kidir ki, sundukca, icecek devamli kahyor. ilahi, bu isde akl 
saskindir. $6yle ki, hiisniinun giinesi meydanda iken, gizlidir, 
goriinmez. Bu parhyan nasil bir nurdur ki, gozler onu gor- 

-6- 



mekde hayretdedir. ilahi, bu ne goniil sirridir ki, akllar onu 
bilmekde bulanikdir. ilahi, se'adet ve sekavet aim yazisidir. 
O halde iyi ameline de gxivenmemelidir [Onun afv ve magfi- 
retine giivenmelidir]. ilahi, ciinki, yazilmis ise, silinmis yok- 
dur. O halde Senin inayetin disinda birsey bulmus olan yok- 
dur. Ilahi, bu ne guzellikdir ki, bu giizelligi anlatmakda bir 
za'if kannca [benim gibi aciz bir kimse] soz sahibi oluyor. 
ilahi, bu ne hasmet ve celaldir ki, akl onu anladigini soyle- 
mekde dilsizdir. Ba'zen hiikmiinun sirn, oriimcek agini per- 
de yapar. Ba'zen azametin sivrisinegin ignesini ziilfikar ya- 
par. 

[HILYE-i SE'ADET 

Eshabma nasihatdan sonra, 
Fahr-i alem dedi, benden sonra, 

Hilye-i pakimi, gbrse biri, 
olur o, yiizumu gormiis gibi. 

Gordukde, hubbu hasil olsa, 
ya'ni, husnume asik olsa. 

Beni gormegi etse arzu, 
kalbi, sevgimle olsa dolu. 

Cehennem olur, ona haram, 
Rabbim, Cenneti eder ikram. 

Dahi, hasretmez ciplak, am Hak, 
olur gufranma, Hakkm mtilhak. 

Denildi ki, hilye-i Result, 
severek yazsa, birinin eli, 

Eder Hak, onu korkudan emin, 
bela He dolsa, ruy-i zemin. 

Hastahk gormez, dunyada teni, 
agri cekmez hie, butun bedeni. 

-7- 



Gtinah etmis ise de, bu adam, 
Cehennem cismine, olur haram. 

Ahiretde azabdan kurtulur, 
dunyada her isi, kolay olur. 

Hasr eyler, am hem, Rabb-i celle, 
dunyada, Resulti gorenlerle. 

Hllye-i Nebiyi, gtic iken beyan, 
baslanz, ona oldukca imkan. 

Sigmarak Zulcelale, 
vasfederiz acizane. 

Ittifak etdi, bu sozde iimem, 
kirmizi beyazdi, Fahr-i alem. 

Mubarek ytizu, hahs ak idi, 
GUI gibi, kirmizimtirak idi. 

inci gibi, yuzundeki teri, 
pek hos eyierdi, gtizei cevheri. 

Terleyince, O menba'i stirur, 
dalgalamrdi sanki, bahr-i nur. 

Gorunurdu gozti, daim surmeli, 
kalbleri cekerdi, gtizei gozleri. 

Aki, beyaz idi gayetle, 
medh eyledi Rabbi, ayetle. 

Siyahi amn, degildi ufak, 
bir idi ona, yakinla uzak. 

Genis, gtizei ve latifdi gozti, 
nur sacardi hep, mubarek ytizti. 

Kurre-i basira-i Mustafavi, 
gece gtindtiz gibi, olurdu kavi. 

Bakmak arzu etseydi, bir y ere, 
cism-i paki de donerdi bile. 



Basa tabV ederdi cesedi, 
bunu terk etmemisdi ebedi. 

Hem, risin idi, Resul-i ekrem, 
yarasir, ruh-i mticessem desem. 

Gtizel, hem serimli idi Resul, 
Hakka cok, sevgili idi Resul. 

Malikle Ebu Hale, sbyledi, 
hilal gibi, acik kash idi. 

Iki kasi arasi, her zeman 
giimiis gibi gdmniirdii, ayan. 

Mubarek yuzti, az yuvarlakdi, 
derisi, berrak, hem de parlakdi. 

Siyah kaslan mihrabi, amn, 
kiblesi idi, biitiin cihamn. 

Ortasi yiiksekce gdmniirdii, 
yandan bakmca, mubarek burnu. 

Cok gtizel idi, cekme ve latif, 
edemez goren, Onu tarn ta'rif. 

Seyrek idi, dislerinin arasi, 
parlardi, sanki inci sirasi. 

On disleri, etdikce zuhur, 
her tarafi, kaplardi bir nur. 

Gtilse idi, iki cihamn serveri, 
canh cansiz, herseyin Peygamberi. 

Gortintirdti, on disleri, pek alii', 
dolu daneleri gibi, cok latif. 

Ibni Abbas der, Habib-i Huda, 
gtilmege, eyler idi istihya. 

Hem hayasmdan O, dinin senedi, 
kahkaha etmedi derler, ebedi. 



Nazik, mahcub idi, Resul-i cenab, 
daim eyler idi, bakmaga hicab. 

Ytizti benzerdi, yurarlak aya, 
zati aynaydi, ytice Merlaya. 

Nurlu idi hep, o rech-i hasen, 
bakilmazdi, tenevvtirtinden. 

Gontiller nidi, o gtizel Nebi, 
asiki oldu yiizbin Sahabi. 

Bir kerrecik gorenler, rii'yada, 
dediler, boyle zevkyok, dunyada. 

Hem gtizel yanaklan, bileler, 
fazla etli degildi, diyeler. 

Anin etmisdi, cenab-i Hahk, 
severek, ytiztin ak, almn, acik. 

Boynunun mini, ederdi her an, 
saclan arasmda, leme'an. 

Mtibarek sakalmdan, iyi bil, 
agarmisdi ancak, on yedi kil. 

Ne kivircikdir, ne de uzun, 
her uzvu gibi idi, merzun. 

Gerden-i pak-i Resul-i afak, 
gayet ak idi re gayet berrak. 

Eshab icinden, cok ehl-i edeb, 
karm, gogsiyle, birdi, dedi hep. 

Acilsaydi, mtibarek sinesi, 
feyz sacardi, Urn hazinesi. 

Aska olunca, mahall-i tesrif, 
baska olurmu, o sadr-i serif? 

Mubarek sinesi, genis idi, 
ilm-i ledtin, Ona inmis idi. 



10 



Ak ve berrakdi, o sadr-i kebir, 
samrdi gorenler, bedr-i miinir. 

Ates-i ask-i zat-i ezeli, 
odlara yakmisdi, O giizeli. 

Bilir elbet bunu, pir-ti civan, 
yassi kiirekliydi, Fahr-i cihan. 

Sirti ortasi hem, etli idi, 
kerem sahibi, devletli idi. 

Giimiis teninde, letafet vardi, 
irice miihr-i nubuwet vardi. 

Sirtmda idi, miihr-i niibiivvet, 
sag tarafma yakmdi, elbet. 

Bildirdi bize, edenler ta'rif, 
Bir biiyiik ben idi, miihr-i §erif. 

Rengi, sariya yakm, karaydi. 
giivercin yumurtasi kadardi. 

Etrafma cevirmis, sanki hatlar, 
birbirine bitisik, kilcagizlar. 

Anlatanlar, O ahnesebi, 
dedi, iri kemikliydi Nebi. 

Her kemik iri, merdane idi, 
sureti, sireti sahaneydi. 

Mubarek a'zasmm her biri, 
uygun yaratrimisdi hem, kari. 

Cok hos idi, her uzru anm, 
ayetleri gibi, Kur'amn. 

EUeri ayasi, O sultamn, 
ayaklari alii, d alii anm. 

Genis ve pak idi, nazik mergub, 
taze giil gibi, latif ve mahbub. 

-11- 



Cok mevzun idi, der ehl-i nazar, 
o kerametli, mubarek eller. 

Selam verseydi, birine eger, 
tebessiim ederdi hep, Peygamber. 

Bir iki gun, gecseydi aradan, 
hatta uzasaydi da, bir aydan. 

Belli olurdu, hos kokusundan, 
o kimse, adamlar arasmdan. 

Billur gibiydi, ten-i bimuyu, 
nice medh edeyim, olpehluyu. 

Dostu seyr etmek icin, O serif, 
goz olmusdu, biitiin cism-i latif. 

Kemal iizereydi, nazik teni, 
Hallak gostermisdi. hikmetini. 

Yokdu, gogsunde, karmnda asla, 
hicbir kil, sanki gtimtis levha. 

Gogsii ortasmdan asagi yalmz, 
bir sira kil, dizilmisdi, hilafsiz. 

Bu siyah hat, mubarek bedeninde, 
hosdu, hale gibi, ay cerresinde. 

Biitiin omriinde kalmisdi, keza, 
genchkde gibi, mubarek a'za. 

Ilerledikce, sinn-i Nebevi, 
tazelenirdi hep, gonca gibi. 

Hem dahi, kainatm Sultam, 
zan eyieme ki, ola pek yagh. 

Ne za'if, ne de pek eth idi, 
mu'tedil, hem pek kuweth idi. 

Lahmi, sahmi, dediler ehl-i derun, 
birbirinden, ne ziyadeydi, ne dun. 

-12- 



Etmis, ol beden seraym tistad, 
adl-ii dad He, esasm btinyad. 

V tidal tizere idi, pak teni, 

mua gark olmusdu, biitiin bedeni. 

Orta boylu idi, o Sidre mekan, 
ortahk, Onun He buldu nizam. 

Seyreden, mu'cize-i kametini, 
dedi hep, medhedip hazretini. 

Gormedik boyle, gulyiizlii gtizel, 
boyu, hem huyu, hem yiizii gtizel. 

Orta boylu iken, Nebi, 
uzim kimseyle ytirtiseydi. 

Ne kadar, uzun olsa idi, o er, 

yine ytiksek gortintirdti, Peygamber. 

uzun boylu olandan o cerher, 
ytiksek idi, el ayasi kadar. 

Bir yol gitseydi, izzetle, 
hizh ytirtir idi, gayetle. 

Deriz, vasf-i serifinde yine, 
ytirtirken, egilirdi ontine. 

Ya'ni, bir yokusdan iner gibi, 
daim ontine, az egilirdi. 

Sanh, seretli idi, o Celil, 
Iftihar eylerdi, ruh-i Haiti. 

Bir zati ki, murad ede Hilda, 
her a'zasi, olur elbet a'la. 

Yolda giderken, eger bir kimse, 
ansizm, Resulullahi gorse, 

Korku dtiserdi, kalbine amn, 
ytiksekliginden, Resulullahm. 

-13- 



Hem de biri, Nebiile, miidam, 
sohbet ederek, soylese kelam. 

Sozlerindeki lezzet ile, ol, 
kul olurdu, kabul etse Resul. 

Etmlsdi Onu, HaUak-i ezel, 
hiisn-i ahlakla, bimisl-u bedel. 

Ya Resulallah! giiciim yok medhine, 
yaratddik hep, senin hurmetine. 

Hasih, ey §ah-i iklim-i vefa, 
sana camm da feda, hersey feda!] 

Ma'lum ola ki, islamin sartlannin birincisi, kelime-i seha- 
det getirmekdir. Ya'ni "Eshedti en la ilahe illallah ve eshe- 
dti enne Muhammeden abduhtt ve Resuluhu" demekdir. 
Hakiki iman, bu iki hususun ma'nasina can-i goniilden kesin 
olarak inanmak, tasdik etmekdir. Ya'ni, evvela Hak Siibha- 
nehii ve tealanin Vahdaniyyetini ikrar edip, inanmak ve 
ikinci olarak; hazret-i Muhammed Mustafamn "sallallahu 
aleyhi ve sellem" niibuvvetini ve risaletini soyleyip, kabul 
etmekdir. Hak celle ve ala hazretlerinin Vahdaniyyetini ik- 
rar ve tasdik; ancak nubiivvet kaynagindan alarak, inanmak 
ile mu'teberdir. Sadece akli deliller ile iktifa edip, felsefeci- 
ler gibi, Niibiivvet kaynagindan almadan inanmak, kurtulu- 
sa ve yiiksek derecelere ulasdirmaz. Biitiin se'adetlerin ser- 
mayesi ve biitiin ni'metlerin yiiksek mertebesi, hazret-i Mu- 
hammed Mustafamn "sallallahu teala aleyhi ve sellem" nti- 
biivvetine ve risaletine inanmakdir. Ya'ni (ikrarun bil lisan 
ve tasdikun bil cenandir) [ya'ni lisani ile soyleyip, kalbi ile 
tasdik etmekdir]. Boyle inanmak demek de, Onun teblig et- 
digi biitiin ahkama ve Ondan gelen biitiin hiikmlere inan- 
magi ve tasdik etmeyi icab etdirir. Bu tasdik ve imanda asl 
olan, yaratihsin ashnda Resulullah aleyhisselam ile bir mii- 
nasebet, bir benzerligin bulunmasidir. insanlar bu benzerlik 
ve miinasebet hususunda birbirinden farkhdirlar. Ba'zi kim- 

-14- 



selerde bu miinasebet o kadar kuvvetlidir ki, Resulullahin 
"sallallahu teala aleyhi ve sellem" mubarek cemalini sadece 
gormekle ve mu'cize gostermesine gerek kalmadan iman 
se'adeti ile sereflendiler. 

Mesnevi 

Degildir iman sebebi mu'cizeler. 
Ona benzerlik sifatlari cezb eder. 
Dusmani kahr etmek icindir mu'cizeler. 
Ona benzerlik gonlii cezb eder. 

Abdullah bin Selamdan "radiyallahii anh" rivayet olunur: 
Resulullah "sallallahii teala aleyhi ve sellem" hazretleri, Me- 
dine-i munevvereye tesrif etdiklerinde, vanp, Onu goreyim 
diye huzurlanna gitdim. Ne zeman ki mubarek yuziinxi gor- 
diim, anladim ki, bu yiiz yalanci yiizii degildir. Emir-ul- 
mii'minin Omer "radiyallahii anh" bir gun Abdullah bin Se- 
lama "radiyallahii anh", hazret-i Peygamberin "sallallahii te- 
ala aleyhi ve sellem" halinden sordu. O da soyle cevab ver- 
di: Benim, Onun nubiivvetinin dogruluguna ma'rifetim 
[inancim], oglumun haline ma'rifetimden ziyadedir. [Ya'ni 
oglumun; kendi oglum olduguna inancimdan daha cokdur.] 
Hazret-i emir-iil-mii'minin Omer "radiyallahii anh" bu nasil 
olur, deyince; O soyle cevab verdi: Mumkiindur ki, oglumun 
anasi bana ihanet edip, oglum, benim olmamis olabilir. Am- 
ma, Muhammed aleyhisselamin saninda ve Onun sidki [dog- 
rulugu] babinda; kat'iyyen sek ve subhe yokdur. [Mutlaka 
inamrim.] Emir-iil-mii'minin Omer "radiyallahii anh" onu 
yiiziinden ve goziinden opdii. 

Ebu Remse-i Teymiden nakl edilmisdir: Hazret-i Resu- 
liin "sallallahii teala aleyhi ve sellem" yanina vardim. Muba- 
rek cemalini bana gosterdiler. Dedim ki, bu, Allahu tealamn 
seksiz ve siibhesiz Resuliidiir. 

Cami' bin Seddad "radiyallahii anh" anlatir: Bizden Ta- 
nk adh birisi dedi ki, Resulullahi "sallallahii teala aleyhi ve 
sellem", Medine-i munevvereye tesriflerinde gordum. Fe- 

-15- 



kat, onu tanmuyordum. Bana sordu, hie satilik birseyin var- 
midir. Dedim ki, vardir; iste bu deveyi satanm. Dedi ki, kac 
paraya satarsin. Dedim ki, su kadar vesk hurmaya satanm. 
Hemen devemin yulanni tutup, gotiirdii. O gidince, biz bir- 
birimiz ile konusup, dedik ki, biz devemizi bir kimseye ver- 
dik ki, kim oldugunu bilmiyoruz. Bir hatun bizim ile beraber 
idi. Dedi ki, ben devenize kefilim. Bir kimse ki, ayin ondor- 
dii gibi olsun, size hiyanet etmez. [Ya'ni hiyanet etmesi 
miimkin degildir.] Sabah oldu. Bir kisi bir mikdar hurma ge- 
tirdi. Dedi ki, ben Allahin Resuliiniin "sallallahii teala aley- 
hi ve sellem" elcisiyim. Beni size gonderdi ve buyurdu ki, bu 
hurmadan yiyesiniz ve gelip devenizin behasim olciip alasi- 
niz. Ba'zi alimler buyurmuslardir: Allahii teala, meal-i serifi, 
(... Mubarek bir zeytin agacinin yagindan tutusdurulur. Bu 
oyle saf bir yagdir ki, nerede ise, ates dokunmasa da aydin- 
hk verecek. Bu aydinhk nur iisl iine nurdur. (Allahii tealamn 
mii'minleri hidayeti fnian nuru iistiine bir nurdur). Allahii 
teala diledigi kimseyi nuruna kavusdurur. Allahii teala in- 
sanlara boyle misallcr verir ki, ibret alip, unan etsinler. Alla- 
hii teala herseyi bihr.) olan [Nur suresi 35.] ayet-i kenmede 
buyurup, misal vermesi, Resulxi "sallallahii teala aleyhi ve 
sellem" icindir. Bu bir misaldir ki, Allahii tealamn Resulii- 
niin hakkinda varid olmusdur. Ya'ni buyurmusdur ki, 
Kur'an-i kerim okunup bildirilmese bile, onun mubarek yii- 
zii, ntibiivvetine ve yiiksek derecelerine delalet eder. Nite- 
kim, Abdullah bin Revaha "radiyallahii anh" demisdir ki: 
Beyt: 

Sayet olmasa idi, Onda apacik deliller. 
Gtizel gorunusu de sana hayr ile rerirdi haber. 

[Sende bu hiisn-i cemal ve hulk-i cemil, sanina gun gibidir 
rusen delil.] 

Basnet ehli olanlann mu'cizeleri ve delilleri gormeleri 
muhabbetlerini kuvvetlendirir, kesf ve yakinlerini artdmr. 
Allahii teala; [Feth suresi 4.cii ayetinde mealen] (... Imanlari 
artsin diye, mii'minlerin kalblerine ma'nevi huziiru indirdi. 

-16- 



Biiliin goklerin ve yerin ordulan Allahindir. Allah alini ve 
hakimdir!) buyurmusdur. 

insanlardan ba'zilannin ise, Resulullah "sallallahu teala 
aleyhi ve sellem" ile irtibatlan olsa da; orf ve Metier tabi'at- 
lanna iyice yerlesdigi icin [o haller huylan haline geldigi 
icin], Onun ile olan munasebetleri ortiilii kalmisdir. Bu se- 
beble; Resulullahin "sallallahu teala aleyhi ve sellem" halle- 
rini, sozlerini ve mu'cizelerini goriip, isitmedikce, Ona iman 
etmek ni'meti ile sereflenemezler. O halde alametler ve 
mu'cizeler boyle kimselerin, imanin ashna kavusmalanna se- 
beb olur. Bunlan gormeden iman etmis kimselerin ise, bun- 
lan gorerek yakinleri artar. Bu bakimdan Resulullahin "sal- 
lallahu teala aleyhi ve sellem" nubuvvetinin sahidlerini, risa- 
letinin delillerini miisahede edenler, gorenler, iki kisma ayn- 
hrlar. Bunun gibi, adil ve guvenilir kimselerden delilleri ve 
mu'cizeleri isitenler de iki kismdir. Bunlardan bir kismimn 
Resulullah "sallallahu teala aleyhi ve sellem" ile oyle muna- 
sebetleri vardir ki, Onun asnndan sonra, mu'cize gibi olma- 
sa da, O Resuliin "sallallahu teala aleyhi ve sellem" muba- 
rek sozlerinin aciklamalanni, hallerini ve ahlakini isitdikle- 
rinde, Onun nubiiwetini tasdik ve getirdiklerine iman eder- 
ler. Mu'cizeler ise onlann imanini ve tasdikini daha da kuv- 
vetlendirir. ikinci kisim kimseler ise, mu'cizeleri duyup, 
Onun "sallallahu teala aleyhi ve sellem" nubiiwetini tasdik 
etmedikce, iman ni'metine kavusamazlar. Tasdik ve iman 
ni'metine kavusdukdan sonra, mu'cizeleri miilahaza ve ib- 
retle dusiinmek yakini artdinr. insanlardan diger bir kismi- 
nin ise, Resulullah "sallallahu teala aleyhi ve sellem" ile mu- 
nasebetleri ve benzerlik nuru yok olmusdur. Her ne kadar 
Onun "sallallahu teala aleyhi ve sellem" nubuvvetinin delil- 
leri ve mu'cizeleri karsilannda olsa da ve bunlan gorseler de, 
inad ve kibrlerinden dolayi inanmadilar. Kureys kabilesinin 
ileri gelenleri boyledir. Iman etmek icin mu'cize istediler. 
Mu'cizeleri goriince, bunlar sihr ve goz boyamakdir, dediler. 
Mu'cizeleri gormeleri sekavet ve bedbahthklanni artdirmak- 
dan baska birsey yapmadi. Miilhidler ve zindiklar da bunla- 

- 17 - Sevahid-iin Niibiivve - F:2 



ra dahildir. Bunlardan sonraki asrlarda olanlar, mu'cizeleri 
inkar etmisler ve etmekdedirler. inad ve kibr yolunu tutmus- 
lardir. Halen de boyledir. Mu'cizeleri, nxibuvveti, Peygam- 
berligi mutlak olarak inkar etmekdedirler. Hasr, nesr, kiya- 
met giiniine, hesaba ve kitaba, Cennet ve Cehenneme ve 
Peygamberimizin "sailailahu teala aleyhi ve sellem" haber 
verdigi diger hususlara iman etmiyorlar. 

Insanlardan bir kism kimseler de, nakl edilen delillere ve 
mu'cizelere inandiklanni soyliiyorlar ise de, onlarin hepsini 
te'vil ediyorlar. Onlan mu'cize olmakdan cikaracak seklde 
acikliyorlar. Mu'cizeleri, harikul'ade halleri, mutlak olarak 
inkar ediyorlar. Bundan daha acaibi de, bu inkarlanna rag- 
men, halkin goniillerini kendilerine cekmek icin ve onlardan 
cesidli menfe'atler elde etmek icin, keramet ve harikul'ade 
haller sahibi olduklanni iddia ediyorlar. Cesidli yalan ve hi- 
leler ile, bilgisiz, cahil kimseleri kendilerine bagliyorlar. Nef- 
simizin serrinden ve amellerimizin kotiiliiklerinden Allahii 
tealaya siginmz. Allahii tealamn hidayete kavusdurdugunu, 
kimse sapdiramaz. Onun sapdirdigini da kimse hidayete ka- 
vusduramaz. 

Mu'cizeleri bizzat gormek veya adil ve giivenilir kimse- 
lerden duymak, ma'lum oldugu xizere, ba'zisinm iman etme- 
sine, ba'zisinm yakininin artmasina sebeb olur. Bu sebebden 
dolayi Seyyid-il Mxirselinin "sallallahu teala aleyhi ve sel- 
lem" yolunda giden din alimleri, Resulullahin "sallallahu te- 
ala aleyhi ve sellem" iimmetine sefkat ve Onun siinnetine 
uymalarmi tesvik icin, nubiivvetinin sahidlerini ve risaletinin 
delillerini anlatan kitablar yazmislardir. Resulullahin "sal- 
lallahu teala aleyhi ve sellem" diger hallerinden ve sozlerin- 
den ayn olarak eserlerini bu deliller ile siislemislerdir. 

Bu alimlerden biri de derin alim ve biiyiik veil Mevlana 
Abdurrahman Cami hazretleridir. [817 [m. 1414]de Iranin 
Cam kasabasinda tevellud, 898 [m. 1492]de Hiratda vefat et- 
misdir.] Onceki ve sonraki alimlerin yazdigi kitablarda bildi- 
rilen acik ve meshur haberleri tophyarak, "SEVAHID-UN 

-18- 



NUBUWE Li-TAKVIYET-i EHLIL-FUTUWE" adi 

ile; bir mukaddime ve yedi riiknden meydana gelen bir kitab 
yazmisdir. 

Kullann en asagisi ve acizi Mahmud bin Osman Lamii 
"Allahii teala giinahlanni afv etsin", bu kitabin temamini 
okumakla sereflendim. Muhabbetin kuvvetlenmesinde sayi- 
siz faidelerini gordiim. Resulullaha "sallallahu teala aleyhi 
ve sellem" uymanin sonsuz giizelliklerini buldum. Ustad-i 
kamil ve imam-i fadil Mevlana Abdurrahman Caminin, bu 
kitabin yazilmasinda, biiyiik bir gayret gosterdigini ve cok 
zahmet cekdigini miisahede etdim. Acik, mu'teber ve faide- 
li olmasi icin, muhtelif rivayetleri ve cesidli isnadlan alma- 
misdir. 

Resulullahin "sallallahii teala aleyhi ve sellem" Alinden, 
Eshabindan, tabi'inden ve tebe-i tabi'inden meydana gelen 
harikul'ade halleri [kerametleri] de mu'cize kabilinden yaz- 
misdir. Cunki, Velinin kerameti, Nebinin mu'cizesindendir, 
denilmisdir. Zira, tabi' olmak vasitasi ile, tabi' olandan zuhur 
eden her kemal, tabi' olunana aiddir. O halde iimmetden 
parhyan her fazilet ve keramet nuru, hakikatde niibiivvetin 
parlak nurlanndandir. Siibhe yok ki, O Nebinin mu'cizele- 
rindendir. 

Mevlana Abdurrahman Cami hazretleri bu kitabi farisi 
olarak yazmisdir. Bu fakir "Lamii Celebi", kolay anlasilma- 
si ve herkese faideli olmasi icin, kendi lisammiz tiirkceye ter- 
ceme etdim. [Mahmud bin Osman Lamii Celebi 877 [m. 
1472]de Bursada tevehud, 938 [m. 1531]de orada vefat et- 
misdir.] Allahii tealamn kemal-i kereminden muyesser etdi- 
gi faideli sirlardan ve mu'teber kitablardan yazilmis olan sa- 
hih isnadlardan bulduklanmi bu kitabda topladim. Dogru 
yola kavusduran Allahii tealadir. O diialan kabul edicidir. 
Yamlmakdan ve hata etmekden Ona siginmz. timid olunur 
ki, Hak Subhanehu ve teala, kereminden ve herkese sacdigi 
ni'metlerinden asik ve sadik taliblerin ve din kardeslerimin 
kalblerini, bu kitabin tedkiki ile ve bu haberlerin ve mu'cize- 

-19- 



lerin miilahazasi sebebi ile, yakin ve iman nurlan ile doldu- 
rup, mesrur eylesin. Amin! Ya Mucibessailin. 

Bu kitabda, bir mukaddime, yedi bolum, bir hatime var- 
dir: 

1) Mukaddime: Nebi ve miirsel kelimelerinin ma'nalanni 
ve bunlara bagh seyleri aciklamakdadir. 

2) Birinci boliim: Resulullahin "sallallahxi teala aleyhi ve 
sellem" dogumundan evvel, Peygamberligine delil olan ala- 
metler hakkindadir. 

3) Ikinci boliim: Resulullahin "sallallahii teala aleyhi ve 
sellem" dogumundan bi'setine [Peygamberligi bildirildigi 
vakte] kadar, meydana gelen alametler hakkindadir. 

4) Uciincii boliim: Bi'setden hicrete kadar meydana gelen 
mu'cizelerin beyani hakkindadir. 

5) Dordiincii boliim: Resulullahin "sallallahii teala aleyhi 
ve sellem" hicretinden vefatina kadar olan mu'cizeleri hak- 
kindadir. 

6) Besinci boliim: Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" vefatindan sonra meydana gelen ve aynca zemani ke- 
sin belli olmiyan veya bir vakte mahsus olmiyan alametler 
hakkindadir. 

7) Altinci boliim: Eshab-i kiramdan ve Ehl-i beytden 
[oniki imamdan] meydana gelen kerametler anlatilmakda- 
dir. 

8) Yedinci boliim: Tabi'in, tebe-i tabi'in ve sofiyyeden sa- 
dir olan kerametler hakkindadir. 

9) Hatime: Din diismanlannin gordiigii ceza ve belalar- 
dan bahs edilmekdedir. 



20 



MUKADDIME 

Nebi ve Miirsel [Resul] kelimelerinin ma'nalari ve bunla- 
ra bagh seylerin aciklanmasi hakkindadir. 

Resul, kendisine Allahu teala tarafindan vahy yolu ile ye- 
ni bir din gonderilen Peygamberdir. Bu din ile Allahu teala- 
ya nasil ibadet edilecegini bildiren, her asrda gelen Peygam- 
berlere Nebi denir. Peygamberligini bildirdikden sonra, 
iman etmiyenlerle cihad etmesi emr olunan Peygamberlere 
"Ulul'azm" denir. [Adem, Nuh, Ibrahim, Musa, Isa ve Mu- 
hammed Mustafa aleyhissalatii vesselam ulul'azm Peygam- 
berlerdir.] Nitekim, Peygamberimize "sallallahxi teala aleyhi 
ve sellem" Peygamberliginin bildirildigi ilk zemanlarda; (Se- 
nin vazifen ancak emrleri tebligdir!) buyruldu. Bir zemanda 
da [Kehf suresi 29.cu ayetinde mealen], (Ey Resuliim! De ki, 
Kur'an-i kerim Rabbinizden gelen bir hakdir. Artik dileyen 
iman etsin, dileyen kafir olsun! Ciinki biz, zalimler icin oyle 
bir ates hazirladik ki, onun kalin divarlari kendilerini kusat- 
misdir) buyuruldu. Fekat, son zemanlannda teblig sekli de- 
gisdi. Ve Allahu teala [Tevbe suresi 36.ci ayetinde mealen], 
(... Onlar ile toptan harb edin!..) ve [Bekara suresi 191. ci aye- 
tinde mealen], (O kafirleri nerede bulursaniz olduruniiz!) 
buyurdu. 

Mu'cize; Peygamberligini bildiren bir Peygamberden, hie 
kimsenin i'tiraz edemedigi, adet-i ilahiyye disinda ve kud- 
ret-i ilahiyye icinde meydana gelen adet disi hadiselerdir. 
Evliyanin kerametleri ve kafirlerin istidraclan, mu'cize 
ta'rifinin disindadir. Zira; Evliya; Niibiivvet da'vasinda bu- 
lunmaz. Dalalet ehlinden, her ne kadar nubxivvet da'vasin- 
da bulunanlar diisiinulebilse de, Allahu tealanin adet-i ila- 
hiyyesi soyledir ki, onlar harikul'ade isler yapmak istedikle- 
ri sirada, bu seyler onlardan meydana gelmez. Gelse bile 
bunlara karsi cikan ve iddialannin aksini soyliyen bulunur. 
Bu da onlann da'valannin aslsiz oldugunu gosterir. 

-21- 



Nebi ve Resullerden ba'zilari daha iistiindiir. Allahii teala 
Kur'an-i kerfmde [Bekara suresi 253. cii ayet-i kerfmede me- 
alen], (Bu Peygamberlerin bir kisiiiini, kendilerine verilen 
ozellikler ile digerlerinden iistiin kilclik...) buyurmusdur. Sti- 
lemi, (Hakaik) kitabinda soyle yazmisdir: Sehl "rahimehul- 
lah" buyurdu ki, Peygamberlerden ba'zisinm ba'zisindan iis- 
tiin kihnmasi, ma'rifet ve ta'at husiisundadir. Ciineyd-i Bag- 
dadi "rahimehullah", Temyiz ve sirri saklamak bakimindan- 
dir, buyurdu. Ba'zi alimler; comerdlik ve ahlak bakimindan, 
ba'zilan ise hilm ve hilkatdendir, demislerdir. Yine alimler- 
den bir kismi, bu iistiinliik, soziine giivenirlik ve tevekkiil ba- 
kimindan demislerdir. Bir kismi da nefsin hilelerini ve seyta- 
nin vesveselerini bilmek bakimindandir, demislerdir. Fekat, 
Peygamberler hakkinda bu bakimdan faziletlidir diye ta'yin 
etmek mesru' degildir. [Emanet, sidk, teblig, adalet, ismet, 
fetanet, emniil-azl sifatlannin biitiin Peygamberlerde bulun- 
duguna inanmak lazimdir.] Nitekim Resulullah "sallallahii 
teala aleyhi ve sellem" soyle buyurmusdur: (Peygamberler 
arasinda ayirim yapmayiniz!). Ancak biz, Peygamberimizin 
"sallallahii aleyhi ve sellem" daha faziletli oldugunu biliriz. 
Ciinki Onun, diger Peygamberlerden faziletli oldugu nass 
ile, ya'ni ayet-i kerime ve hadis-i serifler ile sabitdir. Hadis-i 
serifde soyle bildirilmisdir: (Ben, Adem ogullarinin seyyidi- 
yim, ogunmiiyorum!). (Ben once ve sonra gelenlerin en ke- 
rimiyim, ogunmiiyorum!) Hazret-i Muhammed "aleyhi mi- 
nessalevati efdaliiha ve minettehiyyatii ekmeliiha" hatemiin 
nebiyyin [Son Peygamber olarak] ve Seyyidil miirselin [Bii- 
tiin resullerin en iistiinii olarak], alemlere rahmet ve kiyamet 
giiniiniin sefa'atcisidir. Nitekim bu husus ayet-i kerime ile 
sabit olmusdur. Allahii teala [Ahzab suresi 40.ci ayetinde 
mealen], (Muhammed, erkeklerinizden hicbirinin babasi de- 
gildir. Fekat o, Allahin resulii ve Peygamberlerin sonuncu- 
sudur.) ve [Enbiya suresi 107.ci ayetinde mealen] (Ey Resu- 
liim! Seni ancak alemlere rahmet olarak gonderdik!) buyur- 
musdur. [(Mektubat Tercemesi) kitabinda 44.cii mektubu 
okuyunuz!] 

-22- 



Muhammed aleyhisselam biitiin insanlara ve cinlere Pey- 
gamber olarak gonderilmisdir. Onun dininin gonderilmesi 
ile biitiin dinler nesh olmus, yururliikden kaldinlmisdir. Ona 
Kur'an-i kerim gonderilince, diger semavi kitablar nesh edil- 
mis, hiikmleri yururliikden kaldinlmisdir. [Bu kitablar, daha 
once insanlar tarafindan tahrif edilmis, bozulmus idi. Bugiin 
ash iizere Tevrat ve Incil yokdur. Olsa bile, nesh edilmis ol- 
dugundan makbul degildir.] Onun gonderilmesi ile Peygam- 
berlik son buldu. Ondan sonra Peygamber gelmiyecekdir. 
Onun dine da'vetinden baska, diger da'vetler merduddur, 
kabul olunmaz. Zira islam dini Onun gelmesi ile ve O hayat- 
da iken kemale erdirilmisdir. Nitekim; [Maide suresi 3.cii 
ayetinde mealen], (Bugiin sizin dfninizi kemale erdirdim) 
buyurulmasi bu hususu bildirmekdedir. 

(Giizel ahlaki temamlamak icin gonderildim) buyurulan 
hadis-i serif de, bunu gosteren acik bir sahiddir. O halde, ke- 
mal iizerine fazla soylemek noksanhkdir. Siibhesiz ki, her 
kim Ona tabi' olmakdan yiiz cevirirse ve Onun dininin 
hukmlerini mutlaka kendine lazim bilmeyip, ehemmiyyet 
vermez ise, seytamn dostu ve Rahmamn diismam olur. Boy- 
le kimse zindiklardan ve miilhidlerdendir. Allahu teala onla- 
n zelil eylesin! Boyle kimselerde harikuPade seyler goriilur 
ise, bunlar keramet cinsinden degildir. Oyle kimselerde zu- 
hura gelen bu hallere mekr ve istidrac denir. iyi bilmek icab 
eder ki, Allahu tealamn, bir kulun biitiin muradim yerine ge- 
tirmesi, her istedigini vermesi, isterse bu verilen seyler hari- 
kul'ade olsun, o kulun Allahu teala katinda makbul bir kul 
oldugunu gostermez. Bunlar, ba'zi kullanna iyilik ve ihsan- 
dir. Ba'zilanna da istidracdir. Allahu teala [A'raf suresi 
182.ci ayetinde mealen], (... Onlari derece derece asagi indi- 
riyoruz. Onlar bilmiyorlar) buyurdu. 

[(Se'adet-i Ebediyye) kitabrnrn 747.ci sahifesinde buyurulu- 
yor ki: 

Seyyid Abdiilhakim bin Mustafa "rahmetullahi aleyh" 
bir mektubunda buyuruyor ki: 

Varidat-i ilahiyyenin hepsi, adet-i ilahiyye icinde hasil ol- 

-23- 



makdadir. Ya'm, Allahii teala, herseyi bir sebeb altinda ya- 
ratmakdadir. Bu sebeblere, is yapabilecek te'sfr, kuwet ver- 
misdir. Bu kuvvetlere, tabfat kuwetleri, fizik, kimya ve bi- 
yoloji kanunlan diyoruz. Bir is yapmamiz, birseyi elde etme- 
miz icin, bu isin sebeblerine yapismamiz lazimdir. Mesela, 
bugday hasil olmasi icin, tarlayi siirmek, ekmek, ekini bic- 
mek lazimdir. Insanlarm biitun hareketleri, isleri, Allahii te- 
alanin bu adeti icinde meydana gelmekdedir. Allahii teala, 
sevdigi insanlara, iyilik, ikram olmak icin ve azih diismanla- 
nni aldatmak icin, bunlara, (Harik-ul'ade) olarak, ya'ni ade- 
tini bozarak, sebebsiz seyler yaratiyor. [Her insanda nefs var- 
dir. Nefs, Allahin diismamdir. Hep kotiiliik yapmak ister. is- 
lamiyyete uymak istemez. islamiyyete uyanlann nefsleri te- 
mizlenir, diismanhklan kalmaz. Achk ceken, sikintih yasiyan 
kafirlerin nefsleri ise za'ifler. Kotiiliik yapamaz. Bunun icin, 
Evliyada ve papazlarda Harikul'ade isler hasil olur.] 

1- Peygamberlerden "aleyhimiisselam", tarn temiz ol- 
duklan icin adet-i ilahiyye disinda ve kudret-i ilahiyye icinde 
seyler meydana gelir. Buna (Mu'cize) denir. Peygamberlerin 
"salevatullahi teala aleyhim ecma'in" mu'cize gostermesi la- 
zimdir. 

2- Peygamberlerin "aleyhimiisselam" ummetlerinin Evli- 
yasinda, nefslerinin kotiiliikleri kalmadigi icin adet disi mey- 
dana gelen seylere, (Keramet) denir. ibni Abidin, Miirtedle- 
ri anlatirken diyor ki, [(Mu'tezile) ve (Vehhabf)ler, kerame- 
te inanmadi. imam-iil-haremeyn ve imam-i Omer Nesefi ve 
bircok Slimier "rahmetullahi teala aleyhim ecma'in", kera- 
metin caiz oldugunu isbat etmislerdir.] Evliyamn keramet 
gostermesi lazim degildir. Bunlar, keramet gostermek iste- 
mez. Allahii tealadan utamrlar. 

3- Ummet arasinda, Veil olmiyanlardan meydana gelen 
adet disi seylere, (Firaset) denir. 

4- Fasiklardan, giinahi cok olanlardan zuhur ederse (is- 
tidrac) denir ki, derece derece, kiymetini indirmek demek- 
dir. 

-24- 



5- Kafirlerden zuhur edenlere ise (Sihr), ya'ni biiyii de- 
nir.] 

Istidracin ma'nasi: Allahii tealamn bir kimseye, istekleri- 
ni diinyada vermesidir ki, o kimsenin haddi asmasi, inadi, ce- 
haleti ve fesadi artip, her zeman ve belki her an dergah-i iz- 
zetden [Allahii teala katindan] uzaklasarak, rahmetden 
mahriim kalmasina sebeb olmasidir. 

istidracin kismlari: 

1- Mekr: Allahii teala [A'raf siiresi 99.cu ayetinde me- 
alen], (... Hiisrana ugrayan kimselerden baskasi, AUahin 
miihlet vermesinden einin olamaz.) ve [Neml siiresi 50.ci 
ayetinde mealen] (Boyle bir hile kurdular. Biz de onlarin ha- 
beri olmadan, hilelerinin cezasim verdik!) buyurdu. Mekr, 
bir kimseyi aldatmak, hile yapmak demekdir. 

2- Keyd: Allahii teala [A'raf siiresi 183.cii ayetinde me- 
alen], (... Ihsan goriinusiinde, helak ve perisan edisim pek ce- 
tindir!) buyurdu. Mekr ma'nasina yakindir. 

3- Hida': Allahii teala [Nisa siiresi 142.ci ayetinde me- 
alen], (Miinafiklar zanlarinca, Allaha hile yaparlar. Allah da 
hilelerini baslarina gecirir.) ve [Bekara siiresi 9.cu ayetinde 
mealen], (Onlar (akllannca) A I la hi ve mii'minleri aldatirlar. 
Halbuki onlar ancak kendilerini aldatirlar. Ye bunun farkin- 
da degildirler.) buyurdu. Hida'; bir kimseye tahmin etmedi- 
gi tarafdan zarar vermekdir. 

4- imla: Allahii teala [Al-i imran siiresi 178.ci ayetinde 
mealen], (inkar edenler, kendilerine omr ve miihlet verisimi- 
zi, sakin kendileri icin hayrh sanmasin. Biz onlari sadece gii- 
nahlarim artdirsinlar diye birakiyoruz) buyurdu. Bu ayet-i 
kerimede niimli kelimesi, miihlet verdik demekdir. 

5- Ihlak: Allahii teala [En'am siiresi 44.cii ayetinde me- 
alen], (... Nihayet kendilerine verilen bu genishk ve serbest- 
likle tarn ferahlandiklari sirada onlari ansizin yakaladik) ve 

[Kasas siiresi 39 ve 40.ci ayetlerinde Fir'avn hakkinda me- 

-25- 



alen], (O Fir'avn ve askerleri yeryiiziinde (Misrda) haklari 
olmiyarak biiyiikliik tasladilar. Ve zan etdiler ki, bize dondii- 
riilmiyecekler. Biz de hem Fir'avm, hem askerlcrini yakala- 
dik da onlari denize ativerdik..) buyurdu. Ihlak, cok kerre 
ni'met olarak verilen birseyi sonunda azab olarak gonderip, 
aldatmakdir. 

O halde bu ayet-i kerfmelerden anlasildi ki, arzu edilen 
seylerin ele gecmesi, se'adete kavusmaya, olgunluga ve hay- 
ra delalet etmez. 

Keramet ile istidrac arasindaki fark soyledir: Keramet sa- 
hibi olan kimse, unsuru latif ve cevheri serif olan keramet ile 
mesgul olmaz ve onunla ogiinmez. Bilakis, kendisinden ke- 
ramet zuhur edince, kendisinden meydana gelen bu halin is- 
tidrac olabilecegi endisesi ile Allahii tealadan korkusu iyice 
artar. Onun kahnndan sakinmasi son derece fazlalasir. Ya- 
hud da, bu amellerinin diinyada cezasi olabilir diye dusiiniir. 
Fekat istidrac sahibi olan kimse, bu durum, giizel haller ve 
ameller ve bu amellerin neticeleridir diye zan eder. Bunlar 
mekr, aldatma ve sapdirma degildir diyebilir. Kendinde bir 
olgunluk ve ustunlxik oldugu hayali ile insanlara hakaret na- 
zan ile bakar. Kendini ikab-i ilahiden emin bulur. Kotii aki- 
betden sakinmaz. Bu sebebden kamil ve derin alimler bu- 
yurmuslardir ki; Allahii tealadan uzaklasanlann, ya'ni dala- 
lete dxisenlerin ekserisi, keramet gosterme makaminda diis- 
miislerdir. 

Siibhesiz ki, kerametlerin ve harikul'ade hallerin zuhu- 
rundan ve cesidli belalardan sakinip, korkanlar, masivaya 
nazar etmiyenler mekre diismezler ve Allahii tealadan uzak- 
lasmazlar. Onlar yakin ehli ve alemlerin Rabbinin makbulii- 
diirler. Sahih nakllerde gelmisdir ki, Bel'am bin Baura, Ber- 
sisa ve bunlar gibi kimseler; zemanlannda cok ibadet ve agir 
riyazetler yapmalan sebebi ile cesidli harikalar, kesf ve kera- 
met sahibi olmuslardi. Lakin, bu hallerin meydana gelmesin- 
den magrur oldular. Bu sebeb ile mekr-i ilahiye diisdiiler. 
Nihayet kopek ve domuz mertebesine diisdiiler. [Imam-i 

-26- 



Rabbani Ahmed Farukf Serhendf "rahmetullahi aleyh", 
(Mektubat) kitabimn 2.cild 92.ci mektubunda; harikalan ve 
kerametleri ve Veil olmak icin bunlara ihtiyac olmadigini, 
keramet ve istidrac sahiblerinin nasil ayird edilecegini bildir- 
mekdedir. Bu mektubun tercemesi (Se'adet-i Ebediyye) ki- 
tabinda 749.cu sahifede vardir.] 

Rivayet olunur ki, Fir'avn bir zeman Nil nehrinin yanina 
gelmisdi. O yiirudukce Nil akar, durdukca da dururdu. Siib- 
hesiz ki, bu gibi haller keramet degildir. Mekr-i ilahidir [al- 
datmadir]. Sahib inin perisan olmasina, Hakdan son derece 
uzaklasmasina ve mahrumiyyetine sebeb olur. [Bekara sure- 
si 26.ci ayet-i kerfmesinde mealen], (... Bir cogunu sasirlip, 
sapdirir ve yine onun ile bir cogunu hidayete erdirir...) buyu- 
ruldu. 

Hazret-i Isa "salevatullahi ala nebiyyina ve aleyhim" ahir 
zemanda, kiyamete yakin, gokden inip, bizim Peygamberi- 
mizin "sallallahii teala aleyhi ve sellem" dini ile, ya'ni isla- 
miyyet ile amel edecekdir. Salibi [haci] kinp, icki ve domuza 
haramdir, diyecekdir. Her ne kadar Peygamber efendimiz 
"sallallahii teala aleyhi ve sellem", alem-i sehadetde, bxitxin 
Peygamberlerden sonra ise de, alem-i ervahda onlann evve- 
li ve birincisidir. Nitekim, Resulullah "sallallahii teala aleyhi 
ve sellem" (Adem aleyhisselam su ile toprak arasinda iken 
ben Peygamber idini! ) buyurmusdur. Arabi beyt tercemesi: 

Her ne kadar suretde isem de ibni Adem, 

Benim icin onda babahgimi gosteren bir ma'na vardir. 

Bu hadis-i serifin ma'nasi soyledir: Allahu teala zatindan 
baska bir seyin bulunmadigi sonsuz oncelerde, once kendi 
zat-i mukaddesine, arada vasita olmaksizin yapdigi ilk tecel- 
lide, herseyin ash once Allahu tealamn kendisinde idi. Bu 
mertebede, mevcudatin hakikatleri zat-i ilahiden ayn olma- 
diklan gibi, birbirinden de farkh degil idi. Bu mertebeye 
te'ayyiin-i evvel veya Hakikat-i Muhammedi denir. Diger 
mevcudatin hakikatleri, o hakikatin ciiz'leri ve tafsilatidir. 
Onlann sureti ile vaki' olan tecelliler, gayb aleminde, o haki- 

-27- 



katin suretindeki tecelliden yayilmisdir. O hakikatin varlik 
sureti, once ruhlar mertebesinde miicerret bir cevherdir ki, 
Sari' [Resulullah] "sallallahii aleyhi ve sellem" buna ba'zen 
akl, ba'zen kalem, ba'zen ruh veya nur buyurmuslardir. Ha- 
dis-i seriflerde; (Allahii teala once akh yaratdi.) (AUahii te- 
ala once kalemi yaratdi.) (Allahii teala ilk once benim mini- 
um veya inn mini yaratdi.) buyurulmusdur. Farkli ifadeler, 
degisik i'tibarat sebebi iledir. Zira ilk cevher olma mertebe- 
si birseyden baskasi icin olamaz. Diger hakikatlerin varlik 
sureti o hakikatin varlik suretinden dolayidir. Bu, mertebe 
mertebe asagi inmisdir. Cismani suretde insan unsurundaki 
ferdlerin ilki Adem aleyhisselamdir. Onda nihayet buldu. 
Hakikat-i insani, once mertebe-i kalem-i a'ladaki akl-i evvel- 
dir. Miiteayyin olur. ikinci olarak, levh-i mahfuz mertebesin- 
deki nefs-i kullidir, te'ayyiin bulur. Uciincii olarak, Arsi 
azimdeki muhadded-i cihat-i mekan ve miistevay-i ism-i 
rahmandir. Dordiincii olarak, mertebe-i kiirsiyyi kerimdeki 
miistevay-i ism-i rahimdir. Besinci olarak, yedinci gokdeki 
felek-i ziihal ve miistevay-i ism-i Rabdir. Altinci olarak, al- 
tinci gokdeki felek-i musteri ve mazhar-i ism-i alimdir. Ye- 
dinci olarak, besinci gokdeki, felek-i merih ve suret-i ism-i 
kahhardir. Sekizinci olarak, dordiincii gokdeki, felek-i sems 
ve ayine-i ism-i muhyidir. Dokuzuncu olarak, uciincii gokde- 
ki felek-i ziihre ve mir'at-i ism-i musavverdir. Onuncu ola- 
rak, ikinci gokdeki, felek-i utarid ve sirr-i ism-i Baridir. On- 
dan sonra birinci gokdeki felek-i kamer ve masdar-i ism-i 
Halikdir. Ondan sonraki alem-i anasirda ve mevalid-i selase- 
den, baba sulbiine vannca, gelip, ta'yin ve temyiz gosterir. 
Bu mertebelere mertebe-i istida' derler. Yani mertebe-i ve- 
dfatdir. Baba sulbiinden ana rahmine diisiip, karar kilar. Bu 
mertebeye mertebe-i istikrar denir. Allahii teala [En'am su- 
resi 98.ci ayetinde mealen], (Sizi tek bir nefsden yaratan 
Odur) buyurmusdur. O nefs kiilli nefsdir. Onlar icin ana rah- 
minde istikrar ve ata [baba] sulbiinde ve sair zikr olunan 
mertebelerde istida' vardir. 

Adem ve diger Enbiya "aleyhimusselam" alem-i sehadet- 

-28- 



de [dunyada] cism suretinde ortaya cikmadikca, Peygamber- 
lik sifati ile sifatlanmazlar. Fekat Peygamberimiz "sallalla- 
hii teala aleyhi ve sellem" boyle degildir. Onun mubarek 
ruhu yaratilinca, Peygamberlik ile miijdelendi. Nitekim; 
(Adem "aleyhisselam" su ile toprak arasinda iken ben Pey- 
gamber idim) hadis-i serffi buna isaretdir. Biitiin Peygam- 
berlerin dinlerinde icra olunan ahkam, Muhammed aley- 
hisselamin dininden ahnmisdir. Hakikatde diger Nebiler ve 
Resuller Onun dininin ahkamini teblig icin gonderilmis 
olan vekilleridir. Nitekim, Emir-il mxi'minin All "radiyalla- 
hii anh" ve Mu'az bin Cebel "radiyallahii anh", Resululla- 
ha "sallallahii teala aleyhi ve sellem" vekil olarak, ahkami 
teblig icin [dini anlatmak icin] Yemen diyanna gitdiler. Ha- 
kikatde biitiin Peygamberlerin dinleri Onun dinidir ki, na- 
ibleri [vekilleri] vasitasi ile mahlukata ulasmisdir. Muham- 
med aleyhisselamin mubarek viicudunun yaratilmasi ile bu 
din zahir oldu. Allahu tealamn hikmeti ile biitiin dinler 
nesh edilip, baska bir din ile baska hiikmler teblig edildi. 
Zira insanlann kabiliyyetlerinin ve istidatlannin degisik ol- 
masi, dinlerin de degisik olmasim icab etdirir. Nitekim, bir 
tabib-i hazik, bir hastada sanhk gorse, ona gore ilac verir. 
Sonra bu hastada oksiiriik olsa, oksiiriik ilaci verir. Velha- 
sil hastahga gore ilac verir. Hastahk degisdikce ilac da degi- 
sir. Kalbleri hasta olan insanlara, Peygamberlerden miisfik 
tabib-i hazik olmaz. Allahu teala onlar hakkinda [Bekara 
suresi lO.cu ayetinde mealen], (Onlarin kalblerinde nii'ak 
ve hased hastahgi vardir...) buyurdu. [Ahzab suresi 6.ci aye- 
tinde mealen], (Peygamberler mii'minlere (her hususda) 
nefslerinden evladir...) buyurdu. Peygamber aleyhisselam 
hastahklara gore ilac, care bildirir. Buna uyarlar ise, sihhat 
ve se'adete kavusurlar. 

(Fasl-ul hitab) kitabinda soyle buyurulmakdadir: (Her 
asrda gonderilen Peygambere, o asrdaki insanlann istidatla- 
rini icine alan bir istidat verilmisdir. Peygamberin bu istida- 
di, o asr icin ta'yin edilen istidada ve mizaca denkdir. Her 
asrda gonderilen Peygamberler, gonderildikleri asrda yasi- 

-29- 



yan insanlann kabiliyyetlerine ve istidatlanna gonderilir. Bu 
sebeble, her asrda gelen insanlann kabiliyyetlerinin farkli ol- 
masindan dolayi, dinleri de farkli oldu. Bu farklihk, dinlerin 
aslinin bir din olmasina mani' degildir. Nitekim, giinesin isi- 
ginin farkli yerlerde, farkli seklde goriinmesi, bu lsiklann 
hepsinin aym giinesin lsigi olmasina mani' degildir.) 

Peygamberimiz "sallallahu teala aleyhi ve sellem" Pey- 
gamberligi bildirilince, Onun istidadi biitiin Peygamberlerin 
istidatlanndan daha mukemmel ve daha mu'azzam ve biitiin 
afetlerden salim oldu. Siibhesiz Onun iimmetinin istidatlan 
da, diger iimmetlere nisbetle daha mukemmel oldu. Muhak- 
kak ki, biitiin Peygamberlerin dinleri, zuhuruna ve zemana 
gore sirat-i miistekim-i Muhammedide ve din-i mardiyye-i 
Mahmude-i Ahmedide miinderic ve dahil oldu, toplandi. Al- 
lahii teala [Al-i imran suresi 85. ci ayetinde mealen], (Mu- 
hammed alcyliisselaniin getirdigi islam dininden baska din 
istiyenlerin dinlerini, Allahii teala sevmez ve kabul etmez. 
Din-i islama arka ceviren, ahiretde ziyan edecek, Cehenne- 
me girecekdir!) buyurdu. Sirat-i miistekim olan tevhid yo- 
lunda biitiin Enbiya ve asfiya birlesmislerdir. Allahii teala 
[Al-i Imran suresi 64.cii ayetinde mealen], ((Resuliim), de 
ki: Ey kitab ehli (Hiristiyan ve yehudiler)! Bizimle sizin ara- 
nizda miisavi bir kelimeye gelin. Allahdan baskasina tapma- 
yalim, Ona hie birseyi ortak kosniayalim...) buyurdu. Ya'ni, 
ey ehl-i Tevrat ve incil, geliniz bir kelime ile azm; kabul ve 
amel edelim. Bu husus hakkinda Tevrat, incil ve Kur'anda 
ihtilaf yokdur. Muhkemat kabilinden olanlar nesh kabul et- 
mez. Aramizdaki o kelime sudur: Allahdan baskasina tap- 
mayahm ve Ona serik tutmayahm. Zira tarik-i tevhidden 
gaynsina tabi' olmak azginhk ve dalalete sebeb olur. Allahii 
teala [En'am suresi 153.cu ayetinde mealen], (... Baska yol- 
lara ve dinlere uyup gitmeyin ki, sizi Onun yolundan saptmp 
parcalaniasinlar...) buyurdu. Tevhidin kemali de soyledir ki, 
kul Allahii tealamn tasarrufu karsisinda biitiin arzu ve istek- 
lerden uzak olmahdir. Nitekim Seyyidiittaife hazret-i Cii- 
neyd "rahmetullahi teala aleyh" soyle buyurmusdur: "Tev- 

-30- 



hid, kulun, Allahii tealamn huzurunda, Onun takdfr ve ta- 
sarruflan, kulun uzerinde cereyan edinceye kadar zikr etmis 
olmasidir. Nitekim, Resulullah "sallallahii teala aleyhi ve 
sellem" fena fillah mertebesinde ciimle Enbiyadan daha 
yiiksek mertebede ve tevhidde efdaldir. Subhesiz ki, Allahii 
teala Ondan sadir olan fi'li Ona nisbet etmeyip, kendi zat-i 
mukaddesine izafet edip [Enfal suresi 17. ci ayetinde me- 
alen], (Ey Resuliim, kafirlere atdiguu sen atmadin, onlari 
Allahii teala atdi) buyurdu. Bu cins is hazret-i Daviid aley- 
hisselamdan sadir oldugu vakt, Allahii teala [Bekara suresi 
251.ci ayetinde mealen] (Daviid "aleyhisselam" da diisman 
hiikiimdan Calutu oldiirdii) buyurdu. Hazret-i Musa aley- 
hisselam, Tur dagina tecelli kildigini goriince, bayihp, yere 
diisdii. Allahii teala [A'raf suresi 143.cii ayetinde mealen] 
(Nihayet Rabbi, o daga tecelli edince, onu yer ile bir etdi. 
Musa da baydarak yere diisdii) buyurdu. Hazret-i Seyyidil 
miirselin Muhammed aleyhisselama biitiin ni'metler ve 
azablar gosterildi, halinde bir zerre degisiklik olmadi. Alla- 
hii teala [Necm suresi 17.ci ayetinde mealen] (Gozii ne kay- 
di, ne de asdi) buyurdu. O halde, O Sultan-i Enbiyamn "sal- 
lallahii aleyhi ve sellem" ciimle Enbiyaya bagh olmasi, biitiin 
dinler Onun dininin tufeylisi olmasi tabi'idir. Allahii teala 
hadis-i kudside (Sen olmasaydin mahlukati yaratmazdim) ve 
[Duha suresi 5.ci ayetinde mealen] (ileride (kiyamet giinii), 
Rabbin sana (sefa'at makamini) verecek de hosnud olacak- 
sin) buyurdu. Bu ayet-i kerimenin tefsirinde demislerdir ki; 
(Ciimle mahlukat benim nzami isterler ve biz senin nzani is- 
teriz. Havas her ne kadar havas ise de senin makamin yanin- 
da amilerdir. Hasdan da has olan sensin ya Muhammed. Ha- 
kikat sudur ki, O hazretin mertebesinin kemalini ve yiiksek- 
ligini hakkiyla kimse idrak edemez.) Beyt: 

Nebfyi nebi tamyabilir, 
Mustafayi da AH tamyabilir. 



31 



[Ctin ask denizi dalgalandi, 
ol dtirr-i yetim, zahir oldu. 

Samnda buyurdu, Hahki pak 
(levlake levlak lema halaktul eflak). 

Mahmudu Muhammedii mubeccel, 
mahbub-i Huda, nebiyyi mtirsel. 

Dogdukda, o semsin ziyasi, 
doldurdu btittin kainati. 

Gordu Onu, bash olanlar, 
gormiyor, yalmz, kor olanlar. 

gonca, Mekkede aaldi, 
kokusu dunyaya sacridi. 

Zerredir, O gunesden el' an, 
alemdeki ilm He Man. 

Bugiin dolduran, ruy-i zemini, 
ilmler, O giiliin bir tilizi, 

01 gunesin olmasa berki, 
kim parlatirdi sark-i garbi? 

Olmasa, Endulus okulu acn\, 
kim Arrupaya tutardi isik? 

Ilm merkezi Semerkand, Bagdad, 
etdi, yer yiiziin cehlden azad. 

Boylece, kapladi her yeri, 
hizla envar-i Muhammedi. 

Insafet, ey inadci insaf, 
meydanda degil mi, ilm-i eslaf? 

Kim eyledi Mustafa gibi, 
terhid-i Cenabi ezeli? 

Verdi mi, oyle dersi Man, 
Hitit ve Asur, Roma, Yunan? 

-32- 



Olctilse, Terrat, Zebur, Incii, 
iistiin elbet, Kitab-i tenzil. 

Bir mu'cizedir, nur-i Km 'an, 
degismez hie, durdukca cihan. 

Kiyamete dek, olur mer'i, 
stibhe edene, (Fe'tu) emri. 

Yehud, mason, komtinist simdi, 
Kur'ana, hep, hiicuma gecdi. 

Her asrda boyle catdi a'da, 
biri zafer bulmadi asla. 

Cunki, onu Cenab-i Bari, 
degisikliklerden kildi art. 

§er' He yaydi, o Nebi, 
Yer yiiziine ilmi, edebi. 

Kim giderse onun izinde, 
iyilik bulur her isinde. 

Her kim ki, bu yola ozenir, 
giizel sifatlarla bezenir. 

Ummidir, egerci, o Nebi, 
ilm He doldurdu heryeri. 

Ummiki, sozlerinde parlar, 
her mahluka aid haklar. 

Ummiidi, hocasi yokdu, 
fenne uygun ayet okudu. 

Secilmis, sevgili iken o, 
daim begenirdi yoklugu. 

Emrine gecmisken memalik, 
tic gomlege degildi malik. 

Askeri olurken muzaffer, 
achgi sever idi ekser. 

— 33 — Scvahicl-iin Niibiivve - F:3 



Cok mal bulunmazdi erinde, 
fevtinde, goriildii, zirhi rehinde. 

Vanm fakire verirdi, 
yoksul oilmen, sevinirdi. 

Ekser zeman gordiigii seyler, 
yamnda, diinya neye deger? 

Ihsanlari, herkese cokdu, 
birsey yok demek, onda yokdu. 

Ba'zan, o kadar cok verirdi, 
dusmanlari hep, egilirdi. 

§etkati boldu, her leime, 
mtisfik babaydi, her yetime. 

Her isinde rardi, cok hikmet, 
hie etmedi kimseye minnet. 

Hastayi ziyaret ederdi, 
derdliyi sifayab ederdi. 

Teheccudu hie birakmazdi, 
Allah korkusundan yatmazdi. 

Tutardi herkesi, Peygamber, 
hep kendi nefsile beraber. 

Iftihar ederdi, kullukla, 
huylu idi, Haiti hulkla. 

Bir mektebe oldu, miidavim, 
Allahdi, zatma muallim. 

Anlatmak kin Rahman, am, 
Kur'anda hos etdi beyam. 

Hasra dek, §ah-i enbiyaya, 
olsun salerat, binihaye! 

Olsun Aline, Eshabma, 
salat, selami acizane!] 

-34- 



Enbiya "aleyhimiisselam" biitiin insanlardan efdaldir. 
Evliyadan ve siddiklardan hicbir kimse, ne kadar yiiksek 
olursa olsun, Enbiya derecesine erisemez. Sultan-iil arifin 
hazret-i Ebti Yezid Bistami "kaddesallahii sirrehiil'aziz" bu- 
yurmusdur ki: "Siddiklann yiikseldigi en son makam, Enbi- 
yanin hallerinin basladigi ilk makamdir." Ibni Attar "rahi- 
mehullah" buyurmusdur ki: (Resullerin en asagi derecesi 
Nebilerin en yiiksek mertebesidir. Nebilerin en asagi merte- 
besi, siddiklann en yiiksek mertebesidir. Siddiklann en asa- 
gi mertebesi, sehidlerin en yiiksek mertebesidir. Sehidlerin 
en asagi mertebesi, salihlerin en yiiksek mertebesidir. Salih- 
lerin en asagi mertebesi, mu'minlerin en yiiksek mertebesi- 
dir.) Gecmis evliyamn ba'zilanndan soyle nakl edilmisdir: 
Vilayet niibiiwetden efdaldir. Suna mebnidir ki, Nebinin iki 
yonii vardir. Birisi vilayet yoniidiir ki, batini niibiivvetdir. 
Digeri, niibiivvet yoniidiir ki, zahiri vilayetdir. Her Nebi vi- 
layet cihetiyle Hak Siibhanehii ve teala hazretlerinden ihsan 
ve feyz alip, niibiivveti cihetiyle mahlukata verir. Siibhesiz ki 
o yoniiyle onunla mu'amele-i hak edib cem'iyyet huzuru ha- 
sil olur. Su cihetden efdal ve sereflidir ki, onunla mahlukata 
iltifat olunup, mihnet ve zahmet yiikii cekilir. Gerci Enbiya- 
ya "aleyhimiisselam" her cesid bela ve mihnet, safa ve rahat 
cem'iyyetin artmasi, kurbetin ziyadelesmesi icindir. 

Farisi beyt tercemesi: 

Dost altm gibi, bela da ates gibidir, 
Halis altm gonulde hos blr ates gibidir. 

Vilayet niibiiwetden efdaldir demeleri Nebinin vilayet 
yonii niibiivvet yoniinden efdaldir demekdir. Yoksa Vermin 
vilayeti, tabf oldugu Nebinin niibiivvetinden efdaldir demek 
degildir. Zira Nebinin vilayet ciheti evliyaullahin vilayet ci- 
hetinden ekmel ve etemm oldukdan sonra niibiivvet ciheti 
fazladir. Ariflerin biiyiiklerinden ba'zilan soyle buyurmus- 
dur: Ehlullahdan birinin, (Vilayet niibiiwetden daha yiik- 
sekdir), dedigini isitirsen veya ondan sana boyle bir soz nakl 
edilirse, o bununla Nebinin vilayetinin niibiivvetinden daha 
yiiksek oldugunu kast etmekdedir. Veya boyle bir zat, veli, 

-35- 



nebi ve resulden iistiin derse, o bu soziiyle bir peygamberin 
vilayetinin niibiivvetinden iistiin oldugunu kast etmekdedir. 

Eger bir kimse vilayet ve niibiivvet cihetlerinin temamina 
niibiiwet diye ad verse, o zeman niibiivvet vilayetden efdal 
olur. Zira bir biitiin parcalanndan efdaldir. Hace Muham- 
med bin Ali "kaddesellahii teala sirruhiima" buyurmuslardir 
ki: (Enbiyamn nihayeti evliyanin bidayetidir. Bu ilmde azi- 
mete ve tarikatin parlakhgina isaretdir. Ya'ni Enbiyamn se- 
rfatde nihayeti evliyanin tarikat siilukunda bidayetidir. Zira 
Enbiya "aleyhimiisselamin" dinleri zemanlannin sonunda 
kemale erisir. Nitekim hazret-i Muhammed Mustafaya "sal- 
lallahii aleyhi ve sellem", Allahii teala [Maide suresi 3.cii 
ayetinde mealen], (Bugiin sizin dininizi kemale erdirdim ve 
sizin iizerinize ni'metlerimi temamladim) buyurdu. O halde 
veli kemali serfatle siiluke baslamayinca velilik vilayetine 
adim atamaz. Mekkede nazil olan ahkam ile amel edip, Me- 
dinede nazil olan ile amel etmese asla vilayet sirnna ermek 
miimkin degildir. Belki inkar eylese, Allahii teala korusun, 
kafir olur. Malum oldu ki vermin vilayetinin baslangici nebi- 
nin serfatinin nihayetinde vaki' olan hiikmleri kabul edip, it- 
tiba eylemekdir.) [Niibiivvetin kemalati yaninda, vilayetin 
kemalati hie gibidir. Vilayet niibiivvetden efdaldir diyen te- 
savvuf erbabi, heniiz yolu temamlamamis sekr halinde olan- 
lardir. Sekrden sahva gelince, Niibiivvet kemalatimn, vilayet 
kemalatindan iistiin oldugunu, hatta bir Peygamberin vilaye- 
tinin, niibiiwetine ulasamiyacagini anlarlar. Vilayet kemala- 
ti, niibiivvet kemalati yaninda denize nazaran bir damla su 
gibidir. Niibiivvetin ve vilayetin kemalatim aciklamakda, 
Imam-i Rabbaninin "radiyallahii anh" (Mektubat)i kadar 
kiymetli bir kitab daha yazilmamisdir.] 

Dogru yola kavusduran Allahii tealadir. Ni'mel mevla ve 
ni'meddelil. 



36 



BIRINCI BOLUM 

Muhammed aleyhisselam dogmadan once meydana ge- 
len ve peygamberligine niiijde olan alii metier: 

• Irbaz bin Sariye "radiyallahii teala anh" soyle rivayet 
etmisdir: Hazret-i Resul-i ekrem "sallallahu teala aleyhi ve 
sellem" buyurdu ki: Adem aleyhisselamin cesedi toprak ha- 
linde ve henuz riih verilmemis halde iken, Allahu teala ka- 
tinda benim adim "Hatemiinnebiyyin" diye yazilmisdi. Size 
halimin baslangicindan bahsedeyim diyerek buyurdular ki: 
Hazret-i Ibrahim aleyhisselam soyle diia etmisdir: [Bekara 
suresi 129.cu ayetinde mealen] (Ya Rabbi! Onlara senin 
ayetlerini okuyacak bir resul gonder.). Isa aleyhisselam da 
soyle miijde vermisdir: [Saf suresi 6.ci ayetinde mealen] (Ey 
Israfl ogullari! Ben size AUahin peygamberiyim. Tevratin 
tasdfkcisi ve benden sonra gelecek bir peygamberin miijde- 
cisi olarak geldim ki, o peygamberin ismi "Ahmed"dir...)- 

Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" yine soyle buyur- 
du: Annem Amine kendisinden bir nurun doguya ve batiya 
yayildigini gormxisdur. O nurun aydinhginda Samin koskleri 
ve seraylan gorunmiisdiir. 

• Tevratin ilk ayeti: "Allahu teala once mu'azzam bir nes- 
neyi yaratdi. Sonra gokleri, sonra da yeri yaratdi." Bu ayet- 
de gecen "Vehim" kelimesi biiyiik san sahibi ma'nasinda 
olup, Muhammed aleyhisselamin ruhu demekdir. Nitekim 
hadis-i serifde soyle buyrulmusdur: (Allahu tealamn ilk ya- 
ratdigi sey benim ruhum veya nurumdur). Eger yehudiler 
derlerse ki bundan murad neden Muhammedin "aleyhisse- 
lam" ruhu olsun? Cevab olarak deriz ki, size gore harflerle 
hesab mu'teberdir. Nitekim Tevratda bir ayetde gecen "Be- 
zat" kelimesinin dortyiizon demek oldugunu soylersiniz. Bu- 
nunla Siileyman aleyhisselamin Beyt-i mukaddesi bina et- 
mesinden dortyiizon sene sonra harab olur diye soylemeniz 

-37- 



gerceklesdi. Bunun bircok baska misalleri de vardir. Rivayet 
olunur ki, Muhammed aleyhisselama yehudi alimlerinden 
bir gurup geldiler ve ya Muhammed! Isitdik ki, sana "Elif 
lam mim" ayeti gelmis. Bu senin ummetinin yetmisbir sene 
hiikm siirecegine isaretdir dediler. Bunun iizerine Muham- 
med aleyhisselam buyurdu ki: Bana sadece "Elif lam mim" 
gelmedi. "Ha mim ayn sin kaf" ve "Kaf ha ya ayn sad" ve 
"Elif lam ra" ve "Elif lam mim sad" ayet-i kenmeleri de gel- 
di. Yehudi alimleri bunlan isitince isimiz cok zorlasdi ya Mu- 
hammed "aleyhisselam", diyerek ayrilip gitdiler. 

Tevratin ilk ayetinde gecen "El vehim" kelimesini harf 
hesabiyla hesab ederek doksaniki cikdigini gordiik. Bu ra- 
kam "Muhammed" ismine uygundur. 

Yine i'tiraz ederek (El vehim) kelimesi Tevratin ilk aye- 
tinde gecen mu'azzam bir nesne kelimesinin mefulu degil 
failidir. Ya'ni mu'azzam nesne yaratandir, yaratilan degildir 
derlerse iki diirlii cevab veririz. Birincisi, ciimlede gecen 
"gokleri yaratdi" ifadesinin mu'azzam nesneye atf edilmesi 
yanhs olur. ikincisi, yaratma fi'linin faili icinde gizlidir. Ya'ni 
yaratan Allahii tealadir. Nitekim, Tevratda bu ifadenin bir- 
kac satir altinda acikca, "Allahii teala bir mu'azzam nesneyi 
gokleri ve yerleri yaratdi. Allah en iyi bilen ve en iyi hiikm 
sahibidir" yazihdir. 

• Muhammed aleyhisselamin peygamberligine onceden 
miijde olan haberlerden biri de soyledir: Tevratin besinci sif- 
rinin ikinci ciiz'unde, yehudi alimlerinden yetmis kisinin 
dogrulugunda ittifak etdikleri bir ayetde, iki yonden Mu- 
hammed aleyhisselamin peygamberligine delil vardir. Bu 
ayetin ma'nasi sudur: "Ya Musa! Muhakkak ki, Beni israilin 
kardeslerinin ogullanndan senin gibi bir peygamber gonde- 
recegim. Kelamimi onun diliyle bildiririm. O Peygamber 
emrlerimi kavmine bildirir. Kabul etmeyenlerden elbette in- 
tikam ahrim." Bundaki delillerden biri soyledir: israil 
Ya'kub aleyhisselamin ismidir. Beni israil de onun kavminin 
ismidir. Ya'kub aleyhisselamin babasi ishak aleyhisselamdir. 
Ishak aleyhisselamin kardesi ise isma'il aleyhisselamdir. Be- 

-38- 



ni israilin kardeslerinin ogullan, amcalarimn ogullan de- 
mekdir. Musa aleyhisselamdan sonra isma'il aleyhissela- 
min soyundan sadece Muhammed aleyhisselam peygam- 
ber olarak gelmisdir. ikinci yonden ise ayet-i kerimede ge- 
cen "Senin gibi" ifadesinden maksad, peygamberlik baki- 
mindandir. Biitiin vasflarda degildir. Nitekim Tevratda bu 
ayetden once ve sonraki ayetleri bu ma'nayi kuvvetlendi- 
rerek, Bern israilin kardeslerinin ogullanndan ya'ni isma'il 
aleyhisselam neslinden gelen peygamberin ulul'azm, din 
ve kitab sahibi oldugu bildirilmekdedir. Musa aleyhisse- 
lamdan sonra, bu vasfda sadece Muhammed aleyhisselam 
gelmisdir. Bu peygamber yehudi alimlerinin zan etdigi gi- 
bi, Yusa bin Nun olamaz. Ciinki o, Beni israildendir ve din 
sahibi degildir. Yine Nasrani patriklerinin zan etdikleri gi- 
bi Musa aleyhisselamdan sonra gelen din sahibi peygam- 
ber Isa aleyhisselam da degildir. O da israil ogullanndan- 
dir ve din sahibi degildir. Nitekim incilde Isa aleyhissela- 
min soyle dedigi yazihdir. "Ben Musanin "aleyhisselam" 
dinini degisdirmek icin gelmedim, temamlamak icin gel- 
dim." 

• Tevratda soyle bildirilmisdir: Ya'kub aleyhisselam kav- 
minin toplanmasim emr etdi ve onlara ahir zemanda gele- 
cek bir Peygamberden soyle haber verdi. "Hakimin hukmu 
ve rasimin resmi ancak biitiin kabilelerin ve cema'atlerin et- 
rafinda toplanacagi kimsenin gelmesiyle yiiriirliikden kal- 
kar." Ya'kub aleyhisselam kavmine soyledigi hakim soziiy- 
le, din ve hiikm sahibi Musa aleyhisselami, Rasim soziiyle 
de Onun dinini temamlayan Isa aleyhisselami kasdetmisdir. 
Hazret-i Musa ve hazret-i Isadan "aleyhimesselam" sonra 
etrafinda biitiin insanlann toplandigi din sahibi peygamber 
seksiz siibhesiz bizim peygamberimiz Muhammed aleyhis- 
selamdir. O sadece bir kavme degil, biitiin insanlara gonde- 
rildi. Ondan baska biitiin insanlara gonderilen bir Peygam- 
ber yokdur. 

• Tevratda hazret-i ibrahime "aleyhisselam" soyle hitab 
olunmakdadir: "Ben senin diiani isma'il aleyhisselam icin 

-39- 



kabul etdim. isma'ili "aleyhisselam" de Bemadmad ile bere- 
ketlendirdim." Bemadmad kelimesindeki harfler hesab edi- 
lince Muhammed kelimesindeki harfler gibi doksan iki ciki- 
yor. O halde Tevratdaki bu ayetde "isma'ili "aleyhisselam" 
Muhammed ile "aleyhisselam" bereketlendirdim" demek- 
dir. Allahii teala Tevratda isma'il aleyhisselamin bereketin- 
den bahsetdigi her ayetde hep Bemadmad kelimesine uygun 
getirmisdir. Eger i'tiraz ederek, Bemadmad kelimesindeki 
(ba) harfi sila icindir, ile ma'nasinadir. Ba harfi kelimenin 
kendi harfi degildir. Madmad ile isma'ili bereketlendirdim 
demekdir. Madmad kelimesinin harf sayisi Muhammed keli- 
mesine denk degildir derlerse bunun cevabi soyledir: Ibrani 
dili kaidelerine gore aym iki harf bir kelimede gelirse ve bi- 
ri zaid biri de kelimenin ashndan olursa telaffuz zor olaca- 
gindan zaid olan harf kaldinhr. Nitekim yehudi alimleri Tev- 
ratin tefsirlerinde bunu beyan etmislerdir. iste bemadmad 
kelimesinde de ile ma'nasina gelen (be) harfi kaldinlmis, ke- 
limenin ashndan olan (be) harfi kalmisdir. 

• Tevratin son ayetinde: "Allahii teala Sinadan geldi. Sa- 
iri sereflendirdi, Faran dagindan gorundii." buyrulmakdadir. 
Burada gelmek, sereflendirmek ve goriinmek, Allahii teala- 
nin zatinin degil, ism-i cami'inin zuhurundan bir zuhurdur. 
Sina kelimesi ile Musa aleyhisselamin makami olan Tur da- 
gi kasdedilmisdir. Sair, Sam daglannda bir yerin adidir. O 
makamda Ya'kub nebinin "aleyhisselam" kardesi Veis padi- 
sahhk yapmisdi. Nasara onun neslindendir. Farandan murad 
Mekkede bir dagdir ki, Muhammed aleyhisselamin makami- 
dir. Orasi isma'il aleyhisselamin da makami idi. Peygamber 
efendimiz "sallallahu aleyhi ve sellem", hazret-i isma'ilin 
"aleyhisselam" neslindendir. 

• Haykuk nebi "aleyhisselam" soyle buyurmusdur: Tev- 
ratda soyle yazihdir: "Allahii teala Faran dagindan bir pey- 
gamber getirir. Gokler Ahmed tesbihi ile dolar. Onun iim- 
meti karada oldugu gibi, denizde de ata biner. O yeni bir ki- 
tab ile gelir. Beyt-i mukaddesin yikilmasindan sonra tani- 
nir." 

-40- 



• Su'ya nebi "aleyhisselam" soyle buyurmusdur: "Biri 
merkeb iizerinde, biri de deve uzerinde iki kimse gordiim ki, 
yeryuzunii aydinlatiyorlardi." Merkeb iizerindeki Isa aley- 
hisselamdir. Deve iizerindeki Peygamber Efendimizdir "sal- 
lallahii aleyhi ve sellem". Yine o soyle buyurmusdur: "Ben 
deve iizerine binen bir zat gordiim. Onun yiizii ay gibidir." 
Hazret-i Musa Beni israile vasiyyetinde, "Size, kardesleriniz 
ogullanndan bir peygamber gelecekdir. Onu tasdik ediniz ve 
sozlerini dinleyiniz" buyurdu. 

Ibni Abbasdan "radiyallahii anhiima" soyle rivayet edil- 
misdir: "Peygamber efendimizin "sallallahii teala aleyhi ve 
sellem" Tevratda, Ahmed, Dahuk, Kattal, deveye binici ve 
yiin hirka giyen, kinntilarla iktifa eden, kihci yaninda gibi ism 
ve sifatlar ile gecdigi haber verilmisdir. Dahuk kelimesinin 
ma'nasi; giiler yiizlii, herseye iiziilmeyen demekdir. Ba'zen 
mubarek azi disleri goriiniinceye kadar giilerdi. (Ben latife 
ederim, amma, dogrudan gayri soylemem!) buyurmusdur. 
Yalan soylemeden saka yapardi. Bir gun bir ihtiyar kadina, 
ihtiyar kadinlar Cennete giremez, buyurdu. O ihtiyar kadin 
agladi. Bunun iizerine ihtiyar kadinlar genclesirler, sonra 
Cennete girerler buyurdu. Bu ma'naya isaretdir ki, Allahii te- 
ala [Al-i Imran suresi 159.cu ayetinde mealen], (Sen Allah- 
dan gelen bir merhamet sayesindedir ki, onlara (Eshabina) 
yumusak davrandin. Eger sert, kati yiirekli olsaydin, muhak- 
kak onlar etrafindan dagihp gitmislerdi...) buyurdu. Kattal 
kelimesinin ma'nasi, Allahii tealamn diismanlanyla harb et- 
mege son derece haris demekdir. Kihci yaninda demek, kih- 
cini kullanmakda behadir ve seca'at sahibidir ve tek basina 
gaza eyler demekdir. Emir-til mu'minin Ali "radiyallahii anh 
ve kerremallahu vecheh" soyle buyurmusdur: "Biz savasin en 
siddetli anlannda Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" si- 
gimrdik. Hepimizden once diismana O yaklasirdi." 

• Zeburda, Daviid aleyhisselamin soyle diia etdigi bildi- 
rilmisdir: "Ya Rabbi! Fetret, cahiliyyet devrinden sonra siin- 
neti ikame edecek din sahibi bir Peygamber gonder." Daviid 
aleyhisselamdan ve Tevratda bildirilen dinin yok olmasin- 

-41- 



dan sonra, bizim peygamberimiz Muhammed aleyhisselam- 
dan baska peygamber gelmemisdir. Isa aleyhisselam, Tevra- 
tin hiikmiine muvafik ve Musa aleyhisselamin dinini tekmil 
icin gonderilmisdir. 

• imam-i Abdurrahman Cevzi "rahmetullahi aleyh" (Ki- 
tab-iil-vefa ff-fadailil-Mustafa) kitabinda soyle yazmisdir. 
Ebu Nu'aym "rahmetullahi aleyh" Sa'd bin Abdurrahman 
Mugafirinin soyle rivayet etdigini naklen bildirmisdir: Bir 
giin Ka'bul-Ahbar "radiyallahii anh" bir yehudi aliminin ag- 
ladigini gordii. Nicin aghyorsun diye sordu. Ba'zi seyleri ha- 
tirladim, o sebeble aghyorum, dedi. Bunun iizerine Ka'b 
"radiyallahxi anh" istersen seni aglatan seyleri sana soyleye- 
yim, beni tasdik edeceksin, dedi. Yehudi alimi soyle deyin- 
ce, soyle dedi: Musa aleyhisselam Tevratdan okuyarak: Ya 
Rabbi! Ben bir iimmet gordiim ki, onlar ummetlerin hayrh- 
sidn. Iman etmeleri icin insanlara emr-i ma'ruf ve nehy-i 
miinker yaparlar. ilk ve son kitaba inamrlar. Dalalet ehline 
karsi cihad ederler. Bir gozii kor olan Deccal ile savasirlar. 
Bunlan bana iimmet eyle dedi. Allahu teala; ya Musa! On- 
lar Ahmedin "sallallahu teala aleyhi ve sellem" iimmetidir, 
buyurdu. Bunlan dinleyen yehudi alimi dogru soyledin ya 
Ka'b diyerek, onu tasdik etdi. Ka'b "radiyallahii anh" sozle- 
rine devam ederek soyle dedi: Musa aleyhisselam Tevrat- 
dan okuyarak: Ya Rabbi! Bir iimmet buldum ki, onlar cok 
hamd ederler ve hiikm edicidirler. Bir is yapmak isteyince 
insaallah derler. Onlan bana iimmet eyle, dedi. Allahu te- 
ala, ya Musa! Onlar Ahmedin "aleyhisselam" iimmetidir, 
buyurdu. Yehudi alimi, dogru soyledin ya Ka'b, dedi. Yine 
Ka'b "radiyallahii anh" soyle devam etdi: Musa aleyhisse- 
lam Tevrata bakip, ya Rabbi, ben bir iimmet goriiyorum ki, 
onlar yiiksege ciksa tekbir getirirler, aleak yere inseler 
hamd ederler. Onlar icin yeryiiziinun topragi temiz kihndi. 
O toprakla necasetden ve hadesden, ciinubiiikden, su ile te- 
mizlendikleri gibi temizlenirler. Yeryiizii onlann mescidleri- 
dir. Ya'ni nerede dilerlerse orada ibadet ederler. Onlan ba- 
na iimmet eyle, dedi. Allahu teala, ya Musa! Onlar Ahme- 

-42- 



din "aleyhisselam" ummetidir, buyurdu. Yehudi alimi, dog- 
ru soyliiyorsun ey Ka'b, dedi. Yine soyle anlatdi: Musa aley- 
hisselam Tevratda okuyup, ya Rabbi, bir iimmet gordum ki, 
onlar merhamet edilmis ve za'if kimselerdir. Kitabullaha va- 
risdirler ve secilmisdirler. Allahii teala [Fatir suresi 32.ci 
ayetinde mealen] (... Onlardan da kimi nefslerine zulni edi- 
cidir, kimi kotiiluk ve iyilige musavi gidendir, kimi de AUa- 
hin izniyle hayrlarda ileri gecendir. iste bu (Kur'ana varis 
olmak), biiyiik ihsandir) buyurdu. Onlardan merhamet edil- 
memis kimse gormedim. Onlan bana ximmet eyle, dedi. Al- 
lahii teala, Onlar Ahmedin "aleyhisselam" ummetidir, bu- 
yurdu. Yehudi, Ka'ba "radiyallahii anh" dogru soyledin, de- 
di. Yine soyle anlatdi: Musa aleyhisselam, Tevratda gore- 
rek, ya Rabbi, ben bir ummet buldum ki, onlann mushafla- 
ri kalblerindedir. Nemaz kilarken melekler gibi saf tutarlar. 
Mescidlerinde bal ansi gibi sesleri isitilir. Onlardan pek azi 
Cehenneme gider. Onlan bana ummet eyle deyince, Allahii 
teala, ya Musa "aleyhisselam", onlar Ahmedin "aleyhisse- 
lam" ummetidir, buyurdu. Yehudi alimi, dogru soyledin ya 
Ka'b dedi. Musa aleyhisselam, Muhammed aleyhisselamin 
ummetine verilen hayrlari ve ustunlukleri goriince, Onun 
ummetinden olmak istedi. Allahii teala Musa aleyhisselama 
su iig ayeti bildirerek onu teselli eyledi: Birincisi [A'raf su- 
resi 144.cii ayetinde mealen] (Ya Musa, ben (seni) peygam- 
ber gondermekle ve (seninle vasitasiz) kelam etmekle, seni 
asrimn insanlari uzerine secdim. Simdi su sana verdigim emr 
ve yasaklari al da siikr edenlerden ol.), ikincisi [A'raf suresi 
145. ci ayetinde mealen] (Biz Musa icin Tevratin levhalarin- 
da herseyden yazdik: Nasiliatlara ve din hiikinki inin acik- 
lanmasina aid her seyi...), iicuncusii [A'raf suresi 159.ci aye- 
tinde mealen] (Musamn kavminden insanlari dogru yola go- 
liiriir ve hak ile adalet yapar bir topluluk vardi.) buyuruldu. 

Bu anlatilan seyler, Resulullah "sallallahii teala aleyhi ve 
sellem" tarafindan da bildirildigi, hadis-i serif kitablannda 
vardir. Tafsilati o kitablardadir. 

• Yine Abdurrahman Cevzi "rahmetullahi aleyh" ibni 

-43- 



Omerin "radiyallahii anhiima" soyle rivayet etdigini bildir- 
misdir. Ka'b "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: Bir kimse 
bana rii'yasinda insanlann mahser giinii hesab icin toplandi- 
gini gordiim dedi ve soyle anlatdi: Peygamberler "aleyhi- 
miisselam" da'vet edildi. Herbiri iimmetiyle geldi. Herbiri- 
nin iki nuru vardi. Kendilerine tabi' olanlann ise birer nuru 
vardi ve o nur ile yiiriiyorlardi. Sonra Muhammed "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem" daVet olundu. Onun basinda ve saka- 
linda olan killar sayisinca nurlan vardi. Ona tabi' olanlann 
ise ikiser nuru vardi. O iki nurla kosuyorlardi. Ka'b "radiyal- 
lahii anh" dedi ki: Ben o kisinin anlatdiklannin rii'ya olma- 
digini zan etdim ve bunlan sana kim anlatdi dedim. Bunlan 
rii'yamda gordiim deyince, rii'yanda mi gordiin dedim, evet, 
dedi. Bunun iizerine Ka'b "radiyallahii anh", dedi ki: Nefsim 
kudretinde olan Allah hakki icin bunlar dogrudur. Bu Mu- 
hammed aleyhisselamin ummetinin ve enbiyamn iimmetinin 
sifatlandir. Ben bunlan Tevratdan devamh okuyup duru- 
rum. 

• Yine Abdurrahman Cevzi nakl etmisdir: Nemle "radi- 
yallahii anh" babasi Ebu Nemleden soyle rivayet etmisdir: 
Bern Kurayza yehudileri Muhammed aleyhisselam gelme- 
den once, Onun vasflanni kitablanndan ders olarak okutur- 
lardi. Cocuklanna Resulullahin "sallallahii teala aleyhi ve 
sellem" sifatlanni, ismlerini ve Medineye hicret edecegini 
devamh anlatarak ogretirlerdi. Muhammed aleyhisselama 
peygamberligi bildirilince ve Medineye hicret edince hased- 
lerinden inkar etdiler. 

• Abdurrahman Cevzi soyle yazmisdir: Ebu Sa'id-i Hud- 
ri "radiyallahii anh" babasimn, Ebu Malik bin Sinanin soyle 
dedigini rivayet etmisdir. Bir gun aramizdaki harbden dola- 
yi, sulh icin, Beni Abduleshel kabilesine gitdim. Yehudi Yu- 
sa' soyle diyordu: Ahmed ismindeki Peygamberin Harem- 
den (Mekkeden) zuhur etme zemani yaklasdi. Halife bin 
Sa'lebe el-Esheli onunla alay ederek, o Peygamberin sifati 
nedir diye sordu. O da soyle dedi: Ne kisa, ne de uzun boy- 

-44- 



ludur. Iki goziinde kirmizilik vardir. Yiin hirka giyer, merke- 
be biner. Bu belde (Medine sehri) hicret yeri olacakdir. 

Ebu Malik bu sozlere hayret edip, bunlan kavminden 
Ebu Hudriye anlatdi. Kendilerinden bir kimse bu sozleri isi- 
tince, bunlan sadece yehudi Yusa' soylemiyor ki, Medinenin 
biitiin yehudileri aym seyleri soyliiyorlar, dedi. Ebu Malik 
sozlerine devamla soyle anlatmisdir: Bern Kurayza kabilesi- 
ne mensub yehudilerin yanina gitdim. Onlar da Resulullahin 
"sallallahu aleyhi ve sellem" zuhur edecegi hususunu arala- 
nnda konusuyorlar idi. Ziibeyr bin Bata soyle diyordu: Yine 
kizil bir yildiz dogdu. Bu ancak bir peygamberin gelecegine 
isaret olarak dogar. Peygamberlerden Ahmed adindaki pey- 
gamberden baska gelmeyen kalmamisdir. Bu belde (Medi- 
ne) Onun hicret edecegi yerdir. Ebu Sa'id soyle demisdir: 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Medineye hicret 
edince, babam bu haberleri Resulullaha "aleyhisselam" an- 
latdi. Bunlan dinleyince, buyurdu ki: "Eger Ziibeyr, iki ar- 
kadasi ve reisleri miisliman olsalardi, biitiin yehudiler miisli- 
man olurlardi." 

• Abdurrahman Cevzi soyle yazmisdir: ibni Abbas "radi- 
yallahii anhiima" soyle anlatmisdir: Resulullahin "sallallahii 
teala aleyhi ve sellem" gonderilmesinden once yehudiler, 
Evs ve Hazrec kabilelerine karsi yardim beklerlerdi. O pey- 
gamberin gelme zemani cok yakindir. Bizim intikamimizi 
sizden alacakdir, derlerdi. Allahii teala Muhammed aleyhis- 
selama peygamberligini bildirince, yehudiler kabul etmedi- 
ler ve sozlerini inkar etdiler. Bunun iizerine Mu'az bin Cebel 
ve Besir bin Berar "radiyallahii anhiima", onlara; ey yehudi- 
ler! Allahdan korkun, miisliman olun. Siz, bize Hazret-i Mu- 
hammedin "sallallahii teala aleyhi ve sellem" gelmesiyle 
yardima kavusacaginizi soylerdiniz. O zeman biz miisrik 
idik. O Peygamber yakinda gelecek diyerek vasflanni sayi- 
yordunuz dediler. Yehudilerden Selam bin Meskek soyle ce- 
vab verdi: Bizim size vasf etdigimiz Peygamber o degildir. 
Bildigimiz alametler onda yokdur. Biitiin bildikleri alamet- 
leri gordiikleri halde inkar etdiler. Bunun iizerine Allahii te- 

-45- 



ala onlar hakkinda [Bekara suresi 89. cu ayetinde mealen], 
(Vakta ki, onlara Allahii teala tarafindan Tevratlarmi, lev- 
hid, niibiivvet ve hasrde tasdik edici Kur'an-i kerini geldi, 
kabul etmediler ve inanmaddar. Bununla beraber daha on- 
ce, Arab miisriklerine karsi yehudiler niiiskil durumda kal- 
diklari zeinan: Tevratda aciklanan ahir zeman peygamberi 
gelib bu miisrikler iizerine bize yardim edeydi, diye diia 
ederlerdi. iste o Tevratda vasfini isitdikleri Peygamber ge- 
lince; bu israil ogullarindan degil, isma'il evladindandir, di- 
ye inkar etdiler. Artik Allahin la'neti o kaflrler iizerinedir) 
buyurmusdur. 

• Abdurrahman Cevzi yine soyle yazmisdir: Katade "ra- 
diyallahii anh" soyle demisdir: Yehudiler, Hazret-i Muham- 
med "sallallahu teala aleyhi ve sellem" ile miisrik arablara 
karsi yardim beklerlerdi ve soyle diia ederlerdi: Ya Rabbi! 
Tevratda gelecegini ve vasflarini okudugumuz iimmi pey- 
gamberi gonder. Arab miisriklerini cezalandirsin ve oldiir- 
siin. Muhammed aleyhisselam zuhur edince, Onun yehudi- 
lerden olmadigini gorerek hased etdiler ve kabul etmeyip, 
kafir oldular. 

• Incilde Isa aleyhisselamin soyle buyurdugu yazihdir: 
Ben, benim ve sizin Rabbiniz tarafina gidiciyim. Gar Klita 
adinda bir Peygamber gelecek ve size herseyi bildirecekdir. 
Ben onun hak Peygamber oldugunu tasdik etdigim gibi, o da 
benim hak Peygamber oldugumu tasdik edecekdir. Gar Kli- 
ta [Paraklit] ismiyle, Peygamberimiz Muhammed aleyhisse- 
lami kasd etmisdir. Bu ism Ahmed isminin ma'nasina yakin 
bir ismdir. Hazret-i Isanin havarilerinden Yuhanna, soyle 
demisdir: Isa aleyhisselam bana kendinden sonra gelecek 
peygamber Muhammed-ul Arabiyi miijdeledi. Ben de bu 
mujdeyi havarflere iletdim, hepsi iman etdiler. 

• Abdullah bin Amr ibni As "radiyallahii anhiima" bu- 
yurdu ki: Resulullahin "sallallahu teala aleyhi ve sellem" 
gecmis kitablarda vasfi soyle yazilmisdir: Tevekkiil sahibi, 
cirkinlik ve kabalikdan uzak, sokaklarda bagmp cagirma- 

-46- 



yan, kotiiliige kotiiliikle karsihk vermeyen, afv eden, bozuk 
adetleri diizelten, Allahu tealadan baska ilah olmadigini tas- 
dik edendir. 

• Ata bin Yesar, Abdullah bin Amr ibni Asdan, Peygam- 
ber Efendimizin "sallallahii teala aleyhi ve sellem" Tevratda 
nasil vasf edildigini sorunca, Kuran-i kerfmde bildirildigi gi- 
bi vasf edilmisdir, buyurdu. Allahu teala [Ahzab suresi 45.ci 
ayetinde mealen], (... Seni sahid, miijdeleyici ve uyarici gon- 
derdik.) buyurdu. 

• Ciibeyr bin Mutsim "radiyallahii anh" soyle anlatmis- 
dir. Peygamber Efendimiz "sallallahii aleyhi ve sellem" Pey- 
gamberligini insanlara bildirince, Kureys kabilesi Ona cok 
eziyyet etmege basladi. Resulullahi "sallallahii teala aleyhi 
ve sellem" kisa zemanda oldiireceklerini zan etdim. Hemen 
Mekkeden ayrihp, Sam tarafina gitdim. Bir kiliseye vardim. 
Oranin rahibi etrafindaki adamlanna beni misafir etmeleri- 
ni soyledi. tie gun sonra biiyiiklerine benim gitmedigimi ha- 
ber verdiler. Bunun iizerine rahib beni yanina cagirdi ve sen 
harem ehlindenmisin, ya'ni Mekkelimisin diye sordu. Evet 
orahyim dedim. Sen orada Peygamberligini bildiren zati ta- 
myormusun, dedi. Evet diye cevab verince, elimden tutup, 
beni bir odaya gotiirdii. O kilisenin divarlannda pekcok in- 
san resmi vardi. Bunlann icinde o peygamberin resmi var mi 
diye sordu. Bakdim ve yok dedim. Beni daha biiyiik bir oda- 
ya gotiirdii. Orada daha cok resm vardi. Bana bu resmlere 
bak, Onun resmini bu resmler arasinda goriirsiin dedi. Bak- 
dim, Resulullahin "sallallahii teala aleyhi ve sellem" resmi 
ve yaninda da Hazret-i Ebu Bekrin resmi vardi. Fekat icim- 
den hangisi oldugunu gostermeyeyim, bakahm rahib ne di- 
yecek diye diisiinerek, elimle gostermedim. Bunun iizerine 
rahib kendisi eliyle isaret ederek, bu resm midir dedi. Ben de 
evet, Allah hakki icin sehadet ederim ki, Odur dedim. Rahib 
ben de sehadet ederim ki bu sizin Peygamberinizdir, dedi. 
Sonra yanindaki hazret-i Ebu Bekrin resmini de gostererek, 
bu da Onun halifesi olacakdir, dedi. Ben diinyada ashna bu 
kadar benzeyen resm gormemisdim. Rahib bana, sen Onu 

-47- 



oldiireceklerinden korkuyorsun, dedi. Ben zan ediyorum ki, 
Onu simdiye kadar oldurmuslerdir, dedim. Rahib dedi ki: 
Vallahi Onu kimse oldiiremez. Fekat O kendisini oldiirmek 
isteyenleri oldiiriir. Allahii teala Onu diismanlan iizerine 
muhakkak galib getirecekdir. 

• Hisam bin As "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: 
Emir-iil mii'minin Ebu Bekr "radiyallahii anh" halifeligi si- 
rasinda beni bir arkadas ile rum imperatorii Herakle gon- 
derdi ve onu islama da'vet etmemizi soyledi. Heraklin vali- 
lerinden Cebeli Gassaninin bulundugu Gavtaya vardik. Va- 
li ile goriismek istedik. Bir kimse gondererek bu istegimizi 
bildirdik. Vali de bize bir kimse gondererek soyleyecekleri- 
ni sana soylesinler demis. Biz soyleyeceklerimizi valinin 
kendisine soyleyecegiz dedik. Bunun iizerine bizi valinin ya- 
nina gotiirdiiler. Vali nicin geldiniz, soyleyecekleriniz nedir, 
diye sordu. Hisam bin As "radiyallahii anh" aralannda ge- 
cen konusmayi soyle nakl etmisdir: Sizi islamiyyete da'vet 
etmek icin geldik, dedim. Vali siyah elbiseler giymisdi. Nicin 
siyah elbiseler giydin diye sordum. Muslimanlari Samdan ci- 
kanncaya kadar siyah elbiseler giyecegim, dedi. Bize Pey- 
gamberimiz "sallallahu aleyhi ve sellem" haber verdi ki, si- 
zin su anda oturdugunuz topraklannizi da biz alacagiz de- 
dim. Vali; Siz giindiiz oruc tutup, gece yemek yiyen kavm 
degilsiniz ki, buralan alabilesiniz, dedi ve bize orucdan sor- 
du. Biz de giindiiz oruc tutup gece yemek yidigimizi soyle- 
yerek, nasil oruc tutdugumuzu anlatdik. Bunlan dinleyince 
valinin yiizii simsiyah oldu. Sonra bizim yammiza bir kimse 
katarak Herakle gonderdi. Heraklin bulundugu sehre yak- 
lasinca, yammizdaki adam, siz bindiginiz bu develerle sehre 
giremezsiniz. Sizi baska bineklere bindirelim, dedi. Biz ken- 
di develerimizden baska binege binmeyiz, dedik. Durumu 
Herakle bildirdikden sonra, biz develerimizin iizerinde ve 
kihclanmizi kusanmis olarak sehre girdik. Heraklin serayi- 
nin oniine vardik. Herakl, serayimn penceresinden bize ba- 
kiyordu. Yiiklerimizi indirdik. "La ilahe illallahii vallahii 
ekber" dedik. Heraklin bakmakda oldugu pencerede otur- 

-48- 



dugu yer hurma dali gibi sallandi. Bize bir adami ile, sakin 
dinlerini bize hemen aciklamasinlar diye haber gonderdi. 
Sonra bizi seraya aldi. iceri girince Herakl tahtina oturdu. 
Kirmizi elbiseler giymisdi. Biitiin esyalan da kirmizi idi. 
Rum patrikleri de orada toplanmisdi. Melikin yanina yak- 
lasdik. Bize, birbirinize verdiginiz gibi, bize neden selam 
vermediniz, dedi. Biz de, birbirimize verdigimiz selami size 
vermeyiz ve sizin birbirinize verdiginiz selami da biz soyle- 
meyiz, dedik. Sizin birbirinize verdiginiz selam nedir? diye 
sorunca, "Esselamii aleykum"dur dedik. Biiyuklerinize na- 
sil selam verirsiniz, dedi. Yine aym sozle dedik. Sonra sizin 
aramzda en biiyiik soziiniiz nedir, dedi. "La ilahe illallah 
vallahu ekber"dir, dedik. Bu sirada icinde bulundugumuz 
oda yine sallandi. Melik basini kaldmp tavana bakdiginda 
basi da sallamyordu. Sonra bize doniip, siz bu sozii biiyiik - 
lerinizin yaninda soyleyince bulundugunuz yerde boyle sal- 
lanma olur mu? dedi. Hayir sallanmaz. Biz boyle sallanma- 
yi sadece burada gordiik diye cevab verdik. Melik, isterdim 
ki bu sozii soylediginiz her yerde boyle sallanma olsaydi, de- 
di. Nicin dedik. Ciinki, o zeman bu sallanma peygamberlik 
alametlerinden olmazdi. Bir goz boyamacilik ve sihr olurdu, 
dedi. 

Sonra bize arzu etdigi bircok sorular sordu, cevabim ver- 
dik. Abdestimizden, nemazimizdan sordu, biz de cevab ver- 
dik. Sonra bize iyi bir yer hazirlatdi. Orada iic gun misafir 
kaldik. Bir aksam bizi yanina cagirdi. Onceki sordugu soru- 
lan tekrar sordu. Biz de cevablanni verdik. Sonra isaret et- 
di, bir sandik getirdiler. Sandigin dort kosesi altinla siislen- 
mis ve eskimis bircok boliimleri vardi. Her bolumiin kapagi 
ve iizerinde kilidi vardi. Bir boliimii acip icinden siyah renk- 
li bir ipek parcasi cikardi. Bu ipegin iizerinde bir insan res- 
mi yapilmisdi. Kirmizi benizli, biiyiik gozlii, giiler yiizlii, 
uzun boylu ve siyah elbiseli idi. Fekat sakah yokdu. Boyle 
bir kimseyi hie gormemisdik. Bunu tanir misiniz, kimdir, de- 
di. Biz hayir bilmiyoruz dedik. Melik, bu Ademin "aleyhis- 
selam" resmidir, dedi. Sonra sandikdan baska bir bolmeyi 

- 49 - Sevahid-iin Niibiivve - F:4 



acdi. Bir parca siyah ipek daha cikardi. Uzerinde bir insan 
resmi vardi. Beyaz benizli, kivircik sach, kirmizi gozlii, basi 
biiyiik ve sakali giizel idi. Bunu tanir misiniz, dedi. Tanima- 
yiz dedik. Bu Nuh aleyhisselamdir, dedi. Sonra sandikdan 
bir bolme daha acip bir parca siyah ipek cikardi. Onun iize- 
rinde de bir insan resmi vardi. Cok beyaz, acik ahnh, giizel 
gozlii, beyaz yiizlii, ak sakalh ve sanki canh gibi tebessiim 
eder bir haldeydi. Bunu tanidiniz mi, dedi. Hayir dedik. Bu 
Ibrahim aleyhisselamdir, dedi. Sonra bir resm daha cikardi. 
Ak benizli idi. Herakl bize bunu tanidiniz mi, dedi. O Pey- 
gamber Efendimiz idi "sallallahu aleyhi ve sellem". Hemen 
tanidik ve evet vallahi bu bizim Peygamberimizdir, dedik ve 
ister istemez aglasdik. Melik ayaga kalkdi ve sonra oturdu 
ve Allah hakki icin bu sizin Peygamberinizdir, dedi. Biz de 
evet bu bizim Peygamberimizin suretidir, sanki onu canh gi- 
bi goriiyoruz, dedik. Sonra Melik bize dikkatlice bakdi ve 
bu resm bu sandigin son bolumundedir. Fekat ne yapacagi- 
nizi gormek icin bunu size acele ederek once gosterdim, de- 
di. Sonra sandigin diger bolmelerini birer birer acdi. Her bi- 
rinde bir Peygamber sureti vardi. Son olarak bir yigit resmi 
cikardi. Siyah sakalh, nur yiizlii, giizel gozliiydii. Bunu tani- 
diniz mi, dedi. Hayir bilmiyoruz, dedik. Bu Isa bin Meryem- 
dir "aleyhisselam", dedi. 

Herakle, bunlan nereden buldunuz. Bunlar peygamber- 
lerin hilyelerine uygundur. Zira Peygamber Efendimizin su- 
reti hilye-i se'adetine uygundur, dedik. Dedi ki, Adem aley- 
hisselam, neslinden ne kadar peygamber gelecekse suretle- 
rini gormeyi Allahii tealadan diledi. Allahii teala onlann su- 
retlerini gonderdi. Adem aleyhisselamin hazinesinde idi. 
Ziilkarneyn o resmleri garb tarafinda bir yerde buldu ve 
Danyal aleyhisselama verdi. Danyal aleyhisselam o resmle- 
ri ipek parcalan iizerine gecirdi. Bunlar aynen Danyal nebi- 
nin tasvir etdigi resmlerdir. Herakl bunlan anlatdikdan son- 
ra; Mulkumii terkedip sizin yammzda oliinceye kadar hiz- 
metcilerinizden olmayi cok isterdim, dedi. Sonra bize giizel 
hediyyeler vererek gonderdi. Emir-iil mu'minin Ebu Bekrin 

-50- 



"radiyallahii anh" huzuruna vannca olanlan aynen anlat- 
dik. Hazret-i Ebu Bekr "radiyallahii anh" agladi ve eger Al- 
lahii teala ona iyilik ve hayr verse idi, dedigini elbette yapar- 
di, dedi. Sonra buyurdu ki: Nasaramn ve yehudflerin Tevrat 
ve Incilde, Resiilullahin sifatlanni okuduklanni Resiilullah 
"aleyhisselam" bildirdi. Bu husiisda Allahii teala [A'raf su- 
resi 157. ci ayetinde mealen] (Yanlarindaki Tevrat ve incil- 
de yazih bulduklan o iinuiii peygambere uyanlara o pey- 
gamber iyiligi emr eder, onlari kotulukden sakindirir...) bu- 
yurdu. 

• Iskenderiyyede bir tas bulundu. Uzerinde soyle yazi- 
yordu: Ben Seddad bin Adim. Denize bir hazine birakdim. 
Bunu ancak ummet-i Muhammed "sallallahii teala aleyhi ve 
sellem" cikanr. 

• Seyh Muhyiddin-i Arabi "kuddise sirruh" (Fiituhat-i 
Mekkiyye) adh kitabimn sonunda soyle nakl etmisdir: Ebul 
Abbas Ca'fer bin Muhammed Huldi soyle anlatmisdir. Haz- 
ret-i Ciineyd "kuddise sirruh" ile Hicaza gidiyorduk. Tur-i 
Sina dagina vannca, hazret-i Ciineyd daga cikdi. Biz de 
onunla birlikde cikdik. Musa aleyhisselamin durdugu ma- 
kamda durdu. Uzerimizi o makamin heybeti kapladi. Yani- 
mizda bir kimse daha vardi. Hazret-i Ciineyd ona bir si'r oku 
dedi, o da su si're basladi: 

Ask kcmalc erdikden sonra, 
Gozleri kamasdiran bir simsek cakdi. 

Si'ri sonuna kadar okuyup bitirdi. Bunun iizerine hazret- 
i Ciineyd tevaciide (Sima'ya) basladi. Biz de basladik. Yer- 
demiyiz, gokde miyiz, kendimizden gecdik. Bulundugumuz 
yerin yakimnda bir kilise vardi. Kilisedeki rahib bize; Ey 
iimmet-i Muhammed "sallallahii aleyhi ve sellem"! Bana ce- 
vab veriniz, diye bagirdi. Biz oyle bir tath halde idik ki, hie 
birimiz ona iltifat etmedik. Rahib tekrar seslenip, temiz di- 
niniz icin cevab veriniz, dedi. Yine hie cevab veren olmadi. 
Uciincii defa seslenip, Ma'budunuz hakki icin cevab veri- 
niz, dedi. Sima' halinde oldugumuz icin kimse cevab verme- 

-51- 



di. Sima'i bitirince, Ciineyd-i Bagdadi hazretleri Tur dagin- 
dan asagi inmek istedi. Kilisedeki rahibin bana cevab veriniz 
diye yemfn verdigini soyledik. Oyleyse onunla konusahm. 
Belki Allahii teala hidayet verir de miisliman olur, dedi. Ra- 
hibi cagirdik. Yanimiza gelip, selam verdi. Sonra bize iciniz- 
den hanginiz iistaddir, dedi. Hazret-i Ciineyd, bunlann hep- 
si iistaddir, dedi. Rahib, muhakkak ki icinizden biriniz en 
buyiigiiniizdur, dedi. Biz Ciineyd hazretlerini gostererek, 
buyiigiimiiz bu zatdir, dedik. Rahib, Ciineyd hazretlerine, 
bu yapdiginiz is (sima 7 ) dininizde umumi midir, hususi midir, 
dedi. Hazret-i Ciineyd hususidir cevabini verdi. Ne niyyetle 
sima' yaparsiniz? diye sorunca da, iimmid ve ferahhk icin ya- 
panz, dedi. Rahib, ne niyyetle sayha (cosup, bagirma) ya- 
parsiniz, dedi. Ciineyd hazretleri, Rabbimize kullugumuzun 
kabulii icin, dedi. Sonra da, nitekim Allahii teala ruhlara 
"Ben sizin Rabbiniz degilmiyim" buyurdugunda ruhlar, 
"Evet Rabbimizsin" demislerdi, dedi. Rahib o ses nedir de- 
yince, ebedi nidadir dedi. Rahib ne niyyetle oturursunuz di- 
ye sorunca, Allahii tealadan havf (korkmak) niyyetiyle otu- 
ruruz, dedi. Rahib dogru soyliiyorsun deyip, kelime-i seha- 
deti soyledi ve miisliman oldu. Ciineyd hazretleri rahibe, bi- 
zim dogru soyledigimizi nereden bildin, dedi. Rahib dedi ki: 
Ben Mesih bin Meryeme inen incilde soyle okudum: Mu- 
hammedin "aleyhisselam" iimmetinin havassimn [secilmis- 
lerinin] elbiseleri hirka, yemekleri ekmek parcalari ve mes- 
kenleri bir odadir. Onlar Allahii tealaya asikdirlar ve ancak 
Onunla ferahhk ve rahathk bulurlar. Devamh Onu isterler. 
O rahib miisliman oldukdan iic gun sonra vefat etdi "rahme- 
tullahi aleyh". 

• Amir ogullanndan Evs bin Harise olmek iizere idi. Ak- 
rabalan yaninda toplandilar. Gencliginde evlenmedin. Ma- 
likden baska oglun yokdur. Halbuki kardesinin bes oglu var- 
dir, dediler. Evs soyle dedi. Allahii teala atesi tasdan cikar- 
maga kadirdir. Benim neslimi de Malikden cogaltir. Sonra 
yiiziinii oglu Malike dondii. Vasiyyetini yapdi ve sonunda bir 
kac beyt okudu. Son iki beyti soyledir: 

-52- 



Al-i galib neslinden bir Peygamber cikacak, 
Zemzem He Hacerin arasmda duracak. 
Biitiin sehr halkiyla Ona yardim ediniz, 
Ey Amiroglullari, se'adet Ona yardimda olacak. 

• Ka'b-ul Ahbar "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: 
Babam bana Tevratm bir sifri (ciiz'ii) haric her tarafini 
okutmusdu. Okutmadigi sifri sandiga koyup kilitlemisdi. 
Babam vefat edince sandigi acrp, o sifri sandikdan cikardim. 
Onda soyle yazili idi. Ahir zemanda bir Peygamber gele- 
cekdir. Saclanni birakir, elini ayagini yikar. Beline izar bag- 
lar. Dogacagi yer Mekkedir. Hicret edecegi yer Medine-i 
Tayyibedir. Ummeti daima Allahii tealaya hamd edicidir. 
Yiiksek yerlerde tekbir getirirler. Abdest almalan sebebiy- 
le kiyamet giinunde elleri, ayaklan ve alinlan parlak ve nur- 
lu olacak. 

• Vehb bin Mxinebbih soyle nakl etmisdir. Allahii teala, 
Bern israil nebilerinden Su'ya aleyhisselama soyle vahy et- 
di. "Kavmin icin hos hatib ol ki, senin dilinle vahyimi bildi- 
reyim". Su'ya aleyhisselam Allahii tealaya hamd etdi. Tes- 
bih ve takdis ve tehlil soyleyip, "Ey gokler, sakin olun! Ey 
yer, sessiz ol! Ey daglar, benimle birlikde soyleyin ki, Alla- 
hii teala Beni israili cihanda en iistiin kavm yapmak ister. 
Onlara hususi kerametler (ikramlar) vermisdir" dedi. Bu- 
nun iizerine Allahii teala, Su'ya aleyhisselamin lisani ile si- 
temli hitablarda bulundu. O bu azarlayici hitabin sonunda 
soyle buyurdu: (Gokleri ve yeri yaratdigim zeman, Pey- 
gamberligi, miilkii ve padisahligi Beni israilden baskasina 
takdir etdim. Miilkii koyun giiden bir taifeye verdim. izze- 
ti, mutevazi' bir kavme verdim. Kuvveti za'if bir cema'ate 
ihsan etdim. Hurmete layik olmagi, efendiligi fakir bir kav- 
me verdim. Bunlann arasindan oyle birini Peygamber sec- 
dim ki, sagirlan isitir hale getirir. A'malann gozlerini acar, 
kararmis goniilleri aydinlatir. Onun dogacagi yer Mekke, 
hicret edecegi yer Medine, miilkii Sam ve da'veti umumi- 
dir. Tevekkiil sahibidir. Kotiiliik yapanlan afv eder. Yiikii 
agir olan hayvanlara, yetimleri olan dul kadinlara acir. Ya- 

-53- 



nan bir mumun yanindan geese, eteginin riizgan mumu 
sondiirmez. Kuru kamislar iizerinde yiiriise, ayaginin sesi 
duyulmaz. Kendisinden sonra iimmeti, emr-i ma'ruf ve 
nehy-i miinker yaparak dogru yolu gosterirler. Ummeti ne- 
maz kilar, zekat verir, sozlerinde dururlar. Bu benim ihsa- 
nimdir, diledigime veririm. Ben cok biiyiik ihsan sahibiyim) 
buyurdu. 

• Mu'aviye "radiyallahu anh" Abdullah ibni Abbasdan 
"radiyallahii anhiima" Kureys isminin nereden geldigini sor- 
du. Soyle cevab verdi: Kureys; denizlerde yasayan biiyiik bir 
canavardir. Her nereye ugrasa za'if ve semiz hayvanlan yir. 
Kendisi yinmez. Biitxin hayvanlara galibdir. Mu'aviye "radi- 
yallahii anh", arab sairlerinden bundan bahs eden biri var mi 
diye sordu. Abdullah ibni Abbas "radiyallahu anh" evet var 
dedi ve Cemhinin bir si'rini okudu. Si'r Resulullahdan "sal- 
lallahu teala aleyhi ve sellem" bahs ederek bitiyordu. Si'r 
soyledir: 

Kureys, denizlerde yasayan cok biiyiik bir hayvandir, 
Bunun kin Kureys kabilesine Kureys adi verilir. 

Saldmr her bahga za'if semiz demezyir, 
Kureys, bu bahk gibi hatta daha giicliidiir. 

Siir'atle saldmnca yener her kabileyi, 

Onlardan bir Nebi, ahir zemanda oldiiriir cok diismam. 

• Mutraf bin Malik soyle anlatmisdir: Emir-ul mii'minin 
Omerin "radiyallahu anh" halifeligi sirasinda luster feth e- 
dildi. Ahnan ganimet mallan arasinda bir sandik bulduk. 
Icinden bir kitab cikdi. Bizimle birlikde bulunan Na'im adin- 
da bir nasrani bu kitabi bana satin dedi. Bu kitabin ilahi ki- 
tablardan olabilecegini diisiinerek sandigi satip, kitabi he- 
diyye etdik. Mu'aviye "radiyallahii anh" zemamnda Beyt-i 
Mukaddesde idim. Bir ath gordiim ve Na'ime benzetdim. 
Sen Na'im misin? diye sordum. Evet dedi. Hala hiristiyanmi- 
sin dedim. Hayir miisliman oldum, dedi. Beraber Sama git- 
dik. Orada Ka'biil Ahbarla karsilasdik. Sonra onu da alarak 
yine Beyt-i Mukaddese geldik. Yehudi alimleri Ka'b ve 

-54- 



Na'imin haberini alip yammiza geldiler. Ka'b "radiyallahii 
anh" o kitabi onlardan birine verip, oku dedi. Yehudi oku- 
du. Kitabin sonuna dogru gelince kizip kitabi yere atdi. 
Na'im kizarak kitabi yerden aldi. Bu kitab cok eskidir. Sonu- 
na kadar okumazsaniz sizi birakmam, dedi. Birisine okutdu. 
Kitabin sonunda, "Bir kimse islam dininden baska bir din se- 
cerse kabul edilmez ve ahiretde hiisrana diisenlerden olur." 
ciimlesi yazili idi. O gun yehudi alimlerinden kirkiki kisi 
miisliman oldu. Mu'aviye "radiyallahii anh" onlara hediyye- 
ler verdi. 

• Abdullah bin Omer "radiyallahii anhiima" soyle riva- 
yet etmisdir: Emir-til mii'minin Omer "radiyallahii anh" 
Kadsiyede bulunan Sa'd bin Ebi Vakkasa "radiyallahii anh" 
bir mektub yazarak, Mu'aviye-i Ensarfnin oglu Nadlayi "ra- 
diyallahii annum" Irakda Halvana gondermesini istedi. Bu- 
nun iizerine Sa'd bin Ebi Vakkas, Nadlayi Irakda Halvana 
gonderdi. Nadla Halvani alip, cok esir ve ganimet elde etdi. 
Ikindi vakti bir dagin etegine indi. Ezan okumaya basladi. 
"Allahii Ekber" deyince dagdan, "Tekbirin biiyiik olsun ya 
Nadla!" diye bir ses geldi. "Eshedii en la ilahe illallah" de- 
yince, "Ihlasi soyledin ya Nadla!" diye bir ses geldi. "Eshedii 
enne Muhammeden Resulullah" deyince; "O dini ve O pey- 
gamberi bana Isa aleyhisselam miijdeledi. O din, O peygam- 
berin iimmetinde kiyamete kadar baki kahr," diyen bir ses 
isitdi. "Hayye ales salah" deyince, "Devamh nemaza giden 
ve devamh nemaz kilan kimselere mujdeler olsun" diye bir 
ses geldi. "Hayye alel felah" deyince, "Bu da'vete icabet 
eden felah bulur" diye bir ses geldi. "Allahii ekber" deyince, 
"Ihlasin hepsini temamladin ya Nadla!" diye bir ses geldi. 
Ezan bitince; Allah sana rahmet etsin! Sesini duyuyoruz, 
kendini de goster. Zira biz Allahii tealamn kullan ve Resu- 
liiniin iimmetiyiz ve Omer bin Hattabin cema'atiyiz, dedik. 
Bunun iizerine aniden dag yarildi ve icinden biiyiik bir insan 
basi goriindii. Sach, ak sakalh, yiinden iki eski hirka giymis 
birisiydi. Esselamii aleykiim ve rahmetullahi ve berekatiihii, 
dedi. Biz de ve aleykesselam ve berekatiihii diye cevab ve- 

-55- 



rip, sen kimsin dedik. Ben Zerib bin Yuseliyim. Isa bin Mer- 
yemin vasisiyim ve Allahii tealamn salih bir kuluyum. Isa bin 
Meryem "salevatullahi ve selamuhii aleyh" beni bu dagda 
gizledi. Isa aleyhisselam gokden inip domuzlan olduriinceye 
ve haclari kmncaya kadar ve Nasaranin iftirasindan kurtul- 
masina kadar benim uzun omrlu olmam icin dxia etdi, dedi. 
Sonra sozlerine soyle devam etdi: Ben Muhammed aleyhis- 
selam ile goriisemedim. Hazret-i Omere selamimi iletiniz ve 
Ona, "Ya Omer! Dogrulukdan aynlma ve giiler yiizlii ol. Ki- 
yamet yaklasmakdadir," dedigimi soyleyiniz, dedi. Sonra 
gozden kayboldu. Nadla bu hadiseyi yazip, Sa'd bin Ebi 
Vakkasa "radiyallahxi anh" gonderdi. O da Emir-iil mii'mi- 
nin Omere "radiyallahu anh" gonderdi. Hazret-i Omer, Sa'd 
bin Ebi Vakkasa soyle yazdi: "Yaninda bulunan ensar ve 
muhacirin ile o daga git. Benden o kimseye selam soyle! Re- 
sulullah "sallallahxi aleyhi ve sellem" bana Isa aleyhissela- 
min vasilerinden ba'zilannin o dagda yasadigini soylemisdi. 
Sa'd bin Ebi Vakkas, ensar ve muhacirinden dort bin kisilik 
bir cema'atle o daga gitdi. Kirk gun orada kahp, ezan okudu- 
lar. Dagdan hicbir ses isitilmedi. 

• Ka'bul Ahbar "radiyallahii anh" soyle rivayet etmisdir: 
Buhtunnasar Beni israili katl ve esir etdikden sonra, korku- 
lu bir rii'ya gordii ve gordiigii rii'yayi unutdu. Kahinlerini ve 
sihrbazlanni toplayip, rii'yasinin ta'birini sordu. Onlar da 
rii'yani soyle ki ta'birini yapahm, dediler. Buhtunnasar on- 
lara kizip, ben sizi boyle giinler icin tutanm. Size lie gun 
miiddet veriyorum. Eger rii'yami bilip ta'bir edemezseniz, 
hepinizi olduriiriim, dedi. Bu haber halk arasinda yayildi. O 
sirada Peygamberlerden Danyal aleyhisselam Buhtunnasa- 
rin hapsinde idi. Zindanciya dedi ki: "Buhtunnasara soyle, 
ben hem rii'yasim hem de ta'birini biliyorum." Zindanci ha- 
ber verdi. Bunun iizerine zindandan cikanhp, Buhtunnasa- 
rin yanina goturiildii. iceri girince secde yapmadi, Buhtun- 
nasann huzuruna girince, secde yapmak o kavmin adetlerin- 
den idi. Buhtunnasar, icerde bulunanlar disan ciksin, dedi. 
Sonra Danyal aleyhisselama, nicin secde etmedin diye sor- 

-56- 



du. O da soyle cevab verdi: Rabbim bana, baskasina secde 
etmemem sartiyla rii'ya ta'bfri ilmini ogretdi. Eger sana sec- 
de edersem o ilmi benden alir. Senin rii'yam ta'bir edemem 
ve beni olduriirsiin. Sana secde etmemekden dolayi gelecek 
sikinti, secde etmekden dolayi gelecek sikintidan daha ko- 
laydir, hafifdir. Sana secde etmemem hem benim icin, hem 
de senin icin iyi olacagi icin secde etmedim, dedi. Bunun 
iizerine Buhtunnasar, Sen Rabbinin ahdine vefa etdigin icin 
sana i'timad edilir. Rabbinin ahdine vefa eden kimse iyi 
kimsedir. Benim ru'yamin ta'bfrini biliyormusun dedi. Bu- 
nun iizerine Danyal aleyhisselam ona soyle dedi: Sen 
rii'yanda bir put gordiin. list tarafi altindan, ortasi gumiis- 
den, uclan bakirdan, topuklan demirden, ayaklan saksidan 
idi. Sen bu puta hayretle bakip, seyrederken, aniden gokden 
bir tas diisdii. O putun basina isabet edip, onu toz haline ge- 
tirdi. O altin, giimiis ve saksi birbirine oyle kansdi ki, insan- 
lar ve cinler bir araya gelseler, onlan birbirinden ayiramaz- 
lardi. Bir riizgar esse darmadagin olacak haldeydi. Sonra 
gordiin ki, o tas buyiidii, biiyudii ve biitiin yer ve gokyiizii- 
nii kapladi. O tasdan baska birsey gormedin. Buhtunnasar 
bunlan dinleyince dogru soyledin. Gordiigiim rii'ya budur. 
Simdi bu rii'yayi ta'bir eyle dedi. O da soyle ta'bir etdi: O 
gordiigiin put cesidli ummetlerdir. Altin kismi senin icinde 
bulundugun iimmet, giimiis kismi senden sonra oglunun ha- 
kim olacagi iimmetdir. Bakir rumlar ve demir Faris ehlidir. 
Saksi kismi ise, rumlara ve acemlere padisah olacak iki ka- 
dindir. Gokden inen ve o putu toz haline getiren tas ise ahir 
zemanda gelecek olan bir dindir. Allahii teala arablar ara- 
sindan bir Peygamber gonderecekdir. Onun dini biitiin din- 
leri yiiriirliikden kaldiracak ve biitiin yeryiiziine yayilacak- 
dir. 

• Ebu Hiireyre "radiyallahii anh" soyle rivayet etmisdir: 
Israil ogullan, memleketleri Buhtunnasar tarafindan istila 
edilip ve zulme ugradiklan icin, memleketlerini terk etdiler. 
Bunlar arasinda Hazret-i Harunun "aleyhisselam" evladla- 
nndan bir gurub, Tevratda Muhammed aleyhisselamin 

-57- 



medh edildigini ve Onun Arabistanda hurma agaclarinin 
cok oldugu bir yerde bulunacagini okudular. Bu sebeble 
Samdan cikip, Yemene kadar butiin beldeleri dolasdilar. 
Tevratda okuduklanna uygun yer olarak Medineyi buldular 
ve orada yerlesdiler. Muhammed aleyhisselamin zuhur et- 
mesini ve Onu gormekle sereflenmeyi ummidle beklediler. 
Fekat omrleri yetmedi. Evladlanna Ona "sallallahu teala 
aleyhi ve sellem" kavusur ve gorxirseniz iman ediniz diye va- 
siyyet etdiler. 

• Ka'b bin Lxiey bin Galib, Resulullahdan "sallallahii 
aleyhi ve sellem" besyiiz altmis sene once yasamisdir. Tevrat 
ve Incil ehlinden Peygamber efendimizin medhini ve vasfla- 
nni isitmisdi. Hutbelerinde daima isitdigi bu vasflan ve 
medhleri soylerdi. Su beyt onun si'rlerindendir: 

Arabi beyt tercemesi: 

Insanlar gafletde ikon geliryiice Peygamber, 

Muhammeddir, dogrudur, ondadir dogru haber "aleyhisselam"! 

• Ibni Adi bin Rebfanin adi Muhammed idi. Baban, ca- 
hiliyye devrinde senin adini neden Muhammed koymus di- 
ye sordular. Dedi ki: Ben de aym seklde babama sordum. 
Soyle cevab verdi: Bir gun doit arkadas Sama giderken bir 
kilisenin yaninda konakladik. Aramizda konusuyorduk. Ki- 
lisenin rahibi basini disan uzatip, sizin diliniz bu sehr halki- 
nin diline benzemiyor, dedi. Biz de evet, biz arab diyannda- 
niz, dedik. Bunun iizerine dedi ki: Size miijdeler olsun. Hak 
Siibhanehii ve teala sizin aranizdan bir Peygamber gondere- 
cekdir. Ona iman etmekle ve hizmetle sereflenesiniz. O Ha- 
temiinnebiyyindir. Biz Onun ismi nedir, dedik. Onun ismi 
Muhammeddir, dedi. Samdan doniince Allahii teala dordii- 
miize de birer erkek evlad verdi. ismlerini Muhammed koy- 
duk. 

• Abdullah ibni Abbas "radiyallahu anhxima" soyle nakl 
etmisdir: Satih Gassani adinda bir kahin vardi. insanlardan 
onun gibisi goriilmemisdi. $6yle ki, bedeninde kemik ve si- 

-58- 



nir yokdu. Sadece basinda ve elinin icinde kemik vardi. Di- 
linden baska hicbir yeri hareket etmezdi. Hurma agacindan 
ve yapragindan ona bir taht yapmislardi. Viicudunu ayakla- 
nndan bogazina kadar sarmislardi. Kaftan sarar gibi sarip, 
yapdiklari tahtin iizerine koymuslardi. Bir yere gotiirmek is- 
tedikleri zeman o tahtla tasirlardi. Onu bir giin Mekkeye go- 
tiirdiiler. Kureys kabilesinin ileri gelenlerinden dort kisi onu 
gormek icin yanina geldiler. Yanlanna hediyye aldilar ve he- 
diyyelerini ve neseblerini gizlediler. Kendilerini baska bir 
kabileden tanitdilar. Kahin onlara dedi ki: Siz bahs etdiginiz 
kabileden degil, Kureys kabilesindensiniz. Bunun iizerine 
gizledikleri hediyyeleri de cikarip, kahinin oniine koydular. 
Sonra kahine gelecek hallerden sordular. Kahin Satih pek- 
cok seyler anlatdi. Sonunda (Mekkede Abd-i Menaf ogulla- 
nndan bir yigit gelecek. insanlan dogru yola da'vet edecek, 
putlan kiracak. Allahii tealanin bir oldugunu ve yalniz Ona 
tapilacagini bildirecek. O Peygamberin halifeleri olacak) de- 
di ve her birinin vasflanni da ayri ayn soyledi. Daha sonra 
gelecek olan meliklerden haber verdi. Bunlann tafsilati, ki- 
tablarda yazilmisdir. 

• Yemen meliklerinden biri korkulu bir rii'ya gormiisdii. 
Kahinleri ve muneccimleri toplayip, rii'yasini ta'bir etmele- 
rini istedi. Onlar da ru'yani anlat, ta'bir edelim dediler. Me- 
lik rii'yami da siz soyleyin ve ta'bir edin ki, o zeman ta'biri- 
nize tarn inanmm, dedi. Biz bunu yapamayiz. Bunu ancak 
kahin Satih ve kahin Sik yapabilir, diyerek o zemanda kahin- 
ler arasinda meshur olan bu iki kahinin yapabileceklerini 
soylediler. Melik o kahinlere adam gonderip cagirtdi. Once 
kahin Satih geldi. Melike sen rii'yanda kill veya komiir gor- 
dlin ve insanlar ondan yiyordu, diyerek rii'yasini soyledi. 
Sonra ta'biri soyledir diyerek sunlan anlatdi: Habesliler Sa- 
na galib gelecekler. Melik; bu ne zeman olur deyince, altmis 
veya yetmis sene sonra olur, dedi. Melik; bu memleket, Ha- 
beslilerin elinde devamh kahr mi deyince, hayir, Zilyezen ki- 
hclan onlan oradan surer diye cevab verdi. Melik bu mulk 
Zilyezen ogullanna kahr mi diye sorunca da, hayir, bir Pey- 

-59- 



gamber gonderilecek, o mulkii alacakdir, dedi. O peygamber 
hangi kavmdendir, dedi. Galib bin Luveyy ogullanndandir. 
Din, o peygamberle son bulur. Miilk Onun kavmine kalir, 
dedi. Melik, diinyanin sonu gelir mi diye sorunca, evet bir 
giin insanlar bir yerde, ya'ni mahserde toplanir ve islerine 
gore karsihk verilir, dedi. Kahin Satih sozlerini bitirdikden 
sonra kahin Sik geldi. O da kahin Satihin soylediklerini ay- 
nen soyledi. Bunun iizerine Melik ailesini ve yakinlanni Ira- 
ka gonderdi. Acem meliklerine bir mektub yazarak onlara 
sahib cikmalanni istedi. Acem melikleri onlan Hire denilen 
yere yerlesdirdiler. Nu'man bin Miinzir o Melikin evladin- 
dandir. 

• Abdiilmuttalib soyle anlatmisdir: Evimde uyurken, bir 
rii'ya gordiim ve cok korkdum. Ta'bfri icin Kureysin kahini- 
ne gitdim. Bana bakip; efendimize acaba ne oldu da yiiziinun 
rengi degisdi, basina bir is mi geldi, dedi. Rxi'yamda soyle 
gordiim diyerek rii'yami anlatmaya basladim: Yerden gokle- 
re yiikselen bir agac gordiim. Dalian dogu ve batiya ulasi- 
yordu. O agacdan daha parlak bir nur gormedim. Giinesden 
yetmis def a parlak idi. Arablar ve acemler ona dogru secde 
ediyordu. Agacin buyukliigii, nuru ve yiiksekligi gitdikce ar- 
tiyordu. Ba'zan gozden kayboluyor, ba'zan aciga cikiyordu. 
Kureys kabilesinden bir kismi bu agacin dallanna sanhyor- 
du. Bir kismi ise o agaci kesmeye cahsiyordu. Onun gibisini 
hie gormedigim giizel yiizlii bir gene, gelip agaci kesmek is- 
teyenlere engel oluyordu. Bir kismimn arkasindan tutup ce- 
kiyor, bir kismimn da goziine lsik sahyordu. Ben o agacdan 
nasibimi almak icin elimi uzatdim ve oradaki gence, bu nur 
kimlere nasib olur, dedim. Senden once bu agacin dallanna 
yapisanlar nasiblenirler, dedi. Sonra korku ile uyandim. Ben 
bunlan kahine anlatinca, kahinin rengi degisdi ve eger sen 
bu rii'yayi gercekden gormiissen, senin neslinden bir ogul 
gelecek, dogudan batiya kadar heryere hakim olacak, biitiin 
insanlar ona ita'at edecekdir, dedi. Sonra Abdiilmuttalibin 
yaninda bulunan oglu Ebu Talibe bakip, o sen olmayasin, 
dedi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" zuhur edince, 

-60- 



Ebu Talib bu hadiseyi devamli anlatirdi ve o agac Ebul Ka- 
sim Muhammed-ul-Emindir, derdi. Ebu Talibe, oyleyse ne- 
den iman etmiyorsun, dediklerinde, ayblanmakdan korku- 
yorum diye cevab verirdi. 

• Abdiilmuttalib Yemene gitmisdi. Yehudi alimlerinden 
biri onu goriip, hangi kabiledensin diye sordu. Kureys kabi- 
lesindenim deyince, hangi kolundansin, dedi. Hasimogullan 
kolundanim, dedi. Bunun uzerine iki a'zana bakmama mii- 
saade edermisin dedi. Abdiilmuttalib edeb yerleri haric mii- 
saade etdi. Yehudi alimi, burnuna ve ellerine bakayim, dedi. 
Bakdi ve senin bir elinde padisahhk ve meliklik alameti ve 
burnunda da peygamberlik alameti goruniiyor, dedi. Sonra 
evlimisin diye sordu. Hayir, dedi. Oyleyse Beni Ziihre kabi- 
lesinden bir kizla evlen, dedi. Abdiilmuttalib, Yemenden do- 
niince Beni Ziihre kabilesinden Vehebin kizi Hale ile evlen- 
di. 

• Haricetebni Abdullah bin Ka'b bin Malik babasimn 
soyle anlatdigini nakl etmisdir: Kavmimizin yashlanndan bir 
gurubla umre yapmak icin Mekkeye gidiyorduk. Yolda bir 
yehudi tiiccari da bize katildi. Mekkeye vardik. Abdiilmutta- 
libi goren yehudi dedi ki: Biz degisiklige ugramamis kitabla- 
nmizda okuduk. Bu kisinin neslinden bir peygamber gele- 
cekdir. O ve Onun kavmi bizi, Ad kavmini oldiirdiikleri gibi 
oldiireceklerdir. 

• Adem aleyhisselam insanlann ilkidir. Diger insanlar 
onun evladidirlar. Onun sulbiinde zerreler olarak toplu hal- 
de bulunuyorlardi. Muhammed aleyhisselamin cismani be- 
deninin maddesi olan zerre de onun sulbiinde idi. Bu sebeb- 
le Adem aleyhisselamin mubarek yiiziinde devamli bir nur 
parlardi. Bu nur hazret-i Havvaya, Ondan da hazret-i Sit 
[Sis] aleyhisselama gecdi. Boylece temiz babalardan temiz 
analara gecerek, Abdullah bin Abdiilmuttalib bin Hasime 
kadar ulasdi. Bu zerre ona ulasinca da alninda bir nur parla- 
di. Onda oyle bir giizellik hasil oldu ki, biitiin Kureys kizlan 
onunla evlenmek istedi. Fekat o devlet ve se'adet Vehebin 

-61- 



kizi hazret-i Amineye nasib oldu. Insaallah bu husus anlati- 
lacakdir. 

• Samda yehudi alimlerinden birinin yaninda beyaz yiin- 
den bir cubbe vardi. Bu ciibbeye Yahya bin Zekeriyya aley- 
himesselamin kani bulasmisdi. Onceki mukaddes kitablarda, 
bu hirkadaki kuruyan kanin damla halinde akip, cubbe bem- 
beyaz olunca, Muhammed aleyhisselamin babasi Abdullah 
dxinyaya gelecekdir diye okumuslardi. Bir giin hirkadaki kan 
lekelerinin damla halinde akdigini ve ciibbenin bembeyaz 
hale geldigini gordiiler. Anladilar ki, hazret-i Abdullah dun- 
yaya geldi. Aradan epeyce zeman gecdikden sonra, Kureys 
kabilesinden bir gurub kimse, ticaret icin Sama gitdiler. Ye- 
hudi alimleri bunlardan Abdullah bin Abdiilmuttalibin Mu- 
ni sordu. Onlar da, Onun giizelliginden, iistiin ahlakindan ve 
almnda parhyan nurdan bahsetdiler. Yehudi alimleri: O nur 
Abdiillahin nuru degil, bilakis Muhammedin nurudur. Onun 
sebebiyle Abdiillahin almnda parhyor. Muhammed aleyhis- 
selam biitiin putlan kiracakdir, dediler. Kureysliler bu sozle- 
ri isitince ve onceden bu alametleri gordiikleri icin, Ka'benin 
Rabbi hakki icin yehudi alimleri dogru soyliiyor diyerek, on- 
lann anlatdiklarim tasdik etdiler. 

• Yehudiler, hazret-i Abdiillahin dogdugunu kesin og- 
rendiler. Sonra sihrbazlanndan ve ileri gelenlerinden yet- 
mis kisilik bir kafile ile Mekkeye gidip, hazret-i Abdullahi 
oldiirmek icin karar verdiler. Gece yiiruyiip, giindiiz sakla- 
narak Mekke civarina ulasdilar. Gizlenip firsat beklediler. 
Hazret-i Abdullah Mekke disina avlanmaya cikinca, onu 51- 
diireceklerdi. Bir giin, hazret-i Abdullahi, Mekke vadilerin- 
den birinde gordiiler. Oldiirmek icin harekete gecdiler. 
Mekke halkindan Veheb bin Abdi Menaf bu durumdan ha- 
berdar oldu ve gayretine dokundu. Kureysin esrafindan bi- 
rini yehudi taifesinin oldiirmesi revamidir diyerek, adamla- 
nni toplayip, Abdiillahi kurtarmaya gitdi. Oraya vannca, 
gokden insanlara benzemeyen bir taife indigini ve yehudile- 
ri darmadagin etdiklerini ve bu hususda cok gayret goster- 
diklerini gordiiler. Veheb bin Abdi Menaf bunlan goriince 

-62- 



hemen evine dondii. Hanimi Berreyi Abdiilmuttalibin evi- 
ne gonderip, kizi Amineyi Abdiillaha vermek istedigini bil- 
dirdi. Abdxilmuttalib soyle dedi: Oyle bir kizi teklif etdiniz 
ki, ondan baskasi Abdiillaha miinasib ve layik degildir. 
Memniiniyyetle kabiil etdi. Zira hazret-i Amine Kureysin 
en giizel ve en namuslu kizi idi. Ona Kureysin seyyidesi der- 
lerdi. Boylece Abdiillah ile Aminenin nikahlan yapilip ev- 
lendiler. 

• Hazret-i Abdiillah, hazret-i Amine ile evlendikden son- 
ra, bir miiddet daha almndaki nur parladi. Almndaki nurdan 
dolayi Abdiillahin giizelligi her tarafda duyulmusdu. Sam 
padisahimn Fatima adinda cok giizel ve meshur bir kizi var- 
di. Abdiillahin nuruna sahib olmak icin hizmetcileri ile bir- 
likde Mekkeye gitdi. Ka'benin cevresinde birkac giin bekle- 
dikden sonra, hazret-i Abdiillahi gordii. Almndaki nur parh- 
yordu. Dayanamayip evlenmeyi teklif etdi. Abdullah, ba- 
bam Abdiilmuttalibe sorayim, izn verirse evleniriz, dedi. O 
gece, Abdiillahin almndaki nur hazret-i Amineye gecdi. Sa- 
bahleyin babasi Abdiilmuttalibe Sam padisahimn kizi Fati- 
manin kendisiyle evlenmek istedigini soyledi. Babasi da izn 
verdi. Hazret-i Abdullah o kizin yanina gidip, babasimn ni- 
kahlanmalanna izn verdigini soyledi. Fatima Abdiillahin al- 
mndaki nuru goremeyince, bir ah cekdi ve almndaki nuru 
baskalan almis. Artik aramizda bir evlenme arzusu kalmadi 
dedi ve cok uzuntulii bir halde Sama dondii. 

• Abdullah ibni Abbas "radiyallahu anhiima" soyle riva- 
yet etmisdir: Abdiilmuttalib, oglu Abdiillahi evlendirmek is- 
tedigi siralarda, Fatima Hasamiyye adinda kahine bir kadina 
rastladilar. Kadin Abdiillahin almndaki nuru goriince, be- 
nimle hemen evlenirsen, sana yiiz deve veririm, dedi. Abdiil- 
lah nikahsiz istiyorsan olmaz. Nikahh istiyorsan bekle diisii- 
neyim, sonra gelirim dedi. Oradan aynldilar. Hazret-i Ab- 
diillah, hazret-i Amine ile evlendikden bir miiddet sonra, o 
kahine kadinla karsilasdi. Almndaki nurun kayboldugunu 
gordii ve hazret-i Amine ile evlendigini ogrendi. Bunun iize- 
rine soyle dedi: Ben fahise bir kadin degilim. Almndaki nu- 

-63- 



run bana gecmesini istemisdim. Fekat Allahii teala baskasi- 
na nasib etmis, dedi. 

• Muhammed aleyhisselamin nuru, Amine validemize in- 
tikal etdigi anda, biitiin putlar yiiziistii devrildi. Biitiin sey- 
tanlar aciz kalip, islerini yapamaz oldular. Melekler iblisin 
tahtini parcalayip, denize atdilar ve iblise kirkgiin ceza ve- 
rip, eziyyet etdiler. Sonra kacip, Ebu Kubeys daginin iizeri- 
ne cikdi ve siddetli bir feryad etdi. iblisin bu feryadini duyan 
biitiin ordulan etrafinda toplandi. Onlara; Vay sizin halinize. 
Muhammedin "aleyhisselam" dogmasi yaklasdi. Bundan 
sonra Lat ve Uzzaya tapilmaz. Tevhid nuru biitiin aleme ya- 
yilir, dedi. Muhammed aleyhisselamin nurunun, Amine vali- 
demize intikal etdigi gece biitiin sihrbazlar ve kahinler isle- 
rinde aciz kaldilar. Kehanet sona erdi. Sihrler te'sirsiz kaldi. 
O gece yeryiiziindekiler, gokden "Ahir zeman peygamberi- 
nin binlerce iyilik ve ihsanlarla gelme zemani yaklasdi" diye 
bir ses isitdiler. Hazret-i Amine Ona hamile oldugu dokuz ay 
miiddetle hicbir elem ve sikinti cekmedi. Resulullahin "sal- 
lallahii aleyhi ve sellem" diinyaya gelisi, Rebfiil-evvel ayinin 
onikisinde pazartesi gecesi idi. Ebrehenin Ka'beyi yikmak 
icin geldigi ve Fil vak'asi denilen giinden ellibes gun sonra 
idi. Nusirvan-i adilin zemani idi. Nusirvan Onun dogumun- 
dan sonra yirmi iki sene daha yasadi. 

• Muhammed aleyhisselam dogmadan once meydana ge- 
len ve Onun Peygamberligine miijde ve alamet olan hadise- 
lerden biri de Fil Vak'asidir. Bu hadise soyle vuku' bulmus- 
dur. Habesistan krah Necasinin Yemende Ebrehe adinda bir 
valisi vardi. [Habes padisahlannin hepsine (Necasi) denir.] 
San'ada Kuleys adini verdigi bir kilise yapdirdi. Sonra Neca- 
siye bir mektub yazip soyle dedi: Senin icin bir kilise yapdir- 
dim ki, benzeri goriilmemisdir ve senden onceki krallara 
boylesi nasib olmamisdir. Burayi arablar icin hac yeri yapa- 
cagim ve artik Ka'beye kimseyi gondermeyecegim. Ebrehe- 
nin bu sozii arablar arasinda duyulup yayildi. Buna kizan 
arablardan biri, kilisenin icine girip, def-i hacetini yaparak 
kirletdi. Baska bir rivayete gore ise, arablardan bir cema'at 

-64- 



kilisenin yakimnda ates yakmislardi. Riizgarla ates kivilcimi 
sicrayip agacdan yapilmis ve altin yaldizla siislenen kilise, te- 
mamen yandi. Yemen valisi Ebrehe bundan dolayi cok kizip, 
Ka'beyi yikacagim diye yemin etdi. Habes askerlerini topla- 
yip, gidip Ka'beyi yikmak icin yola cikdi. Ebrehenin bir fili 
vardi. On veya bin fili olduguna dair rivayetler de vardir. 
Mekkeye yaklasdiklan sirada, Abdulmuttalib, Mekke malla- 
rinin iicte birini vereyim, geri doniin dedi. Kabul etmediler. 
Fili onlerine alip Mekkeye dogru yuriiduler. Fili Ka'beye 
dogru siirdiiler. Fil asla o tarafa yuriimedi. Yoniinii baska ta- 
rafa cevirdiklerinde, o tarafa kosarak gidiyordu. Sonunda bir 
yerde durmak mecburiyyetinde kaldilar. Mekke cevresine 
adamlar gonderdiler. Bunlar Abdiilmuttalibin ikiyiiz devesi- 
ni yakalayip getirdiler. Abdulmuttalib develerini istemek 
icin Ebrehenin yanina geldi. Ebrehe onu uzakdan goriince, 
heybetinden xirperdi. Bu gelen kimdir diye sordu. O Mekke- 
nin buyiigii, reisidir, dediler. Ebrehe onu karsilayip, kendi 
minderi xizerine oturtdu ve ne istiyorsun, dedi. Abdulmutta- 
lib, senin suvarilerin benim develerimi tutup getirmisler. On- 
lara soyle de, develerimi geri versinler, dedi. Ebrehe ona, ey 
Kureysin efendisi! Ben size izzet ve seref kazandiran su 
Ka'beyi yikmak icin geldim. Sen ise ondan bahsetmiyorsun 
da, develerini istiyorsun, dedi. Abdulmuttalib soyle cevab 
verdi: Ben develerin sahibiyim, kendi mahmi istiyorum. 
Ka'benin sahibi vardir. O herkese karsi galib gelir ve Ka'be- 
yi korur. Sonra Abdulmuttalibe develerini verdiler, geri 
dondii. Ka'beye gidip kapisimn halkasina yapisarak, Allahii 
tealaya miinacata, diiaya basladi. O sirada gokyiiziinde ansi- 
zin siirii halinde kuslar gordii. O zemana kadar oyle kuslar 
hie gormemisdi. Kuslardan herbirinin gagasinda ve iki aya- 
ginda mercimekden biiyiik, nohuddan kiiciik taslar vardi. 
Her tasin iizerinde bir kafirin ismi yazih idi. Kuslann birak- 
digi tas, basina isabet eden askerin altindan cikiyor ve o as- 
ker hemen oliiyordu. Ath ise, ati da oliiyordu. Ebrehenin or- 
dusu kacmaya basladi. Kuslar ta'kip edip, tas birakarak hep- 
sini oldiirduler. Ebrehe de cok perisan bir halde oldii. Ebre- 
henin veziri kacip kral Necasinin yanina gitdi. Hadiseyi an- 

— 65 — Scvahicl-iin Niibiivve - F:5 



latdi. Necasi, bunlar nasil kuslarmis ki, bunca secme ve sa- 
vasci askeri oldiirdiiler, dedi. Bu sirada vezir yukan bakip, o 
kuslardan birinin basinin iizerinde doniip durdugunu gordii. 
Vezir Necasiye o kusu gostererek, iste o kuslardan biri dedi. 
O sirada kus vezfrin basina bir tas birakdi. Vezir, Necasinin 
gozii oniinde oldii. 

Bu hadise Muhammed aleyhisselamin dogmasinin yak- 
lasdigina ve Onun peygamberligine bir isaret idi. ibni Ab- 
bas; Ummi Haninin evinde fil vak'asinda kuslann atdigi tas- 
lardan cok vardi. Cocuklugumuzda o taslarla oynardik, diye 
anlatmisdir. 

Fil vak'asindan ellibes giin sonra, Muhammed aleyhisse- 
lam dogdu. Onun dogdugu zemandan Isa aleyhisselam ze- 
mani arasi altiyuzyirmi senedir. [ibni Asakirin, Sa'biden 
"rahmetullahi teala aleyhima" haber verdigine gore, Isa 
aleyhisselam ile Muhammed aleyhisselam arasinda [963] se- 
ne fark vardir. (Se'adet-i Ebediyye) kitabimn 761. ci sahifesi- 
ne bakiniz! (Herkese Lazim Olan Inian) 15.ci sahifesinde, vi- 
ladet-i nebeviyyenin, miladin 571. ci senesinde oldugu bildi- 
rilmisdir, yazihdir. Saglam rivayet de budur.] Hazret-i Isa ile 
hazret-i Daviid aleyhimesselam arasi bin ikiyiiz senedir. 
Hazret-i Daviid ile hazret-i Musa aleyhimesselam arasinda- 
ki zeman besyiiz senedir. Hazret-i Musadan hazret-i Ibrahim 
Hahl aleyhimesselam zemanma kadar yediyiizyetmis sene 
gecmisdir. Hazret-i ibrahimden hazret-i Nuh aleyhimesse- 
lam zemanma kadar bindortyiizyirmi sene idi. Tufandan 
Adem aleyhisselama kadar ikibinikiyiizkirk sene idi. Bunla- 
rin toplami altibinyediyiizelli olur. 

[Diinyamn omrii ve insanoglunun diinya iizerine gelisi ke- 
sin olarak bilinememekdedir. Diinyamn omriinu, ya'ni yara- 
tildigi giinden kiyamete kadar olan zemani, eski muneccim- 
ler, ya'ni astronomlar, seyyare yildizlann adedince, bin sene, 
ya'ni yedibin sene demislerdir. idris aleyhisselam buyurmus 
ki, (Bizler, Peygamber oldugumuz halde, diinyamn omriinii 
bilemedik). Daha genis ma'lumat icin, (Se'adet-i Ebediyye) 
kitabimn yetmisdokuzuncu sahifesine bakiniz!] 

-66- 



IKINCI BOLUM 

Muhammed aleyhisselamin dogumundan peygamberligi 
bildirilinceye kadar goriilen peygamberlik miijdeleri ve ala- 
metleri: 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" annesi Ami- 
ne hatun soyle anlatmisdir: O hazretin [ya'ni Muhammed 
aleyhisselamin] dogacagi sirada evde yalniz idim. Abdulmut- 
talib Beytiillahi tavaf etmeye gitmisdi. Abdullah dort ay on- 
ce Medinede vefat etmisdi ve orada defn edilmisdi. Evin ta- 
vani tarafindan biiyiik bir sey indigini hissetdim ve beni kor- 
ku kapladi. Bir ak kusun kanadiyla beni sivazladigini hisset- 
dim ve korkum dagildi. Sonra bana siit gibi beyaz bir serbet 
verdiler. Cok susamisdim. Aldim, bu serbeti icdim. Uzun 
boylu kucxik yiizlii hatunlar gordxim. Abd-i Menafin kizlan- 
na benziyorlardi. Etrafimda duruyorlardi. Gokden yere ka- 
dar uzanmis beyaz ipekden bir ortii gordum. Birisinin, Onu 
insanlann goziinden gizliyoruz dedigini isitdim. Bir bolxik 
kuslar gordum ki gagalan zumriitden, kanatlan yakutdan 
idi. O sirada goziimden perde kaldinldi. Dogudan batiya ka- 
dar yeryiizunii gordum. Biri doguda, biri batida, biri de 
Ka'benin dami iizerinde iic alem [sancak] gordum. Sonra 
cok hatunlar gelip cevremde oturdular. Muhammed aleyhis- 
selam dogar dogmaz basini secdeye koydu. Parmagini sema- 
ya kaldirdi. Sonra bir bulut indi ve onu kaldinp gotiirdii. 
Bakdim yerde goremedim. Gozden kaybolmusdu. Sonra 
"Muhammedi biitun alemde dolasdinniz. Biitiin mahlxikat 
Onu ismiyle, suretiyle ve sifatiyla tanisin, bilsin" diye bir ses 
isitdim. O bulut bir anda Onu geri getirdi. Onu beyaz bir yiin 
icine sarmislardi. Sardiklan kundak siitden ak, ipekden yu- 
musak idi. 

Yine bir bulut geldi, oncekinden biiyiik idi. Bulutun ara- 
sinda at kisnemeleri isitiyordum. $6yle bir ses duyuyordum: 

-67- 



Muhammedi "sallallahii aleyhi ve sellem" biitiin insanlara, 
cinnilere ve hayvanlara gosterdiler. Ona Ademin saffetini, 
Nuhun rikkatini, ibrahimin hulletini, isma'ilin lisanim, Yu- 
siifiin cemalini, Ya'kubun besaretini, Eyyubiin sabnni, Yah- 
yanin ziihdiinii ve Isanin keremini "aleyhimiissalatii vesse- 
lam" verdik. Sonra bulut bir anda acildi. 

• Osman bin Ebil As "radiyallahii anh", annesinin soyle 
anlatdigini rivayet etmisdir: Muhammed aleyhisselamin dog- 
dugu sirada hazret-i Aminenin yaninda idim. O gece ne ta- 
rafa baksam giindiiz gibi aydinlik idi. Yildizlara bakdikca ba- 
na yaklasdiklanni gordiim. Neredeyse uzerime diisecekler 
samrdim. 

• Abdiilmuttalibin kizi Safiyye hatun soyle anlatmisdir: 
Muhammedin "sallallahii aleyhi ve sellem" dogdugu sirada 
Aminenin ebesi idim. Muhammedin "sallallahii aleyhi ve 
sellem" nuru, lambamn lsigini basdmyordu. O gece alti ala- 
met gordiim. Birincisi, dogar dogmaz secde etdi. ikincisi, 
basini kaldmp, fasih bir lisanla "La ilahe illallah inni Resu- 
lullah" dedi. Ucunciisii, Onun nuruyla ev cok aydinlandi. 
Dordunciisii, dogdukdan sonra yikamak istedigimde, zah- 
met etme, biz Onu yikadik diye bir ses isitdim. Besincisi, og- 
lan midir, kiz midir diye merak etdim. Gobegi kesilmis ve 
siinnet edilmis gordiim. Altincisi, istedim ki Onu kundaga 
sarayim. Sirtinda miihr-i niibiivveti gordiim. iki kiiregi orta- 
sinda "La ilahe illallah Muhammedun Resulullah" yazih 
idi. 

• Peygamber Efendimizin dedesi Abdulmuttalib soyle 
anlatmisdir: Muhammedin "sallallahii aleyhi ve sellem" dog- 
dugu gece Ka'beyi tavaf ediyordum. Gece yarisi gecince, 
Ka'benin, makam-i Ibrahim tarafina secde etdigini gordiim. 
Allahii Ekber, Allahii Ekber diye tekbir sesleri ile, beni 
miisriklerin pisliklerinden ve cahiliyye zemanimn kotiiliikle- 
rinden temizlediler diye sesler geliyordu. Sonra biitiin putlar 
yiiz iistii yere diisdii. En iri put olan hubele bakdim, basasa- 
gi bir tasin iizerine diismiisdii. Birisinin Amine Muhammedi 
"sallallahii aleyhi ve sellem" dogurdu diye nida etdigini isit- 

-68- 



dim. Bu sozii isitince Safa tepesi tarafina cikdim. Bir guriiltii 
vardi. Sanki biitiin kuslar ve hayvanlar Mekkede bir yere 
toplanmislardi. Sonra Aminenin evine gitdim. Kapi kilitli 
idi, acin diye bagirdim. icerden Amine, ey baba! Muham- 
med "sallallahu aleyhi ve sellem" dogdu, dedi. Getir gore- 
yim, dedim. Miisaade yok, birisi geldi ve ey Amine, sakin bu 
cocugu ucgiin kimseye gosterme, dedi diye cevab verdi. Kili- 
crmi cekip iceri girmek istedim. Karsima eli kilich ve yiizii 
ortulii birisi cikdi. Ey Abdiilmuttalib, geri don melaike-i mu- 
karrebin ve siikkan-i llhyyin torununu ziyaret edinceye ka- 
dar girme, dedi. Viicuduma bir titreme geldi ve elimden ki- 
lic diisdii. Disan cikdim. Bu hadiseyi Kureys halkina anlat- 
mak istedim. Fekat uc gxin dilim tutuldu. Kimseye birsey 
soyleyemedim. 

• Miicahid "radiyallahii teala anh" demisdir ki: ibni Ab- 
basdan "radiyallahii anhuma" Resulullahin "sallallahu aley- 
hi ve sellem" emzirilmesi hususunda, kuslarin ve diger canh- 
lann munakasa edip-etmediklerini sordum. insanlardan bas- 
ka biitiin canhlar, Onu emzirmek icin niza', munakasa etdi- 
ler, dedi. Ciinki, O dogunca; Ey canhlar! Muhammed "sallal- 
lahu aleyhi ve sellem" dogdu. Onu emzirene ne mutlu diye 
bir nida geldi. Bunun iizerine bu hususda biitiin canhlar mii- 
nakasaya tutusdu. Sonra; Onu insanlardan birinin emzirme- 
si takdir olunmusdur diye bir nida geldi. tie gun sonra Ebu 
Lehebin cariyesi Siiveybe hatun, Hahme hatun gelinceye ka- 
dar dort ay emzirdi. 

• Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" efendimizin 
dogdugu gece, Iran krah (Kisramn) serayi sallandi ve ondort 
burcu yikildi. Farisin (mecusilerin) bin seneden beri hie son- 
meden yanan atesi sondii. Save goliiniin suyu yere cekilip 
kurudu. Mecusilerin meshur alimi Mii'bedan rii'yasinda, 
serkes develerin onlerine katdigi atlan oldiiriip, Dicle nehri- 
ni gecdiklerini ve memleketlerine dagildiklanni gordii. Kis- 
ra, serayinin sallanmasindan ve burclannin yikilmasindan 
cok korkdu. Kimseye bildirmek istemedi. Fekat sabahleyin 
tahtina oturunca sabr edemeyip bu hadiseyi vezirlerine ve 

-69- 



ileri gelen adamlarina anlatdi. O bunlari anlatirken mecusi- 
lerin atesinin sondugiinii bildiren bir mektub geldi. Kisra 
daha cok endiselendi. Sonra Mu'bedan gordiigii rii'yayi an- 
latdi. Kisra, MiTbedana bu hadiseler icin ne denebilir? diye 
sordu. O da bunlar arablar arasinda meydana gelen bir hadi- 
seye isaretdir, dedi. Sonra Kisra, Nu'man bin Miinzire mek- 
tub yazip, bu hadisenin izahini sorabilecegi bir alim gonder- 
mesini istedi. O da Abdiilmesih Gassaniyi gonderdi. Kisra 
bu hadiseleri ona sordu. Abdiilmesih Gassani dedi ki: Bu il- 
mi dayim Satih kahin bilir. O Samdadir, dedi. Kisra, git on- 
dan bu hadiseleri sor dedi. Sama gidip Satih kahini buldu. O 
anda olmek iizere idi. Selam verdi, cevab alamadi. Bir si'r 
okumaya basladi. Satih kahin si'ri isitince gozlerini acdi ve 
ey Abdiilmesih! Kisra, serayinin sallanmasi, burclannin yi- 
kilmasi, Mii'bedanm rii'yasi, Save goliiniin kurumasi sebe- 
biyle, bunlari sordurmak icin seni bana gonderdi, dedi. Bun- 
lann hepsi ahir zeman Peygamberinin dogduguna isaretdir. 
O bu beldeleri alacakdir. Kisralardan, yikilan burclar sayisi 
kadar kimse Irana padisahhk yapacaklar. Sonra devletleri 
yikilacakdir. Abdiilmesih bu haberi Kisraya gotiirdii. Kisra 
ondort kisi padisahhk yapdikdan sonra bu devlet yikilacak. 
Bu bir hayli is ve uzun zeman ahr, dedi. Fekat bu kisralardan 
on kisinin padisahhgi dort senede bitdi. Diger dordii Emir-iil 
mii'minin Osman "radiyallahii anh" zemanma kadar salta- 
nat siirdiiler. 

Ba'zi rivayetlerde soyle bildirilmisdir: Kisra Dicle nehri 
kenannda biiyiik bir seray yapdirmisdi. Bu seray icin hesab 
edilemeyecek kadar cok para harcamisdi. Bir sabah kalkip 
bu serayin ikiye bolundiigiinii, sular altinda kaldigini gordii. 
Yaninda kahinlerden, miineccimlerden ve sihrbazlardan iic- 
ytiz altmis kimse bulunduruyordu. Bunlar arasinda arablar- 
dan Sa'ib adinda biri vardi ki, kahinlikde maharetli ve mes- 
hur idi. Verdigi hiikm ve haberlerde az hata ederdi. Kisra 
bunlari toplayip, koskiiniin ikiye yarihp, harab olmasimn se- 
bebini arasdinp, bulmalanni emr etdi. Herbiri bir tarafa gi- 
dip arasdirmaya basladilar. Sihrbazlann, kahinlerin ve mii- 

-70- 



neccimlerin haber alma yollan kapandi. 

Sa'ib adindaki kahin karanlik bir gecede yiiksek bir te- 
peye cikdi. Gokyiiziine ve yeryiiziine bakinirken, Hicaz ta- 
rafindan bir simsek cakdigini ve batiya kadar ulasdigini gor- 
dii. Sabahleyin, ayagini basdigi yer yesermisdi. Kendi ken- 
dine, eger gordiigum dogru ise, Hicazdan bir padisah cika- 
cak, her tarafa hakim olacak. Alemde refah ve ucuzluk ola- 
cak kanaatine vardi. Biitiin sihrbazlar, kahinler ve miinec- 
cimler bir yere toplamp, birbirlerine hallerini anlatdilar. 
Sonra bir Peygamber gonderilmis veya gonderilecekdir, di- 
ye ittifak etdiler. Kisramn mulkiinii alacakdir. Amma bunu 
Kisraya soyleyemeyiz. Cxinki hepimizi oldxiriir, dediler. 
Sonra Kisramn yanina gitdiler. Serayin yikilmasimn sebebi, 
yapilma zemanimn yanlis secildigindendir. Bir zeman belir- 
telim. O zemanda yapilsin dediler. Bir zeman ta'yin etdiler 
ve kosk o zemanda yapildi. Kisra biitiin devlet adamlanyla 
birlikde o koskde bir meclis kurdu. Bu sirada Dicle nehri- 
nin suyu yxikseldi. Koskxi su basip yikdi. Kisrayi bogulmak 
iizere iken sudan cikardilar. Kisra, kahin ve miineccimlere 
kizip cogunu oldiirtdii. Digerleri biz hata etmisiz. Koskiin 
yapilmasi icin tekrar bir zeman secelim dediler. Belirtdikle- 
ri zeman icinde kosk yeniden yapildi. Kisra korka korka ge- 
lip koske cikdi. O cikar-cikmaz kosk ayagimn altindan ka- 
yip yikildi. Kisra nehre diisdii. Kisrayi yan olii vaziyyetde 
nehrden cikardilar. 

Kisra o kahinleri toplayip sizi oldiiriirum diye tehdid etdi. 
Bunun iizerine kahinler dogrusunu soyleyerek, bu alametler 
bir Peygamber geldigini veya yakinda gelecegini, senin salta- 
natina son verecegini, mulkiinii alacagini gostermekdedir, 
dediler. Kisra bu sozleri isitince, Dicle kenanna bina yap- 
makdan vazgecdi. Oradaki yikilan bina da temamen harab 
oldu. 

• Mekkede oturan bir yehudi vardi. Muhammed Musta- 
fa "sallallahii aleyhi ve sellem" efendimizin dogdugu gece 
Kureysden bir toplulugun yanina gelip; diin gece sizden bir 
oglan diinyaya geldi mi diye sordu. Bilmiyoruz dediler. Eger 

-71- 



sizde degilse korku yokdur. Iyi biliyorum ki, dim gece bu 
ummetin Peygamberi dogdu. Eger sizde degilse Filistinde ol- 
sa gerekdir. Onun iki kiiregi arasinda ince killar (niibiiwet 
miihrii) vardir. Cinnilerden bir ifrit parmagini onun agzina 
koydugu icin, iki gun siit emmeyecekdir. Kureysliler oradan 
aynlinca, sasdiklan bu sozleri biiyiiklerine soylediler. Bir de 
isitdiler ki, Abdullah bin Abdulmuttalibe Allahii teala bir 
ogul vermis. Adini Muhammed "sallallahii aleyhi ve sellem" 
koymuslar. Bunu o yehudiye haber verdiler. Hazret-i Ami- 
nenin evine geldi. O alameti cocugun sirtinda goriince, bayi- 
lip diisdii. Akli basina gelince: Vallahi peygamberlik artik 
Beni Israilden gitdi, dedi. Sonra Kureyslilere doniip, siz bu 
hadiseye sevinirsiniz, ama bu cocuk sizin iizerinize galib ge- 
lecekdir. Onun sani dogudan batiya heryerde duyulacakdir, 
dedi. 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" siit annesi 
hazret-i Halime hatun soyle anlatmisdir. Kabilemden bir gu- 
rub kadinla siit anneligi yapmak icin Mekkeye gitdik. Ko- 
cam da yanimda idi. Bir za'if disi merkebimiz ve siit vermek- 
den kesilmis bir devemiz vardi. Benim de sutiim azdi. Oglum 
Damra doymadigindan, geceleri aglar, beni uyutmazdi. 
Mekkeye vannca bana Muhammedi "sallallahii aleyhi ve 
sellem" vermek istediler. Bilmedigimden dedim ki, siit emzi- 
ren siit anneye ticret vermek icin comert bir baba olmasi la- 
zimdir. Bu cocugun babasi yok diyerek almak istemedim. 
Benimle gelen biitiin kadinlar birer cocuk buldular. Artik 
cocuk kalmadi. Kabileme cocuk almadan donmekden utan- 
dim. Muhammedi "sallallahii aleyhi ve sellem" kabul etdim. 
Amine hatun bana dedi ki: tie gece once bana bir kimse ge- 
lip, bu oglunun siit annesini Beni Sa'd kabilesinden ve Zii- 
veyb ogullarindan tut dedi. Ben de, Beni Sa'd kabilesinden 
oldugumu ve babamin da Ziiveyb ogullarindan oldugunu 
soyledim. Amine hatun elimden tutup, beni evine gotiirdii. 
Muhammedi "sallallahii aleyhi ve sellem" gordiim. Yiinden 
beyaz bir kundak icine sanlmis, ondan etrafa misk kokusu 
yayihyordu. Yuzumin giizelliginden etrafa se'adet nurlan 

-72- 



yayiliyordu. Yesil bir ipek iizerinde uyuyordu. Mememi si- 
nesi iizerine koyunca gozlerini acdi. Bakdim ki gozlerinden 
cikan bir nur semaya yukseliyordu. Hemen yiiziinii orterek 
bunu Amine hatundan sakladim. Sonra Onu kaldinp, sag 
mememi agzina verdim. Emmeye basladi. Sonra sol meme- 
mi verdim, onu emmedi. Ibni Abbas "radiyallahii anhiima" 
demisdir ki, o zeman da Allahii teala Ona adalet ilham etdi 
ki, o sxitu ya'ni sol memeyi ortagina birakdi. Halime hatun 
soyle demisdir. Daima sag tarafdan Muhammed aleyhisse- 
lam emerdi. Sol tarafdan da oglum Damra emerdi. Asia ken- 
di cocugum, Muhammedden "sallallahii aleyhi ve sellem" 
once siit emmezdi. 

• Yine Halime hatun soyle anlatmisdir: Hazret-i Muham- 
medi "sallallahii aleyhi ve sellem" emzirmeye baslayinca, sii- 
tiim oyle cogaldi ki, hazret-i Muhammede "aleyhisselam" ve 
oglum Damraya siit verdigim halde siitiim hie azalmadi, do- 
lup tasdi. Siit vermeyen devemiz siit vermeye basladi. Evi- 
mizde siit bollasdi. Biitiin kaplanmiz siitle doldu. Kocam ba- 
na: Ey Halime! Evimiz bereketlendi. Allahii teala bize ih- 
sanda bulundu. Biitiin bunlar, yanimizda bulundurmakla se- 
reflendigimiz bu se'adetli yavrunun bereketi ile olmakdadir 
derdi ve cok sevinip mutlu olurdu. 

• Halime hatun soyle anlatmisdir: Muhammedi "aleyhis- 
selam" evime goturmek icin ahnca, tic giin Mekkede kaldik. 
Uciincii gece, yesil elbiseler giymis nur yiizlii bir kimse Mu- 
hammedin "sallallahii aleyhi ve sellem" yasdigina oturmus, 
yiiziinden opiiyordu. Kocama da gosterdim. Kocam bunu sa- 
kin anlatma. Bilmis ol ki, bizden daha mutlu olarak evine 
donen yokdur, dedi. 

• Yine Halime hatun anlatmisdir: Mekkeden evimize do- 
necegimiz zeman merkebime bin dim. Muhammedi "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem" oniime aldim. Merkeb Ka'beye dogru 
iic def a secde etdi. Sonra yola cikdik. Merkebimiz biitiin 
merkebleri gecdi. Yol arkadaslanmin hepsi geride kaldi. Ba- 
na, ey Halime, merkebin yulanni biraz cek. Bu merkeb ge- 

-73- 



lirken zorla yurxiyen merkeb degil midir dediler. Ben de ku- 
cagimdaki Muhammedi "sallallahii aleyhi ve sellem" goste- 
rerek, oyle zan ediyorum ki, bu is su ogulcugumun bereke- 
tiyledir, dedim. 

• Halime Hatun anlatmisdir: Beni Sa'd menzillerinden 
konakladigim her yer yeserir, oranin giizelligi ve tazeligi ar- 
tardi. Allahii teala hayvanlanmiza oyle bir bereket verdi ki, 
koyunlarimizin memeleri siitle doldu. Beni Sa'dlilar coban- 
lanni azarlayip derlerdi ki, nicin Ebu Ziiveybin koyunlan se- 
miz ve siitliidur de, bizim koyunlarimiz za'if ve sutsiizdiir. Siz 
de koyunlannizi onlann koyunlannin otladigi yerde otlati- 
niz, derlerdi. 

• Halime hatun soyle anlatmisdir: Muhammedin "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" konusma zemani yaklasinca, herkesin 
hayretleri arasinda, Allahii Ekber, Allahii Ekber, Elhamdu- 
lillahi Rabbil alemin dedi. Rivayet edilmisdir ki, iki ayhk 
olunca oturur ve emeklerdi. tic ayhk iken ayakda dururdu. 
Dort ayhk iken divardan tutunarak yiiriirdii. Bes ayhk iken 
bir yere tutunmadan yiiriirdii. Alti ayhk olunca cabuk cabuk 
yuriimeye basladi. Yedi ayhk iken her tarafa kosardi. Sekiz 
ayhk iken anlasilacak seklde konusmaya basladi. Dokuz ay- 
hk iken cok acik bir seklde konusmaya basladi. On ayhk 
iken cocuklarla ok atmaya basladi. 

• Yine Halime hatun soyle anlatmisdir: Muhammedi 
"sallallahii aleyhi ve sellem" emzirdigim miiddetce, Ondan 
son derece memnundum. Asia hicbir seyi kirletmezdi. Giin- 
diiz ve gece bir defa tebevviil eder, bir daha o vakte kadar 
hie tebevviil etmezdi. 

• Halime hatun soyle anlatmisdir: Muhammedi "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem" emzirmek icin ahp, Mekkeden yola cik- 
misdik. Yolda bir su kenannda konaklamisdik. Orada Hu- 
zeyl kabilesinden bir ihtiyar vardi. Yol arkadaslanm bana; 
Muhammedin "sallallahii aleyhi ve sellem" annesi Amine 
hatunun, Onun hakkinda anlatdigi harikul'ade hadiseleri bu 
ihtiyardan sor dediler. Ben de ihtiyara; bu pocugun annesi 

-74- 



dogum aninda kendisinden bir nur yiikseldigini, o nurun ay- 
dinliginda her tarafi gordugiinu ve dogunca yerden bir avuc 
toprak alip, sonra basini yukan kaldirdigini soyledi dedim. O 
yasli kimse bu sozleri duyunca; Ey Huzeyl kabilesi! Bu cocu- 
gu oldiirun! Ciinki biitiin diinyaya hakim olacakdir. Gokden 
inecek haberi bekliyor, diye bagirdi. 

• Halime hatun soyle anlatmisdir: Muhammed "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem" iki yasina girmisdi ve siitden kesme ze- 
mani gelmisdi. Onu annesine teslim etmek icin Mekkeye go- 
turdiim. Onun sebebiyle kavusdugumuz bereketin gitmesini 
hip istemiyordum. Annesi Amine hatuna biz bu cocukdan 
bereketli cocuk gormedik. Mekkenin havasi cok sicak, veba 
da olabilir. Biraz daha yammizda kalmasina miisaade eder 
misiniz dedim. Miisaade etdi ve bir sene daha bizimle bera- 
ber kaldi. Bir gun Habes nasranilerinden bir cema'atin bu- 
lundugu bir yere yolum diisdii. Muhammedi "sallallahii aley- 
hi ve sellem" gordiiler. Dikkatli dikkatli Ona bakdilar. isle- 
rini birakip, Onun hallerini sormaya basladilar. Sirtinda iki 
kxiregi arasindaki niibiiwet muhriine bakip dusundiiler. Mu- 
barek gozlerinin kirmizihgini gordiiler. Bana senin bu oglun 
hie goz agnsindan sikayet eder mi diye sordular. Hayir de- 
yince, gozlerindeki bu kirmizihk hie kaybolur mu dediler. 
Hayir kaybolmaz, dedim. Bunun iizerine bana dediler ki: Ne 
kadar mal istersen sana verelim ve yiiz minnetle cammizi fe- 
da edelim, bu cocugu bize ver de Habes diyanna gotiirelim. 
Kitablanmizdan okudugumuza gore bunun sani yiice ola- 
cakdir. Bir son Peygamber gelecekdir ve Onun dogacagi yer 
Harem (Mekke)dir. Zan ediyoruz ki, O Peygamber dogmus- 
dur veya dogmasi yaklasmisdir, dediler. Onlardan cok kork- 
dum ve O gece goziime uyku girmedi. 

• Yine Halime hatun soyle anlatmisdir: Muhammed aley- 
hisselam tic yasina girince, siit kardesleriyle koyun otlatma- 
ya giderdi. Eline bir sopa ahr, zevk ve nes'e ile giderdi. Ak- 
sam da sen ve sevincli donerdi. Bir giin hava cok sicak oldu. 
Kendi kendime iiziilup bu giin hava cok hararetli. Muham- 
mede "sallallahii aleyhi ve sellem" bir sikinti gelmesin de- 

-75- 



dim. Silt kardesi Seyma, ey anne, iizuime, bugiin Muham- 
med "sallallahu aleyhi ve sellem" kuzulann arasina oturmus- 
du. Uzerinde bir bulut onu golgeliyordu. O nereye gitse, o 
bulut da Onunla birlikde hareket ediyor. O giinesden asla 
rahatsiz olmiyor, dedi. 

• Halime hatun soyle anlatmisdir: Muhammed "sallalla- 
hxi aleyhi ve sellem" bir gun yine sxit kardesleriyle koyun ot- 
latmaya gitmisdi. Siit kardesi Damra ogle vaktinde aniden 
aglayarak eve cika geldi. Annecigim, Kureysli kardesime 
birsey oldu, dedi. Ne oldu anlat dedim. Bizimle oynarken bi- 
risi gelip Onu aramizdan aldi ve bir dagin tepesine cikardi. 
Bicakla karnini yardi, dedi. Kocam Ebu Ziiveyb ile birlikde 
kosarak o daga cikdik. Bir de bakdik ki, Muhammedin "sal- 
lallahu aleyhi ve sellem" mubarek yiizii kizarmisdi ve gok 
yiiziine dogru bakiyordu. Hemen yanina oturup almndan 
opdiim ve ey canim yavrum sana ne oldu. Sana bunu yapan 
kimdir, dedim. Soyle anlatdi: Kardeslerimle oynuyordum. 
Uc kisi geldi. Birinin elinde giimiisden bir ibrik, birinin elin- 
de ici karla dolu ziimriid bir legen vardi. Beni kardeslerimin 
arasindan ahp dagin iizerine cikardilar. Onlardan biri beni 
tarn bir lutf ile oksadi ve gogsumxi gobegime kadar yardi. 
Ben bakiyordum ve hie aci duymuyordum. Elini gogsiime 
sokup, yuregimi cikardi ve yardi. icinden bir parca uyusmus 
siyah kan cikanp atdi. Sonra dedi ki, bu senin viicudunda 
seytamn te'sir edecegi bir parca idi. Allahii tealamn emriyle 
cikanp, seytamn serrinden ve mekrinden emin olasin diye 
seni ondan temizledik, dediler. Sonra yuregimi yerine koy- 
du. Ben seyrediyordum. Uciincu kisi geldi. Onlara siz ceki- 
lin, isinizi temamladiniz, dedi. O kimse yanima yaklasip eli- 
ni gogsunriin iizerine koydu. O anda gogsiimdeki yara kapa- 
nip iyilesdi. Yamndakilerden birine bunu, iimmetinden on 
kisi ile tartiniz dedi. Tartdilar, ben agir geldim. Yiiz kisiyle 
tartiniz dedi. Tartdilar. Ben agir geldim. Bin kisiyle tartin de- 
di. Tartdilar. Yine ben agir geldim. Bunun iizerine, Onu bi- 
rakiniz. Biitiin iimmetiyle tartsaniz agir gelir, dedi. Sonra 
elimden tutarak beni oturtdu. Ucu de basimdan ve almmdan 

-76- 



opdiiler ve ey Allahii tealamn Habibi, korkma. Bir bilsen sa- 
na ne se 'Metier ve ihsanlar verilmisdir, dediler ve havada 
ucup gokun ortasindan iceri girdiler. isterseniz size iceri gir- 
dikleri yeri gostereyim, dedi. 

• Yine Halime hatun anlatmisdir: Muhammedden "sal- 
lallahii aleyhi ve sellem" gordiigum haileri halka anlatiyor- 
dum. Bana bu cocugu bir kahine gotiir, belki cinnilerin te'sf- 
rinde kalmisdir, dediler. Bunun iizerine Onu bir kahine go- 
turdum. Onda gordiigum halleri temamen anlatdim. Kahin 
bunlan dinleyince, hemen yerinden kalkip: Ey arablar! Ge- 
liniz, basiniza bir bela gelmek iizeredir. Ona simdiden engel 
olunuz! Bu cocugu olduriinuz. Eger oldiirmezseniz, buyxi- 
yiince dininizi birakin deyip, sizi hie isitmediginiz ve tasavvur 
etmediginiz bir dine da'vet edecek diye bagirmaya basladi. 
Bu sozleri duyunca, Muhammedin "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" elinden tutup cekdim. Kahine asil seni bir kahine go- 
tiirmek lazim. Sen delirmissin. Eger boyle sacma sapan ko- 
nusacagini bilseydim, sana asla gelmezdim. Ben oglumu 61- 
diirtmem, ama seni oldiirmek gerekir, dedim. Sonra Mu- 
hammedi "sallallahii aleyhi ve sellem" ahp evime dondiim. 

• Halime hatun soyle demisdir: Bu hadiselerden sonra 
cok korkmaya basladim. Muhammedi "sallallahii aleyhi ve 
sellem" Mekkeye gotiiriip, emaneti teslim etmek istedim. 
Mekkeye dogru yola cikmak iizere iken bir nida isitdim, 
soyle diyordu: Ey Mekke vadisi, sana afiyet olsun. Bundan 
sonra, yakin nuru ve dinin cemali, kemali ikbal ve Allahii 
tealamn sevgilisi sana donecekdir. Sonra merkebe binip 
Muhammedi "sallallahii aleyhi ve sellem" Mekkeye ulas- 
dirdim. Bir topluluk gordiim. Muhammedi "sallallahii aley- 
hi ve sellem" onlann yanina birakdim. Ba'zi miihim isleri- 
mi yapmaya gitdim. Aniden kulagima korkulu bir ses geldi. 
Acele geri dondiim. Muhammedi "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" birakdigim yerde bulamadim. Yanina birakdigim 
kimselere sordum. Nereye gitdigini soylemediler. Aglayip 
feryad ederek, ah Muhammed! Vah Muhammed diyor- 
dum. Aniden karsima za'if, ince uzun boylu bir ihtiyar cik- 

-77- 



di. Sana Muhammedin "sallallahii aleyhi ve sellem" nerede 
oldugunu bilen bir kimseyi soyleyeyim, dedi. Kimdir deyin- 
ce, su hubel putudur dedi. Bunun tizerine o kimseye kiza- 
rak, sen Muhammedin "sallallahii aleyhi ve sellem" dogdu- 
gu gece hubel putunun ve diger putlann yere yikildigini bil- 
miyormusun, dedim. O kimse bana sen delirmissin. Ben hu- 
bele vanp yalvarayim da, senin oglunu geri versin, dedi. 
Sonra hubelin etrafinda doniip basini opdii ve putu medh e- 
derek, bu kadinin oglu Muhammed "sallallahii aleyhi ve 
sellem" kaybolmus dedi. Yash kimse hubel putunun yanin- 
da Muhammed ismini soyler soylemez, hubel ve diger put- 
lar yiiziistii yere yikildilar. Ey ihtiyar, biz Muhammedin 
elinde kinlacagiz diye bir ses geldi. O ihtiyar titreyerek ve 
aglayarak putlann yamndan ayrildi. Bana, ey Beni Sa'dh 
kadin, senin oglunun sahibi vardir. Onu kaybolmakdan ko- 
rur, hie iiziilme, dedi. 

Halime hatun sozlerine devam ederek soyle anlatmisdir: 
Bu haberin Abdiilmuttalibe ulasmasindan korkdum. Hemen 
gidip kendim durumu bildirdim. Bu is Kureyslilerin bir hile- 
sidir diyerek kilicini cekdi ve ey Kureys kabilesi diye bagira- 
rak onlan yanina cagirdi. Yanina toplandilar. Onlara duru- 
mu anlatdi. Her birisi bir tarafa gidip, Muhammedi "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem" aramaya basladi. Hicbiri bulamadi. Ab- 
diilmuttalib ise Ka'beye gidip, yedi kerre tavaf etdikden son- 
ra: Ya Rabbi! Muhammedi "sallallahii aleyhi ve sellem" bi- 
ze geri ver diye miinacatda bulunarak, su ma'nada bir si'r 
okudu: 

Ya Rabbi! Karusdur beni Muhammedime, 
Dondiir Onu bana, o sag kolum yerinde. 
Muhammedim kayboldu bilinmiyor hie yeri, 
Zarar gelirse Ona helak et kavmimi. 

Bunlan soyledikden sonra, Muhammed "sallallahii aley- 
hi ve sellem" Tihame vadisinde falan agacin altindadir diye 
bir ses isitdi. Derhal o vadiye dogru yola cikdi. Yolda Vara- 
ka bin Nevfel ile karsilasdi. Birlikde Tihame vadisine gitdi- 

-78- 



ler. Vadiye vardiklannda, Muhammedi "sallallahii aleyhi ve 
sellem" bir agacin altinda agacin dallanyla ve yapraklanyla 
oynar halde buldular. Abdiilmuttalib yanina yaklasip: Ey ev- 
ladim sen kimsin? dedi. Muhammed bin Abdullah bin Ab- 
dulmuttalibim diye cevab verdi. Bunun iizerine Abdiilmut- 
talib, ben senin deden olurum, dedi. Sonra Onu Mekkeye 
getirdiler. Stit annesi Halime hatuna cok ikramda bulunup, 
kiymetli hediyyeler vererek, kabilesine gonderdiler. Abbas 
"radiyallahii anh", Resulullahi "sallallahii aleyhi ve sellem" 
medh etmek icin yazdigi ba'zi si'rlerinde bu hadiseden soyle 
bahsetmisdir: 

Yapraklar altinda korundugun gibi sen, 
Bundan once de golgeliklerde hos idin sen. 

• Abbas "radiyallahii anh" Resulullaha "sallallahii aley- 
hi ve sellem" demisdir ki; sen beni besikde iken islama ca- 
girsaydin kabul ederdim. Sen besikde yatarken ay ile konu- 
surdun. Parmaginla her ne tarafa isaret etsen, ay o tarafa 
meyl ederdi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" soyle 
buyurdu: "Ben ay ile, o da benimle konusurduk. Beni agla- 
makdan men' ederdi. Ayin ars altinda secde edisinin sesini 
isitirdim." 

• Muhammed Mustafayi "aleyhisselam" annesi Amine 
hatun, Medinede bulunan dayilan Neccarogullannin yanina 
gotiirdii. Ummi Eymen de onlarla birlikde idi. Bir ay orada 
kaldilar. Nitekim Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
Medineye hicret edince, daha once orada bir ay kaldiginda 
gecen hadiseleri hatirladilar ve buyurdular ki: Bir yehudi ba- 
na daima bakardi. Bir gun beni yalniz bulup adin nedir, de- 
di. Ahmeddir, dedim. Sirtima bakdi ve kendi kendine soyle 
dedi: Bu iimmetin Peygamberidir. Sonra dayilanmin yanina 
geldi ve onlara da boyle soyledi. Annem bu sozleri isitince 
korkdu ve Medineden aynldik. Ummi Eymen de soyle an- 
latmisdir: Medinede bulundugumuz sirada, bir giin ogle vak- 
tinde iki yehudi bulundugumuz yere gelip; Ahmedi disan ci- 
kanniz dediler. Cikardik. Ona bakdilar ve bilhassa sirtina 

-79- 



cok bakip dusundiiler. Sonra birbirlerine, bu iimmetin Pey- 
gamberidir. Bu Medine sehri bunun hicret edecegi yerdir. 
Bu sehrde savaslarin olmasina az kaldi, dediler. 

• Medineden Mekkeye donerlerken Ebva denilen yerde, 
hazret-i Amine hastalandi. Hazret-i Muhammed "sallallahii 
aleyhi ve sellem" annesinin basi ucunda oturmusdu. Bir ara 
hazret-i Amine kendinden gecdi. Bir miiddet sonra kendine 
geldi. Oglu Muhammedin "sallallahii aleyhi ve sellem" mu- 
barek yiiziine bakdi ve birkac beyt okudu. Su beytler onlar- 
dandir: 

Ytice Allah bereketler rersln sunn, 
Eger dogru cikarsa gordugum rii'ya. 
Sen peygamber olacaksm insanlara, 
Celil re kerim olan Allah kahnda. 

Hazret-i Amine bu si'ri okudukdan sonra soyle dedi: Ya- 
sayan herkes olecekdir. Yeni olan hersey eskiyecekdir. Eger 
ben oliirsem gam yimem. Adim alemde daima anihr. Ciinki, 
boyle pak ve mubarek bir evlad yadigar birakdim. Hazret-i 
Amine vefat edince, cinnilerin aglama sesleri isitildi ve ta'zi- 
ye icin su beytleri okuyorlardi: 

Aglasm iffetli gene kizlar Amineye, 
Anne ohnakla sereflendi, Peygambere. 
Abdullahm zevcesi, yakimdir hem de, 
Vakarh hem sahib-i minber Medinede. 

• Hazret-i Muhammed "sallallahii aleyhi ve sellem" dog- 
dukdan sonra, Seyf ibni Zilyezen, Habesistam aldi. Abdiil- 
muttalib, Veheb bin Abdi Menaf ve Kureys kabilesinin diger 
ileri gelenleri ibni Zilyezeni tebrik icin Yemene gitdiler. Mii- 
saade ahp iceri girdiklerinde, Abdiilmuttalib padisahin yaki- 
nina oturdu. Konusmak icin izn istedi ve gayet fasih bir ifade 
ile padisahi tebrik etdi. Diialar yapdi ve medhiyede bulundu. 
Bu durum padisahin cok hosuna gitdi ve sen kimsin diye sor- 
du. Abdiilmuttalib de ben Hasimogullanndanim dedi. Sah 
daha cok ikram edip, onu yanina oturtdu ve Kureys kabile- 

-80- 



sinin diger ileri gelenlerine de cok ikram ve iltifatda bulun- 
du. Sonra onlari misafirhaneye yerlesdirip, son derece ikram 
ve iyilikde bulundu. Bir ay misafir kaldilar. Ne yanlanna ug- 
radilar, ne gitmeleri icin izn verdiler. Bir aydan sonra padi- 
sah bir kimse gonderip, Abdiilmuttalibi odasina cagirtdi. 
Ona soyle dedi: Ey Abdiilmuttalib! Sana bir sirrimi soyleye- 
cegim. Senden baskasina bu sirrimi soylemem. Cxinki sen, 
bir cevherin kaynagisin. Seni bundan haberdar edeyim. Bu 
sirn vakti gelinceye kadar sakli tut. Allahii teala bu sirn vak- 
ti gelince biitiin aleme acikca gosterir. Haberin olsun ki, ha- 
zinemde kendim icin hususi olarak sakladigim bir kitabda, 
bir hayrli haber ve mu'teber bir sey okudum. Bu is sana ve 
biitiin mahlukata faideli, umumi ve tarn bir ni'met olacakdir. 
Bu mujde soyledir: Mekkede bir erkek cocuk dogmusdur ve- 
ya dogmasi yaklasmisdir. Onun adi Muhammeddir "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem". Babasi ve annesi vefat etmislerdir. Onu 
dedesi ve amcasi himaye edeceklerdir. Allahii teala Ona 
peygamberlik verecek ve halki Hakka da'vet edecekdir. Ona 
dost olanlar aziz ve mansur olurlar. Diismanlik edenler zelil 
ve hakir olurlar. Allahii teala bizi Ona tabi' ve yardimci ey- 
lesin. Allahii teala O Peygamber vasitasiyla kiifr ve dalalet 
atesini sondiirecek ve tevhid dinini ortaya cikaracakdir. Ke- 
hanet sona erecek, seytanlar taslanacak ve kovulacakdir. 
Putlar yiiziistu diisecek. O Peygamberin sozii hak ile batih 
birbirinden ayincidir. Hiikmii adaletlidir. Allahii tealamn ra- 
zi oldugu seyleri yapar ve yapilmasim emr eder. Razi olma- 
digi seylerden sakinir ve sakindinr. 

Abdiilmuttalib, padisahdan bu sozleri dinleyince, ona 
diia ve medhiyede bulundu ve ey melik! Bu sirn biraz daha 
ac dedi. Bunun iizerine yemin ederek: Ey Abdiilmuttalib, O 
gelecek Peygamberin dedesi sensin. Bunda asla yalan yok- 
dur, dedi. Abdiilmuttalib bu sozleri isitince siikr secdesine 
kapandi. Padisah, basini kaldir ey Abdiilmuttalib! Ashn gibi 
neslin de yiice aleme yol gostericidir. isin temam ve maksa- 
din hasil oldu. Sonra soyledigimin kim oldugunu anladin mi 
dedi. Abdiilmuttalib soyle dedi: Evet anladim. Oglum Ab- 

— 81 — Scvahicl-iin Niibiivve - F:6 



diillahi Vehebin kizi Amine ile evlendirmisdim. Bir oglu 
diinyaya geldi. Ismini Muhammed koydular. Babasi ve an- 
nesi vefat etdi. Onu ben ve amcasi himaye ediyoruz. Seyf ib- 
ni Zilyezen Abdiilmuttalibe dedi ki: Sana soylediklerim dog- 
rudur. Gonlunii hos tut. Onun halini gizle. Onu yehudiler- 
den koru. Onun dusmanidirlar. Hak Siibhanehii ve teala 
Onu, onlara karsi muzaffer kilacakdir. Onlar Ona zarar ve- 
remeyeceklerdir. Bu sozleri seninle buraya gelen yol arka- 
daslarma soyleme. Onlann hilesinden emin degilim. Allahii 
teala korusun, Onu oldiirmek kasdiyla bir tuzak kurarlar. 
Elbette bunlar veya bunlann ogullan Ona diismanhk ede- 
cekler, belki savasacaklardir. Fekat Hak Siibhanehii ve teala 
senin torununu onlann hepsine karsi galib edecekdir. Eger 
omriimun yetecegini bilseydim, biitiin ordulanmi Medineye 
toplardim. Orayi kendime sehr secerdim. Ona yardim et- 
mekle sereflenirdim. Ciinki, kitablanmizda Onun Medineye 
yerlesecegi, ya'ni yerinin Medine oldugu bildirilmisdir. isle- 
ri orada yapacak, yardimcilan oradan olacak. Defn edilece- 
gi yer orasi olacakdir. Simdi Ona bir zarar gelmesinden 
korkmasaydim, biitiin Arabistan halkini Ona tabi' olmaya 
ve iman etmeye cagmrdim. Bu emaneti sana birakiyorum. 
Bu hususda bir kusur etmeyesin. 

Sonra padisah misafirlerinin herbirine onar kole ve onar 
cariye, kirk parca kumas, yiiz deve, bes ritl altin, on ntl gii- 
miis ve bir ipek kab ici dolusu anber hediyye etdi. Abdiil- 
muttalibe daha cok verdi. Gelecek sene tekrar geliniz dedi. 
Fekat padisah Seyf ibni Zilyezen o sene vefat etdi. Abdiil- 
muttalib Kureyslilere soyle dedi: Bana cok verdi diye hased 
etmeyiniz. Zira padisahin verdiklerinin temami bana ve be- 
nim ogullarimdan olacak serefe nisbetle cok azdir. Abdiil- 
muttalibe o seref nedir diye sordular. Fekat o bunu gizli tut- 
du. 

• Hazret-i Muhammedin "sallallahii aleyhi ve sellem" 
peygamberligini miij dele yen hadiselerden biri de soyledir: 
Bir giin cocuklarla oynarken, Miidlec ogullanndan bir gurub 
Onu gordii. Yanlanna cagirdilar ve ayagina bakip hayli ze- 

-82- 



man durdular. Sonra Abdiilmuttalibin yanina ugradilar. Mu- 
hammed aleyhisselami onun yaninda gordiiler. Bu cocuk 
kimdir, diye sordular. Abdulmuttalib oglumdur, dedi. Bu- 
nun iizerine biz bunun ayagi kadar makam-i ibrahfmde olan- 
larin ayagina benzer ayak gormedik. Aman bu cocugu iyi 
muhafaza et, dediler. 

• Bir gun Abdulmuttalib Hicrde, Ka'benin yaninda otu- 
ruyordu. Yaninda yakin dostu Buhayra uskufii de vardi. Us- 
kiif Abdiilmuttalibe dedi ki: Biz kitablanmizda okuduk ki, 
Isma'il aleyhisselam neslinden heniiz tesrif etmiyen bir Pey- 
gamber kalmisdir ki, o da yakinda gelecekdir. Zan ediyo- 
rum ki dogmusdur. Onun sifatlan soyle soyledir diye sayar- 
ken, hazret-i Muhammed "sallallahii aleyhi ve sellem" cika- 
geldi. Uskiif Ona dikkatle bakdi. Goziinii ve sirtini dikkatle 
inceledi. Sonra, benim gelecegini soyledigim Peygamber bu- 
dur. Bu kimin ogludur, diye sordu. Abdulmuttalib, benim 
oglumdur, dedi. Bunun iizerine iiskiif bunun babasimn ha- 
yatda olmamasi lazim, dedi. Abdulmuttalib bu benim oglu- 
mun ogludur. Annesi buna hamile iken babasi vefat etdi, 
dedi. Sonra Abdulmuttalib, ogullanna donerek, kardesini- 
zin ogluna dikkat ediniz, isitiyor musunuz. Onun icin ne di- 
yorlar, dedi. 

• Hazret-i Muhammed "sallallahii aleyhi ve sellem" yedi 
yasinda iken siddetli bir goz agnsina tutuldu. Ne kadar ilac 
yapdilarsa da faide vermedi. Sonunda Abdiilmuttalibe, Uk- 
kaz panayinnda bir rahib var, goz icin ilac yapiyor dediler. 
Abdulmuttalib, hazret-i Habib-i Ekremi "sallallahii aleyhi 
ve sellem" o rahibe goturdii. Rahibin bulundugu kilisenin 
kapisim kapah buldular. Acdirmak icin bagirdilar. Cevab 
gelmedi. Bunun iizerine Resulullah "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" ile asagi indiler. O anda kilise sallanmaya basladi. Ab- 
dulmuttalib kilise iistiimiize yikilacak diye korkdu. Rahib 
icerden kosarak geldi ve ey Abdulmuttalib, su bir gercekdir 
ki, bu cocuk bu iimmetin Nebisidir. Eger disan cikmasaydim 
bu kilise iizerime yikihrdi. Bunu gotiir ve dikkatle koru. 
Cunki ba'zi ehl-i kitabdan buna zarar erisebilir, dedi. Sonra 

-83- 



goz agnsi icin yapdigi ilaclardan verdi. 

• Ibni Abbas "radiyallahii anh" soyle rivayet etmisdir: 
Ka'benin yanina Abdulmuttalib icin bir minder koyarlar idi. 
Abdiilmuttalibe hiirmeti ve saygisindan dolayi kimse o min- 
derin iizerine oturmazdi. Ogullan etrafinda otururlardi. Ab- 
diilmuttalib de o minderin iizerine otururdu. Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem" cocuklugunda bir gun o minde- 
rin iizerine oturmak istedi. Amcalan mani' oldular. Abdul- 
muttalib onlara (o yavrucuguma dokunmayin. Istedigi yere 
otursun. Vallahi Onun sani cok yiice olacakdir. Goriiyorum 
ki, bir giin gelecek, o sizin seyyidiniz, efendiniz olacak. Onun 
almnda bir nur goriiyorum ki o nur serverlik, ya'ni peygam- 
berlik nurudur) dedi. Sonra ogullanndan Abdullah ile aym 
anneden olan Ebu Talibe dondii ve bu oglumun oniinde bii- 
yiik isler vardir, Onu gozetiniz dedi. Dedesi Abdulmuttalib 
Onu boynunda tasir ve Ka'beyi tavaf ederdi. Putlan sevme- 
digini bildigi icin, tavaf ederken onlara yaklasdirmazdi. Ab- 
dulmuttalib seksen iki yasinda ve bir rivayete gore de yiizon 
yasinda vefat etdi. Ebu Talib, babasimn vasiyyeti iizerine 
hazret-i Muhammedi "sallallahii aleyhi ve sellem" himayesi- 
ne ahp, yaninda banndirdi. Onunla cok iyi ilgilenmesi mes- 
hurdur. 

• Hazret-i Muhammed "sallallahii aleyhi ve sellem" de- 
desi Abdulmuttalibin yaninda kahyor idi. O vefat edince am- 
casi Ebu Talibin yaninda kaldi. Bu sirada sekiz yasinda idi. 
Ebu Talib Onu cok severdi. Ebu Talibin ailesi, birlikde veya 
ayn ayn yemek yidiklerinde doymazlardi. Hazret-i Muham- 
med "sallallahii aleyhi ve sellem" ile birlikde yidikleri zeman 
doyarlardi. Ebu Talib, aile fertlerine yemek verdigi zeman, 
onlara sabr edin, bekleyin, Muhammed "sallallahii aleyhi ve 
sellem" sofraya otursun, derdi. Cunki, O onlarla birlikde yi- 
mege baslayinca, hepsi az bir yemekle doyarlardi ve Onun 
bereketiyle yemek artardi. Mesela bir icimlik siit olsaydi, on- 
ce Muhammed aleyhisselam icerdi. Sonra onlara verirdi. 
Hepsi siide kanardi. Ebu Talib Ona, ey ogul! Sen cok muba- 
reksin, derdi. 

-84- 



• Hazret-i Muhammed "sallallahu aleyhi ve sellem" her 
sabah uykudan uyamnca, yuziinden nur yayilirdi. Ebu Tali- 
bin ogullan Onun yuziinun nuru ile sereflenirlerdi. Hepsinin 
saclan kansik, kirpikleri yapismis vaziyyetde olurdu. Mu- 
hammedin "aleyhisselam" uyamnca, misk kokulu saclan ta- 
ranmis ve cihani goren gozleri siirmelenmis halde goriirler- 
di. 

• imam-i Abdurrahman Cevzi hazretleri (Kitabii'1-vefa fi 
fadail-il Mustafa) adh kitabinda soyle bildirmisdir: Hazret-i 
Habib-i Ekrem "sallallahii aleyhi ve sellem" on yasinda iken 
amcasi Ziibeyr ile bir sefere cikdi. Bir dereye vardiklannda, 
orada erkek bir deve gordiiler. Kimseyi dereden gecirmiyor- 
du. Kervandakiler donmek istediler. Hazret-i Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem" ben bu hususda isinizi hallede- 
rim, buyurdu. Sonra ileriye dogru yuriidii. Deve, Habib-i Ek- 
rem hazretlerini goriince yere yatdi. Hazret-i Resulullah 
kendi devesinden inip, onun iizerine bindi. Onu suriip ora- 
dan uzaklasdirdi. Kervandakiler dereyi gecdikden sonra, 
iizerinden inip sahverdi ve kendi devesine bindi. Seferden 
doniislerinde yine bir dereye rastladilar. Bu derenin suyun- 
dan gecemediler. Kervandakiler durdular. Hazret-i Resulul- 
lah "sallallahii teala aleyhi ve sellem" hepiniz beni ta'kib edi- 
niz, buyurdu. Sonra kendisi onden yuriidii. O sirada Allahu 
teala azze ve celle o derenin suyunu kurutdu. Hepsi rahatca 
gecdiler. Mekkeye vardiklannda Kureys arasinda bu hadise- 
leri anlatdilar. Muhammedin "sallallahii aleyhi ve sellem" sa- 
m cok yiice olacakdir, dediler. 

• Hazret-i Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" on iki 
yasinda idi. Bir gun amcasi Ebu Talib Sama sefere cikacak- 
di. Hazret-i Resulullaha amcasinin aynhgi agir geldi. Ey am- 
ca, beni burada kime birakip gideceksin. Annem yok, ba- 
bam yok, dedi. Ebu Talib bu sozlerden gok duygulandi ve 
Onu da yaninda Sam seferine gotiirmeye karar verdi. Kar- 
desleri bu heniiz cocukdur, sefere takat getiremez, dediler. 
Bunun iizerine Ebu Talib endiseye diisdii. Bir gun hazret-i 
Resulii "sallallahii aleyhi ve sellem" aglarken gordii. Nicin 

-85- 



agliyorsun diye sordu. Cevab vermedi. Benden ayn kalaca- 
gin icin mi agliyorsun deyince, evet diye cevab verdi. Bunun 
iizerine Ebu Talib yemin edip bundan sonra senden hie ay- 
rilmayacagim dedi. Onu da yanina alip, Sam seferine cikdi. 
Onu kendi camndan daha cok gozetip, daima dikkatle hi- 
maye etdi. Sam topraklannda Busra denilen bir yere ulasdi- 
lar. Orada Bahifa adinda bir rahib vardi. O zeman nasara- 
nin [hiristiyanlarin] en alimiydi. Daha once o kafile nice 
kerreler yanina ugramisdi. Fekat hie iltifat etmemisdi. O se- 
ne Ebu Talibin kafilesi yaklasinca, o kafileden bir sahsi be- 
yaz bir bulutun golgeledigini ve O nereye gitse, bulutun 
Onu ta'kib etdigini gordii. Kervan bir agacin altina konak- 
layinca, bulut da agacin iizerinde durdu. Agacin dallan gol- 
gelemek icin basi iizerine meyl ediyordu. Bahira bu alamet- 
leri goriince, hemen bir sofra hazirlatdi. Kafileyi yemege 
da'vet etdi. Kafiledekiler gelince, Bahira aralannda gormek 
istedigi kimseyi bulamayinca, biiyiik olsun kiiciik olsun, siz- 
den gelmeyen, geride kalan kimse var mi diye sordu. Her- 
kes geldi. Sadece kiiciik bir cocugu esyalanmizin yaninda 
birakdik dediler. Bahira onu da buraya getirin, dedi. Haris 
bin Abdiilmuttalib bu sozii isitince, yemin ederek, Muham- 
med bin Abdiillahi konakladigimiz yerde birakip, bizim bu- 
rada yemek yimemiz kerem ve muriivvete sigmaz, dedi. Ba- 
hira, Muhammed ismini duyunca, Onun getirilmesinde da- 
ha cok acele etdi. Haris Onu getirmeye gitdi. Bahira bir de 
bakdi ki o agacin altindan aynlinca, iizerinde Onu golgele- 
yen beyaz bulut da Onunla birlikde hareket etdi. Yanlanna 
yaklasinca, Bahira kalkip tarn bir hurmet ve saygi ile Onu 
karsiladi ve dikkatli dikkatli Ona bakmaya basladi. Onceki 
mukaddes kitablarda okudugu alametleri tek tek Onun iize- 
rinde gordii. Yemek yinip herkes bir tarafa cekilince, Bahi- 
ra hazret-i Muhammede "sallallahu aleyhi ve sellem": Sana 
ne sorarsam Lat ve Uzza hakki icin dogru soyle deyip, arab- 
lan taklid ederek yemin verdi. Resulullah "sallallahu aleyhi 
ve sellem": Bana Lat ve Uzza adina yemin verme. Ben on- 
lara bugz etdigim kadar, hicbir seye bugz etmem, dedi. Bu- 
nun iizerine Bahira, Allah hakki icin soracagim herseye 

-86- 



dogru cevab veresin, dedi. Hazret-i Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem" her ne dilersen sor, dedi. Bahira Ona uy- 
kusundan, uyanik iken olan hallerinden ve diger hallerinden 
sordu. Birer birer cevab verdi. Bu cevablarin hepsini bildik- 
lerine uygun buldu. Sonra niibiivvet miihriinii gormek iste- 
di. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" sirtini acmadi. 
Ebu Talib, ey ogul. Ne olur ac, goster deyince, acdi. Bahira 
mukaddes kitablarda okudugu gibi niibiivvet miihriinii go- 
riince, hemen opdii. Sonra bir tarafdan agladi. Bir tarafdan 
da Ebu Talibe bu cocuk senin neyin olur, dedi. Ebu Talib 
oglumdur deyince, oglun olmamasi icab eder. Ciinki, bu co- 
cugun babasi ve annesi vefat etmis olmasi lazimdir. Bunun 
iizerine kardesimin ogludur deyince, Bahira simdi dogru 
soyledin, dedi. Sonra: Bu cocugun gozlerindeki kirmizihk 
hie kaybolur mu? diye sordu. Ebu Talib hayir kaybolmaz, 
dedi. Sonra Bahira Ebu Talibe, kardesinin oglu bu cocuk, 
bu iimmetin Peygamberi olacakdir. Bunu cabuk kendi 
memleketine geri gotiir. Onu yehudilerden koru. Eger be- 
nim anladigim gibi onlar da halini anlarlarsa, bu cocuga bir 
zarar verebilirler. Bizim iizerimizde bununla alakah olarak 
cok ahd ve misak vardir, dedi. Ebu Talib, o ahd ve misaki 
sizden kim bildirmisdir, dedi. Bahira tebessiim ederek, Al- 
lahii teala Isa aleyhisselama gonderdigi kitabda bildirmisdir, 
dedi. Ebii Talib o seferden Mekkeye dondiikden sonra, 
Onu bir daha sefere gotiirmedi. Sefere gidecegi zeman, ay- 
rihgi sebebiyle Onun iiziilecegini anlarsa, gitmekden vazge- 
cerdi. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" yirmibes yasin- 
da idi. Hazret-i Hadice ile heniiz evlenmemis idi. Hazret-i 
Hadicenin kolesi Meysere ile birlikde Sam seferine cikdi. 
Busraya vannca, Nastura adinda bir rahibin bulundugu yerin 
yakimnda bir agacin altinda konakladilar. Nastura Meysere- 
yi tanidi. Ey Meysere! Bu agacin altinda oturan kimdir, dedi. 
Meysere, o, Kureysin esrafindan ve Hasimogullarinin ileri 
gelenlerinden bir kimsedir, dedi. Nastura dedi ki: Hakikat 
sudur ki, bu agacin altinda Peygamberlerden baskasi konak- 

-87- 



lamamisdir. Onun gozlerinde hastalik sebebiyle olmayan bir 
kirmizihk var midir diye sordu. Meysere evet vardir deyince, 
O ahir zeman Peygamberidir ve Hatem-ul-enbiyadir. Ne 
olaydi, Onun peygamberligi zemanina kadar yasasaydim ve 
islama girip Ona tabi 7 olsaydim, dedi. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Meysere ile 
Sam seferine cikdi. Bu seferde ahs-veris yapdigi bir kimsey- 
le aralannda anlasmazlik cikdi. O kimse dogru soyliiyorsan 
Lat ve Uzzaya and ic dedi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem", Ben Lat ve Uzza adina asla yemin etmem. Bana go- 
re onlardan daha kotii sey yokdur, buyurdu. Bunun iizerine 
o sahs, sen Harem ehlinden misin diye sorunca, evet buyur- 
du. O sahs Meysere ile tenha bir yerde iken, ona vallahi se- 
nin bu yol arkadasin Hak Subhanehii ve tealamn Peygambe- 
ridir. O Hatem-iil-enbiyadir. Meysere bu sozleri duyunca, 
Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" hurmetini ve ikra- 
mini artdirdi. Ona hizmetde cok dikkatli davrandi. 

• Sam seferinden doniisde, Merriizzahrana geldiler. Ker- 
vanda hazret-i Ebu Bekr-i Siddik da vardi. Meysereye ker- 
vanin donusiinii miijdelemek icin Muhammedi "sallallahii 
aleyhi ve sellem" hazret-i Hadiceye gonder dedi. Meysere 
kabul edip, hazret-i Resulullahi "sallallahii aleyhi ve sellem" 
gonderdi. Kafilede Ebu Cehl de vardi. Muhammedin "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" yasi kiicukdur. Baska birisini gonde- 
relim, dedi. Meysere, yasi kiiciik ama cok aklhdir, dedi. Haz- 
ret-i Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" mujdeci olarak 
gitmek iizere yola cikdi. Bir muddet gitdikden sonra, deve 
iizerinde uyudu. Deve yoldan cikdi. Allahii teala Cebrail 
aleyhisselama devenin yulanndan tutup, dogru yola cek. tic 
giinliik yolu bir giinde kat'eyle diye emr buyurdu. Cebrail 
aleyhisselam da oyle yapdi. Bu ma'nada Allahii teala [Duha 
suresi 7.ci ayetinde mealen] (Seni sasirmis bulup, dogru yola 
erisdirmedi mi) buyurdu. Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem" o giin Meyserenin mektubunu hazret-i Hadiceye 
ulasdirdi. Aym giin tekrar geri dondii. Kervana yaklasinca 
Ebu Cehl uzakdan goriip, sevindi. Ey Meysere benim sozii- 

-88- 



mil dinlemedin. iste Muhammed, yolu sasmp geri donmiis, 
dedi. Hazret-i Ebu Bekr-i Siddik ve Meysere iiziildiiler. Haz- 
ret-i Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" kervana ulasip, 
hazret-i Hadicenin mektubunu Meysereye verdi. Meysere 
sevinerek Ebu Cehle, anlasildi ki, Muhammed "sallallahii 
aleyhi ve sellem" sasirmamis, sen sasirmissin, dedi. Ebu Cehl 
utanip rezil oldu. Ben Onun iic giinliik yolu bir giinde gitdi- 
gine ve bu mektuba inanmiyorum. Bu miimkin degildir, de- 
di. Kendi kolemi gonderecegim diyerek kolesini gonderdi. 
Sonunda dogru oldugunu ogrenince, cok mahcub oldu, 
iiziintiisii iyice artdi. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" hazret-i Hadi- 
ce He nikahlamrken, Mudar kabilesinin reisleri ve Hasimo- 
gullannin ileri gelenleri de var idi. Burada, Ebu Talib oviine- 
rek soyle bir hutbe okudu: "Allahii tealaya hamd olsun ki, 
bizi hazret-i ibrahimin ziirriyyetinden ve hazret-i isma'ilin 
neslinden eyledi. Bizi Mead ve Mudar soyundan eyledi. Bizi 
Beytinin ve Haremin muhafizlan yapdi. Hareminin islerine 
de hizmetci eyledi. Bize hac edilen, ziyaret edilen bir beyt 
(Ka'beyi) ihsan eyledi. Yine bize icine girildiginde emin olu- 
nan bir Harem ihsan etdi. Bizi insanlara hakim kildi. Siibhe- 
siz ki kardesimin oglu Muhammed, biitiin Kureys genclerin- 
den daha iistiindiir. Vallahi bundan sonra Onun icin biiyiik 
haberler ve miihim isler vardir." 

• Hazret-i Muhammedin "sallallahii aleyhi ve sellem" 
peygamberligini mujdeleyenlerden biri de Kus bin Sa'ide-tiil 
Eyadidir. Bir def asinda Resulullahin "sallallahii aleyhi ve 
sellem" huzuruna, Iyad kabilesinden bir hey'et geldi. Onlara 
hanginiz Kus bin Sa'ideye ulasmisdir ve onu bilir diye, sor- 
du. Ya Resulallah, hepimiz onu biliriz dediler. Hali nice ol- 
du diye sorunca da, vefat etdi, dediler. Bunun iizerine Resu- 
lullah "sallallahii aleyhi ve sellem" buyurdu ki: Sanki dun ge- 
ce gibi hatirhyorum. Ukaz panayinnda bir kizil tiiylii deve 
iizerine binip va'z eylerdi. Hos nasihatlar yapar, Hak Siibha- 
nehii ve tealamn bir oldugunu ve Ona iman etmeye caginr- 
di. Bircok beytler okurdu. Hatirlamiyorum. Bu sirada bir ki- 

-89- 



si, ya Resulallah, ben o beytleri Kus bin Sa'ideden isitmis- 
dim. Musaade ederseniz okuyayim, dedi. Resulullah "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem": "Si'r, giizeli giizel, cirkini de cirkin 
olan bir sozdiir" buyurdu ve izin verdi. O kimse Kus bin 
Sa'idenin soyle soyledigini isitdim, diyerek si'ri okudu. Si'rin 
ma'nasi soyledir: "Once gelip gecenlerde bize ibret alacak 
sey cokdur. Oliim irmaginin girecek yerleri var ama, cikacak 
yeri yokdur. Biiyxik kiicxik hep gociip gidiyor. Giden geri gel- 
miyor. Kat'iyyetle anladim ki, herkesin basina gelen benim 
de basima gelecek, ben de olecegim." 

Bundan sonra, Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
oradakilere, kim bize Kus bin Sa'idenin lmanimn alametle- 
rinden daha baska seyler soyleyecek buyurdu. Resulullahin 
"sallallahii aleyhi ve sellem" huzurunda bulunan hey'etden 
bir kisi soyle anlatdi: Ya Resulallah! Bir giin memleketimiz- 
de bir daga cikmisdim. Bir derede sayisiz hayvan ve kus top- 
lanmisdi. Kus bin Sa'ide bir cesmenin basinda elinde asasiy- 
la durmus. Yeri gogii yaratan Allah hakki icin, kuvvetlilerin 
za'iflerden once su icmesine musaade etmem. Once za'ifler, 
sonra kuvvetliler su iceceklerdir, diyordu. Seni insanlara 
peygamber olarak gonderen yiice Allaha yemin ederim ki, 
gozlerimle soyle gordiim: O hayvanlann ve kuslann kuvvet- 
lileri za'ifler su icinceye kadar bir tarafa cekilip beklediler. 
Sonra kuvvetliler su icdiler. Hayvanlar ve kuslar Kus bin Sa'- 
idenin yamndan gitdikden sonra, yanina yaklasdim. Bakdim 
ki iki kabr arasinda durmus nemaz kihyordu. Bu kildigin ne 
nemazidir dedim. Arablar bunu bilmez. Bu oyle bir nemaz- 
dir ki, goklerin ve yerin yaratam icin kilanm dedi. Lat ve Uz- 
zadan baska ilah var midir? dedim. Ben boyle deyince titre- 
di ve rengi degisdi ve: Benden uzak dur! $iibhesiz ki gokle- 
rin ilahi vardir. Onun sani yiicedir. Biitiin mahlukati O ya- 
ratdi ve onlan tertib etdi. Giinesi aydinlatici, ayi nurlandin- 
ci ve yildizlan zinet kildi, dedi. Sonra ona, neden Allahu te- 
alaya bu iki kabr arasinda ibadet ediyorsun diye sordum. Bu 
iki kabrde yatanlar benim dostlanm idiler. Burada oliimden 
onlara erisen sey bana da erissin, ben de burada oleyim diye 

-90- 



beklerim, dedi. Sonra soyle dedi: Yakinda size bu tarafdan 
hak erisecek diyerek Mekke tarafini gosterdi. O hak nedir 
dedim. Liiveyy bin Galib neslinden bir kimsedir. Sizi ihlasa 
(tevhide) da'vet eder, ebedi hayata ve bitmeyen ni'metlere 
caginr. Onun da'vetini kabul ediniz! Eger ben Onun zema- 
nina kadar hayatda kalsaydim, en once Ona ben iman eder- 
dim. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" bunlari anlatan 
kimseye cok giizel soyledin. Kus bin Sa'ide oyle bir kimsedir 
ki, Allahu teala Onu kiyamet giiniinde yalniz bir ummet ola- 
rak diriltir, buyurdu. 

• Soyle rivayet edilmisdir: Ensardan biri Resulullahin 
"sallallahii aleyhi ve sellem" huzurunda kalkip soyle anlatdi: 
Devemi kaybetmisdim. Aramak icin daglara ve sahralara 
cikdim. Aksam oldu. Gece karanhginda bir korkulu yerde 
kaldim. Sabaha yakin bir ses isitdim, soyle diyordu: 

Ey karanhklarda karar kihp kalmis kimse, 
Subhesiz, Allah bir Nebi gonderdi Haremde. 
O, Beni Hashndcn, re fall, kerem sahibi, 
Cennetlerin ebediligini miijdeledi. 

Bunlari isitince, ne kadar etrafima bakdiysam da, sesin 
sahibini goremedim ve soyle dedim: 

Ey karanhklardan bana seslenen kimse, 
Bu sikmtili zemanda hos geldin bize. 
Allahu teala hidayet versin sana, 
Soyledigini iyice aciklasana. 

Ben boyle deyince, ansizin yine soyle diyen bir ses isit- 
dim: 

"Nur zahir oldu [aciga cikdi]. Allahu teala Muhammed 
aleyhisselami Peygamber olarak ve her bakimdan en iistiin 
olarak gonderdi. Mahlukati abes olarak yaratmayan ve bizi 
Isa aleyhisselamdan sonra basi bos birakmayan ve bize kiy- 
met veren, en serein iimmet olarak yaratan Allahu tealaya 
hamd olsun. Muhammed aleyhisselami bize gonderdi. O Ne- 
bilerin en ustuniidiir. Ona salat ve selam olsun. Hie bir top- 

-91- 



luluk, Ona karsi galib gelemez" dedi. Sabah oldugunda se- 
vincimden devemi unutmusdum. Yola cikip yuriimeye basla- 
dim. Bir yere geldim. Bir de bakdim ki, Kus bin Sa'ide bir 
agac altinda oturmus, elindeki bastonunu bir tasa vurarak 
cenk si'ri okuyordu. Yanina yaklasip selam verdim. Selama 
cevab verdi. Orada bir cesme ve iki kabr ve iki kabrin arasin- 
da bir mescid vardi. Yaninda iki dane de aslan vardi. Aslan- 
lar teberriiken kendilerini ona siirerlerdi. Aslanlardan biri 
oradaki cesmeye su icmeye giderken, digeri de pesine diisdii. 
Kus bin Sa'ide elindeki bastonu arkadaki aslana vurup, sen 
dur, senden once giden su icip gelsin, sonra da sen git, dedi. 
Once giden aslan su icip gelince, beklemekde olan diger as- 
lan gidip, su icdi. Bu kabrler kimin kabridir diye sordum. Be- 
nim iki arkadasim vardi. Burada benimle birlikde Allahii te- 
alaya ibadet ederlerdi ve Ona asla sirk kosmazlardi. Onlar 
vefat etdiler. Bu iki kabr onlann kabrleridir. Ben de burada 
onlara kavusma zemanimi bekliyorum, dedi. 

• Zeyd bin Amr ve Varaka bin Nevfel hak din aramak 
icin Musulda bir rahibe gitdiler. Varaka bin Nevfel nasrani 
oldu. Zeyd bin Amr nasraniligi uygun bulmadi ve kabul et- 
medi. Oradan aynlip yola devam etdi. Baska bir rahibe ug- 
radi. Rahib nereden geliyorsun diye sorunca, hazret-i ibrahi- 
min yapmis oldugu Ka'beden geliyorum, dedi. Nicin oradan 
aynlip yola cikdin deyince de, hak din aramak icin aynldim, 
dedi. Bunun iizerine rahib ona, hemen geri don, senin aradi- 
gin hak din yakinda sizin memleketinizde zuhur edecekdir, 
dedi. Zeyd bin Amr, hazret-i Muhammedin "sallallahii aley- 
hi ve sellem" peygamberliginin bildirilmesinden once oldu- 
rulmusdiir. Allahii tealamn bir olduguna, imana, kiyamet 
giiniine dair cok si'rleri vardir. Sa'id bin Zeyd "radiyallahii 
anh" soyle demisdir: Ben ve Omer bin Hattab "radiyallahii 
anh" Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" Zeyd bin 
Amnn halini sorduk. Buyurdu ki: "O kiyamet giinii tek bir 
iimmet olarak kalkacakdir". 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" Peygamberli- 
gini miijdeleyen hadiselerden biri de Abd-i Kelal bin Yegus 

-92- 



El-Humeyri kissasidir. Emir-iil miTminin Omer bin Hattab 
"radiyallahu anh" soyle anlatmisdir: Bir giin Kuba mescidin- 
de Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" ile nemaz kilmis- 
dik. Mubarek yuziinii bizden tarafa cevirince, deve uzerinde 
siyah sankli, kilic kusanmis bir koyiiiniin dagdan asagiya 
dogru indigini gordu. Benim gordugiimii siz de gorxiyor mu- 
sunuz buyurdu. Biz, Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
bizden daha iyi goriir ve bilir dedik. Bir koylii dagdan asagi- 
ya dogru geliyor. Abdullah Hafaki olmasi lazim buyurdu. 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" bunlan soyledikden 
biraz sonra o koylii mescidin kapisina geldi. Devesini bagla- 
di, yenlerini sivayarak ve etegini cekerek Resulullahin "sal- 
lallahii aleyhi ve sellem" huzuruna geldi ve selam verdi. Re- 
sulullah ona, Allahu teala dilini yalan soylemekden, kotii- 
liikden korusun, buyurdu. Sonra koylii konusmak icin miisa- 
ade istedi. 

Izn verilince soyle anlatdi: Ya Resulallah! Biz kavmimiz- 
den bir cema'at ile Hadramuta gidiyorduk. Gece ay lsiginda 
giderken ay batdi. Biz korkulu bir dereye ulasdik ve orada 
konakladik. Oraya heniiz konaklamisdik ki, birden bire bir 
guriiltu kopdu. At kisnemeleri, deve sesleri, kadinlann fer- 
yadi, cocuklarin aglasma sesleri geliyordu. O sirada bir ses 
daha isitdik, soyle diyordu: Ey Yemame kafilesi. Vallahi ki- 
yamet yaklasdi! Biitiin putlann batil oldugunu ve biitiin din- 
lerin hiikmsiiz kihndigim bildiren bir Peygamber geldi. O 
Peygambere uyan kimse bahtiyar olur. Uymayanlar, muha- 
lefet edenler, bedbaht olurlar. Biz ona, Allahu teala sana 
rahmet etsin, sen kimsin dedik. Ben Teklan cinniyim, dedi. 
Bu giiriiltiiler nedir diye sorduk. Bu guriiitiiyu cikaranlar, 
cinnilerden bir taifedir. Kureys kabilesinden bir Peygamber 
gonderildi. Ona iman etdiler, dedi. Bundan sonra ses kesildi. 
Sabah olunca yola cikip, cole dogru yuriimeye basladik. Yol- 
culugumuz sirasinda arkadan bir kisiyi kaybetdik. Yol arka- 
daslanma siz durun, bekleyin, ben o kaybolan kimdir bir ba- 
kayim dedim. Yedek bir binegim vardi. Ona bindim, kihcimi 
da kusandim, onu aramaya gitdim. Bir kimseye rastladim. 

-93- 



ihtiyarlikdan beli biikiilmiis ve kirpikleri dokiilmiis. Bir yeri 
kaziyordu. Binegimin ayak seslerini duyunca, basini kaldinp 
bakdi. Beni bir heybet kapladi. Kur'an-i kerimden ayetler 
okuyarak Allahii tealaya sigindim ve cok salevat okudum. 
Sonra o kimseye; Allahii teala sana merhamet etsin. Biz bir 
gurub yolcuyuz. Yolumuzu sasirdik. Ya bize yol goster veya 
konaklayacak bir yer goster. Hie olmazsa icecek su ver, de- 
dim. Benim sizi konaklatacak evim ve cadinm yok. Size ici- 
recek siidiim ve suyum da yok. Yolunuz karsmizdadir. Falan 
dagin iizerine cikin, dedi. Sen kimsin diye sordum. Ben 
Abd-i Kelal bin Yegus El-Humeyriyim, dedi. Kavmin ne ol- 
du diye sordum. Ucyiiz seneden beri onlardan haberdar de- 
gilim. Beni Mazin kabilesine geldim. Onlarin arasinda bin- 
besyiiz yasinda bir ihtiyar var. Bana burada Ad kavminin ka- 
panmis bir su irmagi oldugunu soyledi. Ucyiiz senedir bura- 
yi kaziyorum. Irmakdan bir nisan bulamadim. Fekat iic dane 
levha buldum. Onlar iizerinde neler yazilmis, eger okuma bi- 
liyorsan sana gostereyim, dedi. Bilirim getir goreyim, dedim. 
Gosterdi. Levhalardan birinde Ad kavminin kotiiliiklerini 
bildiren iki beyt yazili idi. ikinci levhada Salih aleyhissela- 
min kavminin zemmi ve deveyi oldxirmeleri hakkinda iki 
beyt yazili idi. Uciincii levhada da buna benzer seyler yazili 
idi. Sonra elimden tutup beni bir yere gotiirdu. Orada altin- 
dan bir taht iizerinde sirt iistii yatmis bir sahsin oliisii vardi. 
Iki goziiniin arasina soyle bir yazi yazilmisdi: Benim adim, 
$eddad bin Ad. Irem baglan ve imad sahibiydim. Bin sene 
yasadim. Bin sehr kurdum. Bin kiz ve hizmetciyle yasadim. 
Bin kantar altina sahib oldum. Binlerce askerim vardi. Sar- 
kin ve garbin saltanatina sahib oldum. Ne diinya bana kaldi, 
ne de ben diinyada baki kaldim. Benden sonra kimse diinya- 
ya magrur olmasin. 

Sonra elimden tutup bir yere daha gotiirdii. Giimiisden 
bir taht iizerinde sirt iistii yatmis bir kadinin oliisii vardi. 
Onun almnda soyle yazili idi: Ben $eddad bin Adin kiz kar- 
desiyim. Her kim yanima gelirse, bana ibret nazanyla bak- 
sin. Sonra beni bir tasin yanina gotiirdii. O tasin altindan bir 

-94- 



sahife cikardi. Bunu oku dedi. Onda soyle yazili idi: O ay 
yiizlii Nebi zuhur edince, aziz ve celil olan Allahii tealaya 
da'vet eder. Ona muhalefet edenleri, beldeler, daglar ve va- 
diler kabul etmez. O Tihame topraklanndan, Mekkeden ci- 
kacakdir. O bulutlar iizerinde goriinen ay gibidir. O dogru 
sozliidiir. Susmasi hikmetlidir. Sultanlar Ona boyun eger. 
Kapali seyler Ona acik olur. 

Bundan sonra benden aynhp gitmek istedi. Eteginden 
tutdum. Goriisiip konusmamizi nasfb eden Allahii teala hak- 
ki icin soyle, ne yirsin, ne icersin, dedim. Benim yiyecegim su 
tepelerin otlaridir. Suyum yagmur suyudur, dedi. Sonra 
onunla vedalasip aynldim. iki sene Hadramutda kaldim. Ge- 
ri donerken o yere yine ugradim. Orasi yesil bir yer olmus ve 
bir irmak akiyordu. Oraya bir de kabr yapilmisdi. Kadinlar- 
dan bir topluluk vardi. Onlara Kelal bin Yegus ne oldu diye 
sordum. Vefat etdi, su kabr onun kabridir, dediler. Kabrinin 
basinda bir tas vardi. O tasin iizerinde soyle yaziliydi: Adin 
kuyusunu biitiin giiciimle kazmaya basladim. Nihayet ben de 
Iyas gibi, o kuyunun dibine ulasdim. Bal gibi tath ve pek lez- 
zetli olan suyu buldum. O su ile su ihtiyacimi giderdim. An- 
cak kuyuyu iyice kazma isini temamlayamadim. Ciinki, dost- 
lanm bana sikinti verdi. Elimde alet azdi. Taslar arasinda 
kaldim. Toprakla ugrasmak beni yidi bitirdi. 

Bunlan anlatinca, Resulullah "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" agladi ve buyurdu ki: Allahii teala Abd-i Kelal bin Ye- 
gusa rahmet eylesin. O kiyamet giiniinde tek bir iimmet ola- 
rak kalkacakdir. [Peygamberimiz Muhammed aleyhissela- 
min hilye-i se'adeti ve giizel ahlaki, (Se'adet-i Ebediyye) ki- 
tabinda ve ayrica mu'cizeleri, faziletleri, giizel ahlak ve adet- 
leri; (Herkese Lazim Olan Imaii) kitabinda mufassal olarak 
anlatilmisdir. Liitfen oralardan da okuyunuz!] 



95 



UCUNCU BOLUM 

Muhammed aleyhisselamin peygamberliginin bildirilme- 
sinden hicretine kadar vuku' bulan hadiseler: 

• Hazret-i Muhammede "sallallahii aleyhi ve sellem" 
Cebrailin "aleyhisselam" gelmesi ve vahy getirmesi yaklas- 
misdi. O sirada Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
Mekkenin disina cikdiginda, yanindan gecdigi her tasdan: 
"Esselamii aleyke ya Resulallah" diye ses gelirdi. Etrafina 
bakinca, kimseyi goremezdi. 

(Sahfli-i Buhari)de soyle bildirilmisdir: Resulullah "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" peygamberligi bildirilmeden once sa- 
hih rii'yalar goriirdii. Gordiigii rii'yalar giindiiz aynen cikar- 
di. Sonra yalmzhgi sevmeye basladi. Halkdan uzaklasip, co- 
gu geceleri Hira dagindaki magarada ibadet ile gecirirdi. 
Hazret-i Hadicenin "radiyallahii anha" yanina gelir, birkac 
giinliik azigini ahr giderdi. Ramezan ayinda birgiin Hira da- 
gindaki magarada ibadet ile mesgul iken, bir kimse geldi. 
Elinde ipekden bir ortii vardi. 

Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" soyle buyurmus- 
dur: O kimse bana "Oku" dedi. Ben okuma bilmem dedim. 
Elindeki ortiiyii basimin uzerine koydu. Basimi ve yuzumii 
ortdii. Zan etdim ki olecegim. Sonra o ortiiyii basimdan kal- 
dirdi ve "Oku" dedi. Ben okuma bilmem dedim. Yine once- 
ki gibi, meal-i serifi, (insani bir kan pihtisindan yaratan Rab- 
binin adiyla oku! Oku, insana bilmediklerini ogreten ve ka- 
lc in It' yazdiran Rabbin en biiyiik kerem sahibidir) olan Alak 
suresinin [1-5] ayet-i kerimelerini okudu. Sonra geri cekildi. 
Ondan isitdiklerim kalbime temamen yerlesdi. Fekat bana 
mecnun ve sair demelerinden korkdum. Onlan hie sevmez- 
dim. Cok endiselendim. Bu sirada gok tarafindan bir ses isit- 
dim. Ey Muhammed! Sen Allahii tealamn Resuliisiin. Ben 
de Cibrilim, dedi. Semada nereye baksam onu goriiyordum. 

-96- 



Ta aksam nemazina kadar bu halde hayret icinde kaldim. O 
vaktde Hadice, beni aratmak icin her tarafa adamlar gonder- 
mis. Onlardan ba'zilan gelip beni buldular. Cebrail goriin- 
mez oldu. Hadicenin "radiyallahii anha" yanina geldim. 
Uzerimde hayret hali ve viicudumda titreme vardi. Hadice- 
nin dizine dayandim ve halimi anlatdim. Kahin olmakdan 
korkuyorum dedim. Hadice "radiyallahii anha", Allahii te- 
ala korusun! Allahii teala senin hakkinda hayr murad etmis- 
dir. Ummid ediyorum ki sen, bu ummetin Peygamberi ola- 
caksin, dedi. Sonra hazret-i Hadice, amcasinin oglu ve eski 
kitablari okumus olan Varaka bin Nevfelin yanina gitdi. Re- 
sulullahin "sallallahii teala aleyhi ve sellem" ahvalini soyle- 
di. Varaka bin Nevfel anlatilanlari dinledikden sonra, nefsim 
kudretinde olan Allahii teala hakki icin, eger bu soyledikle- 
rin dogru ise, Muhammed "sallallahii aleyhi ve sellem" bu 
ummetin Peygamberidir. Musaya "aleyhisselam" gelen Na- 
miis-u Ekber "Cebrail aleyhisselam" ona da gelmisdir. Daha 
sonra Varaka bin Nevfel, Muhammed aleyhisselami Ka'be- 
nin yaninda gordii ve basindan gecenleri bana anlat dedi. O 
da anlatdi. Yemin ederek dedi ki: Sana gelen Namus-u Ek- 
berdir. O sana ilahf hiikmleri getirecekdir. Nitekim, Musaya 
da "aleyhisselam" getirdi. Sen bu iimmetin Peygamberisin. 
Sana kavminden elemler gelecek. Seni memleketinden cika- 
racaklar. Bir taife sana yardim edecekdir. Eger omriim vefa 
ederse, sana elimle, dilimle, mahmla ve cannula yardim ede- 
rim! Sonra hazret-i Muhammedin "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" mubarek basindan opdii. Resulullah "sallallahii aleyhi 
ve sellem" kalbi mutmein bir halde hazret-i Hadicenin "ra- 
diyallahii anha" evine geldi. 

• Hadiselerden biri de Eksem bin Sayfi kissasidir: Haz- 
ret-i Muhammedin "sallallahii aleyhi ve sellem" peygamber- 
ligini isitince, gidip gormek istedi. Kavmi onun gidecegini 
duyunca, sen bizim buyugumiizsun, hafiflik yapma. Kavmin- 
den iki kisi gonder, gidip o Resuliin "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" ahlakini, sozlerini, hallerini goriip gelsinler, dediler. iki 
kisi gonderdi. Gidip doniince, Resulullahin "sallallahii aley- 

- 97 - Sevahid-iin Niibiivve - F:7 



hi ve sellem" hallerini birbir anlatdilar. Bunun iizerine kav- 
mine soyle vasiyyet etdi: Ona iman etmekde once davranan 
dxinyada ve ahiretde aziz ve muhterem olur. Kendisi bunlari 
soyledikden kisa bir sure sonra vefat etdi. 

• Hadiselerden biri de Umeyye bin Ebi Salt kissasidir: 
Ebu Siifyan soyle anlatmisdir: Umeyye bin Ebi Salt Samda 
bana Utbe bin Rebinin halini sordu. Anlatdim, giizel dedi. 
Sonra yasini sordu, soyleyince, ihtiyarlamis. Onun kusuru 
budur. Boyle soyleme, ihtiyarlik ona seref ve faziletden bas- 
ka bir sey getirmemisdir, dedim. Bunun iizerine, sus da bu- 
nun sirnni soyleyeyim diyerek soyle anlatdi: Biz kitablan- 
mizda okuduk ki, bizim diyanmizdan bir Peygamber gele- 
cekdir. Ben siibhesiz o Peygamber ben olsam gerekdir diyor- 
dum. Ilm ehli olanlarla bu hususu konusduk. O Peygambe- 
rin Abd-i Menaf ogullanndan gelecegini soylediler. Abd-i 
Menaf ogullanna ne kadar dikkatle bakdiysam da bu ise Ut- 
be bin Rebiden baska uygun birini goremedim. Fekat sen 
onun yasini soyledin, yasi gecmis. Anladim ki gelecek olan 
Peygamber o degildir. Ciinki o, kirk yasini gecmis ve ona 
peygamberlik bildirilmemis. Bu konusmalardan sonra ara- 
dan giinler gecdi. Hazret-i Muhammede "sallallahu aleyhi ve 
sellem" Peygamberligi bildirildi. Ben ticaret icin Yemen ta- 
rafina gitdim. Umeyye bin Ebi Saltin yanina ugradim ve alay 
yollu bekledigin Peygamber gonderildi, dedim. Bunun iizeri- 
ne bana o hak ve gercek Peygamberdir. Ona tabi' ol, dedi. 
Ben de sen nicin tabi' olmazsin, dedim. Dedi ki, kabilemin 
kadinlanndan utanmm. Onlara daima gelecek olan peygam- 
ber ben olacagim derdim. $imdi benim Abd-i Menaf ogulla- 
nndan bir kimseye tabi oldugumu gonirlerse kinarlar. Ey 
Ebu Siifyan! Kendini Onun huzurunda boynuna ip takilmis 
bir oglak gibi kabul et ve Ona tabi' ol. Her ne emr ederse as- 
la muhalefet gosterme, diye tenbih etdi. 

Rivayet edilmisdir ki, Umeyye bin Ebi Salt, Resulullahin 
"sallallahu aleyhi ve sellem" huzuruna geldi. Goklerin ve 
yerlerin nasil yaratildigini, Peygamberlerin "aleyhimiisse- 
lam" hallerini bildiren ve Muhammed aleyhisselamin med- 

-98- 



hiyle biten bir kaside getirdi. Resulullah "sallallahii aleyhi 
ve sellem" ona Taha suresini okudu. Umeyye bin Ebi Salt 
dinleyince, bu insan sozii degildir, dedi. Fekat, benim kar- 
deslerim vardir, onlar ile, mesveret yapmadan bir is yap- 
mam, dedi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", sana 
yazik olur, fman et musliman ol, dogru yola gir, buyurdu. 
Cok cabuk gelirim diyerek devesine bindi ve sxir'atle Sama 
gitdi. Yolda bir kiliseye ugradi. Orada rahibler vardi. Hali- 
ni onlara anlatdi. Rahiblerden biri bahsetdigin zati gordiin 
mii, gorsen tanir misin, diye sorunca, evet gordiim, dedi. 
Bunun iizerine onu, icinde Peygamberlerin "aleyhimiisse- 
lam" resmlerinin bulundugu bir eve gotiirdiiler. Resmleri 
birer birer gosterdiler. Hazret-i Muhammedin "sallallahii 
aleyhi ve sellem" resmini goriince iste budur, dedi. Rahib, 
Umeyyeye dedi ki: Sana yaziklar olsun. Hemen geri don ve 
Ona iman et! O alemlerin Rabbinin Resuliidxir. Son Pey- 
gamberdir, dedi. Umeyye bin Ebi Salt geri doniip, Hicaza 
ulasdi. O sirada Bedr gazasi yapilmis ve Kureys kabilesinin 
ileri gelenleri olmxisdii. Umeyye bunu ogrenince, eger O 
Peygamber olsaydi, kendi kavminin ileri gelenlerini oldiirt- 
mezdi deyip, olenler icin bir mersiye soyledi. Hemen Taife 
gitdi. Uzun zeman orada kaldi. Bir gxin uyumusdu. Kiz kar- 
desi de yaninda idi. Rii'yasinda evin daminin yanhp iki be- 
yaz kusun iceri girdigini gordii. Kuslardan biri karnimn iize- 
rine konup kaftamm acdi. Digeri olecegini isitmisdir, dedi. 
Hayir, Allahii teala gecinden versin diyerek kaftamm iizeri- 
ne ortdii. Sonra evin damindan cikip, gitdiler. Evin damin- 
da hie yank izi kalmadi. Kiz kardesi Umeyyeyi uyandirdi. 
Rii'yasim anlatip, bana bir haber getirmisler. Fekat bana 
soylenmesine miisaade edilmemis dedi. Bundan sonra Taif- 
den Sama gitdi. Cefne ogullannin yanina vanp, onlan medh 
etmekle mesgul oldu. Kuslann dilini bilirdi. Bir gxin onlarla 
serab iciyordu. Oradan gecen bir karga ses cikardi. Umey- 
yenin rengi degisdi. Sana ne oldu, dediler. Eger su kargamn 
garib sozxi dogru ise, serab sirasi bana gelmeden ben olii- 
rxim, dedi. Onun soylediklerinin dogru cikmamasi icin serab 
sirasinda acele davrandilar. Serab sirasi Umeyyenin yanin- 

-99- 



daki kimseye ulasdigi sirada, Umeyye bin Ebi Salt yere diis- 
dxi. Kaftanini iizerine ortdiiler. Bir miiddet sonra kaftanini 
kaldinp, bakdilar ki ohnus! Olumunden sonra dilinden bu 
beytler isitildi: 

Hayat her ne kadar uzun olursa olsun, 
Daima bitmeye mahkumdur, biter en son. 
Keske ben bunu anlamadan daha once, 
Keci otlatan olsaydim, dag tepesinde. 

• Askalan bin Ebi Avalim el Humeyri kissasi: Abdurrah- 
man bin Avf "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: Hazret-i 
Muhammedin "sallallahu aleyhi ve sellem" Peygamberligi- 
nin bildirilmesinden once ticaret icin Yemene gitmisdim. 
Askalan bin Ebi Avalimin evinde misafir olmusdum. O cok 
yasli, za'if, adeta kus yavrusu gibi kalmis bir ihtiyardi. Her ne 
zeman Yemene gitsem, onun evinde kahrdim. Her gidisim- 
de bana sizin aramzdan, seref ve sohret sahibi ve dininize 
muhalefet eden bir kimse cikdi mi diye sorardi. Ben de ha- 
yir, diye cevab verirdim. Bir defasinda yine gitmisdim. O 
son derece za'iflemis ve kulaklan da isitmez olmusdu. Ogul- 
lan ve torunlan etrafinda toplanmislardi. Bana nesebini soy- 
le, dedi. Ben de soyledim. Sana oyle giizel bir miijde verece- 
gim ki, ticaretden cok iyidir, dedi ve soyle bildirdi. Hak Siib- 
hanehii ve teala senin kavminden gecen ay bir Peygamber 
gonderdi. Onu butun mahlukatdan iistiin kildi ve Ona bir ki- 
tab gonderdi. Putlara tapmakdan men' eder, din-i islama 
da'vet eder. Hakka caginr, batildan sakindinr. O hangi kabi- 
ledendir, dedim. Hasimogullan kabilesindendir ve siz Onun 
dayilansimz. Ey Abdurrahman! Hemen git, Ona tabi' ol, 
dogru soyledigine inan ve yardimci ol ve benim su bir kac 
beytimi Ona gotiir, dedi. O beytlerden uciinun ma'nasi soy- 
le dir: 

Sonsuz ilin sahibi Allaha inanmm, 

Geceyi sabah ile aydmlatan Allaha inamrim. 

Sehadet ederim, Musanin Rabbine, 
Seni Resul olarak gbnderdigine. 

-100- 



Sefa'atcim ol Rabbimin huzurunda, 
Iyilige, kurtulusa cagrddigimda! 

islerimi cabuk bitirip, Mekkeye dondiim. Hazret-i Ebu 
Bekr "radiyallahii anh" ile karsilasip, Humeyrinin soyledik- 
lerini anlatdim. Evet, Allahii teala Muhammed bin Abdiilla- 
hi "sallallahii aleyhi ve sellem" Peygamber olarak gonderdi. 
Huzuruna git, dedi. O sirada hazret-i Resul-i Ekrem "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" hazret-i Hadicenin evinde idi. Oraya 
gidip girmek icin izn istedim. izn verildi, iceri girdim. Beni 
goriince tebessxim edip, iki hayrh seyden birini getirdin, bu- 
yurdu. Nedir deyince, ya hediyye getirdin veya bir kimseden 
mektub getirdin, buyurdu. Orada bulunanlara da, biliniz ki, 
Humeyri mu'minlerin iistxinlerindendir, buyurdu. Sonra ben 
kelime-i sehadet soyleyerek musliman oldum. Humeyrinin 
si'rini okudum ve soylediklerini anlatdim. Bunun iizerine 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" buyurdu ki: (Beni 
tasdik eden ve finan eden, zemammda bulunan ve bana ge- 
len nice insanlar vardir ki, isle onlar gercekden benim kar- 
deslerim ve dostlarimdir.) Abdurrahman bin Avf bu hadise 
ile alakah nice beytler soylemisdir. Bu beytler kitablarda ya- 
zilmisdir. 

• Semhac adh Cinninin kissasi: ibni Mes'ud "radiyallahii 
anh" soyle anlatmisdir: Bir giin Resulullah "sallallahii aleyhi 
ve sellem" ile Safa tepesine cikdik. Miisrikler orada toplan- 
misdi. Ebu Cehl de aralannda idi. Miisrikler oradaki bir pu- 
ta tapiyorlardi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" ara- 
lanna girip: Ey Kureys cema'ati! La ilahe illallah diyerek 
iman ediniz, dedi. Bunun iizerine Velid bin Mugire, Ebu 
Cehle; Muhammedi utandirayrm mi dedi. Ebu Cehl yemin 
vererek mutlaka bunu yap, dedi. Velid bin Mugire o putu 
boynuna yaklasdirarak, Resulullaha "sallallahii aleyhi ve 
sellem" dondii ve: Ey Muhammed. Sen benim Rabbim sah 
damanmdan daha yakindir, dersin. iste benim rabbim de 
boynumdadir. Senin Rabbin nerededir, gorelim dedi. Sonra 
putu yere koydu. Kureysin miisrikleri puta secde etdiler. Pu- 
ta ey tannmiz bize yardim et de Muhammedi oldurelim diye 

-101- 



yalvardilar. O sirada putun icinden Resulullahin "sallallahii 
aleyhi ve sellem" aleyhinde birkac beyt ile Ehl-i islamin hi- 
lafina seyler isitildi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
oradan ayrildi. Ibni Mes'tid "radiyallahii anh" demisdir ki; 
ben de Resulullah ile geri dondiim ve annem babam sana fe- 
da olsun ya Resulallah! O putdan ne sesler geldigini isitdiniz 
mi, dedim. Buyurdu ki: Evet isitdim. O bir seytandir, putla- 
nn icine girer ve halki Peygamberleri oldiirmege kiskirtir. 
Peygamberleri kotiileyen ve onlara dil uzatan seytanlari Al- 
lahii teala cok cabuk helak eder. Bu hadiseden iki iic gun 
sonra, Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" huzurunda 
oturuyordum. Bir kimse geldi, esselamii aleyke ya Muham- 
med, dedi. Biz onun soziinii isitdik, amma kendisini goreme- 
dik. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" ona gok ehlin- 
den misin diye sordu. Hayir, dedi. Cinnilerden misin deyin- 
ce, evet dedi. Nicin geldin deyince, ben gayb olmusdum. Ba- 
na Allahii tealamn Resuliinii, bir seytan zemmetdi, diye ha- 
ber verdiler. Ben o seytani anyordum. Safa tepesine yakin 
bir yerde buldum ve onu kihc ile oldiirdiim. Onu senden 
uzaklasdirdim ya Resulallah, dedi. Yann Safa tepesine dost- 
lannizla birlikde tesrif ediniz, sizi sevindirecegim, dedi. Re- 
sulullah ona ismin nedir, dedi. Semhac deyince, ister misin 
sana bundan daha giizel bir ism vereyim, buyurdu. O ism ne- 
dir ya Resulallah deyince: Sana Abdullah ismini koydum bu- 
yurdu. Bundan sonra o cinni aynhp gitdi. 

Abdullah ibni Mes'ud "radiyallahii anh" demisdir ki, ba- 
na o geceden daha uzun bir gece olmadi. Sabahleyin Resu- 
lullah "sallallahii aleyhi ve sellem" ile Safa tepesine gitdik. 
Miisrikler orada toplanmisdi. Resulullah "sallallahii aleyhi 
ve sellem" aralanna girip: Ey Kureysliler! La ilahe illallah 
deyiniz, buyurdu. Miisrikler yine oradaki putun oniine gidip, 
secde etdiler ve puta yalvarmaga basladilar. Bugiin de once- 
ki gibi olacak zan ederek korkdum. O sirada putun icinden 
aniden bir ses geldi. Ben Abdullah bin Heyarayim! Tertemiz 
Peygamberi kotiileyen fitne sahibi seytani oldiirdiim. Miis- 
rikler putdan bu sesleri isitince puta soverek biz senin gibisi- 

-102- 



ne tapmadik. Muhammed sana sihr yapmis. Dim Onu kotii- 
liiyordun. Bugiin medh ediyorsun, dediler. Sonra putu yere 
vurup parcaladilar. Sonra Resulullaha "sallallahii aleyhi ve 
sellem" hiicum etdiler. Mubarek alnini kanatdilar. O sirada 
musriklerin arasindan elinde demirli baston bulunan bir ih- 
tiyar ortaya cikdi. Ey Kureysliler, isitdim ki Muhammed siz- 
den kuvvetli imis. Beni Onun yanina gotiiriin de, su bastonu 
onun karnina vurayim, dedi. Vurmak icin elini kaldmnca eli 
kurudu ve havada asm kaldi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem" o meriinun serrinden kurtuldu. 

• Iskenderiyye Uskiifiiniin kissasi: Mugire bin Su'be "ra- 
diyallahii anh" soyle anlatmisdir: Resulullahin "sallallahii 
aleyhi ve sellem" Peygamberliginin bildirildigi sirada, ticaret 
icin bir kafile ile Taifden iskenderiyyeye gitdim. Orada bir 
iiskiif [hiristiyan din adami] vardi. Bu kimse cok ibadet eder- 
di. Halk, hastalanni, sifaya kavusmasi icin ona getirirlerdi. 
Ona hie gonderilmedik Peygamber kaldi mi diye sordum. 
Evet, Hatem-iil enbiya vardir. Onunla Isa aleyhisselam ara- 
sindaki zeman cok degildir. O son Peygamber, ne uzun ne 
kisa boyludur. Ne siyah, ne beyazdir. Gozlerinde kirmizihk 
vardir. Saclanni uzatir, kihc kusanir. Kimseden korkmaz, sa- 
vasa katihr. Eshabi Onun icin canlanni feda ederler. Onu 
anne ve babalanndan ve evladlanndan cok severler. Sicak 
bir yerden cikar. Bir haremden bir hareme hicret eder. Ku- 
rak bir yerde yerlesir. Ibrahim aleyhisselamin dinine miita- 
beat gosterir, dedi. Mugire bin Su'be "radiyallahii anh" soz- 
lerine devam ederek soyle nakl etmisdir: O Uskiife, biraz da- 
ha O Peygamberden bahs et dedim. $6yle anlatdi: O Pey- 
gamber beline izar baglar. Her Peygamber kendi kavmine 
gonderildi. O ise biitiin insanlara ve cinnilere gonderildi. 
Yeryiiziiniin her tarafi Ona mescid kihndi. Su bulamadigi ze- 
man teyemmum ederek nemaz kilar. Ondan bunlan dinle- 
dikden sonra iskenderiyyede ugradigim her kilisenin iiskii- 
fiine Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" sifatlanni ve 
hilyesini, seklini, semailini sordum ve hepsini tek tek hafiza- 
ma yerlesdirdim. Medineye doniince, hepsini Resulullaha 

-103- 



"sallallahii aleyhi ve sellem" anlatdim. Hoslanna gitdi. Esha- 
ba da "radiyallahii anhiim ecma'in" anlat buyurdu. Ben de 
giinlerce Eshab-i kirama gurub gurub anlatdim. 

• Hazret-i Omerin "radiyallahii anh" miisliman olmasi 
hadisesi: Emir-iil mii'minin Omer bin Hattab "radiyallahii 
anh" soyle anlatmisdir: Bir gun Ebu Cehl ve Seybe ile bir- 
likde oturuyorduk. Ebu Cehl ayaga kalkip, ey Kureys top- 
lulugu! Muhammed sizin tanrilannizi kotiiliiyor. Size aklsiz 
ve cahil diyor. Atalariniz Cehennemdedir diyor. Her kim 
Muhammedi oldiiriirse, ona yiiz kizil tiiylii ve yiiz kara tiiy- 
lii deve ile bin olcek giimiis verecegim diye bagirdi. Bunun 
iizerine ben ayaga kalkdim ve Ey Ebel Hakem. Soyledigin 
sozde dogru musun, ya'ni soziinde durur musun dedim. 
Evet, hemen verecegim deyince, ben de lat ve uzza hakki 
icin, bu isi ben yapanm, dedim. O anda elimden tutup beni 
Ka'benin yamndaki hubel putunun yanina gotiirdii ve hu- 
beli bana sahid tutdu. O biitiin putlarin en biiyiigii idi. Her 
ne zeman bir sefere veya savasa cikacak olsalar, sulh veya 
nikah yapacak olsalar, hubel putunun yanina vanrlar, hu- 
belle mesveret ederler ve onu sahid tutarlardi. Ben kihc ku- 
sanip, hazret-i Resulullahi "sallallahii aleyhi ve sellem" ara- 
maga cikdim. Bir yere vardim, bakdim ki, bir kuzuyu kesi- 
yorlardi. Orada biraz durup bakdim. Kuzunun icinden bir 
ses geliyor ve soyle diyordu: Ne hos, ne mubarek isdir ve ne 
se'adetdir ki, bir kimse yiiksek sesle ve acik bir ifade ile hal- 
ki Allah birdir, Muhammed aleyhisselam Onun resuliidiir 
diyerek iman etmege caginyor! Ben hemen kendi kendime 
bu sozler sanadir, dedim. Oradan aynhnca, bir koyun siirii- 
siine rastladim. Koyunlann icinden de aym seyleri soyleyen 
bir ses geliyordu. Kendi kendime, yemin ederim ki, bu soz- 
ler benden baskasina soylenmiyor, deyip, oradan da aynl- 
dim. Dimad denilen putun yamndan geciyordum. Putun 
icinden bir ses su beytleri soyliiyordu: Beytlerin anlami soy- 
ledir: 

Peygamberligi aciklanmca, Muhammed-iil Eminin, 
Yalniz Allaha tapihr, dimad putu terk edilir. 

-104- 



O Peygamberlere vans olan kimsedir, 

Meryem oglu Isadan sonra, Kureysden gelen Peygamberdir. 

Once, dimad ve diger putlara tapmanlar, 
Keske hie tapmasa idik onlara diyecekler. 

Ya Elm Hafs [Omer "radiyallahii anh"], sabr et, sen dyle bir kisisin, 
Sana Adioglu serefinden baska serefnasib olacak. 
Etin He ve dilin He cok yardim edeceksin, 
Hie acele etme, sen Onun dinine gireceksin. 

Artik kesin olarak anladim ki, bu sozler bana soyleniyor- 
du. Kiz kardesimin evine gitdim. Habbab bin Erat "radiyal- 
lahii anh" ve kiz kardesimin kocasi Sa'id bin Zeyd "radiyal- 
lahii anh" orada idiler. Beni kihc kusanmis bir vaziyyetde 
goriince korkdular. Korkmayin, dedim. Bunun uzerine Hab- 
bab bana: Ey Omer, yazik sana miisliman ol, dedi. Su iste- 
dim, getirdiler. Abdest aldim ve hazret-i Resulullahi "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" sordum. Erkam bin Ebi Erkamin 
evindedir, dediler. Hemen oraya gitdim. Kapiyi caldim. 
Hamza "radiyallahii anh" disari cikdi. Beni kihc kusanmis 
bir halde goriince bana bagirdi. Heybetli bir kimse idi. Ben 
de ona bagirdim. Bu sirada Resulullah "sallallahu aleyhi ve 
sellem" disari cikdi. Bana bakip miisliman olmak icin geldi- 
gimi anladi ve Allahii teala senin hakkindaki diiami kabul 
etdi. Ey Omer! Miisliman ol, buyurdu. Ben, Eshedii en la ila- 
he illallah ve eshedii enneke resulullah diyerek miisliman ol- 
dum. Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" ve Eshab-i ki- 
ram cok sevindiler. O gun benimle mushmanlann sayisi kir- 
ka ulasdi. Allahii teala [Enfal suresi 64.cii ayetinde mealen] 
(Ey Peygamberim! Sana Allah ve mii'minlerden, senin izin- 
de gidenler yetisir!) buyurdu. Resulullaha "sallallahu aleyhi 
ve sellem" Allah hakki icin disari cikalim. Miisrikler bize bir 
sey yapamaz, dedim. Sonra disari cikdik. Tekbir getirdik, 6y- 
le ki, miisrikler isitdiler. Hazret-i Resulullah "sallallahu aley- 
hi ve sellem" Ka'beyi tavaf etdi. Bu hadiseden sonra miisrik- 
lerle mucadele edip durduk. Sonunda Allahii teala bizi tarn 
galib kildi. 

-105- 



• Ebu Muhammed Ceriri Taberi "rahmetullahi aleyh" 
soyle nakl etmisdir: Emir-iil mii'minin Omer "radiyallahii 
anh" iman etmekle sereflenince, miislimanlar kuvvetlendi. 
Islam dini acikdan yayilmaga basladi. Ebu Cehl bu durumu 
goriince miisriklere, Muhammed biiyiiciidiir. Her kim yani- 
na varsa, onu sihrle kendine bagliyor, dedi. Firsat kollayip, 
Onu yalniz bir yerde bulunca hemen oldurelim, dedi. Miis- 
rikler bu seklde anlasip karar verdiler. Bir gun hazret-i Re- 
sulullah "sailailahu aleyhi ve sellem" tek basina bir daga 
dogru gidiyordu. Ebu Cehl bes on kisiyle arkasindan gitdi. 
Resulullahin "sallallahu aleyhi ve sellem" iizerine hiicum 
etdiler. Oldiirmek istediler! Fekat yapamadilar. Zira Pey- 
gamberlere "aleyhimiisselam" kirk erkek kuvveti verilmis- 
dir. Bizim Peygamberimize ise kirk peygamber kuvveti ve- 
rilmisdir. Hiicum edenler, Resulullahin "sallallahu aleyhi ve 
sellem" mubarek basini dort yerinden yaralamislardi. Es- 
hab-i kiram bu durumu haber ahnca, hemen oraya kosdular. 
Miisrikler onlan goriince kacdilar. Bu hadisenin oldugu si- 
rada Peygamber efendimizin amcasi hazret-i Hamza daha 
miisliman olmamisdi. O gun avda idi. Karsisina bir geyik 
cikdi. Bir ok cikanp geyigi vurmak istedi. O sirada geyik di- 
le gelip: Ey Hamza! Benden ne istersin! Evine git, sana mii- 
him bir is diisdii, dedi. Hayret etdi. Avlanmayi birakip, evi- 
ne dondii. Kameriye adh bir cariyesi vardi. Bu cariye yeme- 
gini getirip, oniine koydu. Fekat bir tarafdan da aghyordu. 
Hazret-i Hamza cariyesine nicin aghyorsun dedi. Muham- 
med aleyhisselam icin aglanm. Evinde yarah yatiyor. Ebu 
Cehl bes on kisiyle iizerine hiicum edip, yaralamislardir. 
Hazret-i Hamza bunu duyar duymaz, hiddetle yerinden 
kalkdi! Yayini eline aldi ve Muhammedin "sallallahu aleyhi 
ve sellem" ociinii almadikca bu yemegi yimem dedi. Hemen 
Ebu Cehlin evine dogru yiiriidii. Ebu Cehl evinin oniinde 
miisriklerle birlikde oturuyordu. Hazret-i Hamzayi uzakdan 
kizgin bir halde goriince, dagihp kacmaya basladilar. Ebu 
Cehl de kaciyordu. Fekat hazret-i Hamza yetisip onu yaka- 
ladi. Elindeki yay ile basina vurmaga basladi. Yay param 
parca oldu. Ebu Cehlin basinda yedi dane derin yara acildi. 

-106- 



Hazret-i Hamzamn karsisina cikmaga kimsenin cesareti 
yokdu. Halk araya girip sulh yapdirdilar. Hazret-i Hamza 
oradan hemen Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" 
huztiruna gitdi. Yatiyordu. Ya Muhammed "sallallahii aley- 
hi ve sellem"! Diismanindan ociinii aldim. Ebu Cehlin basi- 
m yedi yerden yardim. Araya girenler olmasaydi oldiiriir- 
diim dedi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem": Ey am- 
ca! Bu isin bana faidesi yokdur. Eger iman edersen o zeman 
memnun olurum, buyurdu. Hazret-i Hamza, eger ben iman 
edersem, senin gonliin hos olur mu, dedi. Evet, buyurunca, 
hemen iman etdi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
cabuk iyilesip kalkdi. 

• Siifyan Huzelf "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: Bir 
kervanla Sam yolunda gidiyorduk. Bir gece sabaha karsi bir 
yerde uyumak icin konakladik. Aniden havada duran bir at- 
h gordiik. Ey uyuyanlar! Kalkiniz, uyku zemani degildir. 
Ciinki, Ahmed "sallallahii aleyhi ve sellem" zuhur etdi ve 
cinnilerin temami kovuldu, diyordu. Biz cesur kimseler oldu- 
gumuz halde korkduk. Evlerimize dondiigiimiizde, Mekke- 
de bir ihtilaf ortaya cikdigini, Abdulmuttalib ogullanndan 
birinin Peygamber oldugunun bildirildigini ve isminin Ah- 
med "aleyhisselam" oldugunu isitdik. 

• Urve bin Merre el-Cuheni "radiyallahii anh" soyle an- 
latmisdir: Cahiliyye donemi giinlerinde hac yapmak igin 
Mekkeye gitdim. RvTyamda Ka'beden bir nurun cikdigini ve 
Medinenin daglan goriiniinceye kadar yayildigini gordiim. 
O niirdan bir ses geldigini ve zulmet parcalandi, nur yayildi! 
Hatem-iil-Enbiya gonderildi diye isitdim. Sonra bir nur daha 
cikdi. O nurun aydinhginda Hirenin ve Medayinin biitiin 
kosklerini gordiim. O nurdan da bir ses geliyor ve soyle di- 
yordu: 

islamiyyet geldi, putlar kmldi, 
Akrabalar ziyaret edilir oldu. 

Uykudan uyamnca korkdum ve kavmime, vallahi Kureys 
arasinda bir hadise olmusdur, dedim. Memleketimize do- 

-107- 



niince, Ahmed adinda bir zatin halki islama daVet etdigini 
haber aldik. Huzuruna gidip gordiigum ru'yayi anlatdim ve 
miisliman oldum. 

Hadiselerden biri de soyledir: Bir kimse Babilden Mek- 
keye ticaret icin gelmisdi ve Ebu Cehle koyunlanni satmisdi. 
Ebu Cehl parasim vermiyor ve oyahyordu. Bir gun Babilli 
tiiccar Kureys kabilesinin reisine gelip, ben garib bir kimse- 
yim. Ebu Cehl koyunlarimi satin aldi ve parasim vermedi. 
Kim ondan benim hakkimi alabilir, dedi. Hazret-i Muham- 
med "sallallahii aleyhi ve sellem" o sirada onlara yakin bir 
yerde oturuyordu. Kureysliler alay ederek o kimseye, iste su 
oturan kimse senin hakkini ahr diyerek, Resulullahi "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" gosterdiler. Bunun iizerine Babilli 
kimse, Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" huzuruna 
gidip, basindan gecenleri anlatdi. Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem" hemen kalkip, gel senin hakkini alayim, 
dedi. Kureysliler haber getirmeleri icin iki kisiyi arkalann- 
dan gonderdiler. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
Ebu Cehlin kapisina varip, kapiyi caldi. Kimsin diye sorun- 
ca, Muhammed bin Abdullahim. Disan gel, buyurdu. Ebu 
Cehl hemen disan cikdi. Rengi degismis ve viicxidu titriyor- 
du. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" ona, bu kimse- 
nin hakkini ver, buyurdu. Ebu Cehl veririm, dedi. Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem" bu kimsenin hakkini temamen 
vermedikce buradan aynlmam, buyurdu. Bunun iizerine 
Ebu Cehl acele evine girdi. O kimsenin hakkimn temamini 
getirip, verdi. Sonra Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
oradan aynhp gitdi. Babilli kimse Kureyslilerin toplu halde 
bulunduklan yere gidip, Allahii teala Muhammede "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem" iyilikler versin. Hakkimi o zalimin elin- 
den ahverdi, dedi. Sonra miisriklerin haber getirmek icin 
gonderdikleri iki kisi de yanlanna geldiler ve olanlan aynen 
anlatdilar. Onlann ardindan Ebu Cehl de oraya geldi. Ku- 
reysliler onu kinadilar. Bunun iizerine Ebu Cehl, Muham- 
med kapima gelip kapiyi cahnca, sanki kalbim yerinden fir- 
ladi. Hemen disan cikdim. Muhammedin basi iizerinde bii- 

-108- 



yiik bir aslan gordiim. Agzini acmisdi. Eger o kimsenin hak- 
kini vermekde bir an daha duraklasam aslan beni parcalaya- 
cakdi, dedi. Oradakiler bu da Muhammedin sihrlerindendir, 
dediler. 

• Abdurrahman bin Cevzi (Kitab-iil-Vefa ff ahvalil Mus- 
tafa) adli eserinde, Halid bin Sa'id bin As "radiyallahii anh" 
hazretlerinin soyle anlatdigini nakl etmisdir: Bir gece 
ru'yamda Mekkeyi bir karanligin kapladigini gordiim. Oyle 
ki, bir kimse kendi elini goremezdi. Bu esnada zemzem ku- 
yusundan bir nur cikdi, gokyiiziine yiikseldi ve Ka'be iizeri- 
ne lsik verdi. Sonra Mekkenin temamini aydinlatdi. Sonra da 
Medinenin hurmaliklanni aydinlatdi. Oyle ki, hurma agacla- 
rinin dallari iizerindeki hurma koruklarmi o nurun aydinh- 
ginda goriiyordum. Bu halde iken uyandim. Rii'yami karde- 
sim Amr bin Sa'ide anlatdim. Kardesim firaseti kuwetli bir 
kimse idi. Ey kardesim! Bu is Abdulmuttalib ogullanndan 
zuhur edecek. Gormezmisin o nur onlann atalannin kazdigi 
kuyudaki sudan cikmis. Resulullahin "sallallahii aleyhi ve 
sellem" Peygamberligi bildirilince, huzuruna gidip o rii'yami 
anlatdim. Bana ey Halid! Vallahi o nur benim. Ben Allahii 
tealanin Resuluyum, buyurdu. Sonra iman edilecek seyleri 
bildirdi. Ben de miisliman oldum. Sonra kardesim Amr da 
musliman oldu. 

• Beni Esed kabilesinden bir kimse, satmak icin pazara 
tic deve getirmisdi. Ebu Cehl musteri oldu ve satin aldi. Fe- 
kat parasini vermedi. O sirada Resulullah "sallallahii aleyhi 
ve sellem" mescidde oturuyordu. Develerini Ebu Cehle sa- 
tip, parasini alamayan kimse, Resulullahin huzuruna gelip, 
halini anlatdi. Develerin su anda nerededir diye sorunca da, 
heniiz pazardadir, dedi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" pazara gitdi. O kimsenin develerini nzasiyla satin aldi. 
Sonra devenin ikisini satip, tic devenin bedelini odedi. Kalan 
bir deveyi de satip, parasini Abdulmuttalib ogullannin fakir- 
lerine paylasdirdi. Ebu Cehl pazann bir kosesinde durmus, 
hicbir sey soyleyemiyordu. Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem" Ebu Cehle: Artik bundan sonra boyle isler yapma! 

-109- 



Eger yaparsan, kimsenin basina gelmemis olan bir bela senin 
basina gelir, buyurdu. Ebu Cehl: Artik yapmam ya Muham- 
med dedi. Musriklerden ba'zilan Ebu Cehle Muhammedin 
karsisinda hor diisdiin. Onun dinine mi girdin, yoksa, Ondan 
korkdun mu, dediler. Ebu Cehl, ben asla Onun dinine gir- 
mem. Fekat Onun sag tarafinda bir kac kisi gordiim. Ellerin- 
de mizraklar vardi. Eger karsi gelseydim, beni o anda helak 
edeceklerdi, dedi. Miisrikler, bu da Muhammedin sihrlerin- 
dendir, dediler. 

• Zenire adinda bir cariye miisliman olmusdu. O siralar- 
da gozleri gormez oldu. Ebu Cehl bu lat ve uzzanin isidir, de- 
di. Zenire, lat ve uzza putlan insanlarin ibadet edip etmedik- 
lerinden haberdar olamazlar. Benim gozlerimin kor olmasi 
Rabbimin takdiriyledir. Rabbim gozlerimi tekrar acmaya 
kadirdir, dedi. O gece gozleri acildi. Tekrar gormege basla- 
di. Fekat Kureys kabilesinden, goniil gozii kor olanlar, bu is 
de Muhammedin sihrlerindendir dediler ve dalaletde kaldi- 
lar. 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" hanimi haz- 
ret-i Hadice "radiyallahii anha" hayatda iken, kizlanndan 
Zeynebi "radiyallahii anha" kiz kardesinin oglu Ebul Asa 
vermisdi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" kizlann- 
dan Rukayyeyi veya Ummii Gulsiimii de Uteybe bin Ebi Le- 
hebe nisanlamisdi. Resulullah "aleyhisselam" ile Kureysliler 
arasinda diismanhk buyiiyiince, miisrikler damadlara Onun 
kizlanni almakla yiikiinii hafifletiyorsunuz. Kizlanni bosayin 
ki, zahmete diissiin. Kureysin kizlanndan hangisini isterseniz 
size verelim, dediler. Damadlanndan Ebul As, ben hani- 
mimdan aynlmam ve Kureys kadinlanndan hicbirini ona 
denk tutmam, dedi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
onu medh etdi. Uteybe, bana Sa'id bin Ebil-Asin kizini ve- 
rirseniz nisani bozanm, dedi. Sa'id bin Ebil-Asin kizini ona 
verdiler. O bedbaht, heniiz Resulullahin "sallallahii aleyhi 
ve sellem" kiziyla evlenmemisdi. Resulullah kizi ile oturur- 
ken, huzuruna gelip, sana iman etmiyorum ve kizindan aynl- 
dim diyerek, Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" dogru 

-110- 



tukurdu. Kotii sozler soyledi ve gitdi. Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem", Allahim, kopeklerinden birini ona musal- 
lat et, diye diia etdi. Ebu Talib de orada idi. Uteybeye, ey 
kardesimin oglu, bu diiadan hangi hile ile kurtulabilirsin, de- 
di. Ba'zilan da Ebu Talibin uzuldiigiinu, Resulullaha, ey kar- 
desimin oglu bu diiadan sana ne menfe'at var dedigini riva- 
yet etmislerdir. Uteybe bu diiayi babasina soyleyince, baba- 
si iiziildii. Bu hadiseden sonra ticaret icin kervanla Sama git- 
di. Yolda bir yerde konaklamislardi. Orada bir rahib onlara; 
burada yirtici hayvan cokdur, dedi. Bunun iizerine Uteybe 
yol arkadaslanna bana yardimci olun. Muhammedin diiasin- 
dan dolayi emin degilim, dedi. Biitiin yiikleri yigdilar. Utey- 
beyi yiiklerin en iistune yatirdilar. Kendileri de etrafini cevi- 
rip yatdilar. Gece yansi bir aslan geldi. Oradakilerin herbiri- 
ni tek tek kokladi. Sonra yiiklerin iistune sicradi. Pencesiyle 
Uteybenin karnini yardi ve canini Cehenneme yolladi. Has- 
san bin Sabit "radiyallahii anh" bu hadiseyi bir kasidesinde 
anlatmisdir. 

• Necasi ile alakali hadise: Eshab-i kiram "aleyhimiirnd- 
van" Habesistana ikinci defa hicret etdiklerinde seksen iki 
erkek ve yirmidort kadin idiler. Ca'fer bin Ebi Talib "radi- 
yallahii anh" ve Ummii Seleme "radiyallahii anna" da onlar 
arasinda idiler. 

Ummii Seleme "radiyallahii anna" soyle anlatmisdir: 
Habesistanda ikametimiz sirasinda rahathkla dinimizi acik- 
ladik. Allahii tealaya ibadet ile mesgul olduk. Hie kimse bi- 
ze mani' olmadi. Bizim rahat ve refah icinde oldugumuz 
Mekkede duyulunca, Kureysliler sozbirligi ederek, Amr bin 
Asi ve Abdullah bin Ebi Rebiayi hediyyelerle birlikde, Ne- 
casiye ve patriklerine ve adamlarina gonderdiler. O iki kisi 
Habesistana gelip, hediyyeleri dagitdilar. Sonra Necasinin 
adamlarina dediler ki: Bir gurub kimse babalannin ve dede- 
lerinin dinini birakarak Mekkeden buraya geldiler. Melikin 
dinine de girmediler. Onlann babalan ve akrabalan bizi 
gonderdiler. Melik onlan bizim yammiza katip, Mekkeye 
gondersin dediler. Patrikler, bu durumu Melike kendiniz 

-111- 



arz edin, biz de size yardimci olalim dediler. Mekkeden ge- 
len o iki kisi patriklerin yaninda durumu Melik Necasiye 
soylediler. Bunu firsat bilen patrikler, ey Melik! Bu iki kisi 
onlarin halini iyi bilir. Onlari bu kisilere teslim et dediler. 
Necasi onlara kizip, bu kimselerin sozleriyle is yapmak dog- 
ru olmaz. Bize siginanlan cagirahm, isin hakikatini onlara 
soralim. Eger bu iki kisinin soyledigi dogru ise, onlari teslim 
edeyim. Sayet hadise bunlann dedigi gibi degilse, buraya si- 
ginanlara daha cok alaka gostermemiz ve bunlara hie do- 
kundurmamamiz icab eder, dedi. Sonra alimlerinin toplan- 
masini emr etdi. 

Alimler Necasinin etrafinda toplandilar ve kitablanni 6n- 
lerine koydular. Sonra Eshab-i kiramdan Habesistana hicret 
etmis olanlan cagirtdi. Ca'fer bin Ebi Talib ve diger Eshab 
geldiler. Onlar gelince alimler kalkip, Ca'fer bin Ebi Talibi 
"radiyallahii anh" Necasiye takdim etdiler. Necasi de hiir- 
met ve iltifat gosterdi. Necasi durumu sordu. Ca'fer bin Ebi 
Talib soyle dedi: Ey Melik! Biz cahiliyye ehlinden, puta ta- 
pan, les yiyen, kumar oynayan ve daha nice kotii isleri yapan 
bir kavimdik. Allahii teala ihsan ederek, kavmimizden, nese- 
bi, emaneti, diyaneti en iyi olan birini secip, Peygamber ola- 
rak gonderdi. O bize Allahii tealamn bir oldugunu bildirdi 
ve imana da'vet etdi. Biz O yiice Allaha ibadet ederiz ve 
Ona sirk kosmayiz. Biz nemaz kilanz, dogrulukdan aynlma- 
yiz, soziimiizde dururuz. iyilik ederiz, akrabayi ziyaret ede- 
riz. Biz o Peygambere iman etdik ve tabi' olduk. Bu sebeble 
kavmimiz bize diisman oldu. Eskisi gibi sirk ve kiifre donme- 
miz icin cok sikinti cekdirdiler ve iskence yapdilar. Onlarin 
iskencesine dayanamayip buraya sigindik. Burada diisman- 
hk yapamazlar. 

Necasi "rahmetullahi aleyh" bunlan dinledikden sonra 
Peygamberinize indirilen kitabdan biraz oku dedi. Ca'fer bin 
Ebi Talib "radiyallahii anh", Meryem suresinden bir mikdar 
okudu. Necasi dinlerken o kadar agladi ki sakah lslandi. Ya- 
ninda bulunan alimler de agladilar. Goz yaslan, onlerinde 
bulunan kitablanni lslatdi. Sonra Necasi soyle dedi: Bu nur, 

-112- 



Musaya "aleyhisselam" gelen nur ile ayni yerden geliyor. 
Muslimanlan geri goturmek icin Mekkeden gelen iki musri- 
ke de, vallahi ben bunlan size vermem dedi. Bunun uzerine 
o iki kisi Necasinin huzurundan cikdilar. Amr bin As, ben 
Muhammedin "sallallahii aleyhi ve sellem" eshabina bir is 
yapayim da perisan olsunlar, dedi. Abdullah bin Ebi Rebia, 
ey Amr, boyle bir sey yapma. Her ne kadar onlarla aramiz- 
da muhalefet varsa da, onlar da bizim akrabalarimizdir, de- 
di. Amr onu dinlemedi ve Necasiye, Muhammedin eshabi 
Isaya "aleyhisselam" kole diyorlar diye haber yolladi. Neca- 
si, Ca'fer bin Ebi Talibi ve Habesistana hicret etmis olan di- 
ger miislimanlan tekrar yanina cagirdi. Siz Isa aleyhisselam 
hakkinda ne dersiniz diye sordu. Ca'fer bin Ebi Talib: Isa 
aleyhisselam kelimetullah ve ruhullahdir. Allahii teala boyle 
bildiriyor diye cevab verdi. Necasi yemin ederek Isa "aley- 
hisselam" da boyle soylemisdir. Bundan sonra bu memleket- 
de emin olarak kaliniz. Hie kimse size dokunmasin dedi. 
Sonra patriklerine, Mekkeden gelen o iki kisiye getirdikleri 
hediyyeleri geri veriniz. Onlann hediyyelerine ihtiyacim 
yokdur, dedi. O iki kisi reddedilmis olarak doniip gitdiler. 
Orada bulunan Eshab-i kiram "aleyhimxirndvan" huzur 
icinde ikamet etdiler. [Habes padisahlannin hepsine Necasi 
denir. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" zemamndaki 
Necasinin adi Eshame idi. Nasrani iken musliman oldu. Ce- 
naze nemazim Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Me- 
dinede kildirdi. Amr bin As "radiyallahii anh" da hicretin 
8.ci senesinde musliman oldu.] 

• Habesistan padisahi Necasinin uskiiflerinden yirmi kisi 
Necasiden izn alarak, Mekkeye gitdiler. Resulullah "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem" Ka'bede Makam-i ibrahimde oturuyor- 
du. Izn isteyip huzuruna geldiler. Onlardan Tapur adindaki 
iiskiif, Allahii tealamn resulii oldugunu soyleyen zat siz misi- 
niz dedi. Evet benim buyurunca, halki neye da'vet ediyorsun 
diye sordu. Seriki olmayan Allahii tealaya fman etmeye ca- 
gmyorum, buyurdu. Sonra onlara Kur'an-i kerim okudu. 
Hepsi aglamaya basladilar. Goz yaslan sakallanni lslatdi. 

- 113 - Soahicl-iin Niibiivve - F:8 



Tapur iiskiif, ben Allahii tealaya ve senin Onun resulxi oldu- 
guna iman etdim, dedi. Diger uskufler de hemen o anda 
iman etmekle sereflendiler. Bunlar, Resulullahin "sallallahii 
aleyhi ve sellem" huzurundan aynlinca, Ebu Cehl ve Umey- 
ye bin Halef, Kureysden bir cema'at ile onlara dediler ki, siz 
buraya din arastirmak icin gonderildiniz. Bu kimsenin dini 
hakkinda haber gotiirecekdiniz. Sizin hie akhniz yokmu. 
Onun huzurunda bir saat oturdunuz ve dininizi degisdirdi- 
niz. Ne soylediyse tasdik etdiniz. O iki seneden beri Peygam- 
ber oldugunu soyler. Bizden birkac aklsiz ve birkac fakirden 
baska kimse inanmadi. Onlarin bu sozleri iizerine uskufler, 
siz susun, biz kimsenin hakkini zayf etmeyiz. Biz apacik bir 
hakka kavusduk. O hak dinle aydinlandik. Cahillerin soziiy- 
le bu hak dinden donmeyiz, dediler. Sonra Kur'an-i kerimi 
ve islamiyyetin esaslanni ogrendiler ve memleketlerine don- 
diiler. 

• Hazret-i Muhammed "sallallahii aleyhi ve sellem", 
Mi'racini anlatirken, Kur'an-i kerimde bildirildigi gibi, Mes- 
cid-i Aksaya ugradiklanni soyledi. Kureysliler, Onun Mes- 
cid-i Aksayi daha once gormedigini biliyorlardi. Mescid-i 
Aksanin seklini sordular. O sirada Cebrail "aleyhisselam" 
Mescid-i Aksayi Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" 
gozlerinin oniine getirdi. Sorulan seylere Mescid-i Aksayi 
seyrederek [televizyon gibi] cevab verdi. Aynca Kureyslile- 
rin Sama gitmis olan bir kervanindan haber sordular. Ker- 
van yoldadir. Ben onlara ugradigim zeman, falan kisi deve 
iistiinde oturmusdu. Hava soguk idi. Kolesinden kilim istedi. 
Ben susamisdim. Falan kimsenin bardagindan su icdim. Bir 
kimse bir sey kaybetmisdi. Onu arayip buldular. Bizim Bu- 
rakimizdan kervandaki develer iirkdii ve etrafa dagildilar. 
Eger develeri toplamak icin cok oyalanmazlarsa, falan giin 
giines dogarken Mekkeye gelirler, buyurdu. Kervanin gele- 
cegini soyledigi giin miisrikler iki gurub oldular. Bir gurubu 
kervanin gelecegi tarafi, bir gurub da giinesin dogacagi tara- 
fi gozetlemeye basladilar. Kervani gozetleyenler aniden, iste 
kervan geldi diye bagnsdilar. O anda giinesin dogusunu go- 

-114- 



zetleyenler de, iste giines doguyor diye bagnsdilar. Kervani 
karsiladilar ve anlatilanlan ve baslanndan gecen hadiseleri 
tek tek sordular. Hepsinin dogru oldugunu ogrendiler. Fekat 
inadlanndan ve kibrlerinden dolayi iman etmediler. inkarla- 
ri ve kibrleri artdi. "Allahii tealanin dalaletde birakdigini, 
kinise hidayete erdiremez." Yuniis bin Biikeyr, ibni ishakin 
siretine ilaveten soyle demisdir: O gun giinesin dogmasi, ka- 
filenin gelmesine kadar Allahii teala tarafindan gecikdiril- 
misdir. 

• Birgiin Ebu Cehl, uzun miinakasalardan sonra Kureys- 
lilere dedi ki, biz, Muhammedin hakkinda artik ma'zuruz. 
Bundan sonra onu adeti iizere nemaz kilarken goriince, ba- 
sina bir tas vurayim. Boylece Onun elinden kurtulmus olu- 
rum. Fekat bana yardimci olun, diisman eline birakmayimz. 
Ebu Cehle, sana her bakimdan yardimci olacagiz. Seni goze- 
tecegiz, seni diisman eline birakmayacagiz diye soz verip, 
and ipdiler ve bu isi yap, dediler. Sabahleyin, Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem" nemaz kildigi yere gelip, nema- 
za durdu. Ebu Cehl eline bir tas ahp, arkadan yaklasdi. Ya- 
nina yaklasinca, yiiziiniin rengi degisdi. Viicudu titremege 
basladi ve perisan bir halde geri dondii. Kureysliler, Ebu 
Cehle, sana ne oldu diye sorunca; dedi ki tasi vurmak icin 
Ona yaklasinca, kocaman ve hircin bir deve gordiim. Om- 
riimde oyle uzun ayakh, keskin disli ve heybetli deve gorme- 
misdim. Eger biraz daha yaklassaydim beni oldiiriirdii, dedi. 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", "Eger yaklassaydi, 
onu elbette yakalardi. Cebrail "aleyhisselam" bana boyle 
haber verdi" buyurmusdur. 

• Ebu Cehl, Kureys miisriklerine, Muhammed sizin yani- 
nizda yiiziinii topraga siirer mi. Ya'ni nemaz kihyor mu diye 
sordu. Onlar da, evet kihyor, dediler. Eger ben Onu nemaz 
kilarken goriirsem ayagimla basini ezecegim, dedi. Bir gun 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" nemaz kilarken de- 
digini yapmak icin iizerine dogru yiiriidii. Daha yaklasma- 
dan yiiziinden birseyler silerek derhal geri dondii. Miisrikler 
sana ne oldu, dediklerinde, Muhammed ile aramizda ates- 

-115- 



den bir hendek gordiim. Zebaniler bana hiicum etdiler. He- 
men geri dondiim, dedi. Bu hadise iizerine Allahii teala me- 
al-i senfleri, (Sen nciiiaz kilan kulu (peygamberi) bundan 
men' edeni gormedin mi? Keske o engelleyici dogru yolda 
olsaydi, yahud iyiligi ve kotiiliikden sakinmayi emr etseydi. 
Keske o yalanlasa ve doniip gitseydi (satasmasaydi). O aca- 
ba olanlan Allahin gormekde oldugunu bilmedi mi! Hakikal 
su ki, sayet yapmakda oldugu kotii davranislardan vazgec- 
mezse, derhal almndan yakalar, Cehenneme atariz. Ciinki, o 
yalanci, giinahkar bir aim! O hem gidip meclisini cagirsin. 
Biz de zebanfleri cagiracagiz. Hayir ona uyma! Allaha secde 
et ve yalmzca Ona yaklas.) olan, Alak suresinin 9.cu ayetin- 
den 19.cu ayeti sonuna kadar gonderdi. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" bir giin Hakem 
bin Ebul Asm yamndan gecdi. Hakem, Resulullahin "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" arkasindan viicudunu, elini, kolunu 
oynatarak alay etdi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
Onun bu halini niibiivvet nuruyla gordii ve "O seklde kala- 
sin" buyurdu. O anda Hakem bin Ebul Asm viicudunu bir 
titreme aldi ve omriiniin sonuna kadar o titremeden kurtula- 
madi. 

• Kureysliler, aralarinda anlasarak iki kisiyi yehudi alim- 
lerine gonderdiler. Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" halini sordurdular. Yehudi alimleri, uc seyi sorun. Eger 
dogru cevab verirse, biliniz ki o Peygamberdir, Ona uyunuz. 
Yoksa yalancidir. O zeman Ona dilediginizi yapiniz, dediler. 
Bu siiallerden birincisi, Eshab-i Kehf kissasi, ikincisi, Ziil- 
karneyn kissasi, uciinciisii de ruhun ne oldugu hakkinda idi. 
Kureysliler bunlan sordular. Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem" yann cevab vereyim, dedi. insaallah dememisdi. On 
giin vahy gelmedi. Miisrikler sevinmeye basladi. Resulullaha 
"sallallahii aleyhi ve sellem" bu durum cok agir geldi. Sonra 
Cebrail "aleyhisselam" o siiallerin cevabim bildiren Kehf su- 
resini getirdi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" bu su- 
reyi miisriklere okudu. Fekat inad ve kibrleri sebebiyle iman 
etmediler. Allahii teala [Bekara suresi 26.ci ayetinde me- 

-116- 



alen], (... Allah onunla bircok kimseyi sapdirir, bir coklarim 
da hidayete erisdirir...) buyurdu. 

• Miisriklerden Esved bin Abdulmuttalib, As bin Vail, 
Velid bin Mugire ve ibni Talatila adindaki kimseler, Resu- 
lullah "sallallahii aleyhi ve sellem" ile alay etmekde cok ile- 
ri gitmislerdi. Bir giin Cebrail "aleyhisselam" Resulullahin 
"sallallahii aleyhi ve sellem" yaninda durdu. O kimseler 
Ka'beyi tavaf ediyorlardi. Velid bin Mugirenin eline ok deg- 
mis ve sismisdi. Cebrail aleyhisselam yamndan gecerken 
onun elindeki sislige nazar kildi. O anda elindeki sislikden 
kan bosanmaga basladi ve oldii. Sonra As bin Vail geldi. 
Ayagina diken batip yaralanmisdi. Cebrail aleyhisselam o 
yaraya isaret eyledi, yarasi tazelenip, o anda oldii. Sonra Es- 
ved bin Abdiilmuttalib geldi. Bir yesil yaprakla goziine vura- 
rak, goziinii kor etdi. Onun pesinden ibni Talatila geldi. 
Cebrail aleyhisselam onun da basina bir isaret koydu. Basin- 
dan irinler akmaga basladi ve o anda oldii. Allahu teala on- 
lar hakkinda [Hicr suresi 95.ci ayetinde mealen], (Biz senin- 
le alay edenlere kifayet ederiz) buyurdu. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" bir giin Kureys 
kafirlerinin serrinden dolayi Mekkenin disina cikmisdi. 
Uzakdan bir kararti gordii. Yaklasinca deve siiriisu oldugu- 
nu anladi. Deve suriisiinun icine girip oturdu. Develer iirk- 
dii. Deve suriisiinun basinda bulunan Ebu Servan, develerin 
etrafinda dolasdi. Kimseyi goremedi. Develerin arasina gi- 
rince Resulullahi "sallallahii aleyhi ve sellem" gordii. Sen 
kimsin, develerimi urkiitdiin, dedi. Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem", korkma! Develerinin arasinda biraz rahat 
edeyim diye oturdum, dedi. Tekrar sen kimsin diye sorunca, 
korkma! Develerinin arasinda biraz rahatlamak isteyen biri- 
siyim, dedi. Bunun iizerine Ebu Servan, oyle zan ediyorum 
ki, sen Peygamberlik da'vasinda bulunan kimsesin, dedi. Re- 
sulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" evet ben Peygambe- 
rim. Seni de Eshedii en la ilahe illallah ve eshedii enne Mu- 
hammeden abdiihii ve Resuliih diyerek miisliman olmaga 
da'vet ediyorum, buyurdu. Ebu Servan, develerimin arasin- 

-117- 



dan cik, sen develerimin arasinda oldukca develerim rahat 
edemezler dedi ve Resulullahi develerinin arasindan cikardi. 
Bunun uzerine Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" 
Onun icin; Ya Rabbi omriinii uzun, kendisini saki eyle! diye 
beddua etdi. Ebu Servan cok ihtiyarladi, daima olmeyi arzu 
ederdi. Halk ona, seni aldigin beddua sebebiyle helak olmus 
goriiyoruz, derdi. O ise, hayir helak olmus degilim, derdi. is- 
lamiyyet yayilip duyulunca, Ebu Servan Resulullahin "sallal- 
lahxi aleyhi ve sellem" huzuruna geldi ve iman etdi. Resulul- 
lah "sallallahu aleyhi ve sellem" onun icin hayr diia ve istig- 
far etdi. Lakin, onceki diia bu diiadan once kabul olunmus- 
du. 

• Bir gun mxisrikler Resulullahi "sallallahu aleyhi ve sel- 
lem" cok incitmisler ve mubarek yiiziinden kan akitmislardi. 
Bir yere oturmusdu ve son derece uzgiindii. O sirada Cebra- 
il "aleyhisselam" geldi ve su vadideki agaclardan falan agaci 
cagir dedi. Cagirdi ve agac Resulullahin "sallallahu aleyhi ve 
sellem" yanina geldi. Sonra agaca yerine geri git buyurdu. 
Agac eski yerine gitdi. Bunun uzerine Resulullah "sallallahu 
aleyhi ve sellem" bu bana yeter buyurdu. 

• Kureys musrikleri, Ebu Talibin himayesi sebebiyle, Re- 
sulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" ile miicadele edeme- 
yince aciz kaldilar. Bir yere toplanip, Abdiilmuttalib ve Ha- 
simogullanyla akrabahgi, alis-verisi, kiz ahp-vermegi, konus- 
mayi yasaklayan bir ahdname yazip, Hak Siibhanehii ve te- 
alanin adi ile and icdiler. O ahdnameyi bir ipege sanp mum- 
ladilar, iizerini muhriediler ve Ka'beye asdilar. Bunun uzeri- 
ne, Ebu Leheb haric biitiin Abdiilmuttalib ve Hasimogulla- 
n, evlerinin bulundugu iki dag arasindaki bir vadide bulunan 
mahallelerine cekildiler. tie sene orada kaldilar. Resululla- 
hin "sallallahu aleyhi ve sellem" damadi Ebul As bin Re- 
bi'adan baska biitiin Kureysliler, onlarla her diirlii alakayi 
kesdiler. Ebul As geceleri onlara bugday ve hurma gotiiriir- 
dii. Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" ona cok diia 
ederdi. Miislimanlann giinleri darhk ve sikinti icinde geci- 
yordu. Sikinti cok siddetlenmisdi. Allahii teala miisriklerin 

-118- 



Ka'beye asdiklari ahdnamesine bir kurd gonderdi. Ahdna- 
medeki Allah ism-i senfinden baska temamini yiyip bitirdi. 
Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" bu durumu amcasi 
Ebu Talibe bildirdi. Ebu Talib, Abdiilmuttalib ve Hasimo- 
gullanna giizel elbiseler giydirerek, onlarla birlikde Kureys- 
lilerin meclisine gitdi. Kureysliler iyi karsiladilar. Onlara ey 
Kureysliler! Size bir is sebebiyle geldik. Bu hususda bize kar- 
si adil ve insafh davraniniz. Soyle ki, Muhammed "aleyhisse- 
lam" bana dedi ki, Ka'beye asdiginiz ahdnameye Allahii te- 
ala bir kurd musallat etmisdir. Bu kurd, Allah isminden bas- 
ka ahdnamenin temamini yiyip bitirmisdir. Ben Ondan asla 
hie yalan isitmedim. O ahdnameye bakiniz, eger Muhamme- 
din "sallallahu aleyhi ve sellem" dedigi dogru ise, Allahdan 
korkun ve insanlardan utanin da, yapdiginiz bu aklsizca is- 
den vazgepin. Eger yalan soylemisse, Onu size birakayim, hi- 
maye etmekden el cekeyim. O zeman Ona dilediginizi yapi- 
niz. Kureysliler ey Ebu Talib! iyi dusunmiissun, dediler. Bir 
kimse gonderip, Ka'bede asih ahdnameyi getirtdiler. Acip 
bakdilar ki, icinde "Bismike Allahumme"den baska yazilmis 
olan yazilann hie biri kalmamis. Bunun iizerine Ebu Talib 
miisrikleri kinadi. Hie biri konusamadi ve ahdnameden vaz- 
gecdiler. Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" ve biitiin 
akrabalan bulunduklan vadiden cikdilar. Kureysliler de bir 
miiddet onlarla ahs-veris yapdilar, gecici olarak dost goriin- 
diiler. 

• Bir gun musrikler, Resulullahin "sallallahu aleyhi ve 
sellem" yanina geldiler. Eger sen peygamberlik daVasinda 
dogru isen, ayi ikiye ayir da gorelim, dediler. Eger ayi ikiye 
bolersem iman eder misiniz, buyurdu. Evet iman ederiz, de- 
diler. O sirada ayin ondordiincii gecesi idi. Resulullah "sal- 
lallahu aleyhi ve sellem" Allahii tealaya diia etdi, o anda ay 
ikiye aynldi. Bir parcasi Ebu Kubeys dagi iizerinde, diger 
parcasi da baska bir dagin iizerinde idi. Resulullah "sallalla- 
hu aleyhi ve sellem" miisrikleri birer birer adlanyla cagira- 
rak, ey filan, ey filan gordiiniiz mu, buyurdu. Fekat miisrik- 
ler, Muhammed bize sihr yapdi dediler. Sonra dediler ki, et- 

-119- 



rafdan gelen misafirlere soralim, eger biz de gorduk derlerse 
dogrudur. Her misafire sordular. Onlar da biz de sizin gor- 
dugiinuz gibi ayi ikiye bolxinmus halde gorduk, dediler. Ayin 
ikiye aynldigini gormuslerdi. Fekat hakikati gorememisler- 
di. Allahii teala [A'raf suresi 179.cu ayetinde mealen] (Onla- 
rin gozleri vardir, fekat onlarla goremezler) buyurdu. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" meshur pehli- 
van Riigane bin Zeydi gordu. Heniiz iman etme zemanin 
gelmedi mi. ister misin sana mu'cize gostereyim, buyurdu. 
Riigane karsidaki agacin yansini cagir yanina gelsin, dedi. 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" agacin yansini cagir- 
di. Agac yanldi ve yarisi huzuruna geldi. Sonra geri git bu- 
yurdu, tekrar geri gidip, diger yansiyla birlesdi. Bu hadiseyi 
nakl eden ravi soyle demisdir: O agaci gordiim. iki parcasi- 
nin birlesdigi yer uzun bir ip gibi belli idi. Riigane bu mu'ci- 
zeyi goriince, ben bunlari bilmem. Seninle giires tutahm. 
Eger beni yenersen koyunlanmin yarisi senin olsun, dedi. 
Giiresdiler. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" yendi. 
Riigane bir daha gureselim, dedi. Yine yenildi ve Kureysli- 
lerle karsilasinca onlara ne soyleyeceksin diye sordu. Resu- 
lullah "sallallahii aleyhi ve sellem", Riiganeyi giiresde yen- 
dim ve koyunlannin yansini aldim derim, buyurdu. Riigane, 
oyle soyleme, bana hos gelmez. Koyunlan bana bagisladi 
dersin, dedi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", yalan 
soyleyemem buyurdu. Riigane, sen hie yalan soylemez misin 
dedi. Evet, Rabbime soz verdim, soylemem buyurunca, Rii- 
gane miisliman oldu. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" bir gece, (Ya 
Rabbi! Omer bin Half ab veya Ebu Cehl bin Hisamdan biriy- 
le islami kuvvetlendir) diye, diia buyurdular. Sabahleyin 
hazret-i Omer bin Hattab "radiyallahii anh" geldi ve miisli- 
man oldu. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" bir gece tehec- 
ciid ile mesgul idi ve Kur'an-i kerim okuyordu. Nusaybin 
cinnilerinden yedi cinni oraya ugradilar. Resulullahin oku- 

-120- 



dugu Kur'an-i kerfm ayetlerini isitdiler. Bir muddet sonra 
Nusaybin cinnilerinden kalabalik bir toplulukla gelip, Mek- 
kenin yukansina indiler. Onlardan birisi, Resulullahin huzu- 
runa geldi. Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" eshabi ile 
oturuyordu. Eshab-i kirama, kalbinde zerre kadar korku bu- 
lunmayan kim benimle gelir buyurdu. Abdullah bin Mes'ud 
"radiyallahii anh" ayaga kalkdi ve Resulullahin hurma nebi- 
ziyle dolu olan matarasini su dolu zan ederek aldi. Birlikde 
Mekkenin yukansina gitdiler. Resulullah "sallallahu aleyhi 
ve sellem" bir cizgi cizip: Ey Abdullah, bu cizginin icinden 
disan cikma ve hicbir seyden korkma buyurdu. Abdullah ib- 
ni Mes'ud "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: O cizginin 
icinde oturdum. Uzakda bir topluluk vardi. Resulullah "sal- 
lallahu aleyhi ve sellem" onlara yaklasinca ayaga kalkdilar, 
hiirmet gosterdiler. Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" 
sabaha kadar onlann arasinda kaldi. Sonra benim yanima 
geldi ve cok bekledin ya Abdullah buyurdu. Nasil beklemi- 
yeyim ki ya Resulallah. Diinya ve ahiret se'adeti senin emri- 
ne uymaga baghdir, dedim. Sonra o kalabalik arasindan iki 
kisi Resulullahin yanina geldi. Resulullah "sallallahu aleyhi 
ve sellem" onlara nicin geldiniz ki, sizin isinizi halletdim, bu- 
yurdu. Dediler ki, ya Resulallah! Sabah nemazim seninle 
birlikde kilmak istiyoruz, onun icin geldik. Bunun iizerine 
Resulullah bana yaninda su var mi buyurdu. Hurma suyu 
vardir, dedim. Hurma giizeldir, suyu temizdir buyurdu ve 
onunla abdest aldi. Onlar kimlerdir diye sordum. Nusaybin 
cinnileridirler. Musliman oldular. Ba'zi ihtilaflan vardi. Hal- 
letdim. Kendilerine yiyecek ta'yin edilmesini istediler. Ke- 
mikleri kendileri icin, tezegi de hayvanlan icin yiyecek ola- 
rak bildirdim, buyurdu. Bu hadiseden sonra kemikle ve te- 
zek ile taharetlenmeyi yasakladi. 

• Abdullah ibni Mes'ud "radiyallahii anh" soyle nakl et- 
misdir: Bir gece Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" 
elimden tutup, beni Mekkenin bir vadisine goturdii. Beni bir 
yere oturtdu ve etrafima bir cizgi cizdi. Bu cizgiden disan 
cikma! Buradan bir topluluk gececek, onlarla konusma! On- 

-121- 



lar da seninle konusmak istemezler, buyurdu ve bir yere git- 
di. Orada otururken bir de bakdim ki, bir kalabalik goriindu. 
Yanima geldiler, etrafimdaki cizginin icine girmediler. Ke- 
nanndan gecip, Resulullaha dogru gitdiler. Gecenin sonun- 
da Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" geldi. Dizime da- 
yanarak uyudu. Birden bire beyaz elbiseli ba'zi kimseler gel- 
di. O kadar giizel idiler ki, anlatilamaz. Allahii teala bilir. Bir 
kismi Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" mubarek 
basi ucunda, bir kismi da mubarek ayaklan tarafina oturdu- 
lar. Birbirleriyle konusmaga basladilar. Soyle diyorlardi: 
Gozleri uykuda iken, kalbinin uyamk olmasi hali, bu Pey- 
gamberden baska hicbir kimseye verilmemisdir. Bu Peygam- 
berin da'vetini kabul etmek, bir seray yapdmp, cok giizel ye- 
mekler hazirlatan ve herkesi da'vet eden padisahin daVetini 
kabul etmeye benzer. Da'veti kabul edip, ziyafetden yiyip 
icenler, sultana yakin ve kiymetli oldular. Kabul etmeyenle- 
ri ise azarlayip, cezalandmr. Bunlan konusdukdan sonra git- 
diler. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" uyandi. Bana, 
Ey ibni Mes'ud! Bu cema'atin ne soyle sdiklerini isitdin mi, 
bunlar kimdir, buyurdu. Ben de Allahii teala ve Resulii bilir, 
dedim. Buyurdu ki: Onlar melekler idiler. Soyledikleri misal 
su idi: Allahii teala Cenneti yaratdi. insanlan ona da'vet et- 
di. Bu da'veti kabul edenler Cennet ni'metlerine kavusurlar 
ve Allahii teala katinda kiymetli olurlar. Da'veti kabul etme- 
yenler ceza ve azab goriirler. 

• Mesrukdan "rahmetullahi aleyh", Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem" Kur'an-i kerfm okurken, gece cinnilerin ge- 
lip dinlediklerini, Resulullaha kim haber verdi diye sordular. 
Dedi ki, Eshab-i kiramdan "ndvanullahi teala aleyhim ec- 
ma'in" birisinden isitdim. Soyle dedi: O gece bu durumu Re- 
sulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" bir agac haber verdi. 

• Ziibab bin Haris "radryallahu anh" soyle anlatmisdir: 
Cahiliyyet zemamnda bir putum vardi, ona tapardim. Cinni- 
den de bir dostum vardi. Arablar arasindaki hadiseleri bana 
haber verirdi. Bir gun o putun oniinde uyumusdum. Aniden 
cinni dostum geldi ve ey Ziibab! Ey Ziibab, dinle hayret ve- 

-122- 



rici haberi! Muhammed "aleyhisselam" bir kitabla peygam- 
ber olarak gonderildi. Mekkede insanlan da'vet ediyor. 
Da'vetini kabul etmiyorlar. O dogru soyliiyor, yalan soyle- 
miyor, dedi. Bu sozleri isitince hayret etdim. Kavmime haber 
vereyim diye disari cikdim. O sirada aniden bir kimse geldi 
ve Muhammed aleyhisselamin peygamberligi ile alakali ha- 
beri getirdi. Tapmakda oldugum putu kirdim. Bir deveye bi- 
nip, Resulullahin "sallallahu aleyhi ve sellem" huzuruna git- 
mek iizere yola cikdim. Huzuruna vanp mubarek yiiziinii 
gordiim. O zemana kadar omriimde boyle giizel bir yiiz gor- 
memisdim. Mubarek yiiziinden nur sacihyordu. Yanina yak- 
lasdim. Bana nicin geldin, ya Ziibab, buyurdu. Ne emr buyu- 
rursaniz tutayim diye geldim, dedim. Bana memleketimde 
kirdigim putumdan ve cinnimden haber verdi. Putu kirdigim 
ve cinninin bana haber getirdigi giinii soyledi. Ben "Eshedxi 
enneke Resulullah" (sehadet ederim sen Allahin resuliisiin) 
dedim. Once Eshedii en la ilahe illallah de, sonra Eshedii en- 
neke Resulullah de buyurdu. Soyledikden sonra kalbime ge- 
len su si'ri okudum. 

Allahu teala dinini gonderince, 
Hidayetle gelen Resule hemen uydum. 
Puta siddet gosterip, onu terk etdim, 
Resulun da'vetine icabet etdim. 

Ahskanhklarmu birakip hemen, 
Putuma muhalefet edip, kirdim hemen. 
Zira bir iki seye sahib olamazdim, 
Onun kin Resule tabV oldum hemen. 

• Cabir "radiyallahu anh" soyle anlatmisdir: Agac altinda 
bf at yapildigi sirada, Resulullah "sallallahu aleyhi ve sel- 
lem" buyurdu ki: "Kirmizi devenin sahibi haric agac altinda 
bfat edenlerin hepsi Cennete girer." Bfatdan sonra o kirmi- 
zi devenin sahibi kimdir, gorelim diye aradik. Bakdik ki, bir 
kimse devesini kaybetmis, onu anyordu. Gel bfat et deveni 
sonra ararsin dedik. Devemi bulmam benim icin bfat et- 
memden daha iyi olur, dedi! 

-123- 



• Mazin bin el-Gadviyye "radiyallahii teala anh" soyle 
anlatmisdir: Kavmimizin bir putu vardi. Herkes ona tapardi. 
Bir gun o putun onunde bir kurban kesdim. Putun icinden: 
"Ey Mazin! Beni dinle, memnun kahrsin. Hak zuhur etdi, 
aciga cikdi. Ser kayboldu. Allahii teala bir Peygamber ile di- 
nini gonderdi. Taslan, yontulan putlan terket ki, Cehennem 
atesinden kurtulasin." Bu sesden korkdum. Kendi kendime 
biiyiik bir is olacak dedim. Birkac giin sonra o putun onun- 
de bir kurban daha kesdim. Yine putun icinden bir ses geldi. 
Soyle diyordu: "Bana gel de herkesin bildigi seyleri duyasin. 
Bir Peygamber vahy ile gonderildi. Yakacagi tas olan Ce- 
hennem atesinden kurtulmak icin Ona iman et." Kendi ken- 
dime bu beni fkaz eden bir haberdir, dedim. Aradan gxinler 
gecdi. Bir giin bize bir kimse geldi. O kimseden haber sor- 
dum. Dedi ki, Mekkede Kureys kabilesinden bir zat Pey- 
gamber oldugunu soyliiyor, ismi Ahmeddir. Her kime rastla- 
sam Allahii tealamn daVetcisine iman ediniz diyor, dedi. 
Kendi kendime putun icinden isitdigim haber budur, dedim. 
Kalkip putu parcaladim. Mekkeye gitmek iizere yola cikdim. 
Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" huzuruna vanp, 
miisliman olmakla sereflendim. Ben gece giindiiz nefsinin 
arzulan pesinde kosan, serab icen fahise kadinlarla diisiip 
kalkan, sarki ile mesgul bir kimse idim. Nice seneler kithk ve 
zillet, siddetli sikinti icinde yasadim. Mallanm hep helak ol- 
du. Oglum olmadi. Resulullahdan "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" bu kotiiliiklerden soguyup uzaklasmam icin diia iste- 
dim. Benim icin soyle diia etdi: (Allahim! Onu sarkicihkdan 
kurtanp, Kur'an-i kerim okuyucu eyle. Haramla mesguliyye- 
tini halal ile mesguliyyete cevir. Ona serab yerine halal ice- 
cekler nasib eyle. Fuhsdan kurtar, iffet nasib eyle. Nefsine 
uymakdan kurtar, haya ihsan et ve ona salih bir evlad ver.) 
Allahii teala benim icin yapilan bu diialan kabul buyurdu. 
Rivayet olunur ki, bu kimse bir mescid yapdirdi ve o mescid- 
de ibadet ederdi. Zulme ugrayan her kim o mescidde tic giin 
ibadet yapip, kendine zulm eden zalime beddiia eylese, o za- 
lim kisa zemanda helak olurdu veya baras hastahgina yaka- 
lanirdi. O mescide Muberris denirdi. 

-124- 



DORDUNCU BOLUM 

Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" hicretinden ve- 
fatina kadar vukff bulan hadiseler. Bu boliimde iki kism var- 
dir. Birinci kism, kitablarda ne zeman meydana geldigi bildi- 
rilen mu'cizeler ile alakahdir. ikinci kism ise, hangi kitabdan 
alindigi ve zemani zikr edilmeden anlatilan hadiseler ile ala- 
kahdir. 

BiRINCi KISM: 

Resulullahin "sallallahii teala aleyhi ve sellem" hicretin- 
den vefatina kadar meydana gelen ve kitablarda ne zeman 
meydana geldigi bildirilen mu'cizeler. 

• Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" Mekkeden 
Medineye hicret etmesi bildirildigi zeman, bi'setin ondor- 
diincii senesi idi. Mekkeden aynldigi gece, Kureys miisrikle- 
ri aralannda, Resulullahi "sallallahii aleyhi ve sellem" oldiir- 
mek icin anlasdilar. Gece uyku vakti gelince, Resulullahin 
kapisinin oniinde toplamp, uyusun da oldurelim diye bekle- 
mege basladilar. O gece Yasin suresinin ilk ayetleri nazil ol- 
du. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" yerden bir avuc 
toprak aldi. Meal-i serifi, (Onlerinden bir sed ve arkalann- 
dan bir sed cekdik de onlari kapatdik, artik goremezler.) 
olan Yasin suresi 9.cu ayetini iizerlerine okuyarak ve elinde- 
ki topragi da baslanna sacarak, aralanndan gecip gitdi. Hie 
gormediler ve farkina varamadilar. iclerinde sadece biri gor- 
dii ve miisriklere Muhammedi goremediniz! O cikip gitdi, 
dedi. Musrikler kalkip yiizlerindeki ve baslanndaki topragi 
sildiler. 

• O gece Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" hazret-i 
Ebu Bekr-i Siddik "radiyallahii anh" ile birlikde Sevr dagin- 
da bir magaramn oniine kadar gitdiler. Hazret-i Ebu Bekr: 
Ya Resulallah! Magaramn icine once ben gireyim. Sana bir 

-125- 



zarar gelmesin, dedi. iceri girip, parmagi ile magaranin diva- 
nndaki delikleri bir bir yokladi. Biiyiik bir delik buldu. O de- 
ligi kontrol icin ayagim icine sokdu. Ayagi uyluguna kadar 
iceri girdi ve geri cikardi. Bir rivayete gore ise gomlegini par- 
calara ayinp, o parcalarla delikleri tikadi. Bir delik kaldi. 
Oraya da ayagim koydu ve ayagim yilan sokdu. Ya Resulal- 
lah! Iceri buyurunuz. Sizin icin yer hazirladim, dedi. Resulul- 
lah "sallallahii aleyhi ve sellem" magaranin icine girip istira- 
hat etdi. Hazret-i Ebu Bekr-i Siddik o gece yilan sokmasi se- 
bebiyle ayagimn acisindan cok aci cekdi. Resulullaha "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" bildirmedi. Sabahleyin Resulullah, 
hazret-i Ebu Bekrin ayagim sismis halde goriince, bu nedir 
Ey Ebu Bekr diye, sordu. Ya Resulallah! Bu gece yilan sok- 
du deyince, bana nicin bildirmedin, buyurdu. Sizi uzmek is- 
temedim ya Resulallah, dedi. Bunun uzerine Resulullah "sal- 
lallahii aleyhi ve sellem", mubarek elini sisen yere siirdii, o 
anda iyilesdi, sislik kayboldu. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" ile hazret-i Ebu 
Bekr-i Siddik "radryallahu anh" magaranin icine girer gir- 
mez, o gece magaranin kapisimn oniinde bir agac yeserdi. iki 
yabani giivercin o agacin uzerine yuva yapip yumurtladilar. 
Bir oriimcek de magaranin agzini agiyla ordu. Resulullahin 
"sallallahii aleyhi ve sellem" Mekkeden aynldigini haber 
alan musrikler ok ve yaylanni ahp, ta'kibe cikdilar. Magara- 
nin ikiyiiz zra veya bir rivayetde elli zra kadar yakinma gel- 
diler. [Bir zra 48 cm.dir.] Aralanndan birini magaranin icine 
girip bakmasi icin gonderdiler. O kimse magaranin online 
geldi ve geri doniip gitdi. Nicin dondiin dediler. Magaranin 
kapisi oriimcek agiyla kaph ve orada iki giivercin var. Anla- 
dim ki icerde kimse yok, dedi. Musrikler magaranin kapisi- 
na konan iki guvercini gorerek dondiikleri icin, Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem" o giivercinlere hayr diiada bu- 
lundu. Allahii teala o giivercinlere haremde yer nasib etdi ve 
nice seneler orada yasayip yavruladilar. 

• Miidlec ogullan kabilesinin reisi Siiraka soyle anlatmis- 
dir: Kavmimin arasinda oturuyordum. Bir kimse geldi ve de- 

-126- 



niz sahilinde bir kararti gordiim. Zan ediyorum ki, Muham- 
med "aleyhisselam" ve Eshabidir, dedi. Ben anladim ki on- 
lardir. O kimseye dedim ki: Onlar degildir. Belki falan falan 
kimselerdir. Develerini kaybetmisler, onu anyorlardir. Son- 
ra evime gidip hizmetcime atimi disan cikanp, hazirlamasim 
soyledim. Mizragimi aldim. Atima binip ta'kib icin surdiim. 
Onlara yetisdim. O kadar yaklasdim ki, Resulullah "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem" Kur'an-i kerfm okuyordu. Onu isitiyor- 
dum. Hie arkasina doniip bakmiyordu. Hazret-i Ebu Bekr-i 
Siddik devamli bakiyordu. Birden bire atimin ayaklan karni- 
na kadar yere batdi. Feryad ederek, siz bana beddiia etdiniz! 
Diia ediniz, kurtulayim. Yemin ediyorum ki kime rastlarsam 
geri cevirecegim, dedim. Diia etdiler, kurtuldum. Ta'kib icin 
gelen kime rastladiysam geri cevirdim. 

Rivayet edilir ki o sirada Siiraka, Resulullaha "sallallahii 
aleyhi ve sellem" benim koyun suriime ugrayinca, koyunla- 
nmdan hangisini isterseniz tutup aliniz, dedi. Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem" biz miisriklerin bagisim kabul 
etmeyiz, buyurdular. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" hicret ederken, 
yolda Ummii Ma'bedin cadinna ugradilar. O, Resulullahi 
bilmiyordu. Ey Ummii Ma'bed! Yaninda hie siit var midir 
diye sordu. Siit yok, koyunlarim da uzakdadir, dedi. Cadirda 
bir koyun gordii ve bu nedir deyince, o za'if, giicsiiz bir ko- 
yun. Onun icin siiriiden geri kaldi, dedi. Resulullah "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem", izn verirsen, bu koyundan siit sagahm 
deyince, siz bilirsiniz. Fekat bu koyun kisirdir, dedi. Bunun 
iizerine Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" o koyunu 
yanina yaklasdirdi ve mubarek elini koyunun memesine sur- 
dti ve sagdi. O kadar siit geldi ki, cadirda bulunan biitiin kap- 
lar siitle doldu. O siitden icdiler. Sonra bir kab daha istedi. 
Onu da siitle doldurup, Ummii Ma'bede verdiler ve oradan 
ayrildilar. 

Ummii Ma'bed soyle demisdir: O koyun evimizde o ka- 
dar bereketli oldu ki, Emir-ul mu'minin hazret-i Omer "ra- 

-127- 



diyallahii anh" zemanina kadar sabah aksam o koyundan 
sxit sagdik. O sene butxin kabflelerde hie siit elde edilememis 
idi. 

Ebu Ca'fer bin Harir Taberi soyle rivayet etmisdir: Ummii 
Ma'bedin Ma'bed adinda kotiiriim bir oglu vardi. Resulullah- 
dan "sallallahii aleyhi ve sellem" mu'eize goriince, oglunu hu- 
zuruna getirdi ve diia istedi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem" diia etdi. Cocuk o anda iyilesip, yiiriimeye basladi. 

• Zemahseri, (Rebful-Ebrar) adh kitabinda soyle rivayet 
etmisdir: Ummii Ma'bedin kizkardesinin oglu Hindden, o 
da Ummii Ma'bedden soyle nakl etmisdir: Resulullah "sal- 
lallahii aleyhi ve sellem" cadmma ugradi. Gece cadmmda 
istirahat edip, uyudu. Uyamnca su istedi. Mubarek ellerini 
yikadi ve agzini calkalayip, suyunu cadinmin yaninda bulu- 
nan bir dikenin dibine dokdii. Sabahleyin bakdik ki, oradan 
biiyiik bir agac yetismis. Kocaman meyveler vermisdi. Mey- 
velerin kokusu anber gibi, tadi seker gibi idi. O meyveleri ac 
kimse yise doyar, susuz kimse yise suya kanar, hasta olan vi- 
se sihhate kavusurdu. Uzuntiilii kimse yise nes'elenirdi. O 
agacin yapragindan yiyen deve ve koyunlar hesabsiz siit ve- 
rirdi. Biz o agacin adini mubarek agac koymusduk. Cevre- 
deki kabileler, hastalan icin onun meyvelerinden istemeye 
gelirlerdi. Bir seher vaktinde o agaci yemisleri dokiilmiis, 
yapraklan kuciilmiis bir halde gordiim. Cok korkdum ve 
iizuldiim. Bir de isitdim ki, Resulullahin "sallallahii aleyhi 
ve sellem" vefat haberi geldi. Bu hadiseden sonra, aradan 
otuz sene gecdi. Yine bir sabah vakti disari cikip bakdim ki, 
o agac kokiinden budaklanna kadar diken halini almis, 
meyveleri yere dokuhniisdu. Hazret-i Alinin "kerremallahii 
vecheh" sehid edildigi haberini isitdik. Bu hadiseden sonra 
o agac artik meyve vermedi. Fekat yapraklanndan faidele- 
niyorduk. Bir gun bakdim ki agacin icinden halis kan aki- 
yordu. Yapraklan solmusdu. Uziintiilii bir halde otururken, 
hazret-i Hiiseyn "radiyallahii anh" sehid edildi diye haber 
getirdiler. Ondan sonra o agac kokiinden kurudu ve belirsiz 
oldu. Zemahseri soyle demisdir: Hayret edilir ki, bu hadise 

-128- 



koyun hadisesi gibi meshur olmamisdir. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" hicret sirasinda 
Ummii Ma'bedin cadmna ulasdiginda, miisrikler ne tarafa 
gitdigini bilemediler. O gun Ebu Kubeys daginin iizerinden 
bir ses isitdiler. Ba'zi beytler okudu. Fekat sesin sahibini go- 
remiyorlardi. O beytlerde soyle diyordu: 

Allahii teala onlara bol iyilikler versin, 
Cadmna vardilar, Ummi Ma'bedin! 

ikisi hicret etdiler, Hak olan emr He, 

Muhakkak felaha erer, arkadasi Muhammedin "aleyhisselam"! 

Mekkeli miisrikler, bu beytleri isitince, Resulullahin "sal- 
lallahii aleyhi ve sellem" Medine tarafina gitmis oldugunu 
anladilar. 

• Hicret sirasinda Resulullah "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" yolda iken, Biireyde-i Eslemi, kabilesinden yetmis ki- 
siyle Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" oniine cikdi. 
Resulullah onu goriince, adi ile cagirdi ve (Berade emriina) 
ya'ni isimiz sogudu [rahatladik] anlamina gelen ismine isaret 
etdi. Selamete ermek anlamina gelen Eslem kabilesinden ol- 
dugunu ogrenince de (Sellimna) ya'ni selamet bulduk buyur- 
du. Biireyde-i Eslemi, Resulullaha siz kimsiniz diye sorunca, 
ben Muhammed bin Abdiillahim ve Allahii tealamn Resulii- 
ytim, buyurdu. Bunun iizerine Biireyde-i Eslemi hemen, 
"Eshedii en la ilahe illallah ve enneke abdiihii ve resuliihii" 
diyerek miisliman oldu. Yamndaki yetmis kisi de iman et- 
mekle sereflendiler. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
ile beraber yola devam etdiler. Medineye bir menzil mesafe- 
de bir yerde gecelediler. Sabahleyin, Biireyde-i Eslemi: Ya 
Resulallah! Medineye bayraksiz girmemiz olmaz diyerek, 
sangini cikanp bir mizragin ucuna bagladi. Resulullahin 
"sallallahii aleyhi ve sellem" oniinde tutarak yiiriidii. Boyle- 
ce Medineye girdiler. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" buyurdu ki: "Ey Biireyde! Benden sonra, Horasan 
sehrlerinden Ziilkarneynin kurdugu Merv sehrine gidecek- 

- 129 - Scvahicl-iin Nubiivve - F:9 



sin. Vefatin da orada olacakdir. Kiyamet giiniinde sark ehli- 
nin onderi olacaksin." Resulullahin "sallallahu aleyhi ve sel- 
lem" buyurdugu gibi oldu. Bureyde "radiyallahii anh" bir sa- 
vasda Merv sehrine gitdi ve orada vefat etdi. Hadis alimleri 
demislerdir ki, sehrler hakkinda varid olan hadis-i serifler- 
den en sihhatli hadis, Bureyde "radiyallahii anh" hadisidir. 
Biireydenin "radiyallahii anh" kabri, Hakim ibni Amr Gaf- 
farinin kabrinin yamndadir. Hakim ibni Amr Gaffari Resu- 
lullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" Eshabindandir. Merve 
emir ve kadi olmusdur. Hicretin ellinci senesinde vefat et- 
misdir. Bureyde "radiyallahii anh" ise hicretin altmisinci se- 
nesinde vefat etdi. 

• Selman-i Farisi "radiyallahii anh" miisliman olmadan 
once bircok rahib ile sohbet etmis, pekcok patrigin hizmetin- 
de bulunmusdu. Herbiri omriiniin sonunda baska bir rahibin 
yanina gitmesini vasiyyet etmisdi. Yaninda bulundugu son 
rahibin de, vefati yaklasinca, sizden sonra kimin yanina gide- 
yim, diye sordu. O rahib dedi ki: Su anda yeryiiziinde sohbe- 
tinde bulunacagin ve sana hayr gelecek bir kimse bilmiyo- 
rum. Fekat, ahir zeman Peygamberinin gonderilmesi yaklas- 
di! O Peygamber Ibrahim aleyhisselamin dini iizere olur. O 
iki taslik arazi arasinda ve hurma agacimn bol oldugu bir yer- 
de bulunacakdir. iki kiirek kemigi arasinda niibiivvet miihrii 
vardir. Hediyyeyi kabul eder. Sadakayi kabul etmez. Sel- 
man-i Farisi "radiyallahii anh" o rahibin vasiyyeti iizerine 
Arabistana gitmek iizere yola cikdi. Sonunda Medineye ulas- 
di. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Medineye hicret 
ederken Kubada konakladiklan sirada, Selman-i Farisi "ra- 
diyallahii anh" yanina bir seyler ahp, Resulullahin huzuruna 
gitdi. Gotiirdiigii seyleri bunlar sadakadir diyerek takdim et- 
di. Resulullah, Eshabina, siz yiyiniz, buyurdu ve kendisi yi- 
medi. Selman-i Farisi kendi kendine alametin birisi ortaya 
cikdi, dedi. Bundan sonrasim kendisi soyle anlatmisdir: Re- 
sulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Kubadan Medineye ge- 
hnce, yine yanima birseyler ahp, huzuruna gitdim. Bunlar he- 
diyyedir, dedim. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", Es- 

-130- 



habiyla birlikde o hediyyeden yidiler. Kendi kendime ikinci 
alamet de temam dedim. Sonra bir def asinda daha huzuru- 
na vardim. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Bakf 
kabristamnda Eshabindan birinin cenazesinde idi. Uzerinde 
biri rida, biri de izar olmak iizere iki gomlek vardi. Ben nii- 
biivvet miihrunii goreyim diye yakin durdum. Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem" beni niibiivvet muhriinii gorsiin 
diye mubarek omuzundan ridasini indirdi. Niibiivvet miihrii- 
nii gordiim. Tarn rahibin bana ta'rif etdigi gibi idi. Elimde ol- 
mayarak egilip, niibiivvet miihriinii opdiim ve agladim. Re- 
sulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" beni huzuruna cagirdi. 
Vanp oturdum. Basimdan gecen hadiseleri birer birer anlat- 
dim. Hoslanna gitdi. Eshab-i kiramin da bunlan duymasim 
istedi. 

• Selman-i Farisi "radiyallahii anh" bir yehudinin kolesi 
idi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Selman-i Farisi- 
ye, sahibine soyle, seni bedel karsihginda serbest biraksin, 
buyurdu. Selman-i Farisi "radiyallahii anh" sahibine cok is- 
rar etdi. Bunun iizerine yehudi onu iicyiiz hurma agaci dikip 
tutdurmasi ve kirk kayye giimiis ya'ni dortbin dirhem giimiis 
vermesi sartiyla serbest birakacagini soyledi. Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem" Eshabina; kardesiniz Selmana 
yardim ediniz, buyurdu. Eshab-i kiramin herbiri elinden gel- 
digi kadar yardim edip, iic yiiz hurma fidani topladilar. Son- 
ra Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Ey Selman! Bun- 
lann dikilecegi yerleri kazip, hazirla ve bana haber ver bu- 
yurdu. Cukurlan kazip, hazirladi. Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem" kendi mubarek elleriyle hurma fidanlanni 
dikdi. Selman-i Farisi "radiyallahii anh"yemin ederek, canim 
kudretinde olan Allahii teala hakki icin, o hurma agaclannin 
temami tutdu. Sonra Eshabdan birisi, Resulullahin "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem" huzuruna yumurta biiyiikliigiinde halis 
altin getirdi. Bir ma'dinde bulmusdu. Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem" Selman-i Farisiyi "radiyallahii anh" cagi- 
np, al bunu serbest birakilman icin istenen borcunu ode, bu- 
yurdu. Ya Resulallah! Zimmetimde kirk kayye bore vardir, 

-131- 



bu kafi gelmez, deyince, Allahii teala senin borcunu bunun- 
la eda eder, buyurdu. 

Bir rivayetde de soyle bildirilmisdir: Resulullah "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem" yumurta buyukliigiindeki o altini muba- 
rek diline dokundurdu ve bununla borcunu ode buyurdu. 
Selman-i Farisi "radiyallahii anh" onu alip, yehudiye gotiir- 
dti. Tartdilar, tarn kirk kayye cikdi. Ne eksik ne de fazla idi. 

• Selman-i Farisi "radiyallahii anh" imana gelmek 
se'adetine kavusunca, Resulullah "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" onun ne soyledigini anlamak icin farisi bilen bir tercii- 
man istedi. Farisi ve arabi bilen bir yehudi tiiccar buldular. 
Selman-i Farisi "radiyallahii anh" Resulullahi "sallallahii 
aleyhi ve sellem" medh ediyor ve yehudi kavmini de kotii- 
liiyordu. O yehudi onun sozlerinden ahnip, bu kisi size diis- 
mandir. Kotii soz soyliiyor, dedi. Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem" hayret etdi ve bu farsh kimse bize eza yap- 
maya gelmis, buyurdu. O sirada Cebrail aleyhisselam gelip, 
Selman-i Farisinin "radiyallahii anh" ne dedigini bildirdi. 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" o yehudiye Sel- 
man-i Farisinin "radiyallahii anh" soylediklerini birer birer 
acikladi. Ya Muhammed, sen onun lisanim biliyordun da 
beni neden istedin, dedi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem" bilmiyordum. Fekat, Cebrail aleyhisselam geldi ve 
ta'lim eyledi, buyurdu. Ey Muhammed! Bundan once seni 
yalanlardim. Simdi anladim ki sen Allahin Resuliisiin. Es- 
hedii en la ilahe illallah ve enneke Resulullah diyerek miis- 
liman oldu. Bundan sonra Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem" Cebrail aleyhisselama Selmana arab lisanim ta'lim 
eyle, dedi. Cebrail aleyhisselam goziinii yumsun ve agzini 
acsin, dedi. O da oyle yapdi. Agzinin suyundan onun agzina 
koydu. O anda Selman-i Farisi "radiyallahii anh" arabi ko- 
nusmaga basladi. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Kusva adh deve- 
sinin iizerinde, Medine-i miinevvereye girince, ugradigi her 
mahalle halki ve her kabile, devesinin yulanndan tutarak, 
kendilerine misafir olmasim cok istediler. Resulullah "sallal- 

-132- 



lahu aleyhi ve sellem" devenin yulanni tutmayiniz. O 
me'murdur, buyurdu. Nihayet deve sonradan mescidin yapil- 
digi yere vanp, oraya cokdii. O arsa Sehl ve Siiheyl adinda iki 
yetimin miilkii idi. Deve cokdiigii o yerde biraz durdu. Sonra 
sagina ve soluna bakdi ve kalkip biraz yiiriidii. Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem" devenin yulanni salip serbest bi- 
rakmisdi. Sonra deve ilk cokdiigii yere bakip, tekrar oraya ge- 
lip, orada cokdii. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" de- 
venin iizerinden indi. Ebu Eyyub el-Ensari Halid bin Zeyd 
"radiyallahii anh" devenin iizerindeki esyalan evine gotiirdii. 
Daha sonra devenin ilk cokdiigii o arsa iki yethnden satin 
ahndi ve orada Mescid-i Nebi yapdilar. [Halid bin Zeyd Ebu 
Eyyub el-ensan, hicn 50. senede Siifyan bin Avf kumandasin- 
daki askerler ile istanbula gelen, burada vefat eden biiyiik Sa- 
habi. Onun bulundugu yere Eyyub Sultan denilir.] 

• (Seref-iil-Mustafa) adh kitabda soyle bildirilmisdir: Re- 
sulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Medinede Mescid-i 
Nebiyi yapdinrken, hazret-i Ebu Bekre "radryallahu anh" 
bize soyle birkac direk lazimdir, buyurdu. Hazret-i Ebu Bekr 
"radiyallahii anh" Mekkede oyle direkler bir evde vardir. 
Keske burada olsaydi, dedi. Bunun iizerine Resulullah, bu- 
rada olmasim ister misin buyurunca, evet isterim, dedi. Re- 
sulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" diia etdi. Allahii teala 
o direklere kanat verdi. Ucarak Medineye geldiler ve ihtiyac 
olan yere yerlesdiler. 

Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Medineye girin- 
ce, Medinenin kadinlari ve pocuklan sevincle ve coskuyla su 
si'ri soylediler: 

Veda tepelerinden ay dogdu uzerimize, 
Hakka da' vet etdikce, siikr vacib oldu bize. 

Enes "radiyallahii anh" ise soyle rivayet etmisdir. Bern 
Neccar cariyeleri gelip, def calarak su si'ri okudular: 

Biz Beni Neccar cariyeleriyiz, 
Muhammed ne giizel komsudur. 

-133- 



• Ummiil mu'minin Safiyye "radiyallahii anha" soyle an- 
latmisdir: Babam Huyey bin Ahtabin ve amcam Ebu Yasir 
bin Ahtabin cocuklari arasinda en cok sevdigi bir cocukdum. 
Ne zeman yanlanna varsam, beni severlerdi. Resulullahin 
"sallallahii aleyhi ve sellem" hicret sirasinda Kubada konak- 
ladigi haberinin geldigi gun, babam ve amcam sabahleyin er- 
kenden Resulullahi "sallallahii aleyhi ve sellem" gormege 
gitdiler. Aksam dondiiler. Cok yorgun ve kederli goriiniiyor- 
lardi. Zor yiiriiyorlardi. Her zemanki gibi yanlanna vardim. 
Son derece iizgiin ve tasah olmalan sebebiyle bana hie alaka 
gostermediler. Amcam babama, bu o mudur, dedi. Babam, 
evet vallahi odur, dedi. Amcam, sen onu tanirmisin ve isbat 
edebilir misin deyince, babam evet vallahi ederim, dedi. Son- 
ra amcam babama senin gonlunde ne var, dedi. Babam diin- 
yada yasadigim miiddetce diismanhk var dedi! 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Medineye hicret 
etmeden once, Medine halki Abdullah bin Seluli kendilerine 
reis edinmislerdi. Ona cevherlerle siislii bir tac vermislerdi. 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Medineye tesrif edin- 
ce, Medine halki temamen Ona hiirmet ve alaka gostermege 
basladilar ve tabi' oldular. ibni Selul bir kosede degersiz bir 
halde kaldi. Ona alaka gostermez oldular. Bunun iizerine Re- 
sulullahi "sallallahii aleyhi ve sellem" oldiirmek veya bir si- 
kinti vermek icin harekete gecdi. Bir gun yehudiler onun ya- 
nina toplandilar. Bu hususda ba'zi planlar yapdilar. Lebid bin 
Asimdan yardim istediler. Lebid, falan mahallede Hayre 
adinda yash bir kadin var. Sihr yapmakda cok ileridir. Onu 
bulun dedi. Bulup o kadina on kayye (bin dirhem) akin ve on 
top kumas verdiler. Eger Muhammedi helak edersen daha Sa- 
na cok seyler verecegiz, dediler! Yash kadin bir giivercin yav- 
rusuna igneler batinp, iplikleri diigiimleyerek, giivercin yav- 
rusunun iizerine sardi. Medinenin disinda harab bir kuyunun 
icine koyup, agzini kapatdi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem" hastalandi. A'zalan hareketsiz kaldi. Cesidli ilaclar 
verdilerse de faide saglamadi. Bu hal dokuz giin devam etdi. 
Sonra Cebrail aleyhisselam geldi, durumu haber verdi. Resu- 

-134- 



lullahi "sallallahu aleyhi ve sellem" oraya goturduler. Kuyu- 
yu acrp giivercini cikardi. Fekat iplerdeki diigiimleri cozmek 
miimkin olmadi. Cebrail aleyhisselam Mu'avvizeteyn [Kul 
e'uzii] surelerini getirdi. Ya Muhammed "aleyhisselam"! Bu 
sureleri o dugumlerin iizerine oku, dedi. Resulullah "sallalla- 
hu aleyhi ve sellem" o sureleri okumaga basladi. Her ayeti 
okudukca dugiimlerden biri cozulmege ve ignelerden biri cik- 
maga basladi. Sureleri temamen okuyunca, dugumlerin de te- 
mami coziildii. Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" hasta- 
hkdan temamen kurtulup, sihhate kavusdu. Sonra o meFun 
kimseleri caginp, azarladi. Medine ehalisi onlara oyle cezalar 
verdiler ki, helak oldular. 

• Ammar bin Huzeyme soyle anlatmisdir: Evs ve Hazrec 
kabileleri arasinda, Ebu Amirden daha ziyade Resulullahi 
"sallallahu aleyhi ve sellem" medh eden yokdu. Cunki, yehu- 
diler arasinda cok bulunmus ve onlardan Resulullahin "sal- 
lallahii aleyhi ve sellem" sifatlanni isitmisdi. O Peygamberin 
hicret edecegi yer Medinedir diye soylemislerdi. Ayrica din 
aramak icin Sama gitmisdi. Orada da yehudilerden ve nasra- 
nilerden Resulullahin vasflanni, seklini ve semailini isitmisdi. 
Sonunda Medineye doniip orada yerlesdi. Yiinden hirka gi- 
yer, ruhbanhk iddiasinda bulunurdu. Daima millet-i hanif 
iizere oldugunu iddia ederdi. Resulullahin "sallallahu aleyhi 
ve sellem" gonderilmesini bekledi. Nihayet Resulullaha 
Mekkede peygamberligi bildirilince bunu isitdi. Fekat Mek- 
keye gitmedi. Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" Medi- 
neye hicret edince de, Ebu Amirin icine bir hased ve nifak 
diisdii. Resulullahin yanina gidip, Ey Muhammed! Ne ile 
Peygamber oldun dedi. Din-i hanif iizere buyurunca, sen bu 
dine birseyler kansdirmissin, dedi. Resulullah bu dini apacik 
ve tertemiz getirdim. Yehudi ve nasrani alimlerinin benim 
vasflanm hakkinda sana bildirdikleri nereye gitdi, buyurdu. 
Ebu Amir, o sen degilsin, dedi. Resulullah, yalan soyluyorsun 
deyince de, yalan soyleyen memleketinden siiriiliip garib 61- 
siin, dedi. Bu sozleriyle Resulullahin "sallallahu aleyhi ve sel- 
lem" Mekkeden Medineye gelmis olmasim kast ediyordu. 

-135- 



Bunun uzerine Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" kim 
yalan soyliiyorsa oyle olsun, buyurdu. Sonra Ebu Amir Mek- 
keye gidip miisriklere tabi' oldu. Mekke fethedilince Taife 
kacdi. Taif halki miisliman olunca da, Sama gitdi. Orada va- 
tamndan suriilmus ve yalniz bir halde, oliip gitdi. 

• islamiyyetden once Samda ibni Heyyeban adinda bir 
yehudi vardi. Bu yehudi Medineye gelip yerlesdi. Beni Ku- 
reyza kabilesinin arasinda kalirdi. O kabileden biri soyle de- 
misdir. Asia onun gibi edeb ve sartlanni gozeterek nemaz ki- 
lan kimse gormedim. Ne zeman kitlik olsa, yagmur diiasi icin 
onun yanina giderdik. Bize sadaka vermemizi soylerdi. Sa- 
dakadan sonra diia ederdi. Biz heniiz yanindan aynlmadan 
yagmur yagmaga baslardi. Vefati yaklasip yakinda olecegini 
anlayinca, bize vasiyyet ederek soyle dedi. Ey yehudi ce- 
ma'ati! Biliyor musunuz ben nicin ni'meti bol olan Sami terk 
edip de, kitlik bulunan bu Medine sehrine gelip, burayi ken- 
dime vatan edindim! Allah bilir dediler. Bunun uzerine dedi 
ki: Ben buraya su sebeble geldim. ilahi kitablarda okudum 
ve anladim ki, ahir zeman Peygamberinin gelmesi yaklasmis- 
dir. Bu sehr Onun hicret yeri olacakdir. Dini burada kuwet 
bulacakdir. Ummid ediyordum ki, Ona hizmetle ve tabi' ol- 
makla serefleneyim. Ona iman ederek dalaletden hidayete 
kavusayim. Fekat kesin olarak anladim ki, firsat elvermedi! 
Omriim o zemana yetmedi! Sakin, sakin! gaflet etmeyiniz! 
Cahillik ve inad yoluna gitmeyiniz. O Peygamberin zuhuru 
zemani yaklasdi. Ona iman etmekde yansanlardan olmaga 
cahsimz. Ona iman edip tabi' olarak, hidayete erip, dalalet- 
den kurtulunuz. O kendisine muhalefet edenleri oldiirecek, 
kadinlarini ve cocuklanni esir alacakdir. Bu durum Ona ta- 
bi' olmaniza engel olmasin. Zira O bu isle emr olunmusdur! 
Zeman geldi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Beni 
Kureyza kabilesini kusatdi. Aralanndan ibni Heyyebamn 
vasiyyetini isitenler: Ey Kureyza ogullan. Bu ibni Heyyeba- 
mn haber verdigi peygamberdir dediler. Digerleri bu o degil- 
dir, dediler. Fekat vasiyyeti isiten insaflilar, vallahi Odur di- 
yerek hemen kal'adan asagi inip iman etdiler. Canlanni, 

-136- 



mallarim ve ailelerini kurtardilar. 

• Riifaa bin Rafi' "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: 
Bedr gazasinda kardesim Hallad bin Rafi' ile birlikde bir de- 
ve yavrusuna binmisdik. Devemiz Ravha denilen yere varin- 
ca yorulup kaldi. Kardesim, ya Rabbi! Eger bu deve bizi Me- 
dineye geri gotiiriirse, bunu kurban edecegim, dedi. Biz o 
halde iken bir de bakdik ki, Resulullah "sallallahu aleyhi ve 
sellem" cika geldi. Bizi o halde goriince su istedi. Verdik. 
Mubarek agzini calkaladi ve bir abdest alip suyunu bir kabin 
icinde topladi. Sonra biz o devenin agzini acdik, bu sudan 
dokdxi. Sonra basina, boynuna, govdesine ve kuyruguna 
dokdii. Bize, binin buyurdu ve kendisi gitdi. Biz o deveye bi- 
nip, Resulullaha "sallallahu aleyhi ve sellem" yetisdik. Sefer- 
de o deve bizi kosarak tasidi. Bedr savasindan doniip Medi- 
neye ulasinca, devemiz yine cokiip kaldi. Kardesim onu ke- 
sip, etini fakniere paylasdirdi. 

• Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" Bedr gazasinda, 
mubarek eliyle, surada falan kimse, surada falan kimse oldxi- 
riilecek diye belli yerleri gosterdi. Aynen buyurdugu gibi, ki- 
min nerede oldiiriilecegini gosterdiyse, orada oldiiriildu. 

Emir-iil mii'minin hazret-i Omer "radiyallahii anh" bu- 
yurdu ki: Resulullahi Peygamber olarak gonderen Allahii te- 
alaya yemin ederim ki, kimin nerede oldiirulecegini goster- 
diyse, orada oldiiriildu. 

• Bedr gazasinda, musriklerden bir takim gencler savasa 
gitmemisdi. Gece ay lsigi altinda birbirleriyle konusup, bir- 
seyler anlatiyorlar ve si'rler okuyorlardi. O sirada aniden bir 
ses isitdiler. Birkac beyt okundu ve "Hanif cema'ati zafere 
ulasdi" diyordu. Sesin geldigi yere gitdiler. Fekat kimseyi go- 
remediler. Cok korkup geri dondiiler. Hicre (Ka'benin yani- 
na) geldiler. Orada yashlardan bir gurub kimse oturuyordu. 
Durumu onlara anlatdilar. Yash kimseler, eger soylediginiz 
dogru ise, Muhammed zafere ulasmisdir. Ciinki Muhamme- 
de ve eshabina hanif derler. Aradan bir gece gecdi. Bedr sa- 
vasinda miisriklerin maglub oldugu, Resulullahin "sallallahu 

-137- 



aleyhi ve sellem" miisriklere karsi zafere ulasdigi haberi gel- 
di. 

• Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" Mekkeden hic- 
ret edince, Ukbe bin Mu'ayt su ma'nada iki beyt soyledi: 
"Ey Kusvaya binip bizden ayrilan kimse! Az sonra beni ati- 
mm iizerinde yaninda goreceksin. Mizragimi size kaldinp 
kanimzla lslatacagim. Kilicim da sizi parcalayacakdir." 

Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" bu beytleri isitin- 
ce: "Ya Rabbi! Onu burnunun iizerine dusxir, sar'a hastahgi 
ver" diye beddiia etdi. Bedr gazasinda ati huysuzluk yapdi. 
Eshabdan biri onu esir ahp, Resulullahin "sallallahxi aleyhi 
ve sellem" huzuruna getirdi. Boynunun vurulmasim emr bu- 
yurdular. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", Bedr gazasina 
Eshab-i Taliit adedince, ya'ni ucyiizoniic sahabi ile cikdi. 
[Eshab-i Bedrin ismleri, (Caliyet-iil-ekdar) kitabinda vardir. 
Bu kitab, Hakikat Kitabevi tarafindan basdinlmisdir.] Onlar 
icin soyle diia etdi. "Allahim onlar yahn ayakdir, onlann git- 
melerine yardim eyle. Elbiseleri yokdur, onlan giydir. Acdir- 
lar, onlan doyur." Onlardan hie biri, ganimete kavusmadan 
donmedi. Hepsinin kannlan tok olarak, elbiseleri ile ve birer 
ikiser deveye sahip olarak dondiiler. 

Emir-iil mii'minin Omer "radiyallahii anh" soyle demis- 
dir: Meal-i serifi, (O topluluk yakinda bozulacak ve onlar ar- 
kalarim doniip kacacaklardir) olan [Kamer suresi 45.ci] 
ayet-i kerimesi nazil olunca, bu (hezimet-i cem') [toplu hezi- 
met] ne demekdir, diye dusuniiyordum. Bedr gazasinda Re- 
sulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" zirhini giyerken bu 
ayet-i kerimeyi okudugunu duydum. O zeman ayet-i kenme- 
de neye isaret olundugunu yakinen anladim. 

• Bedr gazasindan, bir gece once, Resulullahin "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem" askerleri iizerine oyle bir uyku basdi ki, 
kalkmak isteseler de kalkamiyorlardi. Ziibeyr "radiyallahii 
anh" diyor ki, birazcik dogrulmak istesek, elimizde olmadan 

-138- 



diisiip uyuyorduk. Eshab-i kiramin hepsi bu halde idiler. Ru- 
faa bin Raff soyle demisdir. O gece uzerime oyle uyku bas- 
di ki, ihtilam oldum, gusl etdim. Miisriklerin ordusu Resulul- 
lahin "sallallahii aleyhi ve sellem" yakininda konaklamisdi. 
Fekat korkulanndan hicbiri kimildayamiyordu. Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem" Ammar bin Yaseri ve ibni 
Mes'udu "radiyallahii anhiima" miisrikler hakkinda haber 
getirmeleri icin gonderdi. Gidip haber getirdiler. Ya Resu- 
lallah! Kureyslileri oyle bir korku kaplamisdir ki, atlari bir 
ses cikarsa, atlann baslanna vuruyorlar, dediler. 

• Emir-ul mii'minin Ah "radiyallahii anh" Bedr gazasimn 
yapildigi giin, Bedr kuyusundan su cekiyordu. Soyle anlat- 
misdir: Aniden kuwetli bir yel esip gecdi. Boyle kuwetli bir 
yel hie gormemisdim. Arkasindan bir kuwetli yel daha esip 
gecdi. Oncekinden daha kuwetli idi. Uciincii olarak bir kuv- 
vetli yel daha esip gecdi. ilk yel Cebrail aleyhisselamin yeli 
idi. Yaninda bin melek vardi. ikinci yel, Mikail aleyhisselam 
ve yaninda bin melekle gecip giderken cikardigi yel idi. 
Uciincii yel, israfil aleyhisselam ve yaninda bulunan bin me- 
lek ile gecerken cikardigi yel idi. Mikail aleyhisselam, Resu- 
lullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" saginda duruyordu. 
Ebti Bekr-i Siddik "radiyallahii anh" da orada idi. israfil 
aleyhisselam sol tarafda duruyordu. Ben de orada idim. 

• ibni Abbas "radiyallahii anhiima" soyle rivayet etmis- 
dir. Ensardan biri Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" 
huzuruna geldi ve soyle dedi. Ya Resulallah! Miisriklerden 
birinin pesine diisdiim. Daha bir adim atmadan basimin iis- 
tiinde bir kamci sesi ile atim siir'atle siiren miisrigin sesini 
isitdim. Bir de bakdim ki, yiiziistii diismiisdii. Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem" buyurdu ki: O melek idi, gok- 
den yardim icin inmisdi. O giin Ebu Biirde "radiyallahii anh" 
da Resulullahin huzuruna tic kesik bas getirdi. Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem" memnun oldu ve sag elin daima 
muzaffer olsun, buyurdu. Ebu Biirde; ya Resulallah! Bu bas- 
lann ikisini ben kesdim. Uciincii basi beyaz elbiseli, giizel 
yiizlii bir yigit kesdi ve ben aldim, dedi. Resulullah "sallalla- 

-139- 



hu aleyhi ve sellem" bu inayet-i Rabbani ve meded-i asuma- 
nidir. Allahii tealadan gelen yardimdir, buyurdu. Bircok 
kimseden soyle dedikleri rivayet edilmisdir. Kureys miisrik- 
lerinden Bedr savasi giinii kime hiicum etsek daha kihc vur- 
madan basi diiserdi. 

• Bedr savasinda miisrikler maglub oldular. Bedrden ka- 
cip, Mekkeye doniince, aralannda bulunan Ebu Siifyan bin 
Harbe, Ebu Leheb savasin durumunu sordu. Ey Ebu Leheb! 
Dusmanlanmiz silah kusanmislar. Onlar ne tarafa hiicum et- 
seler vuruyorlar. Onlarin yamnda gok ile yer arasinda beyaz 
tenli ve gosterisli atlara binmis kimseler gordiim. Biz onlarin 
karsisinda dayanmaya asla giic yetiremedik, dedi. 

• Ibni Abbas "radiyallahii anhiima" rivayet etmisdir: Be- 
ni Gifar kabilesinden biri soyle anlatdi: Ben ve amcamin og- 
lu yeni miisliman olmusduk. Bedr savasinda bir tepenin iis- 
tiine cikip, savasi seyrederek bekledik. Hangi taraf galib ge- 
lirse, onlarin arasina katilip, ganimet alacakdik. Ustumiiz- 
den aniden bir bulut gecdi. Bulutun icinden at kisnemeleri 
isitiyorduk. O sirada birisi ileri ya Hayzum diyordu. Bu hey- 
betden amcamin oglu oldii. Ben de neredeyse oluyordum. 
Hayzum Cebrail aleyhisselamin atinin adidir. 

• Bedr gazasinda Ebul Yiisr Ka'b bin Amr "radiyallahii 
anh", Abbas bin Abdulmuttalibi "radiyallahii anh" esir et- 
misdi. Halbuki kendisi cok za'if, Abbas bin Abdiilmuttalib 
ise cok ciisseli idi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
nasil esir etdin diye sorunca, bana heybetli ve kuvvetli birisi 
yardim etdi. Onu onceden gormemisdim, sonra da goreme- 
dim, dedi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" sana bir 
melek yardim etmis, buyurdu. 

• Resulullahin amcasi Abbas bin Abdiilmuttalib "radiyal- 
lahii anh", Bedr gazasinda miislimanlann eline esir diisdii. Ya- 
mnda yirmi kayye ya'ni ikibin dirhem altin vardi. Miisriklere 
harcamak icin getirmisdi. Ciinki onlardan herbiri on miisrik 
askerini doyurmayi iizerine almisdi. O da bunu iizerine alan- 
lardan biri idi. Savasda heniiz ona doyurma sirasi gelmemisdi. 
Kendisi soyle anlatmisdir: Resulullah "sallallahii aleyhi ve sel- 

-140- 



lem" o altinlan benden alinca, ya Muhammed! Esirlikden kur- 
tulmak icin, o altinlan fidyem olarak hesaba kat dedim. Diis- 
manima yardim icin getirdigin sey fidyene katilmaz. Fidye be- 
deli olarak baska mal vereceksin, buyurdu. Bunun uzerine de- 
dim ki, ya Muhammed! Beni o hale diisiiriirsiin ki, omriim bo- 
yunca dilencilik mi yapayim. Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem", benimle savasa gelirken, (eger basima bir is gelirse, 
bu altinlar sana, Abdiillaha, Fazila ve Kuseme lazim olur) di- 
yerek, gece yansi zevcen Ummii Fazila verdigin altinlar ne ol- 
du, buyurdu. Sen onu nereden biliyorsun deyince, Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem", bana Allahii teala bildirdi, dedi. 
Bunun uzerine dedim ki, sen hakikaten Peygambersin. Zira o 
altinlan Ummii Fazila verdigimi Allahdan baska kimse bilmi- 
yordu. Ben sehadet ederim ki, Allahdan baska ilah yokdur ve 
Sen Onun Resuliisiin, dedim. 

• Ukase bin Mihsan "radryallahu anh" Bedr gazasinda 
diismanla carpisirken kilici iki parcaya aynldi. Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem" onun eline bir agac dah verdi ve 
bununla savas buyurdu. Agac dahni eline ahp sallamaya bas- 
layinca, iyi bir kihc halini aldi. Biitiin savaslarda o kihc ile sa- 
vasdi. O kilici miirtedlerle yapilan savasda sehid diisdiigii gii- 
ne kadar kullandi. O kihca Avn (ilahi yardim) adini vermis- 
lerdi. 

• Bedr gazasinda Umeyye bin Halef, Habib hazretlerine 
"radiyallahii anh" bir kihc darbesi vurarak, kolunu omu- 
zundan kesdi. Sonra Habib "radiyallahii anh", Umeyye bin 
Halefi oldiirdii. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
hazret-i Habibin kolunu yerine koydu. Allahii teala sihhat 
verdi, kolu iyilesdi. 

• Bedr gazasinda, Katade bin Nu'manin "radiyallahii 
anh" goziine bir nesne dokundu ve goziinii cikardi. Gozii yii- 
zii uzerine sarkdi. Kavmi onu keselim, fekat once Resululla- 
ha "sallallahii aleyhi ve sellem" sorup, istisare edelim dedi- 
ler. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Katadeyi "radi- 
yallahii anh" huzuruna cagirdi. Yanagina sarkmis olan gozii- 
nii yerine yerlesdirdi ve mubarek eliyle sivazladi ve gozii iyi- 

-141- 



lesdi. Oyle ki hangi gozii cikmisdi bilemediler. 

• Saib bin Hubeys "radiyallahii anh", Emir-til mvTminin 
Omer bin Hattab "radiyallahii anh" zemamnda soyle anlat- 
misdir: Vallahi beni Bedr gazasinda kimse esir etmedi. Fekat 
Kureys miisrikleri ile birlikde ben de kacryordum. Beyaz ten- 
li, uzun boylu bir kimse, gosterisli bir ata binmis, havada iize- 
rimden yetisdi ve beni tutup bagladi. Abdurrahman bin Avf 
"radiyallahii anh" gelip beni bagh buldu. Bunu kim bagladi 
diye bagirarak sordu. Hie kimse cevab vermedi. Sonra beni 
Resulullahin "sallallahu aleyhi ve sellem" huzuruna goturdii. 
Resulullah bana seni kim tutdu, ey Ebu Hubeys, dedi. Duru- 
mu bildirmek istemedigim iQin bilmiyorum, dedim. Bunun 
iizerine Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" seni melek- 
lerden bir melek tutdu, buyurdu. Sonra Abdurrahman bin 
Avfa esirini al gotiir buyurdu. O soz hie hatinmdan cikmadi. 
Fekat musliman olmam gecikdi, sonunda miisliman oldum. 

• Bedr vak'asi oldukdan sonra, Umeyr bin Vehb el-Cu- 
hami, Safvan bin Umeyye ile bir gun Bedr savasinda ugra- 
diklan hezimeti konusuyorlardi. Umeyr bin Vehbin oglu bu 
savasda esir dusmusdu. Safvan, isimiz kansdi, dedi. Umeyr 
bin Vehb de dogru soyluyorsun, bundan sonra yasamamn ta- 
di kalmadi. Eger borclarim olmasaydi ve coluk cocugumun 
perisan olmasindan korkmasaydim, Muhammedi oldurmek 
icin Medineye giderdim. Ciinki, Muhammed Medine paza- 
nnda yalniz basina dolasiyormus ve herkesle konusuyormus. 
Aynca oglum orada esir oldugu icin, bir behanem de var de- 
di. Bunun iizerine Safvan, borclarim ben odeyeyim. Coluk 
cocugunun gecimini de iizerime alayim. Yeter ki sen bu isi 
yap dedi. Boylece anlasdilar. Safvan, Umeyrin yol hazirhgi- 
m yapdi. Kihcini da bileyip, zehrli su verdi. Umeyr, bu sir 
aramizda kalsin. Sakin kimse farkina varmasin diye tenbih 
etdikden sonra, Medineye gitmek iizere yola cikdi. Medine- 
ye vannca, mescidin oniinde hayvanindan inip, binegini bag- 
layip, kihcini kusandi. Resulullahin "sallallahu aleyhi ve sel- 
lem" yanina gitmek iizere yuriidu. O sirada Emir-iil mii'mi- 
nin Omer bin Hattab "radiyallahii anh" bir cema'at ile bir- 

-142- 



likde oturuyordu. Umeyri goriir gormez, bu kopegi tutunuz! 
O Allahin diismamdir. Bedr savasinda kavmini bizimle sa- 
vasmaga tesvik ediyordu. Bizim ordumuzun az oldugunu 
kavmine haber veriyordu, dedi. Bunun iizerine onu yakala- 
dilar. Hazret-i Omer, Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" huzuruna gidip, durumu arz etdi. Resulullah onu geti- 
riniz, buyurdu. Hazret-i Omer bir eliyle Umeyrin kilicimn 
bagini boynuna takip bagladi ve sikica tutdu. Bir eliyle de ki- 
licin kabzasindan tutdu. Boylece Resulullahin "sallallahii 
aleyhi ve sellem" huzuruna goturdii. Ensardan ba'zilanna 
da, Resulullahin oniinde oturun ve bunun saldirmasini en- 
gelleyin, dedi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" bu 
durumu goriince, ey Omer onu sahver, buyurdu. Sonra, yak- 
las Ey Umeyr! Nicin geldin, dedi. Oglum esir olmusdu, onun 
icin geldim, dedi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
dogru soyle, dogruyu soylemedikce kurtulamazsin, buyurdu. 
O yine esir oglu icin geldigini soyledi. Bunun iizerine Resu- 
lullah "sallallahii aleyhi ve sellem": Safvan bin Umeyye ile 
oturup, Bedr savasimn hezimetini konusmadiniz mi? O senin 
borcunu ve ailenin gecimini iizerine ahp, sen de beni katl et- 
mek icin gelmedin mi? Sen beni oldiirmek icin geldin! Fekat 
Allahii teala seni maksadina kavusdurmadi, buyurdu. U- 
meyr bunlan isitince hakikati anladi ve sen Allahii tealamn 
Resuliisiin. Simdiye kadar cahilligimden seni inkar etmisim. 
Zira bu isi benden ve Safvandan baska hie kimse bilmiyordu. 
Bunu sana ancak Allahii teala haber verdi ve beni miisliman 
olmakla sereflendirdi, diyerek miisliman oldu. Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem", kardesinize islamiyyetin hiikm- 
lerini ve Kur'an-i kerimi ogretiniz, buyurdu. Umeyr bir miid- 
det sonra Mekkeye donmek iizere miisaade istedi. Mekkeye 
dondiikden sonra, pekcok kimse onun vasitasiyla miisliman 
olmakla sereflendi. 

• Haris bin Ebi Dirar, Bedr savasinda esir diisen yakinla- 
nm fidye karsihginda kurtarmak icin birkac deve ve bir cari- 
ye ahp, Medineye geldi. Yolda develeri ve cariyeyi bir yere 
sakladi ve eli bos bir halde, Resulullahin "sallallahii aleyhi 

-143- 



ve sellem" huzuruna cikdi. Fidye olarak ne getirdin buyurdu. 
Hie bir sey getirmedim, dedi. Falan yere sakladigin develer 
ve cariye ne oldu deyince, Haris hemen kelime-i sehadeti 
soyleyerek miisliman oldu. Ciinki, develeri ve cariyeyi sakla- 
digini kendisinden baska kimse bilmiyordu. Benim yanimda 
kimse yokdu ve benden once de kimse gelmedi, dedi. 

• Kabbas bin Esyem el-Kenani "radiyallahii anh" soyle 
anlatmisdir: Bedr savasinda miisrikler tarafinda idim. Musli- 
manlann az olusu ve bizim askerlerimizin, siivarilerimizin 
coklugu hala goziimiin oniindedir. Bizim askerlerimizin her- 
birinin nereye baksam kacisdiklanni goriince, icimden kendi 
kendime boyle bir is gormedim. Savasdan ancak kadinlar 
kacar dedim. Sonra ben de kacip Mekkeye dondiim. Bir 
miiddet sonra gonliime islamiyyetin meraki diisdii. Medine- 
ye gideyim, bakayim Muhammed "sallallahu aleyhi ve sel- 
lem" neye da'vet ediyor, bir goreyim dedim. Medineye va- 
nnca, Resulullahin nerede oldugunu sordum. iste mescidin 
golgesinde, eshabi ile oturuyor diyerek gosterdiler. Yaklasip 
selam verdim ve eshabi arasinda Onu bildim. Bana ey Kab- 
bas! Sen Bedr savasinda ben boyle bir is gormedim. Savas- 
dan ancak kadinlar kacar diyen kimse degilmisin, buyurdu. 
Bunun iizerine ben sehadet ederim ki, sen Allahin Resulii- 
siin. Zira o sozii dilimle soylemedim, icimden gecdi ve hie 
kimseye de aciklamadim, bir sirdi. Eger sen Allahu tealamn 
Resulii olmasaydin, kalbdeki sirra muttali' olamazdin, de- 
dim. Mubarek elini tutup bi'at ederek, miisliman oldum. 

• Asma binti Mervan, Beni Umeyye bin Zeydden idi. Re- 
sulullaha "sallallahu teala aleyhi ve sellem" devamh sikinti 
verir ve her yerde mushmanlann aleyhinde konusurdu. Resu- 
lullah "sallallahu teala aleyhi ve sellem" Bedr savasina gitdigi 
sirada, o mel'un islamiyyeti kotiileyen si'rler soylemisdi. 
Umeyr bin Adi el-Hutami "radiyallahii anh", ama olmasi se- 
bebi ile savasa gidemeyip, Medinede kalmisdi. Onun bu si'rle- 
rini isitdi. Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" Medineye 
doniince, Asma binti Mervam oldurecegim diye, Allah icin 
ahd etdi. Resulullah Medineye dondiikden sonra Umeyr, bir 

-144- 



gece yarisi Asma binti Mervanin evine gidip, iceri girdi. Co- 
cuklan etrafinda uyuyorlardi. Memesi kiiciik oglunun agzinda 
oldugu halde uyumuslardi. Cocugu geriye cekip kilicini As- 
manin gogsiine koyup bastinnca, kihc arkasindan cikdi. Sa- 
bah nemazim Resulullah ile "sallallahii aleyhi ve sellem" kil- 
di. Resulullah ona bakip: Ey Umeyr! Mervanin kizini oldiir- 
diin mil buyurdu. Evet ya Resulallah, dedi. Resulullah "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" mubarek yiiziinii Eshab-i kiramdan ta- 
rafa cevirdi ve Allahii tealanin ve Resuliiniin gaibden yardi- 
mina cahsan bir kimse gormek isterseniz, Umeyr bin Adiye 
bakiniz, buyurdu. Hazret-i Omer "radiyallahii anh" gecesini 
ibadetle geciren bu ama mi dedi. Resulullah "sallallahii aley- 
hi ve sellem": "Ama deme, ki o goriir" buyurdu. 

• Da'sur bin Haris bin Muharib, Beni Haris ve Beni 
Salebe kabilesinden bir gurupla Medine cevresini basmak 
icin harekete gecmisdi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" dortyuz elli kisilik bir kuvvetle onlara karsi Medineden 
hareket etdi. Beni Sa'lebe kabilesinden bir kisi Resulullahin 
huzuruna gelip miisliman oldu. Ya Resulallah! Onlar sizinle 
harbe cesaret edemezler, dedi. Resulullah yerlerini ogrendi. 
Oraya vardiklannda, hepsi esyalanni daglara saklayip kac- 
mislardi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Zaemr de- 
nilen yere dogru hareket edip, iic gun orada kaldi. Dordiin- 
cii gun bir ihtiyac icin Eshabin arasindan aynlmisdi. Yagmur 
yagdi ve kaftani lslandi. Kurutmak icin cikarip bir agacin al- 
tina oturdu. Koyliiler dagbasindan Resulullahi "sallallahii 
aleyhi ve sellem" yalniz bir halde goriip, Da'sur bin Harise 
haber verdiler. Kilicini cekip yiiriidii ve Resulullahin yanina 
yaklasip, seni benim elimden kim kurtarabilir, dedi. Allahii 
teala kurtanr buyurdu. O anda Cebrail aleyhisselam gelip, 
Da'surun gogsiine bir darbe vurarak yere yikdi ve kihci elin- 
den diisdii. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Da'su- 
run kilicini ahp, seni benim elimden kim kurtanr, dedi. 
Da'sur, hie kimse kurtaramaz deyip, kelime-i sehadeti soyle- 
yerek miisliman oldu. Savas icin artik asla asker toplamaya- 
cagina soz verdi. 

- 145 - Sevahid-un Nubuvve - F:10 



• Uhud savasinda, islam ordusunun zor anlar yasadigi si- 
rada, miisriklerden Ubeyy bin Halef bir ata binmis, Resulul- 
laha "sallallahii aleyhi ve sellem" dogru suriiyordu ve bugiin 
eger sen sag kahrsan, ben sag kalmayayim diye hiicum edi- 
yordu. Resulullah, Haris bin Sameh ve Siiheyl bin Hanifin 
arasinda siperlenmisdi. Ubeyy bin Halef bir hamle yapdi. 
Mus'ab bin Umeyr kendisini Resulullaha siper etdi. Ubeyy 
bin Halef, Mu'sab bin Umeyre bir mizrak vurarak sehid et- 
di. Siiheyl bin Hanifin elinde kink bir mizrak vardi. Resulul- 
lah "sallallahii aleyhi ve sellem" kink mizragi ahp, onunla 
Ubeyy bin Halefin koltugunun altindan vurdu. O anda 
Ubeyy bin Halef atim geri cevirip kacdi. Kavminin arasina 
vannca, sigir gibi boguriiyordu! Ebu Siifyan, bir diken yara- 
si kadar kiiciik bir yaradan dolayi boyle ne baginyorsun, de- 
di. Ubeyy bin Halef, bana mizragi kim vurdu biliyormusun! 
Muhammed vurdu. Birgiin bana Mekkede senin benim elim- 
de helak olman yakindir demisdi. Anladim ki Onun bu dar- 
besiyle olecegim. Ben bu yaradan kurtulamam. Benim bu 
yaradan cekdigim aciyi biitiin Hicaz halkina paylasdirsalar 
hepsi oliir, dedi. Sonra nara vurup, feryad ederek cam Ce- 
henneme gitdi. 

• Yehudi alimlerinden Mihrik adinda meshur bir kimse 
vardi. Mali, mulkii, hurmahklari son derece cok olup, hesa- 
ba gelmezdi. Fekat kendi dinlerine sevgisi, ayinlerine ahs- 
kanhgi ve kavmine baghhgi ve ayblamalanndan cekinmesi 
sebebiyle miisliman olmakdan mahrum kalmisdi. Uhud sa- 
vasanin yapildigi giin pazar giinii idi. Mihrik, yehudilere, bi- 
lesiniz ki bugiin Muhammede yardim etmek sizin uzerinize 
vacibdir, dedi. Onlar, bu giin pazar giiniidiir deyince, Mihrik, 
artik pazar giiniinun hiikmii kaldmldi, dedi. Sonra kendisi 
hemen silahim kusanip, Resulullahin "sallallahii aleyhi ve 
sellem" yanina gidip, savasa katildi. Kavmine soyle vasiyyet 
etmisdi. Eger bugiin beni oldiiriirlerse, bilmis olunuz ki bii- 
tiin malim Muhammedindir "sallallahii aleyhi ve sellem". 
Sonunda Mihrik oldiiriildii. Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem" yehudilerin en hayrhsi Mihnkdir, buyurdu. Biitiin 

-146- 



malini alip, Medinede sadaka olarak dagitdilar. 

• Eshab-i kiram arasinda Kazman adinda bir kimse vardi. 
Eshab-i kiram Uhud savasina gidince, o Medinede kahp sava- 
sa katilmamisdi. Kadinlar senin bizden farkin yok deyince 
utanarak, gidip savasa katildi. Miisriklerle siddetle ve cok 
gayret gostererek savasiyordu. Onun bu halini Resulullaha 
"sallallahii aleyhi ve sellem" haber verdiler. O Cehennem eh- 
lindendir, buyurdu. Eshab-i kiram hayret etdiler. Kazman 
kendi kendine kacmakdan olmek yegdir, diyordu. O kadar 
savasdi ki, miisriklerden yedi kisi oldiirdii. Kendisi de bir cok 
yerinden yaralandi. Eshab-i kiramdan ba'zilan onu savas sira- 
sinda yarali halde goriip sehidlik sana afiyet olsun ey Kazman 
dediler. Bunun xizerine Kazman soyle dedi: Yemfn ederim ki 
ben din icin savasmiyorum. Kureysin bize galib gelerek hur- 
ma bagcelerimizi harab etmelerinden korkdugum icin savasi- 
yorum, dedi! Yaralan ona o kadar aci veriyordu ki, kilicini 
gogsiine dayayip kendini oldiirdii. Eshabdan ba'zilan onun 
durumunu bilmedikleri icin Resulullaha Kazman miisrikler- 
den yedi kisi oldiirdii ve sehid oldu, dediler. Resulullah "sal- 
lallahii aleyhi ve sellem", (Allahu teala diledigini yapar) bu- 
yurdu. Sonra Kazmamn gercek halini aciklayip, (Sehadet 
ederim ki, ben Allahu tealanin Resuliiyiim) buyurdu. Bundan 
sonra Eshab-i kirama doniip, (Allahu teala bu dini facir kim- 
selerle de elbette kuvvetlendirir) buyurdu. 

• Mus'ab bin Umeyr "radiyallahii anh", Uhud savasinda 
muhacirlerin sancagini tasidi. O giin ibni Kamie onu Resu- 
lullah "sallallahii aleyhi ve sellem" zan etdi. Bir kihc darbesi 
vurarak, sag kolunu kesip dusurdii. Mus'ab bin Umeyr "ra- 
diyallahii anh" sancagi sol eliyle tutup, meal-i serifi (Mu- 
hammed "aleyhisselam" ancak bir peygamberdir...) olan 
[Al-i Imran suresinin 144.cu] ayet-i kenmesini okudu. ibni 
Kamie ath idi. Geri doniip bir kihc darbesi daha vurarak sol 
kolunu da dusiirdu. Mus'ab bin Umeyr "radiyallahii anh" 
sancagi pazulan arasinda tutarak yere diisiirmedi. Resulul- 
lah "sallallahii aleyhi ve sellem" sancagi hazret-i Aliye "radi- 
yallahii anh" verinceye kadar oyle tutdu. 

-147- 



• Eshab-i kiramdan Hanzala bin Ebi Amir "radiyallahii 
anh" Cemile binti Abdullah Ibni Ebi Selul ile evlenmisdi. O 
zifaf gecesinde iken, Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
Eshab-i kiramla Uhud savasina gitmisdi. Hanzalaya "radiyal- 
lahii anh" bu gece hanimin ile birlikde ol buyurmusdu. O ge- 
ce Hanzala "radiyallahii anh" sabah nemazini kihp, Resulul- 
laha "sallallahii aleyhi ve sellem" yetismek icin yola cikacak- 
di. Qkarken hanimi etegine yapisip halvet taleb etdi. Fekat 
daha onceden, yakinlanna haber verip, dort kimseyi sahid 
olarak hazirladi. Hanzala "radiyallahii anh" onunla zifafa gir- 
di. Gusl abdesti almak icab etdi. Fekat savasa yetisemem ve 
cihaddan mahrum kahrim korkusuyla gusl abdesti almaga 
vakt bulamadan, silahim kusanip, yola cikdi. Uhuda vanp, 
Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" ulasdigi sirada as- 
kerler savas icin saflara dizilmisdi. Savas baslayinca diisman- 
la cok siddetli savasdi. Eshab-i kiramdan ba'zilan sehid diis- 
dii. Hanzala "radiyallahii anh" Ebu Siifyan bin Harble karsi 
karsiya geldi. Ebu Siifyamn atina bir darbe vurup onu atdan 
yere yikdi. Hemen gogsiiniin iizerine oturdu. Oldiirecegi sira- 
da Ebu Siifyan, Ey Kureysliler ben Ebu Siifyan bin Harbim, 
diye yardim istedi. Gelip kurtardilar. Hanzala "radiyallahii 
anh" savasa devam edip, oyle savasdi ki miisriklerden bir co- 
gunu oldiirdii. Sonunda onu sehid etdiler. Resulullah "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" Eshab-i kiramla musriklere karsi galib 
gelip savas bitince, dagin etegine dogru bakdi. Oraya bakin 
kim var, orada melekler giimiis legen getirerek ona yagmur 
suyu ile gusl abdesti aldinyorlar, buyurdu. Ebu Useyd Said 
"radiyallahii anh" soyle demisdir. Gidip oraya bakdim. Han- 
zala sehid olmus yatiyordu ve basindan sular damhyordu. Bu 
durumu Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" haber ver- 
dim. Bunun iizerine onun durumunu sordurmak icin hanimi- 
na bir kimse gonderdi. Hanimi savasa giderken gusl abdesti 
almasi gerekiyordu. Yetisemem diyerek gusl abdesti alama- 
dan gitdi, dedi. Yine hammina, onunla zifafa girdigine nicin 
sahidler tutdun diye sordular. Dedi ki, rvTyamda gokden bir 
kapi acildigini gordiim. Hanzala "radiyallahii anh" o kapidan 
iceri girdi ve kapi kapandi. Anladim ki Hanzala sehid olacak, 
bunun icin sahidler tutdum. 

-148- 



• Haris bin Samma "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: 
Uhud savasinda Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
Uhud daginda idi. Bana Abdurrahman bin Avfi gordiin mii, 
buyurdu. Gordum ya Resulallah, dagdan asagi indi. Miisrik- 
lerden bir gurub etrafini sardi. Ona yardim etmek istedim. 
Sizi goriince yanmiza geldim, dedim. Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem", ona melekler yardim ediyor ve miisrikler- 
le savasiyorlar, buyurdu. Bunlan isitince geri doniip, Abdur- 
rahman bin Avfin yanina gitdim. Bakdim ki, miisriklerden 
yedi kisinin oliisii yaninda duruyordu. Daima muzaffer ola- 
sin. Bunlan sen mi oldiirdiin, dedim. Su ikisini ben oldiir- 
diim. Digerlerini bir kimse oldurdu. Fekat ben o kimseyi hie 
tanimam dedi. O bunlan soyleyince, kendi kendime, dogru 
soyledin ya Resulallah, dedim. 

• Uhud savasinda muslimanlarin sikintih anlannda, Ka- 
tade bin Nu'man "radiyallahii anh" Resulullahin "sallallahii 
aleyhi ve sellem" yamndan asla aynlmadi. Goziine bir darbe 
vuruldu ve gozii cikdi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" goziinii yerine yerlesdirdi. Gozii iyilesip, oncekinden 
daha iyi gormege basladi. Rivayetlerin cogunda boyle bildi- 
rilmisdir. Fekat bir rivayetde de bu hadisenin Bedr savasin- 
da gecdigi bildirilmisdir. Nitekim anlatildi. 

• Emir-iil mii'minin Ah "radiyallahii anh" soyle anlat- 
misdir: Uhud savasinda islam ordusu dagildigi sirada, dik- 
kat ediniz haber veriyorum. Muhammed oldiiriildii diye bir 
ses duydum. Oldiiriilenler arasina bakdim. Resulullahi "sal- 
lallahii aleyhi ve sellem" bulamadim. Vallahi Resulullah 51- 
diiriilmemisdir ve O asla kacmaz. Allahii teala bize gazab 
edip, Onu aramizdan aldi. Benim icin oliinceye kadar savas- 
makdan daha iyi bir is yokdur. Resulullahin cemali olma- 
yinca diinyaya doniip bakmam, dedim. Sonra kihcimin kini- 
m kirdim ve savasarak sehid olmaga karar verdim. Miisrik- 
lerden bir toplulugun iizerine hiicum etdim. Darmadagin 
oldular. Bir de bakdim ki, Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem" onlann arasinda imis, etrafini sarmislar! Allahii te- 
alanin emriyle, melekler Onu korumuslar ve miisriklerden 

-149- 



bir zarar gelmemis. 

• Ebu Bera, Resuluilaha "sallallahu aleyhi ve sellem" iki 
ati ve iki deveyi hediyye olarak gonderdi. Resuiullah "sallal- 
lahxi aleyhi ve sellem", eger bir musrikin hediyyesini kabul 
etseydim, Ebu Beranin hediyyesini kabul ederdim, buyurdu. 
Dediler ki, ya Resulallah! Onun biiyiik bir cibani var, hicbir 
ilac faide vermemis. Sifaya kavusmak icin size bu hediyyele- 
ri gondermis. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" eline 
bir kesek ahp mubarek agzinin suyunu bu kesege siirdii. Bu- 
nu suya koysun ve suyundan icsin buyurdu. Ebu Bera boyle 
yapdi ve tarn sifaya kavusdu. 

• Hicretin dorduncii senesinde vuku' bulan Reef gazve- 
sinde, Asim bin Sabit "radiyallahii anh" sehid oldu. Diis- 
manlar basini kesip, Sa'd kizi Selakiye gotiirmek istediler. 
Asim bin Sabit "radiyallahii anh", Uhud savasinda o kadi- 
nin kardesini oldurmusdii. Bu sebeble her kim Asimin basi- 
ni getirirse ona yiiz deve verecegim ve Asimin kafa tasiyla 
serab icecegim diye ahd etmisdi. Allahii teala Asim bin Sa- 
bitin "radiyallahii anh" cesedinin cevresine pekcok an gon- 
derdi. Basini kesmek icin kim yaklasirsa, anlar yiiziinden 
goziinden sokup sisiriyorlardi. Neredeyse oleceklerdi. Gece 
anlar cekilir, o zeman gelip basini kesip almz diyerek, do- 
niip gitmek zorunda kaldilar. Gece yagmur yagdi. Biiyiik bir 
sel gelip, Asim bin Sabitin "radiyallahii anh" cesedini ahp 
gottirdii. Emir-iil mii'minin Omer "radiyallahii anh" soyle 
demisdir: Asim bin Sabit hicbir miisrigi kendine dokundur- 
mamak icin soz vermisdi ve soziinde durdu. Sehid oldukdan 
sonra da Allahii teala onu kafirlerin dokunmasindan koru- 
du. 

• Habib bin Adi "radiyallahii anh" Reef vak'asinda esir 
diisdii. Onu Mekkede musriklere yiiz deveye satdilar. Miis- 
rikler onu uzun zeman habs etdiler. Bir gun bakdilar ki, taze 
iiziim yiyordu. Halbuki o sirada Mekkede asla taze iiziim 
yokdu. Bu iizumii nereden buldun diye sordular. Bu Allahii 
tealamn bana verdigi bir nzkdir, dedi. 

-150- 



• Miisrikler Mekkede Habib bin Adiyi "radiyallahii anh" 
i'dam ederek sehid edecekleri sirada, Habib bin Adi onlara 
beddiia etdi. Hazret-i Mu'aviye soyle anlatmisdir: Habib 
beddiia edince, babam Ebu Siifyan onun beddiiasindan kor- 
karak beni yere yatirdi. Fekat beni oyle hizli yere carparak 
yatirdi ki, uzun zeman onun acisi gecmedi. Arablar arasinda 
soyle bir inanis yaygindi. Kim beddiia sirasinda yere yatarsa 
beddiia ona te'sir etmez, diye inanirlardi. Habib bin Adinin 
"radiyallahii anh" daragacina asilarak sehid edildigini seyre- 
dip gorenler, aradan bir sene gecmeden, cok azi disinda, her 
birinin basina bir bela gelerek helak oldular. Emir-iil mii'mi- 
nin Omer "radiyallahii anh" Sa'id bin Amire Humusda bir 
vazife vermisdi. Sa'id bin Amir zeman zeman kendinden ge- 
cer, cevresinden habersiz kahrdi. Emir-iil mii'minin Omer 
"radiyallahii anh" onun boyle kendinden gecmesinin sebebi- 
ni sordu. Soyle cevab verdi: Habibi "radiyallahii anh" dara- 
gacina baglayip, sehid edecekleri sirada orada idim. Her ne 
zeman o hadiseyi hatirlasam, boyle kendimden gecerim, de- 
di. 

Habib bin Adinin i'dami soyle vuku' bulmusdu: Onu bir 
daragacina bagladiklannda soyle dedi: Ya Rabbi! Resuliin 
"sallallahii aleyhi ve sellem" her neyi teblig edip bildirmisse, 
biz ona iman etdik. Su anda burada benim selamimi Resulii- 
ne iletecek bir kimse yok ki, soylesin dedi. Usame "radiyal- 
lahii anh" soyle anlatmisdir: O gun Mekkede Habibin "radi- 
yallahii anh" sehid edilecegi sirada, biz Medinede birkac ki- 
si Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" huzurunda idik. 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Eshabi arasinda 
oturuyordu. Uzerinde vahy gelince goriilen hal goriildii. Mu- 
barek basini kaldinp, Ve aleyhisselam ve rahmetullah, dedi. 
Sonra mubarek gozlerinden gozyaslan akdi. Sonra, karde- 
sim Cebrail aleyhisselam Allahii Siibhanehii ve teala tarafin- 
dan bana, Habibin selamini getirdi, buyurdu. Habibin dara- 
gacina asilarak sehid edildigi haberini ahnca da, Habibi o da- 
ragacindan indiren kimsenin kiyamet guminde miikafati 
Cennetdir, buyurdu. Ziibeyr bin Avvam "radiyallahii anh" 

-151- 



ve Mikdad bin Esved "radiyallahii anh" bu is icin hazirlamp 
yola cikdilar. Geceleri yol aliyorlar, gundxizleri de gizleni- 
yorlardi. Boylece Mekkeye ulasdilar. Bir gece o daragacinin 
bulundugu yere gitdiler. Birkac kisiyi bekci olarak koymus- 
lardi. Bekcilerin hepsi uyumusdu. Habibi "radiyallahii anh" 
yavasca daragacindan yere indirdiler. Bakdilar ki eli yarasi- 
nin iizerinde idi. O yarasindan devamh taze kan akiyordu. 
Kani misk gibi kokuyordu. Sehid edildikden sonra, aradan 
kirk gun gecmesine ragmen viicudu hie bozulmamis, taptaze 
duruyordu. Ziibeyr bin Avvam "radiyallahii anh" Onun ce- 
sedini atinin arkasina aldi ve oradan aynldilar. Fekat miis- 
rikler haberdar oldular. Peslerine yetmis kisi diisiip ta'kibe 
basladilar. Ziibeyr bin Awam ve Mikdad bin Esved "radi- 
yallahii anhuma" musrikler yaklasinca Habibi yere koydu- 
lar. O anda yer yanhp Habibin "radiyallahii anh" cesedini 
yutdu. Bu sebeble ona yerin yutdugu sehid diye lakab veril- 
misdir. Ziibeyr bin Avvam ve Mikdad bin Esved musrikler- 
le carpisarak onlan geri cevirdiler. Medineye doniip, Resu- 
lullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" huzuruna giderek hadi- 
seyi anlatdilar. O sirada Cebrail aleyhisselam gelip; ya Mu- 
hammed "sallallahii aleyhi ve sellem", llliyyin melekleri 
(yiiksek derecede bulunan melekler) iimmetinden bu iki ki- 
siyle oviiniiyorlar diye haber verdi. 

• Hicretin dordiincii senesi idi. Hayberde insanlan miisli- 
manlara karsi kiskirtan Selam bin Ebi Hukayk diye birisi 
vardi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" onu oldiirme- 
leri icin, Eshab-i kiramdan bes kisi gonderdi. Bu bes sahabi- 
den biri de Ebu Katade "radiyallahii anh" idi. Haybere git- 
diler. Geceleyin Selam bin Ebi Hukaykin evine girerek, onu 
oldurduler. Sonra oradan aynldilar. Ebu Katade yayini ora- 
da unutdu. Almak icin geri dondii. Her nasilsa ayagi yaralan- 
di. Biiyiikce bir yara idi. Ba'zilan da ayaginin kmldigini riva- 
yet etmislerdir. Sargi ile ayagini sanp arkadaslanna yetisdi. 
Arkadaslan onu nobetlese tasidilar. Resulullahin "sallallahii 
aleyhi ve sellem" huzuruna gotiirdiiler. Resulullah mubarek 
eliyle ayagini sivazladi. O anda yarasi iyilesdi. 

-152- 



• Cabir bin Abdullah "radiyallahii anh" soyle anlatmis- 
dir: Zaturriika' gazvesinde iken bir devem vardi. Cok za'ifdi 
ve ikide bir cokiip kahyordu. Yine tarn cokiip kaldigi bir si- 
rada, Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" yanima tesrif 
etdiler. Beni bekler bir vaziyetde goriince, nicin duruyorsun, 
buyurdu. Ben de devemin halini soyledim. Bir asa istedi ve o 
asa ile deveye uc kerre vurup diirtdu. Sonra su istedi ve bir 
avuc suyu devenin yiiziine serpdi. Beni ta'kib et buyurarak, 
oradan hareket etdi. Ben de deveme binip ta'kib etdim. Mu- 
hammed aleyhisselami hak peygamber olarak gonderen Al- 
lah hakki icin, Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" cok 
sur'atli gitdigi halde, Ondan hie geri kalmadim. Devem can- 
landi ve rahathkla ta'kib etdim. 

• Zaturriika' gazvesinden sonra, bir eskiya ata binmis ve 
bir deveyi de yulanndan cekiyordu. O haliyle Resulullahin 
"sallallahii aleyhi ve sellem" huzuruna geldi. Atimin karnin- 
da ne vardir? dedi. Resulullah, gaybi Allahu tealadan baska- 
si bilmez, buyurdu. Yagmur ne zeman yagacak, dedi. Resu- 
lullah "sallallahii aleyhi ve sellem" o oyle bir isdir ki ne ze- 
man yagacagini Allahu teala bilir, buyurdu. Adam sormaga 
devam edip; yann ne olacak, dedi. Resulullah bana ma'lum 
degildir, diye cevab verdi. Sonra Allahu teala, meal-i serifi, 
(Kiyamet vakti hakkindaki bilgi, ancak Allahin katindadir. 
Yagmuru (diledigi zeman, diledigi yere, diledigi mikdar) O 
yagdirir. Rahimlerde olani o bilir. Hie kimse yann ne kaza- 
nacagini bilmez. Yine hie kimse nerede olecegini bilmez. 
Siibhesiz Allah, herseyi bilendir, herseyden haberdardir) 
olan ayet-i kerimeyi gonderdi. Sonra o kimse, ya Muham- 
med! Bana su devem senin Rabbinden daha sevimlidir, de- 
di! Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" de ona, (Rabbim 
cammdan daha sevimli, nefsimden ve aile ferdlerimden daha 
azizdir!) buyurdu. Sonra secdeye kapandi. Secdeden dogru- 
lup o adama Rabbim bana haber verdi ki, senin yiiziinun 
bir tarafinda bir yara acilacak! Yiiziiniin eti ve derisi ciiru- 
yiip dokiilecek ve sonra oleceksin, buyurdu. Kisa bir miid- 
det sonra o kimsenin yiiziinde bir yara cikdi. O yaradan 6y- 

-153- 



le pis kokular yayiliyordu ki, halk nefret ederek yanindan 
kacisryorlardi. O sahs Muhammedin soyledigi dogru cikdi 
diyordu. Sonunda o perisan haliyle oliip gitdi. 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" mubarek ha- 
nimlanndan Ummiil mii'minin Ciiveyriye binti Haris "radi- 
yallahii anha" soyle anlatmisdir: Resulullah "sallallahii aley- 
hi ve sellem" Beni Mustalak gazvesi icin Medineden yola 
cikmisdi. Babam Beni Mustalak kabilesinin reisi idi. 
RiTyamda Medineden bir ayin dogdugunu ve gelip yanimda 
durdugunu gordum. Hie kimseye anlatmadim. Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem" ordusuyla uzerimize geldigi si- 
rada, babam bir ordu geliyor ki, benim o orduya karsi koy- 
maya giiciim yetmez, dedi. Bakdim biiyiik bir ordu gordum. 
Askerleri sayisizdi. Zahirleri silahh, batinlan ise nur saciyor- 
du. Tertib icinde geliyorlardi. Aralarinda gosterisli atlara 
binmis olan kimseler gordum. Ugradiklari yerden siddetli 
riizgar gibi geciyorlardi. O kadar cok asker, at ve silah gor- 
dum ki, miisliman olup, Resulullah "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" ile evlenmekle sereflendikden sonra, islam ordusuna 
bakdim o kadarini goremedim. Anladim ki, onlar imdad-i 
Rabbani ve inayeti siibhani vasitasiyla imis. [Ciiveyriyyenin 
"radiyallahii anha" babasi Haris ve iki oglu iman etmisdir. 
(Se'adet-i Ebediyye) kitabi 1088.ci sahifeye bakiniz!] 

• Hendek gazvesinde, Eshab-i kiram "ndvanullahi teala 
aleyhim ecma'in" Medinenin cevresinde hendek kaziyorlardi. 
Biiyiik bir tas cikdi. Onu kimse parcalayamadi. Selman-i Fa- 
risi "radiyallahii anh" bu durumu Resulullaha haber verdi. 
Eshab-i kiramdan bir kismi hendegin kenannda durdular. 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" mubarek eline bir 
kiiliink aldi ve o tasa vurdu. Tas iki parcaya aynldi. Tasa vur- 
dugu anda, tasdan simsek cakar gibi bir kivilcim cikdi. O ki- 
vilcim, Medineyi miinevverenin her tarafini aydinlatdi. Resu- 
lullah "sallallahii aleyhi ve sellem" tekbir getirdi. Biitiin Es- 
hab-i kiram da tekbir getirdiler. Tasa bir kerre daha vurdu. 
Yine simsek gibi bir kivilcim cikdi. Resulullah ve Eshab-i ki- 
ram tekrar tekbir getirdiler. Tasa iiciincii def a vurdu ve aym 

-154- 



seklde simsek gibi bir kivilcim cikdi. Selman-i Farisi "radi- 
yallahii anh", anam babam sana feda olsun ya Resulallah! 
Bu ne haldir. Ben simdiye kadar omriimde asla boyle bir Ml 
gormedim, dedi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Es- 
hab-i kirama, Selmanin gordugunii siz de gordiiniiz mil, bu- 
yurdu. Hepsi, gordiik ya Resulallah, dediler. Bunun iizerine 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" buyurdu ki: Birinci 
vurusda cakan kivilcimin lsiginda Kisramn memleketinde, 
Hayrenin kopek disi gibi kosklerini gordiim. Cebrail aleyhis- 
selam bana, iimmetin orayi alacakdir, diye haber verdi. Tasa 
ikinci vurusumda cikan kivilcimin lsiginda, rumun kizil kosk- 
lerini gordiim. Kopeklerin azi disleri gibi idi. Cebrail aleyhis- 
selam bana, iimmetin o diyan alacak diye isaret eyledi. 
Uciincii vurusumda sicrayan kivilcimin lsiginda San'amn 
[Yemenin] kopek disleri gibi kosklerini gordiim. Cebrail 
aleyhisselam bana, iimmetin o beldeleri feth edecekdir, de- 
di. 

Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Kisramn beyaz 
koskiiniin vasflanni anlatdi. Selman-i Farisi orayi gordiigii 
ve bildigi icin: Ya Resulallah "sallallahii aleyhi ve sellem"! 
Aynen buyurdugunuz gibidir. Ben sehadet ederim ki, sen 
Allahii tealamn Resuliisiin, dedi. Resulullah sozlerine de- 
vam ederek buyurdu ki: Sam elbette feth olunacakdir! He- 
rakl memleketinin bir kosesine kacar, siz Sama hakim olur- 
sunuz. Onlardan kimse sizinle savasmaga cesaret edemez. 
Yemen de mutlaka feth olunacakdir. Kisra oldiiriiliir ve on- 
dan sonra artik hie kisra kalmaz. Selman-i Farisi "radiyalla- 
hii anh" Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" haber 
verdigi bu hadiselere aynen birer birer sahid oldum. Hepsi 
aynen gerceklesdi, demisdir. 

• imam-i Nevevi, Tahaviden naklen Muslim serhinde soy- 
le yazmisdir. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" hendek 
kazarken ikindi nemazimn vakti gecdi. Giines batmisken, Al- 
lahii teala geri dondurdii. ikindi nemazim kildilar. 

• Cabir bin Abdullah "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Hendekde cikan tasi 

-155- 



kirmak icin hendege indiginde, achkdan mubarek karnina tas 
baglamisdi. Bu hali goriince dayanamadim. Miisaade alip evi- 
me gitdim. Bu durumu evimdekilere anlatdim. Evde bir sa' 
arpa ve bir de oglak var dediler. Arpayi ogiitdiim ve oglagi 
kesip tencereye koydum. Sonra Resulullahin yamna dondiim. 
Donerken hanimim yemegin az olmasi sebebiyle mahcub ol- 
mayalim diye tenbih etdi. Durumu Resulullaha arz edince, 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", ey hendek halki! Ca- 
bir bize ziyafet hazirlamis, da'vet ediyor. Geliniz, yemegi bol 
ve giizel yemekdir, buyurdu. Sonra, bana buyurdu ki, hanimi- 
na soyle! Ben gelmeden tencereyi atesden indirmesin, ek- 
mekleri de pisirmesin. Ben once gidip hanimima, Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem", muhacirfn ve ensar ile birlikde 
biitiin Eshabiyla, bize yemege tesrif ediyorlar dedim. Hani- 
mim, Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" yemegin ne ka- 
dar oldugunu biliyorsa, hie iiziilmeyiz, dedi. Resulullah "sal- 
lallahii aleyhi ve sellem" Eshab-i kiramla birlikde evime tes- 
rif edince, Eshabin gurub gurub iceri girmesini emr buyurdu. 
Sonra bize hamuru getiriniz buyurdu. Hamuru getirince, bii- 
tiin hayrlann menbai ve biitiin bereketlerin mayasi olan mu- 
barek agzini acip hamurun iizerine bir kere iifiirdii. Allahii te- 
ala hamura bereket verdi. Sonra ekmekleri kim pisirecekse 
pisirsin buyurdu. Emri iizerine tandirdan ekmekleri ve tence- 
reden eti cikardim ve Eshab-i kirama ikram etdim. Hepsi te- 
mamen doydu. Evimden aynhp gitdiklerinde ekmekler ve et 
hie eksilmemis, aynen duruyordu. 

• Yine Cabir bin Abdullah "radiyallahii anh" soyle an- 
latmisdir: Alemlerin efendisi ve insanlann rehberi Resulul- 
lahi "sallallahii aleyhi ve sellem" her kim da'vet etse kabtil 
buyururlardi. Bir gun ben de da'vet etmisdim. Falan gun ge- 
lirim buyurdu. Zemani gelince, Cabir bin Abdiillahin "radi- 
yallahii anh" evine tesrif etdiler. Hazret-i Cabir, Resululla- 
hin "sallallahii aleyhi ve sellem" evine tesrifiyle o kadar se- 
vindi ki, karsilamak icin sevincle kosarken, su tulumunu de- 
virdi ve su dokiildii. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
iceri girip oturdu. Hazret-i Cabirin bir kuzusu vardi. Onu 

-156- 



hemen kesip kebab yapmak icin hazirladi. Iki oglu vardi. 
Biiyiik oglu kiiciik ogluna, babam kuzuyu nasil kesdi, gel Sa- 
na gostereyim, dedi. Kardesini baglayip bicagi bogazina siir- 
dii. Fekat, gostereyim derken, farkina varmadan kardesini 
bogazlayip oliimune sebeb oldu. Hazret-i Cabirin hanimi, 
cocuklannin bu halini goriince, biiyiik oglunu yakalamak 
icin pesinden kosdu. Cocuk korkusundan kacayim derken, 
kendisini evin damindan asagi birakdi ve diisiip oldii. Kadin 
cocuklannin olmesinden dolayi feryad edip aglarsam, Resu- 
lullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" iiziilmesine sebeb olu- 
rum diye diisiinerek sabr etdi, hie ses cikarmadi. Cocuklan- 
nin oliisii iizerine bir kilim ortdii. Kimse onlann oldiigiiniin 
farkina varmadi. Kendisi de belli etmemeye calisdi. Fekat 
ici yaniyordu. Hazirlanan kebabi pisirdi. Kocasi hazret-i Ca- 
bire, olan hadiseyi hie soylemedi. Kuzu kebabi Resulullahin 
"sallallahii aleyhi ve sellem" oniine getirilip, ikram edildi. O 
sirada Cebrail aleyhisselam geldi ve Ya Muhammed! Alla- 
hii teala, Cabire ogullanni da sofraya getirmesini soyleme- 
nizi emr buyurdu, dedi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" hazret-i Cabire, ogullanni da sofraya getir, buyurdu. 
Disan cikip hammina oglanlar nerededir, Resulullah onla- 
nn sofraya gelmelerini istiyor, dedi. Hanimi, Resulullaha 
onlann burada olmadiklanni soyle, dedi. Hazret-i Cabir du- 
rumu arz edince, Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
Allahii tealamn emridir. Onlan muhakkak getirmen lazim- 
dir, buyurdu. Hazret-i Cabir tekrar hanimimn yanina vanp, 
cocuklar nerede iseler mutlaka bulmamiz lazim. Allahii te- 
alamn emri boyle gelmisdir, dedi. Zevalh, caresiz hanimi ag- 
layarak, ey Cabir, ogulcuklanmizin ne oldugunu sana soyle- 
mege takatim yok, dedi. Sonra olii yatan cocuklannin iis- 
tiindeki kilimi kaldinp, onlan gosterdi. Hazret-i Cabir iki 
oglunun da olmiis oldugunu goriince, aglamaga basladi. Ha- 
nimi ile birlikde Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" 
huzuruna girip aglasmaga basladilar. Evde feryad sesleri 
yiikseldi. O sirada Allahii teala Cebrail aleyhisselami Resu- 
lullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" gonderip, cocuklann 
basinda diia etmesini ve cocuklan diriltecegini bildirdi. Re- 

-157- 



sulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" kalkip diia etdi. Cabir 
bin Abdullahin her iki oglu da Allahxi tealamn izniyle diril- 
di. 

• Eshab-i kiramdan Besir bin Sa'din "radiyallahii anh" 
kizi soyle anlatmisdir: Annem bana bir avuc hurma verip, ki- 
zim bunlan babana ve dayin Abdullah bin Revahaya gotur, 
yisinler, dedi. Hurmalan alip giderken Resulullah "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem" bir yerde oturmusdu. Beni goriince, ki- 
zim yanima gel, buyurdu. Yaninda ne var diye sordu. Ben de 
birazcik hurma var dedim. Sonra hurmalan iki mubarek av- 
cuna koydum. Mubarek eliyle o hurmalan kaftanimn iizeri- 
ne topladi. Sonra bir kimseye, hendek kazanlann hepsini ca- 
gir gelsinler, buyurdu. Hepsi toplamp geldiler. O hurmalar- 
dan istedikleri kadar yidiler ve doniip gitdiler. Hendek kaz- 
ma isinde bulunanlar iicbin kisi idiler. Onlar doyasiya hurma 
yiyip gitdikleri halde, hurmalar kaftamn kenarlanndan tasip 
dokuliiyordu. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Hendek sava- 
sinda Huzeyfetebni Yemaniyi "radiyallahii anh" miisriklerin 
arasina gidip, onlardan haber getirmesi icin gonderdi. Gon- 
derirken mubarek eliyle gogsiinii ve sirtini sivazlayip; ya 
Rabbi! Onden-arkadan sagdan-soldan gelecek zarardan mu- 
hafaza et diye diia etdi. O gece cok sogukdu. Huzeyfe "radi- 
yallahii anh" soyle demisdir. Sanki hamama girmis gibi idim. 
Hie soguk hissetmedim. Nihayet miisriklerin arasina girip, 
haber topladim ve geri dondiim. Eshab-i kiramin yanina gel- 
digimde soguk bana te'sir etmeye basladi. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Huzeyfeyi "ra- 
diyallahii anh" Hendek savasinda miisriklerin vaziyyetini 
ogrenmek icin aralanna gonderince, nemaz kildi ve soyle 
diia etdi. "Ey uziintiilii kimselerin imdadina yetisen ve giic 
durumda olanlann diiasini kabul eden Allahim! Sikintimizi 
ve iizuntumuzii gider. Benim ve yanimda bulunanlann hali- 
ni sen goriiyorsun." O sirada Cebrail aleyhisselam gelip, Al- 
lahii teala sana selam eder. Sana zafer verdi. Diinya gokiin- 

-158- 



den onlarin iizerine tas yagdiran bir riizgar gonderdi. Huzey- 
fe "radiyallahu anh" soyle demisdir. Miisriklerin arasina var- 
digimda soguk bir riizgar esiyordu. Miisriklerin hepsi bir ye- 
re toplanmis ve atesleri sonmiisdii. Birbirine sogukdan ole- 
cegiz diye bagmyorlardi. Bundan sonra biiyiik bir firtina cik- 
di. Kocaman taslari siiriikliiyordu. Miisrikler kalkanlanni si- 
per yapiyorlardi. Fekat faide vermiyordu. Sonunda hepsi pe- 
risan olup, kacmaga karar verdiler. Allahii teala [Ahzab su- 
resi 9.cu ayetinde mealen], (Ey linan edenler! AUahin iizeri- 
nizdeki ni'metini hatirlayimz. Hani size [Hendek savasinda 
sizi yok etmek icin kafirlere aid] ordular saldirmisdi da, biz 
onlara karsi bir riizgar ve sizin gormediginiz ordular gonder- 
misdik. Allah ne yapdiginizi gormekdeydi) buyurdu. 

Hendek savasinda, Kureys miisrikleri kacip gitdikden 
sonra, Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem": "Bu seneden 
sonra Kureys sizinle savas yapmaz. Fekat siz onlara karsi ga- 
za yaparsiniz" buyurdu. Ondan sonra Kureys miisrikleri, 
miislimanlara savas acamadilar. Miislimanlar ise Mekkeyi 
feth etdiler. 

Hendek savasinda, Kureysliler perisan ve maglub oldu- 
lar. Ebu Siifyan Kureysden bir cema'at ile oturmus konusu- 
yordu. Diyordu ki; icinizde kimse yok mudur. Firsat kollaya- 
rak Muhammedden ociimiizu alsin. Ciinki, Muhammed pa- 
zarlarda dolasiyormus ve yalniz basina sahralara gidiyormus. 
Halki dine da'vet ile mesgul oldugu icin, kimsenin halinden 
haberi yokmus. Ebu Siifyamn bu sozleri iizerine bir koylii, 
Ebu Siifyamn yanina gidip, eger beni desteklersen bu isi ben 
yaparrm. Yollan iyi bilirim ve gayet keskin bir hancerim var, 
dedi. Ebu Siifyan ona yol azigini ve ne lazimsa verdi. Arala- 
rinda bunu hie kimseye soylememek iizere sozlesdiler. O 
koylii yola cikip, alti giinde Medineye ulasdi. Resulullahin 
"sallallahii aleyhi ve sellem" nerede oldugunu sordu. Abdii- 
leshel kabilesi tarafina gitdi, dediler. Adam devesini bagla- 
yip, yiiriiyerek o tarafa gitdi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem", Eshab-i kiramdan bir cema'at ile sohbet ediyordu. 
Uzakdan o koyliiniin geldigini goriince, bu kimsenin kotii 

-159- 



bir dusuncesi var! Fekat, Allahii teala onu maksadina kavus- 
durmaz, buyurdu. Koylu kimse yaklasinca, Abdulmuttalibin 
oglu nerede diye sordu. Resulullah, Abdiilmuttalibin oglu 
benim, dedi. Bir haber soyleyecekmis gibi Resulullaha yak- 
lasmak istedi. Eshab-i kiramdan Useyyid bin Hudayr o kim- 
seyi tutup cekdi ve uzak dur ey mel'un dedi. Eliyle belini 
yokladi. Kaftanimn altinda hanceri oldugunu gordii. Ada- 
min Resulullaha su'i kasd icin geldigi anlasihnca, adam Re- 
sulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" ayaklanna kapanip, 
beni bagisla diye yalvarmaga basladi. Resulullah o kimseye 
dogruyu soyle, dogruyu soylemen menfe'atinedir. Yalan 
soyleme. Allahii teala senin diisiinceni bana bildirdi, buyur- 
du. Bunun iizerine adam eman diledi ve hadiseyi aynen an- 
latdi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" onu Useyyid 
bin Hudayra "radiyallahii anh" teslim etdi. Ertesi gun o kim- 
seyi cagirdi ve sana eman verdim. Diledigin yere gidebilirsin. 
Istersen bundan daha iyi bir is soyleyeyim, buyurdu. O koy- 
lu kimse o is nedir, dedi. Allahii tealamn bir olduguna ve be- 
nim Onun Resulii olduguma sehadet etmendir, buyurdu. O 
kimse, kelime-i sehadet soyledikden sonra dedi ki: (Ben 
kimseden korkmaz, kihcdan ve okdan sakinmazdim. Ne ze- 
man ki Sizi gordiim, bilmem bana ne oldu da, akhm basim- 
dan gitdi. Siz benim yapmak istedigim dusiincelerimi bildi- 
niz. Halbuki Size bunu onceden kimse haber vermemisdi. 
Anladim ki Size bunlan bildiren ve Sizi koruyan Rahman 
olan Allahdir. Ebu Siifyamn taifesi seytamn taifesidir). Re- 
sulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" onun bu sozlerine te- 
bessiim etdi. O kimse bir kac giin daha Medinede kaldi. Son- 
ra miisaade ahp gitdi. Bir daha kendisinden haber ahnama- 
di. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" hicretin altinci 
senesinde Eshab-i kiramdan bir cema'atle Umre icin Mek- 
keye gitmek iizere yola cikdilar. Hudeybiyeye gelince, orada 
konakladilar. Orada bir kuyu vardi. Suyu azalmisdi. Bir mik- 
dar su cekdiler. Kuyunun suyu bitdi. Eshab-i kiram susuz- 
lukdan Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" sikayetde 

-160- 



bulundular. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" terki- 
sinden bir ok cikanp, bu oku o kuyuya birakin, buyurdu. Bu 
hadiseyi anlatan ravi soyle nakl eder: Vallahi oku kuyuya at- 
dikdan sonra, bin dortyuz kisi o kuyudan su icdik, biitiin 
hayvanlanmizi suladik. 

(Sahih-i Buhan)de, Bera bin Azib rivayetinde soyle bildi- 
rilmisdir: Hudeybiyede Eshab-i kiram susuzlukdan sikayet 
etdiler. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" kuyunun ke- 
nanna geldi ve bir kova su istedi. O sudan abdest ahp, mu- 
barek agzinin suyunu o kuyuya dokdii. Biraz sonra kuyunun 
suyu o kadar cogaldi ki, biitiin Eshab-i kiram "ridvanullahi 
aleyhim ecma'in" icip suya kandilar ve biitiin develerini de 
suladilar. 

• Cabir bin Abdullah "radiyallahii anh" soyle anlatmis- 
dir: Hudeybiye giiniinde halka susuzluk galebe caldi. Resu- 
lullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" yaninda bir kirba su 
vardi. O sudan abdest aldi. Bunun iizerine biitiin Eshab-i ki- 
ram Resulullahin yanina toplandi. Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem" size ne oldu, ne lazim buyurdu. Dediler ki, 
ya Resulallah! Ne abdest almaga, ne icmege bir damla suyu- 
muz yok. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" mubarek 
elini abdest aldigi su kirbasimn icine sokdu. Mubarek par- 
maklan arasindan cesmeler akmaga basladi. Herkes o sudan 
icip kandi ve abdest aldi. Cabir bin Abdullaha "radiyallahii 
anh" kac kisi idiniz diye sorulunca; eger yiizbin kisi olsak o 
su yeterdi. Biz binbesyiiz kisi idik dedi. 

• Eshab-i kiramdan biri soyle anlatmisdir: Hudeybiyeye 
yaklasdigimiz sirada, Kureysin bir oncii kuwet gonderdigi 
haberi geldi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" bizi 
Hudeybiyeye baska yoldan kim gotiirebilir, buyurdu. Anam, 
babam sana feda olsun, ya Resulallah, ben gotiirebilirim, de- 
dim. Bir baska yoldan hareket etdik. O yolda biraz yiiriidiik- 
den sonra, nice tepeler ve engeller oniimiizde diimdiiz oldu. 
Hicbir tepeye rastlamadan Resulullahi "sallallahii aleyhi ve 
sellem" Hudeybiyeye ulasdirdim. 

- 161 - Sevahid-un Niibiivve - F:ll 



• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" ile Kureys ara- 
sindaki andlasmayi All bin Ebi Talib "radiyallahii anh" yaz- 
di. Andlasmamn basina Bismillahirrahmanirrahim ve Mu- 
hammedun Resulullah yazdi. Siiheyl bin Amr o sirada heniiz 
iman etmemisdi. Dedi ki; bizim kitabimiza gore ben Rahma- 
m bilmem, onun yerine Bismike Allahiimme yaz. Muham- 
mediin Resulullah yerine de Muhammed bin Abdullah yaz. 
Eger bize Onun Peygamberligi malum olsaydi Onunla sa- 
vasmazdik. Boylece Eshab-i kiram ile Siiheyl arasinda epey- 
ce konusmalar gecdi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" Ya Ah! Onu sil, Siiheylin dedigi gibi yaz. Hazret-i All 
"radiyallahii anh" edebinden silmeye eli varmadi. Resulul- 
lah kendisi sildi ve buyurdu ki: Ey All! Bir gun senin basina 
da boyle bir hadise gelir. Nitekim Siffin harbinden sonra 
hazret-i All ile hazret-i Mu'aviye arasinda andlasma yapildi. 
Andlasmayi yazan katib, Emir-iil mu'minin Ah diye yazdi. 
Hazret-i Mu'aviye katibe Emir-til mu'minin diye yazma, 
eger onun Emir-iil mu'minin oldugunu kabul etseydik, 
onunla savasmazdik, dedi. Hazret-i All "radiyallahii anh" 
bunu isitince, Resulullahin sozlerini hatirlayip, Resulullahin 
"sallallahii aleyhi ve sellem" soyledigi cikdi, dedi. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Hudeybiyede 
bulundugu sirada saclanni tras etdirdi. Kesilen saclanni bir 
yesil agacin iistiine koydu. Eshab-i kiram "ndvanullahi aley- 
him ecma'in" o agacin yaninda toplamp, Resulullahin "sal- 
lallahii aleyhi ve sellem" saclanni kapisdilar. Eshabdan Um- 
mii Ammar soyle anlatmisdir: O gun ben de Resulullahin 
"sallallahii aleyhi ve sellem" sacinin telinden birkac dane el- 
de etdim. Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" vef a tin- 
dan sonra, her kim hastalansa, o sac tellerini suya koyup, o 
suyu hastaya verirdim. Allahu teala o hastayi sihhate kavus- 
dururdu. 

Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Hudeybiyede 
yirmi gun kadar kaldikdan sonra geri dondiiler. Eshab-i ki- 
ram, konaklama yerlerinden birinde yiyeceklerinin kalmadi- 
gindan sikayet etdiler. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sel- 

-162- 



lem" develerini gosterdi. Hazret-i Omer bunu isitince, Resu- 
lullahin huzuruna gelip; ya Resulallah! Halkin binecek bas- 
ka hayvanlan yok. Aziklanndan kalanlari bir araya toplasa- 
lar da, Allahii tealamn fadli ve inayetiyle bereket vermesi 
icin dxia buyursaniz. Sizin diianiz siibhesiz ki kabul olunur, 
dedi. Sonra Eshabdan bir avuc hurmasi ve bir avuc seviki 
(kavrulmus un) olanlar, onlari bir araya topladilar. Resulul- 
lah "sallallahu aleyhi ve sellem" bereket icin Allahii tealaya 
diia etdi. Kimin kabi varsa, getirsin buyurup, getirilen biitiin 
kablan o bereketlenerek artan yiyeceklerle doldurdu. Oyle 
ki develer tasimakdan aciz kahyorlardi. Konakladiklan o 
yerden aynldilar. Mevsimin yaz olmasi sebebiyle hava acik 
ve cok sicakdi. Allahii teala bir de oyle yagmur yagdirdi ki, 
hepsi suya kandilar ve kablanni doldurdular. 

• Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" hicretin altin- 
ci senesinde Zilhicce ayinin sonunda veya yedinci senesi 
Muharrem ayinin basinda hiikiimdarlara elciler gonderdi. 
Dihye-i Kelbiyi "radiyallahii anh" Rum krah Herakle elci 
olarak gonderdi. Onunla bir mektub yolladi. O mektubda 
soyle yazih idi. (Bismillahirrahmanirrahim. Bu mektub Al- 
lahin kulu ve Resulii Muhammedden Rumun biiyxigii olan 
Herakledir. Hidayet iizere olanlara selam olsun. Ben seni 
islama da'vet ediyorum. Miisliman ol ki selamet bulasin ve 
Allahii teala ecrini artdinr. Eger bu biiyiik ni'metden yiiz 
cevirirsen, biitiin rumlar sana tabi' ve emrinde olduklann- 
dan, hepsinin giinahi senin iizerinedir.) Allahii teala [Al-i 
Imran suresi 64.cii ayetinde mealen], ("Resuliim" de ki: Ey 
ehl-i kitab! Sizinle bizim aramizda miisavf olan bir kelime- 
ye geliniz. Allahdan baskasina tapmayabm. Ona hie bir se- 
yi ortak kosmayabm. Allabi birakip da birbirimizi ilah 
edinmeyelim. Eger onlar yine yiiz cevirirlerse, iste o ze- 
maii; sahid olunuz biz gercek miislimanlariz deyiniz) bu- 
yurdu. 

Dihye-i Kelbi "radiyallahii anh" Humus sehrinde Herak- 
le ulasip, mektubu verdi. Mektub arabi oldugu icin, Herakl 
bir terciiman istedi. 

-163- 



(Sahih-i Buhari)de soyle bildirilmekdedir: O sirada Ebu 
Sufyan bir gurub Kureysli ile birlikde Kudiisde idi. Herakl 
onlan yanina cagirrp, sizden hanginiz bu mektubu gonderen 
kimseye daha yakindir, diye sordu. Ebu Sufyan ben hepsin- 
den daha yakinim, dedi. Herakl onun yanina yaklasmasim ve 
digerlerinin geride durmasini istedi. Herakl terciimana bun- 
lar mektubu gonderen zata yakin olduklanni soyluyorlar. 
Eger yalan soylerlerse, yalanlanni aciklarsin diye tenbih et- 
di. Ebu Sufyan, eger tekzib etme korkusu olmasaydi yalan 
soyleyebilirdim, demisdir. Herakl, Ebu Siifyana soyle sordu: 
Bu mektubu bana gonderen zatin nesebi nasildir? Ebu Siif- 
yan: Nesebi cok sereflidir. Herakl: Kavminizden ondan bas- 
ka birisi Peygamber oldugunu soyledi mi? Ebu Sufyan: Ha- 
yir soyleyen olmadi. Herakl: Onun atalarindan hie hiikum- 
dar var mi? Ebu Sufyan: Hayir yok. Herakl: Ona tabi' olan- 
lar halkin esrafi mi, yoksa fakir ve za'ifler mi? Ebu Sufyan: 
Za'if ve fakirler. Herakl: Gun gecdikce Ona uyanlar artiyor 
mu, azahyor mu? Ebu Sufyan: Artiyor. Herakl: Onun dinin- 
den donen oldu mu? Ebu Sufyan: Hayir olmadi. Herakl: O 
Peygamber oldugunu bildirmeden once hie yalan soyledi 
mi? Ebu Sufyan: Hayir hie yalan soylemedi. Herakl: Hie 6z- 
rii, kabahati var midir? Ebu Sufyan: Hayir yokdur. Ama su 
anda Ondan uzagiz, halinden haberimiz yok, dedi. 

Sonra Ebu Sufyan soyle demisdir. Herakl bana oyle pes- 
pese sorular soruyordu ki, bu soylediklerimden fazla bir sey 
soyleyemiyordum. Sonra aralanndaki konusma soyle devam 
etdi. Herakl: Onunla hie savas yapdiniz mi? Ebu Sufyan: 
Evet yapdik. Herakl: Bu savaslar nasil oldu? Ebu Sufyan: 
Ba'zen O galib geldi, ba'zen de biz galib geldik. Herakl: O si- 
ze neyi emr ediyor? Ebu Sufyan: Allah birdir, Ona ibadet 
ediniz. Ona ortak kosmayiniz, diyor. Nemaz kilmayi, sadaka 
vermegi, namuslu olmayi ve akrabayi ziyaret etmeyi emr e- 
diyor, dedi. 

Bu konusmalardan sonra Herakl tercumani aracihgi ile 
dedi ki, Onun nesebini sordum, serif dedi. Peygamberler 
boyle olur. Aralannda hie boyle bir da'vada bulunan var mi 

-164- 



diye sordum. Olmadigini soyledi. Eger Ondan once birisi 
boyle bir da'vada bulunmus olsaydi onu ta'kib ediyor olur- 
du. Atalanndan hie melik olmadigini soyledi. Sayet olsaydi o 
sebeble bu da'vada bulunuyor olurdu. Hie yalan soylemedi- 
gini de bildirdi. Anladim ki halki arasinda dogrulugu ile ta- 
ninan kimse, Allah adina hie yalan soyler mi! Ona za'if kim- 
selerin tabf oldugunu soyledi. Peygamberlere daima kavmin 
za'if kimseleri tabf olurlar. Ona tabi' olanlar giinden giine 
artiyor dedi. Adet-i ilahi boyledir. Din temam oluncaya ka- 
dar giinden giine cogalmak ehl-i hakkin alametidir. Kimse- 
nin o dinden donmedigini soyledi. Bu Ml safay-i kalbe ve ya- 
kin nuruna alametdir. Dedi ki, ozrii yok, sue islemez, Allahii 
tealanin bir olduguna iman etmegi emr eder. Sirkden sakin- 
dinr. Nemaz kilmayi, sadaka vermegi, namuslu olmayi ve 
akrabayi ziyaret etmeyi emr ediyor, dedi. Biitiin Peygam- 
berler boyle emr etmislerdir. Herakl bunlan soyledikden 
sonra, Ebu Siifyana; eger soylediklerin dogru ise, benim su 
anda iizerinde bulundugum topraklar yakin zemanda o za- 
tin eline gececekdir. Ben boyle bir Peygamberin gonderile- 
cegini kesin olarak biliyordum. Fekat sizden, arablardan 
olacagini hie zan etmezdim. Eger Ona kavusmamin nasib 
olacagini bilsem, Ona kavusmayi, ganimet sayardim. Onun 
ayaklannin tozunu gozlerime siirme yapardim, dedi. Sonra 
Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" Dihye-i Kelbi 
"radiyallahii anh" ile gonderdigi mektubun acilmasim emr 
etdi. Mektubu acip okudular. Herakl yazilanlan dinleyip 
anlayinca, diisiindiigii ve soyledigi gibi cikdi. Ebu Siifyan 
soyle demisdir: Mektub okununca konusmalar cogaldi. Biz 
Heraklin huzurundan disan cikdik. Ben yammdaki arka- 
daslanma Muhammedin isi yiikseldi, temam oldu. Ciinki, 
Beni Asfar meliki Onun korkusundan titredi, dedim. iyice 
anladim ki, Onun isi tarn kemale erecekdir. Bu yakin be- 
nim kalbimde gun gecdikce artdi ve sonunda Allahii teala 
beni islam nuruyla nurlandirdi. Miisliman olmakla seref- 
lendim. 

• Herakl bir gun Beyt-iil mukaddesde korku ile uykusun- 

-165- 



dan uyanmis, kederli ve mahzun bir halde oturuyordu. Pat- 
rikler, ey Melik, nicin iizgiin ve sikintilisiniz, dediler. Herakl, 
riTyamda siinnetli kimselerin topraklarima girdiklerini gor- 
diim, dedi. Bir rivayete gore de, Herakl, ilm-i niicumu iyi bil- 
diginden dedi ki, siinnetli kimseler benim memleketime gi- 
rerler. Patrikler Herakle, biz yehudilerden baska siinnetli 
bir taife bilmeyiz. Onlann hepsi sana ita'at ederler. Onlann 
hepsini oldiir. Boylece korkudan emin olursun, dediler. On- 
lar bu endisede iken, Heraklin Basra valisinden bir adam 
geldi. Yaninda da arablardan bir kisi vardi. Heraklin huzu- 
runa gelen elci, yamndaki kimseyi gostererek, bu kisi arab- 
lar arasinda bir kimse cikdigini, Peygamber oldugunu soyle- 
digini ve pekcok kimsenin Ona tabi' oldugunu soyliiyor. Bir- 
cok kimsenin de Ona muhalefet etdigini, aralannda savaslar 
yapildigini bildiriyor, dedi. Herakl bunlan haber veren kim- 
seyi iceride bir yere alip, siinnetli midir, bakmalanni emr et- 
di. Siinnetli oldugunu gordiiler. Sonra ona arablann halleri 
soruldu. Hepsinin siinnetli oldugunu soyledi. Herakl vallahi 
benim rii'yamda zuhur edecegini gordiigiim taife bunlardir, 
dedi. Yehudi kavmi degildir, dedi. Bundan sonra Herakl 
rum diyannda bulunan ve ilm-i niicumda mahir olan bir ar- 
kadasina mektub yazip, ahkam-i niicumdan sordu. Kendisi 
de Humus tarafina gitdi. Bir miiddet sonra arkadasimn ce- 
vabi olan mektubu getirdiler. Soyle yazmisdi: Bundan sonra 
arablardan bir Peygamberin hakimiyeti meydana cikacak- 
dir. 

• Herakl Humusdaki arkadasindan, arablardan bir Pey- 
gamberin cikacagini ve hakimiyyet saglayacagini bildiren bir 
mektub alinca, Rum diyannin biitiin ileri gelenlerini biiyiik 
bir ibadethanelerinde topladi. Hepsi gelip iceri girince, kapi- 
lari kilitletdi. Sonra onlara, ey rumun ileri gelenleri, dogru- 
luk, iyilik ve selamet istiyor musunuz. Devletimizin ve salta- 
natimizin devamini arzu ediyor musunuz, diye sordu. Ey 
Melik! Nicin istemeyelim, elbette isteriz, dediler. Bunun 
iizerine Herakl soyle dedi. Gelin arablar arasindan cikan 
Peygambere tabi' olalim ve Onun emrlerine uyahm! Rumla- 

-166- 



nn ileri gelenleri, Heraklin bu sozlerini duyduklan anda, 
vahsi merkebler gibi iirkdiiler! Kapilardan tarafa kosusarak, 
cikip gitmek istediler. Bakdilar ki, kapilar kilitlenmis. Kizgin 
ve iizgiin bir halde dikilip kaldilar. Herakl bunlann halini go- 
riince, geri cagirdi. Bu sozleri soylemekden maksadim sizle- 
ri denemekdi. Dininize ne derece bagh oldugunuzu anla- 
makdi, dedi. Hepsi sevinip, tesekkur ederek secdeye kapan- 
dilar. 

Bir rivayetde Ebu Siifyan ile Herakl arasinda soyle bir 
konusma gecdigi bildirilmekdedir. Ebu Siifyan Herakle, ey 
Melik! Eger miisaade edersen, bizim aramizdan cikip pey- 
gamber olan o kimsenin kendi sozlerinden birini soyleyeyim. 
Boylece Onun yalani ortaya ciksin, dedi. Herakl soyle baka- 
lim nedir, dedi. Ebu Siifyan; O kimse ben bir gece icinde 
Beyt-iil Mukaddese gitdim ve sabah olmadan Mekkeye geri 
dondiim, diyor, dedi. Ebu Siifyan soyle de anlatir: Ben bu 
sozleri soyledigim sirada Beyt-iil Mukaddesin patrigi de ya- 
nimizda idi. O patrik bunlari duyunca dedi ki: Ben o geceyi 
hatirliyorum. O gece alametler gordiim. Bunlari melike bil- 
dirmisdim. Her gece adetim iizere Beyt-iil Mukaddesin bii- 
tiin kapilanni kapatir, sonra yatardim. O gece cok ugrasdi- 
gim halde, bir kapiyi kapatamadim. Beyt-iil Mukaddesde 
bulunanlar toplamp o kapiyi kapatmak icin gok ugrasdilar. 
Fekat onlar da kapatamadilar. Sabahleyin o kapinin yaninda 
bir hayvamn baglanmis olduguna dair isaretler ve izler gor- 
diim. 

• Herakl, kavminin iman etmemesi sebebiyle iiziiliiyor- 
du. Kendisine elci olarak gelen Dihye-i Kelbiye "radiyallahii 
anh", vallahi biliyorum ki, bahsetdiginiz zat Peygamberdir. 
Eger rumlann beni oldiireceklerinden korkmasaydim, elbet- 
te Onun dinine girer, emrlerine ita'at ederdim. Bunu kendim 
icin diinyada ve ahiretde se'adet vesilesi bilirdim! Fekat sen 
falan iiskiife git, o rum diyannda benden daha i'tibarlidir. O 
ilahi kitablann hiikmlerini benden daha iyi bilir. Bakalim ne 
diyecek, dedi. Dihye-i Kelbi "radiyallahii anh" soyle anlat- 
misdir: Heraklin soyledigi iiskiifiin yanina gitdim. Durumu 

-167- 



ona anlatdim. Vallahi bahsetdigin zat Peygamberdir. Biz 
Onun vasflanni kitablarda gordiik, dedi. Sonra evine girip 
uzerindeki siyah elbiseyi cikanp, beyaz bir elbise giyerek di- 
sari cikdi. Eline asa aldi ve rum halkinin arasina gitdi. Halk 
kilisede toplanmisdi. Onlara, ey rum halki! Bana gercekden 
Peygamber olan Ahmedden bir elci geldi. Beni Allahu teala- 
ya kulluk yapmaya da'vet ediyor. Ben de diyorum ki: Gok- 
leri ve yeri yaratan yiice Allahdan baska ilah yokdur. Bana 
elcisi gelen zat da Allahin Resuliidiir. Rum halki bu sozleri 
isitince, iiskiifun iizerine hiicum etdiler. Sehid edinceye ka- 
dar dovdiiler. Dihye-i Kelbi "radiyallahii anh" tekrar Herak- 
lin yanina gidip, bu hadiseyi anlatdi. Herakl, ben sana bu 
halk beni oldurxirler, onlann kastindan emin degilim, deme- 
dim mi. O oldiirdukleri xiskufe halk benden daha cok i'tibar 
eder ve emrlerine uyarlardi. Durumu gordiin, ona ne yapdi- 
lar, dedi. 

Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Sxica 7 bin Vehebi 
"radiyallahii anh" Melik Haris bin Ebi Semr Gassaniye elci 
olarak gonderdi. O melik Samda Gavta denilen yerde idi. Su- 
ca' bin Veheb once melikin veziri ile gorusdii. Vezir ondan 
Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" ba'zi hallerini sor- 
du ve iman etdi. Soyledigin seyleri aynen Isa aleyhisselam da 
bildirdi. O Peygamberin gelecegini haber vererek miijdeledi, 
dedi. Vezir, Siica' bin Vehebe "radiyallahii anh" hurmet ve 
ikramda bulundu. Sonra onun elci olarak geldigini melik 
Harise bildirdi. Haris bin Ebi Semr basina bir tac giyip huzu- 
runa cagirdi. $iica' bin Veheb Resulullahin "sallallahii aley- 
hi ve sellem" islama da'vet mektubunu verdi. Haris bin Ebi 
Semr mektubu okudukdan sonra yere atdi. Mulkumii elim- 
den alabilirmis. Hemen atlan nallayip hazirlayin. Yemende 
bile olsa Onun iizerine bir ordu gondereyim, dedi. Bunun 
iizerine musliman olan Vezir, Suca' bin Vehebe "radiyallahii 
anh" dedi ki: Bu olanlan gidip, Resulullaha "sallallahii aley- 
hi ve sellem" anlat. Musliman oldugumu soyle ve selamimi 
ilet. Sonra onu ugurladi. Gelip durumu Resulullaha "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" haber verdi. Resulullah o helak olur, 

-168- 



buyurdu. O sene Haris oldii ve memleketi baskasimn eline 
gecdi. 

• Ferve bin Amr el-Huddami, Ummanda Kayserin naibi 
[valisi] idi. Muhammed aleyhisselamin peygamberligini isi- 
tince iman etdi. Miisliman oldugunu bildirmek icin Resulul- 
laha "sallallahii aleyhi ve sellem" bir mektub yazdi ve hediy- 
yeler gonderdi. Mektubunda: (Muhammed aleyhisselama 
arz ederim ki, ben miisliman oldum. inaniyorum ki sen Isa 
aleyhisselamin gelecegini miijdeledigi Peygambersin. Vesse- 
lamii aleykiim.) diye yazdi. Onun miisliman oldugunu Kay- 
ser haber ahnca, valilik vazifesinden atdi ve habs etdirdi. 
Ferve, Kaysere soyle dedi: Vallahi ben Muhammedin "aley- 
hisselam" dininden asla donecek degilim. Sen de biliyorsun 
ki, o Allahii tealamn Resuliidiir. O Isa aleyhisselamin gele- 
cegini miijdeledigi Peygamberdir. Senin Ona iman etmemen 
diinyaya cok diiskiin oldugundandir. Kayser incil hakki icin 
dogru soyliiyorsun, dedi. Ferve bin Amr islamdan donmedi 
ve habsde vefat etdi. 

• Hatib bin Ebi Beltea "radiyallahu anh" elci olarak Re- 
sulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" mektubunu iskende- 
riyye meliki Mukavkasa gotiirdii. Melik onu iyi karsilayip, 
ikramda bulundu. Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" 
mektubuna cevab olarak soyle yazdi. Ben biliyorum ki gon- 
derilmedik bir Peygamber kaldi. O Hatem-ul enbiyadir. Fe- 
kat zan ediyorum ki, o Peygamber Samdan cikacakdir, dedi. 
Mektubla beraber iki cariye vererek, elciyi geri gonderdi. O 
cariyelerden biri hazret-i Mariye idi. ibrahimin "radiyallahu 
anh" annesidir. Mukavkas bir de beyaz katir hediyye etdi. 
Bu katir Diildiil adiyla meshurdur. Aynca baska hediyyeler 
de gonderdi. Elci Hatib bin Ebi Belteaya senin sifatlanni 
soyledigin Peygamber, Isa aleyhisselamin gelecegini haber 
vererek miijdeledigi Peygamberin sifatlandir, dedi. Hatib 
bin Ebi Beltea doniip, Mukavkasin soylediklerini Resululla- 
ha "sallallahii aleyhi ve sellem" anlatdi. Resulullah, o habis 
miilkiinii kiskandi. Fekat miilkii ona kalmayacak, buyurdu. 
Mukavkas, hazret-i Omerin halifeligi sirasinda Misrda oldii. 

-169- 



• Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem", Selit bin Amr 
ibni As ile Yemamede bulunan, Hevze bin All el-Hanefiye 
islama da'vet mektubu gonderdi. Hevze bin Ali soyle cevab 
yazdi: Ben kavmimin sairi ve hatibiyim. Arablar benden ce- 
kinirler. Senin halki da'vet etdigin sey gayet giizeldir. Fekat 
bana bir is, bir yerin idaresini verirsen, sana tabi' olurum! Re- 
sulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" Eger benden yere dus- 
mus olan bir hurmayi dahi istese vermem, buyurdu. Hevze 
bin Alinin elinde olan mulkii de elinden gitdi. Mekke feth e- 
dildigi zeman, Cebrail aleyhisselam Hevzenin olum haberini 
getirdi. Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" bundan son- 
ra Yemamede bir yalanci cikacak. Benim vefatimdan sonra 
onu oldiiriirler, buyurdu. Buyurdugu gibi oldu. [Miiseyleme- 
tul kezzab, Yemamede peygamber oldugunu iddia etdi. Ebu 
Bekr-i Siddikin hilafetinin ikinci senesinde Halid bin Velidin 
askeri ile Yemamede biiyiik muharebe yapdi. Vahsi "radiyal- 
lahxi anh", Miiseyleme-tiil kezzabi oldiirdii.] 

• Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" Abdullah bin 
Huzafeyi, Kisraya elci olarak gonderdi. Kisraya bir islama 
da'vet mektubu yazdi. Kisra o se'adetli mektubu, yirtip parca 
parca etdi. Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" bunu ha- 
ber ahnca, Allahu teala da onun mulkunii parca parca etsin, 
buyurdu. Kisa zeman sonra Kisrayi oglu Sireviyye oldiirdii. 

• Resulullahin "sallallahu aleyhi ve sellem" mektubun- 
dan Kisrayi bir heybet kapladi. Mektubu gotiiren Abdullah 
bin Huzafe "radiyallahii anh" yamndan cikinca, Kisra 
adamlanni cagmp, bundan sonra benim yanima arablardan 
hie kimsenin girmesine izn vermeyiniz, diye tenbih etdi. 
Sonra hususi odasina cekildi. Oraya hie kimse giremezdi. 
Bir de bakdi ki odasinda bir arab duruyor! Elinde bir sopa 
tutuyordu. Ey Kisra! Allahu teala halki hak dine da'vet 
eden bir Peygamber gonderdi, iman et, dedi. Kisra hele bu 
gun git de sonra, dedi. Kisra hemen adamlanni cagmp, bir 
takim behanelerle kimini asdirdi, kiminin ayagini kesdirdi. 
Ben size siki siki tenbih etdigim halde, nicin benim odama 
bir arabin girmesine izn verdiniz, dedi. Adamlan yemin 

-170- 



ederek biz kapiyi kilitledik ve iceriye asla kimseyi salmadik 
dediler. Sonra o sahs bir def a daha Kisranin karsisina cikdi. 
Yaklasip, elindeki sopa ile Kisranin basina bir def'a vurdu. 
Ey Kisra, bu sopa basinda parcalanmadan cabuk man et, 
dedi. Iman etmedi ve iicuncii def'a karsisina cikinca sopa 
basinda parcalandi. O gece Kisra oglu Sireviyye tarafindan 
olduriildii. 

• Kisra, Resulullahin "sallallahii aleyhive sellem" da'vet 
mektubunu yirtdikdan sonra, Yemendeki naibi [valisi] Ba- 
zana bir mektub yazip, o tarafda bir sahsin peygamberlik 
da'vasinda bulundugunu haber aldik. Derhal iki alim gon- 
derip, onun halini arasdirsinlar. Miimkinse yakalatdinp ba- 
na ulasdir diye emr verdi. Bazan iki kisi gonderdi. Medine- 
ye vanp, Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" huzuru- 
na cikdilar. Melik Kisra, Bazana mektub yazmis, seni huzu- 
runa caginyor, dediler. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" tebessiim etdi ve oturun, dedi. ikisi de diz cokiip otur- 
dular. Resulullah onlan musliman olmaga da'vet etdi. O iki 
kisi, ya Muhammed, melik Kisranin emrine uy. Eger kendi 
isteginle gidersen, Bazan senin icin melike bir mektub yazar 
da, sana faideli olur. Eger gitmezsen Kisranin nasil bir kim- 
se oldugunu biliyorsun. Seni ve kavmini helak ve mulkiinii 
harab eder, dediler. O iki kisi her ne kadar bunlan soyledi- 
lerse de, Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" huzurun- 
da bulunmamn heybetinden viicudlanni bir titreme almisdi. 
Disan cikinca birbirlerine, eger huzurunda bizi biraz daha 
alikoysaydi, az kaldi helak olacakdik, dediler. Sonra o iki ki- 
si Bazanin mektub una cevab istediler. Resulullah "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem" onlara bugiin gidin, yann gelin, dedi. 
Ertesi gun huzuruna geldiler. Resulullah "sallallahii aleyhi 
ve sellem" onlara soyle dedi. Gidin sahibinize soyleyin. 
Rabbim bana bildirdi ki, sizin melikiniz Kisrayi diin gece 
oglu oldiirdii! Eger, Bazan iman edip, islami kabul ederse, 
halen elinde bulunan mulkii yine ona birakayim. Yakinda 
benim dinim her tarafda duyulur ve yayihr. Miislimanlar 
Kisranin memleketine hakim olurlar! Resulullahin bu sozle- 

-171- 



rini Bazana iletdiler. Bazan eger sozii dogru cikarsa muhak- 
kak o Allahin resuliidur. Hie bir melik Ona iman etmeden, 
ben iman ederim, dedi. O sirada bir elci gelip, Kisramn 51- 
duruldiigunii soyledi. Bazan biitiin ailesini ve akrabasim ve 
kavminden iman edecekleri toplayip, Resulullahin "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem" huzuruna geldiler ve huzurunda iman 
etmekle sereflendiler ve islam ni'metine kavusdular. 

• Hicretin yedinci senesinde, Hayber gazasi yapildi. Re- 
sulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" bayragi once Emir-iil 
mii'minin hazret-i Omere "radiyallahii anh" verdi. Bayragi 
cekip islam ordusuyla kal'aya hiicum etdi. Cok savasdilar. 
Fekat kal'ayi diisiiremeyip, geri dondiiler. Resulullahin 
"sallallahii aleyhi ve sellem" mubarek basi agnyordu. Disa- 
n cikmadi. Fekat harb ediniz buyurdu. Emir-iil mii'minin 
hazret-i Ebu Bekr "radiyallah anh" bayragi ahp, savasa git- 
di. Cok siddetli savasdiklan halde, kal'a yine feth edileme- 
di. Geri dondiiler. Hazret-i Omer "radiyallahii anh" bir 
def a daha bayragi ahp gitdi. Cok savasdilar, fekat kal'a 
feth edilemedi. Geri dondiiler. Resulullaha "sallallahii 
aleyhi ve sellem" bu haber ulasinca, "Yann bayragi oyle bi- 
risine verecegim ki, onu Allahii teala ve Resulii seviyor. O 
da Allahii tealayi ve Resuliinii seviyor. Kal'ayi feth etme- 
yince donmez", buyurdu. Bunu nakl eden ravi soyle demis- 
dir: Emir-iil mii'minin hazret-i Ali "radiyallahii anh" o gun 
orada yokdu. Gozii agnyordu. Hazret-i Ebu Bekr, hazret-i 
Omer ve Eshab-i kiramdan digerleri, Resulullahin "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" isaret buyurdugu kisi kimdir, diye 
merak ediyorlar ve bekliyorlardi. Sa'd "radiyallahii anh" o 
kisi ben olayim diye iimmid ederek, Resulullahin "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem" gozii oniinde diz iistii cokdiim ve geri 
kalkdim, demisdir. Hazret-i Omer de "radiyallahii anh" o 
gun Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" "Allahii te- 
ala ve Resulii onu sever. O da Allahii tealayi ve Resuliinii 
sever, kal'ayi feth etmeden geri donmez" buyurdugunu isi- 
tinceye kadar, emir olmayi hie istemezdim, buyurmusdur. 
Sonra Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" hazret-i Ali- 

-172- 



nin "radiyallahii anh" huzuruna getirilmesini emr buyurdu. 
Getirdiklerinde mubarek agzinin suyundan hazret-i Alinin 
goziine sxirdxi. Gozii derhal iyilesdi. Ondan sonra, omriin- 
de hie goz agnsi cekmedi. Bundan sonra Resulullah "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" bayragi hazret-i Aliye verdi. Zirhini 
ona giydirdi ve Ziilfikan eline verdi. Allahim bunu soguk- 
dan ve sicakdan koru, diye diia etdi. Hazret-i Ah "radiyal- 
lahii anh": (Bu diiadan sonra bana soguk ve sicak te'sir et- 
medi) demisdir. Yazin yiinlxi kaftan giyerdi, hie rahatsiz ol- 
mazdi. Kism da bir gomlek giyer, asla iisiimezdi. Hazret-i 
All "radiyallahii anh ve kerremallahii vecheh" siir'atle 
Hayber kal'asina dogru harekete gecip, hiicum etdi. Daha 
askerin bir kismi kal'aya ulasmadan kal'a feth edildi. Resu- 
lullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" kolesi Ebu Rafi' "ra- 
diyallahii anh" soyle anlatmisdir: Hazret-i Ah "radiyallahii 
anh" kal'aya hiicum edince, bir yehudi kihc vurarak kalka- 
nini elinden dusurdii. Bunun iizerine hazret-i Ah "radiyal- 
lahii anh" hemen kal'amn demir kapisim kopanp, kendine 
kalkan yapdi. Kal'a feth olununcaya kadar kapiyi elinde 
tutdu. Kal'a diisiince de kapiyi sirtina koyarak koprii gibi 
tutdu. Eshab-i kiram o kapi iizerinden kal'aya girdiler. 
Sonra kapiyi birakdi. Ebu Rafi' sonra soyle demisdir. Yedi 
kisi o kapiyi bir tarafdan bir tarafa ceviremedik. Hazret-i 
All "radiyallahii anh", Hayber kal'asimn kapisim cismani 
kuvvetle degil, ruhani bir kuvvetle kaldirdim, buyurmus- 
dur. 

• Hayber gazasinda, yehudi kadinlanndan biri, Peygam- 
ber efendimize "sallallahii teala aleyhi ve sellem" ve Eshab-i 
kirama yidirmek icin, bir koyun keserek kebab yapdi. Koyu- 
nun etine zehr katdi. Bilhassa kol ve but kismlarma daha cok 
zehr katdi. Ciinki, Peygamber efendimizin etin bu kismlanni 
sevdigini biliyordu. Et ikram edilince, Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem" mubarek agzina bir lokma ahr almaz but 
dile gelip, ya Resulallah, bana zehr katdilar diye, seslendi. 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" mubarek agrzlanna 
ahp cignedigi lokmayi cikarip atdi. Eshab-i kiramdan Besir 

-173- 



bin Bera "radiyallahii anh" o etden bir parca yimisdi. O zehr- 
lenerek sehid oldu. 

• Hayber gazasinda bir kal'a kusatilmisdi. O sirada siyah 
tenli bir coban, Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" 
huzuruna geldi. Yaninda bir koyun siiriisii vardi. Ya Resulal- 
lah "sallallahii aleyhi ve sellem"! Bana islami anlat diyerek, 
iman edip miisliman olacagini bildirdi. Resulullah "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem" ona islamiyyeti anlatdi. Coban; ya Re- 
sulallah! Ben bu koyunlann sahiblerinin iicretli cobamyim. 
Koyunlar bana emanetdir. Bunlan ne yapayim dedi. Resu- 
lullah "sallallahii aleyhi ve sellem" koyunlann yiizlerine vur, 
onlar sahiblerine gider, buyurdu. Coban bir avuc cakil ahp 
koyunlann yiizlerine dogru atdi. Haydi sahiblerinize gidiniz. 
Artik ben size coban olmam, dedi. Koyunlar bir yere toplan- 
dilar. Soma sanki onlari birisi siiriip goturiiyormus gibi, ken- 
di baslanna kal'aya gitdiler. O coban miisliman oldukdan 
soma, o kal'anin fethi icin o kadar savasdi ki sonunda sehid 
oldu. Eshab-i kiram onun cenazesini bir yiinlii dokumaya 
sardilar. Sonra getirip Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" arkasinda bir yere koydular. Resulullah ondan tarafa 
donerek iltifat etdi. Sonra da mubarek yiiziinii geri cevirdi. 
Ya Resulallah! Mubarek yiiziiniizii nicin geri cevirdiniz diye 
sordular. $u anda onun yaninda hurilerden iki hatun vardir 
buyurdu. 

• Esma binti Umeys soyle anlatmisdir: Hayber gazasi si- 
rasinda Hayberde idim. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" mubarek basini hazret-i Alinin "radiyallahii anh" dizi- 
ne koymusdu ve vahy nazil oldu. O sirada giines ufukda idi. 
Hazret-i Ali "radiyallahii anh" ikindi nemazim kilmamisdi. 
Vahy temam olunca giines batdi. Resulullah "sallallahii aley- 
hi ve sellem" Ya Rabbi! Eger All "radiyallahii anh" Senin ve 
Resuliiniin tarafinda ise giinesi geri dondiir, diye diia etdi. 
Esma binti Umeys der ki, gordiim ki giines batmis oldugu 
halde geri cikdi ve yeryiiziinii aydinlatdi. Tahavi bu hadis sa- 
hihdir ve ravileri sikadir (i'timad edilir) demisdir. Ahmed bin 
Salihin ehl-i ilm bu hadis-i serifi muhafaza etmelidir. Ciinki, 

-174- 



Peygamberlik alametlerindendir dedigini bildirmisdir. 

• Hicretin yedinci senesinde Mahlem bin Cesame, Amir 
Escaiyi iman etdikden sonra oldurdii. Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem" Mahlem bin Cesameyi itab ederek, musli- 
man bir kimseyi nicin oldiirdun, dedi. Mahlem bin Cesame; 
ya Resulallah! Oliimden korkdugu icin kelime-i sehadeti 
soyledi, dedi. Resulullah: Sen onun kalbini yardin mi ki, 
onun kalbinden ne gecmisdir bilesin. Dil kalbin terciimani- 
dir, buyurdu ve Ona beddiia etdi. Bir hafta sonra Mahlem 
bin Cesame vefat etdi. Defn etdiler. Yer cesedini kabul et- 
meyip, disari atdi. Bes def a defn etdiler, yer kabul etmedi. 
Sonunda tenha bir yere birakdilar. Bu durum Resulullaha 
"sallallahii aleyhi ve sellem" haber verilince: Yer ondan da- 
ha beterlerini kabul eder. Bu hal size Kelime-i sehadetin se- 
refini bildirmek icin vukxT buldu, buyurdu. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" hutbe okur- 
ken, mescidde bulunan hurma agacindan bir direge dayanir- 
di. [Bu diregin adi Hannane idi.] Hicretin sekizinci, bir riva- 
yetde de yedinci senesinde, Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem" icin bir minber yapdilar. Cum'a giinii o minbere ci- 
karak hutbe okudu. O sirada daha once dayanarak hutbe 
okudugu hurma diregi insan gibi inledi. Eshab-i kiram "rid- 
vanullahi aleyhim ecma'in" bu sesi isitdiler. Resulullah "sal- 
lallahii aleyhi ve sellem" bu hurma diregi, iizerine dayana- 
rak hutbe okumadigim icin inliyor buyurdu. Sonra minber- 
den inip, mubarek eliyle o hurma diregini sivazladi, inleme- 
si kesildi. Tekrar minbere cikdi. Mescidin onceki hali degis- 
dirildigi sirada o hurma diregini Ubeyy bin Ka'b evine go- 
tiirdii. Onun evinde kurdlar yiyip, dokiiliinceye kadar dur- 
du. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" hicretin seki- 
zinci senesinde, iic bin kisilik bir orduyu $amin bir beldesi 
olan Muteye gazaya gonderdi. Zeyd bin Hariseyi "radiyalla- 
hii teala anh" emir ta'yin etdi. Buyurdu ki, eger Zeyd sehid 
olursa, Ca'fer bin Ebi Talib "radiyallahii teala anh" emir ol- 
sun. Eger Ca'fer sehid olursa, Abdullah bin Revaha "radi- 

-175- 



yallahii anh" emir olsun. Eger Abdullah da sehid olursa, 
miislimanlar kendi aralannda kimi secerlerse, o emir olsun. 
Islam ordusu Mutede kafirler ile savasa basladigi sirada, Re- 
sulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Medinede minbere cik- 
di ve bayragi Zeyd aldi, sehid oldu. Ondan sonra bayragi 
Ca'fer aldi, sehid oldu. Bayragi Abdullah aldi, o da sehid ol- 
du. Ondan sonra bayragi Halid bin Velid aldi. Onun elinde 
fetih oldu, buyurdu. Halid bin Velid icin, "Allahim. O Senin 
kihclanndan bir kihcdir, Sen ona yardim eyle!" diye diia et- 
di. O giinden sonra Halid bin Velide "radiyallahii anh", Sey- 
fullah denildi. Yala bin Miinebbih "radiyallahii anh", Mute 
harbinden haber vermek iizere, Resulullahin "sallallahii 
aleyhi ve sellem" huzuruna geldi. Resulullah ona sen mi an- 
latirsin, ben mi anlatayim, buyurdu. Ya Resulallah! Siz anla- 
tiniz, dedi. Bunun iizerine Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem" Mute gazasinda meydana gelen hadiseleri bir bir an- 
latdi. Ya'la bin Miinebbih, seni alemlere Peygamber olarak 
gonderen Allahii teala hakki icin, aynen anlatdiginiz gibi ol- 
du, dedi. Sonra Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" bu- 
yurdu ki: "Allahii teala yeryiiziinii benim icin aradan kaldir- 
di, harb meydanim gordiim." 

• Beni Bekr kabilesi, Kureyslilerden yardim alarak, Hu- 
zaa kabilesi iizerine gece baskini yapdilar. Huzaa kabilesinin 
cogunu oldiirdiiler. Huzaa kabilesi Hudeybiyede Resulullah 
ile daha once anlasma yaparak emanina girmisdi. Baskimn 
yapildigi sabah, Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" haz- 
ret-i Aise-i Siddikaya "radiyallahii anna", Huzaada bir hadi- 
se oldu, buyurdu. Hazret-i Aise, Kureys kihc altinda oldiiriil- 
miisdiir, nicin ahdlerini bozdular, dedi. Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem", Onlar ahdlerini Allahii tealamn dilemesiy- 
le bozdular, buyurdu. Hazret-i Aise; bu is miislimanlar icin 
hayrh midir diye sordu. Hayrh olacak buyurdu. (Bu sebeble 
Kureys iizerine gidilip, Mekke fethedildi.) 

• Hicretin sekizinci senesinde Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem" Mekkeyi fethe cikacakdi. Ya Rabbi! Biz 
Mekkeye ulasincaya kadar Kureysi gafil eyle, diye diia etdi. 

-176- 



Muhacirinin biiyiiklerinden ve Bedr ehlinden olan Hatib bin 
Ebi Beltea "radiyallahii anh" ailesinin Mekkede olmasi ve 
Kureyslilerin onlan gozetmelerini saglamak maksadiyla, 
Kureyslilere Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" falan 
giin sizin iizerinize, Mekkeye hareket edecek diye bir mek- 
tub yazdi. Mektubu Ebu Lehebin azadli cariyesi Sariye ile 
gizlice gonderdi. Cebrail aleyhisselam bu durumu Resululla- 
ha "sallallahii aleyhi ve sellem" haber verdi. Resulullah "sal- 
lallahii aleyhi ve sellem" hazret-i Aliyi, hazret-i Ziibeyri, 
hazret-i Mikdadi, hazret-i Amman, hazret-i Talhayi ve haz- 
ret-i Eba Mersedi "radiyallahii teala annum ecma'in" gon- 
derdi. Hah bagcesine kadar gidiniz. Orada bir za'if kadin 
vardir. O kadinda bir mektub var. O mektubu Hatib Mekke- 
lilere gonderdi. O mektubu ahp getirin. O kadini da sahve- 
rin. Eger direnirse ve mektubu vermezse, boynunu vurun, 
buyurdu. Gidip kadinin pesinden yetisdiler. Hazret-i Ah "ra- 
diyallahii anh" kihcini cekince, kadin mektubu saclannin 
arasindan cikanp verdi. Mektubu Resulullaha "sallallahii 
aleyhi ve sellem" getirdiler. Resulullah, Hatib bin Ebi Belte- 
ayi huzuruna cagirdi. Nicin boyle yapdin, diye sordu. Ya Re- 
sulallah! Sana iman etdigim giinden beri, kiifre donmedim. 
Nasihatini dinledigimden beri hie ihanetde bulunmadim. Fe- 
kat, ailem Kureyslilerin arasindadir. istedim ki Kureysliler 
ailemi gozetsinler. Yoksa kesin biliyorum ki, benim mektu- 
bumdan onlara fa'ide gelmez, dedi. Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem" onu tasdik etdi. O sirada meal-i serifi, (Ey 
iman edenler! Diismanlarimi ve diismanlannizi dost edin- 
nieyiii. Siz onlara sevgi gostcriyorsuiiuz. Halbuki onlar 
Kur'andan size geleni inkar etdiler. Rabbiniz olan Allaha 
inandigimzdan dolayi, Peygamberi ve sizi yurdunuzdan 
[Mekkeden] cikariyorlardi. Eger sizler benim yolumda ve n- 
zami kazanmak icin cihada cikmissaniz, onlara nasil sevgi 
gosterirsiniz. Oysa ben sizin gizlediginizi de aciga vurdugu- 
nuzu da bilirim. Sizden kim bunu yaparsa artik dogru yoldan 
sapmis olur) olan, Mumtehine suresi l.ci ayet-i kerimesi na- 
zil oldu. 

- 177 - Sevahid-un Niibiivve - F:12 



• Mekke feth edilince, Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem" Ka'beyi tavaf etdi. Ka'benin cevresinde iicyiizaltmis 
put vardi. Putlar ayaklanndan bakir ve kursunla yere percin- 
lenmisdi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" mubarek 
elindeki bir cubuk ile bir puta isaret ederek, meal-i serifi, 
(De ki, Hak geldi, batil yikihp gitdi. Zaten batil daima yikd- 
maya mahkumdur) olan Isra suresinin 81. ci ayeti kerimesini 
okudu. Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" elindeki 
cubuk puta heniiz dokunmadan, putlar yiiziistii devrildiler. 
Mekkede evlerde bulunan putlar da o anda yiiziistii devrildi- 
ler. 

• Mekke feth edilince, Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem" hazret-i All "radiyallahu anh" ile Ka'benin icine gir- 
diler. Ba'zi putlar yiiksek yerlere konmusdu. Onlan devir- 
mek icin el ulasmiyordu. Hazret-i All "radiyallahu anh" ya 
Resulallah! Ayaginizi benim sirtima basarak bu putlan indi- 
riniz, dedi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", ya All! 
Sen peygamberlik sikletini cekemezsin. Sen benim sirtima 
bas da o putlan indir, buyurdu. Hazret-i All emre uyarak, 
Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" mubarek sirtina 
basip, putlara uzanarak, onlan birer birer asagiya indirdi. O 
halde iken Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" buyurdu 
ki: Ya Ali! Kendini nasil buluyorsun. Ali "radiyallahu anh", 
ya Resulallah! Biitiin perdeler kalkdi. Basim Arsin tavanma 
yaklasdi. Elimi uzatsam Arsin tavanma degecegim, dedi. Re- 
sulullah "sallallahii aleyhi ve sellem": Senin halin Allahii te- 
alanin isini yapdigin icin iyidir. Benim halim de, Allahii te- 
alanin sevdigi birini tasidigim icin iyidir, buyurdu. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Mekkenin feth 
edildigi gun ogle nemazi vaktinde, Bilal-i Habesiye "radiyal- 
lahii anh" yiiksek bir yere cikip, ogle ezanini okumasim emr 
buyurdu. Kureysliler daglara kacmislardi. Ezan oralardan 
duyuluyordu. "Eshedii enne Muhammeden Resulullah" 
dendigini isitdiklerinde, Ebu Cehlin kizi Ciireyre, ilahi senin 
zikrin yiicedir. Biz nemaz kilmiyoruz, fekat bizim dostlanmi- 
zi katl eden kimseye (Muhammed aleyhisselama) muhabbet 

-178- 



ederiz. Babam, Muhammede "sallallahii aleyhi ve sellem" 
geldigi gibi, niibiivvetden geleni kabul etmedi. Kendi kavmi- 
ne ve dostlanna muhalefet etmeyi istemedi, dedi. Halid bin 
Useyyid de cok siikr ki, babam bu sesi (ezani) duymadan 61- 
dii, dedi. Babasi Mekkenin fethinden bir gun once olmiisdu. 
Daglara kacismis olan Kureysliler, ezani isitince, her biri bir- 
sey soyledi. Ebu Siifyan ise, ben birsey soylemeyecegim. 
Eger bir sey soylersem, bu taslar Muhammede haber verir- 
ler, dedi. Sonra Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" ge- 
hp, yanlanna durdu. Her birinin ismini soyleyerek, ey falan, 
sen soyle soyledin. Ey falan sen de boyle soyledin, diyerek 
soylediklerini bildirdi. Ebu Siifyan, Ya Resulallah! Ben bir- 
sey soylemedim deyince, Resulullah tebessiim etdi. 

• Seybe bin Osman soyle anlatmisdir: Resulullah "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" Mekkenin fethinden sonra, Huneyn 
gazasina cikdi. Huneyn Mekke ile Taif arasinda bir vadidir. 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Huneyn vadisinde 
konakladilar. Benim babam ve amcam Uhud savasinda islam 
askerleri tarafindan oldurulmiisdii. Kendi kendime dedim ki: 
Firsat kollayayim ve Muhammedden intikamimi alayim. Sag 
tarafindan yaklasmak istedim, o tarafinda Abbas "radiyalla- 
hii anh" ayakda duruyordu. O bana firsat vermez, dedim. Sol 
tarafina dolasdim. Orada da bir kisi vardi. Sonunda, arkadan 
yaklasdim. Hemen sicrayip bir kihc darbesi vurmak istedim. 
O sirada aniden simsek gibi bir ates parladi. Resulullah "sal- 
lallahii aleyhi ve sellem" ile benim aramizda perde oldu. O 
ates beni yakacakdi. Korkumdan elimle gozlerimi kapatip, 
geriye kacdim. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" do- 
niip bana bakdi. Ey $eybe! Yanima yaklas, buyurdu. Huzu- 
runa yaklasinca, ilahi, bundan seytani uzaklasdir, buyurdu. 
O anda goziim Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" 
mubarek yiiziine diisdii. Bana cammdan daha sevimli geldi. 
Sonra, ey $eybe! Kafirlerle harb et, buyurdu. 

• Enes bin Malik "radiyallahu anh" soyle anlatmisdir: Bir 
gun Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Ka'beyi tavaf 
ederken, bir el ve bir alaca kaftan gordiik. Ben, ya Resulal- 

-179- 



lah, o el ve alaca kaftan ne idi diye sordum. Siz onu gordu- 
niiz mil, dedi. Gorduk ya Resulallah, dedim. O Isa bin Mer- 
yem idi. Gelip bana selam verdi, buyurdu. 

• Malik bin Avf Huneyn gazasinda kafirlerin ordu ku- 
mandani idi. islam ordusuyla savasmak icin yaklasdigi sira- 
da, islam ordusunun icine casuslar gondererek, haber getir- 
melerini istedi. Casuslan gidip, perisan bir halde geldiler. 
Malik bin Avf casuslanna, neden boyle tuhaf bir haldesiniz 
diye sordu. Dediler ki, islam ordusunda gosterisli atlara bin- 
mis, bembeyaz kimseler gorduk. Eger bizimle savasirlarsa, 
vallahi biz onlarin karsisinda savasmaya takat getiremeyiz! 
Eger bizi dinlersen, ordunu topla hemen geri don. Bizi ve 
kendini helak olmakdan kurtar! 

• Huneyn gazasinda islam ordusu once maglub olacak gi- 
bi bir duruma dusdii. Sonra tekrar toplandilar. Resulul- 
lah"sallallahu aleyhi ve sellem", Ya Rabbi! Va'd etdigin yar- 
dimi ve zaferi ihsan eyle, diye dua etdi. Bundan sonra, Rab- 
bani yardim ve Siibhani meded yetisdi. Beyaz melekler atla- 
ra binmis olduklan halde muharebeye katildilar. Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem", su an gaza tandinnin lsindigi 
andir, buyurdu. Sonra bir avuc toprak istedi ve o topragi ka- 
firlerin yiizlerine serpdi ve yxizleri cirkin olsun, buyurdu. Ka- 
firlerden o toprakla gozxi dolmadik hie kimse kalmadi. Son- 
ra hezimete ugrayip, dayanamadilar ve kacip gitdiler. Bu hu- 
susda bir rivayet de soyledir: Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem", hazret-i Abbasa "radiyallahii anh": Ey Abbas, bana 
bir avuc toprak ver, buyurdu. Resulullah boyle soyleyince, 
iizerine binmis oldugu deve karni yere deginceye kadar cok- 
dii. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" mubarek eliyle 
bir avuc toprak aldi ve musriklerin yiizlerine serpdi. "Yiizle- 
ri cirkin olsun, yardimsiz kalsinlar" buyurdu. Allahii teala 
onlan hezimete dusurdti. 

• Amir bin Amr Medeni "radiyallahii teala anh" soyle 
anlatmisdir: Huneyn gazasinda Resulullahin "sallallahii 
aleyhi ve sellem" oniinde ceng ediyordum. Aniden almma 

-180- 



bir ok isabet etdi. Alnimdan cikan kan yxiziime akdi. Sakali- 
ma ve gogsume kadar ulasdi. Resulullah "sallallahii aleyhi 
ve sellem" mubarek eliyle yiiziimdeki ve gozlerimdeki kani 
gogsume dogru akitdi. Amir bin Amr bu hatirasim omrii bo- 
yunca anlatdi. Vefat etdiginde cenazesi yikanirken gogsiinde 
Resulullahin mubarek elinin degdigi yere bakdilar. Orasi 
atin almndaki beyazhk gibi parliyordu. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" hicretin doku- 
zuncu senesinde Beni Kilab kabilesine bir seriyye [askeri bir- 
lik] gonderdi. Bir de mektub gondererek islama da'vet etdi. 
Beni Kilab kabilesi miisliman olmayi kabul etmediler. Kendi- 
lerine gonderilen deri iizerine yazih mektubu suya atip, yazila- 
nm imha etdiler. Deriyi de su kovasi yapdilar. Bu haber, Re- 
sulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" hazretlerine bildirilince: 
"Allahii teala akllanni gidersin" buyurdu. Resulullahin "sal- 
lallahii aleyhi ve sellem" bu bedduasindan sonra, o kavmin te- 
mami akhni kaybetdiler. Karma kansik konusmaya basladilar. 
Ba'zilan oyle oldu ki, ne soyledigi asla anlasilmazdi. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Tebiik gazvesi- 
ne giderken, Eshab-i kiramla bir yerde konaklayip, geceledi- 
ler. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" sabaha yakin bir 
vaktde uyudu. Giines dogunca uyanip, Ebu Katadeden "ra- 
diyallahii anh" su istedi. Ebu Katade soyle anlatmisdir. Ma- 
tarada suyum vardi. Resulullahin mubarek eline dokdiim, 
abdest aldi. Suyun kalamni sakla lazim olacak, buyurdu. 
Herkes onden gitmisdi. Susuz bir yerde konaklamislardi. 
Her ne kadar hazret-i Ebu Bekr ve hazret-i Omer "radiyal- 
lahii anhiima" bir su basinda konaklayahm dedilerse de, din- 
lememislerdi. Yanlanna ulasinca bakdik ki, havanin harare- 
ti onlan cok etkilemis. Susuzlukdan develerini kesip devele- 
rin midelerinde kalan sulan iciyorlardi. Resulullah bu halle- 
rini goriince, Ebu Bekr ve Omeri dinleseydiniz, bu sikintiyi 
cekmezdiniz, buyurdu. Sonra matarada kalan suyu istedi ve 
herkesi caginp, suyu dokmeye basladi. Eshabin hepsi susuz- 
luklan gidinceye kadar su icdiler. Onbin ata ve onbesbin de- 
veye su verdiler. 

-181- 



• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Tebiik gazasi- 
na gitmisdi. Eshab-i kiramdan Abdullah bin Hayseme "radi- 
yallahii anh" gitmemisdi. iki giizel hanimi vardi. Herbirinin 
gayet giizel golgeligi vardi. Golgeliklere su serpip, giizel yay- 
gilar ve minder dosemislerdi. Nefis yiyecekler hazirlamislar- 
di. Abdullah bin Hayseme bu durumu goriince, Siibhanal- 
lah, gecmis ve gelecek hicbir giinahi bulunmayan ve Allahii 
tealanin lxitfuna kavusmus olan bir Peygamber, bu sicak ha- 
vada silahim ahp kafirlerle cihada gitsin de, Abdullah bin 
Hayseme hos golgelikde hammlanyla otursun, sohbet etsin. 
Bu insafa sigmaz! Vallahi Resulullahin "sallallahxi aleyhi ve 
sellem" huzuruna kavusmadikca ve hizmetiyle sereflenme- 
dikce, bu kadinlardan hie biriyle konusmam, dedi. Sonra he- 
men devesine binip yola cikdi. Hanimlari ne kadar konus- 
mak istedilerse de, hie cevab vermedi. Tebxike yaklasinca, 
Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" uzakdan deveye 
binmis, gelmekde olan birisi gorundii diye haber verdiler. 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" ummid ederim ki o 
Abdullah bin Haysemedir. Huzuruna gelip selam verince, ya 
Abdullah bin Hayseme! Diinyamn fani ni'metlerini birakip, 
Allahii tealanin nzasini taleb etmen senin icin ne iyi, ne se- 
vimlidir, buyurdu. 

• Ebu Umeyye "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: Re- 
sulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Tebiik seferinde vadi- 
yiil-kuraya varmisdi. Orada bir kadin, giizel bir hurma bag- 
cesi yapmisdi. Resulullahin emriyle Eshab-i kiram o bagce- 
nin hurmalanni topladilar. On vesk hurma cikdi. Sonra Re- 
sulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" kadina bagcendeki 
hurmalan topla ve ne kadar cikdigini 61c, buyurdu. Kadin 
hurmalan topladikdan sonra, ne kadar cikdi diye sordular. 
On vesk cikdi dedi. Eshab-i kiramin topladigi kadar cikmis- 
di. (Resulullahin mu'eizesiyle kadinin hurmasi hie eksilmedi. 
Bagcesi ne kadar hurma veriyorsa o kadar cikdi.) 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Tebiik seferi si- 
rasinda, Vadiyiil-kuradan Tebiike dogru yola cikdiklannda; 
(Bu gece kuwetli riizgarlar esecek! Hie kimse yerinden 

-182- 



kalkmasin! Develeri siki baglayin!) buyurdu. O gece siddet- 
li riizgar esdi. Her nasilsa iki kisi gece yerinden kalkmisdi. 
Riizgar onlan alip gotiirdii ve uzak daglara birakdi. 

• Ebu Zer Gifari "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Tebiik seferine cik- 
digi sirada, benim gayet za'if ve yiiriimez bir devem vardi. 
Birkac giin devemi besleyeyim de, sonra gidip Resulullaha 
"sallallahii aleyhi ve sellem" yetisirim, dedim. Devemi bir- 
kac giin yemle besledim. Sonra yola cikdim. Bir yere kadar 
vannca devem cokdii kaldi ve yerinden kalkmadi. Bunun 
iizerine esyalarimi sirtima ahp, siddetli sicak altinda Tebiik 
yolunu tutdum. Benim karaltim uzakdan goriiniince, Es- 
hab-i kiram, ya Resulallah "sallallahii aleyhi ve sellem", tek 
basina bir yaya kimse geliyor, demisler. Resulullah da uma- 
nm ki, o gelen Ebu Zer Gifaridir, buyurmus. Ben yanlanna 
yaklasinca, Eshab-i kiram vallahi Ebu Zer Gifaridir, dedi- 
ler. Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" huzuruna 
vardim. Yerinden dogrulup, merhaba ya Eba Zer! Rahathk 
ve sevinc Ebu Zerin olsun ki, yalniz yiiriir, yalniz oliir ve 
yalniz diriltilir buyurdu. Nitekim Ebu Zer Gifari issiz bir 
yer olan Rebzede yerlesdi. Resulullahin "sallallahii aleyhi 
ve sellem" buyurdugu gibi, orada yalniz yasadi ve yalniz ve- 
fat etdi. 

Ibni Mes'ud "radiyallahii anh" soyle demisdir: Ebu Zer 
Gifariyi "radiyallahii anh" Rebzede yalniz bir halde, vefat 
etmis buldum. Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" 
soyledigi gerceklesdi, dedim. Miistaksa soyle demisdir: Reb- 
zede Ebu Zer Gifarinin "radiyallahii anh" kabrini ziyaret et- 
dim. Onun kabrinde diger sahabinin kabrinde bulamadigim 
bir te'sir buldum. Kabrinin yaninda nemaz kildim. Basimi 
secdeye koyunca, kabrinin topragindan burnuma misk ko- 
kulan geliyordu. 

• Tebiik gazvesinde bir konaklama yerinde, Resulullahin 
"sallallahii aleyhi ve sellem" devesi kayboldu. Miinafiklar- 
dan birisi, Muhammed peygamber oldugunu sanir ve size 
goklerden haber verir. Fekat kendi devesinin nerede oldu- 

-183- 



gunu bilmez, dedi. O miinafigin sozlerini Resulullaha "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" soylediler. Buyurdu ki: Ben ancak Al- 
lahii tealamn bildirdigi seyleri bilirim. Su anda Rabbim bana 
devemin falan derede yulari bir agaca sanlmis oldugunu bil- 
dirdi, buyurdu. Gidip deveyi o vadide yulari bir agaca sanl- 
mis halde buldular. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Tebiik gazasi- 
na cikdiginda, munafiklardan bir gurub da orduya katilmis- 
di. Onlardan biri Vedi'a bin Sabit idi. Bir digeri de Esca'dan 
Mahsi bin Humeyr idi. Miinafiklar kendi aralannda ordunun 
icinde soyle konusuyorlardi. Muslimanlar Bern Asfar ile ya- 
pacaklan gazayi digerleriyle yapdiklan gaza gibi olacak zan 
ediyorlar. Goreceksiniz yann miislimanlan nasil esir edip ip- 
lere dizerler! Bu konusmalar sirasinda Mahsi bin Humeyr, 
vallahi her birimize yiiz degnek vursalar da, yeter ki hakki- 
mizda Kur'an ayeti nazil olmasa, dedi. Onlar boyle konusur- 
ken Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Ammar bin Ya- 
sere "radiyallahu anh", git ordunun arasinda birbiriyle ko- 
nusanlan bul ve ne konusduklanni sor. Eger inkar ederlerse, 
siz soyle soyle soylediniz diye soyle, buyurdu. Ammar bin 
Yaser "radiyallahu anh" gidip, o sozleri onlara soyledi. Bu- 
nun iizerine hepsi ozr dilediler ve Resulullahin "sallallahii 
aleyhi ve sellem" huziiruna geldiler. Onlardan Vedi'a bin 
Sabit, Resulullahin devesinin yulanndan tutup: Ya Resulal- 
lah! Biz her diirlii soze daldik. Maskaraca bos sozler soyle- 
dik, dedi. Mahsi bin Humeyr ise benim ve babamin ismi bun- 
larin arasinda anilmasin diyerek afv edilmesini istedi. Afv 
edildi ve ismi degisdirilip, Abdurrahman ismi verildi. Sonra 
Allahu tealaya diia edip, kimsenin bilmedigi tenha bir yerde 
sehid olmayi diledi. Yemame savasinda sehid oldu ve ondan 
bir daha haber alinamadi. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Tebiik seferin- 
de, Tebiike yaklasdigi sirada Eshab-i kirama, yann kusluk 
vaktinde Tebiike ulasacaksimz. Ben gelmeyince kimse elini 
suya dokunmasin, buyurdu. Oraya vannca gordiiler ki, suyu 
gayet az akan bir cesme vardi. Suya el surmediler. Resulul- 

-184- 



lah "sallallahii aleyhi ve sellem" geldi. O cesmenin suyu ile 
miibarek ellerini ve yiiziinii yikadi. O anda cesmenin suyu 
cogaldi ve cosarak akmaga basladi. Biitiin ordu istedigi ka- 
dar su aldi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Mu'az 
bin Cebele "radiyallahii anh" o kadar omriin olur ki, bu ces- 
menin suyunun, bostanlara akdigini goriirsiin, buyurdu. 

• Mu'az bin Cebel "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: 
Tebiik gazasindan donerken, bir dereye gelmisdik. O derede 
tasin yangindan akan bir pinar vardi. Suyu bir veya iki kisi- 
nin icecegi kadardi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
hie kimse benden once o suya gitmesin. Giden olursa o suya 
dokunmasin, buyurdu. Eshab-i kiramdan dort kisi o suya on- 
ce gitdiler. Su biraz birikmisdi, onu aldilar. Resulullah "sal- 
lallahii aleyhi ve sellem" Eshab-i kiram ile oraya ulasinca 
bakdilar ki, suyu almislar. Bu suyu kim aldi diye sordu. Falan 
falan kimseler aldi, dediler. Onlan azarladi. Sonra asagi indi, 
tasin yangini mubarek parmagiyla sivazladi ve Allahii teala- 
nin diledigi seyleri soyledi. Tasin yangindan su cikmaya bas- 
ladi. Bir avue ahp o dereye serpdi. Mu'az bin Cebel "radiyal- 
lahii anh", Vallahi o derede simsek sesi gibi suyun cagladigi- 
m isitdik, demisdir. Sonra Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem" sizden kim yasarsa bu derenin diger derelerden daha 
yesil ve giizel oldugunu goriir, buyurdular. Selef-i salihinden 
bir zat; vallahi bizimle Sam arasinda o dereden giizel ve ye- 
sillik bir dere yokdu, demisdir. 

• Tebiik seferinden donerken yolda, biiyiik, heybetli ve 
acaib seklde bir yilan, Eshab-i kiramin oniine cikdi. Cok 
korkdularve Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" yani- 
na toplandilar. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" ya- 
ninda bulunanlan cok gozetirdi. Daha sonra korkunc yilan 
yoldan cekildi. Basini kaldinp, Eshab-i kirama bakdi. Sonra 
basini asagi indirdi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
buyurdu ki: Bu gordiigiiniiz yilan, bana Kur'an-i kerim din- 
lemek icin gelen cinnilerden biridir. Onun bulundugu yere 
yaklasdiginiz icin, yanmiza geldi. Size selam veriyor, cevabi- 
m veriniz. Eshab-i kiram cevab verdiler. Sonra Resulullah 

-185- 



"sallallahii aleyhi ve sellem": "Her kim olursa olsun Allahii 
tealanin kullarim seviniz" [ya'ni, mii'min kullanni seviniz!] 
buyurdu. 

• Beni Sa'd kabilesinden bir gene soyle anlatmisdir: Resu- 
lullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Eshab-i kiramdan alti ki- 
siyle Tebiikde bir yerde oturuyordu. Yanlanna gitdim. Eshe- 
dii en la ilahe illallah ve eshedii enne Muhammeden Resulul- 
lah diyerek miisliman oldum. Resulullah bana; ebedi se'ade- 
te kavusdun, buyurdu. Sonra Bilal-i Habesiden "radiyallahii 
anh" yiyecek istedi. Hazret-i Bilal de deriden bir sofra serdi. 
Dagarcikdan yag ile hazirlanmis bir mikdar hurma cikardi. 
Hepimiz o hurmadan yidik ve doyduk. Ya Resulallah "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem"! Miisliman olmadan once, ben bu ka- 
dar hurmayi tek basima yirdim, yine de doymazdim, dedim. 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" buyurdu ki: "Kafir 
yedi bagirsagina yir. Mii'min ise bir bagirsagina yir." Bir bas- 
ka gun kusluk vakti, islamiyyete olan yakinimin artmasi icin, 
yine Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" huzuruna git- 
dim. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" on kisiyle birlik- 
de oturuyordu. Bilal-i Habesiden "radiyallahii anh" yiyecek 
istedi. O da dagarcikdan bir avue hurma cikardi. Resulullah, 
hurmalann hepsini cikar, Allahii teala herkesin rizkina kefil- 
dir, iimmidsiz olma buyurdu. Bilal-i Habesi "radiyallahii 
anh" dagarcikdaki hurmalann hepsini cikardi. iki mud ka- 
dardi. [Bir miid, iki avue dolusu mikdardir.] Resulullah "sal- 
lallahii aleyhi ve sellem" mubarek elini hurmalann iizerine 
koydu ve Bismillah diyerek, yiyiniz buyurdu. Herkes yidi, 
ben de yidim. Ben o kadar cok yidim ve doydum ki, artik bir 
hurma yiyecek mecalim kalmadi. Yerdeki yaygi iizerinde Bi- 
lal-i Habesinin koydugu kadar hurma aynen duruyordu. Uc 
giin daha o hurmadan kalani yidik. Sonra Bilal-i Habesi "ra- 
diyallahii anh" koydugu kadar hurmayi tekrar dagarcigina 
doldurdu. Bende islamiyyetin hak din olduguna dair tarn bir 
inane ve yakin hasil oldu. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Tebiike vardi- 
gi sirada, Herakl de Humusa gelmisdi. Orada bekleyip, Re- 

-186- 



sulullahin her diirlii halini arasdmp ogrenmesi icin bir kisi 
gonderdi. O sahs gelip, Resulullahin iistiin ahlakina ve giizel 
hallerine sahid oldu. Mubarek gozlerindeki kirmizihgi, nii- 
biivvet muhriinii gordii. Sadaka kabul etmedigini ogrendi. 
Geri doniip gorduklerini Herakle anlatdi. Herakl bunlan ha- 
ber alinca, kavmini topladi. Miisliman olmaga daVet etdi ve 
Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" tabf olmalarini 
emr etdi. Kavmi Heraklin bu sozlerini isitince, silahlanni 
alip hiicuma kalkisdilar. Heraklin oturdugu yerden kipirda- 
maya mecali kalmadi. Binbir hile ile kavminin hiicumunu 
zor yatisdirdi. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Halid bin Veli- 
di "radiyallahii anh", Eshabdan bir cema'at ile Tebiikden 
Dumetiil-Cendele gonderdi. Dumetul-Cendelin reisi olan 
Ekidir, nasrani idi. Onun ile harb edeceklerdi. Halid bin Ve- 
lid "radiyallahii anh", ya Resulallah, biz diisman memleke- 
tindeyiz. Kuvvetimiz de cok az, halimiz nice olur, dedi. Bu- 
nun iizerine Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", o bir 
dag siginni avlamakla mesgul iken, Allahii teala seni ona 
karsi galib kilar buyurdu. Halid bin Velid "radiyallahii anh" 
mehtabh bir gecede, Ekidirin hisanna ulasdi. Ekidir hani- 
miyla hisann daminda calgi caldinp, serab iciyordu. Bir sar- 
kici kadin da sarki soyliiyordu. Halid bin Velid "radiyallahii 
anh" bir yere gizlenmisdi ve onlan goriiyordu. O sirada bak- 
di ki, iki dag sigin birbiriyle oynasarak hisann kapisina gel- 
diler. Boynuzlanyla kapiya vurdular. Sarkici kadin Ekidire 
onlan gostererek, hie boyle av gordiin mii, onlan kacirma, 
dedi. Ekidir atinin hazirlanmasini emr etdi. Yanina kardesi 
Hassani ve birkac adamini alarak, hisardan disan cikdi. Ka- 
dinlar da peslerinden cikdi. Halid bin Velid "radiyallahii 
anh" uzerlerine hiiciim etdi. Hassani oldurdu. Ekidiri esir al- 
di. Digerleri kacip hisara girdiler. 

• Tebiikde Beni Sa'd kabilesinden birkac kisi Resululla- 
hin "sallallahii aleyhi ve sellem" huzuruna geldiler. Ya Resu- 
lallah! Kabilemizin bir kuyusu var, suyu gayet azdir, kabile- 
mize yetmiyor. O kuyunun suyunun fazlalasmasi icin Allahii 

-187- 



tealaya diia etmenizi istemeye geldik. Boylece refahimiz art- 
sin. Dusmanlanmiza muhtac olmakdan kurtulahm, dediler. 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" bir kac dane kiiciik 
tas getiriniz, buyurdular. Uc dane cakil tasi getirdiler ve mu- 
barek eline verdiler. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
o taslara mubarek elini siirdii ve getiren kimseye geri verdi. 
Bu taslan Allahii tealamn ismini soyleyerek birer birer o ku- 
yuya atiniz, buyurdu. Buyurdugu gibi yapdilar. O kuyunun 
suyu hem son derece cogaldi, hem de tatlandi. Boylece raha- 
ta kavusdular ve diismanlanna karsi da galib geldiler. 

• Irbaz bin Sariye "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Tebiikde Ummii Se- 
lemenin "radiyallahii anha" cadinnda iken, iki kisinin ve be- 
nim karmmiz acikdi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
bizim icin yiyecek istedi, fekat bulunamadi. Bilal-i Habesiye, 
bunlar icin yiyecek bul, buyurdu. O da vallahi biitiin dagar- 
ciklan, torbalan silkeledim, iclerinde hie birsey kalmamis, 
dedi. Tekrar silkele, belki birseyler kalmisdir, buyurdu. Bi- 
lal-i Habesi "radiyallahii anh" torbalan birer birer silkeledi. 
Yedi dane hurma cikdi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem", mubarek elini o hurmalann iizerine koydu ve besmele 
ile yiyiniz, buyurdu. Ben ellidort dane yidim. Cekirdekleri 
elimde toplamisdim. Arkadaslanm da benim kadar yidiler. 
Sonunda yedi hurma oniimiizde duruyordu. Resulullah "sal- 
lallahii aleyhi ve sellem" Bilal-i Habesiye "radiyallahii anh", 
bu hurmalan sakla, bunlan yiyen muhakkak doyar, buyur- 
du. Sonra baska bir gun on fakir Resulullahin "sallallahii 
aleyhi ve sellem" huzuruna geldi. O yedi hurmayi Bilal-i Ha- 
besiden istedi. Mubarek elini o yedi hurma iizerine koydu ve 
Bismillah diyerek yiyiniz buyurdu. Hepsi doydu ve yedi hur- 
ma onlerinde duruyordu. Bundan sonra Resulullah "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem": "Rabbimden haya etmeseydim, Medi- 
neye kadar orduyu bu hurma ile doyururdum." buyurdu. 
Sonra o hurmalan kiiciik bir cocuga verdi. 

• Tebiik seferinden doniisde miinafiklar, Resulullahi 
"sallallahii aleyhi ve sellem" dag yolundan asagi atmak icin 

-188- 



aralannda kararlasdirdilar. Gece vakti akabeye geldikleri si- 
rada Resulullah, Eshab-i kirama, hepiniz dere yolundan gi- 
diniz. Kimse benimle gelmesin, buyurdu. Resulullah "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" kendisi devesine binip akabeden, dag 
yolundan yola devam etdi. Devesinin yulanni Ammar bin 
Yasere "radiyallahii anh" verdi. Huzeyfeyi de "radiyallahii 
anh" deveyi siirmekle vazifelendirdi. Boylece akabe yolun- 
dan gidiyorlardi. Arkalanndan gelmekde olan bir gurub in- 
san goziikdii. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Hu- 
zeyfeye "radiyallahii anh" gelenleri geri cevir, diye emr etdi. 
O da, gelenlerin develerinin yiizlerine vurmaya basladi. Mii- 
nafiklar, Muhammed "aleyhisselam" hilemizi anladi diye- 
rek, hemen geri doniip, akabeden asagi indiler. Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem" Huzeyfeye "radiyallahii anh" o 
toplulukdan tamdigin kimse var mi diye sordu. Ya Resulal- 
lah "sallallahii aleyhi ve sellem", falan falan kimselerin deve- 
sini tanidim. Fekat hepsi yiiziinii baglamisdi ve gece karan- 
hkdi, onlan taniyamadim, dedi. Sabah olunca, Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem" Useyyid bin Hudayra "radiyal- 
lahii anh", ey Eba Yahya, biliyor musun gece miinafiklar ne 
diisiindiiler. Beni gece dagdan asagi atmak istiyorlardi, dedi. 
Useyyid bin Hudayr "radiyallahii anh", ya Resulallah! Mii- 
saade ederseniz baslanni getireyim, dedi. Halkin, harb bitdi, 
Muhammed Eshabini oldiirmeye basladi demelerini iste- 
mem, buyurdu. Useyyid bin Hudayr, ya Resulallah onlar se- 
nin Eshabindan degildirler deyince, onlar dilleriyle goriiniis- 
de sehadet getiriyorlar. Allahii teala beni sehadet getireni 61- 
diirmekden men' etdi, buyurdu. Sonra Resulullah "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem" miinafiklan tek tek Huzeyfeye "radiyal- 
lahii anh" bildirdi ve Allahii teala beni onlann cenaze nema- 
zini kilmakdan men' etdi, buyurdu. Huzeyfetebni Yemani- 
den "radiyallahii anh" baska kimse onlan bilmiyordu. Resu- 
lullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" vefatindan sonra, emir- 
iil mii'minin Omer "radiyallahii anh" cenaze oldugu vakt 
Huzeyfeye "radiyallahii anh" bakardi. O cenaze nemazi ki- 
larsa kilardi. Kilmazsa o da kilmazdi. 

-189- 



• Resulullah " sallallahii aleyhi ve sellem" Tebiikde iken 
buyurdu ki: Allahii teala bana, farisin ve rumun (iranin ve 
Bizansin) hazineleri ile, Himyerin meliklerinin, Allah yolun- 
da cihada yardimci olacaklanni miijdeledi. Medineye don- 
dxikden sonra Himyer melikinin bir elcisi geldi. Miisrikligi 
birakip, musliman olduklanni bildirdi. Resulullahdan "sal- 
lallahii aleyhi ve sellem" din-i islami anlatan bir kitab istedi. 
Resulullah, islamiyyetin hiikmlerini anlatan bir kitab yazihp, 
verilmesini emr etdi. Ahkam-i islamiyyeyi anlatan bir kitab 
yazdilar. Elci ile beraber gonderdiler. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Tebiik seferin- 
den dondiikden sonra, Medineye cevrede bulunan melikler- 
den ve kabile reislerinden elciler geldiler. Elci gonderen ka- 
bilelerden biri de Beni Miirre kabilesi idi. Oniic kisiyi elci 
olarak gonderdiler. Bunlar kabilelerinin miisliman oldugunu 
bildirdiler. Memleketlerinde hie yagmur yagmadigini, otla- 
nn bitmedigini ve siddetli bir kithk cekdiklerini soylediler. 
Bu sikintidan kurtulmak icin Resulullahdan "sallallahii aley- 
hi ve sellem" diia istediler. "Ya Rabbi onlan yagmur ile su- 
ya doyur" diye diia etdi. Beni Miirre kabilesinin elcileri 
memleketlerine doniince, kavmlerinin temamen rahatladigi- 
m gordiiler. Ciinki, Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" onlara diia etdigi giin, orada bol yagmur yagmisdi. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Tail seferine 
giderken, bir gece Taif yakimnda Niiceyb denilen bir vadi- 
den gecdi. Bu vadi cok agach idi. icinde sedir ve mugilan 
agaclan pek cokdu. Bu vadiden gecerken Resulullah "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" devesinin iizerinde uyuyordu. Gece 
karanhginda basinin hizasina bir sedir agaci cikdi. Sedir aga- 
ci ortasindan ikiye aynldi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem" agaca carpmadan sikintisizca gecdi. O ikiye aynlan 
sedir agaci uzun zeman oylece kaldi. Bu agac o civarda mes- 
hur olmusdu ve Nebinin sedir agaci diye bilinirdi. O vadide 
koyunlanni otlatanlar veya baska bir is icin gidenler, oradan 
agac keserler ve ot toplarlardi. Fekat o sedir agacina hie do- 
kunmazlardi. Ciinki, o agacin hatirasim herkes bilirdi. Bu 

-190- 



mu'cize, baki kalan mu'cize olarak, (Seref-iil Mustafa) adh 

kitabda yazilidir. 

• Abdiilkays kabilesinden Medineye bir hey'et geldi. 
Yanlannda da bir deli getirmislerdi. Resulullahin "sallallahii 
aleyhi ve sellem" huzuruna goturdiiler. Yanlannda getirdik- 
leri delinin deliligi bakislanndan belli oluyordu. Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem" bunun sirtini ceviriniz, buyur- 
du. Sirtini cevirdiler. Resulullah onun sirtina bir kaftan 6r- 
tiip, cik ey Allahin diismam dedi. O anda delinin bakislan 
diizeldi, delilik belirtileri kayboldu. Aklh kimseler gibi bak- 
maga basladi. Sonra Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
o deli kimsenin yuziinii kendine cevirip, mubarek elini gozii- 
ne stirdu. Ihtiyarlamis oldugu halde yiizii genclesdi ve akh 
tarn yerine geldi. Oyle akllandi ki kavmi arasinda ondan da- 
ha aklh kimse yokdu. 

• Abdiilkays kabilesinden Medineye gelen hey'et arasin- 
da bir kimse vardi. Bu sahs Bahreynde amcasimn oglu ile se- 
rab icerken, amcasimn oglu ayagini yaralamisdi. O yaranin izi 
Mia belli idi. Hey'etdekiler, ya Resulallah! Bizim oturdugu- 
muz yerin havasi iyi degildir. Biz yemeklerden sonra serab 
iceriz, dediler. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" onla- 
nn bu sozii iizerine; sizden biriniz serab icer, serhos olur. Kal- 
kip amcasimn oglunun ayagini yaralar, dedi. Ayaginda yara 
izi bulunan o sahs bu sozleri isitince, ayagini ortdii. 

• Tebiik seferinin yapildigi sene Habes meliki (Necasi) 
vefat etdi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Eshabina 
Bakf kabristamnda toplanmalarim emr buyurdu. Orada top- 
landilar. "Kardesiniz Necasi vefat etdi" buyurdu ve dort tek- 
bir alarak onun giyabina cenaze nemazi kildirdi. Hazret-i Ai- 
se "radiyallahu anha" soyle demisdir: "Necasinin kabri iize- 
rinde devamh bir nur goriiliirdii." [Bu melikin ismi Eshame 
idi. Miisliman olmusdu.] 

• Hicretin onuncu senesinde Beni Amir kabilesinden bir 
hey'et, Medineye gelip miisliman olduklanni bildirdiler. isla- 
miyyetin hukmlerini ogrendiler. Onlann arasinda bulunan 

-191- 



Erbede bin Kays ve Amir bin Tufeyl adli meshur kimseler 
musliman olmadilar. Amir bin Tufeyle kavmindekiler, musli- 
man ol dediler. Amir, butun arablar bana tabi' oluncaya ka- 
dar muharebeye yemin etdim. Simdi nasil olur da, Kureysli 
bir gence tabi' olabilirim, dedi. Sonra arkadasi Erbede bin 
Kaysa, ben Muhammedin yuzunu kendimden tarafa cevirip 
konusarak Onu mesgul edeyim. Sen de arkadan kilic ile Onu 
oldiir, dedi! Sonra Amir bin Tufeyl, Resulullahin "sallallahii 
aleyhi ve sellem" huzuruna geldi ve benim icin bir harac 
ta'yin et ve beni kendi halime birak dedi. Resulullah "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" madem ki iman etmiyorsun, oyle ola- 
cak, dedi. Giiya konusarak, Resulullahi oyahyor ve Erbede 
bin Kaysa bakiyordu. Fekat o hie birsey yapamiyordu. Ko- 
nusma uzadi. Amir, Resulullaha memleketini siivari ve yaya 
askerle dolduracagim, dedi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem", "Ya Rabbi beni Amirin serrinden koru" diye diia et- 
di. Allahii teala ona bir ta'un hastahgi vererek helak etdi. Er- 
bede bin Kays ise, ben arkadan Muhammede kasd etdigim si- 
rada, Amiri aramizda gorurdiim. Kihcimi vuramazdim, de- 
misdir. Allahii teala, Erbedeyi de bir yildinmla helak etdi. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" hicretin onun- 
cu senesinde hazret-i Aliyi "radiyallahii anh" islamiyyeti 
yaymasi icin Yemene gonderdi. Ka'b-iil Ahbar Yemende idi 
ve heniiz musliman olmamisdi. Hazret-i Aliden Resulullahin 
"sallallahii aleyhi ve sellem" sifatlanni sordu. Hazret-i All 
Resulullahin giizel ahlakim, seklini, semailini anlatdi. Ka'b- 
iil Ahbar bunlan dinleyince tebessiim etdi. Hazret-i All se- 
bebini sorunca, sunun icin tebessiim ediyorum. Senin soyle- 
digin bu sifatlann temamini biz Tevratdan okuduk, dedi ve 
iman etdi. Miimkiin oldugu kadar islamiyyetin hiikmlerini 
ogrendi. Yemende kaldigi siire icinde halka islamiyyeti 6g- 
retdi. Hazret-i Omerin "radiyallahii anh" halifeligi sirasinda 
Medineye geldi. Keske hicretden sonra gelseydim de Resu- 
lullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" sohbetinde bulunmak 
se'adetiyle sereflenseydim diye cok iiziildii. Ba'zi kitablarda 
boyle bildirilmisdir. 

-192- 



Ancak Ka'b-iil Ahbar ile alakali meshur olan haber soy- 
ledir: Hazret-i Omer "radiyallahii anh" halife iken, Samda 
onunla goriiserek miisliman oldu. Sa'id bin Miiseyyib "radi- 
yallahii anh" anlatir: Abbas "radiyallahii anh" Zemzem ku- 
yusunun yaninda oturuyordu. O sirada Ka'b-iil Ahbar huzu- 
runa geldi. Ka'b-iil Ahbara ne mani' vardi ki, Resulullahin 
"sallallahii aleyhi ve sellem" zemamnda ve Emir-ul mii'mi- 
nin hazret-i Ebu Bekrin "radiyallahii anh" zemanina kadar 
iman etmekde gecikdin, dedi. Bunun iizerine Ka'b-iil Ahbar 
soyle anlatdi: Babam bana Tevratdan ba'zi seyler yazip ver- 
di. Bununla amel et, dedi. Tevrati miihrledi ve o miihrii ac- 
mamam icin bana yemin etdirdi. islamiyyet gelince, islam- 
dan daha hayrh birsey bulunmadigini gordiim. Kendi kendi- 
me, babam benden ba'zi bilgileri ve haberleri gizlemisdir, di- 
yerek, miihrledigi Tevratin miihriinii sokiip okudum. Onda 
Muhammed aleyhisselamin ve iimmetinin sifatlan yazih idi. 
Bunlan okuyunca geldim ve iman etdim. 

• Hicretin onuncu senesinde Cerir bin Abdullah "radiyal- 
lahii anh" Yemenden Medineye gelip, miisliman oldu. O 
Medineye gelmek iizere iken, Resulullah "sallallahii aleyhi 
ve sellem" hutbe okurken, su kapidan bir kisi gelmek iizere- 
dir. O Yemen ehlinin en faziletlisi ve esrefi olsa gerekdir, bu- 
yurdu. 

Cerir bin Abdullah at iistiinde duramazdi. Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem" mubarek eliyle gogsiine vurdu. 
Elinin izi gogsiinden hie gitmedi. Allahim onu sabit kil, hida- 
yete erdir ve hidayete erdirici eyle, diye diia etdi. Ondan 
sonra hie atdan diismedi. 

• Hicretin onuncu senesinde, Tay kabilesinin hey'eti Me- 
dineye gelip, Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" huzu- 
runda miisliman oldular. Aralannda kabilelerinin reisi ve ile- 
ri gelen bir kimse olan Zeyd bin Hayl de vardi. Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem" ona Zeyd-iil-Hayr ismi verdi ve 
simdiye kadar arablardan her kimin fazileti bana anlatilmissa 
o kimseyle karsilasinca anlatilandan az oldugunu gordiim. Fe- 

- 193 - Sevahid-un Nubuvve - F:13 



kat Zeyd-iil Haynn faziletini, duydugumdan fazla gordiim, 
buyurdu. Zeyd-iil Hayr "radiyallahii anh" memleketine done- 
cegi zeman, Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", keske 
Zeyd Medinenin hummasindan kurtulsaydi, buyurdu. Zeyd 
"radiyallahii anh" memleketinin sininna yaklasdigi sirada, 
Necid beldelerinden birinde humma hastahgmdan vefat etdi. 

• Adi bin Hatem Medineye gelmisdi. Resulullah "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem" ona miisliman ol, selamet bul, buyurdu. 
Adi bin Hatem benim dinim vardir deyince, Resulullah, ben 
senin dinini senden daha iyi bilirim. Sen nasara ve sabieyn di- 
nini secmisdin, buyurdu. Evet deyince, sen kavmin arasinda 
ganimet mahnin dortde birini ahyorsun. Halbuki bu sizin dini- 
nizde caiz degildir, buyurdu. Adi bin Hatem demisdir ki, bun- 
lan isitince, kalbimde islam dinine karsi olan kotii diisiinceler 
kalmadi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" sozlerine de- 
vam ederek ona soyle buyurdu: (Sen miislimanlan fakir gorii- 
yorsun ve bu sebeble miisliman olmuyorsun. Bir gun gelecek 
onlann mallan o kadar cogalacak ki, sadaka verecek fakir bu- 
lamayacaklardir. $ayet sen miislimanlann diismanlan cok diye 
miisliman olmuyorsan, hie Hireye gitdin mi.) Hayir, fekat ora- 
yi bilirim, dedim. Buyurdu ki: (Cok kisa zemanda bir kadin, 
Hireden tek basina Mekkeye gelip, Ka'beyi tavaf edecek ve 
Allahii tealadan baska hie kimseden korkusu olmayacak. Eger 
melikler ve sultanlar miisliman degildir diye miisliman olmu- 
yorsan, kisa zeman sonra Kisra bin Hurmuzun memleketini 
muslimanlar feth edecekler ve hazinelerini alacaklardir). Adi 
bin Hatem diyor ki, Kisra bin Hurmuzun memleketini mi diye 
hayretle sordum, evet buyurdu. Ben hemen iman etdim. Val- 
lahi Hireden bir kadinin tek basina Ka'beye gidip, tavaf etdi- 
gine sahid oldum. Kisramn memleketi de miislimanlann eline 
gecdi. Onun memleketini feth edenler arasinda ben de vardim. 
Miislimanlann sadaka verecek kimse bulamayacak kadar zen- 
gin olmasi da muhakkakdir. 

• Yine hicretin onuncu senesinde Eslam kabilesinden bir 
hey'et Medineye geldi. Miisliman oldular. islamiyyetin 
hukmlerini ogrendiler. Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sel- 

-194- 



lem", bizim memleketimizde kitlik var, bu sene hie yagmur 
yagmadi. Bizim icin diia buyurunuz, dediler. Resulullah on- 
lar icin diia etdi. Memleketlerine dondiiklerinde diia edildi- 
gi giin yagmur yagmis oldugunu gorduler. 

• Necasinin kiz kardesinin oglu Firuz Deylemi "radiyalla- 
hii anh" hicretin onuncu senesinde Medineye gelerek iman 
etdi. Peygamberlik iddiasinda bulunan Esved-i Anesiyi o ol- 
diirdii. Onu oldiirdiigii gecenin sabahinda Resulullah "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" Eshab-i kirama, diin gece Esved-i 
Anesi olduruldii, buyurdu. Ya Resulallah! Onu kim oldiirdii 
diye sorduklannda, mubarek bir hanedandan mubarek bir 
kimse oldiirdii. Onun ismi Firuzdur dedi ve Firuz muzaffer 
olsun diye diia buyurdu. 

• Hicretin onuncu senesinde miisliman olmak icin Medi- 
neye gelen hey'etlerden biri de, Kinde kabilesinin hey'eti idi. 
Bu hey'et aralanna meliklerinin oglu Vail bin Haceri de al- 
mislardi. O soyle demisdir: Ben Resulullahin "sallallahii 
aleyhi ve sellem" huzuruna cikmadan once, Eshab-i kiram 
bana, senin gelecegini Resulullah bize iic giin onceden miij- 
deledi dediler. Sonra Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" huzuruna gidip, miisliman oldum. 

• Sa'd bin Ebi Vakkas "radiyallahu teala anh" veda hac- 
ci sirasinda hastalanmisdi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem" ziyaretine gitdi. Ya Resulallah! Herhalde ben Mek- 
kede Eshabindan geri kalacagim deyince, insaallah Allahii 
teala sana sihhat verecek. Ciinki, senden cok hayrlar ve fa- 
ideli isler meydana gelecek. Bir kavm senden iyilikler gore- 
cek. Bir kavmi de zarara ugratacaksin, buyurdu. Sonra sih- 
hatine kavusdu. Hazret-i Mu'aviye "radiyallahii anh" zema- 
nina kadar yasadi. Iraki feth etdi. Miirtedlerle yapilan muha- 
rebelerde cok savasip biiyiik isler yapdi. Resulullahin "sal- 
lallahii aleyhi ve sellem" buyurdugu gibi miirtedlere biiyiik 
zararlar verdi. 

• Eshab-i kiramdan biri soyle anlatmisdir. Veda haccinda 
Mekke evlerinden birine girdim. Resulullah "sallallahii aley- 

-195- 



hi ve sellem" orada idi. Mubarek yiizii ayin ondordii gibi 
parhyordu. Yemameli bir adam, bir oglan cocugunu bir par- 
ca beze sararak getirmisdi. Resulullah o cocuga, ben kimim, 
buyurdu. Cocuk, sen Resulullahsin deyince, dogru soyledin. 
Allahii teala seni mubarek etsin, buyurdu. Ondan sonra o 
cocuk biiyiiyiip konusabilecek yasa gelinceye kadar hie ko- 
nusmadi. Ona Mubarek-ul-Yemame ismini verdiler. 

• Usame bin Zeyd "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" veda haccina gider- 
ken, yolda bir kadin oniine cikdi. Kucaginda kiiciik bir co- 
cuk vardi. Selam verdi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" durdu. O kadin, ya Resulallah, bu cocugum dogdugun- 
dan beri onu birsey tutuyor ve cok zahmet veriyor, dedi. Re- 
sulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" mubarek ellerini uza- 
tarak kadindan cocugu aldi. Mubarek agzinin suyundan co- 
cugun agzina koydu ve ey Allahin diismam cik! Ben Resu- 
lullahrm buyurdu. Sonra cocugu annesine verdi. Bundan 
sonra soyledigin sikinti olmaz, buyurdu. Veda haccindan 
donerken, o kadinin bulundugu yere ulasmisdik. O kadin 
bir koyunu kebab yapip getirdi: Ya Resulallah! Ben, sikinti- 
dan kurtardiginiz cocugun annesiyim, dedi. Resulullah co- 
cugun hali nasildir, diye sordu. Kadin sizinle ilk karsilasdigi- 
miz giinden beri hie sikinti cekmedi, dedi. Usame "radiyal- 
lahii anh" soyle nakl eder. Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem" bana, ey Usame, o koyunun bir kolunu ver, buyur- 
du. Verdim. Sonra bir kolunu daha ver, buyurdu. Verdim. 
Tekrar, ey Usame, bir kolunu daha ver buyurunca, ben ya 
Resulallah! Bir koyunda iki koldan fazla olmaz, dedim. 
Eger boyle soylemeseydin, her elini uzatdiginda, o koyunda 
biz istedikce devamh bir kol daha bulurdun, buyurdu. Son- 
ra ey Usame, cevreye gidip bak kazay-i Meet icin tenha bir 
yer var midir, buyurdu. Cevreyi yoruluncaya kadar dolas- 
dim. Ne insanlar arasindan cikabildim, ne de tenha bir yer 
bulabildim. Geri doniip durumu Resulullaha bildirdim. Hie 
agac ve tas gordiin mii diye sorunca, evet bir yerde tic hur- 
ma agaci ve diplerinde de bir kac tas gordiim, dedim. O 

-196- 



agaclarm ve taslann bulundugu yere git ve Allahin Resulii 
birlesmenizi istiyor de, buyurdu. Gidip aynen soyledim. 
Onu insanlara hak Peygamber olarak gonderen Allahii te- 
ala icin, o agaclar koklerinden sokiiliip topragi yararak, sic- 
raya sicraya bir araya geldiler. Sanki hepsi bir tek agac gibi 
oldular. Taslar da birbirinin iizerine cikarak bir yerde topla- 
narak divar oldular. Gelip durumu Resulullaha bildirdim. 
Su getir buyurdu. Hemen suyu hazirlayip, Onlardan evvel 
gotiirdiim. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" abdest 
aldi. Sonra cadira geri geldi. Ey Usame, o agaclara ve tasla- 
ra, Allahii tealanin Resulii geri yerinize gitmenizi istiyor. 
Yerlerinize gidiniz diye soyle, buyurdu. Buyurdugu gibi soy- 
ledim. Resulullahi insanlara hak peygamber olarak gonde- 
ren Allahii teala hakki icin, herbirisinin, sicrayarak onceki 
yerine gitdigini gordiim. 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" huzuruna 
kurban etmesi icin bes veya bir rivayete gore alti deve getir- 
diler. Develer birbirinin oniine gecerek, Resulullah once be- 
ni kurban etsin, kesmege benden baslasin diye, Resulullahin 
"sallallahii aleyhi ve sellem" yanina yaklasmak icin yans et- 
diler. 

• Aise-i Siddika "radiyallahii anha" soyle anlatmisdir: 
Hicretin onbirinci senesinde, bir gece Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem" yatagindan kalkdi, disanya cikiyordu. Ben, 
anam babam sana feda olsun ya Resulallah! Bu vaktde nere- 
ye gidiyorsun, dedim. Bakf kabristanma gidiyorum. Orada 
bulunanlara magfiret icin diia edecegim, boyle emr olundu, 
buyurdu. Ebu Miiveyhibe ve Ebu Rafi' "radiyallahii anhii- 
ma" Resulullahin hizmetinde bulunanlardan idiler. Birlikde 
gitdiler. Ebu Miiveyhibe soyle anlatir: Resulullah "sallallahii 
teala aleyhi ve sellem" Bakf kabristamnda uzun miiddet 
kaldi. Orada yatanlann magfireti icin diia etdi. Sonra Allahii 
tealanin size verdigi ni'metler afiyet olsun. Kapilan yiiziinii- 
ze rahmet ile acilan seraylar size mubarek olsun. Diinyamn 
halka yiiz tutmus ve karanhk geceler gibi olan fitnelerinden 
kurtuldunuz. O fitnelerin sonu basina ulasmisdir. Gelecek 

-197- 



olani gecenlerden beterdir, buyurdu. Sonra bana: Ey Mii- 
veyhibe! Beni diinya hazineleri ve diinyada baki kalmakla, 
Cennet ve Allahii tealaya kavusmak arasinda muhayyer bi- 
rakdilar, buyurdu. Ben, ya Resulallah! Anam babam sana 
feda olsun. Diinya hazinelerini ve dxinyada kalmagi ve sonra 
Cenneti seciniz, dedim. Hayir ey Miiveyhibe! Allahii tealaya 
kavusmagi ve Cenneti secdim, buyurdu. Bir kac giin sonra 
da hastalandi. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" biitiin hastahk- 
lannda, Allahii tealadan sihhat ve afiyet taleb ederdi. Fekat 
son hastahginda ey nefs, takatsizhkdan nicin baskasina sigi- 
myorsun, buyurdular. 

• Hazret-i Aise "radiyallahii anha" soyle anlatmisdir: Re- 
sulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" sihhatde oldugu giin- 
lerde buyurdu ki: (Hicbir Peygamber Cennetdeki makamini 
gormeden diinyadan gitmez. Onu muhayyer birakirlar. is- 
terse Cennete kavusdururlar. isterse sihhate kavusdururlar.) 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" son hastahginda, 
mubarek basini benim dizime koymusdu. Bir an goziinii evin 
tavanma dikdi. Sonra (Allahiimme er-refikiil a'la) buyurdu. 
Anladim ki, Refikiil a'layi secdi. Resulullahin "sallallahii 
aleyhi ve sellem" son sozii bu oldu. 

• Ibni Mes'tid "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: Resu- 
lullah "sallallahii aleyhi ve sellem" vefatindan bir ay once, 
bizi hazret-i Aisenin "radiyallahii anha ve an ebiha" evinde 
topladi. Bize hayr diialar yapdi ve vasiyyetlerini bildirdi. Al- 
lahii teala bizim iizerimize (bizden sonra) halife verdi buyur- 
du. Biz nhletiniz ne zemandir diye siial etdik. Eshabimdan 
aynhp, Allahii tealaya kavusmak, Cennetde olmak zemani 
yaklasdi, buyurdu. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Mu'azi "radi- 
yallahii anh" Yemene gonderirken, uzun bir vasiyyetde bu- 
lundu. Ey Mu'az! Eger bir daha goriismemiz miimkin olacak 
olsaydi, vasiyyetimi kisa yapardim! Lakin kiyamet giiniine 
kadar seninle bulusamayacagiz, buyurdu. Nitekim Mu'az 

-198- 



"radiyallahii anh" Yemende iken, Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem" vefat etdi. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" son hastahgi si- 
rasinda hazret-i Fatimayi "radiyallahii anha" yanina cagirdi. 
Kulagina birseyler soyledi. Hazret-i Fatima "radiyallahii an- 
ha" aglamaga basladi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" mubarek basini tekrar hazret-i Fatimamn kulagina 
yaklasdmp, bir seyler daha soyledi. Bu sefer hazret-i Fatima 
giilmege basladi. Ezvac-i Tahirat hazret-i Fatimadan bunun 
sebebini sordular. Bu sirn aciklayamam dedi. Hazret-i Aise 
"radiyallahii anha" Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" vefatindan sonra tekrar sordu. Cevab verip dedi ki, ba- 
bam bana, Cebrail "aleyhisselam" bana Kur'an-i kerimi her 
sene bir kerre arz ederdi. Bu sene iki kerre arz etdi. Vefati- 
min yaklasdigini anladim, dedi. Bunu isitince agladim. ikin- 
ci def a kulagima yaklasip, bu iimmetin seyyidesi olacaksin 
ve bana ehlimden en once sen kavusacaksin, buyurdu. Bunu 
isitince de giildiim, dedi. 

• Hazret-i Fatima "radiyallahii anha" soyle anlatmisdir: 
Hazret-i Resulullahin "sallallahii teala aleyhi ve sellem" ba- 
si ucunda oturmusdum. Aniden kapiya bir kimse geldi. Esse- 
lamii aleyke ey ehl-i beyt-i niibiiwet! iceri girmeme miisa- 
ade var midir. Allahin Resuliiniin "sallallahii teala aleyhi ve 
sellem" yanina varayim, dedi. Ey Allahin kulu. Bu ziyaret 
icin Allahii teala sana eerier versin. Yalniz bir an miisaade 
et. Su anda Resulullahi ziyarete kimseye miisaade yok, de- 
dim. Bunun iizerine ey Fatima, beni men' eyleme, benim ice- 
ri girmem lazimdir, diye bana soyledi. O sirada Resulullahin 
"sallallahii aleyhi ve sellem" agnlan biraz hafifledi. Muba- 
rek gozlerini acip, ey Fatima, kiminle konusuyorsun biliyor 
musun. O melek-iil-mevtdir! izn ver iceri girsin, buyurdu. 
Azrail "aleyhisselam" girdi ve Esselamii aleyke ya Resulal- 
lah! Ya Emirallah! Seni hak Peygamber olarak gonderen Al- 
lah hakki icin, Senden once hie kimsenin kapisindan iceri 
girmek icin izn almadim. Bundan sonra da kimseden izn al- 
mam, dedi. 

-199- 



• Ummii Seleme "radiyallahii anha" anlatmisdir: Resu- 
lullah "sallallahii aleyhi ve sellem" vefat edince, elimi muba- 
rek gogsiine koymusdum. Haftalarca elim misk kokdu. Ne 
kadar abdest ahrken elimi yikasam da o misk kokusu elim- 
den gitmedi. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" vefat edince, 
Eshab-i kiram "radiyallahii anhiim ecma'in" diger cenazeler 
gibi mi, yoksa gomlegi iizerinde iken mi yikayalim diye te- 
reddiit etdiler. O sirada hepsini bir uyku hali basdirdi. Bas- 
lanni tutamayip uyukladilar. O halde iken, hepsi birden Al- 
lahin Resuliinii gomlegi icinde yikayiniz diye bir ses isitdi- 
ler. 

• Emir-ul-mu'minin Ali "radiyallahii anh" soyle anlat- 
misdir: Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" vasiyyeti 
iizerine, mubarek bedenini ben yikadim. Benden baska kim 
mubarek viicuduna baksa kor olurdu. Resulullahin "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem" mubarek bedenini yikarken, sanki bana 
gaybdan yardim ederlerdi. Mubarek azalanndan birini yika- 
yip temamlayinca, viicudunu cevirmekde iig kisi bana yar- 
dimci olurdu. Hazret-i All, Resulullahin cenazesini yikarken 
mubarek viicudunda hie yara bere gormedi. Anam babam 
sana feda olsun, hayatin da mematin da ne kadar giizel, de- 
di. 

• Emir-ul-mu'minin hazret-i Alinin "radiyallahii anh" 
hafizasi cok kuwetli idi. Bunun sebebini sordular. Dedi ki: 
Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" cenazesini yikar- 
ken goz cukurlannda bir mikdar su birikmisdi. O suyu yere 
dokmege kiyamadim. Dilimle alip icdim. iste bendeki hafiza 
kuvveti, o sercesmenin bereketidir. 

• Hazret-i All "radiyallahii anh" soyle bildirmisdir: Resu- 
lullah "sallallahii aleyhi ve sellem" vefat edince, gaibden bir 
nida geldi. Esselamii aleykiim ya ehle beyt-i Resulillah ve 
rahmetullahi ve berekatiihu! Her nefs oliimii tadacakdir. Ec- 
rinizi kiyamet giiniinde bulursunuz, diyordu. 

-200- 



• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" vefat haberi- 
ni, mu'ezzini Abdullah bin Zeyd, bagcesinde bulundugu bir 
sirada aldi. Hemen ya Rabbi benim gozlerimi gormez eyle, 
diye diia etdi. Diiasi kabul edilip, gozleri gormez oldu. Nicin 
boyle diia etdin diye sorduklarinda, diinyanin lezzeti gor- 
mekdedir. istedim ki, gozlerim Muhammed aleyhisselamin 
vefatindan sonra kimsenin yiiziinii gormekle lezzetlenme- 
sin. 

• Emir-ul-mu'minin All "kerremallahii vecheh" soyle an- 
latmisdir: Resulullahi defn etdikden sonra, bir koylii geldi. 
Kendini kabr-i serifin iizerine birakdi. Topraklanni basina 
sacdi. Ya Resulallah "sallallahii aleyhi ve sellem"! Emr bu- 
yurdun, emrine ita'at etdik. Allahii teala sana Kur'an-i keri- 
mi gonderdi. Biz de senden kabul etdik. O Kur'an-i kerim- 
den bir ayet-i kerimede Allahii teala [Nisa suresi 64.cii aye- 
tinde mealen] (Nefslerine zulm edenler, sana gelip, Allahii 
tealadan afv dilerse ve Resuliim de, onlar icin afv dilerse, Al- 
lahii tealayi, tevbeleri kabul edici ve merhamet edici bulur- 
lar) buyurmakdadir. Biz kendi nefsimize zulm etdik. Simdi 
bizim icin avf dileyesin diye geldik, dedi. O anda kabr-i serif- 
den, afv etdiler diye bir ses isitildi. 

• Abdurrahman el-Anberi soyle anlatmisdir: Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem" bir arefe giinii hutbe okuyordu 
ve sadaka vermege tesvik ediyordu. Bir gene kalkip, ya Re- 
sulallah! Bu deve fakirlerin olsun dedi. Resulullah "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem" o deveye bakdi ve emr eyledi satin aldi- 
lar. O giinlerde Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" haz- 
ret-i Omere "radiyallahii anh" sana acaib bir haber vereyim 
mi buyurdu. O da buyurun dedi. Buyurdular ki: "Bu gece di- 
sanya cikmisdim. O deve bana esselamii aleyke ya Resulal- 
lah dedi. Ben, Allahii teala sana bereketler versin dedim. 
Dedi ki, ya Resulallah, benim anam Kureysden bir kisinin 
devesiydi. Siidiinii sagacagi zeman yem verir doyururdu. 
Sagmayacagi zeman hie birsey vermezdi. Ben onun besinci 
yavrusuyum. Cahiliyye zemamnda bir deve bes defa dogu- 
rursa, besinci yavrusunu putlar icin ayinp ona binmezler ve 

-201- 



yiik yiiklemezlerdi. Beni koyliiler ariyet verdiler. Onlardan 
kacdim. Kirlarda otladim. Otlar bana, once bana gel, bana 
gel, sen Muhammedinsin diye seslenirlerdi. Geceleyin yirtici 
hayvanlar, ona dokunmayin, o Muhammedindir "sallallahii 
aleyhi ve sellem" derlerdi. Allahii teala beni sana kavusdu- 
runcaya kadar boyle oldu, dedi. Sahibinin adi nedir dedim. 
Gadbadir, dedi. Ona sahibinin adini verdim. Resulullahin 
"sallallahii aleyhi ve sellem" vefati yaklasdigi sirada, Gadba 
bana ne vasiyyet edersin diye sordu. Sen kizim Fatimaninsin, 
sana diinyada ve ahiretde o binecekdir buyurdu. Gadba, ba- 
na senden baskasimn binmesini istemezdim, deyince, sana 
kizim Fatimadan baskasi binmez, buyurdu. Resulullahin 
"sallallahii aleyhi ve sellem" vefatindan sonra hazret-i Fati- 
ma "radiyallahii anha" bir gece disan cikmisdi. Gadba selam 
verip, ey Resulullahin kizi, artik diinyadan aynlma zemanim 
yaklasdi. Resulullahin vefatindan sonra yiyecege ve icecege 
hie ihtiyac duymadim, dedi. Bu hadise (Seref-iil-Mustafa) ki- 
tabinda bildirilmisdir. 

• Hayber feth edilince, Resulullaha "sallallahii aleyhi ve 
sellem" ganimet hissesinden bir merkeb dusmiisdu. Merke- 
be binip adin nedir diye sordular. Yezid bin Sihab dedi. Ben 
senin adini Ya'fur koydum buyurdu. Sahibin kim idi diye 
sordular. Bir yehudi idi, dedi. Senin mubarek ismini duyun- 
ca uygunsuz sozler soylerdi. Bu sebeble benim uzerime her 
bindiginde kasden surcerdim ve onu diisururdiim. Kendisini 
dusiirdugum icin beni ac birakirdi ve eziyyet ederdi, dedi. 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" ona, bir dilegin var 
midir, yanina bir es alayim mi dedi. Hayir, ciinki atalanmdan 
duydum. Bizim neslimize yetmis Peygamber binmisdir. Nes- 
limizden sadece ben kaldim. (Seref-iil-Mustafa) kitabinda 
soyle bildirilmekdedir. O merkeb dile gelip, dedi ki, benim 
atalanm dedelerimden soyle bildirdi. Bizim neslimizden so- 
nuncusuna bir peygamber binecekdir. O peygamberin ismi 
Muhammed bin Abdullahdir. $imdi bizim neslimizden sade- 
ce ben kaldim. Peygamberlerden de senden baskasi kalmadi, 
dedi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" ona binip bir 

-202- 



kimsenin evine bir is icin gitdigi zeman, o merkeb basiyla o 
kisinin kapisina vururdu. Ev sahibi cikinca da cevab ver diye 
Resulullahdan tarafa isaret ederdi. O merkeb Resulullahin 
"sallallahii aleyhi ve sellem" vefatina kadar hizmet etdi. Re- 
sulullah vefat edince cok feryad etdi. tic gun sonra kendini 
Ebu Heysemin kapisina atdi ve orada oldii. 

iKINCi KISM: 

Hangi kitabdan ahndigi ve zemam zikr edilmiyen, yine 
Resulullahin "sallallahii teala aleyhi ve sellem" hicretinden 
vefatina kadar vukii' bulan hadiseler. 

• Zeyd bin Erkam "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" ile Medine koylerin- 
den birine giderken, bir koyliiniin cadinna rastladik. O koy- 
lii, cadira bir disi geyigi baglamisdi. Geyik feryad ederek di- 
le gelip; ya Resulallah! Bu koylii beni avladi. Benim uzakda 
iki dane yavrum var. Memelerim siit ile dolu. Ne beni bogaz- 
hyor ki, bu beladan kurtulayim. Ne de sahverir ki gidip iki 
yavrumu emzireyim. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" geyige seni serbest birakirsam, yine gelirmisin, buyur- 
du. Gelirim, eger gelmezsem Allahii teala bana on kisinin 
azabini versin, dedi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
geyigi sahverdi. Geyik gidip aradan cok gecmeden geri gel- 
di. Diliyle dudaklanni yahyordu. Resulullah onu tekrar cadi- 
ra bagladi. O sirada cadmn sahibi, elinde bir tulum su ile gel- 
di. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", bu geyigi bana 
satar misin deyince, ya Resulallah, sizin olsun, dedi. Resulul- 
lah o geyigi ahp, serbest birakdi. Zeyd bin Erkam "radiyal- 
lahii anh" geyigi collerde, La ilahe illallah Muhammediin 
Resulullah diyerek, dolasdigini gordiim, demisdir. 

• Seleme bin el-Ekva' "radiyallahii anh" anlatir. Bir giin 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" ile bir gurub insana 
rastladik. Ok atiyorlardi. Bu oyun iyi oyundur. Sizin babalan- 
nizdan birisi ok atici idi, buyurdu. Ben ibni Ekva' ile olayim 
ok atalim buyurdu. O topluluk ok atmayi birakdi. Nicin at- 
mazsiniz deyince, ya Resulallah! Siz ibni Ekva' ile bir olunca 

-203- 



hepimize galib gelirsiniz, dediler. Bunun uzerine Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem", ben yalniz hepinize karsi olayim 
buyurdu. O giin aksama kadar ok atdilar. Aksam olunca bir- 
birlerinden aynldilar, bakdilar ki berabere kalmislar. 

• Ebu Sa'id Hudri "radiyallahii anh" nakl eder. Medine- 
nin cevresinde bir coban koyun otlatiyordu. Bir kurt siiriiden 
bir koyun kapmak istedi. Coban mani' oldu. Kurt kuyrugu- 
nun uzerine oturup dile geldi ve soyle dedi. Allahii tealadan 
korkmuyor musun da, benim rizkima mani' oluyorsun! Co- 
ban ne acaib isdir, kurt insan gibi konusuyor, deyince, kurt: 
Bundan daha acaibi sudur ki, Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem" Medinede halka gecmis iimmetlerin hallerini soylii- 
yor, dedi. Coban koyunlanni acele acele siirerek, Medineye 
yakin bir yere geldi. Koyunlanni emniyyetli bir yere birakdi. 
Sonra Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" huzuruna gi- 
dip, basindan gecenleri anlatdi. Resulullah "sallallahii aleyhi 
ve sellem" disan cikdi ve cobana kurdun sana soyledigi sey- 
leri halka anlat, buyurdu. Coban yiiksek bir yere cikip, olan- 
lan bir bir anlatdi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
coban dogru soyledi. Yirtici hayvanlann insanlar ile konus- 
masi kiyamet alametlerindendir, buyurdu. 

• Ihban bin Uveys, Huza'a kabilesinin koyunlanni otlati- 
yordu. Bir kurt aniden siiriiden bir koyun kapip parcaladi. 
Ihban, vallahi ben hie boyle zalim bir kurt gormedim, diye- 
rek, koyunu kurtdan almak icin pesinden kosdu. Kurt dile 
gelip, ey ihban! Allahu tealamn verdigi nasibimden beni 
mahrum mu etmek istiyorsun, dedi. ihban sasmp, acaib bir 
is, kurt konusuyor, dedi. Kurt; bundan daha sasilacak sey, 
Muhammed "sallallahii aleyhi ve sellem" Medinede sizi Al- 
lahu tealamn kitabina da'vet ediyor, siz ondan gafilsiniz, de- 
di. ihban, ben Muhammedin "aleyhisselam" huzuruna git- 
sem, koyunlanma kim bakar, dedi. Kurt bana yetecek kadar 
koyun aymr isen, koyunlara ben bakarim. Ayirdigindan faz- 
lasina da dokunmam, dedi. ihban, kurda birkac koyun ayi- 
rip, siiriiyii birakarak, bir gurub cobanla Medineye gitdi. 
Medineye vardiklannda, Resulullah "sallallahii aleyhi ve 

-204- 



sellem" Eshab-i kiram ile oturuyordu. ihbani goriip, ey ih- 
ban, kurt soziinde durdu, buyurdu. ihban "radiyallahii anh" 
yamndaki cobanlarla birlikde miisliman oldu. 

• Eshab-i kiramdan biri soyle anlatmisdir: Resulullaha 
"sallallahii aleyhi ve sellem" bir kisi yemek getirdi. Biz yi- 
mege basladik. Resulullah bir lokma aldi. Ne kadar cigne- 
diyse de mubarek bogazindan gecmedi. Nihayet lokmayi 
cikarip birakdi. Elini yemekden cekdi. Biz de Resulullahin 
yemekden vazgecdigini gorerek yemegi birakdik. Resulul- 
lah "sallallahii aleyhi ve sellem" yemegin sahibini cagirip, 
bu yemegi nereden aldin diye sordu. Yemegin sahibi, bu 
bir koyunun etidir ki, sahibi gelmeden ben acele edip, pa- 
rasini sonra veririm diyerek kesdim. Onu pisirdik, dedi. 
Bunun iizerine Resulullah, o yemegin esirlere verilmesini 
emr etdi. 

• Bir gun Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" haz- 
ret-i Abbasa "radiyallahii anh", Ey Ebel Fadl! Ben gelince- 
ye kadar git evinde otur, buyurdu. Hazret-i Abbas evine gi- 
dip, bekledi. Kusluk vakti Resulullah onun evine gidip, ev 
halkina selam verdi. Onlar da selamina cevab verdiler. Son- 
ra bir araya toplamniz buyurdu. Ridasim onlann iizerine 
ortiip: "Ya Rabbi! Bunlar benim ehl-i beytimdir. Ridamla 
onlan ortdugiim gibi, sen de onlan Cehennem atesinden 
ort" diye diia etdi. Evin divarlanndan ve kapisindan amin, 
amin diye sesler isitildi. 

• Bir giin muhacirin ve ensann kadinlan "radiyallahii an- 
hiinne" bir araya toplanmislardi. Hazret-i Fatimamn "radi- 
yallahii anha" da gelmesi icin Resulullahdan "sallallahii 
aleyhi ve sellem" izn istemislerdi. Hazret-i Fatima, o toplan- 
tida giyecegi giizel elbiseleri olmadigi icin, gitmek istemedi. 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" "Git ya Fatima! Bi- 
zim yolumuzda kimseyi iimmidsiz birakmak yokdur" buyur- 
du. Hazret-i Fatima o toplantiya katildi. Dondiigiinde iiziin- 
tiilii idi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" o toplantiya 
katilan kadinlardan birini cagirip, o toplantimn durumunu 
sordular. O hanim dedi ki: Ya Resulallah! Fatima gelince 

-205- 



biitiin kadinlar onun giizel elbiselerine hayran kaldilar. Bir- 
birlerine boyle giizel elbiseleri nereden almislar, diyorlardi. 
Hazret-i Fatima, ya Resiilallah nicin bana oyle goriinmedi 
ki, ben de sevineydim, dedi. Resulullah "sallallahii aleyhi 
ve sellem", o elbiselerin giizelligi senin iizerine ortiilmesin- 
dedir. Onlan sana gostermediler ve sen gormedin, buyur- 
du. 

• Yemende bir su vardi. O sudan kim icse oliiyordu. Re- 
sulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" o suya haber gonderdi 
ve buyurdu ki: Herkes miisliman oldu, sen de miisliman ol. 
Ondan sonra o sudan icen hicbir kimse olmedi. Ancak hum- 
ma hastahgina tutulurdu. 

• Eshab-i kiramdan bir zat soyle anlatmisdir: Medineye 
gelip iman etdim. Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" 
huzurundan hie aynlmazdim. Bir gece aksamla yatsi vakti 
arasinda Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" disari cik- 
di. Bana islamiyyetin hiikmlerini ogretdi. Her nasilsa, o gece 
gok giirleyip simsek cakdi. Her taraf iyice karardi ve siddet- 
li yagmur yagdi. Biz ya Resiilallah, evlerimize nasil gidecegiz 
dedik. Ben sizi evlerinize ulasdinnm. Size asla bir sikinti 
erismez, buyurdu. Sonra bekleyiniz buyurdu. Biz de bekle- 
dik. Mescidden disan cikdi. Her tarafi koyu bir karanhk kap- 
lamisdi. Gokden devamh yagmur yagiyordu. Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem" bize, evlerinize dogru yiiriiyiip 
gidiniz, buyurdu. Bunun iizerine evlerimize gitmek iizere yii- 
riidiik. Hie birimize yagmur dokunmadi. Elbiselerimiz de is- 
lanmadi. 

• Ibni Abbas "radiyallahii anhiima" anlatir: Gayet giizel 
yiizlii bir yehudi vardi. Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" sohbetlerinde devamh bulunurdu. Bir gun Resulullah o 
yehudiye, senin gibi giizel yiizlii bir kimsenin Cehennemde 
yanmasina aciyorum, buyurdu. Yehudi ben dinimi baska bi- 
ri icin terk etmem, dedi. O yehudi yine bir gun Resulullahin 
"sallallahii aleyhi ve sellem" sohbetine gelmisdi. Resulullah 
hurilerden bahseden ve meal-i serifi, (Onlar icin, iri gozlii 
(giizel yiizlii) huriler de var. Gun gormemis inci misali) olan 

-206- 



Vaki'a suresi 22, 23.cii ayet-i kerimelerini okudu. O yehudi 
ya Resulallah, o hunlerden biri icin bana kefil olur musun, 
dedi. Birine degil, yetmisine birden kefil olurum, buyurdu. 
Yehudi iman edip miisliman oldu. Islamiyyetin emrlerine 
gayet iyi uydu. Sonra da vefat etdi. Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem" cenaze nemazim kildirdi. Kabre koydu ve 
kabrinin icine inip uzun miiddet kaldi. Kabrden cikdiginda 
mubarek aim terlemisdi ve gomleginin yakasi yirtilmisdi. Es- 
hab-i kiram "aleyhimiirndvan" bunun sebebini sorduklann- 
da: Kabre cok huri hiicum etdi. Hepsi ben onun olacagim di- 
yordu. Giicliikle yetmis huri ayirdik. Bu arada yakami yirt- 
dilar, buyurdu. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" hazret-i Ebu 
Bekr, hazret-i Omer, hazret-i Osman ve hazret-i Ah "radi- 
yallahii anhiim ecma'in" ile birlikde bir giin, Ebu Heysem 
bin Teyhamn evine gitdiler. Ebu Heysem, hos geldiniz ya 
Resulallah ve eshabi! Evimi sereflendirseniz de size ikramda 
bulunsam diye daima arzu ederdim. Bu giin ise evimde az bir 
yiyecek vardi. Fekat onu komsulara verdim, dedi. Resulul- 
lah "sallallahii aleyhi ve sellem", (cok iyi yapmissin, Cebrail 
aleyhisselam bana komsu hakkinda o kadar cok vasiyyetler- 
de bulundu ki, komsulann birbirlerine mirasci olacagim zan 
etdim!) buyurdu. Evin bagcesinde bir hurma agaci goriip, ey 
Eba Heysem, izn verir misin su hurma agacindan hurma top- 
layahm, buyurdu. Ya Resulallah! O hurma agaci hie hurma 
vermedi. Siz bilirsiniz, dedi. Resulullah, Allahii teala o agac- 
dan cok hurma verecekdir, buyurdu. Aliye "radiyallahu 
anh" bir bardak su getir, buyurdu. Hazret-i Ali "radiyallahii 
anh" bir bardak su getirdi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem" bardakdaki suyun bir kismini icdi. Bir kismini da 
mubarek agzinda calkalayip, o hurma agacimn iizerine dok- 
dii. Hemen o anda agacin iizerinde hurma salkimlan goriil- 
dii. Hurmalann bir kismi taze, bir kismi kuru idi. Hurmalan 
topladilar. Tarn yetecek kadardi. Sonra Resulullah "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem" buyurdu ki: Bu Allahii tealanin size ki- 
yamet giiniinde verecegi ni'metlerdendir. 

-207- 



• Ebu Hiireyre "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: Re- 
sulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" bir gazada bana, ey 
Eba Hiireyre, yaninda yiyecek bir sey var midir, buyurdu. 
Ya Resulallah, dagarcikda birkac dane hurma var, dedim. 
Getir, buyurdu. Ben de goturdiim. Mubarek elini kabin ici- 
ne sokdu ve hurma cikardi. O hurmaya mubarek elini siirdii 
ve diia etdi. Sonra bana, Eshabdan on kisi da'vet eyle buyur- 
du. Cagirdim, geldiler ve o hurmalardan yidiler. Onlar gidin- 
ce, on kisi daha cagir buyurdu. Yine on kisi daha cagirdim, 
gelip onlar da o hurmalardan yiyip gitdiler. Boylece biitiin 
orduyu onar onar da'vet etdim. Hepsi hurmalardan yiyip 
doydular. O kabin icinde yine hurma vardi. Resulullah "sal- 
lallahu aleyhi ve sellem" bana, bu kabi sakla, elini icine sok, 
agzini asagi cevirme, buyurdu. Resulullah hayatda iken her 
ne zeman elimi o kabin icine soksam, hurma cikanp yirdim 
ve halka da dagitirdim. Hazret-i Ebu Bekrin, hazret-i Ome- 
rin ve hazret-i Osmanin "radiyallahii teala anhiim ecma'in" 
halifelikleri sirasinda bu hal aynen devam etdi. Hazret-i Os- 
manin sehid edildigi giin benim evimi de yagmaladilar ve o 
hurma kabini da almislar. O hurma dagarcigindan ikiyiiz 
veskden fazla hurma almisdim. Bir vesk altmis sa'dir. [Bir sa' 
4,2 litredir.] 

• Rasid bin Abd-i Rabbih "radiyallahii anh" soyle anlat- 
misdir: Bir cok kabilenin tapdigi Siiva' adinda bir put vardi. 
Ba'zi kabileler bana, Suva' putuna goturmem icin bir takim 
hediyyeler verdiler. Giderken yolda bir baska putun yanina 
ugradim. O putun icinden "Abdiilmuttalib ogullanndan bir 
Nebi cikdi. Zinayi, faizi ve putlar icin kurban kesmeyi haram 
etdi. Bu is pok dikkate sayandir. Gokyiiziinden seytanlann 
parhyan atesle haber calmakdan kovulmasi da cok sasilacak 
seylerdendir." diye bir ses isitdim. Bir baska putun icinden 
de soyle bir ses geldi: "Tapilmakda olan Dimad terk edildi. 
Nemaz kilan, oruc tutmayi ve zekat vermegi emr eden bir 
Peygamber cikdi." Bir diger putdan ise: "Isa bin Meryemden 
sonra Peygamberlige ve hidayete kavusmaga sebeb olmaga 
varis olan kimse Kureysden Ahmeddir" diye bir ses geldi. 

-208- 



Sonra Suva adli putun yanina gitdim. Bakdim ki iki tilki o 
putun cevresinde dolasryorlardi. Dilleriyle putu yahyorlar ve 
yanina konulmus olan hediyyelerden yiyorlardi. Sonra da 
ayaklanni kaldinp putun iizerine bevl ediyorlardi. Ben bu 
hali si'rle soyle ifade etdim. 

Tilkilerin basma berl etdigi sey hie rab olur mu, 
Tilkilerin iizerine bevl etdigi sey muhakkak zelildir. 

Bu hadise Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" Me- 
dineye hicret etdigi siralarda olmusdu. Bunlar basimdan gec- 
dikden sonra, Medineye gitdim. O zeman benim adim Zalim 
idi. Yanimda bir kopegim vardi. Onun adi da Rasid idi. Re- 
sulullahin huzuruna vannca adimi sordu. ismim Zalimdir, 
dedim. Kopegimin adim sordu, Rasiddir dedim. Senin adin 
Rasid, kopegin adi Zalim olsun buyurdu. Ben iman edip, 
miisliman oldum. Sonra Resulullahdan kendi memleketim- 
de bir yer istedim. Bana, bir at kosumu ve iic tas atimi genis- 
liginde bir yer verdi. Bir matara da su verdi. O suyun icine 
mubarek agzinin suyundan koydu. Bu suyu sana verilen top- 
raga dok. Su senden artarsa halki ondan men' etme, onlar da 
alsinlar, buyurdu. O suyu gotiiriip kendisine aynlan topraga 
dokdii. Oradan bir tatli pinar cikdi. Oraya hurma agaclan 
dikdi. O diyarin halki sifa niyyetiyle o pinarin suyu ile yika- 
nirlardi. O suyun adim Ma'iir-Resul (Resulullahin pinan) 
koydular. Nakl edilir ki, Rasid "radiyallahu anh" erazisinde 
bir kayayi yuvarlamisdi. Bu is insan giicii ile olacak bir is de- 
gildi, denilmisdir. 

• Birgiin Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Eshab-i 
kiram ile "radiyallahii anhiim ecma'in" oturuyordu. Deveye 
binmis oldugu halde bir kimse geldi. Yorgun ve uykusuz go- 
runusiinden, yoldan geldigi anlasihyordu. Hanginiz Muham- 
medsiniz diye sordu. Eshab-i kiram, Resulullahi "sallallahii 
aleyhi ve sellem" gosterdiler. Ya Muhammed! Once sen Al- 
lahii tealamn sana emr etdigi seyi mi bildirirsin, yoksa ben 
putlardan isitdiklerimi mi anlatayim, dedi. Once Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem" ona imam bildirdi. Sonra o kim- 

- 209 - Sevahid-un Nubuvve - F:14 



se soyle anlatdi: Benim adim Gassan bin Malik Amirdir. Bi- 
zim memleketimizde bir put vardi. Onun onunde kurbanlar 
keserdik. Bir gun Isam adinda bir kimse, o putun onunde 
kurban kesdi. Aniden o putdan, "Ey Isam, ey Isam, gunler 
temam oldu, islam geldi. Putlann batil oldugu ortaya cikdi. 
Bosa kan akitmak yasaklandi. Sila-i rahm emr edildi. Tevhid 
inanci apacik ortaya cikdi, vesselam" diye bir ses isitdigini ve 
korkdugunu bana anlatdi. Sonra yine Tank adinda birisi da- 
ha o putun onunde kurban keserken: Ey Tank, ey Tank, sa- 
dik Nebi gonderildi. Aziz olan Halikdan apacik bir vahyle 
geldi, diye bir ses isitdigini anlatdi. Artik senin haberin bizim 
diyarda yayildi. Bunlan isitdikden birkac gun sonra, ben de 
o putun onunde kurban kesdim. Kurbani kesdikden sonra, o 
putun icinden yiiksek bir ses acik bir dille soyle dedi: "Ey 
Gassan! Tihameden (Hicazdan) cikan Peygamber hakdir. 
Ona tabi' olan selamet bulur. Onunla miicadele eden pis- 
man olur. Onun islama da'veti kiyamete kadardir." Bunlan 
putdan isitdikden sonra put yukan dogru kalkdi ve yiiziistu 
yere diisdii. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" ve Es- 
hab-i kiram "radiyallahii anhiim ecma'in" bunlan duyunca, 
Allahii ekber diyerek, tekbir getirdiler. Gassan bin Malik 
ise, ya Resulallah bu ma'nada uc beyt soyledim. Miisaade 
ederseniz o beytleri okuyayim dedi. Miisaade edildi ve o 
beytleri okudu. 

• Abbas bin Mirdas "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: 
Sicak bir giinde develerimin arasinda oturuyordum. Aniden 
beyaz bir deve kusunun iistiine binmis, bembeyaz elbiseli bir 
kimse karsima cikdi. Ey Abbas bin Mirdas! Sail giinii iyilik 
ve takva ile gonderilen ve Kusva devesinin sahibi olan kim- 
seyi gormedin mi, dedi. Korkdum ve develerimin arasindan 
cikip tapmakda oldugum dimad adindaki putumun yanina 
gitdim. Putun icinden birdenbire bir ses geldi, soyle diyordu: 
"Suleymogullan kabilelerine soyle ki, Muhammed aleyhisse- 
lama salat ve selam getirilmeden once, otedenberi tapilmak- 
da olan dimad putu yikildi ve mescid ehli ondan kurtuldu. 
Meryemoglu Isadan "aleyhisselam" sonra mibuvveti ve hida- 

-210- 



yeti getiren zat Kureys kabilesinden bir Peygamberdir." Put- 
dan bunlan isitince, cok korkdum. Gidip bu durumu kabile- 
me anlatdim. Bern Harise kabilesinden iicyiiz kisi toplamp, 
Medineye gitdik. Mescide girince, Resulullah bana bakip te- 
bessiim etdi. Ey Abbas, nasil musliman oldun? buyurdu. Vu- 
ku' bulan hadiseleri anlatdim. Dogru soyliiyorsun buyurdu 
ve cok memnun oldu. Hepimiz Resulullahin "sallallahu aley- 
hi ve sellem" huzurunda musliman olduk. 

• Ebu Hiireyre "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: Hu- 
zeym bin Fatek "radiyallahii anh", bir gun emir-iil mii'mi- 
nin hazret-i Omere "radiyallahii anh" nasil musliman oldu- 
gumu anlatayim mi, dedi. Anlat buyurdu. Bunun iizerine 
soyle anlatdi. Devemi kaybetmisdim. Onu ararken aksam 
oldu. Korkulu bir derede kaldim. Yiiksek sesle, buradaki 
kotii kimselerden bu vadinin azizine sigininm, dedim. O si- 
rada bir ses duydum. Yaziklar olsun sana. Celil olan, 
ni'metler veren, yiice Allaha sigin, diyordu. Ey seslenen 
kimse, soyledigin hak midir, dalalet midir, dedim. Tekrar 
seslenip soyle dedi. Allahu tealamn mu'cizeler sahibi Resu- 
lii Medinede insanlari hayrlara da'vet ediyor. Nemaz kilma- 
gi ve oruc tutmagi emr ediyor. insanlari bos oyun ve eglen- 
celerden sakindinyor. Bunlan isitince, deveme binip, Medi- 
nenin yolunu tutdum. Medineye vardigim giin Cum'a giinii 
idi. Ebu Bekr "radiyallahii anh" mescidden cikip, yanima 
yaklasdi. Mescide gir, senin musliman oldugunun haberi bi- 
ze ulasdi, dedi. Ben taharet nasil yapihr bilmiyorum deyin- 
ce, bana ogretdi, abdest ahp mescide girdim. iceri girince 
minber iizerinde Resulullahi "sallallahu aleyhi ve sellem" 
gordiim. Mubarek yiizii ayin ondordii gibi parhyordu ve 
soyle buyuruyordu: "Bir musliman sartlanna uygun abdest 
alsa, sonra tarn bir dikkatle nemazi devamh kilsa muhakkak 
Cennete girer." 

Bu hususda bir rivayet de soyledir: Huzeym bin Fatek 
"radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: Bana seslenen ve ken- 
disini gormedigim kimseye sen kimsin diye sordum. Ben 
Malik ibni Malikim. Necid cinnilerinin reisiyim. Resululla- 

-211- 



hin "sallallahii aleyhi ve sellem" huzurunda iman etdikden 
sonra, beni Necid cinnilerini Allahii tealaya imana da'vet 
icin vazifelendirdi. Ey Huzeym! Simdi sen hemen Medineye 
git, Resulullahin huzuruna vannca, iman edip miisliman ol. 
Ben senin deveni bulup evine gotiiriir, ailene teslim ederim, 
dedi. Medineye gitdim, Cum'a giinii idi. Resulullah "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem" minber iizerinde hutbe okuyordu. De- 
vemi mescidin oniine baglayayim ve nemazi bitirsinler, son- 
ra mescide gireyim, halimi bildireyim diye dusiindiim. Bir de 
bakdim ki, Ebu Zer "radiyallahii anh" mescidden disan cik- 
di. Merhaba ey Huzeym! Beni sana Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem" gonderdi. Senin miisliman oldugunu haber 
verdi. Mescide gir ve cema'at ile birlikde nemaz kil, dedi. 
Mescide girdim, cema'at ile nemaz kildim. Sonra Resululla- 
hin "sallallahii aleyhi ve sellem" huzuruna yaklasdim. Bana 
halimden haber verdi ve arkadasin soziinde durdu, deveni 
bulup ailene teslim etdi, buyurdu. (Sevahid-iin niibiiwe) ki- 
tabinin miiellifi soyle yazmisdir: Resulullahin "sallallahii 
aleyhi ve sellem" bi'seti sirasinda cinnilerden vaki' olan ha- 
berler pek cokdur. Bunlan kitablarda yazmislardir. Biz kisa- 
ca bu kadar bildirdik. 

• Emir-til mu'minin Omer "radiyallahii anh" bir gun bir 
yerde oturmusdu. Oniinden bir sahs gecdi. Bu gecen Sevad 
bin Karibdir. Onun cin arkadasi ona, Resulullahin "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem" zuhtirundan, peygamberliginden haber 
vermisdir, dediler. Emir-iil mu'minin hazret-i Omer "radi- 
yallahii anh" onu caginp, yine onceki gibi kehanetine devam 
ediyor musun, diye sordu. Sevad bin Karib cok kizdi ve ey 
Emir-el mu'minin! Hie kimse bana boyle yiiziime karsi ko- 
nusmamisdir, sen konusdun. Hazret-i Omer "radiyallahii 
anh", kizma, zira senin kehanetin bizim daha once icinde bu- 
lundugumuz sirkden daha kotii degildi. Bizlere anlat. Senin 
cinni arkadasin sana Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" peygamberliginden nasil haber vermisdi, dedi. Bunun 
iizerine Sevad bin Karib soyle anlatdi: Bir gece uyku ile uya- 
mkhk arasinda bir halde oturuyordum. O cinni yanima gelip 

-212- 



ayagi ile diirterek, kalk ey Sevad. Eger aklli isen sozlerimi 
dikkatle dinle! Su bir gercekdir ki Allahxi teala Liiveyy bin 
Galib ogullanndan bir Peygamber gonderdi. O halki Allahii 
tealaya ibadete da'vet ediyor, dedi. Bunu anlatmak icin ba- 
na bircok beytler okudu. Beni birak uykusuzum, dim gece 
uyuyamadim, dedim ve ona iltifat etmedim. ikinci gece tek- 
rar geldi ve ayni seyleri soyledi. Yine ayni seklde cevab ver- 
dim. Uciincii gece yine geldi ve ayni sozleri soyledi. Ben de 
onceki gecelerde oldugu gibi cevab verdim. Fekat bu sefer 
sozleri bana cok te'sir etdi. Sabahleyin Medineye gitdim. Re- 
sulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Eshabi ile oturuyorlar- 
di. Ya Resulallah! Bir sey arz edebilir miyim, dedim. Mxisaa- 
de etdi. Halimi anlatip, sozlerimin sonunda su ma'nadaki 
beytleri okudum: 

§ehadet ederim, Allahdan baska rab yok, 
Goriiniir, gorunmez herseyden eminsin sen cok! 

Ey kiymetli kimselerin evladi, sen AUaha vesilesin, 
Peygamberlerin en ustunii sensin. 

Ey cihanin giizeli, bize bildir herseyi, 
Ne kadar sacimizm agarsa da her teli. 

Senden baska bir sefa'atci ohnadigi zemanda, 
Sevad bin Karibe sen sefa'atci ol orada. 

Ben basimdan gecenleri anlatip, bunlan soyleyince, Re- 
sulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" ve Eshab-i kiram cok 
memnun oldular. Resulullahin memnuniyyeti mubarek yii- 
ziinden belli oluyordu. Hazret-i Omer, Sevad bin Karibden 
bunlan dinleyince, bu hadiseyi senden dinlemek istiyordum. 
Elhamdiilillah nasib oldu, dedi. Sonra o cinni sana hala geli- 
yor mu diye sordu. Sevad bin Karib, hayir Kur'an-i kerim 
okudugumdan beri gelmedi. Bu bana o cinninin sozlerinden 
cok daha iyidir, dedi. 

• Hazret-i Ali "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: Resu- 
lullah "sallallahii aleyhi ve sellem" beni, halk arasinda isla- 
miyyetin hukmleri ile hukmetmem icin Yemene kadi olarak 

-213- 



vazifelendirdi. Ya Resulallah! Ben alim degilim. Kadilik ya- 
pacak hiikmleri bilmem, dedim. Mubarek elini gogsiime 
koydu ve (Ya Rabbi! Kalbine hidayet et ve lisanina istika- 
met ver) diye diia buyurdu. Ondan sonra iki kimse arasinda 
hiikm vermekde hie siibheye diismedim. 

• Yine hazret-i All "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" bana, benim deve- 
me binerek Yemene git. Yemen yakimnda falan tepeye va- 
np, iizerine cikdigin zeman, halkin seni karsilamaya geldi- 
gini goreceksin. Orada tasa topraga Resulullah size selam 
soyledi diye soyle, buyurdu. O tepeye vannca halkin beni 
karsilamaya geldigini gordiim. Esselamii aleykiim ey taslar 
ve topraklar. Resulullah size selam soyledi, dedim. O anda 
birden bire yeryuziinde bir ugultu ve giirultii kopdu. Resu- 
lullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" selamina cevab verdi- 
ler. Beni karsilamaya gelenler bu hali goriince, iman etdi- 
ler. 

• Ebu Hiireyre "radiyallahii anh" bir giin Resulullahin 
"sallallahii aleyhi ve sellem" huzuruna gelip, ya Resulallah! 
Senden isitdiklerimi unutuyorum, diye sikayetde bulundu. 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" ridani yere ser, bu- 
yurdu. Ebu Hiireyre "radiyallahii anh" ridasim yere serdi. 
Resulullah mubarek elini uzatip havadan bir kerre veya iic 
kerre birsey ahp ridanin icine birakdi. Ridani topla ve gog- 
siine koy buyurdu. Ebu Hiireyre buyurdugu gibi yapdi. On- 
dan sonra isitdigi hicbir seyi unutmadi. 

• Ebu Hiireyre "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: An- 
nem musrik bir kadin idi. Ne kadar islama daVet etdiysem 
de kabul etmedi. Bir giin yine onu islama da'vet etdim. Re- 
sulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" hakkinda bir soz soyle- 
di. Cok incindim. Aglayarak Resulullahin huzuruna gitdim. 
Bu durumu anlatip, ya Resulallah, bir diia ediniz de Allahii 
teala Ebu Hiireyrenin annesine iman nasib etsin dedim. "Ya 
Rabbi, Ebu Hiireyrenin annesine hidayet ver" diye diia bu- 
yurdu. Anneme mujde vereyim diye eve gitdim. Evin kapisi- 
m kilitli buldum. icerden su sesleri geliyordu. Gusl abdesti 

-214- 



aldigini anladim. Annem icerden, ey Ebu Hureyre, biraz 
sabr eyle, diye seslendi. Biraz sonra elbisesini giyip kapiyi ac- 
di ve inni eshedii en la ilahe illallah ve eshedii enne Muham- 
meden abduhu ve Resuluhii diyerek musliman oldugunu bil- 
dirdi. Ben hemen kosarak Resulullahin "sallallahii aleyhi ve 
sellem" huzuruna gitdim. Sevincimden aglayarak, miijde ya 
Resulallah, annem hakkindaki diianiz kabul olundu, dedim. 
Sonra, ya Resulallah, bir diia daha ediniz de Allahii teala in- 
sanlann kalbinde ben ve annemi sevgili eylesin ve onlari da 
bizim kalbimizde sevgili eylesin, dedim. Resulullah "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem" bunun icin de diia buyurdu. Hicbir 
mii'min yokdur ki, benim adimi isitsin de beni sevmemis ol- 
sun. 

• Bir yehudi, Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
icin siit sagmisdi. "Ya Rabbi ona cemal, giizellik ver" diye 
diia buyurdu. O yehudinin saclan yetmis yasina kadar agar- 
madi. 

• Nabiga adh bir sair, bir giin si'rini Resulullaha "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" okudu. Resulullah onun hakkinda, 
"Allahii teala agzini bozmasin, dagitmasin" diye diia etdi. 
Nabiga yiizyirmi sene yasadigi halde agzindan bir disi diis- 
medi. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" mubarek elini 
Kays bin Zeydin basina koyup, Ey Kays! Allahii teala sana 
bereket versin, diye diia etdi. Kays bin Zeyd yiiz sene yasadi 
ve hie basi agnmadi. Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" mubarek elinin dokundugu saclan hie agarmadi ve hie 
ihtiyarlamadi. 

• Cabir bin Abdullah "radiyallahu anh" anlatir: Gazve- 
lerden birine Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" ile bir- 
likde cikmisdrm. Birgiin bir agacin golgesinde otururken, 
Resulullah bulundugum yere geldi. Ya Resulallah, golge ye- 
re buyurun, dedim. Tesrif edip, oturdu. Yanimda salatahk 
vardi. Cikanp Resulullaha ikram etdim. Bunu nereden bul- 
dun diye sordu. Ya Resulallah "sallallahii aleyhi ve sellem", 

-215- 



Medineden getirdim, dedim. Benim develerimi otlatan bir 
arkadasim vardi. O sirada o da yanimda idi. Uzerinde eski 
bir elbise vardi. O haliyle yuriiyiip gitdi. Resulullah "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" bana bu arkadasinin iizerindeki elbi- 
sesinden daha iyi elbisesi yokmu diye sordu. Ya Resulallah! 
Iki elbisesi daha var, ben vermisdim. Cantasinda sakliyor 
deyince, arkadasini cagir, o iyi elbiseleri giysin, buyurdu. 
Onu cagirdim. Gelip, cantasindaki elbiseleri giyinip gitdi. 
Sonra Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem", arkadasinin 
halinin ne olacagini biliyor musun? Allahii tealanin onun 
icin takdfr etdigi Slum bu harbde olacakdir, buyurdu. Arka- 
dasini bu sozleri isitip, ya Resulallah, Allah yolunda mi ole- 
cegim diye sordu. Evet, buyurdu. O gazada sehid oldu "ra- 
diyallahii anh". 

• Gazvelerden birinde Resulullahin "sallallahu aleyhi ve 
sellem" devesi kayboldu. Resulullah "sallallahu aleyhi ve 
sellem" Allahii tealanin o deveyi geri gondermesi icin diia 
etdi. Allahii teala bir kasirga gonderdi. Kasirga deveyi onli- 
ne katip, Resulullahin "sallallahu aleyhi ve sellem" yanina 
getirdi. 

• Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" mubarek elini 
Hanzala bin Huzeymin "radiyallahu anh" basinin iizerine 
koydu. Resulullah ona, "Allahii teala sana bereketler ver- 
sin" diye diia etdi. Bir kimsenin yiiziinde veya bir hayvamn 
memesinde sislik olsa, Hanzala "radiyallahu anh" o sislige 
ufuriir, sonra elini kendi basi iizerine koyarak, "Bismillah 
ala eser-i yed-i Resulillah" derdi. Sonra elini o sisligin iizeri- 
ne siirerdi. Sislik hemen kaybolurdu. 

• Habib bin Fiiveyk "radiyallahu anh" soyle anlatmisdir: 
Gozlerime beyaz perde inmisdi. Hie gormezdi. Babam beni 
Resulullahin "sallallahu aleyhi ve sellem" huzuruna gotiir- 
dii. Gozlerine ne oldu diye sordular. Bir gun devemi surer- 
ken, ayagim bir yilan yumurtasina dokundu. O anda gozleri- 
me ak indi, gormez oldu, dedim. Resulullah "sallallahu aley- 
hi ve sellem" mubarek nefesleriyle iki goziime iifiirduler. O 
anda gozlerim gormege basladi. Habib bin Fiiveyk seksen 

-216- 



yasina geldigi halde, gozleri gayet iyi goriirdii ve igneye iplik 
takardi. 

• Bir sahs sol eliyle yemek yirdi. Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem" nicin sag elinle yimiyorsun diye sordu. O 
sahs yalan soyliyerek, sag elimle yiyemiyorum, dedi. Sag 
elinle yiyemeyesin buyurdu. Artik o sahsin sag eli hie agzina 
yetismedi. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" bir Cum'a gii- 
nii hutbe okuyordu. Mescide bir kimse girip, ya Resulallah, 
davarlanmiz helak oldu. Yollar issizlasdi. Diia buyurunuz da 
Allahxi teala bize yagmur versin, dedi. Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem" mubarek ellerini kaldmp, (Allahim bize 
yagmur ver, Allahim bize yagmur ver, Allahim bize yagmur 
ver) diye diia etdi. Enes bin Malik "radiyallahii anh" soyle 
anlatmisdir: Gokde bir zerre bulut yokdu. Aniden dag iize- 
rinden bir kalkan buyukliigiinde bulut goziikdii. Gok yiizii- 
niin ortasina gelince yayildi ve her tarafi kapladi. Sonra yag- 
mur yagmaya basladi. Bir hafta giines yiizii gormedik. Yine 
Cum'a giinii geldi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
hutbe okurken bir kisi mescide girdi ve: Ya Resulallah, hay- 
vanlanmiz yagmurdan helak oldu, yollar kesildi. Diia buyu- 
runuz da yagmur kesilsin, dedi. Resulullah "sallallahii aleyhi 
ve sellem" mubarek ellerini kaldinp, (Allahim, bizim iizeri- 
mize degil, etrafimiza dondiir. Tepelere, yiiksek yerlere, va- 
dflere, agachklara cevir) buyurdu. Mescidden cikdigimizda 
yagmur kesilmis, giines acmis, her taraf aydinlanmisdi. Re- 
sulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" buna benzer mu'eize- 
leri pok goriilmiisdiir. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Urve bin Ebil- 
Ca'd Barakiye bir koyun satin almasi icin bir dinar verdi. O 
da gidip bir dinara iki koyun satin aldi. Sonra koyunun biri- 
sini bir dinara satdi. Bir koyun ve bir dinarla Resulullahin 
huzuruna geldi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" ona 
(Allahii teala seni ve ticaretini bereketli eylesin) diye diia et- 
di. Urve "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: Kufe pazann- 

-217- 



da kirk bin dirhem kazanmadan donmezdim. Nakl edilir ki, 
Urve "radiyallahii anh" Kufenin zenginlerinden oldu. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", Sa'd bin Ebi 
Vakkasa "radiyallahu anh" soyle diia buyurdu: "Ya Rabbi! 
Sa'd diia edince, diiasim kabul eyle". Bu diiadan sonra Sa'd 
bin Ebi Vakkasin her diiasi kabul olurdu. 

• Medluk "radiyallahu anh" soyle anlatmisdir: Hizmetci- 
lerimle birlikde Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" 
huzuruna gelip, iman etdim. Resulullah mubarek elini basi- 
ma siirdii. Basimda Resulullahin dokundugu yer agarmadi. 
Diger kismlan agardi. 

• Cu'ayl-i Escai "radiyallahii anh" anlatmisdir: Bir gaz- 
vede Resulullah ile birlikde idim. Atim cok za'if idi. Resu- 
lullah "sallallahii aleyhi ve sellem" kamcisiyla atima bir 
kerre vurdu ve "Allahim, bu ati ona bereketli eyle" diye 
diia etdi. Artik atimin basini tutamadim. Biitiin athlan ge- 
cerdim. 

• Enes "radiyallahii anh" anlatir: Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem" bir sahsi nemaz kilarken gordii. O sahs sec- 
deye egildikce, sacini yere degmesin diye eliyle tutuyordu. 
Resulullah "Allahim onun sacini girkin eyle" diye diia etdi. 
O sahsin saclan dokiildii. 

• Sa'lebe bin Hatib, Resulullahin "sallallahii aleyhi ve 
sellem" huzuruna gelip, ya Resulallah, malimin cok olmasi 
icin bana diia buyur, dedi. Bunun iizerine: (Vah sana ey 
Sa'lebe, siikriinu yapabildigin az mal, siikriinii yapamayaca- 
gin cok maldan iyidir) buyurdu. Sa'lebe tekrar, ya Resulal- 
lah, diia et Allahii teala bana cok mal versin, dedi. Resulul- 
lah "sallallahii aleyhi ve sellem" buyurdu ki: (Vah sana ey 
Sa'lebe, benim gibi olmayi istemez misin! Eger su daglann 
altin olmasini ve benim yanimda hareket etmelerini dilesey- 
dim, olurdu!) Sa'lebe tekrar, ya Resulallah diia eyle ki, Alla- 
hii teala bana cok mal versin. Seni hak Peygamber olarak 
gonderen Allah hakki icin, malim iizerine diisen her hakki 

-218- 



eda edip, yerine getireyim, dedi. Resulullah "sallallahii aley- 
hi ve sellem" tekrar, (Ey Sa'lebe sukrunii yapabildigin az 
mal, sukrunii yapamadigin cok maldan iyidir) buyurdu. Fe- 
kat, Sa'lebe israr edip yine, ya Resulallah, diia et de Allahii 
teala bana cok mal versin, dedi. Bunun iizerine Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem" (Allahim Sa'lebeyi cok mal ile 
rizklandir) diye diia etdi. Salebe bir mikdar koyun satin al- 
di. Allahii teala bu koyunlara oyle bereket verdi ki, koyun- 
lar cogahp, Medineye sigmaz oldu. Koyunlanni ahp Medine- 
nin disina cikdi. Giindiiz mescide nemaza gelir, gece gelmez- 
di. Koyunlan zemanla daha cok artdi. Cok uzaklara gitdi. 
Artik Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" mescidine 
Cum'adan Cum'aya gelirdi. Koyunlan daha da artinca oyle 
uzaga gitdi ki, asla mescide ve cema'ate gelemez oldu. Resu- 
lullah "sallallahii aleyhi ve sellem" epey zemandan beri 
Sa'lebeyi goremeyince halini sordu. Halini anlatdilar. Bunun 
iizerine, "Vay Sa'lebe bin Hatiba" buyurdu. 

Bir miiddet sonra Allahii teala zenginlere zekat vermegi 
farz kildi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" zenginle- 
rin zekatim toplamak iizere iki kisi vazifelendirdi. Sa'lebeye 
ve Bern Siileym kabilesinden zengin bir kimse var, ona ug- 
rayiniz, buyurdu. O iki kimse Sa'lebenin yanina gidip zeka- 
tini istediler. Sa'lebe elinizdeki mektubu goreyim, dedi. 
Mektubu gosterdiler. Sa'lebe bu istediginiz haracdan baska 
birsey degildir. Hele siz gidin baskalanndan bir toplayin ba- 
kahm, dedi. O iki kimse Sa'lebenin yamndan aynhp, baska 
yere gitdiler. Siileym kabilesine mensub olan zengin kimse 
onlarin kendisine zekat almak icin geldiklerini haber ahnca, 
onlari karsiladi. Develerimin en iyilerini zekat icin ahniz, de- 
di. O iki sahabi sana farz olan zekat bunlardan azdir, dedi- 
ler. O kimse ise bu iyi develeri ahniz. Allahii tealamn nzasi- 
m mahmin en iyisiyle kazanayim, dedi. Sonra o iki sahabi 
tekrar Sa'lebenin yanina geldiler. Sa'lebe tekrar mektubu 
gosterin, dedi. Mektubu gosterdiler. Sa'lebe bu haracdir, siz 
gidin ben bir diisiineyim, dedi! O iki sahabi Medineye do- 
niip, Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" huzuruna 

-219- 



cikdilar. Heniiz onlar soze baslamadan, Resulullah "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem": "Vay Sa'lebe bin Hatiba" dedi. Siileym 
kabilesinden olan ve zekatini veren zengin kimseye ise, be- 
rekete kavusmasi icin diia etdi. Allahii teala Sa'lebe hakkin- 
da [Tevbe suresi 75, 76.ci ayetlerinde mealen], (Onlardan ki- 
nii de Allaha soyle kesin soz vermisdi. Eger bize liitf ve ke- 
reminden ihsan ederse, muhakkak zekatini verecegiz, ger- 
cekden salihlerden olacagiz. Ne zenian ki Allah, keremin- 
den isteklerini verdi, cimrilik edip yiiz cevirdiler. Zaten yan 
cizip duruyorlardi.) buyurdu. Sa'lebenin kabilesi bunu isitin- 
ce, Sa'lebeye haber verip, helak oldun. Allahii teala senin 
hakkinda ayet-i kerime gonderdi, dediler. Sa'lebe, Resulul- 
lahin "sallallahii aleyhi ve sellem" huzuruna gelip, iste mah- 
min zekati kabul eyle, dedi. Resulullah, Allahii teala senin 
zekatini kabul etmekden beni men' etdi, buyurdu. Sa'lebe 
agladi ve basina toprak serpdi. Resulullah "sallallahii aleyhi 
ve sellem", sen kendi kendine etdin! Sana soyledim, soziimii 
dinlemedin! buyurdu ve onun zekatini almadi. Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem" vefat etdikden soma Sa'lebe 
zekatini hazret-i Ebu Bekre "radiyallahii anh" getirdi. Ya 
Emir-el mii'minin! Zekatimi kabul eyle, dedi. Hazret-i Ebu 
Bekr, ben Resulullahin kabul etmedigini nasil kabul edebi- 
lirim, buyurdu. Daha sonra hazret-i Omere "radiyallahii 
anh" getirdi. O da kabul etmedi. Fekat hazret-i Osman "ra- 
diyallahii anh" halifeligi sirasinda kendi ictihadina binaen 
kabul etdi. Sa'lebe, hazret-i Osmanin "radiyallahii anh" ha- 
lifeligi sirasinda vefat etdi. 

• Katade bin Melcan, Resulullahin "sallallahii aleyhi ve 
sellem" huzuruna gelmisdi. Resulullah mubarek elini onun 
yiiziine siirdii. Katade "radiyallahii anh" yaslamp, her a'za- 
sinda ihtiyarhk alametleri goriildiigii halde, yiizii gencligin- 
de oldugu gibi taze kaldi. Bunu nakl eden kimse soyle de- 
misdir. Katade "radiyallahii anh" vefat etdiginde yanina 
oturdum. O sirada arkamdan bir kadin gecdi. O kadinin yii- 
ziinii Katadenin "radiyallahii anh" yiiziinde aynada goriir 
gibi gordiim. 

-220- 



• Cabir "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: Bir gun Re- 
sulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" pazarda giderken bir 
kadin feryad ederek, ya Resulallah! Benim bir kocam var, 
bana devamh eziyyet ediyor. Hakkimi gozetmiyor. Beni on- 
dan ayir, dedi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" o ka- 
dinin kocasini cagirtdi. O kimse gelip, ya Resulallah! Ben 
onu daima aziz tutanm. Onu incitmem, iyi gecinirim, dedi. 
Kadin agladi ve yalan soyliiyor. Yalan soylemekde hie hayr 
yokdur. Ben yalanciyi kendime yar edinmem, dedi. Resulul- 
lah "sallallahii aleyhi ve sellem" tebessiim etdi. Kadinin ba- 
sortusiiniin bir ucundan kocasimn da basindan tutarak, "Ya 
Rabbi bunlann arasinda iilfet ve muhabbet nasib eyle" diye 
diia buyurdu. Cabir "radiyallahii anh" demisdir ki, o kadin 
bir ay sonra Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" huzu- 
runa geldi. Ben sehadet ederim ki, sen Allahii tealamn Re- 
suliisiin. Yeryiiziinde bana kocamdan daha sevgili kimse 
yokdur, dedi. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" bir kimseyi bir 
is icin bir yere gonderdi. O sahs gelip o hususda yalan soyle- 
di. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" ona beddiia etdi. 
O kimse karni yirtilmis ve olmiis oldugu halde bulundu. 
Defn etdiler, yer kabul etmedi. 

• Ebu Hiireyre "radiyallahii anh" anlatir: Birgiin hava ka- 
pah idi. Biitiin Eshab-i kiram "aleyhimurndvan" mescidde 
toplanmisdik. Ogle nemazimn vaktinin cikmasina az kaldi 
zan etdik. O sirada bir kimse cika geldi. Heniiz nemazi kilma- 
diniz mi, dedi. Biz Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
evindedir, cagir dedik. O kimse essalatii (nemaz) ya Resulal- 
lah diye cagirdi. Sonra susup oturdu. Bir miiddet sonra yine 
essalatii ya Resulallah diye bagirdi. Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem" kizgin bir halde elinde bir agacla disan cik- 
di. Bagiran kim idi, diye sordu. O kimse ayaga kalkip, ya Re- 
sulallah bendim, dedi. Resulullah elindeki agacla ona vurdu. 
Sonra nemazi kildik. Havadaki bulut dagildi. Bakdik ki, gii- 
nes gokiin ortasindadir. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" o kimse nerede buyurdu. O kimse huzuruna geldi. Re- 

-221- 



sulullah buyurdu ki: Bana eziyyet etdin. Cagirdigin sirada ben 
Rabbime ibadet ediyordum. Bir Meet icin Ona diia ediyor- 
dum. Allahii teala ben nemaz kilincaya kadar gunesi yerinde 
durdurur. Nitekim Siileyman bin Daviid "aleyhimesselam" 
bir diinya isi ile mesgul iken, nemaz vakti gecdi. Allahii teala 
onun icin gunesi geri gonderdi, buyurdu. O kimse ben kisas 
yapmam ya Resulallah, dedi. Oyleyse bana hakkini halal et, 
bagisla, buyurdu. O kimse, ya Resulallah, asil bagislanmaya 
ben muhtacim, dedi. Sonra Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem" onu azad etmek icin bir deveye satin aldi ve " Adalet 
Rabbimizdendir" buyurdu. 

• Ibni Abbas "radiyallahu anhuma" soyle anlatmisdir: 
Bir kimse Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" huzuru- 
na geldi. Allahin Resulii olduguna delilin nedir, dedi. Resu- 
lullah "sallallahii aleyhi ve sellem" hurma agacini caginp, ge- 
tirirsem iman edermisin buyurdu. Evet deyince, hurma aga- 
cini yanma cagirdi. Agac geldi. O kimse hemen iman etdi. 
Bir rivayete gore ise, Resulullah o hurma agacindan bir sal- 
kim hurmayi cagirmisdir. Hurma salkimi agacdan kopup ye- 
re diisdii ve sicraya sicraya geldi. Resulullah "sallallahii aley- 
hi ve sellem" hurma salkimina yerine geri git deyince de, ye- 
rine gitmisdir. O sahs ben sehadet ederim ki, Sen Allahin 
Resuliisun diyerek iman etmisdir. 

• Bir gun Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" kaza-i 
hacet icin sahraya cikdilar. Tenha bir yer bulamadilar. Es- 
hab-i kiramdan birine: Su agaca soyle, obiir agacin yanina 
gitsin, buyurdu. O sahabe gosterilen agaci cagirdi. O agac 
diger bir agacin yanina gitdi. Resulullah "sallallahii aleyhi 
ve sellem" o agaclann arkasinda kaza-i hacet yapdilar. Son- 
ra o agaca yerine git deyince, agac yerine gitdi. 

• Ebu Hiireyre "radiyallahu anh" soyle anlatmisdir: Bir- 
giin Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" ile Kuba tarafina 
gitdik. Bir divara rastladik. Orada bir deve vardi. O deve ile 
su tasirlardi. Deve, Resulullahi "sallallahii aleyhi ve sellem" 
goriince, basini yere koydu. Eshab-i kiram, ya Resulallah, biz 
sana secde etmege deveden daha cok miistehakiz, dediler. 

-222- 



Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem": (Siibhanallah, Alla- 
liii tealadan baskasina secde etmek caiz olsaydi, kadinlarin 
kocalanna secde etmelerini emr ederdim) buyurdu. 

• Ya'la bin Siibabe "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: 
Bir gun Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" ile bir yol- 
da giderken kaza-i Meet yapmak istediler. Orada karsi kar- 
siya iki hurma agaci vardi. Emr etdiler, o iki agac yanyana 
geldi. Kaza-i hacetden sonra agaclar yerlerine gitdiler. Son- 
ra Resulullahin yanina bir deve geldi. Boynunu yere koydu. 
Sesini bogazinda dondiirdu ve o kadar agladi ki, goz yasla- 
rindan toprak lslandi. Resulullah "sallallahu aleyhi ve sel- 
lem" bu devenin ne dedigini biliyor musunuz diye sordu. 
Allahu teala ve Resulii daha iyi bilir, dedik. Sahibi bunu ya- 
nn kesecekmis, buyurdu. Sonra devenin sahibini caginp, bu 
deveyi bana bagisla, buyurdu. O kimse, ya Resulallah! Bun- 
dan daha kiymetli mahm yokdur, dedi. O halde deveni kes- 
me ve agir isler yapdirma, buyurdu. O sahs kabul etdi. Son- 
ra Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" bir kabre ugradi. 
Bu kabrde yatan kimse, bir gunah sebebiyle azabdadir. O 
giinah bxiyiik giinah degildir, buyurdu. Sonra yas bir hurma 
agacini o kabrin iizerine dikdi. Bu hurma dah yesil kaldigi 
miiddetce Allahu teala bu kimsenin azabini hafifletir, bu- 
yurdu. 

• Ibni Abbas "radiyallahii anhuma" soyle anlatmisdir: 
Bir kimsenin iki devesi vardi. Bir gun her nasilsa develer az- 
ginlasip kosusdurmaga basladilar ve bir avluya girdiler. De- 
velerin sahibi avlunun kapisim kapatdi. Resulullah "sallalla- 
hu aleyhi ve sellem" Eshab-i kiram ile o avluya geldiler. De- 
velerin sahibine kapiyi ac buyurdular. O kimse, Resulullaha 
bir zarar gelir diye korkarak once acmak istemedi. Tekrar ac 
buyurunca, acdi. Devenin biri hemen kapinin yaninda idi. 
Resulullahi goriince basini yere koyup secde etdi. Onun da 
basini bagladilar. Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" 
develerin sahibine, bunlara dikkat et, bir daha serkeslik yap- 
masinlar, buyurdu. Eshab-i kiram "aleyhimiirndvan", bu ha- 
li goriince, ya Resulallah, bu develer hicbir sey bilmedikleri 

-223- 



halde size secde etdiler. Size bizim secde etmemiz daha layik 
degil midir, dediler. (Ben kimsenin kimseye secde etmesini 
emr cf mem. Eger enir etseydim, kadinlarm kocalarina secde 
etmelerini emr ederdim) buyurdu. 

• Ibni Mes'ud "radiyallahii anh" anlatmisdir: Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem" ile Mekke seferinde idik. Resu- 
lullahin adeti soyle idi ki, kaza-i Meet sirasinda uzaga gider- 
di. Tenha bir yer bulmayinca oturmazdi. Zira o sirada kendi- 
ni mahlukatin gormesinden son derece sakinirdi. Kendisini 
temamen gizlerdi. Her nasilsa bir menzilde boyle tenha bir 
yer bulunamadi. Orada birbirine uzak iki agac vardi. Bana ey 
Ibni Mes'ud, o agaclann yanina git, Allahin Resulii bir araya 
gelip birlesmenizi istedi, birlesin, onu mahlukatin gormesine 
perde olun diye soyle, buyurdu. O agaclar birbirinin yanina 
geldiler. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" hacetini gi- 
derince, agaclar yerlerine gitdiler. 

• Ibni Mes'ud "radiyallahii anh" anlatmisdir: Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem" Medine sokaklanndan birinde 
bulundugu sirada, bir deve kosarak gelip, Resulullahin 
oniinde secde etdi. Sonra basini kaldirdi. Devenin gozlerin- 
den yas akiyordu. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
bu devenin sahibi kimdir diye sordu. Falan kimsedir, dediler. 
Cagirmalanni emr buyurdu. Cagirdilar ve o sahs Resululla- 
hin huzuruna geldi. Bu deveye ne yapmak istiyorsun da sika- 
yetci oluyor, buyurdu. O sahs, ya Resulallah! Yirmi senedir 
bu deve ile su cekerim. Onu uzun zemandan beri besliyo- 
rum. Simdi semiz oldu, onu kesmek istiyorum, dedi. Bunun 
iizerine, o deveyi bana sat veya kesmekden vazgecip bagisla 
buyurdu. O sahs, bu deveyi size bagisladim, sizin olsun ya 
Resulallah, dedi. Resulullah o deveyi kendi develerinin ara- 
sina katdi. 

• Cabir "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem" ile bir sefere cikmisdik. Yolcu- 
luk sirasinda bir gun, ey Cabir, matara ile su getir, buyurdu. 
Bir matara su getirdim. Yolda giderken birbirine dort arsin 
mesafede iki agac gordiik. Su agaclardan birine soyle, dige- 

-224- 



rinin yanina gitsin, buyurdu. Soyledim, agaclar yanyana gel- 
diler. Resulullah o agaclarin arkasinda kaza-i Meet eyledi. 
Sonra agaclar yerine gitdi. Sonra develerimize binip yola de- 
vam etdik. Karsimiza kucaginda cocugu ile bir kadin cikdi. 
Ya Resulallah! Bu oglancigi uc def adir cinni tutar, dedi. Re- 
sulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" durdu. Cocugu alip de- 
venin palani uzerine koydu. tie defa ey Allahin diismam 
cik, buyurdu. Sonra cocugu annesine verdi. Seferden donii- 
sumuzde aym yere gelince, o kadin cocugu ile birlikde yine 
karsimiza cikdi. iki koyun getirmisdi. Ya Resulallah! Bunlar 
benim hediyyemdir, kabul buyurun. Seni Peygamber olarak 
gonderen Allah hakki icin, sizinle ilk karsilasdigimiz giinden 
beri, cocugu cinni tutmadi, dedi. Resulullahin "sallallahii 
aleyhi ve sellem" emri uzerine koyunun birini aldik, birini de 
kadina birakdik. Sonra yola devam etdik. Birden bire karsi- 
miza bir deve cikdi. Gelip Resulullahin "sallallahii aleyhi ve 
sellem" huzurunda basini yere koyarak secde etdi. Resulul- 
lah bize, halka sesleniniz toplansinlar buyurdu. Halki cagir- 
dik, toplandilar. Resulullah onlara bu deve kimindir, diye 
sordu. Ensardan bir cema'at, bizimdir ya Resulallah, dediler. 
Bu deveye ne yapdiniz diye sordu. Bu deveyle yirmi senedir 
su cekerdik. $imdi onu bogazlamak istedik, kacdi, dediler. 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", bunu bana satiniz 
buyurdu. Sizin olsun ya Resulallah, dediler. Bunun uzerine 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" bu deve benim oldu. 
Artik onu eceli gelinceye kadar hos tutunuz, bogazlamayi- 
niz, buyurdu. Orada bulunan muslimanlar, ya Resulallah, Sa- 
na secde etmege biz hayvanlardan daha layik degilmiyiz, biz 
nicin yapmayalim, dediler. Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem" buyurdu ki, (Kimsenin Allahii tealadan baskasina 
secde etmesi caiz degildir. Eger caiz olsaydi, kadinlarin ko- 
calarina secde etmeleri gerekirdi.) 

• Ya'la bin Umeyye-i Sakafi soyle anlatmisdir: Resulul- 
lah "sallallahii aleyhi ve sellem" ile bir yere gidiyorduk. Bir 
deveye rastladik. Deve, Resulullahi goriince bogazindan ses 
cikararak baginp, boynunu yere koydu. Resulullah "sallalla- 

- 225 - Sevahid-iin Niibiivve - F:15 



hii aleyhi ve sellem" orada durdu. Bu devenin sahibi kimdir, 
diye sordu. Bir kisi gelip, o devenin sahibi benim ya Resulal- 
lah, dedi. Resulullah, bunu bana sat buyurdu. O kimse, onu 
size bagisladim, dedi. Bagislama, sat buyurunca, ya Resulal- 
lah satmam, bagislanm, dedi. Sonra o kimse ailemin bu de- 
veden baska gecinecegi birseyi yok, dedi. Resulullah "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" o kimseye madem boyle diyorsun, bil- 
mis olasin bu deve devamh is gordurduguniizden ve az yem 
verdiginizden sikayet ediyor. Bu hayvana iyi davranarak ge- 
cimini sagla, buyurdu. Sonra oradan aynhp gitdik. Bir yere 
vannca Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" orada uyu- 
du. Bir de bakdik ki, bir agac, yeri yara yara gelip, Resulul- 
lahin xizerine golge yapdi. Sonra tekrar yerine gitdi. Resulul- 
lah "sallallahu aleyhi ve sellem" uyamnca bu hadiseyi soyle- 
dik. O agac bana selam vermek icin Allahii tealadan izn iste- 
di, buyurdu. 

• Enes "radiyallahxi anh" soyle anlatmisdir: Resulullah 
"sallallahu aleyhi ve sellem" bir gun ensardan birinin avlusu- 
na girdi. Yaninda hazret-i Ebu Bekr, hazret-i Omer ve en- 
sardan bir cema'at "ndvanullahi aleyhim ecma'in" vardi. 
Avluda bir koyun suriisii bulunuyordu. Koyunlar Resululla- 
ha "sallallahu aleyhi ve sellem" secde etdiler. Eshab-i kiram, 
ya Resulallah! Biz size secde etmege bu koyunlardan daha 
layikiz, dediler. Buyurdular ki, (Allahii tealadan baskasina 
secde edilmez. Eger edilse idi, kadinlann kocalarina secde 
etmelerini emr ederdim.) 

• Ehl-i beytin bir kopegi vardi. Resulullah "sallallahu 
aleyhi ve sellem" evden disari cikinca, o hayvan kalkar dola- 
sirdi. Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" eve tesrif edin- 
ce, o hayvan iki dizi iizerine cokiip oturur, hie hareket et- 
mezdi ve hie ses cikarmazdi. 

• Yemenli birisi soyle anlatmisdir. Yemende evimde bir 
kuyu kazmisdim. Tuzlu su cikdi. Resulullahin "sallallahu 
aleyhi ve sellem" huzuruna gelip, bu durumu arz etdim. Ba- 
na bir matara su verdi. O suyu gotiirup kuyuya dokdiim. Ku- 
yunun suyu tatlandi. 

-226- 



• Ziyad bin Haris es-Sadai soyle anlatmisdir: Mensub ol- 
dugum kavm Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" hu- 
zuruna gidip soyle dediler: Ya Resulallah! Bizim bir kuyu- 
muz vardir. Yaz gelince suyu azalir ve bize yetmez. Yazin su 
bulmak icin etrafa dagilirdik. Kisin yine bir araya toplamr- 
dik. Simdi etrafimiza diismanlar geldi. Eger cevreye dagihr- 
sak bizi oldiiriirler. Diia buyurunuz da kuyumuzdaki su bize 
ve davarlanmiza yetsin, dediler. Resulullah "sallallahii aley- 
hi ve sellem" yedi dane cakil tasi istedi. Mubarek ellerini bu 
taslara siirdii ve diia etdi. Bu taslan Allahii tealamn ismini 
soyliyerek o kuyuya birer birer atiniz, buyurdu. Buyurdugu 
gibi yapdilar. O kuyunun suyu oyle cogaldi ki, gece-giindiiz 
devamli su cekseler de bir damla eksilmezdi. 

• Emir-ul mii'minin hazret-i Ebu Bekrin "radiyallahii 
anh" kolesi Sa'd soyle anlatmisdir: Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem" ile bir seferde beraber idik. Bir yerde ko- 
naklamisdik. Bana, ya Sa'd, falan yere git. Orada bir keci 
var, siitiinu sag getir, buyurdu. Ben o yeri biliyordum. Orada 
hie keci yokdu. Oraya gidip bakdim, bir keci duruyordu. Me- 
meleri siit ile dolu idi. Yaklasip keciyi sagdim. Kafilenin ha- 
reket zemani geldi. Kecinin yanina bir kimseyi birakdim. 
Ben yolculuk hazirhgi ile mesgul iken, keci kayboldu. Ne ka- 
dar aradiysam da bulamadim. Resulullahin "sallallahii aley- 
hi ve sellem" huzuruna gitdim. Ya Sa'd, nicin gee kaldin, bu- 
yurdu. Ya Resulallah! Yolculuk hazirhgi ile mesgul oldum. 
Siitiinu sagdigim keci de kayboldu. Ne kadar aradiysam da 
bulamadim, dedim. Onu sahibi aldi gitdi, buyurdu. Dogru 
soyliiyorsunuz ya Resulallah, dedim. 

• Ibni Abbas "radiyallahii teala anhiima" soyle anlatmis- 
dir: Bir kadin Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" huzu- 
runa bir oglan cocugu getirdi. Ya Resulallah! Bu oglumu her 
sabah ve aksam cinniler tutuyor. Deli gibi hareketler yapiyor, 
dedi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" mubarek eliyle 
cocugun gogsiinii sivazladi ve diia etdi. O anda cocuk kusdu. 
Karmndan kopek yavrusu gibi siyah bir sey cikdi. Cocukda 
goriilen onceki haller artik bir daha goriilmedi. 

-227- 



• Enes bin Malik "radiyallahii anh" anlatmisdir: Zeyd bin 
Erkamin "radiyallahii anh" gozii agnyordu. Ona gecmis ol- 
sun ziyaretine gitdim. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" da orada idi. Mubarek elleriyle Zeyd bin Erkamin iki 
goziinii acdi. Mubarek agzinin suyundan koydu ve "Senin 
icin bir sikinti kalmadi" buyurdu. Gozleri hemen iyilesdi. Sa- 
bahleyin Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" huzuru- 
na gitdi. Ey Zeyd, gozlerinin agrisi devam etseydi ne yapar- 
din? diye sordular. Ya Resulallah, sabr ederdim ve Allahu 
tealanin takdirine riza gostererek neticeyi beklerdim, dedi. 
Bunun iizerine Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", ca- 
nim kudretinde olan Allahu teala icin, eger senin gozlerin o 
halde kalsaydi ve sen sabr etseydin afv edilmis olarak Alla- 
hu tealaya kavusurdun, buyurdu. 

• Utbe bin Ferkadin "radiyallahii anh" hanimi soyle an- 
latmisdir: Biz birkac kadin Utbenin hammlan idik. Giizel 
kokulu olmak icin, hos kokular suriiniirdiik ve bir birimizle 
yansirdik. Utbe hie koku suriinmezdi. Fekat onun giizel ko- 
kusu, hepimizin giizel kokusunu basdinrdi. Her ne zeman in- 
sanlar arasina gitse halk, biz Utbenin kokusundan daha gii- 
zel koku hie gormedik derlerdi. Bir gun Utbeye bunun sebe- 
bini sorduk. Soyle anlatdi: Resulullahin "sallallahii aleyhi ve 
sellem" zemamnda viicudumda kabarciklar cikmisdi. Bu ha- 
limi Resulullaha anlatdim. Bana viicudunu ac buyurdu. Acip 
huzuruna oturdum. Mubarek eline nefesini iifuriip karnima 
ve sirtima siirdii. Bendeki bu hos koku o zemandan beri git- 
medi. 

• Cerhed es-Selemi "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: 
Bir gun Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" evine git- 
misdim. Sofra hazir idi. Yemege oturduk. Sag elim agndigin- 
dan, yemege sol elimi uzatinca, Resulullah "sallallahii aleyhi 
ve sellem" "Yemegi sag elinle yi" buyurdu. Ya Resulallah, sag 
elim agnyor, dedim. Mubarek nefeslerini sag elimin iizerine 
ufiirduler, elim hemen iyilesdi ve bir daha agnmadi. 

• Eshab-i kiramdan bir zat soyle anlatmisdir: Resululla- 
hin "sallallahii aleyhi ve sellem" huzuruna gitmisdik. Yani- 

-228- 



mizda bir oglan cocugu vardi. O cocugun bir giin once sag 
kolu kirilmisdi. Kolunun yanlanna kiiciik tahta parcalan ko- 
yup sargiyla sarmisdik. Resulullah o cocugu yanina cagirdi. 
Kolundaki sargilan coziip acdi. Sonra mubarek elini cocu- 
gun kink koluna siirdii. O anda cocugun kolu iyilesdi. Han- 
gi kolunun kinldigini oradakiler fark edemediler. Sonra ye- 
mek getirdiler. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" o co- 
cuga sag elinle yi buyurdu. Yemekden sonra o cocuga bu sar- 
gilan al evine gotiir, buyurdu. Cocuk o sargilan alip evine 
gitdi. Giderken kavminden iman etmemis olan bir ihtiyara 
rastladi. ihtiyar kimse, cocugun elinde sargilan goriince, bu 
ne haldir diye sordu. Cocuk, Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem" kink kolumdaki sargilan cozdii ve mubarek elini ko- 
luma siirdii. O anda kolum iyilesip, sapasaglam oldu, dedi. O 
ihtiyar kimse bunlan isitdikden sonra hemen Resulullahin 
"sallallahii aleyhi ve sellem" huzuruna gidip, iman etdi. 

• Bir giin Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Ebu 
Talhamn "radiyallahu anh" gayet tenbel ve hie iyi gitmeyen 
atina bindi. Resulullah o ata bindikden sonra, at oyle hizlan- 
di ve ceviklesdi ki, hicbir at ona yetisemedi. 

• Serhabil Ca'fi "radiyallahu teala anh" soyle anlatmis- 
dir: Elimde bir ur cikmisdi. Birgiin Resulullahin "sallallahii 
aleyhi ve sellem" huzuruna gidip, ya Resulallah, elimdeki bu 
ur sebebiyle kihc kullanamiyorum ve atin dizginlerini tuta- 
miyorum, dedim. Yanima yaklas buyurdu. Huzuruna yaklas- 
dim. Elini ac buyurdu, acdim. Mubarek nefesini elime iifiir- 
dti ve mubarek elini elime siirdii. O anda elimdeki sislik te- 
mamen kayboldu. 

• Cabir bin Abdullah "radiyallahii teala anh" anlatmis- 
dir: Hastalanmisdim. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" hazret-i Ebu Bekr "radiyallahii anh" ile beni gormege 
geldiler. Ben kendimden gecmisdim. Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem" abdest almis ve abdest aldigi sudan benim 
iizerime dokmiis. Kendime geldigimde hastahgim temamen 
iyilesmisdi. 

-229- 



• Bir gun bir gene, Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" huzuruna gelip; ya Resulallah! Zina etmem icin bana 
izn ver, dedi. Eshab-i kiram hayrete diisiip, bagnsmaga bas- 
ladi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" o gence yanima 
yaklas buyurdu. Gene yaklasrp huzurunda oturdu. Baskala- 
nnin annen ile zina etmesine razi olur musun, buyurdu. 
Gene, hayir dedi. Senin gibi hie kimse istemez, buyurdu. 
Sonra kizinla baskalarinin zina etmesine razi olur musun, di- 
ye sordu. Hayir, razi olmam, dedi. Yine baskalarinin kiz kar- 
desin ile zina etmesine razi olur musun, dedi. Hayir olmam, 
diye cevab verdi. Daha sonra amcasinin, halasimn ve diger 
akrabalannin kizlari icin de ayri ayri sordu. Hepsine hayir, 
baskalarinin onlarla zina etmesine razi olmam diye cevab 
verdi. Bunun iizerine Resulullah mubarek elini o gencin 
gogsiine koydu ve "Allahim bunun gunahini afv eyle, kalbi- 
ni temizle ve zinadan koru" diye diia buyurdu. O gene artik 
hie harama meyl etmedi. 

• Aise-i Siddika "radiyallahii teala anha" soyle anlatmis- 
dir: Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" zemamnda issiz 
bir kadin vardi. Bir gun Resulullah "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" et yemegi yirken, o kadin geldi. Allahu tealamn Resu- 
liine bakiniz, oturmus kullar gibi yemek yiyor, dedi. Resulul- 
lah "sallallahii aleyhi ve sellem", evet ben kulum, kullar gibi 
otururum ve yemek yirim, buyurdu. O kadin, yidiginiz ye- 
meklerden bana da veriniz, dedi. Resulullah "sallallahii aley- 
hi ve sellem" o yemekden bir parca verdi. Kadin, ya Resulal- 
lah, mubarek elinizle agzima koyunuz, dedi. Resulullah mu- 
barek eliyle agzina verdi. Bu lokmayi yidikden sonra, o ka- 
dindaki tenbellik bir daha goriilmedi. 

• Rafi' bin Hadic "radiyallahii teala anh" soyle anlatmis- 
dir: Bir gun Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" huzu- 
runa gitmisdim. Yaninda bir kisi et pisiriyordu. Et hosuma 
gitdi. Bir parca, ahp yidim. Bir sene boyunca karnim agndi. 
Bu hali Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" anlatdim. 
Onda yedi kisinin hakki vardi, buyurdu. Sonra mubarek eliy- 
le karnimi sigadi. Onu Peygamber olarak gonderen Allah 

-230- 



hakki icin o agn gecdi ve bir daha hie karmm agnmadi. 

• Ebu Sehm "radiyallahii anh" anlatmisdir: Medine yo- 
lunda gidiyordum. Karsima bir kadin cikdi. Elimle kadina 
dokundum. Sonra insanlann Resulullah "sallallahu aleyhi ve 
sellem" ile bfat etmege gitdiklerini gordiim. Ben de gitdim. 
Bfat icin elimi uzatdim. Resulullah "sallallahxi aleyhi ve sel- 
lem" mubarek elini cekdi. Yolda kadina elimi uzatdigimi ha- 
tirlatdi. Ya Resulallah. Bfatimi kabul buyurunuz. Bir daha 
asla oyle seyler yapmam, dedim. Cok iyi olur, buyurup be- 
nimle bfat etdi. 

• Enes bin Malik "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: Re- 
sulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" huzurunda bir kisinin 
cok ibadet ve miicahede yapdigini anlatiyordum. O sirada o 
kimse arkada bir yerde goziikdii. Ya Resulallah! iste bahset- 
digim kimse diyerek onu gosterdim. Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem", (Canim kudretinde olan Allah hakki icin, 
ben o kimsenin yuziinde seytamn eserini goriiyorum) buyur- 
du. Sonra o sahs Resulullahin huzuruna geldi. Resulullah o 
sahsa: (Allah hakki icin soyle, bizi goriince, icinden bu kav- 
min benden daha iyisi yokdur diye gecmedi mi?) buyurdu. O 
sahs evet gecdi, dedi. Sonra doniip gitdi. Bir yerde toprak 
iizerine mescid seklinde cizgi cizip orada nemaza durdu. Re- 
sulullah "sallallahii aleyhi ve sellem": "Kim gidip bu kimseyi 
olduriir?" diye sordu. Hazret-i Ebu Bekr "radiyallahii anh" o 
sahsin yanina gitdi. Fekat nemazdadir diye oldiirmekden ce- 
kindi ve geri dondii. Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" huzuruna geldi. Resulullah, ne yapdin diye sorunca, ya 
Resulallah, onu nemaz kilarken gordiim. Oldiirmekden ce- 
kindim, dedi. Resulullah tekrar "Kim gidip onu olduriir?" di- 
ye sordu. Hazret-i Omer "radiyallahii anh" kalkip, ben oldii- 
riiriim, diyerek o kimsenin yanina gitdi. O da hazret-i Ebu 
Bekr gibi oldiirmeden geri dondii. Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem" "Bu adami kim oldurebilir?" diye tekrar 
sordu. Hazret-i All "radiyallahii anh" kalkdi, ben olduriiriim, 
dedi. Resulullah, (Ya Ah! Eger onu yerinde bulabilirsen 61- 
diiriirsiin) buyurdu. Hazret-i Ah gitdi. Fekat o adami yerinde 
bulamayip geri dondii. Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sel- 

-231- 



lem" huzuruna gelip, durumu bildirdi. Bunun iizerine, "O 
sahs iimmetim arasinda fitne cikaracakdir. Eger onu oldur- 
seydin, iimmetimden iki kisi arasinda asla muhalefet cikmaz- 
di. Bern Israil yetmisbir firkaya aynldi. Cok gecmeden benim 
iimmetim de yetmisiic firkaya aynhr. Bir firka haric, digerle- 
ri Cehennemdedir" buyurdu. 

• Bir gun Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Esha- 
bina, yarin herkes bir sadaka getirsin, buyurdu. Utbe bin 
Zeyd "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: O gece Allahii te- 
alaya soyle miinacatda bulundum: "Ya Rabbi! Resuliinun 
bize sadaka getirmemizi emr etdigini biliyorsun. Benim sa- 
daka edecek hie bir seyim yokdur! Ben de kendi kendimi, sa- 
nimi sadaka ediyorum" dedim. Sabah olunca, Eshab-i kira- 
min herbiri bir sadaka getirdi. Resulullah "sallallahii aleyhi 
ve sellem" bana bakdi ve "Dun gece kendi sanini sadaka 
eden kimse nerededir?" buyurdu. Hie kimse cevab vermedi. 
Yine buyurdular ki: Dim gece kendi sanini sadaka eden kim- 
se nerededir? Yine hie kimse cevab vermedi. Bunun iizerine 
ben ayaga kalkip, o kimse benim ya Resulallah, dedim. Re- 
sulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" iic def'a, "Allahii teala 
sadakani kabul etdi" buyurdu. 

• Ebu Hiireyre "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: Re- 
sulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" bana Ramezan ayinin 
zekatim korumami emr buyurdu. Bir gece bir kimse gelip, o 
zekat mahndan ahrken onu yakaladim. Seni Resulullahin 
"sallallahii aleyhi ve sellem" huzuruna gotiiriirum, dedim. 
Beni sahver, bir daha gelmem. Bu isi coluk cocugum cok 
muhtac oldugu ve cok fakir oldugum icin yapdim, dedi. Ben 
de aciyip sahverdim. Sabahleyin Resulullahin "sallallahii 
aleyhi ve sellem" huzuruna gitdim. Ey Eba Hiireyre! Dim 
geceki esirini ne yapdin, buyurdu. Ya Resulallah! Annem, 
babam sana feda olsun. Coluk cocugum muhtac ve cok faki- 
rim, dedi. Ben de aciyip serbest birakdim, dedim. Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem" o yalan soyledi, yine gelecek, 
buyurdu. Onu gozetledim. Geldi ve yakaladim. Sen beni ser- 
best birak, bir daha gelmem demedin mi, diye sordum. Bu 

-232- 



def'a beni serbest birak, sana bir kac kelime ogreteyim. On- 
lardan cok faide gorursiin, dedi. Onlar nelerdir, dedim. Ya- 
tacagin zeman Ayet-el kiirsiyi basindan sonuna kadar oku. 
Allahii teala seni muhafaza eder ve seytan sana yaklasamaz, 
dedi. Sabahleyin Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" 
huzuruna gitdim. Yine sordu. Durumu aynen anlatdim. Bu- 
nun iizerine buyurdu ki: "O yalanci oldugu halde dogru soy- 
lemis". Sonra, Onun kim oldugunu biliyor musun, diye sor- 
du. Hayir bilmiyorum, dedim. O seytan "aleyhilla'ne" idi, 
buyurdu. 

• Ebu Sa'id Hudri "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: 
Bir giin annem beni Resulullahdan "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" ba'zi seyler istemem icin gonderdi. Huzuruna varip 
oturdum. Mubarek yuziinii bana cevirerek, (Kim malik oldu- 
gu seye kana'at ederse, Allahii teala onu baskasma muhtac 
etmez. Kim cirkin seylerden sakimrsa, Allahii teala onu it'fet- 
li eyler. Kim malik oldugu sey ile yetinirse, Allahii teala ona 
kafidir. Kim bir okiyehk mikdarinda birseye sahib oldugu 
halde, baskasindan birsey isterse, devamh isteyici olur) bu- 
yurdu. Ben kendi kendime falan devemiz bir okiyeden daha 
iyidir dedim. Hicbir sey istemeden Resulullahin "sallallahii 
aleyhi ve sellem" huzurundan kalkip gitdim. 

• Ebu Hiireyre "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: Te- 
yemmiim ayeti nazil olmusdu. Nasil teyemmiim edilecegini 
bilmiyordum. Ogrenmek icin Resulullahin "sallallahii aleyhi 
ve sellem" evine dogru gitdim. Evlerine yaklasinca, Resulul- 
lah "sallallahii aleyhi ve sellem" beni gordii. Ne icin geldigi- 
mi anladi. Biraz ileri gidip tebevviil etdi. Sonra gelip iki mu- 
barek elini topraga vurup yuziinii ve iki kolunu mesh etdi. 
Baska birsey yapmadi. Ben de artik birsey sormadan geri 
dondiim. 

• Yine Ebu Hiireyre "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: 
Suheyb "radiyallahii anh" Mekkeden hicret ederken, Kureys 
musriklerinin gencleri bir gurub halinde onu ta'kibe basladi- 
lar. Suheyb "radiyallahii anh" yanina aldigi oklan gostererek, 

-233- 



benim iyi ok atdigimi bilirsiniz. Bana yaklasmayiniz, dedi. 
Miisrikler, bize Mekkede sakladigin yiyeceklerin yerini soy- 
le, seni ta'kibden vazgecelim, dediler. Birakdigi yiyeceklerin 
yerini soyledi. Onlar da ta'kib etmekden vazgecdiler, doniip 
gitdiler. Suheyb "radiyallahii anh" Resulullahin "sallallahu 
aleyhi ve sellem" huzuruna vannca, tic kerre, "Alis verisinde 
kazanch cikdin" buyurdu. Sonra, meal-i serifi, (insanlar ara- 
sinda, Allahin rizasim kazanmak icin caniin verenler vardir. 
Allah, kuluna karsi sefkatlidir) olan, Bekara suresinin 207.ci 
ayet-i kenmesi nazil oldu. 

• Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" bir gun islam 
ordusunu bir yere gondermisdi. O sene kithk oldugundan, 
her askerin yol azigini ayn ayn vermisdi. Askerler arasinda 
Ciideyrin "radiyallahii anh" yol azigini vermegi unutmusdu. 
Ciideyr "radiyallahii anh" islam ordusunun arkasindan gidi- 
yordu. Yol boyunca "La ilahe illallahii vallahii ekber siibha- 
nellahi velhamdiilillahi vela havle vela kuwete ilia billahil 
aliyyil azim" diye soyliiyordu ve bu ne giizel azikdir ya Rab- 
bi diyordu. Daima bunu soyliiyor ve sabrla yola devam edi- 
yordu. Cebrail "aleyhisselam" Resulullaha "sallallahu aleyhi 
ve sellem" gelip, beni Allahu teala gonderdi. Biitiin ordunun 
yiyecegini verdiniz. Fekat, Ciideyrin "radiyallahii anh" azigi- 
ni vermegi unutdunuz. O yolda, La ilahe illallahii vallahii ek- 
ber subhanellahi velhamdiilillahi vela havle vela kuwete ilia 
billahil aliyyil azim diyerek ve ya Rabbi bu ne giizel azikdir 
diye soyliyerek gidiyor. Onun bu soyledikleriyle yer ve gok 
arasi nur ile dolacak. Ona yiyecek gonder, dedi. Resulullah 
"sallallahu aleyhi ve sellem" Eshabdan birini cagmp, Ciidey- 
rin "radiyallahii anh" azigini gotiirmesi icin ona verdi ve se- 
lam soyledi. Onun azigini unutdum. Allahu teala bana Cib- 
rili gondererek, bu durumu haber verdi, buyurdu. O sahabi 
azigi ahp, Ciideyre "radiyallahii anh" yetisdi. Resulullahin 
"sallallahu aleyhi ve sellem" soylediklerini haber verdi. Bu- 
nun iizerine Ciideyr "radiyallahii anh": Ya Rabbi, sana 
hamd olsun. Sen zeman ve mekandan munezzehsin. Za'ifli- 
gime ve sabrsizhgima merhamet etdin. Sen beni unutmadi- 

-234- 



gin gibi, beni de seni unutmayanlardan eyle" diye diia etdi. 
Azigi getiren sahabi ondan isitdiklerini aynen Resulullaha 
"sallallahii aleyhi ve sellem" anlatdi. Resulullah bu haberi 
getiren sahabiye: "Eger o sirada basini yukan kaldirsaydin, 
Ciideyrin sozlerinin nurunu yer ile gok arasinda goriirdiin" 
buyurdu. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Eshab-i kira- 
ma, bir yere bir cema'at gonderdim. Siz de biraz sadaka ve- 
riniz, buyurdu. Abdurrahman bin Avf "radiyallahu anh" ma- 
hmin yansini sadaka olarak vereyim, yansini da aileme bira- 
kayim, dedi. Bir baska sahabi de bir sa' hurma getirdi. Ya 
Resulallah! Kova ile su cekdim, iicret olarak iki sa' hurma 
verdiler. Bir sa' hurmayi aileme birakdim, bir sa' hurmayi da 
sadaka olarak vermek icin getirdim, dedi. Munafiklar, Ab- 
durrahman bin Avf "radiyallahu anh" icin onun mahnin ya- 
nsini tasadduk etmesi riyadir, dediler. Bir sa' hurma getiren 
sahabi icin de, Allahin ve Resuluniin onun bir sa' hurmasina 
ihtiyaci vardir, dediler. Bunun iizerine Allahii teala [Tevbe 
suresi 79.cu ayetinde mealen], (O kimseler ki, mii'minlerin 
istiyerek verdikleri sadakalari ayblarlar. Boylece mii'minler 
ile alay etmis olurlar. Allahii teala da onlarin istihzalarimn 
cezasini verir. O miinafiklar icin siddetli azab vardir) buyur- 
du. 

• Meymune "radiyallahu anha" soyle anlatmisdir: Resu- 
lullah "sallallahii aleyhi ve sellem" bir gece benim evimde idi. 
Abdest almak icin kalkmisdi. Uc kerre Lebbeyk dedigini isit- 
dim. Ya Resulallah, orada kim var, kiminle konusuyorsunuz 
diye sordum. Beni Ka'b kabilesinin sairi, Mekkede oldiiriile- 
ceklerini zan etmisler, benden yardim istedi, buyurdu. tic gun 
sonra Beni Ka'b kabilesinden bir kimse geldi. Resulullah "sal- 
lallahii aleyhi ve sellem" ile nemaz kildi. Sonra bir si'r okudu. 
Si'rde Resulullahdan "sallallahii aleyhi ve sellem" yardim is- 
tendigi anlatihyordu. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
Lebbeyk Lebbeyk buyurdu. Sonra Medineden disanya cikip, 
Ravhada konakladi. Havada bir bulut gordiiler. Beni Ka'b 
kabilesine yardim icin gelmisdir, buyurdu. 

-235- 



• ibni Mes'ud "radiyallahii teala anh" soyle nakl etmisdir: 
Bir gece Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" ile bir yere 
gidiyorduk. Kim sabah nemazi vaktini bekler buyurdu. Ya 
Resulallah! Ben bekleyip uyandinnm, dedim. Sen uyursun 
buyurdu. Tekrar kim sabah nemazi vaktini bekler, buyurdu. 
Yine ben bekleyeyim, dedim. Sonra Resulullahin devesinin 
ve kendi devemin yulanni birlikde tutup, gece sabah nema- 
zinin vaktini beklemeye basladim. Gecenin sonuna dogru 
Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" buyurdugu gibi 
uyuya kalmisim. Giinesin sicakhgimn te'siriyle uyandim. 
Kendi devem yanimda idi. Resulullahin "sallallahii aleyhi ve 
sellem" devesi kaybolmusdu. Resulullah "sallallahii aleyhi 
ve sellem" bir kimseye soyle git diye isaret etdi. O kimse gi- 
dip, Resulullahin devesini buldu. Yulan bir agaca dolanmis- 
di. Coziip getirdi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
abdest aldi. Orada bulunanlar da abdest aldilar. Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem" hazret-i Bilale "radiyallahii 
anh" ezan okumasim emr buyurdu. Ezan okundu. Sabah ne- 
mazinin siinnetini kildik. Sonra kamet okundu, cema'atle sa- 
bah nemazimn farzini kildik. Selam verdikden sonra, Resu- 
lullah "sallallahii aleyhi ve sellem" buyurdu ki: "Allahu teala 
dileseydi sizi sabah nemazina uyandmrdi. Fekat sizden son- 
ra gelenler uyuyarak veya unutarak sabah nemazim gecir- 
diklerinde sabah nemazim bu seklde kaza etmelerini ogret- 
meyi diledi." 

• Cabir "radiyallahii teala anh" soyle anlatmisdir: Resu- 
lullah "sallallahii aleyhi ve sellem" ile bir seferde idik. Bir 
riizgar cikdi. "Bu riizgar bir miinafigin oliimii icindir" buyur- 
du. Medineye geldigimizde, miinafikhgiyla ve fesadcihgiyla 
meshur azgin bir miinafigin oldiigiinii haber aldik. 

• Katade bin Nu'man "radiyallahii teala anh" soyle anlat- 
misdir: Bir gece cok karanhk ve siddetli yagmur vardi. Bunu 
ganimet bilip yatsi nemazim Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem" ile kildim. Nemaz bitince, Resulullah geri doniip; bu 
karanhk gecede burada nicin kaldin, buyurdu. Ya Resulallah! 
Sizinle nemaz kilmagi ganimet bildim, dedim. Bana bir asa 

-236- 



verip, seytan senden sonra evine girmisdir. Bu asayi al, ondan 
yayilan lsikla evine git. Seytani evinde bir kosede bulursun. 
Bu asa ile ona vur, buyurdu. Asayi alip mescidden cikdim. 
Asadan bir lsik yayildi. Onun aydinliginda evime gitdim. Ev- 
dekiler uyumuslardi. Evde koselere bakdim. Seytan bir kose- 
de kirpi suretinde duruyordu. Elimdeki asa ile ona o kadar 
vurdum ki, sonunda evimden cikip gitdi. 

• Ibni Abbas "radiyallahu teala anhiima" soyle anlatmis- 
dir: Bir gun Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" bize 
dogru geliyordu. O sirada bir bulut peyda oldu. Biz o bulut- 
dan yagmur yagacak diye ummid etdik. Resulullah "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem" buyurdu ki, bu bulutu siiriikleyen me- 
lek bana geldi ve selam verdi. Ya Muhammed "aleyhisse- 
lam", bu bulutu, Yemen diyarinda falan vadiye sevkediyo- 
rum, dedi. Birkac giin sonra Yemenden develer uzerinde 
ba'zi kimseler geldi. Onlara sorduk. Bulutu gordugumiiz giin 
oraya yagmur yagdigini soylediler. 

• Ebu Ciiz'a adinda bir kimse, Kubada bir kadina asik 
olmusdu. Onunla bir dxirlii bulusamadi. Pazara gidip Resu- 
lullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" elbisesi gibi bir elbise 
satin aldi. O elbiseyi giyip Kubaya gitdi. Onlara beni Resu- 
lullah gonderdi ve kendi elbisesini de bana giydirdi. istedi- 
gin evde misafir ol buyurdu, dedi. Kuba halki, Ebu Ciiz'anin 
devamh kadinlara bakdigini farketdiler. Resulullah "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" bizi daima kadinlara bakmakdan sa- 
kindinrdi. Bu kisi kimdir ki, hie cekinmeden devamh kadin- 
lara bakiyor diyerek, o kimsenin halinden siibheye dusdii- 
ler. Isin ashni anlamak icin, Resulullaha "sallallahii aleyhi 
ve sellem" iki kisi gonderdiler. O iki kimse Resulullahin hu- 
zuruna vardiklannda, kaylule uykusunda idi. Beklediler, 
uyamnca, ya Resulallah! Ebu Cuz'ayi Kubaya siz mi gon- 
derdiniz, diye arz etdiler. Resulullah, Ebu Ciiz'a kimdir, di- 
ye sordu. Kendisini bize sizin gonderdiginizi soyledi. Uze- 
rinde sizin elbisenize benzer bir elbise var. Bunu bana Re- 
sulullah giydirdi diyor. Biz onun halini ogrenmek icin huzu- 
runuza geldik, dediler. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sel- 

-237- 



lem" gadablandi, mubarek yiiziiniin rengi degisdi ve "Kim 
bana isnaden yalan soylerse Cehennemdeki yerini hazirla- 
sin" buyurdu. Sonra o iki kimseye, hemen gidin, eger onu 
sag bulursaniz, oldiiriiniiz ve atese atiniz. Fekat oyle zan e- 
diyorum ki, siz vardigimzda onun isi temam olmus, ohniis 
bulursunuz. Fekat onu atesde yakiniz, buyurdu. O iki saha- 
bi Kubaya dondiiler. Ebu Cliz'a bevl etmek icin bir yere 
oturdugu sirada aniden bir yilanin onu sokup oldiirmiis ol- 
dugunu haber aldilar. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Ummii Vara- 
kayi "radiyallahii anha" ziyaret eder ve ona sehfde derdi. Bir 
kolesi ve bir de cariyesi vardi. Onlan miidebber etmisdi. 
Ya'ni vefatindan sonra serbest olacaklanni soylemisdi. 
Emir-iil mii'minin Omerin "radiyallahii anh" halifeligi sira- 
sinda kole ve cariye anlasarak Ummii Varakayi sehid etdi- 
ler. Hazret-i Omer bunu haber ahnca, sadakallahu ve Resu- 
liihii, Resulullah daima, haydi kalkiniz, gidip sehideyi ziyaret 
edelim buyururdu, dedi. 

• Bir gun Resulullah "sallallahii teala aleyhi ve sellem" 
islam diismam Halid bin Nebihden bahsederek, onu kim 61- 
diirerek benim gonliimii onun sikintisindan kurtanr, buyur- 
du. Eshab-i kiramdan Abdullah bin Uneys "radiyallahii te- 
ala anh" ben gidip onu oldiiriiriim. Yalniz o nasil bir kimse, 
bana onun vasfini bildiriniz ya Resulallah dedi. Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem", onu goriince kalbine bir korku 
gelir, buyurdu. Abdullah bin Uneys "radiyallahii teala anh" 
soyle demisdi. Resulullah boyle buyurunca, ya Resulallah, 
Sizi hak Peygamber olarak gonderen Allah hakki icin, 6m- 
riimde hie kimseden korkmadim dedim. Halid bin Nebih 
Arafatda idi. Abdullah bin Uneys "radiyallahii anh" onu 
Arafatda buldu. Bundan sonrasim soyle anlatir: Oraya git- 
dim. Giines batmadan bir kisi gordiim. O kisiyi goriince kal- 
bime bir korku diisdii. Anladim ki o, Halid bin Nebihdir. Ba- 
na sen kimsin, dedi. Bir isim var. Onun icin dolasiyorum. Bu 
gece seninle kalabilirim, dedim. Peki pesimden gel, dedi. 
Onu ta'kib etdim. Acele ile ikindi nemazini kildim. Beni go- 

-238- 



riir diye de korkdum. Sonra arkasindan ona yetisip kilic ile 
vurarak onu oldurdiim. 

• Sakif kabilesinden bir kimse ile ensardan bir zat, Re- 
sulullahdan "sallallahii aleyhi ve sellem" ba'zi siialler sor- 
mak icin biraraya gelmislerdi. Sakif kabilesinden olan kim- 
se, ensardan olan zata sen Medinelisin, sualini her zeman 
sorabilirsin. Miisaade edersen, once ben suallerimi arz ede- 
yim, dedi. O da miisaade etdi. Sakif kabilesinden olan kim- 
se, Resulullahin huzuruna vardi. Resulullah ona sualini sen 
mi sorarsin, yoksa ben mi soyliyeyim, buyurdu. Ya Resulal- 
lah siz soyleyiniz dedi. Senin siiallerin nemaz ve orucdan- 
dir, buyurarak cevablandirdi. O kimse seni Peygamber ola- 
rak gonderen Allah hakki icin, benim suallerim buyurdugu- 
nuz gibi bunlar idi, dedi. Sonra ensardan olan zat, Resulul- 
lahin huzuruna yaklasdi. Ona da suallerini ben mi soyliye- 
yim, sen mi soylersin buyurdu. Siz soyleyin ya Resulallah 
dedi. Senin siiallerin hacdan, arefe giiniinden, sac kesmek- 
den ve tavafdandir, buyurarak hepsini cevablandirdi. En- 
sardan olan zat, Allah hakki icin benim suallerim de bun- 
lardi, dedi. 

• Ammar bin Yaser "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" ile bir seferde bera- 
berdik. Bir yerde konakladik. Su getirmeye gitmek icin ko- 
vami ve su tulumumu aldim. Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem" su ahrken birisi sana mani' olmak isteyecekdir, bu- 
yurdu. Kuyunun basina gitdim. Siyah bir kimse yanima gel- 
di. Bugiin bu kuyudan bir kova su almana izn vermem dedi 
ve beni tutdu. Ben de onu tutup yere yikdim. Tasla vurarak 
yiiziinii ve burnunu ezdim. Sonra su kablanmi doldurup, Re- 
sulullahin "sallallahii teala aleyhi ve sellem" huzuruna don- 
diim. Suyun yaninda bir kimseyle karsilasdin mi diye sordu. 
Ben de olanlan aynen anlatdim. O sana mani' olmak isteyen 
seytan idi, buyurdu. 

• Vabesa bin Ma'bed "radiyallahii teala anh" soyle anlat- 
misdir: Hayr ve serden herseyi sormak niyyetiyle Resululla- 
hin "sallallahii teala aleyhi ve sellem" huzuruna gitdim. Bir 

-239- 



cema'at toplanmisdi. Kalabahgin arasindan gecip Resululla- 
ha iyice yaklasmak istedim. Oradakiler bana biraz uzakda 
dur dediler. Beni birakimz, Resulullaha iyice yaklasayim. Zi- 
ra bana Ondan daha sevgili kimse yokdur, dedim. Resulullah 
"sallallahii teala aleyhi ve sellem", yaklas, buyurarak, beni 
huzuruna cagirdi. Mubarek dizlerinin dibine oturdum. Ey 
Vabesa. Hayr ve serden herseyi sormak icin geldin degil mi 
buyurdu. Evet ya Resulallah dedim. Mubarek parmaklanni 
gogsiime koydu ve "Ey Vabesa, kalbinden fetva iste! Kalbi- 
ne gelen sey iyi ise kalbin sukunet bulur. Kalbinde tereddiit 
ve carpma olursa o sey kotudur, giinahdir. Sana baskalan fet- 
va verseler bile sen kalbine bak!" buyurdu. 

• Ebu Hiireyre "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: Re- 
sulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" zemamnda iki kisi var- 
di. Birisi sohbetlere devamh gelirdi. Digeri ise sohbetlere az 
gelir ve iyi ameli de az goriilurdu. Sohbetlere devamh gelen 
kimse, bir gun Resulullaha kiyamet ne zeman kopacakdir di- 
ye sordu. Resulullah "sallallahii teala aleyhi ve sellem" "Ki- 
yamet icin ne hazirladin" buyurdu. Allahu tealamn ve Resu- 
liiniin muhabbetini hazirladim, dedi. Resulullah ona, "Sen 
sevdiklerinle beraber olacaksin ve senin icin hesab yokdur", 
buyurdu. Sohbetlere az gelen kimse vefat etdi. Resulullah, 
"Biliyormusunuz, Allahu teala o kisiyi Cennete koydu" bu- 
yurdu. Eshab-i kiram "aleyhimiirndvan" hayret ederek bir- 
birlerine bakisdilar. Bu hali o sahsin hammina, yine hayret- 
lerini belirterek soylediler. Hanimi soyle dedi: Kocam her 
ezan okundugunda, muezzin La ilahe illallah deyince, "Al- 
lahdan baska ilah olmadigina sehadet ederim. Her sehadet 
edene, Allahu tealamn kafi gelecegine inaninm" derdi. Mu- 
ezzin, Eshedii enne Muhammeden Resulullah deyince de: 
"Her sehadet eden gibi sehadet ederim. Bu imanim bana ka- 
fidir" derdi. Bu sozleri duyanlar, Resulullahin huzuruna 
dondiiklerinde, daha onlar bir sey soylemeden, Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem", o kimsenin hanimimn anlatdik- 
lanni soyledi ve Allahu teala onu, bu sebeble Cennete koy- 
du, buyurdu. 

• Ukbe bin Amir el-Cuheni "radiyallahii anh" soyle an- 

-240- 



latmisdir: Bir gun Resulullahin "sallallahii teala aleyhi ve 
sellem" huzurunda idim. Disan cikdigimda ehl-i kitabdan 
bir cema'at, ellerinde kitablanyla gelmisdi. Benden Resulul- 
lahin huzuruna girmek icin izn istediler. Durumu Resululla- 
ha haber verdim. "Benim onlarla ne isim var. Onlar bir sey 
sormak isterler, ben onu bilmem. Ancak Allahii teala bildi- 
rirse bilirim." buyurdu. Sonra bana su getir, buyurdu. Suyu 
getirdim. Abdest alip iki rek'at nemaz kildi. Mubarek yiiziin- 
de bir sevinc eseri goriindii. Disardakilere soyle iceri gelsin- 
ler. Eshabdan da kimi bulursan cagir, buyurdu. Disarda bek- 
leyenler huzuruna girince onlara, sormak istediginizi isterse- 
niz ben size haber vereyim ve kitablarinizda yazih oldugu gi- 
bi cevabim vereyim, buyurdu. Onlar, biz de boyle istiyoruz, 
dediler. Bunun iizerine Resulullah "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem", siz Iskender kissasim sormak istiyorsunuz, buyurdu ve 
kitablannda bildirildigi gibi temamen anlatdi. Ehl-i kitabdan 
olan cema'atin temami Resulullahin anlatdiklannin hepsini 
i'tiraf etdiler. 

• Habib bin Mesleme-i Fihri "radiyallahu anh" Medine- 
ye gelip, Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" huzuruna 
gitmisdi. Pesinden babasi gelip, ya Resulallah, benim bu og- 
lum elim ayagim gibidir diyerek, onu gotiirmek istedi. Resu- 
lullah "sallallahii aleyhi ve sellem", Habibe, kalk babanla ge- 
ri don. Cunki, onun omrii az kalmisdir. Yakinda vefat eder, 
buyurdu. Babasi o sene vefat etdi. 

• imran bin Hasin "radiyallahu anh" soyle anlatmisdir: 
Resulullah "sallallahii teala aleyhi ve sellem" ile bir seferde 
idim. Bir gece sabaha az bir zeman kahncaya kadar yiiriidiik. 
Sonra bir yerde konaklayip uyuduk. Sabah nemazina uyana- 
madik. Giinesin sicagimn te'siriyle ilk uyanan hazret-i Ebu 
Bekr-i Siddik "radiyallahii anh" oldu. O da hazret-i Omer-iil 
Faruku "radiyallahii anh" uyandirdi. Hazret-i Omer uyamnca 
uyuya kaldigimizi goriip, yiiksek sesle tekbir getirdi. Resulul- 
lah "sallallahii aleyhi ve sellem" de uyandi. Sonra, Eshab-i ki- 
ram uyanip, sabah nemazimn gecdiginden sikayet etdiler. Re- 
sulullah "sallallahii teala aleyhi ve sellem" korkmayiniz, yola 
devam ediniz, buyurdu. Bir miiddet gitdikden sonra, Resiilul- 

- 241 - Sevaliid-iin Niibiivve - F:16 



lah "sallallahu teala aleyhi ve sellem" bir yerde konakladi ve 
su istedi. Cema'at ile sabah nemazini kildi. [Aym nemazlan 
kazaya kalmis idi.] Nemazdan sonra Eshabdan birinin bir ke- 
narda durdugunu gordii. Sen nicin nemaz kilmadin, diye sor- 
du. O sahs cxinxib oldum, su bulamadim ya Resulallah, dedi. 
Teyemmum et buyurdu. 

Sonra yola devam etdik. Eshab-i kiram susuzlukdan sika- 
yet etdiler. Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" hazret-i 
Aliyi "radiyallahii anh" ve eshabdan birini huzuruna cagirrp, 
bizim icin su arayiniz, buyurdu. Su aramak icin gitdiler. Bir 
kadina rastladilar. Bir deveye iki tulum su yiiklemis, kendisi 
de deveye binmisdi. O kadindan suyun nerede oldugunu sor- 
dular. Kadin su icin dun bu vakt yola cikmisdim, dedi. Kadi- 
m Resulullahin "sallallahu aleyhi ve sellem" huzuruna getir- 
diler. Resulullah bir kab istedi ve tulumdaki sudan bu kaba 
dokiin buyurdu. Kaba su dokdiiler. Resulullah "sallallahu 
aleyhi ve sellem" o kabdaki sudan ahp mubarek agzinda cal- 
kalayip tekrar kaba bosaltdi. Kabdaki suyu da tuluma bosalt- 
di. Sonra geliniz bu sudan iciniz, buyurdu. Herkes ihtiyaci ka- 
dar su aldi. Sonra ciinup olup su bulamayan sahabiye de, bir 
kab su verip, bununla gusl abdesti al buyurdu. Suyun sahibi 
kadin olanlan seyrediyordu. Herkesin su ihtiyaci bitince, ka- 
dinin tulumundaki su oncekinden daha fazla duruyordu. Re- 
sulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" kadina bir mikdar hur- 
ma, un ve sevik verdi. Senin suyunu eksiltmedik. Allahu teala 
bize su verdi, buyurdu. Kadin oradan aynhp kavminin yanina 
gitdi. Nicin gee kaldin, dediler. O da olanlan aynen anlatdi. 
Sonra kadin Resulullahi "sallallahu aleyhi ve sellem" kasde- 
derek, Onun icin, kavminin dininden baska bir dine da'vet 
ediyor, diyorlar. O ya btiyuk bir sihrbazdir, ya da Allahin pey- 
gamberidir, dedi. Sonra Eshab-i kiram o civarda ganimet el- 
de etdiler. O kadinin kavmine hie dokunmadilar. Kadin bu 
hali goriince kavmine, istermisiniz musliman olahm, dedi. Bii- 
tiin kavmi musliman oldu. 

• Ebu Hiireyre "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: Bir 
def asinda achkdan neredeyse karnim sirtima yapisacakdi. 
Mi'deme tas bagladim. Birisi beni evine gotursun de bir sey- 

-242- 



ler yidirsin diye, Eshab-i kiramin gelip gecdigi yol iizerine 
oturdum. Once hazret-i Ebu Bekr-i Siddik "radiyallahii 
anh" geldi. Ona Kur'an-i kerimden bir ayet-i kerimeyi sor- 
dum. Maksadim beni evine gotiirup, birseyler yidirmesi idi. 
Sonra hazret-i Omer-ul Faruk "radiyallahii anh" oradan ge- 
ciyordu. Ona da bir ayet-i kerimeyi sordum. Ikisi de beni go- 
tiirmediler. Sonra aniden Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem" geldi. Bana bakip yiiziimden ac oldugumu anladi. 
"Ey Eba Hiireyre, benimle birlikde gel" buyurdu. Resululla- 
hi ta'kib etdim. Mubarek zevcelerinden birinin evine gitdik. 
Yammzda hie yiyecek bir sey var midir diye sordu. Eve, fa- 
lan kimse sizin icin biraz siit hediyye gondermis dedi. Bunun 
iizerine Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" bana, ey 
Eba Hiireyre git, Eshab-i soffayi cagir buyurdu. Eshab-i sof- 
fa, mah, coluk cocugu olmayan sahabiler idi. Mescidde kahr- 
lar ve Eshab-i kiram onlara bakardi. Resulullaha "sallallahii 
aleyhi ve sellem" hediyye gelince, ondan hem kendisi yir, 
hem de Eshab-i soffaya verirdi. Sadaka gelince kendisi yi- 
mez, onun temamini Eshab-i soffaya verirdi. Ben kendi ken- 
dime o siitden once biraz icseydim, sonra Eshab-i soffayi ca- 
girsaydim. Ciinki, onlar gelirse, bana bir kase siitden ne ka- 
lacak diye dusundum. Sonra Eshab-i soffayi cagirdim. Hepsi 
gelip, Resulullahin huzurunda oturdular. Resulullah "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" bana, ey Eba Hiireyre, siit kasesini al 
bana ver, buyurdu. Sonra tekrar bana geri verdi. Bunu her- 
kese ver, hepsi icsinler buyurdu. Eshab-i soffanin hepsi tek 
tek o kaseden siit icdiler. Ben ve Resulullah heniiz icmemis- 
dik. Resulullah siit kasesini elimden mubarek eline ahp, yine 
bana geri verdi ve ic, buyurdu. Siitden bir mikdar icdim. Yi- 
ne ic, buyurdu, icdim. Bir daha ic buyurdu, tekrar icdim. 
Dordiincii def a ic buyurdu. Ya Resulallah, artik icmege me- 
calim kalmadi, iyice doydum, dedim. Elimden siit kasesini 
ahp, kalan siitii de kendileri icdiler. 

• Enes bin Malik "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: 
Resulullah "sallallahii teala aleyhi ve sellem" Medineye hic- 
ret etdikleri zeman, ben sekiz yasinda idim. Babam vefat et- 
misdi. Annem, Ebu Talha "radiyallahii anh" ile evlenmisdi. 

-243- 



EM Talha cok fakirdi. Bir iki gun hie yemek yimeden gecir- 
digimiz zemanlar olurdu. Bir gun annemin eline biraz arpa 
gecmisdi. O arpayi un yapdi ve iki ekmek pisirdi. Komsudan 
da biraz silt istedi. Bana haydi git, Ebu Talhayi cagir da be- 
raber yiyelim, dedi. Ben yemek yiyecegiz diye sevinerek di- 
sari cikdim. Bir de bakdim ki, Resulullah "sallallahii teala 
aleyhi ve sellem" Eshab-i kiram "ridvanullahi teala aleyhim 
ecma'in" ile oturuyorlardi. Huzuruna yaklasip, ya Resulal- 
lah annem sizi cagmyor, dedim. Kalkdilar, Eshab-i kirama 
da kalkiniz, buyurdular. Eve dogru yuriiduk. Eve yaklasinca, 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" babahgima, ey Eba 
Talha, hicbirsey hazirladin mi ki bizi da'vet ediyorsunuz, bu- 
yurdu. Ebu Talha "radiyallahxi anh", seni Peygamber olarak 
gonderen Allah hakki icin, diinden beri bir lokma yiyecek yi- 
medim. Evde de yiyecek birsey oldugunu zan etmiyorum, 
dedi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", "O halde Um- 
mii Selim bizi nicin da'vet etdi eve bir bak!" buyurdu. Ebu 
Talha evine girdi ve hanimi Ummii Selime, Resulullahi nicin 
da'vet etdin diye sordu. Hanimi iki arpa ekmegi pisirdim, 
komsudan da biraz siit aldim. Enese, baban Ebu Talhayi ca- 
gir, gel yiyelim diye soyledim, dedi. Ebu Talha disan cikip, 
durumu Resulullaha anlatdi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem" uzulmeyiniz, bizi evine al, buyurdu. Birlikde eve gir- 
dik. Resulullah anneme, Ey Ummii Selim, o ekmekleri getir, 
buyurdu. Sonra mubarek elini ekmeklerin iizerine koydu. 
Ey Eba Talha! Eshabdan on kisi cagir iceri gelsinler, buyur- 
du. Ebu Talha on kisi cagirdi. Resulullah onlara oturun, Bis- 
millah diyerek benim parmaklanm arasindan yiyiniz, buyur- 
du. O on kisi yiyip doydular. On kisi daha cagir buyurdu. 
Ebti Talha on kisi daha cagirdi, onlar da ayni seklde yiyip 
doydular. Boylece yetmisuc kisi o yiyecekden yiyip doydu. 
Sonra bize, Ey Eba Talha ve ey Enes, geliniz yiyiniz, buyur- 
du. Resulullah ile birlikde biz de yiyip doyduk. Sonra ek- 
mekleri Ummii Selime verdi, al yi ve diledigin kimseye de yi- 
dir, buyurdu. 

• Abdurrahman bin Ebi Bekr "radiyallahu anhuma" soy- 
le anlatmisdir: Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" ile 

-244- 



Eshabdan yiizotuz kisi bir yolculukda idik. Resulullah, ici- 
nizde hie yiyecegi olan var midir, diye sordu. Eshabdan bi- 
rinde bir sa' kadar [Bir sa' 4,2 litredir] un bulundu. Hamur 
yapip pisirdiler. Sonra bir miisrik geldi. Yaninda bir koyunu 
vardi. Resulullah ona koyunu satar misin, yoksa hediyye mi 
edersin, buyurdu. Satihkdir deyince, koyunu satin aldi. Ko- 
yunu kesip cigerini kebab yapdilar. Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem" koyunun etinden yiizotuz kisinin herbirine 
bir parca verdi. O sirada bir kimse orada degildi. Onun payi 
da ayrildi. Kebab yapilan cigeri iki kap icine koydular. Hepi- 
miz ondan yiyip doyduk. Kab icinde biraz da artmisdi. Son- 
ra develeri yiikleyip, yola devam etdik. 

• Siimre bin Ciindeb "radiyallahii anh" anlatmisdir: Bir 
gun Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" huzuruna bir 
tabak yemek getirdiler. Sabahdan ogleye kadar, bir gurub yi- 
yip gitdi, bir baska gurub geldi. Birisi bana o tabaga baska 
yerden yemek konuyor mu diye sordu. Hayir, ancak suradan 
yardim geliyor diyerek, gokyiiziine isaret etdim. 

• Ummii Evs "radiyallahii anha" soyle anlatmisdir: Bir 
gun Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" hediyye ola- 
rak bir kab yag gonderdim. O kabdaki yagdan biraz kahn- 
caya kadar yimisler. Sonra mubarek nefeslerini tabaga iifii- 
riip, bereket ile diia ederek, bunu Ummii Evse gotiiriiniiz, 
buyurmuslar. O kabi bana getirdiler. ici yag ile dolu idi. Ka- 
bul yag ile dolu oldugunu goriince, Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem" hediyyemi kabul etmeyip, geri gondermis 
zan etdim. Huzuruna gidip aglayarak, ya Resulallah, ben- 
den ne giinah sadir oldu da hediyyemi kabul etmediniz, de- 
dim. Bunun iizerine durumu anlatip hatinmi hos etdi. Tarn 
bir teselli ile sevinerek huzurundan aynldim. Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem" hayatda oldugu miiddetce, haz- 
ret-i Ebu Bekrin, hazret-i Omerin ve hazret-i Osmanin "ra- 
diyallahii annum" halifelikleri sirasinda o yagdan devamh 
yidim, bitmedi. Siffin vak'asina kadar boyle devam etdi. On- 
dan sonra bitdi. 

• Enes bin Malikin annesi Ummii Selim "radiyallahii an- 
ha", Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" hediyye ola- 

-245- 



rak bir tulum yag gonderdi. Resulullah yagi kabul edip, tulu- 
mu geri gonderdi. O sirada Ummii Selimin evine bir kadin 
gelip, biraz yag istedi. Ummii Selim daha simdi yagimi Resu- 
lullaha hediyye gonderdim. iste kabi bos duruyor, dedi. Ka- 
din kabi getirin bir bakalim. Belki icinde bir parca kalmisdir, 
dedi. Ummii Selim kizina Resulullaha yag gonderdigimiz ka- 
bi getir bakalim, icinde hie yag kalmismidir dedi. Kizi kabi 
getirince, temamen yag ile dolu oldugunu goriip sasirdilar. 
Ummii Selim, Resulullahin huzuruna gidip, ya Resulallah! 
Benden ne giinah sadir oldu da hediyyemi kabul buyurmadi- 
niz. O yagi sizin yimeniz icin hazirladim, dedi. Resulullah 
"sallallahu aleyhi ve sellem" biz hediyyeni kabul etdik. O ka- 
bin icindeki yagin hepsini bosaltdik, buyurdu. Ummii Selim, 
Sizi alemlere Peygamber olarak gonderen Allah hakki icin o 
kab yag ile dolu duruyor, dedi. Resulullah "sallallahu aleyhi 
ve sellem" tebessiim ederek, o yagdan yi! Kabi yerinden oy- 
natmayiniz, buyurdu. Ummii Selimin gonlii ferahladi ve se- 
vinerek huzurundan aynhp evine gitdi. Resulullahin "sallal- 
lahu aleyhi ve sellem" hayati muddetince ve emir-iil mii'mi- 
nin hazret-i Ebu Bekrin, hazret-i Omerin ve hazret-i Osma- 
nin "radiyallahu teala anhiim" halifelikleri muddetince o 
yagdan devamh yidiler. Bu hal, emir-iil mii'minin All "radi- 
yallahu anh" ile Mu'aviye "radiyallahii anh" vak'asina kadar 
devam etdi. 

• Ummii Siireyk "radiyallahu anha" bir gun cariyesiyle 
Resulullaha "sallallahu aleyhi ve sellem" bir tulum yagi, he- 
diye olarak gonderdi. Resulullah kabul edip, kabi bosalta- 
rak cariyeye verdi. Bu tulumu agzini baglamadan as, buyur- 
du. Ummii Siireyk bir gun evine girince o tulumun yag ile 
dolu oldugunu gordii. Hemen agzini bagladi. Cariyesini 
azarhyarak sana bu yagi Resulullaha gotiir demedim mi de- 
di. Cariyesi yemin ederek, goturdum. Yagi bosaltip tulumu 
geri verdiler. Agzini yere cevirip bakdim, icinde bir damla 
yag yokdu. Resulullah bana bu tulumu as, agzini baglama 
buyurdu, dedi. Ummii Siireykin vefatina kadar o yagdan yi- 
diler. Hatta bir def asinda yetmisiki kisi yidigi halde hie ek- 
silmemisdi. 

-246- 



• Riikeyn bin Sa'id el-Miizeni "radiyallahii anh" soyle 
anlatmisdir: Dortyiiz atli kimse Resulullahin "sallallahii 
aleyhi ve sellem" huzuruna geldiler ve yemek istediler. Re- 
sulullah, hazret-i Omere "radiyallahii anh" bunlara birseyler 
ver, buyurdu. Hazret-i Omer bir sa' hurmadan baska yiyecek 
birseyim yok, dedi. Resulullah yine, haydi bunlara birseyler 
ver buyurunca, peki, dedi. Hazret-i Omerle evine gitdik. 
Evinin kapisim acdi. icerde bir mikdar hurma vardi. istedi- 
giniz kadar ahp gotiiriiniiz, dedi. Herbirimiz ihtiyacimiz ka- 
dar aldik. Disan cikarken bakdik ki, sanki o hurmadan hie 
ahnmamis gibi aynen duruyordu. 

• Cabir bin Abdullah "radiyallahii anh" soyle anlatmis- 
dir: Hurmalarimi Medinede bir yehudiye satardim. Once 
parasim ahrdrm. Hurmalar olgunlasinca toplayip teslim 
ederdim. Bir sene hurma az oldu. Toplarken yehudi yanima 
geldi. Yehudiden borcum icin biraz miiddet istedim, verme- 
di. Durumu Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" bildir- 
dim. Eshab-i kirama: "Kalkin gidelim. Yehudiden Cabir icin 
miihlet isteyelim" buyurdu. Hurma bagcemize geldiler. Re- 
sulullah benim icin yehudiden miihlet istedi. Yehudi, ey 
Ebel Kasim, miihlet veremem, dedi. Bunun iizerine Resu- 
lullah "sallallahii aleyhi ve sellem" hurma bagcesinin cevre- 
sini dolanip geldi. Tekrar yehudiden miihlet istedi. Yine 
vermedi. Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" bir mik- 
dar hurma ikram etdim. O hurmalardan yidi. Sonra bana bu 
hurma bagcesinde senin ikamet etdigin yer neresidir diye 
sordu. Falan yerdir ya Resulallah, dedim. Oraya benim icin 
bir dosek ser buyurdu. Dosegi serdim. Resulullah orada bi- 
raz uyudu. Uyamnca, bir mikdar hurma daha ikram etdim, 
yidiler. Sonra yine o yehudiden miihlet istedi, fekat kabul 
etmedi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" kalkip hur- 
ma bagcesinin cevresinde gezindi. Sonra bana hurmalan 
topla ve borcunu ode, buyurdu. Hurmalan topladim ve bor- 
cumu temamen odedim. Bir o kadar hurma da artdi. Resu- 
lullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" huzuruna vanp duru- 
mu arz etdim. "Sehadet ederim ki, ben Allahin Resuluyum" 
buyurdu. 

-247- 



• Yine Cabir bin Abdullah "radiyallahii anh" anlatmis- 
dir: Babam vefat etdi. Cok borcu kaldi. Hurma toplama ze- 
mani gelince, borclu oldugumuz kimselere bu hurmalan 
borcumuza karsilik aranizda paylasin. Bana hie kalmasin, 
dedim. Bu hurmalar borclannizi karsilamaz, diyerek kabul 
etmediler. Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" huzu- 
runa gidip, alacakhlann sizi gormesini arzu ediyorum de- 
dim. Hurmalan topla ve gurub gurub ayir, buyurdu. Resu- 
lullahin emr etdigi gibi yapdim. Sonra tesrif buyurdular. 
Alacakhlar Resulullahi goriince bana yapisdilar. Resulul- 
lah "sallallahii aleyhi ve sellem" onlann bu halini goriince, 
bir hurma obeginin yanina vanp, iic kerre cevresinde dolas- 
di ve yanina oturdu. Sonra bana alacakhlanni cagir, buyur- 
du. Cagirdim, geldiler. Alacaklan olan babamin borcu ka- 
dar hurmayi olciip, tarn aldilar. Ben babamin borcunun 
odenmesine ve bana bir dane hurma kalmamasina razi 
idim. Bir de bakdim ki, Resulullahin yaninda oturdugu hur- 
ma yigini, herkes alacagini aldigi halde, bir dane bile eksil- 
memisdi. 

• Ebu Katade "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: Resu- 
lullah "sallallahii aleyhi ve sellem" ile bir seferde idik. Ak- 
sam nemazinda hutbe okudu ve: "Bu gece sabaha kadar yii- 
riirsek, insaallah yann suya ulasinz" buyurdu. Gece ben Re- 
sulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" yaninda yiiriidiim. 
Gece yansindan sonra Resulullahi uyku basdirdi. Devesin- 
den diisecek gibi oldu. Yandan tutdum. Dogrulup devenin 
iizerine oturdular. Biraz sonra yine uyudular. Diisecekleri si- 
rada yandan tutdum. Uyanip devenin iizerine oturdular. Bu 
hal iizere sabaha kadar yola devam etdik. Yine uyku basdir- 
di ve devenin iizerinden yan tarafa meyl etdiler, hemen tut- 
dum. Mubarek basini kaldinp bana sen kimsin, dedi. Ebu 
Katadeyim, dedim. Ne zemandan beri benimle birlikdesin, 
buyurdu. Bu gece devamh sizin yanimzda idim ya Resulal- 
lah, dedim. "Peygamberini korudugun gibi, Allah da seni 
korusun" buyurdu. Ordudan geri kaldik. Askerlerden hie 
kimse goriinmiiyordu. Bana ey Eba Katade, askerlerden hie 
kimse goriiniiyor mu diye sordu. Ben de iste bir ath, iste bir 

-248- 



atli daha diye gosterirken, yedi kisi bir araya geldik. Resulul- 
lah "sallallahii aleyhi ve sellem" yolun disina cikip bir yerde 
istirahata cekildi. Bize nemaz vaktini gozleyin, buyurdu. An- 
cak bizden en once uyanan Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem" oldu. Giines dogmusdu. Sonra biz de uyanip sabah 
nemazi gecdi diye feryad ederek yerimizden kalkdik. Resu- 
lullah bize develerinize bininiz buyurdu. Sonra yola cikdik. 
Bir miiddet gitdik, giines yiikseldi. Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem" su matarasini istedi. Matarami verdim, ab- 
dest aldi. Matarada birazcik su kaldi. Ya Eba Katade! Bu su- 
yu sakla, bu su cok kiymetli olacakdir, buyurdu. Sonra her 
zeman kildigimiz gibi sabah nemazimn siinnetini ve farzini 
kildik [kaza etdik]. Nemazdan sonra Resulullah bineklerini- 
ze bininiz, buyurdu. Bindik ve yola devam etdik. Biz kendi 
aramizda yavas bir sesle, sabah nemazim kacirdik! Taksira- 
timiz oldu diye konusuyorduk. Bunun iizerine Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem" sizin bana uymaniz size yetmez 
mi? Uykuda taksirat olmaz. Bir nemazi vakti gecinceye ka- 
dar kilmamak giinahdir, buyurdu. Bir miiddet daha yola de- 
vam etdik. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" buyurdu 
ki, onden gidenler ne yapiyorlar. Sabah oldu, Peygamberle- 
rini bulmayacaklar mi? Ebu Bekr ve Omer "radiyallahii an- 
hiima" yamndakilere Resulullah arkamizdadir. Sizi birakip 
gitmez dediler. Bir kismi da ondedir, dediler. Eger Ebu Bek- 
rin ve Omerin "radiyallahii annum" soziinii tutarlarsa dogru 
yolu bulurlar. Bir miiddet daha yola devam etdik ve Eshab-i 
kirama yetisdik. Ya Resulallah! Susuzlukdan helak olacagiz, 
dediler. "Size helak olmak yokdur, helak olmazsiniz" buyur- 
du. Sonra devesinden inip, bir bardak istedi. Benden de ma- 
taramda kalan az mikdardaki suyu istedi, getirdim. Matara- 
dan bardaga su dolduruyor. Ben de Eshab-i kirama veriyor- 
dum. Eshab-i kiram, mataradaki suyun az oldugunu goriin- 
ce, su icmek icin izdiham oldu. Resulullah "sallallahii aleyhi 
ve sellem" izdiham yapmayimz. Hepiniz suya kanacaksiniz, 
buyurdu. Sonunda biitiin Eshab-i kiram suya kandi. Benden 
ve Resulullahdan baska su icmeyen kalmadi. Resulullah ba- 
na da ic, buyurdu. Once siz buyurun, iciniz ya Resulallah, de- 

-249- 



dim. "Bir kavinin su dagiticisi en son su icer" buyurdu. Bu- 
nun iizerine alip icdim. Sonra Resulullah da icdi. Sonra ora- 
dan kalkip, yola devam etdik. Resulullahin daha onceden 
isaret buyurdugu gibi bir suya ulasdik. 

• Mikdad bin Esved "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: 
Bir defasinda iki arkadasimla birlikde Medineye gitmisdik. 
Yol mesakkatinden gozlerimiz yanmisdi. Eshab-i kiramdan 
"aleyhimurndvan" hie kimse bizi evine gotiirmedi. Resulul- 
lah "sallallahii aleyhi ve sellem" bizi alip, evine goturdii. 
Evinde uc keci vardi. Bu kecilerin sutiinii sagip iciniz, buyur- 
du. Kendisi aynhp gitdi. Biz kecileri sagip sutiinii icdik. Re- 
sulullahin payini da ayirdik. Aksam, Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem" geldi. Uyuyan kimseyi uyandirmayacak ve 
uyanik kimsenin de duyacagi kadar yavas sesle selam verdi. 
Sonra mescide gidip nemaz kildi. Sonra gelip kendisi icin 
ayirdigimiz siitii icdi. Bir gece seytan bana vesvese verdi. En- 
sar, Resulullaha hediyyeler getiriyor. Onun bu siite ne ihti- 
yaci vardir diyerek, Resulullah icin ayirdigimiz siitii icdim. 
Fekat siitii mi'demde tutamadim, geri cikardim. Bu isden 
cok pisman oldum. Kendi kendime, Resulullahin payini ic- 
din! $imdi gelip sana beddiia ederse, ahiretim harab olur, di- 
yordum. Uzerimde bir ortu vardi. Basimi ortsem ayagim, 
ayagimi ortsem basim acikda kahrdi. Hie uyuyamiyordum. 
Arkadaslanm uyudular. Zira onlann hie bir diisiincesi ve si- 
kintisi yokdu. O sirada Resulullah "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" geldi. Selam verip mescide gecdi ve nemaz kihp geri 
geldi. Siite bakdi, kabi bos goriince, ellerini semaya dogru 
acdi. Ben kendi kendime iste simdi bana beddiia ediyor, de- 
dim. Fekat Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", ya Rab- 
bi, beni doyuram doyur, bana su verene su ver" diye diia et- 
di. Hemen yerimden kalkip elbisemi giydim. Kecilerin en se- 
mizini Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" icin kesecek- 
dim. Yanima da bir bicak aldim. Kecilere bakdim, memeleri 
siitle dolu idi. Bir canak alip siit sagdim. Siitiin yagi iistiinde 
duruyordu. Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" huzu- 
runa gitdim. Bana bu gece sutunuzii icdiniz mi diye sordu. 

-250- 



icdik ya Resulallah dedim. Sonra elimdeki siitden biraz icip, 
sen de ic diye bana verdi. Biraz daha iciniz ya Resulallah, de- 
dim. Biraz daha icip kabi bana verdi. Ben de icdim. Fekat 
beni bir gulme tutdu. Giilmekden yere diisdiim. Resulullah 
bana ey Mikdad! Bu senin yaramazhgindan biridir. Sonra 
ben olan hadiseyi anlatdim. Bu Allahxi tealamn rahmetinden 
baska bir sey degildir. Nicin bana haber vermedin. iki arka- 
dasini da uyandirsaydik, onlar da bu rahmetden nasiblense- 
lerdi, buyurdu. Siz rahmete kavusdunuz. Ben de kavusdum, 
baskasinin bu rahmete kavusmasi veya kavusmamasindan 
endisem yokdur, dedim. 

• Ebu Kursafe "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: Be- 
nim musliman olmam soyle vuku' buldu: Bir annem bir de 
halam vardi. Halami daha cok severdim. Koyunlanmiz var- 
di, onlan otlatmaya giderdim. Giderken halam bana ey og- 
lum, sakin Muhammedin "sallallahu aleyhi ve sellem" yani- 
na varma, seni sapdmr, derdi. Bir gun koyunlan otlakda bi- 
rakdim. Resulullahin "sallallahu aleyhi ve sellem" huzuruna 
gitdim. Aksama kadar orada kaldim. Aksam koyunlan ac ve 
memeleri bos eve dondiim. Halam koyunlara ne oldu diye 
sordu. Bilmiyorum, dedim. Ertesi gun yine aym seklde yap- 
dim. O gun Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem": "Ey in- 
sanlar, hicret ediniz, islama siki sanhniz. Cihad devam etdigi 
miiddetce hicret kesilmez" buyurdu. O gun de koyunlan 6n- 
ceki gun gibi eve gotiirdiim. Uciincii gxin yine Resulullahin 
"sallallahu aleyhi ve sellem" sohbetine gitdim ve musliman 
oldum. Resulullah ile musafeha yaparak bfat etdim. Sonra 
halamin ve koyunlann halinden sikayet etdim. Koyunlanni 
yanima getir, buyurdu. Gidip getirdim. Mubarek elini ko- 
yunlann memelerine ve sirtlanna dokundurdu ve bereket ile 
diia etdi. O anda koyunlann hepsi semiz bir hale geldi ve 
memeleri siit ile doldu. Koyunlan eve getirdim. Halam yav- 
rum koyunlan hergiin boyle otlat dedi. Bugiin de hergiin ol- 
dugu gibi otlatdim. Yalniz bu giin baska bir hadise oldu, de- 
dim. Hadiseyi tek tek anlatdim. Musliman oldugumu soyle- 
dim. Annem ve halam da musliman oldular "radiyallahii an- 
num". 



251 



BESINCI BOLUM 

Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" Peygamberli- 
gine delalet eden, fekat ne zeman vuku' buldugu bildirilme- 
den nakl edilen mu'cizeleri. Bu boliim iki kismdir. 

BiRINCi KISM: Zemana bagh olmayan mu'cizeler: 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" mubarek yii- 
ziiniin guzelligi kemalde ve mubarek a'zalannin tenasubu 
i'tidalde idi. Sozleri tath idi. Her hareketi ve durusu, davra- 
nislan ve isleri o seklde idi ki, daha giizeli dusiiniilemezdi. 
Nitekim bu husus bircok hadis-i serif ile sabit olmusdur. Re- 
sulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" vasflari soyle bildiril- 
misdir: Orta boylu, gayet kemal ve i'tidal iizere idi. Yanina 
uzun boylu birisi gelse, ondan uzun gorunurdii. Konusdugu 
zeman mubarek disleri arasindan nur sacihrdi. Mubarek yii- 
zii ayin ondordiinden daha parlakdi. Hazret-i Aise "radiyal- 
lahii anha" birgiin evinde birsey kaybetmisdi. Aradi, karan- 
hkda bulamadi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" eve 
tesrif edince, mubarek almnda parlayan nur, odayi aydinlat- 
di. Hazret-i Aise kaybetdigi seyi buldu. 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" mubarek 
viicudu cok temiz idi. Teri nezih ve kokusu cok giizeldi. 
Enes "radiyallahii anh" soyle demisdir: Resulullahin "sal- 
lallahii aleyhi ve sellem" kokusu gibi hicbir giizel koku 
gormedim. Mubarek kokusu ne miske, ne de anbere ben- 
zerdi. Resulullah ile mtisafeha eden kimsenin, o gun elinin 
giizel kokusu gitmezdi. Mubarek elini hangi cocugun basi- 
na siirse, o cocuk diger cocuklardan giizel kokusu ile far- 
kedilirdi. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" bir gun haz- 
ret-i Enesin "radiyallahii anh" evinde uyumusdu. Hava si- 
cak oldugundan terlemisdi. Hazret-i Enesin annesi Resu- 
lullahin inci gibi ter danelerini bir siseye topladi. Resulullah 

-252- 



bunu ne yapacaksin diye sordu. Bunlan giizel kokulara ka- 
nsdinyorum. Hie bir koku ondan daha giizel kokmuyor, 
dedi. 

• imam-i Buhari "rahmetullahi aleyh" (Tarih-i Kebfr) 

adh eserinde soyle yazmisdir: Resulullah "sallallahii aleyhi 
ve sellem" bir yoldan geese, ondan sonra, o yoldan gecenler, 
Resulullahin oradan gecdigini giizel kokusundan bilirlerdi. 
Ishak bin Raheveyh, o giizel koku Resulullaha "sallallahii 
aleyhi ve sellem" has bir koku idi. Haricden bir koku siiriin- 
miis degildir, demisdir. 

Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" mubarek yiizii- 
ne degen mendili asla ates yakmazdi. Bir giin Enes bin Ma- 
like "radiyallahii anh" bir gurub insan misafir oldular. Ye- 
mek yidiler. Yemekden sonra cariyesine falan mendili getir, 
dedi. Cariyesi kirli bir mendil getirdi. Enes bin Malik "radi- 
yallahii anh" o mendili atese atdi. Bir miiddet sonra mendili 
atesden cikardi. Mendil yanmamis, kirlerden temizlenip, siit 
gibi beyaz olmusdu. Misafirleri bu ne haldir diye sorunca, bu 
mendil Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" mubarek 
yiiziinii sildigi bir mendildir. Ne zeman kirlense, atese atanz, 
tertemiz olur ve asla yanmaz, dedi. 

• Ebu Hiireyre "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: Bir 
kimse Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" huzuruna 
gelip, ya Resulallah, kizimi evlendirecegim, bana yardim 
ediniz, dedi. Resulullah, simdi hazirda bir sey yok. Yann sa- 
bah agzi acik bir sise ve cubuk getir, buyurdu. Sabahleyin o 
kimse bir sise ve bir cubuk getirdi. Resulullah "sallallahii te- 
ala aleyhi ve sellem" mubarek kollannin terini o siseye dol- 
durdu. Bunu gotiir kizin koku siiriinmek istedigi zeman, bu 
cubukla siseyi kansdirsin ve viicuduna siirsiin, buyurdu. O 
kizin boyle yapdigi ve giizel kokusunun biitiin Medinede du- 
yuldugu anlatilmisdir. Kizin bulundugu eve beyt-iil-mutayyi- 
bin, ya'ni giizel kokulu ev adini vermislerdir. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" biiyiik abdeste 
cikar. Fekat hie bir eser goriilmezdi. Yer yanhp icine ahrdi. 

-253- 



Hazret-i Aise "radiyallahii anha", ya Resulallah helaya gidi- 
yorsun, fekat senden hicbir eser goriinmiiyor, dedi. Buyur- 
du ki: Ya Aise, bilmezmisin, Peygamberlerden cikani yer 
yutar. 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" bedeninin 
kuvveti herkesden fazla idi. O zemanin en kuvvetli pehliva- 
ni Riiganeyi islama da'vet etdiginde, onunla giiresmisdi ve 
yenmisdi. Riiganenin babasi da o devrin pehlivani idi. Cahi- 
liyye devrinde onu da maglub etmisdi. Rxiganenin babasi tic 
def'a giiresdi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" tip 
defasinda da onu yendi. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" yaya yiiriidii- 
giinde hie kimse Ona yetisemezdi. Ebu Hiireyre "radiyalla- 
hii anh" demisdir ki: Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
o kadar cabuk yiiriirdii ki, sanki yer mubarek ayagimn altin- 
da diirulurdu. Biz zahmet cekerek yiiriirdiik, Resulullah nor- 
mal yiiriirdii, yine de Ona yetisemezdik. 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" mubarek ag- 
zinin suyu ile tuzlu sular tath olurdu. Enes "radiyallahii anh" 
soyle demisdir: Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" 
evinde bir kuyu vardi. Suyu tuzlu idi. Mubarek agzinin su- 
yundan o kuyunun icine katdi. Kuyunun suyu tathlasdi. Me- 
dinedeki kuyular arasinda o kuyunun suyundan daha tathsi 
yokdu. 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" huzuruna 
Yemameden bir kimse geldi. Ya Resulallah! Bizim koyii- 
miizde mescid yokdur, dedi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem" su istedi. O su ile mubarek yiiziinii, agzini, ellerini ve 
kollanni yikadi ve o suyu kendisine gelen kimseye verdi. K6- 
yiine git, bir mescid yap, bu suyu baska su ile kansdinp mes- 
cidin arsasina sac, cok bereket goreceksin, buyurdu. O kim- 
se koyiine gidip, Resulullahin buyurdugu gibi yapdi. Gayet 
giizel ve ferah bir mescid oldu. Orada biten otlar yaz kis hie 
kurumadi. 

• Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" bir kuyudan 

-254- 



bir kova su getirdiler. O sudan biraz icip mubarek agzinin su- 
yunu kovaya dokdii. Eshab-i kiram o suyu gotiiriip aldiklan 
kuyuya dokdiiler. Ondan sonra o kuyudan devamh misk ko- 
kusu gelirdi. 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" mubarek 
gozleri cok kuvvetli goriirdu. Onden gordiigii gibi, arkadan 
da goriirdu. Aydinlikda gordiigii gibi, karanlikda da goriir- 
dii. Nakl edilmisdir ki, siireyyadaki ya'ni boga burcundaki 
onbir yildizi goriirdii. 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem", mubarek azi 
disini kiran bir cema'atin neslinden gelenlerin asla azi disi 
cikmadi. 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" mubarek eli 
neye dokunsa, hayr ve bereket hasil olurdu. Mesela bir siit- 
siiz koyunun memelerine dokunsa, koyunun memeleri siit 
ile dolardi. ibni Mes'ud "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: 
Bir giin Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" ile Ebu 
Bekr "radiyallahii anh", bulundugum yerden geciyorlardi. 
Ben koyun giidiiyordum. Bana ey ogulcagiz, hie siidiin var 
midir diye sordu. Var, fekat bu koyunlar bana emanetdir, 
dedim. Bunlann arasindan kisir bir keci getirdim. Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem" mubarek eliyle o kecinin me- 
mesini sigadi ve cok siit sagdi. Kendisi icdi ve hazret-i Ebu 
Bekre de verdi. Sonra ben huzuruna yaklasip, bana dini 6g- 
ret, dedim. Mubarek eliyle basimi oksadi ve sen heniiz kii- 
ciiksiin, ogrenirsin, buyurdu. 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" Peygamberli- 
gi bildirilmeden ewel de, sonra da hasmeti, biiyiikliigii ve 
heybeti herkesin gozlerinde ve goniillerinde yer etmis idi. 
Kureysli miisrikler, Eshab-i kirama eziyyet ederlerdi. Resu- 
lullahi "sallallahii teala aleyhi ve sellem" gordiikleri zeman 
Ona da eziyyet edelim diye kalblerinden gecirirlerdi. Fekat 
Onu "sallallahii teala aleyhi ve sellem" goriince, heybetin- 
den Ona hiirmet ve hizmet ederlerdi. Resulullahi ansizin go- 
ren kimseyi korku kaplar, titremeye baslardi. Bir giin huzu- 

-255- 



runa gelen bir kimse titremeye baslayinca, titreme; ben padi- 
sah degilim, buyurmusdur. 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" iki kiiregi 
arasinda, sol omuzuna dogru niibiivvet muhrii vardi. Bu bir 
parca et ve belirgin idi. Uzerinde pekcok killar vardi. ibni 
Omer "radiyallahii teala anhiima", o killarla La ilahe illallah 
yazili idi, diye rivayet etmisdir. Bir rivayetinde de La ilahe il- 
lallah Muhammediin Resulullah yazili idi, demisdir. 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" akh, fehmi, 
ma'rifeti ve ilmi hie kimseye nasib olmayacak derecede cok 
fazla idi. Bunun en acik delili, iimmi iken ve hie kimseden 
birsey ogrenmedigi halde, isleri, halleri, tavirlan, sozleri, ah- 
laki, ilmi ve fazileti o derecede idi ki, hie kimsenin akh ve il- 
mi ona ulasamazdi. Tevratda, incilde ve diger ilahi kitablar- 
da, suhuflarda bulunan sirlan ve haberleri bilirdi. Halbuki 
ehl-i kitabin alimleriyle goriismemis, onlarla sohbet etme- 
mis ve onlardan birsey ogrenmemisdi. Gecmis iimmetlerin 
hallerini, kesf ehli hiikemamn hikmetlerini cok iyi bilirdi. 
Resulullahdan "sallallahii aleyhi ve sellem" sadir olan misal- 
ler ve insanlan gayet iyi idare etmesi, dinin hiikmlerini an- 
latmasi, adab-i senfesi, hisal-i hamidesi, akhnin kemaline ve 
ilminin ziyadeligine delalet eder. Nitekim Onun bu hasletle- 
ri beser takatimn iistiinde idi. Hilmi, hayasi, comerdligi, in- 
sanlara iyi mu'amelesi, herkese karsi sefkati, za'iflere acima- 
si, merhameti, adaleti, emin olmasi, dogrulugu, afvi, muriiv- 
veti, vefasi, ziihdii, kana'ati, tevazu'u, aleak gonulluliigii, ak- 
rabayi ziyareti sevmesi ve diger iistiin huylan ve vasflanyla 
son derece kemal iizere idi. Daha fazlasim diisiinmek miim- 
kin degildi. Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" iistiin- 
lukleri kitablarda cok genis anlatilmisdir. Biz burada az co- 
ga dehl ve damla denize isaretdir sozii geregince kisaca bil- 
dirdik. 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" en biiyiik 
mu'eizesi Kur'an-i kerimdir. Kiyamete kadar baki kalacak- 
dir. insanlann dilinde okunacak ve sahifelerde yazili dura- 
cakdir. Hatta Kur'an-i kerim bir degil binlerce mu'eizedir. 

-256- 



Onun en kisa bir suresinde, mesela Kevser suresinde sayisiz 
mu'cizeler vardir. Biitiin insanlar birlesseler, arablann belig- 
leri bir araya gelip yardimlassalar, bir ayet-i kerimesini soy- 
lemekden acizdirler. Kur'an-i kerim, fesahat ve belagatda o 
kadar yiiksekdir ki, arab kabilelerinin biitiin fasihleri ve be- 
ligleri onun benzerini soylemege giic yetiremezler. Kur'an-i 
kerimin sasirtici nazmi ve hayrete dusiiriicii iislubu arablann 
biitiin tislub ve terkiblerinden miimtazdir. Hie biri ona ben- 
zemez. Arablann sozleri arasinda ona benzer bir soz ne na- 
zil olmadan once, ne de nazil oldukdan sonra asla vaki' ol- 
mamisdir. 

Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" bir giin 
Kur'an-i kerim okuyordu. Arablann fasihlerinden olan 
Velid bin Mugire isitdi ve rikkate geldi. Ebu Cehl onun bu 
halini goriince sitem etdi. Bunun iizerine Velid bin Mugire 
soyle dedi: Vallahi sizden hicbiriniz arablann sozlerini ve 
si'rlerini benden iyi bilmezsiniz. Muhammedin "sallallahii 
aleyhi ve sellem" okudugu hie birine benzemez! 

Arablann merasimlerinden birinde, arab kabileleri top- 
lanmislardi. Velid bin Mugire onlara, Muhammed "aleyhis- 
selam" hakkinda soyliyeceginiz bir soz iizerinde birlesin. 
Soyledikleriniz birbirinizi yalanlamasin. Boylece arab kabi- 
lelerini Ondan sogutahm ve sakindirahm, dedi. Bir kismi 
Ona kahin diyelim dediler. Velid bin Mugire, yok vallahi o 
kahin degildir. Ciinki, Onun sozlerinde kahinlerin sozlerin- 
deki secie benzer bir soz yokdur, dedi. Mecnundur diyelim 
diye teklif etdiler. Velid bin Mugire, o da olmaz, zira Onda 
hie ciinun ve vesvese yokdur. Sairdir diyelim, dediklerinde 
ise, ben si'rin her cesidini gayet iyi bilirim. Onun sozleri si're 
hie benzemiyor, dedi. Sihrbaz diyelim, dediler. Velid bin 
Mugire, hayir sihrbaz da degildir. Ciinki onda sihrbazlar gibi 
iifiirmek ve diigiim yapmak yokdur. Bunun iizerine Kureys 
miisrikleri bunlann hicbiri olmaz diyorsun, o halde ne diye- 
lim, dediler. Velid bin Mugire, Muhammed "aleyhisselam" 
kan ile koca arasini, kardeslerin ve akrabalann arasini acan 
bir sihrbazdir diyelim, dedi. Bu soz iizerinde anlasdilar. Yol 

- 257 - Sevaliid-iin Niibiivve - F:17 



baslarma oturup, halki bu sozle Resulullahdan "sallallahii 
aleyhi ve sellem" sogutmaga cahsdilar. 

Kur'an-i kerimin icazindan biri de nazmimn samil oldugu 
haberlerdir. Gecmis asrlarda ve beldelerde, gecmis iimmetle- 
rin vak'alanm ve dinlerindeki hiikmleri bildirmesidir. Ehl-i 
kitabin alimleri, omiirlerini bunlari arasdirmak ve ogrenmek 
icin harcamislar ve tarn olarak ogrenememislerdir. Ehl-i ki- 
tab alimlerinin Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" ge- 
lerek goriisiip, konusduklari ma'lumdur. Cok kerre ehl-i ki- 
tab alimleri, Resulullaha siial sorarlardi ve siiallerini cevab- 
landiran ayet-i kerfmeler nazil olurdu. Hepsi tasdik ederler, 
inkar etmege mecalleri kalmazdi. 

Kur'an-i kerim, gayba aid ve gelecekde olacak hadiseleri 
bildirmesi bakimindan da mu'cizedir. Bunlardan bir kismi 
vaki' olmusdur. Bir kismi da subhesiz vuku' bulacakdir. 

Kur'an-i kerfmin mu'cize yonlerinden biri de kiyamete 
kadar korunmasidir. Allahii teala [Hicr sxiresi 9.cu ayetinde 
mealen] (Dogrusu, kitabi [Kur'an-i kerimi] Biz indirdik, 
onun koruyucusu elbette Biziz) buyurdu. Kur'an-i kerim, 
tahrif edilmeden ve degisdirilmeden gelmisdir. Nice miilhid- 
ler ve zindiklar ve bilhassa karamita firkasi onu degisdirmek 
icin ugrasmislardir. Bir kelimesini ve bir harfini dahi degisdi- 
rememislerdir. Kiyamete kadar da degisdirilemeyecekdir. 

Kur'an-i kerfmin fcaz yonlerinden biri de pek cok mu'ari- 
zi olmasina ragmen, asrlarca degisdirilmekden korunmasi, 
beser takatimn disinda olmasidir. Mugayyebatdan haber 
vermesi, miinafiklarin ve ehl-i kitabin gizledigi seyleri haber 
vermesi de Kur'an-i kerimin fcazindandir. 

Kur'an-i kerimin mu'cize yonlerinden biri de sudur: Onu 
okuyanlan ve dinleyenleri bir heybet ve iirperti kaplar. 
Nakl edilmisdir ki, birgiin Utbe bin Rebia, Resulullaha 
"sallallahii aleyhi ve sellem", ya Muhammed "aleyhisse- 
lam"! Senin getirdigin din, kavminin dinine muhalifdir, de- 
di. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" ona, Fussilet su- 
resinden, Ad ve Semud kavminin helak edilislerini bildiren 

-258- 



ayet-i kerfmeleri sonuna kadar okudu. Utbe bin Rebia hey- 
bete kapilip, elini Resullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" 
mubarek agzina dogru uzatip, yemin vererek okumayi bi- 
rak, dedi. Soyle de rivayet edilmisdir. Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem" Fussilet suresini okurken, Utbe kafasi el- 
leri arasinda oldugu halde dinliyordu. Secde ayeti gelince, 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" secde yapdi. Utbe 
ne yapdigini anlamadi ve oradan ayrihp evine gitdi. Halbu- 
ki miisrikler Utbeyi dinlemek tizere bekliyorlardi. Gelme- 
yince, evine gidip kapisina toplandilar. Utbe onlardan ozr 
dileyip, vallahi Muhammed "aleyhisselam" benimle oyle 
bir kelamla soylesdi ki, bana oyle bir sey okudu ki, asla oy- 
le bir kelam isitmedim. Cevab vermekden aciz kaldim, ne 
diyecegimi bilemedim, dedi. 

Biilegadan, edebiyyatda meshur olan pekcok kimse, 
mu'araza icin Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" gel- 
misdi. Kendilerini bir heybet ve korku kaplamis ve mu'ara- 
zadan, karsi gelmekden vazgecmislerdir. O zemanin beligle- 
rinden, meshur edebiyyatcilanndan olan ibni Mukni', 
Kur'an-i kerime mu'araza icin bir soz tertib etmek istedi. Bu 
ise basladigi sirada bir oglan cocuguna rastladi. O cocuk, 
Kur'an-i kenmde [Hud suresi 44.cii ayetinde mealen] (Yere, 
suyunu cek! Goke, ey gok sen de tut denildi...) buyrulan 
ayet-i kerimeyi okuyordu. ibni Mukni' bu ayet-i kerimeyi isi- 
tince, ayet-i kerimedeki belagat karsisinda hayrete diisdii. 
Hemen gidip, Kur'an-i kerime karsi yazdigi sozleri yirtip at- 
di. Kesinlikle anladim ki, Kur'an-i kerim insan sozii degildir, 
dedi. Nakl edilir ki, Endulusun meshur edebiyyatcilanndan 
Yahya bin Gazale, ihlas suresinin benzerini yazmak istedi. 
Kendisini oyle bir heybet ve rikkat kapladi ki, hemen tevbe 
edip, bu isden vazgecdi. 

Kur'an-i kerimin mu'cize olmasi yonlerinden biri de su- 
dur: Onu okuyan ve dinleyen, okumakdan ve dinlemekden 
asla usanmaz. Ne kadar cok okursa ve dinlerse, okudukca ve 
dinledikce muhabbeti ve tat almasi artar. Halbuki, insanlann 
sozleri ne kadar edebi, fasih ve belig olursa olsun, birkac 

-259- 



def a okunup dinlendikden sonra tat alinmaz olur ve usanc 
ve sikinti vermege baslar. 

Kur'an-i kerimin bir mu'cize yonii de, ihtiva etdigi ilm ve 
ma'nalann cok derin olmasidir. Arab dili kaidelerine gore 
ve arab lisamyla nazil oldugu halde, temamini arablar ve hie 
kimse anlayamaz. Ondaki ilmleri ve ma'rifetleri, Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem" peygamberligi bildirildikden ve 
Kur'an-i kerim nazil oldukdan sonra bilmis ve anlamisdir. 
Allahii teala Kur'an-i kerimde derc etdigi ilmlere ve ma'ri- 
fetlere, insanlann secilmislerinden ba'zilarinin da muttali' 
olmasim ihsan buyurmusdur. Kur'an-i kerimin hakaikinin 
nihayeti yokdur. insan ne kadar yiiksek derecelere ulasirsa 
ulassin, Kur'an-i kerimde bildirilen ma'rifetleri icmalen, 
ya'ni kisaca anlamakdan da acizdir. Nerede kaldi ki, tafsila- 
tiyla anlamaya kadir olabilsin. Ondaki ilahi sirlar, ilmler ve 
ma'rifetler nihayetsizdir. O oyle bir deryadir ki, onda insani 
hayretden hayrete diisiiren ilmler, hikmetler ve ma'rifetler 
sonsuzdur. O apacik bir nur ve oyle saglam bir dayanakdir 
ki, gecmisde ve gelecekde onu batil kilacak yokdur. O ha- 
kim ve oviilmege layik olan Allahii teala katindan indiril- 
misdir. 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" mu'cizelerin- 
den birisi de bildirdigi yiice din islamiyyetdir. Derin alimler 
ve yiiksek derecelere kavusmus olan arifler, onun niikteleri- 
nin nihayetine ve esrannin derinliklerine ulasmakdan tarn 
bir acziyete diisduklerini i'tiraf etmislerdir. 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" devam ede- 
gelen mu'cizelerinden birisi de, genis ma'nalan icine alan 
mubarek sozlerinin, hadis-i seriflerinin sahih ve acik sened- 
lerle nakl edilmesi ve meshur olmasidir. Resulullah "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem" bir hadis-i serif de: (Cevami-iil-kelim, 
ya'ni az sozle cok sey anlatici olarak ve korkulara galib geli- 
ci olarak gonderildim) buyurmusdur. imam-i Buharinin nakl 
etdigi sahih bir hadis-i serifde de soyle buyrulmusdur: (Din 
ve ahkam, kiyamete kadar baki kalacakdir.) 

-260- 



Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" devam eden 
mu'cizelerinden birisi de, mubarek tiirbesinden bir nurun 
yayilmasidir. Ravda-i miinevveresinin iizerinde simsek cak- 
masi gibi parlayan nuru goren hacilar, salevat-i serife getirir- 
ler. Hace Muhammed Parisa "kuddise sirruh" (Fasl-ul-Hi- 
tab) adh kitabinda soyle yazmisdir: Resulullahin vefatindan 
sonra Rum diyanndan bir gene Medineye geldi ve Resulul- 
lahin "sallallahii aleyhi ve sellem" Ravda-i mukaddesesine 
bakarak; incilde okudum dedi ve su ma'nadaki beytleri ya- 
zip, okudu: 

Mustafamn ugramisdun kabrine, 

Sanki kabrde degtt, konusuyordu benimle. 

Nubiirvet nuru parlar kabrinin ustunde, 

O nur feyz verir, akl-i selim sahiblerinin kalbine. 

[Biiyiik veil Mevlana Halid-i Bagdadi, farisi divamnda 
yazdigi, Kabr-i se'adeti ziyaretinde soyledigi beytlerden bir- 
kaci, (Faideli Bilgiler) kitabinin 437.ci sahifesinde vardir. 
Liitfen oradan okuyunuz!] 

iKINCi KISM: Resulullahin "sallallahu aleyhi ve sel- 
lem" vefatindan sonra peygamberligine delalet eden mu'ei- 
zeleri: 

• Resulullah "sallallahu teala aleyhi ve sellem" kendin- 
den sonra, hazret-i Ebu Bekr-i Siddikin "radiyallahii teala 
anh" halife olacagini haber vermisdir. Bir giin bir kadin Re- 
sulullahin huzuruna gelip, bir sey istedi. Bir miiddet sonra 
gel, buyurdu. Kadin, ya Resulallah, gelince sizi bulamazsam 
ne olacak, dedi. Beni bulamazsan, Ebu Bekre git. Benden 
sonra halife o olsa gerekdir, buyurdu. 

• Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" bir kimseye bir- 
kac deve yiikii hurma verdi. O sahs, ya Resulallah! Senden 
sonra bu bagisi bana veren olmaz, dedi. Resulullah "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem" sana veren olur, buyurdu. Kim olur di- 
ye sorunca, Ebu Bekr verir, buyurdu. O sahs bunu hazret-i 
Ahye "radiyallahii anh" soyledi. Hazret-i Ah o kimseye, Re- 

-261- 



sulullaha gidip, Ebu Bekrden sonra kim verir, diye sor dedi. 
Gidip sordu. Omer bin Hattab, buyurdu. Bunun uzerine haz- 
ret-i All o sahsa, yine gidip sor, Omer bin Hattabdan sonra 
kim olur, dedi. O da gidip Resulullaha yine sordu. Osman ve 
All "radiyallahii anhiima" olur, buyurdu. Hazret-i All bunu 
isitince hicbirsey soylemedi. 

• Bir bedevi Medineye satmak icin bircok kilic getirmis- 
di. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" o kiliclan vere- 
siye satin aldi. Hazret-i All "radiyallahii anh" o sahsi go- 
riip, kiliclan ne yapdin, diye sordu. Resulullaha veresiye 
satdim deyince, Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" 
bir sey olursa, kihclann parasim kimden alacaksin, dedi. O 
sahs bilmiyorum, gidip Resulullaha sorayim, dedi ve gidip 
sordu. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" o sahsa, se- 
nin mahnin bedelini eda edecek, benim borcumu odeyecek 
ve ahdime vefa gosterecek olan kimse Ebu Bekrdir, buyur- 
du. O kimse hazret-i Ahye gelip bunu soyledi. Hazret-i Ah 
eger Ebu Bekre "radiyallahii anh" birsey olursa parani 
kimden alacaksin, dedi. O sahs bunu sormadim, gidip sora- 
yim diyerek, gidip sordu. Bu sefer Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem": Benim ve Ebu Bekrin basina bir is gelir- 
se, benim borcumu odeyip, soziimii yerine getirecek olan 
kimse Omer bin Hattabdir, buyurdu.O sahs bunu da gidip 
hazret-i Aliye soyledi. Hazret-i Ah peki, Omer bin Hatta- 
ba da "radiyallahii anh" bir sey olursa ne yaparsin, dedi. 
Bunun uzerine o sahs, Resulullahin huzuruna gidip, bunu 
da sordu. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" bana, 
Ebu Bekre ve Omere birsey olursa, sen helak oldun, de- 
mekdir, buyurdu. 

• Enes bin Malik "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" ile bir evde idik. Ka- 
pi kapah idi. Birisi gelip kapiyi caldi. Resulullah bana, ey 
Enes bak kimdir, buyurdu. Cikip bakdim, gelen hazret-i Ebu 
Bekr-i Siddik idi. iceri girip, Resulullaha haber verdim. Ka- 
piyi ac, gelen kimseyi Cennetle miijdele ve benden sonra ha- 
life olacagini soyle, buyurdu. Sonra bir kisi daha gelip kapi- 

-262- 



yi caldi. Resulullah, ey Enes, kapiya bak, buyurdu. Gidip 
bakdim. Hazret-i Omer-ul Faruk gelmisdi. Resulullaha bil- 
dirdim. Kapiyi ac, geleni Cennet ile miijdele ve Ebu Bekr- 
den sonra halife olacagini soyle buyurdu. Daha sonra kapi 
yine cahndi. Ey Enes, bak kimdir, buyurdu. Cikip bakdim. 
Hazret-i Osman-i zinnureyn idi. Resulullaha bildirdim. Ka- 
piyi ac, onu Cennetle mujdele ve Omer bin Hattabdan son- 
ra halife olacagini soyle ve Onu sehid edecekler, sabr etsin, 
buyurdu. 

• Sefine "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem" mescid yapiyordu. Bir tas koy- 
du ve Ebu Bekre "radiyallahii anh", benim koydugum tasin 
yanina bir tas koy, buyurdu. Sonra hazret-i Omere "radiyal- 
lahii anh", sen de tasini Ebu Bekrin tasinin yanina koy, bu- 
yurdu. Sonra da bunlar benden sonra halifelerimdir, buyur- 
du. 

• Huneyn gazasinda, harbin siddetlendigi sirada, Ciindeb 
"radiyallahii anh" Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" 
huzuruna gelip, ya Resulallah, harb cok siddetlendi. Esha- 
bindan birini seciniz, eger size bir emr vakf olursa, onu sece- 
lim. Eger olmazsa, onu secilmis bilelim, dedi. Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem" iste Ebu Bekr, eger bana bir sey 
olursa, onu bana halife olarak seciniz. Omer bin Hattab be- 
nim dostumdur. O benim dilimden dogruyu soyler. Osman 
bin Affan bendendir ve ben ondanim. Ah bin Ebi Talib be- 
nim diinyada ve ahiretde kardesim ve yoldasimdir, buyurdu 
"radiyallahii teala anhiim ecma'in". 

• Sefine "radiyallahii teala anh" soyle nakl etmisdir: 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" buyurdu ki: "Ben- 
den sonra halifelik miiddeti otuz senedir. Ondan sonra me- 
likler saltanat surer". Ebu Bekr "radiyallahu anh" iki sene, 
Omer "radiyallahii anh" on sene, Osman "radiyallahu 
anh" oniki sene ve All radiyallahii anh" alti sene halifelik 
yapdilar. 

• Bir gun Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" haz- 

-263- 



ret-i Ebu Bekr, hazret-i Omer, hazret-i Osman, hazret-i 
Talha, hazret-i Ziibeyr "radiyallahii teala anhiim ecma'in" 
ile Hira dagi iizerinde idiler. Dag sallandi. Resulullah "sal- 
lallahii aleyhi ve sellem" daga hitab ederek, sakin ol, senin 
iizerinde bir Peygamber, bir siddik ve sehidler var, buyur- 
du. 

• Hazret-i Aise "radiyallahii anha" soyle demisdir: Bir 
giin Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" izn veriniz de 
beni vefatimdan sonra senin yanina defn etsinler, dedim. Se- 
ni benim yanima nasil defn etsinler, kabrimin yaninda Ebu 
Bekrin, Omerin "radiyallahii anhiima" ve Isa bin Meryemin 
"aleyhisselam" kabrlerinden baska kabr olmayacak, buyur- 
du. 

• Yine hazret-i Aise "radiyallahii anha" soyle anlatmis- 
dir: Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" birgiin hazret-i 
Osmana "radiyallahii anh" bakdi ve Allahii teala Osmana 
rahmet eylesin, o sehid olacakdir, buyurdu. Sonra hazret-i 
Ahye "radiyallahii anh" ve Ziibeyre "radiyallahii anh" 
bakdi ve siz birbirinizle harb edeceksiniz! Ziibeyr, sen asi 
olsan gerekdir, buyurdu. Sonra Talhaya "radiyallahii anh" 
bakip, Allahii teala bunu sehid edene rahmet etsin, buyur- 
du. 

• Hazret-i Aise "radiyallahii anha" soyle anlatmisdir: Bir 
giin Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Eshabimdan bi- 
rinin buraya gelmesini istiyorum. Ona ba'zi soyliyeceklerim 
var, buyurdu. Ebu Bekri "radiyallahii anh" cagirayim mi de- 
dim. Birsey soylemedi. Anladim ki, ona diyecegi bir sey yok- 
du. Omeri "radiyallahii anh" cagirayim mi dedim. Yine bir- 
sey soylemedi. Anladim ki istedigi o da degildi. Sonra Os- 
man bin Affani "radiyallahii anh" cagirayim mi dedim. Ca- 
gir gelsin, buyurdu. Hazret-i Osmani "radiyallahii anh" ca- 
girdim. Gelip Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" hu- 
zuruna oturdu. Resulullah ona ba'zi seyler soyledi. Hazret-i 
Osmanin rengi degisdi. Bir seyler daha soyledi. Rengi eski 
haline dondii. Hazret-i Osmanin evini kusatdiklan zeman, 
nicin muharebe etmiyorsun, diye sordular. Resulullah "sal- 

-264- 



lallahii aleyhi ve sellem" bana cok seyler soyledi. Bu belaya 
sabr ederim, dedi. Hazret-i Osmani cagirdigim zeman, Resu- 
lullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" ona evinin kusatilacagi- 
m ve sehid edilecegini soyledigini zan ediyorum. 

• Ammar bin Yaser "radiyallahii anh" soyle demisdir: 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Emir-iil mii'minin 
Aliye "radiyallahii anh", Ey Ali, sana Salihin "aleyhisselam" 
devesini bogazlayan bedbaht insanlardan haber vereyim mi? 
Onlardan biri senin basina kilic ile vurup, yiiziinii kana bula- 
yan kimsedir, buyurdu. 

• Ebiil-Esved Diieli soyle nakl etmisdir: Emir-iil mii'mi- 
nin Aliden "radiyallahii anh" isitdim, soyle dedi: Bir gun 
Medineden cikdim. Atima binip gitmek icin, ayagimi atimin 
iizengisine koydugum sirada, Abdullah bin Selam cikageldi. 
Nereye gidiyorsun, dedi. Iraka gidiyorum, dedim. Dikkatli 
ol. Eger sen Iraka gidersen, basina kihcla vursalar gerek, di- 
ye soyledi ve yemin ederek bunu Resulullahdan isitdim, de- 
di. 

Emir-iil mii'minin All "radiyallahii anh" Yenbu'da has- 
talanmisdi. Nicin burada duruyorsun. Vefat edersen bu koy- 
liiler senin isini gormezler. Medineye gidersen orada kar- 
deslerin isini goriirler, cenaze hizmetini yaparlar, dediler. 
Hazret-i All "radiyallahii anh" buyurdu ki: Ben burada ve- 
fat etmem. Hem de basimin kani yiiziime ve sakahma akma- 
yinca vefat etmem. Ciinki, Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem" bana boyle haber verdi. 

• Emir-iil mii'minin Ali "radiyallahii anh" soyle anlatmis- 
dir: Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" ile bir bagceye 
ugramisdik. Ya Resulallah! Bu ne hos bagcedir, dedim. Ya 
Ali, Cennetde senin bagcen bundan daha giizel olacakdir, 
buyurdu. Boylece yedi bagceye ugradik. Ben hepsinde, bu 
ne giizel bagcedir, dedim. Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem" cevabinda, daima Cennetde senin bagcen daha gii- 
zeldir, buyurdu. Sonra aglamaga basladi. Ya Resulallah! Se- 
ni aglatan sebeb nedir, dedim. insanlann senin icin kalble- 

-265- 



rinde olan kinden dolayi agliyorum. Onu, ben vefat etdikden 
sonra ortaya cikanrlar, buyurdu. Ya Resulallah! Din selamet 
iizere devam eder mi, dedim. Selamet uzere devam eder, bu- 
yurdu. 

• Aise "radryallahii anha" soyle buyurmusdur: Resulul- 
lah "sallallahii aleyhi ve sellem" Talhayi "radryallahii anh" 
bir yere giderken gordii. Yer yiiziinde yiiriiyen bir sehiddir, 
buyurdu. 

• Bir gun Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" hanim- 
lanna soyle buyurdu: Sizden aim tiiylii devenin sahibi, 
Hav'abin kopekleri kendisine havladigi yere kadar gider. 
Cok kimse onun sag tarafinda, cok kimse de sol tarafinda 61- 
diiriiliir. Kendisi de zor kurtulur, buyurdu. Hazret-i Aise 
"radryallahii anha", Cemel vak'asinda Iraka giderken, Beni 
Amir sulanndan bir suyun yanina varmisdi. Orada kopekler 
havlamaga basladi. Bu suyun adi nedir diye sordu. Hav'ab 
dediler. Bunun iizerine hazret-i Aise "radryallahii anha" ben 
geri doniiyorum, dedi. ibni Ziibeyr "radiyallahii anh" geri 
donme, Allahii teala senin vasitanla iki zatin arasini lslah 
eder, dedi. Hayir geri donecegim. Ciinki, Resulullah "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" soyle buyurdu diyerek, Resulullahin 
zevcelerine buyurdugu seyi anlatdi. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Cemel vak'asi- 
na isaretle; bir kavm cikar, helak olurlar. Felah bulmazlar! 
Onlann onderi bir kadindir ve o Cennete girecekdir, buyur- 
musdur. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" hanimlanna 
"radiyallahii teala anhiinne", benden sonra size yardim eden 
dogru sozlii ve iyi isli birisi olacakdir, buyurdu. Sonra, ya 
Rabbi, Abdurrahman bin Avfi Cennet irmaklarindan kan- 
dir, diye diia etdi. Resulullahin vefatindan sonra, Abdurrah- 
man bin Avf "radiyallahii anh" mahnin bir kismini kirkbin 
dinara satdi ve ezvac-i tahirata taksim etdi. 

• Bir gun Emir-iil mii'minin hazret-i All, Ziibeyr ile "ra- 
diyallahii anhiima" basbasa konusuyorlardi. Resulullah "sal- 

-266- 



lallahii aleyhi ve sellem" hazret-i Aliye Ziibeyr ile basbasa 
konusuyorsun. Fekat o seninle muharebe edecekdir, buyur- 
du. Cemel vak'asi olunca, hazret-i All "radiyallahii anh" bu- 
nu Zubeyre "radiyallahii anh" hatirlatdi. Ziibeyr "radiyalla- 
hii anh" muharebeden vazgecip geri dondii. Arkasindan biri 
gelip Ziibeyri "radiyallahii anh" sehid etdi. Kihcini hazret-i 
Aliye getirdi. Hazret-i Ah "radiyallahii anh" Ziibeyri katl e- 
den Cehennemdedir, dedi. 

• Hendek kazildigi gun, Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem" mubarek eliyle Ammar bin Yaserin "radiyallahii 
anh" basini sivazlayarak, seni, isyan edenlerden bir gurub se- 
hid edecekdir, buyurdu. Siffin muharebesinin siddetlendigi 
bir sirada, Ammar bin Yaser "radiyallahii anh" yemin ede- 
rek, bugiin Resulullahin bana va'd etdigi giindiir, dedi. Haz- 
ret-i Ah "radiyallahii anh" susup hie cevab vermedi. Bir da- 
ha ayni seyi soyledi. Hazret-i Ah yine cevab vermedi. Am- 
mar bin Yaser iiciincii yemin ederek ayni seyi soyleyince, 
hazret-i All, evet bu gun o giindiir, dedi. Ammar bin Yaser 
tekbir getirerek, bugiin tath riizgarlar esmege basladi. Bu- 
giin Muhammed aleyhisselama ve Onun yakinlanna kavusu- 
yorum, dedi. Sonra muharebeye daldi. Hazret-i Mu'aviyenin 
"radiyallahii anh" taraftarlarindan bir kac kisiyi diisiirdii. O 
sirada susadi ve su istedi. Siit ile kansik su getirdiler. Bu su- 
yu goriince, Allahii ekber, dedi. Sonra yemin ederek, Resu- 
lullah "sallallahii aleyhi ve sellem" bana, seni isyan edenler- 
den bir gurub sehid edecekdir. Sehid edilmen Cebrail ile Mi- 
kail "aleyhimesselam" arasinda olacakdir. Bunun alameti 
sudur ki, o sirada su isteyeceksin, sana siit ile kansik su vere- 
cekler buyurdu, dedi. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Abdullah bin 
Amr bin As'a "radiyallahii anh" buyurdu ki: Ammann ka- 
tilini Cehennem ile miijdele! Siffin vak'asinda Ammar bin 
Yaser "radiyallahii anh" sehid edildi. iki kisi onun basini 
hazret-i Mu'aviyeye "radiyallahii anh" getirdiler. Her biri 
kendisinin onu sehid etdigini soyliiyordu. Hazret-i Mu'aviye 
onu sehid edene bir kese giimiis verecegim. Bunun anlasil- 

-267- 



masi icin Abdullah bin Amr bin Asi hakem ta'yin ediyorum, 
dedi. Abdullah bin Amr o iki kimseden birine, bunu nasil 
katl etdin diye sordu. O kimse iizerine hamle yapip oldiir- 
dum, dedi. Abdullah bin Amr ona, hayir bunun katili sen 
degilsin, dedi. Sonra diger sahsa nasil katl etdin diye sordu. 
O kimse dedi ki, birbirimize hucum etdik. Ben kuvvetli bir 
vurusla vurdum. Atindan yere diisdii. Dizleri iizerinde du- 
mp, Cebrail ve Mikail "aleyhimesselam" arasinda pisman 
olacak kimse felah bulmasin, dedi. Sonra sagina soluna ba- 
kindi. Yanina yaklasip basini kesdim, dedi. Bunun iizerine 
Abdullah bin Amr o kimseye su gumiisleri al ve Cehenne- 
me gidecegini de bil, dedi. O sahs, oliirsek vay halimize! Ol- 
diiriirsek vay bize dedi. Gumiisleri yere atip "innalillah ve 
inna ileyhi raci'un" ayet-i kerimesini okudu. Hazret-i 
Mu'aviye, Abdullah bin Amra ne oldu dedi. Bunun iizerine 
Abdullah bin Amr soyle dedi: Ben sahidlik ederim ki, mes- 
cid yapihrken herkes bir tas getirdi. Ammar bin Yaser iki 
tas getirdi. Resulullahdan "sallallahii aleyhi ve sellem" isit- 
dim, buyurdu ki: "Ey Ammar! Seni isyan edenlerden bir gu- 
rub sehid edecekdir. Sonra bana donerek, ey Abdullah, 
Amman katl edeni Cehennem atesiyle miijdele buyurdu, 
dedi. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" hazret-i Ahye 
"radiyallahii anh", yakin zemanda seninle Aise "radiyallahii 
anha" arasinda bir hadise vuku' bulacakdir, buyurdu. Bu Ce- 
mel vak'asina isaret idi. Hazret-i Ali "radiyallahii anh" bu is 
Eshab arasinda yalniz bana mi mahsusdur, dedi. Resulullah, 
evet ya Ali buyurdu. Hazret-i Ali, o zeman ben Eshabin en 
kotiisii olmus olurum, dedi. Hayir, oyle olmus olmaz. Fekat 
o hadise vuku' bulur. Ona galib gelirsin ve onu tekrar maka- 
mina gonderirsin, buyurdu. Nitekim Cemel vak'asinda haz- 
ret-i Ali galib geldi. Hazret-i Aiseye hurmet ve ikramda bu- 
lunarak, onu Medineye gonderdi. 

• Hazret-i Ali "radiyallahii anh" Resulullaha "sallallahii 
aleyhi ve sellem" Yemenden bir mikdar altin gonderdi. Re- 
sulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" bu altinlan Necid hal- 

-268- 



kina paylasdirdi. Ensar ve muhacirin "radiyallahii anhiim ec- 
ma'in" ya Resulallah! Bizi birakip Necid halkina altin dagi- 
tiyorsun, dediler. Resulullah, miislimanlarla iyi gecinsinler 
diye altinlan onlara dagitdim, buyurdu. O sirada saci sakali 
birbirine kansmis, viicudunu killar kaplamis ve gozleri icine 
cokmiis bir sahs geldi. Ya Muhammed! Allahdan sakin, de- 
di. Resulullah ben asi olursam, Allahii tealanin emrini kim 
tutar, buyurdu. Hand bin Velid "radiyallahii anh", ya Resu- 
lallah, miisaade ediniz bu adami oldiireyim, dedi. Resulullah 
miisaade etmedi. O sahs da doniip gitdi. Resulullah "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" buyurdu ki: Bu sahsin neslinden bir 
kavm cikacakdir. Kur'an-i kerimi okuyacaklar. Fekat bogaz- 
lanndan asagi gecmeyecekdir. Miislimanlan oldiirecekler. 
Puta tapanlara dokunmayacaklardir. Onlar okun yaydan 
cikdigi gibi islam dininden cikarlar. Nitekim, hariciler o 
kavmden tiiremisdir. Bu sebeble onlara Marikin (dinden ci- 
kanlar) denilmisdir. 

• Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" Esma binti 
Umeyse "radiyallahii anna", seni iimmetimden iic kisi hanim 
edinecekdir. Bunlar Ca'fer bin Ebi Talib, Ebu Bekr bin Ku- 
hafe ve Ali bin Ebi Talibdir "radiyallahii anhiim ecma'in". 
Bunlardan birisini sec ki, Cennetde kocan olsun, buyurdu. 
Esma binti Umeys "radiyallahii anna", Ca'fer bin Ebi Talibi 
"radiyallahii anh" secdi. Ciinki Resulullahin emriyle en on- 
ce onunla evlenmisdi. Ca'fer bin Ebi Talibin vefatindan son- 
ra, onu hazret-i Ebu Bekr nikah etdi. Hazret-i Ebu Bekrin 
vefatindan sonra da hazret-i Ali nikah etdi "radiyallahii an- 
hiim ecma'in". 

• Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" hazret-i Aliye 
"radiyallahii anh", sen dinden cikan bir gurub insanla, ya'ni 
haricilerle harb edeceksin. Onlann arasinda, bir eli bir parca 
et olan, omuzu basinda kadin memesi gibi bir sey olan ve o et 
parcasi iizerinde yaban faresi kuyrugu gibi killar bulunan bir 
adam olacakdir, buyurdu. Hazret-i Ali "radiyallahii anh" ha- 
ricilerle savasip galib gelince, oliiler arasinda ta'rif edilen sah- 
si aratdi. ilk arayisda bulunamadi. Hazret-i Ali ben yalan 

-269- 



soylemem ve bunu bana haber veren de yalan soylemez. Bir 
daha arayin, dedi. Bir daha aradilar ve ta'rif edilen kimsenin 
cesedini kirk oliiniin altinda buldular. 

• Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" hazret-i Aliye 
"radiyallahii anh", senin eline Bern Hanife esfrlerinden bir 
cariye gececekdir. Ondan bir oglun olacakdir. Adim Muham- 
med koy ve onu benim kunyemle cagir, buyurdu. Hazret-i 
Ebu Bekrin "radiyallahii anh" halifeligi sirasinda Yemame 
fethedildi. Bern Hanifeden esirler ahndi. Hazret-i Ebu Bekr, 
esfrlerden Havle binti Ca'fer bin Kays-il Hanefiyye adh cari- 
yeyi hazret-i Aliye gonderdi. Ondan hazret-i Alinin Muham- 
med adh oglu diinyaya geldi. [Muhammed bin Hanefiyye bu 
zatdir. Hicri 21. senesinde tevelliid, 71 de vefat etdi.] 

• Yemameden bir kadin basinda yara bulunan bir cocugu 
Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" getirdi. Resulullah 
cocugun basina mubarek agzinin suyundan siirdii. Yara iyi- 
lesdi. O cocugun neslinden gelenlerde bir daha bu cins yara 
hie goriilmedi. Aym kadin basinda yara olan baska bir cocu- 
gu peygamberlik iddiasinda bulunan yalancilardan Miiseyle- 
me-tiil Kezzaba gotiirdii. Miiseyleme tiikrugiinu cocugun 
basina siirdii. Cocugun basi temamen kel oldu. Neslinde de 
bu hastahk devam etdi. 

• Ebu Zer Gifari "radiyallahii anh" Emir-iil mii'minin 
hazret-i Osmanin halifeligi sirasinda, Medineden Rebzeye 
goc edip, orada yerlesdi. Vefat etmeden once cok hastalandi. 
Annesi devamh aghyordu. Annecigim nicin aghyorsun, diye 
sordu. Annesi vefatin yaklasdi! Evde kefen yapacak bir par- 
ca bezimiz dahi yokdur, dedi. Annesine, onun icin iiziilme. 
Bir gun bir cema'at ile birlikde Resulullahin huzurunda otu- 
ruyorduk. icinizden biriniz sahrada vefat edecekdir. Ehl-i is- 
lamdan bir cema'at onun cenazesinde hazir bulunacakdir, bu- 
yurdu. O zeman o meclisde bulunanlardan benden baska 
hepsi vefat etdiler. Simdi sen su tepeye cikip bir bak. Resulul- 
lahin isaret buyurdugu cema'atin gelmeleri lazim, dedi. An- 
nesi, oglum hacilarin gelip gitme zemani gecdi. Simdi kim 
olur, dedi. Cikip bakmasi icin israr edince, annesi o tepeye ci- 

-270- 



kip bakdi. Develerine binmis olduklan halde bir gurub insa- 
nin geldiklerini gordu. Onlara isaret etdi. Yanina geldiler. 
Resulullahin "sallallahu aleyhi ve sellem" sahabesi Ebu Zer 
vefat etmek uzeredir, yanina geliniz, dedi. Gelenler, ona an- 
nemiz babamiz feda olsun diyerek yanina toplandilar. Ebu 
Zer "radiyallahii anh" onlara, Resulullahin buyurdugu seyi 
soyledi. Sonra kefenim yokdur. Arzu ederim ki reislik, emir- 
lik veya valilik yapmis olan birisi bana kefen versin, dedi. En- 
sardan bir gene, ey amca, ben soyledigin isleri yapmadim. Fe- 
kat yanimda annemin ketenden egirip dokudugu iki elbise 
vardir, dedi. Ebu Zer "radiyallahu anh" o gence hayr duada 
bulundu ve sonra vefat etdi. Gelen cema'at cenazesini yika- 
yip, nemazini kildilar. Onlardan biri Abdullah ibni Mes'ud 
"radiyallahu anh", biri de Malik bin Ester idi. 

• Ebu Hureyre "radiyallahu anh" soyle anlatmisdir: Bir 
gun Resulullahin "sallallahu aleyhi ve sellem" sohbetinde bir 
cema'at ile oturuyordum. Resulullah, icinizden birinin disi ki- 
yamet gunu Cehennemde Uhud dagindan daha buyuk olur, 
buyurdu. O gun o meclisde bulunanlann hepsi zemanla vefat 
etdi. Bir ben, bir de Rical kalmisdi. Beni bir korku kapladi. 
Devamh Ricalin halinden haber sorardim. Sonunda onun 
murted oldugunu ve Museylemetul Kezzaba tabi' oldugunu 
haber aldim. Boylece o korku benden bir parca gitdi. 

• Uhud gazasinda Rafi' bin Hudeycin "radiyallahu anh" 
gogsune bir ok saplandi. Resulullahin "sallallahu aleyhi ve 
sellem" huzuruna gelip; ya Resulallah! Gogsumdeki oku ce- 
kiniz, dedi. Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem", Ey Ra- 
fi', istersen oku demiri ile birlikde cikarayim. istersen demiri 
icerde kalsin, oku cikarayim ve kiyamet gunu senin icin bu 
sehiddir diye sahidlik edeyim, buyurdu. Rafi' "radiyallahu 
anh", ya Resulallah, oku cek demiri icerde kalsin ve kiyamet 
gununde sahidlik eyle, dedi. Resulullah "sallallahu aleyhi ve 
sellem" oku cikardi. Okun demiri hazret-i Rafi'in vucudunda 
kaldi. Hazret-i Mu'aviyenin "radiyallahu anh" hahfeligi ze- 
manina kadar yasadi. Sonra yarasi tazelendi ve o yara sebe- 
biyle vefat etdi "radiyallahu anh". 

-271- 



ALTINCI BOLUM 

Eshab-i kiramdan ve einiiiie-i l'zamdan "ridvanullahi te- 
ala aleyhim ecma'in" bildirilen peygamberlik delflleri ve 
miijdeleri: 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" Eshabimn 
"ridvanullahi teala aleyhim ecma'in" ve Ehl-i beytinin 
"rahmetullahi teala aleyhim ecma'in", diger iimmetlerden 
iistiin ve faziletli olduklanna i'tikad etmek dim bir vecibe 
ve islam akaidindendir. Selef-i salihfnin onlar hakkinda 
nakl etdikleri hadis-i seriflere ve menkibelerine i'timad 
ederiz. Dogru olduguna inaninz. Onlann arasinda vuku' 
bulan ihtilaflar ve muharebeler hakkinda susariz, konusma- 
yiz. Omer bin Abdiil'aziz "rahmetullahi aleyh" soyle bu- 
yurmusdur: " Allahii teala bizim ellerimizi onlann kanlanna 
bulasdirmadigi gibi, biz de dillerimizi bulasdirmayiz. Onla- 
nn isleri hakkinda konusmayiz, Allahii tealaya birakmz." 
Onlardan ba'zisi ba'zisindan efdal de olsa, islerinin derinli- 
gine dalmayiz. Bunlan onlann yiiksek ilmlerine ve iistiin 
akllanna havale ederiz. Zira onlar her ne is yapmislarsa ve 
onlardan her ne is meydana gelmisse, o isin bir hikmeti var- 
dir ve siinnet-i seniyyeye uygundur. Onlar hidayet ehlidir- 
ler ve dalalet iizerinde birlesmezler. Her ne kadar ba'zi hu- 
suslarda ittifak etmeyip, ihtilafa diismiis olsalar da, bunlar 
yiiksek ictihadlan, Hakka sanlmalan ve dine baghhklan se- 
bebiyle vuku' bulmusdur. Kiyamet giinii bu islerinden do- 
layi hesaba cekilmezler. Bilakis kendi ictihadlanna gore ha- 
reket etdikleri icin sevaba kavusacaklardir. Onlar Resulul- 
lahin "sallallahii aleyhi ve sellem" sohbetiyle ve dinin yayil- 
masinda, Resulullaha yardimci olmakla sereflenmis secil- 
mis kimselerdir. Onlann ustunliikleri Kur'an-i kerimde bil- 
dirilmisdir. 

Allahii teala [Feth suresi 18.ci ayetinde mealen], (Agac 

-272- 



altinda sana soz veren mii'minlerden Allahii teala elbette ra- 
zidir.), [Feth suresi 29.cu ayetinde mealen] (Muhammed 
"aleyhisselam" Allahin Resfiliidiir. Onun yaninda bulunan- 
lar (Eshab-i kiram) kafirlere karsi cok siddetli, kendi arala- 
rinda gayet merhametlidirler. Onlari riiku' ve secde ederken 
(nemaz kilarken) goriirsiin. Allahdan liitf ve nza isterler...), 
[Tevbe suresi lOO.cii ayetinde mealen] (iyilik yarisinda once- 
ligi kazanan muhacirler ve ensar ve onlara giizelce uyanlar- 
dan Allah razi olmusdur. Onlar da Allahdan razidirlar...) bu- 
yurmusdur. 

Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" buyurdu ki: (Yil- 
dizlar gok ehli icin siginakdir. Ben Esliabnn icin siginagim. 
Eshabim da iimmetini icin siginakdir. Hangisine uyarsaniz, 
hidayete kavusiirsuiiuz. Eshabima dil uzatmayiniz! Umine- 
1 inideii herhangi biri, Uhud dagi kadar altin sadaka verse, 
Eshabimin bir mud arpa sadakasina verilen sevaba kavusa- 
maz.) 

Imran bin Husaymn "radiyallahii anh" rivayet etdigi bir 
hadis-i serifde soyle buyrulmusdur: (Zemanlar, asrlar ehali- 
sinin en hayrhsi, en iyisi benim asrimin ehalisidir. [Ya'ni Sa- 
habe-i kiramin hepsidir.] Ondan sonra ikinci asrin, ondan 
sonra ucuncti asrin mu'minleridir.) Bu hadis-i serifi Buhan, 
Muslim ve Tirmizi "rahimehiimullah" bildirmislerdir. Resu- 
lullah "sallallahii aleyhi ve sellem" bir hadis-i serifde de: 
(Beni goren veya beni gorenleri goren musliniani Cehen- 
nem atesi yakmaz) buyurdu. Bu hadis-i serifi Tirmizi "rah- 
metullahi aleyh" bildirmisdir. Diger bir hadis-i serifde ise: 
(Beni gorenlere ne iiiutlii ve Eshabinii sevenlere ne mill In, 
ciinki sizin en hayrhmzdir) buyruldu. Eshab-i kiramin kalb- 
leri Allahii tealaya kavusmus ve Onda fani olmuslardir. Ko- 
nusduklan zeman hakki soylerler. Hiikmetdikleri zeman 
adaletle hiikmederler. Allahii teala [A'raf suresi 181. ci aye- 
tinde mealen], (Yaratdiklarinnzdan bir iimmet vardir ki, 
hakki gosterirler ve onunla hiikmederler) buyurdu. Eshab-i 
kiramin fazileti hakkinda Abdullah ibni Omer "radiyallahii 
anhiima" buyurmusdur ki: Resulullahdan "sallallahii aleyhi 

- 273 - Sevahid-un Nubuvve - F:18 



ve sellem" sonra bu iimmetin en UstunU hazret-i Ebu Bekr- 
dir. Sonra hazret-i Omer, sonra hazret-i Osman, sonra haz- 
ret-i Alidir. Sefinenin "radiyallahii anh" rivayet etdigi ha- 
dis-i serifde, Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem": "Ben- 
den sonra halifelik otuz senedir. Ondan sonra melikler 
olur" buyurmusdur. Ebu DavUd "rahmetullahi aleyh" (Ki- 
tab-i Siinen) adh risalesinde, ibni Omerden rivayet ederek 
soyle bildirmisdir: Ummet-i Muhammedin, Peygamberler- 
den sonra en faziletlisi hazret-i Ebu Bekrdir. Ondan sonra 
hazret-i Omerdir. Ondan sonra hazret-i Osmandir. Ondan 
sonra hazret-i Alidir "ndvanullahi teala aleyhim ecma'in". 
Muhammed bin Hanefiyye soyle demisdir: Babam hazret-i 
Aliye "radiyallahu anh", Resulullahdan "sallallahu aleyhi 
ve sellem" sonra bu Ummetin en hayrhsi kimdir, diye sor- 
dum. Hazret-i Ebu Bekrdir, dedi. Ondan sonra kimdir, de- 
dim. Hazret-i Omerdir, dedi. Hazret-i Osmandir diyecegini 
dusUnerek, ondan sonra kimdir diye sormadan, Ondan son- 
ra sen misin, dedim. Ben mUslimanlardan biriyim, dedi. Bu- 
nu Buhari ve Ebu DavUd "rahimehumallah" nakl etmisler- 
dir. 

• Suveyde ibni Gafele "radiyallahu teala anh" soyle an- 
latmisdir: Hazret-i Aliye "radiyallahu anh" soyle dedim: Si- 
adan bir cema'atin yanina ugramisdim. Hazret-i Ebu Bekr 
ve hazret-i Omerden "radiyallahu anhUma" bahsediyorlardi 
ve onlann aleyhinde konusuyorlardi. Sayet onlar, senin bu 
ikisi hakkinda kalbinde gizledigin seyi bilmeselerdi, boyle 
konusmazlardi. Benim bu sozlerim Uzerine hazret-i Ah "ra- 
diyallahu anh": "Boyle bir seyi kalbimde gizlemekden Alla- 
hU tealaya sigininm. Kalbimde onlara karsi iyi dUsUnceden 
baska birsey yokdur. CUnki onlar, Resulullahin "sallallahu 
aleyhi ve sellem" cok yakin iki dostu ve iki veziridirler" bu- 
yurdu. Sonra aglayarak, gozlerinden yaslar akarak ve elim- 
den tutup kalkdi. Beyaz sakahni avucuna ahp, UzgUn ve dU- 
sUnceli bir halde minbere cikdi. insanlar toplamnca ayaga 
kalkdi. Kisa, fekat cok belagath bir hutbe okudu. Buyurdu 
ki: "Bir takim kimselere ne oluyor ki, Kureysin iki bUyUgU 

-274- 



ve muslimanlarin babalari gibi olan hazret-i Ebu Bekr ve 
hazret-i Omer "radiyallahii anhiima" hakkinda, onlann sani- 
na yakismayan seyler konusuyorlar ve bunlan da bana isnad 
ediyorlar! Bu sozleri soyliyenler cezalandinhrlar. Allahii te- 
alaya yemin ederim ki, o ikisini ancak mii'min olanlar sever. 
Facir ve aleak olandan baskasi da onlara bugz etmez. Sizin 
icinizde onlara denk kim olabilir. Onlan seven beni sevmis 
olur. Onlara bugz eden bana bugz etmis olur. Ben onlara 
bugz edenlerden uzagim. Biliniz ki, bu ummetde Resulullah- 
dan "sallallahu aleyhi ve sellem" sonra, insanlann en ustunu 
Ebu Bekr-i Siddikdir "radiyallahii anh". islamiyyete ondan 
daha cok hizmet eden yokdur. Resulullaha "sallallahu aley- 
hi ve sellem" en sevgili olan odur. Resulullahdan sonra bu 
iimmet icinde, Allahii teala katinda Ebu Bekrden daha kiy- 
metli, daha hayrh, diinyada ve ahiretde ondan daha iistiin 
kimse yokdur. Yine Resulullahdan "sallallahu aleyhi ve sel- 
lem" ve Ebu Bekr-i Siddikdan "radiyallahu anh" sonra bu 
iimmet icinde insanlann en hayrlisi Omer-ul-Faruk, sonra 
Osman-i Zinnureyndir "radiyallahu anhiima". Sonra benim. 
Onlar hakkinda bana isnad etdiginiz yalan sozleri red ediyo- 
rum. Sizin bu hususda Allahii tealaya karsi hicbir deliliniz 
yokdur. Kendim icin, sizin icin ve diger biitiin miisliman kar- 
deslerim icin istigfar ediyorum." 

Hulasa Eshab-i kiram "radiyallahu annum ecma'in" ara- 
sinda bu dordii, fazilet, ihsan ve iyilik, herkesin hiirmet ve 
saygisim kazanmak, Resulullahin "sallallahu aleyhi ve sel- 
lem" halifeleri olmak bakimindan, muhacirlerin biiyiikleri 
ve islama yardimda en onde gelen secilmis zatlardir. Onlann 
buyukliiklerini akl ile anlamak miimkin degildir. Onlan iis- 
tiin ve yiiksek bilmek, hiirmet ve saygi gostermek icma' ile 
sabitdir. Selef-i salihinin yolu budur. Bunun disindaki yollar 
nefse uymak, te'assub, bid'at ve sapikhkdir. Dalalete diis- 
mekden daima Allahii tealaya siginmz. 

Biliniz ki hazret-i Ah "radiyallahu anh" halifelik husu- 
sunda ictihad etdi ve ictihadinda isabet etdi. O sirada hilafe- 
te ondan daha layik kimse yokdu. Hazret-i Mu'aviye "radi- 

-275- 



yallahii anh" ictihadinda hata etdi. 

Ibrahim Hanefi "rahimehullahu teala" buyurdu ki, Ha- 
sen bin All "radiyallahii anhiima" halifeligi hazret-i Mu'avi- 
yeye teslim edince, taraftarlanndan biri ona, (ey mii'minleri 
zelil eden) diye hitab etdi. Hazret-i Hasen de "radiyallahu 
anh": Ben mii'minleri aziz edenim. Babam Aliden "radiyal- 
lahii anh" duydum, buyurdu ki: "Mu'aviyenin "radiyallahii 
anh" halifeligine karsi gelmeyiniz. Ciinki benden sonra bu 
vazifeyi o iizerine alacakdir. Onu kaybetdiginiz zeman, bas- 
lann kopdugunu ve yere dusdugunii gorursiiniiz." 

Hasen-i Basri "rahmetullahi aleyh" buyurdu ki: Hazret-i 
Ebu Bekrin "radiyallahii anh" soyle buyurdugunu nakl eder. 
Bir gun Resulullahi "sallallahii aleyhi ve sellem" gordiim. Ya- 
ninda hazret-i Hasen vardi. Bir kerre o insanlann iizerine dog- 
ru gidiyor, bir kerre de insanlar ona dogru geliyorlardi. Bu si- 
rada Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem": "Benim bu og- 
lum seyyiddir. Ummid edilir ki, Allahii teala bunun vasitasiyla 
miislimanlardan iki biiyiik cema'atin arasini lslah eder." Bunu 
imam-i Buhari bildirmisdir. 

Biliniz ki, Eshab-i kiramin "ndvanullahi aleyhim ecma'in" 
cocuklan, babalannin kendilerine giizel terbiye vermeleri se- 
bebiyle faziletlidirler, iistiindiirler. Siibhesiz ki, hazret-i Fati- 
manin "radiyallahu anha" evladlan, hazret-i Ebu Bekrin, 
hazret-i Omerin, hazret-i Osmanin evladlarmdan ve hazret-i 
Alinin hazret-i Fatimadan "radiyallahii anhiim ecmaln" ol- 
mayan evladlarmdan iistiindiirler. Ciinki onlar, Allahii teala- 
nin kendilerinden ricsi giderdigi temiz bir nesil, siilale-i tahi- 
redirler. Allahii teala onlari tertemiz kilmisdir. Onlar Ehl-i 
beyt-i Resuldiirler. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
buyurdu ki: (Ehl-i beytim Nuh aleyhisselamin gemisi gibidir. 
Ona binen kurtulur.) 

Cabir bin Abdullah "radiyallahii anh" soyle bildirmisdir: 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Kusva adh devesi 
iizerinde hutbe irad ederken, soyle buyurdugunu isitdim: 
(Ey insanlar! Size iki sey birakiyorum. Allahii tealamn kita- 

-276- 



bim ve Ehl-i beytimi. Onlara yapisirsaniz, dalalete diismezsi- 
niz.) Yine Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" buyurdu 
ki: (Al-i Muhammedi sevmek siratdan gecmege vesiledir.) 

Ciinki Resulullah sirat iizerinde bulunacakdir. 

Ibni Malik, isma'il bin Abdullah bin Ca'fer-i Tayyardan, 
o da hazret-i Aliden "radiyallahti teala anhiim" soyle bil- 
dirmekdedir: Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" gok- 
den inen rahmete (yagmura) bakarak, kim bana diia eder 
buyurdu ve iki kerre tekrar etdi. Hazret-i Zeyneb "radiyal- 
lahii anha" ben diia ederim ya Resulallah dedi. Bunun iize- 
rine oyleyse Aliye, Fatimaya, Hasene ve Hiiseyne diia et 
buyurdu. Sonra hazret-i Haseni sag tarafina, hazret-i Hii- 
seyni sol tarafina, hazret-i Aliyi ve hazret-i Fatimayi karsi- 
sina aldi. Onlann iizerini bir aba ile ortdti ve soyle buyur- 
du: (Her peygamberin Ehl-i beyti vardir. Bunlar da benim 
Ehl-i beytimdir.) Bir rivayetde de (Bunlar benim Ehl-i bey- 
timdir. Benim Ehl-i beytim en iyisidir) buyurdu. Zeyneb 
"radiyallahii anha", ya Resulallah, ben de sizin araniza gi- 
reyim, dedi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", (Sen 
yerinde dur. Sen insaallah hayra kavusacaksin) buyurdu. 
(Ayn-iil meant) kitabinda bu hadis-i serifle alakah olarak 
soyle yazihdir: Resulullah da "sallallahii aleyhi ve sellem" 
o abanin altina girdi. Bu sirada Cebrail aleyhisselam gelip, 
onlarla teberriik icin, o da abanin altina girdi. (Kesf-us- 
Sa'lebf) kitabinda ise soyle denilmekdedir: Allahii teala 
[Ahzab suresi 33.cii ayetinde mealen] (... Ey Ehl-i Beyt! 
Siibhesiz Allah, sizin ricsden (giinahdan) uzak olmamzi is- 
tiyor) buyurdu. 

Allahim! Bizi bozuk i'tikaddan, bos seylerle ugrasmak- 
dan kurtar. Bize esyanin hakikatini oldugu gibi goster. Kalb- 
lerimizi Evlad-i Resuliin ve Eshab-i kiramin muhabbeti iize- 
rine sabit kil. Bize Ehl-i siinnet vel-cema'at i'tikadi iizere 61- 
megi nasib eyle. Kiyamet giiniinde bizi siddiklarla, sehidler- 
le hasr eyle. Siibhesiz ki Sen herseye kadirsin. 

imam-i Ahmed bin Hanbele "rahmetullahi aleyh" soyle 
siial edildi: Ey imam, Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sel- 

-277- 



lem" Eshabindan "radiyallahii teala anhiim ecma'in" cok 
keramet bildirilmemisdir. Halbuki evliyadan cok kerametler 
bildirilmisdir. Bunun sebebi nedir? Buyurdu ki: Onlann 
imanlari o kadar kuvvetli idi ki, kerametlerle ve harikalar ile 
takviye edilmege ihtiyaclan yokdu. Fekat digerlerinin imam 
onlann imanlari mertebesinde degildi. Bu sebeble keramet- 
lerle imanlari kuwetlendirildi. 

Evliyamn biiyiiklerinden Sihabiiddin Suhreverdi "kuddise 
sirruh" buyurdu ki: Allahii teala sevdigi kullarimn yakinini 
kuvvetlendirmek icin, onlara miikafat olarak kerametler ih- 
san eder. Onlann da ustiinde ba'zi kullan vardir ki, onlann 
kalblerinden perdeler kalkmis, batinlan yakine ve ma'rifete 
kavusmusdur. Boyle kullann yakinlerinin ve ma'rifetlerinin 
kuvvetlenmesi icin harikalara, kerametlere ihtiyaclan yok- 
dur. Bu sebeble Resulullahin "sallallahu aleyhi ve sellem" 
Eshabindan kerametler az bildirildi. Sonra gelen evliyadan 
ise cok kerametler goriildii. Cunki Eshab-i kiramin "aleyhi- 
miirndvan" Resulullahin "sallallahu aleyhi ve sellem" sohbe- 
tinde bulunmalan bereketiyle, vahyin inisine, meleklerin ge- 
lip gitmesine sahid olmalan sebebiyle, batinlan nurlandi. 
Ahireti gormus gibi oldular. Diinyaya kiymet vermediler. 
Nefsleri tezkiye buldu, temizlendi. islamiyyete uygun olma- 
yan adetleri terk etdiler. Kalb aynalan parladi. Kendilerine 
ihsan edilen yiiksek mertebeler sebebiyle, kendilerinden cok 
keramet goriilmesine liizum kalmadi. Ciinki, yakinleri cok 
kuvvetli olanlar, hikmetlerle dolu olan alemin her zerresinde, 
Allahii tealamn kudretinden, baskalannin goremediklerini 
goriirler. 

Evliyamn kerameti, onlann irade ve istegi disinda meyda- 
na gelir. Keramet hissi ve ma'nevi olmak iizere iki kismdir. 
insanlann avami, hissi kerametlerden baskasim bilmez. Me- 
sela halk arasinda keramet denince, hatirlardan gecenleri 
soylemek, gecmise ve gelecege aid seyleri haber vermek, su 
iizerinde yiiriimek, havada ucmak ve bir anda bir yerden bir 
yere gitmek ve insanlann goziinden kaybolmak, diiasi derhal 
kabul olmak gibi kerametler anlasihr. Sadece kendilerinden 

-278- 



boyle kerametler goriilen kimselere evliya derler. Onlann 
ibadetleri yapip yapmadiklanna, islam dininin ve tesawufun 
adabina ri'ayet edip etmediklerine bakmazlar. Boyle i'tikad- 
dan Allahii tealaya sigimriz. 

Ma'nevi kerametlere gelince, onlan ancak Allahii teala- 
nin secilmis kullan bilir. islamiyyetin emrlerine tarn uymak, 
ma'rifet-i ilahiyyeye kavusmak, hayrli islere kosmak, iizerine 
vazife olan seyleri yerine getirmekde gayretli olmak, giizel 
ahlak sahibi olmak, kalbden kin, hased, kotii diisiincelerin 
ve diger kotii huylann gitmesi, elinde olani vermek, benligi 
terk, Allahii tealaya karsi vazffeleri yerine getirmek, ahp 
verdigi nefeslerde gafletden uzak olmak gibi haller de 
ma'nevi kerametlerdir. Bunlarda mekr ve istidrac bulunmaz. 
Bunlann hepsi ahde vefayi ve maksadin dogrulugunu ve ka- 
zaya nzayi gosterir. Boyle olan kimselerle mukarreb melek- 
ler beraber olurlar. 

Avamin bildigi ve keramet olarak gordiigii seylerde gizli 
mekr bulunabilir. Sayet bunlar keramet ise, neticesinin isti- 
kamet veya istikamete sebeb olmasi icab eder. Yoksa kera- 
met degildir. Neticesi istikamet olunca, amellerden tad al- 
mak, ibadetlerin miikafatina ve amellerin neticesine kavus- 
mak miimkindir. Eger bir kimse, kendisinden keramet mey- 
dana gelmesini isterse, ahiretde hesaba cekilebilir. 

Hissi kerametlerden hicbiri, keramet-i ma'neviyyeye dahil 
degildir. Bu sebeble Eshab-i kiramdan "radiyallahii anhiim 
ecma'in" hissi kerametler cok bildirilmemisdir. Fekat, ma'ne- 
vi kerametleri cok bildirilmisdir. Bu hususda Evliyayi kiram 
onlann derecesine ulasamamisdir. Hatta onlar, Eshab-i kira- 
min vilayet kandillerinden feyz almislardir. 

Evliyamn kerameti hakdir. Hak oldugu Kur'an-i kerimde 
bildirilmekdedir. Allahii teala [Al-i imran suresi 37.ci aye- 
tinde mealen] (... Zekeriyya ma'bedde onun yanina her giri- 
sinde, yaninda bir yiyecek bulurdu. Ey Meryem! Bu sana ne- 
reden geldi, dedi. O da, bu Allah tarafindandir. Ciinki, Allah 
diledigine sayisiz nzk verir, dedi.) buyurdu. 

-279- 



Tefsfr alimleri bu ayet-i kerfmenin tefsirinde soyle buyur- 
muslardir. Hazret-i Zekeriyya "salevatullahi ve selamiihii 
ala nebiyyina ve aleyhi" hazret-i Meryemin yanina her girdi- 
ginde, onun yaninda yaz gunlerinde kis meyveleri, kis giinle- 
rinde ise yaz meyveleri goriirdii. Hazret-i Meryemin Pey- 
gamber olmadigi sozbirligi ile bildirilmekdedir. Bu ayet-i ke- 
rime, Evliyamn kerametini inkar edenlere karsi tarn bir de- 
lildir. Hadis-i senflerden ve diger haberlerden ise sayilama- 
yacak kadar pek cok delil vardir. 

HAZRET-I EBU BEKR-I SIDDiK 
"radiyallahii anh" 

Emir-xil mu'minin Ebu Bekr-i Siddikin "radiyallahii anh" 
biitiin halleri ve isleri, Hatem-iil enbiya Resulullaha tarn uy- 
masi sebebiyle, Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" ve 
diger Peygamberlerin peygamberligine apacik bir delil ve en 
giizel sahiddir. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", 
Mekkeden Medineye hicret edecegi zeman, Cebrail aleyhis- 
selamdan benimle kim hicret edecekdir, diye sordu. Ebu 
Bekr-i Siddik "radiyallahii anh" diye cevab verdi. O giinden 
sonra ism-i serifi Siddik-i Ekber oldu. Omer bin Hattab "ra- 
diyallahii anh" "Nefsim kudretinde olan Allahii tealaya ye- 
min olsun ki, o gece (hazret-i Ebu Bekrin hicretde Resulul- 
lah ile birlikde oldugu gece) al-i Omerden hayrhdir" demis- 
dir. 

Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" hicretde magara- 
dan cikarken, "Ya Eba Bekr! Sana mujdeler olsun. Allahii 
teala biitiin insanlara umumi olarak tecelli eder. Sana ise hu- 
susi olarak tecelli eder" buyurdu. Yine Resulullah "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem": "Ebu Bekrin size iistunliigii, nemaz ve 
orucla degil, gogsiinde (kalbinde) dolu olan sey iledir" bu- 
yurdu. Hazret-i Ebu Bekr "radiyallahii anh" hakkinda varid 
olan hadis-i serifler sayilamayacak kadar cokdur. Biz burada 
kisaca onun Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" nii- 
biivvetine delil olan iistiin ve harikul'ade hallerinden bir kis- 
mini bildirecegiz. 

-280- 



ibni Mes'ud Ensari "radiyallahii anh" soyle bildirmisdir: 
Hazret-i Ebu Bekrin "radiyallahii anh" miisliman olmasi 
vahyin miijdesidir. O soyle anlatmisdir: Resiilullahin "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" peygamberligi bildirilmeden once, bir 
gece rii'yamda gokden biiyiik bir nurun indigini ve Ka'benin 
iizerine diisdiigiinii gordiim. O nur Mekkenin biitiin evlerine 
dagildi. Sonra onceki gibi tekrar toplamp benim evime girdi. 
Evin kapisini kapatdim. Sabahleyin bu rii'yami yehudi alim- 
lerinden birine anlatip, ta'birini sordum. Gordiigiin rii'ya ka- 
nsik rii'yalardandir. Boyle rii'yalara i'tibar olunmaz, dedi. 
Aradan bir miiddet gecdi. Ticaret icin cikdigim bir seferde 
yolum rahib Bahiramn bulundugu kiliseye diisdii. O rii'ya- 
min ta'birini rahib Bahiradan sordum. Sen kimsin, dedi. Ku- 
reysden bir kimseyim, dedim. Allahu teala sizin aramzdan 
bir Peygamber gonderecekdir. Sen onun hayatinda veziri, 
vefatindan sonra da halifesi olacaksin, dedi. Resiilullahin 
"sallallahu aleyhi ve sellem" Peygamberligi bildirilip, insan- 
lan dine da'vet etmege baslayinca, beni de islama da'vet et- 
di. Ben her Peygamberin bir delili vardi, senin delilin nedir, 
dedim. Delilim, gordiigiin ru'yadir. Yehudi alimi sana bu 
rii'yaya i'tibar edilmez diye cevab verdi. Bahira ise o rii'ya- 
nin ta'birini soyledir diyerek sana cevab verdi, buyurdu. Bu- 
rnt sana kim haber verdi, dedim. Cebrail aleyhisselam bildir- 
di, buyurdu. Bunun iizerine ben artik bundan baska delil ve 
sahid istemem. Eshedii en la ilahe illallah ve eshedii enne 
Muhammeden abdiihii ve resuliih diyerek miisliman oldum. 
Bu hadise iizerine Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" 
buyurdu ki: "islama da'vet etdigim kimselerden sadece Ebu 
Bekr o anda beni tasdik edip, sen Allahin Resuliisiin, dedi. O 
Siddik-i Ekberdir." 

Emir-iil mii'minin Ebu Bekr-i Siddik "radiyallahii anh" 
soyle anlatmisdir: Cahiliyye devrinde bir agacin golgesinde 
oturuyordum. Agacin bir dah bana dogru egildi ve basima 
ulasdi. Acaba bu ne haldir diye hayretle bakiyordum. Agac- 
dan kulagima soyle bir ses geldi. Falan zemanda bir Peygam- 
ber gelecekdir. Onun yaninda insanlann en se'adetlisi sen ola- 
caksin, dedi. Daha acik soyle, o Peygamber kimdir? ismi ne- 

-281- 



dir, dedim. O Muhammed bin Abdullah bin Abdiilmuttalib 
Hasimdir, diye bir ses geldi. O benim arkadasim ve kiymetli 
bir dostumdur. Ne zeman Peygamberligi bildirilirse bana miij- 
de ver, dedim. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Pey- 
gamberliginin bildirildigini i'lan edince, o agacdan ey Ebu Ku- 
hafenin oglu! Muhammede "aleyhisselam" vahy geldi. Musa- 
nin "aleyhisselam" Rabbinin hakki icin, Ona herkesden once 
sen iman edeceksin, dedi. Sabah olunca, Resulullahin huzuru- 
na gitdim. Beni goriince ey Ebu Bekr, seni Allahii tealaya ve 
Resuliine iman etmege da'vet ediyorum, buyurdu. Hemen Es- 
hedii en la ilahe illallah ve eshedii enne Muhammeden Resu- 
lullah diyerek iman etdim. Allahii teala seni hak iizere ve ay- 
dinlatici bir nur olarak gonderdi, dedim. 

Yine Emff-ul mu'minin Ebu Bekr-i Siddik "radiyallahxi 
anh" soyle anlatmisdir: Resulullahin "sallallahii aleyhi ve 
sellem" Peygamberligi bildirilmeden once ticaret icin Yeme- 
ne gitmisdim. Semavi kitablan okumus dort yiiz yasinda bir 
ihtiyara misafir oldum. Beni goriince zan ediyorum ki, sen 
Mekkedensin, dedi. Evet, dedim. Kureysden misin, dedi. 
Evet, dedim. Beni Temim kabilesinden misin, dedi. Evet, 
dedim. Sonra bir alamet kaldi, dedi. O nedir, dedim. Bana 
karnini ac, dedi. Ne oldugunu soylemeden acmam, dedim. 
Bunun iizerine soyle dedi. ilahi kitablarda okudum. Harem- 
den bir Peygamber cikacakdir. Biri gene, biri ihtiyar iki yar- 
dimcisi olacakdir. Genci kuwetli ve kahraman, ihtiyar yar- 
dimcisi ise za'ifdir ve karmnda bir ben vardir, dedi. Karnimi 
acdim. Gobegimin iizerinde siyah bir ben gordii. Ka'benin 
hakki icin o ihtiyar yardimci sensin, dedi. Bana hidayete ya- 
pis ve O Peygamberin dinine simsiki sank Allahin sana ihsan 
etdigi seyleri gizle diye vasiyyet etdi. Yemende islerimi bitir- 
dikden sonra, o ihtiyarla vedalasmak iizere yanina gitdim. 
Bana birkac beyt verdi ve bunu o Peygambere verirsin, dedi. 
Mekkeye dondum. Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" Peygamberligi bildirilmisdi. Mekkenin ileri gelenleri 
beni gormege geldiler. Aramzda hie garib bir hadise oldu mu 
diye sordum. Bundan daha garib birsey olmaz ki, Ebu Tali- 

-282- 



bin yetfmi Peygamberlik iddia ediyor, seni bekliyorduk. Ar- 
tik sen geldin, ona karsi durursun, dediler. Onlari miimkin 
olan bir seklde basimdan savdim. Resulullahin "sallallahii 
aleyhi ve sellem" nerede oldugunu sordum. Hadice-tiil kiib- 
ranin "radiyallahii anha" evinde oldugunu soylediler. Gidip 
kapiyi caldim. Resulullah disan cikdi. Ey Muhammed "aley- 
hisselam"! Seni kendi hanenizde bulamadim. Atalannin di- 
ninden baska bir dine da'vet etdigini soyluyorlar, dedim. 
"Ben Allahii tealanin Resuluyum. Seni ve bxitxin insanlan 
Allahii tealaya iman etmege cagmyorum" buyurdu. Delilin 
nedir, diye sordum. Yemende gordiigun ihtiyardir, buyurdu. 
Bunu sana kim haber verdi, dedim. Benden ewelki Peygam- 
berlere de gelen biiyiik bir melek haber verdi, buyurdu. He- 
men mubarek elini tutup, Eshedxi en la ilahe illallah ve eshe- 
dii enne Muhammeden abduhxi ve Resuliih diyerek, iman et- 
mek sere fine kavusdum. Sonra doniip gitdim. Benden daha 
huzurlu kimse yokdu. Ciinki iman etmek nasib olmusdu. 

Emir-iil mu'minfn Ebu Bekr-i Siddik "radiyallahii anh" 
soyle anlatmisdir: Oliim hastahgimda hilafeti kime birakaca- 
gim hakkinda tekrar istihare yapdim. Allahii tealadan rizasi 
nerede ise bana bildirmesini diledim. Bilirsiniz, yalan soyle- 
mek istemem. Hicbir aklh kimse de muslimanlara yalan soy- 
liyerek aldatip da, Allahii tealanin huzuruna cikmak istemez, 
dedi. Huzurunda bulunanlar: Ey Allahin Resuliiniin halifesi! 
Senin dogrulugunda hie kimsenin siibhesi yokdur. istihareni- 
zi soyleyin, dediler. Bunun iizerine soyle anlatdim: Gecenin 
sonunda idi. Uyku agir basip uyumusum. Resulullahi "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" gordiim. iki beyaz kaftan giymisdi. O 
kaftanlann eteklerini ben topluyordum. O sirada o iki kaftan 
yesil olmaga ve parlamaga basladi. Bakanlann goziinii ahrdi. 
Resulullahin yaninda iki kisi vardi. Yiizleri giizel, elbiseleri 
nurlu idi. Onlari gormek siirur veriyordu. Resulullah "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" bana selam verdi ve miisafeha etdi. 
Mubarek elini gogsiime koydu. icimdeki sikinti hemen gitdi. 
Ey Ebu Bekr, sana kavusmaga istiyakimiz cokdur. Bizim ya- 
nimiza gelme vaktindir, buyurdu. O kadar aglamisim ki ev- 

-283- 



dekiler uyanmislar. Sonra bana soylediler. Ya Resulallah sa- 
na kavusacak miyim, dedim. Siibhesiz kavusmamiza cok az 
kaldi, buyurdu. Sonra Allahii teala seni halife secme husu- 
sunda muhayyer kildi, buyurdu. Ya Resulallah siz seciniz, 
dedim. Hilafete layik, islamiyyet ile hiikmeden, dogru ve 
kuvvetli olan Omer-ul Farukdur. Yer ve gok ehli ondan ra- 
zidir. Zemanin en iyisidir. Siz ikiniz, diinyada vezfrlerimsiniz, 
vefatimda yardimcilanmsiniz ve Cennetde komsulanmsiniz, 
buyurdu. Sonra Resulullah bana selam verdi. Yaninda bulu- 
nan iki kisi de selam verdiler. Sikintidan kurtuldum. Gokde 
melekler arasinda ve yeryuziinde insanlar arasinda siddiksin 
dediler. Ya Resulallah! Anam babam sana feda olsun. Bu iki 
kimse kimdir? Bunlara benzer kimse gormedim, dedim. 
Bunlar secilmis buyxik iki melek olan Cebrail ve Mikaildir, 
buyurdu. Sonra gitdiler. Uyandigimda yiizxim gozyaslanmla 
lslanmisdi. Ehl-i beytim bas ucumda aglasiyorlardi. 

• Hazret-i Aise "radiyallahii anha" soyle anlatmisdir: 
Ba'zilan Ebu Bekri "radiyallahii anh" sehidler arasina defn 
edelim dediler. Ba'zilan da Bakf kabristanma defn edelim, 
dediler. Ben de benim odamda cok sevdigi Resulullahin ya- 
nina defn edelim, dedim. Biz bu seklde konusurken, beni uy- 
ku basdirdi ve birazcik uyudum. Bir ses isitdim, "dostu dos- 
ta kavusdurunuz" diyordu. Sonra uykudan uyandim. O sesi, 
mescidde olmalanna ragmen herkes isitmis. 

• Ebu Bekr-i Siddik "radiyallahii anh" soyle vasiyyet et- 
misdi: Tabutumu Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" 
Ravdasimn kapisina gotiiriin. Esselamii aleyke ya Resulal- 
lah, bu Ebu Bekrdir, senin kapinin esigine gelmisdir, deyiniz. 
Eger miisaade buyrulup, kapi acihrsa, beni iceri gotiiriip 
defn edin. izn verilmezse Bakf kabristanma defn ediniz. Bu 
vasiyyeti iizerine tabutu Resulullahin Ravdasimn kapisina 
gotiirdiiler. Daha sozleri bitmeden perde acildi ve kapi sesi 
isitildi ve kulagimiza habibi habibe kavusdurun,diye bir ses 
geldi. 

• Bir gece Ebu Bekrin "radiyallahii anh" evine misafirler 
gelmisdi. Kendisi Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" 

-284- 



yamnda idi. Gee vakt eve geldi. Ehl-i beytine misafirler ak- 
sam yemegi yidiler mi, diye sordu. Yemek verdik, sizinle be- 
raber yimek icin yimediler, dediler. Uzuldu ve o yemekden 
yimemeye yemin etdi. Sonra bu yemin seytandandir, dedi. 
Misafirlerle birlikde yimege basladi. Bu hadiseyi nakl eden 
kimse soyle anlatmisdir: Yemekden bir lokma alirdik, altin- 
da daha fazla yemek meydana gelirdi. Hepimiz doyduk. Ta- 
bakda oncekinin uc misli fazla yemek vardi. Sayilanni bilmi- 
yorum, fekat o yemekden cok kimseler yidi. 

• Ebu Bekr-i Siddik "radiyallahii anh" oiiim hastaliginda 
iken, kizi hazret-i Aiseye "radiyallahii anha", iki oglan ve iki 
kiz evladim emanet etdigini soyledi. Hazret-i Aise, benim bir 
kiz kardesim vardir. Digeri kimdir, diye sordu. Ebu Bekr 
"radiyallahxi anh", hanimim hamiledir. Zan ederim kiz ola- 
cakdir, dedi. Hakikaten kiz dogdu. 

HAZRET-I OMER-UL FARUK 

"radiyallahii anh" 

Ebu Hiireyre "radiyallahii anh" soyle rivayet etmisdir: 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" buyurdu ki: "Gee- 
mis ummetlerde veliler vardi. Peygamber olmadiklari halde 
Allahii teala onlara hitab buyururdu. Eger bu ummetde on- 
lar gibi birisi olursa, o Omer bin Hattabdir. Abdullah ibni 
Omerin "radiyallahii anhiima" su sozii bu ma'nayi te'yid et- 
mekdedir: Eshab-i kiram herhangi bir hususda soz soylese- 
ler, hukm-i ilahi hazret-i Omerin "radiyallahii anh" soziine 
uygun nazil olurdu. Nitekim Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem" soyle buyurdu: (Allahii teala Omerin "radiyallahii 
anh" dili He soyleyicidir). Yine Ebu Hiireyre "radiyallahii 
anh" nakl etmisdir: Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
soyle buyurdu: Ru'yada gordiim. Bir kova ile su cekiyor- 
dum. Allahii tealamn diledigi kadar cekdim. Sonra Ebu 
Bekr "radiyallahii anh" kovayi ahp, bir iki kova su cekdi. 
Onun cekmesinde za'iflik vardi. Allahii teala ona rahmet ey- 
lesin. Daha sonra Omer bin Hattab "radiyallahii anh" kova- 
yi aldi. Onun gibi kuvvetli su ceken gormedim. Biitiin havuz- 

-285- 



Ian su ile doldurdu ve biitiin insanlan suya kandirdi. Hazret-i 
Ebu Bekr iki sene dort ay veya alti ay halifelik yapdi. Oliim 
hastahgi sirasinda Osman bin Affana "radiyallahii anh" yaz 
buyurarak, soyle yazdirdi: 

(Bismillahirrahmanirrahfm. Bu Ebu Bekrin dunyadan ci- 
kacagi gxinlerin son ahdi ve ahirete girecegi giinlerin ilk ahdi- 
dir. Kafirin ve facirin inanacagi ve yalancimn tasdfk edecegi 
bir gercekdir ki, ben Omer bin Hattabi "radiyallahii anh" ha- 
life secdim. Benim zannim soyledir ki, siibhesiz o adaletle 
hiikmeder. Herkes yapdigindan mes'uldiir. Ben hayn murad 
eyledim. Gaybi bilmem. Zulm edenler yakinda hangi doniis 
yerine doneceklerini bileceklerdir.) Sonra bu yazi Eshab-i ki- 
ramin biiyiiklerine arz edildi. Yazih olanlan kabul edip bi'at 
etdiler. Rivayet edilir ki, Ebu Bekrin "radiyallahii anh" hasta- 
ligi agirlasinca, pencereden insanlara hitaben, ey insanlar, ben 
size bir ahd eyledim, hahfe secdim, ona razi oluyor musunuz, 
dedi. Evet razi oluyoruz, cevabim verdiler. Hazret-i All "radi- 
yallahii anh", Omer bin Hattabin "radiyallahii anh" halifeli- 
ginden baskasina razi olmayiz, dedi. Ebu Bekr "radiyallahii 
anh" da hayrh olsun, buyurdu. 

• Ibni Abbas "radiyallahii anhuma" soyle anlatmisdir: 
Allahii teala Eshab-i kirama Medayinin fethini, Emir-iil 
mii'minin Omerin "radiyallahii anh" halifeligi zemaninda 
nasib etdi. Ganimet mallanni getirdiler, Resulullahin mes- 
cidinde acdilar. Once Hasen bin All "radiyallahii anhuma" 
geldi. Ya Emir-el mii'minin! Allahii teala miislimanlara fe- 
tih nasib eyledi. Ganimet mahndan hakkimi ver, dedi. Haz- 
ret-i Omer "radiyallahii anh" ona liitf ve ikramla hitab et- 
di ve kendisine bin dirhem verilmesini emr etdi. Bin dir- 
hem verdiler. Sonra hazret-i Hiiseyn "radiyallahii anh" gel- 
di. Ona da liitf ve ikramla hitab edip, bin dirhem verilmesi- 
ni emr etdi. Bin dirhem verdiler. Daha sonra kendi oglu 
Abdullah bin Omer "radiyallahii anhuma" geldi. Ey 
mii'minlerin emifi. Allahii teala miislimanlara feth nasib 
eyledi. Ganimetden benim hakkimi da ver, dedi. Hazret-i 
Omer ona da liitf ve ikramla hitab etdi ve bes yiiz dirhem 

-286- 



verilmesini emr etdi. Bunun iizerine Abdullah bin Omer, ey 
mu'minlerin emiri, ben harblerde biitiin giiciimle savasdim. 
Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" oniinde kilic salla- 
dim. Hasen ve Hiiseyn "radiyallahii anhiima" Medine so- 
kaklannda cocuklar ile oynarlardi. Onlara biner dirhem, ba- 
na ise besyiiz dirhem veriyorsun, dedi. 

Hazret-i Omer "radiyallahii anh" ogluna soyle cevab 
verdi. Evet oyledir. Haydi sen de onlann babasi gibi baba, 
annesi gibi anne, dedesi gibi dede, nineleri gibi nine, amca- 
lan gibi amca, dayilan gibi dayi, halalan gibi hala, teyzeleri 
gibi teyze getir, sana da vereyim. Onlann babasi Aliyyiil 
Miirteza, annesi Fatima-tuz-Zehra, dedeleri Muhammed 
Mustafa "aleyhisselam", nineleri Hadice-tiil Kiibra, amcala- 
n Ca'fer bin Ebi Talibdir. Halalan Ummiiham binti Ebi Ta- 
lib, dayilan Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" oglu 
hazret-i Ibrahim dir. Teyzeleri Resulullahin "sallallahii aley- 
hi ve sellem" kizlan Rukayye ve Ummii Gulsiimdur "radi- 
yallahii teala anhiim ecma'in", dedi. Hazret-i Ah, hazret-i 
Omerin "radiyallahii anhiima" bu sozlerini isitince soyle de- 
di: Resulullahdan "sallallahii aleyhi ve sellem" isitdim, soy- 
le buyurdu: (Omer Cennetdeki insanlarin lsigi ve islamin 
nurudur.) Bunu gelip hazret-i Omere haber verdiler. Bunun 
iizerine hazret-i Omer, Eshab-i kiramdan bir cema'ati yani- 
na alarak hazret-i Alinin evine gidip, kapiyi caldi. Hazret-i 
Ah disan cikinca, ey Ebel Hasen, sen Resulullahin "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" mubarek agzindan, (Omer Cennet- 
deki insanlarin lsigi ve islamin nurudur) buyurdugunu isit- 
din mi, diye sordu. Evet isitdim, dedi. Bunu bana yaz, dedi. 
Hazret-i Ah soyle yazdi: Bismillahirrahmanirrahim. Bu All 
bin Ebi Talibin Omer bin Hattaba vesikasidir. Resulullah- 
dan "sallallahii aleyhi ve sellem" isitdim. O da Cebrail 
aleyhisselamdan, o da Allahii tealadan bildirdi. "Siibhesiz 
ki, Omer bin Hattab Cennetdeki insanlarin lsigi ve islamin 
nurudur". Hazret-i Omer "radiyallahii anh" bu yaziyi ahp 
evladlanndan birine verdi ve soyle vasiyyet etdi. Ben vefat 
edince bu yaziyi kefenimin icine koy ki, bununla Allahii 

-287- 



tealaya kavusayim. Siibhesiz ki Eshab-i kiramin faziletleri 
sayisizdir. Onlann harikalanni anlatmakdan diller acizdir. 

• Hazret-i Omer "radiyallahii anh" bir Cum'a giinii min- 
berde hutbe okurken, hutbeyi birakip iki veya uc kerre, "Ya 
Sariye el-Cebel, el-Cebel" dedi. Sonra hutbeye devam edip 
temamladi. Cema'at, Omer "radiyallahii anh" divane olmus 
dediler. Nemazdan sonra Abdurrahman bin Avf "radiyalla- 
hii anh" hazret-i Omerin yanina yaklasip, ya Omer "radiyal- 
lahii anh", sana ne oldu da hutbe arasinda o sozii soyledin. 
Halk senin hakkinda konusmaga basladi, dedi. Hazret-i 
Omer "radiyallahii anh" dedi ki: "O sirada Sariye "radiyal- 
lahii anh" ordusuyla bir dagin dibinde, kafirlerle muharebe 
yapiyordu. Kafirler onden ve arkadan durmadan saldinyor- 
lardi. O hali gordiim ve dayanamayip arkalanni daga versin- 
ler ve kafirlerin serrinden kurtulsunlar diye o sozii soyle- 
dim." Medine ile muharebenin yapildigi yerin arasi bir ayhk 
yol idi. Aradan bir miiddet gecdikden sonra, Sariye "radiyal- 
lahii anh" Medineye dondii ve Eshab-i kirama soyle anlatdi: 
Bir Cum'a giinii kafirler ile muharebe yapiyorduk. Sabah- 
dan Cum'a vaktine kadar harb etdik. Ogle vakti, ya Sariye 
el-Cebel diye bir ses isitdik. Bunun iizerine arkamizi daga 
verdik. O kadar savasdik ki, kafirlerin askerlerinin cogunu 
oldiirdiik. Kalanlan da kacdilar. Hazret-i Omere divane ol- 
du diyenler, bunlan dinleyince, bunlar hazret-i Omeri dogru 
cikarmak icin anlatihyor, dediler. Hazret-i Omerin "radiyal- 
lahii anh" Cum'a giinii hutbede soyledigi o sozii hazret-i Ali- 
ve soylemislerdi. Hazret-i All, o bos soz soylemez ve bos is 
yapmaz. Soyledikleri ve yapdiklan ayet-i kerimelere muva- 
fikdir, dedi. imam-i Fahreddin Razi "rahmetullahi aleyh" 
(Tefsfr-i kebir)inde soyle yazmisdir: Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem", hazret-i Ebu Bekr-i Siddik ve hazret-i 
Omer-iil Faruk "radiyallahii anhiima" icin, (Siz ikiniz beiiim 
goziim ve kulagim gibisiniz) buyurmusdur. Nitekim hazret-i 
Omer "radiyallahii anh" Resulullahin "sallallahii aleyhi ve 
sellem" halifesi olunca, minber iizerinden o kadar uzak me- 
safedeki hali gordii. 

-288- 



• Hazret-i Omer "radiyallahii anh" Irak memleketlerin- 
den birine cihad icin ordu gondermisdi. Bir gun Medfnede 
otururken, birdenbire; Efendim buradayim! buradayim! di- 
ye seslendi. Hie kimse neden boyle seslendigini anlayamadi. 
Nihayet ordu zaferler kazanarak dondii. Kumandan hazret-i 
Omere kazandiklan zaferleri anlatmaga basladi. Hazret-i 
Omer "radiyallahii anh" bunlan birak, kendisine zorla suya 
gir dedigin kimsenin hali ne oldu, diye sordu. Kumandan, ya 
Emir-el mu'minin! Bu isde benim kotii bir niyyetim yokdu. 
Bir suya ulasdik. O sudan gecmek icin derinligini ogrenmek 
istedik. O kimseyi soyup, suya koyduk. Hava soguk idi. Ya 
Omer, ya Omer "radiyallahii anh" diye feryad eyledi. Sonra 
siddetli soguk sebebiyle vefat etdi, dedi. Komutamn anlat- 
diklanni dinleyenler, daha once hazret-i Omerin Lebbeyk, 
Lebbeyk diye soylemesinin, suya giren askerin ey Omer "ra- 
diyallahii anh", nerdesin, diye seslenmesine cevab oldugunu 
anladilar. Hazret-i Omer, o kumandana eger bundan sonra 
iisul olarak kalmayacagini bilseydim, senin boynunu vurur- 
dum, dedi. Haydi simdi git, o mazlumun diyetini ailesine ver. 
Bir daha boyle bir sey yapma, dedi. Sonra, bana gore bir 
miislimam oldiirmek, nice kimseleri oldiirmekden daha bii- 
yiik bir isdir, buyurdu. 

• Hazret-i Omerin "radiyallahii anh" halifeligi sirasinda 
Misr fethedilmisdi. Amr bin As "radiyallahii anh" da Mis- 
ra vali olarak tayin edilmisdi. Bir giin Misr halki Amr bin 
Asa gelerek, Nil nehrinin bir adeti vardir. Bu yapilmazsa 
suyu cekilir, dediler. O adet nedir diye sordu. Halk, icinde 
bulundugumuz bu aydan oniki giin gecdikden sonra, bir kiz 
buluruz. Annesini babasini mal ve para vererek razi ederiz. 
O kizi giizel elbiselerle ve altinlarla siisleyip, Nil nehrine 
atanz, dediler. Amr bin As "radiyallahii anh" bunlan isitin- 
ce, islamiyyetde boyle is olmaz. islamiyyet bozuk adetleri 
kaldirmisdir, diyerek kabul etmedi. Uc ay sonra Nil nehri- 
nin suyu kesildi. Misr halki vatanlanndan goc etmege bas- 
ladi. Amr bin As "radiyallahii anh" bu hali goriip, bir mek- 
tub yazarak durumu hazret-i Omere "radiyallahii anh" bil- 

- 289 - Sevahid-un Nubuvve - F:19 



dirdi. Hazret-i Omer mektubu okudu ve bir cevab yazarak 
onlann adetlerini yapmamakla iyi etmissin. Mektubumun 
icine bir parca kagid koydum. O kagidi Nil nehrine birak, di- 
ye yazdi. Amr bin As "radiyallahii anh" bu mektubu aldi. 
Mektubun icindeki kagidda soyle yazili idi: Allahin kulu 
Omer bin Hattabdan Misnn Nil nehrine. Eger bundan evvel 
kendin akdigini zan ediyorsan akma! Eger seni vahid ve kah- 
har olan Allahu teala akitiyor ise, vahid ve kahhar olan Al- 
lahii tealadan seni akitmasi icin diia ederim, akitmasim dile- 
rim. Amr bin As "radiyallahii anh" o kagidi Nil nehrine bi- 
rakdi. Ertesi gun sabahleyin, Nil nehrinin suyu onalti arsin 
yiikselerek akmaga basladi. Bir daha da onceki gibi suyu hie 
kesilmedi. Misr halki sikintidan kurtuldu. 

imam-i Miistagfiri "rahmetullahi aleyh" kendisine kadar 
uzanan rivayet zinciri ile nakl ederek soyle buyurdu: Musa 
aleyhisselam Firavna beddiia eyledi ve Allahu teala Nil neh- 
rinin suyunu kurutdu. Halk vatanim terk etmege basladi. 
Sonra toplamp Musa aleyhisselama giderek, bizim icin diia 
et. Nilin suyu aksin, diye yalvardilar. Musa aleyhisselam fma- 
na gelirler diye, Nilin suyunun yeniden akmasi icin Allahu 
tealaya diia etdi. Sabahleyin bakdilar ki, Nil nehrinin suyu 
on alti zra' yukselmis akiyordu. Allahu teala Muhammed 
aleyhisselamin iimmetinden hazret-i Omere "radiyallahii 
anh" bu kerameti verdi. 

• Bir giin Medinede zelzele oldu. Hazret-i Omer "radi- 
yallahii anh" elindeki kamci ile yere vurarak, Allahu teala- 
nin izniyle sakin ol, dedi. Zelzele durdu ve Medinede bir da- 
ha zelzele olmadi. 

• Bir giin Medinede yangin cikdi. Hazret-i Omer "radi- 
yallahii anh" bir saksi parcasina, ey ates, Allahu tealamn iz- 
niyle sakin ol, diye yazip atesin icine koydu. Yangin hemen 
sondii. 

• Rum meliki, hazret-i Omere "radiyallahii anh" bir elci 
gondermisdi. Elci halifenin evini sordu. Bir seray gosterilece- 
gini zan ediyordu. Sahrada kerpic kesiyor, dediler. Elci sahra- 

-290- 



ya dogru gitdi. Bakdi ki, hazret-i Omer "radiyallahii anh" ba- 
sinin altina bir kerpic koymus, toprak iizerinde uyuyordu. El- 
pi bu hali goriince, doguda ve batida herkes bu kisiden ceki- 
niyor. Bunun hali ise boyledir diye cok hayret etdi. Sonra bu- 
rasi tenha bir yer, bunu olduriirsem kimsenin bundan cekin- 
mesi kalmaz, diye kalbinden gecdi ve kihcini cekdi. O anda 
Allahii teala yerden bir aslan cikardi. Elci sasmp korkusun- 
dan kihcini yere birakdi. O sirada hazret-i Omer uyandi. As- 
lam gormemisdi. Elciye ne oldugunu sordu. O da durumu an- 
latdi ve mushman oldu. 

• Hazret-i Omerin "radiyallahii anh" sehid oldugu gun 
yeryuziinii oyle bir karanhk basdi ki, cocuklar annelerine, ki- 
yamet mi kopdu diye sorarlardi. Anneleri, cocuklara hayir, 
Omer bin Hattab "radiyallahii anh" sehid oldu, dediler. 
Hazret-i Omerin sehid oldugu gun su ma'nadaki beytler isi- 
tildi. Fekat soyliyen goriinmedi: 

Eger islam iizere aghyorsa, aglayan aglasm, 
Neredeyse helak olmak iizere idiler, ey gecmis zeman. 

Geride kaldi diinya ve ondaki hayrlar, 
Diinyadan yiiz cevirdiler ra'de inananlar. 

Sana cinnin kadmlan icden aghyorlar, 
Dinarlar gibi yiizlerini tirmahyorlar. 
Hadiselerden sonra hep siyah giyiyorlar. 

Su ma'nadaki beytleri de, sehid olmasindan iic gun sonra 
yine cinniler okudular: 

Allah hayrlarla karsilasdirsm hatmna emirin, 

Onun kudreti ne yiicedir, her zerresinde yer yiiziiniin. 

Kim binerse dere kusunun kanatlarma, 
O zeman ulasabilir elden kacan hayra. 

• Seyhaynin, ya'ni hazret-i Ebu Bekrin ve hazret-i Ome- 
rin "radiyallahii anhuma" kerametlerinden biri de, kendile- 
rine dil uzatan, edebsiz sozler soyliyen rafizflerin baslanna 
cesidli belalann ve cezalann gelmesidir. 

-291- 



Hace Muhammed Parisa "kuddise sirruh" (Fasl-ul-Hitab) 
adh kitabinda soyle yazmisdir: Hazret-i All "radiyallahii 
anh" buyurdu ki: Bir gurub insanlar beni hazret-i Ebu Bekr- 
den ve hazret-i Omerden "radiyallahii anhiima" iistiin tuta- 
caklardir. Onlarin kalblerinde nifak vardir. Miislimanlann 
boliinmesini, ihtilafa diismelerini isterler. Resulullah "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" bana onlardan haber verdi ve katl edil- 
melerini emr etdi. Onlar zahiren miisliman goriiniirler. Icle- 
rinden din diismamdirlar. Yalan soylemek onlara gore giizel- 
dir. Kalbleri kotiiliiklerle doludur. Kur'an-i kerimi degisdirir- 
ler. Kendi sapik dusuncelerine gore yorumlarlar. Fitne iize- 
rinde birbirleriyle anlasma yaparlar. Eshab-i kirama "aleyhi- 
murndvan" sogerler. Allahii teala onlan afv etmez. Bu fitne- 
leri kiiciikleri buyiiklerinden ogrenirler. Boylece devam ede- 
rek, siinneti yok edip bid'ati yayarlar. O zeman sunnete 
uyanlar, sehidlerden, abidlerden ve gazilerden efdaldir. 
Se'adet onlanndir. Yer yiiziinde rafizilerden cok bugz edile- 
cek kimse yokdur. Yer yiizii onlara bugz eder. Gok onlara 
tiksinerek golge verir. Rafizilerin alimleri gok kubbesi altin- 
da insanlann en serlisi ve en zararhsidirlar. Fitne onlardan ci- 
kar ve fitne iizerinde sabit olurlar. Rafizilerin alimleri gokde- 
ki melekler arasinda en pis ve en necs kimseler diye ismlen- 
dirilirler. Eshab-i kirami "radiyallahii anhiim ecma'in" kotii- 
ledikleri zeman, gogiislerinden hikmet cikip gider. Allahii te- 
ala rafizilerin ve bid'at sahiblerinin suretlerini degisdirir. Es- 
hab-i kiram, hazret-i Alinin bu sozlerini isitince: Ya Emirel 
mu'minin! Biz o zemana ulasirsak ne yapahm, dediler. Haz- 
ret-i Ali "radiyallahii anh" buyurdu ki: Isa aleyhisselamin ha- 
varileri gibi olunuz. Allahii teala size ne emr etdiyse yapiniz. 
Onun Peygamberine ita'at, Eshabina muhabbet, rafizilere 
bugz ve diismanhk hususunda havarilerin yapdigi gibi yapip, 
sabr ediniz. Hak ve siinnet iizere olmak, giinah ve bid'at iize- 
re olmakdan hayrhdir. 

Abdullah bin Sebe', hazret-i Aliyi, hazret-i Ebu Bekr- 
den "radiyallahii anhiim" iistiin tutdugunu soylemisdi. 
Hazret-i All onun bu yalan ve fitne soziinii duyunca, yemin 

-292- 



ederek onu olduriiriim, demisdir. Seni seveni nicin oldiirii- 
yorsun, diye sorduklannda, beni onlardan iistiin tutani el- 
bette olduriirum. Benim bulundugum sehrde bulunmasin 
dedi ve onu bulundugu sehrden siirdii. 

• imam-i Miistagfin "rahmetullahi aleyh" (Delail-iin-nii- 
biivve) adli kitabinda, giivenilir kimseden nakl ederek soyle 
yazmisdir: Biz iic kisi Yemene gidiyorduk. Yammizdaki bir 
sahs Kufeli idi. Bu kimse hazret-i Ebu Bekr-i Siddik ve haz- 
ret-i Omer-iil Faruk "radiyallahii anhiima" hakkinda uygun- 
suz sozler soyler, onlara dil uzatirdi. Her ne kadar nasihat et- 
diysek de fikrinden vazgecmedi. Yemene yakin bir yerde ko- 
nakladik ve uyuduk. Sonra kalkip abdest aldik. O sahsi da 
uyandirdik. Ne yazik ki ben burada sizden aynhyorum. Be- 
ni uyandirdiginiz sirada, Resulullah "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" bas ucumda idi. Bana ey fasik kimse, Allahii teala fasi- 
ki hakir eyledi! Sen burada suret degisdireceksin buyurdu, 
dedi. Biz vah sana, kalk abdest al, dedik. Kalkip oturdu, 
ayaklanni topladi. Bir de bakdik ki ayak parmaklan may- 
mun parmagi sekline girdi. Sonra dizlerine kadar iki ayagi 
maymun ayagi gibi oldu. Boylece gogsii, viicudu, basi ve yii- 
zii degisip temamen maymun oldu. Onu tutup devenin pala- 
m iizerine bagladik ve yola devam etdik. Giines batmak iize- 
re iken bir yere ulasdik. Orada bir kac maymun toplanmisdi. 
Onlan goriince cok lzdirab cekdi. ipini koparip o maymun- 
lann yanina gitdi. O maymunlarla birlikde bize dogru don- 
dxi. Biz dedik ki, bu insan iken bize eziyyet ve sikinti verirdi, 
simdi maymunlar ona dost oldu, dedik. Sonra bize yaklasdi 
ve kuyrugunun iizerine oturdu. Yiiziimiize bakiyor ve goz 
yasi dokiiyordu. Biraz sonra maymunlar gitdiler. O da onla- 
nn arkasindan gitdi! 

• Imam-i Miistagfin "rahmetullahi aleyh" Ali bin Zeydin 
"radiyallahii anhiima" soyle anlatdigini nakl etmisdir: Sa'id 
bin Miiseyyib "radiyallahii anh" bana bir kimse gonder de 
falan sahsi gorsiin, dedi. Halini sen soyler misin, dedim. Ha- 
yir soylemem, dedi. Bir kimse gonderdim. Sa'id bin Miisey- 
yib "radiyallahii anh" gostermek istedigi sahs hakkinda soy- 

-293- 



le anlatdi. O sahs Eshab-i kiramdan ba'zilan hakkinda kotii 
soz soylerdi. Allahii teala onun yiiziinde oyle bir yara hasil et- 
di ki, biitiin yiizunii kapladi ve yiizii simsiyah oldu. 

• Yine Imam-i Mxistagfiri "rahmetullahi aleyh" salih bir 
kimseden naklen soyle anlatmisdir: Kufeli bir sahs vardi. 
Hazret-i Ebu Bekr-i Siddika ve hazret-i Osman-i zinnureyne 
"radiyallahii anhiima" dil uzatir, uygunsuz sozler soylerdi. 
Her nasilsa bir defasinda bir yolculuk sirasinda o sahsla be- 
raber olduk. Kendisine cok nasihat etdik, fekat dinlemedi. O 
halde bizden uzaklas dedik. Uzaklasip gitdi. Sonra o kimse- 
nin oglunu gordiik. Babana soyle bizimle beraber gelsin, de- 
dik. Oglu, babamin iki eli domuz ayagi gibi oldu, dedi. Ada- 
min yanina gitdik. Bizimle beraber gel dedik. Bana acaib bir 
sey oldu, dedi ve ellerini gosterdi. Elleri domuz ayagi gibi ol- 
musdu. Sonra bizimle yola devam etdi. Pek cok domuzun 
bulundugu bir yere ulasdik. O kimse birden bire merkebin- 
den yere atlayip, domuzlann arasina kansdi. Domuz sekline 
dondii. Onu diger domuzlardan ayiramadik. Mallanni ve ko- 
lesini Kufeye getirdik! 

• Imam-i Mxistagfirinin "rahmetullahi aleyh" bir gaziden 
naklen anlatdigi bir hadise de soyledir: O gazi kimse soyle 
demisdir: Bir cema'at ile gazaya gidiyorduk. Yammizda Be- 
ni Temim kabilesinden Ebu Hayyan adinda biri vardi. Bu 
sahs hazret-i Ebu Bekr-i Siddik ve hazret-i Omer-ul Faruk 
"radiyallahii anhiima" hakkinda uygunsuz sozler soylerdi. 
Kendisine nasihatlanmiz hie faide vermedi. Yolda hakimler- 
den birine ugradik. Ebu Hayyani kasdederek, bunu benim 
yanimda birakiniz, dedi. Biz de onu birakip gitdik. Bir miid- 
det sonra bakdik ki, arkamizdan geliyordu. Yaninda birakdi- 
gimiz hakim kendisine bir elbise ve bir de at vermis. Bize, 
gordiiniiz mu, ey Allahin diismanlan diye bagirdi. Bizden 
uzak dur, dedik. Biz yolun bir tarafindan gidiyorduk. O da 
obiir tarafindan gidiyordu. Bir ara ihtiyacini gidermek icin 
yoldan aynhp, bir kenara cekildi. Otururken iizerine anlar 
hiicum etdi. Bizden yardim istedi. Yardim etmek istedik. Fe- 
kat bu sefer anlar bize huctim etmege basladi. Biz birakip 

-294- 



geri dondiik. Arilar tekrar onun uzerine hiicum etdiler. Ke- 
mikleri parlayincaya kadar derisini ve etlerini parcaladilar. 
Biz, Bern Temimden Ebu Hayyanin mallanni kim ahr diye 
bagirdik. 

• imam-i Miistagfiri "rahmetullahi aleyh" selefden bii- 
yiik bir zatdan soyle nakl etmisdir: Benim bir komsum vardi. 
Hazret-i Ebu Bekr-i Siddik ve hazret-i Omer-iil Faruk "radi- 
yallahii anhiima" hakkinda devamli cirkin sozler soylerdi. 
Bir gece riTyamda Resulullahi "sallallahii aleyhi ve sellem" 
gordiim. Sag tarafinda hazret-i Ebu Bekr-i Siddik ve sol ta- 
rafinda da hazret-i Omer-iil Faruk vardi. Ya Resulallah! Be- 
nim bir komsum var, bu iki zat hakkinda uygunsuz sozler 
soyluyor. Boylece bana sikinti veriyor, cok eziyyet ediyor, 
dedim. Resulullah bir kimseye: "Git bunun komsusunu 61- 
diir" buyurdu. Sabahleyin riTyami o komsuma anlatayim di- 
ye evden cikdim. Bir de bakdim ki, o komsumun kapisi 
oniinde bir kalabahk ve guriiltii vardi. Ne oldu diye sordum. 
Gece biri gelip bunu oldurmus, dediler. 

• Yine imam-i Miistagfiri "rahmetullahi aleyh" soyle 
yazmisdir: Basra halkindan birisi Ehvaz beldesinin ileri ge- 
lenlerinden birine mal satmisdi. Mai satdigin adam rafizi- 
dir. Hazret-i Ebu Bekr ve hazret-i Omer hakkinda uygun- 
suz sozler soyluyor, dediler. Mal satan kimse bundan sonra- 
sini soyle anlatmisdir: Gidip gelmek uzun siirecekdi. Fekat 
mal satdigim adamin yanina gitdim. Hazret-i Ebu Bekr ve 
hazret-i Omer hakkinda kotii sozler soylemege basladi. 
Cok uziildum ve adamin yamndan ayrildim. O gece iiziin- 
tumden yemek yimedim. Rii'yamda Resulullahi gordiim. 
Ya Resulallah! Falan kimseyi goriiyor musun. Hazret-i Ebu 
Bekr ve hazret-i Omer hakkinda neler soyluyor, dedim. 
Soyledikleri seni iizdii mii, buyurdu. Evet, dedim. Onu bu- 
raya cagir, buyurdu, cagirdim. Yere yatirmami emr etdi. 
Adami yere yatirdim. Resulullah elime bir bicak verip, onu 
oldiir, buyurdu. tic kerre oldiireyim mi, ya Resulallah, diye 
sordum. Ciinki adam oldiirmek benim icin zor bir is idi. 
Ucuncii sorusumda, vah sana, oldiir diyorum, buyurdu. Bu- 

-295- 



nun iizerine onu oldurdiim. Sabahleyin bu rii'yami o habis 
kimseye anlatayim diye gitdim. Mahallesine vannca evinden 
feryad seslerinin yiikseldigini isitdim. Bu ne haldir diye sor- 
dum. Falan kimseyi dim gece yataginda oldiirmusler, dedi- 
ler. Vallahi onu Resulullahin emriyle ben oldurdiim, dedim. 
O kimsenin oglu durumu ogrenince bana, sen hakkini al, ben 
onu topraga gomeyim, dedi. Malum alip gitdim. 

• imam-i Miistagfiri "rahmetullahi aleyh" soyle anlat- 
misdir: Selefden bir zat soyle anlatdi: Cocuklugum zema- 
ninda bir rafizi hocam vardi. Bana rafizilik telkin ederdi. 
Ben de hazret-i Ebu Bekr ve hazret-i Omer hakkinda uy- 
gunsuz sozler soylerdim. Bir gece rii'yamda kiyamet kop- 
musdu. Biitiin insanlar, Resulullahin "sallallahii aleyhi ve 
sellem" huzurunda toplanmislardi. Resulullahin "sallallahii 
aleyhi ve sellem" yaninda iki ihtiyar zat oturuyordu. Her- 
kes sira ile gidip selam veriyordu. Ben de selam vermek icin 
Resulullahin huzuruna yaklasdim. Yaninda bulunan iki zat- 
dan biri, ya Resulallah, bu kimse bizden ne ister, diyerek 
beni gosterdi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" beni 
tutmak istedi, o sirada uykudan uyandim. O anda sac ve sa- 
kalim, kasim ve kipriklerim dokiildii. Dort ay oylece kal- 
dim. Biitiin tabiblere gitdim, care bulamadim. Bir giin dost- 
lardan biri geldi, bu halin nedir. Tabibler sana care bulmak- 
dan aciz kalmislar, dedi. Bu sorusundan anladim ki, birine 
asik mi oldun da, onun askindan mi bu hale geldin demek 
istiyordu. O dostuma halimi ve rii'yami anlatdim. Siibha- 
nallah, nicin tevbe edip, afv dilemedin. Demek ki sen bilmi- 
yorsun. Halbuki Resulullaha salat ve selam okununca ve 
diger seyler mubarek ruhu icin okununca, bildirilir. Hemen 
tevbe et, dedi. Abdest aldim, iki rek'at nemaz kildim. Son- 
ra tevbe edip, Allahii tealaya diia etdim. Hazret-i Ebu 
Bekr-i Siddiki ve hazret-i Omer-iil Faruku "radiyallahii an- 
hiima" cok sevip, ustiinliiklerine inandim. Bir hafta gecme- 
den sacim, sakalim, kaslanm ve kirpiklerim eskisi gibi yeni- 
den cikdi. 

• Imam-i Miistagfiri "rahmetullahi aleyh" Selef-i salihin- 
den bir zatin soyle anlatdigini nakl etmisdir: Bir def asinda 

-296- 



Sama giderken, bir mescidde sabah nemazini kildim. imam 
nemazdan sonra hazret-i Ebu Bekre ve hazret-i Omere "ra- 
diyallahii anhiima" beddiia etdi. Bir sene sonra yine bir Sam 
yolculugu sirasinda aym mescidde, sabah nemazini kildim. 
Bu sefer imam, hazret-i Ebu Bekr ve hazret-i Omere giizel 
dua etdi. Cema'ate, gecen sene onlara beddiia ediyordunuz, 
simdi hayrla diia ediyorsunuz, sebebi nedir diye sordum. Ba- 
na gecen seneki imami gormek ister misin, dediler. Evet, is- 
terim, dedim. Beni bir eve gotiirdiiler. Orada gozlerinden yas 
akan bir kopek vardi. Kopege sen gecen sene hazret-i Ebu 
Bekre ve hazret-i Omere "radiyallahu anhiima" beddiia 
eden imam misin, diye sordum. Basiyla, evet der gibi isaret 
etdi. 

• Yine Imam-i Miistagfiri "rahmetullahi aleyh" soyle 
anlatmisdir: Medayinde bulunuyordum. Her nerede bir ga- 
ribin vefat etdigini duysam, ona kefenlik ahrdim. Bir gun 
bir sahs yanima geldi. Burada Kufeli bir kimse vefat etdi. 
Kefeni yok, dedi. Hizmetcimi kefen almaga gonderdim. 
Ben de olen sahsin yanina gitdim. Karnimn iistiine bir ker- 
pic koymuslardi. Birden bire kerpic diisdii ve olii canlanip, 
vah, bana yaziklar olsun, diye bagirmaga basladi. Ben La 
ilahe illallah de dedim. Artik faidesi yok. Benim kavmim 
hazret-i Ebu Bekr ve hazret-i Omer hakkinda kotii sozler 
soylerlerdi! Ben de onlar hakkinda kotii soz soyleyip sover- 
dim! Simdi helak oldum. Cehennemdeki yerimi gosterdiler. 
Insanlan korkutmam icin bana tekrar can verdiler, dedi. 
Hemen disan cikip, bu hali arkadaslanma anlatdim. 

• Imam-i Kayrevani "rahmetullahi aleyh" (Boslan) kita- 
binda soyle yazmisdir: Selefden biri soyle anlatdi: Benim 
bir komsum vardi. Hazret-i Ebu Bekr-i Siddik ve hazret-i 
Omer-iil Faruk "radiyallahu anhiima" hakkinda uygunsuz 
sozler soylerdi. Bir gece cok asm gitdi. Dayanamayip, 
onunla kavga etdim. Uzgiin ve gamh olarak eve geldim. 
Yatsi nemazindan sonra uyudum. Rii'yamda Resulullahi 
"sallallahii aleyhi ve sellem" gordiim. Ya Resulallah! Falan 

-297- 



kimse senin Eshabina kotii sozler soyliiyor, dedim. Kime 
kotii sozler soyliiyor diye sordu. Hazret-i Ebii Bekre ve haz- 
ret-i Omere "radiyallahii anhiima" dedim. Al su bicagi git 
onu oldiir, buyurdu. Bicagi aldim ve gidip o adami bogazla- 
dim. Sanki elime kan bulasmisdi. Elimi yere siirdiim. O sira- 
da uyandim. O sahsin evinden feryad sesleri duydum. Ne ol- 
mus diye sordum. Falan kimse bu gece aniden ohnus, dedi- 
ler. Sabahleyin evine gitdim. O kimsenin bogazinda bir bl- 
eak izi vardi. 

• Seyh-i Ekber Muhyiddin Arabi "kuddise sirruh" (Fiitu- 
hat-i Mekkiyye) kitabinda soyle yazmisdir: Allahii tealamn 
sevgili kullanndan bir gurub vardir ki, onlara Recebi derler. 
Onlar kirk kisidir. Sayilan artmaz ve eksilmez. Receb ayin- 
da hie hareket etmezler. Ayakda duramadiklari gibi, otura- 
mazlar da. Ellerini, ayaklanni ve gozlerini dahi kipirdatacak 
kuvveti kendilerinde bulamazlar. Receb ayinin ilk gunlerin- 
de bu hal iizere olurlar. Giinden giine bu halleri hafifler. 
Sa'ban ayi girince, bu halleri kalkar. Ba'zen onlardan bir kis- 
minda bu kesf halleri kahp, bir sene devam eder. Recebiler- 
den birini gordiim. Onda rafizilerin durumunu kesf edip gor- 
me hali baki kalmisdi. Tammadigi bir rafiziyi domuz seklin- 
de goriir ve sen rafizisin, tevbe et, derdi. O rafizi tevbe eder- 
se, onu insan suretinde goriirdii ve sen gercekden tevbe et- 
din, derdi. Eger o kimseyi yine domuz suretinde goriirse, ya- 
lan soyliiyorsun, sen tevbe etmedin, derdi. Bir gun safi'i mez- 
hebinde olduklan ve iyi kimseler olarak taninan iki kisi hu- 
zuruna geldiler. Meger o iki kisi disdan iyi goriinmelerine 
ragmen, rafizi imisler. Hazret-i Ebu Bekr ve hazret-i Osman 
hakkinda yanhs ve kotii diisiincelere sahib imisler. O zat hu- 
zuruna gelen bu iki kisiye disanya cikmalanni soyledi. Sebe- 
bini sorduklannda, ben sizi domuz seklinde goriiyorum, de- 
di. O iki kimse o anda kalblerinden tevbe etdiler. Bunun 
iizerine o zat, simdi tevbe etdiniz. Cunki su anda sizi insan 
suretinde goriiyorum, dedi. O kimseler buna cok sasdilar ve 
bozuk i'tikadlanndan temamen vazgecdiler. 



298- 



HAZRET-I OSMAN-I ZINNUREYN 
"radiyallahii anh" 

Hazret-i Osmanin kiinyesi ibni Abdullah, lakabi Zinnu- 
reyndir. Bu lakab, Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" 
iki kiziyla evlenmesi sebebiyle verildi. Resulullah, kizlann- 
dan, once hazret-i Rukayyeyi ve onun vefatindan sonra da 
hazret-i Ummii Gulsumii hazret-i Osmana nikah etdi. (Bir 
kizmi daha olsa, onu da Osmana verirdim. insanlardan hie 
kimseye bir Peygamberin iki kiziyla nikahlanmak nasib ol- 
mamisdir) buyurdu. Yine Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem", hazret-i Osman icin, "O hesabsiz Cennete girecek- 
dir" buyurdu. Hazret-i Osman Medineye yanm fersah uzak- 
hkda bulunan Rume kuyusunu Ebu Abdullah bin Mendere- 
den otuz bin akceye satin aldi. Ta'mir etdirip, muslimanlann 
istifadesi icin vakf etdi. Tebiik gazasinda hava cok sicakdi. 
Yiyecek ve binek cok azdi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem", "Bu orduyu kim techiz ederse, o Cennete gider" bu- 
yurdu. Hazret-i Osman bunu duyunca, onbin dinar getirdi. 
Bunun iizerine Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", (Ya 
Osman, Allahii teala senin gecmisdeki ve gelecekdeki, bir ri- 
vayetde, gizli ve asikar giinahlarim afv etsin) buyurdu. Bir 
hadis-i serifde de hazret-i Osman icin soyle buyruldu: (Bili- 
niz ki gokdeki meleklerin haya etdigi kimseden ben de haya 
ediyorum.) 

Beyt: 

Allaha ve Resulune diisman olan, diismandtr kendine, 
Hayasizdir diisman olanlar, haya sahibi Zinnureyne. 

Emir-til mu'minin hazret-i Omer "radiyallahii anh" hicre- 
tin yirmiucuncu senesinde, Zilhicce ayinda, nemazda iken, 
Mugire bin Su'benin "radiyallahii anh" kolesi Ebu Lii'lii Fi- 
ruz tarafindan yaralandi. Sehid olacagini anladilar. Hazret-i 
Omer "radiyallahii anh" sehid olmadan once yarah halde 
iken soyle buyurdu: "Halifelige en layik olan kimseler sun- 
lardir. Resulullah onlardan razi olarak vefat etmisdir. Bun- 
lar; Osman, Ali, Ziibeyr, Talha, Abdurrahman bin Avf ve 
Sa'd bin Ebi Vakkasdirlar "radiyallahii anhiim ecma'in". Bu 

-299- 



alti kisi, hazret-i Omerin defninden sonra halife secmek iize- 
re toplandilar. Hazret-i Ziibeyr, ben Aliye "radiyallahii anh" 
bfat ediyorum, dedi. Sa'd bin Ebi Vakkas ise, ben Abdur- 
rahman bin Avfa bfat ediyorum, dedi "ridvanullahi aleyhim 
ecma'in". Sonunda halife secme isini Abdurrahman bin Av- 
fa birakdilar. Abdurrahman bin Avf, hazret-i Alinin elini tu- 
tup, Allahin kitabi, Resulullahin siinneti ve Seyhaymn (Haz- 
ret-i Ebu Bekr ve hazret-i Omerin) siretiyle amel eder misin, 
dedi. Hazret-i All, takatim yetdigi kadar amel ederim, dedi. 
Sonra hazret-i Osmanin elinden tutup aym seyi sordu. Haz- 
ret-i Osman, Abdurrahman bin Avfin istedigi gibi cevab ver- 
di. Bu siiali her ikisine de iicer kerre sordu ve aym cevablan 
aldi. Sonra hazret-i Osmana bfat ederek onu halife secdi. 
Eshab-i kiram da hazret-i Osmana bfat etdiler "ndvanulla- 
hi aleyhim ecma'in". Hilm ve haya sultani hazret-i Osmanin 
"radiyallahii anh" faziletlerinin ve kerametlerinin nihayeti 
yokdur. 

• Bir giin Eshab-i kiramdan "aleyhimiirndvan" biri, haz- 
ret-i Osmanin evine gidiyordu. Yolda yabanci bir kadina 
bakdi. Osmanin "radiyallahii anh" evine vannca, size ne ol- 
du ki gozlerinizde zina eseri oldugu halde benim evime gelir- 
siniz, dedi. Bir rivayetde ise, sizden birinize ne oldu ki, yolda 
zina edip de buraya geldi, dedi. O sahabi bizden zina eden 
biri yokdur, dedi. Hazret-i Osman "radiyallahii anh", Resu- 
lullah "sallallahii aleyhi ve sellem" (Gozler de zina ederler) 
buyurdu, dedi. Bunun iizerine o sahabi, ey mu'minlerin emi- 
ri, Resulullahdan sonra vahy gelir mi, dedi. Hayir bu vahy 
degildir, sadik firasetdir. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem", (Mu'minin firasetinden sakimmz. Ciinki o, Allahin nfi- 
ruyla bakar) buyurdu, dedi. [(Kiyamet ve Ahiret) kitabimn 
158.ci sahifesine bakiniz!] 

• Emir-iil mu'minin hazret-i Osman "radiyallahii anh" se- 
hid edildigi giiniin gecesinde, rii'yasinda Resulullahi "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" gordii. "Ey Osman, yann bizim yani- 
mizda iftar edersin" buyurdu. Sabahleyin kolelerini isyancila- 
ra karsi durmakdan men' etdi. Ciinki, sehidlik se'adetine ka- 
vusmak istiyordu. Abdullah bin Riyah ve Ebu Katade "radi- 

-300- 



yallahu anhuma" soyle anlatmislardir: Biz hazret-i Osmanin 
"radiyallahii anh" evi kusatildigi sirada yamnda idik. Kavga 
siddetlenince, hazret-i Osmanin koleleri kiliclanni ellerine 
aldilar. Hazret-i Osman onlara, kim kilicini kinina sokarsa, o 
azad olsun, dedi. Biz disan cikdik. Giderken Hasen bin All 
"radiyallahii anh" ile karsilasdik. Onunla birlikde hazret-i 
Osmanin yanina geri dondiik. Hazret-i Hasen, ey mii'minle- 
rin emiri. Senin emrin olmadan ben mushmanlara kihc cek- 
mem. Sen hak iizere halifesin. Emr et, bu belayi senin iizerin- 
den def edeyim, dedi. Hazret-i Osman, hazret-i Hasene: Ey 
kardesimin oglu, evine git, otur. Allahii tealamn emri ne ise 
o olacakdir. Ben kan dokmek istemiyorum. Bu gece rvTyam- 
da Resulullahi gordum. "Harb edersen nusret bulursun. Eger 
harb etmezsen sehid olup, yann gece yanimda iftar edersin" 
buyurdu. Ben Resulullah ile iftar etmek istiyorum, dedi. 

(Fasl-iil-Hitab) kitabimn sahibi soyle yazmisdir: Bu du- 
rum hullet makaminda derdlere ve belalara teslim olmak 
alametidir. Nitekim, Halilullah Ibrahim aleyhisselami man- 
ciniga koyup, atese atdiklan sirada, Cebrail aleyhisselam ge- 
lip, bir arzun var midir, diye sordugunda, var ama, sana de- 
gil [(Hasbiyallah ve ni'mel vekil) ya'ni, bana Allahim yetisir. 
O iyi vekil, yardimcidir], buyurmusdur. 

• Hazret-i Osmanin "radiyallahii anh" sehid edildigi giin, 
Cuhcan bin Sa'id Gifari, Resulullahdan "sallallahu aleyhi ve 
sellem" yadigar kalan bir asayi, hazret-i Osmanin elinden ka- 
pip, dizine koyarak kirmak istedi. Gorenler, yapma diye bag- 
nsdilar. O kimsenin dizinde eklem kisminda bir hastahk mey- 
dana geldi. Bir sene gecmeden o hastahkdan oldii. 

• Giivenilir kimselerden biri soyle anlatmisdir: Bir giin 
Ka'beyi tavaf ediyordum. Kor bir kimse de tavaf yapiyordu 
ve ya Rabbi beni afv et, ama afv etmeyeceginden siibhem 
yokdur, diyordu. Ben, Subhanallah! Bu makamda boyle soz- 
ler soyliiyorsun, dedim. Bunun iizerine o kor kimse soyle an- 
latdi: Hazret-i Osmanin evinin kusatildigi giin, bir arkada- 
simla yemin etdik ki, eger hazret-i Osman sehid edilirse, yti- 
ziine giplak olarak bir tokat vurahm, dedik. Sehid edildi ve 

-301- 



ben arkadasimla hazret-i Osmanin evine girdik. Basi hanimi- 
mn dizi iizerinde idi. Arkadasim hanimina onun yuztinu ac, 
dedi. Hanimi maksadiniz nedir, diye sordu. Yiiziine tokat vur- 
mak icin and icdim, dedi. Hazret-i Osmanin hanimi, Onun, 
Resulullah ile "sallallahii aleyhi ve sellem" sohbet etdigini ve 
iki kizini nikahladigini bilmiyormusun dedi ve daha bircok fa- 
ziletlerini saydi. Arkadasim utanip geri cekildi. Ben o sozlere 
aldins etmedim. Yaklasip yiiziine bir tokat vurdum. Hanimi 
bana Allahii teala senin giinahlanni afv etmesin, ellerin kuru- 
sun ve gozlerin kor olsun, dedi. Heniiz evin kapisindan cikma- 
dan ellerim kurudu ve gozlerim kor oldu. Gunahlanmin afv e- 
dilmeyeceginden de siibhem yokdur! 

• Hazret-i Osman-i zinnureyn "radiyallahii anh" sehid 
edilince, cinniler, Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" 
mescidinin daminda tie gun aglasdilar. Onun icin mersiyeler 
soylediler. 

• Adi bin Hatem "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: 
Hazret-i Osman bin Affanin "radiyallahii anh" sehid edildi- 
gi giin, bir kimsenin soyle dedigini isitdim: ibni Affani ferah- 
hk, rahathk, se'adet ve Cennetdeki sayisiz ni'metlerle ve 
Rabbinin rizasiyla miijdeleyiniz, diyordu. Etrafimiza bakdik, 
kimseyi goremedik. 

• Hazret-i Osman bin Affan "radiyallahii anh" sehid edi- 
lince, mu'anzlann kargasasindan, tic giin defn edilemedi. 
Gaibden soyle bir ses isitildi: Onu defn ediniz, nemazim kil- 
mayiniz, magfirete kavusdu ve nemazi kihndi. 

• Hazret-i Osmani "radiyallahii anh" defn etmek icin tie 
giin sonra Bakf kabristanma gotiirdiiler. Arkalannda bir ka- 
rarti gordiiler ve korkdular. Kararti yaklasinca, cenazeyi bi- 
rakip dagildilar. O sirada karartidan soyle bir ses geldi. 
Korkmayiniz, biz sizinle defnde bulunmak icin geldik, dedi. 
Defnde bulunanlardan ba'zisi yemin ederek onlann melek- 
ler oldugunu soylemislerdir. 

• Bir hac kafilesi, hac mevsiminde, hazret-i Osmanin "ra- 
diyallahii anh" kabrini ziyarete gitdiler. iclerinden biri, hakir 
goriip ziyaret etmedi. Kafile selametle gidip donerken, bir 

-302- 



yirtici hayvan, kafilenin icine girip, o kimseyi parcaladi ve 
etinden yemedi. Kafilede bulunanlar, o kimsenin hazret-i 
Osmana "radiyallahii anh" hiirmetsizlik etdigi icin, bu hale 
diisdiigiinii anladilar. 

• Bir giin Ebu Zer Gifarfnin "radiyallahii anh" yaninda 
hazret-i Osmandan "radiyallahii anh" bahs ediliyordu. Ben 
onun hakkinda hayrdan baska birsey soylemem dedi ve soyle 
anlatdi: Bir giin Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" evin- 
den cikdi ve yiiriimege basladi. Ben de Resulullahin arkasin- 
dan gitdim. Bir yere vanp oturdu. Huzuruna yaklasip, selam 
verdim ve karsisina oturdum. Ey Eba Zer, nicin geldin, bu- 
yurdu. Allahii teala ve Resulu daha iyi bilir, dedim. O sirada 
hazret-i Ebu Bekr "radiyallahii anh" geldi ve Resulullahin 
sag tarafina oturdu. Ona da nicin geldin, buyurdu. Allah ve 
Resulu daha iyi bilir, dedi. Sonra hazret-i Omer "radiyallahii 
anh" geldi. Ebu Bekrin "radiyallahii anh" sag tarafina otur- 
du. Resulullah ona da nicin geldin, diye sordu. O da, Allah ve 
Resulu daha iyi bilir, dedi. Daha sonra hazret-i Osman "radi- 
yallahii anh" geldi. Hazret-i Omerin sag tarafina oturdu. Re- 
sulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" yerden yedi veya dokuz 
dane cakil tasi aldi. Mubarek avucunda tutdu. Taslar muba- 
rek avucunda tesbih etmege basladi. Seslerini bal ansinin 
avazi gibi isitiyordum. Taslan yere koydu, sesleri kesildi. Son- 
ra hazret-i Ebu Bekrin eline verdi. Taslar onun avucunda da 
tesbih etdiler. O da yere koydu. Taslann sesi kesildi. Resulul- 
lah "sallallahii aleyhi ve sellem" taslan ahp, hazret-i Omerin 
eline verdi. Taslar onun elinde de tesbih etdiler. O da yere bi- 
rakdi ve taslann tesbih sesi kesildi. Sonra Resulullah "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" taslan ahp, hazret-i Osmanin eline ver- 
di. Taslar onun elinde de tesbih etdiler. Yere koyunca tesbih 
sesleri kesildi. 

• Ensardan "radiyallahii anhiim" bir kisi Miiseyleme-tiil 
Kezzabin oldiiriildiigii giin sehid olmusdu. Oldiiriilenler ara- 
sinda onu anyorlardi. Oliilerden birisinden soyle bir ses gel- 
di. Muhammed "aleyhisselam" Allahin Resuliidiir. Ebu 
Bekr siddikdir, Omer-iil Faruk sehiddir, Osman Zinnureyn 
yumusak kalbli ve merhametlidir. 

-303- 



IMAM-I ALI BIN EBI TALIB 

"radiyallahii anh" 

Emir-iil miTminin All bin Ebi Talib "radiyallahii anh ve 
kerremallahii vecheh", (Tesavvufda, insanlara vilayet yolu- 
nun feyzlerinin ulasmasina vasita olan) oniki imamin birincisi- 
dir. Kunyesi Ebiil Hasen ve Ebu Tiirabdir. En cok sevdigi is- 
mi, Ebu Tiirab idi. Kendisini bu ismle caginnca sevinirdi. Bir 
gun Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" kizi hazret-i Fati- 
manin "radiyallahii anha" evine gitdi. Hazret-i Ahyi "radiyal- 
lahii anh" goremeyince, amcamin oglu nerede diye sordu. 
Hazret-i Fatima "radiyallahii anha" aramizda birsey vaki' ol- 
du. Uziiliip disan gitdi. Benim yanimda kaylule yapmadi, de- 
di. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" hazret-i Ahyi bul- 
masi icin bir kimse gonderdi. O kimse arasdinp geldi ve haz- 
ret-i Ahnin mescidde kaylule yapdigini soyledi. Kaylule ogle- 
den once biraz uyumakdir. Geceyi ihya edenlere sunnetdir. 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" mescide gitdi. Hazret- 
i Ahyi "radiyallahii anh" uyumus ve ridasi iizerinden diisdiigii 
icin arkasina toprak bulanmis oldugu halde buldu. Mubarek 
eliyle topraklan silip, "Kalk ya Eba Tiirab, kalk ya Eba Tii- 
rab" buyurdu. 

Hazret-i Omer "radiyallahii anh" soyle rivayet etmisdir: 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem": (Ben kimiii mevlasi 
isem, Alt de onun mevlasidir. Beni seven Aliyi sever) buyur- 
du. Bera bin Azib "radiyallahii anh" soyle rivayet etmisdir: 
Bir gun Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" hazret-i Ali- 
nin "radiyallahii anh" elinden tutup buyurdu ki: "Ben 
mu'minlere nefslerinden sevgili degilmiyim?" Orada bulu- 
nanlar, evet ya Resulallah, seni nefslerimizden cok severiz, 
dediler. Sonra hazret-i All "radiyallahii anh" icin, (Ben kimin 
mevlasi isem, All de onun mevlasidir! Ya Rabbi, onu seveni 
sev! Onu sevmeyeni sevme!) buyurdu. 

• Hazret-i Ahnin "radiyallahii anh" faziletleri ve iistiin- 
lukleri soze ve yaziya sigmaz. imam-i Ahmed bin Hanbel 
"rahmetullahi aleyh" soyle demisdir: Eshab-i kiramin "aley- 
himumdvan" hie birinden Ali bin Ebi Talibin "kerremallahii 

-304- 



vecheh" faziletleri kadar isitihnemisdir. Seyyid-iit-taife Cii- 
neyd-i Bagdadi "kuddise sirruh" ise soyle demisdir: Eger 
hazret-i All "radiyallahii anh" muharebelerden biraz firsat 
bulabilseydi, bize tesavvufa aid cok seyler gelirdi ki, kalbler 
ona takat getiremezdi. (Serh-i te'arriif) kitabinda soyle yazil- 
misdir: All bin Ebi Talib "radiyallahii anh" ariflerin basidir. 
O kendisinden once kimsenin soylemedigi ve kendisinden 
sonra da benzerini dahi kimsenin soyliyemedigi seyleri soyle- 
misdir. Mesela, bir gun minber iizerinde: Bana Arsin altinda- 
kilerden sorunuz. Benim kalbim ilmle doludur. Bu ilm, ag- 
zimda bulunan Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" 
mubarek agzinin suyundandir. Mubarek agzinin suyunu agzi- 
ma koymusdu. Nefsim kudretinde olan Allahii tealaya yemin 
ederim ki, eger izn verilse, Tevratda ve incilde olan seyleri 
soylerdim ve benim sozlerimi tasdik ederlerdi, buyurmusdur. 
O meclisde Da'leb Yemani adinda bir kimse vardi. Hazret-i 
Alinin "radiyallahii anh" bu sozlerini duyunca, bu kisi ne 
soyluyor, ona bir soru sorayim da riisva edeyim, dedi. Kalkip 
bir sey sormak istiyorum, dedi. Hazret-i Ah "radiyallahii 
anh", ogrenmek icin ise sor, inad icin ise sorma, buyurdu. 
Da'leb Yemani, sen beni siial sormaga mecbur etdin, diye- 
rek, ya All "radiyallahii anh" Rabbini gordiin mii, diye sor- 
du. Hazret-i Ah, gormedigim Rabbime tapmiyorum, dedi. 
Da'leb: Nasil gordiin diye sordu. Hazret-i Ali, bas gozii ile 
goriilmez, ancak kalbler hakiki yakin ile goriir. Rabbim bir- 
dir, ortagi ve benzeri yokdur. Mekani yokdur. Uzerinden ze- 
man gecmez, hislerle anlasilmaz, mahluklara kiyaslanmaz, 
buyurdu. Da'leb Yemani bu sozleri duyunca feryad edip diis- 
dii ve bayildi. Bir miiddet sonra kendine gelince, hie kimseye 
inad ve imtihan niyyetiyle soru sormayacagina dair Allahii 
tealaya soz verdi. Hazret-i Ah ona dedi ki, sunu bilmelisin ki, 
Ibni Abbas "radiyallahii anhuma" soyle buyurmusdur: Aliye 
"radiyallahii anh" ilmin onda dokuzu verilmisdir. Onda biri- 
ne de ortakdir. 

• imam-i Miistagfiri "rahmetullahi aleyh" (Delail-iin-nu- 
biivve) adh kitabinda soyle yazmisdir: Rum kayseri, Emir-iil 

- 305 - Sevahid-un Nubuvve - F:20 



mu'minin hazret-i Omerin "radiyallahii anh" halifeligi zema- 
ninda cok miiskil siialler yazip, cevablandirmasi icin bir el- 
ciyle gonderdi. Bu hadise kitablarda uzun anlatilmisdir. Haz- 
ret-i Omer "radiyallahii anh" Kayserin mektubunu okudu 
ve hazret-i Aliye gonderdi. Hazret-i Ali okudukdan sonra, 
kalem ve kagid istedi. Sorulann cevabim yazip elciye verdi. 
Elci, hazret-i Omere, bu cevablan yazan kimdir, diye sordu. 
Hazret-i Omer "radiyallahii anh" da, Resulullahin "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem" amcasimn oglu, damadi ve dostudur, 
dedi. 

• Emir-iil mu'minin hazret-i Alinin "radiyallahii anh" ha- 
zir ve latif cevablanndan biri soyledir: Bir giin yehudilerden 
bir gurub gelip: Ey muslimanlar! Siz Peygamberinizin vefa- 
tindan sonra ne yapdiniz? Birbirinize kihc cekip, harb bile 
yapdiniz, dediler. Hazret-i All "radiyallahii anh" onlara: Ey 
yehudiler, sizin ayaklanniz heniiz denizden kurumamisdi ki, 
hazret-i Musaya "aleyhisselam" bize baskalannin ma'budla- 
n gibi ma'budlar bul dediniz, buyurdu. 

• Emir-iil mu'minin hazret-i Aliye "radiyallahii anh" de- 
diler ki, hazret-i Ebu Bekrin ve hazret-i Omerin "radiyalla- 
hii anhuma" zemanlannda muslimanlar arasinda fitne ve 
harbler olmadi. Hazret-i Osmanin ve Senin "radiyallahii an- 
huma" zemamnda ise lzdirab, iiziintii, kansikhklar ve harb- 
ler oldu. Hazret-i Ali "radiyallahii anh" bu soze soyle cevab 
verdi: Hazret-i Ebu Bekrin ve hazret-i Omerin "radiyallahii 
anhuma" yardimcilan, hazret-i Osman ve ben "radiyallahii 
anhuma" idik. Hazret-i Osmanin ve benim yardimcilarim ise 
sizler oldugunuzdan boyle oldu. 

• Hazret-i Ali "radiyallahii anh" Fil vak'asindan yedi se- 
ne sonra Mekkede dogdu. Ba'zilan o Ka'bede dogdu demis- 
lerdir. Resulullahin "sallallahu aleyhi ve sellem" Peygam- 
berligi bildirildiginde, hazret-i Ali onbes yasinda idi. Ba'zila- 
n oniic, ba'zilan on yasinda idi demislerdir. Dokuz yasinda 
idi diyenler de vardir. Birinci rivayet sahihdir. ibni Cevzi, 
(Safve-tiis safve) kitabinda hazret-i Alinin vefat etdiginde 
yasi hakkinda dort rivayet vardir, bunlar altmis tie, altmis 

-306- 



bes, elliyedi ve ellisekizdir, diye yazmisdir. 

• Emir-iil mu'minfn hazret-i Osman "radiyallahii anh", 
sehfd edildikden uc giin sonra defn edildi. Bes gun sonra ise 
halk hazret-i Alinin yanina gelip, halifeligi kabul etmesini is- 
tediler. Zfra o sirada halifelige ondan daha layik kimse yok- 
du. Hazret-i All "radiyallahii anh" kabul etmemek icin cok 
ugrasdi. Ancak sonunda kabul etdi ve hazir bulunanlar ile 
bfat yapdi. Bi'at edenler arasinda Huzeyme bin Sabit, Ebiil 
Heysem bin Tihan, Muhammed bin Muslim, Ammar bin 
Yaser, Ebu Musel Es'ari, Abdullah bin Abbas "radiyallahii 
annum ecma'in" gibi daha nice kimseler vardi. Hazret-i Tal- 
ha ve hazret-i Ziibeyr "radiyallahii anhuma" da bfat etdiler. 
Abdullah bin Omer, Sa'd bin Ebi Vakkas da ehl-i kible ile 
savasmaga katilmamalan kaydiyla bfat etdiler. Bu hususda- 
ki hadis-i serifleri sebeb olarak gosterdiler. Hasih, hazret-i 
Alinin hilafeti bfat ile gerceklesdi. Hal ve akd ehli, bu husus- 
da ittifak etdiler. Hazret-i Alinin "radiyallahii anh" vilayeti- 
nin ve kerametinin nihayeti yokdur. 

• Sahih rivayetlerle sabit olmusdur ki, hazret-i Ah muba- 
rek ayagini atinin iizengisine koyarken Kur'an-i kerimi oku- 
maga baslar, diger ayagini koyarken veya bir rivayete gore 
de ata binip oturunca temamini hatm ederdi. 

• Esma binti Umeys hazret-i Fatimanin "radiyallahii an- 
hiima" soyle anlatdigini rivayet etmisdir: Zifafa girdigim ge- 
ce, Ahden "radiyallahii anh" korkdum. Cunki yer onunla 
konusuyordu. Sabahleyin bu hali Resulullaha "sallallahii 
aleyhi ve sellem" anlatdim. Resulullah secde yapdi. Bir miid- 
det sonra mubarek basini kaldirdi ve bana soyle buyurdu: 
"Sana mujdeler olsun ey Fatima! Senin neslin cok temiz ola- 
cak. Allahu teala kocani diger insanlardan daha faziletli kil- 
di. Yeryiiziine, sarkdan garba her ne oluyorsa, ona haber 
vermesini emr eyledi, buyurdu. 

• imam-i Fahreddin Razi "rahmetullahi aleyh" (Tefsfr-i 
kebfr)inde soyle yazmisdir: imam-i Alinin "radiyallahii anh" 
sevdiklerinden Abdullah Esved adinda bir kimse vardi. Bir 

-307- 



gun hirsizhk yapdi. Hazret-i Alinin huzuruna getirdiler. Sen 
mi, yapdin diye sordu. Esved, evet dedi. Bunun iizerine elini 
kesdi. Esved disan cikip giderken, yolda Selman-i Farisiye ve 
Ibni Kevaye "radiyallahii anhuma" rastladi. Ibni Keva, elini 
kim kesdi diye sordu. Esved, elimi mu'minlerin emiri, miisli- 
manlann reisi, Resulullahin damadi ve Betiiliin zevcesi kes- 
di, dedi. Ibni Keva, sen elini keseni medh mi ediyorsun, dedi. 
Esved, nasil medh etmeyeyim ki, benim elimi hak iizere kes- 
di ve beni Cehennem atesinden kurtardi, dedi. Selman-i Fa- 
risi "radiyallahii anh" Esvedin bu sozlerini hazret-i Aliye an- 
latdi. Hazret-i All, Esvedi yanina cagirdi. Kesilen elini bilegi- 
nin iizerine koydu ve bir mendil ile ortup dua etdi. O sirada 
gokden bir ses isitdiler. Hazret-i All "radiyallahii anh" ortdii- 
gii mendilin kaldinlmasini emr etdi. Kaldinp bakdilar ki, Es- 
vedin eli Allahii tealamn izniyle iyilesmis, eskisi gibi olmus- 
du. 

• Emir-til mii'minin hazret-i Ali "radiyallahii anh" Kufe- 
ye gitmisdi. Birgiin sabah nemazim kildikdan sonra, bir kim- 
seye falan yere git, orada bir mescid vardir. Mescidin yanin- 
da bir ev vardir. O evde bir kadinla bir erkek miinakasa edi- 
yorlar. Onlan buraya getir, dedi. O sahs gidip onlan getirdi. 
Hazret-i Ali onlara, bu gece cok cekisdiniz, dedi. O gene, ey 
mu'minlerin emiri, bu kadini nikahla aldim. Ancak ne zeman 
yanina yaklasmak istesem bana ondan bir nefret hasil oldu. 
Giiciim yetse onu yanimdan temamen uzaklasdiracakdim. 
Benimle cekismege basladi. Siz emr gonderip, bizi caginnca- 
ya kadar kavga ediyorduk, dedi. Hazret-i All, ba'zi sozler 
vardir ki, herkesin isitmesi gerekmez, dedi. Orada bulunan 
diger kimseler dagildilar. Hazret-i All o kadina donerek ko- 
casi olan genci gosterdi ve bunun kim oldugunu biliyor mu- 
sun, dedi. Kadin hayir, dedi. Hazret-i All kadina, ben soyli- 
yeyim. Yalniz sen de inkar etme, dedi. Sonra, sen falanin ki- 
zi falan degil misin, dedi. Kadin evet, dedi. Senin amcanin bir 
oglu vardi. Birbirinizi severdiniz. Annen evlenmenize razi ol- 
madi. Sen bir gece helaya gitmek icin disan cikdin. Amcanin 

-308- 



oglu seni tutdu ve yaklasdi. Ondan hamile kaldin. Bu duru- 
mu annene soyledin. Babandan gizledin. Cocugu doguraca- 
gin zeman annen seni disari cikardi. Bir oglan dogurdun. Bir 
beze sanp, insanlann kaza-i Meet yapdiklan bir divann di- 
bine birakdin. Bir kopek gelip cocugu kokladi. Sen bir tas 
atdin. Tas cocugun basina degip yardi. Annen elbisesinden 
bir parca bez yirtip, cocugun basini sardi. Cocugu orada bi- 
rakip gitdiniz. Bir daha da gormediniz. Kadin, evet ey 
mu'minlerin emiri oyle oldu. Bunu benden ve annemden 
baska kimse bilmiyordu, dedi. Hazret-i All sozlerine devam 
ederek soyle dedi: O giin sabahleyin cocugu falan kafile ora- 
dan alip gotiirdiiler. Biiyiitiip terbiye etdiler. Sonra o gene 
kafile ile Kufeye gelip, seni nikah etdi. Gence basini ac de- 
di. Gene basini acinca, basinda tas yarasimn izi goriildii. Ka- 
dina bu gene senin oglundur. Allahii teala sizi haram isle- 
mekden korudu! Haydi oglunu al git, buyurdu. 

• Kufe halki Emir-iil mu'minin hazret-i Aliye, Firat neh- 
rinin suyu tasdi, ekinlerimiz ziyan oldu. Allahii tealaya diia 
ediniz de suyu biraz azalsin, dediler. Hazret-i All evine girdi. 
Halk kapisinda bekliyordu. Biraz sonra disari cikdi. Resulul- 
lahin "sallallahii aleyhi ve sellem" hirkasim giymis, ciibbesi- 
ni omuzuna almis, sangini basina koymus, asasini da eline al- 
misdi. Bir at istedi ve ata binip Firat nehrinin kenanna gitdi. 
Halk da yaya olarak arkasindan gitdiler. Nehrin kenanna 
vannca atdan indi ve iki rek'at nemaz kildi. Sonra asayi eli- 
ne alip, kopriinun iizerine cikdi. Hazret-i Hasen ve hazret-i 
Hiiseyn de "radiyallahii anhiima" yaninda idi. Asasiyla suya 
dogru isaret etdi. Su biraz azaldi. Bu kadar yeter mi buyur- 
du. Halk, biraz daha azalsin, dediler. Asasiyla ikinci defa 
isaret etdi. Su biraz azaldi. Yine bu kadar yeter mi diye sor- 
du. Biraz daha azalmasim istediler. Uciincii defa isaret etdi 
ve su biraz daha azaldi. Halk, ey mu'minlerin emiri bu kadar 
yeter, dediler. 

• Cundeb bin Abdullah el-Ezdi "radiyallahii anh" soyle 
anlatmisdir: Cemel ve Siffin harblerinde hazret-i Ali "radiyal- 

-309- 



lahii anh" ile beraberdim. Hazret-i Alinin hakh oldugundan 
hie siibhem yokdu. Nehrevana vanp, orada konakladik. Bu si- 
rada icime bir siibhe diisdii. Karsimizdakilerin hepsi kurra ve 
secihnis kimselerdir. Onlan katl etmek biiyiik bir isdir, diyor- 
dum. Sabahleyin askerlerin arasindan cikdim. Bir matara su- 
yum vardi. Bir yerde mizragimi yere dikip, kalkanimi iizerine 
asdim. Kalkanin golgesinde oturdum. Bir de bakdim ki, Emir- 
iil mu'minin hazret-i Ali "radiyallahii anh" cika geldi. Yanin- 
da hie su var mi, dedi. Mataramdaki suyu verdim. Ahp uzak 
bir yere gitdi ve gorunmez oldu. Sonra goriindii. Abdest al- 
misdi. Gelip kalkanin golgesine oturdu. O sirada ath birisi gel- 
di ve hazret-i Ahyi "radiyallahii anh" sordu. Ya Emir-el 
mu'minin! Bu ath kimse sizi gormek istiyor, dedim. Cagir gel- 
sin, dedi. Cagirdim. Huzuruna gelip ya Emir-el mu'minin, mu- 
halifler Nehrevani gecdiler ve suyu kesdiler, dedi. Hazret-i 
All "radiyallahii anh", imkansiz gecmis olamazlar, dedi. Biz 
boyle konusurken bir kisi daha cikageldi. Muhalifler suyu 
gecdiler, dedi. Hazret-i Ah, gecmediler, dedi. O kimse vallahi 
ben, onlann sancaklanni suyun obiir tarafinda gormeden gel- 
medim, gecdiler, dedi. Emir-til mu'minin hazret-i Ali ise, val- 
lahi gecmediler! Nasil gecerler ki, onlann diisiip, kanlannin 
akacagi yer burasidir, dedi. Sonra beklemege basladi. Ben de 
bekliyordum. Kendi kendime, Elhamdulillah elime bir olcii 
gecdi. Hazret-i Alinin "radiyallahii anh" halini bu olcii ile an- 
lanm. O ya yalanci bir bahadirdir veya onun Allahii tealadan 
veya Resuliinden bildigi bir delili vardir, dedim. Kendi kendi- 
me soyle karar verdim. Muhalifler suyu gecmislerse, hazret-i 
Ahye karsi, gecmemislerse muhaliflere karsi savasayim, de- 
dim. Askerlerin arasindan gecdim ve bakdim ki, muhalifler 
suyu gecememisler. Bayraklan ayni yerde duruyordu. Bu si- 
rada hazret-i Ah "radiyallahii anh" sirtima dokunup, haydi 
isinle mesgul ol, dedi. Savasmaya baslayip, muhaliflerden bi- 
rini oldurdum. Arkasindan birini daha oldiirdiim. Birinin 
iizerine de atimi suriip hucum etdim. Onu yaraladim, o da 
beni yaraladi. ikimiz de yere diisdiik. Arkadaslanm beni ahp 
goturmusler. Kendime geldigimde muharebe bitmisdi. 

-310- 



• Hazret-i All "radiyallahii anh" bir muharebeye basla- 
yinca soyle demisdi: Karsi tarafin askerleri katl olunup, on 
kisiden az kalmadikca buradan gecemezler! Benim askerle- 
rimden ise on kisiden az sehid olacakdir. Savasdan sonra 
muhaliflerden dokuz kisi sag kalmisdi. Hazret-i Alinin as- 
kerlerinden ise dokuz kisi sehid olmusdu. 

• Emir-iil mu'minin hazret-i Ali bir kimseye; seni falan 
yerde falan hurma agacinin iizerine asacaklar, dedi. Aynen 
soyledigi gibi oldu. 

• Haccac bin Yusiif, Kumeyl bin Ziyadi "radiyallahii te- 
ala anh" yanina cagirdi. Kumeyl bin Ziyad gitmeyip kacdi. 
Haccac onun akrabalanni ve yakinlarmi bulunduklan vazi- 
felerden uzaklasdirdi. Bunun iizerine Kumeyl bin Ziyad, ben 
zaten yaslandim. Benim yiiziimden yakinlanmi islerinden 
mahrum etmesi dogru degildir diyerek, Haccacin yanina gel- 
di. Haccac maksadim seni ele gecirmekdi, dedi. Kumeyl bin 
Ziyad Haccaca, ben ihtiyarladim. Bana istedigini yap, gide- 
cegimiz yer Allahii tealamn huzurudur. Beni oldiiriirsen, 
senden hesab sorulacakdir. Bana Emir-til mii'minin hazret-i 
All "radiyallahii anh", Senin katilin Haccac olacakdir diye 
soyledi, dedi. Haccac, Kumeyl bin Ziyadin "radiyallahii 
anh" boynunu vurdurdu! 

• Haccac bir gun, Ebu Turabin ya'ni hazret-i Alinin "radi- 
yallahii anh" Eshabindan birini oldiirerek Allahii tealaya yak- 
lasmak istiyorum. Onunla en cok bulunup sohbet eden de ko- 
lesi Kanberdir, dedi. Kanberi "radiyallahii anh" yanina cagirt- 
di. Gelince, Kanber sen misin, diye sordu. Evet benim, dedi. 
Ali bin Ebi Talibin kulumusun [kolesi misin], dedi. Ben Alla- 
hii tealamn kuluyum. Emir-til mii'minin Ali "radiyallahii 
anh" velini'metimdir, dedi. Haccac, onun yolundan doner mi- 
sin diye sordu. Kanber, onun yolundan, dininden efdal bir din 
goster, dedi. Haccac, seni oldurmek istiyorum, ne seklde oldii- 
riilmek istiyorsun soyle, dedi. Kanber "radiyallahii anh" nasil 
istersen oyle oldiir. Ben de kiyamet giinii seni oldururiim. Za- 
ten hazret-i Ali "radiyallahii anh" bana, ey Kanber! Seni 
zulmle oldiireceklerdir, buyurmusdu, dedi. Haccac emr etdi, 
Kanberi "radiyallahii anh" oldiirdiiler. 

-311- 



• Emir-iil mii'minin hazret-i All "radiyallahii anh" Bera 
bin Azibe "radiyallahu anh", oglum Hiiseyni "radiyallahii 
anh" sehid edeceklerdir. O zeman sen hayatda olacaksin. 
Ona yardim etmeyeceksin, buyurdu. Hazret-i Hiiseyn "radi- 
yallahii anh" sehid oldu. Bera bin Azib "radiyallahii anh" 
Emir-iil mii'minin hazret-i Ah dogru soyledi. Hazret-i Hii- 
seyn sehid edildi. Ben ona yardim etmedim, dedi. Pismanhk 
duydu. 

• Emir-iil mii'minin hazret-i Ali bir yolculugunda Kerbe- 
laya ugradi. Sagina soluna bakip agladi ve gecdi. Burasi on- 
lann develerinin cokdiiriilecegi yerdir ve katl olunacaklan 
makamdir, dedi. Yaninda bulunan Eshabi, ey Emir-el 
mii'minin! Burasi neresidir, diye sordular. Burasi Kerbela- 
dir. Burada bir kavm oldiiriilecekdir. Onlar hesabsiz Cenne- 
te gireceklerdir, buyurdu. O sirada bu soziin ma'nasim anla- 
yamadilar. Ancak Kerbela vak'asi olup, hazret-i Hiiseyn se- 
hid edilince anlasildi. 

• Hazret-i Ali "radiyallahii anh" Kufeden asker istemis- 
di. Epeyce i'tirazlardan sonra gonderdiler. Askerler gelme- 
den once, hazret-i Ali "radiyallahii anh" oniki bin kisi geli- 
yor buyurdu. Eshab-i kiramdan biri demisdir ki, askerlerin 
gecdikleri yere durdum. Teker teker saydim. Tarn onikibin 
kisi idiler. 

• Siffin harbine giderken, hazret-i Alinin "radiyallahii 
anh" askerlerinin bir konak yerinde suya ihtiyaci oldu. Her 
ne kadar saga sola kosusdurdular ise de, su bulamadilar. 
Hazret-i Ali, Eshabini yoldan biraz sapdirdi. Colde bir kilise 
goriindii. Kilisede bulunanlardan su sordular. Buradan iki 
fersah uzakda su var, dediler. Eshabi, hazret-i Aliye, izn ve- 
rirsen gidelim, herhalde takatimiz tiikenmeden suya ulasinz, 
dediler. Hazret-i Ali oraya gitmege liizum yokdur, dedi. Son- 
ra katinni kibleye dogru cevirdi. Bir yere isaret ederek, bu- 
rayi kazin buyurdu. Biraz kazdilar, biiyiik bir tas cikdi. Tasi 
bir diirlii sokemediler. Hazret-i Ali, su bu tasin altindadir. 
Gayret edin kaldinn, dedi. Cok ugrasdilar. Fekat tasi kaldi- 
ramadilar. Hazret-i Ali bu hali goriince katmndan indi. Kol- 

-312- 



larini sigadi. Mubarek parmaklanni tasin altina sokdu, zor- 
layip tasi kaldirdi ve uzaga atdi. Oradan gayet saf, tatli ve 
soguk bir su cikdi. O sudan icdiler. Yanlanna da aldilar. 
Hazret-i All o tasi tekrar yerine koydu ve iizerini toprakla 
ortiin, buyurdu. Orada bulunan kilisenin rahibi bu hali gor- 
dii. Hemen kiliseden cikip, hazret-i Alinin huzuruna geldi. 
Sen Peygamber misin, dedi. Hayir, ben miirsel peygamber 
Muhammed Mustafanin "aleyhisselam" halifesiyim, dedi. 
Rahib, hazret-i Aliye, elini ver musliman olayim, dedi. Ra- 
hib, Eshedii en la ilahe illallah ve eshedii enne Muhamme- 
den abdiihii ve Resuluhii ve enneke vasiyyii Resuluhii, ya'ni 
senin de Resuliin vasisi olduguna sehadet ederim diyerek 
musliman oldu. Hazret-i Ah "radiyallahii anh" rahibe, sen 
bu yasa kadar kendi dininde yasamissin. Simdi ne sebeble 
bizim dinimize girdin, diye sordu. Rahib: Ey mii'minlerin 
emiri, bu kiliseyi, bu tasi kaldiracak kimse icin yapmislardir. 
Biz kitablarimizda okuyorduk ve alimlerimizden duyuyor- 
duk ki, burada bir cesme vardir. Uzerinde de bir tas vardir. 
O tasi ancak Peygamber veya Peygamberin vasisi kaldirabi- 
lir. Bu tasi senin kaldirdigini goriince, arzuma kavusdum ve 
senelerdir bekledigim seyi buldum, dedi. Hazret-i All "radi- 
yallahii anh" bu sozleri isitince agladi. Gozlerinin yasindan 
sakah lslandi. Sonra Allahii tealaya hamd olsun ki, beni 
unutulmuslardan eylemedi. Kitabinda zikr edilenlerden ey- 
ledi, buyurdu. O rahib, hazret-i Alinin ordusuna katihp, 
Sam ehline karsi cok savasdi ve sehadet se'adetine erisdi. 
Hazret-i Ah nemazim kildirdi ve Allahii tealaya onun afvi 
icin diia etdi. Ondan bahs edilince, o benim dostumdur, bu- 
yururdu. 

• Habbe-i Urni "radiyallahii anh" Emir-iil mii'minin 
hazret-i Alinin "radiyallahii anh" Eshabindan idi. O soyle 
anlatmisdir: Hazret-i Mu'aviye "radiyallahii anh" ile yapilan 
harb giinlerinde, Emir-iil mii'minin hazret-i Ah bir kilisenin 
yaninda konakladi. Bir kisi gelip; esselamii aleyke ya Emir- 
el mu'minfn, dedi. Hazret-i Ah, ve aleykesselam, dedi. O 
kimse, ben Sem'un bin Yuhennayim. Bu kilisenin sahibi- 

-313- 



yim. Bizim yanimizda bir kitab vardir. Isa aleyhisselamdan 
beri, miras olarak bize intikal etmisdir. Isterseniz okuyayim, 
dedi. Hazret-i All, oku, buyurdu. O kisi okumaga basladi. 
Kitabda Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" vasfi ve 
iimmetinin vasflan yaziliydi. Sonunda da bu kilisenin yanin- 
da Peygambere en yakin olan mesrik ehalisini dine, imana 
getiren ve garb ehalisiyle harb eden birisi konaklar. Ona go- 
re dunya, siddetli firtinali bir giinde riizgarm savurdugu 
kumdan daha hafifdir. Ona gore, Allah yolunda ve Onun 
muhabbetiyle olmek, susamis kimsenin su icmesinden daha 
kolaydir. Ona yardim eden, Allahii tealamn nzasina kavusur 
ve onun yaninda savasirken olen sehid olur, diye yazih idi. 
Sonra o kimse dedi ki: O Peygamber gonderildi. Ben o Pey- 
gambere iman etdim. Sen gelip buraya konaklayinca huzu- 
runa geldim ki, artik diri veya olii hep seninle beraber olaca- 
gim. Onun bu sozleri iizerine hazret-i Ah ve yaninda bulu- 
nanlar aglasdilar. Sonra hazret-i Ah: Allahii tealaya hamd 
olsun ki, beni unutulanlardan eylemedi. Kitabinda zikr etdi, 
dedi. Habbe-i Urni sozlerine devamla soyle anlatmisdir: 
Hazret-i Ah bana, bu kimse seninle birlikde kalsin, dedi. 
Kusluk ve aksam yemeklerinde onu yanina caginrdi. Leyle- 
tiil-Harirde, harbin siddetli bir zemamnda o kimse sehid ol- 
du. Hazret-i Ah "radiyallahii anh" nemazim kildirdi, kabre 
kendisi indirdi ve bu kimse Ehl-i Beyti seven bir kisidir, bu- 
yurdu. 

• Ibni Abbas "radiyallahii anhiima" soyle anlatmisdir: 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Hudeybiye giiniin- 
de, Mekkeye dogru yola cikdi. Miislimanlar susadilar. Hic- 
bir yerde su bulamadilar. Resulullah Cahfede konakladi. 
"Icinizden kim, birkac kisiyle falan kuyuya gidip, kablara 
su doldurup bize getirebilir. Allahin Resulii onu Cennet ile 
mujdeliyor" buyurdu. Bir kisi kalkip ben giderim, dedi. Re- 
sulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" suculardan birkac ki- 
si ile onu gonderdi. Selemetiibni Ekva "radiyallahii anh" 
der ki, ben de onlarla beraberdim. O kuyuya yakin bir yere 
vardik. Orada agaclar vardi. Agaclann arasindan cok sesler 

-314- 



isitdik ve hareketler gordxik. Odunsuz ates goruniiyordu. Biz 
cok korkduk. Agaclardan oteye gecmege cesaret edemedik. 
Geri doniip, Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" huzu- 
runa geldik. Onlar cinmlerden bir gurub idi, sizi korkutdular. 
Eger gitseydiniz onceden soyledigim gibi size hie zararlan 
dokunmazdi, buyurdu. Bir kisi daha kalkip, ben gideyim ya 
Resulallah, dedi. O da sucular ile beraber gitdi. Onlar da 
agaclik yere vannca korkup geri dondiiler. Resulullah "sal- 
lallahii aleyhi ve sellem": Eger gitseydiniz evvelce soyledigim 
gibi size hie bir zarar gelmezdi, buyurdu. O sirada gece oldu. 
Eshab-i kiramin susuzlugu iyice artdi. 

Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" hazret-i Aliyi "ra- 
dryallahu anh" huzuruna cagirdi. Sucularla beraber gidip o 
kuyudan su getiriniz, buyurdu. Selemetubni Ekva soyle anla- 
tir: Kablanmizi arkamiza asdik. Kihclanmizi ellerimize aldik. 
Hazret-i Ali onden gidiyor ve su ma'nadaki si'ri okuyordu: 
"Cinnilerin giiriiltulerinden ve korku salmak icin gosterdikle- 
ri atesden, korkarak geri donmekden, Rahman olan Allahii 
tealaya sigininm." Agaclik yere vannca biz de sesler duyduk 
ve hareketler gordxik. Bizi korku kapladi. Kendi kendimize, 
All "radiyallahu anh" de o iki kimse gibi geri doner, diyorduk. 
Hazret-i Ali bize doniip, benim arkamdan yuriiyuniiz. Gor- 
duklerinizden korkmayimz. Size onlardan zarar gelmez, dedi. 
Agaclann ortasinda hie odun yokken, biiyiik atesler yanmaga 
basladi. Bir takim kesilmis baslar goriindii. Korkunc sesler ci- 
kanyorlardi. Cok korkduk. Hazret-i Ali "radiyallahu anh" o 
kesik baslann arasina girdi. Bize arkamdan geliniz, saga sola 
bakmayiniz ve hie korkmayimz, dedi. Arkasindan ta'kib edib 
kuyuya vardik. Bir kovamiz vardi. Bera bin Malik "radiyalla- 
hu anh" bir iki kova su cekdi. Sonra kovanin ipi kopup, kova 
kuyuya diisdii. Kuyunun dibinden gulusme ve kahkaha sesle- 
ri geldi. Hazret-i All "radiyallahu anh", kim gidip askerlerden 
bir kova daha getirir, dedi. Hie birimiz o agaclann arasindan 
gecmege cesaret edemeyiz, dediler. Bunun uzerine hazret-i 
All "radiyallahu anh" beline bir ip baglayip, kuyuya indi. Ku- 

-315- 



yudan kahkaha sesleri geliyor ve gitdikce artiyordu. Hazret-i 
All kuyunun yansina kadar inince, ayagi kayip kuyuya diisdii. 
Kuyudan velvele sesleri geliyordu ve bir insam bogazlarken 
cikan sesler gibi sesler isitiliyordu. O sirada hazret-i Alinin se- 
si isitildi. Allahii Ekber! Allahii Ekber! Ben Allahin kulu 
ve Resulullahin kardesiyim! Su kablannizi asagiya sarin di- 
yordu. Su kablanni kuyuya saldik. Hepsini su ile doldurdu. 
Agizlanni bagladi ve birer birer yukan cikardi. Biz birer kab, 
hazret-i All iki kab su ahp, gitdik. Agaclann arasina gelince, 
onceki isitdigimiz sesleri ve hareketleri hie isitip gormedik. 
Hie biri yokdu. Agaclann arasindan cikmamiza az kalmisdi 
ki, heybetli bir ses isitdik. Resulullahi "sallallahii aleyhi ve 
sellem" ve hazret-i Aliyi "radiyallahii anh" medh eden beyt- 
ler okuyordu. Hazret-i All onumiizden gidiyordu ve si'r soy- 
liiyordu. Resulullahin huzuruna vannca, hazret-i Ah olanlan 
birbir anlatdi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" doner- 
ken duydugunuz ses, Safa tepesinden putlann seytani olan 
Miis'iri oldiiren Abdullah adh cinninin sesi idi, buyurdular. 

• Allahii teala, hazret-i Ah "radiyallahii anh" icin giinesi 
iki kerre batdikdan sonra geri gonderdi. Birisi, Resulullahin 
"sallallahii aleyhi ve sellem" zemamnda, digeri de vefatin- 
dan sonra vuku' buldu. 

Ummii Seleme, Esma binti Umeys, Cabir bin Abdullah 
ve Ebu Sa'id-il-Hudri "radiyallahii anhiim ecma'in" soyle ri- 
vayet etmislerdir: Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
bir gun evinde hazret-i Alinin "radiyallahii anh" yaninda 
oturuyordu. O sirada Cebrail aleyhisselam vahy getirdi. 
Vahyin agirhgindan Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
mubarek basini hazret-i Alinin dizine koydu. Giines batinca- 
ya kadar o seklde kaldi. Hazret-i Ah ikindi nemazim kilma- 
misdi. Ima ile oturdugu yerde kildi. Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem" mubarek basini kaldirdi. Ya Ah, ikindi ne- 
mazim kildin mi, buyurdu. Ya Resulallah, oturdugum yerde 
ima ile kildim, dedi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
dua et, Allahii teala giinesi geri cevirsin, nemazim vaktinde 

-316- 



ve ayakda kil, buyurdu. Hazret-i All "radiyallahii anh" diia 
etdi. Gunes geri geldi ve ikindi nemazim vaktinde kildi. Es- 
ma binti limeys "radiyallahii anha" soyle demisdir: Guriib 
vaktinde giinesden bicki sesi gibi bir ses duyuldu. Bu hadise 
daha evvel gecmisdi. Fekat iki rivayet farkli oldugundan bu- 
rada tekrar zikr edildi. 

• Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" vefatindan 
sonra, Emir-iil mii'minin hazret-i All "radiyallahii anh" Ba- 
bile giderken, Firat nehrini gecmek istedi. ikindi nemazimn 
vakti idi. Kendisi ve Eshabindan bir kismi ikindi nemazim 
kildilar. Digerleri hayvanlanni sudan gecirmekle mesgul ol- 
dular Bu sirada gunes batdi. ikindi nemazim kacirdilar. Bu 
konuda cok sozler soylediler. Hazret-i Ali "radiyallahii anh" 
bu sozleri duyunca, giinesi geri getirmesi icin Allahii tealaya 
diia etdi. Allahii teala diiasim kabul edip, giinesi geri gon- 
derdi. ikindi nemazim kilmamis olanlar nemazlanni kildilar 
ve giines tekrar batdi. O sirada giinesden korkunc bir ses gel- 
di. Eshab cok korkdular. Tesbih, tehlil ve istigfar etmege 
basladilar. 

• Hazret-i Ali "radiyallahii anh" kendisinin haberlerini, 
hazret-i Mu'aviyeye "radiyallahii anh" gotiiren bir sahsa, ni- 
cin gotiirdiin, dedi. O sahs inkar etdi. Hazret-i Ali, yemin 
edermisin, dedi. O sahs yemin etdi. Hazret-i Ali, eger yalan 
yere yemin etdiysen, Allahii teala senin goziinii kor etsin, 
dedi. Aradan bir hafta gecmeden o sahsin gozleri kor oldu. 
Bastonundan tutup cekerlerdi. Asia yolunu goremezdi. 

• imam-i Mustagfiri "rahmetullahi aleyh" (Delail-iin-nu- 
biivve) adh eserinde de bu hadiseye benzer bir hadiseyi soy- 
le nakl etmisdir: Hazret-i Ali "radiyallahii anh" bir gun Rah- 
bede bir sahsa bir sey sordu. O sahs dogru soylemedi. Haz- 
ret-i Ali, yalan soyliiyorsun, buyurdu. O sahs hayir yalan 
soylemiyorum, dedi. Hazret-i Ali, eger yalan soyliiyorsan Sa- 
na beddiia edeyim, Allahii teala seni kor eylesin mi, dedi. O 
da et, dedi. Bunun iizerine hazret-i Ali ona beddiia eyledi. 
Daha Rahbeden cikmadan gozleri kor oldu. 

-317- 



• Emir-iil mii'minin hazret-i All "radiyallahii anh", bir 
giin mescidde bulunanlara yemin vererek: Kim Resululla- 
hin "sallallahu aleyhi ve sellem" (Beni seven, Aliyi de se- 
ver) buyurdugunu isitdiyse, sahidlik etsin, dedi. Oniki kisi 
sahidlik etdi. Bir kimse Resulullahin "sallallahii aleyhi ve 
sellem" bu hadis-i serifi soyledigi sohbetde bulundugu hal- 
de sahidlik etmedi. Hazret-i All "radiyallahii anh" ona ey 
falan, sen bu hadis-i serifi duydugun halde nicin sehadet et- 
medin, diye sordu. O kimse ben ihtiyardim, unutdum, dedi. 
Hazret-i Ah, ya Rabbi eger bu sahs yalan soyliiyorsa, deri- 
sinde bir beyazlik meydana getir ki, sangi o beyazhgi ortme- 
sin, diye diia etdi. Bu hadiseyi nakl eden kimse, vallahi o 
sahsi gordiim, iki goziiniin arasinda bir beyazlik meydana 
gelmisdi, demisdir. Zeyd bin Erkam "radiyallahii anh" de- 
misdir ki: O giin ben de o meclisde veya boyle bir meclisde 
idim. Ben de o hadis-i serifi isitenlerden idim. Fekat onu giz- 
ledim, sahidlik etmedim. Allahii teala benim gozlerimin nu- 
runu giderdi. Demislerdir ki, Zeyd bin Erkam "radiyallahii 
anh" sahidlik etmediginden dolayi daima pisman olup, Al- 
lahii tealadan magfiret dilerdi. 

• Emir-iil mii'minin hazret-i Ali "radiyallahii anh" bir 
giin minbere cikdi ve soyle buyurdu: Ben Allahin kuluyum. 
Resulullahin kardesi ve varisiyim. Cennetdeki kadinlann 
seyyidesini nikah eden benim. Benden baska bu daVada bu- 
lunana Allahii teala bir musibet versin! O meclisde bulunan 
bir kimse, ben Allahin kuluyum ve Resulullahin kardesiyim 
diyen bir kimsenin sozii kimseye hos gelmez. Buna kim ina- 
nir, dedi. Daha yerinden kalkmadan, akhni kaybedip, delir- 
di. Orada bulunanlar, daha once buna boyle birsey olmus 
mu, idi diye sordular. Kavmi hayir olmadi, dediler. O kimse- 
nin hazret-i Ali hakkinda kotii dusunmesi sebebiyle boyle 
oldugunu herkes anladi. 

• Siffin harbinde bir giin Emir-iil mii'minin hazret-i Ali 
"radiyallahii anh", Ey Eba Muslim neredesin, diye nida ey- 
ledi. Hazret-i Alinin oglu Muhammed bin Hanefiyye "radi- 
yallahii anh": Babacigim, Ebu Muslim arka saflardadir, de- 

-318- 



di. Hazret-i All, Ey oglum, Ebu Muslim Havlaniyi kasdetmi- 
yorum. Ben bu ordunun kumandam olacak olan Ebu Miisli- 
mi kasdediyorum. O mesrik tarafindan siyah bayraklarla ci- 
kar, cok harb eder. Allahii teala onun vasitasryla dinini ya- 
yar. Dinin yayilmasinda onunla birlikde olanlara ve zalimle- 
rin baslannin asagida olmasina gayret gosterenlere miijdeler 
olsun, buyurdu. 

• Emfr-ul mii'minin hazret-i All "radiyallahii teala arm", 
Kufe halkindan Muhammed bin Ebi Bekre "radiyallahii 
anh" yardim etmelerini istedi. Fekat kabul etmediler. Haz- 
ret-i All "radiyallahii anh", ya Rabbi! Bunlara oyle birini mu- 
sallat et ki, bunlara hie acimasin, diye diia etdi. Bir rivayetde 
ise bunlara Sakifden birini musallat et, demisdir. O gece Hac- 
cac dogdu. Haccac Kufe halkina cok eziyyet etmisdir. 

• Hazret-i Mu'aviye "radiyallahii anh" bir gun, ne olurdu 
ne zeman vefat edecegimizi bilseydik, dedi. Yaninda bulunan- 
lar biz bunu bilemeyiz, dediler. Hazret-i Mu'aviye "radiyalla- 
hii anh" ben bunu Aliden "radiyallahii anh" ogrenirim. Ciin- 
ki, onun agzindan cikan soz hakdir, dedi. i'timad etdigi kimse- 
lerden tic kisi cagirdi. Onlara Kufeye gidiniz. Kufeye bir ko- 
nak kahnca, birbirinizin arkasindan arahkh olarak Kufeye gi- 
riniz. Benim vefat etdigimi soyleyiniz. Yalniz, hastahgim, ve- 
fat zemanim, kabrimin yeri ve nemazimi kimin kildirdigi hak- 
kinda hepiniz aym seyi soyleyiniz, dedi. O iic kisi yola cikdilar. 
Kufeye bir konak kahnca, once birisi gitdi. Nereden geliyor- 
sun, dediler. Samdan geliyorum, dedi. Samda ne haberler var- 
dir, diye sordular. Hazret-i Mu'aviye "radiyallahii anh" vefat 
etdi, dedi. Onu hazret-i Alinin "radiyallahii anh" huzuruna 
gotiirdiiler. Hazret-i Ah onun soylediklerine i'tibar etmedi. 
Ikinci gun diger kimse Kufeye girdi. Ona da onceki kisiye sor- 
duklan seyleri sordular. O da birinci kimsenin soylediklerini 
soyledi. Bu haberi yine hazret-i Ahye iletdiler. Fekat o iltifat 
etmedi. Uciincii giinde, iiciincii sahs Kufeye girdi. O da once- 
kilerin soyledigi seylerin aynisim soyleyince, hazret-i Mu'avi- 
yenin "radiyallahii anh" vefat etdigine kimsenin siibhesi kal- 
madi. Hazret-i Ah "radiyallahii anh" ise, hayir o vefat etmedi, 

-319- 



dedi. Mubarek basim gostererek, bunun kaniyla yiiziim kana 
bulanmadikca Mu'aviye "radiyallahii anh" vefat etmez, bu- 
yurdu. O tic kisi bu haberi hazret-i Mu'aviyeye iletdiler. Haz- 
ret-i Mu'aviye kendisinin hazret-i Aliden sonra vefat edecegi- 
ni anladi ve oyle oldu. 

• Hazret-i All "radiyallahii anh" bir hutbesinde Bagdad 
vak'asina isaret ederek; sanki ben, Bern Abbasdan birisinin 
kurbanhk yerine getirilen develerin tepelendigi gibi, tepe- 
lendigini goriiyor gibiyim, dedi. Dinleyenler, buna mani' ol- 
mak miimkin degil mi, dediler. Yazik o kimseye ki, bu gun 
Allahii tealanin emrini birakip, diinyaya damns ve zarara ug- 
ramisdir, dedi. Sonra o hutbesinde: Eger istesem o kimsele- 
rin ismlerini, kiinyelerini ve sifatlanni, katl olunacaklan yeri 
haber verebilirim, buyurdu. 

• Hazret-i Ah "radiyallahii anh" bir hutbesinde de, ken- 
disinin katili olan Abdurrahman bin Miilceme isaret ederek, 
kendisinin katili olacagini soylemisdir. Bir def asinda Ab- 
durrahman bin Miilcemi Kufe mescidinde gordii ve su 
ma'nadaki beyti okudu: 

Hazirlan oltinw, o gelmekdedir sana, 
Baslama feryada, oliim gelince sana. 

Sonra ibni Miilcemi yanina cagirdi ve ona senin cahiliy- 
yet zemamnda veya cocuklugunda hie lakabin varmi idi, di- 
ye sordu. Bilmiyorum, dedi. Sana ey saki veya ey Salihin ki- 
sir devesi diyen, yehudi bir siit annen varmi idi, dedi. ibni 
Miilcem vardi, dedi. Hazret-i All baska birsey soylemeyip, 
susdu. 

• Hazret-i All "radiyallahii anh" bir gun soyle buyurdu: 
Dun gece Resulullahi "sallallahu aleyhi ve sellem" rii'yada 
gordiim. Ya Resulallah! Ummetinden bana ulasan bu mih- 
netler ve husumetler nedir, dedim. Onlann iizerine diia et, 
buyurdu. Ya Rabbi! Bana onlardan iyi karsihk ver ve onla- 
nn iizerine benden kotiisiinii musallat eyle, diye diia etdim. 
O gun diiasi kabul olunup sehid edildi. 

-320- 



• Hazret-i Hiiseyn "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: 
Babam Emir-iil miTminin hazret-i All "radiyallahii anh" ve- 
fat edince, bir ses isitdik. Bu Allahin kulunu bize birakiniz, 
siz disan cikiniz, diyordu. Biz disan cikdik. Evin icinden bir 
ses duyduk. Muhammed "sallallahu aleyhi ve sellem" vefat 
etdi. Onun vasisi de sehid oldu. Bundan sonra bu iimmeti 
kim koruyacakdir, diyordu. Birisi cevab verip: Kim onun yo- 
lundan gider ve onun ahlaki ile ahlaklamrsa, bu ummetin ko- 
ruyucusu o olur, diyordu. Sonra sesler kesildi. Eve girdik. 
Hazret-i Aliyi "radiyallahii anh" yikanmis ve kefenlenmis 
bulduk. Nemazini kihp defn etdik. 

• Hazret-i All "radiyallahii anh" ogullan hazret-i Hasene 
ve hazret-i Hiiseyne "radiyallahii anhuma" soyle vasiyyet et- 
misdi. Vefat etdigim zeman beni bir seririn iizerine koyup, 
Gazbin tarafina goturiinuz. Orada beyaz bir tas bulacaksimz. 
O tasdan nur yayildigini goriirsunuz. Orayi kaziniz. Hazirlan- 
mis bir mekan bulacaksimz. Beni oraya defn ediniz. Soyledi- 
gi seyler aynen goriildii ve vasiyyeti yerine getirildi. 

• Hazret-i Alinin "radiyallahii anh" kabrini yerle aym se- 
viyede ortmuslerdi. Harun Resid bir gun avlamrken, Gazbin 
tarafina gitmisdi. Ceylanlar Gazbin tarafina kacip gizlendi- 
ler. Her ne kadar avci dogan kuslanni ve av kopeklerini ora- 
ya gonderdilerse de, ceylanlara yaklasamayip, geri geldiler. 
Bunun sebebini Gazbindeki ba'zi ihtiyarlara sordular. ihti- 
yarlar, dedelerimizden hazret-i Alinin "radiyallahii anh" 
kabrinin burada oldugunu duyduk, dediler. Harun Resid bu- 
nu duyunca kabul etdi. Hayatda oldugu miiddetce her sene 
gelip ziyaret etdi. 

• Hazret-i Ahye "radiyallahii anh" muhalif olanlann ug- 
radiklan musibetlerden bir kismini imam-i Miistagfiri "rah- 
metullahi aleyh" (Delail-iin-niibuvve) kitabinda soyle yaz- 
misdir: Firas bin Amr, Resulullah "sallallahu aleyhi ve sel- 
lem" zemamnda bas agnsina tutuldu. Resulullah onun iki 
gozii arasina dokundu. Mubarek parmaklannin dokundugu 
yerden kirpi kill gibi bir kil cikdi. Bas agnsi kesildi. Harici- 
ler, hazret-i Ahye "radiyallahii anh" karsi harekete gecdikle- 

- 321 - Sevaliid-iin Niibiivve - F:21 



rinde, Firas bin Amr hariciler tarafini tutdu. Basindaki o kil 
dusdu ve siddetli bas agnsi basladi. Bu isin basina gelmesi 
hazret-i Aliye "radiyallahii anh" karsi hiicum etdigindendir, 
dediler. Firas bin Amr "radiyallahii anh" tevbe etdi. Basin- 
da o kil tekrar cikdi ve bas agnsi kesildi. 

• Salih bir kimse soyle anlatmisdir: Bir gece rii'yamda ki- 
yamet kopmus ve biitiin insanlan hesaba cekmek iizere top- 
ladiklarmi gordiim. Sirat kopriisiine dogru gidip, sirati gee- 
dim. Resulullahi "sallallahii aleyhi ve sellem" Kevser havu- 
zunun yaninda gordiim. Hazret-i Hasen ve hazret-i Hiiseyn 
"radiyallahii anhiima" da insanlara su dagitiyorlardi. Bana 
da su vermeleri icin yanlanna gitdim. Bana su vermediler. 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" sana su vermek iste- 
mezler, buyurdu. Nicin ya Resulallah dedim. Senin bir kom- 
sun var. Aliye "radiyallahii anh" la'net eder ve kotii sozler 
soyler ve sen ona mani' olmazsin, buyurdu. Ya Resulallah! 
Bende ona mani 7 olacak kuvvet yokdur, beni oldiirmesinden 
korkanm, dedim. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
bana bir bicak verdi ve git onu oldiir, buyurdu. Rii'yamda gi- 
dip o komsuyu oldiirdiim. Geri doniip, ya Resulallah, emri- 
nizi yerine getirdim, dedim. O zeman Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem" hazret-i Hasene donerek: Ya Hasen, buna 
su ver, buyurdu. Hazret-i Hasen bana su verdi. Su kasesini 
elinden aldim. Fekat icip icmedigimi hatirlamiyorum. Sonra 
uykudan uyandim. Abdest ahp sabaha kadar nemaz kildim. 
Sabahleyin birkac kisi aralannda falan kimseyi bu gece yata- 
ginda oldiirmiisler diye konusuyorlardi. Hakimin adamlan 
gelip komsulardan birkac sucsuz kimseyi yakalayip gotiirdii- 
ler. Ben kendi kendime, Siibhanallah! Bu nasil ru'ya idi ki 
hakikat oldu diyordum. Sonra hakime gidip, o adami ben ol- 
diirdiim. Yakaladiginiz kimseler sucsuzdur, dedim. Hakim, 
sen ne soyliiyorsun, diye sasirdi. Ben rii'ya gordiim. Allahii 
teala o rii'yayi hakikat yapdi. Benim giinahim nedir diyerek, 
hakime rii'yami anlatdim. Hakim bana Allahii teala sana 
hayrh miikafatlar versin. Sen de sucsuzsun, yakaladiklanmiz 
da sucsuzdur, dedi. 

-322- 



• All bin Zeyd "radiyallahii anhiima" soyle anlatmisdir: 
Sa'id bin Miiseyyib "radiyallahii anh" bana bir sahsi goster- 
di. Git o sahsi gor, dedi. Sen halini soyle, ben onu goriiriim, 
dedim. O oyle bir sahsdir ki, Resulullahin Eshabindan haz- 
ret-i All ve hazret-i Osman "radiyallahii anhiima" hakkinda 
uygun olmayan sozler soyliiyor, dedi. Ben Allahii tealaya 
miinacat edip, ya Rabbi, eger hazret-i Osmanin ve hazret-i 
Alinin "radiyallahii anhiima" senin yaninda kiymetleri ve 
i'tibarlan varsa, bana bir nisan goster, dedim. O sahsin yiizii 
siyah oldu. 

• Medinede bir sahs vardi. Hazret-i All "radiyallahii anh" 
hakkinda kotii sozler soylerdi. Sa'd bin Malik "radiyallahii 
anh" ona beddiia etdi. O sahs devesini mescidin disina bag- 
layip, mescide girerek, cema'atin arasina oturmusdu. Devesi 
yerinden sicrayip mescide girdi. O sahsi gogsiiniin altina ahp, 
o kadar ezdi ki adam oldu. 

• Ebu Abdullah Muhammed bin Kayyim Cevziyye (Kita- 
biir-ruh) adh eserinde, ibni Ebiddiinyamn (Kitab-iil-mena- 

mat), kitabindan nakl etmisdir. O da Kureysli bir ihtiyardan 
rivayet etmisdir: O ihtiyar soyle anlatmisdir: Samda yiiziiniin 
bir tarafi siyah bir adam gordiim. O tarafini daima bir seyle 
orterdi. Yiiziiniin neden boyle oldugunu sordum. Halimi her 
sorana anlatacagima dair Allahii tealaya soz verdim, dedi ve 
anlatmaga basladi. Ben hazret-i All "radiyallahii anh" hak- 
kinda cok kotii sozler soylerdim. Bir gece rii'yamda, bir kisi 
gelip, sen benim hakkimda kotii sozler mi soyliiyorsun diye- 
rek, yiiziimiin bir tarafina bir sey vurdu. Sabahleyin yiizii- 
miin o tarafimn siyah oldugunu gordiim. 

• Hiiseyn bin All "radiyallahii anhiima" soyle anlatmis- 
dir: Medine valisi Ibrahim bin Hisam el-Mahzumi, her 
Cum'a bizi minber etrafinda toplar ve hazret-i All "radiyal- 
lahii anh" hakkinda yakismayan sozler soylerdi. Yine bir 
Cum'a giinii mescid dolu idi. Ben minberin yaninda oturu- 
yordum. Uyumusdum. Rii'yamda Resulullahin "sallallahii 
aleyhi ve sellem" kabrinin acildigini gordiim. Bana, ey Ebu 
Abdullah! Bu sahsin sozlerine iiziilmiiyormusun buyurdu. 

-323- 



Evet iiziiliiyorum, dedim. Gozlerini ac bak, Allahii teala ona 
ne yapacak buyurdu. Gozlerimi acdim, yine hazret-i All "ra- 
diyallahii anh" hakkinda uygunsuz sozler soyliiyordu. Bir- 
denbire minberden diisiip oldii. 

IMAM-I HASEN BIN ALl 

"radiyallahii anhiima" 

• Emfr-ul mu'mimn hazret-i Hasen bin All "radiyallahii 
anhiima" oniki imamin ikincisidir. Kiinyesi Ebu Muhammed- 
dir. Lakabi Taki ve Seyyiddir. Hicretin iiciincii senesinde Ra- 
mezan-i serif ayinin ortasinda Medinede dogdu. Ism-i senfini 
Cebrail aleyhisselam Cennet ipeklerinden bir ipege sanh ola- 
rak Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" hediyye getir- 
misdir. 

Esma binti Umeys "radiyallahii anha" soyle anlatmisdir: 
Hazret-i Hasenin ve hazret-i Hiiseynin "radiyallahii anhii- 
ma" ebesi ben idim. Hazret-i Hasen dogunca, Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem" tesrif etdi. Oglumu getir ya Es- 
ma buyurdu. Onu Resulullaha verdim. Sag kulagina ezan, 
sol kulagina ikamet okudu. Hazret-i Aliye "radiyallahii 
anh" oglumun adini ne koydun, diye sordular. Hazret-i Ah, 
ya Resulallah, onun ismini koymakda sizin oniiniize geg- 
mem, dedi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" ben de 
ogluma ism vermekde Rabbimden one gecmem, buyurdu. 
O sirada hemen Cebrail aleyhisselam geldi. Ya Resulallah! 
Allahii teala sana selam ediyor ve Senin "sallallahii aleyhi 
ve sellem" ile Alinin "radiyallahii anh", Mtisa "aleyhisse- 
lam" ile Harun "aleyhisselam" gibi oldugunuzu buyurdu. 
Oglunun adini Harunun "aleyhisselam" oglunun adi gibi 
koy. Onun adi Senberdir. Ma'nasi arabide Hasen demekdir, 
dedi. 

Bir sene sonra hazret-i Hiiseyn "radiyallahii anh" dogun- 
ca, Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" yine tesrif etdi- 
ler. Hazret-i Hiiseyni "radiyallahii anh" kendilerine verdim. 
Onu yere koyup aglamaga basladilar. Nicin aghyorsunuz ya 
Resulallah, dedim. Bu oglumu zalim bir kavm sehid edecek- 

-324- 



lerdir. Fatimaya soyleme, buyurdu. Hazret-i Aliye "radiyal- 
lahii anh" oglumun adini ne koydun diye sordu. Yine hazret- 
i Hasenin "radiyallahii anh" isminin konmasinda oldugu gi- 
bi karsilikli konusdular. Cebrafl aleyhisselam geldi. Ya Mu- 
hammed "aleyhisselam", oglunun adini Harunun "aleyhisse- 
lam" diger oglunun adindan koy, onun adi Senberre idi. 
Arabide Hiiseyn demekdir, dedi. 

Hazret-i Hiiseyn "radiyallahu anh" ayaklanndan gogsiine 
kadar Resulullaha "sallallahu aleyhi ve sellem" cok benzer- 
di. Hazret-i Hasen de "radiyallahu anh" gogsiinden basina 
kadar Resulullaha "sallallahu aleyhi ve sellem" cok benzer- 
di. Bir gun hazret-i Ebu Bekr "radiyallahu anh" hazret-i Ha- 
seni "radiyallahu anh" omuzuna kadar kaldirdi. Yemin ede- 
rek, Aliye "radiyallahu anh" degil, Resulullaha "sallallahu 
aleyhi ve sellem" benziyor, dedi. Hazret-i All "radiyallahu 
anh" de tebessum etdi. 

Hazret-i Hasen "radiyallahu anh" yaya olarak yirmibes 
kerre hac yapdi. Gencler onun binek hayvanini yaninda ce- 
kip goturiirlerdi. Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" 
bir gun minbere cikmisdi. Hazret-i Hasen de "radiyallahu 
anh" kucaginda idi. Bir cema'ate bakiyor, bir de hazret-i 
Hasene bakiyordu: (Bu bcnim oglum Seyyiddir. Allahii te- 
ala yakinda buiiuii vasilasiyla iki miisliman askerinin arasi- 
m barisdirir) buyurdu. Hazret-i Mu'aviye "radiyallahii 
anh", hazret-i Hasenin "radiyallahii anh" mushmanlar ara- 
sinda fitne cikmasina asla razi olmadigini, fitne cikmamasi- 
m can-i goniilden istedigini biliyordu. Hazret-i All "radiyal- 
lahii anh" sehid olunca, hazret-i Mu'aviye "radiyallahii 
anh" hazret-i Hasen "radiyallahu anh" ile gizlice anlasdi. 
Eger basina bir is gelirse, kendisinden sonra hazret-i Hase- 
nin "radiyallahii anh" halife olmasi icin sozlesdi. Hazret-i 
Hasen "radiyallahu anh" hutbeye cikip: Ey mushmanlar! 
Ben hicbir zeman fitneyi sevmem! Bugiin Mu'aviye "radi- 
yallahii anh" ile sulh yapdim. Bu isi, ya'ni halifeligi ona bi- 
rakdim. Eger hakki ise, hakki ona ulasdi. Eger halifelik be- 
nim hakkim ise, iimmet-i Muhammedin "aleyhisselam" sa- 

-325- 



lahi, iyiligi icin hakkimi ona bagisladim. Ey Mu'aviye "radi- 
yallahii anh"! Allahii teala sende bildigi bir hayr icin veya 
gordugii bir ser icin seni vali (halife) yapmisdir. Allahii teala 
[Enbiya suresi lll.ci ayetinde mealen], (... Belki bu ceza 
va'dinin uzamasi sizin icin bir beladir ve bir zemana kadar si- 
zi faidelendirmek icindir) buyurdu, dedi ve minberden indi. 
Orada bulunanlardan birisi hazret-i Hasene "radiyallahii 
anh", ey muslimanlarin yiiz karasi, Mu'aviye "radiyallahii 
anh" ile bfat mi etdin, mah ona mi birakdin, dedi. Hazret-i 
Hasen "radiyallahii anh" soyle buyurdu: Allahii teala Beni 
Umeyye sultanlannin saltanatim Resulullaha "sallallahii 
aleyhi ve sellem" gosterdi. Onlann birbiri ardinca kendinin 
minberine cikdigini goriince, bu is Resulullaha "sallallahii 
aleyhi ve sellem" guc geldi. Bunun iizerine Allahii teala 
[Kevser suresi l.ci ayetinde mealen], (Biz sana Kevseri ver- 
dik) ve [Kadr suresi 1, 3.cii ayetlerinde mealen] (Biz Kur'am 
sana Kadr gecesinde indirdik. Kadr gecesi bin aydan daha 
hayrbdir.) buyurulan ayet-i kerimeleri gonderdi, dedi. Bin 
aydan murad, Beni Umeyyenin saltanat miiddetidir. Beni 
Umeyye sultanlannin saltanati bin ay siirdii. Bu hadiseyi 
nakl eden ravi soyle demisdir: Onlann saltanat miiddetini he- 
sab etdim. Seksen iic sene dort ay olmakdadir. Hazret-i Ha- 
sen "radiyallahii anh" halifeligi hazret-i Mu'aviyeye birakin- 
ca, hazret-i Mu'aviye "radiyallahii anh": Ey Eba Muham- 
med. Halifeligi bana birakmakla hie kimsenin yapamayacagi 
bir civanmerdlik yapdin, dedi. 

• Ebu Hiireyre "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: Bir 
gece Hasen bin All "radiyallahii anhiima", Resulullahin 
"sallallahii aleyhi ve sellem" huzurunda idi. Resulullah onu 
pek ziyade severdi. Ona haydi annene git, buyurdu. Ben go- 
tiireyim, dedim. Resulullah, hayir sen gitme, buyurdu. O si- 
rada gokden ani bir simsek parladi. Hazret-i Hasen "radi- 
yallahii anh" o simsegin lsiginda yiiruyiip, annesinin evine 
gitdi. 

• Hazret-i Hasen "radiyallahii anh" bir hac mevsiminde 
yaya olarak Mekkeye gidiyordu. Mubarek ayaklan sisdi. K6- 

-326- 



lesi, efendim ayagimzin sisi ininceye kadar hayvana binseniz, 
dedi. Kabul etmedi ve ilerdeki konak yerinde siyah bir kim- 
se goreceksin. Yaninda bir mikdar yag vardir. O yagi ondan 
miinakasa etmeden satin al, buyurdu. Kolesi, anam babam 
sana feda olsun. Hie bir konak yerinde oyle birisini gorme- 
dik ki, onda boyle bir sey bulunsun. Burada nasil olacakdir, 
dedi. Bir konak yerine vardilar. Orada siyah bir kimse go- 
riindii. iste soyledigim kimse budur. Git, ondan yag satin al, 
parasini da ver, buyurdu. Kolesi o kimsenin yanina gidip yag 
istedi. O kimse bu yagi kimin icin aliyorsun, diye sordu. Ha- 
sen bin All "radiyallahii anh" icin aliyorum, dedi. Siyah kim- 
se, beni onun yanina gotiir, ben onun kolesiyim, dedi. O sahs 
hazret-i Hasenin "radiyallahii anh" huzuruna gelince, ben 
senin kolenim, para istemem, yalniz hanimim dogum sancisi 
cekiyor, saglam ve sihhatli bir oglan dogurmasi icin diia bu- 
yur, dedi. Hazret-i Hasen "radiyallahii anh" ona, evine git, 
Allahu teala sana istedigin gibi bir oglan cocugu verdi, bu- 
yurdu. O sahs evine gitdi ve kusursuz bir oglunun diinyaya 
gelmis oldugunu gordii. 

• Hazret-i Hasen "radiyallahii anh" bir gun Ziibeyrin ev- 
ladlanndan biri ile "radiyallahii anhiim" yolculuga cikdilar. 
Yolculuk sirasinda, kurumus bir hurma bagcesinde konakla- 
dilar. Hazret-i Hasen "radiyallahii anh" icin bir hurma aga- 
cinin altina minder serdiler. Bir agacin altina da Ziibeyr "ra- 
diyallahii anh" evladi icin minder serdiler. Hazret-i Ziibey- 
rin evladi, bu agaclarda hurma olsaydi da yiseydik, dedi. 
Hazret-i Hasen "radiyallahii anh" taze hurma mi istersin, de- 
di. Evet diye cevab verdi. Bunun iizerine hazret-i Hasen "ra- 
diyallahii anh" ellerini kaldinp diia etdi. Dudaklan kipirdi- 
yordu. Fekat ne soyledigi anlasilmiyordu. O sirada bir hur- 
ma agaci birden bire yeserip, yapraklandi ve taze hurmalar 
verdi. Orada onlarla birlikde bulunan bir deveci, bu sihrdir, 
dedi. Hazret-i Hasen "radiyallahii anh", bu sihr degildir. 
Peygamberin oglunun [torununun] kabul olunan diiasiyla 
vaki' olmusdur, buyurdu. Orada bulunanlar o hurmalardan 
yiyip doydular. 

-327- 



• Hazret-i Hasenin "radiyallahii anh" menkibeleri, ilmi, 
ibadeti, comerdligi, miiruvveti ve diger iistiin ahlaki, sefkati 
cok yazilmis olup, sahih rivayetler ile bildirilmisdir. Burada 
kisaca yazildi. 

Hazret-i Haseni "radiyallahii anh" zehrleyerek sehid 
etmislerdir. Vefat edecegi sirada, hazret-i Hiiseyn "radi- 
yallahii anh" basucunda idi. Ey kardesim, seni zehrleyenin 
kim oldugundan siibheleniyorsun, dedi. Hazret-i Hasen, 
onu oldiirmek icin mi soruyorsun, dedi. Hazret-i Hiiseyn 
"radiyallahii anh", evet, dedi. Hazret-i Hasen, eger bir 
kimseden siibheleniyorsam, Allahii teala ona herkesden 
siddetli ceza verir. Eger siibhelendigim bir kimse yoksa, 
giinahsiz bir kimsenin benim icin oldiiriilmesini istemem, 
dedi. Onu hanimi Ca'denin zehrledigi meshurdur. Vefati 
hicretin ellinci senesinde Rebi'iil-evvel ayinin ilk giinlerin- 
dedir. 

IMAM-I HUSEYN BIN ALl 

"radiyallahii anhiima" 

Hazret-i Hiiseyn "radiyallahii anh" oniki imamin iiciincii- 
sii ve imamlann atasidir. Kiinyesi Ebii Abdiillahdir. Lakab- 
lan, sehid ve seyyiddir. Hicretin dordiincii senesinde Sa'ban 
ayinin dordiinde, sah giinii, Medinede dogdu. Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem" onun ismini Hiiseyn "radiyalla- 
hii anh" koydu. Bu hususdan daha once bahsedilmisdi. 

Hazret-i Hiiseynin "radiyallahii anh" mubarek yiiziinde 
oyle bir nur parlardi ki, karanlik bir gecede bir yere otursa, 
mubarek almndan ve yiiziinden parlayan nurun aydinhginda, 
yolu goriirlerdi. Mubarek gogsiinden ayaklanna kadar olan 
kismi, Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" tarn benzer- 
di. Nitekim hazret-i Hasenin de "radiyallahii anh" mubarek 
gogsiinden basina kadar olan kismi Resulullaha "sallallahii 
aleyhi ve sellem" benzerdi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem", (Hiiseyn benden, ben de Hiiseyndenim, Allahii teala 
Hiiseyni seveni sever) buyurdu. 

-328- 



ibni Abbas "radiyallahii anhuma" soyle nakl etmisdir: 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" her sabah nemazim 
kildikdan sonra, mubarek yiiziinii Eshab-i kirama "radiyalla- 
hii anhiim ecma'in" cevirirdi. Mubarek yiiziinii goren herke- 
sin garni, iiziintiisii gider, mesriir olurlardi. Bir giin sabah ne- 
mazindan sonra, mubarek yiiziinii donmedi ve hazret-i Aliyi 
"radiyallahii anh" cagirdi. ikisi birlikde mescidden cikip git- 
diler. Eshab-i kiram nereye ve nicin gitdiklerini anlayamadi- 
lar. Ikisi birlikde hazret-i Fatimamn evine gitdiler. Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem", ya Ali, sen kapida dur, gelenle- 
rin iceri girmelerine mani' ol buyurdu. Resulullah "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem" iceri girdi. O sirada hazret-i Hiiseyn 
dogmusdu. Melekler tebrik etmek icin geldiler. Hazret-i 
Ebii Bekr "radiyallahii anh" duramayip, hazret-i Alinin evi- 
ne gitdi. Kapiya gelip, Resulullah "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" nerededir, dedi. Hazret-i All icerdedir deyince, miisa- 
ade et, ben de gireyim, dedi. Resulullah mesgtildiir, dedi. 
Benim icin de iceri girmesin diye sana emr etdi mi, diye so- 
runca, hazret-i Ah hayir, yalniz dortyiiz yirmi dort bin me- 
lek geldi, dedi. Hazret-i Ebii Bekr bu soze hayret edip, bek- 
lemege basladi. Sonra hazret-i Omer geldi. Hazret-i All ona 
da aym seyleri soyledi. Daha sonra hazret-i Osman ve diger 
Eshab-i kiram "radiyallahii anhiim ecma'in" geldiler. Haz- 
ret-i All onlara da aym seyleri soyledi. Bir miiddet sonra 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" disan cikdi ve haz- 
ret-i Aliye biitiin Eshabi iceri almasim emr buyurdu. Once 
hazret-i Ebii Bekr ve sonra biitiin Eshab-i kiram iceri girdi- 
ler. Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem", selam verdi- 
ler. Hazret-i Alinin, meleklerin sayisi hakkinda soyledigi 
sozden bahsetdiler. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
hazret-i Aliye meleklerin sayisim nasil bildin, diye sordu. 
Hazret-i Ah "radiyallahii anh" melekler gurub gurub geli- 
yorlardi. Her biri bir dil ile konusuyordu ve sayilanni bildi- 
riyorlardi, dedi. Resulullah: "Allahii teala akhni ziyade ey- 
lesin ya Ah" buyurdu. 

• Ibni Abbas "radiyallahii anhuma" soyle rivayet etmis- 

-329- 



dir: Bir gun Eshab-i kiramdan "radiyallahii anhiim ecma'in" 
bir cema'at ile Resulullahin "sallallahu aleyhi ve sellem" hu- 
zurunda oturuyorduk. Bir kisi gelip, Resulullaha "sallallahxi 
aleyhi ve sellem" bir elma verdi. Resulullah elmayi muba- 
rek elinde tutuyordu. Hazret-i Hasen ve hazret-i Hiiseyn 
"radiyallahii anhiima" orada idiler. Elmaya bakiyorlardi. 
Resulullah elmayi birine verip, digerini mahzun etmek iste- 
medi. O sirada Cebrail aleyhisselam gelip, ya Muhammed 
"aleyhisselam", emr et giiressinler, hangisi galib gelirse el- 
mayi ona verirsin, dedi. Resulullah, giiresmelerini emr etdi 
ve giiresmege basladilar. Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem" tut ya Hasen diyordu. Ben dedim ki, ya Resulallah, 
Hasene mi tut diyorsunuz? iste Cebrail aleyhisselam da, 
Hiiseyne tut diyor, buyurdu. Bir rivayete gore de hazret-i 
Fatrma da orada bulunuyordu. Ya Resulallah, biiyiigune mi, 
yoksa kiiciigiine mi tut diyorsunuz, dedi. iste Cebrail aley- 
hisselam Hiiseyne diyor buyurdu. Giires uzadi ve birbirleri- 
ne galib gelemediler. Cebrail aleyhisselam Cennetden bir 
elma daha getirdi. ikisine birer elma verip, onlan sevindir- 
diler. 

• Rivayet olundu ki, bir gun Resulullah "sallallahii aley- 
hi ve sellem" Cebrail aleyhisselama, goklerden buraya nasil 
geliyorsun diye sordu. Kanadimin altinda bir diia vardir. On- 
da Hasen ve Hiiseyn yazilidir. Bu iki ismden kuvvet alinm, 
dedi. 

• Birgiin hazret-i Hiiseyn "radiyallahii anh", Resululla- 
hin "sallallahii aleyhi ve sellem" yaninda idi. Annesine git- 
mek istedi. Hava yagmurlu idi. Resulullah "sallallahii aleyhi 
ve sellem" diia etdi. Hazret-i Hiiseyn evine vanncaya kadar 
yagmur kesildi. 

• Birgiin Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" nemaz 
kihyordu. Kulagina bir cocuk aglamasi geldi. Nemazim ca- 
buk bitirip disan cikdi. Sebebini sordular. Bir cocuk aglama- 
si duydum. Onu Hiiseyn zan etdim, buyurdu. Sonra "Alla- 
him, Hiiseyni aglatam afv etme" buyurdu. 

-330- 



• Ummii Haris "radiyallahii anha" soyle anlatmisdir: Bir 
giin Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" huzuruna git- 
dim. Ya Resulallah! Bir ru'ya gordiim, korkdum, dedim. Ne 
gordiin, buyurdu. Senin mubarek viicudundan bir parca kes- 
diler, benim yanima eklediler, dedim. Iyi gormiissiin. Fati- 
manin bir oglu dogacak ve senin yaninda kalacakdir, buyur- 
du. Bir miiddet sonra hazret-i Hiiseyn "radiyallahii anh" 
dogdu. 

• Rivayet edilir ki, bir giin Resulullah "sallallahii aleyhi 
ve sellem" hazret-i Hiiseyni sag dizine, oglu hazret-i Ibrahi- 
mi de sol dizine aldi. Cebrail aleyhisselam gelip, Allahu teala 
bu ikisini birlikde sana birakmayacak, birini alacakdir. Sen 
birini sec, dedi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", eger 
Hiiseyn vefat ederse, onun aynhgindan benim canim yandi- 
gi gibi, Alinin ve Fatimamn canlan yanar. Eger Ibrahim gi- 
derse, en cok ben uzuluriim. Kendi uziintiimii onlann iiziin- 
tiisiine tercih ediyorum, buyurdu. tie giin sonra hazret-i Ib- 
rahim vefat etdi. Hazret-i Hiiseyn "radiyallahii anh" Resu- 
lullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" yanina her gelisinde, 
"Hos geldin, ey kendisi icin oglum ibrahimi feda etdigim 
kimse", buyururdu. 

• Ummii Seleme "radiyallahii anha" soyle anlatmisdir: 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" bir gece benim 
evimde idi. Disan cikdi ve uzunca bir miiddet sonra geri 
geldi. Mubarek saclan dagilmis ve tozlara bulanmisdi. Mu- 
barek elinde bir sey tutuyordu. Ya Resulullah! Bu ne hal- 
dir ki, sizi boyle goriiyorum, dedim. Bu gece beni, Irakda 
Hiiseynin ve evladlanndan bir gurubun sehid edilecegi 
Kerbela denilen bir yere gotiirdiiler. Onlann kanini topla- 
dim, elimde tutdugum odur, buyurdu. Mubarek elindekini 
bana verdi ve bunu sakla, buyurdu. Onu aldim, kirmizi 
renkli bir toprak idi. Bir siseye doldurup, agzini sikica ka- 
patdim. Hazret-i Hiiseyn "radiyallahii anh" Irak seferine 
cikinca, her giin o siseyi cikanr, bakardim ve aglardim. Mu- 
harrem ayinin onuncu giinii sabahleyin bakdim, sisedeki 
toprak taze kan olmusdu. Hazret-i Hiiseyni sehid etdikleri- 

-331- 



ni anladim ve cok agladim. Fekat diismanlar kansikhk ci- 
karmasinlar diye kendimi zabtetdim. Sehadet haberi geldi. 
O gun sehid edilmis. Hicretin altmisbirinci senesi Muhar- 
rem ayinin onunda, "asure" giinii, Cumartesi giinii idi. 
Hazret-i Hiiseyn "radiyallahii anh" elliyedi sene bes ay ya- 
sadi. 

• Hazret-i Aise "radiyallahxi anha" anlatmisdir: Bir giin 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Cebrail aleyhisse- 
lam ile beraber idiler. Hazret-i Hiiseyn "radiyallahii anh" 
iceri girdi. Cebrail aleyhisselam, bu kimdir, diye sordu. Re- 
sulullah, oglumdur deyip onu bagnna basdi. Cebrail aleyhis- 
selam, bunun sehid olmasi yakindir, dedi. Resulullah "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem", bunu kim sehid edecekdir, diye sor- 
du. Cebrail aleyhisselam; Senin iimmetin sehid edecek. is- 
tersen nerede sehid edilecegini sana haber vereyim, dedi. 
Kerbela tarafina isaret edip, bir mikdar kizil toprak aldi. Re- 
sulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" gosterip, bu toprak se- 
hid edilecegi yerin topragidir, dedi. 

• imam-i ZeynePabidin "rahmetullahi aleyh" soyle anlat- 
misdir: Hazret-i Hiiseyn "radiyallahii anh" Kufeye giderken, 
yolda her konakladigimiz yerde, Yahya bin Zekeriyyadan 
"aleyhimesselam" bahsederdi. Bir giin soyle buyurdu: Diin- 
yanin asagihgindan ve kiymetsizliginden biri de, hazret-i 
Yahyamn "aleyhisselam" mubarek basini, Beni israilden de- 
gersiz bir kadina hediyye goturmeleridir! 

• Sa'id bin Ciibeyr "radiyallahii anh" ibni Abbasdan 
"radiyallahii anhiima" soyle rivayet etmisdir: Resulullaha 
"sallallahii aleyhi ve sellem" Allahii tealadan soyle bir vahy 
geldi. Yahya bin Zekeriyyamn "aleyhimesselam" katlinden 
dolayi, yetmisbin kimse helak eyledim. Senin oglun [Haz- 
ret-i Hiiseyn] icin, iki kerre yetmis bin kimse helak eyleye- 
cegim. 

• Hazret-i Hiiseynin "radiyallahii anh" katillerinden ve 
onlann arkadaslanndan bir belaya diismeden ve rezil olma- 
dan olen yokdur. Abdiilmelik bin Umeyr soyle anlatmisdir: 

-332- 



Ubeydullah bin Ziyadi Kufede bir koskde otururken gor- 
diim. Emir-iil mu'minih hazret-i Hiiseynin "radiyallahii anh" 
mubarek basi oniinde idi! Sonra Ubeydullah bin Ziyadin ke- 
silmis basini Muhtann oniinde gordiim. Muhtann basini, Zii- 
beyrin oglu Mus'abin oniinde, Mus'abin basini da Abdiilme- 
lik bin Mervamn oniinde gordiim. Bu hadiselerin hepsi kisa 
bir zemanda, bir asr icinde vuku' buldu. 

• i'timad olunan kimselerden biri soyle anlatmisdir: 
Ubeydullah bin Ziyadin ve arkadaslannin kesilmis baslanni 
Kufe mescidine getirip koydular. Ben de orada idim. Orada 
bulunanlar, geldi! geldi! diye bagrisdilar. Bir de bakdim, bir 
yilan geldi. Baslann arasinda dolasdi ve Ubeydullah bin Zi- 
yadin burnunun deliginden iceri girdi. Biraz durdukdan son- 
ra cikdi ve kayboldu. Sonra insanlar yine, geldi! geldi! diye 
bagrisdilar. O yilan tekrar geldi. Onceki gibi yapdi. Bu hal 
defalarca tekrarlandi. 

• Nakl edilmisdir ki, Semr bin Zilcus, hazret-i Hiiseynin 
"radiyallahii anh" yiikleri arasinda bir mikdar altin bulup al- 
di. Bir kismini kizina zinet yapdirmak icin bir kuyumcuya 
verdi. Kuyumcu altini atese koyunca, altin eriyip yok oldu. 
Semr bunu duyunca, kuyumcuyu yanina cagmp geri kalan 
altini da verip, gozii oniinde atese koymasim istedi. Kuyum- 
cu o altini da atese koyunca, yine eriyip yok oldu. Hicbir sey 
kalmadi. 

• Nakl edilmisdir ki, hazret-i Hiiseynin "radiyallahii anh" 
bir kac devesini, o bedbaht kimseler kesip pisirmislerdi. O 
kadar aci olmusdu ki, hicbiri bir lokma yiyemediler. Vahib 
"radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: Hazret-i Hiiseynin "ra- 
diyallahii anh" mubarek basini tasiyan deveyi de kesdiler. 
Eti, meshur aci sabr otundan daha aci olmusdu. Eti atese 
atip yakdilar. 

• I'timad edilir kimselerden biri soyle anlatmisdir: Tay 
kabilesinden birine sordum. Cinnilerin hazret-i Hiiseyn "ra- 
diyallahii anh" icin feryad ederek aglasdiklanni duymussu- 
nuz, oyle mi? Evet bu kabileden herkes duymusdur. Kime 

-333- 



sorsan sana anlatir, dedi. Ben senden duymak istiyorum, de- 
dim. Onlar soyle diyorlardi diyerek, su ma'nada beyt soyle- 
di. 

Resulullahm oksadigi alnimn nuruyla aydmlanir her yer, 
Babasi Alidir, dedesi her dededen iistiin ve hayrhdir. 

Hazret-i Huseyni "radiyallahu arm" sehid eden bedbaht- 
lardan biri, Medinede hutbeye cikarak, giiya miijde veriyor- 
du. O gece Medinede bir ses isitildi. Fekat sesin sahibi goriil- 
miiyordu ve su ma'nadaki si'ri soyliiyordu: 

Ey Huseyni sehid eden nihil katiller, 
Ibret olsun size, azab He mujdelenenler. 

Gokdekiler size beddiia ederler, 

Her zumre, btittin Nebiler re melekler. 

Ey Davtid nebi lisamyla la'netlenenler, 
Isa bin Meryem de size beddiia eder. 

Rum diyan gazilerinden biri soyle demisdir. Rum ehalisi- 
nin kiliselerinden birinde su ma'nada beyti yazili gordum. 

Nasil umarlar sehid edenler Huseyni, 
Yerm-i kiyametde dedesinden sefa'ati. 

O beyti goren gazi demisdir ki, bunu kim yazdi diye sor- 
dum, bilmiyoruz dediler. 

Bu fakir [Lami'i Celebi] bu beyti soyle bir nazfre yazarak 
terceme etmisdir: 

Yerm-i Ceza sefa'atciden nice umar, 
Onlar yapddar aline bu vechle eza. 
Kevser serabmi ne yiizle diler su kim, 
Susuz elinde katl ola evlad-i Murtaza. 

• Zeyd bin Erkam "radryallahii anh" soyle anlatmrsdir: 
Ibni Ziyad, hazret-i Hiiseynin "radiyallahu anh" mubarek 
basini getirtip, Kufenin biitiin mahallelerinde dolasdinlmasi- 
m emr etmisdi. Ben evimin penceresinden bakiyordum. Be- 
nim hizama gelince mubarek basindan isitdim ki, meal-i seri- 

-334- 



fi, (Sen samrmisin ki Eshab-i Kehf ve Eshab-i Rakim bizim 
alainef leriinizden ibrete sayan olanlardir) olan Kehf suresi- 
nin dokuzuncu ayet-i kenmesini okuyordu. Bunu isitince, 
tiiylerim urperdi. Vallahi bu senin basindir ey Resulullahin 
oglu! Senin isin cok acaibdir, diye bagirdim. 

• Rivayet edilmisdir ki, Ma'mer ve Ziihri "rahimehii- 
mallah" Abdiilmelikin meclisinde idiler. Velid onlara, haz- 
ret-i Hiiseynin sehid edildigi gxin, Kudiisiin taslan ne halde 
idi, hanginiz bilir, diye sordu. Ziihri "rahmetullahi aleyh", 
bana soyle haber ulasdi diyerek anlatdi: Kaldirdiklan her 
tasin altinda taze kan gormiisler. Biri de soyle anlatmisdir: 
Hazret-i Hiiseynin sehid edildigi gun kan yagdi. Her seyi- 
miz kana bulandi. Gokyiizii bize giinlerce kan renginde go- 
riindu. 

Abdullah bin Abbasdan "radryallahu anhiima" soyle ri- 
vayet edilmisdir: Resulullahin "sallallahu aleyhi ve sellem" 
Peygamberliginin bildirilmesinden iicyiiz sene once, dort yii- 
ziinde yazi olan, bir tas bulundu. 

Bir yiiziinde soyle yazilmisdi: 

Nasil umarlar, sehid edenler Hiiseyni, 
Yerm-i kiyametde dedesinden sefa'ati. 

Bir yiiziinde ise; 

"Hayr ekerse bir kimse, siirur bicer" yazih idi. 
Bir yiiziinde; 

"Ser eken, pismanhk bicer" yazih idi. 
Bir yiiziinde de; 

"Siibhesiz ki, Cennetde Ali, Hasen ve Hiiseyn "radi- 

yallahii annum" icin stitden bir nehr rardir" yazih idi. 

• Muhammed bin Riyah soyle anlatmisdir: Bir a'ma gor- 
diim. Insanlar etrafinda toplanmislar, gozlerinin kor olmasi- 
nin sebebini anlamak istiyorlardi. O a'ma kimse soyle anlat- 
di. Biz on arkadas hazret-i Hiiseynin "radryallahu anh" sehid 

-335- 



edildigi gun beraberdik. Fekat ben ona asla ok atmadim ve 
kilic cekmedim ve sehid edilmesine razi degildim. Hazret-i 
Hiiseyn "radiyallahti anh" sehid edildikden sonra, eve ge- 
lip, yatsi nemazim kildim ve yatdim. Rii'yamda bir adam 
gordiim. Yanima gelip kalk, Muhammed aleyhisselama ce- 
vab ver, dedi. Onunla benim aramda birsey yok dediysem 
de, beni tutup, Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" 
huzuruna gotiirdii. Resulullahi "sallallahii aleyhi ve sellem" 
gordiim. Bir sahrada iiziintiilii halde oturuyordu. Huzurun- 
da da elinde atesden kihc bulunan bir melek duruyordu. 
Huzuruna yaklasip selam verdim. Selamima cevab verme- 
diler. Uzun miiddet durdukdan sonra, Resulullah "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem" mubarek basini kaldirdi ve bana, "Be- 
nim hurmetimi diisiirdiin, izzetimi oldiirdiin ve hakkima ri- 
ayet etmedin" buyurdu. Ben, ya Resulallah! Ben ona ok at- 
madim ve bir sey yapmadim, dedim. Evet, dogru soyliiyor- 
sun. Fekat katillerin arasinda idin, buyurdu. Sonra, yaklas, 
gel buyurdu. Yaklasdim. Resulullahin "sallallahii aleyhi ve 
sellem" oniinde bir legen vardi. ici kan ile dolu idi. Bu og- 
lum Hiiseynin kanidir, buyurdu. O kandan gozlerime siir- 
dii. Uyandigimda gozlerimin nuru gitmis, gormez olmus- 
dum! 

• Yuniis bin Yahya babasindan, o da dedesinden soyle 
rivayet etmisdir: Mekkede bir kisi gordiim. Uzvlan egri 
biigrii olmusdu. Ey insanlar! Beni evlad-i Muhammede 
"sallallahii aleyhi ve sellem" gotiiriin, diyordu. Bir kac kisi 
yanina gidip, ne istiyorsun, dediler. Ben falan kimseyim, 
dedi. Hayir yalan soyliiyorsun, bahsetdigin kimsenin azala- 
n saglam ve giizel yiizliidiir. Senin yiiziin siyah, azalarin 
bozuk dediler. Vallahi ben falan kimseyim, anlatayim, din- 
leyiniz, dedi ve soyle anlatdi: Ben hazret-i Hiiseynin deve- 
cisi idim. Bir yerde konaklamisdik. Hazret-i Hiiseyn "radi- 
yallahxi anh" hacet icin bir yerde oturdugunda, goziim 
acem padisahimn kizi Sehr-i Banu ile evlendiklerinde he- 
diyye gelen bir kemere takildi. isteyecekdim. Fekat heybe- 
tinden cekinip isteyemedim. Kerbelaya geldik. O musibet 

-336- 



meydana geldi, onu sehid etdiler. Sehidlerin cesetlerini bi- 
rakip gitmislerdi. Kufeye doniiyorduk. Birden aklima o ke- 
mer geldi. Geri doniip, sehidlerin bulundugu yere gitdim. 
Hazret-i Hiiseynin mubarek basi kesilmis, kanlar icinde 
yatiyordu. Kemerini coziip almak istedim. Sag elini kaldi- 
rip bana bir darbe vurdu ki, azalarim birbirinden ayrildigi- 
ni zan etdim. Sonra mubarek eliyle tutdu. Ayagimi muba- 
rek gogsiine koyup, kemeri cok cekdim ise de parmaklan 
acilmadi. O zeman bicagimi cikarip, mubarek parmaklan- 
m kesdim. Sonra sol eliyle tutdu. Onu da kesdim. Bu sira- 
da karsidan birkac atlinin geldigini gordiim. Burnuma cok 
hos kokular geliyordu. Onlan gordiim: (inna lillah ve inna 
ileyhi raciun) dedim. Gelenler sehidler arasinda sag olan 
varmi diye arasdinyorlardi. Ben kendimi yere atdim ve 
korkudan bir hos oldum. Onden birisi geliyor ve ben Mu- 
hammed Resulullahim "sallallahii aleyhi ve sellem" diyor- 
du. Arkasindan birisi ben Hamza bin Abdulmuttalibim di- 
yordu. Biri de ben Ca'fer-i Tayyarim, baska birisi ben All 
bin Ebu Talibim, bir digeri ben Hasen bin Aliyim, bir dige- 
ri de ben Fatima-tiiz-Zehrayim diyordu. Hepsi gelip haz- 
ret-i Hiiseyn icin aglasdilar. Ey sevgili oglumuz ve goziimii- 
ziin nuru, senin kesilmis basina mi, ellerine mi, yarah bede- 
nine mi, yoksa esir olmus evladina mi aglayahm. Seni sehid 
etdilerse, ellerini nicin kesdiler, diyorlardi. Resulullah "sal- 
lallahii aleyhi ve sellem", sevgili oglumun basini getirin, 
buyurdu. O anda hazret-i Hiiseynin "radiyallahii anh" ba- 
sini ellerinde gordiim. Mubarek basi bedeninin iizerine 
koydu. Hazret-i Hiiseynin dogrulup, oturdugunu gordiim. 
Resulullah onu kucakladi, agladi ve ey oglum, seni ac ve 
susuz sehid etmisler, sana yemek ve su verselerdi, Allahii 
teala da onlan achk ve susuzluk giiniinde doyurur ve su ve- 
rirdi, buyurdu. Sonra ya Hiiseyn, seni sehid edeni biliyo- 
rum, fekat ellerini kim kesdi buyurdu. Hazret-i Hiiseyn 
"radiyallahii anh" beni gostererek, iste su oldiiriilenler ara- 
sinda gizlenen kisi kesdi, dedi. Bana dedi ki, kalk ya saki. 
Resulullaha "sallallahii teala aleyhi ve sellem" cevab ver. 
Ben de kalkip huzuruna vardim. Ey Allahin diismani, nicin 

- 337 - Sevahid-un Niibiivve - F:22 



benim sevgili oglumun elini kesdin, buyurdu. Ya Resulallah, 
ben onu sehid etmege ugrasmadim, dedim. Parmaklanni 
kesmek daha kotiidiir, buyurdu. Sonra bana ey Allahin diis- 
mani, Allahii teala seklini degisdirsin, diye diia etdi. Ondan 
sonra a'zalanmi degismis buldum, dedi. Bunlan dinleyenler 
o kimseye la'net etdiler. 

• Vakidi "rahmetullahi aleyh" soyle bildirmisdir: 
Mel'un Simir, hazret-i Hiiseynin "radiyallahii anh" muba- 
rek basini kesdikden sonra, bir torbaya koyup evine getir- 
di. Torbayi yere koyup, iizerine bir dagarcik koydu. Hani- 
mi gece disan cikdiginda, o dagarcikdan bir nurun goklere 
yxikseldigini gordii. Yanina yaklasinca altindan bir ses isit- 
di. Hemen kocasi Simirin yanina gidip, durumu anlatdi ve 
onun altinda ne vardir diye sordu. Simir mel'unu, bir hari- 
cinin basidir. Yezide gotiiriiyorum, bana cok mal verir, de- 
di. Hanimi, adi nedir, diye sordu. Hxiseyn bin Alidir deyin- 
ce, kadin bir cighk atdi ve bayihp diisdii. Kendine geldigin- 
de, kocasina, ey mecusiden daha kotii kimse! Allahdan 
korkmadin mi? Resulullahi "sallallahii aleyhi ve sellem" 
kabrinde incitdin. Alemlerin seyyidinin goz nurunun basi- 
ni kesdin, dedi. Sonra aglayarak, $imirin yamndan cikdi. 
Simir uyuyunca, hazret-i Hiiseynin mubarek basini ahp 
opdii ve odasina goturdii. Baska kadinlan da cagirdi. Ka- 
pilan kapatip aglasdilar. Gece ilerleyince, kadini uyku bas- 
dinp, uyudu. Rii'yasinda evinin yanldigini ve her tarafi bir 
nurun kapladigini gordii. Bir beyaz bulut icinde iki hatun 
geldi. Hazret-i Hiiseynin basini ahp aglasdilar. Bu iki ha- 
tun, hazret-i Hadice ve hazret-i Fatimadir "radiyallahii an- 
hiima" dediler. Sonra yiizii ay gibi parlayan bir kimse gel- 
di. Bu, Muhammed aleyhisselamdir, dediler. Sag tarafinda 
hazret-i Hamza, Ca'fer-i Tayyar ve diger Eshab-i kiram 
vardi. Aglasdilar ve hazret-i Hiiseynin basini opdiiler. 
Hazret-i Hadice ve hazret-i Fatima Simirin hamminin ya- 
nina gelip, senin bizim iizerimizde hakkin cokdur. Ne is- 
tersin, dediler. Eger kabul ederseniz, Cennetde sizinle bir- 
likde olayim, dedi. Allahii teala islerini lslah etsin, seni 

-338- 



bekliyoruz, dediler. Simirin hanimi uyamp, rii'yasim ora- 
daki kadinlara anlatdi. Sabahleyin kocasi Simir gelip, haz- 
ret-i Hiiseynin mubarek basini istedi. Hanimi vermedi. Ar- 
tik seninle yasayamam, beni bosa dedi. Simir onu bosadi. 
Fekat mubarek basi yine vermedi. Olurum de yine ver- 
mem, dedi. Simir kadini oldiirdii ve hazret-i Hiiseynin mu- 
barek basini aldi. Hazret-i Hiiseyn, hicretin altmisbirinci 
senesinde Muharrem ayinin onunda ve Cum'a giiniinde se- 
hid edildi. 

Ehl-i Beyt imamlanndan bir kismi anlatildi. Digerleri her 
ne kadar Resulullahi "sallallahii aleyhi ve sellem" gormedi- 
ler ise de, o altin silsilenin kerametlerini ve ustiin hallerini, 
dedelerinden sonra anlatmak lazimdir. Alimler, arifler ve 
ehl-i yakin, izzetleri ve serefleri sebebiyle onlara altin silsile 
adini vermislerdir. Oniki imamin menkibeleri anlatildikdan 
sonra, Eshab-i kiramin ba'zilannin menkibeleri bildirilecek- 
dir. 

IMAM-I ZEYNEL'ABIDiN ALi BIN HUSEYN 

"radiyallahii anh" 

• Hazret-i Hiiseynin "radiyallahii anh" ogludur. Oniki 
imamin dordiincusiidiir. ismi Ali, kiinyesi Ebu Muham- 
med ve Ebiil Hasendir. Lakablan Seccad ve Zeynel'abi- 
dindir. Hicretin otuziiciincii senesinde Medinede dogdu. 
Annesi Sehr-i Banu o devrin acem padisahimn kizidir ve 
Nus-i Revan-i adilin evladindandir. [Son Sasani hiikiimda- 
n Yezdecerdin kizidir. (Se'adet-i Ebediyye) kitabimn 
1126.ci sahifesine bakiniz!] imam-i Zeynel'abidinin vefati, 
hicretin doksandordiincii senesinde Muharrem ayinin on- 
sekizindedir. Hicri doksanbes senesinde vefat etdigi de 
soylenmisdir. 

Kendisine ZeyneFabidin denilmesinin sebebi sudur: Bir 
gece tehecciid nemazi kihyordu. Seytan ejderha sekline gi- 
rip, kendisini mesgul etmek istedi. Hie aldins etmeyince, 
ayak parmagini lsirdi. Parmagi cok acidigi halde, nemazim 
bozmadi. Allahu teala ejderhamn seytan oldugunu kesf ile 

-339- 



bildirince, ona vurarak, uzak ol ey mel'iin dedi. Seytan uzak- 
lasip gitdi. Ibadetini temamlamak icin kalkinca gormedigi 
birisi tic def a, sen Zeynel'abidinsin, ya'ni ibadet edenlerin 
susiisiin diye seslendi. 

Her abdest aldiginda benzi saranr, viicudu titremege 
baslardi. Bu halin sebebini sorduklannda kimin huzuruna 
cikacagimi biliyor musunuz, buyururdu. Bir gun evinde ne- 
maz kilarken, evi yanmaga basladi. Secdede idi. Ey Resu- 
lullahin torunu, yangin cikdi, yangin cikdi, diye bagnsdilar. 
Basini secdeden hie kaldirmadi. Sonunda ates sondii. Sizin 
bu atese aldirmamanizin sebebi ve onu size fark etdirme- 
yen sey nedir diye sordular. Ahiret atesini, Cehennem ate- 
sini dusiinmekdir, buyurdu. Kerametleri ve harikalan cok- 
dur. 

• Ziihri "rahmetullahi aleyh" soyle anlatmisdir: Halife 
Abdiilmelik bin Mervamn emriyle, Zeynel'abidin All bin 
Hiiseynin "radiyallahii anh" ayaklanni agir bendlerle, elle- 
rini ve boynunu da zincirlerle baglamislardi. Basina da no- 
betciler koymuslardi. Onu gormek icin izn istedim. Selam 
verip vedalasayim, dedim. izn verdiler. Huzuruna girdim. 
Bir cadir icinde idi. Onu o vaziyyetde goriince agladim. 
Keske senin yerine ben olsaydim da, sen selamet iizere ol- 
saydin, dedim. Ey Ziihri, sen beni bu baglarla bagh ve hu- 
zursuz mu zan edersin! istesem bu baglardan kurtulurum. 
Fekat sana ve senin gibilere de boyle bir eziyyet yapildigin- 
da, Allahu tealanin azabi hatirlanirsa, bunlar kolay gelir, 
buyurdu. Sonra ellerini ve ayaklanni zincirlerden kurtardi 
ve ben bu baglarla iki konakdan fazla gitmeden kurtulaca- 
gim dedi. Aradan dort gun gecdi. Bir de bakdim ki, onu go- 
zetlemek icin vazifelendirilen bekciler, Medinenin dort bir 
tarafinda dolasarak onu anyorlardi. O bekcilerden ba'zilan 
soyle anlatdilar. Biz bir yerde konakladik ve hepimiz onun 
etrafini sarip, sabaha kadar hie uyumadan gozetledik. Sa- 
bahleyin onu mahmilin icinde goremedik. Ziihri sozlerine 
devamla soyle anlatmisdir. Sonra Abdiilmelik bin Merva- 
mn yanina gitdim. Bana Zeynel'abidini "radiyallahii anh" 

-340- 



sordu. Bildiklerimi anlatdim. Abdiilmelik bin Mervan dedi 
ki: Zeynel'abidin All bin Hiiseyni buraya yanima getirdiler. 
Bana, benimle senin aranda ne olmusdur, dedi. Ben yanim- 
da ikamet et dedim. Burada ikamet etmem, dedi ve cikip 
gitdi. Onun korkusundan ve heybetinden birsey soyliyeme- 
dim. 

Ziihri "rahmetullahi aleyh" ondan bahsederken aglardi 
ve o Zeynel'abidfndir, derdi. 

• I'timad edilir kimselerden bir zat soyle anlatmisdir: Bir 
giin Zeynel'abidin All bin Hiiseynin "radiyallahii anhiima" 
evine gitdim. Kapisina vannca, seslenip cagirayim diye dur- 
dum. Disan cikdi. Selam verdim, selamimi aldi. Bir divann 
dibine gitdik. Bana bu divan goriiyor musun dedi. Evet go- 
riiyorum deyince, soyle anlatdi: Bir giin bu divann dibinde 
yaslanmis oturuyordum. Karsima giizel yiizlii ve giizel elbi- 
seli biri geldi. Bana bakdi ve ey All bin Hiiseyn, seni iiziin- 
tiilii goriiyorum. Eger iizuntiin diinya icin ise, nzk hazirdir. 
Iyi kotii herkes nzkini yiyecekdir, dedi. Hayir, diinya icin 
uzulmiiyorum. Diinya soyledigin gibidir, dedim. Eger iizun- 
tiin ahiret icin ise, o da hakiki bir va'ddir ve Allahii teala 
orada hiikmedecekdir, dedi. Uziintiim ahiret icin de degil- 
dir. Ahiret de soyledigin gibidir, dedim. O halde ne icin iizii- 
liiyorsun, dedi. Ziibeyrin oglunun fitnesinden korkuyorum, 
dedim. Ey Ah, hicbir kimseyi gordiin mii ki, o Allahii teala- 
dan korkdu da, Allahii teala onun isine kifayet etmedi, de- 
di. Hayir dedim. Sonra o zat gozden kayboldu. Bana o zatin 
Hizir aleyhisselam oldugunu ve dogru soyledigini bildirdi- 
ler. 

• Yukardaki hadiseyi bildiren zat, yine soyle anlatmisdir: 
Bir giin Zeynel'abidinin "radiyallahii anh" yanina gitmis- 
dim. Bir gurub serce kusu gelip etrafimiza kondular ve kalk- 
dilar. Bana bu serceciklerin ne soylediklerini biliyor musun, 
dedi. Hayir bilmiyorum, dedim. Rizklanni veren Allahii te- 
aladan, bugiinkii rizklanni istiyorlar, buyurdu. 

• Bir gece Bakf kabristam tarafindan, "Ey diinyaya kiy- 

-341- 



met vermeyip, ahirete ragbet edenler" diye bir ses duyuldu. 
Fekat soyliyeni kimse gormedi. Bu soz Zeynel'abidin "radi- 
yallahii anh" icin idi. 

• Bir gun Zeynel'abidin "radiyallahii anh" evladlan ve 
hizmetcilerinden bir gurubla sahraya cikmislardi. Sabah 
kahvaltisi hazirladilar. Bir ceylan gelip yanlannda durdu. 
Zeynel'abidin "radiyallahii anh" ceylana seslenip, ben All 
bin Hiiseyn bin Ali bin Ebi Talibim. Annem (ninem) Resu- 
lullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" kizi hazret-i Fatimadir 
"radiyallahii anha". Gel bizimle biraz yemek yi, dedi. Cey- 
lan geldi, onlarla yidi. Sonra aynhp gitdi. Hizmetcilerinden 
biri ceylani yine cagir gelsin, dedi. Ona dokunmayacaginiza 
soz verirseniz, cagirayim, dedi. Hepsi dokunmayacagina 
soz verdiler. Yine onceki gibi soyliyerek ceylani cagirdi. 
Ceylan gelip onlarla yimege basladi. Sofrada bulunanlar- 
dan biri, elini ceylamn iizerine dokundurdu. Ceylan iirkiip 
gitdi. Zeynel'abidin "rahmetullahi aleyh" soyledigimi tut- 
maz ve sozuniizde durmazsaniz, sizinle konusmam, buyur- 
du. 

• Birgiin bir deve yolda yiiriimekde gevseklik edip, yiirii- 
miiyordu. Zeynel'abidin "radiyallahii anh" onu cokdiirdii. 
Kamcisi ve asasini gostererek, cabuk yiirii, yoksa bunlarla 
seni doverim, dedi. Ondan sonra deve hizh yiiriimege basla- 
di ve bir daha tenbellik yapmadi. 

• Birgiin sahrada oturuyorlardi. Bir ceylan yanlanna 
gelip, ayaklanm yere vurarak, bir takim sesler cikardi. 
imam-i Zeynel'abidine ceylan ne soyliiyor diye sordular. 
Dedi ki: Dim bir Kureysli bu ceylamn yavrusunu tutmus. 
Diinden beri yavruma siit vermedim, diyor. O Kureysliyi 
cagirdilar. Bu ceylamn yavrusunu tutmussun. Diinden beri 
siit emzirememis. O yavruyu getir siitiinii versin. Yavru yi- 
ne senin olsun, dedi. Kureysli ceylamn yavrusunu getirdi. 
Ceylan yavrusunu emzirdi. imam-i Zeynel'abidin "radiyal- 
lahii anh" o kimseden ceylamn yavrusunu bagislamasim is- 
tedi. O da serbest birakdi. Ceylan yavrusu ile birlikde ses- 
ler cikararak gitdi. Oradakiler, ceylan ne soyliiyor diye sor- 

-342- 



dular. Allahii teala size iyilikler ve hayrlar versin, diye diia 
ediyor, buyurdu. 

• imam-i Zeynel'abidin "radiyallahii anh" vefat edece- 
gi gece, oglu Muhammed Bakirdan "radiyallahii anh" ab- 
dest almak icin su istedi. Suyu getirdiler. Bu suyun icinde 
hayvan olmiisdiir, dedi. Mum lsiginda dikkatle bakdilar. 
Suyun icinde bir fare oliisii vardi. Tekrar su getirdiler. Ab- 
dest aldi ve artik vefatim yakindir buyurarak, vasiyyetini 
yapdi. 

• imam-i ZeynePabidinin "radiyallahii anh" bir devesi 
vardi. Ona binip Mekkeye gitdi. Vurmaga hie liizum kalma- 
digi icin, kamcisi palanda asih dururdu. Medineye dondiik- 
den sonra, Imam-i Zeynel'abidin vefat etdi. O devesi kabri- 
ne gelerek gogsiinii kabrin iizerine koyup inledi. imam-i 
Muhammed Bakir "radiyallahii anh" deveye, Allahii teala 
sana bereketler versin, kalk, dedi. Deve kalkmadi. Bunun 
iizerine, kalkmasi icin ugrasmayin, deve burada olecek bu- 
yurdu. tic gun sonra deve orada oldii. 

• Hazret-i Hiiseyn "radiyallahii anh" sehid edildikden 
sonra, Muhammed bin Hanefiyye "radiyallahii anh", 
Imam-i ZeynePabidinin "radiyallahii anh" yanina gelip, 
ben senin amcanim, yasim senden biiyiikdiir. imamete sen- 
den daha cok layikim. Resulullahin "sallallahii aleyhi ve 
sellem" silahim bana ver, dedi. imam-i Zeynel'abidin "ra- 
diyallahii anh", amcacigim, Allahii tealadan kork, hakkin 
olmayan bir seyi isteme, dedi. Israr edince de, bir hakime 
gidelim, dedi. Muhammed bin Hanefiyye "radiyallahii 
anh" o hakim kimdir diye sordu. Hacer-iil-esveddir, dedi. 
Beraberce Hacer-iil-esvedin yanina gitdiler. Ey amca, ima- 
mete kimin layik oldugunu sor, dedi. Muhammed bin Ha- 
nefiyye "radiyallahii anh" sordu. Hie cevab gelmedi. 
Imam-i Zeynel'abidin "radiyallahii anh" ellerini kaldirip, 
Hacer-iil-esvedi dile getirmesi icin Allahii tealaya diia etdi. 
Sonra Hacer-iil-esvede hitab ederek, hazret-i Hiiseynden 
"radiyallahii anh" sonra imamete kimin layik oldugunu 
soyle dedi. Hacer-iil-esved dile gelip, acik bir ifade ile, haz- 

-343- 



ret-i Hiiseynden "radiyallahii anh" sonra imamet Zey- 
nel'abidinin hakkidir, dedi. 

• Ka'beyi tavaf sirasinda bir erkekle bir kadinin elleri 
Hacer-iil-esvede yapisdi. Ne kadar ugrasdilarsa da ellerini 
ayiramadilar. O sirada imam-i Zeynel'abidin "radiyallahii 
anh" oraya geldi. Mubarek elini onlara dokundurdu. Derhal 
elleri kurtuldu ve yollanna gitdiler. 

• Abdiilmelik bin Mervan, Haccaca: Abdiilmuttalib ogul- 
lanni oldiirmekden sakin. Ebu Siifyamn akrabasi bu husus- 
da asm gitmislerdi. Onlann saltanati cabuk bitdi diye bir 
mektub yazarak gizlice gonderdi. Bu durum imam-i Zey- 
nel'abidine "radiyallahii anh" malum oldu ve Abdiilmelik 
bin Mervana: Falan gun falan saatde Haccaca soyle bir mek- 
tub yazdin. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" bana 
yapdigin bu isin Allahii tealamn nzasina sebeb oldugunu, 
miilkiinii sende sabit kildigini ve senin padisahlik zemanimn 
biraz daha uzadigini haber verdi diye bir mektub yazdi. 
Mektubu bir hizmetcisine verip kendi devesiyle gonderdi. 
Abdiilmelik bin Mervan mektubu ahp mektubdaki tarih ile 
kendi mektub unun tarihinin aym oldugunu goriince, bildiri- 
lenin dogru olduguna inandi. Deveye gotiirebilecegi kadar 
hediyyeler yiikleyip, imam-i Zeynel'abidine "radiyallahii 
anh" gonderdi. 

• Minhal bin Amr soyle anlatmisdir: Hacca gitmisdim. 
Zeynel'abidin All bin Hiiseyne "radiyallahii anh" ugradim. 
Bana Huzeyme bin Kahil el-Esediyi sordu. Ben Kufede 
iken hayatda idi dedim. Ellerini kaldmp, Allahim! Huzey- 
meye demirin ve atesin hararetini taddir diye diia etdi. Ku- 
feye dondiim. Muhtar bin Ebi Ubeyd daha once yola cik- 
misdi. Onunla eskiden dostlugum vardi. Ona yetisdim. Be- 
raber yola devam etdik. Yolda bir yerde durdu. Birini bek- 
liyordu. O sirada Huzeymeyi getirdiler. Muhtar bin Ebi 
Ubeyd, Allahii tealaya hamd olsun ki seni elde etdim, dedi. 
Sonra bir cellat cagirdi. Emr etdi, Huzeymenin ellerini ve 
ayaklanni kesdiler. Ates yakmalanni istedi. Bir yiik kamis 
getirerek yakip, Huzeymeyi atesin icine atdilar. O habis 

-344- 



yandi. Bu hali goriince, Siibhanallah, dedim. Muhtar bana, 
neden boyle soyledin, diye sordu. Zeynerabidinin "radiyal- 
lahii anh" diiasim soyledim. Sen bunu kendin duydun mu? 
diye sordu. Evet duydum, dedim. Muhtar hemen iki rek'at 
nemaz kildi ve uzun secde yapdi. Sonra kalkdi. Sonra birlik- 
de yola devam etdik. Bizim evin oniinden gecerken Muhtar 
bin Ebi Ubeyde buyur bizde yemek yiyelim, dedim. Bana, ey 
Minhal, hem Allahii tealamn, Zeynel'abidin All bin Hiisey- 
nin "radiyallahii anh" diiasim kabul buyurdugunu soyluyor- 
sun, hem de yemek yiyelim diyorsun. Bu gun onun siikrane- 
si olarak oruc tutdum, dedi. 

IMAM-I MUHAMMED BAKIR 
"radiyallahu anh" 

imam-i Zeynel'abidinin "radiyallahu anh" ogludur. Oniki 
imamin besincisidir. ismi Muhammeddir. Kiinyesi Ebu 
Ca'ferdir. Lakabi Bakirdir. Derin ilmler sahibi olmasi sebe- 
biyle bu lakab verilmisdir. Annesi hazret-i Hasenin "radiyal- 
lahu anh" kizi Fatimadir. Hicretin elli yedinci senesinde, haz- 
ret-i Huseynin "radiyallahu anh" sehid edilmesinden tic sene 
once Safer ayinin iiciinde Cum'a giinii Medinede dogdu. Hic- 
retin yiizondordiinde Medinede vefat etdi. Kabr-i serifi, 
Bakf kabristamnda ecdadimn kabrleri yamndadir. 

• Imam-i Muhammed Bakir "radiyallahii anh" soyle an- 
latmisdir: Bir giin Cabir bin Abdullahin "radiyallahii anh" 
evine gitdim. iceri girip selam verdim. Selamrmi aldi. Goz- 
leri gormez olmusdu. Bana kimsin diye sordu. Zeynel'abidi- 
nin oglu Muhammedim, dedim. Ey oglum, yanima yaklas, 
dedi. Yaklasdim, elimi tutup opdii. Ayagimi da opmek icin 
egildi, geri cekdim. Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" sana selami var, dedi. Bu nasil olur diye sordum. Soy- 
le dedi: Bir giin Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" ba- 
na, "Ey Cabir, sen benim ogullanmdan Muhammed bin Ah 
bin Hiiseyni goriinceye kadar yasayacaksin. Allahii teala 
ona nur ve hikmet vermisdir. Ona benden selam soyle". 
Baska bir rivayetde ise, "Sen Huseynin ogullanndan din 

-345- 



ilmlerinde derin alim olan Muhammed Bakiri goriinceye ka- 
dar yasayacaksin. Ona benden selam soyle" buyurdu, dedi. 
Cabir bin Abdullah "radiyallahii anh" onunla goriisdiikden 
bir kac gun sonra vefat etdi. 

• Gxivenilir kimselerden bir zat soyle anlatmisdir: Mu- 
hammed Bakir "radiyallahii anh" ile halife Hisam bin Ab- 
diilmelikin evine ugradik. Bu ev harab olacak ve topragi da 
buradan nakl edilecek, taslar acikda kalacakdir, dedi. O ze- 
man Muhammed Bakmn "radiyallahii anh" bu soziine hay- 
ret edip, Hisamin evini kim yikabilir diye diisiinmiisdiim. Hi- 
sam vefat etdikden sonra oglu Vehd, o evin yikilmasi icin 
emr verdi. Topragini baska yere tasidilar. Taslann acikda 
kaldigini gordiim. 

• Yine aym sahs soyle anlatmisdir: Muhammed Bakir 
"radiyallahii anh" ile beraberdik. Zeyd bin Ah "radiyallahii 
anh" yammiza ugradi ve sonra aynhp gitdi. Muhammed Ba- 
ku "radiyallahii anh" onun icin soyle dedi: Bunu sehid edip 
basini dolasdinrlar ve buraya getirip bir kamisin iizerine di- 
kerler. Ben yine hayret etmisdim. Ciinki, Medinede kamis 
yokdu. Daha sonra Zeydin mubarek basini getirdiklerini ve 
bir de kamis getirdiklerini gordiim. 

• imam-i Muhammed Bakmn oglu imam-i Ca'fer-i Sa- 
dik "radiyallahii anhiima" soyle anlatmisdir: Babam bana, 
ben vefat etdigim zeman beni sen yika. Ciinki, imami, 
imamdan baskasi yikayamaz diye vasiyyet etdi. Aynca kar- 
desin Abdiillah da imamhk da'vasinda bulunacakdir. Ona 
kansma. Ciinki, omrii kisa olacakdir, buyurdu. Babam vefat 
edince cenazesini yikadim. Kardesim Abdullah imamhk 
da'vasinda bulundu. Fekat, babamin bildirdigi gibi omrii ki- 
sa siirdii. 

• Feyz bin Matar soyle anlatmisdir: Mahmil iizerinde 
nasil nemaz kihnacagini sormak icin, imam-i Muhammed 
Bakinn "radiyallahii anh" huzuruna gitdim. Heniiz ben 
birsey soylemeden, Resulullah "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" binek hayvani ne tarafa giderse gitsin iizerinde nemaz 

-346- 



kilardi, buyurdu. 

• Bir zat soyle anlatmisdir: Bir giin imam-i Muhammed 
Bakinn "radiyallahii anh" huzuruna girmek icin izn istedim. 
Icerde kardeslerinden birkac kisi vardir. Biraz bekle, buyur- 
du. Biraz sonra huzurundan oniki kisi cikdi. Dar elbiseler 
giymislerdi. Selam verip gecdiler. Sonra ben iceri girdim. 
Huzurundan cikanlan tammadigimi ve kim olduklarmi sor- 
dum. Bunlar cinnilerden olan kardeslerinizdir. Sizin gelip, 
haram ve halalden sordugunuz gibi, onlar da gelip soruyor- 
lar, buyurdu. 

• Muhammed Bakir hazretlerinin oglu Ca'fer-i Sadik 
"radiyallahii anhiima" soyle demisdir: Bir giin babam, 6m- 
riimden bes seneden fazla kalmadi, buyurmusdu. Vefat edin- 
ce hesabladim. Tarn bes sene gecmisdi. 

• Bir zat soyle anlatmisdir: imam-i Muhammed Bakir 
"radiyallahii anh" ile beraber Mekke ile Medine arasinda 
yolda idik. O katira binmisdi. Ben de bir merkebe binmis- 
dim. Bir ara dagdan asagi bir kurd geldi, yaklasdi ve iki aya- 
gini katinn egerine koyarak birseyler soyledi. Muhammed 
Bakir "radiyallahii anh" dinledi. Sonra yiirii git, dedigini 
yapdim, buyurdu. Bana donerek: Kurt ne dedi biliyormusun, 
diye sordu. Allahii teala ve Resulii ve Resulullahin oglu da- 
ha iyi bilir, dedim. Kurt disisinin bir agnya tutuldugunu soy- 
ledi. Diia ediniz de kurtulsun ve senin dostlanndan hie kim- 
seye benim neslim musallat olmasin, dedi. Ben de diia etdi- 
gimi soyledim, buyurdu. 

• Selefden bir zat soyle anlatmisdir: Mekkede idim. 
Muhammed Bakin "radiyallahii anh" gormegi cok arzu et- 
dim. Yola cikip, Medineye gitdim. Medineye vardigim ge- 
ce siddetli yagmur ve soguk vardi. Gece yansi Muhammed 
Bakinn "radiyallahii anh" evinin kapisina gitdim. Kapiyi 
calayim mi, yoksa sabahi bekleyeyim mi diye diisiiniiyor- 
dum. O sirada Muhammed Bakinn "radiyallahii anh" sesi- 
ni duydum. Cariyesine, falan kimse icin kapiyi ac, bu gece 
yagmura tutulmus ve sogukdan iisiimiis, diyordu. Kapi 

-347- 



acildi, iceri girdim. 

• Bir zat soyle anlatmisdir: Bir giin Muhammed Bakm 
"radiyallahii anh" ziyaret icin evine gitdim. Baskalarimn 
iceri girmesine izn verdigi halde, bana izn vermedi. Cok 
uziildum ve evime dondum. O gece goziime uyku girmedi. 
Diisiinceye daldim. Kendi kendime kime gideyim, dedim. 
Eger miircie firkasina gitsem, onlarin soyle bozuk sozleri 
vardir. Kaderiyye firkasina gitsem, onlar da soyle soyle 
yanks dustiniiyorlar. Zeydiyye firkasina gitsem, onlar soyle 
derler diye herbirinin bozuk ve sapik fikrlerini dusiiniiyor- 
dum. Ben bu diisiincelerde iken, sabah ezam okunmaga 
basladi. O sirada kapim calindi. Disan cikip, gelen kimseye 
sen kimsin dedim. Ben Muhammed Bakinn "radiyallahii 
anh" elcisiyim. Seni caginyor, dedi. Hemen elbisemi giyip 
gitdim. Muhammed Bakinn "radiyallahii anh" huzuruna 
girince, bana ey falan kimse, Miirciyyeye, Kaderiyyeye, 
Zeydiyyeye ve Haruniyyeye nicin doniiyorsun, bize don 
buyurdu. 

• Yine bir zat soyle anlatmisdir: Mekke ile Medine ara- 
sinda idim. Birden bire uzakda bir kararti gordiim. Ba'zen 
goriiniiyor, ba'zen gozden kayboluyordu. Yaklasinca bak- 
dim ki, yedi, sekiz yaslannda bir oglan cocugu idi. Bana se- 
lam verdi. Selamini aldim. Nereden geliyorsun, dedim. Alla- 
hii tealadan geliyorum, dedi. Nereye gidiyorsun, dedim. Al- 
lahu tealaya gidiyorum, dedi. Yiyecegin nedir, dedim. Tak- 
vadir, dedi. Sen kimsin, dedim. Arablardan bir kimseyim, 
dedi. Biraz daha acikla, dedim. Kureysliyim, dedi. Biraz 
daha acikla, dedim, Hasimiyim, dedi. Daha acikla, dedim. 
Hazret-i Alinin neslindenim dedi. Sonra su ma'nadaki si'ri 
okudu: 

Oyle bir bereket haruzu uzereyiz ki biz, 
Ondan ziyadesiyie nzklamr mes'ud oluruz. 
Enbiyamn kavusduguna, kavusmadi kimse, 
Hiisranda kaimaz, bereketlendirdigimiz kimse. 

Daha sonra, ben Muhammed (Bakir) bin ZeynePabidin 

-348- 



All bin Hiiseyn bin All bin Ebi Talibim dedi. Sonra gozden 
kayboldu. Goge mi cikdi, yoksa yere mi gizlendi, anlayama- 
dim. 

• Bir zat soyle anlatmisdir: imam-i Muhammed Bakir- 
dan "radiyallahii anh", mii'minin Allahii teala uzerindeki 
hakki nedir, diye sordum. Benden yuziinii cevirdi. Tekrar 
sordum, cevab vermedi. Uciincii defa sorunca, mii'minin 
Allahii teala uzerindeki hakki sudur ki, su hurma agacina 
gel deyince, o hurma agacimn gelmesidir, buyurdu. Bir de 
bakdim ki, isaret etdigi hurma agaci gelmege basladi. Hur- 
ma agacina, yerinde dur, bu soziimle senin gelmeni kasdet- 
medim, buyurdu. 

• Bir sahs soyle anlatmisdir: Muhammed Bakmn "radi- 
yallahii anh" evine gitdim. Kapiyi caldim. Gene bir cariye 
kapiyi acdi. Elimi cariyeye dokunarak, efendine, kapida fa- 
lan kimse var diye soyle, dedim. O sirada icerden, iceri gir, 
annesiz kalasin diye bir ses geldi. iceri girdim ve ben ona bir 
kotii sey yapmadim, dedim. Dogru soyliiyorsun. Fekat bu di- 
varlarin size perde oldugu gibi, bize de perde oldugunu mu 
zan ediyorsun. O zeman farkimiz ne olacakdir. Sakin bir da- 
ha boyle bir sey yapma, buyurdular. 

• Habbabe-i Valibiyye, Muhammed Bakmn "radiyallahii 
anh" ziyaretine gelmisdi. Nicin boyle seyrek geliyorsun, bu- 
yurdu. Basimda bir beyazlik var, o beni mesgul ediyor, diye 
cevab verdi. Neresi oldugunu bana goster deyince, Habbabe 
basindaki beyazhgi gosterdi. Mubarek elini onun basindaki 
beyazhgin iizerine koydu. Beyazlik kayboldu. Sonra buna 
bir ayna verin, basina baksin buyurdu. Habbabe aynayi alip 
bakdi. Sacindaki beyazlik kaybolmusdu. 

• Bir zat soyle anlatmisdir: imam-i Muhammed Bakir 
"radiyallahii anh" ile Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" mescidinde idik. O giinlerde imam-i Zeynel'abidin 
"radiyallahii anh" vefat etmisdi. O sirada Daviid bin Siiley- 
man ile Mensur Devaniki mescide geldiler. Daviid bin Sii- 
leyman, imam-i Muhammed Bakmn "radiyallahii anh" hu- 

-349- 



zuruna geldi. Mensur Devaniki ise uzak bir yerde oturdu. 
imam-i Muhammed Bakir, Mensur nicin yammiza gelmiyor 
diye sordu. Daviid bin Stileyman bir ozr beyan etdi. Bunun 
iizerine imam-i Muhammed Bakir hazretleri dedi ki: Cok 
zeman gecmeden Mensur vali olacakdir. Sarka ve garba ma- 
lik olacakdir. Omrii uzun olacak ve kendisinden once kim- 
senin sahib olmadigi hazinelere ve cariyelere sahib olacak- 
dir. Daviid bin Siileyman, Mensur Devanikinin yanina gi- 
dip, bunlan ona soyledi. Bunun iizerine Mensur Devaniki, 
Imam-i Muhammed Bakmn huzuruna geldi. Buyiiklugii- 
niizden ve heybetinizden dolayi huzurunuza gelemedim, de- 
di. Sonra benim icin ba'zi seyler soylemissiniz, dedi. Evet 
soylediklerim dogrudur, buyurdu. Mensur Devaniki, bizim 
miilkiimiiz sizinkinden cok mu olacak diye sordu. Evet, bu- 
yurdu. Benden sonra miilkiim ogullanma kahr mi, dedi. 
Evet kahr buyurdu. Bizim miilkiimiiz ve saltanatimiz mi cok 
olacak, yoksa Beni Umeyyenin ki mi cok olacak diye sordu. 
Sizin miilkuniiz ve saltanatiniz cok olacak. Hatta cocuklann 
top ile oynadiklan gibi, ogullarin bu miilk ile oynayacaklar. 
Bunu babamdan duymusdum, buyurdu. Mensur Devaniki 
isaret edilen miilke ve saltanata kavusunca, imam-i Mu- 
hammed Bakmn "radiyallahii anh" o sozlerine hayret eder- 
di. 

• Gozleri gormez olan Ebu Basir soyle anlatmisdir: Bir 
giin Imam-i Muhammed Bakira "radiyallahii anh" dedim 
ki, siz Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" ziirriyye- 
tindensiniz. Evet buyurdu. Resulullah biitiin Peygamberle- 
rin varisidir, dedim. Evet onlann ilmlerine varis olmusdur, 
buyurdu. Siz de Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" 
ilminden mfras ahyorsunuz, dedim. Evet buyurdu. O hal- 
de, sizde oliileri dirilten, korlerin gozlerini acan, baras has- 
tahgini iyilesdiren, evlerdeki yiyeceklerden ve esyalardan 
haber veren kuvvet varmidir, dedim. Evet, Allahii tealamn 
izniyle vardir, buyurdu. Sonra bana yanima yaklas, buyur- 
du. Yaklasdim, mubarek elini yiiziime siirdii ve gozlerim 
acildi. Daglan, sahralan, yeryiiziinii ve gokyiiziinii gor- 

-350- 



diim. Sonra tekrar mubarek elini yiiziime siirdii, gozlerim 
yine gormez oldu. Bana diinyada gozlerinin gormesini ve 
ahiretde hesaba cekilmegi mi istersin. Yoksa gozlerinin 
gormeyip, hesabsiz Cennete gitmegi mi istersin, buyurdu. 
Diinyada gormeyip, ahiretde hesabsiz Cennete gitmegi ter- 
cih etdim. 

• Bir sahs soyle anlatmisdir: Elli kisi kadar bir cema'at 
ile imam-i Muhammed Bakinn "radiyallahii anh" sohbe- 
tinde idik. O sirada Kufeden hurma satan bir kimse geldi. 
Imam-i Muhammed Bakira donerek, Kufede falan kimse 
sizin yammzda bir melek oldugunu ve o melegin sana 
mii'mini, kafiri, dostunu ve diismanim haber verdigini soy- 
liiyor, dedi. imam-i Muhammed Baku "radiyallahii anh" o 
kimseye, sen ne is yaparsin diye sordu. Bugday satanm, de- 
di. Yalan soyliiyorsun, buyurdu. Ara sira arpa da satanm 
deyince, yine yalan soyledin. Senin isin hurma satmakdir, 
buyurdu. O sahs, bunu sana kim haber verdi, diye sordu. 
Dostumu dusmanimi haber veren melek bildirdi, buyurdu. 
Sonra o sahsa, sen falan hastalikdan oleceksin, buyurdu. 
Bir ara Kufeye gitmisdim. O sahsi sordum. tic giin once 
Imam-i Muhammed Bakinn soyledigi hastalikdan oldu, de- 
diler. 

• Bir zat imam-i Muhammed Bakinn "radiyallahii anh" 
kerametlerinden birini soyle anlatmisdir: Bir giin imam-i 
Muhammed Baku ile ath olarak Medineye gidiyorduk. Bi- 
raz yol gitmisdik ki, karsimrza iki sahs cikdi. O sahslan gos- 
tererek, bunlar hirsizdir yakalayin, buyurdu. Hizmetcileri o 
iki kimseyi yakalayip, bagladilar. Bir baska kisiye, su daga 
cik, orada bir magarada ne bulursan getir, dedi. O kimse gi- 
dip, iki bavul bulup, getirdi. icleri elbise dolu idi. Bir bavul 
da baska bir yerde buldular. imam-i Muhammed Bakir 
"radiyallahii anh" iki bavulun sahibi bekliyor, hazirdir. 
Uciinciisiiniin sahibi de sonra gelir, dedi. Medineye vardik. 
Iki bavulun sahibi, siibhelendigi birkac kisiyi suclamis, ha- 
kim de onlan azarhyordu. imam-i Muhammed Bakir, bun- 
lan suclayip, azarlamayin, hirsizlar buradadir, diyerek yol- 

-351- 



da yakalatdigi iki kisiyi gosterdi. Hirsizlann elleri kesildi. 
Iki bavul da sahibine teslim edildi. Eli kesilen hirsizlardan 
biri Allahii tealaya hamd olsun ki, elimin kesilmesi ve tev- 
bem, Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" torununun 
elinde oldu, dedi. imam-i Muhammed Bakir "radiyallahii 
anh" ona elin senden yirmi sene once Cennete gitdi, buyur- 
du. O sans elinin kesilmesinden yirmi sene sonra vefat et- 
di. tic gun sonra iiciincii bavulun sahibi de geldi. imam-i 
Muhammed Bakir, o kimseye, senin bavulunda bin dinar 
kendinin, bin dinar da baska birisinin parasi vardir. Aynca 
su elbiseler gibi elbiseler vardir, dedi. O sahs bavulumda 
bin dinan bulunan kimsenin ismini de soylerseniz iman 
eder, musliman olurum, dedi. O sahsin ismi Muhammed 
bin Abdiirrahmandir. Cok nemaz kilan ve cok sadaka ve- 
ren salih bir kimsedir. Su anda disarda seni bekliyor, bu- 
yurdu. O bavulun sahibi hiristiyan idi. Bunlan duyunca Al- 
lahdan baska ilah olmadigina ve Muhammedin "aleyhisse- 
lam" Onun kulu ve Resulii olduguna iman etdim, diyerek 
musliman oldu. 

• Ebu Basir soyle demisdir: imam-i Muhammed Bakir 
"radiyallahii anh" buyurdu ki: Ben oyle bir kimse biliyorum 
ki, bir deniz kenanna gelse, o denizdeki biitiin hayvanlan ve 
nesillerini bilir. 

• Bir kimse soyle anlatmisdir: Bir cema'at ile imam-i 
Muhammed Bakinn "radiyallahii anh" evinin dehlizine (ko- 
ridoruna) girmisdik. Birisinin giizel sesle siiryanice bir sey- 
ler okudugunu ve agladigini isitdik. Ehl-i kitabdan biridir 
zan etdik. Eve girip bakdik ki, imam-i Muhammed Bakir- 
dan baska kimse yokdu. Kendisinden sordugumuzda, falan 
Peygamberin miinacatim okuyordum, beni aglatdi, buyur- 
du. 

• Soyle nakl edilmisdir: ibni Ukase el-Esedi bir defasin- 
da Imam-i Muhammed Bakmn "radiyallahii anh" huzuruna 
gelmisdi. Oglu Ca'fer-i Sadik da yaninda idi. ibni Ukase "ra- 
diyallahii anh" Ca'ferin evlenme cagi gelmisdir. Onu evlen- 
dirseniz, dedi. imam-i Muhammed Bakinn oniinde bir kese, 

-352- 



agzi muhrlii olarak duruyordu. Yakinda bir yerden esir sati- 
cisi gelecek, falan yere konaklayacak buyurdu. Bir baska 
def a huzuruna gitdigimizde soyledigi saticimn geldigini ha- 
ber verdiler. O bir kese dinari verip, bununla bir cariye satin 
al, buyurdu. Saticiya gitdik. Biitiin cariyeleri satdigini, ancak 
birbirinden giizel iki cariye kaldigini soyledi. Gorelim dedik. 
Getirdi, birini begendik. Kaca satarsin, dedik, yetmis altina 
dedi. Biraz ikram et, dedik. Yetmis dinardan bir kurus asagi 
olmaz, dedi. Keseyi verip, bu kesenin icinde ne kadar altin 
varsa al, biz ne kadar oldugunu bilmiyoruz, dedik. Orada sa- 
ci sakali agarmis bir kimse vardi. Altinlan sayin, dedi. Sati- 
ci, eksik cikarsa vermem, dedi. Ak sakalli kimse israr etdi ve 
keseyi acip saydik. Tarn yetmis altin cikdi. Cariyeyi alip, 
imam-i Muhammed Bakinn huzuruna getirdik. Oglu 
Ca'fer-i Sadik da orada idi. Satici ile aramizda gecenleri an- 
latdik. Allahii tealaya siikr etdi. Sonra cariyeye bakire misin, 
dul musun diye sordu. Cariye, bakireyim deyince, hicbir ca- 
riye, cariye saticisimn elinden kurtulamaz. Sen nasil kurtul- 
dun, dedi. Cariye dedi ki, saticim ne zeman benim yanima 
gelse ve bana kast etmek istese, beyaz sakalli bir ihtiyar zat 
gelir, ona bir tokat vurarak benden uzaklasdinrdi. Bu Ml bir 
kac def a boyle oldu. Sonra imam-i Muhammed Bakir oglu 
Ca'fer-i Sadika, bu cariyeyi al gotiir, buyurdu. Ca'fer-i Sadik 
"radiyallahii anh" o cariye ile nikahlamp, evlendi. Ondan 
oglu Musa Kazim dogdu "radiyallahii teala anhiim ec- 
ma'in". 

• Imam-i Muhammed Bakir "radiyallahii anh" bir gun 
Medinede bir cema'at ile birlikde oturuyordu. Aniden mu- 
barek basini oniine egdi. Bir miiddet oyle kaldikdan sonra, 
basini kaldirdi ve soyle buyurdu: Bir kisi bu Medineyi gor- 
mege gelecek. Dort bin kisilik ordusuyla iic giin cok kimseyi 
oldiirecek. Ondan biiyiik zarar goreceksiniz. Bu hadise gele- 
cek sene olacakdir. Kesinlikle bilesiniz ki, bu soylediklerim 
dogrudur. Bundan sakimniz! Medineliler bu sozlerine inan- 
madilar. Sadece az bir gurub kimse ve Hasimogullan inandi- 
lar. C un ki, Hasimogullan imam-i Muhammed Bakinn "ra- 

- 353 - Sevaliid-iin Niibiivve - F:23 



diyallahii anh" her soziiniin dogru oldugunu bilirlerdi. Bir 
sene sonra Imam-i Muhammed Bakir ve onun sozlerine ina- 
nanlar aileleriyle birlikde Medineden cikdilar. Sonra Nafi' 
bin Ezrak, ordusuyla Medineye geldi. Imam-i Muhammed 
Bakmn bildirdigi gibi cok kimseyi katl etdi. Bu hadiseden 
sonra, Medineliler Imam-i Muhammed Bakmn "radiyallahii 
anh" her sozii dogrudur, her soziine inamriz, ne soylerse so- 
ziinden cikmayiz. Ciinki o, Resulullahin "sallallahii aleyhi ve 
sellem" Ehl-i beytindendir. O asla yalan soylemez, dediler. 

IMAM-I CA'FER-I SADIK 
"radiyallahii anh" 

Imam-i Ca'fer-i Sadik "radiyallahii anh" oniki imamin al- 
tincisidir. Kiinyesi Ebu Abdiillahdir. Kiinyesine Ebu isma'il 
de denilmisdir. Lakablanndan en meshuru Sadikdir. imam-i 
Muhammed Bakmn ogludur. Annesi Ummii Fermudedir. 
Ummii Fermude, hazret-i Ebu Bekrin torunu Kasim bin Mu- 
hammedin kizidir. Ummii Fermudenin annesi ise Esma bin- 
ti Abdurrahman bin Ebi Bekr-is-Siddikdir "radiyallahii teala 
anhiim ecma'in". Bu sebeble Ca'fer-i Sadik "radiyallahii 
anh" "Ebu Bekr-i Siddik beni iki defa diinyaya getirdi" bu- 
yurmusdur. Bu soziiyle bir neseb yoniinden, bir de ma'nevi 
yonden baghhgina isaret etmisdir. Ciinki, tesavvuf yolunun 
silsilesi iki olup, biri babasi imam-i Muhammed Bakira, on- 
dan Imam-i ZeyneFabidine, ondan hazret-i Hiiseyne, ondan 
hazret-i Aliye ulasir. [Bu yol (Vilayet yolu)dur.] ikinci silsi- 
lesi annesinin babasi Kasim bin Muhammed bin Ebi Bekre 
ulasir. Ondan Selman-i Farisfye, ondan da hazret-i Ebu 
Bekr-i Siddika ulasir. [Bu yol (Niibiivvet yolu)dur.] Nitekim, 
hazret-i Isanin "salevatullahi ala nebiyyina ve aleyhi", "Bir 
kimse iki kerre dogurulmadikca" [ya'ni, vilayet mertebesine 
de ulasmadikca, alem-i melekuta yol bulamaz] buyurdugu 
soz, bu ma'naya isaretdir. 

Ca'fer-i Sadik "radiyallahii anh", Medinede hicretin sek- 
seninci senesinde dogdu. Hicretin sekseniiciincii senesinde, 
Rebful-ewel ayinin yirmi yedisinde pazartesi giinii dogdugu 

-354- 



da soylenmisdir. Hicretin yiizkirksekizinci senesinde, Receb 
ayinin ortasinda pazartesi giinii Medinede vefat etdi. Kabri 
Bakf kabristamnda, babasi Muhammed Bakinn, dedesi 
imam-i Zeynel'abidinin ve amcasi Hasen bin Alinin "ndva- 
nullahi teala aleyhim ecma'in" kabrlerinin yamndadir. Alla- 
hu teala ihsanlarda bulundugu ve serefli kildigi o kabrde ya- 
tan kadri yiiksek zatin ecrini artdirsin! 

Ca'fer-i Sadik "radiyallahii anh" Ehl-i beytin buyiiklerin- 
den ve alimlerindendir. Onun kalbine akitilan ilmler ve feyz- 
ler o kadar cokdur ki, akllann anlamaga giic yetiremedigi 
ilmler ve ma'rifetler ondan nakl edilir. Ca'fer-i Sadik "radi- 
yallahii anh" buyurdu ki: Bizim ilmimiz gabirdir, mezburdur, 
kalblerde niiketdir. Kulaklarda nakrdir. Bizim yammizda 
kirmizi cefr, beyaz cefr ve hazret-i Fatimamn "radiyallahii 
anha" mushafi vardir. Yine bizim yammizda insanlann muh- 
tac oldugu biitiin seyleri kendisinde toplayan bir kitab var- 
dir. Bunun iizerine kendisinden bu sozleri aciklamasim iste- 
diler. Buyurdu ki: Gabir; gelecege aid bilgiler, mezbur; gec- 
mise aid bilgilerdir. Kalblerdeki niiket ise ilhamdir. Kulak- 
larda nakr, meleklerin konusmalandir ki, kendileri goriil- 
mez, konusmalan isitilmez. Kirmizi Cefr, icinde Resululla- 
hin "sallallahii aleyhi ve sellem" silahimn bulundugu bir 
kabdir. Ehl-i beyt, bizim basimiza gecinceye kadar bu kab 
ortaya cikmaz. Beyaz Cefr, icinde Musa aleyhisselamin Tev- 
rati, Isa aleyhisselamin incili, Daviid aleyhisselamin Zeburu 
ve Allahii tealamn bunlardan once gonderdigi kitablann bu- 
lundugu kabdir. Hazret-i Fatimamn mushafi, onda kiyamete 
kadar gelecek meliklerin ismleri ve sozleri vardir. Cami'aya 
gelince, o uzunlugu yetmis zra' olup, Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem" bizzat soyliyerek, hazret-i Ahye yazdirmis- 
dir. Vallahi hazret-i All ona, kiyamete kadar insanlann muh- 
tac oldugu yaralama diyeti, bir ve yanm kamci vurmaya ka- 
dar herseyi yazmisdir ve soyle buyurdugu nakl edilmisdir: 
"Beni kaybetmeden once, benden sonra size kimsenin soyli- 
yemeyecegi seyleri benden sorunuz." Hasih onun mubarek 
dilinden dokiilen hakikatler, hikmetler, ince niikteler, em- 

-355- 



salsiz sozler, kesf ve yakin ehli secilmis kimseler arasinda 
meshurdur. Biiyiik alimlerin ve secilmis kimselerin kitabla- 
nnda yazilidir. Sayilamayacak ve anlatilamayacak kadar 
cokdur. Bu kitabda onun ustxin halleri, harikalan, kesf ve ke- 
rametleri kisaca bildirildi. 

• Halife Mensur, Rebi'e dedi ki, Imam-i Ca'fer-i Sadik ya- 
mma gelsin. Cagirdilar. Yamna gelince, halife Mensur: Eger 
seni oldiirmezsem, Allah beni oldursun! Bir takim hilelerle 
fitne cikanp, miislimanlann kanimn dokulmesini istiyorsun, 
dedi. Ca'fer-i Sadik "radiyallahii anh" yemin ederek, ben 
boyle birsey yapmadim ve yapmak da istemem. Eger boyle 
bir sey isitdiyseniz, o bir yalancimn soziidiir. Allahii teala ko- 
rusun, soylediginiz seyi ben yapamam. Yusiif aleyhisselama 
zulm etdiler, afv etdi. Eyyub aleyhisselam bir derde miibtela 
oldu, sabr etdi. Siileyman aleyhisselama cok seyler ihsan 
olundu, siikr etdi. Bunlar Peygamberdir, senin nesebin de on- 
lara ulasir, dedi. Mensur bunlan dinleyince, dogru soyliiyor- 
sun. Yukan cikahm diyerek odasina da'vet etdi. Sonra bu 
soylediklerimi bana falan kimse soyledi, dedi. O kimseyi ca- 
girdilar. Gelince, sen bu sozleri, Ca'fer-i Sadikin kendisinden 
mi isitdin, diye sordu. O sahs, evet kendisinden isitdim, de- 
yince, yemin eder misin, dedi. Evet dedi ve soyle yemin etdi: 
"Billahillezi la ilahe ilia hu alimiilgaybi vessehadeti: "Kendi- 
sinden baska ilah olmayan, gizli ve acik herseyi bilen Allaha 
yemin ederim", dedi. Ca'fer-i Sadik "radiyallahii anh" o sah- 
sa soyle yemin et dedi: "Beraytii min havlillahi ve kuvvetihi 
veltece'tii ila havli ve kuvvetilakad fe'ale keza ve keza Ca'fer 
ve keza ve keza kale Ca'fer: (Allahin kuvvet ve kudretinden 
cikip, kendi kuvvet ve kudretime siginmis olayim ki, Ca'fer 
soyle soyle dedi ve soyle soyle yapdi)". O sahs once boyle ye- 
min etmek istemedi. Fekat sonra etdi ve o anda diisiip oldu. 
Halife Mensur, bunun olusiinii ayagindan tutup, disan atiniz, 
dedi. 

• Rebi' soyle anlatir: Ca'fer-i Sadik "radiyallahii anh" ha- 
life Mensurun yamna geldiginde, dudaklanni kipirdatiyor, 
bir seyler okuyordu. Mensurun kizginhgi yavas yavas gecdi. 

-356- 



Hatta onu yanina cagmp, giiler yiizlii ve hosnud davrandi. 
Oradan aynhnca, Ca'fer-i Sadika "radiyallahii anh" halife 
sana cok kizmisdi, sen gelip dudaklarini oynatdikca, onun 
kizginligi yavas yavas sondii. Hangi diiayi okuyordunuz, di- 
ye sordum. Dedem hazret-i Huseynin "radiyallahii anh" dii- 
asini okuyordum. Bu diia soyledir buyurdu: "Ya uddeti inde 
siddeti ve ya gavsi inde kiirbeti iihriisni biaynikelleti latena- 
mii ve ekfini bi riiknike ellezi la yeramu". [Ey, zorlukda da- 
yanagim ve ey sikintida hakiki mededkarim! Daimi gormek- 
ligin ile beni koru ve nihayetsiz kudret ve kuvvetinle bana 
kafi' ol!] Rebi' demisdir ki, bu diiayi ezberledim. Bana ne ze- 
man bir musibet gelse, bu diiayi okur, kurtulurdum. Sonra o 
olen sahsa nicin kendi yemininden baska bir yemin etdirdi- 
niz diye sordum. Bir kul Allahii tealayi vahdaniyyet ve aza- 
met ile zikr ederse, Allahii teala o kuluna rahmet ve re'fet 
(koruma) ile nazar eder ve cezasim gecikdirir. O kimseye 
isitdigin gibi yemin verdim ve gordugiin gibi Allahii teala 
onun cezasim cabuk verdi. 

• Halife Mensur, kapicisina, Ca'fer-i Sadik "radiyallahii 
anh" bana geldigi zeman, benim yanima girmeden onu oldiir, 
diye emr etdi. Ca'fer-i Sadik bir giin halife Mensurun bulun- 
dugu yere geldi ve yanina girip oturdu. Kapici iceri girip, onu 
halife Mensurun yaninda gordii ve sasirdi. Bir miiddet sonra 
Ca'fer-i Sadik "radiyallahii anh" aynhp gitdi. Mensur kapici- 
sini yanina caginp, sana ne emr etmisdim, dedi. Kapici yemin 
ederek, Ca'fer-i Sadiki sadece senin yaninda gordiim. Girer- 
ken de, cikarken de gormedim, dedi. 

• Halife Mensurun yakinlanndan biri soyle anlatmisdir: 
Bir giin Mensurun yanina gitmisdim. Onu diisiinceli gordiim. 
Ey mii'minlerin emiri, neden diisiincelisiniz, diye sordum. 
Ehl-i beytden cok kimseleri oldiirdiim. Fekat, onlann rehbe- 
rini birakdim, dedi. O kimdir, diye sordum. Ca'fer bin Mu- 
hammeddir, dedi. O Allahii tealaya ibadet ile mesguldur. 
Diinyaya asla onem vermez, dedim. Bana, sen onun halife ol- 
masini istiyorsun, ama olmayacakdir. Ben en son bu gece, 
kalbimi onunla mesgul etmekden kurtarmak istiyorum, dedi. 

-357- 



Sonra celladi cagirdi. Cellada Ca'fer-i Sadiki buraya cagira- 
cagim. Gelince elimi basima koydugum zeman, onu oldur di- 
ye emr etdi. Sonra, Ca'fer-i Sadiki "radiyallahii anh" cagirdi- 
lar. Mensurun yanina giderken, ben de onunla birlikde git- 
dim. Dudaklanni oynatiyordu. Ne okudugunu anlayamadim. 
Mensurun serayina bakdim, dalgali denizdeki genii gibi salla- 
myordu. Mensuru gordiim, yalin ayak, basi kabak, biitiin aza- 
lan titreyerek, Ca'fer-i Sadik hazretlerini karsiladi. Kolundan 
tutup, onu tahtinin iizerine oturtdu. Sonra, Resulullahin to- 
runu, nicin geldiniz, diye sordu. Ca'fer-i Sadik hazretleri, be- 
ni cagirmissimz geldim, buyurdu. Mensur, ne istiyorsunuz, 
emr edin, dedi. Ca'fer-i Sadik "radiyallahii anh" ben isteme- 
yince beni cagirmayin. Kendi arzumla gelirim, buyurdu ve 
aynhp gitdi. Sonra Mensur yatip gece yansina kadar uyudu. 
Nemazlanni kacirdi. Uyamnca kaza etdi. Beni yanina caginp 
soyle dedi: Ca'fer-i Sadik yanima gelince, bir ejderha gor- 
diim. Agzini acmis, bir dudagi yerde, bir dudagi koskiimiin 
tavamnda idi. Bana acik bir dil ile, eger Ca'fer-i Sadika "ra- 
diyallahii anh" dokunursan, seni ve serayini yutarim, dedi. 
Ben bu bir sihrdir deyince, yok oyle soyleme, bu ism-i a'zam 
diiasimn hususiyyetlerindendir. O diia Resulullahdan "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" gelmisdir. Bu diia ile ne dilerse olurdu, 
dedi. 

• Ibni Cevzi "rahmetullahi aleyh" (Safve-tiis safve) adh 

kitabinda, kendi isnadiyla Leys bin Sa'ddan soyle rivayet et- 
misdir: Bir hac mevsiminde Mekkede idim. ikindi nemazim 
kildikdan sonra, Ebu Kubeys dagina cikdim. Orada bir kisi 
diia ediyordu. Nefesi kesilinceye kadar, ya Rabbi, ya Rabbi, 
dedi. Sonra nefesi kesilinceye kadar, ya Rabbahii, ya Rabba- 
hii, dedi. Sonra nefesi kesilinceye kadar, ya Rabbi, ya Rabbi, 
dedi. Yine nefesi kesilinceye kadar, ya Allah, ya Allah, dedi. 
Sonra ya Hay, ya Hay demege basladi ve nefesi kesilinciye 
kadar devam etdi. Sonra nefesi kesilinceye kadar, ya Rahim, 
ya Rahim dedi. Sonra nefesi kesilinceye kadar, ya Erhamer- 
rahimin dedi. Yedi kerre boyle yapdi. Sonra, Allahim ben 
iiziim arzu ediyorum ve su iki elbisem de eskidi dedi. Duasi 
biter bitmez bir de bakdim ki, bir sepet iiziim ve iki elbise ya- 

-358- 



nina konmusdu. Halbuki o zeman iiziim mevsimi degildi. 
Uziimii yimege baslarken, bu iiziimde ben de ortagim, de- 
dim. Nicin diye sorunca, sen dua ederken ben de, amin diyor- 
dum, dedim. Peki, buraya gel dedi. Yaklasdim, beraber yidik. 
Uziim cekirdeksiz idi. Doyuncaya kadar yidim. Oyle iiziim 
hie yimemisdim. Yidigimiz halde sepetdeki iiziim hie eksil- 
memisdi. Sonra bana, bu iki elbiseden hangisini istersen al, 
dedi. Ihtiyacim yok dedim. O halde sen yiiziinii don bunlan 
giyeyim, dedi. Yiiziimii dondiirdiim. Elbiselerden birini izar 
(gomlek), birini de rida (ciibbe) olarak giydi. Eski elbiseleri- 
ni de eline ahp yiiriidii. Ben de arkasindan gitdim. Sa'y ma- 
halline vardik. Orada bir kimse karsisina cikrp, ey Resululla- 
hin "sallallahii aleyhi ve sellem" torunu, beni giydir. Allahii 
teala da seni giydirsin, dedi. Elindeki eski elbiseleri ona ver- 
di. Ben o kimsenin arkasindan yetisip, bu elbiseleri sana ve- 
ren kimdir, diye sordum. Ca'fer bin Muhammeddir "radiyal- 
lahii anh", dedi. Sonra Ca'fer-i Sadik hazretlerini bulup, ken- 
disinden hadis-i serif dinlemek icin ne kadar aradiysam da 
bulamadim. 

• Daviid bin All bin Abdullah bin Abbas, imam-i 
Ca'fer-i Sadikin "radiyallahii anh" kolelerinden birini 61- 
diirdii ve mahni aldi. Ca'fer-i Sadik hazretleri, Daviidiin ya- 
nina gidip, kolemi oldiirdiin ve mahmi gasb etdin. Sana 
beddiia edersem goriirsiin, dedi. Daviid bin Ah beni bed- 
diia ile mi korkutuyorsun diyerek, alay etdi. Ca'fer-i Sadik 
"radiyallahii anh" evine gidip, biitiin geceyi ibadet ile gecir- 
di. Seher vakti Daviid bin Aliye beddiia etdigini isitdiler. 
Aradan bir saat gecmeden Daviid bin All oldiiriildii. 

• Ebu Basir soyle anlatmisdir: Medineye gitmisdim. Ya- 
mmda bir cariyem vardi. Sabahleyin gusl abdesti almak 
maksadi ile hamama gitmek icin disan cikdim. Bir gurub 
kimseyi imam-i Ca'fer-i Sadikin "radiyallahii anh" ziyareti- 
ne giderken gordiim. Ben de onlara katildim. Gidip huzuru- 
na girdik. Bana bakarak, ey Ebu Basir, Peygamberlerin ve 
ogullannin huzuruna ciiniib olarak girilmeyecegini bilmiyor- 
musun, buyurdu. Sizi ziyaretden mahrum kalmayayim diye 

-359- 



boyle geldim, dedim. Sonra bir daha boyle yapmayacagima 
tevbe edip, disan cikdim. 

• Bir kimse soyle anlatmisdir: Bir arkadasim vardi. Hali- 
fe Mensur onu habs etmisdi. Bir hac mevsiminde, Arafatda 
ikindi nemazindan sonra, Ca'fer-i Sadik hazretlerini gor- 
dum. Habsde olan arkadasimi sordu. Hala habsdedir dedim. 
O anda ellerini kaldinp, arkadasim icin diia etdi. Biraz son- 
ra da yemin ederek, arkadasim arefe gunii ikindi nemazin- 
dan sonra saliverdiler, buyurdu. 

• Bir kimse soyle anlatmisdir: Mekkede bir elbise satin 
almisdim. Kendime kefen olsun diye oliinceye kadar sakla- 
magi diisunuyordum. Arafatdan Miizdelifeye gitdigimizde, o 
elbiseyi kaybetdim ve cok uzuldiim. Sabahleyin Minaya gi- 
dince, Mescid-i Hifde oturmusdum. O sirada birisi gelip, se- 
ni Ca'fer-i Sadik hazretleri caginyor, dedi. Gidip selam ver- 
dim ve huzurunda oturdum. Bana, istersen, sana bir elbise 
vereyim, vefatindan sonra kefenin olur, buyurdu. iyi olur, 
zaten bir elbisem kayboldu, dedim. Hizmetcisi bir elbise ge- 
tirdi. Aynen kaybetdigim elbise gibi idi. Bunu al ve Allahu 
tealaya ismaria buyurdu. 

• Bir zat soyle anlatmisdir: bir gun imam-i Ca'fer-i Sadik 
"radryallahu anh" ile Mekkede giderken, bir kadin yaninda 
cocuklanyla aglasiyorlardi. Onlerinde bir inek oliisii vardi. 
Ca'fer-i Sadik hazretleri bu nedir diye sordu. Kadin, biz bu 
inegin siitiiyle geciniyorduk. $imdi oldii, ne yapacagimizi sa- 
sirdik, dedi. Ca'fer-i Sadik "radiyallahu anh" kadina, istermi- 
sin Allahu teala bu inegi diriltsin buyurdu. Kadin, bu musibet 
yetmiyormus gibi, bir de benimle alay mi ediyorsun, dedi. 
Hayir, alay etmiyorum buyurarak, mubarek ayagi ile inegin 
oliisiine dokundu. Hayvan canlamp, ayaga kalkdi. O sirada 
Ca'fer-i Sadik hazretleri kalabahgin arasina kansip kaybol- 
du. Kadin, bu isi yapanin kim oldugunu anlayamadi. 

• Yine bir zat soyle anlatmisdir: imam-i Ca'fer-i Sadik haz- 
retleriyle hacca gidiyorduk. Bir kuru hurma agacimn altinda 
konakladik. Mubarek dudaklanm kipirdatdi. Ne okudugunu 

-360- 



anlayamadim. Sonra yiiziinii hurma agacina cevirerek, Allahii 
tealamn, kullannin nzkindan sana emanet birakdigindan bize 
yidir, buyurdu. Agac Ca'fer-i Sadik hazretlerine dogru egildi. 
Uzerinde taze hurma salkimlan asih idi. Bana, gel besmele ile 
bu hurmalardan yi, buyurdu. O hurmalardan yidim. Omriim- 
de o kadar tatli ve giizel hurma yimemisdim. Orada bir koylii 
kimse vardi. Bu hali goriince omriimde boyle bir sihr hie gor- 
medim, dedi. Ca'fer-i Sadik "radiyallahii anh" o koyliiye, biz 
Peygamberin "sallallahu aleyhi ve sellem" varisleriyiz. Bizim 
aramizda sihrbaz ve kahin olmaz. Biz diia ederiz, Allahii teala 
diiamizi kabul eder. Istersen diia edeyim, Allahii teala seni 
kopek sekline soksun, buyurdu. Koylii kimse cahillik edip, et 
dedi. Diia etdi ve koylii o anda kopek sekline girdi ve evine 
dogru gitdi. Ca'fer-i Sadik hazretleri bana, onun arkasindan 
git, buyurdu. Arkasindan ta'kib etdim, gidip evine girdi. Co- 
cuklannin yaninda kuyrugunu salladi. Cocuklan onu sopa ile 
kovaladilar. Ben Ca'fer-i Sadik hazretlerinin huzuruna gidip, 
durumu anlatdim. Sonra o kopek de geldi, toprakda yuvarla- 
myor ve gozlerinden yas dokiiyordu. Ca'fer-i Sadik "radiyal- 
lahii anh" ona aciyip, diia etdi. Tekrar eski haline dondii. Ona, 
soylediklerime inandin mi, buyurdu. Koylii kimse bin kerre, 
bin kerre, dedi. 

• Bir zat soyle anlatmisdir: Bir cema'at ile Ca'fer-i Sadik 
hazretlerinin sohbetindeydik. Ben soyle sordum. Allahii te- 
ala Ibrahim aleyhisselama [Bekara suresi 260.ci ayetinde 
mealen], (... Dort kus al, onlari kendine ahsdir, sonra onlari 
parcalayip her dagin iizerine bir parca koy, sonra onlari ca- 
gir, kosarak sana gelirler...) buyurdu. Bu kuslar ayni cinsden 
mi idi yoksa, degisik cinsden mi idiler? Ca'fer-i Sadik "radi- 
yallahii anh" bu siialim iizerine, istermisiniz o kuslan aynen 
size gostereyim, buyurdu. isteriz, dedik. Ey tavus diye cagir- 
di, bir tavus kusu geldi. Ey karga dedi, bir karga geldi. Ey 
giivercin dedi, bir giivercin geldi. Sonra ey dogan dedi, bir 
dogan kusu geldi. Bu dort kusun baslannin kesilmesini emr 
etdi. Parca parca edip etlerini birbirine kansdirdilar. Basla- 
nni birakdilar. Tavus kusunun basini kaldinp, ey tavus bu- 
yurdu. Bir de bakdik ki tavus kusunun eti ve kemigi diger 

-361- 



kuslann parcalan arasindan aynlip, kendi basiyla birlesdi, 
canlamp onceki halini aldi. Diger uc kus da aym seklde can- 
landilar. 

• Yine soyle anlatilmisdir: Bir sahs Ca'fer-i Sadik hazret- 
lerine on bin akce getirdi. Ben hacca gidiyorum. Bu parayla 
bana bir ev aliniz. Hacdan donusde coluk cocugumla o evde 
oturayim, dedi. O sahs hacdan donunce Ca'fer-i Sadik haz- 
retlerinin huzuruna gitdi. Ca'fer-i Sadik "radiyallahii anh" 
ona buyurdu ki: Sana Cennetde bir seray satin aldim. Kom- 
sulannin birincisi Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", 
ikincisi hazret-i Ah "radiyallahii anh", uciincusii ve dordiin- 
ciisii hazret-i Hasen ve hazret-i Hiiseyndir "radiyallahii an- 
hiima". Bunun igin sana sened yazdim. O sahs bunlan du- 
yunca, ben buna razi oldum, dedi. Evine gidince hastalandi. 
Ca'fer-i Sadik hazretlerinin yazdigi senedi gostererek, oliir- 
sem bu senedi kabrime koyun diye vasiyyet etdi. Vefat edin- 
ce, o senedi kabrinin icine koydular. Ertesi gun sabahleyin 
senedi kabrinin iizerinde buldular. Senedin arkasinda Ca'fer 
bin Muhammed "radiyallahii anh" va'd etdigi seyde vefa ey- 
ledi, va'dini yerine getirdi, diye yazih idi. 

• Bir sahs Ca'fer-i Sadik hazretlerinden, Allahu tealamn 
kendisine cok mal verip ve cok hac yapmasi icin diia etmesi- 
ni istedi. Ca'fer-i Sadik "radiyallahii anh" o sahs icin, ya Rab- 
bi, buna elli hac yapacak kadar mal ver diye diia etdi. O sahs 
elli hac yapdi. Ellibirinci defa hacca giderken Cuhfe denilen 
yerde gusl ederken, sel geldi ve orada vefat etdi. 

Hazret-i Zeydi "radiyallahii anh" sehid edip, bir daraga- 
cina asdilar. Hakim bin Abbas Kelbi hazret-i Aliyi ve haz- 
ret-i Zeydi zemmeden iki beyt soyledi. Ca'fer-i Sadik haz- 
retleri bu beytleri isitince, ellerini kaldmp, Allahim sozle- 
rinde yalanci olan bu kimseye kopeklerinden birini musallat 
et diye, diia etdi. Umeyye ogullan, Hakim bin Abbas Kelbi- 
yi Kufeye gonderdiler. Giderken yolda bir aslan hucum 
edip, onu parcaladi. Bu hadise Ca'fer-i Sadik hazretlerine 
haber verilince, secdeye kapanip, Allahu tealaya hamd ol- 
sun ki, bize va'd etdigini yerine getirdi, dedi. 

-362- 



IMAM-I MUSA KAZIM BIN CATER 
"radiyallahii anhiima" 

imam-i Ca'fer-i Sadik "radiyallahii anh" hazretlerinin og- 
ludur. Oniki imamin yedincisidir. Kiinyesi Ebiil-Hasen ve 
Ebu ibrahimdir. Oniki imamin baska kiinyeleri de soylen- 
misdir. Lakabi Kazimdir. Cok hilm sahibi, son derece yumu- 
sak huylu olmasi ve kendisine kotiiliik yapanlara kizmayip 
afv etmesi, gadabina hakim olmasi sebebiyle bu lakab veril- 
misdir. Annesi Humeyde-i Berberiyye olup, cariye idi. Mek- 
ke ile Medine arasinda olan Ebva mevki'inde, hicretin yiiz- 
yirmisekizinci senesinde, Safer ayinin yirmiuciinde, pazar 
giinii dogdu. Onlan Medineden Bagdada ilk gotiiren halife 
Mehdi bin Mensurdur. Bagdada gotunince, habs etdi. 
Imam-i Musa Kazim "radiyallahii anh" habsde iken Mehdi 
bin Mensur bir gece rii'yasinda, hazret-i Aliyi "radiyallahii 
anh" gordii. Hazret-i Ah ona, meal-i serifi (Demek sizler is 
basina gelecek olursaniz, yeryiiziinde bozgunculuk yapacak, 
akrabahk baglarim da koparacaksiniz oyle mi?) olan, Mu- 
hammed suresinin 22.ci ayet-i kerimesini okudu. Halife 
Mehdinin veziri Rebi' soyle anlatmisdir: Mehdi beni cagirdi. 
Yanina girince bakdim, bu ayet-i kerimeyi hos bir sesle oku- 
yordu. Bana hemen git, Musa bin Ca'feri "radiyallahii anh" 
buraya getir, dedi. Getirince, onunla kucaklasdi ve yanina 
oturtdu. Sonra ru'yasini anlatdi ve bana ve ogullarim iizeri- 
ne yiirumeyeceginizden beni emin edebilir misiniz, dedi. 
Musa Kazim "radiyallahii anh" vallahi ben boyle bir is yap- 
mam ve boyle yapmayi sanima yakisdirmam, dedi. Mehdi 
dogru soyliiyorsun, dedi. Sonra bana doniip, bunlara bin al- 
tin ver ve yol hazirhklanni yap, Medineye gitsinler, dedi. He- 
men hazirhgi yapip, bir mani' cikmasindan korkarak, onlan 
geceleyin ugurladim. 

• Imam-i Musa Kazim "radiyallahii anh" halife Harun 
Resid zemanma kadar Medinede ikamet etdi. Harun Resid 
halife olunca, onlan Bagdada getirtip habs etdi. Hicretin 
yiizseksen senesinde Receb ayinin yirmibesinci Cum'a giinii 
Bagdadda habsde iken vefat etdi. Mubarek kabri Bagdadda- 

-363- 



dir. Yahya bin Hand Bermekihin Harun Residin emriyle 
onu sehid etmek icin hurma icinde zehr verdigini soylerler. 
Zehr verildigi giin Musa Kazim "radiyallahii anh", bu gun 
bana zehr verdiler. Yarin viicudum saranr. Sonra viicudu- 
mun yarisi kizaracakdir. Ertesi giin de siyah olacakdir. O ze- 
man vefat ederim, buyurmusdu. Soyledigi gibi aynen olmus- 
dur. 

Faziletleri, kerametleri ve menkibeleri pek cokdur. O 
zemanin abidleri, kerim ve secilmis kimseleri, ondan cok 
kerametler ve harikiil'ade haller zuhur etmisdir, demisler- 
dir. 

• Mu'teber kitablarda, Sakik-i Belhinin "kuddise sirruh" 
soyle anlatdigi rivayet edilmisdir: Hacca gidiyordum. Fari- 
siyyeye ugradim. Orada giizel yiizlii, bugday benizli, yiin 
kaftan giyinmis, basi sankli ve ayaklannda na'lin bulunan 
bir gene gordiim. insanlardan ayn bir yerde yalniz oturu- 
yordu. Kendi kendime bunun sofiyyeden olmasi lazimdir. 
Herhalde bu yolda miislimanlara yiik olmak istiyor. Gidip 
ona biraz serzenisde bulunayim, dedim. Yanina yaklasinca 
bana, Ey Sakik diye ismimle hitab ederek, meal-i serifi, (Ey 
iinan edenler! Zandan cok sakimmz. Ciinki, zannin bir kis- 
mi giinahdir...) olan, [Hucurat suresi 12.ci] ayet-i kerimesi- 
ni okudu. Sonra kalkip bir tarafa dogru gitdi. Kendi kendi- 
me, bu zat salih bir kimse olmah, ismimi ve kalbimden ge- 
ceni bildi, dedim. Halalleseyim diye arkasindan gitdim. Ne 
kadar hizh yurudiiysem de ona yetisemedim. Baska bir ko- 
nak yerine vannca, onu yine gordiim. Nemaz kiliyordu ve 
biitiin a'zalan titriyordu. Gozlerinden yaslar akiyordu. Ne- 
mazini bitirsin de gidip, halalleseyim diye bekledim. Nema- 
zini bitirince yanina yaklasdim. Bana, ey Sakik diyerek, me- 
al-i serifi (Dogrusu ben tevbe edeni, inanip yararh is isleye- 
rek dogru yola gireni afv ederim) olan [Taha suresi 82.ci] 
ayet-i kerimesini okudu. Sonra beni birakip oradan uzak- 
lasdi. Kendi kendime bu gene ebdallerden olmah, ikinci 
def'a ismimi ve kalbimden geceni bildi, dedim. Daha sonra 
onu baska bir konak yerinde yine gordiim. Bir kuyunun ba- 

-364- 



sinda kisa ipli bir kova ile su cikarmak istiyordu. Kovasi ku- 
yuya diisdii. Ellerini kaldinp; Allahim! Sen benim Rabbim- 
sin. Susadigim ve yiyecek istedigim zeman kuwet veren sen- 
sin. Allahim, senden baska, onlan bana ihsan edecek yokdur. 
Bana su ve yiyecek ihsan et, diye dua etdi. Kuyunun suyu 
yiikseldi. Elini uzatip kovasina su doldurdu. Abdest ahp, dort 
rek'at nemaz kildi. Sonra bir kum yiginma dogru gidip, eliyle 
kovasina biraz kum koydu ve calkalayip icdi. Yanina yaklasip 
selam verdim. Selamimi aldi. Allahii tealamn sana ihsan etdi- 
gi ni'metlerin fazlasindan bana da yidir dedim. Allahii teala- 
mn ni'metleri bize gizli ve acik olarak her zeman gelir. Alla- 
hii tealaya hiisn-ii zanda bulun, dedi ve kovasim bana verdi. 
Icinde kavrulmus bugday ve seker vardi, ondan icdim. Kan- 
dim ve doydum. Ondan daha lezzetli birsey icmemisdim. 
Mekkeye vanncaya kadar, onu bir daha gormedim. Mekkede 
bir gece yarisi onu gordum. Nemaz kihyordu. Tarn bir husu 
ile inleyip aghyordu. Biitiin gece boyle devam etdi. Sabah ne- 
mazi vakti girince, sabah nemazim kihp, Ka'beyi tavaf etdi ve 
disan cikdi. Ben de arkasindan gitdim. Bakdim ki, arkasinda 
hizmetcileri vardi. insanlar etrafinda toplandilar. Bu zat kim- 
dir diye sordum. Musa Kazim bin Ca'fer bin Muhammed bin 
Ali bin Hiiseyn bin All bin Ebi Talibdir "radryallahu anhiim 
ecma'in" dediler. Yolda bu zatdan soyle soyle acaib haller 
gordum, dedim. Bu haller bu seyyid icin acaib ve garib degil- 
dir, dediler. 

• Harun Resid, Ah bin Yaktine giizel elbiseler vermisdi. 
Bu elbiseler arasinda, siyah ibrisim ile dokunmus altin yaldrz- 
h gayet giizel bir elbise vardi. Ah bin Yaktin, Musa Kazimi 
"radryallahu anh" cok sevdigi icin, elbiselerin yanina bir mik- 
dar daha hediyyeler koyarak, hepsini ona gonderdi. Musa 
Kazim, o giizel gomlekden baska biitiin hediyyeleri kabul et- 
di. O gomlegi geri gonderip saklamasim ve bir gun lazim ola- 
cagini soyledi. Ah bin Yaktin, bir gun kolelerinden birine ki- 
zip kovdu. O kole Harun Reside gidip, efendim, Ah bin Yak- 
tin, Musa Kazimi "radiyallahu anh" imam edinmisdir. Ona 
cok mal gonderdi. Hatta senin gonderdigin ibrisimli, altin 

-365- 



yaldizh gomlegi bile ona verdi, dedi. Harun Resid bu habere 
kizip, All bin Yaktini yanina cagirtdi. Sana verdigim gomlegi 
ne yapdin, diye sordu. All bin Yaktin, o gomlek bendedir, de- 
di. Harun Resid onu hemen getir, dedi. All bin Yaktin bir ko- 
lesini cagmp, benim serayimda falan odaya git, anahtanni fa- 
lan cariyeden iste. O odada bir sandik vardir. Kapagini ac, 
icinde muhrlu bir kutu goreceksin. O kutuyu buraya getir, 
dedi. Kolesi hemen gidip kutuyu getirdi. Kutuyu acrp, icinde 
o gomlegi gordiiler. Giizel kokular surulmiisdu. Harun Resid 
bu durumu goriince ofkesi yatisdi. All bin Yaktine bu gomle- 
gi yerine gonder, hatinni hos tut. Bundan sonra senin hakkin- 
da soylenen sozlere aldirmam, dedi. 

• imam-i Musa Kazimin "radiyallahii anh" sevenlerinden 
biri soyle anlatmisdir: Halife Mehdi, imam-i Musa Kazimi 
"radiyallahii anh" Bagdada ilk defa cagirmisdi. Musa Kazim, 
bana yol hazirhgi icin carsidan ba'zi ihtiyac olan seyleri satin 
almami soyledi. Yiizume bakip, seni pek ziyade gamh ve 
uzuntulu goriiyorum, ne oldu diye sordu. Ben de nasil iiziil- 
meyeyim ki, bir zalimin yanina gidiyorsunuz. Akibetinizin ne 
olacagi belli degildir, dedim. Bana hie korkma, falan ayda fa- 
lan gun geri gelecegim. Aksam vaktinde beni beklersin, bu- 
yurdu. Ay ve giinleri sayiyordum. isaret buyurdugu giin ol- 
mus ve giines batmasina az bir zeman kalmisdi. Kimsenin 
geldigini goremiyordum. Seytan akhma vesvese dusiirdii. 
Kalbimde bir siibhe uyanmasindan korkuyordum. Beni bii- 
yiik bir lzdirab kapladi. O sirada Irak tarafindan yolda bir ka- 
rarti gordiim. Musa Kazim "radiyallahii anh" onde bir katira 
binmis geliyordu. Bana ey falan diye seslendi. Buyurun ey 
Resulullahin "sailallahu aleyhi ve sellem" evladi, efendim, 
dedim. Az kalsin kalbine siibhe diisiiyordu degil mi, buyurdu. 
Evet oyle olacakdi, dedim. Elhamdiilillah o zalimden sela- 
metle kurtulduk. Beni bir defa daha gotiirecekler. O zeman 
kurtulamayacagim, buyurdu. 

• Bir kimse soyle anlatmisdir: Medinede mucavir olarak 
kahyordum ve kirahk bir evde oturuyordum. Musa Kazimin 
"radiyallahii anh" sohbetlerine devam ediyordum. Bir giin 

-366- 



cok siddetli yagmur yagdi. ihram baglanrp, Musa Kazim haz- 
retlerinin meclisine gitdim, selam verdim. Selamimi aldi ve 
bana ey falan, evin, esyalannin iizerine yikilmisdir, buyurdu. 
Hemen eve gitdim. Buyurdugu gibi ev yikilmisdi. Esyalanmi 
enkaz altindan cikarmak icin isci tutdum. Biitiin esyami cikar- 
dilar. Sadece bir ibrigim cikmadi. Sabahleyin Musa Kazimin 
"radiyallahii anh" huzuruna gitdim. Hie esyan kayboldu mu, 
diye sordu. Sadece abdest aldigim bir ibrik kayboldu, dedim. 
Mubarek basini egip, bir muddet sonra kaldirdi. Oyle zan edi- 
yorum ki, sen onu bir yerde unutmussundur. Git ev sahibi ca- 
riyeden sor. ibrigi sen almissin, onu bana getir diye soyle, ge- 
tirecekdir, buyurdu. Geri doniip, cariyenin yanina gitdim. ib- 
rigi halade unutmusdum. Sen almisdin, onu getir de abdest 
alayim, dedim. Gidip hemen getirdi. 

• Yine bir kimse soyle anlatmisdir: Musa Kazimi "radiyal- 
lahii anh" Basraya goturdiiklerinde, Medayin yakinlannda 
beraber gemiye binip oturduk. Bizim arkamizda baska bir 
gemi daha vardi. O gemide gelin goturdiikleri icin cok gurxil- 
tii vardi. Bana bu kalabahk nedir, diye sordu. Gelin goturii- 
yorlar, dedim. Bir muddet sonra o gemiden bagnsmalar duy- 
duk. Musa Kazim "radiyallahu anh" bu feryad nedir, diye 
sordular. Gelin denizden bir avue su almak isterken, altin bi- 
lezigini suya dusurmiis. onun icin bagnsryorlarmis, dedim. 
Musa Kazim hazretleri gemilerin durdurulmasim istedi. Ge- 
miler durunca, kenara yaklasip, bir seyler okudu. Sonra, on- 
lann gemicisine soyleyiniz, suya girsin ve bilezigi cikarsin, 
buyurdu. Bir de bakdik ki, bilezik suyun yiiziine yakin yerde 
duruyordu. Gemici suya girip, bilezigi cikardi. 

• Bir sahs soyle anlatmisdir: Dostlardan biri yiiz dinar (al- 
tin) vererek, imam-i Musa Kazima "radiyallahii anh" gotiir- 
memi istedi. Bir mikdar da benim dinanm vardi. Medineye 
vannca, once gusl etdim. Kendi dinarlanmi ve o sahsin ver- 
digi dinarlan yikadim. Uzerlerine misk sacdim. O sahsin di- 
narlanni saydim, doksandokuz idi. Bir daha saydim yine 
doksandokuz cikdi. Bir dinar da kendi dinarlanmdan kata- 
rak kesesine koydum. Gece Musa Kazimin "radiyallahii 

-367- 



anh" evine gitdim. Canim size feda olsun, bir mikdar hediy- 
yem vardir. Onunla Allahu tealaya yakin olmak isterim, de- 
dim. Getir, buyurdu. Once kendi dinarlarimi onlerine koy- 
dum. Sonra falan dostunuz da benimle size hediyye gonder- 
di, dedim. Getir, buyurdu. Keseyi huzuruna koydum. Kese- 
nin icindekileri yere dok, buyurdu, dokdiim. Mubarek eliyle 
o dinarlan dagitdi ve benim katdigim bir dinan ayirdi. O 
kimse bu dinarlan sayi olarak degil, agirlik olarak hesab et- 
misdir, buyurdu. 

• Bir sahs soyle anlatmisdir: All bin Yaktin ile bir kimse 
bana Kufeye git, falan kimse ile yol arkadasi ol. Iki hayvan 
satin aim ve su hediyyeleri ve mektublan Musa Kazim haz- 
retlerine gotiiriin, dediler. Kufeye gidip soylenen kimseyi 
buldum. Iki koyun satin alip, yola cikdik. Medine yakinlann- 
da bir yerde konakladik. Yemek yiyorduk. O sirada Musa 
Kazimi "radiyallahii anh" gordiik. Bir katira binmis geliyor- 
du. Ayaga kalkip selam verdik. Yammzda olanlan getirin, 
buyurdu. Gotiirdiik ve mektublan da verdik. Bir kac mektub 
cikanp, bunlar getirdiginiz mektub lann cevablandir. Geri 
doniip gidiniz. Allahu tealaya emanet olunuz, buyurdu. Biz, 
yiyecegimiz kalmadi, Medineye az bir mesafe var. Miisaade 
ederseniz Medineye gidip, Resulullahi "sallallahii aleyhi ve 
sellem" ziyaret edelim ve yiyecek ahp geri donelim, dedik. 
Bize yidiginizden artan birsey var midir, buyurdu. Vardir de- 
yip, artanlan getirdik. Mubarek eliyle onlara dokundu ve bu 
size Kufeye kadar yeter. Allahu teala sizi muhafaza etsin, ge- 
riye doniin, buyurdu. Geri dondiik, o yiyecek bize Kufeye 
kadar kafi geldi. 

IMAM-I ALl RIZA 
"radiyallahii anh" 

imam-i Ah Riza, imam-i Musa Kazimin ogludur. Oniki 
imamin sekizincisidir. Kiinyesi babasimn kiinyesi gibi Ebiil 
Hasendir. Babasi kendi kunyemi ona bagisladim, buyurmus- 
dur. Lakabi, Rizadir. Babasina dediler ki, halife Me'mun on- 
dan razi oldugu icin mi oglun Aliyi Riza lakabiyla cagmyor- 

-368- 



sunuz? Cevabinda, hayir, Allahii teala ve Resulii "sallallahii 
aleyhi ve sellem" ondan razi olduklan icindir. Boylece bu la- 
kabla dedelerine tahsis edildi. Ciinki ona uyanlar kendisin- 
den razi oldugu gibi, muhalifleri de ondan razidirlar, buyur- 
du. Babasi Musa Kazim "radiyallahii anh", oglumu Riza diye 
cagmniz, buyururdu. Kendisi ise ya Ebel-Hasen diye caginr- 
di. Dedesi Ca'fer-i Sadikin "radiyallahii anh" vefatindan bes 
sene sonra hicretin yiizelliiicunde, Rebiiil-ahir ayinin onbirin- 
ci persembe giinii Medinede dogdu. Dogum tarihi bundan 
baska da soylenmisdir. ikiyiizug senesinde Ramezan ayinin 
yirmibirinde Cum'a giinii Tusda vefat etdi. Mubarek kabri 
Harun Residin kabrinin kible tarafindadir. 

Annesi cariye idi ve meshur olan ismi Nahimedir. Nahi- 
me, Musa Kazimin "radiyallahii anh" annesi Hamidenin ca- 
riyesi idi. Hamide, riTyasinda Resulullahi "sallallahii aleyhi 
ve sellem" gordii. Resulullah ona rii'yasinda, Nahimeyi og- 
lun Musaya ver. Yakinda zemanin insanlannin en iistiinii 
olan bir ogullan olacakdir, buyurdu. imam-i All Rizanin "ra- 
diyallahii anh" annesi soyle anlatmisdir: Ona hamile oldu- 
gum zeman, hie bir agirhk duymazdim. Uyuyunca, karnim- 
dan tesbih ve tehlil sesleri isitirdim. Beni bir korku ve hey- 
bet kaplardi. Uyamnca hie ses duymazdim. Ah Riza dogdu- 
gu zeman, ellerini yere koyup, basini semaya kaldirdi. Soz 
soyliyen ve miinacat eden kimse gibi, mubarek dudaklarini 
kipirdatiyordu. 

• Imam-i All Rizanin babasi Musa Kazimin "radiyallahii 
anhiima" biiyiik talebelerinden biri soyle anlatmisdir: Bir 
gun Musa Kazim "radiyallahii anh" bana Magrib tiiccarla- 
nndan gelen oldu mu, diye sordu. Bilmiyorum, dedim. Gel- 
misdir, buyurdu. Birlikde, atlara binip, gitdik. Magribli bir 
tiiccar bulduk. Bize yedi cariye gosterdi. Hie birini kabul et- 
meyip, bir dane daha goster, buyurdu. Magribli kimse, bir 
cariye var, hastadir diyerek onu gostermedi. Ertesi gun Mu- 
sa Kazim hazretleri beni gonderdi ve ne kadar isterse, o ca- 
riyeyi o kadara satin al, buyurdu. Gitdim, tiiccar su kadardan 
asagi vermem, dedi. Ben de o fiyata satin aldim, dedim. O da 

- 369 - Sevahid-un Niibiivve - F:24 



satdim dedi. Dim gelen arkadasin kim idi diye sordu. Ha- 
sim ogullarmdan biri idi, dedim. Hangi kabiledendir diye 
sorunca, bundan fazlasini bilmiyorum, diyerek cevab ver- 
medim. Tuccar bana dedi ki: Sana bir sey soyliyeyim. Bu 
cariyeyi magrib sehrlerinin en uzagindan satin aldim. Ehl-i 
kitabdan bir kadin bana, bu cariyeyi gostererek, bu kimin- 
dir diye sordu. Kendim icin satin aldim, dedim. Hayir, bu 
cariye senin olacak kabilden degildir. O yer yiiziiniin en iyi 
insanimn yaninda olacakdir, dedi. Tuccann anlatdiklanni 
dinledikden sonra, o cariyeyi Musa Kazim hazretlerine go- 
tiirdum. O cariyeden Imam-i All Riza "radiyallahii anh" 
diinyaya geldi. 

• imam-i Ali Rizanin babasi Musa Kazim "radiyallahii 
anh" soyle anlatmisdir: Rii'yamda Resulullahi "sallallahii 
aleyhi ve sellem" gordiim. Emir-iil mu'minin hazret-i Ali "ra- 
diyallahii anh" de huzurlannda idi. Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem", "Ya Ali, senin bu oglun Allahii tealamn 
nuruyla bakar. Sozleri hikmetli ve her isde isabetlidir. Hata 
yapmaz, alimdir. ilm ve hikmetle doludur." buyurdu. 

Imam-i Ali Rizanin "radiyallahii anh" menkibeleri ve fa- 
ziletleri dillerde meshurdur ve kitablarda yazilmisdir. Sayisiz 
faziletlerinden ve menkibelerinden denizden damla misali 
burada bir kacini kisaca bildirecegiz. 

• Halife Me'mun, imam-i All Rizayi "radiyallahii anh" 
veliahd edindi. Me'mun ile goriismek istedigi zeman, hiz- 
metciler ve kapicilar onu karsilarlardi. Me'munun bulundu- 
gu makamin kapisinda asih olan perdeyi kaldinrlardi. 
Imam-i Ali Riza "radiyallahii anh" iceri girerdi. Halbuki bu 
hizmetciler ona muhalif idiler. Bir gun aralannda onu karsi- 
lamamak ve kapidaki perdeyi kaldirmamak icin karar aldi- 
lar. Imam-i Ali Riza geldi. Hepsi oturuyorlardi. ister iste- 
mez yerlerinden sicrayip, karsiladilar ve perdeyi kaldirdilar. 
Sonra biz ne yapdik diyerek, karsilamayacaklanna ve per- 
deyi kaldirmayacaklanna dair yeniden sozlesdiler. Bir giin 
Imam-i Ali Riza "radiyallahii anh" yine geldi. Kapicilar ve 
hizmetciler yerlerinden kalkdilar ve selam verdiler. Fekat 

-370- 



perdeyi kaldirmakda agir davrandilar. O sirada Allahii teala 
bir riizgar gonderdi. Riizgar perdeyi onlardan once kaldirdi. 
imam-i All Riza iceri girdi. Riizgar kesildi. Disan cikacagi 
zeman tekrar riizgar esdi ve perdeyi kaldirdi. Kapicilar bu 
hali goriince, (Allahii tealamn aziz etdigi kimseyi, kimse ze- 
lil edemez) dediler ve ondan sonra her zemanki adetlerine 
devam etdiler. 

• Zemaninin en meshur sairlerinden ve fasihlerinden 
olan Da'bel bin All el-Huzai soyle anlatmisdir: Medaris-iil 
ayat kasidesini yazdim. O sirada imam-i All Riza ""radiyal- 
lahii anh" Horasanda Me'munun veliahdi idi. Kasideyi hu- 
zurunda okudum. Cok begendi ve bu kasideyi benden iznsiz 
hie kimsenin yaninda okuma, buyurdu. Kaside yazdigimi ha- 
life Me'mun duymus, beni cagirdi. Halimi hatinmi sorduk- 
dan sonra, Medaris-iil ayat kasidesini oku, dedi. Ozr beyan 
ederek, okuyamayacagimi soyledim. Nicin okumuyorsun, di- 
ye sebebini sordu. imam-i Ah Rizanin "radiyallahii anh" bu 
kasideyi kendisinden iznsiz kimsenin yaninda okumamami 
tenbih etdigini soyledim. Bunun iizerine imam-i All Rizayi 
"radiyallahii anh" cagirdilar. Me'mun ona, ya Ebel Hasen! 
Da'belden Medaris-iil ayat kasidesini okumasini istedim, 
okumadi deyince, imam-i Ali Riza bana, kasideyi okumami 
soyledi. Kasideyi okudum. Halife Me'mun cok begendi ve 
bana ellibin akce miikafat verdi. Bu mikdara yakin akce de 
Imam-i Ali Riza "radiyallahii anh" hediyye etdi. imam-i Ali 
Riza hazretlerine efendim, kendi elbiselerinizden bagislama- 
nizi arzu ediyorum. O elbise benim kefenim olsun, dedim. 
Bana giydigi gomleklerden bir gomlek ve cok giizel bir hav- 
lu verdi. Bunlan sakla, bunlarla belalardan korunursun, bu- 
yurdu. 

Iraka gidiyordum. Eskiya yolumuzu kesip, kafilemizi soy- 
dular. Uzerimde sadece eski bir gomlegim kalmisdi. Bilhassa 
Imam-i Ali Rizanin "radiyallahii anh" hediyye etdigi gomle- 
gi ve havluyu almalanna cok uzulmusdum. Hicbir seye bu ka- 
dar uziilmemisdim. Imam-i Ali Rizanin "radiyallahii anh" 
bunlan sakla, bunlarla korunursun buyurdugunu dusiiniiyor- 

-371- 



dum. O sirada bakdim, eskiyadan biri benim atima binmis ve 
benim yagmurlugumu giymis, benim yammda durdu. Butun 
kafilenin toplanmasim bekliyordu. Medaris-iil ayat kasidesi- 
ni okumaga ve aglamaga basladi. Bir eskiyamn Resulullahin 
"sallallahii aleyhi ve sellem" Ehl-i Beytini sevmesine cok 
hayret etdim. imam-i All Rizanin "radiyallahii anh" verdigi 
gomlegi ve havluyu geri versin diye dusunerek, bu kasideyi 
kim soylemisdir diye sordum. Sana ne, senin bu kasideyle ne 
isin var, dedi. Sunun icin sordum. Benim bir sirnm vardir. 
Onu sana soyliyecegim, dedim. Bu kasideyi Al-i Muhamme- 
din (Ehl-i beytin) "sallallahii aleyhi ve sellem" sairlerinden 
Da'bel bin Ali soylemisdir, dedi. Vallahi Da'bel benim ve bu 
kasideyi ben yazdim, dedim. ihtimal vermedi ve kafiledekile- 
ri caginp, onlara sordu. Bu kisi Da'beldir diye sahidlik etdi- 
ler. Bunun iizerine eskiya kafileden aldiklan biitiin esyalan 
geri verdi. Sonra bize kilavuzluk yapip, tehlikeli yerleri gecir- 
di. Ben ve kafiledekiler Imam-i Ali Rizanin "radiyallahii 
anh" hediyye etdigi gomlegin ve havlunun bereketiyle ve Al- 
lahii tealamn izniyle o beladan kurtulduk ve korunduk. 
Da'bel bin Ali el-Huzainin yazdigi Medaris-iil ayat kasidesi- 
nin tercemesi soyledir: 

Andikca Arafatda kaldigimiz mekanlan, 
Akitmm gozlerimden damla damla yaslari. 

O gunleri cok arzular oldum azaldi sabrun, 
Sessiz ve issiz kaldi her tarafi bu diyann. 

Tilavetden mahrum, ayat okunan medreseler, 
Simdi kimsesiz kaldi, vahyin indigi bu yerler. 

Ehl-i beyt kimsesizdir, Minada Hit 'mescidi, 
Ka'be, Arafat issiz kaldi, hem Nebi mescidi. 

Bu yerler Alinin, Hiiseynin, Ca'ferin diyari, 
Hamzanm, ta'atden dizi sisen Seccadm yeri. 

Zulm yapamazdi bu diyarda asla zalimler, 
Simdi hep zulmle geciyor giinler, hem seneler. 

-372- 



Abdullahm re Fazihn yeridir bu beldeler, 
Onlar da'vetci Resulun pak sulalesidirler. 

Bu diyarlar nemaz kibnan takva yerleridir, 
Oruc, temizlik, ihsan, iyilik beldeleridir. 

Cok kerre indi Cibril-i Emin bu diyarlara, 
AHahdan selam, medh getirdi Resulullaha. 

Vahyin incligi, ilmlerin kaynagi yerlerdir, 
Hakkin, hakikatin ogrenildigi beldelerdir. 

Bu beldelerde seyran ederken Ahmed -i Muhtar, 
Kendisine vahyin geldigi yerlerdir bu diyar. 

Hani ilk sakinleri, dagitdi bizi ayrdik, 
Simdi gurbetlerde hep fani olmuslar artik. 

ResuluUahm yakmlari, rarisleri onlar, 
Buyuklerin en usttinu, en hayrhsidirlar. 

Onlardir kitldilarda insanlari doyuranlar, 
Bu sebeble bereketle sereflenendir onlar. 

Kabul olunmaz hem nemazlanmiz salevatsiz, 
Olursak nemazlarimizda onlara duasiz. 

Onlardir, hem dogru yolun adalet rehberleri, 
Onlardir, hatadan kusurdan nee at sebebleri. 

Rabbim, kalbimde hidayet ve basireti artdir, 
Onlara iyihkde hep istiyakmu artdir. 

ResuluUahm divan bu yerler issiz kalmis, 
Ziyadm yurduna bak, basdan basa ma'mur olmus. 

ResuluUahm diyanmn kubbeleri cokmtis, 
Ziyadm alinin ise koskleri muhkem olmus. 

Erlad-i Resulun harimi esir ediliyor, 
Ziyadm aUesi eman icinde yasiyor. 

Al-i Resulun boyunlanndan kanlar akiyor, 
Al-i Ziyad ayaklarma zinetler takiyor. 

-373- 



Resulullahm ali kuru collerde kahyor, 
Ziyadm ailesi sirca kosklerde yasiyor. 

Ey Al-i Resul re ilmiii kaynagi olanlar, 
Her nefesde olsun sizlere daima selamlar. 

Emm yasadun, hayatimi sizin resUenizIe, 
1 111:1 in m i kurtarmagi u mar mi serginizle. 

Ba'zi rivayetlerde bu kasfdenin elli beyt oldugu bildiril- 
misdir. Ehl-i beytin mubarek kabrlerinden de bahsedilmis- 
dir. Da'bel bin All el-Huzai bu kasidesini imam-i All Rizaya 
"radiyallahii anh" okurken: 

Bagdadda tertemiz bir zata aid kabr vardir, 
Hak teala onu odalarda korumakdadir. 

beytine gelince, imam-i All Riza "radiyallahii anh", Ey 
Da'bel, bu kismina bir beyt de ben ilave edeyim. Kasiden bu 
beytle bitsin, buyurdu ve su beyti ilave etdi: 

Tusda da garfb halde kalmis bir kabr olacak, 
Gurbetin acisi ta cigerlere oturacak. 

Bunun iizerine sair Da'bel, ey Resulullahm "sallallahu 
aleyhi ve sellem" torunu! Bu kabr kimin kabri olur, diye sor- 
du. Buyurdu ki: O gurbetde kalan kabr benim kabrim olur. 
Bu sebeble Tus, Ehl-i beyti sevenlerin gidip geldigi yer olur. 
O gurbetde kim benim kabrimi ziyaret ederse, kiyamet gii- 
niinde afv edilmis olarak benim yanimda bulunur. 

• Kufeli bir kimse soyle anlatmisdir: Kufeden Horasana 
gidiyordum. Kizim bana bir elbise vererek, bunu sat, bana 
kiymetli tash bir yiiziik al, dedi. Merv sehrine vannca, 
Imam-i All Rizanin "radiyallahii anh" hizmetcileri geldiler. 
Sendeki elbiseyi bize sat, imam-i All Rizanin "radiyallahii 
anh" hizmetcilerinden biri vefat etdi. Ona kefen yapacagiz, 
dediler. Bende elbise yok, dedim. Gidip tekrar geldiler. 
Efendimiz sana selam soyliiyor, krzin sana bir elbise vermis. 
Onu satip yiiziik alacakmissin. iste parasim getirdik, dedi- 
ler. Elbiseyi onlara satdrm. Sonra kendi kendime gidip 

-374- 



imamdan birkac siial sorayim. Bakayim ne cevab verecekdir, 
dedim. Birkac mes'eleyi bir kagida yazdim. Sabahleyin 
imam-i All Rizanin "radiyallahii anh" kapisina gitdim. Kala- 
balikdan, degil mes'ele sormak, kendisini dahi goremedim. 
Hayretler icinde kaldim. Siiailerimi sorayim diye beklerken, 
bir hizmetci disari cikdi. Beni ismimle cagirdi. Bir yazili ka- 
gid uzatarak, bu kagidda senin siiallerinin cevablan vardir, 
dedi. Alip bakdim, siiallerimin cevablan yazili idi. 

• Benac halkindan bir kimse soyle anlatmisdir: Resulul- 
lahi "sallallahii aleyhi ve sellem" rii'yada gordiim. Benaca 
tesrif etmis ve hacilann konakladigi mescidde oturuyordu. 
Huzuruna vanp, selam verdim. Onlerinde hurma yaprakla- 
nndan yapilmis bir kab icinde seyhani hurmalan vardi. Bana 
bir avuc verdiler. Saydim, onyedi hurma idi. Kendi kendime 
onyedi sene omriim kalmisdir, diye ta'bir etdim. Yirmi gun 
sonra imam-i All Rizanin o mescide geldigini isitdim. He- 
men huzuruna kosdum. Rii'yada gordiigiim gibi, Resululla- 
hin "sallallahii aleyhi ve sellem" oturdugu yere oturmusdu. 
Oniinde bir tabak hurma vardi. Selam verdim. Beni yanina 
cagirdi ve bir avuc hurma verdi. Saydim, onyedi dane idi. Ey 
Resulullahin torunu. Biraz hurma daha isterim, dedim. Re- 
sulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" daha fazla verdiyse, 
ben de vereyim, buyurdu. 

• Bir talebesi soyle anlatmisdir: Ziyad bin Salt bana dedi 
ki: Imam-i Ah Rizadan huzuruna girmem icin izn taleb et. 
Ummid ediyorum ki, kendi elbiselerinden bana bir elbise 
giydirir. Kendi adina kesilmis akcelerden de birkac akce ve- 
rir, dedim. Talebesi huzuruna girip, izn istemek icin heniiz 
soze baslamadan, Ziyad bin Salt iceri girmek istiyor. Benden 
elbise ve kendi adima kesilmis akcelerden vermemi ummid 
ediyor, gelsin, buyurdu. Ziyad bin Salt huzuruna girdi. Bir 
elbise ve otuz akce verdi. 

• Kirman yolunda, eskiyalar bir tuccann yolunu kesdiler. 
Agzim kar ile doldurdular. Bu sebeble tiiccar konusmakda 
giicliik cekerdi. Horasana gitdi. Orada imam-i Ali Rizanin 
"radiyallahii anh" Nisapurda oldugunu haber aldi. Kendi ken- 

-375- 



dine, o Ehl-i beyt-i nebevidendir. Resulullahin torunudur. 
Huzuruna gideyim, dilime bir ilac soyler, diye diisiindii. O ge- 
ce rti'yasinda Imam-i All Rizayi "radiyallahii anh" gordii. Hu- 
zuruna vanp, sifa icin ilac taleb etdi. Kimyon, sa'ter [kekik] ve 
tuzu su ile kansdir, agzini o su ile tic kerre calkala, sifa bulur- 
sun, buyurdu. Uyamnca gordiigii rii'yaya kiymet vermedi. Ni- 
sapura gitdi. Imam-i Ali Riza sehrden cikmrs, konaklama ye- 
rinde konaklamisdi. Tiiccar, huzuruna vanp, halini anlatdi. Fe- 
kat rti'yasini soylemedi. Imam-i All Riza "radiyallahii anh" 
tiiccara, senin ilacini rii'yanda soyledim, buyurdu. Tiiccar, ey 
Resulullahin torunu, bir kere de sizden duymak istiyorum, de- 
di. Bunun iizerine, bir mikdar kimyon, sa'ter ve tuzu su ile ka- 
nsdir, iki tic kerre agzinda calkala, sifa bulursun, buyurdu. Tiic- 
car bu ilaci yapip kullandi ve sifa buldu. 

• imam-i All Riza "radiyallahii anh" bir gun bir sahsa 
bakdi. Ey Allahii tealamn kulu! Diledigin seyleri vasiyyet et, 
kimsenin kurtulamadigi seye hazirlan, buyurdu. O sahs tie 
giin sonra vefat etdi. 

• Ebii isma'il Sindi soyle anlatmisdir: imam-i Ah Riza 
hazretlerinin huzuruna gitdim. Arabi lisamndan bir kelime 
dahi bilmedigim icin sind lisanina gore selam verdim. Sela- 
mimi sind lisani ile aldi. Bir takim siialler sordum. Hepsine 
sind lisani ile cevab verdi. Sonra ben arabi lisanim bilmiyo- 
rum, diia buyurun da, Allahii teala bana arabi lisanim ilham 
eylesin, dedim. Mubarek elini dudaklarima siirdii. Derhal 
arabi konusmaga basladim. 

• Bir sahs soyle anlatmisdir: Hacca gidiyordum. Cariyem 
benim icin iki sevb-i miilcem [kahn kumasdan elbise] hazir- 
lamisdi. Ihram zemani gelince, bunlarla ihram caiz midir de- 
gil midir diye siibheye diisdiim. ihtiyaten baska ihram sann- 
dim. Mekkeye varinca, imam-i Ah Riza hazretlerine bir 
mektub yazdim. Mektubla birlikde ba'zi hediyyeler de gon- 
derdim. Fekat cariyemin ihram olarak hazirladigi o kahn ku- 
maslarla ihramin caiz olup olmadigini yazip, sormayi unut- 
dum. Bir muddet sonra mektiibun cevabi geldi. O kahn ku- 
maslarla ihramin caiz oldugu, hie mahzuru bulunmadigi, 

-376- 



mektubun sonuna yazilmisdi. 

• Bir kimse soyle anlatmisdir: Bir giin Imam-i All Riza 
"radiyallahii anh" ile bir evin divannin dibinde oturuyorduk. 
Sohbet ediyorduk. Aniden bir serce gelip kendini onun onli- 
ne atdi. Otmege basladi. Izdirabh bir hali vardi. Imam-i All 
Riza "radiyallahii anh", bu serce ne diyor biliyormusun, bu- 
yurdu. Ben de, Allahii teala, Onun Resulii ve Resulullahin 
torunu (siz) daha iyi bilir, dedim. Serce, bu evde bir yilan ol- 
dugunu ve yavrulanni yiyecegini soyliiyor. Kalk eve gir ve 
yilani oldiir, buyurdu. Eve girdim. Icerde bir yilan dolasiyor- 
du. Onu oldurdum. 

• Bir kimse soyle anlatmisdir: Hanimim hamile idi. 
Imam-i Ali Riza hazretlerinin huzuruna gitdim. Diia buyurun 
bir oglum olsun, dedim. Hanimin iki cocuga hamiledir, buyur- 
du. Aynlip giderken, birine Muhammed, digerine de Ali ismi- 
ni koyayim, diye diisiindum. imam-i Ali Riza hazretleri beni 
cagirdi. Birine Ali ismini ver, birine de Ummii Amr ismini koy 
buyurdu. Cocuklar dogdu. Biri oglan, biri de kizdi. Adlanni 
Ali ve Ummii Amr koydum. Bir giin anneme Ummii Amr ki- 
min ismidir, diye sordum. Annemin ismi idi, dedi. 

• Bir sahs soyle anlatmisdir: Horasanda, imam-i Ali Ri- 
za "radiyallahii anh" hazretlerinden isitdim. Buyurdu ki, 
Medineden beni caginyorlar. Biitiin cocuklanmi toplayip, 
benim uzerime aglasmamalanni soyledim. Sonra oniki bin 
akceyi aralannda paylasdirdim. Artik bundan sonra size, 
donmesem gerekdir, dedim. 

• Me'mun, imam-i Ali Rizaya "radiyallahiil anh" halife 
olmasi icin teklifde bulundu. Kabul etmedi. Bu taleb iki ay 
siirdii. Sonunda, tehdid halini aldi. Boylece kabul etdi. 
Imam-i Ali Riza "radiyallahii anh" bir yazi yazip, o yazinin 
sonuna sunlan yazdi: Cefr ve camia kitablan bunun ziddini 
gosterir. Fekat, bu is elimde olmadan gerceklesdi, buyurdu 
ve meal-i serifi, (... Bana ve size ne yapilacagini bilmem...) 
olan Ahkaf suresi 9.cu ayet-i kerimesini ve meal-i serifi, (... 
Hiikm ancak Allahindir. O hakki anlatir. O, hiikin verenle- 

-377- 



rin hayrlisidir) olan En'am suresi 57.ci ayet-i kerfmesini oku- 
du. Halifenin emrine uydum. Allahii teala beni ve sizi koru- 
sun, buyurdu. 

• Ebiissalt soyle anlatmisdir: Birgiin imam-i All Riza 
hazretlerinin huzurunda idim. Bana su gordiigiin kubbe Ha- 
run Residin tiirbesidir. Onun doit tarafindan bana toprak 
getir, buyurdu. Gidip getirdim. Topragi kokladi ve yakinda 
burada benim icin bir kabr kazacaklar. Bir tas goriinecek, 
onu cikarmak icin Horasanin biitiin kiiliinklerini getirecek- 
ler. Fekat yine cikaramayacaklar. Sonra falan yerden toprak 
getir, buyurdu. Gidip getirdim. Orayi gostererek, benim 
kabrimi burada kaziniz. Kabrin ortasim yanp beni icine 
koymayin. Kabrim derin olsun ve lahd yapin. iki zra' ve bir 
kans olsun. Allahii teala onu diledigi kadar genisletir, bu- 
yurdu. Sonra, kabrimin bas tarafinda bir lslaklik goriinecek- 
dir. Sana ogretdigim diiayi oku. Oradan bir su kaynayip ci- 
kar. Lahd su ile dolar. Suyun icinde kiiciik bahklar goriir- 
siin. Sana su ekmegi veriyorum. Ufak ufak parcalayip suya 
at. O bahklar bu parcalann hepsini yirler. Sonra biiyiik bir 
bahk cikar, biitiin kiiciik bahklan yir ve kaybolur. O zeman 
cenazemi suyun icine koyunuz. Ogretdigim seyleri oku, su 
azahr ve hie kalmaz. Halife Me'mun da bunlan gorecekdir, 
buyurdu. Sonra, yann Me'munun yanina gidecegim. Onun 
yamndan disan cikdigim zeman, basim ortiildii ise benimle 
konusma, basim acik ise konus, buyurdu. Sabahleyin elbise- 
lerini giymis bekliyordu. Me'munun hizmetcisi gelip cagirdi. 
Me'munun yanina gitdi. Me'munun oniinde tabaklar icinde 
meyvalar vardi ve elindeki bir iiziim salkimindan yiyordu. 
Imam-i Ali Riza hazretlerini goriince, yerinden firlayip ku- 
caklasdi ve gozlerinin arasini opiip yanina oturtdu. Me'mun 
elindeki uzumii imam-i Ah Riza hazretlerine verip, bunun 
gibi giizel iiziim gordiin mii, dedi. O ise, nefis iiziim Cennet- 
dedir, buyurdu. Me'mun bu iiziimden yiyiniz, dedi. imam-i 
Ah Riza "radiyallahii anh" beni ma'zur gorunuz, dedi. 
Me'mun israr ederek, ozriinuz nedir, bizi tohmet altinda bi- 
rakiyorsunuz deyince, iiziim salkimindan biraz yidi. Ba'zila- 

-378- 



ri iiziimden birkac dane yidi, demislerdir. Sonra uziimii bira- 
kip kalkdi. Me'mun, nereye gidiyorsunuz diye sorunca, gon- 
derdigin yere gidiyorum, buyurdu. Mubarek basina bir sey 
ortmiis oldugu halde disari cikdi. Kendisiyle konusmadik. 
Evine gitdi ve emri uzere kapisi kilitlendi. Yatagimn iizerine 
yatdi. Ben evin icinde iizuntulu bir halde duruyordum. O si- 
rada Imam-i All Rizaya "radiyallahii anh" cok benzeyen, gii- 
zel yiizlii, misk kokulu bir gene iceri girdi. Yanina kosdum. 
Kapi kilitli idi, nereden girdin, dedim. Beni Medineden bu- 
raya bir saatde getiren kimse iceri aldi. Ben Hiiccetullah Mu- 
hammed bin Alinin babasimn yanina girerken, bana sen de 
gir diye soyledi, dedi. Imam-i All Riza "radiyallahii anh" 
onu goriince, yerinden kalkdi. Kucaklayip bagnna basdi ve 
iki gozuniin arasindan opdii. O da yuziinu babasimn yiiziine 
koyup, gizlice bir seyler konusdular, ben anlayamadim. Son- 
ra imam-i All Rizanin dudaklannin iistiinde kardan beyaz 
bir kopiik gordiim. Sonra elini imam-i Ah Riza hazretlerinin 
elbisesi ile gogsii arasina sokdu. Serce gibi bir sey cikanp 
yutdu. Imam-i Ah Riza "radiyallahii anh" kendinden gecip, 
vefat etdi. 

Muhammed bin Ah "radiyallahii anh" bana: Ey Ebussalt, 
kalk ambardan su ve tahta getir, dedi. Orada su ve tahta yok- 
dur, dedim. Sana soylediklerimi tut, dedi. Gidip su ve tahta 
bulup getirdim. Yikamak icin yardim edeyim, dedim. Bana 
yardim eden vardir, buyurdu. Kendisi cenazeyi yikadi. Son- 
ra bana, ambarda bir dolapda kefen ve hanut, giizel koku 
var, getir buyurdu. Gidip getirdim. Kefenledi. Tabut getir, 
buyurdu. Marangoza yapdirmak istedim. Ambarda var, bu- 
yurdu. Gidip bakdim, hie benzerini gormedigim bir tabut 
gordiim. Ahp getirdim. Cenazeyi tabuta koydu ve iki rek'at 
nemaz kildi. O heniiz nemazini bitirmeden tabut yiikseldi, 
evin dami yanhp, oradan yukan cikdi. Muhammed bin Ah 
hazretlerine, simdi hahfe Me'mun gelirse ne yapanz, dedim. 
Sakin ol, tabut biraz sonra geri gelir, bir Peygamber sarkda 
ve vasisi garbda vefat etse, Allahu teala onlann bedenlerini 
ve ruhlanni bir araya getirir, buyurdu. Heniiz sozlerini bitir- 

-379- 



meden evin dami yanldi, tabut asagi indi. Tabutdan Imam-i 
All Rizanin "radiyallahii anh" cenazesini cikarip, yatagina 
yatirdi. Sanki techiz ve tekfin gibi seyler yapilmamisdi. Son- 
ra kapiyi ac buyurdu. Kapiyi acdim. Me'mun ve hizmetcileri 
kapida idiler. Iceri girdiler. Hepsi uziiluyor, aglasiyorlardi ve 
saclanni baslanni yoluyorlardi. Me'mun, ey efendimiz sana 
ne oldu, ey efendim, diyordu. 

Sonra techiz ve tekfin isleriyle mesgul oldular. Kabrini kaz- 
maga basladilar. Kabr kazilirken ben orada idim. Imam-i All 
Riza hazretlerinin soylediklerinin hepsi vuku' buldu. Me'mun 
onun kabrindeki suyu ve bahklan goriince, hayatinda keramet 
gosterdigi gibi, vefatinda da gosteriyor, dedi. Me'miinun ya- 
kinlanndan biri, Me'muna bu neye isaretdir, biliyormusun de- 
di ve sozlerine soyle devam etdi: Suna isaretdir ki, Abbas 
ogullan, sizin mulkiinuz her ne kadar cok olsa da ve uzun 
miiddet devam etse de kiiciik bahklar gibidir. Ecelleriniz gel- 
diginde ve eserleriniz bitme zemani yaklasinca, Allahii teala 
bizden sizin iizerinize bir kisi musallat eder ve sizi yok eder. 
Me'mun dogru soyltiyorsun, dedi. 

Imam-i All Rizanin "radiyallahii anh" defninden sonra, 
hahfe Me'mun bana kabrde okudugun seyleri bana da ogret, 
dedi. Onlan unutdum, dedim. Gercekden unutmusdum. Bu- 
nun iizerine beni habse atmalanni emr etdi. Bir sene habsde 
kaldim. Cok sikildim ve ya Rabbi! Muhammed aleyhissela- 
min ve Onun temiz Ehl-i beytinin hiirmetine beni kurtar, di- 
ye diia etdim. Heniiz diiami temamlamamisdim ki, imam-i 
Ah Riza "radiyallahii anh" iceri girip geldi. Gonliin daraldi 
mi ey Ebussalt, buyurdu. Evet, vallahi daraldi dedim. Muba- 
rek elini, bagh oldugum baglara dokundu. Kalk disan cik, 
buyurdu. Biitiin baglar cozuldii. Elimden tutdu, disan gik- 
dik. Habshanenin bekcileri beni gordiiler. Fekat bir sey soy- 
liyemediler. Sonra imam-i Ah Riza hazretleri bana: Yurii, 
Allahii tealamn emamnda ol, sen Me'muna rastlamazsin, o 
da seni bulamaz, buyurdu. Bu zemana kadar Me'munu gor- 
medim. 

-380- 



IMAM-I TAKI MUHAMMED BIN ALI 
"radiyallahii anh" 

Ismi Muhammed bin Alidir. Oniki imamin dokuzuncusu- 
dur. imam-i All Rizanin "radiyallahii anh" ogludur. Kiinyesi 
Ebu Ca'ferdir. Kiinyesi ve ismi Imam-i Muhammed Bakira 
"radiyallahii anh" benzedigi icin kendisine Ebu Ca'fer-i Sani 
de denilmisdir. Lakabi Taki ve Cevaddir. Annesi Hayrzane 
veya Reyhane adinda bir cariye idi. Hicretin yiizdoksanbesin- 
ci senesinde Receb ayinin onunda, Cum'a giinii Medinede 
dogdu. Hicretin ikiyiizyirminci senesinde, Zilhicce ayinin alti- 
sinda Sah giinii vefat etdi. Kabri Bagdadda, dedesi Musa Ka- 
zimin "radiyallahii anh" kabrinin arkasindadir. 

Imam-i Muhammed Taki "radiyallahii anh" daha kiiciik 
yasda iken, edebi ve ilmi o derece idi ki, halife Me'mun ona 
hayran olup, kizi Ummti Fadh ona nikahlayarak Medineye 
gondermisdir. Me'mun ona her sene bin dirhem gonderir- 
di. 

• Imam-i Muhammed Taki "radiyallahii anh" babasimn 
vefatinda onbir yasinda idi. Bagdadin mahallelerinin birin- 
de arkadaslanyla bir yol iizerinde duruyorlardi. Halife 
Me'mun ava giderken o yoldan gecdi. Biitiin cocuklar yol- 
dan kacdilar. imam-i Muhammed Taki "radiyallahii anh" 
yerinde durdu. Me'mun gelip ona biraz bakdi. Allahii teala 
goniillerde ona karsi muhabbet vermisdi. Halife ona, arka- 
daslann yoldan cekildiler, sen nicin durdun diye sordu. Yol 
dar degil ki, ben kenara cekilince yol acilsin. Sucum da yok- 
dur ki, senden korkup kacayim. Sana hiisn-ii zannim vardir 
ki, sen sucsuz kimseyi incitmezsin, buyurdu. Onun giizel 
yiizii ve tath sozii, halife Me'munun cok hosuna gitdi. Senin 
ismin nedir diye sordu. Muhammeddir, dedi. Kimin oglu- 
sun diye sordu. imam-i All Rizanin "radiyallahii anh" oglu- 
yum, dedi. Me'mun babasim rahmetle andi ve ondan razi 
oldugunu soyledi. Sonra yoluna devam etdi. Sehrden uzak- 
lasinca, yamndaki dogan kuslanndan birini av icin bir su 
goliine saldi. Dogan kusu gozden kayboldu ve bir miiddet 
sonra havadan asagi indi. Pencesinde kiiciik bir bahk getir- 

-381- 



misdi. Balik yan canli idi. Me'mun hayret etdi. Baligi kendi 
eline aldi ve geri dondiiler. Yine Imam-i Muhammed Taki- 
nin "radiyallahii anh" arkadaslanyla birlikde bulundugu yol- 
dan geciyorlardi. Biitiin cocuklar yoldan kacdilar. Muham- 
med Taki "radiyallahii anh" yerinden ayrilmadi. Me'mun 
yanina gelip, ey Muhammed, elimdeki nedir diye sordu. Al- 
lahii teala denizde kiiciik bir balik yaratdi. Melik ve halife - 
nin dogan kuslari da onu avladi. Bunu bana Resulullahin 
"sallallahii aleyhi ve sellem" Ehl-i beytinin siilalesi haber 
verdi, buyurdu. Me'mun hayret etdi ve Imam-i Muhammed 
Takinin yiiziine biraz daha bakdi ve sen hakikaten Imam-i 
Rizanin "radiyallahii anh" oglusun, dedi. Ona ihsan ve ik- 
ramlanni artdirdi. 

• Halife Me'munun kizi ve imam-i Muhammed Takinin 
"radiyallahii anh" hanimi olan Ummii Fadl, babasi Me'mu- 
na mektub yazarak, imam-i Muhammed Takinin kendisinin 
iizerine cariye ve hanim almak istedigini sikayet etdi. 
Me'mun cevab yazarak, seni imam-i Muhammed Takiye ve- 
rirken, Allahii tealanin ona halal etdigini haram etmedim. 
Bundan sonra bana bu konuda sikayet mektubu yazma, de- 
di. 

• Imam-i Muhammed Taki "radiyallahii anh" buyurdu 
ki: Zalimin adaletle gecen giinii, mazlumun zulm edilen gii- 
niinden daha agir gelir. Cahiller cogahnca, alimler onlar ara- 
sinda gariblerdir. Musibete sabr, kotiiliik yapan icin musi- 
betdir. Facirden yardim timid eden, onu seven icin en kiiciik 
ceza, mahrum kalmakdir. iki kimse ebedi hastadir; sihhatli 
oldugu halde perhiz yapan ve hasta oldugu halde perhiz yap- 
mayan. 

• Halife Me'mun, kizi Ummii Fadh imam-i Muhammed 
Taki "radiyallahii anh" ile nikahlayip, Medineye gonderdi. 
Aksama dogru Kufeye ulasdilar. Orada konaklayip, bir mes- 
cide girdiler. Mescidin avlusunda heniiz yemis vermemis bir 
sidre, Arabistan kirazi vardi. imam-i Muhammed Taki haz- 
retleri bir ibrik su istedi. O agacin altinda abdest aldi ve ne- 
maz kildi. Nemazdan sonra agacin dibine geldi. Agac taze 

-382- 



meyve vermisdi. Cok tatli ve cekirdeksizdi. Orada bulunan 
halk, teberriiken o meyvelerden yidiler. 

• Selefden bir zat soyle anlatmisdir: Irakda idim. Samda 
bir kisiyi peygamberlik da'vasinda bulunuyor diye, zincirle- 
re baglayarak habs etdiklerini duydum. Habshaneye gidip, 
kapicilara bir seyler vererek o sahsin yanina girdim. Akli ve 
fehmi yerinde idi. Basina gelenleri anlat dedim. Soyle anlat- 
di: Samda hazret-i Hiiseynin "radiyallahii anh" mubarek 
basinin medfun bulundugu soylenen mescidde ibadet edi- 
yordum. Karsima aniden bir zat cikdi. Bana kalk dedi, kalk- 
dim. Biraz yiirtidiik. Kendimi Kufe mescidinde buldum. O 
zat burasi neresidir, diye sordu. Kufe mescididir dedim. Ne- 
maza durdu. Ben de nemaza durdum. Nemaz bitince disan 
cikdi. Ben de onunla beraber cikdim. Bir miiddet yiirudiik. 
Kendimi Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" mesci- 
dinde buldum. Ravda-i Resule "sallallahii aleyhi ve sellem" 
selam verdim. O zat orada da nemaz kilmaga basladi. Ben 
de nemaza durdum. Nemaz bitince disan cikdi. Ben de 
onunla cikdim. Bir miiddet yiirudiik. Mekkeye varmisdik. 
Ka'beyi tavaf edip, disan cikdik. O zat gozden kayboldu. 
Ben kendimi Samda ibadet etdigim mescidde buldum. Bu 
hale hayret etdim. O zatin kim oldugunu anlayamadim. Er- 
tesi sene aym vaktde o zat beni yine yanina ahp, aym yerle- 
ri dolasdirdi. Aynlacagi zeman, bu gordiiklerimi yaratan 
Allahii teala hakki icin, siz kimsiniz diye sordum. imam-i 
Muhammed Taki bin Aliyim buyurdu. Sabahleyin bu hadi- 
seyi tamdiklanma anlatdim. Sam valisi bunlan duymus. Be- 
ni peygamberlik da'vasinda bulunuyor diye, yakalayip bu 
habse atdilar, dedi. 

$am valisine bir mektub yazarak bu durumu anlatdim. 
Vali mektubun arkasina: O sahsi bir gecede, $amdan Kufe- 
ye gotiiren kimse, onu bizim habshanemizden kurtarsin diye 
yazmisdi. Bu soz bana cok agir geldi ve cok iiziildiim. Duru- 
mu o sahsa bildirmek iizere habshaneye gitdim. Bir de bak- 
dim ki, valinin adamlan telash ve sikinti icindeler. Ne oldu 
diye sordum. Peygamberlik da'vasinda bulunuyor diye habs 

-383- 



edilen kimse kayboldu. Bilemiyoruz ki onu yer mi yutdu, 
yoksa gok kuslan mi kapdi diyorlardi. 

• Halife Me'mun vefat edince, Imam-i Muhammed Taki 
"radryallahu anh" bizim kurtulusumuz, otuz ay sonradir bu- 
yurdu. Otuz ay gecdikden soma o da vefat etdi. 

• Bir sahs soyle anlatmisdir: Imam-i Muhammed Takinin 
"radiyallahii anh" huzuruna gidip, falan saliha hanim size 
diia ediyor ve kendisine kefen yapmak icin bir elbisenizi isti- 
yor, dedim. O saliha hanimin elbiseye ihtiyaci kalmamisdir, 
buyurdu. Bu soziin ma'nasini anlayamamisdim. Sonra o sali- 
ha hanimin oniic veya ondort giin once vefat etdigini haber 
aldim. 

• Bir kimse soyle anlatmisdir: Bir arkadasla sefere cika- 
cakdik. Veda etmek icin imam-i Muhammed Takiye "radi- 
yallahii anh" gitdik. Bu giin sefere cikmayiniz. Sabr edin, ya- 
nn gidiniz, buyurdu. Huzurundan aynhnca, arkadasim be- 
nim yiiklerim gitdi. Ben bu giin yola cikacagim dedi ve yola 
cikdi. Gece konakladigi dereye sel gelip, selde boguldu. 

IMAM-I HADf ALl BIN MUHAMMED 
"radiyallahii anh" 

Imam-i Muhammed Takinin "radiyallahii anh" ogludur. 
Oniki imamin onuncusudur. ismi Alidir. Kiinyesi Ebiil Ha- 
sendir. Kendisine iiciincii Ebiil Hasen de denilmisdir. Lakabi 
Hadidir. Askeri lakabiyla meshurdur. Annesi bir cariyedir. 
Annesi halife Me'munun kizi Ummu Fadldir diyenler de var- 
dir. Hicretin ikiyiizondort senesinde, Receb ayinin oniiciin- 
de, Medinede dogdu. Hicretin ikiyiizellidort senesinde cema- 
ziyelahir ayinin sonunda, pazartesi giinii Bagdadin Sermen- 
ray nahiyesinde vefat etdi. Kabri, Sermenrayda kendi sera- 
yindadir. Kum beldesinde oldugunu soyliyenler de vardir. 
Fekat bu dogru degildir. Kum beldesinde Musa Kazimin "ra- 
diyallahii anh" kizi Fatimamn "radiyallahii anna" meshedi 
vardir. Musa Kazim "radiyallahii anh" bu kizi icin, Fatimayi 
kim ziyaret ederse Cennete gider, buyurmusdur. Bu sozii 

-384- 



Imam-i All Riza "radiyallahii anh" nakl etmisdir. 

• imam-i Hadinin "radiyallahii anh" menkibelerinden bi- 
ri soyledir: Bir giin Sermenray civannda bir koye gitmisdi. Bir 
koylii kendisini gormek istedi. Falan koye gitdi, dediler. Ara- 
yan kimse o koye gitdi ve huzuruna vardi. Imam-i Hadi "ra- 
diyallahii anh" o koylii kimseye ne istegin var diye sordu. 
Koylii, ben hazret-i Alinin "radiyallahii anh" sevenlerinde- 
nim. Cok borcum var. Epey zeman gecmesine ragmen borc- 
lanmi odeyemedim. Benden bu bore yiikiinii kaldiracak siz- 
den baska kimse bilmiyorum, dedi. Imam-i Hadi hazretleri o 
koyliiye, hie iiziilme buyurdu. O gece onu misafir etdi. Sabah- 
leyin Imam-i Hadi "radiyallahii anh" koyliiye sana bir soz 
soyliyecegim. O sozii aynen yerine getireceksin, buyurdu. 
Koylii, soziiniize aykin bir is yapmam, dedi. Koylii icin, bir 
kagida, falan kimsenin su kadar borcu, benim borcumdur di- 
ye yazdi. Yazdigi mikdar koyliiniin borclu oldugu mikdardan 
fazla idi. Kagidi koyliiye verdi ve soyle dedi: Ben yakinda Ser- 
menraya donecegim. Bir cema'at icinde otururken, bu kagidi 
bana getir. Borcunu iste ve benimle agir konus buyurdu. Koy- 
lii bas iistiine efendim diyerek kagidi ahp gitdi. imam-i Hadi 
"radiyallahii anh" Sermenraya dondii. Halifenin adamlannin 
ve diger kimselerin bulundugu bir topluluk arasinda oturdu- 
gu bir sirada, o koylii geldi. Kagidi cikarrp, Imam-i Hadiden 
"radiyallahii anh" borcunu istedi. imam-i Hadi hazretleri ga- 
yet yumusak konusarak ozr beyan etdi ve falan giin odeyeyim 
diye soz verdi. Bu durumu halife Miitevekkil duydu. imam-i 
Hadi hazretlerine otuz bin akce gonderdi. Va'd edilen giin 
koylii geldi. Otuz bin akceyi koylii kimseye verip, bununla 
borcunu ode, kalanim da evine harcarsin, buyurdu. Koylii, ey 
Resulullahin torunu! Ben bu paranin iicde birine razi idim. 
Fekat Allahii teala ne kadar gonderecegini daha iyi bilir, de- 
di. 

• Halife Miitevekkil hastalamp, viicudunda bir ciban cik- 
misdi. Cok ago ve siddetli ates yapiyordu. Tabibler ilac bula- 
madilar. Neredeyse olecekdi. Annesi Miitevekkil iyilesirse, 
kendi mahmdan Imam-i Hadi hazretlerine cok mal gondere- 

- 385 - Sevaliid-iin Niibiivve - F:25 



cegim diye, nezr etdi. Bir gun halife Mutevekkilin yakin 
adamlanndan Feth bin Hakan, Imam-i Hadiden de "radiyal- 
lahii anh" bir ilac soralim, dedi. Bir kimse gondererek ondan 
ilac sordurdular. Imam-i Hadi hazretleri, falan seyi cibanin 
iizerine koyun, Allahii tealanin izniyle faideli olur, dedi. Bu 
haber Mutevekkilin meclisine ulasinca, orada bulunanlar gxi- 
liisdiiler ve alay etdiler. Feth bin Hakan tecribe edelim, zara- 
nmiz olmaz dedi. Imam-i Hadi hazretlerinin soyledigi seyi ci- 
banin iizerine koydular. Qban yanlip, icindeki cerahat bosal- 
di. Halife Mutevekkilin iyilesdigini annesi duyunca, on bin di- 
nan bir keseye koydu ve kendi muhriiyle kesenin agzini 
miihrleyerek, Imam-i Hadi hazretlerine gonderdi. 

Halife Miitevekkil tarn sihhate kavusdukdan bir kac giin 
sonra, bir kimse halifeye imam-i Hadinin "radiyallahii anh" 
yaninda cok mal ve sayisiz silah var diye sikayet etdi. Hali- 
fe, veziri Sa'ide, gece yarisi imam-i Hadinin evine girmesini 
ve orada buldugu mal ve silahlan kendisine getirmesini emr 
etdi. Vezir Sa'id soyle anlatmisdir: Yanima bir merdiven al- 
dim. Gidip evinin damina cikdim ve bacadan iceri girdim. 
Karanhk oldugundan ne tarafa gidecegimi sasirdim. O sira- 
da Imam-i Hadinin "radiyallahii anh" sesini duydum. Ey 
Sa'id! Biraz bekle, mum getirsinler, buyurdu. Mum gelince, 
asagi indim. imam-i Hadi hazretleri yiinden bir elbise giy- 
mis, basinda da yiinden bir takke vardi. Hasir bir seccade 
iizerinde kibleye karsi oturuyordu. Ey Sa'id! iste odalar, 
ara buyurdu. Odalan aradim, bana soylendigi gibi mal ve si- 
lah yokdu. Sadece halife Mutevekkilin annesinin gonderdi- 
gi kese, agzi muhrlu olarak duruyordu. Onun yaninda 
muhrhi bir kese daha vardi. imam-i Hadi hazretleri secca- 
deye de bak buyurunca, seccadeyi kaldirdim. Altinda kinin- 
da sokulu bir kihc vardi. Keseleri ve kihci aldim, Miitevek- 
kile gotiirdum. Halife Miitevekkil annesinin muhriiyle 
muhrlu keseyi goriince merak edip sordu. Hadiseyi anlatdi- 
lar. Halife Miitevekkil bir kese dinar da kendisi koyup, ge- 
tirdiklerimi aynen geri goturmemi emr etdi. imam-i Hadi 
hazretlerinin huzuruna varip, mahcub bir halde, efendim, 

-386- 



iznsiz evinize girmek bana cok zor geldi. Fekat bana boyle 
emr edildi, dedim. O zeman, meal-i serifi, (... Haksizbk eden- 
ler hangi akibete dondiiriileceklerini yakinda bileceklerdir) 

olan Su'ara stiresi 227.ci ayet-i kerimesini okudu. 

• Halife Miitevekkil, imam-i Hadiyi "radiyallahii anh" 
Medineden Irak tarafina cagirdi. Sermenraya varinca, onu 
Han-iissadik denilen kotii bir yerde konaklatdilar. imam-i 
Hadi hazretlerini sevenlerden Salih bin Sa'id huzuruna gi- 
rip, efendim canim size feda olsun, bunlar sizin kiymetini- 
zi gizlemek ve nurunuzu sondtirmek istiyorlar. Ciinki, sizi 
boyle kotii bir yerde konaklatdilar, dedi. imam-i Hadi "ra- 
diyallahii anh" ona, ey ibni Sa'id! Sen heniiz bu derecede 
misin buyurdu. Sonra mubarek eliyle isaret etdi. Salih bin 
Sa'id soyle demisdir: O sirada giizel bagceler icinde seray- 
lar, irmaklar, huriler ve inci gibi dizilmis vildanlar gordiim. 
Hayrete diisdiim. Bana, ey ibni Sa'id! Biz nerede olursak, 
bunlar bizimle beraberdir. Biz bu kotii konaklama yerinde 
degiliz, buyurdu. 

• Bir kimse soyle anlatmisdir: Hanimim hamile idi. Bir 
oglumun olmasi icin imam-i Hadi hazretlerinden diia iste- 
dim. Oglun olacak, adini Muhammed koy buyurdu. Oglum 
oldu ve adini Muhammed koydum. 

• Yine bir kimse anlatmisdir: Hanimim hamile idi. Cocu- 
gumun oglan olmasi icin imam-i Hadiden "radiyallahii anh" 
diia istedim. Cok kiz vardir ki erkek evladdan hayrhdir bu- 
yurdu. Kizim oldu. 

• Bir sahs imam-i Hadiye "radiyallahii anh", Kufe kadisi 
bana cok eziyyet ediyor diye sikayet etdi. Ona iki ay daha 
sabr et buyurdu. iki ay sonra o kadi vazifesinden atildi. 

• Halife Miitevekkil evinde cesidli kuslar bulundururdu. 
Kuslann sesinden gelenlerin sozlerini anlayamazdi. Gelenler 
de Miitevekkilin sozlerini anlayamazlardi. imam-i Hadi "ra- 
diyallahii anh" gelip iceri girince, kuslar susar, cikinca, tek- 
rar otmege baslarlardi. 

-387- 



• Hindistandan gozboyayici bir sihrbaz gelmis. Garib gos- 
teriler yapiyordu. Miitevekkil onu cagirrp, eger bir oyun gos- 
tererek imam-i Hadi All bin Muhammedi mahcub edebilir- 
sen, sana bin dinar verecegim, dedi. Sihrbaz, olur, yapanm. 
Fekat bir yemek ve yanina birkac yufka getirin ve beni onun 
yanina oturtun, dedi. Soyledigi gibi yapdilar. imam-i Hadi 
"radiyallahii anh" bir parca ekmek almak istedi. Sihrbaz bir- 
seyler yapdi. Ekmek oniinden ucdu. Bu isi uc def a yapdi. 
Orada bulunanlar giilusdiiler. Odadaki bir divan yasdigi xize- 
rinde aslan resmi vardi. imam-i Hadi hazretleri o aslan resmi- 
ne isaret ederek bunu tut, dedi. O resm canh bir aslan oldu. 
Sicrayip sihrbazi yutdu. Sonra tekrar yasdiga gidip, resm hali- 
ni aldi. Miitevekkil sihrbazi geri cikarmasi icin imam-i Hadi- 
den "radiyallahii anh" cok istediyse de kabul etmedi. Vallahi 
Allahin dusmanlanni dostlanna musallat edeni, asla goremez- 
siniz, buyurdu. Sonra oradan aynldi. Bu hadiseden sonra o 
sihrbazi kimse goremedi. 

• Bir gun imam-i Hadi "radiyallahii anh" halifenin evla- 
dindan birinin diigiin yemeginde bulundu. Herkes edeble 
oturuyordu. Yalniz bir gene cok konusarak ve giilerek edeb- 
sizlik ediyordu. imam-i Hadi hazretleri ona ey gene, agiz do- 
lusu giiliiyorsun ve Allahii tealamn zikrinden gafil oluyor- 
sun! Halbuki sen tic gun sonra kabrde olacaksin, buyurdu. 
Gene, bu sozleri duyunca, edebsizlikden vazgecdi. Sonra ye- 
mek yiyip dagildilar. Ertesi giin o gene hastalandi ve iic gun 
sonra vefat etdi. 

• Yine bir giin diigiin yemeginde idiler. Samira ehlinden 
bir kimse bos sozler soyluyor, imam-i Hadi hazretlerine ge- 
reken hurmeti gostermiyordu. imam-i Hadi "radiyallahii 
anh" bu kimsenin evinden aci bir haber gelecek, bu yemek- 
lerden yiyemeyecek, buyurdu. Yemekler hazirlamnca, o 
kimse ellerini yikayip, yemegi yiyecegi sirada, hizmetcisi ag- 
layarak iceri girdi. O kimseye, annen damdan diisdii, olmek 
iizeredir. Hemen yetis, olmeden once onu gor dedi. O sahs 
yemek yiyemeden kalkip gitdi. 



388- 



IMAM-I ASKERI HASEN BIN ALI 

"radiyallahii anhiim" 

imam-i Hadi All bin Muhammedin "radiyallahii anhiim" 
ogludur. Oniki imamin onbirincisidir.ismi Hasendir. Kiinye- 
si Ebu Muhammed, lakablan; Zeki, Halis ve Siracdir. Aske- 
ri lakabiyla meshurdur. Annesi cariye olup, ismi Sevsen idi. 
Baska ismi oldugu da soylenmisdir ve imam-i Hadi ona Ha- 
dis ismini koymusdur. 

Imam-i Askeri "radiyallahii anh" hicretin ikiyiizotuzbi- 
rinde Medinede dogdu. Dogumunun hicri ikiyiizotuziki ol- 
dugu da soylenmisdir. Hicretin ikiyiizaltmis senesinde Ser- 
menrayda vefat etdi. Kabri babasimn kabrinin yamndadir. 
Kerametleri ve harikalan sayisizdir. 

Muhammed bin Ali bin Ibrahim bin Ca'fer soyle anlat- 
misdir: Gecim sikintisi cekiyorduk. Babam bana bir gun, og- 
lum, Imam-i Askeri Hasen bin Alinin "radiyallahii anh" hu- 
zuruna gidelim. Zira onun cok comerd oldugunu soyliiyor- 
lar. Onu hie gordiin mii, dedi. Hayir hie gormedim, dedim. 
Sonra, imam-i Askeri hazretlerinin huzuruna gitmek icin yo- 
la cikdik. Yolda giderken babam imam-i Askeri hazretleri 
bize besyiiz akce verse, ikiyiiz akce ile bir elbise, ikiyiiz akce 
ile un ve yiiz akce ile de diger ihtiyaclanmizi ahriz, dedi. Ben 
de bana iicyiiz akce verse, yiizii ile elbise, yiizii ile yiyecek ve 
yiiz akce ile de bir merkeb ahp, Kuhistan tarafina gitsem, de- 
dim. Imam-i Askerinin "radiyallahii anh" kapisimn oniine 
vardik. Daha kimseyle birsey konusmadan, icerden bir hiz- 
metci cikdi. All bin Ibrahim ve oglu Muhammed iceri girsin 
diye, bizi ismlerimizi soyliyerek cagirdi. iceri girip, imam-i 
Askeri hazretlerine selam verdik. Bahama simdiye kadar ni- 
cin gelmedin, buyurdu. Babam bu halle huzurunuza gelme- 
ge utandim, dedi. Sonra huzurundan aynhp disan cikdigi- 
mizda, arkamizdan bir hizmetci geldi. Bahama bir kese ver- 
di ve bunun icinde besyiiz akce vardir, dedi. Sonra bir kese 
de bana verdi. Bunda da iicyiiz akce vardir. Yiiz akce elbise 
icin, yiiz akce yiyecek icin, yiiz akce de merkeb parasidir. Fe- 
kat Kuhistana gitme, falan yere git, dedi. Soyledigi yere git- 

-389- 



dim. O gun evlendim ve iki bin dinara sahib oldum. 

• Bir kimse soyle anlatmisdir: Babam baytar idi. Imam-i 
Askeri hazretlerinin hayvanlanna bakardi. Halife Miisteinin 
bir katiri vardi. Degil binmek, bakicilardan kimse ona eger 
vuramiyordu. Halifenin yakin dostlarmdan biri, bu katiri 
Imam-i Askeri Hasen bin Aliye "radiyallahii anh" gotiirsiin. 
Ya bunu terbiye edip, binecek duruma getirir veya katir onu 
helak eder, dedi. Halife, Imam-i Askeri hazretlerini cagirdi. 
Gelip serayin kapisindan iceri girince, katiri avluya cikardi- 
lar. Imam-i Askeri "radiyallahii anh" katira yaklasip, muba- 
rek elini sagnsina siirdii. Katir terledi. Sonra halife Miisteinin 
yanina gitdi.Halife ona hurmet gosterdi ve yanina oturtdu. 
Sonra bu katira bir dizgin tak, dedi. Imam-i Askeri hazretle- 
ri de babama, bu katira bir dizgin tak, dedi. Halife ona dizgi- 
ni sen tak deyince, basindaki taylesam cikanp koydu ve kati- 
ra dizgin vurdu. Sonra gelip yerine oturdu. Halife bu katira 
bir de eger vur, dedi. Imam-i Askeri "radiyallahii anh" yine 
babama, bu katira eger vur deyince, halife, egeri de sen vur, 
dedi. Tekrar yerinden kalkip katira eger bagladi. Halife, bu 
sefer, ne olur ona bir de bin, dedi. Imam-i Askeri hazretleri 
katira binip, serayin avlusunda dolasdi. Katir hie serkeslik 
yapmadi. Sonra katirdan indi. Halife bu katiri nasil buldun 
diye sorunca, bundan daha iyisini gormedim, dedi. Halife o 
katiri Imam-i Askeri hazretlerine hediyye etdi. O da babama 
bunu tut gotiir, buyurdu. Babam katiri ahp goturdu. Katir hie 
serkeslik yapmadi. 

• Bir kimse soyle anlatmisdir: imam-i Askerinin "radiyal- 
lahii anh" huzurunda fakirlikden sikayet etdim. Elinde bir 
kirbac vardi. Onunla yeri kazdi. Besyiiz dinar kiymetinde bir 
kahp kiilce altin cikardi ve bana verdi. 

• Yine bir kimse soyle anlatmisdir: Zindanda habs idim. 
Imam-i Askeri hazretlerine bir mektub yazip, zindanin 
darhgindan ve beni bagladiklan zincirlerin agirligindan si- 
kayet etdim. Gecim sikintisi da cekdigimi yazacakdim. Fe- 
kat bunu yazmaga utandim. Mektubumun cevabinda, bu- 
giin ogle nemazim evinde kilacaksin diye, yazmisdi. O giin 

-390- 



ogle vakti beni serbest birakdilar ve ogle nemazim evimde 
kildim. Sonra bir de bakdim ki, Imam-i Askeri hazretlerinin 
bir hizmetcisi bana, yuz dinar ve bir de mektub getirdi. Mek- 
tubda ne zeman bir ihtiyacin olursa iste, utanma! Istedigin 
seye Allahxi tealanin izniyle kavusursun, diye yazili idi. 

• Bir sahs soyle anlatmisdir: Imam-i Askeriye "radryalla- 
hxi anh" mektub yazarak bir mes'ele sordum. Bir cesid hum- 
ma hastahgimn caresini de soracakdim. Onu yazmayi unut- 
dum. Bana yazdigi cevabda, aynca humma hastaligindan da 
soracagimi, fekat unutdugumu yazarak, meal-i serffi (Ey 
ates, ibrahimin iizerine soguk ve salim ol) olan Enbiya sure- 
si 69.cu ayet-i kerfmesini de yazip, hummali hastamn boynu- 
na asmami emr buyurmus. Buyurdugu gibi yapdim. Hasta si- 
fa buldu. 

• Bir sahs soyle anlatmisdir: imam-i Askerinin "radiyalla- 
hii anh" huzurunda oturuyordum. Giizel yiizlii bir geng iceri 
girdi. Kendi kendime, acaba bu kimdir diye merak etdim. 
Imam-i Askeri "radiyallahii anh", bu gene Ummii Ganimin 
ogludur. Biitiin dedelerimin yiiziikleriyle muhrledikleri tasin 
sahibidir. O tasa benim de muhr basmam icin geldi, buyurdu. 
Sonra o gence tasi ver, dedi. Gene tasi cikanp verince, yiiziigu- 
nii tasin muhrsuz ve diiz bir yerine basdi. Muhr meydana cik- 
di. Acik olarak Hasen bin Ali yazilmis oldugunu gordiim. O 
gene cikrp gitdikden sonra, siz daima bu kimseyi goriirmusu- 
niiz diye sordum. Vallahi uzun zemandan beri onu gormegi ar- 
zu ediyordum. Simdi geldi ve onu gordiim. Daha once gorme- 
misdim. Haydi git dediler, geldim dedi, buyurdu. 

• Bir kimse soyle anlatmisdir: imam-i Askeriye "radiyal- 
lahii anh" bir mektub yazdim ve miskatin ma'nasim sordum. 
Hanimim hamile idi. Hayr diia etmesini ve cocuga bir ism 
vermesini istedim. Mektubun cevabinda, Miskat, Muham- 
med aleyhisselamin mubarek kalbidir diye yazmisdi. Hani- 
mimin ve cocugun halinden bir sey yazmamislar. Yalniz 
mektubun sonunda, Allahii teala sana biiyiik ecr ve sonra bir 
evlad versin, diye yazmislardi. Cocugum olii dogdu. Ondan 
sonra bir oglum oldu. 

-391- 



IMAM-I HUCCET MUHAMMED BIN HASEN 
"radiyallahii anhiim" 

imam-i Askeri Hasen bin Alinin ogludur. Oniki imamin 
onikincisidir. ismi Muhammeddir. Kiinyesi Ebiil Kasimdir. 
Lakablan, Hiiccet, Kaim, Mehdi, Muntazir ve Sahibiizze- 
mandir. Kendisine Hiiccet lakabim veren Imamiyye firkasi, 
onun oniki imamin sonuncusu oldugu ve hicn ikiyuzaltmis- 
bes veya ikiyiizaltmisalti senesinde Sermenrayda, yer altinda 
kayboldugu, annesi onu bekledigi halde cikmadigi inancin- 
dadirlar. 

Annesi Ummi veled bir cariye idi.Annesinin isminin Say- 
kal, Sevsen, Nereis veya baska oldugu soylenmisdir. Hicretin 
ikiyiizellisekizinci senesinde Ramezan ayinin yirmiuciinde 
Sermenrayda dogdu. Hicretin ikiyiizellibesinde Sa'ban ayi- 
nin ortasinda dogdugu da soylenmisdir. 

• Imam-i Askeri Ebu Muhammed Zekinin "radiyallahii 
anh" teyzesi soyle anlatmisdir: Bir giin imam-i Askerinin 
"radiyallahii anh" yanina gitmisdim. Bana, teyzecigim bu 
gece bizim evde kal. Allahii teala bize bir halef , yerimize ge- 
cecek bir evlad verecekdir, buyurdu. Oglun kimden olacak, 
hanrmin Nercisde bir hamilelik hali yokdur, dedim. Teyze- 
cigim, Nereis hamilelik yiikiinii cekmeyecek, ancak dogum 
vaktinde belli olacak buyurdu. O gece orada kaldim. Gece 
yansi gecince, kalkip tehecciid nemazi kildim. Nereis de te- 
hecciide kalkdi. Kendi kendime sabah yaklasdi, Ebu Mu- 
hammedin soyledigi dogum alametleri goriinmiiyor, dedim. 
O sirada Ebu Muhammed imam-i Askeri odasindan bana 
seslenerek, teyzecigim, acele etme, Nercisin bulundugu oda- 
ya git, dedi. Gitdim. Nereis beni karsiladi. Viicudu titriyor- 
du. Onu bagnma basdim. ihlas suresini, Kadr suresini ve 
Ayet-el kiirsiyi okudum. Nercisin dogacak olan cocugu da 
karmnda okuyordu. Sonra oda aydinlandi. Bakdim cocuk 
dogmus ve yerde yatiyordu, hemen kaldirdim. O sirada 
Imam-i Askeri odasindan seslenerek, teyzecigim oglumu 
getir, dedi. Cocugu sanp gotiirdum. Cocugu ahp, mubarek 
dilini agzina gotiiriip, Allahii tealamn izniyle konus buyur- 

-392- 



du. Cocuk Bismillahirrahmanirrahim dedi ve meal-i serifi, 
(Biz ise istiyorduk ki, o yere giicsiiz diisiiriilenlere liitfda bu- 
lunahm, onlari onderler yapalim, onlara (otekilerin) yerini 
aldirahm) olan Kasas suresinin 5.ci ayetini okudu. O sirada 
etrafimizi yesil renkli kuslar sardilar. Imam-i Askeri "radi- 
yallahii anh" onlardan birini cagirdi. Bunu tut ve Allahii te- 
alanin emrinin erismesine kadar sakla, buyurdu. O kusun 
cevresindeki kuslann ne oldugunu sordum. O kus seklinde 
gordugiimuz Cebrail aleyhisselam, digerlerinin de rahmet 
melekleri oldugunu soyledi. Sonra cocugu annesine gotiir, 
buyurdu. Meal-i serifi, (... Boylelikle biz onu gozii aydin ol- 
sun, gam cekmesin ve Allahin va'dinin gercek oldugunu bil- 
sin diye annesine geri verdik. Fekat yine de pek cogu (bunu) 
bilmezler) olan Kasas suresinin 13.cii ayet-i kerimesini oku- 
du. Onu alip goturdiim. Dogdugu zeman gobegi kesilmis ve 
siinnet olmus idi. Sag kolunda, meal-i serifi, (... Hak geldi ba- 
til, yikdip gitdi. Zaten batil yikdmaga mahkumdur) olan isra 
suresi 81. ci ayet-i kerimesi yazili idi. Dogdugunda iki dizi 
iizerine oturup, sehadet parmagini kaldirdi. Sonra aksirdi ve 
elhamdiilillah, dedi. 

• Baska birisi soyle anlatmisdir: Bir giin imam-i Askeri- 
nin "radiyallahii anh" huzurunda idim. Senden sonra hale- 
fin, yerine gececek olan kimdir, diye sordum. Odasina gitdi. 
Kucaginda ayin ondordii gibi parlayan tic yaslannda bir co- 
cuk ile geldi. Eger sen Allahii teala indinde miikerrem bir 
kimse olmasaydin, bu oglumu sana gostermezdim. Bunun is- 
mi Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" ismi gibi, kiin- 
yesi de Onun kiinyesi gibidir. Zulm dolu olan yeryiizii bunun 
zemamnda adaletle dolacakdir, buyurdu. 

• Bir diger sahs soyle anlatmisdir: Bir giin Ebu Muham- 
med Imam-i Askennin "radiyallahii anh" huzurunda idim. 
Sag tarafinda bir oda gordum. Kapisinda perde cekilmisdi. 
Sizden sonra sizin vazifenizi yapacak olan vasiniz kim ola- 
cakdir, dedim. Bana su odanin kapisindaki perdeyi kaldir, 
buyurdu. Perdeyi kaldirdim. icerden nur yiizlii bir cocuk cik- 
di. Sag yanaginda bir ben vardi ve saclan uzunca idi. Gelip 

-393- 



imam-i Askerinin dizinin dibine oturdu. Imam-i Askeri haz- 
retleri belli bir zemana kadar su odaya gir, buyurdu. O oda- 
ya girerken, ben de ona bakiyordum. Sonra da bana haydi 
kalk, o odaya bak, icinde kim vardir. Cocuk odaya girdikden 
sonra imam-i Askerinin emri iizerine gidip, o odaya bakdim. 
Hie kimse yokdu. 

• Yine bir sahs soyle anlatmisdir: Halife Mu'tedid beni iki 
kimseyle birlikde cagirdi. Imam-i Askeri Hasen bin Alinin 
"radiyallahii anh" vefat etdigini soyledi. Sermenraya gidip 
evini yikmamizi ve evinde kimi bulursak basini getirmemizi 
emr etdi. Sermenraya gidip, Imam-i Askerinin "radiyallahii 
anh" evine vardik. Sanki yeni yapilmis gibi cok giizel, terte- 
miz bir evdi. Evde bir perde vardi. Perdeyi kaldirdik. Karsi- 
miza bir mahzen cikdi. Mahzenin ilerisinde bir deniz gorduk. 
Giizel yiizlii bir kimse, suyun iistiine bir hasir sermis, iizerin- 
de nemaz kihyordu. Bize hie alaka gostermedi. Yammdaki 
iki arkadasimdan biri biraz ilerlemek istedi. Fekat suya bat- 
di. Elinden tutup kurtardim. Diger arkadasimiz da ilerlemek 
istedi. O da suya batdi. Onu da gucliikle kurtarabildik. Ben 
bu durum karsisinda sasinp kalmisdim. Ey ev sahibi, biz ne- 
reye geldigimizi bilemedik. Allahii tealadan afv, senden ozr 
dileriz, dedim. Bize hie iltifat etmedi. Geri doniip, halife 
Mu'tedidin yanina geldik. Hadiseyi aynen anlatdik. Halife 
bu sirn gizleyiniz. Kimseye anlatmayimz. Yoksa sizin basini- 
zi vurdururum, dedi. 

Si'ilerin imamiyye firkasi, imam-i Hiiccete iki cesid gay- 
bet (kaybolma) isnad ederler. Birincisi, dogumundan sefare- 
tin, imametinin sonuna kadar olan kisa zemanda olan gaybe- 
ti. Ikincisi; uzun gaybeti olup, sefaretin, imametin sona er- 
mesinden, Allahii tealamn yeniden onu ortaya cikarmasim 
takdir etdigi zemana kadar olan gaybetdir. imam-i Hiiccetin 
"radiyallahii anh" kisa gaybetinde iki elcisi vardir. Onlar in- 
sanlann ihtiyaclanni gidermekde ve siiallerine cevab ver- 
mekde imam-i Hiiccet ile insanlar arasinda vasitadir, derler. 
Elcilik, Ali bin Muhammed adh bir sahsda son bulmusdur. 
Bu sahs hicri ucyiizyirmialti senesinde vefat etmisdi. Rivayet 

-394- 



olundu ki, Muhammed bin Hasen Askeri "radiyallahii anh" 
vefatindan alti gun once, All bin Muhammede soyle yazmis- 
dir: Bismillahirrahmanirrahim. Ey All bin Muhammed! Alla- 
hii teala sana cok ecr versin. Sen alti gun icinde oleceksin. Is- 
lerini bitir ve makamini kimseye vasiyyet etme! Zira tarn gayb 
olma zemanin gelmisdir. Imamhk bundan sonra ancak Allahu 
tealamn izniyle ortaya cikar. Bu da tul-i emele dalma ile kalb- 
lerin kararmasi, yer yiiziiniin kotiiliiklerle dolmasindan sonra 
vuku' bulur. O zeman bana tabi' olanlardan biri gelecekdir. 
Kim Deccal cikmadan ve sayha zuhur etmeden onu miisahe- 
de etdigini, gordugiinii soylerse, o yalanci ve iftiracidir. La 
havle vela kuvvete ilia billahil aliyyil azfm, diye yazdi ve All 
bin Muhammed alti gun sonra kimseye vasiyyet etmeden ve- 
fat etmisdir. O zemandan i'tibaren Allahii tealamn diledigi 
zemana kadar uzun gaybet basladi, derler. Bu firkamn gay- 
bet-i kasri (kisa gaybet) muddetinde imam-i Hiiccet ile alaka- 
h pekcok hikayeleri vardir. 

Imamiyye firkasimn anlatdigi bir hadise de soyledir: Hal- 
le nahiyesi ehalisinden isma'il adinda bir kimsede bir yara 
cikdi. Bagdadin biitiin tabibleri onu tedavi etmekden aciz 
kaldilar. Bunun caresi kesmekdir, kesmeyince olmaz. Fekat 
yarayi kesmekde de biiyiik tehlike vardir. Ctinki, damarlan- 
na yakindir. O kesilince oliir, dediler. O sahs demisdir ki, ta- 
biblerden ummidimi kesince, Sermenrayda Meshed-i serife 
gitdim. imamlann kabrlerini ziyaret etdikden sonra, mahze- 
ne (Imam-i Hiiccetin kayboldugu soylenen yere) girdim. Al- 
lahii tealaya diia edip, yalvararak, imamlar ile tevessiil etdim. 
Onlann hurmetine care istedim. Geceleri nemaz kilarak ge- 
cirdim. Giinlerce orada kaldim. Bir giin Dicle kenannda gusl 
abdesti aldim. Temiz elbiseler giydim ve Meshed-i serife git- 
dim. Orada dort ath kisi gordum. Kihc kusanmislardi. Biri 
elinde mizrak tutuyordu. Birisi de hirka giyinmisdi. Onlann 
Meshedin ehlinden olduklanni zan etdim. Yanima gelince 
selam verdiler. Selamlanni aldim. Elinde mizrak tutan kim- 
se, iizerinde hirka bulunan kimsenin sag tarafina durdu. Di- 
ger iki kimse de sol tarafinda durdu. Uzerinde hirka bulunan 

-395- 



zat bana, sen yarin memleketine, ailenin yanina mi gitmek is- 
tiyorsun, dedi. Evet, dedim. Yaklas, yarani goreyim, dedi. 
Yanina yaklasdim. Elini yaranin iizerine koyup sikdi. Cok 
zahmet cekdim. Sonra elinde mizrak bulunan zat bana, kur- 
tuldun ey Isma'il, dedi. Adimi nasil bildi diye hayret etdim. 
Biz de, siz de insaallah kurtulduk, dedim. Elinde mizrak bu- 
lunan zat, hirka giymis olan zati kasd ederek, bu imamdir, 
dedi. Hemen kosup ona sanldim ve mubarek dizinden 6p- 
diim. Sonra gitdi. Ben de arkasindan gitdim. Bana geri don, 
dedi. Ben sizden asla aynlmak istemem, dedim. Geri don, 
miisaade yok, dedi. Yine sizden ayrilamam, dedim. Elinde 
mizrak olan kimse, utanmiyor musun, imam sana geri don, 
dedi. Sen muhalefet ediyorsun, dedi. Caresiz durdum. Bir 
muddet gitdi. Sonra mubarek yuziinii bana doniip buyurdu 
ki, Bagdada vannca halife Muntasir seni cagiracakdir. On- 
dan asla bir sey kabul etmeyeceksin. Onlar gozden kaybo- 
luncaya kadar orada durdum. Sonra Meshede gitdim. O dort 
ath kimseleri sordum. Bu beldenin secilmis serefli kimseleri- 
dirler, dediler. Birisi imam idi dedim. imam elinde mizrak 
bulunan mi idi, yoksa hirka giymis olan mi idi diye sordular. 
Ben hirka giymis olan imam idi, dedim. Ona yarani gosterdin 
mi, dediler. Evet gosterdim, mubarek eliyle sikdi, diyerek sag 
uylugumu acip gosterdim. Yaradan hie eser yokdu.Birden 
dehsete dusdiim. Yoksa yara sol uylugumda mi idi diye onu 
da acdim. Hie bir eser yokdu. Halk bu hali goriince, bana 
saygi icin iizerime iisiisdu. Gomlegimi parcaladilar. Neredey- 
se kalabahkdan olecekdim. Meshedin hizmetcileri beni kur- 
tardilar. Sonra Bagdada gitdim. Bu haber Bagdadda yayildi. 
Orada da halk bana saygi gostermek icin iizerime iisiisdu. Yi- 
ne neredeyse helak olacakdim. Beni halife Muntasira gotiir- 
diiler. Benden hadiseyi sordu. Bir bir anlatdim. Bana bin di- 
nar verdi. Almam, zira imam bana senden bir sey almamami 
vasiyyet etdi, dedim. Muntasir agladi. Sonra yamndan cikip 
gitdim. Hicbir seyini kabul etmedim. 

(Cami'ul-iisul) kitabinda, kiyamet giinii ve kiyamet ala- 
metleri hakkinda ibni Mes'udiin "radiyallahii anh" soyle ri- 

-396- 



vayet etdigi yazilmisdir. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" buyurdu ki, (Diinyamn sadece bir giin omrii kalsa, Al- 
lahii teala o bir giinii uzatir ve Ehl-i beytimden isnii ismime 
babasimii isnii babamin isinine uyan birini meydana eikarir. 
Daha once zulm ile dolu oldugu gibi, O diinyayi adalet ile 
doldurur.) [(Se'adet-i Ebediyye) kitabimn 62.ci sahifesine 
bakiniz!] 

Yine (Cami'ul-iisul) kitabinda soyle bildirilmisdir: Ebu 
Ishak "radiyallahii anh" soyle rivayet etdi: Hazret-i All "ra- 
diyallahii anh" hazret-i Hasene "radiyallahii anh" bakarak: 
"Bu benim oglum seyyiddir. Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem" soyle buyurmusdur. Yakinda bunun neslinden bir 
kisi gelecekdir. ismi Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" ismi gibi olacakdir. Bedeni ve sureti de benzeyecekdir. 
Ancak, ahlaki aym derecede olmayacakdir", buyurdu. Son- 
ra yeryiiziinii adaletle doldurur, kissasini zikr etdi. Bunu 
Ebu Daviid "rahmetullahi aleyh" bildirdi. Fekat kissayi bil- 
dirmedi. 

(Fiituhat-iil-Mekkiyye) kitabimn sahibi Muhyiddin-i 
Arabi "rahmetullahi aleyh" Mehdiden "aleyhirrahme" 
bahs ederken soyle bildirmisdir: Mehdinin "aleyhirrahme" 
yaninda ricalullahdan kamil ve cok ilm sahibi iicyiiz altmis 
kisi bulunacakdir "eyyedekellahu ve iyyana". Allahii teala 
yeryiiziinde bir halife yaratir. Yeryiizii zulmle dolmus iken, 
o yer yiiztinii adaletle doldurur. Sayet diinyamn bir giin 
omrii kalsa bile, Resulullahin nesebinden olan o zat ortaya 
cikincaya kadar Allahii teala o giinii uzatir. O zat hazret-i 
Fatima "radiyallahii anna" evladindandir. ismi Resululla- 
hin "sallallahii aleyhi ve sellem" ismine, kiinyesi de kiinye- 
sine uyar. Onun ceddi Hasen bin Alidir "radiyallahii anhii- 
ma". Ka'bede Hacer-iil Esved riiknii ile makam-i Ibrahim 
arasinda Ona bfat edilir. Yaratihsi, bedeni, Resulullaha 
"sallallahii aleyhi ve sellem" benzer. Ancak ahlaki aym de- 
recede olmaz. Hie kimse huluk, huy bakimindan Resululla- 
hin "sallallahii aleyhi ve sellem" derecesine ulasamaz. Ciin- 
ki, Allahii teala [Kalem suresi 4.cii ayetinde mealen] (Siib- 

-397- 



hesiz ki sen huluk-i azim iizeresin) buyurdu. Hakikat ehli, 
kesf ve siihud sahibi arifler ona bf at ederler. Allah adamla- 
n onun da'vetine icabet ederler ve ona yardimci olurlar. 
Memleketin yiikiinii cekmekde ve Allahii tealamn ona yiik- 
ledigi sorumlulukda ona yardimci olurlar. Allahii teala, bas- 
kalanndan gizledigi, kesf ve siihud yoluyla, hakikatlere mut- 
tali' kildigi kullanni, ona vezirler, yardimcilar yapar. O da 
onlarla istisare ederek isabetli kararlar verir. Ciinki Onlar, 
hakikati bilen ariflerdir. Mehdi de "aleyhirrahme", lazim ol- 
dugu kadar herseye Allahii teala tarafindan muttali' kihnir. 
Ciinki, o kendisine hak bildirilmis olan bir halifedir. Hay- 
vanlann konusmalarim anlar. Adaleti insanlar ve cinler ara- 
sinda yayihr. 

Seyh Alaiiddevle Ahmed bin Muhammed Semnani "kud- 
dise sirruh", Ebdal ve kutblardan bahs ederken soyle buyur- 
makdadir: Muhammed bin Hasen el-Askeri "radiyallahii an- 
hti ve an abaihilkiram" temiz ehl-i beyt imamlanndandir. 
Kutbiyyet mertebesine ulasdi. Gizlendigi zeman ebdal daire- 
sine girdi. Derece derece ilerleyerek efradin en iistiinii olun- 
caya kadar yiikseldi. O sirada kutb Ah bin Hiiseyn el-Bagda- 
di idi. O vefat edince, Sunizeyh denilen yere defn edildi. Ce- 
naze nemazini Muhammed bin Hasen Askeri kildirdi "radi- 
yallahii anhiima". Onun makamina oturdu, ya'ni yerine gec- 
di. Ondokuz sene kutbluk makaminda kaldikdan, sonra ve- 
fat etdi. Cenaze nemazini Osman bin Ya'kub ve talebeleri 
kildilar. Medineye defn edildi. Onun yerine Osman bin 
Ya'kub el-Ciiveyni el-Horasani gecdi. 

Osman bin Ya'kub el-Ciiveyni acem diyannda vefat edin- 
ce, cenaze nemazini Abdurrahman bin Avfin "radiyallahii 
anh" torunlanndan Ahmed Kiiciik kildirdi ve onun yerine 
gecdi. Kabri iizerinde tiirbe yokdu. Onlardan baskasi kabri- 
ni bilmezdi. Her sene ziyaret ederlerdi. 

Nakl edilen hadis-i serifde ve hazret-i Alinin "radiyallahii 
anh" soziinde, Mehdinin "aleyhirrahme" ahir zemanda gele- 
cegi, zulm ile dolu olan yeryiiziinii adaletle dolduracagi bil- 
dirildi. Mehdinin ismi Muhammed, babasimn ismi Abdiillah 

-398- 



olacakdir. Hazret-i Alinin "radiyallahii anh" neslinden ola- 
cak, kiinyesi de hazret-i Hiiseynin "radiyallahii anh" kiinye- 
si gibi Ebu Muhammed olacakdir. 

Allahii tealaya hamd olsun ki, oniki imamin "radiyallahii 
anhiim ecma'in" ba'zi sozlerini, hallerini, harikalanni ve ke- 
rametlerini anlatmayi, beyan etmegi nasfb eyledi. Tekrar Es- 
hab-i kiramin "aleyhimiirndvan" ba'zilannin hallerini bildi- 
recegiz. Oniki imam "radiyallahii anhiim ecma'in" evliyahk- 
da, kemal ve faziletde cok yiiksekdirler. Bunlar hakikat reh- 
berleri olmuslardir. Ancak biitiin kerametlerin, yiikseklikle- 
rin oniki imama miinhasir oldugu akla gelmesin. Ehl-i beyt 
icinde cok biiyiikler gelmislerdir. Mesela onlardan biri, 
imam-i Muhammed idris Safi'idir. Bunlardan bir kismi mes- 
hur olmus, bir kismi ise meshur olmamisdir. Bunlardan son- 
ra gelen meshur zatlardan bir kismini, Molla Abdurrahman 
Cami hazretleri (Nefehat-iil-iins) kitabinda tabakat-i sofiy- 
yede anlatmisdir. Ibrahim Sa'd Alevi, Seyyid Abdiilkadir 
Geylani "kuddise sirruh" gibi sonra gelen biiyiikler bunlar- 
dandir. 

(Sevahid-un-nubuvve) kitabini Farisiden terceme eden 
Lami'i Celebi soyle yazmisdir: Niibiivvet bagcesinin meyve- 
si, fiitiivvet ciragimn lsigi, din ve diinyamn sultani, Enbiya- 
nin varisi, Seyyid Muhammed Mehdi Misbah-iil-Harem Ah 
bin Seyyid-iil-Harem Abdullah bin Seyyid Celaleddin Bu- 
hari "kaddesellahii ruhahii" hicri yediyiiz senesinin sonla- 
nnda Anadoluya gelip, Bursada yerlesmisdir. Osmanh sul- 
tanlanndan Sultan Bayezid hanin kizi Hundi hatun ile ev- 
lendi. Sekizyiizotuziki senesinde vefat etdi. Mubarek kabri 
Bursadadir. Uzakdan, yakindan gelen pekcok kimse tara- 
findan ziyaret edilip, feyz ahmr. Bu fakir Lami'i Celebi 
onun zikr-i serifini kisaca yazdigim aksam her nasilsa nezle 
olmusdum. Gece yansi uyandim. Bogazimda bademcikle- 
rim sismis, tukriigiimii yutmaga mecalim kalmamisdi. Ba'zi 
ilaclar kullandim, faideli olmadi. Uzun miiddet o halde 
oturdukdan sonra, uykuya dalmisim. Rii'yamda bir kimse 
bogazimi sivazhyordu. Kendisini goremiyordum. Birisi ba- 

-399- 



na bogazini sivazlayan kimdir biliyormusun dedi. Bilmiyo- 
rum kimdir, dedim. Seyyid Muhammed Buhari "kuddise sir- 
ruh" dedi. O sahsi da goremedim. Bu halde iken uyandim. 
Bogazimda hicbir agn yokdu, iyilesmisdi. Hayretimden aca- 
ba bogazimin agnsi da rvTyamda mi idi, oyle mi gordiim di- 
ye dusiindiim. Yammdaki hizmetci uyandigimi anlamis ola- 
cak ki, bogaziniz nasil oldu efendim, dedi. Anladim ki haz- 
ret-i Emirin kerameti vuku' bulmus. Velhasil o hazretin ke- 
rametleri ve harikalan meshur ve dillerde mezkurdur ki, be- 
yana sigmaz. 

(Sevahid-iin-niibuvve) mxitercimi Lami'i Celebi, bu kita- 
bin tercemesini yapmayi kendisine emr eden hocasi Seyyid 
Ahmed Buhariden "kuddise sirruh" soyle bahs etmekde- 
dir: 

Sonra gelen evliyamn biiyuklerinden biri de Seyyid Ah- 
med Buhari hazretleridir. Zemammiz onun irsadiyla seref- 
lendi. Diyanmiz onun ayak basmasiyla mes'ud oldu. Istan- 
bul halkina bxiyiik bir ni'met olmusdur. Avam ve havas her- 
kes, onun sohbet meclisine kosmusdur. Tarn bir ihlas ile 
onun huzuruna gelenler, muradina erer, Allahii tealamn ra- 
zi oldugu bir kul olurdu. Cxinki o tesavvuf yollannin rehbe- 
ri, hakikat diyannin kumandam idi. Allahii tealamn liitfu ile 
giizel ahlak ve faziletlerle miicehhez idi. Kutb-ul irsad, Gavs- 
ul-evtad idi. Onun yolu siinnet-i seniyyeye uymak iizere ku- 
rulmusdu. Zahire kiymet vermegi terk, azimetle amel, de- 
vamh zikr ve halkdan uzlet, halvet der enciimen, sefer der 
vatan, hos der dem, nazar ber kadem iizere yetismislerdir. 
Bu sebeble onun yiiksek dergahinda bulunan erbab-i safa, 
erbab-i vela olan talebelerinin goniilleri muhabbet-i ilahiy- 
yeye kavusarak nurlamp, diinya maksadlanndan temamen 
ytiz cevirmislerdir. Her biri benliklerini yok edip, ellerinde 
bulunam vermek haline kavusmuslardir. Allahii tealamn 
[Feth suresi 29.cu ayetinde mealen], (... Onlarin yiizlerinde 
secdelerin izinden nisanlari vardir...) buyurdugu ayet-i keri- 
me iktizasinca, kim onun meclisinde bulunsa, yiiksek edeb 
ve giizel ahlakim, husu' ve vakanni goriip, Allahii tealamn 

-400- 



sevdiklerinden biri oldugunu anlardi. 

Bu fakir (Lami'i Celebi) Seyyid Ahmed Buhari hazretle- 
rinin esigine yiiz surdiigum gxinden beri, bizzat sahid oldu- 
gum ve onu seven giivenilir kimselerden isitdigim keramet- 
lerini ve harikalarini yazsam biiyiik bir kitab olurdu. Fekat 
kendi zemamnda bunlann yazilmasina razi olmaz diye, hal- 
lerini kisaca yazdim. Ciinki maksad onun nzasini gozetmek- 
dir. Bu (Sevahid-un-niibiivve) kitabimn tercemesine teseb- 
biisde bulunmam ve diger mu'teber kitablardan ilaveler yap- 
maga ihtimam gostermem de sirf hocamin isaretleri ve him- 
metleri ve emrlerine ita'at neticesinde olmusdur. Bu eseri 
hazirlamam hocamin ma'nevi yardimlanyla olmusdur. Yok- 
sa bu isi bu fakirin yapdigi zan edilmesin. 

NAZM 

Bu gun taht-i rilayetde selrin sehinseh efendidir, 
Tarik-i Hacegan icre refs-i Naksibendidir. 

Dinin emrin icrada, tarikat resmin ihyada, 
Hakfkat sirrm ifsada, sanasm hace kendidir. 

Eden sultanlan bende, amn ihsan-u luttidir, 
Ceken serkesleri bende, amn ask-i kemendidir. 

Soz acub ask-i canandan, tarik-i raz-i irfandan, 
Bir od urmusdur afaka ki, hep canlar sipendidir. 

§una kim bir nazar bakdi, dil-ti camn oda yakdi, 
Cihan kulli ana akdi, eger kul ger efendidir. 

Degil sahn-i felek ancak, kamu miilk-i melik-ul Hak, 
Fezay-i La mekan mutlak, guzergah-i semendidir. 

Cihan can hazzini aha, aceb mi sohbetinden kim, 
Beyan-i hikmet amizihakikat sehdii kandidir. 

Sana devlet yeter, bu kim diyeler Lamii candan, 
Tarik-i Naksibendide gulam-i mir efendidir. 

Demidir menzile am irersen eyieyub irsad, 
Ki yillardir o sergerdan bu yolun dertmendidir. 

- 401 - Sevaliid-iin Niibiivve - F:26 



ESHAB-I KIRAMDAN "aleyhimumdvan" 
BA'ZILARININ BAHSI 

SA'lD BIN ZEYD 
"radiyallahii anh" 

Sa'id bin Zeyd ibni Amr bin Fudayl, asere-i miibessere- 
dendir. Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" Cennet ile 
mujdeledigi on sahabfden biridir. [Hazret-i Omerin "radiyal- 
lahii anh" kizkardesi Fatimanin "radiyallahii anha" zevci idi. 
51. yihnda vefat etdi.] Nakl edilir ki: Bir kadin Eshab-i ki- 
ramdan ba'zilannin bulundugu bir yere gelip, Sa'id bin Zeyd 
"radiyallahii anh" benim arsami alip, oraya bina yapdi. Ken- 
disine soyleyiniz yerimi versin. Yoksa Resulullahin "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem" mescidine gidip, onu sikayet edecegim, 
dedi. Eshab-i kiram, kadinin bu soziinii Sa'id bin Zeyde "ra- 
diyallahii anh" soylediler. Sa'id buyurdu ki, hazret-i Resulul- 
lahdan "sallallahii aleyhi ve sellem" isitdim, buyurdu ki: (Bir 
kisi, hakki olmadan bir karis yer alsa, Allahii teala onu yedi 
kat yerden tard eder.) Amma hakir bu hadis-i serifi (Kitab-i 
Mesank)da Sa'id bin Zeydden soyle de rivayet edildigini 
gordiim: (Bir kinise zulm ile bir karis yer alsa, kiyamet gii- 
niinde o kimse yedi kat yerin dibine batincaya kadar o yer 
boynuna takihr.) 

Sa'id bin Zeyd "radiyallahii anh" kadinin soylediklerini 
kendisine ileten sahabiye, o kadina soyle, hakkim dedigi ye- 
ri alsin, dedi. Sonra o kadina soyle beddiia etdi: Allahim! 
Eger o kadin yalan soyluyor, bana iftira ediyorsa, onun go- 
ziinii gormez et! Gozleri gormez halde olsiin! Bu sozleri o 
kadina iletdiler. Kadin, Sa'id bin Zeydin evini yikip, kendisi 
icin ev yapmaga basladi. Aradan cok gecmeden gozleri gor- 
mez oldu. Geceleri cariyesini uyandinr, onun elinden tuta- 
rak, istedigi yere onunla giderdi. Bir gece hizmetcisini uyan- 
diramadi. Yalniz basina disan cikdi. Bir kuyuya diisdii. Sa- 
bahleyin onu kuyuda olii buldular. 

-402- 



ABBAD BIN BESIR VE USEYD BIN HUD AYR 
"rachyallahii anhiima" 

Enes "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: Abbad bin Be- 
sff ensan ve Useyd bin Hudayr ensari, cok karanhk bir gece- 
de, Resulullahin "sallallahu aleyhi ve sellem" huzurunda idi- 
ler. Disan cikdiklannda onlardan birinin elindeki bastonun- 
dan lsik yayildi. Onun aydinhginda gitdiler. Birbirlerinden 
aynhnca, ikisinin de bastonundan lsik yayildi. Herbiri kendi 
bastonundan yayilan lsigin aydinhginda gitdi. 

AMMAR BIN YASER "radiyallahu anhiima" 

Emir-iil mii'minin hazret-i Ali "radiyallahii anh" soyle an- 
latmisdir: Bir seferde idik. Resulullah "sallallahu aleyhi ve 
sellem" Amman "radiyallahii anh" su getirmege gonderdi. 
Seytan siyah bir kole sekline girerek, onun su almasina mani' 
oldu. Ammar "radiyallahii anh" seytani tutup yere vurdu. 
Seytan, beni birak sana mani' olmayacagim, dedi. Birakinca 
yine mani' oldu. Ammar "radiyallahu anh" onu tutup, tekrar 
yere vurdu. Beni birak sana mani' olmayacagim, dedi. Bu se- 
fer soziinde durdu. Ammar "radiyallahii anh" suyu aldi. He- 
niiz Resulullahin "sallallahu aleyhi ve sellem" huzuruna gel- 
meden, Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem": "Seytan si- 
yah bir kole suretine girip, Ammann su almasina mani' oldu 
ise de, Allahu teala Ammara zafer verdi" buyurdu. Bunu 
Ammara bildirdik. O siyah kolenin seytan oldugunu bilsey- 
dim, onu oldururdum. Fekat burnunu lsirmak istemisdim. 
Fena bir koku hissetdim ve onu birakdim, dedi. 

ALA' BIN HADREMl "radiyallahu teala anh" 

Muhacirlerdendir. Bahreynde Resulullahin "sallallahu 
aleyhi ve sellem" valisi idi. Ebu Hiireyre "radiyallahu anh" 
soyle anlatmisdir: Hie kimsede gormedigim tic acaib hali Ala' 
bin Hadremide "radiyallahu anh" gordum: Birincisi: Deniz 
sahiline gitmisdik. Bize Allahu tealamn ismini soyliyerek de- 
nize girin, dedi. Biz de Allahu tealamn ismini soyliyerek deni- 
ze girdik. Develerimizin tabanlan haric hie bir yerimiz lslan- 
madi. Ikincisi: Denizden gecip, sahraya ulasinca cok susadik. 

-403- 



Suyumuz da yokdu. Ala' bin Hadremiye "radiyallahu anh" 
soyledik. Iki rek'at nemaz kildi ve diia etdi. Hemen basimrzin 
iizerinde kalkan biiyuklugiinde bir bulut ortaya cikdi. O bu- 
lutdan o kadar yagmur yagdi ki, herkes suya kandi ve kabla- 
nni doldurdu. Uciincusii ise, Ala' bin Hadremi "radryallahii 
anh" vefat edince, nemazim kilip defn etdik. Kabrinin iizeri- 
ne kerpicler koymusduk. Sonra kefeninin baglanni cozmeyi 
unutdugumuz aklima geldi. Cozmek icin kerpicleri kaldirip 
kabrini acdik. Onu kabrin icinde bulamadik. 

Nakl edilir ki, Basrada bir kimsenin kulagma ufak bir cakil- 
tasi girmisdi. Giindiiz rahatsiz olur, gece de uyuyamazdi. Es- 
hab-i kiramdan "aleyhimiirndvan" birine bunun caresini sor- 
dular. O da Ala' bin Hadreminin "radiyallahu anh" diiasim 
okumalanni tavsiyye etdi. O bu diiayi deryada ve collerde 
okurdu, dedi. Soran kimse, Allahii teala sana rahmet versin, o 
diia nedir, dedi. O diia soyledir buyurdu: "Ya Ah, ya Azim, ya 
Halim, ya Ahm." O kimse bu diiayi okuyunca kulagindaki tas 
parcasi firlayip, ses cikararak karsi divara carpdi. 

EBU EMAME BAHILi "radiyallahu teala anh" 

Resulullahin "sallallahu aleyhi ve sellem" Samda vefat 
eden son eshabidir. [(Eshab-i Kiram) kitabimn 252.ci sahife- 
sine bakiniz!] Kendisinden soyle nakl edilmisdir: Resulullah 
"sallallahu aleyhi ve sellem" beni, bir kavmi islama da'vet et- 
mek icin gonderdi. O kavm da'vetimi kabul etmedi. Susa- 
misdim. Onlardan su istedim. Vermediler ve susuzlukdan 
olunceye kadar sana su vermeyecegiz, dediler. Bir abam var- 
di. Onu basima cekip, gunesin sicaginda yatip uyudum. 
Rii'yamda bir kimse elinde sirca bir kadehle icecek getirdi. 
Kimse oyle giizel bir kadeh gormemisdir ve oyle giizel bir 
icecek icmemisdir. Onu bana verdi, ahp icdim. Bitince uyan- 
dim. Vallahi o serbeti icdikden sonra, bir daha hie acikma- 
dim ve susamadim. 

Cariyesinden soyle nakl edilmisdir: Ebu Emame "radiyal- 
lahii anh" sadaka vermegi cok severdi. Eline gecen altin, gii- 
miis ve yiyecekleri sadaka vermek icin toplar, bir fakir geldi- 
ginde ona verirdi. Bir gun bir fakir geldi. Evde tie dinar var- 

-404- 



di. Birini o fakire verdi. Bir fakir daha geldi, birini de ona 
verdi. Sonra bir fakir daha geldi. Kalan bir dinan da ona ver- 
di. Ben, evde bizim icin hie bir sey kalmadi, dedim. Sonra 
minder uzerine yatip uyudu. Ogle vakti ezan okununca, onu 
uyandirdim. Mescide gitdi. Oruc tutdugu icin, aksama ona 
yemek hazirlamak maksadi ile biraz bore buldum. Aksam 
yemegini hazirladim, cirayi yakdim. Ogle vakti yatdigi yerde 
dinarlar gordiim. Saydim, tic yiiz dinar idi. Kendi kendime, 
her halde bu dinarlar vardir diye giivenerek sadaka vermis- 
dir, dedim. Yatsi nemazindan sonra eve geldi. Hazirladigim 
yemegi goriince, Allahii tealaya hamd etdi ve bana bakarak 
tebessiim etdi. Yemegi yidikden sonra dinarlan getirdim. 
Bunlan burada birakmissimz, dedim. Feryad ederek, yazik- 
lar olsun bu nedir, dedi. Bilmiyorum, burada buldum, de- 
dim. Feryadi daha da ziyade oldu. 

HALID BIN VELlD "radiyallahu teala anh" 

Ebu Bekr "radiyallahii anh" soyle bildirmisdir: Resululla- 
hin "sallallahu aleyhi ve sellem" huzurunda, Halid bin Velid- 
den "radiyallahu anh" bahs edildi. Resulullah "sallallahu 
aleyhi ve sellem": (O, Allahii tealamn kihclarindan bir kihc- 
dir. Kafirlerin karsisina cikarmisdir.) buyurdu. 

Ebu Bekr "radiyallahu anh" halifeligi sirasinda, Halid bin 
Velidi "radiyallahii anh" Hire tarafina gonderdi. Hire halki, 
Abdiilmesih isminde bir kimseyi, ona elci olarak gonderdi. 
Hediyye olarak da te'sirini bir saatde gosteren bir mikdar 
zehr gonderdiler. Halid bin Velid "radiyallahii anh" elciye 
bu nedir diye sorunca, te'sirini bir saat icinde gosteren bir 
zehrdir, dedi. Halid bin Velid "radiyallahii anh" o zehri av- 
cuna koydu ve "BismiMhi ve billahi Rabbissemai velardi. 
BismiMhillezi La yedurru ma'asmihi daiin" diiasim okudu 
ve o zehri icdi. Hicbir zaran dokunmadi. Elci Abdiilmesih 
kavmine dondii ve onunla sulh yapiniz. Ciinki te'sirini bir sa- 
at icinde gosteren zehri icdi, hicbir zarar gormedi. Bu isi on- 
lardan baskasi yapamaz, dedi. 

Nakl olunur ki, Halid bin Velid "radiyallahu anh" asker- 
lerinin arasinda dolasirken, bir kisinin bir serab tulumu go- 

-405- 



turdugiinii gordu. Bu nedir diye sordu. O kimse bu sirkedir, 
dedi. Halid bin Velid "radiyallahii anh", Ya Rabbi! Bunu sir- 
ke yap diye diia etdi. O sahs serab tulumunu arkadaslarimn 
yanina gotiirdii. Icince sirke oldugunu anladilar. Yaziklar ol- 
sun sana, bu getirdigin nedir, dediler. O sahs dedi ki: Ben se- 
rab getiriyordum. Yolda emfrinizi gordum. Bu nedir dedi, 
sirkedir, dedim. tic defa Allahim, bunu sirke eyle diye diia 
etdi. Allahii teala onun diiasini kabul eyledi. 

ABDULLAH BIN OMER BIN HATTAB 
"radiyallahii teala anhiima" 

Emir-ul mu'minin hazret-i Omerin "radiyallahii anh" en 
biiyiik ogludur. Balig olmadan once Mekkede iman edip, ba- 
basi ile Medineye hicret etmisdir. Eshab-i kiramin alim ve 
zahidlerinden idi. Bin kole azad etmisdir. 

Mekkede hac sirasinda, Cemre tasi atihrken halkin izdiha- 
mi sirasinda ayagimn iki parmagi arasina bir sey batdi. Yara 
olup sisdi ve bu sebeble Mekkede hicretin yetmisuc veya yet- 
misdordiincii senesinde seksendort yasinda vefat etdi. 

Soyle nakl edilmisdir: Bir seferde, halkin toplandigini go- 
riip, sebebini sordu. Burada bir aslan vardir, halkin yoldan 
gecmesine mani' oluyor, dediler. Abdullah bin Omer "radi- 
yallahii anh" bineginden inip, aslana dogru yuriidii. Aslani 
eliyle itdi. Bir rivayete gore ise, aslana bir sille vurarak yol- 
dan uzaklasdirdi. Sonra soyle buyurdu: Resulullahdan "sal- 
lallahii aleyhi ve sellem" isitdim: (Eger insanlar, kendilerine 
musallat olan hicbir seyden korkmayip da, yalniz Allahii te- 
aladan korksaydi, kendilerine hicbir sey musallat olmazdi) 
buyurdu. 

ABDULLAH IBM ABBAS "radiyallahu anhuma" 

Eshab-i kiramin "aleyhimurndvan" imamlanndan, bii- 
yiik alimlerindendir. Hasimogullannin hicretden iic sene on- 
ce muhasara altina ahndiklan Sa'b vadisinde dogdu. Resu- 
lullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" vefat etdiginde, Abdul- 
lah ibni Abbas "radiyallahu anh" oniic yasinda idi. iki kerre 
Resulullahi "sallallahii aleyhi ve sellem" iki kerre de Cebra- 

-406- 



fl aleyhisselami gordugunii ve Resulullahin kendisine, Alla- 
hii tealamn hikmet vermesi icin diia buyurdugunu soylemis- 
dir. Hicretin altmissekizinci senesinde yetmisbir yasinda Ta- 
ifde vefat etdi. 

Meymun Mihran soyle anlatmisdir: Taifde, Abdullah bin 
Abbasin "radiyallahii anhiima" cenazesinde bulundum. Ce- 
naze nemazinin kilinmasi icin onu musallaya koydular. Bir 
beyaz kus gelip, kefeninin icine girdi ve kayboldu. O kusu her 
ne kadar aradilarsa da bulamadilar. Defn edip, kabrini ort- 
diikden sonra bir ses isitdim. Soyliyeni gormiiyordum. Meal- 
i serifi, (Ey if aatkar nefs, sen Ondan, O da senden razi olarak 
haydi gir salih kullarun arasina, gir Cennetime) olan [Fecr su- 
resinin 27-30] ayet-i kenmelerini okuyordu. 

Nakl ederler ki, Abdullah ibni Abbas "radiyallahii anhii- 
ma" bir giin mescide giderken, yolda bir kadin gordii. Nefsin- 
de o kadina bir meyl hissetdi. Bunun iizerine, ya Rabbi, bana 
goziimii bir ni'met olarak verdin. Fekat bunun bir bela olma- 
sindan korkuyorum. Gozlerimi gormez et diye diia etdi. Mu- 
barek gozleri kapandi, gormez oldu. Kardesinin oglu onu mes- 
cide goturiir, bir diregin dibine kibleye karsi oturturdu. Sonra 
o cocuk oynamaga giderdi. Bir ihtiyaci olunca cocuga haber 
gonderip caginrdi. Bir giin cocuk oyuna dalmisdi, gelmedi. Et- 
rafini kirleteceginden korkarak, ya Rabbi goziimii ni'met ola- 
rak verdin. Bela olacagindan korkdugum icin kapatmam iste- 
dim, kapatdin. Simdi ise elbisemin ve mescidin kirlenmesin- 
den korkuyorum, dedi. Gozleri acildi ve gormege basladi. Evi- 
ne gitdi. Bunlan anlatan kimse, ben onu hem goriir ve hem de 
gormez halde iken gordiim, demisdir. 

IMRAN BIN HASlN "radiyallahu anh" 

Hicretin elliiiciincu senesinde Basrada vefat etdi. ibni Si- 
nn "rahmetullahi aleyh" Basrada Eshab-i kiramdan imran 
bin Hasinden "radiyallahii anh" daha yash kimse yokdu de- 
misdir. Otuz sene karn agrisi cekdi. Atesle daglayahm dedi- 
ler, kabul etmedi. Vefatindan iki sene once kabul etdi, dag- 
ladilar ve iyi oldu. Sonra buyurdu ki, once nur goriiyordum. 
Sesler duyuyordum. Melekler bana selam verirlerdi. Dag- 

-407- 



landikdan sonra bunlar olmadi. Cok tevbe istigfar etdi. Alla- 
hii tealamn bunlan tekrar ihsan etdigini Mutnf bin Abdulla- 
ha soylemisdir. 

HAMZA BIN AMR ESLEMl "radiyallahu anh" 

Nakl edilir ki, Hamza bin Amr Eslemi "radiyallahu anh" 
seferlerden birinde, Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
ile birlikde idi. Cok karanhk bir gecede develer iirkup, biitiin 
esyalar yere diisdii. Hamza bin Amr Esleminin "radiyallahu 
anh" parmaklan lamba gibi lsik verdi. Dusen esyalan bulup 
develere yiiklediler. 

SELMAN-I FARISi "radiyallahu anh" 

Isfehanhdir. Kiinyesi Ebu Abdiillahdir. Emir-iil mu'minin 
Omer "radiyallahu anh" onu Medayna vali ta'yfn etdi. Emir- 
iil mu'minin Osmanin "radiyallahu anh" hahfeligi zemamnda 
vefat etdi. Siyer alimleri Selman-i Farisinin "radiyallahu anh" 
uzun omtir surdugtinti ve hazret-i Isanin "aleyhisselam" vasisi- 
ne ulasdigini, ikiytizelli sene veya daha fazla yasadigini soyle- 
mislerdir. Enes "radiyallahu anh" soyle rivayet etmisdir: Re- 
sulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" bir hadis-i serifde: "Sa- 
biklar (oncekiler) dort kisidir. Arabin sabiki, onderi Beniiii. 
Ruiiiun sabiki Suheybdir. Aceinin sabiki Sehiiandir. Habesin 
sabiki Bilaldir" buyurdu. Diger bir hadis-i serifde: "Selman 
bizdendir, Ehl-i beytdendir" buyurdu. 

Soyle nakl edilir: Selman-i Farisinin "radiyallahu anh" 
vefati yaklasinca hanimina, bir mikdar misk verdi. Onu suya 
koy ve basimin etrafina sac, insan ve cin olmayan kimseler 
yanima geleceklerdir, dedi. Hanimi dedi ki, soyledigi gibi 
yapdim, sonra disan cikdim. icerden esselamii aleykiim ya 
Resulullahin sahibi, arkadasi, diye bir ses duydum. iceri gir- 
dim vefat etmisdi. Yataginda uyuyor gibiydi. 

Sa'id bin Miiseyyib "rahmetullahi teala aleyh", Abdullah 
bin Selmandan "radiyallahu anh" naklen soyle anlatmisdir: 
Selman-i Farisi "radiyallahu anh" bana dedi ki, ey kardesim, 
hangimiz once vefat ederse, once vefat eden kendini hayatda 
olana gostersin, dedi. Ben bu miimkin olur mu, diye sordum. 

-408- 



Evet miimkin olur. Ciinki, mii'minin ruhu bedenden aynlinca, 
istedigi yere gidebilir. Kafirin ruhu siccinde habs edilmisdir, 
dedi. Selman-i Farisi "radiyallahii anh" vefat etdi. Bir giin kay- 
lule icin uyurken rii'yamda Selman-i Farisfnin "radiyallahii 
anh" geldigini gordiim. Selam verdi. Selamini aldim ve yerini 
nasil buldun, dedim. lyidir, tevekkiil et, tevekkiil ne iyi seydir, 
dedi ve bu sozii tic kerre tekrarladi. 

TUFEYL BIN AMR DUSf "radiyallahii anh" 

Kendisi soyle anlatmisdir: Resulullah "sallallahii aleyhi 
ve sellem" Peygamberligini bildirdikden sonra, Mekkeye 
gitdim. Kureys miisriklerinden ba'zisi yanima gelip, ey Tu- 
feyl, bizim sehrimize geldin. Bizim aramizda Muhammed 
"aleyhisselam" cikip, kavmimiz arasina aynlik sokdu. Soz- 
lerinde sihr te'siri vardir. Kardesi kardesden, kanyi koca- 
dan ayinyor. Bu sozleri senin kavminin duymasindan kor- 
kuyoruz. Onunla sakin konusma, yanina gidip sozlerini 
dinleme, dediler. O kadar miibalaga etdiler ki, onunla asla 
konusmayayim, sozlerini dinlemeyeyim diye, azm etdim. 
Mescid-i harama girince, Onun sozlerini duymamak icin 
kulaklarrma pamuk tikardim. Bir sabah Mescid-i harama 
girdim. Bakdim ki, Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
Ka'beye yakin bir yerde nemaz kihyordu. Ona yakin bir 
yerde durdum. Allahii teala irade etmis olacak ki, Resulul- 
lahin sozlerini duydum. Son derece giizel sozlerdi. Kendi 
kendime, ben sairim ve zeki bir kimseyim. Sozlerin iyisini 
kotiisiinii iyi bilirim. Onun yanina varayim. Eger iyi soyler- 
se kabul edeyim, dedim. Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem" evine dogru doniip, gitdi. Ben de, arkasindan git- 
dim. Eve girince, ben de peslerinden girdim. Ey Muham- 
med "aleyhisselam"! Kavmin senin sozlerini isitmekden, 
beni o kadar korkutdular ki, isitmemek icin kulaklarrma 
pamuk tikamisdim. Allahii teala irade buyurmus ki, senin 
giizel sozlerini isitdim. Onlari bana bildir, dedim. Bana is- 
lami arz etdi ve Kur'an-i kerfm okudu. Vallahi ondan daha 
giizel kelam isitmemisdim. Kelime-i sehadet soyliyerek 
miisliman oldum. Sonra, ya Resulallah "sallallahii aleyhi ve 
sellem"! Kavmime benim soziim gecer. istiyorum ki gidip, 

-409- 



kavmimi islama da'vet edeyim. Diia buyurunuz da, Allahii 
teala bana bir harika versin ki, bu alamet kavmimi islama 
da'vetde bana yardimci olsun, dedim. Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem": "Ya Rabbi, buna bir delil, harika ver" di- 
ye diia buyurdu. Sonra kavmimin yanina gitmek iizere yola 
cikdim. Onlara yaklasdigim zeman iki gozumxin arasinda 
kandil gibi bir nur parlamaga basladi. Etrafa lsik saciyordu. 
Allahim, bu alameti yiiziimden baska bir yerime nakl eyle. 
Korkanm ki kavmim bu hali gorerek, bu degisiklik onun yii- 
ziinde, bizim dinimizden aynldigi icin olmusdur derler, diye 
diia etdim. O nur kamcimin ucuna gecdi. Asilmis bir kandil 
gibi lsik yayihyordu. Kavmim arasinda o kadar kalip, onlan 
islama da'vet etdim ki, iman etmedik az kimse kalmisdi. 
Sonra Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" yanina don- 
diim. Ya Resulallah! Kavmime beddiia ediniz. Ciinki cok zi- 
na yapiyorlar, dedim. "Allahim, Dus kavmine hidayet ver" 
diye diia buyurdu. Bana, yine kavminin arasina don, onlan 
islama da'vet et, buyurdu. Gidip kavmimi islama da'vete de- 
vam etdim. 

Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Medineye hicret 
edince, Bedr, Uhud ve Hendek gazalan yapildi. Miisliman 
olanlardan bir cema'at ile birlikde, Hayber gazasinda Resu- 
lullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" yanina gitdik. Mekke 
feth edilinceye kadar Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" yaninda bulundum. Mekkenin fethinden sonra, beni 
Zilkefeyn adinda bir putu yikmak icin gonderdi. Gidip o pu- 
tu yikdim, geldim. Ondan sonra, vefatina kadar Resulullah 
"sallallahii aleyhi ve sellem" ile beraber oldum. 

Soyle nakl edilmisdir: Resulullahin "sallallahii aleyhi ve 
sellem" vefatindan sonra, arablardan dinden donenler oldu. 
Tufeyl bin Amr "radryallahu anh" bir gurub muslimanla Ye- 
mame tarafina cihada gitdi. Yolda bir rii'ya gordii. Rii'yasim 
arkadaslanna soyle anlatdi. Basimi tras etdiler, agzimdan bir 
kus cikip ucdu. Bir kadin beni gordii, ahp karnimn icine koy- 
du. Oglum beni cok aradi, bulamadi. Arkadaslan bu rvTyasi- 
na hayrdir insaallah dediler. Kendisi, ben bu rii'yami soyle 
ta'bir etdim, dedi: Basimi tras etmeleri, bu gazada basimi ve- 
recegimi, sehid olacagimi gosterir. Agzimdan cikan kus ru- 

-410- 



humdur. Beni karnina koyan kadin yeryuzudur. Oglumun 
beni cok arayip bulamamasi ise, onun bu gazada sehid olma- 
yi cok isteyip, sehid olamamasim gosterir. 

Tufeyl bin Amr "radiyallahii anh" Yemame gazasinda se- 
hid oldu. Oglu Amr ise cok yara aldi. Fekat sonra sihhate ka- 
vusdu. Hazret-i Omerin "radiyallahii anh" halifeligi zema- 
ninda Yermukde o da sehid oldu. 

SEFlNE "radiyallahu teala anh" 

Zevcat-i mutahharadan Ummii Selemenin "radiyallahii an- 
ha" kolesi idi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" hayat- 
da oldugu miiddetce, Resulullaha hizmet etmek sarti ile onu 
azad etdi. Sefine "radiyallahii anh" Ummii Selemeye "radiyal- 
lahii anha" soyle demisdir: Eger sen bu sarti koymasaydin, ha- 
yatda oldugum miiddetce, Resulullaha "sallallahii aleyhi ve 
sellem" yine hizmet ederdim. On sene hizmet etdigi soylen- 
misdir. ismin nedir diye soranlara, adimi soylemem. Bana Re- 
sulullah Sefine ismini koymusdur, derdi. Kendisine Sefine is- 
minin hangi sebeble verildigi soruldugunda, soyle demisdir: 
Bir gun Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" ve Eshab-i ki- 
ram ile sefere cikmisdik. Yanlanndaki esya agirhk vermis ol- 
mah ki, bana kilimini yere ser, buyurdu. Biitiin esyalan o kili- 
min iizerine koydu. Sonra bana bunlan gotiir, sen Sefinesin 
buyurdu. O giin benim uzerime bir deve yiikii yiiklediler. Ye- 
di yiik saymislardi. Bana asla agir gelmedi. 

Kendisi soyle anlatmisdir: Bir giin gemiye binmisdim. 
Denizin dalgasindan gemi parcalamp dagildi. Bir tahta par- 
casina tutunabildim. Dalgalar beni bir ormana atdi. Orada 
bir aslan vardi. Ey Ebel Haris (aslan)! Ben Resulullahin 
"sallallahii aleyhi ve sellem" kolesi Sefineyim dedim. Asian 
basini yere egdi ve gelip yanini bana siirdii. Sonra bana yolu 
gosterdi. Yola cikdigimizda yumusak sesler cikanyordu. An- 
ladim ki bana veda ediyordu. 

HASSAN BIN SABIT "radiyallahu teala anh" 

Nakl edilir ki, Al-i Cefneden olan Cebele-i Gassani dinden 
doniip, Rum kayserinin yanina gitmisdi. Hazret-i Omerin "ra- 

-411- 



dryallahii anh" elcisi ile, Hassan bin Sabite "radiyallahii anh" 
hediyyeler gondermisdi. Hassan bin Sabit, hazret-i Omerin ka- 
pisina gelip, iceri girerek selam verdi. Ey mii'minlerin emiri! 
Ben Al-i Cefnenin hediyyelerinin kokusunu duyuyorum, dedi. 
Hazret-i Omer "radiyallahii anh", evet Cebele-i Gassani sana 
hediyye gondermis, dedi. Bu hadiseyi nakl eden kimse soyle 
demisdir: Hassan bin Sabitin hadiseden hie haberi olmadigi 
halde, yalniz kokusuyla Al-i Cefnenin hediyyeleri oldugunu 
anlamasina hayret eder, hie unutmam. 

AMR BIN MURRETIL-CUHENi 

"radiyallahii teala anh" 

Miisliman oldukdan sonra, kavmine gidip, onlan islama 
da'vet etmek icin, Resulullahdan "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" izn istedi. Kavmine gidip onlan islama da'vet etdi. Kav- 
minden bir kisi haric hepsi mushman oldular. Iman etmeyen 
o kimse: Ey Amr! Allah senin hayatim sana zehr etsin. Bizim 
putlanmizi terk etmemizi ve atalanmizin dininden donme- 
mizi istiyorsun, dedi. Amr "radiyallahii anh" ona, ikimizden 
hangimiz yalan soyliiyorsa, Allah onun hayatim zehr etsin, 
dedi. O sahsin dudaklari ve agzi parcalamp dokiildii. Yidigi 
yemegin tadini alamazdi. Sonra gozleri kor oldu, dili tutuldu 
ve bu Ml iizere oldu. 

IHBAN "radiyallahii teala anh" 

Vefat edecegi sirada, beni iki parca elbise ile kefenleyin 
diye vasiyyet etdi. Vefat edince iki elbise ve bir de gomlek ile 
kefenleyip defn etdiler. Sabahleyin, o gomlegi elbiselerin 
iizerine birakildigi bir agac iizerinde gordiiler. Bu gomlek 
onun mu, yoksa baskasimn mi diye tereddut etdiler. O gom- 
legi diken terziyi buldular ve sordular. Terzi yemin ederek, 
bu gomlek, ihban "radiyallahii anh" defn edildigi zeman 
iizerinde olan gomlekdir, dedi. 

EBU KURSAFE "radiyallahii teala anh" 

Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Ebu Kursafeye 
"radiyallahii anh" bir elbise giydirmisdi. Halk ona dua icin 

-412- 



gelir, o da onlara dua edip, Allahii tealadan bereket dilerdi. 
Gelenler o diianin te'sirini kendilerinde goriirlerdi. 

Ebu Kursafe "radiyallahu anh" Askalanhdir. Oglu Kur- 
safe rum diyanna gazaya gitmisdi. Her sabah nemazi vaktin- 
de, Askalandan, ey Kursafe, nemaz, nemaz diye ogluna ses- 
lenirdi. Oglu Kursafe de rum diyanndan, buyur babacigim, 
diye cevab verirdi. Arkadaslan sen boyle kime cevab veri- 
yorsun diye sorduklannda, babam beni nemaza uyandmyor, 
derdi. 

Ebu Kursafe "radiyallahxi anh" soyle rivayet etmisdir: 
Resulullahdan "sallallahii aleyhi ve sellem" isitdim: Bir kim- 
se yatmadan once yatagina gelip, Tebareke suresini okuyup, 
sonra dort defa Allahiimme Rabbiil Hilli vel-Haram ve 
Rabbiil-Beledil-haram ve Rabbiil-mes'aril haram bi kiilli 
ayetin enzeltena fi sehri ramezane bellig ruhi Muhammedin 
minni tahiyyeten ve selama" diye dua ederse, Allahii teala 
iki melek gonderir, o selami Resulullaha ulasdmrlar. Resu- 
lullah da "sallallahii aleyhi ve sellem", benden de, falan oglu 
falana selam soyleyin, Allahin rahmeti ve bereketi uzerine 
olsun, buyurur. 

ENES BIN MALIK ENSARl "radiyallahu teala anh" 

Kiinyesi Ebu Hamzadir. Resulullaha "sallallahii aleyhi ve 
sellem" on sene hizmet etdi. Resulullah Medineye hicret et- 
diginde, Enes bin Malik on yasinda idi. Eshab-i kiramdan 
"aleyhimurndvan" Basrada vefat edenlerin sonuncusudur. 
Cenazesini Muhammed bin Sirin "rahimehullah" yikadi. 

Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", Enes bin Malikin 
mahnin ve evladimn cok olmasi, omriiniin uzun olmasi ve 
magfiret edilmesi icin dua etdi. Kendisi demisdir ki: Hurma 
agaclanm senede iki kerre hurma verirdi. Doksansekiz veya 
yiiz cocugum oldu. [(Se'adet-i Ebediyye) kitabimn 1035.ci sa- 
hifesinde, 2.ci cild, 17.ci mektubda diyor ki: Abdullah ibni Zii- 
beyr "radiyallahii anhuma" halife iken, ta'un hastahgi oldu. 
Enes bin Malikin "radiyallahu anh" sekseniic cocugu oldii.] O 
kadar uzun omrlu oldum ki, bana hayat lakabim verdiler. Dii- 
anin dordiincii kisminda buyrulan magfirete de kavusacagim- 

-413- 



dan ummidim cokdur. Doksandokuz, yiiz veya yiiziic veya 
yiizyedi yaslannda vefat etdigi rivayet edilmisdir. 

Nakl ederler ki, Enes bin Malikin "radiyallahii anh" tar- 
lalanni ekip bicen kimse, kendisine arazfnin kurak kaldigini, 
suya ihtiyaci oldugunu soyledi. Abdest alip iki rek'at nemaz 
kildi ve diia etdi. Bir parca bulut gelip, tarlalannin iizerini 
kapladi. Yaz giinlerinde idi. Tarlalannin iizerine o kadar 
yagmur yagdi ki suya doyurdu. Sonra hizmetcisini gonderip, 
yagmur nerelere yagmis git bak bakalim, dedi. Hizmetci gi- 
dip bakdi ve yagmur sizin arazinizin disina cikmamis diye 
haber getirdi. 

SABIT BIN KAYS "radiyallahu teala anh" 

Sabit bin Kays "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: Bir 
seriyyeye cikmisdik. Diismamn casuslanni gordiik ve kac- 
maga basladik. Arkadaslanmizdan birisinin ati tokezledi. 
Atindan uylugunun iizerine diisdii. Uylugu kinlmisdi ve ke- 
mikleri sanki hurma cekirdekleri gibi parcalanmisdi. Onu bir 
ata bindirmek istedik, miimkin olmadi. Beni katl edin dedi. 
Caresiz onu orada birakip gitdik. Bir giin ve bir gece yol al- 
dik. Bir de bakdik, o arkadasimiz arkamizdan yetisdi. Ayagi 
temamen iyilesmisdi. Sanki aradan bir sene gecmis gibi iyi- 
lesmisdi. O kimse bize soyle anlatdi: Beyaz ata binmis bir 
kimse yanima geldi. Elini uyluguma siirdii ve bana, meal-i 
serifi, (Eger yiiz cevirirlerse, de ki, Allah bana yeter, Ondan 
baska ilah yokdur, yalniz Ona giiveniyorum, O ars-i azimin 
Rabbidir) olan, Tevbe suresi 129.cu ayet-i kerimesini oku, 
dedi. Okudum, uylugum iyilesdi. 

TEMiM-I DARl "radiyallahu teala anh" 

Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Tebiik gazasin- 
dan doniince, Temim-i Dari, Dariyinden bir cema'at ile bir- 
likde gelip mushman olmusdu. 

Nakl edilir ki, hazret-i Omerin "radiyallahii anh" halife- 
ligi sirasinda Medinede Hurrede bir yangin cikdi. Hazret-i 
Omer, Temim-i Darinin yanina gidip, haydi kalk, bu atesin 
yanina gidelim, dedi. Ya Emir-el mii'minin! Ben kimim ki, 

-414- 



dediyse de, hazret-i Omer "radiyallahii anh" cok israr etdi. 
Bunun iizerine kalkip, onunla birlikde yangimn cikdigi yere 
gitdi. Bu hadiseyi anlatan kimse soyle demisdir: Ben de on- 
lann arkasindan gitdim. Bakdim ki, Temim-i Dan "radiyal- 
lahii anh" eliyle atese isaret etdi. Atesi dar bir bogaza so- 
kuncaya kadar siiriip ta'kib etdi. Hazret-i Omer "radiyalla- 
hii anh" soyle diyordu: "Goren, gormeyen gibi degildir." 
[Bir rek'at nemazda Kur'an-i kerimi hatm eden dort kisiden 
biridir.] 

ZEYD BIN HARICE "radiyallahii teala anh" 

Nu'man bin Besfr "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: 
Zeyd bin Harice "radiyallahii anh" Medinenin sihhatli kim- 
selerinden idi. Bogazinda bir hastahk ortaya cikip, ogle ile 
ikindi vakti arasinda vefat etdi. Onu yatinp iizerine bir ortii 
ortdiim. Sonra mescide gidip, ikindi ve aksam nemazlanni 
kildim. Bir kimse gelip, bana haydi kalk, Zeyd bin Harice ve- 
fat etdikden sonra konusuyor, dedi. Acele yanina gitdim. En- 
sardan bir cema'at etrafinda toplanmisdi. Ben de yanina 
oturdum. Konusuyordu veya onun agzindan konusuluyordu. 
Sunlan soyledigini duydum. Omer "radiyallahii anh" kavmin 
celaletlisi idi. Allah yolunda cahsirken kendisine gelen elem 
ve sikintilardan korkmadi ve yilmadi. Kuwetlilerin za'ifleri 
ezmesine mani' oldu, dedi. Sonra hazret-i Osmandan "radi- 
yallahii anh" bahsedip, halifeliginin son zemanlannda cika- 
cak fitne ve kansikhklardan soz etdi. Sonra Cennet ve Ce- 
hennemden ve icinde bulunanlann hallerinden ba'zi seyler 
soyledi ve susdu. Orada bulunanlara ben gelmeden once ne- 
ler soyledi diye sordum. Resulullahin "sallallahii aleyhi ve 
sellem" ve hazret-i Ebu Bekrin "radiyallahii anh" hallerin- 
den haber verdi, dediler. 

CARIYE ZAIDE 

"radiyallahii teala anha" 

Hazret-i Omerin "radiyallahii anh" cariyesidir. $6yle an- 
latilmisdir: Bir gun Zaide "radiyallahii anha", Resulullahin 
"sallallahii aleyhi ve sellem" huzuruna geldi ve selam verdi. 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem": Ey Zaide, nicin ya- 

-415- 



nima seyrek geliyorsun. Senin halin iyidir, ben seni severim, 
buyurdu. Ya Resulallah! Bu gun basima acaib bir is geldi. O 
sebebden huzurunuza geldim, dedi. O hadise nedir diye so- 
runca, soyle anlatdi: Sabahleyin odun toplamaga gitmisdim. 
Bir kucak odun toplayip bagladim ve bir tasin iizerine koy- 
dum. O sirada yer ile gok arasinda bir siivari gordum. Bana 
selam verdi ve seyyidine, peygamberine selam soyle ve de ki, 
Cennetin bekcisi Ridvan soyle dedi: Mujdeler olsun ki, xim- 
meti tic gurub halinde Cennete gireceklerdir. Bir gurub he- 
sabsiz girer. Bir gurubun hesabi kolay gecer. Bir gurubu da 
Onun sefa'ati ile girer. Bunlan soyledikden sonra goke yiik- 
seldi. Yer ile gok arasinda bana iltifatlarda bulundu. 

Topladigim odunlan zor tasidigimi goriince, ey Zaide, 
odunlan tasin iizerine koy, tasa, o odunlan Zaide ile birlik- 
de Omerin "radiyallahii anh" evine gotiir, dedi. Tas hareket 
etdi ve odunu hazret-i Omerin "radiyallahii anh" evinin ka- 
pisina kadar getirdi, dedi. Resulullah "sallallahii aleyhi ve 
sellem" kalkip, Onun ile hazret-i Omerin kapisina gitdi. Ta- 
sin gelip-gitdigi izleri gordii ve "Allahii tealaya hamd olsun 
ki, ben diinyada iken Ridvan, iimmetimin afv edilecegini 
miijdeledi ve iimmetimden bir kadini Meryem "radiyallahii 
anha" derecesine ulasdirdi" buyurdu. 

ENSARDAN BIR KADIN SAHABl 
"radiyallahii teala anha" 

Enes bin Malik "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: En- 
sardan bir gene hastalanmisdi. Ziyaretine gitdik. Cok yash 
ve gozleri gormeyen bir annesi vardi. Biz orada iken o gene 
vefat etdi. Yiiziinii ortdiik ve annesine Allahii teala bu mu- 
sibet sebebiyle sana ecr ve sabr versin, dedik. Oglum vefat 
etdi mi, diye sordu. Evet vefat etdi, dedik. Ya Rabbi! Senin 
ve Peygamberinin yolunda gitdigimi biliyorsun. Sikintih ze- 
manlanmda imdadima sen yetisirsin. Bu giinkii musibeti 
iizerimden kaldir diye diia etdi. Biz heniiz disan cikmamis- 
dik. Bir de bakdik ki olen gene dirilip, yiiziine ortdiigiimiiz 
ortiiyii kaldirdi ve ayaga kalkdi. Beraber yemek yidik. 



416 



YEDINCI BOLUM 

TABI'IN, TEBE-i TABI'IN VE SOFIYYE 
TABAKASINA KADAR VUKU' BULAN HALLER 

REBl' VE REB'I BIN HARRAS 
"radiyallahii teala anh" 

Reb'i bin Harras soyle demisdir: Biz dort kardes idik. Re- 
bf hepimizden cok nemaz kilar ve sicak giinlerde oruc tutar- 
di. O vefat etdi. Yiiziinii ortdiik. Bir kisiyi pazardan ona ke- 
fen satin almasi icin gonderdik. Biz yaninda duruyorduk. Bir 
de bakdik ki, yuziinii acdi ve esselamii aleykiim, dedi. Ora- 
dakiler ve aleykesselam, oldiikden sonra konusuyor musun, 
dedik. Evet sizden sonra Rabbime kavusdum. Rabbimi ga- 
dabli bulmadim. Beni yumusak reyhan ve istebrakla karsila- 
di. Dikkat ediniz! Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
cenaze nemazimi bekliyor! Acele edin, beni gecikdirmeyin, 
dedi. Bu haberi hazret-i Aiseye "radiyallahii anha" bildirdi- 
ler. Buyurdu ki: Resulullahdan "sallallahii aleyhi ve sellem" 
isitdim: "Benim iimmetimden oldiikden sonra konusan kim- 
se tabi'inin hayrhsidir" buyurdu. 

Rebf yerinin Cennet mi, Cehennem mi oldugunu bilme- 
den giilmeyecegine yemin etmisdi. Vefat etdikden sonra, ce- 
nazesini yikayan kimse, onun devamh tebessiim etdigini soy- 
lemisdir. 

Selefden bir zat soyle anlatmisdir: Benim hiristiyan bir 
komsum vardi. Vefat etdi. Hiristiyanlar onun cenazesini yi- 
karken, dogrulup, miislimanlan yanima cagirin demis. Bu 
haberi isitince, onun yanina gitdik. Eshedii en la ilahe illal- 
lah ve eshedii enne Muhammeden abdiihii ve Resuliih, dedi. 
Sonra tekrar vefat etdi. Biz cenazesini yikadik, nemazim kil- 
dik ve miisliman mezarhgina defn etdik. 

- 417 - Sevahid-un Niibiivve - F:27 



EBU MUSLIM HAVLANI "rahmetullahi aleyh" 

Ebu Muslim Havlani hazretleri hie diinya sozii soylemez- 
di. Diinya ile alakali konusanlann yamndan aynhrdi. Bir gun 
bir mescidde bir gurub insanin toplandigini gorerek, ahiret 
ile alakali konusuyorlardir diye yanlanna gidip oturdu. Biri 
benim kolem ticaretden dondii, cok kar getirdi, dedi. Bir di- 
geri, dort kole hazirladim, falan yere sefere gonderecegim, 
dedi. Ebu Muslim Havlani onlara bakip dedi ki: Sizin haliniz 
su kimseye benzer. Bir kimse siddetli yagmur altinda yolda 
kalmisdir ve siginacak bir yer arar. O sirada biiyiik bir der- 
gah ve biiyiik bir kapi goriir. Su kapidan iceri gireyim de, 
yagmur kesilinceye kadar orada durayim, der. Kapidan iceri 
girince, binanin daminin olmadigini goriir! Ben de sizden 
birseyler istifade edeyim diye yanmiza oturdum. Meger siz 
diinya ehli imissiniz, dedi. 

$6yle nakl edilmisdir: Esved-i Anesi Yemende peygam- 
berlik da'vasinda bulundu. Ebu Muslim Havlaniyi "rahme- 
tullahi aleyh" yanina caginp, benim Allahin peygamberi ol- 
duguma sehadet eder misin dedi. Hayir, dedi. Muhammedin 
"aleyhisselam" Allahin Resulii olduguna sehadet edermisin, 
dedi. Evet ederim, dedi. Birkac def a aym seklde sordu ve 
aym cevablan aldi. Esved-i Anesi onu, biiyiik bir atesin icine 
atmalanni emr etdi. Atesi yakip onu icine atdilar. Ates onu 
asla yakmadi. Esved-i Anesiye dediler ki, onu buradan bas- 
ka bir yere gonder. O sana inanmaz ve inananlann sana kar- 
si inanclanni bozar. Esved-i Anesi ona Yemenden gitmesini 
soyledi. O da Medineye gitdi. O sirada Resulullah "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem" vefat etmis ve Hazret-i Ebu Bekr "radi- 
yallahii anh" halife olmusdu. Ebu Muslim Havlani "rahme- 
tullahi aleyh" mescide girip, nemaz kildi. Hazret-i Omer "ra- 
diyallahii anh" onu gordii. Yanina gidip, hangi kavmdensin, 
dedi. Yemen ehlindenim deyince, yalanci peygamberin ate- 
se atdigi kimse ne yapdi, diye sordu. O Abdullah bin Sevb 
idi, dedi. Hazret-i Omer yemin vererek, o sensin deyince, 
evet benim dedi. Hazret-i Omer "radiyallahii anh" onu bag- 
nna basdi ve agladi. Onu hazret-i Ebu Bekrin "radiyallahii 

-418- 



anh" yanina gotiirdii. Hazret-i Ebu Bekr ile kendi arasinda 
yer acip onu oturtdu ve " Allahu tealaya hamd olsun ki, hayat- 
da iken Ibrahim Haliliirrahmana "aleyhisselam" yapilan isin, 
ummet-i Muhammedden "aleyhisselam" birine yapildigini 
gormek nasfb oldu" dedi. 

Nakl olunur ki, Ebu Muslim Havlanfnin "rahmetullahi 
aleyh" bir cariyesi vardi. O cariye, bir gun efendim, cokdan 
beri yemeklerine zehr katiyorum, hicbir zarar gormiiyorsun, 
dedi. Nicin katiyorsun diye sorunca, ben gencim, ne yatagi- 
na yaklasdmyorsun, ne de satiyorsun, dedi. Ebu Muslim 
Havlani "rahmetullahi aleyh" ben her yemekde: "Bismillahi 
hayrulesmai Bismillahi la yedurru ma'asmihi daiin fil ardi 
vessemai" diiasini okurum, buyurdu. 

Ebu Muslim Havlani her ne zeman rum diyanna gazaya 
gitse, onlerine biiyiik bir nehr cikdigi zeman, beraber bulun- 
dugu kimselerin online gecer, Allahu tealamn ismiyle o sudan 
gecer ve onu ta'kib edenler de gecerlerdi. Herhangi bir esya- 
mzi su gotiiriirse bana haber verin, derdi. Bir kimse bilerek 
suya bir torba atdi. Ona gidip, torbami su gotiirdii, dedi. Ebu 
Muslim Havlani "rahmetullahi aleyh" o kimseye, arkamdan 
gel dedi. Biraz gitdiler, torbamn bir agaca takilmis oldugunu 
gordiiler. O kimseye haydi torbani al, dedi. 

Soyle nakl edilmisdir: Ebu Muslim Havlani, bir mikdar 
parayla un almak icin pazara gitdi. Bir dilenci ondan bir sey 
istedi ve cok israr etdi. O dilenciden kurtulmak icin baska bir 
tarafa gitdi. Dilenci yine karsisina cikdi. Sonunda un almak 
icin goturdiigii parayi dilenciye verdi. Yamndaki un torbasi- 
m bir marangoz diikkanma gidip, odun talasi ile doldurdu. 
Torbamn agzini baglayip evine gotiirdii. Hammindan haber- 
siz bir yere koydu. Hanimi torbayi acip un oldugunu gorerek 
hamur yapip ekmek pisirdi. Ebu Muslim Havlani bir miiddet 
sonra, cekinerek eve geldi. Hanimi pisirdigi ekmegi ve ye- 
megi getirdi. Yidikden sonra, bu ekmegi nereden yapdin di- 
ye sordu. Hanimi, getirdigin undan yapdim, dedi. Ebu Mus- 
lim Havlani, hammina hicbir sey soylemedi, durumu anlat- 
madi. 

-419- 



Ebu Muslim Havlani evine girince, Allahii ekber diyerek 
tekbir getirirdi. Hanimi da tekbir getirerek karsilar ve hiz- 
metini gorurdii. Bir gun bir kadin hammina gelerek, eger 
kocan Mu'aviye "radiyallahii anh" aleyhinde soz soylerse, 
ona bir hizmetci veririm ve cok yardimda bulunurum, rahat 
gecinirsiniz, dedi. Ebu Muslim Havlani hazretleri aksam eve 
gelince tekbir getirdi. Hanimi her zemanki adetini terkedip, 
tekbifle karsilamadi ve hizmetini gormedi. Bir kimsenin, 
hammina fesadcilik yapdigini anladi. Allahim, hammima fe- 
sadcilik yapan kimsenin gozlerini kor eyle diye diia etdi. Fit- 
neci kadin evinde oturuyordu ve oniinde bir cira vardi. Bir- 
den bire yamndakilere cira sondii, dedi. Yamndakiler hayir 
sonmedi, yaniyor dediler. Kadin oyleyse benim gozlerim 
kor oldu, dedi. Sonra gozlerinin Ebu Muslim Havlaninin 
diiasiyla kor oldugunu anladi. Huzuruna gidip, yapdigi ise 
pisman oldugunu soyliyerek, diia etmesini istedi. Ebu Mus- 
lim Havlani "rahmetullahi aleyh" Allahim, eger bu kadin 
dogru soyliiyorsa, gozlerini ac diye diia etdi. Kadinin gozle- 
ri acildi. 

Ceylanlar, Ebu Muslim Havlaninin "rahmetullahi aleyh" 
yanina ugrarlardi. Cocuklar ceylanlann durmasi ve ellerini 
onlara dokunmalan icin diia etmesini isterlerdi. Ebu Muslim 
Havlani diia ederdi ve Allahii teala ceylanlan durdururdu. 
Cocuklar onlara elleriyle dokunurlardi. 

AMIR BIN ABD-I KAYS "rahmetullahi aleyh" 

Fakirlere dagitacagi parayi ridasimn ucuna baglayarak 
yanina ahrdi. Kendisinden birsey isteyen her fakire mutlaka 
verirdi. Evine doniince para kesesini ailesinin online birakir- 
di. Icindeki parayi sayarlardi, o kadar dagitdigi halde para 
aym cikardi. Hie eksik ve fazla cikmazdi. 

Amir bin Abd-i Kays "rahmetullahi aleyh" bir gun bir 
kavme misafir oldu. Aynhp giderken, su kabina siit doldu- 
rup, verdiler. Yolda giderken kendi kendine bu siit icmek 
icindir. Abdest almak icab ederse ne yapanm diyerek geri 
dondii. Misafir oldugu kimselerin yanina gidip, siitiiniizii ah- 

-420- 



niz, kabima su doldurunuz, dedi. Kabina su doldurup verdi- 
ler. Her ne zeman abdest almak istese, o kabda su bulur, ic- 
mek istedigi zeman da aym kabdan sut cikardi. 

Nemaz kilmaga basladigi zeman, seytan yilan sekline gi- 
rer, gomleginin icine girip, yeninden cikip giderdi. Amir bin 
Abd-i Kays hazretlerinde hicbir degisiklik olmazdi. Bu yila- 
m nicin kendinden uzaklasdirmiyorsun dediklerinde, Allahii 
tealadan baskasindan korkmakdan, Allahii tealadan utani- 
nm. Yilanin gomlegime girip cikdigindan haberim olmuyor, 
buyurdu. 

ZADAN-I KINDf "rahmetullahi aleyh" 

Kufeli olup tabi'indendir. Bir giin, ya Rabbi ben acim, de- 
di. Evinin penceresinden kocaman bir ekmek yanina indi. 

ZERARE BIN UFl "rahmetullahi aleyh" 

Tabfinden ve Basrah idi. Bir giin mescidde imamhk ya- 
pip nemaz kildinrken; meal-i serifi, (O sura ufuruldugii ze- 
man var ya, iste o giin zorlu bir giindiir.) olan, [Miiddessir su- 
resi 9-10.cu] ayet-i kerimeleri okuyunca, hemen diisiip vefat 
etdi. 

SA'lD BIN MUSEYYIB "rahmetullahi teala aleyh" 

Medineye bir vah ta'yin olmusdu. ZeyneFabidin Ah bin 
Hiiseyn, Kasim bin Muhammed, Salim bin Abdullah "radi- 
yallahii anhiim" ve Kureysden bir gurub kimse vahyi gorme- 
ge gitdiler. Vah onlara, Sa'id bin Miiseyyib icinizde hanginiz- 
dir, diye sordu. ZeynePabidih Ah bin Hiiseyn "radiyallahii 
anh", o mescidden aynlmaz, amirlerin yanina gitmez, diye 
cevab verdi. Vali, sen, hazret-i Alinin "radiyallahii anh" to- 
runusun, Kasim hazret-i Ebu Bekrin "radiyallahii anh", Sa- 
lim hazret-i Omerin "radiyallahii anh" torunudurlar. Siz ge- 
liyorsunuz da, Sa'id bin Miiseyyib nicin gelmiyor, dedi. Ye- 
min ederek onun boynunu vuracagim, dedi. Bu soziinii tic 
kerre tekrarladi. 

-421- 



Zeynel'abidfn All bin Hiiseyn "radiyallahii anh" soyle 
demisdir: Bu sebebden o meclis bize dar geldi. Disan cikin- 
ca, Sa'id bin Miiseyyibin "radiyallahii anh" yanina gidip, du- 
rumu bildirdim. Umre niyyetiyle Mekkeye git, dedim. Umre 
icin halis niyyetim yok dedi. Kardeslerinden birinin evine 
git, dedim. Beni bu mescidden giinde bes def a cagmyorlar, 
onu ne yapayim. Simdiye kadar bu da'vete icabet etmedigim 
vaki' degildir, dedi. O zeman baska bir mescidde otur. Ciin- 
ki seni ararlarsa once bu mescide gelhier, dedim. Bu mescid- 
de ibadet etmege ahsdim, burayi terk etmem, dedi. Ey kar- 
desim, sen hie korkmuyor musun, diye sordum. Allahu teala 
bilir ki, ben Ondan gayri hie bir seyden korkmam. Lakin on- 
ce suna diia ederim ki, bu duamin ortasi ve sonu Allahu te- 
alaya hamd ve sena ve Muhammed aleyhisselama salat ve 
selamdir. Allahu teala o valiye beni unutdursun, dedi. Bir 
muddet sonra o valiyi vazifeden uzaklasdirdilar ve Sama git- 
di. Yolda hizmetcisi abdest almasi icin hazirhk yaparken, bi- 
raz dur, dedi. Sonra ben ZeynePabidin Ali bin Hiiseynin, 
Kasim bin Muhammedin ve Salim bin Abdiillahin yaninda, 
Sa'id bin Miiseyyibin boynunu vuracagim diye and icmisdim. 
O giinden bu giine kadar hie hatinma gelmedi. Bana yazik- 
lar olsun, rezil oldum, dedi. Hizmetcisi, Allahu tealanin se- 
nin hakkinda diledigi, senin kendi hakkinda dilediginden da- 
ha hayrhdir, dedi. 

Sa'id bin Miiseyyib "radiyallahii anh" soyle anlatmisdir: 
Eyyam-i harrede yezidiler Medineye saldinp, muhacirin ve 
ensardan "radiyallahii anhiim" cogunu sehid etmislerdi. Re- 
sulullahin "sallallahu aleyhi ve sellem" mescidinde benden 
baska kimse yokdu. Nemaz vakti olunca, Ravda-i serifden 
muezzin sesi gelirdi. Nemaza dururdum. Sam halki mescide 
girip, beni gostererek su deli ihtiyara bakiniz derlerdi. [Sa'id 
bin Miiseyyib, tabi'inin biiyiiklerinden ve (Fiikaha-i 
seb'a)dan, ya'ni Medinenin yedi biiyiik aliminden biridir.] 

SA'fD BIN CUBEYR "radiyallahu teala anh" 

Tabi'inden ve Kufelidir. Fakih, abid ve fadil idi. Hicretin 
doksanbesinci senesinde kirkdokuz yasinda iken Haccac ta- 

-422- 



rafindan sehid edildi. [Bir rek'at nemazda Kur'an-i kerfmi 
hatm eden dort kisiden biridir.] 

Soyle nakl edilmisdir: Haccac yakin adamlanndan birini 
on kisi ile birlikde Sa'id bin Ciibeyri "radiyallahii anh" ca- 
girmaga gonderdi. Onu cagirmaya giderlerken, bir rahibin 
kilisesine vardilar. O rahibden Sa'id bin Ciibeyri sordular. 
Rahib onlara yol gosterdi. Gidip, Sa'id bin Ciibeyri "radi- 
yallahii anh" secdede buldular. Selam verdiler. Basini sec- 
deden kaldirdi ve nemazim bitirip, selamlanni aldi. Haccac 
seni cagmyor, dediler. Allahii tealaya hamd ve senada bu- 
lundu, Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" tehiyyat 
okudu. Sonra onlarla birlikde, Haccacin yanina gitmek iize- 
re yola cikdi. Daha once goriisdiikleri rahibin kilisesinin 
bulundugu yere vardilar. Rahib onlara, kilisenin cevresinde 
aslanlar, vahsi keciler ve yirtici hayvanlar bulundugunu, yu- 
kan cikmalanni soyledi. Sa'id bin Ciibeyr "radiyallahii 
anh" kiliseye cikmadi. Rahib ona, galiba kacmak istiyor- 
sun, dedi. Hayir, kacmak istemiyorum. Ben miisriklerin bu- 
lundugu yere asla girmek istemem, dedi. Rahib, vahsi hay- 
vanlar seni parcalar deyince, Allahii teala beni onlann ser- 
rinden korumaga kadirdir, dedi. Rahib o on kisiye, ondan 
bir soz ve ahd ahniz deyince de, ben Rabbime soz verdim, 
sabaha kadar buradan gitmem, dedi. Rahib digerlerine, siz 
yukari cikiniz ve yaylannizi hazirlayiniz. Bu gece bu salih 
kulu yirtici hayvanlardan koruyunuz, dedi. Geceleyin bak- 
dilar ki, Sa'id bin Ciibeyrin yanina bir vahsi hayvan yaklas- 
di. Kendini ona siirdii ve sonra aynhp gitdi. Geride bir yer- 
de durdu. Sonra ona bir aslan yaklasdi. Ona siirtiindii ve 
birsey yapmadan o da aynhp gitdi. Bu hali goren rahib sa- 
bahleyin asagiya inip, Sa'id bin Ciibeyrin "radiyallahii anh" 
yanina giderek, islam dini hakkinda bilgi aldi ve Resululla- 
hin "sallallahii aleyhi ve sellem" siinnetlerini sordu ve miis- 
liman oldu. 

Nakl edilir ki, Sa'id bin Ciibeyr "radiyallahii anh" Haccac 
tarafindan sehid edilmeden once: Ya Rabbi! Benden sonra 
Haccaci baska bir kimsenin katline musallat eyleme, diye 

-423- 



diia etdi. Bu diiadan sonra Haccac onbes giin kadar yasadi. 
Haccac bu son onbes giin icinde, her giin, benim Sa'id bin 
Ciibeyr ile ne isim vardi. Yatagima her yatdigimda, ayagim- 
dan tutup cekiyor, derdi. 

Sa'id bin Ciibeyrin "radiyallahii anh" bir horozu vardi. 
Her gece oter, onu tehecciid nemazina kaldinrdi. Bir gece 
her nasilsa otmedi ve Sa'id bin Ciibeyr hazretleri tehecciide 
kalkamadi. Sabahleyin bu is ona cok agir geldi ve horoza, 
Allahii teala sesini kessin dedi. Ondan sonra o horoz hie ot- 
medi. Annesi bu hali gorerek, oglu Sa'id bin Ciibeyre, sakin 
kimseye beddiia etme, diye tenbihde bulundu. 

Sa'id bin Ciibeyrin "radiyallahii teala anh" boynunu vu- 
rup, sehid etdiklerinde, basi yere diisdii. iki kerre yiiksek ses 
ile, bir kerre de hafif ses ile, "La ilahe illallah" dedi. 

UVEYS-I KARNf "radiyallahu teala anh" 

Emir-iil mii'minin hazret-i Omer "radiyallahii anh", ha- 
lifeligi zemaninda, bir hac mevsiminde, insanlara ayaga kal- 
kiniz, dedi. Sonra, Muradiler haric Kufeliler otursun, dedi. 
Daha sonra Karnli kimse haric Muradiler de otursun, dedi. 
Karnli Uneys adinda bir kimse ayakda kaldi. Bu sahs, 
Uveys-i Karninin amcasi idi. Hazret-i Omer ona, Uveysi ta- 
nirmisin diye sordu. Uneys, aramizda ondan cahil, ondan 
divane ve ondan muhtac kimse yokdur, dedi. Hazret-i 
Omer "radiyallahii anh" agladi ve Resulullahdan "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem" isitdim: "Uveysin sefa'atiyle, Rebi'a ve 
Mudar kabileleri sayisinca kimse Cennete girer" buyurdu, 
dedi. Herem bin Hayyan "radiyallahii anh" soyle demisdir: 
Bu haber bana ulasinca, sadece Uveys-i Karniyi gormek 
maksadi ile Kufeye gitdim. Birgiin Firat nehrinin kenanna 
vardim. Bakdim ki, Uveys-i Kami orada abdest ahyordu. 
Onu tanidim. Ciinki onceden onu bana ta'rif etmislerdi. Se- 
lam verdim, selamimi aldi. Miisafeha yapmak istedim, yap- 
madi. Allahii teala sana merhamet etsin ve seni magfiret et- 
sin, ey Uveys, nasilsin dedim. Ona olan asm muhabbetim- 
den bana aglamak geldi. O da agladi. Aglamamiz bitince, 

-424- 



bana Allahii teala omriinii uzun etsin ey Herem bin Hay- 
yan! Sen nasilsin, beni sana kim gosterdi, dedi. Allahii teala 
beni sana kavusdurdu, dedim. La ilahe illallahii siibhane 
Rabbina in kane va'dii Rabbina le mefula: (Allahdan bas- 
ka ilah yokdur. Rabbimizi noksan sifatlardan tenzfh ederiz. 
Rabbimiz bir seyi dileyince o olur), dedi. Sonra ona benim 
ve babamin ismini nasil bildin. Bundan once seni hie gorme- 
dim diye sordum. Herseyi bilen, her seyden haberdar olan 
Allahii teala bana bildirdi, dedi. Biraz daha nasihatde bu- 
lundukdan sonra, Muhammed aleyhisselam vefat etdi. Re- 
sulullahin halifesi Ebu Bekr-i Siddik "radiyallahii teala 
anh" vefat etdi. Ebu Bekr-i Siddikin arkadasi hazret-i Omer 
"radiyallahii teala anh" vefat etdi, dedi. Ben, Allahii teala 
sana merhamet buyursun. Hazret-i Omer heniiz hayatdadir, 
vefat etmedi, dedim. Evet o da vefat etdi. Allahii teala, 
onun vefat etdiginden beni haberdar etdi, dedi. Sonra biraz 
daha nasihat ve hayr diia etdi. Esselamii aleyke ve rahme- 
tullahi ve berekatiihii. Bundan sonra goriisemeyiz diyerek 
aynldi. Onunla bir kac adim gitdim, miisaade etmedi. Kufe 
mahallelerinin arasina girinceye kadar, aglayarak arkasin- 
dan bakdim. Sonra onu cok gormek istedim. Ancak haberi- 
ni dahi alamadim. Fekat her hafta bir iki kerre onu rii'yam- 
da goriirdiim. 

Nakl ederler ki: Uveys-i Kami "rahmetullahi aleyh" 
Azerbaycana gazaya gitmisdi. Orada vefat etdi. Arkadaslan 
onun icin bir kabr kazmak istediler. Bir tasin yaninda lahdi 
yapilmis, hazir bir kabr buldular. Sonra kefen sarmak istedi- 
ler. Elbiselikde insan eli degmemis bir kefen buldular. O ke- 
fenle kefenleyip, hazir bulduklan kabre onu defn etdiler. 
[(Se'adet-i Ebediyye) 1189.cu sahifede buyuruluyor ki: (Sif- 
fin muharebesinde, hazret-i Alinin "radiyallahii anh" yanin- 
da bulundu. 37 [m. 657] de sehid oldu.)] 

MEYMUN BIN SEYB "rahfmehullahu teala" 

Kendisi soyle anlatmisdir: Haccac zemaninda, Cum'a ne- 
mazina gidiyordum. Kendi kendime, bu zalimin arkasinda ni- 

-425- 



cin Cum'a nemazi kilayim diye dusiindiim. Tereddiide diis- 
diim. Sonunda devamh gitmege karar verdim. Evin bir tara- 
findan bir ses isitdim. Meal-i serifi (Ey fnian edenler! Cum'a 
giinii nemaz icin ezan okundugu zeinan Allahi anmaya ko- 
sun...) [olan, Cum'a suresi 9.cu] ayet-i kerimeyi okuyordu. 

Bir gun bir mektub yazdim. Aklima birsey geldi. Onu ya- 
zarsam mektubum giizel olacakdi, fekat yalandi. Yazmasam 
dogru olacakdi, fekat mektubum cirkin olacakdi. Bir yaza- 
yim, bir yazmayayim diye tereddiide diisdiim. Sonunda yaz- 
mayayim diye karar verdim. Evin kosesinden bir ses geldi. 
Meal-i serifi (Allah, linan edenleri diinya hayatinda da ahi- 
retde de saglam bir soz iizerinde tutar...) olan [Ibrahim sure- 
sinin 27.ci] ayet-i kerimesini okuyordu. 

SILATUBN-U USEYM "rahmetullahi aleyh" 

Soziine guvenilir bir kimse soyle anlatmisdir: Gaza icin 
Kabile gitmisdik. Gece bir yerde konakladik. Kendi kendi- 
me, bu gece Silatiibn-i Useymin ne yapdigini bir ta'kib ede- 
yim. Herkes onun ibadetinden bahsediyor, bakahm nasil, de- 
dim. Yatsi nemazim kilinca, uyudu. Sonra herkes uykuya dal- 
di. O, gece kalkip, orada bulunan bir meselige girdi. Ben de 
arkasindan girdim. Abdest ahp, nemaz kilmaga basladi. Bir 
de bakdim ki onun yanina bir aslan geldi. Ben korkumdan bir 
agaca cikdim. Silatiibn-ii Useym aslana hie aldirmadi ve onu 
bir fare kadar bile hesaba almadi. Secdeye kapamnca ben, as- 
lan simdi onu parcalar dedim. Nemazim bitirip selam verdi. 
Yuzunii aslana doniip, haydi git ey yirtici hayvan, rizkini bas- 
ka yerde ara, dedi. Asian doniip gitdi ve giderken oyle bir 
kiikredi ki, ben daglar birbirinden aynhyor zan etdim. O sa- 
baha kadar nemaz kilmaga devam etdi. 

Ayni sahs yine soyle anlatmisdir: Diismana yaklasmisdik. 
Kumandan askerlere, hie kimse bir yere aynlmasin diye emr 
etdi. Silatiibn-ii Useymin katin yiikiiyle birlikde kayboldu. 
Kalkip nemaza durdu. Sonra, ya Rabbi, katin yiikiiyle birlik- 
de geri gondermen icin yemin ediyorum, dedi. Biraz sonra 
katin yiikiiyle birlikde geldi ve onun yaninda durdu. 

-426- 



Kendisi soyle anlatmisdir: Bir giin Ehvaz civannda gezi- 
yordum. Cok acikdim. Satin almak icin cok yiyecek aradim. 
Fekat bulamadim. Allahii tealaya diia edip, yiyecek istedim. 
Merkebin iizerinde uyumusdum. Kulagima bir ses geldi. 
Uyanip bakdim ki, bir sank dusmiis, icinde bir sey vardi. 
Acip bakdim, icinde hurma agacindan oriilmiis bir kab var- 
di. Ici taze hurma dolu idi. Doyuncaya kadar yidim. O mev- 
simde hicbir yerde hurma yokdu. Sonra hurmalann artanim 
yanima ahp, yola devam etdim. Yolda bir rahibe rastladim. 
Durumu ona anlatdim. Rahib benden hurma istedi, biraz 
verdim. Aradan epey zeman gecdikden sonra, bir giin o ra- 
hibe ugradim. Bulundugu yerde, cok giizel hurma agaclan 
yetismisdi. Rahib, bana bu hurma agaclan senin bana verdi- 
gin hurmalardan oldu, dedi. 

HEREM BIN HAYYAN "rahmetullahi aleyh" 

Havanin cok sicak oldugu bir yaz giiniinde vefat etdi. 
Onu kabre koyduklan sirada, bir parca bulut gelip, sadece 
kabrinin iizerine yagmur yagdi. Disan hie tasmadi. O giin 
onun kabrinde yesil otlann bitdigini de soylemislerdir. 

OMER BIN ABDUL' AZlZ "rahmetullahi teala aleyh" 

Kiinyesi Ebu Hafsdir. Annesi hazret-i Omer bin Hattabin 
"radiyallahii anh" oglu Asimin kizidir. iki sene bes ay onbes 
giin halifelik yapdi. Hicri yiizbir senesinde Receb ayinin 
onunda otuzdokuz yasinda iken vefat etdi. 

Emir-iil mii'minin Omer bin Hattab "radiyallahii anh", bir 
gece Medinede gezerken, seher vakti bir evin yanina vardi. 
Evde annesi kizina kalk siite su kat diyordu. Kiz ise, bu dogru 
bir is degildir. Halife Omer "radiyallahii anh" bunu yasakladi. 
Onun habercisi bunu bildirdi, dedi. Annesi kalk, burada ne 
Omer "radiyallahii anh", ne de onun habercisi yok, bizi gor- 
miiyor, dedi. Kizi, vallahi ben bu isi yapmam. Ben insanlar ara- 
sinda hazret-i Omerin emrine uyuyorum. Kimse gormezken 
de onun emrine muhalefet etmem, dedi. Hazret-i Omer "radi- 
yallahii anh" bu konusmalan duydugu gecenin sabahinda, og- 

-427- 



lu Asima falan eve git. Orada bir kizcagiz var. Eger birine soz- 
lii degilse, onu kendine nikahla. Allahii teala ondan sana mu- 
barek bir evlad verir, dedi. Asim gidip o kizi kendine nikahla- 
di. Ondan Omer bin Abdiil'azizin annesi Ummii Asim dogdu. 
Abdiil'aziz bin Mervan, Asimin kizi Ummii Asimi kendine ni- 
kahlamak istedi. Vekiline kendi halal mahmdan dortyiiz dinar 
gotiir. Temiz hanedana mensub Asimin kiziyla nikahlanmak 
istiyorum, dedi. Sonra Asimin kiziyla evlendi ve bu hanimin- 
dan Omer bin Abdiil'aziz dogdu. 

Siifyan-i Sevri soyle demisdir: Halife besdir: Hazret-i Ebu 
Bekr, hazret-i Omer, hazret-i Osman, hazret-i All ve Omer 
bin Abdiil'aziz "radryallahu annum ecma'in". 

Ribah bin Ubeyde "rahmetullahi aleyh" soyle anlatmis- 
dir: Omer bin Abdul'aziz Medine valisi iken, bir ihtiyar kim- 
se onun koluna girmisdi. Kendi kendime, valinin koluna gi- 
ren bu ihtiyar adam acaba kimdir, diye yadirgadim. VaK 
Omer bin Abdul'aziz nemaz kildi ve evine gitdi. Ben de arka- 
sindan evine girdim ve Allahii teala emirimize iyilikler ver- 
sin, koluna giren ihtiyar kimdi diye sordum. Bana, ey Ribah, 
sen onu gordiin mii, dedi. Evet gordum deyince, o gordiigiin 
kardesim Hizir "aleyhisselam" idi. Yakinda halife olacagimi 
ve adaletle hareket edecegimi haber verdi, dedi. 

Nakl edilir ki, Omer bin Abdiil'aziz halife olunca, dagda- 
ki cobanlar hangi salih kisi halife oldu, dediler. Cobanlara 
salih bir kimsenin halife oldugunu nereden biliyorsunuz di- 
ye, sordular. Kurtlar ve aslanlar artik koyunlanmiza dokun- 
muyor, uzak duruyorlar ve hie zarar vermiyorlar, dediler. Ni- 
tekim bir kimse soyle demisdir: Omer bin Abdul'azizin hali- 
feligi zemamnda, sahraya gitmisdim. Bakdim ki kurtlar ko- 
yunlann arasinda dolasiyorlar ve koyunlara hie zarar vermi- 
yorlardi. 

Omer bin Abdul'azizin, valilerinden birisi bir mektub ya- 
zip, sehrinin viran oldugunu, halife birsey tahsis ederse, imar 
edecegini bildirdi. Omer bin Abdiil'aziz cevabinda, sehrinin 
etrafina adaletden bir sur yap, yollanni da zulmden temizle, 

-428- 



sehrinin fman budur diye yazdi. 

Omer bin Abdiil'aziz, vefati yaklasdigi sirada, beni kaldi- 
rin oturayim, dedi. Kaldirdilar ve soyle dedi: Allahim! Ben o 
kimseyim ki bana emr etdin, ben kusur etdim. Nehy etdin, asi 
oldum. Lakin, La ilahe illallah diyorum, dedi. Sonra basini yu- 
kan kaldirdi. Dikkatlice bakmaga basladi. Cok dikkatli baki- 
yorsunuz, diye sordular. Bir cema'at toplandi ki, onlar ne in- 
sandir, ne de cinnidirler dedi ve sonra vefat etdi. 

Nakl edilmisdir ki, Omer bin Abdul'aziz "rahmetullahi 
aleyh" defn edilince, gokden iizerine bir kagid indi. Kagidda 
Besmele ve bu Allahii tealadan Omer bin Abdiil'azize 
emandir, yazili idi. 

Muhyiddin-i Arabi "kuddise sirruh" (Fiituhat-i Mekkiy- 

ye) kitabinda soyle yazmisdir: Ba'zilannin surf, goriinen ha- 
lifeligine ma'nevi halifelik de ilave edilmisdir. Omer bin Ab- 
diil'aziz bunlardandir. 

AMR BIN UTBE "rahmetullahi aleyh" 

Tabi'inin biiyiiklerindendir. Kufelidir. Eshabiyla bir anlas- 
ma yapdi. Beraber bulundugu kimselerin biitiin hizmetlerini 
kendisi yapacak idi. Bir gun hava cok sicakdi. Koyunlan otlat- 
maya gitmisdi. Sevenlerinden birisi, onun arkasindan gitdi. 
Amr bin Utbe "rahmetullahi aleyh" uyumusdu ve bir parca 
bulut onu golgeliyordu. Uyandigi zeman o dostu, sana mujde- 
ler olsun deyince, bu hali kimseye soyleme, dedi. 

Gazaya gitdigi zeman, arkadaslannin koyunlanni korur- 
du. Bir bulut onun basi xizerinde onu golgelerdi. O nemaz ki- 
lardi ve hayvanlar etrafinda dolasarak onu muhafaza eder- 
lerdi. 

Kendisi soyle demisdir: Allahii tealadan tic sey istedim. 
Ikisini ihsan etdi, ucuncusunii de ihsan edecegini ummid edi- 
yorum. Birincisi, Allahii tealadan diledim ki, beni diinyaya 
ragbet etdirmesin. Diinyahgin elime gecmesi ve gecmemesi 
benim icin aym oldu, beni degisdirmedi. ikincisi, nemaz kil- 

-429- 



mak icin bana giic, kuvvet vermesini diledim, ihsan etdi. 
Uciincii olarak da, diledim ki bana sehid olmak nasib etsin. 
Bunu da ihsan edecegini ximmid ediyorum. 

MUTRAF BIN ABDULLAH SEBfflZ 

"rahmetullahi aleyh" 

Arkadaslanndan bir cema'at ile, karanlik bir gecede, yol- 
da giderken, birinin kamcisimn ucundan bir lsik yayildi. 
Boylece yollanni gordiiler. 

Bir sahs yalan soyliyerek ona iftira etmisdi. Ya Rabbi! Bu 
kimse yalan soyliiyorsa, onu helak eyle diye diia etdi. O sahs 
hemen oldii. Olen kimsenin hanimi zemanin valisi Ziyaddan 
yardim istedi. Vali o ona herhangi bir seyle vurdu mu, diye 
sordu. Hayir dediler. Hakim, ne yapahm salih kulun diiasi 
takdire uygun gelmis, dedi. 

MUHAMMED BIN MUNKEDIR "rahmetullahi aleyh" 

Nakl edilir ki, Muhammed bin Miinkedir gazilerden bir 
gurub ile yolculuk yapiyordu. Onlardan biri, canim taze pey- 
nir istiyor, dedi. Muhammed bin Miinkedir "rahmetullahi 
aleyh", Allahu tealaya diia ediniz. O bu yolda size taze pey- 
nir vermege kadirdir, dedi. Hepsi diia etdiler. Biraz gitdik- 
den sonra, agzi kapah bir zenbil gordiiler. ici taze peynir do- 
luydu. Iclerinden birisi bu peynirin yaninda bal olmah ki, 
peynirle yiyelim, dedi. Muhammed bin Miinkedir peyniri ve- 
ren bah da vermege kadirdir, buyurdu. Sonra hep birlikde 
diia etdiler. Biraz yiiriiduler. Yolun kavsaginda bir kab gor- 
diiler. Ici bal ile dolu idi. Bineklerinden indiler, peynirle ba- 
ll birlikde yidiler. [(Se'adet-i Ebediyye) kitabimn 845. ci sahi- 
fesine bakiniz!] 

ABDULLAH BIN EBl CA'FER "rahmetullahi aleyh" 

Gaza yapmak icin, Kostantiniyyeye (istanbula) gidiyor- 
duk. Gemimiz parcalandi ve dalgalar bizi bir kaya iizerine 
siiriikleyip, birakdi. Bes kisi idik. Allahu teala her sabah her 

-430- 



birimiz icin o tasdan bir yaprak bitirirdi. Onu yirdik, yemek 
ve su yerini tutardi. Gemi gelip, bizi oradan alincaya kadar 
boyle devam etdi. 

EYYUB SAHTIYANi "rahmetullahi aleyh" 

Basrada yasayan tabffnin buyuklerinden idi. [131 [m. 
748]de vefat etdi.] Hasen-i Basri "rahmetullahi aleyh", Basra 
ehlinin genclerinin seyyidi, Eyyub Sahtiyanidir, demisdir. 

Abdiilvahid bin Zeyd soyle anlatmisdir: Eyyub Sahtiyani 
"rahmetullahi aleyh" ile Hira daginda idik. Ben cok susa- 
dim. O kadar ki, halimi yiizximden anlayip, sana ne oldu, de- 
di. Susuzlukdan olecegim diye korkuyorum, dedim. Her ne 
yaparsam gizli tutabilir misin, dedi. Gizlerim dedim. Sonra 
kendisi hayatda oldugu miiddetce, kimseye soylemiyecegi- 
me dair yemin etdirdi. Ayagini Hira dagina vurdu. Su cikdi. 
Kanmcaya kadar icdim ve biraz da goturdum. Bunu o hayat- 
da iken kimseye anlatmadim. 

SALIM BENANl "rahmetullahi aleyh" 

Basrahdir. Kirk sene Enes bin Malikin "radiyallahii anh" 
sohbetinde bulunmusdur. Devamh oruc tutardi. Her gece ve 
giindiizde bir hatm okurdu. Bir seher vaktinde, onun kabri- 
ni ziyaret eden bir gurub kimse, kabrinden Kur'an-i kerim 
okundugunu isitdik, demislerdir. 

Salim Benani "rahmetullahi aleyh", bir gun Hamid-i Tavi- 
lden Peygamberlerden baska bir kimsenin kabrinde nemaz 
kildigini duydun mu, diye sordu. Hayir duymadim deyince, 
soyle diia etdi: Ya Rabbi, eger bir kimseye kabrinde nemaz 
kilmagi ihsan edersen, Salim kuluna bunu ihsan eyle. 

Soziine giivenilir bir zat soyle anlatmisdir: Kendisinden 
baska ilah olmayan Allahii tealaya yemin ederim ki, Salim 
Benaniyi kabrine koydum. Hamid-i Tavil de yanimda idi. 
Lahd iizerine kerpicleri yerlesdirdik. Kerpiclerden biri kab- 
rin icine diisdii. Salim Benaninin kabrde nemaz kilmakda ol- 
dugunu gordiik. Hamid-i Tavile, goriiyor musun dedim. Ba- 
na sus dedi. Defnini temamlayinca kizinin yanina gidip, 

-431- 



onun ameli ne idi, neler gordiin, diye sorduk. Dedi ki, elli se- 
nedir geceleri nemaz kilarak ihya ederdi. Seher vakti olunca: 
Allahim! Eger kullanndan bir kimseye kabrinde nemaz kil- 
magi ihsan etdiysen, bana da nasib et diye dua ederdi. Alla- 
hxi tealamn onun diiasim kabul buyurmamasi keremine layik 
degildir, dedi. 

ebu halIm habIb bin salim RAl 

"rahmetullahi aleyh" 

Selman-i Farisinin "radiyallahu anh" sohbetine kavus- 
musdur. Koyunlan vardi. Onlan Firat nehri kenannda otla- 
tirdi. Uzlet iizere, insanlardan uzak yasardi. 

Mesayihdan bir zat soyle anlatmisdir: Bir giin onun yani- 
na ugramisdim. Nemaz kiliyordu ve koyunlanni kurtlar ot- 
latiyordu. Kendi kendime, bu ihtiyar zati ziyaret edeyim, 
buyuklugiinii goriirum, diyerek bekledim. Nemazim bitirin- 
ce selam verdim. Ey ogul nicin geldin, dedi. Ziyaret icin gel- 
dim, dedim. Allahii teala sana hayrlar versin, dedi. Efendim, 
kurtlarla koyunlan bir arada gorxiyorum deyince, koyunlan 
giiden Allahii teala ile beraberdir de, onun icin boyledir, bu- 
yurdu. Agacdan bir kabi vardi. O canagi bir tasin altina tut- 
du. Tasdan biri siit, biri bal olmak iizere iki cesme akmaga 
basladi. Efendim, bu dereceye ne ile kavusdunuz, dedim. 
Muhammed Mustafaya "sallallahxi aleyhi ve sellem" tabi' 
olmakla kavusdum, dedi. Sonra ey ogul, Musa aleyhissela- 
min kavmi ona muhalefet etdigi halde, hare tasi onlara su 
verdi. Derecesi Musa aleyhisselamdan yiiksek olan Muham- 
mede "sallallahii aleyhi ve sellem" tabi' oldukdan sonra, tas 
bana slit ve bal vermez mi, dedi. Bana nasihat et, dedim. 
Kalbini hirs kutusu ve mi'deni harani kabi yapma! insanog- 
lu bu ikisinden helak olur. Bu ikisine dikkat eden kurtulur, 
buyurdu. 

HASEN-I BASRf "rahmetullahi aleyh" 

Tabi'inin bxiyiiklerindendir. Hazret-i Omerin "radiyalla- 
hii anh" halifeliginin bitmesine iki sene kala dogdu. Eshab-i 

-432- 



kiramdan "aleyhimiirndvan" yiizyirmi veya yiizotuz kisi gor- 
musdiir. Hicretin yiizonuncu senesinde Receb ayinda sek- 
sendokuz yasinda vefat etdi. 

(Kut-iil-Kulub) kitabinda soyle yazilidir: Hasen-i Basri 
"rahmetullahi aleyh" tabi'inin en biiyiiklerindendir. Bedr es- 
habindan yetmis kisiyi gordii. Eshab-i kiramdan ise iicyiiz ki- 
siyi gormiisdiir. Hazret-i Omerin "radiyallahii anh" halifeli- 
ginin sona ermesinden iki sene once, hicretin yirminci sene- 
sinde Medinede dogdu. Annesi, Resulullahin "sallallahii 
aleyhi ve sellem" hanimi Ummii Selemenin "radiyallahii an- 
ha" cariyesi idi. Agladigi zeman Ummii Seleme "radiyallahii 
anha" onu kucagina ahr, agzina memesini verirdi. Konusma- 
si, hilmi, vekan ve sekinesi Resulullaha "sallallahii aleyhi ve 
sellem" cok benzerdi. Tesavvuf ilminde oyle sozler soylerdi 
ki, benzeri ondan baskasindan isitilmezdi. Bu ilmi kimden 
aldin diye sorduklannda, Huzeyfet-ebni Yemaniden "radi- 
yallahii anh" aldim, derdi. Huzeyfet-iil-Yemaniye, sen bu il- 
mi kimden aldin diye sordular. Bu bana Resulullahin "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" hususi bir ihsani ve ikramidir. Ciinki 
herkes Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" hayrdan so- 
rardi. Ben ise serden sorardim. Serri ogrenip, ona diismeye- 
yim diye, korkumdan boyle sorardim. Kotii seyleri ogrenip, 
onlardan sakimnca, hayrlan kacirmayacagimi anladim, bu- 
yurdu. 

Hasen-i Basri hazretlerinin giizel sozlerinden ba'zilan 
soyledir. Buyurdu ki: Bir kul biitiin arzulanni birakip, yalniz 
Allahii tealaya kavusmayi istiyorsa, az yisin, ortiinecek ka- 
dar giyinsin, basini secdeye koyup ibadetle mesgul olsun. 
Konusduklanna aglasin, rahmet-i ilahiyi istesin ve azab-i ila- 
hiden kacsin. 

Giilme, ciinki Allahii tealamn amellerimizi goriip, hicbir 
amelinizi kabul etmiyorum, buyurmayacagini bilmiyorsun. 

Insanoglu diinyadan iic seye hasretle gider: Topladigina 
doymaz. Umduguna kavusamaz. Oniindeki ahiret yolculu- 
guna iyi azik te'min etmez. 

- 433 - Sevahid-un Nubuvve - F:28 



Omer bin Abdiiraziz "rahmetullahi aleyh" halife olunca, 
Hasen-i Basnye "rahmetullahi aleyh" bir mektub yazip, ba- 
na din islerinde yardimci olacak bir kimse gonder, dedi. Ce- 
vabinda soyle yazdi. Sana gonderecegim kimse iki durlii ola- 
bilir. Ya diinyayi sever, sana nasihat etmez. Veya Allah ada- 
midir, Onu taleb eder, seninle sohbet etmez. Fekat sen, asil 
kimseleri sec. Bunlar dinin emrlerine tarn uyamasalar bile, 
halkin hakkini gozethier. Ashnda asil ve temiz kimseler ha- 
ta yapmazlar. 

Haricilerden biri, Hasen-i Basri hazretlerinin sohbet mec- 
lisine gelir, sohbetde bulunanlara eziyyet verirdi. Nihayet 
birgiin, bu harici bize eziyyet ediyor, halifeye de bildirmiyor- 
sunuz, dediler. Hasen-i Basri hazretleri hie bir sey soyleme- 
di. Bir gun Eshabi ile otururken, o sahsin yine geldigini gor- 
dii. Allahim, onun bize yapdigi eziyyeti biliyorsun. Diledigin 
seyle onu bizden men' eyle diye diia etdi. O sahs hemen yii- 
ziistii yere diisdii. Evine gotiirmek iizere onu kaldirdilar, ai- 
lesine ulasamadan oldii. 

TAVUS BIN KEYSAN "rahmetuUahi teala aleyh" 

Kiinyesi Ebu Abdiirrahmandir. Yemenlidir. Ogluna soy- 
le vasiyyet etdi. Vefat edince, beni kabre koydugunuzda, 
kabrime bak. Eger beni kabrimde goremezsen, Allahxi teala- 
ya siikr et. Sayet beni kabrimde goriirsen, "inna lillah ve in- 
na ileyhi raciun" de. Bunu nakl eden kimse soyle demisdir. 
Tavus bin Keysamn evladindan isitdim. Onu kabre koyunca 
bakmis ve kabrinde gorememis, buna cok sevinmis. 

ABDULLAH BIN MUTIR "rahmetullahi teala aleyh" 

Kiinyesi Ebu Reyhanedir. Tabfindendir. Gemiye binmis- 
di ve bir sey dikiyordu. ignesi denize diisdii. Ya Rabbi! Sana 
yemin ederim ki, ignemi bana geri veresin, dedi. ignesi de- 
nizde goziikdii ve uzanip aldi. Derler ki, deniz dalgalanmaga 
baslayinca, ey deniz, sen aciz bir mahluksun, sakin ol, dedi. 
Deniz sanki yag gibi berraklasdi ve sakinlesdi. 

-434- 



GURZ BIN VEBRE EL-ABID-I KUFI 

"rahmetullahi teala aleyh" 

Ciircan ve Behamatda yasadi. Kabri meshurdur ve ziyaret 
edilir. Malik bin Enesden "radiyallahii anh" ilm ogrendi. Ca- 
riyesinden, o nafakasini nereden te'min eder diye sordular. 
Ondan her ne zeman birsey istesem, falan pencerededir, der- 
di. Gider o pencereden istedigim seyi alirdim, demisdi. 

Ciircan ehlinden bir kimsenin soyle anlatdigini bildirmis- 
lerdir: RiTyamda Ciircan kabristamm geziyordum. Kabrler- 
de bulunanlann hepsi beyaz elbise giymisler, oturuyorlardi. 
Onlara, size ne oldu ki, beyaz elbiseler giydiniz, diye sor- 
dum. Giirz bin Vebrenin buraya gelmesinden dolayi bize be- 
yaz elbise giydirdiler, dediler. 

MURIK EL-ACLl "rahmetullahi teala aleyh" 

Tabi'inden ve Basralidir. Nafakasini, ihtiyaci olan yiye- 
cek ve icecekleri daima basi ucunda bulurdu. 

HABlB BIN fSA ACEMi "rahmetullahi teala aleyh" 

Kiinyesi Ebu Muhammeddir. Faris ehlindendir. Basrada 
yasadi. Abid, miitteki ve diiasi miistecab idi. 

Bir terviye giinii onu Basrada, arefe giinii ise Arafatda 
gordiiler. 

Kendisi soyle anlatmisdir: Her gun bir kuru hurma ile if- 
tar ederdim. Ehlim her gun benim icin o hurmayi hazirlardi. 
Bir giin iftar vakti o hurmayi aradim bulamadim. Buna cok 
uziildiim. Bir de bakdim ki bir kimse geldi. Elime bir hurma 
verdi, o hurmayi yidim. 

Para kesesini bos birakirdi. Eline aldiginda ici para dolu 
olurdu. [120 [m. 739]de vefat etdi.] 

SUFYAN BIN SA'lD ES-SEVRl 
"rahmetullahi teala aleyh" 

Kufelidir. [95 [m. 713]de Kufede tevelliid etdi.] Kiinye- 
si Ebu Abdullah olan ve soziine giivenilir bir zat soyle an- 

-435- 



latmisdir: Bir seher vakti zemzem kuyusunun yamnda otu- 
ruyordum. Bir ihtiyar zat geldi. Zemzem kuyusunun kapi- 
sindan iceri girdi. Yuziinii bir ortii ile ortmiisdu. Zemzem 
kuyusundan bir kova ile zemzem cikanp icdi. Kalanim da 
ben icdim. Badem ezmesi idi. O zemana kadar ondan daha 
lezzetli bir sey icmemisdim. Sonra geriye doniip bakdim. O 
ihtiyar gitmisdi. Bir baska seher vakti gidip, yine oraya 
oturdum. Aym zat tekrar geldi. Bir kova ile zemzem cekip 
icdi. Kalanim da ben icdim. Bal serbeti idi. Geri doniip 
bakdigimda o ihtiyar zat gitmisdi. Bir baska seher vaktin- 
de yine aym yere oturmusdum. O zat aym seklde yine gel- 
di. Bir kova ile zemzem cekip icdi. Kalanim da ben icdim, 
seker kansdinlmis sxit idi. Bu sefer o zatin elbisesinden si- 
kica tutdum ve Ka'benin hakki icin sen kimsin, diyerek, ye- 
min verip sordum. Ben hayatda oldugum miiddetce kimse- 
ye anlatmazsan, sana kim oldugumu soylerim, dedi. Kim- 
seye soylemem, dedim. Ben Siifyan bin Sa'id Sevriyim, de- 
di. 

Siifyan bin Sa'id, Basrada bir dostunun evinde vefat etdi. 
O evin sahibi soyle anlatmisdir: Oglumun bir bulbulu vardi. 
Siifyan-i Sevri "rahmetullahi aleyh" bu kusu nicin boyle 
habs ediyorsunuz. Keske serbest biraksaniz dedi. Ben bu kus 
oglumundur, o size bagislasin, siz de serbest birakiniz dedim. 
Bagislamasim kabul etmeyip, kusu oglumdan bir dinara sa- 
tin aldi ve serbest birakdi. Kus giindiiz disarda dolasir, gece- 
leri ise Siifyan-i Sevrinin bulundugu eve gelirdi. O vefat 
edince, kus cenazesini ta'kib edip, kabrine geldi ve aci aci 6t- 
dii. Sonra, devamh onun kabrinin basina giderdi. Ba'zi gece- 
lerde orada kahrdi. Ba'zen de eve gelirdi. Sonunda o bulbu- 
lu Siifyan-i Sevrinin kabrinin basinda olii buldular. Kabrinin 
kenanna gomdiiler. 

Siifyan-i Sevrinin "rahmetullahi aleyh" cenazesini yikar- 
ken, cesedi iizerinde "Allah onlara kafi gelecekdir" diye ya- 
zih gordiiler. Hicri yiizaltmisbir senesinde Basrada vefat vet- 
di. [(Cami'ul-kebir), (Cami'us-sagir) ve (Feraiz) kitablan 
vardir.] 

-436- 



SEYBAN-I RAI "rahmetullahi teala aleyh" 

Cobanlik yapardi. Cum'a giinleri, koyunlann bulundugu 
yerin etrafina bir cizgi cekerdi ve nemaza giderdi. Koyunlar 
o gelinceye kadar cizdigi cizginin disina cikmazlardi. 

Bir def'asinda gusl abdesti almasi fcab etdi. Gusl abdesti 
almak icin su bulamadi. Bir parca bulut gelip, yagmur yagdi 
ve o su ile gusl abdesti aldi. Sonra bulut gitdi. Onu bir odaya 
habs edip kapisim sikica kapatmislardi. Sonra kapiyi acdik- 
lannda onu icerde goremediler. 

Siifyan-i Sevri "rahmetullahi aleyh" soyle anlatmisdir: 
Seyban-i Rai ile hacca gidiyorduk. Yolda giderken karsida 
bir aslan gorundii. Seybana karsidan geleni gorxiyormusun, 
yolumuzu kesdi dedim. Bana, korkma dedi ve aslani yanina 
cagirdi. Asian, kopek gibi kuyrugunu sallayarak geldi. Asla- 
nin kulagini tutup bxikdii. Bu ne sohretdir, dedim. Seyban, 
ey Sevri, eger meshur olmagi kotii bilmeseydim, esyami ken- 
dim tasimazdim. Bu aslana yiikleyip, ta Mekkeye kadar ona 
tasitirdim, dedi. 

ABDULLAH BIN MUBAREK "rahmetullahi aleyh" 

Merv ehlindendir. 118 de Horasanda dogdu. Firat kena- 
nnda Hey'et denilen bir beldede 181 [m. 797]de vefat etdi. 
Kabri oradadir. Zemaninda, ilm ehlinden hie kimsede bu- 
lunmayan xistiin hasletler, bir arada olarak, onda toplan- 
misdi. Fakih, alim, vera' sahibi, siinnet-i seniyyenin ma'rife- 
tine sahib ve hafiz idi. Bxitxin ilmlerde alim idi. Kahraman- 
lan imrendirecek derecede seca'at sahibi ve cesur idi. Si'r 
soyliyen bir edib idi. Eline gecen seyleri vermekde cok co- 
merd idi. Siifyan-i Sevri "rahmetullahi aleyh", senede iic 
giin Abdullah bin Mubarek "rahmetullahi aleyh" gibi ola- 
bileyim diye cok gayret sarf etdim. Buna giic yetiremedim, 
demisdir. 

Fudayl bin Iyad "rahmetullahi aleyh", Ka'benin sahibi 
olan Allahii tealaya yemin ederim ki, su iki goziim, Abdul- 
lah bin Mubarek "rahmetullahi aleyh" gibi, bir baska kimse 

-437- 



gormemisdir, demisdir. 

Gozleri gormeyen bir kimse, Abdullah bin Mubarek haz- 
retlerinin huzuruna gidip, benim icin dua ediniz de, Allahu 
teala gozlerimi acsin, goriir hale getirsin, dedi. Ayaga kalkip 
diia etdi. O sahsin gozleri acihp, gormege basladi. Selefden 
bir zat, ben o sahsi gozleri gormez iken de, gozleri gormege 
baslayinca da gordum, demisdir. 

Abdullah bin Mubarek "rahmetullahi aleyh", oliim has- 
tahginda hizmetcisine, siibhesiz ki bu gece vefat edecegim. 
Su kitablanmi gotiir nehre at gel, buyurdu. Hizmetci kitab- 
lari ahp gitdi. Fekat atmaga kiyamadi, geri geldi. Hizmetcisi- 
ne, kitablan nehre atdin mi, dedi. O da atdim, dedi. Ne ala- 
met gordiin, dedi. Hicbir alamet gormedim deyince, sen on- 
lan atmamissin! Haydi onlan at gel, buyurdu. Hizmetci soy- 
le demisdir: Kitablan gotiirup nehre atinca, Hane lrmagin- 
dan goge dogru bir nur yiikseldigini gordum. Huzuruna do- 
niince, ne yapdin diye sorunca, emrinizi yerine getirdim, de- 
dim. Ne gordiin, dedi. Irmakdan gokyiizune dogru yiikselen 
bir nur gordum deyince, evet simdi soyledigimi yerine getir- 
missin, buyurdu. Sonra buyurdu ki: Bu gece vefat edecegim. 
Cenazemi yika, ihram olarak bagladigim bezleri bana kefen 
yap, insanlar toplanmadan once beni defn ediniz. Vasiyyeti- 
ni aynen yerine getirdik. Cenazesini disan cikarinca, bakdim 
ki irmagin iizerinde uzakdan bir kayik goziikdii. O kayikdan 
bir gurub insan inip, yammiza geldiler ve Elhamdiilillah ce- 
nazeye yetisdik, dediler. Cenaze nemazim kihp defn etdik. 
Kayikla gelen kimselere bu vefat haberini duydunuz mu di- 
ye sordum. Onlann rehberi durumunda olan bir ihtiyar zat 
dedi ki: Ru'yamda bu civarda bir zatin vefat etdigini, her kim 
onun cenaze nemazinda bulunursa, Allahu tealamn ona 
Cenneti nasib edecegini soylediler. Hemen bu kayigi kirala- 
dik ve cenaze nemazina yetisdik. [Buyururdu ki, (Edeb ne- 
dir? Alimler, cesidli ta'rif etmis. Bence edeb, kisinin nefsini 
tanimasidir.) (Birinin bir lira hakkini odemek, bin lira sada- 
ka vermekden daha iyidir. Cahsip kazanmak, tevekkiilii boz- 
maz)] 

-438- 



EBU MU'AVIYE EL-ESVED "rahmetullahi aleyh" 

Soziine gxivenilir bir kimse soyle anlatmisdir: Tarsusda 
Ebu Mu'aviyenin "rahmetullahi aleyh" ziyaretine gitmis- 
dim. Gozleri kapanmisdi, goremiyordu. Divarda asih bir 
Kur'an-i kerim gordiim. Allahii teala sana rahmet etsin. 
Gozlerin gormedigi halde, bu Kur'an-i kerim orada nicin 
duruyor, dedim. Ben hayatda oldugum miiddetce, kimseye 
anlatmaman sartiyla, bir sey soyliyeyim dedi ve soyle soy- 
ledi: Ne zeman Kur'an-i kerim okumak istesem gozlerim 
acihr, okurum. Okumam bitince gozlerim yine kapanir. 
Bunun boyle oldugunu gorenler, o Kur'an-i kerimi acinca 
gozleri acihr. Kapatinca da gozleri gormez olurdu, demis- 
lerdir. 

Buyiiklerden bir zat soyle anlatmisdir: Bir yolculukda 
idik. Bir yerde konakladik. Orada beyaz bir yilan oliisii gor- 
diik. (Onun cinnilerden oldugunu diisiinerek) bu miisliman 
biri (bir cinni) olabilir diyerek, iizerine biraz su dokiip topra- 
ga gomdiik. O gece bir ses duyduk. Fekat seslenenleri gore- 
medik. Bize soyle diyorlardi: Allahii teala size rahmet etsin. 
O miisliman icin yapdiginizi gordiik. isterseniz size ilac ogre- 
telim, kendinizin ve baskalannin tedavisinde kullanirsimz. 
isterseniz su ihtiyacinizi karsilayahm ve develerinizi otlata- 
hm, dediler. Biz su ihtiyacimizin karsilanmasim ve develeri- 
mize bakilmasim istedik. Konakladiginiz her yerde, su kab- 
lanni develerinizin boynuna takin, develeriniz otlamakdan 
dondiigiinde, boyunlannda kablannizi su ile dolu bulursu- 
nuz, dediler. Bir menzile konduk. Su kablanmizi develerin 
boynuna asip, develeri serbest birakdik. Aksam develer ka- 
nnlan doymus halde geldiler. Boyunlanna asdigimiz kabla- 
nmiz da su ile dolu idi. O yolculugumuzda konakladigimiz 
her yerde boyle oldu. 

Allahii teala, bu biiyiik alimlerin ve yakin derecesine ka- 
vusmus olan yiice zatlann "ndvanullahi aleyhim ecma'in ila 
yevmiddin" yiiksek menkibelerini ve iistiin hallerini kisaca 
yazmagi nasib etdi. Siibhesiz ki o biiyiiklerin kerametleri, 
harikul'ade halleri o kadar cok ve meshurdur ki, bu anlati- 

-439- 



lanlar onlarin faziletlerinden ve iistiin hallerinden bir niimu- 
nedir. Bu anlatilanlarla onlann kadrini beyan etmek imkan- 
sizdir. Ustiin aklhlann akl kusu yiiz sene ucsa, bu kol ve ka- 
natla o yiiksek mevki'ye yetismez. Insanlann anlayisi ve ze- 
kasi bin sene ugrassa, bu anlayisiyla o biiyiiklerin derecesini 
anlayamaz, o meydana giremez. Kaldi ki, onlardan meydana 
gelen harikalar kitablara sigmaz. Onlann halleriyle hallenen 
onlan anlar. 

(Sevahid-un-niibiivve) mutercimi Lami'i Celebi, bu bolii- 
me yapdigi ilavede Moranin fethi seferine cikan Osmanli or- 
dusunun gosterdigi biiyiik kahramanliklan anlatmisdir. Ken- 
disinin de bulundugu bu feth seferinde soyle bir hadiseyi 
nakl etmisdir: Mora feth edilince, diismandan pekcok esir 
alinmisdi. Esirler kendi aralannda, muharebe sirasinda 
Tiirklerin denizden atlarla devamli gecdiklerini, kal'amn 
iizerine cikip, ucduklarim ve burclar iizerine konduklanni 
hayret, dehset ve heyecanla anlatirlardi. Bu hadise onlar ara- 
sinda cok meshur idi. Boyle harikul'ade haller keramet olup, 
Allahxi tealamn sevdigi kullanna bir ihsamdir. Bu ummet- 
den goriilen bu haller, Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" mu'cizelerinden ve peygamberliginin delillerindendir. 



TEVHID DUASI 

Ya Allah, ya Allah. La ilahe illallah Muhammediin Resii- 
lullah. Ya Rahman, ya Rahim, ya afiivvii ya Kerim, fa'fii an- 
nf verhainni ya erhamerrahimfn! Teveffeni miislimen ve el- 
hikni bissalihfn. Allahiimniagfirli ve li-abai ve iimmehati ve 
li aba-i ve iimmehat-i zevceti ve li-ecdadi ve ceddati ve li-eb- 
naf ve benati ve li-ihveti ve ehavati ve li-a'mami ve ammati 
ve li-ahvalf ve halati ve li-iistazi Abdiilhakmi-i Arvasi ve lil 
mii'minine vel mii'minat yevme yekumiilhisab. "Rahmetul- 
lahi teala aleyhim ecma'in." 



440 



HATIME (SON BOLUM) 

Ehlullahin, evliyamn kerametleri, Resulullahin "sallalla- 
hxi aleyhi ve sellem" mu'cizeleri kabilindendir. Yine Resu- 
lullaha "sallallahii aleyhi ve sellem" muhalefet edenlerin, is- 
lamiyyete karsi edebsizlik ve gevseklik gosterenlerin ugra- 
diklan felaketler ve cezalar da, Onun mu'cizelerindendir. Bu 
hadiselerden ba'zilan: 

Nasrani bir kimse musliman olmusdu. Bekara ve Al-i Im- 
ran surelerini okudu ve vahy katibligi yapdi. Sonra minted 
oldu. Mxislimanlikdan cikip, eski dinine dondii. Muhammed 
"aleyhisselam" benim yazdigim seylerden baska birsey bil- 
mez, derdi. Oliince onu defn etdiler. Sabahleyin cesedini di- 
sanda buldular. Yer onu kabul etmeyip, disan atmisdi. Bu isi 
Muhammedin "aleyhisselam" Eshabi yapmisdir, dediler. 
Onun icin derin bir kabr kazdilar ve tekrar gomdiiler. Ertesi 
sabah, onu yer yine disan atdi. Uciincii defa giicleri yetebil- 
digi kadar derin bir mezar kazip, onu defn etdiler. Sabahle- 
yin bakdilar ki, toprak onu kabul etmeyip, yine disan atmis- 
di. Artik bu isin insanlar tarafindan yapilmadigini anlayip, 
onu oylece birakdilar. 

Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", (Melekler ilm 
ogrenenlerin bu isinden razi olduklarindan, kanaf larini yere 
sererler) buyurmusdu. Zindiklardan biri bunu isitince, ben o 
meleklerin kanatlanni kiracagim diyerek, na'hnlannin altina 
demir civiler cakdi. Malik bin Enesin "radiyallahu anh" ilm 
meclisine dogru gitdi. Giderken, ayagina giydigi civili na'hn- 
lanni yere vurarak, meleklerin kanatlanni kinyorum diyor- 
du. O sirada birdenbire ayagi takihp yere diisdii ve ayaga 
kalkamadi. Onu evine goturdiiler. iki ayaginda agnh bir has- 
tahk meydana geldi ve ayaklanni kesdiler. Olunceye kadar 
kotiirum kaldi. Bu hadiseyi nakl eden kimse soyle demisdir: 
Ben o kimseyi onceden gormusdum. Ceylan gibi hizh gider- 

-441- 



di. Sonra omriinun sonuna kadar kotiirum kaldigini da, gor- 
diim. 

(Esma-i Sahabi) kitabimn mxiellifi olan ve daha bircok 
eseri bulunan ve hadis ilminde imam olan ibni Mende-i is- 
fehani "rahmetullahi aleyh" soyle anlatmisdir: Samda bulu- 
nan hadis alimlerinden birinin yanina hadis-i serif dinlemek 
icin gitmisdim. Oniinde bir perde vardi. Yiizii goriinmuyor- 
du. Oturdum. Perde arkasindan hadis-i serif okumaga basla- 
di. Kendi kendime, acaba nicin online perde tutuyor diye 
hayret etdim. Hadis-i serif okumayi bitirdi. Benim ibni 
Mende oldugumu bilip, bana ey Eba Abdullah, benim per- 
de arkasinda oturmamin sebebini biliyormusun, dedi. Hayir 
bilmiyorum, dedim. Sen ilm ehlindensin ve hadis ilmiyle 
mesgul olanlardansin. Sana anlatayim diyerek soyle anlatdi: 
Bir giin, hadis ilminde imam olan hocalanmdan birinin hu- 
zurunda idim. Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem": 
(Basini imamdan once kaldiran kimse, basini Allahii teala- 
nin merkeb basin a cevirmesinden korkmaz mi?) buyurdugu 
hadis-i serifi okudu. Bu hadis-i serifi cesidli ravi silsilesinden 
rivayet etdi. Sahsimda bulunan sekavetden olacak ki, kal- 
bimde bu nasil olur, diye bir siibhe uyandi. O gece uyudum. 
Sabahleyin kalkdigimda, basim merkeb basi sekline girmis- 
di. Bu sebebden ilm meclislerinden mahrum kaldim. ilm ta- 
lebesi yanima geldiginde, onlarla boyle perde arkasindan 
konusurum. Senin ilmdeki ve dindeki dereceni bildigim icin 
bu sirn sana soyledim. Yalniz ben hayatda oldugum miid- 
detce bunu kimseye soyleme. Ben vefat etdikden sonra an- 
lat ki, insanlar ibret alsinlar da, hadis-i serif dinlerken edeb- 
li olsunlar ve kalblerine siibhe getirmesinler, dedi. Bunu 
kimseye anlatmayacagima dair Allahii tealaya soz verdim, 
ahd etdim. Sonra o zat perdeyi kaldirdi ve kendisini bana 
gosterdi. Bedeni insan bedeni, basi ise merkeb basi idi. Bu 
hali o hayatda iken kimseye soylemedim. Herseyin dogrusu- 
nu en iyi bilen Allahii tealadir. 

imam-i Miistagfiri "rahmetullahi aleyh" Selefden bir za- 
tin soyle anlatdigini nakl etmisdir: Bir yolculukda idim. Bir 

-442- 



yerde cenaze vardi. Onun icin kabr kaziyorlardi. Onlara 
yardim ederim diye, yanlanna gitdim. O sirada saci sakali 
agarmis, hos kokulu bir ihtiyar, beyaz bir merkebe binmis 
oldugu halde oraya geldi. Bu cenaze kimindir, diye sordu. 
Bir muslimanin cenazesidir, dediler. Bunun yakini var mi, 
diye sordu. Bir kisiyi gostererek, bu onun kolesidir, dediler. 
Koleye, senin efendin hie bir kavme reis oldu mu veya sul- 
tanlann yapdigi bir is yapdi mi, diye sordu. Kole onu bil- 
mem, yalniz bu kimse ganimetlere hiyanet ederdi, dedi. Ak 
sack ihtiyar, bunun nemazim kilmayiniz, dedi. Biz nemazim 
kilmak icin kalkdik. O ihtiyar zat, bizden yiiz cevirip gitdi. 
Onu bir daha goremedik. Meyyiti kabre koyduk. Kabrde bir 
kazma unutmusuz. Kole, ben bu kazmayi emanet almisdim. 
Defnden sonra geri verecekdim, dedi. Kazmayi almak icin 
kabri acdik ve defn etdigimiz sahsi kabrde oturmus, kazma- 
nin halkasi boynuna gecmis ve kazmamn sapini eline almis 
vaziyyetde gordiik. Onu o haliyle birakdik. Kazmamn sahi- 
bine durumu haber verdik. O da bizim gordugiimuz hali 
gordii. 

Yine imam-i Miistagfiri "rahmetullahi aleyh" bir kimse- 
den soyle rivayet etmisdir: Hac giinlerinden bir gun, Mekke 
mahallelerinden birinde dolasiyordum. Mekke halkimn bir 
yere toplandigini gordiim. Ben de oraya gitdim. Yer, siyah 
bir kimseyi icine cekip yutuyordu. Halk, kazma ve kiirekle, 
onun yere batmasim onlemege cahsiyordu. Ancak mani' ola- 
miyorlardi. Ondan iimmidi kesdiler. Halk, sen ne kotii amel 
isledin de, bu cezaya miistehak oldun, soyle de biz onu yap- 
mayahm, dediler. Siyah kimse hie cevab vermedi. Yer onu 
kalcasina kadar yutdu. Aghyordu. Halk ona israria, sen ne 
kotii amel isledin de, bu cezaya miistehak oldun? Soyle de 
baskalanna nasihat ve ibret olsun, dediler. O kimse yine hie 
cevab vermedi. Gogsiine kadar yere batinca soyle dedi: Ben 
Harem-i serifin guvercinlerini yakalayip, keserek yimegi 
adet haline getirmisdim. 

Imam-i Miistagfiri "rahmetullahi aleyh" soyle nakl et- 
misdir: Bir gurub insan hacca gidiyordu. Hareme ulasip, 

-443- 



orada bir yerde konakladilar. Yanlanna bir ceylan geldi. Ic- 
lerinden biri ceylani ayagindan yakaladi. Arkadaslan her ne 
kadar saliver dedilerse de, giildii ve birakmadi. Ceylan kor- 
kusundan kiiciik ve biiyiik abdestini bozdu. Sonra onu bi- 
rakdi. O sahs ogle vakti uyudu. Bir yilan gelip, karnimn iize- 
rine coreklendi. Arkadaslan ona, sakin hareket etme, karni- 
mn iizerinde yilan var diye, bagirdilar. O sahs korkusundan 
altina biiyiik ve kiiciik abdestini yapincaya kadar, yilan iize- 
rinden aynlmadi. Boylece ceylana yapdigimn cezasini gor- 
dii. 

Yine Imam-i Miistagfiri "rahmetullahi aleyh" soyle anlat- 
misdir: Bir gurub insan, Harem-i serifde bir agacin golgesin- 
de konaklamislardi. Ekmekleri ve yemekleri yokdu. Iclerin- 
den birisi okunu ahp, bir ceylan avladi. Ates yakip ceylamn 
etini pisirdiler. Et pisirdikleri her tencerenin altindan biiyiik 
bir ates cikrp onlan yakdi. Ates, elbiselerine, mallarina ve 
golgesinde oturduklan agaca zarar vermedi. 

Mu'tezile firkasimn ugradiklan cezalar: 

imam-i Miistagfiri "rahmetullahi aleyh", Selefden birin- 
den soyle nakl etmisdir: Benim bir komsum vardi. Kur'an-i 
kerimi ezberlemisdi. Bir giin bir sahsla miinakasa ederken, 
eger Kur'an-i kerim mahluk degilse, Allahii teala onun 
ayetlerini kalbimden silsin, dedi. Gece uyuyunca, Allahii te- 
ala onun kalbinden Kur'an-i kerimin ayetlerini sildi. Sabah- 
leyin kalkdiginda, Kur'an-i kerimin ne oldugunu bile unut- 
musdu. Ona Kur'an-i kerim oku, derlerdi. Dilini oynatirdi, 
agzindan sesler cikardi. Fekat ne soyledigini kimse anlamaz- 
di. Ailesi ve yakinlan onun bu halinden utamrlardi. Sonun- 
da onu bogdular ve oldii. 

Imam-i Miistagfiri "rahmetullahi aleyh", Selefden birinin 
soyle anlatdigini nakl etmisdir: Annemin babasi kabr azabi- 
na inanmazdi. Her ne kadar miinazara edildiyse de, bu dii- 
siinceden vazgecmedi. Bir gece onunla aym odada uyumus- 
dum. Gece lzdirabla aniden beni cagirarak uyandirdi. Kalk 
cirayi yak, dedi. Kalkip cirayi yakip, getirdim. Ayagimin ta- 

-444- 



banina bak, dedi. Bakdim ki, ayagi yanmis ve kabarciklar 
meydana gelmisdi. Bana, rii'yamda kabristana girdim, aya- 
gim bir kabrin icine girdi ve yandi. Bu gordxigun yanik ve ka- 
barciklar o yanmanin eseridir, dedi. Bu hadiseden sonra 
kabr azabina inandi ve hie inkar etmedi. 

Halife Miitevekkil, birgiin sircadan, camdan yapilmis 
olan, alt ve list tarafindan su akan seraya girmisdi. Yakin 
adamlan ve nedimleri, sohbet dostlan da yaninda idi. Otu- 
rup sohbet ederlerken, halife Miitevekkil giildii. Sonra ne- 
den guldugiimii sormuyorsunuz, dedi. Yaninda bulunanlar, 
Allahii teala seni giildursun, ey mii'minlerin emiri, gulmeni- 
zin sebebi nedir, dediler. Halife, yakin adamlanna hitaben: 
Vasikin da yakin dostlanyla oturdugu, bir sohbet meclisinde, 
Kur'an-i kerimin mahluk olup olmamasi hususunda cok dii- 
siindum. Bu hususda cok titiz davrandim. Halki bu fikre 
da'vet etdim. Bir kismi benim sahib oldugum mal ve mev- 
ki'ye tama' edip kabul etdiler. Ba'zilan da doviilup, habs e- 
dildikden ve cok zorlandikdan sonra kabul etdiler. Bir kismi 
ise dinde ve vera'daki kuvvetleri sebebiyle kabul etmediler. 
Bu hususda kalbime bir siibhe geldi. Bu i'tikadi terk etmegi 
ve bu mes'ele ile ugrasmamayi istiyorum, dedim. 

Kur'an-i kerim mahlukdur diye inanan ve bu mes'ele 
iizerinde cok duran ibni Ebi Daviid da orada idi. O, bu 
mes'elelerde cok ileri gitmisdi. Allah, Allah, ey mii'minlerin 
emiri, ihya etdigin mes'eleyi sondiirmek mi istiyorsun, dedi. 
Senden evvelkilerin yapmadigini sen yapdin. Bu mes'ele 
iizerinde durdugun icin, Allahii teala sana hayrh karsihklar 
versin, dedi ve bu mes'ele hakkinda cok miibalaga etdi. Va- 
sikin bu mu'tezile i'tikadindan donmesinden korkdu. Sonra 
Vasik, haydi bu hususda Allahii tealaya ahd edelim, dedi. 
Bunun iizerine ibni Ebu Daviid, eger Kur'an-i kerrm mah- 
luk degilse, Allahii teala beni olmeden once diinyada felc 
etsin, dedi. Orada bulunanlardan biri de, Kur'an-i kerim 
mahluk degilse, benim viicuduma demir civiler batsin dedi. 
Bir baskasi, eger Kur'an-i kerim mahluk degilse, Allahii 
teala benim bedenime fena koku versin. Taniyan tanima- 

-445- 



yan benden bu kotii koku sebebiyle kacsin, dedi. Bir dige- 
ri, eger Kur'an-i kerim mahluk degilse, Allah beni karan- 
hk bir yerde helak etsin, dedi. Bir baskasi, eger Kur'an-i 
kerim mahluk degilse, Allahxi teala beni denizde bogsun, 
dedi. Vasik ise, eger Kur'an-i kerim mahluk degilse, Alla- 
hii teala benim viicudumu diinyada da ahiretde de yaksin, 
dedi. 

Halife Mxitevekkil bunlan anlatdikdan sonra, bunlan ha- 
tirladim ve iste giilmemin sebebi budur, dedi. 

Kur'an-i kerim mahlukdur diyerek, sapik inanclannda is- 
rar eden ve Allahu teala ile ahd edenlerin herbiri soyledik- 
leri gibi oldu. Ahd etdikleri sey baslanna geldi. ibni Ebi Da- 
viid felc oldu. Diger kimsenin viicudunu demir civiler ile ci- 
vilediler. Biri olum hastahginda terledi. Bu ter oyle fena 
kokdu ki, hie kimse yanina yaklasamadi. Her ne kadar gii- 
zel koku ve buhur yapdilar ise de, faide vermedi. Birisine ise 
bir arsin yuksekliginde bir yer yapdilar, onun icinde oldii. 
Bir digeri Dicle nehrinde boguldu. Vasik ise hastalandi. Ta- 
bibler onun hakkinda su karara vardilar. Vasik icin, zeytin 
agaclanyla ici temamen kor oluncaya kadar bir tandir yak- 
mah, sonra tandin bosaltip icini kepek ile doldurmah ve Va- 
sik bu tandirda iic saat yatmahdir. Tandirdan cikinca hava 
kendisine te'sir edip agnlan fazlalasacagindan, yine tandira 
girmeyi isteyecekdir. Tandira koymazlarsa olebilir, dediler. 
Tabiblerin soyledigi gibi, bir tandir hazirlayip, Vasiki icine 
yatirdilar. Onu tandirdan cikardiklan zeman, sign gibi fer- 
yad ederek beni tandira birakin, dedi. Ailesi ve hizmetcileri 
ona aciyip yine tandira koydular. Sesi kesildi. Viicudunda 
meydana gelen kabarciklar catladi. Viicudu komiir gibi ol- 
du. Onu tandirdan bir daha disan cikardiklannda derhal ol- 
dii. 

Biliniz ki islamiyyete muhalif olanlarin dusdiikleri kotii 
akibetler ve ugradiklan cezalar o kadar cokdur ki, yazmak- 
la ve anlatmakla bitmez. Her devrde, her diyarda nice kuv- 
vetli fisk ve fiicur erbabi, zalim ve zorba olan ve sunnet-i ne- 
beviyyeden, Muhammed aleyhisselamin dininden uzaklasan 

-446- 



(dinde reform yapmak isteyen) kimselerin ugradiklan sid- 
detli cezalara ve felaketlere, avam ve havas sahid olmuslar- 
dir. 

Kalbi iman nuruyla nurlanmis olan kimse, kendi halini bi- 
raz diisiinse, taat ve ibadet yapmak ile, giinah islemek ve is- 
yan etmek arasindaki farki gorxip anlar. Cxinki, ibadetin ne- 
ticesi zevk, huzur, giizel ahlak ve iyi islerdir. isyanin ve 
ma'siyyetin neticesi ise iiziintii, huzursuzluk, kotii ahlak ve 
cirkin islerdir. Siibhesiz ki ibadetin ve iyi islerin karsihgi se- 
vab kazanmakdir. Kotii islerin ve gunahlarin karsihgi ise 
azab ve lkabdir. 

Allahu teala bize ve biitiin muslimanlara, neticesi sevab- 
lara kavusmak olan ibadetleri yapmak nasib eylesin. Netice- 
si lkab ve azab olan kotuluklerden korusun! 

NAZM 

Sana stikr re minuet ey zelcelal, 
Ki hatm oldu lutfunla bu hos makal. 

Sevval icre buldu temami bu kirn, 
Li temmetihi adi tarih-i sal. 

C« asar-i hatm-i nubuwet dtirtir, 
Hitami keramat-i eshab-u al. 

Hudaya rticudu serefbahsin it, 
Cihan icre gun gibi rusen cental. 

Iden perterinden bunun iktibas, 
Dola gonlii envar-i fadlti kemal. 

Amn hurmetiyciin milii ruhi, 
Delil olmasa alem olurdu dal. 

Dahial u eshabiycunki olur, 
Hidayet nucunii durur la mehal. 

Alup perterinden bularin furug, 
Dil-i Lamii ola ferhunde I'M. 

Dolup icem enran sidku safa, 
Ide canda askm odu istial. 

-447- 



tdiib raks o sent' iizre pervane-ves, 
Urub ten hicabm yikam bimecal. 

Olup kabrim icre cerag ol suag, 
Yana subh-i miadadek la yezal. 

Delil-i dem-i hayret olup o nur, 
Siratm gecem berk-ves bimetal. 

Gbrem ol safa icre didarmi, 

Cm arz-i cental ola yerm-ul-visal. 

Zehihos huzur ve zehihos siirui; 
Zehihos meab ve zehihos me'al. 

Velhamdulillahillezi hedana lihaza ve ma kxinna linehte- 
diye levla en hedanallahu. Vessalatii ala Resulihillezi iirsile 
ilel alemin. Lilintibah ve ala alihilizam ve eshabihilkiram 
kiillema zekerehiizzakirun ve gafele an zikrihil gafilun. 

[Bu iste bizi muvaffak eden ve hidayete kavusduran Alla- 
hii tealaya daima hamd olsun. O bize muvaffakiyyet ve hida- 
yet vermeseydi, biz hidayete kavusamazdik. Alemlere hida- 
yet rehberi ve uyanci olarak gonderilen Resulullaha "sallalla- 
hii teala aleyhi ve sellem", Aline ve Eshabina "ndvanullahi 
teala aleyhim ecma'in" daima salat ve selam olsun!] 



imam-i Rabbani hazretleri (Mektubat) kitabimn l.ci cild, 
275. ci mektubunda buyuruyor ki: 

Sizin bu ni'mete kavusmaniz, islamiyyet bilgilerini ogret- 
mekle ve fikh hukmlerini yaymakla olmusdur. Oralara ceha- 
let yerlesmisdi ve bid'atler yayilmisdi. Allahii teala, sevdikle- 
rinin sevgisini size ihsan etdi. islamiyyeti yaymaga sizi vesile 
eyledi. Oyle ise, din bilgilerini ogretmege ve fikh ahkamini 
yaymaga elinizden geldigi kadar calisimz. Bu ikisi biitxin se'a- 
detlerin basi, yiikselmenin vasitasi ve kurtulusun sebebidir. 
Cok ugrasiniz! Din adami olarak ortaya cikiniz! Oradakilere 
emr-i ma'ruf ve nehy-i miinker yaparak, dogru yolu gosteri- 
niz! Muzzemmil suresinin ondokuzuncu ayetinde mealen, 
(Rabbinin nzasina kavusmak istiyen icin, bu elbette bir nasf- 
hatdir) buyuruldu. 

-448-