Skip to main content

Full text of "Hakikat_Kitabevi_Turkce_Kitaplar"

See other formats


ij H 







I Hakikat Kitabevi Yayinlan | 

a 



f0 







| MEKTUBAT j 

| TERCEMESt | 









Hd BESINCi BASKI ja 

1 1 



1 YAZAN 1 

I Ariflerin lsigi, Yelilerin onderi, Islamin bekcisi | 

i ve Miislimanlarin Bastaci i 

' 

I imAm-i rabbAni |j 

I AHMED-i FARUKI SERHENDI | 







1 Terceme eden | 

|j HUSEYN HILMi ISIK |jj 

I "Rahmetullahi aleyh" | 

ijjj [1911-2001 Eyyub-Istanbul] ijjj 





| BiRINCi CILD I 

_^,__— _ 

^^^^^v. 

E // /^#%.\ \\ § 

[ • / /■ r~\ ] • I 

VWV '^>/' N -// \k 

Yv''>> — <-•*// ^ 

^ii-—;^'^ S 



& Hakikat Kitabevi & 

1 Darussefeka Cad. 53 P.K.: 35 34083 1 
I Tel: 0212 523 45 56-532 58 43 Fax: 0212 523 36 93 1 
ja http://www.hakikatkitabevi.com.tr & 
ja e-mail: bilgi@hakikatkitabevi.com.tr & 
I Fatih-ISTANBUL | 
I ARALIK-2008 | 

s|iaiaiaiaaiaaMaMaiaiEiai5iai5iai@iai@iai5iai5iaiaiaiaiaiaiaiaaiaaMaMaiaiEiai5ia^^ 



i ; ; b 



Hilmi! Mektubunuza mtitesekkir oldum. Sihhatinize 
siikr etdim. Din ve dtinyaniza en ziyade yariyan ve dfn-i 
islamda misli te'lif olmiyan (Mektubat) kitabim oku- 
yup, ba'zisini anlamak, cok ziyade bir fadl ve ihsandir. 
Bu ihsana kavusdugunu anlayinca, Rabbime cok siikr 
eyledim. 

Abdiilhakfm-i Arvasi 



TENBIH: Bir cocuk ve bir hayvan yavrusu diinyaya 
gelir gelmez, biitiin a'zalan ve his organlan cahsmaga 
bashyor. Bunlann ahenkli, muntazam cahsmalanyla ya- 
samaga devam ediyor. Bu hal, biitiin akl sahiblerini, bii- 
tiin ilm adamlarini hayretde birakiyor. Bu organlan var 
eden ve boyle calisdiran sonsuz kuvvet sahibinin ismi 
(Allah) dir. Allahin var oldugunu anlamayan kimse yok- 
dur. Insanlarin goziinde kuwet olsaydi, kendisini goriir- 
lerdi. Her insana, her iyiligi, her rahathgi gonderen ve 
her derdi, her sikintiyi gonderen Allahdir. Ni'met gelin- 
ce siikr, derd gelince, istigfar ve sabr etmelidir. Derdler, 
ni'metin kiymetinin anlasilmasina sebeb olmakdadir. is- 
tigfann ve sabnn sevabi pek cokdur. Diinyadaki derdler, 
ahiretde cok sevab verilmesine sebeb olmakdadir. 

Her gun (Estagfirullah min kulli ma kerihallah) cok 

okumahdir. Bunun ma'nasi, (Ya Rabbi, razi olmadigin, 
begenmedigin seylerden, yapdiklanmizi afv et! Yapma- 
diklanmi yapmakdan koru!)dir. 



KELIME-I TENZIH 

(Siibhanallahi ve bi-hamdihi subhanallahil-azfm). Bu 

kelime-i tenzih, bu kitabin 307 ve 308.ci mektublannda 
yazihdir. Bunu, sabah ve aksam yiiz kerre okuyanin gii- 
nahlan afv olur. Derdlerden kurtulur. Bir daha giinah is- 
lemekden muhafaza olunur. 



Baski: Ihlas Gazetecilik A.S. 

29 Ekim Cad. No: 23 Yenibosna-ISTANBUL 
Tel: 0.212.454 30 00 

B lv vl § 



MEKTUBAT TERCEMESI 



ONSOZ 

isle budur, miftah-i genc-i kadfm: 
Bismillahirrahmanirrahfm. 

Allahii teala, diinyada biitiin insanlara aciyor. Faideli seyleri yaratip, dos- 
tu ve diismani ayirmadan, herkese gonderiyor. Ahiretde, Cehenneme git- 
mesi gereken mu'minlerden tevbe etmiyenlere ihsan ederek, onlan afv ede- 
cek, Cennete kavusduracakdir. Her canliyi yaratan, her van, her an varhk- 
da durduran, hepsini korku ve dehsetden koruyan yalniz Odur. Boyle yii- 
ce bir Allahin serefli ismine siginarak, bu kitabi yazmaga bashyorum. 

Allahii tealaya hamd olsun! Peygamberlerin en iistiinune ve Onun te- 
miz Aline ve Ona Eshab olmakla sereflenmislerin hepsine selamlar ve 
hayrh diialar olsun! 

Tarih boyunca, imanlilar ile imansizlar carpismakda, kuvvetli, cahs- 
kan olan, galib ve hakim olmakda, inanclarim, diisiincelerini yaymakdadir. 
Bu carpisma, harb vasitalan ile, dogxiserek oldugu gibi, propaganda ile, nesr 
yolu ile de yapilmakdadir. Simdi, ikinci savas biitiin hizi ve kuvveti ile her- 
giin devam etmekdedir. Imansizlar, alcakca ve acikca iftira etdikleri gibi, 
miisliman sekline girerek, din adami goriinerek, islamiyyeti icerden yikma- 
ga da calisiyorlar. Kitabli ve kitabsiz bu kafirlerin, planli olarak hazirladik- 
lan uydurma kitablan, radyo, televizyon nesriyyati ve sinema filmleri bir 
yandan, cahil ve miinafik kimselerin, diinyalik ele gecirmek icin, ortaya ci- 
kardiklan yanhs, bozuk din kitablan ve sozleri de bir yandan, dini, imam 
yok etmekdedir. Bu ma'nevi yikintiyi durdurabilmek icin, Ehl-i siinnet alim- 
lerinin dogru bilgilerini yaymakdan baska kurtulus yolu yokdur. Bunun icin, 
yillarca cahsarak, o biiyiik alimlerin kitablanni inceledim. Sonsuz oliime 
siiriikleyen kalb hastaliklannin ilaci olan kiymetli yazilan toplamaga ve ter- 
ceme etmege ugrasdim. Cenab-i Hakkin yardimi ve ihsani ile, birkac kitab 
hasil oldu ve basildi. 

Resulullahin vefatindan sonra da, islam diismanlan dine, imana insafsiz- 
ca saldirmislardi. Allahii teala, Hindistanda, imam-i Rabbani Ahmed-i Fa- 
ruki Serhendiyi "kuddise sirruh" yaratarak, o korkunc akintiyi, bunun ca- 
hsmalan ile durdurmusdu. Bu yiice imamin mektublan, kitablan, insanla- 
n gafletden uyandirdi. Diinyaya lsik saldi. Kendisi 1034 [m. 1624] senesin- 
de Hindistanda vefat etdi. Cesidli memleketlere gondermis oldugu mek- 
tublardan besyiizotuzalti mektubu, tic cild halinde toplanarak (MEKTU- 
BAT) kitabi meydana gelmisdir. Biiyiik alim, seyyid (Abdiilhakim Efen- 
di), (Allahin kitabindan ve Resulullahin hadislerinden sonra, islam ki- 
tablarimn en iistiinii, en faidelisi, imam-i Rabbanfnin Mektubat kitabidir. 



Mektubatda bildirilen tesavvufdan, tarikatden ve hakiki miirsidlerden 
simdi hie kalmadi. Bizler, Mektubatdaki ince bilgileri, ma'rifetleri anhya- 
mayiz) buyurdu. [Abdiilhakim efendinin Ml tercemesi (Eshab-i Kiram) ki- 

tabimizda yazilidir.] Bu kitabdaki mektublann birkaci arabi, geri kalanla- 
nn hepsi farisfdir. 1392 [m. 1972] senesinde, Pakistanda, Karaside (Edeb 
Menzil Said Kompani) de gulam Mustafa han tarafindan, uc cildi iki kitab 
halinde ve hasiyesinde aciklamalar olarak, gayet okunakh ve nefis basilmis- 
dir. Bu farisi baskimn, 1397 [m. 1977] senesinde, istanbulda, foto-kopisi bas- 
dinlmisdir. Muhammed Murad-i Kazani Mekki tarafindan binucyiiziki 
1302 [m. 1884] senesinde arabiye terceme edilerek (Diirer-iil-iuckiiiiiiat) 
adi verilmis, 1316 [m. 1898] da, Mekke-i mukerremede Mfriyye matba'a- 
sinda basilmisdir. 1382 [m. 1963] de, istanbulda da basilmisdir. Muhammed 
bin Abdullah Kazani 1352 [m. 1933] de Mekkede vefat etmisdir. imam-i 
Rabbaninin ve oglu Muhammed Ma'sumun (Mektubat) kitablan Miiste- 
kimzade Siileyman efendi tarafindan farscadan tiirkceye terceme edilip, 
[1277] hicri senesinde istanbulda tasbasmasi yapilmisdir. 

Tarih incelenirse, kitabh ve kitabsiz biitiin islam diismanlarmin ve mus- 
liman ismini tasiyan cahil ve sapiklann (Ehl-i siinnel ) alimlerinin kitabla- 
nna camur atmaga, bu dogru yolun bilgilerini ciiriitmege, yok etmege sal- 
dirdiklan hemen goruliir. Bir tarafdan da, din cahili miinafiklann, diinya 
cikarlan icin, tarikatcihk yapdiklan goriiliiyor. Temiz gencleri, sehid evlad- 
lanni bu alcakca saldinlardan korumak, onlara se'adet ve kurtulus yolu- 
nu gostermek ve tarikatcilann tuzaklanna diismemeleri icin, (Mektubat) 
kitabinin hepsini, farisiden tiirkceye terceme edip, basdirarak, kiymetli oku- 
yuculanmiza sunmagi liizumlu gordiim. Ehl-i siinnet bilgilerini ve cok in- 
ce ve derin yazilmis olan tesavvuf ma'rifetlerini kolay anlasilacak acik 
kelimelerle yazdim. 11 ' Ba'zi yerleri iyi acikhyabilmek icin, baska kaynaklar- 
dan eklemeler yapdim. Bu eklemeleri ve te'villeri bir koseli parantez [ ] ici- 
ne yazarak, (Mektubat) dan ayn olduklarini belli etdim. Aylarca geceli 
gundiizlii cahsarak, birinci cilddeki ucyiizoniic mektubun tercemesi, 1 Zil- 
hicce 1387 ve 1 Mart 1968 Cum'a giinii temam oldu. Birinci baskisi 1968 se- 
nesinde yapilarak, kiymetli genclerin istifadelerine sunuldu. ikinci cildde 
bulunan doksandokuz mektubdan kirksekiz adedi ve uciincu cildde bulu- 
nan yiizyirmidort mektubdan, otuzsekiz adedi, (Se'adet-i Ebediyye) kita- 
bimda okuyabilirsiniz. 

isbu (Mektubat Tercemesi) kitabinda, iman ve tesavvuf bilgilerine 
agirlik verilmisdir. Bu kitabi dikkat ile okuyan tali'li bir kimse, kamil bir 
iman ve giizel ahlak sahibi olur. Tesavvufu, hakiki tarikati anhyarak, sah- 
te tarikatcilara aldanmaz. Peygamberimiz "sallallahu aleyhi ve sel- 
lem", (Kamil m ii in in. eli ile, dili ile, mahluklara zarari dokunmiyan kirn- 
sedir) buyurdu. Derin alim seyyid Abdiilhakim efendi "rahmetullahi 
aleyh" de, (Er-Riyadut-tesavvufiyye) kitabinda, (Tesavvuf, tarikat, kotii 
huylann hepsinden kurtulmak, iyi huylarm hepsine kavusmakdir) demek- 



[1] Evliyanm ba'zi kelimeleri te'vile muhtacdir. Te'vil veya mealen bildirmek, 
muhtelif ma'nalar icinden dine uygun olani secmekdir. Bunu herkes yapamaz. 

[46. ci ve sonraki mektublan okuyunuz!] 



dedir. Goriiliiyor ki, bu kitabimiz, insanlan zararsiz ve iyi huylu yapmak 
icin yazilmisdir. Bu kitabi anliyan ve uyan insan, Allahii tealanin emrleri- 
ne ve devletin kanunlanna ita'at eder. islam dini, hukumete isyan etmegi, 
kanunlara karsi gelmegi, fitne cikarmagi siddetle yasak etmis, bu konuda 
hicbir ozr kabul etmemisdir. Seyyid Kutbun ve Mevdudinin ihtilalci, bolxi- 
cii kitablanna ve bos kafalanndan yazdiklan uydurma fetvalanna aldan- 
mamah, fitne cikarmamahdir. Musliman, vatanina, milletine faideli olur. 
Vatandaslann ayni hak ve hiirriyyetlere malik olduklanni bilir. Kendini 
kimseden ustiin gormez. Rahat ve huzur icinde yasadigi aziz vatanini, mil- 
letini ve bayragini gok sever. Herkese iyilik eder. Boluciiluk yapmaz. Gay- 
n muslimlere, baska dinden, baska mezhebden olanlara, turistlere, ya- 
banci tuccarlara, musafirlere de hie kotuliik yapmaz. Muslimanlann giizel 
huylu, iyi insanlar olduklanni, gxiler yiizii ile, tath sozleri ile ve iyi hareket- 
leri ile, biitiin diinyaya tanitir. Herkesin seve seve musliman olmalanna se- 
beb olur. Kotuliik yapanlara nasihat verir. Kimseye hile, hiyanet yapmaz. 
Devamh cahsir. Halal kazanir. Kimsenin hakkina dokunmaz. Vergilerini, 
borclanni vaktinde oder. Bunu, Allah da sever, kullar da sever. Cahsarak 
halal para kazanmanin lazim ve cok sevab oldugu (Mekatib-i serife)nin sek- 
sensekizinci mektubu sonunda uzun yazihdir. Bu mektub, (Se'adet-i Ebe- 
diyye) ikinci kism sonundadir. 

Allahii teala, biitiin insanlan, imam-i Rabbani hazretlerinin yazilarm- 
dan ve ruhaniyyetinden feyz alarak, kiifrden ve sapik inamslardan korusun! 

(Ehl-i siinnet) alimlerinin, Resulullahdan alarak bizlere ulasdirdiklan, 
biricik kurtulus yoluna kavusdursun! Amin. 

Bugiin, miislimanlar tic firkaya aynlmisdir. Birincisi, Eshab-i kiramin yo- 
lunda olan hakiki miislimanlardir. Bunlara (Ehl-i siinnet) ve (Siinni) denir. 
Ikincisi (Si'i), iiciincii firka (Vehhabi)lerdir. Bu ikisine (Firka-i mel'une) 

denir. Ciinki bunlarin miislimanlara miisrik dedikleri (Kiyamet ve Ahiret) 

kitabimizda yazihdir. Miislimanlan bu tic firkaya parcalayan, yehudilerle 
ingilizlerdir. Hangi firkadan olursa olsun, nefsine uyan ve kalbi bozuk 
olan, Cehenneme gidecekdir. Her mii'min, nefsini tezkiye icin, ya'ninef- 
sin yaratihsinda mevcud olan kiifrii ve giinahlan temizlemek icin, her ze- 
man cok (La ilahe illallah) okumah ve nefsden ve seytandan ve kotii arka- 
daslardan ve zararh, bozuk kitablardan gelen kiifr ve giinahlardan kalbi- 
ni tasfiye icin, kurtulmak icin (Estagfirullah) okumahdir. islamiyyete uya- 
nin diialan muhakkak kabul olur. Nemaz kilmiyamn, acik kadinlara baka- 
nin ve haram yiyip icenin, islamiyyete uymadigi anlasihr. Bunun diialan ka- 
bul olmaz. 

Mfladi Hicri Semsf Hicrf Kamerf 

2001 1380 1422 



Askm bagmda acan gullere, biilbul olan, 
islamm hasret He bekledigi kahraman, 
Ma'sukunun askmdan yanip yanip kiil olan, 
Aglasa yeri vardir, seni gbrmiyen zemanl 

ilmile, irtanile, sahib olan (Sila)ya, 

Iki temel bilgiyi, vasl eden bir araya, 

da lip ucsuz bucaksiz, o mu'azzam deryaya, 

Ve bu zikr deryasmdan en buyukpayi alan! 

Kimi sahile gider ve bu bana yeter der; 
kimi uzakdan gortir, mest olur, basi doner, 
kimi } ;il 111/ seyr eder, kimi bir katra icer; 
bir Sensin, bu deryadan, icip icip de kanan! 

Kur'andan, hadislerden sonra, gelir eserin, 
ruhlara si fa olan, o mubarek sozlerin, 
bas kumandamsin sen velilerin, erlerin; 
re (Miiceddid-i elf-i sani) adim alan! 

Bize seni duyuran, htraten dostun olan, 
ve cihanda bir tekdir, senin izinde kalan. 
(Seyyid Abdulhakim) O, senin askmla yanan, 
hiirmetine nasib et, bize sefa'atmdan! 

Eserinle cihani, yeniden tenrir eden, 
sihrli bir kuvvetle, bizi kendine ceken, 
ondorduncu ytizydm, zulmetini gideren, 
(Arras)m isigidir, gerisi hayal yalan! 

Biz onun talebesi, o sizin talibiniz, 
muhakkak aksyapar; o nurlu kalbleriniz, 
belli, birbirinize, asiksimz ikiniz, 
ve size asik olur (Mektubat)i anhyan! 



MEKTUBAT-I IMAM-I RABBANI 



BIRINCI CILD 

Alemlerin rabbi olan Allahu tealaya hamd olsun. Rabbimizin sevecegi 
ve begenecegi seklde ve biitiin mahluklann yapdiklan hamd ve siikrlerin 
katlanndan daha cok hamd olsun. Onun alemlere rahmet olarak gonder- 
digi en sevgili kulu Muhammed Mustafaya salat ve selam olsun. Onun 
mubarek ismini soyliyenlerin her soyleyisinde ve gaflet uykusuna dalarak 
ismini soylemeyenlerin sayisinca ve Ona layik ve yakisik diialar ve selam- 
lar olsun ve Onun giinahsiz, her durlii aybdan, kusurdan uzak Aline ve Es- 
habina da diialar ve selamlar olsun! 

Bu kitab, hakiki alimlerin gavsi, ariflerin kutbu, vilayet-i Muhammediy- 
yenin burhani, ya'ni senedi, serfat-i Mustafaviyyenin hucceti, ya'ni senedi, 
seyh-ul-islam, miislimanlann biiyiik alimi ve Evliyanin onderi (imam-i 
Rabbani muceddid-i elf-i sani AHMED-I FARUKI Naksibendi) selleme- 
hullahii siibhanehii ve ebkahii hazretlerinin (MEKTUB AT) adindaki kita- 
binin birinci cildidir. Bu cildde iicyiizoniic mektub vardir. Bu mektublan, 
Imam-i Rabbani hazretlerinin hizmetinde ve sohbetinde bulunarak ilm ve 
ma'rifet sahibi olan yar Muhammed-iil Cedid-i Bedahsi Talkani "kuddise 
sirruh" hazretleri toplamisdir. Hak tealamn nzasina kavusmak isteyenlere 
faideli olmak icin bu kitabi viicude getirmisdir. Allahii tealadan ismet ve tev- 
fik dileriz, ya'ni bizleri ayblardan, giinahlardan korumasim ve ilerlememiz, 
yiikselmemiz icin yardim etmesini dileriz. 

1 

BIRINCi MEKTUB 

Bu mektub, kendi miirsidi, Evliyanin biiyiigii, kalb ilmlerinin miile- 
hassisi (Baki-billah) hazretlerine yazilmisdir. Ism-i zahire bagh olan hal- 
leri ve Arsin iistiindeki makamlara yiikselmeyi ve Cennetin derecelerini ve 
ba'zi Evliyanin mertebelerini bildirmekdedir: 

Kamil ve herkesi kemale kavusduran, vilayet derecelerine ulasmis, ni- 
hayeti baslangica yerlesdirilmis olan yolda gidenlerin onderi, Allahii teala- 
mn begendigi dinin kuvvetlendiricisi, seyhimiz ve imamimiz seyh Muham- 
med Baki Naksibendi ve Ahrari "kaddesallahii teala sirrehiil akdes ve 
bellegahullahu siibhanehii ila aksa ma yetemennahii" hazretlerine, kole- 
lerinin en asagisi olan Ahmedden en yiiksek makama dilekcedir. Kiymet- 
li emrlerinize uyarak bu mektubu yuziimiin karasi ile yaziyorum. Daginik, 



bozuk olan hallerimi titriyerek arz ediyorum. Bu yolda ilerlerken, Allahii 
tealanin zahir ismi o kadar cok tecelli etdi ki, her seyde ayn ayn goriindii. 
Bu taifeye o kadar baglandim ki, nasil bildireyim, kendimi tutamiyordum. 
Onlarin seklindeki zuhur baska hicbir seyde yokdu. Alem-i emrdeki la- 
tifelerin halleri ve acaib giizellikler bu seklde goruldiigii kadar baska hic- 
bir seyde goriilmuyordu. Onlarin yaninda eriyordum. Yanip kiil oluyor- 
dum. Bunun gibi her yiyecekde, her icecekde ve her cismde ayn ayn te- 
celliler oldu. Lezzetli yemeklerde olan letafet ve giizellik baska seyler- 
de yokdu. Tath serbetler de, tath olmayanlardan boyle baska idi. Kisa- 
ca her tath seyde baska baska kemal vardi. Bu tecellinin incelikleri, yaz- 
makla bildirilemez. Yiiksek hizmetinizde bulunmakla sereflenmis ol- 
saydim, belki bildirmek nasib olurdu. Bu tecellilerin hepsi karsisinda, yal- 
niz (Reffk-i a'la)yi istiyordum. Bu tecellilere bakmamaga cahsiyordum, 
fekat kendimi tutamiyordum. Birdenbire, bu tecellilerin, o zemansiz, 
mekansiz, hicbirseye benzemeyen varhga baghhgi degisdirmedigini an- 
ladim. Batin, ya'ni kalb ve ruh, hep ona bagh idi. Zahire hie bakmiyor- 
du. Zahirde bu baghhk yokdu. Zahir, bu tecellilerle sereflenmisdi. Bati- 
nin gozii bu tecellilere hie kaymiyordu. Bunlan bilmekden, gormekden 
yiiz cevirmisdi. Zahir, cokluga ve iki varhga bagh oldugundan, bu tecel- 
lilere uygun idi. 

Bir zeman sonra, bu tecelliler goriinmez oldu. Batinin saskinhgi ve bil- 
gisizligi yine vardi. Tecelliler yok oldu. Bundan sonra, (FENA) hasil oldu. 
Te'ayyiin geri geldikden sonra hasil olan Te'ayyiin-i ilmi, bu fenada yok ol- 
du, bundan hicbir sey kalmadi. Bu zeman islam-i hakiki baslamaga ve 
sirk-i hafinin alametleri yok olmaga basladi. ibadetleri kusurlu ve niyyet- 
leri bozuk gormek ve kulluk ve yokluk alametleri goriinmege basladi. Al- 
lahu teala, yiiksek tevecciihlerinizin ve merhametinizin bereketi ile kulluk 
ne demek oldugunu bildiriyor. Arsin iistiine yiikselmek cok oluyor. Bunlar- 
dan birinci cikisda, uzun yolculukdan sonra, Arsin iistiine yiikselince, Cen- 
net yukandan kus bakisi goriindii. Bildiklerimden birkacimn Cennetdeki ma- 
kamlanni gormek istedim. Dikkat etdim. Gorundiiler; makamlann sahib- 
lerini de o makamlarda gordiim. Dereceleri, yerleri, sevkleri ve zevkleri bas- 
ka baska idi. Baska bir yiikselisde buyuklerimizin ve Ehl-i beyt imamlan- 
nin ve Hulefa-i Rasidinin ve Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" haz- 
retlerinin ve baska peygamberlerin makamlan ayn ayn goriindii. Melekle- 
rin yiikseklerinin makamlan. Arsin iistiinde goriindii. Arsin iistiinde o ka- 
dar yiikseltdiler ki, yeryiiziinden Arsa kadar veya bundan biraz daha az, ya'ni 
Hace Naksibend "kaddesallahii teala sirrahul akdes" hazretlerinin maka- 
mina olan uzakhk kadar ilerletdiler. Naksibend hazretlerinin makaminin iis- 
tiinde, biiyiiklerden birkacimn makami vardi. Bu makamin az iistiinde 
Ma'ruf-i Kerhi ve Seyh Ebu Sa'id-i Harrazin makami vardi. Baska biiyiik- 
lerin makamlan, bu makamlardan biraz asagida ve bir cogu bu makamda idi- 
ler. Seyh Alaiiddevle ve Seyh Necmeddin-i Kiibra asagida idi. Ehl-i beyt 
imamlan bu makamin iistiinde idi. Bunlann iistiinde, dort halifenin "ndva- 
nullahi teala aleyhim ecma'in" makamlan vardi. Peygamberlerin "ala ne- 
biyyina ve aleyhimiissalatii vesselam" makamlan, o Serverin "sallallahu aley- 
hi ve sellem" makaminin bir yaninda idi. Meleklerin biiyiiklerinin "saleva- 



tullahi ve selamuhu ala nebiyyina ve aleyhim ecma'in" makamlan, bu ma- 
kamin ote yaninda ve bu makamdan ayn idiler. O Serverin makami, biitiin 
makamlarin iistiinde, en basda idi. Herseyin dogrusunu Allahu teala bilir. 

Allahii tealanin yardimi ile, her istedigim zeman yiikseltiyorlar. Isteme- 
den de yxikseltdikleri oluyor. Her birinde baska baska seyler goruliiyor. 
Hepsinin eserleri belli oluyor. Bunlann cogu unutuluyor. O hallerin birka- 
cini yazmak istiyorum, fekat kalemi elime alinca hatirhyamiyorum. Cun- 
ki, hicbirine kiymet vermiyorum. Hatta bu hallerden tevbe ve istigfar ede- 
cegim geliyor. Onun icin yazmaga sira gelmiyor. Bu bozuk yazilanmi dol- 
dururken birkac sey hatinmda idi, fekat hicbirini yazmak nasib olmadi. Say- 
gisizligimi uzatmiyayim. 

Molla Kasim Alinin hali cok iyidir. Kendini gayb etmis, su'ursuz, bitkin 
bir haldedir. Cezbe makamlannin hepsini asdi. Kendi hallerinin, sifatlan- 
nin asldan geldigini biliyordu. Simdi, o sifatlan kendinden uzak goriiyor. 
Kendini bombos buluyor, hatta sifatlan durduran nuru da kendinden ay- 
nlmis goriiyor. Kendini o nurun ote tarafinda buluyor. Sevdiklerimizin hep- 
sinin halleri, her giin daha iyi olmakdadir. Bundan sonraki mektubda in- 
saallahii teala uzun uzun arz ederim, efendim. 

2 

IKINCi MEKTUB 

Bu mektub, yine biiyiik miirsidine yazilimsdir. Terakkflerini ve Allahu 
tealanin ihsanlarim bildirmekdedir: 

Kolelerinizin en asagisi olan Ahmedin yiiksek makama dilekcesidir. is- 
tihare yapmamizi emr buyuran mektubu, Ramezana yakin bir zemanda 
Mevlana Sah Muhammed getirdi. Ramezandan once kapimzin esigini 6p- 
mekle sereflenmek igin vakt bulamadim. Ramezandan sonra bu serefe 
kavusmayi diisiinerek seviniyorum. Yiiksek tevecciihlerinizin bereketi 
olarak, Allahu tealadan durmadan birbiri ardi sira gelen ihsanlann hangi 
birini yazayim. Farisi iki beyt tercemesi: 

Ben o topragim ki, ilk behar bulutu, 
Lutfeder, rerir bereketli yagmuru. 
Vucudumun her kill dile gelse de, 
§ukr edemem ni'metlerinin hicbirine. 

Boyle halleri bildirmek her ne kadar bir atilganhk ve saygisizhk samhrsa da 
ni'metlerle sevinmeyi, oviinmeyi de gostermekdedir. Farisi beyt tercemesi: 

Beni toprakdan kaldiran, sultan ise eger, 
Basim gokden yukari olsa, elbet deger. 

Sahv ve Bekaya kavusmak, Rebi'ul-ahir ayinin sonunda basladi. Bugii- 
ne kadar her anda tarn bir Beka ile sereflendiriyorlar. Once Seyh Muhyid- 
din-i Arabi "kuddise sirruh" hazretlerinin Tecelli-i zati dedigi halden sah- 
ve ya'ni uyanikhk, sii'ur haline getiriyorlar. Sonra sekr haline gotiiriiyor- 
lar. Inerken ve cikarken sasilacak bilgiler, duyulmamis ma'rifetler veriyor- 
lar. Her mertebede, bu mertebenin bekasina uygun siihud ile ve ihsanlar- 



la sereflendiriyorlar. Ramezan-i mubarek ayinin altinci giinii beka ile se- 
reflendirdiler. Oyle bir ihsanda bulundular ki, nasil anlatacagimi bilemiyo- 
rum. Gucumun oraya kadar oldugunu anhyorum. Halime uygun olan ka- 
vusmak burada nasib oldu. Cezbe tarafi simdi temam oldu. Cezbe maka- 
mina uygun olan (Seyr-i fillah) basladi. Fena makami ne kadar temam olur- 
sa, hasil olan beka da o kadar yiiksek oluyor. Beka ne kadar yiiksek olur- 
sa, sahv da o kadar cok oluyor. Sahv ne kadar cok olursa, islamiyyete uy- 
gun bilgiler o kadar cok geliyor. Sahvin temami, biitiinii peygamberler icin- 
dir "aleyhimiissalatii vesselam". O buyxiklerin bildirdikleri ma'rifetler de, 
dinleridir. Allahu tealanin zatinda ve sifatlannda bildirdikleri iman bilgi- 
leridir. Bu bilgilere uymayan ma'rifetler sekrden ileri gelmekdedir. Sim- 
di, bu fakirin tizerine yagan ma'rifetlerin cogu, islamiyyetin bildirdigi 
ma'rifetlerin aciklamasidir ve onlan bildirmekdedir. Akl ile, diisiince ile an- 
lasilan bilgiler, simdi kesf yolu ile ve kendiliginden hasil olmakdadir ve top- 
luca kazanilanlar, uzun ve acik olarak ele gecmekdedir. 

Farisibeyt tercemesi: 

Daha soylersem eger, cok uzun surer, 
Korkanm, utanmazhga kadar gider. 

Farisimisra' tercemesi: 

Kole, haddini bilmelidir! 

3 

UCUNCU MEKTUB 

Bu mektub, yine biiyiik miirsidine yazilmisdir. Sevdiklerinin belli bir ma- 
kamda kaldiklarim, birkacmin bu makami gecdiklerini ve tecellf-i zati 
makamlarina kavusduklarim bildirmekdedir: 

Yiiksek makaminiza sunulur ki, buradaki sevdiklerimiz ve oradaki sev- 
diklerimizden her biri, bir makamda kalmislardir. Onlan bu makamlardan 
kurtanp cikarmak giic oluyor. O makamlara yakisan bir kuvveti kendim- 
de bulamiyorum. Yiiksek tevecciihleriniz ve merhametleriniz ile Hak te- 
ala ilerletiyor. Bu alcagin yakinlanndan biri bu makamdan kurtulup gec- 
di. Allahu tealanin zatinin tecellileri basladi. Cok giizel bir haldedir. Aya- 
gi, bu asagi kolenizin ayagi iizerindedir. Baskalannin da ilerlemelerini 
umuyorum. Oradaki sevdiklerimizden birkacmin yaradihsi mukarreblere 
uygun degildir. Bunlann hali, ebrarin yoluna uygundur. Halleri boyle 
iken, elde etdikleri yakin de biiyiik ni'metdir. Bu yolda olmalanna emr olun- 
malan uygundur. Farisi misra' tercemesi: 

Herkesi bir is icin yaratmislardir. 

Bunlann ismlerini aciklamiyacagim. Ciinki, yiiksek varhginiza gizli de- 
gildirler. Cok yazarak saygisizhk etmekden cekiniyorum. Bu kagidi doldur- 
dugum giin, Mir Seyyid Sah Hiiseyn, cahsirken soyle gordiigiinii soyledi: 
(Biiyiik bir kapi oniine gelmisim. Bu kapi, hayret, saskinhk kapisidir dedi- 
ler. Iceri bakdim, o yiiksek zati ve seni gordiim. Ben de gireyim diye cok 
ugrasdim ise de, ayaklanmi kaldiramadim.) 

-10- 



4 

DORDUNCU MEKTUB 

Bu mektub yine yiiksek miirsidine yazilnnsdir. Kiymeti cok biiyiik olan 
Ramezan ayinin iisf iinliiklerini ve (Hakikal-i Muhammediyye)yi bildirmek- 
dedir: 

Hizmetcilerinizin en asagisi olan Ahmed, yiiksek katiniza sunar ki, cok 
zemandan beri yiiksek kapinizin hizmetcilerinin hallerini bildiren muba- 
rek mektiibunuza kavusmakla sereflenemedim; gozlerim yoldadir. Muba- 
rek Ramezan ayinin gelmesi hayrh olsun. Bu ayin Kur'an-i kerim ile tarn 
baghligi vardir. Bu baglihkdan dolayi, Kur'an-i kerim bu ayda inmeye 
basladi. Bekara siiresinin yiizseksenbesinci ayetinde, (Kur'an-i kerim Ra- 
mezan ayinda indirildi) buyuruldu. Kur'an-i kerim, Allahii tealamn zatinin 
ve sii'tinlannin biitiin kemallerini kendinde toplamisdir, asl dairesinin 
icindedir. Ona hicbir zil yaklasmamisdir. (Kabiliyyet-i Ula) onun zillidir. 
Ramezan-i serif ayinin Kur'an-i kerim ile baghligi oldugu icin, bu ay da bii- 
tiin hayrlan ve bereketleri kendinde toplamisdir. Biitiin bir yil icinde her- 
hangi bir yoldan herhangi bir kimseye gelen biitiin hayrlar ve bereketler, bu 
cok kiymetli ayin bereketleri denizinden bir damla gibidir. Bir kimse bu ay- 
da kendini toparlarsa, biitiin yih iyi olarak gecer. Bu ayi kotiiliikle gecirir- 
se, biitiin senesi kotii gecer. Ramezan-i mubarek ayi bir kimseden razi olur- 
sa, o kimseye miijdeler olsun. Bir kimseye giicenirse, bereketlerinden ve 
hayrlanndan pay almazsa, o kimseye yaziklar olsun! Bu ayda, Kur'an-i ke- 
rimi hatm etmek, aslin biitiin kemallerine ve zillin biitiin bereketlerine ka- 
vusmak icin olabilir. Ramezan-i serifde Kur'an-i kerimi hatm eden kimse- 
nin, bereketlerine kavusmasi hayrlanndan pay almasi umulur. Bu ayin 
giinlerinin bereketi baska, gecelerinin hayrlan baskadir. iftarda acele et- 
menin ve sahuru gecikdirmenin, boylece gecesi ile giindiiziiniin tarn aynl- 
masinin siinnet olmasi, bu incelikden ileri gelebilir. Yukanda soyledigimiz 
(Kabiliyyet-i Ula)ya (Hakikat-i Muhammediyye) de denir "ala masdarihes- 
salatii vesselamii vettehiyye". Bu, biitiin sifatlan bulunan (Kabiliyyet-i 
zat) demek degildir. Biiyiiklerden birkaci boyle demis ise de, oyle degildir. 
Zat-i ilahinin ilm i'tibarimn kabiliyyetidir ki, Kur'an-i kerimin hakikati olan, 
zatin ve sii'unlarinin kemallerinin hepsine baghdir. Sifatlara bagh olan ve 
zat ile sifatlar arasinda bir gecit olan (Kabiliyyet-i ittisaf), ondan baska bii- 
tiin Peygamberlerin hakikatlandir "ala nebiyyina ve aleyhimiissalevatii vet- 
teslimat vettehiyyat". Bu kabiliyyet, kendisinde bircok (i'tibarat) bulun- 
mak diisiincesi ile, bircok hakikatlar olmusdur. Hakikat-i Muhammediyye 
olan kabiliyyet, kendisinde zilliyet bulunmakla beraber, sifatlara benzemez. 
Zat-i ilahi ile arasinda hie bir perde yokdur. Muhammedi yaratilmis olan ev- 
liyanin hakikatlan, Zat-i ilahinin ilm Ttibari ile olan kabiliyyetleridir. Bu ka- 
biliyyet-i Muhammediyye, Zat-i ilahi ile o cesidli kabiliyyetler arasinda 
bir gecitdir. Bu kabiliyyete onlardan birinin adi da verilir. Ciinki, bu kabi- 
liyyet sifatlara yakindir. Sifatlarda olan ilerleme, bu kabiliyyete kadar olur. 
Bunun icin, bu kabiliyyete (Hakikat-i Muhammediyye) denilmisdir. Bu 
kabiliyyet-i ittisaf, gozden hie yok olmadigi icin, buna o kabiliyyetlerin 
de ismi verilmisdir. Ciinki, hakikat-i Muhammediyye, arada hep perde- 
dir. Kabiliyyet-i Muhammediyye, Zat-i ilahide bir i'tibardir ve salikin go- 

-11- 



ziinden yok olabilir. Yok oldugu da bilinmekdedir. Kabiliyyet-i ittisaf da, 
i'tibar ise de, arada gecit gibi oldugundan, sifatlar gibi, zatdan baska, ay- 
nca vardir ve gozden yok olamaz. Bunun icin, bu perdenin aradan hie 
kalkmadigini soylemislerdir. 

Asl ve zilli bir arada toplayan makamin boyle bilgileri cok gelmekdedir. 
Bunlann cogu kagid iizerine yazildi. (Makam-i kutbiyyet), zil makaminin 
bilgilerinin inceliginin kaynagidir. (Ferdiyyet mertebesi), asl dairesinin 
ma'rifetlerinin gelmesine vasitadir. Zil ile ash birbirinden ayirmak, bu iki 
ni'mete kavusmadan olamaz. Bunun icindir ki, biiyiiklerden cogu, kabiliy- 
yet-i ulaya (Te'ayyiin-i evvel) diyorlar ve zatdan ayn degildir diyorlar. (Te- 
celli-i zati), bu kabiliyyeti gormekdir diyorlar. isin dogrusu, bizim bildir- 
digimiz gibidir. Allahii teala, isin dogrusunu dogru olarak bildirir ve dile- 
digini dogru yola kavusdurur. Yazmak emr olunan seyleri bitiremedim. Ya- 
zilanlar oylece kaldi. Bu duraklamanin hikmeti acaba nedir? Mektubu si- 
kilmadan daha uzatmak edebsizlik olur. 

5 

BESINCI MEKTUB 

Bu mektub, yine yiiksek miirsidine yazilmisdir. Kendisini cok sevenler- 
den Hace Biirham gonderdigi ve onun ba'zi halleri bildirilmekdedir: 

Yiiksek kapinizin hizmetcilerinin en asagisi olan Ahmed, (Hacegan) 
"kaddesallahii teala esrarehum" hazretlerinin tarikatini bildiren kxiciik 
bir kitab yazarak, mubarek huzurunuza gonderdim. Daha miisvedde halin- 
dedir, mubarek buyiigiimuz okudukdan sonra bir daha yazilacakdir. Ha- 
ce Biirhan, yola cabuk cikdigi icin bir daha yazmaga vakt olmadi. Bundan 
sonra, belki baska bilgiler de ona eklenir. 

Bir gun (Silsile-tiil Ahrar) kitabina bakiyordum. Kisa akhma soyle gel- 
di ki, yiiksek makaminiza yazayim. Oradaki bilgilerden birkaci iizerinde ay- 
nca bir seyler yazilsin, yahud bu fakirin yazmasi icin emr buyurulsun. Bu 
dusiincem gitgide kuvvetlendi. Buna bagh ba'zi bilgiler, bu musveddeye ek- 
lendi. Bu arada, o kitabdaki ba'zi bilgiler de musveddeye yazildi. Bu bakim- 
dan bu miisvedde, o kitabin eki yapihrsa uygun olur, yahud musveddede- 
ki bilgilerden uygun olanlan secilerek o kitaba ek yapihrsa, yine iyi olur. 
Daha ileri gitmek edebe aykin olacakdir. Hace Biirhan, bugiinlerde giizel 
isler yapdi. Cezbe makamina bagh olan ucuncii seyrden bir seylere kavus- 
du. Gunliik gecim diisiincesi kendisini iizmekdedir. Yiiksek kapiniza gel- 
misdir. Kiymetli emrleriniz onun icin biiyiik kazanc olacakdir. 



Binlerce top ve ttifek, yapamaz asla, 
Gbz yasimn seher vakti yapdigim, 
Diisman kaciran sunguleri cok def'a, 
Toz gibi yapar, bir in Win in in dtiasi. 



12 



6 

ALTINCI MEKTUB 

Bu mektub, yine yiiksek mursidine yazilmisdir. Cezbe ve siiluke kavus- 
magi ve cemal ve celal silallari ile terbiye olmagi ve Fena ve Bekayi ve Nak- 
sibendiyye baginin ustunliigunu bildirmekdedir: 

Hizmetcilerinizin en asagisi olan Ahmed, yiiksek kapiniza bildirir ki, tarn 
miirsid olan Allahii teala, sizin yiiksek tevecciihlerinizin yardimi ile, cez- 
be ve siiluk yollannin her ikisi ile de terbiye etmekdedir. Cemal ve celal si- 
fatlan ile yetisdirmekdedir. Simdi cemal, celal oldu ve celal, cemal oldu. (Ri- 
sale-i kudsiyye) kitabinin aciklamalanndan bir kacinda, bu yaziyi acik an- 
lasildigi gibi yazmayip, hayale gelen seyleri yazmislardir. Bu yaziyi acik an- 
lasildigi gibi yazmak yerinde olur. Baska diirlii yazmak, anlasilam baska sek- 
le cevirmek yersiz olur. Bu terbiye ile yetismenin alameti, Zat-i ilahinin sev- 
gisinin hasil olmasidir. Bundan once bu sevgi hasil olamaz. Zat-i ilahinin 
sevgisinin hasil olmasi (Fena)nin alametidir. (Fena), masivayi unutmak de- 
mekdir. Allahii tealadan baska her seye (Masiva) denir. Biitiin ilmler go- 
giisden silinmedikce, tarn bir cahillik hasil olmadikca, Fena elde edile- 
mez. Bu cahillik ve saskinhk, arahksiz olur; hie yok olmaz. Bir zeman ha- 
sil olup baska zeman yok olmasi diisiiniilemez. Bekadan once tarn bir ca- 
hillik vardir. Bekadan sonra, bilgi ile bilgisizlik bir arada bulunur. Hicbir- 
sey bilmez iken, sii'uru yerindedir. Tarn bir saskinhk varken, huzur icinde- 
dir. Bu makam, (Hakk-ul yakin) makamidir. Burada bilgi ve gormek bir- 
birine perde olmaz. Bu cahillikden once bulunan bilginin hie kiymeti yok- 
dur. Bu cahillik varken ilm de verilirse, kendinde olur. (Siihud), ya'niba- 
tin ile gormek varsa, yine kendindedir. Ma'rifet veya hayret ya'nima'rifet- 
siz olmak, saskinhk varsa yine kendindedir. Kendinden baska seyleri gor- 
diikce, kendinde de gormiis olsa dahi, ilerleyememis demekdir. Disanyi gor- 
mesinin biisbiitiin yok olmasi lazimdir. Hace Behaeddin "kaddesallahii sir- 
rehiil'aziz" hazretleri buyuruyor ki, (Ehliillah, ya'niEvliya, Fena ve Beka- 
dan sonra, her gordiiklerini kendilerinde goriirler. Her bildiklerini kendi- 
lerinde bilirler. Onlann hayretleri, bilgisiz olmalan kendilerindedir). Bun- 
dan da acikca anlasihyor ki, siihud ve ma'rifet ve hayret yalniz kendinde- 
dir. Bunlann hicbiri disanda yokdur. Bu iiciinden biri disanda oldukca, ken- 
dinde de olsa dahi, Fenaya hie kavusamamis demekdir. Fena olmayinca, Be- 
ka nasil olabilir? Fena ve Beka mertebesinin sonu budur. Bu Fena tamdir 
ve tarn olan Fena her seyin yok olmasidir. Beka da, Fenaya gore olur. 
Bunun icindir ki, Ehlullahdan bir cogu, Fena ve Beka hasil oldukdan son- 
ra, disanda da goriirler. Fekat bizim biiyiiklerin yolu biitiin yollann iistiin- 
dedir. Farisi beyt tercemesi: 

Her aynasi olam, Iskender sanma! 
Her sue in i keseni, kn lender sanma! 

Bu yolun buyiiklerinden birini veya ikisini yiizlerce sene sonra bu ma- 
kama kavusdurmakla sereflendirirler. Baska yollan artik dusunmehdir. Bu 
yol, Hace Abdiilhahk-i Goncdevani "kuddise sirruh" hazretlerine bag- 
lanmakdadir. Bu yolu temamlayan, kuvvetlendiren ise, hacelerin hacesi olan 
Hace Behaeddin-iNaksibend "kuddise sirruh" hazretleridir. Bunun hali- 

-13- 



felerinden Hace Ala'uddin-i Attar "kuddise sirruh" hazretleri de bu ni'me- 
te kavusmakla sereflenmisdir. Farisi misra' tercemesi: 

Bu biiyiik ni'meti acaba kime verirler? 

Sasilacak seydir ki, once, her bela ve sikinti gelince sevinirdim, derd ve 
bela arardim. Elimden diinyahk cikinca da tath gelirdi. Hep boyle olmasi- 
ni isterdim. Simdi ise, sebebler alemine getirdiler. Kendi zevalhhgimi, asa- 
gihgimi gormeye basladim. Az bir sikinti gelince, hemen uzuliiyorum. Her 
ne kadar uzxintu cabuk bitiyor, hie kalmiyor ise de, once uziintii gelmeden 
olmuyor. Bunun gibi once, belalann ve sikintilann gitmesi icin diia ederken, 
bunlann gitmesini, yok olmasini dusunmiiyordum. (Bana yalvariniz!) em- 
rine uymak istiyordum. Simdi ise, belalann, sikintilann gitmesi icin diia edi- 
yorum. Eskiden korkular, iizuntiiler yok olmusdu, simdi yine geldiler. 

Eski hallerin hep sekr, sii'ursuzlukdan ileri geldigini anladim. Sahv, 
ya'ni siTurlu olunca, cahiller icin olan seyler hasil olmakdadir. Boylece ze- 
valhhk, yalvarmak, korkmak, iiziilmek, sikilmak, sevinmek oluyor. Baslan- 
gicda diia etmek, beladan kurtulmak icin degildi. Bunu diisiinmek gonlii- 
me iyi gelmiyordu. Fekat, Ml kaplamisdi. Peygamberlerin "aleyhimussa- 
levatii vetteslimat" diialannin boyle olmadigini dusiiniiyordum. Onlar, 
bir seye kavusmak icin diia ediyorlardi. Simdi, bu Ml ile sereflendirdiler. 
Isin ic yiiziinu acikladilar. Peygamberlerin "aleyhimussalevatii vettehiyyat" 
dMlannin zevalhhkla, diiskiinliikle, korku ile oldugu, yalniz emre uymak 
icin olmadigi anlasildi. Yalniz yiiksek emrinize uymus olmak icin, hasil olan 
seylerden bir cogunu arasira bildirmekle saygisizhk yapmakdayim. 

7 

YEDINCI MEKTUB 

Bu mektub, yine yiiksek miirsidine yazilmisdir. Kendisinin sasdacak bir- 
kac halini bildirmekde ve birkac sey sormakdadir: 

Hizmetcilerinizin en asagisi olan Ahmed, yiiksek kapiniza bildirir ki, 
Arsin iistiindeki makama, ruhumun yiikselerek ulasdigini anladim. Burasi 
Hace Behaeddin-i Buhari "kaddesallahii sirrehiil akdes" hazretlerinin ma- 
kami idi. Bir zeman sonra, maddeden yapilmis olan bu bedenimi de, o ma- 
kamda buldum. O zeman boyle anladim ki, bu madde alemi ve gokler asa- 
gida kaldi. ismleri ve nisanlan yok oldu. O makamda yalniz Evliyanin bii- 
yiiklerinden birkaci vardi. O zeman biitiin alemi o mahalde ve o makamda 
kendime ortak buldum. Onlardan temamen ayn oldugum halde kendimi on- 
larla birlikde goriince sasirdim kaldim. Zeman zeman oyle haller hasil olu- 
yor ki, ne kendim kahyorum ve ne alem kahyor. Goziime hicbirsey goriin- 
miiyor. Hatinma birsey gelmiyor. $imdi de bu haldeyim. Alemin varhgini ve 
yaratilmis oldugunu ne biliyorum ne goriiyorum. Bundan sonra yine o ma- 
kamda yiiksek bir kosk goriildii. Bir merdiven konuldu. Oraya cikdim. Bu 
makam da, alem gibi yavas yavas asagi indi. Her an yiikseldim. Orada abdes- 
tin siikr nemazim kilmak hatinma geldi. Kildim. Cok yiiksek bir makam go- 
riildii. Naksibendiyyenin dort biiyiik Hacesini orada gordiim. [Bu dort zatin 
"kaddesallahii esrarehum" Hace Abdiilhahk-i Goncdevani ve Hace Muham- 
med Behaeddin-i Naksibend ve Hace Ala'uddin-i Attar ve Hace Ubeydul- 

-14- 



lah-i Ahrar olduklan zan olunur.] Seyyid-iit-taife Cxineyd ve bunun gibi 
birkac veil de orada idi. Birkac veil bu makamdan daha yukanda idi. Fekat 
bunun direklerini tutmus oturuyorlardi. Birkac veil de bu makamdan daha 
asagida idi. Derecelerine gore yer almislardi. Kendimi bu makamdan cok 
uzakda gordiim. Hatta bu makamla hicbir ilgim yok idi. Bunun icin cok 
uzuldiim. Akhmi kaciracak gibi oldum. Asm uziintiiden ve sikintidan canim 
cikacak idi. Cok zeman bu hal iizere kaldim. Sonunda, yiiksek tevecciihle- 
riniz ve yardimlanniz ile kendimi o makama ilisik gordiim. Once basimi onun 
yiiksekliginde buldum. Kendim de yiikselerek o makamin iistiinde otur- 
dum. Iyice inceliyerek, o makamin tarn bir tekmil makami, ya'ni salikleri ke- 
male erdirenlerin makami oldugu anlasildi. Siiluk, ya'ni tesavvuf yolculugun- 
da en son bu makama vanlir. Tarn siiluk yapmamis olan meczub bu maka- 
ma kavusamaz. O makamda soyle dusiindum ki, cok zeman once yiiksek ka- 
pinizda bildirdigim rii'ya ile bu makama yetismis oldum. O rii'yada emir-il- 
mii'minin hazret-i All "kerremellahu teala vecheh" (Goklerin ilmini sana bil- 
dirmek icin geldim) buyurmusdu. iyi dikkat ederek bu makamin, Hulefa-i 
Rasidin "radiyallahii teala anhiim ecma'in" arasinda yalniz Emir hazretle- 
rine aynlmis oldugunu anladim. Herseyin dogrusunu Allahii teala bilir. 

Kotii huylann her an kendimden aynlarak uzaklasdiklan goriiliiyor. Bir- 
coklannin iplik gibi cikdiklan, baskalannin solucan gibi aynldiklan belli 
oluyor. Bir vakt geliyor ki, tarn aynldiklan anlasihyor. Baska bir zeman, bas- 
ka birsey yine goriiliiyor. 

Ba'zi hastahklann ve sikintilann gitmesi icin tevecciih ederken, Allahii 
tealanin bu tevecciihden razi olup olmadigini bilmek lazim midir, yoksa la- 
zim degil midir? (Resahat) kitabinda hace Naksibend "kaddesallahii sir- 
rehiil akdes" hazretlerini anlatirken bildirdiklerinden, lazim olmadiklan an- 
lasihyor. Siz, bunun icin nasil emr buyuruyorsunuz? Boyle tevecciihde 
bulunmak bu fakire tath gelmiyor. 

Taliblerde huzur hasil oldukdan sonra, zikr etmelerine son vererek bu 
huzur iizerinde durmalan lazim midir, degil midir? Huzurun hangi merte- 
besinde zikr yapilmaz? Burada oyle salikler var ki, baslangicdan sonuna ka- 
dar zikr yapiyorlar. Zikri hie birakmiyorlar. Nihayete kadar yaklasiyorlar. 
Isin dogrusu nasildir? Ne yapmamiz emr buyurulur? 

Yiiksek kapiniza dordiincii olarak sunulur ki, Hace hazretleri [ya'ni, 
Ubeydullah-i Ahrar] (Fikarat) kitabinda buyuruyor ki, (Sonunda zikr 
yapmak emr olunur. Cunki, bircok dilekler vardir ki, zikrsiz ele gecmez). 
Bu dileklerin ne oldugunu beyan buyurunuz. 

Besinci olarak yiiksek kapiniza sunulur ki, cok kimse geliyor tarikat 6g- 
retilmesini istiyorlar. Fekat, yidikleri lokmalarin halal olmasini gozetemi- 
yorlar. Bu gevsek davramslan ile birlikde huzura ve biraz sii'ursuzluga ka- 
vusduklan goriiliiyor. Lokmalara dikkat etmeleri icin sikisdmlacak olur- 
sa, istekleri gevsek oldugundan, biisbiitiin birakip gidecekler. Bunlara ne 
yapmamiz emr buyurulur? Bircoklan da, yalniz bu serefli zincire halka ol- 
mak istiyor, zikr ogretilmesini istemiyorlar. Bu kadarcik baglanmalan ca- 
iz midir, degil midir? Eger caiz ise, nasil yapacagimizi emr buyurunuz? S6- 
zii daha uzatmak saygisizhk ve tarn edebsizlik olur. 

-15- 



8 

SEKIZINCi MEKTUB 

Bu mektub, yine biiyiik mursidine yazilmisdir. Beka ve sahv makamin- 
daki halleri bildirmekdedir: 

Kolelerinizin en asagisi olan Ahmed, yiiksek kapiniza sunar ki, sahva ge- 
tirdikleri ve bekaya kavusdurduklan giinden beri sasilacak bilgiler ve isi- 
tilmemis ma'rifetler durmadan, birbiri ardinca ihsan olunmakdadir. Bun- 
lann cogu, buyiiklerin soylediklerine ve bildirdiklerine uymamakdadir. 
(Vahdet-i Viicud) ve buna benzer seyler icin soyledikleri seyleri daha o ha- 
lin basinda ihsan etdiler. Coklukda, ya'ni mahluklar aynasinda birligi, 
ya'ni yaratani gormek hasil oldu. Bu makamdan cok yukan derecelere ci- 
kardilar. Bu bilgilerden cesid cesid bildirdiler. Fekat, o makamlann ve ma'ri- 
fetlerin alametleri, isaretleri, o buyiiklerin sozlerinden acikca anlasilami- 
yor. Biiyiiklerden birkacinin sozlerinde kisaca ve kapah bildirilmisdir. 
Bunlann dogru olduguna en saglam sahid, islamiyyet ve Ehl-i siinnet alim- 
lerinin soz birligi ile bildirdiklerine uygun olmalandir. Hicbirsey din-i is- 
lama uygunsuz olmuyor. Hicbiri felesoflara ve onlann kisa akllan ile an- 
layip bildirdiklerine uygun diismuyor. Hatta, islam alimlerinden olup da, 
Ehl-i siinnetden aynlmis olanlann bildirdiklerine de uymuyor. Kaza ve ka- 
der bilgisinde, kulun kuvveti ise te'sir etdigi gosterildi. isi yapmadan evvel 
giicii, kudreti yokdur. is yapihrken kudret verilir. Teklif, ya'ni Allahii te- 
alanin emrleri ve yasaklan, Ehl-i siinnet alimlerinin bildirdikleri gibi sebeb- 
lerde ve uzvlarda selamet bulundugu zeman yapildigi anlasildi. Bu makam- 
da kendimi Hace Naksibend "kaddesallahii teala sirrehiil akdes" hazret- 
lerinin izinde buluyorum. Kendileri bu makamda idi. Hace Ala'iiddin-i At- 
tar hazretleri de, bu makamdan pay almisdir. Bu yiiksek zincirin biiyiik hal- 
kalanndan biri, hace Abdiilhahk-i Goncdevani "kaddesallahii sirrehiil 
akdes" hazretleridir. Eski biiyiiklerden, hace Ma'ruf-i Kerhi ve imam-i Da- 
viid-i Tai ve Hasen-i Basri ve Habib-i Acemi "kaddesallahii teala esrare- 
humul mukaddese" hazretleri de bu makamdadirlar. Bu makamdaki hal- 
lerin sonu, tarn bir uzakhk ve yabancihkdir. is ilac kabul etmez hale gelmis- 
dir. Perdeler arada oldukca cahsarak, ugrasarak perdeler kaldinlabilir. Sim- 
di kendini biiyiik bilmesi en biiyiik perdesidir. Onu bu dertden kurtaracak 
bir tabib ve okuyacak bir salih yokdur. Sanki tarn bir yabancihga ve ayri- 
hga, kavusmak ve birlesmek adini vermisler. Yaziklar olsun! Yusiif ile 
Zelihanin beyti onun haline uygundur. Farisibeyt tercemesi: 

Defi dinliyor ve bu ses dostdandir diyor, 
Def calamn eline, ondan kuvvet geliyor. 

Siihud nerede ve goren kimdir ve goriilen nedir? Farisimisra' terceme- 
si: 

Yuztinu mahluka nasil gosterir O? 

Arabimisra' tercemesi: 

Topraga olan nerede, her seyin sahibine olanlar nerede? 

Kendimi giicsiiz yaratilmis bir kul biliyorum. Biitiin alemi de ve herse- 

-16- 



yin yaratani olan tarn kudret sahibini de biliyorum. Ve Onu yaratici ve her- 
seye giicii yetici olmakdan baska diirlii bilmiyorum. Mahluklanna benze- 
mesi ve herseyde Onun goriinmesi gibi seyler bilmiyorum. Farisi misra' ter- 
cemesi: 

Hangi aynada gorulebilir O? 

Ehl-i siinnet alimleri ba'zi islerinde kusur yapsa bile, onlann Allahii te- 
ala icin ve Onun sifatlan icin soyledikleri bilgiler, o kadar cok dogru ve o 
kadar cok nurludur ki, o sozlerin guzelligi yaninda, o kusurlan hie goriin- 
miiyor. Tesavvufculardan cogu, o kadar riyazetler ve miicahedeler, sikin- 
tilar cekdikleri halde, Allahii tealamn zati icin, sifatlan icin inanislan, tarn 
dogru olmadigindan, bunlarda oyle giizellik goruhnuyor. Bunun icin, alim- 
lere ve ilm ogrenenlere muhabbet cok oluyor. Onlann hali, tath geliyor. On- 
lann arasinda bulunmak istiyorum. Dort baslangicdan olan (Telvih) kita- 
bini onlarla konusmak ve (Hidaye) fikh kitabini onlarla birlikde okumak 
arzu ediyorum. Allahii tealamn ilminin biitiin mahluklarla beraber oldugu- 
nu ve her seyi kaplamis oldugunu, alimlerin bildirdikleri gibi anhyorum. Bu- 
nun gibi, Allahii teala bu mahluklar degildir. Bunlara bitisik, bunlardan ay- 
n, bunlarla birlikde, bunlardan uzak, alemi kaplamis, herseye sinmis olma- 
digini biliyorum. insanlann kendilerini ve sifatlarmi ve islerini Allahii te- 
ala yaratiyor, biliyorum. Onlann sifatlannin, Onun sifati ve onlann isleri- 
nin Onun isleri olmadigini anhyorum. Her isin Onun kudreti ile yapildigi- 
m, mahluklann kudretleri ile olmadigini anhyorum. Ehl-i siinnet alimleri 
de boyle soylemekdedir. Allahii tealamn yedi sifatimn var oldugunu ve ira- 
de sifatimn da oldugunu biliyorum. Kudret sifatimn, bir isi yapmaga ve yap- 
mamaga gucii yetmek oldugunu iyi anhyorum. isterse yapar, istemezse 
yapmaz demek degildir. Ciinki, istemezse demek, irade sifati yok demek- 
dir. Bu ise olamaz. Kudreti, felesoflar ve ba'zi tesavvufcular boyle anlamis- 
lardir. Bu sozleri, Allahii tealamn mecbur olmasim gosterir. Onu tabfat ka- 
nunlan gibi yapmis olurlar. Her seyi tabfat yapiyor demelerine uygun 
olur. Kaza ve kader bilgilerini Ehl-i siinnet alimlerinin bildirdikleri gibi an- 
hyorum. Mai sahibi, miilk sahibi, kendi mahni, miilkiinii diledigi gibi kul- 
lanir. insanlann bir ise uygun yaratilmasim, ya'ni kabiliyyet ve istfdadi, hie 
te'sirli gormiiyorum. Ciinki, te'sir olursa insanlar mecbur edilmis olur. 
Allahii teala secer, diledigini yapar. Basa gelenleri bildirmek vazife oldu- 
gu icin, saygisizhk olacak kadar yazdim. Farisi misra' tercemesi: 

Kole, kendi haddini bihnelidir. 

9 

DOKUZUNCU MEKTUB 

Bu mektub, yine yiiksek mursidine yazilmisdir. Geri doniis makamlarin- 
daki halleri bildirmekdedir: 

Bu koleniz, gaflet uykusuna dalmisdir.Yiizu siyahdir, kusurlan cok- 
dur, huysuzdur, eline gecen birkac seye aldanmisdir. Kavusmak ve yiiksel- 
mek diisiincesi ile basi donmiisdiir. Her isi, sahibine karsi gelmekdir. iyi, 
faideli seyleri yapmaz. Herkes gorsiin diye siislenir. Allahii tealamn her an 

— 17 — Mektubat Tercemesi: - F:2 



gordiigii gonliinii yikmakdadir. Hep gosteris icin cahsmakdadir. Bunun icin 
gonlii, ruhu kararmakdadir. Sozleri, diisiincelerine uymaz. Diisiinceleri de 
hep sacmadir. Bu gaflet uykusundan, bu sacma diisiincelerden ele ne ge- 
cebilir? Boyle sozlerin, boyle diisuncelerin ne faidesi olur? Hep zararda, 
hep alcalmakdadir. Anlayisi kit, gitdigi yol bozukdur. Fesad kansdinr, 
kotiiliiklere sebeb olur. Baskalanna zaran cok, kendi giinahlan pek cok- 
dur. Ayblardan, kusurlardan yapilmis bir heykel gibidir. Giinahlar yigini- 
dir. Iyilik olarak yapdiklan bir ise yaramaz, hep atihr. Faideli ve giizel bil- 
digi isleri hep kotiidiir, begenilmez. (Cok Kur'an-i kerfm okuyan vardir ki, 
Kur'an-i kerfm ona la'net eder) hadis-i serifi tarn onun haline uygundur. 
(Cok oruc tutanlar vardir ki, orucundan eline gecen yalmz achk ve susuz- 
lukdur) hadis-i serifi onun halini gostermekdedir. Bu halde olan bir kim- 
seye ve makami, derecesi, kemali boyle olana yaziklar olsun. Onun istig- 
far etmesi de, giinahlanndan daha biiyiik bir giinahdir. Tevbesi, baska 
cirkin islerinden de daha cirkindir. Bozuk olan kimsenin her isi de bozuk 
olur, demislerdir. Farisi misra' tercemesi: 

Bugdaydan arpa, arpadan bugday cikmaz elbet! 

Onun hastahgi, iligine, kemigine islemisdir. ilac faide vermez. Temelin- 
den bozukdur, ta'mir ile duzelmez. Bir seyin oziinde, yapisinda bulunan- 
lar, ondan aynlmaz. Farisi misra' tercemesi: 

Habesden siyahhk aynlmaz, ctinki kendi rengidir. 

Ne yapilabilir, Bekara, A'raf, Tevbe, Nahl surelerinde ve Rum suresi- 
nin dokuzuncu ayetinde, ( Allahii teala onlara zulm etniedi. Fekat onlar ken- 
dilerine zulm ediyorlar) buyuruldu. 

Evet, tarn iyilige karsi tarn kotiiliik lazimdir. Boylece iyilik tarn olarak 
meydana cikar. Hersey, ziddi ile, tersi ile anlasihr. Hayr ve kemal hazir olun- 
ca, bunlara ser ve naks lazim olur. Ciinki, iyilige ve guzellige elbette ayna 
lazimdir. Birseyin aynasi onun karsisinda olur. Bundan dolayi iyiligin ay- 
nasi kotulukdur. Asagihk da, ustunliigiin aynasidir. Bunun icindir ki, bir- 
seyde asagihk ve kotiiliik ne kadar cok olursa, iyiligin ve ustunliigiin o sey- 
de goriilmesi de, o kadar cok olur. Sasilacak seydir. Yukanda saydigimiz 
kotiiliikler iyilige dondiiler. Bu kotiiliikler, bu asagihklar, iyiliklerin ve iis- 
tunliiklerin yeri oldu. iste bunun icin, abdiyyet, kulluk makami, her makam- 
dan daha tistundur. Ciinki, bu soylediklerimiz, (Abdiyyet makami)nda 
tamdir ve en cokdur. Sevilenleri bu makama indirmekle sereflendirirler. Se- 
venler, gormenin zevkinden tad almakdadir. Kullugun tadini almak ve 
ona ahsmak ise, sevilenler icindir. Sevenler, sevgiliyi gormekle rahatlanir. 
Sevilenlerin rahathgi ise, sevgiliye kul olmakdadir. Onlar kulluga ahsarak 
bu devlete kavusdurulur. Bu ni'metle sereflendirilir. Kulluk meydaninda 
yansanlann basi, din ve diinyanin efendisi, gecmislerin ve geleceklerin en 
iistiinii ve alemlerin Rabbinin sevgilisi olan Muhammed aleyhisselamdir. 
Bir kimseyi, ihsan ederek, aciyarak bu devlete, bu ni'mete kavusdurmak 
isterlerse, ona Resulullaha tarn uyabilmek ni'metini verirler. O servere 
"aleyhi minessalevati etemmiiha ve minettehiyyati ekmeluha" uymakla, o 
yiiksek makama ulasdinrlar. Bu, Allahii tealanin oyle bir ihsanidir ki, di- 
ledigine verir. Allahii teala, biiyiik ihsanlann sahibidir. 

-18- 



Serrin ve asagihgin cok olmasi demek, bunu zevkle anlamak demekdir. 
Yoksa, kotii, asagi bir kimse olmak degildir. Boyle anlayish kimse, Allahii 
tealamn ahlakini huy edinmis kimsedir. O ahlaki huy edinmenin faidelerin- 
den biri de, boyle anlayis sahibi olmakdir. Bu makamda kotiiluk, asagilik 
hie bulunabilir mi? Ancak bunlann bilgisi bulunur. Bu ilm, tarn bir suhud 
ile hasil oldugu icin tarn bir yukseklikdir. Oyle bir iyilikdir ki, hersey onun 
yaninda kotxiliik goruliir. Bu goriis, nefs-i mutmainnenin kendi makamina 
inmesinden sonra ele gecer. Bunun icin kul, zevkinden gecmedikce ve 
kendini yere vurmadikca ve isi buraya vardirmadikca, Mevlasimn yiik- 
sekliginden bir sey anlayamaz. Nerede kaldi ki, kendini mevla bile ve ken- 
di sifatlanni Onun sifatlan sana. Allahii teala, boyle seylerden cok uzak, cok 
yiiksekdir. Boyle bilmek ismlerde ve sifatlarda ilhaddir, zindikhkdir. A'raf 
suresi yiizyetmisdokuzuncu ayet-i kerimesinde, (Allahii tealamn ismle- 
rinde ilhad edenleri, ya'ni ismleri degisdirenleri terk edin. Onlar ahiretde 
yapdiklarimn cezasim cekeceklerdir) bildirilen miilhidlerdendirler. 

[Bu ayet-i kerime, Allahii tealamn ismlerini degisdirenlerin, terceme 
edenlerin, doksandokuz ismden baska ism soyleyenlerin, kiyametde azab 
cekeceklerini bildiriyor. Allah yerine tann diyenlerin bu ayet-i kenmeden 
korkmalan, tevbe etmeleri lazimdir.] 

Cezbesi siilukdan once olan herkes sevilmislerden olamaz. Fekat sevil- 
mislerden olmak icin cezbenin once olmasi sartdir. Evet, her cezbede se- 
vilmislerden az birsey vardir. Ciinki sevilmis olmayanlarda cezbe olmaz. Bu 
az birsey sonradan hasil olmusdur. Kendinden degildir. Kendisinde bulu- 
nan mahbubiyyet hicbirseye bagh degildir. Sona varan her salik cezbeye ka- 
vusur. Fekat cogu sevenlerdendir. Disandan az bir sevilmislik gelmisdir. Bu 
kadar sey sevilmislerden olmak icin yetismez. Disandan sevilmisligi geti- 
ren sebeb, tezkiye ve tasfiyedir, ya'ni kalbin ve nefsin temizlenmeleridir. 
Baslangicda olan bircok saliklerde de, O Servere "sallallahu aleyhi ve sel- 
lem" uyduklan icin, az bir sevilmislik hasil olur. Bu sevilmisligi muntehi- 
de de husule getiren, yine o Servere "sallallahu aleyhi ve sellem" uymak- 
dir. Sevilmislerde de kendilerine ihsan edilmis olan bu ni'metin meydana 
cikmasi, yine o Servere "aleyhissalatu vesselamii vettehiyye" uymaga bag- 
hdir. Hatta, kendilerine, sevilmis olmak nfmetinin verilmesi de, o Serve- 
re "sallallahu aleyhi ve sellem" baglihklan oldugu icindir. Onun rabbi 
ya'ni terbiye edicisi, yetisdiricisi olan ism, o Serverin "aleyhissalatu vesse- 
lamii vettehiyye" rabbi olan isme yakin oldugu icin, sevilmislerden ol- 
musdur. Bunun icin bu se'adete kavusmusdur. Her seyin dogrusunu Alla- 
hii teala bilir. Herkes, sonunda Onun huzuruna cikacakdir. Hakhyi mey- 
dana cikaran Allahii tealadir. Dogru yolu gosteren, dogru yola kavusduran 
Odur. 



Nicin ktifran eder insan, Huda ni'met verir iken, 
Utanmayip eder isyan, kamuyu ol goriir iken. 
Beher an hamdii siikretmez, dahi ihsam fikretmez, 
Her gun Hakki zikretmez, bedende can durur iken? 



19 



10 

ONUNCU MEKTUB 

Bu mektub, yine yiiksek miirsidine yazilmisdir. Kurb ve bu'd ve firak ve 
vaslin bilinmeyen ma'nalarim arz etmekdedir: 

Kapiniz hizmetcilerinin en asagisi olan Ahmed, yiiksek huziirunuza 
sunar ki, cok zeman oluyor, o yiiksek kapi hizmetcilerinden haber gelme- 
di. Gozlerimiz yoldadir. Farisi beyt tercemesi: 

§asmayimz! Ruhuma hayat veriyor her an, 
Haber geldikce hep, uzakda kalan dostumdan. 

Huziirunuza kavusmak ni'metine layik olmadigimi biliyorum. Farisi 
misra' tercemesi: 

Hayvanlarmizm camm uzakdan isitmek bana yeter! 

Sasilacak seydir. Cok uzakda kalmaga yakinlik adini vermisler. Ayrih- 
gin en coguna kavusmak demisler. Sanki bu yakinlik ve kavusmak kelime- 
leriyle uzakhgi ve aynhgi bildirmek istemisler. Arabi beyt tercemesi: 

Sergiliye kavusmak ele gecer mi acaba ? 
Yiiksek daglar ve korkunc tehliikeler var arada. 

Bundan dolayi, sonsuz iiziilmek ve durmadan diisiinmek lazimdir. iste- 
nilenlerin de, sonunda isteyeni arayici, isteyici olmasi lazimdir. Sevilenin 
de, seviciyi sevmekle sevici olmasi lazimdir. O, dinin biiyiigii "minessale- 
vati ekmeliiha ve minettehiyyati efdaliiha" arananlann ve sevilenlerin 
makaminda oldugu halde, sevicilerden oldu. Arayanlardan oldu. Bunun icin, 
o Serverin halini bildirenler: (Resiilullah "sallallahii aleyhi ve sellem", 
hep iiziintiilii, hep diisiinceli idi) dediler. O Server "aleyhissalatii vesselam" 
(Beniin cekdigim sikinti gibi hicbir Peygamber sikinl 1 cekmemisdir) buyur- 
du. Sevenlerin, muhabbet yiikiinii tasimalan lazimdir. Sevilmislerin bu 
yiikii kaldirmalan giicdiir. Daha soylersek, sonu gelmez. Arabi misra' ter- 
cemesi: 

Ask hikayesinin sonu gelmez. 

Mekttibu getiren Seyhullah Bahs, biraz cezbe ve muhabbete malikdir. 
Onun zorlamasiyla, yiiksek kapinizin hizmetcilerine birkac kelime yazildi. 
Kendisi, yiiksek hizmetinizde bulunmagi cok istiyor. Bunun icin yola cik- 
di. Once burada birseyler istedi. Fekat fakirin cekindigini anlayinca, yal- 
niz goriismege razi oldu. Bu birkac kelimeyi yazdirdi. Mektiibu daha uza- 
tarak saygisizhk yapmak edebsizlik olur. 



Nicin kilmazsm, farz-i siinneti? 

Degil misin Muhammedin iimmeti? (Aleyhisselim) 

Anmazmism, Cehennemi, Cenneti? 

I niiin sahibi kul boyle mi olur? 



•20- 



11 

ONBIRiNCI MEKTUB 

Bu mektub vine yiiksek miirsidine yazilnnsdir. Ba'zi kesfleri ve kusur- 
larini gormek makaminin hasil oldugu ve Seyh Ebii Sa'id-i Ebiil-Hayrin so- 
ziiniin aciklanmasi bildirilmekdedir: 

Kolelerinizin en asagisi olan Ahmed, yiiksek katiniza sunar. Onceleri 
kendimi icinde gordiigiim makami, yiiksek emrinize uyarak bir daha diisiin- 
diim. tic halifenin "ndvanullahi teala aleyhim" bu makamdan gecdikleri 
goriildii. Fekat orasi makamim olmadigi ve cok kalmadigim icin, birinci ci- 
kisimda onlan gormemisdim. Bunlar gibi, Ehl-i beytin oniki imamindan 
imam-i Hasen ve Hiiseyn ve Zeynerabidinden baskalan da "radiyallahii 
teala annum" bu makamda yerlesmemisdi. Fekat buradan gecmislerdi. 
Cok inceleyerek anlasildi. 

Once kendimi bu makama uygun gormemisdim. Uygun olmamak iki diir- 
liidiir. Birincisi, yollardan hicbir yol bulunamamasidir. Bunun icin, uy- 
gunsuzluk olur. Bir yol gosterilince, bu uygunsuzluk aradan kalkar. ikin- 
cisi, tarn uygunsuzlukdur ki, aradan hie kalkmaz. O makama kavusduran 
yol iki danedir, bir ucunciisii yokdur. Ya'ni bir iiciincii yol goriinmiiyor. Bi- 
rinci yol, kendini kusurlu ve asagi gormekdir ve iyi niyyetlerini de begen- 
memekdir. Kuvvetle cekildigi halde kendini kabahatli bilmekdir. ikinci yol, 
cekile cekile siilukiinii temamlayan ve talibleri de cekip ulasdirabilen bir 
miirsidin sohbetine kavusmakdir. Allahii teala, yiiksek kapinizda sacilan 
imkanlannizin yardimi ile yaradihsdaki isti'dad kadar birinci yoldan ihsan 
eyledi. Yapdigim iyiliklerden hicbirini begenmiyorum. O isin ayblanni, ku- 
surlanni bulmadikca, rahat edemiyorum. Sag omuzumdaki meleklerin ya- 
zacagi iyi bir is yapdigimi bilmiyorum. Bu meleklerin elindeki sahifelerin 
bombos oldugunu, meleklerin birsey yazmadigini anhyorum. Boyle bir 
kimseyi Allahii teala begenir mi? 

Diinyada bulunan her insan, hatta frenk kafirlerini ve sapiklanni, zin- 
diklan, her bakimdan kendimden daha iyi goriiyorum. Bunlann en kotii- 
sii olarak kendimi goriiyorum. 

Her ne kadar cezbe ile (Seyr-i ilallah) temam oldu ise de, birkac parca- 
si kalmisdi. Bunlar da, (Seyr-i fillah) makaminin ortasinda hasil olan fena- 
da temam oldular. Bu fenadaki halleri bundan once uzun uzun yazarak yiik- 
sek kapiniza sunmusdum. Hace-i Ahrar hazretlerinin (Bu isin sonu fena- 
ya kavusmakdir) soziindeki fena, tecelli-i zatdan ve seyr-i fillahdan sonra 
hasil olan fena olmahdir. (Fena-i iradet) de bu fenanin dallanndan biridir. 
Farisi beyt tercemesi: 

Bir kimsede hasil olmazsa fena, 
Hak tealaya yol bulamaz aslal 

Bu makama baghhgi olmayanlann da iki diirlii olduklan goriindii: 

Birincileri bu makami istiyorlar ve ona kavusduran yolu anyorlar. ikin- 
cileri bu makami istemiyorlar ve hie aramiyorlar. Yiiksek teveccuhlerini- 
zin, o makama kavusduran iki yoldan ikincisi ile oldugu daha cok goriilii- 

-21- 



yor ve bu yola daha uygun oluyor. Yiiksek kapinizdan aldigim emre uya- 
rak, bir kac seyi bildirmek saygisizhginda bulundum. Yoksa, farisi misra' 
tercemesi: 

Ben o Ahmedim ki, eskisi gibiyim, eskisi gibiyim! 

Ikinci olarak sunulur ki, o makami ikinci olarak inceledigimde, birbiri 
ustunde, bir cok baska makamlar da goriindii. Yalvararak, kinlarak ugras- 
dikdan sonra, onceki makamin iistiindeki makama kavusuldu. Bu makamin 
hazret-i Osman-i Zinnureynin makami oldugu, diger halifelerin de bura- 
dan gecdikleri anlasildi. Bu makam da, talibleri yetisdirmek ve irsad etmek 
makamidir. Simdi, bunun ustunde de iki makam bildirilecek ki, bunlar da 
tekmil ve irsad makamidir. Bunlardan biri, onceki makamin ustunde go- 
ruldii. Bu makama cikinca, hazret-i Omer-iil-Farukun makami oldugu an- 
lasildi. Oteki uc halife de, bu makamdan gecmislerdir. Bu makamin ustiin- 
de hazret-i Ebu Bekr-i Siddikin makami goriindii "radiyallahii anhiim ec- 
ma'in". Bu makama da cikildi. Buyuklerimizden Hace Naksibend "kadde- 
sallahii sirrehiil akdes" hazretleri her makamda yanimda geliyordu. Ote- 
ki tip halife de, bu makamdan gecmislerdi. Aramizdaki aynhk su idi ki, biz 
bu makamlardan geciyorduk. Onlar ise bu makamlann sahibleri idi. Biz, 
yolcu olarak gecip gidiyorduk, onlar bu yiiksek makamlannda kahyorlar- 
di. Bu makamin ustunde, yalniz bir makam vardi. Baska hie bir makam go- 
ninmuyordu. Bu bir makam, Peygamberlerin sonuncusu olan Muham- 
med aleyhisselamin "aleyhi minessalevati etemmiiha ve minettehiyyati 
ekmeliiha" makami idi. Hazret-i Siddikin "radiyallahii teala anh" makami 
karsisinda, cok yiiksek, nurdan bir makam vardi. Bunun gibi hie bir makam 
gorulmemisdi, o makamdan biraz daha yiiksek idi. Kanapenin yerden da- 
ha yiiksek olmasi gibi idi. Bu makamin, mahbubiyyet makami oldugu an- 
lasildi. Bu makam cok siislii ve islemeli idi. Onun siisleri, nakslan bana aks 
etdi. Kendimi de oyle siislii gordiim. Bundan sonra, kendimi de latif, mad- 
desiz buldum. Hava gibi, yahud bulut gibi, her tarafa yayilmis oldugumu gor- 
diim. Birkac yeri, daha cok kapladim. Hace Naksibend hazretlerini, haz- 
ret-i Siddikin "radiyallahii anhuma" makaminda ve kendimi onun karsisin- 
daki makamda buldum. Bildirdigim halde idim. 

Bu cok tath isleri birakmak istemiyorum. Fekat herkes, sapikhk, taskin- 
hk denizinde girdaba yakalanarak bogulmakdadir. insanlan bu girdabdan 
kurtaracak kadar guclii oldugunu anlayan bir kimse, bunlann haline nasil 
seyirci kalabilir. Kendinin baska isi var ise de, bunlan kurtarmaga ugras- 
masi lazimdir ve daha iyidir. Fekat bu isi basanrken, hasil olan kuruntular 
ve bozuk diisiinceler icin istigfar etmek sartdir. Bu is, ancak bu sartla fa- 
ideli olur, begenilir. Bu sart yerine getirilmezse, hie begenilmez, asagiya ati- 
hr. Fekat Hace Naksibend hazretleri ve Hace Alaiiddin-i Attar hazretle- 
ri "kaddesallahu teala esrarehiima" bu sarti diisiinmeyerek begenilmisler- 
dir. Bu asagi kolenizin bu sarti dusunmeksizin cahsmasi ise, ba'zan bege- 
nilmekdedir, ba'zan da atilmakdadir. 

(Nefahat) kitabinda Seyh Ebu Sa'id-i Ebiil-Haynn sozleri arasinda di- 
yor ki, ( Ayn, ya'ni kendisi kalmadi, eseri ya'ni izi nasil kahr. Miiddessir su- 
resinin yirmisekizinci ayetinde buyuruldugu gibi, geride birsey kalmaz). Bu 

-22- 



soz, ilk bakisda giic goriindii. Cunki, Seyh Muhyiddin-i Arabi hazretleri ve 
ona uyanlar diyorlar ki, birseyin ayni ya'ni kendisi yok olamaz. Ciinki, Al- 
lahii teala o seyin varhgini bilmekdedir. Yok olursa, Allahii tealanin bilgi- 
si bilgisizlik olur. Ayn yok olmayinca eseri nereye gidecek. Bu sozleri zih- 
nimde yerlesmisdi. Ebu Sa'id hazretlerinin sozii coziilemedi. Cok ugrasdim, 
Allahii teala, bu soziin ic yiiziinii aciga cikardi. Ayn da kalmaz, eser de kal- 
maz oldugu anlasikh. Kendimi de boyle olmus buldum. Hie giicliik kalma- 
di. Bu ma'rifetin makami da goriindii, cok yiiksek idi. Seyh Muhyiddinin 
ve ona uyanlann soyledikleri makamin iistiinde idi. Bu iki ma'rifet birbi- 
rini bozmuyordu. Ciinki, biri bir makamda, oteki ise baska makamda an- 
lasilmisdi. Daha cok aciklamak, sozii uzatacak ve usandiracakdir. 

Seyh Ebu Sa'id hazretleri bu tecellinin devamh oldugunu bildirmisdi. Bu 
tecellinin ne demek oldugu ve devamh olmasinin nasil oldugu da gosteril- 
di. Kendimde de bu hadisi ya'ni tecelliyi arahksiz buldum. Bu hadisin da- 
imi olmasi cok az kimselere nasib olur. [imam-i Rabbani "kuddise sirruh" 
hazretlerinin (Hadfs) kelimesi ile anlatdiklan sey, tecelli-i zati oldugu 
baska mektiiblardan anlasilmakdadir. Allahii tealanin zati, baskalanna 
cok arahkla tecelli etdigi halde, kendisine arahksiz tecelli etmekdedir.] 

Kitab okumak hie tath gelmiyor. Yalniz buyiiklerin yiiksek makamlar- 
daki hallerinin bir yere yazilmasini, sonra bunlari okumagi istiyorum. Es- 
ki biiyiiklerin hallerini okumak, her seyden daha tath geliyor. Ma'rifetle- 
rin inceliklerini ve hele tevhid-i viicudi ve mertebelerin tenezzullerini bil- 
diren yazilan okuyamiyorum. Bu halimi, $eyh Alaiiddevle-i Semnani haz- 
retlerine cok uygun buluyorum. Bu bilgilerdeki zevkim ve halim onunla bir- 
lesmekdedir. Fekat eski bilgilerim, bu ma'rifetleri inkar etmeme ve sert kar- 
silamama mani' oluyor. 

Ba'zi hastaliklann giderilmesi icin birkac kerre tevecciih olundu ve 
te'siri goriildii. Bunun gibi, birkac oliiniin mezardaki halleri goriindii. 
Bunlann da azablardan, sikintilardan kurtulmalan icin tevecciih olundu. 
Fekat simdi hicbirseye tevecciih etmeye giiciim kalmamisdir. Hicbirsey icin 
kendimi toparlayamiyorum. Birkac kimse bu fakire sert davrandilar ve aci 
soylediler. Bu fakire bagh olanlardan coklarini, bos yere incitdiler ve yer- 
lerinden uzaklasdirdilar. Bundan dolayi gonlume hie bir toz konmadi, bir 
sikinti gelmedi, nerede kaldi onlann kotiiliigii zihnimizden gecmis ola. 

Sevdiklerimizden birkaci cezbe makaminda siihud ve ma'rifet elde et- 
mislerdi. Ve simdiye kadar siiluk konaklanna ayak basmamislardir. Bun- 
lann hallerinden az bir sey sunuyorum. Cezbeyi bitirdikden sonra, Allahii 
tealanin bunlari siiluk ni'metine kavusdurmakla sereflendirmesini umuyo- 
rum. $eyh Nur, bulundugu makamda bagh kalmakdadir. Cezbe makamin- 
daki daha yukan bir noktaya cikamiyor. Uziicii hareketleri ve halleri olu- 
yor. Kabahatini anlamiyor. Bunun icin onun isi ilerlemiyor. Bunun gibi, sev- 
diklerimizin cogu, edebleri iyi gozetmedikleri icin, olduklan makamlarda 
kahyorlar. $una sasihr ki, bu fakir hie birinin yolda kalmasim dilemiyorum; 
hatta hepsinin ilerlemesini istiyorum. Fekat, elde olmiyarak isleri oylece du- 
ruyor. Halbuki bu yol cabuk kavusdurucudur. Mevlana Ma'hud son nok- 
taya indi. Cezbeyi sonuna ulasdirdi. O makamin aracihgina kavusdu ve ka- 

-23- 



fasini bir bakimdan nihayete ulasdirdi. Once sifatlan, hatta sifatlan durdu- 
ran nuru kendinden ayn gormusdii. Kendisini bos bir kahp olarak bulmus- 
du. Sonra sifatlan zatdan aynlmis gordii. Bu goriisle, cezbe makamindan 
ehadiyyete kavusdu, simdi herseyi ve kendini yok sanmakdadir. Ihata ve 
ma'iyyet gormemekdedir. Gizlilerin gizlisine oyle baglanmisdir ki, saskin 
ve cahil bir haldedir. Seyyid Sah Huseyn de cezbe makaminin sonuna yak- 
lasdi ve basi son noktaya ulasdi. Bu da, Allahii tealamn sifatlanni zatindan 
ayn gormekdedir. Fekat bir olan bu zati her yerde bulmakdadir. Bundan 
zevk almakdadir. Meyan Ca'fer de son noktaya yaklasdi. Cok sevinclidir. 
Hareketli ve seslidir. Sah Hiiseyne yaklasmisdir. Diger sevdiklerimizin 
halleri de baska baskadir. Meyan Seyh ve Seyh Isa ve Seyh Kemal, cezbe 
makaminda yukanki noktaya cikmislardir. Seyh Kemal, inmeye de basla- 
misdir. $eyh Nakiiri yukandaki noktamn altina gelmisdir. Fekat daha gi- 
decek cok yolu vardir. Buradaki sevdiklerimizden, simdiye kadar sekiz 
veya dokuz, hatta on kisi, yukandaki noktamn altina ulasmisdir. Birkaci nok- 
taya gelmis ve inmeye baslamislardir. Kimisi noktaya yakin, kimisi uzak- 
dir. Meyan $eyh Miizemmil kendini yok buluyor. Sifatlan asldan goriiyor. 
Mutlak olan varhgi her yerde buluyor. Hatta hicbirini gormiiyor. Mevlana 
Ma'huda, talibleri yetisdirmek icin izn vermenin iyi olacagi goriiniiyor. 
Fekat, cezbeye uygun icazet olacakdir. Her ne kadar, onun da istifade 
edecegi birkac sey kalmis ise de, gitmek icin acele etdi, durmadi. Yiiksek 
kapiniza kavusmak icin yola cikdi. Ona yanyacak bir vazifeyi kendisine bu- 
yurursunuz. Bu asagi koleniz bildigini yazdi. Emr sizindir. Hace Ziyaeddin 
Muhammed bir kac gun burada kaldi. Biraz huzur ve cem'iyyet edindi. Fe- 
kat, sonunda, gecim sikintisindan kendini toparhyamadi, askere gitdi. 
Mevlana $ir Muhammedin oglu da yiiksek kapiniza dogru yola cikdi. Biraz 
huzur ve cem'iyyet edinmisdir. Ba'zi engeller dolayisi ile o kadar ilerliye- 
medi. Daha cok yazmak saygisizhk olacakdir. Farisi misra' tercemesi: 

Kole, kendi haddini bilmelidir! 

Mektubu yazdikdan sonra bir hal kapladi, yazmakla anlatilacak gibi de- 
gildir. Bu halde iken (Fena-i irade) hasil oldu. Daha once de, bir seye is- 
tek kalmamisdi. Fekat, istek biisbiitun yok olmamisdi. O halimi yiiksek ka- 
piniza sunmusdum. $imdi, irade de kokiinden kazindi. $imdi ne istenilen 
birsey var, ne de istek var. Bu fenanin sekli de gosterildi. Bu makama uy- 
gun olan bircok bilgiler de verildi. Bu bilgiler cok ince ve kansik oldukla- 
nndan yazilmasi guc oluyor. Bunun icin, bunlar uzerinde kalem yuriiteme- 
dim. Bu fenanin hasil oldugu ve ilmlerin verildigi zeman vahdetden deri- 
de yepyeni seyler goriindii. Vahdetin otesinde birsey goriilemiyecegi, hat- 
ta hicbir baghlik bulunmadigi belli ise de, bulunani yazmagi emr buyurmus- 
dunuz. Birseyi iyi anlamadikca yazmaga cesaret edemiyorum. Bu makamin 
sekli, vahdetin otesinde oyle goriindii ki, Egre sehri Delhi sehrinin otesin- 
de bulundugu gibi. Bu goriisiin dogrulugunda hie siibhe kalmadi. Her ne 
kadar, goziimde ne vahdet var, ne vahdetden otesi var ve ne de hakikat ola- 
rak veya hakki onun otesinde bilecegim bir makam var. Hayret ve cehalet 
tamdir. Bu goriislerle, hicbir degisiklige ugramamisdir. Ne yazacagimi bi- 
lemiyorum. Hep birbirine uymayan seyler, hicbiri anlatilamiyor. Fekat, hep- 
sinin varhginda siibhem yokdur. Estagfirullah ve etubii ilellah min cemfi 

-24- 



ma kerihallah, kavlen ve fi'len ve hatiran ve naziran. [Ya'ni, Allahii teala- 
dan magfiret dilerim ve Allahii tealamn begenmedigi sozden, isden, diisiin- 
ceden ve goriisden Allahii tealaya tevbe ederim.] 

Simdi anlasildi ki, bundan once sifatlann fenasi ya'ni, sifatlan unut- 
mak, sifatlann birbirlerinden aynlmamalanna sebeb olan seyler de fena idi. 
Bu seyler, vahdetde bulunmakda idiler. Bunlar yok olmuslardi. Simdi, si- 
fatlann kendileri de, vahdetde bulunarak olsa bile, yok oldu. Ehadiyyet kah- 
ramani, varhkda hicbir sey birakmadi. Ilm-i ilahide, sifatlann topluca veya 
birer birer olan ayrihklan da kalmadi. Yalniz haric goriindii. (Allahii teala 
var idi. Ondan baska hicbir sey yok idi.) Simdi de boyledir. Bundan once, 
bu hadis-i serifi yalniz biliyordum. Fekat, bu halde degildim. Bu halimin dog- 
rulugunda veya yanhshginda bu fakiri uyandiracaginizi iimmid ederim. 

Mevlana Kasim Alinin tekmil makamina erisdigi goriiliiyor. Oradaki sev- 
diklerimizden birkacinin da, bu makama ulasdiklan anlasihyor. Herseyin 
dogrusunu ancak Allahii teala bilir. 

12 

ONIKINCi MEKTUB 

Bu mektub, yine yiiksek miirsidine yazilmisdir. Fena ve Beka makann- 
nin hasil oldugunu ve Seyr-i fillah ve Tecellf-i zati bildirilmekdedir: 

Yiiksek kapiniz kolelerinin en asagisi olan Ahmed, sunar ki, kusurlanm- 
dan hangisini bildireyim. Allahii tealamn istedigi olur. Onun istemedigi ol- 
maz. Hie kimsede hareket ve kuvvet olmaz. Ancak, biiyiik ve yiiksek olan 
Allahin dilemesi ile olur. (Fena-fillah) ve (Beka-billah) makamina bagh olan 
ilmleri, Allahii teala ihsan ederek acikladi. Boylece herseyin ozii anlasil- 
di. (Seyr-i fillah) ve (Tecelli-i zatf-i berki)nin ne olduklan ve Muhamme- 
di-yiil-mesreb kime dendigi, bunlara benzer seyler anlasildi. Her makam- 
da, bu makama lazim olan seyleri gosterildi ve hepsinden ileri gotiiruldum. 
Evliyaullahin haber verdikleri seylerden, gosterilmedik ve gecirilmedik pek 
azi kaldi. Begendiklerini sebebsiz olarak begenirler. Herseyin kendisi, 
maddesi, mahluk oldugu gibi, yaratihslarinda bulunan kabiliyyetlerin, uy- 
gunluklann da, mahluk olduklan anlasildi. Allahii teala, kabiliyyetlerin te'si- 
ri altinda degildir. Hicbirseyin Ona hiikm etmesi caiz degildir. Daha uza- 
tarak saygisizhk yapmakdan cekindim. Farisi misra' tercemesi: 

Kole olan, haddini bilmelidir. 

13 

ONUCUNCU MEKTUB 

Bu mektub, yine yiiksek miirsidine yazilmisdir. Yolun sonsuz oldugu ve 
hakfkat bilgilerinin, islamiyyet bilgilerine uygun oldugu bildirilmekdedir: 

Yiiksek kapiniz kolelerinin en asagisi olan Ahmed, sunar ki, bu yolun 
sonsuzlugundan, bitmez tiikenmez olmasindan ah ederim! Binlerle ah ede- 
rim! Yolda cok hizh gotiiriiyorlar ve cok seyler ihsan ediyorlar. Bunun 
icindir ki, biiyiikler, Seyr-i ilallah yolculugunun ellibin senelik yol oldugu- 

-25- 



nu bildirmislerdir. Belki de, Me'aric suresinin dordiincii [4] ayetinde, (Me- 
lekler ve ruh oraya bir giinde varirlar. Bu giiniin uzunlugu ellibin senelik 
yoldur) buyurulmakla bu yola isaret edilmisdir. Yolun coklugu bizi cok iiz- 
dii. Ummidlerimiz kesildi. Fekat hemen Sura suresinin yirmisekizinci [28] 
ayetinde; (Uininid kesildikden sonra, O, faideli yagmur gonderir ve rahme- 
tini yayar) miijdesi, bizi sevindirdi. Birkac giinden beri esyada seyr, ya'ni 
yolculuk hasil olmusdur. Fekat, talebeler cilginlik gosterdiklerinden, yine 
onlarla ugrasmaga baslamldi. Daha o makama kavusacagimi sanmiyorum. 
Fekat, talebeler sikisdirdiklan icin, haya ve ihsan duygulari ile onlara bir- 
seyler soyliiyorum. Bundan once tevhid-i viicudi bilgilerine baglanip kal- 
misdim. Halimi arka arkaya yiiksek kapiniza bildirmisdim. isleri, sifatlan 
asla vermisdim. isin icyiizii anlasilinca, o bilgilerden kurtuldum. Terazinin 
(Heme ezust) kefesinin agir basdigini anladim. Yiiksekligin boyle goriisde 
oldugunu, (Heme ust) demekde olmadigini anladim. Fi'llerin ve sifatlarin 
ondan baska olduklan anlasildi. Herbirini ayn ayri gostererek, yukan 
mertebeye cikardilar. Siibheler hie kalmadi. Kesflerin hepsi, ahkam-i isla- 
miyyenin acik bilgilerine tarn uymakdadir. islamiyyetin acikca bildirdikle- 
rinden kil kadar aynliklan yokdur. Tesavvufculann birkaci, islamiyyetin 
acikca bildirdiklerine uymiyan kesfler bildirmisler ise de, ya yanks anlamis- 
lar veya sekr, ya'ni sii'ursuzluk halinde iken soylemislerdir. Batinin zahi- 
re uygunsuz oldugu hie goriilmemisdir. Tesavvuf yolunun ortasinda, zahi- 
re uymayan seyler goriiniiyor ise de, bunlar da zahire uydurulur. Zahirle ba- 
tin birlesdirilir. Yolun sonuna varanlann batini, islamiyyetin zahirine hep 
uygun olur. Alimler ile bu biiyiikler arasinda yalniz bir ayrihk vardir ki, alim- 
ler diisiinerek ve ilm yolu ile bilirler. Bu biiyiikler ise, kesf ederek, tadini 
alarak bulurlar. Bu biiyiiklerin hallerinin dogru olmasina birinci alamet, is- 
lamiyyetin zahirine uygun bulunmalandir. Su'ara suresi oniicuncii ayet-i ke- 
rimesi (Gogsiim darahyor, dilim soylemez oluyor) bunlarm haline uygun- 
dur. Ne yazacagimi bilemiyorum. Hallerimin bircogunu kaleme alamryorum. 
Mektublarda da yazacak yer kalmiyor. Belki bunda da bir hikmet vardir. 
Uzakda kalan bu mahrumu kiymetli teveccuhiiniizden ve gariblere olan mer- 
hametinizden ayirmayimz. Yolda birakmayimz. Farisi beyt tercemesi: 

Bu soze sebeb olan sensin, 
Uzarsa uzatan da sensin. 

Mektubu uzatmak saygisizhgindan cekiniyorum. Farisi misra' tercemesi: 

Kble olan haddini bilmelidir. 

14 

ONDORDUNCU MEKTUB 

Bu mektub yine yiiksek miirsidine yazilmisdir. Yolculukda hasil olan sey- 
leri ve birkac talebenin hallerini bildirmekdedir: 

Yiiksek kapinizin kolelerinin en asagisi olan Ahmed sunar ki, mahluk- 
lann mertebelerinde goriilen tecellilerden birazi, onceki mektubda su- 
nulmusdu. Ondan sonra (Viicub), ya'ni varhgi lazim olan mertebe goriin- 
dii. Biitiin sifatlar bu mertebededir. Cirkin, siyah bir kadin seklinde goriin- 

-26- 



du. Bundan sonra ehadiyyet, ya'ni bir olan varlik, ince bir divar ustunde du- 
ran uzun bir gene adam seklinde tecelli etdi. Bu iki tecelli hakkani olarak 
goriindiiler. Bundan evvelki tecelliler boyle goriinmiiyordu. Bu zeman 
olmek istedim. Kendimi biiyiik bir deniz kenannda ayakda gordiim. Ken- 
dimi denize atmak istedim. Fekat arkamdan bir ip ile baglanmis idim. Bu- 
nun icin denize atlayamadim. Bu ipin, maddeden yapilmis olan bedene olan 
baghhklar oldugunu anladim. ipin, kopmasini istedim. 

Oyle bir hal oldu ki, gonlumiin Allahii tealadan baska hicbirseyi isteme- 
digini anladim. Bundan sonra viicub makaminin biitiin sifatlan goriindu. 
Bu sifatlar, bir bakimdan bircok seylerin aynalan oldular. Daha sonra bu 
aynalarda goriinen seylerin hepsi asagi dokiildiiler. Geride yalniz viicub ma- 
kaminin sifatlan kaldi. Bunlarda goriilen seylerin ayrilmalan, dokiilmele- 
ri de goruldii. Simdi sifatlann asla verildigi anlasildi. Onlarda goriilen 
seylerden aynlmadan once, asla verilemezlerdi. Belki verilmis gibi goru- 
liirlerdi. (Tecelli-i suri)ye kavusanlann hali boyledir. Sifatlar asla verilin- 
ce, (Fena-i hakiki) hasil oldu. Bundan sonra kendimdeki ve baskalannda- 
ki sifatlan birbirinin benzeri buldum. Yerlerinin baska baska olmasi orta- 
dan kalkdi. Boyle olunca gizli sirklerin inceliklerinin bircogundan kurtul- 
dum. Simdi ne Ars kaldi, ne yer kaldi, ne zeman, ne mekan, ne alti cihet ve 
ne de esyayi ayiran simrlar kaldi. Eger senelerce diisiinsem alemden bir zer- 
renin yaratilmis oldugunu bilemem. Bundan sonra, kendime mahsus olan 
(Te'ayyiin), kendime mahsus olan vech goriindiiler. Bu te'ayyun, eski ve 
parca parca bir elbise gibiydi. Bir kimse giymis idi. O kimsenin kendime 
mahsus vech oldugunu anladim. Fekat hakkani olarak anlasilmadi. Daha 
sonra bu adamin yukan tarafinda ve kendisine bitisik ince bir post goriin- 
du. Kendimi o post olarak buldum. Bu te'ayyiin elbisesini kendimden 
uzak gordiim. O post iizerinde bir nur goriindu. Biraz sonra gene yok ol- 
du. Bu post ve elbise de yok oldular. Eskisi gibi cahil ve saskin kaldim. Bu 
goriinen seylerden anladiklanmi yiiksek kapiniza bildirecegim. Dogrusu ile 
yanhsim isaret buyurursunuz. $6yle ki, o goriinen kimse, (Ayn-i sabi- 
te)dir. Viicub ile imkan arasinda bir gecit gibidir. iki yiizii birbirine ben- 
zemez. Arasinda elbise bulunan ve nur goriilen o post da viicud ile adem 
arasinda gecitdir. Kendimi o post bulmusdum. Bu da, varhkla yokluk ara- 
sindaki gecite kavusmakdir. Bundan once rii'yalarda da, kendimi boyle ge- 
cit bulmusdum. Fekat o afakda idi. $imdi ise enfiisdedir. Ya'ni kendimde- 
dir. ikisi arasinda baska bir aynhk daha gorulmusdu. Fekat simdi yazarken 
onu unutdum. Her zemanki halim saskinhk ve cahillikdir. Arasira boyle 
oyunlar da hasil oluyor ve sonra yok oluyor. Geride ma'rifetleri kaliyor. 
Ba'zi seylerin ne oldugunu anhyamiyorum. Hatmmda kalanlara da giive- 
nemiyorum. Bunun icin hemen yazmak saygisizhginda bulunuyorum. Boy- 
lece, yiiksek isaretinizle, bunlara giivenim hasil olur. Kiymetli tevecciihle- 
riniz yardimiyla aleak seylere olan baghhklardan kurtulacagimi iimmid edi- 
yorum. imdadima yetismezseniz isim cok giicdiir. Farisi beyt tercemesi: 

Hakkin ve link adamlarmm yardimi olmadan, 
Melek de olsa kurtulamaz yiiz karahgmdan. 

Hindistanin meshur seyhlerinden Seyh Abdiillah-i Niyazinin oglu Seyh 
Taha ve hiiddam haci AbdiiFaziz yiiksek kapinizi cok ozlemekdedirler. Seyh 

-27- 



Taha da mubarek ayaklannizdan oper ve kabul buyurulmasi icin yalvarir. 
Bu yiiksek tarika girmek istiyor, candan yalvardi. Istihare yapmasim soy- 
ledim. Goriiniisde cok uygundur. Burada zikr etmesini ogrenen sevdikle- 
rimizin cogu rabita yapmakdadir. Bir kismi rii'ya, vaki'a esnasinda rabita 
alip gelmekdedir. Bir cogu da Delhiden gelmeden once rabita etmislerdir. 
Once huzura ve sii'ursuzluga dahyorlar. Iclerinden birkaci, sifatlan asla ve- 
riyorlar, ya'ni ondan goriiyorlar. Geri kalanlan boyle degildir. Fekat hic- 
biri tevhfd-i viicud ve nurlan gormek ve kesflere kavusmak yoluna gitmi- 
yor. Molla Kasim All ve Molla Mevdud Muhammed ve Abdiil-Mii'min, go- 
riiniisde cezbe makaminin iist noktasina varmislardir. Fekat Molla Kasim 
All inmeye baslamisdir. Geri kalan ikisinin inmesi bilinmiyor. Seyh Nur da 
noktaya yakindir, fekat kavusamamisdir. Molla Abdurrahman da noktaya 
yakindir. Kavusmasina az kalmisdir. Molla Abdiilhadi o makamda huzura 
ve sii'ursuzluga dalmisdir. Diyor ki, (Her bakimdan hicbirseye benzeme- 
yen bir varhgi "celle sanuh" her seyde hie birine benzemeksizin goruyorum. 
Her isi Onun yapdigini anhyorum). Yiiksek ni'metleriniz, taliblere ve elve- 
risli olanlara durmadan yagmakdadir. Bu ni'metleri onlara ulasdirmakda 
bu asagi kolenizin hie hizmeti olmuyor. Farisi misra' tercemesi: 

Ben o eski Ahmedim, hie degismedim. 

Bir gun vak'alardan bir vak'ayi anlatirken (O, sevilmislerden olmasay- 
di, maksada kavusmakda cok giicliik cekerdi) buyurmusdunuz. Bu mahbu- 
biyyetin yiiksek ihsaniniza bagh oldugunu da bildirmisdiniz. Bu mujde- 
nizden cok iimmidliyim. Bu taskinhklanm ve saygisizhklanm ondandir. 

15 

ONBESINCI MEKTUB 

Bu mektub, yine yiiksek miirsidine yazilmisdir. inis makamindaki hal- 
leri ve birkac gizli bilgiyi aciklamakdadir: 

Hazir olan gaibin, bulmus olan kacirmisin, kavusmus olan mahrumun 
sundugu soyledir ki: Cok zemandir onu arardim, hep kendimi bulurdum. 
Sonra, isim oyle oldu ki, kendimi arasaydim, onu bulurdum. Simdi, onu gayb 
etdim, kendimi buluyorum. Onu kacirdigim halde aramiyorum, yok oldu- 
gu halde ozlemiyorum. ilm bakimindan huzurdayim, kavusmusum, karsi- 
hyorum. Zevk bakimindan ise, gayb etdim, aramiyorum. Zahiri beka, ba- 
tini fenadir. Bekada iken fanidir. Fenada oldugu halde bakidir. Fekat, 
ilmle olan fenadir ve zevkle olan bekadir. isi, diismekde ve inmekdedir. iler- 
lemekden ve yiikselmekden kalmisdir. Onu, kalbden kalbin sahibine go- 
tiirmiislerdi. Simdi kalbin sahibinden kalb makamina indirdiler. Ruh, nefs- 
den kurtulmusdu. Nefs de itminana kavusdukdan sonra ruhun nurlannin 
coklugundan cikmisdi. Simdi ruh ile nefsi onda topladilar. Onu her ikisi ara- 
sinda gecit yapdilar. Bu aracihkla, yukandan almak, asagiya vermek ni'me- 
tini ihsan etdiler. Faideli seyleri ahr, aldiklanni baskalanna verir. Hem ah- 
ci ve hem vericidir. Farisi misra' tercemesi: 

Daha soylersem, sonu gelmez. 

Yiiksek makaminiza sunulur ki, sol el, kalb makamina isaretdir. Kalbin 

-28- 



sahibine yiikselmeden oncedir. Yukandan indikden sonra kalb makami- 
na getirirler. Bu makam baskadir. Sag ile sol arasinda gecitdir. Kavusan- 
lar, bunu iyi bilir. Siiluk yapmamis olan meczublar, kalb makamina vanr- 
lar. Bunlara (Erbab-i kulub) denir. Kalbin sahibine kavusmak icin siiluk 
yapmak lazimdir. Bir makamin bir kimseye verilmesi demek, ona bu ma- 
kamda hususi bir san hasil olmasi demekdir. Bu san ile, o makamin erba- 
bindan aynhr. Ayrihklanndan biri, cezbenin, once olmasi demekdir ve o 
makamda hususi bekasi hasil olarak o makamin bilgilerine ve ma'rifetle- 
rine kavusur. Kalb makaminin bilgileri ve cezbenin, siilukiin, fena ve be- 
kanin ne olduklan ve bunlara benzer bilgiler, bundan evvelki mektublar- 
da, yazilarak sunulacagi bildirilen kitabda aciklanmisdir. Mir Seyyid Sah 
Hiiseyn, acele ile yola cikdi, temize cekmek nasib olmadi. Bu kitab iizerin- 
deki kiymetli diisiincelerinizi ve emrlerinizi okumakla serefleniriz insaal- 
lahii teala. Aziz Miitevakkif cezbe makaminda yukandan inmisdir. Fekat 
yiizii bu aleme degildir. Hep yukanya bakmakdadir. Yiikselmesi baskasi- 
nin cekmesiyle oldugu icin cezbeye uygundur. inerken, birlikde az birsey 
getirdi. Nisbetinin ash, baskasina bagh olan tevecciih idi. Kendisini bu te- 
vecciih yiikseltiyordu. Bu nisbeti simdi de vardir. Cezbe nisbetinde, cesed- 
deki ruh gibidir ve karanhkda bulunan lsik kaynagi gibidir. Fekat bu cez- 
be, btiyuklerimizin bildirdigi cezbe degildir "kaddesallahii teala esrare- 
hiim". O cezbe, Hace-i Ahrar "kuddise sirruh" hazretlerine yiiksek dede- 
lerinden gelmisdir. [Ya'ni annesinin dedelerinden gelmisdir. (Resehat) ki- 
tabi.] O biiyiiklerin, bu makamda hususi sanlan vardir. Birkac talebe 
rii'yada gordiiler ki, yukanda adi gecen Aziz Miitevakkif, Haceyi yimisdir. 
Bu rii'ya, bu makamin goriinecegini gostermekdedir. Bu cezbenin faide ver- 
mek makami ile ilisigi yokdur. Bu makamda, yiiz, hep yukan dogrudur ve 
hep sii'ursuzluk lazimdir. Cezbe makamlanndan coguna kavusdukdan 
sonra bunlar siiluke uygun olmaz. Bunlan yazarken o makama dogru 
idim. Ba'zi incelikleri goriindii. Sebebsiz tevecciih olunamiyor. Herseyin 
dogrusunu Allahii teala bilir. O aziz, birkac aydan beri asagi inmisdir. 
Fekat bu cezbe makamina tarn girmiyor. Bu makamin sanini bilmedigi icin 
giremiyor. Daginik diisiinceleri buna sebeb oluyor. Bu sacma yazilar yiik- 
sek kapiniza kavusdugu zemanda, bu makama tarn girecegini iimmid ede- 
rim. Hace hazretlerini bundan sonra tarn indirirler. 

16 

ONALTINCI MEKTUB 

Bu mektub, yine yiiksek niiirsidiiie \ azilmisdir. Yiikselmede ve inmede- 
ki halleri bildirmekdedir: 

Talebenizin en asagisi sunar ki, Mevlana Ala'iiddin oksayici mektubu- 
nuzu getirdi. Yazih olan seyleri aciklamak icin zeman buldukca miisvedde 
hazirladim. O bilgileri temamlayici birkac sey daha diisiindiik, ama, bunla- 
n yazamadan mektub yola cikdi. insaallahu tebareke ve teala aynca yiik- 
sek kapiniza sunulur. Simdi, temize cekilmis olan baska bir kitab gonderil- 
di. Bu kitab, dostlanmizdan birkacimn dilegi iizerine yazildi. Bu yolda fa- 
ideli olacak nasihatlann yazilmasim istemislerdi. Buna gore, cahsacagiz 

-29- 



demislerdi. Dogrusu, esi olmiyan, cok faideli bir kitab oldu. Onu yazdikdan 
sonra Resulullah "aleyhissalatii vesselamii vettehiyye" hazretlerinin, iim- 
metinin alimlerinden bircogu ile hazir olduklan anlasildi. Bu kitabi muba- 
rek eline aldi. Merhameti cok oldugundan, onu opdii, alimlere gostererek 
(boyle iman etmek lazimdir) buyurdular. Bu bilgileri ogrenmekle serefle- 
nenler nurlu, herkesden yuksek idiler ve cok kiymetli idiler. O serverin "aley- 
hissalatii vesselam" karsisinda ayakda idiler. Sozii uzatmiyahm, bu hali 
herkese bildirmek icin bu fakfre emr buyurdular. Farisi misra' tercemesi: 

Kerimlerle yapilan isler zor olmaz. 

Yuksek huzurunuzdan aynldigim giinden beri, gozxim hep yukanda 
oldugu icin irsad makamina o kadar hevesim kalmadi. Cok zeman oluyor 
ki, bir koseye cekilip, oturmak istiyorum. Benimle oturmak, konusmak is- 
tiyenler goziime arslan ve kaplan goriinuyor. Herkesden uzaklasmaya ka- 
rar vermisdim. Fekat istihare uygun gelmedi. Maksada yaklasdiran dere- 
celer sonsuz ise de, cok yukanlara yiikselmek oluyor. Gotiiriiyorlar ve 
getiriyorlar. Allahu tealanin diledigi yere kadar goturduler. Buyiiklerin hep- 
sinin makamlanndan gecirdiler. Farisi beyt tercemesi: 

Bu asagi arahkdan bir giil aldilar, 
Elden ele, yuksek yere ulasdirdilar. 

Bu arada buyiiklerin ruhlannin yardimlanni yazacak olsam cok uzun su- 
rer. Kisaca bildiriyorum. Zil makamlanndan gecirdikleri gibi, bunlann 
ash olan makamlann hepsinden de gecirdiler. Allahu tealanin ihsanlann- 
dan hangi birini yazayim. Diledigi kulunu sebebsiz kabul ediyor. Vilaye- 
tin cok cesidlerini, yuksek derecelerini gosterdiler. Hangi birini yazacagi- 
mi bilemiyorum. Zilhicce ayinda, derecelerden indirerek kalbin vilayeti ma- 
kamina kadar getirdiler. Burasi, baskalanni yiikseltebilmek ve irsad etmek 
makamidir. Fekat bu makam icin daha temamlayici ve olgunlasdirici sey- 
ler lazimdir. Farisi misra' tercemesi: 

Buna ne zeman kavusulur, is kolay degildir. 

Sevilenlerden, istenilenlerden olup, o kadar cok konaklardan gecirdi- 
ler ki, muridler, isteyiciler, Nuh aleyhisselamin omrii kadar cahssalar bu- 
na kavusamazlar. Boyle ilerlemek yalniz istenilenler icin olsa gerek. Mu- 
ridler bu yola adim bile atamazlar. Ciinki, efradin cikabilecekleri makam, 
asl olan makamlann baslangicidir. Efradin cogu buraya yol bulamaz bile. 
Bu, Allahu tealanin oyle bir ihsanidir ki, diledigine verir. Allahu teala 
biiyiik ihsan sahibidir. 

Irsad ve tekmil mertebelerinde durup kalmanin sebebi budur. Nurun bu- 
lunmamasi da, gayb karanhginin yayilmasindan ileri gelmekdedir. Baska 
bir sebeb yokdur. Herkes, kendi hayallerinden birseyler soyliiyor. Bunla- 
ra kiymet vermemelidir. Farisi beyt tercemesi: 

Alimi anlamaz cahil, soyier hep keiam, 
Onun icin sozii kisa kes, sabr et vesselam. 

Hayal ile, zan ile soylenen seyler iizerinde durmak, cok zararh olabilir. 
O kimselere soyleyiniz ki, bu gonlii yarahnin hallerinden hayal olan bakis- 
larini cevirsinler. Bakmak icin yer cokdur. Farisi beyt tercemesi: 

-30- 



Gayb olmusum beni aramaym, 
Gayb olanlara birsey soylemeyin. 

Allahii tealanin gayretini, gazabini diisiinmelidir. Allahu tealanin yiik- 
seltmek istedigi birseyi asagi diisiiriicu seyler soylemek cok uygunsuz olur. 
Allahu tealaya karsi gelmek olur. Kalb makamina inmek, hakikatda fark, 
ya'ni aynlik makamina inmekdir ki, (irsad makami)dir. Burada fark demek, 
nefsin ruhdan ve ruhun nefsden aynlmasi demekdir. Bundan once cem' ve 
fark makamlanndan anlasilan seyler, (Sekr) ya'ni sii'ursuzlukdan idi. Hak- 
ki halkdan ya'ni Allahu tealayi mahluklardan ayn gormege (Fark maka- 
mi) diyorlar. Bu dogru degildir. Boylece bu ruhu hak saniyorlar ve bunun 
nefsden aynlmasini gormege, Hak tealanin mahluklardan ayrilmasini gor- 
mek diyorlar. Sekr halinde olanlann edindikleri bilgilerin cogu boyledir. 
Ciinki, isin dogrusu, orada bulunmaz. Her is Allahu tealanin emri ile olur. 
Cezbe ve siiluk sahiblerinin bilgilerini ve bu iki makamin ne olduklanni, 
ayn bir kitab halinde uzun yazdim. Yiiksek huzurunuza sunulacakdir. 

17 

ONYEDINCI MEKTUB 

Bu mektub, yine yiiksek miirsidine yazdmisdir. Yiikselmedeki ve inis- 
deki hallerden birkaci bildirilmekdedir: 

Yiiksek kapiniz hizmetcilerinin en asagisi olan Ahmed sunar: Burada- 
ki sevdiklerimizden biri, cok zemandan beri, oldugu yerde kalmisdi. Bu 
mektubun yazildigi giin, bu makamdan cikanlarak asagi indirildigi anlasil- 
di. Fekat tarn indirilmemisdir. Bu makamin altinda kalmis olan derecele- 
re de gotiiriildii. Bu iistdeki makamdan inmege baslamisdir. Bundan son- 
ra her ne hal olursa aciga vurulacak ve yiiksek huzurunuza yazilacakdir. Bu 
hale kavusan da, hali acildikdan sonra kendisi birsey yazarsa, dogru olur. 
Bu inisi kuvvetli oldugu icin ve bu asagi koleniz ciillab [giilsuyu] serbeti ice- 
rek halsizlesdigim icin bu inisin sonunu inceliyemedim. insaallahii teala onu 
da bildirirler. 

18 

ONSEKiZINCi MEKTUB 

Bu mektub, yine yiiksek miirsidine yazdmisdir. Telvfnden sonra olan 
temkini, Vilayetin iic mertebesini ve Viiciid-i tealanin Zat-i tealadan ayn 
oldugu bildirilmekdedir: 

Yiiksek kapinizin kolelerinin en asagisi, giinahi cok Ahmed bin Abdii- 
lehad sunar ki, hallerin ve ma'rifetlerin gelmege basladigi giinden beri, bun- 
lan yiiksek kapiniza bildirmek saygisizhginda bulundum ve cok ileri gitdim. 
Allahu teala, yiiksek tevecciihlerinizin yardimiyla, hallere bagh kalmakdan 
kurtardi. Telvfnden temkine kavusdurdu. Ya'ni degisik hallerden kurtanp 
siikunete kavusdurdu. Simdi hayret, saskinhk ve iiziintiiden baska elime hic- 
birsey gecmiyor. Vasl yerine fasl ve kurb yerine bu'd hasil oldu. Ma'rifet- 
ler kalmadi. ilm gitdi. Cehl kapladi. Bu saskinhkla mektub da yazilamaz ol- 
du. Yalniz, giinliik olup bitenleri yazarak, kiymetli vaktlerinizi almaga da 

-31- 



elim varmadi. Kalbimi sogukluk o kadar kapladi ki, hicbirseyle kizisami- 
yor. Tenbeller gibi hicbir is yapamiyorum. Farisi beyt tercemesi: 

Ben hit int. hicden de asagi, 
Hicden bir is hasil olur mu? 

Soziimuze gelelim. Simdi (Hakk-ul-yakin) ile sereflendirdiler. Burada 
ilm ve ayn, ya'ni bilmek ve gormek birbirine perde degildirler. Fena ile be- 
ka bir aradadir. Hayret, saskinhk icinde ilm ve sii'ur vardir. Gayb etmis iken 
kavusmusdur. ilm ve ma'rifet varken cehl ve dalginlik icindedir. Farisi mis- 
ra' tercemesi: 

Cok s a si In: Hem karusdum, hem s a skin oldum. 

Allahii teala yalniz kendi sonsuz merhametiyle yiiksek derecelerde 
ilerletiyor. (Vilayet makami)nin iistiinde (Sehadet makami) var. Vilaye- 
tin, sehadet makami yanindaki yeri, suretlerin tecellisinin zatin tecellisi ya- 
nindaki yeri gibidir. Hatta, bu ikisi arasindaki uzakhk, o ikisi arasindaki 
uzaklikdan kat kat cokdur. Bunu onceden de bildirmisdim. Sehadet maka- 
minin iistiinde (Siddikhk makami) var. Bu iki makam arasindaki uzakhk, 
kelime ile anlatilabilenden daha cok ve isaret olunabilenden daha bii- 
yiikdiir. Siddikhk makaminin iistiinde, yalniz (Peygamberlik makami) 
vardir "ala ehlihessalatii vesselam". Siddikhk makami ile peygamberlik ma- 
kami arasinda baska makam yokdur ve olamaz. Baska makam olamiyaca- 
gi, acik ve dogru olan kesfle anlasilmakdadir. Ehliillahdan, ya'ni Evliyadan 
bircogu, bu iki makam arasinda bir makam daha bulundugunu soylemis- 
ler ve buna (Kurbet) makami demislerdir. Buraya ulasdirmakla da seref- 
lendirdiler. Bu makamin ne oldugunu bildirdiler. Cok ugrasdikdan ve 
pek yalvardikdan sonra, once o biiyiiklerin soyledikleri gibi gosterdiler. Son- 
ra ic yiiziinii bildirdiler. Evet, yukselirken Siddikhk makami hasil olduk- 
dan sonra bu makam hasil olmakdadir. Fekat iki makamin arasinda bulun- 
masi, iizerinde durulacak birseydir. Yiiksek kapiniza kavusdugum zeman, 
insaallahii teala, isin ic yiiziinii genis olarak sunacagim. Bu makam cok yiik- 
sekdir. Yukselirken, gecilen konaklar icinde bundan daha iistunii bilinmi- 
yor. Allahii tealanin viicudiiniin, ya'ni varhginin, zatindan, ya'ni kendisin- 
den baska oldugu, bu makamda anlasihyor. Dogru yolun alimleri de "Al- 
lahii teala onlann cahsmalanna iyi karsihklar versin" boyle oldugunu bil- 
dirmislerdir. Burada, viicud da yolda kahyor. Ondan daha yukan cikihyor. 
Ebiil-Mekarim-i Riikneddin S e yh Alaiiddevle, kitablannin bir kacinda 
(Viicud aleminin iistiinde, Melik-il-vedud alemi vardir) buyuruyor. 

Siddikhk makami, Beka makamlanndandir. Ciinki, yiizii mahluklara kar- 
sidir. Bundan daha asagida, ya'ni inis makamlannin en ilerisinde peygam- 
berlik makami vardir. Bu makam siddikhk makamindan daha yiiksekdir. 
Sahv ve beka burada daha cokdur. Kurbet makami, bu iki makamin ara- 
sina giremez. Ciinki bunun yiizii, tarn tenzihe dogrudur ve cikis makamla- 
nnin temamidir. Nerede onlar, nerede bu? Farisi beyt tercemesi: 

Ayna arkasmdaki papagan gibiyim, 
Ezeli tistad ne derse onu soylerim. 

Dusunerek, isiterek anlasilan ahkam-i islamiyye bilgileri, simdi kesf ile 

-32- 



hasil olmakdadir. Kesfler, ehl-i siinnet alimlerinin bildirdiklerinden kil 
kadar aynlmamakdadir. Onlann kisaca bildirdikleri seyleri acikladilar ve 
genisletdiler. Diisiinerek anlamak yerine icden gelerek ogrenmegi ihsan et- 
diler. Bir kimse Hace Sah-i Naksibend "kaddesallahii teala sirrehiil akdes" 
hazretlerinden sordu: 

Siial: Tesavvuf yolunda ilerlemek, ya'ni siiluk nicindir? 

Cevab: (Kisaca, topluca ogrenilenlerin genislemesi, acilmasi ve dusune- 
rek bulmak yerine, kesf ile kalbe gelmek icindir) buyurdu. Onlardan baska 
seyler ogrenmek icindir buyurmadi. Evet, tesavvuf yolunda ilerlerken, bil- 
giler, ma'rifetler hasil olmakdadir. Fekat, bunlann hepsini birakip ilerlemek 
lazimdir. En son makama, ya'ni Siddikhk makamina varmadikca dogru bil- 
gilere kavusamaz. Suna sasihr ki, Ehliillah arasinda, bu serefli makama ka- 
vusduklanni soyleyenlerin bu makama uygun olan bilgileri ve ma'rifetleri aca- 
ba neden olmuyor? (Her ilm sahibinin iistiinde daha biiyiik alim vardir.) 

Kaza ve kader bilgisini de acikladilar. Oyle bildirdiler ki, islamiyyetin 
bildirdiginden hie aynhgi yokdur. Bu bilgiye, icab noksanligi ve cebr leke- 
si hie bulasmamakdadir. Bu bilgi, ayin ondordiindeki ay gibi acik anlasil- 
makdadir. islamiyyetin bildirdigine hie uygunsuz olmadigi halde bu bilgi- 
yi nicin herkesden gizlediklerine sasiyorum. Eger din-i islama uygun olma- 
sa idi, o zeman ortmeleri, saklamalan uygun olurdu. Ne yapdigindan siial 
olunmaz. Farisi beyt tercemesi: 

Omui korkusundan, kirn ne yapabilir? 
Teslim olmakdan baska ne diyebilir. 

Ilmler ve ma'rifetler, nisan yagmuru gibi akiyorlar. insanin idraki bunla- 
n kavnyamiyor. Laf olsun diye insanin idraki diyoruz. Yoksa, sultanin he- 
diyyelerini ancak onun hayvanlan tasiyabilir. Onceleri, bu sasilacak bilgile- 
ri yazmak istiyordum. Fekat basaramadim. Bunun icin uziiluyordum. Son- 
ra, (bu bilgileri gondermek, ahsdirmak icindir; bunlari ezberlemek icin de- 
gildir) diyerek iizuntiimu giderdiler. Nitekim mekteblerde talebe diploma al- 
mak icin cesidli seyler ogrenirler. Bunlari ezberlemek icin ogretmezler. 

Bu bilgilerden birkacini yiiksek huzurunuza sunuyorum. Sura suresi on- 
birinci ayetinde (Onun benzeri gibi hie birsey yokdur. Ancak O isitici ve go- 
ruciidiir) buyuruyor. Bu ayet-i kerimenin bas tarafi, Allahii tealayi tenzih 
ediyor. Bu, acikca anlasilmakdadir. O isiticidir, goriiciidur buyurmasi da, 
bu tenzihi temamlamakda ve kuvvetlendirmekdedir. Soyle ki, mahluklar- 
da da gormek ve isitmek vardir. Mahluklann bu iki duygusu Allahii teala- 
nin isitmesi ve gormesi gibi sanilabilir. Allahii teala, mahluklann isitmedi- 
gini, gormedigini bildirerek, boyle sanmak yolunu kapamakdadir. Bu 
ayet-i kerimede, isitici ve goriicii yalniz Odur, mahluklarda yaratilmis 
olan kulak ve goz, isitmekde ve gormekde hie rol oynamaz. Allahii teala, 
kulagi ve gozii yaratdigi gibi, isitmeyi ve gormeyi de yaratmakdadir. Alla- 
hii tealamn adeti soyledir ki, kulakdan ve gozden beyne te'sirler gelince isit- 
meyi ve gormeyi yaratmakdadir. insanlann sifatlan, gormelerine ve isitme- 
lerine hie te'sir etmez. Te'sir eder denilirse, te'siri de O yaratmakdadir. Mah- 
luklann kendileri te'sirsiz olduklan gibi, sifatlan da te'sirsizdir. Herhangi 
bir kuvvetle tasdan ses cikarihrsa, tas konusuyor, o konusucudur denilemez. 

— 33 — Mektubat Tercemesi: - F:3 



Tas, cimad, te'sirsiz, cansiz oldugu gibi, onda konusmak sifati vardir denir - 
se, bu sifat da cimaddir, te'sirsizdir. Harflerin ve sesin cikmasinda hip 
te'siri yokdur. Baska sifatlar da bunun gibidir. Bu iki sifat, daha meydan- 
da oldugu icin, Allahii teala, mahluklarda bu iki sifatin bulunmadigini 
bildirdi. Mahluklarda baska sifatlann da bulunmadigi bundan anlasilmak- 
dadir. Allahii teala insanlarda once ilm sifatini yaratdi. Bir seyi bilmek icin, 
bu sifatin o seye teveccuhiinii ya'ni ilgisini yaratdi. Bundan sonra, bu sifa- 
tin o seye baglanmasini yaratdi. Bundan sonra o seyin bu sifat iizerinde go- 
riintusunii yaratdi. Adeti boyle oldu. O seyin goruntiisiinun ilm sifatinda 
yaratilmasinda, bu sifatin ne te'siri olabilir? Bunun gibi, once isitmek sifa- 
tini yaratdi. Bundan sonra sesleri bu sifata getirecek kulak ve baska sebeb- 
leri yaratdi. Sonra ses dalgalanni yaratdi. Sonra kulagin bu sesi almasini, 
bundan sonra da sesi duymagi yaratdi. Yine bunun gibi once gozu yarat- 
di. Sonra gozde gonintuyu yaratdi. Sonra goruntuyii beyinde yaratdi. Da- 
ha sonra gormeyi yaratdi. isitici ve gorucii o kimseye denir ki, isitmesi ve 
gormesi, kendisinin bu sifatlan ile olsun. Boyle olmayinca, buna isitici ve 
gorucii denmez. Bundan anlasihyor ki, mahluklann sifatlan da, kendileri 
gibi cimaddir, te'sirsizdir. Soziin kisasi, mahluklarda sifatlar yokdur. Bu si- 
fatlar ancak Allahii tealada vardir. Bu ayet-i kerimede, tenzih ile tesbfh bir 
araya getirilmisdir. Hatta ayet-i kerimenin hepsi tenzihi bildirmekde, ben- 
zeri olmadigini beyan buyurmakdadir. Birinci ilm, ya'ni mahluklarda go- 
riilen sifatlann Hak tealanin sifatlan olmasi ve mahluklari cimad, ya'ni 
te'sirsiz bilmek, icinden su akan musluk ve testi gibi bulmak, evliyahk 
makamina uygun olan bilgidir. ikinci ilm, ya'ni mahluklann sifatlarmi da 
cimad gibi bulmak ve Ziimer suresinin otuzuncu ayet-i kerimesinde (Sen, 
elbette oliisiin. Onlar da elbette oliidiirler) bildirildigi gibi, mahluklari 
olii bilmek, sehadet makamina uygun olan ilmdir. Buradan da, bu iki ma- 
kam arasindaki baskahk anlasilmakdadir. Bir seyin azinin goriilmesi, co- 
gunun bulundugunu gosterir. Bir yerden su sizmasi, biiyiik su bulundugu- 
nu haber verir. Farisi misra' tercemesi: 

Senenin iyiligi behanndan belli olur. 

Bunun gibi, bu yiiksek makamin sahibleri, mahluklann islerini de, olii 
gibi ve cimad gibi bulurlar. Bunlarm isleri, Allahii tealanin isidir, bu isle- 
ri yapan hep Odur demezler. Allahii teala, boyle olmakdan cok yiiksekdir. 
Bir kimse, bir tasi hareket etdirse, bu kimse hareket ediyor denmez. Tasi 
hareket etdiriyor ve tas hareket ediyor denir. Tas cimad oldugu gibi, tasin 
hareketi de cimaddir. Tas hareket ederken bir adami oldiirse, tas oldiirdii 
denmez. Tasi hareket etdiren kimse oldiirdii denir. Ehl-i siinnet alimleri 
"sekkerallahu teala sa'yehum" de boyle soylemislerdir. Bunlar mahlukla- 
nn yapdiklan isler, kendi iradeleri ve ihtiyarlari ile olmakla beraber, bun- 
lan Allahii teala yaratmakdadir. Bunlan Allahii tealanin yaratmasinda on- 
larin islerinin hie te'siri olmaz. Onlarin isleri, birkac hareketdir. islerin ya- 
pilmasinda bu hareketlerin te'siri olmaz. 

Siial: Boyle olunca, kullann islerine sevab ve azab yapilmasi dogru olmaz. 
Bir tasa emr vermek ve onun hareketlerine sevab ve azab yapmak gibi olur. 

Cevab: Tasin hareketiyle insanlarm hareketi baska baskadir. insanlara 

-34- 



din gonderilmesi ve emrler, yasaklar yapilmasi, onlarda kudret ve irade bu- 
lundugu icindir. Tasda enerji varsa da irade yokdur. Fekat, insanlann ira- 
desini de Allahii teala yaratdigi icin ve bu iradenin isin yapilmasinda te'si- 
ri olmadigi icin, bu iradeleri de olxi gibidir. iradenin yalniz su kadar te'sf- 
ri vardir ki, is, kulun iradesinden sonra yaratilmakdadir. Allahii tealanin 
adeti boyledir. insanlann kudreti te'sir ediyor denirse, kudretdeki bu 
te'sirini de Allahii teala yaratmakdadir. Kudreti yaratdigi gibi, bunun 
te'sirini de yaratmakdadir. Mavera-un-nehr alimleri, kudret te'sir eder 
dediler ise de, bu te'sirde kudretin ihtiyan hie yokdur. Te'siri, cansizin ha- 
reketi gibidir. Bir kimse, yukandan atilan bir tasin bir hayvani oldurdugii- 
nii gorse, bu kimse, tasin cimad, cansiz oldugunu bildigi gibi, onun hareke- 
tini ve bu hareket enerjisinin oldiirmesini de cimad bilir. Goriiliiyor ki, mah- 
luklann kendileri de, sifatlan da ve isleri de hep cimaddirlar, oludurler. Di- 
ri olan, herseyi varhkda durduran, isitici, goriicii, bilici olan ve her diledi- 
gini yapan, yalniz Allahii tealadir. Kehf suresinin yiizonuncu [110] ayet-i ke- 
rimesinde (Ey sevgili Peygamberim, onlara soyle! Rabbinin kelimelerini yaz- 
mak icin deniz miirekkeb olsa, Rabbinin kelimeleri bitmeden, o deniz ve 
onun gibi bir daha deniz biterler) buyuruldu. Cok saygisizhk yapdim. Son- 
suz atilganhk yapdim. Ne yapayim? Her bakimdan giizel olani anlatan soz 
de giizel oldugu icin ne kadar uzarsa, o kadar tath oluyor. Onu anlatan soz- 
ler giizel oluyor. Allahii tealadan konusmaga ve Onun yiice adini dilime al- 
maga hie layik degil isem de, kendimi tutamiyorum. Farisi beyt tercemesi: 

Agzimi gtil suyu He binlerce yikasam, 
ismiui soylemege yine layik olamam. 

Farisi misra' tercemesi: 

Kole olan haddini bilmelidir. 

Yiiksek tevecciih ve ihsanlanniza siginiyorum. Ciiruklugumu, asagihgi- 
mi nasil bildireyim? Her gelen lutiifler, ihsanlar, hep yiiksek tevecciih ve 
merhametinizden hasil olmakdadir. Yoksa, Farisi misra' tercemesi: 

Ben hep o eski Ahmedim. 

Meyan Sah Hiiseyn, tevhid-i viicudi yolundadir. Bundan cok tad al- 
makdadir. Onu bu yoldan cikararak hayret makamina kavusdurmak istiyo- 
rum. Cunki maksad, oraya kavusmakdir. Muhammed Sadik, kiiciik oldu- 
gu icin, kendini hie tutamiyor. Eger yolculukda yammizda bulunursa cok 
terakki edecekdir. (Damen-i Kuh) ya'ni dag etegi denilen yere giderken ya- 
mmizda idi. Cok seyler kazandi. Hayret makamina kavusdu. Bu makamda 
fakire cok benzemekdedir. Seyh Nur da, bu makamda cok ilerledi. Bu fa- 
kirin yakinlarindan bir gene vardir. Onun hali cok yiiksekdir. Tecelliyat-i 
Berkiyyeye yaklasdi. Yaradihsi buna cok uygundur. 



Gecdi, isyan He omrum, neye halim raracak? 
Sizliyor y arah gbnliim, onu yokdur saracak. 

Mahser yerlnde, zebaniler ellnden, ya Rab! 
Eger etmezsen, inayet, beni kirn kurtaracak? 



35 



19 

ONDOKUZUNCU MEKTUB 

Bu mekf iib, yine yiiksek miirsidine yazilmisdir. Birkac ihtiyac sahibinin 
gonderildigi bildirilmekdedir: 

Yiiksek kapiniz hizmetcilerinin en asagisi sunar ki, askerden bir kimse 
geldi. Dehli ve Serhend fakirlerinin gecen sonbehar mevsimi icin olan 
haklannin yiiksek kapiniz hizmetcilerinden hakki olanlar arasdinlarak, on- 
lara da dagitilmasi icin size gonderildigini bildirdi. Bunun icin saygisizhk 
yaparak yaziyorum. Seyh Ebiil Hasen adina bin dirhem gonderilmesi. 
Kendisi ilm sahibidir. Ve Hafiz Sah Hiiseyn adina da bin dirhem gonderil- 
mesi lazimdir. Sah Hiiseyn, Seyh Nevvab vakfinin vekillerindendir. Bun- 
lann ikisi de hayatdadir ve isleri basindadir. Kendilerinin haklan oldugun- 
da siibhe yokdur. Vekillerini gonderdiler. Askerin soyledigi dogru ise, 
ikisinin hakkini buna vermek uygun olur. Kendileri Serhenddedirler. 

20 

YIRMINCi MEKTUB 

Bu meklub, yine yiiksek miirsidine gonderilmisdir. Bir kac dilegini bil- 
dirmekdedir: 

Yiiksek kapiniz hizmetcilerinin en asagisi sunar ki, Habib-i Serhendinin 
validesi ile zevcesinin ve ismleri aynca yazih olan kimselerin Beyt-ul-mal- 
dan haklannin ahnabilmesi icin, yiiksek kapiniz hademelerini bir kac mek- 
tubla iizmiisdiim. Bunlann haklan olan esya, eger Dehliye gelmis ise, ken- 
dilerine verilmesi icin Mevlana Ahye emr buyurunuz. Bunlardan bir kaci ve- 
kil gondermisdir. Bir kaci da, kendileri gelmisdir. Eger bunlann hakki Deh- 
liye getirilmemis ise, kendileri hayatdadir ve is basindadirlar. Kendilerine 
diisen hisselerin tashihini diliyorlar. Sozii daha uzatmamiz saygisizhk olur. 

21 

YiRMiBiRINCi MEKTUB 

Bu meklub, Seyh Muhammed Mekki bin haci Musa Lahoriye yazil- 
misdir. Vilayet dereceleri ve vilayet-i Muhammediyyeyi bildirmekde ve ta- 
rikat-i Naksibendiyyeyi ovmekdedir: 

Serefli mektubunuz bu zaif koleye geldi. Allahii teala ecrinizi artdirsin 
ve islerinizi kolaylasdirsin ve ozriiniizii kabul buyursun. insanlarin en iis- 
tiinii, en temizi "aleyhi ve ala alihi minessalevati efdaliiha ve minetteslima- 
ti ekmeluha" hurmetine, bu diiayi kabul buyursun! Kardeslerime bildiri- 
rim ki: Ehliillahin (Fena) dedikleri, olmeden once olmek hasil olmadikca, 
Allahii tealaya kavusulamaz. Hatta, (Afak)da, ya'ni insanin disinda bulu- 
nan uydurma putlara ve (Enfiis)de, ya'ni insanin icinde bulunan nefsinin 
isteklerine tapinmakdan kurtulamaz. islamin hakikatine kavusamaz. Tarn 
iman elde etmesi kolay olmaz. Nerde kaldi ki, Abidler arasina kansabilsin 
ve Evliyalar derecesine kavusabilsin. Bununla beraber, bu fena makami, vi- 

-36- 



layet derecelerine atilan ilk adimdir. Bu yiiksek makam daha baslangicda 
ele gecer. Vilayetin baslangici boyle olursa, sonunun nasil olacagini artik 
anlamahdir. Basini goriince sonunun yiiksekligi diisiiniilmelidir. Su farisi 
misra' ne giizel soylenmisdir. Misra' tercemesi: 

GUI bagcemi gov de behanmi anlal 

Su farisi misra' da oyledir. Misra' tercemesi: 

Senenin iyiligi, beharmdan anlasihr. 

Evliyahgin dereceleri vardir. Her derece de, birbirinin iistiindedir. 
Ciinki, her Peygamberin makami altinda vilayet ya'ni evliyahk vardir ve 
herbirinin vilayeti kendilerine mahsusdur. Vilayetlerin en yiiksek derece- 
si bizim Peygamberimizin "aleyhi ve ala cemfi minessalevati etemmiiha 
ve minettehiyyati eymeniiha" kademi, ayagi altinda bulunan vilayetdir. 
Ciinki, ismlerin, sifatlann, sii'unlann ve i'tibaratin Allahii tealada bu- 
lunmasi bakimindan olsun veya bulunmamasi bakimindan olsun, kansma- 
diklan zatin tecellisi, yalniz onun vilayetinde olur "aleyhissalatii vesselam". 
Var olan ve varhgi diisiiniilen biitiin perdelerin ilmde ve aynda yok olma- 
si ancak bu makamdadir ve (Vasl-i uryani) denilen yakinhk ve tarn vecd 
hasil olur. Onun izinde gidenler "aleyhissalatii vettehiyye" bu makamdan 
gok pay alirlar. Bu yiiksek dereceye ve biiyiik ni'mete kavusmak icin 
onun izine sanliniz "sallallahii teala aleyhi ve alihi ve sellem"! Zat-i ila- 
hinin bu tecellisi, tesavvuf biiyiiklerinin coguna gore, simsek gibi cakip gec- 
mekdedir. Ya'ni, Zat-i ilahiden biitiin perdelerin kalkmasi, simsek gibi cok 
az zeman siirer. Sonra ismlerin ve sifatlann perdeligi hemen araya girer. 
Zat-i ilahinin nurlannin parlakhgi da perde gibi orter. Zat-i ilahinin hu- 
zuru, simsek gibi, bir an olur. Zatin gaybeti, ya'ni ortiilmesi cok uzun sii- 
rer dediler. Naksibendiyye Evliyasimn biiyiiklerine "kaddesallahii teala es- 
rarehiim" ise, zatin huzuru daimidir. Bu biiyiikler, cabuk gecen, hemen gay- 
bete donen bir huzura kiymet vermezler. Bu biiyiiklerin yiiksekligi, biitiin 
yiiksekliklerin iistiindedir ve bunlann nisbeti, biitiin nisbetlerden daha iis- 
tiindiir. Bunlar, zatin devamh olan huzuruna (Nisbet) demislerdir. (Bizim 
nisbetimiz, biitiin nisbetlerden iistiindiir) buyurmuslardir. Bundan daha 
cok sasilacak sey, bu biiyiiklerin yolunun sonu, baslangicda yerlesdirilmis- 
dir. Burada Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" Eshabinin yolunu 
tutmuslardir. Ciinki, onlar Resulullahin "aleyhissalatii vesselamii vettehiy- 
ye" ilk sohbetinde, sonda vanlabilecek seylere kavusurlardi. Bu ise, niha- 
yetin baslangica yerlesdirilmesidir. Muhammed aleyhisselamin vilayeti, bii- 
tiin Peygamberlerin ve Resullerin "aleyhimiissalevatii vetteslimat" vila- 
yetlerinin iistiinde oldugu gibi, bu biiyiiklerin vilayeti de, Evliyanin hep- 
sinin "kaddesallahii teala esrarehum" vilayetlerinin iistiindedir. Nasil 
boyle olmasin ki, bunlann vilayetleri, Siddik-i ekbere baghdir. Evet on- 
lann biiyiiklerinden cok az Velide de bu nisbet hasil olmusdur. Fekat, Sid- 
dik-i ekberden almislardir "radiyallahii anh". Boyle oldugunu Ebu Sa'id 
haber vermekdedir. Siddik-i ekberin "radiyallahii anh" ciibbesinin bu 
veliye geldigi (Nefehat) kitabinda bildirilmekdedir. Bu tarikat-i aliyye-i 
Naksibendiyyenin ustiinliiklerinden az birsey aciklamamiz, talebeyi bu yo- 
la tesvik icindir. Yoksa, ben nerede, onun iistiinliikleri nerede? Mevlana 

-37- 



Celaleddin-i Rumi, (Mesne vi)de diyor ki: Iki beytinin tercemesi: 

Yazik olur onu aciklamak, 
Lazimdir, ask gibi cok saklamak. 
Fekat sbyledim ki, yol bulalar, 
Hasret atesinden kurtulalar. 

Size ve dogru yolda gidenlere selam olsun! 

22 

YIRMiiKiNCi MEKTUB 

Bu mektub, Lahor miiftisi seyh Muhammedin oglu seyh Abdulmecide 
yazilmisdir. Ruhun nefse nicin baglanmis oldugu ve bunkum yiikselmele- 
rini ve inmelerini ve cesedin ve ruhun Fena ve Bekalarim ve Da'vet maka- 
mim bildirmekdedir: 

Nur ile zulmeti birlikde bulunduran Allahii teala, her diirlxi aybdan, ku- 
surdan uzakdir. Mekansiz, cihetsiz olan ruhu, cihetli olan, maddeden ya- 
pilmis olan bedene yaklasdiran, Rabbimizi tesbih ederiz. Zulmetli olan be- 
deni, nurlu olan ruha sevdirdi. Nur zulmete asik oldu. Cok severek, onun 
ile birlesdi. Bu baglanti ile, nurun cilasi artdi. Ona yakinlasmakla, parlak- 
ligi cogaldi. Nurun bu hali, ayna yapilacak cama benzemekdedir. Cama par- 
laklik vermek icin ve cismleri gosterebilmek kuvvetini kazanmasi icin, 
once toprak maddeleri ile sivanir. Karanhk, kati toprak maddeleri ile siva- 
nan camin parlakligi artar. Kiymetsiz, camur gibi madde ile sivanan camin 
kiymeti cogalir. Parlak olan nur, karanhk cesede baglamnca, onceden Al- 
lahii tealaya olan yakinhgini unutdu. Hatta, kendi varhgini ve ozellikleri- 
ni unutdu. Karanhk bedene olan sevgisine dalarak ve yalniz bir goriiniis olan 
o heykele baglanarak kendini unutdu. Onunla bir arada kahnca, kiymeti- 
ni gayb etdi. Kotiilesdi. Bu dalginhk cukurundan kendini kurtaramazsa, ona 
yaziklar olsun! Onun bedenle birlesmesi, yiikselmesi icin idi. Buna kavu- 
samazsa, yiikselmege uygun olan yaratihsim bozarsa, yolundan saparsa, ona 
yaziklar olsun! Allahii teala ona ezelde merhamet etdiyse, onu lutfiine, ina- 
yetine kavusdurdu ise, basini kaldinr, elinden kacmis olan ni'metleri ha- 
tirlar, eski haline doner. 

Arabi beyt tercemesi: 

Hep seni dusunurum, haccim re omrem sanadir. 
Herkes tas toprak dusunur, kalbim senden yanadir. 

Nur bedenden yiiz cevirip, mukaddes olan sevgilinin siihuduna dalarsa, 
ona baglanirsa, karanhk bedeni de, o mukaddes makama sunikler. Bura- 
ya olan sevgisi, karanhk bedene olan baghhgini unutduracak kadar coga- 
hrsa, beden de onun nurlan ile aydinlanir. Nurlann miisahedesinde ken- 
dini unutur. 

Matlubun huzuruna perdesiz olarak kavusur. insan, simdi hem cesedin, 
hem ruhun fenasina kavusmakla sereflenir. Bu fenadan sonra, bu siihud ile 
beka hasil olursa, fena ve beka temamlanmis olur. Veil ismini almak hak- 
ki olur. Vilayet derecesine kavusunca, iki seyden biri olur: Ya, tarn siihu- 

-38- 



da dalar, kendini hep unutur. Yahud, insanlan Hak tealaya cagirmak icin 
geri doner. Geri dondiikden sonra, batini Allahii teala ile, zahiri insanlar 
ile olur. Bu zeman nur, kendisine kansmis olan zulmetden kurtulur. Mat- 
lubuna, ya'ni Hak tealaya doner. (Eshab-i yemin)den olur. Kendisinin sa- 
gi solu yok ise de, hali sag olmaga uygundur. Ciinki hayrlan kendinde 
toplamisdir, kemale kavusmusdur. Bu ikisi de sagda bulunur. Sag mubarek- 
dir. (Allahii teala hakkinda da, iki eli, mubarek olan sag tarafdadir) buyu- 
rulmus olmasi da bunun gibidir. (iki eli demek, Onun razi oldugu, begen- 
digi sey demekdir). Mekansiz nur ve batin dedigimiz, ruhdur. Ciheti olan 
karanhk ve zahir ise, nefs demekdir. 

Siial: Birinci kismdan olan, ya'ni geriye donmeyen Evliya da, alemi bi- 
liyor, insanlarla birlikde yasiyor. Bunlann hep Allahii tealaya bagh olma- 
lan ve kendilerini unutmalan ne demekdir? 

Insanlan Allahii tealanin nzasina, sevgisine kavusdurmak icin geri do- 
nen Evliya ile bunlann arasinda ne fark vardir? 

Cevab: Kendilerini unutmak ve hep Allahii tealaya bagh kalmak demek, 
nefs ruhun nurlari arasina girdikden sonra, ruh ile nefsin birlikde, Allahii 
tealaya tevecciih etmesi demekdir. Boyle oldugu yukanda bildirilmisdir. 
Mahluklan bilmek ise, his organlan ve kuvvetleri ile ve hareket organla- 
n ile olur. Bu organlar, nefsin tafsilidir. Nefsin arzulan ile islemekdedir. Hu- 
lasa olan, kuvvet merkezi olan nefs, ruhun nurlari altinda Allahii tealayi mii- 
sahede etmekdedir. Bunun tafsili, acikda olan kismlan, eski sii'uru ile ha- 
reket etmekdedir. 

Hulasanin yok hale gelmesi ile, onlarin hareketinde gevseklik hasil ol- 
muyor. Bu aleme riicu' etmis olan Evliya "rahmetullahi aleyhim ecma'in" 
boyle degildir. Bunlann nefsi, mutmeinne oldukdan sonra, ruhun nurlari 
altindan cikiyor. Mahluklar alemine baglamyor. Bu baghhkla, insanlan Al- 
lahii tealanin nzasina cagmyor. 

Nefs hulasadir, toplulukdur dedik. His organlan ve hareket organlan ve 
kuvvetleri, nefsin tafsilidir, acikda bulunan parcalandir dedik. Ciinki nef- 
sin etden olan kalbe ya'ni yiirege baghhgi vardir. Yiiregin de, (Hakikat-i 
cami'a-i kalbiyye), ya'ni kisaca kalb veya goniil denilen latifeye baghhgi var- 
dir. Yiirek, goniile olan bu baghhgi sebebi ile, ruha da baglanmis olur. Run- 
dan gelen feyzler, bu baghhklar vasitasi ile nefse gelir. Sonra nefsden or- 
ganlara ve kuvvetlere yayihr. Bunlar nefsde hulasa olarak mevcuddur. 
Bu anlasihnca, Evliyamn iki kisminin baska olduklan anlasilmis olur. Bi- 
rincileri, sekr sahibleridir, ya'ni sii'ursuzdurlar. ikincileri sahv sahibleridir. 
Ya'ni sii'urludurlar. Birincileri daha serefli, ikincileri ise, daha iistiindiir. 
Birincilerin hali Evliyahga uygundur. ikincilerin hali Peygamberlige uygun- 
dur. Allahii teala, bizleri Evliyamn kerametlerine kavusmakla sereflendir- 
sin ve Enbiyaya "salevatiillahi teala ve selamiihii ala nebiyyina ve aleyhim 
ve ala cemi'i melaiketil mukarrebin vel'ibadissahhin ila yevmiddin" tarn uy- 
makla yiikseltsin! Bu satirlan yazan diiacinizin, arabisi, farisisinden daha 
giizel degil ise de, serefli mektubunuz arabi kelimelerle yazilmis oldugun- 
dan, mektubumuzu da, sizin gibi yazdik. Soziimiiz burada temam oldu. He- 
pinize selam olsun! 

-39- 



23 

YiRMIUCUNCU MEKTUB 

Bu mektub, Han-i Hanan ismi ile meshur Abdiirrahfme "rahmetullahi 
teala aleyh" arabi olarak yazilmis olup, dini, cahillerden ogrenmegi men' 
etmekde ve soy adi secmekden bahs etmekdedir: 

Allahii teala hepimizi lafdan kurtanp, is yapmak nasfb buyursun. Insan- 
lann en iyisi ve hepsinin Peygamberinin "sallallahu aleyhi ve sellem" ha- 
tiri icin, amelsiz ilmden, ise yaramiyan bilgilerden korusun! 

Arabimisra' tercemesi: 

Birkimse ki, bu diiaya am in diye, 
Hak teala, o kula rahmet eyleye! 

Ey, yiiksek yaratihsh kardesim! Allahii teala, sizin yaratihsinizda bulu- 
nan kemalatin meydana cikmasini ihsan eylesin! Bu diinya ahiretin tarla- 
sidir. Burada tohum ekmeyip, yaratihsda bulunan, toprak gibi yetisdirici 
kuvvetini isletmeyenlere, bundan faidelenmeyenlere ve amel, ibadet tohum- 
lanni elden kaciranlara yaziklar olsun! Toprak gibi yetisdirici kuvveti is- 
letmemek, oraya birsey ekmemekle veya zararli, zehrli tohum ekmekle olur. 
Bu ikincisinin zaran, bozuklugu, birincisinden kat kat daha cokdur. Zehr- 
li bozuk tohum ekmek, dini, din derslerini, dinden haberi olmayanlardan 
ogrenmek ve din dusmanlannin kitablanndan [mecmu'alanndan] oku- 
makdir. Ciinki, din cahilleri, nefsine uyar, keyfi pesinde kosar. Dini, isine 
geldigi gibi soyler. Karsisindakinin de nefsini azdmr ve kalbini karartir. Ciin- 
ki, din cahilleri, din dersi verirken [din kitabi yazarken], islamiyyete uygun 
olmiyani uygun olandan ayiramaz. Genclere neleri ve nasil anlatmak lazim 
geldigini bilemez. Kendi gibi, talebesini de cahil yetisdirir. Bircok seyler 
okuyup ezberlemekle, [baska ilm kollannda soz sahibi olmakla, fen ve san'at 
su'belerinde ihtisas kazanmakla] insan din adami olamaz, [din kitabi yaza- 
maz] ve din bilgisi veremez. 

Bir din alimi, genclere din ogretecegi zeman, bunlara once, dinsizler, is- 
lam dusmanlan [ve cahil din adamlan] tarafindan sinnga edilen, yanhs pro- 
pagandalan, iftiralan anlayip, anlatip, onlann temiz ve korpe kafalanni bu 
zehrlerden temizler. Zehrlenen ruhlanni tedavi eder. Sonra, yaslanna, 
anlayislanna gore, islamiyyeti ve meziyyetlerini, faidelerini, emrlerindeki 
ve men'lerindeki hikmetleri, incelikleri ve insanhgi se'adete ulasdirdigini, 
onlara yerlesdirir. Boylece genclerin ruh bagcelerinde derdlere deva, ruh- 
lara gida olan nefis cicekler yetisir. Boyle bir din alimini ele gecirmek, en 
biiyiik kazancdir. Onun bakislan, ruhlara isler. Sozleri, kalblere te'sir eder. 
Din-i islami, hazir lokum gibi yutmak, susuz kalmis iken, soguk serbet 
igip cigerlerine kadar serinliyebilmek, ancak boyle bir Allah adaminin 
sunmasi ile miimkindir. Allahii teala, hepimizi Muhammed aleyhissalatu 
vesselamin dogru yolundan ayirmasin! Amin. Ciinki, insanlan diinya ve ahi- 
ret rahatina kavusduran, ancak bu yoldur. Su farisi beyt ne giizel soylen- 
misdir. Beytin tercemesi: 

-40- 



Arabistandan dogan, Muhammed "aleyhisselim " 
Iki cihanda, iistiin Odur, heman! 
Kara toprak altmda kalsm, her an, 
Omui kapmnda, toprak olmiyanl 

Peygamberlerin "ala nebiyyina ve aleyhimussalevatu vetteslimat" en 
yiiksegine, en ustiiniine bizden selamlar olsun! 

Ne kadar sasilacak seydir ki, kiymetli teveccuhiiniize kavusmakla seref- 
lenen sa'irlerden birinin, bir kafir ismini soyadi aldigini isitdim. Hem de, 
kendisi seyyidlerden, sevmemiz lazim gelen biiyiiklerden biridir. Keski 
bunu duymasaydim. Bu aleak ismi acaba nicin aldi? Bir dxirlu anhyamiyo- 
rum. Boyle ismleri almakdan, korkunc arslanlardan kacmakdan, daha cok 
kacmak lazimdir. Boyle ismleri, her cirkinden daha cirkin gormek lazim- 
dir. Ciinki, bu ismler ve onlann sahibleri, Allahii tealanin dusmanlandir. 
Onun Peygamberinin "sallallahxi aleyhi ve sellem" dusmanlandir. Miisli- 
manlann, [ister hiristiyan olsun, ister yehudi olsun, isterse kitabsiz olsun 
bxitiin] kafirleri diisman bilmesi emr olunmusdur. Bu gibi pis ismleri, ev- 
ladina koymamalan, her miislimana vacibdir. Benim tarafimdan ona soy- 
leyiniz! Bu ismi degisdirsin! Onun yerine, ondan hayrh ve miislimana ya- 
kisan bir ism koysun. Miisliman olana, miisliman ismini koymasi yakisir. Al- 
lahii tealanin sevdigi ve Onun Peygamberinin "sallallahu aleyhi ve sellem" 
begendigi, islam dininde bulunmakla sereflenmis bir kimsenin haline uy- 
gun da, ancak budur. 

[Ebu Daviid ve Muhammed ibni Hibban bildiriyor ki, Resulullah "sal- 
lallahii aleyhi ve sellem", (Kiyamet gunii ismlerinizle ve babalarimzin 
ismleri ile cagrilacaksimz. Onun icin giizel ismler aliniz!) buyurdu. Tirmii- 
zibildirdigine gore Aise "radiyallahii anha" buyurdu ki, (Resulullah "sal- 
lallahu aleyhi ve sellem" cirkin ismleri degisdirirdi).] 

Tirmiizi ve ibni Mace "rahmetullahi aleyhima" bildiriyor: Abdullah 
bin Omer "radiyallahii anhuma" buyurdu ki, (Hazret-i Omerin bir kizinin 
adi Asiye ya'ni isyan edici idi. Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem", onu 
degisdirdi. Cemile yapdi). Bunlar gibi, daha bircok insan, yer ve sokak is- 
mini degisdirerek, miislimana yakisan ismler takdigini Ebu Daviid bildir- 
mekdedir. Hadis-i serifde, (Kotii zan altinda kahnacak yerlerden kaci- 
mz!) emr olundu. Dinsizlik alameti olan ve bu zanni uyandiran ismleri koy- 
makdan, [sozleri soylemekden ve alametleri kullanmakdan ve isleri yap- 
makdan] kacinmak, her miislimamn vazifesidir. Bekara suresi, ikiyiizyir- 
mibirinci ayetinde mealen, (Mii'min olan bir kole, kafir olan bir begden, 
daha kiymetlidir!) buyuruldu. 

Muhammed aleyhisselamin yolunda gidenlere, Allahii teala, selamet ver- 
sin! Amin. 



Malu miilke olma magrur, deme var mi ben gibi! 
Bir muhalif yel eser, savurur barman gibi. 



41 



24 

YiRMIDORDUNCU MEKTUB 

Bu mektub, Kihnc Hana yazdmisdir. Solium kain ve bain oldugu ve kal- 
bin birden fazla seye baglanmiyacagi ve muhabbet-i zatiyye hasil olunca sev- 
giliden gelen elemlerle ni'metlerin miisavi oldugu ve mukarreblerle ebra- 
rin ibadetleri arasindaki baskahgi ve kendini yok bilen Evliya ile insanla- 
n da'vet icin geri donmiis olan Evliyanin baskahklari bildirilmekdedir: 

Allahii teala, Peygamberlerin en iistiinii hurmetine "aleyhi ve ala alihis- 
salevatii vetteshmat" size selamet ve afiyet versin! Hadis-i serifde, (Kisi, 
sevdigi ile birlikde olur) buyuruldu. 

Kalbinde, Allahdan baska hicbirseyin sevgisi kalmayan ve ancak Onu 
"teala ve tekaddese" dileyen kimselere "rahmetullahi teala aleyhim ec- 
ma'in" miijdeler olsun. Bu hadis-i serife gore, bu kimse, Allahii teala ile be- 
raber olur. Goriiniisde insanlar ile birlikde ve onlarla ahs verisde ise de, ha- 
kikatde Allahii teala iledir. Kain ve bain olan sofinin hali boyledir. Bu so- 
fi, Allahii teala ile (Kain)dir. Ya'ni Allahii teala ile bulunur ve insanlardan 
(Bain)dir. Ya'ni ayridir. Yahud, goriiniisde insanlar ile kaindir. Hakikat- 
de ise insanlardan baindir. Kalb, ya'ni goniil birden fazla seyi sevmez. Bu 
bir seye olan sevgisi kesilmedikce baska seyi sevemez. Kalbin mal, evlad, 
mevki', medh olunmak gibi cesidli arzulan ve baglantilan ve sevdikleri go- 
riiliir ise de bu sevgilileri hakikatde hep bir sevgilisi icindir. O biricik sev- 
gilisi de, kendi nefsidir. Onlann hepsini, kendi nefsi icin sevmekdedir. 
Bunlan, hep kendi nefsi icin istemekdedir. Onlann nefslerini dusunmemek- 
dedir. Nefsine olan sevgisi kalmazsa, nefsi icin onlara olan sevgisi de kal- 
maz. Bunun icindir ki, kul ile Rabbi arasindaki perde, kulun kendi nefsi- 
dir. Ciinki hicbirseyi o sey icin sevmemekdedir. Onun icin hicbirsey perde 
olmaz. Kul, hep nefsini dusiinmekdedir. Bunun icin perde, yalniz kendisi- 
dir. Baska hicbir sey degildir. Kul, kendinin nefsini diisiinmekden biisbii- 
tiin kesilmedikce Rabbini diisiinemez. Allahii tealamn sevgisi onun kalbi- 
ne yerlesemez. Bu biiyiik ni'met, ancak tarn fena hasil oldukdan sonra el- 
de edilebilir. Mutlak olan Fena da, Tecelli-i zatiye baghdir. Ciinki, ortahk- 
dan karanhgin kalkmasi, ancak, parlak olan giinesin dogmasi ile olur. 
(Muhabbet-i zatiyye) denilen bu sevgi hasil olunca, sevgilinin ni'metleri ve 
elemleri, sevenin yaninda esid olur. Bu zeman, ihlas hasil olur. Rabbine an- 
cak Onun icin ibadet eder. Kendi nefsi icin degil. ibadeti, ni'metlere kavus- 
mak icin olmaz. Ciinki, ona gore ni'metlerle azablar arasinda baskahk 
yokdur. iste bu hal mukarreblerin derecesidir. 

Ebrar boyle degildir. Bunlar, Allahii tealaya ni'metlerine kavusmak 
icin ve azabindan korkduklan icin ibadet ederler. Bu iki dilekleri ise, nefs- 
lerinin arzulandir. Cunki bunlar, Allahii tealamn zatini sevmek se'adeti- 
ne kavusmamislardir. Bunun icin (Ebrann hasenati, mukarreblerin seyyi- 
ati olmusdur). Ciinki, ebrann hasenati, bir bakimdan hasenatdir. Baska ba- 
kimdan seyyiat olur. Mukarreblerin hasenati ise, her bakimdan hasenatdir. 
Ya'ni iyilikdir. Evet, mukarreblerden, tarn Bekaya kavusdukdan ve bu se- 
bebler alemine indikden sonra, Allahii tealaya, korku ile ve ni'metlerine 
kavusmak icin ibadet eden de vardir. Fekat, bunlann korkulari ve arzula- 

-42- 



n kendi nefsleri icin degildir. Bunlar, Allahu tealamn nzasina, sevgisine ka- 
vusmak icin ve Onun gazabindan, giicenmesinden korkduklan icin ibadet 
ederler. Bunlar Cenneti de isterler. Ciinki, Cennet, Allahu tealamn riza- 
sinin, sevgisinin bulundugu yerdir. Yoksa Cenneti istemeleri, nefslerinin 
zevkleri icin degildir. Bunlar Cehennemden korkar. Ondan korumasi icin 
diia ederler. Ciinki, Cehennem, Allahu tealamn gazabinin bulundugu yer- 
dir. Yoksa, Cehennemden korkulan, nefslerini azabdan kurtarmak icin de- 
gildir. Ciinki, bu biiyiikler, nefslerine kole olmakdan kurtulmuslardir. Al- 
lahii teala icin halis kul olmuslardir. Bu mertebe, mukarreblerin en iistiin 
derecesidir. Bu mertebeye kavusan, (Vilayet-i hassa) makamina erdik- 
den sonra (Peygamberlik) makaminin yiiksekliklerinden bir seylere de ka- 
vusur. 

Sebebler alemine inmeyen ise, mustehlik olan, ya'ni kendini yok bilen 
Evliyadan olur. Bunun Peygamberlik makaminin kemalatindan haberi 
yokdur. Baskalanni kemale getiremez. Yukanda bildirdigimiz birinci simf 
Evliya "rahmetullahi aleyhim ecma'in" gibi degildirler. Allahu teala, insan- 
lann en iistunii hurmetine "aleyhi ve ala alihi ve etba'ihi minessalevati ef- 
daliiha ve minetteslimati ekmeliiha" bizleri bu biiyiikleri sevmekle seref- 
lendirsin. Ciinki, (KM, sevdigi He beraber olur). Evvelimiz ve sonumuz se- 
lametde olsun! 

25 

YiRMIBESiNCi MEKTUB 

Bu mektub, hace Cihana yazilmisdir. Peygamberlerin en iistiinune 
"aleyhi ve aleyhim minessalevati ekmeliiha ve minetteslimati etemmiiha" 
ve Hulefa-i Rasidfne uymaga cahsmak lazim oldugu bildirilmekdedir: 

Allahu teala kalbinize selamet versin! Gogsiinuzii genisletsin! Nefsini- 
zi temizlesin! Cildinizi yumusatsin! Bunlarin hepsi, hatta ruhun, sirrin, 
hafinin ve ahfanin biitiin kemalatina kavusmak, ancak Peygamberlerin 
en iistiiniine uymakla olur "aleyhi ve ala alihi minessalevati efdaluha ve mi- 
netteslimati ekmeliiha". Oyle ise, Ona uymak icin ve Onun dort halifesi- 
ne uymak icin cok cahsiniz. 

Onun dort halifesi dogru yoldadirlar. Ondan sonra, herkesi dogru yo- 
la onlar getirmisdir. Onlar, insanlan dogru yolda ilerleten yildizlardir. 
Evliyahk semasimn giinesleridirler. Onlann izinde yuriimege kavusmak- 
la sereflenenler, tarn kurtulus ile kurtulurlar. Onlann yolundan ayrilanlar, 
dogru yoldan sapar, felakete diiserler. [286. ci mektubun son iki sahifesini 
okuyunuz!] 

Merhum Seyh Sultanin iki oglu cok sikintidadir. Gecimleri giic durum- 
dadir. Yiiksek makaminizdan dilegimiz onlann imdadina, yardimlarma 
yetismenizdir. Bu hayrh ise siz layiksiniz. Hatta biitiin insanlann ihtiyac- 
larini gidermek icin cenab-i Hak size basanlar vermisdir. Allahu teala ba- 
sanlarinizi artdirsin. Hep hayrh islere ulasdirsin. Allahu teala, size ve 
dogru yolda olanlara selamet versin! 

-43- 



26 

YiRMIALTINCI MEKTUB 

Bu mektub, Seyh-ul-alem Mevlana Hace Muhammed Lahorfye yazdmis- 
dir. Sevk, arzu ebrarda olur. Mukarreblerde olmaz. Bu makamla ilgili bir- 
kac sey bildirilmekdedir: 

Allahii teala bizi ve sizi Muhammed aleyhisselamin nurlu caddesinde bu- 
lundursun "ala sahibihessalatii vesselamii vettehiyye". 

Hadis-i kudside, (Ebrar bana kavusmagi cok istiyor. Ben de onlari cok 
istiyorum) buyuruldu. Allahii teala, ebrann sevk, arzu sahibi olduklanni 
bildirdi. Ciinki, mukarrebler vasil olmuslardir. Bunlarda kavusmak arzu- 
su artik kahnamisdir. Sevk, ayn olanlarda bulunur. Mukarreblerde ayrihk 
gaynhk yokdur. Herkes bilir ki, kimse kendi nefsine kavusmak icin sevk sa- 
hibi degildir. Halbuki kendi nefsini taskinca sevmekdedir. Ciinki, nefsin- 
den ayn degildir. Allahii tealada baki ve kendi nefsinden fani olmus bir mu- 
karrebin Allahii tealaya olan yakinhgi, bir kimsenin kendi nefsine olan ya- 
kinhgi gibidir. Bunun icin zevk, yalniz ebrarda bulunur. Ciinki, ebrar cok 
sevmekdedir ve kavusmamisdir. Ebrar demek, sona varmamis, mukarreb 
olmamis salik demekdir. Tesavvuf yolunun basinda veya ortasinda bulu- 
nur. Sona varmasina kil kadar ayrihk kalsa bile, mukarreb olmaz. $u fari- 
si si'rde ne giizel soylenmisdir. Farisi beytin tercemesi: 

Dostun ayrihgi az olsa da, az degildir; 
Eger gozde yarim kil olsa da, cok gorunur. 

Siddik-i ekber "radiyallahu teala anh" bir kimsenin Kur'an-i kerim 
okurken agladigini gordii. (Biz de boyle idik, fekat simdi kalblerimiz kati- 
lasdi) buyurdu. Bu soz, kotiilemeye benzeyip, oviinmek olan sozlerdendir. 
Seyhimden "kuddise sirruh" isitdim, (Nihayete ermis, kavusmus olan, yo- 
lun baslangicinda, kendisindeki sevki, arzuyu ozleyebilir) buyurdu. $evkin 
giderilmesi makamin daha yiikseldigini, daha temam oldugunu gosterir. Bu 
makam ye's makamidir. Ya'ni anlayamamakdan hasil olan iiziintii makami- 
dir. Ctinki kavusulabilecek sey icin sevk olur. Kavusmak iimmidi olmayan 
bir yerde sevk olmaz. Yiiksek derecelerin sonuna ulasmis olan bir kamil, bu 
aleme geri dondiigii zeman, ayrihk atesine diisdiigii halde, eski sevki, arzu- 
su geri gelmez. Ciinki, sevkin gitmesi, ayrihk kalmadigi icin degildi. Ye's, 
iimmidsizlik geldigi icindi. Geri dondiikden sonra da bu ye's kendisinde var- 
dir. Birinci kamil "rahmetullahi aleyh" boyle degildir. O, aleme doniince, 
sevk de geri gelir. Ciinki, onceden yok olmus olan (Fakd) ya'ni gaybubet, 
yok olmak, yine hasil olmakdadir. Bir kamil, geri dondiigii zeman, fakd, ay- 
rihk bulunursa, fakdin gitmesi ile yok olan sevk tekrar hasil olur. 

Siial: Viisul mertebeleri ya'ni kavusduran yol, sonsuzdur, bitmez tiiken- 
mez. Ne kadar ilerlese yine uzak olacagi icin, hep sevk bulunmaz mi? 

Cevab: Viisul mertebelerinin sonsuz olmasi, ismlerde ve sifatlarda ve 
su'unda ve i'tibaratda olan genis yolculuklardadir. Boyle seyr eden bir salik 
icin, yolun sonu olmaz. Ondan sevk hie gitmez. Yukanda bildirilen miinte- 
hi ise, bu mertebeleri kisaca gecerek, soz ile, kelime ile, isaret ile anlatilami- 

-44- 



yacak makama vasil olmusdur. Orada hie umimdlenmek yokdur. Bunun 
icin kendisinde sevk ve taleb kalmaz. Bu hal, Evliyanin biiyiiklerinde olur. 
Bunlar sifatlann cukurundan kurtulmuslar. Zat-i ilahiye "tealet ve tekadde- 
set" kavusmuslardir. Bunlar, sifatlarda uzun uzun ilerliyen ve sii'unat mer- 
tebelerinde seyr eden salikler gibi degildir. O salikler, bitmez tiikenmez si- 
fatlann tecellilerine baglanip kalirlar. Bunlar icin olan viisul mertebeleri ken- 
disini ancak sifatlara kavusdurur. Zat-i ilahiye yukselmek ancak sifatlarda 
ve i'tibaratda, kisaca seyr etmekle olabilir. Ismlerde uzun uzadiya seyr eden 
bir kimse, sifatlara ve i'tibarata baglanip yolda kahr. Boylece sevk ve taleb 
kendisinden aynlmaz. Vecd ve tevaciidden kurtulmaz. Vecd ve tevaciid sa- 
hibleri, sifatlann tecellilerine kavusanlardir. Bunlar icin (Tecelliyat-i Zatiy- 
ye) yokdur. Sevkleri, vecdleri oldukca bu tecellilerden nasib alamazlar. 

Siial: Allahu tealaya sevk olmasi ne demekdir? Ciinki, Allahii tealadan 
hie birsey mefkud, yok degildir? 

Cevab: Burada sevk demek, belki (Miisakele San'ati) ile soylenmis olabi- 
lir. Cok oldugunu bildirmek icindir. Ciinki, aziz, cebbar olan Allahu tealanin 
her seyi siddetlidir, cokdur. Za'if insanlann her seyinden galib ve kuvvetli- 
dir. Bu cevab alimlere gore verilen cevabdir. Bu fakir kulun baska bir ceva- 
bi daha vardir ki tesavvuf yoluna uygun bir cevabdir. Fekat bu cevabda biraz 
sekr, su'ursuzluk bulunmakdadir. Sekr olmayinca, giizel olmuyor. Hatta ca- 
iz olmuyor. Ciinki, sekr sahibleri ozrlii olur, afv edilirler. Sahv, sii'ur sahib- 
leri mes'ul olurlar. Sorguya cekilirler. Su anda, tarn sahv halindeyim. Simdi 
o cevabi bildirmek yerinde olmaz. Onceleri ve sonralan Allahu tealaya 
hamd olsun. Onun Peygamberlerine bitmez tiikenmez salat ve selam olsun! 

27 

YiRMiYEDINCi MEKTUB 

Bu mektub, Hate Amniek icin yazilmisdir. Tarikat-i aliyye-i Naksi- 
bendiyyeyi ovmekdedir: 

Allahu tealaya hamd olsun. Onun sevdigi kullanna selam olsun! Mer- 
hamet ederek bu dostunuza gonderdiginiz kiymetli mektub gelerek bizle- 
ri sevindirdi. Selametde olunuz. Bu yiiksek Naksibendiyye zincirini ovmek- 
den baska birseyle basinizi agntmak istemiyorum. Yavrum! Bu yiiksek zin- 
cirin buyiikleri "kaddesallahii teala esrarehiim" buyuruyorlar ki, (Bizim nis- 
betimiz biitun nisbetlerin iistiindedir). Nisbet dedikleri huzur ve agahlik- 
dir. Bunlar hie gayb olmayan huzura kiymet verir. Boyle devamli olan hu- 
zura (Yad-i Dast) demislerdir. Bu biiyiiklerin nisbeti, yad-i dast olmakda- 
dir. Bu fakirin anladigina gore, yad-i dast soyle aciklanmakdadir: Allahu 
tealanin ismleri, sifatlan ve sii'unu ve i'tibarati birlikde olmaksizin, yalniz 
zat-i ilahinin zuhur etmesine ya'ni kalbe, ruha goriinmesine (Tecellf-i Zat) 
denir. Bu tecelliye (Berki) demislerdir. Ya'ni, sii'un ve i'tibarat perdeleri- 
nin aradan kalkmasi, zatin goriinmesi, simsek cakar gibi bir an surer. Son- 
ra bu perdeler hemen araya girerek ortulur. Boyle olunca, gaybsiz, devam- 
li huzur diisuniilemez. Bir an huzur, ondan sonra devamli yoklukdur. Bu bii- 
yiikler "rahmetullahi aleyhim ecma'in" boyle olan nisbete kiymet verme- 
misdir. Halbuki baska silsilelerin, tarikatlarm biiyiikleri, oyle olan tecelli 

-45- 



nihayete kavusanlara nasib olur dediler. Bu huzur, devamh olursa, hie 
ortiinmezse, ismlerin ve sifatlann ve su'unun ve i'tibaratin perdeleri ara- 
ya kansmadan tecelli ederse, gaybsiz, perdesiz huzur olur. Yad-i dast olur. 
Iste, bu biiyuklerin nisbeti olan Yad-i dasti, baskalannin nisbetleri ile 
karsilasdirmahdir. Boylece hepsinin iistiinde oldugunu anlamahdir. Cok 
kimse, boyle bir huzurun varhgina inanamaz. Arabi beyt tercemesi: 

Ni'mete kavusanlara afiyet olsun; 
Zevalh asik birkac damla ile doysun. 

Bu yiiksek nisbet, oyle garib oldu ki, hatta bu biiyxik kiymetli zincire bag- 
lanmis bulunanlara da soylense cogunun inanmayacagi umulur. Simdi, bu 
biiyiiklerin yolunda bulunanlara gore nisbet demek, Allahii tealanin huzu- 
ru ve anlasilamayacak bir siihududur ve cihetsiz olarak Ona teveccxih et- 
mekdir. Yukanda olmak hayale gelirse de, cihetsizdir ve goruniisde devam- 
hdir. Bu nisbet yalniz cezbe makaminda hasil olur. Boyle nisbetin baska ta- 
rikatlardaki nisbetlerden yiiksek bir tarafi yokdur. Halbuki, yukanda bil- 
dirdigimiz Yad-i dast, cezbe temamlandikdan ve siiluk makamlan sona er- 
dikden sonra hasil olur. Bunun derecesinin yuksekligini bilmeyen kimse 
yokdur. Eger gizli kalmissa, elde edilememesindendir. Bir kimse hased ede- 
rek inanmazsa ve asagi bir kimse kendi kusurundan dolayi inad ederse ona 
bir diyecegimiz yokdur. Farisi iki beyt tercemesi: 

Bir cahilbu buyuklere dil uzatirsa, 
Cevab vermege degmez dersem iyi olur. 
Hep aslanlar, bu zincire baglanmislardir, 
Kurnaz tilki bu zinciri nasil koparir? 

Evveliniz ve sonunuz selametde olsun! 

28 

YiRMiSEKiZINCi MEKTUB 

Bu mektub, yine Hace Aiiinieke yazilmisdir. Halinin yuksekligini bildir- 
mekdedir. Fekat bu yazidan, halinin alcaldigi ve uzaklasmis oldugu anla- 
silmakdadir: 

Liitf ederek bu dostunuza gonderdiginiz merhametli mektub gelerek biz- 
leri sevindirdi. Okuyarak sereflendik. Hiirriyyete kavusanlann, kelepce- 
de olanlan hatirlamasi ne biiyxik ni'metdir. Kavusanlann, ayri kalanlann 
dertlerine ortak olmasi, cok sevindirici birseydir. Ayri kalan bu zevalh, ken- 
dini kavusmaga layik bulmadigi icin, uzak bir koseye cekildi. Yaklasmak- 
dan kacarak, uzaklarda solugu aldi. Kavusmakdan vaz gecip aynhga kat- 
landi. Hurriyyeti secmekde zindan hayatini gordiigii icin, seve seve zindan 
hayatini secdi. Farisi beyt tercemesi: 

Sultan birsey beklerse koleden, 
Kana'at kalksm artik ortadan. 

Bozuk yazilarla ve sacma isaretlerle basinizi agntmiyayim. Allahii tea- 
la, bizi ve sizi Peygamberlerin efendisinin yolunda bulundursun "aleyhi ve 
ala alihi minessalevati efdaliiha ve minettehiyyati ekmeliiha"! 

-46- 



29 

YIRMIDOKUZUNCU MEKTUB 

Bu mektub, Seyh Nizameddin-i Tehaniseriye yazilmisdir. Farzlari kil- 
maga ve siinnetleri, edebleri gozetmege tesvik etmekde ve farzlarin yanin- 
da nafileleri yapmamn kiymetinin az oldugu ve yatsi nemazim gece yari- 
sindan sonra kilmamagi ve abdestde kullamlan suyu icmemegi ve miirfd- 
lerin secde etmelerinin caiz olmadigim bildirmekdedir: 

Allahii teala, bizi ve sizi te'assubdan, ya'ni baskasim cekememekden ve 
dogru yoldan aynlmakdan korusun ve insanlann en iistunii o temiz Peygam- 
beri hiirmetine "aleyhi ve ala alihi minessalevati etemmiiha ve minettes- 
limati ekmeliiha" pisman olacak, iiziilecek seyleri yapmakdan kurtarsin! 

insani Allahii tealanin nzasina, sevgisine kavusduracak isler, farzlar ve 
nafileler olmak iizere ikiye ayrilir. Farzlarin yaninda nafilelerin hie kiyme- 
ti yokdur. Bir farzi vaktinde yapmak [vakti gecmis ise, hemen kaza etmek], 
bin sene nafile ibadet yapmakdan daha cok faidelidir. Hangi nafile olur- 
sa olsun, ne kadar halis niyyet edilirse edilsin, ister nemaz, oruc, zikr, fikr 
olsun, ister baska nafileler olsun, hep boyledir. Hatta, farzlari yaparken, 
bu farzin siinnetlerinden bir siinneti ve edeblerinden bir edebi gozetmek 
de, boyle cok faidelidir.' 11 Ogrendigimize gore, Emir-il-mu'minin Omer Fa- 
riik "radiyallahii anh" hazretleri sabah nemazim cema'at ile kildikdan son- 
ra, cema'ate bakdi, eshabindan birini bulamadi. (Filan kimse cema'atde 
yokdur) buyurdu. Orada bulunanlar, o kimse gecenin cok saatlerinde u- 
yumaz. [Nafile ibadet yapar.] Belki simdi uykuya dalmisdir, dediler. Ha- 
life, (Eger biitiin gece uyuyup da sabah nemazim cema'at ile kilsaydi da- 
ha iyi olurdu) buyurdu. Bundan anlasihyor ki: Bir edebi gozetmek ve 
tenzihi olsa bile, bir mekruhdan sakinmak, zikrden ve fikrden ve muraka- 
beden ve tevecciihden daha faidelidir. Tahrimi olan mekruhdan sakinma- 
nin faidesini, artik dusiinmelidir. Evet, bu nafile isler, farzlari gozetmek 
ile ve haramlardan, mekruhlardan sakinmak ile birlikde yapihrsa, elbet- 
te daha giizel, cok giizel olur. Fekat boyle olmazsa, pek zararh olur. Me- 
sela zekat olarak bir dank [ya'ni bir dirhemin dortde birini ki, bir gram gii- 
miis demekdir] bir musliman fakire vermek, nafile olarak daglar kadar al- 
tun sadaka vermekden ve hayrat, hasenat ve yardimlar yapmakdan kat kat 
daha iyidir, kat kat daha cok sevabdir. Bu bir dank zekati verirken, bir ede- 
bi gozetmek, mesela, akrabadan bir fakire vermek de, nafile iyiliklerden 
kat kat daha faidelidir. Bundan anlasihyor ki, yatsi nemazim gece yansin- 
dan sonra kilmak ve boylece gece nemazi sevabini da kazanmayi diisiin- 
mek, gok yanhsdir. Cunki, hanefi mezhebindeki imamlara gore "radiyal- 
lahii teala annum" yatsi nemazim gece yansindan sonra kilmak mekruh- 
dur. Sozlerinden de, (Kerahet-i tahrfmiyye) oldugu anlasilmakdadir. Ciin- 
ki, yatsi nemazim gece yansina kadar kilmak mubah demislerdir. Gece ya- 
nsindan sonra kilmak mekruh olur buyurmuslardir. Mubahin karsihgi 
olan mekruh ise, tahrimen mekruhdur. Safi'i mezhebinde gece yansindan 
sonra yatsiyi kilmak caiz degildir. Bunun icindir ki, gece nemazi kilmis ol- 



[1] 123. cii mektubu okuyunuz! 

-47 



mak icin ve bu vaktde zevk ve cem'iyyet elde etmek icin, yatsiyi gece ya- 
nsindan sonraya birakmak cok cirkindir. Boyle diisunen bir kimsenin, yal- 
niz vitr nemazini gece yansindan sonraya birakmasi yetisir. Vitr nemazi- 
ni gece yansindan sonra kilmak miistehabdir. Boylece, hem vitr nemazi 
miistehab olan vaktinde kihnmis olur, hem de gece nemazi kilmak ve se- 
ller vaktinde uyanik bulunmak ni'metlerine kavusulmus olur. O halde bu 
isden vaz gecmek ve gecmis nemazlan kaza etmek lazimdir. Imam-i 
a'zam Ebu Hanife Kufi "radiyallahii teala anh" hazretleri, nemaz abdes- 
tinin edeblerinden bir edebi terk etdigi icin kirk senelik nemazi kaza et- 
misdir. 

Sunu da soyliyelim ki, abdestsizligi gidermek icin veya sevab kazanmak 
icin abdest almakda kullamlmis olan suya (Miista'mel su) denir. Bu suyun 
icilmesi icin kimseye izn vermeyiniz! Ciinki, Imam-i a'zama gore miis- 
ta'mel su, kaba necsdir. Fikh alimleri bu suyun icilmesini yasak etmisler- 
dir. Bu suyu icmenin mekruh oldugunu bildirmislerdir. Evet, abdest aldik- 
dan sonra ibrikde kalan kullanilmamis sudan icmek sifa olur demislerdir. 
Eger boyle olduguna inanan bir kimse isterse, bu kullanilmamis sudan 
veririz. Bu fakir, Dehli sehrine son gitdigim zeman bu is basima gelmisdi. 
Sevdiklerimizden birkacina ru'yada, bu fakirin abdestde kullandigi miis- 
ta'mel sudan icmelerinin lazim oldugu, icmezlerse biiyiik zarar gorecekle- 
ri bildirilmis. Boyle sey olmaz diye cok karsi geldi isem de, faidesi olmadi. 
Fikh kitablanna bakdim. Kurtulus yolunu soyle buldum ki, tic kerre yika- 
dikdan sonra, (Kurbet) ya'ni sevab kazanmak niyyet etmeden, dordiincii 
yikamak ile kullamlan su miista'mel olmuyor. Bu sevdiklerimizin yalvar- 
masi iizerine niyyet etmeden dordiincii yikamakda kullamlan suyu icmek 
icin kendilerine verdim: 

Sunu da bildirelim ki, giivenilir birkac kimsenin bildirdiklerine gore, 
halifelerinizden birkacina miindleri secde ediyorlarmis, yeri opmekle 
kalmiyarak kendilerine karsi secde yapiyorlarmis. Bu isin kotiilugu gii- 
nesden daha cok meydandadir. Bu isi yasak ediniz! Hem de cok siki ya- 
sak ediniz! Boyle islerden herkesin sakinmasi lazimdir. Hele baskalan- 
na onderlik eden bir kimsenin boyle islerden sakinmasi daha cok lazim- 
dir. Ciinki, onun yolunda bulunanlar, onun yapdiklanni yaparlar ve bu be- 
laya diiserler. 

[Allah icin yapilan secde, kibleye karsi yapihr. Baska tarafa yapilan sec- 
de hicbir zeman caiz degildir.] 

Sunu da bildirelim ki, tesavvuf yolunda ilerliyenlerin bilgileri, hal ile ka- 
vusulan bilgilerdir. Haller de, amellerden hasil olur. Amelleri diiriist olan 
ve ibadetleri hakki ile yapan kimselerde haller hasil olur. Bu haller, bircok 
seyleri ogrenmelerine sebeb olur. Amellerin, ibadetlerin diizgiin olabilme- 
si icin, bunlan tanimak, herbirinin nasil yapilacagini bilmek lazimdir. Bu 
bilgiler, islamiyyetin ahkamini ya'ni emrlerini ve yasaklanni, mesela, ne- 
mazin, orucun ve bunlardan baska farzlann ve ahs verislerin ve nikah, ta- 
lak gibi mu'amelatin bilgileridir. Kisaca, Allahii tealamn insana emr etdi- 
gi seylerin bilgileridir. Bu bilgiler, ogrenilmekle elde edilir. Bunlan ogren- 
mek, her miislimana elbette lazimdir. Herseyi ogrenmeden once ve ogren- 

-48- 



dikden sonra birer cihad vardir. Birincisi, ilmi aramak, bulmak ve elde et- 
mek icin cahsmak cihaddir. Ikincisi, ilmi elde etdikden sonra yerinde kul- 
lanabilmek icin yapilan cihaddir. Bunun icin, kiymetli toplantilannizda, te- 
savvuf kitablan okunuldugu gibi, fikh kitablannin da okunulmasi ve og- 
renilmesi lazimdir. Farisi dilinde yazilmis fikh kitablan cokdur. (Mec- 
mu'a-i hani) ve (Umde-tiil-isiam) ve (Kenz-i farisi) fikh kitablan cok kiy- 
metlidir. Hatta tesavvuf kitablan okunmasa da, zaran olmaz; ciinki, tesav- 
vuf bilgileri Ml ile, zevk ile, tadini tadarak elde edilir. Okumakla, dinle- 
mekle anlasilmaz. Fikh kitablanni okumamak ise, zararh olabilir. Bundan 
cok yazmak, sikinti verebilir. Az yazmak, cok seyleri gosterir. Farisi beyt 
tercemesi: 

Az sbyledim, dikkat etdim kalbini kirmamaga, 
Bilirhu uzulursun, yoksa soztim cokdur sana. 

Allahu teala bizi ve sizi, sevgili Peygamberine "aleyhi ve ala alihissala- 
tti vesselam" tarn olarak uymakla sereflendirsin! 

30 

OTUZUNCU MEKTUB 

Bu mektub da, seyh Nizam-i Tehaniseriye yazilmisdir. Afakda ve enfiis- 
de olan siihudlari ve abdiyyet makamini bildirmekdedir: 

Allahu teala sizi Muhammed aleyhisselama tarn uymakla sereflendirsin 
ve Muhammed Mustafanin "aleyhi ve ala alihi minessalevati efdaliiha ve 
minettehiyyati ekmeliiha" siinnetlerinin siisii ile zinetlendirsin! 

Ne yazacagimi bilemiyorum. Mevlamiz, sahibimiz "teala ve tekaddes" 
hazretlerinden soz edersem, yalan soylemis ve iftira etmis olurum. O, o ka- 
dar biiyiikdur ki, bu sacma sapan konusan asagi kimsenin soz konusu olmak- 
dan cok yiiksekdir. Maddeden yapilmis olan, his organlannin esiri bulunan 
bir kimse, maddesiz olandan ve his organlan ile anlasilamiyandan ne soy- 
leyebilir? Yok iken sonradan yaratilmis olan bir kimse, hie yok olmayan- 
dan ne anlayabilir? Maddeli, zemanh ve mekanh olan, maddesiz, zeman- 
siz ve mekansiz olana nasil yol bulabilir? Zevalh mahluk, kendi aleminden 
disanya nasil cikabilir? Disandan haber alamaz. Farisi beyt tercemesi: 

Cok iyi veya cok fena olsa da bir zerre, 
Omrunce dolassa, gezer kendi aleminde! 

Bu hal, seyr-i enfiiside de hasil olmakdadir. (Seyr-i enfiisi), bu yolun ni- 
hayetinde ele gecer. Yiiksek hocamiz Behaeddin-i Naksibend "kaddesalla- 
hu sirrehiil akdes" hazretleri buyurdu ki, (Ehlullah, ya'ni Allah adamlan, 
Fena ve Beka makamina kavusdukdan sonra, her gordiiklerini kendile- 
rinde goriirler. Her tanidiklanni kendilerinde tamrlar. Bunlann hayretle- 
ri, anlayamamalan kendilerinde olur). Zariyat suresinin yirmibirinci aye- 
tinde mealen, (Kendinizdedir, gormiiyor lnusiinuz?) buyuruldu. Seyr-i en- 
fiisiden once olan seyrlerin ya'ni ilerlemelerin hepsi, (Seyr-i afaki) idi. 
Seyr-i afakide ele gecen seyler hicdir. Ya'ni, aranilana gore hie sayihr. Yok- 

- 49 - Mektubat Tercemesi: - F:4 



sa, siihud-i enfusiye kavusmak icin, once seyr-i afakf lazimdir. Aldanmama- 
li! Sxihud-i enfiisfyi, siihud-i tecellf-i surf ile kansdirmamahdir. Hasa ikisi bir 
sey degildir. Tecelli-i surfler nasil olursa olsun, salikin nefsinde ya'nf ken- 
dinde miisahede olunurlar, ya'nf gorumirler ise de, hepsi seyr-i afakide 
hasil olmakdadir. Ve (ilm-ul-yakin) mertebesinde hasil olurlar. Siihud-i en- 
fiisiise, (Hakk-ul-yakin) mertebesindedir. Bu mertebe ise, yiiksek merte- 
belerin sonuncusudur. Baska kelime bulunamadigi icin siihud diyoruz. 
Cunki, aranilan, istenilen sey, hicbir seye benzemedigi gibi, Ona uygun 
olan, Ona bagh olan hersey de anlasilamaz ve anlatilamaz. Anlasilabilen sey- 
ler, anlasilamiyan seylere benzemez. Farisiiki beyt tercemesi: 

Anlasilmaz, olculemez baghhkdir, 
Nasm Rabbi, kuluna boyle baghdir! 
Ins an bu baghhgi anlamaz asla, 
Herseyi bilir, camm bilen Merla! 

Siihud-i enfxisiyi bu siihud-i surf ile kansdirmak, insanin her iki makam- 
da Beka hasil etmesinden ileri gelmekdedir. Cunki, tecelli-i surf, saliki fa- 
nf yapmaz. Bircok baglihklanni yok eder ise de, fenaya kadar gotiiremez. 
Bundan dolayi, bu tecellfde, salikin varhgindan birseyler bulunmakdadir. 
Seyr-i enfiisf, tarn Fenadan ve son Bekadan sonra oldugundan ve salikin an- 
layisi az oldugundan, bu iki Bekayi birbirinden ayiramaz. ikisini birlesmis 
sanir. Eger bu ikinci bekaya (Beka-billah) denildigini ve bu varhga, Alla- 
hii tealanin verdigi viicud denildigini bilseydi, ikisini kansdirmakdan kur- 
tulurdu. 

Siial: (Beka-billah) demek, kendini Hak teala olarak bulmak degil mi- 
dir? 

Cevab: Hayir, oyle degildir. Tesavvuf biiyiiklerinin birkacinin sozlerin- 
den boyle oldugu anlasilmakda ise de, bu beka, bircoklanna, cezbe maka- 
minda, kendilerini yok bildikden sonra hasil olmakdadir. Kendilerini boy- 
le yok bilmeleri, Fena makamina kavusmaga benzemekdedir. Naksibendiy- 
ye biiyiikleri "kaddesallahii teala esrarehiim" bu Bekaya (Viicud-i adem) 
adini vermislerdir. Bu, fenadan oncedir. Bu hal yok olabilir. Yok oldugu 
goriilmusdiir de. Zeman olur ki, bu hali ondan ahrlar. Sonra geri verirler. 
Tarn Fenadan sonra hasil olan Beka ise, hie yok olmaz. Hie sarsilmaz. 
Bunlann Fenasi, devamhdir. Bekada iken fanfdirler. Fenada iken de bakf- 
dirler. Cabuk gecen, tiikenen fena ve beka, kalbin halleri ve degisiklikle- 
ri sirasinda gelip gecici seylerdir. Bizim anlatmak istedigimiz ise, boyle de- 
gildir. Hace Behaeddfn-i Naksibend "kaddesallahii teala sirreh" buyurdu 
ki, (Viicud-i adem denilen hal, insanin tabf'f haline doner. Fekat viicud-i 
fena, insanhk viicudiine donmez). Bunun icin Fena sahiblerinin halleri 
elbette hie degismez. Vaktleri siireklidir. Belki, bunlann vaktleri ve halle- 
ri yokdur. Bunlar, vaktleri ile degil, vaktlerin sahibi iledir. Bunlann isi hal- 
leri veren iledir. Gecip gitmek, bitmek, vaktde ve halde olur. Halden ve 
vaktden kurtulanlar icin bitmek, yok olmak tehliikeleri kalmaz. Bu Alla- 
hii tealanin oyle bir ni'metidir ki, diledigine verir. Allahii teala, biiyiik ih- 
san sahibidir. 

-50- 



Vaktin devamli olmasi demek, bu vaktdeki halin bilinmesi ve baska sey- 
leri gibi eserlerinin, alametlerinin devamli olmasi demek degildir. Belki, 
vaktin oldugu gibi devam etmesi ve halin kendisinin devamli olmasi demek- 
dir. Bir seyi yanhs zan etmek, onun dogru olmasina ziyan getirmez. Hat- 
ta cok zanlar vardir ki, giinah olur. 

Soz uzadi. Biz yine kendimize gelelim! Mukaddes meydanda "celle sa- 
niih" soz binicisini kosturamiyacagimiz icin, kendi kullugumuzu, asagihgi- 
mizi ve giiciimuzun yetersiz oldugunu anlatalim. insan, kulluk vazifeleri- 
ni yapmak icin yaratildi. Bir kimseye baslangicda ve ortalarda ask ve mu- 
habbet verilirse, onun Allahii tealadan baska seylere olan baghhklanni kes- 
mesi icin verirler. Ask ve muhabbet de aranilacak, ozenilecek sey degildir. 
Kulluk makamina kavusmak icin birer aracidirlar. Bir kimsenin Allahii te- 
alaya kul olmasi icin, Ondan baska seylere kul olmakdan ve baglanmakdan 
tarn kurtulmasi lazimdir. Ask ve muhabbet, bu baglihklan kesmekden 
baska bir ise yaramaz. Bunun icin, vilayet ya'ni evliyahk mertebelerinin so- 
nu, en yiiksegi (Abdiyyet makami)dir. Vilayet derecelerinde, abdiyyet 
makaminin iistiinde hicbir derece yokdur. Bu makamda, kul ile sahibi 
arasinda, kulun sahibine muhtac olmasindan ve sahibin kendisinin ve sifat- 
lannin hicbir seye hie muhtac olmamasindan baska hicbir baglihk yokdur. 
Burasini iyi aciklayahm ki, kendisi ile Onun kendisi arasinda ve sifatlan ile 
Onun sifatlan arasinda ve kendi isleri ile Onun isleri arasinda, hicbir ba- 
kimdan hicbir benzerlik bulmayacakdir. Onun zilli, goriintusii oldugunu soy- 
lemekde, bir benzerlik, bir baglihk olur. Bundan da kacinmak lazimdir. Onu 
yaratici, kendisini yaratilmis bilmelidir. Bundan baska hicbir seye agiz 
acmamahdir. Tesavvuf yolunda ilerliyenlerin cogu "rahmetullahi teala 
aleyhim ecma'in" (Tevhid-i fi'li) ile karsilasmakdadir. Her seyi yapan Al- 
lahii tealadir derler. Bu biiyiikler, bu isleri yaratamn bir oldugunu bilir. Bu 
isleri yapan birdir demek istemezler. Boyle soylemek, zindikhk olur. Bu- 
nu bir misal ile acikhyahm: 

Kukla oynatan bir kimse, perde arkasinda oturur. Tahtadan, kartondan 
insan seklinde yapilmis cansiz seyleri iple oynatir. Seyrciler, perdede oy- 
nayan karton, tahta parcalannin bircok seyler yapdigini goriir. Akh olan 
kimseler bu hareketleri, perde arkasinda oturan adamin yapdigini anlar. 
Fekat bu isler, perdedeki tahta parcalanndan meydana gelmekdedir. Bu- 
nun icin, bu sekller hareket ediyor denir. Perde arkasindaki adam hareket 
ediyor denmez. Bu sozleri, isin dogrusunu gostermekdedir. Peygamberle- 
rin "aleyhimiissalevatii vetteslimat" yollan da boyle oldugunu bildirmek- 
dedir. isleri yapan bir yapicidir demek, sekr halinde soylenen sozlerden- 
dir. Soziin dogrusu soyledir ki, isleri yapan cokdur. isleri yaratan birdir. Tev- 
hid-i viicud bilgileri de boyledir. Sekr vaktinde ve hal kapladigi zeman soy- 
lemislerdir. Kesf yolu ile edinilen bilgilerin dogru olmasi, islamiyyetde acik- 
ca anlasilan bilgilere uygun olmalan ile olculur. Kil kadar aynhk sekrden 
ileri gelir. Din bilgilerinin dogrusu, Ehl-i siinnet vel-cema'at alimlerinin 
"rahmetullahi teala aleyhim ecma'in" anladiklan bilgilerdir. Bunlara uy- 
mamak ya zindikhk ve ilhaddir, ya'ni dogru yoldan aynlmakdir, yahud sekr 
halinde soylenmisdir. Sekrden tarn kurtulmak, (Abdiyyet makami)nda 
olur. Baska makamlann hepsinde az cok sekr bulunur. Farisi misra' terce- 

-51- 



mesi: 

Daha soylersem sonu gelmez. 

Hace Behaeddin-i Naksibend "kaddesallahii teala sirrehiil akdes" 
hazretlerinden (Siiluk nicin yapiliyor?) diye soruldugunda, (Kisa, toplu 
olan bilgilerin genislemesi, aciklanmasi ve akl ile, diisiince ile bulunan bil- 
gilerin, kesf ile, kalb ile anlasilmasi icin) buyurdu. islamiyyetin bildirdi- 
gi bilgilerden baska seyler ogrenmek icin demedi. Tesavvuf yolunda iler- 
lerken, islamiyyetde bulunmayan seylerle karsilasilmakda ise de, yolun 
sonuna vannca bu bilgilerin hepsi yok olur. Yalniz islamiyyetin bildirdi- 
gi seyler, acik ve genis olarak bilinir. Aklin dar cercevesinden kurtularak, 
kesfin sonsuz meydanma acilmak hasil olur. Ya'ni Peygamberimiz "aley- 
hissalatxi vesselam" bu bilgileri melekden aldigi gibi, bu bxiyiikler de, bu 
bilgilerin hepsini, kalblerine gelen ilham yolu ile kaynakdan alirlar. 
Alimler, bu bilgileri islamiyyetden alirlar. Kisaca, topluca bildirirler. Bu 
bilgiler, Peygamberlere "aleyhimiissalevatu vetteslimat" kesf yolu ile 
genis, uzun bildirildigi gibi, Evliyaya da boylece bildirilmekdedir. Ancak 
Peygamberler "aleyhimussalatii vesselam" asldirlar, once gidenlerdir. 
Evliya ise bunlann arkalannda, izlerinde gelenlerdir. Evliyamn yiiksek- 
lerinden pek azini "rahmetullahi aleyhim ecma'in" ancak yiizlerle sene 
sonra, birbirinden pek uzak zemanlarda secerek, bu yiiksek makama ka- 
vusdururlar. 

Akl ile, diisiince ile anlasilan bir bilgiyi kesf yolu ile aciklamak istiyor- 
dum. Fekat kagidda yer kalmadi. Boyle olmasinda Allahii tealamn hikme- 
ti olsa gerek. Vesselam. 



31 

OTUZBiRINCi MEKTUB 

Bu mektub, seyh Sofiye gonderilmisdir. Tevhid-i viicudinin hakikati ve 
Allahii tealaya \ akin olmak ve beraber olmak ne demek oldugu bildirilmek- 
dedir: 

Allahii teala hepimizi, Peygamberlerin seyyidinin "aleyhimusselam" 
yolundan ayirmasin! Yanmizdan gelen bir zat dedi ki, seyh Nizam-i Teha- 
niserinin talebesinden biri, sizin yammzda, bu fakir icin vahdet-i viicude 
inanmiyor demis. Bu zat, bunu bildirdikden sonra, bu soziin dogru olup ol- 
madigini sordu ve talebenizin okuyup aydinlanmasi ve kotii diisiincelere 
saplanmamalan icin, vahdet-i viicud iizerindeki bilgimi yazmami istedi. Miis- 
limana karsi kotii zanda bulunmak, giinah oldugundan, talebenizi giinah- 
dan korumak diisiincesi ile, birkac kelime yazip, basinizi agntiyorum: 

Muhterem yavrum! Bu fakir, cocuklugumdan beri, vahdet-i viicude 
inanmakdaydim. Babam "kaddesallahii teala sirreh" de, buna inandigini, 
her zeman bildirirdi. Mubarek kalbi, vahdet-i viicuddan ve herseyden 
uzak olan, hicbir suretle vanlmayan varhga dogru oldugu halde, bu i'tikad- 
dan hie aynlmamisdi. Alimin oglu da, yanm alim demekdir sozii geregin- 

-52- 



ce, bu fakirin bu bilgiden biiyiik payi olmusdu. Cok lezzetler almisdim. Fe- 
kat, Allahii teala, sonsuz ihsani ile, biiyiik rehber, hakikatlerin, ma'rifet- 
lerin kaynagi, islam dininin hamisi, hocam, onderim, kurtulus yoluna ka- 
vusdurucu, Muhammed Baki "kuddise sirruh" hazretlerine kavusdurdu. Bu 
fakire tarikat-i aliyye-i Naksibendiyyeyi ta'lim buyurdu. Hicbirseye yara- 
miyan bu miskini, mubarek kalblerinin lsiklan altinda bulundurmakla se- 
reflendirdi. Bu iistiin yolda ilerlemege ahsdmnca, az zemanda, vahdet-i vii- 
cud bilgileri oniime cikdi. Bu makamin cesidli ilmleri, ma'rifetleri kapla- 
di. Bu mertebenin inceliklerinden, gostermedikleri hemen birsey kalma- 
di. Muhyiddin-i Arabinin "kuddise sirruh" bildirdigi ince bilgiler, oldugu 
gibi meydana cikdi. (Fiisus) kitabinda yazdigi ve urucun, bu yolun sonu ol- 
dugunu samp, bundan otesi ademdir, yoklukdur dedigi, tecelli-i zati ile de, 
sereflendirdiler. Kendisine Evliyanin sonuncusu diyerek yalniz Evliyamn 
sonuncusuna mahsus oldugunu yazdigi, bu tecellinin cesidli bilgilerini, 
ma'rifetlerini uzun uzadiya, bu fakire bildirdiler. Bu ma'rifetlere, o kadar 
daldim, o kadar kapildim ki, vahdet-i viicud hali, herseyi unutdurdu. Bu bil- 
gilerin serhosu oldum. O anlarda, hocamin yxiksek huzuruna arz etdigim 
mektublanmda, bu serhoslugumun derecesini gosteren cilginca yazilanm 
vardir. [Bu yolda yazih bir riiba'inin tercemesini uygun gormeyip geciyo- 
ruz.] Uzun zeman, bu halde kaldim. Seneler gecdi. Nihayet, Cenab-i Hak- 
kin sonsuz lutf ve inayeti, ansizin, imdadima yetisip, bicun, bi keyf olan 
[ya'ni anlasilmaz olan] cemalden perdeler, birdenbire kaldinldi. [Sanki sel- 
ler, felaketler yapan firtinah kara bulutlar, bir anda siynhp, mavi sema acil- 
di. Giines heryeri aydinlatdi.] Onceden olan, vahdet-i viicud, ittihad, Al- 
lahii tealanin herseyle birlesmis, beraber goriinmesi gayb oldu. ihata, se- 
reyan, kurb ve ma'iyyet, ya'ni Allahii tealanin heryeri kaplamasi, doldur- 
masi, yakin olmasi gibi bilgiler, ortiildii, gitdi. iyice anladim ki, yaratanin, 
yaratdiklan ile hicbir benzerligi, hicbir baghhgi yokdur. ihata, kurb gibi sey- 
ler, Ehl-i siinnet alimlerinin (Allahii teala o biiyiik alimlerin cahsmalarma 
cok miikafat versin) bildirdigi gibi, hep Allahii tealanin, ilmi icindir. Ken- 
disi icin degildir. Allahii teala hicbirseyle birlesmis degildir. O, Odur, 
mahluklar, mahlukdur. O, bicundur, erisilmez, anlasilmaz, anlasilamaz. Bii- 
tiin alem ise, his olunan, anlasilabilen seylerdir. Anlasilamiyan anlasilan gi- 
bi olamaz. Vacib, miimkin gibidir denemez. Kadim olan, hadis olana ben- 
zemez. Yoklugu miimkin olmiyan, yok olabilen gibi degildir. Hakikatler de- 
gisemez. Birisi icin olan, oteki icin soylenemez. Ne kadar sasilacak seydir 
ki, seyh Muhyiddin-i Arabi "kuddise sirruh" ve onun yolunda giden biiyiik- 
ler [onlann sozlerinden ezberleyip, otede beride soyleyen, yazan, cahiller 
degil], (Allahii teala, hicbir suretle anlasilmaz. Hicbir seye benzemez) de- 
dikleri halde, Zat-i ilahi, herseyi ihata etmis, kaplamisdir, herseye yakin- 
dir, herseyle beraberdir diyorlar. Bunun dogrusu, Ehl-i siinnet alimlerinin 
bildirdigidir. Yakin olan, ihata eden, Allahii tealanin kendisi degil, ilmidir. 

Tevhid-i viicudi bilgileri yok olup da, baska ilmler, ma'rifetler hasil ol- 
dugu zeman, cok uzulmiisdum. Ciinki, vahdet-i viicud ma'rifetlerinden da- 
ha iistiin seyler bulunacagini bilmiyordum. Bu ma'rifetlerin yok olmama- 
si icin yalvanyor, cok diia ediyordum. Fekat, perdeler, temamen kalkip, 
hakikat biitiin acikhgi ile bildirilince, anladim ki, alemler, mahluklar, Si- 

-53- 



fat-i ilahiyyenin aynalan ve Esma-i ilahiyyenin goriiniisleri ise de, (Tev- 
hid-i viicudi) var diyenlerin sandigi gibi, goriinenler, gosterenin kendi de- 
gildir. Bir seyin golgesi, o seyin kendisi degildir. Soziimuzu bir misal ile 
daha acikhyalim: Biiyiik bir alim, dusundiiklerini bildirmek icin, harfle- 
ri ve sesleri kullanir. Kafasindaki kiymetli bilgiyi, harflerin, seslerin icin- 
de aciga cikanr. Bu harfler ve sesler, o bilgileri gosteren ayna gibidir. Fe- 
kat, harfler, sesler bu bilgilerin aynidir, bilgilerin kendisidir veya bu bil- 
gilerin kendilerini kaplamisdir veya bunlann kendilerine yakindir veya bil- 
gilerin kendileri ile beraberdir denemez. Ancak, harfler ve sesler, bu bil- 
gileri meydana cikaran isaretlerdir. Bilgilere delalet etmekden, belli et- 
mekden baska, birsey denemez. Bilgilerin, harf ve seslerle hie benzerligi 
yokdur. Benzerlik, beraberlik, vehm ve hayal ile soylenebilir. Hakikatda, 
boyle seyler yokdur. Bu bilgiler ile, harfler ve sesler arasinda goriinmek, 
gostermek ve belli olmak, belli etmek gibi baghhk oldugundan, ba'zi 
kimselerin vehminde, bu baghhkdan, birlesmek, beraberlik gibi seyler do- 
guyor. Hakikatde bunlann hicbiri yokdur. 

Iste, Allahxi teala ile, bu alem de boyledir. Gostermek ve gosterilmek- 
den, belli etmek ve belli olmakdan baska, hicbir baghhk yokdur. Mahluk- 
lann herbiri, yaratamn varhgini gosteren birer alametdir. Onun ismlerinin, 
sifatlannin buyuklugiinu bildiren, birer ayna gibidir. Bu kadarcik baghhk 
ba'zi kimselerin hayalinde biiyiiyerek, ba'zi seyler soylemelerine sebeb ol- 
makdadir. Bu hal, bilhassa, tevhid iizerinde murakabesi cok olanlarda go- 
ruliiyor. Murakabelerinin sureti, hayallerinde yerlesiyor. Ba'zilan da ke- 
lime-i tevhidin ma'nasini, kisaca dusxinup, cok soylediklerinde, bu hale dii- 
siiyor. Bunlann her ikisi de, ilm ile hasil oluyor. Hal ile ilgileri yokdur. Ba'zi- 
lan da, asm sevgi ile, bu hale diisiiyor. Allahu tealadan baska, hicbir seyin 
varhgini gormiyorlar. Bunlann boyle gormesi, herseyin yok olmasina se- 
beb olmaz. Ciinki, hissimiz, akhmiz ve islamiyyet, herseyin var oldugunu 
bildirmekdedir. Bu sevginin taskinhgi zemaninda, ba'zan, Allahu tealanin 
kendisi ihata etmis, kendisi yakindir saniyorlar. Sevgi ile hasil olan tevhid, 
once bildirdigimiz iki tevhidden daha yiiksek olup, hal ile hasil olmakda- 
dir. Fekat, bu da yanhsdir. islamiyyete uygun degildir. Bunu, islamiyyete 
uydurmaga kalkismak, bosuna ugrasmakdir. Felsefecilerin zan ile, kisa 
akllan ile soyledikleri, bozuk sozler gibidir. Fennin ve islamiyyetin lsikla- 
n altinda olmayip da, yalniz zan ile konusan felsefecileri, ilm adami sanan 
ba'zi muslimanlar, bunlann bozuk sozlerini, yazilanni, islamiyyete uydur- 
maga ugrasiyor. (ihvan-us-safa) gibi kitablar, boyle curiik sozleri, ayet-i ke- 
rime ve hadis-i serifler ile isbata kalkisan cahiller tarafindan yazilmisdir. 

[Simdi de, fikh kitablannda, haram oldugu bildirilen bircok seyleri Av- 
rupahlar, Amerikahlar yapdigi icin, bunlann haram olmadigini, ayet ile, ha- 
dis ile isbata ugrasan Amerikan hayranlanni goriiyoruz. islamiyyeti, kafir- 
lerin adetlerine, tapinmalanna cevirmege ugrasan, bozuk kitablan okuma- 
mahyiz. Ehl-i siinnet alimlerinin kitablannda gosterilen, dogru yoldan ay- 
nlmamahyiz. Din diismanlannin, ayet-i kerime ve hadis-i serifler ile siis- 
ledikleri, yaldizh yeni fetvalara, kitablara, mecmu'a ve gazetelere aldan- 
mamahyiz. Senenin onbir ayinda, din diismanhgi yapan, Ramezan gelince, 
para kazanmak icin, miisliman imis gibi dinden bahs eden yazilan, din 

-54- 



cahili gazeteleri okumamah, bunlara inanmamahdir!]. 

Evliyanin kesfinde hata etmesi, yanilmasi, mxictehidlerin ictihadda ya- 
nilmasi gibidir; kusur sayilmaz. Bundan dolayi, Evliyaya dil uzatilmaz. 
Belki, hata edene de, bir derece sevab verilir. Yalniz su kadar fark vardir 
ki, miictehidlere uyanlara, onlann mezhebinde bulunanlara da, hatali is- 
lerde sevab verilir. Evliyanin yanhs kesflerine uyanlara, sevab verilmez. 
Ciinki ilham ve kesf, ancak sahibi icin seneddir. Baskalanna sened olamaz. 
Miictehidlerin sozii ise, mezhebinde bulunan herkes icin seneddir. O hal- 
de, Evliyanin yanhs ilhamlanna, kesflerine uymak caiz degildir. Miictehid- 
lerin "rahmetullahi aleyhim ecma'in" hata ihtimali olan sozlerine de uymak 
caiz ve hatta vacibdir. 

Tesavvuf yolunda ilerleyen saliklerden ba'zisinm, bu mahluklar aynasin- 
da gordiikleri de, boyledir. Ister (Siihud-i vahdet) desinler, ister (Siihud-i 
ehadiyyet) desinler, Allahii tealada, mahluk sifatlan yokdur ki, mahluklar- 
da goriilebilsin. Mekani, yeri olmiyan, bir yerde yerlesmez. Mahluklara 
hi? benzemiyeni, mahluklann disinda aramak lazimdir. Yeri olmiyani, 
madde ve mekanin disinda aramahdir. Afakda ve enfiisde, ya'ni insanin di- 
sinda ve kendisinde goriilen hersey O degildir. Onun alametleridir. Evliya- 
nin biiyiiklerinden Behaeddin-i Naksibend "kaddesallahu teala sirreh" bu- 
yurdu ki, (Goriilen, isitilen ve bilinen hersey, O degildir. Bunlan, la ilahe 
derken yok etmelidir). Farisi iki beyt tercemesi: 

Her sekl dardir, ma'na, nasil sigar? 
dilenci kulubesinde, sultamn ne isi var? 
$ekle bakan gafil, ma'nadan ne anlar? 
cemali gormeyiiice, cananla ne isi var? 

Siial: Naksibendiyye ve diger tesawuf biiyiikleri "rahmetullahi teala aley- 
him ecma'in", vahdet-i viicud, ihata, kurb, ma'iyyet-i zatiyye ve kesretde 
vahdeti gormek ve kesretde ehadiyyeti gormek gibi seyler oldugunu acik- 
ca soylemislerdir. Bu sozlere ne dersiniz? 

Cevab: Bunlan, tesawuf yolunun ortalannda gormuslerdir. Sonra bu ma- 
kamlan gecmislerdir. Nitekim, bu fakir kendi halimin de, boyle oldugunu 
yukanda yazmisdim. Sunu da bildirelim ki, ba'zi biiyiiklerin batini [kalbi 
ve ruhu], hicbirseye benzemiyen bir mevcudu ararken, zahiri, bedeni mah- 
luklar arasinda oldugu icin, vahdet-i viicud bilgisi ile sereflendirirler. Ba- 
tini, bir olan mevcudu ararken, zahiri, Onu mahluklann aynasinda gormek- 
dedir. Nitekim, kiymetli babamin boyle oldugunu, yukanda bildirmisdim. 
Vahdet-i viicud derecelerini bildirdigim uzun mektubda, daha uzun anlat- 
misdim. Burada kisa kesmek uygundur. 

Siial: Hahk baska, mahluk baska olunca ve Zat-i ilahi, mahluklara ya- 
kin olamaz, ihata etmez deyince ve Allahii teala bu diinyada goriilemez ise, 
bu biiyiiklerin sozleri yanhs olmaz mi? 

Cevab: Bu biiyiikler, gordiiklerini soyliiyor. Mesela, aynaya bakan bir 
kimse, seklimi, suretimi aynada gordiim der. Bu soz de, yerinde degildir. 
Ciinki, aynada suretini gormemisdir. Ciinki, aynada suret, sekl yokdur ki 
gorsiin. Fekat bu kimseye, yalan soyliiyorsun demeyiz. Bu soziinii ma'zur 

-55- 



goriiriiz. 

Biiyiiklerin, saklamak gereken boyle hallerini bildirmelerine sebeb, 
baskasini taklid etmediklerinin anlasilmasi icindir. Vahdet-i viicudu kabul 
edenler de, inkar edenler de, kendi kesf ve ilhamlanni soylemislerdir. 
Kesf, ilham, baskalanna sened olamaz ise de, ilham olunan zat icin, kiyme- 
ti inkar olunamaz. 

Ikinci cevab olarak deriz ki, herhangi iki sey arasinda, ortak olan sifat- 
lar ve ayn olan sifatlar vardir. Mahluklar, Allahii tealanin kendisinden her 
bakimdan ayn olduklan halde, gorunxisde miisterek olan cihetler de var- 
dir. Allahii tealanin sevgisi, bir kimseyi kaplayinca, aynliga sebeb olan nok- 
talar, goriinmeyip, miisterek olanlar kahyor. Hahk ile mahluk, birbirinin 
aynidir diyerek gordiiklerini dogru soyliyorlar. Sozleri yalan olmiyor. 
Zat-i ilahinin yakin olmasi, ihata etmesi icin olan sozleri de, boyle soyle- 
mislerdir, vesselam. 

32 

OTUZIKINCi MEKTUB 

Bu mektub, miiza Hiisameddin Ahmede yazilmisdir. Eshab-i kirainiii 
"aleyhimiirridvan" kemalaf mi ve hazret-i Mehdiyi bildirmekdedir: 

Lutf ederek gonderdiginiz mektub geldi. Bu garibleri hatirladiginiza siikr 
eyledim. Biiyiik hocamizin senelerle hizmetinde hie istifade etmemis gibi- 
yim diyor ve sebebini soruyorsunuz. Efendim! Boyle seylerin cevabini 
yazmak, hatta anlatmak uygun degildir. Ciinki, okumakla, dinlemekle an- 
lasilmaz. Sevgi ve i'timad olmak sarti ile, uzun zeman beraber bulunmak 
lazimdir. Baska yol ile ele gecemez. Farisi beyt tercemesi: 

Rahat gece, tath mehtab bul bana, 
Her sey den anlatayim, o zeman sana. 

Her siiale cevab vermek lazimdir buyurmuslar. Onun icin kisaca bildi- 
reyim ki, tesavvuf yolculugunda, her makamin, ayn bilgileri, ma'rifetleri, 
halleri vardir. Her makam icin ayn vazife, zikr ve tevecciih lazimdir. Ba'zi 
makamda zikr, baska makamda Kur'an-i kerim okumak, nemaz kilmak, 
ba'zisinda cezbe, ba'zisinda siiluk, ba'zisinda ise bu ni'metin her ikisi var- 
dir. Oyle makamlar da vardir ki, cezbe ve siiluk oraya yanasamaz. Bu son 
makamlar cok yiiksek, pek kiymetlidir. Peygamberimizin "sallallahu aley- 
hi ve sellem" eshab-i kiramimn "aleyhimiirridvan" hepsi, bu makamlara ka- 
vusmus, bu biiyiik ni'met ile sereflenmisdir. Bu makamlann sahibleri, bas- 
ka makamlann sahiblerine benzemez. Baska makamlann sahibleri ise, 
birbirlerine az cok benzer. Bu makam, Eshab-i kiramdan sonra, hazret-i 
Mehdide goriinecekdir. Tesavvuf buyuklerinden pek az kimse, bu ma- 
kamdan haber vermisdir. Bu makamin ilmlerinden, ma'rifetlerinden soy- 
liyen ise, yok gibidir. Bu makam, Allahii tealanin, oyle biiyiik bir ni'meti- 
dir ki, diledigi, secdigi bahtiyarlara nasib olur. Eshab-i kiram "aleyhimiir- 
ridvan" bu pek yiiksek mertebeye, daha ilk sohbetde ayak basardi ve ze- 
manla bu mertebelerde yiikselirlerdi. Sonra gelen Evliyadan birini, bu 

-56- 



ni'met ile sereflendirmek ve Eshab-i kiramin terbiyesi ile yetisdirmek is- 
terlerse, cezbe ve siiluk mertebelerini gecirip ve bunlann ilm ve ma'rifet- 
lerini atlatdikdan sonra, bu devlete erisdirirler. Bu mertebelere yetisebil- 
mek, insanlann en ustiiniinun "aleyhi ve ala alihissalevat" sohbeti ile 
mumkin olabilir. Onun izinde gidenlerden pekaz kimseye de, bu bereke- 
ti ihsan edebilirler. Bunun sohbetine kavusan da, bu mertebelere ulasdi- 
ran nisbet ile, yol ile sereflenir. Farisi beyt tercemesi: 

Ruhul-kudsun feyzine kavusursan eger; 
Mesihin yapdiklari, senden de hasil olur. 

Cezbe, sulukden once oldugu zemanlarda yapdiklari gibi, bu yolda da, 
nihayetin halleri, baslangicda gosterilir, tatdirihr. Bundan fazla yazmaga 
imkan bulamiyorum. Eger bulusursak ve dinliyenlerin arzu ve hevesleri an- 
lasihrsa, insaallahii teala bu makamlardan biraz bildirmek nasib olur. in- 
sanlari herseye kavusduran Allahii tealadir. 

Sevdiklerimizden birkaci icin yazdiklanniz anlasildi. Bu fakir, hepsinin 
kusurunu bagisliyorum. Allahii teala, merhametlilerin en merhametlisidir. 
O afv buyurur. Fekat sevdiklerimize nasihat buyurunuz ki, bir arada bu- 
lunduklan veya uzakda olduklan zeman iiziicii birsey yapmasinlar, hare- 
ketlerini degisdirmesinler! Ra'd suresinin onikinci ayetinde mealen, (in- 
sanlar gidislerini bozmazlarsa, Allahii teala da bunlara verdigi ni'metleri- 
ni degisdirmez. Allahii teala bir millete ceza vcrinek isteyince, bunu kim- 
se durduramaz. Onlarin Allahii tealadan baska hakimi yokdur) buyurul- 
du. Meyan Seyh ilahdad icin cok yazmissiniz. Bu yazi fakire bir sikinti ver- 
medi. Fekat, onun halini bozmasindan dolayi pisman olmasi lazimdir. 
Hadis-i serifde, (Pisman olmak tevbedir) buyuruldu. Sefa'atci aramak 
da, tevbenin bir parcasidir. Her ne olursa olsun, bu fakir "rahmetullahi 
aleyh" afv etmekdeyim. Fekat, ne yapacaginizi siz bilirsiniz. 

Serhend sehrinde yerlesmelisiniz. Muhabbet baglari ve ask mektebin- 
deki talebelik arkadashgi, ufak tefek seylerle kopacak kadar gevsek degil- 
dir. Daha ne yazayim? Allahii teala hepimize selamet versin! Yiiksek ho- 
camin "rahmetullahi aleyh" kiymetli cocuklanna ve o serefli evde bulunan- 
larin hepsine diialar ederim. 

Bu mektubu hazirladikdan sonra, oradaki sevdiklerimizin yanildiklan- 
ni ve afv olunduklanni daha aciklamayi dusiindiim. Kisa yazilinca, anlasi- 
lamayan yerleri kalabilir. Efendim! Yanhs islerin afv edilebilmesi icin, is- 
leyenlerce bunlann sue oldugunun bilinmesi lazimdir. Bu isleri yapanlarm 
pisman olmasi lazimdir. Boyle olmazsa, afv etmek dogru olmaz. 

Siginagimiz, kiymetli rehberimiz "kuddise sirruhul'aziz" burada bulu- 
nanlann gozii oniinde, bu makami Seyh ilahdada birakmis oldugunu yazi- 
yorsunuz. Bu sozii incelemek lazim gelmekdedir. Ona birakmak demek, ora- 
da bulunanlara ve gelip gidenlere hizmet etmek ve bunlann yimelerinden, 
icmelerinden bilgisi olmak demek ise, biz de boyle soylemekdeyiz. Yok eger, 
orada bulunanlan yetisdirmek ve seyhlik makaminda oturmak demek ise, 
bu olamaz. Kendileri ile son bulusdugumda, bu fakire donerek, (Seyh 
Ilahdadin bizim tarafimizdan giderek, cahsmak istiyenlere vazife verme- 

-57- 



sini ve oradakilerin hallerini bize bildirmesini uygun goriir mxisun? Bizim 
artik talebe yanina cikacak ve onlara ders verecek ve hallerini soracak gii- 
ciimuz kalmadi) buyurmusdu. Fakir "rahmetullahi aleyh" bunun icin bile 
duraklamisdim. Zaruret oldugu icin, yalniz bu kadar yapmasi uygun gorxil- 
musdii. Bu kadar bildirmek (Sefaret) vazifesidir. Hele zaruret olunca, hie 
bir ustiinlxik gostermez. Zaruret kadar izn verilir. Bu sefaret vazifesi de, on- 
lann yasadigi zemanda idi. Vefatindan sonra, taliblere ders vermek ve 
hallerini sormak hiyanet olur. 

Siial: Siginagimizin, yiiksek rehberimizin nisbeti degismemisdir. Ya'ni 
artmamis ve azalmamis diyorsunuz. 

Cevab: Efendim! Tekmil-i sina'at, telahuk-i efkar iledir. Ya'ni san'at- 
lann ilerlemesi, fikrlerin, dusiincelerin birbirlerine eklenmesi ile olur. Si- 
beveyh tarafindan kurulmus olan Nahv bilgisi, sonra gelenlerin diisiince- 
leri ile binlerce kat cogalmisdir. Cogalmadan, oldugu gibi kalmasi, noksan- 
hk olur. Hace Behaeddin-i Naksibend hazretlerinin nisbeti, hace Abdiil- 
hahk hazretleri zemaninda yok idi "kaddesallahxi sirrehxima". Her zeman 
da boyle olmusdur. Bundan baska, yiiksek hocamiz Baki-billah hazretle- 
ri "rahmetullahi aleyh", bu nisbeti olgunlasdirmak istiyordu, temam olma- 
mis biliyordu. Eger daha yasasaydi, Allahii tealanin iradesi ile, bu nisbeti 
kim bilir nereye kadar yiikseltecekdi. Bunun yukseltilmemesi icin ugras- 
mak dogru degildir. Fakir, bu nisbetin degismeden nasil kalacagini bilemi- 
yorum. Sizdeki nisbet bile baskadir. Onlann nisbetine hie benzememekde- 
dir. Bu sozumuz, onlann yiiksek huzurunda cok soylenmisdi. Seyh ilahdad 
fakiri, nisbetin ne oldugunu nereden bilmekdedir? Kalbinde bir parca hu- 
zur vardir. Ne halde oldugunu baskalan da bilmekdedir. O nisbeti kendi- 
sine veren kimdir? Bunlan bana bildiriniz. Boylece bu fakir de kendisine 
yardimda bulunayim. Rii'yalara guvenmeyiniz! Ciinki, cogu hayal ile go- 
riilmekdedir, dogru olmazlar. Seytan, kuvvetli diismandir. Onun aldat- 
masindan kurtulmak giicdiir. Ancak, Allahii tealanin korudugu secilmis 
kimseler kurtulur. 

Siial: Kazamlmis olan nisbetlerin geri ahnmasini soruyorsunuz? 

Cevab: Efendim! O nisbeti geri almakda rehberin ihtiyan, iradesi olmaz. 
Birlikde iken de soylemisdim. O hal, simdi de oyledir, yok olmamisdir. Yok 
oldu sanmak dogru degildir. Kalbden isitdiginiz sesin de, bununla bir ili- 
sigi yokdur. Atesin kiilii soguyunca ve icinde ates kalmayinca da, iizerine 
su dokiiliirse, atese dokmiis gibi ses cikanr. Sesi duyunca, kiiliin icinde ates 
kalmisdir demek dogru olmaz. Yine soyliiyorum, rii'yalara kiymet verme- 
yiniz! Bu soziim, bugiin sizden gizli ise, yann insaallahu teala belli olacak- 
dir. Mektubunuzda iizerine cok diismiis oldugunuz icin, cevabini bildirme- 
ge mecbur kaldim. Yoksa, sebeb olmadan bir sey yazilamiyor. 

33 

OTUZUCUNCU MEKTUB 

Bu mektub, molla haci Muhammed Lahorfye yazilimsdir. Diinyayi se- 
ven ve ilmi, diinyayi kazanmaga hare eden kotii ilm adamlarimn zararim 
bildirmekde ve diinyaya diiskiin olmayan alimleri medh etmekdedir: 

-58- 



Alimlerin dunyayi sevmesi ve ona diiskiin olmasi, gxizel yiizlerine siyah 
leke gibidir. Boyle olan ilm adamlannin, insanlara faidesi olur ise de, ken- 
dilerine olmaz. Dini kuvvetlendirmek, islamiyyeti yaymak serefi, bunlara 
aid ise de, ba'zan kafir ve fasik da, bu isi yapar. Nitekim, Peygamberlerin 
efendisi "aleyhi ve ala alihissalevatii vetteslfmat" kotii kimselerin de, di- 
ni kuvvetlendirecegini haber vermis ve (Allahii teala bu dini, facir kinise- 
lerle de, elbette kuvvetlendirir) buyurmusdur. Bunlar, cakmak tasina ben- 
zer. Cakmak tasinda enerji vardir. insanlar bu tasdaki kudretden ates ya- 
par, istifade eder. Tasin ise, hie istifadesi olmaz. Bunlann da ilmlerinden 
kendilerine faide olmaz. Hatta, bu ilmleri, kendilerine zararlidir. Ciinki, ki- 
yamet giinii, bilmiyorduk, giinah oldugunu bilseydik yapmazdik diyemez- 
ler. Hadis-i serifde buyuruldu ki, (Kiyamet giiniinde, en siddetli azab go- 
recek kimse, Allahii tealamn kendi ilminden, kendisini faidelendirmedigi 
alimdir). Allahii tealamn kiymet verdigi ve herseyin en sereflisi olan ilmi, 
mal, mevki' kapmaga ve basa gecmege vesile edenlere, bu ilm zararh olmaz 
mi? Halbuki, diinyaya diiskiin olmak, Allahii tealamn hie sevmedigi birsey- 
dir. O halde, Allahii tealamn kiymet verdigi ilmi, Onun sevmedigi yolda hare 
etmek, cok cirkin bir isdir. Onun kiymet verdigini kotiilemek, sevmedigi- 
ni de kiymetlendirmek, yiikseltmek demekdir. Acikcasi, Allahii tealaya kar- 
si durmak demekdir. Ders vermek, va'z etmek ve dini yazi, kitab, mecmu'a 
cikarmak, ancak, Allah nzasi icin oldugu vakt ve mevki', mal ve sohret ka- 
zanmak icin olmadigi zeman faideli olur. Boyle halis, temiz diisiinmenin ala- 
meti de, diinyaya diiskiin olmamakdir. Bu belaya diismiis, dunyayi seven 
din adamlan, hakikatda diinya adamlandir. Kotii alimler bunlardir. insan- 
lann en alcagi bunlardir. Din, iman hirsizlan bunlardir. Halbuki bunlar, ken- 
dilerini din adami, ahiret adami ve insanlann en iyisi sanir ve tanitir. Su- 
re-i Miicadelede, (Onlar, kendilerini miisliman saniyor. Onlar son derece 
yalancidir. Seytan onlara musallat olmusdur. Allahii tealayi hatirlamaz ve 
isniini agizlarina almazlar. Seytana uyniuslar, seytan olmuslardir. Biliniz ki, 
seytana uyanlar ziyan etdi. Ebedi se'adeti birakip sonsuz azaba atildi) 
mealindeki ayet-i kerime bunlar icindir. Biiyiiklerden biri seytani bos otu- 
ruyor, insanlan aldatmakla ugrasmiyor goriip, sebebini sorar. Seytan ce- 
vab olarak, (Zemanin din adami gecinen, kotii alimleri, insanlan yoldan ci- 
karmakda, bana o kadar yardim ediyor ki, bu miihim isi yapmama liizum 
kalmiyor) demisdir. Dogrusu, zemammizda islamiyyetin emrlerini yapmak- 
daki gevseklikler ve insanlann dinden yiiz cevirmesi, hep din adami per- 
desi altinda soylenen sozlerden, yazilardan ve bu adamlann bozuk niyyet- 
lerinden dolayidir. [Din adamlan tie kismdir: Akl sahibi, ilm sahibi, din sa- 
hibi. Bu tic sifati da birlikde tasiyan din adamina (Din alimi) denir. Bir si- 
fati noksan olursa, onun soziine giivenilmez. ilm sahibi olmak icin, akl ve 
nakl ilmlerinde miitehassis olmak lazimdir.] 

Diinyaya goniil kapdirmiyan, mal, mevki', sohret kazanmak, basa gec- 
mek sevdasinda olmiyan din alimleri, ahiret adamlandir. Peygamberlerin 
"aleyhimusselam" varisleri, vekilleridir. insanlann en iyisi bunlardir. Ki- 
yamet giinii, bunlann miirekkebi, Allahii teala icin canini veren sehidlerin 
kani ile dartilacak ve miirekkeb, daha agir gelecekdir. (Alimlerin uykusu 
ibadetdir) hadis-i serifinde medh edilen, bunlardir. Ahiretdeki sonsuz 

-59- 



ni'metlerin guzelligini anhyan, diinyanin cirkinligini ve kotulugunxi goren, 
ahiretin ebedi, diinyanin ise fani gecip tiikenici oldugunu bilen onlardir. Bu- 
nun icin kalici olmayan, cabuk degisen ve biten seylere bakmayip, baki ola- 
na, hie bozulmiyan ve bitmiyen giizelliklere sanlmislardir. Ahiretin biiyiik- 
liigiinii anhyabilmek, Allahii tealanin sonsuz biiyiikliigunii gorebilmekle 
olur. Ahiretin buyiiklugunii anhyan da, dunyaya hie kiymet vermez. Cun- 
ki, diinya ile ahiret birbirinin ziddidir. Birini sevindirirsen oteki incinir. Diin- 
yaya kiymet veren ahireti giicendirir. Diinyayi begenmiyen de, ahirete 
kiymet vermis olur. Her ikisine birden kiymet vermek veya her ikisini 
asagilamak olamaz. iki zid sey bir araya getirilemez. [Ates ile su bir arada 
bulundurulamaz.] 

Tesavvuf biiyiiklerinden ba'zisi, kendilerini ve diinyayi temamen unut- 
dukdan sonra, bircok sebebler, faideler icin, diinya adami seklinde gorii- 
niirler. Diinyayi seviyor, istiyorlar sanihr. Halbuki, iclerinde hie diinya 
sevgisi, arzusu yokdur. Sure-i Nurda, (Bunlarin ticaretleri, ahs verisleri, Al- 
lahii tealayi hatirlamalarina hie mani' olmaz) mealindeki ayet-i kerime bun- 
lar icindir. Dunyaya bagh goriiniirler. Halbuki, hie baghliklan yokdur. 
Hace Behaeddin-i Naksibend Buhari "kuddise sirruh" buyuruyor ki, (Mek- 
ke-i miikerremede Mina pazannda, gene bir tacir, asagi yukan, ellibin al- 
tin degerinde ahs veris yapiyordu. O esnada, kalbi, Allahii tealayi bir an 
unutmuyordu). 

34 

OTUZDORDUNCU MEKTUB 

Bu mekf iib, niolla haci Muhammed Lahoriye yazilmisdir. Alem-i emr- 
deki bes cevheri uzun ve acik bildirmekdedir: 

Iki cihan se'adetine kavusmak, ancak, diinya ve ahiretin en yiiksegine uy- 
makla ele gecebilir "aleyhi ve ala alihi minessalevati efdaliiha ve minettes- 
limati ekmeliiha". Felesoflar, islamiyyetin sahibine "aleyhissalatii vesselam" 
uymadiklan, kalb gozlerini Ona uymak siirmesi ile parlatmadiklan icin, 
alem-i emrden haberleri bile yokdur. Nerede kaldi ki, Allahii tealanin za- 
tina ve sifatlanna erisebilsinler. Onlann kisa goriisleri, ancak alem-i halka 
yetisebiliyor. Bunu bile iyi goremiyorlar. 

[Allahii tealanin yaratdigi seylerin hepsine birden (Alem) denir. Cun- 
ki, hersey Onun varhgini ve sifatlanni gosteren, birer alametdir, isaretdir. 
Alem ikiye aynhr: 1- (Alem-i halk). Madde ve olcii bulunan seylerdir. Ar- 
sin iginde bulunan hersey, canhlar, yer, gokler, Cennet, Cehennem, melek- 
ler, tabiat kuvvetleri, hep alem-i halkdir. Bu aleme (Alem-i sehadet) ve 
(Alem-i miilk) de denir. Halk, olemek de demekdir. 2- (Alem-i emr). Ol em- 
ri ile, bir anda yaratilan, Arsin disindaki seylerdir ki, maddesiz, zemansiz, 
olciisiizdiirler. Bu aleme (Alem-i melekul) ve (Alem-i ervah) da denir]. 

Felsefecilerin bes cevher dedikleri seyin hepsi, alem-i halkdandir. 

[(Cevher), felsefe dilinde, mahiyyet, asl, 6z demekdir. Kendi kendine bu- 
lunan seydir. Bugiinkii anlayisimizla madde, bir cevherdir. (Araz), sifat de- 
mekdir. Araz, cevher iizerinde bulunur. Yalniz basina bulunmaz. Cok sa- 

-60- 



yida kitablan bulunan, biiyiik islam alimi, seyyid serif All bin Muhammed 
Ciircani "rahmetullahi aleyh" (Ta'rifat) kitabinda buyuruyor ki, (Felsefe- 
cilere gore, bes cevher: Heyula, suret, cism, nefs ve akldir. Ciinki var olan 
sey, ya maddedir veya madde degildir. Ya'ni, miicerreddir. Ya'ni, bir mad- 
deye yer olmaz ve kendisi baska bir maddeye yerlesmez. Miicerred olan cev- 
her, akl ve nefsdir. Miicerred olmiyan, madde dedikleri cevher, miirekkeb 
[bilesik] ise, cism denir. Miirekkeb degilse, baska cevhere yerlesmis ise su- 
ret denir. Baska cevhere mahal olmus ise heyula denir)]. 

Nefse ve akla, miicerredatdandir demeleri, bunlan tanimadiklan icin- 
dir. Nefs veya nefs-i natika dedikleri cevher, nefs-i emmaredir. Nefs-i em- 
mareyi temizlemek lazimdir. Ciinki, hep kotiiliik, asagihk ister. Bunun 
alem-i emrde ne isi var. Miicerred olmak nesine gerek. Akl da, ancak his 
uzvlan ile anlasilan seyleri olcebilir. His edilmiyen ve his olunanlara ben- 
zemiyen seyleri kavrayamaz. Boyle seyler, akl ile anlasilamaz. Bundan 
dolayi, alem-i emri anhyamaz. O halde akl da, alem-i emrden degildir. Ya'ni 
miicerredatdan olamaz. 

Alem-i emrin birinci basamagi (kalb)dir. [Kalb, gogiisdeki et parcasi de- 
gildir. Buna yiirek denir. Kalb, bu yiirege alakasi, ilgisi bulunan, maddesiz, 
yersiz bir kuvvetdir. Kalbin, yiirekde bulunmasi, elektrigin ampulde bulun- 
masina benzer. Elektrik ampulde bulunur. Fekat, goriinmez, his olunmaz. 
Varhgi, eseri ile mesela ampuldeki ince teli lsitarak, telin lsik vermesi ile 
anlasihr.] ikinci mertebesi (Ruh)dur. Ruhun iistii, (Sir) mertebesidir. Sir- 
nn iistii, (Hafi), hafinin iistii (Ahfa) mertebesidir. Bu besine, (Bes cevher) 
denirse, yeri vardir. isin oziinii goremediklerinden, saksi parcalanni cev- 
her sanmislar. 

Alem-i emrin bu bes cevherini anlamak ve bunlar iizerinde bilgi edin- 
mek ancak, Muhammed Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" izinde 
gidenlerin biiyiiklerine nasib olmusdur. 

Insana, (Alem-i sagfr) [kiiciik alem] denir. insandan baska mahluklann 
hepsine, (Alem-i kebir) [biiyiik alem] denir. Alem-i kebirde bulunan her- 
seyin, Alem-i sagirde bir niimunesi, benzeri vardir. insandaki bes cevher 
de, birer numunedir. Bunlann Alem-i kebirde asllan vardir. Alem-i kebir- 
deki o bes cevherin birincisi Arsdir. Ya'ni insandaki kalbin, Alem-i kebir- 
deki ash, Arsdir. Bunun icin, kalbin bir ismi (Arsullah)dir. O bes cevherin, 
diger dordii, hep Arsin iistiindedir. Kalb, Alem-i sagirdeki Alem-i halk ile, 
Alem-i emr arasinda ortak bir gecid oldugu gibi, Ars da, Alem-i kebirde- 
ki, Alem-i halk ile Alem-i emr arasinda bir geciddir. Kalb ile Ars, Alem-i 
halkda bulunuyor ise de, Alem-i emrdendirler. Bu bes cevheri iyice anla- 
mak, ancak tesavvuf yolundaki mertebeleri [konaklan] etraflica ve tema- 
men gecip, nihayete varan, Evliyanin biiyiiklerine nasib olur. Beyt: 

Her zeralh merd-i meydan olamaz; 
Sirri sinek de Suleyman olamaz. 

Allahii tealamn liitfii, ihsani, bahtiyar bir insana yetisip de, kalb gozii aci- 
hp, viicub mertebeleri gosterilirse, Alem-i kebirdeki, bu bes cevherin mu- 
kaddes asllanni da, orada goriir ve Alem-i sagir ve kebirdeki cevherlerin, 

-61- 



bunlann niimuneleri, suretleri oldugunu anlar. Misra': 

Bu biiyiik devleti bugiin kime verirler. 

Bu, oyle biiyiik bir ni'metdir ki, Allahii teala, diledigi, secdigi kimseye 
ihsan eder. 

Alem-i emr bilgilerini anlatmak yasak edilmisdir. Ciinki, cok ince bil- 
gilerdir. Dinleyenler yanhs anlar. Siire-i Isra, seksenbesinci ayetinde me- 
alen, (Sizlere, ilmden pek az verildi) buyuruldu. Burada bildirilen ilm ile 
sereflenen, rasih alimler, perde arkasini seyr etmekdedirler. Misra': 

Ni'met sahiblerine ni'metler afiyet olsun. 

Farisibeyt tercemesi: 

Perde ardmdaki esrari acmak, uygun degildir, 
yoksa, rindler meclisinde, verilmiyecek haber yokdur. 

Mukaddes cevherlerin birincisi, Allahii tealanin izafi sifatlanndandir. Bu 
sifatlar, viiciib ile imkan arasinda gecid gibidir. [(Viicub), Allahii tealanin 
ve sekiz hakiki sifatinin mertebesidir. (imkan) da mahluklarin mertebesi- 
dir.] Ikinci cevher, hakiki sifatlardir. izafi sifatlar, kalbe, hakiki sifatlar, ru- 
ha tecelli eder. Hakiki sifatlann iistiinde bulunan iic cevher, Zat-i ilahi mer- 
tebesindedir. Bu iic mertebenin tecellilerine, (Tecelliyat-i Zatiyye) derler. 
Bundan fazla yazmak faideli olmaz. Farisi misra' tercemesi: 

Kalem buraya gelince ucu kmldi. 

Allahii teala size ve hidayete kavusanlara ve Muhammed Mustafaya 
"aleyhisselam" tabi' olanlara selamet versin! 

35 

OTUZBESINCI MEKTUB 

Bu mektub, ineyan haci Muhammed Lahorfye yazilmisdir. Allahii tea- 
lanin zatini sevmek ve bu sevgide iizmenin ve sevindirmenin, beraber ol- 
dugu bildirilmekdedir: 

Allahii teala, insanlann seyyidi "aleyhi ve ala alihissalevatii vetteslimat" 
hurmetine, hepimizi yanilmakdan, sasirmakdan korusun! Seyr ve siilukdan 
maksad, nefs-i emmareyi tezkiye etmek, ya'ni temizlemekdir. [(Seyr), 
gitmek, (Siiluk), bir yola, meslege girmekdir.] Boylece nefs, asagi, cirkin 
isteklerinin sebeb oldugu, Allahii tealadan baska seylere tapinmakdan 
kurtulur. Ondan baska, bir ma'budu, maksadi kalmaz. Diinyadan birsey is- 
temedigi gibi, ahiretden de, birsey istemez. Evet, ahireti istemek iyidir, se- 
vabdir. Fekat, ebrar icin [ya'ni nefslerinin sevgisinden kurtulmamis olup, 
nefslerini azabdan korumak ve ni'metlere kavusdurmak icin, ibadet ede- 
ne] sevabdir. Mukarrebler ahireti istemegi de giinah bilir. Zat-i ilahiden bas- 
ka bir sey istemez. Mukarrebler derecesine yiikselmek icin, (Fena) hasil ol- 
mak lazimdir ve Zat-i ilahinin sevgisi insani kaplamahdir. Bu sevgiye ka- 
vusan, elemlerden, sikintilardan da lezzet ahr. Ni'metler ve musibetler, mii- 

-62- 



savi olur. Azablar da, ni'metler gibi tath olur. [Allahii tealanin her isinden, 
Onun isi oldugu icin razidirlar. Fekat, giinahlardan, kulun kesbi olmak ba- 
kimindan razi degildirler.] Cenneti, Allahii tealanin razi oldugu yer oldu- 
gundan ve Cenneti istiyenleri sevdigi icin, isterler. Cehennemden sakinma- 
lan da, Allahii tealanin gazab etdigi yer oldugu icindir. Yoksa, Cenneti is- 
temeleri, nefslerine tath geldigi icin degildir. Cehennemden kacinmalan, 
orada azab ve sikinti oldugu icin degildir. Ciinki, bu biiyiikler, sevgilinin 
yapdigi her seyi giizel goriir. Bunlan kendilerinin matlubu, maksadi bilir- 
ler. Sevgilinin her isi, sevgili olur. Iste, tarn ihlas budur. Yalanci ma'bud- 
lardan kurtulus makami burasidir. Kelime-i tevhidin ma'nasi, ancak bura- 
da hasil olur. Ismler ve sifatlar arada olmaksizin, yalniz Zat-i ilahiyi sev- 
medikce, bu ni'metler, hie ele gecemez. Boyle sevgi olmadikca, tarn Fena 
nasib olmaz. [Anasi cocugu ne kadar sogse, dogse, cocuk yine doner, ana- 
sina sanhr. insan da, Rabbine karsi boyle olmahdir.] Farisi beytler terce- 
mesi: 

Ask oyle bir atesdir ki, yanarsa eger, 
ma'sukdan baska herseyi yakar, kiil eder. 

Hakdan gaynyi kail icin, (LA) kilmci cek, 
(LA) dedikden soma, birsey kaldi mi bir bakl 

(ILLALLAH)dan baska ne rarsa, hepsi gitdi, 
Sevin ey ask! Hakka ortak kalmadi bitdi. 

36 

OTUZALTINCI MEKTUB 

Bu mektub, haci Muhammed Lahoriye yazilmisdir. Ahkam-i islamiyye, 
diinya ve ahiretin biitiin se'adetlerini 1 asimakdadir. Ahkam-i islamiyye di- 
sinda ele gecen hicbir se'adet yokdur. Tarfkat ve hakikat, ahkam-i islamiy- 
yenin yardimcdari oldugunu bildirmekdedir: 

Allahii teala, hepimize, Muhammed Mustafa "sallallahu aleyhi ve sel- 
lem" efendimizin dininin hakikatini bildirsin ve bu hakikata kavusdursun! 
Amin. 

Islamiyyet iic kismdir: ilm ve amel ve ihlas [ya'ni islamiyyetin emr ve ya- 
sak etdigi seyleri ogrenmek ve ogrendiklerini yapmak ve herseyi yalniz, Al- 
lahii teala icin yapmakdir]. Bu iiciine kavusmiyan kimse, islamiyye te kavus- 
mus olmaz. Bir kimse, islamiyyete kavusunca, Allahii teala, ondan razi olur. 
Allahii tealanin razi olmasi, sevmesi de, biitiin diinya ve ahiret se'adetle- 
rinin en iistiinii ve kiymetlisi oldugunu, Al-i imran suresi onbesinci ve su- 
re-i Tevbenin yetmisiiciincii ayetleri bildirmekdedir. O halde, islamiyyet, 
diinya ve ahiretdeki biitiin se'adetleri ele gecirten bir sermayedir. islamiy- 
yetin disinda aramlacak, imrenilecek hicbir iyilik yokdur. Tesavvuf biiyiik- 
lerinin kazandiklan, tarikat ve hakikat, ahkam-i islamiyyenin yardimcila- 
n, hizmetcileri olup, islamiyyetin iiciincii kismi olan ihlasi elde etmege ya- 
rar. Tarikata ve hakikata bas vurmak, islamiyyeti temamlamak icindir. 

-63- 



Yoksa, islamiyyetden baska birseyler ele gecirmek icin degildir. Tesavvuf 
yolculannin, o yolculukda gordiikleri, tatdiklan, ahval, mevacid, ulum ve 
ma'rifetler, imrenilecek, istenilecek sey degildir. Hepsi, evham ve hayalat 
gibi, gecici seylerdir. O yolculan terbiye icin, ilerletmek icin, vasitadan bas- 
ka birsey degildir. Bunlann hepsini gecip arkada birakip, (Riza maka- 
mi)na varmak lazimdir. Siiluk ve cezbe yolculugundaki makamlann, konak- 
larin nihayeti, riza makamidir. Ciinki, tarikat ve hakikat yolculugundan 
maksad, ihlas elde etmekdir. ihlas da, riza makaminda hasil olmakdadir. 
Tesavvuf yolculannin onbinlerde birini, ancak, iic diirlii tecellilerden 
ma'rifete dayanan miisahedelerden kurtanp, ihlasa ve makam-i nzaya 
ulasdirmakla sereflendirirler. Hakikati goremiyen zevallilar, ahval ve me- 
vacidi, birsey sanir. Miisahedeleri, tecellileri arzu eder. Boylece, yolda 
kahp, vehm ve hayalden kurtulamaz ve islamiyyetin kemaline kavusa- 
mazlar. [Sura suresinin onuciincii] ayetinde mealen, ( Allahii teala kullarin- 
dan diledigini, kendisine secer. Baskasindan yiiz cevirip, yalniz onu istiyen- 
lere, kendine kavusduran yolu gosterir) buyuruldu. 111 ihlas makamina ve ri- 
za mertebesine kavusmak icin, bu ahval ve mevacidden gecmek ve bu ilm 
ve ma'rifetleri edinmek lazimdir. Bunlar, gayeye gotiiren yoldur. Maksa- 
din baslangicidir. Boyle oldugu, bu fakire, bu yolculukda, tarn on sene son- 
ra bildirildi. islamiyyet giizeli, ancak bundan sonra, sevgili Peygamberinin 
"sallallahu aleyhi ve sellem" sadakasi olarak, cemalini gosterdi. Daha on- 
ce de, ahval ve mevacide tutulup kalmamisdim. islamiyyetin hakikatina ka- 
vusmakdan baska, istedigim yokdu. Fekat ancak, on sene sonra, hakikat gii- 
nesi dogdu. Bu ihsamndan dolayi, Allahii tealaya pek cok hamd ederim. [Al- 
lahii tealanin emrlerine ve yasaklanna (Ahkam-i islamiyye) denir.] 

Allahii tealanin magfiretine kavusan, meyan seyh Cemalin "kuddise sir- 
ruh" olumu, biitiin miislimanlarm iiziilmesine sebeb oldu. Bu fakir tarafin- 
dan, cocuklanna ta'ziye buyurmanizi ve Fatiha okumanizi diler, selam 
ederim. 

37 

OTUZYEDINCi MEKTUB 

Bu mektub, Muhammed Cetriye yazilmisdir. Siinnete uymak lazini ol- 
dugunu bildirmekde ve tesavvufu medli etmekdedir: 

ihsan etmis oldugunuz, latif mektubunuzu okumakla sereflendik. Bii- 
yiiklerimize olan imaninizi ve sevginizi yaziyorsunuz. Bunu okuyunca, ce- 
nab-i Hakka hamd eyledim. Allahii teala, bu yolun [ya'ni tarikatin] biiyiik- 
lerinin bereketi, faidesi ile, size sonsuz yiikselmeler nasib eylesin! Bunla- 
nn yolu, herseyden kiymetlidir. Siinnet-i seniyyeye uymakdir "ala sahibi- 
hessalatii vesselam". Bu fakire, bu yol sayesinde, cok zemandan beri ilm- 
leri, ma'rifetleri, halleri, makamlan, nisan yagmuru gibi yagdirdilar. Alla- 
hii tealanin ihsani ile yapacaklarim, tarn yapdilar. Simdi, biitiin arzum, 
Peygamberimizin "sallallahu aleyhi ve sellem" unutulmus siinnetlerinden 



[1] Ya'ni Allahii teala, dilediklerine dogru yolu ihsan eder. istiyenleri de, adaleti 
ile, arzulanna kavusdurur. Adaleti herkese samildir. 

-64- 



birini meydana cikarmakdir. Tesavvufun halleri ve mevacidi [kendinden 
gecmek], heyecan ve zevk, istiyenlerin olsun! Yapilacak, en miihim is, ba- 
tini [kalbi, ruhu] buyiiklerin sevgisi ile yasatip, zahiri [hisleri, hareketleri] 
siinnetlere uymakla siislemekdir. Farisi misra' tercemesi: 

Is budur, bundan baskasi hicdir! 

Bes vakt nemazi, vaktleri girer girmez kilmahdir. Yalniz yatsi nemazi- 
m kis aylannda, gecenin, ilk iicde birine kadar gecikdirmek miistehabdir. 
Bu isde, bu fakirin iradesi elinde degildir. Nemazlan, vakt girince kil ka- 
dar gecikdirmek istemiyorum. insanhk icabi, aciz kalmdigi zemanlar, ta- 
bfi miistesnadir. 

38 

OTUZSEKiZINCi MEKTUB 

Bu mektub, Muhammed Cetriye yazilmisdir. Zat-i tealaya muhabbeti ve 
i'ena mertebelerini bildirmekdedir: 

Mektub-i serifiniz gelerek, fakiri cok sevindirdi. Allahii teala, her ze- 
man kendi ile beraber bulundursun! Bir an bile, baskasi ile birakmasin! 
Zat-i ilahiden baska her seye gayr denir. Onun ismleri ve sifatlan da 
gayrdir. ilm-i kelam alimleri, (Sifatlan, kendinin ayni da degildir, gayri da 
degildir) buyurmus ise de, gayri kelimesinin kelam ilmindeki ma'nasina go- 
re, boyle demislerdir. Yoksa, liigat ma'nasina gore dememislerdir. Sifat- 
lar kelam ilmindeki ma'nasina gore (Gayri) degil ise de, umumi ma'naya 
gore, Onun gayndir. 

Allahii teala, ancak selb sifatlan ile anlatilabilir. Onu, herhangi bir si- 
fat ile anlatmak, ilhad olur [ya'ni, dogru yoldan cikmak olur]. Onu anlatan 
en iyi kelime, en genis ibare, Sura suresinin (Ona benziyen birsey yokdur) 
mealindeki, onbirinci ayetidir ki, buna farisi dilinde (bicun ve bi-cigune) 
denir. Hicbir ilm, hicbir siihud, hicbir ma'rifet, Allahii tealayi bulamaz. Bi- 
linen, goriilen ve taninan hersey O degildir. Bunlari ma'bud bilmek, gay- 
ra tapinmak olur. (La ilahe) derken, bunlann hepsini nefy etmek, yok 
bilmek, (illallah) derken de; O, birseye benzemiyen, bir ma'budu var bil- 
mek lazimdir. Bu, once taklid ile, ya'ni ogrenip yapmakla olur. Sonralan, 
kendiliginden yapihr. 

Sona varmamis olan tesavvuf yolculan, baska seyleri, O sanarak tanir, 
goriir. Taklid eden mii'minler, boyle tesavvufculardan, katkat iyidir. Cun- 
ki bunlar, Peygamberimizden "sallallahu aleyhi ve sellem" gelen bilgilere 
uymakdadir. Bu bilgilerde hata, yanhshk olamaz. Yari yoldaki tesavvufcu- 
lar ise, kendi gordiiklerine, anladiklarma uymakdadir. Bu hareketleri ile, 
Zat-i ilahiye inanmamis oluyorlar. Zat-i ilahiyi goriiyoruz, Onun sevgisi icin- 
de yiiziiyoruz diyorlarsa da, Zat-i ilahiye olan boyle imanlari, hakikatde, 
inkar demekdir. 

Miislimanlarm biiyiik imami, imam-i a'zam Ebu Hanife "rahmetullahi 
aleyh", (Sana layik ibadeti yapamadigimiz, fekat, iyi tanidigimiz, Allahi- 
miz! Sende hicbir kusur, noksanhk yokdur!) buyurdu. Ona layik ibadet ya- 

- 65 - Mektubat Tercemesi: - F:5 



pilamiyacagini herkes bilir. Fekat, iyi tanidigimiz buyurmasi, (Hicbirseye 
benzemedigini, hicbir yoldan taninamiyacagini iyi anladik) demekdir. Al- 
lahii tealayi, herkes bu suretle taniyamaz. Ma'rifet, ya'ni tanimak baska- 
dir. Ilm, ya'ni bihnek baskadir. Herkes, ilm sahibi olabilir. Ma'rifet ise, fe- 
na mertebesi ile sereflenenlerde bulunur. Fani olmiyana nasib olmaz. 
Mevlevi Cami [Mevlana Nureddin-i Abdurrahman Cami] buyuruyor ki: Fa- 
risi beyt tercemesi: 

Fena makamma rarmiyan kimse, 
oraya yol bulamaz, cok sey de bilse. 

Ma'rifet, ilmden ayri oldugu icin, ilm ile anlasilanlardan baska seyler de 
vardir. Bunlar ma'rifet ile anlasihr. Bu ma'rifete (idrak-i basil ) de derler. 
Nitekim Hafiz-i Sirazi "rahmetullahi aleyh" diyor ki: 

Feryadi, bosuna degildir Hahzm, 
Sasilacak sey cok, dili altmda amn. 

Farisiiki beyt tercemesi: 

Insanlann rabbinin, insanlann ruhuyla, 
Bir baghhgi vardir, soz He anlatdmaz. 

Insan icin diyorum, isim yokdur maymunla. 
Ruhsuz olan bir kimse, elbet ruhu tanimaz. 

Fena makaminda cesidli dereceler bulundugundan, muntehilerin [ya'ni so- 
na erenlerin] de ma'rifetleri, baska baska olur. Fena derecesi yiiksek olan bir 
velinin ma'rifeti daha olgun, fena mertebesi asagi olan velinin ma'rifeti de, 
o derece asagidir. Siibhanallah! Soz nereye vardi. Kendi cahilligimi, iflasimi, 
sapikhgimi ve sebatsizhgimi yazip dostlardan yardim, diia istemekligim la- 
zim idi. Oyle bilgiler nerede, bu fakir nerede? Farisibeyt tercemesi: 

Kendinden haberi olmiyan zeralhya, 
yakisir mi, ince bilgileri diline ala ? 

Fekat yaradihsim, hamurum, asagilarda dolasmaga, aleak seylerle ug- 
rasmaga, hatta bakmaga razi olmuyor. Hie soyliyemese de, hep Onu soy- 
lemegi, birsey ele geciremezse de, hep Onu aramagi, kavusamasa da, Onu 
ozlemegi istiyor. Tesavvuf buyiiklerinden birkaci Zat-i ilahiyi miisahede edi- 
yoruz, demislerse de, bununla, ne demek istediklerini, ancak, kendileri gi- 
bi yiiksek olanlar anlar. O dereceye yetismiyen, anlayamaz. Farisibeyt ter- 
cemesi: 

Bilmiyenler, taniyamaz bileni, 
o halde, sozti kisa kesmeli. 

Mektubunuzun basini (O zahirdir, batindir) kelimeleri ile suslemissiniz. 
Yavrum! Bu sozler, elbette dogrudur. Fekat, uzun zemandan beri bu fakir 
"kaddesallahu teala sirrehul'aziz", bu sozlerden, tevhid-i viicudi ma'nasi- 
m anlamiyorum. Alimlerin anladigi gibi anhyorum. Alimlerin anladigini, 

-66- 



tevhid-i viicudi sahiblerinin anladigindan daha dogru goriiyorum. Farisi mis- 
ra' tercemesi: 

Herkesi, bir is icin yaratmislardir. 

Miislimamn once yapacagi sey, hepimizden once istenilen sey, emr olu- 
nanlan yapmak, yasak edilenlerden sakinmakdir. Nitekim, sure-i Hasrin 
yedinci ayetinde mealen, (Resuliimiin "sallallahu aleyhi ve sellem" getir- 
digi emrleri ahniz, yapiniz! Sizi nehy, men' etdigi seylerden kacimniz!) bu- 

yuruldu. ihlas elde etmekle emr olunduk. Fena hasil olmadan, ihlas elde 
edilemez ve Zat-i ilahiyi sevmedikce, hasil olmaz. O halde, Fena makami- 
ni ve bunun baslangici olan (Makamat-i asere)yi, ya'ni on seyi elde etmek 
lazimdir. [Fenaya kavusmak icin lazim olan on sey, tevbe, ziihd, tevekkxil, 
kana'at, uzlet ya'ni dini, ahlaki bozan kimselerden, kitablardan, gazeteler- 
den, filmlerden sakinmak, zikr ya'ni her hareketde, Allahxi tealayi unutma- 
mak, teveccxih, sabr, murakabe ve nzadir.] Fena makami, her ne kadar, Al- 
lahxi tealanin ihsani ise de, fekat bu ihsana layik olmaga hazirlanmak, 
baslangiclanni elde etmek icin cahsmak lazimdir. Evet ba'zi bahtiyarlan, 
calismadan, sikinti cekip, kendini temizlemeden ve baslangiclan elde et- 
meden, fenaya kavusdururlar. Bu bahtiyarlar iki durliidiir: Ya, yiikseldigi 
makamda birakip geri dondiirmezler veya talibleri, nakislan yetisdirmesi 
icin, bu aleme geri getirirler. Birinci seklde, bu inis makamlanndan gecme- 
mis olur. Bundan dolayi da Allahu tealanin ismlerinin ve sifatlarmin cesid 
cesid tecellilerinden [ya'ni hususi te'sirlerinden] haberi yokdur. ikinci 
seklde ise, bu aleme geri donerken, onu bu makamlann her birinin, her ta- 
rafindan gecirirler. Sonsuz tecellilere kavusdururlar. Miicahede edenlerin, 
sikinti cekenlerin gecdigi yollan, halleri hep goriir. Fekat, onlar gibi derd- 
li, iizuntulii degil, zevkli, lezzetlidir. Zahiri sikintida, batini ni'metde ve lez- 
zetdedir. Farisi misra' tercemesi: 

Bu biiytik ni'meti, acaba kimc verirler? 

Siial: ihlas, islamiyyetin bir parcasi olunca, bunu elde etmek, herkese va- 
cibdir. Hakiki ihlas, fena makamina varmayinca hasil olmaz ise, ebrann 
alimleri ve salih insanlardan fena derecesine varmiyanlar, ihlasa kavusa- 
miyacakdir. islamiyyetin iicuncii parcasi olan ihlasi elde etmemeleri giinah 
olacak, degil mi? 

Cevab: Alimlerde, salihlerde, ihlasdan bir kism, bir parca hasil olur. Fe- 
nadan sonra ise ihlas, temam olur. Her parcasi hasil olur. Demek ki, fena ol- 
madan ihlasin hakikati, temami hasil olmaz. Fekat, bir kismi hasil olabilir. 

39 

OTUZDOKUZUNCU MEKTUB 

Bu mektub, Muhammed Cetriye yazdmisdir. is kalbdedir. Adet olarak 
yapdan ibadetlerin ise yaramiyacagi bUdirdmekdedir: 

Allahu teala, kendinden baska seylerden yiiz cevirip, kendisine donmek 
nasib eylesin! isin temeli kalbdir. Kalb, Allahu tealadan baskasina tutul- 

-67- 



mus ise, yikilmis demekdir. Bir ise yaramaz. Niyyet dogru olmadikca, 
hayrli islerin, yardimlann ve adete uyarak yapilan ibadetlerin, yalniz hie fa- 
idesi olmaz. Kalbin selamet bulmasi da ve Allahii tealadan baska hicbir se- 
ye diiskiin olmamasi da lazimdir. [Ya'ni her yapilan sey, O emr etdigi, O 
begendigi icin yapilmah. Onun razi olmadigi her seyden kacinmahdir. 
Hersey Onun icin olmahdir.] Hem, kalbin selameti, hem de bedenin salih 
isler yapmasi, birlikde lazimdir. Beden salih ameller yapmaksizin, kalbim 
selametdedir, [kalbim temizdir, sen kalbe bak] demek batildir, bosdur. Ken- 
dini aldatmakdir. Bu diinyada, bedensiz ruh olmadigi gibi, beden ibadet yap- 
madan ve giinahlardan kacinmadan, kalb, temiz olmaz. Zemanimizin bir- 
cok dinsizleri, sapiklan, ibadet yapmayip, kalblerinin selametde oldugunu, 
hatta kesf sahibi olduklanni soyleyip, saf miislimanlan aldatiyor. Allahii 
teala, sevgili Peygamberinin sadakasi olarak "aleyhissalatu vesselamti vet- 
tehiyye", hepimizi boyle sapiklara inanmakdan korusun! Amin. 

[Islamiyyetin yasak etdigi seyler, siddetli zehrdir. Allahii teala, insanla- 
n yaratdigi vakt onlara faideli olan seyleri emr etmis, zararh olan seyleri 
yasak etmisdir. Faidesi kat'i olanlann yapilmasini, liiziim-i zaruri ile emr 
etmisdir. Bunlan yapmak, (Farz) olmusdur. Faideli seylerden, yapilmasi, 
liiziim-i gayr-i zaruri olanlar da, (Siinnet) olmusdur. Zarari kat'i olanlan 
terk etmek, liizum-i zaruri olup, bunlar (Haram) olmusdur. Terk edilme- 
si, liizum-i gayr-i zaruri olanlar, (Mekruh) olmusdur. Ba'zi islerin yapihp 
yapilmamasi, kullann ihtiyanna birakilmisdir ki, bunlara (Mubah) denir. 
Mubahlar, iyi niyyet ile yapihrsa, sevab verilir. iyi niyyet ile yapilmazsa, gii- 
nah olur]. 

40 
KIRKINCI MEKTUB 

Bu mektub, yine Muhammed Cetriye yazilmisdir. ihlasi bildirmekdedir: 

Allahii tealaya hamd ederiz. Onun Peygamberine "sallallahii aleyhi ve 
sellem" diia ve selam ederiz. Oglum! Siiluk konaklanni ve cezbe makam- 
lanni gecdikden sonra, anlasildi ki, seyr ve sulukdan maksad, ya'ni tesav- 
vuf yolculugundan maksad, ihlas makamina varmakdir. ihlas makamina ka- 
vusabilmek icin, enfiisive afakima'budlara tapinmakdan kurtulmak lazim- 
dir. Ihlas, islamiyyetin tie kismindan birisidir. Ciinki, islamiyyet tie kism- 
dir: Ilm, amel ve ihlas. Goriiliiyor ki, tarikat ve hakikat, islamiyyetin bir kis- 
mi olan, ihlasi elde etmege yarar, ya'ni islamiyyetin yardimcisidir. Soziin 
dogrusu da budur. Ne yazik ki herkes bunu anhyamiyor. Rii'yalar ile, ha- 
yaller ile aldanarak kana'at ediyorlar. Cocuk gibi, ceviz meviz ile vakt ge- 
ciriyorlar. Boyle kimselerin, islamiyyetin ustiinliigiinden, inceliginden ne 
haberi olur? Tarikatin ve hakikatin ne oldugunu nasil bilirler? islamiyye- 
ti cevizin kabugu gibi bir ortii samp, cevizin ozii, tarikatdir, hakikatdir der- 
ler. Isin ic yiiziinii gorememisler, askdan, zevkden isitdikleri, ezberledik- 
leri sozlerle avunurlar. Ahval ve makamlara kavusmak icin can atarlar. Bun- 
lan birsey sanirlar. Allahii teala bunlara, dogru yolu gormek nasib etsin. 
Bize ve size ve biitiin salih kullanna selamet versin! Amin. 

-68- 



41 

KIRKBIRiNCi MEKTUB 

Bu mektub, seyh Dervise gonderilmisdir. Siinnef -i seniyyeye yapisma- 
ga tesvik etmekde ve tarikati, hakikati ve Siddikhgi bildirmekdedir: 

Hak teala, zahirimizi ve batinimizi [disimizi, icimizi] siinnet-i seniyye-i 
Mustafaviyyeye "ala sahib-i hessalatii vesselamii vettehiyye" uymakla zinet- 
lendirsin! Muhammed Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", mahbub-i 
Rabbil'alemfndir. Ya'ni Allahii tealamn sevgilisidir. Herseyin en iyisi, en gii- 
zeli, sevgiliye verilir. Bunun icindir ki, Nun suresi dordiincii ayetinde me- 
alen, (Elbette sen, en biiyiik, en yiiksek olarak yaratddin) buyuruldu. Ya- 
sih suresinin uciincii ayetinde mealen, (Elbette sen, Peygamberlerimden bi- 
risin ve dogru yoldasin) buyuruldu. En'am suresi, yuzelliiicuncu ayetinde 
mealen, (Onlara soyle: Benim gitdigim yol, dogru yoldur. Bu yolda yuriiyii- 
niiz, baska dinlere, nefslerinize uyinayiiuz. Dogru yoldan ayrilinayiiuz!) bu- 
yuruldu. Onun dinine, (Dogru yol) buyuruyor. Onun dini disinda kalan yol- 
lara, felaket yolu deyip, bu yollardan kacininiz buyuruyor. 

O Server "aleyhissalatu vesselam", Allahii tealaya siikr etmek ve insan- 
lara hakikati bildirmek icin, (Yollarin en hayrlisi, dogrusu, Muhammedin 
"aleyhisselam" yoludur) buyurdu. Bir hadis-i serifde, (Rabbim beni en gii- 
zel edeble, edeblendirdi) buyurdu. 

Insanin batini, zahirini temamlamakdadir. Zahir ile batin, birbirinden 
kil kadar aynlmaz. Mesela, agiz ile yalan soylememek islamiyyetdir. Yalan 
soylemek arzusunu, zahmet cekerek, ugrasarak, kalbden cikarmak tarikat- 
dir. Yalan soylemenin kalbe gelmemesi de hakikatdir. Goniluyor ki, batin 
isi, ya'ni tarikat ve hakikat, zahir isini, ya'ni islamiyyeti temamlamakdadir. 
Tarikat yolculanna, yolculuklannda islamiyyete uymiyan seyler goriiniir 
ve gosterilirse, bunlar, o andaki serhoslukdan ve Ml denilen sii'ursuzlugun 
artmasindan dolayi olur. Saliki [tesavvuf yolcusunu], bu makamdan geci- 
rir, uyandinrlarsa, islamiyyete uymayan birsey kalmaz. Mesela, ba'zilan, 
sekr halinde iken, Zat-i ilahinin bu alemi ihata etdigini, kapladigini sanmis- 
dir. Halbuki, Ehl-i siinnet alimleri boyle soylemiyor. Allahii tealamn, ken- 
di degil, ilmi herseyi kaplamisdir diyor ki, alimlerin sozii daha dogrudur. 
S6fiyye-i aliyye, bir tarafdan, Zat-i tealaya hicbir seyle hiikm olunamaz, hic- 
bir ilm Ona yetisemez diyor. Bir yandan da, herseyi ihata etmis, herseye si- 
rayet etmisdir, diyor. Sozleri, birbirini tutmuyor. Soziin dogrusu, Allahii te- 
ala, bicun ve bi-cigunedir. Ya'ni, hicbirseye, diisiincelere benzemez ve 
nasil oldugu bilinemez. Ona kavusan, hayran, saskin ve Ona cahil olur. Ora- 
si, mahluklar icin, cehl diyandir. ihata, sereyan gibi sozlerin, o mukaddes 
makamda ne isi var? Boyle seyleri soyliyen, eger Zat-i ilahi yerine, te'ay- 
yiin-i evveli soyliyoruz derse, sozii o kadar cirkin olmaz. Te'ayyiin-i evve- 
li, Zat-i ilahiden ayn bilmedikleri icin, buna zat diyorlar. Te'ayytin-i evve- 
le vahdet de derler. Mahluklann hepsinde saridir, mevcuddur. Bunun icin, 
Zat-i ilahi, herseyi kaplamisdir diyorlar. Ehl-i siinnet alimleri, Zat-i ilahi, 
her diisiinceden uzakdir. Hicbirsey, O degildir. Ondan baskadirlar. Te'ay- 
yiin-i evvel diye birsey varsa, Zat-i ilahiden ayndir. Bunun ihata etmesine, 
Zat-i ilahinin ihatasi denemez diyor. Goriiliiyor ki, alimlerin goriisii, sofiy- 

-69- 



yenin goriisiinden daha ince, daha yiiksekdir. Sofiyyenin Zat-i ilahi dedik- 
lerini, alimler, zatdan ayri bilmekdedir. Zat-i ilahinin yakin olmasi, bera- 
ber olmasi da boyledir. 

Batinin, ya'ni tarikat ve hakikatin ma'rifetleri, zahirin, ya'ni islamiyye- 
tin bilgilerine, tarn uygun oldugu makam, Siddikhk makamidir ki, vilayet 
derecelerinin en ustiiniidur. Bu makamdaki ma'rifetler, islamiyyetden kil 
kadar ayri olmaz. Siddikhk makami iistiinde, yalniz niibtivvet, ya'ni Pey- 
gamberlik makami vardir. Peygambere "aleyhisselam" vahy ile ya'ni me- 
lek ile gonderilen ilmler, Siddiklara "ridvanullahi teala aleyhim ecma'in" 
ilham ile bildirilmekdedir. Bu iki ilm arasindaki fark, yalniz, vahy ve ilham 
arasindaki farkdir. O halde, hie aynhk olamaz. Siddikhk makaminin altin- 
daki makamlann hepsinde az cok, sekr [sii'ursuzluk, dalginhk] vardir. 
Sekrsiz olan, tarn uyanikhk, yalniz Siddikhk makamindadir. Peygamber- 
lik ile Siddikhk bilgileri arasinda, ikinci bir fark da, vahy elbette dogrudur. 
Ilham ise, zan iledir. Ciinki, vahy, melek ile gelir. Melek, ma'sumdur. 
Ya'ni oyle yaratilmisdir ki, yanhshk yapamaz. ilham yeri de, yiiksek ise de, 
ya'ni ilham yeri olan kalb, alem-i emrden olup, yiiksek ise de, akl ve nefs 
ile birlikde bulundugu icin, yanilabilir. Evet, nefs mutmeinne olmus ise de, 
Farisi beyt tercemesi: 

Olsa da o, mutmeinne, 
srfatlan gitmez yine. 

Nefs, mutmeinne oldukdan sonra, sifatlannin, kendisinde birakilmasin- 
da, nice faide vardir. Sifatlan yok edilseydi, insan, yiiksek derecelere iler- 
liyemezdi. Ruhu, melek gibi olurdu. Kendi makaminda kahrdi. Ruh, ancak 
nefse uymamakla yukselebilmekdedir. Nefsde azginhk kalmasaydi, nasil 
ilerliyebilirdi. Kainatin efendisi "aleyhi minessalevati etemmiiha ve minet- 
teslimati ekmeliiha", kafirlerle cihaddan geri doniince, (Kiiciik muharebe- 
den dondiik, biiyiik cihada geldik) buyurdu. Nefs ile savasmaga, (Cihad-i 
ekber) dedi. Din buyiiklerinin nefslerinin azmasi demek, cok az (Terk-i azi- 
met) ve (Muhalefet-i evla) etmesi demekdir. [(Azimet), islamiyyetin izn ver- 
digi seyleri de yapmamak, (Evla) da, herseyin en iyisini yapmakdir. Nefs, 
azimeti ve evlayi istemiyor.] Biiyiiklerin nefslerinde, yalniz bu terki iste- 
mek vardir. Yoksa azimeti ve evlayi terk etmezler. iste, nefslerinin, yalniz 
bu istemesinden dolayi, cenab-i Hakka o kadar cok yalvanrlar, o kadar cok 
pisman olur, sizlarlar ki, baskalannin bir senede kazandiklan mertebele- 
re, bir anda yiikselmelerine sebeb olur. 

Yine soziimuze donelim! Sevgilinin ahlaki, sifatlan, her nerede bulunur- 
sa orasi da sevilir. Al-i imran suresinde, (Benim izimde yuruyiiniiz! Alla- 
hii teala, sizi sever) mealindeki otuzbirinci ayet, bunu isaret etmekdedir. 
O halde, Ona "aleyhissalatii vesselam" uymaga cahsmak, insani, Mahbu- 
biyyet makamina kavusdurur. Akh olanlann, iyi, dogru diisiinebilenlerin 
zahirleri ile, batinlan ile Habibullaha "aleyhissalatii vesselam" tarn uyma- 
ga cahsmasi lazimdir. 

Mektub uzunca oldu. Afv buyurunuz! Her bakimdan giizel olani anla- 
tan soz, giizel olacagi icin, uzadikca, giizelligi artar. Sure-i Kehf, yiizo- 

-70- 



nuncu ayet-i kerimesinde mealen, (Rabbimin kelimelerini yazmak icin, de- 
niz miirekkcb olsa, Rabbimin kelimeleri bitmeden deniz biter. Bir deniz da- 
ha getirsek o da biter) buyuruldu. Vesselam. 

Sozti baska tarafa cevirelim. Dtialarimi bildiren mekttibumu size geti- 
ren Mevlana Muhammed Hafiz, ilm sahibi olup, coluk cocugu fazladir. Ge- 
cim darhgindan askere gitdi. Eger yardim elinizi uzatir, emir nakib Seyyid 
Seyh Ciyuya "rahmetullahi aleyh"' 11 maas almasi icin veya yardim etmesi 
icin soylerseniz kerem etmis olursunuz. Daha fazla yazip basinizi agntmi- 
yayim. 

42 

KIRKIKINCi MEKTUB 

Bu mektub, yine seyh Dervise yazdmisdir. Kalbden, baskalarmi sevmek 
pasini temizlemek icin, en iyi ilac, siinnet-i seniyyeye [ya'ni islamiyyete] ya- 
pismak oldugu bildirilmekdedir: 

Allahii teala, sizlere selamet versin! insan cesid cesid seylere bagli kal- 
dikca kalbi temizlenemez. Pis kaldikca se'adetden mahrumdur, uzakdir. 
(Hakikat-i cami'a) denilen kalbin Allahii tealadan baska seyleri sevmesi onu 
karartir, paslandinr. Bu pasi temizlemek lazimdir. Temizleyicilerin en iyi- 
si siinnet-i seniyye-i Mustafaviyyeye "ala masdarihessalatii vesselamii vet- 
tehiyye" [ya'ni islamiyyete] tabi' olmakdir, uymakdir. Siinnet-i seniyyeye 
uymak, nefsin adetlerini, kalbi karartan isteklerini yok eder. 

Bu biiyiik ni'mete kavusmakla sereflenenlere miijdeler olsun! Bu yiik- 
sek devletden mahrum kalanlara yaziklar olsun! Allahii teala, size ve dog- 
ru yola tabi' olanlara selamet versin! 

[Siinnet kelimesinin dinimizde tie ma'nasi vardir. (Kitab ve stinnet) bir- 
likde soylenince, kitab, Kur'an-i kerim, stinnet de, hadis-i senfler de- 
mekdir. (Farz ve siinnet) denilince, farz, Allahii tealanin emrleri, stinnet 
ise, Peygamberimizin "sallallahti aleyhi ve sellem" stinneti ya'ni emrleri 
demekdir. (Stinnet) kelimesi yalniz olarak soylenince islamiyyet ya'ni 
btittin ahkam-i islamiyye demekdir. Fikh kitablan boyle oldugunu bildi- 
riyor. Mesela (Kudurimuhtasari)nda, (Stinneti en iyi bilen imam olur) di- 
yor. (Cevhere) kitabinda burayi aciklarken, (Stinnet demek, burada isla- 
miyyet demekdir) diyor. 

Kalbi temizlemek icin islamiyyete uymak lazim oldugu anlasildi. islamiy- 
yete uymak da, emrleri yapmakla ve yasaklardan ve bid'atlerden sakinmak- 
la olur. 

(Bid'at), sonradan yapilan sey demekdir. Peygamberimizin "sallallahti 
aleyhi ve sellem" ve dort halifesinin "radiyallahti anhtim" zemanlannda bu- 
lunmayip da, onlardan sonra, dinde meydana cikanlan, ibadet olarak ya- 
pilmaga baslanan seylerdir. Mesela, nemazlardan sonra hemen Ayet-el-ktir- 
si okumak lazim iken, once salaten ttincinayi ve baska dtialan okumak 



[1] Seyh Ciyu: Nakib, ya'ni Diyanet isleri re'isi Seyyid Ferideddin-i Buhari. 

-71- 



bid'atdir. Bunlan Ayet-el-kiirsiden ve tesbihlerden sonra okumalidir. Ne- 
mazdan, diiadan sonra secde edip de kalkmak bid'atdir. [Ezani ho-par-lor- 
le okumak bid'atdir.] Dinde yapilan degisiklikler ve reformlar bid'atdir. 
Yoksa, catal, kasik, boyun bagi kullanmak, kahve, cay, tutiin icmek bid'at 
degildir. Ciinki bunlar ibadet degil, adetdir ve mubahdirlar. Haram degil- 
dirler. Tiitiin icmek hakkindaki islam alimlerinin sozleri (Se'adet-i Ebediy- 
ye) kitabinda uzun yazihdir. Bid'at tic durliidur: 

1- Islamiyyetin kiifr alameti dedigi seyleri kullanmak en kotii bid'atdir. 

2- Ehl-i siinnet alimlerinin bildirdiklerine uymiyan i'tikadlar, inanislar 
da kotii bid'atdir. 

3- Ibadet olarak yapilan yenilikler, reformlar bid'at olup biiyiik giinahdir.] 

43 

KIRKUCUNCU MEKTUB 

Bu mektub, nakfb seyyid seyh Ferid-i Buharf "rahmel ullahi aleyh" 
hazretlerine yazilmisdir. Tevhfd-i siihudf ve tevhid-i viicudi bildirilmekde, 
ayn-iil-yakin ve hakk-ul-yakin anlatilmakdadir: 

Allahii teala, size selamet versin! Her kusurdan, sikintidan korusun! 
Amin. 

Bu yxiksek insanlann "rahmetullahi aleyhim" tesavvuf yolculugunda, 6n- 
lerine cikan tevhid iki durliidiir: Tevhid-i siihudf, Tevhid-i viicudi. 

(Tevhfd-i siihudf) bir olarak gormekdir. Ya'ni salik [yolcu], herseyi ya- 
pani bir goriir. Ayn ayn seyler goriilmez. Tevhid-i viicudi, var olani, bir bil- 
mekdir. Ondan baska herseyi yok bilmekdir. Yok olmakla beraber, O bir 
mevcudun aynalan sanmakdir. Tevhid-i viicudi, ilm-ul-yakin kismindan olu- 
yor [ya'ni kalb ile bilmekdir]. Tevhid-i siihudiise, ayn-iil-yakin kismindan 
oluyor [ya'ni, gormekdir]. Tevhid-i siihudf, bu yolda, elbette vardir. [Her 
salik, buna yakalanacakdir.] Ciinki, bu tevhid olmadikca, Fenaya kavusu- 
lamaz, ayn-iil-yakin nasib olamaz. Ciinki, birsey goriiliir ve goriinmesi 
kuvvet bulursa, baska hicbirsey goriilemez. Tevhid-i viicudi ise, boyle de- 
gildir. Ya'ni, lazim degildir. Ciinki boyle ma'rifet [bilgi] olmadan da, ilm- 
ul-yakin hasil olur. Mevcudun bir oldugunu, ilm-iil-yakin ile bilmek, On- 
dan baska seyleri yok bilmegi icab etmez. Ya'ni, Allahii tealayi var bilmek 
ve bu bilginin, insani kaplamasi, Ondan baska seyleri bilmemegi icab etdir- 
mez. Mesela, bir kimsede, giinesin var olduguna yakin hasil olunca, bu ya- 
kin, bu kimseyi kapladigi zeman, yildizlan yok bilmesi lazim gelmez. Fe- 
kat, giinesi gordiigii zeman, yildizlan elbette gormez. Giinesden baska 
birsey gormez. Yildizlan gormedigi icin, yildizlan yok bilmez. Hatta, var 
olduklanni, fekat goriinmediklerini bilir. Bu kimse, bu zeman, yildizlar yok- 
dur diyenlere inanmaz. Sozlerinin dogru olmadigini bilir. iste tevhid-i vii- 
cudi, bir mevcuddan baska, her seyi yok bilmek olup, akla ve islamiyyete 
uygun degildir. Tevhid-i siihudi ise, mevcudu bir gormekdir ve akla ve is- 
lamiyyete uygundur. Mesela, giines dogarken, yildizlar, yok oluyor de- 
mek, dogru degildir. Fekat, bu zemanda, yildizlan gormemek dogrudur. Gii- 
nesin ziyasi cok oldugu ve insanin gozii kuvvetsiz oldugu icin yildizlar go- 

-72- 



rulmemekdedir. Eger, giinesin ziyasi, insanin goziinii kuvvetlendirseydi, gii- 
nesle birlikde yildizlan da goriirdii. Bu goriis (Hakk-iil-yakin) makamin- 
da olur. Iste S6fiyye-i aliyyenin biiyiiklerinden ba'zisinin, islamiyyete uy- 
miyor goriinen sozlerini, ba'zi kimseler tevhid-i viicudi sanmisdir. Mesela, 
Ebu Mensur-i Hallacin (Enelhak) sozii ve Ebu Yezid-i Bistaminin "rahme- 
tullahi aleyh" (Siibhani) sozii ve bunlar gibi sozler, boyledir. Boyle sozle- 
ri, tevhid-i siihudi bilmemiz lazimdir. Bu siiretle, islamiyyete uygun olur- 
lar. Bu biiyiikler, o hal icinde, Allahii tealadan baska, hicbirsey goremeyin- 
ce, bu sozleri soylemis, Allahii tealadan baska birsey yokdur, demek iste- 
mislerdir. (Enelhak) demek, ben yokum, Allahii teala vardir, demekdir. 
Kendini gormeyince, var oldugunu bilmemisdir. Yoksa, kendini goriip, Hak 
tealayim dememisdir. Boyle soylemek kiifrdiir. 

Siial: Kendinin var oldugunu bilmemek, yok bilmek degil midir? Bu da, 
tevhid-i viicudi olmaz mi? 

Cevab: Var oldugunu bilmemek, yok oldugunu bilmek degildir. O ze- 
man, saskinlik halidir. Akl islemez. Hicbir seye hiikm, karar verecek hal- 
de degildir. 

(Siibhani) sozii de, Hak tealayi tenzihdir. Kendini tenzih degildir. Ciin- 
ki, kendi varhgini bilmemekdedir. Birseye hiikm edemez. 

[Hindistandaki islam alimi Abdiilhak-i Dehlevi hazretleri, (Merec-iil- 
bahreyn)de diyor ki, (Tesavvuf biiyiikleri, islamiyyete uymiyan sozleri 
soylerken cok kizan ve cok sevinen insan gibidirler. Kizmak ve sevinmek, 
insanin akhni orter. ihtiyanni giderir. Tesavvuf serhoslan da, boyle su'ur- 
suz konusmuslardir. Bu hallerinde ma'zur iseler de, boyle sozlerine uymak 
caiz degildir).]. 

(Ayn-iil-yakin) makami, hayret, saskinlik makamidir. Bu makamda, 
ba'zilan, boyle seyler soylemisdir. Bu makamdan kurtanp da, hakk-ul-ya- 
kin makamina cikanrlarsa, boyle seyler soyliyemez ve haddi asmazlar. 

Zemanimizda, tarikata girmis bircok kimse, kendilerine tesavvufcu sii- 
sti vererek, tevhid-i viicudiyi dillerine almis, bundan yiiksek mertebe olmaz 
saniyor. ilm-ul-yakfne saplanip, ayn-iil-yakinden mahrum kalmislardir. 
Tesavvuf biiyiiklerinin sozlerine kendi hayalleri ile ma'na vererek, boyle 
sozleri, oviinerek, her yerde soylemekdedirler. 

Tesavvuf biiyiiklerinin kitablannda, tevhid-i viicudiyi gosteren, boyle 
sozler goriiliirse, ilk zemanlannda, ilm-iil-yakin mertebesinde soylemis 
olduklanni, sonra bu makamdan ilerleyip, ayn-iil-yakin makamina gotiiriil- 
diiklerini diisiinmelidir. 

Siial: Tevhid-i viicudi sahibi olan, mevcudii [ya'ni var olani] bir bildigi 
gibi, bir viicud [varhk] gormekdedir. Ya'ni ayn-iil-yakin mertebesine de ma- 
likdir. 

Cevab: Tevhid-i viicudi sahibleri, tevhid-i siihudinin, alem-i misaldeki 
suretini gormekdedir. Tevhid-i siihudiye kavusmamisdir. Tevhid-i siihudi 
baskadir. Alem-i misalde gordiikleri, bu sureti baskadir. Ciinki, tevhid-i sii- 
hudi mertebesinde, hayret, saskinlik hasil olur. Hicbir seye hiikm ede- 
mezler. Halbuki, tevhid-i viicudi sahibi, tevhid-i siihudinin, alem-i misal- 

-73- 



deki suretini gordugu zeman yine ilm sahibidir. Ciinki, herseyin yok oldu- 
gunu bilmekdedir. Yok demek, bir hiikm, karar vermekdir. Hayret ile 
ilm, birlikde bulunamaz. O halde, tevhid-i viicudi sahibi, ayn-iil-yakin ma- 
kamina varmamisdir. Halbuki, tevhid-i siihudi sahibini hayret makamin- 
dan ileri gotururlerse, hakk-ul-yakin makamindaki ma'rifete kavusur ki, bu 
makamda ilm ile hayret birlikde bulunur. Hayretsiz olan, hayretden once 
olan ilm, ilm-xil-yakindir. Bu cevabi, bir misal ile aydinlatahm: 

Devlet reisi olmaga elverisli bir kimse, rii'yada, kendini devlet reisi ol- 
mus, o makamda o isin basinda goriir. Fekat, bu kimse, elbette devlet re- 
isi olmamisdir. Yalniz alem-i misaldeki suretini, kendinde gormiisdiir. 
Devlet reisligi nerede, rii'yada gordugu suret nerede! Su kadar var ki, 
rii'yasi, alem-i misaldeki suret olmakla beraber, bu kimsenin, bu suretin as- 
h olan makama kavusmaga elverisli oldugunu haber vermekdedir. Eger ca- 
hsir, ugrasirsa, Allahii tealanin ihsani ile, o makama kavusabilir. Bir seye 
elverisli olmak ile, o seye kavusmak, hie aym olur mu? Aralannda, cok fark 
vardir. Ayna yapilacak cam parcasi, ayna olmadikca biiyiiklerin eline ka- 
vusamaz. Onlann cemali ile sereflenemez. 

Bu ince bilgileri yazmakdan maksadim, zemanimizda ba'zilan ozenerek, 
bir kismi da, yalniz isiterek, bir kismi ise, hem isiterek, hem de zevk alarak 
ve ba'zilan da sapikhk ile ve zindiklik ile, tevhid-i viicudi yolunu tutmus, 
sevabi, iyiligi, kotuliigii, herseyi, Allah yapiyor diyor. Hatta, herseyi Hak 
teala biliyorlar. Bu kurnazhkla islamiyyete uymuyor, emrleri yapmiyorlar. 
Boylece, isin kolay tarafini bulmuslar. ibadet etmek lazimdir deseler bile, 
bunlar ikinci derecededir, asl maksad, islamiyyetin iistiinde, baska seydir 
diyorlar. Hasa ve kella! Oyle degildir. Hie de, dedikleri gibi degildir. Bun- 
larin kotii dusiincelerinden, Allahii tealaya sigininz! 

Tarikat ve islamiyyet, birbirinden baska, ayn iki sey degildir. Aralann- 
da kil ucu kadar fark yokdur. Ayrihklan, yalniz, topluluk ve genislik, ilm 
ile ve kesf ile olmakdir. islamiyyete uymiyan hersey bozukdur. Atilmasi la- 
zimdir. islamiyyetin istemedigi bir muslimanhk, zindiklikdir. islamiyyete 
yapisarak hakikati aramak, tesavvufdur. 

Allahii teala, bizi ve sizi ve biitiin milletimizi, insanlann efendisinin "aley- 
hisselam" yoluna, hem zahirde, hem batinda, tarn uymakla sereflendirsin! 
Amin. 

Sevgili hocam "kaddesallahii sirreh" cok zeman, tevhid-i viicudi yolun- 
da idi. Risalelerinde ve mektublannda, bu yolu gosterdi. Fekat sonra, 
Hak teala lutf ederek, bu makamdan ilerletdi. Bu dar bilgilerden kurtar- 
di. Talebesinden Abdiilhak diyor ki, son hastahgindan bir hafta evvel bu- 
yurdu ki, (Pek iyi anladim ki, tevhid-i viicudi, dar bir sokak imis. Ana 
cadde, baska imis. Boyle oldugunu, onceden de biliyordum. Fekat, simdi, 
pek yakin anladim). Bu fakir [ya'ni imam-i Rabbani "kuddise sirruh"], ho- 
cama hizmet etdigim zemanlar, tevhid-i viicudi yolunda idim. Bu yolu 
kuvvetlendiren kesfler hasil olmakda idi. Fekat, Allahii tealanin ihsani, bu 
makamdan kurtarip, diledigi makamla sereflendirdi. Sozii uzatmamak 
icin, burada kesiyorum. Vesselam. 



74 



44 

KIRKDORDUNCU MEKTUB 

Bu mektub, vine nakib, seyyid seyh Feride yazdmisdir. Insanlarin iyisi- 
ni medh etmekde ve Ona uymaga tesvik etmekdedir: 

Merhamet ederek gondermis oldugunuz, kiymetli mektubunuz, en iyi bir 
zemanda, fakiri sereflendirdi. Okuyarak mesrur olduk. Allahii tealaya 
hamd olsun ki, Muhammed aleyhisselamin fakrinden, size miras nasib ol- 
mus. Fakirlere karsi tevecciih ve sevgi ve onlara baghhk, bu mirasdan ha- 
sil olmakdadir. Hicbirseyi olmayan bu fakir, ne cevab yazacagimi sasirdim. 
Arabin en hayrhsi olan, biiyiik ceddinizin ustunliiklerini bildiren haberle- 
ri yazarak, bu mektubumu, ahiretde azablardan kurtulmak icin vesile ya- 
pacagim. Aleyhissalatii vettehiyye efendimizi medh etmege kalkismiyorum. 
Yazilanmi, Onun ile kiymetlendiriyorum. Arabi beyt tercemesi: 

Muhammed aleyhisselami medh edemiyorum, 
Onunla, yazilanmi kiymetlendiriyorum. 

Allahii tealaya siginarak ve Ondan yardim dileyerek bildiriyorum ki: Mu- 
hammed "aleyhisselam", Allahii tealanin resuliidiir. Adem ogullannin 
seyyidi, efendisidir. Kiyamet giiniinde, kendisine uyarak Cehennemden kur- 
tulanlann en comerdidir. 

[Seyyid Abdiilhakim Efendi "kaddesallahu teala sirrehul'aziz" buyur- 
du ki: Her Peygamber "salevatullahi teala aleyhim ecma'in", kendi zema- 
ninda, kendi mekaninda, kendi kavminin hepsinden, her bakimdan tis- 
tiindiir. Muhammed "aleyhisselam" ise, her zemanda, her memleketde, 
ya'ni diinya yaratildigi giinden, kiyamet kopunciya kadar, gelmis ve gele- 
cek, biitiin varliklann, her bakimdan en iistuniidiir. Hie kimse, hicbir ba- 
kimdan Onun iistiinde degildir. Bu, giic birsey degildir. Diledigini yapan, 
her istedigini yaratan, Onu boyle yaratmisdir. Hicbir insanin Onu medh ede- 
cek giicii yokdur. Hicbir insanin, Onu tenkid edecek iktidan yokdur]. 

Kiyamet giinii kabrden en once O kalkacakdir. En once, O sefa'at ede- 
cekdir. En once, Onun sefa'ati kabul olacakdir. Cennet kapisini once O ca- 
lacakdir. Kapi, Ona hemen acilacakdir. (Liva-i hamd) denilen bayrak, 
Onun elinde bulunacakdir. Adem "aleyhisselam" ve Onun zemamndan 
kiyamete kadar gelen her mii'min, bu bayrak altinda bulunacakdir. Bir 
hadis-i serifde, (Kiyamet giinii, once gelenlerin ve sonra gelenlerin seyyi- 
diyim. Hakikati bildiriyorum, ogiinmiiyorum) buyurdu. Bir hadis-i serifde, 
(Allahii tealanin habibiyim, sevgilisiyim. Peygamberlerin reisiyim. Ogiin- 
mek icin soylemiyorum). Bir hadis-i serifde, (Peygamberlerin "aleyhimus- 
selam" sonuncusuyum, ogiinmiiyorum. Ben Abdiillahin oglu Muhammedim 
"aleyhissalatii vesselam". Allahii teala insanlari yaratdi. Beni insanlarin en 
iyisinde yaratdi. Allahii teala, insanlari firkalara [kavmlere, irklara] ayirdi. 
Beni, en iyisinde bulundurdu. Sonra bu en iyi firkayi kabilelere [cema'at- 
lere] ayirdi. Beni en iyisinde bulundurdu. Sonra, bu cema'ati evlere ayirdi. 
Beni, en iyi evden [ya'ni aileden] diinyaya getirdi. Insanlarin en iyisiyim. En 
iyi ailedenim. Kiyametde, herkes susdugu zeman, ben soyliyecegim. Kim- 
senin kimildiyamadigi vaktde, onlara sefa'at ediciyim. Kimsede uiiiinid 

-75- 



kalmadigi bir zemanda, onlara niiijde vericiyim. O giin her iyilik, her diir- 
lii yardim, her kapinin anahtan bendedir. Liva-i hamd benim elimdedir. in- 
sanlarin en hayrhsi, en comerdi, en iyisiyim. O giin emrimde binlerce hiz- 
metci vardir. Kiyamet giinii, Peygamberlerin imami, hatibi ve hepsine se- 
fa'at edici benim. Bunlari ogiinmek icin soylemiyorum). [Hakikati bildiri- 
yorum. Hakikati bildirmek vazffemdir. Bunlari soylemezsem, vazifemi 
yapmamis olurum] buyurdu. O olmasaydi "aleyhissalatii vesselam", Alla- 
hii teala, hicbirseyi yaratmazdi. Rab oldugu, ma'bud oldugu meydana cik- 
mazdi. Adem "aleyhisselam", su ile toprak arasinda iken [ya'ni camuru yog- 
rulurken], O "aleyhisselam" Peygamber idi. Farisi beyt tercemesi: 

Gtinah islese de, cekilmez hesaba, 
boyle bir seyyidin izindeki khnse. 

Butiin insanhgin seyyidi, en ustiinii olan, boyle bir Peygambere "aley- 
hissalevatii vettehiyyat" inanan, Onun yolunda giden kimse, elbette iim- 
metlerin en iyisi olur. Al-i imran suresinin, (Siz iimmetlerin, din sahible- 
rinin en hayrhsi, en iyisisiniz!) mealindeki yiizonuncu ayeti bunlara miij- 
dedir. Ona inanmiyan, [Onu anhyamiyan, kendileri gibi sanan], insanla- 
nn en kotiisudiir. Tevbe suresinin, (Vahsf, kalbleri kati cahiller, sana 
inanmaz. Daha cok miinafikdirlar) mealindeki doksansekizinci ayeti bun- 
lari gostermekdedir. Diinyanin bugiinkii halinde, Onun siinnet-i seniyye- 
sine [ya'ni islamiyyete] uymakla sereflendirilenler, ne kadar bahtiyardir. 
Onun dinine inanan, Ona ummet olanin, az bir iyiligine katkat sevab ve- 
rilir. Eshab-i Kehf [ya'ni Tarsusdaki magarada bulunan yedi kisi] "rahme- 
tullahi aleyhim ecma'in" bir giizel is yapmakla, yiiksek derecelere ka- 
vusdu. Bu isleri de, din diismanlan, her tarafi kapladigi vakt, kalblerinde- 
ki imam korumak icin, baska yere hicret etmeleri idi. Bugiin, Ona iman 
edip, az bir ibadet yapmak, sanki diisman saldinp, her tarafi kapladigi ze- 
manda, askerin, az bir hareketinin cok kiymetli olmasina benzer. Sulh ze- 
maninda, askerin, bundan katkat fazla cahsmasi, boyle kiymetli olamaz. 

Muhammed "aleyhisselam", Allahu tealanin mahbubu oldugu icin, 
Onun izinde giden, mahbubluk derecesine yiikselir. Ciinki, muhib [ya'ni 
asik], sevgilisinin ahlakim, alametlerini kimde goriirse, onu da sever. Ona 
uymiyanlarin halini, bundan anlamah! Farisi beyt tercemesi: 

Muhammed "aleyhisselam ", yiizii suyudur cihamn, 
kapisimn topragi olmiyan, toprak altmda kalsm! 

Eshab-i Kehf "rahmetullahi aleyhim ecma'in" gibi hicret edemiyen, 
batin yolu ile hicret etmege cahsmahdir. Diismanlar arasinda bulunur- 
ken, goniilleri, onlardan ayn, uzak olmahdir. Allahu teala, bu suretle de, 
se'adete kapilan acabilir. Nevruz giinii [martin yirminci giinii], geliyor. [Ka- 
firlerin, atese tapanlann bayrami olan] o giinlerde, ne kansikhk, ne kadar 
taskinhk, saskinhk oldugunu biliyorsunuz. O karanhk giinleri atlatdik- 
dan sonra, Allahu teala nasib ederse, sizinle goriismek serefine kavusma- 
gi iimmid ediyorum. Nazik basinizi agntmamak icin, mektubuma son ve- 
riyorum. Allahu teala, kerim olan babalannizin yolundan ayirmasin! Size 
ve onlara kiyamete kadar selam olsun! Amin. 

-76- 



45 

KIRKBESINCi MEKTUB 

Bu mekl fib, yine nakib seyyid seyh Feride "rahmetullahi aleyh" yazil- 
misdir. Kendine tesekkiir etmekde ve insanin muhtac yaratildigini, Rame- 
zan-i serifi, orucu ve neiiiazi bildirmekdedir: 

Allahii teala sizi, cok kiymetli olan dedelerinizin yolundan ayirmasin! 
Sonu pismanhk olan islere kansdirmasin! Amin. Allahii tealayi sevenler, 
Allahii teala ile beraberdir. Ciinki, hadis-i serifde, (insan, sevdigi kimse 
He beraberdir) buyuruldu. insanin ash, ruhudur. Ruhun beden ile birles- 
mesi, Allahii teala ile olmasina biraz mani' olmusdur. Bedenden ayrihp, 
bu karanhk yerden kurtulunca, Rabbi ile beraber, Ona yakin olur. Bunun 
icin, (Oliiin, sevgiliyi sevgiliye kavusduran bir kopriidiir) buyuruldu. An- 
kebut suresinin, (Allahii tealaya kavusmak istiyene, o vakt, elbette gel- 
mekdedir) mealindeki besinci ayeti, Onun asiklanna teselli olmakda- 
dir. Fekat, buyiiklerin huzuru, sohbeti ile sereflenmiyen zevalhlarin ha- 
li harabdir. Biiyiiklerin ruhlanndan istifade edebilmek icin de sartlar 
vardir. Herkes bu sartlan yerine getiremez. Biitiin ni'metlerin sahibi 
olan Allahii tealaya hamd olsun ki, bu korkunc hadise ve basimiza gelen 
vahsice hiicumlar karsisinda, kimsesi olmiyan bu fakirlerin imdadina yi- 
ne, din ve diinyanin efendisinin "sallallahii aleyhi ve sellem" Ehl-i beyti 
yetismekdedir. Bu suretle buyiiklerin yolu bozulmakdan kurtuldu. Feyz- 
leri kesilmekden korundu. Evet, bu mubarek yol, memleketde gizli kal- 
mis ve yolculan, hemen yok gibi olmusdu. Ehl-i beytin acdigi yol oldugun- 
dan, ta'mirinin, temizlenmesinin de, Ehl-i beyt tarafindan yapilmasi ya- 
kisirdi. Baskalarma ihtiyac olmamasi lazim idi. Ehl-i beytin bu hizmeti- 
ne siikr etmek, bu fakirlere lazim oldugu gibi, bu devlete sxikr etmek, on- 
lara da lazimdir. insanlann, batini cem' etmesi [kalbini, ruhunu toparla- 
yip, Allahii tealadan baska, hicbirseye baglanmamasi] lazim oldugu gibi, 
zahirde birlesmek, yardimlasmak da lazimdir. Hatta, bu topluluk, bera- 
berlik, daha once lazimdir. Ciinki, biitiin mahluklar icinde, en muhtac olan 
insandir. 

Insanlann, cok muhtac olmasina sebeb, insanda hersey bulundugu icin- 
dir. Bunun icin, herseyin muhtac olduklarimn hepsi, insana lazimdir. insan 
muhtac oldugu seye baglamr. O halde, insanlann baghhgi, baskalannin bag- 
hhklarindan daha cokdur. Her bir baghlik, insani, Allahii tealadan uzak- 
lasdmr. Bundan dolayi, Allahii tealadan en uzak olan, en mahrum kalan 
mahluk, insandir. Farisi iki beyt tercemesi: 

Mahluklarm en tistunu insandir, 
ytiksek makamdan mahrum da odur. 

Eger, toparlamp, geri donmezse, 
ondan daha mahrum, yokdur kimse. 

Halbuki, insanin, her mahlukdan, daha iistiin olmasina sebeb de, yine 
herseyin, kendisinde bulunmasidir. Herseyi kendinde topladigi icindir ki, 
insanin aynasi miikemmeldir. Biitiin mahluklarm aynalannda goriinenle- 

-77- 



rin hepsi, yalniz onun aynasinda, bir arada goriinmekdedir. Bunun icin de 
insan, mahluklann en iyisi olmusdur. Mahluklann en muhtaci, en mahru- 
mu, en kotiisii de, yine bu sebebden insandir. Bunun icindir ki, Muhammed 
"aleyhissalatii vesselam" gibi bir Peygamber insandir ve Ebu Cehl gibi bir 
mel'un da insandir. 

Bu fakirlerin, bir araya toplanmasina, Allahii tealanin sebeb kildigi, bii- 
yiik ni'met, siibhe yok ki, sizsiniz. Batinlann cem'iyyeti de, sizin sayeniz- 
dedir. Elbette, (Evlad, babasi gibi olur) miijdesine bakarak, biitiin ummid- 
ler sizdedir. 

Lutf etdiginiz kiymetli mektub, bizleri mubarek Ramezan ayinda seref- 
lendirdi. Bunun icin, bu biiyiik ayin ustunluklerinden birkac satir yazmak 
hatinma geldi: 

Mubarek Ramezan ayi, cok sereflidir. Bu ayda yapilan, nafile nemaz, 
zikr, sadaka ve biitiin nafile ibadetlere verilen sevab, baska aylarda ya- 
pilan farzlar gibidir. Bu ayda yapilan bir farz, baska aylarda yapilan yet- 
mis farz gibidir. Bu ayda bir orucluya iftar verenin giinahlan afv olur. Ce- 
hennemden azad olur. O oruclunun sevabi kadar, aynca buna da sevab 
verilir. O oruclunun sevabi hie azalmaz. Bu ayda, emri altinda bulunan- 
lann, islerini hafifleten, onlarin ibadet etmelerine kolayhk gosteren amir- 
ler de afv olur. Cehennemden azad olur. Ramezan-i serif ayinda, Resu- 
lullah "sallallahu aleyhi ve sellem", esirleri azad eder, her istenilen seyi 
verirdi. Bu ayda ibadet ve iyi is yapabilenlere, biitiin sene bu isleri yap- 
mak nasib olur. Bu aya saygisizhk edenin, giinah isliyenin biitiin senesi, 
giinah islemekle gecer. [Bu ayi firsat bilmelidir.] Elden geldigi kadar 
ibadet etmelidir. Allahii tealanin razi oldugu isleri yapmahdir. Bu ayi, ahi- 
reti kazanmak icin firsat bilmelidir. Kur'an-i kerim, Ramezanda indi. 
Kadr gecesi, bu aydadir. Ramezan-i serifde, iftan erken yapmak, sahuru 
gee yapmak siinnetdir. Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" bu iki siin- 
neti yapmaga cok onem verirdi. iftarda acele etmek ve sahuru gecikdir- 
mek, belki insanin aczini, yiyip icmege ve dolayisi ile herseye muhtac ol- 
dugunu gostermekdedir. ibadet etmek de zaten bu demekdir.Hurma ile 
iftar etmek siinnetdir. iftar edince, (Zehebez-zama' vebtellet-il uriik ve 
sebet-el-ecr insaallahu teala) diiasim okumak, teravih kilmak ve hatm oku- 
mak miihim siinnetdir. 

Bu ayda, her gece, Cehenneme girmesi gereken, binlerce musliman 
afv olur, azad olur. Bu ayda, Cennet kapilan acihr. Cehennem kapilan ka- 
panir. Seytanlar, zincirlere baglanir. Rahmet kapilan acihr. Allahii teala, 
bu mubarek ayda Onun sanina yakisacak, kulluk yapmagi ve Rabbimizin 
razi oldugu, begendigi yolda bulunmagi, hepimize nasib eylesin! Amin. 

[Oruc tutmak giic olan yerlerde, oruc tutanlara ve din dusmanlannin ya- 
lanlanna aldanmayip, oruclanni bozmiyanlara, daha cok sevab verilir. 
Ramezan-i serif ayi, islam dininin namusudur. Asikare oruc yiyen, bu aya 
hurmet etmemis olur. Bu aya hurmet etmiyen, islamiyyetin namus perde- 
sini yirtmis olur. Nemaz kilmiyamn da, oruc tutmasi ve haramlardan kacin- 
masi lazimdir. Bunlann orucu kabul olur ve imanlari oldugu anlasihr.] 



78 



46 

KIRKALTINCI MEKTUB 

Bu mektub, yine nakfb seyyid seyh Feride "rahmetullahi teala aleyh" 
yazilmisdir. Allahii tealamn var ve bir oldugu ve Muhammed aleyhissela- 
min Onun resulii oldugu bedfhidir, pek meydandadir. Diisiinmege bile, lii- 
zfmi olmadigim bildirmekdedir: 

[Bu mektub, cok miihim oldugundan, (islam Ahlaki) kitabimn 553. sa- 
hifesinin basina da yazdik. Liitfen oradan da okuyunuz!] Allahii teala si- 
zi, kerim olan babalannizin yolundan ayirmasin. Onlann en iistiinii olan bi- 
rincisine ve geri kalanlann hepsine, bizden diialar ve selamlar olsun! Al- 
lahii tealamn var oldugu ve bir oldugu, hatta Muhammed aleyhisselamin, 
Onun resulii oldugu ve hatta onun getirdigi her emrin ve haberlerin, dog- 
ru oldugu, giines gibi meydandadir. Diisiinmege, isbat etmege hie liizum 
yokdur. Kalbin bunlara inanmasi icin, kalbin bozuk olmamasi, ma'nevi has- 
tahgi bulunmamasi lazimdir. Kalb hasta ve bozuk olunca, kalbin inanma- 
si icin, akl ile diisiinmek, incelemek lazim olur. Ancak bu suretle kalb 
(tasfiye) bulur, ya'nihastahkdan kurtulur. (Basiret)den ya'ni kalb goziin- 
den ma'nevi perde kalkarsa, bunlara seve seve inanihr. Mesela, safrasi bo- 
zuk kimse, sekerin tadini duymuyor. Sekerin tath oldugunu ona anlat- 
mak, isbat etmek lazim olur. Fekat, safra hastahkdan kurtulunca, isbat et- 
mege liizum kalmaz. Hastahkdan dolayi isbat etmek lazim olmasi, sekerin 
tathhgina bir kusur vermez. Sasi olan, bir seyi iki goriir ve iki kisi var sa- 
nir. Sasidaki goz hastahgi, karsisindaki bir seyin, iki olmasini icab etdirmez. 
O iki gordiigii halde, goriinen yine birdir. Bunun bir oldugunu isbat etmek 
cok zordur. [Doppelsehen denilen goz hastahgi olanlara ahvel denir.] 
[Miisliman olmak icin, yalniz kalbin iman etmesi, inanmasi lazimdir. Fekat, 
her miislimanin kalbine, dahili diismani olan nefsinden ve harici diisman- 
lari olan seytanlardan ve kotii arkadaslardan hastahk gelmekdedir. Nefs, 
yaratihsda ahkam-i islamiyyeye diismandir. Kalbin hasta olmasi, [nefse uy- 
masi demekdir, ya'ni islamiyyete uymak istememesidir. Ya'ni, islamiyye- 
tin emrlerinin tadini duymamak, yasak etdiklerinden zevk almakdir.] Bu 
yasaklara (diinya) denildigi, yiizdoksanyedinci mektubda yazihdir. Diin- 
yaya diiskiin olmak, kalbdeki imam za'ifletmekdedir. Bir kimse, nefsleri- 
nin esiri olan gafil insanlann sohbetlerinden, sozlerinden, yazilanndan, ki- 
tablanndan, radyolanndan, televizyonlanndan uzaklasirsa ve nefsi (tezki- 
ye) olursa,ya'ni inkar hastahgindan kurtulursa, bu dahili ve harici diisman- 
lardan kalbe hastahk gelmez. Mevcud hastahk da, islamiyyete uyarak, (is- 
tigfar okuyarak) tasfiye edilince, kalb hakiki imana kavusur. Nefsin cibilli 
hastahgindan tezkiyesi ve kalbin haricden gelen hastahkdan tasfiyesi, miir- 
sid-i kamilin sohbetinde bulunmakla, kitablanni okumakla ve ahkam-i is- 
lamiyyeye uymakla nasib olur. Kirkikinci ve elliikinci mektublara bakiniz! 
Miirsid-i kamil, biitiin sozleri, biitiin isleri, islamiyyete uygun olan, Ehl-i sun- 
net alimi demekdir. islamiyyeti iyi bilmesi, derin alim olmasi lazimdir.] 

Din bilgilerini, akl ile isbat ederek [kalbe] inandirmak, kolay degildir. 
Yakini, vicdanibir iman elde etmek icin, isbat yoluna gitmekdense, kalbi 
hastahkdan kurtarmak lazimdir. Nitekim, safra hastasini, sekerin tath ol- 

-79- 



duguna inandirmak icin, isbat etmege kalkismakdansa, onu hastalikdan kur- 
tarmak lazimdir. [Safrasi bozuk olan hastaya] sekerin tath oldugu, ne ka- 
dar isbat edilirse edilsin, yakin hasil edemez. Ciinki, seker agzina aci gel- 
mekde, vicdani aci oldugunu bilmekdedir. 

[Seyyid Abdiilhakim "kuddise sirruh" buyurdu ki: (Miidrike) ya'ni bir 
seyi (anlamak) kuvveti iicdiir: Uciiniin de dogru anliyabilmeleri icin, bu- 
lunduklan uzvlann hasta olmamalan lazimdir. Birincisi, goriinen (his or- 
ganlarindaki kuvvetler) olup, gorme, isitme, koklama, gidanin lezzetini al- 
ma ve sicaklik, sertlik anlama. Bu kuvvetler, insanda bulundugu gibi, hay- 
vanlarda da vardir. Bu kuvvetler olmasaydi, insanlar, tas gibi, odun gibi olur- 
du. 

Ikincisi, (akl kuvvetleri) olup, hiss-i miisterek, hafiza, vahime, miitesar- 
nfa ve hazanet-iil-hayal denilen gorunmiyen bes organdaki kuvvetlerdir. 
Bu kuvvetler, insanlann dimaginda [beyninde] bulunur. Hayvanlarda yok- 
dur. Bir seyin varhgini, bu kuvvetler, giivenilen bir haberi isitmekle veya 
tecribe ile yahud hesab ile anlar. iyiyi fenadan, faideliyi zararhdan ayinr- 
lar. Fen bilgileri, hesab, bu kuvvetlerle yapilir. 

Ucunciisii, (kalb kuvveti) olup, muslimanlarin havassina, ya'ni yiiksek 
olan secilmis kimselere mahsusdur. Kalbdeki bu ma'nevi anlama kuvveti- 
ne (Basiret) denir. Bu kuvvet ile anlasilan din bilgileri, akl ve his kuvvet- 
leri ile anlasilamaz. Akl kuvvetleri ile anlasilan seyleri, insan, hayvanlann 
en ustiinii olan ata, senelerce ugrassa, anlatamaz. Bunun gibi, kalb kuvvet- 
leri ile anlasilan bilgileri [din bilgilerini ve mesela ma'rifetullahi], bu secil- 
misler, baska insanlara senelerce soylese, onlar anhyamaz. Bunlardan da- 
ha yiiksek secilmislerin secilmisleri vardir. Bunlardan da daha iistiin Ne- 
biler, Nebilerden daha iistiin Resuller, bunlardan da iistiin Uliirazm dere- 
celeri vardir. Bunlann iistiinde de Kelimiyyet, Ruhiyyet, Hullet ve Mah- 
bubiyyet mertebeleri vardir ki, bu en iistiin derece, Muhammed aleyhisse- 
lama mahsusdur. Kalb [goniil] denilen kuvvet, yiirek dedigimiz et parca- 
sinda bulunur. Elektrigin ampulde, miknatisin elektrik tellerinin makara- 
sinda hasil olmasi gibidir. 

Insanlarda bulunan nefs-i emmare, din bilgilerine inanmamakda, tabfa- 
ti, yaratihsi, islamiyyete uymamakdadir. [Bunun icin, islamiyyete uymak, 
nefse aci gelmekde, ona uymak istememekdedir. Kalb ise, yaratihsinda te- 
mizdir, salimdir. Fekat, nefsin islamiyyete uymak istememesi hastahgi, kal- 
be sirayet ederek, kalb de islamiyyete uymak istemiyor. islamiyyete ina- 
myor ise de, uymasi aci geliyor.] islamiyyetin dogrulugunu isbat icin, ne ka- 
dar ugrasihrsa ugrasilsin, hasta olan kalbde buna yakin hasil olmasi, cok 
giic olur. [Kalbde yakin hasil olmasi icin, dahilden ve haricden hastahk gel- 
memesi, gelmis olanin da tasfiyesi lazimdir. Bunun icin, nefsi (tezkiye) et- 
mekden, ya'ni cibilli olan inkar hastahgindan ve kalbi seytandan ve fena 
arkadasdan kurtarmakdan baska care yokdur. Nefsi tezkiye, ahkam-i isla- 
miyyeye uymakla, sonra (kelime-i tevhid denilen La ilahe illallah zikrini 
cok soylemekle), sonra bir Velinin sohbeti ile, sonra rabitasi ile, sonra ha- 
yat hikayesini okumakla olur. Kalbin tasfiyesi, ibadet yapmakla, bilhassa 
farz nemazlan kilmakla ve cok istigfar okumakla olacagi, (Herkese Lazim 

-80- 



Olan Iman) kitabinin 1999 tanhli baskisinin dokuzuncu sahifesinde ve 
(Se'adet-i Ebediyye) 64.cii sahifesinde ve (Hak Soziin Vesfkalari) 125. ci 
sahifesinde yazihdir. Kalb boyle temizlendigi gibi, nefsin de, (Kelime-i Tev- 
hid) okumak ile temizlenecegi 52. ve 78. ci mektublarda yazihdir. Mekteb, 
meslek arkadasi, ogretmen, gazete, televizyon, radyo, islamiyyete, ahlaka 
muhalif ise, bunlann fena arkadas olduklan anlasihr. Kalb, bu tic diisma- 
nin [Nefsin, seytanin, kotii arkadasin] serrinden, hiicumundan kurtulun- 
ca, (tasfiye) bulur, ya'ni haramlan sevmek hastahgindan kurtulur. Allah 
sevgisi, kendiliginden yerlesir. Suyu bosalan siseye havanin dolmasi gibi 
olur.jVessemsi suresi dokuzuncu ayetinde mealen, (Nefsini tezkiye eden 
kurtuldu. Nefsini giinahda, cehaletde, dalaletde birakan, ziyan etdi) buyu- 
ruldu. 

(Mevakib tefsiri)nde diyor ki, (Nefs tezkiye edilince, kalb tasfiye bulur. 
Ya'ni nefs, kotii isteklerden kurtanhnca, kalbin mahluklara, haramlara bag- 
hhgi kalmaz.Farisi beyt tercemesi: 

Haramlan istemekden, kesilmedikce nefs, 
kalb ilahi nurlara, ayna olamaz hie! 

Nefsin kotiiliikleri, pislikleri demek, islamiyyetin begenmedigi, haram 
etdigi seyler [ya'ni, diinya] demekdir). Simdi ba'zilan, Allahii tealamn fe- 
na dedigi, yasak etdigi seylere, moda, asrilik, ilericilik diyor. Allahii teala- 
mn begendigi, emr etdigi seylere gericilik, cahillik diyor. Haram isleyen- 
lere san'atkar, aydin, ilerici insan, muslimanlara miirteci, yobaz, gerici di- 
yenler oluyor. Bunlara aldanmamah. Dini, Ehl-i siinnet alimlerinin ki- 
tablanndan ogrenmelidir.] 

Goriiliiyor ki, bu acik, parlak islamiyyete ve temiz, dogru yola inanmi- 
yan kimsenin kalbi, sekerin tadini anhyamiyan safrah gibi, hastadir. Fari- 
si misra' tercemesi: 

Bir kimse, kor ise, giinesin sucu ne? 

Seyr ve slilukdan [ya'ni tesavvuf yolunda ilerlemekden] maksad, nefsi 
tezkiye ve kalbi tasfiye etmekdir. Ya'ni nefsi ve kalbi hastahklardan kur- 
tarmakdir. Bekara suresinde, (Kalblerinde hastalik vardir) mealindeki 
dokuzuncu ayet-i kerimede bildirilen hastalik tedavi edilmedikce, hakiki 
iman ele gecmez. Bu afetler var iken, akl yolu ile kalbde hasil olan iman, 
imanin suretidir. Cunki nefs, bu imanin tersini istemekde, kiifrunde inad 
ve israr etmekdedir. Boyle iman, safra hastasimn, sekerin tath olduguna 
iman etmesi gibidir. Heme kadar inandim dese de, vicdani, sekeri aci bil- 
mekdedir. Safrasi diizeldikden sonra, sekerin tath olduguna hakiki iman ha- 
sil olur. Imanin hakikati de, nefsin tezkiyesinden ve kalbin itminamndan 
sonra kalbde hasil olur. [itminan, hakiki inanmak demekdir.] iste boyle ha- 
kiki iman yalniz Evliyada bulunur ve elden gitmez. Yuniis suresinde, (Bi- 
liniz ki, Allahii tealamn Evliyasi icin, azab korkusu, ni'metlere kavusma- 
mak iiziinl iisii yokdur!) mealindeki altmisikinci ayet-i kerimedeki miijde, 
boyle iman sahibleri icindir. Allahii teala, hepimizi bu kamil, hakiki iman- 
la sereflendirsin! Amin. [63.cii mektubu okuyunuz!] 

- 81 - Mektubat Tercemesi: - F:6 



47 

KIRKYEDINCI MEKTUB 

Bu mektub, yine nakib ya'ni diyanet isleri reisi, seyyid seyh Feride 
gonderilmisdir. Gecen senelerdeki kafirlerin azginhgindan sikayet etmek- 
de, miislimanlarin, dine hiirriyyet veren hiikumete diia etmesi lazim oldu- 
giinu bildirmekdedir: 

Allahii teala sizi, iyilerin iyisi olan atalarmizin yolunda bulundursun ve 
onlarin once, en ustiiniine "aleyhissalatii vesselam", sonra geridekilerin hep- 
sine, dualanmizi ve selamlanmizi erisdirsin! 

Islam alimi, milletin yaninda, bedendeki kalb gibidir. Kalb, temiz, iyi 
olunca, beden iyi isler yapar. Kalb bozuk olunca biitiin uzvlar, hep kotii is 
yapar. Bunun gibi, alimler iyi ise, millet de iyi olur. ileriye gider. Onlar, bo- 
zuk olursa, millet de bozulur. Felakete gider. Ekber sahin hiikumeti zema- 
ninda, muslimanlann basina ne sikintilar, ne felaketler gelmisdi, hepimiz 
biliyoruz. Bin yil once, muslimanlar kendi dinlerinde olacak, kafirler de ken- 
di yollannda kalacakdi. Nitekim, Kafirun suresi, bu hali haber vermekde- 
dir. Bundan birkac sene once ise, din diismanlan, miislimanlann onxinde, 
dinsizliklerini acikca yapiyor, bu mubarek islam memleketinde ya'ni Hin- 
distanda, muslimanlar, ahkam-i islamiyyeyi yapamiyorlardi. Yerlerin, gok- 
lerin, her cesid enerjinin sahibi olan, Allahxi tealamn sevgilisi, Muhammed 
aleyhisselama inananlann, onun lsikh yolunda ilerliyenlerin asagilanma- 
si, hirpalanmasi, ona inanmiyanlann, ona diisman olanlann el iistiinde 
tutulmasi, begenilmesi, ne kadar aci ve korkunc bir alcakhk idi. Musliman- 
lar, yarah kalbleri ile, sabr ediyorlardi. islam diismanlan [yazilan ile, ka- 
lemleri ile, sozleri ile, mevki' kuvveti ile ve her vasita ile], alay ederek, tas- 
kinca, azginca saldirarak, yaralara tuz serpiyordu. Hidayet, se'adet giine- 
si, dalalet ve irtidad bulutlan ile ortiilmiis, hak, fazilet lsiklan, haksizhk, ah- 
laksizhk perdeleri altina cekilmisdi. 

Din diismam olanlann olmesi, bunlarm yerine gelenlerin, miislimanla- 
ra da hak ve hiirriyyet tanimalan haberi isitildigi anda muslimanlar, bun- 
lara her diirlii yardim ve hizmeti kendilerine bore bildi. Kavusulan hiirriy- 
yetden faidelenerek, bu temiz mayah, asil kanh milletin, islamiyyete yapis- 
masina, dinin, imanin kuvvetlenmesine cahsmagi en mukaddes vazife bil- 
di. Biitxin miislimanlann, devlete, hiikumete sozleri ile, yazilan ile ve elle- 
ri ile, isleri ile yardim etmesi zaten vacibdir. islamiyyete yardimin en kiy- 
metlisi ve ehemmiyyetlisi, Ehl-i siinnet i'tikadini ve ahkam-i islamiyyeyi 
meydana cikarmak, [Ehl-i siinnet velcema'at i'tikadini bozmak icin cika- 
nlan kitablara, mecmu'a ve gazetelere cevab yazarak, komiinistlerin, ma- 
sonlann, mezhebsizlerin devletimize karsi koriikledikleri] fitne ve fesad ate- 
sini sondiirmekdir. [Boylece, din hirsizlannin, yehudi, hiristiyan ve miirted- 
lerin, musliman yavrulanni aldatmalanni onlemekdir.] islamiyyete, hiiku- 
mete ve millete, bu imdadi yapacak olan, ancak, dogru yolda olan alimler- 
dir. Boyle alimler siyasetle ugrasmaz. Dini, siyasete, mal, sandalye ve soh- 
ret kazanmaga alet etmez. Kendilerine din adami ismini verip Kur'an ter- 
cemeleri, din kitablan yazan, mal ve makam asiklan, ahiret alimi degil, diin- 
yahk toplayicilandir. Bunlarm kitablan, mecmu'alan, sozleri zehrdir. Di- 

-82- 



ni, imam bozar ve millet arasina fitne, fesad sokar. Farisi beyt tercemesi: 

Din adami gorunup, dunyaya tapan kimsc. 
kendi yoldan sapmisdir, gayra nasil gostere? 

Ekber sah zemaninda, muslimanlann basina gelen belalara hep boyle, 
din adami sekline giren, dinsizler sebeb olmusdu. Milleti hep bunlann ki- 
tablan, gazeteleri kiskirtmisdi. Miisliman ismi altinda, yanhs yolda giden- 
lerin baslan, hep bu kotii din adamlan olmusdur. Din alimi taninmiyan bir 
kimse, yoldan cikarsa, bu sapikhgi, baskalanna bulasmaz veya nadiren bu- 
lasir. Zemanimizin tarikatcilan da, muslimanlan dogru yoldan cikanyor. 
Bunlar da, sahte din adamlannin [kitablan, mecmu'alari ve gazetelerdeki] 
yazilan gibi, genclerin dininin, imaninin bozulmasina sebeb oluyor. iste bu- 
giin, her miisliman, elinden gelen yardimi yapmayip islamiyyet yine bozu- 
lur, hakaret altina diiserse, hxikumete yardimi esirgeyen her miisliman 
ahiretde mes'ul olacakdir. Bunun icin, bu fakir [ya'ni imam-i Rabbani 
"rahmetullahi aleyh"] giicxim, kuvvetim olmadigi halde, yardima kosma- 
ga ozeniyorum. Gucliikleri yenerek, islamiyyete ufacik bir hizmet edebil- 
mek yolunu anyorum. iyilerin cogalmasini istiyen de, onlardan sayihr bu- 
yurmuslardir. Belki, bu zevalhya da, muslimanlara serbestlik veren, onla- 
rin hakkini koruyan, adil hiikumet adamlanna nasib olan, biiyiik sevabla- 
rin damlalan bulasir diye iimmidleniyorum. Kendimi, Yusiif aleyhissela- 
mi, birkac iplikle satin almak icin, pazara cikan kocakanya benzetiyo- 
rum. 

Bu giinlerde huzurunuzla sereflenmek iimmidindeyim. Allahii teala, si- 
ze din iizerinde konusmak firsatim ihsan buyurmusdur. Her konusmaniz- 
da, miislimanlann, dinlerini rahatca ve kolayca ogrenmeleri ve ibadet 
edebilmeleri icin [ve miirtedlerin muslimanlara saldirmalanni onlemek icin] 
gayret buyurmanizi candan diliyoruz. Gecici ve sonsuz devletlere kavusma- 
niz igin diia ederim. 

[islamiyyet, Allahii tealanin emrleridir. Hakim, Allahii tealadir. Emri 
de, Kur'an-i kerimdir. islamiyyet, diinyadan kalkdi. Hicbir yerde kalma- 
di. Allahii teala, Kur'an-i kerimi, yalniz okumak icin gondermedi. Amel icin, 
din alimlerinin, anlayip fikh kitablannda bildirdiklerini yapmak icin gon- 
derdi. Bunlan yapacak, yapdiracak da hakiki din alimleridir. Bunlara 
(Ehl-i siinnet alimi) denir. Misr, Suriye ve Irak cokdan bozuldu. Fransiz- 
lar, ingilizler, birinci cihan harbinden sonra buralan isgal etdiler. islam diis- 
manhgini, ahlaksizhgi, merhametsizligi getirdiler. Fikr hiirriyyeti getiriyo- 
ruz diyerek, cesidli firkalar, partiler kurdular. Her partili, digerlerine diis- 
man oldu. Milleti parcaladilar. ikinci cihan harbinden sonra, cekilip gider- 
lerken de, din cahili, zalim kimseleri miislimanlann basinda birakdilar. Bu 
dinsiz hiikumetler, zindanlan ve i'damlan ile, hakiki islam alimlerini im- 
ha etdiler. Muhammed Abduh, Resid Riza ve Seyyid Kutb ve Mevdudi ve 
teblig-i cema'atcilar gibi mezhebsiz, reformcu, sahte din adamlan da,kitab- 
lari, mecmu'alan ve gazeteleri ile hakiki din bilgilerini, Ehl-i siinnet ilm- 
lerini yok etdiler. Miislimanhk, ilm iizerine kuruldugundan, ilm ve alim kal- 
mayinca, islamiyyet bozuldu. Bulut olmayinca, yagmur beklemek, mu'ci- 
ze istemek olur. Allahii teala, bunu yapabilir. Fekat, adeti boyle degildir. 

-83- 



islam alimi yetisebilmesi icin, islam ilmleri meydana cikip, yayihp, yiiz se- 
ne gecmesi lazimdir. 

Miisliman, yasadigi memleketin hiikumetine, isyan etmez. Boluculuk 
yapmaz. Fitne, anarsi cikaranlardan uzak olur. Kendi imanini, ibadetleri- 
ni, ahlakini, hareketlerini dxizeltmege cahsir. Mezhebsizlerin, miinafikla- 
nn kitablanni, gazetelerini okumaz. Ehl-i sunnet bilgilerini ogrenmege ve 
yapmaga cahsir. Kimseye fenahk etmez. Kimsenin canina, mahna, hakki- 
na, lrzina, namusuna saldirmaz. islamiyyete ve kanunlara uygun yasar. Yu- 
karida bildirilenlerin hepsi, Ehl-i sunnet alimlerinin yazdigi hakiki din ki- 
tablannda mevcuddur.] 

48 

KIRKSEKIZiNCi MEKTUB 

Bu mektub, yine nakfb seyyid seyh Feride yazilimsdir. Din alimlerine 
hurmet etmek lazim oldugunu bildirmekdedir: 

Allahii teala, Peygamberlerin en iistxinu hurmeti icin "aleyhi ve aleyhi- 
mxissalevat vetteslimat vettehiyyat", din diismanlanna karsi olan miicade- 
lenizde yardimciniz olsun! Mubarek mektubunuzu okumakla sereflendik. 
Ilm ogrenen ve tesavvuf yolunda calisan genclere sarf etmek iizere, bir mik- 
dar para gonderdiginizi yaziyorsunuz. ilm ogrenen talebeyi, tesavvufa ca- 
lisanlardan once yazdiginizi goriince cok sevindik. (Zahir, batinin alame- 
tidir) buyurmuslardir. insaallah mubarek kalbinizde de, bu talebe, daha on- 
ce bulunmakdadir. Arabi misra' tercemesi: 

Her kabdan, icinde olan, disan sizar! 

ilm talebesini ileride tutmak, islamiyyetin ilerlemesine sebeb olur. Bun- 
lar islamiyyetin bekcileridir. Muhammed aleyhisselamin dinini, soysuzla- 
ra karsi bunlar koruyacakdir. Kiyamet giinii herkese islamiyyetden soru- 
lacak, tesavvufdan sorulmiyacakdir. Cennete girmek, Cehennemden kur- 
tulmak, ancak islamiyyete uymakla olur. insanlann en iyileri, secilmisle- 
ri olan Peygamberler "salevatxillahi teala ve teslimatiihii aleyhim", herke- 
si islamiyyete cagirmisdir. Kurtulus yolu islamiyyetdir. O biiyiikler, islamiy- 
yeti bildirmek icin gonderildi. O halde en kiymetli ibadet, insanlara yapi- 
lacak en biiyxik iyilik, islamiyyetin ogrenilmesine, yapilmasina cahsmakdir 
ve islamiyyetin bir emrini meydana cikarmakdir. Hele, din diismanlan, az- 
ginca, dine saldirarak, islam kitablanni yok etdikleri, miisliman yavrulan- 
ni aldatdiklan bir memleketde, Allahii tealanin emrlerinden bir danesinin 
yapilmasina sebeb olmak, binlerle, milyonlarla lira sadaka vermekden da- 
ha sevabdir. Ciinki, bu ufak is, Peygamberlere "aleyhimiissalevatii vettes- 
limat" uymak, onlarin vazifesine ortak olmakdir. Halbuki, ibadetlerin en 
kiymetlisi, sevablann en cogu onlaradir. Milyonla sadaka vermek, hayrat, 
hasenat yapmak ise, herkese muyesser olabilir. islamiyyetin meydana cik- 
masina cahsmak, nefsin istemedigi seydir. Buna calisan, nefsi ile cihad et- 
mis olur. Hayrat yapmak ise, nefsin hosuna gidebilir. Fekat, islamiyyetin 
ogrenilmesi, yapilmasi icin para sarf etmek, siibhesiz cok kiymetlidir. Bu 

-84- 



niyyet ile az bir sey vermek, bu niyyet olmadan sarf edilen milyonlardan asa- 
gi degildir. [Her muslimanin, Ehl-i siinnet alimlerinin kitablanni terceme 
edip, basdiran kurumlara yardim etmesi lazimdir. Bunlardan bir iki kitab 
satin ahp, komsuya, arkadasa hediyye etmek, hem bu kuruluslara yardim 
olur, hem de islamiyyete biiyiik hizmet olur.] 

Siial: Nefsine uyan ilm talebesi, nefsi ile cihad eden sofiden nasil iistiin 
olabilir? 

Cevab: ilm ogrenen kimse, nefsine uymakla kendine zarar yaparsa da, 
herkes onun ilminden faidelenir. Kendini yakarsa da, baskalannin kurtul- 
masina sebeb olur. Sofiise, kendini kurtarmakla ugrasmakdadir. Baskala- 
nna faidesi yokdur. islamiyyet, insanlann se'adetine cahsanlan, kendini kur- 
tarmaga cahsanlardan, daha iistiin tutmakdadir. [ibni Abidin, c. 5, s. 261] 

Evet, tesavvuf yolunda ilerliyen bir salik, fena ve beka makamlanna e- 
rer ve sonra insanlan da'vet etmek vazifesi ile sereflendirilirse, Peygamber- 
lik makamindan nasibi olur. islamiyyeti bildirenlerden, herkesi se'adete er- 
direnlerden olur. islam alimleri gibi iistiin ve kiymetli olur. Bu, Allahii te- 
alanin oyle bir ni'metidir ki, diledigi secilmislere ihsan eder. Onun ihsani 
pek buyiikdiir. 

[islamiyyetin ogretilmesine cahsmak, iman edilecek seyleri, Ehl-i siin- 
net alimlerinin kitablannda bildirdikleri gibi yaymak ile ve ahkam-i isla- 
miyyeyi, ya'ni Allahii tealanin emr ve yasak etdigi seyleri, fikh kitablan- 
na uygun olarak bildirmek ile olur. Evvela, ingiliz casuslannin ve bid'at eh- 
linin, mezhebsizlerin yalanlanna cevab verilir. Boyle cahsanlara,beden 
ile hizmet edenler ve mal ile, soz ve yazi ile ve dtia ile yardim edenler de, 
bu sevaba kavusurlar. Fekat, bu isleri, yalniz Allah nzasi icin ve kanunla- 
ra uygun olarak yapmak ve fitneye sebeb olmamak lazimdir.] 

49 

KIRKDOKUZUNCU MEKTUB 

Bu mektub, yine nakfb seyyid seyh Ferfde yazilmisdir. Zahiri, islamiy- 
yetin emrlerini yapmakla siislemek ve batini, Allahii tealadan baska sey- 
lere baglamamak lazini geldigi bildirilmekdedir: 

Allahii teala, sizi, bilinen nfmetlere ve bilinmeyen se'adetlere kavusdur- 
sun! Bilinen ni'metler, zahirin ya'ni bedenin, ahkam-i islamiyyeyi yap- 
makla siislenmesidir "ala sahibihessalatii vesselamii vettehiyye". Goriin- 
meyen, ma'nevi se'adet de, batinin ya'ni kalbin ve ruhun, Allahii tealadan 
baska seylere baglanmakdan kurtulmasidir. Acaba hangi secilmis kimse- 
yi bu iki ni'metle sereflendirirler? 



Rabbigfir verham ente erhamiirrahimrn teveffeni miislimen ve elhik- 
iii bissalihih. 



85 



50 

ELLINCI MEKTUB 

Bu mektub, seyyid seyh Feride "rahmetullahi teala aleyh" gonderilmis- 
dir. Diinyamn asagihgini, kotiiliigunu bildirmekdedir: 

Allahii teala, sevgili Peygamberi hurmetine "aleyhi ve ala alihissaleva- 
tii vetteslimat", kendinden baskalarma kole olmakdan kurtarsin! Biitiin var- 
ligimizla kendisine baglanmamizi nasib eylesin! 

Diinya, goriiniisde cok tatlidir ve giizel sanihr. Hakikatde ise, oldiirii- 
cii zehrdir.ise yaramaz bir maldir. Ona baglananlara, tutulanlara, kurtulus 
yokdur. Onun oldiirdiikleri les olur. Asiklan deli olur. Diinya yaldizlanmis 
pislik gibidir. Seker kaplanmis zehr gibidir. Akh olan, bu bozuk mala go- 
mil kapdirmaz. Alimler buyuruyor ki, (Bir kimse, oliirken mahnin zema- 
nin en aklhsina verilmesini vasiyyet etse, zahide vermek lazimdir). Ciinki 
zahid, diinyaya ragbet etmez, ozenmez, iizerine diismez. Diinyaya diiskiin 
olmamasi, aklinin cok oldugunu gosterir. 

Daha yazarsam gok uzayacak. Sunu da bildireyim ki, faziletler sahibi 
Seyh Zekeriyya, bu yasda defter tutmakla mesguldiir. Buna tutulmus ol- 
makla beraber, ahiret muhasebesi yaninda cok kolay kalan, diinya muha- 
sebesinden korkmakdadir. Sebebler aleminde serefli tevecciih ve yardim- 
lannizi kuvvetli dayanak bilmekdedir. Yeni divanda da, o yiiksek makamin 
me'murlanndan oldugunun bildirilmesini iimmid eder. Beyt: 



Bit nit g on til ver ve cesareti gor, 
Tilkini cagir, bak aslan oluyor. 



Allahii teala size goriinen ve goriinmiyen devlet ve se'adetler versin! 

[Akl baskadir, zeka baskadir. Akl, iyiyi kotiiyii, faideliyi zararhyi anlar, 
aymr. Akh az olanin zekasi cok olabilir. Zekasi cok olan kafirleri, din diis- 
manlanni, aklh sanmak dogru degildir]. 

Allaha kulluk ederim, tapdigim dergah bir, 
Birlahza aynlmadim tevhidden, Allah bir. 

51 

ELLIBiRINCi MEKTUB 

Bu mektub, yine seyyid seyh Feride "rahmetullahi aleyh" yazdmisdir. 
Islamiyyeti yaymaga tesvik eylemekdedir: 

Allahii tealadan dilerim ki, o biiyiik siilalenin yardimi ile, islamiyyet gii- 
nesi parlasin, Ahkam-i ilahiyyenin giizelligi, her tarafa yayilsin. Farisi 
misra' tercemesi: 

Is budur, bundan baskasi hicdir! 

Bugiin de, kimsesiz kalan miislimanlann, bu dalalet girdabindan kur- 
tulus iimmidi, ancak, insanlann en iyisinin evladimn gemisindedir. Bir ha- 

-86- 



dis-i serif de: (Ehl-i beytim, ya'ni evladlarim, Nuh aleyhisselamin gemisi gi- 
bidir. Buna binen kurtulur, binmeyen helak olur) buyuruldu. Bu biiyiik 
se'adeti ele gecirmek icin, cok cahsiniz! Cok siikr, Allahii teala, mevki', 
kuvvet, te'sirli soz ni'metlerini vermisdir. Zatinizin serefi de, bunlara ka- 
tildiginda se'adet meydamnda biitiin akranlannizdan ileri gitmeniz pek ko- 
laydir. [Hazret-i All ile hazret-i Fatimaya "radiyallahii anhiima" ve ikisi- 
nin cocuklanna ve biitiin torunlanna (Ehl-i beyt) denir.] 

Bu fakir, dogru olan bu islamiyyeti kuvvetlendirmege ve yaymaga ya- 
rayan boyle seyleri soylemek icin, yiiksek hizmetinizle sereflenmege kalk- 
dim. Mubarek Ramezan ayinin hilali Dehlide iken goriildii. Kiymetli va- 
lidenizin, Dehlide kalmamizi istedikleri anlasilarak, Kur'an-i kerimin hat- 
mini dinlemek icin orada kaldik. Amir, Allahii tealadir. Diinya ve ahiret 
se'adetinize diia ederim. 

52 

ELLilKINCi MEKTUB 

Bu mektub, yine seyyid seyh Feride yazilmisdir. Nefs-i emmarenin ko- 
tiilugunii ve ona mahsus hastahgi ve ilacini bildirmekdedir: 

Merhamet ederek, diiacilanniza ikram eylediginiz mubarek mektubu 
okuyarak sereflendik. Allahii teala, biiyiik ceddiniz "aleyhisselam" hurme- 
tine, ecrinizi cok, derecenizi yiiksek, ilm kaynagi olan gogsiiniizii genis ve 
islerinizi kolay eylesin! Allahii teala, zahirimizi ve batinimizi, Onun yolun- 
da bulundursun ve diiamiza amin diyenleri afv eylesin! Amin. Me'murla- 
nniz arasinda, fitne koparmak, fesad cikarmak istiyen, bozuk ruhlu kim- 
seler bulundugundan sikayet ediyorsunuz. Kiymetli yavrum! insanlann 
nefs-i emmaresi mevki' almak, basa gecmek sevdasindadir. Onun biitiin ar- 
zusu, sef olmak, herkesin, kendisine boyun biikmesidir. Kendinin kimse- 
ye muhtac olmasini, baskasinin emri altina girmesini istemez. Nefsin bu ar- 
zulan, ilah olmak, ma'bud olmak, herkesin kendine tapinmasini istemek 
demekdir. Allahii tealaya serik, ortak olmagi istemekdir. Hatta nefs, o ka- 
dar alcakdir ki, ortakhga razi olmayip, amir, hakim, yalniz kendi olsun, her- 
sey, yalniz onun emri ile olsun ister. Hadis-i kudside, Allahii teala buyu- 
ruyor ki: (Nefsine diismanhk et! Ciinki nefsin, benim diismanimdir). De- 
mek oluyor ki, nefsi kuvvetlendirmek, onun, mal, mevki', riitbe, herkesin 
iistiinde olmak, herkesi asagi gormek gibi isteklerini yapmak, Allahii te- 
alanin bu diismanina yardim ve onu kuvvetlendirmek olur ki, bunun ne ka- 
dar feci', korkunc bir sue oldugunu anlamahdir. Allahii teala, hadis-i kud- 
side buyuruyor ki: (Biiyiikliik, iisl iinliik. bana mahsusdur. Bu ikisinde, ba- 
na ortak olmak isteyen, biiyiik diismanimdir. Hie acimadan, onu Cehen- 
nem atesine atarim). [Goriiliiyor ki, mal, mevki', riitbe, kumandanhk, 
seflik gibi diinya zinetlerini, nefse uyarak degil, Allahii tealanin emrleri- 
ni yapmak ve yapdirmak icin ve millete, miislimanlara hizmet etmek icin 
istemelidir. Bu niyyet ile istemek ve bunlan yapmak ibadet olur.] 

Allahii tealanin diinyaya diisman olmasi, diinyanin bu kadar aleak olma- 
si, nefsi isteklerine kavusdurdugu, nefsi kuvvetlendirdigi icindir. Allahii te- 
alanin diismani olan nefse yardim eden de, elbette Allahin diismani olur. 

-87- 



Peygamberimiz "sallallahu aleyhi ve sellem", fakirlikle ogiinmusdur. Cxin- 
ki, fakirlik, nefsin isteklerini yapdirmaz. Onu dinlemez. Burnunu kirar. Pey- 
gamberlerin "aleyhimussalevatii vetteslimat" gonderihnesi ve islamiyye- 
tin emrleri, yasaklan, [ya'ni ahkam-i islamiyye] hep, nefsi kirmak, ezmek 
icindir. Onun taskinca isteklerini onlemek icindir. islamiyyete uyuldukca, 
nefsin istekleri azahr. Bunun icindir ki, islamiyyetin bir emrini yapmak, nef- 
sin isteklerini yok etmekde, kendi diisiincesi ile yapilan binlerle senelik ri- 
yazet ve miicahededen daha kuvvetli te'sir etmekdedir. 

[(Riyazet), nefsin isteklerini yapmamak, (Miicahede), nefsle ugras- 
makdir. Nefsin istemedigi seyleri yapmakdir]. Hatta islamiyyete uygun 
olmiyan riyazet ve miicahedeler nefsin isteklerini artdinr. Onu azdinr. Hin- 
distandaki Berehmen papaslan ve cukiyye ismindeki sihrbazlar, riyazet ve 
miicahedede cok ileri gitmis, fekat hie faidesi olmamisdir. Hatta nefsleri- 
nin kuvvetlenmesine, azmasina sebeb olmusdur. 

[Hindistandaki dinsizler, dort ruhani sinifdan en ustxiniine, Berehmen 
derler ki, Berehmani mezhebinin reisi demekdir. Cuki, hind kafirlerinin der- 
vislerine verilen ismdir]. 

Mesela, islamiyyetin emr etdigi zekatdan bir kurusu, islamiyyetin gos- 
terdigi yere vermek, kendiliginden, binlerce altin sadaka vermekden, hay- 
rat yapmakdan, katkat ziyade, nefsi tahrib eder. islamiyyet emr etdigi 
icin, bayram gxinu, oruc tutmayip yiyip icmek, kendiliginden, senelerle 
oruc tutmakdan daha faidelidir. iki rek'at sabah nemazini cema'at ile kil- 
mak siinnetdir. Bu sxinneti yapmak, gece sabaha kadar, nafile nemaz kila- 
rak, sabah nemazini cema'atsiz kilmakdan daha iyidir. 

Hulasa, nefs temizlenmedikee ve seflik, ustiinliik hulyasindan kurtulma- 
dikca, felaketden kurtulmak imkansizdir. Sonsuz oliime gitmeden once, nef- 
si bu hastahklardan kurtarmagi diisiinmek lazimdir. Mubarek (La ilahe il- 
lallah) sozii, insanin icindeki ve disindaki, biitiin yalanci ma'budlan kog- 
dugu icin, nefsi temizlemekde, en faideli, en te'sirli ilacdir. Tesavvuf biiyiik- 
leri, nefsi tezkiye etmek icin, bunu soylemegi secmislerdir. Farisi beyt ter- 
cemesi: 

(La) supurgesi He, yolu temizlemezsen, 
(illallah) serayma varamazsm! 

Nefs, yoldan cikip, inada baslarsa, bu kelimeyi soyliyerek imam tazele- 
melidir. Peygamberimiz "aleyhissalatii vesselam" (La ilahe illallah diyerek 
fmamnizi yenileyiniz!) buyurdu. Bunu her zeman soylemek lazimdir. Ciin- 
ki, nefs-i emmare, her zeman pisdir. Bu giizel tevhid kelimesinin faziletle- 
rini, su hadis-i serif bildiriyor: (Yerleri ve gokleri, terazinin bir kefesine, bu 
kelime-i tevhidi, ikinci kefesine koysalar, bu kelimenin bulundugu kefe, el- 
bette agir gelir). 



Her ne varsa giizel, Onu anmakdan baska, 
Hepsi can a zehrdir, seker dahi olsa! 



53 

ELLIUCUNCU MEKTUB 

Bu mektub, yine seyyid seyh Feride yazilmisdir. Alimlerin birbirleri He 
birlesmemesinin, ortaligi karisdiracagim bildirmekdedir: 

Allahii teala, sizi, mubarek babalannizin yolundan ayirmasin! isitiyoruz 
ki, temiz kalbiniz, muslimanhga elverisli oldugu icin, dinini seven alimler- 
den dordunii secerek yanimzda bulunmalanni ve islamiyyetin emrlerini 
bildirmelerini, boylece islamiyyete uymayan bir seyin yapilmamasim arzu 
buyurmussunuz. Bu habere siikrler olsun! Muslimanlara bundan daha bii- 
yiik ne miijde olur? Kalbleri yanik olanlara, bundan daha tath, ne haber 
olur? Fakir [ya'ni imam-i Rabbani "kuddise sirrah"], bu hayrh isin yapdi- 
nlmasi icin, yanmiza gelmek istemis ve gelecegimi, birkac kerre yazmisdim. 
Bunun icin, simdi de, birseyler yazmakdan kendimi tutamiyorum. Lutfen ku- 
sura bakmayiniz! (Maksad sahibi olan, deli gibidir) demislerdir. Size arz et- 
mek istedigim en miihim sey sudur ki, din adamlan icinde, mevki', ma'as ar- 
zusunda olmiyan, yalniz islamiyyetin yayilmasi ve yalniz islamiyyetin kuv- 
vetlenmesi icin ugrasan, hemen hemen yok gibi olmusdur. Mevki' almak, 
sandalye kapmak arzusu araya kansinca, din adamlarmdan herbiri, ayri yol 
tutup, kendi ustunlugunii gostermek ister. Birbirinin sozlerini begenmez 
olurlar. Bu suretle goziiniize girmege cahsirlar. Ma'alesef din isi ikinci de- 
recede kahr. Gecen senelerde mxislimanlarin basina coken her bela din ada- 
mi gecinen kimseler tarafindan geldi. [Goze girmek icin, uydurma Kur'an 
tercemeleri, yanhs fetvalar, Ehl-i siinnet alimlerinin sozlerine uymiyan din 
kitablan yazdilar. Din dxismanlan da, din adami sekline girip, istedikleri gi- 
bi yazdi. Islamiyyeti, akla, fenne ve ilerlemege uymuyormus gibi gosterdi- 
ler.] Miislimanlar, simdi de, boyle beladan korkmakdayiz. Dinin ilerleme- 
si nerede? Yine yikilmasindan endise duyuyoruz. Allahii teala musliman- 
lan bu sahte din adamlannin serrinden korusun! Dinini seven bir alim bu- 
lup, secmeniz yetisir ve buyiik bir ni'met olur. Ciinki, ahireti diisiinen ali- 
min sozleri, yazilan, akh, vicdani olan herkesi yola getirir. Kalblere te'sir 
eder. Fekat, simdi boyle bir alim nerede? Bunu bulamazsaniz, digerleri icin- 
den, zaran en az olani bulmaga cahsimz. (Bir seyin hepsi ele gecmezse, hep- 
sini de elden kacirmamahdir), sozii meshurdur. Ne yazacagimi sasinyorum. 
insanlann se'adeti, alimlerin elinde oldugu gibi, insanlan felakete, Cehen- 
neme siiriikliyenler de, din adami seklinde goriinen, din diismanlandir. 
Din adamlannin iyisi, insanlann en iyisidir. Dini diinya isteklerine alet 
eden, herkesin imanini bozan din adami da, dunyanin en kotiisudiir. insan- 
lann se'adeti ve felaketi, dogru yola gelmesi ve yoldan cikmalan din adam- 
lannin elindedir. Biiyiiklerden biri, seytani bos oturuyor goriip, sebebini sor- 
mus. Seytan demis ki: (Bu zemanin din adamlan, bizim isimizi goriiyor. in- 
sanlan yoldan cikarmak icin, bize is birakmiyorlar). Farisi beyt tercemesi: 

Din adami goriinup, diinya tophyan kimse, 
kendi sapitmis yolu, gayra nasil gostere ? 

Bunun icin, cok dusiinerek hareket ediniz! Firsat elden cikinca, bir da- 
ha gelmez. Size fikr vermege utanmam lazim idi. Fekat, bu mektubumu, ki- 
yametde kurtulmaga sened bilerek yazdim. Vesselam. 

-89- 



54 

ELLIDORDUNCU MEKTUB 

Bu mektub, yine nakib seyyid seyh Feride yazilmisdir. Bid'at sahibleri- 
ni ve zararlarim, Eshab-i kiramin buyuklugunii bildirmekdedir: 

Allahu teala, insanlann Seyyidi "aleyhisselam" hurmeti icin, ecrinizi art- 
dirsin. Kiymetinizi, derecenizi yiikseltsin! islerinizi kolaylasdirsin! Kalbi- 
nizi genisletsin! insana siikr etmiyen kimse, Allahu tealaya da siikr etmez. 
Bunun icin biz fakirlerin, sizin ihsanlanniza siikr etmemiz lazimdir. Nasil 
siikr etmiyelim ki, yiiksek hocamizin, diinyaya nur salmasina sebeb siz 
idiniz. Sizin arkamzdan, bizlere de, orada Hak tealayi istemek sirasi nasib 
olmusdu. Sonra, (Buyiiklerin olmesi ile, biiyiik sanildim) dedikleri gibi, si- 
ra bu fakire gelince, sarkdan, garbdan, Hak asiklarmin, bu fakirin "rahme- 
tullahi teala aleyh" yanina iisiismesi, hep sizin yardiminiz ile olmakdadir. 
Allahu teala, size, bizim tarafimizdan sonsuz mukafatlar, en iyi karsihklar 
ihsan buyursun! Farisi beyt tercemesi: 

Vucudumun her kill, dile gelse de, 
siikr ctmis olamam, ni'metlerine! 

Allahu teala mubarek ceddiniz, Peygamberlerin seyyidi "aleyhi ve ala 
alihi ve aleyhim minessalevati vetteslimati etemmiiha ve ekmeliiha" hur- 
metine, sizi, diinyada ve ahiretde, saniniza yakismiyan seylerden muhafa- 
za buyursun! Amin. Mubarek sohbetinizden uzak diisdiim. Nasil kimseler- 
le konusdugunuzu, kimlerin yazilanni okudugunuzu bilemiyorum. Resmi 
ve hususi goriisdiiklerinizin, kimler olabilecegini diisunemiyorum. Farisi 
beyt tercemesi: 

Cigerleri yakan bu diisiince, iiykiimu kacirdi her gun, 
ki, kiinin agusuna diisdiin, rii'yada kimi gordiin? 

Iyi biliniz ki, bid'at sahibi ile konusmak, kafirle arkadashk etmekden, 
katkat daha fenadir. Yetmisiki diirlii bid'at sahibi vardir. Bunlann icinden 
en kotiisii, Peygamberimizin "sallallahii aleyhi ve sellem" Eshabina diisman- 
hk edenlerdir. Allahu teala, Kur'an-i kerimde, bunlara kafir diyor. Sure-i 
Fethin son ayetinde mealen, (Senin Eshabina kafirlerin diisman olmasi icin) 
buyuruldu. Kur'an-i kerimi ve islamiyyeti bizlere bildiren, Eshab-i kiram- 
dir. Onlardan biri kotii olursa, Kur'an-i kerim, saglam olmaz. islamiyyete 
giiven kalmaz. Kur'an-i kerimi, Osman "radiyallahii anh" topladi. Osman 
"radiyallahii anh" icin, dil uzatihrsa, Kur'an-i kerfme dil uzatilmis olur. Zin- 
diklann boyle i'tikadlanndan Allahu tealaya sigininz! Eshab-i kiram ara- 
sindaki aynhklar, muharebeler, nefslerine uyarak degildi. Onlann muba- 
rek nefsleri, insanlann en iyisinin "sallallahii aleyhi ve sellem" sohbetin- 
de bulunmakla, kalbleri cilahyan sozlerini dinlemekle, tezkiye bulmus, 
emmarelikden kurtulmusdu. Nefslerinde, islamiyyete uymiyan istek kalma- 
misdi. Su kadar biliyoruz ki, Emir "radiyallahii anh" hakh idi, Ona karsi du- 
ranlar hata etdi. Fekat, bu hatalari, ictihadda yanilma idi. ictihad hatasi, fisk, 
giinah degildir. Hatta, ayblamaga bile izn yokdur. Ciinki, ictihadda hata ede- 
ne de, bir sevab vardir. Evet, nasibsiz Yezid, Eshab-i kiramdan degildi. Onun 

-90- 



tali'sizligine karsi, kim ne diyebilir ki, hicbir kafirin yapmadigi isi, o bed- 
baht kimse yapmisdir. Ehl-i sxinnet alimlerinden ba'zisinm, ona la'nete izn 
vermemesi, onun isini begendikleri icin degil, belki pisman olmus, tevbe et- 
misdir dedikleri icindir. 

Meclis-i serifinizde, kiymetli kitablardan, kutb-i zeman Bendegi Mah- 
dum Cihaniyan kitablanndan, hergxin bir mikdar okutulursa, Eshab-i ki- 
ramin nasil medh ve sena edildigi, ismlerinin ne kadar edeble yazildigi go- 
rulxir. Boylece, o din biiyiiklerine dil uzatanlar, mahcub olur, utanir. Bu ko- 
tii yolu tutmus olan zindiklar, bugxinlerde isi azitdi. Her memlekete yayi- 
larak, Eshab-i kirami "aleyhimiirndvan" kendileri gibi samp, kotiiluyor- 
lar. Bunun icin, birkac kelime yazdim, ki meclis-i serifinizde boylelere 
yer verilmesin! 

[(Ibda') kitabi dortyuzucuncii sahifesinde diyor ki, (La'net etmek ve mil- 
lete, mezhebe sogmek cok cirkin, pek kotxi bir bid'atdir. Bunu, once yehu- 
diler soyledi. Miislimanlar arasinda da yayildi. Tirmxizideki hadis-i serifde, 
(Mii'min la'net etmez) buyuruldu. Hazret-i Mu'aviyenin oglu Yezide, haz- 
ret-i Hiiseyni oldiirmek icin emr etdi sanarak, la'net etmek de dogru degil- 
dir). (Ihya) kitabinda diyor ki, (Yezidin, hazret-i Hiiseyni oldiirdugii veya 
oldiirmek icin emr verdigi hie belli degildir. Belli olmiyan bir kotulugxi soy- 
lemek caiz degildir. Hele la'net etmek hie dogru olamaz. Ciinki, bir miis- 
limana, acikca bilinmiyen bir giinahi yiiklemek caiz degildir. Hazret-i Hii- 
seyni oldiirene la'net olsun da denilemez. Eger tevbe etmedi ise, la'net ol- 
sun denilebilir. Ciinki, hazret-i Hamzayi sehid eden Vahsi kafir idi. Sonra, 
iman etdi ve tevbe etdi. Buna la'net caiz olmadi.)]. 

55 

ELLIBESINCi MEKTUB 

Bu mektub, seyyid seyh Abdiilvehhab-i Buharfye "rahmetullahi teala 
aleyh" yazilmisdir. Muhabbet bildirilmekdedir: 

Cok zemandan beri, huzurunuzda bulunanlara karsi kalbimde bir mu- 
habbet hasil olmusdur. Daha once aramizda bulunan baghhkdan baska olan 
bu sevgi, bizleri uzakdan diianiz ile mesgul etmekdedir. Alemlerin efendi- 
si ve her varhgin ovundiigii, sevgili Peygamberimiz "aleyhi ve ala alihissa- 
levatii vetteslimatii vettehiyyat" (Bir kimse din kardesini severse, bu sev- 
gisini ona bildirsin!) buyurdu. Fakir de "rahmetullahi teala aleyh" sevgi- 
mi bildirmenin iyi ve uygun oldugunu gordiim. Resulullaha "aleyhissala- 
tti vesselam" yakin olanlara karsi bu sevginin hasil olmasi, kiyametde kur- 
tulmak ummidimizi artdirdi. Allahii teala, sizleri hep sevmemizi nasib ey- 
lesin. Insanlarin efendisi hurmetine diiamizi kabul buyursun "aleyhi ve ala 
alihissalatu vesselam!" 



iVe bahtiyar, olkisi kim, 
okudugu, Kur'an ola! 
Ezan, ikamet duyunca, 
gonlii dolu, iman ola! 

-91- 



56 

ELLIALTINCI MEKTUB 

Bu mektub da, seyh Abdiilvehhaba yazdmisdir. Bir seyyide yardim et- 
inesini dilemekdedir: 

Bereketleri cok olan kiymetli seyyidler "rahmetullahi teala aleyhim " din 
ve dunya efendisinin "aleyhi ve ala alihissalevatu vettehiyyat" zerrelerini 
tasidiklan icin, kink kalem ve kisa dil ile hallerini bildirmekden ve kendi- 
lerini ovebilmekden cok yiiksekdirler. Ancak, se'adete kavusmaga sebeb 
olacagini dusxinerek bu ise kalkisilabilir. Belki de onlan agzina almakla se- 
reflenmeyi ve onlara karsi sevgi beslemek emrini yerine getirmek icin bu 
biiyiik ise kalkisihr. Ya Rabbi! Peygamberlerin efendisi hurmeti icin "aley- 
hi ve ala alihi ve aleyhimussalatii vesselam" o sevgilileri, bizim de sevme- 
mizi nasib eyle! 

Bu mektubu getiren Mir Seyyid Ahmed, Samane sehri seyyidlerinden- 
dir. ilm ogrenmekde, islamiyyete simsiki sanlmakdadir. Gecim sikinti- 
sindan dolayi oraya gelmisdir. Yiiksek kapinizda yer varsa, kendisi cok ya- 
kisir ve uygun olur. Eger yer yoksa, sevenlerinizden birine gonderirseniz, 
gecim sikintisindan kurtanlmis olur. Hizmetcilerinizin fakirlere ve muhtac- 
lara olan yardimlanni iyi bildigimden, hele cok kiymetli seyyidlerin imda- 
dina yetisilmesi icin birkac kelime yazmaga kalkisdim. Yola cikarken izn 
almak se'adetine kavusamadi ise de, bizi sevenlerdendir. Allahu teala 
sevgisini ve ihlasini artdirsin! Daha uzun yazmak saygisizhgindan cekindim. 

57 
ELLIYEDINCi MEKTUB 

Bu mektub, seyh Muhammed Yusiife yazdmisdir. Nasihat etmekdedir: 

Allahu teala, Peygamberlerin efendisi hurmeti icin "aleyhi ve ala alihi 
ve aleyhim minessalevati efdaliiha ve minetteslimati ekmeluha" sizi kiymet- 
li babalannizin yolunda bulundursun! Yiiksek hanedanmiza bagh olanla- 
nn hepsine yiikseklik miras olarak gelmekdedir. Oyle yasayiniz ki, bu mi- 
rasi kazanmak hakkina kavusabilesiniz. Zahirinizi islamiyyetin zahiri ile, 
batininizi da, islamiyyetin batini ile ya'ni hakikat ile siisleyiniz! Ciinki, ha- 
kikat ve tarikat, islamiyyetin hakikatindendirler. islamiyyet ise, o hakika- 
tin kendisidir. Yanhs anlamamah! islamiyyeti baska, tarikati ve hakikati 
baska sanmamahdir. Boyle soylemek ilhad ve zindikhkdir. Bu fakirin size 
karsi duygusu cok iyidir. Birkac rii'ya, vaki'a buna sahiddir. Rahmete ka- 
vusmus olan yiiksek babaniza bunu biraz duyurmusdum. Aynca bildireyim 
ki, seyh Abdiilgani islamiyyete cok baghdir. Yaradihsda iyi bir kimsedir. 
Islerinizden birini yaparak yiiksek hizmetinizde bulunmak isterse, ihsan bu- 
yurunuz! Vesselam, vel ikram. 



Me'arif ehlini bul, onu dinle! 
Boylece Hakdan ire sana eltaf! 

-92- 



58 

ELLiSEKiZINCi MEKTUB 

Bu mckf ub, seyyid Mahmiida gonderilmisdir. Tesavvuf biiyiiklerinin yo- 
lunu ve Eshab-i kiramin saninin yiiksekligini bildirmekdedir: 

Kiymetli iltifatnamenizi almakla sereflendik. Buyuklerimizin "rahme- 
tullahi teala aleyhim ecma'in" yazilanni zevkle okudugunuzu anlayinca, bir- 
kac kelime yazarak gondermek icab etdi. Boylece, sualiniz cevablandml- 
mis ve arzumuza tesvik edilmis olur. 

Yavrum! Biiyuklerimizin secdigi tesavvuf yolu, yedi basamakdir. Nite- 
kim, insan da, yedi ayn cevherden yapilmisdir. Bu basamaklardan ikisi, be- 
den ile nefsin yolu olup, alem-i halkdandirlar. Bes basamak ise, alem-i 
emrdendir ve kalb, ruh, sir, hafi ve ahfanin yoludur. Bu yedi basamakdan 
her biri gecildikce, nurdan ve zulmetden, onbin perde acihr. Nitekim, (Al- 
lahii teala ile kul arasinda nurdan ve zulmetden, yetmisbin perde vardir) bu- 
yurulmusdur. Alem-i emrde olan birinci basamakda, Allahii tealanin (Si- 
fat-i ef'aliyye)si tecelli eder. ikinci basamakda (Sifat-i hakikiyye)si tecel- 
li eder. Uciincii basamakda, Zat-i ilahinin tecellileri baslar. Erbabina sak- 
h olmadigi gibi bu tecelliler artar. Salik, her basamakda, kendinden uzak- 
lasir ve Hak tealaya yaklasir. Yedi basamak bitince, yakinhk da temam olur. 
Fena ve Beka ile sereflenir. Vilayet-i hassa denilen makama erisir. Buyiik- 
lerimiz, bu yola Alem-i emrdeki basamakdan bashyor. Bu bes basamagi 
asarken, Alem-i halki da asiyorlar. Baska tesavvuf biiyiikleri ise, once 
Alem-i halkdan bashyor. Bu iki basamagi atlamak icin senelerle ugrasiyor- 
lar. Bunun icin, biiyuklerimizin yolu, en kisa yoldur. Baskalarimn sonda ka- 
vusduklanni, bu biiyiikler, baslangicda ele gecirir. Farisi misra' tercemesi: 

GUI bagcemi got de behanmi anla! 

Bu biiyiiklerin yolu Eshab-i kiramin "aleyhimiirndvan" yoludur. Hayr- 
iil-beserin "sallallahii aleyhi ve sellem" sohbetinde [ve mubarek nazarla- 
n karsisinda] bir kerre bulunmakla, Eshab-i kiramdan herbiri, oyle bir de- 
receye yiikselirdi ki, onlardan sonra gelen Evliyanin en biiyiiklerinden 
pek azi, en son olarak, bu dereceye yukselebilmislerdir. Bundan dolayi, 
Uhud gazvesinde hazret-i Hamzanin "radiyallahii anh" sehid olmasina 
sebeb olan Vahsi "radiyallahii anh" iman edip, bir kerre Peygamberin 
"sallallahii aleyhi ve sellem" huzurunda bulundugu icin, Tabi'inin en iistii- 
nii olan Veysel Karaniden efdal olmusdur. [Bunun icin, Vahsiye dil uzat- 
mamahdir. Serab icip, had olarak sopa vuruldu sozii dogru degildir.] Bii- 
yiik islam alimi Abdullah ibni Mubareke, (Mu'aviye ile Omer bin Ab- 
diil'azizden hangisi efdaldir?) diye soruldukda, (Resulullahin "sallallahii 
aleyhi ve sellem" yaninda giderken Mu'aviyenin "radiyallahii anh" bindi- 
gi atin burnuna giren toz, Omer bin Abdul'azizden yiizlerce daha kiymet- 
lidir) buyurdu. [Eshab-i kiram "aleyhimiirndvan" onlardir ki, Allahii te- 
ala onlan Habibinin "sallallahii aleyhi ve sellem" meclisine, sohbetine la- 
yik olarak halk etmisdir.] 

Buyuklerimiz, Eshab-i kiramin "aleyhimiirndvan" yolunda yiirudiikle- 

-93- 



rinden, baskalannin, en sonda vardiklan derecelere, daha baslangicda er- 
mislerdir. Bu yolun sonunun nasil olacagini, bundan anlamahdir. Bu biiyuk- 
lerin, nihayetde erisdikleri dereceleri kim anhyabilir. Farisi iki beyt terce- 
mesi: 

Dil uzatirsa, bunlara, eger bir cahil, 
Allah korusun! Agza almam sozlerinl, 

Clhan arslanlan, bu zincire baghdir, 
Kurnaz tilki, nasil kopanr bu zinciri? 

Allahu teala bizleri ve sizleri, bu biiyukleri sevmekle sereflendirsin! 
Amin. 

59 

ELLIDOKUZUNCU MEKTUB 

Bu mektub, yine seyyid Mahmuda yazilmisdir. Ehl-i siinnet vel cema'a- 
te "rahmetullahi teala aleyhim ecma'in" uymiyanlarin, Cehenneme girmek- 
den kurl ulamiyacagi bildirilmekdedir: 

Hak teala, hepimize islamiyyet yolunda yuriimek ihsan eylesin. Kendi- 
sine esir eylesin! Kiymetli mektubunuz ve tath yazilanniz, bu fakirleri cok 
sevindirdi. Buyiiklerimize olan sevginizi ve onlara karsi ihlasinizi okumak- 
la mesrur olduk. Allahu teala, bu ni'metini daha artdirsin! Nasihat istiyor- 
sunuz. Yavrum! Sonsuz kurtulusa kavusabilmek icin, tic sey, muhakkak la- 
zimdir: ilm, amel, ihlas. ilm de, iki kismdir: Birisi yapilacak seyleri ogren- 
mekdir ki, bunlan ogreten ilme (Fikh ilmi) denir. ikincisi, i'tikad edilecek, 
kalb ile inanilacak seylerin bilgisidir ki, bunlan bildiren ilme (ilm-i ke- 
lam) denir. ilm-i kelamda Ehl-i siinnet vel cema'at alimlerinin, Kur'an-i ke- 
rimden ve hadis-i seriflerden anladigi bilgiler vardir. Cehennemden kurtu- 
lan, yalniz bu alimlerdir. Bunlara uymiyan, Cehenneme girmekden kurtu- 
lamaz. Bu buyiiklerin bildirdigi i'tikaddan kil ucu kadar aynlmanin, biiyiik 
tehluke oldugu, Evliyanin kesfi ve kalblerine gelen ilham ile de anlasilmak- 
dadir. Yanhshk ihtimali yokdur. Ehl-i siinnet ahmlerine uyanlara, onlann 
yolunda bulunanlara miijdeler olsun. Onlara uymiyanlara, yollanndan sa- 
panlara, onlann bilgilerini begenmiyenlere ve aralanndan aynlanlara, ya- 
ziklar olsun! Aynldilar, baskalanni da sapdirdilar. Mii'minlerin Cennetde 
Allahu tealayi goreceklerine inanmiyanlar oldu. Kiyamet giinii, iyilerin, gii- 
nahhlara sefa'at edeceklerine inanmiyanlar oldu. Eshab-i kiramin "aleyhi- 
miimdvan" kiymetini ve yiiksekligini anlamiyanlar ve Ehl-i beyt-i Resulii 
"radiyallahii anhiim" sevmiyenler oldu. 

Ehl-i siinnet alimleri "rahmetullahi teala aleyhim ecma'in" diyor ki: (Es- 
hab-i kiram "aleyhimiirndvan" kendileri arasinda, en yiiksegi, hazret-i 
Ebu Bekr-i Siddik oldugunu sozbirligi ile soylemisdir). Ehl-i siinnet alim- 
lerinden, Eshab-i kiram iizerindeki bilgisi cok kuvvetli olan, imam-i Mu- 
hammed bin idris-i Safi'i "rahmetullahi aleyh", buyuruyor ki: (Fahr-i alem 
"sallallahii aleyhi ve sellem" ahireti sereflendirdigi zeman, Eshab-i ki- 
ram, aradi, taradi, yeryiiziinde hazret-i Ebu Bekr-i Siddikdan daha iistiin 

-94- 



birini bulamadi. Onu halife yapip emrine girdiler). Bu soz, hazret-i Ebu 
Bekr-i Siddikin, Sahabenin en ustunii oldugunda, miittefik olduklanni 
gostermekdedir. Ya'ni Eshab-i kiramin en yiiksegi oldugunda icma-i iim- 
met bulundugunu gostermekdedir. icma'-i iimmet ise seneddir, siibhe ola- 
maz. 

Ehl-i beyt icin ise, (Ehl-i beytim, Nuh aleyhisselamin gemisi gibidir. Bi- 

nen kurtulur, binmiyen bogulur) hadis-i serifi yetisir. Buyxiklerimizden 
ba'zisi buyurdu ki, Peygamberimiz "sallallahu aleyhi ve sellem", Eshab-i 
kirami yildizlara benzetdi. Yildiza uyan, yolu bulur. Ehl-i beyti de, gemi- 
ye benzetdi. Cunki gemide olanin, yildiza gore yol almasi lazimdir. Yildiz- 
lara gore yuriimezse, gemi sahile kavusamaz. Goruliiyor ki, bogulmamak 
icin, hem gemi, hem yildiz lazim oldugu gibi, Eshab-i kiramin hepsini ve 
Ehl-i beytin hepsini sevmek, saymak lazimdir. Birini sevmemek, hepsini 
sevmemek olur. Cunki, insanlann en iyisinin sohbeti ile sereflenmek fazi- 
leti, hepsinde vardir. Sohbetin fazileti ise, biitiin faziletlerin iistiindedir. 

[(Sohbet), bir kerre de olsa, beraber bulunmak demekdir. (Hazanetiir- 
rivayat)da diyor ki, (Din aliminin bir saat kadar sohbetinde bulunmak, ye- 
diyiiz sene ibadet etmekden daha hayrli oldugu (Mudmerat)da yazihdir. 
Emir-ul-mu'minin Ah "radiyallahii anh" vasiyyetlerinden birinde diyor ki, 
Resulullahdan "sallallahu aleyhi ve sellem" isitdim. Buyurdu ki, (Kirk 
gun icinde bir alini meclisinde bulunmiyan bir kimsenin kalbi kararir. Bii- 
yiik giinah islemege baslar. Ciinki ilm kalbe hayat verir. ilmsiz ibadet ol- 
maz. ilmsiz yapilan ibadetin faidesi olmaz!). (Kunuz-iid-deka'ik)daki ha- 
dis-i serffde, ( Aliinin yaninda bulunmak ibadetdir) ve (Fikh ilmi meclisin- 
de bulunmak, bir senelik ibadetden daha hayrhdir) ve (Evliyayi goriince, 
Allah hatirlamr) ve (Herseyin kaynagi vardir. Takvamn menba'i, ariflerin 
kalbleridir) ve (Alimin yiiziine bakmak ibadetdir) ve (Onlarla birlikde bu- 
lunan kotii olmaz!) ve (Uininetiinin alimlerine hurmet ediniz! Onlar yer- 
yiiziiniin yildizlaridir) buyuruldu. Bu hadis-i serifler gosteriyor ki, hayat- 
da hakiki rehber islam alimleridir]. 

Iste bunun icin, Tabi'inin en ustiinii olan Veysel Karani, Eshab-i kira- 
min en asagisinin derecesine yetisememisdir. [Peygamberimizi "sallallahu 
aleyhi ve sellem" imam var iken gorenlere (Eshab) denir. Goremiyen, fe- 
kat Eshabdan birini gorenlere (Tabi'in) denir.] Hicbir ustiinliik, sohbetin 
ustunlugii kadar olamaz. Ciinki, sohbete kavusanlann [ya'ni Eshab-i kira- 
min] imanlari, sohbetin bereketi ve vahyin bereketi sayesinde, gormus gi- 
bi kuvvetli iman olur. Sonra gelenlerden hicbir kimsenin imam, bu kadar 
yiiksek olmamisdir. Ameller, ibadetler, imana baghdir ve yiikseklikleri, fma- 
nin yiiksekligi gibi olur. 

Eshab-i kiram "aleyhimiirndvan" arasindaki uygunsuzluklar ve mu- 
harebeler iyi dusiinceler ve olgun goriisler ile idi. Nefsin arzulan ile ve ce- 
halet ile degildi. ilm ile idi. ictihad ayrihgindan idi. Evet bir kismi ictihad- 
da hata etmisdi. Fekat, Allahii teala, ictihadda hata edene, yamlana da, bir 
sevab vermekdedir. 

Iste, Eshab-i kiram "aleyhimiirndvan" icin, Ehl-i siinnet alimlerinin 
tutdugu yol, bu orta yoldur. Ya'ni, taskinhk da, gevseklik de etmeyip, dog- 

-95- 



ruyu soylemislerdir. En salim ve saglam yol da budur. 

[Si'iler, Ehl-i beyti sevmekde taskinhk yapdilar. Ehl-i beyti sevmek 
icin, iic halifeyi ve bunlara bfat eden Eshabin hepsini "radiyallahii teala 
aleyhim ecma'in" sevmemek, hepsine diisman olmak lazimdir dediler. 
Handler, ya'ni Yezidiler ise, bu sevgide gevseklik yapdilar. Ehl-i beyte diis- 
man oldular]. 

ilmi ve ameli, islamiyyet gosterir. ilmin ve amelin ruhu gibi, kokii gibi 
olan ihlasi elde etmek icin, tesawuf yolunda ilerlemek lazimdir. (Seyr-i ilal- 
lah) ya'ni Allahii tealaya dogru olan yol gidilmedikce, (Seyr-i fillah) hasil 
olmadikca, tarn ihlas elde edilemez. Muhlislerin olgunluguna kavusulamaz. 
Evet, mii'minlerin hepsi ba'zi ibadetlerinde, az da olsa, giicliikle ihlas el- 
de edebilir. Bizim dedigimiz ise, her sozde, her isde, her hareketde ve ha- 
reketsizlikde, her zeman, kendiliginden kolayca hasil olan ihlasdir. [(ihlas), 
halis, temiz etmek, niyyeti temizlemek, yalniz Allah icin yapmak demek- 
dir.] Boyle ihlasin hasil olmasi icin, Allahii tealadan baska, enfiisi ve afa- 
ki, hicbir seye tapinmamak, bir seye diiskiin olmamak lazimdir. Bu da, an- 
cak fena ve bekadan ve vilayet-i hassaya kavusdukdan sonra, ele gecen bir 
devletdir. Giicliikle ele gecen ihlas, devam etmez, biter. Zahmet cekmeden 
ele giren ihlas, devamhdir ve Hakk-ul-yakin mertebesinde hasil olur. iste, 
bu mertebeye varan Evliya "radiyallahii teala anhum ecma'in" ne yapar- 
sa, yalniz Allahii teala icin yapar. Nefsleri icin, birsey yapmaz. Ciinki, 
nefsleri, Allah icin feda olmusdur. 

Ihlas elde etmeleri icin, niyyet etmelerine liizum yokdur. Bunlar Fena- 
fillah ve Beka-billah derecelerine yiikselince niyyetleri dogrulmusdur. Bir 
kimse, nefsine uydugu giinlerde, herseyi nefsi icin yapdigi, bunun icin niy- 
yet etmesine liizum olmadigi gibi, nefsine uymakdan kurtulup, Allahii te- 
alaya tutulunca, herseyi Allahii teala icin yapar. Niyyet etmesine hie liizum 
olmaz. Siibheli olan seylerde niyyet edilir. Belli olan seyleri, niyyet ederek, 
belli etmege liizum yokdur. Bu, oyle bir ni'metdir ki, Allahii teala diledi- 
gi kullanna verir. Devamh ihlas sahiblerine (Muhlas) denir. ihlasi de- 
vamsiz olup, ihlas elde etmek icin ugrasanlara (Muhlis) denir. Muhlaslar 
ile muhlisler arasinda cok fark vardir. Tesawuf yolunda ilerliyenlerin, 
ilmde ve amelde de kazanclan olur. Baskalanna, cahsmakla, ogrenmekle, 
anlamakla, hasil olan, kelam ilminin bilgileri, bunlara kesf yolu ile hasil olur. 
Ameller ibadetler kolayca, seve seve yapihp nefsden ve seytandan hasil olan 
tenbellik ve gevseklik kalmaz. Giinahlar, haram olan seyler, cirkin, ig- 
renc goriiniir. Farisi misra' tercemesi: 

Bu biiyiik ni'meti, bakahm kimc verirler? 

Sonsuz selam ederim. 



Hak teala, intikamim yine kul He ahr. 
Bilmiyen (ilm-i ledunni) am kill yap ch samr. 

Ctimle esya Halikindir, kul elile islenir. 
Emr-i Bari olmaymca, sanma bir cop deprenir! 

-96- 



60 

ALTMISINCI MEKTUB 

Bu mekf fib, yine seyyid Mahmuda yazilmis olup, Allahii tealadan bas- 
ka, birsey dusunmemegi bildirmekdedir: 

Hak teala, hepimizi, her an kendinin esiri olmak serefine kavusdursun! 
Hakiki kurtulus, Ona esir olmak, tutulmakdir. Ondan baska birsey diisiin- 
memek, hatira birsey getirmemek, buyuklerimizin yolunda, pek kolay ha- 
sil olmakdadir. Hatta, bu yolun biiyiiklerinden birkaci, kirk giin cile cek- 
mis, kirk giin sonra, hatirlanna diinya diisiinceleri gelmez olmusdur. Ha- 
ce-i Ahrar "kaddesallahii teala sirreh buyurdu ki, (Yok edilmesi lazim ge- 
len diinya diisiinceleri, daima Allahii teala ile olmaga mani' olan diisiince- 
lerdir. Yoksa biitiin diisiinceleri yok etmek lazim degildir). Bu biiyiiklerin 
sevgisi ile dolu olan bir dervis [ya'ni, imam-i Rabbani "kuddise sirruh"], 
(Rabbinin ni'mel lerini say!) emrine uyarak, kendi halini soyle bildirir ki, 
kalbden, diisiinceler, o kadar yok olmusdur ki, mesela bu kalbin sahibi Nuh 
aleyhisselamin omrii kadar [ya'ni Peygamberligi zemani olan dokuzyiizel- 
li (950) sene] yasasa, bu kadar zemanda kalbine bir diisiince gelmez. Bu- 
nun icin ugrasmasina liizum olmaz. Ciinki, ugrasmakla olan sey, devamh 
olmaz. Belki kalbine bir diisiince getirmek icin senelerle ugrassa, getiremez. 
Cile cekmek, ugrasmak demekdir. Ugrasmak, tarikatda olur. Hakikat ise 
giicliik cekmekden, ugrasmakdan kurtulmakdir. (Yad-i gird) tarikatda 
olur. (Yad-i dast) hakikatdadir. Diisiincelerin yok edilmesi, ugrasmakla 
olursa, devam edemez. On giin, kirk giin, bir yerde kapanip cile cekmek- 
le, diisiinceler, devamh yok edilemez ve Allahii teala ile beraberlik, devam- 
h olamaz. Ciinki, ugrasmak tarikatda olur. Tarikatda kazanilanlar ise, de- 
vamh olamaz, tiikenir. Hakikatda devam bulunmasina sebeb, hakikatda, 
ugrasmak olmadigi icindir. Ugrasmak bulunan bir mertebede, salike, diin- 
ya diisiincesi gelince, Allahii tealaya olan tevecciihii, baglihgi bozar. Bu yo- 
lun basinda bulunan saliklerde hasil olan, devamh tevecciih, baskadir. 
Yukarda bildirilen devamh tevecciihe (Yad-i dast) denir ki, en yiiksek 
mertebedir. Hace Abdiilhahk-i Goncdevani "kuddise sirruh" buyurdu ki, 
(Yad-i dastdan sonra, mertebe yokdur, otesi cehaletdir). 

Tesavvuf hallerini anlatmaga sebeb, bu yolun talebesini tesvikdir. Evet, 
bu yola inanmiyanin, bu yazilara, bos laf diyecegini biliyoruz. Ba'zilanna 
dogru yolu gosterir. Ba'zilannin da, biisbiitiin sapitmasina sebeb olur. Fa- 
risi iki beyt tercemesi: 

Masai diye okuyan icin, masaldir. 
Kiymetini anhyana, tukenmez hazinedir. 

Nil nehri cingeneye kan gorundu. 
Musa aleyhisselama ise, safsudur. 



Ya Allah, ya Rahman, ya Rahim, ya afiivvii ya Kerfm. Fa'fii anni ver- 
hamni ve ente erhamiirrahimin. 



97 - Mektubat Tercemesi: - F:7 



61 

ALTMISBIRiNCi MEKTUB 

Bu mektub, yine seyyid Mahmuda yazilmisdir. Olgun iistad bulup, ca- 
hil seyhlerden kacmak lazim oldugunu bildirmekdedir: 

Allahii teala, kendini aramak arzusunu artdirsin. Ona kavusmaga ma- 
ni' olan seylerden sakinmak nasib eylesin! Lutf etdiginiz kiymetli mektub 
geldi. Allahii tealayi istemekde, Onun icin yanip yakilmakda oldugunuzu 
bildirdigi icin, cok hosa gitdi. Ciinki, istemek, kavusmanin miijdecisidir. Ya- 
nip yakilmak da, kavusmanin baslangici demekdir. Biiyiiklerden biri buyu- 
ruyor ki, (Vermek istemeseydi, istek vermezdi). Istek ni'metinin kiymeti- 
ni bilip, bunun elden kacmasina sebeb olacak seylerden sakinmahdir. Is- 
tegin gevsememesine ve atesin sogumamasina dikkat etmelidir. Bu ni'me- 
tin elden cikmamasina en cok yarayan sey, buna siikr etmekdir. Ciinki, su- 
re-i Ibrahim yedinci ayetinde mealen, (Ni'metlerime siikr ederseniz, elbet- 
te artdinrim) buyuruldu. Hem siikr etmek, hem de, Ona siginmak ve bas- 
ka birseyi sevmemek icin aglamak, yalvarmak lazimdir. icden, aglamak, yal- 
varmak gelmezse, kendini zorlamahdir. (Aglamazsaniz, kendinizi aglatiniz!) 
demislerdir. Kamil ve miikemmil bir zati [ya'ni yetismis ve yetisdirebile- 
ni] bulunciya kadar, bu istegi, biitiin sicakhgi ile kalbinizde saklamak lazim- 
dir. Boyle birisi ele gecerse, biitiin arzulan, istekleri, onun eline birakma- 
h, olii yikayicimn elinde tenesirdeki meyyit gibi olmahdir. Once (Fena-fis- 
seyh)dir. Bu Fena, sonra (Fillah) haline doner. [Ya'ni, tesavvuf yolunun so- 
nuna ermis ve baskalanni da erdirmek icin geri doniip, herkes gibi gorii- 
nen, bir kamil bulunca, ona teslim olmah. Once, kendini onda yok etme- 
li, ya'ni kendine degil, ona uymah. Boyle olan kimse, yavas yavas, Allahii 
tealada yok olur. Ya'ni kendi arzulan aradan kalkip, Allahii tealanin ira- 
desi ile hareket eder. Kendi iradesi kalmaz.] Allahii tealadan ahp insanla- 
ra verecek zatin, iki tarafh olmasi lazimdir. insan cok adi, kotii sifath ol- 
dugundan, Allahii teala ile munasebeti olamaz. iki tarafh bir araci lazim- 
dir ki, bu da (insan-i kamil)dir. 

Talibin istegini gevseten, atesini sondiiren, en kotii sey, nakis olan, yo- 
lu bitirmemis olan kimseye teslim olmakdir. Nakis demek, siiluk ve cezbe 
ile yolu temamlamayip, kendisine seyh, miirsid ismini veren kimse de- 
mekdir. Nakis seyhlerin sohbeti semm-i katildir. Ona teslim olan, felake- 
te gider. Boyle sohbetler, talibin yiiksek isti'dadim, kabiliyyetini bozar. Me- 
sela, bir hasta, miitehassis olmiyan, icazeti bulunmiyan bir tabibin ilacini 
icerse, iyi olmak soyle dursun, hastahgi artar. iyi olmak kabiliyyeti de bo- 
zulur. O ilac, once, agnlan durdurabilir. Fekat, sinirleri bozdugu, zarar yap- 
digi icin agn duyulmaz. Bu hal, iyilik degil, kotiiliikdiir. Bu hasta hakiki bir 
tabibe giderse, bu tabib, once o ilacin zararlanni gidermege ugrasir. On- 
dan sonra hastahgi tedaviye baslar. 

Bizim biiyiiklerimizin "rahmetullahi teala aleyhim ecma'in" yolunun esa- 
si sohbetdir. Tesavvuf biiyiiklerinin birkac soziinii ezberleyip, soylemekle 
birsey ele gecmez. Hatta, taliblerin isteginde gevseklik yapar. Ma'rifetler 
sahibi seyh Tac "kuddise sirruh", size yakin bulunmakdadir. Onun muba- 
rek viicudii, oradaki miislimanlar icin biiyiik bir ni'metdir. Onunla miina- 

-98- 



sebetiniz azdir. Munasebet olmayinca, istifade olmaz. Ara sira, haliniziya- 
zarsaniz, cevabinda kusur etmeyiz. Boylece sevgi, ihlas zinciri harekete ge- 
tirilmis olur. 

62 

ALTMISIKINCi MEKTUB 

Bu mektub, Mirza Hiisameddin-i Ahmed "rahmetullahi aleyh" cenabi- 
na yazilmisdir. Cezbe ve siiluk anlal llmakdadir: 

Allahii tealaya hamd olsun. Onun sevdigi, secdigi kimselere selam ol- 
sun! Tesavvuf yolu iki kismdir: Cezbe ve siiluk. Bunlara tasfiye ve tezkiye 
de denir. [(Siiluk), ugrasarak ilerlemekdir. (Cezbe) cekilip gotiiriilmekdir.] 
Siiliikdan once olan cezbenin, ya'ni tezkiyeden once olan tasfiyenin kiyme- 
ti yokdur. Siiluk temamlandikdan sonra olan cezbe ya'ni tezkiyeden son- 
ra olan tasfiye lazimdir ve seyr-i fillahda hasil olur. Once olan cezbe ve tas- 
fiye, siilukii kolaylasdirmaga yarar. Siiluk olmadan, maksada kavusulamaz. 
Yol temam gidilmedikce, cemal-i ilahi goriinmez. Onceki cezbe, sonra 
olan cezbenin sureti, niimunesi gibidir. Hakikatda, birbirinden baskadir- 
lar. Biiyiiklerimizin, (Sonda olan seyler, baslangicda yerlesdirilmisdir) so- 
ziinden maksad, (Nihayetin sureti, goriiniisii yerlesdirilmisdir) demekdir. 
Nihayetin kendisi, baslangica sigabilir mi? Elbet sigmaz. Nihayet, baslan- 
gica, hie benzemez. O halde suretden, hakikata gecmek lazimdir. Hakika- 
ti birakip, siiretle oyalanmak, uzakda kalmak, ilerliyememekdir. Allahii te- 
ala, hepimizi suretden kurtarip, hakikata kavusdursun! Amfn. 

63 

ALTMISUCUNCU MEKTUB 

Bu mektub, nakib seyyid seyh Feride yazilmisdir. Peygamberlerin 
"aleyhimiisselam" hep, aym imam soyledikleri bildirilmekdedir: 

Allahii teala bizi ve sizi "rahmetullahi aleyhim ecma'in" kerim olan ba- 
balannizin yolundan ayirmasin! Babalannizin en iistiiniine ve geri kalan- 
larin hepsine selamlar olsun! 

Allahii teala, Peygamberler "aleyhimiisselam" vasitasi ile, insanlara, son- 
suz kurtulus yolunu gostermis ve sonsuz azabdan kurtarmisdir. Eger Pey- 
gamberlerin "aleyhimiisselam" mubarek viicudlan olmasaydi, Allahii te- 
ala zatini ve sifatlanni kimseye bildirmezdi. Kimsenin, Allahii tealadan ha- 
beri olmazdi. Kimse Ona yol bulamazdi. Allahii tealanin emrleri ve yasak- 
lan bilinemezdi. Allahii teala ganidir. Ya'ni hicbir seye muhtac degildir. in- 
sanlara acidigi icin, insanlara iyilik ederek, emr ve yasaklan gondermisdir. 
Emrlerin ve yasaklann faideleri insanlaradir. Allahii tealaya hie faideleri 
yokdur. Allahii tealanin, bunlara ihtiyaci yokdur. Peygamberler olmasay- 
di, Allahii tealanin begendigi seyler ve begenmedigi seyler belli olmaz, bir- 
birinden aynlamazdi. O halde, Peygamberlerin gonderilmesi, pek biiyiik 
ni'metdir. Bu ni'metin siikriinii hangi dil soyliyebilir. Kim, bu siikrii yapa- 
bilir? Bize ni'metlerini gonderen, bizlere islam dinini bildiren, bizleri Pey- 

-99- 



gamberlere "aleyhimussalatii vesselam" inanmak se'adetine kavusduran 
Rabbimize hamd ederiz. 

Biitiin Peygamberlerin dinlerinin ash, temeli birdir. Baska baska degil- 
dir. Hep ayni seyi soylemislerdir. Allahii tealanin zati ve sifatlan icin, 
(Hasr) [mezardan kalkinca, arasat meydaninda toplanmak] ve (Nesr) [he- 
sabdan sonra Cennete ve Cehenneme gitmek, dagilmak] icin ve Peygam- 
berler icin ve melek gonderilmesi icin ve melekle kitablar gonderilmesi icin, 
Cennetin sonsuz ni'metleri ve Cehennemin sonsuz azablari icin soyledik- 
leri hep aynidir. Sozleri birbirine uygundur. Halal, haram ve ibadetler 
icin olan sozleri, ya'ni furu'ata aid sozleri ise, baska baskadir, birbirine uy- 
maz. 

Allahii teala, bir vakt, o vaktin insanlan icin, zemanlarma ve halleri- 
ne uygun emrleri, bir uiul'azm Peygambere gondermis ve o insanlann, bu- 
na uymalanni emr buyurmusdur. Bircok sebebler, faideler icin, Allahii 
teala, ahkam-i diniyyede degisiklikler yapmakdadir. Cok def a, din sahi- 
bi, ayni bir Peygambere, baska baska zemanlarda, birbirine uymiyan 
emrler gondermisdir. Ya'ni, onceki emrleri, sonradan nesh etmis, degis- 
dirmisdir. 

Bxitiin Peygamberlerin, soz birligi ile soyledigi hie degismiyen sozlerden 
biri, Allahii tealadan baska, bir seye ibadet etmemek, Allahii tealaya se- 
rik, ortak yapmamakdir. Mahluklardan ba'zisim, baskalanna rab, ma'bud 
yapmamakdir. Bu sozii, yalniz Peygamberler soylemisdir. Onlann yolun- 
da gidenlerden baska, hie kimse bu devletle sereflenmemisdir. Peygamber- 
lerden baskalan, bu sozii soylememisdir. Peygamberlere inanmiyanlardan 
bir kismi, Allahii tealanin bir oldugunu soylemisse de, bunlar, ya miisliman- 
lardan isiterek soylemis veya varhgi lazim olan, birdir, demisdir. ibadet olu- 
nacak, yalniz Odur dememislerdir. Halbuki miislimanlar hem varhgi lazim 
olan, hem de ibadet olunmaga hakki olan birdir, demekdedir. (La ilahe il- 
lallah) demek, ibadet olunacak, Allahii tealadan baska hicbir sey yokdur. 
Ibadet ancak Ona yapihr, demekdir. 

Bu buyiikierin birlikde soyledikleri ikinci soz, kendilerini, herkes gibi 
insan bilir, yalniz Hak tealaya ibadet olunur derler. Herkesi, yalniz Ona 
ibadet etmege caginrlar. Hak teala, hicbir seyle birlesmemisdir. Hicbir 
maddede yerlesmemisdir derler. Peygamberlere inanmiyanlar ise, boyle 
soylememis, hatta, basda bulunanlar, kendilerine tapdirmak istemis, Hak 
teala bize hulul etdi, bizdedir demislerdir. Boylece, kendilerine ibadet olun- 
mak lazim geldigini, ilah olduklanni soylemekden sikilmamislardir. Ken- 
dileri, kulluk vazifelerinden cekilerek, her diirlii cirkin, kotii seyleri yap- 
mislardir. ilah olduklan icin, kendilerinin sorumsuz olduklanni, herseye 
tecaviiz edebileceklerini, kendilerine hicbir seyin yasak olmiyacagini san- 
mislardir. Her sozlerinin dogru oldugunu, hig yanilmiyacaklanni, her is- 
tediklerini yapabileceklerini sanarak aldanmislar, milleti de, aldatmis- 
lardir. Boyle alcaklara la'net olsun! Bunlara aldanan ahmaklara, yaziklar 
olsun! 

Peygamberlerin "aleyhimusselam" sozbirligi ile bildirdikleri birsey de, 

-100- 



kendilerine melek geldigini soylemislerdir. Peygamberlere inanmiyanlar- 
dan hicbiri, bu devlete kavusmamisdir. Melekler, muhakkak ma'sumdur. 
Ya'ni vazifelerini elbette dogru yapar. Hie yanilmaz ve hie kotii, pis degil- 
dirler. Vahyi, degisdirmeden, unutmadan getirirler. Allahii tealanin kela- 
mini tasirlar. 

Iste, Peygamberlerin "aleyhimiissalevatii vetteslimat" her sozii, Hak te- 
aladandir. Her getirdikleri emr, haber, hep Hak tealadandir. Ictihad etdik- 
leri her soz de, vahy ile saglamlasdmlmisdir. Ictihadlannda ufak sasirsalar, 
Hak teala, hemen vahy gondererek diizeltir. Halbuki, Peygamberlere 
inanmayip, kendilerini ilah, tann tanitan, sizi, biz yaratdik, biz kurtardik, 
deyip kendilerine tapdiran kafirlerin her sozii kendilerindendir. Sozlerini 
dogru sanirlar. O halde, insaf edelim! Ahmak, cahil bir kimse, kendini ilah, 
tann samp, kendine tapinmasini emr eder, her kotii zararh isi yaparsa, bu- 
na inanihr mi? Onun yolunda gidilir mi? Farisi misra' tercemesi: 

Senenin nasil mahsul verecegi, behanndan belli olur. 

Bu kadar uzun anlatmamiza sebeb, acikca anlasilmak icindir. Yoksa, hak 
batildan, nur zulmetden ayndir. Nitekim Allahii teala isra suresi seksen- 
birinci ayet-i kerimesinde mealen, (Hak gelince, batil gider, batil her ze- 
man gidicidir) buyuruyor. Ya Rabbi, bizleri, o buyiiklerin "aleyhimiissa- 
levat" yolunda bulundur! Amin. 

Seyyid Meyan pir Kemali iyi tanirsiniz. Bu hususda birsey yazmamiza 
liizum yok. Su kadar var ki, bu fakir, bir miiddetden beri onun yakinhgin- 
dan haz duyuyorum. Kapinizin esigini opmek arzusunda idi. Amma su si- 
ralarda hasta olup, yataga dusmiisdiir. Diizelince hizmet ve huzurunuza ka- 
vusacakdir. 

64 

ALTMISDORDUNCU MEKTUB 

Bu mektub, yine nakfb seyyid seyh Feride "kuddise sirrah" yazdmisdir. 
Cismin ve ruhun lezzet ve elemlerini bildirmekde ve cisme olan musibet ve 
acdara, sabr tavsiye edilmekdedir: 

Allahii teala, sizi her sikintidan korusun! Diinya ve ahiretin efendisinin 
"aleyhi ve ala alihissalevatii vetteslimat" hurmetine diinya ve ahiretin iyi- 
liklerine kavusdursun! 

Diinya lezzetleri ve elemleri iki durludiir: Birisi cismin [ya'ni nefs-i 
emmarenin], ikincisi ruhun lezzetleri ve acilandir. Cisme lezzet veren her- 
sey, ruha elem verir. Cismi inciten hersey, ruha tath gelir. Goriiluyor ki, riih 
ile cesed, birbirinin nakizi, aksidir. Fekat, bu diinyada ruh, cism derecesi- 
ne diismiis ve cismle birlesmis, kendini cisme kapdirmisdir. Ruh, cism ha- 
lini almis, ona lezzet veren seylerden lezzet duymaga ve cisme aci gelen sey- 
lerden elem duymaga baslamisdir. iste avam, ya'ni cahil halk boyledir. 
Vettin suresinin, (Onu [ruhu], sonra en asagi dereceye indirdik) mealinde- 
ki ayet-i kerimesi bunlann halini gostermekdedir. Bir kimsenin ruhu, eger 
bu esirlikden, bu baghhkdan kurtulmaz, kendi derecesine yiikselmez, ken- 

-101- 



di vatanma kavusmaz ise, ona yaziklar, binlerle yaziklar olsun! Farisi iki beyt 
tercemesi: 

Mahluklann en yuksegi insandir. 

O makamdan mahrum kalan da, odur. 

Bu yoldan, eger geri donmezse, 
Ondan daha mahrum, olmaz kimse. 

Iste, ruhun hastaliklanndan biri, elemini lezzet sanmasi, lezzetini elem 
anlamasidir. Onun bu hali, mi'desi hasta bir kimseye benzer ki, bu kimse 
safrasi bozuk oldugundan, tatliyi aci sanir. Bu kimseyi tedavi etmek lazim 
oldugu gibi, ruhu da, bu hastahkdan kurtarmak, akl icabidir. Ruhun teda- 
vi edilerek cismin elemlerinden, acilanndan lezzet duymasi, sevinmesi la- 
zimdir. Farisi beyt tercemesi: 

Kavusmak icin, bu lezzet ve sevince, 
Can cikmcaya dek, calis, gunduz re gece! 

Iyi dusiinerek ve inceleyerek anlasihyor ki, diinyada eger, derd ve mu- 
sibetler olmasaydi, diinyanin hie kiymeti olmazdi. Diinyanin zulmetini, si- 
kintisini, hadiseler, aci olaylar gidermekdedir. [Diinya dertleri, ruha elem 
verir. Bu elemi, inkisan, ibadet olur, derecesi yukselir.] Dertlerin, elemle- 
rin acihklan, bir hastahgi iyi edecek, faideli ilacin acihgi gibidir. Bu fakir, 
anhyorum ki, bozuk niyyet ile, gosteris icin, menfe'at icin yapilan, ba'zi zi- 
yafetlerde, yemege kusur bulmak veya baska suretle, yapilan eziyyet ile, zi- 
yafet verenin kalbinin kinlmasi, yemekdeki zulmeti, niyyetin bozuklugu ile 
hasil olan giinahi gidermekde, kabul olmasina sebeb olmakdadir. Eger 
miisafirlerin sikayeti, hakareti olmasaydi ve ziyafet sahibinin kalbi kinlma- 
saydi, yemek karanhk ve giinah olacak, kabul edilmiyecekdi. Kalbin kinl- 
masi, kabule sebeb oldu. 

O halde, hep cism ve cesedimizin rahatim ve tadini dusiinen ve hep bu- 
nun pesinde kosan bizler, cok zor durumda bulunuyoruz: Vezzariyat sure- 
sinde, ellialtinci ayet-i kerimede mealen, (insanlari ve cinni, yalniz ibadet 
etmeleri icin yaratdim) buyuruldu. ibadet de, kalbin ve ruhun kinkhgi, ken- 
dini asagi bilmesidir. insanin yaratilmasi, kendini hakir bilmesi, asagi gor- 
mesi icindir. Bu diinya, miislimanlarin ahiretlerine, Cennetdeki ni'metle- 
rine gore, bir zindan gibidir. Miislimanlarin, bu zindanda zevk ve safa 
aramalan, akla uygun olmaz. O halde, diinyada eziyyet, sikinti cekmege ahs- 
mak lazimdir. Burada mihnetlere katlanmakdan baska care yokdur. Alla- 
hii teala, mubarek ceddiniz hurmetine "aleyhi ve ala alihi minessalevati 
etemmiiha ve minettehiyyati eymeniiha", biz za'if kullanna bu yolda yii- 
riiyebilmek nasib eylesin. Amin. 

[(Resehat)da, Ubeydiillah-i Ahrar hazretleri "rahmetullahi teala aleyh" 
buyuruyor ki, (insanlar ibadet yapmak icin yaratildi. ibadetin hulasasi, ozii 
de, kalbin her zeman Allahii tealadan agah olmasidir). 46. ci ve 99. cu 
mektublari ve 155. ci Ma'sumiyeyi okuyunuz!] 



102 



65 

ALTMISBESINCi MEKTUB 

Bu mektub, Han-i a'zama yazilmisdir. Miislimanhgin bugiinkii haline ve 
iiiiisliiiiaiilarin cekdigi sikintilara teessiif etmekdedir: 

Allahii teala kuvvetinizi artdirsin. Onun dinini yiikseltmek icin, din 
dusmanlan ile olan miicadelelerinizde yardimciniz olsun. Muhbir-i sadik 
"aleyhi ve ala alihi minessalevati efdaliiha ve minetteslimati ekmeliiha" bu- 
yurdu ki: (islamiyyet garib, kimsesiz olarak basladi. Son zemanlarda, bas- 
ladigi gibi, garib olarak geri doner. Garib olan miislimanlara miijdeler ol- 
sun!). Bundan onceki hiikumet zemaninda [Ekber sah m zemaninda] miis- 
limanlar, o kadar garib olmusdu ki, kafirler, acikca muslimanligi kotiiliiyor, 
muslimanlarla alay ediyorlardi. Dinsizliklerini, ahlaksizhklanni, sikilma- 
dan acikliyordu. Carsida, pazarda kafirleri ve dinsizligi oviiyorlardi. Miis- 
limanlann, Allahii tealanin emrlerinden bircoklanni yapmasi, [soylemesi 
ve yazmasi] yasak edilmisdi. ibadet edenler, islamiyyete uyanlar ayblani- 
yor ve kotiileniyordu. Farisi beyt tercemesi: 

Peri yanaklanm saklamis, seytan naz ediyor, 
sasirdim kaldim, hayretden akhm gidiyor. 

Siibhanallah! Ya Rabbi, sana hamd ederim! (islamiyyet kilincin al- 

tindadir) buyuruldu. Bu serefli dinin parlakligi, hiikumet reislerine bag- 
h kihndi. Halbuki is tersine donmiis, devlet, hiikumet, islamiyyeti yikma- 
ga ugrasiyordu. Bu hale yaziklar olsun, teessiifler olsun, pismanhklar ol- 
sun! Sizin mubarek varhginizi, cenab-i Hakkin biiyiik ni'meti biliyoruz. Din 
diismanlannin hiicumlan karsisinda, perisan olan mii'minleri kanadi altin- 
da koruyacak, sizden baska bir kahraman bilmiyoruz. Allahii teala sevgi- 
li Peygamberi ve Onun Ehl-i beyti "aleyhi ve aleyhimiissalevatii vettesli- 
mat vettehiyyat velberekat" hurmetine, kuvvetinizi artdirsin! Yardimci- 
niz olsun! Hadis-i serif de buyuruldu ki: (Bir kimseye deli denmedikce, onun 
imam temam olmaz!). Bu zemanda, islam sevgisinin, islam gayretinin 
alameti olan, bu ciinun [delilik], sizin temiz ruhunuzda goriilmekdedir. Bu 
ni'meti veren, Allahii tealaya hamd olsun! Bugiin, oyle bir giindiir ki, az 
bir hareket, [bir soz, bir yazi] hemen kabul olunup pekcok sevab verilir. 
Eshab-i Kehfin "rahmetullahi teala aleyhim", bu kadar kiymet ve sohret 
kazanmasimn sebebi, yalniz hicret etmeleri idi. Diisman saldirdigi ze- 
man, suvarilerin az bir hareketi, cok kiymetli olur. Sulh zemaninda, pek 
ince, giic ta'limleri, bu kiymeti alamaz. Bugiin sizin, soz ile yapdiginiz ci- 
had, cihad-i ekberdir. Size nasib olan bu ni'metin kiymetini biliniz. Var kuv- 
vetiniz ile, din diismanlanni rezil edip, [islamiyyetin emrlerinin yapilma- 
sina, haramlann cirkinliginin, zararlarmin anlasilarak kacinilmasina], 
hakki soylemege cahsiniz! Bu soz ile [ve kalem ile] olan cihadi, [top ile] 
kihnc ile olan cihaddan daha karh biliniz! Bizim gibi eli yazmaz, dili soy- 
lemez zevalhlar, bu ni'metden mahrumuz. 



[1] Ekber sah, Celaleddin Muhammed 1014 [m. 1605] de Agrada oldii. 

-103- 



Arabi beyt tercemesi: 

Ni'mete karusanlara, ni'metler afiyet olsun, 
zevalli asik da, birkac damla ile doysun! 

Farisibeyt tercemesi: 

Aranan hazinenin yolunu gosterdim sana, 
belki sen kavusursun, biz varamadiksa da! 

Hace-i Ahrar [Ubeydxillah-i Taskendi] "kuddise sirruh"' 1 ' buyurdu ki, 
(Eger seyhlik yapsaydim, hicbir seyh, bir yerde, bir miirid bulamazdi. Fe- 
kat, bana baska vazife verildi. O vazife de, islamiyyeti yaymak ve islamiy- 
yeti kuvvetlendirmekdir). Bunun icin, sultanlara, [devlet reislerine, meb'us- 
lara] gidip nasihat verirdi. Te'sifli sozleri ile, hepsini dogru yola getirirdi. 
Onlar vasitasi ile, islamiyyeti yayardi. Allahii teala, buyiiklerimize olan sev- 
giniz ve sayginiz hurmetine, sozlerinize te'sir ihsan etmis, dine olan bagli- 
liginizi, arkadaslanniza heybetli olarak gostermisdir. O halde, hie olmaz- 
sa, miislimanlar arasina yayilmis, adet haline gelmis olan, kafirlerin adet- 
lerinin [bayramlan, noel geceleri, danslan, balolan, erkek-kadin bir ara- 
da oturmalan] miislimanlar arasindan kaldinlmasi icin cahsmanizi, miisli- 
man evladlanni kafirlere mahsus olan, bu gibi cirkin seylerden korumam- 
zi istirham ederim. Allahii teala, bizim tarafimizdan ve biitiin miislimanlar 
tarafindan size bol bol miikafat versin! Bundan onceki hiikumet zemanin- 
da, islamiyyete karsi, acikca diismanhk vardi. Simdi, boyle diismanhk, 6y- 
le kin ve inad goriilmiyor. Ba'zi kusurlar varsa da, inad ile degil, bilinme- 
digi icindir. Bugiin miislimanlar da, kafirler gibi serbest konusabilmekde, 
onlardaki hiirriyyete kavusmakdadir. Kafirlerin kazanmamasi, eski kin 
ve dusmanhgin basimiza gelmemesi, miislimanlann zulm ve iskenceye 
diismemesi icin, diia edelim ve uyanahm. Din diismanlanna firsat vermi- 
yelim. Farisi misra' tercemesi: 

imamma saldirdiklanndan, sogud yapragi gibi titriyorum! 

Allahii teala, bizi ve sizi, Peygamberlerin efendisinin "aleyhi ve ala ali- 
hissalevat" yolundan ayirmasin! Fakir, am bir yolculukla, buraya geldim. 
Size haber vermeden, birkac hatira yazip birakmadan ve kalbimdeki, si- 
ze karsi olan sevgiyi bildirmeden, aynlmak istemedim. Peygamberimiz 
"aleyhissalatii vesselam" buyurdu ki: (Bir kimse, din kardesini seviyorsa, 
sevdigini ona bildirsin!). Size ve dogru yolda bulunanlann hepsine selam 
olsun! 

[$imdi, her dildeki kitablanmiz (Internet) vasitasi ile biitiin diinyaya 
yayilmakdadir. Allahii tealamn bu ni'metine ne kadar siikr etsek azdir.] 



Akil isen kil nemazi, ciin se'adet tacidu. 
Sen nemazi dyle bit ki, mii'minin mi'racidir. 



[1] Ubeydullah-i Ahrar 895 [m. 1490] de Semerkandda vefat etdi. 

-104- 



66 

ALTMISALTINCI MEKTUB 

Bu mekf fib, yine Han-i a'zama "rahnief ullahi aleyh" \ azilmisdir. Bu yo- 
lu medh etmekde ve Eshab-i kiramin buyukliigiinii bildirmekdedir: 

Allahii tealaya hamd olsun! Onun secdigi, sevdigi kimselere selam ol- 
sun! Biiyuklerimizin yolunda, nihayet, basda yerlesdirilmisdir. Hace-i 
Naksibend [Behaeddin-i Buhari] "rahmetullahi aleyh" buyurdu ki: (Niha- 
yeti, bidayetde yerlesdirdik.) Bu yol, tarn Eshab-i kiramin "aleyhimiir- 
ndvan" yoludur. Ciinki, o biiyiikler, o Serverin "aleyhisselam" sohbetin- 
de, daha birinci giinde, oyle seylere kavusdu ki, sonra gelen en biiyuk Ev- 
liya, en nihayetde, ancak, bundan bir parcaya kavusabilmisdir. iste bunun 
icindir ki, Vahsi, hazret-i Hamzayi "radiyallahii anhiima" sehid etmis iken, 
miisliman olunca, bir kerrecik, Seyyid-il-evvelin vel-ahirinin "aleyhi ve ala 
alihissalatii vesselam" sohbeti ile sereflendigi icin, Tabi'inin en tistiinu 
olan, Veysel Karaniden daha yukan oldu. Hayr-xil-beserin "aleyhi ve ala 
alihissalatii vesselam" sohbetinin baslangicinda Vahsiye "radiyallahii anh" 
nasib olanlara, Veysel Karani, o kadar yiiksek oldugu halde, en nihayetde 
bile kavusamadi. Demek ki, zemanlann, asrlann en iyisi, Eshab-i kiramin 
"aleyhimiirndvan" asndir. Sonra gelenler, (Sonra) kelimesinden dolayi cok 
geride kaldi. Dereceleri de, hep sona kaldi. Abdullah ibni Mubarekden bi- 
risi sordu ki, (Mu'aviye mi daha yiiksekdir, Omer bin Abdiil'aziz mi?). Ce- 
vabinda buyurdu ki, (Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" yaninda gi- 
derken, hazret-i Mu'aviyenin "radiyallahii anh" bindigi atin burnuna giren 
toz, Omer bin Abdul'azizden, birkac kerre daha hayrhdir). 

Iste biiyiiklerimizin yolu, (Silsiletiizzeheb)dir. Bu yolun, baska yollar- 
dan ustiinlugii, Eshab-i kiram "aleyhimiirndvan" zemanimn, sonraki zeman- 
lardan ustiinliigii gibidir. Bu yolun biiyiikleri, oyle kimselerdir ki, Allahii 
teala, bunlara fadl ve merhameti ile, daha baslangicda, nihayetin tadini tat- 
dirmisdir. Bunlann derecelerini, baskalan anhyamaz. Bunlann vardigi 
makamlar, baskalannin vardiklan makamlann cok iistiindedir. Farisi mis- 
ra' tercemesi: 

GUI bagcemi gor de, behanmi aula! 

Farisi misra' tercemesi: 

Senenin bereketi, behanndan belli olur. 

Bu ni'met, cok biiyiikdur. Allahii teala, bunu ancak diledigine nasib e- 
der. Onun ni'metleri pek cokdur. Hace Naksibend "rahmetullahi aleyh" bu- 
yurdu ki: (Biz, cenab-i Hakkin fadhna, ihsanma kavusduk). Allahii teala, 
bizi ve sizi, bu biiyiikleri sevmekle sereflendirsin ve yollannda bulundur- 
sun! Amin. 



Senin icin olmiyan uykusuzluklar bosunadir, 
baskalannin firakma aglamak bosunadir. 

-105- 



67 

ALTMISYEDINCi MEKTUB 

Bu mektub, Han-i Hanana "rahmetullahi aleyh" yazilmisdir. Bir niiih- 
tacin gonderildigi bildirilmekdedir: 

Allahu teala, bizi ve sizleri Peygamberlerin efendisinin "aleyhi ve ala ali- 
hissalevatii vetteslimat" yolunda bulundursun. Zahirimizi ve batinimizi bu 
yoldan ayirmasin. Bu diiamiza amin diyenlere rahmet eylesin! Cok miihim 
olan iki sey, elimde olmiyarak, bu yazimla basinizi agntmaga beni siiriik- 
ledi. Birincisi, incindigimizi zannetmeyiniz. Belki sevgimiz ve ihlasimiz 
artmakdadir. Ikincisi fazflet ve salah sahibi olan bir muhtacin ihtiyacini bil- 
dirmekdir. Kendisi ma'rifet ve siihud zinetleri ile susliidur. Nesebi kerfm, 
hasebi serifdir. Muhterem efendim! Dogru sozii bildirmek biraz aci olur. 
Coklanna cok aci gelir. Az kimseye de az aci gelir. Bu aciligi bal gibi tat- 
h olarak alabilecek ve daha var mi diyecek mes'ud bir kimse lazimdir. 

Hallerin degisik olmasi, mahluklann sifatidir, ozelligidir. Temkine ya'ni 
hallerin degismemesine kavusanlar da, az da olsa degisiklikden kurtulamaz. 
Zevalli mahluk, cok olur ki, celal sifatlannin saltanati altinda kivranir. Bas- 
ka zeman da, cemal sifatlannin esiri olur. Bir zeman (Kabz) ya'ni sikinti olan 
yerdedir. Baska zeman (Bast), genislik meydanindadir. Her zemanin 
hiikmleri birbirine benzemez. Diin oyle idi. Bugiin boyledir. Hadis-i senf- 
de, (Mii'minin kalbi, Allahu 1 ealanin parmaklarindan iki parmak arasin- 
dadir. [Ya'ni Onun kudreti altindadir.] Kalbi, istedigi gibi degisdirir) bu- 
yuruldu. Vesselam. 

68 

ALTMISSEKIZINCi MEKTUB 

Bu mektub, yine Han-i Hanana "rahmef ullalii aleyh" yazdmisdir. Te- 
vazu' zenginlere, nazlanma da fakfrlere yakisir demekdedir: 

Allahu tealanin yapdiginda hayr vardir. 

Farisibeyt tercemesi: 

Bildirilmesi lazim olani soyledim sana, 
Ya faidelenirsin, ya da carpar kulagma. 

Tevazu', gina sahiblerine yakisir, istigna ise fakirlere yarasir. Ciinki, her- 
seyin ilaci, ziddi iledir. tic mektubunuzdan da yalniz istigna, nazlihk anla- 
silmakdadir. Tevazu' ya'ni aleak goniilliiluk yapmak istediginizi biliyoruz. 
Fekat, mesela son mektubunuzda (Allahu tealaya hamd etdikden ve Re- 
suliine salatdan sonra ma'lum olsun ki...) diyorsunuz. Bu sozii nereye ve ki- 
me karsi yazdiginizi iyi anlamahsimz. Evet, fakirlere cok hizmet etdiniz. Fe- 
kat hizmetin edeblerini gozetmek de lazimdir. Ancak, faidesine boyle ka- 
vusulabilir. Boyle olmazsa bosuna ugrasilmis olur. Evet Onun "aleyhi ve 
ala alihissalevatu etemmiiha ve ekmehiha" iimmetinin salihleri tekelliif, gos- 
teris yapmakdan uzakdir. Fekat tekebbiir edenlere karsi tekebbiir yapmak, 
sadaka vermek gibi sevabdir. Bir kimse, Hace Naksibend "kaddesallahii te- 

-106- 



ala sirreh" hazretleri icin, kibrlidir dedi. Bunu isitince, (Benim kibrliligim, 
Onun "celle celaliih" buyuklugiindendir) buyurdu. Bu yolun yolculanni asa- 
gi ve gerici sanmamalidir. Hadis-i serif de, (Saci sakah karismis cok kimse- 
ler vardir ki, hangi kapiya gitseler kovulurlar. Allaha yemin etseler, iste- 
dikleri seyi ihsan eder) buyurdu. Farisi beyt tercemesi: 

Az soyledim, dikkat etdim kalbini kirmamaga, 
Bilirhu uzulursun, yoksa soziim cokdur sana. 

Size bagh olanlann, sizi sevenlerin, herseyin dogrusunu dusiinmeleri ve 
size dogru soylemeleri lazimdir. Her toplantida sizin iyiliginizi ve basan- 
nizi ozlemeleri, kendi cikarlanni dusunmemeleri gerekir. Boyle yapilmaz- 
sa hiyanet olur. Yalniz size birkac faide saglamak icin, bu sefere baslamis- 
dik. Fekat sevenleriniz ve hizmetcileriniz kavusmamiza sed cekdiler. Ku- 
suru bizden bilmeyiniz. Bu sozler, her ne kadar aci goriinuyor ise de, sag 
ol, yasa diyenleriniz cokdur. Onlar size yetisir. Fakirlerle goriismek, ken- 
di ayblarmi, kusurlanni anlamak icindir ve gizli kotiiliiklerini meydana ci- 
karmak icindir. Sunu da bildirelim ki, bu sozlerimiz sizi incitmek icin de- 
gildir. Size iyilik yapmak icindir. Kalbinizi yakmak, nasihat yapmak icin ol- 
dugunu iyi biliniz! Hace Muhammed Siddik, bir gxin once gelmis olsaydi, 
elbette yaniniza gelirdim. Fekat Serhend yakinlannda kendisiyle karsilas- 
dik. Ozrumuzii kabul buyurunuz. Hayr yalniz Allahii tealanin yapdiginda- 
dir. 

69 

ALTMISDOKUZUNCU MEKTUB 

Bu mektub, yine Han-i Hanana "rahmetullahi aleyh" yazdmisdir. insa- 
ni diinyada ve ahiretde yiikseltecek olan tevazu'un ne oldugu ve kurtulu- 
sun ancak Ehl-i siinnete uymakla oldugu bildirilmekdedir: 

Her hamd Allahii tealaya mahsusdur. Allahii tealanin Resuliine salat ve 
selam olsun! Kardesimiz Mevlana Muhammed Siddik ile gonderilen oksa- 
yici, kiymetli mektubunuz geldi. Lutf buyurmussunuz. Allahii teala, size 
hayrhkarsihklarversin! Mektubunuzda, fakirlerin, edeblerini gozetmissi- 
niz ve aleak gonulluluk gostermissiniz. (Allah icin tevazu' edeni, Allahii te- 
ala yiikseltir) hadis-i serifine gore, bu asagi davranisinizin diinyada ve 
ahiretde yiikselmenize sebeb olacagini umarim. Belki de sebeb olmus- 
dur. Size miijdeler olsun! 

Inabet ve riicu', ya'ni bir rehbere baglanmak kelimelerini yaziyorsunuz. 
Dervislerden birinin elinde inabet yapdiginizi tesavvur buyurunuz. Bunun 
iyi neticelerini ve meyvalanni bekleyiniz! Fekat, bu inabetin haklanni, sart- 
lanni elden geldigi kadar gozetmelidir. Vasiyyetlerden, nasihatlardan han- 
gi birini yazayim? ilmlerden, ma'rifetlerden hangisini bildireyim? Ciinki, 
miictehid olan derin alimler ve dogru yolda olan tesavvufcular "sekkeral- 
lahii teala sa'yehum" soylemedik bir sey birakmadilar. Sermayesi az olan 
bu fakirin "rahmetullahi aleyh" mektublanndan birkacini, sevdiklerimiz si- 
ze getirmislerdir. Onlari gozden geciriniz. Soziin ozii sudur ki, kurtulus yo- 
lu, ancak Ehl-i siinnet vel-cema'ate uymakdir. Allahii teala, onlann sozle- 

-107- 



rine, islerine, iman edenleri ve ibadetlerdeki bildirdiklerine uyanlan cogalt- 
sin! Cunki, Cehennemden kurtulacagi mujdelenmis olan bir firka, bunlar- 
dir. Bunlardan baska olan firkalar, helak olacak, felakete siiriiklenecekdir. 
Bugiin bir kimse, boyle oldugunu bilse de, bilmese de, yann herkes anla- 
yacakdir. Fekat, o zeman faidesi olmayacakdir. Ya Rabbi! Oliim bizi uyan- 
dirmadan once, sen bizi uyandir! 

Seyyid Ibrahim cok eskiden beri yiiksek kapiniza bagh olanlardandir. 
Diiacilanniz arasinda bulunmakdadir. Kereminizden, ihsammzdan bekle- 
nilir ki, ihtiyarhk ve ihtiyac zemanim, coluk cocugu ile uziintiisiiz gecirme- 
si ve son nefesinizde selamete kavusmaniza diiaya bol zeman bulmasi icin 
kendisine siginak olasiniz. Vesselam. 

70 

YETMiSINCi MEKTUB 

Bu mektub, yine Han-i Hanana yazilmisdir. insamn alem-i halki ve 
alem-i eniri kendinde toplamasi, hem Hakdan uzaklasmasina, hem de 
Hakka \ aklasinasina sebeb oldugunu bildirmekdedir: 

Allahii teala, sizi Muhammed Mustafanin "sallallahii aleyhi ve sellem" 
dininin gosterdigi dogru yolda bulundursun! Bu diiaya amin diyenlere 
merhamet eylesin! Alem-i emrin ve alem-i halkin insanda toplanmasi, 
onun Hakka yaklasmasina, kiymetli ve iistiin olmasina sebeb oldu. insamn 
Hakdan uzaklasmasina, dogru yoldan sapmasina ve Ondan cahil kalmasi- 
na sebeb olan da, yine bu toplulugudur. Bu toplulukdan dolayi insamn ay- 
nasi, tarn olup, Hakka yaklasmisdir. Allahii tealamn ismlerinin ve sifatla- 
nnin, hatta Zat-i ilahinin kendinde goriinmesine miiste'id olmusdur. Ha- 
dis-i kudside, (Goke ve yere sigmam. Fekat, mii'min kulumun kalbine si- 
garim) buyurmasi, buna isaretdir. insamn, alemdeki zerrelerden, her zer- 
reye muhtac olmasi, onun Hakdan uzaklasmasina sebeb olmusdur. Cunki, 
insamn herseye, her zerreye ihtiyaci vardir. Bekara suresinde, (Yerde 
olan herseyi, sizin ihtiyacinizi karsdamak icin yaratdim) mealindeki, yirmi- 
sekizinci ayet-i kerime, bunu bildiriyor. insan, bu ihtiyacindan dolayi her- 
seye goniil vermekdedir. Bu yiizden, Hakdan uzaklasmakda, dogru yoldan 
aynlmakdadir. Farisi iki beyt tercemesi: 

Mahluklann en usttinu in sand u; 

o makamdan, mahrum kalan da odur. 

Bu yoldan eger, geri donmezse, 
ondan daha mahrum olmaz kimse. 

Goruliiyor ki, varhklarin en iistiinii insandir. Mahluklann en asagisi, en 
kotiisii de, yine odur. Cunki, alemlerin Rabbinin sevgilisi olan Muhammed 
Mustafa "sallallahii aleyhi ve sellem" insan oldugu gibi, alemlerin Rabbi- 
nin diismani olan Ebu Cehl bin Hisam da insandir. O halde kalb, herseyi 
sevmekden kurtulmadikca, herseyden miinezzeh [ayn] olan, bir varhgin sev- 
gisine kavusamaz. Bu ise, en biiyiik harabhk, asagihkdir. Birseyin hepsi ele 
gecmezse, hepsi de elden kacinlmamahdir, formiiliine gore, birkac giinliik 

-108- 



omrii, islamiyyetin sahibine "aleyhissalatii vesselam" uyarak gecirmelidir. 
Ciinki ahiretin azabindan kurtulup, sonsuz nfmetlere kavusmak, ancak Ona 
"sallallahii teala aleyhi ve sellem" uymakla olur. Bunun icin de, altin, gii- 
miis esyasi ve kagid parasi ve ticaret esyasi ve cayirda otlayan hayvanlan 
olanin, islamiyyete uygun olarak, zekat vermesi, boylece mala ve hayvan- 
lara bagh olmadigini gostermesi lazimdir. Yirken, icerken, giizel elbise gi- 
yerken, keyfini, zevkini dusunmeyip, ibadetleri yapmak icin kuvvetlenme- 
gi ve A'raf suresinin (Nemaz kilarken siislii, lemiz oil iiniiniiz! ) mealinde- 
ki otuzuncu ayet-i kerimesine uymagi niyyet etmelidir. Bunlara, baska 
niyyetleri karisdirmamahdir. Boyle niyyet yapilmazsa, yapmak icin, ken- 
dini zorlamahdir. Agliyamazsan, kendini aglat, sozii meshurdur. Boyle 
niyyet edebilmek icin, durmadan Allahii tealaya diia etmeli, yalvarmahdir. 
Farisibeyt tercemesi: 

Umanm, kabul ede, gozyasimi, 
O ki, inci yapar, su damlasim. 

Bunun gibi, her seyi, dinini seven ve kayiran, dogru alimlerin, yazilan- 
na uygun yapmali, islamiyyetin izn verdigi (Ruhsat)lardan kacinip, islamiy- 
yetin xistiin gordugii (Azimet)lere sanlan bu alimlere uymagi, sonsuz azab- 
dan kurtulmaga vesile bilmelidir. Nisa suresi, yiizkirkaltinci ayet-i kerime- 
sinde mealen, (Inian eder ve ni'metlere siikr ederseniz, Allahii teala, size 
azab etmez!) buyuruldu. 

71 

YETMiSBIRiNCi MEKTUB 

Bu mektub, Han-i Hanamn oglu Mirza Darab icin yazdmis olup, Alla- 
hii tealaya siikr etmek, islamiyyete uymakla oldugunu bildirmekdedir: 

Allahii teala, kuvvetinizi artdirsin ve yardimciniz olsun! iyilik edene te- 
sekkxir lazim oldugunu akl da, islamiyyet de gostermekdedir. Siikriin de- 
recesi, gelen ni'metlerin mikdanna baglidir. Nfmet, ne kadar cok ise, siikr 
etmek liizumu da cok olur. Goriiliiyor ki, zenginlerin, zenginlik derecesi- 
ne gore, fakirlerden daha cok siikr etmesi lazimdir. Bunun icindir ki, bu um- 
metin fakirleri, zenginlerinden besyiiz sene once Cennete girecekdir. 

Allahii tealaya siikr etmek icin, once Ehl-i siinnet alimlerinin bildirdi- 
gine uygun bir i'tikad edinmek lazimdir. Ciinki, Cehennemden kurtulan, 
yalniz bu firkadir. i'tikadi diizeltdikden sonra, islamiyyete uygun hareket 
etmelidir. islamiyyeti de, bu firkamn muctehidlerinin kitablanndan ogren- 
melidir. [Dinden haberi olmiyan, reformcu miiftiden, cahil hafizdan, din- 
sizlerin, gencleri aldatmak icin gazetelerdeki, dini medh eden, aldaticiya- 
zilarindan ogrenmemelidir.] Bundan sonra, Ehl-i siinnetden olan, tesavvuf 
biiyiiklerinin gosterdigi yolda [Kalbi] tasfiye ve [Nefsi] tezkiyeye sira ge- 
lir. Siikriin bu uciincu kismi, sart degilse de, faidesi pek biiyiikdiir. Fekat, 
iki onceki kism sartdir. Ciinki, islamiyyetin ash, temeli bu ikisidir. islamiy- 
yetin kemali, olgunlasmasi ise, iiciincii kism ile olur. Bu tip kism, ya'ni 
Ehl-i siinnet i'tikadi ve islamiyyetin emrleri ve tesavvuf biiyiiklerinin yo- 
lu disinda kalan hersey, sikintih riyazetler ve siddetli miicahedeler olsa da- 

-109- 



hi, hep gxinahdir ve ita'atsizlikdir ve siikr etmemekdir. Hind Berehmenle- 
ri ve eski Yunan felesoflan, cok riyazet ve miicahede yapdi. Fekat, Peygam- 
berlere "aleyhimiisselam" uymadiklan icin, Allahii tealaya siikr degil, gii- 
nah oldu. Hicbiri kabul edilmedi. Kiyametde Cehennemden kurtulamiya- 
caklardir. O halde, seyyidimizin, efendimizin, kurtancimizin ve giinahla- 
rimizin afvi icin sefa'atcimizin, kalblerimizi, ruhlanmizi tedavi eden miite- 
hassisimizin, ya'ni Muhammed Resulullah "sallallahii aleyhi ve ala alihi ve 
sellem" efendimizin yoluna ve Onun dort halifesinin yoluna yapisiniz! 
Onun dort halifesi "ndvanullahi teala aleyhim ecma'in" hidayete ulasdi- 
nci, se'adete erdiricidir. Allahii teala, bu yolda gidenlerden razi olur. 

[Allah, senden razi olsun demek, bu hal ile razi olsun demek degildir. 
Allahii teala, senin ahlakini, islerini lslah edip, seni, razi oldugu hale sok- 
sun demekdir]. 

72 

YETMiSiKINCi MEKTUB 

Bu mckf ub, hace Cihana yazilmis olup, ahireti istiyenin diinyaya diiskiin 
olniamasi lazimdir. Diinyayi terk etmek nasil olacagini bildirmekdedir: 

Allahii teala, selamet ve afiyet versin! Din ile diinyayi birlikde kazan- 
mak imkansizdir. Ahireti kazanmak istiyenin, diinyadan vaz gecmesi lazim- 
dir. Bu zemanda, diinyayi temamen terk etmek, kolay degildir. Hie olmaz- 
sa, hiikmen terk etmek, ya'ni terk etmis sayilmak lazimdir. Bu da, her is- 
de islamiyyete uymak demekdir. Yiyecekde, icecekde, giyecekde ve ev kur- 
makda islamiyyete uymak lazimdir. islamiyyetin emrlerini asmamak lazim- 
dir. Altin ve gumiisiin ve ticaret esyasinin ve kirda, cayirda othyan dort 
ayakh hayvanlann zekatini vermek farzdir. Bunlann zekatini elbette ver- 
melidir. 

islamiyyete uymakla zinetlenen bir kimse, diinyanin zararmdan kurtul- 
mus olur ve ahireti kazanir. Diinyayi [ya'ni nefsin arzulanni], boyle hiik- 
men de terk edemiyen kimse, miinafik demekdir. Imanh oldugunu soyle- 
mesi, ahiretde kendisini kurtaramaz. Yalniz diinyada, mahni ve canini 
korur. Farisi beyt tercemesi: 

Soyledim sunn, isin oziinii, 
Ister sikil, ister dinle sozumti. 

Diinyanin bu kadar gosterisli hali, hademesi, hizmetcileri, tath yemek- 
leri, cesidli serbetleri, siislii, cazibeli elbiseleri ve nice zevkleri karsisinda, 
hangi baba yigit, hangi bahtiyar kimse, bu dogru soze kulak verip dinler? 
Farisi beyt tercemesi: 

Incilerin agirhgi sagir etmis kulagim, 

duymaz olmus, ne yapayim, aglamami, sizlamami. 

[Diinya, edna kelimesinin miiennesidir. Ya'ni, ism-i tafdildir. Masdari, dii- 
niiv veya denaetdir. Birinci masdardan gelince, cok yakin demekdir. (Biz en 
yakin olan gokii, ciraglarla siisledik) ayet-i kerimesindeki diinya kelimesi 

-110- 



boyledir. Ba'zi yerde de, ikinci ma'na ile kullanilmisdir. Mesela, (Deni, al- 
eak seyler mel'undur) hadis-i serifinde boyledir. Ya'ni, (Diinya mel'undur) 
demekdir. Aleak seyler, cenab-i Hakkin, nehy-i iktizaf ve nehy-i gayr-i ik- 
tizafsidir. Ya'ni, haram ile mekruhlardir. Su halde, Kur'an-i kerimde zem 
edilen, kotii denilen diinya, haramlar ve mekruhlardir. Mai kotiilenme- 
misdir. Ciinki, cenab-i Hak, mala hayr adini vermekdedir. Bu soziimuzu is- 
bat eden vesika, varhgin ve insanhgin ikincisi olan, Ibrahim halil-iir-rahma- 
nin mahdir "salevatullahi aleyh". Yalmz yanm milyonu sigir olmak iizere, 
davarlan, ova ve vadileri dolduruyordu]. 

Allahu teala, bizi ve sizi, Muhammed aleyhisselamin yoluna uymakla se- 
reflendirsin! 

Seyh meyan Zekeriyya eski defterdardir. Alim ve faziletli bir insandir. 
Bir zemandan beri habsdedir. ihtiyarlik, gecim darhgi ve habsde uzun ze- 
man kalmasi yiiziinden muhtac ve acinacak haldedir. Fakiri bulundugu 
birlige caginp, kurtulmasini istiyor. Mesafe uzak oldugu icin gelemedim. 
Kardesimiz Hace Muhammed Sadik, huzurunuza geldiginden, birkac soz- 
le basinizi agntdim. insaallah o zevalh, yiiksek tevecciih ve kereminizden 
umulana kavusur. Ciinki, alimdir ve yashdir. Vesselam evvelen ve ahiren. 

73 

YETMISUCUNCU MEKTUB 

Bu mektub, Kihnc hamn oglu Kihcullaha yazilmis olup, kaciiiiuasi ve ya- 
pilmasi lazim gelen seyleri bildirmekdedir: 

Allahu teala, Muhammed Mustafanin "aleyhissalatii vesselam" parlak 
olan yolunda yuriimekle sereflendirsin! Yavrum! Bu diinya, imtihan yeri- 
dir. Diinyamn goriiniisii, yalanci yaldizlarla siisliidiir. Kotii kadina benzer. 
Yiiziinii saclar, kaslar, ben ile boyamislardir. Goriiniisii tathdir. Taze, gii- 
zel, korpe sanihr. Fekat ashnda, giizel koku siiriilmiis bir olii gibidir. San- 
ki bir lesdir ve bocekler, akrebler dolu bir copliikdiir. Su gibi goriinen bir 
serabdir. Zehrlenmis seker gibidir. Ash harabdir, elde kalmaz. Kendini se- 
venlere, arkasina takilanlara, hie acimayip, en kotii seyleri yapar. Ona tu- 
tulan aklsizdir, buyulenmisdir. Asiklan delidir, aldatilmisdir. Onun gorii- 
niisiine aldanan, sonsuz felakete diiser. Tadina, giizelligine bakan nihayet- 
siz pismanhk ceker. Server-i kainat, Habib-i Rabbil'alemin "aleyhi ve ala 
alihissalevat vettehiyyat" buyurdu ki, (Diinya ile ahiret birbirinin ziddidir, 
birbirine uymaz. Birini razi edersen, oteki giicenir). Demek ki, bir kimse, 
diinyayi razi ederse, ahiret ondan giicenir. Ya'ni, ahiretde, eline bir sey gec- 
mez. Allahu teala, bizi ve sizi, diinyaya diiskiin olmakdan ve diinyayi ele 
gecirmek icin insanhk vazifelerini cigneyenleri sevmekden muhafaza ey- 
lesin! 

Yavrum! Bu, pek kotii oldugunu anladigin diinya, nedir biliyor mu- 
sun? Diinya, seni, Allahu tealadan uzaklasdiran seyler demekdir. Kadin, 
cocuk, mal, riitbe, mevki' diisiincesi, Allahu tealayi unutduracak kadar asi- 
n olursa, diinya olur. Calgilar, oyunlar, (Mala-ya'nf) ile, ya'ni faidesiz, 
bos seylerle vakt gecirmek, [kumarlar, kotii arkadas, kotii filmier, mecmu'a 
ve romanlar], hep bunun icin diinya demekdir. Ahirete faidesi olmiyan ilm- 

-111- 



ler, dersler de, hep diinyadir. Hesab, hendese [ya'ni matematik ve geomet- 
ri], astronomi, mantik, eger Allahii tealanin gosterdigi yerlerde kullanilmaz- 
sa [ya'ni kafirlerle mucadele ve onlardan iistiin olmak icin ve insanlara hiz- 
met etmek icin kullanilmazsa] bunlarla ugrasmak, bosuna vakt oldiirmek 
olur ve diinya olur. Bu bilgileri biitiin derinligi ile, incelikleri ile okumak, 
yalniz basina ise yarasaydi, eski Yunan felsefecileri [ve son zemanlardaki 
Avrupamn, Amerikamn fen adamlan, miitehassislan] se'adet yolunu bu- 
lur, ahiretdeki ebedi azabdan kurtulurlardi. 

[Liselerde, iiniversitelerde okunan ulum-i akliyye, ya'ni tecribi ilmler, 
ya'ni fen bilgileri ve yabanci diller, islamiyyete ve mahluklara hizmet et- 
mek niyyeti ile ogrenilirse ve bu yolda kullanihrsa, faideli olur. Bunlara ca- 
hsmak lazim olur ve sevab olur. Bunun icindir ki, ecdadimiz, Sam, Bagdad, 
Semerkand ve Endulxis nriislimanlan her diirlii fende ve giizel san'atda pek 
ileri gitmis, diinya birinciligini ellerinde tutmuslardi. Avrupamn ilm ve fen 
adamlan, asrlar boyunca, islam fakultelerine gelip ihtisas kazamrlar ve bu- 
nunla ogiinurlerdi. Muslimanlann o parlak medeniyyetlerinin eserleri, 
bugiin meydandadir ve diinya miinevverlerini hayran birakmakdadir. 

Bugiin liselerde, iiniversitelerde okutulan ve insanin biitiin genclik ha- 
yatina mal olan bilgiler, Allahii tealanin emrlerine uyarak kullanihrsa, 
faideli olur ve diinya ve ahiretin kazamlmasina sebeb olur. 

Medeniyyet demek, yalniz ilm ve fen demek degildir. ilm ve fen, mede- 
niyyet icin, ancak bir alet, bir vasitadir. ilmde, fende cok ileri olan millet- 
lere, fen vasitalanni ne yolda kullandiklanni incelemeden, medeni de- 
mek biiyiik gafletdir. Pek yanhsdir. Fabrikalann, motorlu vasitalann, ge- 
mi, tayyare, atom cihazlannin cok olmasi, gozleri kamasdiran yeni bulus- 
lann artmasi, medeniyyeti gostermez. Bunlan medeniyyet sanmak, her si- 
lahhyi gazi, miicahid sanmaga benzer. Evet, mucahid olmak icin en yeni 
harb vasitalanna malik olmak lazimdir. Fekat, bunlara malik olan, eskiya- 
hk da yapabilir. 

Medeniyyet, ta'mfr-i bilad ve terfih-i ibaddir. Ya'ni, beldeleri, memleket- 
leri i'mar etmek ve biitiin insanlan, ruh, diisiince ve beden bakimlanndan 
rahat yasatmakdir. Bu iki gayeye vasil olmak, ancak ve yalniz ahkam-i is- 
lamiyyeye, ya'ni Allahii tealanin emrlerine ve yasaklarma uymakla olur. is- 
lamiyyetden ayrildikca medeniyyet geriler. iste liselerde, iiniversitelerde 
ogrenilen bilgiler, biitiin fen vasitalari, fabrikalar, agir sanayi', memleket- 
leri i'mar icin, insanlan rahat etdirmek icin kullanihrsa, faideli olur, sevab 
olur. Memleketleri tahrib, insanlarm hurriyyetini ellerinden almak, kole 
yapmak icin kullanihrsa, faidesiz olur, giinah olur. Bunlarm faideli olma- 
si, medeniyyete hizmet etmesi ancak ve yalniz islam dinine uygun kullan- 
makla olur. Avrupa, Amerika, asrlardan beri, islam ahlakini, islam huku- 
kunu inceliyor. islam dininin emrlerini, yasaklarini ahp, kendilerine mal edi- 
yor. Onlarin bugiinkii ilerlemesi, kanunlannda bile yer verdikleri, islami kiy- 
metler ve esaslar sayesinde oldugu acikca goriilmekdedir. Demek ki, bir mil- 
leti, bir gemiye benzetirsek, islam ahkami, ya'ni Allahii tealanin emrleri ve 
yasaklari, bu geminin giiverte ve kaptan teskilatidir. Biitiin ilmler, fen bil- 
gileri, endiistri kollari, agir sanayi' de bu geminin, carkci, makinist kismi 

-112- 



demekdir. Gemide kaptan da, makinist de lazimdir. Biri bulunmazsa, ge- 
mi ise yaramaz, helak olur. 

O halde, dedelerimizin "rahmetullahi teala aleyhim ecma'in" diinya ca- 
pindaki basarilanni, ustiinliiklerini, yine elde etmek icin, islam bilgilerinin 
her iki kismini, ya'ni hem dinimizi iyi ogrenmemiz ve ona sanlmamiz, 
hem de ulum-i akliyyeyi, asnmizin biitiin teknik buluslanni ogrenmege ve 
en iyi seklde yapmaga cahsip, bunlan islam ahkamina uygun olarak kullan- 
mamiz lazimdir. Bunu basannca, maddi, ma'nevi olgunlasacak, biitiin mil- 
letlere ornek olacak, biitiin diinyaca sevilerek, hakim ve hami secilecegiz. 

Hadis-i serifde, (El Cennetii tahte zdalissiiyuf) buyuruldu. Ya'ni (isla- 
miyyet, kafirlerdeki silahlarin hepsini yapmakla ve bunlan iyi kullanmak 
He saglam kalir). Bunun icin, fen bilgilerine cok cahsmamiz, atom bomba- 
si, roket, radar, fuze yapmamiz lazimdir. Aksi takdirde din yikihr. Bindort- 
yiiz bu kadar sene evvel, bugiiniin kurtulus yolunu, bu hadis-i serif, bizle- 
re gostermisdir. (insanlarin (milletlerin) dinleri, kendilerini idare edenle- 
rin dinleri gibi olur!) hadis-i serifi de, miislimanlarin cahsarak, kafirlerden 
iistiin olmasini emr buyurmakdadir. Bu hadis-i serifleri iyi anlamah ve 
dort el ile sanlmalidir]. 

Peygamberimiz "aleyhissalatii vesselam" buyurdu ki: (Bir kimsenin 
mala-ya'nf ile, ya'ni faidesiz seylerle ugrasmasi, bos vakt gecirmesi, Alla- 
hii tealamn onu sevmedigine isaretdir!) Farisi beyt tercemesi: 

Ne varsa giizel, Allah sevglslnden baska, 
hepsi cana zehrdir, seker bile olsa. 

Yildizlarla ugrasmak, ya'ni astronomi ilmi, nemaz vaktlerini anlamaga 
yarar demislerdir. Bunun ma'nasi, nemaz vaktlerinin bilinmesine yanyan 
ilmlerden biri de, ilm-i niicumdur demekdir. Yoksa kozmografya bilinmez- 
se, nemaz vaktleri anlasilamaz demek degildir. Astronomiden haberi olmi- 
yan cok kimseler vardir ki, nemaz vaktlerini, bu ilmleri bilenlerden daha 
iyi anlar. Mantik, hesab ve diger lise dersleri, hep boyle olup, bunlann hep- 
si islamiyyetin gosterdigi yerlerde kullanihrsa ve ilm-i kelam da, islamiy- 
yetin tek se'adet ve medeniyyet yolu oldugunu isbat etmek icin kullanihr- 
sa caiz olur [ve cok sevab olur]. 

Mubah olan seyleri yapmak, vaciblerin, farzlann yapilmasina mani' 
olursa, bunlarla ugrasmak, yine mubah olur mu olmaz mi? Elbet olmaz! in- 
saf etmek lazimdir. Dini, imam, farzlan, haramlan ogrenmeden once, lise 
bilgileri ile ugrasmak da bu zaruri bilgileri ogrenmege mani' olmakdadir. 

[(Kimya-i se'adet) kitabi ilm kisminda buyuruyor ki: Her mii'minin, en 
once, Ehl-i siinnet i'tikadini, kisaca ogrenmesi farzdir. Bundan sonra, iki 
sey ogrenmesi lazim olur. Biri kalb icin olan, ikincisi beden icin lazim 
olan bilgidir. Beden icin olan bilgi de ikidir. Biri yapacagi emrler, ikincisi 
sakinacagi yasaklardir. Emrleri ogrenmek soyle olur: Sabah vakti, yeni miis- 
liman olan kimsenin, ogle vakti gelince abdestin ve nemazin farzlanni og- 
renmesi, hemen farz olur. Sunnetlerini ogrenmesi de siinnet olur. Aksam 
olunca, aksam nemazinin tie rek'at oldugunu ogrenmesi farz olur. Rame- 
zan gelince, orucun farzlanni ogrenmesi farz olur. Zengin olunca, bir se- 

- 1 13 - Mektubat Tercemesi: - F:8 



ne sonra, zekati ogrenmesi farz olur. Hacci ogrenmesi, hacca gidecegi ze- 
man farz olur. Iste, herseyi zemani gelince ogrenmesi farz-i ayn olur. Me- 
sela evlenmek istedigi zeman, nikah bilgilerini, kadin, erkek haklanni, 
kadinlann ozr hallerini ogrenmesi farz olur. Bir san'ata, ticarete baslayin- 
ca, bunlardaki emr ve yasaklan, faizi ogrenmesi lazim olur. Hangi san'a- 
ta bashyacaksa zemanin ona aid fen bilgilerini de mektebde ogrenmesi farz 
olur. (Mesela dis tabibi olacaksa, liseyi ve disci mektebini bitirmesi, staj ve 
ihtisas yapmasi farz olur. Her san'at, ticaret, zira'at da hep boyledir. Her- 
kese kendi san'atini okumasi, ogrenmesi farz olur. Baska san'at bilgileri- 
ni ogrenmesi farz olmaz. Harb zemaninda da askerligi ve yeni silahlan yap- 
mak, kullanmak, korunmak icin, fen bilgilerini kisaca ogrenmek, her miis- 
limana farz-i ayn, bunlarda ihtisas kazanmak ise farz-i kifayedir). 

Haramlan ogrenmek de, herkese baska durlu farz olur. Mesela, erkek- 
lerin ipek giydigi bir yerde bulunanlann, ipek giymenin haram oldugunu 
ogrenmesi ve bilenlerin bilmiyenlere ogretmesi farz olur. (Sun'i ipek giy- 
mek erkeklere de haram degildir). Alkollii ickiler icilen, domuz eti yinilen, 
baskasinin hakki, faiz, riisvet ahnan, kumar oynanan yerde bulunanlann, 
bunlann haram oldugunu ogrenmesi farz olur. Kadin erkek birlikde otu- 
ranlann da mahrem ve namahrem olan kadinlan, ya'ni bakmak caiz olan 
ve olmiyan kadinlan ogrenmesi farz olur. [Kadinlann, kizlann acik gezdi- 
gi, erkeklerin de dizden yukansini acdigi yerlerde bulunan muslimanlann, 
ortmesi farz olan yerlerini ogrenmeleri lazimdir. Bu yerlerini acmak ve bas- 
kasinin acik yerine bakmak giinah oldugu gibi, bunu bilmemek de ayn gii- 
nahdir.] 

Kalbe aid bilgileri, ya'ni ilm-i ahlak ogrenmek, her erkege ve kadina 
farz-i ayndir. Mesela (Hikd) "ya'ni kin baglamak", (Hased) [Baskasinda 
bulunan ni'metin onda olmayip, kendinde olmasini istemekdir. Onda ol- 
dugu gibi, kendisinde de olmasini istemek hased degildir. Buna (Gibta) 
etmek, imrenmek denir ki sevabdir], (Kibr) [Kendini biiyiik bilmek, iis- 
tiin gormekdir. Kibrli olana karsi kendini biiyiik gostermek, kibr olmaz. 
Sadaka vermek gibi sevab olur], (Su'i zan) etmek [iyi insani fena bilmek] 
gibi seylerin haram oldugunu ogrenmek, her mii'mine farz-i ayndir. G6- 
riiliiyor ki, imam, ya'ni Ehl-i siinnet i'tikadini kisaca ogrenmek ve iyi ve 
kotii huylan ogrenmek, farz-i ayndir. Ya'ni, herkesin ogrenmesi farzdir. 
Abdesti, guslii, nemazi ve orucu ve haramlan da, her muslimanin ogren- 
mesi farz-i ayndir. Cenaze nemazini, oliiye hizmeti ve san'at ve ticaret bil- 
gilerini (ve buguniin silahlarmi yapmak ve kullanmak icin, fen bilgileri- 
ni iyi) ogrenmek farz-i kifayedir. Ya'ni lazim olan kimselerin ogrenmesi 
farz olup, baskalanna farz olmaz. Fekat, liizumu kadar kimse ogrenmez- 
se, butiin muslimanlar, hukumet ve millet, biiyiik giinaha girer. Mesela, 
doktor olacak kimsenin lise ve tibbiyyede okumasi farz olup, miihendis ola- 
cak kimsenin tibbiyyede okumasi farz degildir. ibni Abidin "rahmetulla- 
hi aleyh" (Durr-iil-niuhtar) serhinde, on sozde diyor ki: (Ulum-i nakliy- 
yeden ya'ni din bilgilerinden kendine lazim olanlan ogrenmek farz-i ayn- 
dir. Bundan fazlasini ogrenmek ve ulum-i akliyyeden faideli olanlan og- 
renmek farz-i kifayedir). Nemazda kira'eti anlatirken diyor ki: (Bir ayet 
ezberlemek, herkese farz-i ayndir. Fatihayi ve iic ayet veya bir kisa sure 

-114- 



ezberlemek vacibdir. Kur'an-i kerimin hepsini ezberlemek farz-i kifaye- 
dir. Kendine lazim olmiyan fikh bilgilerini ogrenmek, Mfiz olmakdan da- 
ha iyidir). Besinci cildde buyuruyor ki: (Baskalanna ogretmek icin ilm og- 
renmek, kendi islemesi icin ogrenmekden daha sevabdir).] 

Yavrum! Hak teala, sana cok lutf ve ihsan ederek, bu gene yasda tevbe 
etmekle ve islam alimlerinin yolunda bulunan birinin sohbetine kavusdur- 
makla sereflendirmisdi. Bilemiyorum ki, nefs ve seytamn ve din bilgisi ol- 
miyan kotii arkadaslann arasinda, o temiz halde kalabildin mi? Din diis- 
manlan her yoldan gencleri aldatmaga ugrasirken, degismeden, akintiya 
karsi durmak kolay degildir. Genclik zemanidir. Para bol, nefsin her arzu- 
sunu yerine getirmek kolay ve arkadaslann cogu da uygunsuz! Farisi beyt 
tercemesi: 

Canim, yavrum! Sana sbziim, yalmz sudur: 
korpeciksin, yolun da cok korkuludur. 

Kiymetli oglum! Mubahlann fazlasindan sakinmahsin. Mubahlan, liizu- 
mu kadar kullanmalisin. Bunlan da, Allahii tealaya kulluk etmek niyyeti 
ile yapmalisin. Mesela, birsey yirken, Allahii tealamn emrlerini yerine ge- 
tirmek icin kuvvetlenmege, giyinirken avret yerini ortmege ve sogukdan, 
sicakdan korunmaga niyyet etmeli ve her mubah icin [ve ders cahsirken boy- 
le] gerekli niyyetler yapmahdir. Biiyuklerimiz azimet ile hareket etmis, ruh- 
satdan elden geldigi kadar kacinmisdir. Mubahlan, zaruret mikdan kullan- 
mak da azimetdir. Bu devlet, bu ni'met ele gecmezse, mubahlardan disa- 
n cikmamah, haram ve siibhelilere tasmamahdir. Allahii teala kullanna gok 
merhamet ve ikram ederek, mubah olan seylerle zevklenmege izn ver- 
misdir. Pekcok seyleri mubah etmisdir. Halal olan bu sayisiz zevkleri, lez- 
zetleri birakip da, haram edilen birkac zevke sapmak, Allahii tealaya kar- 
si, ne kadar edebsizlik olur. Hem de, haram etdigi lezzetleri, daha fazlasi 
ile mubahlarda da yaratmisdir. Halal olan cesid cesid ni'metlerin zevkle- 
ri bir yana, insanin isinden, Rabbinin razi olmasindan daha biiyiik zevk olur 
mu? Bir kimsenin isini, efendisinin begenmemesinden daha biiyiik cefa, si- 
kinti olur mu? Cennetde Allahii tealamn razi olmasi, Cennet ni'metlerinin 
hepsinden daha tathdir. Cehennemdekilerden Allahii tealamn razi olma- 
masi, Cehennem azablarmdan daha acidir. 

Biz kuluz. Sahibimizin emrindeyiz. Basi bos degiliz. Her istedigimizi yap- 
maga serbest degiliz. iyi diisiinelim! Uzagi goren akl sahibi olahm! Kiya- 
met giinii utanmakdan, pisman olmakdan baska, ele birsey gecmez. Genc- 
lik cagi, kazanc zemanidir. Merd olan, bu vaktin kiymetini bilip, elden ka- 
cirmaz. ihtiyarhk herkese nasib olmaz. Nasib olsa da, rahat, elverisli vakt 
ele gecmez. Vakt de bulunsa, kuvvetsizlik, halsizlik zemaninda, yarar is ya- 
pilamaz. Bugiin, her vaz'iyyet elverisli iken, ananin babanin varhgi biiyiik 
ni'met iken, gecim derdi olmayip firsat elde iken, giic kuvvet yerinde iken, 
hangi ozr ile, hangi sebeble, buguniin isi yarina birakilabilir? Peygambe- 
rimiz "sallallahu aleyhi ve sellem", (Yarin yaparim diyen lielak oldu, ziyan 
etdi) buyurdu. Eger diinya islerini yarina birakirsan ve bugiin hep ahiret 
islerini yaparsan giizel olur. Fekat, bunun aksini yaparsan cok cirkin olur. 

-115- 



Genclik zemamnda, insani uc din diismani olan, nefs, seytan ve kotii in- 
sanlar aldatmaga ugrasmakdadir. Bunlar karsisinda az bir ibadet pek kiy- 
metli olur. Ihtiyarhkda yapilan, bundan katkat fazla ibadetlerin bu kadar 
kiymeti olmaz. Diisman hiicum etdigi zeman, askerin ufak bir hareketi, cok 
kiymetli olur. Sulh zemamnda yapilan buyxik ta'limlerin, manevralann, bu 
kadar kiymeti olmaz. 

Oglum, biitiin varliklann hiilasasi, ozii olan insan, eglence icin, oyun icin, 
yiyip icmek, gezmek, yatmak, keyf siirmek icin yaratilmadi. Kulluk vazife - 
lerini yapmak icin, Rabbine ita'at, tevazu', kuvvetsizligini, ihtiyacini goster- 
mek, Ona siginmak ve yalvarmak icin yaratildi. Muhammed aleyhisselamin 
bildirdigi ibadetlerin hepsi, insanlara faideli seylerdir. insanlara yaradigi icin 
emr edilmisdir. Yoksa, hicbir ibadetin Allahii tealaya faidesi yokdur. Can- 
dan tesekkiir ederek, minnet ile ibadet yapmah. Tarn teslim olarak, emrle- 
ri yapmaga ve yasaklardan kacinmaga cahsmahdir. Allahii teala hicbirse- 
ye muhtac olmadigi halde, kullanni emr ve yasaklar vermekle sereflendir- 
di. Herseye muhtac olan, biz kullann, bu buyiik ihsana, bol bol tesekkiir et- 
memiz, bunun icin de, emrleri yapmaga, candan sanlmamiz lazimdir. 

Ey Oglum! iyi biliyorsun ki, diinyada biri, mevki', riitbe sahibi olsa, em- 
rinde bulunanlardan birine, muhim bir vazife verse, bu vazifenin yapilma- 
sinda, emr verene de faide oldugu halde, bu isci, bu vazifeye ne kadar cok 
ehemmiyyet ve kiymet verir. Bu vazifeyi, bana biiyiik bir zat verdi diye ogii- 
niir ve seve seve, zevk ile yapmaga cahsir degil mi? Yaziklar olsun! Alla- 
hii tealanin buyiikliigii, yiiksekligi, bu kimsenin buyiikliigii kadar degil 
midir de, islam dininin istediklerini yapmaga, boyle cahsilmiyor. [Allahii 
tealanin emrleri vazife bilinmiyor ve (vazife mukaddesdir! Once vazife, son- 
ra nemaz) gibi seyler deniyor. Halbuki, Allahii tealanin emrleri birinci va- 
zife olmak lazimdir.] 

Utanmak lazimdir. Gaflet uykusundan uyanmamiz lazimdir. Allahii 
tealanin emrlerini yapmamak, iki sebebden ileri gelir: 

1- Allahii tealanin emrlerine, yasaklanna inanilmamisdir. [Bu ibadetler 
arablar icindir. Coldeki insanlann saglam olmasi icindir. Bugiin isvec ha- 
reketleri, spor, fiziko-terapi, masaj, nemazin isini gormekde, duslar, ban- 
yolar, plajlar, abdestden daha modern temizlemekdedir denilmesidir.] 

2- Allahii tealanin emrlerine ehemmiyyet vermemekdir. Bu emrlerin bii- 
yiiklugunu, mevki', kumanda sahibi kimselerin biiyukliigiinden asagi gor- 
mekdir. Her iki sebeb ile de, ibadet etmemenin sena'atini, cirkinligini dii- 
siinmemiz lazimdir. 

Ey evladim! Yalancihgi cok def a gonilmus olan birisi, diisman bu ge- 
ce, filan yerden baskin yapacak dese, idareciler, aklhlar, karsi koyma giic- 
lerini diisiinmez mi? O kimsenin yalanci oldugunu bildikleri halde, tehlii- 
ke bulunan islerde, ihtiyath, tedbirli, uyanik bulunmak lazimdir demezler 
mi? 

Muhbir-i sadik, ya'ni hep dogru soyleyici, dogrulugu ile sohret bulmus 
"aleyhissalatii vesselam", tekrar tekrar, acikca, ahiretin sonsuz azablanni 
bildiriyor. Buna inanmiyorlar. inamlsa da, tedbir, kurtulma caresi diisiin- 

-116- 



muyorlar. Halbuki, Muhbir-i sadik, kurtulus yolunu da, gostermekdedir. 
O halde, Muhbir-i sadikin sozlerine, bir yalancinin sozleri kadar kiymet ver- 
memek, nasil bir imandir? Imanim var demek, muslimanim demek, insa- 
ni kurtarmaz. Kalbin inanmasi, yakin hasil etmesi lazimdir. Halbuki, yakin 
nerede? Zan bile yok. Belki vehm bile degil. Cunki, tehliikeli zemanlarda 
vehm edilen seye karsi da, tedbff almak, akl fcabidir. 

Huciirat suresi, onsekizinci ayetinde mealen, ( Allahii teala, yapdiklari- 
nizi hep gormekdedir) buyuruldugu halde, haramlan, yapiyorlar. Halbu- 
ki, herhangi bayagi bir kimse, bu cirkin isleri gorecek olsa, belki gormek 
ihtimali olsa, yapmakdan vazgecerler. Bu halin iki sebebi olabilir: Ya, Al- 
lahii tealanin verdigi habere inanmiyorlar. Yahud da, Allahii tealanin gor- 
mesine ehemmiyyet vermiyorlar. Haramlan, bu iki sebeb ile islemek, lma- 
ni mi gosterir, kafir olmagi mi gosterir? 

Yavrum, yeniden imanim tazelemelisin! Peygamberimiz "aleyhissalatu 
vesselam" buyurdu ki, (La ilahe illallah, diyerek, imaninizi yenileyiniz!) Son- 
ra, Allahii tealanin razi olmadigi islerinden tevbe etmelisin. Yasak etdigi, 
haram eyledigi seylerden sakinmahsin. Bes vakt nemazi cema'at ile kilma- 
lisin. Gece nemaz kilabilirsen, tehecciide kalkabilirsen, biiyiik se'adet 
olur. 

[Cum'a, Arefe, Bayram, Kadr, Berat, Mi'rac, Asure, Mevlid ve Rega- 
ib gecelerinde ibadet etmek cok sevabdir. Mevlana Muhammed Rebhami 
"rahmetullahi aleyh" (Ri\ ad-un-nasihin) kitabimn, Hind basmasi, yiizyet- 
misikinci sahifesinde buyuruyor ki, biiyiik islam alimi, imam-i Nevevi 
"rahmetullahi aleyh", (Ezkar) kitabinda buyuruyor ki, gecenin oniki kis- 
mindan bir kismini (ya'ni bir saat kadar) ihya etmek, ya'ni okumak, kilmak, 
diia etmek, biitiin geceyi ihya etmek olur. Yaz ve kis geceleri icin hep boy- 
ledir. (ibni Abidfn)in dortyiizaltmisbirinci (461) sahifesindeki yazidan 
da, boyle oldugu anlasilmakdadir. (Hakayik-i manzume)de diyor ki, (fikh 
kitablannda, saat demek, bir mikdar zeman demekdir. Nevevi, safi'i mez- 
hebinde muctehiddir. Hanefilerin de, geceleri, boyle ihya etmeleri uygun 
olur). (Hakayik-i manzume) kitabi, Mahmud-i Buharinin olup iki cilddir 
ve (Manziiine-i Nesefi)nin serhidir. Kiymetli fikh kitabidir. Mahmud-i 
Buhari, 671 [m. 1271] senesinde, Buharada vefat etmisdir.] 

Zekat vermek de, islamin bes sartindan biridir. Zekat vermek elbette la- 
zimdir. [Bircok kitablar, mesela Murad Molla kiitiibhanesinde, (1113) nu- 
marah (Surre-tiil-fetava) kitabi ondordiincii sahifesinde, (Zekat vermek la- 
zim olup da, (o sene vermeyip), ozrsiiz gecikdiren giinaha girer ve sehade- 
ti kabul olmaz) buyurmakdadir.] Zekati kolayca verebilmek icin, altindan 
ve gumusden ve ticaret esyasindan, fakirlerin hakki olan kirkda biri, sene- 
de bir kerre [mesela her Ramezan-i serif ayinda] zekat niyyeti ile aynhp, 
saklanir. Biitiin sene icinde, istedigi zeman, zekat vermesi caiz olanlardan, 
diledigine verir. Her verisde, ayrica zekat icin, niyyet etmege liizum yok- 
dur. Ayinrken, bir kerre niyyet etmek yetisir. Herkes, fakirlere ve zekat- 
dan hakki olanlara, bir senede ne kadar verecegini bilir. Buna gore zeka- 
tindan ayinp saklar. Ayinrken, niyyet etmezse, fakirlere verdikleri zekat 
olmaz. [Nafile sadaka olur.] iste boylece, hem zekat verilmis olur, hem de, 

-117- 



her zeman muhtaclara yapdigi yardim, yerini bulur. Bir sene icinde, fakir - 
lere yapdigi yardim, zekat icin aynlandan az olursa, artan zekati, yine 
kendi malindan ayn saklamali, gelecek sene aynlacak olan zekat ile kans- 
dinp vermelidir. Her sene, boyle ayinp, yavas yavas vermek caizdir. Yav- 
rum! insanlann nefsi bahildir, cimridir, tama'kardir. Allahu tealanin emr- 
lerini yapmamakda inadcidir. Onun icin, biraz asm yazdim. Yoksa, mail da, 
cam da, mulkii de, hep O vermisdir. Onun verdigine el uzatmaga kimin hak- 
ki vardir? O halde zekati ve usru seve seve vermek lazimdir. 

Her ibadeti seve seve yapmahdir. Kul hakkina dokunmamaga, hakki 
olanlari odemege, titizlikle cahsmahdir. Uzerimizde kimsenin hakki kal- 
mamasina cok dikkat etmeliyiz! Hakki diinyada odemek kolaydir. Neza- 
ket ile, yumusakhkla hakdan kurtulmak miimkin olur. Fekat, ahiretde, is 
boyle degildir. Orada, hak altindan kurtulmak cok gucdiir, caresi bulunmaz. 

[Kafirlerin haklanni da gozetmek lazimdir. Kafir memleketlerindeki ka- 
firlerin de mallanna, canlarma ve namuslanna saldirmamalidir. Kafirlerin 
kanunlanna da karsi gelmemelidir.] islamiyyeti, dinini iyi bilen ve ahire- 
ti diisiinen dogru alimlere sorup ogrenmelidir. Boyle mubarek insanlann 
sozleri ve kitablan, te'sirli olur. Bunlann nefeslerinin bereketi ile, sozle- 
rini yapmak kolay olur. [Para kazanmak icin, rey kazanmak, mevki' almak 
icin, din kitabi yazan, nutk soyliyen, mushmanian aldatmak icin yiizlerine 
giilen, din hirsizlannin yanindan ve kitablanndan kacmak lazimdir.] Dog- 
ru alim, giivenilir kitab bulunamayan yerlerde, bu gibilerden ancak, cok lii- 
zumlu seyler sorulabilir. Va'zlari, nutklan dinlenmez. 

Ey oglum! Bizim gibi fakirlerin, yukanda ta'rif etdigimiz, aleak diinya 
diiskiinleri ile, ne isimiz vardir ki, onlann gidislerinin iyiligine, kotulugu- 
ne kansalim? Allahu tealanin Peygamberi "sallallahu aleyhi ve sellem" la- 
zim olan nasihatlan, acikca bildirmis, soylenmedik birsey kalmamisdir. Fe- 
kat bu yavru, bu fakirlere gelip, nasihat ve yardim istemis oldugu icin, bu 
yavrunun nasil, ne yolda bulundugu sik sik kalbe gelmekdedir. Bu bagh- 
hk bu satirlann yazilmasina sebeb olmusdur. Evet, bu yavrunun boyle 
sozleri cok isitmis oldugunu biliyorum. Fekat, yalniz isitmekle, birsey ka- 
zanilmaz. Duyduklanni, ogrendiklerini yapmak lazimdir. Bir hasta, ilaci- 
m ogrenebilir. Fekat, ilaci kullanmadikca, iyi olamaz. ilaci bilmek, onu iyi 
edemez. Biitiin Peygamberlerin "aleyhimusselam" ve alimlerin "rahime- 
hiimullah" milyonlarca sozleri ve binlerle kitablan, hep islemek icindir. Bil- 
mek, kiyametde faideli degil, sefa'atci degil, azab yapilmasi ipin huccet ve 
sahid olacakdir. Peygamber "sallallahu aleyhi ve sellem" efendimiz buyur- 
du ki, (Kiyamet giinii, azabin en siddetlisine, en kotiisiine diisecek olan, il- 
miiiiii faidesini gormiyen, gidisi i I mine uymiyan alimdir). 

Yavrum, o zemanki tevbenin, baghhgin bir netice vermedigini sen de bi- 
liyorsun! Ciinki, Allahu tealayi seven ve unutmiyanlardan uzak kalman, o 
se'adet tohumunun acihp biiyiimesine mani' oldu. Fekat, o tohumun curii- 
memis olmasi, bu yavrunun yetismege elverisli, nefis bir cevher oldugunu 
gostermekdedir. O tevbenin, o baghhgin bereketi ile, Allahu tealanin, bu 
yavruyu, ergec, sevdigi, secdigi yola kavusduracagi ummid olunur. Heme 
behasina olursa olsun, Allah yolunda bulunanlara olan sevgiyi elden kacir- 

-118- 



mayiniz! Bunlara siginmak, bunlarla beraber olmak istiyakim kalbinize yer- 
lesdiriniz! Bu biiyiiklere olan sevginiz sebebi ile, Allahii tealanin, kendi sev- 
gisini icinize yerlesdirmesini ve kalbinizi, bu diinya cercoplerine baglamak- 
dan kurtanp, biisbiitiin kendisine cekmesini isteyiniz! Farisi beytler terce- 
mesi: 

Ask dyle bir atesdir ki, yanarsa eger, 
Ma'sukdan baska herseyi yakar, kiil eder. 

Hakdan gaynyi katl icin (LA) kill mi cek, 
(LA) dedikden sonra, birsey kaldimi bir bak. 

(ILLALLAH)dan baska ne varsa, hepsi gitdi; 
Sevin ey ask! Hakka ortak kalmadi bitdi. 

74 

YETMISDORDUNCU MEKTUB 

Bu mektub, Mirza BedPuz-zemana "rahmetullahi aleyh" yazdmisdir. Fa- 
kfrleri sevinck ve onlara iyilik etmek ve islamiyyete uymak lazim oldugu 
bildirilmekdedir: 

Serefli mektubunuz ve latif yazilanniz geldi. Allahii tealaya hamd olsun! 
Okuyunca, fakirlere sevginiz ve baghliginiz anlasildi. Ciinki bu sevgi, se'a- 
detin sermayesidir. Onlar, Allahii tealanin celisleridir, hep Onunla birlik- 
dedirler. [Ciinki, (Buhari) ve (Miislim)de bildiriliyor. Bir hadis-i kudside, 
(Ben, kulumun zan etdigi gibiyim. Kiiliim beni zikr ederken, ben muhak- 
kak onun ile beraber bulunurum) buyuruldu.] (Onlarla birlikde olanlar sa- 
kiolmaz) buyuruldu. [Bu hadis-i serif, (Buhari) ve (Muslim) sahihinde ya- 
zihdir. Onlan bulamayip, kitablanni okuyanlar da sakiolmaz.] Resululla- 
hin "sallallahii teala aleyhi ve sellem", kafirlere galib gelmesi ve islerin ko- 
laylasmasi icin, muhacirlerin fakirleri hurmetine diia buyurdugu, [Tabera- 
nide ve Ebu Nu'aym ve Hafiz-i Miinzirinin "rahmetullahi aleyhim ec- 
ma'in" (Tergib) kitabinda] bildirilmekdedir. Peygamberimiz "aleyhissala- 
tii vesselam" muhacirlerin fakirlerinin sanlanni bildirmek icin, (Saclari ka- 
nsniis cok kimse vardir ki, kapdardan kovulurlar. Allahii tealaya yemin et- 
seler, yemin etdikleri seyi elbette yaratip verir) buyurdu. 

Ey mes'ud insan! Kiymetli mektubunuzda, (Diinya ve ahiretin sahibi...) 
yazmissimz. Bu soz, ancak Allahii teala icin soylenir. Elinden hicbirsey gel- 
miyen bir kole, nasil olur da, herhangi bir bakimdan sahibi ile ortakhgi ara- 
yabilir? Sahib olmak yolunu tutabilir? Hele ahiretde. ister hakikat olarak, 
isterse mecaz olarak diisiiniilsiin, malik ve sahib yalniz Allahii tealadir. Hak 
teala, kiyamet giinii, (Bugiin, miilk kim icindir?) buyurur. Cevab olarak yi- 
ne kendisi, (Kahhar, Galib olan bir Allah icindir) buyurur. O gun kullar icin, 
korkudan siginmakdan baska birsey yokdur. Pismanhkdan, saskinhkdan 
baska birsey yapamazlar. Allahii teala, o giiniin siddetini, kullann sikinti- 
sinin coklugunu bildirmek icin, Hac suresinin birinci [1] ayetinde mealen, 
(O giiniin zelzelesi cok biiyiik seydir. O giin kadinlar memedeki cocukla- 
rini unuturlar. Hamile hal unlar cocuklarim diisiiriirler. Insanlar serhos 
olinuslar sandir. Onlar serhos degildir. Fekat, Allahii tealanin azabi cok sid- 

-119- 



detlidir) buyuruldu. Farisi iki beyt tercemesi: 

Sorulur o gun islerden, sozlerden, 
Kalbi titrer Nebilerin korkudan. 

Enbiyamn sasirdigi biryerde, 
Gunahlara ozr bulmak nerede? 

Nasihatlann basi sudur ki, islamiyyetin sahibine "aleyhissalatii vessela- 
mii vettehiyye" uymak lazimdir. Resulullaha uymiyanlar, ahiretde azabdan 
kurtulamaz. Bundan sonra, diinyanin siislerine diiskiin olmamak, varhgina 
ve yokluguna aldins etmemek lazimdir. Ciinki, Allahii teala diinyayi sevmez, 
ona kiymet vermez. Bunun icin, kulun diinyahgi olmakdansa, olmamasi da- 
ha iyidir. Diinyanin kimseye faide vermedigini ve elden cabuk cikdigini 
herkes bilmekde, hatta gormekdedir. Diinyanin mahna, mevki'ine diiskiin 
olanlann, bunlara kavusmak icin ugrasip da, ansizin hepsini birakip giden- 
lerin halini gorerek ibret ahniz! Allahii teala, bizi ve sizi, Peygamberlerin en 
iistiiniine "aleyhi ve ala alihissalatii vesselam" uymakla sereflendirsin! Amin. 

75 

YETMiSBESINCi MEKTUB 

Bu mektub, yine Mirza Bedi'uz-zemana "rahmetullahi aleyh" yazil- 
misdir. Mahluklarin en iistiiniine uymagi, once i'tikadi diizeltmegi, sonra 
fikh bilgilerini ogrenmegi bildirmekdedir: 

Allahii teala, size selamet ve afiyet versin! Diinya ve ahiret se'adetle- 
rine kavusmak icin, diinya ve ahiretin efendisine "aleyhi ve ala alihissale- 
vatii vetteslimatii etemmiiha ve ekmeliiha" uymak lazimdir. Ona uymak 
icin, Ehl-i siinnet alimlerinin bildirdiklerine uygun olarak, once i'tikadi dii- 
zeltmek lazimdir. Bundan sonra, o biiyiiklerin Kur'an-i kerimden ve ha- 
dis-i senflerden anlayip bildirdikleri halal, haram, farz, vacib, siinnet, 
mendub, mubah ve miistebeh [siibheli] bilgilerini ogrenmek ve biitiin is- 
lerini bunlara uygun olarak yapmak lazimdir. Bu iki i'tikad ve amel kanad- 
lan elde edildikden sonra, eger ezelde mes'ud olmus ise, mukaddes ale- 
me ugmak nasib olur. Bu iki kanat olmadan yukselmek olamaz. Bu aleak 
diinya, arkasindan kosmaga degmez. Bunun, mahnin, mevki'inin degeri 
yokdur ki ozenilsin. Degerli, kiymetli seyleri aramahdir. Allahii teala, her- 
seyi bir sebeble yaratdigi, gonderdigi icin, kendisine kavusduran sebebi, 
o vesileyi Ondan istemelidir. Farisi misra' tercemesi: 

Is budur, bundan baskasi hicdir. 

Bu fakirlere "rahmetullahi aleyhim ecma'in" yakinhk gostererek yardim 
istiyorsunuz. Size mujdeler olsun! Saglam olarak ve kazanarak geri doner- 
siniz. Fekat, bir sarti gozetmek lazimdir. O da, kalbi yalniz bir yere baglamak- 
dir. Kalbi birkac yere baglamak, insani harab eder. (Bir yerde olan, her ye- 
re kavusur. Heryere dagilan hicbir yer bulamaz) sozii meshurdur. Allahii te- 
ala, Muhammed aleyhisselamin nurlu caddesinde bulundursun. Dogru yol- 
da olanlara ve Muhammed aleyhisselamin izinde bulunanlara selam olsun! 

-120- 



76 

YETMISALTINCI MEKTUB 

Bu mektub, Kihnc hana gonderilmis olup, terakki, vera' ve takva ile olur. 
Mubahlann fazlasim terk etmelidir. Hie olmazsa, haramlardan sakmrp, mu- 
bahlan azaltmahdir. Haramlardan sakinmak, iki diirlii oldugu bildiril- 
mekdedir: 

Allahii teala, sizi her uzuntiiden korusun. insanlann en ustuniinun "sal- 
lallahii aleyhi ve sellem" hurmeti icin, her kusurdan muhafaza buyursun! 

Sure-i Hasrin yedinci ayetinde mealen, (Resulumiin getirdigi emrleri ah- 
niz, ita'at ediniz! Nehy, men', yasak etdigi seylerden sakrmmz!) buyurul- 
du. Goriiluyor ki, diinyada felaketlerden, ahiretde azabdan kurtulmak 
icin, iki sey lazimdir: Emrlere sanlmak, yasaklardan sakinmak! Bu ikisin- 
den, en biiyugii, daha lxizumlusu, ikincisidir ki, (Vera') ve (Takva) denir. 
Resulullahin "sallallahxi aleyhi ve sellem" yaninda, birisinin cok ibadet et- 
digini, cok ugrasdigini soylediler. Birisinin de, yasak edilen seylerden, cok 
sakindigini soylediklerinde, (Hicbirsey, vera' gibi olamaz!) buyurdu. Ya'ni, 
yasaklardan sakinmak, daha kiymetlidir buyurdu. Bir hadis-i serifde de, (Di- 
ninizin diregi vera'dir) buyurdu. insanlann meleklerden daha iistiin olabil- 
mesi, vera' sayesindedir ve terakki etmeleri, yiikselmeleri bu sayededir. Me- 
lekler de, emrlere ita'at etmekdedir. Halbuki melekler, terakki edemi- 
yor. O halde, vera'a sanlmak ve takva iizere olmak, herseyden daha liizum- 
ludur. Islamiyyetde en kiymetli sey takvadir. Dinin temeli takvadir. Vera' 
ve takva, haramlardan kacinmak demekdir. Haramlardan temamen kaci- 
nabilmek icin, mubahlann fazlasindan kacinmahdir. Mubahlan, lazim ol- 
dugu kadar, kullanmahdir. Bir insan, mubah, ya'ni islamiyyetin izn verdi- 
gi seylerden, her istedigini yapar, taskinca mubah islerse, siibheli seyleri yap- 
maga baslar. Siibheliler ise, haram olanlara yakindir. insanin nefsi, hayvan 
gibi, kendine duskiindiir. Ucurum yaninda dolasan, birgiin ucuruma diise- 
bilir. Vera' ve takvayi tarn yapabilmek icin, mubahlan lazim oldugu kadar 
kullanmah, zaruret mikdanni asmamahdir. Bu kadanni kullamrken de, kul- 
luk vazifelerini yapabilmek icin kullanmaga niyyet etmelidir. Boyle niyyet 
etmeden, az kullanmak da, giinah olur. Azi da cogu gibi zararh olur. Mu- 
bahlann fazlasindan temamen kacinabilmek, her vakt ve hele bu zemanda, 
hemen hemen mumkin degildir. Hie olmazsa, haramlardan kacinmah, mu- 
bahlann fazlasindan da elden geldigi kadar sakinmaga cahsmahdir. Mubah- 
lar, luzumundan fazla islendikde, pisman olup tevbe etmelidir. Bu isleri, ha- 
ram islemege baslangic bilmelidir. Allahii tealaya siginmah ve yalvarma- 
hdir. Bu pismanhk, tevbe ve yalvarmak, belki mubahlann fazlasindan biis- 
biitiin sakinmak yerine gecerek, boyle islerin afetinden, zaranndan korur. 
Biiyiiklerden biri buyuruyor ki, (Giinah isleyenlerin, boynunu biikmesi, ba- 
na, ibadet edenlerin gogsiinii kabartmasindan daha iyi geliyor). 

Haramlardan kacinmak da, iki durliidiir: Birinci kismi, yalniz Allahii te- 
alanin haklanna dokunan giinahlardan kacinmakdir. ikinci kismi, insanla- 
nn, mahluklann haklari da bulunan giinahlardan kacinmakdir. ikinci kis- 
mi, daha miihimdir. Allahii teala, hicbirseye muhtac degildir ve cok mer- 
hametlidir. Kullar ise, pekcok seye muhtac olduklan gibi, hasis ve alcak- 

-121- 



dir. Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" buyurdu ki: (Uzerinde kul hak- 
ki olan, mahluklarin mahna, lrzina dokunan, olmeden once halallassin, ode- 
sin! Zira o giin allium, malm degeri olmaz. O gun, hak odeninceye kadar, 
kendi sevablanndan ahnacak, sevablari olmazsa, hak sahibinin giinahlari, 
buna yiiklenecekdir). 

[Ibni Abidin "rahmetullahi aleyh" (Diirr-iil-muhtar) kitabim aciklarken, 
nemaza niyyet bahsi, ikiyiizdoksanbesinci sahifede buyuruyor ki, (Kiyamet 
giinii, hak sahibi, hakkini afv etmezse, bir dank hak icin, cema'at ile kihn- 
mis, kabul olmus yediyiiz nemazi ahnip, hak sahibine verilecekdir). Bir 
dank, dirhemin altida biri, yaklasik olarak, yanm gram gumusdiir.] 

Birgiin, Eshab-i kirama karsi: (Miiflis kinie denir, biliyor musunuz?) bu- 
yuruldukda: (Parasi ve mah kalmayan kimseye diyoruz) dediler. Buyurdu 
ki: (Ummel im arasinda miiflis, su kimsedir ki, kiyamet giinii, defterinde cok 
nemaz, oruc ve zekat sevabi bulunur. Fekat, bir kimseye sovmiis, iftira el- 
mis, malmi almis, kamm dokmiis, dogmiis. Sevablari, bu hak sahiblerine da- 
gitdir. Haklari odenmeden once, sevablari biterse, hak sahiblerinin giinah- 
lari, bunun iizerine yiikletilir. Sonra Cehenneme atdir). [Bu hadis-i serif de 
gosteriyor ki, Eshab-i kiramdan "ndvanullahi teala aleyhim ecma'in" her- 
hangi birine dil uzatan, sogen, iftira eden, ahiretde muhakkak cezasim 
gorecekdir.] 

Sizin icin ne kadar hamd etsek, ne kadar tesekkiir etsek azdir. Ciinki si- 
zin mubarek vucuduniiz sayesinde, biiyiik Lahor sehrinde, boyle bir ze- 
manda, ahkam-i islamiyyenin cogu meydana cikmakda, tatbik edilmekdedir. 
Bu memleketde din kuvvetlenmekde, islamiyyet yerlesmekdedir. Bu faki- 
re gore, Lahor sehri, Hindistanin kalbi gibidir. Bu sehrin hayr ve bereketi, 
biitun Hindistan sehrlerine yayilmakdadir. islamiyyetin bu sehrde kuvvet- 
lenmesi, biitun sehrlerde kuvvetlenmesine yol aciyor. Allahu siibhanehii ve 
teala, kuvvetinizi artdirsin. Her isinizde yardimciniz olsun! Resulullah "sal- 
lallahu aleyhi ve sellem" buyurdu ki: (Ummetimden, hak iizere olan, dog- 
ru yolda yiiriiyen, her zeman bulunacakdir. Bunlara karsi duranlar, bunla- 
ra zarar yapamaz. Bunlar, Allahu tealamn takdir etdigi saate kadar, isleri- 
ni yapacakdir). ilm deryasi, basimin taci olan hocama karsi kuvvetli bagh- 
hginizi diisiinerek, su birkac satinmla, o kiymetli sevgiyi tazelemek istedim. 
Rahatsiz etmemek icin bu kadar yaziyorum. Cenab-i Hak, zat-i alinizi haki- 
ki devletlere ve sonsuz se'adetlere kavusdursun. Sevgili Peygamberi "aley- 
hi ve ala alihissalevat vetteslimat" hurmetine diiami kabul buyursun! Amin. 

77 

YETMiSYEDINCi MEKTUB 

Bu mekliib, Cebbarf hana yazilmisdir. Allahii tealaya ibadetin nasil 
olacagi bildirilmekdedir: 

Her diirlii hamd, Allahu teala icindir. Onun secdigi kullanna selam ol- 
sun. Farisi beyt tercemesi: 

Allahdan baskasma tapmmak hicdir, 
Hie ile ugrasmak ise delilikdir. 

-122- 



Bicun ve bi-cigune olan ya'ni nasil oldugu bilinemiyen bir yaratana 
"celle sultaniih" ibadet edebilmek icin, Ondan baska seylere kul olmakdan 
kurtulmak, kalbini Ondan baska hicbirseye baglamamak lazimdir. Bunun 
da isareti, alameti, Ondan gelen ni'metler ile sikintilan birbirinden baska 
diirlii karsilamamakdir. Baslangicda, Onun gonderdigi ni'metler, verdigi 
sikintilardan daha tath gelir. Fekat, bu makamin sonuna vanlinca, her is Ona 
birakilir. Her gonderdigi uygun gelir, tath gelir. Onun ni'metine kavusmak 
ve azabindan kurtulmak icin yapilan ibadet, kendi kendine tapinmak olur. 
Kendi kurtulusu ve rahathgi icin cahsmis olur. Farisi beyt tercemesi: 

Arzulanmn ardmda kosdukca sen. 
asikim deyince, yalan soylersin! 

Bu ni'mete kavusmak, tarn Fena ile olur. Kalbi ona baglamak, Onun za- 
tini sevmekle olur. Bu baglanti, bu tevecciih de, Vilayet-i hassa-i Muham- 
mediyyenin "ala sahibihessalatii vesselamii vettehiyye" baslangicidir. Bu 
biiyiik ni'mete kavusmak da, Onun dinine tarn uymakla ele gecebilir "aley- 
hi minessalevati etemmiiha ve minettehiyyati ekmeliiha". Ciinki, her Pey- 
gambere "aleyhimussalevatii vetteslimat" Peygamberlik yolundan gon- 
derilmis olan din, o Peygamberin vilayetine uygundur. Ciinki, vilayetde sa- 
likin yiizii, biisbutiin Allahii tealaya karsidir. Onu Peygamberlik makami- 
na indirdikleri zeman, o nur ile birlikde iner. O tistunluk, insanlar arasin- 
da bulundugu zeman da, kendinde bulunur. Peygamberlik makaminin de- 
recelerine kavusmak da, hep bu nur ile olur. Bunun icindir ki, (Bir Peygam- 
berin vilayeti, kendi Peygamberliginden daha iistiindur) demislerdir. Go- 
riiliiyor ki, her Peygamberin "salevatullahi teala aleyhim ecma'in" yolu ken- 
di vilayetlerine uygundur. Onun yoluna uymak, Onun vilayetine kavusma- 
ga sebeb olur. 

Siial: O Serverin "aleyhissalatxi vesselam" yoluna uyanlardan bircogu, 
o Serverin vilayetine kavusamiyor. Baska bir Peygamberin makami al- 
tinda bulunuyor. Onun vilayetine kavusuyor. Bu nasil oluyor? 

Cevab: Peygamberimizin "aleyhissalatii vesselam" yolu, biitiin yollan 
kendinde toplamisdir. Ona indirilmis olan kitab, gokden inmis kitablann 
hepsini icine almisdir. Bundan dolayi, bu dine uymak, biitiin dinlere uymak 
olur. Salik, yaradihsinda hangi Peygambere "salevatullahi teala aleyhim ec- 
ma'in" uygun oldu ise, onun vilayetini ahr. Sunu da bildirelim ki, Onun vi- 
layeti "aleyhissalatii vesselam" biitiin Peygamberlerin "aleyhimussaleva- 
tii vetteslimat" vilayetlerini kendinde toplamisdir. Onlann vilayetlerinden 
birine kavusmak, bu vilayetin parcalanndan bir parcaya kavusmak olur. Bu 
vilayetin kendisine ya'ni o vilayetlerin toplamina kavusamamak, Resiilul- 
laha tarn uyamamakdan ileri gelmekdedir. Tarn uyamamamn dereceleri var- 
dir. Bunun icin, elde edilen vilayetler de, baska baska olur. Tarn uymak ele 
gecerse, bu vilayetin kendine kavusulur. Baska bir Peygamberin "saleva- 
tullahi teala aleyhim ecma'in" dinine uyan bir kimsede, vilayet-i hassa-i Mu- 
hammediyye "aleyhi ve aleyhimussalevatu vetteslimatu vettehiyyat" hasil 
olsaydi, yukardaki siial sorulabilirdi. Halbuki, boyle birsey olmamisdir. 

Bize ni'metlerini gonderen ve dogru yola kavusduran ve saglam dini ih- 

-123- 



san eden Allahu tealaya hamd olsun! Dogru yol, Muhammed aleyhissela- 
min yoludur. Onun dinidir. Yasin suresinin basinda, (Sen elbette Pey- 
gamberlerdensin. Tain dogru yoldasin!) mealindeki ayet-i kerfmeler, boy- 
le oldugunu gostermekdedir. Allahu teala bizi ve sizi, o yiice Peygamberin 
"aleyhissalatii vesselam" dinine uymakla sereflendirsin. Ona tarn uyanla- 
nn ve Evliyasinin buyiiklerinin hurmeti icin "ndvanullahi teala aleyhim ec- 
ma'in" diiamizi kabul buyursun! Amin. Bu diiamizi size ulasdiran zatin yol- 
culugu sizin tarafiniza olunca bu birkac kelime ile muhabbet zincirini ha- 
rekete getirdi. Vesselamii aleykiim ve rahmetullahi siibhanehii ledeykiim. 

78 

YETMiSSEKIZiNCi MEKTUB 

Bu mekl fib, yine Cebbarf hana yazdmisdir. Sefer der Vatan ve seyr-i afa- 
ki ve enfiisi bildirilmekdedir: 

Allahu teala, dogru olan bu islamiyyetin caddesinde ilerlemek ihsan ey- 
lesin! Dehli ve Egre yolculugundan geri doneli birkac gun oldu. Ahsdigi- 
miz vatanda yine yerlesdik. (Vatani sevmek imandandir) hadis-i serifinde 
bildirilen sevgi, kendini gosterdi. [Bunun hadis oldugu (Mesnevf)de de bil- 
dirilmekdedir.] Vatana kavusdukdan sonra, yolculuk olursa, vatan icinde 
olur. (Sefer der Vatan) Naksibendiyye biiyiiklerinin "kaddesallahii teala 
esrarehiim" temel sozlerinden biridir. Bu tarikatde bu seferi, daha baslan- 
gicda tatdinrlar. Nihayeti baslangicda yerlesdirdikleri buradan belli olur. 
Bu yolun yolculanndan dilediklerini (Mecziib-i salik) yaparlar. insanin di- 
sinda ilerletirler. (Seyr-i afakf) denilen bu dis yolculuk bitdikden sonra 
(Seyr-i enfiisi) denilen insanin icindeki yolculuga baslatirlar. (Sefer der Va- 
tan), bu ikinci yolculuk demekdir. Farisi misra' tercemesi: 

Bu biiyiik ni'meti, bakahm kimc verirler? 

Arabi beyt tercemesi: 

Ni'mete kavusanlara afiyet olsun, 
Zevalli fakir asik, birkac damlayla doysun. 

Bu biiyiik ni'mete kavusmak, ancak gelmislerin ve geleceklerin efendi- 
sine "aleyhi ve ala alihi minessalevati efdaliiha ve minettehiyyati ekmelii- 
ha" uymakla ele gecebilir. Bir kimse, kotxi huylanni yok etmezse ve emr- 
lere uyarak ve yasaklardan sakinarak kendini siislemezse, bu ni'metin ko- 
kusunu bile duyamaz. islamiyyetden kil ucu kadar bile aynlan bir kimse- 
de ahval ve mevacid hasil olursa, bunlara istidrac denir ki, onu diinyada ve 
ahiretde rezil olmaga siiriikler. Allahu tealanin sevgili Peygamberine 
"aleyhi ve ala alihi minessalevati efdaliiha ve minetteslimati ekmeliiha" ayak 
uydurmayan bir kimse, felaketlerden kurtulamaz. Birkac giinliik diinya ha- 
yatini, Hak tealanin razi oldugu seyleri yapmakla gecirmelidir. Bir kimse- 
nin islerinden, onun sahibi razi olmazsa, onun yasamasi nasil olur? Hak te- 
ala, onun biiyiik, kiiciik her yapdigini bilmekde ve gormekdedir. Hazirdir 
ve nazirdir. Utanmak lazimdir. Eger bir kimsenin, onun cirkin ve kotii is- 
lerini gordiigiinii anlasa, onun gordiigii yerde bozuk birsey yapmaz. Ayb- 

-124- 



lanni, kusurlanni onun gordugunii istemez. Miishmanlara ne oldu ki, Hak 
tealanin hazir oldugunu bilerek, Onun begenmedigi seyleri yapmakdan si- 
kilmiyorlar? Bu nasil miislimanhkdir? Hak tealaya, kendi kusurlanni go- 
ren bir kimse kadar kiymet vermiyorlar. Nefslerimizin kotuliiklerinden ve 
islerimizin bozuk olmasindan Allahii tealaya sigininz. Hadis-i serifde, (La 
ilahe illallah diyerek lmaninizi tazeleyiniz!) buyuruldu. Sam, serefi cok bii- 
yiik olan bu sozle her an, imam tazelemeli. Uygunsuz islerin hepsinden Al- 
lahii tealaya tevbe etmeli, Ona yalvarmahdir! Belki, tevbe etmek icin bas- 
ka zeman ele gecmez. Hadis-i serifde, (Sonra yaparim diyenler helak oldu) 
buyuruldu. Ya'ni, iyi isleri gecikdirenler, bu giiniin isini yanna birakanlar 
aldandi, ziyan etdi. Bos zemani kiymetlendirmelidir. Bu zemanlarda, Al- 
lahii tealanin begendigi seyleri yapmahdir. Tevbe yapabilmek, Hak teala- 
nin biiyiik ni'metlerinden biridir. Hak tealadan, her an bu ni'meti isteme- 
lidir. islamiyyeti iyi bilen ve hakikat aleminden haberi olan Allah adam- 
lanndan yardim beklemeli, bunlardan imdad istemelidir. Boylece, Hak te- 
alanin liitfuna kavusarak, Onun mukaddes tarafina cekilir. Ona karsi bas 
kaldiramaz olur. islamiyyetden kil ucu kadar aynlik bulundukca, kendini 
tehliikede bilmelidir. Bu ayriliklann, uygunsuzluklann hepsini yok etme- 
lidir. Farisi beyt tercemesi: 

Kurtulurum sanma sakm, ey Sa'dihoca! 
Muhammed aleyhisselama uymadikca. 

Ehliillah, ya'ni Allah adamlanna karsi gelmekden cok sakinmahdir. 
Hele arada pirlik ve rehberlik bagi varsa ve ondan istifade yolu acilmis ise, 
onun ufak bir seyini begenmemek, oldiiriicii zehr olur. Daha cok yazma- 
ga liizum yok saninm. Bu birkac kelime de, aramizdaki muhabbet ve ihlas 
dolayisi ile yazildi. Sizi usandirmiyacagimizi saninm. 

Sununla da basinizi agntayim ki, Molla Omer ve Sah Hiiseyn, temiz kim- 
selerin cocuklandir. Hizmetinizde bulunmak istiyorlar. Hizmetcileriniz 
arasina girmeleri umulur. isma'il de bu dilekle hizmetinize gelmisdir. Bi- 
necegi yok ise de, haline uygun bir is bulacagi ummidindedir. Basinizi da- 
ha agntmiyayim. Vesselam, vel-ikram. 

79 

YETMISDOKUZUNCU MEKTUB 

Bu mektub, yine Cebbarf hana yazdmis olup, bu parlak dinin gecmis din- 
lerin herbirini bir araya getirmis oldugunu ve bu dine uymak, biitiin din- 
lere uymak olacagim bildirmekdedir: 

Allahii teala, Muhammed aleyhisselamin getirdigi parlak dine uymak ve 
bu dogru yolda ilerlemek, boylece rizasina, sevgisine kavusmak nasib ey- 
lesin! Ciinki, Allahii teala, biitiin ismlerinin ve sifatlannin kemallerini, iis- 
tiinliiklerini, en sevgili kulu ve resulii olan Muhammed aleyhisselamda top- 
lamisdir. Biitiin bu iistiinliikler, kula yakisacak seklde Onda goriinmekde- 
dir. Ona indirilmis olan kitab, ya'ni Kuran-i kerim, biitiin Peygamberlere 
"aleyhimiisselam" indirilmis olan kitablann hepsinin hulasasidir. Hepsin- 
de bildirilmis olanlar, bunda da vardir. Bu biiyiik Peygambere "aleyhissa- 

-125- 



latii vesselam" verilmis olan din de, gecmis dinlerin hepsinin suzulmiis kay- 
magi gibidir. Hak olan, dogru olan bu dinin bildirdigi her is, gecmis dinler- 
de bildirilen amellerden, islerden secilmis, ahnmisdir. Aynca meleklerin 
islerinden de secilmis alinmis bulunmakdadir. Mesela, meleklerden bir 
kismina riiku' etmek emr olunmusdur. Bircoklarina secde etmek, baska me- 
leklere de kiyam, ya'ni ayakda ibadet etmeleri emr edilmisdir. Bunun gi- 
bi, gecmis iimmetlerden ba'zisina yalniz sabah nemazi emr edilmisdi. Bas- 
kalanna, baska vaktlerin nemazi emr olunmusdu. Gecmis iimmetlerin ve 
mukarreb meleklerin ibadetlerinden, amellerinden siiziilenleri, secilenle- 
ri, bu dinde emr olundu. Bunun icin, bu dini tasdik etmek, inanmak ve bu 
dinin emrlerine uymak, gecmis biitiin dinleri tasdik etmek ve hepsine uy- 
mak olur. Demek oluyor ki, bu dini tasdik edenler, iimmetlerin en hayrh- 
si, en iyileri olur. Bu dine inanmiyan, begenmiyen, buna uymak istemiyen 
de, gecmis dinlerin hepsine inanmamis, hicbirine uymamis olur. Bunun gi- 
bi, insanlann en ustiinii, iyilerin secilmisi olan Muhammed aleyhisselama 
inanmiyan, o biiyiik Peygambere dil uzatan bir kimse, Allahu tealanin 
ismlerinin ve sifatlarmin kemallerine, iistiinliiklerine inanmamis olur. Re- 
sulullaha "aleyhissalatii vesselam" inanmak, Onun ustunlugunii anlamak 
da, biitiin kemalleri anlamak ve inanmak olur. Demek ki, bu yiice Peygam- 
bere inanmiyan, Onun getirdigi dini begenmeyen kimse, iimmetlerin, in- 
sanlann en kotiisii, en asagisidir. Bunun icindir ki, Tevbe suresinin doksan- 
sekizinci [98] ayetinde mealen, (A'rabin kiit'rleri ve miinafikhklari, baska- 
larimnkinden daha siddetlidir) buyuruldu. 

Farisiiki beyt tercemesi: 

Arabistanda dogan, Muhammed "aleyhisselim ", 
Diinya ve ahiretin efendisi Odur heman! 

Toprak altmda kalsm, ezilsin, batsm her zeman, 
Onun kapisinda toz, toprak olmak istemiyen! 

Biitiin nfmetleri, iyilikleri gonderen Allahu tealaya hamd olsun ki, si- 
zin bu islamiyyeti ve onun sahibini sevdiginiz, iyice inandiginiz ve uygun- 
suz davramslanniza pisman oldugunuz goriilmekdedir. Allahu teala bu uya- 
nikhginizi artdirsin! Amin. 

Allahu tealaya hamd ve siikr olsun ki, bu islamiyyete ve islamiyyetin sa- 
hibine "aleyhissalatii vesselamii vettehiyye" giizel i'tikad ve giizel diisiin- 
ce, giizel seklde sizde goriilmekde ve daima uygunsuz hareketlerinize pis- 
man olmak elinize gecmekdedir. Allahu teala daha cogunu nasib eylesin. 

Ikinci olarak sunu da rica edeyim ki, duacinizin bu mektubunu size ge- 
tiren Seyh Mustafa, Kadi Siireyhin soyundandir. O temiz siilalenin co- 
cuklan bu memleketde saygi goren biiyiiklerden olmuslardir. Maddi bakim- 
dan da rahat yasamislardir. Adi gecen seyh Mustafanin maasi yokdur. Bu 
yiizden asker olmak yolundadir. Senedler ve emrler de yanindadir. Umu- 
lur ki, sizin vasitanizla, bu sikintidan kurtulup, cem'iyyete kavusur. Daha 
fazla yazip basinizi agritmiyayim. Kendisini sadr-i a'zama o seklde lsmar- 
layiniz ki, isi olsun ve tefrikadan kurtulup cem'iyyete ulassin. Vesselam vel 
ikram. 

-126- 



80 

SEKSENINCI MEKTUB 

Bu mektub, miiza Fethullah-i Hakfme yazilmisdir. Yetmisiic firka icin- 
de, kurtulan bir firkamn, Ehl-i siinnet firkasi oldugunu bildirmekdedir: 

Hak teala, Muhammed Mustafanin "ala sahibihessalatii vesselam" nur- 
lu caddesinde yuriimek nasib eylesin! Farisi misra' tercemesi: 

Is budur. Bundan baskasi hicdir. 

Hadis-i serif de, muslimanlann yetmisiic firkaya aynlacaklan bildirildi. 
Bu yetmisiic firkadan herbiri, islamiyyete uydugunu iddi'a etmekdedir. Ce- 
hennemden kurtulacagi bildirilen bir firkamn kendi firkasi oldugunu soy- 
lemekdedir. Mii'minun suresi, ellidordiincii [54] ve Rum suresi otuzikin- 
ci ayetinde mealen, (Her firka, dogru yolda oldugunu sanarak, sevinmek- 
dedir) buyuruldu. Halbuki, bu cesidli firkalar arasinda kurtulucu olan bi- 
rinin alametini, isaretini, Peygamberimiz "sallallahii aleyhi ve sellem" 
soyle bildirmekdedir: (Bu firkada olanlar, benim ve Eshabmun gitdigi 
yolda bulunanlardir). islamiyyetin sahibi kendini soyledikden sonra, Es- 
hab-i kirami da "ndvanullahi teala aleyhim ecma'in", soylemesine liizum 
olmadigi halde, bunlan da soylemesi, (Benim yolum, Eshabimin gitdigi yol- 
dur. Kurtulus yolu, yalniz Eshabimin gitdigi yoldur) demekdir. Nitekim Ni- 
sa suresi, yetmisdokuzuncu ayetinde mealen, (Resuliime ita'at eden, elbet- 
te Allahii tealaya ita'at etmisdir) buyuruldu. Resule ita'at, Hak tealaya ita'at 
demekdir. Ona "sallallahii aleyhi ve sellem" uymamak, Allahii tealaya 
isyandir. Allahii tealaya ita'atin, Resulune ita'atden baska oldugunu sanan- 
lar icin nazil olan, Nisa suresinin, (Allahii tealanm yolu ile, Resuliiniin yo- 
lunu birbirinden ayirmak istiyorlar. Senin soylediklerinin ba'zisina inani- 
riz, ba'zisina inanmayiz diyorlar. Ikisi arasinda ayri bir yol acmak istiyor- 
lar. Bunlar, elbette kafirdir) mealindeki yiizkirkdokuzuncu ayeti, bunlarm 
kafir olduklanni bildiriyor. Eshab-i kiramin "ndvanullahi teala aleyhim ec- 
ma'in" yolunda gitmeyip de, Peygambere "aleyhissalatii vesselam" uydu- 
gunu soyliyen, yanihyor. Ona "sallallahii aleyhi ve sellem" uymus degil, is- 
yan etmis oluyor. Boyle yol tutan, kiyametde kurtulamiyacakdir. Miicade- 
le suresinin, (Dogru birsey yapdiklarim samyorlar. Biliniz ki, onlar yalan- 
cidir, kafirdir) mealindeki onsekizinci ayeti bu gibilerin halini gosteriyor. 

Eshab-i kiramin "aleyhimiirndvan" yolunda giden, hie siibhe yok ki, 
Ehl-i siinnet vel cema'at firkasidir. Allahii teala, bu firkamn yorulmadan, 
yilmadan cahsan biiyiiklerine, bol bol miikafat versin! Cehennemden 
kurtulan firka, yalniz bunlardir. Ciinki, Peygamberimizin "sallallahii aley- 
hi ve sellem" Eshabina "aleyhimiirndvan" dil uzatan, bunlara uymakdan, 
elbette mahrumdur. 

[Si'iler, oniki kismdir. Her kismi da kollara aynlmisdir. Ba'zisi abdest- 
siz, guslsiiz gezer. Nemaz kilanlan azdir. Hepsinin i'tikadi, inanisi Ehl-i siin- 
netden ayndir. Alevi degildirler. (Alevi), Ehl-i beyti seven, onlann yolun- 
da giden kimse demekdir. imam-i Aliye ve bunun hazret-i Fatimadan 
olan cocuklarma (Ehl-i beyt) denir. Ehl-i beyti sevmek serefini Ehl-i siin- 

-127- 



net kazanmis, onlan sevmegi, onlann yolunda bulunmagi, son nefesde iman 
ile gitmenin alameti, isareti demisdir. O halde alevi, Ehl-i siinnetdir. Bu- 
nun icin, alevi olmak isteyen kimsenin, Ehl-i siinnet olmasi lazimdir. Bu- 
giin, zindiklar ve miislimanlikla ilgileri olmiyan kimseler, mubarek Alevi 
ismini Ehl-i siinnetden ahp, kendilerine mal etmek istiyorlar. Bu giizel is- 
min golgesi altinda, gencleri aldatmaga, Resulullahin yolundan ayirmaga 
ugrasiyorlar. Bu konuda, (Eshab-i Kiram) ve (Hak Soziin Vesfkalari) ki- 
tablanmizda genis bilgi vardir.] 

Mu'tezili firkasi ise, sonradan meydana cikmisdir. Bunun kurucusu olan 
Vasil bin Ata, Hasen-i Basrinin "rahmetullahi aleyh" talebesinden idi. 
Iman ile kiifr arasinda, bir uciincii kism bulundugunu soyliyerek, Hasen-i 
Basrinin yolundan aynldigi icin, Hasen-i Basri, buna (Ftezele anna) buyur- 
du ki, bizden aynldi demekdir. Diger biitiin firkalar da, sonradan meyda- 
na cikdi. 

Eshab-i kirama dil uzatmak, Allahii tealanin Peygamberine "sallallahii 
aleyhi ve sellem" dil uzatmak olur. (Eshab-i kirama saygi gostermiyen, Al- 
lahii tealanin Resuliine iman etmemisdir) buyuruldu. Ciinki, onlann kotii- 
lenmesi, sahiblerinin, efendilerinin "sallallahii aleyhi ve sellem" kotiilen- 
mesi olur. Boyle yanhs ftikada diismekden, Allahii tealaya sigininz! 
Kur'an-i kerimden ve hadis-i seriflerden cikan ahkami bizlere getiren, 
Eshab-i kiramdir. Onlara dil uzatihnca, onlann getirdigi sey de, kiymetden 
diiser. islamiyyeti bizlere getiren, Eshab-i kiram arasindan belli kimseler 
degildir. Bunda, herbirinin hizmeti, payi vardir. Hepsi adaletde, dogruluk- 
da, ogretmekde miisavidir. Eshab-i kiramdan "aleyhimiirndvan" herhan- 
gi birine dil uzatihnca, din-i islam kotiilenmis, sogiilmiis olur. Allahii tea- 
la, bu cirkin hale diismekden hepimizi korusun! 

Eshab-i kirama sogen eger, (Biz, yine Eshab-i kirama uyuyoruz. Onla- 
nn hepsine uymak, sart degildir. Hatta miimkin degildir. Ciinki, sozleri bir- 
birine uymiyor. Yollan baska baskadir) derse, bunlara deriz ki: Eshab-i ki- 
ramdan ba'zisina uymus olmak icin, hicbirini inkar etmemek lazimdir. Bir 
kismini begenmeyince, baska kismina uyulmus olamaz. Ciinki, mesela 
Emir [Ah] "radiyallahii anh", diger tie halifeyi biiyiik biliyor, hurmet edi- 
yor ve uyulmaga layik olduklanni biliyordu. Bunlara, seve seve bfat etmis, 
hilafetlerini kabul etmisdi. Diger tie halifeyi sevmedikce, Emire "radiyal- 
lahii teala anhiim" uydugunu soylemek yalan olur, iftira olur. Hatta, Emi- 
ri begenmemek, onun sozlerini, hareketlerini, kabul etmemek olur. Alla- 
hii tealanin arslani Ah "radiyallahii anh" icin, onlan idare ediyordu, yiiz- 
lerine giiliiyordu demek, cahilce, ahmakca soz olur. Allahin arslaninin, o 
kadar ilm ve kahramanhgi ile, tarn otuz sene, lie halifeye karsi diismanh- 
gini saklayip, dost goriindiigiinu ve onlarla yalandan arkadashk etdigini han- 
gi akl kabul eder? En asagi bir musliman bile boyle iki yuzluliik yapamaz. 
Emiri "radiyallahii anh" bu kadar kiiciilten, aciz, hileci ve miinafik yapan 
boyle sozlerin cirkinligini anlamak lazimdir. Allah gostermesin, Emirin "ra- 
diyallahii anh" boyle oldugunu, bir an kabul etsek bile, Peygamber efen- 
dimizin "sallallahii aleyhi ve sellem" bu iic halifeyi "ridvanullahi teala 
aleyhim ecma'in" medh etmesine, biiyiiltmesine, biitiin yasadigi miiddet- 
ce, bunlara kiymet vermesine ne diyecekler? Peygamber "sallallahii aley- 

-128- 



hi ve sellem" efendimize de, iki yxizlii mii diyecekler? Hasa! Bu, hie olamaz. 
Peygamberin "sallallahii aleyhi ve sellem" dogruyu bildirmesi vacibdir. Ida- 
re ediyordu diyen zindik olur, dinsiz olur. Ma'ide suresi, yetmisinci ayetin- 
de mealen, (Ey kiymetli Resiiliim! Rabbinden sana indirileni, herkese 
ulasdir! Bunlari, dogru bildirmezsen, Peygamberlik vazifeni yapmamis 
olursun! Allahii teala, seni, diismanhk etmek istiyenlerden korur) buyurul- 
du. Kafirler diyordu ki, Muhammed "sallallahxi aleyhi ve sellem", vahy olu- 
nan seylerden, isine gelenleri soylxiyor, isine gelmiyenleri soylemiyor. Bu- 
nun iizerine, bu ayet-i kerime gelerek herseyi dogru soyledigi bildirildi. Pey- 
gamberimiz "sallallahu aleyhi ve sellem", ahirete tesrif edinceye kadar, uc 
halifeyi hep over, baskalanndan iistiin tutardi. Demek ki, bunlari ovmek, 
xistxin tutmak, hata olamaz, yanhs yol olamaz. 

Iman edilecek seylerde Eshab-i kiramin hepsine uymak lazimdir. Ciin- 
ki, i'tikad edilecek seylerde, birbirlerinden hie aynhklari yokdur. Fiiru'da, 
ya'ni yapilacak islerde ayrilma olabilir. 

Eshab-i kiramdan "ndvanullahi teala aleyhim ecma'in" birine dil uza- 
tan kimse, hepsini lekelemis olur. Cxinki, hepsinin imam, i'tikadi birdir. Bi- 
rine dil uzatan, hicbirine uymamis olur. Birbirlerine uygun olmadiklanni, 
aralannda birlik bulunmadigini soylemis olur. Onlardan birini kotiile- 
mek, onun soylediklerine inanmamak olur. Tekrar soyliyelim ki, islamiy- 
yeti bizlere bildiren, onlann hepsidir. Onlann herbiri adildir, dogrudur. Her- 
birinin islamiyyetde bildirdigi birsey vardir. Herbiri ayet-i kerimeleri ge- 
tirerek, Kur'an-i kerim toplanmisdir. Bir kismini begenmiyen, islamiyye- 
ti bildireni begenmemis olur. Goniliiyor ki, bu kimse, islamiyyetin hepsi- 
ni yapmamis olur. Boyle olan da, Cehennemden kurtulabilir mi? Bekara 
suresi, seksenbesinci ayetinde mealen, (Kur'an-i kerimin bir kismina ina- 
myorsunuz da, bir kismina inanmiyor musunuz? Boyle yapanlarin cezasi, 
diinyada, rezil, riisva olmakdir. Ahiretde de, en siddetli azaba atilacaklar- 
dir) buyuruldu. 

Kur'an-i kerimi Osman "radiyallahxi anh" topladi. Hatta, Ebu Bekr-i Sid- 
dik ile Omer-iil Faruk "radiyallahxi anhxima" topladi. Emirin "radiyallahxi 
anh" topladigi Kur'an-i kerim, bundan baskadir. Gorxilxiyor ki, bu bxiyxik- 
leri kotxilemek, Kur'an-i kerimi kotxilemege kadar gidiyor. Allahii teala, bxi- 
txin mxislimanlan, boyle belaya dxismekden korusun! Sfi mezhebinin mxic- 
tehidlerinden birine sordular ki: Kur'an-i kerimi, Osman "radiyallahxi 
anh" toplamisdir. Onun toplamis oldugu, bu Kur'an icin ne dersiniz? Ona 
bir kusur bulmakda, hie faide goremem. Cxinki, Kur'an-i kerime dil uzati- 
hrsa, din yikihr dedi. 

Akh olan kimse, Peygamber efendimizin "sallallahu aleyhi ve sellem" 
vefat etdigi gun, Eshab-i kiramin "radiyallahxi teala aleyhim ecma'in" 
hepsinin, yanhs bir kararda birleseceklerini, elbette soyliyemez. Halbuki 
o gun, Eshab-i kiramdan otuzxicbin adedi, hep birden, istekle ve seve se- 
ve Ebu Bekr-i Siddiki "radiyallahxi annum" halife yapdi. Otuzxicbin Saha- 
binin, yanhs bir isde, soz birligi yapmasi, olacak sey degildir. Nitekim, 
Peygamberimiz "sallallahu aleyhi ve sellem", (Ummetim yanhs bir is iize- 
rinde, soz birligi yapmaz!) buyurmusdu. Emirin "radiyallahxi anh" onceden, 
xizxilmesi, o konusmalar icin, kendisi cagnlmadigindan idi. Kendisi de boy- 

- 129 - Mektubat Tercemesi: - F:9 



le oldugunu bildirmis ve (Konusmaga gee cagnldigim icin uzulmusdiim. 
Yoksa, iyi biliyorum ki, Ebu Bekr "radiyallahu anh" hepimizden ustiindiir) 
buyurmusdu. Kendisinin gee cagnlmasinin sebebi vardi. Ya'ni, o zeman, 
Ehl-i Beytin arasinda idi. Onlan teselli ediyordu. 

Peygamberimizin "sallallahii aleyhi ve sellem" Eshab-i kirami "radiyal- 
lahii teala aleyhim ecma'in" arasinda olan aynhklar, nefsin isteklerinden, 
kotii diisiincelerden degildi. Cunki onlann mubarek nefsleri tezkiye bulmus, 
tertemiz olmusdu. Emmarelikden kurtulmus, itminana [dogruyu anlama- 
ga, inanmaga] kavusmusdu. Onlann biitiin istekleri, islamiyyete uymakdi. 
Ayrihklan, ictihad aynhgi idi. Dogruyu meydana cikarmak icindi. Yanilan- 
larina da, Allahii teala bir derece sevab verecekdir. Dogru olanlara, en az 
iki derece vardir. O bxiyiiklerin hicbirini, dilimizle incitmemeliyiz. Herbi- 
ri icin hep iyi soylemeliyiz. Ehl-i sxinnetin en biiyiik alimlerinden imam-i Sa- 
fi'i "rahmetullahi aleyh" buyurdu ki, (Allahii teala, ellerimizi, o kanlara bu- 
lasdirmadi. Biz de dillerimizi bulasdirmayalim). Yine buyurdu ki, (Resu- 
lullahdan "sallallahii aleyhi ve sellem" sonra, Eshab-i kiram "aleyhimiirnd- 
van" Qok dusiindii. Yer ytizunde Ebu Bekr-i Siddikdan daha iistiin kimse- 
yi bulamayip, onu halife yapddar. Onun emrine girdiler). imam-i Safi'inin 
bu sozii de, hazret-i Alinin "radiyallahii anh" hie ikiyuzlu olmadigini ve Ebu 
Bekr-i Siddiki seve seve halife yapdigini gostermekdedir. 

Meyan seyh Ebiilhayrin oglu, Meyan Seyyid, biiyiik zatlarin evladidir. 
Dekken seferinde de hizmetinizde bulunmusdur. Yardim ve iltifatiniza ka- 
vusacagi umulur. Mevlana Muhammed Arif de, ilm talebesi olup, buyiik- 
ler soyundandir. Babasi oldu. Hoca idi. Maasini almak icin yanmiza geldi. 
Kolaylik gostermeniz kereminizden umulur. Vesselam, vel ikram! 

[tig halifeyi kotuliyenlerin dogru yoldan sapmis olduklanni ve hele 
bunlann, en azgin ve taskinlannin miislimanlikdan biisbiitiin aynldiklan- 
m, hatta islamiyyeti yikmak icin ugrasmakda olduklanni gostermek icin, is- 
lam alimleri pekcok kitab yazmisdir. Bunlardan birkacinin ismi ve yazari 
asagida bildirilmisdir. Alevi olduklanni soyleyen din kardeslerimizin, bu 
kitablan dikkat ile okuyarak, Ehl-i siinnet ile bunlann arasindaki ayrihk- 
lan incelemelerini ve akl, vicdan ve insaf ile, dogru yolu secmelerini ve bo- 
lticti cahillerin yalanlarma, iftiralanna aldanmamalarmi, kurtulus, sela- 
met yoluna sanlarak, din ve diinya se'adetine kavusmalarmi, din kardes- 
ligi ve insanhk namina, Allahii tealadan diia ederiz. 

Islam alimlerinin miislimanlara nasihat vermek icin, yazmis olduklan ki- 
tablardan, elimize gecen birkaci sunlardir: 

1- (Ibtal-iil Menhec-il-batil) kitabim Fadl bin Ruzbehan yazmisdir. Sfi 
firkasindan, ibn-iil-Mutahhirin (Minhac-iil-kerame) kitabim red etmekde, 
yanhslanni vesikalarla ciiriitmekdedir. Kitabi 852 [m. 1448] de isfehanda 
yazmisdir. 

2- (Niizhet-iil-isna aseriyye) kitabidir. Farisidir. Mirza Ahmed bin Ab- 
diirrahim-i Hindi yazmisdir. Sfileri anlatmakdadir. 1255 [m. 1839] de ve- 
fat etmisdir. 

3- (Nevakid) kitabim, Mirza mahdum yazmisdir. (En-nevakid lil-Reva- 

fid) kitabim, seyyid Muhammed bin Abdiirresul Berzenci yazmisdir. 1103 

-130- 



[m. 1711] de denizde boguldu. 

4- (Muhtasar-i Nevakid) kitabi, Nevakid kitabinin kisaltilmisidir. Mu- 
hammed bin Abdiirresul-i Berzenci kisaltmisdir. 

5- (Seyf-iilbatir li-rikab-issf'a-ti verrafida-til-kevafir) kitabini, seyh All 
bin Ahmed Hiti 1025 [m. 1615] de istanbulda yazmisdir. 

6- (Ecvibe-tiil Irakiyye alel'es-iletil-Iraniyye) kitabini Sihabiiddin sey- 
yid Mahmud bin Abdullah Alusi yazmisdir. Bagdadda saffi alimi idi. 1270 
[m. 1854] de vefat etdi. 

7- (Ecvibe-tiil-Irakiyye alel'es-iletil-lahuriyye) kitabini da Alusi yazmis- 
dir. Hayderi de, boyle bir kitab yazmisdir. 

8- (Nefehat-iil-kudsiyye fi mebahis-il-imamiyye fi-redd-is-sPa) kitabin- 
da da, Alusi, si'ilere cevab vermekdedir. 

9- (Nehc-iis-selame) kitabini da Sihabiiddin Alusi yazmisdir. 

10- (Sarim-iil-hadid) kitabini, Muhammed Emin bin All Bagdadi yazmis- 
dir. Ibni Ebi-hadidin iftiralanni cevablandirmakdadir. 

11- (Reddi-alel-imamiyye) kitabini, All bin Muhammed Siiveydi Bag- 
dadi yazmisdir. Safi'iolup, 1237 [m. 1822] de, Samda vefat etmisdir. 

12- (Hadfka-tiis-serair) kitabini, Abdullah bin Muhammed Bitusi yaz- 
misdir. Safi'i, Bagdadi olup, 1211 [m. 1797] de Basrada vefat etdi. 

13- (Tuhfe-i isna aseriyye fi redd-ir-revafid) kitabini, sah AbduFaziz-i 
Dehlevi, farisi olarak yazmisdir. 1239 [m. 1824] de vefat etmisdir. Arabi- 
ye tercemesi, Siikri Alusi tarafindan kisaltilarak, (Muhtasar-i tuhfe) ismi 
ile, Bagdadda ve m. 1976 da istanbulda basilmisdir. 

14- (Minha-tiil-ilahiyye muhtasar-i Tuhfe-i isna aseriyye) kitabini, Mah- 
mud Siikri Alusi yazmisdir. 1373 [m. 1953] de Kahirede basilmisdir. 

15- imam-i Rabbani "rahmetullahi teala aleyh" (Mektubat) kitabinda, 
Eshab-i kiramin iistunliiklerini, cok kuvvetli delillerle aciklamakdadir. 

16- (Hucec-i kat'iyye) kitabini, Abdiillah-i Siiveydi, arabi olarak yazmis- 
dir. (En-Nahiye an'ta'n-i Eniiril-iiiiiniiiiiii Mu'aviye) arabi kitabi ile birlik- 
de, 1402 [m. 1981] de istanbulda basilmisdir. 

17- Sihristaninin "rahmetullahi teala aleyh" (Milel-Nihal) kitabinda 
ve bunun tiirkce, ingilizce, fransizca ve latince tercemelerinde, si'ilik uzun 
anlatilmakda ve cevablari verilmekdedir. 

18- Tiirkce (Tezkiye-i ehl-i beyt) kitabi, si'ilere cevab vermekdedir. 
Yenikapi mevlevi-hanesi seyhi, Osman efendi tarafindan yazilmis, 1295 [m. 
1877] de istanbulda basilmisdir. (Hucec-i kat'iyye) ile birlikde, latin harf- 
leri ile, istanbulda basilmisdir. 

19- imam-i Rabbani hazretlerinin "rahmetullahi teala aleyh" (Redd-i re- 
vafid) kitabi farisi olup, tiirkcesi istanbulda basilmisdir. 

20- Biiyiik alim, ibni Hacer-i Heytemi "rahmetullahi teala aleyh", (Sa- 
va'ik-ul-muhrika) kitabinda, sfilerin yanildiklanni ayet-i kerime ve ha- 
dis-i serifler ile isbat etmekdedir. 

-131- 



21- Yine ibni Hacerin (Tathir-ul-cenan vel-lisan an Mu'aviyetebni Ebi 

Siifyan) kitabinda, hazret-i Mu'aviyeye "radiyallahii anh" dil uzatilamiya- 
cagini, cok giizel isbat etmekdedir. 

22- Ibni Teymiyye (Minhac-iissiinne-tinnebeviyye fi nakdi kelam-is- 

sf'a vel-kaderiyye) kitabinda, si'i alimlerinden ibnil mutahhirin (Minhac- 
iil-kerame) kitabini, kuvvetli vesikalarla ciirutmekdedir. 

23- Yine ibni Teymiyye, (Fedail-i Ebi Bekr ve Omer) kitabinda, Es- 
hab-i kiramin ustiinliiklerini, kuvvetli delillerle aciklamakdadir. 

24- (Mevahib-i lediinniyye) tercemesinde ve tiirkce (Mir'at-i kainat)da, 

Eshab-i kiramin sanlan bildirilmekdedir. 

25- Seyyid Abdiilhakim Efendinin "rahmetullahi teala aleyh" tiirkce (Sa- 
habe-i kiram) risalesi istanbulda basdinlmis olup, cok faidelidir. 

26- (Nur-iil-Hiida) kitabi, 1005 [m. 1597] yilinda Karakaszade Omer bin 
Muhammed Bursavi Halveti tarafindan yazilmis olup, sfilere ve hurufile- 
re cevab vermekdedir. 1286 [m. 1867] da istanbulda basilmisdir. 1047 [m. 
1638] de Edirnede vefat etdi. 

27- (Menakib-i cihar yar-i giizfn) kitabi, tiirkce olup, Eshab-i kiramin "ra- 
diyallahii annum ecma'in" ustiinliiklerini cok giizel yazmakdadir. Seyyid 
Eyyub bin Siddik Urmevi yazmisdir. Muhtelif zemanlarda basilmisdir. 
1264 [m. 1847] ve 1418 [m.1998] istanbul baskilan cok giizeldir. 

28- istanbulda cesidli baskilan yapilmis olan, tiirkce, (Hak Soziin Ve- 
sikalari) ve (Eshab-i Kiram) kitablannda, si'ilik aciklanmakda, islam alim- 
lerinin bunlara verdikleri nasihatler, uzun uzun anlatilmakdadir. 

29- Tenasiiha inananlann ve Allah insana hulul etdi diyenlerin, kafir ol- 
duklari (Berika) ve (Hadfka) kitablannda yazihdir. 

30- Yusiif Nebhani, (Sevahid-iil-hak) kitabinin son kismlarinda, sfile- 
re vesikalarla cevab vermekdedir. 

31- Seyyid Ahmed Dahlan "rahmetullahi aleyh" (El-fef hul-niiibm) ki- 
tabinda, sfileri red etmekdedir. Bu kitabi, Siiveydinin (Hucec-i kat'iy- 

ye)si sonunda basilmisdir. 

32- Sah Veliyyullah-i Dehlevi "rahmetullahi aleyh" (izale-tiil-hafa an hi- 
lafetil-hulefa) kitabinda, sfilere kuvvetli vesikalarla cevab vermekde, haz- 
ret-i Mu'aviyeyi ovmekdedir. Bu kitab farisi olup, Urdu diline tercemesi 
ile birlikde, 1392 [m. 1972] de Pakistanda basilmisdir. iki cilddir]. 

81 

SEKSENBIRINCi MEKTUB 

Bu mektub, Lala bege yazilmisdir. Miislimanbgi yaymak lazini oldugu 
bildirilmekdedir: 

Allahii teala, bizim ve sizin islamin serefini anlamamizi ve onu korumak 
icin cahsmamizi artdirsin! Yiiz seneye yakin bir zemandan beri islamiyyet 
yardimcisiz kaldi. Oyle oldu ki, kafirler, miisliman memleketlerinde, yal- 
niz dinsizliklerini, kotiiliiklerini yapmakla kalmiyorlar; miislimanhgi biis- 

-132- 



biitiin yok etmek istiyorlar. Miislimanlann ve miislimanligin izini, adini bi- 
le birakmamak icin kiyasiya ugrasiyorlar. isi oraya kadar gotiirdiiler ki, bir 
miisliman, islamiyyetin emrlerinden birini acikca yapmaga, hatta soyleme- 
ge kalksa, oldiiriiyorlar. Mesela: Kurban bayraminda, Hindistanda musliman- 
lar inek kurban ederler. Kafirler, muslimanlara (Cizye) vermege belki razi 
olurlar. Fekat, inek kesilmesine hie razi olmazlar. Yeni hukumetin ilk zeman- 
lannda miislimanlik yayihrsa ve muslimanlara kiymet verilirse, sonu iyi 
olur. Fekat, Allah gostermesin boyle olmazsa, muslimanlann isi cok giic olur. 
(El'giyas)! Ya'ni imdadimiza yetis ya Rabbi! Bize yardim et ya Rabbi! Mus- 
limanlara yardimci ol ya Rabbi! Bakahm, hangi mes'ud, tali'li kimse, islamiy- 
yete yardim etmekle sereflenecek? Bu serefi bakahm hangi kahraman ka- 
zanacak. Bu, Allahii tealamn oyle bir ni'metidir ki, diledigine ihsan eder. Al- 
lahii teala, biiyilk ihsan sahibidir. Allahii teala, bizi ve sizi, Peygamberlerin 
en iistiiniine uymak serefinden ayirmasin "aleyhi ve ala alihi ve aleyhim mi- 
nessalevati efdaliiha ve minetteslimati ekmeliiha"! Vesselam. 

82 

SEKSENIKINCi MEKTUB 

Bu mektub, iskender Han-i Lodiye yazilmisdir. Ma-sivayi uniil niadik- 
ca, kalbin selamel bulamayacagi bildirilmekdedir: 

Hak teala, hep kendisi ile bulundursun. Kendisinden baskasi ile olma- 
ga birakmasin. Mi'rac gecesi, gozii Allahii tealadan hie aynlmayan, insan- 
lann en iistiinii hurmetine, bu diiamizi kabul buyursun "aleyhi ve ala ali- 
hissalevatii vetteslimat"! Bize ve size herseyden once lazim olan sey, kal- 
bi Allahii tealadan baska seylerin hepsinden kurtarmakdir. Kalbin bu se- 
lamete kavusabilmesi icin, Hak tealadan baska hicbir seyin kalbden gec- 
memesi lazimdir. Kalbden hicbirseyin gecmemesi icin de, ma-sivayi ya'ni 
Allahii tealadan baska herseyi unutmak lazimdir. Bunlan unutmaga (Fe- 
na) denir. Bu yolun biiyiikleri buyuruyorlar ki, (Allahii tealadan baska her- 
hangi birseyi kalbden gecirmek icin ugrasilsa, hie gecmemelidir). is, bu de- 
receye varmadikca, kalb selamet bulamaz. Bugiin, bu ni'mete kavusan 
kimse, anka kusu gibidir. Ya'ni yokdur. Hatta buna inanacak kimse de, kal- 
mamisdir. Arabi beyt tercemesi: 

Ni'mete kavusanlara ni'metler afiyet olsun. 
zevalli fakir asik, birkac damla ile doysun. 

Daha cok ne yazayim? Onceniz ve sonunuz selamet olsun! 

83 

SEKSENUCUNCU MEKTUB 

Bu mektub, Behadir Hana yazdmisdir. Zahiri ve batim toparlamakla be- 
raber, islamiyyetin zahirine ve hakikatine yapismagi bildirmekdedir: 

Hak teala, daginik seylere olan baghhklardan kurtarsin. Mukaddes 
olan kendisine tarn baglanmakla sereflendirsin. Bu diiamizi Peygamberle- 
rin efendisi hurmetine kabul buyursun "aleyhi ve ala alihi ve aleyhim mi- 

-133- 



nessalevati efdaliiha ve minetteslimati ekmelxiha"! Farisi beyt tercemesi: 

Heme ki guzeldir, Allah sergisinden baska, 
Hep si can a zehrdir, seker gibi de olsa! 

insanin zahirini, parlak olan islamiyyetin zahiri ile siislemesi ve batini- 
ni da hep Hak teala ile bulundurmasi, cok giic bir isdir. Acaba hangi tali'li 
bir kimseyi bu iki ni'metle sereflendirirler? Bugiin, bu iki ni'mete birlik- 
de kavusmak, hatta yalniz islamiyyetin zahirine uymak elegecmez bir ha- 
zine gibi olmusdur. Kibrit-i ahmerden, [ya'ni demire surtiince altina cevi- 
recegi sanilan maddeden] daha kiymetlidir. Hak teala, sonsuz olan merha- 
meti ile, gecmislerin ve geleceklerin en iistunxine uymakla zahirimizi ve ba- 
tinimizi sereflendirsin "aleyhi ve ala alihissalevatii vetteslimat"! 



Sevdiklerimin aynhgmdan ruhum kan aghyor. 
Onlann firakmdan, kemiklerimin Hikleri y amy or. 

84 

SEKSENDORDUNCU MEKTUB 

Bu mekf iib, seyyid Ahmed-i Kadiriye yazdmisdir. islamiyyetin ve haki- 
katin baska baska olmadiklarim ve hakk-ul-yakine kavusmamn alametle- 
rini bildirmekdedir: 

Hak teala, islamiyyet caddesinde ilerlememizi nasib eylesin. Butiin gxi- 
cumiizle Onun mukaddes zatina cevrilmemizi ve bizi bizden almasini ve On- 
dan baska herseyden busbiitiin yxiz cevirmemizi ihsan eylesin. Mi'rac ge- 
cesi, Ondan gozii hie kaymayan, insanlann en ustiinxi hurmetine, bu dxia- 
mizi kabul buyursun "aleyhi minessalevati efdaliiha ve minetteslimati ek- 
meliiha ve ala alihi ve eshabihi ecma'in"! Amin. Farisi misra' tercemesi: 

Ne olursa olsun, dostdan konusmak daha tathl 

Her ne kadar dostdan soylenilen seylerin hicbiri, Onun sozii degilse de, 
o soziin, herhangi bir bakimdan O mukaddes sevgili ile bir baghhgi vardir. 
Bu baghhgi da ni'met sayarak, bu yolda cabalamak ve birseyler soylemek 
tath olmakdadir. islamiyyet ve hakikat birbirinden baska degildirler. Ay- 
nhklari yalniz, birinde bilgilerin topluca ve otekinde genis, acik olmalann- 
da ve diisiince yolu, kesf yolu ile hasil olmalannda ve gormeden, anlama- 
dan, gorerek inamlmalannda ve ugrasarak ibadet etmek yerine kendiligin- 
den ibadete sanlmakdadir. Parlak olan islamiyyetin bildirdigi bilgiler ve 
hiikmler, hakk-ul-yakine kavusdukdan sonra, hie degisiklik olmadan, kesf 
yolu ile genis olarak anlasilmakdadir. Gormeden inanilan seyler, hie degi- 
siklik olmadan kalb gozii ile goruliir. Sevab kazanmak, ibadet yapmak 
icin ugrasmak, didinmek arzusu, ortadan kalkar. (Hakk-ul-yakin) makami- 
na kavusmamn alameti, o makamdaki bilgilerin ve ma'rifetlerin, islamiy- 
yetin bildirdiklerine tarn uygun olmasidir. Kil ucu kadar uygunsuzluk bu- 
lunursa, hakikate kavusulmadigi anlasihr. Tarikat buyiiklerinden herhan- 
gi birinin bilgisinde ve isinde islamiyyete bir uygunsuzluk bulunmasi, sekr- 

-134- 



den, sii'ursuzlukdan ileri gelir. Sekr, yolda ilerlerken hasil olmakdadir. Te- 
savvuf yolunun sonuna kavusanlar, hep sahv, sii'ur, uyanikhk halindedir- 
ler. Onlar vakte degil, vakt onlara uymakdadir. Hal ve makam, onlann yiik- 
sek derecelerine uymusdur. Farisibeyt tercemesi: 

Sofi denince, ibn-iil vakt anlasihr. 
Fekat sofi, vakti ve hali asmisdir. 

Goriiliiyor ki, islamiyyete uygunsuzluk hakikate kavusulamamis oldu- 
gunu gosterir. Tesavvuf buyiiklerinden birkaci, islamiyyet, hakikatin kabu- 
gudur, hakikat, islamiyyetin oziidiir, demisdir. Boyle sozler, her ne kadar, 
soz sahibinin dogru yoldan aynldigini gostermekde ise de, belki bu sozle, 
kisa ve toplu olan sey, acik ve genis olan seyin kabugu gibidir ve dusxine- 
rek anlamak, kalb gozu ile gormek yaninda, oziin kabugu gibidir demek is- 
temislerdir. Fekat, halleri dogru olan biiyukler, boyle lastikli kelimeleri soy- 
lemekden kacinmislar, kisa ile uzun ve diisiince ile kesf kelimelerinden bas- 
ka birsey soylememislerdir. Bir kimse, Hace Naksibend "kaddesallahii 
teala esrarehxil akdes" hazretlerinden sordu ki, (Tesavvuf yoluna girmek 
ve ilerlemek nicindir?). Cevab olarak buyurdu ki, (Kisa ve toplu olan bil- 
gilerin genislemesi icin ve dusiinerek anlasilan bilgilerin kesf yolu ile bu- 
lunmasi icindir). Allahii teala, bilgilerimizi ve islerimizi islamiyyete uygun 
eylesin "salevatullahi teala ve selamuhu ala sahibiha"! 

Aynca basinizi agntalim: Diiacinizin mektubunu getiren meyan seyh 
Mustafa Siireyhi, Kadi Sureyh "rahmetullahi aleyh" hazretlerinin soyun- 
dandir. Dedeleri hep biiyiik insanlar idi. Gecim icin yardimci olan vazife- 
leri ve gelirleri cokdu. Kendisi simdi gecim sikintisindadir. Senedlerini, fer- 
manlanni ya'ni iyi Ml kagidlanni yanina alarak asker olmak icin gelmis- 
dir. Yakinlik gostermenizi, ihsan ederek, rahata kavusmasina, sikintidan 
kurtulmasina sebeb olmanizi dilerim. Basinizi daha cok agntmayayim. 

85 

SEKSENBESINCI MEKTUB 

Bu mektub, mirza Fethullah-i Hakime yazilnnsdir. Salih isleri yapmak 
ve nemazlari cema'at ile kilniak lazim oldugu bildirilmekdedir: 

Allahii teala, sizi, begendigi isleri yapmaga kavusdursun! insana once 
i'tikadim, imanini duzeltmek lazimdir. Bundan sonra, salih, yarar isleri yap- 
mak lazimdir. ibadetlerin hepsini kendinde toplayan ve insani Allahii te- 
alaya en cok yaklasdiran yarar sey, nemazdir. Peygamberimiz "aleyhissa- 
latii vesselam", (Nemaz dinin diregidir. Nemaz kdan kimse, dfnini kuvvet- 
lendirir. Nemaz kdmayan, elbette dfnini yikar) buyurdu. Nemazi dogru dii- 
riist kilmakla sereflenen bir kimse, cirkin kotii seyler yapmakdan korun- 
mus olur. Ankebut suresinin kirkbesinci ayetinde mealen, (Dogru kili- 
nan nemaz, insani fahsadan ve miinkerden herhalde uzaklasdirir) buyurul- 
du. Insani kotuluklerden uzaklasdirmayan bir nemaz, dogru nemaz degil- 
dir. Goruniisde nemazdir. Bununla beraber, dogrusunu yapincaya kadar, 
goruniisii yapmayi elden birakmamahdir. Biiyiiklerimiz "rahmetullahi 
aleyhim ecma'in", (Bir seyin hepsi yapilamazsa, hepsini de elden kacirma- 

-135- 



malidir) buyurdu. Sonsuz ihsan sahibi olan Rabbimiz, gorunxisu hakikat ola- 
rak kabul edebilir. [Boyle bozuk nemaz kilacagina, hie kilma dememelidir. 
Bu sozii din dusmanlan cikarmisdir. Boyle bozuk kilacagina dogru kil de- 
melidir. Bu inceligi iyi anlamahdir.] 

Nemazlan cema'at ile ve husu' ve hudu' ile kilmalidir. Ciinki, insani diin- 
yada ve ahiretde felaketlerden, sikintilardan kurtaracak ancak nemazdir. 
Mu'minun suresi basindaki ayet-i kerimede mealen, (Mii'minler herhalde 
kurl ulacakdir. Onlar, nemazlarim liusiV ile kilanlardir) buyuruldu. [Koy- 
de, yolda nemaz kilmak icin, kibleyi bulmak lazimdir. Kible cihetini ogren- 
mek icin, giinesi goren topraga bir cubuk dikilir. Yahud bir ipin ucuna anah- 
tar veya tas baglanip sarkitihr. Takvim yapraginda yazih (Kible saati) 
vaktinde, cubugun, ipin golgeleri kible istikametini gosterir. Golgenin gii- 
nes tarafinda olan ucu, kible ciheti olur.] Tehliike, korku bulunan yerde ya- 
pilan ibadetin kiymeti kat kat daha cok olur. Dusman saldirdigi zeman, as- 
kerin ufak bir is gormesi, pekcok kiymetli olur. Genclerin ibadet etmele- 
ri de, bunun icin daha kiymetlidir. Ciinki, nefslerinin kotii isteklerini kir- 
makda ve ibadet etmek istememesine karsi gelmekdedirler. Eshab-i Kehf, 
bir hicret yaparak din dusmanlan arasindan cikdiklan icin serefli oldular. 
Peygamberimiz "aleyhi ve ala alihissalevatii vettehiyyat" bir hadis-i serif- 
de, (Fitnenin, fesadin cogaldigi zemanda ibadet etmek, hicret ederek be- 
nim yanima gelmek gibidir) buyurdu. Goruliiyor ki, din diismanlannin 
giicliik cikarmasi, ibadetlerin serefini artdirmakda, sevabi katkat cogalmak- 
dadir. Zarar yapmak istemeleri, muslimanlar icin faideli olmakdadir. Da- 
ha ne yazayim? Oglumuz seyh Behaeddin, Allah adamlan ile goriismekden 
sikihyor. Zenginlerle, diinyaya diiskiin olanlarla bulunmak istiyor. Onlar- 
la diisiip kalkmamn, insani felakete gotiirecegini anhyamiyor. Onlann 
yagh, tath yemeklerinin zehr gibi gonlii oldiirecegini, ahlaki bozacagini dii- 
siinemiyor. Aman, aman kotii arkadaslardan kaciniz! insanin dinine, ima- 
nina saldiran tath dilli, giiler yiizlii korkunc diismanlara aldanmamak icin, 
cok uyanik olunuz. Sahih olan hadis-i serifde "ala masdari-hessalatii ves- 
selam", (Mai ve mevki' sahiblerine, mail icin, makami icin alcalan kinise- 
nin dininin iicde ikisi gider) buyuruldu. Mai icin, mevki' kazanmak icin, is- 
lam diismanlanna egilenlere, dinlerinden, ibadetlerinden vaz gecenlere ya- 
ziklar olsun! Sonsuz ni'metleri, se'adetleri, birkac giinliik eglence icin el- 
den kacmyorlar. 

86 

SEKSENALTINCI MEKTUB 

Bu mektub, Perkene sehrindeki hakimlerden birisine yazilimsdir. Kal- 
bi, Allahii tealadan baska seylerin sevgisinden kurtarmagi bildirmekdedir: 

Hak teala, asm ve gerici olmakdan kurtanp orta yolda bulundursun! Bu 
diiamizi, Peygamberlerin efendisi hurmetine "aleyhi ve ala alihi ve aleyhim 
minessalevati efdaliiha ve minetteslimati ekmeliiha" kabul buyursun! Bi- 
ze ve size once lazim olan sey, kalbimizi Allahii tealadan baska seylere bag- 
h olmakdan kurtarmakdir. Kalbin bu selamete kavusmasi igin, Allahii te- 
aladan baska hicbirseyi kalbe getirmemek lazimdir. Kalb, Allahii tealadan 

-136- 



baska seyleri oyle unutmahdir ki, eger bir kimse, bin sene yasamis olsa, kal- 
bine hicbirsey gelmemelidir. Farisi misra' tercemesi: 

Is budur, bundan baskasi hicdir! 

Bulusdugumuz zeman, bu fakiri oksiyarak, bir isiniz olursa bize yaziniz 
buyurmusdunuz. Bunun icin, basinizi agntiyorum. Seyh Abdullah-i Sofi, iyi 
insanlardandir. Ihtiyaclanni karsilamak icin borca girmisdir. Alacakhlann- 
dan yakasini kurtarabilmesi icin yardimci olmanizi dilerim. Vesselam. 

87 

SEKSENYEDINCI MEKTUB 

Bu mektub, Pehlivan Mahmuda yazilmisdir. Allahii tealamn sevdikle- 
ri tarafindan bir kimsenin kabul olunmasimn biiyiik se'adet oldugu bildi- 
rilmekdedir: 

Allahii teala, size selamet versin ve islamiyyetin dogru caddesinde bu- 
lundursun "ala sahibihessalatii vesselamxi vettehiyye"! Kiymetli arkadas- 
lanmiza birinci miijdem, meyan seyh Miizemmilin oraya gelmesini bildir- 
mekdir. Onun sohbetinin kiymetini ve faidelerini nasil anlatayim? Allahii 
tealamn sevdiklerinin, bir kimseyi kabul etmesi, ne biiyiik se'adetdir. He- 
le onu severler ve yanlanna cekerlerse, diinya ve ahiret se'adetine kavus- 
mus olur. O biiyiiklenn yaninda bulunanlar, kotiiliiklerden temizlenir. 
Soziin kisasi, onun sohbetini biiyiik ni'met biliniz. Sohbetin edeblerini ti- 
tizlikle gozetiniz ki, faidelenebilesiniz. Daha ne yazayim? Evveliniz ve 
sonunuz selamet olsun! [Yiizaltinci mektuba bakiniz!] 

88 

SEKSENSEKIZINCi MEKTUB 

Bu mektub, yine Pehlivan Mahmuda yazilmisdir. Bir kimsenin, sacini, 
sakalim fin an ile ve ibadet He agartmasimn biiyiik ni'met oldugu ve genc- 
likde korku, ihtiyarhkda merhamete siginmak lazim oldugu bildirilmekde- 
dir: 

Hak teala, her an kendisi ile bulundursun. Bir kimsenin sacinin, saka- 
hnin siyahhgini, iman ile ve ibadetler ile agartmasi ne biiyiik ni'metdir. Re- 
sulullah "aleyhissalatii vesselam" hadis-i serifde, (Sacim, sakalim miisliman 
olarak agartan afv olunur) buyurdu. Allahii tealamn sonsuz merhametini 
dusiinuniiz. Giinahlan afv edecegine giiveniniz! Genclikde, Allahii teala- 
mn kahnndan, azabindan korkmak, titremek lazimdir. ihtiyarhkda afvina, 
merhametine siginmahdir. Evveliniz ve sonunuz selamet olsun! 



Afet-i gamdan aceb, dunyada kim azadedir? 
Herkesin bir derdi rar, mud cm ki, adem-zadedir. 
Bir huma-yi zevki bin sayyad-i gam ta'kib eder, 
Boyle bir merhuma bilmem, halk neden uftadedir? 



137 



89 

SEKSENDOKUZUNCU MEKTUB 

Bu mekf fib, iniiza All Can icin yazilmisdir. Oliini icin sabr dilemekde- 
dir: 

Hak teala, hepimizi islamiyyetin dogru caddesinde bulundursun "ala 
sahibihessalatii vesselamii vettehiyye"! Enbiya suresi otuzbesinci ve Anke- 
but suresi elliyedinci ayetlerinde mealen, (Her canh, oliimiin tadini tadacak- 
dir!) buyuruldu. Bunun icin, her insan olecekdir. Oliimden kurtulus yokdur. 
Hadis-i serifde, (Omrii uzun, ibadetleri de cok olana miijdeler olsun!) bu- 
yuruldu. Dostu dosta oliimle kavusduruyorlar. Bunun icin, Allahii tealamn 
asiklan, oliimu diisiinerek teselli buluyor, iizuntuleri azahyor. Ankebut 
suresinin besinci ayetinde mealen, (Allahii tealaya kavusmak istiyenler! Bi- 
liniz ki, Allahii tealaya kavusmak zemani herhalde gelecekdir) buyuruldu. 
Evet, biz geride kalanlar ve nefse esir olanlar ve Allahii tealamn nzasina ka- 
vusmus olanlann ve diinyaya diiskiin olmakdan kurtulanlann sohbetlerin- 
den mahrum kalanlar, zararda ve basi yerdeyiz. Ni'metlerini size sacan 
merhume valideniz, gunumiiziin en kiymetli varhgi idi. Onun size olan ih- 
sanlanna karsi, simdi sizin de ona ihsan etmeniz lazimdir. Diia ederek ve sa- 
daka vererek her an yardimina kosunuz! Hadis-i serifde, (Mezardaki olii, 
denizde bogulmak iizere olan kimse gibidir, babasindan, anasindan, karde- 
sinden ve arkadaslarindan gelecek bir diiayi hep beklemekdedir) buyu- 
ruldu. Bundan baska, onlann oliimunii gorerek, kendi olumumi de diisiin- 
meli. Biitiin varhgi ile, Allahii tealamn begendigi seyleri yapmaga sanlma- 
hdir. Diinya hayatimn insani aldatmakdan baska birsey olmadigini diisiin- 
melidir. Diinya kazanclannin Allahii tealamn yaninda az bir kiymeti olsay- 
di, diismam olan kafirlere ondan kil ucu kadar vermezdi. Allahii teala, bi- 
zi ve sizi, kendisinden baska herseyden yiiz cevirmekle ni'metlendirsin! Yal- 
niz kendisine baglanmakla sereflendirsin! Bu diiamizi, Peygamberlerin 
efendisi hurmetine kabul buyursun "aleyhi ve ala alihi ve aleyhim minessa- 
levati efdaliiha ve minetteslimati ekmeliiha"! Vesselam, vel ikram. 



Kimseye etmem sikayet, aglanm ben halime. 
Titrerim mticrim gibi, bakdikca istikbalime! 

90 

DOKSANINCI MEKTUB 

Bu niektub, hace Kasima yazilmisdir. Biitiin varhgimizla Allahii teala- 
ya donmek lazim oldugu ve bu ni'mete kavusmak icin, Ebii Bekr-i Siddi- 
kin yoluna sarilmak fcab etdigi bildirilmekdedir: 

Hak teala, bu aleak diinyayi goziiniize asagi ve degersiz gostersin. Kalb 
aynanizi, ahiretin giizel cemali ile siislesin! Bu diiamizi, mi'rac gecesi, 
kendisinden gozii hie ayrilmayan, tertemiz Peygamberi hurmetine kabul bu- 
yursun "aleyhi ve ala alihi minessalevati efdaliiha ve minetteslimati ekme- 
liiha"! Oksayici, kiymetli mektubunuz ve yiiksek degerli hediyyeleriniz gel- 

-138- 



di. Lutf eylemissiniz. Allahu teala, hayrli karsihklanni ihsan eylesin! Seven- 
lerimize ve iyi gozle bakanlanmiza nasihatimiz sudur: Biitiin varhgimizla 
Allahu tealanin mukaddes zatina donmeliyiz! Ondan baska herseyden 
yiiz cevirmeliyiz! Farisi misra' tercemesi: 

Is budur, bundan baskasi hicdir! 

Bugiin, bu bxiyiik ni'mete kavusmak icin Ebu Bekr-i Siddikin yoluna 
inanmak ve baglanmak lazimdir. Bu yolda bulunan biiyuklerin "rahmetul- 
lahi aleyhim ecma'm" bir sohbeti ile kavusulan seyler, siki riyazetlerle ve 
agir miicahedelerle ele gecemez. 

[(Riyazet) nefsin istediklerini yapmamak, haramlardan, mekruhlardan 
sakinmakdir. (Miicahede), nefse agir gelen, onun istemedigi seyleri yapmak, 
farzlan, sxinnetleri, mxistehablan islemek demekdir]. 

Bu biiyuklerin yolunda, sonda kavusulan ni'metler, baslangicda yerles- 
dirilmisdir. Sona varanlann kavusduklanni, daha ilk sohbetde ihsan eder- 
ler. Bu buyxiklerin yolu, Eshab-i kiramin yoludur. Eshab-i kiram "ndvanul- 
lahi teala aleyhim ecma'in", insanlann en iistuniinun, daha birinci sohbe- 
tinde "aleyhi ve aleyhimussalevatu vetteslimat" oyle ni'metlere kavusdu- 
lar ki, iimmetin Evliyasi, bunlara en sonda belki kavusabilir. iste bu, niha- 
yetin bidayete yerlesdirilmesidir. Oyle ise, bu biiyiiklen can ile, gonxil ile 
seviniz! Cunki, biitiin se'adetlerin temeli, sebebi bu sevgidir. Allahu tea- 
la, size ve dogru yolda gidenlere ve Muhammed Mustafamn izinde bulu- 
nanlara selamet versin "aleyhi ve ala alihissalatii vesselam!" 

91 

DOKSANBIRINCi MEKTUB 

Bu mektub, seyh Kebire yazilmisdir. i'tikadi diizeltmek ve salih, yarar 
isler yapmak, mukaddes aleme ucabilmek icin iki kanat gibidir. Islamiyye- 
te yapismak ve hakikat hallerine kavusmak, hep nefsin tezkiyesi ve kalbin 
tasfiyesi icin oldugu bildirilmekdedir: 

Allahu teala, bizi ve sizi siinnet-i seniyyeye uymakla sereflendirsin "ala 
sahibihessalatu vesselamii vettehiyye"! Muslimanlann birinci vazifesi, i'ti- 
kadi diizeltmekdir. Ehl-i siinnet vel-cema'at alimlerinin bildirdiklerine 
uygun olarak inanmakdir. Cunki, Cehennemden kurtulacagi bildirilmis olan 
bir firka bunlardir. ikinci olarak, lazim olan sey, fikh bilgilerini ogrenmek 
ve herseyi bu bilgiye gore yapmakdir. iki kanat gibi olan bu ftikad ve amel 
elde edildikden sonra, mukaddes aleme ucmahdir. [(Mukaddes) demek ayb- 
dan, cirkin, kotu seylerden uzak, temiz demekdir.] Farisi misra' terceme- 
si: 

Is budur, bundan baskasi hicdir! 

Islamiyyetin emrlerini yapmak ve tarikatin ve hakikatin hallerine kavus- 
mak, hep nefsin tezkiyesi ya'ni kiifrden temizlenmesi ve kalbin tasfiyesi 
ya'nigunahlardan temizlenmesi icindir. Nefs temizlenmedikce ve kalb se- 
lamet bulmadikca, hakiki iman hasil olmaz. Felaketlerden, azablardan 

-139- 



kurtulmak icin, hakiki imana kavusmak lazimdir. Kalbin selameti icin, 
Allahii tealadan baska hicbirseyin kalbe gelmemesi lazimdir. Bin sene ya- 
samis olsa, kalbe hicbirsey gelmemelidir. Ciinki, bu zeman kalb, Allahii te- 
aladan baska herseyi biisbiitiin unutmusdur. Eger, birseyi hatirlamak icin 
ugrassa, hatirlayamaz. Bu hale (Fena lillah) denilmisdir. Bu yolun basamak- 
lanndan birincisi, fena basamagidir. Fena makamina kavusulmadikca, 
hicbir sey elde edilemez. Evveliniz ve sonunuz selamet olsun! 

92 

DOKSANIKINCi MEKTUB 

Bu mektub, vine seyh Kebire yazilimsdir. Kalbin if niinana kavusinasi, 
ancak zikr He olur. Incelemekle, diisiinmekle olmiyacagi bildirilmekdedir: 

Allahii teala bizi ve sizi Muhammed aleyhisselamin dinine uygun olan 
isler yapmaga kavusdursun "ala sahibihessalatii vesselamii vettehiyye"! 

RaM suresinin otuzuncu ayetinde mealen, (Biliniz ki, kalbler ancak 
zikr ile il niinana kavusur) buyuruldu. Kalbi itminana kavusduran tek yol 
vardir. Bu tek yol, Allahii tealayi zikr etmekdir. Akl ile incelemekle ve dii- 
siinmekle kalb itminana kavusamaz. Farisi iki beyt tercemesi: 

Herseyi akl He cozmek istiyen kisi, 
Tahta ayak (akin is bacaksizlara benzer. 
Kisa akhna uydurmak ister her isi, 
Dun yapdigim, bugiin degisdirmek ister. 

Ciinki, zikr ederken, O mukaddes zat ile bir baglihk hasil olur, her ne 
kadar, Onunla hicbir baglihk kurulamaz. Ayaklar altindaki toprak [ya'ni 
insan] nerede, herseyin sahibi olan [Allahii teala] nerede? Fekat hatirla- 
yan ile, hatirlanan arasinda az bir baglanti hasil olur. Bu baghhkdan da, sev- 
gi dogar. Zikr edenin kalbini sevgi kaplayinca, kalbde itminan hasil olur. 
Kalbde itminan hasil olmasi, insani sonsuz se'adetlere kavusdurur. Farisi 
beyt tercemesi: 

Zikr et zikr, bedende iken camn, 
Kalb temizligi, zikriledir Rahmamn. 

Evveliniz ve sonunuz selametde olsun! 

93 

DOKSANUCUNCU MEKTUB 

Bu mektub, iskender Han-i Lodiye yazdmisdir. Her an Allahii tealayi 
zikr etmek lazini oldugu bildirilmekdedir: 

Bes vakt nemazi cema'at ile kildikdan ve bunlann siinnetlerini de kildik- 
dan sonra, biitiin vaktlerinde Allahii tealayi zikr etmek, hatirlamak la- 
zimdir. Kalbde baska hicbirseye yer vermemelidir. Yirken, icerken, uyur- 
ken, gelirken, giderken hep zikr yapmahdir. Zikrin nasil yapilacagini ogren- 
mis idiniz. Ogrendiginiz gibi yapiniz! Zikr yapmakda gevseklik duyarsaniz, 

-140- 



kalbinizin nicin dagildigini arasdinniz! Bundan sonra, kalbi toparlamaga ca- 
hsiniz! Boyun biikerek ve aglayarak, kalbdeki karartinin gitmesi icin, Al- 
lahii tealaya yalvanniz. Seyhi, ya'ni zikr etmesini size ogreten kimseyi, 
araya koyunuz! Her guclugii, her sikintiyi gideren, ancak Allahu tealadir. 

94 

DOKSANDORDUNCU MEKTUB 

Bu mektub, Hizir Han-i Lodiye yazilmisdir. Herkese i'tikadi diizclf mek 
ve amel etmek lazim oldugu, hakikat alemine bu iki kanat ile uculabilece- 
gi bildirilmekdedir: 

Hak teala hazretleri, Muhammed Mustafanin dini caddesinde bulundur- 
sun "ala sahibihessalatii vesselamii vettehiyye"! Herkese once lazim olan 
sey, Ehl-i siinnet vel-cema'at alimlerinin anladiklanna ve bildirdiklerine uy- 
gun olarak i'tikadi diizeltmekdir. Cehennemden kurtulacagi bildirilen bir 
firka, bu alimlerin firkasidir. Imam diizeltdikden sonra, farzlan, siinnetle- 
ri, vacibleri, miistehablan ve harami, halali, mekruhu ve miistebehi, ya'ni 
sxibheli olan seyleri ogrenmek ve bu fikh bilgilerine gore hareket etmek la- 
zimdir. Bu i'tikad ve amel iki kanadina kavusunca, eger Allahu teala yar- 
dim eder, izn verirse, hakikat alemine uculabilir. Bu iki kanat elde edilmek- 
sizin, hakikat alemine uculamaz. Farisi beyt tercemesi: 

Kurtulurum sun m a, ey Sa'dihoca, 
Muhammed aleyhisselama uymadikca! 

Allahu teala, bizi ve sizi o yiice Peygambere uymak ile sereflendirsin 
"aleyhi ve ala alihissalatii vesselam"! 

95 

DOKSANBESINCI MEKTUB 

Bu mektub, seyyid Ahmed-i Necvareye yazilmisdir. insaii herseyi ken- 
dinde toplamisdir. insanin kalbi de boyle yaratilmisdir. Tesavvuf biiyiik- 
lerinden birkacimn sekr halinde iken, kalbin genisligini bildiren sozlerine 
islamiyyete uygun ma'na vermek lazim oldugu bildirilmekdedir: 

Her insan, bir toplulukdur. Varhkda bulunan hersey insanda da vardir. 
Bu imkan aleminde bulunan herseyin kendisi, viicub aleminde bulunanla- 
nn ise, suretleri, benzerleri insanda bulunur. (Allahu teala, Ademi kendi- 
si gibi yaratdi) hadis-i serifdir. Demek ki, viicub mertebesinde ya'ni, Alla- 
hii tealada ve sifatlannda bulunanlann, insanda birer sureti, birer benze- 
ri vardir. insanin kalbi de, boyle bir toplulukdur. insanda bulunan hersey 
kalbde de vardir. Bunun icin, insanin kalbine (Hakikat-i cami'a) denir. Te- 
savvuf biiyiiklerinden bircogu, herseyin kalbde bulundugunu goriince, kal- 
bin genisligini bildirmek icin, (Ars ve icinde bulunan hersey, arifin kalbi- 
nin bir kosesine konsa, hie duyulmaz) demislerdir. Ciinki, biitiin maddeler 
ve gokler ve Ars ve Kiirsi kalbde bulunmakdadir. Mekanh ve mekansiz, 
maddeli ve maddesiz hersey kalbde bulunmakdadir. Kalbde, mekansiz, 
maddesiz, hersey bulunduguna gore, Arsin ve Ars icinde bulunanlann 

-141- 



kalbdeki yeri ne kadarcik olabilir? Cunki, Ars cok biiyiik ise de, maddeden 
yapilmisdir ve mahlukdur. Mekani olan ya'ni maddeden yapihnis olan bir- 
sey ne kadar genis olursa olsun, mekansiz olanin yaninda cok kiiciik kahr. 

Tesavvuf buyuklerinden sahv sahibi olanlar, ya'ni sekrden kurtulmus 
olanlar "kaddesallahii teala esrarehiim" boyle sozlerin, sekr sozii oldugu- 
nu bildirmislerdir. Sekr halinde olanlar, bir seyin kendisi ile goruniisiinu 
birbirinden ayiramaz. Gorunusiinu kendisi sanir. Ars, tarn zuhura kavus- 
makdadir. Kalbe yerlesmez. Kalbde yerlesen, arsin kendisi degildir. Orne- 
gidir, goruntusiidur. Bu ornegin, kalbden cok kiiciik olacagi meydanda bir 
seydir. Cunki kalbde boyle sayisiz ornekler vardir. Gok, baska seyler gibi 
aynada goriiniince, ayna gokden daha genisdir denilemez. Evet, aynadaki 
gokxin goruntusii aynadan kucukdiir. Fekat bundan, gokiin kendisinin de 
aynadan kiiciik olmasi lazim gelmez. Bunu baska bir misal ile de acikhya- 
lim: Insanda toprak maddeleri vardir. Bunun icin insan yer yiiziinden da- 
ha biiyiikdiir denilemez. Hatta yer kiiresi yaninda, insanin biiyiikliigii, hie 
denecek kadar kiiciikdiir. Birseyin niimunesini, ornegini, o seyin kendisi 
sanmak, bu yanhshga yol acmakdadir. 

Tesavvuf buyuklerinden birkacinin "rahmetullahi aleyhim ecma'in" 
sekr halinde iken soyledikleri baska sozler de boyledir. (Cem'i Muhamme- 
di, cem'i ilahiden daha genisdir) sozleri gibi. Muhammed aleyhisselamda, 
imkanin ya'ni mahluklann kendileri ile viicubiin ya'ni Allahii tealanin ve 
sifatlannin suretlerini, orneklerini bir arada goriiyorlar. Boylece, Mu- 
hammed aleyhisselamda, Allahii tealada bulunandan daha cok sey bulunu- 
yor saniyorlar. Burada da, birseyin ornegini kendisi sanarak, yanihyorlar. 
Muhammed aleyhisselamda bulunan sey, viicub mertebesinin kendisi de- 
gildir, ornegidir. Allahii teala, hakikivacib iil-viicuddur. Viicub mertebe- 
sinin kendisi ile ornegini birbiri ile kansdirmasalardi boyle sey soylemez- 
lerdi. isin dogrusu, onlann sekr, sii'ursuzluk halinde iken soyledikleri gi- 
bi degildir. Muhammed "aleyhissalatii vesselam" sinirh, kiiciik bir kuldur. 
Allahii teala ise, sinirsizdir, sonsuzdur. 

Sekr halinde olan seyler, Vilayet makamlannda bulunmakdadir. Sahv 
halinde olan seyler ise, Niibiivvet, Peygamberlik makamindadir. Peygam- 
berlerin "aleyhimiissalevatii vetteslimat" yolunda gidenlerin biiyiikleri, on- 
lara tarn uyduklan icin, o makamin, onlann makaminin sahvindan pay 
ahrlar. Bistamiyye denilen biiyiikler, sekrin sahvdan daha iistiin oldugunu 
soylemislerdir. Bunun icin, seyh Bayezid-i Bistami "kuddise sirruh", (Be- 
nim bayragim, Muhammed aleyhisselamin bayragindan daha yiiksekdir) de- 
di. Kendi bayragi vilayet bayragidir. Muhammed aleyhisselamin bayragi nii- 
biivvet bayragidir. Vilayet bayraginda sekr oldugu icin ve Peygamberlik bay- 
raginda sahv oldugu icin, onu bundan iistiin tutmusdur. 

Bircoklan da, (Vilayet, niibiivvetden daha iistiindiir) dedi. Velilerin 
"rahime-hiimullah" Allahii tealadan yana oldugunu, Peygamberlerin "aley- 
himiissalevat" ise, insanlardan yana oldugunu gordiiler. Hakka karsi ola- 
nin, insanlara karsi olanlardan daha iistiin olacagi meydandadir. Birkaci da, 
bu sozii cevirerek, (Bir Peygamberin vilayeti, kendi niibiivvetinden daha 
iistiindiir) dedi. Bu fakire gore, bu sozlerin hepsi, dogru olmakdan cok uzak- 
dir. Ciinki Peygamberler yalniz insanlardan yana degildir. Hem insanlar- 

-142- 



dan, hem de, Hakdan yanadirlar. Batinlan ya'ni kalbleri, ruhlan Hak ile- 
dir. Zahirleri, halk iledir. Hep ve yalniz halk ile olanlar, Allahii tealadan 
yiiz cevirmis olan gafillerdir. Peygamberler "aleyhimussalevatii vetteslimat", 
biitiin varhklann en ustunleridir. Ni'metlerin en iistiinii bunlara verilmis- 
dir. Vilayet, nliblivvetin bir parcasidir. Niibiivvet, biitiindiir. Bunun icin nii- 
biivvet, her vilayetden daha ustiindiir. ister Peygamberin vilayeti olsun, is- 
ter Vermin vilayeti olsun! Bundan dolayi da, sahv sekrden daha iistiin, da- 
ha kiymetlidir. Vilayet niibiivvetin icinde bulundugu gibi, sekr de sahvin 
icindedir. Onun bir parcasidir. Cahil kimselerde bulunan sekrsiz sahv, so- 
ziimuzun disindadir. Oyle sahvin iistiin oldugunu soylemek, sacmalamak 
olur. Icinde sekr bulunan sahvin sekrden daha iistiin oldugu meydandadir. 

islamiyyet bilgilerinin hepsi, niibiivvet mertebesinden cikmis oldukla- 
n icin, basdan basa sahvdirlar. Bunlara uymiyan bilgiler, nasil olursa olsun- 
lar, sekrden hasil olmuslardir. Sekr sahibleri ma'zurdurlar. Ya'ni sorguya 
cekilmez, azab edilmezler. Fekat, yalniz sahv bilgileri taklid olunur. Sahv 
bilgilerine uyanlar kurtulur. Sekr bilgilerine uyulmaz. Bunlara uyanlar, 
ma'zur olmaz. Sorguya cekilirler, cezalandirihrlar. Allahii teala, islamiyyet 
bilgilerine uymakla hepimizi sereflendirsin "ala masdarihessalatii vessela- 
mii vettehiyye"! Bu diiamiza amin diyenlere Allahii teala merhamet etsin! 

Hadis-i kudside, (Yer yiiziine ve goke sigmam. Fekat, mii'min kulumun 
kalbine sigarim) buyuruldu. Burada da; viicub mertebesinin kendisi degil, 
sureti, ornegi sigmakdadir. Kendisinin sigmasi diisiiniilemez. Goriiliiyor ki, 
kalbin maddesiz, mekansiz seylerden daha genis olmasi, onlann kendile- 
rinden degil, suretlerinden daha genis olmasidir. Mekansizlar karsisinda, 
Ars ve Arsda bulunan hersey, zerre kadar bile sayilamaz. Mekansizlann 
kendileri boyledir, suretleri boyle degildir. 

96 

DOKSANALTINCI MEKTUB 

Bu mektub, Muhammed Serife yazilmis olup, ibadetleri ve iyi isleri 
vaktinde yapmayip, yarin yaparim, sonra yaparim diyenlerin aldandikla- 
rini ve Muhammed aleyhisselamin yoluna, islamiyyete yapismak lazim 
geldigini bildirmekdedir: 

Ey kiymetli oglum! Bugiin, her istedigini kolayca yapabilecek bir hal- 
desin. Gencligin, sihhatin, giiciin, kuvvetin, malm ve rahathgin bir arada bu- 
lundugu bir zemandasin. Se'adet-i ebediyyeye kavusduracak sebeblere 
yapismagi, yarar isleri yapmagi, nicin yanna birakiyorsun? insan omriiniin 
en iyi zemani olan, genclik giinlerinde, islerin en iyisi ve faidelisi olan, sa- 
hibin, yaratamn emrlerini yapmaga, Ona ibadet etmege cahsmah, isla- 
miyyetin yasak etdigi haramlardan, siibhelilerden sakinmahdir. Bes vakt 
nemazi cema'at ile kilmagi elden kacirmamahdir. Nisab mikdan ticaret ma- 
ll olan muslimanlann, bir sene sonra zekat vermeleri emr olunmusdur. Bun- 
lann, zekat vermesi, muhakkak lazimdir. O halde, zekati seve seve ve 
hatta fakirlere yalvara yalvara vermelidir. Allahii teala, cok merhametli ol- 
dugu, kullanna cok acidigi icin, yirmidort saat icinde ibadete, yalniz bes vakt 
ayirmis, ticaret esyasindan ve cayirda otlayan dort ayakh hayvanlardan, tarn 

-143- 



veya yaklasik olarak ancak, kirkda birini fakirlere vermegi emr buyurmus- 
dur. Birkac seyi haram edip, cok seyi mubah etmis, izn vermisdir. 

O halde, yirmidort saatde bir saat tutmayan bir zemani, Allahu tealanin 
emrini yapmak icin ayirmamak ve zengin olup da, malm kirkda birini 
muslimanlann fakirlerine vermemek ve sayilamiyacak kadar cok olan, 
mubahlan birakip da, haram ve siibheli olana uzanmak, ne biiyiik inad, ne 
derece insafsizhk olur. 

Genclik cagi, nefsin kaynadigi, sehvetlerin oynadigi, insan ve cin seytan- 
lannin saldirdigi bir zemandir. Boyle bir cagda yapilan az bir amele pek- 
cok sevab verilir. Ihtiyarlikda diinya zevkleri azahp, giic kuvvet gidip, ar- 
zulara kavusmak imkani ve ummidleri kalmadigi zemanda, pismanlikdan, 
ah etmekden baska birsey olmaz. Cok kimselere bu pismanhk zemani da, 
nasib olmaz. Bu pismanhk da, tevbe demekdir ve yine biiyiik bir nfmetdir. 
Coklan bu giinlere kavusamaz. 

Peygamberimizin "sallallahii aleyhi ve sellem" haber verdigi sonsuz 
azablar, cesidli acilar, elbette olacak, herkes cezasim bulacakdir. insan ve cin 
seytanlan, bugiin, Allahu tealanin afvini, merhametini ileri siirerek aldatmak- 
da, ibadetleri yapdirmayip, giinahlara siiriiklemekdedir. Halbuki, iyi bilme- 
li ki, bu diinya, imtihan yeridir. Bunun icin, burada dostlarla diismanlan ka- 
nsdirmislar, hepsine merhamet etmislerdir. Nitekim A'raf suresi, yiizellibe- 
sinci ayetinde mealen, (Merhametim herseyi icine almisdir) buyuruldu. 
Halbuki, kiyametde, diismanlan, dostlardan ayiracaklardir. Nitekim, Yasin 
suresinde, (Ey kafirler, bugiin, dostlanmdan ayrilimz!) mealindeki ayet-i ke- 
rime, bunu haber vermekdedir. O giin, yalniz dostlara merhamet oluna- 
cak, diismanlara hie acinmiyacak, onlar muhakkak mel'un olacakdir. Nite- 
kim, A'raf suresinde, (O giin, merhametim, yalniz benden korkarak kafir ol- 
makdan ve giinah islemekden kacinanlara, zekatim verenlere, Kur'an-i ke- 
rime ve Peygamberime "aleyhisselam" inananlara mahsusdur) mealindeki 
ayet-i kerime, boyle oldugunu gostermekdedir. O halde, o giin, Allahu te- 
alanin rahmeti, (Ebrar)a, ya'ni mushmanlardan iyi huylu ve yarar isli olan- 
lara mahsusdur. Evet, muslimanlann, zerre kadar imam olanlann hepsi so- 
nunda hatta, cok zeman Cehennemde kaldikdan sonra bile, merhamete ka- 
vusacakdir. Fekat rahmete kavusabilmek icin, oliirken iman ile gitmek sart- 
dir. Halbuki, giinahlan islemekle kalb karannca ve Allahu tealanin emrle- 
rine ve haramlanna ehemmiyyet verilmeyince, son nefesde iman nuru, son- 
meden nasil gecebilir? Din biiyiikleri buyuruyor ki, (Kiiciik giinaha devam, 
biiyiik giinaha sebeb olur. Biiyiik giinaha devam da insani kafir olmaga sil- 
riikler). Boyle olmakdan Allahu tealaya sigininz! Farisf beyt tercemesi: 

Az soyledim, dikkat etdim kalbini kirmamaga, 
biliriin ii/iiliiisiin: yoksa soziim cokdur sana. 

Allahu teala hepimizi begendigi isleri yapmaga kavusdursun! Sevgili Pey- 
gamberi Muhammed aleyhisselamin ve Onun kiymetli Ali ve Eshabi hur- 
meti icin diiamizi kabul buyursun! Bu mektubu size getiren Mevlana ishak, 
bu fakirin tamdiklanndan ve muhlislerindendir. Eskiden beri komsuluk hak- 
ki da vardir. Yardim isterse, esirgemezsiniz insaallah. Yazisi ve insa kabi- 
liyyeti iyidir. Vesselam. 

-144- 



97 

DOKSANYEDINCI MEKTUB 

Bu mektub, seyh Dervise yazdmisdir. ibadet etmemize emr olunmasi, 
yakfn elde etmemiz icin oldugu bildirilmekdedir: 

Hak teala, Peygamberlerin en iistunii "salevatullahi aleyhim" hatm 
icin, bir ise yaramiyan bizlere, imanin hakikatini bildirsin! Insanlann ya- 
ratilmasina sebeb, emr olunan ibadetleri yapmakdir. ibadetleri yapmak da 
imanin hakikati olan, yakini elde etmek icindir. Hicr suresi, son ayetinin 
meal-i serifi de, belki (Yakfn elde etmek icin Rabbine ibadet et!) demek- 
dir. Ciinki (hatta) kelimesi, (ye kadar) demek oldugu gibi (sebeb olmak, 
ya'ni, icin) ma'nasim da bildirir. Sanki, ibadet yapmadan once olan bu iman, 
imanin kendisi degil, gorunusiidur. Ayet-i kerimede, (yakin elde etmek icin) 
ya'ni (Imanin kendisini elde etmek icin) buyuruluyor. Sure-i Nisa yiizotuz- 
besinci ayetinde mealen, (Ey iman edenler! Iman ediniz!) buyuruldu. Bu- 
nun ma'nasi, (Ey! Imanin suretini edinenler! ibadet yaparak, imanin ken- 
disine kavusunuz!)dur. 

(Vilayet), ya'ni Veli olmak, Fena ve Beka denilen iki ni'mete kavusmak 
demekdir. Fena ve Bekaya kavusmak, bu yakini ele gecirmek icindir. 
Yoksa, Fena-fillah ve Beka-billah diyerek, Allahii teala ile birlesmek, hu- 
lul gibi seyler anlamak, ilhad ve zindiklikdir. 

[Ibni Abidin, uciincii cildde buyuruyor ki: (Miisliman olmadigi, kafir ol- 
dugu halde, miisliman oldugunu soyliyenlere, miinafik, zindik, dehrive miil- 
hid denir. Ara sira nemaz kilar, oruc tutar, ba'zan hacca da gidenleri olur. 
(Miinafik), baska dindedir. Muhammed aleyhisselamin Peygamber oldu- 
gunu soylemez. (Dehri), Allahii tealanin var oldugunu da soylemez. (Miil- 
hid), her ikisine inanir ve inandigini soyler. Fekat, kiifre kaymisdir, islamiy- 
yetden aynlmisdir. i'tikadi bozukdur. Kendini tarn miisliman sanir. Ken- 
disi gibi olmayanlara kafir der. (Zindik), Allahii tealaya, islamiyyete, ha- 
lale, harama inanmaz. Hie dini yokdur. Muhammed aleyhisselama inandi- 
gini soyler. Bunlardan, sapik fikrlerini, muslimanhk olarak tamtmaga ca- 
hsanlan cok tehliikelidir. Miirted, islamdan aynlan kimsedir. Kafir oldu- 
gunu saklamaz). Komunistler ve masonlar, dehri kismindandir.] 

Evet, tesavvuf yolunda ilerlerken, Allahii tealaya olan fazla ask, sevgi 
sebebi ile serhosluk gibi, ba'zi haller hasil olur. Bu vakt, ba'zi bilgiler 
yanhs anlasihr. Boyle halleri gecmek, atlamak lazimdir. Boyle anlayislar 
icin tevbe, istigfar etmek lazimdir. Tesavvuf biiyiiklerinden Ibrahim bin Sey- 
ban-i Kazvini "kaddesallahii teala ervahahiim"' 11 buyuruyor ki: (Fena ve Be- 
ka bilgileri, Allahii tealanin bir olduguna halis inananlarda ve ibadetleri- 
ni dogru yapanlarda bulunur. Baskalannin Fena ve Beka olarak soyledik- 
leri, hep yalandir ve zindiklikdir). Bu sozii, tarn yerindedir ve kendisinin 
dogru yolda bulundugunu gostermekdedir. 

(Fena-fillah) demek, Allahii tealanin razi oldugu, begendigi seylerde fa- 
ni olmak demekdir. Ya'ni hep Onun sevdiklerini sevmek, Onun sevdikle- 



[1] Ibrahim bin Seyban 337 [m. 948] de vefat etdi. 

- 145 - Mektubat Tercemesi: - F:10 



ri, kendine sevgili olmakdir. (Seyr-i ilallah) ve (Seyr-i fillah) gibi sozler de 
boyledir. Meyan Seyhullah-i Bahs, salah, takva ve faziletlerle siislu bir kim- 
sedir. Aile nxifusu pek kalabahkdir. Herhangi bir is icin yardimlannizi is- 
terse, kolaylik gostermeniz ikram olur. Size ve dogru yolda olanlara selam- 
lar olsun! 

98 

DOKSANSEKIZINCi MEKTUB 

Bu mektub, seyh Zekeriyyanin oglu Abdiilkadire yazdmisdir. insanla- 
ra karsi sert olmagi degil, yumusak davranmagi, cesidli hadis-i serffler 
gostererek bildirmekdedir: 

Allahii teala hepimizi tarn orta yolda bulundursun! Va'z etmekde, na- 
sihat etmekde ve Allahin kullanna muslimanhgi ogretmekde gozetilmesi 
lazim gelen seyleri bildiren birkac hadis-i serif yaziyorum. Hak teala, bun- 
lara uygun davranmamizi nasib eylesin! 

Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" buyurdu ki, (Allahii teala refik- 
dir. Yumusakhgi sever. Sertlik edenlere vermedigi seyleri ve baska hicbir 
seye vermedigini, yumusak davranana ihsan eder). Bu hadis, imam-i Mxis- 
limin "rahmetullahi aleyh" (Sahih)inde vardir. 

Yine (Miislim)de bildiriliyor ki, Aiseye "radiyallahii anha", (Yumusak 
davran! Sertlikden ve cirkin seyden sakin! Yumusakhk insani siisler. Cir- 
kinligini giderir) buyurdu. 

[(Miislim)deki] hadis-i serifde, (Yumusak davranmayan, hayr yapma- 
mis olur) buyuruldu. 

[(Buhari)deki] hadis-i serifde, (icinizde en sevdigim kimse, huyu en 
giizel olammzdir) buyuruldu. 

[imam-i Ahmed ve Tirmuzinin "rahime-hximallah" bildirdikleri] ha- 
dis-i serifde, (Kendisine yumusakhk verilen [musliman] kimseye diinya ve 
ahiret iyilikleri verilmisdir) buyuruldu. 

[Imam-i Ahmed, Tirmiizi, Hakim ve Buharinin "rahimehiimullah" bil- 
dirdikleri] hadis-i serifde, (Haya, imandandir. Imam olan Cennetdedir. 
Fuhs, kotiiliikdiir. Kotiiler Cehennemdedir) buyuruldu. 

[Imam-i Ahmed ve Tirmuzinin bildirdikleri] hadis-i serifde, (Cehenne- 
me girmesi haram olan ve Cehennemin de onu yakmasi Inn am olan kim- 
seyi bildiriyorum. Dikkat ediniz! Bu kimse, insanlara kolaylik, yumusak- 
hk gosteren [bir musliman]dir) buyuruldu. 

[Ahmed ve Tirmiizi ve Ebu Daviidiin bildirdikleri] hadis-i serifde, (Yu- 
musak olanlar ve kolaylik gosterenler, burnuna yulari takilmis deve gibi- 
dir. Yiiriitmek istenirse, hayvan ona uyar. Tasin iizerine oturtmak istenir- 
se, hayvan oraya oturur) buyuruldu. 

[(Buhari)deki] hadis-i serifde, (Kizdigi zeman istedigini yapabilecek 
[musliman] bir kimse, kizmazsa, Allahii teala kiyamet giinii onu herkesin 
arasindan cagirir. Cennetde istedigin yere git der) buyuruldu. 

-146- 



[Biitiin kitablarda yazili olan hadis-i serif de], bir kimse Resulullahdan 
nasihat istedikde, (Kizma, sinirlenme!) buyurdu. Birkac kerre sordukda, 
hepsine de (Kizma, sinirlenme!) buyurdu. 

[Tirmiizi ve Ebu Davxidiin "rahime-hiimallah" bildirdikleri] hadis-i se- 
rifde, (Cennete gidecek olanlari haber veriyorum, dinleyiniz! Za'ifdirler, 
giicleri yetmez. Birsey yapmak kin yemin ederlerse, Aliahii teala, bu 
[musliman]larin yeminlerini, muhakkak yerine getirir. Cehenneme gidecek 
olanlari bildiriyorum, dinleyiniz! Sertlik gosterirler. Acele ederler. Kendi- 
lerini iistiin goriirler) buyuruldu. 

[Tirmiizi ve Ebu Daviidiin "rahime-hiimallah" bildirdikleri] hadis-i se- 
rifde, (Bir kimse ayakda iken kizarsa, otursun. Oturmakla gecmezse yat- 
sin!) buyuruldu. 

[Taberani, Beyheki ve Ibni Asakirin "rahime-hiimullah" bildirdikleri] 
hadis-i serifde, (Sari sabir maddesi ball bozdugu gibi, kizginlik da imam bo- 
zar) buyuruldu. 

[Beyheki ve Ebu Nu'aymin "rahime-hiimallah" bildirdikleri] hadis-i 
serifde, (Allah icin asagi goniillii olani, Aliahii teala yiikseltir. Bu, kendi- 
ni kiiciik goriir. Fekat, insanlarin goziinde biiyiikdiir. Bir kimse, kendini bas- 
kalarmdan iistiin tutarsa, Aliahii teala onu alcaltir. Herkesin goziinde kii- 
ciik olur. Kendini yalmz kendisi biiyiik goriir. Hatta kopekden, domuzdan 
daha asagi goriiniir) buyuruldu. 

[Beyhekinin "rahime-hullah" bildirdigi] hadis-i serifde, (Miisa bin im- 
ran "ala nebiyyina ve aleyhissalevatii vetteslimat", Ya Rabbi! Kullarinin 
en kiymetlisi kimdir? dedikde, giicii yetdigi zeman afv eden [musliman kim- 
se]dir, buyurdu) buyuruldu. 

[Ebu Ya'lanin "rahime-hullah" bildirdigi] hadis-i serifde, (Bir kimse, di- 
lini tutarsa, Aliahii teala onun utanacak seylerini orter. Gazabim tutarsa, 
kiyamet giinii Aliahii teala azabim ondan ceker. Bir kimse, Aliahii teala- 
ya yalvanrsa, kabul eder) buyuruldu. 

Bir hadis-i serifde, (Bir musliman din kardesinin lrzina veya malum 
saldirirsa, malin, paranin gecmez oldugu giin gelmeden once, onunla ha- 
lallassin! [Halallasmazsa] iyi amelleri varsa, hakki odeninceye kadar bu 
amellerinden alimr. iyi amelleri yoksa, hak sahibinin giinahlari buna yiik- 
letilir) buyurdu. 

Bir hadis-i serifde, (Miiflis kimdir, biliyor musunuz?) buyurdu. (Bizim 
bildigimiz miiflis, parasi, mail olmayan kimsedir) dediler. (Ummetimden 
miiflis su kimsedir ki, kiyamet giinii nemazlari ile, oruclari ile ve zekatla- 
ri ile gelir. Fekat, kimisine sovmiisdiir. Kiminin malim almisdir. Kiminin ka- 
nini akitmisdir. Kimini dovmiisdiir. Hepsine bunun sevablarindan verilir. 
Haklarim odemeden once sevablari biterse, hak sahiblerinin giinahlari 
ahnarak buna yiiklenir. Sonra Cehenneme atilir) buyurdu. 

[Tirmiizi "rahime-hullah" bildiriyor:] Mu'aviye "radiyallahii teala anh", 
hazret-i Aiseye "radiyallahii teala anha" mektub yazarak nasihat yazma- 
sini istedikde, cevab yazarak: Aliahii tealanin selami senin iizerine olsun! 
Resulullahdan "sallallahu teala aleyhi ve ala alihi ve sahbihi ve selleme" 

-147- 



isitdim. Buyurdu ki, (Bir kimse, insanlarin kizacaklari seyde Allahin nza- 
sini ararsa, Allahii teala onu, insanlardan geleceklerden kornr. Bir kimse, 
Allahii 1 ealamn kizacagi seyde, insanlarin rizasim ararsa, Allahii teala 
onun isini insanlara birakir) dedi. 

Allahii teala bizi ve sizi, hep dogru soyliyenin "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" haber verdigi bu hadis-i seriflere uymakla sereflendirsin! Bu hadis-i 
serifler, her ne kadar [Hind lisanma] terceme edilmedi ise de, seyh Ciyu 
[Seyyid Fend] hazretlerinden bunlari sorar ve anlarsimz. Bunlara uygun ha- 
reket etmege cahsirsiniz. 

Diinya hayati cok kisadir. Ahiretin azablan pek aci ve sonsuzdur. ile- 
riyi goren akl sahiblerinin, hazirhkh olmasi lazimdir. Diinyanin guzelligi- 
ne ve tadina aldanmamahdir. insanin serefi ve kiymeti diinyahkla olciilse 
idi, diinyahgi cok olan kafirlerin herkesden daha kiymetli ve daha iistiin ol- 
malan lazim gelirdi. Diinyanin goriiniisiine aldanmak aklsizhkdir, ahmak- 
hkdir. Birkac giinliik zemani biiyiik ni'met bilerek, Allahii tealamn begen- 
digi seyleri yapmaga cahsmahdir. Allahii tealamn kullanna ihsan, iyilik et- 
melidir. Kiyametde azablardan kurtulmak icin, iki biiyiik temel vardir: 
Birisi, Allahii tealamn emrlerine kiymet vermek, saygi gostermekdir. ikin- 
ci, Allahii tealamn kullanna, yaratdiklanna sefkat, iyilik etmekdir. Hep dog- 
ru soyleyici "aleyhissalatii vesselam" her ne soyledi ise, hepsi dogrudur. Sa- 
ka, eglence, sayiklama sozler degildir. Tavsan gibi gozii acik uyku ne ka- 
dar siirecek. Bu uykunun sonu rezil, riisva olmak ve eli bos, mahrum kal- 
makdir. Mii'minun suresinin yiizonbesinci ayetinde mealen, (Sizi abes 
olarak, oyuncak olarak mi yaratdim samyorsunuz. Bize donmiyecek misi- 
niz zan ediyorsunuz?) buyuruldu. Her ne kadar, boyle sozleri dinleyecek 
halde olmadiginizi biliyorum. Gencsiniz. iciniz kaymyor. Diinya ni'metle- 
ri icindesiniz. Herkese soziiniiz geciyor. Her istediginizi yapabiliyorsu- 
nuz. Fekat, size acidigimiz icin, iyilik etmek istedigimiz icin bunlar yazil- 
di. Elinizden birsey kacmis degildir. Tevbe edilecek, Allahii tealaya yalva- 
racak zemandir. Haberlesmemiz lazimdir. Farisi misra' tercemesi: 

Eger icerde kimse varsa, bir soz de yetisir! 

99 

DOKSANDOKUZUNCU MEKTUB 

Bu nieklub, molla Hasen-i Kismiriye, cevab olarak yazdmis olup, Alla- 
hii tealayi hicbir an unutmamak nasil olacagi, insanin kendini bilmedigi uy- 
ku zemamnda da, Onun unutulmiyacagi bildirilmekdedir: 

Kiymetli mektubunuzu okumakla sereflendik. Bu yolun biiyiiklerinden 
ba'zisi "rahmetullahi aleyhim ecma'in" Allahii tealaya her an agah ol- 
duklanni ve uyku zemamnda da, her an, Onu hatirladiklanni haber vermis- 
dir. Bunun nasil olacagini soruyorsunuz. Kiymetli efendim! Bunu anlata- 
bilmek icin, once birkac seyi bildirmek lazimdir. Kisaca yaziyorum. Dik- 
katli okuyunuz! 

Insanin ruhu, bu gordiigiimiiz cesed ile birlesmeden once, terakki ede- 

-148- 



mez, ilerliyemezdi. Kendine mahsus makamda, derecede bagh ve mahbus 
gibi idi. Fekat, bu cesede indikden sonra, yiikselebilmek hassasi ve kuvve- 
ti ona verilmisdir. Bu hassasi, onu melekden iistiin ve serefli yapmisdir. Al- 
lahii teala lutf ederek, ihsan ederek, ruhu, bu hissiz, hareketsiz olan, hic- 
bir seye yaramiyan, karanlik cesed ile birlesdirdi. Ruh lsigini, karanlik 
cesed ile birlesdiren, madde olmiyan, zemanh, mekanh olmiyan ruhu, 
maddeden yapilan cesed ile bir arada bulunduran, Allahii teala, cok biiyiik- 
diir. Biitiin buyiikliik, iistiinliikler, yalniz Ona mahsusdur. Onda hie kusur 
olamaz. Bu soziin ma'nasim iyi kavramak lazimdir. Ruh ile cesed, her ba- 
kimdan, birbirinin aksi, ziddi oldugundan, bunlann bir arada kalabilmesi 
icin, Allahii teala, ruhu nefse asik etdi. Bu sevgi, bunlann bir arada kalma- 
sina sebeb oldu. Kur'an-i kerim, bu hali bize haber veriyor. Vettin suresi- 
nin bir ayetinde mealen, (Biz insanin ruhunu, giizel bir suretde yaratip, son- 
ra en asagi dereceye indirdik) buyuruldu. Ruhun bu dereceye dusiirulme- 
si ve bu aska tutulmasi, kotiilemege benzeyen bir medhdir. iste ruh, nefse 
karsi olan bu aski, sevgisi sebebi ile, kendini nefs alemine atdi ve nefse ta- 
bi', esir oldu. Hatta, kendinden gecdi. Kendisini unutdu. Nefs-i emmare ha- 
lini aldi. Sanki nefs-i emmare oldu. Ruh, her seyden daha latif, [maddenin 
en hafifi olan hidrogen gazindan, hatta bir elektrondan da daha hafif] ol- 
dugundan, madde bile olmadigindan, her ne ile birlesirse onun haline, 
sekline ve rengine girer. Kendini unutdugu icin, evvela kendi aleminde, de- 
recesinde iken, Allahii tealaya olan bilgisini de unutdu. Cahil ve gafil ol- 
du. Nefs gibi cehalet karanhgi ile karardi. Allahii teala, cok merhametli ol- 
dugu, cok acidigi icin, Peygamberler "aleyhimiissalevatii vetteslimat" gon- 
derip, bu biiyiikler vasitasi ile ruhu kendine cagirdi ve ma'suku, sevgilisi olan 
nefse uymamasini, nefsi dinlememesini ona emr etdi. Ruh bu emri dinle- 
yip, nefse uymaz, ondan ytiz cevirir ise, felaketden kurtulur. Yok eger, 
basini kaldirmaz, nefsle beraber kalmak, bu diinyadan aynlmamak ister- 
se, yolunu sasinr, se'adetden uzaklasir. Bu soziimuzden, ruhun, nefsle bir- 
lesmis oldugu, hatta kendisini unutup, nefs halini almis oldugu anlasildi. is- 
te ruh, bu halde kaldikca, nefsin gafleti, cahilligi, ruhun da gafleti, cehale- 
ti olur. Yok eger, ruh, nefsden yiiz cevirir, ondan sogur, onun yerine Alla- 
hii tealayi severse ve kendi gibi, bir mahluku sevmekden kurtulup, sonsuz 
var olan, hakikiBakiye asik olup, bu ask ile kendinden gecerse, zahirin, ya'ni 
nefsin gafleti, cehaleti, batina, ya'ni ruha sirayet etmez. O, Allahii tealayi 
bir an unutmaz. Nefsin gafleti, ona nasil te'sir etsin ki, o nefsden, temamen 
aynlmisdir. Zahirden, batina hicbir sey gecmemisdir. iste bu vakt, zahir gaf- 
letde iken, batin agahdir, uyanikdir. Her an Rabbi iledir. Mesela, badem 
yagi, badem cekirdeginde bulundugu miiddetce ikisi de ayni birsey gibidir. 
Yag, posadan aynhnca, her ikisinin hassalan baskadir ve her bakimdan ay- 
n iki sey olurlar. iste, bu hale yukselmis olan, bir mes'ud, bir bahtiyar kim- 
seyi, ba'zan, tekrar bu aleme indirirler. Allahii tealaya arif ve alim oldugu 
halde, bu aleme dondiiriip, onun mubarek, serefli varhgi vasitasi ile, ale- 
mi nefsle rin karanhgindan, cehaletinden kurtanrlar. Boyle mubarek bir kim- 
se, insanlann arasinda bulunur. Goriiniisde herkes gibidir, fekat ruhu hic- 
bir seye bagh degildir. Allahii tealaya olan bilgisi ve sevgisi iledir. isteme- 
digi halde, onu bu aleme dondiirmiislerdir. Boyle bir miintehi, hakikate eri- 
sen biri, goriiniisde, baskalari gibi, Allahii tealayi unutmus, mahluklann sev- 

-149- 



gisine tutulmus sanihr. Halbuki, hakikatde, kendisi, bunlara hie benzeme- 
mekdedir. Birseyin sevgisine tutulmakla, ondan soguyup, yiiz cevirmek ara- 
sinda cok fark vardir. Sunu da bildirelim ki, boyle bir miintehinin, mahluk- 
lara olan alakasi ve sevgisi, kendi ihtiyannda, elinde degildir. Diinyaya rag- 
bet etmez. Hatta, Allahii teala, bu alakayi istemekde ve begenmekdedir. 
Baskalannin alakasi, sevgisi ise, kendilerindendir, diinyaya sanhrlar. Al- 
lahii teala bu alakalanndan razi degildir, begenmez. Baska bir fark da, bas- 
kalan bu alemden yiiz cevirip, Allahii tealayi tanimaga ve sevmege kavu- 
sabilirler. Miintehinin, halkdan yiiz cevirmesine ise, imkan yokdur. Onun 
halk ile olmasi, vazifesidir. Ancak, vazifesi biterse, o zeman onu, bu geci- 
ci diinyadan, ebedi, sonsuz aleme nakl ederler. Hakiki makamina kavusur. 

Tesavvuf biiyiikleri, da'vet makamini, irsad derecesini, baska baska 
anlatmislardir. Coklan, (Halk arasinda, Hak ile olmakdir) dedi. Sozlerin 
baskalasmasi, soz sahiblerinin halleri, dereceleri baska baska oldugu icin- 
dir. Herkes, kendi makamina gore, soylemisdir. Herseyin dogrusunu Al- 
lahii teala bilir. Seyyid-iit-taife Ciineyd-i Bagdadinin "kuddise sirruh", 
(Nihayete varmak, baslangica donmekdir) buyurmasi iste, yukarda bildir- 
digimiz da'vet makamina uygun bir ta'rifdir. Ciinki, baslangicda, hep mah- 
lukat goriilmekde ve sevilmekdedir. Nitekim, (iki goziim uyur, fekat kal- 
bim uyumaz) hadis-i serifi, kendilerinin Allahii tealaya olan daimi bagh- 
hk ve uyanikhgini bildirmiyor; belki, kendi hallerine ve iimmetinin halle- 
rine uyanik olup, gafil olmadigini haber vermekdedir. Bunun icindir ki, Pey- 
gamberimizin "sallallahu aleyhi ve sellem" uyumasi, abdestini bozmaz 
idi. Peygamber, ummetini korumakda, bir siiruniin cobani gibi oldugu 
icin, ummetini bir an unutmasi, Peygamberlik makamina uygun olmaz. Bu- 
nun gibi, (Allahii teala ile oyle vaktlerim oluyor ki, o zemanlarda, arami- 
za hicbir iistiin mclek ve Peygamber giremez) hadis-i serifi de, her zeman 
degil, ba'zandir. Bu zemanlarda da, mahluklardan yiiz cevirip, aynlmasi icab 
etmez. Ciinki, Allahii teala, ona tecelli etmekde, goriinmekdedir. Yoksa O, 
mahluklan unutup, tecellileri aramakda degildir. Ma'sukun, asika cilvesi 
gibi olup, asik ma'sukun pesinde degildir. Farisi beyt tercemesi: 

Suret aynasmda sefer, hareket olmaz, 
Ciinki onda nurani olmiyan suret olmaz. 

Hulasa, mahluklara doniiliince, once kalkmis olan perdeler, geri gelmez. 
Arada perde olmadigi halde, onu mahluklar arasina sahp, mahluklann 
kurtulmasina, uyandinlmasina sebeb ve vasita kilarlar. Boyle bir kimse, boy- 
le bir padisaha cok yakin olan, bir devlet adami gibidir. Bununla beraber, 
kendisine milletin islerini gormek, dertlerini cozmek vazifesi de verilmis- 
dir. Sona gelip, geri donmiis olanlar ile heniiz baslangicda olanlar arasin- 
daki farklardan biri de budur. Ciinki, basda olanlar, perdelerin arkasinda- 
dir. Geri donmiis olanlardan ise, perdeler kalkmisdir. Allahii teala size ve 
dogru yolda olanlara selamet versin! Amin. 



Ne ki kilmis Habibullah, bize teblig-i ahkami 
Kabul etdim am, amentii billah re hiikm-illah. 

-150- 



100 

YUZUNCU MEKTUB 

Bu mektub, yine molla Hasen-i Kismirfye yazilmisdir. Seyh Abdiilke- 
bir-i Yemeninin, Allahii teala gaybi bilmez soziine cevab vermekdedir: 

Oksayici, kiymetli mektubunuzu okumakla sereflendik. Ihsan ederek 
yazdiklannizi anladik. Seyh Abdiilkebfr-i Yemeni, Hak teala gaybi bilmez 
demis. Bunu soruyorsunuz. [(Resehat) kitabinda Muhammed Ruhi okunur- 
ken, Abdiilkebirin bu sozii de goriilmekdedir.] 

Efendim! Bu fakir, bu gibi sozleri dinlemege dayanamiyorum. Elimde 
olmiyarak, Faruki damanm kabanyor. Bunlardan, islamiyyete uygun bil- 
giler cikarmaga vakt birakmiyor. Boyle sozleri soyleyen kimse, ister seyh 
Kebir-i Yemeni olsun, ister seyh Ekber-i Sami olsun, hicbirini duymak is- 
temiyorum. Bize Muhammed-i Arabinin buyurdugu sozler lazimdir "aley- 
hi ve ala alihissalatu vesselam". Muhyiddin-i Arabinin ve Sadreddin-i Ko- 
nevinin ve Abdiirrezzak-i Kasinin sozleri lazim degildir.' 11 Bize (Nass) la- 
zimdir. (Fuss) [ya'ni Fiisus kitabi] lazim degildir. Fiituhat-i Medeniyye 
varken, (Fiituhat-i Mekkiyye) kitabina bakmayiz. Hak teala, Kur'an-i ke- 
rimde, gaybi bildigini soyliyerek kendini oviiyor. (Alim-iil-gayb) oldugu- 
nu bildiriyor. (Hak teala gaybi bilmez demek), cok cirkin, pek igrenc bir 
sozdiir. Dogrusu, Hak tealaya inanmamakdir. Gayb kelimesi, baska seyi de 
gostermekdedir demek, insani bu alcakhkdan kurtaramaz. Agizlanndan ci- 
kan soziin buyuklugiinii, kulaklan duymuyor. islamiyyete uymiyan boyle 
sozlerle ne demek istediklerini keski bilseydim. Hallac-i Mensur (Enel 
Hak) dedi ise ve Bayezid-i Bistami (Siibhani) dedi ise "rahime-hiimallah" 
suclu olmakdan kurtulabiliyorlar. Kendilerini hal kapladigi zeman, sii'ur- 
lan, akllan ortulmus iken, soylemislerdir. Fekat, bunlann sozleri, hal bil- 
dirmiyor. Bir ilm, bilgi anlatiyor. (Bu kelimenin te'vil edilmesini istemis- 
dim) demeleri, onlan suclu olmakdan kurtarmaz. Boyle kelimelerin te'vi- 
li makbul degildir. Ciinki, yalniz sekr halinde soylenmis olan uygunsuz soz- 
lerden, baska sey anlamaga cahsihr. Akh basinda olan kimsenin soziinden 
baska seyler anlamaga cahsilmaz. Boyle seyler soyliyen kimse, eger (Me- 
lamet) yolunu tutarak, kendini herkesin goziinden diisiirmek istemis ise, 
bu da cok cirkin ve utanilacak birsey olur. insanlan kendinden sogutmak, 
yanindan kacirmak icin, yapilacak cok sey vardir. Bunlan birakip da, ka- 
fir olmaga yaklasmaga ne liizum vardir? Bu soziin ne demek olabilecegi- 
ni soruyorsunuz. Her siiale cevab vermek lazim oldugundan, burada bir- 
kac sey bildirecegim: 

Gaybi ancak Allahii teala bilir. Gayb, yok demek olursa, yok olan sey- 
ler bilinmez demislerdir. Gayb, her bakimdan yok demek olunca, onu bil- 
mek dusiiniilemez. Eger, bilinecegini dusiiniirsek, her bakimdan yok olmak- 
dan ve hicbir sey olmamakdan kurtulmus olur. Bunun gibi, Hak teala, 
kendi senkini, ortagini bilicidir denilemez. Ciinki, Allahii tealanin seriki 



[1] Ciinki, bu biiyiik Velilerin ba'zi kelimeleri te'vile muhtacdir. Te'vil, muhte- 
lif ma'nalar icinden islamiyyete uygun olam secmekdir. Bunu herkes yapamaz. 

-151- 



hie yokdur. Boyle birsey hie olamaz. Evet, gayb kelimesinin ve serik keli- 
mesinin bildirdikleri seyler diisiiniilebilir. Fekat biz bu seylerin kendileri- 
ni soyliiyoruz. Bu kelimelerin ne bildirdiklerini soylemiyoruz. Var olami- 
yacak seylerin hepsi de boyledir. Bunlann neler olduklan dusiinulebilir. Fe- 
kat var olmalan diisiiniilemez. Ciinki, varliklan bilinirse, bunlara var ola- 
miyacak denilemez. Hie olmazsa, zihnde var olmalan lazim gelir. Mevla- 
na Muhammed Ruhinin yukandaki sozden anladigini begenmemekde 
haklisiniz. Yalniz bir varlik olan o mertebede ilmin bagliligi yokdur demek, 
ilm yok demekdir. Yalniz gaybin ilmi yokdur demek, degersizdir. Mevla- 
nanin o sozden anladiginin dogru olmadigini su da gosteriyor ki, o (Eha- 
diyyet-i miicerrede mertebesi)nde ilmin baglantisi yok ise de, Hak teala- 
nin alim olmasi degismez. Ciinki, o mertebede kendisi alimdir. ilm sifati ile 
alim olmaz. Ciinki, o mertebede, ilm sifati yokdur. Sifatlara inanmayan kim- 
seler de, Allahii tealanin alim oldugunu bildirmekdedir. ilm sifatinin var 
olduguna inanmadiklan halde, bu sifatda olan bilmenin, zatda bulundugu- 
nu bildirmekdedirler. 

Yukandaki sozden sizin anladiginiza gelince, gayb kelimesinden zat-i 
ilahiyi anhyorsunuz. Bu gayba hicbir ilm, hatta Vacib tealanin ilmi de ye- 
tisemez diyorsunuz. Anlasilacak seyler icinde, dogruya en yakin olani si- 
zin bu anlayisinizdir. Bununla beraber, Vacib tealanin ilmi, kendi zatini bil- 
mez demek, bu fakire agir geliyor. Bilmiyecegini gostermek icin, ilmin, bi- 
linecek seyi kavramasi lazimdir. Zat-i teala ise, ihata edilemez. Kavrana- 
maz. Bunun icin de bilinemez diyorsunuz. Bu soziiniiz, ilm-i husuli icin dog- 
rudur. Cunki, ilm-i husuli ile bilmekde bilinen seyin sureti, ilm kuvvetin- 
de hasil olmakdadir. Fekat, ilm-i huzuri ile bilmekde, suretin ilmde hasil 
olmasi hie lazim degildir. Allahii tealanin ilm sifati ilm-i huzuridir. Bundan 
dolayi, ilm-i ilahi, huzur yolu ile, zat-i ilahiyi bilir. Herseyin dogrusunu an- 
cak Allahii teala bilir. Allahii tealadan, sevgili efendimiz, Muhammed 
aleyhisselama ve onun temiz aline "radiyallahii anhiim ecma'in" salat ve 
selamet ve bereket dileriz. Evveliniz ve sonunuz selamet olsun! 

101 

YUZBiRINCi MEKTUB 

Bu mektub, yine molla Hasen-i Kisminye yazilmisdir. Bii\ iikleri kiiciik 
sanarak dil uzatanlari bildirmekdedir: 

Allahii teala, halinizi giizel ve kalbinizi temiz eylesin! Kiymetli mektu- 
bunuzu mevlana Muhammed Siddik getirdi. Allahii tealaya hamd olsun ki, 
uzakda kalanlan unutmamissimz. Goriiniisde, nefsinize karsi olan sozleri- 
niz kisaca anlasildi. Nefs, emmarelik yapdigi zeman, buna karsi soylenen 
seyler dogrudur. Fekat nefs, itminana geldikden sonra, ona karsi gelmenin 
yeri yokdur. Ciinki, o zeman nefs, Hak tealadan razidir. Hak teala da on- 
dan razidir. Nefs begenilmekde ve kabul olunmakdadir. Kiymetli olana kar- 
si gelinmez. Onun istekleri, Hak tealanin istekleridir. Ciinki, nefsin itmi- 
nana kavusmasi icin, Allahii tealanin ahlaki ile ahlaklanmasi lazimdir. 
Artik o, mukaddes olmus, her diirlii kusurdan temizlenmis, karsi durula- 
cak yeri kalmamisdir. Kendisine bakilamiyacak derecelere yiikselmisdir. 

-152- 



Her soyledigimiz bizde kalir. Farisi beyt tercemesi: 

Kendinden haberi olmiyan kimse, 
Nerde kaldi, baska seyleri bile? 

Cok olur ki, cahiller, nefsden hie haberleri olmadigi icin, mutmainneyi 
emmare sanirlar. Nefs-i emmareye karsi yapdiklanni, nefs-i mutmeinne- 
ye de yaparlar. Nitekim kafirler, Peygamberleri "aleyhimiissalevatii vettes- 
limat" baska insanlar gibi saniyorlar. Peygamberligin yiiksekligine inanmi- 
yorlar. O biiyiiklere "aleyhimiissalevatii vettehiyyat" ve onlann yolunda 
gidenlere inanmamakdan Allahii tealaya sigininz! 

102 

YUZIKINCi MEKTUB 

Bu mektub, niolla Muzaffere yazilnnsdir. Odiinc ahp vermekdeki faizi 
bildirmekdedir: 

Odiinc verenin fazla olarak istedigi malm yalniz faiz oldugunu soylemis- 
diniz. Mesela oniki dirhem odemesi sarti ile on dirhem giimiis verenin al- 
digi giimiisden yalniz fazla olan iki dirhemi faiz olur, haram olur demisdi- 
niz. Halbuki, daha fazlasini odemesi sarti ile, odiinc vermek faizdir. Ya'ni 
boyle olan sozlesme haramdir. Haram anlasma ile, ele gecen malm hepsi 
haram olur. Mesela, oniki dirhem odemesi sarti ile, on dirhem odiinc ve- 
rilse, ahnan oniki dirhemin hepsi haram olur. Faiz ile odiinc vermek ve al- 
mak haram oldugu, Kur'an-i kerimde acikca bildirilmisdir. ihtiyaci olanin 
da, olmiyamn da, faizle, odiinc almasi haramdir. ihtiyaci olana, faiz haram 
olmaz demek, Kur'an-i kerimin emrini degisdirmek olur. (Kinye) kitabi, 
Kur'an-i kerimin emrini degisdiremez. Lahor sehrinin biiyiik alimlerinden 
olan mevlana Cemal, (Kinye)nin bircok haberleri kiymetli kitablara uyma- 
makdadir. Boyle haberlerine giivenilmez buyururdu. [ibni Abidin "rahme- 
tullahi aleyh" dahi, (Kinye)nin bircok haberi za'ifdir, giivenilmez buyur- 
makdadir. Bu kitabi, Zahidiyazmisdir.] (Kinye)nin bu yazisini, dogru ka- 
bul etsek bile, buradaki ihtiyac kelimesine, zaruret ve oliim tehliikesi 
ma'nasini vermek lazimdir. Boylece, Maide suresi, dordiincii ayetinin, 
(Oliime sebeb olan sikisik hale diisen) mealindeki iznden istifade edilmis 
olur. Ciinki, bu ayet-i kerime, haramlardan afv olunabilecek ozrii beyan bu- 
yurmakdadir. Faiz ile odiinc almak icin, her ihtiyac ozr olsaydi, faizin ha- 
ram edilmesine sebeb kalmazdi. Ciinki, faiz odemegi, ancak ihtiyaci olan 
kabul eder. ihtiyaci olmiyan kimse, acikdan para vermek istemez. Allahii 
tealanin, bu yasak emri, yersiz luzumsuz olurdu. Allahii tealamn kitabina, 
boyle iftira edilemez. Abes, yersiz, birsey bulunmasi diisiiniilemez. Her ih- 
tiyaci olanin faiz ile para almasi caiz diye, bir an diisiinsek, ihtiyac da, bir 
nev' zaruretdir. Zaruretin dereceleri vardir. Ziyafet vermek icin, faiz ile pa- 
ra almak ihtiyac degildir. Meyyitin birakdigi malda meyyitin ihtiyaci, kefen 
ve cenaze masrafi oldugu kitablarda bildiriliyor. Onun ruhu icin, ziyafet ver- 
mege, ihtiyac denilmemisdir. Meyyit, sadakanin sevabina, herkesden cok 
muhtac oldugu halde, onun ruhu icin yemek [helva] dagitilmasini islamiy- 
yet emr etmemisdir. O halde bunlan yapmak, faizle para almak icin ihtiyac, 

-153- 



ozr olur mu? Oluniin ihtiyaci kabul edilse bile, faizle alinan para ile pisen 
yemekleri yimek halal olur mu? Coluk cocugun cok olmasi, erkegin asker- 
de bulunmasi, ozr, ihtiyac samlarak, faizle para almak caiz ve halal olur de- 
mek, bir muslimana yakismaz. Boyle belaya yakalanmis olanlara, emr-i 
ma'ruf ve nehy-i anil-mxinker yaparak, dogru yolu gostermek lazimdir. 
Bir musliman, nasil olur da, boyle haram isi yapabilir? Ihtiyaclan te'min ede- 
cek yol cokdur. Bu zemanda, siibheli olmiyan kazanc kalmadi diyorsu- 
nuz. Evet oyledir. Fekat elden geldigi kadar, siibhelilerden kacinmak lazim- 
dir. Tarlayi abdestsiz surmek, tohumunu abdestsiz ekmek, nzkin bereke- 
tini, tayyib [giizel] olmasim giderir demislerdir. Hindistanda, boyle cahsan, 
hemen yok gibidir. Fekat, Allahii teala, kulundan, elinden geldigi kadar yap- 
masini istemekdedir. Faiz ile para ahp ziyafet vermekden sakinmak, her- 
kes icin kolaydir. Halale haram, harama halal diyen kafir olur. Fekat bu kafi, 
meydanda olan halal ve haramlar icindir. [Halal, haram olduklan, dort mez- 
hebde de sozbirligi ile bildirilenler icindir.] Zan olunanlar icin degildir. Ha- 
nefi mezhebinde mubah olan, cok sey vardir ki, safi'i mezhebinde mubah 
degildir. Bunun aksi de vardir. Muhtac oldugu siibheli olan birinin, faizle 
para almasi halal olur demiyene, acik bildirilen harama halal diyemiyene 
dil uzatilmaz. Sapik, gerici denilmez. Halal demesi icin zorlanamaz. Onun 
hakh olmasi daha kuwetlidir. Hatta, hakh oldugu meydandadir. Ona dil uza- 
tanlar haksizdir ve tehliikededir. Mevlana Abdiilfettah, (Faizsiz bore almak 
iyidir. Nicin faiz ile ahyorlar?) demis. Siz de, (Boyle soyleme. Halali inkar 
mi ediyorsun?) diyerek onu tekdir etmissiniz. Yavrum, bu soziiniiz, kat'i olan 
halal icin dogrudur. ihtiyaci olanin, faiz ile bore almasina halal deseniz bi- 
le, bunu yapmamak, yine daha iyi olur. Vera' sahibleri, ruhsat, izn verilen 
seyleri yapmamis, herkese, azimet yolunu gostermislerdir. Lahor sehrinde- 
ki miif tiler, ihtiyaci olana caiz olur demis ise de, ihtiyacdan ihtiyaca fark var- 
dir. Her ihtiyac, ozr sayihrsa, faizin haram olacagi yer kalmaz. Faizin haram 
edilmesi abes, liizumsuz bir emr olur. Oruc, yemin keffareti niyyeti ile de, 
fakirleri doyurmak icin, faiz ile bore almak caiz degildir. Fakir doyurami- 
yan, oruc tutar. islamiyyete uymak ile, az bir takvamn bereketi ile, Allahii 
teala, insanin ihtiyacini kolayhkla giderir. Allahii teala, takva sahiblerini si- 
kintilardan kurtanr. [Lazim olan seyleri satin almak icin, bankadan faiz ile 
odiinc para almayip, bu seyleri bankadan satin almahdir.] 

103 

YUZUCUNCU MEKTUB 

Bu mektub, nakfb seyh Seyyid Feride "rahmetullahi aleyh" yazilmisdir. 
Afiyet ne demek oldugu bildirilmekdedir: 

Allahii teala afiyet versin! Oyle bir afiyet versin ki, buyiiklerden biri, hep 
diia eder, Allahii tealadan bir gunliik afiyet isterdi. Adamin biri, bu zata, 
(Sen hergiin afiyetde degil misin?) dedi. (Allahii tealadan oyle bir gun is- 
tiyorum ki, sabahdan aksama kadar Allahii tealaya hicbir giinah islemiye- 
yim. Afiyetle gecen giin boyle olur) buyurdu. Cenab-i Hak, size de, boyle 
afiyetli giinler ihsan eylesin! 

Cok zemandan beri, Serhend sehrinde kadi ya'ni islam mahkemesinin 

-154- 



hakimi yokdur. Bunun icin, islamiyyetin emrlerinden birkaci yapilamamak- 
dadir. Mesela: Kardesimin cocugu yetimdir. Babasindan kendisine mfras 
mal kalmisdir. (Vasi)si yokdur. islamiyyetin izni olmadan bu mal kullani- 
lamamakdadir. Eger kadi olsa, onun izni ile is kolaylasir. Bunun gibi yapi- 
lamiyan daha baska seyler de vardir. 



Bir kefendir akibet, sermaye-i beg ve fakir, 
Varhga magrur olan, mecnun degil de, ya nedir? 

104 

YUZDORDUNCU MEKTUB 

Bu mektub, Perkene sehri kadilarina yazdmisdir. Bas sagligi dilemek- 
dedir: 

Merhum hazretin oliimu acisi, her ne kadar pek siddetli ve cok cetin ise 
de, fekat kul icin, sahibinin isinden razi olmakdan baska care yokdur. in- 
san, bu diinyada kalmak icin yaratilmadi. Diinyada is yapmak, calismak icin 
yaratildik. Cahsmahyiz! Cahsip da, kazanip da olen bir kimse icin korka- 
cak birsey yokdur. Hatta, boyle olmek, bir devlet ele gecirmekdir. Oliim 
bir koprii gibidir. Sevgiliyi sevgiliye kavusdurur. Olmek, felaket degildir. 
Oldiikden sonra, basina gelecekleri bilmemek felaketdir. Oliilere, diia ile, 
istigfar etmekle, onun icin sadaka vermekle yardim etmek, imdadlarma ye- 
tismek lazimdir. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" buyurdu ki: (Olii- 
niin mezardaki hali, imdad diye bagiran, denize diismiis kimseye benzer. 
Bogulmak iizere olan kimse, kendisini kurtaracak birini bekledigi gibi, mey- 
yit de, babasindan, anasindan, kardesinden, arkadasindan gelecek bir dii- 
ayi gozler. Kendisine, bir diia gelince, diinyamn hepsi kendine verilmis gi- 
bi sevinmekden daha cok sevinir. Allahii teala, yasiyanlarin diialari sebe- 
bi ile, oliilere daglar gibi cok rahmet verir. Dirilerin de, oliilere hediyye- 
si, onlar icin diia ve istigfar etmekdir). 

[(Diia), istemek demekdir. Ac bir adamin, istihah oldugu bir zemanda, 
yiyecek istemesi gibidir. Iman ile olenlere, hatm-i tehlil yapmak, ya'ni 
yetmisbin kelime-i tevhid okuyup, sevabini ruhuna hediyye etmek, cok fa- 
idelidir. Fekat, bu zemanda iman ile giden pek azdir]. 

Kiymetli mektubunuz geldi. Hava cok soguk oldugundan biz fakirler si- 
kintiya diisdiik. Yoksa kendimiz gelecekdik. Mektubumuz biraz sert oldu. 
Insaallahu teala faidesi goriilxir. Daha yazarak basinizi agntmis olmiyahm. 
Sevdigimiz kadiHasene ve yanimzda bulunan kiymetli kimselere cok diia 
ederiz. Her isinizde, Hak tealadan razi olup siikr edesiniz! 



Seslendi ol muezzin, durdu kamet eyledi, 
Ka'beye dondti yiiziin, hem de niyyet eyledi. 
Duyunca ehl-i iman, hurmet ile dinledi, 
Sonra, nemaza dump, Rabbe kulluk eyledi. 



155 



105 

YUZBESINCi MEKTUB 

Bu mektub, Hakim Abdiilkadire yazilmisdir. Hasta iyi olmadikca, gida- 
mn ona faide vermiyecegi bildirilmekdedir: 

Tabibler diyor ki, hasta perhiz yapmahdir. iyi olmadan once ona gida iyi 
gelmez. Yagh kus eti bile boyledir. Hatta hastahgini artdinr. Farisi misra' 
tercemesi: 

Hastamn yidigi hastahgi artdirirl 

Bunun icin, once hastayi iyi etmegi dusiinmek lazimdir. Bundan sonra, 
uygun gida vererek, eski kuvvetli haline kavusduruhnasi dusuniiliir. 

Bunun gibi, (Kalblerinde hastabk vardir) mealindeki ayet-i kerimede bil- 
dirilen kalb hastahgma yakalanmis olanlann hicbir ibadeti ve ta'ati faide ver- 
mez, belki zarar verir. (Cok Kur'an-i kerim okuyanlar vardir ki, Kur'an-i ke- 
rim bunlara la'net eder) hadis-i serifi meshurdur. (Cok oruc tutanlar var- 
dir ki, onun orucdan kazanci, yalniz aclik ve susuzlukdur) hadis-i serifi de 
sahihdir. Kalb hastahklannin mutehassislan olan tesavvuf biiyxikleri de, on- 
ce hastahgin giderilmesi icin yapilacak seyleri emr buyururlar. Kalbin has- 
tahgi, Hak tealadan baskasina tutulmasi, baglanmasidir. Belki, kendisine 
baglanmasidir. Ciinki herkes, herseyi kendi icin ister. Cocugunu sevmesi, 
kendini sevdigi icindir. Mali, mevki'i, riitbeyi hep kendi icin ister. Onun 
ma'budu, tapindigi sey, kendi nefsidir. Nefsinin istekleri arkasinda kosmak- 
dadir. Kalb, bu baghhklardan kurtulmadikca, insanin kurtulmasi cok guc 
olur. Bundan anlasihyor ki, akh basinda olan ilm adamlan ve kalbi uyanik 
olan fen adamlan, herseyden once, bu hastahgin giderilmesini dusunmeli- 
dirler. Farisi misra' tercemesi: 

Icerde kimse varsa, bir soz yetisir! 

106 

YUZALTINCI MEKTUB 

Bu mektub, Muhammed Sadik-i Kismirfye yazilmisdir. Bu yolun biiyiik- 
lerini tanimak ve sevmek Allahii tealamn en biiyiik ni'mel lerinden oldu- 
gu bildirilmekdedir: 

Asiri sevgi ve tarn baghhkla yazilmis olan giizel mektubunuz geldi. 
Bundan dolayi, Allahii tealaya hamd ve siikr olsun! Bu yolda olanlan ta- 
nimak ve sevmek, Allahii tealamn ni'metlerinin en biiyuklerindendir. 
Hangi mes'ud kimseyi acaba bu ni'metlerle sereflendirirler? Seyh-ul-islam 
Abdullah-i Ensari Ffirevi "kaddesallahii teala esrarehuraziz" buyuruyor 
ki, (Ya Rabbi! Dostlanni oyle yapdin ki, onlari taniyan sana kavusuyor ve 
sana kavusmayan, onlari tanimiyor!). Bu biiyiiklere diismanhk etmek, 
sonsuz oliime siiriikleyen bir zehrdir. Onlari incitmek, sonsuz felaketlere 
sebeb olur. Allahii teala bizi ve sizi bu belaya diismekden korusun! Seyh- 
ul-islam yine buyurdu ki, (Ya Rabbi! Her kimi felakete diisiirmek istersen, 

-156- 



onu bizim uzerimize atarsin). Farisi beyt tercemesi: 

Hakkin ve link adamlanmn yardimi olmadan, 
Melek de olsa, kurtulamaz yiiz karahgmdan. 

Allahti tealanin size yeniden ihsan etmis oldugu bu tevbeyi ve bu yola 
kavusmagi biiyiik ni'met biliniz! Bu yolda ilerlemek icin Allahii tealaya yal- 
vanniz! Allahii teala, dogru yolda olanlara ve Muhammed Mustafanin 
"aleyhi ve ala alihissalevatu vetteslimat" izinde gidenlere selamet versin! 

107 

YUZYEDINCI MEKTUB 

Bu mektub, yine Muhammed Sadik-i Kismmye yazdmisdir. Evliyanin 
kerametlerini bildirmekdedir: 

Hak siibhanehu ve teala, Evliyaya inanmakla ve bu yiiksek insanlan sev- 
mekle, hepimizi sereflendirsin! 

Icinde birkac siial bulunan mektubunuz geldi. Denemek ve iizmek icin 
yapilan siial, cevab vermege degmez ise de, belki faideli olur diisiincesi ile 
cevab veriyorum. Birisi anlamazsa da, anlayanlar cok sey ogrenir. 

Siial: Eskiden gelmis gecmis Velilerde cok kerametler, harikalar hasil 
olmusdu. Zemanimizdaki biiyiiklerde ise az goriilmekdedir. Bunun sebe- 
bi nedir? diyorsunuz. 

Cevab: Bu siiali sormaniz, zemanimiz biiyiiklerinde harikalar az gorii- 
liiyor diyerek bunlan kiiciiltmek diisiincesi ile oldu ise, seytanin aldatma- 
sindan Allahii tealaya sigininz. Soziin gelisinden diisiincenizin oyle oldu- 
gu anlasihyor. Seytanin serrinden Allahii tealaya sigininiz! 

Veli olmak icin, bir insandan harikalann, kerametlerin meydana gelme- 
si sart degildir. Halbuki, Peygamberlerin "aleyhimiisselam" mu'cize gos- 
termesi lazimdir. Bununla beraber, Evliyanin hemen hepsinde, keramet go- 
rulmiisdiir. Keramet gostermeyen Velipekazdir. Bir Veliden, cok keramet 
meydana gelmesi, onun iistunliigiinii gostermez. Evliyanin birbirinden iis- 
tiinliigii, Allahii tealaya daha yakin olmalanna baghdir. Daha yakin olan 
bir Veil, pek az keramet sahibi olabilir. Allahii tealadan daha uzak olan bir 
Veli, daha cok keramet, harika gosterebilir. Bu iimmetin sonradan gelen 
Evliyasinda, o kadar cok kerametleri olanlar goriilmiisdur ki, Eshab-i ki- 
ramin "ndvanullahi aleyhim" hie birinde, bunun yiizde biri bile, meydana 
gelmemisdir. Halbuki, Evliyanin en yiiksegi, en asagi derecede olan bir Sa- 
habinin "radiyallahii anh" derecesine yetisemez. Goriiliiyor ki, Evliyayi ve 
onlann ustiinlugiinii anhyabilmek icin, kerametlerine, harikalanna bakmak, 
cahillik, kisa goriisliiluk olur. O kimsede, o biiyuklerin yollanna katilabil- 
mek kabiliyyetinin az oldugunu gosterir. Peygamberlerin ve Velilerin feyz 
ve bereketlerine, ancak onlara uymak kabiliyyetinde olanlar kavusabilir. 
Kendi diisiincelerine, hayallerine uyanlar, kavusamaz. Ebu Bekr-i Siddik 
"radiyallahii anh", uymak kabiliyyeti sebebi ile, Peygamberimize "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" birsey sormadan inaniverdi. Ebu Cehlde bu kuvvet 
bulunmadigindan, o kadar alamet ve mu'cizeler gordiigii halde, Peygam- 

-157- 



berlige inanmak se'adeti ile sereflenemedi. Sure-i En'amda, (Seniii Peygam- 
ber oldugunu belirten, acik alametlerin hepsini gorseler, yine inanmazlar. 
Yanina geldikleri zeman, terbiyesizlik yapar, mubarek kalbini incitirler ve 
bu Kur'an, eskiden kalma hikayeler, masallardir, derler) meal-i serifdeki 
ayet-i kerime, boyle tali'sizleri bildirmekdedir. 

Peygamber "sallallahu aleyhi ve sellem" zemanina yakin zemanlarda- 
ki Evliyanin, az keramet gosterdigini, butiin omrlerinde iic-bes harikadan 
baska goriilmedigini soyledik. Ciineyd-i Bagdadinin on kerameti bile isi- 
tilmemisdir. Hak teala, kelimi olan, Musa aleyhisselama dokuz mu'cize ver- 
digini bildirmekdedir. Bunlar, diismanlara karsi olan harikalardir. Yoksa, 
Peygamberlerden ve Evliyadan her saatde, harikalar meydana gelmekde- 
dir. Diismanlan bilse de, bilmese de, harikalan gxines gibi gorxilmekdedir. 
Farisi misra' tercemesi: 

Kor goremezse, giinesin kabahati ne ? 

Siial: Temiz olan taliblerin, kesf ve miisahede etdikleri seylere, seytan 
birsey kansdirabilir mi? Kansdirabilirse, bunu ayird etmek nasil olur? 
Kansdiramaz ise, kesf ve ilham ile elde edilen bilgilerin, ba'zisinin yanhs 
olmasi nedendir? 

Cevab: Herseyi dogru olarak ancak Allahii teala bilir. Bilgisini seyta- 
nin kansdirmadigi kimse yokdur. Peygamberlere bile kansabilecegi, hat- 
ta kansdigi halde, Evliyaya kansmaz olur mu? Nerde kaldi ki, acemi ta- 
liblere kansmasin. Su kadar var ki, Peygamberlere "aleyhimussalevatii vet- 
teslimat" seytanin kansdirdigi, haber verilir ve yanhs dogrudan ayird 
olunur. Nitekim Hac suresinde, (Allahii teala, seytanin karisdirdigini 
degisdirir. Sonra kendi ayetlerini, saglam olarak bildirir) mealindeki 
ayet-i kerime, bunu beyan etmekdedir. Evliyaya, seytanin karisdirdigini 
haber vermek lazim degildir. Ciinki Vehler, Nebilerin izinde yiiriimekde- 
dir. Bunlar, Peygamberlerin bildirdigine uymiyan buluslanni red ederler, 
kiymet vermezler. Fekat, Peygamberin dininin bildirmedigi, dogru veya 
yanhs demedigi bilgilerin dogrusunu, igrisinden ayirmak giicdiir. Ciinki 
ilham zannidir, siibhelidir. Fekat, dogru ilhamlan igrilerinden ayirama- 
mak, Vehler icin, bir kusur olmaz. Ciinki diinya ve ahiret se'adetlerine ka- 
vusmak, islamiyyete uymakla olur. islamiyyetin bildirmedigi seyler, 
ehemmiyyetli degildir. insanlara, ehemmiyyetsiz seyleri yapmak emr 
olunmadi. 

Kesf ve ilhamlarda yanhshk, yalniz seytan tarafindan gelmez. Cok 
def'a, seytan hie kansmadan, hayalde, dogru olmiyan ba'zi seyler hasil olur. 
Mesela, ba'zan Peygamberimizi "sallallahu aleyhi ve sellem" rii'yada go- 
riip, ba'zi seyler ogrenenler oluyor ki, bu ogrendikleri, kitablara uymamak- 
dadir. Halbuki, bu ru'yalara seytanin kansmadigi meydandadir. Ciinki 
seytanin, her ne suretle olursa olsun, Peygamber "sallallahu aleyhi ve sel- 
lem" efendimizin sekline giremiyecegini, alimlerimiz bildirmekdedir. iste, 
boyle rii'yalarda, hayal, yanhs seyleri, dogru gibi gostermekdedir. 

Siial: Evliyanin kerameti ile, kafirlerde hasil olan istidrac birbirine ben- 
ziyor. Acemi bir talib, bir harik-ul'ade goriince, bir Velinin "rahmetullahi 

-158- 



aleyh" kerameti, veyahud bir yalancinin istidraci mi oldugunu nasil ayird 
edebilir? 

Cevab: Bunu ayiracak, talibin vicdamdir. O kimse ile konusunca, talibin 
kalbinde, diinya sevgisi azahp, Allahii tealaya baghligi artarsa onun, kera- 
met sahibi bir Veil oldugunu anlar. Eger boyle olmazsa, istidrac gosteren 
bir yalanci oldugu anlasihr. Onun sozleri ile, kalbinde bir degisiklik duymi- 
yan kimse, hayvan gibi olan cahil bir kimsedir. Hevesi olan, istegi bulunan 
talib, kalbindeki bu degisikligi, cok giizel sezer. Bu secilmis, nurlu insanlar, 
cahillerin duymamasina ehemmiyyet vermez. Cunki ruhu hasta, (Basireti), 
kalb gozii kor olanlar, duygusuz olur. Kalbdeki bu degisikligini anlamak- 
dan daha miihim ve daha liizumlu bircok bilgilerden, bu cahillerin haberi 
yokdur. (Veil olmak icin, Allahii tealamn ahlaki ile ahlaklanmahdir) demis- 
lerdir. Ya'ni Allahii tealamn sifatlanna uygun sifatlar Evliyada hasil olur. 
Fekat, bu benzerlik, yalniz ismdedir ve uygunluk, sifatlann toplulugunda- 
dir. Yoksa, sifatlann hususiyyetlerinde beraberlik olamaz. (Allahii teala- 
mn ahlaki ile ahlaklamniz) emrini anlatirken, Hace Muhammed Parisa 
"kuddise sirruh", (Tahkfkat) ismindeki farisi kitabinda buyuruyor ki, (Al- 
lahii tealamn bir ismi, (Melik)dir. Bu, herseye hakim, galib demekdir. Ta- 
lib tesavvuf yolunda ilerlerken, kendi nefsine hakim, galib olur ve baska- 
lannin kalblerine te'sir etmege baslarsa, bu sifat ile ahlaklanmis olur. Al- 
lahii tealamn bir ismi de, (Semi')dir. Ya'ni isiticidir. Talib, dogru sozu 
herkesden kabul eder ve gizli hakikatleri, can kulagi ile duyarsa, bu sifat- 
la, huylanmis olur. Bir sifati da, (Basir)dir. Ya'ni, Allahii teala, herseyi go- 
riir. Talibin kalb gozii acihr ve firaset lsigi ile, kendi ayblanni ve baskala- 
nnin iyi huylanni goriirse, ya'ni baskalanni kendinden daha iistiin goriir- 
se ve Allahii tealamn her an gordiigiinii, goz oniinde bulundurarak, hep Al- 
lahii tealamn begendigi seyleri yaparsa, bu sifatla huylanmis olur. Bir sifa- 
ti da, (Muhyi)dir. Ya'ni Allahii teala dirilticidir. Talib, unutulmus siinnet- 
leri canlandinr, meydana cikanrsa, bu sifatla, sifatlanmis olur. Bir sifati da 
Mumitdir. (Miimit), oldiiriicu demekdir. Talib, siinnetlerin yerine yerles- 
mis olan, bid'atleri men' eder, yok ederse, bu sifatla sifatlanmis olur. Bii- 
tiin sifatlar, bunlar gibidir). Cahiller, bu ahlaklanmayi baska diirlii anlamis 
ve yoldan cikmisdir. Veliler, oliileri diriltir, gayb olan seyleri bilir sanmis- 
lar. Boyle, daha nice bozuk diisiincelere saplanmislardir. Halbuki ba'zi 
zanlar, giinahdir. 

Harika, yalniz oliileri diriltmek, istedigini oldurmek demek degildir. II- 
ham yolu ile gelen bilgiler, kerametlerin en buyiigiidiir. Nitekim, mu'cize- 
lerin en kuvvetlisi ve kiyamete kadar kalani Kur'an-i kerim mu'cizesidir. 

Gozii acmah, iyi gormeli ki, Ehl-i siinnet alimlerinin bildirdikleri ilmler, 
ma'rifetler, nisan yagmuru gibi yagmakdadir. O kadar cok olduklan hal- 
de, hepsi islamiyyete uygundur. islamiyyetden kil kadar ayrilani yokdur. 
Bu da, hepsinin dogru olduguna acik bir alametdir. Zaten, yiiksek hocam 
Muhammed Baki-billah "kuddise sirruh", (Size ilham olunan ilmlerin 
hepsi dogrudur) buyurmusdur. Fekat ne faide ki, hocam hazretlerinin so- 
zu, sizin icin guvenilecek sened degildir. Kendinize, bir de pirini cok seven 
diyorsunuz. Mektubunuzda, inad ve i'tiraz kokusu vardi. Fekat, kiymetli 
bilgilerin yazilmasina sebeb oldugundan, iyi oldu. 

-159- 



Farisi beyt tercemesi: 

Elbet bulunur, bir guzellik cirkinde; 
Inci gibi gorunur disler, zencfde. 

Sasilacak seydir ki, bundan onceki mektubunuzda cok sevgi ve saygi gos- 
termisdiniz. Arka arkaya gordugunuz iki rii'yadan dolayi eski hallerinizden 
tevbe etdiginizi ve bu yola siki baglandiginizi ve tecdid-i iman etdiginizi de 
yazmisdimz. Bir ay gecmeden bu halinizin degisdigi anlasihyor ve pek ca- 
buk eski halinize donduguniiz goriiliiyor. Bu gerilemeniz, o iki rii'yanm sey- 
tani oldugu veya yanhs bir kesf oldugu diisiincesini hasil etmekdedir. O mek- 
tubunuz nasildi, bu mektubunuz nasildir? Farisi beyt tercemesi: 

Soyle ona, neden kotiiliik yapiyor? 
Bana degil, kendi kendine ediyor. 

Dogru yolda olanlara ve Muhammed Mustafamn "aleyhi ve ala alihis- 
salevatii vetteslimat" izinde gidenlere Allahxi teala selamet versin! 

108 

YUZSEKIZiNCi MEKTUB 

Bu mektub, meyan Seyyid Ahmede yazilmisdir. Niibiivvetin vilayetden 
daha iistiin oldugu bildirilmekdedir: 

Allahii teala bizi ve sizi ve bxitxin muslimanlan Peygamberlerin efendi- 
sine "aleyhi ve ala alihi ve aleyhim minessalevati efdaliiha ve minettesli- 
mati ekmeluha" uymakdan ayirmasin! Tesavvuf yolundakilerin buyxikle- 
rinden birkaci, sekr halinde iken, (Vilayet mibuvvetden daha iistundiir) de- 
di. Birkaci da, (Ustiin olan vilayet, Peygamberin kendi vilayetidir) diyerek, 
Vermin "rahmetullahi aleyh" Nebiden daha iistiin olacagimn anlasilmasi- 
m onlediler. Fekat, isin dogrusu, bunun tersidir. Ciinki, Peygamberin nii- 
biivveti, kendi vilayetinden de daha iistundiir. Vilayet makamlannda olan- 
lar, gogiislerinin sikintisindan, halk ile birlikde bulunamiyorlar. Peygam- 
berlikde ise, gogiisleri cok genis oldugundan, Hak teala ile olmalan, halk 
ile birlikde olmalanna ve halk ile birlikde olmalan da, Hak teala ile olma- 
lanna engel degildir. Peygamberlikde, yalniz halk ile olmak yokdur. Bunun 
icin, yalniz Hak teala ile olan vilayet, niibiivvetden daha iistiin degildir. Al- 
lahii teala korusun, cahil insanlar yalniz halk ile olur. Niibiivvetin sani, se- 
refi bundan cok yiiksekdir. Bu soziimuzii iyi anlamak, sekr sahiblerine giic 
gelir. Halleri dogru olan biiyiikler, boyle oldugunu cok iyi bilirler. Arab! 
misra' tercemesi: 

Ni'mete kavusanlara afiyet olsun! 

Aynca dilegimiz sudur ki, meyan seyh Abdiirrahimin oglu Sah Abdul- 
lah ile yakinhgimiz, kardesligimiz vardir. Babasi, cok zeman Behadir ha- 
nin emrinde cahsmisdir. Oradan geliri vardi. Simdi gozleri kuvvetden diis- 
dii. Behadir hanin yaninda cahsmak icin oglunu gonderdi. Bunun icin siz- 
den de bir isaret olursa, faide verecekdir. Vesselam. 



160 



109 

YUZDOKUZUNCU MEKTUB 

Bu mektub, Hakim Sadra gonderilmisdir. Kalbin selameti ve Hak tea- 
ladan baska seyleri unutmasi bildirilmekdedir: 

Allah adamlan "kaddesallahu teala esrarehiim", kalb hastahklannin ta- 
bibleridir. Batin hastahklannin giderilmesi, bu buyiiklerin tedavisi ile 
olur. Bunlann sozleri ilacdir. Bakislan sifadir. Onlarla beraber bulunan- 
lar kotii olmaz. Onlar Allah adamlandir. Onlarla yagmur yagdinhr. Onlar- 
la nzk gonderilir. Batin hastahklannin en kotiisii ve kalb bozukluklannin 
basi, kalbin Hak tealadan baska seylere baglanmasidir. Bu baghhkdan, biis- 
biitiin kurtulmadikca kalb selamet bulamaz. Ciinki Allahii teala, hicbir yer- 
de ortak istemez. Ziimer suresi uciincii ayetinde mealen, (Biliniz ki, Alla- 
hii teala icin olan din, yalniz Onun icin olan halis dindir) buyuruldu. He- 
le, seriki, ortagi daha iistiin tutmak, hayasizhgin, alcakhgin sonu olur. Al- 
lahii tealadan baska seyleri, Ondan daha cok sevmek, Onun sevgisi hie gi- 
bi kalmak, ne biiyiik hayasizhkdir! Hadis-i serif de, (Haya, lmamn bir par- 
casidir) buyuruldu ki, bu haya bildirilmekdedir. 

Kalbin hastahkdan kurtulmasinin, ya'ni Hak tealadan baska seylere 
baghligi kalmamasinin alameti, isareti, kalbin ma'sivayi busbiitiin unutma- 
sidir. Hicbirseyi hatirlayamamasidir. Birseyi diisiinmek icin zorlansa, hie 
diisiinemez. Boyle bir kalbin herhangi bir seye baghligi olamaz. Allah 
adamlan, ya'ni Veliler "kaddesallahii teala esrarehiim", kalbin bu haline 
(Fena) demisdir. Bu yolda birinci adim budur. Sonsuz olan nurlarin goriin- 
mesi ve ma'rifetlerin, hikmetlerin gelmesi, bu zeman baslar. Fenaya kavus- 
madikca, hicbirsey ele gecemez. Farisi beyt tercemesi: 

Bir kimsede hasil olmazsa Fena, 
Hak tealaya yol bulamaz aslal 

110 

YUZONUNCU MEKTUB 

Bu mektub, seyh Sadreddine yazilmisdir. insanin, kulluk vazifelerini yap- 
mak ve Allahii tealamn sevgisine kavusmak icin yaratildigi bildirilmekdedir: 

Hak teala sizi, yiiksek insanlann istedigi seylerin sonuna kavusdursun! 
Insan, kulluk vazifelerini yapmak icin ve hep Hak teala ile olmak icin ya- 
ratildi. Bunlara da, gecmislerin ve geleceklerin efendisine "aleyhi mines- 
salevati etemmiiha ve minetteslimati ekmeliiha" zahiri ve batini tarn uydur- 
madikca, kavusulamaz. [Ya'ni haramlardan ve mekruhlardan sakinma- 
dikca kavusulamaz.] Allahii teala, bizim ve sizin sozlerimizi ve islerimizi ve 
zahirlerimizi ve batinlanmizi ve ibadetlerimizi ve i'tikadlarimizi, o yiice Pey- 
gambere "sallallahii teala aleyhi ve alihi ve sellem" uygun yapmakla seref- 
lendirsin! Amin ya Rabbel'alemin. Farisi beyt tercemesi: 

AHahdan baska herneye tapmsa, hepsi hicdir. 
Yaziklar olsun ol kimseye ki, bir hie Hedir. 

- 161 - Mektubat Tercemesi: - F:ll 



Hak tealadan baska olarak ozenilen hersey, ma'bud olur. Hak tealadan 
baskasina ibadet etmekden kurtulmak icin, Ondan baska hicbirseye ozen- 
memek, hicbirseyin arkasina diismemek lazimdir. Ahireti, Cennet ni'met- 
lerini istemek de, boyledir. Bunlan istemek, her ne kadar sevab ise de, mu- 
karreblerce gunah sayihr. Ahiretdeki seyleri istemek boyle olunca, diinya 
islerine duskxin olmanin neye varacagini anlamahdir. Cunki diinya, Hak te- 
alanin sevmedigi seylerdir [Haramlar ve mekruhlardir]. Diinyadaki seyle- 
ri yaratdigindan beri onlara hie kiymet vermemisdir. Allahu tealanin sev- 
medigi seyleri sevmek, gunahlann basidir. Bunlara diiskun olanlar, arka- 
lannda kosanlar merhametden uzak olur. Hadis-i serifde, (Diinya mel'un- 
dur ve diinyada olan seylerden Allah icin \ apilmij anlar mel'undur ) buyu- 
ruldu. Allahii teala, hepimizi diinyanin ve diinyada olanlann serrinden, za- 
rarlanndan korusun. Sevgili Peygamberi ve gecmislerin, geleceklerin efen- 
disi Muhammed aleyhisselamin hurmetine diiamizi kabul buyursun! Ves- 
selam, vel-ikram. 

Ill 

YUZONBiRINCi MEKTUB 

Bu mektub, seyh Hamid-i Siinbiiliye yazilmisdir. Tevhid, kalbi Allahii 
tealadan baska seylerden kurf armak oldugunu bildirmekdedir: 

Allahii tealaya hamd olsun! Onun secdigi kullanna selamet olsun! 
(Tevhid) kalbi Allahii tealadan baska seylere baglanmakdan kurtarmak de- 
mekdir. Kalbi ma-sivaya cok az bile olsa, bir baglihgi bulunan kimse, tev- 
hid sahibi olamaz. [(Ma-siva), Allahii tealadan baska seylerin hepsi demek- 
dir.] Bu ni'meti elde etmeden once, vahid, birdir demek ve vahid bilmek, 
huzur sahiblerine gore bos laf olur. Evet, iman etmis olmak icin, vahid de- 
mek ve vahid bilmek lazimdir. Fekat bu, Allahii tealadan baska tapinacak 
hicbirsey yokdur, demekdir. Allahii tealadan baska hicbirsey var degildir 
demekle, onun arasindaki baskahk meydandadir. Tasdik, iman, ilmle olur. 
Vicdanla anlamak ise bir haldir. Bu hale kavusmadan once, bunun iizerin- 
de konusmak dogru olmaz. Biiyiikler arasinda, bu halden soz edenler, su 
ikisinden biridirler: Ya kendilerini hal kaphyarak ortiilmiislerdir. Bunun 
icin, sorguya cekilmez, suclanmazlar. Yahud, hallerini baskalanna ornek 
olmak icin bildirmislerdir. Boylece, baskalan, kendi hallerini, bu biiyiik- 
lerin halleri ile oleerek, dogru olup olmadiklanni anlasinlar. Bu ikisinden 
baska sebeble, halini, sirrini aciklamak yasakdir. Hak teala, o buyuklerin 
hallerinden az birsey, biz yabancilara da ihsan eylesin! Muhammed Mus- 
tafanin siinnet-i seniyyesine [ya'niahkam-i islamiyyeye] yapismakla seref- 
lendirsin "ala masdarihessalatii vesselamu vettehiyye"! Sevgili Peygambe- 
ri "aleyhi ve aleyhimiissalevatii vetteslimat" ve Onun Ali "radiyallahii te- 
ala aleyhim ecma'in" hurmetleri icin bu diiamizi kabul buyursun! Amin! 
Aynca basinizi agntayim ki, bu dliacinizin mektubunu getiren, meyan 
seyh Abdiilfettah hafiz, olgun bir kimsedir. Bir insan evladidir. Bakacagi 
kimseleri cokdur. Kizlar babasidir. Gecim darhgindan dolayi ihsan sahib- 
lerine bas vurmakdadir. Bekledigine kavusacagini umanm. Basinizi daha 
cok agntmakdan cekindim. 

-162- 



112 

YUZONIKiNCi MEKTUB 

Bu mekf fib, seyh Abdiil-Celil-i Tehaniseriye yazilmisdir. Birinci vazife- 
miz, Ehl-i siinnet vel-cema'at i'tikadim elde etmek oldugu bildirilmekde- 
dir: 

Hak teala, zarar ziyan icinde olan bizleri, dogru olduklan mujdelenmis 
olan, Ehl-i siinnet vel-cema'at alimlerinin bildirdikleri i'tikada kavusdur- 
sun! Begendigi isleri yapmakla sereflendirsin! Bu iyi isleri yapmakdan 
hasil olan halleri de ihsan buyursun! Kendi mukaddes makamina ceksin! 
Farisi misra' tercemesi: 

Is budur, bundan baskasi hicdir. 

Ciinki, bu kurtulus firkasinin i'tikadi olmadan hasil olan haller, vecd- 
ler, istidracdan baska birsey degildir. insani harabliga, felakete siiriikler- 
ler. Bu kurtulus firkasina uymak ni'metine kavusdukdan sonra, her ne ve- 
rirlerse seviniriz, siikr ederiz. Razi oluruz. Tesavvuf biiyiiklerinden birka- 
ci "kaddesallahii teala esrarehiim", kendilerini hal ve sekr kapladigi zeman, 
dogru yolun alimlerinin bildirdiklerine uymiyan bilgiler, ma'rifetler soy- 
lemisler ise de, kesf yolu ile anladiklanni bildirmislerdir. Bunun icin, suc- 
lu sayilmazlar. Kiyametde, bunlar icin sorguya cekilmemeleri umulur. 
Bunlar ictihadinda yanilan muctehidler gibidirler. Onlar gibi, bunlann 
yanilmalanna da bir sevab verilir. Boyle, birbirlerine uymiyan bilgilerde, 
hep Ehl-i siinnet alimlerinin "rahmetullahi teala aleyhim ecma'in" bildir- 
dikleri dogrudur. Ciinki bunlann bilgileri, Peygamberlik kaynagindan 
ahnmisdir "ala sahibihessalatii vesselamii vettehiyye". Bu bilgiler, kesin- 
likle dogru olan vahy ile bildirilmisdir. Tesavvuf buyiiklerinin ma'rifetle- 
ri ise, kesf ve ilham ile anlasilmakdadir. Kesf ve ilhamin dogrulugu kesin 
degildir. Kesf ve ilhamin dogru olup olmadigi, Ehl-i siinnet alimlerinin bil- 
dirdiklerine uygun olup olmamasi ile anlasihr. Kil ucu kadar uygunsuzluk 
bulunursa, yanhs olduklan anlasihr. isin dogrusu boyledir. isin dogrusu bi- 
lindikden sonra, buna uymiyan kesflerin, dalalet, sapikhk olduklan anla- 
sihr. Allahu teala, bizi ve sizi, zahirimizi, batinimizi, i'tikadimizi, ibadet- 
lerimizi, Peygamberlerin efendisine "aleyhi ve ala alihi minessalevati ek- 
meliiha ve minetteslimati efdaliiha" uygun eylemekle sereflendirsin! Size 
ve dogru yolda [ya'ni Ehl-i siinnet vel-cema'at alimlerinin, ya'ni dort mez- 
hebin kitablannin bildirdikleri yolda] olanlara selamet versin! Amin. 

113 

YUZONUCUNCU MEKTUB 

Bu mekf fib, Cemaleddin Hiiseyn Kiilabiye yazilmisdir. Miibtedi ile 
miiiif ehiniii cezbeleri arasindaki farki bildirmekdedir: 

Allahu tealaya hamd olsun. Onun secdigi, begendigi kimselere "rahme- 
tullahi aleyhim ecma'in" selam olsun! Cezbe, ya'ni cekilmek, ancak bir iist 
makama olur. Daha iist makamlara cekilmez. Siihud da boyledir. Bir ma- 
kam goriilebilir. O halde, kalb makaminda bulunup siiluk yapmadan, cezb 

-163- 



edilenler, ancak kalbin ustundeki ruh makamina cekilirler. Allahii teala- 
ya cezb edilmek icin, nihayetde bulunmak lazimdir. Ya'ni bulundugu mer- 
tebenin iistiinde baska makam olmamahdir. Baslangicda olan cezbede, 
bir iist makam, ya'ni ruh [insanin kendi ruhu] miisahede edilir. Allahii te- 
ala, ruhlari, kendi suretinde yaratdigi icin, ruhu goriince, Hak tealayi gor- 
mek sanmislardir. Ruhun, bu madde alemi ile, bir miinasebeti, baghligi ol- 
dugu icin, ruhu goriince, mahlukat aynasinda, Hak teala goriiliiyor demis- 
lerdir. Boylece, ba'zilan, ma'iyyet [beraberlik] var sanmisdir. 

Siilukiin sonuna varmadikca ve orada (Fena-i mutlak) hasil olmadikca, 
Hakkin siihudii miimkin degildir. [(Mutlak); kaydsiz, sartsiz, ya'ni her ba- 
kimdan demekdir.] Farisibeyt tercemesi: 

Bir kimseye, nasib olmazsa Fena, 
bulamaz yol, o makama aslal 

Hakkin suhudiinde, bu alemin hie miinasebeti yokdur. Siihud-i ruh ile, 
siihud-i Hak arasindaki fark sudur ki, bu alem ile herhangi bir bakimdan 
miinasebeti bulunursa, (Siihud-i Hak) degildir. Eger hie miinasebeti yok ise, 
(Siihud-i ilahf)dir. Baska kelime bulunamadigi icin, siihud denilmisdir. 
Yoksa, bu gormek degildir. Anlasilamiyan, anlatilamiyan bir haldir. Bicun 
icin olan seyler, bilinen diller ve kelimelerle anlatilamaz. Vesselam! 

114 

YUZONDORDUNCU MEKTUB 

Bu mektub, soft Kurbana yazdmis olup Peygamberlerin en iistiinii olan 
Muhammed aleyhisselama uymaga tesvik eylemekdedir: 

Cenab-i Hak, hepimizi, diinya ve ahiretin efendisi ve biitiin insanlann her 
bakimdan en yiiksegi ve en iyisi olan, Muhammed Mustafaya "sallallahii 
aleyhi ve sellem" tabi' olmak se'adetiyle sereflendirsin! Ciinki cenab-i 
Hak, Ona tabf olmagi, Ona uymagi cok sever. Ona uymanin ufak bir zer- 
resi, biitiin diinya lezzetlerinden ve biitiin ahiret ni'metlerinden daha iistiin- 
diir. Hakiki iistiinliik, Onun siinnet-i seniyyesine tabi' olmakdir ve insan- 
hk serefi ve meziyyeti, Onun islamiyyetine uymakdir. [(Siinnet) kelimesi, 
tic ayn ma'naya gelir. Burada, islamiyyet demekdir.] 

Mesela, Ona uyan bir kimsenin, gun ortasinda bir parca uyumasi, ona uy- 
maksizin, bircok geceleri ibadetle gecirmekden, kat kat daha kiymetlidir. 
Ciinki (Kaylule etmek) ya'ni ogleden once biraz yatmak, adet-i serifesi idi. 
Mesela, Onun dininin emr etdigi icin, bayram giinii oruc tutmamak ve yiyip 
icmek, Onun yolunda bulunmayip senelerce tutulan oruclardan daha kiymet- 
lidir. Islamiyyetin emri ile fakire verilen az bir sey ki, buna zekat denir, ken- 
di arzusu ile, dag kadar altin sadaka vermekden daha efdaldir. Emir-iil- 
mu'minin Omer "radiyallahii anh", bir sabah nemazim cema'at ile kildikdan 
sonra, cema'ate bakip, bir kimseyi goremeyince sordu: Eshabi dediler ki, (Ge- 
celeri sabaha kadar ibadet ediyor. Belki simdi uyku basdirmisdir). Emir-iil- 
mii'minin buyurdu ki, (Keski biitiin gece uyuyup da, sabah nemazim cema'at 
ile kilsaydi, daha iyi olurdu). islamiyyetden sapitmis olanlar, sikinti cekip ve 

-164- 



miicahede edip, nefslerini ve kotii arzulanni korletiyor ise de, bu dine uy- 
gun yapmadiklarmdan kiymetsizdir ve hakfrdir. Eger bu cahsmalanna iic- 
ret hasil olursa, diinyada birkac menfe'atden ibaret kahr. Halbuki, diinya- 
nin hepsinin kiymeti ve ehemmiyyeti nedir ki, bunun birkacinin i'tiban ol- 
sun. Bunlar, mesela copcuye benzer ki, copciiler herkesden daha cok cah- 
sir ve yorulur. Ucretleri de herkesden asagidir. islamiyyete tabi' olanlar ise, 
latif cevahir ve kiymetli elmaslar ile mesgul olan miicevherciler gibidir. 
Bunlann isi az, kazanclan pek cokdur. Ba'zan bir saatlik cahsmalan, yiiz- 
binlerle senenin kazancini hasil eder. Bunun sebebi sudur ki, islamiyyete uy- 
gun olan amel, Hak tealamn makbuludur, mardisidir, cok begenir. 

islamiyyete uymiyan seylerin hicbirisini Hak teala sevmez, begenmez. 
Sevilmeyen, begenilmeyen seye sevab verilir mi? Belki cezaya sebeb olur. 
Bu incelik, diinya islerinde de vardir. Biraz dusunuliirse anlasihr. O halde, 
se'adet-i ebediyyeyi ele gecirten sermaye, Peygamberimizin "sallallahu aley- 
hi ve sellem" dinine yapismakdir. Biitiin zarar ve fesadlann basi, islamiy- 
yetden aynlmakdir. Vesselam. 

115 

YUZONBESINCi MEKTUB 

Bu mektub, molla Abdiilhak-i Dehlevfye "rahmetullahi aleyh" \ azilmis- 
dir. Gitdigimiz yolun yedi basamak oldugu bildirilmekdedir: 

Farisimisra' tercemesi: 

Her ne olursa olsun, dostdan konusmak daha tathl 

Bizim gitmekde oldugumuz yol, yedi adimdir. iki adimi (Alem-i halk)da- 
dir. Ya'ni, madde aleminde, olcii alemindedir. Bes adimi (Alem-i emr)dedir. 
Ya'ni maddesiz, olciisiiz alemdedir. Alem-i emrde olan birinci adim atihn- 
ca, (Tecellf-yi ePal) hasil olur. ikinci adimda, (Tecellf-yi sifat) hasil olur. Uciin- 
cii adimda, (Tecelliyat-i zatiyye) hasil olmaga baslar. Sonra ve daha sonra, 
ilerledikce, bu tecelliler artar. Tesavvuf yolunda ilerliyenler, bu sozlerimizin 
ne demek oldugunu daha iyi anlar. Biitiin bu ni'metlere, ancak gecmislerin 
ve geleceklerin en ustuminun "aleyhi minessalevati ekmeliiha ve minettehiy- 
yati efdaliiha" yolunda, izinde gitmekle kavusulabilir. Bu yol, iki adimdir, di- 
yenler de vardir. Bunlar, (Alem-i halk) icin birinci adim, (Alem-i emr) icin 
ikinci adim demislerdir. isi kolay anlatmak icin, sozii kisaltmislardir. isin dog- 
rusu, Allahii tealamn yardimi ile, yukanda bildirdigimizdir. 

116 

YUZONALTINCI MEKTUB 

Bu mektub, molla Abdiilvahid-i Lahoriye yazilmisdir. Kalbin selame- 
ti, ma-sivayi unutmakda oldugu bildirilmekdedir: 

Kiymetli kardesimin mektubu geldi. Kalbin selameti icin yazdiklanniz 
anlasildi. Evet, kalbin selameti, onun ma-sivayi unutmasina baghdir. Oy- 
le ki, zorla hatirlatmak isteseler, hatirlayamamahdir. [Allahii tealadan bas- 

-165- 



ka herseye, ya'ni mahluklann hepsine (Ma-siva) denir.] Bu hale (Fena-i 
kalb) denir. Bu yolun birinci basamagi, bu Fenaya kavusmakdir. Bu Fena 
vilayet derecelerine kavusulacagimn miijdecisidir. Salikler, yaradihslann- 
daki uygunluklara gore, cesidli derecelere yiikselirler. Cok yiikselmek is- 
temeli, bunun icin cok cahsmahdir. Cocuklar gibi, yolda oniine cikan ko- 
zalaklara, cam parcalarma baglamp kalmamahdir. Hadis-i senfde, (Alla- 
hii teala, yiiksek seylere kavusmak istiyenleri sever) buyuruldu. Diinya is- 
leri ile cok ugrasmakda, diinya islerine goniil baglamak korkusu vardir. Kal- 
bin selamete kavusmasina da sakin aldanmayiniz! Yine geri donebilir. 
Diinya isleri ile, elden geldigi kadar az ugrasiniz ki, diinyaya goniil bagla- 
mak tehliikesine diismeyesiniz! Diinyaya diiskiin olmak felaketinden Al- 
lahii tealaya sigininz. Diinyaya goniil baglamamis olan fakir bir copcii, 
gonliinii diinyaya kapdirmis olan koltukdaki zenginden katkat daha kiymet- 
lidir. Birkac giinliik yasamakda diinyaya goniil vermemek, hicbirseye diis- 
kiin olmamak icin cok ugrasiniz! Diinyaya diiskiin olmakdan ve diinyaya 
diiskiin olanlardan, aslandan kacmakdan daha cok kacmahdir. 

117 

YUZONYEDINCi MEKTUB 

Bu mektub, molla Yar Muhammed Kadim-i Bedahsiye yazilmisdir. 
Baslangicda, kalb hisse baghdir. Sona vannca, bu baghhgin kalmadigi bil- 
dirilmekdedir: 

Mevlana Yar Muhammed bizi unutmamis. Kalb, cok zeman his organ- 
lanna baghdir. Duygu organlanndan uzak olanlar, kalbden de uzak olur. 
Hadis-i serifde, (Goz gormeyince, goniilden de uzak olur) buyuruldu. Bu 
hadis-i serif, kalbin duygu organlanna bagh bulundugu mertebeyi goster- 
mekdedir. Tesavvuf yolunun nihayetine vanhnca, kalbin his organlanna 
baghhgi kalmaz. Hisden uzak olmak, kalbin yakin olmasini bozmaz. Bunun 
icindir ki, tesavvuf biiyiikleri, baslangicda ve yolda olanlarm, olgun seyhin 
yanindan ayrilmalanna izn vermemislerdir. (Birseyin hepsi yapilamazsa, 
hepsini de elden kacirmamahdir!). Bu soze uyarak bulundugunuz yolu 
degisdirmeyiniz! Uygunsuz kimselerle arkadashk etmekden, elden geldi- 
gi kadar sakimniz! Meyan seyh Miizzemmilin yaniniza gelmesini, se'ade- 
te kavusmanizin baslangici biliniz! Onun sohbetinde, yaninda bulunmagi 
biiyiik nfmet biliniz! Vaktlerinizin cogunu onun yaninda geciriniz! Ciin- 
ki kendisi, ele az gecen ni'metlerdendir. Vesselam! 

[Kabrdeki Veliden feyz almanin cok giic oldugu, bu mektubdan da an- 
lasilmakdadir]. 

118 

YUZONSEKiZINCi MEKTUB 

Bu mektub, molla Kasim Alt Bedahsiye yazilmisdir. Allah adamlarma 
dil uzatmamn felaket oldugunu bildirmekdedir: 

Bizi sevenlerden mevlana Kasim Alinin yolladigi mektub geldi. icinde- 
kiler anlasildi. Casiye suresi onbesinci ayetinde mealen, (iyi is yapan, ken- 

-166- 



dine iyilik elmis olur. Kotiiliik yapan da, kendine el mis olur) buyuruldu. Ra- 
ce Abdiillah-i Ensari "rahmetullahi teala aleyh", (Ya Rabbi! Her kimi kov- 
mak istersen, bizim uzerimize saldirtirsin!) buyurdu. Farisi beyt tercemesi: 

Korkanm ki, derdlilere giilenler, 
Tard olurlar, imam gayb ederler. 

Hak teala, butiin muslimanlan, bu fakirlere inanmamakdan ve onlara 
laf atmakdan korusun! insanlann efendisi hurmetine "aleyhi ve ala alihis- 
salatii vesselam" bu diiamizi kabul buyursun! Amin. 

119 

YUZONDOKUZUNCU MEKTUB 

Bu mekf fib, mir Muhammed Nu'man Bedahsiye yazilmisdir. Olgun 
olan bir biiyiigiin sohbetinde bulunmagi ovmekdedir: 

Mir hazretlerinin kiymetli mektubu geldi. Bu yol, akhn ermedigi, sasir- 
digi bir yoldur. Hadis-i serif de, (Bir kimseye deli denilmedikce, imam tam 

olmaz) buyuruldu. Akli basindan gidince, coluk cocugun islerini birakir. Su- 
nun bunun dusiincesini unutur. Kalbin cem'iyyetine [temizligine] kavusur. 
Diinyaya olan bu sogukluk, sizin yaratihsimzda vardir. Fekat, bitmez tii- 
kenmez olaylar bunu ortmusdiir. Ne yapalim, bu aynhkda cok ilgisizlik ha- 
sil oldugu anlasihyor. Bunu hemen diizeltmelidir. Bu gucsuzliigii giic ola- 
rak dusiiniinuz! Kendinizi bu aynlikdan kurtanniz! Allah adamlannin to- 
parlanmasi, baskalannin toparlanmalan gibi degildir. Baskalannin topar- 
lanmasina yarayan seyler bunlann dagilmasina sebeb olur. Baskalannin da- 
gilmasina sebeb olan seyleri yaparak, kendinizi toparlayiniz! Eger baska- 
lannin toplulugunda, bunlarda cem'iyyet hasil olursa, bu cem'iyyetden 
korkmahdir. Bunun zararmdan kurtulmak icin, Allahu tealaya yalvarma- 
lidir. Kendini, baskalannin halleri ile olcmemelidir. Ciinki, sona varmadan 
once olan mertebelerin hepsi cesidli derecelerde birer noksanlikdirlar. 
Farisi misra' tercemesi: 

Dostun aynhgi, az olsa da, az degildir! 

Tesavvuf buyiikleri, sona gelmiyen kimselere, tesavvufu ogretmek 
icin izn vermislerdir. Behaiiddin-i Buhari "kaddesallahii teala sirreh", 
Ya'kub-i Cerhiye tarikati ogretdikden ve birkac konak ilerletdikden 
sonra, (Ey Ya'kub! Bizden sana gelenleri, sen de baskalarma ulasdir) de- 
misdi. Boyle olmakla beraber, kendisinden sonra, Ala'iiddinin hizmetin- 
de bulunmasini ona emr buyurmusdu. Kazancinin coguna, Hace Ala'iid- 
din hazretlerinin "kuddise sirruh" hizmetinde kavusmusdu. Bunun icin- 
dir ki, mevlana Abdurrahman Camf "kuddise sirruh", (Nefehat) kitabin- 
da, Ya'kub-i Cerhiyi once hace Ala'iiddinin miiridleri arasinda saymak- 
da, ikinci olarak da hace Naksibend hazretlerine baglamakdadir. Soziin 
kisasi, bu goniil daginikhginin ilaci, gonliinii Allahu tealaya vermis olan- 
larin sohbetidir. Boyle oldugu cok cok bildirilmisdir. 

Mevlana Muhammed Siddikin, fakirler sohbetini birakarak, iicretle as- 

-167- 



kere gitdigi isitildi. Yaziklar olsun, binlerle yaziklar olsun! Bir kimseyi en 
yiiksek makamdan, en asagiya dusiirmelerine yaziklar olsun! Askerlikde, 
gonliinii ya toparhyabilir veya toparhyamaz. Toparhyabilirse fenadir. 
Eger toparliyamazsa, daha fenadir. Ya Rabbi! Bizlere, dogru yolu goster- 
dikden sonra, kalbimizi kaydirma! Sonsuz rahmetinden bizlere serp! Iyi- 
lik yapan ancak sensin. Vesselam. 

120 

YUZYiRMINCi MEKTUB 

Bu mektub, yine mir Muhammed Nu'mana yazilmisdir. Cem'iyyet sa- 
hiblerinin sohbetinde bulunmak lazim oldugu bildirilmekdedir: 

Mir hazretleri unutmus olacaklar ki, bir selam ve bir haber ile hatirlami- 
yorlar. Dunya hayati pek kisadir. Bunu en luzumlu seyde kullanmak gere- 
kir. Bu en luzumlu sey de, kalbini toparlamis olanlann yaninda bulunmak- 
dir. Hicbirsey sohbet gibi faideli degildir. Resulullahin "sallallahii aleyhi ve 
sellem" Eshabi, sohbet ile, baskalanndan daha iistiin oldular. Peygamber- 
lerden "aleyhimusselam" baska herkesden, hatta Veysel Karaniden ve 
Omer Mervaniden daha iistiin oldular. Halbuki Veysel Karani ile Omer bin 
AbdiiFaziz bin Mervan son dereceye yiikselmisler ve sohbetden baska ke- 
malatin hepsine varmislardi. Bunun icin, Hazret-i Mu'aviyenin yamlmasi, 
Resulullahin sohbeti bereketi ile, o ikisinin dogru islerinden daha hayrh ol- 
du. Bunun gibi, Amr ibni Asm yanhs bir isi, o ikisinin sii'urlu isinden daha 
iistiin oldu. Ciinki bu biiyiikler, Resulullahi gormekle ve melekle birlikde 
bulunmakla ve vahyi ve mu'cizeleri gormekle, fmanlari gorerek inanmak ol- 
du. Bu saydigimiz ustiinlukler, biitiin baska ustiinliiklerin temelidir, kayna- 
gidir. Eshab-i kiramdan baskasi bunlara kavusamamisdir. Veysel Karani, 
sohbetin bu ustiinluklerini bilseydi, hicbirsey onu sohbetden ahkoyamaz- 
di. Bu iistiinliige kavusmak icin herseyi birakirdi. Allahii teala diledigine rah- 
metini sacar. Onun ihsani boldur. Farisi beyt tercemesi: 

Iskender, ab-i hayata kavusamadi, 
Ni'mete kavusmak zorla, zerle olmadi. 

Ya Rabbi! Bu diinyada bizi O buyuklerin zemamnda yaratmadin ise de, 
ahiretde mahser meydamnda bizi onlann arasinda bulundur! Peygamber- 
lerin efendisi hurmetine "aleyhi ve aleyhimussalatii vettehiyyatii vettesli- 
mat" bu diiamizi kabul buyur! 

121 

YUZYiRMiBIRiNCi MEKTUB 

Bu mektub, yine Mir Muhammed Nu'mana yazilmisdir "kaddesallahii 
sirrehiil'aziz". Bu yolun yedi adim oldugu ve sevilenlerden birkacimn al- 
tinci adima erisdikleri bildirilmekdedir: 

Mir hazretleri! Bol diialanmizi okuyunuz! Cok zemandan beri halleri- 
nizi bildirmediniz. Buradaki fakirlerden de bir haber almadiniz. Allahii te- 
alaya hamd ve siikr ederiz ki, bu fakirlerin hali cok iyidir. Kisaca, bunlar- 

-168- 



dan az birsey bildirecegim. Bizleri seven kardesim! Bu yolun hepsi, yedi 
adimdir. Sevdiklerimizden bir kismi, isi altinci adima ulasdirdi. Besinci, dor- 
diincii basamaklarda olanlar da vardir. Uciincu basamakda olanlar, talebe- 
ye ders vermekdedirler. Daha ilerdekilerin nasil olduklanni artik anlayi- 
niz! Yiiksekleri ozlemek lazimdir. Asagi ve az seylerle doymamahdir. Da- 
ha cok yazmaga vaktimiz olmadi. 

122 

YUZYIRMiiKiNCi MEKTUB 

Bu mektub, molla Tahir-i Bedahsiye yazilmisdir. Yiiksekleri istemek, ele- 
gecenlerle oyalanmamak lazim oldugu bildirilmekdedir: 

Mevlana Muhammed Tahir, bizi suclu gormeyiniz! Mevlana Yar Muham- 
med goc etmenin sebebini bildirecek. Hindistan yolculuguna karar verin- 
ce gidip coluk cocukdan haber ahnsin! Geri kalani kavusunca konusuruz. 
Huzur iizere olmak ve uygunsuz kimselerle gorusmemek lazimdir. Cok ug- 
rasmali! Ele gecenle oyalanmamahdir. Farisi beyt tercemesi: 

Ciham parlatan nura varmak icin adim atdik. 
Batiyi, yildizi, lambalan arkada birakdik. 

Bu zeman insanlann cogu goriinuse bakmakda ve az birseyle oyalanmak- 
dadirlar. Bunlarla birlikde bulunmak, kalbi olduriir. Aslandan kacar gibi 
bunlardan kacmahdir. Bulundugunuz yolda ilerlemege cahsiniz! Rii'yala- 
ra o kadar kiymet vermeyiniz! Cunki, rii'yanm yorumhyacak yerleri pekcok- 
dur. Sakin rti'yalara, hayallere baglamp kalmayiniz! Arabi beyt tercemesi: 

Sergiliye karusmak ele gecer mi acaba? 
Ytiksek daglar ve korkunc tehlukeler var aradal 

Vesselam. 

123 

YUZYIRMiUCUNCU MEKTUB 

Bu mektub, yine molla Tahir-i Bedahsiye yazilmisdir. Bir farzin elden 
kacmasina sebeb olan nafile ibadet, hac bile olsa, hicbirseye yaramiyaca- 
gi bildirilmekdedir: 

Aklli kardesim. ismi gibi temiz olan molla Tahirin kiymetli mektubu gel- 
di. Kardesim! Hadis-i serifde, (Allahii tealamn, bir kulunu sevmemesi, 
onun faidesiz seylerle ugrasmasindan anlasdir) buyuruldu. Bir farzi yapma- 
yip, bir nafile ibadeti yapmak da, bosuna ugrasmakdir. Bunun icin, ne ile 
vakt gecirdigimizi incelemeliyiz. Ne ile ugrasdigimizi anlamaliyiz. Nafile iba- 
det mi, yoksa farz olan ibadeti mi yapiyoruz? Bir nafile hac yapmak icin bir 
cok yasaklar, haramlar isleniyor. iyi dusiinmelisiniz! Akh olana bir isaret 
yetisir. Size ve arkadaslanniza selam ederim. 

[Sabah nemazindan baska, dort vaktin sunnetlerini kaza niyyeti ile kil- 
mak lazim oldugu, bu mektubdan da anlasilmakdadir]. 

-169- 



124 

YUZYIRMiDORDUNCU MEKTUB 

Bu mektub, yine niolla Tahir-i Bedahsfye yazilmisdir. Yolluk bulunma- 
si, haccin viiciibiiniin sartidir. Yol parasi olmadan hacca gitmek, baska 
vazifeler yaninda vakt gayb etmek oldugu bildirilmekdedir: 

Kardesim hace Muhammed Tahir-i Bedahsinin kiymetli mektubu gel- 
di. Allahii tealaya hamd ve siikr olsun ki, fakirleri sevmekde ve baglanmak- 
da gevseklik olmamis. Aynlik gunlerinin uzamasi buna yol acmamis. Bu ha- 
liniz biiyiik se'adetin alametidir. Bizi seven kardesim! Gitmege karar ver- 
diniz ve izn istediniz. Aynhrken, belki biz de yolda size kavusuruz demis- 
dik. Bunu cok istedik. Fekat, istihareler uygun olmadi. Bu yolculugumu- 
zun caiz olacagi anlasilmadi. Bunun icin, vaz gecdik. Daha once sizin git- 
meniz de uygun gorulmemisdi. Fekat, cok istediginiz dusuniilerek, acikca 
men' edilmedi. Yola cikmak icin, yolluk parasi bulunmasi sartdir. Buna gxi- 
cii olmayanin hacca gitmesi, bos yere vakt gecirmek olur. [Haccin viicub 
sartlanndan biri, yol parasina malik olmakdir. Yol parasi olmiyana hacca 
gitmek farz olmaz. Hacca giderse, nafile hac yapmis olur. Omreye gitmek 
de, zaten farz ve vacib degildir. Ya'ni nafile ibadetdir. Nafile ibadeti yap- 
mak, bir farzin terkine veya bir haram islemege sebeb olursa, ibadet olmak- 
dan cikar. Giinah islemek olur. 29. cu mektuba bakiniz!] Daha liizumlu isi 
birakip da, farz olmayan isi yapmak uygun olmaz. Bunlan size birkac 
mektubda bildirmisdim. Elinize gelip gelmedikleri bilinmiyor. Bizim sozii- 
miiz, bu kadardir. Otesini siz bilirsiniz. Vesselam. [ikiyiizellinci (250) 
mektubun sonunda da, hac tizerinde bilgi vardir.] 

125 

YUZYIRMiBESiNCi MEKTUB 

Bu mektub, Nisapurlu nifr Salih adina yazilmisdir. Alem-i sagfr ve 
alem-i kebfrin, Allahii tealamn ismlerinin ve sifatlarimn goriiniisii oldugu- 
nu ve Allahii tealamn kendisi ile hicbir miinasebeti bulunmadigim ve yal- 
mz Onun mahluku olduklarim bildirmekdedir: 

Ya Rabbi! Maddenin, basit ve bilesik cismlerin, kiiciik alem denilen in- 
sanin ve biiyiik alem denilen diger varhklann yapisim, hakikatlerini, dog- 
ru olarak bize bildir! Kiiciik alem ve biiyiik alem, Allahii tealamn ismleri- 
nin ve sifatlarimn aynalandir. Onun zatinda bulunan sii'un ve kemallerin 
goriiniisleridir. Bu alemler, kapah bir hazine ve ortiilmus bir sir idi. Bun- 
lan meydana cikarmak istedi. icmalden tafsile getirdi. Ya'ni, bir agacin her 
parcasi, cekirdekde sikisik olarak bulunurken, hepsinin agac tizerinde ay- 
n ayn meydana gelmesi gibi, her seyi, ayn ayn yaratdi. Kendisine ve sifat- 
lanna alamet olacak seklde yaratdi. Ya'ni alemin, hicbir parcasinin, Alla- 
hii teala ile, hicbir nisbeti, benzerligi yokdur. Yalniz, Onun mahlukudurlar. 
Ismlerini, sii'unlanni gostermekdedirler. Alemin Allahii teala ile birlesmis 
oldugunu, Onun ayni, benzeri oldugunu, alemi cevirmis, aleme sirayet et- 
mis, her zerreye girmis, herseyle beraber oldugunu zan etmek, Ona olan sev- 
ginin, tesavvuf serhoslugunun taskinhgini gosterir. Halleri, goriisleri dog- 

-170- 



ru olan tesavvuf buyiikleri, ayilmis olduklanndan, Allahii tealanin, hicbir 
bakimdan, bu aleme benzemedigini, yalniz Onun mahluku olduklanni 
soyler. Yalniz ilminin, ihata ve sirayet etdigini ve herseyle beraber oldugu- 
nu bilirler. Ehl-i siinnet alimleri de, boyle soylemekdedir. Allahii teala, o 
buyiiklerin cahsmalarini bol bol mukafatlandirsin! S6fiyye-i aliyyeden 
ba'zisi, Allahxi tealanin Zati, kendisi, bu alemi kaplamisdir. Bu alemle 
beraberdir gibi seyler soyliyerek, Zat-i ilahiyi mahluklara benzetiyor. Hal- 
buki, Zat-i ilahinin hicbirseye benzemedigine, hatta zatinda, sifat bile bu- 
lunmadigina inanmakdadirlar. Bunlara cok sasilir. Sozleri birbirini tutmu- 
yor. Sozlerinin arasini bulmak icin, Zat-i ilahide mertebeler ayirmak, fai- 
de vermez. Eski felsefecilerin, bozuk fikrlerini, yanhs yollardan isbata 
kalkismalanna benzer. Kesfi dogru olan biiyiikler "kaddesallahii teala es- 
rarehumiiraziz", Zat-i ilahiyi, hicbir bakimdan, baskahk gostermeyen 
(Basit-i hakiki) olarak bilir. Bundan fazla olanlan, ism ve sifat sayarlar. Fa- 
risi beyt tercemesi: 

Sergilinin ayrihgi, az da olsa, cok acidir, 
Ufak bir kil bile kacsa, nazik gozti pek acitir. 

Yukanda bildirilenlerin iyi anlasilmasi icin, su misali yazmagi uygun go- 
riiyorum: Biiyiik bir fen adami, senelerle yapdigi tecribelerden elde etdi- 
gi, kiymetli bilgileri anlatmak icin, harf ve sesleri kullanir. Bu harflerin ve 
seslerin, anlatilan bilgi ve ma'nalarla hicbir benzerligi ve beraberligi yok- 
dur. Yalniz onlarin aynasi gibidirler. O kiymetli bilgiler, bunlarla meyda- 
na cikmakdadir. Bu harfler ve sesler, bu ma'nalann kendileridir demek yan- 
hsdir. Burada ihata, ma'iyyet yokdur. Ma'nalar, safliklan iizere kalmis, hie 
degisiklige ugramamisdir. Fekat, bu ma'nalar ile, harf ve sesler arasinda, 
gostermek ve gosterilmek, anlatmak ve anlatilmak bakimindan bir bagh- 
hk vardir. Bu baghhk, ba'zi kimselerin hayalinde buyiiyerek, baska ben- 
zerlikler hatira gelir. Hakikatde ise, hicbir benzerlik yokdur. iste, bu 
mes'elede, bu fakirin anladigi da boyledir. Mahluklann ayna gibi oldugu- 
nu gostermek icin, Allahii teala, bu alem ile birlesmisdir, beraberdir, ay- 
nidir ve alemi kaplamisdir gibi seyler soylemek, tesavvuf serhoslugun- 
dandir. Zat-i ilahinin bu alemle hicbir baghhgi, benzerligi yokdur. Onun 
sifatlanni gosterdigi icin (Vahdet-i viicud) desinler veya demesinler, var- 
lik ikidir: Birisi, hakikatde var olan Hak tealadir. ikincisi, zil, golge gibi olan 
mahluklardir. Eski Yunan felsefecilerinden Sofistaiyye [sophiste]lerin 
sandigi gibi, var olan birdir. Ondan baskasi, hep vehm ve hayaldir demek 
yanhsdir. Farisi iki beyt tercemesi: 

Onu onceden anlaymca sen, 
kendini o yana tarn baglarsm. 

Kimin zilli oldugunu bilsen, 
gam yimezsin, kalsan veya olsen! 



Allaha kulluk ederim, tapdigim dergah bir, 
Birlahza aynlmadim tevhidden Allah bir! 

-Ill- 



126 

YUZYIRMiALTINCI MEKTUB 

Bu mektub, vine mir Salih Nisapurfye yazilmisdir. Talibin bald, bozuk 
ma'budlardan kurtulmasi, hak, dogru ma'budii dusiinmesi ve hatirina ge- 
len herseyi de kovmasi bildirilmekdedir: 

Mir Seyyid kardesim! Talib (La ilahe) derken, kendi icinde ve disarda 
olan biitiin bozuk ma'budlan yok etmesi ve (illallah) derken, hak ma'bud 
olarak fikrine, vehmine gelen seylerin hepsini de nefy etmesi, kogmasi la- 
zimdir. Hak olan bir ma'budiin yalniz var oldugunu diisiinmeli, bundan bas- 
ka hatirina hicbirsey getirmemelidir. Allahu tealanin zatinda hicbirsey ve 
viicud ya'ni var olmasi bile bulunmaz. Onu, viicudden baska olarak aramak 
lazimdir. Ehl-i siinnet alimleri "Allahu teala onlann calismalanna bol bol 
iyilikler versin!" ne giizel soylemislerdir. Allahu tealanin viicudii, zatindan 
baskadir, buyurmuslardir. Viicudii zatdan baska bilmemek ve viicudden bas- 
ka birseyin varhgina inanmamak, kisa goriislii olmakdir. Seyh Alaiiddev- 
le "kaddesallahii sirrehiil'aziz", (Viicud aleminin iistiinde, Melik-il-vedud 
alemi vardir) demisdir. Bu fakiri viicud mertebesinden yukan gotiirdiikle- 
rinde, cok zeman, o halde kalmisdim. Zevk ile, vicdan ile kendimi (Mu'at- 
tala firkasi)ndan ya'ni sifatlara inanmayanlardan sanmisdim. Allahu tea- 
lanin viicud sifatini bilmedim. Ciinki, viicud sifati geride kalmisdi. Zat 
mertebesinde viicudun yeri yokdu. O haldeki lmanim, iman-i taklidi idi. Tah- 
kiki degildi. Soziin kisasi, insanin hatirina, hayaline gelen hersey de, ken- 
disi gibi mahlukdur. Mahluklanndan kendisine dogru hicbir yol acmayan, 
yalniz Onu anlamakdan aciz olmak, giicii yetememek yolunu acik birakan 
Rabbimizi tesbih ederiz. O her aybdan, kusurdan, lekeden uzakdir, te- 
mizdir. (Fena-fillah) ve (Beka-billah) denilen mertebelere varmak, miim- 
kin vacib olur demek degildir. Boyle sey olamaz. Boyle seyin olmasi, ha- 
kikatleri bozmak, birbirine kansdirmak olur. Mahluk, sonradan yaratilmis 
olanlar, vacib olamayacaklan, hep var olamayacaklan icin, vacibden miim- 
kinin eline gecen sey yalniz Onu anhyamamakdir. Farisi beyt tercemesi: 

Anka avlamlmaz, tuzagi topla! 
Tuzaga giren, olur yalniz hay a. 

Cok yiiksekleri arayan talib, kavusulamayacak, adi ve nisani bulunama- 
yacak bir varhgi arar. Bircoklan ise, kendilerinden baska olmayan varligi 
aramakda, ona yaklasmaga, beraber olmaga ugrasmakdadir. Farisi misra' 
tercemesi: 

Onlar buyuklerdir, ben de boyleylm ya Rab! 

Gecmisiniz ve geleceginiz hayrh olsun! 



Azicik muslimanligi et merak, 
Din biiyiiklerinln soziine bir bakl 

Okusan, anlarsm sen de, o zeman, 
Ne dlyor Muhammed aleyhlsselam? 

-172- 



127 

YUZYiRMIYEDiNCi MEKTUB 

Bu mekf fib, molla Safer Ahmed-i Riimiye yazilmisdir. Anaya babaya hiz- 
met, her ne kadar sevab ise de, hakiki matluba kavusmak yaninda, bosu- 
na ugrasmak olur. Haifa giinah oldugu bildirilmekdedir: 

Kiymetli mektubunuz geldi. Buraya gelemediginizin sebebini yaziyor- 
sunuz. Dogrudur. Simdiye kadar yapdiginizdan daha da cok yapiniz. Lazim 
olan hizmeti tarn yapamadiginizi diisiiniiniiz. Ahkaf suresinin onbesinci aye- 
tinde mealen, (insanlara, analarina babalarina ihsan etmelerini soyledik) 
buyuruldu. Lokman suresinin ondordiincii ayetinde mealen, (Bana ve 
anana babana siikr et!) buyuruldu. Boyle olmakla beraber, biitiin bu iyi is- 
ler, hakiki varliga kavusmak yaninda bos, faidesiz kalirlar. Siiluk konak- 
lanni gecmek yaninda liizumsuz, bos seylerdir. (Ebrann iyilik olarak yap- 
diklan, mukarrebler yaninda giinah olur) soziinii isitmissinizdir. [Bu sozii, 
seyh Ebii Sa'id-i Harraz soylemisdir "kaddesallahii sirrehuPaziz".] Farisi 
beyt tercemesi: 

Heme ki guzeldir, Allah sergisinden baska, 
Hep si can a zehrdir, seker gibi de olsa! 

Allahii tealanin hakki, biitiin mahluklann haklarmdan daha once gelir. 
Onlann haklanni gozetmek de, Onun emri iledir. Yoksa, Onun hizmetini 
birakip da, baskalarma hizmet etmek kimin elinden gelebilir? Bunun icin, 
baskalanna hizmet etmek, Ona olan hizmetlerden biri olur. Fekat, hizmet- 
ler arasinda cok fark vardir. Tarlayi siirenler ve ekini bicenler de, padisah- 
lara hizmet etmekdedir. Fekat, serayda olanlann yapdiklan hizmetlerin se- 
refi baskadir. Bunlann yaninda, tarlayi siirmek ve ekini bicmek gibi sey- 
ler soylemek, sue bile olur. Her isin karsihgi, o isin kiymetine gore olciiliir. 
Tarla siirenler, sabahdan aksama kadar ter icinde cahsir. Buna karsihk, az 
birsey ahr. Mukarrebler ya'ni sultana yakin olanlar ise, her saatde yiizler- 
ce lira ahrlar. Boyle olmakla beraber, bunlann bu paralarda hie gozleri yok- 
dur. Gozleri, goniilleri hep sultandadir. Aralanndaki farki diisiiniiniiz! 
Ferriih Hiiseyn, oldukca ilerlemekdedir. Onun icin iiziilmeyiniz! Daha ne 
yazayim. Vesselam. 

128 

YUZYiRMiSEKiZINCi MEKTUB 

Bu mektiib, hace Mukinie yazilmisdir. Cok yiikseklere erismegi isteme- 
lidir. Ele gecenle doymamak lazim oldugu bildirilmekdedir: 

Kiymetli hace Muhammed Mukim! Bu uzakda kalmis olanlan unutma- 
yiniz! Hatta, uzakda sanmayiniz! Hadis-i serifde, (iiisan, sevdigi He birlik- 

dedir) buyuruldu. Bu yolun ucu cok uzundur. Aramlan sevgili, cok yiiksek- 
dir. Giiciimiiz, ugrasmamiz ise, sonsuz olarak azdir. Erisilen konaklar, 
aramlam andiran serab gibidir. Allah korusun! Bu konaklan, yolun sonu 
sanmakdan, yabancilan aramlan sevgili sanmakdan ve anlasilabilen seyle- 
ri, anlasilamiyan sanarak, yan yolda kalmakdan Allahii tealaya sigininz! 

-173- 



Cok yiiksekleri aramali, ele gecenlere baglamp kalmamahdir. Veralann ve- 
rasini, otelerin otesini aramahdir. Boyle bir istek, boyle cok cahsmak, an- 
cak vazife alinan biiyiigiin "kaddesallahii sirrehiil'aziz" tevecciihii, dileme- 
si ile elde edilebilir. Onun tevecciihii de, miiridinin ona olan sevgisi, bag- 
liligi kadar olur. Bu ise, Allahii tealamn oyle bir ni'metidir ki, diledigine ve- 
rir. Onun ihsani pekcokdur. 

129 

YUZYiRMIDOKUZUNCU MEKTUB 

Bu mektub, seyyid Nizama yazilmisdir. insanda herseyin bulunmasi, 
onun dagdmasina sebeb olmusdur. Yine bu topluluk, onun yiikselmesine 
de sebeb oldugu bildirilmekdedir: 

Kiymetli mektiibunuz geldi. Biitiin varhklardan birer ornek, insanin 
yapisinda vardir. insan, kendisinde bulunan her parcadan dolayi biitiin 
varhklara baglanmisdir. Onda her varhkdan birer parca bulunmasi, onun 
herseye baglanmasina ve bunun sonucu olarak, Allahii tealadan uzaklasma- 
sina sebeb olmusdur. Cesidli baghhklan sebebi ile, insanin Allahii tealadan 
uzakhgi, herseyin uzakhgindan daha cok olmusdur. Herseyden daha <?ok 
mahriim olmusdur. Allahii tealamn yardimi ile, kendini bu daginik baghhk- 
lardan toparlarsa, yalniz Ona baglamrsa, biiyiik kurtulusa kavusmus olur. 
Boyle yapmazsa, yolunu sapitmis, cok uzaklara diismiis olur. insan, herse- 
yi kendisinde topladigi icin, varhklann en iistiinii olmusdur. Yine bu top- 
lulugu, onun herseyden daha kotii olmasina yol acmisdir. Bu toplulugundan 
dolayi, tarn bir ayna olmusdur. Fekat, bu aleme yiiz cevirirse, cok lekelenir. 
Eger, Allahii tealaya donerse, cok parlak olur. Aynasi, herseyin aynasindan 
daha cok gosterir. insanin, bu cesidli baglantilardan biisbiitiin kurtulabil- 
mesi, yalniz Allahin resulii Muhammed Mustafaya nasib olmusdur "sallal- 
lahii teala aleyhi ve ala alihi ve sellem". Bundan sonra, baska Peygamber- 
ler ve Nebiler, derece derece kurtulmuslardir "salevatiillahi teala ve tesli- 
matiihii ala nebiyyina ve aleyhim ve ala etba'ihim ecma'in ila yevmiddin". 
Allahii teala, bizi ve sizi bu baglantilardan kurtarsin! (Mi'rac gecesinde, go- 
zii Ondan hie ayrilmadi ve taskinhk yapmadi) kelimeleri ile Kur'an-i kerim- 
de oviilen, Allahin resulii Muhammed Mustafa hurmetine "aleyhi ve ala ali- 
hi minessalevati etemmuha ve minetteslimati ekmeliiha" bu diiamizi kabiil 
buyursun! Amin. Daha cok yazmak usandinci olur. Vesselam, vel-ikram. 

130 

YUZOTUZUNCU MEKTUB 

Bu mektub, Cemaleddine yazilmisdir. Cesidli hallerin hasil olmasina kiy- 
met verilmedigi bildirilmekdedir: 

Hallerin degismesi o kadar kiymetli degildir. Kalbe gelenlere ve gi- 
denlere, soylenilenlere ve isitilenlere baglanmamahdir. Aranilan sey bas- 
kadir. O goriilmez, kalb ile miisahede edilmez. Ondan soz edilmez ve isi- 
tilmez. Boyle seylerden miinezzehdir, miiberradir. Salikleri, cocuklar gibi, 
bu yolun cevizleri ve kozalaklan ile oyalarlar. Cok yiiksekleri aramahdir. 

-174- 



is, bunlardan baskadir. Bunlar, hep rii'ya ve hayaldir. Bir kimse rii'yada 
kendini padisah gorebilir. Fekat gercekde padisah degildir. Fekat bu rii'ya, 
bir iimmid uyandinr. Naksibendiyye tarikatinde, rii'yalara kiymet verilmez. 
Su beyt, onlann kitablannda yazilidir. Farisi beyt tercemesi: 

Gunesin kolesiyim, yalmz onu ananm. 
Geceyi, ru'yalan, hep arkaya atanm. 

Hallerden bir hal gelir ve gecerse, sevinmege ve iiziilmege degmez. 
Anlasilamiyan maksadin hasil olmasini beklemelidir. Vesselam. 

131 

YUZOTUZBiRINCi MEKTUB 

Bu mektub, Hace Mu ha mined Esref-i Kabiliye yazdmisdir. Hacelerin 
yollarimn sanini ve bu yolda reform yapanlarin zararlarim bildirmekdedir: 

Alemlerin rabbi olan Allahii tealaya hamd olsun! Gecmislerin ve ^ele- 
ceklerin efendisi olan Muhammed aleyhisselama ve Onun temiz Aline 
salat ve selam olsun! Aklh kardesim hace Muhammed Esref! Allahii tea- 
la, Evliyasina "rahmetullahi aleyhim ecma'in" ikram etdigi ni'metlerle, se- 
ni de sereflendirsin! Hacelerimizin yolu "kaddesallahii teala esrarehiim" 
kavusduran yollann en kisasidir. Baska yollann sonunda ele gecenler, bu 
yolun basinda olanlara tatdinlmakdadir. Bunlann (Nisbet)i, ya'nikavus- 
duklan huzur, baskalannin nisbetinin iistiindedir. Biitiin bu iistiinliikler, bu 
yolda siinnete yapismak ve bid'atden sakinmak bulundugu icindir. (Ruh- 
sat)lan, ya'ni islamiyyetin izn verdigi seyleri de, elden geldigi kadar yap- 
mazlar. Bunlar batina yarar goriinseler bile, izn vermezler. (Azimet)le 
hareket ederler. Ya'ni (Takva) iizere hareket ederler. Kalb kazanclanna 
faideli goriilmese bile, azimeti elden birakmazlar. Hallerin, vecdlerin isla- 
miyyete uygun olmasina dikkat ederler. Zevkleri, ma'rifetleri islamiyyet te- 
razisi ile olcerler. Cocuklar gibi, ceviz, kozalak sayilan vecdlere, hallere al- 
danip da, islamiyyetin giizel cevherlerini elden kacirmazlar. Tesavvufcu- 
lann islamiyyete uymiyan sozlerine aldanip baglanmazlar. (Fuss)a kayarak, 
(Nass)dan ayrilmazlar. Fiituhat-i Medeniyye varken, (Fiituhat-i Mekkiy- 
ye)ye doniip bakmazlar. Halleri devamhdir. Zemanlannda degisiklik olmaz. 
Baskalanna simsek gibi cakip gecen (Tecelli-i zati) bunlara devamhdir. Ca- 
buk gecen, gayb olan huzura kiymet vermezler. Nur suresinin, (O yiiksek 
insanlara, ticaret, ahs veris, Allahii tealayi unutdurmaz) mealindeki yirmi- 
dordiincii ayeti, bunlann halini bildirmekdedir. Fekat herkes, bu biiyiik- 
lerin tatmis oldugu seyleri anlayamaz. Bu yolda olan kisa goriisliiler bile, 
bunlann birkac ustiinliigiine inanmayabilir. Farisi beyt tercemesi: 

Bir cahil, bu buyuklere dil uzatirsa, 
Cerab vermege degmez desem iyi olur. 

Evet bu yiiksek yoldakilerin ba'zisi, son zemanlarda, bu yolda yenilikler 
yapdilar. Biiyiiklerin izinden ayrildilar. Bunlann miiridlerinden cogu, bu 
yeniliklerle, tarikat olgunlasdinldi sandilar. Hasa! Oyle degildir. Agizlarm- 
dan cikan soz cok biiyiikdiir. Bu yeniliklerle, reformlarla, hak yolu yikmaga, 

-175- 



elden kacirmaga cahsiyorlar. Yaziklar olsun, binlerce yaziklar olsun! Baska 
yollarda bulunmayan bircok bid'atler, bu yolda meydana cikanldi. Tehecciid 
nemazini cema'at ile kiliyorlar. Geceyansi, bu nemaz icin uzaklardan akin akin 
geliyor, toplaniyorlar. Cema'at olup titizlikle kiliyorlar. Halbuki bu yap- 
diklan, mekruhdur. Hem de, tahrimen mekruhdur. Fikh alimlerinden birka- 
91, bunun mekruh olmasi icin duyurulmasi, i'lan edilmesi sartdir demisler ise 
de, bunlar da, nafile nemazi cami'in bir kosesinde ve en cok tic kisi cema'at 
ile kilabilir, demislerdir. Ucden cok kimsenin cema'at ile kilmasi, sozbirligi 
ile mekruhdur. Bundan baska, tehecciid nemazini onuc rek'at kiliyorlar. 
Oniki rek'atini ayakda kiliyorlar. Iki rek'atde oturarak kihp, bunu bir rek'at 
yerine sayiyorlar. Boylece onuc oldu diyorlar. Boyle sey olmaz. Resulullahin 
"aleyhi ve ala alihissalevatii vetteslimat" onuc rek'at kildigi geceler ohnus- 
dur. Onbir, dokuz ve yedi rek'at da kildigi geceler olmusdur. Fekat, tehec- 
ciid nemazlanni vitr nemazi ile birlikde kildigi icin toplami tek olmakdadir. 
Bunlann dedigi gibi, bir rek'at yerine, oturarak iki rek'at kilmak olmamis- 
dir. Resulullahin siinnet-i seniyyesini "ala sahibihessalatii vesselamii vette- 
hiyye" bilmedikleri ve incelemedikleri igin, boyle yanhs seyler yapiyorlar. 
Miictehidlerin de bulundugu ve alimlerin cok oldugu sehrlerde boyle bid'at- 
lerin yayilmasina, dogrusu cok sasihr. Halbuki biz fakirler din bilgilerimize, 
oralardaki biiyiiklerin ihsanlan ile kavusmus bulunuyoruz. insanlara herse- 
yin dogrusunu bildiren ancak Allahii tealadir. Farisi beyt tercemesi: 

Az soyledim. Dikkat etdim, kalbini kirmamaga, 
Bilirim incinitsin, yoksa siiziim cokdur sanal 

Vesselam. 

132 

YUZOTUZiKINCi MEKTUB 

Bu mektub, niolla Muhammed Siddik-i Bedahsfye yazilmisdir. Diinya- 
ya diiskiin olanlarla arkadashk el ineiiieli. Diinyamn ne oldugunu iyi bilen- 
lerin sohbetine kosmak lazim geldigi bildirilmekdedir: 

Kardesim! Goriiniise bakihrsa, fakirlerin sohbetinden sikildiginiz, zen- 
ginlerle arkadashk kurdugunuz anlasihyor. Cok fena yapiyorsunuz. Bugiin 
gozuniiz kapah ise de, yarin acilacakdir. Fekat o zeman, pismanhkdan bas- 
ka ele birsey gecmiyecekdir. Haberlesmeliyiz. Ey saskin! Senin su halin iki 
sey olabilir: Zenginlerin arasinda iken gonliinii Allahii teala ile yapabilir- 
sin veya yapamazsin. Eger yapabilirsen fenadir. Eger yapamazsan daha 
fenadir. Eger yaparsan fena olur dedik. Cunki istidracdir. istidrac iyi gorii- 
niir. Fekat felakete goturiir. Boyle olmakdan Allahii tealaya sigininz. On- 
lann arasinda gonliinii Allahii tealaya veremezsen, daha fena olur dedik. 
Cunki, Hac suresinin, (Diinyada ve ahiretde ziyan etdiler) mealindeki on- 
birinci ayetinde bildirilenlerden olursun. Fakir copciiler, koltukda oturan 
zenginlerden cok iyidir. Bu soze belki inanirsin. Belki de inanmaz, sasarsin. 
Fekat, bir giin gelecek inanacaksin. Lakin, o inamsin faidesi olmiyacak. Yag- 
h, tath yemeklere ve sushi, modaya uygun elbiseye duskunluk, seni bu be- 
laya da siiriikledi. Firsat elden daha gitmemisdir. isin dogrusunu diisiinuniiz! 

-176- 



Allahu tealanin nzasina, sevgisine engel olanlan diisman biliniz! Onlardan 
kaciniz! Cok sakimniz! Tegabiin suresinin, (Cok dogrudur ki, zevceleriniz- 
den ve cocuklarimzdan size diisman olanlar vardir. Onlardan sakimniz!) me- 

alindeki ondordiincii ayetini okuyarak gaflet uykusundan uyanmahdir. 
Birlikde gecirdigimiz giinlerin haklanni goz onunde tutarak, size bir nasi- 
hat yapildi. Ister dinleyiniz, ister dinlemeyiniz. Onceden de, sizin yersiz dav- 
ranislannizi gorerek bu yolda bulunamiyacagimzi anlamisdim. Korkdu- 
gum basimiza geldi. (inna lillah ve inna ileyhi raci'un). Dogru yolda giden- 
lere ve Muhammed Mustafamn izinde bulunanlara selam olsun "aleyhi ve 
ala alihissalevatii vetteslimatii vettehiyyatxi etemmxiha ve ekmeliiha" ! Ya- 
radihsdaki iyiligi ve uygunlugu gorerek, sizden baska seyler umuyordum. 
Kiymetli cevherinizi copluge atdiniz. (inna lillah ve inna ileyhi raci'un). 

133 

YUZOTUZUCUNCU MEKTUB 

Bu mekl fib, yine, niolla Muhammed Siddika yazdmisdir. Firsati ganimet 
bilmek, vakti kiymetlendirmek lazim oldugu bildirilmekdedir: 

Gonderdiginiz mektub geldi. Firsati ganimet bilmelidir. Vaktleri cok kiy- 
metli ni'met bilmelidir. Modaya, adetlere uymakla ele birsey gecmez. Ya- 
lan sozlerden, kacamak davranislardan ancak zarar ve ziyan ele gecer. 
Muhbir-i sadik, ya'nihep dogru soyleyici "aleyhi ve ala alihi minessaleva- 
ti etemmiiha ve minetteslimati ekmeliiha" (Helekel-miisevvifiin) buyurdu. 
Ya'nisonra yapanm diyenler helak oldular. Bugiinkii omrii vehm ve hayal 
icin hare etmek ve hayal olan seyleri ele gecirmek icin, mevcud olanlan el- 
den kacirmak cok cirkin bir isdir. Elde bulunan seyi, en ehemmiyyetli, en 
kiymetli sey icin kullanmak gerekir. Kansik, pis, faidesiz seyler geriye bi- 
rakilmahdir. Hak teala, masivasi ile ya'ni Ondan baska seyler ile olan ra- 
hathkdan kurtarmak icin, bir parca rahatsizhk versin! Dedikodu ile ele bir- 
sey gecmez. Kalbin selametini istemelidir. Asl lazim olan isi diisiinmeli, lii- 
zumsuz, faidesiz seylerden tarn kacmahdir. Farisi beyt tercemesi: 

Her ne ki guzeldir, Allah sevgisinden baska, 
Hepsi cana zehrdir, seker gibi de olsa. 

Habercinin ancak haber vermesi lazimdir. 

134 

YUZOTUZDORDUNCU MEKTUB 

Bu mektub, yine niolla Muhammed Siddika yazdmisdir. Vazifeyi gecik- 
dirmenin zararb oldugu bildirilmekdedir: 

Hak teala, kendine yaklasdiran derecelerde olciisiiz yiikselmenizi ihsan 
eylesin! Bizi seven kardesim! Vakt, keskin bir kihnc gibidir. Yanna cika- 
cagimiz belli degildir. Miihim isleri bugiin yapmah, miihim olmayanlan ya- 
nna birakmahdir. Akh olan boyle yapar. Dogru dusiinen akl, (Akl-i 
mu'ad)dir. (Akl-i me'as) degildir. Daha ne yazayim? Vesselam. 



177 - Mektubat Tercemesi: - F:12 



135 

YUZOTUZBESINCi MEKTUB 

Bu mektub, yine, hep iyi diisiinen, sadik olan Muhammed Siddika ya- 
zdmisdir. Evliyalik mertebelerini bildirmekdedir: 

Vilayet,ya'ni evliyalik, Fenaya ve Bekaya kavusmak demekdir. [Fena, 
kalbde, mahluklann diisunuhnesi, sevgisi kalmamasidir. Beka, kalbde yal- 
niz Allah sevgisi bulunmasidir.] Bu da, herkes icin olur veya belli kimse- 
ler icin olur. Herkes icin olan (Mutlak vilayet)dir. Belli kimselere mahsus 
olan ise, (Vilayet-i Muhammediyye)dir "ala sahibihessalatii vesselamxi 
vettehiyye". Buradaki Fena tamdir. Bekasi da ekmeldir. Bu biiyiik ni'me- 
te kavusmakla sereflenen kimsenin derisi ibadet icin yumusar. Gogsii isla- 
miyyet icin genisler. Nefsi, itminan hasil ederek Mevlasindan razi olur. Mev- 
lasi da, ondan razi olur. Kalbini sahibine teslim eder. Ruhu kurtularak, ha- 
kiki sifatlan [Allahii tealanin sifat-i hakikiyyesini] kesf eder. Sim, o ma- 
kamda, sxi'un ve i'tibarlan mxisahede eder ve bu makamda, simsek gibi ca- 
kip hemen gayb olan (Tecelliyat-i zatiyye)lere kavusmakla sereflenir. 

Hafi denilen latifesi, tenezziih, tekaddiis ve kibriyamn kemali karsisin- 
da saskina doner. Ahfasi, anlasilamiyan ve anlatilamiyan bir vuslata kavu- 
sur. Arabi misra' tercemesi: 

Ni'mete kavusanlara afiyet olsun! 

Bundan anlasihyor ki, (Vilayet-i hassa-i Muhammediyye) "ala sahibihes- 
salatii vesselamii vettehiyye", baska vilayetlerin mertebelerine benzemez. 
Yukselirken de ve inerken de onlardan baskadir. Yiikselirken baskadir de- 
dik. Cunki, ahfa denilen latifenin Fenasi ve Bekasi yalniz bu Vilayet-i has- 
sada olur. Baska vilayetlerdeki uruc, yalniz hafiye kadardir. Fekat cokla- 
n, ruh makamina kadar veya sir makamina kadar, birkaci da hafiye kadar 
yiikselir. Herkes icin olabilen (Vilayet-i amme) derecelerinin en sonu, ha- 
fi makamidir. Inisdeki baskahga gelince, (Vilayet-i hassa-i Muhammediy- 
ye) ile sereflenen Evliyamn, maddeden olan cesedleri de, bu vilayetin de- 
recelerinin kemallerinden pay alir. Ciinki, bunlann Peygamberi "sallalla- 
hu teala aleyhi ve ala alihi ve sellem" mi'rac gecesi Allahii tealanin diledi- 
gi makama kadar, mubarek cesedi ile goturiildii. Cennet ve Cehennem 
kendisine gosterildi. Kendisine gizli seyler soylendi. O makamda Allahii te- 
alayi bas gozu ile gormekle sereflendi. Mi'raclann boylesi, bu yiice Peygam- 
bere "aleyhissalatu vesselam" mahsusdur. Ona tarn uyan, izinde giden Ve- 
liler de, bu hususi mertebeden serpilen kinntilara kavusurlar. Arabi mis- 
ra' tercemesi: 

Kerimlerin sofrasmdan topraga da pay dtiser. 

Boyle olmakla beraber, Allahii tealayi diinyada gormek, yalniz Muham- 
med aleyhisselama mahsusdur. Onun ayaklan altinda bulunan Evliyaya 
"kaddesallahii teala esrarehumiil'aziz" hasil olan hal, gormek degildir. 
Ikisi arasindaki baskahk, birseyin kendi ile resmi veya kendisi ile golgesi 
gibidir. Bunlann birbirinden baska oldugu meydandadir. 

-178- 



136 

YUZOTUZALTTNCI MEKTUB 

Bu mektub, yine, molla Muhammed Siddika yazdmisdir. isleri sonraya 
birakmamn ve maksada kavusmak icin cabsmayi gecikdirmenin zararh 
oldugu bildirilmekdedir: 

Mektubunuzu getiren yolcu, Ramezan-i serifin bereketli son gunlerin- 
de geldigi icin, Ramezan-i serifden sonra cevab yazabildik. Han-i hananin 
ve hace Abdiillahin cevablan da birlikde gonderildi. Dikkatle okuyunuz! 
Son olarak askere gidisiniz, bu fakire uygun goriilmedi. Buna sebeb ne ol- 
du? Her is, Allahii tealamn dilemesi ile olur. Hak teala size, hergiin geci- 
necek kadar nzk ihsan ediyordu. Bunu dusiinmeli idiniz. Bu nfmete siikr 
ederek, kendi isinizi ele almah idiniz. Bugiinkii nzki, ilerdeki giinlerin 
nzki icin vesile etmemeli idiniz. Bunun sonu gelmez. Cok ilerisini diisun- 
mek, bu yolda kiifr sayihr. Odiinc almakdan kurtulmaniz icin, Haceginin 
bir yol gosterip gostermiyecegi bilinmiyor. Bunda siibheniz varsa, Hacegi- 
ye acikca yaziniz! O da size acikca cevab yazar, saglam soz verirse, bu niy- 
yetle gidersiniz. Fekat, bugiiniin isini yanna birakmamn ve gecikdirmenin 
ilaci ne olabilir? Ne yapacaksaniz yapiniz! Firsat [zeman] ganimetdir. 

137 

YUZOTUZYEDINCI MEKTUB 

Bu mektub, Efganistanb haci Hidira yazdmisdir. Nemaz kdmak serelinin 
yiiksekligini bildirmckdedir ki, bunu nihayete yetisen biiyiikler anlayabdir: 

Kiymetli mektubunuz geldi. icindekiler anlasildi. ibadetlerden zevk 
duymak ve bunlann yapilmasi giic gelmemek, Allahii tealamn en biiyiik 
ni'metlerindendir. Hele nemazin tadini duymak, nihayete yetismiyenlere 
nasib olmaz. Hele farz nemazlann tadini almak, ancak onlara mahsusdur. 
Ciinki, nihayete yaklasanlara, nafile nemazlann tadini tatdmrlar. Nihayet- 
de ise, yalniz farz nemazlann tadi duyulur. Nafile nemazlar, zevksiz olup, 
farzlann kihnmasi biiyiik kar, kazanc bilinir. Farisimisra 7 tercemesi: 

Bu is, biiyiik ni'metdir. Acaba kime verirler? 

[(Nafile nemaz), farz ve vacibden ziyade, baska nemazlar demekdir. Bes 
vakt nemazin siinnetleri ve diger vacib olmayan nemazlar, hep nafiledir. 
Miiekked olan ve olmiyan, biitiin siinnetler nafiledir. (Diirr-iil-inuhlar) ve 
(Ibni Abidfn), (Halebf) ve saire]. 

Nemazlann hepsinde hasil olan lezzetden, nefse bir pay yokdur. insan 
bu tadi duyarken, nefsi inlemekde, feryad etmekdedir. Ya Rabbi! Bu, ne 
biiyiik bir riitbedir! Arabi misra' tercemesi: 

Ni'mete kavusanlara afiyet olsun! 

Bizim gibi, ruhlari hasta olanlann, bu sozleri duymasi da, biiyiik bir 
ni'metdir ve hakiki se'adetdir. Farisi misra' tercemesi: 

Bari kalbimize bir teselli olsun. 

-179- 



iyi biliniz ki, diinyada nemazin riitbesi, derecesi, ahiretde, Allahii tea- 
layi gormenin yiiksekligi gibidir. Dxinyada insanin Allahii tealaya en yakin 
bulundugu zeman, nemaz kildigi zemandir. Ahiretde en yakin oldugu da 
(Rii'yet), ya'ni Allahii tealayi gordiigii zemandir. Diinyadaki biitiin ibadet- 
ler, insani nemaz kilabilecek bir hale getirmek icindir. Asl maksad, nemaz 
kilmakdir. Se'adet-i ebediyyeye ve sonsuz ni'metlere kavusmanizi dilerim. 

138 

YUZOTUZSEKIZiNCi MEKTUB 

Bu mektub, seyh Behaeddin-i Serhendiye yazilmisdir. Aleak diinyayi ko- 
tiilemekde ve diinyaya diiskiin olanlardan kacinmagi bildirmekdedir: 

Aklh oglum! Allahii tealanin sevmedigi bu diinyanin arkasinda kosma- 
mahdir! Gonliinii hep Allahii tealaya baglamak sermayesini elden kacir- 
mamahdir! Ne satdigini ve buna karsihk neyi aldigini diisiinmelidir! Diin- 
yayi ele gecirmek icin ahireti vermek ve insanlara yaranmak icin Allahii te- 
alayi birakmak alcakhk ve ahmakhkdir. Diinya ile ahiret birbirinin ziddi- 
dir, tersidir. ikisinin sevgisi bir kalbde toplanamaz. ikisi bir araya getirile- 
mez. Arabimisra' tercemesi: 

Din re diinya bir araya gelirse, giizel olmaz! 

Bu iki ziddan diledigini sec ve secdigine karsihk kendini sat, feda et! Ahi- 
ret azabi sonsuzdur. Diinyada olanlar cok azdir. Allahii teala, diinyayi 
sevmez, ahireti sever. Arabi beyt tercemesi: 

Istedigin gibiyasa, birgiin oleceksin! 
Istedigini topla, birgiin ayrilacaksm! 

Sonunda kadindan ve cocuklardan ayrilacaksm. Bunlann idaresini Al- 
lahii tealaya birak! Bugiin, kendini olmiis bilmelidir. Onlann islerini Alla- 
hii tealaya birakmahdir. Tegabiin siiresinin onbesinci [15] ve Enfal siiresi- 
nin yirmisekizinci ayetinde mealen, (Mallariniz ve cocuklariniz sizlere ke- 
sin olarak diismandir. Onlardan sakimniz) buyuruldu. Bunu iyi anlayi- 
niz! Tavsan gibi, gozleri acik uyku ne zemana kadar siirecek! Birgiin gelip 
uyamlacak! Diinyaya diiskiin olanlarla arkadashk etmek, onlarla goriismek, 
oldiiriicii zehrdir. Bu zehrle oldiiriilen kimse, sonsuz olarak oliir. (Akh ola- 
na bir isaret yetisir) demislerdir. Biz ise, acikca ve iizerine diiserek anlati- 
yoruz. Bunlann yagh, tath yemekleri, kalbin hastahgini artdinr. Kalbin iyi- 
ligi, hastahkdan kurtulmasi nasil diisiiniilebilir? Sakin! Sakin! Cok sakin! 
Farisi beyt tercemesi: 

Bildirilmesi lazim olani soyledim sana, 
Ya faidelenirsin, ya da carpar kulagma. 

Onlarla goriismekden, arslandan kacar gibi, hatta daha cok kacmahdir. 
Arslan insanin yalniz canini ahr. Bu da, ahiretde faideli olur. Diinyaya diis- 
kiin olanlarla beraber olmak ise, insani sonsuz felakete ve zarara siiriikler. 
Onlarla konusmakdan, onlann lokmalanni yemekden ve onlan sevmekden 
ve onlan gormekden sakinmahdir. Sahih olan hadis-i serifde, (Zengine, zen- 

-180- 



ginligi icin alcaklik gosterenin dininin iicde ikisi gider) buyuruldu. Onla- 
ra karsi yapilan bu alcalmalar ve yaltaklanmalar, onlann mallan ve makam- 
lan icin midir, yoksa degil midir? Iyi dusxinmek lazimdir. Mallan, mevki'le- 
ri icin oldugunda hie siibhe yokdur. Bunun sonu da, dinin iicde ikisinin git- 
mesidir. Artik muslimanhk nerede, kurtulus nerededir? Yagh lokmalann 
ve uygunsuz kimselerle diisiip kalkmanin, bu yavrunun kalbinde va'zlari din- 
lemege ve nasihatleri dusiinmege yer birakmadigini bildigim icin, bu kadar 
agir ve siki yaziyorum. Hafif sozlerle, yumusak kelimelerle uyanmayaca- 
gini biliyorum. Sakin! Onlann sohbetinden sakin! Onlari gormekden sakin! 
Allahii teala yardimcin olsun! Allahii teala, bizi ve sizi, razi olmadigi, be- 
genmedigi seylerden kurtarsin! Mi'rac gecesi, (Gozleri Allahii tealadan ay- 
rilmadi) diyerek ovxilen insanlarm efendisi hurmetine "aleyhi ve ala alihi 
minessalevati efdaliiha ve minetteslimati ekmeliiha" bu diiamizi kabul 
buyursun! Amin. 

139 

YUZOTUZDOKUZUNCU MEKTUB 

Bu mektub, Ca'fer beg Tehaniye yazilmisdir. Ehlullaha dil uzatan say- 
gisizlari, soz ile, yazi ile kotiilemek caiz oldugu bildirilmekdedir: 

Oksayici mektubunuzu okumakla sereflendik. Allahii teala size selamet 
versin! Fakirlerin halini arasdinyorsunuz. Yakinhgi, uzakhgi hep bir tutu- 
yorsunuz. Saygih kardesim! Kureys kafirleri ugursuzluklannin, asagihkla- 
nnin, taskinhklannin artdigi zemanda, miislimanlan cekisdirici, kotiileyi- 
ci seyler uydururlardi. Peygamberimiz "aleyhi ve ala alihissalatii vesselam" 
Islam sa'irlerinden birkacina kafirleri kotiilemelerini emr buyurdu. O 
sa'irlerden biri, Resulullahin "aleyhi ve ala alihissalatii vesselamu vettehiy- 
ye" oniinde minbere cikdi. Herkese karsi kafirleri kotiileyen si'rleri oku- 
du. O Server "aleyhissalatii vesselam", (Bu, kafirlerin kotiiliigiinii aciga vur- 
dukca, Ruhul-Kuds bununla beraberdir) buyurdu. insanlarm kotiilemesi, 
incitmesi, askin ni'metlerindendir. Ya Rabbi! Peygamberlerin efendisi 
hurmetine "aleyhi ve ala alihi ve aleyhimussalevatu vetteslimat" bizleri on- 
lardan eyle! Amin. 

140 

YUZKIRKINCI MEKTUB 

Bu mektub, Muhammed Ma'sum-i Kabilfye yazilmisdir. Sevenlerin si- 
kintilara, iiziintiilere dayanmalari lazim geldigi bildirilmekdedir: 

Fakirleri seven kardesim! Kalbinde sevgi tasiyanlann sikinti ve iizuntii 
cekmeleri lazimdir. Dervisligi secenlerin dertlere, sikintilara ahsmasi lazim- 
dir. Farisi beyt tercemesi: 

Seni sermek, dert ve gam tatmak icindii, 
Yoksa, rahat etdirecek seyler cokdur. 

Sevgili, sevenin cok iizulmesini ister. Boylece, kendinden baskasindan 
biisbiitiin sogumasini, kesilmesini bekler. Sevenin rahathgi, rahatsizhkda- 

-181- 



dir. Asika en tath gelen sey, sevgili icin yanmakdir. Siikunet bulmasi cir- 
pinmakdadir. Rahati, yarah olmakdadir. Bu yolda istirahat aramak, ken- 
dini sikintiya atmakdir. Biitiin varhgini sevgiliye vermek, ondan gelen 
herseyi seve seve kapmak, acisini, eksisini, kaslan catmadan almak la- 
zimdir. Ask icinde yasamak boyle olur. Elinizden geldigi kadar boyle olu- 
nuz! Yoksa, gevseklik hasil olur. Sizin cahsmaniz iyi idi. Bunun daha art- 
masini beklerken, azahverdi. Fekat uziilmeyiniz. Eger, kendinizi bu durak- 
lamadan kurtanrsaniz, eskisinden daha iyi olur. Sizi bu daginikliga sii- 
riikleyen seylerin, toparlanmaniza da sebeb olacaklarmi biliniz! Boylece, 
cahsmaniz artar. Vesselam. 

141 

YUZKIRKBiRINCi MEKTUB 

Bu mektub, niolla Muhammed Kihca yazilmisdir. Bu isin 1 enieli Muhab- 
bet ve ihlas oldugu bildirilmekdedir: 

Hak teala, Peygamberlerin efendisi hurmetine "aleyhi ve ala alihi ve aley- 
himiissalevatu vetteslimat" size ilerlemek ihsan eylesin! Kalbinizin halle- 
rinden arasira birsey yazmiyorsunuz ki, nasil oldugunu bilelim. Ondan da 
yaziniz ki, uzakdan ilgilenmemize sebeb olur. Bu isin temeli, sevmek ve si- 
ki baglanmakdir. Bir ilerleme anlasilmiyorsa, uzulmemelidir. Kalbiniz 
bagh oldukca, senelerin kazanci bir saatde ihsan edilebilir. Vesselam. 

142 

YUZKIRKiKINCi MEKTUB 

Bu mektub, niolla Abdiilgafur-i Semerkandiye yazilmisdir. Bu biiyiik- 
lerin nisbetinden az birseye kaviisulursa, bunu az gormemek lazim geldi- 
gi bildirilmekdedir: 

Oksayici, kiymetli mektubunuz geldi. Fakirleri sevmek ve onlarla ilgi- 
lenmek, Allahii tealamn bxiyiik ni'metlerindendir. Bunun artmasim Hak te- 
aladan diler ve umanz. Fakirlere gonderdiginiz hediyye de geldi. Selame- 
tiniz icin fatiha okundu. Ogrendiginiz yolu ve buradan elinize gecen nisbe- 
ti ve bunlar iizerinde hicbirsey yazmamissiniz. Bunlarda gevseklik olmak- 
dan Allahii teala korusun! Farisi beyt tercemesi: 

Onun hayalinin bir an goriinmesi, 
Guzellerle bulunmakdan daha tath. 

Bu buyiiklerin nisbetinden az birsey ele gecerse, onu az bilmemelidir. 
Ciinki baskalannin, yolun sonunda kavusduklan, bu yolun basinda ihsan 
olunur. Farisi misra' tercemesi: 

Gulbagcemi got de, behanmi anla! 

Fekat, bu nisbeti tasiyanlara olan muhabbet ipiniz kuvvetli baglanmis 
olunca, bu gevseklikden dolayi uziilmemelisiniz. Cok kullamlmis olan 
pardesii gonderildi. Bunu arasira giyiniz ve saygi gostererek saklayiniz. Cok 
faideler umulur. Bunu abdestli olarak giyiniz ve oylece vazifenize baslayi- 

-182- 



niz! Kalbinizi tarn toparliyabilirsiniz. Her mektubunuzda, once batindaki 
hallerinizden yaziniz! Batinin halleri olmadan, yalniz zahirin hallerine 
kiymet verilmez. Farisi misra' tercemesi: 

Her ne olursa olsun, sevgiliden konusmak daha tatlil 

Allahii teala, bize ve size, mi'rac gecesi gozleri Ondan kaymayan, insan- 
lann efendisine "aleyhi ve ala alihissalatii vesselam" hem zahirde, hem ba- 
tinda uymak nasib eylesin! Farisi misra' tercemesi: 

Is budur, bundan baskasi hicdir! 

143 

YUZKIRKUCUNCU MEKTUB 

Bu mektub, molla Semseddine yazilmisdir. Gencligin kiymetini bil- 
mek, bunu bos yere gecirmemek lazim oldugu bildirilmekdedir: 

Fakirleri seven mevlana Semseddin! Allahii teala sizi yiikseltsin! Genc- 
lik zemanimn kiymetini biliniz! Bunu, oyun ile, faidesiz seylerle gecirme- 
yiniz! Ceviz ve kozalak gibi faidesiz seyler arkasinda gencligini tiiketenler, 
sonunda pisman olurlar, ah ederler. Fekat, boyle yapmakla ellerine birsey 
gecmez. Hallerinizi bildiriniz! Bes vakt nemazi cema'at ile kihniz! Halal, 
haram olan seyleri iyi ogreniniz! Bunlan birbirine kansdirmayiniz! Kiya- 
metde azablardan kurtulabilmek, ancak islamiyyetin sahibine uymakla 
olur "aleyhi ve ala alihissalevatu vetteslimat". Gecici lezzetlere, cabuk 
biten, tiikenen diinyahklara aldanmamahdir. Allahii teala iyi isler yapma- 
gi kolaylasdirsin! Amin. 

144 
YUZKIRKDORDUNCU MEKTUB 

Bu mektub, hafiz Mahmuda yazilmisdir. Seyr ve siilukii bildirmekdedir: 

Allahii teala, yiiksek derecelerde sonsuz ilerlemek nasib eylesin! insan- 
lann efendisi ve mi'rac gecesi, Rabbinden aynlmayan gozlerin sahibi "sal- 
lallahii teala aleyhi ve sellem" hatiri icin, duamizi kabul buyursun! Amin. 
Farisi misra' tercemesi: 

Her ne olursa olsun, sevgiliden anlatmak daha tatlil 

(Seyr), hareket demekdir. (Stiluk), ilerlemek demekdir. ikisi de ilmin, 
bilginin ilerlemesidir. Madde hareketi degildir. (Seyr-i ilallah) demek, 
asagi bilgilerden, yiiksek bilgilere ilerlemek, ilmde durmadan yiiksel- 
mekdir. Boylece, mahluklara aid hersey bilindikden sonra, Allahii teala- 
nin ilmine kadar vanhr. Bu bilgiler baslayinca, mahluklara aid bilgilerin 
hepsi unutulur. Bu hale (Fena) denir. (Seyr-i Allah) demek, Allahii teala- 
nin ismleri, sifatlan, sii'un ve i'tibarati ve takdisati ve tenzihati mertebe- 
lerinde ilmin ilerlemesi demekdir. Boylece anlatilamayan, isaretle bildi- 
rilemiyen ve ism verilemiyen, birseye benzetilemiyen, kimsenin bileme- 

-183- 



digi, anhyamadigi mertebeye vanlir. Bu seyre (Beka) denir. Uciincii sey- 
re, (Seyr-i anillah-i billah) denir. Bu da, ilmin hareketidir. Yiiksek bilgi- 
lerden asagi bilgilere inilir. Boylece, mahluklan bilmege kadar inilir. Bii- 
ttin viicub mertebelerinin bilgisi unutulur. Bundan sonra, dorduncii seyr 
baslar. Buna (Seyr-i esya) denir. Birinci seyrde unutulmus olan, esyanin 
btitiin bilgileri, simdi yavas yavas ele gecer. Bu dordiincti seyr, birinci 
seyrin tersidir. Uciincii seyr de, ikinci seyrin karsihgidir. 

Seyr-i ilallah ile Seyr-i fillah, vilayeti elde etmek icindir. Ciinki (Vilayet), 
Fena ve Beka demekdir. Uciincii ve dordiincu seyrler, da'vet makamini el- 
de etmek icindir. DaVet makami, Peygamberlere mahsusdur "salevatulla- 
hi teala ve teslimatiihii ala cemfihim umumen ve ala efdalihim hususan". 
O Peygamberlerin hepsine ve aynca en iistiinleri olana, Allahii tealanin afv 
ve selamlan olsun! Peygamberlerin izinde bulunanlann en iistiinlerine de 
bu makamdan bir pay ayinrlar. Yusiif suresinin, (Ey sevgili Peygamberim! 
Onlara de ki, benim yolum budur. Sizi gafletden uyandirarak, Allahii te- 
alaya cagiriyorum. Ben ve benim izimde bulunanlar caginciyiz) mealinde- 
ki yiizsekizinci ayeti bunu gostermekdedir. 

Iste tesavvuf yolunun basi ve sonu bunlardir. Bunlan, talibleri tesvik ve 
saliklerin kiymetlerini bildirmek icin yaziyorum. Allahii teala, dogru yol- 
da olanlara ve Muhammed Mustafanin "aleyhi ve ala alihissalevatii vettes- 
limat" izinde gidenlere selamet, iyi yolculuk versin! 

145 

YUZKIRKBESINCi MEKTUB 

Bu mektub, molla Abdiirrahim-i Miiftfye yazilmisdir. Bu yolun biiyiik- 
leri, yolculuga Alem-i emrdeii basladiklari bildirilmekdedir: 

Allahii teala, bizi ve sizi islamiyyetin caddesinde bulundursun "ala sa- 
hibihessalatu vesselamii vettehiyye"! Bu diiaya amin diyen kuluna merha- 
met eylesin! Bu yolun biiyiikleri "kaddesallahii teala esrarehum" bu yol- 
culuga Alem-i emrden baslamagi secmislerdir. Boyle ilerlerken Alem-i halk 
da birlikde gecilmekdedir. Baska tarikatlerin biiyiikleri boyle yapmamis- 
dir. Onlann yolculugu, Alem-i halkdan baslamakdadir. Alem-i halk yolcu- 
lugunu bitirdikden sonra, Alem-i emr yolculuguna baslarlar ve cezbe ma- 
kamina kavusurlar. Bunun icin, bunlarm yolu, yollarm en kisasi olmusdur. 
Baska yollarm sonu, bu yolun basinda yerlesdirilmisdir. Farisi misra' ter- 
cemesi: 

Gulbagcemi gov de, behanmi anla! 

Bu yiiksek yolun talebelerinden birkaci, yolculuga Alem-i emrden bas- 
ladiklari halde, cabuk te'siri goriinmiiyor. Cezbenin baslamasinda hasil 
olan lezzeti, tatlihgi cabuk duyamiyorlar. Ciinki, bunlardaki Alem-i emr, 
Alem-i halkdan za'if olmusdur. Alem-i emrin bu za'ifligi, cezbenin tadini 
duymalarim gecikdiriyor. Bunlarm Alem-i emrleri, Alem-i halklanndan da- 
ha kuvvetli olunciya kadar, bu duygusuzluk surer gider. Alem-i emrlerini 
kuvvetlendirmek icin, bu yola uygun olan ilac, idare ve tesarruf kuvveti tarn 

-184- 



olan rehberin tam tesarrufu ve ilgisidir. Baska yollara uygun olan ilac ise, 
nefsin tezkiyesini ve agir riyazetleri ve giic miicahedeleri, islamiyyete uy- 
gun olarak yapmakdir. [(Riyazet), nefsin isteklerini yapmamakdir. (Miica- 
hede), nefsin istemedigi, ona zor gelen seyleri yapmakdir. Nefs islamiyye- 
te uymagi istemez.] 

Te'sfrin, lezzet duymanin gecikmesi, yaradihsdaki uygunlugun az olma- 
sini gostermez. Yaradihsda tam uygun olduklan halde, bu belaya tutulan- 
lar cokdur. Vesselam. 



Gece giinduz dilimde salat-u selam, 
O mubarek ruhuna, ey Fahr-ul-enam! 

146 

YUZKIRKALTINCI MEKTUB 

Bu mekf fib, Serefeddin-i Bedahsiye yazilmisdir. Cok zikr yapmagi na- 
sihat etmekdedir: 

Oglum Serefeddin Hxiseynin mektubu geldi. Allahii tealaya hamd olsun 
ki, fakfrleri hatirlamakla sereflenmekdesiniz. Aldiginiz vazifeyi cok yapa- 
rak zemanlannizi kiymetlendiriniz! Firsati elden kacirmayimz. Gecici olan 
sanlar, serefler sizi aldatmasin. Diinya lezzetleri, hakiki lezzetlerden mah- 
rum etmesin. Farisi beyt tercemesi: 

Sana soyliyecegim hep sudur: 
Cocuksun, yol ise korkuludur. 

Allahii teala, bir kulunu genclikde tevbe etmege kavusdurursa ve bu tev- 
besini bozmakdan korursa, ne biiyiik ni'met olur. Diyebilirim ki, biitiin diin- 
ya ni'metleri ve lezzetleri, bu ni'metin yaninda, biiyiik deniz yanindaki bir 
damla su gibidir. Ciinki bu ni'met, insani Allahii tealanin nzasina, sevgisine 
kavusdurur. Bu ise, diinya ve ahiret ni'metlerinin hepsinin iistiindedir. Al-i 
Imran suresinin onbesinci ve Tevbe suresinin yetmisiiciincii ayetinde mea- 
len, (Allahii tealanin razi olmasi ni'meti daha biiyiikdiir) buyuruldu. Dogru 
yolda olanlara ve Muhammed Mustafaya "aleyhi ve ala alihissalevatii vettes- 
limatii etemmiiha ve ekmeliiha" uymakla sereflenenlere selam olsun! 

147 

YUZKIRKYEDINCi MEKTUB 

Bu nieklub, hace Muhammed Esref-i Kabiliye yazilmisdir. Ayrilmak, ka- 
vusmakdan once midir, degil midir, bildirmekdedir: 

Hak teala, Peygamberlerin efendisi hurmetine "aleyhi ve ala alihi ve aley- 
himiissalevatii vetteslimat" sizi yiiksek derecelere kavusdursun! Tarikat bii- 
yiiklerinden bircogu "kaddesallahii teala esrarehum", (Ayrilmak, kavus- 
makdan once olur) dedi. Bu biiyiiklerden baskalan da, (Kavusmak aynl- 
makdan oncedir) dedi. Bir iiciinciisii ise, birsey diyemedi. Ebu Sa'id-i 
Harraz "kaddesallahii sirreh", (Ayrilmadikca, kavusamazsin ve kavusma- 

-185- 



dikca, ayrilamazsin. Hangisi daha oncedir, bilemiyorum) dedi. Bu satirla- 
n yazana gore, aynlmak ve kavusmak, birlikde olmakdadir. Birbirinden ay- 
nlmalan caiz degildir. Aynlmaksizin kavusmak olmaz. Boyle olmakla be- 
raber, bilinmiyen birsey varsa, kendisi once olan hangisidir ve hangisi 
hangisine sebeb olmakdadir? Seyh-ul-islam-i Hirevi "kuddise sirruh" ikin- 
cisini secmekdedir ve (Onun once olmasi daha iyidir) demisdir. Evet 6y- 
ledir. Fekat, aynlmak oncedir diyenler de, kavusmanin once olmasina 
karsi degildirler. Bunlann kavusmak demeleri, tarn zuhurdur. Bu mutlak 
zuhurun once olmasina aykin degildir. Mutlak zuhur, aynlmakdan once 
olur. Tarn zuhur da aynlmakdan sonra olur. Bu anlasihnca, sozlerin bas- 
kahgi, yalniz kelimelerde kalir. Birincisini soyliyenlerin goriisii daha kes- 
kindir. Az olan seye kiymet vermemislerdir. Bu aciklama, zeman bakimin- 
dan once olmayi da gostermekdedir. Bunu iyi anlamahdir. Herseyin dog- 
rusunu bildiren Allahu tealadir. Her ne olursa olsun, ayrilmaga ve kavus- 
maga mazhar olmahdir. Ciinki, bu iki mertebeye vanlmadikca, Vilayet mer- 
tebesi hasil olmaz. Birinci mertebeye (Seyr-i ilallah) ile vanhr. ikinci mer- 
tebeye (Seyr-i fillah) ile vanhr. Bu iki seyr temam olunca, vilayet merte- 
besine ve kemale kavusulur. Herkesin kavusdugu dereceler baskadir. Tek- 
mil ve da'vet derecesine kavusmak icin, baska iki seyr daha vardir. 

Farisimisra' tercemesi: 

Bagirdim iki kerre, icerde kimse varsa! 

Vesselam. 

148 

YUZKIRKSEKiZINCi MEKTUB 

Bu mektub, mo Ha Sadik-i Kabilfye yazilmisdir. Kendini kavusinns sa- 
nan, bir sey elde edemez. Biiyiiklerin ruhlarindan faidelenmege aldan- 
mamalidir. Onlar, kendi iistadimn latifeleridir: 

Iki mektubunuz arka arkaya geldi. Birinci mektub, kavusdugunuzu, 
doydugunuzu bildiriyordu. ikincisi, susuzlugunuzu, boslugunuzu anlatiyor- 
du. Allahu tealaya hamd olsun! Ciinki her isin sonuna bakihr. Kendini doy- 
mus sanan, birseye kavusmamisdir. Kendini bos, uzak sanan, kavusmus de- 
mekdir. Size arka arkaya bildirmisdim ki, buyuklerin ruhlarmin zahir ol- 
masina, onlann yardim etmelerine, sakin aldanmamahdir. O buyuklerin su- 
retleri, kendi ustadinizin latifeleridir. O sekllerde goriinmekdedir. Tek 
bir yere baglanmak sartdir. Cesidli yerlere baglanan, birsey kazanmaz, za- 
rar eder. Size cok soylemisdim ki, sona cabuk kavusmak icin, ise, vazifeye 
siki sarilmahdir. Lazim olan seyleri birakarak, liizumsuz seylerle ugrasmak, 
akla uygun degildir. Fekat siz, kendi gorusiiniize uyuyorsunuz. Soz dinle- 
miyorsunuz. Siz bilirsiniz! Habercinin vazifesi ancak bildirmekdir. 



A I la ha tevekkul edenin yareri Hakdir. 
Na-sad gontil, birgtin olur, sad olacakdir. 



186 



149 

YUZKIRKDOKUZUNCU MEKTUB 

Bu mektub, yine molla Sadik-i Kabilfye yazilmisdir. Allaliii teala her- 
seyi sebeble yaratmakda ise de, belli bir sebebe baglanmak lazim olmadi- 
gi bildirilmekdedir: 

Kardesim molla Muhammed Sadik! Biitun varhgimzla sebeblere baglan- 
diginiza sasihr. Sebebleri yaratan "teala ve tekaddes", herseyi sebeblerle 
yaratmakda ise de, hersey icin belli bir sebebe yapismak dogru degildir. Mis- 
ra' tercemesi: 

Birkapi kapamrsa, tizulme ey goniil, baskasi acihrl 

Bu kisa gorusliiluk, cok uygunsuz kimselerde bulunur. Sizin gibilerde bu 
hali gormek pek cirkindir. Biraz kendinize geliniz! Bu kotiiliigun derece- 
sini anlayiniz! Hem miitteki olmak, hem de Allahii tealanin sevmedigi 
seylerin pesinde kosmak, cok cirkin bir isdir. Bu cirkinligin, sizin goziinii- 
ze giizel goriinmesine pek sasihr. Cok lazim olan seyleri, ihtiyaci giderecek 
kadar elde etmek icin cahsmahdir. Biitun vaktleri oraya vermek ve butiin 
omrxi onun arkasinda gecirmek, tarn bir ahmaklikdir. Firsatin kiymetini bi- 
liniz! Bu firsati, sonu gelmez, liizumsuz seyleri elde etmek icin kaciranla- 
ra binlerle yaziklar olsun! Mektublasmamiz lazimdir. Habercinin vazifesi, 
yalniz haber vermekdir. insanlann dedi-kodulanna aldirmayin! Buna 
iiziilmeyiniz! Size siirmek istedikleri lekeler, sizde bulunmadigi icin, uziil- 
meniz dogru degildir. Herkesin kotiiledigi bir kimsenin iyi olmasi, cok 
biiyxik se'adetdir. Fekat, bunun aksi olursa, cok tehliikelidir. Vesselam. 

150 

YUZELLINCI MEKTUB 

Bu mektub, hace Muhammed Kasima gonderilmisdir. Aramlmaga, gon- 
liinii vermege layik olan ancak Vacib-iil-viicud teala oldugu bildirilmekdedir: 

Hace Muhammed Kasim kardesimizin oksayici mektubu geldi. Bizleri 
sevindirdi. Diinya islerinin bozuk gitmesinden ve halinizi toparlayamadi- 
ginizdan hie sikilmayiniz! Cxinki diinya isleri, iiziilmege degmez. Bu diin- 
yada olan hersey gececek, yok olacakdir. Allahii tealanin razi oldugu sey- 
lerin arkasinda kosmak lazimdir. Giic olsa da, kolay olsa da, bunlan yap- 
maga cahsmahdir. Aranilacak, goniil verilecek (Vacib-ul-viicud)dan, ya'ni 
hep varhgi lazim olandan baska hicbir sey yokdur. Hele sizin gibi kiymet- 
li ve aklh insanlann, gecici, yok olucu seylere goniil vermesi, pek yazik olur. 
Bununla beraber, bir hizmet ve bir is icin isaret buyurulursa, onu seve se- 
ve yapanz. Vesselam. 



Dinle! Nemaz kilmiyamn hakkmda Allah, ne demis, 
Ciksm yer He gokumden, baska ma'bud, bulsun demis. 
Getirdi Kur'am Resul, etmedi ba'zisi kabul. 
Bir vakt nemazi kdmiyan, Cehennemde yansm demis. 

-187- 



151 

YUZELLiBiRINCi MEKTUB 

Bu mektub, mir Mii'min-i Belhiye yazilmisdir. Hocalarimizin "kadde- 
sallahii teala esrarehiim" yolunun biiyiikliigii ve bu biiyiiklerin kullan- 
diklari (Yad-i dast) kelimesinin ne demek oldugu bildirilmekdedir: 

Farisi misra' tercemesi: 

Her ne olursa olsun, sevgiliden konusmak daha tathl 

Yiiksek hocalarimizin "kaddesallahu teala esrarehiim" yolunda cok 
soylenilen (Yad-i dast) demek, Zat-i tealanin devamh huziiru, beraberli- 
gi demekdir. Sii'tin ve i'tibarat da arada olmaksizin zuhiirudur. Eger huziir 
olup, sonra gayb olursa, ya'ni sii'iin ve i'tibarat perdeleri aradan kalkar, son- 
ra yine araya girerse, bu biiyiikler boyle simsek gibi cakip hemen gayb olan 
(Tecelli-i zati)ye kiymet vermezler. Yad-i dast, gayb olmayan huziirdur. 
Ya'ni, sii'iin ve i'tibarat perdeleri araya girmeyen, hie gayb olmayan, de- 
vamh olan Tecelli-i zatidir. Yad-i dast, bu yolun sonunda ihsan edilir. Bu 
makamda, tarn olgun Fena hasil olur. Perdeler hie araya girmez. Perdeler 
araya girerse, huziir kalmaz. Gaybet olur. Buna Yad-i dast denmez. Gorii- 
liiyor ki, bu biiyiiklerin siihudii, tamdir ve olgundur. Fenanin olgun olma- 
si ve bekanin tarn olmasi da, siihudiin olgun ve tarn olmasina baghdir. Fa- 
risi misra' tercemesi: 

Giilbagcemi gor de, behanmi aula! 

152 

YUZELLiiKINCi MEKTUB 

Bu mektub, nakfb seyyid seyh Feride yazilmis olup, Resulullalia ita'at, 
Allahii tealaya ita'at demek oldugu bildirilmekdedir: 

Cenab-i Hak, Nisa suresi, sekseninci ayetinde, Muhammed aleyhisse- 
lama ita'at etmenin kendisine ita'at etmek oldugunu bildiriyor. O halde, 
Onun Resuliine "sallallahii aleyhi ve sellem" ita'at edilmedikce Ona 
ita'at edilmis olmaz. Bunun pek kat'i ve kuvvetli oldugunu bildirmek 
icin, ayet-i kerimede, (Elbette, muhakkak boyledir) buyurdu ve ba'zi 
dogru diisiinemiyenlerin, bu iki ita'ati birbirinden ayn gormelerine mey- 
dan birakmadi. Allahii teala, yine Nisa suresinin, (Kafirler, Allahii teala- 
nin emrleri He Peygamberlerin emrlerini birbirinden ayirmak istiyor. 
Yehudiler diyor ki, biz Musa aleyhisselama inamriz. Isa He Muhammed 
alcyhiiiicssclaina inanmayiz. Hiristiyanlar ise, yalmz Isa aleyhisselama ina- 
nip, ona hasa, Allahii tealanin oglu diyor. Bu inamslari ve dinleri kiymet- 
sizdir. Hepsi kafirdir. Bunlarin hepsine Cehennem azabim, cok aci azab- 
lari hazirladik) mealindeki yiizkirkdokuzuncu ayetinde, bu iki ita'ati ay- 
n gorenlerden sikayet buyurmakdadir. 

Mesayih-i kiramdan birkaci, ask serhoslugu ve kendinden gecdikleri ze- 
manda, bu iki ita'atin birbirinden ayn oldugunu gosteren sozler soyle- 

-188- 



mislerdir. Birini otekinden daha cok sevdigini bildirmislerdir. isitdigimi- 
ze gore, sultan Mahmud-i Gaznevi, biitiin Asyaya hakim oldugu zemanda, 
Harkan sehrine yakin gelmisdi. Adamlanndan birkacini, Harkana, Seyh 
Ebiil-Hasen-i Harkani hazretlerinin huzuruna gondermisdi. Seyh hazret- 
lerini yanina cagirmisdi. Seyh hazretleri gelmek istemezse, (Allahii teala- 
ya ve Onun Resuliine ve siz muslimanlardan olan amirlere ita'at ediniz!) 
mealindeki ayet-i kenmeyi kendisine okuyunuz, demisdi. Sultanin adam- 
lan, seyh hazretlerinin gelmek istemedigini gorerek, bu ayet-i kerimeyi oku- 
dular. Seyh hazretleri buna karsihk, (Allahii tealanin ita'atine o kadar 
cok dalmis bulunuyorum ki, Resule ita'at etmekden haya ediyorum. Ami- 
re ita'ate vakt nerede?) buyurdu. $eyh hazretlerinin bu sozii, Allahii tea- 
lanin ita'atini, Resuliiniin ita'atinden ayri bildigini gostermekdedir. Bu 
soz, dogru yoldan aynlmis olmanin alametidir. Halleri dogru olan buyiik- 
ler, boyle sozler soylemezler. islamiyyetin ve tarikatin ve hakikatin biitiin 
basamaklannda, Resulullaha ita'atin, Allahii tealaya ita'at oldugunu bilir- 
ler. Resulullaha ita'at ile olmayan Allaha ita'atin, dalalet, sapikhk oldugu- 
na inanirlar. Yine isitiyoruz ki, Mehene sehrinin seyhi, seyh Ebu Sa'id-i Ebiil 
Hayr ile oturuyordu. Horasandaki seyyidlerin buyxiklerinden olan Seyyid 
Ecel de yanlannda idi. Sii'uru yerinde olmiyan bir meczub iceri girdi. 
Seyh hazretleri, bu meczubu, seyh Ecelin list yanina oturtdu. Bu Ml, sey- 
yide agir geldi. $eyh hazretleri, seyyide donerek, (Size olan saygimiz, Re- 
sulullahi sevdigimiz icindir. Bu meczubu ise, Allahii tealayi sevdigimiz 
icin yiiksek tutuyoruz) dedi. Allahii tealanin sevgisi ile, Resulullahin sev- 
gisini ayird eden, boyle sozleri de, dogru yolun biiyiikleri uygun gormez- 
ler. Allah sevgisinin, Resulullaha olan sevgiden cok olmasinin, tarikat 
serhoslugundan ileri geldigini bilirler. Boyle sozlerin soylenmesine izn 
vermezler. $u kadar var ki, vilayet derecelerinde yuksehnis olanlarda, Al- 
lahii tealanin sevgisi daha cokdur. Peygamberlerin yuksekliginden bir- 
seyler edinenlerde ise, Resulullahin sevgisi daha cok olmakdadir. Allahii 
teala, hepimize, Resulullaha ita'at etmek nasib eylesin! Ciinki bu ita'at, Al- 
lahii tealaya ita'at demekdir. 

153 

YUZELLIUCUNCU MEKTUB 

Bu mektub, meyan seyh Miizzemmile yazilnnsdir. Ma-sivaya kole olmak- 
dan busbiitiin kurtulmak, mutlak l'ena ile oldugu bildirilmekdedir: 

Gonderdiginiz mektub geldi. Biitiin ni'metleri gonderen Allahii tealaya 
hamd ve siikr olsun ki, kendini arayanlan sikinti ve iiziintii icinde tutmak- 
dadir. Bu uziintiiyii vererek, kendinden baskasi ile rahat etmekden kurtar- 
makdadir. Fekat, Ondan baska seylere kole olmakdan biisbiitiin kurtulabil- 
mek icin, mutlak fenaya kavusmak lazimdir. Ma-sivanin goniil aynasinda- 
ki goruntiilerini biisbiitiin yok etmek lazimdir. [(Ma-siva), Allahii tealadan 
baska hersey demekdir. Ya'ni biitiin mahluklar demekdir.] Hicbirsey bilme- 
mek ve hicbirseyi sevmemek ve Hak tealadan baska dilek istek kalmamak 
lazimdir. Boyle fena hasil olmazsa, birseye kavusulmaz. Kendini Hak tea- 
ladan baska birseye bagh sanmaz ise de, boyle zan etmesi, dogru olmaz. Zan 

-189- 



etmekle, isin dogrusu degismez. Farisi misra' tercemesi: 

Bu ni'meti bakahm kinie rerirler? 

Hallere, makamlara baglanmak da, ma-sivaya gonial vermek demekdir. 
Artik, baska seylere baglanmanin ne olacagini diisunmelidir? Farisi beyt 
tercemesi: 

Ktifr olsa da, iman olsa da, her dilek, 
Dosta karusmaga engel olurlar hep! 

Ayriligimiz uzun siirdii. Firsat, biiyiik ni'metdir. Arkadaslanniz, olgun 
kimseler ise, onlardan izn almakda nicin gecikiyorsunuz? Eger olgun de- 
gillerse, izn almaga ne liizum var? Allahii tealanin razi olmasini dusiinmek 
lazimdir. O razi olunca, baskalan ister razi olsunlar, ister olmasinlar. On- 
lar razi olmazlarsa, ne cikar? Farisi misra' tercemesi: 

Sergili razi olunca, hersey razi olmus demekdir. 

Maksad, dilek, yalniz Hak teala olmalidir. Onunla birlikde, her ne olur- 
sa olsun giizeldir. Onunla birlikde olmiyan hersey, olmaz olsun. Farisi 
misra' tercemesi: 

Yanagim bur da iken, sen gtile bakiyorsun. 

Vesselam. 

154 

YUZELLIDORDUNCU MEKTUB 

Bu mektub, yine meyan seyh Miizzemniile yazilmisdir. Kendinden gec- 
mek ve kendinde ilerlemek lazim geldigi bildirilmekdedir: 

Hak teala, kendisi ile bulundursun! Bir an baskasina birakmasin! Ya 
Rabbi! Bizi kendimize bir an birakma! Birakirsan, helak oluruz. Daha az 
da birakirsan, yok oluruz. insanin basina belalann gelmesine sebeb, ken- 
dine duskiin olmasidir. Kendi kendisinden kurtulursa, Allahii tealadan 
baska seylere diiskiin olmakdan kurtulur. Puta tapanlar, kendilerine tap- 
makdadirlar. Casiye suresinin yirmiikinci ayetinde mealen, (Kendi nefsi- 
ne tapanlari gordiin mii?) buyuruldu. Farisi misra' tercemesi: 

Kendini birakmak, pek hos olur re rahat! 

Kendini birak, bana gel! Kendinden gecmek, farz oldugu gibi, kendin- 
de ilerlemek de lazimdir. Ciinki O, bu yolculukla bulunabilir. Kendinden 
disarda yapacagin yolculukla bulamazsin! Farisi beyt tercemesi: 

Her ne varsa sendedir, yok sanma! 
Kor gibi, her y ana el uzatma. 

(Seyr-i Afaki), ya'ni insanin disindaki yolculuk, insani uzaklasdinr. 
(Seyr-i Enl'iisi). ya'ni, insanin kendinde yapdigi yolculuk, aranilana kavus- 
durur. Siihud anyor isen, kendindedir. Ma'rifet istiyorsan, kendindedir. 
(Hayret), ya'ni anhyamayip sasinp kalmak ise, yine kendindedir. insanin 

-190- 



disinda ayak basacak yer yokdur. Soz nereye uzandi? iyi dusiinemiyenler, 
bu sozumii hulul veya birlesmek sanacak. Boylece dogru yoldan kayacak, 
dalalete diisecek. Farisi misra' tercemesi: 

Burda hulul, birlesmek, ktifr olur, iyi bill 

Bu makamlara varmadan, anlamadan once, bunlan dusiinmek caiz de- 
gildir. Allahii teala, bizi ve sizi razi oldugu yolda bulundursun "ala sahibi- 
hessalatii vesselamu vettehiyye"! Hallerinizi yaziniz! Cok faideli olur. Ce- 
sidli baglantilanniz var ise de, bunlardan kurtulunuz. Bunlar, ya varmis, ya 
yokmus, esid tutunuz! Vesselam, vel-ikram. 

155 

YUZELLIBESINCi MEKTUB 

Bu mektub, yine meyan seyh Miizzeiiiinile yazilmisdir. Kendi ashna don- 
niesini dilemekdedir: 

Hak teala, kendi ile bulundursun! Farisi beyt tercemesi: 

Allahdan baska her neye tapilsa, hepsi hicdir! 
Yaziklar olsun ol kimseye ki, bir hie iledir! 

Cemazil-evvel ayinin birinci Cum'a gunii Dehli sehrini dolasmakla seref- 
lendik. Muhammed Sadik da birlikdedir. Allahii teala dilerse, birkac gxin bu- 
rada kahp, vatanimiza cabuk donecegiz. (Vatan sevgisi fmaiidandir) hadi- 
si sahihdir. Zevalh nereye gidecek? Aim, Allahii tealamn iradesine baghdir. 
Hud suresinin ellialtinci ayetinde mealen, (Yeryiiziinde yiiriiyenlerin hep- 
sinin almndan tutucudur) buyuruldu. Nereye kacilabilir? Zariyat suresinin 
ellinci ayetinde mealen, (Allahii tealaya kosuniiz!) buyuruldu. Ondan, yi- 
ne Ona kaciniz demekdir. Her ne olursa olsun, ash temel olarak bilmeli, on- 
dan cikan dallan, ona bagh bilmeli, asla sanlmahdir. Farisi beyt tercemesi: 

Her ne ki guzeldir, Allah sevgisinden baska, 
Hepsi can a zehrdir, seker gibi de olsa! 

156 

YUZELLIALTINCI MEKTUB 

Bu mektub, yine meyan seyh Miizzeiiiinile yazilmisdir. Ehlullahin soh- 
betinde bulunmasim dilemekdedir: 

Kadizade Calendehr ile gonderdiginiz mektub Dehlide geldi. Elhamdii- 
lillah ki, fakirlere karsi olan sevginiz cokdur. (Buhari)de ve (Miislim)de bil- 
dirilen, (Kisi, sevdigi ile beraberdir) hadis-i serifine gore, onlarla birlikde- 
siniz. Zeman bakimindan, Receb ayi yaklasdi ise de, fekat cok uzak gorii- 
niiyor. Farisi beyt tercemesi: 

Dost ayrihgi, az olsa da, az degildir! 
Gozde kil parcasi da olsa, cok gorunur. 

Hak sahiblerinin haklanni yerine getirmek icin yapmak istediginiz sey- 

-191- 



leri, hemen yapiniz. Receb ayina kadar biz de burada kalacagiz. Herseyin 
dogrusunu ancak Allahii teala bilir. Hersey Onun huzuruna cikacakdir. Om- 
runiiziin birkac gunxinu dervislerle birlikde gecirmek icin ugrasiniz! Kehf 
suresinin yirmisekizinci ayetinde mealen, (Rablerine sabah aksam diia 
eden ve Ona kavusinak istiyenlerle birlikde bulun ve sabr eyle! Onlardan 
baska bir yere bakma!) buyuruldu. Bu ayet-i kerfmede, Hak teala sevgili 
Peygamberine Allah adamlan ile birlikde bulunmasini emr buyuruyor 
"aleyhi minessalevati etemmiiha ve minetteslimati ekmeliiha ve minette- 
hiyyati eymenuha". Biiyuklerden biri buyurdu ki, (ilahi! Dostlanni oyle yap- 
din ki, onlan taniyan seni buldu. Seni bulmadikca, onlan tanimadi). Alla- 
hii teala, bizi ve sizi, bu yiiksek ve serefli insanlan sevmekle nzklandirsin! 

157 

YUZELLIYEDINCi MEKTUB 

Bu mektub, hakim Abdiilvehliaba yazdmisdir. Allah adamlarinin yani- 
na giden kimsenin, kendini bos buluiidiirmasi lazimdir. Boylece, dolu ola- 
rak doner. Herseyden once, i'tikadi diizeltmek lazim oldugu bildirilmek- 
dedir: 

Iki kerre buraya kadar yoruldunuz. ikisinde de cabuk kalkdiniz. Sohbe- 
tin haklanndan birkacini yerine getirmege vakt olmadi. Muslimanlann 
bir araya gelmesi, ya istifade etmek veya faide vermek icindir. Bu ikisin- 
den biri bulunmiyan toplulugun hie kiymeti yokdur. Din buyxiklerinin ya- 
nina bos olarak gelmelidir ki, dolmus olarak doniilebilsin. Onlann acima- 
si, ihsanda bulunmasi icin, bos oldugunu bildirmek lazimdir. Boylece feyz, 
ihsan yolu acihr. Dolu gelmek, daha doldurarak donmek iyi olmaz. Cok dol- 
mak, doydukdan sonra, daha almak hastahkdan baska birsey yapmaz. ih- 
tiyacsizhk, azginhga sebeb olur. Hace Naksibend "kaddesallahii sirreh" haz- 
retleri buyurdu ki, (Once hastanin yalvarmasi lazimdir. Sonra, gonlii kink 
olan, ona tevecciih eder). Goniluyor ki, tevecciihe, ihsana kavusmak icin, 
yalvarmak lazimdir. Boyle olmakla beraber, ilm ogrenmekde olan bir ta- 
lib gelip, size gondermek icin mektub isteyince, onun boyle gelmesini bir 
hak sayarak, bu hakki odemek lazim oldugunu dusiindiim. Gecmisdeki hak- 
lannizi ve simdiki hakki karsilamak icin, vakt ve hale gore, birkac kelime 
yazarak gonderiyorum. Herseyin dogrusunu Allahii teala bildirir. Herke- 
si dogru yola kavusduran ancak Odur. 

Ey mes'ud kardesim! Bize ve size herseyden once lazim olan, i'tikadi Ki- 
taba ve siinnete uygun olarak duzeltmekdir. Dogru yolun alimlerinin, 
"Allahii teala onlann cahsmalanna iyi karsihklar versin!" Kur'an-i kerim- 
den ve hadis-i senflerden anladiklanna ve bildirdiklerine uygun olarak i'ti- 
kad etmek lazimdir. Ciinki, Kitabdan ve siinnetden bizim ve sizin anladik- 
lanmizin hie kiymeti yokdur. Ehl-i siinnet alimlerinin anladiklanna uymak 
lazimdir. Bizim anladiklanmiz, Ehl-i siinnet alimlerinin anladiklanna uy- 
muyor ise, hie kiymeti olmaz. Ciinki her bid'at sahibi, [tiiredi reformcular] 
ve dogru yoldan kayarak dalalete diisenler, sapik bilgilerini ve bozuk isle- 
rini, Kur'an-i kerimden ve hadis-i seriflerden anladiklarmi ve bu iki kay- 
nakdan cikardiklanni soylemekdedirler. Bu sozleri cok yanhs ve haksizdir. 

-192- 



ikinci olarak hepimize lazim olan sey, ahkam-i islamiyyeyi ogrenmek- 
dir. Ya'ni halali, harami, farzi, vacibi ogrenmekdir. 

Uciincii olarak hepimize lazim olan sey, bxitun islerimizi, ogrendikleri- 
mize uygun yapmakdir. 

Dordunciisu, kalbin tasfiyesi ve nefsin tezkiyesidir ki, bu ikisi tesavvuf 
buyuklerine mahsusdur "kaddesallahii teala esrarehiim". 

I'tikadi diizeltmeden once ahkam-i islamiyyeyi ogrenmenin hie faidesi 
olmaz. Bu ikisi birlikde diizelmedikce de, ibadetlerin faidesi olmaz. Bu iicii 
birlikde yapilmadikca, tezkiye ve tasfiye hie yapilamaz. Bu dort temel va- 
zife, yardimcilan ve temamlayicilan ile birlikde yapilmahdir. Mesela, farz- 
lar, siinnetleri ile birlikde yapilmahdir. Farzlann yardimcisi ve temamla- 
yicisi, siinnetlerdir. Bunlardan biri yapilmadikca, geriye kalan hersey lii- 
zumsuzdur ve faidesizdir. Boyle liizumsuz seylere, (Malaya'ni) denir. Ha- 
dis-i serifde, (Bir kimsenin miislimanliginin giizelligi, malaya'nfden kacma- 
si ve lii/iiinlii seyleri yapmasi ile anlasihr) buyuruldu. Dogru yolda olanla- 
ra ve Muhammed Mustafamn izinde yuriiyenlere selam olsun "aleyhi ve ala 
alihissalevatii vettehiyyat"! 

158 

YUZELLISEKiZiNCi MEKTUB 

Bu mektub, seyh Hamid-i Bingalfye yazilmisdir. Saliklerin yaradihsla- 
rina gore, yiikseldikleri mertebeleri bildirmekdedir: 

Saliklerin yaradihslanna gore, kemal mertebeleri baska baska olur. 
Kemal mertebelerinin dereceleri kemiyyet ya'ni sayi bakimindan veya 
keyfiyyet ya'ni giizellik bakimindan veya her iki bakimdan da, birbirinden 
aynhrlar. Cok kimsenin kemali, ya'ni yiiksekligi, (Tecellf-i sifati) iledir. Bas- 
kalannin kemali (Tecelli-i zati) iledir. Her iki tecelhnin de cok cesidleri var- 
dir. Cesidler birbirlerine benzemezler. Bu tecellilere kavusan kimseler 
arasinda da cok baskahk vardir. Cok kimselerin kemali kalbin selameti ve 
ruhun halasi iledir. Baskalannin kemali, bu ikisi ile birlikde, sirrin da sii- 
hudii iledir. Bu uciincii kemal ise, bu iicii ile birlikde, hafinin hayreti iledir. 
Bir dordiincii kemal daha vardir ki, bu dordii ile birlikde, ahfanin kavus- 
masi iledir. Bunlar, Allahii tealanin oyle bir ihsanidir ki, diledigine verir. 
Allahii teala, biiyiik ihsan sahibidir. Bu mertebelerin herhangi birisinde ke- 
mal hasil oldukdan sonra, ya geriye inilir, yahud, o makamda kahnir. Ge- 
riye inenler, tekmil ve irsad makamina kavusur. Allahii tealanin kullanni 
da 'vet icin, onlara faideli olmak icin, Hakdan halka donerler. ikinciler ken- 
dilerini gayb ederler. insanlardan uzak yasarlar. Gecmisde ve gelecekde se- 
lametde olunuz! 



iliniin bir nazan, bulunmaz hazinedir, 
Bir sohbeti, yillarca, bitmez kutubhanedir. 



193 - Mektubat Tercemesi: - F:13 



159 

YUZELLIDOKUZUNCU MEKTUB 

Bu mektub, Serefeddin Hiiseyn-i Bedahsiye yazdmisdir. Merhum baba- 
si icin sabr dilemekdedir: 

Basa gelen belalar, sikintilar, her ne kadar aci ve uziicii gorxinur ise de, 
batina ya'ni kalbe, ruha tath gelmekdedir. Ciinki, beden ile ruh birbirinin 
ziddi, tersi gibidir. Birine aci gelen, otekine tath olmakdadir. Yaratihsda 
duygusuz olan, bu ikisinin ters oldugunu ve hallerini, ozelliklerini ayiramaz. 
Boyle kimseleri hesaba katmiyoruz. Bu sozlerimizi onlar icin bildirmiyo- 
ruz. A'raf suresinin yiizyetmissekizinci ayetinde mealen, (Onlar, hayvan- 
lar gibidir. Daha da asagidirlar) buyuruldu. 

Farisibeyt tercemesi: 

Kendinden haberi olmayan kimse, 
Nerede kaldi bask a seyleri bile? 

Bir kimsenin ruhu alcalarak beden mertebesine yerlesse ve Alem-i em- 
ri, alem-i halkina baglansa, bu ince bilgileri nasil anhyabilir? Ruhu kendi 
makamina cikmadikca ve Alem-i emri, Alem-i halkindan aynlmadikca, bu 
ma'rifetlerin giizelligini nasil gorebilir? Bu ni'mete kavusmak icin, ecel-i 
musemma gelmeden once olan olume kavusmak lazimdir. Tarikat biiyiik- 
leri "kaddesallahxi teala esrarehiim" bu olume (Fena) adini vermislerdir. 
Farisi beyt tercemesi: 

Toprak ol toprak ki, gtil bitsin sende, 
Toprakdan baska yok, karusan gtile. 

Oliim gelmeden once olmeyen kimseyi dertli bilmelidir! Ona gecmis ol- 
sun demelidir! 

Iyilikle taninmis olan ve emr-i ma'ruf ve nehy-i miinker ibadetini elden 
birakmiyan kiymetli babanizin oliim haberi mxislimanlari cok tizdii. Hepi- 
miz, Allah icin yaratildik ve hepimiz Onun huzuruna cikacagiz. Siz oglu- 
muz sabr ederek, bizden once gidenlere, sadaka ile ve diia ile ve istigfar ede- 
rek yardim etmeli, imdadlanna yetismelisiniz! Ciinki, dirilerin yardimina 
olulerin cok ihtiyaci vardir. Hadis-i serifde buyuruldu ki, (Olii, suda bogul- 
mak iizere olan biri gibidir. Babasindan, anasindan, kardesinden ve arka- 
dasindan gelecek olan bir diiayi hep beklemekdedir. Ona bir diia gelince, 
diinyaya ve diinyada olanlarin hepsine kavusmakdan daha cok sevinir. 
Allahii teala, yeryiiziinde olanlarin diialari yardimi ile, kabrde olanlara dag- 
lar gibi rahmet gonderir. Dirilerin oliilere olan hediyyesi, onlar icin istig- 
far etmekdir). Nasihatlann sonuncusu, hep zikr yapmak ve hep Allahii te- 
alayi dusiinmekdir. Ciinki, elimizde bulunan zeman cok azdir. Bunu en lii- 
zumlu yerde kullanmak lazimdir. Vesselam. 



Hasa zulm etmez hie, kullanna Hiidasi! 
Herkesin cekdigi, kendi isinin cezasi! 

-194- 



160 

YUZALTMISINCI MEKTUB 

Bu mektub, kolelerinin en asagisi olan bu fakire, ya'ni [(Mektubat)in bi- 
rinci cuz'iinii toplamakla sereflenen] Yar Muhammed Cedid-i Bedahsf 
Talkanfye yazilmisdir. Tesavvuf buyiiklerinin iic diirlii oldugu ve hcrbiri- 
nin halleri bildirilmekdedir: 

Tesavvuf biiyiikleri "kaddesallahii teala esrarehiim" iic diirliidiir: 

Birincilere gore, alem, ya'ni biitiin varhklar, Allahii tealanin yaratmasi 
ile disarda vardir. Alemde bulunan herseyin ozelliklerini de Allahii teala 
yaratmisdir. Insanlan cism olarak bilirler, madde olarak bilirler. Bu cismi 
de, Allahii teala yaratmisdir derler. Yokluk denizine oyle dalmislardir ki, 
ne alemden haberleri vardir, ne de kendilerinden haberleri vardir. Baska- 
sinin elbisesini giymis kimseye benzerler. Bu elbisenin kendilerinin olma- 
yip baskasimn oldugunu bilirler. Boyle bilmeleri o kadar artar ki, elbiseyi, 
sahibinde bilirler, kendilerini ciplak sanirlar. Boyle bir kimseyi (Sekr), 
sii'ursuzluk halinden kurtanp, (Sahv) sii'urlu hale getirirlerse, ya'ni Fena- 
dan sonra Beka ile sereflendirirlerse, elbiseyi kendi iizerinde goriir. Fekat, 
baskasimn oldugunu iyi bilir. Ciinki onceki Fena, simdi bilgi ile birlikdedir. 
Elbiseye tutulmasi, baghhgi hie kalmamisdir. Bunun gibi, kendi iistiinliik- 
lerini, iyiliklerini, elbise gibi baskasimn bilirler. Fekat, bu elbiseyi vehmde, 
hayalde bilirler. Disarda elbise yokdur. Kendilerini ciplak sanirlar. Boyle 
goriisleri, oyle cogahr ki, vehmdeki elbiseyi de atarlar. Kendilerini ciplak 
bulurlar. Sekrden kurtulup sahva gelince, vehmdeki elbiseyi de yanlannda 
bulurlar. Fekat, birinci sahsin Fenasi tamdir. Bundan hasil olan Bekasi da 
daha olgundur. Bunu, insaallahii teala daha sonra aciklayacagiz. Bu biiyiik- 
ler, Ehl-i siinnet vel-cema'at alimlerinin "rahmetullahi aleyhim ecma'in" Ki- 
tabdan ve siinnetden cikardiklan ve sozbirligi ile bildirdikleri iman bilgile- 
rinin hepsine, oylece inamrlar. Kelam alimleri ile bunlann arasinda hicbir 
ayrihk yokdur. Kelam alimleri, bu bilgileri ogrenerek ve diisiinerek bulmus- 
lar. Bunlar ise, kesf ile, zevk ile anlamislardir. Bu biiyiikler, alemin Allahii 
tealaya hicbir bakimdan benzerligi, baghhgi yokdur derler. Nerede kaldi ki, 
Onun kendisidir veya parcasidir demis olsunlar. Allahii teala, Malikdir, ya- 
raticidir, insanlar ise, Onun kullandir ve mahluklandir derler. Kendileri- 
ni hal kaplayinca, bu baghhgi bile unuturlar. Tarn fena ile sereflenirler. Te- 
celliyat-i zatiyyeye kavusurlar. Sonsuz tecellilere mazhar olurlar. 

Tesavvuf biiyiiklerinin ikincisi, aleme Hak tealanin zilli, goriintiisii der- 
ler. Fekat bunlar da, alemin disarda mevcud, var olduguna inamrlar. Bu var- 
hk, kendi varhklan degildir. Bir goriintii gibi varhkdir derler. Bu varhklar, 
Allahii tealanin varhgi ile disarda mevcuddiir derler. insan ile golgesi gi- 
bidir. Bir insanin giicii yetse, kendi sifatlanni, ozelliklerini, mesela bilgisi- 
ni, giiciinii, iradesini, hatta aci ve tath duymasim, kendi golgesine de vere- 
bilse, mesela o golge atese rastlarsa aci duysa, akh olan ve adetlere uyan 
bir kimse, o golgenin sahibi aci duydu demez. Uciincii kism alimlerinin boy- 
le dediklerini asagida gorecegiz. Bunun gibi, insanlann kotii islerinin hic- 
birine, Hak tealanin isidir denilemez. Mesela golge, kendi istegi ile hare- 
ket etmis olsa, golgenin sahibi olan kimse, hareket ediyor denilemez. O kim- 

-195- 



senin gucii ile ve iradesi ile hareket ediyor denilebilir. Boylece, mahlukla- 
nn islerini Allahxi teala yaratmakdadir. Kotii seyleri yaratmak, kotii degil- 
dir. Belki kotii seyleri yapmak ve kesb etmek kotiidiir. 

Tesavvuf biiyiiklerinin iiciinciisii, vahdet-i viicude inanirlar. Haricde yal- 
niz birsey vardir derler. Bu bir varlik, Hak tealanin zatidir, kendisidir der- 
ler. Alem haricde yokdur. ilmde vardir derler. Varhkdan hicbir koku tat- 
mamisdir derler. Bunlar da, alemi Hak tealanin zilli bilirler. Fekat, bu zil 
olan, goriintii olan varlik his mertebesindedir. Dogrusu disarda hicbirsey 
yokdur derler. Hak tealanin zatinda kendi sifatlan ve mahluklann sifatla- 
n vardir bilirler. Bu sifatlann yukardan asagi azalma derecelerini, merte- 
belerini sayarlar. Her mertebede, o bir zati, o mertebeye uygun ozellikler- 
de birlikde bilirler. Aciyi, tathyi duyan hep odur. Fekat vehmde, hisde var 
olan bu zil, golge gibi perdeler arkasinda durmakdadir derler. Bunlann soz- 
lerinin akla ve islamiyyete uymayan yerleri cokdur. Boyle yerlere cevab ver- 
mek icin cok sikinti cekerler. Bunlar da, kavusmus ve kavusduklan dere- 
celere gore yukselmisdir. Fekat bunlann sozleri, muslimanlann yoldan 
cikmalanna sebeb olmakda, ilhad ve zindikhga suriiklemekdedir. 

Birinciler en kamil, cok tarn ve sakatsiz ve Kitaba, siinnete uygundurlar. 
Sakatsizhklan ve uygunluklan meydanda ise de, olgun ve temam olmala- 
n soyledir ki, insanin varhgimn birkac mertebesi, cok latif ve maddelikden 
cok uzak olup, baslangica benzemekde, oraya tarn baghhgi bulunmakdadir. 
Insandaki, (Hafi) ve (Ahfa) boyledir. Bunun icin, bircoklan, sirnn Fena- 
sina kavusduklan halde, bu mertebeleri baslangicdan ayiramamislar. Boy- 
lece (La ilahe) derken, bunlan yok bilememisler, bunlan baslangic ile ka- 
risdirmislar, birlesdirmisler. Kendilerini Hak teala sanmislar, disarda [ya'ni 
ilmde ve vehmde degil, bunlann disinda] yalniz Hak teala vardir. Bizim hie 
varhgimiz yokdur demisler ise de, disarda cesidli eserler bulundugundan, 
ilmde var olduklarim soylemislerdir. Yine bundandir ki, (A'yan) ya'ni es- 
ya, varlikla yokluk arasinda bir geciddir demislerdir. Mahluklann varlik- 
larinin mertebelerinden birkacinin baslangicdan baska olmadigini gorerek, 
varhklan lazimdir diyemedikleri icin, varlikla yokluk arasinda gecid olduk- 
larim soylemislerdir. Boylece, mahluklara vaciblikden birsey bulasdirmis- 
lardir. Bu seylerin, mahluklann oldugunu, fekat ismde ve goninusde olsa 
bile, Vacibe benzediklerini anlamamislardir. Bu seyleri baska bilselerdi ve 
mahluklan Vacibden tarn ayirsalardi, kendilerini Hak teala olarak hie gor- 
mezlerdi. Alemi, Hak tealadan ayinrlardi. Varhgin bir oldugunu sanmaz- 
lardi. Bir kimseden eser baki kalmadikca, kendinden eser kalmadigini bil- 
se bile, kendini Hak bilmez. Bu da, onun kisa gonislu olmasindandir. 

Ikinci alimler, her ne kadar bu mertebeleri de baslangicdan ayri gordii- 
ler ve (La ilahe) derken yok bildiler. Fekat, ashn zil ile olan baghhgindan 
dolayi, bunlann varhklannin artiklanndan birsey, mevcud kaldi. Ciinki, zil- 
lin asla baghhgi vardir. Zil ile ashn baskahgi goriislerinden gayb oldu. 

Birinci alimler, Peygamberlerin sonuncusuna "aleyhi ve aleyhim mines- 
salevati etemmuha ve minettehiyyati ekmeliiha" cok bagh olduklan icin, 
mahluklann biitiin mertebelerini, Vacibden ayirdilar. Bunlann hepsini 
(La ilahe) derken yok etdiler. Mahluklann Vacib ile hicbir baghligini gor- 

-196- 



mediler. Ona hicbir benzerlikleri yokdur dediler. Kendilerini, giicsiiz, 
kuvvetsiz bir kul olmakdan baska bilmediler. Onu, kendi sahibleri ve ya- 
raticilan olarak bildiler. Kendilerini sahib sanmak veya Onun golgesi san- 
mak, bunlara cok agir gelmekdedir. Arab! misra' tercemesi: 

Herseyin sahibine gelen ne, topraga diisen ne? 

Bu buyiikler, herseyi Hak tealanin mahluklan bildikleri icin severler. 
Hersey, gozlerine sevgili goriiniir. Mahluklann kendileri gibi, isleri de, Al- 
lahii tealanin mahluku olduklan icin, hepsine boyun eger, begenirler. Hic- 
bir isi begenmemezlik etmezler. Islamiyyetin begenmedigi seyleri, islamiy- 
yete uyduklan icin begenmezler. Tevhid-i viicudi sahibleri, herseyi, Hak te- 
alaya mazhar olduklan icin, hatta Ondan baska olmadiklan icin, sevdikle- 
ri ve boyun biikdiikleri gibi, bu buyiikler, Hak tealanin mahluklan olduk- 
lan icin sever ve teslim olurlar. Farisi misra' tercemesi: 

Yollann nerclen aynldiklanni iyi gor! 

Sevgili az sevilse de, ondan baska olmiyan seyin de, o kadar sevilecegi- 
ni herkes bilir. Fekat, sevgilinin kullanni, yapdiklarmi ve kolelerini seve- 
bilmek icin, sevgilinin cok sevilmis olmasi lazimdir. Bu buyiiklerin vilayet 
makamlarinin en sonu olan (Abdiyyet), ya'ni kulluk makamindan tarn 
paylari vardir. Bu secilmislerin hallerinin dogru oldugunu gosteren en 
kuvvetli delil, isaret, kesflerinin hepsinin Kitaba ve siinnete ve islamiyye- 
tin acikca bildirdigi seylere tarn uygun olmalandir. islamiyyetden kil ucu 
kadar ayrilmamislardir. Ey Allahimiz! Muhammed aleyhisselam hurmeti- 
ne "sallallahii teala aleyhi ve ala alihi ve selleme ve bareke", bizleri, bu bii- 
yiikleri sevenlerden ve onlara uyanlardan eyle! 

Bu satirlan yazan dervis, once tevhid-i viicudiye inaniyordum. Cocuk- 
lugumdan beri tevhid bilgileri icindeydim. Buna inancim tamdi. O zeman 
tevhid hallerim de yokdu. Tesavvuf yoluna girince, once tevhid yolu acil- 
di. Cok zeman, bu yolun makamlannda dolasdim. Bu makamlara uygun cok 
bilgiler edindim. Tevhid-i viicudi sahiblerine gelen haller ve coziilemiyen 
bilgilerin hepsi, kesflerle ve akip gelen bilgilerle coziildiiler. Cok zeman son- 
ra, bu dervisi baska bir nisbet, baghhk kapladi. Bu nisbet kuvvetlenince, tev- 
hid bilgileri durdu. Fekat, o bilgileri yine begeniyordum, inkar etmiyordum. 
Boyle uzunca bir zeman gecdi. Sonunda, onlan begenmez, inanmaz oldum. 
Bu mertebenin cok asagi oldugunu ve zil makamlanna yiikselmek lazim gel- 
digini gosterdiler. Fekat, bu inkanm elimde degildi. Bu makamdan ayril- 
mak istemiyordum. Ciinki tesavvuf buyiiklerinin cogu, bu makamda bulun- 
makdadir. Zil makamina yiikselince, kendimi, biitiin alemi, zil, golge gibi 
buldum. Yukanda bildirilen, ikinci alimler gibi oldum. Onceki makamdan, 
buraya cikardiklanni istemedim. Ciinki, vahdet-i viicudii daha yiiksek bi- 
liyordum. O makam, buna tarn uygundu. Biiyiik bir ni'met ve merhamet ola- 
rak, (Zil makami)ndan da yukan gotiirdiiler. Abdiyyet, kulluk makamina 
ulasdirdilar. Bu makamin daha olgun oldugu goriindii. Yiiksekligi anlasil- 
di. Onceki makamlardan pisman oldum. Tevbe etdim. Bu dervisi, bu yol- 
lardan gecirmeselerdi ve birbirlerinden ustiinliiklerini gostermeselerdi, 
bu makama getirilmekle alcaldigimi zan edecekdim. Cunki onceleri, Tev- 

-197- 



hid-i viicudiden daha yiiksek makam yok saniyordum. Dogruyu aciga ci- 
karan, Allahii tealadir. Dogru yolu gosteren yalniz Odur. 

Bu fakirin mektublannda ve kitablannda ve belki her salikin sozlerin- 
de bulunan bilgilerin ve ma'rifetlerin, baska baska olmasi, kavusulan ma- 
kamlann baska baska olmalanndandir. Her makamin bilgileri, ma'rifetle- 
ri baskadir. Her hali bildiren soz baska olur. Goriiliiyor ki, bilgilerde bas- 
kalik, aynlik yokdur. Ahkam-i ilahiyyenin zemanla degisdirilmis olmasi gi- 
bidir. Bu sozleri, te'assubla, inad ile karsilamayiniz! Sallallahii teala ala sey- 
yidina Muhammedin ve ala Alihi ve sellem! 

161 

YUZALTMISBiRINCi MEKTUB 

Bu mektub, molla Salih Bedahsi Kiilabiye yazilimsdir. Tesavvuf yo- 
lu nd a ilerlemek, hakiki iiuaua kavusmak iciii oldugu bildirilmekdedir: 

Siiluk konaklanni gecmek, hakiki imana kavusmak icindir. Hakiki fma- 
na kavusmak icin, once nefsin itminan hasil etmesi lazimdir. Nefs mutmein- 
ne olmadikca, kurtulus olamaz. Nefsin mutmeinne olmasi da, kalbin onu 
kontrol ve idare etmesi ile olur. Kalbin nefsi idare edebilmesi icin, baska sey- 
lerle mesgul olmamasi ve Allahii tealadan baska hicbir seye baghhgi kalma- 
masi lazimdir. Kalbin, hicbirseye baghhgi kalmadigimn alameti, isareti var- 
dir. Bu da, ma-sivayi unutmasidir. Oyle unutmahdir ki, Allahii tealadan 
baska herhangi birseyi kil ucu kadar dusuniirse, ma-sivadan kurtulmamis olur. 
[(Masiva), biitiin mahluklar demekdir.] Kalbi ma-sivadan selamet bulmus, 
kurtulmus olana miijdeler olsun! Kalbin selamet bulmasi ve boylece nefsin 
itminana kavusmasi icin cok Qahsmahdir. Bu, Allahii tealanin oyle bir ni'me- 
tidir ki, bunu diledigine verir. Allahii teala, biiyiik ihsan sahibidir. Vesselam. 

162 

YUZALTMISiKINCi MEKTUB 

Bu mektub, hace Muhammed Siddik-i Bedahsiye yazdmisdir. Mubarek 
Ramezan avium ustiinliigunu ve Kur'an-i kerimin bu ayda indirildigini 
ve hiirma ile iftar etmenin miistehab oldugunu bildirmekdedir: 

Allahii tealanin zatinin sii'unatindan biri, kelam sanidir. Bu kelam sanin- 
da, zatin biitiin ustiinliikleri ve sifatlann biitiin sii'unlan bulunur. Boyle ol- 
dugu, onceki mektublarda bildirilmisdi. Mubarek Ramezan ayinda da, bii- 
tiin iyilikler, biitiin bereketler bulunur. Her iyilik, her bereket, Allahii te- 
alanin zatindan gelmekdedir "teala ve tekaddes" ve Onun su'unlanndan ha- 
sil olmakdadir. Her kustir, her kotiiliik de, mahluklann zatlanndan ve si- 
fatlanndan hasil olmakdadir. Nisa suresinin yetmissekizinci ayetinde me- 
alen, (Sana gelen her giizel sey, Allahii tealadan gelmekdedir. Sana gelen 
her kotiiliik de, kendindendir) buyuruldu. Bunun icin, bu aydaki iyilikle- 
rin, bereketlerin hepsi, Allahii tealanin zatindaki iistiinliiklerden gelmek- 
dedir. Bu iistiinliiklerin hepsi de, kelam saninda bulunmakdadir. Kur'an-i 
kerim, bu kelam saninin hakikatinin hepsinden hasil olmusdur. Bundan do- 
layi, bu mubarek ayin, Kur'an-i kerim ile tarn baghhgi vardir. Ciinki, 

-198- 



Kur'an-i kerimde biitiin ustxinlukler bulunmakdadir. Bu ayda da, o ustiin- 
liiklerden hasil olan biitiin iyilikler bulunmakdadir. Bu baghlikdan dolayi, 
Kur'an-i kerim bu ayda nazil oldu. Bekara suresinin yiizseksenbesinci aye- 
tinde mealen, (Kur'an-i kerim, Ramezan ayinda indirildi) buyuruldu. Kadr 
gecesi bu aydadir. Bu ayin ozudxir. Kadr gecesi, cekirdegin ici gibidir. Ra- 
mezan ayi da, kabugu gibidir. Bunun icin, bir kimse, bu ayi saygili, iyi ge- 
cirerek bu ayin iyiliklerine, bereketlerine kavusursa, bu senesi iyi gecerek, 
hayrli ve bereketli olur. Allahii teala, hepimizi bu mubarek ayin iyilikleri- 
ne, bereketlerine kavusdursun. Herbirimize bundan biiyiik pay versin! 

Resulullah "aleyhissalatii vesselamii vettehiyye" buyurdu ki, (Oruclu 
olan kimse, hurma He iftar etsin! Ciinki hiirina bereketlidir). O Server "sal- 
lallahii teala aleyhi ve sellem", hurma ile iftar ederdi. Hurmanin bereket- 
li olmasi soyledir ki, onun agacina (Nahle) denir. Bu agacin yaradihsinda, 
topluluk ve adalet vardir. Insanin yaradihsi da boyledir. Bunun icindir ki, 
Peygamberimiz "sallallahu teala aleyhi ve sellem" Nahle agacina, Adem 
ogullannin halasidir dedi. (Halaniz olan nahleye saygi gosteriniz! Ciinki bu 
agac, Adem aleyhisselamin camurundan kalan artikdan yaratilmisdir) bu- 
yurdu. Goriiliiyor ki, Nahle, Adem aleyhisselamin camurundan yaratilmis- 
dir. Nahleye bereket buyurmasi, bunda herseyin bulundugu icin olsa gerek- 
dir. Bunun icin, nahlenin meyvesi olan hurma yinince, insanin parcasi, 
dokusu olur. Boylece hurmada bulunan hersey, insana da aktanlmis olur. 
Hurmada bulunan sonsuz ustunliikler, bunu yiyende de bulunur. Hurma- 
yi yiyen herkes boyle olur ise de, oruclu kimse, iftar zemamnda, sehvetler- 
den ve diinyanin gecici zevklerinden temiz oldugu icin, hurmadan pekcok 
istifade eder. Anlatdigimiz faideleri daha tarn ve daha olgun olur. O Ser- 
ver "aleyhi minessalevati efdaluha ve minettehiyyati ekmeliiha", (Mii'mi- 
nin sahurunun hurma ile olmasi ne giizeldir) buyurdu. Bu da belki, hurma 
insanin dokularma kansinca, insanin hakikatini temamladigi icindir. Oruc- 
lu iken, boyle sey olmadigi icin, bunun karsihgi olarak sahurda hurma yi- 
menin giizel oldugunu bildirmisdir. Hurma yimek, cesidli yemekleri yimek 
gibi faideli olmakdadir. Hurmanin bu bereketi, kendisinde hersey bulun- 
dugu icin, iftar zemanina kadar insanda kahr. Hurmanin bu faidesi, ancak 
islamiyyete uygun olarak yinildigi, islamiyyetden kil ucu kadar aynhk bu- 
lunmadigi zemandir. Tarn faidesine kavusmak icin, bir agacin bir meyve- 
si olarak degil, bildirdigimiz toplulugunu, bereketini diisiinerek yimek la- 
zimdir. Yalniz bir meyve olarak yinirse, yalniz madde, kalori faidesi elde 
edilir. isin ic yiizii bilinerek yinirse, bereketine kavusulup, batini da bes- 
ler. Bereketine kavusmadan yimek kusur olur. Farisi beyt tercemesi: 

Ca/is, lokmayi kiymetlendir once! 
Ondan soma, hie korkma yi, doyunca! 

iftan erken, sahuru gee yapmakda da, bu incelik vardir. Vesselam. 



Haramdan sakm, farzi yapmaga bak! 
Farzi yapmazsan, olur halin harab! 



199 



163 

YUZALTMISUCUNCU MEKTUB 

Bu mektub, esseyyid ve nakfb seyh Feride "rahmetullahi teala aleyh" 
yazdmisdir. islam He kiil'riin birbirinin ziddi, tersi oldugunu, islam diisman- 
larini sevmemegi bildirmekdedir: 

Bize cesidli nfmetleri veren ve miisliman yapmakla sereflendiren ve Mu- 
hammed aleyhisselamin iimmetinden eylemekle kiymetlendiren Allahii te- 
alaya hamd olsun! Diinya ve ahiret se'adetlerine, rahatliklanna kavusmak 
ancak ve yalniz, diinya ve ahiretin efendisi, mahliiklarin en iistiinii, en 
kiymetlisi olan Muhammed aleyhisselama uymakla, onun izinden gitmek- 
le ele gecebilir. O yiice Peygambere ve Onun temiz Ehl-i beytine ve Esha- 
binin hepsine en iyi diialar ve en iistiin selamlar olsun! Muhammed aley- 
hisselama uymak demek, ahkam-i islamiyyeye ya'ni islamiyyete uymak ve 
kiifrii ve kafirligi yok etmege cahsmakdir. Ciinki islam ile kiifr birbirinin 
ziddidir, tersidir. Birinin bulundugu yerde, oteki bulunamaz, gider. Bu iki 
zid sey bir arada bulunamaz. Birisine kiymet vermek, otekini asagilamak 
olur. Kur'an-i kerimde, Tevbe suresinin yetmisucuncxi ayetinde mealen, (Ey 
yiice Peygamber! Kafirlere ve miinafiklara karsi cihad et! Onlara sert 
davran!) buyuruldu. Hulk-i azim sahibi olan, cok merhametli olan Peygam- 
berine, [islam dinine ve muslimanlara saldiran] kafirlerle cihad etmegi, on- 
lara karsi sert davranmagi emr ediyor. Bundan anlasihyor ki, islama saldi- 
ranlara sert davranmak da, hulk-i azimdir. islama izzet vermek, kiymeti- 
ni artdirmak icin, kiifrii ve kafirleri ya'ni islam dinine ve muslimanlara sal- 
diranlan kotiilemek, onlan asagi tutmak lazimdir. Boyle kafirlere kiymet 
vermek, onlan yiiksek tutmak, islamiyyeti ve miislimanlan kotiilemek, asa- 
gilamak olur. Kafirlere kiymet vermek demek, onlan iistiin tutmak, karsi- 
lannda egilmek olmakla beraber, onlarla birlikde bulunmak, konusmak, go- 
riismek de, onlara kiymet vermek olur. islam diismanlanndan, islamiyye- 
te saldiranlardan, kopekden kacar gibi kacmak, onlann pis ve aleak olduk- 
larini bilmek lazimdir. islam dinine saldiran, bir mevki', makam sahibi ise 
ve bir miislimanin bu kimseye bir isi diiserse ve bu isi muhakkak onun yap- 
masi icab ederse, abdesthaneye gider gibi, isi bitirinciye kadar yanina gi- 
dilir. Fekat, yine o alcaga kiymet verecek birsey soylenmez ve boyle bir ha- 
reket yapilmaz. Olgun bir miisliman, onun yuziinii gormemek icin, o isin- 
den bile vaz gecer. Onun zehrli, zararh sozlerini isitmekden, Cehennem- 
lik yiiziinii gormekden kurtulur. Allahii teala, Kur'an-i kerimde boyle ka- 
firlerin kendisine ve sevgili Peygamberine diisman olduklanni bildiriyor. 
Allahii tealanin ve Onun Resuliiniin diismanlan ile [Muslimanlara gerici 
diyenler ile] diisiip kalkmak, o alcaklarla arkadashk etmek biiyiik cinayet, 
cok cirkin bir sue olur. Bu kimselerle goriismek, arkadashk etmek, cesid- 
li zararlara sebeb olur. Bu zararlann en kiiciigii, insan onlann arasinda Al- 
lahin emrlerini yapamaz. Kiifre sebeb olan seylerden kacinamaz. Bu vazi- 
feleri yapmaga sikihr. Arkadaslarmdan utanir, cok kiiciik goriinen bu za- 
rar, dikkat edilirse, pek buyiikdiir. Allahii tealanin dinine saldiranlar ile ar- 
kadashk etmek, onlarla goriismek, insani Allahii tealaya ve Onun Peygam- 
berine "aleyhissalatii vesselam" diisman olmaga kadar siiriikler. Bir kim- 

-200- 



se, kendini musliman sanir. Kelime-i tevhid okur. inaniyorum der. Miisli- 
man oldugunu soyler. Halbuki kafirlerle, miinafiklarla goriiserek, konusa- 
rak onun muslimanhgi, imam saf ve temiz kalmaz. Hatta, biisbiitun gider 
de, farkinda bile olmaz. Allahu teala, hepimizi, nefslerimizin kotxilugun- 
den ve amellerimizin bozuk olmasindan korusun! 

Farisibeyt tercemesi: 

Zaralh cahil, sanir ki, din adamidir; 
din ile ilgisi, yalniz boyle sanmasidir. 

Hindistandaki islam diismanlannin azginlarmi goriiyoruz. Miislimanlar- 
la alay ediyorlar. Muslimanlan kotiiliiyorlar. Ellerine firsat gecerse, giic- 
leri yeterse, miislimanlara her iskenceyi yaparlar. Hatta hepsini oldiiriirler. 
Yahud onlan dinden, imandan ayinrlar. islam terbiyesini, ahlakim, haya- 
sini, serefini yok ederler. O halde, muslimanlann bu azgin kafirlere uyma- 
malan, bunlardan sakinmalan, bunlara aldanmamalan, bunun icin Allahu 
tealadan haya etmeleri lazimdir. (Haya fmandandir) buyuruldu. Musli- 
man olanin boyle cirkin islerden sikilmasi lazimdir. islam dusmanlanni, Al- 
lahin emrleri ile alay edenleri, halale, harama aldins etmiyenleri zararh bil- 
melidir. Bunlan asagi tutmahdir. Bunlara yardimi dokunan her hareketden 
sakinmahdir. islamiyyet, gayr-i miislim vatandaslardan cizye denilen ver- 
ginin ahnmasini emr etmekdedir. Simdi Hindistanda kafirlerden cizye 
ahnmiyor. islamiyyetin bu emri unutulmus oldu. Bunun da sebebi, Hindis- 
tandaki muslimanlann islam dinini ve muslimanlan yok etmege cahsan ka- 
firlerle sevismeleri olmusdur. Kafirlerden cizye ahnmasini emr etmekden 
maksad, onlan sikisdirmak, asagi tutmakdir. O kadar asagi diiserler ki, ciz- 
ye vermemek icin, kiymetli elbise giyemezler. Siislu esya kullanamazlar. Cok 
para vermemek icin, korkarlar ve titrerler. Miislimanlara ne oldu ki, cizye 
almagi unutdular. Allahu teala, kafirlerin zelil ve hakir olmalan icin, ciz- 
ye vermelerini emr etdi. Boylece, onlann asagi, muslimanlann da iistun, iz- 
zetli ve serefli olmalanni sagladi. Farisi misra' tercemesi: 

Kafirlerin azalmasi, Islama kuvvet verir. 

Bir kimsenin musliman olmasina alamet, islam diismanlanni tanimasi, 
onlara aldanmamasi, sozlerini dinlememesidir. Allahu teala Kur'an-i kerim- 
de, Tevbe suresi yirmisekizinci [28] ayetinde kafirlere (Neces) ya'nipis de- 
di. Doksanbesinci [95] ayetinde de (Rics) buyurdu. Rics de pis demekdir. 
Bunun icin, miislimanlann kendileri ile alay eden kafirleri pis ve zararh bil- 
meleri lazimdir. Boyle bilince, onlarla arkadashk yapmazlar, sevismezler, 
onlardan sakimrlar. Onlarla birlikde bulunmakdan nefret ederler. Boyle ka- 
firlerle mesveret etmek, isleri onlara danisip onlann sozu ile hareket etmek, 
bu din diismanlanna kiymet vermek olur. Hem de, onlan cok yukseltmek 
olur. Onlardan yardim, sifa beklemek ve hele onlar vasitasi ile diia ve iba- 
det etmek bosuna ugrasmakdir. Mii'min suresinin ellinci ayetinde ve Ra'd 
suresinin ondordiincii ayetinde mealen, (Kafirlerin diialari ancak dalalet- 
dir) buyuruldu. Ya'ni, islam dusmanlannin diialari kabul olmaz, hie faide 
vermez. Kafirler, papazlar vasitasi ile yapilan diialari Allahu teala hicbir ze- 
man kabul etmez. Boyle diialann miislimanlara faidesi olmaz. Yalniz bu su- 

-201- 



retle o dinsizlere bir kiymet verilmis olur. Onlar, dua ederken, putlanni, Al- 
lahin diismanlanni araya korlar. Onlardan dua beklemenin kotiiluguniin cir- 
kinliginin nereye kadar uzandigini, muslimanhgin temelinden yikihp, koku- 
sunun bile kalmayacagini buradan anlamahdir. Buyiiklerden biri buyuru- 
yor ki: (Sizden biriniz divane olmadikca, tarn miisliman olamazsiniz). Bu- 
rada (Divane olmak), islamiyyeti yaymak icin cahsmak, cabalamak ve bu ara- 
da kendi faidesini ve zararim hatinna bile getirmemek demekdir. Musliman- 
liga dokunmasin da, her ne olursa olsun, olmayan da olmasin! Yeter ki, miis- 
limanhga bir zarar olmasin! Muslimanhk demek, Allahii tealanin ve Onun 
Peygamberinin razi oldugu, begendigi seyler demekdir. Allahii tealanin 
razi oldugu seyden daha kiymetli ne olabilir? Allahii tealanin Rabbimiz ol- 
masina ve islamiyyetin dinimiz olmasina ve Muhammed aleyhisselamin 
Peygamberimiz olmasina razi olduk, sevindik. Farisi misra' tercemesi: 

Beni bu yoldan aymua ya Rabbi! 

Peygamberlerin efendisi olan Muhammed "aleyhi ve ala alihi minessa- 
levatii efdaluha" hurmetine beni miisliman olarak yasat ve miisliman ola- 
rak oldiir ya Rabbi! 

Vakt dar oldugu icin, bilmesi cok lazim ve zaruri olan seyleri ancak ki- 
saca yazdim, gonderiyorum. Bundan sonra, eger cenab-i Hak nasib eder- 
se, bundan daha genis ve uzun yazar, gonderirim. 

Islam ile kiifr birbirinin ziddi olduklan, bir arada bulunamayacaklan gi- 
bi, ahiret de, diinyamn ziddidir. Diinya ile ahiret, bir arada bulunamaz. Ahi- 
reti kazanmak icin, diinyayi terk etmek lazimdir. Ya'ni, diinyaya diiskiin 
olmamak lazimdir. [Diinyamn ne demek oldugu, yetmisucuncu [73] mek- 
tubda bildirilmisdir. Diinya, Allahii tealanin begenmedigi, yasak etdigi 
seyler demekdir.] Diinyayi terk etmek iki durliidiir: Birincisi, mubah olan 
seylerin hepsini de terk edip, yalniz yasamak icin ve dinini korumak icin za- 
ruri lazim olan mubahlan kullanmakdir. Diinyayi boyle terk etmek cok kiy- 
metli ve cok faideli ise de, cok giicdiir. 

Diinyayi terk etmenin ikincisi, haram olan ve siibheli olan seylerden sa- 
kinmak ve yalniz mubahlan kullanmakdir. Diinyayi boyle terk etmek de, 
hele bu zemanda, cok kiymetlidir. Farisi beyt tercemesi: 

Gok, Arsa nazaran pek asagidir, 
Topraga gore ise, cok yiiksekdir. 

Hie olmazsa, bu ikinci sekle gore diinyayi terk etmelidir. Allahii teala- 
nin haram dedigi, yasak etdigi seylerden sakinmahdir. Mesela, erkekler al- 
tin ve gumiis esya kullanmamah ve halis ipek kumasdan elbise ve camasir 
giymemelidir. Altin ve giimiis esya siis icin muhafaza olunursa caizdir. 
Bunlan kullanmak haramdir. Mesela, bunlarla birsey icmek, bunlar icin- 
den birsey yimek, koku ve siirme kutulan [kalem, saat] yapmak gibi kul- 
lanmak haramdir. 

[Altindan ve giimiisden yapilmis yiiziik, bileyzik, kiipe ve gerdanhk gi- 
bi siis esyasini kadinlarin kullanmalan caizdir. Fekat, bunlan sokakda ve 
yabanci erkekler yaninda ortmeleri lazimdir. Domuz eti yimek, alkollu ic- 

-202- 



kileri icmek, kumar oynamak, faiz vermek ve almak, her dxirlii calgiyi cal- 
mak veya dinlemek, acikca ve kesin olarak haramdir. Kadinlann, kizlann 
baslan, kollan, bacaklan acik sokaga cikmalan ve buralanni yabanci er- 
keklere gostermeleri haramdir. Erkeklerin, dizleri ve gobekden dize kadar 
yerlerinden herhangi bir kismi acik sokaga cikmalan, buralanni herhangi 
bir kadina veya erkege gostermeleri haramdir. Kadinlann ve erkeklerin so- 
kaga cikarken, buralanni ortmeleri farzdir. Allahu teala, muslimanlara boy- 
le emr ediyor. Buralan acik sokaga cikanlar, haram islemis olur. Giinaha 
girer. Ahiretde Cehennemde azab goreceklerdir. Eger acik gezerken: (Ne 
olurmus. Sen kalbe bak, kalbim temiz ya!) gibi seyler soylerse, Allahu te- 
alanin emrlerine, yasaklarma ehemmiyyet vermemis, bunlan begenmemis 
olur. Ahkam-i islamiyyeye, ya'ni Allahu tealanin emrlerine ve yasaklan- 
na kiymet vermeyen, begenmeyen kimselerin imam gider. Miisliman oldu- 
gunu soylerse de, miisliman degildir, yalancidir. Bu giinahdan ve sozden tev- 
be edinceye kadar nemazlan, oruclan, zekatlan, hicbir ibadeti ve hie bir iyi- 
ligi kabul olmaz ve ahiretde sonsuz olarak Cehennemde azab goriir. Ima- 
m olan hanimlann ve erkeklerin, bir giinah isledikden sonra hemen pisman 
olmasi, vaz gecmesi, tevbe etmesi lazimdir. Giinahi birakmaz ise, sikilma- 
dan utanmadan hep yaparsa, Allahu tealadan korkmiyor demekdir. Boy- 
le olunca, imam gider. Miirted olur]. 

Allahu tealanin mubah etdigi, izn verdigi seylerin cesidi ve sayisi pek cok- 
dur. Haram etdigi, yasak etdigi seyler ise, pek azdir. Mubahlardaki faide 
ve lezzet haramlardakinden katkat ziyadedir. Mubah isliyenleri Allahu te- 
ala sever. Haram isliyenleri sevmez. Akh olan, dogru dusiinebilen bir 
kimse, cabuk gecen bir lezzet icin, Allahu tealayi giicendirmegi elbette is- 
temez. Hem de, zararh olan bir lezzeti haram edince, bu lezzetde olan za- 
rarsiz bircok baska seyleri mubah eylemisdir. Allahu teala, bizi ve sizleri, 
bu yuce islam dininin sahibinin gosterdigi dogru yoldan ayirmasin! 

Halali, harami, ibadetlerin nasil yapilacagini, nelere inanilacagini, her 
tiiredi, yalanci kimseye sormamahdir. Kendi akh ile, goriisu ile, diisiince- 
si ile konusan kimse, din adami degil, din, iman hirsizidir. Muslimanlann 
imanlarini calar. Bunlar, islamiyyete acikca saldiran kafirlerden daha za- 
rarh ve daha kotiidur. Bunlann sozlerine, kitablarma, mecmu'alarina al- 
danmamahdir. Ehl-i siinnet alimlerinin kitablarmi okuyan, bilen ve bildi- 
ren dogru mushmanlan, Allah adamlanni aramah, bulmah; dini, imam, ha- 
lali ve harami bunlara sormah, bunlann sozlerinden ve yazilanndan ogren- 
melidir. Kurtulus yolu budur. islamiyyetin disinda olan hersey kiymetsiz- 
dir, zararhdir. islamiyyetden aynlan, dalalete, felakete diiser. Allahu tea- 
la halimizi, sanimizi ve sonumuzu hayrh ve selametli eylesin! Amin. 



Insan beser, durmaz sasar, 
Eyler hata, iicer be$er. 
Duz ovada yiirtir iken, 
Ayagi stirter, diiser! 



203 



164 

YUZALTMISDORDUNCU MEKTUB 

Bu mektub, hafiz Behaeddin-i Serhendiye yazdmisdir. Allahii tealamn 
feyz ve ni'metleri, her an, herkese gelmekdedir. Bunlari almak ve alama- 
mak arasindaki ayrihk insanlarda oldugu bildirilmekdedir: 

Allahii teala hepimizi, islamiyyet yolunda bulundursun! Allahii teala- 
mn feyzleri, ni'metleri, ihsanlan, ya'ni iyilikleri, her an, insanlann iyisine, 
kotiisiine herkese gelmekdedir. Herkese mal, evlad, nzk, hidayet, irsad ve 
selamet ve daha her iyiligi fark gozetmeksizin gondermekdedir. 

[Kullannin kiifrlerini, giinahlarmi yiizlerine vurmuyor. Kendisine kar- 
si gelenlerin, inkar edenlerin, giinah isliyenlerin nzklanni kesmiyor. Diin- 
ya icin cahsanlara karsihklanni, fark gozetmeksizin veriyor]. 

Fark, bunlari kabulde, alabilmekde ve ba'zilanm da alamamak suretiy- 
le, insanlardadir. 

[Allahii teala, kullanna zulm etmez, haksizhk etmez. Onlar, kendileri- 
ni azaba, acilara siiriikleyen bozuk diisiinceleri, cirkin isleri ile, kendileri- 
ne zulm ve iskence ediyorlar. Beyt: 

Hasa, zulm etmez kuluna, Hiidasi, 
herkesin cekdigi, kendi cezasil] 

Nitekim giines, hem camasir yikayan adama, hem de camasirlara, ayni 
seklde, parlamakda iken, adamin yiiziinii yakip karartir, camasirlanni ise 
beyazlatir. 

[Bunun gibi, elmaya ve bibere ayni seklde parladigi halde, elmayi kizar- 
tinca tathlasdinr; biberi kizartinca acilasdinr. Tathhk ve acihk hep giinesin 
parlamasi ile ise de, aralanndaki fark, giinesden degil, kendilerindendir. Al- 
lahii teala, biitiin insanlara cok acidigi icin ve bir ananin yavrusuna olan mer- 
hametinden daha cok acidigi icin, diinyamn her tarafindaki, her insanin, her 
ailenin, her cem'iyyetin ve milletin, her zemanda ve her islerinde nasil ha- 
reket etmeleri lazim gelecegini, diinyada ve ahiretde rahat etmeleri ve 
se'adet-i ebediyyeye kavusmalan icin, islerini ne yolda yiiriitmeleri ve ne- 
lerden kacinmalan lazim geldigini, Kur'an-i kerimde bildirdi. Ehl-i siinnet 
alimleri "rahmetullahi teala aleyhim ecma'in" bunlann hepsini, keskin 
goriisleri ile bulup milyonlarca kitab yazarak, biitiin diinyaya bildirdi. De- 
mek ki, Allahii teala, insanlan islerinde basi bos birakmamis, islamiyyetin 
girmedigi bir yer kalmamisdir. Demek ki, islamiyyeti diinya islerinden 
ayirmak miimkin degildir. islamiyyeti diinya islerinden ayirmaga kalkismak, 
islamiyyeti ve miislimanlan yeryiiziinden kaldirmaga cahsmak demek ol- 
maz mi?]. 

Insanlann, Allahii tealadan gelen ni'metlere nail olmamalan, Ondan yiiz 
cevirdikleri icindir. Yiiz ceviren, elbette birsey alamaz. Agzi kapali bir 
kap, Nisan yagmuruna elbette kavusamaz. Evet, yiiz ceviren bircok kim- 
senin, ni'metler icinde yasadigi goriiliip, mahrum kalmadiklari zan olunu- 
yor ise de, bunlarda ni'met olarak goriilenler, hakikatde azab ve felaket to- 

-204- 



humlandir. Mekr-i ilahi ile, istidrac olarak, ya'ni Allahxi tealanin aldata- 
rak, ni'met seklinde gosterdigi musibetlerdir. O kimseleri harab etmek icin 
ve daha ziyade azip, sapitmalan icindir. Nitekim, Mii'minun suresinin el- 
lialtinci ayetinde mealen, (Kafirler, mal ve cok evlad gibi diinyabklari 
verdigimiz icin, kendilerine iyilik mi ediyoruz, yardim mi ediyoruz samyor. 
Peygamberime "sallallahii aleyhi ve sellem" inanmadiklari ve din-i islann 
begenmedikleri icin, onlara miikafat mi ediyoruz, diyorlar? Hayir, oyle de- 
gildir. Aldamyorlar. Bunlarin ni'met olmayip, musibet oldugunu anlami- 
yorlar) buyurulmusdur. O halde, Hak tealadan yiiz cevirenlere verilen 
dunyaliklar, hep harablikdir, felaketdir. [Seker hastasina verilen tathlar, hel- 
valar gibidir. Onu bir an evvel helake siiriikler.] Allahxi teala, bizleri, boy- 
le olmakdan korusun! Vesselam. 

165 

YUZALTMISBESINCi MEKTUB 

Bu mekf lib, nakib seyyid, seyh Feride "kaddesallahii teala sirrehiiFaziz" 
yazdmisdir. islamiyyetin sahibi Muhammed aleyhisselama uyanlari ov- 
mekde ve Onun islamiyyetine uymak istemiyenleri sevmemek, onlari diis- 
man bilmek lazim oldugu bildirilmekdedir: 

Allahii teala sizi, Kureys kabilesinden ve Hasimi soyundan olan, iimmi 
ve serefli Peygamber Muhammed aleyhisselamin soyundan yapmakla se- 
reflendirdigi gibi, ma'nevi mirasina kavusmakla da sereflendirsin! Bu dii- 
aya amin diyen kullanni da, kiyametde aciyarak karsilasin! Amin! 

Resulullahin soyundan olan, o biiyiik Peygamberin "sallallahii teala 
aleyhi ve sellem" Alem-i halkdaki mallanna varis olur. Ma'nevi miras ise, 
Alem-i emrdeki seylere kavusmakdir. Onlar da, iman, ma'rifet, riisd gibi 
ni'metlerdir. Alem-i halkdan olup goriinen ni'metlere siikr etmek, ma'ne- 
vi mirasa kavusmakla olur. Ma'nevi mirasa kavusmak ise, o yiice Pey- 
gambere "aleyhissalatii vesselam" tarn uymakla olabilir. Bunun icin, Ona 
tabi' olmaga cahsiniz! Onun emrlerine sanhniz ve yasaklanndan kacininiz! 

Muhammed aleyhissalatii vesselama tarn ve kusursuz tabi' olabilmek icin, 
Onu tarn ve kusursuz sevmek lazimdir. Tarn ve olgun sevginin alameti de, 
Onun diismanlanni diisman bilmekdir. islamiyyeti begenmeyenleri sevme- 
mekdir. Muhabbete (Miidahene), ya'ni gevseklik sigmaz. Asiklar, sevgili- 
lerinin divanesi olup, onlara aykm birsey yapamaz. Aykin gidenlerle uyu- 
samaz. iki zid seyin muhabbeti bir kalbde, bir arada yerlesemez. Cem'-i zid- 
deyn muhaldir. Iki ziddan birini sevmek, digerine diismanhgi icab eder. isi 
elden kacirmadan, iyi diisunmelidir. Elden gitmis olanlan da kurtanlabi- 
lir. Yann is elden cikinca, pismanhkdan baska ele birsey gecmez. Farisi beyt 
tercemesi: 

Ortahk aydmlamnca olur belli, 
herkesin geceyi, kimle gecirdigi! 

Bu diinya mallari, miilkleri gecicidir ve aldaticidir. Bugiin senin ise, 
yann baskasinindir. Ahiretde ele girecekler ise sonsuzdur ve diinyada 

-205- 



iken kazanihr. Bu birkac giinliik hayat, eger diinya ve ahiretin en kiymet- 
li insani olan, Muhammed aleyhisselama tabi' olarak gecirilirse, se'adet-i 
ebediyye, sonsuz necat, kurtulus umulur. Yoksa, Ona tabi' olmadikca, 
hersey hicdir. Ona uymadikca, her yapilan hayr, iyilik burada kalir, ahiret- 
de ele birsey gecmez. Farisi beyt tercemesi: 

Muhammed "aleyhisselim ", yiizii suyudur cihamn, 
kapisimn topragi olmiyan toprak altmda kalsm! 

Resulullaha "sallallahii teala aleyhi ve ala Alihi ve sellem" uymak se- 
refine kavusmak icin, diinyada olan herseyden yiiz cevirmek lazim olmaz. 
Boyle yapmak cok zor olur. Eger, farz olan zekat verilir ise, diinya malla- 
nnin hepsi terk edilmis demek olur. Boylece insan diinyamn zaranndan kur- 
tulmus olur. Ciinki, bir malm zekati verilince, o mal zarardan kurtulur. De- 
mek ki, diinya malini zarardan korumak icin ilac, o malm zekatim vermek- 
dir. Malm hepsini Allah yolunda vermek, elbette daha iyi ve faideli ise de, 
zekatim ayinp, yerine vermek de, bu isi gormekdedir. Farisi beyt terceme- 
si: 

Gokler, Arsa gore elbet alcakdir, 
fekat yer yuzunden pekcok yiiksekdir. 

Demek ki, akli olan, her isini islamiyyete uygun yapmak icin cok cahs- 
mahdir. Alimler, salihler gibi, islamiyyet adamlannin kiymetlerini bilme- 
li, onlara saygi gostermeli, edebli davranmahdir. islamiyyetin yayilmasi icin, 
elinden geleni yapmahdir. Nefslerinin istekleri ardi sira kosanlan, bid'at 
sahiblerini adam yerine koymamah, onlan kiymetsiz, asagi tutmahdir. 
Bid'at sahibine kiymet veren, islamiyyeti yikmaga yardim etmis olur. Al- 
lahii tealamn diismani ve Onun Resuliiniin diismam olan kafirleri, kendi- 
ne diisman bilmelidir. islam diismanlarmi asagi tutmah, kiymetsiz, rezil ol- 
malan icin ugrasmahdir. O alcaklara hicbir zeman ve hicbir yerde saygi gos- 
termemelidir. Onlarla goriismemeli, hie bulusmamahdir. O diismanlara hep 
sert davranmah, elden geldigi kadar, yiizlerini gormemeli, ise kansdir- 
mamahdir. Onlara bir is diiserse, onlarsiz olamiyacak ise, abdesthaneye gi- 
der gibi, istemiyerek ve iiziilerek is bitinceye kadar, yardimlan istenebilir. 
O yiice ceddinizin "aleyhi ve ala alihissalevat vetteslimat" sevgisine kavus- 
duran, kurtulus yolu iste budur. Eger bu yoldan ilerlenmezse, o yiiksek hu- 
zura kavusmak pek giic olur. Bize yaziklar olsun! Arabi beyt tercemesi: 

Sergiliye kavusmak ele gecer mi acaba? 
yiiksek daglar re korkunc tehliikeler var aradal 

Daha cok yazarak sizi usandirmak istemiyorum. Farisi beyt tercemesi: 

Az soyledim sana, incitmekden sakmdim, 
soziim cok ise de, anlatmakdan sikildim. 



206 



166 

YUZALTMISALTINCI MEKTUB 

Bu mektub, niolla Muhammed Enifne yazilmisdir. Diinyamn birkac 
giinliik hayatina aldanmamagi ve bu kisa zemanda, cok zikr ederek, kalb 
hastahgini gidermege cahsmak lazim oldugu bildirilmekdedir: 

Yavrum! Annenin yavrusuna karsi yapdigi gibi, daha ne zemana kadar 
kendine boyle titreyeceksin? Daha ne gune kadar, nefsin icin iiziilecek, si- 
kintilara diiseceksin? Yakinda, elbet oleceksin! O halde, kendini ve her- 
kesi olmus bil! Duymaz, kimildamaz bir tas gibi dxisiin! Ziirner suresi, 
otuzuncu ayetinde mealen, (Sen elbette oleceksin! Onlar da elbette olecek- 
ler!) buyuruldu. Bu kisa zemanda, yapilmasi gerekli en mxihim sey, cok zikr 
yaparak, kalbi hastalikdan kurtarmagi diisunmekdir. Cabuk biten bu zeman- 
da, Allahii tealayi hatirlayarak, ma'nevi hastaliga ilac yapmak en biiyxik va- 
zife olmahdir. Allahdan baskasina diiskiin olan bir goniilden hie hayr 
umulur mu? Diinyaya egilmis olan ruhdan, nefs-i emmare daha iyidir. 
Orada, hep kalbin selametini isterler. Ruhun, kurtulmus olmasini ararlar. 
Biz, kisa goriisluler ise, hie durmadan ruhumuzu ve kalbimizi bu diinyaya 
baglayacak sebebleri elde etmegi diisxinmekdeyiz. Yaziklar olsun! Yazik- 
lar olsun! Ne yapahm? Al-i imran suresi, yiizonyedinci ayetinde mealen, 
(Allahii teala onlara zulm etmedi. Onlar, kendilerine zulm ediyorlar) bu- 
yuruldu. Za'if oldugunuz icin iizulmeyiniz! insaallahii teala sihhat ve afi- 
yet bulursunuz. Bu fakir, sizden ummidsiz degilim. Fakirin camasinndan 
istemissiniz. Gomlek gonderildi. Bunu giyiniz ve faidesini bekleyiniz ki, cok 
bereketlidir. Farisi beyt tercemesi: 

Masai sanana, masal gibi olur, 
kiymet bilene, cok faideli olur. 

Dogru yolda olanlara ve Muhammed aleyhisselama uyanlara, selam 
olsun! 

167 

YUZALTMISYEDINCi MEKTUB 

Bu mektub, Herdiram-i Hinde yazilmisdir. Allahii tealaya ibadet etme- 
gi ve kendi yapdigi tanrilara tapinmakdan sakinmagi dilemekdedir: 

Iki mektubunuz geldi. ikisinde de, bu fakirleri sevdiginiz, bunlara sigin- 
diginiz yazih idi. Bir kimseye bu devleti ihsan ederlerse ne biiyiik ni'met 
olur. Farisi beyt tercemesi: 

Bildirmesi lazim olam soyledim sana! 
Ister kiymetini bil, istersen danl bana. 

Iyi dinle ve iyi anla ki, bizim ve sizin ve hatta herseyin, yerlerin, gokle- 
rin, yuksekliklerin, alcakhklann yaratani, varhkda durdurani birdir. Nasil 
oldugu anlasilamaz. Benzeri ve ortagi yokdur. Sekli ve goruniisii olmaz. Ba- 
ba, Qocuk degildir. Onun gibi, Ona benzer birsey diisiinulemez. Onun bir- 

-207- 



sey ile birlesmesi, bir seyde bulunmasini diisiinmek cok cirkin olur. Bir yer- 
de bulunmasi, bir yerde gorunmesi olamaz. Onda zeman yokdur. Zemani 
O yaratmisdir. Bir yerde degildir. Heryeri O yaratmisdir. Hep var idi. 
Varliginin baslangici yokdur. Hep vardir. Varhginin sonu olmaz. Her iyi- 
lik ve yiikseklik Onda vardir. Hicbir kusur ve asagihk Onda olamaz. iste 
bunun icin, ma'bud olmaga, tapinmaga hakki olan yalniz Odur. Tapinma- 
ga layik olan ancak Odur. Hindulann Ram ve Kersen denilen putlan, 
Onun yaratdigi seylerden zevalli iki danesidir. Her ikisinin de anasi ve ba- 
basi var idi. Ram, Ceretin oglu ve Leknenin kardesi idi. Sitanin kocasi idi. 
Ram, kendi coluk cocugunu koruyamamisdi. Baskalanni nasil koruyabilir? 
Iyi diisiinmek lazimdir. Cahillere uymamahdir. Yerleri gokleri yaratana, 
Ram ve Kersen gibi ismler takanlara milyonlarca yaziklar olsun! Bunlann 
hali, biiyiik bir padisaha, asagi bir copciiniin ismini takanlara benzemek- 
dedir. Ram ile Rahmani ayni sey sanmak, ne aklsizlikdir? Yaratan, yarat- 
digi ile bir olur mu? Anlasilamayan birsey, bilinen seylere benzetilemez. 
Onlarla birlesemez. Ram ve Kersen yaratilmadan once, alemlerin yarata- 
nina Ram ve Kersen denilmiyordu. Bunlar yaratildikdan sonra, ne oldu ki, 
o essiz olan ulu Allaha, Ram ve Kersen denildi? Ram ve Kersenin ismle- 
ri, yerlerin, goklerin sahibinin adi sanildi! Olamaz, olamaz, hie olamaz! Ge- 
lip gecmis olan, yiizyirmidortbine yakin Peygamberlerin hepsi "aleyhi- 
mussalevatu vetteslimat" insanlan, yalniz bir yaratana ibadet etmege ca- 
girdilar. Ondan baskasina tapinmagi yasak etdiler. Biitiin Peygamberler, 
kendilerinin aciz birer mahluk olduklanni soylediler. Allahii tealanin bii- 
yukliigiinden, kuvvetinden korkarlar ve titrerlerdi. Hindulann tapindikla- 
n kimseler ise, herkesin, kendilerine tapinmasini istediler. Kendilerini 
ma'bud olarak tanitdilar. Bir yaratanin varhgina inaniyorlardi. Fekat, 
Onu kendilerine hulul etmis, kendileri ile birlesmis samyorlardi. Bunun icin, 
herkesin kendilerine tapinmasini istiyorlardi. Kendilerine tann diyorlar- 
di. Her kotiiliigii yapiyorlardi. Tann, her istedigini yapar ve yaratdigi sey- 
leri istedigi gibi kullanir diyorlardi. Bunlar gibi, daha nice bozuk ve sacma 
sozleri vardi. Kendileri sapitmis, baskalanni da sapdirmislardi. Peygamber- 
ler "aleyhimiissalevatii vetteslimat" boyle degildiler. Baskalanna yasak et- 
dikleri kotuliiklerden kendileri de encok sakinirlardi. Kendilerinin de, 
herkes gibi insan olduklanni soylerlerdi. Farisi misra' tercemesi: 

Yollardaki aynhgi gor! Nerden nereye? 

168 

YUZALTMISSEKIZiNCi MEKTUB 

Bu mektub, hace Emkenegf hazretlerinin oglu hace Muhammed Kasi- 
ma "kaddesallahii sirrehumel'aziz" yazdmisdir. Ebu Bekr-i Siddikin yolu- 
nun yiiksekligi bildirilmekde, bu yolu bozanlardan aci aci sikayet edil- 
mekdedir: 

Biitiin varhklann yaratam olan Allahii tealaya hamd olsun! Peygamber- 
lerin en ustiinune "sallallahii aleyhi ve sellem" bizden salat ve selam olsun! 
O yiice Peygamberin temiz Aline ve Eshabimn hepsine iyi diialar olsun! Me- 

-208- 



sayih-i kiramin yiiksek soyundan olan ve Evliyanin bizlere kiymetli yadi- 
gan bulunan, siz mubarek evlada bu yandan cok diialar eder ve sonsuz say- 
gilanmizi sunanz. Sizlere kavusmak arzumuzu arz ederiz. Arabi beyt ter- 
cemesi: 

Sevgiliye kavusmak, ele gecer mi acaba? 
Yiiksek daglar ve korkunc tehliikeler var arada. 

Yxiksek bilginize sunanz ki, bu kiymetli yolun ustiinliigu ve bu yolun bii- 
yiiklerinin yiiksekligi, siinnete yapisdiklan ve bid'atlerden kacindiklan 
icindir. Bunun icindir ki, bu yiiksek yolun biiyiikleri, yiiksek sesle zikr et- 
mekden bile sakinmislardir. Kalb ile sessiz zikr etmegi emr buyurmuslar- 
dir. Sarki, kaside, ilahi gibi seyler okumagi, raks, dans etmek gibi oyunla- 
n ve Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" efendimiz ve dort halifesi "rid- 
vanullahi aleyhim" zemanlannda olmiyan vecd ve tevaciid, ya'ni kendin- 
den gecmek, sii'ursuz hareket ve sozleri yasak etmislerdir. O biiyiikler 
zemanlannda bulunmiyan halvet ya'ni yalniz basina kalmak ve erba'in 
ya'ni kirk gun bir yere kapanip cile cikarmak yerine, insanlar arasinda, kal- 
bini Allah ile bulundurmak se'adetine kavusmuslardir. Siinnete yapisarak, 
cok kiymetli seyler elde etmislerdir. Bid'atden sakinarak, yiiksek derece- 
lere kavusmuslardir. Bunun icin, baska yoldan ilerleyenlerin, en son ele ge- 
cirdikleri seyler, bu biiyiiklere, daha baslangicda verilmis, bunlann yolu, 
biitiin yollardan iistiin olmusdur. O biiyiiklerin sozleri, kalb hastaliklanna 
ilacdir. Onlann, aciyarak bakislan ma'nevihastahklara sifadir. Talebele- 
rini bir bakisla, diinya ve ahirete diiskiin olmakdan kurtanrlar. Cok kiymet- 
li, yiiksek himmetleri, yardimlan; sevenleri, kotiiliiklerden, ma'nevi cukur- 
lardan cikararak, ilahi ni'metlere kavusdurur. Farisiiki beyt tercemesi: 

Naksibend biiyiikleri oyle, kriavuzdur, 
ki, yolculanm gizlice kavusdurur. 

Kuvvetii miknatis gibi, sevdiklerinden, 
halvet ve cile fikrini ceker, atdirir. 

Fekat simdi, bu yol ele gecmez olmusdur. Ortulmus, goriinmez olmus- 
dur. Bu yolda olduklarmi soyleyenler, o biiyiiklerin izlerinden ayrilmis, o 
biiyiik ni'metleri elden kacirmislardir. Her yere bas vurmakda, kiymetli cev- 
herlere arka cevirip, birkag saksi parcasi ile oyalanmakdadirlar. Cocuklar 
gibi, tas toprakla oyalanmakdadirlar. Sikintilanndan, saskinhklanndan, o 
biiyiiklerin yollanni unutmuslardir. Kimisi, bagirarak zikr etmekde, kimi- 
si sarkilarla, kaside okumakla ve oynamak, ziplamakla vakt gecirmekde- 
dir. Halk arasinda, Allahii tealayi hatirlayamadiklanndan, kirk gun bir ye- 
re kapanip halvet yapiyorlar. Daha cok suna sasihr ki, bu bid'atleri yapar- 
ken, o mubarek yolu kuvvetlendirdiklerini, olgunlasdirdiklanni samyorlar. 
Bu yikicihklanna, ta'mir ve onarim diyorlar. Allahii teala, bunlara akl ve 
insaf versin! Bu yolun biiyiiklerinin, yiiksekliklerinin kokusunu bunlara du- 
yursun! Nun suresindeki ve Sad suresindeki ayet-i kerimeler hurmeti icin, 
sevgili Peygamberi ve onun temiz Ali hatiri icin "sallallahii teala aleyhi ve 
ala Alihi ecma'in" bunlan gaflet uykusundan uyandirsin! Boyle aslsiz ve 
uydurma seyler, buralarda yayilmisdir. Oyle olmus ki, biiyiiklerin yolu 

- 209 - Mektubat Tercemesi: - F:14 



biisbiitiin ortulmiisdiir. Oniine gelen, reform yapmis, yenilikler ortaya ci- 
karmis, eski, ana yol unutuhnusdur. Bu acikli hali gorerek, icim sizhyor. Bu 
cokuntiiyii, yiiksek kapinizdaki hizmetcilerinize duyurmak istedim. Boy- 
lece, yxiregimdeki sikintiyi gidermegi diisundum. Bilemiyorum ki, o yiik- 
sek evladin hizmetinde, nasil kimseler bulunmakdadir? Mubarek meclisi- 
nizde ne cesid adamlar yer almakdadir? Farisi beyt tercemesi: 

Cigeri yakan dusunceden goztime uyku girmedi: 
Ac aba o sergilim, geceyi hi in in ile gecirdi? 

Allahii teala, mubarek zatinizi "rahmetullahi aleyh" bu belalann hep- 
sinden korusun! Bu bozuk ve yikici akintimn, o serefli kapinizdan iceri siz- 
masini onlesin! 

Muhterem efendim! Bu yiiksek yola reformlar, sapikhklar, oyle sokul- 
du ki, bize karsi olanlar, eger, bu yol bid'at yoludur, basdan basa sapikhk- 
dir deseler yeri vardir. Gece, tehecciid nemazim biiyiik cema'at ile kiliyor- 
lar. Bu bid'atin, siinnet olan teravih gibi, cami'lerde yapilmasina cahsiyor- 
lar. Bunu biiyiik bir ibadet samyorlar. Herkesi boyle yapmaga caginyorlar. 
Bilmiyorlar ki, nafile nemazlan cema'at ile kilmanm mekruh oldugunu 
fikh alimleri bildirmisdir "rahmetullahi teala aleyhim ecma'in". Allahii te- 
ala, o alimlerin cahsmalanna bol bol iyilikler versin! Alimlerden birkacina 
gore, nafile nemazlann cema'at ile kihnmasi mekruh olmak icin, herkese du- 
yurmak, herkesi cagirmak sartdir. Cami'in bir kosesinde cema'at ile kilmak 
mekruh olmaz demislerdir. Cema'at iic kisiden cok olursa mekruh olacagi- 
m soz birligi ile bildirmislerdir. Bundan baska, tehecciid nemazim oniic rek'at 
kihyorlar. Oniki rek'atini ayakda kihyorlar. iki rek'at da oturarak kihyor- 
lar. Bu iki rek'at, bir rek'at yerine gecer diyorlar. Oturarak kihnan nema- 
zin sevabi, ayakda kihnan nemaz sevabimn yansi olur samyorlar. Boyle bil- 
meleri ve boyle yapmalan da, siinnete uygun degildir. Peygamberimiz "sal- 
lallahii aleyhi ve sellem" oniic rek'at kildi ise de, bunun iic rek'ati vitr ne- 
mazi idi. Vitr nemazi iic rek'at oldugu icin tehecciid nemazi tek rek'at ol- 
du. Yoksa bunlarin zan etdikleri gibi degildir. Farisi beyt tercemesi: 

Sakmdim lafi uzatmakdan, iki goziini! 
kalbini kirmiyayim, yoksa, cokdur siiziim. 

Ne kadar sasihr ki, Ehl-i siinnet alimlerinin en cok bulundugu Mavera- 
iinnehrde, boyle bid'atler deger kazandi ve bu cins bid'atler meydana cik- 
di. Halbuki, biz fakirler islamiyyet bilgilerini, o biiyiiklerin hareketlerin- 
den almakdayiz. Allahii teala dogruyu bildiricidir. Allahii teala bizi ve si- 
zi Peygamber efendimizin "sallallahii aleyhi ve sellem" islamiyyeti cadde- 
sinden ayirmasin ve bu diiaya amin diyene Allahii teala merhamet eylesin! 



ilahi ncdir bu ask, yakdi cismii cammi? 
Bundaki zevk baskadir, duyulur izhar olmaz. 
Ne tarafa giderim, birakip sultammi, 
Seni sevdi bu gonul, olse ele yar olmaz! 

-210- 



169 

YUZALTMISDOKUZUNCU MEKTUB 

Bu mektub, seyh Abdiissamed-i Sultanpurfye gonderilmisdir. Miirsid-i 
kamil ne zeman ve liicin lazim oldugu bildirilmekdedir: 

Alemlerin rabbi olan Allahii tealaya hamd olsun! Peygamberlerin en iis- 
tunxine "aleyhimusselam" ve Onun temiz Al ve Eshabina bizden selamlar 
ve diialar olsun! 

Lutf ve ihsan ederek gonderdiginiz kiymetli mektub geldi. Bizi cok sevin- 
dirdi. Birsey soruyorsunuz. Yavrum! Herseyden once istenilecek sey ve en 
cok aramlacak sey, Allahii tealaya kavusduran yolu bulmakdir. Fekat insan, 
once diinya islerine dalmis, bircok ihtiyaclanna sanlmis oldugundan pek kir- 
li, cok asagidir. Allahii teala ise, her bakimdan yiiksek ve kusursuzdur. On- 
dan feyz gelmesi ve gelen feyzlerin, ma'rifetlerin ahnmasi icin verici ile 
ahci arasinda bir baglanti, bir yakinhk yokdur. Bunun icin, bu yolu bilen ve 
goren bir kilavuz elbette lazimdir. Bu kilavuzun, hem ahci ile, hem verici ile 
baglantisi olmasi sartdir. Ancak boyle olursa, aracihk yapabilir. Ahci, veri- 
ciye yaklasdikga, kilavuz kendini aradan cekmege baslar. Talib ya'ni ahci, 
matluba tarn baglaninca, rehber aradan busbiitiin kalkar. Talibi, matluba, 
araci olmadan kavusdurur. Bunun icindir ki, baslangicda ve yolda iken, 
aranilan sey, rehberin aynasindan baska hicbir yerde goriilemez. Sona eren- 
lere, rehberin aynasi olmadan, matlub kendini gosterir. Vasl-i uryani hasil 
olur. Bu zeman, pir araya girerse, basini keserim denilmesi, sersemce, ab- 
dalca bir sozdiir. bogru yolda olanlar, boyle konusmazlar. Edebsizlik etmez- 
ler. Her istediklerini pirin bereketinde ararlar ve bulurlar. Vesselam. 

170 

YUZYETMISiNCi MEKTUB 

Bu mektub, seyh Nura \ azdnnsdir. Allahii tealamn emrlerini yapmak ve 
yasaklarindan sakinmak lazim oldugu gibi, insanlarin haklarim gozetmek 
ve onlarla iyi gecinmek de lazim oldugu bildirilmekdedir: 

Allahii tealaya hamd olsun. Onun secdigi, sevdigi kullanna selamlar ol- 
sun! Ey aklh kardesim! Allahii tealamn emrlerini yapmak ve yasaklarindan 
kacmak lazim oldugu gibi, insanlarin haklarim odemek ve onlarla iyi gecin- 
mek de lazimdir. (Allahii tealamn emrlerini biiyiik bilmek ve Onun yarat- 
diklanna acimak lazimdir) hadis-i serifi, bu iki hakki yerine getirmek lazim 
oldugunu gostermekdedir. Bu iki hakdan yalniz birini gozetmek kusur olur. 
Bir biitiinun, bir parcasi, onun hepsi demek degildir. Bundan anlasihyor ki, 
insanlardan gelen sikintilara dayanmak lazimdir. Onlarla iyi gecinmek va- 
cibdir. Kizmak iyi olmaz. Sert davranmak yakismaz. Farisi beyt tercemesi: 

Seviyorum diyenin, giizel olsa da pek, 
nazhhgi birakip, naz cekmesi gerek! 

Sohbetde cok bulunmusdunuz. Va'z ve nasihatlan cok dinlemisdiniz. 
Onun icin, sozii uzatmiyorum. Birkac kelime ile kisa kesiyorum. Allahii te- 
ala, bizi ve sizi "kaddesallahu teala esrarehumel'aziz", islamiyyetin dogru 
yolunda bulundursun! Amin. 

-211- 



171 

YUZYETMiSBiRINCi MEKTUB 

Bu mektub, molla Tahir-i Bedahsfye yazilmisdir. Tesavvuf yolunda 
olanin, Allah icin, asagdik gostermesi, kulliik vazifelerini yapmasi ve isla- 
miyyete uymasi ve siinnet-i seniyyeye yapismasi ve giinahlarim goriip 
korkmasi lazim oldugu bildirilmekdedir: 

Alemlerin rabbi olan Allahii tealaya hamd olsun. Peygamberlerin efen- 
disine salat ve selam olsun. Onun temiz Aline ve Eshabinin hepsine iyi dii- 
alar olsun! "sallallahii teala aleyhi ve ala Alihi ve Eshabihi ecma'in". 

Biz fakirlerin, Allahii tealaya karsi asagi, kiiciikliik diisiincesi icinde ol- 
mamiz, herseyi Ondan beklememiz, kalbi kink, hep yalvanci ve Ona sigi- 
nici olmamiz, kulluk vazifelerini yapmamiz, islamiyyetin disina tasmama- 
miz ve siinnet-i seniyyeye siki sanlmamiz lazimdir. Hayrh isler yaparken 
niyyetlerimizi diizeltmeliyiz. Kalblerimizi, diinyaya diiskiin olmakdan kur- 
tarmahyiz. Her uzvumuz islamiyyete teslim olmahdir. Ayblanmizi goriip, 
giinahlanmizin coklugunu diisiiniip, Allahii tealanin intikam almasindan 
korkmahyiz. iyiliklerimizi az gormeli, giinahlarimiz az olsa da, cok bilme- 
liyiz. Sohret sahibi olmakdan, insanlar arasinda iyi taninmakdan cok kork- 
mah, titremeliyiz. Peygamberimiz "sallallahii aleyhi ve sellem", (Din ve- 
ya diinya islerinde iyi tanmarak parmakla gosterilmek, bir kimseye zarar 
olarak yetisir. Bu zarardan ancak Allahii tealanin korudugu kurtulabilir) 
buyurdu. insan, niyyeti ve isleri, ne kadar halis ve iyi olsa da, kendini ku- 
surlu ve kabahatli bilmelidir. Tesavvuf yolunda, ele gecen ni'metlere, hal- 
lere, zevklere guvenmemeli, ne kadar dogru ve islamiyyete uygun olsalar 
da, bunlara ozenmemelidir. Dine yapdigi hizmetlere, islamiyyeti kuvvet- 
lendirmesine ve insanlann dogru yola gelmelerine sebeb olmasina giiven- 
memeli ve bunlarla oviinmemelidir. Bu giizel isleri, kafirler ve facirler de 
yapabilir. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", (Cok olur ki, Allahii te- 
ala bu dfnini facir kimse He kuvvetlendirir) buyurdu. Dinini ogrenmek, Al- 
lahii tealanin nzasina kavusmak icin gelenleri, arslan ve kaplan gibi zarar- 
h bilmeli, bunun kendi harabhgina sebeb olmamasi icin cok korkmahdir. 
Talebe gelince, kendinde sevinc duyarsa, bunu kiifr ve sirk bilmelidir. 
Hemen tevbe, istigfar ederek bu sevinci gidermelidir. Onun yerine korku 
ve iiziintii yerlesinceye kadar ugrasmahdir. Hele, talebenin mahnda gozii 
olmakdan, ondan faide beklemekden cok sakinmahdir. Boyle olursa, tale- 
be istifade edemez ve pirin harab olmasina sebeb olur. Ciinki bu yolda, yal- 
niz halis din isterler. Ziimer suresinin iiciincii ayetinde mealen, (Biliniz ki, 
Allahii teala icin olan din, yalniz Onun icin olan halis dindir) buyuruldu. 
Allahii tealanin katinda sirke hicbir suretle yol yokdur. Kalbe gelen her si- 
kinti ve kararti, tevbe, istigfar ve pismanhk ile ve Allahii tealaya siginarak, 
kolayca giderilebilir. Fekat, bu aleak diinya icin gelen kararti, leke, kalbi 
biisbiitiin karartir, harab eder. Bunu temizlemek cok giic olur. Resululla- 
hin "sallallahii aleyhi ve sellem", (Diinyaya diiskiin olmak, giinahlarin 
basidir) hadis-i serifi cok dogrudur. Allahii teala, bizi ve sizi, diinyaya 
diiskiin olmakdan kurtarsin! Diinyaya diiskiin olanlan sevmekden ve on- 
larla arkadashk etmekden, diisiip kalkmakdan korusun! Ciinki o, oldiirii- 

-212- 



cti zehrdir ve iyi olmaz bir hastalikdir ve biiyiik beladir ve bulasici hasta- 
likdir. Aklh kardesim seyh Hamid yaniniza gelmekdedir. Ondan isitecegi- 
niz yeni, taze haberlerin kiymetini biliniz. Gerisini, bulusunca bildiririm. 

172 

YUZYETMiSiKINCi MEKTUB 

Bu mektub, seyh Bedf'uddin hazretlerine yazilmisdir. Biiyiiklerden 
cok azina bildirilmis olan birkac gizli bilgi aciklanmakdadir. Bu derecede, 
arif kendini islamiyyetden disan sanir. Bunun sebebi ve islamiyyete uygun- 
lugu bildirilmekdedir: 

Once, Allahii tealaya hamd ederim ve Onun Resulune "sallallahii aley- 
hi ve sellem" salat ve selam ederim. 

Kiymetli kardesim! iyi biliniz ki, islamiyyetin bir dis goruniisu vardir, 
bir de ici, ozii vardir. Disini, alimler bildirmislerdir. icini, oziinii, tesavvuf 
biiyiikleri anlamislardir. islamiyyetin goriiniisiinde ilerlemek, mahlukla- 
nn sonuna kadardir. Bundan sonra, eger viicub derecelerinde yiikselmek 
nasib olursa, dis ile ic birbiri ile birlesir. Bunlarla, San-xil-ilme kadar yxik- 
selir ki, burasi Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" mebde-i te'ayyii- 
niidiir. Bundan sonra, ilerlenirse, islamiyyetin ici de, disi da, yolda kahr. 
Arif, San-i hayatda yiikselir. Bu Sanin, mahluklar ile hie benzerligi, ilgisi 
yokdur. Hakiki Sanlardandir. izafet sifatlan bile, oraya yaklasamaz. Bu San, 
maksadin kapisi gibidir. Matlubun baslangicidir. Bu derecede, arif, kendi- 
ni islamiyyetden disarda bulur. Allahii teala korudugu icin islamiyyetin in- 
celiklerinden bir inceligi bile elden kacirmaz. Bu biiyiik ni'mete kavusmak- 
la sereflenenler cok az, hem de pekcok azdir. Tesavvuf yolculannin cogu, 
bu makamin golgelerine varabilmislerdir. Ciinki her yiiksek makamin, 
altinda golgesi vardir. Golgeye varanlar, islamiyyetden disanya cikdik 
sanmislardir. Kabugu soyduklanni, oze kavusduklanni zan etmislerdir. Bu- 
rasi, tesavvuf yolculugunun tehliikeli yeridir. Za'if olanlardan cogu, bura- 
da yoldan cikmis, miilhid ve zindik olmuslardir. islamiyyetden ayrilmislar, 
hem kaymislar, hem de baskalanni yuvarlamislardir. Biiyiikler arasinda, 
vilayet derecelerinden birine kavusanlar ve o yiiksek makamin golgelerin- 
den birisinde, bu ma'rifeti edinenler, o makamin kendine varamamis ise- 
ler de, Allahii teala bunlan korumakdadir. islamiyyetin edeblerinden bir 
edebi elden birakmazlar. Bu ma'rifetin ic yiiziinii anlamasalar ve isin ozii- 
nii kavramasalar da, islamiyyetden kil kadar aynlmazlar. Allahii tealanin 
lutfii ve ihsani ile, sevgili Peygamberinin "sallallahii aleyhi ve sellem" sa- 
dakasi olarak, bu bilmece bu fakire coziiliince, isin ozii anlasihnca, az bir- 
sey aciklamak uygun oldu. Belki, nakislan dogru yola getirir ve olgunla- 
ra isin ic yiizii aydinlanir. 

islamiyyetin emrleri, yasaklan, hem bedenedir, organlaradir, hem de kal- 
bedir. Ciinki nefsin temizlenmesi, bu ikisinin islamiyyete uymasina bagh- 
dir. iste, o makama erisen biiyiiklerde, islamiyyetden disan asan, bu ikisin- 
den baska olan latifelerdir. islamiyyete uymasi lazim gelen bu iki parca, her 
zeman uymakdadir. Baska latifelere, islamiyyete uymak icin emr olunma- 
misdir. 

-213- 



Tesavvuf yolunda ilerlemeden once, bes latife birbirleri ile birlesmis idi. 
Ruh, sir, hafi ve ahfa latifeleri, kalbden ayri degillerdi. Seyr ve siiluk de- 
nilen o yolculukda, bes latife birbirinden aynldi. Herbiri, kendi yerine 
varip yerlesdi. Boylece, hangisinin islamiyyete uymakla vazifeli oldugu, han- 
gilerinin vazifeli olmadiklan anlasildi. 

Siial: O makamda, arif, bedenini ve kalbini de, islamiyyetin disinda 
buluyor. Bunun sebebi nedir? 

Cevab: Boyle bulmak, dogru bir bulus degildir. Boyle sanmakdadir. 
Kalbini ve bedenini, cok latif olan, baska latifeleri gibi gormekdedir. Bun- 
Ian da, onlar gibi, islamiyyetin disinda sanmakdadir. 

Siial: Beden ve kalb, islamiyyetin gorunusiine uymakla vazifeli olduk- 
lan gibi, islamiyyetin ozii, kalbin disina da yayilmakdadir. Boyle olunca, is- 
lamiyyetden disari cikmak, ne demek oluyor? 

Cevab: islamiyyetin ozii, ruh ve sir latifelerini asamaz. Hafi ve ahfaya 
eremez. islamiyyetden disarda kalanlar da bu ikisidir. Herseyin dogrusu- 
nu ancak Allahii teala bilir. 

Allahii teala bizi ve biitiin miislimanlari Peygamberlerin en ustuniine uy- 
makla sereflendirsin "aleyhi ve aleyhim ve ala alihim salevatii vetteslima- 
tii etemmiiha ve ekmeliiha"! 

173 

YUZYETMISUCUNCU MEKTUB 

Bu mekf iib, seyyid mir Muhammed Nu'man "kaddesallahii sirrehiil'a- 
ziz" hazretlerine yazilimsdir. Bir sorusuna cevabdir: 

Once, Allahii tealaya hamd ve Resuliine "sallallahii aleyhi ve sellem" 
selam ederim. 

Yiiksek seyyid hazretleri! Soruyorsunuz ki: 

Kelime-i tevhid soylerken, (La) deyince, goriilen ve bilinen herseyi 
yok bilmek lazimdir. Ciinki, Allahii teala istenilmekdedir. O da, goriilen ve 
bilinen seylerden baskadir. Hicbirine benzemez. Boyle olunca Muhammed 
aleyhisselamin gordiigiinii de yok bilmek lazim gelecekdir. Allahii teala, 
Onun gordiigiinden de baska olacakdir. 

Cevab: Ey kardesim! Muhammed "aleyhisselam" o kadar cok yiiksek ol- 
makla birlikde, yine insan idi. Yok iken yaratilmis bir mahluk idi. insan, in- 
sanlann yaratamni nasil kavnyabilir? Mahluk olan, hep var olandan ne an- 
hyabilir? Yoklukdan gelen, yok olmiyandan ne elde edebilir? Taha sure- 
sinin yiizonuncu ayetinde mealen, (Onu anliyamazlar, kavriyamazlar) bu- 
yuruldu. Seyh Ferideddin-i Attar "rahmetullahi aleyh" buyuruyor ki: 

Gormezmisin ki, Peygamber gibi bir sultan, 
o fakr ile eremedi, ugrasma, heman! 

Ey kiymetli kardesim! Burayi biraz aciklamak gerekiyor. Dikkatle oku- 
yunuz! (La ilahe illallah) kelimesinin iki makami vardir. Biri yok etmek- 

-214- 



de, ikincisi var etmekdedir. Bu varhgin ve yoklugun da ikiser yiizleri var- 
dir. Birinci bakimdan, batil tannlann ibadete haklan yok edilmekde ve hak 
olan ma'budiin ibadete hakki var oldugu bildirilmekdedir. ikinci bakimdan 
ise, maksud olmiyan ve matlub olmiyan maksadlara olan baglantilar yok 
edilmekde ve hakikimatluba olan baglihgin varligi bildirilmekdedir. Bas- 
langicda, birinci bakimdan yiikseklik, bilinen ve goriilen her seyi (La) 
derken yok eylemekdir ve varhk makaminda, (ilia) demekden baska bir- 
sey diisiinmemekdir. Birkac zeman boyle yaparak kalb gozii kuvvetlendik- 
den sonra, (ilia) derken, varligi soylenen hakiki var olan da, yok edilenler 
gibi goriinmege baslar. Fekat salik, o goriilenden baskasini aramakda, on- 
dan baskasini istemekdedir. Ciinki bu kemalin baslangicinda, (La) derken, 
yok bilinen hersey, ibadete haklan olmiyan mahluklar idi. Bu kelime-i tev- 
hidi cok soylemenin bereketi ile, ibadete hakki olan ma'buddan aynlmis- 
lardir. Fekat, kalb gozii kuvvetli olmadigi icin, ibadete hakki olan ve (ilia) 
derken var bilinen viicub ya'ni daimi varhk mertebesini gormiyordu. O ma- 
kamda, (ilia) demekden baska birsey bilmiyordu. Kalb gozii kuvvetlenin- 
ce, var dusiiniilen de, yok bilinenler gibi goriildii. Viicub mertebesinde ism- 
ler ve sifatlar da bulundugu icin ve salik, herseyden ayn bir van istedigi icin, 
istedigini ismlerin ve sifatlann otesinde aramakdadir. Ciinki, herseyden ay- 
n olan var mertebesinde, ibadete hakki olmak da, ibadete hakki olmamak 
gibi yokdur. Farisi beytler tercemesi: 

Asikm gonlii bir giizele takihnca, 
rahat eder mi, baskasma karusunca? 

Ytiz demet feslegen rerseler bir bulbule, 
koklamaz hie onu, yine gider bir gtile. 

Nilufer otu, gtinese olunca asik, 
ondorduncu ayi gormek ister mi artik? 

Cigeri yanan, ararhep suyun tadim, 
cok seker rerseler de, hie begenmez am. 

Ikinci bakimdan, maksud olmiyan, aramlmayan maksadlan yok etmek idi. 
Bunun en yuksek mertebesi, viicub mertebesini gormegi de, mahluklann 
mertebelerini gormek gibi, (La) derken, yok etmekdir. (illallah) derken de, 
bu kelimeden baska hicbirseyi diisiinmemekdir. Farisi, iki beyt tercemesi: 

Kusumdan nasilhaber vereyim sana? 
Anka ile yasar hep, gitmez bir yana. 

Anka diye ismini duymus insanlar, 
k ii su in ii n isminiyse, hie bilmez onlar! 

Yuksek yaradihsh, ileri goriislii olanlar, oyle bir maksadi ararlar ki, 
ele gecemez. Hatta, ne oldugu anlasilamaz. Cennetde, Allahii teala elbet 
goriilecekdir. Fekat nasil goriilecegini diisiiniirsek hie anhyamayiz. Herkes, 
ahiretde gorecegiz diye sevinmekdedir. Halbuki ben, hie goriilemiyecek bir 
maksada tutulmusum. Aradigimdan hicbirseyin bilinmesini istemiyorum. 
Isitilsin, fekat hie kavusulmasin. Bilinsin, fekat hie goriilmesin diyorum. Ne 

-215- 



yapayim. Beni boyle yaratmislar. Farisi misra' tercemesi: 

Herkes, bir is icin yaratilmisdir! 

Bu mertebede, cok saskin isem de, edebi gozeterek, cilginca konusmu- 
yorum. Farisi misra' tercemesi: 

lie nil n deliligim, usta bir sevgilidir. 

Farisi beyt tercemesi: 

Omr gecdi anlatmadan, derdimi, clciiiiiui. 
artik sabah oluyor, keseyim hikayemi. 

Dogru yolda gidenlere ve Muhammed aleyhisselamin izinde ilerleyen- 
lere, Allahii teala bizden selam eylesin! 

174 

YUZYETMISDORDUNCU MEKTUB 

Bu mektub, hace Muhammed Esref-i Kabilfye yazilmisdir. Bu yolun sas- 
kinlari, uzakhk goriinen yakinhk ve ayrihk samlan vuslat ararlar. Yazilan 
rii'yanin cin te'siri ile oldugu bildirilmekdedir: 

Kiymetli kardesimin giizel mektubu geldi. Fakirleri sevdiginizi ve bu yiik- 
sek insanlara sigindiginizi bildirdigi icin, bizleri cok sevindirdi. (Kisi sev- 
digi ile beraberdir) hadis-i serifi, biiyiik miijdedir. Fekat, bu yolun asikla- 
n, bu kadarla doymazlar. Yakinhk goriinen uzakhkla sevinmezler. Uzak go- 
riinen bir yakinhk ve ayrihk goriinen bir kavusmak ararlar. isin gecikdiril- 
mesine, sonraya birakilmasina razi olmazlar. Tenbelligi, gericiligi cirkin bi- 
lirler. Kiymetli dakikalan, yaldizli pislikler icin elden kacirmazlar. Omiir 
sermayesini, sonu gelmez hayaller arkasinda gecirmezler. Yiiksekleri bira- 
kip, alcaklara bakmazlar. Begenileni verip, gadab olunani, kizilani almaz- 
lar. Tath yagh yemeklere aldanmazlar. ince, siislii elbise icin, Allahii tea- 
laya kulluk zevkini vermezler. Hiikiimdarhk koltugu gibi olan kullugu, pis- 
lik gibi olan diinya baghhgi ile kirletmekden utanirlar. Allahii tealanin miil- 
kiinde, memleketinde, Lat ve Uzza putlanni Ona ortak yapmakdan haya 
ederler. Kardesim! Bu makamda, halis din isterler! Ziimer suresinin iiciin- 
cii ayetinde mealen, (Biliniz ki, Allahii teala, ancak halis dini begenir) bu- 
yuruldu. Ortakhk tozunu bile kondurmak istemezler. Ziimer suresinin 
altmisbesinci [65] ayetinde mealen, (Birseyi ortak edersen, ibadetlerini, iyi- 
liklerini elbette yok eder!) buyuruldu. Bir an, kendinizi diisiiniiniiz ! Eger, 
ortak katilmamis bir dininiz varsa, size miijdeler olsun! Eger boyle degil- 
se, basiniza bela gelmeden once caresine basvurunuz! 

Yazdiginiz ru'ya, cin goriinmesidir. Onun bos isleridir. Cinnin boyle, bo- 
zuk isleri, taliblerde cok goriilmekdedir. Buna hie iiziilmeyiniz! Nisa sure- 
sinin yetmisbesinci [75] ayetinde mealen, (Seytanin aldatmasi, elbette 
za'ifdir) buyuruldu. Eger yine gelirse, (Kelime-i temcid) okuyunuz! Ya'ni, 
(La havle ve la kuvvete ilia billahil'aliyyil'azim) deyiniz! Bunu okumak, cin- 
leri dagitir, kovar. Dogru yolda bulunanlara ve Muhammed Mustafamn izin- 
de gidenlere selam olsun "aleyhi ve ala alihissalevatii vetteslimatii etem- 
miiha ve ekmeliiha"! 

-216- 



175 

YUZYETMiSBESINCi MEKTUB 

Bu mektub, haiiz Mahmuda yazilmisdir. Kalbin telvfnlerini ve temkini- 
ni bildirmekdedir: 

Kiymetli kardesimin serefli mektubu geldi. Hallerinin telvinlerinden, 
ya'ni degisikliklerinden birseyler yazmissiniz. Bu yolun basinda da, sonun- 
da da, salikler, hallerin telvininden kurtulamaz. Telvinler kalbde ise, salik 
(Erbab-i kulub)dan olur. Bunlara (ibn-iil-vakt) de denir. Kalb, telvinden kur- 
tulmus, hallere kul olmakdan azad olmus ve temkin makamina yetismis ise, 
haller artik nefse gelir. Ciinki nefs, kalbin yerine oturmus, onun islerini gor- 
mekdedir. Nefsin bu telvini, kalbin temkininden, ya'ni degisik hallerin gel- 
mesinden kurtuldukdan sonra olur. Bu telvinin sahibine, (Ebiil-vakt) demi- 
se, yeri vardir. Allahii tealamn yardimi ve yalniz Onun ihsani ile nefs de, bu 
telvinden kurtularak, temkine ve itminana kavusursa, telvinler cesidli mad- 
delerden yapilmis olan bedene gelir. Bu telvin, artik hie gitmez. Ciinki be- 
den, temkine kavusamaz. Beden, latifelerin en ustunii olan ahfaya benzese 
de, temkine kavusamaz. Ahfaya gelen temkinden bedene de bulasirsa da, 
kendi telvinleri yine yok olmaz. Herseyde asla bakihr. Dallara, kollara ba- 
kilmaz. Bu makama eren kimse, ustiinlerin ustiinii olur. Tarn ebiil-vakt is- 
te budur. (Allahii teala ile, oyle vaklim vardir ki, aramiza melek de giremez) 
hadis-i serifinde bildirilen vakt icin, bir an diyenler oldugu gibi, uzun siirmek- 
dedir diyenler de oldu. ikisi de dogrudur. Yukanda bildirildigi gibi, insanin 
ba'zi latifeleri icin, az olur ve kisadir. Baska latifeleri icin ise, uzun surer. 

Soziin kisasi, zahiri, ya'ni goriinen organlan, parlak islamiyyete uygun 
olarak kullanmah, batin icin, ya'ni kalb ve oteki latifeler icin, alinan der- 
si cok yapmahdir. Farisi beyt tercemesi: 

Bu sonsuz okyanusda kurbaga gibi, 
el ayak oynat, zira derindir dibi! 

Kiymetli kardesimiz Muhammed Siddik, Egre sehrindedir. Sizinle bu- 
lusmasi, onun icin biiyiik ni'met olacakdir. 

176 

YUZYETMISALTINCI MEKTUB 

Bu mektub, molla Muhammed Siddfka yazilmisdir. Dakikalari kiymet- 
lendirmek lazim oldugu bildirilmekdedir: 

Allahii tealaya hamd olsun! Onun secdigi kullanna selam olsun! Ha- 
dis-i serifde, (Bir kimsenin iyi miisliman oldugu, luzumlu seylerle ugra- 
sip, faidesiz seylerden uzaklasmasi ile belli olur) buyuruldu. Bunun icin, 
zemanlan kiymetlendirmek lazimdir. Boylece, faidesiz, bos yere vakt 
oldiirmekden kurtulmus olursunuz. Si'r, kaside ya'ni mevlid-i nebi oku- 
magi baskalarma birakip, sessizce, batindaki nisbeti muhafaza etmege ca- 
hsmahdir. Arkadaslann toplanmalan, batinin dagilmamasi icindir. Ote- 
den beriden konusmak icin degildir. Bunun icin, bir koseye cekilmeyip, 
birlikde bulunmagi begenmislerdir. Batinin toparlanmasini, toplulukda 

-217- 



aramislardir. Gonxil toplulugunu bozan toplantilardan kacinmak lazim- 
dir. Batinin toplulugunu bozmiyan hersey mubarekdir. Bozanlar ise, 
ugursuz ve bereketsizdirler. Oyle yasamahdir ki, yaninda bulunanlann ba- 
tinlan toparlansin. Onlan goniil daginikhgina dusurmemelidir. Kendini 
toparlamali, konusmamahdir. Nutk cekecek, dedikodu yapacak zeman de- 
gildir. Farisi misra' tercemesi: 

Ders verecek, kessaf tefsiri okuyacak zeman degill 

Vesselam. 

177 

YUZYETMiSYEDINCi MEKTUB 

Bu mektub, Cemaleddin Hiiseyn-i Bedahsfye yazilmisdir. i'tikadi, Ehl-i 
siinnet i'tikadina gore diizeltmek lazini oldugu bildirilmekdedir: 

Hace Cemaleddin-i Hiiseyn, genclik zemanmi biiyiik ni'met biliniz! El- 
den geldigi kadar, bu zemani, Allahii tealanin razi oldugu isleri yapmakla ge- 
ciriniz! Bunun icin de, herseyden once, i'tikadi, Ehl-i siinnet alimlerinin bil- 
dirdiklerine gore diizeltmek lazimdir. ikinci olarak fikh bilgisini ogrenme- 
li ve isleri, bu bilgiye uygun yapmalidir. Ancak bunlardan sonra, tesavvuf yo- 
lunda ilerlemege sira gelir. Bunlan yapabilen, felaketlerden kurtulur. Yap- 
miyanlar kurtulamaz. Hace Muhammed Salihin cocuklanna yardim edi- 
niz! Onlara yardim, babalanna yardim demekdir. Farisi misra' tercemesi: 

Aramlan hazineyi gosterdim sana! 

Vesselam. 

178 

YUZYETMiSSEKiZINCi MEKTUB 

Bu mektub, inirza Muzaffere yazilnnsdir. Alenilerin efendisine uymak 
lazini geldigi bildirilmekdedir: 

Allahii teala, ecrinizi artdirsin ve kiymetinizi yiikseltsin, islerinizi ko- 
laylasdirsin ve kalbinizi genisletsin! Resulullahin ahlaki ile ahlaklanmis bir 
zata ihsan yapmagi ve herkesle iyi gecinmegi hatirlatmaga ne liizum var- 
dir? Ona karsi, bunlan soylemek, saygisizhk olabilir. insan muhtac oldu- 
gu zeman kurtdan, kusdan meded umar. Za'if ve aciz kimselerden de ih- 
san bekler. Bunun icin, basinizi agntiyorum. Muhtaclann imdadcisi olmak 
istiyorum. Kiymetli efendim! ihsan, kime yapihrsa yapilsin, cok iyidir. 
Fekat yakin olanlara ihsan etmek daha iyidir. Resulullah "sallallahii aley- 
hi ve sellem" komsulann haklanni gozetmege o kadar onem verirdi ki, Es- 
hab-i kiram "aleyhimiirndvan" komsulara da, oliiden miras diisecek san- 
mislardi. Farisi iki beyt tercemesi: 

Oyle yakm olduk ki, birbirimize, 
Sen bir giines, biz de sanki birer golge. 
Ne olur ey, kimsesizlerin kimsesi, 
Lutfune karussa, komsulann hepsi! 



Vesselam. 



218 



179 

YUZYETMISDOKUZUNCU MEKTUB 

Bu mektub, mir Mu ha mined Nu'manin oglu mir Abdiillaha yazdmisdir. 
Nasihat vermekdedir: 

Kiymetli yavrum! Cenab-i Hak, hayrh islerinizde yardimciniz olsun! 
Genclik caginin kiymetini biliniz! Bu kiymetli gunlerinizde, islamiyyet 
bilgilerini ogreniniz ve bu bilgilere uygun olarak yasayiniz! Kiymetli 6m- 
runuzii faidesiz, bos seyler arkasinda gecirmemek icin ve oyunla, eglence 
ile gecirmemek icin cok uyanik olunuz! 

Yiice babaniz, birkac giin sonra, insaallahii teala, sizlere kavusacakdir. 
O gelinceye kadar, yaninizda bulunanlara goz kulak olunuz! Farisimisra' 
tercemesi: 

Merd isen, kendine baba oil 

180 

YUZSEKSENINCi MEKTUB 

Bu mektub, Emkenegi hazretlerinin oglu hace Ebiil-Kasima yazilmis- 
dir "kaddesallahii esrarehumel'aziz". Bu yolun biiyiiklerinden, ismleri 
sasirilan birkaci iizerinde bilgi istemekdedir: 

Saygi deger efendim! Yiiksek hocamiz Muhammed Baki "aleyhirrahme" 
hazretlerinden ogrendigimize gore, hace-i Ahrar hazretleri ile, mevlana ha- 
ce Emkenegi "kaddesallahii esrarehiimeraziz" hazretleri arasinda bulunan 
pirlerimiz iki idi. Bu iki biiyiikden biri, Mevlana hazretlerinin yiiksek ba- 
basi Mevlana Dervis Muhammeddir. ikincisi, Mevlana Dervis Muham- 
medin dayisi Mevlana Muhammed Zahiddir "kaddesallahii esrarehumel'a- 
ziz". Gecenlerde, mesihatden hace Muhammed Mahmud buraya geldi. 
Ilk goriismemizde, Mevlana hazretlerinden soz acdi. Mevlana kimseden izn 
almamisdir. Bunun icin, onceleri talebe kabul etmezdi. Oliimiine yakin, 
seyhlik yapmaga basladi, dedi. Kendisi cok yiiksek idi. Cevab olarak: Ma- 
vera-iin-nehr alimlerinin hepsi, onun ustunlugunu soylemekdedir. Boyle bir 
kimsenin, izn almadan talebe yetisdirmege kalkismasi nasil dusiiniilebilir? 
Boyle yapmak, hiyanet olur. Hicbir miislimanin boyle yapacagi dusiiniile- 
mez. Nerde kaldi ki, din biiyiikleri icin dusuniilsiin, denildi. Buna karsihk, 
hace Havend Mahmud dedi ki: Birgiin, Mevlana hace Kelan Dehbidi ya- 
nima gelmisdi. Hace karpuz yiyordu. Mevlana da istedi. Hace, (Sizin kar- 
puzunuz temamdir) dedi. Mevlana da, (Karpuzumuzun temam olduguna 
siz sahid olur musunuz?) dedi. (Evet, karpuzunuzun temam olduguna sa- 
hid olurum) dedi. Mevlana, o zemandan beri, talebe yetisdirmege basladi, 
dedi. Hace Havendin bu sozii de yerinde goriilmiyor. Yalniz bu kadarcik soz- 
le, Mevlananin talebe yetisdirmege baslamasi ve seyhlik yapmasi, onun bii- 
yiiklugune yakisik olmuyor. Hace Havend Mahmud, daha sonra, Hace-i Ah- 
rar hazretleri ile, Mevlana hazretleri arasinda bulundugu soylenen iki bii- 
yiik kimsenin ismleri de yanhsdir dedi ve baska iki ism soyledi. Sonra, Mev- 
lana Dervis Muhammedin kendi dayisina bir baghligi yokdur. Bir baska- 

-219- 



sina bagh idi dedi. Bu sozlere cok sasdik. Bunun icin, basinizi agntiyoruz 
ki, bu iki biiyiigiin ismlerini, senedleri ile yaziniz ki, kimsenin soyle boyle 
demege yiizii kalmasin. Iznli oldugunu yazmaniza luzum gormiyoruz. 
Onun buyukliigii, en acik sahiddir. Bununla beraber eger yazarsaniz, soz 
atanlann dilleri kokiinden kesilmis olur. Hace Havend Mahmudun, bu uy- 
gunsuz sozleri neden soyledigi anlasilamadi. Belki, bu fakirleri kiiciik dii- 
surmek istemisdir. Ciinki iistadi begenmemek, onun talebesini hice saymak 
olur. Bu zevallilan asagilamak icin cok seyler bulabilirdi. Bunu yapabilmek 
icin, din biiyuklerine leke siirmesine ne liizum vardi? Yok, baska seyler dii- 
siinerek, buyiiklerin kendilerini gozden diisurmek istedi ise, bu daha cir- 
kindir. Az bir anlayisi olan, bu cirkinligi hemen sezer. Ya Rabbi! Dogru yo- 
lu gosterdikden sonra, sen bizi sapitmakdan koru! Rahmet hazinelerinden 
bizlere ihsan eyle! Sen, biiyxik ihsanlar sahibisin. Peygamberlerin efendi- 
si hurmetine "aleyhi ve ala alihissalevatxi vetteslimat", bu dxiamizi kabul 
eyle! Dogru yolda bulunanlara selam olsun! 

181 

YUZSEKSENBiRINCi MEKTUB 

Bu mektub, mubarek oglu meyan Muhammed Sadik hazretlerine yazil- 
misdir "kaddesallahii teala esrarehiimel'aziz". Siialine cevabdir: 

Aklh oglum Muhammed Sadik "rahmetullahi aleyh" soruyor: 

Siial: Evliyadan bir kismini, Allahxi tealaya yakinhk derecelerinin asa- 
gisinda goriiyorum. Halbuki bunlar ziihd, tevekkiil, sabr ve nza makamla- 
nnin yiiksek derecelerindedirler. Bir kismini da, yakinhk mertebelerinin 
yxiksek derecelerinde goriiyorum. Halbuki bunlar "rahmetullahi aleyhim 
ecma'in", ziihd ve tevekkiil gibi makamlann asagi derecelerindedirler. 
Bu makamlann yiiksek olmasi, yakinin fazla olmasina baghdir. Yakinin faz- 
la olmasi da yakinhk ile artar. Acaba biz mi yanhs goriiyoruz? Yoksa, bu 
makamlann yiiksekligi, yakinhkdan baska birseye mi baghdir? 

Cevab: Bu makamlann yiiksekligi yakin olmaga baghdir. Cok yakin ola- 
nin yakini fazla olur. Kesfiniz de dogrudur. Yakin olan, latifelerin en lati- 
fidir. Yakini cok olan da bu latifelerdir. Bu makamlann yiiksekligi, yaki- 
nin cokluguna bagh oldugundan, o da, bu latifelere nasib olur. Bir biiyiik 
Veli, cok yakin olmadigi halde, latifelerin en latifinin makamlarmdan bi- 
rinde bulunabilir ve latifelerin en koyusuna inmemis olabilir. Bu makam- 
da iken, yakinhgi cok olan ve en koyu latifeye ya'ni maddeden yapilmis be- 
den latifesine inmis olan bir Vehden iistiin olur. Ciinki, beden latifesinde 
o yakinhk olmadigi icin, yakin hasil olmamisdir. Bunun icin, o makamlar, 
nicin iistiin olur? Bu latifeye doniip inen bir Veh, bu latifeye bagh kahr. On- 
ce, baska latifelerde hasil olmus olan yakinler ortiiliir. Beden latifesine in- 
meyen Veh boyle degildir. Bu en latif olan latifeye baghdir. Cok yakindir 
ve yakini de cokdur ve ortiilmemisdir. Bu makamlarda bulunan "rahme- 
tullahi aleyhim ecma'in" en yiiksek, en iistiin olur. 

Geri donmiis olan, cok yakindir ve yakini de cok oldugu gibi, makam- 
lan da yiiksekdir. Fekat, bunun yiiksekligi ortiiliidiir. insanlara faideli ol- 
mak icin ve kendisinden istifade olunmak iQin, onlar gibi olmusdur. Onlar 

-220- 



gibi goriinmekdedir. Bu makam, Peygamberlere "aleyhimusselam" mah- 
susdur. Bunun icin, Ibrahim "aleyhisselam", kalbinin itminan bulmasini is- 
tedi ve yakin hasil etmesi icin herkes gibi, gozle gormege muhtac oldu. 
Uzeyr "aleyhisselam" da buna benzer soyledi. 

Geriye donmiyen ise, kendi yakinini bildirerek, perdeler kalksa, yaki- 
nim artmaz dedi. Hazret-i Alinin "radiyallahii anh" soyledigi denilen bu soz, 
eger dogru ise, geri donmeden once soylemisdir. Ciinki geri dondiikden son- 
ra, yakin elde etmek icin, herkes gibi o da, delile muhtac olur. 

Bu fakir "kaddesallahu teala sirrehul'aziz" geri donmeden once, inanil- 
masi lazim gelen seyler meydanda idi. O bilgilere yakinim, duygu organ- 
lanm ile anladiklanmdan daha cok idi. Fekat, geri dondiikden sonra, o ya- 
kin ortiildii. Herkes gibi delillere, isbat etmege muhtac oldum. Farisi mis- 
ra' tercemesi: 



Vesselam. 



Yetisdirdikleri gibi yuriiyoruz! 

182 

YUZSEKSENIKINCi MEKTUB 

Bu mektub, molla Salih-i Kiilabiye yazilmisdir. Vesveselerden sikayet 
eden Sahabfye karsi buyurulan hadis-i serif aciklanmakdadir: 

Birkac kisi oturmusduk. Vesvese ve kuruntu iizerinde konusuluyordu. Bu 
arada, bir hadis-i serif okundu. Eshab-i kiramdan birkaci, kotii diisiinceler- 
den, vesveselerden sikayet etmisdi. Resul "aleyhisselam" bunlara, (Bu ves- 
veseler, fmanin olgun olmasindandir) buyurmusdu. Bu hadis-i serifin ma'na- 
sini dusuniirken, hatinma soyle geldi: Imanin olgun olmasi, yakinin cok ol- 
masindandir. Yakinin cok olmasi da, cok yakin olanlardadir. Kalb ve iistiin- 
deki latifeler, Allahii tealaya ne kadar cok yakin olurlarsa, iman ve yakin 
de cok olur. Bedene baghhk da, o kadar az olur. Bu zeman, bedene vesve- 
seler <?ok gelir. Uygun olmiyan vesveseler hasil olur. Goruliiyor ki, kotii ves- 
veselerin gelmesine sebeb imanin kamil olmasidir. Nihayetde olanlarda, uy- 
gunsuz vesveseler ne kadar cok olursa, imanlannin o kadar cok olgun oldu- 
gunu gosterir. Ciinki iman kamil olunca, latifelerin en latifleri, bedenden o 
kadar cok siynlir. Siynldikca, baglan gevsedikce, beden bosahr. Bulanma- 
ga, kararmaga baslar. Boylece kotii diisiinceler, vesveseler artar. Baslangic- 
da ve yolda olanlar, boyle degildir. Bunlann vesveseleri zararhdir, zehrdir. 
Kalb, ruh hastahklanni artdinr. Bunu iyi anlamak lazimdir. Bu bilgiler, bu 
fakirin ince bilgilerindendir. Allahii teala, dogru yolda olanlara ve Mu- 
hammed aleyhisselamin izinde gidenlere selamet versin! 



Gel kardesim, inkar etme, kil insaf! 
Kiymetli omriinii eyleme israf! 

Kalbini ncl'sin arzusundan koru, 
Dmn gibi icin dahi olsun saf! 

-221- 



183 

YUZSEKSENUCUNCU MEKTUB 

Bu mektub, molla Ma'sum-i Kabiliye yazilmisdir. Nasihat vermekdedir: 

Allahii teala, Muhammed Mustafanin "aleyhisselam" nurlu yolunda 
ilerlemek nasib etsin! Busbiitiin kendine baglasin! Cesidli baghliklarin ve 
daginik dusiincelerin kaplamasi, kalbinizin bxiyuklere olan baglihgini gev- 
setmez saniyorum. Siz yine, dusiincelerinizin dagilmasini onlemege cahsi- 
niz! Boylece kalbe sirayet etmelerini onlemis olursunuz. Matluba kavus- 
magi durduramasinlar. Diinyanin ve dxinyada olanlann, ne kiymetleri var- 
dir ki, insan bunlan ele gecirmek icin, kiymetli omrunii tiiketmis olsun! Ha- 
linizi bildiriniz. Gaflet uykusu, ne zemana kadar surecek? Farisi beyt ter- 
cemesi: 

Ey insan! Erin, tarlan, bak sana zindan olmus! 
ardmda kosduklann hep, sana dtisman olmus! 

Olmeden once, ahirete yarayan birsey yaparsan, ne gxizel! Yoksa isin ha- 
rabdir! Kalbini temizliyecek seylerin kiymetini bilmeli. Bunlan yapmagi en- 
gelleyenlerin diisman oldugunu anlamahdir. Farisi beyt tercemesi: 

Allah sevgisinden baska, her ne guzelse, 
zehrdir camna billah, seker de olsa! 

Resuliin vazifesi, ancak haber vermekdir. Vesselam! 

184 

YUZSEKSENDORDUNCU MEKTUB 

Bu mektub, Kdincullaha yazdmisdir. Peygamberlerin efendisine "sal- 
lallahii teala aleyhi ve aleyhim ve sellem" uymagi ovmekdedir: 

Sevgili ve aklli oglumun kiymetli mektubu geldi. Sevgi ve saygi ile ya- 
zilmis oldugu anlasilarak bizi sevindirdi. Allahii teala, size, razi oldugu is- 
leri yapmak nasib eylesin! 

Yavrum! Kiyametde ise yarayacak olan sey, islamiyyetin sahibinin gos- 
terdigi yolda yuriimekdir "aleyhissalatii vesselam". Haller, kendinden 
gecmeler, ilmler, ma'rifetler, isaretler ve kerametler, bu yolda iken hasil 
olurlarsa, cok iyidir ve biiyiik ni'metdirler. Bu yoldan sapik iken hasil 
olurlarsa, harablikdir, istidracdir, felakete sebeb olurlar. Tesavvuf biiyiik- 
lerinden Ciineyd-i Bagdadi hazretlerini "kaddesallahii teala sirrehul'a- 
ziz" oldiikden sonra, rii'yada gordiiler. (Nasilsin?) diye sordular. Ciineyd 
hazretleri, cevab olarak buyurdu ki, (ilm, ma'rifet dolu sozlerimin hie fa- 
idesi olmadi. isaretleri, kiymetli bilgileri bana yaramadi. Bir gece yansi kil- 
digim iki rek'at nemaz, imdadima yetisdi). 

Herseyden once, Muhammed aleyhisselama ve Onun dort halifesine uy- 
mak lazimdir. Sozlerde, islerde ve inanmakda islamiyyetden aynlmamaga 
cok dikkat etmelidir. Bunlara uymak, yumiin ve bereketdir. Ya'ni, hep 
iyiliklere kavusdurur. islamiyyetden aynlmak ise, insani utandmr ve fela- 

-222- 



kete gotiiriir. Gonderdiginiz kitabin birkac yerini okudum. Iyi goriindii. Fe- 
kat, kitab yazmakdan once yapilacak daha miihim isler var. Once, onlari 
yapmak, daha uygun ve daha iyi olur. Vesselam. 

185 

YUZSEKSENBESINCI MEKTUB 

Bu mektub, Mensur-i Araba yazdmisdir. Kalbin selameti bildirilmekde- 
dir: 

Allahii teala sizi, Muhammed aleyhisselamin islamiyyeti yolunda bu- 
lundursun! Biitiin kuvvetinizle, Allahii tealanin nzasina kavusmak icin, 
cahsmanizi nasib eylesin! Bize ve size "kaddesallahii teala esrarehti- 
mel'aziz" lazim olan sey, kalbi, Allahdan baska seylere diiskiin olmakdan 
kurtarmakdir. Kalbin bu kurtulusu da, Allahii tealadan baska, hicbirse- 
yi diisiinmemekle olur. Bir insan, eger bin sene yasamis olsa, kalbinden 
hicbirsey gecmez. Ciinki kalb, Allahii tealadan baska her seyi unutmus- 
dur. Farisi misra' tercemesi: 

Is budur. Bundan baska, hersey hicdir! 

Mevlana Fazil Serhendi, hizmetinizde bulunmakdadir. Babasi Serhend- 
dedir. ihtiyar halinde, oglunu gormekle sevinmek istiyor. Buna kavusabil- 
mesi ipin, bu fakiri araci yapmakdadir. Emr, sizindir. Daha dogrusu, her- 
sey Allahii tealanin emrindedir. Vesselam. 



Buna fani diinya derler, durmayip claim doner, 
Ademoglu, bir fenerdir, nihayet birgtin soner. 

186 

YUZSEKSENALTINCI MEKTUB 

Bu mektub, Kabil miiftisi hace Abdiirrahmana yazdmisdir. Siinnet-i se- 
niyyeye uymagi, bid'atlerden kacinmagi istemekdedir: 

Allahii tealaya aghyarak, sizhyarak ve Ona siginarak ve giivenerek yal- 
vanyorum ki, bu fakiri ve ona bagh olanlan, bid'at olan isleri yapmakdan 
korusun ve bid'atlerin giizel ve faideli goriinmelerine aldanmakdan muha- 
faza buyursun! Secilmis olanlann, sevilenlerin efendisi, en iistiinii hatin icin 
bu diiayi kabul eylesin! (Bid'at) demek, Resulullahin "sallallahii aleyhi ve 
sellem" zemamnda ve Onun dort halifesi zemanlannda bulunmayip da, din- 
de sonradan meydana cikan seylere denir. Bid'atleri ikiye ayirmislar: (Ha- 
sene) [giizel] ve (Seyyie) [kotii]. Resulullahin ve dort halifesinin zemanla- 
nnda bulunmayip da, dinde sonradan meydana cikan ve bir siinnetin unu- 
tulmasina sebeb olmiyan giizel seylere, (Hasene) demislerdir. Siinneti or- 
tadan kaldiran bid'ate de, (Seyyie) demislerdir. Bu fakir, bu bid'atlerin hic- 
birinde giizellik ve parlakhk gormiiyorum. Yalniz karanhk ve bulamkhk du- 
yuyorum. Eger bugiin, kalbler kararmis oldugundan, bid'at sahibinin isle- 
ri iyi ve giizel goriiliirse de, yann kiyamet giinii, kalbler uyandigi zeman, 

-223- 



bunlann zarar ve pismanlikdan baska bir netice vermedikleri goriilecek- 
dir. Farisi beyt tercemesi: 

Cigeri yakan diisunceden, goziime uyku girmedi, 
acaba o sergilim, geceyi kiminle gecirdi? 

Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" buyurdu ki, (Bizim dfnimizde 
yapilan her yenilik, her reform fenadir, atilmahdir). Atilmasi lazim olan se- 
yin neresi giizel olur? Bir hadis-i serifde buyurdu ki: (Sozlerin en iyisi, Al- 
lahii 1 ealamn kitabidir. Yollarin en iyisi, Muhammed aleyhisselamin gos- 
terdigi yoldur. islerin en kotiisii, bu yolda yapdan degisikliklerdir. Bid'at- 
lerin hepsi dalaletdir, sapikhkdir). Baska bir hadis-i serifde, (Ailahii tea- 
ladan korkunuz! Soziimii iyi dinleyiniz ve ita'at ediniz! Ben oldukden 
sonra gelecekler, cok ayrihklar goreceklerdir. O zeman, benim ve halife- 
lerimin yolumuza sarilmiz! Dinde yeni ortaya cikan seylerden kacininiz! 
Ciinki, bu yeni seylerin hepsi bid'atdir. Bid'atlerin hepsi dalaletdir, dogru 
yoldan ayrdmakdir) buyuruldu. Dinde yapilan her degisiklik bid'at olun- 
ca ve her bid'at, dalalet olunca, bid'atlerin hangisine giizel denilebilir? Bu 
hadis-i seriflerden anlasihyor ki, her bid'at siinneti ortadan kaldirmakda- 
dir. Bid'atlerin, bir kismi kaldmr, bir kismi kaldirmaz demek, pek yanlis- 
dir. Goruliiyor ki, bid'atlerin hepsi seyyiedir, kotudiir. Resulullah "sallal- 
lahxi aleyhi ve sellem" buyurdu ki: (insanlar, ortaya bir bid'at cikarirlarsa, 
Ailahii teala, buna karsdik bir siinneti yok eder. Siinnete yapismak, orta- 
ya bid'at cikarmakdan iyidir). Hassan bin Sabitin bildirdigi hadis-i serifde, 
(Bir millet, dinlerinde bir bid'at yaparsa, Ailahii teala, buna benzeyen bir 
siinneti yok eder. Kiyamete kadar bir daha geri getirmez) buyuruldu. 

Alimlerimizin hasene dedikleri bid'atlerden bir kismina dikkat edilir- 
se, siinneti yok etmekde olduklan goriilmekdedir. Mesela, meyyiti kefen- 
lerken, oliiniin basina sank sarmaga (Bid'at-i hasene) demisler. iyi diisii- 
niiliirse, bu bid'at, siinneti bozmakdadir. Ciinki kefende siinnet, iic parca 
olmasidir. Sank dordiincii oluyor. Siinneti degisdiriyor. Degisdirmek, yok 
etmek demekdir. Alimler, sangin ucunu sol omuz iizerine sarkitmak giizel 
olur demis. Halbuki, iki kiirek arasina sarkitmak siinnetdir. Bu bid'at de, 
siinneti, acikca yok ediyor. Bunun gibi alimler, nemazda, kalb ile niyyet et- 
mekle beraber, agiz ile de soylemek miistehab olur demisdir. Halbuki, 
Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" efendimizin, Eshab-i kiramin ve 
Tabi'in-i izamin "rahmetullahi teala aleyhim ecma'in" soz ile niyyet etdik- 
leri, ne kuvvetli bir haber ile, ne de za'if bir haber ile bizlere hie ulasma- 
misdir. Ikamet okununca hemen (Ailahii ekber) diyerek nemaza dururlar- 
di. Bunun icin, agiz ile niyyet etmek bid'at oluyor. Bu bid'ate hasene de- 
mislerdir. Halbuki anhyorum ki, bu bid'at, yalniz siinneti yok etmekle 
kalmiyor, farzi da yok ediyor. Ciinki agiz ile niyyet etmek caiz olunca, cok 
kimse, yalniz agizla niyyet ederek kalb ile niyyet etmediklerinden hie 
korkmuyorlar. Boylece, nemazin farzlanndan biri olan kalb ile niyyet ya- 
pilmiyor. Bu farz yok oluyor. Nemaz kabul olmuyor. Bunlar gibi daha ni- 
ce bid'atler, reformlar, herhangi bir bakimdan olsa bile, siinnetden fazla olu- 
yorlar. Bu ziyadelik, siinneti degisdirmek demekdir. Degisiklik ise, yok et- 
mek demekdir. 

-224- 



O halde, Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" siinnetine birsey kat- 
mamali ve Onun Eshab-i kiramina "ridvanullahi teala aleyhim ecma'in" uy- 
malidir. Ciinki, Eshab-i kiramdan herbiri, gokdeki yildizlar gibidir. Herhan- 
gi birine uyan se'adete kavusur. 

[Ibni Abidin diyor ki, (Nemaza baslarken niyyet etmenin farz oldugu soz- 
birligi ile bildirildi. Niyyet, yalniz kalb ile olur. Yalniz soz ile niyyet etmek 
bid'atdir. Kalb ile niyyet edenin, siibheden, vesveseden kurtulmak icin, soz 
ile de niyyet etmesi caizdir.)] 

Kiyas ve ictihad, bid'at degildirler. Ciinki bunlar, (Nusus)un, ya'ni 
ayetlerin ma'nalarmi meydana cikarmakdadirlar. Bu ma'nalara baska bir- 
sey eklemezler. (Ey akl sahibleri! iyi anlayiniz!) mealindeki ayet-i kenme, 
kiyas ve ictihadi emr etmekdedir. 

187 

YUZSEKSENYEDINCi MEKTUB 

Bu mektub, hace Muhammed Esref-i Kabiliye yazilmisdir. Kavusdiiran 
yollarin en kisasi, rabita yapmak oldugu bildirilmekdedir: 

Sevdiklerinize yazdiginiz mektubu okuduk. icinde bildirilen halleriniz an- 
lasildi. Kendini zorlamadan, ugrasmadan, iistadin rabitasimn kendiliginden 
hasil olmasi, iistad ile talebesi arasinda tarn bir yakinhk oldugunu acikca gos- 
terir. Bu yakinhk, faide vermege ve istifade etmege yarar. Kavusdurucu yol- 
lar icinde rabitadan daha cabuk kavusdurani yokdur. Hangi tali'li kimseye 
bu ni'meti ihsan ederler? Hace-i Ahrar "kaddesallahii teala sirreh" hazret- 
leri (Fikarat) risalesinde buyuruyor ki: Farisimisra' tercemesi: 

Onderin goruntusu, Hakkm zikrinden daha faidelidir! 

Ya'ni rehberin hayali, talebesine [kalbin tasfiyesinde] zikr etmesinden 
daha cok faide verir. Ciinki baslangicda, talibin Hak teala ile tarn yakinli- 
gi yokdur. Bunun icin zikr etmekle, cok faidelenemez. Onceniz, sonraniz 
selametde olsun! 

188 

YUZSEKSENSEKiZINCi MEKTUB 

Bu mektub, hace Muhammed Siddik-i Bedahsfye yazdmisdir. Sorulari- 
na cevab vermekdedir: 

Kiymetli kardesimin giizel mektubu geldi. tic sey soruyorsunuz: Bizi se- 
ven kardesim! Latifelerden birkacinin kalb mertebesinde bulunmasi, yal- 
niz kalbde bulunan latifeler icindir. Kalbin disinda bulunan latifeler, kalb 
mertebesinde bulunmazlar. 

Yaradihsi, kalb veya ruh mertebesine kadar olan kimseyi tesarrufu 
kuvvetli olan piri, daha yiiksek mertebelere ulasdirabilir. Fekat, burada bir 
incelik vardir ki, ancak uzun anlatmakla bildirilebilir. Yazmakla bildirile- 
cek gibi degildir. 

Insanin zahiri, ya'ni goriinen organlan, batinin hallerini, ozelliklerini edi- 

— 225 — Mektubat Tercemesi: - F:15 



nirse ve batin da, ya'ni kalb, ruh ve baska latifeleri, zahirin sifatlanna bii- 
riiniirse, zahirde olan seylerin, batinda da olmasi ve batindaki hallerin 
zahirde de hasil olmasi nicin giic olsun? Vesselam! 

189 

YUZSEKSENDOKUZUNCU MEKTUB 

Bu mekliib, Serefeddin Hiiseyn-i Bedahsiye yazilmisdir. Diinj anin gii- 
zelligine aldanmamah, islamiyyetden ayrilmamahdir: 

Alemlerin rabbi olan Allahu tealaya hamd olsun! Peygamberlerin en us- 
tunxi olan Muhammed aleyhisselama ve temiz Aline ve Eshabinin hepsine 
bizden selamlar olsun! Aklli ve kiymetli oglum Serefeddin Hiiseynin seref- 
li mektubu geldi. Bizi sevindirdi. Sayisiz baghhklar arasinda, bu fakirleri 
"rahmetullahi aleyhim ecma'in" hatirlamaniz ne biiyiik ni'metdir. Bu ha- 
liniz, kalbdeki sevginin alametidir. Bu sevgi de, ifade ve istifadeye sebeb- 
dir. Bildirdiginiz rii'yalar dogrudur ve giizeldirler. Kalblerin baghligini 
gostermekdedir. 

Yavrum! Diinyanin tadina ve giizelligine sakin aldanma! Onun yalan- 
ci gosterislerine kapdma! Cxinki, hepsi gecici ve kiymetsizdir. 

Bugiin, boyle olduguna belki inanmazsiniz. Fekat yann oliince, dogru 
oldugu anlasdacakdir. O zeman inanmanin faidesi olmiyacakdir. Farisi 
beyt tercemesi: 

Incilerin agirhgi, sagir etmis kulagim, 

Ne yapayim, duymaz olmus, aglamami, sizlamami. 

Kalbin temizlenmesi icin olan vazifenizin kiymetini biliniz! Bunlan 
yapmaga, canla, basla cahsiniz! Bes vakt nemazi, seve seve ve cema'at ile 
kdiniz! Mahnizin kirkda bir zekatim, miisliman fakirlere, yalvara yalvara 
veriniz! Haramlardan ve siibhelilerden kacininiz! Herkesle iyi gecinip, 
hep aciyiniz! Kurtulus yolu budur. Vesselam! 

190 

YUZDOKSANINCI MEKTUB 

Bu mekliib, mir Muhammed Nu'man Bedahsfnin cocuklanndan birine 
yazilmisdir. Zikr anlatilmakda ve liizumlu nasfhatler verilmekdedir: 

Elhamdii lillahi RabbiFalemin, vessalatii vesselamii ala seyyidilmurse- 
lin ve alihi ve eshabihittahirin ecma'in. 

Iyi bil ki, senin se'adetin ve belki biitiin insanlann se'adeti ve herkesin 
diinya ve ahiret sikintdanndan kurtulmasi, sahibimizin zikri ile olur. Elden 
geldikce her zeman zikr yapmahdir. Ondan bir an gafil kalmamahdir. Ce- 
nab-i Hakka cok hamd ve siikr olsun ki, her an zikr etmek, bu biiyiiklerin 
yolunda, daha baslangicda nasib olmakdadir. Sonda kavusulabilecek 
ni'metler, baslangicda tatdinlmakdadir. Bunun icindir ki, tesavvuf yolun- 
da ilerlemek isteyenlerin bu yolu secmeleri en uygundur ve en dogrudur. 
Hatta, lazimdir. Bunun icin, sana once lazim olan, herseyden yiiz cevirip, 

-226- 



bu yiiksek yolun buyiiklerine baglanmandir! O biiyuklerin kalblerinden, 
ruhlarmdan faidelenmek icin yalvarmahsin! Once zikr lazimdir. Zikr, ha- 
tirlamak, anmak demekdir. Gogsiin sol tarafindaki kalb, yiirek denilen et 
parcasim dusuniirsiin. Bu et parcasi, goniil denilen hakiki kalbin yuvasi gi- 
bidir. ALLAH mubarek ismini, hayalin ile bu kalb iizerinden gecirirsin. Bu 
anda, hicbir uzvunu oynatmazsin. Yalniz kalbini dusiinerek oturursun. 
Kalbin seklini, anatomik yapisini dusiinmezsin. Ciinki, kalbin yerini diisiin- 
mek lazimdir. Kalbin kendisini tesavvur etmek, hatirlamak lazim degildir. 
Allah ismini, kalbin bulundugu yerde hatirlarken, hicbir seye benzemez di- 
ye dusunursiin! Allahu tealanin sifatlanni da diisunmezsin. Hazir ve nazir 
oldugunu dahi dusiinmezsin. Boylece, Zat-i teala yuksekliginden; sifatla- 
ra diismemis olursun ve kesretde vahdeti gormek derecesine inmezsin. 
Mahluklan goriip, bunlara bagh kahp avunarak, hicbirseye benzemiyen var- 
hga baglanmakdan mahrum kalmiyasin. Ciinki mahluklarda goriilen, an- 
lasilan hersey, O olamaz. Coklukda goriilenler, bir olani gormek olamaz. 
Hicbirseye benzemiyeni, bilinen, anlasilan seylerin disinda aramak lazim- 
dir. Aynlmiyan, boliinmiyen, hie degismiyen birsey, cok olan, baska bas- 
ka olan seylerde bulunamaz. Zikr ederken, bir Velinin goruniisii, kendili- 
ginden hasil olursa, o goruniisii de kalbde durdurmahdir. Boylece zikre de- 
vam etmelidir. Veli dedigimiz zat, Allahu tealaya kavusduran yolu goste- 
rendir. Yolda, ondan yardim, imdad gelen zatdir. Yoksa ciibbe, kiilah, 
diploma edinip, seyh efendi olarak kosede oturan cahil degildir. Adetlere, 
gosterislere, yaldizh sozlere aldanmamahdir. Evet, kamil ve miikemmil bir 
zatdan, bereketlenmek, faidelenmek icin elbise, camasir gibi sey almak, onu 
inanarak ve saygi ile kullanmak cok faide ve feyz verir. Fekat, veren olgun, 
alan uygun olmak lazimdir. 

Bu yolda rii'yalara guvenmemeli, kiymet vermemelidir. Bir kimse, 
riTyada, kendini devlet baskani gorse, yahud kutb, Veil oldugunu gorse, 
uyanik iken de boyle olmus degildir. Uyku icinde degil, uyanik iken boy- 
le olmak lazimdir. Uyanik iken kavusulan seyler kiymetlidir. 

Sunu iyi bilmeli ki, zikrin faideli olmasi ve bunun te'sir etmesi icin, isla- 
miyyete yapismak lazimdir. Ehl-i siinnet alimlerinin "rahmetullahi teala 
aleyhim ecma'in" bildirdikleri gibi inanmak, farzlan, siinnetleri yapmak ve 
haramlardan, siibhelilerden kacinmak elbette lazimdir. Bunlan Ehl-i siinnet 
alimlerinden ve bunlann kitablanndan ogrenmelidir. [Sapik kimselerden, bo- 
zuk din adamlanndan, din cahillerinin, mezhebsizlerin kitab ve gazetelerin- 
den ogrenilen seyler insanin dinini bozar. Zikrinin, ibadetlerinin faidesi ol- 
maz. Diinyada felaketlerden, ahiretde azabdan kurtulamaz.] Vesselam. 

191 

YUZDOKSANBIRiNCi MEKTUB 

Bu mektub, Han-i Hanana yazilmisdir. Peygamberlere uyniak lazimdir. 
Islamiyyetin emrlerinde cok kolayhk oldugu bildirilmekdedir: 

Bizlere dogru yolu gosteren Allahu tealaya hamd olsun! O bize dogru 
yolu gostermeseydi, biz kurtulus yolunu bulamazdik. Allahu tealanin Pey- 
gamberlerine inandik. Sonsuz se'adete ve hakiki kurtulusa kavusmak icin, 

-227- 



Peygamberlere uymak lazimdir "salevatullahi teala ve teslimatuhu". Bir 
kimse, bin sene ibadet etse ve sikintili riyazetler cekse ve siki miicahede yap- 
sa, eger bir Peygamber-i zi-sana "sallallahii teala aleyhi ve sellem" uyma- 
mis ise, biitiin bu cahsmalarinin bir arpa kadar kiymeti olmaz. Colde go- 
riilen (serab) gibi, hicbirseye yaramaz. Hicbir diisiince ve bir is olmiyan ya'ni 
birseye yaramiyan uyku bile, mesela, giin ortasinda bir parca uyumak, o bii- 
yuklerin emrine uyarak yapihnca, onlara uymadan yapilan, bin sene iba- 
detden, miicahededen katkat daha kiymetli olur. 

[Seyyid Abdulhakim Efendi hazretleri, [1341] baskih (Erriyadiit-te- 
savvufiyye) kitabi, altmisbesinci sahifesinde buyuruyor ki: (Miicahede), Al- 
lahii tealanin diismam olan nefsin istemedigi, ona zor gelen, sikinti veren 
agir seyleri yapmak, nefsle carpismak demekdir. (Riyazet), nefsin istedi- 
gi, ona tatli gelen seyleri yapmamak demekdir]. 

Allahii tealanin ni'metlerinin en kiymetlisi, biitiin emrlerinde kolayhk 
gostermesidir. Islamiyyetin biitiin isteklerinde tarn kolayhk gozetilmisdir. 
Mesela yirmidort saat icinde, yalniz onyedi rek'at nemaz kilmagi emr bu- 
yurmusdur. Bunun hepsi, bir saat siirmez. Bunu kilarken de, en kolay ola- 
m okumagi kabul etmekdedir. Ayakda kilamiyanin, oturarak kilmasina izn 
vermisdir. Oturarak kilamiyan, yatarak kilabilir. Riikii' ve secdeleri yapa- 
miyan, ima ile, isaret ile kilabilir demisdir. Abdest almak icin su kullana- 
miyana, toprak ile teyemmiim etmesine izn vermisdir. Zekat icin de, ma- 
lm yalniz kirkda birini fakirlere ayirmisdir. Bunu da, yalniz ticaret esyasin- 
dan ve cayirda parasiz othyan, dort ayakh hayvanlardan emr etmisdir. 
Omriinde bir kerre hac etmegi farz etmisdir. Bu da yalniz, yol parasi olan- 
lara ve yol tehliikesiz oldugu zeman farz olmakdadir. Sayilamiyacak kadar 
gok seyleri halal etmis, izn vermisdir. Dorde kadar kadini nikahla almagi 
ve sayisiz cariye kullanmagi mubah eylemisdir. Talak, ya'ni bosamak ile, ka- 
din degisdirmege yol gostermisdir. Yiyecek, icecek ve kumaslardan cogu- 
nu mubah etmis, pekazim haram kilmisdir. Haram etmesi de, kullannin iyi- 
ligi icin olmusdur. Aci, zararh, kotii olan serabi yasak etdi ise de, buna kar- 
silik cesid cesid tatli, giizel kokulu, faideli serbetleri mubah etmisdir. Mey- 
ve sulan, darcin, karanfil ve cicek sulan hep halaldir. Bunlann hepsi faide- 
lidir. Aci, yakici, keskin ve akh giderici ve cok tehlukeli olan birsey, o gii- 
zel kokulu serbetlere benzeyebilir mi? Onun haram olmasi ve Allahii te- 
alanin begenmemesi, bunlann ise halal olup, Allahii tealanin razi olmasi 
da aynca bir farkdir. ipekli kumaslardan bir kismini erkeklere haram et- 
mis ise de, buna karsihk sushi, renkli sayisiz kumaslan halal eylemisdir. Yun- 
lii kumaslann hepsi halaldir. Bunlar, ipekden katkat daha faidelidir. Bunun- 
la beraber, ipekli kumaslan, kadinlara mubah eylemisdir. Bunun faidesi de, 
yine erkekleredir. Altin ve giimiis gibi zinet esyasini kadinlara mubah et- 
mesi de boyle olup, faideleri, erkekleredir. insafsiz, tas yiirekli bir kimse, 
bu kadar cok kolayhgi, guc ve agir yiik goriirse, kalbinin bozuk oldugunu 
gostermis olur. Ruhunun hasta oldugu, kafadan sakat oldugu anlasihr. 
Bircok isler vardir ki, saglam, normal insanlar bunlan kolay yapdigi halde, 
hasta kimselere giic gelir. Kalbin hasta, bozuk olmasi demek, Peygam- 
berlerin "aleyhimusselam" getirdikleri bilgilere, tarn inanmamasi demek- 
dir. inanmalan, goriiniisdedir. icden inanmis degildir. Goniilden inanma- 

-228- 



nin alameti vardir. Bu alamet, islamiyyetin emrlerine sanlmakdir. Islamiy- 
yeti begenmiyenlerin, ona uymak istemiyenlerin miisliman olduklanni 
soylemelerine inamlmaz. Bunlara (Miinai'ik) denir. Sura suresi, oniiciincu 
ayetinde mealen, (Miisrikleri [ya'ni Allahdan baskasina tapinanlan] fma- 
na, Allaha kulluga cagirmakligin, onlara agir gelir. Bunun icin sana diisman 
olurlar) buyuruldu. Allahii teala, diledigini kendine secer. Onu istiyenle- 
re, kendine kavusduran yolu gosterir. Dogru yolda olanlara ve Muhammed 
aleyhisselamin izinde gidenlere selam olsun! 

192 

YUZDOKSANIKINCi MEKTUB 

Bu mektub, seyh Bedi'uddfn-i Seharenpurfye yazdnusdir. Bir siialine ce- 
vab vermekdedir: 

Aklli ve kiymetli kardesim! Hocama yazmis oldugum onbirinci mektub- 
da, hazret-i Ebu Bekr-i Siddikin makamindan daha yxiksek bir makam ha- 
sil oldugu yazilidir. Bunun ne demek oldugunu soruyorsunuz. Allahii te- 
ala, senin bilgini artdirsin! Bu yazi, hazret-i Ebu Bekrden daha yiiksek ol- 
magi gostermez. Bu soz ve o mektubdaki buna benziyen yazilar, bir tale- 
benin kendi rehberine arz etdigi, kendi halleridir. Biiyiiklerimiz buyuru- 
yor ki, bir talib, dogru olsun, yanhs olsun, kendine hasil olan herseyi, iis- 
tadina bildirmelidir. Ciinki dogru olmiyan bilgilerden, dogru ma'nalar da 
cikanlabilir. Bunun icin, bunlan da bildirmek lazimdir denildi. Yukanda- 
ki soz de, bu sebebden yazilmis olabilir. Sunu da soyleyebiliriz ki, Peygam- 
ber olmiyan birinin, ufak bir seyde, Peygamberden iistiin olmasi caiz go- 
rulmiisdur. Bunun misalleri de vardir. Sehidlerin ustiinliikleri sayihrken, 
Peygamberler icin bildirilmiyenler de, haber verilmisdir. Bununla beraber 
iistiinluk, her bakimdan Peygamberlere mahsusdur "aleyhimiissalevat 
vetteslimat". Peygamber olmiyan bir Veil, Peygamberde bulunmiyan bir 
ustunliikden gecirilirse, buradan gecerken kendini daha yiiksek gorebilir. 
Bu caizdir. Onun bu makama yiikselebilmesi, Peygambere uymasi sebebi 
ile olmakdadir. Bunun icin, Peygambere de o makamdan nasib vardir. Ciin- 
ki hadis-i serifde, (Giizel bir cigir acan kimse, bunun scvabim kazamr ve 
bu giizel seyi yapanlara verilen sevablardan da pay abr) buyuruldu. Pey- 
gamber olmiyanin, ufak birseyde, Peygamberden iistiin olmasi caiz olun- 
ca, Peygamber olmiyanlardan iistiin olmasi da caiz olacagi meydandadir. 
Bunu anlamak giic degildir. Vesselam. 

193 

YUZDOKSANUCUNCU MEKTUB 

Bu mektub, seyyid Fend "rahmetullahi teala aleyh" hazretlerine yazil- 
misdir. Ehl-i siinnet i'tikadina gore inanmak lazim oldugu, fikh bilgilerini 
ogrenmenin ehemmiyyeti bildirilmekdedir: 

Allahii teala yardimciniz olsun! islerinizi kolaylasdirsin! Ayb ve cirkin 
olan seylerden korusun! 

Akil ve balig olan erkegin ve kadinin birinci vazifesi, Ehl-i siinnet alim- 

-229- 



lerinin yazdiklan akaid bilgilerini ogrenmek ve bunlara uygun olarak 
inanmakdir. Allahii teala, o biiyiik alimlerin calismalanna bol bol sevab ver- 
sin! Amin. Kiyametde Cehennem azabindan kurtulmak, onlann bildirdik- 
lerine inanmaga baglidir. Cehennemden kurtulacak olanlar, yalniz bunla- 
nn yolunda gidenlerdir. [Onlann yolunda gidenlere (Siinnf) denir.] Resu- 
lullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" ve Eshabinin "ndvanullahi aleyhim 
ecma'in" yolunda gidenler, yalniz bunlardir. Kitabdan, ya'ni Kur'an-i ke- 
rimden ve Siinnetden, ya'ni hadis-i seriflerden cikanlan bilgiler icinde 
kiymetli, dogru olan yalniz bu biiyiik alimlerin, Kitabdan ve siinnetden an- 
layip bildirdikleri bilgilerdir. Ciinki her bid'at sahibi, ya'ni her reformcu 
ve her sapik kimse, bozuk diisiincelerini, kisa akh ile, Kitabdan ve siinnet- 
den cikardigini soyliiyor. Ehl-i siinnet alimlerini "rahmetullahi teala aley- 
him ecma'in" golgelemege, kiiciiltmege kalkisiyor. Demek ki, Kitabdan ve 
siinnetden cikanldigi bildirilen her sozii, her yaziyi dogru sanmamah, yal- 
dizh propagandalanna aldanmamahdir. 

Ehl-i siinnet vel-cema'at alimlerinin bildirdigi dogru i'tikadi acikla- 
mak icin, biiyiik alim Tiir Piisti "rahmetullahi aleyh" hazretleri bir kitab yaz- 
misdir. (El-mu'temed) adindaki bu kitabi cok kiymetlidir ve acik yazilmis- 
dir. Kolayca anlasilabilir. Toplandiginiz zemanlarda bu kitabi okuyunuz. 
Fekat, bu kitabda, her bilgi, mantik yolu ile isbat edilmis oldugundan uza- 
mis ve genislemisdir. Ogrenilmesi ve inanilmasi herkese cok lazim olan bil- 
gileri kisaca anlatan bir kitab olsaydi daha uygun ve daha faideli olurdu. Bu 
arada fakirin de, Ehl-i siinnet vel-cema'at i'tikadini kisa ve acik olarak yaz- 
mak hatinma geldi. Eger yazmak nasib olursa, size de gonderirim. 

[(Se'adet-i Ebediyye) ve (Herkese Lazim Olan Iman) adindaki kitablar- 
da, Ehl-i siinnet i'tikadi acik olarak bildirilmisdir. Hakikat kitabevinden ali- 
narak okunmasim ve herkesin okumasina on ayak olunmasim tavsiye ede- 
riz.] 

i'tikadi diizeltdikden sonra halal, haram, farz, vacib, siinnet, mendub, 
mekruh olan seyleri de fikh kitablarindan ogrenmek ve her isi bunlara go- 
re yapmak da lazimdir. Talebeden birkacina emr buyurunuz da, farisi di- 
linde yazilmis fikh kitablarindan birisini, toplandiginiz zeman okusunlar. 
(Mecmu'a-i Hani) ve (Umdet-iil-islam) adindaki kitablan okumak cok 
uygun olur. 11 ' 

Allah korusun, i'tikad edilecek seylerde, bir sarsinti olursa, kiyametde, 
Cehennemden hie kurtulmak olmaz. i'tikad dogru olup da, islerde gevsek- 
lik olursa, tevbe ile ve belki tevbesiz de afv olunabilir. Eger afv olunmaz- 
sa, Cehenneme girse bile, sonunda yine kurtulur. Goriiliiyor ki, isin ash, te- 
meli, i'tikadi duzeltmekdir. Hace Ubeydiillah-i Ahrar "kaddesallahii tea- 
la sirrehiil'aziz" buyurdu ki, (Biitiin iyi halleri ve buluslan bize verseler, fe- 
kat Ehl-i siinnet vel cema'at i'tikadini kalbimize yerlesdirmeseler, halimi 
harab, istikbalimi karanhk bilirim. Eger biitiin harabhklan, cirkinlikleri ver- 
seler ve kalbimizi Ehl-i siinnet i'tikadi ile siisleseler hie iiziilmem). Allahii 



[1] Umdet-ul-islam farisidir. Muellifi Abdul'azizdir. 1409 [m. 1989] da Hakikat 
Kitabevi basdirmisdir. 

-230- 



teala, bizi ve sizi, Ehl-i sunnet i'tikadindan ayirmasin! Insanlann efendisi 
hurmetine "aleyhissalatii vesselam" diiamizi kabul buyursun! Amin! 

Lahordan gelen bir talebe, seyh Ciyunun [ya'ni seyh Fend hazretlerinin] 
eski Nahhas cami'inde Cum'a nemazi kildigini soyledi. Meyan Refi'uddin, 
seyhin iltifatina kavusdukdan sonra, kadi seyh Ciyunun, kendi bagcesinde 
bir camf yapdirdigini soyledi. Boyle haberleri isitdigimiz icin, Allahii te- 
alaya hamd olsun! Allahii teala boyle iyi isleri artdirsin! Saygi tasiyanlan- 
niz, boyle haberleri isitince cok, hem de pekcok sevinmekdeyiz. 

Muhterem Seyyid hazretleri "kaddesallahii teala sirrehul'aziz"! Bu- 
giin, miislimanlar kimsesiz kaldi. Islamiyyete yardim icin, bugxin bir citeyl 
[ya'ni ufak bir gumiis] vermek, binlerce altin vermis gibi kiymetli olur. Han- 
gi tali'li kimseye bu biiyiik ni'meti ihsan ederlerse, ona miijdeler olsun! Di- 
nin yayilmasina, islamiyyetin kuvvetlenmesine cahsmak, her zeman iyidir 
ve kim olursa olsun, boyle cahsan, cihad sevabina kavusur. Fekat, islam diis- 
manlannin her yandan saldirdigi bu zemanda, Ehl-i beyt-i nebeviden olan 
siz kahramanlann "rahmetullahi teala aleyhim ecma'in" yardim etmesi, el- 
bette daha iyi, daha giizel olur. Cunki Allahii teala, islamiyyet gibi en bii- 
yiik ni'metini, kullanna, sizin yiiksek ceddiniz ile gonderdi. Sizin yardimi- 
niz, kendi yapdigi seye yardim etmek olur. Baskalannin yardimi ise boy- 
le olmaz. Resulullaha "aleyhi ve ala alihi minessalevati efdaliiha ve minet- 
tehiyyati vetteslimati ekmeliiha" tarn varis olabilmek, bu biiyiik isi yapmak- 
la olur. Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" Eshabina karsi buyurdu ki, 
(Siz, oyle bir zemanda geldiniz ki, Allahii tealamn emrlerinin ve yasakla- 
riniii onda birini yapmaz iseniz, lie hi k olur, Cehenneme gidersiniz. Sizden 
sonra oyle miislimanlar gelecek ki, Allahii tealamn emrlerinin ve yasakla- 
nnin onda birini yapabilseler, Cehennemden kurtulurlar). iste bizim zema- 
nimiz, o zemandir ve mujdelenenler de simdiki miislimanlardir. Farisi 
beyt tercemesi: 

Se'adet topu ortaya kondu. 
Topu kapan yok, erlere n'oldu? 

Bu yakinlarda, mel'un Guvendval kafirinin olduruhnesi cok giizel oldu. 
Onun oliimii, Hindulann burunlannin kirilmasina sebeb oldu. Ne niyyet- 
le olursa olsun, nicin oldiiriildii ise oldiiriilsiin, islama saldiranlann alcal- 
masi, miislimanlar icin bir kazancdir. O kafir oldiiriilmeden once rii'yada 
devlet reisimizin, kafirlerin liderlerinin basini kesdigini gormusdiim. Dog- 
rusu o kafir, diismanlann onderi ve kafirlerin sefleri idi. Allahii teala, o al- 
caklan yardimsiz biraksin! 

islamiyyetin ve muslimanlarin yiikselmesi, kafirlerin ve kafirligin kiy- 
metden diismesine, asagi olmasina baghdir. Allahii teala, zimmilerden 
cizye almagi emr eyledi. Onlardan bu vergiyi almak, onlan asagi kilmak icin- 
dir. Kafirler ne kadar yiikselirse, miislimanlar da o kadar alcahr. Bu ince- 
ligi iyi anlamahdir. Cok kimse, bu baghhgi anhyamiyor. Bu yiizden dinle- 
rini yikiyorlar. Tevbe suresinin yetmisuciincii ayetinde mealen, (Ey sevgi- 
li Peygamberim "sallallahii aleyhi ve sellem"! Kafirlerle ve miinafiklarla 
cihad et, dogiis! Onlara sert davran!) buyuruldu. Kafirlerle dogiismek, 

-231- 



onlara sert davranmak, dinde zaruri lazimdir. Ya'ni imanin sartidir. [Fekat, 
cihadi hiikumet yapar. Devletin ordusu yapar. Miislimanlann cihadi, asker 
olarak hiikumetin verdigi vazifeyi yapmakdir.] Gecen senelerde, yayil- 
mis olan kafirlik alametlerinden simdi, otede beride kalmis bulunmasi, miis- 
limanlara cok agir gelmekdedir. Bugiin, her miislimanin birinci vazifesi, o 
alcaklann kotuliiklerini ahbablanna anlatmakdir ve kiifr alametlerinin 
millet arasindan kalkmasina cahsmakdir. Bu kotii alametlerden otede be- 
ride goriilmesi, belki de bunlann kotuliigiinii anlamamakdan ileri gel- 
mekdedir. Elinizden gelirse guvendiginiz din adamlanna haber yollayimz. 
Bu kafirlik alametlerini, millete duyursunlar. islamiyyetin emrlerini bildir- 
mek icin, harika isler yapmak, keramet sahibi olmak sart degildir. Bilen- 
lerin, bilmiyenlere ogretmeleri lazimdir. Elimde giiciim, kuvvetim yokdu 
da, islamiyyetin yasak etdigi seylerin kotiiliiklerini soyliyemedim diye- 
rek, ozr ve behane ileri siirmek, kiyametde insani azabdan kurtaramiyacak- 
dir. insanlann en iyileri olan Peygamberler "aleyhimiissalevatu vetteslimat" 
islamiyyetin emrlerini, yasaklarim bildirirlerdi. Ummetleri mu'cize isteyin- 
ce, (Mu'cizeleri, Allahii teala yaratir. Bizim vazil'eniiz Onun emrlerini bil- 
dirmekdir) buyururlardi. Allahii teala dilerse, ummetlere merhamet ede- 
rek, inanmalan, se'adete kavusmalan icin, o anda mu'cize yaratirdi. Her 
ne olursa olsun, islamiyyeti bildirmek, genclere ogretmek, faidelerini acik- 
lamak, diismanlarm yalanlanni, iftiralanni cevablandirmak elbette lazim- 
dir. Bilenler, bildirmezlerse, cezadan, azabdan kurtulamiyacaklardir. Bu 
vazifeyi yaparken, fitne cikarmamaga, dikkat etmelidir. Dikkat ile calisir- 
ken, kendine bir sikinti gelirse, bunu ni'met bilmelidir. Peygamberler 
"aleyhimiissalevatii vetteslimat" Allahii tealanin emrlerini bildirirlerken, 
gormedikleri sikintilar, cekmedikleri iskenceler kalmadi. Onlann en iistii- 
nii "aleyhim minessalevati efdaliiha ve minettehiyyati ekmeliiha" buyur- 
du ki, (Hicbir Peygambere, benim cekdigim eziyyet cekdirilmedi). Farisi 
beyt tercemesi: 



Omiir gecdi, derdimi anlatmak bitmedi, 
bitireyim artik, gece devam etmedi. 



Vesselam. 



194 

YUZDOKSANDORDUNCU MEKTUB 

Bu mektub, mir Sadr-i Cihana yazilmisdir. Din-i islami yaymaga cahs- 
mak lazini oldugu bildirilmekdedir: 

Allahii teala, size selamet versin! Mubarek bedeninize sihhat ve afiyet 
versin! islamiyyetin emr ve yasaklannin yayilmasi ve islam diismanlarimn 
yiizkaralannin ortaya cikanlmasi haberleri, biz kalbi yarah, cigerleri yanik 
miislimanlari cok sevindirdi ve cammiza can katdi. Bundan dolayi, Allahii 
tealaya sonsuz siikrler olsun! Herseye giicii yeten Allahii tealadan, bu se- 
vindirici islerin artmasim diia ederiz. Sevgili Peygamberi "aleyhi ve ala 
alihi minessalevati efdaliiha ve minetteslimati ekmeliiha" hurmetine diia- 
mizi kabul buyurmasim umanz. Miislimanlann onlerinde bulunanlann ve 

-232- 



degerli alimlerimizin bu saglam dinin ve bu dogru yolun artmasi ve kuvvet- 
lenmesi icin gizli ve acik olarak durmadan cahsacaklanna inamyorum. Biz 
za'iflere bu konuda soz diismiyecegini de anhyoruz. Yeni hukumet adam- 
lannin, iyi yaradihsh olduklan icin, din adamlanna ve din bilgilerine kiymet 
verdiklerini goriiyoruz. Bunun icin Allahii tealaya nasil hamd edecegimi- 
zi bilemiyorum. Biliyorsunuz ki, gecen senelerde, din diismanhgini koriik- 
leyenler, kotii din adamlan idi. Ya'ni islam diismanlan, din adami sekline 
girerek yazilan ile, sozleri ile ve hiikumete yol gostererek, islamiyyeti yik- 
maga on ayak ohnuslardi. Simdi, bu isde cok uyanik davramniz! Allahina 
inanan, dinini bilen ve seven, dogru diiriist din adami bulunuz. isbasina, di- 
yanet islerine boyle saglam kimselerin getirilmesine cahsiniz! Satilmis din 
adamlan, din hirsizlandir. Bunlann diisiincesi, mevki 7 ve paradir. Sandal- 
ya kapmak, sohret salmak sevdasindadirlar. Allahii teala, miislimanlari, bun- 
lann fitnesinden korusun! Din adamlannin iyisi "rahmetullahi aleyhim ec- 
ma'in", insanlann en iyileridir. Kiyamet giinii, bunlann miirekkebleri, se- 
hidlerin kanlan ile olciilecek, bunlann miirekkebleri agir gelecekdir. insan- 
lann en kotiisii, kotii din adamlandir. insanlann en iyileri de, iyi din adam- 
landir. Sunu da arz edeyim ki, ba'zi niyyetlerim, askerlerle goriismegi icab 
etdiriyor. Ramezan-i miibarek ayinda Delhide kalacagim. Ramezan-i mii- 
barekden sonra biiyiiklerin huzuruna kavusacagim. Vesselam. 



Vefasizdir, ey dent dtinya senin her ni'mclin! 
Ecel fut mala n, mahv eyliyor her rif'atm. 

195 

YUZDOKSANBESINCI MEKTUB 

Bu in e ki li b da, mir Sadr-i Cihana yazilmisdir. islamiyyeti yaymaga ca- 
lismak lazim oldugu bildirilmekdedir: 

Allahii teala, size selamet versin! Amin. Alimlerin iyiligi, milletin hep- 
sine yayihr. Bunun icin de, herkes onlan sever. Ciinki insanlar, kendileri- 
ne iyilik edenleri sever. Bu sevgi sebebi ile, onlann ahlaki ve adetleri, her- 
kese, iyilikden aldiklan paya gore bulasir. Boylece, iyilikler, kotiiliikler, dii- 
zelme veya bozulma, basdan asagi dogru yayihr. Belki de bunun icin, (in- 
sanlann dim, baslarinda bulunanlarin dinleri gibidir) buyurulmusdur. Ge- 
cen senelerde, basimiza gelen kotiiliikler, bu soziin dogru oldugunu goster- 
mekdedir. Simdi iyi insanlar isbasina gecdi. Alcaklann dine saldirmalan gev- 
sedi. Simdi soz sahibi olan, is basinda bulunan eli kalem tutan biitiin miis- 
limanlann, elbirligi ile islamiyyeti yaymaga cahsmalan lazimdir. Once ya- 
sak edilen farzlan, unutdurulan ibadetleri, tekrar meydana cikarmah, ya- 
yilan haramlan, ahlaksizhklan yok etmelidir. Duracak zeman degildir. isi 
gecikdirmekde faide yokdur. Bu gevseklik karsisinda, miislimanlann yara- 
h kalbleri sizlamakdadir. Gecen senelerde muslimanlara yapilan baskilar, 
iskenceler, daha unutulmadi. Bunlann yine hortlamasi, canavarlann kuzu- 
lara saldirmak ihtimalleri, miislimanlann uykusunu kacirmakdadir. Soz 
sahibleri, siinnet-i seniyyenin yayilmasinda gevsek davramrsa, isbasinda olan- 

-233- 



lann hepsi de, neme lazim derler. Birkac giinliik hayatin kiymetini biliniz! 
Eger ipin ucunu elden kapdinrsaniz, muslimanlarin basina kafirlerin cullan- 
masina yol acarsiniz. Sonra ah etmek ise yaramaz. Farisi beyt tercemesi: 

Elimden gideni, Suleyman kapdirsaydi, 

hem Suleyman, hem peri, hem Ehrimen aglarlardi. 

Miislimanhgin alametlerinden biri, imam yetisdirmek ve bunlara ca- 
mi'lerde vazife vermekdir. Bu is gevsemisdi. islam memleketlerinin biiyiik - 
lerinden olan Serhend sehrinde kac seneden beri bir mufti yokdu. Bu du- 
acinizin mektubunu getiren kadi Yusiifiin dedeleri, ta Serhend sehri yapi- 
lahdanberi, burada kadihk yapmislardir. Bunun icin olan hiikumet sened- 
leri yanindadir. Kendisi salih ve takva sahibidir. Eger uygun goriirseniz, bu 
ehemmiyyetli vazifeyi ona veriniz! Allahii teala, bizi ve sizi islamiyyetin dog- 
ru yolunda bulundursun! Amin. 

[Islamin en biiyiik diismani olan ingilizler, yalanlarla, iftiralarla, biitiin 
diinyayi islamiyyete karsi diisman yapiyorlar. Harblere sebeb oluyorlar. 
Yapdiklan vahseti uzakdan seyr ediyorlar. Bir tarafdan da, islamiyyeti 
icerden yikiyorlar. Kadinlann, kizlann, ciplak gezmelerini, fuhsu, kuma- 
n yayiyorlar. Farzlan degisdiriyorlar. Ezanin tercemesini okumagi, ho-par- 
lorle okumagi yayiyorlar. Halbuki ezan, arabi kelimeleri miiezzinin oku- 
masidir. Ho-parlorden cikan ses, miiezzinin sesi degildir. insan sesinin 
benzeridir. Bu seslerin (Seytan ezani) oldugu, biiyiik alim Ebu Nu'aymin 
(Hilyetiil-Evliya) kitabindaki hadis-i serifde yazihdir. Ho-parlor ile oku- 
nan ezanin mesru' olmadigi da, bu kitabda yazihdir. Mushmanlar cok uya- 
nik olmah, ingilizlerin hiylelerine aldanmamahdir.] 

196 

YUZDOKSANALTINCI MEKTUB 

Bu mektub, Mensur Arab'a yazilmisdir. Tesavvuf yolunun yedi kona- 
gi oldugu, salik her konakda kendinden uzaklasip Hak tealaya yaklasdigi 
bildirilmekdedir: 

Merhamet ederek gonderdiginiz ve ihsan ederek yazdiginiz kiymetli 
mektubunuz, en kiymetli bir zemanda geldi. Allahii tealaya hamd olsun ki, 
buytikler, kiiciikleri hatirlamakda, yiiksekler alcaklan oksamakdadir. Al- 
lahii teala, bu tevazu'unuza bizim tarafimizdan hayrh karsihklar versin! Fa- 
risi misra' tercemesi: 

Her ne olursa olsun, dostdan konusmak, daha tathl 

Ytiriimekde oldugumuz tesavvuf yolu yedi adimdir. iki adimla alem-i 
halk, bes adimla Alem-i emr asihr. Alem-i emrdeki birinci adimda, Tecel- 
li-i ef'al hasil olur. ikinci adimda, Tecelli-i sifat hasil olur. Uciincii adimda 
tecelh-i zatiyye baslar. Bundan sonra kavusanlann bildigi tecelliler hasil olur. 
Biitiin bunlara kavusabilmek icin, insanlann efendisi, oncekilerin ve son- 
rakilerin en iistiinii efendimizin, "Ona ve Aline ve Eshabina diialar ve 
selamlar olsun" izinde bulunmak lazimdir. Tesavvuf yolu iki adimdir diyen- 

-234- 



ler de oldu. Kisaca anlatabilmek icin ve talebeye kolay gostermek icin 
boyle soylemislerdir. Bu sozle, alem-i emre ve alem-i halka bir adim demis- 
lerdir. Yedi adimdan herbiri ile, sank kendinden uzaklasir. Hak tealaya yak- 
lasir. Bu yedi adimin hepsi gecilince (Fena-i etemm) ve (Beka-i ekmel) ha- 
sil olur. Bu ikisi hasil olunca (Vilayet-i hassa-i Muhammediyye) ile seref- 
lenmis olur. Farisi misra' tercemesi: 

Bu, ele az gecen buytik ni'metdir. Acaba kime verilir? 

Bizim gibi zevallilann, boyle sozleri agza almasi bile uygun degildir. Biz- 
lere ancak, biiyiiklerin ni'metlerinden sizan damlalarla dudaklanni rslata- 
rak zevklenebilmek yakisir. Farisi beyt tercemesi: 

§ekerin yalmz adim duymak bile, 
daha iyidir zehr koymakdan dile! 

Farisi beyt tercemesi: 

Gok Arsa gore asagidir, 
Fekat, yerden cok yukandir! 

Vesselam evvelen ve ahiren. 

[Iyi bir insan, kendine ve baskalanna zarari olmayan kimse demekdir. 
Allahii teala, insanlann iyi olmalanni, herkesin rahat yasamalanni istiyor. 
Buna kavusmak icin, insanlarda kalb, akl ve nefs yaratdi. insanin bedeni, 
ya'ni butiin uzvlan kalbin emrindedir. Kalbin arzulanna (Niyyet etmek) de- 
nir. Nefs, bedenin muhtac oldugu seyleri kalbe yapdirmak ister. Nefsin is- 
teklerinin hepsi, kendine de, baskalanna da, zararhdir. Akl, faideli ve za- 
rarh seyleri birbirlerinden ayirmakda, faideli olanlannin yapmasim kalb- 
den istemekdedir. Allahii teala, iyi isleri kotiilerinden ayirmak icin, dinle- 
ri gonderdi. Saglam olan akl, kalbin islamiyyete uymasini emr eder. Her 
kalb, islamiyyete uygun hareket ederse, temiz olur, diinyada hie sikinti ol- 
maz. Kalbin temizlenmesi ve kuvvetlenmesi icin, Allahii tealanin ismini cok 
soylemesi lazimdir. Allahii teala, dinleri insanlara sikinti vermek icin de- 
gil, kalbleri temizlemek icin gonderdi. Kalb, nefse uymaz, akh dinleyip is- 
lamiyyete uyarsa, butiin diinya rahata, huzura kavusur. Akhn vazifesi, is- 
lamiyyeti ogrenmek ve bunun her yere yayilmasi icin cahsmakdir. Kalb, hep 
nefse tath gelen seyleri yaparsa, nefse tapmis olur. Allahii tealayi unutur. 
islamiyyete uymak, kalbi ve bedeni kuvvetlendirir, nefsi za'ifletir.] 

197 

YUZDOKSANYEDINCi MEKTUB 

Bu mektub, pehlevan Mahmuda yazilmisdir. Tali'li kimse, diinyaya 
diiskiin olmiyan ve kalbi Allah sevgisi ile carpan kimse oldugu bildirilmek- 
dedir: 

Allahii teala sizi, islamiyyetin dogru yolunda bulundursun! En iyi kim- 
se, kalbi diinyaya bagh olmiyan ve Allah sevgisi ile carpandir. Diinya mu- 
habbeti, giinahlann basidir. Diinyayi sevmekden kurtulmak da, ibadetle- 

-235- 



rin basidir. Ciinki Allahii teala, diinyaya diiskiin olmagi sevmez. Onu ya- 
ratdigi zemandan beri, hie sevmemisdir. Diinya ve diinyaya diiskiin olan- 
lar, meriindur ve Allahii tealanin merhametinden uzakdirlar. Hadis-i se- 
nfde buyuruldu ki, (Diinya mel'undur ve diinyada, Allah icin yapilmiyan 
hersey de mel'undur). [(Se'adet-i Ebediyye) 30. cu sahifeye bakiniz!] Ciin- 
ki Allahii tealayi hatirhyanlar, hatta onlann her zerresi, Allahii tealayi zikr 
etmekdedir. Bunun icin, Allahii tealayi zikr edenler, [ya'ni kalbinde ismi- 
ni ve sifatlanni hatirhyanlar] mel'tin degildir. Bunlara, diinya adami denil- 
mez. Ciinki diinya demek, kalbi Allahii tealadan gafil eden, Onu unutdu- 
ran, kalbe Allahdan baskalanni getiren seyler demekdir. Allahii tealayi 
unutduran mallar, sebebler, mevki'ler, serefler hep diinya olur. Vennecm 
stiresinin, (Bizi diisiinmiyenlerden, bizden yiiz cevirenlerden, sen de yiizii- 
nii cevir. Onlan sevme!) mealindeki yirmidokuzuncu ayeti, boyle oldugu- 
nu acikca gostermekdedir. iste bu diinya, insanin can diismanidir. Bu diin- 
yanin diiskiinleri, hie toparlanamaz, kendilerine gelemezler. Ahiretde de, 
pisman olacaklar, cok acilarla karsilasacaklar. 

Diinyayi terk etmek demek, kalbin onu sevmemesi, ona diiskiin olma- 
masi, kiymet vermemesi demekdir. Ona diiskiin olmamak da, varhgi ile yok- 
lugu miisavi olmakdir. insanin boyle olabilmesi icin, Allah adamlannin ya- 
ninda yetismesi lazimdir. Bu biiyiiklerden biri ele gecerse kiymetini bilme- 
li, onlann emrlerini yapmaga, canla basla sanlmahdir. Seyh Miizzemmil haz- 
retlerinin sizin aranizda bulunmasi, cok biiyiik bir ni'metdir. Cok az kim- 
selerin eline gecen, bulunmaz bir ni'metdir. Kiymeti, hie olciilemiyecek ka- 
dar biiyiikdiir. Fekat, kerem ve ihsan sahiblerinin adeti, isar etmekdir. 
Ya'ni, baskalannin ihtiyaclanni, kendi ihtiyaclanndan once diisiiniirler. 
Seyh hazretlerine birkac giin izn verirseniz, cok yerinde bir is olur. is bi- 
tince, insaallah yine geriye doner. Uzakdan olan ihlas ve sevginiz de, hiz- 
metinde imis gibi, size faide verir. Daha cok rahatsiz etmiyeyim. Allahii te- 
ala, bizi ve sizleri, insanlann en iyisinin "aleyhi ve ala alihi minessalevati 
etemmiiha ve minettehiyyati ekmeliiha" yolunda bulundursun! Allahii 
tealanin selami ve ihsanlan size olsun! Amin. 

198 

YUZDOKSANSEKiZINCi MEKTUB 

Bu mektub, Han-i Hanana yazilmisdir. Bu zemanda, din adamlannin, 
diinya biiyiikleri ile goriismeleri giic oldugu bildirilmekdedir: 

(Fiituhat-i Mekkiyye), fiituhat-i medeniyyenin anahtan olsun! Allahii te- 
ala, sevgili Peygamberi ve Onun yiiksek Ali hurmetine bu diiami kabul bu- 
yursun "aleyhi ve aleyhimiissalevat vetteshmat"! ihsan etdiginiz kiymetli 
mektub, fakiri sereflendirdi. Sevgimizi artdirdi. Size mujdeler olsun, miijde- 
ler olsun! Kiymetli efendim! Bu zemanda, Allah adamlannin, diinya biiyiik- 
leri ile goriismesi cok giiclesdi. Din adamlan, konusurken ve yazarken, di- 
nin emr etdigi gibi tevazu', asagi goniilliiliik yaparsa, kotii diisiinceli olanlar, 
bunu anhyamiyarak, birsey koparmak icin, muhtac oldugu igin, boyle yapi- 
yor samrlar. Bu bozuk diisiinceleri, diinya ve ahiret se'adetini elden kacir- 
malanna sebeb olur. Bu biiyiiklerden istifade edemezler. Eger din biiyiikle- 

-236- 



ri, dunyaya ve diinya adamlanna kiymet vermediklerini duyururlarsa, goriis- 
leri kisa olanlar, kotii diisiinerek, bunlan egoist, kendini begenmis sanirlar. 
Halbuki, Allahdan baska hicbir seye kiymet vermemek de, din biiyiiklerine 
lazimdir. Hem asagi goniiilu, hem de yiiksek goniillii olurlar. Iki zid, ters sey, 
bunlarda bir araya gelmisdir. Ebu Sa'id-i Harraz "kuddise sirruh" buyuru- 
yor ki, (Rabbimi, birbirine zid, ters olan seyleri, bir araya toplayici olarak ta- 
nidim). Fen ve hesab adamlan, bu soze inanmazlar ise de, bizce kiymeti yok- 
dur. Evliyanin bildikleri, akhn eremedigi seylerdir. Mir ve Mevlana, size biz- 
lerden cesidli haberler vereceklerdir. Dogru yolda bulunanlara selam olsun! 

199 

YUZDOKSANDOKUZUNCU MEKTUB 

Bu mektub, molla Muhammed Enifn-i Kabiliye yazilmisdir. Vazife is- 
teginin kabul oldugu bildirilmekdedir: 

Asin sevgi ile dolu olan ve cok bagh oldugunuzu bildiren kiymetli mek- 
tubunuz geldi. Bizleri sevindirdi. Allahii teala, size afiyet versin! Vazife ola- 
rak okunacak seylerden birsey istiyorsunuz. Bunun icin, kiymetli kardesim 
mevlana Muhammed Siddiki gonderdim. Buyuklerimizin devamh oku- 
duklan bir zikri size ogretecekdir. Emr etdigini yapmak icin cok cahsiniz! 
Meyvelerini toplamanizi iimmid ederim. Yalniz yazmakla olmiyacagi, go- 
riismek lazim oldugu icin, kardesimiz Mevlanayi yormus olduk. Vesselam. 

200 

IKiYUZUNCU MEKTUB 

Bu mektub, molla Sekib-i isfehaniye yazdmisdir. (Nefehat) kitabinda- 
ki bir yaziyi aciklamakdadir: 

Her hamd Allahii teala icindir. Salat ve selam, Peygamberlerin efendi- 
sine ve Onun temiz Alinin hepsine olsun! (Nefehat) kitabindaki kansik bir 
soziin aciklanmasini istiyorsunuz. Bunun icin, birkac kelime yazmaga kal- 
kisdim. Kiymetli efendim! Ayn-iil-kudat-i Hemedani, hie gidilmemis bir yol- 
da, dehlsiz, rehbersiz gidenler icin diyor ki, (Bunlardan birkacini, bir mag- 
lub, kendi siginagina aldi. Sekr hali, bunlara golge yapmak icin geldi. Ak- 
h basinda olanlar, baslanni kaldirdilar). Gidilmis yol demek, Allahii tea- 
la bilir, siiluk yolu demekdir. Bilinen on makama, birer birer ve her ince- 
liklerine varmak demekdir. Bu yolda, once nefs tezkiye edilir, temizlenir. 
Kalbin tasfiyesi bundan sonra olur. Bu yolda hidayete kavusmak icin, bir 
rehbere inabet, ya'ni baglanmak lazimdir. Gidilmemis yol ise, cezbe ve mu- 
habbet yoludur. Bu yolda, kalbin tasfiyesi, parlatilmasi once olur. Nefsin 
tezkiyesi sonra olur. Secilenlerin yoludur. Bir rehbere baglanmak lazim de- 
gildir. Sevilmislerin ve istenilenlerin yoludur. Birinci yol, sevenlerin ve is- 
teyenlerin yolu idi. Bunlardan cogu, kuvvetle cekildikleri ve kendilerini mu- 
habbet kapladigi icin, afaki ve enfusi seytanlardan korundular. Seytanla- 
nn aldatmasindan, yoldan cikarmalanndan kurtuldular. (Bir maglub) ve 
(Sekr) dedigi, bu cezbe ve muhabbetdir. Bunlann rehberleri yok ise de, Al- 
lahii tealamn ihsanina kavusmuslardir. Bu ihsan, onlara yol gostererek, he- 

-237- 



defe ulasdirmisdir. Sii'urlu olanlan, ya'ni cekilmiyenleri ve kendilerini 
muhabbet kaplamiyanlan, rehberleri de olmadigi icin, din dusmanlan, 
bunlann yolunu kesdi. Helake suriikledi. Sonsuz olan olume yakalandilar. 
Maglublar arasinda, o iki Turkmen vardi. Hiiseyn Kassab "rahmetullahi 
aleyh", bu ikisini, isaret ile bildiriyor ve diyor ki, (Biiyiik bir kervan ile gi- 
diyorduk. Kervan arasindan ansizin iki Turkmen cikdi. Hie gidilmemis 
olan yolda ilerlemege basladilar) diye, [(Nefehat) kitabimn farisi ikiyiiz- 
seksendorduncii [284] sahifesinde, emir All Abur isminde] uzun anlatiliyor. 
Biiyiik kervanin gitdigi yol, siiluk yolu demekdir. Bu yolda bilinen on ma- 
kam, sira ile biitiin incelikleri ile gecilir. Ciinki, biiyiiklerden cogu, hele es- 
kilerin hemen hepsi, bu yoldan vasil olmuslardir. Bu iki Turkmenin gitdi- 
gi ve Hiiseyn Kassabin da katildigi, o hie gidilmemis olan yol da, cezbe ve 
muhabbet yoludur. Bilinen birinci yoldan daha kisadir. Bu yolun baslan- 
gici, lezzet almak ve rahathk duymakdir. Bu lezzet, duygulan giderir. 
Sii'ursuzluga sebeb olur. Bu hali, gece olarak gostermekdedir. Bu hissiz- 
lik ve insanlardan haberi olmamak, Allahii teala ile huzura ve Ona sii'ura 
sebeb oldugundan, bu huzura ve sii'ura ay demisdir. Burasini biraz daha 
aciklamak lazimdir. iyi dinleyiniz: 

Cesedi, bedeni idare eden ruhdur. Bedeni yetisdiren, kalbdir. Cesedde- 
ki kuvvetler ruhdan gelmekdedir. His, duygu da, kalbin nurundan hasil ol- 
makdadir. Cezbe yolunda, kalb ve ruh, Allahii tealaya doniince, baslangic- 
da bedenin idaresi ve terbiyesi azalir. His kalmaz olur. Sii'ur islemez olur. 
Organlann hareketinde gevseklik olur. insan yere yikihr. Biiyiik alim seyh 
Muhyiddin-i Arabi "kuddise sirruh" bu hale (Fiituhat-i Mekkiyye) kitabin- 
da, ruhun sima'i demisdir. Raks ile ve donerek olan sima'a da, tabi'i sima' 
demisdir ve bunu siki yasak etmisdir. Buradan anlasihyor ki, bedendeki duy- 
gu ve hareketin azalmasi, ma'nevi huzuru gostermekdedir. Ceseddeki duy- 
gusuzluk ruhun sii'uruna alametdir. Bunu aya benzetmek uygundur. 

Soziimiize donelim: Ayin kara bulutla ortiilmesi demekle, baslangicda 
olanlarm huzurunu orten insanhk sifatlannin meydana cikmasim anlatmak- 
dadir. insanhk sifatlannin huzuru ortmesi, yolun ortasina kadar devam e- 
der. Yolun ortasinda olanlar, ortiiden tarn kurtulamazlar ise de, bu kadar 
ortiiliis yokdur. Belki bunu anlatmak icin, (Gece yansi olunca, ay bulutdan 
cikdi. O iki gencin ayak izlerini gene buldum) demekdedir. Ciinki, huzur ze- 
mani olan bast halinde yol aydinlanir. Cok ilerlemek olur. Sabah olunca, 
ya'ni o hissizlik ve hareketsizlik gidince ve huzur kuvvetlenince ve halk ile 
de kansinca demek istemekdedir. Bu huzuru giinesin dogmasi diye anlat- 
makdadir. insanin varhgina dag demekdedir. Bu zeman kendi varhgindan 
haberi olmakdadir. Ciinki bu yolda, nefsin tezkiyesi, kalbin tasfiyesinden 
sonradir. O iki turkmenin cezbeleri kuvvetlenince ve kendilerini muhabbet 
kaplayinca, bir kahraman gibi ayaklanni insanhk daginin tepesine koydu- 
lar ve bir saatde tepeye cikdilar. Biraz Fenaya kavusdular. Hiiseyn Kassab- 
da bu cezbe kuvveti olmadigi icin, dagin tepesine cok giic cikabildi. Bu da, 
o iki turkmenin arkasinda gitdigi icin oldu. Yoksa kafasim ucururlardi. As- 
kerlerin bulundugu yer, (a'yan-i sabite)yi anlatmakdadir. A'yan-i sabitede 
biitiin mahluklarin (Te'ayyiin-i hakiki)leri ve (Te'ayyiin-i ilini-i Viicu- 
bi)leri birlikde bulunur. Sayisiz cadirlar, bu te'ayyiinleri anlatmak icindir. 

-238- 



Biiyiik cadir, (Te'ayyiin-i ilmi-i Viicubi)yi gostermekdedir. Buna, sultanin 
cadiri demislerdir. Hiiseyn Kassab, sultanin cadinni isitince, aranilani bul- 
dum sanarak sekr, su'ursuzluk bineginden inmek istedi. Bu merkeb olma- 
dan bu yolda gidilemez. Sag ayagini disan koyarken kulagina bir ses gele- 
rek sultan cadirda yokdur dedi. Dogrusu da boyledir. Hiiseyn Kassabi ce- 
ken kuvvet yokdur. Ufak bir miijde ile sekr halinden cikdi. iki tiirkmen ise, 
kuvvetle cekildikleri icin ve kendilerini muhabbet kaplamis oldugu icin, bu 
gibi miijdelerle aldanmadilar ve kahramanca yukan cikdilar. Hiiseyn Kas- 
sab, bin sene daha beklese, sultani cadirda hie bulamaz. Ciinki Hak teala, 
otelerin otesidir. Sag ayak demesi, ruhu anlatmakdadir. Ciinki, hie gidilme- 
mis olan bu yolda, kalb ve ruh ayaklan ile gidilir. ilm ve ibadet ile gidilmez. 
ilm ve ibadet siiluk yolunda ise yarar. Sekr halinden once cikan ruhdur. Son- 
ra kalb cikar. Sol ayak kalbi gostermekdedir. Sultan oturmusdur ve ava git- 
misdir demek, giizel aynalarda, giizel yerlerde yerlesmisdir ve asiklann go- 
niillerini avlamaga gitmisdir demekdir. Bu ses ve boyle soylemek, Hii- 
seyn Kassaba anlatabilmek icin idi. Onun anlayabilecegi gibi soylenmisdi. 
Yoksa, Allahii teala icin oturmak ve ava gitmek gibi seyler soylenemez. Fa- 
risi beyt tercemesi: 

(Yokdur) re (odur) gibi sozler, 
O makamdan geri dbnerler. 

(Nefehat)da (Ayn-iil-Kudat-i Hemedani)den alarak yazilmis olan bu soz- 
lerden baska seyler de anlasihyor ve Hak tealanin birligine ve biiyiikliigii- 
ne daha uygun oluyor. Her ne kadar, o makama tarn uygun degil ise de, bas- 
kalanndan daha uygundur. $6yle ki, vahidiyyet mertebesinin iistiindeki 
te'ayyiin-i evvel olan vahdet mertebesine oturmusdur. Vahdet mertebesin- 
de ilmi ve ayni te'ayyiinlerin hepsi yok oldugu icin, hayvanlarin ve kusla- 
nn yok edildigi ava benzetilerek, ava gitdi buyurulmusdur. $eyh Muham- 
med Ma'suk-i Tusi ve Emir Ah Abur, Sultanin avlandigi yere giderek, ona 
av oldular. Ma'suk-i Tusi daha onde gitdi ve daha yaklasdi. Hiiseyn Kas- 
sab, sultanin geri donecegini sanarak, (Vahidiyyet) cadirlannda kaldi. 

Yukandaki sozlerden ne anlasilacagini dogru olarak ancak Allahii te- 
ala bilir. Tesavvuf yolunun biiyiikleri "kaddesallahii teala esrarehiim" hie 
gidilmemis olan yolu secmislerdir. Bu bilinmeyen yol, bu biiyiiklerin mes- 
hur kolay yolu olmusdur. Kiymetli tevecciihleri ve idareleri ile, herkesi bu 
yoldan kavusdurmuslardir. Rehber olan pirin edebleri ve emrleri gozeti- 
lirse, bu yol hep kavusdurur. Bu yolda, ihtiyarlarin, genclerin, kadinlann 
ve cocuklann kavusmasinda hie baskahk yokdur. Hatta oliiler bile bu 
ni'mete kavusmayi umarlar. Behaiiddin-i Buhari "kuddise sirruh" buyur- 
du ki, (Hak tealadan elbette kavusduran bir yol istedim). Hace hazretle- 
rinin birinci talebesi olan hace Ala'iiddin-i Attar "kuddise sirruh" hazret- 
leri, bunun icin buyurdu ki, Farisi beyt tercemesi: 

Kapicimn incinmesi olmasaydi, 
Acardim buttin cihan kapilanm. 

Allahii teala, hepimizi bu biiyiiklerin yolunda bulundursun! Vesselam! 



239 



201 

IKiYUZBiRiNCI MEKTUB 

Bu mektub, Kiiciik Beg Hisariye yazilmisdir. Bir siialine cevab ver- 
mekdedir: 

Allahii tealaya hamd olsun! Onun secdigi kullanna selam olsun! Kiiciik 
Beg Hisari hazretleri soruyor ki, (Bir kimse, biitiin bilgiler iki iic harfde yer- 
lesmisdir) diyor. Bu soze inamlir mi? 

Cevab: Boyle soyleyen kimsenin bunu isiterek veya kitablardan okuya- 
rak soyledigi anlasilmakdadir. Ciinki, onceki biiyiiklerden birkaci boyle sey- 
ler soylemisdir. Hazret-i Emir "kerremallahii teala vecheh" de (Biitiin 
bilgiler, Besmelenin (B) harfinde, hatta bu harfin noktasinda yerlesmisdir) 
buyurdu. Bunu size soyleyen kimse, boyle oldugunu biliyorum demek is- 
temis ise, iki sey diisiiniilebilir: 

1- Biitiin bilgilerin iki-iic harfde yerlesdirildiklerini bana bildirdiler 
derse, bu harfleri bildigini veya bilmedigini soylese de sozii dogru olabilir. 

2- Biitiin ilmleri, iki-iic harf icinde bana bildirdiler. Bu iki-iic harf icin- 
de biitiin ilmleri anliyorum derse yalancidir. Bu soze inanilmaz. Dogru yol- 
da olanlara ve Muhammed Mustafamn izinde gidenlere selam olsun "aley- 
hi ve ala alihissalevatii etemmiiha ve ekmeliiha"! 

202 

IKiYUZIKiNCi MEKTUB 

Bu mektub, mirza Fethullah-i Hakime yazilmisdir. Biiyiiklerle tamsdik- 
dan sonra ayrilanlara sasmakda, Eshab-i kiramin buyiikliigii bildirilmek- 
dedir: 

Allahii teala, bizi ve sizi, sevgili Peygamberinin dogru yolunda bulun- 
dursun "ala sahibihessalatii vesselamii vettehiyye"! 

Birgiin, Tesavvuf biiyiiklerinin iiziilmeleri iizerinde konusulmusdu. Bu 
biiyiiklere baglanip da, sonra aynlanlann, baskalanndan birseyler bekle- 
yenlerin siiriinecekleri soylenmisdi. Bu arada, sizin ve kadi Senamin adi- 
niz gecmisdi. Bu konusma, iyi bilemiyorum, bir dakika siirmiismii idi? 
Hem de, sirasi gelerek soylenmisdi. Allah gostermesin ki, bir miislimanin 
incitilmesini diisiinmiis olayim. Yahud kalbimde bir kin bulundurayim. Bu 
bakimdan, mubarek kalbiniz hie sikilmasin. Bilmeniz lazimdir ki, bizim yo- 
lumuz, Allahii tealamn ismleri iizerinde cahsmak degildir. Bu yolun biiyiik- 
leri, bu ismlerin sahibinde yok olmagi aramakdadirlar. Onlar, daha ilk 
bakisda, sifatlann disinda olan varhgi istemekdedirler. ismlerden, sifatlar- 
dan gecerek zati taleb ederler. Bunun icindir ki, baska yollann sonu, bun- 
lann baslangicinda yerlesmisdir. Farisi misra' tercemesi: 

GUI bagcemi got de, beharimi anla! 

O konusmamiz, agizdan agza dolasdikca, baska sekl alarak, sizi iizecek 
kadar degismis oldugu anlasildi. Bu iiziintiiniizii gidermek icin birkac sey 

-240- 



yazmak istedim: Sizinle tanismamiz, birseyimizi artdirmaz. Goriismemek 
de birseyi azaltmaz. Diisiincemiz, istegimiz, yalniz sizin iyiliginizdir. Fekat 
(Kendi zaranni istiyene, hie acinmaz!) soziinii herkes bilir. Iyi biliniz ki, bu 
fakir "kaddesallahii teala sirrehul'aziz" sizin zarannizi istemedim ve insa- 
allah istemem de. Acidigim icin soylenilen birseydi. Din adamlan, aci- 
diklanndan, boyle soylerler. Hem de, bir sirasi gelerek soylenmisdi. Hie 
uzuhneyiniz! 

Bir kimsenin kendini, hazret-i Ebu Bekr-i Siddikdan "radiyallahii anh" 
daha iistiin gormesi, iki seyden ileri gelir: Ya koyu bir zindikdir. Yahud da, 
kara cahildir. Birkac sene once, size gonderdigim bir mektubda, Cehennem- 
den kurtulacagi bildirilmis olan, Ehl-i siinnet vel-cema'at firkasini anlatir- 
ken bunu da yazmisdim. Onu okudukdan sonra, boyle sozlere inanmani- 
za sasihr. Hazret-i Aliyi bile, hazret-i Ebu Bekrden "radiyallahii anhiima" 
daha yiiksek bilen bir kimse, Ehl-i siinnetden aynlmis olur. Kendini yiik- 
sek bilenin ne olacagini artik diisiinun! Bu yolun biiyiikleri bildiriyorlar ki, 
(Kendini, uyuz kopeklerden iistiin goren bir salik, bu biiyiiklerin kemala- 
tina kavusamaz). Bu iimmetin biiyiikleri, hazret-i Ebu Bekrin, Peygamber- 
lerden baska, biitiin insanlardan iistiin oldugunu, sozbirligi ile bildirmisler- 
dir. Hazret-i Hamzayi oldurmus olan Vahsinin "radiyallahii anhiima", 
Resulullahin yaninda bir kerre bulundugu icin, Tabi'inin en iistiinii olan 
Veysel Karaniden daha iistiin oldugunu, kitablanmda ve mektublanmda 
bildirmisdim. Boyle olunca, bunu yazan bir kimsenin boyle soyliyecegini 
diisiinmek bile, akh olana yakisdinlamaz. Boyle diisiinmege yol apan ya- 
ziyi gorerek isin dogrusunu anlamasi lazimdir. Birsey anlamadan, yalniz ce- 
kemiyenlere uymak, uygun olur mu? Bununla beraber, biiyiikler, ask ser- 
hoslugu denilen hallerinde, uygunsuz seyler de soylemislerdir. Bayezid-i Bis- 
tami hazretleri, (Bayragim, Muhammed aleyhisselamin bayragindan daha 
yiiksekdir) dedi. Bu soziinden, onun daha yiiksek olacagi anlasilamaz. 
Ciinki, onu soylemek zindikhk olur. Bu fakirin yazilannda ise, boyle sey- 
ler, hicbir zeman bildirilmemisdir. Vesselam. 

203 

IKiYUZUCUNCU MEKTUB 

Bu mektub, molla Hiiseyne yazilmisdir. Allah yolunda olanlarin yanin- 
da bulunmagi ovmekdedir: 

Allahii teala, hallerinizi giizel eylesin. islerinizi faideli eylesin! Maksad- 
lannizi lslah eylesin! Serefli mektubunuz geldi. Sevgilerinizi bildirdigi icin 
bizleri cok sevindirdi. Allahii teala, bu yolun biiyuklerine olan sevginizi art- 
dirsin! Onlara baghhk arzusunu, omruniiziin sermayesi yapsin! Hadis-i 
serifde, (El-mer'ii me'a men ehabbe) buyuruldu ki, (KM, sevdigi ile bera- 
berdir) demekdir. Bu biiyiikleri seven, onlarla beraber olur. Onlarla bera- 
ber olan, saki olmakdan [kiifrden ve giinah islemekden] korunmus olur. Ha- 
dis-i serifde buyuruldu ki, (insanlarin yapdiklarmi yazan meleklerden bas- 
ka melekler de vardir. Yollarda, sokak baslarinda dolasirlar. Allahii teala- 
yi zikr edenleri ararlar. Zikr edenleri bulunca, birbirlerine seslenirler. Bu- 
raya geliniz, buraya geliniz derler. Kanadlan ile, onlan sararlar. O kadar cok- 

- 241 - Mektubat Tercemesi: - F:16 



durlar ki, goke varirlar. Kullarimn her isini bilici olan Allahii teala, melek- 
lere sorarak: Kullarimi nasil buldunuz, buyurur? Ya Rabbi! Sana hamd ve 
sena ediyorlar ve senin biiyiikriigiinii soyliiyorlar ve senin ayblardan ve ku- 
surlardan temiz oldugunu soyliiyorlar, derler. Onlar, beni gordiiler mi, 
buyurur? Hayir gormediler, derler. Gorselerdi, nasd olurlardi, buyurur? Da- 
ha cok hamd ederlerdi ve daha cok tesbih ederlerdi ve daha cok tekbfr soy- 
lerlerdi, derler. Onlar, benden ne istiyorlar, buyurur? Ya Rabbi! Cenneti- 
ni istiyorlar, derler. Onlar, Cenneti gordiiler mi, buyurur? Gormediler, 
derler. Gorselerdi, nasil olurlardi, buyurur? Daha cok yalvanrlardi, daha 
cok isterlerdi. Ya Rabbi! Bu kullarin Cehennemden korkuyorlar. Sana si- 
gimyorlar, derler. Onlar Cehennemi gordiiler mi, buyurur? Hayir gorme- 
diler, derler. Gorselerdi, nasil olurlardi, buyurur? Gorselerdi, daha cok yal- 
vanrlardi ve ondan kurtulmak yoluna daha cok sarihrlardi, derler. Allahii 
teala, meleklere, sahid olunuz ki, onlarin hepsini afv eyledim, buyurur. Ya 
Rabbi! O zikr edenlerin yaninda, filan kimse zikr etmek icin gelmemisdi. 
Diinya cikari icin gelmisdi, derler. Onlar benim miisafirlerimdir. Beni zikr 
edenlerle beraberim. Onlarin yaninda bulunanlar da, zarar etmezler, bu- 
yurur). Bu hadis-i serif ve yukanda bildirdigimiz (KM, sevdigi ile beraber- 
dir) hadis-i serifi gosteriyorlar ki, bu biiyiikleri sevenler, bunlarla beraber- 
dirler. Bunlarla beraber olanlar, kazanch olurlar. Allahii teala, bizi ve siz- 
leri, bu biiyiikleri sevenlerden eylesin! Sevgili Peygamberi, iimmi ve hasi- 
mi olan Muhammed "aleyhi ve ala alihi ve eshabihissalatii vetteslimat vet- 
tehiyyat" hurmetine diiamizi kabul buyursun! Amin. 

Seyh Ilahdadin mektubunda, kendinizden haber veriyorsunuz. Boyle 
ademler, ya'niyokluklar, taliblerde cok goriilmekdedir. Cok calisiniz. Ele 
gecenlerle doymayiniz! Farisibeyt tercemesi: 

Cok cilve var, aranan sevgili de, 
Karusdum sanma, bir cilve gorunce! 

Bu biiyiiklerle birlikde bulunmak, en faideli seylerdendir. Allahii tea- 
la, bunlann sohbetine kavusdursun! Farisi beyt tercemesi: 

Ask serhoslarile bulun, mey yoksa da, koku gecer. 
Koku da bulunmaz amma, onlan gbrmek de yeter. 

Gece giindiiz karsisinda bulundugunuz biiyiik hazretden aldiginiz yola 
sanhniz. (Allah) mubarek ismini, hicbirsey diisiinmiyerek, kalbinizden 
geciriniz! Hazir ve nazir oldugunu da diisiinmeyiniz! Sifatlanndan hicbiri- 
ni hatinniza getirmeyiniz. Yiireginizin bulundugu yerde, goniilde (Allah) 
ismini hep bulundurunuz! Cok lazim olan bilgiler, yazmakla anlasilamaz. 
Anlatmak lazimdir. Bulusursak, bildirilir. Bulusunciya kadar, elinize gecen- 
leri yaziniz. Onlan okumak, uzakdan tevecciihe sebeb olur. Vesselam. 



Nemaz kalbi temizler, kotuliikden men' eder. 
Munevver olamazsm, nemazm kilmadikca! 



242- 



204 

IKiYUZDORDUNCU MEKTUB 

Bu mektub, mir Muhammed Nu'man-i Bedahst hazretlerine yazdmisdir. 
Cahillerin dedi-kodu yapmalarina uziilmemegi bildirmekdedir: 

Mir hazretleri, asagi kimselerin bozuk sozlerine iiziilmeyiniz! isra sure- 
si, seksendorduncu [84] ayetinde mealen, (Herkes, kendine uygun isi ya- 
par) buyuruldu. Ya'ni, kisinin isi ve sozii, kendinin aynasidir. Alcaklann 
sozlerine iyi veya kotii karsilikda bulunmamak daha iyidir. Yalanin sonu 
gelmez. Onlarin birbirini tutmiyan sozleri, kendilerini rezil etmege yetisir. 
Allahii tealanin aydinlatmadigi kimseye, kimse lsik veremez. Siz, verilen 
vazifeyi yapmaga bakiniz! Baska seyleri gormemezlikden geliniz! En'am 
suresinin doksanbirinci ayetinde mealen, (Allah deyin, sonra onlari bira- 
kin. Bozuk islerinde oynasinlar!) buyuruldu. Kardesimiz Muhammed Sa- 
dik, tarn vaktinde geldi. Ramezan-i serifin son on gxinxi i'tikaf yapdi. Ona 
cok seyler acddi. Yeni seylere kavusdu. Allahii tealaya hamd olsun ki, di- 
ger sevdiklerimiz de ilerlemekdedirler. Kalbleri uyanikdir. Bu, Allahii te- 
alanin biiyiik ihsanidir. Diledigine ihsan etmekdedir. Onun ihsanlan bol- 
dur. Mahluklann en iyisi olan efendimiz Muhammed aleyhisselama ve 
Onun Aline ve Eshabinin hepsine bizden diialar ve selamlar olsun! 

205 

IKiYUZBESINCi MEKTUB 

Bu mektub, hace Muhammed Esref-i Kabilfye yazdmisdir. isin basi, is- 
lamiyyetin sahibine uymak oldugu bildirilmekdedir: 

Allahii teala sizi, Muhammed Mustafaya tarn uymakla sereflendirsin "ala 
sahibihessalatii vesselamii vettehiyye"! Ciinki, biitiin islerin basi ve Siddik- 
larin birinci istekleri budur. Bundan baskasi, bos vehmler ve bozuk hayal- 
lerdir. Allahii teala, bizi ve sizi bunlardan korusun! Dogru yolda olanlara 
ve Muhammed Mustafanin izinde gidenlere selam olsun "aleyhi ve ala 
alihissalevatii vetteslimatii daimen"! 

Kisi noksamm hi I nick gibi Man olmaz! 

206 

IKiYUZALTINCI MEKTUB 

Bu mektub, molla Abdiilgafur-i Semerkandfye yazdmisdir. Diinyamn ko- 
tiiliigii ve ona diiskiin olanlarin zevallihgi bildirilmekdedir: 

Ya Rabbi! Oliim bizi uyandirmadan once, sen bizi uyandir! Peygamber- 
lerin efendisi "aleyhi ve aleyhim ve ala alihissalatu vetteslimatii etemmii- 
ha ve efdaluha" hurmetine, diiamizi kabul eyle! Tath olan mektubunuz ve 
kiymetli yazilanniz gelerek bizleri sevindirdi. Buna karsihk olarak, Alla- 
hii teala, size iyilikler versin! 

Kardesim! insanlan diinyaya, yalniz yiyip icmek icin ve giyinip siislen- 

-243- 



mek icin gondermediler. istediklerimizi toplamak, sevdigimiz seylerle keyf- 
lenmek ve oynayip zevklenmek icin yaratilmadik. insanlann yaratilmasi, Al- 
lahii tealaya karsi asagihgini, giicii yetmezligini, muhtac, zevalh oldugunu 
gostermeleri icindir. Kulluk da, bu demekdir. Fekat, bu kulluk, Muhammed 
aleyhisselamin islamiyyetinin izn verdigi gibi olmahdir. Yoksa, musliman ol- 
miyanlann yapdiklan riyazetler, mucahedeler, bu parlak islamiyyete uygun 
olmadigi icin, zarar ve ziyandan baska sonu olmaz. Pisman olmakdan, iizul- 
mekden baska birsey kazandirmaz. Ehl-i siinnet vel-cema'at denilen dog- 
ru yolun alimlerinin bildirdiklerine uygun olarak i'tikadi diizeltdikden son- 
ra, ibadetleri yapmakla beraber, kalbi Allahii tealamn zikri ile suslemelidir. 
Tesavvuf yolunun biiyiiklerinden ahnan vazifeyi sik sik tekrarlamahdir. Bu 
buyxiklerin yolunda, sonda ele gececek olanlar baslangicda yerlesdirilmis- 
dir. Bunlann baglan, baskalannin baglanndan cok ustundur. Kisa goruslii 
olanlar, inansa da, inanmasa da, bu boyledir. Maksadimiz, dostlan tesvik- 
dir. Inanmiyanlara bir diyecegimiz yokdur. Farisi beyt tercemesi: 

Masai sanana, masalgibi olur, 
Kiymet bilene, cok faideli olur. 

Sozun kisasi sudur ki, ahiretde kurtulmak, cok zikr etmege baglidir. En- 
fal suresinin kirkaltinci ayetinde mealen, (Allahii tealayi cok zikr ediniz ki 
kurf iilasimz!) buyuruldu. Bunun icin, cok zikr etmek lazimdir. Buna ma- 
ni' olan herseyi diisman bilmelidir. Ahiretde kurtulmanin ilaci, iste budur. 
Bizden, ancak soylemekdir. Farisi beyt tercemesi: 

Zikr et zikr, bedende iken camn, 
Kalb temizligi, zikriledir Rahmamn. 

Ra'd suresi, otuzuncu ayetinde mealen, (Biliniz ki kalbler zikr ile rahat 

bulur) buyuruldu. Allahii teala, size bundan basari nasib eylesin! Ciinki, en 
liizumlu ve en karh is budur. Mubarek zemanlarda cok giyilmis olan anta- 
ri gonderildi. isleriniz hayrh olsun! Vesselam. 

207 

IKiYUZYEDiNCi MEKTUB 

Bu mektub, mirza Hiisameddin Ahmede "rahmetullahi aleyh" yazilims- 
dir. Insanlann bir arada bulunmasi, kalblerini beraber edecegi ve isla- 
miyyete uymiyan seylerin kiymetsiz oldugu bildirilmekdedir: 

Allahii tealaya hamd olsun! Onun secdigi, sevdigi kimselere selam ol- 
sun! Cok zeman gecdi, sizin ve mahdum zade hazretlerinin ve Cemaleddin 
Hiiseynin ve orada bulunanlann ve hele seyh ilahdad ve meyan Seyh-ul- 
hediyyenin selamet haberlerinizi alamadim. Herhalde, uzakda kalan bu kar- 
deslerinizi unutdugunuz anlasihyor. Evet, yakinda bulunmanin, kalblerin 
birlesmesinde biiyiik te'siri vardir. Bunun icindir ki, hicbir Veil, bir Saha- 
binin derecesine yiikselemez. Veysel Karani "rahmetullahi aleyh" o kadar 
sani yiiksek oldugu halde, Resulullahi "sallallahu aleyhi ve sellem" hie gor- 
medigi icin, Eshab-i kiramdan en asagi olanin derecesine yetisemedi. Ab- 
dullah bin Mubarek hazretlerinden soruldu ki, hazret-i Mu'aviye ile Omer 

-244- 



bin Abdul'azizden hangisi daha yiiksekdir? Cevab olarak: (Mu'aviye "ra- 
diyallahii anh", Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" yaninda gider- 
ken, atinin burnuna giren toz, Omer bin Abdxil'azizden katkat daha yiik- 
sekdir) buyurdu. 

Burada bulunanlann hepsi iyiyiz. Allahii tealaya bunun icin, belki bii- 
tiin ni'metleri icin hamd ve sukrler olsun. Ni'metlerinin en biiyiigii olan, 
miisliman yapdigi icin ve mahluklannin en iyisinin yolunda bulundurdugu 
icin, ne kadar cok hamd edilse, yine azdir. Ciinki, onun yolunda bulunmak, 
iyiliklerin basi, kurtulmanin caresi ve diinya ve ahiret se'adetlerinin kapi- 
sidir. Allahii teala, Peygamberlerin en ustiinu hurmetine "aleyhi ve aley- 
him ve ala alihissalatii vesselam", bizleri ve sizleri, her zeman bu yolda bu- 
lundursun! Amin. Farisi misra' tercemesi: 

Is budur. Bundan baskasi hicdir! 

Tesavvufculann sozlerinden, ele birsey gecmez. Onlann hallerinden in- 
sanin birseyi artmaz. Onlann vecdleri ve halleri, islamiyyete uygun ol- 
mazsa, on para etmez. Kesfleri, ilhamlan, kitaba ve siinnete benzemezse, 
yanm arpa kadar degerleri olmaz. Tesavvuf yolunda ilerlemenin sebebi, is- 
lamiyyetde inamlmasi lazim olan seylere, yakinin, imanin artmasi icindir. 
Hakikiiman da, bu demekdir. ikinci sebebi de, fikhda bildirilen vazifele- 
ri yapmamn kolay ve tath olmasi icindir. Tesavvuf, bu ikisine kavusmak icin- 
dir. Bunlardan baska birsey icin degildir. Ciinki, Allahii teala, Cennetde go- 
riilecekdir. Diinyada hie goriilemez. Tesavvufculann aradiklan miisahede- 
ler, tecelliler, golgelere kavusmakdir ve benzetilen, O sanilan seylerle 
avunmakdir. Allahii teala, otelerin otesidir. Sasilacak seydir ki, onlann mii- 
sahedeler ve tecelliler diye oviindiikleri seylerin ic yiizleri, eger anlatihr- 
sa, bu yola yeni girenlerin gevsemelerinden korkulur ve arzulan, istekle- 
ri azahr. Eger ic yiizleri anlatilmazsa, dogrusunu bildigim halde, dogru ile 
yanhsin birbirlerine karismalarma goz yummus olmakdan korkanm. Ey, 
yollanni sasirmislara, dogru yolu gosteren Rabbim! Alemlere rahmet ola- 
rak yaratdigin Muhammed "aleyhisselam" hurmeti icin, bana dogru yolu 
goster! Halinizi arasira bildiriniz ki, sevgiyi artdmr. Dogru yolda bulunan- 
lara selam olsun! 

208 

IKiYUZSEKiZiNCI MEKTUB 

Bu mektub, kiymetli oglu meyan Muhammed Sadika yazilmisdir "kad- 
desallahii esrarehumel'aziz". Salik, kendini Peygamberlerin makaminda go- 
riir. Bunun sebebi bildirilmekdedir: 

Sevgili yavrum! Soruyorsun ki, salik tesavvuf yolunda yiikselirken, 
ba'zan kendini Peygamberlerin "aleyhimiissalevatii vetteslimat" makam- 
lannda buluyor. Ve ba'zan, bu makamlann da iistiine cikdigini anhyor. Hal- 
buki, sozbirligi ile bildirilmisdir ki, Peygamberler "aleyhimiissalevatii vet- 
tehiyyat" herkesden daha iistiindiir. Evliyanin biitiin kazanclan "rahme- 
tullahi aleyhim ecma'in", Peygamberlere uyduklan icindir. Onlann yolun- 
da gitmekle, Evliyahga kavusmuslardir. 

-245- 



Cevab: Salikin gordiigii makamlar, Peygamberlerin uruc etdikleri, yiik- 
seldikleri makamlar degildir. O biiyiikler, uruc ederlerken, o makamlardan 
cok yukan yiikselmislerdir. Ciinki o makamlar, o biiyiiklerin mebde-i 
te'ayytinleri olan, Allahii tealanin ismleridir. Allahii tealadan gelen feyz- 
ler, ni'metler, hep mebde-i te'ayyiin denilen bu ismlerden gelir. Ciinki, Al- 
lahii tealanin, arada ismleri olmadan, bu alem ile hicbir ilgisi yokdur. Al- 
lahii tealanin mahluklara ihtiyaci ve mahluklarla dogrudan dogruya ilgi- 
si yokdur. Ankebut suresi, altinci ayet-i kerimesinde mealen, (Elbette 
Allahii tealanin bu alemlere hie ihtiyaci yokdur) buyuruldu. O biiyiikler, 
yiikseldikleri makamdan geri inerken, yukandaki nurlan da birlikde indi- 
rirler ve kendilerine mahsus olan bu ismlerde yerlesip kahrlar. Bunun 
icin, bir kimse bunlan ararsa, bu yerlesdikleri makamlannda bulur. Zat-i 
ilahiyi isteyen, yiiksek yaradihsh bir kimse, yiikselirken bu ismlere yetisir 
ve onlardan da yukanya gecer. Allahii tealanin diledigi makama kadar yiik- 
sehr. Fekat, bu salik yukandan asagi inerken, kendi mebde-i te'ayyiinii olan 
ve Peygamberlerin "aleyhimiisselam" bulunduklan ismlerden daha asagi- 
da olan isme gelip yerlesince, kendi makami ile onlann makamlan arasin- 
daki farki anlar. Iste daha iistiin olmak, bu makamlar ile olciiliir. Makami 
yiiksek olan kimse, daha yiiksekdir. Salik, kendi makami olan isme inme- 
dikce ve bu makamin daha asagida oldugunu anlamadikca, o biiyiiklerin 
daha iistiin olduklanna zevkle ve hal ile inanmaz. Daha iistiin olduklari- 
ni, isiterek soylemekdedir. Once iman etmis oldugu icin, yiiksek oldukla- 
nm soyler. Fekat vicdani, soziine uygun degildir. Bu zeman, Allahii teala- 
ya siginmasi, yalvarmasi, cahil ve zevalh oldugunu soylemesi, dogrusunun 
kendisine bildirilmesi icin diia etmesi lazimdir. Bu hal, saliklerin ayak 
kayacak, tehliikeye diisecek yerleridir. Bu yazimizi bir misal ile acikhya- 
hm. Biliyoruz ki, duman, sicak sivi ve kati zerrelerdir. Sicak olduklan 
icin, genislemis, hafiflemis olan sivi ve kati danecikler, havada yiikselir. Bu- 
nu goriince, kati ve sivi daneciklerin havadan daha hafif olduklanni soy- 
lemek dogru olmaz. Ciinki daneler, isi enerjisi tarafindan kaldinlmakda- 
dir. Soguduklan zeman, yine geri, asagi inerler. Yere diiserler. Kendi yer- 
lerinin havadan daha asagi oldugu anlasihr. Salik de, o makamlardan yu- 
kan, fazla muhabbet enerjisi ile siiriiklenmekdedir. Kendi makami, o ma- 
kamlardan asagidadir. 

Buraya kadar bildirdiklerimiz, miintehi icin idi. Miintehi, tesavvuf yo- 
lunda, cikabilecegi derecelerin sonuna varan Veil demekdir. Yolun baslan- 
gicinda, boyle samhrsa, kendini biiyiiklerin makamlannda bulursa, bu- 
nun sebebi baskadir. $6yle ki, sonlarda bulunan her makamin, yolun ba- 
sinda ve ortasinda benzerleri, goriiniisleri vardir. Baslangicda ve yolda 
olanlar, bu goriintiilere gelince, o makamlarin kendilerine geldiklerini sa- 
nirlar. Birseyin goriintiisii ile, kendisini ayird edemezler. O biiyiiklerin go- 
riintiilerini, benzerlerini de, makamlannin goriintiilerinde bulunca, o bii- 
yiiklerle ortak olduklanni sanirlar. Zan etdikleri gibi degildir. Bir seyin gol- 
gesini, kendisine benzetmekden baska birsey degildir. Ya Rabbi! Herse- 
yin oziinii, yapisini bize bildir! Sevgili Peygamberin hurmetine, bizleri 
bos, faidesiz seylerle vakt gecirmekden koru! Amin. 



246 



209 

IKIYUZDOKUZUNCU MEKTUB 

Bu mektub, mir Muhammed Nu'man-i Bedahsf "kaddesallahii sirrehul'a- 
ziz" hazretlerine yazdmisdir. Kendinin (Mebde' ve Me'ad) adindaki kita- 
binda yazili bir bilgiyi aciklamakdadir: 

Elhamdu lillahi Rabbil'alemm. Vessalatii vesselamii ala seyyidilmiirse- 
lin ve alihittahirin ecma'm. Seyyid hazretleri, kiymetli kardesim mir Mu- 
hammed Nu'man, Allahii teala ile olunuz! Buradakiler, cok siikr iyiyiz. in- 
sana rahatlik veren o serayimzda, sizden aynhrken, kardesim Muhammed 
Esref, (Mebde' ve Me'ad) kitabindaki bir yazinin aciklanmasim istemisdi. 
Vakt dar oldugundan, birsey anlatilamamisdi. Simdi, o yaziyi aciklamagi du- 
sundiim. Boylece, dostlanmin sikintisim gidermek istedim. O yazi soyle idi: 
(Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" vefatindan bin ve birkac sene gec- 
dikden sonra, hakikat-i Muhammedi, kendi yerinden yiikselerek, Ka'benin 
hakikati ile birlesir. Bu zeman, hakikat-i Muhammedi ismi, hakikat-i Ah- 
medi adina doner ve Zat-i ilahinin mazhan olur. iki ism de, ism sahibi gi- 
bi olurlar. Isa "aleyhisselam" gokden inerek, Muhammed aleyhisselamin 
dinine gore yasayacagi zemana kadar, hakikat-i Muhammediyyenin yeri bos 
kahr. O zeman, Isa aleyhisselamin hakikati, kendi makamindan yiikselerek, 
hakikat-i Muhammediyyenin bos kalmis olan makamina yerlesir). 

Cevab: Bir insanin hakikati demek te'ayyiin-i viicubi demekdir. O kim- 
senin te'ayyiin-i imkanisi, bu te'ayyiin-i viicubinin zilli, goruntusiidiir. Bu 
te'ayyiin-i viicubi, Allahii tealanin ismlerinden bir ismdir. Alim, kadir, 
murid, miitekellim gibi daha nice ismlerinden biridir. Allahii tealanin bu 
ismi, o kimsenin rabbidir. Ya'ni, ona gelen her feyz, bu ismden gelir. Bu ism 
ile Allahii tealanin cesidli baglantilan vardir. Sifat mertebesinde, Allahii 
tealaya bu ism verilir. Sifatlar, Allahii tealadan ayn olarak vardirlar. San 
mertebesinde de Allahii tealaya bu ism verilir. San mertebesi, Allahii te- 
aladan ayrica var degil ise de, bir bakimdan aynca vardirlar. Sifat ile san 
arasindaki fark (Siiluk ve cezbe)yi anlatan mektubda bildirilmisdi. Anla- 
silmiyan yerleri varsa, o mektubdan okuyunuz! [Bu mektub, birinci cildin 
ikiyiizseksenyedinci mektubudur]. 

$anm varhgi, yalniz i'tibar ile ya'ni bir bakimdan ise de, bu sanin ustiin- 
de de, baska bir bakimdan, baska bir mertebe de vardir. O mertebe bu sa- 
nin mebde-i viicud-i i'tibarisidir. Allahii tealanin bu ismi, bu mertebede de 
vardir. Bu mertebenin ustiinde de, daha baska bir bakimdan daha yiiksek 
mertebe olur. Fekat, insan giicii bunu anhyamaz. Bu fakir [ya'ni, Imam-i 
Rabbani hazretleri], bu mertebeyi de gecirildim. Fekat, bu mertebenin iis- 
tiinde, insan yok gibi olmakdadir. (Her ilm sahibinden daha biiyuk alim var- 
dir). Arab! beyt tercemesi: 

Ni'mete karusana atiyet olsun! 
Zevalli asik, bir damla ile doysun! 

Ehlullah ya'ni Evliya, kendi yaradihslanna, guclerine gore, bu merte- 
belere kavusmakda birbirlerinden cok ayndirlar. Evliya arasinda, Allahii 

-247- 



tealamn ismine yetisenler pek azdir. Cogu, bu ismin zillerinden bir zille, bir 
goriintiiye kavusmusdur. Once, seyr ve siiluk ile, imkan mertebelerinden 
gecerek, sonra, bir zille kavusurlar. Yalniz cezbe yolu ile de bu isme kavu- 
sulabilir ise de, bunun kiymeti yokdur. Bu ismden daha yukan yiikselen- 
ler pek azdir. 

Bir insanin hakikati, onun te'ayyiin-i viicubisine denildigi gibi, onun 
te'ayyiin-i imkanisine de denir. Bunlan anladikdan sonra, deriz ki: 

Muhammed Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", her insan gibi, 
Alem-i halk ile Alem-i emrden yapilmisdir. Onun Alem-i halkinin rabbi olan 
ism-i ilahi, alim sanidir. Alem-i emrini terbiye eden de, alim saninin bir ba- 
kimdan iistunde olan mertebedeki alim ismidir. Hakikat-i Muhammedi, 
alim sanidir. Hakikat-i Ahmedi, alim saninin iistiinde olan ve bu sanin meb- 
dei olan ismdir. Bu ism, Ka'benin de hakikatidir. Adem "aleyhisselam" ya- 
ratilmadan once, Resulullahda bulunan Peygamberlik, hakikat-i Ahmedi ba- 
kimindan idi. Hadis-i serifde, (Adem "aleyhisselam" toprak ile su arasinda 
iken Peygamberdim) bildirilen bu Peygamberlik idi ki, Alem-i emrde idi. Isa 
"aleyhisselam" Kelime-tullah oldugu ve Alem-i emr ile baghhgi cok oldu- 
gu icin, Resulullahin gelecegini, Ahmed ismi ile mujdelemisdi. Isa aleyhis- 
selamin, (Benden sonra Ahmed isminde bir resul gelecegini size miijdeleyi- 
ciyim) dedigini Saf suresi haber vermekdedir. Diinyaya tesriflerinden son- 
raki Peygamberligi, hakikat-i Muhammediye bagh idi. Belki de, iki hakika- 
te de bagh idi. Rabbi ya'ni terbiye edicisi, yetisdiricisi olan da, hem bu san 
ve hem de sanin iistiindeki mertebe idi. Bunun icin, bu mertebedeki da'vet, 
onceki mertebedeki da'vetden daha kuvvetli olmusdur. Ciinki o mertebede- 
ki da'veti, yalniz Alem-i emrde idi ve terbiyesi, yalniz (Ruhaniyan)a ya'ni ruh- 
lara ve meleklere idi. Bu mertebedeki da'veti ise, hem Alem-i halkda, hem 
de Alem-i emrdedir ve terbiyesi, hem maddeye, hem de ruhlaradir. Bu diin- 
yada, onun madditarafini melekitarafindan daha kuvvetli yaparak, insan- 
larla ilgisi cogaltildi. Boylece, insanlann faidelenmeleri kolaylasdinldi. Al- 
lahii teala, sevgili Peygamberine "sallallahii aleyhi ve sellem" insanhk tara- 
fini fazla aciklamasini emr buyurdu. Mesela, Kehf suresi, yuzonbirinci aye- 
tinde mealen, (Onlara soyle! Ben de sizin gibi insanim. Bana vahy olundu) 
buyuruldu. (Sizin gibi) buyurulmasi, insanhgini kuvvetli bildirmek icindir. 
Bu madde hayatindan Ka'be hayatina gecince ruhanitarafi cogaldi. insan- 
lara baghhgi azaldi. Dine cagirmak nuraniyyeti degisdi. Eshab-i kiramdan 
"aleyhimurndvan" birkaci buyurdu ki, (Resulullahi defn isini bitirmeden, 
kalblerimizde degisiklik duyduk). Evet, oyle oldu. Ciinki, gorerek olan 
imanlan, gormeden olan imana dondii. isleri, gormekden, isitmege kaldi. O 
yiice Peygamberin "sallallahii aleyhi ve sellem" vefatindan bin sene gecdik- 
den sonra, ruhani tarafi oyle kuvvetlendi ki, insani tarafini busbiitiin ortdii. 
Alem-i halki, Alem-i emr halini aldi. Bunun icin, Alem-i halkindan olanlar, 
kendi hakikatlerine dondiiler. Hakikat-i Muhammedi de yiikselerek, haki- 
kat-i Ahmediye ulasdi. ikisi birlesdi. Burada soyledigimiz iki hakikat, onun 
Alem-i halkinin ve Alem-i emrinin te'ayyun-i imkanileridir. Te'ayyiin-i vii- 
cubileri degildir. Te'ayyiin-i imkanibu te'ayyiin-i viicubinin zilli, goruntiisii- 
diir. Ciinki te'ayyiin-i viicubi, yiikselmez. iki te'ayyiin-i viiciibi birlesmezler. 
Isa "aleyhisselam" gokden inerek, ahir zeman Peygamberinin dinine uyun- 

-248- 



ca, Onun hakikati, kendi makamindan yiikselerek, Ona uydugu icin, haki- 
kat-i Muhammedinin makamina gelir. Onun dinini kuvvetlendirir. Bunun 
icindir ki, eski dinlerde, uliil'azm Peygamberin vefatindan sonra bin sene icin- 
de, yeni bir Peygamber gonderilirdi. Bunlarla, o Peygamberin dini kuvvet- 
lendirilirdi. Onun dininin zemani bitince, baska bir ulurazm Peygamber 
ile yeni bir din gonderildi. Muhammed "aleyhisselam", Peygamberlerin 
"aleyhimussalevatii vetteslimat" sonuncusu oldugu icin ve Onun dini hie de- 
gisdirilemiyecegi icin, Onun ummetinin alimleri, Peygamberler gibi oldu. Is- 
lamiyyeti kuvvetlendirmek isi bunlara yapdinldi. Bunlardan baska, ulul'azm 
bir Peygamber de, Onun dinine sokuldu. Onun dinini kuvvetlendirmek isi 
buna da verildi. Hicr suresi dokuzuncu ayetinde mealen, (Kur'an-i kerimi sa- 
na biz indirdik. Biz onu elbette koruyucuyuz) buyuruldu. 

Resulullahin "sallallahu aleyhi ve sellem" vefatindan bin sene gecdik- 
den sonra, ummetinden gonderilen alimlerin sayisi az ise de, bu islamiyye- 
ti tarn kuvvetlendirmeleri icin, cok yiiksek olacaklardir. Resulullah "aley- 
hissalatii vesselam", hazret-i Mehdinin tesrif edecegini haber vermisdir. Bin 
sene sonra gelecekdir. Isa "aleyhisselam" da, bin sene sonra, gokden ine- 
cekdir. Bin sene sonra gelen Evliyanin yxikseklikleri, Eshab-i kiramin 
yuksekliklerine benzemekdedir. Her ne kadar, Peygamberlerden sonra, en 
iistiin Eshab-i kiram ise de, sonra gelenler, bunlara cok benzedikleri icin, 
hangilerinin daha iistiin olduklan anlasilamaz gibi olmusdur. Belki de bu- 
nun icindir ki, Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem", (Oncekiler mi da- 
ha ustundiir, yoksa sonrakiler mi? Bilinemez) buyurdu. Yoksa (Oncekiler 
mi daha ustiindiir, yoksa sonrakiler mi? Bilmem) buyurmadi. Ciinki, han- 
gilerinin daha iistiin oldugunu biliyordu. Bunun icin, (En iistiin olanlar, be- 
nim zemammda bulunan miislimanlardir) buyurmusdu. Fekat, cok benze- 
dikleri icin, siibhe hasil oldugundan (Bilinemez) buyurdu. 

Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem", Eshab-i kiramin "ndvanullahi 
teala aleyhim ecma'fn" zemanindan sonra, Tabi'inin "rahmetullahi teala 
aleyhim ecma'in" zemanimn yiiksek oldugunu bildirdi. Bundan sonra da Te- 
be-i tabi'inin zemanimn iistiin oldugunu bildirdi. Bunlann da bin sene son- 
ra gelenlerden daha iistiin olduklan anlasildi. Sonra gelenlerin, Eshab-i ki- 
rama cok benzemesi nasil olur? denilirse; Soyle cevab veririz ki, o iki asnn, 
bu son gelenlerden daha iistiin olmasi, belki onlarda Evliya "rahmetullahi 
teala aleyhim ecma'in" sayisimn cok ve bid'at sahiblerinin az oldugu icin ola- 
bilir. Bunun icin, sonra gelenler arasinda birkac Evliyanin, o iki asrda bu- 
lunan Evliyadan daha yiiksek oldugunu soylemek yanhs olmaz. Mesela, haz- 
ret-i Mehdi "rahmetullahi aleyh" boyledir. Farisi beyt tercemesi: 

Yine gelseydi eger feyz, Ruhiilkudsden, 
tsa mu'eizesi, gorunurdu herkesden. 

Fekat, Eshab-i kiramin zemani, her bakimdan, daha yiiksekdir. Bunun 
iizerinde konusmak bile liizumsuzdur. Once gelenler, onlardir. Na'im 
Cennetinde yakin olanlar onlardir. Baskalannin dag kadar altin sadaka ver- 
mesi, onlann bir avue arpa vermesinin sevabina kavusduramaz. Allahii te- 
ala, diledigini rahmetine kavusdurur. 

-249- 



(Mebde' ve Me'ad) kitabinda, yukanda sorulan yazilann daha iistiinde 
yazih bilgiler de, yukandaki cevabimizla aciklanmis oldu. Ya'ni, Ka'benin 
hakikati, hakikat-i Muhammedinin Ka'besidir, hakikat-i Muhammedi bu- 
na secde eder, sozunxin anlasilmasi kolaylasmis oldu. Ciinki, Ka'benin ha- 
kikati, hakikat-i Ahmedidir. Bu ise, hakikat-i Muhammedinin ashdir. Ha- 
kikat-i Muhammedi, bunun zillidir. Bunun icin, hakikat-i Muhammedi 
buna secde eder. 

Siial: Ka'be, Onun iimmetinin Evliyasim tavaf etmege gelir. Onlann be- 
reketlerine kavusmak ister. Ka'benin hakikati, hakikat-i Muhammediden 
iistiin olunca, bu tavaf isi nasil caiz olur? 

Cevab: Hakikat-i Muhammedi, Muhammed aleyhisselamin mukaddes 
makamlardan indigi makamlann en asagisidir. Ka'benin hakikati ise Ka'be- 
nin cikabildigi en yiiksek makamdir. Hakikat-i Muhammedi yiikselirken, 
ilk cikacagi yer, hakikat-i Ka'bedir. Onun yiikselmesinin sonunu, Allahu 
tealadan baska kimse bilemez. Onun iimmetinin Evliyasinin "rahmetulla- 
hi teala aleyhim ecma'in" yiiksek olanlan, Onun "sallallahu aleyhi ve sel- 
lem" yiikseldigi makamlann hepsinden pay aldiklan icin, Ka'benin bunlar- 
dan birseyler beklemesi, olmiyacak sey degildir. Farisi beyt tercemesi: 

Toprakdan cikan, gokleri asdi. 
Yer He zeman, geride kaldi. 

(Mebde' ve Me'ad) kitabinin o yerinde yazih olan bir incelik de, boyle- 
ce anlasilmis oldu. Ya'ni, Ka'benin maddeden olan yapisi, herseyin secde 
yeri oldugu gibi, Ka'benin hakikati de, herseyin hakikatinin secde etdik- 
leri makamdir sozii anlasilmis oldu. Ciinki, herseyin hakikati, Allahu tea- 
lanin sonsuz ismlerinden bir ismdir. Bu ism, o seyin varhgi ve varhkda kal- 
masi icin lazim olan her feyzin kaynagidir. Ka'benin hakikati, bu ismlerin 
ustiindedir. Bunun icin, bu hakikat, herseyin hakikatlerinin secde yeri 
olur. Evliyamn biiyiikleri, hakikat-i Ka'beden yukan yiikselir ve yukanda- 
ki nurlari alarak, kendi hakikatlerine inerlerse, Ka'be, onlann bereketle- 
rine kavusmak ister. 

(Mebde' ve Me'ad) kitabinda, ulul'azm Peygamberlerin "salevatullahi 
teala ve teslimatuhu" yiikseklikleri de yazilmisdi. Ya'ni birbirlerinden iis- 
tunliikleri bildirilmisdi. O yazilar kesf ve ilham ile idi. Kesf ve ilham ise, tarn 
bilgi degildir. Onlan yazdigim ve ustunluklerini ayirdigim icin pisman ol- 
dum. Istigfar ediyorum. Ciinki, acik delil bulunmadikca, o yolda konusmak 
caiz degildir. Estagfirullah ve etubii ileyh min cemi'i ma kerihallah kavlen 
ve fi'len! 

Mektubunuzda yaziyorsunuz ki, evde iken sormusdum, taliblere tesav- 
vuf yolunu ogretirsem, iyi olur mu? demisdim. Hayir olmaz buyurmusdu- 
nuz, diyorsunuz. Her bakimdan olmaz dedigimi hatirlamiyorum. Sartlan- 
na uymak lazimdir. Sartlara uymadan ogretmek iyi olmaz demek istemis- 
dim. Simdi de boyle biliniz! Sartlara uymakda titiz davraniniz! Gevseklik 
olmasin. Bildirmek lazim oldugu istiharelerle acikca anlasilmadikca, ogret- 
memelidir. Kardesimiz molla yar Muhammed Kadime "rahmetullahi tea- 
la aleyh" de bunu soyleyiniz. Tarikati ogretmekde acele etmemesini siki ten- 

-250- 



bih ediniz. Kazanci cogaltmagi degil, Allahxi tealanin nzasini kazanmagi dii- 
siinmelidir. Sik sik halinizi yaziniz. 

Talebenizden sikayet ediyorsunuz. Kendinizden sikayet etmeniz la- 
zimdir. Onlarla oyle gorxisxiyorsunuz ki, sonu uzuntulxi olmakdadir. (Us- 
tad, talebesinin karsisinda, iyi giyinmis, kendine diizen vermis olmah) bu- 
yurmuslardir. Onlarla senli benli olmamalidir. Arkadashk etmemeli, hika- 
yelerle, latifelerle vakt gecirmemelidir. Vesselam. 

210 

IKIYUZONUNCU MEKTUB 

Bu mektub, mevlana Sekib-i isfehaniye yazilmisdir. (Nefehat) kitabin- 
daki bir yaziyi aciklamakda ve nasfhat vermekdedir: 

Bu fakire "kaddesallahii teala sirrehuPaziz" lutf ederek gonderdiginiz 
serefli mektubunuzu okumakla sevindik. Selametde olunuz. Bu yolun bii- 
yiiklerini seviniz. Bu sevgi, omrunuzun sermayesi olsun. Kiyamet giinii bu 
fakirlerin sevgisi ile diriliniz. Fakirlikle oviinen ve fakirligi, zenginlikden 
iistxin tutan bxiyxik Peygamberimiz "sallallahxi aleyhi ve sellem" hurmeti icin, 
Allahxi teala, diiami kabul buyursun. ihsan buyurarak, (Nefehat) kitabin- 
daki seyh ibni Sekine "kuddise sirruh" hazretlerinin miiridinin hikayesi- 
ni yaziyorsunuz. Soyle ki, birgxin, gusl abdesti almak icin Dicle nehrine dal- 
misdi. Basini sudan cikannca, kendini Nil nehrinde buldu. Misra geldi. Bu- 
rada evlendi. Ogullan oldu. Yedi sene sonra, gusl abdesti almak icin Nil neh- 
rine daldi. Basini cikannca, kendini Dicle nehrinde buldu. Evvelce, Dicle- 
ye giderken, Dicle kenanna koymus oldugu elbiselerini, koydugu gibi 
buldu. Bunlan giydi. Evine geldi. Zevcesi, karsilayip, musafirlerin icin is- 
tedigin yemekleri hazirladim dedi. 

Yavrum! Bu hikayenin gxic gelen yeri, yillarca yapilacak seylerin, bir an- 
da yapilmasi degildir. Ciinki, boyle seyler cok gorulmusdiir. Peygamberle- 
rin sonuncusu Muhammed "aleyhisselam", mi'rac gecesi goklere gidip, bin- 
lerle senelik yollari gecdikden sonra, geriye gelince, yatmis oldugu yerin 
daha sogumamis oldugunu, abdestde ibrikden akan suyun dalgalannin 
durmadigini gordii. (Nefehat) kitabinda da, bu hikayenin sonunda bildiril- 
digi gibi, Allahxi teala, zemani genisletmekdedir. Bu hikayenin gxic olan ye- 
ri, Bagdadda bir an olan kisa zeman, Misrda yedi sene uzamakdadir. Me- 
sela Bagdadda o an, hicretin ucyxizaltmisinci yih ise, Misrda, o anda, xicyxiz- 
altmisyedinci yil olmakdadir. Bu ise akla ve nakle uygun olmiyan birsey- 
dir. Boyle birsey, bir iki kimse icin olabilir. Baska baska sehrler ve baska 
baska yerler icin olacak sey degildir. Bu fakirin "kaddesallahii teala sirre- 
huraziz" hatinna soyle geliyor ki, bu is uyanik iken olmamisdir. Bir rxi'ya 
olabilir. Bunu dinleyen kimse, rxi'ya sozxinxi rxi'yet olarak anlamis olabilir. 
Uykuda olan, uyanik iken olmus sanilmisdir. Boyle yanhshklar, cok gorxil- 
mekdedir. Belki ru'yada gormxis ve rehberine rxi'yada soylemis, sonra qo- 
cuklanna anlatmisdir. 

Kitabda, bu hikayeden sonra, Muhyiddin-i Arabi "kaddesallahii teala 
sirrehul'aziz" hazretlerinden haber verdigi hikaye de, bunun gibidir. Her- 

-251- 



seyin dogrusunu Allahii teala bilir. 

(Cesedi terbiye eden ruhdur. Kahbi terbiye eden kalbdir) soziiniin 
aciklanmasini istiyorsunuz. Yavrum! Bu sozlerin ikisi de, birseydir. Insan- 
daki Alem-i halkdan olan maddelerin, Alem-i emrden olan latifeler tara- 
findan terbiye edildigi bildirilmekdedir. Cesed kelimesinin, ruh ile birlik- 
de kullanilmasi adet oldugu icin ve kahp ile kalb kelimeleri de, birbirine 
benzedigi icin, edebiyyat bilgisine uyarak boyle yazilmisdir. 

Nasihat istiyorsunuz. Yavrum! Bu bozuklugum ve diinyaya dalmis ha- 
lim ve bilgisizligim ve basansizhgim ile, size nasihat vermege kalkismak- 
dan haya ederim, utaninm. Fekat, emr-i ma'rufdan kacinmakdan da kor- 
kanm ki, hasislik ve alcakhk yapmis olmiyayim. Bunun icin, birkac kelime 
yazmaga kendimi zorluyorum. Yavrum! Dxinyada kalmak zemani pek az- 
dir. Bu kisa zemanin cogu da bos yere gecmis bulunuyor. Pek azi kalmis- 
dir. Ahiret zemani ise sonsuzdur. Orada basa gelecek seyler, bu birkac giin- 
luk islere baglidir. Bundan sonra, ya sonsuz ni'metler, zevkler veya bitmez 
tiikenmez azablar, acilar vardir. Muhbir-i sadik, ya'ni hep dogru soyleyi- 
ci, bunlan haber vermisdir. Elbette olacaklardir. Akh olan kimsenin, dur- 
madan cahsmasi lazimdir. Yavrum! Omriin en kiymetli zemanlan, bos 
yere gecdi. Allahii tealamn diismam olan nefsin isteklerini yapmakla tiiken- 
di. Simdi, omriin en kiymetsiz, basansiz zemani kaldi. Artik, bununla da, 
Allahii tealamn begendigi isleri yapmaz, kuvvetli zemanda elden kacinla- 
ni, kuvvetsiz, kiymetsiz zemanda yakalayamaz isek ve az bir emekle ve ki- 
sa bir sikinti ile, sonsuz rahat ve nfmetlere kavusmaz isek ve sayisiz cirkin 
islerimizi, az bir iyi isle ortmez isek, yann kiyamet giiniinde, Allahii teala- 
mn huzuruna ne yiizle cikabiliriz? Oraya ne ozr ve behane gotiirebiliriz? 
Bu gaflet uykusu ne vakte kadar siirecek. Gaflet pamugu kulaklarda ne ka- 
dar kalacak? Birgiin, gozlerden perdeyi kaldiracaklar. Kulaklardan gaflet 
pamugunu cikaracaklar. Fekat, faidesi olmiyacak. O zeman pismanhk- 
dan, utanmakdan baska yapilacak sey olmiyacak. Olum gelmeden once, ya- 
pacak isi bilmeli. Yiizii ak olarak, Allahii tealayi ozliyerek can vermelidir. 
Once, i'tikadi diizeltmek lazimdir. Dinden oldugu tevatiir yolu ile, ya'ni cok 
kimselerin soylemesi ile zaruri olarak bilinen seylere inanmak elbette la- 
zimdir. Bundan sonra, fikh kitablannda yazih olan seyleri ogrenmek ve yap- 
mak zaruridir. Bundan sonra da, tesavvuf yolunda ilerlemek gelir. Fekat 
bu, kimsenin bilmedigi seyleri ogrenmek, kimsenin gormedigi gizli seyle- 
ri gormek icin de degildir. Nurlan, renkleri gormek icin degildir. Bunlar 
oyun, keyf verici seylerdir. Herkesin gordiigii seyler ve renkler yetismiyor 
mu ki, bunlan birakip da, riyazetler, sikintilar cekerek, bilinmiyen seyler 
ve renkler aranilsin? Bu seyler ve renkler de, o seyler ve renkler de, hep 
Allahii tealamn yaratdigi seylerdir ve Onun varhgini ve yaratici oldugunu 
gosteren isaretlerdir. Bu madde aleminde bulunan giines ve ay lsiklan, 
Alem-i misaldeki nurlardan, renklerden katkat daha iistiindiir. Fekat, 
bunlar her zeman goriildiikleri icin ve alim de, cahil de gordiigii icin, kiy- 
met verilmiyor, herkesin bilmedigi, gormedigi nurlar araniyor. Farisi mis- 
ra' tercemesi: 

Kapi onunde akan su, bulamk gorunur! 

-252- 



Tesavvuf yoluna girmek, islamiyyetin inanilacak seylerine imam kuvvet- 
lendirmek icindir. Boylece iman, diisiinerek anlamak zorlugundan kurtu- 
larak, gormiis gibi saglam ve vicdani olur ve kisaca inanmak yerine, etraf- 
li ve derin iman hasil olur. Mesela, Allahii tealanin varhgina ve bir oldu- 
guna once diisiinerek veya baskalanndan gorerek inaniyordu. Tesavvuf yo- 
lunda ilerlemek nasib olunca, o diisiinerek ve isiterek olan iman, simdi bu- 
larak, anliyarak hasil olur. Imam olgunlasir. inanilacak seylerin hepsine de, 
boyle iman hasil olur. Tesavvuf yoluna girmenin ikinci faidesi, fikhda bil- 
dirilen vazifeleri yapmakda kolayhk elde etmek ve nefs-i emmareden ile- 
ri gelen giicliikleri yok etmekdir. Bu fakir, iyi anladim ki, tesavvuf, islamiy- 
yetin yardimcisidir. Islamiyyetden baska birsey degildir. Boyle oldugunu, 
mektublanmda, kitablanmda acikladim. Bu iki faideye kavusmak icin, 
tesavvuf yollan icinden, Ebii Bekr-i Siddikin yolunu secmek iyi ve daha uy- 
gundur. Ciinki, bu yolun biiyiikleri siinnet-i seniyyeye yapismislar ve 
bid'atlerden sakinmislardir. Bunun icin, siinnete yapismak nasib olup da, 
ellerine birseyler gecmezse iiziilmezler, sevinirler. Eger ahval ve mevaci- 
de kavusur, fekat siinnete yapismakda gevsek davranirlarsa, o halleri, 
vecdleri hie begenmezler. Hace Ubeydiillah-i Ahrar hazretleri buyuru- 
yor ki, (Ahval ve mevacidi bize verseler, fekat, Ehl-i siinnet vel-cema'at i'ti- 
kadini icimize yerlesdirmeseler, kendimi mahv olmus bilirim. Eger, Ehl-i 
siinnet vel-cema'at i'tikadim verseler, ahval ve mevacid hie vermeseler, hie 
iiziilmem). Bundan baska, bu yolda, nihayetde kavusulacak seyleri, baslan- 
gicda tatdinrlar. Bunun icin, daha ilk adimda, baskalarinin, en son kavu- 
sacaklanni ele gecirirler. Arada yalniz icmal ve tafsil bakimindan fark 
olur. Ya'ni topluca, kisa ve acik, genis olmak farki vardir. Bu yol, Eshab-i 
kiramin "aleyhimiirndvan" yoludur. Ciinki, Resiilullahin "sallallahii aley- 
hi ve sellem" daha ilk sohbetinde oyle seyler kazanmislardir ki, iimmet ara- 
sindaki Velilerin, bunlara, en sonda kavusduklan bilinmemekdedir. Bunun 
icindir ki, Tabi'inin en iistiinii olan, Veysel Karani "rahmetullahi aleyh" haz- 
ret-i Hamzamn katili olan Vahsinin "radiyallahii anhiima", Resiilullahin 
bir kerrecik sohbetinde bulunmakla yiikseldigi mertebeye yetisememisdir. 
Ciinki sohbetin fazileti, biitiin faziletlerin ve kemallerin iistiindedir. Cun- 
ki, onlann imanlan, gorerek kuvvetlenmisdir. Bu ni'met, baskalanna na- 
sib olmamisdir. Farisi misra' tercemesi: 

Isitmek, gormek gibi olabilir mi? 

Bunun icindir ki, bunlann bir avue arpa sadaka vermekle kazandiklan 
dereceler, baskalarinin dag kadar altin vererek kazandiklan dereceden kat- 
kat daha yiiksekdir. Eshab-i kiramin hepsinin yiiksekligi boyledir "ndva- 
nullahi teala aleyhim ecma'in". Hepsini biiyiik bilmemiz lazimdir. Hepsi- 
ne iyi gozle bakmah, hepsini sevmeli, ovmeliyiz. Ciinki, Eshab-i kiramin 
hepsi adildir. islamiyyeti bildirmekde, hepsi ortakdir. Birinin bildirdigi, ote- 
kinin bildirdiginden daha kiymetli degildir. Kur'an-i kerimi onlar topladi. 
Ayet-i kerimeler, herbirinin adaletine giivenerek, hepsinden, birer ikiser 
ahnarak, bir araya getirildi. Bir kimse, Eshab-i kiramdan birini kotiilerse, 
bu sozii Kur'an-i kerime dokunur. C un ki, birkac ayet-i kerime, ondan 
ahnmis olabilir. Bu biiyiiklerin aralannda olan cekismelerin, muharebele- 
rin iyi sebeblerle yapildigini soylemeliyiz. Nefse uymakla, kin ve inad ile 

-253- 



olmadigina inanmahyiz. Imam-i Safi'i "rahmetullahi aleyh" hazretleri, 
Eshab-i kirami cok iyi taniyordu. Bu biiyiik alim buyurdu ki: (Allahu tea- 
la, o kanlara ellerimizi bulasdirmadi. Biz de, onlara dilimizi kansdirmiya- 
lim!). imam-i Ca'fer-i Sadik hazretlerinin de boyle soyledigi haber veril- 
misdir. Vesselamii evvelen ve ahiren. 

211 

IKiYUZONBiRiNCi MEKTUB 

Bu mektub, mevlana Yar Muhammed Kadim-i Bedahsiye "rahmetulla- 
hi aleyh" yazilmisdir. Mevlanamn bir soziinii aciklamakda ve insanlan 
kemale getirmek ve irsad etmek icin lazim olan sartlari bildirmekdedir: 

Kiymetli kardesim mevlana Yar Muhammed Kadimin giizel mektubu 
geldi. Bizleri sevindirdi. Hak teala, sizi yiiksek derecelerin en ustiine ve her- 
kesi yiikseltmege ve irsad etmege kavusdursun. Secmis oldugu Peygambe- 
ri ve Onun yiiksek Ali hurmetine diiamizi kabul buyursun "Aleyhi ve 
aleyhimiissalatii vesselam"! 

Siial: Mevlana "aleyhirrahme" hazretleri, (kucagimda olan nazh Hak te- 
ala idi) demisdir. Boyle soylemek caiz midir? 

Cevab: Bu yolun yolculan boyle seyler cok soylemisdir. Bir salik, (Te- 
celli-i Suri)ye kavusunca, tecelli eden sureti, gorxiniisu, Hak teala saniyor. 
Biiyiik alim imam-i Rabbani hace Yusiif-i Hemedani hazretleri, (Bu gorii- 
nenler, hep hayaldir. Bu hayallerle, tarikatin cocuklanni yetisdirirler) bu- 
yurmusdur. Biz de boyle soyleriz. 

Tesavvufu ogretmek icin, size izn verilmisdi. Bunun iizerine, faideli 
birkac sey yaziyorum. Can kulagi ile dinleyin! Davranislannizi buna gore 
ayarlayin: Tesavvufu ogrenmek icin bir talib yaniniza gelince, cok dusiinii- 
niiz! Bu yoldan size istidrac yapilabilecegini, yikilabileceginizi goz online 
getiriniz! Hele talebe gelince, icinizde bir sevinc, bir rahathk duyarsaniz Al- 
lahii tealaya yalvanniz! Ona sigininiz! Cok istihare yaparak, ona tarikati 
ogretmek uygun olacagini ve istidrac ve yikilmak olmadigini iyice anladik- 
dan sonra ogretiniz. Ciinki, Allahu tealanin kullanna is vermek ve onlar- 
la ugrasarak kendi vaktini elden cikarmak, Ondan iznsiz caiz degildir. Ib- 
rahim suresinin birinci ayetinde mealen, (Rablerinin izni ile, insanlan ka- 
ranhklardan cikarip nura kavusdurmakhgin icin) buyuruldu. Biiyiiklerden 
biri olmusdxi. Soyle bir ses isitdi: (Sen benim dinimde kullanma karsi zirh 
giymisdin oyle mi?). [Ya'ni benim dinim iizerinde, kullanma, hie cekinme- 
den soyliiyor, emr ediyordun denildi.] (Evet) cevabini verdi. (Kullarimi ni- 
cin bana birakmadin? Gonliinii nicin bana vermedin?) buyuruldu. Size ve 
baskalanna verilen izn, sartlara baghdir. Allahu tealanin razi oldugunu an- 
lamadan, is yapmamak birinci sartdir. $artsiz, baglantisiz izn verme zema- 
m daha gelmemisdir. O zeman gelinceye kadar, sartlari yerine getirmegi iyi 
gozetiniz! Haberlesmemiz lazimdir. Mire de boylece yazmisdim. Ondan da 
bilgi ahniz! O zemanin gelmesi icin ve sartlann sikintisindan kurtulmaniz 
icin cahsiniz! Vesselam. 



254- 



212 

IKiYUZONiKiNCI MEKTUB 

Bu mektub, mevlana Muhammed Siddik-i Bedahsiye yazilmisdir. Siial- 
lerine cevabdir: 

Arka arkaya iki kiymetli mektubunuz geldi. Bizleri cok sevindirdi. Al- 
lahii teala, sonsuz ilerlemeler ihsan eylesin. Peygamberlerin efendisi "aley- 
hi ve aleyhim ve ala alihissalevatii vetteslimatii etemmiiha ve ekmeluha" 
hurmetine bu dxiami kabul buyursun! 

Siial: Tesarrufu kuvvetli olan bir rehber "rahmetullahi aleyh", yaradi- 
hsi elverisli olan bir muridi, kendi tesarrufu ile, onun yaradihsinda bulu- 
nan mertebenin daha iistiine cikarabilir mi? 

Cevab: Evet cikarabilir. Fekat, onun yaradihsina uygun mertebelere ci- 
karabilir. Ona uygun olmiyan mertebelere cikaramaz. Mesela, yaradihsi, 
Musa aleyhisselamin vilayetinde olan bir muridin yaradihsinda bu vilayet 
yolunun yansina kadar yiikselebilecek kuvvet varsa, tesarruf sahibi olan bir 
rehber, kendi tesarrufu ile, bu muridi, bu yolun sonuna kadar ulasdirabi- 
lir. Fekat, onu Vilayet-i Museviden, Vilayet-i Muhammediye gecirerek 
bu yolda ilerletmesi isitilmemisdir. 

Siial: insandaki bes latifenin en latifi olan ahfa latifesi, hangi mertebe- 
de nefs-i emmare gibi olur? Alcakhkda, asagihkda ona benzer? 

Cevab: Kardesim! Ahfa, latifelerin en latifi ise de, bir mahlukdur. Son- 
radan yaratilmisdir. Salik, mahluklar dairesinden disan cikinca, viicub 
mertebelerinde ilerleyince, o mertebelerdeki zillerin de asllanna vannca, 
sifatlann ve sanlann sinirlanni asinca, miimkin ve mahluk olan herseyi, asa- 
gi, kiymetsiz goriir. Mahluklann asagisini da, latifini de asagihkda beraber 
goriir. Nefs ile ahfayi birlesmis sanir. 

Siial: Sizden isitmisdim veya sizden isiten birisinden duymusdum ki, iba- 
det ederken, Allahii tealanin hazir oldugunu bilerek ibadet etmek, Allahu 
tealaya kusur olur. Kole gibi ibadet etmelidir. Ya'ni, Allahu tealayi hazir 
bilerek ibadet etmek, edebe uygun degildir buyurmusdunuz. Bunun acik- 
lanmasini istiyorsunuz. 

Cevab: Yavrum! Boyle birsey soyledigimi bilemiyorum. Baska bir yer- 
de gormiis olmahsiniz. 

Rii'yada Adem aleyhisselami gordiigiinuzu yaziyorsunuz. Cok iyidir. 
Rii'yaniz dogrudur. Su gormek, ilm demekdir. Eli suya sokmak, ilm edine- 
cek kuvvet elde etmekdir. Adem aleyhisselami gormek de, bu ma'nayi kuv- 
vetlendirmekdedir. Ciinki Adem "aleyhisselam", Allahu tealadan ogren- 
di. Bekara suresi, otuzbirinci [31] ayetinde mealen, (Ademe, ismlerin hep- 
sini ogretdi) buyuruldu. Bu rii'yadaki ilm, kalb ilmidir. Kalb bilgilerinden 
de, Ehl-i beyte bagh olanidir "aleyhimiirndvan". Bulusdugumuz zeman da- 
ha anlatinm. Vesselam. 



Mai sahibi, miilk sahibi, 
Hani, bunun ilk sahibi? 

-255- 



213 

iKIYUZONUCUNCU MEKTUB 

Bu mektub, nakib seyyid seyh Fend hazretlerine yazdmisdir. Va'z ve na- 
sihat vermekde, Ehl-i siinnet alimlerine uymagi ovmekdedir: 

Allahii teala, sizi, zatiniza yakismiyan herseyden korusun! Yiice ceddi- 
niz "aleyhi ve ala alihissalevatii vetteslimat" hurmetine diiami kabul buyur- 
sun! Errahman suresinde, altmisinci ayetinde mealen, (iyiligin karsdigi, an- 
cak iyilik olur) buyuruldu. Sizin ihsanlanniza, hangi ihsanla karsihk yapa- 
cagimi bilemiyorum. Ancak, mubarek zemanlarda, din ve diinya selame- 
tiniz icin diia etmege cabahyorum. Elhamdiilillah, elimde olmiyarak, bu va- 
zife nasib olmakdadir. Mxikafat olabilecek baska bir ihsan da, va'z ve na- 
sihatdir. Eger kabul buyurulursa, bizim icin ne biiyiik ni'met olur. 

Ey asil ve serefli efendim! Va'zlann ozii ve nasihatlann kiymetlisi, Al- 
lah adamlan ile bulusmak, onlarla birlikde bulunmakdir. Allah adami ol- 
mak ve islamiyyete yapismak da, muslimanlann cesidli firkalan arasinda, 
kurtulus firkasi oldugu mujdelenmis olan, Ehl-i siinnet vel-cema'atin dog- 
ru yoluna sanlmaga baghdir. Bu biiyiiklerin yolunda gitmedikce kurtulus 
olamaz. Bunlann anladiklanna tabi' olmadikca, se'adete kavusulamaz. 
Akl sahibleri, ilm adamlan ve Evliyanin kesfleri, bu sozumiizun dogru 
oldugunu bildirmekdedirler. Yanhshk olamaz. Bu biiyiiklerin dogru yolun- 
dan hardal danesi kadar, pekaz aynlmis olan bir kimse ile arkadashk etme- 
gi, oldiiriicii zehr bilmelidir. Onunla konusmagi, yilan sokmasi gibi korkunc 
gormelidir. Allahdan korkmayan ilm adamlan, hangi firkadan olursa olsun, 
zindikdirlar. [Yetmisiki bid'at firkasinin hepsi Ehl-i siinnet degildir. Bun- 
lann en kotiisii sfiler ile vehhabilerdir.] Bunlarla konusmakdan, arkadas- 
hk etmekden, kitablanni okumakdan, evlerine, koylerine gitmekden de sa- 
kinmahdir. Dinde hasil olan biitiin fitneler ve azih din diismanhgi, hep boy- 
le zindiklann birakdiklan kotiiliikdiir. Diinyahk ele gecirmek icin, dinin yi- 
kilmasina yardim etdiler. Bekara suresinin onaltinci ayet-i kerimesinde me- 
alen, (Hidayeti vererek, dalaleti satin alddar. Bu ahs verislerinde birsey ka- 
zanamaddar. Dogru yolu bulamaddar) buyuruldu. Bu ayet-i kerime, bun- 
lari bildirmekdedir. Iblisin rahat, sevincli oturdugunu, kimseyi aldatmak- 
la ugrasmadigini goren bir zat, (Nicin insanlan aldatmiyorsun, bos oturu- 
yorsun?) dedikde, (Bu zemanin kotii din adamlan, benim isimi cok giizel 
yapiyorlar, insanlan aldatmak icin bana is birakmiyorlar) demisdi. Orada- 
ki talebeden, mevlana Omer, iyi yaradihshdir. Yalniz, kendisine arka olmak, 
dogruyu soylemesi icin kuvvetlendirmek lazimdir. Hafiz imam da, akhni fik- 
rini dinin yayilmasina vermisdir. Zaten her muslimanin boyle olmasi lazim- 
dir. Hadis-i senfde, (Kendisine deli denilmiyen kimsenin imam temam 
olmaz) buyuruldu. Biliyorsunuz ki, bu fakir, soyliyerek ve yazarak, iyi 
kimselerle konusmamn ehemmiyyetini anlatmaga ugrasiyorum. Kotii kim- 
selerle arkadashkdan, bunlann kitablanni okumakdan kacinmasini tekrar 
tekrar bildirmekden usanmiyorum. Ciinki, isin temeli bu ikisidir. Soylemek 
bizden, kabul etmek sizden. Daha dogrusu, hepsi Allahii tealadandir. Al- 
lahii tealanin hayrli islerde kullandigi kimselere miijdeler olsun! [Zemani- 
mizda, ingiliz casuslan, mezhebsizler, zindiklar, din adami sekline girdiler. 

-256- 



Hak sozii bilen ve soyliyen din adami bulunmaz oldu. Se'adete kavusmak 
icin, Ehl-i siinnet alimlerinin kitablanni okumakdan baska care kalmadi. 
Hakikat Kitabevinin biitiin kitablan, Ehl-i siinnet alimlerinin kitablann- 
dan toplanmisdir. Bunlari biitiin muslimanlara tavsiye ederiz. Ehl-i siinnet 
kitablan demek, dort mezhebden birinin kitablan demekdir.] 

ihsanlannizin coklugu, bu yazilara sebeb oldu. Basinizi agntmak ve 
usandirmak diisiincesini unutdurdu. Vesselam. 

214 

iKIYUZONDORDUNCU MEKTUB 

Bu mektub, Han-i Hanana yazilmisdir. Diinya, ahiretin tarlasidir. Ka- 
firlere, nicin sonsuz azab yapilacagi bildirilmekdedir: 

Allahii teala, bir kimseyi hayrh islerde kullamrsa, ona miijdeler olsun! 
Allahii teala, diinyayi ahiretin tarlasi yapdi. Tohumunun hepsini yiyen ve 
toprak gibi olan, yaratihsindaki elverisli haline ekemeyen ve bir daneden 
yediyiiz dane yapmagi elden kacirana yaziklar olsun! Kardesin kardesden 
ve ananin yavrusundan kacdigi o giin icin, birsey saklamiyan, diinyada 
da, ahiretde de ziyan etdi. Eli bos kaldi. Diinyada da, ahiretde de pisman 
olacak, ah edecekdir. Akh olan, talfli bir kimse, diinyanin birkac yilhk ha- 
yatini firsat bilir, ni'met bilir. Bu kisa zemanda, diinyanin cabuk tiikenen 
ve hepsinin sonu sikinti ve azab olan, gecici zevklerine, tadina aldanmaz. 
Bunlarla vakti kacirmaz. Bu kisa zemanda tohumunu eker. Bir dane iyi is 
yaparak, sayisiz meyveler elde eder. Bekara suresi, ikiyuzaltmisbirinci 
ayet-i kerimesinde mealen, (Allahii teala diledigine katkat verir) buyurul- 
du. Bunun icindir ki, birkac giinliik iyi ise karsihk, sonsuz ni'metler vere- 
cekdir. Allahii teala, cok ihsan sahibidir. 

Siial: Karsihgin katkat olmasi, iyiliklerdedir. Kotiiliiklerin karsihgi hi- 
re birdir. Boyle olunca, kafirlere kisa bir zemandaki kotiiliikler icin, son- 
suz azab yapmasi nedendir? 

Cevab: Diinyada yapilan isin karsihgimn nasil olacagini Allahii tealadan 
baska kimse bilmez. insan bilgisi bunu anhyamaz. Mesela, Muhsan [namus- 
lu] olan bir kimseyi kazf [iftira] edene seksen sopa vurulmasini emr eyle- 
misdir. Hirsizhk haddi olarak, hirsizin sag elinin kesilmesini karsihk eyle- 
misdir. Zina haddi olarak evli olmiyanlara yiiz sopa ile bir sene sehrden siir- 
mek, evli olanlara, tas atarak oldiirmek cezasim vermisdir. Bu cezalann se- 
beblerini insanlar anhyamaz. Bunun gibi, kafirlere, kisa zemandaki kiifr icin, 
sonsuz azabi karsihk yapmisdir. Gecici bir kiifriin cezasi, sonsuz azabdir. 
Islamiyyetin biitiin emrlerini akhna uygun getirmek istiyen, akh ile isba- 
ta kalkisan kimse, (Peygamberlige) inanmamis olur. Onunla konusmak akl 
isi degildir. Farisibeyt tercemesi: 

Kur'an ile hadise, inanmazsa bir kisi, 
ona hie cevab verme, konusma bitir isi! 

Fakirin "kaddesallahii teala sirrehiiraziz" mektubunu getiren meyan 
seyh Ahmed, merhum seyh sultan Tehaniserinin kiymetli ogludur. Baba- 
sina olan lutf ve ihsanlannizi diisiinerek bu fakiri araya koyarak, yiiksek hiz- 

- 257 - Mektubat Tercemesi: - F:17 



metinizde cahsmak icin gelmisdir. Babasina olan ihsanlannizdan biri, usr- 
lu bir yerin usrunun ona verilmesini emr buyurmusdunuz. Emr sizdendir. 
Hakikatde ise, hersey Allahdandir. Selam sizlere olsun ve dogru yolda gi- 
denlere ve Muhammed Mustafamn "aleyhi ve ala alihissalevat vetteshmat" 
izinde bulunanlara olsun! 



Cabsmakda, yiikselmekdedir, Hakkm nzasil 
Tenbel olanin elbet gelir, bir gun belasi. 

215 

IKiYUZONBESINCi MEKTUB 

Bu mektub, mirza Daraba yazilmisdir. Kotii olan diinyamn ne oldugu 
bildirilmekdedir: 

Yaradihsimzin iyi oldugunu gosteren, cok ince diisiincelerinizi acikliyan 
kiymetli mektubunuz geldi. Bir ise yaramiyan bu fakirleri oksayan yazila- 
nniza, Allahii teala, Habibi hurmetine "aleyhi ve ala alihissalevatii vettes- 
limat" iyi karsiliklar ihsan buyursun! 

Yavrum! Bu dxinyaya diiskiin olanlar, mal, para pesinde kosanlar, bii- 
yxik bir belaya yakalanmislardir. Biiyiik bir derde tutulmuslardir. Ciinki, 
bu diinyada bulunan, Allahii tealamn begenmedikleri seyler ve her pislik- 
den daha kotii olan pislikler, bu kimselere giizel goriinmekdedir. Sevimli 
sanilmakdadir. Necaseti yaldizlamak, zehri sekerle kaplamak gibidir. Al- 
lahii teala insanlara akl verdi. Akla bu aleak diinyamn kotiiliigiinii anlat- 
di. Allahii tealamn begenmedigi seylerin cirkinligini gosterdi. Bunun icin, 
alimler buyurdu ki, (Bir kimse, oldiikden sonra, mahnin zemanin en aklh 
olanina verilmesini vasiyyet etse, zahide vermek lazimdir. Ciinki zahid, diin- 
yaya diiskiin degildir. Onun diinyaya kiymet vermemesi, akhnin cok oldu- 
gunu gosterir). Allahii teala cok merhametli oldugu icin, yalniz akl sahidi- 
ni vermekle kalmadi. ikinci ve nakh sahid olarak da Peygamberleri "aley- 
himiisselam" verdi. Alemlere rahmet olarak gonderdigi Peygamberleri 
ile "aleyhimiissalevatii vettehiyyat", bu bozuk malm ic yiiziinii kullanna bil- 
dirdi. O yalanci kahpenin cilvelerine aldanmamalanni, ona tutulmamala- 
nm acikca emr buyurdu. Sasmaz, dogru olan bu iki sahid var iken, bir kim- 
se, seker sanarak zehr yirse ve altina kavusacagim diyerek necaseti avue- 
larsa, elbette cok alcakhk yapmis olur. Cok pis oldugunu gostermis olur. 
Peygamberlere "aleyhimiissalevatii vettehiyyat" inanmamisdir. Miisliman 
oldugunu soylese de, miinafik olur. Onun miisliman goriinmesi, ahiretde 
faide vermez. Yalniz diinyada canini ve mahni korumus olur. Bugiin, ku- 
laklardan gaflet pamugunu atmahdir. Yoksa, ahiretde ah etmekden, pisman 
olmakdan baska yapilacak sey olmaz. Halinizi sik sik bildiriniz! 

Farisibeyt tercemesi: 

Camm yarrum! Sana soztim, yalniz sudur: 
korpeciksin, yolun da cok korkuludur. 



258 



216 

iKIYUZONALTINCI MEKTUB 

Bu mektiib, mirza Hiisameddin Ahmede "rahmetullahi aleyh" yazilnus 
olup, Evliyamn kerametini bildirmekdedir: 

Herseyi yokdan var edip, her an varhkda durduran, canhlan besliyen, 
buyxiten Allahii tealaya hamd ederim. Onun Peygamberlerine ve bunlann 
en iistunii olan Muhammed aleyhisselama ve ona yakin olanlara, salat ve 
selam eylerim! 

Daglar, tepeler, dostlarla aramizda perde oldugundan, goriiniisdeki 
uzakhk, bulusmagi, konusmagi, Anka kusu gibi, ele gecmez bir sekle sok- 
musdur. Ara sira yeni bilgileri yazip, sevdiklerime yollamagi, acizane dii- 
siindum. Bunun icin tektiik gonderdigim bilgilerden, usanmiyacaginizi 
ximmid ederim. 

Kiymetli efendim! Bugunlerde, her agizda, Evliyamn "rahmetullahi 
aleyhim ecma'in" kerameti dolasmakda, cahil halk, harika, keramet ara- 
makda oldugundan, bu yolda, birkac sey yazmagi uygun gordiim. Liitfen 
dikkatli okuyunuz! Vilayet ya'ni Evliyalik, Fena ve Beka demekdir. Bu de- 
receye yetisenlerde, harikalar, kesfler goruliir. Fekat, harikalann cok ol- 
masi, vilayetin temamhgini ve olgunlugunu bildirmez. Harikalan daha az 
oldugu halde, vilayeti daha kamil olanlar, cok gorulmusdiir. Harikalann cok 
olmasimn sebebi ikidir: 

1- Uruc ederken, pekcok yiikselmek. 

2- Nxizul ederken pekaz inmek. 

Hatta, harikalann cok goriinmesinin bashca sebebi, ikincisidir. Ya'ni yu- 
kari makamdan asagiya inmenin az olmasidir. Cunki, asagi dereceye inen 
Veil, sebebler alemine inmis olur. Her hadisenin bir sebeble hasil oldugu- 
nu bilir. Sebebleri yaratamn "celle celaliih", esyayi sebeblerle hareket et- 
dirdigini goriir. Halbuki, asagi dereceye geri donmiyen veya az inip, sebeb- 
ler derecesine diismiyen Evliya, yalniz sebeblerin sahibini, sebeblere kuv- 
vet ve te'sir vereni goriip, sebebleri goremez. Allahii teala, herkese layik ola- 
m, umdugunu verdiginden, bu iki Veliye baska diirlii ihsanda bulunur. Se- 
bebleri gorenin islerini, arzulanni, sebeb ile yaratir. Sebebleri gormiyene ise, 
sebebsiz verir. Nitekim hadis-i kudside, (Kullarim beni zan etdikleri gibi bu- 
lur) buyurulmakdadir. Bu iimmetde, cok Evliya gelip gecmisdir. Bunlann 
icinde Muhyiddin seyyid Abdiilkadir-i Geylaniden "kuddise sirruh" hasil 
olan harikalar kadar, hicbirinden hasil oldugu isitilmemisdir. Bunun sebe- 
bi, uzun zemandan beri, zihnimi kurcahyordu. Bir diirlii anhyamiyordum. 
Sonra, Hak siibhanehii ve teala bu bilmeceyi acikladi. Anlasildi ki, o biiyiik 
Veil "kuddise sirruh", Evliyamn hepsinden daha yukan cikmis, inisde, 
Ruh makamina kadar tenezziil etmisdir. Ruh derecesi ise, sebeblerin bulun- 
dugu alemin iistiindedir. Hasen-i Basri ile Habib-i Aceminin "kuddise sir- 
ruhiima" halini burada bildirmek uygun olur. $6yle ki, birgiin, Hasen-i 
Basri, Dicle kenannda gemi bekliyordu. Habib-i Acemi cikageldi ve (Ne 
bekliyorsun?) dedi. (Gemiye binecegim, onu bekliyorum) deyince, Habib, 
(Gemiye ne hacet, sen, yakin mertebesine varmamissin!) dedi. Hasen-i 
Basri ise, (Sen de ilm-ul-yakin derecesine ermemissin) dedi. Habib, gemi- 

-259- 



yi beklemeyip, su iizerinden yurxiyup karsiya gecdi. Hasen ise, gemiyi bek- 
lemekde kaldi. Ciinki, sebebler alemine kadar inmis oldugundan, onun is- 
lerini, sebebler te'siri ile yapiyorlardi. Habib-i Acemi ise, islerin yaratilma- 
sinda, sebebleri gormediginden, onun isteklerini sebebsiz olarak ihsan edi- 
yorlardi. Hasenin derecesi, Habibin derecesinden daha yuksekdir. Ciinki, 
(ilm makami)ndadir. Ya'ni, ayn-iil-yakihi, ilm-iil yakin ile birlesdirmisdir. 
Hadiselerin husule gelmesini, oldugu gibi, dogru gormekdedir. Allahii te- 
ala, kudretini, hikmet altinda gizlemekde, herseyi sebebler te'siri ile yapmak- 
dadir. Habibe gelince, O, ask-i ilahihin serhosudur. Sebebleri goremeyip, asl 
yapana bakmakdadir ki, bu gorusu yanhsdir. Ciinki, arada sebebler vardir. 

Talibleri irsad etmek vazifesi, harikalar gostermenin aksinedir. Ciinki 
Rehber, ne kadar cok inmis olursa, irsadi o kadar kuvvetli olur. irsad ede- 
bilmek icin, talib ile rehberin birbirine yakin olmasi lazimdir. Bu da, Reh- 
berin asagi dereceye ya'ni taliblerin derecesine inmis olmasi ile olur. Bir Ve- 
il, ne kadar cok yukselirse, inisi o kadar cok asagi olur. Bunun icindir ki, Pey- 
gamberlerin son geleni "aleyhi ve ala alihissalevatu vetteslimat", hepsinden 
yukan gitdi. inisde de, hepsinden asagi geldi. Bundan dolayi, Onun da've- 
ti, irsadi, hepsinden kuvvetli oldu ve biitun insanlann Peygamberi oldu. Ciin- 
ki inisi fazla oldugundan, mahluklara yakinhgi, daha cok oldu. Boylece, ken- 
disinden istifade, daha kolay oldu. Tesavvuf yolunda, nihayete varmayip, or- 
talarda bulunan Veliler, taliblere, nihayete varans da inememis Velilerden 
daha cok faideli oluyor. Cunki ortalardakilerin hali, baslangicdakilere da- 
ha uygundur. Bunun icindir ki, seyh-ul-islam Hirevi Abdullah-i Ensari bu- 
yurdu ki, (Eger Ebiil-Hasen-i Harkani ile Muhammed Kassab bir sehrde bu- 
lunsaydi, sizi Muhammed Kassaba gonderirdim. Ciinki o, taliblere, Harka- 
niden daha faideli olur). Harkani, nihayete varmisdi. Talibler, ondan, pek 
istifade edemezdi. Ya'ni asagi donmiyen Veil, nihayete varmakla, talible- 
ri iyi yetisdiremez. Fekat, nihayete varan Veliler, geriye indikden sonra, kuv- 
vetli ifade ve terbiye edicidir. Cunki, Muhammed "sallallahu aleyhi ve sel- 
lem", herkesden daha yukselmis iken, ifade, terbiye etmesi, herkesden cok 
idi. Goruluyor ki, ifadenin, terbiye etmenin azhgi, coklugu inis mikdarma 
bagh olup, nihayete varip varmamaga bagh degildir. Burada, dikkat edile- 
cek bir incelik vardir ki, o da, Velinin "rahmetullahi aleyhim ecma'in", 
kendi vilayetini bilmesi lazim olmadigi gibi, kendisinden harika, keramet ha- 
sil oldugunu bilmesi de sart degildir. Cok olur ki, herkes onun kerametini 
goriir. Onun bu kerametlerden hie haberi olmaz. ilm ve kesf sahibi olan Ev- 
liyanin da, kendi kerametlerinden ba'zisim bilmemesi caizdir. Ba'zan, bun- 
lann Alem-i misaldeki sekllerini, suretlerini bir anda, cesidli memleketler- 
de, herkese gosterirler. Uzak yerlerde, sasilacak isleri yapdiklan goruliir. Hal- 
buki kendisi, bunlan hie bilmez. Hazret-i Mahdumi mevlana Nureddin-i Ca- 
mi "kuddise sirruh" buyurdu ki, (Biiyiiklerden birine, cesidli yerlerden ge- 
len tanidiklan, seni Mekke-i mukerremede gordiik ve birlikde hac yapdik. 
Baskalan da, seni Bagdadda gordiik ve birlikde soyle soyle seyler yapdik der- 
lerdi. Halbuki, o kimse, o giinlerde evinden cikmamisch ve o kimseleri gor- 
memisdi. Acaba nicin boyle soyliiyorlar) derdi. [O kimse mevlana Cami'in 
kendisi idi.] Her isin dogrusunu, yalniz Allahii teala bilir. Daha fazla yaz- 
maga liizum yok. Merak etdiginizi, daha cok anlamak istediginizi ogrenir- 
sem, insaallah, daha cabuk ve daha cok yazanm. Vesselam. 

-260- 



217 

IKiYUZONYEDiNCi MEKTUB 

Bu mektub, molla Tahir-i Bedahsfye yazilmis olup, batinin [kalbin, ru- 
hun] hali ne kadar bilinmezse, o kadar iyidir ve Evliyamn kesilerinde ha- 
ta olmasimn sebebini, (Kaza-i mu'allak) ile (Kaza-i iiiiibrein)i ve dinde gii- 
venilecek seyin yalmz Kitab ve Siinnet oldugu bildirilmekdedir: 

Alemlerin rabbi olan Allahu tealaya hamd ederim ve Peygamberlerin 
seyyidine "aleyhimiisselam" salat ve tertemiz Akrabasina ve Eshabina 
selam ederim! Uzun zemandan beri, halinizi bildirmediniz. Her ne seklde 
olursaniz olunuz, dogru yoldan sapmamalisiniz. Iman edilecek seylerde ve 
ibadetlerde ve her isde, islamiyyetden kil kadar aynlmamaga, cok dikkat 
etmelisiniz. Kalbin nisbetini [baghligini] korumak ve buyuklerimizin gos- 
terdigi seklde temizlenmesine cahsmak da, cok mxihimdir. Kalbin hali ne 
kadar gizli kalirsa, o kadar iyidir ve cehalet, hayret artdikca, giizel olur. Cun- 
ki, Allahu tealaya aid bilgiler ve ismlerinden kalbe dogan ma'rifetler, te- 
savvuf yolunun ortalannda hasil olup, nihayete dogru azahr. Vasil olduk- 
dan sonra, busbiitiin yok olur. Allahu tealayi taniyamamak ve Ona kavu- 
samamakdan baska, hicbir kazanc kalmaz. Hele diinyaya, mahluklara aid 
kesflere [bilgilere], ne diyelim ki, zaten bunlar, cok vakt yanhs olur. Boy- 
le bilgilerin olmasi ve olmamasi miisavidir. 

Siial: Evliyamn "rahmetullahi aleyhim ecma'in", mahluklara aid bilgi- 
leri, pok vakt yanhs oluyor ve kalbine dogan bilginin tersi, hasil oluyor. Me- 
sela, bir kimsenin bir ay sonra olecegini veya yolcunun gelecegini haber ve- 
riyorlar. Bunlar olmuyor. Bunun sebebi nedir? 

Cevab: Vermin kalbine gelen bilgi, haber verilen is, cok defa sartlara bag- 
h olur. O Veh, o anda, o sartlan anhyamaz. O seyin, sartsiz olarak, her hal- 
de meydana gelecegini sanir. Bundan baska (Levh-i mahfuz)da yazih, ile- 
ride olacak bir isi, arife [ya'ni Veliye] gosterirler. Fekat o is, degisdirilebi- 
len, silinip yeniden yazilabilen seylerdendir. (Kaza-i mu'allak) gibidir. 
Arif, o isin, bir sarta bagh oldugunu, silinebilecek seylerden oldugunu an- 
hyamayip, elbette hasil olacagini sanir ve gordugunii haber verir. Boylece, 
o is de, hasil olmiyabilir. isitdigimize gore, Cebrail "aleyhisselam", bir 
gun, Peygamberimize "aleyhi ve ala alihissalevatii vetteslimat" gelip, bir gen- 
cin, yann sabah, erkenden olecegini haber verir. Peygamber efendimiz 
"aleyhi ve ala alihissalatii vesselam", bu gence aciyip, huzur-i se'adetleri- 
ne caginr. Ne istegi oldugunu sorar. (Bir kiz ile evlenmek ve bir de, tath is- 
terim) der. Emr buyurup, ikisini de hemen hazirlarlar. Gene, o gece, oda- 
sinda ailesi ile oturmus, tath yanlannda iken, kapiya bir fakir gelip, (Acim, 
Allah rizasi icin bir sey verin!) der. Gene, tathnin hepsini, fakire sadaka ve- 
rir. Sabah olunca, Peygamberimiz "sallallahu aleyhi ve sellem", gencin 
oliim haberini bekler. Uzun zeman, haber gelmeyince, birini gonderip so- 
rar. Gencin sag ve keyf yapmakda oldugunu soylerler. Hayret eder. O sira- 
da, Cebrail "aleyhisselam" gelir. Ona sorar. Cebrail "aleyhisselam", (Gen- 
cin tathyi sadaka vermesi, gelmekde olan belayi geri cevirdi) der ve gencin 
yasdigi altinda, biiyiik bir yilani olii olarak bulurlar. Bu haber, bu fakire hos 
gelmiyor. Cebrail aleyhisselamin yanilmasim caiz gormiyorum. Yahud, 

-261- 



Cebrafl aleyhisselamin ma'sum olmasi, emin olmasi ve hie yamlmamasi, vahy 
seklinde getirdigi seylerdedir. Ya'ni, Allahii teala tarafindan indirdigi sey- 
lerde, yanhshk ihtimali yokdur. Bu gene icin getirdigi haber ise vahy degil- 
dir. Levh-i mahfuzda goriip ogrendigi birseyi haber vermisdir. Levh-i mah- 
fuzda yazih seyler, silinip degisdirilebildiginden, buradan ogrenilen ha- 
berler yanlis olabilir. Allahii teala tarafindan getirilen seylerin ise, yanlis 
olmak ihtimali yokdur. Sehadet ile ihbar arasinda fark vardir. Islamiyyet- 
de, sahid olmak kabul olunur. Haber vermege ise giivenilmez. 

Kaza, ya'ni Allahii tealanin yaratacagi seyler, iki kismdir: (Kaza-i mu'al- 
lak), (Kaza-i miibrem). Birincisi, sarta bagh olarak, yaratilacak seyler de- 
mekdir ki, bunlann yaratilma sekli degisebilir veya hie yaratilmaz. Ikinci- 
si, sartsiz, muhakkak yaratilacak demek olup, hicbir suretle degismez, 
muhakkak yaratihr. Kaf suresinin yirmidokuzuncu ayetinde mealen, (S6- 
ziimuz degisdirilmez) buyuruldu. Bu ayet-i kerime, kaza-i miibremi bildir- 
mekdedir. Kaza-i mu'allak icin de, Ra'd suresinde, (Allahii teala, diledigi- 
ni siler, diledigini yazar) mealindeki, yirmidokuzuncu ayet-i kerime vardir. 
Hocam, Muhammed Baki-billah "kuddise sirruh" buyurdu ki, seyyid Ab- 
diilkadir-i Geylani "kuddise sirruh", ba'zi kitablannda buyurmus ki, (Ka- 
za-i miibremi kimse degisdiremez. Fekat ben, istersem, onu da degisdire- 
bilirim). Bu soze sasar ve olacak sey degildir derdi. Hocamin bu sozii, 
uzun zemandan beri, zihnimi kurcalamisdi. Nihayet, Allahii teala, bu faki- 
ri de, bu ni'meti ihsan etmekle sereflendirdi. Bir gun, sevdiklerimden bi- 
rine, bir bela gelecegi, ilham olundu. Bu belanin geri dondiiriilmesi icin, ce- 
nab-i Hakka cok yalvardim. Biitiin varhgim ile, Ona sigindim. Korkarak, 
sizhyarak, cok ugrasdim. Bu belanin, Levh-i mahfuzda kaza-i mu'allak 
olmadigini, bir sarta bagh olmadigini gosterdiler. Cok iiziildiim, iimmidim 
kinldi. Abdiilkadir-i Geylaninin "kuddise sirruh" sozii hatinma geldi. 
Ikinci def a olarak, tekrar sigindim, cok yalvardim. Aczimi, zevalhhgimi gos- 
tererek niyaz etdim. Lutf ve ihsan ederek kaza-i mu'allakin iki diirlii oldu- 
gunu bildirdiler: Birisinin sarta bagh oldugu, levh-i mahfuzda gosteril- 
mis, meleklere bildirilmisdir. ikincisinin sarta bagh oldugunu, yalniz Alla- 
hii teala bilir. Levh-i mahfuzda, kaza-i miibrem gibi goriilmekdedir ki, bu 
kaza-i mu'allak da, birincisi gibi degisdirilebilir. Bunu anlayinca, Abdiil- 
kadir-i Geylaninin "kuddise sirruh" soziindeki, kaza-i miibremin, bu ikin- 
ci kism kaza-i mu'allak oldugunu ve kaza-i miibrem seklinde goruldiigiinii, 
yoksa, hakiki kaza-i miibremi degisdiririm demedigini anladim. Boyle ka- 
za-i mu'allaki, pekaz kimseye tanitmislardir. Ya, bunu degisdirebilecek kim 
bulunabilir? O sevdigim kimseye, gelmekde olan belanin, bu son kism 
kazadan oldugunu anladim ve Hak "siibhanehu ve teala"nin bu belayi 
geri cevirdigi ma'lum oldu. Allahii tealaya, bunun icin cok siikr olsun! 
Ona sevdigi ve begendigi gibi siikrler olsun ve biitiin insanlann en iistiinii 
ve Peygamberlerin sonuncusu olan Muhammed Mustafaya "aleyhi ve 
aleyhimiissalevatii vetteslimat" ve Ona yakin olanlann ve Eshabimn hep- 
sine "ndvanullahi teala aleyhim ecma'in" salat ve selam ve tehiyyetler ol- 
sun! Allahii teala, Onu alemlere rahmet olarak gonderdi. Ya Rabbi! Kalb- 
lerimizi Onun sevgisi ile doldur. Hepimizi Onun yolunda bulundur! Bu dii- 
aya amin diyenlere, Allahii teala merhamet etsin! 

-262- 



Evliyanin "kaddesallahu teala esrarehumul'aziz" kalbine gelen ilham- 
lardan ba'zisinin yanlis olmasi, sundan da ileri gelir ki, ilham olunan bilgi- 
lere benziyen, ba'zi yanlis baslangiclar, hatinna gelir. Bunlan dogru sanir 
ve ilham olunan seylere kansdinr. Boylece, ilham dogrulugunu gayb ed- 
er. Ba'zan da, kesflerde, rti'yalarda, gizli seyler, kendisine gosterilir. Bun- 
lan gordugii gibi olacak sanir. Halbuki, onlara ma'na vermek, ta'bir etmek 
lazim geldigini bilemez. Bunun icin, soyledigi seyler meydana cikmaz. Is- 
te boyle sebeblerden dolayi, kesf ve ilhamlar, hatah olmakdadir. 

Hie yanlis olmiyan, giivenilecek, yalniz Kur'an-i kerim ve hadis-i serif - 
lerdir. Ciinki her ikisi de, elbette dogru olan, vahy ile bildirilmisdir. Ya'ni 
melek ile indirilmisdir. Alimlerin soz birligi ve miictehidlerin ictihadi da, 
bu iki dogru kaynakdan ahnmisdir. Iste, islamiyyetin bu dort temeli disin- 
da kalan bilgiler, her ne olursa olsun, bu dort esasa uygun ise, kabul edi- 
lir. Uygun olmiyanlar, Evliyanin "kaddesallahu teala esrarehumiiraziz" ilm- 
leri, ma'rifetleri, kesfleri olsa da, [fen adami olarak gecinen, fen taklidci- 
lerinin, tecribe ve isbat edilmis bilgiler arasina, bozuk diisunceleri ile ka- 
nsdirdiklan, hipotez, teori bile olmiyan sozleri olsa da], kabul olunmaz. 

[(Berika) kitabinin doksandordiincii sahifesinde diyor ki, (Edille-i 
ser'iyyenin dort olmasi muctehidler icindir. Mukallidler ya'ni dort mezheb- 
den birinde olanlar icin delil, sened, bulundugu mezheb reisinin ictihadi ve 
soziidiir. Ciinki mukallidler, ayetden ve hadisden ahkam cikaramaz. Bunun 
icindir ki, mezheb imaminin sozii, Nassa ya'ni ayete ve hadise uymuyor go- 
riindugii zeman mezheb imaminin soziine uyulur. Ciinki (Nass) ictihad is- 
tiyebilir. Yahud, baska nassla degismesi, te'vil edilmesi, yanlis birsey olma- 
si, nesh edilmis olmasi mumkindir. Bunlan da ancak muctehid anhyabilir)]. 

Tesavvuf yolunda bulunanlann vecd ve halleri, kesf ve ilhamlan [ve fen 
taklidcilerinin faraziyye ve nazariyyeleri] islamiyyet terazisi ile dartilma- 
dikca, on para etmez. Kur'an-i kerim ve hadis-i serif mi'yan ile yoklama- 
dikca, kabul edilmez. [Evliyanin kesf ve ilham ile edindikleri ba'zi bilgile- 
rinde yanhshk bulunabilecegini isiterek, bu biiyiiklerin, islamiyyeti bildi- 
ren sozlerine inamlmaz demek, pek cahillik olur. Bunlann, Kur'an-i kerim- 
den, hadis-i seriflerden ve din imamlanndan verdikleri haberler siibhesiz 
saglam ve dogrudur. Mesela, Abdiilkadir-i Geylaninin "rahmetullahi 
aleyh", (Bes vakt nemazin siinnetleri yerine, kaza nemazlanni kihp, kaza- 
lari bir an once bitirmek lazimdir) sozii, kesf ve ilham olmayip, islamiyye- 
ti bildirmekdedir ve Ehl-i siinnet alimlerinin yoludur "rahmetullahi teala 
aleyhim ecma'in". Din bilgilerini, ilham, kesf samp, Evliyanin sened, ve- 
sika degerindeki sozlerine inanmiyan kimse helak olur.] 

Tesavvuf yoluna girmek ve bu yolda ilerlemek islamiyyetin bildirdigi sey- 
lere, kalbin yakin hasil etmesi, hakiki imana kavusmasi icindir ve islamiy- 
yetin emrlerini kolayhkla, seve seve yapmak icindir. Bu ikisinden baska sey- 
ler kazanmak icin degildir. Ciinki, Allahu tealayi gormek, ahiretde va'd edil- 
di. Diinyada goriilemez. Tesavvufculann miisahede, tecelli diyerek 6v- 
diikleri goriiniisler, zil ile, golge ile avunmakdir. Benzeterek, sanarak, bo- 
suna sevinmekdir. Allahu teala, (Vera-iil-vera)dir. Ya'ni otelerin otesidir. 
Miisahede ve tecelli dedikleri goninuslerin ic yiiziinii bildirirsem, bu yola 

-263- 



yeni girenlerin cahsmakdan vaz gecmelerinden, sevk ve heveslerinin gev- 
semesinden korkanm. Fekat, hie agzimi acmazsam, bildigim halde, herke- 
sin yanhs seyleri hakikat sanmalanna goz yummus olmakhgimdan da kor- 
kuyorum. Onun icin, tekrar soyliyeyim ki, tesavvufculann miisahedeleri- 
ni, tecellilerini, kelimullah hazret-i Musanin "ala nebiyyina ve aleyhisse- 
lam" sahid oldugu, Tur dagina olan tecelli ile karsilasdirmah. Ona benze- 
meyince, golgenin, hayalin, asl ve hakikat sanildigi anlasilmahdir. O tecel- 
hye benzemiyecekleri siibhesizdir. Ciinki, O ve Onun tecellisi, mahlukla- 
ra aid sifatlardan, kaydlardan miinezzehdir. Bu diinyada ise, bu kaydlar- 
dan siynlmak mximkin degildir. ister kalbe tecelli olsun, ister disarda tecel- 
li olsun, bu kaydlar kansacakdir. Hatem-iil-Enbiya "aleyhi ve aleyhim ve 
ala alihissalevatii vetteslimat", bundan ayndir. O, diinyada gordii ve kil ka- 
dar degismedi. Evet, Onun yolunda gidenlerin biiyiiklerine diinyada, bu 
ni'met nasib olur ise de, sayisiz zillerden, perdelerden birinin gerisinde ol- 
makdadir. Tecelliye kavusan, bunu anlasa da, anlamasa da bunlara perde- 
siz tecelli olamaz. Kelimullah "aleyhi ve ala nebiyyinesselam" kendine 
tecelli etmedigi halde, Tur dagina olan tecelliyi goriince bayildi, diisdii. Bas- 
kalan kim bilir ne olur? 

Sunu da bildireyim ki, sevdiklerimizden birine, talebeyi yetisdirmek icin, 
izn vermekden maksad, imanin gevsedigi, cok kimselerin yoldan cikdigi, din 
bilgilerinin unutuldugu, bu firtinah zemanda, miisliman evladlanna Allah 
yolunu gostermesi, kendisinin de, talebesi ile ugrasirken, onlarla birlikde, 
ilerlemesi icindir. Bu inceligi iyi anlamah ve omrde geri kalan birkac giin- 
liik firsatda, cahsarak, talebe ile birlikde, nfmete kavusmahdir. Yoksa, bu 
izni, biiyiikliik ve olgunluk alameti samp, maksaddan mahrum kalmama- 
hdir. Bizim vazifemiz bildirmekdir. Vesselam. 

218 

IKiYUZONSEKiziNCI MEKTUB 

Bu mektub, Molla Daviide yazilimsdir. Pirin hakkini gozetmegi bildir- 
mekdedir: 

Kiymetli kardesim Mevlana Daviidiin mubarek mektubu geldi. Bizleri 
sevindirdi. Hak teala, zahirinizi ve batininizi, razi oldugu seyleri yapmak- 
la siislesin. Sevgili Peygamberi ve Onun yiiksek Ali hurmetine diiamizi ka- 
bul buyursun "aleyhi ve aleyhimiissalatii vesselam"! Kalbin cesidli seyle- 
re dagilmasi yiiziinden, kalb icin aldiginiz dersi yapmakda ve biiyiiklerin yo- 
lunda ilerlemekde gevseklik olmamahdir. Bir kararti ve bulamkhk olursa, 
Allahii tealaya yalvararak, boynunuzu biikerek, Ona siginarak bundan 
kurtulmaga cahsiniz. Bundan kurtulmanin ikinci ilaci, bu ni'mete kavusma- 
niza sebeb olana, sizi bu yolda yetisdirene tarn baglanmanizdir. Bu biiyiik 
ni'mete kavusduran zatin haklanni, edeblerini gozetmege cok cahsiniz. 
Onun nzasini kazanmagi, Allahii tealamn nzasini kazanmaga vesile bili- 
niz. Kurtulus yolu ancak budur. Vesselam. 



Kamis bosum dedi, sekerlendi, 
Agac yukseldi, baltayi yedi. 

-264- 



219 

IKIYUZONDOKUZUNCU MEKTUB 

Bu mektub, mirza Ebrece yazdmisdir. insan, cahil oldugu icin, bedeni- 
nin hastahgini gidermege cahsmakdadir. Kalbin diinyaya diiskiin olmasi has- 
tahgindan haberi bile olmadigi bildirilmekdedir: 

Allahii teala, sizi ayblardan, kusurlardan korusun. Sizi lekeliyecek sey- 
lerden, gecmis ve gelecek butiin insanlann en ustiinii hurmetine "aleyhi ve 
ala alihi ve sahbihi ecma'in minessalevati etemmxiha ve minetteslimati 
ekmeliiha" muhafaza buyursun! Ey mes'ud ve temiz kardesim! insanin be- 
denine bir hastahk gelince ve uzvunda bozukluk olunca, o hastahgi gider- 
mek ve o bozuklugu diizeltmek icin, o kadar ugrasir da, kalb hastahgi 
kendisini sonsuz olume ve bitmez tiikenmez azablara siiriikledigi halde, bu 
korkunc hastahkdan kurtulmagi hie diisunmemekdedir ve onu gidermek icin 
hie kipirdamamakdadir. Kalbin hasta olmasi demek, Allahii tealadan bas- 
ka seylere tutulmus olmasidir. Eger, kalbin bu tutulmasim hastahk bilmez- 
se, cok aleak kimsedir. Eger bilir de, aldins etmezse, cok pisdir. Bu hasta- 
hgi anlamak icin, (Akl-i mu'ad) lazimdir. (Akl-i me'as), kisa goriislu oldu- 
gundan, ancak, goriiniise bakar. Akl-i me'as, diinyanin gecici lezzetlerine 
bakarak, kalb afetlerini hastahk bile saymadigi gibi, akl-i mu'ad da, ahiret- 
de verilecek sevablara bakarak, bedendeki bozukluklan, hastahk saymaz. 
Akl-i me'as, kisa gonislu, akl-i mu'ad keskin gonisludur. Akl-i mu'ad, 
Peygamberlerde "aleyhimussalevatu vetteslimat" ve Evliyada bulunur. 
Akl-i me'asi, mala diiskiin olanlar, diinyaya bagh olanlar begenir. Arada- 
ki farki dusunmelidir. Akl-i mu'adi kuwetlendiren seyler, oliimii diisiinmek, 
ahiretde olacak seyleri ogrenmek ve ahiret derdi ile sereflenmis olanlarla 
birlikde bulunmakdir. Farisi beyt tercemesi: 

Aramlan hazinenin nisanini verdim sana, 
belki sen kavusursun, biz varamadiksa da. 

Bedenin hastahgi, ahkam-i islamiyyenin yerine getirilmesini giiclesdir- 
digi gibi, kalb hastahgi da, islamiyyete uymagi giiclesdirmekdedir. Sura su- 
resi, onuciincii ayetinde mealen, (Miisliinan olmalarmi istemekligin, kafir- 
lere cok giic gelmekdedir) ve Bekara suresinin kirkbesinci ayetinde mea- 
len, (Nemaz kdmak, ibadet etmek, yalniz mii 'minlere giic gelmez) buyurul- 
du. Goriinen uzvlann kuvvetden diismesi, ibadeti giiclesdirdigi gibi, kalb- 
de imanin za'iflemesi de giiclesdirmekdedir. Yoksa, islamiyyetin her em- 
rinde kolayhk vardir. Bekara suresinin yiizseksenbesinci ayetinde mealen, 
(Allahii teala, size kolayhk yapmak istiyor, giicliik cikarmak istemiyor) ve 
Nisa suresinin yirmiyedinci ayetinde mealen, (Allahii teala, emrlerinin 
hafif olmasim diledi. Ciinki, insanlar za'if yaratildi) buyuruldu. Bu iki 
ayet-i kerime de, sozumiizii isbat etmekdedir. Farisi misra' tercemesi: 

Bir kimse kor ise, gunesin sucu ne? 

Bunun icin, bu hastahgi gidermek cok lazimdir. Bunun mutehassisi 
olan hakimlere siginmak farz-i ayndir. Resul, ancak haber verir. 



265 



220 

IKiYUZYiRMiNCi MEKTUB 

Bu mektub, seyh Hamfd-i Bingaliye yazilmisdir. Tesavvuf biiyuklerinin 
yamldiklari seylerden birkacim bildirmekdedir: 

Alemlerin rabbi olan Allahii tealaya hamd olsun. Peygamberlerin en iis- 
tuniine ve Onun Aline ve Eshabinin hepsine selam ve diialar olsun "sale- 
vatullahi teala aleyhi ve ala alihi ve sahbihi ecma'in". Buradaki fakfrlerin 
hali, hergiin daha iyi olmakdadir. Hergiin daha cok siikr etmek lazim gel- 
mekdedir. Uzakdaki sevdiklerimizin de boyle olmalanni istiyoruz. 

Azizim! Bu hie bilinmiyen yolda, yolculann ayagi kayacak yerler cok- 
dur. I'tikadda ve her isde, islamiyyetin ipinin ucuna yapismak lazimdir. Ya- 
mmda olanlara ve uzakda olanlara yapacagim nasihat, yalniz budur. Aman, 
gafil olmayiniz! Bu yolda, yolculan sasirtan birkac yanlisligi yaziyorum. Bu 
yanhsliklann sebeblerini acikliyorum. Dikkat ile, dusiinerek okuyunuz! Bas- 
ka yerlerde de, bunlarla oleerek hareket ediniz! 

Tesawuf yolundaki yanilmalann birisi, salik, ya'ni yolcu, makamlara yiik- 
selirken, alimlerin sozbirligi ile yiiksekliklerini bildirdikleri kimselerden ken- 
dini daha yiiksek bulmasidir. Bu salikin makami, bu buyiiklerin makamla- 
nndan elbette asagidir. Fekat salik, ba'zan kendini, insanlann en ustiinii ol- 
duklan meydanda olan Peygamberlerin de "aleyhimussalevatii vetteslimat" 
iistiinde goriir. Boyle gormekden Allahii tealaya sigininz. Bircoklarimn boy- 
le yanlis gormeleri sundandir ki, Peygamberler ve Evliyanin hepsi, once, 
kendi varhklannin mebde-i te'ayyunii olan ismlere kadar cikarlar. Boyle ci- 
kanlar (Veil) olur. Vilayet mertebesine kavusur. Sonra, bu ismlerde ve ism- 
lerden, Allahii tealanin diledigi makamlara yiikselirler. Fekat, bu yiiksel- 
melerde, hepsinin konak yerleri, viicudlerinin mebde-i te'ayyunii olan 
ismlerdir. Yiikselirlerken, onlan arayan, cok zeman, o ismlerde bulur. 
Ciinki o biiyiiklerin, yiikselirken, tabfi yerleri, bu ismlerdir. Bu ismlerden, 
yukan ve asagi hareket etmek, sonradan te'sir eden kuvvetlerle olur. Ya- 
radihsi yiiksek olan bir salik, o ismlerden yukan ilerler. O ismlerin sahib- 
leri olan Peygamberlerden "aleyhimussalevatu vetteslimat" kendini daha 
yukan sanir. Once inanmis, iman etmis oldugunu unutur. Peygamberlerin 
yuksekliginde, Evliyanin ustiinliiklerinde siibheye diiser. Bu makam, salik- 
lerin ayaklannin kaydigi yerdir. Bu zeman, salik, o biiyiiklerin, bu ma- 
kamlardan sonsuza dogru yiikselmis olduklanni bilemez. O ismlerin, yiik- 
selirlerken, tabfi yerleri oldugunu da bilemez. Kendisinin, yiikselirken, ta- 
bfi yeri bulundugunu, kendi yerinin, o biiyiiklerin yerleri olan o ismlerin 
altinda ve cok asagida oldugunu dusiinemez. Bir kimsenin ustiinliigii, tabfi 
yerinin yiiksekligi ile olciilur. O yer, kendi mebde-i te'ayyunii olan ism-i ila- 
hidir. Yine bunun icindir ki, biiyiiklerden birkaci demisdir ki, arif yiikselir- 
ken, biiyiik araciyi arada bulmaz. O arada olmadan yiikselir. Hocam Mu- 
hammed Baki-billah "kaddesallahii teala sirrehuma" hazretleri, Rabi'a-i Ad- 
viyyenin de, bunlardan biri oldugunu bildirmisdi. Bunlar yiikselirken, bii- 
yiik aracimn mebde-i te'ayyunii olan ismden ileri cikinca, Berzahiyyet-i kiib- 
ranin arada kalmadigini samyorlar. (Berzahiyyet-i kiibra), hakikat-i Muham- 
mediyyeye diyorlar. isin dogrusunu yukanda bildirdik. 

-266- 



Bu yanilmaya, saliklerin kimisinde de, sebeb su olmakdadir: Salik, ken- 
di mebde-i te'ayyiinii olan ismde seyr ederken, ilerlerken, biiyiiklerin 
mebde-i te'ayyunleri olan ismleri de topluca gecmekdedir. Cxinki her ism- 
de, biitiin ismler kisaca bulunmakdadir. Insanin, herseyi kendinde bulun- 
durmasi, mebde-i te'ayyiinii olan ismde, biitiin ismlerin bulundugu icindir. 
Salik kendi isminde ilerlerken, biiyuklerin ismlerini de kisaca gecerek, is- 
min sonuna gelir. Kendinin daha iistiin oldugunu sanir. Gormiis oldugu ve 
hepsinin gecmis oldugu, biiyiiklerin makamlannin, makamlann ash ol- 
mayip, niimuneleri oldugunu anhyamaz. Bu makamda, kendini, hepsini top- 
lamis ve onlan kendinin parcalan sanarak, kendini daha yiiksek goriir. Ba- 
yezid-i Bistami "kaddesallahii teala sirrehiihaziz" bunun icin, (Bayragim, 
Muhammed aleyhisselamin bayragindan daha yiiksekdir) dedi. Akh basin- 
da olmadigi icin, bayraginin, Muhammed aleyhisselamin bayragindan de- 
gil, o bayragin goriintiisiinden daha yiiksek oldugunu anhyamadi. Kendi is- 
minin hakikatinde, o ismin goriintiisiinii gormiisdii. Yine bunun icin, kal- 
binin cok genis oldugunu bildirdi. (Ars ve biitiin icindekiler, arifin kalbi- 
nin kosesine konsalar, hie duymaz) dedi. Burada da, birseyin goriintiisii- 
nii, kendisi ile kansdirdi. Ciinki Allahii teala, Arsa (Biiyiik) buyurdu. Ari- 
fin kalbinin Ars yaninda ne kiymeti olur, ne mikdan olur? Arsda olan zu- 
hurun yiizde biri kalbde goriilmez. isterse arifin kalbi olsun. Cennetde olan 
gormek, Arsda zuhur edecekdir. Bu soz, bugiin tesavvufculardan bircogu- 
na agir gelirse de, fekat yann dogru oldugunu anhyacaklardir. Bu soziimii- 
zii bir misal ile acikhyahm: 

Insanda elementler bulundugu gibi, goklerden de benzerler vardir. in- 
san, biitiin bunlann kendinde bulundugunu diisiiniir. Biitiin elementleri ve 
gokleri kendi parcalan olarak goriirse ve bu goriisii kendini kaplarsa, ben 
yer kiiresinden daha biiyiikiim ve goklerden daha genisim diyebilir. Akh 
olan kimse, bu sozii isitince, onun kendinde bulunan parcalardan daha bii- 
yiik oldugunu, yer kiiresinin ve goklerin ise, onun parcalan olmadiklarmi 
anlar. Bunlann benzerleri, onun parcalandir. O, bu parcalan olan niimu- 
nelerden daha biiyiikdiir. Yoksa, yer kiiresinin ve goklerin kendilerinden 
daha biiyiik degildir. Birseyin niimunesi, ya'ni benzerini, onun kendisi 
zan etdigi icindir ki, (Fiituhat-i Mekkiyye) kitabinin sahibi olan Muhyid- 
din-i Arabi "kuddise sirruh", (Cem-i Muhammedi, cem-i ilahiden daha ge- 
nisdir) dedi. Ciinki, (Cem-i Muhammedi) de ilahi hakikatler ile mahlukla- 
rin hakikatleri vardir. Bunun icin, daha genis olur dedi. Halbuki, orada an- 
cak, iiluhiyyet mertebesinin zillerinden, goriintiilerinden bir zillin bulun- 
dugunu, o mertebenin hakikatinin bulunmadigini anhyamadi. O mukaddes 
mertebe, azametli ve kibriya sifathdir. Cem-i Muhammedi bunun yaninda 
hie kahr. Bir avue toprak nerede, herseyin sahibi nerede? 

Sunu da soyliyelim ki, salik kendi rabbi olan ismde seyr eder, ilerlerken, 
ustunlukleri sozbirligi ile belli olan biiyiiklerden birkacini, kendisi yiiksek 
derecelere cikardigini, onlan ilerletdigini zan eder. Burasi da, saliklerin 
ayaklannin kaydigi yerdir. Boyle sanarak, kendini daha yiiksek bilmekden, 
boylece sonsuz felakete diismekden, Allahii tealaya siginmz. Biiyiik bir pa- 
disah, serefli bir sultan, emrindeki bir valisine gider, vali yardimi ile, o vi- 
layetin giizel yerlerini gezer ve kiymetli yerleri goriirse, buna sasihr mi ve 

-267- 



vali, sultandan daha yiiksek sanilir mi? Olsa olsa, burada ufak birseyde iis- 
tiinluk dusiinulebilir ki, hie kiymeti yokdur. Ciinki, her copcu ve isci, ken- 
di isinin inceliginde, biiyiik bir alimden ve basanh bir fen adamindan iis- 
tiindiir. Fekat, bu ustiinliigun kiymeti yokdur. Kiymetli olan iistiinliik her 
bakimdan iistiin olmakdir. Alim ve fen adami, bunun icin yiiksekdir. 

Bu fakire de, boyle yamlmak cok oldu. Yanhs goriislere cok yakalandim. 
Bu haller cok zeman siirdii. Fekat, Allahii teala korudu. Onceki inancim hie 
sarsilmadi. Ehl-i siinnet alimlerinin bildirdikleri i'tikadda hie gevseklik 
olmadi. Bunun icin ve biitun ni'metleri icin, Allahii tealaya hamd ve siikr- 
ler olsun! Ehl-i siinnet i'tikadina uymiyan goriislere hie kiymet verme- 
dim. Bu i'tikada uygun ma'nalar verdim. Kisaca, soyle anladim ki, bu go- 
riis dogru ise, ufak birseyde iistun olmagi gosterir. Ustiinliik Allahii teala- 
ya yakin olmakla olciiliir. Bu yiikselmenin cok olmasi da, kurbu, yakinhgi 
gosterir. O halde, nicin iistiinliik ufak birseydedir diyerek kiicultulsun? Bu 
siial dogru ise de, onceki kuvvetli iman yaninda, boyle goriis, bu kuruntu 
yerlesemedi, yok oldu. Hatta, bunun yerine, tevbe, istigfar ve Allahii tea- 
laya siginarak, Ehl-i siinnet ftikadina uymiyan boyle kesflerin, goriislerin 
hasil olmamasi icin yalvardim, diia eyledim. Birgiin, boyle yanhs kesfler icin 
beni kiyametde sorguya cekerlerse, azab ederlerse diye cok korkdum. Bu 
korku beni kapladi. Hie rahatim kalmadi. Allahii tealaya cok yalvardim. Bu 
sikintim Qok zeman siirdii. Boyle bir zemammda, bir Velinin kabri yanin- 
dan geciyordum. Bu uzuntiimun coziilmesi icin, o Veliden yardim dile- 
dim. O anda, Allahii tealamn lutfii, merhameti yetisdi. isin icyiizii, oldugu 
gibi aciklandi. Alemlere rahmet olan, sonuncu yiice Peygamberin "aleyhi 
ve ala alihissalevatii vetteslimat" ruhaniyyeti hazir oldu. Uziintiilii kalbi te- 
selli buyurdu. Anlasildi ki, Allahii tealaya yakinhk, her bakimdan iistiinliik 
ise de, sana hasil olan yakinhk, senin rabbin olan ism-i ilahi mertebesinin 
zillerinden bir zille olan yakinhkdir. Bu yakinhk ise, her bakimdan iistiin- 
liigii bildirmez. Bu makamin Alem-i misaldeki goruniisiinii acikladilar ki, 
hie siibhem kalmadi. Biitiin kuruntular yok oldu. Boyle siibhelere yol acan 
ve iyi ma'nalar verilmesi lazim olan, bu gibi bilgilerden birkacini kitabla- 
nmda ve mektublanmda yazmisdim. Boyle bilgilerin yanhs olmasina yol 
acan yerleri, Allahii teala lutf ederek bildirince, bunlan da yazarak, yaymak 
istedim. Ciinki, (YAYILMIS OLAN GUNAHIN TEVBESINi DE YAY- 
MAK LAZIMDIR!). Boylece, herkes, bu bilgilerden, islamiyyete uymiyan 
fikrlere saplanmasin. Bunlara saplanarak, dogru yoldan sapmasinlar. Ya- 
hud da, inad ile ve gosteris olarak, bu fakire sapik, cahil demege kalkisma- 
sinlar. Ciinki, bu hie bilinmiyen yolda, boyle giiller cok acilmisdir. Bircok- 
lanni dogru yola cekmis, kimisini de yoldan kaydirmisdir. Yiiksek babam- 
dan "kuddise sirruh" isitmisdim ki, (Dalalet cukuruna diisen, dogru yoldan 
aynlan, yetmisiki firkamn cogu, tesavvuf yoluna girip, yolun sonuna varma- 
dan, yanhs goriislere aldanarak sapitmislardir) buyurmusdu. Vesselam. 



Birgoz ki, nazannda, ibret olmasa amn, 
Basinin uzerinde dusmamdir insamn. 

Kulak ki, ogtit almaz, her dinledigi seyden, 
Akitsan yeri vardir, kursunu deliginden. 



-268- 



221 

IKiYUZYiRMiBiRiNCi MEKTUB 

Bu mektub, seyyid Hiiseyn-i Mankpurfye yazilmisdir. Tesavvuf yolunun 
ustiinliigunu bildirmekdedir: 

Alemlerin rabbi olan Allahii tealaya hamd olsun! Peygamberlerin en iis- 
tiiniine ve temiz olan Aline ve Eshabinin hepsine salat ve selam olsun! Kiy- 
metli kardesim seyyid mir Hiiseyn, bu ganbleri unutmamissiniz. Baska yol- 
lardan bircok bakimlardan aynlmis olan bu yiiksek yolun edeblerini gozet- 
megi elden birakmamissimz. Halbuki sizinle goriismek, pek az nasib olmus- 
du. Bunlari diisiinerek, bu yiiksek yolun birkac iistiinliigunu ve ince bilgi- 
lerini ve yiiksek ma'rifetlerini yaziyorum. Evet, bu ince bilgilerin ve yiik- 
sek ma'rifetlerin isitmekle anlasilmiyacagini biliyorum. Fekat, bu ma'rifet- 
leri, iki diisiince ile acikhyorum: Biri, yazilan kimse, bu islerden uzak ise 
de, yaradihsda isti'dadi vardir. ikincisi, mektub goriiniisde belli bir kisiye 
yazilmis ise de, gercekde, bu ise yakin olan herkese yazilmis demekdir. (Ki- 
hnc kullanan icindir) sozii meshurdur. 

Kardesim! Bu yiiksek yol, hazret-i Ebu Bekr-i Siddikdan gelmekdedir 
"radiyallahii anh". Kendisi, Peygamberlerden sonra "aleyhimussalevatu vet- 
teslimat" biitiin insanlann en ustuniidiir. Bunun icindir ki, bu yolun biiyiik- 
leri, kitablannda, (Bizim baglantimiz, biitiin baglantilardan iistiindiir) bu- 
yurmuslardir. Ciinki, bu nisbet ya'ni baglanti, huztir ve agahidir. Ya'ni, Al- 
lahii tealadan baska birsey diisiinmemek demekdir. Bu nisbet ve huzur da, 
hazret-i Ebu Bekrin nisbeti ve huzurudur. Onun huzuru, biitiin huzurlann 
iistiiniidiir. 

Bu yolda, nihayet baslangicda yerlesdirilmisdir. Hace Behaiiddin-i Bu- 
hari "kaddesallahii teala sirrehiiraziz", (Biz nihayeti bidayete yerlesdirdik) 
buyurdu. Farisi misra' tercemesi: 

GUI bagcemi got de, behanmi anla! 

Siial: Baska yollann sonu, bunlann baslangici olursa, bunlann sonu ne 
olur? Her yolun sonu, Hak tealaya kavusmak olunca, bunlar Hakdan ne- 
reye ilerlerler? (Abadandan otede sehr yokdur) sozii meshurdur. 

Cevab: Bu yolun sonu nasib olursa, (Vasl-i uryani)dir. Buna kavusan, 
ye'se diiser. Matluba kavusmakdan iimmidsiz olur. Bunu iyi anlamah. 
Ciinki soziimiiz, ancak isaretdir. Bunu, yiikseklerden az kimse anhyabilir. 
Hatta, en yiikseklerin secilmisleri anhyabilir. Bu biiyiik devlete kavus- 
manin alametini, isaretini onun igin bildirdim ki, bu yolun yolculanndan 
(Vasl-i uryanf)yi soyliyenler var. Matluba kavusmakdan me'yus olanlan da 
var. Fekat, bu iki soziin birlikde oldugu soylenirse, nerde ise, boyle sey ola- 
maz diyecekler. Vasl-i uryani diyenlere gore, (Ye's), kavusamamakdir. 
Ye'se diisenler de, (Vasl) aynhkdir demekdedir. Boyle sozler, hep, o yiik- 
sek makama varamamis olmak alametidir. Olsa olsa, kalblerine o yiiksek 
makamdan bir lsik gelmisdir. Bircogu, bunu vasl, kavusmak sanmis, birco- 
gu da, ye'se kapilmisdir. Boyle ayn anlamalannin sebebi, isti'dadlannin, ya- 
radihslannin baska olmasidir. Bircogunun yaradihsina uygun olan, vasldir. 

-269- 



Baskalannin yaradihslanna da, ye's uygundur. Bu fakire gore, yaradihsla- 
nna ye's uygun olanlar daha iyidir. Bununla beraber, o makamda kavus- 
mak ve kavusmakdan iimmidsiz olmak, birbirinden ayri degildir. ikinci sii- 
alin cevabi da, buradan anlasilmis oldu. Cunki, hicbirseye bagh olmiyan vasl 
baskadir. Vasl-i uryani baskadir. Vasl-i uryani demek, biitiin perdelerin 
kalkmasi ve biitiin mani'lerin yok olmasidir. Perdelerin en biiyiigu ve ma- 
ni'lerin en kuvvetlisi cesidli tecelliler ve baska baska goriiniisler oldugun- 
dan, bu tecellilerin ve zuhurlann temam olmasi, bitmeleri lazimdir. Bu te- 
celliler ve zuhurlar, isterse mahluklarda goriinsiinler, isterse viicub ayna- 
lannda goriinsiinler, perde olmakda aynliklan yokdur. Aralannda seref ve 
rxitbe bakimindan aynlik varsa da, bu sank bu farki gormez. 

Siial: Yukandaki yazidan, tecellilerin sonu oldugu anlasihyor. Halbuki 
tarikat biiyiikleri, tecellilerin sonsuz oldugunu bildirmislerdir. 

Cevab: Tecellilerin sonsuz olmasi, ismlerde ve sifatlarda, ayri ayri, bi- 
rer birer seyr olundugu zemandir. Boyle olan seyrde, Zat-i tealaya kavu- 
sulamaz. Vasl-i uryani olamaz. Zat-i tealaya kavusabilmek icin, ismleri ve 
sifatlan kisaca ve topdan gecmek lazimdir. Boyle olan seyrde, tecellilerin 
sonu vardir. 

Siial: Zat-i ilahinin tecellileri sonsuzdur demislerdir. Molla Cami haz- 
retleri "kuddise sirruh" (Leme'at) kitabini aciklarken boyle buyurmusdur. 
Boyle olunca, tecellilerin sonu vardir demek nasil dogru olur? 

Cevab: Zat-i ilahinin o tecellileri, su'un ve i'tibarlardan aynlmis degil- 
dir. Bunlardan ayri olan tecellilerin oldugu diisunulemez. Bizim anlat- 
mak istedigimiz sey, ister sifath olsun, ister sifatsiz yalniz zati olsun, biitiin 
tecellilerin bulunmadigi birseydir. Ciinki o makamda, herhangi bir tecel- 
li soziinii soylemek caiz degildir. Ciinki (Tecelli) demek, birseyin, ikinci ve- 
ya uciincii veya... sonsuz olan mertebelerde goriinmesi demekdir. Burada 
ise, hicbir mertebe yokdur. Uzakhk, uzunluk diye birsey yokdur. 

Siial: Bu tecellilere nicin zati denilmisdir? 

Cevab: Tecellilerde baska ma'nalar dusuniiliirse, tecelli-i sifat denir. 
Baska olmiyan ma'nalar dusuniiliirse, tecelli-i zat denir. Bunun icin, te'ay- 
yiin-i evvel olan ve zatdan baska olmiyan Vahdetin goriinmesine, tecelli-i 
zat demislerdir. Biz ise, Zat-i tealayi soyliiyoruz. Bu makamda, baska olsun, 
baska olmasin, hicbir ma'nayi diisiinmek, hie olamaz. Ciinki biitiin ma'na- 
lar, kisaca ve topdan gecilmis, Zat-i teala hazretlerine kavusulmusdur. Bu 
mertebede, kavusmak sozii de, kavusulan gibi anlasilamiyan birseydir. Akl 
ile, diisiince ile anlasilan kavusmamn burada yeri yokdur. O mukaddes 
hazrete bu ma'na yakismaz. Ciinki akla, diisiinceye dayanan insan, akhn er- 
medigi seyleri anhyamaz. Sultamn esyasim, ancak onun vasitalan tasiyabi- 
lir. Farisi beyt tercemesi: 

Anlasilamiyan bir baglilik hep, 
Rabla insan arasmda var elbet! 

Bu yolun buyiiklerinden hicbiri, kendi yolunun sonundan haber verme- 
misdir. Yolun baslangicini bildirmislerdir ki, yolun sonu, burada yerlesdi- 

-270- 



rilmisdir. Yollannin basinda, sonu kansmis olunca, sonunun da, bu baslan- 
gica uygun olmasi lazim olur. Bu da, yalniz bu fakirin bildirmekle sereflen- 
digi bir sondur. Farisi beyt tercemesi: 

Padisah, koca-kan kapisma, 
gelirse, ey yegit, sen buna sasma! 

Bundan dolayi, Allahii tealaya sonsuz hamd ve siikrler olsun! 

Kardesim! Ya bu yoldan veya baska yollardan, bu son mertebeye erisen 
pekazdir. Eger sayilan bildirilirse, bize yakin olanlar belki dagilmaga bas- 
larlar. Uzak olanlann inanmamalanna hie sasihr mi? Biitiin bu ilerleme- 
ler ve en son kavusmalar, Allahii tealanin sevgilisinin "aleyhi ve ala alihis- 
salevatii vetteslimat etemmiiha ve ekmehiha" sadakasi olarak ihsan olun- 
makdadir. 

Bu yiiksek yola mahsus olan seylerden biri: 

1- (SEFER DER VATAN)dir. Vatanda ilerlemekdir. (Seyr-i enfiisi) de 

denir. Seyr-i enfiisi biitiin tarikatlerde de var ise de, bu seyr, ya'ni ilerlemek, 
yolun sonunda olur. Seyr-i afakinin konaklanni gecdikden sonra, bu sey- 
re baslarlar. Bu yolda ise, ise seyr-i enfiisi ile baslanir. Bu seyr ile, seyr-i afa- 
ki de, birlikde gidilir. iste, bu seyrin baslangicda yapilmasi, nihayetin bas- 
langica yerlesdirilmesidir. Bu yola mahsus olanlardan baska biri de: 

2- (HAL VET DER ENCUMEN)dir. Baskalan arasinda, yalniz imis gi- 
bi olmak demekdir. Sefer der vatandan hasil olur. Sefer der vatan nasib 
olunca, baskalan arasinda diisiincenin dagilmasi da, vatan gibi olan yalniz- 
hga sefer eder, gider. Disardaki zihn dagimkhgi, kalbe sizamaz. Bu yalniz- 
hk, baska tarikatlerde, sona varanlarda da hasil olur. Fekat, bu yolda bas- 
langicda hasil oldugundan, bu tarika mahsus sayilmisdir. Halvet der encii- 
men demek, vatan gibi olan yalnizhgin kapilanni kapamak, pencerelerini 
ortmek demekdir. Ya'ni, herkesin arasinda, hicbirini diisiinmemek, kim- 
se ile konusmamakdir. Yoksa gozleri yummak, kipirdamamak degildir. Bu 
yolda, bunlar yokdur. Kardesim! Kendini bunlan yapmaga zorlamak, yo- 
lun basinda ve ortasindadir. Sona varanlann, bunlar icin kendini zorlama- 
si gerekmez. Herkesin arasinda iken kalbini toparlamis, gaflet arasinda iken, 
huzurdadir. Bunu yanhs anlamamah. Sona varanlar icin, herkesin arasin- 
da olmakla, yalniz olmak birdir sanmamahdir. Dogrusu soyledir ki, kalbi- 
nin huzurda olmasinda yalnizhk ve galabalik birdir. Boyle olmakla bera- 
ber, zahirini de, kalbi gibi yaparak, zahirini de tefrikadan, galabahkdan kur- 
tanrsa, elbet, daha iyi olur. Allahii teala, Miizzemmil suresinin sekizinci aye- 
tinde, sevgili Peygamberine "aleyhi ve ala alihissalevatii vetteslimat" me- 
alen, (Rabbinin esma-i hiisnasim soyle ve insanlardan ayril, Onunla ol! On- 
dan baska hicbir seyi kalbinde bulundurma!) buyurdu. 

Cok zeman olur ki, insanlarm arasinda bulunmak lazim olur. Ciinki, in- 
sanlara karsi olan haklar, vazifeler vardir. Bunlan yapmak lazimdir. Bun- 
lan yapmak icin, insan arasina kansmak iyi olur. Fekat, kalbin Allahdan bas- 
ka seyleri diisiinmesi hicbir zeman caiz degildir. Ciinki kalb, yalniz Allahii 
teala icin yaratilmisdir. insanin kalbini ve zahirini ikiser kisma ayinrsak, 
bu dort parcadan iicii, Allah icindir. Ya'ni kalbin iki kismi da ve zahirin bir 

-271- 



kismi, Allah icindir. Zahirin ikinci yansi, insanlann haklanni odemek 
icindir. Bu haklari oderken de, Allahii tealanin emrlerine uymak lazim ol- 
dugundan, bu yarim da, Allahii teala icin olur. Her is, Onun icindir. Oyle 
ise, Ona ibadet etmelidir. Ona siginmahdir. insanlann yapdiklannin hep- 
sini Allahii teala bilir. 

3- Bu yolda, cezbe siilukden oncedir. Seyre ya'ni yolculuga, Alem-i 
emrden baslanir. Alem-i halkdan baslanmaz. Baska yollann cogunda boy- 
le degildir. Bu yolda, cezbe makamlannda ilerlerken, stlluk konaklan da, 
gecilmis olur. Alem-i emrde ilerlerken, Alem-i halk da gecilmis olur. Bu ba- 
kimdan da, bu yolun sonu, baslangicinda yerlesdirilmisdir denilirse yeri var- 
dir. Bu yolda, ilk ilerlemeler, son ilerlemelerle birlikde olur. Yoksa, ilk sey- 
ri yapmak icin, sondan tekrar basa gelinmez. Sondaki seyr bitince, basda- 
ki seyr yapihr sanmamahdir. Bundan anlasihyor ki, bu yolun sonu, baska 
yollann basidir sanmak yanhsdir. 

Siial: Bu yolun biiyiikleri arasinda, soyle diyenler vardir: (ismlerde ve 
sifatlarda seyrimiz, nisbetimiz temam oldukdan sonra bashyor). Bundan an- 
lasihyor ki, bu yolun sonu, baska yollann basi olmakdadir. Ciinki, ismler- 
de ve sifatlarda seyrleri, tecelliyat-i zatiyyeden once olmakdadir. 

Cevab: Bunlarin ismlerde ve sifatlarda seyrleri, tecelliyat-i zatiyyede seyr- 
den sonra degildir. Bu seyr ile birlikde, o seyr de yapilmakdadir. Boyle ol- 
makla beraber, ismlerde ve sifatlarda seyr, ba'zi sebeblerden dolayi belli 
olmakda, Tecelliyat-i zatide seyr, gizli kalmakdadir. Bundan dolayi bu 
seyr biterek, ismlerde ve sifatlarda seyr basladi samlmakdadir. Boyle san- 
mak dogru degildir. Evet, vilayet mertebelerinde seyr temam oldukdan son- 
ra, insanlan Hak tealaya cagirmak icin, aleme geri inmek baslar. Bu donii- 
sii, onlarin sonu bilerek, kendi baslangiclari olarak diisiinebilirler. Fekat, 
onun iistadlari da, sonunda, boyle geri donmekdedirler. Bundan baska, bas- 
langic ve son demek, vilayetin baslangici ve sonu demekdir. Bu geri doniis 
ise, vilayet seyri degildir. Da'vet ve teblig mertebesindendir. 

Bu yol, yollann en kisasidir. Elbette kavusdurucudur. Hace Behaed- 
din-i Buhari "kuddise sirruh" hazretleri buyurdu ki, (Yolumuz, yollann 
en kisasidir). Yine buyurdu ki, (Allahii tealadan, elbette kavusduran bir yol 
istedim). Bu diiasi, kabul buyuruldu. Boyle oldugunu, hace Ubeydiillah-i Ah- 
rar "kaddesallahu teala sirrehiil'aziz" hazretlerinin haber verdigi, (Resehat) 
kitabinda yazihdir. Nasil kisa olmasin ve neden elbette kavusdurmasin? Ciin- 
ki yolun sonu, basinda yerlesdirilmisdir. Bu yola girip de, dogru ilerlemeyip, 
birsey kazanamayana yaziklar olsun! Farisi misra' tercemesi: 

Bir kimse kor ise, gunesin sucu ne? 

Evet, bir kimse, noksan olan birinin eline diiserse, tarikin giinahi nedir 
ve o zevalh kimsenin sucu var midir? Ciinki soziin dogrusu, bu yolun yol 
gostereni "kaddesallahii teala sirrehiil'aziz" kavusdurucudur. Yoksa kavus- 
duran, yol degildir. 

4- Bu yolda, baslangicda, zevk ve buluslar vardir. Sonunda tatsizhk, ka- 
vusamamak vardir. Ye's, boyle olur. Baska yollarda, baslarken tatsiz ve ba- 
sarisizdir. Sonunda tath ve kazanch olurlar. Bunun gibi, bu yolun basinda, 

-272- 



kurb, yakinlik ve siihud vardir. Sonu ise, uzaklik ve mahrumlukdur. Bas- 
ka tariklerde ise tersinedir. Yollann baskahgini buradan olcmelidir ve bu 
yiiksek yolun biiyukliigunu anlamalidir! Ciinki kurb ve siihud ve tatlilik ve 
kazanc, uzakhgi ve ayriligi gosterir. Uzaklik, basansizhk, tatsizlik ve kavu- 
samamak ise, yakinligin coklugunu bildirir. Anliyan anlar. Bu gizli bilgi, su 
kadar acilabilir ki, hie kimseye kendinden daha yakin birsey yokdur. Ken- 
disine karsi, kurb, siihud, lezzet, birsey bulmak gibi kazanclan yokdur. Bun- 
lari baskasina karsi kendinde bulur. Akh olana, bu kadar isaret yetisir. 

5- Bu yolun biiyiikleri, ahvali ve mevacidi, ahkam-i islamiyyeye uydur- 
muslardir. Zevkleri, ma'rifetleri, din bilgilerinin hizmetcileri yapmislardir. 
Islamiyyetin nefis cevherlerini, cocuklar gibi, vecd ve hal, ceviz ve cam par- 
calan ile bir tutmazlar. Tesavvufculann, ash olmiyan sozlerine aldanmaz- 
lar. Islamiyyete uymiyan ve siinnet-i seniyyeye sanlmiyan kimselerde ha- 
sil olan, adet disi halleri begenmezler ve istemezler. Bunun icin sarki, cal- 
gi ve raks, dans icin izn vermezler. Yiiksek sesle zikr etmege bile cevaz ver- 
mezler. Halleri, kazanclan devamhdir. Vaktleri degismez. Baskalanna 
simsek gibi cakip gecen, Zat-i ilahinin tecellileri, bunlara her andir. Cabuk 
yok olan huzura hie kiymet vermezler. Onlann makamlan, kazanclan, hu- 
zurlann, tecellilerin cok iistiindedir. Buna yukanda isaret etmisdik. Hace 
Ubeydiillah-i Ahrar "kuddise sirruh" hazretleri buyurdu ki, (Bu silsile-i aliy- 
yenin biiyiikleri "kaddesallahii teala esrarehum" gosteris yapanlara, hop- 
layip ziplayanlara benzemezler. Onlann kazanclan biiyiikdiir). 

6- Bu yolda, yol gostermek, bilmek ve ogretmekle olur. Kiilah vermek- 
le ve babadan ogula kalmakla olmaz. Baska tariklerde boyle olmakdadir. 
Hatta son zemanlarda pirlik ve muridlik yalniz kiilah giydirmekle ve baba- 
dan kalmakla olur diyorlar. Bunun icindir ki, birden ziyade iistad olmaz di- 
yorlar ve yolu ogretene miirsid diyorlar. Onu pir, ya'ni seyh bilmiyorlar. Pi- 
re lazim olan edebi, saygiyi ona gostermiyorlar. Boyle yapmalan, cok ca- 
hil olduklan ve yetismemis olduklan icindir. Bilmiyorlar ki, onlann biiyiik- 
leri, yolu ogretene de, sohbetle yetisdirene de iistad demislerdir ve birden 
cok iistad olabilir demislerdir. Hatta, kendi iistadi hayatda iken de, baska 
yerden daha cok istifade edecegini anliyan bir kimse, ikinci bir iistada gi- 
debilir. Fekat, birincisini kotiilememek sartdir. Behaiiddin-i Buhari "kad- 
desallahii teala sirrehul'aziz", bunun caiz oldugunu gostermek icin, Buha- 
ra alimlerinden, dogru fetva almisdir. Evet, birinden iradet hirkasi almis ise, 
baskasindan iradet hirkasi almaz. ikincisinden, bereketlenmek icin hirka 
alabilir. Fekat buradan, ikincisine hie gidemiyecegi anlasilmaz. Birinci 
hirka-i iradet almasi ya'ni yoluna girmesi, baskasindan ogrenmesi, iiciin- 
ciisiiniin de sohbetinde yetismesi caiz olur. Bu ni'metin iiciine de bir yer- 
de kavusursa biiyiik kazanc olur. Ogrenmesi ve sohbetde yetismesi, bircok 
yerden olmasi da caizdir. 

Pir, ya'ni seyh ne demekdir? Pir, isteyene, Allahii tealanin yolunu gos- 
terendir. Bu is, ogretmekle baslar. Tarikati ogreten, hem de islamiyyeti 6g- 
reten bir iistaddir. Hirka veren, boyle degildir. Bunun icin, ogreticiye kar- 
si cok edebli olmak lazimdir. Ustad ismi, bunun hakkidir. 

7- Bu yolda, riyazet cekmek ve nefs-i emmare ile cihad etmek, ah- 

- 273 - Mektubat Tercemesi: - F:18 



kam-i islamiyyeye uymakla ve siinnet-i seniyyeye yapismakla olur. Ciinki, 
Peygamberlerin gonderilmesi ve kitablann indirilmesi, hep nefs-i emmare- 
nin isteklerini yok etmek icindir. Ciinki, nefs-i emmare, Allahii tealaya 
diismanhk etmekdedir. Nefsin isteklerini yok etmek, ancak islamiyyete 
uymakla olur. Bir kimse islamiyyete ne kadar cok uyarsa, nefsin arzulan o 
kadar azalir. Bunun icindir ki, nefse en zor gelen sey, en agir gelen yiik, is- 
lamiyyetin emrlerine ve yasaklarma uymakdir. Nefsi ezmek icin, islamiyye- 
te uymakdan baska yol yokdur. Siinnet-i seniyyeye uymadan cekilen riya- 
zetlerin ve yapilan miicahedelerin hie kiymeti yokdur. Hindistandaki Cu- 
kiyye ve Berehmen denilen din adamlari ve eski Yunan felesoflan boyle idi- 
ler. Cekdikleri riyazetler, sapitmalanni artdirdi ve onlari zarara sokdu. 

8- Bu yolda ilerlemek, iistadin tesarrufu, kuvveti ile olur. O sevk ve ida- 
re etmedikce, hie ilerliyemez. Ciinki nihayetin, baslangicda yerlesdirilme- 
si, onun serefli teveccuhxi, merhameti ile olur. Anlasilamiyan, bilinmiyen hal- 
lere, hep onun iistiin, basanh idaresi ile kavusulur. Gizli yol dedikleri, ken- 
dinden gecme hali, talibin elinde olmiyan birseydir. Zemansiz, cihetsiz 
olan tevecciih talibin anhyabilecegi sey degildir. Farisibeyt tercemesi: 

Oyle usta surucudur ki Naksibendiyye; 
yolculan gotiiriir gizli yoldan evlerine. 

9- Bu biiyiikler "rahmetullahi teala aleyhim ecma'in", birisini, bu yola 
sokmaga ve talibe az zemanda huzur ve agahhk kazandirmaga giiclii olduk- 
lan gibi, bunlan geri almaga da, cok giicliidiirler. Kalblerinin bir incinme- 
si, salikin biitiin kazanclanni sifira indirir. Evet, vermesini bilen, geri alma- 
sini da bilir. Allahii tealayi giicendirmekden ve Onun Evliyasini giicendir- 
mekden, Allahii tealaya sigininz. 

10- Bu yiiksek yolda, faide vermenin ve istifade etmenin cogu, sessizce 
olur. (Bizim susmamizdan faidelenmiyen, soziimiizden de birsey edinemez!) 
buyurmuslardir. Kendilerini susmaga zorlamazlar. Belki bu sessizlik, bu yol- 
da, kendiliginden olmakdadir. Ciinki daha baslangicda, bu biiyiikler "rah- 
metullahi teala aleyhim ecma'in" Zat-i ilahiyyeyi ozlemekdedirler. ismle- 
ri, sifatlan birakip, Zati isterler. Boyle olanlann, elbette sesi cikmaz. (Al- 
lahii tealayi taniyamn, dili tutulur) sozii de, bunu gostermekdedir. 

Allahii tealaya hamd ederek ve sevgili Peygamberine "sallallahu teala 
aleyhi ve sellem" salat ve selam soyliyerek, bu yazimi temamhyorum: El- 
hamdii lillahi rabbilalemin vessalatii vesselamii ala seyyidilmiirselin ve 
alihittahirin ve aleyhim ecma'in. Vesselam. 

222 

IKiYUZYiRMiiKiNCi MEKTUB 

Bu mektub, hace Muhammed Esref-i Kabilfye yazilmisdir. Vilayetde 
kendini kusurlu gormek lazim oldugu bildirilmekdedir: 

Ya Rabbi! Bizleri, begendigin isleri yapmaga kavusdur. Once gelenle- 
rin ve sonra geleceklerin en iistiinii hurmetine "aleyhi ve ala alihissaleva- 
tii vetteslimat" bizleri sana hep ita'at edenlerden eyle! Biiyiiklerden biri bu- 

-274- 



yuruyor ki, (Soziiniin eri olan murid soyledir ki, sol omuzundaki melek, yir- 
mi sene icinde, yazacak birsey bulmaz). Bu, kusurlan cok, pek muhtac olan 
[imam-i Rabbani hazretleri] kendimi iyi anliyorum ki, sag omuzumdaki me- 
lek, yirmi seneden beri, yazacak bir iyilik bulamamisdir. Allahu teala bi- 
liyor ki, bu sozii gosteris olarak soylemiyorum. Icimden geleni soyliiyorum. 
Yine iyi anliyorum ki, firenk kafiri, kendimden katkat daha iyidir. Eger sor- 
salar, cevabini verebilirim. Yine iyi anliyorum ki, hatalarla, kusurlarla 
cevrilmisim ve gunahlanmin altinda ezilmisim. Yapdigim ibadetleri, iyilik- 
leri, sol omuzumdaki melek yazsa, yeridir. Sol omuzumdaki melek, hep yaz- 
makdadir. Sag omuzumdaki ise issiz, bos durmakdadir. Sagdaki amel def- 
terim bombosdur. Soldaki ise, dolu ve simsiyah olmus. Ummidim yalniz Al- 
lahin rahmetindedir. Ancak Onun magfiretine siginiyorum. (Allahiinime 
magfiretiike evsa'u mill ziinubf ve rahmetiike erca indi niin ameli) diiasi- 
m kendime tarn uygun goriiyorum ki, (Ya Rabbi! Magfiretin, benim giinah- 
larimdan daha genisdir. Rahmetin, bence, amelimden daha iimmid verici- 
dir) demekdir. Sasilacak seydir ki, yiiksek derecelerde, durmadan gelen 
feyzler, ni'metler, bu kusurlan gormege yardim ediyorlar. Ayblan gormek 
kuvvetini artdinyorlar. (Ucb), ya'ni kendini begenmek yerine, asagihk 
gosteriyorlar. Yiiksek yerde, (Tevazu')? asagi gonulliiluk yolunu aciyorlar. 
Bu an icinde, hem vilayetin en yiiksek derecesini ihsan ediyorlar, hem de, 
kendini kusurlu gormegi saghyorlar. Ne kadar cok yiikselirse, kendini o ka- 
dar Qok asagi goriiyor. Cok yiikselmek, kendini cok asagi gormege sebeb 
oluyor. Yabancilar, buna ister inansin, ister inanmasinlar. Eger, bunun ic- 
yuziinii anlamis olsalar, inanirlar. 

Siial: Birbirine uymiyan iki seyin birarada bulunmasi nasil oluyor? Bir- 
birinin tersi olan iki seyden birinin bulunmasi, otekinin bulunmasina na- 
sil sebeb olmakdadir? 

Cevab: iki zid seyin bir arada bulunmamasi, ayni zemanda, ayni yerde 
bulunamamasi demekdir. Yukanda soylenilende ise, yerler baskadir. 
Alem-i emrin latifeleri yukan yukselmekde, Alem-i halk ise asagi inmek- 
dedir. insan-i kamilin latifeleri, ne kadar cok yiikselirse, Alem-i halkdan 
o kadar cok uzaklasirlar. Bu uzaklasma da, Alem-i halkin cok alcalmasi- 
na sebeb olur. Alem-i halk, cok alcahnca, salik o kadar cok tatsiz olur. Ayb- 
lanni, kusurlanni gormesi artar. Bunun icindir ki, geri donmiis olan biiyiik- 
ler, baslangicda duyduklari ve yolun sonunda elden kacirmis olduklan lez- 
zetlerin, yine gelmesini isterler. Yine bunun icindir ki, (Arif), ya'ni yolun 
sonuna varans olan, firenk kafirini kendinden daha iyi bilir. Ciinki, kafi- 
rin Alem-i emri ile alem-i halki kansik oldugundan, nurlu goriiniir. Arif- 
de bu kansikhk kalmadigi icin, kendini yalniz Alem-i halk olarak goriir. 

Bu ise, basdan basa bulanik ve karanhkdir. Alem-i emrin latifeleri geri ge- 
lince, artik Alem-i halka kansmazlar. Baslangicda oldugu gibi birlesmezler. 

Kardesim hace Muhammed Tahir ile gonderdiginiz mektub geldi. Ra- 
bitanin hasil olmasi biiyiik bir ni'metdir. Uzakda iken de baghhgin tarn ol- 
dugunu gostermekdedir. Bulusuncaya kadar, goniillerin bir olmasim sag- 
layiniz! Bununla beraber, bulusmaga cahsimz. Ciinki ni'metin hepsi, ancak 
bir arada olunca ele gecer. Veysel Karani "rahmetullahi aleyh" gonlii ol- 

-275- 



dugu halde, yaninda olmadigi icin, yaninda olanlardan en asagidakinin de- 
recesine yiikselemedi. Bunun icin de, onun dag kadar altin sadaka verme- 
si, bir avuc arpa sadakalannin sevabi gibi olamadi. Hicbir seref, sohbet se- 
refi gibi olamaz! Vesselam. 

223 

IKiYUZYiRMiUCUNCU MEKTUB 

Bu mektub, hace Cemaleddin Hiiseyn-i Kiilabiye yazilmisdir. Halleri- 
ni ve rii'yalarini bildirmesini istemekdedir: 

Kardesim hace Cemaleddin-i Hiiseyn, cok zemandan beri, hallerini bil- 
dirmedi. isitmediniz mi, Kiibreviyye tarikatinin buyxikleri "rahmetullahi 
aleyhim ecma'in", hallerini ve rii'yalarini uc gun icinde seyhine bildirmi- 
yen muridi cezalandinrlar. Bir daha boyle yapmasim onlerler. Olan oldu; 
bir daha olmasa iyi olur. Hasil olan herseyi yaziniz! Kiymetli kardesimin 
oraya gelmesini biiyiik ni'met sayiniz! Hizmet etmek ve gonlunii kazanmak 
icin cok cahsiniz! Onun mubarek sohbetinin kiymetini biliniz! Farisi mis- 
ra' tercemesi: 

A rum] an hazineyi gosterdim sana! 

Vesselam. 

224 

IKiYUZYiRMiDORDUNCU MEKTUB 

Bu mektub, mir Muhammed Nu'man-i Bedahsiye yazilmisdir. Edeble- 
ri gozetmek, fakre ve isteklere kavusamamaga sabr etmek lazim oldugu bil- 
dirilmekdedir: 

Kiymetli kardesim seyyid mir Muhammed Nu'manin mubarek mektu- 
bu geldi. Basinda yazih olanlan ve kuruntu, sikinti bildiren yerleri anlasil- 
di. Bircoklan size, zemanin en akilhsidir diyormus. Kendisinden vazgece- 
miyeceginiz, goriismeyi kesemiyeceginiz kimselerle aranizda boyle sozler 
olmasini onliyemezsiniz! Boyle seyler soylendigi icin, gonlumuziin size kar- 
si bulanacagini, incinecegimizi diisiinmeyiniz! Nerde kaldi ki, kalbimiz ki- 
nlmis olsun. Bize hep iyi goriinmekdesiniz. Hatalanniz goziimiize carpmi- 
yor. Hie iiziilmeyiniz! Bizim de uziilecegimizi sanmayiniz! Kalbimizde si- 
ze karsi hicbir kinkhk yokdur. Nicin kinlahm? Ortada kalb kiracak hicbir- 
sey yokdur. insanhk dolayisi ile, unutarak, sasirarak yapilan seyler, goze 
goriinmez. incinmegi hatirdan cikararak, tarikati ogretmege ve talebeye 
faideli olmaga cahsiniz! istihare yapilmasini istemek, bu isi kuvvetlendir- 
mek icindir. Yoksa, gevsetmek icin degildir. MePun seytan ve kotii nefs gi- 
bi iki diisman, pusuda beklemekdedirler. Bunun icin titiz ve onem vererek 
davranmahyiz! Aldatarak yoldan sapdirmamasi icin uyanik olmahyiz! 
Kotiiliikleri siisleyerek giizel gostermelerine aldanmamahyiz! Biiyiikler bu- 
yuruyor ki, mel'un iblis ibadet yolundan ve nasihat yapdirarak insani al- 
datirsa bundan kurtulmak cok giic olur. Bunun icin her an Allahii teala- 
ya siginmahyiz! Ona boyun biikmeliyiz! Diismanin bizi bu yoldan yikma- 

-276- 



masi icin, kink kalble ve goz yasi ile Hak tealaya yalvarmahyiz! Insanla- 
n sonsuz se'adete kavusdurmak en iyi isdir. Bundan da vaz gecmemelidir. 
Bu yolda hem cahsmah, hem de istidrac olmamasi icin Hak tealaya yalvar- 
mahdir. 

Fakr, ihtiyac ve isteklerine kavusmamak, bu yolun zinetidir ve diinya ve 
ahiretin efendisine benzemekdir "aleyhi ve ala alihissalatu vesselam". 
Hak teala, cok merhametli ve ihsani bol oldugundan, kullannin nzkina ke- 
fil olmusdur. Ya'ni kendi iizerine almisdir. Bizi ve sizi bu dusunceden 
kurtarmisdir. Evde bulunanlann sayisi cok ise nzki cok gonderir. Biz kul- 
lar, biitiin dusiincemizi, biitiin gucumuzii Hak tealamn razi oldugu seyle- 
ri yapmak icin kullanacagiz. Evdekilerin yiikiinii Onun ihsanina birakaca- 
giz. Bulusdugumuz zeman bunun iizerinde daha konusuruz. 

Sizin yanmizdan gelenlerden isitdigimize gore, size karsi iiziintulu oldu- 
gumuzu, daha hala diisunuyormussunuz. Bu sebeble cok uziiluyormussu- 
nuz. Bunun icin tekrar ve kuvvetle bildiriyorum ki, boyle dusiinmekden vaz 
geciniz. 

Molla Yar Muhammed Kadime nasihat ve va'z olarak yazdiklanmizi uy- 
gun bulmamis olacak ki; cevab yazmadi. Hatta, bu yxizden dxia bile gonder- 
medi. Belki bundan uziilecekdir. Bu fakire bagh olanlardan biri yanhs, bo- 
zuk bir sey yapinca, bu kendisine bildirilmezse ve yanhslan dogrulardan ay- 
nlmazsa, vazife yapilmis olmaz ve ahiretde sorulunca altindan kalkila- 
maz. Ona soyleyiniz. Farisi beyt tercemesi: 

Bildirilmesi lazim olam soyledim sunn, 
Ya (aidelenirsin, ya da carpar kulagma. 

Yol gostermek, insanlan Hak tealaya cagirmak makamidir. Cok yiiksek 
bir makamdir. (insanlarin arasinda seyh, iinimef i arasinda olan Peygam- 
ber gibidir) hadis-i serifdir. Cahil, aciz kimselerin bu yiiksek makamda ne 
isi vardir. Farisi beyt tercemesi: 

Her dilenci, olur mu bir kahraman, 
Nerde sivrisinek, nerde Suleyman? 

Yol gostermek icin, talebenin hallerini, makamlanni ayn ayri, inceden 
inceye bilmek lazimdir. Miisahedelerin, tecellilerin hakikatini anlamak ve 
kesflere, ilhamlara kavusmus olmak ve rii'yalann ta'birlerini anlamak lazim- 
dir. Boyle kamil olmayanlar bu yiiksek makama yakismaz. Boyle olmakla 
beraber, bu yolun biiyiikleri "kaddesallahii teala esrarehiim" yol gostermek 
makamina yetismeyen birine ba'zi faideleri diisiinerek, izn verirler. Yolcu- 
lugu ogretmek icin vazife verirler. Onlann hallerini ve rii'yalanni teftis 
eder. izni verenin, izn verilene nasihat etmesi, cok ihtiyath hareket etme- 
sini soylemesi ve tehliikeli olan yerleri gostermesi ve kendisinin daha bu ma- 
kama yaklasmamis oldugunu bildirmesi lazimdir. Kendisinin noksan oldu- 
gunu, cok siki olarak anlatmahdir. Bu hakikatleri ona bildirmezse, vazife- 
sini yapmamis olur. Eger sozleri ona agir gelirse, yikilmasina sebeb olur. Ciin- 
ki Allahii tealamn rizasi, rehberin nzasina baghdir. Allahii tealamn begen- 
memesi de, rehberin begenmemesine baghdir. Ne biiyiik beladir ki, aynl- 

-277- 



mamn kotulugu nerelere vanyor. Aynlirsa, acaba nereye siginacak. Eger Al- 
lah gostermesin boyle bir diisiinceye yakalandi ise, kendisine soyleyiniz ki, 
hemen tevbe ve istigfar etsin! Boyle biiyiik belalara ve tehliikelere diisme- 
mesi icin, Allahii tealaya yalvarsin! Allahii tealaya cok hamd ve siikr olsun 
ki, sevdiklerimizin saygisizhklan ve sikinti vermeleri, gonlumiize hie toz kon- 
durmamakda ve bizi iizmemekdedir. Bizim halimizi ve durumumuzu, kiy- 
metli kardesim mevlana Muhammed Salih "rahmetullahi aleyh" sizlere 
uzun uzadiya anlatacakdir. iyi anlasilmayan yerleri kendisinden sorarsimz. 
Dogru yolda olanlara ve Muhammed Mustafanin izinde gidenlere selam ol- 
sun" aleyhive ala alihissalevatii vetteslimatii etemmiiha ve ekmeluha"! 

225 

IKiYUZYiRMiBESiNCi MEKTUB 

Bu mektiib, molla Tahir-i Lahoriye yazilmisdir. Bu yolun basinda olan- 
lara, sondakilerin halleri ihsan olunur. Bunun olgunluk alameti olmadigi 
bildirilmekdedir: 

Allahii tealaya hamd ederiz. Onun Peygamberine ve Aline ve Eshabi- 
na salat ve selam eyleriz! Kiymetli mektublanniz, ard arda geldi. Talebe- 
nin ilerlemekde olduklan, bizi cok sevindirdi. Bu yolun sonu baslangicda 
yerlesdirilmis oldugundan, bu yiiksek yola baslayanlarda, sona varmis 
olanlann hallerine benziyen haller hasil olur. Bunlann hallerini, o buyiik- 
lerin hallerinden ayirmak giicdiir. Ancak, keskin goriislii arif ayirabilir. Boy- 
le olunca, hallerin goriilmesine giivenerek, hal sahibine yol gosterici olarak 
izn vermemelidir. Izn verilirse, onun zaran, talebelerinin zaranndan daha 
cok olur. Belki de, kendini olgun sanarak, ilerlemesi bxisbutun durur. Bel- 
ki de, bxiyxiklere nasib olan mevki' ve saygiya kavusmak arzusu, onu biis- 
biitiin belaya sokar. Cxinki nefs-i emmaresi, daha imana gelmemisdir ve tez- 
kiye bulmamis, temizlenmemisdir. Olan olmusdur. icazet, izn verdiginiz kim- 
selere, tathlikla anlatiniz ki, boyle izn almak, olgunlugu gostermez. Daha 
yapilacak cok is vardir. isin basinda ele gecenler, sondakilerin baslangica 
yerlesdirilmesindendir. Uygun gordugiinuz nasihatlan yaparsiniz. Eksik ol- 
duklanni kendilerine bildiriniz. icazet vermis olduklannizin yol ogretme- 
lerini onlemeyiniz. Belki, sizin nefesinizin bereketi ile, hakikirehber olmak- 
la sereflenebilirler. Bu biiyiik ise baslamis bulunuyorsunuz. Mubarek olsun. 
Cok cahsiniz! Sizin cahsmaniz, taliblerin de cahsmalanni artdinr. Vesselam. 

226 

IKiYUZYiRMiALTINCI MEKTUB 

Bu mektub, kardesi meyan seyh Mevduda yazilmisdir. Diinyamn kisa 
siirdiigii, buna karsilik olan azabin sonsuz oldugu bildirilmekdedir: 

Kardesimin kiymetli mektubu geldi. Bizleri sevindirdi. Kardesim! Al- 
lahii teala, bize ve size basanlar versin! Diinya hayati cok kisadir. Sonsuz 
azablar, buna karsilikdir. Bu zemani, liizumsuz, bos seyleri ele gecirmek- 
de kullanan ve boylece sonsuz acilara yakalanan kimseye yaziklar olsun! 

Kardesim, insanlar, diinya kazanclanni birakip, her yerden, kanncalar 

-278- 



gibi, cekirge siiriileri gibi yanimiza iisiisiiyor. Siz ise, bir evden olmak se- 
refinin kiymetini de diisiinmiyerek, diinyanin aleak kazanclanna, seve se- 
ve dalmakdasimz. Onlara kavusmak icin cabahyorsunuz. (Haya, fmandan 
bir parcadir) hadis-i serif dir. 

Kardesim! Allah adamlannin boyle toplanmasi ve bugiin Serhendde na- 
sib olan Allah icin toplanmalar, biitiin diinya dolasilsa, bu ni'metin yiizde- 
biri bulunmaz. Buradaki kazanclar ele gecmez. Siz, bu ni'meti, bos yere el- 
den kacirdiniz. Cocuklar gibi, kiymetli cevherleri, cam parcalan ile ve ce- 
vizlerle degisdirdiniz. Farisi misra' tercemesi: 

Utanmah, binlerle utanmah! 

Kardesim! Bu firsat, bir daha ele gecmez. Firsat bulunsa da, boyle toplan- 
tilar bulunamaz. O zeman, bu ni'meti, nasil ele gecirirsin? Elden kacinlam 
nerden bulabilirsin? Zararlan, ne ile yerine koyabilirsin? Yamhyorsunuz! 
Yanhs anhyorsunuz. Tath, yagh lokmalara goniil kapdirmayiniz! Siislii, 
renkli elbiselere aldanmayiniz! Bunlara diiskiin olmanin sonu, diinyada da, 
ahiretde de pisman olmakdir, inlemekdir. Esin, dostlann goniillerini yapmak 
icin, kendini belaya sokmak ve ahiretin sonsuz azablanna atilmak, akh ola- 
nin yapacagi is degildir. Allahii teala, akl versin ve gafletden uyandirsin! 

Kardesim! Diinyanin vefasizhgi dillerde dolasmakdadir. Diinyaya diis- 
kiin olanlann alcakhklan, cimrilikleri herkesce bilinmekdedir. Kiymetli 6m- 
riinii, boyle faidesiz, yalanci icin elden kacirana yaziklar olsun! Haberci- 
ye ancak haber vermek diiser. Vesselam. 

227 

IKiYUZYiRMiYEDiNCi MEKTUB 

Bu mektub, niolla Tahir-i Lahonye yazilmisdir. Yol gostermek maka- 
iniiia lazini olan va'z ve nasfhatlari bildirmekdedir: 

Allahii tealaya hamd olsun! Onun secdigi kullanna selam olsun! Kiymet- 
li mektubunuz geldi. Bizleri sevindirdi. Oradaki kardeslerimizin zevklerini 
ve lezzet aldiklanni yaziyorsunuz. Cok sevindik. Kardesim! Hak tealamn si- 
ze ihsan etdigi bu makam icin cok siikr ediniz! Halki kendinizden sogutacak 
bir sey yapmamak icin cok dikkat ediniz! Yoksa, biiyiik giinaha girersiniz. 
insanlan kendinden kacirmak, melamilik yoludur ki, emr-i ma'ruf ile iliski- 
leri yokdur. Hatta, melamilik, bu makamin tarn tersidir. Bu iki makami bir- 
biri ile sakin kansdirmayiniz! Bu makamda iken melamilik yapmak isteme- 
yiniz. Zulm etmis olursunuz. Talebe yaninda, temiz, iyi giyinmis olunuz. On- 
lara cok sokulmayin, aralanna kansmayiniz! Kendinizi kiicultmiis olursunuz. 
Sizden istifade edemezler. Her soziinuziin, her isinizin islamiyyete uygun ol- 
masina cok dikkat ediniz! Elden geldigi kadar ruhsatlardan sakininiz! Ruh- 
satlan yapmak, hem bu yolumuza uygun degildir. Hem de, siinnet-i seniyye- 
ye yapisahm demege yakismaz. Biiyiiklerden biri, (Ariflerin gosteris yapma- 
si, avamin ihlasindan daha iyidir) buyurdu. Cunki, ariflerin iyi islerini gos- 
termeleri, talebeyi Allahii tealaya cekmek ve onlara ogretmek icindir. Bu- 
nun icin, avamin halis, Allah icin olan islerinden daha faideli ve daha sevab 
olur. Talebe, ariflerin islerini gore gore ogrenirler ve yaparlar. Arifler "rah- 

-279- 



metullahi aleyhim" amellerini, ibadetlerini onlara gostermezlerse, ogrene- 
mezler. Demek ki, arifler talebeye gostermek ve ogretmek niyyeti ile yap- 
diklan icin, bu gosterisleri, Allah nzasi icin olmakdadir. Ya'ni ihlas olmak- 
dadir. Hatta, ihlasdan daha iyi olmakdadir. Ciinki ihlasin faidesi, kendine- 
dir. Bu sozumuz yanhs anlasilmasin. Ariflerin her islerinin, her ibadetleri- 
nin talebeye gosteris olmak icin yapildigi, ibadet etmek, kendilerine lazim 
degildir sanilmasin! Allahu teala korusun! Boyle diisiinmek zindikhk olur. 
Ilhad, ya'ni dogru yoldan aynlmak olur. Arifler de talebe gibi, ibadet yapa- 
cakdir. Hicbir kimse ibadet yapmakdan kurtulamaz. Boyle olmakla beraber, 
ariflerin ibadetlerinden talebenin faidelenmesi de dusuniiliir. Bunun icin, siz 
de, sozlerinize ve islerinize cok dikkat ediniz! Ciinki, bu zemanda cok kim- 
se, tesavvuf yoluna girmek istiyor. Bu makama yakismiyan birsey yapmak- 
dan cok sakininiz! Cahillerin, biiyiiklere dil uzatmalanna sebeb olmayiniz! 
Her isinizin islamiyyete uygun olmasi icin, Allahu tealaya yalvanniz! 

Baska yollann buyiiklerinin nisbetleri hasil oldugunu yaziyorsunuz. 
Bunun neden oldugunu, size uzun anlatmisdim. Bunlardan baska seyler ol- 
dugunu sanmayiniz! Sonra iyi olmaz. Daha yazmaga liizum yok. Vesselam. 

228 

IKiYUZYiRMiSEKiZiNCi MEKTUB 

Bu mektub, mir Muhammed Nu'mana yazilmisdir. Ogretmek, insanla- 
ri yetisdirmek icin lazim olan birkac seyi bildirmekdedir: 

Kiymetli seyyid kardesimin mubarek mektubu geldi. Bizleri sevindirdi. 
Kardesim! Size cok bildirdim ki, bu yol iki temel iizerine kurulmusdur: Bi- 
rincisi, islamiyyete uymakdir. Oyle ki, islamiyyetin bir edebini elden kacir- 
maga gonlii razi olmamahdir. ikincisi, yol gostereni sevmek ve ona oyle bag- 
lanmakdir ki, onun her seyini begenecekdir. Onun her soziinii, her isini gii- 
zel gorecekdir. Allahu teala korusun. Bu iki temel isde ufak bir sarsinti ol- 
masin! Allahu tealamn ihsani ile, bu iki temel saglam olursa, dxinya ve ahi- 
ret se'adetleri ele girmis demekdir. Bunlardan sonra lazim olan seyleri de, 
siz cok isitdiniz. Bunlan da gozetmelisiniz! Simdiye kadar olan kusurlann 
bagislanmasi icin de, Allahu tealaya cok yalvanniz! Ramezan-i serifin son 
on giinii yapamamis oldugunuz i'tikafin kazasi olmak icin niyyet ederek, 
onumiizdeki Zilhicce ayinin ilk on giinii i'tikaf ediniz. Boyle niyyet ederek, 
siinnet sevabina kavusursunuz. Bu ftikafda, Allahu tealaya, boyun biike- 
rek, aghyarak, sizlayarak, kusurlann afvi icin cok yalvanniz! Fakir de 
"kuddise sirruh" bu on giinde, size yardimci olmaga cahsacagim. insaalla- 
hii teala. izn verdigimizi yazih olarak da istiyorsunuz. Bunun iizerine cok 
diisiiyorsunuz. Size izn verilmisdir. Eger bu izn yetismezse, yazih iznin ne 
faidesi olur. Her akla gelenin yapilmasi lazim gelmez. Akla oyle seyler ge- 
lir ki, onlari yapmamak daha iyi olur. Nefs, inadcidir. istediginden vaz gec- 
mez. Ona elbette kavusmak icin diretir. Onun iyi mi, kotii mii oldugunu hie 
diisiinmez. Gonluniizu kirmamak icin, izn olarak, birkac kelime yazdim. 
Hak teala, faideli eylesin! Kendinizi, son nefesde iman selametine kavus- 
manizi diisuniiniiz! icazetname ve miiridler, o anda ise yaramaz. Kendi isi- 
nizi yaparken, eger bir kimse, candan istekle gelirse, ona tarikati ogretir- 
siniz. Ogretmegi birinci vazife samp, kendi isinizi, bunun gerisinde birakir- 
saniz, kendinizi basdan basa felakete suriiklemis olursunuz. 

-280- 



229 

IKiYUZYiRMiDOKUZUNCU MEKTUB 

Bu mektub, mirza Hiisameddin Ahmede "kuddise sirruh" yazdmisdir. 
Bu yolun, biiyiigiiiiiiiziin yolu oldugu bildirilmekdedir: 

Allahii tealaya hamd olsun! Onun secdigi kullanna, selam olsun! Sizi 6z- 
liyenlere gondermis oldugunuz kiymetli mektublar, ard arda gelmekde, se- 
vincimizi artdirmakda ve sevgimizi cogaltmakdadir. Allahii teala, buna kar- 
sihk olarak size, bizim tarafimizdan bol bol iyilikler versin! Bildirmis oldu- 
gunuz siibhelerden, ortiilii kalmis seylerden birkaci icin kisaca cevab yazi- 
yorum. 

Bizim bulundugumuz yol, tarn o buyugiimiizun yoludur "kaddesallahii 
sirrehiil akdes". Nisbetimiz, tarn onun mubarek nisbetidir. O yoldan daha 
yiiksek ve o nisbetden daha uygun ve ustun bir yol ve bir nisbet yokdur ki, 
insan onu secmis olsun. Boyle olmakla birlikde, san'atlerin olgunlasmasi 
ve her nisbetin temamlanmasi, dusiincelerin, buluslann birbirlerine eklen- 
meleri ile olur. Mesela, Sibeveyh zemaninda olan nahv bilgisi, sonra gelen- 
lerin diisiincelerinin eklenmesi ile, binlerce kat artmis, daha diizgiin ve te- 
miz olmusdur. Ozii yine, Sibeveyhin ortaya koydugu nahv bilgisidir. Son- 
ra gelenler, bu ozii genisletmis, suslemislerdir. Seyh Alaiiddevle "kuddise 
sirruh" buyurdu ki, (Vasitalar cogaldikca, yol daha kisahr ve diizgiin olur). 
Boyle, yolu temizlemek, siislemek seklinde olan yenilikler ve bilgiler, bir- 
kac kimsenin boyle hayaller kurmasina yol acmis. iyi incelenirse, biitiin bun- 
lann kendiliginden oldugu, yorularak, ugrasarak yapilmadigi goriiliir. Bu 
fakirin "kuddise sirruh" mektublarma ve risalelerine bakacak olursaniz, bu 
yolun, Eshab-i kiramin "aleyhimiirndvan" yolu oldugu anlatilmakdadir. Bu 
nisbetin, her nisbetden daha ustun oldugu gosterilmekdedir. Bu yol ve bu 
yolun biiyiikleri, oyle oviilmekdedir ki, bu biiyiiklerin yetisdirdiklerinden 
hickimse, bunun yiizde birini bile soylememisdir. Bundan baska, bu fakir, 
hergiin ve geceleri, her hareketimde ve sozlerimde, bu yolun edeblerini ve 
emrlerini titizlikle gozetmekdeyim. Kil kadar aynhga ve yenilige goz yu- 
mulmamakdadir. Ne kadar sasihr ki, biitiin bu iyi taraflar goriilmemekde- 
dir. Eger, iiziintiilii bir giinde, dostlardan birine biraz sert soylenmis ise, bu 
goze carpmisdir. Suna daha cok sasihr ki, siz de boyle bos sozlere inanmak- 
dasiniz. Isitir isitmez rahatiniz kaciyor. iyi gozle bakmak lazim ise bu iyi goz- 
liiliik, yalniz, boyle soyliyenler icin midir? Bize hiisn-i zan olunmaz mi? S6- 
ziin kisasi sudur ki, dedi-kodu sozlere inamlacak, dostluk bunlara gore ola- 
caksa, soz tasiyanlann ellerinden kurtulus olamaz. Bunun icin de saglam 
dostluk kurulamaz. Dedi-kodulara kulak vermeyiniz ve gecmisleri unutu- 
nuz! Boylece dostluk yikilmasin, eski sikintilar aradan kalksin! 

Biiyiik hocamizin cocuklarmin yetisdirilme, okuma caglan geldi ve 
gecmek iizeredir, diyorsunuz ve kiymetli vasiyyetlerini hatirlatiyorsunuz. 
Kiymetli efendim! Basimizin taci olan cocuklanna hizmetcilik etmekle 
sereflenmek, biz hizmetcileri icin biiyiik se'adetdir. Ne yazik ki, bildiginiz 
engellerden dolayi, goriinen hizmetleri yapmakla sereflenemiyoruz. Yiik- 
sek vasiyyetin vaktini bekliyoruz. Engellerin ortadan kalkdigini ve dedi-ko- 
du yollannin kapandigini anlarsaniz, hemen isaret buyurunuz. Oraya ge- 

-281- 



lip, birkac gun orada bu hizmetimizi yapmaga cahsahm. iyi dusuniilurse bu 
isde hemen vasiyyet emrini yerine getirmek icin gelmege cahsacagiz. Yok- 
sa, zahirlerini ve batinlanni sizin terbiye etmeniz, onlar icin bulunmaz bir 
kazancdir. Baskasinin yardimi lazim degildir. Mevlana Abdiillatifden isit- 
digimize gore, cocuklann okutulmasini, yetisdirilmesini meyan Muhammed 
Kilinc kendi iizerine almis, siz de bunu uygun gormussunuz. Bunu isitince 
sasirdik. O, bilmiyerek, birseyler dusiinebilir. Fekat siz bunu nasil uygun 
buldunuz? Muhammed Kilincin uziicu hallerinin, baska yere de bulasaca- 
gindan korkuyorum. Vesselam. 

230 

IKiYUZOTUZUNCU MEKTUB 

Bu mektub, seyh Yusiif-i Berkiye yazilmisdir. Hasil olan He doymayip, 
daha yiiksek seyleri istemek lazim oldugu bildirilmekdedir: 

Allahii tealaya hamd olsun. Onun secdigi kullanna selam olsun! Muba- 
rek hallerinizden birkacini meyan Babu bildirdi. Bunlarm neleri gosterdi- 
ginin bildirilmesini istedi. Bunun icin birkac kelime yaziyorum. Yavrum! 
Boyle haller, bu yolun baslangicinda bulunan acemilerde cok hasil olur. 
Bunlarm hie kiymeti yokdur. Bunlan yok etmek lazim olur. Sona kavus- 
magi gostermezler. Sonnerede, kavusmak nerede? Arabibeyt tercemesi:. 

Sergiliye kavusmak ele gecer mi acaba? 
yiiksek daglar ve korkunc tehliikeler var arada. 

Allahii teala, bilinemez, anlasilamaz. Goriilebilen, anlasilabilen, sii- 
hud ve miikasefe yolu ile belli olan hersey, O degildir. Allahii teala, ote- 
lerin otesidir. Sakin, bu yolda ceviz gibi, cam parcalan gibi parlak goriinen 
degersiz seylere, cocuklar gibi aldanmayiniz ve yolun sonuna kavusdum san- 
mayiniz! Hasil olan halleri ve rii'yalari, cahil olan seyhlere bildirmeyiniz! 
Onlar, anlamadiklan icin, az birseyi cok sanirlar. Baslangicda olanlan, 
sona kavusmus sayarlar. Elverisli olan talib, boylece kendini sona ermis sa- 
nir, cahsmasi gevser. Olgun kimseyi aramahdir. Goniil hastahklannin ila- 
cini ondan sormahdir. Kamil olani bulunciya kadar, hasil olan halleri (La) 
derken yok etmelidir. (La), yok demekdir. Sonra, hicbirseye benzemiyen, 
dusiiniilemiyen Hak tealanin varhgini diisiinmelidir. Hace Naksibend-i 
Buhari hazretleri buyurdu ki, (Goriilen, bilinen, isitilen hersey, O degildir. 
(La) derken, bunlarm hepsini yok etmelidir!). Hasil olan seylerin hepsini 
yok ediniz! Hak teala, veralann verasi, otelerin otesidir. (illallah) derken, 
hicbirsey diisunmemelidir. Bu yolun biiyiikleri boyle yaparlardi. Dogru yol- 
da olanlara ve Muhammed Mustafaya "aleyhi ve ala alihissalevatii vettes- 
hmat" uyanlara selam olsun! 



Evliyaya kim bakarsa, ten gozii He serseri, 
Bibasardir, cam yokdur, oliidiir, degildiri. 

Evliya candir, gerekdir can gozile bakda, 
Zira ki, canh kisiler, cana olur, miisteri. 

-282- 



231 

IKiYUZOTUZBiRiNCi MEKTUB 

Bu mektub, mir Muhammed Nu'mana "kuddise sirruh" yazilmisdir. 
Yiiksek sesle zikrin bid'at olmasi sebebi aciklanmakdadir: 

Allahii tealaya hamd ederiz. Onun sevgili Peygamberine "sallallahii 
teala aleyhi ve sellem" ve Aline ve Eshabina salat ve selam ederiz! Birin- 
ci mektub, her ne kadar sikintili idi ise de, ikincisi yumusak ve uygun ya- 
zilmis idi ve cahsdiginizi bildiriyordu. 

Sevgili Kardesim! Mir Sa'deddin yola cikarken mektub istedi. O giinler- 
de, gonliimde darlik vardi. Akhm basimda degildi. Birsey yazamadim. 
Mevlana yar Muhammed Cedide, yazmasim soylemisdim. Akhm basimda 
olmadigi o zemanda, eger uygunsuz bir kelime yazilmis ise, kusura bakma- 
yiniz. Bununla beraber, az birsey sizi incitmemelidir. isinizi kansdirmama- 
hdir. Allahii teala gostermesin aramizda hicbir kinkhk yokdur. Kinlmis, 
uzulmiis olarak birsey yazilmis degildir. Nasihat olarak bir sey yazilmis ise, 
sevinmek lazim gelir. ikinci mektubunuza cok sevindik. Her isde atesli ol- 
mahdir. Sogukluk ve gevseklik diismanlara olsun! 

Siial: Husul ile vusul arasindaki fark nedir? 

Cevab: Kardesim! Husulde uzakhk vardir. Viisul ise cok giicdiir. Anka 
kusunu, kendimize gore bir sekl vererek dusiiniirsek, hafizamizda Anka ha- 
sil oldu denebilir. Fekat, Ankaya vasil olunmamisdir. Ciinki birseyin zilli, 
ya'ni ikinci bir mertebede goriinmesi, hasil olmasina manf olmaz. Fekat, 
vasil olmak icin, zilden kurtulmak lazimdir. 

Siial: Peygamberlerin "aleyhimussalevatii vetteslimat" mebde-i te'ay- 
yiinleri olan ismler, Evliyanin da, mebde-i te'ayyiinleri midirler? Boyle ise, 
aralanndaki fark nedir? 

Cevab: Peygamberlerin "aleyhimussalevatu vetteslimat", mebde-i te'ay- 
yiinleri, Allahii tealanin ismlerinin butiiniidiir. Evliyanin mebde-i te'ayyiin- 
leri ise, bu ismlerin parcalandir. Bu parcalar, o butiinlerin altindadir. Par- 
calandir demek, yalniz bir bakimdan diisiiniilmekdedir demekdir. Mese- 
la, biitiin irade ile, yalniz birseyi irade gibidir. Evliya "rahmetullahi aley- 
him ecma'in" Peygamberlere "aleyhimussalevatu vetteslimat" uymakla yiik- 
selebildikleri icin, o bir bakimi, ortadan kaldirarak, biitiine kavusabilirler. 
Bu aynhgi, birkac mektubumda aciklamisdim. Diisiiniince hatirlarsiniz. 

Siial: Yiiksek sesle zikr bid'at oldugu icin yasak ediliyor. Halbuki, boy- 
le zikr etmek tath oluyor. insan birakmak istemiyor. Ciibbe, kusak, don ve 
pantalon ve bircok baska seyler de, Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" zemaninda yokdu. Onlan nicin yasak etmiyorlar? 

Cevab: Yavrum! Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" kullandigi 
seyler, yapdigi isler, iki diirlii idi: Biri ibadet olarak yapdigi isler idi. ikin- 
cisi, adet olarak yapdiklan idi. ibadet olarak yapdigi islerin tersi, (Bid'at) 
olur. Boyle uygunsuz isleri yasak ederiz. Bunlar, dinde reform, degisiklik 
olur ki, buna hie izn yokdur. Bir sehrin, bulundugu memleketin adetine uya- 
rak yapdigi islerin tersine, bu islerin aksine olan sevler bid'at olmaz. Bun- 
lan yasak etmeyiz. Boyle islerin dinle ilgisi yokdur. Adet olunca yapihr, adet 

-283- 



olmazsa yapilmazlar. Din ve ibadet olarak yapilmazlar. Ciinki, her mem- 
leketin adetleri baskadir. Birbirlerine uymaz. Bir memleketin adetleri bi- 
le, zemanla degisir. Boyle olmakla beraber, adetlerde de siinnete uymak 
faideli olur. Se'adetlere yol acar. Allahii teala bizi ve sizi, Peygamberlerin 
efendisinin yolunda bulundursun "aleyhi ve aleyhim ve ala tabi'i kiillin mi- 
nessalevati efdaliiha ve minetteslimati ekmeliiha". Vesselam. 

232 

IKiYUZOTUZiKiNCi MEKTUB 

Bu mektub, Han-i Hanana "rahmetullahi teala aleyh" yazilmisdir. 
Diinyanin nasil oldugu bildirilmekdedir: 

Hak siibhanehii ve teala, hie sevmedigi bu aleak diinyanin icyuziinii ve 
onun asagi olan suslerinin ve yaldizlannin cirkinligini, goniil goziiniize 
gostersin. Ahiretin giizelligini, tathhgini, Cennetlerinin ve nehrlerinin ta- 
zeligini ve hepsinden daha tath olan Allahii tealanin cemalini gormegi 
gonluniize yerlesdirsin! Peygamberlerin en iistiinu "aleyhi ve ala alihi ve 
aleyhim minessalevati efdaliiha ve minetteslimati ekmeluha" hurmetine bu 
diiami kabul buyursun! Boylece, bu cabuk biten cirkinden igrenesiniz. 
Allahii tealanin razi oldugu sonsuz alemi ozleyesiniz. Bu alcagin cirkinli- 
gi anlasilmadikca, ona diiskunlukden kurtulunamaz. Ona baglanmakdan 
kurtulunmadikca, ahiretde felaketden kurtulus ve se'adete kavusmak ola- 
maz. (Diinyayi sevmek giinahlarm basidir) hadis-i serifi sasmaz bir formul- 
diir. Zararlan gidermek, tersini yapmakla oldugundan, bu alcagin sevgisin- 
den kurtulmak icin, ahirete yanyan islere yapismak, islamiyyetin iyi ola- 
rak bildirdigi isleri yapmak lazimdir. Hak siibhanehii ve teala, diinyanin bes 
sey, hatta dort sey oldugunu bildirdi. Hadid suresinin yirminci ayetinde me- 
alen, (Diinya hayati, elbette la'b, ya'ni oyun ve lehv ya'ni eglence ve zinet 
ya'ni siislenmek ve tefahur ya'ni ogiinmek ve mah, parayi, evladi cogaltmak- 
dir) buyuruldu. islamiyyetin (A'mal-i saliha) diyerek ovdiigii seyler yapi- 
hnca, diinyanin biiyiik parcasi olan lehv ve la'b icin zeman kalmaz. Bu iki- 
si azahr. Erkekler ipek elbise giymez ve zinet esyasimn yapildigi madde olan 
altini ve gumiisii kullanmazsa, diinyanin ucuncii parcasi olan zinet de aza- 
hr. Allahii teala, ustiinlugun ve kiymetin vera' ve takva ile oldugunu, sa'y 
ile, mal ile olmadigini bildirmisdir diyen kimse, hie ogiinmez. Evladin ve 
malm, miilkiin artmasi, Allahii tealayi zikr etmegi azaltacagini ve Onu 
unutduracagini bilen, bunlan cogaltmak icin ugrasmaz, bunlann cogalma- 
sini ayb sayar. Soziin kisasi, zararlardan kurtulmak icin, Hasr suresinin ye- 
dinci ayetinin, (Resulullahin emrlerini yapimz ve yasaklarindan kacininiz!) 
meal-i alisine uyarak yasamahdir. Farisi beyt tercemesi: 

Aramlan hazinenin nisamm rerdim sana, 
belki sen kavusursun, biz varamadiksa da! 

Meyan seyh Abdulmii'min, temiz ailedendir. ilm ogrendi. Tesavvuf 
yoluna girdi. Sasilacak hallere kavusdu. Coluk cocugun coklugundan, in- 
sanhk dolayisi ile sikilmakdadir. Sikintisim gidermek icin, size basvurma- 
sini soyledim. ihsan sahibinin kapisi cahninca acihr. Vesselam. 



284- 



233 

IKiYUZOTUZUCUNCU MEKTUB 

Bu mekf fib, yiiksek, nakfb seyyid seyh Feride "rahmetullahi teala 
aleyh" yazdmisdir. Birkac faideli bilgi verilmekdedir: 

Allahii teala, bizi ve sizi, yiiksek ceddinizin yolunda bulundursun "aley- 
hi ve ala alihi minessalevati efdaliiha ve minetteslimati ekmeliiha"! Hace 
Ciyunun nikah yemegi giinlerinde, mubarek Dehli sehrine gelmisdim. 
Yiiksek hizmetinizde bulunmagi da diisiindiim. O giin, yola cikilacagini isit- 
dik. Elde olmiyarak, bu diisiincemize kavusamadik. Derme catma birkac 
kelime ile basinizi agntiyorum. Yaninizda olsak da, uzakda bulunsak da, 
biitiin giiciimiizle selametinize, yiiksek varhginiza yakismiyan herseyden 
uzak kalmaniza diiaciyiz. Size karsi olan iyi diisiincelerimiz kapladigi ze- 
man, oyle oluyor ki, yiiksek meclisinize geleyim, temiz kapimzda bekliye- 
rek, size layik olmiyan birseyi iceri birakmiyayim. Uygunsuz kimseleri, kiy- 
metli sohbetinize yaklasdirmiyayim diyorum. Bununla beraber, her isteni- 
len seye kavusulamiyacagini da bilmekdeyim. Boynumu biikerek, arkadan 
acizane diia etmekdeyim. Cenab-i Hak, belki kabul buyurur. Hace Ubey- 
diillah-i Ahrar "kuddise sirruh" hazretleri, Hak tealanin kendisine vermis 
oldugu biiyiikliikle buyurdu ki, (Bir kimse, oyle biiyiik olsa ki, Onun yikil- 
masi ile biitiin alem yikilmis olsun. Boyle olmagi istemek her ne kadar kiifr 
olur ise de, ne yapalim ki, hicbirimizin elimizde olmiyarak, beni boyle bii- 
yiik yapmislardir). Bugiin boyle bir biiyiikliik ve genislik, hemen hemen, 
sizin yiiksek varhgimzda bulunmakdadir. Ciinki sizin iyi, rahat olmaniz, her- 
kesin rahat olmasi demekdir. Aksi de boyledir. Bunun icin insanlann sizin 
iyiliginize diia etmeleri, yagmur diiasi etmek gibi, herkese iyilik istemek- 
dir. Fekat cok yazik oldu ki, o biiyiikliik ve yiikseklik, simdi hashas dane- 
si ve parmak yeri kadar kaldi. Bu hashas danesi, dostlann ve diiacilann gon- 
liinde biiyiik bir iiziintii olmakdadir. Lutf ediniz! Bunlann iiziintiilerini gi- 
deriniz! Bu diiaciniz, cok zemandan beri, boyle seyler yazmamisdim. Cok 
gelmesinden, usanc vermesinden cekinmisdim. Farisi beyt tercemesi: 

Nazh yarim, esen havadan incinir. 
gtil gibi, sabah mzganndan incinir. 

Fekat, iizmemek icin susmak, sevmege yakismaz. Farisi beyt terceme- 
si: 

Hafiz, senin vazifen, yalniz bir diia, 
duyar mi, hie duymaz mi dusunme aslal 

Cok zeman olur ki, Mekke-i miikerreme ve Medine-i miinevvere "ha- 
rese-hiimallahii anil-afat" sehrlerini ziyaret etmek istiyorum. Dehli yolcu- 
lugumuzun sebebi de, bu istek olmusdu. Bu istegimizin yerine gelebilme- 
si, sizin uygun bulmaniza ve nzanizi almamiza bagh oldugundan, Dehliden 
yola cikmaniz, bu ziyaret arztimuzu da geriye birakdi. iyilik, faide, Allahii 
tealanin yaratdigindadir. Vesselam. 



285 



234 

IKiYUZOTUZDORDUNCU MEKTUB 

Bu mekl fib, hakikatleri bilen, ma'rifetler kaynagi, Allahii tealayi tani- 
tan bilgilerin sahibi olan biiyiik oglu seyh Muhammed Sadika "rahmetul- 
lahi teala aleyh" yazilmisdir. Allahii tealamn kendisi varlikclir. Mahlukla- 
rin asllari ise yoklukdur. Kendini anhyan, Allahii tealayi bilir. Tecellf-i za- 
tiyi ve Niir ayetindeki incelikleri bildirmekdedir: 

[imam-i Rabbani hazretleri "rahmetullahi teala aleyh", bu mekf iibda, 
Allahii tealamn hakikati viicuddiir demis ise de, birinci cildin ikiyiizaltmi- 
sinci [260] niekliibunda, bu soziine tevbe etmis, (Boyle olmadigim sonra- 
dan anladim) buyiirmiisdiir]. 

[Bu mektub ve bundan evvelki birkac mektub, akl ile hie anlasilamiya- 
cagi icin, bunlan okumak sayan-i tavsiye degildir.] 

Bismillahirrahmanirrahim. Allahii tealaya hamd olsun. Onun sevgili Pey- 
gamberine salat ve selam olsun! Kiymetli oglum! Hak tealamn hakikati, yal- 
niz viiciiddiir. [(Viiciid) var olmak demekdir.] Allahii tealamn bu viicudii, 
her haynn, her kemalin kaynagidir ve her giizelligin baslangicidir. Bu vii- 
ciid, bir hakiki ciiz'diir. Bir basitdir ki, buna hicbirsey kansmis, hicbirsey- 
le birlesmis degildir. Boyle olmadigi gibi, olmasi diisiiniilemez de. insan, 
Allahii tealamn bu viictidiinii anhyamaz. Zat-i tealamn aynidir. Ondan bas- 
ka degildir. Aynidir demek bile, baskahgi diisiindiirebilir. Aynidir da de- 
nilemez. Zat ile birlikde olan viiciid, bu anlasilamiyan viicudiin zilli, goriin- 
tiilerindendir. Bu ikinci viiciid, Zat-i tealamn ve mahltiklann varhklann- 
dan baska bir varlikdir. Bu ikinci viiciid, Allahii tealamn hakikati olan vii- 
cudiin, asagi mertebelerde meydana cikmasidir. Bu cesidli goriintiilerin en 
yiiksegi, en birincisi ve en tistiinii, Zat-i tealamn viicudiidiir. Demek ki, Al- 
lahii tealamn hakikati viiciiddiir denilebilir. Fekat, Allahii teala, o merte- 
bede mevcuddiir denilemez. Zil mertebesinde, Allahii teala mevcuddiir de- 
nilebilir. Fekat, Allahii teala viiciiddiir denilemez. Tesavvufculardan viiciid, 
zatdan baska degildir diyenler, ikisi arasindaki baskahgi goremediler, zil- 
li asldan ayiramadilar. Bunlar ve felsefeciler, zatdan baska olan ve olmiyan 
viictidleri birbirlerinden ayiramadilar. Viicudiin baska oldugunu cok giic 
soylediler. isin dogrusu, Allahii tealamn bize ilham eyledigidir. Viicudiin 
boyle asl ve zil olarak baska baska olmasi, oteki sifatlann da asl ve zil ol- 
malan gibidir. Asllann mertebesi, icmal, topluluk ve anlasilamamak mer- 
tebesidir. Sifatlann bu asllari, Allahii tealadan baska degildirler. Bu mer- 
tebede, Allahii teala ilmdir denilebilir. Fekat boyle soylemek de, bir zil mer- 
tebesi olur. Ciinki zat mertebesinde, Allahii tealaya hicbirsey soylene- 
mez. Allahii teala alimdir de denilemez. Ciinki ilmin Ondan baskahgini gos- 
terir. Bu makamda baskahk hie yokdur. Baskahk, zil mertebelerinde olur. 
Burada zil yokdur. Ciinki, te'ayyiin-i evvelin pekcok iistiindedir. Ciinki top- 
luca bir baglanti, bu te'ayyiinde bulunur. Bu makamda, hicbir bakimdan, 
hicbirsey diisiiniilemez. Bu toplulugun aciklanmasi demek olan zil merte- 
besinde, baskahk soylenebilir. Uygunluk soylenemez. Fekat bu mertebe- 
de, sifatlann uygunlugu, viicudiin uygun olmasindan ileri gelir. Bu viiciid, 
her iyiligin ve kemalin baslangicidir. Her giizelligin ve diizenin kaynagidir. 

-286- 



Bu fakir "kuddise sirruhiil'aziz" mektublanmda ve kitablanmda, viicud zat- 
dan baskadir dedigim zeman, zil olan viicudiin baska oldugunu bildirmis- 
dim. Bu zil olan viicud de, disardaki [ilmdeki degil] her varhgin baslangi- 
cidir. Bu viicude malik olan mahiyyetler, haricde var olan mertebelerin her 
mertebesinde bulunurlar. Bunu iyi anlamah. Bircok yerde ise yarar. 

Goruliiyor ki, Allahii tealanin sekiz sifati da disarda vardir. Mahluklar 
da disarda vardir. 

Ey oglum! Ince bilgileri dinle! Allahii tealanin kemalleri, Zat-i ilahi mer- 
tebesinde, zatdan baska degildirler. Mesela ilm sifati, o mertebede, Zat-i 
tealadan baska degildir. Bunun gibi, zatin hepsi kudretdir. Zatin bir par- 
casi ilm, baska bir parcasi kudret degildir. Orada parcalanmak, aynlmak 
yokdur. Zatda boyle olan biitiin kemaller, ilm mertebesinde genislemisler, 
birbirinden ayrilmislardir. Zat-i ilahide, o basitlik, o toplu kemaller hie de- 
gismeksizin, ilm sifatinda hepsi dagilmislardir. Zatda bulunan biitiin kemal- 
ler, (istunlukler, ilmde de yerlesmislerdir. ilmdeki bu kemallerin de, zille- 
ri vardir. Bu zillere (Sifatlar) denilmisdir. Bunlarm da asl kaynagi Zat-i te- 
ala oldugundan, Zat-i tealanin varhgi ile vardirlar. (Fiisus) kitabimn sahi- 
bi, birbirlerinden ayn olarak ilmde bulunan, ya'ni (Viicud-i ilmf)leri olan 
kemallere, (A'yan-i sabite) demisdir. Bu fakire gore, miimkinlerin, ya'ni 
mahluklann hakikatleri, ademlerle bu ademlere yerlesmis olan kemalle- 
rin zilleridir. (Adem), yokluk demek olup, her kotiilugun, her bozuklugun 
kaynagidir. Bunu biraz acikhyahm. Can kulagi ile dinleyiniz! Adem, viicu- 
diin karsihgidir. Ya'ni yokluk, varhgin tarn tersidir. Ona biitiin biitiin ay- 
kindir. Bunun icin, her kotiiliigiin, her bozuklugun baslangicidir. Hatta ko- 
tiiliiklerin, bozukluklann ta kendisidir. Viicud, toplu iken, her iyiligin, 
her ustiinliigiin ta kendisi oldugu gibidir. O asl mertebede, viicud, zatdan 
baska olmadigi gibi, o viicudiin tersi olan adem de, yokluk mahiyyetinden 
baska degildir. O mertebede, o mahiyyete yok denilemez. Tarn yoklukdur. 
Bu yokluk mahiyyetinin ilm-i ilahide aynldigi mertebelerde, bu mahiyyet- 
den hasil olan parcalara yok denilebilir. Bunlar o mahiyyetden baskadir- 
lar denilebilir. O toplu olan yokluk mahiyyetinden meydana gelmis gibi olan 
ve bu mahiyyetin zilli gibi olan adem, o zillerin her parcasinda baska bas- 
kadir. Bunu daha asagida acikhyacagiz. Bu adem, o toplu mertebede, her 
kotiiliigiin, her bozuklugun tarn kendileri oldugundan ve ilm-i ilahide, 
her kotuliik, baska kotiiliiklerden ayn oldugundan, ilm-i ilahide birbirle- 
rinden aynlmis olan herbir kemal ve her bir hayr karsilannda bulunan her- 
bir kotuliik iizerine aks etmis, birbirleri ile birlesmislerdir. Herbiri kotii- 
liik ve bozukluk olan ademler, kendileri ile birlesmis olan kemaller ile bir- 
likde, miimkinlerin, ya'ni mahluklann mahiyyetleri, ya'ni asllan olmusdur- 
lar. Boyle olmakla beraber, bu ademler, bu mahiyyetlerin asllan, ozleri gi- 
bidirler. Bu kemaller ise, bunlarm ozellikleri gibidirler. iste bu fakire go- 
re, (A'yan-i sabite), bu ademler ve bunlarla birlesmis olan kemallerin her 
ikisidir. Her diledigine giicii yeten Allahii teala, bu yokluk mahiyyetleri- 
ni biitiin liizumlu seyleri ile birlikde ve ilm-i ilahide bu ademlere aks etmis 
olan viicud zillerinin kemalleri ile birlikde, miimkinlerin, mahiyyetleri 
yapmisdir. Diledigi zeman, bu mahiyyetleri, ilmdeki viicud zilline yak- 
lasdirarak, disardaki varhklan yaratmisdir. Bu mahiyyetleri, disardaki 

-287- 



varhklara baslangic eylemisdir. 

Miimkinlerin a'yan-i sabitesi olan ve onlann mahiyyetleri olan, ilm-i ila- 
hideki bu suretleri, ilmdeki viicud zillerine yaklasdirmak demek, ilmdeki 
suretlerin ilmden cikarak disanda var olmalan demek degildir. Boyle sey 
olamaz. Allahii tealanin ilminden disarda olmak, Allahii tealanin cahil 
olmasi demekdir. Miimkinler disanda, ilmdeki suretlere tarn uygun olarak, 
disarda aynca var olurlar demekdir. ilmdeki varhkdan baska, onlara tarn 
uygun olarak, disarda da, aynca var olurlar. Sanki, marangoz ustasi, ma- 
sanin seklini zihnde diisiiniir. Onun gibi bir masayi disarda yapmasi gibi- 
dir. Masanin zihndeki sekli, masanin mahiyyeti demekdir. Bu mahiyyet ma- 
rangozun zihninden disan cikmamisdir. Zihndeki o sekle tarn uygun ola- 
rak, disarda da, aynca bir masa viicude gelmisdir. 

Her adem, viicudiin kemallerinin, kendine tarn karsi bulunan ve kendi- 
sine aks etmis olan zillerinden bir zille yaklasarak, disarda var olmus, zi- 
net hasil etmisdir. Tarn adem, boyle degildir. Bu kemallerin zillerine kar- 
si olmaz. Onlarla birleserek, disarda bir viicud kazanamaz. Cunki, bu zil- 
lerin karsisinda degildir. Eger, karsiligi bulunmasaydi, asl viicude karsi olur- 
du. Halbuki, zatdan baska olmiyan bu asl viicudiin karsisinda birsey bulu- 
namaz. 

Tarn ma'rifet sahibi olan bir arif, asl viicude ilerlerse, tarn ademe iner. 
Boylece, bu ademin de, o hazretle baglantisi olur. Zinetlenmis olur. Giizel- 
lesmis olur. O vakt, arifin kendi mertebeleri demek olan, kendi ademleri- 
nin biitiin mertebeleri, topluca olsun, ayn ayn olsun, hepsi giizel ve iyi olur- 
lar. Kemal ve cemal hasil ederler. Biitiin mertebelerinin iyi, giizel olmasi, 
yalniz boyle arif icindir. Ondan baskasinda, iyilik olursa, ya ayn ayn aynl- 
mis ademlerin birkac mertebesinde olur veya ayn ayn biitiin mertebelerin- 
de goriiliir. Bu ikincisi de, cok az bulunur. Fekat, her cesid kotiiliik ve bo- 
zuklukdan baska birsey olmiyan tarn ve toplu ademin iyi ve giizel olmasi, 
yalniz bu arif icindir. Bu arifin seytani da, tarn iyi olarak, islamin guzelli- 
gine kavusur. Nefs-i emmaresi mutmeinne olur. Mevlasindan razi olur. Bu- 
nun icindir ki, Peygamberlerin efendisi "aleyhi ve aleyhimussalevatu vet- 
teslimat", (Benim seyf amni miisliman oldu) buyurdu. Bundan sonra, gaza- 
da, hicbir gazi ondan daha ileri olamaz. iyilikleri seytan kadar gosteremez. 
Siibhanallah! Bu fakirden elinde olmiyarak oyle ma'rifetler hasil oldu ki, 
coklari toplanarak cahssalar, bir benzerine kavusamazlar. Gelecegi haber 
verilmis olan hazret-i Mehdinin de bu ma'rifetlerden cok pay alacagi umu- 
lur. Farisi beyt tercemesi: 

Padisah, koca kari kapisma, 
gelirse ey yegit, sen buna sasma! 

En giizel yaratici olan Allahii teala, cok mubarek, pek mukaddesdir. Ya- 
ratici sanilanlara benzemez. Alemlerin rabbi olan Allahii tealaya hamd ol- 
sun! Goniluyor ki, miimkinlerin zatlari, asllan, ademlerdir. Viicudiin ke- 
mallerinin zilleri bu ademlere aks ederek, bunlan siislemisdir. Boyle oldu- 
gu icin, miimkinlerin zatlari, her kotulugiin, bozuklugun kaynagidir. Her 
cirkinligin, kusurun yeri olmuslardir. Miimkinlerde yerlesdirilmis olan 

-288- 



her iyilik, her kemal, asl vxicudden odiinc olarak gelmisdir. Nisa suresinin 
yetmissekizinci ayetinde mealen, (Sana gelen her iyilik, Allahii tealadan- 
dir. Sana gelen her cirkinlik de, kendindendir) buyuruldu. Allahii tealanin 
ihsani ile, bir kimse, kendindeki iyiliklerin odiinc olarak verilmis oldukla- 
nni goriirse, iistiinliiklerinin baskasindan oldugunu anlarsa, kendini yalniz 
kotiiliik bulur. Tarn kusiir bilir. Kendinde hicbir kemal goremez. Aks yo- 
lu ile geldiklerini bile goremez. Ciplak kimsenin odiinc camasir giymesi gi- 
bi olur. Camasirlann odiinc oldugu, kendisini o kadar kaplamisdir ki, hep- 
sini sahibinde sanir. Kendini ciplak bulur. Uzerinde camasir var ise de, ken- 
dini ciplak sanir . Boyle goriis sahibi olan zat (Abdiyyet) kulluk, makami ile 
sereflenir. Bu makam, vilayet makamlannin en ustuniidiir. 

TENBIH: Kotiiliikle iyiligin ve asagilikla iistiinliigiin boyle biraraya gel- 
meleri, viicud ile ademin bir araya gelmesidir. Bu ise, iki ters seyin birara- 
ya gelmesi degildir. Bunun icin, olmiyacak sey sanilmamahdir. Ciinki tarn 
viicudiin tersi, tarn ademdir. Zil mertebelerinde ise, tarn viicudden asagi 
dogru, derece derece inilmisdir. Adem tarafinda da, en asagi olan tarn 
ademden yukan dogru basamak basamak yiikselmislerdir. [Bunlann bir- 
lesmeleri, metal atomlan ile ametal atomlannin birlesmeleri gibi, cekirdek- 
lerindeki arti elektriklerin birbirlerini itme kuvvetleri, elektron kuvvetle- 
ri ile azalarak birbirlerini cekmege baslamislar, iyon sebekesi hasil etmis- 
lerdir. Atom cekirdeklerindeki protonlan biraraya toplayan ve] iyilik 
nurlan ile kotiiliik karanliklanni biraraya getiren Allahii tealayi tesbih ede- 
riz. Hicbir ayb ve kusuru Ona kondurmayiz. 

Siial: Biraz yukanda, tarn ademin de, tarn viicude yakin oldugu yazih idi. 
Tarn iki zid, iki ters birlesmis olmuyor mu? 

Cevab: iki zid sey, bir yerde birlesemez. Birinin, oteki yardimi ile dur- 
masi ve birinin oteki tersi ile sifatlanmasi olamaz degildir. Adem, mevcud 
olabilir. Viicud ile yakinhk hasil edebilir. 

Siial: Adem, nazari, teorik birseydir. Bunun disarda var olmasi, ne de- 
mekdir? 

Cevab: Adem, ya'ni yokluk deyince, hatira gelen sey teorikdir, hayal- 
dedir. Fekat, ademin cesidlerinden birinin sonradan var olmasini soylemek 
nicin bozuk olsun? Eski Yunan felsefecilerinin viicud icin soyledikleri de 
boyledir ki, viicud, Vacib-iil-viicudiin zatindan baskadir. Ciinki viicud, te- 
orik birseydir, disarda bulunamaz. Vacib-iil-viicudiin kendisi ise, disarda 
vardir. Bunun icin ikisi baska baskadir diyorlar. Bunlara cevab olarak da 
deniliyor ki, viicud deyince akla gelen sey nazaridir, disarda yokdur. Fekat, 
viicudiin cesidlerinden biri boyle degildir. Bunun icin, viicudiin parcalann- 
dan biri disarda bulunabilir. 

Siial: Yukanda bildirilenlerden anlasihyor ki, Allahii tealanin sekiz 
hakiki sifati, zil mertebelerinde vardir. Asl mertebesinde viicudleri yokdur. 
Bu ise, dogru yolun alimlerinin bildirdiklerine uygun degildir. Allahii te- 
ala, o alimlerin cahsmalanna karsihk bol bol iyilikler versin! Ciinki, bu Slim- 
ier sifatlann Zatdan hie ayrilmadiklarmi ve hip aynlamiyacaklarini bildir- 
mislerdir. 

- 289 - Mektubat Tercemesi: - F:19 



Cevab: Soylediklerimizden, aynlabilecekleri anlasilmaz. Ciinki bu zil, 
o asla lazimdir. Ondan aynlamaz. Boyle olmakla beraber, yalniz Zat-i te- 
alayi arayan, ismleri ve sifatlan hie diisiinmiyen bir arif, o mertebede yal- 
niz zati bulur. Hicbir sifati diisunmez. Bu, o zeman sifatlar bulunmaz de- 
mek degildir. Goriiliiyor ki, arife gore, sifatlar, Zat-i ilahiden aynlmis gi- 
bi samlmakdadir. Disarda aynlmis degildirler. Bunun icin, Ehl-i siinnet alim- 
lerinin "rahmetullahi teala aleyhim ecma'in" bildirdiklerine uygun olur. Bu- 
nu iyi anlamalidir. 

Bu aciklamalardan sonra, (Kendini taniyan, Rabbini tanir) sozii iyi an- 
lasihr. [Ibni Hacer-i Mekki "rahmetullahi aleyh", bu soziin sahibinin haz- 
ret-i Ali "radiyallahii anh" oldugunu bildiriyor. Maverdf, (Edeb-iid-diin- 
ya) kitabinda bunun hadis-i serif oldugunu yazmakdadir. Demek ki, ibni 
Hacerin sozii, bunun hadis-i serif olmadigini gostermemekdedir.] Ciinki bir 
kimse, kendisini kotii olarak ve asagi olarak taniyinca ve kendisinde bulu- 
nan her iyiligin ve ustiinliigun Vacib-iil-viicud hazretleri tarafindan odiinc 
verilmis oldugunu anlayinca, Hak tealayi iyi ve iistiin ve giizel olarak tanir. 

Buraya kadar yapilan aciklamalar anlasihnca, Nur suresindeki, (Alla- 
hii teala, yerin ve goklerin nurudur) mealindeki ayet-i kerimenin ozii 
meydana cikar. Ciinki, miimkinlerin hepsi ademlerdir. Ademler de hep ko- 
tiiliik ve asagihkdir. Miimkinlerdeki iyilik ve iistiinliik ve guzellik ve diiz- 
giinliik, Allahii tealanin kendisi olan viicudden gelmisdir. Bu viicud, iyilik- 
lerin ve ustunliiklerin kaynagidir. Bu anlasihnca, goklerin ve yerin nuru bu 
viicuddiir. Bu viicud, Vacib-i tealanin kendisidir. Bu nur, goklerde ve yer- 
de, zillerinin yardimi ile bulundugundan, zillerin yardimi olmaksizin, dog- 
rudan dogruya bulundugunu sanmamak igin, bu nuru bir misal ile anlat- 
makdadir. ( Omni nuru bir fenere benzer. O fenerin icinde zeytinyaginda- 
ki fitilde yanan lsik vardir. Bu isikli fitil cam bir kandil icindedir...) mea- 
lindeki ayet-i kerimeyi insaallah baska bir mektubda uzun aciklayacagiz. 
Ciinki, uzun yazilacak seyler vardir. Bu mektubumuza sigdiramayacagiz. 
Ayet-i kerimeleri boyle aciklamaya (Te'vil) denir. 

Kur'an-i kerimin tefsiri, ancak Resulullahdan "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" isitildigi gibi yapilabilir. (Kur'an-i kerimi, kendi goriisiine, anlayisi- 
na gore tefsir eden kafir olur) hadis-i serifi, bunu bildirmekdedir. (Te'vil) 
boyle degildir. Kur'an-i kerime ve hadis-i seriflere uygun olmak sarti ile, 
her alim, anladigi gibi te'vil yapabilir. 

Miimkinlerin asllan, kendileri ademlerdir dedik. Miimkinlerin asagi, bo- 
zuk sifatlan, bu ademlerden, Allahii tealanin icad etmesiyle hasil olur. Miim- 
kinlerdeki iyilikler ve iistiinliikler, viicudiin kemallerinin zillerinden odiinc 
olarak ahnmisdir ve Allahii tealanin icadi ile hasil olmakdadirlar. 

Birseyin iyi veya kotii oldugunu anlamak kolaydir. Ahiret icin olan 
seyler, giizel goriinmeseler bile, giizeldir. Diinya icin olan seyler, giizel 
goriinseler, tath ve iyi anlasilsalar bile cirkindir. Diinyanin yaldizh giizel- 
likleri, hep boyledir. Bunun icindir ki, islamiyyetde oglanlarm ve yabanci 
kadinlann giizelligine istek ve sehvetle bakmak yasak edilmisdir. Diinya- 
nin yaldizh, giizel goriinen biitiin pislikleri boyledir. Bunlar hep ademden 
hasil olur. Ademden ise, hep kotiiliik ve bozukluk meydana gelir. Eger bu 

-290- 



guzellikler, bu iyilikler, vxicudun kemallerinden olsa idi, yasak edilmezler- 
di. Yalniz surasi var ki, asl dururken zille bakmak cirkin olacagi icin, yasak 
edilebilir ise de, bu yasakhk, ademden olan kotuluklerin yasakhgi gibi 
haram olmaz, yapmakdan ise, yapmamak daha iyi olur. Goriiluyor ki, 
diinyadaki giizellerin giizellikleri, viicudiin guzelliginin zilleri degildir. 
Ademler, kemallerin yaninda bulunmakla giizel goriinmege baslamislar- 
dir. Ademin herseyi gibi, bu giizel gorunusii de cirkin ve kotudiir. Seker kap- 
lanmis zehre benzer. Yaldizlanmis necaset gibidir. 

islamiyyetin, nikah edilen giizel kadinlarla ve giizel cariyelerle eglenme- 
ge izn vermesi, cocuk elde etmek ve insanlan iiretmek icindir. Alemdeki 
diizenin bozulmamasi icin buna izn verilmisdir. 

Tesavvufculardan bircogu, giizel yiizlere, tath seslere baglanmislar. 
Bu giizelliklerin, Vacib-ul-viicud teala ve tekaddes hazretlerinin kemal- 
lerinden odiinc verilen guzellikler oldugunu sanarak, bunlara baglanma- 
gi iyi ve giizel bilmisler. Hatta, tesavvuf yolunda ilerlemek icin yardimci 
sanmislardir. Bu fakirin anladigi boyle degildir. Yukarda biraz bildirilmis- 
dir. Suna cok sasilir ki, bunlardan birkaci, bu yanlis hareketlerini hakli gos- 
termek icin vesika da gostermege kalkisiyor. (Oglanlardan sakininiz! 
Ciinki onlardaki giizellik, Allahii tealanin giizelligi gibidir) soziinii ileri sii- 
riiyorlar. Allahii tealanin giizelligi gibidir sozii, bunlan siibheye dusiirmek- 
dedir. Halbuki bu soz, onlara yardimci olmuyor. Onlann yanlis anladik- 
lanni bildiriyor. Bu fakirin anlayisinin da dogru oldugunu gosteriyor. 
Ciinki (Sakininiz!) buyurmakda, onlara bakmayi yasak etmekdedir. Bu- 
nun yanlis anlasilabilecegini de anlatmak icin (Onlann giizelligi, Hak te- 
alanin giizelligi gibidir. Onun giizelligi degildir) buyurmakdadir. Boylece, 
yanlis anlasilmasim onlemekdedir. Resulullah "sallallahii teala aleyhi ve 
sellem", (Diinya ve ahiret, birbirinin ziddi, tersidir. Bu ikisindcn birisini 
razi edersen, oteki gucenir) buyurdu. Bu hadis-i serif de gosteriyor ki, diin- 
yanin giizelligi ile ahiretin giizelligi birbirinin ziddidir. Birbirine uymaz. 
Herkes bilir ki, diinya giizelligini, islamiyyet begenmez. Ahiret giizelligi- 
ni begenir. O halde, diinya giizelligi kotiidiir. Ahiret giizelligi iyidir. Birin- 
cisi ademden, ikincisi viicudden hasil olmakdadir. Evet, ba'zi seyler var- 
dir ki, bir bakimdan diinyadandir, baska bir bakimdan ahiretdendir. Bu sey- 
ler, birinci bakimdan cirkindir. ikinci bakimdan giizeldir. Bu iki bakimi bir- 
birinden ayirmak ve herbirinin giizelligini ve cirkinligini anlamak, islamiy- 
yeti bilmekle olur. Hasr suresinin yedinci ayetinde mealen, (Resulullahin 
emr etdiklerini yapiniz! Yasak etdiklerinden sakininiz!) buyuruldu. Re- 
sulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" buyurdu ki, (Diinya yaratddigi ze- 
mandan beri, Hak teala ona begenerek bakmamisdir. Hak teala onu be- 
genmez). Bu hadis-i serifde diinyada ademden hasil olan kotiiliiklerin, cir- 
kinliklerin ve bozukluklann begenilmedigi bildirilmekdedir. Adem her ko- 
tuliigiin ve her bozuklugun yeridir. Bunun icin diinyanin giizelligi, tathh- 
gi ve tazeligi kiymetsizdir. Allahii teala, bunlardan razi degildir. Allahii te- 
ala, ahiretin guzelliginden razidir. Ahiret giizelligine bakar. Enfal suresi- 
nin altmisyedinci ayetinin meal-i serifi, (Siz diinyayi istiyorsunuz. Allahii 
teala ise, ahireti istiyor) olup, Allahii tealanin diinyaya diiskiin olanlan be- 
genmedigini bildirmekdedir. Ya Rabbi! Diinyayi, goziimiizde kiiciilt! 

-291- 



Ahireti de kalblerimizde biiyiilt! Fakr ile ogxinen ve diinya guzelliginden 
sakinan Muhammed "aleyhi ve ala alihissalevatii vetteslimatii etemmiiha 
ve ekmeliiha" hurmetine, bu diiamizi kabul eyle! Biiyiik alim seyh Muh- 
yiddin-i Arabi diinyadaki kotuliiklerin, asagiliklann ve bozukluklann 
oziine bakmadigi icin, (Miimkinlerin hakfkatleri, Hak tealanin kemalle- 
rinin ilmdeki zilleridir, suretleridir) dedi. (Bu suretler, disarda biricik 
varlik olan Zat-i teala aynasinda aks ederek disarda gorunmiislerdir) de- 
di. (Ilmdeki suretler, Hak tealanin sii'un ve sifatlanndan baska birsey 
degildirler) dedi. Bunun icin de, (Vahdet-i vticud) dedi. Miimkinlerin 
varligini, Vacibin varhgi sandi "teala ve tekaddese". Kotiiliik ve asagihk, 
iyilige ve yiikseklige gore meydana cikar. Tam kotiiliik ve yalniz asagihk 
diye birsey yokdur dedi. Hicbirseyin kendisi kotii degildir. Kiifr ve dala- 
let, sapiklik bile, imana ve hidayete bakinca kotii olur. Yoksa kendileri ko- 
tii degil, iyi ve yarar olduklanni sandi. Kafirlerde ve fasiklarda bunlann 
bulunmasi, dogruluk olur, sapiklik olmaz, dedi. Hud suresinin ellialtinci 
ayetinin, (Allahii teala, her hayvam diledigi gibi kullanmaga kadirdir. 
Iieni m Rabbim hak ve adalet uzeredir) meal-i serifini kendine sahid gos- 
termekdedir. Evet, vahdet-i viicude inanan herkes boyle sozlerden cekin- 
mez. Bu fakire bildirildigine gore, miimkinlerin mahiyyetleri, hakikatle- 
ri, asllan, ademlerle, viicudiin bu ademlere aks etmis ve birlesmis olan ke- 
malleridir. Bunu yukanda uzun bildirdik. Dogruyu meydana cikaran, an- 
cak Allahii tealadir. Dogru yola kavusduran ancak Odur. 

Oglum! Allah adamlannin hicbirinin ne acik olarak ve ne de isaret ede- 
rek soylememis olduklari bu bilgiler ve ma'rifetler, cok serefli, cok kiy- 
metli bilgilerdir. Bin sene sonra meydana cikan ve Vacib-i tealanin ha- 
kikati ile miimkinlerin hakikatlerini tam uygun olarak anlatan yiiksek bil- 
gilerdir. Kitaba ve siinnete uymayan ve dogru yolun alimlerinin sozleri- 
ne benzemiyen bir yerleri yokdur. Resulullahin "aleyhi ve ala alihissala- 
tii vesselam" sanki iimmetine ogretmek icin yapdigi, (Ya Rabbi! Herse- 
yin dogrusunu, bize oldugu gibi tam goster!) diiasi, belki de, yukanda bil- 
dirilen hakikatlerin, mahiyyetlerin gosterilmesi icindir. Bunlar (Ubu- 
diyyet), kulluk makaminda anlasihr. Asagihgi ve alcakhgi ve kinkhgi gor- 
mege de isaret buyurmakdadir. Bunlari gormek, kulluga uygundur. Ze- 
valh bir kulun, kendini sahibi gibi bilmesi, hie yakisir mi? Pek edebsiz- 
lik olur. 

Oglum! Simdi o zemandayiz ki, gecmis iimmetlerde, boyle cok karan- 
hk zeman gelince, biiyiik bir Peygamber gonderilerek, yeni bir din kuru- 
lurdu. Bu ummet, iimmetlerin en iyisi oldugu icin ve bu iimmetin Peygam- 
beri, Peygamberlerin sonuncusu oldugu icin "aleyhi ve ala alihi ve aleyhi- 
miissalevatii vetteslimat", bunlann alimlerine, israil ogullarmin Peygam- 
berlerinin mertebesi verilmisdir. Peygamberlerin "salevatullahi teala aley- 
him ecma'in" vazifeleri, bu alimlere yapdinlmakdadir. Bunun i<pin, her 
yiiz sene basinda, bu iimmetin alimleri arasindan bir (Miiceddid) yenileyi- 
ci, kuvvetlendirici secerler. Bununla islamiyyeti tazelerler. Hele bin sene 
gecince, gecmis iimmetlerde bir (Uliil'azm) Peygamber gonderdikleri ve 
Onun isini bir Nebiye birakmadiklan gibi, bu iimmetde de, tam ma'rifet- 
li, bilgili bir alim, arif secilir. Bu zat, gecmis iimmetlerdeki Ulul'azm Pey- 

-292- 



gamberlerin isini yapar. Farisi beyt tercemesi: 

Ruhul-kudsun yardimi, imdada yetisirse, 
Mesihin yapdiklan, nasib olur herkese. 

Oglum! Tarn varhk, tarn yoklugun karsihgidir. Mektubun basinda tarn 
varlik, Vacib-iil-viicudiin hakfkatidir. Her iyiligin ve ustiinliigun de tarn ken- 
disidir demisdik. Boyle soylemek, topluca diisiinerek olsa bile, o makam 
icin yakisik alamaz. Ciinki, zil olmak anlasihr. Bu viicudiin karsiligi olan ade- 
min de, hicbirseye baghligi, benzerligi yokdur. Bu ademin de, her kotiilii- 
glin, her asagihgin tarn kendisi oldugunu soylemek de burada yakismaz. 
Ciinki, bir baglihk anlasilabilir. 

Birsey, tarn olarak ancak kendine tarn zid, tarn karsi olan sey iizerinde 
meydana cikar. [Mesela lhk su, sogukda sicak goriiniir. Siyah nokta, beyaz 
iizerinde belli olur. Yildiz gece karanhginda goriilur.] Hersey, ziddi arasin- 
da belli olur. Bunun icin tarn viicud, tarn olarak, tarn yokluk iizerinde bel- 
li olur. Tarn yokluk, tarn varhga bir ayna olur. 

Tesavvuf yolunda, geri donup inmek, ilerlerken yukselmek kadar olur. 
[Cok cikan, geri doniince, cok iner.] Bir kimse, Allahii tealanin yardimi ile 
tarn vuctide yiikselirse, bu kimse donusde, tarn ademe kadar iner. Yiikse- 
lirken arifin siTuru gider, bilgisi kalmaz. inerken su'uruna ve bilgisine ka- 
vusur. Bu sii'ur ve ma'rifet makaminda, onu hie zil bulunmayan ve zatin 
sii'un ve i'tibarlanndan da uzak olan (Tecelli-i zati) ile sereflendirirler. Bun- 
dan once olan butiin tecellilerin, ismler, sifatlar, sii'un ve i'tibarat zillerin- 
den bir zillin perdesi arkasinda oldugunu ona bildirirler. Her ne kadar arif, 
o tecellileri, ismlerin ve sii'unun arada perde olmayarak hasil oldugunu, tarn 
viicudiin perdesiz olarak tecelli etdigini sanir ise de, bir zillin perdesi arka- 
sinda tecelli etmekdedir. Subhanallah! Her kotiiliigiin, her asagihgin yeri 
olan bu adem, viicudiin tarn zuhuruna vasita oldugu icin, giizellik kazan- 
makda, hie kimsenin bulamadigina kavusmakdadir. Kendisi kotii olan 
sey, araya guzelligin kansmasi ile, guzel olmakdadir. insanin nefs-i emma- 
resi de, hep kotiiliige kayar. Ademe her seyden daha cok yakindir. Bunun 
icin, tarn tecelhye herseyden daha cok kavusmakdadir. Herseyden daha yu- 
kan cikmakdadir. Farisi misra' tercemesi: 

Ihsana en uygun olan, giinah isleyenlerdir! 

Ma'rifeti tarn olan bir arif, biitiin makamlardan ileri yiikseldikden ve her 
mertebeden gecerek indikden sonra, tarn ademe inerek Vucud-i tealaya ay- 
na olunca, sifatlann ve ismlerin biitiin kemalleri onda goriiniir. Tarn viicud- 
de bulunan biitiin latifeler onda goriiniir. Ondan baska kimse bu ni'mete 
kavusamaz. Bu ayna olmak ni'meti, onun boyuna gore bicilip dikilerek, iize- 
rine giydirilmis kiymetli bir elbiseye benzer. Kemallerin, ustunliiklerin 
zilleri, suretleri, her ne kadar ilm-i ilahide birbirlerinden aynlmislar ise de 
ve arifin ayna olmasi da, ilm mertebesinde ise de, arifin aynasi disanda var- 
dir ve biitiin kemalleri disarda gostermekdedir. 

Siial: Ademin ayna olmasi ne demekdir? Adem, hicbirsey degildir. 
Hangi bakimdan viicudiin aynasi olmakdadir? 

-293- 



Cevab: Adem disardaki varhklara gore hicdir. Fekat ilmde bir aynlik ka- 
zanmisdir. Hatta, ilmde bir varhk da olmusdur. Tesavvuf yolunun sonuna 
varanlar "kaddesallahii teala esrarehumiil'aziz", ademin zihndeki varhgi- 
na, viicudiin aynasi, sundan dolayi demislerdir ki, adem mertebesinde bu- 
lunan biitiin kotiiluklerin ve asagiliklann hicbiri, ademin karsihgi olan 
viicudde bulunmaz. Ademde bulunmayan her iistiinliik de, viicudde vardir. 
Bu incelige dikkat edilirse, adem viicuddeki kemallerin goriinmesine sebeb 
olmakdadir. Ayna olmak demek de, iste budur. Burasim iyi anla! Isine cok 
yarayacakdir. Her seyin dogrusunu bildiren ancak Allahii tealadir. 

Oglum! Bu yazilan ma'rifetlerin hepsinin Allahii teala tarafindan ilham 
edilmis olduklarini, seytan vesveselerinin hie kansmadigini umanm. Bu- 
na delil, sened olarak sunu da soyleyeyim ki, bu bilgileri yazmak istedigim 
ve Allahii tealaya sigindigim zeman, meleklerin "ala nebiyyina ve aleyhi- 
miissalatii vesselam" sanki seytanlan buralardan kovduklan goruldii. On- 
lan buralara yaklasdirmadilar. Herseyin dogrusunu Allahii teala bilir. 

Kiymetli ni'metleri meydana cikarmak, hamd yollannin en biiyiiklerin- 
den biridir. Bu biiyiik ni'metleri aciklamaga kalkisdim. (Ucb), kendini 
begenmek sanilmasindan uzak olacagini umanm. Ucb nasil olabilir ki, 
Allahii tealanin yardimi ile, kendi kotuliigum ve alcakhgim hep goziimiin 
oniindedir. Biitiin kemaller, iyilikler de Allahii tealanindir. Gecmisde ve 
gelecekde olan her hamd alemlerin Rabbi icindir. Onun Peygamberlerine 
ve Peygamberinin kerim olan Aline ve yiiksek Eshabinin hepsine iyi diia- 
lar ve selamlar olsun "salevatullahi teala aleyhi ve ala Alihi ve Eshabihi ec- 
ma'in"! Dogru yolda bulunanlara ve Muhammed Mustafanin izinde giden- 
lere de selam olsun "aleyhi ve ala alihissalevatii efdaliiha vetteslimatii ek- 
meliiha"! 

Have: Viiciid ve adem ve Allahii tealanin sifatlan, akl ile anlasilamaz. 
Allahii teala, akl ile anlasilamiyan seyleri goriip anhyabilen baska bir kuv- 
vet, sevdigi kullanna verir. Bu kuvvete (Basiret=Kalb gozii) ve bu kulla- 
ra (Evliya) denir. Evliya, kalb gozleri ile goriip anlar ve birbirlerine anla- 
tirlar. Baskalannin, bu seyleri akl ile arasdirmalanna izn verilmedi. Kalb 
goziine kavusmak icin, miisliman olmak ve tesavvuf yolunda cahsmak la- 
zimdir. Tesavvuf yolunda cahsmiyan miislimanin kalbi hastadir. Miisli- 
man olmiyan bir kimsenin kalbi oliidiir. Kalb gozii kordiir. Otuzdordiincii 
mektuba bakiniz! 

235 

IKiYUZOTUZBESiNCi MEKTUB 

Bu mekf fib, molla Abdiilgafur-i Semerkandi, Had bey Firketi ve hace 
Muhammed Esref Kabiliye yazilmisdir. Bu yolun biiyiiklerini sevmek, 
diinya ve ahiret se'adetinin sermayesi oldugu bildirilmekdedir: 

Allahii tealaya hamd olsun. Onun sevgili Peygamberine ve Aline ve Es- 
habinin hepsine salat ve selam olsun! Bizi sevenler, iyi biliniz ki, arka ar- 
kaya gelen kiymetli mektublanniz, sevginizin coklugunu, bir an once ka- 
vusmak istediginizi bildirdigi icin, bizleri cok sevindirdi. Allahii teala, bu 
yolun buyuklerine olan muhabbetinizi artdirsin. Bu sevgiyi, diinya ve ahi- 

-294- 



ret se'adetinin sermayesi biliniz! Bu sevginizin artmasi icin, Allahii teala- 
ya diia ediniz! Bu sevgi, insanin islamiyyete uymasini kolaylasdinr. Bati- 
nin cem'iyyeti ya'ni, kalbin her an Allahii teala ile olmasi, bu sevgi ile el- 
de edilir. Eger diinyanin biitiin sikintilanni ve zulmetlerini, lekelerini kal- 
be doldursalar, bu sevgi bulunursa, hie uzulmemelidir. Ummidli olmahdir. 
Eger kalbe daglar gibi cok haller ve niirlar yagdirsalar, fekat bu sevgi kil 
kadar azalsa, bunlan harabhk, felaket bilmelidir ve istidrac oldugunu an- 
lamahdir. Buna siki yapisip sonra, isinize bakiniz! Kiymetli omrii luzum- 
suz seylerle bos yere gecirmeyiniz! Farisi beyt tercemesi: 

Sana soyliyecegim hep budur: 
Cocuksun, yol ise korkuludur! 

Size ve dogru yolda gidenlere ve Muhammed aleyhisselamin yolunda bu- 
lunanlara selam olsun! 

236 

IKIYUZOTUZALTINCI MEKTUB 

Bu mektub, kiymetli oglu Muhammed Sadika "kaddesallahii teala sir- 
rehiil'aziz" yazilmisdir. Ba'zi sirlari bildirmekdedir: 

Allahii tealaya hamd olsun! Onun sevgili Peygamberine salatii selam 
olsun! Cok kiymetli oglum! Halinizi acikladiginiz mektubunuzdan, Vila- 
yet-i hassa-i Muhammediyyeye "ala sahibihessalatii vesselamii vettehiy- 
ye" bagh oldugunuz anlasilmakdadir. Bunun icin Allahii tealaya cok siikr 
ediniz! Cok zemandan beri, bu ni'mete kavusmak istiyordunuz. Simdi, ce- 
nab-i Hakdan iimmid ederek, gonliimii size verdim. Sizi bu devlete cek- 
mege ugrasdim. Once, sizi Vilayet-i Musevide buldum. Oradan cekerek, 
Vilayet-i hassa-i Muhammediyye iQine almak nasib oldu. Bundan dolayi 
Allahii tealaya sonsuz hamd ve siikrler olsun! Siz, bu vilayete cekerek ge- 
tirildiginiz igin, yirmi giinden cok oluyor ki, koynumdasiniz, yetisiyorsu- 
nuz. Baglantiniz kuvvetli olmadigindan, belki sizin hie haberiniz olmamis- 
dir. Simdi kuvvetlendigi icin sizin de, anladiginizi saninm. Allahii teala- 
nin bu giinahi cok kuluna, her an durmadan yagan ni'metlerinden hangi 
birini yazayim? Farisi iki beyt tercemesi: 

Ben o topragim ki, ilk behar bulutu, 
lutfeder, verir bereketli yagmuru. 

Vucudumun her kih, dile gelse de, 
siikr edemem ni'metlerinin hicbirine. 

Kiymetli oglum Muhammed Sa'idin mektubunda bildirdigi halleri pek 
dogru, cok kiymetlidir. Boyle kiymetli haller, tanidiklardan pekaz kimse- 
ye nasib olmakdadir. Allahii tealamn, onu da, Vilayet-i hassa-i Muhamme- 
diyye ile sereflendirmesini iimmid ederim. Oglum Muhammed Ma'sum, Al- 
lahii tealamn lutfii ve ihsani ile, yaradihsinda bu devlete elverislidir. Alla- 
hii teala, sevgili Peygamberinin sadakasi olarak, onda bulunan bu kuvve- 
ti meydana cikarsin! Amin. 

-295- 



237 

IKiYUZOTUZYEDiNCi MEKTUB 

Bu mektub, molla Muhammed Talib-i Beyanegfye yazilmisdir. Siinnet-i 
seniyyeye yapismagi istemekde, biiyiiklerin yolunu ovmekdedir: 

Allahii teala, bizi ve sizi islamiyyetin dogru yolunda bulundursun! 
Kiymetli kardesim! Naksibendiyye yolunun biiytikleri, stinnet-i seniyye- 
ye uymus, azimet yolunu tutmuslardir. Siinnet-i seniyyeye uymakla ve azi- 
met yolunu secmekle birlikde, eger ahval ve mevacid ile sereflenirlerse, 
biiyiik ni'met bilirler. Eger, ahval ve mevacide kavusurlar, fekat siinne- 
te yapismakda ve azimeti secmekde gevseklik olursa, bu ahvali hie begen- 
mezler ve boyle mevacidi, ya'ni kendinden gecmegi istemezler. Bu gev- 
sekligi, felaketin baslangici bilirler. Ciinki, Hindistandaki din adamlan 
olan Cukiyye ve Berehmenler ile eski Yunan felesoflan da boyle tecel- 
li sanilan tecellilere ve Alem-i misaldeki kesflere ve vahdet-i viicud bil- 
gilerine malik oldular. Fekat, rezil ve riisva olmakdan ve felakete siiruk- 
lenmekden kurtulamadilar. Se'adetden mahrum kalmakdan baska, elle- 
rine birsey gecmedi. Kardesim! Allahii tealanin lutfii ve ihsani ile, bu bii- 
yiiklerin yoluna girdiginize gore, onlar gibi olmaniz lazimdir. Onlann yo- 
lundan kil kadar aynlmamalisiniz! Ancak, boylece, onlann yiikseklikle- 
rinden, birseylere kavusabilirsiniz. Once, Ehl-i siinnet vel-cema'at mez- 
hebi alimlerinin kitablannda bildirilenlere uygun olarak, i'tikadi dli- 
zeltmek lazimdir. Bundan sonra, farzlan, vacibleri, siinnetleri, miistehab- 
lan, halal ve haramlan, mekruhlan ve siibheli olanlan, Ehl-i siinnet 
alimlerinin fikh kitablanndan ogrenmeli ve isler, bu bilgiye uygun olma- 
hdir. Bunlar yapildikdan sonra, sira uciinciisiine gelir ki, bu da, tesavvuf 
bilgileridir. Ehl-i siinnet i'tikadi ve fikh bilgilerine uygun isler, tayyare- 
nin iki kanadi gibidir. Bu iki kanad saglam olmadikca, maddesiz, ze- 
mansiz aleme uculamaz. Bu iki kanad elde edilmeden, ahval ve mevacid 
hasil olursa, felaket ucurumuna dogru yuvarlanildigi anlasilmahdir. Boy- 
le hallerden ve vecdlerden kurtulmak icin Allahii tealaya siginmahdir. Fa- 
risi misra' tercemesi: 

Is budur. Bundan baskasi hicdir! 

Arabimisra' tercemesi: 

Habercinin isi, yalniz haber vermekdir. 

Kiymetli kardesim meyan seyh Daviid oraya gelmisdir. Onun sohbeti- 
ni biiyiik ni'met biliniz. Nasihatlanna kiymet veriniz. Gosterdigi yolda 
bulununuz! Kendisi, bu yolun biiyiiklerinin talebesi yaninda cok bulunmus- 
dur. O biiyiiklerin yolunu ve gidislerini iyi ogrenmisdir. Orada bulunan kar- 
deslerimiz ve mir Nu'man hazretlerinin yardimi ile bu yiiksek yola girmis 
olanlar, seyh hazretlerinin sohbetini ganimet bilsinler. Onun halkasinda, bir 
yere otursunlar. Birbirlerinde yok olsunlar. Boylece cem'iyyete kavusur- 
lar. Ya'ni goniilleri Allahii tealaya baglanir. Bu yolda ilerler, yiikselirler. 

-296- 



(Mektubat)i okuyunuz! Cok faidelidir. Farisi misra' tercemesi: 

Aramlan hazinenin nisanuu rerdim sana! 

Size ve dogru yolda gidenlere ve Muhammed Mustafanin izinde olan- 
lara selam olsun "aleyhi ve ala alihissalevatii vetteslimatii etemmiiha ve ek- 
meluha"! 

238 

IKiYUZOTUZSEKiZiNCi MEKTUB 

Bu mektub, mir Muhammed Nu'mana yazilmisdir "kaddesallahii teala 
sirrehiil'aziz". Din kardeslerinin cogalmasinda iyi iimmidler vardir. Miirfd- 
lerin ma'rifetlere, hallere kavusmasi, pirlerin gevsekligine ve (Ucb)a sebeb 
olmamasi bildirilmekdedir: 

Alemlerin rabbi olan Allahii tealaya hamd olsun! Peygamberlerin efen- 
disine ve Onun temiz olan Aline ve giizel Eshabinin hepsine salat ve selam 
olsun! Hace Rahminin adami ile gonderdiginiz kiymetli mektub geldi. Bi- 
zi cok sevindirdi. Talebenin halleri uzun yazilmis olmakla sevincimiz kat- 
kat artdi. (Din kardeslerinizi cogaltimz!) hadis-i serifinde buyuruldugu iize- 
re, din kardeslerinin cogalmasi iimmid vericidir. (Kasas) suresinin otuzbe- 
sinci ayetinin, (Seni kardesinle kuvvetlendiririz) meal-i serifi de, bu iimmi- 
di kuvvetlendirmekdedir. Fekat, once kendi hallerine ve islerine bakmak 
lazimdir. Kendi hareketini, durusunu diisiinmelidir. Talebenin ilerlemesi, 
rehberlerin isini gevsetmemelidir. Talebenin hararetli cahsmasi, rehberle- 
rin calismalarmi sogutmamalidir. Bundan dolayi, cok korkmak ve titremek 
lazimdir. Talebenin hallerini ve makamlanni, kendisi icin aslan gibi ve kap- 
lan gibi tehliikeli bilmelidir. Onlarla ogiinmek ve sevinmek nerede kalir. 
Ucb kapisinin bu yoldan acilmamasina cok dikkat etmelidir. (Haya, fman- 
dan bir parcadir) hadis-i serifi gozoniinde tutularak, miiridlerin ilerleme- 
sinden utanmah ve yiiz kizarmahdir. Taliblerin cahsmalannin kizisma- 
sindan ibret almali, calismayi artdirmalidir. isleri, ibadetleri bozuk gorme- 
li, niyyetleri diizeltmege cahsmahdir. Soz ile ve hal ile, daha var mi deme- 
lidir. Sizin giizel hallerinizden bunlann umuldugu acikca belirlidir. Fe- 
kat, nefs-i emmare ve iblis-i la'in gibi din diismanlan dusiiniilerek agir ya- 
zildi. Taliblere olan teveccuhuniiziin, yardimlannizin bu yoldan gevse- 
memesi icin cevabimiz asiri oldu. iki ni'metin de bir arada bulunmasi la- 
zimdir. Yalniz birini yapmak, asagida kalmak olur. Hace Rahmi kardesi- 
mizin ve seyyid Ahmedin hep yanimzda bulunmasi lazimdir. Siz de onla- 
ra cok yardim ediniz. Mir Abdullatif de, tevbe edebildi ise, ona da yardi- 
minizi esirgemeyiniz. Dogru yolda ilerlesin. Birkac talibin Kadiri yolunu 
istediklerini yaziyorsunuz. Ebu Bekr-i Siddikin yolundan baska hicbir yo- 
lu, hicbir kimseye bildirmeyiniz! iki yol birbirleri ile kansdirilmasin! Fe- 
kat, yalniz kiilah ve secere isterlerse ve istihare uygun cikarsa, kabul eder- 
siniz ve nasihat verirsiniz. Allahii teala size ve arkadaslanniza ve sevdik- 
lerimize ve talebenize ve dogru yolda gidenlere ve Muhammed Mustafa- 
nin izinde bulunanlara selamet versin "aleyhi ve ala alihissalevatii vettes- 
limatii etemmiiha ve ekmeliiha"! 

-297- 



239 

iKIYUZOTUZDOKUZUNCU MEKTUB 

Bu mektub, molla Ahmed-i Berkiye yazdmisdir. Dostlarin kusurlari al'v 
olunacagi ve istihare yapmak bildirilmekdedir: 

Alemlerin rabbi olan Allahu tealaya hamd olsun. Peygamberlerin en us- 
tuniine ve Onun Aline ve temiz Eshabimn hepsine ve biitiin Peygamber- 
lere salat ve selam olsun! 

Merhamet ederek gondermis oldugunuz kiymetli mektubu okumakla se- 
vindik. Hal hasil olursa bildirilir... buyuruyorsunuz. Yavrum, Ml hasil ol- 
masini istemek, halleri veren sevgili oldugu icindir. Onun sevgisi var ise, hal 
olsa da, olmasa da birdir. Burada iken, size cok tohum ekildigini soyledi- 
gimizi yaziyorsunuz. Yavrum! Evet, yazdiginiz gibidir. Fekat, bunlann 
meyvelerini toplamak icin, cok zeman ister. Faidesi, belki de oldiikden son- 
ra goruniir. Sevin, fekat acele etme! 

Mevlana Muhammed Salihin sozlerini yaziyorsunuz. Simdi yanimizda 
olmadigindan, onlan nicin soyledigini kendisinden anhyamadik. Onun 
icin, birsey yazamiyacagim. Herhalde hayrdir. Kalbinize birsey gelmesin. 
Edebe uymiyan sey yapildigini yaziyorsunuz. Kalbi temiz kimselerin hata- 
lari afv olunur. Gonliiniize hicbir sey gelmesin! Hallerinizin nasil oldugu- 
nu soruyorsunuz. Allahu tealaya hamd ve siikr olsun ki, kabul olunmuslar- 
dansiniz. Kabul edilmis olanlar, sebebsiz kabul olunurlar. 

Iki seyhzade gelerek, zikr ogretilmesini istiyorlar diyorsunuz. Yavrum! Ya- 
pilacak her is icin istihare yapmak siinnetdir ve mubarekdir. Fekat, istihare 
yapdikdan sonra, o isin yapilmasini veya yapilmamasim gosteren bir seyin, 
uykuda veya rii'yada yahud uyanik iken goriinmesi lazim degildir. istihare- 
den sonra, kalbine bakmak lazimdir. O isi yapmak arzusu, eskisinden daha 
cok olmus ise, o isi yapmagi gosterir. Eger arzu, cogalmamis ve eskisinden 
daha da azalmamis ise, yine yasak olmaz. Boyle olunca, yapmak arzusu ar- 
tinciya kadar, istihareleri tekrar tekrar yapmahdir. istihareler yediye kadar 
tekrar olunur. istihareden sonra, o isi yapmak arzusunun azaldigi anlasihr- 
sa o isin yapilmamasim gosterir. Boyle olunca da, istihareler tekrarlanabilir. 
Hatta, nasil olursa olsun, istihareleri her zeman tekrarlamak, daha uygun ve 
daha iyi olur. O isi yapmak veya yapmamakda ihtiyath davranilmis olur. 

(Mebde' ve Me'ad) risalesindeki, (Ruhun cesed seklini alarak) yazisi- 
nin aciklanmasim istiyorsunuz. Canh insanin yapdigi isleri, ruhun yapma- 
si, cesed halini alarak olur. Biiyiiklerin "kaddesallahii teala esrarehiim" ruh- 
lannin, canh insanlar gibi yapdiklan yardimlar, hep boyle olmakdadir. 
Diismanlan helak etmeleri ve sevdiklerine cesidli yardimlarda bulunma- 
lari ve sikintida olanlan kurtarmalan hep boyledir. 

Zalimlerin fitnesinden, zaranndan kurtulmak icin diia istiyorsunuz. Al- 
lahii teala, sizi ve evinizdekileri, belki o mahalledekileri, o zalimlerin ser- 
rinden korumusdur. Gonliiniiz hos olarak, Allahu tealaya tevecciih ediniz! 
Bu korumak kisa bir zeman icin degildir saninm. Allahu tealamn rahmeti, 
magfireti elbette cok genisdir. Yalniz, orada bulunan kardeslerimize nasi- 
hat ediniz ki, iyi hallerini ve mushmanlara yardimlanni bozmasinlar. Ra'd 
suresi onikinci ayetinde mealen, (insanlar kendilerini degisdirmeyince, 
Allahu teala da, onlarda olani elbette degisdirmez) buyuruldu. Vesselam. 

-298- 



240 

iKIYUZKIRKINCI MEKTUB 

Bu mektub, seyh Yusiif-i Berkfye yazilmisdir. Bu yolun sonsuz oldugu- 
nu ve kelime-i tevhfdin faidelerinden birkacini bildirmekdedir: 

Allahu tealaya hamd olsun. Onun secdigi iyi kullara selam olsun! iyi hal- 
lerinizi bildiren mektubunuzu okumakla sevindik. Farisi misra' terceme- 

si: 

Askda boyle sasilacak seyler olurl 

Hallerden ileri gecerek, halleri verene ulasmak lazimdir. Orada ceha- 
let, anhyamamak, bilmemek vardir. Ondan sonra, eger ma'rifet ihsan 
ederlerse, cok bxiyiik ni'met olur. Goriilebilen, anlasilabilen hersey bira- 
kilir, yok edilebilir. Bu coklukda, birligi gormek olsa da, kiymet vermeme- 
li, yok etmelidir. Ciinki, o vahdet hicbir coklukda, hie bulunamaz. O goru- 
nen, vahdetin kendi degil, benzeri, goruntusudiir. Boyle oldugu zeman 
(La ilahe illallah) giizel kelimesini soylemeniz uygun olur. Bu giizel keli- 
meyi o kadar cok soyleyiniz ki, hicbirseyi gormez ve bilmez olunuz. Hay- 
ret, bilgisizlik mertebesine yukseliniz. Fena denilen hale geliniz. Hayret, bil- 
gisizlik mertebesine erismedikce, Fena hasil olmaz. Sizin Fena mertebesi 
dediginiz sey, Fena degildir. Ona (Adem) denir. Bilgisizlik mertebesine eri- 
sip, Fena hasil olunca, bu yola ilk adim atilmis olur. Vasil olmak nerede? 
Kavusmak kime? Arabi beyt tercemesi: 

Sergiliye kavusmak ele gecer mi acaba? 
ytiksek daglar ve korkunc tehlukeler var arada. 

Halleriniz dogrudur. Fekat, bunlan birakip ilerlemek lazimdir. Allah yo- 
lunda olanlara selamlar olsun! 

Ikinci nasihatim, islamiyyetden hie aynlmayiniz! Hallerinizi islamiyyet 
ile olciiniiz. Allah korusun, eger islamiyyete uymiyan soz ve is olursa, bu- 
nu felaketin baslangici biliniz! Vesselam. 

241 

IKiYUZKIRKBiRiNCi MEKTUB 

Bu mektub, mevlana Muhammed Salihe yazilmisdir. Dostlardan cogu- 
nun ilerledikleri bildirilmekdedir: 

Allahu tealaya hamd olsun! Onun sevgili Peygamberine salat ve selam 
olsun! Kiymetli kardesim! Hamd olsun, hepimiz iyiyiz. Mevlana Muham- 
med Siddik "kuddise sirruh" bugiinlerde, Vilayet-i hassa-i Muhammediy- 
ye ile sereflendi. ismin parcalanni gecerek butiiniine kavusdu. Bununla be- 
raber, gozii daha yukanlardadir. Oradan cok seyler edindi. Geri donmesi 
umulur. Allahu teala, diledigini rahmetine kavusdurmakdadir. Kendi hal- 
lerinizi ve tankate girmis olan ve girmekde olan kardeslerin hallerini ya- 
ziniz! Birkac giinii orada dogru yolda geciriniz! Vesselam. 



299 



242 

IKiYUZKIRKiKiNCI MEKTUB 

Bu mektiib, molla Bedfuddine yazilmisdir. Zikr-i zat ve zikr-i nefy-ii is- 
bat bildirilmekdedir: 

Allahii tealaya hamd ve Resuliine salat ve selam olsun. Size ve biitiin din 
kardeslerime hayrh diialar olsun! 

Kiymetli kardesim! Dervis Muhammed, serefli mektubunuzu getirdi. Biz- 
leri sevindirdi. Kendinizi kusurlu gordiigiiniizii ve niyyetlerinizi ve ibadet- 
lerinizi begenmediginizi yaziyorsunuz. Allahii teala, bu goriisiiniizii artdir- 
sin ve begenmemenizi cogaltsin! Bu yolda, bu iki ni'met islerin temelidir. 

Siial: ism-i zat ile ne zemana kadar cahsilacagini soruyorsunuz. Bu is- 
me devam etmekle, ne mikdar perdelerin ortadan kalkacagini ve nefy-ii is- 
bat ne vakte kadar yapilir ve bu mubarek kelime ile nelere kavusulur ve ne 
kadar perde kalkar diyorsunuz? 

Cevab: (Zikr) demek, gafleti gidermek demekdir. Baslangicda da, yo- 
lun sonunda da, insanin zahiri, ya'ni bedeni, gafletden kurtulamaz. Bunun 
icin, zahir her zeman zikre muhtacdir. Ba'zi zeman, ism-i zat olan (ALLAH) 
kelimesi ile zikr, daha faideli olur. Ba'zan da, nefy-ii isbat zikri, ya'ni ke- 
lime-i tevhid soylemek daha uygun olur. Batina, ya'ni kalbe gelince, bura- 
da da, gaflet biisbiitiin gidinceye kadar zikr etmek elbette lazimdir. Su ka- 
dar var ki, baslangicda, herkesin bu iki zikre devam etmesi lazimdir. Yo- 
lun ortasinda ve sonunda, bu iki zikr sart degildir. Kur'an-i kerim okumak- 
la ve nemaz kilmakla da gaflet giderilebilirse, bunlarla da olur. Yolda 
olanlara, Kur'an-i kerim okumak, sonda olanlara ise, nafile nemazlan kil- 
mak daha uygundur. 

Sunu da biliniz ki, ancak Zat-i tealaya kavusmak istiyenler icin, Zat-i te- 
alanin ismlerle ve sifatlan diisiinmekle birlikde hazir olmasi da, gaflet sa- 
yihr. Bu gafleti yok etmeleri lazimdir. Otelerin otesine ilerlemelidirler. Fa- 
risi beyt tercemesi: 

Dost ayrihgi, az olsa da, az degildir. 
Gozde, kilparcasi da olsa, cok gorunur. 

Rii'yalan yazmissiniz. Bundan once de bildirmisdim ki, bunlar miijde- 
cidirler. Miijde edilen seylerin meydana cikmalan zemani, daha gelmemis- 
dir. Bekleyiniz ve cahsiniz! Arabibeyt tercemesi: 



Sergiliye kavusmak ele gecer mi acaba? 
yuksek daglar re korkunc tehlukeler var aradal 



Vesselam. 



Ey, insan adim tasiyan varhk, 
Kendine gel, uyan gafletden artikl 

Se'adet yolun, goremezsen nadan, 
Niye vermis sana, bu akh Yezdan? 

-300- 



243 

iKIYUZKIRKUCUNCU MEKTUB 

Bu mektub, molla Eyyuba yazdmisdir. Tarfkat-i aliyye-i Naksibendiy- 
yeyi tergib etmekdedir: 

Allahii tealaya hamd ve Peygamberine salatii selam ederim. Sizlere ve 
biitiin mu'minlere iyi diialar ederim. 

Kiymetli kardesim! Cesidli mektublanniz ile, birkac def'a nasihat iste- 
diniz. Fekat, bu asagihgimi diisiinerek, kendi cokuntulerime bakarak, ce- 
vab yazmaga kalkisamadim. Fekat, tekrar istediginiz icin, bir kac sey yaz- 
maga kendimi zorluyorum. 

Insanlara once lazim olan, herkesin birinci vazifesi, emrlere uymak ve 
yasaklardan kacinmakdir. Hasr suresinin yedinci ayetinde mealen, (Resu- 
liimiin getirdiklerini abmz ve yasak etdiklerinden kacimz!) buyuruldu. 
Bu ayet-i kerime, islamiyyete uymanin lazim oldugunu gostermekdedir. 

Ziimer suresinin uciincxi ayetinde mealen, (Biliniz ki, Allahii teala, ha- 
lis olan din ister) buyuruldu. Boylece, herkese, ihlas kazanmasi emr olun- 
du. Fena hasil olmadikca, ihlas elde edilemez. Zat-i ilahi sevilmedikce ih- 
lasin varligi diisiinulemez. Fenayi hasil eden ve insani, Zat-i ilahinin sev- 
gisine kavusduran sey de, tesavvuf yolunda ilerlemekdir. Gorxilxiyor ki, bu 
yolda ilerlemek, herkese lazim olmakdadir. Ciinki, ihlasa kavusmak, her- 
kese lazimdir. Yiiksek mertebeleri ve bu mertebelere ulasdirmalan baki- 
mindan, tesavvuf yollan cesidlidir. Bunlar arasinda, sxinnet-i seniyyeye uy- 
magi ve islamiyyete yapismagi emr edenleri secmek daha iyi ve uygundur. 
Bu yol da, Ebu Bekr-i Siddikin yoludur "kaddesallahii teala esrarehiimiil 
aliyye". Ciinki bu yolun bxiyxikleri, bu yolda, siinnet-i seniyyeye yapismis- 
lar, bid'atden sakinmislardir. Elden geldigi kadar ruhsatla is gormege 
izn vermezler. Ruhsat verilen isler, kalbe faideli gorxinseler de, bunlara izn 
vermezler. Azimet olan isler, kalbe zararh goriinseler de, azimetle is gor- 
megi elden birakmazlar. Ahval ve mevacidi, islamiyyet terazisi ile olcer- 
ler. Zevkleri ve ma'rifetleri, din bilgilerinin hizmetcileri bilirler. Cok 
kiymetli cevahir gibi olan fikh bilgilerini, ceviz ve cam parcalan gibi de- 
gersiz olan vecd ve hal ile, cocuklar gibi degismezler. Tesavvufculann, 
ma'nasiz sozlerine kiymet vermez, aldanmazlar. (Nass)i birakip (Fuss)a 
baglanmazlar. [Ya'ni fikh bilgilerini birakip, (Fiisus) kitabina bagh kal- 
mazlar.] Medinede olan futuhati birakip, (Fiituhat-i Mekkiyye)ye sanlmaz- 
lar. [Ya'ni cogu Medine-i miinevverede gelmis olan fikh bilgilerini bira- 
kip da, Muhyiddin-i Arabi hazretlerinin (Fiituhat-i Mekkiyye) adindaki 
kitabinda yazih, fikh bilgilerine uymiyan, ma'rifetlere sanlmazlar.] Bunun 
icin, bu biiyiiklere hasil olan haller gelip gecici degildir. Gafletsiz gecen 
vaktleri cok uzun surer. [Allahii tealadan baska herseye (Ma-siva) denir.] 
Ma-siva sevgisi, kalblerinden oyle silinmisdir ki, ma-sivayi diisiinmek 
icin bin sene ugrassalar, kalblerine getiremezler. Baskalanna simsek gi- 
bi cakip gecen (Tecelli-i zati) bu biiyiiklerden hie aynlmaz. Cabuk biten 
huzura hie kiymet vermezler. Nur suresinin otuzyedinci ayetinde mealen, 
(Ticaret, satis yapmak, o biiyiik insanlan, Allahi hatirlamakdan ahkoymaz) 

-301- 



buyuruldu. Bu ayet-i kerimede buyurulan kimseler bunlardir. Boyle ol- 
makla beraber, bu biiyuklerin yolu, yollann en kisasidir. Elbette kavus- 
durucudur. Baska yollann sonunda ele gecenler, bu biiyxiklere baslangic- 
da verilir. Bunlann kalbleri, hazret-i Ebu Bekrin "radiyallahii anh" mu- 
barek kalbine baghdir. Kalblerini baghyan bu zincir, biitiin baska mesa- 
yihin baglanndan iistundiir. Fekat herkesin akh, bu biiyuklerin aldigi 
zevki anhyamaz. Bu yolda bulunan kisa goriislii kimseler bile, bunlann 
yuksekliklerine inanamazlar. Farisi beyt tercemesi: 

Kotulerse, anlamayan bu buyukleri eger, 
Hasa! Bu iftiradir; cerab rermesem deger. 

Hace Ubeydiillah-i Ahrar "kuddise sirruh" hazretleri buyurdu ki, (Bu yiik- 
sek zincirin halkalan olan biiyiikler, her gosteris yapanlara, oynayanlara ben- 
zetilemezler. Onlann kazanclan cok yiiksekdir). Farisi beyt tercemesi: 

Yazik olur aciklamak onu, 
gizli kal sin goniil a ski gibi. 

Fekat gosterdim ki, yol bulalar, 
bulmayip uzulmeden yegitler. 

Bu biiyiiklere "rahmetullahi teala aleyhim ecma'in" verilen ni'metler- 
le ve ustiinlukleri ile defterler doldurulsa, sonsuz denizler yaninda bir 
damla gibi olur. Farisi misra' tercemesi: 

Aramlan hazineden nisan rerdim sana. 

Dogru yolda gidenlere ve Muhammed Mustafamn izinde olanlara selam 
olsun "aleyhi ve ala alihi minessalevati efdaliiha ve minetteslimati ekme- 
liiha"! 

244 

iKIYUZKIRKDORDUNCU MEKTUB 

Bu mektub, mo Ha Muhammed Salih-i Kiilabiye yazilmisdir. Halinin 
harab oldugunu bildiren mektubuna cevabdir: 

Kiymetli kardesim hace Muhammed Salihin mubarek mektubu geldi. 
Hallerinin harab oldugu yazih idi. Ondan daha cok harab olmasim umariz. 
Bu harabhklarm sonunun nereye varacagini, kiymetli oglum Muhammed 
Sadika "rahmetullahi teala aleyhim ecma'in" bugiinlerde yazmisdim. Ora- 
dan arayiniz. Orada kalmanizin, arkadaslar icin faideli oldugunu anladiniz- 
sa, eger uygun goriirseniz birkac giin daha kahniz! Bu fakir de bugiinler- 
de mubarek Dehli sehrine yolculuk yapmak iizereyim. istihareler ve tevec- 
ciihler, bu yolculugu gosterdi. Bu makami olgun ogluma ihsan eylediler. 
Kendi vilayeti icine aldilar. Fakir burada miisafirler gibi, onun vilayetin- 
de oturmakdayim. Bu yiiksek yola girmis olan kardeslere ve once mir 
Seyyid Miirtezaya ve mevlana Siikriillah ile mir Seyyid Nizama diialar 
ederim. Oglum Hace Muhammed Sadik ve diger kardeslerimiz size ve ar- 
kadaslarinizm hepsine diia ederler. 

-302- 



245 

IKiYUZKIRKBESiNCi MEKTUB 

Bu mektub, Seyyid Enbiyaya yazilmisdir. Zikri, Fena ve Bekayi ve 
Ebu All Sinayi bildirmekdedir: 

Allahii tealaya hamd ve yiice Peygamberine "sallallahii teala aleyhi ve 
sellem" salat ve selam olsun! Size ve biitiin muslimanlara diia ederim. 
Gonderdiginiz kiymetli mektub geldi. Bizleri sevindirdi. Nefyu isbat zik- 
rinin yirmibire ulasdigini, fekat devam hasil olmadigini, ara sira siTursuz- 
luk oldugunu yaziyorsunuz. 

Sevgili yavrum! Zikr etmenin sartlarmdan bir sart eksik olmahdir ki, o 
sayiya cikdiginiz halde bir te'sfri goriilememisdir. Gorusdiigumuz zeman 
hatirlatiniz da uzun anlatmm, insaallahii teala. 

Siial: Ebu Bekr-i Siddik "radiyallahii anh" isini sona getirdikden sonra, 
(Zikr soylemek laklakadir. Ya'ni faidesizdir. Kalb ile zikr etmek vesvese- 
dir. Ya'ni faidesiz dusiincedir. Ruhun zikr yapmasi, sirk olur. Sir denilen 
latifenin zikri de kiifrdur) buyurdu. Bu soz ne demekdir? 

Cevab: Zikrde, bir zikr eden, bir de zikr olunan vardir. Hangi zikr olur- 
sa olsun, zikr edenin ve zikrin zikr olunanda yok olmalan icin yapihr. Ya'ni 
zikr eden ve zikr yok olacaklar, yalniz, zikr olunan kalacakdir. Bunun icin, 
zikre laklaka, vesvese, sirk ve kiifr buyurmusdur. Farisi iki beyt tercemesi: 

Dostdan seni geri birakmasm, 
o sey, kiifr veya iman olsa da, 

seni bu yolda oyalamasm, 
hicbirsey, mah-i cihan olsa da! 

Zikre boyle cirkin ismler verilmesi, Fena ve Beka hasil olmadan once- 
dir. Ciinki, Fena ve Beka hasil oldukdan sonra, zakirin varhgi ve zikr et- 
mesi, hie cirkin degildir. Bu sozumiizde, anlasilamayan yer kaldi ise, bulus- 
dugumuz zeman, yine sorunuz. Ciinki, mektubla bundan fazlasi aciklana- 
maz. $unu da bildirelim ki, bu sozii, Ebu Bekr-i Siddik "radiyallahii anh" 
hazretlerinin soyledigini ve hele isini sona erdirdikden sonra soyledigini san- 
mak dogru birsey degildir. 

Siial: $eyh Ebu Said-i Ebiil-hayr, Allahii tealaya kavusduran bir vasita 
bildirmesini Ebu Ali Sinadan istedi. ibni Sina da, (Goriiniisde miisliman ol- 
magi birak. Tarn kafir ol) dedi. $eyh hazretleri, Ayniilkudat-i Hemedani- 
ye yazarak, (Bir sene ibadet etseydim, ibni Sinanin soziinden etdigim isti- 
fadeyi elde edemezdim) dedi. Ayniil-kudat da buna, (Eger anlamasay- 
din, o zevalh gibi kotiilenir ve ayblanirdin) diye cevab yazdi. Bunun acik- 
lamasini istiyorsunuz? 

Cevab: Tarn veya hakiki kiifr, ikiligi kaldirmak demekdir. C°klugun, 
ya'ni mahluklann goriinmemeleridir. Bu da, Fena makamidir. Bu makamin 
iistiinde, hakiki islam makami vardir ki, Beka makamidir. Kiifr-i hakiki, is- 
lam-i hakikiden gok asagi derecedir. ibni Sina, kisa goriislii oldugu icin, is- 
lam-i hakikiye yol gostermedi. Soziin dogrusu sudur ki, onun kiifr-i haki- 
kiden de haberi yokdur. Bu sozii, agizlardan alarak, baskalanna uyarak soy- 

-303- 



lemis ve yazmisdir. Onun, goruniisde musliman olmakdan baska birseyi yok- 
dur. Sonunda, felsefe pisliklerinde kalmisdir. imam-i Muhammed Gazali 
"rahmetullahi aleyh", onun kafir oldugunu bildiriyor. Dogrusu da, onun fel- 
sefeye dayanan bilgileri, islamiyyetin temel bilgilerine uygun degildir. Su- 
nu da bildirelim ki, seyh Ebu Said "rahmetullahi aleyh", Ayniil-kudatdan 
"kuddise sirruh" cok zeman once idi. Ona mektub yazmasi nasil olabilir? 
Anlasilamiyan yer kaldi ise gorusdugiimuz zeman sorunuz! Vesselam. 

246 

iKIYUZKIRKALTINCI MEKTUB 

Bu mektub, mfr Muhammed Nu'mana "kuddise sirruh" yazilmisdir. Ara- 
digi makama kavusdugu ve kemal ve tekmil mertebeleri ve zeman zeman 
olan gevsekligin sebebi bildirilmekdedir: 

Bismillahirrahmanirrahim. Alemlerin rabbi olan Allahii tealaya hamd ol- 
sun. Peygamberlerin efendisine ve Onun temiz Alinin ve Eshabimn hepsi- 
ne salat ve selam olsun! Arka arkaya gelen kiymetli mektublanniz bizleri cok 
sevindirdi. Oraya giden bulunmadigi icin, herbirine ayn ayn cevab gonde- 
rilemedi. Afvinizi dilerim. Mir Davud ile gonderdiginiz mektub geldikden 
sonra, bir sabah nemazindan sonra kardeslerimizin arasinda oturmusdum. 
Isteyerek veya istemeyerek sizi dusiindtim. Eskiden kalanlardan goriilebi- 
lenlerin de yok olmasi icin ve his olunan karanhklann ve bulanikhklann gi- 
derilmesi icin cahsdim. Hilal seklindeki kemaliniz, tarn bedr haline geldi. Hi- 
dayet giinesinde bulunanlann hepsi bu tarn ay iizerinde goriindti. Oyle ol- 
du ki, aramlan ve umulan kemallerden, verilmedik hicbiri kalmadi. Kabin ala- 
bildigi kadar dolduruldu. Bundan sonra, yavas yavas daha da ahr. Bu halin 
Alem-i misaldeki goruntiisii, uzun zeman karsimda kaldi. Boylece, dogrulu- 
gu iyice anlasildi. Bundan dolayi Allahii tealaya hamd olsun! Bu ni'mete ka- 
vusacaginizi, daha once gordiigiinuz bir rii'ya haber vermisdi. Bu kavusma- 
gi cok istiyordunuz. Allahii tealaya hamd olsun ve siikr olsun ki, size karsi 
olan borcumu temam odemis oldum. Soziimii yerine getirmis oldum. Bu ke- 
male uygun olarak, taliblere cok faideli olacaginizi ve oralarda, collerde bu- 
lunanlann bile, mubarek varhginizla nurlanacaklanni iimmid ederim. 

Arasira cahsmamzda gevseklik oldugunu yaziyorsunuz. Asin kabz hali- 
nin buna sebeb oldugu goriinuyor. Sizin kabz haliniz, cok ve uzun surdugii 
icin bundan hasil olan durgunluk da uzun siirmekdedir. Bununla beraber, 
ibadetleri yapmak ve vazifeleri yerine getirmek icin kendinizi zorlayiniz! 

Bu sene, yiiksek bilgiler ve kiymetli ma'rifetler ihsan edildi. Bunlan bil- 
diren iki miisveddeyi kardesimiz mevlana Muhammed Emin gotiirdii. 
Orada, Hacemiz hazretlerinin "kaddesallahii teala sirrehul'aziz" (Ru- 
ba'iyyat)lanndan birkacinin aciklamasi vardir. O ruba'ileri Firuzabadda- 
ki kardeslerimiz okurken yazmisdim. Ruba'ileri aciklarken vahdet-i viicud 
bilgileri de yazildi. Alimlerin sozleri ile Sofiyyenin vahdet-i viicud sozleri 
birbirlerine uygun getirildi. iki tarafin aynhgi yalniz sozde birakildi. Miis- 
veddelerden ikincisi, kiymetli oglum Muhammed Sadika yazilan bir mek- 
tubdur. Cok uzun ve genis yazilmisdir. Bu bilgilerin derecelerinin yiiksek- 
ligi okundugu zeman anlasihr. Bir yerinde siibheye diiserseniz sorunuz! 

-304- 



247 

IKiYUZKIRKYEDiNCi MEKTUB 

Bu mekf fib, mirza Hiisameddin Ahmed hazretlerine yazilmisdir. Alla- 
hii tealamn varhgini gosteren, yine kendisi oldugu bildirilmekdedir: 

Allahii tealayi dehlsiz, vesflesiz olarak tanidim. Daha dogrusu, delilleri, 
Allahii teala vasitasi ile tanidim. Ciinki, herseyin delili, herseyin varhgini gos- 
teren Onun varhgidir. Onu gosteren birsey yokdur. Ciinki delil olanin, gos- 
terenin, gosterilenden daha cok meydanda olmasi lazimdir. Ondan daha acik- 
da ne vardir? Ciinki hersey, Onunla meydandadir. Herseyin varhgi Ondan- 
dir. O, kendini de, herseyi de gostermekdedir. Bunun icindir ki, Rabbimi, 
Rabbim vasitasi ile tanidim ve herseyi Onunla tanidim deriz. Boyle oldugu 
munazara ilmindeki (Limmf) iisulii ile anlasilmakdadir. Alimlerin coguna 
gore (Inni) delili ile anlasihr. [(Limmi), Limmeli ya'ni (Nicinli) demekdir. 
Nicin sorulanni cevablandirmak lazim olur. inni, inneli ya'ni (Elbetteli) de- 
mekdir.] Belli oldugu icin, nicin demege liizum yokdur. Delilin Limmi ve- 
ya inni olmasi goriis aynhgindandir. Dogrusu ise, burada delil aramanin ye- 
ri yokdur. Ciinki, Allahii tealamn varhgi meydandadir. Meydanda olmasin- 
da hie siibhe yokdur. Herseyden daha acikdir. Ancak, kalbi hasta, goziinde 
perde olan anormal kimse goremez. Hersey, acikdaki bes duygumuz ile 
anlasihr. Hepsinin varhgi, Allahii tealadandir. Boyle oldugunu anlamiyan- 
lann cogu, hasta kimselerdir. Onlann hasta olmasi, boyle olmasina zarar ver- 
mez. Size ve dogru yolda olanlann ve Muhammed aleyhisselamin izinde gi- 
denlerin hepsine selam olsun "aleyhi ve ala alihissalatii vesselam"! 

248 

IKiYUZKIRKSEKiZiNCi MEKTUB 

Bu mekf fib, mirza Hiisameddfn-i Ahmed hazretlerine "kaddesallahii te- 
ala sirrehul'aziz" yazilmisdir. Peygambere tarn tabi' olanlann, onlann bii- 
fiin olgunluklarina kavusacaklari ve hicbir Yelinin hicbir Nebf derecesine 
cikamiyacagi bildirilmekdedir: 

Bizi bu hale kavusduran Allahii tealaya hamd olsun! Allahii teala bize 
dogru yolu gostermeseydi, biz bulamazdik. Allahii tealamn Peygamberle- 
ri dogru yolu gostermek icin gelmisdir "salevatullahi teala ve teshmatii siib- 
hanehii aleyhi ve ala etba'ihim ve ensarihim ve a'vanihim ve hazeneti es- 
rarihim". 

Peygamberlere "aleyhimussalevatu vetteslimat" uyanlann en iistiinle- 
ri, onlara, cok uyduklan ve asm sevdikleri icin, daha dogrusu, yalniz Al- 
lahii tealamn lutfii ve ihsani olarak, izinde bulunduklan Peygamberlerin, 
biitiin kemalatini, iistiinliiklerini, kendilerine cekerler. Biisbiitiin onlar 
gibi olurlar. O kadar benzerler ki, yalniz uyan ve uyulan, once olan sonra 
olan aynhgindan baska, aralannda hie ayrihk kalmaz. Boyle olmakla be- 
raber, uyanlardan hicbiri, Peygamberlerin en iistiiniine uyanlardan olsa da, 
hicbir Peygamberin, Peygamberlerin en asagida olanimn bile, derecesine 
yiikselemez. Bunun icindir ki, Peygamberlerden sonra, biitiin insanlann en 
iistiinii olan, Ebu Bekr-i Siddik "radiyallahii anh" hazretleri, Peygamber- 

- 305 - Mektubat Tercemesi: - F:20 



lerin derecesi en asagida olanindan da cok asagidadir. Iste bunun icin, 
Peygamberlerin "aleyhimiisselam" mebde-i te'ayyiinleri ve rableri olan 
[ya'ni onlan terbiye eden, yetisdiren] ismler, asldan, kaynakdandir. Um- 
metlerin en iistiinleri olsun, en asagilan olsun, hepsinin mebde-i te'ayyiin- 
leri ve rableri olan ismler, o asllann cesidli zilleri, goriintiileridir. Asl ile gol- 
gesi nasil miisavi olabilir? Saffati suresinin yiizyetmisbirinci ayetinde me- 
alen, (Elbette kelimemiz, cok once yapildi. Ya'ni Levh-i mahfuzda, Pey- 
gamberlerimiz icin yazdik. Onlara elbette yardim olunacakdir. Onlarin yo- 
lunda gidenler, galib olacaklardir) buyuruldu. Allahii tealanin zatinin te- 
cellisi, yalniz Peygamberlerin sonuncusuna olur "aleyhi ve aleyhimiissale- 
vatii vetteslimat vettehiyyat". Bu yiice Peygamberin yolunda gidenlerin yiik- 
sekleri de, bu tecelliden pay alir. Fekat, bu soz, baska Peygamberlere za- 
tin tecellisi olmaz, bu ummetin yiikseklerine olur demek degildir. Boyle dii- 
siinmekden Allahii teala korusun! Bu soz, Evliyanin Peygamberlerden 
daha iistiin oldugunu anlatmiyor. Ciinki, bu tecelli, o yiice Peygambere olur 
demek, biitiin Peygamberlere de onun vasitasi ile, Ona uyduklan icin olur 
demekdir "aleyhi ve ala alihissalevatii vetteslimat". Bu tecelli, biitiin Pey- 
gamberlere "aleyhimiissalevatii vettehiyyat" o yiice Peygamberin "aleyhi 
ve ala alihissalatii vesselam" aracihgi ile olur. Bu ummetin Evliyasinin 
buyiiklerine ise, Ona "aleyhissalatii vesselam" uyduklan icin bu tecellinin 
zilleri nasib olur. Peygamberler, bu biiyiik ni'metin sofrasinda Onunla 
birlikde oturmakdadirlar "aleyhi ve aleyhimiissalevatii vettehiyyat". Ev- 
liya ise, o sofranin artiklanni yiyen hizmetcilerdir. Sofrasinda oturanla, ar- 
tik yiyen hizmetci arasinda cok fark vardir. Bu makam tesavvuf yolculan- 
nin ayaklannin kaydigi yerlerden biridir. Bunu aciklamak ve siibheleri gi- 
dermek icin, bu fakir [ya'ni imam-i Rabbani hazretleri] kitablannda, mek- 
tublannda cesidli bakimlan bildirmisdir. Soziin dogrusu, bu mektubda, Al- 
lahii tealanin lutfii ve ihsani ile yazilmis olandir. Ma'lum-i serifiniz olsun 
ki, bu tecelli her ne kadar o yiice Peygamberin "aleyhi ve ala alihissaleva- 
tii vetteslimat" aracihgi ile biitiin Peygamberlere "aleyhimiissalevatii vet- 
teslimat" hasil olmus ise de, bu iistiin vilayet onlarin iimmetlerinin Evliya- 
sina nasib olmamisdir. Bu tecelliye kavusmamislardir. Bunlann asllanna 
nasib olan tecelli, araci ile ve goriintii olarak olunca, zillere, artiklara ne ka- 
labilir. Bunlari acik kesfle anhyoruz. Akl yolu ile degil. 

Yukanda bildirdik ki, Peygamberlere uyanlann biiyiikleri, onlarin iis- 
tiinliiklerinin hepsini kendilerine cekerler. Bu iistiinliikler, uyduklan Pey- 
gamberin ustunlukleridir. Her Peygamberin ustunlugu demek degildir. 
Kendi Peygamberlerinin vilayetinden pay ahrlar. Zat-i ilahinin tecellisi, iim- 
metler arasinda, yalniz bu iimmete olmakdadir. Bunun icin, ummetlerin en 
hayrhsi olmuslardir. Bu ummetin alimleri, Beni israilin Peygamberleri 
gibi olmusdur. Bu, Allahii tealanin oyle ihsanidir ki, diledigine verir. Onun 
ihsanlan pek cokdur. 

Bu vilayetin iistiinliiklerinden biraz yazmak istedim. Vakt dar oldu- 
gundan ve kagid yetismediginden yazilamadi. Allahii tealanin lutfii ve ih- 
sani olarak, ilmler, ma'rifetler yagmur gibi yagmakdadir. Sasilacak gizli bil- 
gilerin incelikleri aciklanmakdadir. Bu gizli ve ince bilgileri yalniz, kiymet- 
li ogullanma, anlayabildikleri kadar aciklamakdayim. Sevdiklerimiz birkac 

-306- 



gun huzurdadir. Birkac giin de, gaybet halindedirler. Bunun icin, Veil hic- 
bir Sahabinin mertebesine ulasamaz demislerdir. Size kavusmak arzumuz 
cokdur. Bu asagi kimseye yazdiginiz mubarek mektubunuz gelerek seref- 
lendik. Amellerini, ibadetlerini kusurlu gormek, Allahii tealanin ni'metle- 
rinin en biiyiiklerindendir. Fekat, hallerin orta derecede olmasi, her isde 
giizeldir. Sinin asmak, pekaz yapmak gibi, adaletden uzakdir. Size ve dog- 
ru yolda olanlara ve Muhammed Mustafamn izinde bulunanlara selam 
olsun "aleyhi ve ala alihissalevat vetteslimat"! 

249 

IKIYUZKIRKDOKUZUNCU MEKTUB 

Bu mektub, mirza Daraba yazilmisdir. Gelmis ve gelecek biitiin varlik- 
larin en iistiiniine uymanin faziletlerini bildirmekdedir: 

Allahii tealaya hamd olsun! Onun secdigi, sevdigi kullanna selam olsun! 
Ahiretde azablardan kurtulmak ve sonsuz se'adete kavusmak, ancak gee- 
mis ve gelecek biitiin varhklann en iistiiniine uymakla olur "aleyhi ve ala 
alihissalevatii vetteslimatii etemmiiha ve ekmeliiha". Bunun icin, Ona uy- 
makla, (Mahbubiyyet makami)na erisirler. Onun yolunda bulunmakla, 
Allahii tealanin zatinin tecellisine kavusurlar. Onun izinde ilerlemekle, bii- 
tiin mertebelerin en iistiinii olan ve Mahbubiyyet makamindan sonra ha- 
sil olan, (Abdiyyet) mertebesine ulasirlar. Onun izinde ilerliyenlerin bii- 
yiikleri, israil ogullannin Peygamberlerine benzetildi. Peygamberlerin en 
iistiinleri olan ulul'azm Peygamberler "salevatullahi aleyhim ecma'in" 
Onun yolunda olmagi istemislerdir. Musa "aleyhisselam" Onun zemanin- 
da bulunsaydi, Onun yoluna girmekden baska birsey yapmazdi. Isa aley- 
hisselamin gokden inecegi ve Allahii tealanin sevgilisine iimmet olacagi her- 
kesin bildigi bir seydir. Onun iimmeti, Onun yolunda bulunduklan icin, iim- 
metlerin en iyileri oldular ve Cennetdekilerin cogu bunlar oldu. Ona uy- 
duklan icin, ahiretde, biitiin iimmetlerden once Cennete girecekler, Cen- 
net ni'metlerine kavusacaklardir. Boyle daha nice iistiinliikleri vardir. Bu- 
nun icin, O yiice Peygamberin siinnetine uyunuz ve ahkam-i islamiyyeye 
yapisiniz! Ona ve Onun Peygamber kardeslerinin hepsine en iistiin diialar 
ve en yiiksek selamlar olsun! 

Aynca seyh isma'il, size havale olunur. Kendisi, ma'rifetler sahibi ha- 
ci Abdiilhakkin ahbablanndandir. Vesselam. 

250 

IKiYUZELLINCi MEKTUB 

Bu mektub, molla Ahmed-i Berkiye "rahmetullahi aleyh" yazilmisdir. 
Tesavvuf yolundaki halleri ve haccin sartlarindan birinin, yolun tehliike- 
siz olmasi oldugu bildirilmekdedir: 

Bismillahirrahmanirrahim. Allahii tealaya hamd olsun. Onun yiice Pey- 
gamberine ve Aline ve Eshabina salat ve selam olsun! Din ve diinyamzin 
iyi olmasi icin diia ederim. Biz fakirler cok iyiyiz. Allahii tealaya hamd ol- 
sun! Sizin de afiyetde olmanizi Allahii tealadan dilerim. Kiymetli mektu- 

-307- 



bunuz geldi. (Once olan zevkleri ve ferahhklan simdi kendimde bulamryo- 
rum. Bunun icin, eski derecelerimden dusdugumii anhyorum) diyorsunuz. 

Kardesim! Onceki nailer, vecd ve sima' sahiblerinin halleri gibi idi. Bu 
haller, cesedde hasil oluyordu. Simdi hasil olan haller ile cesedin ilgisi 
pekazdir. Daha cok kalbe ve ruha baghdirlar. Bunu anlatabilmek icin, 
uzun aciklamak ister. Kisacasi, simdiki haller, onceki hallerden katkat iis- 
tiindiir. Bunlardan zevk duyamamak, tat alamamak, zevk ve tat almakdan 
daha ustundiir. Ciinki, biiyuklere "rahmetullahi teala aleyhim ecma'in" olan 
baghhk, insani ne kadar cehalete ceker, ne kadar hayrete dusiiriirse, o ma- 
kamdaki cahillige (Ma'rifet) denilir. Anhyamamaga da idrak etmek, anla- 
mak denir. 

Nisbetin [baghhgin], once olan tadi, te'sifi simdi kalmadi diyorsunuz. 
Evet, simdi, ruha olan te'sifi artmisdir. Fekat, herkes bunu anhyamaz. Ne 
yapahm ki siz, bu fakirin yaninda az bulundunuz. Nasib olan ilmleri, ma'ri- 
fetleri az isitdiniz. Allahii teala ihsan eder de, ikinci olarak bulusulursa, bir- 
kac giin birarada kahnz. 

Siial: (Yol ve yiyecek parasi olan kimsenin bu zemanda, hac yapmak icin, 
Mekke-i miikerremeye gitmesi farz olur mu, olmaz mi?) diyorsunuz. 

Cevab: Yavrum! Fikh kitablannda, buna cevab olarak gelen haberler cok 
cesidlidir. Bunlar arasinda, fikh alimi Ebiilleys-i Semerkandinin "rahme- 
tullahi aleyh" fetvasi secilmisdir. Bunun bildirdigine gore, yolda oliim, 
hastahk tehliikesi ve diisman korkusu olmadigi diisxincesi cok ise, gitmek 
farz olur. Boyle zan etmesi cok degilse, farz olmaz. Fekat, bu sart, haccin 
edasinin, gitmenin sartidir. Haccin vucubuniin ya'ni farz olmasinin sarti de- 
gildir. En dogru haber de budur. Bu sebeble gidemiyenin, hac parasini bi- 
rakarak, baskasimn gonderilmesi icin vasiyyet etmesi vacibdir. Vakt dar ol- 
dugundan, geri kalan siiallerinizi cevablandiramadim. Baska zeman yaza- 
nm. Vesselam. 

251 

IKiYUZELLiBiRiNCi MEKTUB 

Bu mekf fib, inevlana Muhammed Esrefe yazilnnsdir. Dort halifenin 
iisl iinliiklerini ve Eshab-i kiramin buyukliigiinii bildirmekdedir: 

Allahii tealaya hamd olsun. Onun sevgili Peygamberine ve temiz Ehl-i 
beytine ve Eshabimn hepsine salat ve selam olsun "salevatullahi aleyhi ve 
ala Alihi ve Eshabih"! Din ve diinya se'adetinize diia ederim. 

Kiymetli kardesim! Birkac sasilacak bilgi ve isitilmemis gizli seyler ve ce- 
nab-i Hakkin ihsan etdigi hos seyleri bildirecegim. Bunlann cogu, Seyhay- 
nin [ya'ni, hazret-i Ebu Bekr ile hazret-i Omerin] ve hazret-i Osman-i 
Zinnureynin ve Allahin arslani hazret-i Alinin ustiinliiklerini ve yiikseklik- 
lerini gostermekdedir. Kisa anlayisima gore yaziyorum. Dikkatle dinleyi- 
niz! Hazret-i Ebu Bekr-i Siddik ve hazret-i Omer-iil Faruk "radiyallahii an- 
hiima", Muhammed aleyhisselamin yuksekliklerine ve vilayet-i Mustafavi- 
nin derecelerine kavusduklan gibi, vilayet bakimindan, hazret-i Ibrahim 
aleyhisselama ve insanlari dine cagirmak bakimindan da, Musa aleyhisse- 

-308- 



lama baghdirlar. Hazret-i All ise, her iki bakimdan da, hazret-i Isa aleyhis- 
selama baghdir. Hazret-i Isa, ruhullahdir ve kelimetullahdir. Bunun icin ken- 
disinde vilayet yiizii, Peygamberlik yxizunden daha kuvvetlidir. Hazret-i All 
de, Ona bagh oldugu icin, Onda da, vilayet yiizii daha kuvvetlidir. Dort Ha- 
lifenin "radiyallahii teala anhiim ecma'in" mebde-i te'ayyiinleri [ya'ni rab- 
leri, kendilerini yetisdiren], ilm sifatidir. Topluca veya acikca cesidli yon- 
lerden aynhrlar. Bu sifat, topluluk bakimindan, Muhammed aleyhisselamin 
terbiyecisidir. Genislik bakimindan ise, Ibrahim aleyhisselamin rabbidir. Her 
iki bakimdan ise, Nuh aleyhisselamin rabbidir. Musa aleyhisselamin rabbi, 
kelam sifatidir. Isa aleyhisselamin rabbi, kudret sifatidir. Adem aleyhisse- 
lamin rabbi, tekvin sifatidir. 

Hazret-i Ebu Bekrle hazret-i Omer, Resulullahin Peygamberlik yiiku- 
nii tasimakdadirlar. Fekat burada da, her ikisinin mertebesi ayndir. Haz- 
ret-i All, Isa aleyhisselama bagh oldugundan ve vilayet yiizii daha kuvvet- 
li oldugundan, Muhammed aleyhisselamin vilayet yiikiinii tasimakdadir. 
Hazret-i Osman-i Zinnureyn, ortada oldugu icin, her iki yiikii de tasimak- 
dadir. Hazret-i Musa aleyhisselama baghhgi daha cokdur. Ciinki, herke- 
si dine cagirmak, Peygamberlik makamina uygun bir isdir. Bu is, bizim Pey- 
gamberimizden sonra, Peygamberler arasinda, Onda daha cok ve daha ge- 
nisdir. Onun kitabi, Kur'an-i kerimden sonra, gokden inen kitablann en 
iyisidir. Bunun icindir ki, Onun ummeti, gecmis iimmetler icinde, Cenne- 
te en once girecekdir. Ibrahim aleyhisselamin dini ve milleti, biitiin din- 
lerin ve milletlerin en ustunii ve yiiksegi idi. Bunun icin, Peygamberlerin 
en iistuniine, Onun milletine uymak emr olunmusdur. Nahl suresi, yiizyir- 
miucuncii ayetinin, (Sonra, sana bildirdik ki, Ibrahim aleyhisselamin mil- 
letine tabi' olasin!) meal-i serifi, boyle oldugunu gostermekdedir. Gele- 
cegi haber verilmis olan hazret-i Mehdinin rabbi de, ilm sifatidir. Bu da, 
hazret-i All gibi Isa aleyhisselama baghdir. Sanki, Isa aleyhisselamin iki 
ayagindan biri, hazret-i Alinin basi iizerinde, ikinci ayagi hazret-i Mehdi- 
nin basi iizerindedir. 

Musa aleyhisselamin vilayeti, Muhammed aleyhisselamin vilayetinin sa- 
gindadir. Isa aleyhisselamin vilayeti ise, solundadir. Hazret-i Ah, Muham- 
med aleyhisselamin vilayeti yiikiinii tasidigi icin, Evliya yollannin cogu Ona 
baghdir. Vilayetin yiiksek derecelerine kavusmus olan ve insanlar arasina 
kansmiyan Evliyanin coguna, hazret-i Alinin yiiksekligi, hazret-i Ebu 
Bekrle hazret-i Omerin yiiksekliklerinden daha cok bildirildi "radiyalla- 
hii teala anhiim ecma'in". Eger, Ehl-i siinnet alimleri, bu ikisinin hazret-i 
Ahden daha iistiin oldugunu sozbirligi ile bildirmemis olsalardi, bu Evli- 
yanin cogu, hazret-i Alinin daha iistiin oldugunu bildirirlerdi. Ciinki, haz- 
ret-i Ebu Bekr ile hazret-i Omerin ustunlukleri, Peygamberlerin ustunluk- 
leri gibidir "aleyhimussalevatu vetteslimat". Vilayet yolunda olanlarin el- 
leri, o iistunliiklerin eteklerine yetisemez. Bunlarm, niibiivvetin yiikseklik- 
lerinde dereceleri o kadar yiiksekdir ki, kesf sahiblerinin kesfleri, o dere- 
celerin yoluna bile varamaz. Vilayetin yiiksek dereceleri, Peygamberligin 
yiiksek derecelerine cikabilmek icin merdiven gibidir. Vasitanin, aracinin, 
aranilandan ne haberi olabilir? Basta olanlar, sonda bulunanlardan ne 
anhyabilir? Peygamberlik zemani cok uzaklasdigi icin, bugiin, bu soziimiiz, 

-309- 



cok kimseye agir gelir. Inanmak istemezler. Fekat, ne yapilabilir? Farisi beyt 
tercemesi: 

Ayna arkasmdaki papagan gibiyim, 
ezeli iistad ne derse, onu soylerim. 

Allahu tealaya cok hamd ve siikrler olsun ki, bu sozlerimin hepsi, Ehl-i 
siinnet alimlerinin bildirdiklerine uygundur. Onlann sozbirligi ile bera- 
berdir. Onlann akl ile, ilm ile bulduklan, bana kesf yolu ile bildirilmekde- 
dir. Onlann kisaca anladiklan, bu fakire genis olarak aciklanmakdadir. 
Resulullaha uyarak, Peygamberlik makaminin yiiksek derecelerine kavus- 
durulmadan ve o yiiksekliklerden doyurucu bir pay verilmeden once, iki ha- 
lifenin ustunliiklerini, bu fakire, kesf yolu ile bildirmemislerdi. Ehl-i siinnet 
alimlerinin bildirdiklerine uymakdan baska kurtulus yolu yok idi. Bize 
dogru yolu gosteren Allahu tealaya hamd olsun! O, bize dogru yolu goster- 
meseydi, biz bulamazdik. Rabbimizin Peygamberleri hep dogru soylemis- 
lerdir. 

Hazret-i Emirin "radiyallahii anh" ismi Cennet kapisinin iizerinde ya- 
zih oldugunu ogrenince, Seyhayn hazretlerinin [ya'ni Ebu Bekr ile Ome- 
rin] "radiyallahii anhiima" Cennet kapisindaki hususiyyet ve i'tibarlannin 
nasil oldugunu merak etdim. Anlamak icin cok ugrasdim. Nihayet anladim 
ki, bu ummetin [ya'ni miislimanlarm] Cennete girmeleri bu iki biiyiik za- 
tin emri ve izni ile olacakdir. Sanki Ebu Bekr "radiyallahii anh" Cennet 
kapisinda durup, iceri girmege, izn verecek ve Omer "radiyallahii anh" el- 
lerinden tutarak iceri gotiirecekdir. Biitiin Cennetin, sanki Ebu Bekrin "ra- 
diyallahii anh" nuru ile dolu oldugunu his ediyorum. Bu fakire gore, Sey- 
hayn hazretlerinin biitiin Sahabe-i kiram "aleyhimiirndvan" arasinda ay- 
ri bir san ve iistiinliikleri vardir. Baska hicbirisi, bunlara ortak degildir. Sid- 
dik "radiyallahii anh", Peygamber efendimiz "sallallahu aleyhi ve sel- 
lem" ile sanki ayni bir evin sahibidir. Farklan, bir evin iki kati arasinda- 
ki fark gibidir. Faruk "radiyallahii anh" da, Ebu Bekre "radiyallahii anh" 
tufeyl olarak, bu devlethanede bulunmakdadir. Diger Sahabe-i kiramin, 
Server-i aleme "sallallahu aleyhi ve sellem" yakinhklan, siinnet-i seniyye- 
sine [ya'ni islamiyyetine] uyduklan kadar, mahalle komsusu veya hemseh- 
ri gibidirler. Bunlar, boyle olunca, sonra gelenlerin Evliyasi, nerede kahr, 
artik dusiinmeli! Farisi misra' tercemesi: 

Seslerini uzakdan isitmek de biiyiik ni'metdir. 

O halde onlar Seyhaynin biiyiikliigunden ne anhyabilirler? Her ikisinin 
buyiikliigii, o kadar cokdur ki, Peygamberler "aleyhimusselam" sirasinda- 
dirlar. Peygamberlik makamindan baska, biitiin ustunluklerine malikdir- 
ler. Nitekim Peygamberimiz "sallallahu aleyhi ve sellem" buyurdu ki: 
(Benden sonra Peygamber gelseydi, Omer Peygamber olurdu). imam-i Ga- 
zah "rahmetullahi aleyh" buyuruyor ki, halife Omer "radiyallahii anh" se- 
hid olunca, Abdullah ibni Omer, Sahabe-i kirama dedi ki: (ilmin onda do- 
kuzu, Omer "radiyallahii anh" ile beraber oldii). Ba'zilannin bu sozii an- 
lamiyarak durakladiklarmi goriince, (ilmden maksadim Allahu tealayi 
bilmekdir. Abdest ve gusliin bilgileri degildir) dedi. Omer boyle olunca Ebu 

-310- 



Bekrin biiyiiklugii nasil anlasihr ki, Omerin biitiin iyilikleri onun bir iyili- 
gidir. Boyle oldugu, hadis-i serifde bildirilmekdedir. Omer ile Siddik "ra- 
diyallahii anhiima" arasindaki fark, Siddik ile Resulullah "sallallahii aley- 
hi ve sellem" arasindaki farkdan ziyadedir. Baskalannin Siddikdan "radi- 
yallahii anh" ne kadar asagida oldugunu bundan anlamalidir. Seyhayn 
"radiyallahii anhxima" oldiikden sonra da, Peygamberimizden "sallallahii 
aleyhi ve sellem" ayri kalmadilar. Mahsere de onlarla beraber kalkip gide- 
cegini haber vermisdir. O halde efdaliyyet, iistiinliik, Ona daha yakinhk de- 
mek olup, bu da, ikisine mahsusdur. Bu fakirligim ve asagihgim ile, onla- 
rin yiiksekliginden ne anhyabilir ve soyliyebilirim ve ustunliiklerinden ne 
anlatabilirim? Tozun, dumanin, giinesi anlatmaga giicii yeter mi? Bir dam- 
la su, biiyiik denizleri soyliyebilir mi? 

Insanlara nasihat etmek, herkese yol gostermek icin geri donmiis olan 
Evliya, hem vilayet, hem de da'vet bilgilerini ve kiymetlerini tasidiklann- 
dan, kesflerinin nuru ile ve Tabi'in ve Tebe'i tabi'inden ictihad derecesi- 
ne yxikselen alimler, hadis-i seriflerin derinliklerindeki ma'nalan bulup an- 
lamak ile, Seyhaynin "radiyallahii anhiima" kemalatindan biraz anlaya- 
rak, hakikatlerinden az birsey ele gecirerek ustiinliiklerini bildirmisler ve 
bunda soz birligi hasil olmusdur. Bu sozlerine uymiyan kesflerin, bulus- 
lann yanhs oldugunu soyliyerek bunlara kiymet vermemislerdir. Bu iki- 
sinin ustunliigii Sahabe-i kiram arasinda zaten sohret bulmusdu. Mesela, 
(Buharf-i serff)de Abdullah ibni Omer "radiyallahii anhiima" diyor ki, 
(Biz, Peygamber "sallallahii aleyhi ve sellem" zemaninda Ebu Bekr gibi 
kimseyi bilmezdik. Ondan sonra, Omeri, ondan sonra da Osmani "radi- 
yallahii annum" bilirdik, onlardan sonra kimseyi kimseden iistiin tut- 
mazdik). Ebu Daviidiin bildirdigine gore, yine Abdullah ibni Omer "ra- 
diyallahii anhiima" diyor ki: (Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" 
zemaninda bizler, en iistiin Ebu Bekrdir, sonra Omer, sonra Osman "ra- 
diyallahii annum" derdik). 

Evliyahk, Peygamberlikden daha yiiksekdir sozii, (Erbab-i sekr)in, 
[ya'ni zan ve hayal ile konusanlann] soziidiir. Ya'ni geri donmiyen, Peygam- 
berlik makaminin kemalatindan haberi olmiyan Evliyamn soziidiir. Bu 
fakir bircok mektublanmda, uzun uzadiya bildirdim ki, Peygamberlik, vi- 
layetin iistiindedir. Hatta Peygamberin kendi vilayetinin iistiindedir. Soziin 
dogrusu da budur. Bunun aksini soyliyen, Peygamberlik makaminin yiik- 
sekligini bilmiyendir. Evliyahk yollan arasinda Silsile-tiiz-zeheb yolu, Sid- 
dik-i ekberin "radiyallahii anh" yolu oldugundan, bu yolun yolculan uya- 
nik olur. Onun icin de, yollann en ustiiniidiir. Baska yoldaki Evliya, bun- 
lann kemalatina nasil yetisebilir? Onlann icyiiziinii nasil anhyabilir? Bu yo- 
lun yolculannin, bu isde karlan miisavidir demek istemiyorum. Belki mil- 
yonda biri boyle olabilirse ni'metdir, se'adetdir. Peygamberimizin "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" haber verdigi hazret-i Mehdi, vilayetin en yiiksek de- 
recesinde olacagina gore, o da bu yoldan yetismis ve bu yolu temamlamis 
ve diizeltmis olacakdir. Ciinki biitiin vilayet yollan, bu yoldan asagidir ve 
ulasdiklan vilayetlerde, Peygamberlik makaminin kemallerinden az birsey 
vardir. Bu yoldan kazamlan Evliyahkda ise, Siddik-i ekberin "radiyallahii 
anh" yolu oldugu icin, o kemalatdan pekcok bulunur. 

-311- 



Farisi misra' tercemesi: 

Gor ki, yollar arasmdaki fark ne kadar cokdur. 

Hazret-i Emir "radiyallahii anh" Peygamberimizin "sallallahu aleyhi ve 
sellem" vilayetini aldigi, tasidigi icin, geri donmiyen ya'ni halk arasina 
kansmiyan, ya'ni vilayetin kemalati kendilerinde fazla bulunan Evliyamn, 
mesela Kutblann, Ebdalin ve Evtadin terbiyeleri onun imdadi ve yardimi 
iledir. (Kutb-iil-aktab) ya'ni (Kutb-i medar) onun emrinde ve terbiyesin- 
dedir [ya'ni vazifesini onun imdadi ve yardimi ile yapar] . Fatima-tiiz-zeh- 
ra ile Hasen ve Hiiseyn de bu makamda hazret-i Emir "radiyallahu annum" 
ile ortakdirlar. 

Peygamberimizin "sallallahu aleyhi ve sellem", Eshabinin hepsi "radi- 
yallahii anhiim" biiyiikdiir. Her birini biiyiik bilmek ve soylemek lazimdir. 
Enes bin Malik "radiyallahu anh" buyuruyor ki, Peygamberimiz "sallalla- 
hu aleyhi ve sellem" buyurdu ki, (Allahii teala, biitiin insanlar arasindan 
beni secdi, ayirdi. Insanlarin en iyisini bana Eshab olarak secdi. Bunlarin 
arasindan da bana akraba ve yardimci olarak en iistiinlerini ayirdi. Bir kim- 
se, Beni sevdigi icin, bunlara hurmet ederse, Allahii teala, onu her tehlii- 
keden korur. Onlara hakaret ederek, Beni incitenleri de incitir). Abdullah 
ibni Abbas buyuruyor ki, Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" buyur- 
du ki: (Eshabima dil uzatanlara, onlari sogenlere, Allah la'net eylesin. 
Biitiin meleklerin ve insanlarin la'netleri onlarin iizerine olsuii!) Aise-i Sid- 
dika "radiyallahii anha" buyuruyor ki, Resul "sallallahu aleyhi ve sellem" 
buyurdu ki: (Uniniel iniiii en kotiisii, Eshabima dil uzatmaga cesaret eden- 
lerdir). 

Eshab-i kiram "aleyhimiirndvan" arasinda olan muharebeleri iyi sebeb- 
lerden, giizel diisuncelerden ileri geldi bilmek, diinyalik icin, menfe'at 
icin bilmemek lazimdir. Ciinki, onlarin ayrihgi ictihad ve te'vil ayrihgi idi. 
Heva ve hevesden dogan aynhk degildi. Ehl-i siinnet alimleri hep boyle soy- 
liiyor. Su kadar var ki, hazret-i Emir ile muharebe edenler, hata etdi. Hak, 
hazret-i Emir "radiyallahu anh" tarafinda idi. Fekat hatalan, ictihad hata- 
si oldugundan, birsey denemez ve dil uzatilamaz. (Serh-i mevakif) kitabi- 
na gore, Amidi diyor ki, (Cemel ve Siffin vak'alan ictihad yiiziinden idi). 
Ebu Sekur-i Siilemi, (Temhid) kitabinda diyor ki, (Ehl-i siinnet vel-cema'ate 
gore hazret-i Mu'aviye ve Onunla beraber olanlar "radiyallahii anhiim" ha- 
ta etmislerdi. Fekat hatalan, ictihad hatasi idi). ibni Hacer-i Mekki (Sava'ik) 
kitabinda diyor ki: (Hazret-i Mu'aviyenin hazret-i Emir ile "radiyallahii an- 
hiima" muharebesi, ictihad sebebi ile idi. Ehl-i siinnet alimleri boyle bili- 
yor). (Mevakif)i serh edenin, (Eshabimizin coguna gore, o muharebeler, 
ictihad sebebiyle degildi) soziinde Eshabimiz diyerek, kimleri anlatmak is- 
temisdir? Ehl-i siinnet alimleri boyle soylemiyor, aksini soyliyor. Biiyiik- 
lerin kitablan hep ictihadda hata oldugunu bildirmekdedirler. imam-i 
Gazali ve kadi Ebu Bekr ve diger imamlar "rahmetullahi teala aleyhim ec- 
ma'in" bunlar arasindadir. O halde Hazret-i Emir "radiyallahii anh" ile mu- 
harebe edenlere fasik, yoldan cikmis gibi seyler soylemek caiz degildir. 

Kadi Iyadin (Sifa) kitabinda, imam-i Malik "radiyallahu anh" diyor ki: 

-312- 



(Peygamberimizin "sallallahu aleyhi ve sellem" Eshabindan birine, mese- 
la Ebu Bekre veya Omere veya Osmana veya Mu'aviyeye veya Amr ibni 
Asa "radiyallahii anhiim" sogen ve onlari kotiiliyen bir kimse, eger yoldan 
cikdilar, kafir oldular dedi ise, bu kimseyi oldiirmelidir. Yok eger baska bir 
ayb ve kusur ile kotiiledi ise, siddetli dovmelidir). Hazret-i All "radiyalla- 
hii anh" ile muharebe edenler, sfilerin taskin olanlannin dedikleri gibi, ka- 
fir degildir. Fasik da degildir. Cunki, Aise-i Siddika "radiyallahii anha" ve 
Talha ve Ziibeyr ve Sahabe-i kiramdan bircogu onlardandir "ndvanulla- 
hi aleyhim ecma'm". Talha ile Ziibeyr "radiyallahii anhiima" Cemel mu- 
harebesinde, oniicbin kisi ile beraber olduriilmusdu. Hazret-i Mu'aviye "ra- 
diyallahii anh" bu zeman ise kansmamisdi. Bir musliman, bunlara yoldan 
cikdi ve giinaha girdi gibi sozler soyliyemez. Kalbi bozuk, ruhu pis olan, soy- 
ler. Fikh alimlerinden ba'zisi hazret-i Mu'aviye "radiyallahii anh" icin 
(Cevr), ya'ni zulm etdi, demis ise de, bundan maksadlan, hazret-i Emirin 
hilafeti zemaninda kendini halife i'lan etmesi haksiz idi, demekdir. Yok- 
sa, yoldan cikmak ve giinah alameti olan zulm demek degildir. Bu suretle 
sozleri, Ehl-i siinnet biiyiiklerinin sozlerine uymus olur. Bununla beraber, 
hakiki din alimleri, boyle yanhs ma'nalar anlasilabilecek sozleri soyle- 
mezler. Hazret-i Mu'aviye icin "radiyallahii anh" zalim, nasil denilebilir? 
Bunun, Allahii tealanin emrlerini ve miislimanlann haklanni gozetmekde 
adil bir halife oldugunu (Sava'ik-ul-muhrika) kitabinda, allame ibni Ha- 
cer-i Mekki yaziyor. Cirkin hata da dememelidir. Hata soziine eklenen her- 
sey hata olur. Hele la'net soziinii kullanmak, zan ve siibhe ile olsa bile hie 
dogru degildir. Boyle sozleri Yezid icin soyleseler yeridir. Fekat, Mu'avi- 
ye "radiyallahii anh" icin soylemek cok senf, cok cirkin olur. Peygambe- 
rimizin "sallallahu aleyhi ve sellem", hazret-i Mu'aviyeye "radiyallahii 
anh" hayrh diialar etdigini, hadis alimlerinin hepsi soyliiyor. Mesela, (Ya 
Rabbi! Ona kitab [ya'ni yazi ile ilm ile], hesab ogret ve Onu azabdan ko- 
ru!) ve bir kerre de, (Ya Rabbi! Onu dogru yola gotiir ve dogru yola go- 
liiriicii yap!) buyurdu. Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" diiasinin 
kabul olunacagi ise siibhesizdir. [Ona beddiia etdi diyen, yeni din adam- 
lannin (!), din kitablanndan hie de haberi olmadigi anlasilmiyor mu?] 
Eshab-i kiramin herhangi biri icin, boyle uygunsuz sozler soylemek hie iyi 
degildir. Ya Rabbi! Unutarak, yahud yanilarak yapdiklanmizi bizlere 
sorma! imam-i Sa'bi hazretlerinin hazret-i Mu'aviyeyi "radiyallahii anh" 
kotiiledigi yolundaki sozleri de dogru degildir. Boyle birsey olsaydi, Sa'bi- 
nin talebesi olan imam-i a'zam Ebu Hanifenin bu sozleri soylemesi lazim 
gelirdi. imam-i Malik "radiyallahii anh", Tebe'i tabi'indendir ve hazret-i 
Mu'aviyenin "radiyallahii anh" asnnda yasamisdir. Medine-i miinevvere 
alimlerinin en yiiksegi oldugu muhakkakdir. iste o biiyiik alim, Mu'aviye- 
yi ve Amr bin Asi "radiyallahii teala anhiima" sogenleri oldiiriiniiz der mi 
idi? Demek ki, onu sogmegi biiyiik giinahlardan sayarak sogenleri oldiir- 
megi emr etmisdir. Onu sogmegi, Ebu Bekr ve Omeri ve Osmani "radiyal- 
lahii annum" sogmek gibi bilmisdir. 

O halde hazret-i Mu'aviyeyi "radiyallahii anh" sogmek asla caiz degil- 
dir. Iyi diisunmek lazimdir ki; hazret-i Mu'aviye "radiyallahii anh" bu is- 
lerde yalniz basina degildi. Eshab-i kiramin hemen hemen yansi onunla be- 

-313- 



raberdi. Eger hazret-i Emir "radiyallahu arm" ile muharebe edenlere ka- 
fir veya fasik denirse, din-i islamin yarisi yikihr. Zira din-i islami diinyaya 
yayan, bizlere bildiren onlardir. O halde, onlan ancak zindik, ya'ni din-i is- 
lami yikmak icin ugrasan kimse kotiiler. O muharebelerin, kansikliklann 
ortaya cikmasi hazret-i Osmanin "radiyallahii anh" sehadeti ile basladi. Ka- 
tillerden kisas istenmesi ile basladi. Talha ile Ziibeyr "radiyallahii anhuma" 
kisas gecikdigi icin Medine-i munevvereden cikdilar. Aise "radiyallahii an- 
ha" de bu isde bunlarla beraberdi. Cemel muharebesi, hazret-i Osmanin "ra- 
diyallahii anh" katillerine kisas yapilmasinin gecikdigi icin oldu. Bu muha- 
rebelerde oniicbin kisi ve Talha ile Ziibeyr "radiyallahii anhuma" da oldii- 
riildii. Mu'aviye "radiyallahii anh" sonradan Samdan ise karisdi, bunlarla 
birlesdi. Siffin muharebesi yapildi. Imam-i Gazali diyor ki, bu muharebe- 
ler halife olmak icin degildi. Hazret-i Emirin "radiyallahii anh" hilafeti bas- 
langicinda, katillere kisas yapilmasi icindi. Allame ibni Hacer-i Mekki 
hazretleri de, (Ehl-i siinnet boyle buyuruyor) diyor. Hanefi alimlerinin bii- 
yiiklerinden olan Ebu Sekur-i Siilemi "rahmetullahi teala aleyh" diyor 
ki, (Hazret-i Mu'aviyenin hazret-i Emir ile muharebesi hilafet icin idi "ra- 
diyallahii anhuma". Cunki, Peygamber "aleyhissalatii vesselam" ona, (in- 
sanlarin basina gecdigin zcinan, onlara yumusak davran!) buyurmusdu. Bu- 
nu isitdigi giinden beri icinde hilafet arzusu uyanmisdi. Fekat, ictihadinda 
hata etmisdi. Hazret-i Emirin "radiyallahii anh" ictihadi dogru idi. Ciinki, 
onun hilafeti zemani, hazret-i Emirin "radiyallahii anhuma" hilafetinden 
sonra idi. Bundan anlasihyor ki, kansikhgin baslamasi kisasin gecikmesi idi. 
Sonradan halife olmak fikri de, ortaya cikdi. Her ne olursa olsun, ictihad 
yerinde idi. Hata eden bir derece, dogru olan iki derece sevab kazandi. Bu 
isde, bize diisen en iyi yol, Peygamber efendimizin "sallallahu aleyhi ve sel- 
lem" Eshabinin "radiyallahii annum" kavgalanna kansmamaliyiz. Bunla- 
n konusmamahyiz. Peygamberimiz "sallallahu aleyhi ve sellem" buyuru- 
yor ki, (Eshabim "ndvanullahi aleyhim ecma'in" arasinda olan islere ka- 
risniayiniz!) Yine buyurdu ki, (Eshabim "aleyhimiirndvan" konusulur- 
ken dilinizi tutunuz!) ve bir hadis-i serifde, (Eshabim icin Allahii tealadan 
korkunuz, Eshabim icin dil uzatmayiniz!) buyuruldu.) 

Imam-i Muhammed Safi'i "radiyallahii anh" diyor ki: (Allahii teala, el- 
lerimizi o kanlara bulasdirmadigi gibi, biz de, dilimizi kansdirmiyahm). Bun- 
dan anlasihyor ki, onlara hata etdi demek bile caiz degildir. Hepsi icin hep 
iyi ve hayrh soylememiz lazimdir. 

Evet, aleak Yezid inadci ve fasik idi. Ona da la'net edilmemesi, Ehl-i siin- 
netin, kafir bile olsa bir kisiye la'nete izn vermedigi icindir. Ancak kafir ola- 
rak oldiigii bilinen kimseye la'net caizdir demislerdir. Ebu Leheb ve esi gi- 
bi. Yoksa Yezide la'net edilmemeli, demek degildir. Allahii tealayi ve 
Onun Resuliinii "sallallahu aleyhi ve sellem" incitenlere diinyada ve ahi- 
retde, Allah la'net eylesin! 

Zemanimizda bircok kimse, hilafet mes'elesini dillerine dolamislar. 
Sozii evirip cevirip Eshab-i kiram arasindaki muharebelere getiriyorlar. Ca- 
hillerin yazdigi tarihleri okuyarak ve bid'at sahiblerinin yalanlanna inana- 
rak, Eshab-i kiramin "aleyhimiirndvan" cogunu kotiiliiyorlar. Onlara la- 
yik olmiyan seylerle lekeliyorlar. Onun icin, bu bakimdan bildigim hakikat- 

-314- 



leri yazarak dostlanma gondermegi liizumlu gordiim. Peygamberimiz "sal- 
lallahii aleyhi ve sellem" buyurdu ki: (Ortahk karisip, yalanlar yayihp, 
dinden olmiyan seyler ortaya cikinca, adetler, ibadetlere karisdirihr ve Es- 
habima "aleyhimiirndvan" dil uzal lhnca, dogruyu bilenler, herkese bildir- 
sin! Allahii tealamn ve meleklerin ve biitiin insanlarin la'neti, dogruyu bi- 
lip de, giicii yetdigi halde, bildirmiyenlere olsun! Allahii teala, boyle alim- 
lerin ne farzlarim, ne de baska ibadetlerini kabul etmez.) 

Allahii tealaya ne kadar hamd etsek azdir ki, zemanimizin alimleri 
"rahmetullahi aleyhim" hanefi mezhebindendir ve Ehl-i siinnetdir. Yok- 
sa is, miislimanlara cok giic olurdu. Bu biiyiik ni'mete siikr etmek her 
miislimana lazimdir. 

[Her miislimanin, Ehl-i siinnet i'tikadini ogrenip, imanini ona gore 
diizeltmesi, sunun bunun soziine ve uydurma kitablara aldanip da, dogru 
yoldan kaymamaga cahsmasi lazimdir. Ehl-i siinnet alimlerinin kitablan- 
ni birakip da, dinini, imanini, din diismanlannin hileler ile, yalanci, oksa- 
yici kelimeler ile yazdigi kitablardan ve mecmu'alardan ogrenmege kal- 
kismak, kendini Cehenneme atmakdir]. Ehl-i siinnet vel-cema'at alimle- 
rinin sozlerini bildiren kitablan okuyup, onlara uymakdan baska kurtulus 
yolu yokdur. [Bunun icin de, (Se'adet-i Ebediyye) ve (islam Ahlaki) ve (Es- 
hab-i Kiram) ve (Hak Soziin Vesikalari) ve (Faideli Bilgiler) kitablanni 
okumagi tavsiye ederiz.] 

252 

IKiYUZELLiiKiNCi MEKTUB 

Bu mektub, seyh Bedfuddin "rahmetullahi aleyh" hazretlerine yazilnns- 
dir. Siiallerine cevabdir: 

Allahii tealaya hamd olsun! Onun secdigi iyi kullanna selam olsun! 
Kiymetli kardesimin giizel mektubu geldi. Bizi cok sevindirdi. Sorulanniz 
anlasildi. Hazret-i Nuh ile hazret-i ibrahimin (Mebde-i te'ayyiin)leri, ilm 
sifatidir "salevatiillahi teala ve teslimatiihii siibhanehii ala nebiyyina ve aley- 
hima". Muhammed aleyhisselamin mebde-i te'ayyiinii de, yine bu sifatdir. 
Bircok bakimlardan, birbirlerinden aynlmakdadirlar. Ciinki bu sifatin bir 
yiizii alime karsi, oteki yiizii ise, bilinen seye karsidir. Birinci bakimdan vah- 
dete uygundur. ikinci bakimdan kesrete uygundur. Bu sifat da, toplu ve da- 
ginik olur. Herbiri, baska bakimlardan, bir biiyiigiin mebde-i te'ayyiinii ol- 
musdur. 

Niibiivvet ve vilayet yiiklerini tasimak icin olan, baska siiallerinizin ce- 
vabi, hace Muhammed Esrefe gonderilen mektubda uzun yazilmisdir. Bir 
daha yazmiyorum. Oradan arayiniz! Kutb, gavs ve halife arasindaki fark- 
lari soruyorsunuz. Cevabini yazmak istedim. Fekat izn olmadi. Baska ze- 
mana birakildi. Vesselam. 



Gormezmisin, bos durdu mu hie, insin a'lasi, 
Hep ugrasdi, ra'd etmis iken fethi Merlasi. 

-315- 



253 

IKiYUZELLiUCUNCU MEKTUB 

Bu mektub, seyh idris-i Samaniye yazilmisdir. Tesavvuf yolunu ve bes 
latifeyi kisaca bildirmekdedir: 

Allahii tealaya hamd olsun. Onun sevgili Peygamberine ve temiz Aline 
ve Eshabimn hepsine salat ve selam olsun! Din ve diinya se'adetiniz icin diia 
ederim. Buradaki fakirlerin hali cok iyidir. Allahii tealaya hamd olsun. Al- 
lahii teala size de selamet ve afiyet versin. Muhammed aleyhisselamin yo- 
lunda bulundursun! Hallerinizi ve mevacidi, mevlana Abdiilmii'min anlat- 
di ve cevabini beklediginizi de soyledi. Buyurmussunuz ki, yer yiiziine 
baksam, yeri goremiyorum. Goke baksam, gokxi bulmuyorum. Bunun gi- 
bi, Arsin, Kiirsmin, Cennetin, Cehennemin var olduklanni bulamiyorum. 
Bir kimsenin online gitsem, onun varhgini bilmiyorum. Kendi varhgimi da 
bilmiyorum. Allahxi tealanin varhgi sonsuzdur. Onun sonunu kimse bula- 
mamisdir. Tesavvuf biiyiikleri de, buraya kadar haber verdiler. Buraya ka- 
dar ilerleyip, daha ileri gidemediler. Bundan ilerisini bildirmediler. Siz de, 
yxikselmegi buraya kadar biliyorsaniz ve bu makamda iseniz, sizin yanini- 
za gelmiyelim. Sizi rahatsiz etmiyelim. Yok eger, bundan daha yiiksek bir 
makam varsa, bize bildiriniz de, bu fakir ve bu yolu cok ozliyen bir arka- 
dasim ile yaniniza gelelim. Birkac seneden beri yaniniza gelmedigimiz, hep 
bunun icindir. 

Yavrum! Bu haller ve boyle bircok haller, hep kalbin halleridir. Boyle 
halleri bulan kimsenin, kalbin makamlanndan daha dortde birini gecme- 
mis oldugu goriiliiyor. Kalbin makamlanndan, geri kalan iic kismini da gec- 
mek lazimdir. Boylece kalbin isi biter. Kalbden sonra ruh vardir. Ruhdan 
sonra, sir vardir. Sirdan sonra hafi vardir. Bundan sonra ahfa vardir. Bu dort 
latifeden herbirinin de ayn ayri halleri ve mevacidi vardir. Herbirini ayri 
ayn gecmek lazimdir. Herbirinin yiiksek derecelerine ulasmak lazimdir. 

Alem-i emrin, bu bes latifesinden sonra, bunlann asllan olan dereceler 
birer birer gecilir. Sonra, Allahii tealanin ismlerinin ve sifatlannin zilleri, 
goriintiileri derece derece gecilir. Bu ziller, bes aslin da asllandirlar. Bun- 
lardan sonra, ismler ve sifatlar tecelli eder. Sonra siiun ve i'tibarat goriiniir- 
ler. Bu tecellilerden sonra, Zat-i ilahi tecelli eder. Bu zeman itminan-i 
nefs hasil olur. Allahii tealanin nzasina kavusmak miiyesser olur. Burada 
hasil olan kemalat ya'ni yiiksek dereceler yaninda, onceki kemalat hie 
kahr. Sonsuz bir deniz yaninda bir damla su gibidir. Bu makamda (Serh-i 
sadr) olur ve (islam-i hakiki) ile sereflenir. Farisi misra' tercemesi: 

Is budur. Bundan baskasi hicdir. 

Alem-i emrin bu bes latifesinin derecelerini ve bunlann asllanni ve 
asllann da asllanni gecmeden once ismlerin ve sifatlann tecellileri sanilan- 
lar, Alem-i emrin hassalanndan birkacinin goriiniisleridir. Alem-i emr, Al- 
lahii teala gibi anlasilamaz, nasil oldugu bilinemez oldugundan ve madde- 
siz, mekansiz oldugundan, salik bu zuhurlan, ismlerin ve sifatlann tecelli- 
leri sanarak aldanir. Bir salik, bunun icin demisdir ki, (Otuz seneden be- 

-316- 



ri, ruhumu, Allah sanarak, ona tapindim). Nereye kavusuldugu, kime gi- 
dildigi artik anlasilsin! Arabi beyt tercemesi: 

Sergiliye karusmak, ele gecer mi acaba? 
ytiksek daglar ve korkunc tehliikeler var arada! 

Lutf ederek, bu yolun aciklanmasini istediginiz icin, kisaca az birsey ya- 
zildi. Hersey, Allahii tealanin emrindedir. Size ve yaninizda olanlara selam 
ederim. 

254 

IKiYUZELLiDORDUNCU MEKTUB 

Bu mektub, molla Ahmed-i Berkfye "rahmetullahi aleyh" yazilmisdir. 
Birkac siialine cevabdir: 

Allahii tealaya hamd olsun. Onun secdigi, sevdigi iyi insanlara selam ol- 
sun! 

Siial: insan her ne yaparsa, zemanin sahibinin emri ile yapmahdir ki, 
hayrh sonup alabilsin. Ta'atleri, ibadetleri yapmak da boyledir demisler- 
dir. Eger bu soz dogru ise, bize, her hayrh isi yapmak icin emr ve izn bu- 
yurmanizi dileriz diyorsunuz? 

Cevab: Buyiiklerin bu sozii dogrudur. Size izn verilmisdir. Fekat hayr- 
h sonuc demek, o isin sonucu olan sey demekdir. Her istenilen seyi elde ede- 
bilmek demek degildir. 

Siial: Kitabda diyor ki, hace Ubeydiillah-i Ahrar "kuddise sirruh" haz- 
retleri buyurdu ki, (Kur'an-i kerimin hakikati, cem' mertebesindedir. 
Ya'ni Zat-i tealanin ehadiyyet mertebesindedir). Boyle olunca, (Mebde' ve 
Me'ad) kitabindaki, (Ka'benin hakikati, Kur'an-i kerimin hakikatinin iis- 
tiindedir) yazisinin ma'nasi nedir? 

Cevab: Burada, ehadiyyet mertebesi demek, hicbirseyin bulunamiyaca- 
gi Zat-i ehadiyyet degildir. Onun icin, bu ehadiyyet mertebesinde, sifat ve 
san bulunur. Cunki Kur'an-i kerimin hakikati, kelam sifatindandir. Kelam 
sifati da, Allahii tealanin sekiz sifatindan biridir. Ka'benin hakikati ise, si- 
fatlann ve sanlann bulunamiyacagi, daha iistiin bir mertebedendir. Bunun 
icin, Ka'benin hakikati daha yiiksek olmakdadir. 

SiiahBirkac tefsirde diyor ki, (Ben Ka'beye secde ediyorum diyen kim- 
se kafir olur. Ciinki secde, Ka'beye dogru yapihr. Ka'beye yapilmaz). Bas- 
ka yerlerinde de diyor ki, (Muslimanhgin baslangicinda, secdede, senin icin 
secde olsun derlerdi). Senin icin demek Zat-i teala icin demekdir. Boyle 
olunca, (Mebde' ve Me'ad) kitabindaki, (Esyanin maddeleri, cismleri, 
Ka'benin binasina secde etdikleri gibi, esyanin hakikatleri de, Ka'benin ha- 
kikatine secde eder) sozii ne demekdir? 

Cevab: Soziin gelisi boyle olmusdur. Melekler, Adem aleyhisselama 
secde etdiler demek de boyledir. Secde, Allahii tealaya yapihr "celle saniih". 
Hicbir mahluka secde edilmez. Size ve yaninizda olanlara ve sevdiklerini- 
ze ve oncelikle molla Pabende ve seyh Hasene selam ederim. 

-317- 



255 

IKiYUZELLiBESiNCI MEKTUB 

Bu mektub, niolla Muhammed Tahir-i Lahorfye yazilmisdir. Siinnet-i se- 
niyyeyi her yere yaymagi ve bid'atleri yok el nick lazini oldugunu bildirmek- 
dedir: 

Allahii tealaya hamd olsun ve Onun secdigi sevdigi iyi insanlara selam 
olsun! Hafiz Behaeddin ile gondermis oldugunuz kiymetli mektub geldi. 
Bizleri cok sevindirdi. Ne biiyiik ni'metdir ki, yaninizda olanlar ve sevdik- 
leriniz, biitiin giicleri ile, Resulullahin siinnetlerinden bir siinneti diriltme- 
ge cahsmakdadirlar ve biitiin varhklan ile, kotii ve begenilmeyen bid'at- 
lerden bir bid'ati yok etmege ugrasmakdadirlar. Siinnet ile bid'at, birbir- 
lerinin ziddidir, tersidir. Birinin bulundugu yerde, ikincisi bulunamaz, gi- 
der. Birini diriltmek, otekini yok etmekdir. Siinneti diriltmek, bid'ati yok 
eder. Bid'ati diriltmek de, siinneti yok eder. ister hasene, ya'ni giizel de- 
sinler, ister seyyie, cirkin desinler, her bid'at, siinneti yok eder. Belki, bir 
bakimdan giizel denilmis olabilir. Hicbir bid'atin kendisi giizel olamaz. Ciin- 
ki Allahii teala, siinnetlerin hepsini begenir. Siinnetlerin ziddi ise, seytanin 
begendigi seylerdir. Bugiin, bid'atler, her yere yayilmis oldugundan, bu so- 
ziimiiz cok kimseye agir gelir. Fekat, ahiretde, hangimizin dogru oldugu- 
nu anhyacaklardir. isitdigimize gore, hazret-i Mehdi, hiikumet siirdiigii ze- 
man, dini yayarken ve siinneti diriltirken, bid'at islemege ahsmis olan 
Medinedeki alim, bid'ati giizel sandigi ve ibadet olarak yapdigi icin, haz- 
ret-i Mehdinin emrlerine sasarak, (Bu adam, bizim dinimizi yok etdi ve mil- 
letimizi oldiirdii) diyecekdir. Hazret-i Mehdi "rahmetullahi aleyh" bu ali- 
mi oldiirecekdir. Onun giizel sandigi bid'atin, kotii oldugunu bildirecekdir. 
Bu, Allahii tealanin ni'metidir. Diledigine verir. Onun ihsani cokdur. Si- 
ze ve yaninizda olanlara selam ederim. Cok unutkan oldum. Mektubunu- 
zu kime verdigimi hatirhyamiyorum. Siiallerinize cevab veremedigim icin 
afvinizi dilerim. Meyan seyh Ahmed-i Garmeli, sevdiklerimizdendir. Size 
yakindir. Kendisine tevecciih buyurunuz! 

256 

IKiYUZELLiALTINCI MEKTUB 

Bu mektub, meyan seyh Bedfuddfne yazilmisdir. Kutb ve Kutb-iil-ak- 
tab ve Gavs ne demek oldugu bildirilmekdedir: 

Allahii tealaya hamd olsun. Onun secdigi, sevdigi insanlara selam olsun. 
Bir dervisle gonderdiginiz kiymetli mektub geldi. Bizleri cok sevindirdi. 

Siial: Kutb, kutb-iil-aktab, Gavs ve Halife ne demekdir? Herbirinin 
vazifesi nedir? Vazifelerinin neler oldugunu bilirler mi, bilmezler mi? Bir 
kimsenin Kutb-iil-aktab oldugu gaybdan mujdelenirmis. Bu dogru mu- 
dur, yoksa hayal midir? 

Cevab: Resulullahin "aleyhissalatii vesselam" izinde ilerliyenlerin biiyiik- 
leri, Ona uyarak Niibiivvet makaminin derecelerini gecdikden sonra, icle- 
rinden bir kacina (imamet) makamini verirler. Baskalanni, o dereceleri ge- 

-318- 



cirmekle birakip, bu makami vermezler. Bu buyukler de, onlar gibi bu de- 
receleri gecmislerdir. imamet makamini almadiklan icin, onlardan aynhr- 
lar. Bu makama bagh olan seylerden mahrumdurlar. Resulullaha "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem" tabf olanlann buyukleri, peygamberligin vilayet de- 
recelerini temamlayinca, bunlardan birkacina (Hilafet) makamini verirler. 
Geri kalanlara bu makami vermeyip, yalmz o dereceleri gecirirler. imamet 
ve hilafet makamlan, o derecelerin kendilerini gecerek elde edilir. Bu de- 
recelerin zillerinde, goriintulerinde, imamet makaminin karsihgi (Kutb-i ir- 
sad) makamidir. Hilafet makaminin karsihgi ise (Kutb-i medar) makami- 
dir. Asagida bulunan bu iki makam, yukardaki o iki makamin sanki zilli, gol- 
gesi gibidir. Muhyiddin-i Arabi hazretlerine gore, (Gavs), Kutb-i medar de- 
mekdir. Kutb-i medardan baska bir Gavslik makami olmadigini soylemek- 
dedir. Bu fakfre gore, Gavs baskadir. Kutb-i medar baskadir. Gavs [daha iis- 
tiin olup] Kutb-i medann yardimcisidir. Kutb-i medar, bircok islerinde, 
ondan yardim bekler. (Ebdal) denilen makamlara getirilecek Evliyayi sec- 
mekde bunun rolii vardir. Kutbun yardimcilan, hizmet edenleri cok oldu- 
gundan kutba, (Kutb-iil-aktab) da denir. Cunki, Kutb-iil-aktabin yardim- 
cilan, hizmet edenleri, Onun vekilleri demekdir. Bunun icindir ki, Muhyid- 
din-i Arabi "rahmetullahi aleyh" buyuruyor ki, (Miislimanlarin olsun, ka- 
firlerin olsun, her sehrde bir kutb bulunur). 

Makam sahibi olan, bilgi sahibi olur. Makam derecesi verilen, fekat ma- 
kam verilmiyen Velinin ilm sahibi olmasi lazim degildir. Yapdigi hizmet- 
leri bilse de olur, bilmese de olur. Gaybden gelen mujde, o makamin de- 
recesine yukseldigini bildirir. O makamin verildigini gostermez. 

Siial: (Ebu Bekrin "radiyallahii anh" imam He, biitiin iiinnief imin fma- 
m dartdsa, Ebu Bekrin imam daha agir gelir) hadis-i serifindeki iman ne- 
dir? Onun imam nicin daha yiiksekdir? 

Cevab: Imanin iistiin olmasi, iman edilecek seyler iistiin oldugu icindir. 
Ebu Bekrin iman etdigi seyler, iimmetin iman etdigi seylerin iistiinde ol- 
dugu icin, hepsinden agir olmakdadir. 

Yavrum! Tesavvuf yolunda yiikselirken, oyle bir yere cikihr ki, bir 
nokta daha cikilsa, o noktaya cikmakla gecilen dereceler, oraya kadar 
olan biitiin derecelerden daha yiiksekdir. Cunki o nokta, asagisinda olan- 
lann hepsinden daha cokdur. Bu noktanin iistiindeki nokta da, bu nokta- 
dan oylece daha yiiksekdir. Ciinki altdaki nokta, kendi altindakilerin hep- 
si ile birlikde, iistiindeki noktadan cok kiiciikdurler. Daha yukardaki bii- 
tiin noktalar da, hep boyledirler. iste, bir kimsenin iman etdigi seylerin de- 
recesi yukarda ise, altindaki derecelerde olanlann hepsinden agir gelir. Bu- 
nun icindir ki, Arif ilerlerken bir yere gelir ki, bir anda, o ana kadar kazan- 
diklannin hepsini kazanir. Bu fakirin "kaddesallahii teala sirrehiil'aziz" 61- 
ciisiine gore, bir anda, onceki derecelerin hepsinden daha cok dereceleri 
gecmekdedir. Bu, Allahii tealamn ihsamdir. Allahii teala bunu, diledigine 
ihsan eder. Allahii teala, cok biiyiik ihsan sahibidir. 

Siial: Seyh Muhyiddin-i Arabi "kaddesallahii teala sirrehiil'aziz" hazret- 
leri ve Ona tabi' olanlar diyorlar ki, (Hazret-i Musa "aleyhisselam" icin 61- 
diiriilen cocuklarm istfdadlannin hepsi, hazret-i Musa aleyhisselama ve- 

-319- 



rildi). Bu soz ne demekdir? 

Cevab: Bu soz dogrudur. Ciinki iyi belli olmusdur ki, cok kimselerin yxik- 
selmelerine bir kimseyi sebeb eyledikleri gibi, bir kimsenin yiiksek dere- 
celere varmasi icin, cok kimseleri sebeb kilarlar. Rehber, mundlerin yiik- 
selmesi icin sebeb oldugu gibi, miiridler de, rehberin yiikselmesi icin sebeb- 
dirler. Bu fakir, bu soziin dogru oldugunu, yinilen, icilen, bedenden birer 
parca olan seylerde de his ediyorum. Yinilen, icilen, hersey, isti'dadi da art- 
dirmakdadir. Baska kabiliyyetler de kazandirmakdadir. Tath seyler yi- 
mek istemedigim zemanlar, isdi'dadin artmasi icin yimek emr olunmakda- 
dir. Yimemege izn verilmemekdedir. Bir kimsenin istfdadinin baskasina 
gecdigi cok gorulmusdiir. Biri bos kalmis, otekinin cem'iyyeti artmisdir. 

Siial: Seyh Necmeddin-i Kiibra "rahmetullahi aleyh", bir miiridini, bir 
Velinin yanina gonderdi ki, kendisinin hangi Peygamberin "salevatullahi 
teala aleyhim ecma'in" terbiyesi altinda bulundugunu anlamis olsun. O zat, 
miiride (Ciihudiin ne yapiyor?) dedi. Seyh Necmeddin-i Kiibra, bu sozden, 
kendisinin Musa aleyhisselamin terbiyesi altinda oldugunu anladi. O soz- 
den bunu nasil anladi? 

Cevab: (Ciihud), yehudi demekdir. Musa aleyhisselamin ummetine ve- 
rilen ismdir. Buradan anladi. 

Siial: (Nefehat) kitabinda diyor ki, biitiin Veliler oliince, vilayetleri el- 
lerinden ahnir. Yalniz dort kisinin ahnmaz. Bu ne demekdir? 

Cevab: Burada vilayet demek, Velinin "kuddise sirruh" tesarruflan, ke- 
rametleri demekdir. Vilayetin kendisi ahnir demek degildir. Vilayet, Al- 
lahii tealaya yakinhk demekdir. Kerametleri ahnir demek de, cok keramet 
gostermez demekdir. Keramet gosteremez demek degildir. $unu da bildi- 
relim ki, bu soz kesf yolu ile anlasilan birseyi anlatmakdadir. Kesfde hata, 
cok olur. Ne gormus, nasil anlamisdir? Birkac kerametin zuhurunu istiyor- 
sunuz. Bekleyiniz! Allahii teala, her gucliigiin sonunu kolaylasdinr. 

Siial: (Nisapurf tefsiri)nde diyor ki, (Iniie saniyeke hiivel-ebter), ya 

harfi ile yaziyor. Bunun dogrusu nasildir. Ya ile midir, Hemze ile midir? 

Cevab: Dogrusu hemze iledir. Ya ile yazih olanlar, Kur'an-i kerimin mes- 
hur olmiyan okunmasidir. 

Siial: Birkac kadin vazife istiyor. Nasil yapahm? 

Cevab: Mahrem iseler, zaran yokdur. Yabanci iseler, perde arkasinda 
oturarak tarikati ahrlar. 

Siial: Hadis alimleri, her ayda, yasak giinler bildirmislerdir. Bunun icin, 
hadis-i serif de soyliyorlar. Ne yapahm? 

Cevab: Bu fakirin babasi, Abdiil-ehad "rahmetullahi aleyh" buyurdu ki, 
seyh Abdullah ve seyh Rahmetullah hadis alimi idiler. Haremeynde, [ya'ni 
Mekke ve Medinede] bu ikisine seyhayn denirdi. Bir is icin, Hindistana gel- 
mislerdi. Bu hadisi, (Buhari) sarihlerinden Kermani "rahmetullahi aleyh" 
yaziyor. Fekat, za'ifdir. Bu isde dogru hadis, (Giinler, Allahin giinleridir. 
Kullar da Allahin kullaridir) dediler. Yine buyurdular ki, (Giinlerin ugur- 
suzlugu, alemlere rahmet olan Muhammed aleyhisselamin gelmesi ile bit- 

-320- 



misdir. Ugursuz giinler, eski iimmetlerde vardi). Bu fakirin anladigi da boy- 
ledir. Hicbir giinii baska giinlerden iistiin tutmam. Cum'a ve Ramezan ve 
benzerleri giinleri, islamiyyet iistiin tutmus oldugu icin iistiin biliriz. 

Peygamberlik yiikiinii tasimak iizerinde yazilan bilgileri, hace Muham- 
med Esrefdeki mektiiblarda bulamadiginizi yaziyorsunuz. Nasil bulabilir- 
siniz? O mektiib, bugiinlerde yazildi. Heniiz size varmamisdir. Cok uzun 
bir mekttibdur. Bir ciiz'den cokdur. Bir kopyasini size gondermelerini 
soylemisdim. 

257 

IKiYUZELLiYEDiNCi MEKTUB 

Bu mektub, mir Muhammed Nu'man "rahmetullahi aleyh" liazref leri- 
ne yazilmisdir. Tesavvufu kisaca bildirmekdedir: 

Allahii tealaya hamd olsun ve Onun sevgili Peygamberi, insanlann her 
bakimdan en iistiinii olan Muhammed aleyhisselama diia ve selam olsun! 
Kiymetli mektiibunuz geldi. Okuyunca, cok sevindirdi. Tesavvuf yolunun 
bildirilmesini istiyorsunuz. Bu konuda birseyler yazmisdim. Nasib olursa 
temize ceker, gonderirim. Simdilik, bu yolu kisaca yaziyorum. Dikkatli oku- 
yunuz! Kiymetli seyyid kardesim! Bizim secdigimiz yolda ilerlemege kalb- 
den baslanir. (Kalb) madde degildir. Maddesiz, olciisiiz olan Alem-i emr- 
dendir. Bu yolda kalbi gecdikden sonra, kalbin iistiinde olan (Ruh) merte- 
belerinde ilerlenir. Ruh mertebeleri bitince (Sir) denilen mertebelerde 
ilerlenir. Sir denilen yerler, Ruh mertebelerinin iistiidiir. Bundan sonra (Ha- 
fi) denilen makamlarda, ondan sonra (Ahfa) mertebelerinde ilerlenir. Bu 
bes latife gecildikden sonra ve herbirine mahstis olan ilmlere ve ma'rifet- 
lere kavusuldukdan sonra ve herbirinde baska baska haller, vecdler hasil 
oldukdan sonra, bu bes cevherin asllannda, kaynaklannda ilerlemege bas- 
lanir. Bu bes asl, Alem-i kebirdedir. Alem-i sagirde bulunan herseyin as- 
h, Alem-i kebirdedir. Alem-i sagir demek, insanda bulunan seyler demek- 
dir. Alem-i kebir demek, insanin disinda bulunan hersey demekdir. Bu bes 
aslda ilerlemege (Ars)dan baslanir. Ars, insan kalbinin aslidir. Arsdan 
sonra, riihun ash olan mertebelerde ilerlenir. Bu mertebeler Arsdan iistiin- 
diir. Bu ikinci ashn iistii, Sirnn ash olan makamlardir. insan Sirnnin ash olan 
mertebelerin iistii, Hafi denilen latifenin aslidir. Bunun iistii de, Ahfa de- 
nilen cevherin ash olan makamlardir. Alem-i kebirdeki bu bes ash her 
bakimdan gecdikden, son noktasina erdikden sonra, imkan dairesi temam 
olmus, biitiin mahliiklar gecilmis olur. Boylece (Fena) denilen konaklardan 
birincisine ayak basihnis olur. Bundan sonra, ilerlemek nasib olursa, Alla- 
hii tealanin ismlerinin, sifatlannin zilleri, golgeleri, goriintiilerinde ilerle- 
nir. Bu goriintiiler, viiciib ile imkan arasinda ya'ni Allahii tealanin sifatla- 
n ile mahliiklar arasinda koprii, ortak gibidirler ve Alem-i kebirde bulunan 
bes ashn da ash, temeli, kokii gibidirler. Bu temellerde ilerlemek de, bun- 
lardan hasil olan bes aslda ve bunlann goriintiisii gibi olan bes cevherde iler- 
lemek sirasi ile olur. Allahii teala, lutf ederek, insan ederek, bu bes zillin 
her mertebesi temamen gecilip, sonuna vanhrsa, Allahii tealanin ismlerin- 
de ve sifatlannda ilerlemek nasib olur. ismler, sifatlar tecelli etmege bas- 

- 321 - Mektubat Tercemesi: - F:21 



lar. Allahu tealamn sii'unati ve i'tibarati zuhur eder. Burada, Alem-i em- 
rin de hepsi gecilmis, hepsinin hakki verilmis olur. Eger Allahu teala ihsan 
ederek, bu makamdan da ilerlemek nasib olursa, nefs itminana kavusur ve 
ilerliyerek kavusulan makamlann sonu olan (Riza) makami hasil olur. 
Bundan sonra (Serh-i sadr) hasil olur ve (islam-i hakiki) ile sereflenir. Bu 
kemalatin, ustunluklerinin yaninda, Alem-i emrde olan bes latifenin iistiin- 
liikleri, cok asagi kalmakdadir. Okyanus yaninda bir damla su gibi bile de- 
gildir. Biitxin bu kemaller, ustunlxikler, (ism-i zahir) kemalleridir. (isin-i ba- 
tin) kemalleri baskadir. Bunlar, yazilamaz, anlatilamaz. Bu iki ismin butun 
kemalleri, ustiinliikleri hasil olursa, salik, iki kanada kavusmus olur. Bu iki 
kanadla, (Alem-i kuds)de, ilahi alemde, sonsuz ucabilir. Bunlan, birkac mek- 
tubda daha yazmisdim. Kiymetli oglum, hepsini biraraya toplamakdadir. Ko- 
layini bulursaniz, buraya geliniz. Fekat, orayi bos birakmayimz. Oranin du- 
zeni bozulmasin. Secdiginiz birisini yerinize birakip, yalniz geliniz! Bir 
daha bulusabilir miyiz, ancak Allahu teala bilir. Vesselam. 

258 

IKiYUZELLiSEKiZiNCi MEKTUB 

Bu mektub, Serif liana yazilmisdir. Allahu tealamn yakin oldugunu 
aciklamakdadir: 

Allahu tealaya hamd olsun. Onun secdigi temiz insanlara selamlar ol- 
sun! Lutf ederek gondermis oldugunuz kiymetli mektubunuz gelerek, biz 
fakirleri gok sevindirdi. Allahu teala da sizi sevindirsin! 

Yavrum! Allahu tealamn bizlere, kendimizden daha yakin oldugu, 
Kur'an-i kerimde bildirilmisdir. Amma ne yapahm ki, Allahii teala, aklla- 
nmizin, dusiincelerimizin ve bilgimizin ve anlayisimizin otesindedir. Ote- 
lerin otesidir. Sunu da biliyoruz ki, bu otelik, uzakhk, yakinhk bakimindan 
olup, uzakhk bakimindan degildir. Allahu teala, her yakindan daha yakin- 
dir. Hatta, Onun bir olan zati ya'ni kendisi, bize sifatlanndan daha yakin- 
dir. Halbuki bizler, o sifatlarla var olduk ve variz. Bunu akl anhyamaz. Ciin- 
ki birseye baskasinin, kendinden daha yakin olmasim diisiinemez. Bunu 
acikhyabilmek icin, bir misal aradim ise de, bulamadim. Bu bilgi, kesin ola- 
rak (Nass)a, ya'ni Kur'an-i kerime dayanmakdadir. Dogru olan kesfler de, 
boyle oldugunu gosteriyor. Tarikat sahibleri, tevhidden ve birlesmekden 
soz etmislerdir. Yakinhkdan, beraber olmakdan uzun uzun konusmuslar- 
dir. Fekat, Allahu tealamn cok yakin oldugunu hie soylemediler. insanla- 
n saskinhkdan kurtaracak bir aciklama yapmamislardir. Sasilacak seydir 
ki, Allahu tealamn bize cok yakin olmasi, bizim Ona cok uzak olmamiza 
sebeb olmusdur. Bunu iyi anlayimz. Soziimiizde isaretler ve besaretler 
vardir. Size ve dogru yolda olanlara ve Muhammed Mustafamn "aleyhi ve 
ala alihissalevatii vetteslimatii etemmiiha ve ekmeliiha" izinde gidenlere 
selam olsun! 



Kim bulur, zor ile, maksuduna her zeman zafer? 
Gelir elbet zuhura, ne ise, hiikm-i kader. 

-322- 



259 

IKIYUZELLiDOKUZUNCU MEKTUB 

Bu mektubu oglu, akli ve nakli ilmlerde yiikselmis, hace Muhammed 
Sa'fd "rahmetullahi aleyh" hazretlerine yazmisdir. Peygamberler "aleyhi- 
miissale vatii vetteslfmat" gonderilmesinin faideleri ve aklin yalmz basina 
Allahii tealayi taniyamiyacagi ve dagda biiyiimiis ve cahillik zemamnda 
ya'ni Peygamber gonderilniemis olan zemanlarda yasamis kafirlerin ve ka- 
i'ir memleketlerinde olen kai'ir cocuklannin ahiretde ne olacaklari ve diin- 
yaniii her yerine, mesela eski hindlilere Peygamberler gelmis oldugu bil- 
dirilmekdedir: 

Allahii tealaya sonsuz hamd olsun ki, bizleri miisliman olmakla seref- 
lendirdi. O, dogru yolu gostermeseydi, kim bulabilirdi? Onun Peygamber- 
lerine "aleyhimiissalevatu vesselam" inaninz. Hepsi dogru soylemisdir. 

Allahii tealanin, insanlara Peygamberleri "aleyhimiissalevatii vesse- 
lam" gondermesi en biiyiik ni'metdir. Bu iyiligin siikrii, hangi agiz ile ya- 
pilabilir? Hangi kalb, onlari gondermenin iyiligini kavnyabilir? Hangi vii- 
cud ve a'za, o iyiliklere siikr olabilecek birsey yapabilir? O biiyiik insanla- 
nn mubarek varhklari olmasaydi, bu alemi yaratanin varhgini, biz kisa akl- 
h insanlara kim gosterirdi? Eski yunanhlann ilk felesoflan, [ve her zeman, 
her yerde bulunan fen taklidcileri] o kadar zekive kurnaz olduklan halde, 
yaratanin varhgini anhyamadilar. Bu kainat, boyle gelmis, boyle gider, can- 
hlar da birbirlerinden meydana gelip iirer. Bu boylece devam eder, dedi- 
ler. Cahillik devri gecip, yeni Peygamberlerin "aleyhimiissalevatii vettes- 
limat" da'vetlerinin nurlan ile, alem aydinlaninca, sonra gelen yunan fe- 
lesoflan, o nurlann lsiklan ile uyanarak, iistadlannin sozlerini red etdi. Bir 
yaratanin bulundugunu kitablanna yazdilar ve bir oldugunu isbat etdiler. 
O halde, insan akli, o biiyiiklerin nurlan ile aydinlanmadikca, bunu bula- 
miyor. Peygamberler "aleyhimiissalevatii vettehiyyat" olmadikca, bizim dii- 
siincelerimiz, dogru yola yaklasamiyor. Ebu Mensur-i Ma-Tiiridi "rahme- 
tullahi aleyh" ve yetisdirdigi biiyiikler, acaba neden Allahii tealanin var- 
hgini ve birligini, aklin yalniz basina bulabilecegini soylediler? Dagda, 
colde yetisip de putlara tapanlann, Peygamberlerden haberi olmasa bile Ce- 
henneme gideceklerini soylediler. Akllari ile bulmalan lazim idi, dediler. 
Biz boyle anlamiyoruz. Bunlarm kendilerine, hakikat duyurulmadikca, 
kafir olmiyacaklarmi soyliiyoruz. Bu haber de, Peygamberler "aleyhimiis- 
salevatii vettehiyyat" ile gonderilmekdedir. Evet, Allahii teala, akli, dog- 
ru yolu bulmak icin yaratmis ise de, yalniz basina bulamaz. Akla, o yol ha- 
ber verilmedikce, siddetli azab yapilmaz. 

Siial: Dagda yetisip, hicbir din duymayip puta tapan miisrikler, Cehen- 
nemde sonsuz kalmazsa, Cennete girmesi lazim gelir. Bu da olamaz. Ciin- 
ki miisriklere, Cennet haramdir, ya'ni yasakdir. Bunlarm yeri Cehennem- 
dir. Nitekim, Allahii teala, Maide suresi yetmisbesinci ayetinde, Isa aley- 
hisselamin mealen, (Allahii tealadan baskasina tapanlar, baskalarimn soz- 
lerini Onun emrlerinden iistiin tutanlar, Cennete giremez. Onlarin kona- 
cagi yer Cehennemdir) dedigini beyan buyurdu. Ahiretde Cennet ile Ce- 
hennemden baska yer de yokdur. (A'raf)da kalanlar, bir miiddet sonra Cen- 

-323- 



nete gideceklerdir. Sonsuz kahnacak yer, ya Cennetdir, ya Cehennem! 
Bunlar hangisinde kalacakdir? 

Cevab: Buna cevab vermek cok giic! Kiymetli yavrum! Biliyorsun ki, cok 
zeman bunu, bana sormusdun. Kalbe rahat verecek bir cevab bulunmamis- 
di. Bu siiali, hal etmek icin, (Fiituhat-i mekkiyye) sahibinin [Muhyiddin-i 
Arabi]: (Peygamberimiz "sallallahu aleyhi ve sellem", kiyamet gunu, bun- 
Ian dine da'vet eder. Kabul eden Cennete, etmiyen Cehenneme sokulur) 
sozii, bu fakire iyi gelmiyor. Cunki ahiret, miikafat yeridir, hesab yeridir. 
Emr yeri, is yeri degildir ki, oraya Peygamber gonderilsin! Cok zeman son- 
ra, Allahii teala, merhamet ederek, bu mes'elenin hallini ihsan eyledi. 
Soyle bildirdi ki, bu miisrikler, ne Cennetde, ne Cehennemde kalmiyacak, 
ahiretde dirildikden sonra, hesaba cekilip, kabahatleri kadar mahser yerin- 
de azab cekecekdir. Herkesin hakki verildikden sonra, biitiin hayvanlar gi- 
bi, bunlar da, yok edileceklerdir. Bir yerde sonsuz kalmiyacaklardir. Bu ce- 
vabimiz Peygamberlerin "aleyhimiissalevatii vetteslimat" huzurunda soy- 
lenseydi, hepsi begenir, kabul buyururdu. Herseyin dogrusunu Allahii te- 
ala bilir. Herkesin akh, bircok diinya islerinde bile, sasinp yamhrken, iyi- 
liklerine, merhametine son bulunmiyan sahibimizin, Peygamberleri ile 
haber vermeden, yalniz akllan ile bulamadiklan icin, kullanni sonsuz ola- 
rak atesde yakacagini soylemek, bu fakire agir geliyor. Boyle kimselerin son- 
suz olarak Cennetde kalacaklanni soylemek, nasil cok yersiz ise, sonsuz azab 
cekeceklerini soylemek de, oyle yersiz oluyor. Nitekim, i'tikadda ikinci ima- 
mimiz Ebiil-Hasen-i All Es'ari, bunlarin Cehenneme girmiyeceklerini 
soyliyorsa da, bu soziinden, Cennetde kalacaklan anlasihyor. Ciinki, iki- 
sinden baska yer yokdur. O halde, cevabin dogrusu bize bildirilendir. 
Ya'ni mahser giinii, hesablan goriildukden sonra, yok edileceklerdir. Bu 
fakire gore, kafirlerin cocuklan da boyle olacakdir. Cunki Cennete girmek, 
iman iledir. Ya kendisi iman etmis olacak veya imanhnin cocugu oldugu icin, 
yahud ana-babasi birlikde miirted olunca, kendisi Dar-iil-islamda kaldigi 
icin imanli sayilmis olacakdir. Dar-iil-islamda bulunan musriklerin cocuk- 
lan ve zimmilerin cocuklan da Dar-iil-harbdeki kafirlerin cocuklan gibi- 
dir. Ciinki bu cocuklarda iman yokdur. Bunlar Cennete giremez. Cehen- 
nemde sonsuz kalmak da, teklifden sonra, inanmamamn cezasidir. Co- 
cuk ise, miikellef degildir. Bunlar hayvanlar gibi, diriltilip, hesablan gorul- 
diikden sonra, yok edileceklerdir. Eskiden, bir Peygamberin vefatindan son- 
ra, cok vakt gecip, zalimler tarafindan din bozulup, unutuldugu zemanlar- 
da yasayip, Peygamberlerden haberi olmiyan insanlar da kiyametde boy- 
le sonradan, tekrar yok edileceklerdir. 

Ey yavrum! Bu fakir, cok genis ve cok derin dusuniiyorum da, Peygam- 
berimizin "aleyhi ve ala alihissalatii vesselam" haberi yetismiyen, yer yii- 
ziinde, hicbir yer kalmadigini anhyorum. Biitiin diinyanin, Onun daVet nu- 
ru ile, giines gibi aydinlandigi goriiliiyor. Hatta, divar arkasinda bulunan, 
Ye'cuc ve Me'cuca bile ulasmis bulunuyor. 

Eski zemanlarda da, biitiin diinyada Peygamber gonderilmedik bir yer 
kalmamis gibidir. Hatta, bundan en mahrum zan edilen, Hindistanda bile 
hindlilerden bir Peygamber yapilmis; Allahii tealamn emrleri bildirilmis- 
dir. Hindistanin ba'zi kismlannda, anlasihyor ki, Peygamberlerin "aleyhi- 

-324- 



mxissalevatxi vetteslimat" nurlan, kxifr karanhklan icinde, yildizlar gibi 
parlamisdir. Eger merak ediyor isen, bu sehrleri soyliyebilirim. Ba'zi Pey- 
gamberlere bir kisi bile inanmamis, kimse kabul etmemisdir. Yalniz bir ki- 
sinin inandigi Peygamberler de olmusdur. Ba'zilanna da, iki veya iic kim- 
se iman etmisdir. Hindistanda bir Peygambere, xic kisiden cok inanan ol- 
dugu goriilemiyor. Ya'ni, dort dane iimmeti bulunan Peygamber olmamis- 
dir. Hindiilerin tapindiklan kimselerden ba'zilannin kitablannda, Allahii 
tealanin varligi ve sifatlan hakkinda gorxilen yazilan, hep o Peygamberin 
lsiklannin aksleridir. Ciinki her asrda, her iimmete Peygamber "aleyhimiis- 
salatxi vesselam" gelerek Allahii tealanin varhgini ve sifatlanni bildirmis- 
dir. Onlarin mubarek varhklan olmasaydi, kxifr ve gxinah pislikleri ile kir- 
lenmis olan akllar, iman devletine kavusamazdi. Bu ahmaklar, cxirxik akl- 
lari ile, herkesi kandirip, kendilerine tapmaga zorlamis, [Sizi biz kurtardik, 
bizim sayemizde yasiyorsunuz diyerek,] kendilerinden baska bir kuvvetin 
bulunmadigini sanmislardi. Nitekim, Misr fir'avnlari: (Eger benden baska- 
sina taparsan, seni habs ederim) demisdi. Ba'zilari da, bu kainatin bir ya- 
ratani oldugunu isitdiklerinden, kendilerine yaratici [ebedilider], dedire- 
miyeceklerini anhyarak, bir yaratanin varhgini soylemis, fekat bunun ken- 
dilerine sirayet etdigini bildirerek, bu hile ile insanlan kendilerine tapdir- 
maga ugrasmislardir. 

[Bugxin Hindistanda yayilmis olan, Berehmen ve Buda dinlerinde, orada- 
ki eski Peygamberlerin kitablanndan, sozlerinden ahnmis kiymetli bilgile- 
rin bulundugu gorxilmekdedir. Berehmen ve Buda dinleri, hiristiyanhk dini 
gibi, eski Peygamberlerin "aleyhimxisselam" bildirdigi dogru dinlerin bozul- 
mus, degisdirilmis bir halidir. Bunlann hepsi, Muhammed aleyhisselamin Pey- 
gamber olduguna inanmadiklan icin kafirdir. Seyyid serif-i Cxircani "rahme- 
tullahi aleyh", (Serh-i mevakif) sonunda, xicxincii maksadda, buyuruyor ki: 
(Muhammed aleyhisselamin Peygamber olduguna inanmiyan kafir olur. 
Bunlardan, yehudi ve nasara [hiristiyan], baska Peygamberlere inamyor. [Se- 
mavi dinlere inananlara (Ehl-i kitab), ya'ni (Kitabh kafir) denir.] Baska 
Peygamberlere de inanmiyanlardan, berehmenler, Allahii tealanin varhgi- 
na inanmakdadir. Dehriyye ise, Allahii tealaya da inanmiyor. Hersey tabi'at 
kanunlan ile var oluyor. Bir yaratici yokdur. Dehr, ya'ni zeman ilerledikce, 
hersey degismekdedir diyor). Mecusiler, Allahii tealanin iki olduguna, mxis- 
rikler ve putperestler ise, cok olduguna inamyor. Berehmen, mecusi ve put- 
perestler, kitabsiz kafirdir. Ciinki bir Peygambere inanmiyor. Bir semavi ki- 
tab okumuyorlar. Komxinistler ise, dinsiz, tannsiz kafir olup, dehriyye kis- 
mindandir. Simdi, yeryxizxinde, degisdirilmemis bulunan hak din, yalniz Mu- 
hammed aleyhisselamin getirdigi islam dinidir. Bu dinin, kiyamete kadar bo- 
zulmiyacagini, dogru olarak kalacagini Allahii teala soz vermisdir]. 

Siial: Hindistanda, Peygamber "aleyhimxissalevatxi vesselam" gonderil- 
mis olsaydi, biz de isitirdik. Dilden dile, her tarafa yayihrdi? 

Cevab: Bunlar, bxitxin Hindistana gonderilmis degildi. Ba'zilan, bir 
sehre, hatta bir koye idi. Allahii teala, bir millet veya bir sehr ehalisinden 
en iyisini bu devletle sereflendiriyor, o da, Allahii tealanxn varhgini, birli- 
gini ve emrlerini, Ondan baska kimsenin birsey yaratamxyacagxnx insanla- 
ra bildiriyordu. Onlar da, ona inanmiyor, inkar ediyordu. Cahil, yalancx, de- 

-325- 



li diye alay ediyorlardi. Azginhklan, ona eziyyetleri artinca, Allahii teala 
da, onlan helak ediyordu. Uzun zeman sonra, baska bir Peygamberi, boy- 
lece gonderiyor ve yine boyle oluyordu. Hindistanda boylece yikilmis, 
sehr harabeleri cok goriilmekdedir. Sehrlerin bu sebebden harab oldukla- 
n ve Peygamberlerin da'vetleri, etrafdaki insanlar arasinda yayihp, uzun 
zeman dillerde dolasiyordu. Peygamberlere "aleyhimussalevatii vesse- 
lam" cok kimse inansaydi ve mii'minler hakim olarak kalsalardi, o ze- 
man, bizim de haberimiz olurdu. Fekat bir kisi, birkac giin nasihat edip gi- 
der, buna kimse inanmaz ve bir baskasina, ancak bir kisi, iki kisi inanirsa, 
bize nasil haber gelebilir. Cunki kafirler, dini sondiirmege cahsiyor, baba- 
lannin yoluna uymiyan dini begenmiyorlardi. Kim haber verecek ve kime 
soyliyecek. Sonra Resul, Nebi ve Peygamber kelimeleri, farisi ve arabidir. 
Hind lugatinde bu kelimeler yok idi ki, o Peygamberlere de, bu ismler ve- 
rilmis olsun. Nihayet sunu da soyliyelim ki, Hindistanin Peygamber gelmi- 
yen ve dogru yol gosterilmiyen yerleri de var dersek, buralardaki insanlar, 
dagda, colde yetisen miisrikler gibi olup, inad etdikleri ve herkesi kendi- 
lerine tapdirdiklan halde bile, Cehenneme girmez ve ebedi azab gormez- 
ler. Boylelerin Cehenneme girmesi, akl-i selime, ya'ni sasmiyan akllara uy- 
gun olmadigi gibi, yanilmiyan kesfler de, buna musa'ade etmez. Fekat, bun- 
lardan inad edenlerin bir kisminin Cehenneme gitdiklerini gormekdeyiz. 
Herseyin dogrusunu, ancak Allahii teala bilir. 



Kimseye etmem sikayet, aglanm ben It Mime, 
titrerim miicrim gibi, bakdikca istikbalime! 

260 

IKiYUZALTMISINCI MEKTUB 

Bu mektub, hakfkatleri bilen, ma'rifetler sahibi, ilahi feyzlere, sonsuz 
rahmetlere kaviisnius oglu seyh Muhammed Sadika yazilmisdir. iniani-i 
Rabbani hazretlerinin yolunu ve Vilayet-i evliya, Vilayet-i enbiya ve Vi- 
layet-i ulyayi ve insandaki on latifeyi bildirmekdedir: 

Bismillahirrahmanirrahim. Alemlerin rabbi olan Allahii tealaya hamd 
olsun! Peygamberlerin en ustuniine salat ve selam olsun! Ey oglum, Alla- 
hii teala, seni mes'ud eylesin! insana (Alem-i sagfr) ya'ni kiiciik alem de- 
nir. Bu Alem-i sagfr, on parcadan meydana gelmisdir. Bu on parcanin be- 
si (Alem-i emr)dendir. [Bu alemde madde ve olemek yokdur.] Bu bes la- 
tife, (Kalb), (Ruh), (Sir), (Haff) ve (Ahfa)dir. Bu bes latifenin asllari, 
kokleri (Alem-i kebir)dedir. [(Alem-i kebir), biiyiik alem demekdir. insan- 
dan baska hersey demekdir.] Insani meydana getirmis olan on parcadan dor- 
dii kati, sivi, gaz maddeleri ve enerjidir. Bunlann asllari da Alem-i kebir- 
dedir. Bes latifenin asllari, Arsin disinda goriiliir. Arsin disi, Alem-i emr- 
dir. Ya'ni maddesiz, hacmsizdir. Bunun icin, Alem-i emre (La-mekanf) 
denir. imkan dairesi, ya'ni mahluklar, bu bes ashn sonunda biter. [Arsin icin- 
deki mahluklar maddeden yapilmisdir. Zemanh ve hacmlidirler. Bunlara 
(Alem-i halk) ya'ni olcii alemi denir. Halk, olcii de demekdir.] Mahluklar, 
ademle viicudiin birlesmesinden meydana gelmisdir. Ademle viicudiin 

-326- 



birlesmesi, bes ashn sonuna kadardir. 

Aklh, uyanik bir salik [ya'ni tesavvuf yolcusu], yaradihsinda Muham- 
medi ise, Alem-i emrin bes latffesini, siralan ile gecdikden sonra, bunla- 
nn Alem-i kebirdeki asllannda seyr eder. Ya'ni ilerler. Allahii tealanin lut- 
fii ile, bu bes ashn herbirini inceden inceye gecerek sonuna gelir. Boyle- 
ce, imkan dairesini (Seyr-i ilallah) ile bitirmis olur. (Fena) hasil oldu de- 
nir. Simdi (Vilayet-i sugra)ya baslamis olur. Bu vilayete (Vilayet-i evliya) 
da denir. Bundan sonra, bu bes ashn da ash olan, Allahii tealanin ismleri- 
nin zillerinde seyre baslar. Bu zillerde adem bulunmaz. Allahii tealanin ih- 
sani ile bu zilleri birer birer (Seyr-i Allah) ile gecerek sonuna vanr. Boy- 
lece, ismlerin zilleri biterek, Allahii tealanin ismleri ve sifatlan mertebe- 
sine erisir. Vilayet-i sugrada yukselmek, buraya kadardir. Burada tarn 
Fena hasil olmaga baslar. (Vilayet-i kubra)ya ayak basilmis olur. Bu vila- 
yete, (Vilayet-i enbiya) da denir. 

Peygamberlerden ve meleklerden baska, biitiin mahluklann (Mebde-i 
te'ayyiin)leri, bu zil dairesinde bulunur. Her ismin zilli, bir insanin meb- 
de-i te'ayyiiniidiir. Peygamberlerden sonra, insanlann en iistiinii olan 
hazret-i Ebu Bekrin mebde-i te'ayyiinii, bu dairenin en iistiindeki nokta- 
dir. Salik, kendinin mebde-i te'ayyiinii olan isme vannca (Seyr-i ilallah)i 
bitirir demislerdir. Buradaki ism, Allahii tealanin isminin kendi degildir. 
Bu ismin zilline vannca demekdir ki, o ismin, zillerinden bir zildir. Bu zil- 
ler, ismlerin ve sifatlann tafsilidirler. Mesela ilm sifatimn parcalan vardir. 
Bu parcalar, birer birer bu sifatin zillidirler. Bu sifat, o zillerin icmali, top- 
lulugudur. Bu parcalardan herbiri, Peygamberlerden baska, bir insanin 
mebde-i te'ayyiiniidiir. Peygamberlerin ve meleklerin mebde-i te'ayyiin- 
leri, bu parcalann asllan, biitiinleri olan ismlerdir. Mesela, ilm, kudret ve 
irade gibi sifatlardir. Bircok kimsenin mebde-i te'ayyiinleri, tek bir sifat- 
dir. Fekat cesidli bakimlardan aynhrlar. Mesela, Muhammed aleyhissela- 
min mebde-i te'ayyiinii ilm sanidir. Yine bu ilm sifati, baska bir bakimdan, 
Ibrahim aleyhisselamin da mebde-i te'ayyiiniidiir "ala nebiyyina ve aley- 
hissalatii vetteshmat". Yine bu sifat, baska bir bakimdan da, Nuh aleyhis- 
selamin mebde-i te'ayyiiniidiir. Bu cesidli bakimlar, haci Muhammed Es- 
refe yazilan mektubda aciklanmisdir. Biiyiiklerden kimisi, hakikat-i Mu- 
hammedi, (Te'ayyun-i evvel)dir. Her kemalin bir arada bulundugu hazret- 
dir. Buna (Vahdet) denir demislerdir. Bu fakirin anladigina gore, bu vah- 
det mertebesi, bu zil dairesinin merkezi, toplulugudur. Bu soziimii, su da 
kuvvetlendiriyor ki, insanlann mebde-i te'ayyiinleri, ismlerin ve sifatlann 
ilmdeki suretleri, goriintiileridir demislerdir. ilmdeki varhk, kendisi de- 
gil, kendinin zillidir, goriintiisiidiir. Bunun icin, ilmdeki bu suretler, ism- 
lerin ve sifatlann zilleridir. Bizim bu dairemiz, ziller dairesinin cevresi ve 
merkezidir. Asl daire degildir. Bu zil dairesini, te'ayyiin-i evvel sanmislar. 
Bunun merkezini topluluk bilerek (Vahdet) demislerdir. Bu merkezin acil- 
masini, ya'ni cevresini Vahidiyyet sanmislardir. Zil dairesinin iistii olan ism- 
lerin ve sifatlann dairesini, te'ayyiinlerle baghhgi olmiyan Zat-i teala 
sanmislardir. Hasa! Oyle degildir. Ciinki o biiyiiklere gore, ismler ve sifat- 
lar, zatin kendisidirler. Zatdan ayn, baska degildirler. Bunun icin, zil da- 
iresinin iistii, ya'ni ismlerin ve sifatlann mertebesi, zatin kendisi olur. 

-327- 



Ondan ayn olmaz. Halbuki, sifatlar zatdan ayn olarak var olduklanndan, 
ismlerin ve sifatlann dairesi, Zat-i tealadan ayn olur. Sifatlan zatin ken- 
disi demisler, boyle olmadigini bilememisler. 

Zil dairesinin merkezi, bu dairenin ash olan list dairenin merkezinin zil- 
lidir. list daire, ismlerin, sifatlann, sanlann ve i'tibaratin dairesidir. Haki- 
kat-i Muhammedi, bu asl dairesinin merkezidir. ismlerin ve sanlann top- 
lulugudur. Bu dairede ismlerin ve sifatlann yayilmasi, vahidiyyet mertebe- 
sidir. ismlerin zillerinin mertebesinde vahdet ve vahidiyyet kelimelerini kul- 
lanmak, zilli asl ile kansdirmakdan ileri gelmekdedir. Buradaki seyre, 
(Seyr-i l'illah) demek de boyledir. Ciinki bu seyr, (Seyr-i ilallah)dir. Bu seyr- 
den sonra, eger yiikselmek nasib olursa, zil dairesinin ash olan, ismlerin ve 
sifatlann dairesinde Seyr-i fillah ile seyr olur. Vilayet-i kiibra dereceleri- 
ne baslar. Bu vilayet-i kiibra, Peygamberlere "aleyhimussalevatu vettesli- 
mat" mahsusdur. Onlarin izlerinde gitdikleri icin, Eshab-i kirami da, bu 
ni'mete kavusurlar. Bu diisey durumdaki dairenin yatay capinin altinda bu- 
lunan yanm dairede ismler ve (Sifat-i zaide) bulunur. Ustdeki yanm dai- 
rede sii'un ve ftibarat-i zatiyye bulunur. Alem-i emrin bes latifesi, bu 
ismler ve sanlar dairesinin sonuna kadardir. Allahii tealanin lutfii ve ihsa- 
m ile, eger sifatlar ve sanlar makamindan yukan cikihrsa, bunlann ash olan 
dairede seyr olur. Bu asllarm dairesinden sonra, bunlann da asllan daire- 
sinde seyr olur. Bu daireyi de gecdikden sonra, bunun iistiindeki daireden 
bir kavs, bir yay goriiniir. Bunu da gecmek lazimdir. Bu list daireden, bir 
yaydan baska birsey goriinmediginden, yalniz kavs diyerek sozii kesiyoruz. 
Burada ince bir sir vardir. Bu sirri bildirmediler. ismlerin ve sifatlann ve 
su'unlann mebde'leridirler. Bu iic asllardaki dereceler, nefs-i mutmeinne- 
ye mahsusdur. Nefs, bu mertebelerde itminana kavusur. Yine bu makam- 
da, (Serh-i sadr) olur. Salik, (islam-i hakfki) ile sereflenir. Bu makamda, 
nefs-i mutmeinne, gogse yerlesir ve (Riza makami)na kavusur. Bu makam, 
Vilayet-i kiibranin sonudur. Bu vilayete, (Vilayet-i enbiya) da denildigini 
yukanda bildirmisdik. 

Seyr, buraya kadar varinca, is bitdi sanildi. (Bunlann hepsi, ism-i zahi- 
rin aciklanmasidir. Bu ism, ucmak icin lazim olan bir kanatdir. Mukaddes 
aleme ucmak icin lazim olan ikinci kanat olan ism-i batin da, boyle birer hi- 
rer gecilirse, iki kanat elde edilmis olur) sesini duyurdular. Allahii teala- 
nin lutfii ve ihsani ile, ism-i batinda da seyr bitince, iki kanat elde edilmis 
oldu. Bize dogru yolu gosteren Allahii tealaya hamd olsun! O bize dogru 
yolu gostermeseydi, biz bulamazdik. Rabbimizin Peygamberleri dogru 
sozlii olarak gelmislerdir. 

Ey oglum! ism-i batindaki seyrden ne yazayim ki, o seyri ortmek, giz- 
lemek lazimdir. O makamdan su kadar aciklanabilir ki, ism-i zahirde seyr, 
sifatlarda seyr olup, Zat-i teala ile hie ilgisi yokdur. ism-i batinda seyr de, 
her ne kadar ismlerde seyrdir. Fekat bu seyr, Zat-i teala ile ilgilidir. Bu ism- 
ler, Zat-i tealayi orten perdeler gibidir. Mesela, ilm sifatinda Zat-i teala hie 
akla gelmez. Alim ismi ise, sifat perdesi gerisinde, Zat-i tealayi bildir- 
mekdedir. Ciinki alim, ilm sahibi olan zatdir. O halde ilmde seyr, ism-i za- 
hirde seyrdir. Ahmde seyr, ism-i batinda seyrdir. Oteki sifatlar ve ismler de 
boyledir. ism-i batinla ilgili olan ismler, meleklerin mebde-i te'ayyiinleri- 

-328- 



dir. Bu ismlerde seyre baslamak (Vilayet-i ulya)ya ayak basmak olur. Bu 
vilayete, (Vilayet-i mele-i a'la) da denir. [(Mele') cema'at, galabalik demek- 
dir.] Ism-i zahir ile ism-i batini anlatirken bildirdigimiz, ilm ile alim arasin- 
daki farki az sanmayiniz! Ilmden alime az yol vardir dememelidir. Yer kii- 
resi ile Ars arasindaki uzaklik, o iki ism arasindaki uzaklik yaninda, okya- 
nus yaninda bir damla su gibidir. Soylemeleri yakin, kendileri cok uzakdir. 
Kisaca soyledigimiz her makam da boyledir. Mesela, Alem-i emrin bes la- 
tifelerini gecip, bunlann asllannda seyr olunur. Boylece, imkan [ya'ni 
mahluklar] dairesi biter sozii ile, Seyr-i ilallah, basindan sonuna kadar 
anlatilmisdir. (Bu seyrin yapilmasi icin, ellibin senelik yol gecilir) demis- 
lerdir. Me'aric suresinin dorduncii [4] ayetinde mealen, (Melekler ve Ruh 
oraya ellibin senelik bir giinde cikarlar) buyurulmakdadir ki, bu sozumii- 
ze isaret etmekdedir. Boyle olmakla beraber, Allahxi tealamn ihsanmin cek- 
mesi ile, bu uzun zemanhk is, goz acip kapayincaya kadar yapilabilir. Fa- 
risi misra' tercemesi: 

Kerimlerle yapilan islerde gticluk yokdur! 

Yine bunun gibi, islerin ve sifatlann ve su'unlann ve i'tibaratin daire- 
sini gecerek, bunlann asllannda seyr olunur denildi. ismlerin, sifatlann, 
sii'un ve i'tibaratin hepsini gecmek, soylemekle kolaydir. Fekat, bunlari gec- 
mek cok zordur. O kadar cok zordur ki, tesavvuf biiyiikleri "rahmetulla- 
hi teala aleyhim ecma'in", (insani kavusduran konaklar sonsuzdurlar. Bit- 
mez tiikenmezler) demisler. (Mertebelerin hepsi seyr edilemez) buyurmus- 
lardir. Farisi beyt tercemesi: 

Onun guzelligi bitmez, Sa'dinin sozii tiikenmez, 
Istiskali susuz olur, denizin suyu eksilmez. 

Kavusmak icin gecilecek konaklarm sonsuz olmasini, sifatlann tecelli- 
leri bakimindan degil de, Zat-i ilahinin tecellileri sonsuz oldugu icin soy- 
lenmisdir sanmayiniz! Bunun gibi, bitmiyen giizelligin, sifatlann guzelligi 
olmayip, zatin giizelligidir demeyiniz! Ciinki zatin bu tecellileri, sii'un ve 
i'tibarat olmaksizin degildir. Zatin o guzelligi, cemal sifatlarinin arkasin- 
da olmaksizin degildir. Ciinki bu mertebede, sifatlann perdeleri olmaksi- 
zin soz edilemez. Allahii tealayi taniyan kimsenin dili tutulur, soyliyemez 
olur. Her tecellide, biraz zil, goriintii bulunur. O makamda, sii'unu araya 
katmadan olamaz. Bunun icindir ki, o viisul konaklan ve giizellik merte- 
beleri, ismlerin ve su'unlann dairesindedir ve onlara gore sonsuzdur. 

Bu fakire "kaddesallahii teala sirrehul'aziz" gosterdikleri ise, tecellile- 
rin ve zuhurlann otesindedir. ister zatin tecellisi desinler, ister sifatlann te- 
cellisi desinler, hepsinin otesidir. ister zatin, ister sifatlann guzelligi desin- 
ler, biitiin giizelliklerin otesidir. Bunun icin, yiiksek istekleri, cok kiymet- 
li maksadlari bu dar kelime kadrosu ile, kisaca anlatmis bulunuyorum. Son- 
suz denizleri, birkac siseye doldurmus gibi oluyorum. Oyle ise, anlamamaz- 
lik etme! 

Yine soziimiize donelim! ism-i zahir ve ism-i batin iki kanadi ele gecdik- 
den sonra, ucmak nasib olursa, yukan cikilirsa, buraya cikan, insanin ener- 
ji, hava ve su parcalan oldugu anlasihr. Melekler de, bu tic parcadan yapil- 

-329- 



misdir. Hadis-i serffde bildirildi ki, (Meleklerin bir kismi atesden ve kar- 
dan yaratdmisdir. Bunlar, atesle kari birarada bulunduran Rabbimizde hic- 
bir noksanlik yokdur derler). Bu seyrde iken rii'yada gosterdiler ki, sanki 
bir yolda gidiyorum. Cok gitmekden yorulmusum. Yiiniyebilmek icin bir 
sopa, baston anyorum. Bulamiyorum. ilerliyebilmek icin, call cirpiya ya- 
pisiyorum. Bu da olmuyor. Oylece yiiriimek zorunda kahyorum. Bir zeman, 
boyle ilerledim. Bir sehr goriindii. Yaklasdim. Sehre girdim. Bu sehrin, 
(Te'ayyiin-i evvel) oldugu bildirildi. Bu te'ayyiin, biitiin ismlerin, sifatla- 
nn, sii'un ve i'tibaratin mertebelerini ve bu mertebelerin asllanni ve bu asl- 
lann da asllanni kendinde toplamisdir ve Zat-i ilahinin i'tibaratinin sonu- 
dur. Bu i'tibarat, ilm-i husulide, birbirlerinden ayrildilar. Bundan sonra seyr 
olursa, ilm-i huzuri ile ilgili olur. 

Ey oglum! O makamda, ilm-i husuli ve ilm-i huzuri demek, misal ve ben- 
zetmek yolu ile soylenir. Ciinki, Zat-i ilahiden ayn olan sifatlar, ilm-i husu- 
li ile bilinir. i'tibarat-i zatiyye, Zat-i tealadan hie ayn degildirler ve ilm-i hu- 
zuri ile bilinirler. Ciinki bu makamda, ilm, bilinen seye yalniz baglanir, bi- 
linen seyden hicbirsey ilmde bulunmaz. Te'ayyiin-i evvel demek olan, o bii- 
yiik sehrde, Peygamberlerin ve meleklerin biitiin vilayetleri vardir. Mele- 
i a'la denilen meleklerin yiikseklerinin (Vilayet-i ulya)sinm sonu bu makam- 
dadir. Bu makamda, bu te'ayyiin-i evvelin, hakikat-i Muhammedi olup ol- 
madigi dusiiniildii. Hakikat-i Muhammedinin, yukanda soylenilen gibi ol- 
dugu anlasildi. Ona te'ayyiin-i evvel denilmesi, bu te'ayyiin-i evvelin zilli- 
nin merkezi oldugu icindir. ismleri, sifatlan, sii'un ve i'tibarati kendinde top- 
lamisdir. Bu sehrin iistiinde seyr edilince, (Kemalat-i niibiivvet)e, ya'ni 
Peygamberlik derecelerine baslamr. Bu derecelerde, yalniz Peygamberler 
"aleyhimiissalevatu vettehiyyat" seyr eder. Peygamberlik makaminin dere- 
celeridir. Peygamberlerin izinde gidenlerin biiyiiklerine de, tatdinhr. insa- 
m meydana getiren on parca icinde, bu derecelere yiikselen toprak madde- 
leridir. ister Alem-i emrden olsun, ister Alem-i halkdan olsun, dokuz par- 
cadan herbiri, bu makamda, toprak maddesinin yolunda ilerler. Onun ya- 
rn sira, bu ni'metle sereflenirler. Toprak maddeleri yalniz insanda bulundu- 
gundan, insanlann iistiinleri, meleklerin ustiinlerinden daha iistiin oldu. Top- 
rak maddelerinin kavusduklanna, hie kimse kavusmamisdir. Ayet-i kerime- 
de bildirilen (diiiiiiv) hasil oldukdan sonra, tedella sirn bu makamda hasil 
olur. (Kabe-kavseyn ev edna)nin icyiizii meydana cikar. Bu seyrde iyice an- 
lasildi ki, Vilayet-i sugra, Vilayet-i kiibra ve Vilayet-i ulyanin hepsi, Peygam- 
berlik makaminin kemalatimn zilleri, golgeleridir. Biitiin o kemalat, o de- 
receler, bu derecelerin misalleri, goriintiileridir. iyi anlasildi ki, bu seyrde, 
bir nokta ilerlemek, Vilayet makaminin biitiin derecelerinden daha cokdur. 
Bu kemalatin hepsinin ne kadar olacagini bundan anlamahdir. Gecilmis de- 
recelerin hepsi, bunun yaninda, okyanus yaninda bir damla gibi kahr. Bu- 
rada, bu oranti bile yokdur. Diyebiliriz ki, (Peygamberlik makami) yanin- 
da, (Vilayet makami), sonsuz yaninda, ufak birsey gibidir. Siibhanallah! Ca- 
hilin biri, bu sirdan haber vererek, evliyahk, Peygamberlikden daha yiiksek- 
dir der. Bunlan anlamiyan, bir baskasi da, bu sozii diizeltmek icin, Peygam- 
berlerin vilayeti, kendi Peygamberliginden daha yiiksekdir der. Agizlann- 
dan cikan, cok biiyiik oldu. Allahii tealamn ihsani ile ve Peygamberinin 

-330- 



"aleyhi ve ala alihissalatii vesselam" sadakasi olarak, bu seyr bitince, bir adim 
daha ileri atilacak olsa yok olunur. Bunun otesinin yalniz adem oldugu 
anlasildi. 

Ey oglum! Bu sozlerden, sanmayasin ki, Anka kusu avlamla. Hayir, ha- 
yir. Oyle degil! Farisi beyt tercemesi: 

Anka avlamlmaz tuzagi topla! 
tuzaga giren, oluryalniz hava! 

Allahii teala, her diisiincenin otesindedir. O, otelerin otesi, otelerin 
otesidir. Farisi beyt tercemesi: 

Hie noksam olmiyan cok uzakdir, 
ona yetisiriz sanmak tuhafdir! 

Uzak demekle, arada perdeler var sanilmasin! Ciinki biitiin perdeler asil- 
mis, hie perde kalmamisdir. Uzakhk, biiyiikliikdendir. Anlasilamaz. Kav- 
ranilamaz. Bulunamaz. Allahii tealanin varhgi, her mahluka cok yakindir. 
Anlamakdan, bulmakdan cok uzakdir. Evet, secilmislerden cok az kimse- 
yi, Peygamberlerin "aleyhimussalevatii vetteslimat" yam sira, biiyukliik per- 
delerinin icine ahrlar. Onlara yapilan ihsanlar bilinemez. 

Ey oglum! Bu isler, yalniz insanin (Hey'et-i vahdanf)sine olur. Bu 
hey'et, on parcadan yapilmisdir. Alem-i halk ile, Alem-i emrin hepsinden 
meydana gelmisdir. Bununla beraber, bu makamda, hepsinin basi, toprak 
maddeleridir. Ondan otesi, ancak yoklukdur denildi. Ciinki, disarda ve ilm- 
de olan varhklann mertebeleri gecildikden sonra, bunlann tersi olan adem 
hasil olur. Allahii tealanin kendisi, bu varhklann ve ademin otesidir. O ma- 
kamda adem bulunmadigi gibi, varhklar da yokdur. Ciinki, tersi adem 
olan bir viicud, Zat-i ilahiye layik degildir. Baska kelime bulunamadigi icin, 
o mertebede viicud, ya'nivarhk dersek, tersi, karsihgi adem, ya'niyokluk 
olmiyan viicud demekdir. Bu fakir, bir mektubumda [ikiyiizotuzdordiincii 
(234) mektubda], (Allahii tealanin kendisi viicuddiir) demisdim. Bunu, an- 
lamiyarak yazmisdim. isin ic yiiziine varamamisdim. Vahdet-i viicud gibi 
birkac bilgi de, boyle yazilmisdi. isin icyiiziinii bildirdikleri zeman, baslan- 
gicda ve yolda iken yazdiklanma ve soylediklerime pisman oldum. Tevbe 
ve istigfar eyledim. Estagfirullah ve etubii ilallah min cemfi ma kerihallah 
"siibhanehu ve teala". 

Buraya kadar olan aciklamadan anlasildi ki, Peygamberlik dereceleri, 
cikarken gecilmekdedir. Peygamberlik yiikselmelerinde, insan Hakka dog- 
rudur. Coklan, vilayetde yiikselirken, insan Hakka dogrudur. Niibiivvet- 
de, mahluklara karsidir. Yiikselirken, vilayet dereceleri, inerken Peygam- 
berlik dereceleri vardir demislerdir. Bunun icin, evliyahgi, Peygamberlik- 
den daha yiiksek sanmislardir. Evet, Vilayetde de, Niibiivvetde de, hem ci- 
kis, hem de inis vardir. Her iki cikisda da, insan Hakka dogrudur. inislerin- 
de ise, mahluklara dogrudur. Boyle olmakla birlikde, Peygamberlikdeki inis- 
de, insan biitiin biitiin mahluklara karsidir. Evliyahkdaki inisde, biitiin 
biitiin mahluklara dogru degildir. Batini Hak ile, zahiri halk ile olur. Ciin- 
ki vilayet sahibi, ya'ni Veil "kaddesallahii teala sirrehiil'aziz" cikis makam- 

-331- 



lanni bitirmeden, inise baslamisdir. Bunun icin, gozii hep yukandadir. 
Biitiin varligi ile halka bakamamakdadir. Niibiivvet sahibi ise,yiikselme ma- 
kamlannin hepsini bitirip de indigi icin, biitiin varligi ile insanlan Hak te- 
alaya cagirmaga bakmakdadir. Bunu iyi anla! Bu serefli bilgileri, simdiye 
kadar, hicbir kimse soylememisdir. 

Yukan cikisda, toprak maddeleri, insanin biitiin parcalan icinde, en 
yukan yiikseleni oldugu gibi, inisde de, en asagi inerler. Ciinki bunlann ya- 
ratildigi yer, hepsinden daha asagidir. Hepsinden daha asagi indigi icin, onun 
sahibinin da'veti, daha kuvvetli olur. O, herkesden daha cok faide verici olur. 

Ey oglum! Bizim yolumuzda seyr kalbden baslar. Kalb de, Alem-i emr- 
dendir. Bunun icin, soze Alem-i emrden baslandi. Baska tankatlerde, on- 
ce nefsin tezkiyesinden, temizlenmesinden baslanir. Cesedi temizlerler. 
Bundan sonra, Alem-i emre sira gelir. Allahii tealanin diledigi kadar yiik- 
selirler. Bunun icindir ki, baskalannin sonu, bu biiyiiklerin basinda yerles- 
dirilmisdir. Bu tarik, yollann en cok yaklasdincisi olmusdur. Ciinki bu seyr- 
de, nefsin tezkiyesi ve cesedin temizlenmesi de birlikde olmakdadir. Boy- 
lece, yol kisa olur. Bunun icindir ki, bu biiyiikler, Alem-i halkin seyrini bo- 
suna vakt gecirmek bilirler. Hatta, zararh, isi bozucu oldugunu anlamislar- 
dir. Ciinki baska tarikatlerin salikleri, sikintih riyazetler ve agir miicahe- 
delerle tezkiye yaparak, Alem-i halkin suretinin collerini gecdikden son- 
ra, Alem-i emrin seyrine baslayinca ve kalbin cekilmesi ve ruhun lezzet al- 
masi hasil olunca cok olur ki, bu cekilmege ve lezzete baglamp kahrlar. 
Alem-i emrin mekansiz, maddesiz olmasi bunlan aldatir. Bu alemin nasil 
oldugu anlasilmamasi karsisinda, nasil oldugu hie anlasilamiyan maksada, 
hedefe gitmegi unuturlar. Bunun icindir ki, bir sank, (Otuz senedir ruhu- 
mu Hak sanarak tapindim) demisdir. Bir baskasi, ayet-i kenmedeki (isti- 
va)nin ic yiizii ve Arsin iistiindeki miinezzeh mertebenin goriinmesi, an- 
lasilmasi giic olan ma'rifetlerdir demisdir. Halbuki, yukanda bildirilenler- 
den anlasildi ki, miinezzeh dedikleri o mertebe, mahluklar dairesindedir. 
Hicbirseye benzemez goriiniir ise de, benzetilir. Tenzih gibi goriinen tes- 
bihdir. Bu yiiksek yolun biiyiikleri "kaddesallahii teala esrarehiimiiraziz" 
boyle degildirler. Seyre, Cezbe makamindan baslarlar. Lezzetlerin yardi- 
mi ile, ilerlerler. Bu cekilis ve lezzet bunlar icin baskalannin riyazetleri ve 
miicahedeleri gibi olur. Baskalannin kavusmalarmi bozan seyler, bu bii- 
yiiklerin kavusmalanna yardimci olurlar. Alem-i emrin mekansizhgini, 
maddesizligini, mekanh, maddeli bulur; tarn mekansiz olani ararlar. O 
alemin anlasilamazhgini anlasilabilir bularak, hie anlasilamiyana yiikselir- 
ler. Bunun icin de, baskalari gibi, vecde, hale aldanmazlar. Bu yolun cevi- 
zine, cam parcalanna, cocuklar gibi bakmazlar. Tesavvufcularm, yaldizh 
bos sozleri ile ogiinmezler. Onlann anladik sanarak soyledikleri ile iftihar 
etmezler. Yalniz bir olani isterler. ism ve sifatlan degil, yalniz zati ararlar. 

Yukanda bildirilen yiikselme, yaradihsda, tarn uygun, Muhammedi 
olanlar icindir. Bunlar, Alem-i emrin, hem Alem-i sagirde olan, hem de 
Alem-i kebirde olan, bes cevherinin biitiin derecelerine yiikselebilirler. 
Bunlann asllari olan, Allahii tealanin ismlerinin zilleri dairesinden de 
pay ahrlar. Bu zillerin asllari olan ismlerin ve sifatlann makaminda da seyr 
ederler. Yaradihsda tarn uygun dedim. Cunki Muhammedi oldugu halde, 

-332- 



Alem-i emr latifelerinin sonuncusu olan hafinin derecelerine yiikselen, fe- 
kat bu derecelerin hepsini gecemiyen, sonuna varamiyanlar, basinda ve- 
ya ortasinda kalanlar cokdur. Ahfayi bitiremeyince, bunun asllarini da, boy- 
lece bitiremez. isi sonuna gotiiremez. Alem-i emrin baska dort latifelerin- 
de de boyle olur. Yaradihsda, her bir mertebeye uygun olan kimse, o 
mertebenin sonuna kadar ilerler. Bir mertebenin basinda veya ortasinda 
kalmak, noksan olmagi gosterir. Sona kil kadar bile varamamak, noksan- 
likdir. Farisi beyt tercemesi: 

Dostun ayrihgi az olsa da, az degildir. 
goz icinde yarim kil olsa da cok gorunur. 

Bu noksanhk, asllann asllannda da kendini gosterir. Aranilana kavus- 
magi engeller. Yukanda yazilanlar, Muhammedi yaradihsh olanlar icindir 
demisdik. Ciinki, yaradihsda Muhammedi olmiyanlardan birinin cikacagi 
en yiiksek derece, vilayet derecelerinin birincisi olur. Birinci derece demek, 
kalb mertebesi demekdir. Bir baskasi, ikinci dereceye kadar yukselebilir. 
Ikinci derece, ruh makamidir. Uciincii bir kimse, iiciincii dereceye kadar 
cikabilir. Uciincii derece, sir makamidir. Bir dordiincii kimse dordiincii de- 
receye kadar yukselebilir. Dordiincii derece, hafi makamidir. Birinci dere- 
cede, Allahii tealamn (Sifat-i efaliyye)si tecelh eder. ikinci derecede (Si- 
fat-i siibutiyye)si tecelli eder. Uciincii derecede, (Sii'un ve i'tibarat-i zatiy- 
ye) tecelli eder. Dordiincii derece, selbi olan sifatlara uygundur. Tenzih ve 
takdis makamina uygundur. Vilayetin her derecesi, ulul'azm bir Peygam- 
berin altindadir. Vilayetin birinci derecesi, Adem aleyhisselamin "ala ne- 
biyyina ve aleyhisselam" altindadir. Onun terbiye edicisi, tekvin sifatidir. 
insanlann her isini, her hareketini bu sifat yapar. ikinci derece, ibrahim 
aleyhisselamin altindadir. Nuh "aleyhisselam" da, bu makamda ortakdir 
"ala nebiyyina ve aleyhimessalevatii vetteslimat". Bunlann rabbi, ilm si- 
fatidir. Bu sifat, (Sifat-i zatiyye)nin en genisidir. Uciincii derece, Musa aley- 
hisselamin ayagi altindadir. Onun rabbi, su'tinlann makamindan, kelam sa- 
nidir. Dordiincii derece, Isa aleyhisselamin ayagi altindadir "ala nebiyyi- 
na ve aleyhissalatu vesselam". Onun rabbi, selb sifatlanndandir, siibut si- 
fatlanndan degildir. Bu derece, takdis ve tenzih makamidir. Meleklerin co- 
gu, bu makamda, Isa aleyhisselamla ortakdirlar. Bu makamda biiyiik san 
vardir. Besinci derece, Peygamberlerin sonuncusunun ayagi altindadir 
"aleyhi ve aleyhimiissalevatii vetteslimat". Onun rabbi, rablerin rabbidir 
ve sifatlan, su'tinlan, takdisleri ve tenzihleri kendinde toplamakdadir. 
Biitiin yiiksek derecelerin merkezidir. Hepsinin iistiinde olan bu rabbe, si- 
fatlann ve sii'unlann mertebesinde (San-ul-ilm) adini vermek uygun olur. 
Ciinki bu san, biitiin derecelerin ustiindedir. Bu baghhk icindir ki, onun mil- 
leti, ibrahim aleyhisselamin milleti oldu. Onun kiblesi, bu iimmete de kib- 
le oldu. 

Vilayet mertebelerinin ustiinliigii, derecelerin onde ve arkada olmala- 
nna bagh degildir. Ahfa sahibinin daha iistiin olmasi lazim gelmez. Ustiin- 
liik, asla olan yakinhga, uzakhga ve zil derecelerinin az veya cok konakla- 
nni gecmege baghdir. Kalb latifesinin sahibi olan bir Veli, asla daha yakin 
oldugu icin, o kadar yakin olmiyan ahfa sahibinden daha iistiin olur. Birin- 

-333- 



ci derecede olan bir Peygamberin "sallallahu teala aleyhi ve sellem" vila- 
yeti, sonuncu derecede olan bir Velinin derecesinden elbette daha yuksek- 
dir. 

Latifelerin, kalbden ruha ve ruhdan sirra ve sirdan hafiye ve hafiden ah- 
faya dogru siilukii, yaradihsinda Muhammedi olanlar icindir. Bu bes lati- 
feyi sira ile bitirerek, bunlann asllannda da, bu sira ile seyr eder. Daha son- 
ra, bu asllann da asllannda, bu sira ile, seyrini bitirir. Bu sira ile olan yol, 
yollann en kiymetlisidir. Cabuk kavusdurur. Ehadiyyete seyr edenler icin, 
Sirat-i mustakimdir. Baska vilayetlerde boyle degildir. Onlarda, maksada 
kavusmak icin, her dereceden birer dar yol acihr. Mesela, kalb makamin- 
dan bir yol acarak, kalbin ashnin ash olan Sifat-i ef'ale gidilir. Bunun gi- 
bi, ruh makamindan sanki bir yol acihp, Sifat-i zatiyyeye gidilir. Allahii te- 
alanin fi'lleri ve sifatlan, zatindan ayn degildirler. Ayrihklan varsa, ziller- 
de aynhkdir. Bunun icin, fi'llere ve sifatlara vasil olanlara, Zat-i tealanin 
tecelhlerinden de biraz hasil olur. Halbuki, ahfa sahiblerine, seyrleri bitin- 
ce, bu tecelhler hasil olmakdadir. Bu tecelhlerin asagi ve yukan dereceler- 
de olmalan birbirlerine benzemez. Kalb sahibinin tecellisi ile, ahfa sahibi- 
nin tecellisi mxisavi olmaz. Fekat, burasini yanhs anlamamahdir. Bu ayn- 
hk, Veliler arasinda, birbiri ile olur. Kalb sahibi ile ahfa sahibleri, kemale 
vasil olduklanndan sonra, kalb vilayetinin sahibi, ahfa vilayetinin sahibi- 
nin vilayetinden daha asagidir. Fekat, Veliler ile Peygamberler arasinda bu 
ayrihk yokdur. Ciinki, bir Peygamberin (Kalb makami)ndan olan vilaye- 
ti, bir Velinin (Ahfa makami)ndan olan vilayetinden daha iistiindur. O Ve- 
il, ahfa derecelerinin sonuna varmis olsa da, O Nebinin derecesine varamaz. 
Bu Velinin basi, her zeman, yine bu vilayetin sahibi olan bir Peygamberin 
ayagi altindadir. Saffati suresinin yiizyetmisbirinci ayetinde mealen, (Pey- 
gamberlere yardim edilecegini, onlarin iisliin olacagini ezelde yazdik) bu- 
yuruldu. Bu ayrihk, Peygamberlerin birbiri arasinda da vardir. Yiiksek de- 
rece sahibi, asagi derece sahibinden daha yiiksekdir. Fekat, Peygamberler 
arasinda olan bu ayrihk da, Alem-i emr kemalatimn dairesinin sonuna ka- 
dardir. Bundan sonra, iistunluk, yiikseklige ve alcakhga bagh olmaz. Bu ma- 
kamda, asagi derece sahibi, yukan derece sahibinden daha iistiin olabilir. 
Mesela, bu makamda, Musa aleyhisselamla Isa aleyhisselam arasinda iis- 
tiinluk farki oldugunu goriiyoruz. Burada, Musa aleyhisselam daha biiyiik- 
diir ve daha sanhdir. Isa aleyhisselamda bu biiyukluk ve boyle san yokdur. 
Bu mertebede iistunliik baska birseye baghdir. Bu derecelerin yukan, 
asagi olmasina bagh degildir. Bunu, daha ileride insaallah genis olarak bil- 
direcegim. Bunun gibi, Ibrahim aleyhisselam ile, baska peygamberler ara- 
sinda da, Ka'benin hakikatine bagh kemalatda ayrihk bulduk. Ka'benin ha- 
kikati, insan ve melek hakikatlerinin hepsinden daha iistundur. Ibrahim 
aleyhisselamin o makamda biiyiik sani ve yiiksek mertebesi vardir ki, Mu- 
hammed aleyhisselamdan baska higbir Peygamber, bu sana ve riitbeye 
yetisememisdir. Bu cok yiiksek makam Allahii tealanin azamet ve kibriya- 
hk perdelerinin gorundiigii makamdir. Bu makamin merkezinde biitiin 
kemalat toplanmisdir. Bu merkezin kemalati, Peygamberlerin sonuncusu 
icindir. Bu makamin baska yerleri, Ibrahim aleyhisselamindir. Peygamber- 
lerden ve Evliyanin yiikseklerinden bu makamda goriinenler, bu ikisinin 

-334- 



yarn sira gelebilmis olanlardir. Belki bunun icin olmahdir ki, Peygamberi- 
miz "aleyhi ve ala alihissalevatu vetteslimat", o merkezdeki toplulugun, 
aciklanmasini istiyerek, Ibrahim aleyhisselama yapilan salevat ve berekat 
gibi, kendisine de salevat ve berekat okunmasini emr buyurmusdur. Bu fa- 
kire gosterdiler ki, bin sene gecdikden sonra, o toplulugun tafsili kendisi- 
ne de verildi. Arzusu kabul olundu. Bundan dolayi ve biitun ni'metleri icin, 
Allahu tealaya hamd olsun! O yiiksek makamin kemalati, Vilayetlerin 
kemalatinin ve Niibiivvet ve Risaletin kemalatinin iistiindedir. Nasil yiik- 
sek olmasin ki, o makam, Peygamberlerin "salevatullahi teala aleyhim 
ecma'in" ve meleklerin, kendisine karsi secde etdikleri seyin hakikatidir. 
Bu fakirin (Mebde' ve Me'ad) kitabinda yazdigim; hakikat-i Muhammedi, 
kendi makamindan yiikselerek, iistiindeki, Ka'benin hakikati makamina ci- 
kar ve onunla birlesir. Hakikat-i Muhammedinin ismi, hakikat-i Ahmedi 
olur demisdim. Burada yazih olan, Ka'benin hakikati, bu hakikatin zille- 
rinden bir zildir. Ka'benin hakikati, gorunmemis oldugu icin, bu zilli haki- 
kat sanmisdim. Boyle kansikhk, cok olmakdadir. Birseyin hakikati goriin- 
medigi zeman, zil asl sanilmakda, hakikat diyerek adlandinlmakdadir. 
Bunun icindir ki, bir makam, birkac kerre goriinmekdedir. Ciinki bu ma- 
kamin cok gorunmesi, zillerinin goriinmesidir. O makamin hakikati, en son 
goriinenidir. Bir goriiniisun, son goriinus oldugu nasil anlasihr denirse, on- 
dan onceki goriiniislerin zil olduklanni anlamak, buna en giizel sahiddir. 
Ciinki bu bilgi, onceki goruniisler zemaninda yokdu. Her goriinus hakikat 
sanihyordu. Hicbiri zil bilinmiyordu. Bu hakikatlerin birbirlerine nicin 
benzemedikleri bilinmedigi halde, hicbiri zil olarak bilinmiyordu. 

Ey oglum "rahmetullahi aleyh"! Yukanda yazih ma'rifetlerden anlasil- 
di ki, Alem-i emrin kemalati, baslangicdir. Alem-i halkin kemalatina ulas- 
diran merdiven gibidir. Alem-i emrin kemalatinda hep zil bulunur. Vila- 
yet makamlannda ele gecer. Alem-i halkin kemalatinda zil bulunmaz. 
Niibuvvet makamlannda ele gecer. Zil, diinyada goriinenlerde bulunur. G6- 
riiliiyor ki, tarikat ve hakikat, vilayetde olur ve islamiyyetin yardimcilan- 
dir. Islamiyyet, Niibiivvet mertebesinde olur. Vilayet, Niibiivvete kavusdu- 
ran koprii gibidir. 

Yukanda bildirilenlerden anlasihyor ki, Naksibendiyye biiyiiklerinin sec- 
dikleri yolda, seyre Alem-i emrden baslanarak, asagi olan Alem-i emrden, 
yukari olan Alem-i halka cikilmakdadir. Bunun icin, en uygun, en iyi yol- 
dur. Yukandan asagi olan baska seyrlerde, ne kazanihr? Bu inceligi her- 
kese bildirmediler. Baskalan goriiniise bakarak, Alem-i halki asagi sandi. 
Bu asagidan yukari cikmagi, yiikselmek bildiler. isin dogrusunun boyle ol- 
madigini anlamadilar. Asagi sandiklan, hakikatde yiikseklikdir. Yiiksek gor- 
diikleri de asagidir. Evet, Alem-i halk, dairenin sonu oldugundan, asllann 
ash olan birinci noktanin yaninda bulunmakdadir. Baska hicbir nokta, 
boyle yakin degildir. Farisi misra' tercemesi: 

Afva karusan, giinahkarlardir 

Bu bilgiler, ancak Niibiivvet aynasindan goriiliir. Vilayet sahiblerinden, 
bu ma'rifete kavusanlar pekazdir. 

-335- 



Peygamberler "aleyhimiissalevatii vetteslimat" seyre Alem-i emrden bas- 
lamislardir. Hakikatdan islamiyyete gelmislerdir. Seyrleri, Peygamberle- 
rin "aleyhimiissalevatii vetteslimat" seyrlerine benziyen Evliyanin biiyiik- 
lerinin "kaddesallahii teala esrarehiimiil'aziz" seyrleri, islamiyyetin sure- 
tinden, goriiniisiinden baslar. Yolun ortasinda, tarikat ve hakikat vardir. Bu 
ikisi, vilayetde olur ve Alem-i emre baghdir. Yolun sonunda, islamiyyetin 
hakikatine, oziine vanrlar ki, Peygamberligin meyvesidir. Goriiliiyor ki, ta- 
rikatin ve hakikatin hasil olmasi, islamiyyetin hakikatinin hasil olmasi 
icin baslangicdir. Bunun icin, Evliyanin biiyiiklerinin baslangici hakikatdir. 
Her ikisinin sonu, islamiyyetdir. (Evliyanin baslangici, Peygamberlerin 
sonudur) sozii yanlisdir. Bu soz ile, Evliyanin baslangici ve Peygamberle- 
rin sonu, islamiyyet demek istemisler ise de, isin oziinii anlamadiklan icin, 
bu yaldizli sozii soylemislerdir. Bu soziimiizii baska kimse soylememis, hat- 
ta coklari, bunun tersini soylemisdir. Ciinki, anlasilmasi pek giicdiir. Fekat, 
insafh bir kimse, Peygamberlerin "aleyhimiissalevatii vetteslimat" biiyiik- 
liigiinii diisiiniirse ve islamiyyetin kiymetini anlarsa, bu derin inceligi bel- 
ki kabul eder. Bunu kabul etmesi, imaninin artmasina sebeb olur. 

Ey oglum, iyi dinle! Peygamberler yalniz Alem-i halkin ibadet etmesi- 
ni istemislerdir. (islamiyyet, bes sey uzerine kuriiliiiiisdiir...) hadis-i seri- 
fi bunu gostermekdedir. Kalb Alem-i halka cok yakin oldugu icin, kalbin 
tasdikini da istemislerdir. Alem-i emrin oteki dort latifesinin soziinii etme- 
mislerdir. Bunlan hesaba katmamislardir. Dogrusu da budur. Ciinki, Cen- 
net ni'metleri, Cehennemdeki azablar ve Allahii tealayi gormek ni'meti ve 
buna kavusamamak felaketi hep Alem-i halka olacakdir. Alem-i emrin 
bunlarla ilgisi yokdur. Bundan baska, farz, vacib ve siinnet ile ibadetler, 
Alem-i halkdan olan cesed ile yapilmakdadir. ibadetlerden, Alem-i emr 
ile ilgili olani, nafilelerdir. ibadetlerin sevablannin mikdari, ibadetin mik- 
dan ile olciiliir. Bunun icin, farzlardan hasil olan yakinhk, Alem-i halkin 
yaklasmasidir. Nafileler de, Alem-i emrin yaklasmasina sebeb olur. Elbet- 
te nafilenin kiymeti, farzin kiymeti yaninda hie gibidir. Okyanus yaninda, 
bir damla kadar bile degildir. Nafilenin kiymeti, siinnetin yaninda bile boy- 
ledir. Siinnet de, farzin yaninda, okyanus yanindaki bir damla su gibidir. 
Bu ikisinin yaklasdirmasi arasindaki biiyiik farki, buradan anlamahdir. 
Alem-i halkin, Alem-i emrden iistiinliigiinii, bu farkdan olcmelidir. Cok 
kimseler, bu inceligi bilmedikleri icin, farzlan birakip, nafilelerin yayilma- 
sina cahsiyorlar. Cahil sofiler, zikre, fikre sanhp, farzlan ve siinnetleri yap- 
makda gevsek davraniyorlar. Kirk giin cile cekmegi ve riyazetler yapma- 
gi begeniyor, Cum'a nemazina ve cema'ate gitmiyorlar. Halbuki, bir farz 
nemazi cema'at ile kilmak, onlann binlerle, kirk giinliik gilelerinden da- 
ha faideli oldugunu bilmiyorlar. Evet, islamiyyetin edeblerini gozetmek sar- 
ti ile, zikr ve fikr cok faideli ve pek kiymetlidir. Cahil hocalar da, nafile- 
lerin yayilmasina cahsiyor, farzlann yapilmasina aldins etmiyor, terk edil- 
mesine sebeb oluyorlar. Mesela, Asure nemazinin, Resulullahdan "aley- 
hi ve ala alihissalatii vesselam" haber verildigi iyi bilinmiyor. Bunu cema'at 
ile ve ehemmiyyet vererek kihyorlar. Halbuki, nafile nemazi cema'at ile 
kilmanin mekruh oldugunu fikh kitablannda okuyorlar. Farzlan kilmak- 
da gevsek davraniyorlar. Farzlan miistehab olan zemanlannda kilanlan pe- 

-336- 



kazdir. Vaktinde bile kilmiyorlar. Farzlan cema'at ile kilmaga ehemmiy- 
yet vermiyorlar. Bir iki kisiden fazla cema'at toplandigi az goriiltiyor. 
Cok zeman da yalniz kihyorlar. Din adamlan boyle olursa, baskalannin 
nasil yapdiklanni artik dtistinmelidir. Bu kotii hallerden dolayi, miisliman- 
lik za'iflemege basladi. Boyle islerin zulmeti ile, giinahlar, bid'atler cogal- 
di. Farisi beyt tercemesi: 

Az soyledim, dikkat etdim, kalbini kirmamaga, 
biliriin ii/iiliiisiin. yoksa soziim cokdur sana! 

Nafile ibadetleri yapmak, insani zillere kavusdurur. Farzlan yapmak ise, 
asla ulasdinr. Ancak, farzlan temamliyan nafileler [mesela, farz nemazlar- 
dan once ve sonra kilinan siinnetler], asla kavusdurmaga yardim ederler. 
Farzlardan sayihrlar. iste, farzlan yapmak, Alem-i halka uygun oldu ki, as- 
la goturiir. Biitiin farzlar asla yaklasdmrlar ise de, farzlann en iistiinii, en 
yiiksegi nemazdir. (Nemaz, inii'iiiiniii mi'racidir) ve (Kulun, Rabbine en ya- 
kin oldugu zemani, nemazda oldugu zemandir!) hadis-i serifleri bunu ha- 
ber vermekdedir. ( Allahii teala ile oyle vaktlerim vardir ki...) hadis-i seri- 
finde bildirilen, Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" efendimizin en kiy- 
metli zemanlan, bu fakire gore, nemazdaki zemamdir. Gxinahlan orten ne- 
mazdir. Insani kotii, cirkin seyleri yapmakdan koruyan, nemazdir. Resu- 
lullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" (Ya Bilal, beni ferahlandir!) buyura- 
rak, rahatlandmlmak istedigi sey nemazdir. Dinin diregi, nemazdir. Miis- 
limanhk ile, kafirligi birbirinden ayiran nemazdir. 

Yine soziimiize gelelim. Alem-i halkin, Alem-i emrden daha iistiin ol- 
dugunu acikhyalim: Alem-i emr, bu diinyada nasibine kavusmakdadir. 
Miisahede, rti'yet hasil etmekdedir. Yann, Cennet ni'metleri, Alem-i hal- 
ka olacakdir. Nasil oldugu anlasilamiyan tarn rii'yet ona nasib olacakdir. 
(Miisahede), zilli gormekdir. Kiyametde, Allahii tealanin kendi goriilecek- 
dir. Miisahede ile rii'yet arasinda ve zil ile asl arasinda ne kadar aynhk var- 
sa, Alem-i emr ile Alem-i halk arasinda da o kadar fark vardir. (Miisahe- 
de), Vilayetde olur. (Rii'yet) ise Niibiivvetdedir ve Peygamberlere "aley- 
himussalevatu vetteslimat" uymakla sereflenenlere, onlara uyduklan icin 
nasib olur. Vilayet ile Niibiivvet arasindaki farki, buradan da anlamahdir. 

TENBIH: Alem-i emr ile baghhgi daha cok olan bir arif, Vilayetin de- 
recelerine daha cok kavusur. Alem-i halk ile ilgisi daha cok olan da, Nii- 
biivvetin derecelerine daha cok kavusur. Bunun icindir ki, Isa aleyhisselam, 
Vilayetde daha ileri gitmisdir. Musa aleyhisselam da, Niibiivvetde daha ile- 
ri gitmisdir. Ciinki Isa aleyhisselamda, Alem-i emr kuvvetlidir. Bunun 
icin, melekler gibi oldu. Musa aleyhisselamda, Alem-i halk kuvvetli oldu- 
gu icin miisahede ile doymayip, rii'yeti istedi. Bu mektubun basinda, Pey- 
gamberlerin, Peygamberlik derecelerindeki ayrihklannin sebebini, ileride 
bildirecegiz demisdik. iste, simdi anlasilmis oldu. Latifelerinin asagi veya 
yiiksek olmasi, burada sebeb olmamisdir. Latifelerin asagi veya yukan 
olmasi, vilayetde te'sirli olur. Herseyin dogrusunu ancak Allahii teala bil- 
dirir. 

Ey oglum "rahmetullahi aleyh"! Peygamberlik bilgileri, dinlerdir ve 

- 337 - Mektubat Tercemesi: - F:22 



dinlerle bildirilen hiikmlerdir. Bunlar, daha cok insanin bedeni ile ilgili bil- 
gilerdir. Peygamberlerin de "aleyhimiissalevatii vetteslimat" Alem-i halk 
ile ilgileri daha cok oldugu icin, Peygamberligi, insanlan cagirmak icin, asa- 
gi inmekdir sanmislardir. Vilayetde olan derecelere yukseldikden sonra in- 
mekdir demislerdir. Yukselmenin sonu ve yakinhgin coklugu, bu inmek- 
de oldugunu anlamamislardir. Vilayetin yiiksek derecelerindeki yakinlik, 
bu yakinhgin zillerinden bir zille olan yakinhkdir. Bu yakinlik, goriiniisde 
uzaklik sanilmakdadir. Vilayetde olan yiikselme, buradaki yukselmenin go- 
runtiilerinden biridir. Buradaki yiikselme, goruniisde, inis sanilmakdadir. 
Mesela, dairenin merkezi, cevresinden en uzak olan noktadir. Halbuki, da- 
irenin hicbir noktasi, cevreye, merkezinden daha yakin degildir. Ciinki cev- 
re, merkezin genislenmis, aciklanmis halidir. [Cevrenin ta'rifi bile, merkez 
noktasinin yardimi ile yapihr. Cevrenin cizilebilmesi icin, pergelin ayagi- 
ni merkeze koymak lazim gelir. Merkez olmazsa, cevre olamaz.] Bu bag- 
hhk, merkezden baska, hicbir noktada yokdur. Goriiniise bakan cahiller, 
bu yakinhgi anhyamazlar. Merkez, cevreye en uzak noktadir derler. Mer- 
kezin en yakin oldugunu soyliyene cahil ve ahmak derler. 

Vilayet-i kiibra derecesinde, Serh-i sadr olunca, nefs-i mutmeinne, ma- 
kamindan yiikselerek, gogiis makamina cikar. Buraya yerlesir. Boylece, ya- 
kinhgin sonuna ulasmis olur. Vilayet-i kiibra mertebesinin yiikselmesinde- 
ki makamlann en ustiinu, iste bu (Gogiis makami)dir. Bu makama yiikse- 
lenin goriisii keskin olur ve gizli seyleri goriir. Evet, en yiiksege cikan, en 
uzagi goriir. Nefs-i mutmeinne, makamina oturdukdan sonra, akl da, ye- 
rinden cikarak, nefsin yanina gider ve (Akl-i mu'ad) ismini ahr. Her ikisi 
birleserek, cahsmaga baslarlar. 

Ey oglum "rahmetullahi aleyh"! Bu mutmeinne, islamiyyete karsi gele- 
mez. Bas kaldiramaz. Biitiin varhgi ile, Rabbine donmiisdiir. Ona tutulmus- 
dur. Onun nzasini kazanmakdan baska, hicbir diisiincesi yokdur. Ona 
ita'at ve ibadet etmekden baska bir diisiincesi yokdur. Once, mahluklann 
en kotiisii olan nefs-i emmare, simdi itminan kazanmis ve Allahii tealayi ra- 
zi ederek, Alem-i emrin latifelerinden iistiin olmusdur. Arkadaslannin 
sefi olmusdur. Evet, muhbir-i sadik [ya'ni hep dogru soyleyici] "aleyhi ve 
ala alihissalatii vesselam", (Cahillikde en ileride olamniz, islam alimi olun- 
ca, en ileriniz olur!) buyurmusdur. Bundan sonra, insanda islamiyyete uy- 
mamak, baskaldirmak gibi seyler goriiliirse, bunlar cesedi meydana geti- 
ren maddelerden hasil olur. Gadab, sehvet, hirs gibi asagi diisiinceler bu 
maddelerden ileri gelmekdedir. Birseye diiskiin olmak, cimrilik, bayagi is- 
ler hep onlardan dogmakdadir. Hayvanlarda nefs-i emmare yokdur. Hal- 
buki bu kotiiliikler, hayvanlarda daha cok vardir. Resulullah "sallallahii 
aleyhi ve sellem", (Kiiciik cihaddan dondiik, cihad-i ekbere geldik!) buyur- 
dugunda, cihad-i ekber olarak, cok kimselerin dedigi gibi nefsle cihadi de- 
gil, belki cesed ile cihadi bildirmisdir. Ciinki nefsleri itminana kavusmus, 
Rablerinden razi olmus, Rableri de o mubarek nefslerden razi olmusdur. 
Bu nefsler islamiyyetden aynlamaz. Rablerine karsi bas kaldiramazlar. Ce- 
sedi meydana getiren maddelerin islamiyyete uymuyor goriinen arzulan ve 
bas kaldirmalan, daha iyisini yapmagi istememeleridir. izn verilen seyle- 
ri yapmalandir. Azimeti ya'ni en iyisini terk etmeleridir. Yoksa, haram is- 

-338- 



lemegi ve farzlan, vacibleri terk etmegi istemezler. 

Ey oglum "rahmetullahi aleyh"! Toprak maddeleri, nefs-i mutmeinne- 
den daha yukan derecelere yiikselirse de, nefs-i mutmeinne, Vilayet ma- 
kami ile ilgili oldugu icin, Alem-i emrden olmusdur. Sekr sahibidir [ken- 
dini unutur]. Herseyi unutacak makamdadir. Bunun icin, nefsde islamiy- 
yetden aynlacak takat kalmamisdir. Toprak maddeleri ise, Peygamberlik 
makami ile ilgili olduklarindan, su'ur, uyanikliklan daha cokdur. Bunun icin 
islamiyyetden aynhk gibi seyler, bunlarda bulunur. Boyle olmalannin fa- 
ideleri vardir. 

Peygamberlik makami, Peygamberlerin sonuncusu ile sona ermisdir 
"aleyhi ve aleyhimussalevatii vetteslimat". Fekat, bu makamin derecele- 
rine, iimmetinden Ona cok uyanlan kavusurlar. Bu olgunluklar, yxiksek de- 
receler, Eshab-i kiramda cokdur. Tabi'in ve Tebe-i tabi'inden cokaz kim- 
seye de nasib olmusdur. Onlardan sonra ortiilii kalmisdir. Bunun yerine, 
zil ile olan vilayet dereceleri cok gorulmusdiir. Bununla beraber, Resulul- 
lahin "sallallahu aleyhi ve sellem" vefatindan bin sene gecdikden sonra, 
niibiivvet makaminin derecelerinin yeniden meydana cikmasi umulur. 
Asia bagh makam ve dereceler, yine yayihr. Zil ile olanlar gizlenirler. Haz- 
ret-i Mehdi "aleyhirndvan", asla bagh olan bu yxiksek yolu, zahir ve ba- 
tin ile yayar. 

Ey oglum! Resulullaha "aleyhi ve ala alihissalatxi vesselam" tarn uyan 
bir kimse, Ona uymakla, niibiivvet derecelerini bitirince, mansab, makam 
ehlinden ise, (iniaiiief makami) verilir. Vilayet-i kiibra derecelerini bitire- 
ne, (Hilafet makami)m verirler. Zil derecelerinde, imamet makamina uy- 
gun olan, (Kutb-i irsad makami)dir. Hilafet makamina uygun olan da, 
(Kutb-i medar makami)dir. Asagida bulunan bu iki makam, sanki, yuka- 
nda olan o iki makamin zilli gibidirler. Muhyiddin-i Arabi hazretlerine go- 
re, Gavs, Kutb-i medar demekdir. Aynca bir (Gavslik makami) yokdur de- 
misdir. Bu fakirin inandigina gore (Gavs), Kutb-i medardan baskadir. 
Kutb, islerinin bircogunda, Gavsdan yardim ister. Ebdalin makamlanna ge- 
tirilmesinde, Gavsin de te'siri vardir. Bu, Allahii tealamn oyle bir ihsani- 
dir ki, diledigine verir. Allahii tealamn ihsanlan pekcokdur. 

EK: Peygamberlik makamina uygun olan ve Peygamberligin vilayetine 
uygun olan ilmler ve ma'rifetler, Peygamberlerin "aleyhimiissalevatii vet- 
teslimat" bildirdikleri dinlerdir. Peygamberlerin dereceleri ayri ayn oldu- 
gu icin, dinler de, birbirlerinden ayn olmusdur. Evliyamn, Vilayet maka- 
mina uygun olan ma'rifetler ve tevhidi, ittihadi bildiren ilmler ve ihata, se- 
reyan haberleri ve yakinhk, beraberlik ve aynahk ve goriintiiliik ve siihud 
ve miisahede sozleri ise tesavvufculann Sathiyati, hikayeleridir. Kisacasi, 
Peygamberlerin ilmleri, ma'rifetleri, Kitab ile siinnetdir. Evliyamn ma'ri- 
fetleri ise, (Fiisus) ile (Fiituhat-i Mekkiyye)dir. Farisi misra' tercemesi: 

Gulbagcemi gor de, behanmi anla! 

Evliyamn vilayeti, Allahii tealaya yaklasdinr. Peygamberlerin vilayeti, 
Allahii tealamn cok yakin oldugunu gosterir. Evliyamn vilayeti, siihud 
hasil eder. Peygamberlerin vilayeti, anlasilamiyan seylere kavusdurur. Ev- 

-339- 



liyanin vilayeti, Allahii tealanin pek yakin oldugunu anhyamaz. Buradaki 
cahilligin ne demek oldugunu bilemez. Peygamberlerin vilayeti, cok yakin 
oldugu halde, yakinhgi uzakhk bilir. Siihudii, gorememek sayar. Farisi 
misra' tercemesi: 

Eger soylersem, sonu gelmez! 

Ey oglum "rahmetullahi teala aleyh"! Nubiivvetin kemalati, ya'ni yiik- 
sek dereceleri ve bunun vilayetden xistun oldugu ve tic vilayet, ya'ni, Vila- 
yet-i sugra ve Vilayet-i kiibra ve Vilayet-i ulya arasindaki farklar ve her- 
bir vilayetin ayn ayn ma'rifetleri ve herbirine uygun olan yerler anlatilir- 
ken, soz cok uzadi. Cok seyler ve tekrar tekrar yazildi. Boylece, bu pek sa- 
sirtici, yadirgayici bilgilerin anlasilmasi kolaylasdinlmis oldu. Okuyucular, 
inanmamak tehlxikesinden kurtanldi. Bu bilgiler, kesf yolu ile ve zaruri an- 
lasilan seylerdir. Fikr yorarak ve teori kurarak elde edilmis degildirler. Ya- 
pilan aciklamalar, cahillerin kolay anhyabilmeleri icindir. Belki de ilm 
adamlannin, zeki kimselerin kavnyabilmelerini kolaylasdirmak icindir. 

Allahii tealanin bu fakire "rahmetullahi teala aleyh" bildirmis oldugu 
tesavvuf yolu, iste anlasilmis oldu. Basindan sonuna kadar bildirildi. Bu yo- 
lun ana caddesi Siddikiyye yoludur. Bu yolda, nihayet, bidayetde yerlesdi- 
rilmisdir. Bu caddede konak yerleri yapilmisdir. Bu cadde olmasaydi, o ka- 
dar ileri gidilemezdi. Elimize gecen bu leziz meyvenin tohumu, Buhara ve 
Semerkanddan getirildi. Hindistan topragina ekildi. Bu toprak, Medine ve 
Mekke bagcelerinden ahnmisdir. Senelerce, fadl suyu ile sulandi. ihsan ile 
terbiye olundu. Boylece yetiserek, bu ilm ve ma'rifet meyveleri hasil oldu. 
Bize bu dogru yolu ihsan eden, Allahii tealaya hamd olsun! Allahii teala, 
bizi dogru yola kavusdurmasaydi, kendimiz bulamazdik. Rabbimizin Pey- 
gamberleri dogru sozlii olarak gelmislerdir. 

Bu yiiksek yola siiluk etmek, girip ilerlemek, yol gosteren Rehberi 
"kaddesallahii teala sirrehiiraziz" sevmege baghdir. O, (Seyr-i muradi) ile, 
ya'ni cekilerek, bu yoldan gecirilmisdir. Kuvvetle cekilerek, bu kemalata 
kavusdurulmusdur. Onun bakislan, kalb hastahklanna sifadir. Onun tevec- 
ciihii, ya'ni sevgisine kavusmak, ma'nevihastahklan giderir. Boyle kemal 
sahibi bir zat, zemaninin imamidir. Asnnin halifesidir. Kutblar ve biidela 
onun bulundugu makamin zillerine kavusmak icin can verirler. Evtad ve nii- 
ceba, onun kemalati denizinden bir damlasi ile doyarlar. Onun hidayetinin 
ve irsadinin nuru, giines lsiklan gibi, o istese de, istemese de, herkese gel- 
mekdedir. Fekat, istediklerine daha cok gonderir. Fekat, onun istemesi de, 
kendi elinde degildir. Cok olur ki, birseyi yapmak isteginde bulunur. Fe- 
kat, icinden o istek gelmez. Onun nuru ile aydinlanarak, dogru yolu bulan- 
lann ve onun istemesi ile yiikselenlerin, bu kazanclanni bilmeleri lazim gel- 
mez. Cok olur ki, uyduklan seyhin kemalatina kavusduklan ve herkese yol 
gosterdikleri zeman bile, kendi hidayet ve riisdlerini de, oldugu gibi anh- 
yamazlar. Ciinki, herkese ilm vermezler ve makamlan birer birer gecme- 
nin ma'rifetini herkese ihsan etmezler. Evet, kavusduran yollardan birinin 
onderligi kendisine verilmis olan bir zatin ilm sahibi olmasi, elbette lazim- 
dir. Bunun, yolun inceliklerini bilmesi sartdir. Bu bildigi icin, yolcularm da 
bilmesine liizum goriilmemisdir. Onlar, bunun onderligi ile kemale kavu- 

-340- 



surlar ve baskalannin kavusmalanna da yardim ederler. Fena ve Beka ile 
sereflendirirler. Farisi misra' tercemesi: 

Herkesin isini bitirmek icin, hirini secer. 

Bu yolda yetismek ve baskalanni yetisdirmek aks ile, uzakdan te'sir ede- 
rek olur. Talib, yol gosteren Rehberine "kaddesallahii teala sirrehiiraziz" 
karsi kalbindeki muhabbet bagi ile, her an onun gibi olmakdadir. Ondan 
aks eden, yayilan nurlar ile temizlenir. Bunlan anlamasina luzum yok- 
dur. Nurlan sacan da, alan da bilmez. Gxines lsinlan karsisinda, her an ol- 
gunlasan, tathlasan karpuzun, bu degisikligini bilmesine ne luzum var- 
dir? Giines de, karpuzu olgunlasdirdigini bilmez. Evet, baska yollarda ca- 
balayarak ilerliyenlerin, bunu bilmesi lazimdir. Eshab-i kiramin yolu olan 
bizim yolumuzda, ilerlemegi ve cekip gotxirmegi bilmek hie lazim degildir. 
Bununla beraber, bu yolun surucusii gibi olan onderi, derin ilm ve cok ma'ri- 
fet sahibidir. Bunun icindir ki, bu yiiksek yolda, diriler ve oliiler, bxiyxikler 
ve cocuklar, gencler ve ihtiyarlar, kavusmakda miisavidirler. Hepsi, sevgi 
baglari ile veya o ni'met sahibinin kalbi ile cekmesi ile, isteklerinin sonu- 
na vanrlar. Bu, Allahii tealanin oyle bir ihsanidir ki, diledigine verir. Al- 
lahii teala, cok biiyiik ihsan sahibidir. 

Sona varmis olanin bilgisi olmaz ise de, harikalar, kerametler gosterir. 
Cok olur ki bunlann hasil olmasi, kendi istegi ile degildir. Cogundan ha- 
beri bile olmaz. Herkes, Onun "rahmetullahi teala aleyh" kerametlerini go- 
riir. Onun ise haberi yokdur. Sona ermis olanda ilm yokdur demek, hicbir 
halini bilmez demek degildir. Her birini ayri ayri inceden inceye bilmez de- 
mekdir. Bunu yukanda kisaca bildirmisdik. Onun hidayet nuru, miiridle- 
rine vasitasiz olarak veya bir, yahud birkac vasita ile, onun yoluna bagh kal- 
diklan miiddetce akar. Onun yolunu degisdirerek, bozarak kirletirlerse [ve 
reformlar, bid'atler yaparak yikmaga baslarlarsa], feyz kesilir. Ra'd sure- 
sinin onikinci ayet-i kerimesinde mealen, (Bir millet, kendi islerini bozmaz- 
sa, Allahii teala da, onlara olan ni'met lerini degisdirmez!) buyuruldu. Ne 
kadar cok sasihr ki, tarikatcilar yapdiklan degisiklikleri, reformlan, bu yo- 
lu dxizeltmek, olgunlasdirmak saniyorlar. Noksanlanni temamhyoruz di- 
yorlar. Bilmiyorlar ki, temamlamak ve olgunlasdirmak, her cahilin yapa- 
cagi is degildir. Birsey eklemek, her ahmaga yakisacak sey degildir. Fari- 
si beyt tercemesi: 

Kildan ince ma'nalar var, kulagim eyle yakin! 
her kiirside nutk cekeni, birsey bilir sanma sakin! 

Sunnetlerin nurunu, bid'atlerin zulmetleri ile ortdiiler. Resulullahin 
milletinin parlakhgini "ala masdarihessalatii vesselamii vettehiyye" yeni ye- 
ni islerin kirleri ile sondiirdiiler. Daha da cok sasihr ki, bircoklari, bu ye- 
nilikleri, bu reformlan, giizel goriiyorlar. Bid'atlere (Hasene) adini takiyor- 
lar. Bu bid'atlerle, dini yiikseltiyoruz, islamiyyetin noksanlanni temamh- 
yoruz diyorlar. Herkesin bu bid'atleri yapmasini koriikliiyorlar. Allahii te- 
ala bunlan dogru yola getirsin! Bilmiyorlar ki, din bu bid'atlerden once ka- 
mil olmusdu. Allahii tealanin ni'meti temam olmusdu. Allahii teala, bu din- 
den razi olmusdu. Maide suresinin iiciincu [3] ayetinde mealen, (Bugiin di- 

-341- 



ninizi sizin icin ikmal e\ led i in. Uzerinize olan ni'mel imi temamiadim ve si- 
ze din olarak isiamiyyeti vermekle razi oldum) buyuruldu. Dinin olgunlas- 
masini, bu bid'atlerden, bu reformlardan beklemek, bu ayet-i kenmeye 
inanmamak olur. Farisi beyt tercemesi: 

Az sbyledim, dikkat etdim kalbini kirmamaga, 
biliriin iiziiliirsiin, yoksa soziim cokdur sana! 

Ictihad derecesinde olan yiiksek alimler, dinin hiikmlerini aciga cikar- 
mislardir. Dinden olmiyan seyleri meydana cikarmis degillerdir. Gorulii- 
yor ki, ictihad yolu ile bildirilen hiikmler, sonradan meydana cikanlmamis- 
lardir. Dinden olan, dinin temeli olan seylerdir. Ciinki, din bilgilerinin te- 
melleri dortdiir. Dordunciisii, kiyas ya'ni ictihaddir. 

Ey oglum! Kutb-i irsadin feyz vermesi ve ondan feyz almakla ilgili ma'ri- 
fetler, (Mebde' ve Me'ad) risalesinde, (if ade ve istifade) babinda yazilmis- 
di. Sirasi gelmis iken, faideli olan bu ma'rifeti de, buraya yaziyorum. Ora- 
da yazih olan ile karsilasdinniz! Kutb-i irsad, kemalat-i ferdiyyeye de ma- 
likdir. Cokaz bulunur. Asrlardan, cok uzun zeman sonra, boyle bir cevher 
diinyaya gelir. Kararmis olan alem, onun gelmesi ile aydinlanir. Onun irsa- 
dinin ve hidayetinin nurlan, biitiin diinyaya yayihr. Yer kiiresinin ortasin- 
dan ta Arsa kadar, herkese rusd, hidayet, iman ve ma'rifet Onun yolu ile ge- 
lir. Herkes, ondan feyz ahr. Arada o olmadan, kimse bu ni'mete kavusamaz. 
Onun hidayetinin nurlan, bir okyanus gibi, [cok kuvvetli radyo dalgalan gi- 
bi] biitiin dunyayi sarmisdir. O derya, sanki buz tutmusdur. Hie dalgalan- 
maz. O biiyiik zati taniyan ve seven bir kimse, onu diisumirse, yahud o, bir 
kimseyi sever, onun yiikselmesini isterse, o kimsenin kalbinde, sanki bir pen- 
cere acihr. Bu yoldan, sevgisi ve ihlasina gore, o deryadan kalbi feyz ahr. Bu- 
nun gibi bir kimse, Allahii tealayi zikr ederse ve bu zati hie diisiinmezse, me- 
sela onu tanimazsa, yine ondan feyz ahr. Fekat, birinci feyz daha fazla 
olur. Bir kimse, o biiyiik zati inkar eder, begenmezse, yahud o biiyiik zat, 
bu kimseye incinmis ise, bu kimse, Allahii tealayi zikr etse bile, rusd ve hi- 
dayete kavusamaz. Ona inanmamasi veya onu incitmis olmasi, feyz yolunu 
kapatir. O zat "kaddesallahii teala sirrehul'aziz" bu kimsenin zaranni iste- 
mese bile, hidayete kavusamaz. Riisd ve hidayet, var goriiniir ise de yokdur. 
Faidesi cok azdir. O zata inanan ve sevenler, onu diisiinmeseler de ve Al- 
lahii tealayi zikr etmeseler de, yalniz sevdikleri icin, riisd ve hidayet nuru- 
na kavusurlar. Mektub burada temam oldu. Farisi beyt tercemesi: 

Susdum artik, zekilere bu yeter, 
cok bagirdim, dinleyen rarsa eger. 

Alemlerin rabbi olan Allahii tealaya hamd olsun! O, rahmandir ve ra- 
himdir. Onun resulii Muhammed aleyhisselama ve Aline ve Eshabina son- 
suz salat ve selam olsun! 



Gel aldanma bu diinyaya, sonu viran olur, birgiin, 
Senin bu siirdiigiin dernier, elbet yalan olur, birgiin. 



342- 



261 

IKiYUZALTMISBiRiNCi MEKTUB 

Bu mektub, seyyid mir Muhammed Nu'man "kuddise sirruh" hazretle- 
rine yazdmisdir. Nemazin kiymetini ve nemaza mahsfis kemalati bildirmek- 
dedir: 

Allahii tealaya hamd ederim. Onun sevgili Peygamberi Muhammed aley- 
hisselama, salat-ii selam eder ve sizlere diia eylerim. Sevgili kardesim! Al- 
lahii teala seni hakiki riitbelere yiikseltsin! Bilmelisin ki, nemaz, islamin 
bes sartindan, dinin bes esasindan ikincisidir. Biitiin ibadetleri kendisin- 
de toplamisdir. islamin besde bir parcasi ise de, bu toplayicihgindan do- 
layi, yalniz basina, miislimanhk demek olmusdur. Insani Allahii tealanin 
sevgisine kavusduracak islerin birincisi olmusdur. Alemlerin efendisi ve 
Peygamberlerin "aleyhi ve aleyhimiissalatii vesselam" en iistiinii olana 
mi'rac gecesi, Cennetde nasib olan rii'yet serefi, diinyaya indikden sonra, 
diinyamn haline uygun olarak kendisine yalniz nemazda miiyesser olmus- 
dur. Bunun icindir ki, (Nemaz niii 'minlerin mi'racidir) buyurmusdur. Bir 
hadis-i serifde, (insanin Allahii tealaya en yakin olmasi nemazdadir) bu- 
yurmusdur. Onun yolunda, tarn izinde giden biiyiiklere, o rii'yet devletin- 
den, bu diinyada biiyiik pay, nemazda olmakdadir. Evet, bu diinyada Al- 
lahii tealayi gormek miimkin degildir. Diinya buna elverisli degildir. Fe- 
kat, Ona tabi' olan biiyiiklere, nemaz kilarken rii'yetden birseyler nasib ol- 
makdadir. Nemaz kilmagi emr buyurmasaydi, maksadin, gayenin giizel yii- 
ziinden perdeyi kim kaldinrdi? Asiklar, ma'suku nasil bulurdu? Nemaz, 
iizuntulii ruhlara lezzet vericidir. Nemaz, hastalarm, rahat vericisidir. Ru- 
hun gidasi nemazdir. Kalbin sifasi nemazdir. (Ey Bilal, beni ferahlandir!) 
[diye ezan okumasini emr buyuran] hadis-i serif, bunu gostermekde, (Ne- 
maz, kalbimin nes'esi, goziimiin bebegidir) hadis-i serifi, bu arzuya isaret 
etmekdedir. Zevkler, vecdler, bilgiler, ma'rifetler ve makamlar, nurlar 
ve renkler, kalbdeki telvinler ve temkinler, anlasilan ve anlasilamiyan te- 
celliler, sifath ve sifatsiz zuhurlardan hangisi, nemaz disinda hasil olursa 
ve nemazin hakikatinden birsey anlasilamazsa, bu hasil olanlar, hep zilden, 
aksden ve suretden meydana gelmisdir. Belki de, vehm ve hayalden bas- 
ka birsey degildir. Nemazin hakikatini anlamis olan bir kamil, nemaza du- 
runca, sanki, bu diinyadan cikip ahiret hayatina girer ve ahirete mahsus olan 
ni'metlerden birseylere kavusur. Araya aks, hayal kansmaksizin, asldan haz 
ve pay ahr. Ciinki, diinyadaki biitiin kemalat, ni'metler zilden, suret ve go- 
riiniisden hasil olmakdadir. Zil, goriiniis arada olmadan, dogruca asldan 
hasil olmak, ahirete mahsusdur. Diinyada asldan alabilmek icin, mi'rac la- 
zimdir. Bu mi'rac, mii'minin nemazidir. Bu ni'met, yalniz bu iimmete 
mahsusdur. Peygamberlerine tabi' olmak sayesinde, buna kavusurlar. 
Ciinki, bunlann Peygamberi "sallallahii aleyhi ve sellem" mi'rac gecesi [Re- 
ceb-i serifin yirmiyedinci kandil gecesi] diinyadan cikip ahirete gitdi. Cen- 
nete girdi ve rii'yet devleti ile sereflendi. Ya Rabbi! Sen o biiyiik Peygam- 
bere "sallallahii aleyhi ve sellem" bizim tarafimizdan, Onun buyiikiiigiine 
yakisan iyilikleri ihsan eyle! Biitiin Peygamberlere de "ala nebiyyina ve 
aleyhimiissalevatii vetteslimat" hayrlar, iyilikler ver ki, onlar insanlan, se- 

-343- 



ni tanimaga ve nzana kavusmaga cagirmis ve begendigin yolu gostermis- 
lerdir. Tesavvuf yolunda bulunanlann bircogu kendilerine nemazin haki- 
kati bildirilmedigi ve ona mahsus kemalat tanitilmadigi icin, derdlerinin ila- 
cini baska seylerde aradi. Maksadlanna kavusmak icin, baska seylere sa- 
nldi. Hatta bunlardan ba'zisi, nemazi bu yolun disinda, maksadla ilgisiz san- 
di. Orucu nemazdan iistiin bildi. (Fiituhat) kitabinin sahibi [Muhyiddin-i 
Arab! "kuddise sirruh"] dedi ki: (Oruc, yiyip icmegi birakmak oldugu 
icin, Allahii tealanin sifatlan ile sifatlanmak, Ona yaklasmakdir. Nemaz ise, 
baskalasmak, uzaklasmak, ibadet edici ve ibadet edilen aynhgini kur- 
makdir). Bu soz de, goruldiigu gibi, Tevhid-i viicudi mes'elesinden dogmak- 
dadir. Bu mes'ele ise, ask-i ilahi serhoslugunun bir tezahurudiir. Nemazin 
hakikatini anliyamiyanlardan bircogu da, lzdirablanni teskin ve ruhlanni 
ferahlandirmagi, sima' ve nagmede, ya'ni musikide, vecde gelmekde, ken- 
dinden gecmekde aradi. Maksadi, ma'suku, musiki perdelerinin arkasin- 
da sandi. Bunun icin raksa, dansa sanldilar. Halbuki, (Allahii teala haram- 
da sifa te'siri yaratmamisdir) hadis-i serifini isitmislerdi. Evet, bogulmak 
iizere olan bir acemi yuzucii, her ota da sanhr. Birseyin aski, asiki sagir e- 
der ve kor eder. Bunlara eger nemazin kemalatindan birsey tatdinlmis ol- 
saydi, sima' ve nagmeyi agizlanna almaz, vecde gelmegi hatirlanna bile ge- 
tirmezlerdi. Farisi misra' tercemesi: 

Dogru yolu goremeyince, cole sapdilar. 

Ey kardesim! Nemaz ile musiki arasinda ne kadar uzaklik varsa, nemaz- 
dan hasil olan kemalat ile musikiden hasil olan teessiir de, birbirinden o ka- 
dar uzakdir. Akh olan, bu kadar isaretden cok sey anlar! Bu, oyle bir iis- 
tiinliikdur ki, Peygamberimizden "sallallahii aleyhi ve sellem" bin sene son- 
ra meydana cikiyor. Oyle bir sondur ki, bastarafa benzemekdedir. Peygam- 
berimiz "sallallahii aleyhi ve ala alihissalevatii vetteslimat" belki de bunun 
igin, (Baslangici mi daha iyidir, yoksa sonu mu?) buyurdu da, (Baslangici 
mi daha iyidir, yoksa ortasi mi?) buyurmadi. Demek ki, sonra gelenlerin 
ondekilere daha cok benzedigini gorerek, siibhelendi de, boyle buyurdu. 
Diger bir hadis-i serif de: (Bu limine I in en faidelileri, once ve sonunda ge- 
lenlerdir. ikisinin arasi bulanikdir) buyurdu. Evet, bu iimmetin sonuncu- 
lari arasinda, basdakilere cok benziyenler olacakdir. Fekat, adedleri azdir. 
Hatta pekazdir. Ortadakilerde o kadar benzeyis yok ise de, mikdarlan cok- 
dur. Hem de pekcokdur. Fekat, sondakilerin az olusu kiymetlerini daha da 
artdirmis, ondekilere daha yaklasdirmisdir. Peygamberimiz "aleyhi ve ala 
alihissalevatii vetteslimat" buyurdu ki, (islam dini garfb basladi. Sonu da 
boyle garib olacakdir. Bu gariblere miijdeler olsun!). Bu iimmetin sonu, 
Peygamberimizin "sallallahii aleyhi ve sellem" vefatindan bin sene sonra, 
ya'ni ikinci bin ile [ya'ni binonbir (1011) hicri senesinde] baslamisdir. 
Ciinki bin sene gecmesi ile, insanlarda biiyiik degisiklik ve esyada kuvvet- 
li tebeddiil olur. Allahii teala, bu dini kiyamete kadar degisdirmiyecegi, [din 
dusmanlannin cahsmalanna ragmen, bozulmakdan koruyacagi] icin, ilk ze- 
manda gelenlerin tazelikleri, kuvvetleri sondakilerde de goriilmekde ve boy- 
lece ikinci bin basinda islamiyyetini kuvvetlendirmekdedir. Bu sozumiizii 
isbat etmek icin, kuvvetli sahid olarak, Isa "ala nebiyyina ve aleyhissala- 
tii vesselam" ile hazret-i Mehdiyi "rahmetullahi teala aleyh" gosteririz. Fa- 

-344- 



risi beyt tercemesi: 

Ruhul kudsiin feyzine eger kavusursan, 
Mesihin yapdiklari senden de meydana gelir. 

Ey kardesim! Bugiin bu sozler, cok kimselere agir gelir. Akllanna uy- 
gun gelmez. Fekat bilgileri, ma'rifetleri insaf ile olcerlerse ve islamiyyet- 
le karsilasdinrlarsa, islamiyyete hangisinin daha cok ta'zim ve hurmet et- 
digini gorxip kabul ederler. 

Bu fakir "kaddesallahxi teala sirrehul'aziz", biitun kitablanmda ve mek- 
tublarimda tankatin ve hakikatin, islamiyyete hizmet etdiklerini ve Peygam- 
berligin evliyahkdan yxiksek oldugunu, bir Peygamberin vilayetinin bile, 
kendi nubiivvetinden asagi oldugunu yazdim. Vilayet derecelerinin, Pey- 
gamberlik kemalati yaninda hie oldugunu, bxiyxik bir denize nazaran, bir 
damla kadar bile edemiyecegini ve bunun gibi daha bircok seyler bildirdim. 
Hele ogluma gonderdigim mektubda, [Muhammed Sadika yazdiklan bun- 
dan onceki ikiyxizaltmisinci (260) mektubdur] tesavvufu nasil anlatdigimi 
goriirlerse, insafa gelirler. Bunlan soylemekden maksadim, cenab-i Hak- 
kin ni'metini gostermek ve gencleri tesvik icindir. Yoksa hasa ki, kendimi 
baskalanndan ustun gostermek icin degildir. Kendini frenk kafirlerinden 
daha xistxin bilen bir kimsenin Allahii tealayi tanimasi haramdir. Ya, din bii- 
yxiklerinden xistxin gorenin hali ne olur? Farisi beytler tercemesi: 

Beni sultan tutup kaldirsa toprakdan, 
Yakisir basimi yuksek gorsem goklerden. 

Ben o topragim ki, nisan bulutu, 

Aciyip iizerime serper bereketli yagmuru. 

Yuzlerle dile malik olsa, eger viicudiim, 
Lutfiiniin siikrunii, nasil yapabilirim? 

Bu mektubu okuyunca, icinizde nemazin hakikatini ogrenmek ve ona 
mahsus kemalatdan birkacina kavusmak arzusu uyanir ve bu arzu, sizi ra- 
hatsiz edecek kadar cogahrsa, istihareler yapdikdan sonra, bu tarafa gelip 
omrunxizxin bir parcasini da nemazi ogrenmek icin hare ediniz! insanlara 
dogru yolu, se'adet-i ebediyye caddesini gosteren ancak Allahxi tealadir. 
Dogru yolda yxirxiyenlere ve Muhammed Mustafaya "aleyhi ve ala alihis- 
salevatxi vetteslimat" tabi' olmakla sereflenen bahtiyarlara, Allahxi teala 
selamet versin! 

262 

IKiYUZALTMISiKiNCi MEKTUB 

Bu mektub, mevlana Muhib Aliye yazilmisdir. Bu yolun bagbyan bagi, 
muhabbet oldugu bildirilmekdedir: 

Allahxi tealaya hamd olsun. Onun secdigi insanlara selam olsun! Lutf 
edip yazmis oldugunuz mektub gelerek, bizleri sevindirdi. Cok sevdigini- 
zi ve ihlasinizi bildirdigi icin rahathk verdi. Eski gxinleri anlatiyorsunuz. Yav- 

-345- 



rum! islamiyyete uygun hallerden hangisi xizerinde olursaniz olunuz, hie si- 
kilmayiniz. Ancak, bu sevgi baginin da kopmamasi lazimdir. Hatta muhab- 
bet, hergun artmalidir. Bu ates sonmemeli, sogumamahdir. Her an alevlen- 
melidir. Ciinki bizleri baghyan bag, (Muhabbet)dir. Bu yolun feyzi, (in'i- 
kas) ile, kalbden kalbe akarak ulasir. Bu akisda, yakinlik uzaklik farki yok- 
dur. Ancak, feyzin hizh veya yavas olmasina ve bu yolun inceliklerini 6g- 
renmege te'sir eder. Bu noktayi, kiymetli ogluma, tarikati anlatan uzun mek- 
tubun [260. ci mektubun] sonunda aciklamisdim. Oradan isteyiniz. O mek- 
tubun bir suretini, kardesim seyyid mir Muhammed Nu'manin arkadasla- 
n da gotiirdu. Onlardan da isteyiniz! Daha uzatmiyorum. Vesselam. [Ev- 
liyanin kalbleri ayna gibidir. Aynaya gelen lsiklar, karsisinda bulunan 
cismler, sekller aynada gorulxir. Aynanin karsisinda bulunan ikinci bir ay- 
nada ve bunun karsisindaki iiciincii aynada da goruniirler. Resulullahin mu- 
barek kalbinden yayilan feyzler, ma'rifet nurlan da, bu kalbe bagh olan 
kalblere gelir. Kalbleri baghyan bag, muhabbetdir. Eshab-i kiram, Resu- 
lullahi cok sevdikleri icin, bu nurlara kavusdular. Sevgi ne kadar cok olur- 
sa, gelen feyz de cok olur. Sevmek, inanisi ve isleri ve ahlaki, onun gibi ol- 
makdir. Eshab-i kiramin kalblerine gelen feyzler, sonraki asrdaki bunlan 
seven genclerin kalblerine de geldi. Bunlann da islamiyyete uymalan ko- 
lay ve tath oldu. Her biri birer Veil oldu. Uzak memleketde ve mezarda olan 
Veliden de feyzler yayilmakda, asiklannin kalblerine gelmekde, kalbleri 
nurlanmakdadir. Resulullahin mubarek kalbinden yayilan feyzler, her 
asrdaki asiklann kalblerinden yayilarak, zemammizdaki Velilerin kalble- 
rine geliyor ve bunlann kalblerinden kendilerini sevenlerin kalblerine ve 
bu arada bizlere de geliyor.] 

263 

iKIYUZALTMISUCUNCU MEKTUB 

Bu mektub, meyan seyh Tac icin yazilmisdir. Ka'be-i rabbani hakkinda- 
dir ve nemazin ba'zi ustiinliikleri bildirilmekdedir: 

Allahii tealaya hamd ve senalar olsun. Onun secdigi, begendigi iyi insan- 
lara selam olsun! Herkesi sevindiren tesrifiniz haberi, bu asiklannizi, se- 
venlerinizi cok sevindirdi. Bunun icin de, Allahii tealaya hamdler ve siikr- 
ler olsun! Farisi iki beyt tercemesi: 

Ey mari semal Insafet de dyle soyle! 
Bu ikisindcn hangisi, daha hosdur soyle: 

Isik sacan gunesinin, cikisimi sarkdan, 
Cihan dolasan ayimm, dogusu mu § am dan? 

Buraya kadar zahmet etmegi arzu buyurdugunuza gore, bari cabuk tes- 
rif ediniz ki, sevenlerinizin gozleri yoldadir. Beytullahdan yeni haberler 
dinlemek istiyoruz. Bu fakire gore, insanlann ve meleklerin seklleri, viicud- 
leri, Ka'benin sekline, suretine secde etdikleri gibi, bu suretlerin hakikatle- 
ri, asllan da, onun hakikatine secde etmekdedir. Onun hakikati biitiin ha- 
kikatlerin ustii ve ona bagh olan kemalat, diger biitiin hakikatlere bagh ke- 
malatin iistiidiir. Bu hakikat, sanki mahluklann hakikatleri ile, ilahi hakikat- 

-346- 



ler arasinda bir geciddir. Ilahi hakikatler demek, onun azametinin, biiyiik- 
lugiiniin dereceleri olup, orada sifat ve keyfiyyet yokdur. Ya'ni, nasil diye 
sorulamaz ve hie zil ve suret yokdur. Diinyada olan terakkiler, yiiksehneler 
ve zuhurlar, gorunusler, mahluklann hakikatlerinin sonuna kadardir. ilahi 
hakikatlerden "celle sultaniihu" nasib almak, ancak ahiretde olacakdir. 
Diinyada bunlardan nasib, ancak nemazdadir ki, nemaz, mii'minin mi'raci- 
dir. Ya'ni diinyadan ahirete yiikselten bir merdiven gibidir. Nemazda san- 
ki diinyadan cikrp, ahirete gidilir ve ahiretde kavusulacak olan seylerden haz, 
zevk ahnir. Oyle zan ediyorum ki, nemazda bu devletin hasil olmasi, Ka'be- 
ye doniildiigii icindir. Ciinki orasi, ilahi hakikatlerin "teala ve tekaddeset" 
zuhur etdigi yerdir. Goriiliiyor ki, Ka'be, diinyada sasilacak birseydir. G6- 
riiniisde diinyadaki evlerden biridir. Hakikatde ise, ahiretdendir. Ka'be 
dolayisi ile nemazda da, bu hal hasil olmus, sureti de, hakikati de, diinya ve 
ahireti kendinde toplamisdir. Muhakkak olarak anladim ki, nemaz kilarken 
hasil olan haller, nemaz disinda hasil olan biitiin hallerin iistiindedir. Ciin- 
ki bu hallerin hepsi, zil ve suretden kurtulamamis, ne kadar yiiksek ve kiy- 
metli olsalar da, asldan nasib alamamislardir. Nemazdaki haller ise, asldan 
nasiblidir. Zil ile asl ve birsey ile golgesi arasinda ne kadar fark varsa, bu iki 
hal arasinda da, o kadar fark vardir. Allahii tealanin lutf ve ihsani ile 
mu'minlere oliim zemaninda hasil olan hal, nemazdaki hallerin iistiidiir. Ciin- 
ki oliim, ahiret hallerinin baslangicidir. Ahirete yakin olan hersey, daha te- 
mam ve daha iistiindiir. Ciinki diinyada suret goriiniiyor. Ahiret ise, haki- 
katin zuhur etdigi yerdir. Aradaki farki bundan anlamahdir. Bunun gibi, Al- 
lahii tealanin ihsani ile, mezarda hasil olan haller, oliim zemaninda hasil olan 
hallerden iistiindiir. Kiyamet giiniiniin hali de, kabr haline gore boyledir. 
Ciinki orada goriilen, daha temam ve daha kamildir. Cennetde goriilenler, 
kiyamet giiniindekinden daha temam ve daha kamildir. Hallerin en iistiinii 
ise Peygamberimizin "aleyhi ve ala alihissalevatii vetteslimat" haber verdi- 
gi ya'ni, (Allahii teala, aynca bir Cennet yaratmisdir ki, burada Huriler ve 
koskler yokdur. Burada Allahii teala, giiler gibi tecelli eder, goriiniir) bu- 
yurdugu yerdir. Ahiretdeki haller, diinyadaki hallerin, goriinenlerin iis- 
tiindedir. Bunlann da en iistiinii, hadis-i serifde bildirilen Cennetdir. Hat- 
ta diinya ashn, hakikatin zuhur edecegi, goriinecegi yer degildir. Diinyaya 
mahsus olan, zillerin, benzerlerin goriinmeleri, bu fakire gore, diinya isle- 
rindendir ve hakikatde, mahluklara, mumkinlere aid seylerdir. Bunlardan 
bir kismina Sifat-i ilahiyyenin tecellisi, ba'zisina da, Zat-i ilahinin tecellisi 
gibi ismler vermislerse de, hepsi diinya seyleri, zil ve suretler tecellisi, go- 
riinusudiir. Bu fakire gore bu diinyada olan hersey, suret ve hayaldir. Bura- 
da matlubun, maksudun kokusunu bile duymuyorum. Diinya ahiretin tar- 
lasidir ve tohum ekecek zemandir. Matlubu burada aramak, bosuna ugras- 
makdir. Ele birsey gecmez. Yahud baska seyleri matlub sanarak, insan 
rii'ya ile, hayal ile oyalanip kahr. Nitekim bircok kimse, bu hale diismiisdiir. 
Diinyada asldan haber veren yalniz nemazdir. Matlubun kokusu, yalniz 
nemazda duyulur. Nemazdan baska seylerde, bu koku yokdur. 



Iyilige elverisli olmiyan kimse, 
Faidelenemez, Peygamberi de gorse. 

-347- 



264 

IKiYUZALTMISDORDUNCU MEKTUB 

Bu mektub, mir seyyid Bakir-i Sarenpuriye yazilmisdir. En sonda hay- 
ret ve cehalete varmak lazim oldugu, kesf ve kerametlere giivenilmemesi 
lazim oldugu bildirilmekdedir: 

Allahii tealaya hamd olsun! Onun secdigi kullanna selamlar olsun! 
Asm sevginizi ve kavusmak istediginizi bildiren kiymetli mektubunuz ge- 
lerek bizleri cok sevindirdi. Isinize bakiniz! ismleri ve sifatlan dusiinmek- 
sizin, Zat-i tealanin ismini cok zikr ediniz! O makamdan cahil ve anlamak- 
dan saskin olunciya kadar, bu mubarek ismi zikr ediniz! Cxinki zikr eder- 
ken, Allahii tealanin ismleri ve sifatlan dusuniilurse, cok olur ki, haller ha- 
sil olur. Mevacidin zuhur etmesine sebeb olur. Hallerde ve mevacidde 
yanhshklar oldugu cok gorulmusdiir. Burada, batilin hak ile kansdigi cok 
vaki' olmusdur. Bu giinlerde, baska yerde bulunan seyhlerden biri, bu fa- 
kire mektub yazarak halini bildirdi. Dedi ki, Fena hali beni oyle kapladi ki, 
her neye baksam, hicbirsey goremem. Yere, goke baksam, hie goremem. 
Arsi, Kursiyi de bulamam. Kendimi diisiinsem hie bulamam. Birinin yani- 
na gitsem, onu da bulamam. Allahii teala sonsuzdur. Onun sonunu kimse 
bulamamisdir. Tesavvuf buyiikleri "rahmetullahi aleyhim", bu halimi ke- 
mal olarak bildirmislerdi. Sen de, bunu kemal biliyorsan, Allahii tealaya ka- 
vusmak icin senin yanina gelmekligime liiziim yok. Eger sen, baska birse- 
yi kemal biliyorsan bana yaz! 

Fakir, ona soyle cevab yazdim: Bu haller, kalbin degisiklikleridir. Kalb, 
bu yolun daha birinci basamagidir. Bu haller bulunan kimse, kalbin daha 
dortde birini gecmisdir. Kalbin geri kalan iic parcasim gecmesi lazimdir. 
Bundan sonra, ikinci basamak olan ruha sira gelir. Bu mektubdan bir ze- 
man sonra, bu fakirden tarikat dersi alarak memleketine gitmis olan, sev- 
diklerimizden birisi, birgiin yanimiza gelip, hasil olan hallerini anlatdi. 
Hali, o mektubu yazan seyhin haline benziyordu. Hatta bu, o makamda, on- 
dan birkac adim daha ilerde idi. Bunun haline tevecciih olundukda, onun 
bu Fenasi, hava maddesinde idi. Hava, her boslukda bulundugu icin, onun 
gordiigii hep hava idi. Bunu, sonsuz olan Allahii teala sanmisdi. Allahii te- 
ala, boyle seylerden miinezzehdir. Onu ikinci olarak cagirarak halini aras- 
dirdigimda, havadan baska hicbir seye tutulmus olmadigini iyi anladim. Boy- 
le oldugunu kendine de bildirdim. O da, vicdanina damsdiginda, havadan 
baska hicbir kazanci olmadigini kendisi de anladi. O hallerinden tevbe ve 
istigfar eyledi. ilerlemege cahsdi. 

Kalb, Alem-i halk ile Alem-i ervah arasinda bir vasitadir. Bu her iki ale- 
me de benziyen taraflan vardir. Sanki kalbin yansi Alem-i halkdan, yari- 
si da Alem-i ervahdan gibidir. Alem-i halkdan olan yansinin da yansi ha- 
va olur. Buna gore kalbin dortde biri hava olur. Bu son bildirdigimiz de, bi- 
rinci cevaba uygun olmakdadir. Bundan fazla yazacak zeman olmadi. Si- 
ze ve dogru yolda olanlara ve Muhammed Mustafanin izinde gidenlere se- 
lam olsun! [(Alem-i halk) madde alemi demekdir. Ciinki halk, olemek 
ma'nasina da kullamhr]. 



348 



265 

IKiYUZALTMISBESiNCi MEKTUB 

Bu mektub, seyh Abdiilhadi Bedavanfye yazdmisdir. Uzlete cekilir- 
ken, muslimanlarin haklarim gozetmegi elden birakmamak lazim oldugu 
bildirilmekdedir: 

Allahii tealaya hamd olsun! Sevgili Peygamberine ve Aline ve Eshabi- 
na salatii selam olsun ve dogru yolda olanlara diialar olsun! 

Kiymetli kardesimin giizel mektubu geldi. Bizleri cok sevindirdi. Alla- 
hii tealaya hamd ve siikr olsun ki, aynhk giinlerinin uzamasi, muhabbeti ve 
ihlasi sarsmamis. Bununla beraber, buraya gelseydiniz, daha iyi olurdu. (El 
hayru fi ma sana' Allahii teala!). Ya'ni Allahii tealamn yapdiginda hayr var- 
dir. Insanlar arasindan ayrilmak, uzlet etmek istiyorsunuz. Evet uzlet, 
Siddiklann aradigi seydir. Mubarek olsun! Uzleti isteyiniz! Bir koseye 
cekiliniz! Fekat, miislimanlarin haklarim gozetmegi elden kacirmayiniz! Re- 
sulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", (Miislimanin, niiislimaii iizerinde bes 
hakki vardir: Selamina cevab vermek, hastabginda dolasmak, cenazesin- 
de bulunmak, da'vetine gitmek ve aksirdigi zeman elhamdiilillah deyince, 
yerhamiikallah demek) buyurdu. [Bu hadis-i serifi Ebu Hiireyre "radi- 
yallahii anh" haber vermisdir. (Buhari)de ve (Miisliin)de yazihdir.] Fekat, 
da 'vet etdigi zeman gitmek icin sartlar vardir. (ihya'iil-ulum) kitabinda bu- 
yuruyor ki, (Cagiramn yemegi siibheli ise veya islamiyyetin yasak etdigi sey, 
mesela ipek sofra ortiisii, giimiis kap ve tavanda, divarda canh resmi var- 
sa veya calgi cahmyorsa, oyun, kumar gibi seyler varsa, o cagnlan yere gi- 
dilmez). [Bu yasaklar, (Kimya-i se'adet) kitabinda da yazihdir]. Boyle ya- 
saklar bulunan yemege gitmek haram veya mekruh olur. Cagiran kimse za- 
lim ise veya Ehl-i siinnet degil ise, fasik ise, kotiiliik yapan ise veya oviin- 
mek icin, gosteris icin caginyorsa gitmek caiz olmaz. (Sir'a-tiil-islam) ki- 
tabinda diyor ki, (Riya olarak caginlan yemege gitmemelidir!). (Muhit) ki- 
tabinda diyor ki, (Oyun, sarki, gibet etmek bulunan ve icki icilen yemege 
oturulmaz). (Metalib-ul-mu'minin) kitabinda da boyle yazihdir. Bu yasak- 
lardan hicbiri bulunmayan da'vete gitmek lazimdir. Bu zemanda, bu yasak- 
lann bulunmamasi giic oldu. Bundan baska, Farisi misra' tercemesi: 

Yabancidan uzlet et, dostdan degil! 

Talebe kardesleri ile sohbet etmek, bu yolun siinnet-i miiekkedesidir. 
Hace Behaeddin Buhari "kaddesallahii teala sirrehiil'aziz" hazretleri bu- 
yurdu ki, (Bizim yolumuzun temeli sohbetdir!). Uzletde sohret vardir. 
Sohret de afetdir. Sohbet buyurulmasi, talebe kardesleri ile birlikde olmak- 
dir. Baskalan ile sohbet edilmez. Ciinki, birbirinden fani olmak, ya'ni 
baskalanni unutmak, sohbetin sartidir. Bu da, uygun arkadasla olabilir. 

Hasta yoklamak siinnetdir. Hastanin bakicisi varsa, ona bakiyorsa, bas- 
kalannin dolasmasi siinnet olur. Bakacak kimsesi yoksa, dolasmak vacib 
olur. (Miskat) kitabinin hasiyesinde boyle yazihdir. 

Cenazede hazir olmahdir. Hie olmazsa birkac adim birlikde gitmelidir. 
Boylece, meyyitin hakki odenmis olur. 

-349- 



Cum'a nemazina ve hergun bes vakt nemaz icin cema'ate ve bayram ne- 
mazlanna gitmek islamin zaruri emrleridir. Herhalde gitmek lazimdir. 
Bunlardan sonra kalan vaktleri, yalniz gecirebilirsiniz. Fekat once dogru 
bir niyyet lazimdir. Diinya cikarlarmdan birseyi diisiinerek uzleti kirletme- 
melidir. Allahii tealayi zikr icin, kalbi toparlamakdan ve diinyanin bitmez 
tiikenmez islerinden uzaklasmakdan baska birsey dusiinmemelidir. Niyye- 
tin dogru olmasina cok dikkat etmelidir. Niyyetin icinde, nefsin bir arzu- 
su gizlenmis olmamasina dikkat etmelidir. Niyyetin dogru olmasi icin, Al- 
lahii tealaya yalvarmalidir. Boylece tarn niyyet yapilabilir. Yedi kerre is- 
tihare yapmali, dogru niyyet ile uzlet eylemelidir. Boyle olunca, cok faide- 
si umulur. Bulusdugumuz zeman, daha cok anlatirim. Vesselam. 



islamiyyet enbiyamn siinnetidir, 
Cumlenin ihtidasidir, islamiyyet 

Hudanin, leyle-i mi'rac icinde, 
Habibine atasidir islamiyyet. 

266 

IKiYUZALTMISALTINCI MEKTUB 

ikiyiizaltmisaltinci mektubu, iistadi Muhammed Baki-billah "kuddise 
sirruh" hazretlerinin iki oglu, hace Ubeydiillah ve hace Abdiillaha \ azmis- 
dir. ilham ve firaset yolu ile, mubarek kalbine dogan, (ilin-i kelam) akide 
ya'nf i'tikadindan ba'zisim bildirmekdedir. Kitablardan alarak ve akl ve dii- 
siince ile bularak yazmadigi halde hepsi, Ehl-i siinnet vel-cema'at alimle- 
rinin sozlerine uygundur. Allahii teala, omr sarf ederek, istirahatlerini fe- 
da ederek, durmadan calisan o alimleri, en iistiin iyiliklerle miikafatlandir- 
sin! 

imam-i Rabbanf miiceddid-i elf-i sanf seyh Ahmed-i Farukf Serhendi 
"kuddise sirruh", daha ilm deryasina yeni daldigi siralarda hazret-i Peygam- 
beri "sallallahii aleyhi ve sellem" rii'yada goriip, kendisine buyurmusdu ki: 
(Sen kelam ilminde muctehid olacaksin). Bu rii'yasini hocasina anlatmis- 
di. O giinden beri, ilm-i kelamin her mes'elesinde ayri ictihadi ve goriisle- 
ri vardir. Fekat, mes'elelerin cogunda (Matiiridiyye) imaiiiiniiz ile beraber- 
dir. Eski Yunan felesoflarimn, islamiyyete uymiyan sozlerini red edip, 
yamldiklarim isbal etmekde ve tesavvuf biiyiiklerini tamyamiyarak ve 
sozlerini anhyamiyarak, yoldan cikan, sapitan ve kendilerini din adami sa- 
mp, herkesi de yoldan cikartan, cahil ve ahmaklarin yiiz karalarim meyda- 
na cikarmakdadir. Bu mektubda ayrica nemaza aid birkac fikh mes'elesi- 
ni de bildirmekde ve tesavvufun kiymetini ve yiiksekligini ve bu yoldan yiik- 
selmis olan biiyiiklerin islamiyyete simsiki sardmis olup, bunlari tammiyan 
zevalhlarin iff iralarimn ciiruklugunii [ve musiki dinlememegi ve dans ve 
oyun yerlerine gitmemegi] ve daha birkac seyi bildirmekdedir: 

Allahii tealaya hamd olsun. Biitiin diialar ve iyilikler, Onun Peygambe- 
ri ve sevgilisi ve biitiin insanlann her bakimdan en giizeli ve en ustiinii olan 

-350- 



Muhammed Mustafaya "sallallahu aleyhi ve sellem" ve Onu sevenlerin ve 
izinde gidenlerin hepsine olsun! Allahii teala, siz yiiksek hocamin kiy- 
metli yavrulanni da, se'adet-i ebediyyeye kavusdursun! 

Yiiksek iistadimin, beni diinya ve ahiret ni'metlerine kavusduran kiymet- 
li hocamin sevgili yavrulan! Biliniz ki, herseye muhtac olan bu zevalli 
kardesiniz, tepeden tirnaga kadar, o yiiksek babanizin sadakalan ve ihsan- 
lan icinde yiiziiyorum. insanligin elifbasini ondan ogrendim. Yiikseklikle- 
ri haber veren kelimeleri ondan okudum. Herkesin, senelerce cahsarak ka- 
zanabildigi dereceler, onun huzurunda, terbiyesi altinda, az zemanda eli- 
me gecdi. insanlara meziyyet, iistiinliik veren biitiin kiymetler, ona hizme- 
timin ikramiyesi olarak iizerime serpildi. Hicbir ise yaramiyan ve insanlik- 
dan haberi olmiyan bu zevalli, onun nurlu bakislan altinda, ikibucuk ay icin- 
de olgunlasarak, biiyiiklerin yoluna katildi. Onlann Allahii tealaya olan ya- 
kinhklanna kavusdu. Boyle az bir zemanda, tesavvufu tadmis olanlann, te- 
celliler, zuhurlar, nurlar, haller ve keyfiyyetler diye anlatmak istedikleri giz- 
li kazanclar, babanizin parlak kalbindeki deryanin damlalan olarak, onii- 
me sacildi. Bunlardan hangi birini anlatayim. Onun, lutf ederek, aciyarak 
mubarek gonliinii bu fakire pevirmesi ile, tesavvufculann tevhid [bir bil- 
mek], kurb [yakinhk], ma'iyyet [beraberlik], ihata [her tarafi kaplamak], 
sereyan [her zerrede bulunmak] gibi sozlerle, anlatmak istedikleri ma'ri- 
fetlerden, ince bilgilerden ele gecmiyen, hemen hemen birisi kalmadi. 
Bunlann iclerinden, ozlerinden bildirilmedik birakilmadi. Vahdet-i viicud 
dedikleri, herseyde Allahii tealanin kemalatini gormek ve vahdetde kes- 
reti bulmak, bu ince bilgilerin baslangicidir. islam biiyiiklerinin erisdigi, ta- 
nidigi bilgileri, kelime kadrosu ile anlatmaga kalkismak, cahillik ve ahmak- 
hk olur. Bunlann kavusduklan, yetisdikleri dereceler cok yiiksekdir. An- 
ladiklan, edindikleri bilgiler ve zevkler cok incedir. Her bilgi satanin, bii- 
yiik ve onder sanilanlann yetisecegi, yanasacagi yer degildir. 

O cok yiiksek babanizin, bu zevalhya olan ni'metlerine, ihsanlanna 
karsi, oliinciye kadar, basimi kapiniz hizmetcilerinin ayaklarma siirsem, si- 
ze karsi birsey yapmis olamam. Hangi kusurumu bildireyim? Mahcubiyye- 
timden, yiiziimiin karasindan hangisini meydana cikarayim? Allahii teala, 
Hiisameddin Ahmedden razi olsun ki, sizlere karsi olan vazifemizi, borcu- 
muzu iizerine alarak, kapiniza kul olmakla, hizmetinizde cahsmakla seref- 
lenmekde, boylece rahat nefes almamiza sebeb olmakdadir. Farisi beyt ter- 
cemesi: 

Vucudumun her zerresi dile gelse de; 
§ukrunun binde birini yapamam yine! 

[Asrlann yetisdiremiyecegi, insan giiciiniin olcemiyecegi] o kiymetler ha- 
zinesinin, kapisimn esigini opmekle iic def'a sereflenmisdim. Uciinciisiin- 
de buyurdu ki: (Za'if diisdiim. Yasamak iimmidim azaldi. Benden sonra, co- 
cuklanmi gozet!). Sizleri getirdiler. O zeman daha kiiciik idiniz. Kucakda 
tasiniyordunuz. Size tevecciih etmemi, emr buyurdular. Emrlerine uyarak, 
yiiksek huzurlannda, iizerinize o kadar tevecciih olundu ki, te'siri goriinii- 
verdi. Sonra, (Bunlann annelerine de, uzakdan tevecciih et!) buyurdular. 
Yammizda olmadigi halde, onlara da tevecciih olunmusdu. Emrleri ile ve 

-351- 



huzurlannda oldugu icin, o tevecciihlerin cok faideler saghyacagini ximmid 
ediyorum. 

Babamzin, herhalde yapilmasi lazim gelen emrlerini ve heme behasina 
olursa olsun yerine getirilmesi gereken vasiyyetlerini unutacagimi veya dal- 
ginhgima gelecegini sanmayiniz! Buna imkan olur mu? Ufak bir isaretini- 
zi bekliyorum. Simdilik, birkac satir nasihat yaziyorum. Can kulagi ile 
dinleyiniz! Cenab-i Hak, ikinizi de, se'adet-i ebediyyeye kavusdursun! 

Her miislimanin, once i'tikadini diizeltmesi, ya'ni Ehl-i siinnet vel-ce- 
ma'at alimlerinin "rahmetullahi teala aleyhim ecma'in" bildirdikleri gibi, 
inanmasi lazimdir. Durmadan, yilmadan cahsan o alimlere, Allahii teala, 
bol bol miikafat versin! Cehennemin ebedi azabindan kurtulan, yalniz 
bunlar ve bunlann izinde gidenlerdir. Bunlann bildirdigi i'tikadlardan 
unutulmakda olanlan anlatacagim: 

[Imanin sarti altidir: Birincisi, Allahii tealaya inanmakdir]. Allahii te- 
ala, kendi Zati ile vardir. Ondan baska hersey, Onun var etmesi ile, var ol- 
musdur. Kendisi ve sifatlan ve isleri yeganedir, birdir. [Ya'ni, hicbirsey, hic- 
bir bakimdan, Allahii tealaya benzemez.] Varhkda, seriki, ortagi olmadi- 
gi gibi, hicbir bakimdan benzeri yokdur. Benzerlik yalniz ismde ve kelime- 
lerdedir. Onun sifatlan da, isleri de, kendi gibi, akl ile anlasilmaz ve anla- 
tilamaz ve insanlann sifatlanna, islerine, hie benzemez ve uymaz. [Onun 
sekiz sifati vardir. Bunlara, (Sifat-i siibutiyye) denir.] Bunlardan biri, ilm 
sifatidir, ya'ni Allahii teala bilicidir. Bu sifati da, kendi gibi kadimdir. 
Ya'ni sonradan olma degildir. Hep vardi ve basit, [ya'ni bir haldedir. Hie 
degismez, boliinmez ve cogalmaz]. Bildigi seyler degismekde, her degisme- 
yi bilmekdedir. Fekat, ilminde ve ilminin bu seylere baglanmasinda, bir de- 
gisiklik olmaz. [Gecmisdeki sonsuzdan gelecekdeki sonsuza kadar, ya'ni 
ezelden ebede kadar herseyi, her degismegi, yalniz bir bilis ile bilmekde- 
dir. Ya'ni, bu sonsuz zemanlarda olan herseyi], birbirine benzeyen ve ben- 
zemiyen halleri ile, hem biiyiiklerini, hem de ufak zerrelerini, herbirini ken- 
di zemaninda olarak bir anda bilmekdedir. Mesela, bir kimsenin hem var- 
hgini, hem yoklugunu, hem dogmadan evvelki hallerini, cocuklugunu, 
gencligini, ihtiyarhgini, diri olmasim ve olii olmasini, ayakda, oturmakda, 
dayanmakda, yatmakda, giilmekde, aglamakda, nes'e ve lezzetde, derd ve 
kederde, izzet ve kiymetde, zillet ve asagihkda, mezarda, kiyametde ve mah- 
ser yerinde ve mesela Cennetde ni'metler icinde oldugunu, hep bir anda ve 
bir halde bilmekdedir. Ne ilminde, ne de ilminin bu seylere baglanmasin- 
da bir degisiklik olmaz. Degisiklik olsa, zemanin da, degismesi olur. Hal- 
buki orada, ezelden ebede kadar, parcalanamiyan bir an vardir. Daha 
dogrusu, Allahii teala, zemanh degildir. Oncelik ve sonrahk yokdur. ilmi 
herseye yetisir dersek, herseyi bir bilmekle ve ilmin bunlara bir baglanma- 
si ile biliyor. Bu bir bilgi ve bir baglanti da, akhn eremiyecegi bir baglan- 
makdir. Bunu akla anlatabilmek icin, su misali uygun buluyorum: insan, bir 
kelimenin cesidli hallerini, birbirine benzemiyen sekllerini bir anda diisii- 
nebilir. Bir kelimeyi, bir an icinde, hem ism, hem fi'l, hem harflerin kiime- 
si, hem madi, hem miistakbel, hem emr, hem men', hem edath, hem edat- 
siz, hem miisbet, hem menfi bilebilir. Cesidli seklleri bir anda, kelimede ay- 
n ayn goriiyorum diyebilir. Bir insanin, ilminde ve hatta gormesinde, ters 

-352- 



ve cesidli halleri bir araya toplamasi, mximkin olunca, Allahii tealanin il- 
minde neden miimkin olmasin? Hem de Onun ilminde iki ziddin, bir ara- 
da bulunmasi goriiniisdedir. Yoksa, orada zidhk yokdur. Mesela, bir kim- 
seyi, bir anda, hem var, hem yok bilir. Fekat, yine o anda onun varhgini, me- 
sela hicretden bin sene sonra ve birinci yoklugunu, bu varhkdan evvel, ikin- 
ci yoklugunu da mesela, varhgindan yiiz sene sonra olarak bilmisdir. O hal- 
de, arada zidhk yokdur. Zira, varhgin ve yoklugun zemanlan baskadir. Is- 
te Allahii teala, ayn ayn, baska baska, zerreleri bir anda biliyorsa da, ilmin- 
de degismek olmuyor. Felsefecilerin zan etdigi gibi, ilm sifatinda sonradan 
birsey hasil olmuyor. Ciinki birseyin bilgisi, ewelki seyin bilgisinden son- 
ra hasil olmuyor ki, ilmde degisiklik olsun. Herseyi bir anda bildiginden, 
ilminde degisiklik ve yenilik hasil olmaz. O halde, ilmde degisiklik olma- 
digini anlatmak icin, ilm, esyaya, cesidli baglantilarla baglanmisdir de- 
mek ve bunlann degisdigini soylemek liizumsuzdur. Nitekim felsefecileri 
susdurmak icin, ba'zi buyuklerimiz boyle soylemisdir. Bu baglantilann, es- 
yaya baglanmasinda degisiklik olur denirse yerinde olur. 

Allahii tealanin sifat-i siibutiyyesinden biri, Kelam sifatidir. (Kelam 
sifati), ya'ni soylemesi de, bir basit kelimedir ki, ezelden ebede kadar, 
hep o bir kelam ile soyleyicidir. Biitiin emrler, biitiin yasaklar, biitiin bil- 
dirilen seyler, biitiin siialler, biitiin dilekler, hep o bir kelamdir. Gonder- 
digi biitiin kitablar ve sahifeler, hep o bir basit kelamdandir. Tevrat ondan 
meydana gelmis, Kur'an-i kerim, ondan nazil olmus, inmisdir. 

Allahii tealanin [Sifat-i siibutiyyesinden biri, (Tekvin) sifatidir. Ya'ni ya- 
raticidir]. Biitiin yaratdiklan, yapdiklan da, bir fi'l, bir yapisdir ki, ilk ya- 
ratdigindan, sonsuza kadar yaratmalan, hep o bir fi'l ile var olmakdadir. 
(Bir goz kirpacak zemanda herseyi yapdik) mealindeki ayet-i kerime, bu- 
nu gosteriyor. Hayat vermesi ve oldiirmesi, hep o bir fi'l iledir. Yaratma- 
si ve yok etmesi de o fi'ldendir. Fi'linde de cesidli baglantilar yokdur. Bir 
te'alluk ile ilk ve sonradaki herseyi kendi zemanlannda yaratiyor. Akl, onun 
fi'lini [isini] anhyamiyacagi gibi, fi'lin baglanmalarma da erememekdedir. 
Akhn oraya yolu yokdur. Ehl-i siinnet alimlerinden, Ebiil-Hasen-i Es'ari 
bile, Allahii tealanin fi'lini anhyamiyarak, tekvin sifatina, ya'ni yaratma- 
sina sonradan olma hadisdir, dedi. Ya'ni herseyi yapmasi, yapdigi zeman 
meydana geliyor dedi. Halbuki, her zeman yapilan isler, ezeldeki fi'lin 
eserleri, meydana cikmalandir. Yoksa, fi'linin kendisi degildir. Tesavvuf 
biiyiiklerinden, fi'llerini goriiyoruz, ya'ni Tecelli-i ef'ale kavusduk diyen- 
ler de, boyle yanihyor. Herseyde, Allahii tealanin fi'lini goriiyoruz saniyor- 
lar. Halbuki, o tecelliler, goriinenler, fi'lin kendisi degil, eserleridir. Zira, 
Allahii teala, goriilemedigi gibi, fi'li de goriinmez, his olunamaz, diisunii- 
lemez ve akl ile anlasilamaz. Onun fi'li de, biitiin sifatlan da kadimdir. Son- 
radan olma degildirler. Kendisi ile hep vardirlar. Onun fi'line (Tekvin) de- 
nir, mahlukat aynasina yerlesmez ve goriilmez. Farisi beyt tercemesi: 

Dar olan, sekl ve suret kabma ma'na nasil sigar? 
Dilenci kulubesinde sultamn ne isi var? 

Bu fakire gore "kaddesallahii teala sirrehiil'aziz", Allahii tealanin ken- 
di tecellisi olmaksizin, fi'llerinin ve sifatlannin tecellisi olamaz. Sifatlan ve 

- 353 - Mektubat Tercemesi: - F:23 



fi'lleri kendinden ayrilmaz ki, kendi tecellisi olmaksizin, tecelli edebil- 
sinler. Onun zatindan aynlan, fi'llerinin ve sifatlannin zilleri, aksleri, go- 
riiniisleridir. Herkes bunlari anliyamaz. Cenab-i Hak, diledigi kullanna bil- 
dirir. Onun ihsani cokdur. 

Yine soziimiize gelelim: Allahii teala, hicbirseye hulul etmez. Hicbir cism 
icine islemez. Hicbirsey Ona hulul etmez. Fekat, Allahii teala, herseyi 
ihata etmis, kaplamisdir ve herseye yakindir ve herseyle beraberdir. Fekat, 
bizim ahsdigimiz ve anladigimiz ihata, kurb ve ma'iyyet gibi degildir. Bun- 
lar, Ona layik degildir. Evliyanin kesf ile, miisahede ile anladigi, ihata, kurb 
ve ma'iyyet de, Ona layik degildir. Zira, zevalh mahluklarm hicbiri, Onu 
ve sifatlanni ve fi'llerini anliyamaz, bilemez. Anlamadan inanmak lazim- 
dir. Farisi beyt tercemesi: 

Anka kusu arlanamaz, tuzagim topla! 

Bu avlanmada, giren yalmz haradir tuzaga. 

Yiiksek rehberimin "kaddesallahii teala sirrehiiraziz" (Mesnevi)sinden 
su beyti buraya yazmak uygundur. Farisi beyt: 

Gidilecek yol uzundur pek, 
Uygun olmaz kavusdum demek. 

Allahii tealamn, herseyi ihata etdigine ve herseye yakin olduguna ve her- 
sey ile beraber olduguna inaninz. Fekat, bu ihata, kurb ve ma'iyyetin, ne 
demek oldugunu bilemeyiz. (ilmi ihata etmisdir, ilmi yakindir) demek, 
Kur'an-i kerimin acik olan ma'nasim cevirmek demekdir. Biz, boyle ma'na- 
lar vermegi dogru bulmuyoruz. 

Allahii teala, hicbirsey ile ittihad etmez, birlesmez. Hicbirsey de, Onun- 
la birlesmez. Tesavvuf buyiiklerinden, ittihad ma'nasi anlasilan sozler cik- 
mis ise de, onlar, baska sey demek istemisdir. Mesela, (Fakirlik temam olun- 
ca, Allahii tealadir) sozleri ile, (Hersey yokdur, ancak Allahii teala vardir) 
demek istiyorlar. Yoksa, o fakir, Allahii teala ile birlesir, demek istemiyor- 
lar. Bunu demek, kafirlik, zindiklik olur. Allahii teala, zalimlerin, kafirle- 
rin sandigi gibi degildir. Ustadim buyurmusdu ki: Hallac-i Mensurun, (Ben 
Hakkim) soziiniin ma'nasi, (Ben yokum, yalmz Allahii teala vardir) demek- 
dir. [Islamiyyete uyanlarm boyle sozlerine hiisn-i zan olunur. Te'vil edilir.] 

Allahii tealamn zatinda, sifatlannda ve fi'llerinde degisiklik olmaz. 
Hareketlerin, islerin olmasi ile, herseyi yaratmasi ile, Onun zatinda, sifat- 
lannda ve fi'llerinde degisiklik olmuyor. Vahdet-i viicud var diyenler, 
(Tenezziilat-i hams) ya'ni Allahii tealamn, bu mevcudati var etmesi, bes de- 
recede olmusdur demeleri, Onda degisiklik yapacak ma'nada degildir. Bu 
ma'na ile soyliyen kafir olur, yoldan cikar. Bu biiyiikler, Allahii tealamn si- 
fatlannin zuhurunda, meydana cikmalannda, bes derecenin asagiya indi- 
gini soyliiyor ki, zatinda ve sifatlannda ve fi'llerinde bir degisiklik olmu- 
yor. 

Allahii teala, (Ganiyy-i mutlak)dir. Ya'ni, hicbirsey icin, hicbirseye 
muhtac degildir. Ne kendine, ne sifatlarina, ne de fi'llerine, hicbir suretle 
hicbirsey lazim degildir. Varhkda muhtac olmadiklan gibi, zuhurda, belli 

-354- 



olmakda da, ihtiyaclan yokdur. Sofiyyenin biiyuklerinin, (Allahii teala, ism- 
lerini ve sifatlanni izhar icin, bize muhtacdir) anlasilan sozleri, bu fakire cok 
agir geliyor. Yaratilmakla, biz kiymetlendik, sereflendik. Allahii tealada bir- 
sey artmadi. Boyle seyler soylemek, cok yersiz ve cirkindir. Ez-zariyat 
suresinin, (Cinnfleri ve insanlan, ancak bana ibadet etmeleri icin yaratdim) 
mealindeki ellialtinci ayeti gosteriyor ki, cinnilerin ve insanlann yaratilma- 
si, Allahii tealayi tanimalan icindir ki, bunlar icin seref ve se'adetdir. Yok- 
sa, Onun birsey kazanmasi icin degildir. Hadis-i kudside, [ya'ni Peygam- 
berin "sallallahu aleyhi ve sellem" mubarek agzindan,] Allahii tealamn, 
(Ma'ruf olmak, tamnmak icin herseyi yaratdim) buyurmasi, (Onlann be- 
ni tammakla sereflenmesi icin) demekdir. Yoksa, (Tanmayim ve onlann ta- 
nimasi ile kemal bulayim) demek degildir. Bu ma'na, Allahii tealaya layik 
degildir. 

Allahii tealada, noksanhk sifatlan ve mahluklann hassa ve alametleri 
yokdur. Madde degildir. Cism degildir. Mekanh degildir. [Ya'ni, yer kap- 
layici degildir.] Zemanh degildir. [Bir yerde bulunmadigi gibi, zemani da 
yokdur.] Kemal sifatlan, kusursuzluklar yalniz Ondadir. Sekiz kemal sifa- 
ti oldugunu bildirmisdir ki sunlardir: (Hayat), diri olmasidir. (ilin), bilme- 
sidir. (Kudret), giicii yetmesidir. (irade), dilemesidir. (Sem'), isitmesidir. 
(Basar), gormesidir. (Kelam), soyleyici olmasidir. (Tekvin), yaratmasi- 
dir. Bu sifatlan, kendinden ayn olarak vardir. Varhklan ilmde degildir. 
[Ya'ni, nazari ve teorik var denilmis olmayip], haricde ve hakikatde var- 
dirlar. Kendi var oldugu gibi, bu sifatlan da aynca vardir. Vahdet-i viicu- 
de inanan Sofiyyunun sandigi ve farisi beyt tercemesi: 

Akl ve dusunce ile, sifatlar baskadir. 
Hakikatde ise, hepsi tarn kendisidir. 

sozleri, sifatlan inkardir, inanmamakdir. Muslimanlardan, sifatlan inkar 
eden Mu'tezile firkasi ile kafirlerden eski felsefeciler de, sifatlan nazari ola- 
rak kendinden ayn ise de, haricde yalniz kendi vardir diyorlar. [Ya'ni, si- 
fatlann nazari olarak], kendinden ayn oldugunu inkar etmiyorlar. Mese- 
la, ilm sifatimn ma'nasi, zatin ma'nasinin aynidir demiyorlar. Yahud, kud- 
ret ve iradet sifatlannin ma'nalan, birbirinin aynidir demiyorlar. Fekat, ha- 
ricdeki varhklan, aynidir diyorlar. O halde, sifatlan inkardan kurtulmak 
icin, haricde ayn ayn var olduklanna inanmak lazimdir. Nazari olarak 
ayn bilmek faide vermez. 

Allahii teala, (Kadfm)dir. [Ya'ni, varhgimn baslangici yokdur. Varhgin- 
dan once, yok degil idi, hep var idi.] (Ezeli)dir. [Ya'ni, hicbir zeman yok 
degil idi.] Ondan baska, hicbir varhk kadim, ezeli degildir. Din sahibleri, 
kitab sahibleri, hep boyle iman etmisdir ve Allahii tealadan baskasini ka- 
dim, ezeli bilenlere, kafir demislerdir. Bunun icindir ki, hiiccet-ul-islam 
imam-i Muhammed Gazali "rahmetullahi aleyh", ibn-i Sinanin ve Farabi- 
nin ve daha baskalannin, kafir olduklanni soylemisdir. Ciinki bunlar akhn, 
ruhun ve [maddenin ilk hali dedikleri] heyulamn kadim olduguna inanmis 
ve goklerin icindekilerle beraber, kadim olduklanni soylemislerdir. 

[(Ahlak-i ala'f) kitabinda diyor ki, (ibni Sina, (Mu'ad) kitabinda kiya- 

-355- 



metde dirilmegi inkar eyledi. Olecegine yakin, gusl abdesti alip, vezir iken 
yapdigi zulmlere tevbe etdigi soyleniyor ise de, i'tikadi bozuk olanin gus- 
lii, nemazi ve diiasi kabul olmaz buyuruldu)]. 

Ustadim "rahmetullahi teala aleyhima" buyurdu ki, seyh-i ekber Muh- 
yiddin-i Arabi hazretlerinin, (Biiyiik insanlann ruhlan kadfmdir) sozunun 
goriiniis ma'nasina uymayip, din sahiblerinin miisterek imanlarina ve soz- 
lerine cevirmelidir. 

Allahii teala, (Kadir-i muhtar)dir. [Ya'ni diledigini yapabilir. Tabf at kuv- 
vetleri gibi, elbette isi yapmaga] mecbur degildir. Eski Yunan felsefecile- 
ri, akllan ermediginden, kemal, biiyiikliik, mecbur olmakda, herhalde ya- 
pabilmekdedir deyip, Allahii tealanin ihtiyanni, ya'ni secmesini inkar et- 
diler. Yapmaga mecburdur dediler. Bu ahmaklar, Allahii teala, birseyi 
yaratmaga mecbur olmus ve sonra baska birsey yaratmamisdir dedi. Bu uy- 
durma seye de, akl-i fe'al deyip, herseyi bu yapiyor dediler. 

(Akl-i fe'al) dedikleri sey de, yalniz onlann vehmlerinde, hayallerinde 
olan birseydir. Bunlann bozuk inamslanna gore, Allahii teala hicbirsey yap- 
miyor. insan sikisinca, bunahnca, Akl-i fe'ale yalvanr. Allahii tealadan bir- 
sey istemez. Ciinki Allahii tealanin diinyada olup bitenlerle hie ilgisi yok- 
dur. Herseyi yapan, yaratan Akl-i fe'aldir derler. Hatta Akl-i fe'ale de yal- 
varmazlar. Ciinki onu, kendilerinden belalan gidermekde irade ve ihtiyar 
sahibi bilmezler. Bu nasibsizler, ahmaklikda, sersemlikde, sapik firkalann 
hepsinden daha asagidirlar. Kafirler, her islerinde Allahii tealaya siginiyor. 
Belalann giderilmesini ondan istiyorlar. Bu alcaklar ise, boyle degildir. Bu 
nasibsizlerde iki sey, sapik ve ahmak firkalann hepsinden daha cokdur. Bun- 
lardan biri, Allahii tealanin gonderdigi haberlere inanmiyorlar. Peygam- 
berlerin bildirdiklerine inad ve diismanhk ediyorlar. ikincisi, bozuk on fikr- 
ler ileri siiriiyor. Aslsiz, ciiriik deliller, sahidler gostererek, bos, sapik dii- 
siincelerini isbata kalkisiyorlar. Bozuk diisuncelerini isbat icin oyle yani- 
hyorlar ki, hicbir aleak boyle yanhs, ciiriik sey yapmamisdir. Diinyada 
olan her isi, durmadan giden, donen goklerin ve yildizlann degismeleri ve 
vaz'iyyetleri yapiyor diyorlar. Gokleri yaratani ve yildizlan icad edeni ve 
hepsini hareket etdireni ve aralannda nizam kurani gormiiyorlar. Bunu bir- 
seye kansmaz samyorlar. Ne kadar ahmakdirlar! Ne kadar alcakdirlar! Bun- 
lari aklh bilen, sozlerine inanan ise, bunlardan daha alcakdir. Onlann ak- 
la dayanan, diizgiin ilmlerinden biri geometri [Hendese]dir ki, ne diinya 
se'adetine, ne de ebedi kurtulusa faidesi yokdur. Bir iicgenin, iic ic acisi- 
nin toplami, iki dik aciya miisavidir demek ve bunu isbatlamak, insanhga 
ne kazandmr. [Fen bilgileri, modern makinalar ve elektronik aletler ve ye- 
ni bulunan hersey, Allahin Peygamberine uyarak kalbleri temizlenmis, 
ahlaki giizellesmis imanh kimseler tarafindan yapilmadikca ve kullanilma- 
dikca faideli olamazlar. insan haklanni, rahati, huzuru saghyamazlar. Har- 
bin ve sefaletin ortadan kalkmasina yaramazlar. Zulme, iskenceye vasita 
olurlar.] 

[imam-i Gazali "rahmetullahi aleyh", kendilerini aklh, ilm adami ve hie 
yanilmaz sanan dinsizleri vice ayirmisdir. Birincisi Dehriyyun ve maddici- 
ler olup, bunlar eski Yunan felesoflarmdan asrlarca evvel vardi. Bugiin de, 

-356- 



fen adami gecinen ba'zi ahmaklar, bu kismdadir. Bunlar, Allahu tealanin 
varhgina inanmayip alem, boyle kendiliginden gelmis ve boyle gidecekdir. 
Canhlar da boyle birbirlerinden iireyip, sonsuz olarak surecekdir diyor. Ikin- 
ci kism, tabfiyyeciler olup, canhlarda ve cansizlardaki akllara hayret ve- 
ren, intizami ve incelikleri gorerek, Allahu tealanin varhgini soylemege mec- 
bur kahmslarsa da, tekrar dirilmegi, ahireti, Cenneti ve Cehennemi inkar 
etmislerdir. Ucuncu kism, sonra gelen eski Yunan felesoflan ve bu arada 
Sokrat ile talebesi Eflatun ve onun da talebesi Aristonun felsefeleridir. Bun- 
lar, dehrileri ve tabfiyyecileri red ederek, aldandiklanni ve alcakhklanni 
bildirmek icin, baskalannin sozlerine Meet kalmiyacak kadar seyler soy- 
ledi. Fekat bunlar da, kiifrden kurtulamamisdir. Bu tic kism da ve bunla- 
rin yolunda gidenler de, hep kafirdir. Ba'zi saf kimselerin bunlan, din 
adami sanmasi ve hatta Peygamberlik derecesine yiikseltmeleri, bu yolda 
hadis bile uydurduklan hayretle isitilmekdedir. Kafirler, hersey soyleye- 
bilir. Fekat, musliman goriinenlerin, iman ve kiifrii ayird edememesi, aci- 
nacak bir haldir]. 

Bu dinsizlerin tic kismi da [ve bugiin kendilerine ilm adami denilen ve 
yeni felsefenin ve sosyolojinin kuruculan diye medh edilen, halbuki din bil- 
gisi olarak, yehudilerin ve papaslann incili degisdirmeleri ile meydana 
cikmis hiristiyanhk ile, islam dusmanlarinin yazdigi birkac uydurma kitab- 
dan baska sermayeleri olmiyan Luther Martin, Calvin [Kalven], Voltaire 
[Volter], Aguste Conte [Ogus Kont], Karl Marx ve Durkheim [Diirkheyim] 
gibi ronesans, inkilab onderleri] ahmakhkda ve zevalhhkda, herkesden ile- 
ri gitmis, kafirlerin her sinifini arkada birakmislardir. Bunlarm hepsi, hem 
dinlere inanmiyor ve Peygamberlere "aleyhimussalevatu vesselam" inad 
ve diismanhk ediyor, hem de aile, cem'iyyet ve din hakkinda uydurdukla- 
n sozleri ile, birbirlerini ve herkesi kandirmak icin, ciiriik deliller ve sahid- 
ler buluyorlar. O kadar yanhs, o kadar guliinc seyler soyliiyorlar ki, hicbir 
cahilin, hicbir ahmagin bu kadar asagihgi goriilmemisdir. Bunlar, ne kadar 
aklsiz, ne kadar zevalhdir. Bunlan aklli, fikrli sananlar da, bunlardan da- 
ha zevalli ve daha bedbahtdir. Bircok kiymetli bilgileri, Peygamberlerin 
"aleyhimussalevatu vesselam" kitablanndan calmislar ve aralanna, baska 
seyler de katmislardir. 

Bunlan imam-i Gazali "rahmetullahi aleyh", (El miiiikizii aniddalal) ki- 

tabinda, uzun uzadiya anlatmakdadir. Din sahibleri, Peygamberlerin "aley- 
himussalevatu vesselam" izinde gidenler, birseyin dogrulugunu isbat eder- 
ken yanihrsa, zarari ve tehliikesi olmaz. Zira bunlar, biitiin ilmlerinde ve 
islerinde, onlara uyup, sozlerini isbat ediyor. Bunlarm Peygamberlere 
"aleyhimussalevatu vesselam" uymasi, dogruluklanni bildirmege yetisir. O 
zevallilar ise, Peygamberlere "aleyhimussalevatu vesselam" uymaga, ge- 
ricilik deyip, sozlerini akla uygun getirmege cahsiyor. Akhn eremedigi 
seylerde, siibhesiz yanihyorlar. Allahu tealanin Peygamberi olan Isa aley- 
hisselamin sozlerini, bunlarm en biiyugii taninan Eflatun isitince, (Biz te- 
miz, olgun, ilerici insanlanz, bize, dogru yol gosterecek kimseye ihtiyaci- 
miz yokdur) dedi. Oliileri diriltiyor, korlerin gozlerini acarak, abras deni- 
len hastalan iyi ederek kurtanyor. Ya'ni, kendi fenlerinin, tecribelerinin ya- 
pamadigi seyleri yapiyor, diye isitdigi bir kimseyi, gidip gormesi, halini in- 

-357- 



celemesi lazim iken, gormeden, anlamadan, boyle cevab verdi. Bu sozleri 
cok ahmak oldugunu gostermekdedir. 

[Avrupa kitablannda ve tercemelerinde, Eflatunun miladdan, ya'ni 
Isa aleyhisselamin diinyayi tesriflerinden, [347] sene once oldiigii yazih- 
dir. Kendisi meshur oldugundan, oliim zemanina inanihrsa da, Isa aleyhis- 
selama, ancak oniki havari inanip, fseviler az ve asrlarca gizli yasadikla- 
nndan, milad, ya'ni noel gecesi dogru anlasilamamisdir. Miladin, birinci 
kanun [aralik] yirmibesinde veya ikinci kanun [ocak] altinci veya baska gun 
oldugu sanildigi gibi, bugiinkii miladi senenin bir veya dort sene az oldu- 
gu, cesidli dillerdeki kitablarda yazihdir. O halde, miladi sene, miisli- 
manlann senesi olan, hicn sene gibi, dogru ve kat'i olmayip, giinii de, se- 
nesi de siibheli ve yanhsdir. imam-i Rabbaninin "kuddise sirruh" buyur- 
duguna gore, iicyiiz seneden fazla olarak, noksandir ve Isa aleyhisselam 
ile Muhammed aleyhisselam arasindaki zeman, bin seneden az degildir. 
(Mevahib-i lediinniyye) ikinci cild, iiciincii faslda diyor ki, (ibni Asakirin 
Sa'biden haber verdigine gore, Isa aleyhisselam ile Muhammed aleyhis- 
selam arasinda dokuzyuzaltmisuc [963] sene fark vardir.) Muhammed 
aleyhisselam, hicret ederken, tarihcilere gore, simdi kullamlan miladi se- 
nenin 622. ci senesinde Safer ayinin son persembe giinii aksama yakin Sevr 
daginda magaraya girdi. Pazartesi gecesi magaradan cikip, efrenci Eyliil 
ayinin yirminci, rumi Eyliiliin yedinci pazartesi giinii Medine sehrinin 
Kuba dis mahallesine ayak basdi. Bugiin, miislimanlann (Hicrf semst) 
sene basi oldu. Acemlerin semsi senesi, bundan alti ay once, ya'ni Martin 
yirminci giinii olan Mecusi bayraminda baslamakdadir. O gun Rebful-ev- 
vel ayinin sekizinci giinii idi. O senenin Muharrem ayinin ibtidasi, (Hicrf 
kameri) sene basi kabul edildi. Bu kameri sene basi, Temmuz ayinin 
onaltinci cum'a giinii idi. Kubada dort gece kahp, cum'a giinii cikdi. O giin 
Medineye girdi. Herhangi bir miladi sene basinin rastladigi hicri semsi se- 
ne, bu miladi seneden 622 noksandir. Herhangi bir hicri semsi sene basi- 
nin rastladigi miladi sene, bu semsi seneden 621 fazladir.] 

Oglum Muhammed Ma'sum "kuddise sirruh" bugiinlerde (Serh-i meva- 
kif) kitabim temamladi. Derslerinde bu aklh denilenlerin, hatalanni ve ka- 
bahatlerini iyice anladi ve cok sey ogrendi. Cenab-i Hakka siikrler olsun 
ki, bizleri akhn dar cercevesi icinde birakmayip, dogru yola cikardi. Eger 
Peygamberleri ile "aleyhimiissalevatii vesselam" dogru yolu gosterme- 
seydi, biz de o zevalhlar gibi akhn ermedigi seylerde, zan etdiklerimize ina- 
nacak ve helak olacakdik. 

[Imam-i Muhammed Gazali, imam-i Ahmed Rabbani ve daha bircok is- 
lam biiyiikleri, eski Yunan felsefesini inceleyip, didik didik etmis ve o fel- 
sefecilerin ne kadar cahil, ahmak ve kafir olduklanni bildirmislerdir. Miis- 
limanlann, boyle kafirleri begenmemelerini, onlara aldanmamalanni, bir- 
cok kitablannda yazmislardir. 

O halde kafirlerin, (islam alimleri, tesavvuf adamlan, eski Yunan fele- 
soflannin, Batlemyus mektebinin te'siri altinda kalmis) demeleri temamen 
yanhsdir. islam alimlerini, onlarin talebesi ve taklidcisi sekline sokarak, bun- 
lan kuciiltmek icin yapilan, iftiralardir. Halbuki islam alimleri, eski Yunan 

-358- 



ve Roma felsefelerini ciiriiterek, yere sermis, onlann hukuk, ahlak ve tib 
uzerindeki sozlerinden dogru olanlann, eski Peygamberlerin "aleyhimiis- 
salevatii vetteshmat" kitablanndan calma olduklanni bildirmislerdir. S6- 
fiyye-i aliyyenin, tesavvufa aid sozleri, cahillerin sandiklan gibi, kitabdan 
okumakla, baskalanndan ogrenmekle ve taklid ile degil, kesf ile ya'ni mu- 
barek kalblerine, temiz ruhlanna akip gelmekle anladiklan ma'rifetlerdir. 

Eski Yunan felsefecileri, herseyi akl ile anlamaga, akla uydurmaga kal- 
kisan ve yalniz aklin begendigine inanan kimselerdir. Bunlar, akhn erebi- 
lecegi seylerde dogruyu bulabilirler ise de, aklin kavnyamadigi, eriseme- 
digi bircok seylerde yaniliyor, aldaniyorlar. Nitekim, sonra gelenleri, 6n- 
cekilerinin yanlislanni cikarmakda, birbirlerini begenmemekdedirler. is- 
lam alimleri ise, zemanlanna kadar olan fen bilgilerini okuyarak ve islamiy- 
yetin gosterdigi yolda, kalblerini ve nefslerini temizliyerek, aklin eriseme- 
digi bilgilerde de dogruyu bulmuslar, hakikate varmislardir. islam alimle- 
rine felesof demek, bunlan kxicultmek olur. Eski Yunan felsefecileri, ya- 
nilici olan aklin esiri, mahkumu kimselerdir. Bunlar tecribe etmeyip, akl 
ile soylediklerinde ve deneyleri aciklarken vehmlerine kapildiklan ze- 
manlarda aldamyor, zararh oluyorlar. Bunun icin ve aklin iistiine cikama- 
diklan icin, bunlar islam alimi gibi yiiksek olamaz. 

Akh olmiyan delidir. Akhni kullanmiyan sefihdir. Akla uygun is yapma- 
mak sefahetdir. Akh az olan da ahmakdir. Yalniz akla uyup, yalniz ona gii- 
venip, aklin ermedigi seylerde yanilan kimse, eski kafah felsefecidir. Aklin 
erdigi seylerde, ona giivenen, aklin ermedigi, yamldigi yerlerde, Kur'an-i ke- 
rimin lsigi altinda akla dogruyu gosteren yiiksek insanlar da, islam alimle- 
ridir. O halde islamiyyetde felsefe yokdur, islam felsefesi, islam felesofu yok- 
dur. Felsefenin iistiinde olan islam ilmleri ve felsefecilerin iistiinde olan is- 
lam alimleri vardir]. 

Muhyiddin-i Arabinin "kuddise sirruh" kitablanndan da Allahii teala- 
nin, tabi'at kuvvetleri gibi, herseyi iradesiz yapdigi ma'nasi anlasihyor. 
Allahii tealamn kudretini anlatirken, eski Yunan felsefecilerine uydugu se- 
ziliyor. (isterse yapmaz) demiyor da, (Yapmasi lazimdir) diyor. Biiyiikle- 
rimizin begendigi, biiyiik bildigi Muhyiddin-i Arabinin bircok sozlerinin, 
Ehl-i siinnetin dogru sozlerine uymamasi, yanhs olmasi, ne kadar sasilacak 
seydir. Hatalan, kesfinde, kalbe dogan bilgilerde oldugu icin, belki kaba- 
hat sayilmaz. Ictihaddaki hatalar gibi birsey soylenemez. Onun biiyiik ol- 
dugunu ve hatalannin kusur sayilamiyacagini, yalniz bu fakir soyliyorum. 
Onu biiyiik bilir ve severim. Ehl-i siinnet alimlerinin sozlerine uymiyan ya- 
zilanni yanhs ve zararh bilirim. Sofiyyundan bir kismi, onu begenmiyor ve 
cirkin seyler soyliiyor. Biitiin ilmlerini yanhs ve bozuk biliyorlar. Bir kis- 
mi da ona uyarak, biitiin ilmlerini, yazilarim oldugu gibi ahyor. Hepsini dog- 
ru biliyor ve dogruluklanni isbat etmege kalkisiyor. Bu iki kism da yanili- 
yor, adaletden aynhyor. Bir kismi haddi asiyor. Birisi de, biisbiitiin mah- 
rum kahyor. Evliyamn biiyiiklerinden olan Muhyiddin-i Arabi "kuddise sir- 
ruh" kesflerindeki hatasindan dolayi, biisbiitiin red olunabilir mi? Fekat, 
Ehl-i siinnetin dogru sozlerine uymiyan, hatah bilgilerine uyulur mu ve her- 
seyi de kabul olunur mu? Burada dogru yol, cenab-i Hakkin bize ihsan et- 
digi, iki tarafa sapmiyan orta yoldur. [imam-i Siiyuti hazretleri (Tenbfh-ul- 

-359- 



gabi) kitabinda Muhyiddin-i Arabi hazretlerinin buyiikliigunu vesikalarla 
isbat etmekdedir. Ebiissii'ud efendi fetvalannda da ona dil uzatilamiyaca- 
gi yazilidir "rahmetullahi teala aleyhim."] Vahdet-i viicud bilgisinde, sofiy- 
yenin cogunun, Muhyiddin-i Arabi ile beraber oldugu meydandadir. Ken- 
disi burada da, hususi bir yol tutmus ise de, soziin esasinda ortakdirlar. Bu 
bilgileri de goriiniisde, Ehl-i siinnet i'tikadina uymuyor ise de, uydurulma- 
si kolaydir ve ikisini birlesdirmek miimkindir. Bu fakir, cenab-i Hakkin yar- 
dimi ile, iistadimin (Riibaiyyat)ini aciklarken, bu bilgileri, Ehl-i siinnetin 
ftikadi ile birlesdirdim. Aradaki farkin, yalniz sozde ve kelimelerde oldu- 
gunu gostererek, her iki tarafin subhe etdikleri yerleri oyle bir aydinlatdim 
ki, okuyanlann hie subhesi kalmaz. Goriince anlasihr. 

Ey musliman! Iyi bil ki, gordxigiin, isitdigin her sey, meydana gelen 
hersey, madde ve cism, bunlarin hassalan, akllar, fikrler, diisiinceler, gok- 
ler, yildizlar, elementler ve bilesik cismler yok idi. Hepsi, Allahu tealanin 
istemesi ve yaratmasi ile var oldu. Onun yaratmasi ile yokdan var olduk- 
lan gibi, varhkda kalabilmeleri, yok olmamalan icin de, her an, Onun is- 
temesine ve kuvvetine muhtacdirlar. [insanlann maddeleri birlesdirmesi,] 
Sebeblerin ve sartlann degismesi ile [yeni yeni cismlerin tesekkxil etmesi] 
Allahu tealanin fi'lini, yapmasini perdeliyor, bizden ortiiyor. Kuvvetinin, 
kudretinin meydana cikmasi icin, yapmasi ve yaratmasi icin, sebebleri, 
vasitalan araya koymusdur.Akh olan, uyanik olan, kalb gozlerini, Peygam- 
berlere "aleyhimiissalevatii vesselam" uyarak, surmelemis, cilalamis olan 
kimse, bu sebeblerin de, vasitalann da, Allahu teala tarafindan yaratildi- 
gini ve her an Onun kuvvetine muhtac olduklarini, Onun ile var olup, 
Onun ile varhkda kalabildiklerini, yoksa hepsinin cansiz, te'sirsiz, hareket- 
siz ve kuvvetsiz olduklarini ve kendileri gibi olan, baskalanna te'sir edemi- 
yeceklerini ve kendileri gibi olan, baska seyleri yapamiyacaklanni diisiinur. 
Bu sebebleri ve vasitalan yaratan ve bunlara te'sir ve kuvvet, enerji veren 
bir kudret sahibinin bulundugunu anlar. Akh olan kimse, cansiz bir cismin 
hareket etdigini goriince, bunu hareket etdiren bir kuvvetin varhgini an- 
lar. Durmakda olan bir cismin, kendiliginden hareket edemiyecegini ve an- 
cak disardan bir kuvvetin bunu harekete getirecegini bilir. Demek ki, can- 
siz bir cismin, hareket etmesi, bunu harekete getiren bir fa'ilin, bir kuvve- 
tin varhgini akl sahiblerinden gizlemiyor. Hareket eden cismin cansiz ol- 
masi, bir fa'ilin, bir kuvvet sahibinin mevcud oldugunu, akl sahiblerine ha- 
ber veriyor. Biitiin sebebler, vasitalar da boylece, Allahu tealanin varhgi- 
ni, kudretini akl sahiblerine i'lan ediyor, bildiriyor. Fekat eblehler, ahmak- 
lar, cismin hareketini goriince, kendiliginden hareket ediyor sanarak, kuv- 
vet sahibini, fa'ili goremeyip anhyamiyor. Akllan olmadigindan, hareket 
eden cansiz cismi, kuvvet sahibi zan ediyor. Bunu hareket etdiren kuvve- 
ti, fa'ili inkar ediyor, kafir oluyorlar. Allahu tealanin herseyi sebeblerle, va- 
sita ile yapmasi, yaratmasi, ahmaklann, aklsizlann inkanna, kiifriine sebeb 
oluyor. Akl ve vicdan sahiblerine de hidayet, kurtulus yolunu gosteriyor. 
Sebebleri, vasitalan gorerek, Allahu tealanin varhgini, birligini, kudreti- 
ni anlamak, ancak Peygamberlerin "aleyhimiissalevatii vesselam" irsadi ile, 
uyandirmasi ile olmakdadir. insan akh bunu, kendiliginden anhyamiyor. 
Ba'zi kimseler, arada sebebler bulunmamasi, herseyin sebebsiz yaratil- 

-360- 



masi, biiyiikliige daha uygun olur saniyor. Sebeblerde te'sir yokdur, sebeb- 
ler kansmadan hersey dogrudan dogruya, Allahii tealanin yaratmasi ile var 
oluyor diyorlar. Bunlar anlamiyor ki, sebebleri aradan kaldirmak, hik- 
meti [ya'ni Allahii tealanin uygun gordiigiinii], adetini bozmak demekdir. 
Bu hikmetde ise, nice faideler vardir. Ya Rabbi! Bu varlikda, hicbirseyi hik- 
metsiz, yersiz, uygunsuz yapmadin! Peygamberlerin hepsi "aleyhimussale- 
vatii vetteslimat" her islerinde, sebeblere yapisirdi ve bununla beraber, is- 
lerin yaratilmasim Allahii tealadan dilerdi. Mesela, Ya'kub "aleyhisse- 
lam" cocuklanni Suriyeden, Misra gonderdigi zeman, nazar degmesin di- 
ye, (Hepsi bir kapidan girmeyip, ayri kapilardan girmelerini) nasihat etdi. 
Bununla beraber, nazar degmemesini Allahii tealadan dileyip, (Bu nasiha- 
ti yapmakla, Allahii tealanin sizin icin diledigini degisdiremem. Ciinki 
tedbir, kaderi degisdiremez. Her zeman Onun dedigi olur. Sizi Ona ema- 
net ediyorum. Ona giiveniyorum. Herkes de, her isinde yalniz Ona giiven- 
melidir. Herkesin, zevalh bir vasitadan baska birsey olmadigini diisiinerek, 
yalniz Ona giivenenlerin imdadina elbette yetisir) dedi. Allahii teala, bu ha- 
li Yusiif suresinde, (O alim idi. Kaza ve kaderimi biliyordu. Ona bildirmis- 
dim. Fekat insanlarm cogu, kaza ve kaderimi anlamiyor) mealindeki altmis- 
sekizinci ayetinde bildiriyor ve begeniyor. [Beyt: 

Insan tedbir ahr, sebeblere yapisir, takdiri bilmez, 
Allalun takdiri, kulun tedbiri ile degismez!] 

Allahii teala, Peygamberimiz Muhammed aleyhissalatii vesselama da se- 
beblere yapismasini emr ediyor. Enfal suresi, altmisdordiincii ayetinde 
mealen, (Ey sevgili Peygamberim "sallallahii aleyhi ve sellem"! Sana, Al- 
lahii teala ve mii'minlerden, sana tabi' olanlar yetisir!) buyuruldu. 

Sebeblerin te'sirine gelince, Allahii teala, sebeblerde ba'zan te'sir, ya'ni 
is yapabilecek kuvvet de yaratiyor. O isi hasil ediyorlar. Ba'zan da, ayni se- 
beblerde, bu te'siri yaratmiyor. O isi yapamiyorlar. Bu hali herkes her 
zeman gormekdedir. Ayni sebeblerin, ayni isi, ba'zan meydana getirdigi- 
ni, ba'zan da, isi yapamadigini hepimiz gormekdeyiz. Sebeblerde, te'sir yok- 
dur demek, tecribeleri, hadiseleri korii koriine inkar etmekdir. Te'sirine 
inanmah. Fekat, sebeblerdeki bu te'sirlerin de, kendileri gibi, Allahii tea- 
lanin yaratmasi ile, viicude geldigini bilmelidir. Bu fakirin "rahmetullahi 
teala aleyh", bu mes'eledeki sozii, iste boyledir. Demek ki, sebeblere ya- 
pismak, tevekkiile, [Allahii tealaya giivenmege] mani' degildir. Aksini te- 
savvuf yolunda yiiriiyen ve heniiz ilerlememis olan sofiler soyler. Halbu- 
ki sebeblere yapismak, sebebleri araya koymak, tevekkiiliin en yiiksek 
derecesidir. Ya'kub "aleyhisselam", hem sebeblere yapisdi, hem de Alla- 
hii tealaya tevekkiil etdi. [Cigerler genisleyince, temiz hava iceri giriyor. Da- 
rahnca, kirli hava disan cikiyor. Bu Ml, her dakika devam ederek, yasaya- 
biliyoruz. Cigerleri hareket etdiren kuvvet sahibinin ve havadaki yiizde yet- 
missekiz azot ve yiizde yirmibir oksijen mikdannin hie degismedigini go- 
ren akl sahibleri, Allahii tealanin varhgini hemen anlar. Bu yaratici, var ol- 
dugunu haber de veriyor. inanmiyani sonsuz yakacagim diyor.] 

[Imanin alti sartindan biri de kadere, haynn ve serrin Allahii tealadan 
olduguna inanmakdir]. Allahii teala, hayn ve serri, iyiyi kotiiyii irade eder, 

-361- 



ister ve yaratir. iyilerin de, kotulerin de hahki, yaratani Odur. Fekat, iyi- 
liklerden razidir. Serlerden razi degildir. Ya'ni begenmez. irade baskadir, 
nza baskadir. Aralanndaki farki, yalniz Ehl-i sunnet alimleri gorebilmis- 
dir. Diger yetmisiki firka, bu farki anliyamiyarak, hepsi dalaletde kaldi, yol- 
lanni sasirdi. Mesela, Mu'tezile firkasi, herkesi, kendi isinin hahki zan et- 
di ve filanca kimse, filan isi yaratdi dedi ve insanlar, imanlarini ve kiifrle- 
rini kendileri yaratiyor dedi. [Bunlar, bu yanks inanisi, ayet-i kerfme ve ha- 
dis-i seriflerden cikardiklan icin kafir olmuyor ise de, dogrusunu kabul et- 
medikleri icin, bir miiddet Cehennemde yanacaklardir. Fekat ayetden, 
hadisden, dinden, imandan haberi olmiyanlann, devlet ve saltanat sahib- 
lerine yaltaklanmak, tevecciih kazanmak icin, yaratdin demeleri kiifr olur. 
Allahu tealadan baskasina yaratdi demek cok tehliikelidir. Yurdumuzun 
disindaki alevi ismini tasiyan sfiler de, giinahlan insanlar yaratiyor. Allah, 
yalniz iyilik yaratir diyor. istanbulda basilan (Eshab-i Kiram) ve (Hak 
Soziin Vesfkalari) kitablannda sfilerin bu sozleri yazilmis, cok giizel cevab 
verilmisdir.] 

Seyh-i ekber Muhyiddin-i Arabinin "kuddise sirruh" ve izinde gidenle- 
rin kitablanndan anlasiliyor ki, (Allahu tealanin Hadi ismi, imam ve iba- 
detleri begendigi gibi, Mudil ismi de, kiifrii ve giinahlan begenmekde- 
dir). Bu sozleri de, Ehl-i sunnet alimlerinin "rahmetullahi teala aleyhim ec- 
ma'in" bildirdikleri dogru i'tikada uymuyor ve icaba, iradeyi inkara yak- 
lasiyor. Giines, aydinlatmakdan razidir demege benziyor. 

Allahu teala, kullanna kuvvet, kudret, irade vermisdir. istediklerini 
islerler. insanlar, islerini kendileri yapiyor. Allahu teala da yaratiyor. Al- 
lahu tealanin hikmeti, adeti soyledir ki, insan bir isi yapmak isteyince, O 
da, isterse o isi yaratir. Bu is, insanin kasdi ile, ihtiyan ile meydana geldi- 
gi icin, isin mes'uliyyeti, sevabi ve cezasi, o insana oluyor. insanin ihtiya- 
n za'ifdir, azdir diyenler, Allahu tealanin iradesinden az oldugunu demek 
istiyorlarsa, dogrudur. Yok eger, emrleri yapacak kadar degildir diyorlar- 
sa, yanhsdir. Allahu teala, insanlara, yapamiyacaklan bir seyi emr etmemis- 
dir. Hep kolay emr etmis, giic sey istememisdir. Az zemandaki bir kiifre, 
sonsuz azab etmegi ve az zemandaki imana, sonsuz ni'metler vermegi tak- 
dir etmisdir. Bunun sebebini anhyamayiz. Allahu tealanin yardimi ile, su 
kadar biliyoruz ki, insanlara, gorumir goriinmez, biitiin ni'metleri, iyilik- 
leri veren, yerlerin, goklerin, zerrelerin yaratani ve noksansizhk, kusursuz- 
luklar yalniz Ona mahsus olan bir Allaha inanmamak elbette cok siddet- 
li, cok aci azab ister ki, bu da, Cehennemde sonsuz yanmakdir. Boyle bir 
ni'met sahibine, gormeden inanmak ve nefsin ve seytamn ve din dusman- 
lannin aldatmalanna kanmiyarak, Onun sozlerine guvenmek, biiyiik mii- 
kafat ister ki bu da, Cennet ni'metlerinde ve lezzetlerinde sonsuz kalmak- 
dir. Mesayih-i kiramdan cogu dedi ki: (Cennete girmek, yalniz Allahin faz- 
h ve ihsani iledir. Imam, Cennete girmege sebeb gostermek, kazanilan 
ni'metin lezzeti, daha cok oldugu icindir). Bu fakire gore "kaddesallahii te- 
ala sirrehiiraziz" Cennete girmek, imana baghdir. Fekat iman, Allahu te- 
alanin fazhdir, ihsanidir. Cehenneme girmek de, kufrden dolayidir. Kiifr ise, 
nefs-i emmarenin arzulanndan dogmakdadir. Nitekim Nisa suresi yetmis- 
dokuzuncu ayet-i kerimesinde mealen, (Her giizel, her iyi sey, sana Alla- 

-362- 



hii tealadan geliyor. Her cirkin, her fena seye de, nefsin sebeb oluyor) bu- 

yuruldu. Cennete girmegi imana baglamak, imanin kiymetini bildirmek icin- 
dir. Bu da, iman olunacak seylerin kiymeti ve ehemmiyyeti demekdir. Bu- 
nun gibi, Cehenneme girmegi de kufre baglamak, kufrxi tahkfr icindir ki, 
inanilmiyan seylerin kiymetini bildiriyor ve onlara inanilmadigi icin, boy- 
le sonsuz azab veriliyor. Ba'zi mesayihin, baska diirlii soylemelerinde bu 
incelik yokdur. 

Diinyadan ahirete imanli giden, Cennetde Allahii tealayi cihetsiz ve key- 
fiyyetsiz ve hicbirseye benzetmiyerek ve misali olmiyarak gorecekdir. Bu- 
na, muslimanlann yetmisiic firkasindan, yalniz Ehl-i siinnet inanmisdir. Di- 
gerleri inkar etmis ve cihetsiz ve keyfiyyetsiz olarak gormek olamaz demis- 
lerdir. Hatta, Muhyiddin-i Arabi "kuddise sirruh", ahiretde Allahii teala- 
yi gormek, (Tecelli-i surf)dir. [Ya'ni, kendini degil, suretini gormekdir di- 
yor.] Baska durlii gormek olmaz diyor. Birgiin iistadim, Muhyiddin-i Ara- 
binin soyle buyurdugunu soyledi: (Mu'tezile firkasi, Allahii teala, akhn er- 
medigi bir gormekle, cihetsiz, keyfiyyetsiz olarak goriilecek demeselerdi, 
baska seylerin goriilmesi gibi, goriilecek deselerdi ve Onu gormegi, sun bir 
tecelli olarak bilselerdi, Onu gormegi inkar etmez, goriilemez demezlerdi. 
Ya'ni cihetsiz, keyfiyyetsiz olarak goriilecegine inanmiyorlar. Suretin te- 
cellisinde ise, cihet ve keyfiyyet vardir). Halbuki Cennetde Allahii teala- 
yi gormegi, suretin tecellisi [goriinmesidir] demek, Onu gormegi inkar et- 
mekdir. Her ne kadar oradaki suretin tecellisi, diinyada esya suretlerinin 
goriinmesi gibi degil ise de, yine Onun kendini gormek degildir. Arabi si'r 
tercemesi: 

Iman sahibleri, Cennetde Allahii tealayi keyfiyyetsiz gorecekdir. 
Bu gormegi anlatmak, miimkin degildir. 

[Imanin dordiincii sarti, Peygamberlere inanmakdir]. Allahii teala, kul- 
lanna acidigi igin, Peygamberler "aleyhimiissalevatu vetteslimat" gon- 
derdi. Eger bu biiyiik insanlar gonderilmeseydi, yolu sasirmis olan insan- 
lara, Onu ve sifatlanni kim bildirirdi? Begendiklerini, begenmediklerinden 
kim ayirabilirdi? insan akh, noksan oldugu icin, o buyuklerin da'vet nuru 
ile aydinlanmadikca bunlan bilemez ve ayiramaz. Anlayisimiz tarn olma- 
digi icin, bu buyuklerin izinde gitmedikce, bunlan anlamakda sasinr ve al- 
daniriz. Evet akl, dogruyu igriden ayirmaga yariyan bir aletdir. Fekat, 
tarn olmiyan bir aletdir. O buyuklerin da'veti ile, haber vermeleri ile temam 
olmakdadir. Ahiretin azabi, sevabi, bu da'vet ve haberden sonra olur. 

[Akl goz gibidir. islamiyyet de lsik gibidir. Ya'ni, insanin akh, gozii gi- 
bi za'if yaratilmisdir. Goziimiiz karanhkda goremiyor. Allahii teala, gor- 
me aletimizden istifade edebilmemiz icin giinesi yaratdi. Giinesin ve cesid- 
li lsik kaynaklannin nuru olmasaydi, goziimiiz ise yaramaz, tehliikeli cism- 
lerden, yerlerden kacamaz, faideli seyleri bulamazdik. Evet, goziinii acmi- 
yan veya gozii bozuk olan, giinesden faidelenemez. Fekat, bunlarm giine- 
se kabahat bulmaga haklari olmaz. 

Akhmiz da, yalniz basina ma'neviyyati, faideli, zararh seyleri anhyami- 
yor. Allahii teala, akhmizdan faidelenmemiz icin, Peygamberleri, islamiy- 

-363- 



yet lsigini yaratdi. Peygamberler "aleyhimiissalatu vesselam", diinyada 
ve ahiretde rahat etmek yolunu bildirmeseydi, akhmiz bulamaz, ise yara- 
mazdi. Tehliikelerden, zararlardan kurtulamazdik. Evet, islamiyyete uymi- 
yan veya akli az olan kimseler ve milletler Peygamberlerden faidelenemez. 
Diinyada ve ahiretde tehliikelerden, zararlardan kurtulamaz. Fen vasita- 
lari, mevki', riitbe, para ne kadar bol olursa olsun, Peygamberlerin goster- 
digi yolda gitmedikce, hicbir ferd, hicbir insan mes'tid olamaz. Ne kadar 
nes'eli, sevincli goriinseler de, icleri kan aglamakdadir. Diinyada da, ahi- 
retde de rahat ve mes'iid yasayanlar ancak, Peygamberlere uyanlardir. 
Sunu da bilmelidir ki, rahata, se'adete kavusmak icin, miislimanim de- 
mek, miisliman goriinmek yetismez. Miislimanhgi iyi ogrenmek, onu dog- 
ru anlamak ve yapmak, ona uymak lazimdir]. 

Siial: Ahiretdeki sonsuz azab, Peygamberlerin "aleyhimiissalevatii vet- 
teslimat" da'vetine bagh olunca, onlann gonderilmesi, alemlere rahmet na- 
sil olur? 

Cevab: Onlann gonderilmesi, Allahii tealamn kendini ve sifatlarim bil- 
dirmek icindir. Bu bilgi de, se'adet-i ebediyyeye, ya'ni diinya ve ahiretin son- 
suz iyiliklerine sebebdir. Allahii tealaya karsi, layik olan seyler, uygun 
olmiyanlardan, bunlann haber vermesi ile ayrilmisdir. Zira, bizim kor ve 
topal olan akllanmiz, yok iken var olmus ve varhkda kalamayip yine yok 
olmakdadir. O halde, yokluk bulunmiyan ve ismleri ve sifatlan ve fi'lleri 
sonsuz var olan, ebedi, hakiki varhga uygun olani anhyabilir mi ve Ona la- 
yik olani bulabilir mi? Miinasib olmiyanlan ayird edebilip soylemekden sa- 
kinabilir mi? Hatta, kendi noksan oldugu icin, cok def'a kemali, noksan- 
sizhgi, noksan sanir ve noksani, kemal sanir. Peygamberlerin "aleyhimiis- 
salevatii vetteslimat", bunlan ayird etmeleri ve bildirmeleri, bu fakire go- 
re, butiin ni'metlerin, biitiin iyiliklerin iistiindedir. Allahii tealaya uygun ol- 
miyan seyleri [mesela yok olmagi], Ona miinasib gorenlerden daha aleak 
kim olabilir? Batih hakdan, igriyi dogrudan ayiran, ibadete, ita'ate hakki 
olmiyanlan, ibadet edilmesi layik ve lazim olan hakiki vardan ayiran, o bii- 
yiiklerin sozleridir. Allahii teala, insanlan dogru yola, onlann sozleri ile ca- 
gmyor. Kullanni, kendisine yaklasmak se'adetine, onlann aracihgi ile 
ulasdmyor. Allahii tealamn begendigi seyleri ogrenmek, onlar vasitasi ile 
kolaylasiyor. Bu goriinen, bilinen varhklarin yaratani, maliki, sahibi olan 
Allahii tealamn, mahluklanndan hangilerini, ne kadar ve nasil kullanma- 
ga izn verdigi ve hangilerine izn vermedigi, onlann bildirmesi ile anlasih- 
yor. Peygamberlerin "aleyhimiissalevatii vetteslimat" bu saydigimiz ve 
daha bunlar gibi nice faideleri vardir. O halde, o biiyiiklerin gonderilme- 
si, elbette rahmetdir, iyilikdir. Fekat, bir kimse, nefs-i emmaresine uyarak 
ve mel'tin seytana kapilarak [ve dinsizlerin uydurma yazilanna aldanarak], 
Peygamberlere "aleyhimiissalevatii vetteslimat" inanmaz ve onlann soz- 
lerini bildiren, hakiki din alimlerinin, din miitehassislarinin kitablarim 
okumaz ve emrlerini yapmaz ise, Peygamberlerin "aleyhimiissalevatii vet- 
teslimat" ne giinahi olur ve bundan dolayi, nicin rahmet olmazlar? 

Siial: Akl, yaratildigi seklde iken, Allahii tealaya aid seyleri anhyacak 
kadar temam degil, kusurlu ise de, belki zemanla ilerliyerek ve temizlene- 
rek Onun ile bizim anhyamiyacagimiz bir miinasebet yapamaz mi? Melek 

-364- 



vasitasi ile Peygamberlere "aleyhimussalevatu vetteslimat" haber gelme- 
den, bu mxinasebetle ve kavusmakla insanlar akllan ile, sonsuz ve hakiki 
varliga mahsus seyleri, dogruca Ondan alamaz mi? 

Cevab: Akl, boyle bir miinasebet elde edebilir. Fekat, akl, dxinyada 
kaldikca, bu bedene de bagli kalir. Bu baglilikdan kurtulamaz. Bu igreti var- 
likdan alakasi kesilmez. Vehm, her zeman, aklin etrafinda, hayal daima ya- 
ninda bulunur. (Gadab), ya'ni kizginhk ve (Sehvet), ya'ni nefsin arzulan, 
hep onunla beraber kalir. Hirs ve menfe'at, onu yalniz birakmaz. Insanli- 
gin, lxizumlu alameti olan, sasirmak ve unutkanlik, ondan hie aynlmaz. Bu 
diinyanin hassasi olan, yanilmak ve iyiyi kotii ile kansdirmak, ondan siy- 
rdmaz. O halde, akla herseyde, nasd inandir? Akhn verecegi kararlar ve 
emrler, vehmin kansmasindan ve hayalin te'sirinden kurtulamaz ve unut- 
kanlik tehlukesi ve sasirmak ihtimalinden korunamaz. Halbuki, bu kusur- 
larin hicbiri, meleklerde yokdur. Bu pislikler ve kotuliikler onlarda bulun- 
maz. Bunun icin, melekler elbette yanilmaz. Meleklere i'timad olunur. 
Melegin getirecegi haberlere vehmin kansmasi, unutkanlik tehlukesi ve sa- 
sirmak ihtimali yol bulamaz. Ba'zi vaktler, ruh yolu ile gelen ba'zi bilgile- 
ri, his uzvlan ile bildirmek istedigim zeman, vehm ve hayal yolundan, 
dogru olmiyan, ba'zi baslangiclann meydana cikdigini ve elimde olmiya- 
rak, ruhdan gelen bilgilere kansdigini ve bunlan bildirirken, aralanni ayi- 
ramadigimi duyuyorum. Ba'zi vakt de, bunlan ayird etmegi bildiriyorlar. 
Iste bundan dolayi, ruhani bilgilere yanhshk kansarak, hepsinden i'timad 
kalkiyor. Soyle de cevab verilir ki, akhn ilerlemesi ve temizlenmesi, ancak 
Allahu tealanin begendigi seyleri yapmakla, ya'ni ahkam-i islamiyyeyi 
ogrenip yapmakla olabilir. Bunun icin de, Peygamberlerin "aleyhimussa- 
levatii vesselam" sozlerini, haberlerini ogrenmek lazimdir. Onlar haber ver- 
medikce, akl ilerliyemez ve temizlenemez. Ba'zi kafirlerde ve fasiklarda go- 
riilen, safa ve parlakhk alametleri, kalbin temizligi degil, nefsin parlakh- 
gidir. Nefsin parlamasi da, yolu sasirtmakdan, zarar ve ziyandan baska bir- 
sey ele gecirmez. Ba'zi kafirlerin ve fasiklann, nefslerinin parlakhgi zema- 
ninda, bilinmiyen ba'zi seyleri, haber vermelerine, (istidrac) denir. Ya'ni, 
bunlan derece derece, yavas yavas felakete, azaba siiriiklemek icindir. 
Allahu teala, hepimizi boyle belalardan korusun. Peygamberlerin en bii- 
yiigii "aleyhi ve aleyhimiissalevatii vetteslimat ve ala alihi ve ali kullin" hur- 
metine, bizi boyle seylerden korusun! 

Demek ki, Peygamberlerin "aleyhimiissalevatii vetteslimat" bildirdik- 
leri ahkam-i ilahiyye, hep rahmetdir, iyilikdir. Yoksa, bu emrler ve teklif- 
ler, mulhidlerin, zindiklarm, [miirtedlerin ve masonlann] sandiklan ve 
soyledikleri gibi, kiilfet, eziyyet ve iskence degildir ve akla aykm degildir. 
Bunlarin sik sik soyledikleri (kullarina zor ve yorucu seyler emr edip de bun- 
lan yaparsaniz Cennete girersiniz demek insaf midir, merhamet midir? Bir- 
sey emr etmemeli idi. Herkesi, kendi basina birakip, istedikleri gibi yiyip 
icmeli, gezip eglenmeli, yatip kalkmah idi. Merhamet ve iyilik boyle olur) 
gibi laflan, ne kadar alcakca ve ne kadar ahmakcadir. Bunlar, hie de dusiin- 
miiyor mu ki, iyilik edenlere, sukr etmek ya'ni, sevindigini bildirmek, ak- 
hn istedigi bir seydir. Ahkam-i islamiyye, biitiin ni'metleri, iyilikleri yara- 
tan, gonderen Allahu tealaya karsi, siikriin nasil yapilacagini gostermek- 

-365- 



dedir. O halde, ahkam-i ilahiyye, teklifat-i ilahiyye, aklin istedigi birseydir. 
Bundan baska, diinyanin, hayatin diizeni, bu teklifleri yapmakla olur. Al- 
lahii teala, herkesi kendi basina biraksaydi, kotiiliikden, kansiklikdan 
baska birsey olmazdi. Allahii tealanin haram etmesi olmasaydi, nefsleri, 
keyfleri pesinde kosanlar, baskalannin mallanna, canlanna, lrzlanna sal- 
dirir, fenahklar, kansikhklar hasil olur, saldiran da, karsisindakiler de, 
zarar goriir, helak olurlardi. [Memleketlerin ma'murlugu, insanlann raha- 
ti, ya'ni medeniyyet olmaz, insanhk, canavarlik seklini alirdi. Bugiin bile, 
Allahii tealayi inkar eden, islamiyyeti begenmiyen, cahilligin verdigi cesa- 
ret ve taskinhkla ogiinen cem'iyyetlerin kanunlannda, Allahii tealanin 
emrlerinden cogunun yer almis oldugu goze carpiyor. Biitiin insanlann, din 
esaslanndan uzaklasdikca, gecimsizlik, sefalet, iskence, sikinti ile kivran- 
diklan goriiliiyor. Fen aletleri, medeni vasitalar, akllara hayret verecek sekl- 
de ilerledigi halde, diinyadaki huzursuzlugun, insanhkdaki sikintinin azal- 
madigi, artdigi goze carpiyor. Allahii teala, insanlann se'adetlerine se- 
beb olan seyleri emr etdi. Felaketlerine sebeb olanlan yasak etdi. Dinli ol- 
sun, dinsiz olsun, bir kimse bilerek veya bilmiyerek, bu emr ve yasaklara 
uydugu kadar, diinyada rahat ve huzur icinde yasar. Faideli ilaci kullanan 
herkesin derdden kurtulmasi gibidir. Dinsiz kimselerin ve milletlerin bir- 
cok islerinde muvaffak olduklanni goriiyoruz. Kur'an-i kerime uygun ola- 
rak cahsdiklan icin muvaffak oluyorlar. Fekat ahiretde de, se'adete kavu- 
sabilmek icin Kur'an-i kerime iman ederek, niyyet ederek uymak lazimdir.] 
Bekara suresinin, (Ey akl sahibleri, dusiinuniiz! Katili oldiiriiniiz diye ver- 
digim emrde oliini degil, hayat oldugunu anlarsiniz!) mealindeki, yiizyet- 
misdokuzuncu ayeti, bu soziimiiziin vesikasidir. Beyt: 

Eger hakimin sopasi olmasaydi, 
Serhos kafir, Ka'be icine kusardi. 

Sunu da soyliyelim ki, Allahii teala, herseyin sebebsiz, sartsiz maliki, he- 
pimizin sahibidir. Biitiin insanlar, Onun mahluku, kullandir. Kullarma 
verdigi her emri ve herseyi istedigi gibi kullanmasi, hep yerindedir ve fa- 
idelidir. Bunda, zulm, fesad olamaz. Me'murlar, amirlere, kullar sahible- 
re emrlerin, islerin sebebini soramaz. 

Biitiin insanlan Cehenneme koyup, sonsuz azab yapsaydi, kimin birsey 
soylemege hakki olabilirdi? Ciinki kendi yaratdigi, yetisdirdigi miilkiinii kul- 
laniyor. Baskasi yok ki, onun miilkiine tecaviiz olsun ve zulm denilebilsin. 
Halbuki, insanlann kullandigi, ogiindiikleri mallar, miilkler, hakikatde 
onlann degil, hepsi Onundur. Bizim bunlara el uzatmamiz, kansmamiz, ha- 
kikatde zulmdiir. Allahii teala, bu diinyanin diizeni icin ve ba'zi faidelere 
yol acmasi icin, bunlan bize miilk kilmis ise de, hakikatde hepsi Onundur. 
O halde, bizim bunlan, asl sahibinin mubah etdigi, izn verdigi kadar kul- 
lanmamiz yerinde olur. 

Peygamberlerin "aleyhimussalevatu vetteslimat" Allahii teala tarafin- 
dan bizlere haber verdikleri hersey ve her emr dogrudur. 

Kafirlere ve iman ile gidenlerden asilere, mezarda kabr azabi oldugu- 
nu, Muhbir-i sadik "aleyhi ve ala alihissalatii vesselam" haber vermisdir. 

-366- 



Kafirler ve mii'minler [veyahud yalniz mii'minler] kabre konulunca, Mxin- 
ker ve Nekir ismindeki iki melek gelip siial soracaklardir. Kabr, diinya ile 
ahiret arasinda bir koprii, bir gecid oldugundan, kabr azabi bir bakimdan 
diinya azablanna benziyor ki, sonsuz degildir. Bir bakimdan da, ahiret azab- 
lanna benzer ki, ahiret azabi cinsindendir. Mii'min suresinin, (Sabah, ak- 
sam, ates ile azab olunurlar) mealindeki kirkaltinci ayet-i kerimesi, kabr 
azabini bildiriyor. Kabrdeki ni'metler de, hem diinya, hem de ahiret rahat- 
hklanna benzer. 

Iyi bir kimse, tali'li bir insan, kusurlan, giinahlan, lutf ve ihsan ile afv 
olunan ve yiiziine vurulmiyan kimsedir. Eger giinahi yiiziine vurulursa ve 
bunun icin de, merhamet olunarak, yalniz diinya sikintilari cekdirilip gii- 
nahlan, boylece temizlenen kimse de, cok tali'lidir. Bununla da temiz- 
lenmeyip, geri kalan giinahlan icin, kabr sikmasi ve kabr azabi cekerek gii- 
nahlan biten, kiyamet giiniine, mahser meydanma giinahsiz olarak gotii- 
riilen de, ne kadar cok tali'lidir. Eger boyle yapmayip, ahiretde de cezalan- 
dinhrsa, yine insafdir ve adaletdir. Fekat o giin, giinahh olan ve mahcub ve 
yiizleri kara olan, ne kadar giic durumdadir. Fekat bunlardan, miisliman 
olanlara yine acinacak, bunlar, sonunda yine merhamete kavusacak, Ce- 
hennem azabinda, sonsuz kalmakdan kurtulacaklardir ki, bu da, ne kadar 
biiyiik ni'metdir. Ya Rabbi! Bize ihsan etdigin iman lsigini sondiirme, ku- 
surlanmizi ort! Sen herseyi yapabilirsin! 

[Imanin besinci sarti, ahiret giiniine inanmakdir]. Kiyamet giinii, elbet- 
te vardir. O giin gokler, yildizlar ve [su iizerinde yasadigimiz] Erd, daglar, 
denizler ve hayvanlar, nebatlar ve ma'denler, hasih hersey, [madde ve 
kuvvet] yok olacakdir. Gokler parcalanacak, yildizlar dagilacak, yeryiizii, 
daglar, toz olup savrulacak. Bu yok olus, Surun ilk isareti ile olacakdir. ikin- 
ci nefhasinda, hersey tekrar yaratihp, insanlar, mezardan kalkacak, mah- 
ser yerinde toplanacakdir. Eski Yunan felesoflan [ve kendilerine miisbet 
ilm adami diyenler], ya'ni herseyi akllan ile cozmege kalkisanlar, gokler ve 
yildizlar yok olmaz dedi. [Bunlarm yok olacagini fen kabul etmiyor, boy- 
le gelmis boyle gidecekdir diyerek musahede, tedkik ve tecribeye dayanan, 
fen bilgisine iftira ediyorlar.] Ba'zisinin akh, hie de islemedigi icin, kendi- 
lerine miisliman diyor. Ahkam-i islamiyyeden cogunu da yapiyor. Suna da- 
ha cok sasihr ki, ba'zi miislimanlar, bunlarm soziine, kitablanna inanip, bun- 
lari miisliman, hatta islam alimi, din biiyiigii saniyor. Bunlarm kiifrlerini, 
kafir olduklanni soyliyenlere kiziyor. Bu kafirleri medh ve miidafe'a edi- 
yorlar. Halbuki bunlar, Kur'an-i kerime ve hadis-i seriflere inanmiyor. 
Biitiin Peygamberlerin sozbirligi ile, bildirdiklerini inkar ediyor. Tekvir su- 
resinin, (Giinesin ziyasi kalmadigi, karardigi ve yildizlar soldugu zeman) 
mealindeki ve insikak suresinin, (Gokler yarddigi ve Rablerinin emrleri- 
ni isitdikleri zeman) ve (Gokler, Allahii tealamn emrlerini elbette yapar) 
mealindeki ve En-Nebe' suresinin, (O giin, gokler, elbette yanhr) mealin- 
deki ayetleri ve bunlar gibi ayet-i kerimeler cok vardir. Bu kimseler, bil- 
miyor ki, miisliman olmak icin, yalniz kelime-i sehadeti soylemek yetismez. 
Inanmak lazim olan seylerin hepsine inanmak, tasdik etmek ve kiifrden, 
ya'ni kiifre sebeb olan sozlerden ve islerden uzaklasmak ve kafirleri sev- 
memek, miisliman olmak icin sartdir. insan, ancak bu suretle miisliman olur. 

-367- 



Bu sart bulunmadikca miislimanhk olmaz. 

Ahiretde, diinyadaki islerden siial ve hesab vardir. Ahirete mahsus olan 
bir terazi ve Sirat kopriisii denilen bir gecid vardir. Bunlan Muhbir-i sadik 
"aleyhi ve ala alihissalatu vesselam" haber vermisdir. Peygamberlik ne 
demek oldugunu bilmiyen ba'zi cahillerin, bunlara inanmamasi, bunlarin 
yok olmasim gostermez. Var olan seylere yok demek kiymetsiz, bos soz 
olur.Peygamberlik makami, aklin iistiindedir. Peygamberlerin dogru soz- 
lerini, akla uydurmaga cahsmak, Peygamberlige inanmamak, guvenme- 
mek olur. Ahiret islerinde, Peygamberlere "aleyhimussalevatii vettesli- 
mat", akla danismadan tabi' olmak, uymak lazimdir. Peygamberlik maka- 
mi, aklin hududunun, cercevesinin disinda, iistiindedir. Akl, eremedigi 
seyleri, kendine uymiyor sanir. Akl, Peygamberlere "aleyhimussalevatii vet- 
teslimat" uymadikca, yiiksek derecelere cikamaz, eremez. Uygun olmamak, 
ya'ni muhalif olmak baskadir, erememek, anliyamamak baskadir. Ciinki uy- 
mamak, ancak anladikdan sonra olabilir. 

Cennet ve Cehennem vardir. Kiyamet giinii, hesabdan sonra, bircok- 
lan Cennete gonderilecek, bircogu da, Cehenneme sokulacakdir. Cenne- 
tin sevabi, ni'metleri ve Cehennemin azabi ebedidir, sonsuzdur. Bunlar, 
Kur'an-i kerimde ve hadis-i seriflerde acikca bildirilmekdedir. Muhyid- 
din-i Arabi "kuddise sirruh" (Fiisus) kitabinda, (Sonunda herkes rahme- 
te kavusacakdir) diyor ve (Rahmetim herseyi kapladi) ayet-i kerimesini 
bildirip, (Kafirler, Cehennemde iicbin sene kalarak, sonra Cehennem, bun- 
lara serin ve rahat olacakdir, nasil ki ates, diinyada Ibrahim aleyhissela- 
ma selamet olmusdu. Allahii teala azab va'd etdigi soziinden donebilir) di- 
yor. (Ehl-i dilden, hickimse, kafirlerin Cehennemde ebedi kalacagini 
soylemedi) diyerek, burada da, dogru yoldan aynlmakdadir. A'raf sure- 
sinin, (Rahmetim herseyi icine aldi) mealindeki yiizellibesinci ayet-i ke- 
rimesinin, diinyada rahmetin, mii'minlere ve kafirlere beraber oldugunu 
gosterdigini anhyamadi. Ahiretde, kafirlere rahmetin zerresi bile yokdur. 
Cenab-i Hak, Kur'an-i kerimde bunu bildiriyor ve (Rahmetim herseyi kap- 
lamisdir) buyurdukdan sonra mealen, (Rahmetim, benden korkup, haram- 
lardan kacanlar ve zekatlarim verenler ve Kur'an-i kerfmime inananlar 
icindir) buyuruyor. Muhyiddin-i Arabi "kuddise sirruh", ayet-i kerimenin 
basini okuyup, sonunu birakiyor. Yine A'raf suresinin ellibesinci ayetin- 
de mealen, (Rahmetim, imam ve ihsam olanlaradir) buyuruldu. Ibrahim su- 
resinin, (Allahii teala, Peygamberlerine verdigi sozden doner sanmayiniz) 
mealindeki kirkyedinci ayet-i kerimesi, digerlerine verdigi sozden doner de- 
mek degildir. Burada, yalniz Peygamberlerine verdigi sozden donmez bu- 
yurmasi belki, Peygamberlerinin kafirlerden daha kuvvetli ve onlara galib 
olmasi icin verdigi sozden demekdir ki, boylece hem Peygamberlerine, hem 
de bunlarin diismam olan kafirlere soz verilmekdedir. O halde, bu ayet-i 
kerime, hem Peygamberlerine, hem de dusmanlanna verdigi sozden don- 
miyecegini bildiriyor ki, soziinii isbat icin yazdigi bu ayet-i kerime, onun ya- 
nildigini meydana cikanyor. Sunu da soyliyelim ki, diismanlarina verdigi 
sozden donmesi, dostlanna verdigi sozden donmek gibi, yalancihk olur ki, 
Allahii tealaya bunu soylemek cok yersizdir. Cunki, kafirlere azab etmiye- 
cegini biliyorken, bir faide icin, bilgisinin aksine olarak, sonsuz azab ede- 

-368- 



cegim diyor demek, cok cirkin bir sozdiir. Ehl-i dilin, kafirlerin Cehennem- 
de kalmiyacaklanni soylemeleri de, Muhyiddin-i Arabinin "kaddesallahii 
teala sirrehul'aziz" kesf ile, ya'ni kalbi ile anliyarak, soyledigi sozlerden- 
dir. Kalbe dogan seylerde, cok hata olur. Din buyiiklerinin, Peygamberi- 
mizden "sallallahu aleyhi ve sellem" ve Eshab-i kiramdan "ndvanullahi 
aleyhim ecma'in" alarak yazdiklanna muhalif olan, boyle kesflerin, kiyme- 
ti ve ehemmiyyeti yokdur. [Ibni Teymiyye de, kafirlerin Cehennemde 
sonsuz kalacaklanni inkar etmekdedir.] 

[Imanin ikinci sarti, meleklere inanmakdir]. Melekler, Allahu tealamn 
kullandir. Giinah islemez ve yamlmaz ve unutmazlar. Tahrim suresi altin- 
ci ayet-i kerimesinde mealen, (Melekler, emr olunduklari seyde Allahu te- 
alaya karsi gelmezler ve emr olunduklari seyi yaparlar) buyuruldu. Yimez- 
ler ve icmezler. [Ya'ni, yimege ve icmege ihtiyaclan yokdur.] Erkek ve di- 
si degildirler. Kur'an-i kerimde, meleklerin, erkeklere mahsus kelime ve 
harfler ile bildirilmesi, erkeklerin kadinlardan daha serefli ve daha iistiin 
olduklan icindir. Nitekim, Allahu teala, kendini de, bunun icin, boyle ke- 
lime ve harflerle bildirmekdedir. 

Allahu teala, insanlardan ba'zisini Peygamber olarak secdigi gibi, me- 
leklerden de ba'zilanm, Peygamber olarak ayirmisdir. Ehl-i siinnet alim- 
lerinin cogu buyurdu ki, (insanlann biiyiikleri, meleklerin biiyxiklerinden 
daha iistundiir). imam-i Gazali, imam-i Malik ve seyh Muhyiddin-i Arabi, 
(Meleklerin biiyiikleri, daha ustiindur) dedi. Bu fakirin anladigina gore, me- 
leklerin evliyahk tarafi Peygamberlerin evliyahgindan iistundiir. Fekat, Ne- 
bilerin ve Resullerin yetisdigi bir derece vardir ki, melek oraya yetisemez. 
Bu serefli derece, Peygamberlere "aleyhimussalevatu vetteslimat" top- 
rak maddelerinden gelmisdir. Bu da, insana mahsusdur. Yine bu fakire gos- 
terildi ki, Peygamberligin yiiksekligi yaninda, evliyahgin yiiksekligi, hie kal- 
makda, biiyiik deniz yaninda, bir damla kadar da goriinmemekdedir. O hal- 
de, Peygamberlik yolundan gelen ustunliik, evliyahk yolundan kavusulan 
yiikseklikden, katkat daha iistundiir. O halde, her bakimdan, toplu ustun- 
liik Peygamberlerde, bir bakimdan ustunliik meleklerdedir. Soziin dogru- 
su, Ehl-i siinnet alimlerinin cogunun dedigidir. Allahu teala, onlann cahs- 
malannin miikafatim bol bol ihsan eylesin! Demek oluyor ki, Evliyadan hic- 
biri, hicbir Peygamberin derecesine cikamaz. Velinin basi, daima bir Pey- 
gamberin ayagi altindadir. 

Sunu iyi bilmeli ki, herhangi bir sozde, alimler ile sofiyye arasinda uy- 
gunsuzluk bulunursa, iyi ve ince dusunulunce, alimlerin hakh ve dogru ol- 
dugu goriiliiyor. Bunun sebebi, alimler Peygamberlere "aleyhimussale- 
vatu vetteslimat" tabf olduklan icin, onlann Peygamberlik derecelerine ve 
o derecelerin ilmlerine bakiyor. Bilgilerini oradan ahyorlar. Sofiler ise, Pey- 
gamberlerin evliyahk derecelerine ve buradaki ma'rifetlere bakiyorlar. 
Peygamberlik derecesinden ahnan ilmler evliyahk derecelerinden ahnan 
ilmlerden, elbette daha dogrudur. Bu sozlerimi daha genis, daha derin 
olarak akh, ilmi yiiksek, hakikatleri anlamis, Allahu tealamn rahmetleri- 
ne ve feyzlerine kavusmus, kiymetli oglum, Muhammed Sadika yazdigim 
mektubda [ikiyiizaltmisinci mektub] bildirdim. Arzu eden, oradan okusun! 
[Miirsid-i kamiller, ictihad derecesinde yiiksek alim olduklan icin, hem ilm, 

- 369 - Mektubat Tercemesi: - F:24 



hem de ma'rifet sahibidirler. Ya'ni (Ziil-Cenahayn)dirlar. Akl ile anlasilan 
bilgilere (ilm) denir. Kalb ile anlasilan bilgilere (ma'rifet) ve (irfan) denir.] 

IMAN: Ehl-i siinnet alimlerinin "rahmetullahi teala aleyhim ecma'in" 
kitablannda, dinden oldugu, ya'ni inamlmasi lazim oldugu bildirilen sey- 
leri, kalbin tasdik etmesi, kabul etmesi, inanmasi demekdir. Kalbin inan- 
digini, dil ile soylemek de lazimdir demislerdir. [Fekat soylemek, imanin 
kendisi olmayip, kalbdeki imanin bildirilmesidir. Imam, ozrsiiz soylemiyen 
kafir olur. Ikrah, ya'ni tehdid ile, ya'ni oliim veya bir uzvun kesilmesi ile 
veya siddetli can yakilmakla zorlaninca, imanini saklamak afv olur ve soy- 
lemiyen veya aksini soyliyen kafir olmaz dediler. Bu eki (Milel-nihal) ki- 
tabindan aldik.] 

Kalbde iman bulunduguna alamet, kiifrden teberri etmek, kacinmakdir 
ve kafirlikden, kafirlere mahsus olan seylerden mesela beline ziinnar bag- 
lamak ve bunun gibi, kafirlik alameti olan seyleri kullanmakdan sakinmak- 
dir. Kiifrden teberri demek, Allahii tealanin diismanlarim sevmemekdir. 
Kafirler, kuvvetli, hakim olup da, zararlanndan korkuldugu zeman, kalbi 
ile sevmemek, korku olmadigi zeman, hem kalb, hem de her vasita ile 
karsi koymak lazimdir. Allahii teala, Kur'an-i kerimde sevgili Peygambe- 
rine "sallallahii aleyhi ve sellem" kafirleri ve munafiklan sevmemegi, ca- 
hsip, onlardan iistiin olmagi emr ediyor. Ciinki, Allahii tealanin ve Peygam- 
berinin "sallallahii aleyhi ve sellem" diismanlanndan uzak olmadikca O ve 
Resulii sevilmis olmaz ve seviyorum demek dogru olmaz. Bir kimse, ima- 
nim var dese, fekat kiifrden teberri etmese, hem miislimanhga, hem de din- 
sizlige inanmis, iki dinli olmus olur ki, bunlara (Miirted) denir. Bunlara mii- 
nafik gozii ile bakmak lazimdir. Kalbde iman bulunmasi icin, kiifrden te- 
berri, elbette lazimdir. Bu teberrinin en asagi derecesi kalb ile teberridir. 
En yiiksek, en iyi derecesi de, hem kalb ile, hem kahp ile olmakdir. Ya'ni, 
kalbdeki aynhgi soz ile, hareket ile belli etmekdir. Farisimisra' terceme- 
si: 

Dusmanhk etmedikce, dostluk olamaz! 

Ba'zilan, sevginin bu sartini, Ehl-i beyti "radiyallahu teala anhiim", [ya'ni 
Peygamberimizin "sallallahii aleyhi ve sellem" akrabasini ve torunlanni] 
sevmekde yanhs kullaniyor. Bunlan sevmek icin, Peygamberimizin iic ha- 
lifesine "radiyallahii teala anhiim" ve miislimanlardan bir coguna dus- 
manhk etmek lazimdir diyor. Bu sozleri, cok yanhsdir. Ciinki sevginin 
alameti, sevgilinin diismanlarim sevmemekdir. Yoksa sevgiliden baska, her- 
kese diismanlik demek degildir. Akh olan herkes bilir ki, Peygamberimi- 
zin "sallallahii aleyhi ve sellem" Eshabi, Ehl-i beyte diisman degil idi. He- 
le Eshab-i kiramin en biiyiikleri olan bu tic halife, Peygamberimizin "sal- 
lallahii aleyhi ve sellem" ugruna mallanni, canlanni feda etdi. Mevki'leri- 
ni, sohret ve i'tibarlanni, Onun icin terk etdi. Miislimanlarin Ehl-i beyti sev- 
mesi, Kur'an-i kerimde acikca emr olunuyor. Resulullahin "sallallahii 
aleyhi ve sellem" se'adet-i ebediyyeye cagirmasi ve kavusdurmasi ni'me- 
tinin siikrii, karsihgi olarak, Ehl-i beytin "ndvanullahi teala aleyhim ec- 
ma'in" sevgisi isteniyor. O halde, nasil olur da, bu buyiiklerin, Ehl-i bey- 
te diisman olmasi diisuniilebihr ve soylenebilir. 

-370- 



Ibrahim aleyhisselamin bu kadar biiyiik olmasi ve biitiin insanlar arasin- 
da, ikinciligi kazanmasi ve Peygamberler babasi olmakla sereflenmesi, 
hep Allahii tealanin diismanlanndan teberri etmesi sebebi ile idi. Allahii 
teala, (Miimf eliine) suresinde mealen, (Ey mii'minler! Ibrahim aleyhisse- 
lamin gosterdigi giizel yolda yiiriiyiiniiz! Ya'ni siz de, onun gibi ve onun- 
la beraber bulunan mii'minler gibi olunuz! Onlar, kafirlere dedi ki: Bizden 
sevgi beklemeyiniz! Ciinki siz, Allahii tealayi dinlemeyip baskalarina ta- 
piyorsunuz. O tapdiklarinizi da sevmiyoruz. Sizin uydurma dininize inan- 
miyoruz. Bu ayrihk, aramizda diismanhga sebeb oldu. Siz, Allahii tealanin, 
bir olduguna inanmadikca ve emrlerini kabul etmedikce bu ayrihk, kalbi- 
mizden silinmeyecek, her seklde kendini gosterecekdir) buyuruyor. 

Bu fakire gore "rahmetullahi teala aleyh", Allahii tealanin rizasim ve sev- 
gisini kazanmak icin kiifrden teberri gibi, hicbir amel ve ibadet yokdur. Ka- 
firlere ve kiifre, Allahii tealanin zati, kendisi diismandir. Insanlarm tapin- 
diklan biitiin ma'budlar ve bunlara tapanlar, Allahii tealanin zatinin diis- 
manlandir. Cehennemde sonsuz yanmak, bu aleak isin cezasidir. Nefslerin 
arzusu ve her diirlii giinahlar ise boyle degildir. Bunlara, Allahii tealanin 
diismanhgi, kendinden degil, sifatlanndandir. Allahii tealanin giinahkar- 
lara gazab etmesi, kizmasi, kendi gazabi ile degil, gadab sifati iledir. Bun- 
lara azab etmesi, horlamasi hep sifatlan ve fi'lleri iledir. Giinahkarlar, 
bunun icin Cehennemde sonsuz kalmiyacak, belki bunlardan cogunu ister- 
se [Cehenneme sokmadan] afv edecekdir. Allahii tealanin kiifre ve kafir- 
lere diismanhgi, zatindan oldugu icin rahmet ve re'fet sifatlan, ahiretde ka- 
firlere yetisemiyecek ve rahmet sifati, zatin diismanhgini, ortadan kaldira- 
miyacakdir. Zatin diismanhgi, sifatin acimasindan daha kuvvetlidir. Sifat 
ile yapilan sey, zatin yapdigini degisdiremez. Hadis-i kudside buyuruyor ki: 
(Rahmetim gadabimi asmisdir). Bunun ma'nasi, rahmet sifatim, gadab si- 
fatimi asmisdir. Ya'ni, mvTminlerin giinahkarlanna karsi olan, gadab sifa- 
timi asmisdir demekdir. Yoksa, rahmet sifati, kafirlere, miisriklere karsi olan 
zatin gadabini asar demek degildir. 

Siial: Allahii teala, diinyada kafirlere merhamet ediyor. Nitekim yuka- 
nda soylendi. O halde, diinyada rahmet sifati, zatin gadabini asmiyor mu? 

Cevab: Kafirlere diinyada merhamet edilmesi goriiniisdedir. Ya'ni, 
merhamet seklinde goriinen, istidracdir, hiledir. Nitekim, (Mii'iiiiniin) su- 
resinde mealen, (Kafirlere cok mal ve evlad vererek onlara yardim mi, iyi- 
lik mi ediyoruz? Kiifrlerine karsilik olarak onlara, bol bol iyilikleri, cabuk 
cabuk gonderiyor muyuz zan ediyorlar? Hayir, oyle degildir. Bu yardim, 
onlara iyilik degil, belki istidracdir. Azmalari, kudurmalari ve Cehenneme 
gitmeleri icindir) buyuruyor. A'raf ve Nun suresinde, (Onlari yavas yavas 
azaba yaklasdinyorum. Haberleri olmuyor. Onlar azdikca, diinya ni'met- 
lerini artdirarak, firsat veriyorum. Aldamyorlar. Onlara hazirladigim azab 
cok siddetlidir) mealindeki ayet-i kerimesi de boyle oldugunu acikca gos- 
termekdedir. 

FAIDE: Cehennemde sonsuz olarak yanmak, kiifriin karsihgidir. Bura- 
da denilir ki, bir kimse, imam varken, kafirlerin riisum ve adetlerini yapar, 
onlann ibadetlerine, adetlerine, bayramlanna kiymet verirse, alimleri- 

-371- 



miz, bu kimsenin lmaninin gidecegini, murted olacagini bildiriyor. [Ciin- 
ki bu haller, kiifrden teberri etmemekdir.] Zemanimiz muslimanlarinin co- 
gu, bu belaya yakalanmisdir. Alimlerimizin bu soziine gore, zemanimizda, 
Hindistandaki miisliman denilen insanlann cogu, Cehennemde ebedi azab 
cekeceklerdir. Halbuki, Peygamberimiz "sallallahii aleyhi ve sellem" bu- 
yurdu ki, (Kalbinde zerre kadar imam olan Cehennemde sonsuz olarak kal- 
miyacak, cikarilacakdir). Sen buna ne dersin? 

Cevab: Soyle deriz ki, bir kimse, dinde inanilmasi lazim olan seylerden, 
bir danesine bile inanmamis veya siibhe etmis ise veya begenmemis ise fma- 
m gider. Kafir olur. Cehennemde ebedi yanacakdir. Bir kimse, Kelime-i tev- 
hid soyleyip, bunun ma'nasim kabul eder, Muhammed "aleyhisselam", 
Allahxi tealanin Peygamberidir, her sozii dogrudur, giizeldir deyip, ona uy- 
gun olmiyanlar yanhsdir, fenadir diye inamrsa ve son nefesinde de oyle oliip, 
ahirete, bu iman ile giderse, bu kimse, kafirlere mahsus olan adetlere ve bay- 
ramlara katihr, kafirlerin mukaddes bildikleri giinlerinde ve gecelerinde, 
onlarin yapdiklanni yaparsa Cehenneme girer. Amma, kalbinde zerre ka- 
dar imam oldugu icin, [ya'ni bildirdigimiz gibi, kisaca inandigi icin] Cehen- 
nemde sonsuz kalmaz. [Kisaca inanmis olmak icin, dinde inanilmasi lazim 
olan seylerden birini isitince, siibhe etmeden inanmasi lazimdir.] Bu fakir, 
birgiin, bir hasta ziyaretine gitmisdim. Oliim halinde idi. Kalbine tevecciih 
etdim. Kalbi kararmis idi. O zulmetin temizlenmesi icin cok ugrasdim. 
Faide vermedi. Uzun zeman yokladikdan sonra, o siyahhklann, kafirlik bu- 
lasikhklan ve sifatlan oldugu ve kafirler ile ve kiifr ile olan baghhgindan, 
beraberliginden oldugu anlasildi. O kadar ugrasdigim halde, o zulmetler te- 
mizlenemedi. Bunlann ancak, kiifriin cezasi olan, Cehennem atesi ile te- 
mizlenecegi anlasildi. Fekat, kalbinde zerre kadar iman nuru da goriildu- 
giinden, bunun sayesinde Cehennemden cikarilacakdir. Hastayi bu halde 
goriince, cenaze nemazini kilayim mi, diye diisiinceye daldim. Kalbimi 
uzun zeman yokladikdan sonra, kilmak lazim oldugunu anladim. Demek 
ki, kalbinde iman varken, [Zaruret olmadigi halde bile] kafirlerle diisiip kal- 
kan, onlarin bayramlanna, paskalyalanna uyanlann cenaze nemazlanni kil- 
mahdir. Bunlan kafir bilmemelidir. Nitekim bu gibilere, bugiin [Hindistan- 
da] boyle yapilmakdadir. Bunlann, imanlan sayesinde Cehennemden ci- 
kacaklanna inanmahdir. Fekat, hie imam olmiyanlara [Muhammed aley- 
hisselamin bir soziinii ve adetini bile begenmiyenlere] afv ve magfiret 
yokdur ve kiifrlerinin karsihgi olarak Cehennem azabinda sonsuz kalacak- 
lardir. [(ibni Abidfn)in "rahmetullahi teala aleyh" besinci cildinde, dort- 
yiizseksenbirinci (481) sahifeyi okuyunuz! Din diismanlan, muslimanlan 
aldatmak icin, kafirlerin adetlerini, bayramlanni, miisliman adeti, miisli- 
manlann mubarek giinii diyerek, bunlann gavurluk ve kafirlik oldugunu 
ortmege ugrasirlarsa, gene ve saf miislimanlar bunlara aldanmamahdir. Gii- 
vendikleri halis miislimanlara, nemaz kilan akrabalarma, dinini bilen ba- 
ba dostlarma sorup ogrenmelidir. C un ki, bugiin biitiin diinyada, gerek 
imam ve kufrii tanimakda, gerekse ibadetleri dogru yapmakda, cahillik ozr 
degildir. Dinini bilmedigi icin aldanan, Cehennemden kurtulamiyacak- 
dir. Allahii teala bugiin, dinini diinyanin her tarafina duyurmus, imam, ha- 
lali, harami, farzlan ogrenmek pek kolaylasmisdir. Bunlan liizumu kadar 

-372- 



ogrenmek farzdir.] 

Hulasa, kafirlerin adet ve merasimlerine katilanda, zerre kadar iman var- 
sa, [ya'ni kalbinden kelime-i tevhidin ma'nasina, kisaca inanmis ise ve fma- 
ni gideren bir is ve sozde bulunmadi ise] Cehennem azabina girecek ise de, 
Cehennemde ebedi kalmiyacakdir. Imam olanlardan biiyiik gunah isleyen 
[ve tevbe etmeden 6len]lere gelince, Allahii teala, bu giinahlari isterse afv 
eder, isterse giinahi temizleninceye kadar, Cehennemde azab eder. Bu fa- 
kirin "kaddesallahii teala sirrehul'aziz" anladigina gore, Cehennem azabi 
ister sonsuz olsun, ister bir zeman olsun, kiifr icin ve kiifr sifatlan ve bula- 
sikhklan icindir. Kiifrden teberri eden, kacinan, iman sahiblerinin yap- 
diklan biiyiik giinahlar, ya imanlari hurmetine, cenab-i Hakkin merhame- 
ti ile veya kalb ile tevbe ve dil ile istigfar ederek ve beden ile hayrh bir is ya- 
parak veya sefa'ate kavusmalan ile afv olunur. Giinahda kul hakki varsa, 
hak sahibi ile halallasmak lazimdir. Boyle afv olmiyanlar, diinya sikintila- 
n ve derdleri ile veya son nefesde can verirken, cekecekleri zahmetler ile 
temizlenir. Bunlarla da temizlenmezse, ba'zilan kabr azabi cekmekle afva 
kavusur. Ba'zilan ise, kabr azabi ve sikintilan ve kiyamet guniiniin siddet- 
leri ile afv olunup, gunahlan biter ve Cehennem azabi ile temizlenmege lii- 
zum kalmaz. Nitekim, En'am suresi, seksenikinci ayetinde mealen, (Iman 
edip de lmanlarini sirk ile bulasdirmiyanlar, Cehennemde ebedi kalmakdan 
emindirler. Onlar icin, bu korku yokdur) buyuruldu. Bu ayet-i kerime, so- 
zumuzun dogru oldugunu gostermekdedir. Ciinki burada (Zulm), sirk de- 
mekdir. Herseyin dogrusunu ancak Allahii teala bilir. 

Siial: Allahii teala, kiifrden baska, ba'zi giinahlari isliyenlerin de Cehen- 
neme gireceklerini bildiriyor. Mesela, bir miTmini, bile bile oldiirenin ce- 
zasi Cehennemde sonsuz kalmakdir buyuruyor. Peygamberimiz "sallalla- 
hii aleyhi ve sellem": (Bir nemazi bile bile, vaktinde kdmayip, kaza etmi- 
yene, Cehennemde bir Hukbe azab edeceklerdir) buyuruyor. [Bir Hukbe, 
seksen ahiret senesi demekdir.] O halde, Cehennem azabi, yalniz kafirle- 
re degildir denilirse, cevab veririz ki, Cehennem azabi, mushman oldiirme- 
nin haram olmasina aldms etmiyen, halal diyerek oldiiren icindir. Nitekim 
Ehl-i siinnet alimleri "rahmetullahi teala aleyhim ecma'in", tefsirlerinde 
boyle ma'na vermislerdir. Kiifrden baska giinahlara Cehennemde azab 
olunacagini bildiren haberler, hep bu giinahlarda kiifr bulasikhgi oldugu 
icindir. Mesela, giinahi hafif gorerek, ehemmiyyet vermiyerek islemek, is- 
lam dininin emrlerini asagi gorerek, nemaz kilmamak ve gunah yapmak gi- 
bi sekllerdedir. Peygamberimiz "sallallahii aleyhi ve sellem", (Ummetim- 
den biiyiik giinahlari isliyenlere sefa'at edecegim) buyuruyor. Bir kerre de, 
(Allahii tealamn rahmeti, benim iimmetim icindir. Bunlara ahiretde azab 
yokdur) buyurdu. Yukarida, ma'nasi yazilan ayet-i kerime de, bu sozumii- 
zii kuvvetlendirmekdedir. [intihar etmek, ya'ni kendini oldiirmek, baska- 
sini oldiirmekden daha biiyiik giinahdir.] 

Kafirlerin, akil ve balig olmadan olen cocuklannin ve dagda, colde do- 
gup biiyiiyerek, bir din isitmeden olen ve eski zemanlarda bir dinin, zalim- 
ler tarafindan bozuldugu, degisdirildigi ve yeni bir Peygamber gelmeden 
once olen dinsizlerin ahiretde ne olacaklarmi, oglum Muhammed Sa'ide 
"rahmetullahi aleyh" yazdigim mektubda, uzun olarak bildirmisdim, ora- 

-373- 



dan okuyup anlayiniz! [Bu mektub, ikiyuzellidokuzuncu mektubdur.] 

imanin artmasinda ve eksilmesinde, alimlerimiz baska baska soyledi. 
imam-i a'zam Ebu Hanife "radiyallahii anh", iman, artmaz ve azalmaz bu- 
yurdu. Imam-i Safi'i "rahmetullahi aleyh", artar ve azalir, dedi. Iman, kal- 
bin tasdik ve yakini oldugundan azalmasi, cogalmasi olmaz. Azahp coga- 
lan bir inanis, iman olmaz. Buna, (Zan) denir. Ibadetleri, Allahu tealanin 
sevdigi seyleri yapmakla, iman cilalanir, nurlanir, parlar. Haram isleyince, 
bulanir. O halde, cogalmak ve azalmak, amelden, islerden dolayi, imanin 
cilasindadir. Kendisinde degildir. Ba'zilan cilali, parlak imana, cok dedi ve 
parlak olmiyan imandan, daha cokdur, dedi. Bunlar, sanki, cilali olmiyan 
imandan ba'zisini, iman bilmedi. Cilahlardan ba'zisim da, iman bilip, fekat 
az dedi. Iman, parlakhklan baska baska olan, karsilikh iki ayna gibi olu- 
yor. Cilasi fazla olup, karsisindaki cismi parlak gosteren ayna, az parlak gos- 
teren aynadan, daha cokdur demege benzer. Baska birisi de, iki ayna mii- 
savidir. Yalniz, cilalan ve karsilanndakileri gostermeleri, ya'ni hassalan, 
sifatlan baska baskadir demesi gibidir. Bu iki adamdan ikincisinin gorusii, 
daha keskin ve dogrudur. Birincisi goriiniise bakmis, oze, ice girmemisdir. 
Anlatmasi bu fakire "rahmetullahi teala aleyh" nasib olan bu misal, ima- 
nin azahp cogalmadigina inanmiyanlann, sozlerini ortadan kaldirmis oldu 
ve her mu'minin imam, her bakimdan, Peygamberlerin "aleyhimussaleva- 
tii vetteshmat", imanlarina benzemedi. Ciinki, onlann imam, cok nurlu ve 
cok parlak oldugundan, ummetlerinin karanhk ve bulanik imanlarindan kat- 
kat daha cok meyveler ve kazanclar hasil edecekdir. Bir hadis-i serifde, (Ebu 
Bekr-i Siddfkin "radiyallahii anh" imam, bu iimmetin hepsinin lmanlarimn 
toplamindan daha agirdir) buyuruldu. Bu da, imanin nuru, parlakhgi ba- 
kimindandir. Fazlahk, aslda, ozde degil, sifatlardadir. Nitekim, Peygamber- 
ler de, herkes gibi insandir. insanhk bakimindan, arada fark yokdur. Fark, 
kamil, iistiin sifatlardan ileri gelmekdedir. Ustun sifatlan olmiyan, sanki 
olanlardan ayndir. Bununla beraber, insan olmakda hepsi birdir. Aralann- 
da azhk, cokluk yokdur. insanhk, azahr, cogahr denilemez. Ba'zilan fma- 
ni anlatirken, (Dil ile tasdik, dil ile soylemekdir) demislerdir ki, bu vakt, 
inanmak da, zan etmek de, iman oluyor ve iman, azahp cogalabiliyor. Fe- 
kat, imanin dogrusu, kalbin tasdik, iz'an etmesi, ya'niinanmasidir. Zan ve 
siibheye, iman denmez. 

Imam-i a'zam Ebu Hanife "rahmetullahi aleyh", (Ben hak olarak, ya'ni 
elbette mvTminim demelidir) diyor. imam-i Safi'i "rahmetullahi aleyh" ise, 
(Insaallah mii'minim demelidir) diyor. Bu ikisi arasindaki fark, yalniz soz- 
dedir. Ciinki simdiki iman soylenirken, elbette mu'minim, demelidir. Son 
nefesindeki iman soylenirken, insaallah, o zeman da mu'minim demelidir. 
Fekat, insaallah diyerek sarta baglamakdansa, her zeman, elbette demek, 
daha ihtiyath ve daha uygundur. 

Evliyanin "kaddesallahii teala esrarehum" kerametine inanmak lazim- 
dir. Allahu teala, bu diinyada, her isi, adet-i ilahiyyesi, kaniin-i ilahisi ile ya- 
ratmakdadir [ya'ni fen derslerinde ogrenilen kanun, nizam ve duzgunluk 
ile yaratmakdadir, yapmakdadir]. Evliyasinin [ya'ni cok sevdigi kullarimn] 
elinden, adet-i ilahiyyesi disinda, ba'zi seyler yaratir, yapar ki, buna (Ke- 
ramet) denir. Keramete inanmiyan, diinyanin her tarafinda, her zeman, sik 

-374- 



sik goriilmus ve agizdan agiza yayilmis olan vak'alara inanmamis olur. 
Allahii tealamn, Peygamberlerin "aleyhimiissaievatu vetteslimat" elinde 
ve onlann sozleri ile, adet-i ilahiyyesini bozarak, kimsenin yapamiyacagi 
seyler yaratmasina, (Mu'cize) denir ki, mu'cize gosteren bir kimse, Peygam- 
ber oldugunu i'lan eder. Keramet gosteren kimse ise, Peygamber olmadi- 
gini ve bir Peygamberin "aleyhisselam" yolunda bulundugunu soyler. 
[Mu'cize, peygamberlere mahsusdur "aleyhimiisselam". Bu kelimeyi, on- 
lardan baskasi icin soylemek caiz degildir.] 

Hulefa-i rasidfnin, [ya'ni Peygamberimizden "sallallahu aleyhi ve sellem" 
sonra gelen dort halifesinin] "ndvanullahi aleyhim ecma'in" birbirinden iis- 
tiinliikleri, hilafetleri sirasi iledir. Ebu Bekr ile Omerin "radiyallahii anhii- 
ma", mii'minlerin hepsinden iistiin oldugunu, Sahabilerin hepsi ve Tabi'i- 
nin hepsi soylemisdir. Bu sozleri, din imamlanmizdan cogu, kitablannda yaz- 
misdir. Bunlardan biri, imam-i Safi'i "rahmetullahi aleyh"dir. Ehl-i siinnet 
i'tikadim toplamis ve yazmis olan biiyxik alim, Ebiil-Hasen-i Es'ari diyor ki, 
once Ebu Bekrin, sonra Omerin, biitun mu'minlerden xistiin oldugu mey- 
dandadir, muhakkakdir. Biiyiik alimlerden imam-i Zehebi diyor ki: (All "ra- 
diyallahii anh" halife iken, biiyiik bir galabalik icerisinde (Ebu Bekr ve 
Omer "radiyallahii anhiima", bu iimmetin en ustiiniidur) buyurdugunu 
isitenlerden seksenden ziyade kimse, bize soyledi). Bunlardan cogunun is- 
mini bildiriyor ve buna inanmiyanlar cok cirkin, cok kotii kimselerdir. Al- 
lahii teala, onlan kiyametde, fena halde karsilayacakdir diyor. Din-i islam- 
da, Kur'an-i kerimden sonra en kiymetli ve en inanihr kitab olan (Buharf- 
yi serif) kitabimn sahibi, imam-i Buhari diyor ki: Ali "radiyallahii anh" bu- 
yurdu ki, (Peygamberimizden "sallallahu aleyhi ve sellem" sonra, bu iim- 
metin en iyisi, en yiiksegi Ebu Bekr, sonra Omerdir "radiyallahii anhiima". 
Sonra bir baskasidir). Bu sirada oglu, Muhammed ibni Hanefiyye, o da sen- 
sin! deyince: (Ben de, her musliman gibi, bu ummetden biriyim) buyurmus- 
dur. Imam-i Zehebi ve baska alimler dedi ki: imam-i All "radiyallahii 
anh" buyurdu ki, (Dikkat ediniz, iyi dinleyiniz! Ba'zi kimselerin beni, Ebu 
Bekr ile Omerden "radiyallahii anhiima" ustiin tutduklanni isitdim. Bun- 
lardan biri elime gecerse, iftira edenlerin cezasim ona yapanm. Ciinki o, if- 
tiracidir). Dare-Kutni diyor ki: imam-i Ali "radiyallahii anh" buyurdu ki, 
(Beni Ebu Bekrden ve Omerden "radiyallahii anhiima" iistiin tutan bir kim- 
se, elime gecerse, iftira edenlere yapdigim gibi ona dayak cezasi veririm). 
Bunlar gibi, daha nice haberler, Sahabe-i kiramin "radiyallahii annum" co- 
gundan, o kadar gelmisdir ki, kimsenin inkar etmesine yol ve imkan kal- 
mamisdir. Hatta, si'ilerin biiyiik alimlerinden olan, Abdiirrazzak diyor 
ki, All, Ebu Bekri ve Omeri "radiyallahii annum", kendinden iistiin tutdu- 
gu icin, ben de onlan iistiin tutuyorum. Ciinki onlan iistiin tutmaz isem, 
imam-i Aliyi "radiyallahii anh" cok sevdigim halde, ona uymamis olu- 
rum. Bu da, benim icin biiyiik bir giinah olur. 

[Murteza adindaki bir yehudi, (Hiisniyye) ismindeki kitabinda, uydur- 
ma hikayeler yaziyor ve tie halifeye kafir diyor. (Eshab-i Kiram) ve (Hak 
Soziin Vesfkalari) kitablannda, onlara giizel cevab verilmisdir. Hazret-i Ali- 
nin yolunda olan hakiki alevilerden boyle cirkin, aleak sozler hie isitilme- 
misdir]. Ebu Bekr ile Omer "radiyallahii anhiima" icin yazdiklanmizi bii- 

-375- 



yiik alim, ibni Hacer-i Heyteminin "rahmetullahi aleyh" (Sava'ik-ul-muh- 
rika) kitabindan aldik. [Bu kitab, 1404 [m. 1984] ve 1419 [m. 1998] senele- 
rinde, istanbulda da basdmlmisdir.] 

imam-i Osmanin imam-i Aliden "radiyallahii anhiima" yiiksek oldugu- 
na gelince, Ehl-i siinnet alimlerinin cogu dedi ki: (Seyhayndan sonra, 
[ya'ni Ebu Bekrden ve Omerden sonra], muslimanlann yiiksegi Osman- 
dir. Ondan sonra, Alidir "radiyallahii annum".) Dort mezheb imamlanmiz 
da, boyle buyurdu. imam-i Malik, Osmanin "radiyallahii anh" iistiinliigiin- 
den siibhe etdi, deniliyorsa da, (Sifa) kitabimn sahibi Kadi Iyad, (Sonra- 
dan Osmanin "radiyallahii anh" iistiin oldugunu soyledi) diyor. imam-i Kur- 
tubi de, (Dogrusu insaallah budur) diyor. imam-i a'zam Ebu Hanifenin, 
(Ehl-i siinnetin alameti, Seyhaymn iistiinliigiine inanmak ve iki damadi sev- 
mekdir) soziinden, iki damaddan birini, digerinden iistiin gormedigi anla- 
sihyor diyenler varsa da, bu fakirin anladigina gore, imamin boyle soyle- 
mesinin, baska sebebi vardir. Ya'ni, iki damadin "radiyallahii anhiima" hi- 
lafetleri zemamnda, miislimanlar arasinda kansikhk cikmis, fitneler bas- 
lamis oldugundan, kalblerde sogukluk ve kinkhk oldugunu goren imam, 
iki damadi sevmek kelimesini uygun bulmus ve bunlann sevgisine, Ehl-i 
siinnetin alametidir demisdir. imam-i a'zam Ebu Hanife icin Osmanin 
"radiyallahii anh" daha yiiksek oldugunda siibheliydi, denilebilir mi? 
Ciinki, Hanefi mezhebindeki alimlerin kitablan hep (Ustiinliik, hilafetle- 
ri sirasi iledir), yazisi ile doludur. Hulasa, Seyhaymn iistiin oldugu kat'idir. 
Osmanin, Aliden "radiyallahii anhiim" daha iistiin olmasi, bu kadar kat'i 
degildir. Fekat, Osmanin, hatta Seyhaymn iistiinliigunu inkar edenlere ka- 
fir demekden kacinmahdir. Bunlan bid'at sahibi ve dogru yoldan aynlmis 
miisliman bilmelidir. Ciinki, alimlerimizin bir kismi bunlara kafir dememis- 
dir. Bunlann hali, aleak Yezidin haline benziyor ki, alimlerimiz, ne olur ne 
olmaz diye ona la'nete izn vermemisdir. 

Hulefa-i rasidini sevmemek yolu ile, Peygamber "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem"i incitmek, imam-i Haseni ve Hiiseyni "radiyallahii anhiima" sevme- 
mek yolu ile incitmek gibidir. Peygamberimiz "sallallahii aleyhi ve sellem" 
buyurdu ki, (Eshabimi incitmekde, Allahii tealadan korkunuz! Benden son- 
ra, onlari kolii bilmeyiniz. Onlari seven, beni sevdigi icin sever. Onlara diis- 
manhk eden, bana diismanhk etmis olur. Onlari inciten, beni incitir. Beni 
inciten de, Allahii tealaya eziyyet etmis olur ki, buna azab eder). Ahzab su- 
resi, elliyedinci ayetinde mealen, (Allahii tealaya ve Onun Peygamberine 
"sallallahii aleyhi ve sellem" eziyyet edenlere diinyada ve ahiretde la'net 
olsun!) buyuruldu. Biiyiik islam alimi, Sa'deddin-i Teftazani (Akaid-i Ne- 
sefiyye) serhinde, (Bu ustiinliik sirasinda insaf etmelidir) diyorsa da, onun 
bu sozii, insafsizdir ve siibhe etmesi yersizdir. Ciinki buyuklerimiz diyor ki, 
burada ustiinliik demek, sevablan daha cok demekdir. Iyilikleri, dogruluk- 
lari ile, herkese faideli olmasimn coklugu demek degildir. Akh olan, bun- 
lara kiymet vermez. Sahabe-i kiram ve Tabi'in-i izam, bize imam-i Alinin 
"radiyallahii anh" iyiliklerini gosteren, o kadar haller ve hadiseler bildiri- 
yor ki, baska hicbir Sahabiden bu kadar bildirmediler. Bununla beraber, yi- 
ne onlar, iic halifenin daha yiiksek oldugunu bildirmisdir. Goriiliiyor ki, iis- 
tiin olmaga sebeb, faziletlerin, menkibelerin cok olmasi degildir. Ustiinliik 

-376- 



baska sebebden ileri gelmekdedir. Bu sebebi anliyanlar ancak, vahyi, me- 
legin gelmesini gormekle sereflenen, secilmis bahtiyarlardir. Bunlar, ustiin- 
liik sebeblerini acikca veya isaretle goriip anlamisdir. Onlar da, Peygam- 
berimizin Eshab-i kiramidir "aleyhi ve aleyhimiissalevatu vetteslimat". 
O halde, (Akaid-i Nesefi) sarihinin, (Ustiinliikden maksad, sevablann 
coklugu ise, bu ustunlxik sirasinda siibhenin yeridir) demesi yersizdir. 
Ciinki bu iistiinliik sirasi, islamiyyetin sahibi tarafindan acikca bildirilme- 
seydi, o zeman siibhenin yeri olurdu. Bildirildikden sonra, nicin subhe 
ediyor? Eshab-i kiram, bu iistiinliigii acikca veya isaretle anlamasalardi, hie 
bildirirler miydi? Dordiinu de beraber bilen ve aralannda iistiinliik aramak 
liizumsuzdur diyenlerin, bu sozii liizumsuzdur. Din biiyiiklerinin soz bir- 
ligine, liizumsuz laf demekden daha luzumsuz, daha bos laf olur mu? Yok- 
sa, iistiin kelimesi mi, onlarin boyle bosu bosuna soylemesine yol aciyor. 
Muhyiddin-i Arabinin, (Hilafetlerin sirasi, omrlerinin sirasina gore idi) de- 
mesi de, miisavi olmalanni gostermez. Ciinki halifelik baskadir, iistunliik 
baskadir. Bu sozii, iistiinliik bakimindan soyledi dersek, yine giivenile- 
cek, sahid tutulacak bir soz olmayip, onun hatali sozlerinden biri olmus olur. 
Onun, Ehl-i siinnet alimlerinin sozlerine uymiyan birkac kesfi, buluslan, 
dogru degildir. Boyle sozlere ancak, ruhlan hasta, kalbleri bozuk olan 
veya herseyi korii koriine taklid eden uyar. 

Eshab-i kiram "aleyhimiirndvan" arasindaki muharebelerin, aynlikla- 
nn, iyi sebeblerden ileri geldigine, diinya ni'metleri icin, nefsin arzulan icin 
olmadigina inanmak lazimdir. Sa'deddin-i Teftazani, hazret-i Aliyi "radi- 
yallahii anh" asm sevenlerden oldugu halde, diyor ki: (Onlarin aynhkla- 
n ve muharebeleri hilafet icin degildi. ictihadda yanilmakdan ileri gelmis- 
di). [Fatih sultan Muhammed nan devri alimlerinden Ahmed-i Hayali 
hazretleri, Omer Nesefinin (Akaid-i Nesefi) kitabina, Sa'deddin-i Tefta- 
zaninin yapdigi biiyiik serhe, aynca cok kiymetli bir hasiye yazmisdir.] Ha- 
yali, bu hasiyesinde diyor ki: (Hazret-i Mu'aviye "radiyallahii anh" ve onun- 
la beraber olanlar, hazret-i Aliye "radiyallahii anh" uymadi. Bununla be- 
raber onun, o zemanda bulunanlarin en iistiinii oldugunu ve halifelik 
onun hakki oldugunu biliyor ve soyliyorlardi. Hazret-i Osmani "radiyal- 
lahii anh" sehid edenleri yakahyarak cezalanni vermedigi icin, lsyan et- 
mislerdi). Karamani hasiyesinde, [ya'ni (Serh-i akaid) kitabi kenarlanna 
yapdigi aciklamalarda] diyor ki, imam-i Ali "kerremallahii vecheh" buyur- 
du ki: (Kardeslerimiz bizi dinlemedi. Onlar kafir degildir. Giinaha da 
girmediler. Ciinki dinden, islamiyyetden anladiklanni yapiyorlar.) ictihad- 
da yanilmak kabahat olmadigi ve birsey soylenmiyecegi siibhesizdir. Sa- 
habe-i kiramin, Peygamberimizin "sallallahii aleyhi ve sellem" sohbetin- 
de, dersinde yetisdiklerini diisiinerek, hepsini iyi bilmemiz ve hepsine 
hurmet gostermemiz lazimdir. Peygamberimizi "sallallahii aleyhi ve sel- 
lem" sevdigimiz icin, hepsini sevmeliyiz! Zira, (Onlari seven, beni sevdi- 
gi icin sever ve onlara diismanhk eden, bana diisman oldugu icin eder) bu- 
yurulmusdur. Ya'ni Eshabima "radiyallahii annum" olan sevgi, bana olan 
sevgidir ve onlara olan diismanhk, bana diismanhkdir. All "radiyallahii 
anh" ile muharebe eden Eshab-i kiramin bize hicbir yakinhgi ve hicbir ta- 
nisikhgimiz yok. Hatta bu muharebeleri bizi iiziiyor, incitiyor. Fekat, Pey- 

-377- 



gamberimizin "sallallahu aleyhi ve sellem" Eshabi olduklan icin, onlan sev- 
mekle emr olunduk. Herbirini incitmekden, onlara diismanhk etmekden 
men' olunduk. O halde, hepsini sevmege mecburuz. Onlan, Peygamberi- 
mizi "sallallahii aleyhi ve sellem" sevdigimiz icin severiz. Onlara diis- 
manlikdan ve eziyyet etmekden kacinmz. Ciinki onlann incitilmesi ve diis- 
manhgi, Peygamber "sallallahii aleyhi ve sellem" efendimize gider. Yal- 
niz hakh olani ve yanilani soyleriz. Ya'ni, hazret-i Emir "radiyallahii 
anh", hakh idi. Ona karsi gelenler, hata etmis idi. Bundan fazla birsey soy- 
lemek, dogru degildir. Muhammed Esrefe yazdigim mektubda, bunlan 
uzun bildirmisdim. Anlamadiginiz birsey kaldi ise, o mektubu okuyunuz! 
[Adi gecen mektub, ikiyiizellibirinci [251] mektub olup, (Eshab-i Kiram) 
kitabina tercemesini eklemisdik. Bu kitabda cok liizumlu ve kiymetli bil- 
giler ve imam-i Rabbaninin "kuddise sirruh" hal tercemesi de vardir.] 

IBADETLER: Imam, i'tikadi diizeltdikden sonra, fikh ahkamini, [ya'ni 
dinimizin emr etdigi ve yasak etdigi isleri] ogrenmek, elbette lazimdir. 
Farzlan, vacibleri, halal ve haramlan, siinnet ve mekruhlan ve siibhelile- 
ri liizumu kadar ogrenmeli ve bu bilgi ile hareket etmelidir. Fikh kitabla- 
nni ogrenmek, her muslimana lazimdir. [Bunlan bilmeden muslimanhk ol- 
maz.] Allahii tealamn emrlerini yapmaga, Onun begendigi gibi yasamaga 
cahsmahdir. Onun en cok begendigi ve emr etdigi sey, hergiin bes vakt ne- 
maz kilmakdir. Nemaz, dinin diregidir. Nemazin, ehemmiyyetinden ve 
nasil kihnacagindan birkac sey bildirecegim. Can kulagi ile dinleyiniz! 
Once, siinnete [ya'ni fikh kitablannda yazilana] tarn uygun olarak, ab- 
dest almahdir. Abdest ahrken yikanmasi lazim olan yerleri tic def'a ve her 
def'asinda, her taraflanni temam yikamaga cok dikkat etmelidir. Boylece, 
siinnete uygun abdest ahnmis olur. Basa mesh ederken, basin her tarafini 
kaphyarak sigamahdir. Kulaklan ve enseyi iyi mesh etmelidir. Ayak par- 
maklarim hilallerken, [ya'ni parmak aralanni temizlerken] sol elin kiiciik 
parmagini, ayak parmaklannin alt tarafindan, aralanna sokulmasi bildiril- 
misdir. Buna ehemmiyyet vermeli, miistehab diyip gecmemelidir. Miiste- 
hablan hafif gormemelidir. Bunlar, Allahii tealamn sevdigi seylerdir ve be- 
gendikleridir. Eger, biitiin diinyayi vermekle, begendigi bir isin yapilabi- 
lecegi bilinmis olsa ve diinyayi verip o is yapilabilse, cok kar edilmis olur 
ve birkac saksi parcasi verip kiymetli bir elmasi ele gecirmek gibi olur. Ya- 
hud, birkac cakil parcasim verip, olmiis bir sevgilinin ruhunu geriye geti- 
rerek, hayat kazandirmak gibidir. 

Nemaz, mu'minlerin mi'racidir. Ya'ni, mi'rac gecesinde Peygamberimi- 
ze "sallallahii aleyhi ve sellem" ihsan olunan ni'metler, bu diinyada, Onun 
iimmetine yalniz nemazda tatdmlmakdadir. Erkekler, farz nemazlan ce- 
ma'at ile kilmaga cok dikkat etmeli, hatta birinci tekbiri imam ile beraber 
almagi kacirmamahdir. [Kadinlarm gerek cema'at ile nemaz kilmak icin, 
gerekse hafiz dinlemek veya mevlid dinlemek icin, cami'lerde erkekler ara- 
sina kansmalan ve hele sevab kazanmak icin Cum'a nemazlarma gelme- 
leri giinahdir.] 

Nemazlan vaktinde kilmak [ve vaktinde kildigini bilmek] sartdir. [Yal- 
niz iken, her nemazi evvel vaktinde kilmah, ikindiyi ve yatsiyi imam-i 
a'zamin kavline gore kilmahdir. Nemaz ne kadar gee kihmrsa sevabi o ka- 

-378- 



dar azalir. Mustehab olan vaktler, cema'at ile kilmak icin, mescide gitmek 
icindir. Nemazi kilmadan vakti cikarsa, adam oldiirmus gibi biiyiik giinah 
olur. Kaza etmekle, bu giinah afv olmaz. Yalniz bore odenir. Bu giinahi afv 
etdirmek icin, tevbe-i nasuh yapmak veya hacc-i mebrur yapmak lazimdir. 
(Ibn-i Abidin).] 

Nemazda Kur'an-i kerfmi siinnet olan mikdarda okumalidir. Riiku'de 
ve secdelerde hareketsiz durmak, herhalde lazimdir. Ciinki, farz veya va- 
cibdir. Ruku'den kalkinca, oyle dik durmahdir ki, kemikler yerlerine yer- 
lessin. Bundan sonra, bir mikdar, bu seklde durmak farzdir veya vacib ve- 
ya siinnet demislerdir. iki secde arasinda oturmak da boyledir. Bunlara her- 
halde cok dikkat etmelidir. Riiku'de ve secdelerde tesbih en az tie kerre- 
dir. Cogu yedi veya onbirdir. imam icin ise, cema'atin haline goredir. 
Kuvvetli bir insanin, sikintisi olmadigi zemanlarda, yalniz kilarken, tesbih- 
leri, en az mikdarda soylemesi, ne kadar utanacak bir haldir. Hie olmazsa, 
bes kerre soylemelidir. Secdeye yatarken, yere daha yakin a'zayi, yere 
daha evvel koymahdir. O halde, once dizler, sonra eller, daha sonra burun, 
en sonra da aim konur. Dizlerden ve ellerden, evvela saglar yere konur. Sec- 
deden kalkarken, yukanda olan a'za evvel kaldinhr. O halde, evvela aim 
kaldinlmahdir. Ayakda iken, secde yerine, riiku'de iken ayaklara, secde- 
de burun ucuna ve otururken iki ellere veya kucagina bakihr. Bu soyledi- 
gimiz yerlere bakip da, gozler etrafa kaymaz ise, nemaz, cem'iyyetle kih- 
nabilir. Ya'ni kalb de, diinya diisiincelerinden kurtulabilir. Husu' hasil 
olur. Nitekim, Peygamberimiz "sallallahii aleyhi ve sellem" boyle buyur- 
musdur. El parmaklanni riiku'de acmak ve secdede birbirlerine yapisdir- 
mak siinnetdir. Bunlara da dikkat etmelidir. Parmaklan acik yahud bitisik 
bulundurmak sebebsiz, bos seyler degildir. islamiyyetin sahibi [ya'ni Pey- 
gamberimiz "sallallahii aleyhi ve sellem"] faidelerini diisiinerek boyle 
yapmisdir. Bizler icin, islamiyyetin sahibine uymak kadar biiyiik bir faide 
yokdur "aleyhissalevatii vesselam". Bu soylediklerimiz, fikh kitablannda 
bildirilen seyleri yapmaga tesvikdir, heveslendirmekdir. Allahii teala, bi- 
ze ve size islamiyyetin gosterdigi salih isleri yapmak nasib etsin! Peygam- 
berlerin seyyidi, efendisi, en iyisi, en iistiinii hurmeti icin "aleyhi ve aley- 
him ve ala ali kiillin minessalevati efdaliiha ve minetteslimati ekmeliiha", 
bu diiamizi kabul buyursun! Amin. Imam tashih etdikden sonra, eger ne- 
mazin faidesini ve ona mahsus ustiinliikleri anlamak isterseniz, tic mektu- 
bu okuyunuz! Bunlardan birini oglum Muhammed Sadika, ikincisini mir 
Muhammed Nu'mana, ucuncusiinii Taceddin hazretlerine yazmisdim. 
[Bunlar, (Mektubat)in birinci cildinde [Mektubat Tercemesinde] 260, 261 
ve 263. cii mektublardir. 

Insanin yiikselmesini, se'adet-i ebediyyeye kavusmasini, bir tayyarenin 
ucmasina benzetirsek, i'tikad ile amel, ya'ni iman ile ibadet, bunun govde- 
si ve motorlan gibidir. Tesavvuf yolunda ilerlemek de, bunun enerji mad- 
desi, ya'ni benzini demekdir. Maksada ulasmak icin, tayyare elde edilir. 
Ya'ni, iman ve ibadet kazamhr. Harekete gecmek icin, kuwet maddesi ya'ni 
tesavvuf yolunda ilerlemek lazimdir.] 

Tesavvuf, ehl-i siinnet ftikadindan ve islamiyyetin emrlerinden baska 
seylere kavusmak icin degildir. Ehl-i siinnet i'tikadinin yakini ve vicdani ol- 

-379- 



masi, ya'ni saglamlasmasi, siibhe getiren te'sirlerle sarsilmamasi icindir. Akl 
ile, delil ile kuvvetlendirilen iman, boyle saglam olamaz. Ra'd suresi otu- 
zuncu ayetinde mealen, (Kalblere imanin sinmesi, yerlesmesi ancak ve 
yalniz zikr ile olur) buyuruldu. Tesavvufun ikinci gayesi, ibadetlerde ko- 
layhk, lezzet hasil olmasi, nefs-i emmareden dogan tenbelliklerin, sikinti- 
lann giderilmesidir. Sunu da iyi anlamah ki, tesavvufa sanlmak, herkesin 
bilmediklerini gormek, gaybden haber vermek, nurlan, ruhlan ve kiy- 
metli rii'yalar gormek icin degildir. Bunlann hepsi, bos ve faidesiz seyler- 
dir. Her zeman goriilen ziyanin, cesidli renklerin ve tabi'atdeki guzellikle- 
rin ne kusurlan vardir ki, insan bunlan birakip da, baska seyler gormek icin, 
bircok sikintilara katlansin. Ciinki bu ziya da, o nurlar da, bu giizel sekller 
de, o seyler de hepsi, Allahii tealanin yaratdigi seylerdir ve hepsi Onun var- 
hgini ve kudretinin sonsuzlugunu gosteren sahidlerdir. 

Tesavvuf yolu cokdur. Bunlann icinde en liizumlusu ve en uygunu siin- 
nete yapisan ve bid'atlerden kacan biiyuklerimizin yoludur. Bu buyxikler, 
her sozlerinde ve her hareketlerinde, sxinnete uyup da, kendilerinde hic- 
bir kesf, keramet, hal, goriis ve bilisler hasil olmaz ise, hie iiziilmezler. Fe- 
kat bunlann hepsi hasil olup da, siinnete uymakda gevsek davranirlarsa, 
bunlan hie begenmezler. iste bunun icindir ki, bunlann yolunda sima' ve 
raks, [ya'ni musiki ve dans gibi seyler] yasakdir. Boyle seylerden hasil 
olacak lezzet ve hallere kiymet vermemislerdir. Hatta, yiiksek sesle zikr et- 
mege bid'at demisler. Bundan hasil olan seylere doniip bakmamislardir. Bir- 
giin biiyiik iistadimin huzurunda, sofrada hizmet ediyordum. Kendilerini 
sevenlerden, seyh Kemal yemege baslarken, huzurlannda yiiksek sesle 
Besmele cekdi. Bu hal, kendilerine cok tadsiz gelip siddetle men' etdiler 
ve (Bir daha, bizimle beraber yemekde bulunmamasim ona soyleyiniz!) de- 
diler. Ustadim hazretlerinden duymusdum ki, hace Muhammed Behaed- 
din-i Buhari "kuddise sirruh", Buhara alimlerini toplayip, iistadi, seyyid 
Emir Gilal hazretlerinin evine gotiirdu. Yiiksek sesle zikr etmek bid'atdir, 
bundan vaz geciniz dediler. Seyyid hazretleri de, dogru sozii, her nerede 
olursa olsun, anlayip seve seve aldiklan icin kabul buyurup, artik yapma- 
yiz dediler. [Celaleddin-i Rumi "kuddise sirruh" da, zikrin kalb ile, sessiz 
olacagini (Mesnevi)de yazmakdadir.] Bu yolun biiyiikleri, zikrin bile yiik- 
sek sesle yapilmasini bu derece men' edince, sima' ve raks, cosmak, zipla- 
mak, na'ra atmak gibi seylere, bagirmaga ne demezler? 

Bu fakire gore islamiyyetin izn vermedigi seylerin, hasil edecegi biitiin 
haller, zevkler, hep istidracdir. Zira, kafirlerde ve fasiklarda da boyle 
haller hasil olmakda ve bu kainat aynasinda, onlar da, tevhid, kesf gibi sey- 
ler ogrenmekde, iclerine dogmakdadir. Eski Yunan felesoflarmdan ve 
Hindistandaki cukiyye [Berehmen dinindeki dervis] ve Berehmen papas- 
larinda da, bu haller goriilmekdedir. Hallerin dogru olmasina alamet, is- 
lamiyyete uygun olmalan ve haram seylerden hasil olmamalandir. Sima 
[musiki] ve raks [dans], lehv ve la'bdir, ya'ni oyundur. Lokman suresi al- 
tinci ayetinde, (Lehv-el-hadfs) teganniile okumagi yasak etmek icin indi. 
Abdullah ibni Abbasin "radiyallahu anhiima" talebesinden olan, imam-i 
Miicahid, Tabi'inin biiyiiklerindendir. Bu ayet-i kerimenin, teganniyi ya- 
sak etdigini bildirdi. (Medarik tefsiri)nde, [ve biiyiik alim Senaullah-i Pa- 

-380- 



ni Puti hazretlerinin on cild olan (Tefsfr-i Mazherf)sinde], (Lehv-el-hadis) 
musiki demekdir diyor. Abdullah ibni Abbas ve Abdullah ibni Mes'tid "ra- 
diyallahii anhiim", bu ayet-i kerimenin, teganniyi yasak etdigine yemin et- 
misdir. Imam-i Miicahid, Furkan suresi, yetmisikinci ayetinin meal-i seri- 
finin, (Giinahlari afv ve magfiret edilecek olanlardan biri, tegannf, sarki 
okunan yerlerde bulunmiyanlardir) oldugunu bildirdi. Ftikadda mezhebi- 
mizin imami olan, Ebu Menstir-i Ma-Tiiridinin, (Zemanimizdaki, teganni 
ile okuyan hafizlann, nagmelerini isiterek, Kur'an-i kerimi ne giizel oku- 
dun diyen kimse, kafir olur. Kansi bos olur. O zemana kadar, yapdigi 
ibadetlerinin sevabi gider) dedigini, kitablar yazmakdadir. Ebu Nasr-i 
Debbusi buyuruyor ki, kadi Zahireddin-i Harezmi buyurdu ki, (Bir sarki- 
cidan veya baska bir yerden teganni dinliyen veya baska, herhangi bir ha- 
ram isi goren kimse, haram olduguna inanarak veya inanmiyarak, bunla- 
ra, ne giizel dese, o anda imam gider. Ciinki Allahii tealanin emrine ehem- 
miyyet vermemis olur. islamiyyete kiymet vermiyen kimsenin, kafir ola- 
cagini, biitiin miictehidler, sozbirligi ile bildirmisdir. Boyle kimselerin 
ibadetleri kabul olunmaz. Once kazanmis oldugu sevablar yok edilir. Boy- 
le felaketden Allahii tealaya sigininz!). 

Musikinin haram oldugunu bildiren, ayet-i kerime ve hadis-i serifler ve 
fikh alimlerinin yazilan o kadar cokdur ki, saymak giicdiir. Teganninin ca- 
iz oldugunu gosteren, mensuh bir hadis veya bir fetva goriiliirse, ehemmiy- 
yet vermemelidir. Ciinki hicbir alim, hicbir zemanda, teganninin mubah ol- 
duguna fetva vermemis, raks [dans] etmege izn verilmemisdir. imam-i Zi- 
yaeddin-i Sami "rahmetullahi aleyh", (Miiltekit) adindaki kitabinda boy- 
le bildirmekdedir. 

Tesavvufculann birseyi yapip yapmamasi, halal veya haram olmasim gos- 
termez. Onlara bakilmaz. Yapdiklanna da birsey demeyiz. Ma'zur goriiriiz. 
Onlann halini, Allahii teala bilir ve bildigi gibi karsilar. Birseyin halal ve- 
ya haram oldugunu anlamak icin, imam-i a'zam Ebu Hanifenin, imam-i Ebu 
Yusiif Ensarinin ve imam-i Muhammed Seybaninin sozlerine bakihr. Ebu 
Bekr-i Sibh ve Ebiil-Hiiseyn-i Nuri ve Ciineyd-i Bagdadi "rahmetullahi aley- 
him" gibi, tesavvuf biiyiiklerinin yapip yapmadiklanna bakilmaz. [Fekat, 
bunlann islamiyyetden verdikleri haberler cok dogrudur. Bildirdikleri- 
nin hepsine inanmak ve uymak lazimdir.] islamiyyetden ve tarikatden ha- 
beri olmiyan, ham sofular, pirimiz boyle yapdi diye, behane ederek, hay- 
huy etmegi, teganni ve dans etmegi, din ve ibadet haline sokmuslar. Bun- 
larla sevab kazaniyoruz sanmislar. En'am suresinin yetmisinci ve A'raf su- 
resinin ellinci ayetinde mealen, (Ey sevgili Peygamberim "sallallahii aley- 
hi ve sellem"! Dinlerini, ibadetlerini, [sarki ile, musiki ile] oyun ve eglen- 
ce haline sokanlardan uzak ol! Onlar Cehenneme gideceklerdir) buyurul- 
musdur. 

Yukanda bildirilenlerden anlasihyor ki, haram oldugu kat'i olan isleri, 
begenen kafir olur. Miisliman degildir, miirted olmusdur. [Halbuki haram- 
lan, tath gelse dahi, cirkin bilerek, iiziilerek yapanlar kafir olmaz.] O 
halde, dusiinmeli ki, haramlara kiymet verenlerin ve bunlan ibadet bilen- 
lerin hali ne oluyor? Cenab-i Hakka sonsuz hamd ve siikr olsun ki, bizi ye- 
tisdiren biiyiiklerimiz, bu pislige bulasmadi. Kendilerine uyarak, bu senf 

-381- 



seyleri yapmakdan bizleri kurtardilar. Isitdigime gore, buyuk iistadimin kiy- 
metli ogullan, teganniye tutulmus. Cum'a geceleri toplamp, ilahfler, kasf- 
deler okumagi adet edinmis. Orada bulunan tanidiklanmizin cogu da, 
bunlara uyup, geliyormus. Bunu duyunca cok, hem de pekcok hayret etdim. 
Baskalannin talebesi, kendi ustadlannin yapdigini behane ederek, onlar da 
yapiyor. Islamiyyetin yasak etdigini, pirlerinin yapmasi ile ortbas ediyor- 
lar. Haklan olmamakla beraber, kendilerine pirlerini siper ediyorlar. Hal- 
buki, bizim arkadaslanmiz, bu kabahatlerine acaba neyi behane edebile- 
cekler? Hem islamiyyet haram etmis, hem de buyiiklerimiz kacinmisdir. Bu 
isi, islamiyyet de, tesavvuf da begenmiyor. islamiyyet men' etmeseydi bi- 
le, yalniz biiyuklerimizin yolunda bulunmiyan seyleri yapmak, ne kadar cok 
senf olurdu? Aynca, islamiyyet de haram etdiginden, sena'atin buyuklii- 
giinu dxisiinmelidir. Hepinize selam ederim. 

[imam-i Rabbani "kuddise sirruh" hazretleri, uciincii cildin yetmisi- 
kinci mektubunda, hace Hiisameddin Ahmede buyuruyor ki: 

(Kur'an-i kerimi, kasideleri ve mevlidi giizel sesle okumak caizdir. Ha- 
ram olan, nagme yapmak, ya'ni sesi musiki perdelerine uydurmakdir ki, 
harfler degismekde, ma'na bozulmakdadir. Bunlan, nagme yapmadan ve 
Allah nzasi icin okumak sarti ile, giizel sesle okumak caizdir. Fekat, din- 
lerini kayirmiyanlar, bu sartlan gozetmiyeceklerinden, buna da miisa'ade 
etmemek, bu fakire daha uygun geliyor). Kadin, erkek, bir arada olmamak 
da lazimdir]. 

267 

IKiYUZALTMISYEDiNCi MEKTUB 

Bu mektub, niirza Hiisameddin Ahmede "rahmetullahi aleyh" yazilmis- 
dir. Esrar ve dekaik bildirilmekdedir: 

Allahii tealaya hamd olsun! Onun sevgili Peygamberine ve Aline salat 
ve selam olsun! Size ve biitun muslimanlara diialar olsun! Lutf ederek, bu 
fakire gonderdiginiz mektubu okumakla sereflendik. Allahii teala, buna kar- 
silik olarak size iyilikler versin! Allahii tealanin, ihsan eyledigi ni'metler- 
den hangisini yazayim? Onlara karsi siikrii nasil bildireyim? Allahii teala- 
nin tevfiki ile yagdinlan ilmlerin ve ma'rifetlerin cogu yazihyor. Anhyan, 
anlamiyan herkes okuyor. Fekat, aynca verilen ince ve gizli seylerden 
hicbiri aciga vurulamiyor. Hatta harfle, isaretle de, birsey soylenemiyor. Bu 
fakirin ma'rifetlerini toplamis olan kiymetli oglum, siiluk ve cezbe makam- 
lanna yiikselmis iken, ona da, bu ince bilgilerden soz edilemiyor. Bunlann 
ortiilmesine titizlikle cahsihyor. Evet oglum, bu gizli bilgilere kavusmus- 
dur ve yanilmakdan, sasirmakdan korunmakda oldugunu biliyorum. Fekat, 
cok ince olduklanndan dil tutuluyor. Gizlilikleri, agzin acilmasim onliiyor. 
Halim, Es-Suara suresi, oniiciincii ayetinin, (Gogsiim darahyor, dilim tu- 
tuluyor) meal-i serifine uygundur. Bu sirlar, beyana gelmiyen cinsden de- 
gil, belki beyana sigmiyan sirlardir. 

Hal'izm feryadi bosuna degil, 
sasacak sey cokdur onda, iyi bill 

-382- 



Saklamak icin ugrasdigimiz bu ni'metlerin hepsi, Peygamberlerin "aley- 
himussalevatii vetteslimat" Peygamberlik kaynaklanndan gelmekdedir. Me- 
leklerin yiiksekleri de, bu ni'mete ortakdirlar. Peygamberlerin "aleyhimus- 
salevatii vetteslimat" izinde gidenlerden dilediklerini de bu ni'metle seref- 
lendirirler. Ebu Hiireyre "radiyallahii anh" hazretleri buyurdu ki, (Resu- 
lullah "sallallahu aleyhi ve sellem" efendimizden iki ilm ogrendim. Bu iki 
ilmden birini size acikladim. ikinci ilmi eger bildirir isem, beni oldurursii- 
niiz). Bu ikinci ilm, gizli olan ilmdir. Bunu herkes anhyamaz. Bu, Allahu 
tealanin biiyiik ni'metidir. Bu ni'meti diledigine verir. Allahu teala, biiyiik 
ni'metler vericidir. Cok kiymetli hocamin cocuklanna yazilan mektubu, lut- 
fen gozden geciriniz! 

Kiymetli efendim! Bu fakire gore, tesavvufda bid'at meydana cikarma- 
nin cirkinligi, dinde bid'at yapmamn cirkinliginden az degildir. Tesavvu- 
fun bereketleri, bid'at cikmadigi miiddetce akar gelir. Tesavvufda bir de- 
gisiklik yapihnca, feyzler ve bereketlerin gelmesi de durur. Bunun icin ta- 
rikatde bir degisiklik olmamasina cok dikkat etmelidir. Tankatden olmi- 
yanlarla gorusmemelidir. Her nerede ve her kim olursa olsun, tarikati de- 
gisdiren birsey goriiliirse, zorla ve elbette onlemelidir. Tarikatin dogrusu- 
nu kuvvetlendirmeli ve yaymahdir. Vesselam, vel-ikram. 

268 

iKiYUZALTMISSEKiZINCi MEKTUB 

Bu mektub, Han-i Hanana yazilmisdir. Peygamberlere varis olan alim- 
lerin kimler oldugu ve gizli bilgilerin neler oldugu bildirilmekdedir: 

Allahu tealaya hamd olsun! Onun secdigi kullanna selam olsun! Bura- 
daki fakirlerin hali hamd etmege layikdir. Sizin de selametde, afiyetde ve 
dogru yolda olmaniza diia ederim. Konumuz, ilmde varis olmak oldugun- 
dan, vaktin izn verdigi kadar, birkac kelime daha yaziyorum. Hadis-i serif- 
de, (Alimler, Peygamberlerin varisleridir) buyuruldu. Peygamberlerin 
"aleyhimussalevatii vetteslimat" birakdigi ilm iki durliidiir: 

1. Ahkam bilgileri, 2. Esrar bilgileri. 

Bir alimin varis olmasi icin, bu ilmlerin ikisinden de pay almasi lazim- 
dir. Yalniz birisinden pay alan kimse varis olamaz. Ciinki varis, birakilan 
malm herbirinden pay ahr. Bir kismindan ahp, baska parcalardan almama- 
si olamaz. Belli bir kismdan payi olana varis denilmez. Buna alacakh de- 
nir. Alacakh olan, yalniz hakki olan maldan ahr. Peygamberimiz "aleyhi ve 
ala alihissalatii vesselam" baska bir hadisde, (Ummetiniin alimleri, israil 
ogullarimn Peygamberleri gibidir) buyurdu. Burada bildirilen alimler de, 
varis olan alimlerdir. Alacakh gibi olanlar degildir. Alacakh olanlar, kalan 
malin yalniz bir kismindan ahrlar. Ciinki varis cok yakin oldugu icin ve sa- 
hidi oldugu icin mah birakan kimse gibidir. Alacakh olan ise, boyle degil- 
dir. Iste varis olmiyan, alim olamaz. Buna belki belli birseyin alimidir de- 
nilebilir. Mesela, fikh alimidir denir. (Alim), varis olana denir ki, her iki ilm- 
den de nasibi vardir. ilm-i esrar deyince, cok kimse, tevhid-i viicudi, [her- 
seyde, bir olan varhgi gormek, bir olanda herseyi gormek gibi] bilgileri sa- 

-383- 



nir. (Ihata, sereyan, kurb, ma'iyyet gibi, hal sahibi saliklerin anladiklan sey- 
leri bilmekdir) der. Hasa! Boyle degildir. Bu bilgiler, esrar bilgileri degil- 
dir. Bunlar, Peygamberlik makamina yakisacak bilgiler degildir. Ciinki bu 
bilgiler, tarikat serhoslugu, hallerin kapladigi zeman hasil olur. Bunlar, ayik, 
sii'urlu olanlann bilgileri degildirler. Peygamberlerin bilgileri ise, hem 
ahkam bilgileri, hem esrar bilgileri, hepsi ayik, sii'urlu bilgilerdir. Hicbiri- 
ne, dalginhk bilgileri hie karisik degildir. Dalginhk bilgileri, vilayet dere- 
celerine uygundurlar. Ciinki Veliler, sekr, dalgin halde olurlar. Bu bilgiler, 
olsa olsa, vilayetin esran olurlar. Nubiivvetin esran degildirler. Her ne ka- 
dar Peygamberlerin de vilayetleri varsa da, vilayete bagh olan seyler, bu bii- 
yiiklerde kiiciik kalmakda, Peygamberlige bagh seyler yaninda yok gibi ol- 
makdadir. Farisi beyt tercemesi: 

Giines dogar, aydmlamr memleket, 
sabah yildizi gorunemez elbet. 

Kitablanmda, mektublanmda acikladim. Yine bildiriyorum ki, Pey- 
gamberlik derecelerinin ustunliigii bxiyiik bir deniz gibidir. Evliyahk dere- 
celeri, bu denizin yaninda bir damla gibi kahr. Fekat, ne yapayim ki, Pey- 
gamberligin derecelerine yetisemiyen cok kimse, (Vilayet niibiivvetden da- 
ha yxiksekdir) dedi. Bircogu da, bu sozii cevirerek, (Peygamberlerin vila- 
yeti, kendi nubxivvetinden daha iistundiir) dedi. Bunlann hepsi de, Peygam- 
berligin ne oldugunu anhyamamislardir. Anlamadan konusmuslardir. 
Sekr, [ya'ni sii'ursuz, dalginhk halini] sahv, ya'ni uyanikhkdan iistiin goren- 
leri de boyledir. Sahvin ne oldugunu bilmis olsalardi, sahvin yaninda sek- 
ri dillerine bile almazlardi. Farisi misra' tercemesi: 

Toprak nerede, temiz Mem nerede? 

Bunlar yiiksek insanlarm sahvini, cahillerin sahvlan gibi sanmis olacak- 
lar ki, sekri sahvdan iistiin tutmuslar. Keski, cahillerin sekrini de, yiiksek- 
lerin sekri gibi bilselerdi de, oyle soylemeselerdi. Ciinki akh olan herkes bi- 
lir ki, sahv, sekrden, ya'ni ayikhk serhoslukdan elbette iyidir. Cahillerin sahv- 
lan da boyledir. Buyiiklerin sahvlan da boyledir. Evliyahgi Peygamberlik- 
den ve sekri sahvdan iistiin tutmak, kafirligi, miislimanlikdan iistiin tutma- 
ga ve bilgisizligi ilmden daha iistiin tutmaga benzer. Cunki kiifr ve cehl, ev- 
liyahga benzer. islam ve ma'rifet ise, Peygamberlikde olur. Hallac-i Men- 
sur "kaddesallahii teala sirrehiiraziz" diyor ki, Arabi beyt tercemesi: 

A I hi In n dinine inanmiyorum, kiifr lazimdir, 
muslimanlar begenmeseler de, bence boyledir! 

Muhammed "aleyhisselam" kiifrden sakinmis, Allahii tealaya sigin- 
misdir. Isra suresinin seksendordiincii ayetinde mealen, (Onlara de ki, 
herkes, yaradihsinda bulunam yapar!) buyuruldu. islamiyyetde, islam 
kiifrden iyi oldugu gibi, hakikatde de, islamin kiifrden iyi oldugunu bilmek 
lazimdir. Cunki islamiyyet, hakikatin suretidir. 

Siial: Evliyahgin (Cem') denilen derecelerinde, kiifr, cehl ve sekr bulun- 
dugu gibi, daha iistiindeki (Fark) denilen derecelerinde, islam, sahv ve 
ma'rifet vardir. Boyle olunca, kiifr, sekr ve cehl, vilayet derecelerinde bu- 

-384- 



lunur demek nasil olur? 

Cevab: Fark derecelerinde bulunan sahv ve benzerleri, cem' derecelerin- 
deki koyu sekre gore olan sahvdir. Oradaki sahv, sekr ile kansikdir. Ora- 
daki islam da, kiifr ile kansikdir. Ma'rifet de, cehl ile bulanmisdir. Eger ya- 
zilabilseydi, fark derecelerindeki halleri, ma'rifetleri uzun uzadiya bildirir, 
o mertebede sekr ve benzerlerinin kansmis olduklanni aciklardim. Zeki 
olanlar, boyle oldugunu, diisiinerek de anhyabilirler. Sasihr, dogrusu cok sa- 
sihr! Su kadar bilmek lazimdir ki, Peygamberler "aleyhimiissalevatii vettes- 
limat" bxitun o buyukliiklerini ve ustunluklerini, Peygamberlik yolunda 
buldular. Vilayet yolunda degil! Evliyahk, Peygamberligin hizmetcisinden 
baska birsey degildir. Evliyahk, Peygamberlikden iistiin olsaydi, melekle- 
rin yiiksek olanlannda Evliyahk, baska vilayetlerden iistiin oldugu icin, Pey- 
gamberlerden "aleyhimiissalevatii vetteslimat" daha yiiksek olurlardi. 

Evliyahgi Peygamberlikden daha iistiin bilenlerden bircogu, meleklerin 
yiikseklerindeki vilayetin, Peygamberlerdeki vilayetden daha iistiin ol- 
dugunu gorerek, (Meleklerin yiiksekleri, Peygamberlerden daha iistiindiir) 
dediler. Boylece Ehl-i siinnet alimlerinin "rahmetullahi aleyhim ecma'in" 
cogunlukla bildirdikleri yoldan aynldilar. Bu yanhshklan, hep Peygamber- 
ligi anhyamamakdandir. 

Peygamberlik zemani uzaklasdigi icin, simdi herkes Peygamberlik de- 
recelerini, Evliyahk derecelerinden asagi samyorlar. Bunun icin, bunun iize- 
rinde sozii uzatdim. isin icyiiziinii biraz aydinlatmis oldum. Ya Rabbi! 
Giinahlanmizi afv eyle. Ayaklanmizi dogru yolda bulundur! Kafirlere 
karsi savasirken bize yardimci ol! Amin. Kiymetli kardesim meyan seyh Da- 
viid, yaniniza geliyordu. Bu yazilara sebeb oldu. Vesselam. 

269 

IKiYUZALTMISDOKUZUNCU MEKTUB 

Bu mekf lib, Miirteza liana yazilmisdir. Din diisnianlarim asagilamak, uy- 
durma putlarim yikmak lazim oldugu bildirilmekdedir: 

Allahti tealaya hamd olsun! Onun secdigi kullanna selam olsun! Her- 
kesin bir istegi vardir. Bu fakirin arzusu, Allahii tealanin diismanlanna ve 
Onun sevgili Peygamberinin "aleyhi ve ala alihissalatii vesselam" diis- 
manlanna sertlik gostermek ve o alcaklann alcakhklanni aciklamakdir. On- 
lan ve tapindiklan seyleri asagilamakdir. Allahii tealanin en cok begendi- 
gi isin bu oldugunu iyi biliyorum. iste bunun icin, sizi de, tekrar tekrar, bu 
cok begenilen isi yapmaga caginyorum. Bu isin, miislimanhgin en miihim 
vazifelerinin birincisi oldugunu anlatmak istiyorum. Siz oraya gelince, 
oradaki islam diismanlan rezil oldu. [Dilleri tutuldu. Kalemleri yazmaz ol- 
du.] Once, bunun sukninii yapmak lazimdir. Tapinmak icin, muslimanla- 
ra karsi gosteris yapmak icin oraya yigin yigin gidiyorlardi. Allahii teala- 
ya siikrler olsun ki, bizleri bu belaya diismekden korudu. Bu biiyiik ni'me- 
te siikr etdikden sonra, bu alcaklann asagi, kotii yolda olduklanni yayma- 
ga cahsmahdir. Bunlan ortadan kaldirmak icin, acikdan ve el altindan, gii- 
ciiniiz yetdigi kadar cahsiniz! Puta tapinan bu ahmaklan elden geldigi ka- 
dar asagilayiniz! Simdiye kadar olan gevsekliklerin zarari, boylece belki 

- 385 - Mektubat Tercemesi: - F:25 



azaltilabilir ve o kusurlann keffareti olur. Za'if oldum ve havalar cok so- 
guk gidiyor. Yoksa, hemen huzurunuza gelir, sizi bu ise tesvik ederdim. O 
alcaklann putuna tiikururdum. Bu isimi, se'adete kavusmakhgim icin ser- 
maye yapardim. Daha ne yazayim? Vesselam. 

270 

IKiYUZYETMiSiNCi MEKTUB 

Bu mektub, seyh Nur Muhammede yazdmisdir. Ba'zi sohbetlerde bulun- 
mak, bir yana cekilip yalniz yasamakdan daha iyi oldugu bildirilmekdedir: 

Allahii tealaya hamd olsun! Onun secdigi kullanna selam olsun! Karde- 
simiz seyh Nur Muhammed, bu fakirleri oyle unutdu ki, bir selamla, bir ha- 
berle bile hatirlamamakdadir. Bir koseye cekilip, uzlet etmek istiyordunuz. 
Ona kavusdunuz. Fekat, oyle sohbetler vardir ki, uzletden daha kiymetli- 
dir. Uveys-i Karniyi "rahmetullahi aleyh" diisununiiz! Uzlet etmek istedi. 
Bunun icin, insanlann en iyisinin "aleyhi ve ala alihissalatu vesselam" 
sohbetine kavusamadi. Sohbetin yiikseltdigi derecelere erisemedi. Ta- 
bi'inden oldu. Birinci derecede olmakdan ikinci dereceye dxisdxi. 

Allahii tealamn lutfii ve ihsani ile, hergxin bir baska sohbet olmakdadir. 
Hadis-i serifde, (iki giinii bir olan kimse, aldanmisdir) buyuruldu. Size ve 
dogru yolda olanlara ve Muhammed Mustafanin "sallallahu teala aleyhi ve 
sellem" izinde bulunanlara selam olsun! 



Getin nemaz kilahm, kalbden pasi silelim, 
Allaha yaklasilmaz, nemaz kihnmadikca! 

Nerde nemaz kilmn. gunahlar hep dokulur, 
Insan kamil olamaz, nemazi kilmadikca! 

271 

IKiYUZYETMiSBiRiNCi MEKTUB 

Bu mektub, seyh Hasen-i Berkiye yazilmisdir. Bir rii'yanin ta'biri bildi- 
rilmekdedir: 

Allahii tealaya hamd olsun! Onun secdigi kullanna selam olsun! Kiymet- 
li kardesim seyh Hasenin mektubu geldi. Allahii teala ona iyi haller versin. 
Yiiksek derecelere ulasdirsin! Gordxigunuz rii'yayi yazmissiniz. iyi anlasil- 
di. Ummidli olunuz. Emr edilmis olan vazifenizi yapmaga can ve goniilden 
cahsiniz. Islamiyyetin emrlerine uymakda kil kadar gevseklik gostermeyi- 
niz. Ehl-i siinnet vel-cema'at alimlerinin "rahmetullahi teala aleyhim ec- 
ma'in" bildirdiklerine uygun, dogru i'tikad ile kalbinizi siisleyiniz. Farisi mis- 
ra' tercemesi: 

Is budur. Bundan baskasi hicdir! 

Ananiz babaniz izn verirse ve kardesleriniz razi olurlarsa, Hindistana gel- 
megi biiyiik ni'met biliniz! Vesselam. 

-386- 



272 

IKiYUZYETMiSiKiNCi MEKTUB 

Bu mektub, mir seyyid Muhibbullah-i Mankpuriye yazilmisdir. Iman-i 
gaybin inian-i siihudiden iistiin oldugu ve tevhid-i siihudf ile tevhid-i viicu- 
df bildirilmekdedir: 

Once, Allahii tealaya hamd ve Resuliine salat ederim! Kiymetli karde- 
sim seyyid mir Muhibbullah! Biliniz ki, Allahxi tealanin var olduguna ve si- 
fatlanna, gaybden, gormeden inananlar, Peygamberlerdir ve onlann Esha- 
bidir "aleyhimiissalevatii vetteslimat". Geriye tarn donmiis olan Evliya 
da, cok az, hem de pek cok az sayida olup, Eshab-i kiram gibidirler. Alim- 
ler ve biitiin mii'minlerin imanlari da, gaybdan imandir. (Uzlet), ya'ni yal- 
niz yasiyan Velilerin ve (Isret) ya'ni insanlar arasina kansmis Velilerin iman- 
lari ise, iman-i sxihudidir. Isretde olan tesavvufcular da geriye donmxisdur- 
ler. Fekat, tarn donmiis degildirler. Batinlan, yukanya bakmakdadir. Za- 
hirleri, ya'ni bedenleri halk arasinda, batinlan ise Hak teala iledir. Bunla- 
nn imam, bunun icin, hep iman-i siihudidir. Peygamberler "aleyhimiissa- 
levatii vetteslimat" geriye tarn donmiislerdir. Zahirleri ile de, batinlan ile 
de, insanlari Allahii tealaya cagirmakdadirlar. Bunlann imanlari, bunun icin, 
gaybden ya'ni gormeden inanmakdir. Ba'zi kitablarimda yazih oldugu gi- 
bi, geri donmiis olmakla birlikde, yukanya bagh kalmak bir kusurdur. So- 
na varmis olmamakdir. Tarn olarak geri gelmek, en sona varmis olmagi gos- 
terir. Tesavvufcular, iki tarafa da bagh kalmagi iistiinliik saniyorlar. Tes- 
bih ile tenzihi kendinde tophyanlan yiiksek biliyorlar. Farisimisra' terce- 
mesi: 

Onlar, onlardir, ben de boyleyim ya Rab! 

Peygamberler "aleyhimiissalevatii vetteslimat" da'vet makamindan ay- 
nhp da, baki olan ahiret alemine girince ve geri donmekle yapdiklan va- 
zifeleri temam olunca, (Refik-ul-a'la) diyerek, tarn olarak Allahii tealaya 
donerler. Yakinhk mertebelerinde ilerlerler. Arabi beyt tercemesi: 

Ni'mete karusanlara afiyet olsun, 
Zevalli asik, birkac damla ile doysun! 

Bu fakire gore "kaddesallahii teala sirrehiil'aziz" iistiinliik, yiikselirken 
coklugun [mahluklann] hepsini unutmakdir. Hatta, Allahii tealanin ismle- 
rini ve sifatlarmi da unutmakdir. Batinin, Allahii tealanin zatindan baska 
birseyi gormemesidir. Sonra, olan olur. Geri inerken de, yalniz coklugu gor- 
mekdir. Her mii'min gibi, o da mahluklardan baska birsey gormemelidir. 
Ibadet etmekden ve insanlari Allahii tealaya inanmaga ve emrlerine uyma- 
ga Qagirmakdan baska birseyle ugrasmamakdir. Bu da'vet isini bitirip, bu 
fani alemden aynhnca, biitiin biitiin Allahii tealaya donmekdir. Iman-i gayb- 
den kurtulup, iman-i siihudiye kavusmakdir. isitdiklerini oniinde bulmak- 
dir. Bu, Allahii tealanin oyle bir ni'metidir ki, ancak diledigine verir. 
Onun insanlari pekcokdur. Yarida kalmis olanlar, tarn donmegi noksanhk 
sanir. Batinin Allahii tealaya donmesini, insanlari da'vet etmek ve yiikselt- 
mek icin onlara donmesinden daha iistiin bilirler. Halbuki, insanlara donen, 

-387- 



kendi istegi ile donmemis, Allahii tealanin dilemesi ile, yukandan asagi in- 
misdir. Kavusmus iken, aynlik hicranina diismiisdiir. Bunun icin geri do- 
nen, her an, Allahii tealanin iradesi iledir. Kendi iradesi yok olmusdur. Al- 
lahii tealaya tevecciih eden ise, kavusmak ve batini ile gormek zevkleri icin- 
dedir. Yakinhkla, beraber olmakla sevinmekdedir. Farisi beyt tercemesi: 

Sergilinin istedigi aynhk, ban a, 
Binlerce daha tathdir, karusmakdansa! 

Arabi si'r tercemesi: 

Kavusmak, nefsinin dilegidir, 
aynhk, ctcndinin emridir. 

Her an dost ile beraber olmak, 
nefse uymakdan daha sevgilidir! 

Geriye donmenin iistiinliikleri, yiikseklikleri cokdur. Yukanya dogru 
olan Veil, geri donmiis Velinin yaninda, deniz yanindaki bir damla su gi- 
bidir. Geri donmek, Peygamberlerin "aleyhimiissalevatii vetteslimat" iis- 
tiinliiklerindendir. Yukanya tevecciih ise, evliyahkdadir. Aradaki uzakli- 
gi buradan anlamahdir. Bu inceligi herkes anhyamaz. Bu, Allahii tealanin 
oyle bir ni'metidir ki, diledigine verir. Allahii teala, biiyiik ni'metler sahi- 
bidir. 

Tenzih ile tesbihi kendinde tophyanlardan bircogu da diyor ki, biitiin 
mii'minler tenzih ile, gormeden iman ediyorlar. Bu iman ile birlikde tesbih 
imanina da kavusan arif olur. Bu arif, mahluklan, Allahii tealanin zuhuru 
olarak goriir. Mahluklan, vahdetin muhtelif sekller almis hali olarak bilir. 
Yaratani yaratdiklannin icinde goriir. Bunlara gore, yalniz tenzih ile olan, 
ya'ni yaratana, hicbirseye benzemeyen, anlasilamayan bir varhk olarak inan- 
mak noksanhkdir. Bir olan varhgi bu coklukdan ayn olarak diisiinmegi ayb 
bilirler. Hicbirseyle baglihgi olmiyan, hicbirseye benzemiyen bir varhga ina- 
nanlan asagi derecede sanirlar. Coklugu diisiinmeden, yalniz bir varhgi dii- 
siinmegi sinirh dar bir cerceve icinde kalmak sanirlar. 

Siibhanallah! Allahii tealaya hamd olsun! Peygamberlerin hepsi, (Afa- 
ki), ya'ni insanin disinda olan ve (Enfiisi), ya'ni insanin icinde olan putla- 
n yok etmege ugrasdilar. Bu putlann yok edilmesini herkesden istediler. Hic- 
birseye benzemiyen, nasil oldugu anlasilamiyan ve varhgi lazim olan yara- 
tanin bir oldugunu bildirdiler. Hicbir Peygamberin, mahluklara benziyen bir 
yaratana iman edilmesini emr etdigi ve mahluklar yaratamn goriiniisleridir 
dedigi hie isitilmemisdir. Biitiin Peygamberler, varhgi lazim olan yaratamn 
bir oldugunu, soz birligi ile bildirmislerdir. Ondan baska hicbirseye tapila- 
miyacagini soylemislerdir. Allahii teala, Al-i imran suresinin altmisdordiin- 
cii [64] ayet-i kerimesinde mealen, (Kitabh kafirlere soyle! Aramizda ortak 
olan kelimeyi soyleyiniz! Ya'ni Allahii tealadan baska hicbirseye tapinma- 
yiniz! Ona hicbirseyi ortak etmeyiniz. icimizden hicbir kimseyi yaratici 
Rab tammayiz deyiniz!) buyuruyor. Bu tesavvufculann sozleri, sonsuz Rab 
tanidiklanni gostermekdedir. Hersey, bir olan Rabbimizin goriiniisiidiir, di- 
yorlar. Bu sozlerine sahid olarak Hadid suresinin iiciincii [3] ayet-i kerime- 

-388- 



sindeki, (Herseyin baslangici ve sonu ve her goriinen ve goriinmeyen hep 
Odur) ve Enfal suresinin onyedinci [17] ayet-i kerimesindeki, (O atdigin 
oku sen atmadin. Allahii teala atdi) ve Feth suresinin onuncu [10] ayet-i ke- 
rimesindeki, (Sana ellerini uzatip soz verenler, elbette, Allahii teala He soz- 
lesmisdirler) okuyorlar ve (Ya Rabbi! Herseyin baslangici sensin. Senden 
once birsey yokdu. Sen en sonsun. Senden sonra birsey yokdur. Sen mey- 
dandasin. Senden daha acikda birsey yokdur. Sen gizlisin. Senden daha giz- 
li birsey yokdur) hadis-i senfini okuyorlar. Bu ayet-i kerimeler ve bu ha- 
dis-i serif, onlann dogru soylediklerini gostermiyor. Ayet-i kerimede, Al- 
lahii tealamn yalniz kendini bildirmesi, mahluklann varliklannin tarn bir var- 
hk olmadigini gayet giizel gostermekdedir. Yoksa var olmadiklanni bildir- 
mek degildir. Mesela, hadis-i serif de, (Nemaz, ancak Fatihayi okumakla ki- 
hnir) ve (Emanete hiyanet edenin imam yokdur) buyuruldu. Bunun gibi, da- 
ha nice ayet-i kerime ve hadis-i serifler vardir. Ayet-i kerimeye ve hadis-i 
seriflere bu ma'nayi vermemize, te'vil diyorsunuz demeleri de yersizdir. Bu 
ma'nayi vermemiz, ayet-i kerime ve hadis-i seriflerin cok belig olduklanni 
gostermekdedir. Diinya islerinde de boyle sozler cokdur. Mesela, bir kim- 
se gonderdigi me'mura olan giivenini bildirmek icin, (Onun eli benim elim- 
dir) veya (Onun sozii benim sozumdur) der. Bu soze kelimelerin ma'nasi ve- 
rilemiyecegi meydandadir. i'timadin cok oldugunu gayet giizel anlatmak- 
dadir. Bir hizmetcinin yapdigi is, onun giicunun, kuvvetinin iistiinde olur- 
sa ve efendisi bu ise cok ehemmiyyet ve kiymet verdigini bildirmek isterse, 
bu isi ben yapdim, sen yapmadin diyebilir. Bu soz efendi ile hizmetcinin tek 
bir adam olduklanni gostermez. Kolenin, hizmetcinin isi, kuvvet sahibinin 
isi olmadigi meydandadir. Kendisi de, elbette o degildir. Bu tesavvufcular, 
Peygamberlik derecesini anlayamamis olacaklar. O biiyiikler, iki varhk 
bildirmekdedir. Bu iki varhk birbirinden baskadir demislerdir. Peygamber- 
lerin sozlerinden tevhid ve ittihad ma'nalanni cikarmak, bos yere ugrasmak- 
dir. Onlann dedigi gibi, var olan, bir olsaydi ve hersey onun goninusu ol- 
saydi, mahluklara ibadet etmek, Ona ibadet etmek olurdu. Boyle yanhs soy- 
liyenler de yok degildir. Peygamberler "aleyhimussalevatu vetteslimat", boy- 
le seyi cok siki yasak etmisler. Allahii tealadan baskasina tapinanlara son- 
suz azab yapilacagini bildirmislerdir. Mahluklara tapinanlann Allahin diis- 
mani olduklanni bildirmislerdir. 

Bu tesavvufculara yanhs anladiklan bildirilmedigi icin ve cahillikle, 
yaratam yaratdiklanna benzetmek felaketinden kurtarmadiklan icin ve 
mahluklara ibadeti Allahii tealaya ibadet sanmakdan vaz gecmedikleri 
icin, bircogu diyor ki: (Peygamberler "aleyhimussalevatu vetteslimat", 
kahn kafahlann yanhs anlamamalan icin, ince olan tevhid-i viicud bilgile- 
rini sakladilar. Cok varhk bulundugunu soylediler). Bu sozler, ba'zilannin, 
hazret-i Aliyi "radiyallahii anh" iki yiizlii yapmalarma benziyor ki, elbet- 
te kulak verilmez. Peygamberlerin "aleyhimussalevatu vetteslimat" herse- 
yin dogrusunu bildirmesi lazimdir. Varhgin bir olmasi dogru olsaydi ve on- 
dan baska hicbirsey var olmasaydi, bunu elbette saklamazlardi. Dogruyu 
birakip yanhsi bildirmezlerdi. Hem de, Allahii tealamn zati ve sifatlan ve 
isleri icin olan bilgide dogruyu soylemege titizlikle cahsacaklan meydan- 
dadir. Kahn kafahlar anhyamasa da, dogruyu soylemekden cekinmezler- 

-389- 



di. Gormuyorlar mi ki, Kur'an-i kerimde ve hadis-i senflerde, (Miitesabi- 
hat) denilen ince bilgiler vardir. Miitesabihati, degil kahn kafahlar, keskin 
goriislii ve ince dusuniislii olan biiyiikler bile anhyamamakdadir. Bunun- 
la beraber, bunlan bildirmekden cekinmediler. Cahiller anhyamaz diyerek 
bildirmekden vaz gecmediler. Bu tesavvufcular, varligin iki oldugunu soy- 
liyenlere ve Allahii tealadan baskasina ibadetden kacinanlara, miisrik di- 
yorlar. Varhk birdir diyen bir kimseye, binlerle puta tapinsa bile muvah- 
hid diyorlar. Bunlara gore o putlar, Allahii tealanin goruntiileridir. Onla- 
ra tapinmak, Allahii tealaya ibadet olur diyorlar. insaf olunsun ki, bu iki- 
sinden hangisi miisrikdir ve hangisi muvahhiddir? 

Peygamberler "aleyhimussalevatu vetteslimat" vahdet-i viicud bildirme- 
diler. Varhk ikidir diyenlere miisrik demediler. Ma'budiin, tapinacak var- 
ligin bir oldugunu soylediler. Ondan baskasina tapinmaga sirk dediler. 
Bu tesavvufcular, mahluklan Allahii tealadan baska bilselerdi, baska sey- 
lere tapanlara, miisrik olmaz demezlerdi. Onlar bilse de, bilmese de, mah- 
luklar mahlukdur. O degildirler. 

Bunlann sonra gelenlerinden birkaci, (Bu alem, Allahii tealanin gorii- 
niisii degildir) dediler. Herseye O demekden kacindilar. Hersey Odur di- 
yenleri begenmediler. Bunun igin, seyh Muhyiddini ve onun yolunda olan- 
lari inkar etdiler ve aybladilar. Fekat bunlar, bu alem Allahii tealadan 
baskadir da demiyor. O degildir, Ondan baska da degildir diyorlar. Bun- 
lann sozii de, dogru degildir. iki sey elbet birbirinden baska olur. ikilige 
inanmamak, akla uymamak olur. Evet, Ehl-i siinnetden kelam alimleri, Al- 
lahii tealanin sifatlan O degildir. Ondan baska da degildir dediler ise de, 
buradaki baska sozii, liigat ma'nasinda degildir. Baska olan iki seyin bir- 
birinden aynlmasi caiz olur demekdir. Ciinki Allahii tealanin sifatlan, za- 
tindan aynlmis degildir ve aynlmalan caiz degildir. Bunun icin, Allahii te- 
alanin sifatlan O degildir. Ondan baska da degildir sozii dogrudur. Alem 
ise, boyle degildir. Allahii teala var idi. Hicbirsey yok idi. Bunun icin 
alem, Ondan baska degildir demek, hem liigat bakimindan, hem de ikin- 
ci bakimindan dogru olmaz. Bunlar, ilerliyememis olduklarmdan, alemi 
ya'ni mahluklan, Allahii tealanin sifatlan gibi sandilar. Sifatlar icin soyle- 
mesi caiz olani, alem icin de soylediler. Alem Odur demediklerine gore, On- 
dan baskadir demeli idiler. Boylece, tevhid-i viicudi yolundan kurtulmah 
idiler. Varligin gok oldugunu anlamah idiler. Tevhid-i viicudi sahibleri 
mesela seyh Muhyiddin-i Arabi "kaddesallahii teala sirrehul'aziz" ve onun 
yolunda gidenler, hersey Odur diyor. Bu sozleri, alem Allahii teala ile 
birlesmis demek degildir. Hasa ve kella! Bu sozleri, alem yokdur. Ancak 
Allah vardir demekdir. Mektublanmda bunu uzun aciklamisdim. 

Siial: Tevhid-i viicude inanan tesavvufculann iki varhga inananlara 
miisrik demeleri, onlar iki varhk gordiikleri icindir. iki varhk gormek ise, 
tarikatde sirkdir. 

Cevab: Tarikatde sirk olan, iki varhk gormegi onlemek icin, tevhid-i sii- 
hudiyetisir. Burada tevhid-i viicudi hie lazim degildir. Fena hasil olmasi icin, 
salikin bir mukaddes zatdan baska hicbirsey gormemesi ve diisiinmemesi 
lazimdir. Boylece, tarikatdeki sirkden kurtulmus olur. insan giindiiz giine- 

-390- 



si goriip yildizlan gormeyince, hergiin binlerce yildiz var oldugu halde, iki 
varhk gormekden kurtulmus olur. Yildizlar var olsa da, yok olsa da, iste- 
nilen sey, yalniz giinesi gormekdir. isin dogrusu da sudur ki, salik aradigi 
hakiki varhga o kadar cok baglanmahdir ki, hersey var oldugu halde, o hic- 
birine bakmamali, belki hicbirseyi gormemeli, onun kalb goziine hie birsey 
gelmemelidir. Fenanin en olgun hali de budur. Eger hicbirsey var olmaz- 
sa, salik kimden fena bulacakdir? Kimden fani olacak, kimi unutacakdir? 
Tevhid-i viicudiyi ilk olarak acikhyan seyh Muhyiddin-i Arabidir "rahme- 
tullahi aleyh". Ondan once gelen biiyuklerin sozleri de, her ne kadar, tev- 
hidi ve birlesik olmayi gosteriyorsa da, bu sozlerden tevhid-i siihudi de an- 
lasilabilir. Ciinki, Allahii tealadan baska hicbirsey gormeyince, kimisi 
(Cubbemin altinda Allahii tealadan baska birsey yokdur) demis, kimisi 
(Sxibhani) diyerek, hicbirseye benzemiyen varhk oldugunu bildirmis, kimi- 
si de (Evde Ondan baskasi yokdur) diye bagirmisdir. Bunlann hepsi, bir var- 
hk gorme dahnda acan ciceklerdir. Hicbiri vahdet-i viicudii gosterme- 
mekdedir. Vahdet-i viicudii ilk olarak acikhyan, kismlara ayiran, bir gram- 
er kitabi gibi parca parca anlatan, seyh Muhyiddin-i Arabidir. Bu bilginin 
bircok derin ve ince yerlerini yalniz ben buldum demis, hatta, (Peygamber- 
lerin sonuncusu, ince bilgilerin bir kismini Vehlerin sonuncusundan almak- 
dadir) demisdir. Vilayet-i Muhammedinin sonuncusu olarak da, kendini bil- 
mekdedir. Onun kitablanni serh edenler, bu soziinii soyle acikhyor: Bir zen- 
gin, kendi hazinesinin bekcisinden birsey ahrsa, kendisi icin bir kuciikliik 
olmaz. 

Soziin kisasi sudur ki, Fena ve Bekaya kavusmak ve (Vilayet-i sugra) ve 
(Vilayet-i kiibra)nin derecelerine yiikselmek icin, tevhid-i viicudi hie lazim 
degildir. Tevhid-i siihudi lazimdir. Ya'ni, var olani bir bilmek degil, bir gor- 
mek, Ondan baskasini gormemek lazimdir. Boyle gormekle, (Fena) hasil 
olur. Allahii tealadan baska hersey, ya'ni (Ma-siva) unutulur. Bir salik, bas- 
dan sona kadar ilerler de, tevhid-i viicudi bilgileri kendine hie gosterilmi- 
yebilir. Hatta, bu bilgilere inanmiyacak gibi olur. Bu fakire gore, saliki, bu 
bilgiler gosterilmeden ulasdiran yol, bu bilgilerin gosterildigi yoldan daha 
cabuk ilerletir. Bu yolun saliklerinin cogu, istenilene kavusurlar. O yolda 
olanlann cogu ise, yan yolda kahrlar. Deryayi ararken, bir damla ile avu- 
nup kahr. Ash ile birlesmis sanarak, golgeye tutulurlar. Boylece asla kavu- 
samazlar. Boyle oldugunu tecribe ile anlamis bulunuyorum. Herseyin dog- 
rusunu Allahii teala bildirir. Bu fakir, her ne kadar ikinci yoldan ilerledim 
ve tevhid ma'rifetleri ve ilmleri cok gosterildi ise de, Allahii tealanin lutf- 
lan cok oldugu iQin ve sevilenlerin gotiiriilmesi ile ilerledigim icin, bu yo- 
lun vadilerinden ve collerinden lutf ve ihsan ile gecirildim. Biiyiik lutf ile 
golgelerden atlatilarak asla kavusduruldum. Sira, talebe yetisdirmege ge- 
lince, oteki yolun daha cabuk kavusdurdugu anlasildi. Bizlere, dogru yo- 
lu gosteren Allahii tealaya hamd olsun! Allahii teala bize dogru yolu gos- 
termeseydi, kendiligimizden bulamazdik. Rabbimizin Peygamberleri "aley- 
himiissalevatii vetteslimat" dogru sozlii olarak gelmisdir. 

TENBIH: Yukanda yazilanlardan anlasildigi iizere, birden fazla varhk 
oldugu halde, ya'ni Allahii tealadan baska varhk bulundugu halde, (Fena) 
ve (Beka) elde edilmekdedir ve (Vilayet-i sugra) ve (Vilayet-i kiibra) ha- 

-391- 



sil olmakdadir. Ciinki (Fena) demek, ma-sivayi unutmak demekdir. Ma-si- 
va yok olmayacakdir. Bu soziimiiz meydanda olan birseyi bildirmekde ise 
de, buyuklerden cogu bunu anhyamamisdir. Artik cahillerin nasil olacagi- 
m diisiinmeli. Tevhid-i siihudmin tevhid-i viicudi oldugunu saniyorlar. 
Vahdet-i viicud bilgileri, bu yolda elbette lazimdir diyorlar. iki viicude ina- 
nanlara sapik ve baskalarim da sasirtici diyorlar. Hatta bunlardan cogu, Al- 
lahii tealayi tanimak, tevhid-i viicud bilgileri ile olur saniyorlar. Mahluk- 
lann aynasinda bir varhgi gormek, bu yolun sonuna varmak demekdir di- 
yorlar. Hatta bunlara gore Peygamberimiz "aleyhi ve ala cemi'i ihvanihi mi- 
nessalevati efdalxiha ve minetteslimati ekmeliiha", Peygamberlik derece- 
lerini temamladikdan sonra, coklukda ya'ni mahluklarda vahdeti ya'ni 
bir olan varhgi, ya'ni Allahii tealayi gormek derecesine kavusdu. (iiina a'tay- 
na-kel-Kevser) ayeti, bu makama erisdigini gostermekdedir dediler. Bu 
ayet-i kerimede mealen, (Elbette sana coklukda vahdeti gormek niakami- 
ni verdik) buyuruyor dediler. Oyle saniyorum ki, Kevser kelimesinde, (v) 
harfinin, kesret ya'ni cokluk bildiren tic harfin arasinda bulunmasindan, boy- 
le anlamislardir. Hasa ve kella! Peygamberlik makaminda boyle bilgiler yok- 
dur. Ciinki, Peygamberler "aleyhimussalevatii vettehiyyat" hicbirseye 
benzemiyen bir varhga inanmagi emr buyurmuslardir. Mahluklar aynasin- 
da goriilebilen hicbir seyin, O bir varlikla ilisigi olamaz. Bunlann hepsi, an- 
lasilabilen ve olciilebilen seylerdir. Allahii teala, bu tesavvufculara insaf ver- 
sin! Peygamberleri "aleyhimussalevatu vetteslimat" kendi derecelerinde- 
ki terazi ile olcmege kalkisiyorlar. O biiyiiklerin derecelerini kendi dere- 
celeri gibi saniyorlar. Agizlanndan cok biiyiik soz cikanyorlar. Farisi beyt 
tercemesi: 

Tas icindcki bocek samr, 
Yer re gok hep orasidir. 

diyorlar. 

Bu fakire baslangicda boyle bilgiler hasil olmusdu. Sonra pismanhk, 
tevbe ve istigfar nasib oldu. O goriinenleri, hiristiyanlann putlan gibi, Al- 
lahii tealadan uzak buldum. Behauddin-i Buhari "kuddise sirruh" hazret- 
leri buyuruyor ki, (Her goriilen ve her isitilen ve her anlasilan, Ondan bas- 
kadir, kelime-i tevhid soylerken, LA ile birlikde, bunlann hepsini yok et- 
melidir!). Bunun icin, kesretde vahdeti gormek de, nefy edilecekdir. Nefy 
edilmesi lazim gelen sey, O mukaddes varhkda bulunamaz. Hace hazretle- 
rinin o sozii, beni bu siihudden kurtardi. Suhudiin, gormenin zevklerine bag- 
h kalmaga son verdi. ilmden cehle cikardi. Ma'rifetden hayrete ulasdirdi. 
Allahii teala, o biiyiik Veliye bizim tarafimizdan cok iyilikler versin! Bu so- 
ziimle, o biiyiik rehberin muridi oldugumu, onun kolesi olmakla seref- 
lendigimi bildiriyorum. Dogrusu, Evliyadan cok azi, onun gibi soylemisdir. 
Miisahedeleri onun gibi yok eden pek az olmusdur. Sah-i Naksibend haz- 
retleri, (Behaiiddinin baslangici, Bayezid-i Bistaminin sonu degil ise, Al- 
lahii tealanin ma'rifeti ona haram olsun!) buyurmusdur. Bu sozle ne demek 
istedigi simdi anlasilmakdadir. Ciinki Bayezid, cok yiiksek derecelere yiik- 
seldi ise de, siihudden ve musahededen kurtulamadi. (Siibhani) cercevesi- 
nin darhgindan disari cikmadi. Behaiiddin-i Buhari hazretleri ise, bir (LA) 

-392- 



kelimesi ile, biitiin miisahedelerini, gorduklerinin, bulduklannin hepsini yok 
etdi. Hepsini Allahii tealadan baska bildi. Bayezidin tenzih sanmis oldu- 
gunu, tesbih bildi. Onun (Bi-cun) dedigine (Cun) dedi. Onun kemal gor- 
dugunii, noksanlik gordii. Bunun icin, onun tesbihden ileri gidemiyen so- 
nu, bu biiyiik hocamizin baslangici oldu. Cxinki tesbihden baslayip, tenzi- 
he vardi. Belki Bayezid-i Bistami hazretlerine son giinlerinde bu kusuru bil- 
dirmis olacaklardir ki, (Zikrlerim hep gafletle imis ve hizmetlerim, ibadet- 
lerim, cahillikle imis) buyurmusdur. Huzur, siihud dediklerinin, gaflet ol- 
dugunu bildirmisdir. Onun huzur ve siihud dedikleri, Allahii tealanin hu- 
ziiru degildi. Golgelerden bir goruntuniin huzuru idi. Sonsuz zuhurlar- 
dan biri idi. Bunlara baglanarak, Allahii tealadan gafil kalmisdi. Cxinki Al- 
lahii teala, veralann verasi, otelerin otesidir. Ziller, goriintiiler, zuhiirlar, 
bu yolun baslangicinda olur ve ilerletmege yararlar. Behaiiddin-i Buhari 
hazretleri, (Bu yolun sonunu, baslangicina yerlesdirdik) buyurdu. Bu so- 
zii, tarn yerindedir. Ciinki ta baslangicda yalniz bir varhgi aramakdadir. ism- 
lere, sifatlara bakmayip, ancak zati ozlemekdedir. Bu yiiksek yola giren uya- 
nik bir talibde bu ni'met, bu kemale kavusmus olan rehberinden sacilarak, 
yayilarak hasil olur. Talib bu kazancini bilse de, bilmese de, hie degismez. 
Bunun icin, nihayetde kavusulan dereceler, bu biiyiiklerin baslangicinda 
yerlesmis bulunmakdadir. Bu yolun basinda hasil olan, bir varhgi ozlemek 
ni'meti, salikde kuvvetlenirse, batindaki bu arzu, zahirine de islerse, mah- 
luklann aynasinda goriinen asagi miisahedelerden kurtulur ve tesbih bil- 
gilerinden siynlir. Eger o tevecciih kuvvetlenmeyip, yalniz batininda kahr- 
sa, cok olur ki, kesretde vahdeti gormek lezzetine takihr. Tevhid ve ittihad 
zevklerine dalar. Fekat bu yolda, tevhid miisahedesi, yalniz zahirde kahr. 
Batina bulasmaz. Batinlan ya'ni kalbleri ve ruhlan, yine bir varhgi ozlemek- 
dedir. Zahirleri, kesretde vahdeti gormekdedir. Cok olur ki, zahirlerinde- 
ki miisahede kuvvet bularak, batindaki tevecciih belli olmaz. Yalniz zahi- 
rin siihudii bilinir. Bu satirlan yazan fakir de, baslangicda boyle idi. Zahir- 
deki kuvvetli oldugundan batindaki yalniz bir varhga tevecciih belli olma- 
misdi. Kendimi temamen (Kesretde vahdet) siihudiine miiteveccih buluyor- 
dum. Bir miiddet sonra, Allahii teala, batindaki tevecciihii de bildirdi. 
Batina da yardim eyledi. Simdiki derecelere kavusdurdu. Bunun icin, Al- 
lahii tealaya sonsuz hamd olsun. Bu yolun buyuklerinden birkacinda gorii- 
len tevhid ma'rifetleri ve asagi miisahedeler de boyledir. Bu biiyiiklerin hem 
zahirleri, hem de batinlan, bu miisahedelere baglanmamisdir. Bu ma'rifet- 
lere tutulmamisdir. Baska yollarda olanlar boyle olmayip, zahirleri de, 
batinlan da, bu miisahedelere tutulmusdur. Bu siihudii, tenzih ile tesbihi 
birlesdiriyor sanmislar, kemal bilmislerdir. Fekat, bunlann batinlan da, ten- 
zihe inanmakda ise de, baska seye tutulmuslar, baska sey bilmislerdir. 
Tenzihe inanmiyanlar ve asagi miisahedelerden baska bir varhga iraan et- 
miyenler, miilhiddir, sapikdir, soziimiiziin disindadirlar. Mahluklann ayna- 
sinda Hak tealayi miisahede etmegi, tesavvufcular kemal sayiyor ve tesbih 
ile tenzihin birlesmesi diyorlar. Bu fakire gore, bu miisahede, Allahii tea- 
layi miisahede etmek degildir. Bunlann gordiikleri, vehm ve hayal etdik- 
leri seylerdir. Miimkinde gordiikleri, Vacib degildir. Mahlukda buldukla- 
n, Kadim degildir. Tesbihde goriinenler, tenzih degildir. Sakin tesavvufcu- 
lann, bos sozlerine aldanmayiniz! Hak olmiyani, hak sanmayiniz! Bu tesav- 

-393- 



vufcular, sii'ursuz bir halde olduklanndan ozrlii sayihrlar. Yanilan miicte- 
hid gibi hesaba cekilmezler ise de, bunlara uyanlara acaba ne yaparlar bi- 
lemem. Keski bunlan da, yanilan miictehidlere uyanlar gibi afv etseler! Fe- 
kat afv etmezlerse, isleri cok gxic olur. 

Kiyas ve ictihad, islamiyyetin dort temelinden birisidir. Buna uymaga 
emr olunduk, evliyanin kesf ve ilhamlan, boyle degildir. Bunlara uymaga 
emr olunmadik. ilham, yalniz sahibi icin delildir, huccetdir, seneddir. Bas- 
kalan icin sened degildir. ictihad ise, her miisliman icin huccetdir, sened- 
dir. Bunun icin miictehid olan alimlere uymak lazimdir. Dinin temelleri- 
ni, bu alimlerin bildirdiklerine uygun olarak ogrenmelidir. Tesavvufcula- 
nn, bu alimlerin bildirdiklerine uygun olmiyan sozlerine ve islerine uyma- 
mak lazimdir. Bununla beraber onlara iyi gozle bakarak dil uzatmamah, 
sii'ursuz olan sozlerinden saymahdir. Acik olan yanhs ma'nalan birakip 
dogru ma'nalar cikarmahdir. Suna cok sasihr ki, tesavvufculardan cogu, vah- 
det-i viicud gibi kesf ve ilham ile anlasilan bilgilere inandirmak icin insan- 
lan zorluyorlar. Onlann da, boyle soylemesini istiyorlar. inanmiyanlara 
azab olacagini bildiriyorlar. Keski bu bilgileri inkar etmemeleri igin zor- 
lasalardi. inkar edenlere azab var deselerdi. Ciinki iman baskadir, inkar et- 
memek baskadir. Bu bilgilere inanmak lazim degildir. Fekat inkar etmek- 
den de sakinmahdir. Ciinki bu bilgileri inkar etmek, bu bilgilerin sahible- 
rini inkar etmege gidebilir. Hak yoldaki evliyaya diismanhga sebeb olabi- 
lir. Soziin kisasi, hak yolda olan Ehl-i siinnet alimlerinin bildirdiklerine go- 
re inanmah ve hareket etmeli ve tesavvufculann kesflerine iyi gozle bak- 
mahdir. Bu sozlere evet veya hayir demekden sakinmahdir. Asm gitmek- 
le geri kalmak arasindaki iyi, orta yol da budur. Herseyin dogrusunu bil- 
diren Allahii tealadir. Ne kadar sasihr ki, tesavvufcu oldugunu soyliyen- 
ler arasinda, bu miisahedelerle doymiyarak, hatta bu goriisleri asagi sana- 
rak, diinyada Allahii tealayi goriiyoruz diyenler cikmisdir. Hicbirseye 
benzemiyen Vacib-iil-viicudu gordiiklerini soyliiyorlar. Peygamberimizin 
"aleyhi ve ala alihissalatii vesselam" mi'rac gecesinde bir kerre kavusdu- 
gu ni'mete biz her giin kavusuyoruz diyorlar. Gordiikleri nuru, sabahlan 
tan yerinin agarmasina benzetiyorlar. Bu nurun anlasilamayan bir merte- 
be oldugunu samyorlar. Tesavvuf yolunun sonu, bu nurun goriinmesine ka- 
dardir diyorlar. Allahii teala, zalimlerin dedikleri seylerden cok uzakdir. 
O, cok biiyiikdiir. Bu da yetismiyormus gibi, Allahii teala ile konusdukla- 
nm bildiriyorlar. Allahii teala boyle buyurdu diye bircok seyler soyliiyor- 
lar. Diismanlanna, Allahii teala size soyle boyle yapacagini bildirdi diyor- 
lar. Sevdikleri kimselere de miijdeler veriyorlar. Kimisi de, gecenin iicde 
ikisi veya dortde iicii gecdikden sonra, Rabbim ile konusdum, cok seyler 
sordum, cevablanni aldim diyor. Bunlann sozlerinden anlasihyor ki, o 
gordiikleri nuru Hak teala sanmakdadirlar. O nuru, Allahii tealanin gorii- 
niislerinden bir goriiniis olarak ve zillerden bir zil olarak degil de, Allahii 
tealanin zati, kendisi samyorlar. Halbuki, o nura Allahii tealanin zati de- 
mek, biiyiik iftiradir. Tarn bir sapikhk ve zindikhkdir. Cenab-i Hak, ne ka- 
dar cok sabrhdir ki, boyle iftiracilara cesid cesid azablar yapmak icin ace- 
le etmiyor ve bunlan yok etmiyor. Allahii tealanin ilmi cokdur, hilmi de cok- 
dur. Kudreti biiyiikdiir. Afvi da biiyiikdiir. Musa aleyhisselamin kavmi, Al- 

-394- 



lahii tealayi gormek istedikleri icin yok edildiler. Hazret-i Musa "ala ne- 
biyyina ve aleyhissalatii vesselam" Allahii tealayi gormek isteyince, A'raf 
suresinin yiizkirkikinci ayetinde mealen, (Sen beni elbette goremezsin) ce- 
vabini aldi. Akli basindan gitdi. Bu isteginden tevbe etdi. 

Muhammed "sallallahii aleyhi ve sellem" Rabbul'aleminin mahbubudur. 
Gelmis ve gelecek biitiin varhklann, her bakimdan en ustiiniidiir. Muba- 
rek bedeni ile mi'raca cikdigi halde ve Arsi, Kiirsiyi gecdigi ve zemandan, 
mekandan disan cikdigi halde ve Allahii tealayi gordugiine Kur'an-i kerfm- 
de isaretler bulundugu halde, alimlerimiz arasinda gormedi diyenler de var- 
dir. Alimlerin cogu, gormedi demisdir. Imam-i Gazah de, gormemis olma- 
si daha dogrudur buyurmusdur. Bu cahiller ise, bozuk hayalleri ile hergiin 
gordiiklerini samyorlar. Halbuki islam alimleri, Muhammed Resululla- 
hin "sallallahii teala aleyhi ve ala alihi ve sellem" bir kerre gormesinde soz- 
birligine varamamislardir. Bunlann sozlerine dikkat edilirse, iki kimsenin 
karsi karsiya konusduklan gibi, Allahii teala ile konusduklanni samyorlar. 
Bu da, tarn sapikhkdir. Hasa ve kella! Kelimeleri yanyana dizerek, birbi- 
rinden once ve sonra sirahyarak konusmak, mahluk olmagi gosterir. Alla- 
hii teala, boyle konusmaz. Tesavvuf biiyiiklerinin sozleri, bunlari yamltmis 
olacak. Tesavvuf biiyiikleri de, Allahii teala ile konusulacagini bildirmis- 
lerdir. Fekat bu biiyiikler, Allahii tealanin bu sozleri arka arkaya soyledi- 
gini bildirmiyorlar. Allahii teala, bu kelami yaratdi diyorlar. Bu sozleri hie 
yanhs degildir. Musa aleyhisselamin mubarek agacdan isitdigi soz de, Al- 
lahii tealanin kelami idi. Soz mahluk, Allahii teala hahk idi. Yoksa, iki kim- 
senin konusmasi gibi degildi. Cebrafl aleyhisselamin Allahii tealadan isit- 
digi kelam da, boyle idi. Bu kelamlar da, Allahii tealanin kelamidir. Buna 
inanmiyan kafir ve zindik olur. Allahii tealanin kelami, (Kelam-i nefsi) ile 
(Kelam-i lal'zi) arasinda sanki ortakdir. Araya hicbirsey kansmadan Alla- 
hii teala onu yaratmakdadir. Bundan anlasihyor ki, kelam-i lafzi de Allah 
kelamidir. Buna inanmiyan da kafir olur. Burasim dikkatle okumahdir. Bu 
aciklama cok yerde ise yarayacakdir. insani herseye kavusduran Allahii te- 
aladir. 

Miimkinlerin ya'ni mahluklann viicudleri ya'nivarhklan da, biitiin si- 
fatlari ve kuvvetleri gibi pek za'ifdir. Miimkinin ilmi, Vacib-i tealanin ilmi 
yaninda nedir ki? Mahlukun kudretinin, ezeli olan kudret yaninda ne de- 
geri olabilir? Bunun gibi, miimkinin varhgi, Vacib-i tealanin varhgi yanin- 
da hicdir. Bu iki varhga bakan bir kimse, ikisi arasindaki aynhgin coklu- 
gunu goriince sasiracak ve bu ikisine de varhk demek acaba dogru mudur? 
Yoksa, birisine var demek dogrudur da, ikincisine, varhga benzedigi icin 
mi var denmisdir diye soracaklardir. Gormiiyor musun? Tesavvufculann 
cogu ikinci soruya inanarak, mahluklann varhgina, mecaz yolu ile viicud 
demislerdir. 

Mahluklann varhgini soyliyen, ya cahil miislimanlardir. Yahud, insan- 
lann en yiiksekleridir. insanlann en yiiksekleri, Peygamberlerdir "aleyhi- 
miissalevatii vetteslimat" ve iimmetleri arasinda, Peygamberin vilayetine 
kavusmakla sereflenen, zil dairelerinin hepsini gecenlerdir. Herseyin ici- 
ni anhyamayip yalniz dislarini goren cahiller, Vacib-i tealanin varligi ile, 
miimkinlerin varhgini tarn varhk sanirlar. Her ikisini mevcud bilirler. in- 

-395- 



sanlann en yuksekleri keskin goriisludiir. Bu iki varligi, tarn varlik bulur- 
lar. Viicudiin parcalannin dereceleri arasindaki aynliklann, viicudiin sifat- 
lannda ve i'tibarlannda oldugunu, ozlerinde ve zatlannda olmadigini soy- 
lerler. Boylece, birisi, tarn varlik, oteki mecaz olarak varlik olmakdan 
kurtulur. insanlann orta derecede olanlan, cahillerden iistiin ve en yiiksek 
olanlardan asagi derecelerde olduklanndan, mahluklann var olduklanna 
inanmalan ve bunlann viicudlerine tarn varlik demeleri cok giicdiir. Bunun 
icindir ki, mumkinin varligi, tarn varliga benzedigi icin, ona mevcud denil- 
misdir derler. Giinesde durmus suya, guneslenmis su demege benzemek- 
dedir. Viicud, onunla bulunmuyor ki varligi dogru olsun. Bu tesavvufcular- 
dan birkaci da, mahluklann viicudii iizerinde birsey soylememisdir. Viicud- 
leri vardir veya yokdur diye acikca konusmamislardir. Birkaci ise, mahluk- 
lann viicudii yokdur dedi. Vacib-i tealadan baska mevcud yokdur dediler. 
Birkaci da, mahluklann viicudiinii Vacib-i tealadan baska bilmezler. iki vii- 
cud birdir de demezler. Birkaci ise, mahluklan Allahii tealanin var oldu- 
gu viicud ile mevcuddiirler dedi ki, bu soz mahluklann aynca viicudleri yok- 
dur demekdir. 

Mahluklann viicudii vardir demek icin keskin goriislii olmak lazimdir. 
Allahii tealanin viicudii ya'ni varligi yaninda, mahluklann viicudiinii, bun- 
lar gorebilir. Keskin goriislii olanlar, giindiiziin, giinesin viicudii yaninda 
yildizlan goriirler. Gormesi kuvvetli olmiyanlar ise goremez. Mahluklann 
viicudii, giindiiz yildizlarm viicudii gibidir. Goriisii kuvvetli olanlar gore- 
bilir. Gormesi az olanlar gormekden mahrum kalir. 

Siial: Cahillerin gormesi za'if ve basiretleri, ya'ni kalb gozleri kor oldu- 
gu halde, mahluklann viicudiinii nasil gorebiliyorlar. Vacib-i tealanin vii- 
cudiiniin lsiklan, onlann gormesine nicin mani' olmiyor? 

Cevab: Cahiller, birseyi ogrenmekle anlar. Gormekle anlamaz. Biz bu- 
rada ogrenerek degil, gorerek anhyanlan soyliiyoruz. Ogrenmekle anhyan- 
lar icin birsey demiyoruz. Vacib-i tealanin viicudiiniin lsiklan, cahillere go- 
re sanki yok gibidir. Bunun icin, mahluklann, viicudiinii gormege mani' ol- 
maz. Soyle de cevab veririz ki, lsiklann goriinmesi, mahluklann viicudiinii 
gormege manfdir. Mahluklann viicudiinii bilmege mani' degildir. Ciinki bir 
seyi bilmek, cok olur ki, isitmekle ve baskalanna uymakla da hasil olur. Dii- 
siinmekle ve benzetmekle de bilinebilir. Goriisleri za'if olanlar da, giindiiz- 
leri yildizlarm viicudiinii bilir. Giinesin lsiklan, bu bilgiye mani' olmaz. Ca- 
hiller, miimkinlerin viicudiinii bilmekdedir. Gormekde degildirler. Ciinki 
siihud, ya'ni gormek, kalb gozii ile olur. Bunlann basiretleri ya'ni kalb goz- 
leri ise, kordur. Gorulecek sey, melek de olsa veya melekut veya ceberut 
yahud lahut da olsa goremezler. 

Mahluklann viicudii var demekde, cahiller en yiiksek alimler gibidir de- 
dik. Baska bircok yerlerde de onlar gibidirler. Bunun icindir ki, Peygam- 
berler "aleyhimussalevatii vetteslimat" bircok isleri cahiller gibi yapmak- 
dadirlar. Herkes ile ve coluk cocuklan ile, onlar gibi yasarlar. insanlann 
en iyisinin "aleyhissalatii vesselam" coluk cocuguna karsi giizel islerini her- 
kes bilir. Mesela birgiin, insanlann en iyisi "aleyhi ve ala alihissalatii ves- 
selam" hazret-i Hasen ile hazret-i Hiiseyni opdiiler. Onlarla sevincli ve gii- 

-396- 



ler yiizlii vakt gecirdiler. Orada bulunanlardan birisi, (Ya Resulallah! 
Onbir oglum var. Simdiye kadar hicbirisini opmedim) dedi. Peygamberi- 
miz "aleyhi ve ala ahhissalatii vesselam" buyurdu ki, (Bu merhametdir. Kul- 
larindan diledigine ihsan eder). En yiiksek olanlar, bircok islerinde cahil- 
lere benzemekdedir. Bu benzeyis, her ne kadar goriiniisde ise de, cahiller, 
isin ic yiiziinu anliyamadiklanndan, o biiyiiklerden faidelenemiyorlar. O 
biiyiikleri kendileri gibi saniyorlar. Kendilerine benzemiyenlere bakiyor- 
lar. Onlan biiyiik biliyorlar. Evliyanin ahlaki ve isleri kendilerine benze- 
medigi icin onlan, huylan, isleri ve sozleri kendilerine benziyenlerden 
daha iistiin saniyorlar. Kendilerine benziyen ahlak ve isler, Peygamberler- 
de bulunsa bile, onlan daha iistiin biliyorlar. isitdigimize gore, seyh Feri- 
deddin-i Sekergenc "rahmetullahi aleyh" hazretlerinin cocuklarmdan bi- 
ri oliince, bunu haber aldigi zeman, hie iiziilmedi. (Bir kopek yavrusu 51- 
miisdiir, disari atiniz!) dedi. insanlann en iistunii olan Muhammed aley- 
hisselamin oglu Ibrahim vefat edince, yanina gelip agladi ve cok uziildii ve 
(Ya Ibrahim! Senin ayrihginla cok uzuntudeyiz) buyurdu. Uziildiiklerini 
cok cok bildirdiler. Simdi dusiinelim! Seyh Ferideddin mi daha iistiindur, 
yoksa Seyyid-iil-beser mi? Cahiller, hayvan gibi oldugundan, seyhin isini 
daha iistiin goriirler. Onun diinyaya bagh olmadigini anlarlar. Resululla- 
hin "aleyhi ve ala alihissalatii vesselam" isini ve sozlerini diinyaya bagh- 
hk sanirlar. Bu kotii inanislarmdan Allahii tealaya sigininz! Bu diinya 
imtihan, deneme yeridir. Cahilleri en yiikseklere benzetmenin cok faide- 
leri ve sebebleri vardir. (Allahumme erinelhakka hakkan verzukna ittiba'a- 
hu ve erinel batda batilan verzukna ictinabehu bi-hurmeti Seyyidil-beser 
"aleyhi ve ala alihi ve eshabihi minessalevati efdaliiha ve minetteslimati ek- 
meliiha"). Ya'ni, (Ya Rabbi! Dogruyu bize dogru olarak goster ve ona uy- 
magi bize nasib et ve yanhs, bozuk olan seylerin yanhs olduklanni bize gos- 
ter ve onlardan sakinmamizi nasib et! insanlann en iistunii hurmetine bu 
diiamizi kabul buyur!). 

Yine soziimiize donelim. Peygamberlerin "aleyhimiissalevatii vettesli- 
mat" ve onlann Eshabimn ve Eshabin izinde giden Evliyanin "ndvanulla- 
hi teala aleyhim ecma'in" imanlan, once siihudiiken, insanlan Allahii te- 
alaya cagirmak icin geriye dondiikden sonra, gaybi olmusdur. Suna benzer 
ki, bir kimse giindiiz, giinesi goriir. Giinesin viicudiine iman-i siihudi ile ina- 
nir. Gece olunca, bu iman-i siihudisi, iman-i gaybi olur. Alimlerin imam, gay- 
bi ise de, Peygamberlerin "aleyhimiissalevatii vettehiyyat" izinde gitdikle- 
ri icin bu iman-i gaybileri, vicdani ve anlayish olmusdur. Nazari, teorik ol- 
makdan kurtulmusdur. Alim deyince, ahiret bilgilerine alim olan kimse an- 
lasilmahdir. Diinya alimleri anlasilmamahdir. Ciinki diinya alimleri, biitiin 
mii'minler gibidir. Biitiin mii'minlerde bulunan gaybden imanin cok dere- 
celeri vardir. Bu imanin en yiiksek derecesi, Peygamberlere "aleyhimiis- 
salevatii vetteslimat" uymakla hasil olan imandir. Ya'ni, Allahii teala soy- 
le buyurdu ve Resulullah "sallallahii aleyhi ve ala alihi ve sellem" boyle bu- 
yurdu diyerek ogrenilen imandir. 

Siial: Ehl-i siinnet alimleri buyuruyor ki, istidlal ile ya'ni akl ile bularak 
hasil olan iman, taklid ile ya'ni baskasina uyarak hasil olan imandan daha 
iistiindiir. Hatta, alimlerin cogu, istidlal imanin sartidir. Taklid ile hasil olan 

-397- 



iman, iman olmaz buyurmuslardir. Siz ise, iman-i taklidi daha iistiindiir di- 
yorsunuz? 

Cevab: Peygamberleri "aleyhimiissalevatii vettehiyyat" taklid ederek ha- 
sil olan iman, iman-i istidlalidir. Ciinki o biiyiikleri taklid eden kimse, 
Peygamberlerin " aleyhimiissalevatii vetteslimat" bildirdigi her seyin dog- 
ru oldugunu, akh ile, diisiincesi ile anlamisdir. Ciinki Allahii tealanin, bir 
kimsenin sozlerinin dogru oldugunu bildirmesi icin, ona, mu'cizeler verme- 
sinden, o kimsenin elbette dogru sozlii oldugu anlasihr. Peygamberlerin 
"aleyhimiissalevatii vetteslimat" hepsinde mu'cizeler bulundugu icin, hep- 
si dogru sozliidiir. Baskasina uyarak hasil olan imanin kiymetsiz olmasi, ba- 
balanndan gorerek iman etdikleri icindir. Peygamberlerin "aleyhimiissa- 
levatii vettehiyyat" dogru soylediklerini, bildirdikleri herseyin dogru oldu- 
gunu diisiinmeden, yalniz anadan babadan ve etrafdan gorerek hasil olan 
imandir. Boyle olan iman-i taklidi, alimlerin coguna gore kiymetsizdir. 

[Hiristiyanlann ve yehudilerin imanlan ve komiinistlerin, masonlann ve 
simdiki tiiredi ilericilerin imansizhklan ve din diismanhklari da, boyle 
iman-i taklidi gibidir. Hie kiymeti ve ehemmiyyeti ve dogrulugu yokdur. 
Anadan, babadan ve yaldizh propagandalardan hasil olan yanhs ve temel- 
siz birer inanisdir]. 

Mantiga dayanarak, akl ile, diisiince ile hasil olan imana gelince, bu yol- 
dan iman elde edilebilir. Fekat elde edenler pekazdir. Allahii tealanin 
varhgini bu yoldan isbat etmekde, mevlana Celaleddin-i Devani "rahme- 
tullahi teala aleyh" gibi biri daha bulundugunu bilmiyoruz. Ciinki bu, hem 
muhakkikdir ve hem de sonra gelenlerdendir ve bu yiiksek varhgi isbat et- 
mek icin cok ugrasmisdir. Boyle olmakla beraber, ondan sonra gelenlerden 
onun yazilanni aciklayanlar, onun ileri siirdiigii diisiincelerden, olaylardan 
yanhs veya kusursuz olanini gorememislerdir. Aciklarken cok fikrleri de- 
gisdirmek zorunda kalmislardir. Bundan anlasihyor ki, Peygamberleri 
"aleyhimiissalevatii vetteslimat" taklid etmege dayanmadan, yalniz istid- 
lal ile iman hasil edenlere yaziklar olsun! Allahii teala, imanin nasil elde edi- 
lecegini bize gosteriyor. Al-i imran suresinin elliiiciincii ayetinde mea- 
len, (Ya Rabbi! Senin indirdigine inandik. Resuliine uyduk. Bizi sahid 
olanlarla birlikde bulundur!) buyuruldu. 

273 

IKiYUZYETMiSUCUNCU MEKTUB 

Bu mektub, mirza Hiisameddfn Ahmede "rahmetullahi teala aleyh" ya- 
zdmisdir. Salik kendine yol gosterene bagh olup, baskalarina bakmamasi 
lazim oldugu ve rii'yalara kiymet verilmemesi bildirilmekdedir: 

Bizlere dogru yolu gosteren Allahii tealaya hamd olsun! Allahii teala biz- 
lere dogru yolu gostermeseydi, kendimiz bulamazdik. Rabbimizin Peygam- 
berlerinin her sozii dogrudur. Lutf ederek bu fakire gonderdiginiz kiymet- 
li mektub geldi. Bizleri cok sevindirdi. Allahii teala, bunun icin size iyi kar- 
sihklar versin! Buyuruyorsunuz ki: 

Siial: Teganni ile okumayi ve dinlemeyi siki yasak etdigimiz gibi, Mev- 

-398- 



lidi de yasak edecek miyiz? Halbuki mevlid Resulullahi "sallallahu aley- 
hi ve sellem" anlatan ve oven kasfdelerle cesidli din ve ahlak bilgisi veren 
si'rlerdir. Kiymetli kardesimiz Muhammed Nu'man "rahmetullahi teala 
aleyh" ve buradaki sevdiklerimizden birkaci, Resulullah "sallallahu aley- 
hi ve sellem" efendimizin bu mevlid cem'iyyetlerini cok begendiklerini 
rii'yada gormiislerdir. Mevlid dinlemekden vaz gecmek, bunlara cok guc 
gelmekdedir. 

Cevab: Kiymetli efendim! Ru'yalann kiymeti olsaydi, rii'yada gorii- 
lenlere giivenilseydi, miindlerin rehberlere hie ihtiyaclan olmazdi. Allahii 
tealanin ma'rifetlerine kavusmak icin, tarikatlerden birine baglanmak la- 
zim olmazdi. Ciinki her murid, rii'yada gordiigiine gore, isini yoluna kor- 
du. Yasayisini, rii'yalanna gore diizenlerdi. Rii'yalan, rehberin yoluna 
uygun olsun, olmasin, rehberi begensin begenmesin, onlara uyardi. Boy- 
le olunca, rehberlik muridlik zinciri kopar, her cahil, her ahmak, kendi go- 
riisiine gore hareket ederdi. Sadik olan bir miirid, rehberi varken, binler- 
ce rii'yaya on parahk deger vermez. Aklh, uyanik olan bir talib, pir ni'me- 
tine kavusmus iken, rii'yalan hayal sayar, hicbirini hatinna bile getirmez. 
Mel'un seytan, giiclii bir diismandir. Sona varanlar bile, onun aldatmasin- 
dan korkusuz degildirler. Onun yalanlarindan korkmakda, titremekde- 
dirler. Sondakiler boyle olunca, yolun baslangicinda ve ortasinda olanla- 
n artik anlamah. Halbuki, Allahii teala, sondakileri korumakdadir. Seytan 
bunlan aldatamaz. Baslangicdakiler ve yoldakiler ise boyle degildir. iste 
bunun icin, onlann rii'yalanna giivenilmez. Diismanin aldatmasindan ko- 
runmus degildirler. 

Siial: Rii'yada, Resulullah "sallallahu aleyhi ve sellem" goriiliirse, o 
rii'ya dogrudur. Seytanin aldatmasindan korunmusdur. Ciinki seytan, 
onun sekline giremez. Boyle bildirildi. Onun icin, kardeslerimizin rii'yala- 
nnin dogru olmasi lazimdir. Seytanin aldatmasi olmaz degil mi? 

Cevab: (Fiituhat-i Mekkiyye) kitabinin sahibi, [ya'ni Muhyiddin-i Ara- 
bi hazretleri], seytan, Medine-i miinevverede medfun bulunan Muhammed 
aleyhisselamin kendi sekline giremez diyor. Baska suretlerde de, Resulul- 
lah olarak goriinemez diyenleri kabul etmiyor. Resulullahin "aleyhi ve 
ala alihissalevatii vesselam" kendi seklini ve hele rii'yada taniyabilmek cok 
guc olacagi meydandadir. Bunun icin, rii'yalara nasil giivenilebilir? Alim- 
lerin cogunun dedigine uyarak ve Resulullahin "aleyhi ve ala alihissaleva- 
tii vesselam" yiiksek sanina yakisacak iizere, seytanin hicbir seklde o Ser- 
verin ismi ile goriinemiyecegini soylersek, o seklden emrler almak ve onun 
begenip begenmedigini anlamak kolay degildir. Mel'un seytan diismanh- 
gini burada da gosterebilir. Araya kansarak, olmiyan seyi olmus gibi gos- 
terebilir. Rii'ya goreni sasirtir. Kendi sozlerini ve isaretlerini, o seklin "ala 
sahibihessalatii vesselam" sozleri ve isaretleri imis gibi gosterir. Cogumu- 
zun bildigi gibi, birgiin Seyyid-iil-beser "aleyhi ve ala alihi ve eshabissala- 
tii vesselam" Eshabi ile oturuyordu. Kureysin ileri gelenleri ve kafirlerin 
sefleri orada idiler. Seyyid-iil-beser "aleyhi ve ala alihissalatu vesselam" on- 
lara (Vennecmi) suresini okudu. Onlann putlarmi anlatan ayet-i kerime- 
ye gelince, mel'un seytan putlan oven birkac sozii, o Serverin "aleyhi ve ala 
alihissalatu vesselam" soziine ekledi. Dinleyenler, bunlan da o Serverin so- 

-399- 



zii sandilar. Seytamn sozlerini ayet-i kerimeden ayiramadilar. Orada bulu- 
nan kafirler bagirmaya bashyarak, Muhammed "aleyhissalatii vesselam" 
bizimle sulh yapdi, putlanmizi ovdii dediler. Orada bulunan miislimanlar 
da, okunan sozlere sasakaldilar. O Server "aleyhissalatii vesselam" seyta- 
mn sozlerini anlamadi. (Ne oluyorsunuz?) diye sordu. Eshab-i kiram, siz 
okurken bu sozler de araya kansdi dediler. O Server "aleyhi ve ala alihis- 
salatii vesselam" diisiinceye daldi ve cok iiziildii. Hemen Cebrail-i emin "ala 
nebiyyina ve aleyhissalatii vesselam" vahy getirdi. O sozleri seytamn ka- 
nsdirdigi, biitiin Peygamberlerin sozlerine de kansdirmis oldugunu bildir- 
di. Allahii teala, o sozleri ayet-i kerime arasindan cikardi. Kendi kelami- 
m sapsaglam yapdi. Goriiliiyor ki, o Server "aleyhi ve ala alihissalatii ves- 
selam" hayatda iken ve uyanik iken ve Eshab-i kiram arasinda, seytan-i la'in 
o Serverin "aleyhi ve ala alihissalatii vesselam" soziine kendi bozuk seyle- 
rini kansdinyor ve hie kimse bunu ayiramiyor. O Server "aleyhi ve ala ali- 
hissalatii vesselam" vefat etdikden sonra bir kimse uykuda hisleri cahsmaz 
iken ve yalniz iken, nasil olur da, rli'yanm seytamn kansmasindan korun- 
dugunu ve onun degisdirmedigini anhyabilir? $unu da soyliyelim ki, mev- 
lid okuyanlann ve dinleyenlerin zihnlerinde Resulullahin bu isden razi ol- 
dugu yerlesmis bulunmakdadir. Ciinki oviilen kimseler, ovenleri begenir. 
Bu diisiince, hayallerinde yerleserek, hayallerindeki sekli, sureti riTyada 
gorebilirler. Bu rii'ya dogru olmadigi gibi, seytan da kansmis degildir. $u- 
nu da bildirelim ki, ru'yalar dogru olsa bile, arasira goriindiigii gibi cikar. 
Mesela, rii'yada birisi goriiliirse, o kimsenin kendisi anlasihr. Dogru olan 
ru'yalar, cok olur ki, goriildiigii gibi cikmaz. Bundan baska birsey anlamak, 
ya'ni ta'bir etmek lazim gelir. Mesela, rii'yada Ahmed goriiliir. Ahmed ile 
Mehmed arasinda siki baglanti oldugundan, bu rii'yadan Mehmed anlasi- 
hr. Bu bildirdiklerimiz gosteriyor ki, oradaki sevdiklerimizin gordiikleri 
rii'yalara seytan kansmamis olsa bile, bu rii'yalarin, goriildiigii gibi oldu- 
gu nereden anlasihr? Bunlan ta'bir etmek lazim olmadigi ve baska seyle- 
ri gostermedikleri nasil soylenebilir? Demek ki, rii'yalara kiymet verme- 
melidir. Hersey, insan uyanik iken vardir. Bunlan uyanik iken gormege ca- 
lismahdir. Uyanik iken goriilen, bulunan seylere giivenilir. Bunlar, ta'bir 
etmek istemez. Rii'yada ve hayalde goriilen seyler de, rii'ya ve hayaldir. 
Oradaki sevdiklerimiz, cok zemandan beri kendi kendilerine yasiyorlar. Di- 
lediklerini yapiyorlar. Fekat, mir Muhammed Nu'manm, biiyiiklerin yolu- 
na uymasi elbette lazimdir. Yasak edildikden sonra, bir an bile duraklamak- 
dan Allahii teala korusun. Eger duraklarsa, kime zaran olur? Yolumuza uy- 
gun olmadigi icin, yasak etmekde siki davraniyorum. Yolumuza uymiyan 
sey sarki, raks, dans olsun veya mevlid, kaside, gazel okumak olsun birdir. 
Her yolun maksuda kavusduran ozel sartlan vardir. Bu tarikde maksada ka- 
vusabilmek, bu isleri yapmamaga baghdir. Bu yolda ilerlemek istiyenlerin 
bu yola uygun olmiyan seylerden sakinmasi lazimdir. Baska yollarda yapil- 
digina bakmamasi lazimdir. Behaiiddin-i Buhari "kuddise sirruh" buyur- 
du ki, (Biz bu isi yapmayiz ve kotii de bilmeyiz). Ya'ni bu is, bizim yolumu- 
za uygun olmadigi icin yapmayiz. Fekat baska tarikatlerin biiyiikleri yap- 
diklan icin, inkar da etmeyiz. Firuz-abad ya'ni Delhi sehri, biz fakirlerin 
"rahmetullahi teala aleyhim ecma'in" siginagidir. Bize bagh olanlarin en 
kiymetlileri oradadir. Bu yiiksek yola uygun olmayan birseyin orada goriil- 

-400- 



mesi, biz fakirleri ne kadar iizse yeridir. Baki-billah "kuddise sirruh" haz- 
retlerinin kiymetli ogullan oradadir. Onlara, yiice babalannin yolunu ko- 
rumak daha cok yakisir. Hace Ubeydiillah-i Ahrar "kuddise sirruh" haz- 
retleri vefat edince, onun mubarek yolu her tarafda bozulmaga baslarken, 
ogullan simsiki sarihp, bu yolu korudular. Degisiklik yapanlara karsi dur- 
dular. Boyle oldugunu siz de biliyorsunuz. 

Hocamiz Baki-billah "kuddise sirruh" hazretlerinin selim, yumusak 
huylu oldugunu yaziyorsunuz. Evet, baslangicda, ba'zi islerde melamilik yo- 
lunu tutarak, kolaylik gosterirlerdi. Melamet yolunu benimsiyerek ba'zi sey- 
lerde azimeti birakirdi. [Azimet, her seyin en iyisini yapmaga cahsmak, izn 
verilen seylerden sakinmak demekdir.] Son zemanlannda bu islerin hicbi- 
rini yapmadilar. Melamet kelimesini agizlanna almadilar. Insaf ederek 
soyleyiniz! Eger kendileri simdi hayatda olsa idi, o cem'iyyetinize, toplan- 
tiniza razi olurlar mi idi? Begenirler mi, yoksa begenmezler mi idi? Bu fa- 
kir iyi biliyorum ki, hie izn vermezlerdi. Elbette inkar ederlerdi. Bunlan yaz- 
makdan maksadim, isin dogrusunu bildirmekdir. Dinleseniz de, dinleme- 
seniz de, hie sikilmam ve birsey soylemem. Eger, kiymetli ogullan ve ora- 
daki sevdiklerimiz, o islerden vazgecmezlerse, onlarla gorusmemiz sona ere- 
cekdir. Basinizi cok agntmiyayim. Sonunuz selamet olsun. 

274 

IKiYUZYETMiSDORDUNCU MEKTUB 

Bu mektub, seyh Yusiif-i Berkiye yazilmisdir. Cok yiikselmek icin ca- 
hsmak, yolda goriilen seylere baglamp kalmamak lazim oldugu bildirilmek- 
dedir: 

Allahii tealaya hamd olsun! Onun sevgili Peygamberine salat ve selam 
olsun! Iyi dualarimi bildiririm. Gonderdiginiz tic mektub geldi. Bildirdigi- 
niz rii'yalar, haller ve kerametler anlasildi. Son halinizin kesretde vahde- 
ti gormek oldugunu yazarken diyorsunuz ki, (Sona kavusmak demek, ilk 
hale donmek demekdir ve yok olmakdan kurtulmak demekdir. Ya'ni bir 
kulum, yokdan var edilmisim ve Muhammed Mustafa "sallallahu teala 
aleyhi ve ala alihi ve sellem" hazretlerinin iimmetiyim) diyorsunuz. Bu Ml 
dogrudur. Once bildirdiginiz hallerin iistiindedir. Fekat yolun sonu baska- 
dir. Bu halinizden cok hem de pekcok uzakdir. Farisi beyt tercemesi: 

Gidilecek yol uzundur pek; 
Uygun olmaz kavusduk demek. 

Bundan evvelki mektubumda yazildigi gibi, (La ilahe illallah) giizel 
kelimesini cok soylemek, kesreti gormegi yok etmek icindir. Allahii teala- 
ya hamd ve siikr olsun ki, bu giizel kelimenin bereketi ile, o suhud sizde kal- 
mamisdir. Daha cok ilerlemek isteyiniz ve bunun icin cahsimz. Yoldaki co- 
cuk eglencelerine takihp kalmayiniz! Allahii teala, yiiksek arzulan olanla- 
n sever. Dar tevhid yolundan cikarak ana caddeye kavusmussunuz. Bu, cok 
biiyiik bir ni'metdir. Eski hallerinizi dusunmeyiniz! Kesretle karisik olan 
siihudiin lezzetlerini hatmniza getirmeyiniz! Bir zemaninizi bu yolda iler- 
lemekle geciriniz. Cok afyon cekenleri gordiim. Afyondan vaz gecmisler- 

- 401 - Mektubat Tercemesi: - F:26 



di. Onun kotUlUgunU anlamislardi. Cok zeman sonra, afyon icdikleri giin- 
leri ve o hallerdeki zevkleri hatirhyarak ve konusarak, sonunda eski hal- 
lerine donduler. 

Yavrum! Kesret aynalannda olan suhud, insana tath gelir. Hicbir mah- 
lukla ilisigi olmiyan suhud ise, herseyi unutdurur. insana hie tath gelmez. 
Rehberin yardimi olmadan bu yolda ilerlemek cok gucdUr. Kiymetli kar- 
desim, mevlana Ahmed-i Berkiyi oradaki insanlar, zahir ilmlerinde alim sa- 
myorlar. Kendisi de, kendi hallerini ve arkadaslannin hallerini bilmiyor. 
Ciinki batini, hicbirseyle ilisigi olmiyan siihud iledir. Bu suhud ise, herse- 
yi unutdurur. Onun imam, gaybden inanan alimlerin imam gibidir. Onun 
batini, yUksek yaradihsh oldugu icin, kesretle kansik suhudU istemiyor. Za- 
hiri de tesavvufculann anlamadan soylediklerine aldirmamakda ve aldan- 
mamakdadir. Onun kiymetli vUcudu, oradaki kardeslerimiz icin bUyuk 
bir ni'metdir. Sizde hasil oldugunu bildirdiginiz hal, onda cok once hasil ol- 
musdur. O, hallerini bilse de bilmese de, bu fakire gore, oralann feyz ve be- 
reketi mevlana Ahmedin vUcudUne baghdir "kaddesallahU teala sirre- 
hUl'aziz". Oradaki kesf sahiblerinin bunu anlamamis olmalanna cok sasi- 
hr. Bu fakirin bildigine gore, Mevlanamn bUyUklUgU gUnes gibi meydan- 
dadir ve acikdadir. Daha yazarak basinizi agntmiyayim. Son nefesimiz 
icin dua buyurmanizi dilerim. Vesselam. 

275 

IKiYUZYETMiSBESiNCi MEKTUB 

Bu mektub, molla Ahmed-i Berkiye yazilmisdir. Kabul edilip edilmedi- 
gi siialine cevab vermekde ve islamiyyet bilgilerini yaymak lazim oldugu- 
nu bildirmekdedir: 

Allahu tealaya hamd ve Resulullaha salat ve selam ederim. Size de iyi 
dualar eylerim. $eyh Hasen ve arkadaslan iki mektubunuzu getirdi. Biz- 
leri gok sevindirdi. Bir sahifesinde Hace Uveysin halleri yazih idi. ikinci sa- 
hifesinde, kabul edilip edilmediginizi soruyorsunuz. Bunu okuyunca, sizin 
halinizi arasdirdim. Oradaki insanlann size dogru kosduklan ve size sigin- 
diklan gorUndU. Sizi, oradaki insanlann se'adete kavusmalan icin vasita yap- 
diklan ve o yerleri size bagladiklan anlasildi. Bunun icin, AllahU tealaya 
hamd ve sUkr olsun! Bu gorUsUmUzU, rU'ya, hulya sanmayiniz! RU'ya ve hUl- 
ya sUbheli olur. ikisine de gUvenilmez. Bizim yazdiklanmizi, gozle gorUlUr, 
elle tutulur gibi saglam biliniz! 

Sizin bu ni'mete kavusmaniz, islamiyyet bilgilerini ogretmekle ve fikh 
hukmlerini yaymakla olmusdur. Oralara cehalet yerlesmisdi ve bid'atler ya- 
yilmisdi. AllahU teala, sevdiklerinin sevgisini size ihsan etdi. islamiyyeti yay- 
maga sizi vesile eyledi. Oyle ise, din bilgilerini ogretmege ve fikh ahkami- 
m yaymaga elinizden geldigi kadar cahsimz. Bu ikisi bUtUn se'adetlerin ba- 
si, yukselmenin vasitasi ve kurtulusun sebebidir. Cok ugrasiniz! Din ada- 
mi olarak ortaya cikiniz! Oradakilere emr-i ma'ruf ve nehy-i mUnker ya- 
parak, dogru yolu gosteriniz! MUzzemmil suresinin ondokuzuncu ayetin- 
de mealen, (Rabbinin rizasina kavusmak istiyen icin, bu elbette bir nasi- 
hatdir) buyuruldu. Kalb ile zikr yapmak icin size izn verilmisdi. Buna ca- 

-402- 



hsmaniz da, ahkam-i islamiyyeye yapismaniz ve nefs-i emmarenin azgin- 
ligini gidermeniz icin yardimci olur. Bu vazifenizi de, elden birakmayiniz. 
Kendi hallerinizi ve sevdiklerinizin hallerini bilmediginiz icin uzulmeyiniz. 
Halleri bilmemek, hicbirsey ele gecirmemek olacagini sanmayiniz! Sevdik- 
lerinizin halleri, sizin yiiksekliginizin aynalandir. Sizin halleriniz onlara lsik 
salmakda ve goriinmekdedir. [Gece karanhkda taslann aydinlanmasi, lsik 
kaynagi sayesinde olur. lsik kaynagi olmazsa, taslarda hicbir sey goriinmez.] 
Seyh Hasen, sizi durduran direklerden biridir. Sizin kiymetli yardimci- 
nizdir. Eger Mavera-iin-nehr veya Hindistana gitmek isterseniz, orada 
yerinizi tutacak seyh Hasendir. Ona elinizden gelen yardimi yapiniz! Onu 
gozetiniz! Onun, zaruri olan din bilgilerini, bir an once ogrenip bitirmesi 
icin, cok ugrasiniz! Onun da Hindistana gelmesi, hem onun icin, hem de si- 
zin icin cok faideli olur. Allahxi teala bizi ve sizi millet-i islam dogru yolun- 
da bulundursun "ala sahibihessalatxi vesselam"! O kardesimizin alti aydan 
beri ilerlemekde oldugunu yaziyorsunuz. Gaybet ve sii'ursuz hallerinde gor- 
diigii temiz ruhlan, simdi uyanik iken goniyor diyorsunuz. Yavrum, ruh- 
lari gormek yxiksekligi gostermez. ister su'urlu gorsiin, ister sii'ursuz gor- 
siin, kiymetsizdir. Bu yolun birinci adimi, Allahii tealadan baska hicbirsey 
gormemekdir. Daha baslangicda, (Masiva)dan hicbirsey dusunmemek- 
dir. Bu soziimiizle, mahluklan Allahii tealadan baska gormemeli ve masi- 
va olarak bilmemeli demek istemiyorum. Boyle gormek ve bilmek mahluk- 
lan gormek demekdir. Allahii tealadan baska hicbirseyi gormemeli ve 
bilmemelidir. Bu hale (Fena) denir. Fena makami, bu yolun konaklanndan, 
daha birinci konakdir. Fena Msil olmadikca hicbir seye kavusulamaz. Fa- 
risi beyt tercemesi: 

Varmadikca bir kimse Fenaya, 
Yol bulamaz hie o, Kibriyaya. 

Bu giinlerde yazilmis olan mektublar pek kiymetlidir. Cok faideli sey- 
leri bildirmekdedirler. Mektublann bir kopyesini seyh Hasen gotiirdii. 
Dikkatle okuyunuz, iyi dusiiniiniiz. Validenizin magfireti icin diia istiyor- 
sunuz. Geregi yapddi. Buradakilerin hallerini seyh Hasen size genis bildi- 
recekdir. Dogru yolda olanlara ve Muhammed Mustafanin "aleyhi ve ala 
alihi minessalevati efdaliiha ve minettehiyyati vetteslimati ekmeliiha" 
izinde gidenlere selam olsun! Bu fakir ve cocuklan "kaddesallahii teala sir- 
rehul'aziz", son nefesde selametimiz icin diia buyurmanizi dileriz. Vesse- 
lam. 

276 

IKiYUZYETMiSALTINCI MEKTUB 

Bu mekf fib, nieyan seyh Bedfuddine yazilmisdir. Kur'an-i kerimdeki 
in ii hk cm ve miitesabih olan ayet-i kerimeleri bildirmekdedir: 

Alemlerin rabbi olan Allahii tealaya hamd olsun! Peygamberlerin en iis- 
tiinii olan Muhammed aleyhisselama "aleyhi ve aleyhim ve ala alihi ve es- 
habihittayyibinettahirin ecma'in" salat ve selam olsun! Allahii teala, bizi 
ve sizi ilmde rasih olanlardan eylesin! 

-403- 



Kardesim! Allahu teala, kendi kitabini ikiye ayirdi. (Muhkemat) ve 
(Miitesabihat). Bunlardan birincisi, islamiyyet bilgilerinin ve ahkaminin kay- 
nagidir. Ikincisi, hakikatlerin ve sirlann hazinesidir. El, yiiz, ayak, baldir, 
parmaklar ve parmak uclan, Kur'an-i kerimde ve hadis-i seriflerde yazih- 
dir. Bunlann hepsi, mutesabihatdandir. Bunlar gibi, Kur'an-i kerimdeki su- 
relerin basinda bulunan harfler de mutesabihatdandir. Bunlann ne de- 
mek oldugu, yalniz (ulema-i rasihfn) denilen buyiiklere bildirilmisdir. 
Ayet-i kerimedeki (El) kelimesinin, kudret demek oldugunu ve (Yiiz) ke- 
limesinin zat demek oldugunu sanmayiniz! Bunlar cok gizli, derin bilgiler- 
dir. En yiiksek olanlara bildirilmisdir. Surelerin basindaki (Huruf-i mukat- 
ta'at) denilen harfler ile ne bildirildigi nasil anlatilabilir? Ciinki bunlann 
her harfi, asik ile ma'suk arasindaki gizli esrann denizleridir. Sevenle sev- 
gilinin ince isaretlerinden ortxilxi birer isaretdir. Muhkemat, her ne kadar 
Kur'an-i kerimin temelleridir. Fekat, bunlann meyveleri ve neticeleri olan 
miitesabihat, Kur'an-i kerimin maksadlan, gayeleridir. Temel, binayi tut- 
makdan baska birseye yaramaz. Neticeleri, meyveleri elde etmek icin va- 
sitadan baska birsey degildir. Bundan dolayi, Kur'an-i kerimin ozii miite- 
sabihatdir. Kur'an-i kerimdeki muhkemat ise, bu oziin, bu cekirdegin ka- 
bugudur. Miitesabihat, sifre ile, isaret ile, ash, ozii bildiriyor. Uluhiyyet mer- 
tebesinin inceliklerini haber veriyor. Muhkemat boyle degildir. Miitesabi- 
hat, hakikatlerdir. Muhkemat ise, miitesabihatin yaninda, o hakikatlerin su- 
retleri, goriiniisleridir. Kur'an-i kerimdeki bilgilerin ozii ile kabugunu ve 
hakikati ile suretini birlikde elde edebilen alime (Alim-i rasih) denir. Za- 
hir alimleri, bu ilmlerin yalniz kabugunu ogrenirler. Yalniz muhkemati 
bilirler. (Ulema-i rasihfn) ise, muhkemat bilgilerini elde etdikden sonra, mii- 
tesabihat ile ne denilmek istenildigini anlarlar. Suret ile hakikati, ya'ni muh- 
kem ile mutesabihi birlesdirirler. Fekat, muhkemati ogrenmeden ve muh- 
kematin emrlerini ve yasaklarmi yapmadan, miitesabihate ma'na verme- 
ge kalkisan ve sureti birakarak hakikati anyan kimse, cahildir, hem de ken- 
di cehaletini anlamiyan kara cahildir. Dogru yoldan cikmisdir da, kendi sa- 
pikhgindan haberi yokdur. Bu diinyada suret ile hakikatin bir arada bulun- 
dugunu bilmiyor. Bu diinya durdukca, hicbir hakikat, suretden ve seklden 
aynlmaz. Hicr suresinin doksandokuzuncu ayetinde mealen, (Sana yakin 
gelinceye kadar, Rabbine ibadet et) buyuruldu. Burada yakin demek, 
mevt, ya'ni oliim oldugunu, tefsir alimleri bildirmekdedir. Allahu teala, bu 
ayet-i kerimede, oliim gelinceye kadar ibadet yapilmasini emr etmekdedir. 
Oliim de, bu dunyanin sonu demekdir. Ciinki hadis-i serifde, (Bir kimse, 
oliince, onun kiyameti kopmus olur) buyuruldu. Ahiret hayatinda hakikat- 
ler meydana cikacakdir. Orada suretler hakikatlerden aynlacakdir. Diin- 
ya hayati baskadir. Ahiret hayati baskadir. Bu iki hayati birbiri ile kans- 
diran, ya cahildir veya zindikdir. Zindik, din perdesi altinda islamiyyeti yik- 
maga cahsir. Ciinki, islamiyyetin cahillere olan her emri, alimlere de ve te- 
savvuf yolunun sonuna varanlara da emr edilmisdir. islamiyyetin emrleri- 
ni yapmakda, biitiin mii'minler ve ariflerin en yiiksek derecede olanlan ara- 
sinda hie ayrihk yokdur. Tesavvufcularm cahil olanlan ve mulhidler ya'ni 
zindiklar, islamiyyetin emr ve yasaklarmdan kendilerini siyirmak istiyor- 
lar. Bu emrler ve yasaklar, yalniz cahil kimseler icindir diyorlar. Tesavvuf- 

-404- 



culara ve tarikatcilere yalniz ma'rifet ve hakayik-i Kur'aniyyeyi ogrenmek 
emr olundu diyorlar. O kadar cahildirler ki, amirlere, kumandanlara ve dev- 
let adamlanna da yalniz adalet ve insaf etmeleri emr olundu. Bunlara 
baska bir ibadet emr olunmadi diyorlar. islamiyyet, ma'rifet elde etmek icin 
lazimdir. Ma'rifet elde edenlerin islamiyyete uymalanna lxizum yokdur di- 
yorlar. Yukandaki ayet-i kerimede yakin demek, ma'rifetullah demekdir. 
Sehl bin Abdiillah-i Tusteri de boyle demisdir diyorlar. Bu ayet-i kerime, 
(Allahu tealanin ma'rifetine kavusuncaya kadar ibadet ediniz!) demekdir 
diyorlar. Ehl-i siinnet alimlerinden bu ayet-i kerimedeki yakine ma'rifetul- 
lah diyen olmus ise de, (Ma'rifetullah elde edinciye kadar, ibadet zahme- 
ti, gucliigxi bulunur. Sonra bu gxicliik kalmaz) demislerdir. Yoksa, sonra iba- 
det etmek kalmaz dememislerdir. Boyle soylemek, ilhad, zindikhk olur. 
Bunlara gore, arifler, ibadet yapmakla emr olunmadi. Bunlar, gosteris 
icin ibadet ederler. Talebelere, kendilerine uyanlara ogretmek icin ya- 
parlar. Yoksa, ibadet yapmaga, ihtiyaclan yokdur derler. Bu sozlerine 
herkesi inandirmak icin, Ehl-i siinnet alimlerinin, (Ustad, miinafik ve mii- 
rai olmadikca, talebe ondan birsey ogrenemez) soziinii ileri siirerler. Bu zin- 
diklan, Allahu teala yok eylesin! Bilmiyorlar ki, ariflerin ibadete ihtiyac- 
lan o kadar cokdur ki, cahillerin ihtiyaci bunun onda biri kadar bile degil- 
dir. Cunki arifler, ibadet etmekle yiikselebilirler. Onlann ilerlemeleri, is- 
lamiyyete uymaga baghdir. ibadetlerin cahillere kiyametde verilecek olan 
karsihgina, arifler bu diinyada kavusmakdadir. Bundan dolayi, ariflerin iba- 
det yapmasi daha cok lazimdir. Bunlarm islamiyyete uymaga ihtiyaclan da- 
ha cokdur. 

Islamiyyetin sureti ve hakikati vardir. Bu ikisine birlikde din denir. 
Suret dedigimiz dinin bilinen emrleri ve yasaklandir. Hakikat de, isla- 
miyyetin ic yuziidiir. Kabukla oziin her biri, islamiyyetin parcasidir. Muh- 
kem ve miitesabihden herbiri, islamiyyetin kismlandir. Ulema-i zahir, is- 
lamiyyetin yalniz kabugunu ogrenmislerdir. Ulema-i rasihin "kaddesalla- 
hii esrarehumul'aziz", islamiyyetin kabugunu ve oziinii birlikde elde etmis- 
lerdir. Suret ile hakikati bir araya getirmislerdir. islamiyyeti bir insana ben- 
zetebiliriz. Onun da insan gibi, suret ve hakikati vardir. Cok kimseler, 
onun suretine tutulmuslar, hakikatine, oziine inanmamislardir. Rehberle- 
rini yalniz dogru yolu gosterici ve kalbi temizleyici olarak bilmislerdir. Bun- 
lar zahir alimleridir. 

Bircok kimse de, islamiyyetin yalniz hakikatine tutuldular. Fekat, bu- 
nu islamiyyetin hakikati bilmediler. islamiyyet, yalniz suretdir ve kabuk- 
dur dediler. islamiyyetden baska bir 6z, bir hakikat vardir dediler. Bunun- 
la beraber islamiyyete tarn uydular. islamiyyeti elden birakmadilar. Sure- 
ti elden kacirmadilar. islamiyyetin bir hiikmiinu yerine getirmiyene yiki- 
ci ve sapik dediler. Bunlar, Allahu tealanin Evliyasidir. Allahu tealanin sev- 
gisine dalmislar. Onun ma-sivasini unutmuslardir. 

Bircoklan da, islamiyyet suretle hakikatin ikisine birlikde denir dedi. Oz 
ile kabugun ikisinin de islamiyyet olduguna inandi. islamiyyetin hakikati- 
ni birakarak yalniz suretine sanlmaga kiymet vermediler. Suret olmadan, yal- 
niz hakikati elde etmek de tarn olmaz, noksan olur dediler. Hakikati elde et- 

-405- 



meden, yalniz surete sanlani da musliman bildiler ve kiyametde kurtulaca- 
gini soylediler. Ulema-i zahir ve butun mu'minler boyledir dediler. Surete 
sanlmaksizin hakikat elde edilemez dediler. Elde edilir diyenlere zindik ve 
sapik dediler. Bu keskin goriislii biiyiiklere gore, goriiniir gorunmez biitun 
iistiinlukler, hep islamiyyetin icindedir. Ilahi ilm ve ma'rifetler, Ehl-i siin- 
net alimlerinin bildirdikleridir. Binlerce siihud ve musahedenin kiymeti, bir 
i'tikad bilgisi olan, (Allahii teala hicbirseye benzemez, hie kimse tarafindan 
anlasilamaz) soziinun kiymeti ile bir olamaz. islamiyyetin hiikmlerinden bir 
hiikmiine uymiyan bir kimsede hasil olan hallere, vecdlere, tecellilere ve zu- 
hurlara hie deger vermezler. Bunlann istidrac olmasindan korkarlar. Boy- 
le soyliyenler Allahii tealamn hidayetine kavusan Ulema-i rasihindir. Ha- 
kaik-i Kur'aniyye, isin ic yiizii bunlara bildirilmisdir. islamiyyetin edeble- 
rini gozetdikleri icin, islamiyyetin hakikatine kavusmuslardir. Yukanda 
bildirilen ikinci kism, boyle degildir. Bunlar da, hakikati anyor, hakikate tu- 
tulmus ve islamiyyetin ahkamina, elden geldigi kadar sanlmis iseler de, bu 
hakikati islamiyyetin disinda biliyorlar. islamiyyeti, bu hakikatin kabugu sa- 
niyorlar. Bunun icin, bu hakikatin goruntiilerinden, zillerinden bir zille 
baglamp kalmislardir. Bu hakikatin ozune, icyiiziine kavusamamislardir. Bu- 
nun icin, bunlann evliyahgi bir zilde kalmis, Allahii tealamn sifatlannin go- 
runtiilerine varabilmislerdir. 

Ulema-i rasihinin evliyahgi ise, asldadir. Asia kavusduran yolu bul- 
muslardir. Zillerin perdelerinin hepsini asmislardir. Bunlann evliyahgi, Pey- 
gamberlerin vilayetidir "aleyhimiissalevatii vetteslimat". Oteki Evliyanin 
vilayeti ise, Peygamberlerin "aleyhimiissalevatii vettehiyyat" vilayetinin gol- 
gesidir. 

Cok zemandan beri bu fakir, miitesabihatin neyi gosterdigini yalniz Al- 
lahii teala bilir samyordum. Ulema-i rasihin, yalniz bunlara iman eder diyor- 
dum. Alimlerin ve tesavvufculann, mutesabihat icin verdikleri ma'nalan 
uygun bulmuyordum. Ortiilebilecek olan ma'nalann bunlar oldugunu san- 
miyordum. Mesela, Ayn-iil-Kuddat-i Hemedani "rahmetullahi aleyh" haz- 
retleri, (Eliflain mfm)den elem, derd ma'nasim anlamisdir. Ciinki, ask ve mu- 
habbete elem lazimdir. Cok zeman sonra, Allahii teala lutf ederek, ihsan ede- 
rek, miitesabihatin te'vilinden ya'ni isaret etdikleri ma'nalardan bu fakire 
"rahmetullahi aleyh" az birsey bildirdi. Bu biiyiik denizden bu miskinin uy- 
gun yaratilmis topragina birkac damla serpildi. Ulema-i rasihine de, miite- 
sabihatin te'vilinden, isaret etdikleri ince bilgilerden cok seyler ihsan edil- 
digini anladim. Bize dogru yolu gosteren Allahii tealaya hamd olsun! Alla- 
hii teala, bize dogru yolu gostermeseydi, kendimiz bulamazdik. Rabbimizin 
Peygamberleri hep dogru soylemislerdir. Bildirdiginiz rii'yalann ta'birini, bu- 
lusdugumuzda soylerim. Onun yerine ince ma'rifetleri yazdim. Kusuruma 
bakmayiniz! Size ve dogru yolda olanlara ve Muhammed Mustafamn "aley- 
hi ve ala ihvanihissalevatii vetteslimatiil ula" izinde gidenlere selam olsun! 



Zikr et zikr, bedende ikon camn! 
Kalbin temizligi zikr iledir Rahmamn! 

-406- 



277 

IKiYUZYETMiSYEDiNCi MEKTUB 

Bu mektub, molla Abdiil-Hay icin yazilmisdir. (ilin-iil-yakin) ve (Ayn- 
iil-yakin) ve (Hakk-ul-yakin) bildirilmekdedir: 

Allahii teala, size herseyin hakikatini, dogrusunu bildirsin! Allahii te- 
alamn zatini, kendisini tammakda (ilm-iil-yakin) demek, Onun kudretini 
gosteren ayetleri, alametleri gormekdir. Bu ayetleri (Basnet) ile ya'ni 
kalb gozii ile gormege (Seyr-i af'aki) derler. Zat-i ilahinin siihudii ve huzu- 
ru ise, yalniz (Seyr-i eni'iisi) ile ilerlemekde olur. Bu seyr, salikin kendin- 
de olan ilerlemekdir. Farisi beyt tercemesi: 

Omiir boyu yol alsa, 
hep seyr eder kendinde. 

Salikin kendi disinda olan miisahedeleri, Allahxi tealamn zatini bildiren, 
isaretleri, alametleri gormekdir. Allahii tealamn kendisini miisahede etmek 
demek degildir. Hakaik-i Kur'aniyyeyi bilenlerin basi ve Ariflerin buyii- 
gii, islam dinine yardim edenlerin onderi olan hace Ubeydiillah "kuddise 
sirruhul akdes" buyurdu ki, (Seyr, ya'ni ilerlemek, iki durliidur: Dogru iize- 
rinde seyr ve daire xizerinde seyr. Dogru iizerinde seyr, uzaklarda dolasmak- 
dir. Daire iizerinde seyr ise, yaklasmakdir. Bir dogru iizerinde seyr, dile- 
gi kendi dairesinin disinda aramakdir. Daire iizerinde seyr ise, kendi kal- 
binin etrafinda donmekdir ve dilegi kendinde aramakdir). Goriiliiyor ki, 
his edilen veya Alem-i misalde goriilen, sekllerden herhangi biri olan ve nur- 
lar, lsiklar gerisinde bulunan tecelliler, goriinmeler hep (ilm-iil-yakm) 
hasil eder. Her ne sekl olursa olsun ve nasil nur olursa olsun, renkli nur ol- 
sun, renksiz nur olsun, sinirh olsun veya sonsuz olsun, biitiin diinyayi dol- 
dursun veya doldurmasin, nurlarin ve sekllerin hepsi, ilm-iil-yakin icinde- 
dir. Mevlana Abdiirrahman-i Cami "kuddise sirruhiissami" hazretlerinin 
(Leme'at) kitabindaki beytlerden farisi bir beytin tercemesi: 

Ey dost! Seni her yerde ararim, 
Her an senden haberler soranm. 

beytini aciklarken buyuruyor ki: (Bu beyt, dostu, afakda ya'ni insanin di- 
sinda gormegi haber veriyor. ilm-ul-yakfni bildiriyor). Bu siihud, maksad- 
dan, dilekden haber vermedigi icin, Onun huzurunu, ancak isaretlerle ve 
diisiincelerle hasil etdigi icin, atesi bildiren dumanin ve hararetin siihudii 
gibidir. Bunun icin, bu siihud, ilm-iil yakinden ileri gidemez. (Ayn-iil-ya- 
kin) bilgisi hasil edemez. Salikin varhgini yok edemez. 

Ayn-iil-yakin ise, ilm-iil-yakin ile bilindikden sonra, Allahii tealayi mii- 
sahede etmekdir. Bu siihud, salikin varhgini yok eder. Bu siihud cogahn- 
ca, salikin te'ayyiinii biisbiitiin yok olur. Kendi te'ayyiiniinden hicbirseyi 
miisahede etmez. Ya'ni kendinimiisahedede faniolur. Bu (Taife-i aliyye) 
"kaddesallahii teala esrarehiim" arasinda bu siihude (idrak-i basil ) denir. 

-407- 



(Ma'rifet) de derler. Bu idrak, cahillerde de, yuksek olanlarda da vardir. 
Fekat, birbirlerine benzemez. Yuksek olanlarda mahluklann siihudii, Al- 
lahii tealanin siihudiine manf olmaz. Belki onlar, Allahu tealadan baska 
hicbirseyi miisahede etmezler. Cahillerde boyle degildir. Mahluklann sii- 
hudii, Hak tealanin siihudiine manf olur. Bu siihudden haberleri olmaz. Bu- 
nu idrak etmezler. Bu ayn-iil-yakin, ilm-iil-yakini orter. Onceden ilm-iil- 
yakin de, ayn-iil-yakini ortiiyordu. Bu siihud hasil olunca saskinhk ve bil- 
gisizlik olur. ilm kalmaz. Biiyiiklerden birkaci "kaddesallahii teala sir- 
reh" buyurdu ki, (ilm-iil-yakin, ayn-iil-yakini orter. Ayn-iil-yakin de ilm- 
iil-yakini orter). Yine buyurdular ki, (Tarn ma'rifet hasil oldugunu anlamak 
icin, kendi sirnna bakmak ve orada hicbir bilgi bulmamak lazimdir. Boy- 
le olan kimsenin ma'rifeti tamdir. Ma'rifetin bundan otesi yokdur). Biiyiik- 
lerden birkaci da "kaddesallahii teala esrarehiimiil aliyye" buyurdu ki, 
(Allahu tealayi en cok taniyan arifin, Allahu tealayi bilmesi cok az olur, hay- 
rete diiser. Sasinr kahr). 

(Hakk-ul-yakfn) demek, yakin ya'ni anlamak kalmadikdan ve arif yok 
oldukdan sonra, Allahu tealayi miisahede etmekdir. Amma arifin Hak 
tealayi siihudii, Hak teala iledir "celle ve ala". Kendi miisahedesi degildir. 
Sultanin esyasini ancak kendi vasitalan tasir. Hakk-ul-yakin bilgisi, (Be- 
ka-billah) makaminda hasil olur. Hadis-i kudside, (Benimle isitir ve benim- 
le goriir) buyuruldu ki, bu makami gostermekdedir. Salikde tarn Fena ha- 
sil oldukdan, Zat-i ilahide ve sifatlannda fani oldukdan ya'ni zatdan ve si- 
fatlanndan baska herseyi unutdukdan sonra, Allahu teala salike yeni bir 
viicud, varhk ihsan eder. Onu saskinhkdan, sii'ursuzlukdan kurtanr. Sii'ur 
ve uyaniklik verir. ihsan olunan bu varhga (Viicud-i mevhub-i Hakkani) 
denir. Bu makamda, ilm-iil-yakin ile ayn-iil-yakin birbirini perdelemez, ort- 
mez. Siihud ile birlikde ilm vardir. ilm var iken de, miisahede etmekdedir. 
Arif bu makamda kendi te'ayyiiniinii Hak teala sanmisdir. Kendisinin 
mahluk olan te'ayyiinii oldugunu anlamamisdir. Ciinki, hicbir mahluku mii- 
sahede etmemekdedir. Tecelliyat-i suriyyede kendi te'ayyiinlerini ve suret- 
lerini, Hak teala olarak tammakdadir. Onlar kendisinin mahluk olan te'ay- 
yiinleridir. Bu te'ayyiinlerinde fani olmadigi icin bunlann miisahedesini, Sii- 
hud-i Hak sanmakdadir. Bu nerde, o nerde? Toprak icin olan nedir, her- 
seyin sahibi icin olanlar nedir? 

Cahiller bu sozleri isitince, (Tecellf-i surf) ile (Hakk-ul-yakfn)in birbir- 
lerinden baska olmadigini samrlar. Her ikisi de kendini Hak teala sanmak- 
dir. Fekat arif, Tecelli-i suride kendi suretine, sekline (Ben) der. Hakk-ul- 
yakinde ise, kendi hakikatine, oziine (Ben) der. Tecelli-i suride Hak tea- 
layi kendi goriir. Bu makamda ise, Hak tealayi Hak teala ile goriir. Ken- 
disi goremez. Goriiliiyor ki, Tecelli-i suride siihud sozii bir bakimdan 
soylenebilir. Ciinki, Hak teala ancak Hak teala ile goriilebilir. Bu da, 
hakk-ul-yakin mertebesindedir. Burada siihud demek, tarn yerinde olur. 
Zemanimizdaki birkac seyh, bu inceligi ve aynhgi anlamadiklan icin ve ya- 
kinlik deyince, maddelerin birbirine yakin olmasini diisiindiikleri icin, 
din biiyiiklerine dil uzatiyorlar. Hakk-ul-yakini yukarda acikladigimiz gi- 

-408- 



bi bildirenleri kotiiliiyorlar. Allahii tealayi tanimak, Tecelli-i suride hasil 
olur diyorlar. Halbuki Tecelli-i sun stilukiin ya'ni bu yolculugun baslan- 
gicinda hasil olmakdadir. Onlar buna hakk-ul-yakin diyorlar. Halbuki 
hakk-ul-yakin, yolun sonunda ele gecebilir. Onlann yolun sonunda kavus- 
duklan ve hakk-ul-yakin dedikleri, bize yolun basinda Tecelli-i surf ola- 
rak hasil olmakdadir. Allahii teala, diledigini dogru yola kavusdurur. 
Vesselam. 

278 

iKiYUZYETMiSSEKiZINCi MEKTUB 

Bu mektub, mo Ha Abdiilkerim-i Sennamiye yazilmisdir. Herkese, i'ti- 
kadi diizeltdikden ve islerini islamiyyete uydurdukdan sonra, kalbin sela- 
metde olmasina calismak lazim oldugu bildirilmekdedir: 

Allahii tealaya hamd olsun! Onun secdigi kullanna selam olsun! Karde- 
simin kiymetli mektubu geldi. Bizleri sevindirdi. Dostlanmiza olan nasiha- 
timiz sudur: i'tikadi, imam, Ehl-i siinnet velcema'at alimlerinin kitablann- 
da bildirdigine uygun olarak diizeltmelidir. Allahii teala onlann cahsma- 
sina bol bol iyilikler ihsan eylesin! Bundan sonra farz, vacib, siinnet, men- 
dub, halal, haram, mekruh, miistebeh olan fikh hiikmlerini ogrenmeli, her 
isi bunlara uygun yapmahdir. Imam ve isleri diizeltdikden sonra, kalbi 
Allahii tealadan baska seylere tutulmakdan kurtarmak lazimdir. Kalbin se- 
lameti icin de, kalbe Allahii tealadan baska hicbirseyin diisiincesini getir- 
memek lazimdir. Eger bir kimse, bin sene yasamis olsa, kalbine Allahii te- 
aladan baska hicbir diisiince hicbir zeman gelmemelidir. Bu soziimiiz yan- 
hs anlasilmasin. Kalbde diisiiniilen seyler, Allahii tealadan baska bilinme- 
meli demek istemiyoruz. Ciinki, tevhidi murakabe edenlerde de baslangic- 
da bu hal hasil olur. Bizim dedigimiz, kalbe hicbir zeman, hicbir diisiince 
gelmemelidir. Kalbe hicbir diisiincenin gelmemesi icin, Allahii tealadan bas- 
ka herseyi unutmak lazimdir. Oyle unutmahdir ki, birseyi diisiinmek icin 
kendisini zorlasa, diisiinemez olmahdir. Bu cok kiymetli ni'mete (Fena-i 
kalb) denir. Bu, yolun baslangicinda ele gecer. Vilayetin biitiin derecele- 
rine bundan sonra kavusulur. Farisi beyt tercemesi: 

Bir kimsede hasil olmazsa Fena, 
Hak tealaya yol bulamaz aslal 

Bu biiyiik ni'mete kavusduran yollann en kisasi, Ebu Bekr-i Siddikdan 
gelen yoldur "radiyallahii teala anh". Ciinki, bu biiyiiklerin yolu, Alem-i 
emrden baslamakdadir. Kalbden, kalbin sahibine yol aramislardir. Baska 
tarikatlerdeki riyazetler ve miicahedeler yerine, siinnete yapismislar, 
bid'atden sakinmislardir. [(Riyazet) nefsin istediklerini yapmamakdir. 
(Miicahede), nefsin istemediklerini yapmakdir.] Behaiiddin-i Buhari "kud- 
dise sirruh" hazretleri buyurdu ki, (Bizim yolumuz, yollann en kisasidir). 
Lakin siinnete yapismak cok giic birseydir. Bu biiyiiklere uyanlara, onla- 
nn yoluna katilanlara miijdeler olsun! Mevlana Nureddin-i Cami hazret- 

-409- 



leri buyurdu ki, farisi beytler tercemesi: 

Behaiyye, ne giizel goturiiciidiir! 
Yoteulan gizlice yerine goturur. 

Sozlerinin tadi salikterin kalbinden, 
Halvetde cite cekmek fikrini supurur. 

Bit cahil bu buyuktere dil uzatirsa, 
Cevab vermege degmez dersem iyi olur. 

Hep arslanlar, bu zincire baglanmislardir, 
Kurnaz tilki bu zinciri nasil kopanr? 

Kadi Muhammed Serifin mektubu geldi. Fakirlere olan asm sevgisi 
anlasildi. Hosumuza gitdi. Fakirin diiasini kendisine ulasdirmiz. Kardesi- 
miz seyh Habibullahin kiymetli mektubu da geldi. Babasinin vefat etdigi 
yazili idi. Hepimiz Allahii teala icin yaratildik. Sonunda Onun huzuruna va- 
racagiz. Fakirin "kaddesallahii teala sirrehiiraziz" diiasini ulasdinp bassag- 
ligi dileyiniz! Kendisine soyleyiniz ki, diia ile, Fatiha ile, istigfar ile merhum 
babasina imdad ve yardim eylesin! Cunki mezardaki olii, denizde bogulmak 
iizere olan kimse gibi imdad bekler. Oglundan veya anasindan, babasindan, 
kardesinden, arkadasindan gelecek olan bir diiayi bekler. 

Seyh Ahmedinin bu biiyiiklerin yoluna katildigini ve faidelendigini bil- 
diriyorsunuz. Allahii teala, bu dogru yolda ilerlemesini nasib eylesin! Ken- 
disi yeni musliman oldugu icin, ona farisi kitablarda yazili olan Iman bil- 
gilerini ve fikh hiikmlerini ogretiniz! Farz, vacib, siinnet, mendub, halal, ha- 
ram, mekruh ve mustebeh olan seyleri ogrensin ve bunlara gore islerini dii- 
zeltsin! (Giilistan), (Bostan) kitablanni ogrenmek ve ogretmek, iman ve fikh 
bilgileri yaninda, bosuna vakt gecirmek olur. Vesselam. 

279 

IKiYUZYETMiSDOKUZUNCU MEKTUB 

Bu mektub, molla Hasen-i Kismfriye "rahmetullahi aleyh" yazilmisdir. 
Kendisinin tesavvuf yoluna girmek ve Muhammed Bakibillah hazretleri- 
nin "kuddise sirruh" sohbet ve hizmetinde bulunmak ni'metine sebeb ol- 
dugu icin, ona siikr etmekde, bu arada Allahii tealamn, kendilerine verdi- 
gi ni'metleri bildirmekdedir: 

Allahii tealaya hamd olsun! Onun secdigi kullanna selam olsun! ihsan 
ederek, oksiyarak gonderdiginiz kiymetli mektubunuzu mevlana Mehdi Ah 
getirdi. Bizleri cok sevindirdi. Selametde olunuz! Seyh Muhyiddin-i Ara- 
binin "kuddise sirruh" [(Fiituhat) kitabinin besyiizellisekizinci babinda ve 
Abdiilvehhab-i $a'raninin (El-ye-vakit vel-cevahir) kitabinda yazili olan] 
hilafetlerinin sirasi, omrlerinin sirasina goredir soziiniin, onun hangi kita- 
binda yazili oldugunu soruyorsunuz. Kiymetli kardesim! Bu yaziyi, bundan 
cok once (Fiituhat-i mekkiyye) kitabinda gormiisdiim. $imdi cok dusiindiim. 
Kitabdaki yerini hatirhyamadim. Yine goriirsem insaallah bildiririm. 

-410- 



Ni'mete kavusmakhgima sebeb oldugunuz icin, size ne kadar sukr etsem 
azdir. O ihsanimzin karsihgini odiyemedigimi biliyorum. Bugunkii se'ade- 
timiz ve kazancimiz, hep o ni'metden hasil oldu. Bugiinku ahs verisimiz, hep 
o ihsaninizdan meydana geldi. Sizin o guzel aracihginizla oyle seylere ka- 
vusuldu ki, onlan cok az kimseler gorebilmisdir. Sizin bereketli vasitaniz- 
la oyle seyler verildi ki, pekaz kimse onlann tadini duyabilmisdir. ihsan- 
lann en kiymetlilerinden o kadar gonderdiler ki, coklanna ihsanlann en asa- 
gilanndan o kadar gelmemisdir. Ahvalin, makamlann, zevklerin, vecdle- 
rin, ulum ve ma'rifetlerin, tecellilerin ve zuhurlann hepsini yiikselmek 
icin merdiven gibi oniime serdiler. Yakinhk derecelerine ve kavusmak 
konaklanna ulasdirdilar. Anlatacak soz bulamadigim icin, kurb ve viisul ke- 
limelerini kullandim. Yoksa, kurb ve viisul kelimeleri o makama yaklasa- 
maz. Soz ile, isaret ile, siihud ile, hulul ile, ittihad ile, keyfiyyet ile, makam, 
mertebe demekle, zeman, mekan, ihata, sereyan, ilm, ma'rifet, cehl, hay- 
ret kelimeleri ile anlatilamaz. Farisi iki beyt tercemesi: 

Kusmndan nasil haber vereyim sana? 
Anka ile birlikde yasar daimal 

Ankamn admi herkes bilir annua 
Kusumun admi kimse bilmez asla. 

Allahu tealanin bu ihsanlan, bu sebebler diinyasinda sizin sebebinizle 
nasib oldu. Sizin sebeb olmak ni'metinizle ele gecen bu ihsanlan saymak, 
sizin ni'metinize de siikr etmek olacagi icin, kisaca yazildi. Boylece, sizin 
ni'metinizin siikninden az birsey yapilmis oldu. Size ve dogru yolda olan- 
lara ve Muhammed Mustafanin "aleyhi ve ala alihissalevatxi vetteslimat" 
izinde gidenlere selam olsun! 

280 

IKiYUZSEKSENINCi MEKTUB 

Bu mektub, hafiz Mahmuda yazilmisdir. Bu biiyiikleri sevmenin biitiin 
se'adetlerin sermayesi oldugu bildirilmekdedir: 

Allahu tealaya hamd olsun! Onun sevgili Peygamberine salat ve selam 
olsun! Once iyi dualanmi bildiririm. Mevlana Mehdi Ali ile gonderdiginiz 
kiymetli mektub geldi. Bizleri sevindirdi. Allahu tealaya hamd olsun ki, fa- 
kirlere olan sevginiz cokdur. Bu sevgi diinya ve ahiret se'adetlerine kavus- 
duran sebebdir. Aynhk giinlerinin uzamasi, bu sevginizi sarsmamisdir. 
Iki seyi elden kacirmamak lazimdir: Birincisi, islamiyyetin sahibine uymak 
"aleyhi ve ala alihissalatu vesselam". ikincisi, bagh oldugu rehberini "rah- 
metullahi teala aleyhim ecma'in" yalniz Allah icin sevmekdir. Bu iki sey var- 
ken, hiQ bir sey verilmese, hie uzulmemelidir. Birgiin gelir, elbet verirler. 
Fekat, Allah gostermesin, eger bu ikisinden birisi sarsihrsa, hasil olan hal- 
leri ve zevkleri istidrac bilmelidir. Bunlan harabhk ve yikim saymahdir. 
Dogru yol iste budur. insani herseye kavusduran ancak Allahu tealadir. 
Vesselam. 



411 



281 

IKiYUZSEKSENBiRiNCi MEKTUB 

Bu mektub, seyyid mir Muhammed Nu'mana "kaddesallahii teala sir- 
rehiil'aziz" \ azilimsdir. Silsile-i aliyye-i Siddikiyyeye baglanmaga siikr et- 
mekde, bu yolu ovmekdedir: 

Allahii tealaya hamd olsun! Onun secdigi kullanna selam olsun! Bu bii- 
yiik ni'metin siikrii hangi dil ile yapihr? Allahii teala, biz fakirleri, lmani- 
mizi, i'tikadimizi Ehl-i siinnet vel-cema'at alimlerinin "sekkerallahii tea- 
la sa'yehum" bildirdiklerine gore diizeltdikden sonra, Siddikdan gelen 
yola siiluk etmekle sereflendirdi. Bizleri, o biiyiiklerin mensublan yapdi. 
Bu fakire gore, bu yolda bir adim ilerlemek, baska yollarda yedi adim 
ilerlemekden daha faidelidir. Peygamberlere uyarak ve varis olarak, onla- 
nn kemalatina kavusduran yol ancak bu yiiksek tarikdir. Baska yollar, vi- 
layetin kemalatinin sonuna ulasdinr. Oradan Peygamberlik kemalatina ka- 
vusduran yol acilmamisdir. Bunun icindir ki, bu fakir kitablanmda ve 
mektublanmda, bu biiyiiklerin yolunun, Eshab-i kiramin "aleyhimiirndvan" 
yolu oldugunu yazdim. Eshab-i kiram veraset yolu ile, Peygamberlik kema- 
latindan cok seylere kavusduklan gibi, bu yolun sonuna varanlar da, onla- 
ra uyduklan icin, o kemalatdan cok seylere kavusurlar. Bu yolun basinda 
ve ortasinda olanlar, sonunda bulunanlan cok sevdikleri icin, (Kisi, sevdi- 
gi ile beraber olur) hadis-i serifindeki miijdeye kavusurlar. [Bu hadis-i 
serifi, Abdullah ibni Mes'uddan "radiyallahii teala anh" (Buhari) ve (Mus- 
lim) bildirmekdedir. (Kunuz-iid-dekaik)da da yazihdir.] Bu yola girip de, 
birseye kavusamiyan ve zarar eden kimse, bu yolun edeblerini gozetmiyen 
ve yenilikler, reform yapan ve edeblere uymayip, rii'yalanna, hulyalanna 
uyan kimsedir. Bu kimsenin yoldan cikmasinda, felakete siiriiklenmesin- 
de, yolun giinahi nedir? O, rii'yalannin, hulyalannin yolunda gitmekdedir. 
Tiirkistan yoluna donmiisdiir. Ka'be yolundan sapmisdir. Elbette haci 
olamaz. Farisi beyt tercemesi: 

Korkanm ki, ey cahil, Ka'beye varamazsm! 
Ka'beyi sayiklama, Tiirkistan yolundasm! 

Oradaki sevdiklerimizin ve bu tarika girenlerin toplandiklan ve cahsdik- 
lan bir sirada sizin oradan aynlmanizi iyi gormuyorum. Bundan once bize 
gelmenizi isaret etmis idi isem de, bu yolculugunuz sartlara bagh idi. Sim- 
di de bu sartlan gozetmelisiniz! Birkac istihare yaparak kalbinizde rahat- 
hk, genislik oldugunu iyi anladikdan sonra ve yerinize birini oturtarak ora- 
daki cahsmalann sarsilmayacagi te'min edildikden sonra, buraya gelmeniz 
dogru olabilir. Bu sartlar yapilmazsa, oradaki cahsmalan bozmayiniz! Ta- 
liblerin toplulugunu gevsetmeyiniz! Daha cok yazmiyorum. Vesselam. 



Yiizbin ok re kihnc yapamaz asia, 
Goz yasinin seher vakti yapdigim. 
Diismam kaciran, siingiileri, cok def'a, 
Toz haline getirir, bir mii'minin diiasi. 

-412- 



282 

IKiYUZSEKSENiKiNCI MEKTUB 

Bu mekf fib, Bedi-uz-zemana gonderilmisdir. Hizir "aleyhisselam" ve il- 
yas "aleyhisselam" ile bulusmagi bildirmekdedir: 

Allahii tealaya hamd olsun! Onun secdigi kullanna selam olsun! Cok ze- 
mandan beri, sevdiklerimiz Hizir "ala nebiyyina ve aleyhissalatii vesselam" 
icin soruyorlar. Onun icin bu fakire lazim olan bilgi verilmediginden cevab 
yazmiyordum. Bugxin sabah vakti toplanmisdik. ilyas "aleyhisselam" ile Hi- 
zir "ala nebiyyina ve aleyhimessalevatu vetteslimat" ruhani sekllerde gel- 
diler. Hizir "aleyhisselam" ruhani olarak dedi ki, (Biz ruhlar alemindeniz. 
Allahii teala, bizim ruhlanmiza oyle kuvvet vermisdir ki, insan seklini ah- 
nz. insanlann yapdigi isleri, bizim ruhlanmiz da yapar. insanlann yapdi- 
gi gibi yuriiriiz, dururuz, ibadet ederiz). (Nemazlan safi'i mezhebine gore 
mi kilarsiniz?) dedim. (Biz islamiyyete uymakla emr olunmadik. Kutb-i me- 
dann islerine yardim ederiz. Kutb-i medar safi'i mezhebinde oldugu icin, 
biz de onun arkasinda safi'i mezhebine gore kihyoruz) dedi. Bu soziinden 
anlasildi ki, bunlann ibadetine sevab yokdur. Yaninda bulunduklan kim- 
seler gibi ibadet ederler. ibadetin yalniz seklini yaparlar. Bu konusmadan 
da anladim ki, vilayetin kemalati safi'i mezhebine uygundur. Peygamber- 
lik kemalatimn hanefi mezhebine baghhgi vardir. Kiyamete kadar hie Pey- 
gamber gelmiyecekdir. Bu iimmete bir Peygamber gonderilse idi, hanefi 
mezhebine gore ibadet ederdi. Hace Muhammed Parisa "kuddise sirruh" 
hazretlerinin, (Fiisul-i sitte) kitabindaki, (Hazret-i Isa "ala nebiyyina ve aley- 
hissalatii vesselam" gokden indikden sonra, imam-i a'zam Ebu Hanife 
"radiyallahu teala anh" mezhebine gore is yapar) soziiniin ne demek oldu- 
gu simdi anlasildi. Bu iki biiyiikden yardim ve diia istemegi diisiindum. (Al- 
lahii tealanin lutfune, ihsanma, ni'metlerine kavusan bir kimseye biz ne ya- 
pabiliriz?) dedi. Sanki kendilerini aradan cekdiler. Hazret-i ilyas "ala ne- 
biyyina ve aleyhissalatii vesselam" bu konusmaya hie katilmadi. Birsey 
soylemedi. Vesselam. 

283 

IKiYUZSEKSENUCUNCU MEKTUB 

Bu mekf fib, soli Kurbana y azilnnsdir. Resulullahin mi'rac gecesinde Al- 
lahii tealayi gormesi diinyada olmayip ahiretde oldugu bildirilmekdedir: 

Siial: Ehl-i siinnet alimleri, sozbirligi ile diyor ki, Allahii tealayi diinya- 
da kimse gormez. Hatta, Ehl-i siinnet alimlerinin cogu, (Resulullah "aley- 
hi ve ala alihissalevatii vetteslimat" mi'rac gecesinde Allahii tealayi gorme- 
di) dediler. Huccet-ul-islam imam-i Gazali, (Resulullahin "aleyhissalatii ves- 
selam" mi'rac gecesinde Rabbini gormedigi daha dogrudur) demisdir. Sen 
ise, o Serverin mi'rac gecesinde gordiigiinii bildiriyorsun. Bunu nasil acik- 
larsin? 

Cevab: O Server "aleyhissalatii vesselam" mi'rac gecesinde, Rabbini diin- 
yada gormedi. Ahiretde gordii. Cunki, O Server "aleyhissalatii vesselam" 
o gece, zeman ve mekan cevresinden disan cikdi. Ezeli ve ebedi bir an bul- 

-413- 



du. Baslangici ve sonu, bir nokta olarak gondii. Cennete gideceklerin, bin- 
lerce sene sonra, Cennete gidislerini ve Cennetde oluslanni o gece gordii. 
Eshab-i kiram arasinda mail en cok olanlardan Abdurrahman bin Avf, Es- 
hab-i kiramin "ndvanullahi teala aleyhim ecma'in" fakirlerinden besyiiz se- 
ne sonra Cennete girecekdir. Onun besyiiz sene gecdikden sonra Cenne- 
te girdigini gordii. Ona, nicin gee kaldigini sordu. iste o makamdaki gor- 
mek, diinyada gormek degildir. Ahiret gormesi ile gormekdir. Ehl-i siin- 
net alimleri, diinyada goriilemez buyurdular. Biz ise, ahiretdeki gormek- 
le gordiigiinii soyliiyoruz. Bu gormegi diinyada gordii demek de, mecaz ola- 
rak denilmisdir. Diinyadan gidip gordiigii ve yine diinyaya geldigi icin de- 
nilmisdir. Herseyin dogrusunu Allahii teala bilir. 

284 

IKiYUZSEKSENDORDUNCU MEKTUB 

Bu mektub, molla Abdiilkadir-i Enbaliye yazilmisdir. Haller, vecdler, 
Alem-i em re bagh seylerdir. Bunlari bilmek Alem-i halk ile olur. Bu mek- 
tubda bildirilenler, eski ma'rifetlerdir. Bunlarin yenisi biiyiik ogluna yaz- 
digi mektubda bildirilmisdir: 

Insanin bir goriinen zahiri vardir. Bir de goriinmiyen batini vardir. in- 
sanin zahiri Alem-i halkdan yapilmisdir. Batini Alem-i emrdendir. Tesav- 
vuf yolunun basinda ve ortasinda haller, vecdler, miisahedeler ve tecelliler 
hasil olur. Bunlar insanin batini olan Alem-i emre bagh seylerdir. Bu yo- 
lun sonunda hasil olan saskinlik, cehalet, acz ve iimmidsizlik gibi seyler de, 
Alem-i emre baghdir. insanin zahiri kuvvet bulunca, bu da bu seylerden pay 
ahr. Her ne kadar devamh olmaz ise de, birseyler hasil olur. (Kerimlerin sof- 
rasindan topraga da bir pay diiser) soziinde oldugu gibi, Alem-i emrde olan- 
lardan Alem-i halka da biraz serpilir. Zahirin asl isi, biitiin bunlari bilmek- 
dir. Cunki, batinda bunlar hasil olur. Fekat bunlari bilmez. Zahir olmasay- 
di, birsey bilinmez, hasil olan seyler birbirinden ayird edilemezdi. Tesav- 
vuf yolunda ilerlemenin ve makamlann Alem-i misalde isaretlerle goste- 
rilmesi, zahirin anlamasi icindir. Goriiliiyor ki, haller batin icindir. Bu hal- 
leri bilmek zahir icindir. Bundan anlasihyor ki, hallerini bilen Evliya ile hal- 
lerini bilmiyen Evliyada hallerin bulunmasi bakimindan aynhk yokdur. Bu 
halleri bilmek bakimindan fark olabilir. Bunun gibi, bir adam cok acikir, ac- 
hk dayanamiyacak kadar artar. Adam kivranir durur. Bu sikintilara achk 
dendigini de bilir. Baska birisi de, boyle achkdan kivranir. Fekat, bu sikin- 
tilara achk denildigini bilmez. Bunlarin ikisinde de achk hali vardir. Ara- 
lannda aynhk yokdur. Aynhklari, yalniz achk denildigini bilmekde ve 
bilmemekdedir. 

Hallerini bilmeyenler de ikiye aynhr: Birincileri, hallerin hasil oldugu- 
nu bilmez. Degisik degisik haller oldugunu anlamaz. ikincileri, bu degisik- 
likleri bilir. Fekat, her bir halin ne oldugunu bilmez. Bu ikincilere de ilm 
sahibi denir ve irsad etmege elverisli olurlar. Halleri birbirinden ayirmak, 
her rehberin yapacagi is degildir. Belki, yiizlerce sene gecdikden sonra, bu 
ni'mete kavusan biri bulunabilir. Baskalan kendi hallerini, bu ni'met sahi- 
binden ogrenirler. Uliil'azm olan Peygamberler "salevatiillahi teala ve 

-414- 



teslimatuhu aleyhim" birbirinden yiizlerce sene sonra gonderilirdi. Ayri 
hiikmler, baska baska dinler, bunlar ile gonderilirdi. Baska Peygamberler 
"aleyhimiissalevatu vettehiyyat" onlarin dinlerine uyarlardi. Yalniz onla- 
nn hukmlerini bildirirlerdi. Farisi mism' tercemesi: 

Herkesin isi icin, yaratir bir kulunu. 

Vesselam. 

285 

IKiYUZSEKSENBESINCi MEKTUB 

Bu mektub, mir seyyid Muhibbullah-i Mankpurfye yazdmisdir. Sima', 
raks ve vecd iizerinde bilgi vermekde, ruhdan aciklama yapmakdadir: 

Bismillahirrahmanirrahim. Allahii tealaya hamd olsun! Onun secdigi kul- 
larina selam olsun! Allahii teala, sana herseyin dogrusunu diisiinen ve 
dogrusunu bulan akl versin ve herseyin dogrusunu bildirsin! Vecd ve sima' 
[ya'ni kaside, ilahi dinliyerek kendinden gecmek, kimlere faidelidir? Bun- 
lar], halleri degisen, her zemanda baska dxirlii olan, bir zeman su'urlu, bir 
zeman sii'ursuz olan kimseler icin faidelidir. Bunlara (Erbab-i kuliib) de- 
nir. Bunlara Allahii tealanin sifatlan tecelli eder. Her sifatin tecellisinde 
baska bir hal ahrlar. Sonsuz olan sifatlann ve ismlerin tecellileri, te'sirle- 
ri altinda halden hale donerler. Halleri degisir, dilekleri hep degisir. Bun- 
lar devamh bir halde kalamaz. Zemanlan degismeden olamaz. Bir zeman 
(Kabz) ya'ni sikinti, baska zeman (Bast) sevinc icindedirler. Bunlara (ibn- 
iil-vakt) de denir. Hallerin te'siri altinda maglubdurlar. Bir zeman yiikse- 
lirler. Baska zeman, asagi derecelere diiserler. 

Tecelliyat-i zatiyyeye kavusanlar kalb makamindan yukan cikmislar, kal- 
bin sahibine varmislardir. Hallere kole olmakdan kurtulmuslar, halleri 
verene ulasmislardir. Bunlann vecd ve sima'a ihtiyaclan yokdur. Ciinki, ze- 
manlan degismez. Halleri devamhdir. Daha dogrusu vaktleri ve halleri yok- 
dur. Bunlara (Ebiil-vakt) ve (Erbab-iit-temkin) denir. Bunlar kavusmus- 
lardir. Hie geri donmezler. Birsey gayb etmezler. Birsey gayb etmiyen, bir- 
sey bulmaz. Evet, sona kavusanlar arasinda, vaktleri devamh oldugu hal- 
de, sima'dan faidelenenler de vardir. Bunlan biraz asagida aciklayacagiz. 
Insaallahii teala. 

Siial: Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem", (Allahii teala ile oyle vak- 
tim olur ki, o anda hicbir melek ve hicbir Peygamber bana yaklasamaz) bu- 

yurdu. Bu hadis-i serif vaktin devamh olmadigini gostermiyor mu? 

Cevab: Bu hadis dogru ise, alimlerin cogu, burada bildirilen vaktin de- 
vamh oldugunu anlamislardir. Soyle de deriz ki, devamh olan vaktde ara- 
sira hususi haller de olur. Bu hadis-i serif, bu halleri bildirmekdedir. 

Siial: Teganni dinlemek, bu hallerin bulundugu zeman belki faideli 
olur. Boyle olunca, nihayete kavusanlar da, bu halleri elde etmek icin si- 
ma'a muhtac olur. 

Cevab: Bu haller, nemaz kilarken hasil olmakdadir. Nemazin disinda da 

-415- 



hasil olursa, nemazin te'siri iledir. Hadis-i serifde, (Goziimiin nuru nemaz- 
dadir) buyuruldu. Bu hadis-i serif, belki cok seyrek olan bu halleri goster- 
mekdedir. Baska bir hadis-i serifde, (Kulun Rabbine en yakin oldugu ze- 
man, nemazdaki zemamdir) buyuruldu. Alak suresi ondokuzuncu son 
ayetinde mealen, (Secde et, Rabbine yaklas!) buyuruldu. Allahii tealaya ya- 
kinhk cok oldugu zeman, baskalannin bulunmasi, araya kansmalan da o 
kadar azahr. Bu hadis-i serif ve bu ayet-i kerime gosteriyor ki, o vakt, ne- 
mazda olan vaktdir. Vaktin devamli ve kavusmanin araliksiz oldugu, tesav- 
vuf biiyiiklerinin soz birliginden de anlasilmakdadir. Ziinnun-i Misri buyu- 
ruyor ki, (Geri donen, yalniz yoldan donmiisdiir. Kavusan, geri donmez). 

(Yad-i dast), devamli huzur demekdir. Her an Allahii tealanin huzurun- 
da olmakdir. Bu ni'met, bu yolun biiyiikleri olan, Hacegan "kaddesallahii 
teala ervahahiim ve esrarehiim" hazretlerinin yolunda calisanlann eline gec- 
mekdedir. Vaktin devamli oldugunu inkar etmek, sona varamamayi gos- 
terir. Biiyiiklerden birkaci, mesela ibni Ata ve benzerleri "rahmetullahi te- 
ala aleyhim ecma'in", (Allahii tealaya kavusdukdan sonra, beseriyyet hal- 
lerine doniilebilir) demisdir. Bu sozden, vaktin devamsizhgi anlasihr. Fe- 
kat, sozlerine dikkat edilirse, (Doniilebilir) diyorlar. (Donenler vardir) de- 
miyorlar. Ciinki, insanhk sifatlanna donen hie olmamisdir. Boyle oldugu- 
nu erbabi iyi bilir. Buradan anlasildi ki, tesavvuf biiyiikleri, vasil olanin ge- 
riye donmiyecegini sozbirligi ile bildirmisdir. Bu sozbirliginden aynlan 
birkac kisi, donmek caizdir demisdir. 

Sona varanlardan bircoklan yiiksek derecelerden bir dereceye kavus- 
dukdan ve (Cemal-i ilahf)yi miisahede hasil oldukdan sonra, kendilerine 
sogukluk ve gevseklik hasil oluyor. Boylece kavusdurucu mertebelere 
yiikselmeleri duruyor. Bunlann daha kavusduracak konaklan asmasi lazim- 
di. Yaklasdiran derecelerin hepsini gecmemislerdi. Bu soguklukla beraber, 
yiikselmek, yaklasmak arzusundadirlar. iste bu vakt sima' bunlara faide ve- 
rir. Hararetlerini, enerjilerini artdinr. Sima' yardimi ile yaklasdinci mer- 
tebelere yiikselir. Siikunet buldukdan sonra, bu mertebelerden geri doner- 
ler. Fekat inerken, o makamlardaki hallerini gayb etmezler. Bu vecd, bu bu- 
lus, gayb etdikden sonra olan bulus degildir. Ciinki vuslati, huzuru hie 
gayb etmezler. Her an kavusmus olduklari halde, kavusdurucu konaklara 
yiikselmeleri icindir. Sona gelenlerden vasil olanlann sima'lan, vecdleri de 
boyledir. Fena ve Bekaya kavusanlara cezbe verirler. Lakin sogukluklan, 
gevseklikleri oldugu icin, yiiksek konaklara cikabilmek icin, yalniz cezbe 
is goremez. Sima' da lazim olur. 

Tesavvuf biiyiiklerinden bircoklan da "kaddesallahii teala esrarehiim", 
vilayet derecesine kavusdukdan sonra, nefsleri kulluk makamina iner. 
Ruhlan, kendi makamlannda cenab-i Hakka karsidir. Kulluk makaminda 
bulunan nefs-i mutmeinneden her zeman ruha yardim gelir. Ruh bu yardi- 
mi ile matluba asina olur. Bu biiyiikler, ibadetle rahat ederler. Kulluk va- 
zifelerini gormekle siikunet bulurlar. Yiikselmek arzulan azdir. islamiyye- 
te uymak nuru ile parlamislardir. Kalb gozleri, siinnete uymak siirmesi ile 
kuvvet bulmusdur. Bunun icin, keskin gorusliidiirler. Uzakdan oyle seyler 
goriirler ki, yakinda olanlar onlan goremez. Yiikselmeleri az ise de, nur- 
lari cokdur. Ashn nurlari ile aydinlanmislardir. Bu makamlannda iken 

-416- 



sanlan, kiymetleri buyiikdur. Sima'a, vecde ihtiyaclan yokdur. Sima' ye- 
rine ibadetlerden istifade ederler. Asldan aldiklan nurlar, yiiksek ma- 
kamlara cikmis gibi faide verir. Sima' ve vecde duskxin olan taklidciler, bun- 
larin yiiksek sanlanni bilmedikleri icin kendilerini asik, bunlan zahid sa- 
nirlar. Ask ve muhabbet yalniz raksda, vecdde bulunur derler. 

Sona kavusanlardan bircoklan da vardir ki, (Seyr-i ilallah) yolculu- 
gundan ve (Beka-billah) makamina kavusdukdan sonra, bunlara kuvvet- 
li cezbe ihsan ederler. Kanca takip ceker gibi siiriiklerler. Orada sogukluk 
bulasmaz. Gevseklik gelmez. Yukselmek icin, sasilacak seylere ihtiyacla- 
n yokdur. Bunlann dar olan halvetlerine sima' ve nagme yanasamaz. Vecd 
ve tevaciid ile ilisikleri yokdur. Yetisebilecek en son mertebeye cekilir, ulas- 
dinhrlar. O Servere "aleyhissalevatu vetteslimat vettehiyyat" uymak saye- 
sinde, O Servere "sallallahu aleyhi ve sellem" mahsus olan makamdan pay 
alirlar. Boyle kavusmak ancak (Efrad) denilen secilmislere nasib olur. 
(Kutb)lar da, bu makamdan pay alir. Ancak Allahu tealanin ihsani ile, so- 
man sonuna kavusan bir secilmisi, bu aleme geri cevirirlerse ve yaradilis- 
da uygun olanlan yetisdirmek vazifesi buna verilirse, nefsini kulluk maka- 
mina indirirler. Ruhu, nefsden ayri olarak, Allahu tealaya dogru olur. is- 
te bu, ferdiyyet kemallerine sahibdir. Kutblann yetisdirme yetkisine ma- 
likdir. Burada, Kutb dedigimiz, (Kutb-i irsad)dir. (Kutb-i evtad) degildir. 
Zil makamlannin bilgileri ve asl makamlannin ma'rifetleri kendisine ve- 
rilmisdir. Daha dogrusu, onun makaminda, ne zil vardir, ne de asl vardir. 
Zilden, asldan ileri gecmisdir. Boyle bir kamil ve mukemmil cok ender ye- 
tisir. Asrlardan, uzun yillardan sonra, bir dane bulunursa, yine biiyiik 
ni'metdir. Hersey onunla nurlanir. Onun bir bakisi, kalb hastahklanni gi- 
derir. Bir tevecciihii, begenilmiyen kotii huylan silip supiiriir. Uruc makam- 
lannin hepsinden daha yukanya cikmis kulluk makamina inmisdir. ibadet 
etmekde rahat bulmusdur. Vilayet makamlannin en ustiinii olan (Abdiy- 
yet) makaminda yerlesen secilmisleri de vardir. (Mahbubiyyet mansa- 
bi)na kabiliyyet de buna verilir. Bu ise, Vilayet mertebesinin biitun kemal- 
lerini tasimakda ve da'vet derecesi makamlannin hepsini icine almakda- 
dir. (Vilayet-i hassa)dan ve (Niibiivvet makami)ndan pay almakdadir. 
Onun sanini su misra' kisaca bildirmekdedir. Farisi misra' tercemesi: 

Biitun giizellerde bulunan, yalniz sende vardir! 

Baslangicda olanlara, vecd ve sima' zararhdir. Yiikselmesine engel olur. 
Sartlanna uygun olsalar da zararhdirlar. Sima'in sartlan, bu mektubun so- 
nunda, insaallah bildirilecekdir. Bunun vecdi bozukdur. Hal kaplamasi suc- 
dur. Hareketleri tabi'idir. isteklerine, nefsinin sehvetleri kansmisdir. Bas- 
langicda olan, mubtedi denilenler, (Erbab-i kulub) olmiyanlardir. Erbab-i 
kulub olanlar yoldakilerdir. Mubtedi ile muntehi arasinda bulunanlardir. 
Muntehi demek, sona varmis, (Fanf-fillah) ve (Bakf-billah) olmus demekdir. 
Bunun da dereceleri vardir. Kavusmanin da mertebeleri vardir. Her derece, 
her mertebe, birbirinin ustundedir. Bu mertebeler sonsuzdur. Kavusmakla 
bitmez, tukenmez. Sima', yoldakilere ve miintehilerin birkacina faidelidir. 
Bunu, yukanda bildirmisdik. $unu da bildirelim ki, Erbab-i kulub, sima'siz 
olamaz demek istemiyoruz. Cezb olunmiyanlar, [cekilmekle sereflenmi- 

-417- Mektubat Tercemesi: - F:27 



yenler], siki riyazetler, agir miicahedeler yardimi ile ilerliyebilirler. Sima' ve 
vecd, yalniz bunlara yardimci olur. Erbab-i kulub, meczublardan ise, cezbe 
yardimi ile ilerlerler. Sima' bunlara lazim degildir. Sunu da soyliyelim ki, cezb 
edilmiyen Erbab-i kulub icin, sima' her zeman faideli olmaz. Bundan yardim 
gorebilmek icin sartlar vardir. Bu sartlar gozetilmezse zararh olur. 

Sima'in sartlanndan biri, kendini yiiksek bilmemekdir. Temam oldugu- 
nu sanirsa ilerliyemez. Evet, sima' bunu da biraz ilerletirse de sxikun bul- 
dukdan sonra, o makamdan geri iner. Sima'in bundan baska sartlan, tesav- 
vuf buyiiklerinin kitablannda, (Avarif-iil-me'arif) ve benzerlerinde yazi- 
lidir. Zemanimiz tarikatcilerinin cogunda, bu sartlar yokdur. $imdi yapil- 
makda olan sima' ve rakslarm ve toplantilarm zararh oldugu acikdir. Bun- 
lann ilerletmeleri nerede? Hie ilerletmezler. Yardim etmekden cok uzak- 
dirlar. Faide yerine zarar verirler. 

TENBIH 1: [(Sima'), ilahi, mevlid ve kaside ve Kur'an-i kerimi tegan- 
ni ile okuyanlan dinlemek demekdir. (Raks), eli, ayaklan tempo ile oynat- 
mak ve dans demekdir.] Sima' ve raks, muntehilerden birkacina da lazim- 
dir dedik. Ciinki yiikselecek cok mertebeleri bulundugu icin, yolda sayihr- 
lar. Erisilebilecek mertebelere yiikselmedikce muntehi olmaz, sona varmis 
sayilmazlar. Seyr-i ilallah sonuna vardiklan icin, bunlara muntehi denilmis- 
dir. Bu seyrin sonu, salikin mazhar oldugu isme kadardir. Fekat, bu seyr- 
den sonra, bu ismde ve isme bagh seylerde de seyr vardir. Bu ismdeki ve 
kavusanlann bildikleri seylerdeki seyrden sonra, ismin sahibine vanp, bu- 
rada Fena ve Beka hasil edince, tarn muntehi olur. Seyr-i ilallahin dogru- 
su da budur. isme kadar olan seyre de, (Seyr-i ilallah) denilmis, o merte- 
bede olan Fenaya ve Bekaya da, (Vilayet) adi verilmisdir. (Seyr-i lillah) son- 
suzdur denilmesi, Bekadaki seyr icindir. Biitiin konaklan gecdikden son- 
radir. Bu seyrin sonsuz olmasi demek, o ismde seyr olunursa ve bu ismde- 
ki sii'unlarin herbiri ile ayri ayri ahlaklanirsa, sonuna vanlmaz demekdir. 
Ciinki, her ismde sonsuz sii'unlar bulunmakdadir. Eger yiikselirken, onu 
bu ismden gecirirlerse, bir adimda gecebilir ve sonun sonuna varabilir. Eger 
orada yok olursa, cok serefli olur. Yok eger insanlan yetisdirmek icin, ge- 
ri indirirlerse, cok biiyiik ustunliik olur. Bu isme kavusmanin kolay bir sey 
olacagini sanmamahdir. Bu ni'mete kavusabilmek icin, can feda etmek la- 
zimdir. Acaba kimi bu biiyiik ni'mete kavusdurmakla sereflendirirler? 

Tenzih ve takdis sanilan mertebe cok olur ki, tesbih ve tenkisdir. Hatta 
cok mertebeler vardir ki, tenzih samhrlar. Halbuki, ruh makamindan da asa- 
gidirlar. Arsin iistiindeki tenzih gibi goriinen de, tesbih dairesinin icinde ola- 
bilir. Miinezzeh olarak [ya'ni mahluklarla ilgisi olmiyarak] goriinen sey, ruh 
aleminden olabilir. Ciinki Ars, maddeli, cihetli, olciilii seylerin sonudur. Ruh 
alemi, cihetli, olciilii alemin disindadir. Ciinki ruh, [madde degildir] mekan- 
sizdir. Bir yere sigmaz. Ruhun, Arsin disinda oldugunu soylemek, seni sa- 
sirtmasin. Ruhu kendinden uzak sanma! Araniz cok acik zan etme! Oyle de- 
gildir. Ruh mekansiz olmakla beraber, onun icin her yer birdir. Arsin disin- 
da demekle, baska sey anlatilmakdadir. Oraya varamiyana anlatilamaz. 

[Ruh, radyo dalgalanna benzetilebilir. Bu dalgalar madde degildir. Yer 
kaplamazlar. Boyle olmakla birlikde, her yerde vardirlar denir. Ciinki, 

-418- 



her yerde bulunan radyoda ses hasil ediyorlar]. 

Tesavvuf buyuklerinden bircogu, ruh makamina vannca, onu Arsin 
iistiinde buluyorlar. Ruhun tenzihini [ya'ni, maddelere benzememesini], Al- 
lahii tealanin tenzihi saniyorlar. Ruh makaminin bilgilerini, ma'rifetlerini, 
ince, gizli seyler zan ediyorlar. Allahii tealanin Ars iistiinde istivasini an- 
ladik diyorlar. Halbuki onlann gordiikleri nur, ruhun nurudur. Bu fakir 
"kaddesallahii teala sirrehul'aziz"de, bu makam hasil olunca, sasmp kal- 
misdim. Bereket versin, Allahii tealanin yardimi imdadima yetiserek, bu 
tehliikeden kurtanlmisdim. O nurun, ruhun nuru oldugunu, Allahii teala- 
nin nuru olmadigini anlamisdim. Bize bu dogru yolu gosteren Allahii tea- 
laya hamd olsun! Allahii teala, bize dogru yolu gostermeseydi biz onu bu- 
lamazdik. Ruh, mekansiz oldugu icin, anlasilamiyacak bir mahluk oldugu 
ipin, insani sasirtmakdadir. Dogruyu aciga cikaran Allahii tealadir. Dog- 
ru yolu gosteren ancak Odur. 

Bunlardan birkaci, Arsin iistiindeki ruhun nuru ile nurlanarak geri do- 
nerler ve onunla Beka hasil ederler. Kendilerini, tesbih ile tenzihi birlik- 
de tasiyor sanirlar. Bu nuru kendilerinden ayn bulurlarsa, cem'den sonra 
fark, ya'ni birlesdikden sonra aynlmak makamina kavusduklanni sanirlar. 
Tesavvufculann boyle yanilmalan cok olmusdur. insani boyle yanilmak- 
dan ve korkulu yerlerden koruyan ancak Allahii tealadir. 

Ruh, bu madde alemine gore, her ne kadar maddesiz ve anlasilamiyacak 
ise de, hie anlasilamiyana gore anlasihr olmakdadir. Sanki bu madde alemi 
ile, hie maddesiz olan mukaddes varhk arasinda bir gecid gibidir. Bunun icin, 
her ikisine de yakinhgi vardir. Her iki bakimdan da incelenebilir. Hicbirse- 
ye hie benzemiyen varhk ise boyle degildir. Maddeli varhklarin, akhn, an- 
layisin, Ona hicbir baghhgi yokdur. Bundan dolayi salik, ruhun biitiin ma- 
kamlanni gecmedikce, o isme varamaz. Goriiliiyor ki, once goklerin her ta- 
bakasini ve Arsi gecmek lazimdir. Madde aleminden biisbiitiin cikmahdir. 
Bundan sonra mekansiz, maddesiz olan (Alem-i ervah) mertebeleri de 
asilmahdir. Bundan sonra bu isme vanlabilir. Farisi beyt tercemesi: 



Efendi, yiikseldim, kavusdum saniyor, 
Kendini begenmis, yerinde sayiyor. 



Allahii teala, mahluklara benzemekden cok uzakdir. O otelerin otesi, da- 
ha otesidir. Bu (Alem-i halk) denilen madde, olcii aleminin otesi (Alem-i 
emr)dir. Alem-i emrin otesi, ismlerin ve sii'unlann zillerinin ve asllannin top- 
luca ve ayn ayn mertebeleridir. Bu zil ve asl ve mahluklar ve ilahi ve toplu 
ve ayn ayn biitiin mertebelerin otesinde hakiki matlubu aramahdir. Boyle ara- 
mak ni'metini acaba kime ihsan ederler? Hangi tali'liyi bu se'adetle sereflen- 
dirirler? Bu Allahii tealanin oyle bir ihsamdir ki, diledigine verir. Allahii te- 
ala, biiyiik ihsan sahibidir. Cok yiiksekleri istemelidir. Yolda ele gecenlerle 
oyalanmamahdir. Bunlann otesini aramahdir. Arabi beyt tercemesi: 

Sergiliye karusmak, ele gecer mi acaba? 
Yiiksek daglar ve korkunc tehliikeler var aradal 

TENBIH 2: Sonsuz kavusmak ve devamh vakt, ancak mutlak Fenadan 

-419- 



sonra, Beka-billah ile sereflenen kimseye nasib olur. Bunun (ilni-i hiisu- 
li)si, (ilm-i huzurf)ye donmiisdur. Bu sozumiizii daha acikliyalim: Bir kim- 
senin, kendi disinda bulunan birseyi bilmesi icin, o seyin goruntusiiniin zihn- 
de hasil olmasi lazimdir. Goriintu hasil olmaksizin bilmege, (ilm-i huzuri) 
denir. insan kendisini, ilm-i huzuri ile bilir. Ciinki kendisi, kendi zihninde 
vardir. (ilm-i husuli)de, bilinen seyin goruntiisu zihnde bulundukca, o sey 
bilinir. Zihndeki suret yok olunca, o sey unutulur. Bundan dolayi, ilm-i hu- 
suli devamli olamaz. ilm-i huzuri boyle degildir. Bilinen sey, hie unutulmaz. 
Insan kendisini, ilm-i huzuri ile bilmekdedir. Kendisi zihnde hep var oldu- 
gundan, insan kendini hie unutmaz. Beka-billah, ilm-i huzuri ile olur. Hie 
unutulmaz. Bunu yanhs anlamamahdir. Beka-billah, kendini Hak bul- 
makdir sanmamahdir. Tesavvufculardan birkaci burada yanildi. (Hakk-ul- 
yakfn)in boyle oldugunu sandi. Oyle degildir. Tarn Fenadan sonra hasil olan 
Beka-billahin boyle bilgileri yokdur. Onlann soyledikleri hakk-ul-yakin, 
cezbede hasil olan Beka-billah ile uygundur. Bizim bildirdigimiz Beka ise 
baskadir. Farisimisra' tercemesi: 

Bu serabi tatmadikca, tadim anhyamazsm! 

Goruliiyor ki, Beka-billah devamhdir. Burada unutmak hie olmaz. Be- 
ka-billah hasil olmadikca devam olamaz. Coklanna ve hele Ebu Bekr-i Sid- 
dikdan gelen yolda olanlara, bu makama yetismeden once, devamli gorii- 
niir ise de dogrusu, bizim bildigimizdir. isin icyiizii, bize bildirilen gibidir. 
Herseyin dogrusunu ancak Allahii teala bilir. Herkesin doniisii Onadir. Gec- 
misde ve gelecekde her hamd, alemlerin rabbi olan Allahii teala icindir. 
Onun Resulune devamli ve sonsuz diialar ve selamlar olsun! 

286 

IKiYUZSEKSENALTINCI MEKTUB 

Bu mektub, mevlana Emanullaha yazilmisdir. Kur'an-i kerimden ve 
hadfs-i seriflerden cikardan dogru i'tikadin, Ehl-i siinnet i'tikadi oldugu bil- 
dirilmekdedir: 

Bismillahirrahmanirrahim. Allahii teala, sana dogru yolu gostersin! iyi 
bil ki, Allah yolunda bulunmak isteyene, once lazim olan sey, ftikadini dii- 
zeltmekdir. Dogru i'tikad, Ehl-i siinnet alimlerinin, Kur'an-i kerimden ve 
hadis-i seriflerden ve Eshab-i kiramdan ogrendikleri, anladiklan i'tikaddir. 
Kur'an-i kerimin ve hadis-i seriflerin ma'nasim dogru anhyan, dogru yolun 
alimleridir. Bunlar da, Ehl-i siinnet vel-cema'at alimleridir. Bunlann anla- 
digi, bildirdigi ma'nalara uymiyan herseye, akla, fikre, hayale iyi gelse de 
ve tesavvuf yolunda kesf ve ilham ile anlasilsa da, hie kiymet vermemeli- 
dir. Bu biiyiiklerin anladigina uymiyan bilgilerden, buluslardan Allahii te- 
alaya siginmahdir. Mesela, ba'zi ayetlerden ve hadis-i seriflerden (Tev- 
hid-i viicudi) anlasilmakdadir. Ba'zilanndan da, ihata, sereyan, kurb ve 
ma'iyyet ma'nalan cikmakdadir. Fekat, (Ehl-i siinnet alimleri), bu ayet-i ke- 
rimelerden ve hadis-i seriflerden, boyle ma'nalar anlamadi. Ya'ni Allahii 
tealamn bu alem icinde olmasim, mahluklan kapladigini, bunlarla birlesik 
oldugunu, kendisinin yakin oldugunu, beraber oldugunu anlamadilar. Boy- 

-420- 



le olmadigini soylediler. O halde, tesawuf yolunda ilerliyen bir kimseye boy- 
le bilgiler hasil olursa, her varhgi, bir varhk olarak goriirse, yahud herse- 
yi bir varhgin kapladigini, Allahii tealanin zatinin, mahluklara yakin oldu- 
gunu anlarsa, bu bilginin, goriisiin yanhs ve tehliikeli oldugunu anlamah- 
dir. Boyle bir yolcu, bu zemaninda, serhos gibi bir halde oldugundan, ozr- 
lii, sucsuz sayihrsa da, boyle tehliikeli bilgilerden kurtulmasi icin, Allahii 
tealaya yalvarmah, aglamah, sizlamahdir. Ehl-i siinnet alimlerinin bildir- 
digi dogru hallere, goriislere kavusmak icin diia etmelidir. Bu biiyiiklerin 
bildirdigi dogru i'tikaddan kil kadar ayn seylerin gosterilmemesi icin Al- 
lahii tealaya siginmahdir. Demek ki, tesawuf yolculannin kesflerinin, bu- 
luslannin dogru olup olmadiklan, Ehl-i siinnet alimlerinin "rahmetullahi 
teala aleyhim ecma'in" bildirdikleri dogru ma'nalara uygun olup olmama- 
lan ile anlasihr. Bu yolculara ilham olunan bilgilerin dogrulugu, ancak o dog- 
ru ma'nalara uymalan ile belli olur. Ciinki, onlann bildirdigi ma'nalara uy- 
miyan, her ma'na, her bulus kiymetsizdir, yanhsdir. Ciinki her sapik, her bo- 
zuk kimse, Kur'an-i kerime ve hadis-i seriflere uydugunu sanir ve iddi'a e- 
der. Yanm akh, kisa goriisii ile, bu kaynaklardan yanhs ma'nalar cikanr. 
Dogru yoldan kayar. Felakete gider. Bekara suresinin yirmialtinci ayetin- 
de mealen, (Kur'an-i kerimde bildirilen misaller, ornekler, coklarim kiif- 
re siiriikler. Coklarim da hidayete ulasdirir) buyuruldu. 

Ehl-i siinnet alimlerinin anladiklan ma'nalar dogrudur, kiymetlidir 
"rahmetullahi teala aleyhim ecma'in". Bunlara uymiyanlar kiymetsizdir. 
Ciinki bu ma'nalan, Eshab-i kiramin ve Selef-i salihinin eserlerini inceli- 
yerek elde etmislerdir. O hidayet yildizlannin lsiklan ile parlamislardir. Bu- 
nun icin, ebedi kurtulus bunlara mahsus oldu. Sonsuz se'adete bunlar ka- 
vusdu. Allah yolunda giden kafile bunlar oldu. Kurtulus, ancak Allah yo- 
lunda bulunanlar icindir. 

I'tikadi bunlara uygun olan din alimlerinden biri, fer'iyyatda, ya'ni is- 
lamiyyete yapismakda gevsek davranirsa, kusurlu olursa, buna bakarak, 
biitiin alimleri kotiilemek yersiz olur. inadcihk olur. Onlann dogru bilgi- 
lerini inkar etmek, kotiilemek olur. Qmki, dogru bilgileri bizlere ulasdi- 
ran onlardir. Kurtulus yolunu, bozuklanndan, sapiklarmdan ayiran onlar- 
dir. Onlann hidayet lsiklan olmasaydi, bizler dogru yolu bulamazdik. 
Dogruyu, bozuk olanlardan ayirmasalardi, bizler taskinhk, azginhk ucu- 
rumlanna diiserdik. islamiyyeti bozulmakdan koruyan, her yere yayan on- 
lann cahsmasidir. insanlan kurtulus yoluna kavusduran onlardir. Onlara 
uyan kurtulur, se'adete kavusur. Onlann yolundan ayrilan sapitir, herke- 
si de sapdmr. 

Iyi biliniz ki, tesawuf yolunun sonuna, ya'ni bu yolun konaklannin hep- 
sini gecerek, vilayet derecelerinin sonuna varanlara hasil olan i'tikad, 
Ehl-i siinnet alimlerinin bildirdigine tarn uygun olur. Bu dogru i'tikada, 
Ehl-i siinnet alimleri, Kur'an-i kerimden, hadis-i seriflerden ve Eshab-i ki- 
ramdan alarak, tesawuf biiyiikleri ise, kesf veya kalblerine ilham oluna- 
rak kavusmuslardir. Evet, ba'zi tesawuf yolcusuna, yolda iken, tesawuf 
serhoslugu ve hal kaplamasi ile, bu i'tikadlara uymiyan ba'zi seyler hasil 
olmusdur. Fekat, bu hallerin kapladigi makamlan gecip, ilerleyince, niha- 
yete vannca, bu uygunsuz seyler yok olur. Eger ilerlemeyip, yan yolda ka- 

-421- 



lirlarsa yok olmaz. Bozuk gonislere saplanip kahrlar. Fekat, boyle kalan- 
lara kiyametde ceza yapilmaz. Bunlar, yanilan muctehidlere benzer. Miic- 
tehid, ictihad yaparken yanilmisdir. Bu ise, kesfinde yanilmakdadir. 

Tesavvuf yolculannin yanildiklan seylerden biri, vahdet-i viicud gorme- 
leridir. Yukanda bildirildigi gibi, Allahu tealanin, mahluklan ihata etdigi- 
ni, bunlarla beraber oldugunu, kendisinin yakin oldugunu sanirlar. Alla- 
hii tealanin sekiz sifatinin aynca var olduklanna inanmiyanlan olur. Hal- 
buki, Ehl-i siinnet alimleri "rahmetullahi teala aleyhim ecma'in", bu sekiz 
sifatin haricde, aynca var olduklanni bildirmekdedir. Bunlann, sifatlan in- 
kar etmesi, bu sifatlar ayna gibi olup, bu aynada, Zat-i ilahiyi miisahede et- 
dikleri icindir. Aynada birseye bakan kimse, o seyi goriir. Aynayi gor- 
mez. Bunun gibi, sifatlan goremedikleri icin bunlann haricde varhklanni 
kabul etmezler. Sifatlar var olsaydi bunlari goriirduk derler. Goriilmiyen 
seyi, yokdur sanirlar. Sifatlarm haricde var oldugunu soyliyen alimlere dil 
uzatirlar. Hatta, bunlara kafir, miisrik de diyenleri olur. Din alimlerine, boy- 
le yersiz dil uzatmaga kalkismakdan Allahu tealaya siginmz! Bunlari, bu- 
lunduklan makamlardan ileri gecirirlerse, boylece siihudlerini sasirtan 
perdeler aradan kalkarsa, sifatlan ayna sanmakdan kurtularak, onlan ha- 
ricde, aynca var olarak goriirler. Varhklanni inkardan vaz gecerler. Alim- 
lere dil uzatamaz olurlar. 

Bunlann Ehl-i siinnet i'tikadina uymiyan bir isleri de, Allahu tealanin 
ba'zi seyleri yaratmaga mecbur olacagini gosteren sozleridir. Her ne kadar, 
mecburdur demiyorlar, irade ederse, isterse yaratir diyorlarsa da, sozlerin- 
den, irade sifatina inanmadiklan anlasilmakdadir. Bu sozleri hicbir dine de 
uymamakdadir. 

Uymiyan sozlerinden bir baskasi da, Allahu teala kudret sahibidir diyor- 
lar ve istedigini yapar, istemedigini yaratmaz diyorlarsa da, hep ister, iste- 
memesi olmaz diyorlar. Boyle soylemek, Allahu tealayi yaratmasinda 
mecbur bilmek demekdir. Hatta, kudretini inkar etmek olur. Cunki biitiin 
din sahiblerine gore, Allahu tealanin kudreti, dilerse yaratir, dilemezse ya- 
ratmaz ma'nasina olan kudretdir. Bunlann soziinden ise, yapmaga mecbur 
olan, yaratmamasina imkan olmiyan bir kudret anlasilmakdadir. Bu soz- 
leri, hukemanin, felesoflann soziine benziyor. Bunlann, elbette ister, iste- 
memesi olamaz diyerek, irade sifatina ma'na vermeleri, boylece kendile- 
rini felsefecilerden ayirmalan bir ise yaramaz. Cunki irade etmek, dilemek, 
esid olan iki isden birini secmek demekdir. iki is esid olmazsa, irade de yok 
demekdir. Bunlann soziinde, lazim olmak ve yok olmak taraflan miisavi 
degildir. 

Bunlann uygunsuz islerinden biri de, kaza ve kaderi anlatmalandir. Bu- 
rada da, cebre kaymakdadirlar. Hakim, mahkum da olur. Mahkum, hakim 
de olur diyorlar. Allahu tealayi mecbur bilmek soyle dursun, Onu birisine 
mahkum bilmek, uzerinde bir hakim bulunacagini soylemek, cok cirkin bir 
sozdiir. 

Ehl-i siinnete uymiyan sozlerinden biri de Cennetde, Allahu teala, an- 
cak Tecelli-i suri ile gorulebilir demeleridir. Bu sozleri, Allahu tealanin Cen- 
netde goriilecegine inanmamak demekdir. Sureti gorulebilir demeleri, 

-422- 



kendi goriilemez demekdir. Benzeri gonilur demek olur. Allahu teala go- 
riilecek, nasil oldugu anlasilamiyacakdir. Birseye benzetilemiyecekdir. 

Olgun, yiiksek insanlann ruhlarma kadim demeleri, bunlan ebedi bil- 
meleri de, Ehl-i siinnet alimlerine uymamakdadir "rahmetullahi teala 
aleyhim ecma'in". Ciinki alemlerin hepsi, biitiin zerreleri ile birlikde yok 
idi. Hepsi sonradan yaratildi. Ruhlar da, alemden bir parcadir. Allahu te- 
aladan baska, herseye (Alem) denir. 

Goriiliiyor ki, tesavvuf yolcusunun, isin ic yiiziine varmadan once, ken- 
di kesf ve ilhamina uymasa da, Ehl-i siinnet alimlerine tabi' olmasi lazim- 
dir "rahmetullahi teala aleyhim ecma'in". Alimleri hakh, dogru, kendini 
yanhs bilmelidir. Ciinki, Ehl-i siinnet alimleri, bilgilerini, Peygamberlerden 
"aleyhimiissalevatii vetteslimat" almisdir. Bu bilgiler, vahy ile gelmis olup 
saglamdir. Yanhshkdan, sasirmakdan korunmusdur. Bu bilgilere uymi- 
yan kendi kesfi ve ilhami ise yanhsdir, bozukdur. Bunun icin kendi kesfi- 
ni, alimlerin soziiniin iistiinde tutmak, vahy ile inmis olan saglam bilgile- 
rin iistiinde tutmak olur. Bu ise, sapikhgin ta kendisidir ve zarar, ziyandan 
baska birsey degildir. 

Kitaba ve siinnete, ya'ni Kur'an-i kerime ve hadis-i seriflere uygun i'ti- 
kad lazim oldugu gibi, muctehidlerin Kitab ve siinnetden cikardiklan ah- 
kama, ya'ni islamiyyete uygun islere, ahkam-i islamiyyeye uymak lazimdir. 
Bu ahkam, halal, haram, farz, vacib, siinnet, miistehab, mekruh ve siibhe- 
li olan isler demekdir. Bu ahkami ogrenmek de lazimdir. [Miislimanlar iki 
kismdir: Ya (Miictehid)dir veya (Mukallid)dir. Miictehid olmiyan her miis- 
limana mukallid denir.] Mukallidlerin, Kitabdan ve siinnetden, muctehid- 
lerin cikarmis oldugu hiikmlere uymiyan hiikm cikarmalan caiz degildir. 
Kendi cikardigi hiikmlere gore yapacagi isleri kabul olmaz. Her mukalli- 
din bir muctehide uymasi, ya'ni bir mezhebe girmesi lazimdir. Bulundugu 
mezhebin muhtar olan, ya'ni alimlerin cogunun uydugu hiikmlerine uyma- 
hdir. Ruhsatdan, izn verilen isleri yapmakdan sakinmah, azimet ile amel et- 
melidir. Kendi mezhebine uymakla beraber, baska mezheblere de uyma- 
ga cahsmahdir. Boylece muctehidlerin sozbirligine uyulmus olur. Mesela, 
imam-i Safi'i "rahimehullah" abdest ahrken, niyyet etmek farz demisdir. Ha- 
nefiler de, abdest ahrken niyyet etmelidir. Bunun gibi, uzvlan yikarken si- 
ra gozetmek ve birbiri ardina cabuk yikamak lazimdir. imam-i Malik, ab- 
dest uzvlanni ugmak farz demisdir. Elbette ugmahdir. Safi'i mezhebinde, 
elin yabanci kadina ve kendi zekerine dokunmasi abdesti bozar. Hanefi ola- 
nin eli, kendi zekerine veya onsekiz yakin kadimndan baska bir kadina do- 
kununca, abdestini tazelemelidir. [Hanbeli mezhebinde erkeklerin avret ma- 
halli, yalniz zeker ve sercdir. [Bu ikisine sev'eteyn denir.] Diger tic mezheb- 
de olanlann, harac (giicliik) oldugu zeman hanbeli mezhebini taklid etme- 
leri lazimdir.] Her isi, dort mezhebe de uygun yapmaga cahsmahdir. [(Mi- 
zan-iil-kiibra) kirkinci sahifesi basinda diyor ki, (Her miislimanin hilafdan 
kurtulmasinin, ya'ni dort mezhebe de uygun ibadet etmesinin en iyi yol ol- 
dugu sozbirligi ile bildirilmisdir).] 

I'tikadi ve ameli dogrultdukdan, bu iki kanadi ele gecirdikden sonra, Al- 
lahii tealaya yaklasdiran [ya'ni sevgisine kavusduran] yolda ilerlemek si- 

-423- 



rasi gelir. Zulmani ve nurani konaklan asmaga baslanabilir. Fekat sunu iyi 
bilmelidir ki, boyle konaklan asarak yukselebilmek ancak, yolu bilen, 
yolu goren, yol gosteren, kamil (yetismis) ve miikemmil (yetisdirebilen) bir 
rehberin tevecciihii ve tesarrufu ya'ni idare etmesi ile olabilir. Bunun ba- 
kislan, kalb hastaliklanna sifa verir. Onun tevecciihii, ya'ni kalbini bir kim- 
seye cevirmesi, kotii, cirkin huylan insandan siler, supuriir. Bunun icin on- 
ce, bir rehber aranir. Allahii teala, lutf ve ihsan ederek, bunu tanitirsa, bu- 
nu tammagi en biiyiik ni'met bilmelidir. Ondan aynlmamalidir. Ona ve bii- 
ttin emrlerine uyulur. Abdiillah-i Ensari buyuruyor ki, (Ya Rabbi! Dost- 
lanni nasil yapdin ki, onlan taniyan, sana kavusuyor. Sana kavusamiyacak- 
lar, onlan taniyamiyor). Kendi arzu ve isteklerinden gecer. Onun istekle- 
rine uyar. Hicbir istegi kalmaz. Ona tabi' olmaga canla, basla ugrasir. 
Se'adetini, onun emrlerini yapmakda bilir. Uydugu rehber de, isti'dadina 
elverisli olan vazifeyi, buna emr eder. Zikri veya tevecciihii, yahud mura- 
kabeyi isaret eder. Yalniz sohbetin kafi olacagini anlarsa, yalniz bunu 
emr eder. Bir kamil ve miikemmilin sohbeti ele gecerse, tesavvuf yolunda 
ilerleten sartlanndan hicbir sarta, artik liizum kalmaz. Talibin haline uy- 
gun gordiigunii, ona emr eder. Sartlardan ba'zisinda kusuru olursa, onun 
sohbeti, bu eksiklikleri temamlar. Tevecciihii, kusurlanni giderir. Boyle bir 
sohbet ile sereflenemiyen bir kimse, eger muradlardan, secilmislerden 
ise, onu cekerler. Sonu olmiyan lutflarla, onun isini bitiriverirler. Kendi- 
sine lazim olan her sarti, her edebi ona bildirirler. Tesavvuf yolunda iler- 
lemesi icin, eski buyiiklerden ba'zisinm ruhlanni ona rehber, vasita yapar- 
lar. Ciinki, Allahii tealamn adet-i ilahiyyesi soyledir ki, bu yolun konak- 
lanni asabilmek icin, biiyiiklerin ruhlanni vasita, sebeb kilmisdir. Bu kim- 
se, eger miiridlerden ise, bunun isi, rehbersiz tehliikeli olur. Rehber bulun- 
ciya kadar, rehbere kavusdurmasi icin, Allahii tealaya yalvarmahdir. Te- 
savvuf yolunda gozetilmesi lazim olan sartlan da ogrenmesi ve bunlara ri'a- 
yet etmesi lazimdir. Bu sartlarm en basda geleni, nefse uymamakdir. Bu 
da, vera' ve takva ile olur. Vera' ve takva, haramlardan sakinmak de- 
mekdir. Haramlardan sakinabilmek icin, mubahlarm liizumundan fazlasi- 
m terk etmelidir. Ciinki mubahlan, [ya'ni yasak olmiyan seyleri], alabildi- 
gine yapan kimse, siibheli olanlan islemege baslar. Bunlar ise, harama ya- 
kindir, ya'ni haram islemek ihtimali cok olur. Ucurum kenannda yiiriiyen, 
icine diisebilir. Demek ki, haramdan sakinabilmek icin, mubahlarm fazla- 
sindan kacmak lazimdir. Bu yolda ilerlemek icin vera' sahibi olmak sart- 
dir dedik. Ciinki insanin isleri, iki seyden biridir: Ya emr edilen seydir, ya- 
hud yasak edilmis seylerdendir. Melekler de, emr edilen seyleri yapmak- 
dadir. Bunu yapmak, insani ilerletseydi, melekler de, terakki ederdi. Me- 
leklerde, yasak edilen seyden sakinmak yokdur. Ciinki onlar, yasaklan yap- 
miyacak seklde yaratilmisdir. Yasaklan isleyemezler. Onun icin, melekle- 
re birsey yasak edilmemisdir. Demek ki, terakki etmek, yasaklardan sakin- 
makla olabilmekdedir. 

Bu sakinmak ise, nefse uymamak demekdir. Allahii teala, dinleri, nef- 
si isteklerinden kurtarmak icin, karanhk, kotii adetleri yok etmek icin gon- 
derdi. Ciinki nefs, hep haram islemek veya mubahlan liizumundan fazla ya- 
parak, boylece harama kavusmak ister. Demek ki, haramlardan ve mubah- 

-424- 



larin fazlasindan sakinmak, nefse uymamak demekdir. 

Siial: Nefs, ibadet yapmak istemiyor. Ibadet yapmak da, nefse uymamak 
oluyor. O halde, emrleri yapmak da, terakkfye sebeb olmaz mi? Melekle- 
rin emrleri yapmasi, nefse uymamak olmadigi icin onlar terakki etmiyor. 

Cevab: Emrleri, ya'ni ibadetleri yapmagi nefsin istememesi, emr altina 
girmek istemedigi icindir. Nefs, bir emr altina girmek, birseye baglanmak 
istemez. Nefsin bu hali, [ya'ni basi bos kalmak, birseye baglanmamak ar- 
zusu da] haramdir veya mubahlann fazlasi demekdir. Demek ki, emrleri 
yapmakla, bu haramdan veya mubahin fazlasindan sakinilmis oluyor. Bu- 
nun icin de, nefse uyulmamis oluyor. Yoksa nefse uymamak, yalniz emr- 
leri yapmak demek degildir. 

Insani kemale kavusduran, olgunlasdiran yollar cokdur. Bunlann en 
faidelisi, cabuk ulasdirani, nefsle miicadelesi cok olanidir. Ruhsatdan sa- 
kinan, azimet ile amel edenlerin yoludur. (Azimet), haramlardan ve mu- 
bahlann fazlasindan sakinmak demekdir. (Ruhsat) ise, yalniz haramlar- 
dan kacinmakdir. Tesavvufcularm cogu (Sima') ve (Raks) yapiyor. Ya'ni 
nagme ile okuyorlar ve doniiyorlar, oynuyorlar. Bircok sartlarla ve evi- 
rip cevirip, sima' ve raksa ruhsat denilebilir. Bunlann azimetle hie ilgisi 
yokdur. Hatta yiiksek sesle zikr etmek bile, olsa olsa, ruhsat olabilir. Bir- 
cok rehberler, iyi dusiinceler ile, bulunduklan yolda yenilik, degisiklik 
yapmisdir. Bunlara da, pek iyimseyerek, nihayet ruhsat denilebilir. Hal- 
buki, azimet ile hareket eden biiyiikler, (Siinnet-i seniyye)den, ya'ni is- 
lamiyyetden kil kadar ayrilmamisdir "rahmetullahi teala aleyhim ec- 
ma'in". Yollarina hicbir yenilik, bid'at kansdirmamisdir. Bunlann yolun- 
da, nefse uymamak, nefs miicadelesi tamdir. O halde, yollari en iyi, en fa- 
ideli yoldur. Cabuk ulasdincidir ve cok yiikseklere ulasdirmakdadir. Fe- 
kat son zemanlarda, bu yolu da bozanlar oldu. O buyiiklerin izinden 
ayrilanlar cogaldi. Degisiklikler, bid'atler yapildi. Sima' ve raksa ve yiik- 
sek sesle zikre basladilar. Bunlan, o buyiiklerin niyyetlerini kavnyama- 
diklari icin yapdilar. Bid'atler kansdirmakla, zemana uymakla, bu yolu 
daha kiymetlendirdiklerini, olgunlasdirdiklarmi sandilar. Bunlar ile, bu 
yolu yikdiklarmi, ellerinden kacirdiklarmi anhyamadilar. Hakki, dogru- 
yu meydana cikaran ve insani hidayet yoluna kavusduran ancak Allahu 
tealadir. [Yukandaki yazilardan anlasihyor ki, diinya ve ahiret se'adeti- 
ne kavusmak icin, Ehl-i siinnet alimlerinin kitablanni okumak lazimdir. 
Bu kitablan bizlere bildiren ve tanitan da imam-i Rabbanidir. imam-i 
Rabbaniyi bizlere tanitan da Seyyid Abdulhakim-i Arvasi hazretleridir. 
Seyyid Abdiilhakim-i Arvasi hazretlerini tanitan da, Hakikat Kitabevi- 
nin kitablandir.] 



Vticud, lutf-i Hahi, hayat, rahmet-i Kerim, 
Agiz, atiyye-i Rahman, kelam fadl-i Kadim! 
Beden, bina-yi Huda, ruh, nefha-i tekrim, 
Kuvvet, ihsan-i kudret, duygular, Va'zi Hakim, 
Bu dunyada bilseydim, ben neyim, hem neyim var? 



425 



287 

IKiYUZSEKSENYEDiNCi MEKTUB 

Bu mektub, hakfkatleri bilen, kardesi meyan gulam Muhammed hazret- 
lerine yazilmisdir "rahmetullahi aleyhima". Cezbe ve stiliik ve bunlarin 
ma'rifetleri bildirilmekdedir: 

Bismillahirrahmanirrahmi. Bize dogru yolu gosteren Allahii tealaya 
hamd olsun! Allahii teala, bize dogru yolu gostermeseydi, biz dogru yolu 
bulamazdik. Peygamberlerin hepsi "salevatullahi teala aleyhim ecma'in" 
dogru olarak gelmisdir. Onlann sonuncusu ve en iistiinii olan Muham- 
med "aleyhisselam" hep dogru soylemisdir "salevatullahi siibhanehu ve be- 
rekatiihu ve tehiyyatiihu aleyhi ve aleyhim ve ala men' tabe'ahiim ec- 
ma'in ila yevmiddin". 

Taliblerin, gevsek ve yaradihslan asagi olduklanndan ve kamil ve mii- 
kemmil olan bir Rehber bulamadiklanndan, uzun yolu kisaltdiklan ve 
yiiksekleri birakip, asagi seyler arkasinda kosduklan goriilmekdedir. Yol- 
da ellerine gecen en degersiz seyleri bile birsey samp, onlara baglanip kal- 
makda ve onlan aranilan sey sanarak, yolun sonuna vardik, kamil ve miin- 
tehi olduk demekdedirler. Yolun sonuna varanlann ve aramlana kavusan- 
lann, yolun sonundan ve vardiklan yiiksek makamlardan bildirdiklerini, bu 
asagi yaradihsh olanlar, hayalleri genis oldugu ve nefslerine uyduklan icin, 
kendi bozuk hallerine benzetmekdedirler. Farisi misra' tercemesi: 

Fare, ru'yada deve olmus! 

Buyiik denizden bir damlaya, hatta damlanin goruntiisiine ve okya- 
nusdan bir sizintiya, hatta bunun goruntiisiine kavusunca, suya kavusduk 
sanmislardir. Maddeden yapilmis olan seylerin ba'zisini, maddesiz, anlasi- 
lamiyan sey bilmisler. Bunlari goriince, Allahii tealaya kavusduklanni 
sanmislardir. Benzeri olani, benzeri olmiyana benzetmisler, onu birakip, 
buna sanlmislar. Anlasilamiyan bilgileri, baskalanndan ogrenerek ina- 
nanlar ve anlasilamiyani arayanlar, siiluk yolunu temamlamiyan bu talib- 
lerden ve serab ile avunan bu susuzlardan katkat daha iyidirler. Hakh ile 
haksiz arasinda ve dogru yolda gidenle yoldan sapan arasindaki aynhk pek- 
cokdur. Aradiklanna kavusamiyarak, mahluku sonsuz bilen taliblere ya- 
ziklar olsun! Anlasilabilen seyleri anlasilamiyan saniyorlar. Suclan, kesf- 
lerinin yanhs olmasina bagislanmayip da, hesaba cekilirlerse, vay halleri- 
ne! Ya Rabbi! Unutduklanmizdan, yanildiklanmizdan bizleri sorumlu 
tutma! Bir kimse, hacca gitmek istiyor. Sevinerek yola cikiyor. Yolda, 
Ka'beye benzer bir ev goriiyor. Yalniz sekli benziyor ise de, onu Ka'be sa- 
niyor. Orada kahyor. Bir baskasi, hacca gitmis olanlardan duyarak Ka'be- 
yi ogreniyor. Onu seviyor. Hacca gitmek istiyor. Fekat yola cikmamis, bir 
adim atmamisdir. Bununla beraber, baska birseye Ka'be dememis, yalniz 
Ka'beye, dogru olarak inanmisdir. Bu kimse, yanilmis olan birincisinden 
daha iyidir. ikinci, Ka'beye varmamis, fekat baska bir binayi da Ka'be san- 
mamis olan iiciincii bir hac yolcusu, dogru inanan, fekat yola cikmamis olan- 
dan elbette daha iyidir. Ciinki bu, hem inanmakda, hem de, kavusmak icin 
yolculuk yapmakdadir. Bunun daha iistiin oldugu meydandadir. 

-426- 



Dogru yolu bulamiyanlardan bir kismi da, kendilerini maksada ermis sa- 
narak ve kavusduklanni hayal ederek, seyhlik yapmakda, herkese yol 
gostermege kalkismakdadirlar. Kendileri bozuk olduklan icin, bu yola 
uygun olan coklanni da bozmakdadirlar. Sohbetleri, kalbleri karartdigi icin, 
taliblerin isteklerini, cahsmalarini yok etmekdedirler. Kendileri sapitdik- 
lan gibi, baskalanni da, dogru yoldan sapdirmislardir. Kendileri yikildik- 
lan gibi, baskalanni da yikmislardir. 

Kemale geldigini, kavusdugunu sanmak, siiluk yapmamis meczublarda, 
cezb edilmiyen saliklerden daha cok olmakdadir. Ciinki, miibtedideki ve miin- 
tehideki cezbeler, goriiniisde ortakdir. Ask ve muhabbetleri, goriiniisde 
esiddir. Isin icyiizii boyle degildir. Hailed baskadir: Farisi misra' tercemesi: 

Toprak baskadir, temiz Mem baskadir. 

Nefsin istekleri kansmis olan hersey bozukdur. Dogru yolda olanin 
her isi, Hak igindir. Bunu biraz sonra, insaallahxi teala acikhyacagiz. G6- 
riinxisdeki bu benzerlik ve baghhk, yanhs hayallere yol acmisdir. Ebu 
Bekr-i Siddikdan gelen yolda cezbe siilukden once oldugu icin, bu yolda, 
siiluk nfmetine kavusmamis olan meczublarda, boyle hayaller ve bu gibi 
vehmler cok olur. Bunlardan bircoguna, cezbe makaminda, cesidli haller 
hasil olur. Bir halden, baska bir hale donerler. Bunlan, siiluk konaklann- 
da ilerlemek ve (Seyr-i ilallah) yolculugu sanirlar. Bu degismeleri goriin- 
ce, kendilerini (Meczub-i salik) bilirler. 

Bunun icin, kisa akhmla dusiindum ki, cezbe ve siilukiin ne olduklan- 
m, bu iki makam arasindaki aynliklan, herbirinin, kendisini digerinden ayir- 
maga yarayan hassalanni ve miibtedi ile miintehinin cezbleri arasindaki 
farklan ve tekmil ve irsad makamlannin ne oldugunu ve bu makama bag- 
h olan bilgileri yazayim. Boylece, dogruyu aciga cikarayim. Yanhs olanla- 
nn bozuklugunu gostereyim. Suclular, begenmeseler de, bu hizmeti yap- 
maga, Allahii tealanin yardimi ile basladim. Dogru yolu gosteren ancak 
Odur. O, cok iyi bir sahib ve cok iyi vekildir. 

Bu mektubda, iki maksadla bir hatime vardir: 

Birinci maksadda, cezbe makamindaki ma'rifetler bildirilmekdedir. 

Ikinci maksadda, siiluk bilgileri vardir. 

Hatimede, taliblere cok liizumlu ve faideli olan cesidli bilgiler vardir. 

BiRINCi MAKSAD: Siilukii bitirmemis olan meczublar, cok cekilseler 
de ve hangi yoldan cekilseler de, (Erbab-i kulub)dandirlar. Siiluk yapma- 
dan ve (Tezkiye-i nefs) olmadan, kalb makamindan ileri gecilemez. Kalbin 
sahibine vanlamaz. Onlann cekilmeleri, kalbe olan cekilmedir. Onlann sev- 
gileri kendilerinden degildir, disardandir. Kendileri icindir. Sevilen icin 
degildir. Ciinki bu makamda, nefs ruh ile birlesmisdir. Zulmet, nur ile bir 
aradadir. Kalb makamindan kurtulmak ve kalbin sahibine kavusmak ve ru- 
hun aramlana cekilmesi, ruh nefsden kurtulup aramlana donmedikce ve nefs 
ruhdan aynlarak kulluk makamina inmedikce, olamaz. Bu ikisi, bir arada 
kaldikca, (Hakikat-i cami'a-i kalbiyye) saglamdir ve ayakdadir. Yalniz ru- 
hun cekilmesi diisiiniilemez. Ruhun nefsden kurtulmasi ancak, siiluk konak- 

-427- 



lanni gecdikden ve Seyr-i ilallah yolculugunu bitirdikden ve Seyr-i fillah bas- 
ladikdan ve belki de, (Seyr-i anillah-i billah) yolculugundaki (Fark-i ba'del- 
cem') makamina kavusdukdan sonra hasil olabilir. Farisi beyt tercemesi: 

Her dilenci, olur mu bir kahraman? 
nerede sivri sinek, nerede Siileyman? 

Miintehi ile mubtedinin cezbleri arasindaki fark anlasilmis oldu. Er- 
bab-i kulub meczublarinin siihudlan, kesret ya'ni mahluklar perdesi arka- 
sinda olur. Anlasalar da, anlamasalar da boyledir. Bu kesretde gordiikleri 
de, yalniz Alem-i ervahdir. Ruhlann alemi, letafet, ihata ve sereyan bakim- 
lanndan, goriiniisde, kendini yaratana benzer. ( Allahii teala, Ademi ken- 
di suretinde yaratdi) hadis-i serifi, boyle oldugunu bildirmekdedir. Bunun 
icin, ruhun siihudiinu, Hakkin siihudii samrlar. ihata, sereyan, kurb ve 
ma'iyyet de boyledir. Ciinki salik, bulundugu makamin bir iistunii gorebi- 
lir. Daha list makamlan goremez. Bunlann bulundugu makamin iistii, (Ruh 
makami)dir. Bunun icin, ruh makamindan yukansim goremezler. Ruhun sii- 
hudiinden baska, siihudleri olmaz. Ruhun iistunii gorebilmek icin, ruh ma- 
kamina kavusmak lazimdir. Muhabbet ve cekilmek de, siihud gibidir. Hak 
tealanin siihudii icin, belki Ona muhabbet ve cekilmek icin, Seyr-i ilallahin 
sonundaki Fenanin hasil olmasi lazimdir. Farisi beyt tercemesi: 

Bir kimsede hasil olmazsa Fena, 
Hak tealaya yol bulamaz aslal 

Baska soz bulunamadigi icin siihud diyoruz. Yoksa, bu biiyiiklerin isi, 
baskalannin dedikleri siihudiin cok ilerisindedir. Bunlann aradiklan, an- 
lasilamiyan bir varhk oldugu gibi, Ona kavusmalan da, anlasilamiyan bir 
kavusmakdir. Maddeli, olculu olan, Ona yol bulamaz. Sultanin hediyyele- 
rini, ancak onun hayvanlan tasiyabilir. Farisi beyt tercemesi: 

Anlasrimaz, olculmez baglantdar, 
Hak ile ruhumuz arasmda var! 

Siiluk sahiblerinden hakikate varans olanlara gore, Hak tealanin ihata, 
sereyan, kurb ve ma'iyyeti ilm yolu ile anlasilmakdadir. Dogru yolun alim- 
leri de boyle soylemislerdir. Allahii teala, bu alimlerin cahsmalarina bol- 
bol miikafat versin! O biiyiiklere gore, Allahii tealanin kendisi bu aleme ya- 
kindir, sereyan etmisdir sanmak, birseye kavusmamis olmagi, uzakda kal- 
mis olmagi gosterir. Yaklasmis olanlar, Allahii teala yakindir demezler. Bii- 
yiiklerden biri buyurdu ki, (Yakin oldugunu soyliyen, uzakdadir. Uzakda- 
yim diyen yakindir. Tesavvuf da budur). (Tevhfd-i viicud) bilgileri, kalbin 
cekilmesinden ve muhabbetden hasil olmakdadir. Cezb edilmiyen, siiluk yo- 
lunda ilerliyen (Erbab-i kulub) bu bilgilere yakalanmaz. Siiluk ile kalbden 
biisbiitun ayrihp, kalbin sahibine donmiis olan meczublar da, bu bilgilerden 
uzaklasirlar. Tevbe ederler. Meczublardan bircogu, siiluk yoluna girdikle- 
ri ve bu yolun konaklannda ilerledikleri halde, eski makamlanni unutmaz- 
lar. Yukari makamlara bakmazlar. Tevhid bilgileri, bunlan birakmaz. Bu 
tehliikeden kurtulamazlar. Bunun icin, yakinhk konaklanna ve mukaddes 
makamlara yiikselmezler. Ya Rabbi! Bu zalimlerin sehrinden bizi cikar. Sen- 

-428- 



den bize bir sahib gonder. Senden bize bir yardimci ihsan eyle! 

Aranilana kavusmak, bu bilgilerden kurtulmakla belli olur. Ciinki, hic- 
birseye benzemiyene yaklasdikca alem, yaratandan o kadar uzak bulunur. 
Bu zeman alemi yaratandan baska bilmemek ve yaratani, alemi cevirmis 
sanmak gibi seyler olmaz. Arabi misra' tercemesi: 

Topraga diisen nerede? 
Herseyin sahibine olan nerede? 

MA'RIFET 1: Hace Naksibend "kaddesallahii teala sirrehiil akdes" 
hazretleri, (Nihayeti, baslangicda yerlesdirdik) buyurdu. Bu soz, mxintehi- 
lerde olan cezb ve muhabbet, bu yolda, baslangicda olanlara olan cezb ve 
muhabbetde yerlesdirilmisdir demekdir. Ciinki miintehmin cekilmesi, ru- 
hun cekilmesidir. Miibtedmin cezbi ise, kalbin cekilmesidir. Kalb, ruh ile 
nefs arasinda gecid gibi oldugundan, kalb cekilirken, ruh da cezb olunmak- 
dadir. Baslangicda bu yerlesmenin, yalniz bu tarikde olmasi, biiyiiklerin bu 
yolu, bunun hasil olmasi icin, koymus olduklanndandir. Bu yolu, buna ka- 
vusmak icin, kurduklan icindir. Yoksa, biitiin cezblerde de, bu yerlesmek 
vardir. Fekat, baska tankatlerde, rastgele hasil olabilmekdedir. Buna ka- 
vusmalan icin, belli bir yollan yokdur. Bundan baska, bu biiyiiklerin yo- 
lundaki cezbe makami cok sanhdir. Baskalan boyle degildir. Olsa da, cok 
azdir. Bunun icin, bunlann bir coguna, bu makamda, siiluk konaklanni as- 
mamis olsalar bile, siiluk edenlerin kansdiklan Fena ve Bekaya benzeyen 
Fena ve Beka hasil olur. (Tekmil), ya'ni baskalanni yetisdirebilmek maka- 
mindan birseylere kavusurlar ki, (Seyr-i anillah-i billah) yolculugu maka- 
mina benzemekdedir. Boylece uygun yaradihsh olanlan yetisdirebilirler. 
Asagida, bunu daha acikhyacagiz. insaallahii teala. 

Burada bir incelik vardir: Soyle ki, ruh bu bedene gelmeden once, mukad- 
des alemi biraz biliyordu. Bedene gelince, bu bilgisi kalmadi. Bu yolun bii- 
yiikleri, ruha eski bilgisini hatirlatacak bir yol buldular. Fekat ruh, bedene 
bagh kaldikca, o mukaddes makama donen kalb oluyor. Kalbin donmesi, nef- 
sin ve ruhun da donmeleri demekdir. Ruhun maksada donmesi, kalbin don- 
mesinde yerlesdirilmisdir. Miintehilerde, ruh Fena buldukdan ve hakkani vii- 
cudle Beka buldukdan sonra, ruh maksada donmekdedir. Ruhun o Bekasi- 
na (Beka-billah) denir. Kalbin tevecciihii icinde bulunan, ruhun tevecciihii 
ve belki ruhun bedene gelmeden onceki tevecciihii, ruhun varhgi ile birlik- 
de olan tevecciihudiir. Ruh daha fani olmamisdir. Ruhun varhgi ile olan te- 
vecciihii ile, ruhun Fenasi ile olan tevecciihii baska baskadir. Kalbin tevec- 
ciihii icinde olan ruhun tevecciihiine nihayet denilmesi, nihayetde yalniz 
ruhun tevecciihii kaldigi icindir. Nihayetin, bidayetde yerlesdirilmesi de- 
mek, nihayetin goriintiisiiniin bidayetde yerlesdirilmesidir. Kendisinin yer- 
lesdirilmesi demek degildir. O bidayetde yerlesdirilemez. Goriintiiniinyer- 
lesdirildigini acikca soylememeleri, belki, bu (Tarfka-i aliyye) talebesini 
cahsdirmak icin olabilir. isin dogrusu, Allahii tealanin yardimi ile, bizim bil- 
dirdigimizdir. Sabiklann cekilmeleri "kaddesallahii teala esrarehum", cahs- 
makla, ugrasmakla degildir. Rehberin tevecciihii ve huzuru iledir. Onlann- 
ki de, kalbin cekilmesidir. Ruhun bedene gelmeden once olan tevecciihiin- 
den de, biraz kalmisdir. Ruhun bedene gelmeden onceki tevecciihiiniin 

-429- 



meydana cikmasi icin ugrasmak, bedene gelince, tevecciihii unutanlar icin la- 
zimdir. Cahsmalan, sanki onceki tevecciihii hatirlatmak icindir. O kacinhnis 
olan ni'meti bulmak icindir. Eski tevecciihii unutanlar, adi gecen sabiklardan 
daha latif yaradihshdirlar. Ciinki eski tevecciihiin hepsini unutmak, teveccii- 
hiin tarn oldugunu ve onda yok olmus oldugunu gosterir. Tevecciihii unut- 
mamak, boyle degildir. Boyle olmakla beraber, sabiklann tevecciihleri, bii- 
tiin varhklanna yayhmis, islemisdir. Bedenleri de, ruhlan gibi olmusdur. Se- 
vilmis ve secilmis olanlar da boyledir. Fekat, sevilmislerdeki yayihs ile sabik- 
lardaki yayihs, baskadir. Birseyin kendisi ile goriintusiiniin baska olmalan gi- 
bidir. Buna kavusanlar, boyle oldugunu iyi bilirler. Evet, kavusan muhibler- 
de ve olgunlasan miiridlerde de bu yayihs vardir. Fekat, simsek gibi gelip ge- 
cicidir, siirekli degildir. Devamh yayilma, ancak sevilmis olanlar icindir. 

MA'RIFET 2: Erbab-i kulub meczublan, kalb makaminda yerlesince ve 
o makamin ma'rifetine ve sii'uruna kavusunca, taliblere faideli olabilirler. 
Bunlann yaninda bulunanlarda, kalbin cekilmesi ve muhabbeti hash olabi- 
lir. Fekat kendileri, kemale yetismis olmadiklan icin, yaninda bulunanlar da 
olgunlasamazlar. (Nakisdan kamil gelmez) demislerdir. Bunlar, yanindaki- 
leri kavusduramaz iseler de, siiluk erbabindan daha faideli olurlar. Ciinki, 
siilukiin sonuna varsalar ve muntehilerin cezbine kavussalar da, (Seyr-i 
anillah-i billah) ile, kalb makamina indirilmemislerdir. Bu aleme dondiiriil- 
memis olan miintehi, baskalanni yetisdirmek, onlara faide vermek makami- 
na malik olmaz. Onun aleme tevecciihii, baghhgi kalmamisdir ki, faide ve- 
rebilsin. Kendisine uyulan kimse, bir geciddir. Ciinki, gecid makami olan, 
kalb makamina inmisdir. Ruhdan ve nefsden faidelenmekdedir. Ruh yolu 
ile, yukandan istifade etmekde, nefs yolu ile asagiya faide vermekdedir. Onun 
Allahii tealaya tevecciihii ile insanlara tevecciihii bir aradadir. ikisinden bi- 
ri, ikincisine perde olmaz. ifadeyi ve istifadeyi birlikde yapmakdadir. Tesav- 
vuf biiyiiklerinden birkaci seyhin bir gecid olmasina, Hak ile halk arasinda 
araci olmasidir diyorlar. Tesbihi ve tenzihi kendinde toplamisdir diyorlar. 
Iyi bilmelidir ki, gecid olmagi boyle anlamak sekrden ileri gelmekdedir. Reh- 
berlik ise, sahv halidir. Sii'urlu olmakdir. Oyle sozler, bu makamina yakis- 
maz. Cunki bu makamda, onlann nefsleri, riihun her tarafi kaplayan nurla- 
n icindedir. Nurlann icinde bulunmasi, sekre sebeb olmusdur. Kalbin gecid 
olmasi makaminda ise, nefs ve ruh birbirinden aynlmisdir. Bundan dolayi, 
burada sekr olamaz. Burada, da'vet makamina uygun olan sahv vardir. 

Olgun olan zati kalb makamina indirdikleri zeman, gecid gibi oldugu icin, 
alemle baghhk hash eder. Yaradihsi uygun olanlan yetisdirir. Halleri degis- 
miyen meczubun da, kalb makaminda bulundugu zeman, alemle baghhgi 
vardir. Taliblere tevecciih eder. Kalbin cekilmesi ve muhabbeti olsa bile, 
cekilmege ve muhabbete kavusmusdur. Bundan dolayi, taliblere faideli olur. 
Sunu da bildirelim ki, hali degismeyen meczubun verdigi faide mikdan, ge- 
ri donmiis miintehinin yapdigi faideden daha cokdur. Miintehinin faidesi ise, 
meczubun faidesinden daha kiymetlidir. Cunki geri donmiis miintehinin 
alem ile baghhgi var ise de, bu baghhk, goriiniisdedir. Dogrusuna bakihr- 
sa, alemden ayndir. Asia dogrudur. Onunla bakidir. Meczub ise, aleme si- 
ki baghdir. Alemin bir parcasidir. Alemin baki oldugu beka ile bakidir. is- 
te bunun icin, talibler, meczuba tarn yakindirlar. Bunun icin, ondan daha cok 

-430- 



faide Msil ederler. Geri donen miintehiden ise, daha az istifade ederler. Fe- 
kat vilayet kemallerinin mertebelerine yiikselmek, ancak miintehinin yar- 
dimi ile olur. Bundan dolayi, miintehiden istifade etmek daha kiymetlidir. 
Bundan baska, miintehinin hakikatde himmeti ve tevecciihii yokdur. Mec- 
zubun ise, himmet ve tevecciihii vardir. Himmet ve tevecciih ile talibi iler- 
letir ise de, kemale ulasdiramaz. Sunu da bildirelim ki, taliblerin meczub- 
lardan edinecekleri tevecciihiin sonu, ruhun unutmus oldugu eski teveccii- 
hiidiir. Bunlann sohbetinde, ruh eski tevecciihiinii hatirlar. Kalbin tevec- 
ciihiinde, eski tevecciih de birlikde hasil olur. Miintehilerin sohbetinde 
hasil olan tevecciih boyle degildir. Eskiden bulunmiyan yeni bir tevecciih- 
diir. Ruhun fenasindan belki de (Hakkani viicud) ile Bekasindan sonra ha- 
sil olan bir teveccuhdtir. Bundan dolayi, birinci tevecciih kolay hasil olur. 
Ikinci tevecciih giic hasil olur. Kolay olan, cok olur. Giic olan, daha az 
olur. Bunun icin, demislerdir ki, cezbe hasil etmek icin seyhin faidesi olmaz. 
Ciinki, o baghhk onceden var idi. Ruh bedene gelince unutuldu. Hatirlat- 
mak, uyandirmak lazim oldu. Bunu hatirlatan zata, (Ogretici) denir. (Ye- 
tisdirici) denmez. Siiluk konaklannda ilerletmek icin yetisdirici seyh lazim- 
dir. Onun yetisdirmesi lazimdir. Yetisdiricilerin, hali degismiyen boyle 
meczublara, talibleri yetisdirmek icin izn vermesi uygun degildir. Bunlan 
kemale erdirmek, yetisdirmek icin birakmasi dogru olmaz. Ciinki, talibler 
arasinda yiiksek yaradihsh olanlar vardir. Olgunlasacak ve baskalanni da 
yetisdirebilecek yiikseklikde yaradilmislardir. Bunlar, boyle bir meczu- 
bun eline diiserse, yaradihslanndaki olgunlasma kuvvetleri yok olabilir. 
Yiikselmez olurlar. Bugday yetisdirmege elverisli bir topraga, iyi bugdayin 
saglam tohumu ekilirse, topragin kuvvetine gore iyi bugday elde edilir. K6- 
tii bugday tohumu veya nohud ekilirse, iyi bugday vermek soyle dursun, top- 
ragin yetisdirme kuvveti bozulur. Eger bir meczuba izn vermekde faide go- 
riir ve onun taliblere faideli olacagini anlarsa, onun talibleri yetisdirmesi- 
ni birkac sarta baglar. Bunlardan biri, talib onun yetisdirme yoluna uygun 
olmahdir. Onun yaninda talibin yaradihsindaki kuvvet bozulmamahdir. Ken- 
di nefsi de, bu baskanhkdan dolayi taskinhk yapmamahdir. Ciinki nefsi tez- 
kiye bulmamis, kotii isteklerden vaz gecmemisdir. Bundan baska, talibin 
kendisinden herseyi aldigini ve daha da alacak kuvvetde oldugunu anlar- 
sa, bunu ona bildirmeli, baska Rehbere "rahmetullahi teala aleyhim ec- 
ma'in" giderek onun yaninda isini bitirmesini soylemelidir. Kendini miin- 
tehi olarak tanitmamah, baskalanni aldatarak, herkesin yolunu kesme- 
melidir. iste, meczubun haline ve zemana gore, bu sartlardan uygun olani 
bildirmeli, bunlan gozetmesini sikica soyliyerek izn vermelidir. Geri don- 
miis olan miintehinin talibleri yetisdirmesi icin, boyle sartlar lazim degildir. 
Ciinki o, Hakka tevecciih ile halka tevecciihii kendisinde toplamis oldugun- 
dan, her tarika ve her yaradihsdaki talibe uygundur. Herkes, yaradihsinda- 
ki kuvvet kadar ve ona baghhgi kadar, ondan istifade edebilir. Her ne ka- 
dar, seyhlerin sohbetinde, onlara baglihgin az veya cok olmasindan dola- 
yi, pabuk ve yavas ilerlemek ayrihklan olabilir. Fekat hepsinin yetisdirme 
kuvvetleri birdir. Talibleri yetisdirirken, hasil olacak sohretin Allahii tea- 
lanin bir hilesi, aldatmasi olmasindan korkmasi, bunun icin Hak tealaya si- 
ginmasi ve Onun merhametine sanlmasi lazimdir. Ciinki, bu iste ve biitiin 
islerinde ve biitiin zemanlannda Hak tealaya siginmasi, ona ihsan edilmis- 

-431- 



dir. Hicbir vakt, hicbir isinde ondan ayrilmaz. Bu, Allahii tealamn oyle bir 
ihsamdir ki, diledigine verir. Allahii teala, biiyiik ihsan sahibidir. 

iKINCi MAKSAD: Burada siiluk anlatilacakdir. 

Bir talib, siiluk yolu ile yiikselmek istedigi zeman, kendi rabbi, yetisdi- 
ricisi olan isme vanr ve bu ismde fani, yok olursa, (Fena makami)na kavus- 
mus olur. Bu ism ile beka buldukdan sonra, (Beka makami)na kavusmus 
olur. Bu Fena ve Beka ile, vilayetin birinci mertebesine yiikselmekle seref- 
lenmis olur. Bu soziimiizu aciklamak ve incelemek lazimdir. 

ACIKLAMA: Allahii tealadan gelen feyz iki diirliidiir: Birincisi, var et- 
mek, varhkda durdurmak, yaratmak, nzk vermek, hayat vermek, oldiirmek 
gibi ni'metlerdir. 

Ikincisi, iman, ma'rifet ve vilayet ile Peygamberlik mertebelerinin bas- 
ka baska kemalleridir. Birinci feyzler, ihsanlar, Allahii tealamn sifatlann- 
dan gelir. ikinci feyzlerin bir cogu, yine sifatlardan ve baska bir cogu da, 
sii'unlardan gelir. Sifatlar ile sii'unlar arasinda cok ince aynhk vardir. Bu bas- 
kahklar, ancak Muhammed aleyhisselamin vilayetine kavusanlardan pekaz 
kimselere bildirilir. Bunlan bildiren hie kimse yokdur. Kisaca soyleriz ki: Si- 
fatlar, Allahii tealamn zatindan ayn olarak disarda vardir. Sii'unlar ise, 
Zat-i ilahide var denilen seylerdir. Mesela, su oyle yaratilmisdir ki, yukar- 
dan asagi diiser. Onun bu diismesi, kendisinde, hayat, ilm, kudret ve irade 
varhgini diisiindiiriir. Ciinki ilm sahibleri, agir olduklan icin ve bildikleri icin 
yukardan asagi inerler. Yukanya bakmazlar. ilm ise, diri olanda bulunur. ira- 
de, ilme bagh olur. Kudretin de var olmasi lazim gelir. Ciinki irade, giicii ye- 
ten iki seyden birini secmekdir. Suda bunlan diisiinmek, sii'unlara benzer. 
Bu sii'unlar var iken, suyun baska sifatlan da olabilir. Bu sifatlar, sudan ay- 
n olarak var olur. Yukandaki diisiincelerle, ya'ni sii'unlarla, su diridir, 
alimdir, kadirdir ve dileyicidir denilemez. Bunlan soyleyebilmek icin, ayn- 
ca sifatlann bulunmasi lazimdir. Alimlerden birkaci, su icin bu ismleri soy- 
lemisler ise de, sozleri, sii'un ile sifatlan birbirlerinden ayiramadiklan icin 
olmusdur. Sifatlann yoklugunu soyliyenler de, bu ikisini ayiramiyanlardir. 
Sifatlar ile sii'unlar arasinda ikinci bir aynhk daha vardir: $u'unlann bulun- 
dugu makam, dalgalanan sanh bir makamdir. Sifatlann makami boyle de- 
gildir. Muhammed Resulullaha "sallallahii teala aleyhi ve alihi ve sellem" 
ve Onun golgesinde bulunan Evliyasina "kaddesallahii teala esrarehum", 
ikinci feyz, sii'unlardan gelir. Baska Peygamberlere "salevatullahi teala ve 
berekatiihii ala nebiyyina ve aleyhim ve ala cemfi etba'ihim" ve onlann gol- 
gesinde bulunan Evliyaya bu feyz, hatta birinci feyz de sifatlardan gelir. 

Resulullahin "aleyhissalatii vesselam" rabbi olan ve ikinci feyzin gelme- 
sine vasita olan ism, ilmin saninin zillidir. ilm sani, toplu olan ve birbirin- 
den aynlmis olan biitiin sii'unlan kendinde toplamakdadir. ilm saninin bu 
goriintiisiine (Kabiliyyet-i zat) denir. ilm sani ve bunun kendinde toplamis 
oldugu biitiin sii'unlar, Zat-i tealamn kabiliyyetidir. Bu kabiliyyet, Zat-i te- 
ala ile ilm sani arasinda bir gecid ise de, bunun Zat-i teala tarafi anlasila- 
maz oldugundan, bu gecid yalniz ilm sanina karsi olan tarafi ile anlasilabil- 
mekdedir. Bunun icin, bu kabiliyyete ilm saninin zilli denilmisdir. Bir se- 
yin zilli, o seyin ikinci bir mertebede goriintiisiidiir. Onun kendisi degildir, 

-432- 



benzeridir. Bu kabiliyyetin hasil olmasi, iki tarafinin hasil olmasi demek- 
dir. Bundan dolayi, bu gecid, miikasefede, ilm saninin altinda goriinmek- 
dedir. Bu sandan sonra ve onun altinda gorundugii icin, onun zilli demek 
uygun olmusdur. Resulullahin "sallallahii teala aleyhi ve selleme ve bare- 
ke" golgesinde bulunan Evliyanin rableri olan, onlara ikinci feyzin gelme- 
sinde gecid olan ismler, bu kabiliyyetin zilleridir. Bu toplu olan kabiliyye- 
tin acilmis, dagilmis parcalandir. Baska Peygamberlerin "salevatullahi 
teala ve teslimatuhii ala nebiyyina ve aleyhim" rableri ve hem birinci, 
hem ikinci feyzlerin gelmesine gecid olan, aynca disarda bulunan sekiz si- 
fatin Zat-i tealadaki kabiliyyetidir. O Peygamberlerin goriintusii altinda bu- 
lunan Evliyanin rableri, hem birinci ve hem ikinci feyzin gelmesinde gecid 
olan bu sekiz sifatdir. Resulullaha "aleyhissalatii vesselam" birinci feyzin 
gelmesinde gecid olan, Allahii tealanin sifatlannin, Zat-i tealadaki kabiliy- 
yetidir. Sanki, baska Peygamberlere "salevatullahi ve berekatiihii ala ne- 
biyyina ve aleyhim" feyzlerin gelmesinde gecid gibi olan kabiliyyetler, bu 
toplu olan kabiliyyetin zilleri, acihp yayilmis seklidir. Resulullahin "aley- 
hissalatii vesselamii vettehiyye" goriintusii iizerinde bulunan Evliyaya bi- 
rinci feyzin gelmesinde gecid gibi olanlar da baskadir. Ciinki bunlar, sifat- 
dirlar. Goriiliiyor ki, Muhammedi olan Evliyaya birinci feyzin gelmesinde- 
ki gecidler, ikinci feyzin gelmesindeki gecidlerden baskadir. Baska Evliya- 
da ise, bu gecidler baska degildir. Tesavvuf buyiiklerinden birkaci "kadde- 
sallahii teala esrarehiim", (Muhammed aleyhisselamin rabbi, ya'ni feyz gel- 
mesinde gecid olan, sifatlann zatdaki kabiliyyetidir) dediler. Bu sozleri, 
sii'un ile sifatlan birbirinden ayiramadiklanni gostermekdedir. Hatta 
sii'un makamini bilmediklerini gostermekdedir. Dogruyu meydana cika- 
ran, ancak Allahii tealadir. Dogru yolu gosteren Odur. Resulullahin "aley- 
hissalatii vesselamii vettehiyye" rabbi, ya'ni her iki feyzin de gelmesine ge- 
cid olan, hem sii'un makamindaki ve hem sifatlann makamindaki rabbi, bii- 
tiin rablerin rabbidir. Ya'ni ana gecid, ana yol oldugu iyi anlasildi. Bundan 
baska, Resulullahin "aleyhissalatii vesselam" vilayetinin kemalleri merte- 
belerine feyz, dogrudan dogruya gecid olmaksizin, Zat-i ilahiden gelmek- 
de oldugu da anlasilmis oldu. Ciinki sii'unlar, zatdan baska degildirler. Zat- 
dan baskahklan, yalniz akl iledir. Bundan dolayi, (Tecelli-i zati), yalniz Re- 
sulullah icin oldu "sallallahu aleyhi ve sellem". Onun izinde gidenlerin bii- 
yiikleri, Onun yolundan feyz aldiklan icin, bunlar da, o makamdan birse- 
ye kavusmuslardir. Baskalannin feyz almalanna, sifatlar gecid olmakda- 
dir. Sifatlar, ayn bir varhkda disarda mevcud olduklan icin, arada saglam 
perdedirler. Bunlar (Tecelli-i sifati)ye kavusurlar. Sifatlann Zatdaki kabi- 
liyyeti, akl ile, diisiince ile vardir. Disarda varhgi yokdur. Sifatlar, disarda 
vardirlar. Bunlarm kabiliyyetleri ise, disarda yokdur. Fekat kabiliyyetler, 
Zat ile sifatlar arasinda gecid gibidirler. Belki de su'tinlaria sifatlar arasin- 
dadirlar. Gecidin iki ucu, iki tarafindakine benzer. Bunun icin, kabiliyyet- 
ler de, sifatlar gibi olarak, perdelik yapmislardir. Farisi beyt tercemesi: 

Dostun aynhgi, az olsa da, az degildir. 
Gozde yanm kil olsa, cok gbrunur. 

Yukardaki bildirilenlerden anlasildi ki, Zat-i tealanin perdesiz olarak go- 
riinmesi, (Tecelli-i siihudi)de olabilir. Fekat (Tecelli-i viicudi)de olamaz. Bu- 

- 433 - Mektubat Tercemesi: - F:28 



nun icin, Resulullaha "sallallahii aleyhi ve sellem", vilayet kemallerinin fey- 
zinin gelmesinde hicbirsey perde olmamakdadir. Viicudiin feyzinin gelme- 
sinde ise, sifatlann Zatdaki kabiliyyetleri perde olmakdadir. Bu, yukarda 
bildirildi. 

Siial: Sii'un ve bunlann kabiliyyetleri, akl ile diisuniilur seyler olunca, 
zihnde var olurlar. Ilm, bunlara perde olur. Bununla beraber, sifatlann per- 
deleri disarda, sii'unun perdeleri ilmde olmaz mi? 

Cevab: Zihnde var olan sey, disarda var olan iki sey arasinda perde ola- 
maz. Disarda var olan seye, yine disarda var olan sey perde olur. Zihnde 
var olan sey, perde olsa bile, ba'zi ma'rifetler hasil olunca, bu perde ara- 
dan kalkar. Disarda var olan perde ise, aradan hie kalkmaz. 

Yukardaki bilgilerden anlasihyor ki, Muhammedi olan kimsenin (Seyr-i 
ilallah) denilen yolculugunun sonu, onun rabbi olan isme kadardir. Bu ism de, 
sanin zillidir. Bu ismde fena buldukdan sonra (Fena-fillah) makamina kavus- 
makla sereflenir. Eger bu ismde baki olursa (Beka-billah) makamina kavu- 
sur. Bu Fenaya ve Bekaya kavusmakla (Vilayet-i hassa-i Muhammediyye) "ala 
sahibihessalatii vesselamii vettehiyye" vilayetinin birinci mertebesine ayak 
basmis olur. Muhammedi olmiyan bir Veil, rabbi olan sifata ve o sifatin ka- 
biliyyetine yetisir. Eger kavusmus oldugu bu ismde, ya'ni sifatda ve kabiliy- 
yetde fani oldu ise, ona (Fanf-fillah) denilemez. Bunun gibi, bu ismde beka 
bulunca da, (Bakf-billah) degildir. Ciinki (Allah) ismi btitiin sii'unlan ve si- 
fatlan bulunan bir mertebenin ismidir. Sii'unun Zatdan baska olmasi, akl ile 
oldugundan, sii'un Zatdan ve birbirlerinden baska degildir. Bundan dolayi 
su'unda bir bakimdan Fena bulmak, her bakimdan Fena bulmak olur. Belki 
de, Zat-i tealada Fena bulmak olur. Bunun gibi, su'unda bir bakimdan Beka 
bulmak, her bakimdan Beka bulmak olur. Bundan dolayi, boyle olunca (Fa- 
nf-fillah) ve (Bakf-billah) demek dogru olur. Halbuki sifatlarda boyle degil- 
dir. Ciinki sifatlar, Zatdan ayn olarak disarda vardir. Bunlar, Zat-i tealadan 
ve birbirlerinden baskadirlar. Bir sifatda Fena bulmakla, her sifatda Fena bul- 
mus olmaz. Sifatlarda Beka bulmak da boyledir. Bunun icin, boyle fani ola- 
na, Fani-fillah denilemez. Belki, yalniz fani ve yalniz baki denilebilir. Yahud, 
sifatin ismi soylenerek denilir. ilm sifatinda fani veya bu sifatla baki gibi de- 
nilir. Bundan anlasihyor ki, Muhammedi olan Evliyamn "kaddesallahii tea- 
la esrarehiimiiraziz" Fenasi tamdir. Bekasi da kamildir. 

Muhammedi olan Veil, su'una dogru yiikselir. Sii'unun bu alemle hie il- 
gisi yokdur. Ciinki alem, sifatlann zillidir. Sii'unun goruntiisii degildir. 
Bundan dolayi salikin sanda Fenasi, onun tarn Fenasi olur. Oyle olur ki, sa- 
likin varhgi ve eseri, izi hie kalmaz. Bekasinda da, butiin varhgi, o san ile 
baki olur. Sifatda fani olan boyle degildir. Kendisi ve eseri busbiitiin yok 
olmaz. Cunki, salikin varhgi o sifatdandir ve o sifatin zillidir. Ashn goriin- 
mesi, kendi zillini busbiitiin yok etmez. Hasil olan Beka da, Fenasi kadar- 
dir. Bundan dolayi, Muhammedi olan Veh insanhk sifatlanna geri donmez. 
Kogulmak korkusundan mahfuzdur. Ciinki, kendisinden busbiitiin gec- 
misdir. Hak teala ile baki olmusdur. Bu makamdan geri donmek olamaz. 
Sifatlarda Fena bulmak, boyle degildir. Ciinki bu Fenada, salikin varhgi- 
nin eseri izi yok olmadigi icin geri donebilir. Vasil olan Velinin insanhk si- 

-434- 



fatlanna donmesi caiz olur diyen ve olmaz diyen alimler vardir. Boyle 
baska soylemeleri, yukarda bildirdigimiz aynhkdan ileri gelebilir. Bu so- 
ziin dogrusu, Muhammedi olan, geri donmekden korunmusdur. Baskala- 
n icin bu korku vardir. Salik fenaya kavusdukdan sonra, varhgimn eseri de 
yok olur denildigi gibi, yalniz varhgi yok olur, eseri yok olmaz diyenler de 
olmusdur. Bu soziin dogrusunu, biraz aciklamak ister. Soyle ki, Muhamme- 
di olan salik fani olunca, hem kendi, hem de eseri yok olur. Baskalannin 
ise, eseri yok olmaz. Cunki, salikin ash olan sifat yok olmamisdir. Bunun 
zilli de yok olmaz. Burada bir incelik vardir, soyle ki: 

Aymn ve eserin yok olmasi demek, gorunmemeleri demekdir. Varhk- 
lan yok olmak degildir. Varhklann yok olmasi ilhada ve zindikhga yol acar. 
Tesavvuf buyiiklerinden bir cogu, kendisi yok olur dedi. Eser yok olmaz de- 
diler. Eseri yok bilmek, eserin yok olacagini soylemek, ilhad ve zindikhk 
olur dediler. Burada da, soziin dogrusu, Allahii tealamn bildirmesi ile bi- 
zim soyledigimizdir. Ne kadar sasihr ki, viicud yok olur dedikleri halde, ken- 
disi de yok olur demislerdir. Cunki, viicudiiniin kendisi yok olur demek de, 
eser yok olur demek gibi, ilhad ve zindikhk olur. Soziin kisasi, kendisinin 
de ve eserinin de viicudii yok olamaz. Aynin ve eserin de siihudleri yok ola- 
bilir. Yok olmusdur da. Fekat, yalniz Muhammedi olanlarda yok olmusdur. 

Muhammedi olan Evliya, kalb makamindan busbiitiin kurtulmuslar, 
kalbin sahibine kavusmuslardir. Halleri degismez. Masivaya kole olmak- 
dan tarn azad olmuslardir. Baska Evliyada eserlerin viicudii bulundugun- 
dan, halden hale donerler. Kalb makamindan disan cikamazlar. Cunki, eser- 
lerin varhgi ve hallerin degismesi (Hakikal-i cami'a-i kalbiyye)den olur. Bas- 
ka Evliyanin siihudleri, perde arkasinda olur. Cunki, salikin varhgi ne ka- 
dar coksa, aranilanin perdeleri de o kadar cok olur. Eser kaldikca, perde 
de bu eserdir. 

MA'RIFET 3: Eger salik, bilinen siilukden baska bir siiluk yolu ile, yiik- 
sek mertebelerden bir mertebede, rabbi olan isme yetisirse veya bu isme ye- 
tismiyerek, bu mertebede fani olursa, buna da, (Fena-fillah) demek dogru 
olur. Bu mertebede (Beka) da boyledir. Fena-fillahi bu ism icin soylemek, 
bu fena, baska fenalann mertebelerinin birinci mertebesi oldugu icindir. 

MA'RIFET 4: Siilukiin cesidleri vardir. Bircogunda once, cezbe yokdur. 
Bircogunda ise, once cezbe vardir. Bircogunda da, siiluk yolundaki konak- 
lan gecerken, cezbe hasil olur. Bir baskalan, siiluk konaklanni gecer. Fe- 
kat cezbe hasil olmaz. Sevilmislerde, cezbe once olur. Oteki cesidleri, seven- 
ler icindir. Muhiblerin, ya'ni sevenlerin siilukii, bilinen on makami gecmek- 
dir. Sira ile, birer birer gecilir. Mahbublann, ya'ni sevilmislerin siilukiinde, 
on makam, topdan hasil olur. Sira ile, birer birer gecmelerine liizum kalmaz. 
(Vahdet-i viicud) bilgisi ve buna benzer olan, ihata, sereyan, Zat-i ilahinin 
ma'iyyeti gibi seyler, once olan veya ortada hasil olan cezbelerde olur. 
Cezbesiz olan sulukde ve miintehilerin cezbelerinde, boyle bilgiler hasil ol- 
maz. Bunu yukanda bildirmisdik. Muntehilerde hasil olan (Hakk-ul-yakin)in 
de, tevhid-i viicudiye bagh olan bilgilerle bir ilgisi yokdur. Her nerede, 
tevhid-i viicudi saliklerinin makamlanna uygun olan hakk-ul-yakin bildiril- 
mis ise, bu, mubtedi olan veya ortada olan meczublann hakk-ul-yakinidir. 

-435- 



MA'RIFET 5: Tesavvuf buyuklerinden birkaci buyurdu ki, (Talibde cez- 
be hasil olunca, bundan sonra, onun yol gostericisi, artik bu cezbedir. 
Baska yol gosterici istemez. Bu cezbe ona yetisir). Bu cezbe sozu ile, eger 
Seyr-i fillahin cezbesini demek istiyorlarsa, evet oyledir, yetisir. Fekat, yol 
gosterici demeleri, bu isteklerine uygun olmaz. Ciinki, Seyr-i fillahdan son- 
ra, yol kalmamisdir ki, yol gosterici lazim olsun. Sxilukdan once olan cez- 
be de olamaz. Sozlerinden de, bunun olmadigi anlasilmakdadir. Geriye or- 
tadaki cezbeyi dilemis olmalan kahyor. Bunun yalniz basina, talibi aradi- 
gina kavusdurabilecegi bilinememekdedir. Ciinki ortada bulunanlardan co- 
gu, bu cezbe hasil oldugu zeman, yukanya yiikselmekden vaz gecmekde- 
dirler. Bu cezbeyi, muntehilerin cezbesi sanmakdadirlar. Yolda hasil olan 
cezbe, eger yol gostermek icin yetisseydi, bunlan yolda birakmazdi. Evet, 
baslangicdaki cezbe, sevilenlerde hasil oldugu icin, buna yetisir denilirse, 
yeri vardir. Mahbublan ihsan cengeli ile cekerler. Bunlan yolda birakmaz- 
lar. Fekat, baslangicda hasil olan her cezbenin de yetisecegi soylenemez. 
Arkasindan siiluk gelen cezb, yol gostermek icin yetisir. Siiluke kavusmaz- 
sa, kisir bir meczubdur. Sevilmislerden degildir. 

SON: Tesavvuf buyuklerinden bircogu "kaddesallahu teala esrare- 
hum", (Tecelli-i zati) sii'urii giderir ve hissi yok eder dediler. Bunlardan bir- 
kaci, kendi hallerini soyle anlatdi: Tecelli-i zati hasil olunca, uzun zeman 
hissiz, hareketsiz dusmusiim. Herkes, beni oldii zan etmis. Birkaci da, Te- 
celli-i zati iizerinde konusmagi ve baska seyleri yasak etdiler. Soziin dog- 
rusu ise, bu Tecelli-i zati, ismlerden bir ismin perdesi arkasindan olmakda- 
dir. Perdenin arada kalmasi, tecelliye kavusamn, varhginda kalan eserin cok- 
lugu kadar uzun surer. $vTurun gitmesi de, kalan bu eserden ileri gelmek- 
dedir. Eger tarn fani olup da, (Beka billah) ile sereflenirse, bu tecelli onun 
sii'urunu hie gidermez. Arabi beyt tercemesi: 

Ates, icine dtisen kimseyi yakar, 
Ates olmus kimse ise, nasil yanar? 

Bir kimse atese diiserse yanar, kiil olur. Bir kimse, yanip ates olmus ise, 
ates artik onu yakamaz. 

Perde arkasinda olan tecelli, (Tecelli-i zat) degildir. (Tecelli-i sifat) de- 

mekdir. Resulullah icin olan Tecelli-i zat, perdesiz olan tecellidir "aleyhis- 
salatii vesselamii vettehiyye". Perde bulunmasi, sii'ursuzluk olmasi ile anla- 
sihr. Sii'ursuzluk, uzakhgi gosterir. $ii'ur, perdesizligi gosterir. Sii'ur, tarn olan 
huzurda olur. Btiyiiklerden biri, perdesiz olan tecellinin biricik sahibi olan 
Muhammed aleyhisselamin halini soyle anlatiyor. Farisi nazm tercemesi: 

Musa "aleyhisselam", srfatlardan, 
Bir lsik gortip, akh gitdi temam. 

Sen ise Muhammed "aleyhisselam"! 
Zatma bakar ve gulerdin miidam. 

Perdesiz olan bu tecelli-i zati, sevilmisler icin arahksizdir. Sevenler icin 
ise, simsek gibi gelip gecicidir. Ciinki mahbublann bedenleri, ruhlan gibi 
olmusdur. Bu benzerlik butiin bedenlerine islemisdir. Sevenlerde, bedenin 

-436- 



bu benzeyisi cok az olur. Hadis-i serifde, (Allahii teala He oyle vaktim var- 

dir ki...) buyuruldu. Burada bildirilen vakt, simsek gibi gelip gecen tecel- 
liler degildir. Ciinki O Server "aleyhimiissalevatu etemmxiha ve minette- 
hiyyati ekmelxiha", sevilmislerin sahidir. O tecelli, O Server icin siireklidir. 
Belki bu arahksiz tecellide bulunan seylerden biri bildirilmisdir ki, bu sey 
az zeman hasil olmakdadir. Tadini tadanlar, bunu iyi anlar. 

MA'RIFET 6: (Allahii teala ile oyle vaktim vardir ki, o zeman hicbir me- 
lek ve hicbir Peygamber bana ortak olamaz) hadis-i serifini anlatirken, te- 
savvuf biiyiikleri ikiye aynlmisdir: Bircogu, burada bildirilen vakt, siirek- 
li, kesiksiz vaktdir dedi. Baskalan ise, arasira olan vaktdir dedi. Sozun dog- 
rusu soyledir ki, siirekli olmakla beraber, bunun arasira olan yerleri de var- 
dir. Yukanda buna isaret etmisdik. Bu fakire gore "kaddesallahii teala sir- 
rehul'aziz", arasira olan vakt, nemazda olmakdadir. Belki, bunun icindir 
ki, hadis-i serifde, (Nemaz, goziimiin bebegidir) buyurularak, buna isaret 
olunmusdur. Baska bir hadis-i serifde, (Kulun Rabbine en yakin oldugu ze- 
man, nemazdadir) buyuruldu. Alak suresinin ondokuzuncu [19] ayetinde, 
(Secde et ve yaklas!) buyuruldu. Allahii tealaya yakinlik ne kadar cok 
olursa, baska seylerin araya kansmasi o kadar az olur. 

Siial: Tesavvuf biiyiiklerinden birkaci "kaddesallahii teala ervahahiim" 
kendi hallerinin kuvvetini, siirekli oldugunu bildirmek icin, (Nemazdaki ha- 
lim, nemazdan onceki halim gibidir) diyor. Yukandaki hadis-i serif, hatta 
ayet-i kerime ise, halin siirekli olmadigini bildirmekdedir. Bu nasil olur? 

Cevab: Zemanin siirekli oldugu meydandadir. Soz konusu olan, bu sii- 
rekli zeman icinde ayrica az bulunan zemanlann da olup olmamasidir. 
Bu az zemanlann bulundugunu anlamiyanlar, buna yok demislerdir. Bu ma- 
kama kavusdurulanlar ise, varhgini bildirmislerdir. Soziin dogrusu sudur 
ki, Resulullahin "aleyhissalatii vesselamii vettehiyye" artiklanni topla- 
makla sereflendirilen bir kimse, nemazda gonliinii toparlayip, nemazdaki 
o ni'metden biraz tadabilir. Fekat nemazda Resulullaha mahsus olan 
ni'metin artiklanni toplamakla sereflenenler pekazdir. Allahii teala, son- 
suz olan ihsani ile ve Muhammed aleyhissalatii vesselam hurmetine bu ma- 
kama bizleri de "kaddesallahii teala sirrehiiPaziz" kavusdursun! 

MA'RIFET 7: Sifatlann sahiblerinden olan muntehiler, bilgiler ve ma'ri- 
fetler bakimindan meczublara yakindirlar. Her ikisinin suhudleri birbirine 
benzer. Ciinki, ikisi de (Erbab-i kulub)dendirler. Bununla beraber, sifatla- 
nn sahibleri, bilgilerin ve ma'rifetlerin inceliklerini anlarlar. Meczublar 
boyle degildir. Bundan baska, sifatlann erbabi, siiluk etmekle ve yukan yiik- 
selmekle, yiikselmemis meczublardan daha cok yaklasirlar. Lakin ashn 
sevgisi meczublan sarmisdir. Arada perdeler varsa da, (KM, sevdigi ile 
beraberdir) hadis-i serifine gore meczublar da, asla yakin ve beraber sayi- 
hr. Meczublar, sevgi bakimindan, Muhammedi olan Evliyaya benzerler. Ciin- 
ki, arada perdeler bulunsa bile, meczublarda da ashn sevgisi vardir. 

MA'RIFET 8: Tesavvuf biiyiiklerinden birkaci, (Kutblar Tecelli-i sifa- 
ta, Ferdler Tecelli-i zata kavusur) demislerdir. Bu sozleri iizerinde biraz dii- 
siinmek lazimdir. Ciinki, kutb yaradihsda Muhammedidir. Muhammedi 
olanlar, Tecelli-i zata kavusur. Evet, bu tecellinin de cesidleri vardir. (Ef- 

-437- 



rad)in kavusdugu kurba, (Aktab) kavusamaz. Fekat ikisi de, zatin tecelli- 
sine kavusur. Bunlar belki kutb demekle, (Kutb-i ebdal) demek istemisler- 
di. Cxinki bu kutb, Israfil aleyhisselamin zilli iizerindedir. Muhammed 
aleyhisselamin zilli iizerinde degildir. 

MA'RIFET 9: Hadis-i serif de, ( Allahii teala, Ademi kendi suretinde ya- 
ratdi) buyurdu. Allahii teala, madde degildir. Benzeri yokdur. Nasildir 
denilemez. Ademin ruhu, kendi hulasasi, oziidiir. Allahii teala, Ademin ru- 
hunu bilinemez, nasildir denilemez olarak yaratdi. Allahii teala mekansiz 
oldugu gibi, ruh da mekansizdir. Ruh da madde degildir. Ruhun bedene bag- 
hhgi, Allahii tealamn alem ile olmasi gibidir. Ne icindedir, ne disindadir. Ne 
bitisikdir, ne ayndir. Yalniz onu varhkda durdurmakdadir. Bedenin her zer- 
resini diri tutan ruhdur. Bunun gibi, alemi varhkda durduran, Allahii tea- 
ladir. Allahii teala, bedeni ruh vasitasi ile diri tutmakdadir. Insana gelen her 
feyz, once ruha gelir. Ruhdan bedene yayihr. Ruh nasil oldugu anlasilmaz 
olarak yaratilmis oldugu icin, hie anlasilamiyacak olan Allahii teala onda 
yerlesmekdedir. Hadis-i kudside, (Yere ve goke sigmam. Fekat mii'min ku- 
lii m ii 11 kalbine sigarim) buyurdu. Ciinki, yer ve gok cok genis olmakla be- 
raber maddedirler. Mekanhdirlar. Birseye benzetilebilirler. Nasil oldukla- 
n anlasihr. Mekansiz olan, nasil oldugu bilinmiyen mukaddes varhk, bun- 
larda yerlesemez. Mekansiz olan, mekanda yerlesmez. Benzeri olmiyan, ben- 
zeri olanla bir arada bulunmaz. Mii'min kulun kalbi ise, mekansizdir. Na- 
sil oldugu anlasilamaz. Bunun icin, burada yerlesir. Mii'minin kalbi denil- 
di. Ciinki kamil, olgun mii'minlerden baskasinin kalbi mekansizhk derece- 
sinden asagi diismiisdiir. Mekanh ve maddeli seylere kansmisdir. Onlar gi- 
bi olmusdur. Boyle diismekle ve maddeli varhklar gibi olmakla, onlardan 
sayilmisdir. Anlasilacak hale gelmisdir. Anlasilamiyam yerlesdirmek giicii 
kalmamisdir. A'raf suresinin yiizyetmissekizinci ayetinde mealen, (Onlar, 
hayvan gibidir. Belki haj vantlaii daha sapikdir) buyuruldu. Tesavvuf bii- 
yiikleri arasinda "rahmetullahi teala aleyhim ecma'in" kalbinin genis oldu- 
gunu soyliyenler, kalbinin mekansiz oldugunu anlatmislardir. Ciinki, me- 
kanh ne kadar genis olsa da, yine dardir. Ars, madde aleminin en biiyiigii, 
en genisidir. Fekat, mekanh oldugundan, mekansiz olan ruha gore, hardal 
danesi gibi kahr. Belki daha da kiiciikdiir. Sunu da soyleriz ki, mii'minin kal- 
bi, sonsuz olan nurlann tecelh yeridir. Belki, sonsuz olanla baki olmusdur. 
Ars, icindekilerle birlikde, bu kalbin icinde, yok gibi kahrlar. Eserleri, iz- 
leri bile kalmaz. Seyyid-iit-taife Ciineyd-i Bagdadi, bunu anlatirken, (Ha- 
dis, kadime yaklasinca, izi, eseri bile kalmaz) buyurdu. Bu, ruh icin dikil- 
mis bir elbisedir. Melekler de, buna kavusamaz. Melekler de maddedir. Me- 
kanhdir. Nasil oldugu anlasilabilir. Bu bilgilerden insanin nasil (Halife-i Rah- 
man) oldugu anlasihr. Birseyin sureti, onun hahfesidir, vekilidir. Birsey onun 
suretinde yaratilmazsa, onun halifesi olamaz. Halife olmaga yakismiyan, 
emanet yiikiinii tasiyamaz. Sultanin hediyyelerini, ancak onun hayvanlan 
tasir. Ahzab suresinin yetmisikinci ayetinde mealen, (Emaneti goklere ve 
yere ve daglara bildirdik, yiiklenmek istemediler. Ondan cekindiler. Onu 
insan yiiklendi. insaii zalim oldu. Cahil oldu) buyuruldu. 

Insan kendine cok zulm etdi. Varhgindan ve kendi ile birlikde var olan- 
lardan bir iz, bir eser kalmadi. Cok cahil oldu. Ciinki, maksadi kavnyama- 

-438- 



di. Aranilandan bilgi edinemedi. O mekanda, anlayamamak, anlamakdir. 
Bilmedigini soylemek, bilmekdir. Allahii tealayi bilmemek, sasip kalmak, 
Onu tanimakdir. 

TENBIH: Yazilar arasinda, Allahii tealamn yerlesmesi veya Onda bir- 
seyin yerlesmesi, Ona yaklasmak anlasilan kelimeler bulunursa, baska 
kelime bulunamadigi icin oldugunu anlamah. Boyle sozleri, Ehl-i siinnet 
alimlerinin "rahmetullahi teala aleyhim ecma'in" bildirdiklerine uygun 
olarak anlamahdir. 

MA'RIFET 10: Insan, (Alem-i sagir)dir. Insandan baska olan hersey 
(Alem-i kebfr)dir. Alem-i sagir ve Alem-i kebir, Allahii tealamn ismleri- 
nin ve sifatlannin goriintiileridir. Zatindaki kemallerin ve sii'uniin ayna- 
landir. Alemler kapah bir hazine idi. Gizli bir define idi. Bunlan meyda- 
na cikarmak diledi. Toplu iken acmak, yaymak istedi. Ashni gostermek icin, 
oziinii belli etmek icin, alemi yaratdi. Alemin, kendi yaratani ile biricik bag- 
hhgi, Onun mahluku olmasidir. Baska hicbir ilgisi yokdur. Onun biiyiiklii- 
giinii, yiiksekligini, kemallerini gostermekdedir. Bundan baska baghhk 
soylemek, mesela birlesmek, benzemek, etrafini kusatmak, beraber ol- 
mak gibi sozler, hep sekrden ve hallerin kaplamasindandir. Halleri dogru 
olan biiyiikler "rahmetullahi aleyhim ecma'in", sekrden kurtulmus, sahve, 
sii'ura kavusmuslardir. Boyle seyler soylemezler. Soylemis iseler, tevbe ve 
istigfar ederler. Yolda ilerlerken, bunlardan bircoguna boyle bilgiler hasil 
olur ise de, nihayete kavusunca, bu bilgiler yok olur. islamiyyete uygun olan 
lediinni bilgiler ihsan olunur. Bunu iyi anlatabilmek icin, soyle benzetebi- 
liriz: Fen sahibi, derin bir alim, bilgilerini, fenlerini disari cikarmak, anlat- 
mak isterse, harfler ve sesler kullanir. Bu harflerin ve seslerin icinde bil- 
gilerini ortaya doker. Bu harfler ve sesler, bilgileri gostermekdedir. Alim- 
le hicbir baghhklan yokdur. Yalniz, alim bu harflerin sahibidir. Bunlar da, 
onun yiiksekligini gosteren isaretlerdir. Harflere ve seslere, alimin kendi- 
sidir, yahud bilgilerin kendisidir denemez. Harfler ve sesler, bu bilgileri kap- 
lamisdir, beraberdir gibi seyler de soylenemez. Bilgiler, alimin kafasinda 
oldugu gibidir. Hicbir degisiklige ugramamislardir. Evet, harflerle sesler, 
bunlan gostermekde, bunlar da onlar ile gosterilmekdedir. Bu kadarcik bag- 
hhk, ash olmiyan birkac sey hayale getirir. Bu seylerin alimle ve bilgiler- 
le hicbir ilgisi yokdur. Bu harfler ve sesler disarda vardirlar, alim ve onun 
bilgileri disarda vardir, harfler, sesler ise, vehm ve hayaldir demek yanhs- 
dir. Bunun gibi (Ma-siva) adi da verilen alem, disarda vardir. Bu varhk, bir 
goriintii ve asla bagh olan bir varhk ise de, disarda vardir. Alem vehm ve 
hayaldir demek yanhsdir. Eski Yunan felsefecilerinden Sofistai denilen bir- 
kaci boyle soylemisdir. Boyle soyliyenlerin, alem icin bir hakikat vardir de- 
meleri, alemi vehm ve hayal olmakdan kurtarmaz. O zeman, hakikat var 
olmus olur, alem degil. Ciinki, alemi o hakikatden baska bilmekdedirler. 

[Allahii tealadan baska herseye, ya'ni her mahluka, (Alem) veya (Ma- 
siva) denir]. 

TENBIH: Alemin ismlere ve sifatlara ayna olmasi demek, ismlerin ve 
sifatlarm suretlerine, goriintiilerine ayna olmasi demekdir. Alem, ismlerin 
ve sifatlarm kendilerine ayna degildir. Ciinki ism de, ismin sahibi gibi, hie 

-439- 



bir mertebe ile cevrilemez. Sifat da, sifatin sahibi gibi hicbir aynada gorii- 
lemez. Farisi beyt tercemesi: 

Dar olan sekl ve suret kabma ma'na nasi] sigar? 
Dilencinin kulubesinde, sultamn ne isi rar? 

MA'RIFET 11: Serverin "aleyhissalatii vesselam" izinde gidenlerin bii- 
yiikleri, Ona uyduklan icin, Onun icin olan Tecelli-i zatiden pay ahrlar. Bas- 
ka Peygamberlere ise "ala nebiyyina ve aleyhimiissalevatii vetteslimat" 
Tecelli-i sifat vardir. Tecelli-i zat, Tecelli-i sifatdan daha sereflidir. Fekat, 
sunu da bilmelidir ki, Peygamberlere "ala nebiyyina ve aleyhimiissalevatii 
vetteslimat" Tecelli-i sifatda, kurb mertebeleri hasil olmakdadir. Bu iimme- 
tin biiyiiklerine, Tecelli-i zatdan bir pay diisdiigii halde, bu mertebeler ha- 
sil olmaz. Bunun benzeri soyledir ki, bir kimse, giinese asik olarak, giine- 
se dogru yiikselse ve yaklassa, giinesle arasinda ince bir perdeden baska 
uzakhk kalmasa, baska birisi de, giinesi cok sevse, fekat ona yaklasmasa, gii- 
nesle arasinda hicbir perde olmasa, birincinin giinese daha yakin oldugu ve 
onun iistunliigunii daha iyi anhyacagi meydandadir. Daha yakin olan ve 
ma'rifeti daha cok olan, elbette daha iistiindiir. Bunun icindir ki, ummetle- 
rin en hayrhsi olan bu ummetin Evliyasindan hicbiri "rahmetullahi teala aley- 
him ecma'in" Peygamberleri "aleyhimiissalevatii vetteslimat" en iistiin ise 
de, hicbir Peygamberin derecesine yetisemez. Bu Veliye, kendi Peygambe- 
rini en iistiin yapan iistiinliiklerden, Ona uydugu icin, verilmis ise de, Pey- 
gamberler, her bakimdan iistiindiirler. Evliya, artik toplayicidirlar. Soziimiiz 
burada temam oldu. Bundan dolayi ve biitiin ni'metlerinden dolayi, Alla- 
hii tealaya hamd olsun! Peygamberlerin en iistiiniine ve hepsine ve mukar- 
reb meleklere ve Siddiklara ve sehidlere ve salihlere salat ve selam olsun! 

288 

IKiYUZSEKSENSEKiZiNCI MEKTUB 

Bu mektub, seyyid Enbiya-i Mankpurfye yazilmisdir. Nafile nemazlari 
cema'at ile kilmak caiz olmadigi bildirilmekdedir: 

Bizleri, Peygamberlerin en iistiiniine uymakla sereflendiren ve dinde 
bid'atler cikarmakdan koruyan yiice Allaha hamd olsun! Dalalet, sapikhk 
yuvalanni yikan ve hidayet sancagini dalgalandiran Resule ve Onun temiz 
Aline ve secilmis Eshabimn hepsine salat ve selam olsun! Zemammizda alim 
olsun, cahil olsun, muslimanlann cogu, nafile ibadetleri yapmaga cok onem 
veriyorlar. Farzlan yapmakda gevsek davramyorlar. Farzlann icinde bulu- 
nan siinnetleri ve miistehablan gozetmiyorlar. Nafilelere kiymet veriyorlar. 
Farzlan asagi goriiyorlar. Farz nemazlari miistehab olan zemanlannda ki- 
lan yok gibidir. Siinnet olan cema'atin cogalmasina, hatta nemazi cema'at 
ile kilmaga aldins etmiyorlar. Farzlan, gevseklikle, iisenerek kilmakla, va- 
zifeyi bitirdiklerini saniyorlar. Asure giiniine, Berat gecesine, Receb ayinin 
yirmiyedinci gecesine ve bu ayin, Regaib gecesi dedikleri ilk Cum'a gece- 
sine cok onem veriyorlar. Bu zemanlarda, biiyiik cema'atlerle nafile nemaz- 
lar kihyorlar. Bu cema'atleri iyi ve giizel saniyorlar. Bunlarin, seytanin al- 
datmasi oldugunu, giinahlan sevab olarak gosterdigini anhyamiyorlar. 

-440- 



Seyh-ul-islam Usameddin isferami Hirevi "rahmetullahi teala aleyh", 
(Serh-i Vikaye hasiyesi)nde, (Nafileleri cema'at ile kilmak ve farz nemaz- 
lan cema'atsiz, yalmz kilmak, seytamn aldatmalanndan biridir) buyuruyor. 

Nafile nemazlan cema'at ile kilmak mekruh, kotii olan bid'atlerdendir. 
Son Peygamberin "aleyhi minessalevati efdaliiha ve minetteslimati ekmelii- 
ha", (Bir kimse, dinimizde bulunmiyan birseyi, liievdana cikanrsa, o sey ko- 
tii d ii r > hadis-i senfinde bildirdigi bid'atlerdendir. Nafile nemazi cema'at 
ile kilmanin mekruh oldugu fikh kitablannin cogunda yazihdir. Herkes cag- 
nlir, btiyiik cema'at yapilirsa, mekruh olur diyenler de vardir. Buna gore, her- 
kese haber vermeden, cami'in bir kosesinde, bir iki kisi cema'at ile kilarsa 
mekruh olmaz. tie kisi kilarsa mekruh olur ve olmaz da diyenler oldu. Dort 
kisinin cema'at ile nafile kilmasi, sozbirligi ile mekruhdur denildi. Dogrusu 
boyledir diyenler de oldu. (Siraciyye) fetva kitabinda, teravih ve giines tu- 
tulmasi nemazlanndan baska olan nafileleri cema'at ile kilmanin mekruh ol- 
dugu bildirilmekdedir. (Giyasiyye) fetva kitabinda, Seyh-ul-imam Serahsi "ra- 
hime-hullah" buyuruyor ki, (Nafile nemazi cema'at ile kilmak, Ramezandan 
baska zemanlarda, herkes cagnhrsa, mekruh olur. Bir iki kisi imama uyar- 
sa mekruh olmaz. tic kisi olursa siibhelidir. Dort kisi olursa, sozbirligi ile mek- 
ruh olur) dedi. (Hiilasa) kitabinda, (Nafile nemazi cema'at ile kilmak, her- 
kesi cagirarak olursa, mekruhdur. Ezan ve ikamet okunmadan, cami'in bir 
kosesinde kihmrsa, mekruh olmaz) diyor. Sems-ul eimme-i Hulvanibuyur- 
du ki, (imamdan baska tic kisi ise, sozbirligi ile mekruh olmaz. Dort kisi ise, 
mekruh olur da denildi, olmaz da denildi. Fekat, mekruh olmasi daha dog- 
rudur. Safi'i fetvalannda, nafile yalniz Ramezanda cema'at ile kihnir. Her- 
kese haber verilirse, ya'ni ezan ve ikamet okunursa, bu da mekruh olur. Kim- 
seyi cagirmadan ve bir iki kisi kilarsa mekruh olmaz. Uc kisi olursa, siibhe- 
lidir. Cema'at dort kisi olursa, sozbirligi ile mekruh olur) diyor. Boyle haber- 
ler daha pekcokdur. Fikh kitablan bu haberlerle doludur. Sayi bildirmiye- 
rek mekruh olmaz diyen bir haber isitilirse, bunu yukanda bildirdigimiz gi- 
bi anlamak lazimdir. Genel olarak bildirileni, sarth olarak anlamah, iki tic 
kisi icin caiz oldugu bildirilmisdir demelidir. Ciinki, hanefi mezhebindeki iisul 
kitablannda, sartsiz olarak bildirilen, sartsiz birakihr ise de, sartsiz bildiri- 
len haberlerden, sarthsini anlamak caiz, hatta lazim oldugu da bildirilmisdir. 
Sarth olarak anlamadigimizi, sartsiz oldugunu anladigimizi bir an icin diisu- 
niirsek, bu sartsizhk yukardaki sarth haberlere aykin olur. iki kuvvetli ha- 
ber, birbirini bozmus olur. Halbuki, bu iki haberin kuvveti esid degildir. Ciin- 
ki, mekruh oldugunu bildiren haberler hem daha cokdur, hem de begenil- 
mis ve fetva halini almislardir. Caiz diyen haberler boyle degildir. iki haber 
de kuvvetlidir dersek, birseyin hem mekruh, hem de mubah oldugunu bil- 
diren haberler olunca, mekruh oldugu kabul edilir. Boylece ihtiyat gozetil- 
mis olur. (Usul-i fikh) alimleri boyle buyurmusdur. 

Yukandaki aciklamalardan anlasildi ki, Asure giinii ve Berat ve Rega- 
ib geceleri, cami'lerde toplanarak cema'at ile nemaz kilan yiizlerle kisiler, 
bu toplantilarla sevab kazandiklanni samyorlar ise de, bunlar fikh alimle- 
rinin sozbirligi ile mekruh dedikleri isi islemekdedirler. Mekruhu iyi bilmek 
ise, btiyiik cinayetlerdendir. Ciinki, harami mubah bilmek, kiifr olur. Mek- 
ruhu mubah bilmek, ondan bir basamak asagidir. Bu isin cirkinligini iyi an- 

-441- 



lamahdir. Mekruh olmakdan kurtulmak icin, ezan ve ikamet okumadikla- 
nni ileri siiriiyorlar. Evet, ezan okumayinca mekruh olmiyacagini bildiren 
birkac haber vardir. Fekat, bir iki kisi olmak ve cami'in bir kosesinde kil- 
mak sarti ile mekruh olmaz demislerdir. Boyle olmazsa, bu alimlere gore 
de mekruh olur. Haber vermek, yalniz ezan ve ikamet demek degildir. Bir- 
birlerine soylemekle de olur. Boylece binlerle kimse, nafile kilacaklanni 
birbirlerine yaymakdadirlar. Asure giinii ve sayih zemanlarda mahalle 
mahalle, birbirlerine haber veriyorlar. Filan seyhin, filan imamin cami'ine 
gidelim, cema'at ile nemaz kihnacak diyorlar. Boyle haberlesmek, ezandan 
ve ikametden daha kuvvetli olmakdadir. Haber vermek sarti, tarn yerine 
gelmekdedir. Haberlesmenin ezan ve ikametle olacagini acikhyan birkac 
habere uysak bile, yukanda bildirdigimiz gibi, bir iki kisinin camf kosesin- 
de kilmasi sarti da vardir. 

Sunu da bildirelim ki, nafile ibadetleri gizli yapmak lazimdir. Boylece, 
riya ve gosteris tehliikesi olmaz. Cema'at ile kilmak boyle degildir. Farz- 
lari acikca yapmak, herkese gostermek lazimdir. Ciinki farzlarda gosteris 
lekesi olmaz. Bunlan cema'at ile kilmak, bunun icin uygundur. Bundan bas- 
ka, cema'atin cok olmasi, fitne uyandinr. Bunun icindir ki, Cum'a nema- 
zinda sultamn veya vekilinin bulunmasi sart olmusdur. Boylece, fitne cik- 
mak tehliikesi ortadan kalkmis olur. Bu mekruh cema'atlerde fitne uyan- 
ma korkusu daha cokdur. Bu bakimdan da, bu toplantilar, islamiyyete 
uygun degildir. Yasakdir. Hadis-i serifde "ala sahibihessalatii vesselam", 
(Fitne uykudadir. Bunu uyandirana, Allah la'net eylesin!) buyuruldu. Bii- 
tiin bunlardan anlasihyor ki, islam valilerinin, hakimlerinin ve koruyucu 
kimselerin, boyle toplantilan dagitmalan lazimdir. Bunun icin siki davran- 
malan, sikisdirmalan yerinde olur. Boylece, fitneye yol acan bir bid'at, or- 
tadan kaldinlmis olur. Herseyin dogrusunu Allahii teala bildirir. Dogru yo- 
lu gosteren ancak Odur. 

289 

IKIYUZSEKSENDOKUZUNCU MEKTUB 

Bu mektub, mevlana Bedreddine arabi olarak yazdmisdir. Kaza ve ka- 
derin ince bilgilerini anlatmakdadir: 

Allahii tealanin ismine siginarak, mektubumu yazmaga bashyorum. 
Kaza ve kaderin ince bilgilerini, kullanndan secilmis olanlara bildiren ve 
dogru yoldan sapmamalan icin, cahillerden sakhyan, Allahii tealaya hamd 
ederim! Kaza ve kaderin esranni, din cahilleri anhyamayip, dogru yoldan 
kayar. insanlan islerinde mecbur, esir veya hakim, yaratici sanmak tehlu- 
kesine diiserler. Allahii teala, Peygamberlerinin en ustunii ile, kullanna dog- 
ru yolu, dogru bilgiyi gosterdi. Yanhs diisiinen cahillerin ve asilerin ozr, be- 
hane etmelerine meydan birakmadi. O biiyiik Peygambere ve Akrabasina 
ve Eshabinin hepsine, bizden iyi diialar ve selamlar olsun "sallallahii tea- 
la aleyhi ve ala Alihi ve Eshabih"! Onun Eshabinin herbiri, Allahii teala- 
ya ita'at edenlerin ve kadere inanip, kazaya razi olanlann en iyisidir. 

Kaza ve kader bilgisini, cok kimseler anhyamamis, dogru yoldan aynl- 
misdir. Bu bilgi iizerinde akl yiiriitenler, vehm ve hayallerine kapilmisdir. 

-442- 



Bunlardan bir kismi, insanlann istiyerek yapdigi islerinin cebr, zor ile ol- 
dugunu sanmis, coklan da, insanlann her isi yaratarak yapdigini, istiyerek 
yapilan islere, Allahii tealanin kansmadigini soylemisdir. Uciincii anlayis 
sekli de, dogru yolda gidenlerin, islamiyyeti iyi anhyanlann soziidur ki, bun- 
lar, (Firka-i naciyye) ismi ile mujdelenmis olan (Ehl-i siinnet vel-cema'at) 
"radiyallahii teala anhUm"dtlr. Allahii teala, o yiiksek alimlerden ve onla- 
nn yolunda gidenlerden razi olsun! Bunlar, birinci ve ikinci kismda olan- 
lar gibi taskinhk yapmamis, orta yolu secmislerdir. Ehl-i siinnetin reisi 
olan imam-i a'zam Ebu Hanife "rahmetullahi aleyh", imam-i Ca'fer-i Sa- 
dikdan "radiyallahii anh" sordu: 

- Allahii teala, insanlann istekli islerini, onlarin arzusuna birakmis mi- 
dir? 

- Allahii teala, riibubiyyetini, [yaratmak ve her istedigini yapmak buyiik- 
lugunii] aciz kullanna birakmaz, buyurdu. 

- Kullanna, isleri zor ile mi yapdinyor? 

- Allahii teala adildir. Kullanna zor ile giinah isletip, sonra Cehenneme 
sokmak, Onun adaletine yakismaz, buyurdu. 

- O halde, insanlann, istekli hareketi, kimin arzusu ile oluyor, kim ya- 
piyor? 

- Isleri insanlann arzusuna birakmamis ve kimseyi cebr etmemisdir. iki- 
si arasi olagelmekdedir. Yaratmagi kullanna birakmadigi gibi, zor ile de yap- 
dirmaz. 

Iste, Ehl-i siinnet alimleri "rahmetullahi aleyhim" diyor ki, kullarm ih- 
tiyari [istekli] hareketlerini, islerini Allahii teala icad etmekde, yaratmak- 
dadir. Onun kudreti ile var oluyorlar. Fekat, insanin kudreti de kansmak- 
dadir. istekli hareketlerimiz, Allahii tealanin kudreti ile (Yaratihr) ve bi- 
zim kudretimiz ile (Kesb edilmis) olur. 

Ehl-i siinnetden, Ebiil-Hasen-i Ah Es'ariye gore "rahmetullahi teala 
aleyh", insanlann istekli islerine, kendi ihtiyarlan, [ya'ni secim haklari ve 
kudretleri] hie kansmaz. Yalniz, kul bir is yapmak isteyince, Allahii teala, 
o isi hemen yaratmakdadir. Adet-i ilahisi hep boyledir. isin yapilmasinda 
kulun kudretinin te'siri olmaz. Bu sozii, (Cebriyye) mezhebinin soziine ya- 
kindir. Bunun icin, Es'ari mezhebine (Cebr-i miitcvassil) denilmekdedir. 

Biiyiik alim, Ebu ishak isferaini buyurdu ki, (insanlann yapdigi, is- 
tekli hareketlerinin meydana gelmesinde, kendi kudretleri de ise kansmak- 
dadir. is iki kudretin bir araya gelmesi ile yapihyor. Biri, kulun kudreti, ikin- 
cisi Allahii tealanin kudretidir. Ayn iki kuvvetin te'siri ile, bir is meydana 
gelir) diyor. Es'ariden kadi Ebu Bekr-i Bakillani buyuruyor ki, (insanin 
kudreti, isin meydana gelmesine degil, isin iyi veya fena olmasina, ya'ni ta'at 
veya giinah olmasina te'sir eder. Maturidi mezhebi de boyledir). Bu za'if 
kulun [ya'ni imam-i Rabbaninin "kuddise sirruh"] anladigina gore, insanin 
kudreti, isin yapilmasina da, iyi veya fena olmasina da, birlikde te'sir etmek- 
dedir. Ciinki, isin meydana gelmesine te'sir etmeyip, yalniz iyi veya fena ol- 
masina te'sir eder demek ma'nasizdir. Ciinki, isin iyi veya kotii olmasi, isin 

-443- 



yapilmasi ile meydana cikar. Fekat, bunun icin de, aym kuvvetin aynca te'sfr 
etmesi lazimdir. isin yapilmasi baskadir, iyi veya fenahginin yapilmasi 
baskadir. O halde, isin iyi veya fena olmasi icin de, kuvvetin aynca te'siri 
lazimdir demek, yanlis olmaz. Ebiil-Hasen-i Es'ari, boyle demiyor. Halbu- 
ki, insanlann kudretini Allahii teala yaratdigi gibi, bu kudretin te'sir etme- 
sini de Allahii teala yaratmakdadir. Bunun icin, kulun kudretinin te'sir et- 
digini soylemek, hakikate daha yakin olur. Es'ari mezhebi, Allahii teala- 
nin, kullarmi cebr etdigini bildirmis oluyor. Ciinki, kulda ihtiyann ya'ni be- 
gendigini yapmak bulunmadigini ve kulun isinde, kendi kuvvetinin hie 
te'siri olmadigini bildiriyor. Bu mezhebi, cebriyyeden ayiran sey, cebriyye 
mezhebinde, bir insan, bir isi yapdi demek, mecazdir. Ya'ni, o istekli isi, yal- 
niz Allahii teala yapmisdir. O insanin eli ile yapmisdir. insanda kudret 
yokdur derler. Es'ari ise, isi yapan, hakikatde insandir. Ancak, insanin is- 
tegi ile degil, Allahii tealamn istemesi ile yapmisdir. insanda ihtiyar yok- 
dur diyor. Ehl-i siinnetden, Es'ariden baskalari, kulun kudreti, yapdigi is- 
tekli isde te'sir eder diyor. Es'ari ise, kudreti ancak, isin yaratilmasina se- 
beb olup, yaratilmasinda te'siri olmaz diyor ki, her ikisine gore de, isi in- 
san yapdi demek dogru olur. Ehl-i siinnet, Cebriyyeden, boylece aynlmis 
olur. Cebriyye mezhebinin, insanin, istekli islerini hakikaten yapdigini ka- 
bul etmemesi, isi insan yapdi demek mecazdir demesi kiifrdiir, Kur'an-i ke- 
rimi inkar etmekdir. (Temhid) kitabimn sahibi [Ebu Sekiir Sulemi "rahme- 
tullahi aleyh"] diyor ki, Cebriyye mezhebinde, (isi insanin yapmasi mecaz- 
dir, goriiniisdur, insanda kudret yokdur. Kullar, riizgarla sallanan yaprak 
gibidir. insanlann her hareketi, agacin hareketi gibi mecburidir) diyenler 
kafir olur. Yine diyor ki, Cebriyyenin, (Kullann iyi, kotii, biitiin isleri, ha- 
kikatde onlann degildir. ihtiyari hareketleri de yapan, yalniz Allahdir) 
sozleri de kiifrdiir. 

Siial: imam-i Es'ari "rahmetullahi aleyh" insanin isinde, kudretinin 
te'siri yokdur, hakikatde insanin ihtiyari da yokdur dedigi halde, isi yapan 
hakikatde kuldur demesi, dogru mudur? 

Cevab: insan kudretinin, isinde te'siri yok ise de, Allahii teala, isi yarat- 
masi icin, onun kudretini sebeb kilmisdir. Allahii tealamn adeti soyledir ki, 
insan kudretini ve ihtiyarmi bir is icin kullaninca, Allahii teala, o isi yara- 
tiyor. insanin kudreti, boylece, isin yapilmasina sebeb oluyor. islerin ya- 
pilmasina te'sir etmis oluyor. Ciinki, kulun kudreti olmadikca, adet-i ila- 
hi o isi yaratmamakdadir. Bu adete gore, isi yapan, insandir demek, haki- 
katde dogru oluyor. Es'ari mezhebini dogru yola uydurmak, ancak boyle 
olur. Baska diirlii anlatanlan subheli dinlemelidir. 

Ehl-i siinnet alimleri "rahmetullahi aleyhim", kadere inanmis, kaderin 
hayrhsi, serlisi, iyisi, kotiisii, tathsi, acisi, hep Allahii tealadandir demisdir. 
Ciinki (Kader), var etmek, yaratmak demekdir ve herseyi yapan, yaratan, 
ancak Allahii tealadir. (Mu'tezile), ya'ni kaderiyye firkasi kaza ve kadere 
inanmadi. islerin, yalniz kulun kudreti ile hasil oldugunu zan etdi. Serler, 
kotiiliikler, Allahii tealamn kazasi ile olsaydi, bunlar icin azab yapmazdi. 
Bunlara azab yapmasi zulm olur dedi. Boyle sozleri soylemek zulmdiir. Ca- 
hilce sozdiir. Ciinki, kaza ve kadere inanmakla, kulun ihtiyari ve kudreti git- 

-444- 



mez. (Kaza) demek, bir insanin bir isi kendi ihtiyari ile yapip yapmayaca- 
gini, Allahii tealanin, onceden bilmesi demekdir ki, insanda ihtiyann bu- 
lundugunu gostermekdedir. Kazaya inanmak iradenin, ihtiyann yok olma- 
sina sebeb olsaydi, Allahii teala da, yaratmaga mecbur veya memnu' olur- 
du. Ciinki, ezelde, her seyin var olacagini bildi ise, onu yaratmaga mecbur 
olurdu. Yoklugunu bildi ise, yaratmasi memnu' olurdu. Kazaya inanmak, 
kulda ihtiyann bulunmasina inanmaga mani' olsaydi, Allahii tealada ira- 
de ve ihtiyann bulunmasina inanmaga da mani' olurdu. Allahii tealanin ya- 
ratacagi seyleri ezelde bilmesi, irade sifatini yok etmedigi gibi, kullannin 
yapacagi seyleri de ezelde bilmesi, kullann irade ve ihtiyar sahibi olmala- 
nna mani' degildir. Evet, insanlarin kudreti azdir. isi yalniz insan kudreti 
yapar demek, pek aklsizhk olur ve dusuncesizligin son derecesidir. Mu'te- 
zilenin, burada da, dogru yoldan ayrilmis oldugunu, Maveraiinnehr [Tiir- 
kistanda, Seyhun ve Ceyhun nehrleri arasindaki genis yer] alimleri bildir- 
mis, bunlarm sozti, mecusilerin [atese tapanlann] soziinden daha fenadir 
demislerdir. Ciinki mecusiler, Allahii tealanin bir seriki, ortagi var sanmis- 
dir. Mu'tezile ise, sayisiz ortak var demekdedir. [Ya'ni, insan, isini, kendi 
kudreti ile yapmakda, yaratmakdadir diyerek, insanlan, Allahii tealaya se- 
rik ediyorlar.] 

(Cebriyye mezhebi), insan asla bir is yapmaz, cansizlar gibi hareket 
eder. insanin kudreti, kasdi, ihtiyan yokdur diyor. insanlar iyi is yapinca 
sevab kazanmaz, kotii islerine azab yapilmaz saniyor. Kafirler, giinah isli- 
yenler ma'zurdur, mes'ul olmazlar. Ciinki, insanin her isini, yalniz Allah ya- 
piyor. insan istese de, istemese de, Allah giinah yaratiyor. insan giinah yap- 
maga mecburdur diyorlar. Bu sozleri kiifrdiir. Bunlara (Miircie) de denir 
ki, mertindurlar. Giinah, insana zarar vermez. Asi, fasik, azab gormiyecek- 
dir dediler. Peygamberimiz "sallallahu aleyhi ve sellem" buyurdu ki, (Miir- 
cie mezhebinde olanlara yetmis Peygamber, la'net etmisdir). Mezhebleri 
temamen yanhsdir, bozukdur. Ciinki, ihtiyari, istekli hareketimiz ile, titre- 
me, refleks hareketlerinin baska oldugu meydandadir. Elimizle birsey tut- 
mamiz, elbette ihtiyanmiz iledir. Goz segirmesi, kalbin cahsmasi ise, boy- 
le degildir. Kur'an-i kerim ve hadis-i serifler, bu mezhebin bozuk oldugu- 
nu bildirmekdedir. Nitekim, Secde ve Ahkaf ve Vaki'a surelerinde, (Yap- 
diklarimn cezasidir) ve Kehf suresinde, (istiyen inian etsin, istiyen inanma- 
sin!) meal-i serifleri ile buyurmakdadir. 

insanlarin cogu, tenbel oldugundan ve niyyetleri kotii oldugundan ozr, 
behane anyor. Siialden, azabdan kurtulmak icin, Es'ari, hatta Cebriyye mez- 
hebine yanasiyor. Bunlar, ba'zan, (insanin hakikatde ihtiyari yokdur. isi 
insanin yapmasi mecazdir, goriiniisdedir) diyor. Ba'zan da, (insanin ihti- 
yari azdir. Herseyi yapan, Allahii tealadir) diyor. Bu soz, Cebriyye mezhe- 
bine kayiyor. Bunlar, ba'zi tesavvuf biiyiiklerinin sozlerini one siiriiyor. Me- 
sela, (isleri yapan birdir. Hicbirsey yokdur, yalniz O vardir. insanin isinde, 
kudretinin te'siri yokdur. insanin hareketi, agacin sallanmasi gibidir. insa- 
nin varhgi da, isleri de, coldeki serab gibidir, bir goriiniisden baska birsey 
degildir) gibi sozler, bu gevsek, tenbellerin kotii soylemelerini ve isleme- 
lerini destekliyor. Herseyin dogrusunu, ancak Allahii teala bilir. Bildigimiz 
kadar, bunlara soyle cevab veririz ki: Es'arinin dedigi gibi, eger ihtiyar, ha- 

-445- 



kikaten bulunmasaydi, Allahii teala, kullann zulm etdigini bildirmezdi. In- 
sanin yapdigi isde kendi kudreti te'sir etmeyip, kudreti, yalniz isin yaratil- 
masina sebeb olsaydi, insanlann kotii islerine zulm denmezdi. Halbuki Al- 
lahii teala, Kur'an-i kerimin bircok yerinde, insanlann zulm isledigini bil- 
diriyor. Insanin giicii, isin yaratilmasina te'sir etmeyip, yalniz sebeb olsay- 
di zulm buyurmazdi. Evet, Allahii tealadan gelen elemlerde, azablarda, in- 
sanin ihtiyan kansmiyor. Fekat, bu zulm olmaz. Ciinki, Allahii teala, 
kaydsiz, sartsiz malikimiz, sahibimizdir. Miilk yalniz Onundur. Miilkiinii, 
istedigi gibi kullanir, hie zulm olmaz. Fekat insanlann zulm etdiklerini 
bildirmesi, insanda ihtiyarm bulundugunu gostermekdedir. Burada zulmiin 
mecaz olmasi dusiiniilemez. Hakikatler, zaruret olmadikca mecaz yapilmaz. 

Insanlann iradeleri, ihtiyarlan za'ifdir, azdir soziine gelince, eger Alla- 
hii tealamn ihtiyan yaninda azdir denirse veya insanlann ihtiyan yalniz ola- 
rak isleri meydana getiremez demek istenirse, dogru olur. Fekat, eger ih- 
tiyarlan, islerin yapilmasina te'sir etmez denirse, dogru olmadigini yuka- 
nda bildirdik. 

Allahii teala, kullanna yapabilecekleri seyleri emr etmisdir. insanlan za'if 
yaratdigi icin, her emrinde kolayhk gostermisdir. Nisa suresi yirmiyedin- 
ci ayetinde mealen, (Allahii teala, size hafif, kolay emr etmek istedi. Ciin- 
ki, insan za'if yaratilmisdir) buyuruldu. Allahii teala, (Hakim)dir. [Herse- 
yi yerinde, uygun olarak yapar. (Rauf)dur. (Acimaga layik olmiyanlara da 
aciyicidir). (Rahim)dir. Ahiretde sevdiklerine, ya'ni kiifran-i ni'met etmi- 
yenlere, ya'ni mii'minlere Cennetiihsan edicidir.] Kullanna yapamiyacak- 
lari seyi emr etmek hikmetine, re'fetine yakismaz. Kullanna, kaldinlami- 
yacak, biiyiik kayayi kaldirmagi emr etmeyip, herkesin cok kolay yapaca- 
gi kiyam, riikii', secde, ufak bir ayet okumak ile meydana gelen nemazi emr 
etmisdir. Nemaz kilmak, herkes icin cok kolaydir. Ramezan-i serif orucu 
da, pek kolaydir. Zekati da, cok hafif emr etmis, malm hepsini degil, kirk- 
da birini verin demisdir. Hepsini veya yansini vermegi emr etseydi, kulla- 
nna giic olurdu. Merhameti, pek fazla oldugundan, emri tarn yapilamaz ise, 
daha da hafifletmisdir. Mesela, abdest alamiyanlara, teyemmum etmege, 
nemazda ayak iizere duramiyanlara, oturarak kilmaga, oturamiyanlara 
da, yatarak kilmaga, riikii' ve secde yapamiyanlara, ima ile [oturup, riikii' 
ve secde icin, az egilerek] kilmaga, bunlar gibi, daha nice kolayhklara izn 
vermisdir. islamiyyetin emrlerine dikkatle ve insafla bakan, bu kolayhk- 
lan goriir. Allahii tealamn, kullanna ne kadar cok merhametli oldugunu, 
pek iyi anlar. Emrlerin pek kolay olmasimn bir sahidi de, cok kimselerin, 
emr olunan ibadetlerin, daha artmasini istemesidir. Nemazin, orucun art- 
masini istiyen, cok gorulmusdiir. Evet, ibadet yapmak giic gelen kimseler 
de, yok degildir. Boyle kimseler, normal insan degildir. Boyle bozuk kim- 
selere, ibadetlerin zor gelmesine sebeb, nefslerinin karanhgi ve sehvani ar- 
ziilarinin kotuliigiidiir. Bu karanhk ve kotiiliikler, nefs-i emmareden hasil 
olmakdadir. Nefs-i emmare, Allahii tealamn diismanidir. Sura suresi onti- 
ciincii ayetinde mealen, (Iinan ve ibadet etmek, miisriklere giic gelir) ve Be- 
kara suresi, kirkbesinci ayetinde mealen, (Nemaz kdmak, yalniz mii'min- 
lere, Allahii tealadan korkanlara kolay gelir) buyuruldu. 

-446- 



Bedenin kastakgi, ibadetlerin yapilmasmi giiclesdirdigi gibi, (Batin)in 
[kalbin ve rukun] kasta olmasi da giiclesdirir. Allakii teala, islamiyyeti, 
nefs-i emmareyi, [ya'ni kotxiluk isteyici] arzulanndan, adetlerinden vaz 
gecirmek icin gonderdi. Nefsin istekleri ve islamiyyetin istekleri birbirinin 
ziddidir, aksidir. O kalde, ibadetleri yapmakda gucluk cekmek, nefsin ko- 
tuliigunii gosteren bir alametdir. Nefsin arzularimn kuvveti, bu gucliigun cok- 
lugu ile olciilur. Nefsin kevasi [istekleri] kalmayinca, gucluk de kalmaz. 

S6fiyye-i aliyyeden ba'zisinm, insanda iktiyann bulunmadigini veya 
kuvvetsiz oldugunu gosteren birkac sozunii yukanda yazmisdik. Tesavvuf 
buyiiklerinin, islamiyyete uymiyan sozlerine, hie kiymet verilmez. Nerde 
kaldi ki, huccet ve sened olarak kullanilsin. Ya'ni, bir iddi'ayi, dxisiinceyi 
isbat icin boyle sozleri sahid getirmek, hie dogru olmaz. Sahid, sened ola- 
cak, uyulabilecek, ancak Ehl-i sxinnet alimlerinin sozleridir. S6fiyye-i aliy- 
yenin sozlerinden, alimlerin soziine uygun olanlar, kabul edilir. Uymi- 
yanlan, kabul edilmez. Burada da yine bildirelim ki, S6fiyye-i aliyyeden, 
halleri, kesfleri dogru olanlar, islamiyyete uymiyan hicbirsey soylememis 
ve yapmamisdir. Kesflerinden, hallerinden, islamiyyete uymiyanlann, yan- 
ks oldugunu anlarlar. islamiyyete muhalif olan sozlere ve hareketlere 
dogru diye sarilmak, zindikhk, ilhad ya'ni dinsizlik alametidir. 

Sunu da ilave edelim ki, S6fiyye-i aliyyenin islamiyyete uymiyan ba'zi 
sozleri, halin kapladigi zemanda, kesf yolu ile anladiklan bilgilerdir ki, o 
zeman, akl ve sii'urlan ortiilu oldugundan, ozrlii sayihrlar ve kesfleri yan- 
ks olmusdur. Baskalannin, boyle kesflere, sozlere uymasi caiz degildir. Boy- 
le sozlere, islamiyyete uyacak seklde ma'na vermek, kelimelerden anlasi- 
lan ma'nayi birakip, meskur olmiyan ma'nalanni vererek, islamiyyete uy- 
durmak lazimdir. Ciinki asiklann, muhabbet serhoslannin sozleri, cesidli 
ma'nalara gelir. Bu ma'nalar arasindan, dogru ve onlann buyiikliigune 
yakisan ma'nayi bulup, oyle kabul etmek lazimdir. 

[Zemammizdaki din cakilleri, Mukyiddin-i Arabi, Celaleddin-i Rumi, 
Niyazi-i Misri gibi biiyiiklerin "kaddesallakii teala esrarekumul'aziz", boy- 
le sozlerini ele alarak, tesavvufa, tesavvufculara saldinyor. Yazdiklan ki- 
tablarda, Evkyanin sozlerine yanks ma'nalar vererek, katta, onlann sozti 
diyerek, uydurma seyler yaziyor. O derin alimleri, islamiyyet diismani 
imis gibi gostermege caksiyorlar. Cenab-i Hak, boyle zevalklara, islamiy- 
yeti, tesavvufu anlamak nasib etsin! Amin.] 

290 

IKiYUZDOKSANINCI MEKTUB 

Bu mektub, molla Muhammed Hasime yazilnnsdir. Allahii tealamn, 
imani-i Rabbani hazretlerine baslangicda ihsan etmis oldugu yolu bildir- 
mekdedir: 

Bismillakirrakmanirrakim. Alemlerin rabbi olan Allaku tealaya kamd 
olsun! Peygamberlerin en ustiiniine ve Onun temiz olan Alinin ve Eskabi- 
nin kepsine salat ve selam olsun "salevatullaki teala aleyki ve ala aliki ve 
Eskabiki ecma'in"! Tesavvuf alimlerinin yollari arasinda en kisa, en uygun, 

-447- 



en saglam, en salim, en kuwetli, en dogru, en iyi, en yiiksek ve en olgun ola- 
ni Ebu Bekr-i Siddikdan gelen yoldur. Bu yolda bulunanlann ruhlanni ve 
sahiblerinin sirlanni, Allahii teala takdis eylesin! Bu yolun biitiin bu iistiin- 
liikleri ve bu yolda yetisenlerin sanlarimn iistiin olmasi, siinnet-i seniyye- 
ye yapisdiklan ve bid'atlerden sakindiklan icindir. Eshab-i kiramda oldu- 
gu gibi "aleyhimiirndvan minelmelikilmennan", bu biiyiiklerin de, bidayet- 
lerinde, nihayetlerinin kazanci yerlesdirilmisdir. Yiiksek dereceye kavus- 
dukdan sonra, huziirlan devamli olmusdur. Baskalannin huzuru gecicidir. 

Kardesim! Allahii teala, seni dogru yola ulasdirsin! Bu fakir, bu yola 
ozendigim zeman, Allahii teala, isimi kolaylasdirdi. Vilayet kaynagi, haki- 
katin miitehassisi, nihayetin baslangicda yerlesdirilmis oldugu yolun kila- 
vuzu, vilayet derecelerine kavusduran caddenin siiriiciisii, dinin koruyucu- 
su, seyhimiz ve imamimiz, seyh Muhammed Baki "kaddesallahii teala sir- 
reh" hazretlerine kavusdurdu. Bu yoldaki biiyiiklerin seckinlerinden olan 
bu yiiksek zat, Allahii tealanin ismini zikr etmegi ogretdi. Tevecciih buyur- 
du. Bu fakirde, zikrin tadi tarn hasil oldu. Sevincimin coklugundan agladim. 
Birgiin sonra, bu biiyiiklerin kiymet verdikleri ve (Gaybet) dedikleri, 
sii'ursuzluk hasil oldu. Kendimden gecince, biiyiik bir deniz gordiim. Diin- 
yadaki seklleri, suretleri, bu deniz icinde golge gibi gordiim. Sii'ursuzlugum 
cogaldi. Bir sa'at, iki sa'at siirdiigii giinler oldu. Biitiin geceyi kaplamaga 
basladi. Olanlan, kendilerine arz etdim. (Fena)dan biraz hasil olmus bu- 
yurdu. Zikr etmegi yasakladi. (Bu huzuru elden kacirma!) dedi. iki gun son- 
ra, bilinen (Fena) hasil oldu. Arz eyleyince, (Vazifeni yap!) buyurdu. Fe- 
nanin Fenasi hasil oldu. Arz eyledim. (Biitiin alemi bir birlesmis topluluk 
olarak goriiyor musun?) buyurdu. (Evet) dedim. (Fenanin Fenasinda, ale- 
mi boyle birlesik gormekle birlikde, sii'ursuzluk da hasil olur) buyurdu. He- 
men o gece, buyurdugu gibi, Fena hasil oldu. Bunu ve bundan sonra ola- 
m arz eyledim ve Allahii tealayi, ilm-i huzuri ile bildigimi ve kendisinde bu- 
lunmiyan sifatlarla birlikde bildim dedim. Bundan sonra, biitiin esyayi 
kaphyan bir nur goriindii. Onu Hak teala sandim. Bu nur siyah idi. Arz ey- 
ledim. (Nur perdesi arkasinda Hak teala goriilmiisdiir. Bu nurdaki genis- 
lik, ilmdedir. Zat-i teala herseyle ilgili oldugu icin, genis goriinmekdedir. 
Bunu yok etmek lazimdir) buyurdu. Sonra, bu nur kiiciilmege basladi. 
Darlasdi. Nokta gibi oldu. (Noktayi da yok etmek, hayrete gelmek lazim- 
dir) buyurdu. Oyle yapdim. Hayal olan nokta da yok oldu. Hayrete daldim. 
Hak teala, kendini kendi goriir gibi goriindii. Arz eyledim. (iste, Naksiben- 
diyyenin huzuru, bu huzurdur) buyurdu. Bu yoldakilerin nisbeti, bu huztir 
demekdir. Bu huztira, gayb olmiyan huzur da denir. Nihayetin bidayetde 
yerlesmesi, burada olur. Bu yolda, talibe bu nisbetin hasil olmasi, baska yol- 
larda, talibin maksada kavusmak icin, cahsilacak zikrleri ve vazifeleri reh- 
berlerinden almalanna benzer. Farisi misra' tercemesi: 

GUI bagcemi gov de, beharimi anlal 

Bu fakirde bu nisbetin hasil olmasi, zikr ogrendigim giinden, iki ay ve 
birkac gun sonra basladi. Bu nisbet hasil oldukdan sonra, (Fena-i hakiki) 
denilen, baska bir fena hasil oldu. Kalb o kadar genisledi ki, yer kiiresinin 
ortasindan Arsa kadar, biitiin alem, bu genislik yaninda, hardal danesi 

-448- 



kadar bile degildi. Bundan sonra, kendimi ve alemin her parcasini, hatta 
her zerreyi, Hak teala olarak gordum. Bundan sonra alemin her zerresini 
hirer hirer hep kendim gordum. Kendimi onlann herbiri olarak gordum. 
Sonra, butxin alemi, bir zerrede yok buldum. Sonra, kendimi ve her zerre- 
yi, o kadar genis gordum ki, biitiin alemi hatta alemin birkac katini icim- 
de gordum. Kendimi ve her zerreyi, her zerreye yayilmis, sizmis olan nur 
gordum. Alemdeki sekller, suretler, bu nurda yok oldular. Sonra kendimi 
ve hatta her zerreyi, biitiin alemi tutuyor, varhkda durduruyor gordum. Arz 
eyledim. Tevhidde (hakk-ul-yakin) mertebesi iste budur. (Cem'ul-Cem') 
bu makamdir, buyurdu. Once, alemin sekllerini, suretlerini hep Hak tea- 
la bulmus oldugum gibi, bunlardan sonra, hepsini hayal gordum. Once, Hak 
buldugum her zerreyi, simdi hep vehm ve hayal buldum. Cok sasirdim. Bu 
sirada, (Fiisus) kitabindaki, kiymetli babamdan isitdigim, (Bu aleme ister- 
seniz Hak deyiniz, isterseniz mahluk deyiniz. isterseniz, bir bakimdan 
Hak deyiniz ve baska bir bakimdan, mahluk deyiniz. isterseniz, ikisi ara- 
sini ayiramiyarak saskina dondugiiniizu soyleyiniz!) soziinii hatirladim. Bu 
soz sikintimi giderdi. Bundan sonra yanlanna giderek arz eyledim. (Huzu- 
run daha saf olmamisdir. Vazifene devam et de, var ile yok birbirinden tarn 
aynlsinlar) buyurdu. Aynlamiyacagini anlatan, (Fiisus)un yazisini okudum. 
($eyh Muhyiddin-i arabi "kaddesallahu sirrehul'aziz", olgun bir Velinin ha- 
lini bildirmemis. Bircoklanna gore de aynlamazlar) buyurdu. Emrlerine 
uyarak, verdikleri vazifeye devam etdim. Onlann cok kiymetli yardimla- 
n ile, Allahu teala, iki giin sonra, var ile yokun aynldigini gosterdi. Haki- 
ki varhgi, hayal olandan ayn buldum. Disarda, bir varhkdan baska, hicbir 
var gormedim. Kendilerine bunu bildirince, (Fark-i ba'del-cem') mertebe- 
si, iste budur. Cahsmakla, buraya kadar vanlabilir. Bundan ilerisi herke- 
sin yaradihsinda bulunana uygun olarak ihsan olunur. Tesavvuf biiyiikle- 
ri, bu mertebeye (Tekmil makami) demislerdir buyurdu. 

Bu fakiri "kaddesallahu teala sirrehul'aziz" ilk olarak, sekrden sahva ve 
Fenadan Bekaya getirdikleri zeman, kendi bedenimin her zerresine bak- 
digim zeman, Hak tealadan baska birsey bulamadim. Her zerremi, Onu gos- 
teren bir ayna gibi gordum. Bu makamdan, yine hayrete gotiirduler. Ken- 
dime getirdiklerinde, Hak tealayi kendi vucudumiin, her zerresinde degil, 
her zerresi ile buldum. Onceki makami, ikinci makamdan asagi gordum. Yi- 
ne hayrete daldirdilar. Kendime gelince, Hak tealayi, alemle ne bitisik, ne 
ayn, ne icinde, ne de disinda bulamadim. Once bulmus oldugum, beraber- 
lik, etrafini cevirmek ve icine islemek gibi seylerin hepsi, simdi yok oldu. 
Boyle olmakla beraber, yine oyle goriildii. Sanki his olunuyordu. Alem de, 
o anda goriilmekde idi. Fekat, bu baglantilarm hicbiri, Allahu tealada 
yokdu. Yine hayrete daldirdilar. Sahva getirdikleri zeman, Allahu tealamn, 
alem ile, once goriilen baghhklardan baska bir baghhgi oldugu anlasildi. Bu, 
hie anlasilamiyan bir baghhkdir. Hak teala, hie anlasilamiyan bir nisbet ile 
goriildii. Yine hayrete daldirdilar. Bu mertebede biraz kabz, sikinti hasil 
oldu. Yine kendime getirdiklerinde, Hak teala, o anlasilamaz nisbetden bas- 
ka olarak goriindii. Bu alemle, anlasilan ve anlasilamiyan hicbir nisbeti, bag- 
hhgi yok idi. Alem de boylece goriilmekde idi. O anda, oyle bir ilm ihsan 
olundu ki, bu ilm, Hak teala ile mahluklar arasinda hicbir baghhk birak- 

- 449 - Mektubat Tercemesi: - F:29 



madi. Her iki siihud var iken, bildirdiler ki, boylece, hicbir baglihk olma- 
dan goriilen, Hak tealanin kendi degildir. Tekvin sifatinin alemle olan 
baginin, Alem-i misalde olan suretidir. Ciinki, Onun zati, mahluklarla bir 
ilgisi olmakdan cok uzakdir. Anlasilabilen veya anlasilamiyan hicbir bag- 
lantisi yokdur. Arabi beyt tercemesi: 

Sergiliye karusmak, ele gecer mi acaba? 
yuksek daglar ve korkunc tehlukeler var arada. 

Kiymetli kardesim! Hallerin hepsini aciklamaga ve ma'rifetleri anlatma- 
ga kalkisirsam, cok uzun surer. Dinliyenleri usandirabilir. Hele (Tevhid-i 
viicud) ma'rifetleri, herseyin zil, goriintu oldugu anlatihrsa, sonu gelmez. 
Butiin omiirlerini tevhid-i viicud ma'rifetlerinde gecirenler, bu sonsuz 
deryadan bir damla ele gecirememislerdir. Suna da, cok sasilir ki, onlar, bu 
fakiri, tevhid-i viicud sahiblerinden saymazlar. Tevhid bilgilerine inanmi- 
yan alimlerden sanirlar. Goriisleri kisa oldugu icin, tevhid ma'rifetleri 
iizerinde durmagi olgunluk bilirler. Bu bilgilerden ilerlemegi, gerilemek sa- 
nirlar. Farisi beyt tercemesi: 

Cahildirler, kendilerini de bilmezler, 
hiiner sanmakdan ayblari cekinmezler. 

Bunlann dayandiklan birinci sened, eski tesavvufcularm tevhid-i viicu- 
di iizerindeki sozleridir. Allahii teala, bunlara insaf versin! O biiyiiklerin, 
bu makamlardan ilerlemediklerini, o makamda baglanip kaldiklanni ner- 
den biliyorlar? Biz, tevhid-i viicudi ma'rifetleri yokdur demiyoruz. Var ol- 
dugunu, fekat bu makamdan daha yuksek makamlara ilerlenecegini de soy- 
liyoruz. Eger, bu makamlan asanlara, bu bilgilere inanmiyor adini takiyor- 
larsa, ona bir diyecegimiz yokdur. 

Yine soziimiize donelim. Birseyin ornegi, o seyi tanitir. Bir damla sizin- 
ti, bir su menba'ini buldurur. Biz de az bildirdik. Bir damla ile haber veri- 
yoruz. 

Kardesim! Kiymetli hocamiz, beni yetisdi ve yetisdirebilir gorerek, tari- 
kati ogretmek icin izn verince ve taliblerden cogunu, bu yana gonderince, 
kemale gelmis olduguma ve talibleri yetisdirebilecegime inanamiyordum. (Bu 
isde duraklama! Biiyiiklerimiz, bu makamlann, kemal ve tekmil makami ol- 
dugunu bildirmislerdir) buyurdu. (Bu makama inanmamak, o biiyiiklerin 
yiiksekligine inanmamak olur) dedi. Emrlerine uyarak, tarikati ta'lim etme- 
ge basladim. Taliblere cahsmalanna yardimci olmaga ugrasdim. Bu ugras- 
malanmin taliblere cok faideli oldugu goriildii. Oyle oldu ki, senelerce ca- 
hsarak kavusulabilenler, birkac saatde ele geciyordu. Birkac zeman ugras- 
dim. Sonra, yine noksan oldugumu, asagida kaldigimi anladim. Tesavvuf bii- 
yiiklerinin, son mertebe dedikleri, gelip gecici (Tecellf-i zatf)ler, bu yolda hie 
hasil olmamisdi. (Seyr-i ilallah) ve (Seyr-i fillah) ne demek oldugunu bilmi- 
yordum. Bu kemallere de kavusmak lazimdi. Bunlan dusundukce, asagida 
kalmis oldugumu iyi anladim. Yanimda bulunan talibleri tophyarak, geride 
oldugumu, hepsine bildirdim. Dagilmalanni soyledim. Fekat bu sozlerimi asa- 
gi goniilliiluk, bir incelik sandilar. Yanimdan aynlmadilar. Az zeman sonra, 

-450- 



Allahu teala, umduklanma kavusdurdu. Sevgili Peygamberinin sadakasi ola- 
rak "aleyhi ve ala alihissalevatxi vetteshmat" ihsanda bulundu. 

FASL - Bxiyxiklerimizin "kaddesallahii teala esrarehiim" yolunun teme- 
li, Ehl-i sxinnet vel-cema'at alimlerinin "rahmetullahi teala aleyhim ecma'in" 
i'tikadina uygun olarak inanmak ve siinnet-i seniyyeye yapismakdir "ala sa- 
hibihessalatxi vesselamxi vettehiyye". Bid'atlerden ve nefsin isteklerinden 
de sakinmak ve isleri, elden geldigi kadar azimetle yapmak, ruhsat ile ha- 
reketden kacinmakdir. 

[(Azimet), halal oldugu belli olmiyan sxibheli seyleri de yapmamak, 
haram ve mekruhlardan herhalde kacmakdir. (Ruhsat), islamiyyetin izin 
verdigi, caiz olur dediklerinden sakinmamakdir]. 

Once, cezbe hasxl olup kendinden gecer. Buna (Adem) denir. Bundan 
sonra (Beka) bulup kendine gelir. Buna (Vucud-i adem) denir. Bu adem 
ve kendinden gecmek, hissi gayb etmek, duygusuz olmak degildir. Az kim- 
sede, his de gidebilir. Bu beka sahibi, insanhk isteklerine donebilir. Nef- 
sin huylanna uyabilir. Fenadan sonra hasxl olan Bekada ise, geri donmek 
caiz degildir. Behaxiddin-i Buhari, (Vxicud-i adem, insanhk arzulanna 
doner. Fekat, Vxicud-i fena, geriye hie donmez) soziinxi, belki bunun icin 
soylemisdir. Ciinki, birinci Bekanin sahibi, daha yoldadir. Yolda olan ge- 
ri donebilir. ikincisi, miintehidir, kavusmusdur. Kavusan, geri donmez. Bii- 
yxiklerden biri, (Yolda olan doner. Kavusmus olan donmez) buyurdu. 
Vucud-i adem sahibi, her ne kadar yolda ise de, nihayet, bidayetde yer- 
lesdirilmis oldugu icin, nihayetde olanlan bilir. Miintehinin, yolun sonun- 
da kavusduklan, buna topluca tatdinhr. Bu nisbet, mxintehide bol oldu- 
gundan, ruhuna da, bedenine de yayihr. Viicud-i adem sahibinde ise, yal- 
niz kalbindedir. Miintehide yayilmis, dagilmisdir. O, insanhk sifatlanna 
donmez. Ciinki, bu nisbetin, onun bedeninin her mertebesine yayilmasi, 
onun sifatlanni yok etmis, fani yapmisdir. Bu (Fena), Allahu tealamn bxi- 
yiik bir ni'metidir. Allahu teala, azmiyan kulundan, ni'metini geri almaz. 
Vxicud-i adem sahibi, boyle degildir. Bu nisbet, onun bedenine gecmemis- 
dir. Boyle olmakla beraber, bedenin mertebeleri kalbe bagh oldugu icin, 
bu nisbet kalb yolu ile, bxitxin bedene de, toplu, kxsa olarak gecer. Bede- 
nin isteklerini azaltxr. Fekat, tarn yok edemez. Bunun icin geri donebilir. 
Ciinki azalmxs, yok olmamxsdxr. Yok olan, geri donmez. Bu yxiksek zinci- 
rin bxiyxiklerinden birkacx "kaddesallahii teala esrarehiim", bidayetdeki 
kendinden gecmege ve bundan sonra hasxl olan bekaya (Fena) ve (Beka) 
demislerdir. Bu mertebede, (Tecellf-i zati) olur. Hak tealamn zatx gorxi- 
nxir de demislerdir. Bu Bekanxn sahibine, (Vasd), kavusmus demislerdir. De- 
vamh huzur, mxisahede demek olan (Yad-i dast) de, bu mertebede hasxl 
olur sanmxslardxr. Bxitxin boyle sozler, nihayetin bidayetde yerlesdirilmis 
olmasxndan ileri gelmekdedir. Cxmki, Fena ve Beka, yalnxz mxintehxye ha- 
sxl olur. Ancak, mxintehx kavusmusdur. Tecellx-i zatx, yalnxz buna olur. Al- 
lahu tealamn devamlx huzuru, ancak mxintehx icindir. Ciinki, o hie geri don- 
mez. Fekat, birinci s6z de, bu bakxmdan dogrudur. Saglam bir gorxise 
dayanmakdadxr. Hace Ubeydxillah-i Ahrar "kaddesallahii teala sirrehxil 
akdes" hazretlerinin (Fikarat) kitabxndaki Fena ve Beka ve Tecellx-i za- 

-451- 



ti ve Zat-i ilahinin siihudii ve vasl ve Yad-i dast yazilan da, bunlar gibidir. 
Biiyiiklerden biri buyurdu ki, Hace hazretlerinin, sevdiklerinden birka- 
cina yazmis oldugu mektublardan ve risalelerden meydana gelmis olan bu 
kitab, baslangicda olan ma'rifetleri miibtedilere anlatmak icin yazilmis- 
dir. (Insanlara, akllari erdigi kadar soyleyiniz!) gozetilerek yazilmisdir. (Ri- 
sale-i silsiletil-ahrar) kitabi da boyledir. Hace-i Ahrar hazretlerinin soz- 
lerine uygun olarak yazilmisdir. Dinin kuvvetlendiricisi, yiiksek hoca- 
miz mevlana Muhammed Baki hazretlerinin, (Ruba'iyyat serhi) kitabi da 
boyledir. Bu Beka, hatta Cezbede hasil olan her Beka, (Tevhid-i vticudi) 
ile kansikdir. Bunun icindir ki, biiyiiklerden bircogu, Hakk-ul-yakini an- 
latirken tevhid-i viicudi ile kansdirmisdir. Bircogu da bu sozlerden siib- 
heye diismiisler. Bunlann Hakk-ul-yakini, cezbede olmusdur demislerdir. 
Ciinki boyle ma'rifetler, o makamda hasil olur. (Tecellf-i surf) baska sey- 
dir. Ne oldugunu, kavusanlar bilir. Kesret aynasinda vahdeti goriirken, ay- 
na belli olmaz, yalniz sonsuz var olan goriiniirse, bu makama (Yad-i dast) 
demislerdir. Yad-i dast bu mertebenin adidir demislerdir. Buna, (Tecel- 
lf-i zati) ve (Suhud-i zati) de demislerdir. Bu makama, (ihsan makami) de- 
mislerdir. Bu yok olmakhga (Vasl) demislerdir. Farisi misra' tercemesi: 

Sen onda yok oil Kavusmak budm: 

Bu ismleri koyan, dinin yardimcisi, hace Ubeydiillah-i Ahrar hazretle- 
ridir. Daha once gelen biiyiiklerden hicbiri boyle ismler hie soylememisler- 
dir. Farisi misra' tercemesi: 

Guzellerin yapdigi, giizel olur! 

O biiyiik zat buyuruyor ki, (Dil kalbin aynasidir. Goniil de, ruhun ayna- 
sidir. Ruh, insanin hakikatinin aynasidir. Insanin hakikati de, Hak teala- 
nin aynasidir. Bilinmiyen hakikatler, bilinmiyen zatdan cikip, bu uzun 
yollardan gecerek, dile gelir. Soz halini alarak, hakikatlere uygun yaradi- 
hsh olanlann kulaklanna gelir). Yine buyuruyor ki, (Biiyiiklerden birka- 
cinin hizmetinde bulundum. Bana iki sey ihsan etdiler. Birisi sudur ki, 
heme yazsam yenilik olur. Eski birsey soylemem. ikincisi de, her ne soy- 
lesem begenilir, red edilmez). Bu mukaddes kelimeler, soyliyenin biiyiik- 
liigiinu gostermekdedir. Bunlan soylerken, kendisinin arada olmadigi an- 
lasilmakdadir. Ayna olmakdan baska birsey degildir. Onlarin icyiizlerini ve 
derecelerinin yiiksekligini, ancak Allahii teala bilir. Kendi hallerine uygun 
olarak, bu mesnevileri soylerdi. Farisi iki beyt tercemesi: 

Herkes, birsey sanarak sevdl benl; 
gel de, Iclmden dlnle esrarimi! 

Sirlanm, Inlltlmden ayri degll, 
fekat, anhyacak goz, kulak var mi? 

Bu fakir, o biiyiik Velinin bilgilerinden ve ma'rifetlerinden, bir parca, 
bu mektubun sonunda, kisa anlayisima gore yazmaga cahsacagim. Her is, 
Allahii tealanin diledigi gibi olur. 

Allahii teala, bir kimseyi, cezbe hasil oldukdan ve temam oldukdan 

-452- 



sonra, siiluk ni'meti ile sereflendirirse, bu kimse cezbenin yardimi ile cok 
uzun bir yolu, cok kisa bir zemanda gecer. Bu yolun, ellibin senelik oldu- 
gunu bildirmislerdir. Me'aric suresinin dordiincii ayetinin, (Melekler ve Ruh, 
ellibin sene uzunlugundaki bir giinde, ona cikarlar) meal-i serifindeki 
uzunluk bunu gosteriyor demislerdir. Boylece, Fena-fillah ve Beka-billah 
makaminin kendisine kavusur. Siilukiin sonu, Seyr-i ilallah yolculugunun 
sonuna kadardir. Buraya (Fena-i mutlak) denir. Bu makamdan sonra, cez- 
be baslar. Buna, Seyr-i fillah ve Beka-billah denir. Seyr-i ilallah, salikin is- 
mine kadar olan yolculukdur. Seyr-i fillah, bu ismde olan seyrdir. Ciinki her 
ismde sonsuz ismler bulunur. Bunun icin, bu ismdeki yolculuk sonsuz olur. 
Bu fakirin bu makamda, aynca bir ma'rifeti vardir. Biraz sonra, insaalla- 
hii teala bildirilecekdir. Yiikselirken, bu ism, (Ayn-i sabite)nin iistiindedir. 
Ciinki, salikin ayn-i sabitesi, bu ismin zillidir. Onun ilmdeki suretidir. Al- 
lahii tealanin lutf ederek secdikleri, bu ismden de ileri yiikselirler. Allahii 
tealanin diledigi kadar, sonsuz ilerlerler. Arabi beyt tercemesi: 

Bundan sonrasim anlatmak cok incedir, 
anlatmamak daha iyi olan da vardir. 

Baska yollardan vasil olanlar da, ikincisinde, bunlarla ortak iseler de ve 
Fena-fillah ile Beka-billaha kavusmuslarsa da, onlarin riyazetler cekerek 
ve miicahedeler yaparak, cok uzun zemanda sonuna varabildikleri yolu, bu 
yolun biiyiikleri, tadini alarak ve siihud ni'meti ve maksuda kavusmanin zev- 
ki ile, cok kisa bir zemanda gecer, aradiklanna kavusurlar. Kavusdukdan 
sonra da, sonsuz ilerlerler. Siiluk ile sona varanlar arasinda, boyle ilerle- 
mege ve yakinhga kavusan pekazdir. Ciinki, cezbenin siilukden once olma- 
si icin, biraz sevilmis olmak lazimdir. istenmedikce cekilmek olmaz. Ceki- 
lirse, daha yakin olur. istenilen ile isteyen arasinda cok aynhk vardir. Bu, 
Allahii tealanin oyle bir ihsanidir ki, diledigine verir. Allahii teala, biiyiik 
ihsan sahibidir. Farisi iki beyt tercemesi: 

Sevilenlerin aski, gizli ve keskindir. 
Sevenlerin aski, davul zurna iledir. 

Sevenler, ask atesi ile erir, biter, 
Sevilen, hem semizler, hem de daim giiler. 

Siial: Baska silsilelerdeki sevilenler de, boyle ilerliyor ve yaklasiyorlar. 
Onlarda da cezbe, siilukden once oluyor. Boyle olunca, bu yolun, baska- 
lanndan iistiinliigii ne olur? Nicin daha yakin olur? 

Cevab: Baska tarikler, bu isi elde etmek icin kurulmamisdir. Bunlarda 
bulunan pekaz kimseyi, rastgele bu ni'metle sereflendirirler. Bu yol ise, bu 
ni'meti elde etmek icin kurulmusdur. Bu yolun biiyiiklerinin sozleri arasin- 
da yer alan (Yad-i dast), cezbe ve siilukiin her ikisi de hasil oldukdan son- 
ra ele gecebilir. Buna nihayet demek siihud ve huzur mertebelerinin ote- 
sidir. Bunu soyle acikhyahm: $iihud, ya suret aynasinda, veya ma'na ayna- 
sinda olur. Yahud da, suretin ve ma'nanin otesinde olur. Bu perdesiz olan 
suhtide (Berki), ya'ni simsek gibi demislerdir. Ya'ni, bu siihud simsek ca- 
kar gibi hasil olup, sonra hemen araya perde girer. Allahii tealanin biiyiik 

-453- 



ni'meti olarak, bu siihud, perdelenmeyip, devam ederse, buna (Yad-i dast) 
demislerdir ki, gayb olmiyan huzur demekdir. Ciinki siihud, perdelenirse, 
gayb olur. Perdelenmeden devamli olmadikca, Yad-i dast denilmez. Bura- 
da bir incelik vardir: Her kavusan, geriye doner. Fekat huzuru devam eder. 
Fekat, bu nisbetin onda bulunmasi, simsek cakar gibi olur. Mahbublarda 
ise, boyle degildir. Ciinki bunlarda, cezbe, siilukden oncedir. Huzurun 
bunlarda bulunmasi, devamhdir. Biitiin varliklan bu nisbet olmusdur. Yu- 
karida buna isaret eyledik. Bedenleri, ruhlan gibi olmusdur. Batinlan, 
zahirleri gibi ve zahirleri, batinlan gibi olmusdur. Bunun icin, bunlann hu- 
zurlan siireklidir. Nisbetleri, biitiin nisbetlerden iistiin olmusdur. Kitabla- 
nnda ve risalelerinde, boyle oldugu bildirilmekdedir. Ciinki (Nisbet), hu- 
zur demekdir. Huzurun son mertebesi de, perdesiz devamli olmasidir. Bu 
yolun buyuklerinin, bu nisbet yalniz bizimdir demeleri, bu yolu, bu ni'me- 
ti elde etmek icin kurduklan bakimindandir. Boyle oldugunu biraz once bil- 
dirmisdik. Yoksa, baska silsilelerin biiyiiklerinden birkacina hasil olmasi 
da caizdir ve hasil olmusdur. Evliyanin biiyiiklerinden seyh Ebu Sa'id-i 
Ebiil-Hayr "kaddesallahii sirreh" bu huzura isaret etmekde ve iistadindan 
bunu aciklamasini istemekdedir. Bu is devamli midir demis. Ustadi ise, ha- 
yir devamsizdir demisdir. Tekrar sormus. Tekrar bu cevabi almis. Uciincii 
sorusunda, ustadi, devamli olabilir. Fekat, cok az kimselere nasib olur 
buyurmusdur. Seyh bunu isitince raks ederek, bu, o cok az rastlananlardan 
biridir demisdir. 

Mutlak nihayet, otelerin otesidir demisdik. Bunu acikhyahm. Bu huzur 
hasil oldukdan sonra, ilerlenirse, hayret girdabina diisiiliir. Bu huzur da, bas- 
ka mertebeler gibi, arkada kahr. Bu hayrete, (Hayret-i kiibra) denir. Bii- 
yiiklerin biiyiikleri icindir "kaddesallahii teala esrarehiim". Boyle oldugu, 
kitablannda bildirilmekdedir. Biiyiiklerden biri, bu makamda soyle bildi- 
riyor. Farisi beyt tercemesi: 

Guzelligin beni alt iist etdi. 
Birsey bilmiyorum, akhm gitdi. 

Bir baskasi buyuruyor ki, farisi beyt tercemesi: 

Hie y ok, yalniz O rar dediler, yukseldiler. 
ytice seraydan, hepsi eli bos dond tiler. 

Bu hayret hasil oldukdan sonra, (Ma'rifet niakami) vardir. Acaba kimi 
bu ni'mete kavusdururlar? Hayret makami olan (Kiifr-i hakikf)den sonra, 
(Iman-i hakfkf)ye kavusdururlar. isin ic yiiziinii bilenlere gore, aranilan en 
son makam budur. Da'vet makami ve islamiyyetin sahibine tarn uymak bu- 
rasidir "aleyhissalatii vesselamii vettehiyye". Yusiif suresinin yiizsekizin- 
ci ayetinin, (Ben herkesi ve bana tabi' olanlari, Allahii tealaya da'vet ede- 
rim) meal-i serifinde bildirilen da'vet, bu makamda yapihr. O, dinin ve diin- 
yanin efendisi "aleyhissalatii vesselam", (Ya Rabbi! Bana, dogru fman ve 
sonu kiifr olmiyan \ akin ihsan eyle!) diyerek, bu imam istemisdir. Hayret 
makami olan (Kiifr-i hakfki)den Allahii tealaya siginmis, (Fakrden ve 
kiifrden sana siginmm) buyurmusdur. Bu mertebe, Hakk-ul-yakin merte- 
belerinin son mertebesidir. Bu makamda, bilmek ve gormek, birbirlerine 

-454- 



perde olmazlar. Arabi beyt tercemesi: 

Ni'mete karusanlara afiyet olsun? 
zevalli asik, birkac damla He doysun! 

Iyi dinle! Allahii teala, anlayisim artdirsin! Bu biiyiiklerin cezbeleri iki diir- 
liidiir: Birincisi, hazret-i Ebu Bekr-i Siddikdan gelmekdedir. Bu bakimdan, 
yollan, bu hazrete baghdir" radiyallahii anh". Buna kavusmak, hususi bir te- 
vecciih ile olur. Biitiin varhklan, varhkda durduran budur. Kendinden gec- 
mek ve kendini yok bilmek bu cezbede olur. Bu yolun ikinci cezbesi, Beha- 
xiddin-i Buhanden gelmekdedir. [O zeman baslamisdir.] Zat-i ilahi ile olmak- 
dan hasil olur. Bu cezbe, Hace hazretlerinden, birinci talebesi olan, hace 
Ala'iiddin hazretlerine geldi. Kendisi, zemaninin kutb-i irsadi oldugundan, 
bu cezbeyi elde etmek icin de bir yol kurdu. Bu yola, bu Silsile-i aliyyede, 
(Alaiyye yolu) denildi. Biiyiikler buyuruyor ki, en kisa yol, (Alaiyye yolu)dur. 
Bu cezbe, Behaiiddin-i Buhari hazretlerinden gelmekde ise de, bu elde et- 
mek yolunu bulan, hace Ala'iiddin-i Attar hazretleridir "kaddesallahu tea- 
la esrarehiima". Dogrusu, bu yolu cok bereketlidir. Bu yolda az ilerlemek, 
baska yollarda cok ilerlemekden daha faidelidir. Zemanimiza gelinciye ka- 
dar, Alaiyye Ahrariyye silsilesinin biiyiikleri, bu ni'mete kavusmuslardir. Ta- 
libleri bu yolda yetisdirmislerdir. Hace Ubeydxillah-i Ahrar hazretleri, bu bti- 
yiik ni'meti, Ya'kub-i Cerhi hazretlerinden aldi. Ya'kub-i Cerhi "aleyhimiir- 
ndvan", hace Ala'iiddin hazretlerinin halifelerinden idi. 

Hazret-i Ebu Bekr-i Siddikdan gelen cezbeyi elde etmek icin de, baska 
bir yol kurulmusdur. Bu yol (Vukuf-i adedi)dir. 

Cezbeden sonra hasil olan suluk de, iki durliidiir, hatta cok diirliidiir: Bi- 
risi, Ebu Bekr-i Siddik "radiyallahii teala anh" hazretlerini maksada kavus- 
duran yoldur. Peygamberlerin sonuncusu "aleyhissalatii vesselamii vette- 
hiyye" de bu cezbe ve bu siiluk ile vasil olmusdur. Eshab-i kiram "ndvanul- 
lahi teala ve tekaddese aleyhim ecma'in" arasinda Resulullaha en cok ih- 
lasi olan ve Resulullahda fani olan, hazret-i Ebu Bekr-i Siddik oldugu icin 
bu yola kavusdu. Bu cezbe ve siiluk, imam-i Ca'fer-i Sadik hazretlerine ol- 
dugu gibi ulasdi. imamin annesi, hazret-i Siddikin soyundan oldugu icin, 
imam-i Ca'fer-i Sadik, (Ebu Bekr, beni iki kerre meydana getirdi) buyur- 
musdur. [Boylece, Siddikdan gelen cezbeyi ve onun soyundan oldugunu bil- 
dirmisdir.] imam hazretleri, yiiksek babalanndan da, baska bir nisbet almis 
ve bu iki yolu kendisinde toplamisdi. Bu cezbeyi, onlardan gelen siiluk ile 
birlesdirdi. Bu siiluk ile maksada vardi. iki siiluk arasindaki aynhk soyle- 
dir ki, hazret-i Emir "kerremallahu vecheh", (Seyr-i afaki) ile ilerlemisdir. 
Hazret-i Siddikin siilukii, afaka o kadar bagh kalmaz. Cezbe odasimn diva- 
n delinerek maksada yetisdirmege benzer. Birinci siilukde ma'rifetler ha- 
sil olur. ikincisinde, talibi muhabbet kaplar. Bunun icin, hazret-i Emir, ilm 
sehrinin kapisi oldu. Hazret-i Siddik ise, O Serverin "aleyhissalatii vesse- 
lam" hilletinden pay aldi. Hadis-i serifde, (Haiti edinseydim, Ebu Bekri ha- 
ul edinirdim) buyuruldu. Hazret-i imam-i Ca'fer-i Sadik cezbe ile siiluk-i afa- 
kiyi topladigi icin, muhabbetden ve ma'rifetden cok pay aldi. Cunki, cezbe- 
si muhabbete, siiluki ise ilmlere ve ma'rifetlere kaynak idi. imam-i Ca'fer-i 
Sadik "rahmetullahi aleyh" bu birlesik nisbeti, sultan-ul'arifin Bayezid-i 

-455- 



Bistami hazretlerine "kaddesallahii teala sirreh" emanet olarak birakdi. Bu 
emanet, sanki onun sirtinda kalmisdir. Yavas yavas, elverisli olanlara ulas- 
diracakdir. Bu emaneti yiiklenmeden once, baska tarafa bakiyordu. Bu 
nisbetle ilgisi yokdu. Bunu yuklenmesinde nice hikmetler vardir. Bu nisbe- 
ti tasiyanlara, her ne kadar bundan az pay diiser ise de, bu nisbetde buyiik- 
lerin nurlari cok bulunur. Soyle ki, bu nisbetde bulunan az bir sekr, Sultan- 
ul'arifihin nurlanndan bulasmisdir. Bu sekr, mubtedilerin hissini giderir. Ak- 
lini dagitir. Sonra kendisi, yavas yavas yok olur. Sahv kaplar. Bu nisbet, sahv 
mertebelerinde de bulunur. Goruniisde sahvdir. Ici ise, sekrdir. Su beyt bun- 
lann halini anlatmakdadir. Farisi beyt tercemesi: 

Icerden asina ol, disardan yabanci, 
Boyle giizel yiiriiyiis az bulunur cihanda! 

Bunun gibi, her biiyiikden bir nur alarak, elverisli olanlara ulasmisdir. 
Arif-i Rabbani hace Abdulhahk-i Goncdevam hazretleri, Hacelerimiz zin- 
cirinin bas halkasidir "kaddesallahii teala esrarehiim". Bunun zemamnda, 
bu nisbet yeniden tazelendi. Meydana cikdi. Bundan sonra, bu yolda (Sii- 
luk-i afaki), yine ortiildii. Cezbe hasil oldukdan sonra, siiluk baska yollar- 
la yapilarak yiikseldiler. Hace Behaiiddin-i Buhari "kaddesallahii sirrehxil 
akdes" diinyaya gelinceye kadar boyle kaldi. Bunun zemamnda, bu nisbet, 
bu cezbe ve Suluk-i afaki ile birlikde yine meydana cikdi. Her ikisi ile, ma'ri- 
feti ve muhabbeti bir araya topladi. Bununla birlikde, hazret-i Siddikdan 
gelen baska bir cezbeyi de, San hazretlerine ihsan etdiler. Bunu yukanda 
bildirmisdik. Hace Ala'iiddin-i Attar hazretleri, halifesi olunca, Sah hazret- 
lerinin kemallerinden cok pay aldi. Her iki cezbe ve Suluk-i afaki ile seref- 
lendi. Kutb-i irsad makamina ulasdi. Hace Muhammed Parisa hazretleri de, 
$ah hazretlerinin kemallerinden tarn pay aldi. $ah hazretleri, son giinlerin- 
de, (Beni gormek isteyen Muhammed Parisayi gorsiin!) buyurdu. Bir ker- 
re de, (Behauddinin var olmasi, Muhammed Parisanin meydana gelmesi 
icindir), buyurdugunu kendisi haber vermisdir. Muhammed Parisa hazret- 
lerine, (Ferdiyyet) nisbetinin kemallerini, mevlana Arif-i Kerani hazretle- 
ri son giinlerinde ihsan eylemisdir. Bu nisbet kendisini kapladigi icin seyh- 
lik yapamadi ve talebeyi kemale kavusduramadi. Yoksa, kemalin ve kema- 
le erdirmenin en yiiksek derecesinde idi. Hace Behaiiddin-i Buhari Muham- 
med Parisa icin, (Eger o seyhlik yapsaydi, alem nurla dolardi) buyurmus- 
du. Mevlana Arif, bu ferdiyyet nisbetini zevcesinin pederi Mevlana Beha- 
eddin [Kislaki] hazretlerinden almisdi. 

Ferdiyyet nisbetinde yiiz, Hak tealaya karsidir. $eyhlikle, talebe yetis- 
dirmekle, ogretmekle ilgisi yokdur. 

Eger bu nisbet, da'vet makami olan ve talibleri kemale kavusduran 
(Kutb-i irsad) nisbeti ile birlesirse, ferdiyyet nisbeti agir basinca, irsad et- 
mek ve kemale kavusdurmak az olur. Eger iki nisbet de tarn ise, goruniis- 
de halk iledir. ici ise, hep Hak teala iledir. insanlan yetisdirmekde, en yiik- 
sek derece, bu iki nisbeti tasiyan zatin makamidir. (Kutbiyyet-i irsad) nis- 
beti de, yalniz basina insanlan kemale erdirmege yetisir. Fekat bu biiyiik- 
lerin bu makamda ayn bir mertebeleri vardir. Bakislan, kalb hastahklan- 
na sifadir. Onlann yaninda bulunmak, kotii huylari yok eder. Seyyid-iit-ta- 

-456- 



ife Ciineyd-i Bagdadi, bu biiyiik devlete kavusmusdu. Bu yiiksek makam- 
la sereflenmisdi. Kutbiyyet nisbeti, kendisine Sirri-i Sekatiden gelmisdi. Fer- 
diyyet nisbeti de, Muhammed Kassabdan hasil olmusdu. Ciineyd hazret- 
leri buyurdu ki, (Herkes beni Sirrinin miindi sanir. Ben Muhammed Kas- 
sabin mundiyim). Bu sozii, (Ferdiyyet nisbeti)nin cok oldugunu, (Kut- 
biyyet nisbeti)ni, onun yaninda yok bildigini gostermekdedir. 

Behaiiddm-i Buhari "kaddesallahii teala sirrehul'aziz" hazretlerinin 
talebelerinden sonra, bu yiiksek zincirin biiyiik halkasi, hace-i Ahrar haz- 
retleridir. Hacelerin cezbesini temamladikdan sonra, (Seyr-i afaki)ye bas- 
ladi. Seyrini isme kadar ulasdirdi. isme girmeden once, Fena hasil oldu. Son- 
ra yine cezbeye dondii. Boylece, ayn bir Fena sahibi oldu. Ayrica bunun 
Bekasina da kavusdu. Bu makamda biiyiik san sahibi oldu. Fena ve Beka 
bilgileri ve ma'rifetleri, kendisine bu makamda verildi. Makamlar ayn ol- 
dugundan, bilgileri de baskadir. Birisinde tevhid-i viicud vardir. Otekinde 
yokdur. Tevhid ile ilgileri olan ihata, sereyan, Zat-i ilahi ile beraberlik, kes- 
retde vahdeti gormek, kesretin, [ya'ni mahluklann hepsinin] gayb olmasi, 
oyle ki, sank kendisine (Ben) diyemez gibi bilgiler de hep boyledir. Mut- 
lak Fenadan sonra hasil olan bilgiler boyle degildir. Bunlann hepsi, islamiy- 
yet bilgilerine uygundur. Hicbirini islamiyyete uydurmak icin sikinti cekil- 
mez. Soruya cevaba yer kalmaz. Fekat, hangi cezbe olursa olsun, cezbede 
olan Beka, sekrden kurtulmaz. Tarn sahv olmaz. Baki oldugu halde, ken- 
disine ben diyemez. Hicbir kelime ile kendisine isaret edemez. Ciinki, 
cezbede muhabbet kaplar. Muhabbet kaplayinca, sekr lazim olur. Bunun 
icin, hicbir zeman sekrden kurtulamaz. Bilgileri de sekrle karisik olur. 
Vahdet-i viicudii anlatir. Ciinki vahdet-i viicud, sekrden ileri gelir. Muhab- 
betin kaplamasindan hasil olur. Ma-siva goriinmez. Sahva gelirse, mahbu- 
bu gormek baska olur. Ma-sivayi gormek baska olur. Vahdet-i viicude 
inanmaz olur. Mutlak Fenadan sonra olan Beka, siilukiin sonudur. Sahvin 
ve ma'rifetin baslangicidir. Bu makamda sekr bulunmaz. Fena halinde, sa- 
likden gayb olan seylerin hepsi geri gelir. Fekat simdi, asl olarak gelmisler- 
dir. (Beka-billah) da, bu demekdir. Buradaki bilgilerde sekr olmaz. Biitiin 
bilgileri, Peygamberlerin bilgilerine uygundur "aleyhimiissalevatii vettes- 
limatii vettehiyyatii velberekatii ila yevmiddin". 

Biiyiiklerden birisinden isitdigime gore, hace-i Ahrar hazretleri, an- 
nesinin babasindan da bir nisbet almisdir. Biiyiik babasi sasilacak hallere 
ve kuvvetli cezbelere sahibdi. Hace hazretleri, oniki kutbun makamin- 
dan da cok pay almisdir. Dini kuvvetlendirmek, bu kutblara baghdir. Mu- 
habbetde biiyiik sanlan vardir. Hace-i Ahrann islamiyyeti kuvvetlendirme- 
si ve dine yardim etmesi, aldigi bu paydan ileri gelmekdedir. Mubarek hal- 
lerinden birazi, yukanda bildirilmisdi. 

Hace-i Ahrardan sonra "kaddesallahii teala sirrehul'aziz" bu biiyiikle- 
rin yolunu canlandiran, edeblerini her yere ve en cok, bunlann kemallerin- 
den hie haberleri olmayan Hindistan memleketlerine yayan ariflerin biiyii- 
gii ve ma'rifetlerin kaynagi ve Allahii tealanin razi oldugu dinin bekcisi, iis- 
tadimiz ve efendimiz Muhammed Baki "sellemehiillahii teala" oldugu, 
giines gibi meydandadir. Kemallerinden az birsey mektubuma eklemek is- 
tedim. Buna razi olduklan anlasilamiyarak, bu ise cesaret olunamadi. 

-457- 



291 

IKiYUZDOKSANBiRiNCi MEKTUB 

Bu mekl fib, mevlana Abdiilhayy icin yazdmisdir. Tevhid-i viicudi ve tev- 
hid-i siihudi mertebeleri bildirilmekdedir: 

Bismillahirrahmanirrahim. Bu mektubu yazarken, Allahii tealadan yar- 
dim istiyorum. Alemlerin rabbi olan Allahii tealaya hamd olsun! Peygam- 
berlerin en iistiiniine ve Onun Aline ve Eshabinin hepsine salat ve selam ol- 
sun! Allahii teala senin de anlayisini artdirsin! Bircoklanna tevhid-i viicud 
bilgisinin hasil olmasi, tevhid murakabesini cok yapdiklan icindir. (LA 
ILAHE ILLALLAH) kelime-i tayyibesini, Allahii tealadan baska hicbirsey 
yokdur diye cok diisiinmekden de hasil olur. Tevhid bilgilerinin, boyle ug- 
rasarak elde edilmesi, hayalin kaplamasindan olur. Tevhidin ma'nasi cok dii- 
siiniiliince, hayalde yerlesir. Sonradan elde edildikleri icin, bu bilgiler kah- 
ci olmaz. Tevhid bilgilerinin sahibi, hal sahibi degildir. Ciinki hal sahibleri, 
(Erbab-i kulub)diirler. Bunun ise, o zemanda, kalb makamindan haberi 
yokdur. Yalniz (Tevhid-i viicudi)nin bilgisini elde etmisdir. ilmin de dere- 
celeri vardir. Herbiri, birbirlerinden iistiindiirler. Tevhid-i viicudi bilgileri, 
bircoklannda da kalbin muhabbetinden ve cekilmesinden hasil olur. Once, 
ma'nasini diisiinmeden cok zikr ve murakabe yapihr. Boyle cahsarak veya 
yalniz Allahii tealanin ihsani olarak, (Kalb makami)na gelir. Bu makamda, 
cezbe hasil olur. Eger, bunlarda, tevhid-i viicudi cemali hasil olursa, ozledik- 
lerini cok sevdikleri icin olur. Sevdiklerinin ma-sivasi gozlerinden ortiiliir. 
Ma-sivasini gormeyince ve bulmayinca, hahkdan baskasini yok bilirler. 
Boyle tevhid, hallerden hasil olur. Vehm ve hayal ile ilisigi yokdur. Boyle 
olan Erbab-i kulub eger, aleme geri dondiiriiliirlerse, sevdiklerini alemin her 
zerresinde goriirler. Herseyi, sevgililerinin giizelliklerini gosteren birer ay- 
na bilirler. Eger, Allahii tealanin lutfii ve ihsani ile, Kalb makamindan cika- 
rak, kalbin sahibine donerlerse, Kalb makaminda hasil olmus olan, tevhid 
ma'rifeti, yok olmaga baslar. Ne kadar cok yiikselirlerse, kendilerini bu ma'ri- 
fetden o kadar daha ilgisiz bulurlar. Bunlardan birkaci, bu ma'rifet sahib- 
lerini begenmemege, onlara dil uzatmaga bile varmislardir. Riikneddin 
Ebiilmekarim Alaiiddevle-i Semnaniboyledir. Baska birkaci da; bu ma'ri- 
fet yok oldukdan sonra, bu bilgileri savunmakla veya kotiilemekle hie ilgi- 
lenmezler. Bu satirlan yazan [imam-i Rabbani "kuddise sirruh" hazretleri], 
tevhid ma'rifetinin sahiblerine dil uzatmakdan sakininm. Onlara, yakis- 
miyan birsey soylemem. Onlarda bu hal, kendi istekleri ile olsaydi, o zeman, 
begenmemenin ve dil uzatmanin yeri olurdu. Onlarda bu hal, istemiyerek, 
ellerinde olmiyarak hasil olmakdadir. Bu hal, onlara hakim olmusdur. Bu- 
nun icin birsey denilemez. Sikisik olana birsey soylenemez, kotiilenemez. Fe- 
kat, bu ma'rifetin iistiinde baska ma'rifetin bulundugunu da bilirim. Bu 
halin otesinde baska hal de vardir. O makamda kalmis olanlar, bircok iistiin- 
liiklere kavusamazlar. Yiiksek makamlara cikamazlar. 

Sermayesi az olan bu fakir "kaddesallahii teala sirrehul'aziz", zikrler ve 
murakabeler yaparken, tevhidin ne demek oldugunu diisiinmeden, hatta 
hie ugrasmadan, yalniz Allahii tealanin lutfii ve ihsani ile, feyzler, nurlar kay- 
nagi, hakikatlerin, ma'rifetlerin iistadi, Allahii tealanin razi oldugu dinin 

-458- 



kuvvetlendiricisi, ustadimiz ve efendimiz Muhammed Baki "kaddesallahu 
sirrehiil akdes" hazretlerinden zikri ogrendikden ve yiiksek tevecciih ve il- 
tifatlanna kavusdukdan sonra, kalb makamina cikardilar. Bu ma'rifeti 
acdilar. Bu makamin bilgilerini ve ma'rifetlerini bol bol ihsan eylediler. Bu 
ma'rifetlerin inceliklerini gosterdiler. Uzun zeman, bu makamda bulundur- 
dular. Sonra, kole oksamak olgunlugu ile, bu koleyi, Kalb makamindan ci- 
kardilar. Bu ma'rifet yok olmaga basladi. Yavas yavas azalarak, busbiitiin 
yok oldu. Bu hallerimi anlatmak, bu yazilann kesf ve zevk yolu ile yazil- 
mis olduguna inandirmak icindir. Baskalanna uyarak, oyle sanarak yazil- 
madigini gostermek icindir. 

Bircok Evliyanin "kaddesallahu teala esrarehiimul'aziz" baslangicda 
tevhid ma'rifetlerini bildirmeleri, onlan hie kucultmez. Bu ma'rifetler, Kalb 
makaminda iken hasil olur. Bu fakir de, o zeman, tevhid bilgileri, risaleleri 
yazmisdim. Sevdiklerimizden bircogu, o yazilan her yere yazdiklan icin, on- 
lan toplamak giiclesdi. Toplamayip, oylece birakildi. Tevhid ma'rifetlerini 
soyliyenler, o makamda kahr, ileriye gecemezlerse, o zeman asagihk olur. 

Tevhid erbabindan birkaci da, kendi suhudlannda, tarn yok olur. Bu sii- 
hudde yok olmagi, elden hie kacirmamak, varhkdan hicbirseyin kendile- 
rinde kalmamasini isterler. Kendilerine (ben) demegi kiifr bilirler. Bunla- 
ra gore, en son mertebe, (Fena) mertebesidir. Ya'ni, yoklukdur. Miisahe- 
deyi bile, bir baghhk bilirler. Bunlardan birkaci (Adem olmak, geri hie don- 
memek istiyorum) buyurmusdur. Varhgi hie istemezler. Muhabbete feda ol- 
muslardir. Hadis-i kudside, (dldiirdugiime karsihk olarak, kendimi veririm) 
buyuruldu. Oldiiriilenler, bunlardir. Varhk, onlarca agir bir yiikdiir. Bun- 
lann rahatlan hie yokdur. Ciinki, gafletde olan rahat olur. Bunlar devam- 
h olarak yok olmuslardir. Gafletin yeri yokdur. Seyh-iil-islam Hirevi bu- 
yuruyor ki, (Beni az bir zeman Hak tealadan gafil eden bir kimsenin giinah- 
lannin afv olmasim umanm). insanin yasiyabilmesi icin gaflet lazimdir. Al- 
lahii teala, cok merhametli oldugundan, onlann herbirini yaratihslanna uy- 
gun olan isle ugrasdirmakdadir. Boylece gaflet hasil olmakdadir. Varhk yii- 
kii hafiflemisdir. Birkacini da sima' ve raksa ahsdirmisdir. Bircogunu kitab 
yazmak, ilm ve ma'rifetler yaymak yoluna koymusdur. Kimisini de, mubah 
olan islerle mesgul etmisdir. Seyh Abdiillah-i Istahri, kopeklerle sahraya 
giderdi. Bir kimse, biiyiiklerden bunun sebebini sordu. (Kendini varhk yii- 
kiinden kurtarmak icin boyle yapiyor) buyurdu. Allahii teala, bunlardan ki- 
misine de, tevhid-i vucud ve kesretde vahdeti gormek bilgilerini verdi. 
Boylece bu yiikden birkac saat rahat oldular. Siddikiyye biiyiiklerinden bir- 
kacinda "kaddesallahu teala esrarehiim" tevhid ma'rifetlerinin goriinme- 
si, bunun icindir. Bu buyiiklerin nisbeti, tarn tenzihe vanr. Alem ile ve alem- 
de siihud ile isleri yokdur. Rehberlerin basi, hakikatlerin ve ma'rifetlerin 
kaynagi, dinin yardimcisi hace Ubeydiillah-i Ahrann tevhid-i vucud ve kes- 
retde vahdeti gormek bilgilerine uygun ma'rifetleri yazmasi da boyledir. (Fi- 
karat) kitabinda, tevhid ve buna benzer bilgiler vardir. Bu bilgiler ve 
ma'rifetler, kendisinin alem ile oyalanmasi icindir. Yiiksek hocamizin da, 
(Fikarat) kitabindaki bilgilere benzer ma'rifetler yazmasi boyledir. Bu 
tevhid bilgileri, ne cezbeden ve ne de goriilenin sevgisinin kaplamasindan 
degildir. Bunlann alemle ilgileri yokdur. Onlara alemde gosterilenler, on- 
lann gormekle sereflendikleri hakikatlerin zilleri, benzerleridir. Suna ben- 

-459- 



zer ki, bir kimse giinese asik olsa, hep giinese bakarak kendini ve alemi 
unutsa, kendini hatirlamasi icin ve giinesden baska seylere baglanarak, onun 
lsiklannin parlakhgindan biraz kurtularak rahat etmesi icin, giinesi bu 
alemin aynalannda gosterirler. Boylece, onun bu alemle ilgisini saglarlar. 
Ara sira, bu alem giinesin kendisidir, giinesden baska hicbirsey var degil- 
dir derler. Baska zeman da alemin her zerresinde giinesi gosterirler. 

Siial: Alem, giines degildir. Bunu giines olarak bildirmek, yanhs degil mi- 
dir? 

Cevab: Alemde bulunan herseyin ortak olduklan yerleri vardir. Birbir- 
lerine benzemiyen yerleri de vardir. Hak teala, sonsuz kudreti ile, bircok fa- 
ideleri saglamak icin, bunlann benzemiyen yerlerini, gozlerinden orter. 
Yalniz ortak olan yerlerini goriirler. Hepsi birdir, aynhk yokdur derler. 
Boylece giinesi de, bu alem olarak goriirler. Hak tealanin bu alemle hicbir 
ilisigi yokdur. Fekat, ism benzerligi bakimindan, alemle birlesmis goriirler. 
Soyle ki, Hak teala vardir. Alem de vardir. Bu iki varhk, her ne kadar bas- 
ka ise de, ism benzerligi vardir. Bunun gibi, Allahu teala bilicidir, isiticidir, 
goriicudiir, diridir, giicii yeticidir, dileyicidir. Alemin birkac parcasi da boy- 
ledir. Ondakilerle bunlardakiler birbirlerine, her ne kadar benzemezler ise 
de, sonradan olan varhgin curiik yerleri ve sifatlannin asagi taraflan, onla- 
nn goziinden ortulmiisdiir. Bunun icin, Hak teala alem ile birlesmisdir diye- 
bilirler. Tevhidin boylesi, en yiiksegidir. Boyle ma'rifet sahibleri, bu hale mag- 
lub degildirler. Bu ma'rifetleri sekrden ileri gelmemisdir. Bir faide icin, bu 
hale dusuruhnuslerdir. Bu ma'rifet, onlan sekrden sahva getirir. Kendileri- 
ne rahathk verir. Baskalanna sima' ve raks ile ve bircoguna da, mubah isler- 
le mesgul etmekle rahathk vermeleri gibidir. Tesavvuf biiyiiklerinden cogu- 
nu, kendi gordiiklerine benzemiyen seylerle oyalarlar. Bu biiyiikler ise, gor- 
diiklerine benzemiyen seylere doniip bakmazlar. Onlarla oyalanmazlar. Bu- 
nun icin, alemi bunlann gordiiklerine benzetmislerdir. Yahud, onu alemin 
her parcasinda gostermislerdir. Boylece, birkac zeman yiiklerini hafifletmis- 
lerdir. Bu asagi kul, tevhidin bu son seklini kesf ve zevk ile bilmiyordum. Yu- 
kanda yazilmis olan ikisini biliyordum. Bu sonuncusunun da bulundugunu 
saniyordum. Bundan dolayi, kitablarda ve mektublarda, yalniz ikisini, hat- 
ta yalniz ikincisini yazmisdim. Tevhid-i viicudiyi yalniz boyle bildirmisdim. 
Fekat, biiyiik hocamizin vefatindan sonra, mubarek mezanni ziyaret icin, Al- 
lahii tealanin belalardan korudugu Dehli sehrine gitmisdim. Bayram giinii, 
mubarek mezanni ziyaret etdim. Mubarek mezanna tevecciih edince, mu- 
kaddes ruhundan cok iltifat goriindii. Kimsesizleri oksamak yiiksekliginden 
dolayi, kendi nisbetini bu fakire ihsan buyurdu. Bu nisbet, hace-i Ahrar haz- 
retlerinden gelmekde idi. Bu nisbete kavusunca, bu bilgilerin ve ma'rifetle- 
rin icyiiziinii zevk yolu ile anladim. Boylece, bu biiyiiklerdeki tevhid-i viicu- 
dinin, kalbin cezbesinden veya muhabbet kaplamasindan olmadigi, belki yiik- 
lerinin hafifletilmesi icin ihsan edildigi anlasildi. Bu anlayisi aciklamayi cok 
zeman uygun bulmadim. Fekat, birkac kitabimda, o eski iki ma'rifet yazil- 
mis oldugundan, kisa goriislii kimseler, bu yazilardan o iki biiyiik zatin kii- 
ciiltiilmesi lazim olacagini zan etdiler. Ciinki, o iki biiyiik zatin yolu, tevhid 
yolu idi. Bu kisa goriisluler, fitne cikaran sozlere basladilar. Oyle oldu ki, bu 
hayalleri, istekleri az olan talebelerin cahsmalanna gevseklik verdi. Bunla- 
n goriince, tevhidin bu kismini da aciklamayi uygun buldum. Bu yazima ve- 

-460- 



sika olmak icin, herkesce bilinen bir olayi da bildiriyorum. Hocamizi cok se- 
ven bir zat dedi ki, hocamizdan isitdim: (Bizim, tevhid sahiblerinin kitabla- 
nni okuyarak bir nisbet edindigimizi soyliiyorlar. Boyle degildir. Maksad, 
kendimizi biraz gafil etmekdir) buyurdu. Bu sozleri, yukandaki yazilanmi- 
zi kuvvetlendirmekdedir. Faziletli seyh Abdiilhak-i Dehlevf, hocamizi cok 
sevenlerdendir "rahmetullahi teala aleyhima". O soyledi ki, Hace hazretle- 
ri vefatindan birkac giin once buyurdu ki: (Cok iyi anladim. Tevhid, dar bir 
sokak imis. Genis cadde baska imis. Boyle oldugunu onceden de biliyordum. 
Fekat simdi cok iyi anladim). Bu soziinden anlasihyor ki, son mertebelerin- 
de, tevhid ile ilgileri kalmamisdi. Baslangicda tevhid ma'rifetlerinin de bu- 
lunmasi, bir leke degildir. Biiyiiklerden cogunda, ilk zemanlar, boyle bilgi- 
ler hasil olmusdur. Sonra, buradan ilerlemisler, yiikselmislerdir. 

Siddikiyyenin cezbe makamina kavusdukdan sonra, hace Behauddin haz- 
retlerinin yolu ile hace-i Ahrar hazretlerinin yolu birbirinden aynlmakdadir. 
Ilmleri ve ma'rifetleri de baskadir. Hace-i Ahrar hazretlerinin tevecciihun- 
de, annesinin babalannin nisbeti cokdur. Bu nisbet, dedelerine birbirlerinden 
gelmisdir. Yukanda bildirilen Fena ve yokluk, o biiyiiklerin nisbetindendir. 

Bu fakir, genclere daha faideli olmak icin, talibleri hace Behauddin 
hazretlerinin yolu ile yetisdirmegi uygun buldum. Bu yolun ilmleri ve 
ma'rifetleri, islamiyyetin ilmlerine daha yakindir. islamiyyetin temelden sar- 
sildigi boyle bozuk bir zemanda, o yolun bilgilerini yaymagi uygun buldum. 
Talebeyi yetisdirmek icin bu yolu secdim. Hak teala, eger (Ahrariyye) 
yolunun bu fakir ile yayilmasini dileseydi, alemi onun nurlari ile doldurur- 
du. Ctinki, bu iki buyiigiin her birine, nurlanni bol bol vermisdir. Her iki 
biiyugiin yetisdirme yolunu acmisdir. ihsan sahibi, yalniz Allahii tealadir. 
Diledigine verir. Allahii tealanin ihsani cokdur. Farisi iki beyt tercemesi: 

O padisahm ihsani boldur. 
Iki alemi bir fakir e verir. 

Padisah, bir fakir kapisma, 
Gelirse sasma, buyukluk budur! 

Vedduha suresi onbirinci ayetinin, (Rabbinin ni'metlerini anlat!) me- 

al-i serifine uyarak, birkac gizli bilgiyi acikladim. Hak teala, Hak talible- 
rini, bundan faidelendirsin! inanmiyanlann inkarlannin artmasindan bas- 
ka birsey olmiyacagini biliyorum. Fekat, yalniz taliblerin faidelenecekle- 
rini diisuniiyorum. inanmiyanlar hesaba katilmaz ve onlara bakilmaz. 
Bekara suresi yirmialtinci ayetinde mealen, (Onunla, cogunu yoldan kay- 
dirir. Cogunu da, dogru yola kavusdurur) buyuruldu. Keskin goriislii 
olanlar, iyi bilir ki, bir faide diisunerek bir yolu secmek, bunun baska yol- 
dan iistiin oldugunu gostermez. Oteki yolun daha asagi oldugu anlasilmaz. 
Farisi beyt tercemesi: 

Kolay olur sehrin kapisim kapamak. 
Mtimkin olmaz, dusmamn agzini kapamak. 

Biitiin nfmetlerin ve ihsanlann sahibi olan Allahii tealaya her zeman 
hamd olsun! Onun Peygamberine ve secilmis olan Aline ve en iyi olan Es- 
habina sonsuz salat ve selam ve diialar olsun! 

-461- 



292 

IKiYUZDOKSANiKiNCi MEKTUB 

Bu mektub, Abdiilhamid-i Bingaliye yazilmisdir. Tesavvuf yolcusuna la- 
zim olan edebler ve onlarin birkac siibhelerinin giderilmesi bildirilmekde- 
dir: 

Bismillahirrahmanirrahim. Peygamberinin edebleri ile bizleri edeblen- 
diren ve Muhammed Mustafanin "aleyhi ve ala alihissalevatii vetteslima- 
tii etemmiiha ve ekmelxiha" ahlakina kavusduran Allahimiza hamd ol- 
sun! Bu yolun salikleri ikiye aynhr: Ya mxirid olurlar, yahud murad olur- 
lar. Murad olanlara mujdeler olsun! Cezb ve muhabbet yolundan, bunla- 
n durmadan cekerler. Aradiklanna ulasdmrlar. Lazim olan her edebi, pir 
yardimi ile veya arada pir olmadan, bunlara ogretirler. Yanildiklan zeman, 
haber verirler. Ondan dolayi birsey yapmazlar. Eger rehbere ihtiyaci olur- 
sa, kendisi aramadan, ugrasmadan ona kavusdururlar. Kisaca, Allahii te- 
alanin sonsuz olan ihsani, onun her zeman imdadina yetisir. Sebeb yarata- 
rak veya sebebsiz olarak, isini goriirler. Sura suresi onuciincii ayetinde me- 
alen, (Allahii teala, diledigini secerek kendine kavusdurur) buyuruldu. 

Talib olanlann, arada vasita olmadan kavusmalan cok giicdiir. Cezbe ve 
sxiluk ni'metlerine kavusmus olan, Fena ve Beka ile sereflenmis olan, 
(Seyr-i ilallah) ve (Seyr-i fillah) ve (Seyr-i anillah-i billah) ve (Seyr-i-fil-es- 

ya'i billah) yollanni gecmis olan bir vasitanin yardimi lazimdir. Bunun cez- 
besi, sxilukiinden once olmus ise ve muradlardan olarak yetisdirilmis ise, 
bulunmaz bir nfmetdir. Onun sozleri, olmiis kalbleri diriltmek icin deva- 
dir. Bakislan sifadir. Tas kesilmis kalbler, onun muhabbetine kavusmak- 
la yumusak olur. Boyle devletli bir rehber ele gecmezse, meczub olan sa- 
lik de, bxiyiik bir ni'metdir. Bu da talibleri yetisdirebilir. Onun yardimi ile, 
Fena ve Beka nfmetine kavusurlar. Farisi beyt tercemesi: 

Gokler, Arsa bakihrsa asagidir. 
Yoksa, topraga gore, cok yuksekdirler. 

Allahii tealamn lutfii ve ihsani ile, boyle olgun ve oldurabilen bir zat ele 
gecerse, onun serefli viicudiinun kiymetini bilmelidir. Kendini ona tarn tes- 
lim etmelidir. Kendi se'adetini onun rizasina kavusmakda aramahdir. 
Onun razi olmadigi seyleri, kendi icin felaket bilmelidir. Kisaca, biitiin is- 
tekleri, onun rizasina kavusmak olmahdir. Peygamberimiz "aleyhi ve ala 
alihissalevatii vetteshmatu etemmuha ve ekmeliiha", (Bir kimsenin biitiin 
istekleri, benim getirdigim seyler olmadikca, fman etmis olmaz) buyurdu. 

Sohbetin edeblerine uymak ve sartlanni gozetmek, bu yolda herhalde 
lazimdir. Feyz yolu, ancak bununla acihr. Bunlar gozetilmezse, hicbirsey 
elde edilemez. Ondan "kaddesallahu teala aleyhim ecma'in" faide elde edi- 
lemez. Cok lazim olan edeblerden ve sartlardan birkacini bildiriyorum. Can 
kulagi ile dinleyiniz: 

Talib, goniilden, herseyi cikanp, biitiin varhgi ile pirine baglanmahdir. 
Onun yaninda, ondan izn almadan, nafile ibadet ve zikr yapmamahdir. Onun 
yaninda iken, ondan baska hicbirseye bakmamahdir. Biitiin giicii ile, ona 

-462- 



baglanip oturmahdir. O emr etmedikce, zikr bile yapmamahdir. Onun ya- 
ninda farz ve siinnet nemazlardan baska nemaz kilmamalidir. Bir sultanin 
vezfri, sultanin yaninda iken, kendi elbisesine bakar. Eli ile kusagini diizel- 
tir. O anda, sultan ona bakiyordu. Kendinden baskasi ile oldugunu goriin- 
ce, onu azarliyarak, benim vezirim olasin da, benim karsimda, elbisenin ku- 
sagi ile oyniyasin. Buna dayanamam diyerek onu azarlar. Dusxinmelidir ki, 
bu aleak diinyanin isleri icin, ince edeblere dikkat edilince, Allaha kavus- 
duran islerde edebleri tarn ve olgun olarak gozetmek ne kadar cok lazim 
olacagi anlasihr. Kendi golgesi, onun elbisesine veya golgesine diismiyecek 
bir yerde durmaga veya oturmaga dikkat etmelidir. Onun nemaz kildigi ye- 
re hicbir zeman basmamahdir. Onun abdest aldigi yerde abdest almama- 
lidir. Onun kullandigi kablan kullanmamahdir. Onun yaninda, birsey yi- 
memeli, icmemeli ve kimse ile konusmamahdir. Hie kimseye, hicbir yere 
bakmamahdir. O yok iken, onun bulundugu yere dogru ayak uzatmama- 
lidir. O yere dogru tukiirmemelidir. Onun her yapdigini, her soyledigini, 
yanhs goriinse bile, dogru ve iyi bilmelidir. O herseyi ilham ile ve izn ile ya- 
par. Bunun icin, hicbir isine, birsey soylenemez. ilhaminda hata olsa bile, 
ilhamda yamlmak, ictihadda yamlmak gibidir. Ayblamak ve karsi gelmek 
caiz olmaz. Bu yolda vasita olani seven bir kimseye, Onun her yapdigi ve 
her sozii sevgili gelir. Ona karsihk vermenin yeri olmaz. Her isde, yimek- 
de, icmekde, elbise giymekde, yatmakda ve ibadetlerde, hep ona uymah- 
dir. Nemazi onun gibi kilmahdir. Fikhi, onun ibadetlerini gorerek ogren- 
melidir. Farisi beyt tercemesi: 

Bir giizelin yaninda bulunsa kisi, 
Bag ve bostan ve gullerle olmaz isi. 

Onun hicbir isine, hicbir soziine, hardal danesi kadar bile karsihk ver- 
memelidir. Karsihk veren mahrum kalmakdan kurtulamaz. insanlarin en 
asagisi, bu biiyiiklerde kusur goren kimsedir. Allahu teala, bu biiyiik be- 
ladan bizleri korusun! Onda bir harika, bir keramet aramamahdir. Gonliin- 
den boyle birsey gecirmemelidir. Bir mu'minin, bir Peygamberden, bir 
mu'eize istedigi, hie goriilmiis miidiir? Kafirler ve inanmiyanlar mu'eize is- 
ter. Farisi iki beyt tercemesi: 

Mu'cizeden maksad, dusmani kirmakdir. 
Nebiyi sevmek demek, ona uymakdir. 

I iii;in;> gelmez herkes, mu'eize ile, 
Imana kavusur insan muhabbetle. 

Gonliinde bir subhe hasil olursa, hemen bildirmelidir. Siibhesi coziilmez- 
se, kusuru kendinde bilmelidir. Pirde hicbir kusur gormemelidir. Rii'yala- 
nni ondan saklamamahdir. Ta'birlerini ondan beklemelidir. Kendi yapdi- 
gi ta'biri de soylemeli, dogru olup olmadigini sormahdir. Kendi kesflerine 
giivenmemelidir. Bu diinyada, dogru ile yanhs kansikdir. Hakh ile haksiz 
bir aradadir. Sikismadikca ve izn almadikca ondan aynlmamahdir. Ondan 
aynhp baskasina gitmek, muridlige yakismaz. Sesini, onun sesinden yiik- 
seltmemelidir. Onunla yiiksek sesle konusmak, edebsizlik olur. Kendine ge- 
len her feyzi, her kesfi, ondan bilmelidir. Rii'yada, baska seyhlerden feyz 

-463- 



geldigini goriirse, onlan da, kendi seyhinden bilmelidir. Biitiin iistiinliik- 
lerin ve feyzlerin onda bulundugunu, kendisine uygun olan feyzi, bu fey- 
ze uygun olan bir zat seklinde olarak Ondan geldigini ve onun latifelerin- 
den, o feyze uygun bir latifenin, o zat seklinde gorundugiinu bilmelidir. Ken- 
disi yamlarak, Onun latifesini, baska zat sanmis, feyzi ondan geliyor bilmis- 
dir. Bu biiyiik bir yanilmakdir. Hak teala yanilmakdan korusun! Insanla- 
nn en iistiinii hiirmetine, se'adete vasita olan zata inanci ve sevgiyi dogru 
eylesin "aleyhi ve ala alihissalevatii vetteslimat". Kisacasi, (Tesavvuf bas- 
dan basa edebdir), ata sozii olmusdur. Edebi gozetmiyen bir kimse, Alla- 
hii tealaya kavusamaz. Edeblerden birkacini yapamadigi icin uzuliirse ve 
edebleri yerine getiremezse ve ugrasdigi halde basaramazsa, afv olunur. Fe- 
kat, kusurunu bildirmesi lazimdir. Eger Allah korusun, edebleri gozetmez 
ve bundan dolayi uziihnezse, bu biiyiiklerin faidesine ve bereketine kavu- 
samaz. Farisi beyt tercemesi: 

Se'adet yazilmamissa bir kimseye, 
Faidelenmez Peygamberi gorse de. 

Bir kimse, vasitanin yardimi ile Fena ve Beka mertebesine kavusarak, 
ilham ve firaset yolu kendisine acihrsa ve Ondan bu miijdeyi ahrsa ve ke- 
male geldigini isitirse, o zeman, ilham olunan birkac seyde Ona uymama- 
si ve kendi ilhamina gore hareket etmesi caiz olur. Ciinki boyle yiikselen 
bir miirid, rehbere uymakdan kurtulmusdur. Baskasina uymasi hata olur. 
Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" Eshabi ictihad islerinde ya'ni 
Kur'an-i kerimde ve hadis-i seriflerde acikca bildirilmemis olan seylerde, 
O Serverin ictihadindan aynlmislardir. Bunlann birkacinda, Eshabin ic- 
tihadi dogru olmusdur. Cok okuyanlar, boyle oldugunu bilirler. Bundan an- 
lasihyor ki, olgunlasan birinin vasitaya uymamasi caizdir. Ona uymamasi 
edebsizlik olmaz. Hatta bu mertebenin edebi, ona uymamakdir. Eger 
boyle olmasaydi, edeblerin en yxiksek mertebesine varmis olan Eshab-i ki- 
ram, hie uymamazhk etmezlerdi. imam-i Ebu Yusxifiin, ictihad mertebe- 
sine yiikseldikden sonra, imam-i a'zam Ebu Hanifeye uymasi dogru degil- 
dir. Kendi re'yine uymasi, imam-i a'zama uymamasi dogrudur "radiyalla- 
hii anhiima". imam-i Ebu Yusiifiin, (Kur'an-i kerimin mahluk olup olma- 
masinda, Ebu Hanife ile alti ay cekisdim) dedigi meshurdur. San'atlann iler- 
lemesi, diisiincelerin birbirlerine eklenmesi ile olur. Bir diisiince ile kalsay- 
di, ilerleme olmazdi. Sibeveyh zemaninda olan Nahv bilgisine yeni bulus- 
lar ve yeni goriisler eklenerek, bugiin yiiz kat fazla artmisdir. Fekat, bu il- 
min temelini kuran odur. Ustiinliik onundur. Herseyin iistiinu, kurucusu- 
dur. Yiikseltmek serefi ise, sonra gelenlerindir. Bundan dolayidir ki, ha- 
dis-i serif de, (Ummetim, y agin lira benzer. Ondekiler mi, sondakiler mi da- 
ha iyidir, belli olmaz) buyuruldu. 

EK: Okuyanlann siibhelerini gidermek icin, sunu ekliyelim ki, (Vasita 
diriltir ve oldiiriir. O makamin oldiirme ve diriltme giicii olmasi lazimdir) 
demek, ruhu diriltmekdir. Cismi, bedeni diriltmek degildir. Oldiirmek de ru- 
hu oldiirmekdir. Cismi degil. Ruhun dirilmesi ve olmesi, Fena ve Bekasidir 
ki, (Vilayet makami)na ve kemale ulasdinr. Olgun bir zat, Allahii tealanin 
izni ile, bu iki seyi yapabilir. Bu zatin oldiirmesi ve hayat vermesi lazimdir. 
Hayat vermek ve oldiirmek demek, Beka ve Fena makamina kavusdurmak 

-464- 



demekdir. Bedeni oldurmek ve oluyu diriltmekle, bu makamin bir ilgisi yok- 
dur. O, bir miknatisa benzer. Miknatisin te'sir etdigi igne, saman copii gi- 
bi seyler, onun arkasinda suruklenir. Ondan miknatis enerjisi ahrlar. Evli- 
yanin harikalar ve kerametler gostermesi, insan toplamak icin degildir. 
[Miknatisin kuvvet cizgileri gibi] gorunmiyen kuvvetlerle cekerler. Onlan 
tanimiyan ve sevmiyenler, onlardan istifade edemez, yukselemezler. Bin- 
lerle mu'cize, harika ve kerametler gorseler, hi? faide olmaz. Bu sozumii- 
ze inanmak icin, Ebu Cehli ve Ebu Lehebi gozoniine getirmek yetisir. Al- 
lahii teala, En'am suresinin yirmibesinci ayetinde, kafirleri bildirirken me- 
alen, (Ayetlerin hepsini gorseler de, onlara inanmazlar. Hatta, sana geldik- 
leri zeman, seninle dogiisiirler. Kafirler bu soylediklerin, olsa olsa, eskiler- 
den kalan hurafelerdir, uydurma seylerdir, derler) buyurdu. Vesselam. 

293 

IKiYUZDOKSANUCUNCU MEKTUB 

Bu mektub, seyh Muhammed Citriye yazilmisdir. ( Allahii teala ile 6y- 
le bir vakfim vardir ki...) hadis-i serffdir. Ebu Zer-i Gifarf de boyle soyle- 
misdir. Nicin soylemisdir? Abdiilkadir-i Geylani hazretleri, (Biitiin Evli- 
yanin ensesine basiyorum) demisdir. Bu soziin ne demek oldugu bildiril- 
mekdedir: 

Allahii tealaya hamd olsun! Onun secdigi kullanna selam olsun! Kiymet- 
li mektubunuz geldi. Bizleri sevindirdi. Allahii tealanin sevdiklerinin bu fa- 
kirleri hatirlamasi, bizim icin ne biiyiik ni'metdir. Soruyorsunuz ki, Resu- 
lullah "aleyhi ve ala alihissalevatii vetteslimat", (Allahii teala ile oyle bir 
vaktim olur ki...) buyurdu. Ebu Zer-i Gifari "radiyallahu anh" da boyle bu- 
yurmusdur. Bu nasil olur? Aynca seyh Muhyiddin Abdiilkadir-i Geylani 
"kuddise sirruh" hazretleri, (Ayaklanm Evliyanin hepsinin ensesi tize- 
rindedir) demisdir. Bir baskasi da, boyle demisdir. Bu iki soz iizerinde ze- 
man zeman, arkadaslar arasinda catismalar oluyor. Merhamet buyurarak, 
bu iki soziin ne demek olduklanni ve herbirini soyliyenlerin baska baska 
ne demek istediklerini uzun yaziniz ve bu garibin anlamasi icin, acikhya- 
rak gonderiniz diyorsunuz. 

Kiymetli yavrum! Bu fakir "kaddesallahu sirrehul'aziz" kitablanmda yaz- 
misdim ki, O Serverin "sallallahii aleyhi ve sellem" tecelliye kavusmasi de- 
vamh idi. Ara sira, daha yakin oldugu zemanlan da vardi. Bu nadir zeman- 
lan, nemazda idi. Bunun icin, (Nemaz niii'miiiiii mi'racidir) buyurdu. (Ya 
Bilal, beni rahata kavusdur!) hadis-i serifi de, bu sozumuziin dogru oldu- 
gunu gostermekdedir. Ebu Zer-i Gifari, O Servere tarn uydugu ve Ona va- 
ris oldugu icin, bu ni'mete kavusmusdur. Ciinki, O Serverin tarn izinde gi- 
denlerin biiyiikleri, Onun varisi olurlar. Onun biitiin ustunluklerinden 
cok pay ahrlar. 

Seyh Abdiilkadir-i Geylani hazretleri "kuddise sirruh", (Bu iki ayagim 
biitiin Evliyanin boynu iizerindedir) buyurmusdur. (Avarif) kitabinin sa- 
hibi olan Sihabiiddin hazretleri, Ebiinnecib-i Siihreverdi hazretlerinin ta- 
lebesi idi. Onun terbiyesi ile yetismisdi. Ebiinnecib hazretleri de Abdiilka- 
dir-i Geylani hazretlerinin talebesi ve cok yakin olanlanndan idi. (Avarif) 

- 465 - Mektubat Tercemesi: - F:30 



kitabinda, kendini begenmegi gosteren boyle sozlerin biiyiiklerden, ilk 
zemanlannda sekr hallerinin sonlanna dogru soylenmis oldugu bildirilmek- 
dedir. (Nefehat) kitabinda, Abdiilkadir-i Geylani hazretlerinin iistadlann- 
dan olan Hammad-i Debbasin bir sozii yazihdir. Firaset ile buyurmus ki, 
(Bu acem oglunun ayaklan, kendi zemanindaki Evliyanin hepsinin boynu 
xizerinde olacakdir). Goruliiyor ki, bu sozii soylemesi emr olunmusdu. 
Biitiin Evliyanin boynu iistiinde oldugunu soylemesi lazimdi. Her ne olur- 
sa olsun, bu mubarek zatin sozii dogrudur. Ister sekr kahntilan ile soyle- 
mis olsun, isterse soylemesi emr edilmis olsun, mubarek ayaklan kendi ze- 
maninda bulunan Evliyanin hepsinin boynu iizerinde idi. O zemanki Ev- 
liyanin hepsi, onun ayaklan altinda idi. Fekat, sunu anlamahdir ki, kendi 
zemanindaki Evliya boyledir. Daha once gelmis olan ve daha sonra gelecek 
Velfler, bu soziin disinda kalmakdadir. Hammadin yukanda yazili olan 
soziinde de ayaklan, kendi zemanindaki Evliyanin hepsinin boyunlan iize- 
rinde oldugu bildirilmekdedir. Bagdadda bir gavs vardi. Abdiilkadir-i Gey- 
lani ve Ibniissakka ve Ebu Sa'id Abdullah bunu ziyarete gitdiler. Gavs, fi- 
raset ile anlayarak, Abdiilkadir-i Geylaniye dedi ki, (Seni Bagdadda min- 
bere cikmis ve bu iki ayagim biitiin Velilerin boyunlan iizerindedir dedi- 
gini goriiyorum ve senin zemanindaki Evliyanin, sana karsi boyunlanni in- 
dirdiklerini, boylece senin buyukliigiinii, ustunliigiinii bildiklerini goriiyo- 
rum). Bu gavsin, bu soziinden de anlasihyor ki, Geylaninin sozii, yalniz ken- 
di zemanindaki Evliya icindir. Simdi de Hak teala bir kimsenin goziinii acar- 
sa, o gavsin gordiigiinii o da gorerek, o zemanin Evliyasinin boyunlarmin 
Geylaninin ayagi altinda oldugunu anlar. Bu soz baska zemandaki Evliya 
icin degildir. Daha onceki Evliya icin, nasil olabilir ki, Eshab-i kiram 
"aleyhimiirndvan" da bunlann icindedir. Eshab-i kiramin, Geylaniden 
daha iistiin olduklan meydandadir. Geylaninin zemamndan sonra gelen Ev- 
liya da, bu soziin icine nasil girebilir? Ciinki, Resulullahin "aleyhi ve ala ali- 
hissalatii vesselam" ahir zemanda gelecegini miijdeledigi ve halifetullah de- 
digi hazret-i Mehdi, bu Evliyanin icindedir. Ulul'azm Peygamberlerden olan 
hazret-i Isa "ala nebiyyina ve aleyhissalatii vesselam" Sabikundandir. Bu 
islamiyyete uyacagi icin, Peygamberlerin sonuncusunun Eshabindan ola- 
cakdir "aleyhi ve aleyhimussalevatu vetteslimat". Bu yiice Peygamber, 
Abdiilkadir-i Geylani hazretlerinden elbette katkat daha yiiksekdir. Bel- 
ki de, bu iimmetin sonda gelenlerinin ustiinlugunii bildirmek icin, O Ser- 
ver "aleyhi ve ala alihissalevatii vetteslimat", (Once gelenler mi, yoksa son- 
ra gelenler mi daha iyidir bilinmez) buyurdu. Soziin kisasi, Abdiilkadir-i 
Geylani hazretlerinin vilayeti cok sanhdir. Derecesi pek yiiksekdir. Vila- 
yet-i hassa-i Muhammediyyeyi Sir latifesi yolundan, basindan sonuna ka- 
dar temamlamisdir. Vilayet zincirinin bas halkasi olmusdur. Bunu isitince, 
Abdiilkadir-i Geylaninin biitiin Evliyadan iistiin oldugu anlasilmamah- 
dir. Ciinki, Vilayet-i Muhammedinin bas halkasi olmasi, Sir yolundandir. 
Her bakimdan bas halka olsaydi, o zeman iistiin olurdu. $unu da soyleye- 
lim ki, Vilayet-i Muhammediyyenin her bakimdan bas halkasi olmakla 
da, daha iistiin olmak lazim gelmez. Ciinki bir baskasi, Muhammed aley- 
hisselamin Peygamberligi kemalatina varis olarak daha iistiin olabilir. Ab- 
diilkadir-i Geylani "kaddesallahii teala sirrehiiraziz" hazretlerinin talebe- 
sinden birkaci, kendisini sevmekde taskinhk yapiyorlar. Hazret-i Aliyi 

-466- 



"radiyallahii teala anh" sevenlerin taskinhklan gibi asm gidiyorlar. Sozle- 
rine bakilirsa, kendisini, gecmis ve gelecek biitiin Evliyadan daha iistiin bil- 
dikleri anlasihyor. Peygamberlerden "salevatullahi teala aleyhim ecma'in" 
baska kimseyi Abdiilkadir-i Geylaniden iistiin gordiikleri isitilmemisdir. 

Siial: Abdiilkadir-i Geylanide goriilen harikalar ve kerametler, o kadar 
cokdur ki, baska hicbir Velide bu kadar keramet goriilmemisdir. Hepsin- 
den daha yiiksek oldugu buradan anlasilmaz mi? 

Cevab: Harikalann ve kerametlerin cok olmasi, daha iistiin olmagi bil- 
dirmez. Hie harikasi goriilmeyen bir Veil, harikalan ve kerametleri cok go- 
riilen bir Veliden daha iistiin olabilir. Siihreverdi, (Avarif) kitabinda, Ev- 
liyanin harikalanni ve kerametlerini anlatdikdan sonra buyuruyor ki, 
(Bunlann hepsi Allahii tealamn ihsanlandir. Diledigine ihsan eder. Fekat 
bunlardan hicbiri verilmeyen bir Veil, bunlann hepsinden daha iistiin ola- 
bilir. Ciinki, harikalar ve kerametler yakini, giiveni artdirmak icindir. 
Kendisine yakin ihsan edilmis olanin, kerametlere ihtiyaci kalmaz. Bu 
kerametlerin hepsi, kalbin zikre ahsmasi ni'metinden daha asagidir). Ha- 
rikalann cok goriinmesini iistiinliik bilmek, hazret-i Alinin iyi ve iistiin hal- 
lerini gorerek onu hazret-i Ebti Bekrden daha iistiin bilmege benzer. Ciin- 
ki, onda bu kadar iistiin ve iyi haller goriilmemisdir "radiyallahii anhiima". 

Kiymetli kardesim! Harikalar, kerametler, ikiye ayrihr: Birincisi, Alla- 
hii tealamn zatina ve sifatlarma ve islerine aid olan bilgiler ve ma'rifetler- 
dir. Bunlar akl ile, diisiince ile elde edilemez. Secdigi kullara ihsan eder. 
Ikincisi, mahliiklarin sekllerini kesf etmek, madde alemindeki gaybleri 
bulmakdir. Birinci kerametler, dogru yolda bulunanlara, Allahii tealamn 
sevdiklerine verilir. ikincisi, dogru yolda olana da, bozuk yolda olana da 
verilir. Ciinki, istidrac sahibi olan kafirlerde de, ikinci harikalar goriil- 
mekdedir. Kerametlerin, harikalann birincisine, Allahii teala seref ve kiy- 
met vermisdir. Bunlan yalniz sevdiklerine ihsan eder. Diismanlarmi bun- 
lara ortak etmez. Cahiller, harikalann ikincisine kiymet verirler. Onlan iis- 
tiin ve yiiksek goriirler. Bunlan kafirlerde bile goriince, kahn kafah olduk- 
lari icin, onlara nerede ise, tapinacak olurlar. Onlann iyi ve kotii her istek- 
lerine boyun egerler. Bu ahmaklar, belki de, harikalann birincisini harika 
bilmezler ve keramet saymazlar. Harika deyince, yalniz ikincisini anlarlar. 
Keramet deyince, yalniz mahliiklarin, madde aleminin bilinmesini, gayb- 
lerden haber verilmesini sanirlar. Mahliiklarin bilinen veya bilinmeyen hal- 
lerinden haber vermenin ne kiymeti ve hangi serefi olabilir? Bunlann bi- 
linmemesi, bilinmesinden belki daha uygundur. Mahliiklarin hallerini, in- 
celiklerini unutmak, belki daha yakisik ahr. Serefli ve kiymetli olan ve say- 
gi gostermege, iistiin gormege layik olan, uygun olan ancak Allahii teala- 
mn ma'rifetidir. Farisi beyt tercemesi: 

Melek yuziinu ortmiis, seytan naz yapiyor: 
§asirdim kaldim, hayretden akhm gidiyor. 

Seyh-iil-islam Hirevi vel-imam-ul-Ensari Abdullah "kaddesallahu teala 
sirrehiiraziz" hazretlerinin, (Menazil-iis-sayirin) kitabinda ve buna kendi yap- 
digi serhinde buyuruyor ki: Tecribe ile anladim ki, ma'rifet sahibi olanlann 

-467- 



firaseti Allahii tealaya yarayan kimselerle, Ona yaramiyan kimseleri ayirmak- 
dir. Allahii tealayi zikr edenleri ve (Cem' makami)na kavusanlann yaradi- 
hslanndaki uygunlugu anlamakdir. Ma'rifet sahiblerinin firaseti budur. Ac- 
hkla ve insanlardan kacarak cile odasinda yalniz yasamakla nefslerini temiz- 
leyenlerin, fekat Hak tealaya yaklasmiyanlann firasetleri cismleri, madde- 
leri kesf etmek, mahluklann gayblerini haber vermekdir. Bunlar, yalniz 
mahluklardan haber verir. Ciinki, Hak teala ile aralannda perde vardir. 
Ma'rifet sahibleri ise, Allahii tealadan kendilerine gelen ma'rifetlere kavu- 
surlar. Hep Allahii tealadan haber vender, Insanlann cogu, Allahii tealadan 
kesilmis olduklanndan ve hep diinyayi diisiindiikleri icin, maddeleri kesf 
edenlere, mahluklardan bilmediklerini haber verenlere kiymet vender. On- 
lan biiyiik bilirler. Onlan Evliya ve Allahii tealanin secilmis kullan sanirlar. 
Hakikatden haber verenlere doniip bakmazlar. Bunlann Allahii tealadan bil- 
dirdiklerine inanmazlar. (Bunlar, dedikleri gibi Evliya olsalardi, bizim hal- 
lerimizden ve mahluklann hallerinden haber verirlerdi. Mahluklann halle- 
rini bilmiyen kimse, bundan daha yiiksek olan seyleri nasil bilir?) derler. Bu 
bozuk olciileri ile Evliyaya inanmazlar, dogru sozii gormezler ve isitmezler. 
Allahii tealanin, bu biiyiikleri, cahillerin goziinden korumus oldugunu, on- 
lan kendisine ayirmis oldugunu, onlan kendisinden baskalan ile olmaga 
birakmadigini bilmezler. Bunlar mahluklann hallerine doniip baksalardi, Hak 
teala ile olmaga yakismazlardi. Boyle Hak adamlanndan birinin maddelerin, 
cismlerin hallerine az bir bakisla, baskalannin anhyamadigi seyleri firaset- 
le anladiklanni biz cok gordiik. Bunlann firaseti Hak tealaya olan ve Onun 
yakinhgina olan firasetdir. Nefslerini temizleyenlerin mahluklara olan fira- 
seti, Hak tealayi ve Ona yakin olan seyleri anhyamaz. Bu firaset miisliman- 
larda oldugu gibi, hiristiyanlarda, yehudilerde ve baska milletlerde de var- 
dir. Ciinki, Allahii teala buna kiymet vermez. Uygun olan kimselere verir. [Bu 
ikisini birbirine kansdirmamak icin kafiderin firasetine (istidrac) denir.] 

294 

IKiYUZDOKSANDORDUNCU MEKTUB 

Bu mektub, oglu zaliiri ilmlerin ve batin ma'rifel lerinin sahibi Mecded- 
din hace Muhammed Ma'sum "kuddise sirruh" hazretlerine yazilimsdir. 
Allahii tealanin sekiz sifatim ve Peygamberlerin ve biitiin insanlann meb- 
de-i te'ayyiinlerini ve tecellileri bildirmekdedir: 

Varhgi lazim olanin sekiz hakiki sifatinin birincisi hayat sifati, sonuncu- 
su tekvin sifatidir. Bu sekiz sifat iic diirliidiir. Birincisinin aleme baghhgi 
cokdur. Mahluklarla ilgisi cokdur. Tekvin sifati boyledir. Bunun icindir ki, 
Ehl-i siinnet alimlerinden cogu, tekvinin hakiki sifatlardan olmadigini, 
izafi sifatlardan oldugunu soylediler. Soziin dogrusu, tekvin hakiki sifatlar- 
dandir. Fekat, mahluklara baghhgi cokdur. Sifatlann ikincilerinin mahluk- 
larla baghhgi azdir. ilm, kudret, irade, sem', basar ve kelam sifatlan boy- 
ledir. Uciinciisii, en yiiksek olan sifatidir. Alemle hie ilgisi yokdur. Hayat 
sifati boyledir. Hayat sifati, biitiin sifatlann anasidir. Hepsinin temelidir. 
Hepsinden daha oncedir. Buna en yakin olan sifat, ilm sifatidir. ilm sifati, 
Peygamberlerin sonuncusunun (Mebde-i te'ayyiin)iidur "aleyhi ve aleyhi- 

-468- 



mussalevatu vetteslimat". Oteki sifatlar, baska insanlann mebde-i te'ayyiin- 
leridir. [(Te'ayyiin), zuhur etmek, meydana cikmak demekdir. (Mebde-i 
te'ayyiin), meydana cikmanin, var olmanin baslangici, kaynagi demekdir.] 
Her sifatin, cesidli seylere baglihgi oldugu icin parcalan vardir. Soyle ki, tek- 
vin sifatimn, yaratmak, nzk vermek, diriltmek ve oldurmek gibi cesidli bag- 
lihklan oldugu icin, parcalan olmusdur. Bu parcalar da, butiinleri gibi, 
insanlann mebde-i te'ayyiinleri olmusdur. Mebde'leri, sifatlarin parcalan 
olan te'ayyiinler, mebde-i te'ayyiinii, sifatin biitunii olan kimseye tabi' 
olur. Onun ayagi altinda, golgesinde yasar. Bundan dolayi, (Filan kimse Mu- 
hammed aleyhisselamin ayagi altindadir, falanca, Isa aleyhisselamin aya- 
gi altindadir, bir baskasi icin de, Musa aleyhisselamin ayagi altindadir) 
demislerdir "aleyhimiissalevatii vettehiyyatii vetteslimatu etemmiiha ve ek- 
meluha". Bu parcalar, eger siiluk yolu ile asilir ve biitiinlerine katilir ve par- 
calarin siihudii, biitiinlerin suhudii olursa, aralannda yalniz asl olmakdan 
ve tabi' olmakdan baska aynhk kalmaz. Birisi dogrudan dogruya, ikinciler 
ise, bunun dolayisi ile kavusur. Ciinki tabi' olan, herneye kavusur, her ne 
goriirse ashndan ahr. Ash arada olmadan birseye kavusamaz. Tabi', ken- 
di kusurundan dolayi, ashnin arada bulundugunu bilmiyebilir. Fekat ash, 
onunla meshudii arasinda bir perdedir. Ayiran, onliyen perde degil, kavus- 
duran, gosteren perdedir. [Sinema perdesi, seklleri saklamaz, ortmez. On- 
lan gosterir. Perde olmazsa, birsey goriinmez.] Gozliik de boyledir. Goziin 
oniindeki gozliik, gormeyi onlemez. Goriilemiyen seyleri gosterir. Parca- 
lann, yiikselerek, kendi biitiinunden aynhp, baska bir biitiine girmeleri, bu 
biitiinun gordiigunii miisahede etmeleri caiz degildir. Boylece Musa aley- 
hisselamin ayagi altinda olanlann Isa aleyhisselamin ayagi altina gecmele- 
ri olamaz. Fekat, Muhammed aleyhisselamin ayagi altina girebilirler. Ciin- 
ki hepsi, Onun ayagi altindadirlar "aleyhi ve aleyhimiissalatii vesselam". Mu- 
hammed aleyhisselamin rabbi, onun mebde'i olan ism, (Rabb-iil-erbab)dir, 
kaynaklarin kaynagidir. Biitiinlerin butiiniidiir. Parcalann, asllarimn ash- 
dir. Muhammed aleyhisselamin ayagimn altina yiikselmek, ashn ashna 
yiikselmek demekdir. Baska bir asla girmek degildir. Parcalarla, biitiinle- 
ri arasinda, su aynhk vardir ki, parcanin oniinde iki perde vardir: Birinci- 
si, kendi biitiinii olan ashdir. ikincisi, ashnin ashdir. Kendi biitiinuniin 
perdesi ise, yalniz ashnin ashdir. Bundan anlasihyor ki, Muhammed Resu- 
lullah, arada te'ayyiinlerin perdesi olmaksizin siihud eylemekdedir. Baska- 
lannin siihudleri ise, te'ayyiinlerin perdesindedir. Hie degilse, Muham- 
med aleyhisselamin te'ayyiinii perdesindedir. Bunun icindir ki, (Tecelli-i za- 
ti), yalniz Muhammed aleyhisselama olur, baskalannin tecelhleri sifatlarin 
perdesindedir demislerdir. Hie olmazsa, Muhammed aleyhisselamin rabbi 
olan, rablerin rabbi perdesindedir. Muhammed aleyhisselamin rabbi olan 
ism, hayat sifatindan baska, biitiin ismlerin ve sifatlarin iistiindedir. 

Siial: Baska Peygamberlerin siihudii "ala nebiyyina ve aleyhimiissaleva- 
tii vetteslimat" Muhammed aleyhisselamin rabbi mebde-i te'ayyiinii per- 
desinde oluyor dediniz. Onun ummetinin Evliyasi, onun ayagi altinda ol- 
duklari iQin, bunlarm siihudleri de, baska Peygamberlerin siihudleri gibi, 
(Rabb-iil-erbab) perdesindedir. Boyle olunca, baska Peygamberler ile, 
Muhammed aleyhisselamin ummetinin Evliyasi arasinda ne fark olur? 

-469- 



Cevab: Peygamberlere, hakikat-i Muhammedi perdesinde olan siihud- 
den baska, kendi mebde-i te'ayyunleri yolundan hasil olan, baska bir sii- 
hud daha vardir. Kalb gozlerine kendi gozliiklerini takarak, gaybi goriir- 
ler. Bu iki siihud, birlikde olmaz. Asllann ashna yiikselirlerse, siihudleri, 
(Hakikat-i Muhammedi) perdesinde olur. Isa "ala nebiyyina ve aleyhissa- 
latii vesselam" gokden yere indikden sonra, bu ni'mete kavusmakla seref- 
lenecekdir. Buraya yiikselmek pek giicdiir. Hemen hemen olamaz gibidir. 
Ancak, Allahii tealanin biiyiik ihsani lazimdir. Bu sebebler aleminde, Mu- 
hammedi mesreb olan zatin merhamet buyurup yardim etmesi lazimdir. 
Kendi ashndan ileri gecemez, kendi hakikatini asarak, (Hakikal -iil-haka- 
ik)a varamazsa, siihudii, kendi hakikatinin perdesinde olur. 

Hakikat-iil-hakaikdan [ya'ni Muhammed aleyhisselamin mebde-i te'ay- 
yiinii olan rabbinden, ya'ni ismden] Allahii tealanin zatina yol vardir. Pek 
cok konaklan gecdikden sonra kavusulabilir. Bunun gibi, biitiin olan bas- 
ka hakikatlerden de, Zat-i tealaya birer yol vardir. Pekcok konaklan asdik- 
dan sonra, bu yollardan da kavusulabilir. Boyle olmakla beraber, hakikat- 
iil-hakaik yolundan, (Vasl-i uryani)ye kavusulur. Baska yollardan da, za- 
ta kavusulabilirse de, hakikat-iil-hakaikin ya'ni hakikat-i Muhammedi- 
nin ince perdesi arada bulunur. Kahn degilse ve manf olmaz ise de, bu ka- 
darcik perdenin bulunmasi, (Tecelli-i zat) demege mani' olmakdadir. Yok- 
sa, biitiin Peygamberlere "salevatullahi teala aleyhim ecma'in" de, Zat-i te- 
aladan, dogrudan dogruya nasib vardir. 

Siial: Hayat sifati, ilm sifatinin ustunde olunca, hakikat-iil-hakaik yolun- 
da da, hayat sifatinin te'ayyiinii perde olur. Boyle olunca, Vasl-i uryani na- 
sil olur? Nicin Tecelli-i zat denilir? 

Cevab: Hayat te'ayyiinii, la-te'ayyiin gibidir. Ciinki yiiksek mertebelerde, 
bu te'ayyiin yok olur. Zat-i teala mertebesinde, bunun hicbir degeri kalmaz. 
Zat-i teala mertebesinde, her ne kadar, baska sifatlann da, hicbir degerleri 
yok ise de, onlar zat mertebesine yetismeden once yok olurlar. Hayat sifati 
ise, oraya yetisir de yok olur. Bundan dolayi, hakikat-i Muhammedinin 
te'ayyunii ve biitiin baskalannin te'ayyunleri devamhdirlar. Hicbir mertebe- 
de yok olmazlar. Evet, birseye yetismek baskadir. Bu seyde yok olmak bas- 
kadir. Biiyiiklerden cogunun sozlerinde mahv olmak, yok olmak denilmek- 
dedir. Bu sozler, yok gibi olmak demekdir. Yok olup kalmamak demek de- 
gildir. Salikin te'ayyiinii goriinmez olur. Yok olmaz. Yok bilmek, ilhad olur. 
Zindikhk olur. Bu yolda geri kalmis olanlar, bu sozlerden, kendi yok olur sa- 
narak, zindik olmuslardir. Ahiret ni'metlerine ve azablanna inanmamislar- 
dir. Vahdetden kesrete geldikleri gibi, baska zemanda, boylece, kesretden 
vahdete doneceklerini sanmislardir. Bu kesretin o vahdetde yok olacagini soy- 
lemislerdir. Bu zindiklardan bircogu, bu yok olmagi, kiyametin kopmasi 
sanmislar. Hasn, Nesri, Hesabi, Sirati ve islerin olciilmesini inkar etmisler- 
dir. Dogru yoldan aynlmislar, bircoklanm da sapdirmislardir. Bunlardan bi- 
rini gordiim. Kendini hakh gostermek icin, mevlana Abdiirrahman-i Cami- 
nin "kuddise sirruh" su beytini okuyordu. Farisi beyt tercemesi: 

Camil Dtinya ve ahiret, ikisi birdir. 
Ortada goriinen bu cokluk, hep hayaldir! 

-470- 



Mevlananin bu beytde bildirdigi, vahdete donusxin goriinmesidir. D6- 
niisiin kendisi degildir. Suhudiinii anlatmakdadir. Bu varhkdan baska, 
hicbirsey gormedigini bildirmekdedir. Cokluk, yok olmamis, onun gorusiin- 
den ortulmiisdur. Yoksa, ayn ve varlik riicu' etmemisdir. Bunlar kor gibi- 
dirler. Hicbir Velinin "rahmetullahi aleyhim ecma'in" aczden, kusurdan ve 
ihtiyacdan kurtulamadigini gormiiyorlar mi? Boyle olunca, varhklar birles- 
misdir, cokluk birlige katilmisdir denilebilir mi? Eger insanlar oldiikden son- 
ra, vahdete riicu' ediyor derlerse, kafir ve zindik olurlar. Ciinki bu soz, Ce- 
hennem azabina inanmamak olur ve Peygamberlerin bildirdiklerine inan- 
mamak olur "aleyhimiissalevatii vetteslimatii etemmiiha ve ekmeliiha". 

Siial: Birkac yazimzda, (Ahfanin Fenaya kavusmasi, ancak Vilayet-i Mu- 
hammedide olur) diyorsunuz. Bu sozii aciklar misiniz? 

Cevab: Yukanda bildirilenlerden anlasildi ki, Vasl-i uryani, ancak Vi- 
layet-i Muhammedide olmakdadir. Baska vilayetlerde, aradan perdeler kal- 
kar ise de, ince bir perde yine kalmakdadir. Bu ince perde, hakikat-i Mu- 
hammedinin arada bulunmasindan hasil olmakdadir. Bunu yukanda bildir- 
misdik. (Ahfa latifesi) insan mertebelerinin en sonudur. En yukandaki mer- 
tebedir. Aradaki perdenin mikdanna gore, geride birsey kahr. Bu kalani 
diisiinerek, tarn Fena caiz olmaz. Boyle bir artigin kaldigini Muhammedi 
mesreb olandan baska kim anhyabilir? Muhammedi mesreb olanlardan da, 
milyonda birine bu keskin goriis verilirse yine biiyiik ni'metdir. Tesavvuf 
biiyiikleri, ruha ve sirra kadar kavusdular. Hafiden soz eden cok az oldu. 
Ahfadan kim ne diyebilir? Ahfa deryasina dalarak onun sonsuz damlala- 
nndan bir danesine kavusabilen ve anhyabilen cok az, hem de pekcok az 
bulunur. Bu, oyle bir ni'metdir ki, Allahu teala diledigine ihsan eder. Al- 
lahii teala, cok biiyiik ihsan sahibidir. 

Siial: Sana gore, Peygamberin her kavusdugu seyden "aleyhi ve ala ali- 
hissalatii vesselam" Onun izinde gidenlerin buyiiklerine de pay diismekde- 
dir. Buna gore, onlann da vasl-i uryaniye kavusmalan lazim olur. Halbu- 
ki, kendi Peygamberleri "aleyhimiissalevatii vetteslimat" arada perde ol- 
makdadir. Bu nasil olur? 

Cevab: Vasl-i uryanide Peygamberin "aleyhimiissalevatii vetteslimat" 
perde olmasi zarar vermez. Ciinki, Peygambere uydugu icin, bu Vasla ka- 
vusmakdadir. Dogrudan dogruya kavusmus degildir. Peygamberin arada 
bulunmasi, Ona uymanin kuvvetli oldugunu gosterir. Ciinki uymak demek, 
uyulanin arada bulunmasi demekdir. Aradan cikmasi demek degildir. 
Aradan cikmasi, uymak olmaz. Dogrudan dogruya kavusmak olur. Gorii- 
liiyor ki, uyulan Peygamber arada bulunacak, ona uyuldugu icin Vasl-i ur- 
yani de hasil olacakdir. 

Siial: Peygamberlerin sonuncusuna "aleyhi ve aleyhimiissalevatii vettes- 
limat" uyanlann yiikseklerine (Vasl-i uryani) ve (Tecelli-i zat) deniyor da, 
baska Peygamberler "aleyhimiissalevatii vetteslimat" icin bu kelimeler 
kullanilmiyor. Halbuki Peygamberimiz "aleyhimiissalatu vesselam", bun- 
lara da ve onlara da perde olmakdadir? 

Cevab: Ona uyanlann yiiksekleri icin bu kelimeleri kullanmak, Ona 
uyduklan icindir. Ciinki, Peygamberlerin perde olmasinin, bu sozii degis- 

-471- 



dirmiyecegi, bundan evvelki cevabda anlasihmsdir. Baska Peygamberler icin 
"ala nebiyyina ve aleyhimussalevatu vettehiyyat" boyle soylemek caiz 
olursa, uymakla degil, dogrudan dogruya kavusmakla olur. Ciinki o buyiik- 
ler, dogrudan dogruya konaklan asmislar, Zat-i tealaya kavusmuslardir. 
Dogrudan dogruya olan kavusmakda, aracimn bulunmasi, bu kelimenin kul- 
lamlmasini uygun yapmaz. Aradaki fark anlasilmis oldu. Kendi kendine ka- 
vusmakla, kavusana uyarak kavusabilmek baskadir. Bu baskahkdir ki, 
gecmis Peygamberlerin, bu iimmetde Peygambere uyanlann en yiiksekle- 
rinden daha iistiin olduklanni gostermekdedir. Dogrudan dogruya kavusan, 
istenilendir. Baskasina uyarak, onun kavusduguna kavusan boyle degildir. 
Resulullaha uyanlann biiyiikleri icin (Vasl-i uryani) ve (Tecellf-i zat) ke- 
limelerini kullanmak dogrudur. Baska Peygamberler icin kullanmak, dog- 
ru olmaz dedik. Fekat, dogrudan dogruya kavusan ile baskasinin yam sira 
kavusan, bir olabilir mi? ikisi nasil bir olabilir ki, ni'met birincisinde tam- 
dir ve olgundur. ikincisinde ise, yalniz ismde ve goriiniisdedir. Su kadar var 
ki, bu benzerlik, uyanlan uyulanlar gibi yapmakdadir. Bunun icindir ki, Pey- 
gamberlerin sonuncusu "aleyhi ve aleyhimiissalatii vesselam", (Ummcliiiiin 
alimleri, israil ogullarimn Peygamberleri gibidir) buyurdu. Biitiin bunlar- 
dan anlasihyor ki, bu ximmetin Evliyasindan Tecelli-i zatiye kavusanlar, Te- 
celli-i zatiye kavusmiyan Peygamberlerden "aleyhimussalevatu vetteslimat" 
daha iistiin olamazlar. Burasim iyi anlamak lazimdir. Ciinki, burada cok kim- 
selerin ayagi kaymisdir. Allahii tealanin, sevgili Peygamberi Muhammed 
aleyhisselamin sadakasi olarak bu fakire bildirdiklerini size yazdim. 

Siial: Bu varhklann hepsi, Muhammed "aleyhisselam" icin yaratildi 
"aleyhi ve ala alihissalatu vesselam". Baskalan varhga ve yiiksekliklere 
Onun yam sira kavusdular. Ona uymakla yiikseldiler. Bunun icindir ki, ki- 
yamet giinii, Adem "aleyhisselam" ve biitiin baskalan, Onun sancagi altin- 
da bulunacaklardir. Sen ise, baska Peygamberlerin "aleyhimussalevatu 
vetteslimat" Ona uyarak degil de, dogrudan dogruya kavusduklanni soy- 
luyorsun. Bu nasil olur? 

Cevab: Muhammed Resulullah "sallallahii aleyhi ve sellem" igin, kendi ha- 
kikatinden Zat-i tealaya yol oldugu gibi, her Peygamberin de "ala nebiyyi- 
na ve aleyhimussalevatu vetteslimat" kendi hakikatlerinden Zat-i tealaya ka- 
vusduran yollan vardir. Bu yollardan, baskasina uyarak degil, kendi kendi- 
lerine kavusurlar. Ummetler boyle degildir. Peygamberlere uyarak, kendi ya- 
radihsina uygun olan Peygamberlerin hakikatinden, aradiklanna kavusurlar. 
Ummetler kendi kendilerine kavusamaz. Boyle olmakla beraber, baska 
Peygamberler kendi kendilerine kavussalar bile, vasl-i uryani degildir. Ciin- 
ki, Peygamberlerin sonuncusunun hakikati arada ince perdedir "aleyhi ve 
aleyhimussalevatu vetteslimat". Bunun icin, gelen her feyz, once bu hakika- 
te gelir. Sonra buradan baskalanna ulasir. Uymak demek de, uyulanm ara- 
da bulunmasi demekdir. Bundan dolayi, Peygamberlerin "aleyhimussaleva- 
tu vetteslimat" kendi kendilerine kavusmalan, boyle uymalan ile birlikde bu- 
lunabilir. Ummetlerin uymalan boyle degildir. Onlann uymalan ile, kendi 
kendine kavusmak birlikde olamaz. Bunu yukanda birkac yerde bildirdik. 

Siial: Yiikselirken hayat sifatina da kavusulabilir mi? 

-472- 



Cevab: Evet kavusulabilir. 

Siial: (Hayat sifatinin sonu, Zat-i tealada yok olmakdir) dediniz. Kamil- 
lerin, yok olmak makamindan ellerine gecen nedir? Yukanda bildirdigini- 
ze gore, hakikatlerin te'ayyunlerinin aynlan ya'ni kendileri yok olmaz. (Eger 
yokluk varsa, nazaridir, goriiniisdedir. Aymn yok olmasi ilhad ve zindik- 
lik olur) demisdiniz? 

Cevab: Aynin yok olmasi, nicin lazim olsun? Varligini gorememek ye- 
tisir. Boyle nazari yok olmakda da cesidli mertebeler vardir. Burasini iyi 
anlamahdir. Herseyin dogrusunu Allahii teala bilir. Dogru yolda gidenle- 
re ve Muhammed Mustafaya uyanlara selam olsun "aleyhi ve ala alihi mi- 
nessalevati vetteslimati etemmiiha ve ekmeliiha"! 

295 

IKiYUZDOKSANBESINCi MEKTUB 

Bu mektub, haci Yusiif-i Kesmiriye yazilmisdir. (Nazar ber Kadem ) ve 
(Sefer der Vatan) ve (Halvet der Enciimen) bu yolun temel bilgilerinden 
oldugu bildirilmekdedir: 

Bizim yolumuzun "kaddesallahii teala esrare erbabiha" temel bilgilerin- 
den birisi, (Nazar ber Kadem)dir. (Nazar ber Kadem) demek, bu yolda yuk- 
selirken, adimdan daha ileriye bakmamak ve adim atmadan once yiikselme- 
mek demek degildir. Cunki, biiyiiklerimiz boyle yapmamisdir. Adimdan ile- 
riye bakmak ve adimini, bakdigi yere atmak demekdir. Cunki, yiiksek mer- 
tebelere cikmak, once bakmakla, bundan sonra adimini atmakla olur. Ba- 
kilan yere basinca, daha yukanya bakihr. Sonra adim da oraya atilir. Bun- 
dan sonra, daha yiiksege bakihr. Boylece ilerlenir. Eger, adim atilamiyacak 
yere bakmamahdir denilirse, bu da dogru olmaz. Cunki adim atilacak yer 
bitdikden sonra, daha yiiksege bakilmazsa, yiiksek mertebelerden coguna 
vanlamaz. Demek istiyoruz ki, ayak basilacak yerlerin sonu, salikin yara- 
dihsina uygun olan mertebelere kadar degildir. Salikin yaradihsinda vara- 
bilecegi makam, zillinde bulundugu Peygamberin yaradihsinda olan maka- 
min sonuna kadardir. Fekat adim atabilecegi yerlere kendiliginden varabi- 
lir. Ikinci makamlara, Peygambere uymakla varabilir. Yaradihsina uygun 
olan makamdan ileriye adim atamaz. Fekat, ilerisini gorebilir. Goriisu ne ka- 
dar keskin olursa olsun, zilli iizerinde bulundugu Peygamberin gordiigii ma- 
kama kadar gorebilir "ala nebiyyina ve aleyhimiissalevatu vetteshmat". 
Cunki, Peygambere uyanlann biiyukleri, Peygamberlerin kemallerinin 
hepsinden pay ahr. Fekat kendi kendine varabilecegi ve Peygambere uymak- 
la kavusabilecegi mertebelere kadar, ayak ve goriis birlikde ilerler. Bundan 
sonra, adim atamaz. Goriisu yalniz olarak ilerliyerek, Peygamberin gorebi- 
lecegi mertebelerin sonuna kadar yiikselir. Goriiliiyor ki, Peygamberlerin 
goriisleri de, adimlanndan daha yukan cikmakdadir "aleyhimiissalevatii vet- 
teshmat". Bunlara uyanlann biiyukleri de, bu buyuklerin gordiigii makam- 
lan gorebilirler. Peygamberlerin ayak basdiklan makamlardan pay aldik- 
lan gibi, gordukleri makamlardan da pay ahrlar. Peygamberlerin sonuncu- 
sunun "aleyhi ve aleyhimiissalevatii vetteshmat" ayak basdigi en son maka- 
min ustunde (Gormek makami) vardir. Bu makam baskalanna ahiret icin 

-473- 



soz verilmisdir. Baskalanna veresiye olan, Ona pesin olmusdur "aleyhi ve 
aleyhimiissalevatii vetteslimat". Ona uyanlann yiikseklerine bu makamdan 
da pay vardir. Fekat bunlar icin tarn gormek yokdur. Farisi beyt tercemesi: 

Hafizm bagirmasi bosuna degildir; 
Soylenecek, sasilacak sozlerin yeridir! 

Yine sozumuze donelim. Ayagin, goriisden aynlmasi, hicbir zeman gor- 
diigii yere adim atmamasi demek ise iyidir. Ciinki, boyle yapmak, yuksehne- 
ge mani' degildir. Bunun gibi, insanin gorunen ayagi ve bakisi demek deni- 
lirse de, yeri vardir. Ciinki, yiiriirken insanin gozleri oteye beriye dagihyor. 
Bircok seyler goriiyor. Yiiriirken hep ayaginin iistiine bakarsa, gonliinii 
toparlamasi kolay olur. Boyle anlamak, (Hus der Dem) kelimesine de uy- 
gun olmakdadir. Birinci kelime, oteye beriye bakarak gonliin dagilmasini 6n- 
lemek icindir. Bu ikinci kelime ise, diisiincelerle gonliin dagilmasini onler. 

Uciincii kelime, (Sefer der Vatan)dir. Bu kelime, insanin kendinde 
seyr etmesi, ilerlemesidir. Bu yiiksek yolda bulunan, nihayetin bidayetde 
yerlesdirilmesi, bu seyrden hasil olmakdadir. insanin kendinde seyr etme- 
si, biitiin tankatlerde var ise de, (Seyr-i Afaki) hasil oldukdan sonradir. Bu 
yolda ise, seyre bu (Seyr-i Enfiisi)den baslanir. Seyr-i Afaki, Seyr-i Enfii- 
sinin icine yerlesdirilmisdir. Bu yiiksek yolda, bu bakimdan da, nihayet bi- 
dayetde yerlesdirilmisdir demek yerinde olur. 

Dordiincii kelime, (Halvet der Enciimen)dir. (Sefer der Vatan) denilen 
yolculuga kavusulunca, herkesin arasinda da bu seyr yapihr. Disardaki da- 
gimkhklar, iceri girmege yol bulamaz. Fekat, iceriye girilecek yollan, kapi- 
lan, pencereleri kapamak lazimdir. Herkesin arasinda, soyliyen ve dinliyen 
aynhgi olmamah, gonliinde kimseye yer vermemelidir. Bunlar, baslangic- 
da giic olur. Ugrasmak lazimdir. Fekat, yolda iken ve nihayete vannca, 
kendiliginden hasil olur. Hie ugrasmak istemez. Herkesin arasinda iken, kal- 
bi toparlanmisdir. Gaflet icinde iken huzurdadir. Bu sozden, miintehinin gon- 
liiniin daginik olmasi ve olmamasi esiddir sanmamahdir. Elbette baska bas- 
kadir. Bu soz, kalbdeki topluluk icin, disardaki dagimkhk ile topluluk ara- 
sinda baskahk olmadigini anlatmakdadir. Boyle olmakla beraber, zahirle ba- 
tini birbirine uygun olarak yapmak, zahirden de dagimkhgi gidermek daha 
iyi ve daha uygun olur. Allahii teala, Muzzemmil suresinin sekizinci [8] 
ayetinde, sevgili Peygamberine "aleyhi ve ala alihissalatii vesselam" mea- 
len buyuruyor ki: (Rabbinin ism in i zikr et. Gafiller arasinda bulunma!) 

Cok olur ki, insan zahirini daginikhkdan kurtaramaz. Ciinki, odenecek 
haklar, yapilacak vazifeler vardir. Bunlan yapmak icin zahirin mahlukla- 
ra dagilmasi lazim olur ve giizel olur. Fekat batinin ya'ni kalbin ve ruhun 
mahluklara dagilmasi, hicbir zeman iyi degildir. Batin yalniz Hak teala icin- 
dir. Demek oluyor ki, her bir kulun dortde iicii Hak teala icin olacakdir. Ba- 
tinin temami ile zahirin yansi. Zahirin ikinci yansi, mahluklarm haklarmi 
odemek icin kahr. Bu haklan odemek, Allahii tealanin emrlerine uymak 
oldugundan, zahirin bu yansi da, Hak teala icin olmus olur. Hersey, Ona 
donecekdir. Oyle ise, Ona kulluk ediniz! Vesselam. 



474- 



296 

IKiYUZDOKSANALTINCI MEKTUB 

Bu mektub, oglu hace Muhammed Sa'id "kaddesallahii teala sirre- 
hiil'aziz" hazretlerine yazilmisdir. Hak tealamn sifatlarimn basil oldugu- 
nu, esyaya baglanmakla degismediklerini bildirmekdedir: 

Alemlerin rabbi olan Allahii tealaya hamd olsun! Peygamberlerin en iis- 
tunune ve Onun temiz olan Alinin ve Eshabimn hepsine salat ve selam ol- 
sun! Allahii teala, seni se'adet-i ebediyyeye kavusdursun! Allahii tealamn 
sifatlan, Onun zati gibi anlasilamaz. Tarn basftdirler. Hie degismezler. Me- 
sela, ilm sifati, hie degismez. Yayilmis, basitdir. Onceki sonsuzdan, sonra- 
ki sonsuza kadar bilinenler ilm sifatimn bir yayilmasi ile bilinmekdedirler. 
Kudret sifati da, olgun, genisdir. Hersey bu sifatla var olmakdadir. Kelam 
sifati da basitdir, yayilmisdir, hie degismez. Ezelden ebede kadar, bu bir ke- 
lamla soyleyicidir. Sekiz sifatin hepsi boyledir. ilm sifatimn bilinen seyle- 
re, kudret sifatimn yaratilmis ve yaratilacak seylere baglantilan cok ise de, 
bu sifatlarda cokluk ve degisiklik yokdur. Hak teala, herseyi bilir ve herse- 
ye giicii yeter. Fekat ilm ve kudret sifatlarimn hicbirseye, hicbir ilisigi yok- 
dur. Akl, bunu diisiinemez ve anhyamaz. Yalniz akla uyanlar, felsefeciler, 
boyle sey olamaz derler. Hak teala herseyi bilsin. Fekat, Onun ilmi hicbir- 
seye baglanmasin. Bunun gibi, herseye giicii yetsin. Fekat, kudretin hicbir- 
seye ilisigi olmasin. Boyle sey olamaz derler. Bunlar bilmiyorlar mi ki, ezel 
ve ebed o mertebede, bir aradadir. An denecek zemanin bile orada yeri yok- 
dur. O makama en yakin ve en uygun, an kelimesinden baska birsey olma- 
digi icin an denilir. Ezeldeki ve ebeddeki varliklann hepsi, o bir anda var- 
dir. Yok olanlar da, o bir anda yokdur. O bir anda bir kimseyi hem yok ola- 
rak, hem var olarak, hem diinyaya gelmeden onceki halini, hem cocuklugu- 
nu, hem gencligini, hem ihtiyarhgini, hem diriligini, hem oliiliigiinu, hem 
kabrde, hem hasrda, hem Cennetlerde olarak bilir. O anin bu varhklarla hic- 
bir ilgisi yokdur. Eger bir ilgisi olursa, anhkdan cikar. Uzun zeman olur. Gee- 
mis zeman ve gelecek zeman aynhr. Bu varhklar, o bir anda, hem vardirlar, 
hem yokdurlar. Tarn basit, degismez bir yayilmadir ki, bu varhklardan hic- 
biri ile baghhgi yokdur. Bilinen seylerin hepsi, ilm sifatimn bir yayilmasi ile 
bilinmekdedir. Bu, sasilacak bir sey degildir. Ciinki zid olan, ters olan sey- 
ler, bu makamda ve bir zemanda, bir arada bulunmakdadirlar. O makam- 
da zeman yokdur. Zemanda da degisiklik yokdur ki, zeman denilsin. Bir kim- 
se bir kelimeyi bir anda hem ism olarak, hem fi'l olarak, hem gecmis zeman, 
hem gelecek zeman olarak dusunebilir. Bunlan bir anda bir arada goriiyo- 
rum der. Kelimenin cesidli ve ters hallerini bir arada gordiigiim gibi, keli- 
menin bunlann hicbiri ile ilgisi yokdur derse, akla uyanlar, felsefeciler bu- 
na karsi birsey diyemezler. Benzetmek gibi olmasin, bizim soziimiize nicin 
karsi geliyorlar? inanmakda nicin durakhyorlar? Kimseden boyle birsey isit- 
medik derlerse, kimsenin soylememesi, olamaz demek degildir. Soylenilen, 
isitilen sozlere uymiyan, onlan degisdiren birsey de degildir. Sonsuz varhk 
mertebesine uygun olmiyan bir sey de degildir. farisi misra' tercemesi: 

Karpuzun Ebu Cehl karpuzu ile ne ilgisi var? 

-475- 



Bu sozumiizii aydinlatmak icin mahluklar arasinda sunu soyliyebiliriz: 
Birsey, bir sebeble bilinse, o sebeb bilindigi zeman, o sey de bilinmis olur 
demislerdir. Bu seyin bilinmesinde, zihn yalniz sebebe baglanmakdadir. Bu 
seyi bilmek, bunu aynca dusiinmege luzum kalmadan, sebebinin bilinme- 
sine bagli olarak kendiliginden hasil olmakdadir. Fekat felsefeciler, bura- 
da da, zihnin ikinci bir baglantisi olmadikca, bu seyin bilinecegine inanmaz- 
lar. Bu baglanti, dogrudan dogruya olmasa bile, lazimdir derler. Fekat 
bundan daha yakin bir misal bulamadim. Maksadimiz anlatmakdir, inan- 
dirmak degildir. Herseyin dogrusunu Allahii teala bilir. Dogru yolda giden- 
lere ve Muhammed Mustafanin izinde olanlara salat ve selam olsun "aley- 
hi ve ala alihi minessalevati vettehiyyati velberekat"! 

297 

IKiYUZDOKSANYEDINCi MEKTUB 

Bu mektub, mevlana Bedreddin-i Serhendiye arabi olarak yazilmisdir. 
Hak tealamn ihatasim ve sereyanini aciklamakdadir: 

Allahii tealamn bu esyayi ihata etmesi, [ya'ni kusatmasi] ve bunlara 
sereyan etmesi, [ya'ni icine yayilmasi] sozleri, toplu birseyin, bunu meyda- 
na getiren parcalan, zerreleri ihata etmesi ve onlara sereyan etmesi gibidir. 
Mesela bir kelime, kendisinin butiin sekllerine, sereyan eder. Kelime, ism 
olunca, fi'l olunca ve harf olunca, bunlarin da parcalan olunca, gecmis ze- 
mani, gelecek zemani, emr, yasak, masdar, ism-i fail, ism-i meful, sartli sart- 
siz olunca, bir harf eklenince, iki harf eklenince, cesidli ma'nalar veren harf- 
ler eklenince, bunlar gibi daha nice haller ahnca, bu kelime degismis olmaz. 
Daha dogrusu, biitiin bu haller, kelimenin icinde yerlesmis bulunmakdadir. 
Insan akh, kelimenin bu cesidli hallerine baska baska ma'nalar verir. Hal- 
buki disarda var olan yalniz bu kelimedir. Bunun icin hepsine bu kelime de- 
mek dogru olur. Lakin her bir halin, kendine uygun ozel bir ismi ve vazi- 
fesi vardir. Bu ism ve vazife baska halde bulunmaz. Mesela, zeman bildirir- 
se, (Fi'l) olur. Zeman bildirmezse (ism) denir. Birseyi yalniz basina bildi- 
remezse (Harf) denir. Gecmis zemani bildirince, (Madi) denir. Simdiki 
ve gelecek zemani bildirince, (Miidari) denir. Dokuz sebebden ikisi birlik- 
de bulundugu zeman, (Gayr-i miinsarif) denir. Bulunmazlarsa, (Miinsarif) 
denir. Harf olunca, esre okutursa, (Carre) denir. Ustiin okutursa (Nasiba) 
denir. Bunlardan birinin ismini baskasi icin soylemek ve birinin vazifesini 
baskasina yapdirmak dogru bir is olmaz. Dalalet olur. Hepsi, bu bir kelime 
olduklan halde, miidari yerine madive carre yerine nasiba denilemez. 

Allahii teala, herseyi daha iyi bilir. Biz, su kadar soyliyebiliriz ki, Alla- 
hii tealamn varhgindan inen mertebelerin herbirinin ismi ve vazifeleri 
vardir. Bunlar, yalniz bu mertebe icindir. Varhgi lazim olan zat ve hicbir- 
seye muhtac olmiyan zat, yalniz (Cem') ve (Uluhiyyet) mertebesidir. Var 
ve yok olabilen zat ve muhtac olan zat, (Fark) ve (Mahluk) mertebesidir. 
Birinci mertebe (Riibubiyyet) ve (Habkiyyet) mertebesidir. ikinci merte- 
be, (Ubudiyyet) ve (Mahlukiyyet) mertebesidir. Bu ikisinden birinin ismi- 
ni, otekine soylemek ve nasil olduklanni kansdirmak zindikhk olur, kiifr 
olur. Miilhidlerden ve zindiklardan bircoguna ne kadar sasilsa yeridir. 

-476- 



Bunlar nasil oluyor da ikisini birbirine kansdinyorlar? Birinin nasil oldu- 
gunu, oteki icin soyliyorlar. Mahluklara Vacibin sifatlanni yakisdinyorlar. 
Vacibe de, mximkinin sifatlanni soyliyorlar. Halbuki, mumkinlerin cesid- 
li oldugunu ve her cesidin de baska baska sifatlan bulundugunu biliyorlar. 
Mesela, lsikda isi ve lsik enerjilerinin bulundugunu, suda bunlardan biri- 
nin bulunmadigini, suyun soguk ve atesin sicak oldugunu biliyorlar. Zev- 
celerinin, annelerinden baska oldugunu ve kendilerine karsi, yerlerinin ay- 
n oldugunu biliyorlar. Insanlan dogru yola kavusduran ancak Allahii te- 
aladir. Dogru yolda olanlara selam olsun! 

298 

IKiYUZDOKSANSEKiZiNCi MEKTUB 

Bu mekf fib, mir seyyid Muhibbullah-i Mankpuriye yazilmisdir. Nihaye- 
te kavusmayi kisaca bildirmekdedir: 

Allahii teala, anlayisini artdirsin! Uzun zemandan beri seyr zillerdedir. 
Zille kavusmakla, ayn ele gecmis sanilmisdir. Simdiye kadar, bunun ash- 
na kavusulamadi. Yalniz zille kavusuldu. Bir kimsenin elindeki aynanin, o 
kimsenin zatindan degil, suretini gostermekden nasibi vardir. isaretle bil- 
diriyorum. iyi anlayiniz! 

Tariki bildirmek icin kisaca ve isaretle yazilmis olanlan bu makama uy- 
gun bularak, bu mektubda da yazdim. iyi anlayiniz! Yolu bilen rehberden 
ogrenilen zikre cok devam etmelidir. Allahii tealanin fadhna, ihsanina si- 
ginmali. Ondan (Vasl-i uryan) dilemelidir. Bundan baska, her ne varsa, hep- 
si hayaldir. Dogru yolda gidenlere ve Muhammed aleyhisselama uyanlara 
selam olsun "aleyhi ve ala alihi minessalevati etemmiiha ve minettehiyya- 
ti ekmeluha"! 

299 

IKIYUZDOKSANDOKUZUNCU MEKTUB 

Bu mekf fib, seyh Ferfd-i Rahboliye yazilmisdir. Basa gelen sikintiya sabr 
dilemekde, ta'undan olmenin kiymetini ve ta'un olan yerden kacmamn gii- 
nah oldugunu bildirmekdedir: 

Allahii tealaya hamd olsun! Onun sevgili Peygamberine salat ve selam 
olsun! Din ve diinya se'adetinize diia ederim. Kiymetli mektubunuz geldi. 
Sikintilannizi yaziyorsunuz. Bekara suresi yiizellialtinci ayetinde mealen, 
(Mii'minlere bir sikinf 1 gelince, inna lillah ve inna ileyhi raci'iin derler) bu- 

yuruldu. Sabr etmek ve dayanmak lazimdir. Kazaya nza lazimdir. Farisibeyt 
tercemesi: 

Beni incitirsen cok, senclen donmem asla. 
Hos olur dayanmak, sevgilinin nazina. 

Sura suresi otuzuncu ayetinde mealen, (Size gelen sikintdar, kendi kazan- 
diklarimzdir. Cogiinii da afv edip, size gondermiyor) buyuruldu. Rum su- 
resi kirkbirinci ayetinde mealen, (insanlarin yapdiklari islerle, karada ve de- 

-477- 



nizde fesad hasil oldu. Hersey bozuldu) buyuruldu. Bu veba hastahginda, 
islerimizin kotiiliigunden dolayi, once fareler oldu. Ciinki, insanlara cok ya- 
kin olan bunlardir. insanlann iiremesine ve yer yiiziine yayilmalanna yara- 
yan kadinlar, erkeklerden daha cok olduler. Veba olan yerde, olumden ka- 
cip da kurtulanlara yaziklar olsun! Kacmayip da olenlere mujdeler olsun! 
Bunlar sehid sevabina kavusurlar. Seyh-ul-islam seyh Ahmed bin All bin Ha- 
cer-i Askalani "rahmetullahi aleyh", (Bezl-iil-ma'un fi fadl-it-ta'un) kitabin- 
da diyor ki, ta'undan olen kimseye siial sorulmaz. Ciinki, muharebede olen 
sehid gibidir. Ta'unda, Allahii teala yazmadi ise bana zarar gelmez diyerek, 
Allah nzasi icin orada kahp, baska bir hastahkla olen kimse de, siial ve azab 
gormiyecekdir. Ciinki, bu da diisman karsisinda nobet beklerken olen kim- 
se gibidir. Bunun gibi, biiyiik alim imam-i Celaleddin-i Siiyuti "rahmetul- 
lahi aleyh" (Serh-us-sudur) kitabinda, bu soziin dogru oldugunu bildir- 
mekdedir. Veba olan yerden kacmayan ve olmeyen kimse de, gaziler ve mii- 
cahidler ve belalara sabr edenler gibidir. Herkesin bir (Ecel-i musemma)si 
vardir ki, azalmaz ve cogalmaz. Kacip da kurtulanlar, ecelleri gelmedigi icin 
olmemisdir. Yoksa kacmak, onlan oliimden kurtarmis degildir. Kacma- 
yip, sabr edip olenler de, ecelleri geldigi icin olmiislerdir. Veba olan yerden 
kacmak, insani kurtarmaz. Veba olan yerde sabr edip kalmak, insani oldiir- 
mez. Veba olan yerden kacmak, gazada diisman karsisindan kacmak gibi bii- 
yiik giinahdir. Kacanlann olmemesi ve sabr edenlerin olmesi, Allahii tea- 
lanin mekridir, aldatmasidir. Bekara suresi yirmialtinci ayetinde mealen, (Al- 
lahii teala, onunla coklarim yoldan cikariyor. Coklarim da, dogru yola so- 
kuyor) buyuruldu. Sizin sabnniz ve dayanmaniz ve mushmanlann yardim- 
lanna kosmaniz ve imdadlanna yetismeniz isitildi. Allahii teala, buna kar- 
sihk size cok iyilikler versin! Cocuklann terbiyesinde ve sikintilarma dayan- 
makda iiziilmeyiniz! Bunun icin cok sevab kazanacaginizi diisiiniiniiz! Da- 
ha ne yazayim? Vesselam. 

300 

UCYUZUNCU MEKTUB 

Bu mektub, oglu akl ve nakl bilgilerini toplamis olan hace Muhammed 
Ma'sum "sellemehullahii teala" hazretlerine gonderibnisdir. Derin, ince bil- 
gileri ve sasilacak ma'rifetleri ve (Kabe-kavseyn ev-edna) makamim bildir- 
mekdedir: 

Allahii tealaya hamd olsun! Onun secdigi kullanna selam olsun! Olgun 
bir insan ismlerin ve sifatlann mertebelerini, ayn ayn gecerek tarn cami' 
olunca ve Allahii tealanin ismlerinin ve sifatlarmin kemallerine ayna olun- 
ca ve bu kemallerin aynasi olan kendi ademi, biisbiitiin goriinmez olunca 
ve kemallerden baska hicbirsey goriilmezse, ademin ortiilmesi ile hasil 
olan tarn Fenadan sonra, o kemallerin goriinmesi ile hasil olan Bekaya ka- 
vusmakla sereflenir. Vilayet makamina ermis olur. Bundan sonra, eger Al- 
lahii teala ezelde dilemis ise, arifin Beka bulmus oldugu bu kemaller, ikin- 
ci olarak Zat-i tealanin aynasinda goriiniir. Bu zeman, (Kabe-kavseyn) ne 
demek oldugu anlasihr. Aynada goriiniir demek, bu makaminda aynada- 
ki sey ile ayna arasinda, anlasilamiyan bir baghhk hasil olur demekdir. Yok- 

-478- 



sa, ortada ne ayna vardir, ne de aynada goriinen birsey vardir. Allahii te- 
ala birseye benzetilemez. Arifin beka buldugu kemaller, Allahii tealanin 
aynasinda goriiliince orada onlarla, anlasilamiyan bir baghlik hasil olunca, 
arifin kendisine dedigi (Ben) kelimesi, o makamda, o kemallere soylenir. 
Kendini o kemaller olarak goriir. Benligin (Kabe-kavseyn) makaminda ulas- 
digi en son makam burasidir. 

Oglum, iyi dinle ve iyi anla! Guzelligin ve iyiligin goriindiigii suretleri gos- 
teren ayna canh olsa ve bilici olsa, guzelligi, iyiligi gostermek ona tath olur- 
du. Bundan cok sevinirdi. Hakikati gosteren aynada, tath ve aci olmaz. 
Ciinki, lezzet ve elem, mahluklarda olur. Fekat, o yiiksek makama uygun olan 
ve noksanhk ve degisiklik olmiyan birsey vardir. Farisi beyt tercemesi: 

Hal'izm bagirmasi bosun a degildir; 
soylenecek, sasilacak sozlerin yeridir! 

O mertebede anlasilmaz hale gelen, bu kemaller, insandaki Alem-i 
halka nisbetle Alem-i emr gibidirler. (Kendini anhyan, Rabbini anlamis 

olur) sozuniin inceligini buradan anlamahdir. O yiiksek aynada goriinen ke- 
maller, Zat-i ilahideki toplulugun acilmis, yayilmis halleridir. O topluluk- 
la anlasilmaz bir baglanti hasil etmislerdir. Anlasilmaz olarak birlesmisler- 
dir. Cemal-i ilahinin aynasi olmuslardir. O toplulukda, vehm ve hayal ba- 
kimindan bir acilmak, yayilmak hasil olmusdur. Bu da, arifin benliginin yiik- 
selmesine sebeb olmusdur. Bu kemal (Ev-edna) ayet-i kerimesinde bildi- 
rilen makamdir. Farisi misra' tercemesi: 

Buraya gelince, kalemin ucu kirildi. 

Nihayetin nihayeti, sonun sonu, iste bu kadar anlatilabilir. Yiiksek 
mertebedekiler de, bunu anlamakdan cok uzakdir. Cahiller icin artik ne de- 
nilebilir? Yiikseklerin secilmisleri arasinda da, bu ni'mete kavusan ve bu 
ma'rifete erisen pekazdir. Farisi beyt tercemesi: 

Dilenci erine, gelirse sultan, 

ey hoca, sen bu ise sasma heman! 

Bu nihayet, zuhurlar, tecelliler bakimindan nihayetdir. Bundan sonra, 
hicbir tecelli ve zuhur olmaz. Arabi beyt tercemesi: 

Bundan sonrasim anlatmak cok incedir, 
anlatmamak daha iyi olan da vardir. 

Dogru yolda gidenlere ve Muhammed Mustafamn izinde olanlara selam 
olsun "aleyhi ve ala alihi ve ala cemfil-enbiya-i vel-miirsehn ve ala al-i kiil- 
lin ve ala melaike-til-mukarrebin salevatii vetteslimatii vettehiyyatii vel-be- 
rekatii etemmiiha ve ekmeliiha ulaha ve a'laha ve edvamiiha ve ebkaha ve 
e'ammiiha ve esmeliiha"! 



479 



301 

UCYUZBIRiNCi MEKTUB 

Bu mektub, mevlana Emaniillaha yazilmisdir. Peygamberligin yakinli- 
gi ve vilayetin yakinhgi ve Peygamberligin yakinligina ulasdiran yollari bil- 
dirmekdedir: 

Bismillahirrahmanirrahim. Allahii tealaya hamd olsun! Onun sevgili 
Peygamberi Muhammed aleyhisselama salat ve selam olsun! Oglum mev- 
lana Emanullah! Niibiivvet, Allahii tealaya yakinhk demekdir. Bu yakin- 
likda, arada hie zil bulunmaz. Yiikselirken, hep Hak tealaya karsidir. ini- 
sinde, mahluklara karsidir. Boyle kurb, Peygamberler icindir "aleyhimiis- 
salevatii vetteslimat". Bu makam yalniz bu biiyiiklere mahsusdur "aleyhi- 
miissalevatii velberekat". Bu makamin sonuncusu, insanlarin en iistiinii 
olan Muhammed aleyhisselamdir "aleyhi ve ala alihissalatii vesselam". Haz- 
ret-i Isa "ala nebiyyina ve aleyhissalatii vesselam", gokden yer yiiziine in- 
dikden sonra, Peygamberlerin sonuncusunun dinine uyacakdir. Boyle ol- 
makla beraber, uyanlar ve hizmetciler, sahiblerinin ni'metlerine, artikla- 
nna kavusurlar. Bunun icin, Peygamberlere "aleyhimiissalevatii vettesli- 
mat" uyanlann iistiinleri, Peygamberlerinin yakinhgindan de pay ahr. Bu 
makamin bilgilerinden, ma'rifetlerinden ve kemallerinden bir mirasa ka- 
vusurlar. Farisi misra' tercemesi: 

Birkulunu, herkesin isine sebeb kilar. 

Peygamberlerin "aleyhimiissalevatii vetteslimat" sonuncusunun izinde 
gidenlere, Ona uyduklan icin, Peygamberlik kemallerinin verilmesi, Onun 
son Peygamber olmasini lekelemez "aleyhi ve ala alihissalatii vesselam". 
Bunu iyi anlamahdir. 

Oglum iyi anla! Allahii teala seni mes'ud eylesin! insani Peygamberlik 
kemallerine kavusduran yollar iki ana caddedir: Birinci yol, vilayet maka- 
minin kemallerini birer birer geciren caddedir. Bu yolda, ziller tecelli eder. 
Sekr ma'rifetlerinden, vilayet makamina uygun olanlar hasil olur. Bu ke- 
malleri gecdikden ve bu tecelliler hasil oldukdan sonra, Peygamberlik ke- 
mallerine sira gelir. Bu makamda asla kavusulur. Zillere bakmak giinah sa- 
yihr. Ikinci yolda, boyle vilayet kemalleri hasil olmaksizin, dogruca Peygam- 
berlik kemallerine kavusulur. Bu ikinci yol, ana caddedir. Cabuk kavusdu- 
rur. Peygamberlik kemallerine kavusan bir arif, bu yolda, Allahii tealamn 
diledigi kadar ilerler. Peygamberler "aleyhimiissalevatii vetteslimat" ve bun- 
lann Eshabi da, bu biiyiiklere uyduklan icin boyle ilerlerler. 

Birinci yol cok uzakdir. Gee kavusdurur. Kavusdurmasi da giicdiir. Ev- 
liyadan bircogu "kaddesallahii teala esrarehiimiiraziz", (Vilayet maka- 
mi)nda, inmek serefine kavusduklari zeman, inis makamlannda olan ke- 
malleri, (Niibiivvet kemalleri) sanmislardir. Mahluklara karsi bulunmagi, 
onlan cagirmak makami oldugu icin, Peygamberlik makaminin incelikle- 
ri anlamislardir. Bu anlayislan, dogru degildir. Bu inisleri, cikislan gibi, vi- 
layet yolculugudur. Vilayet makaminin iistiinde, baska bir uruc ve niizul var- 
dir ki, (Peygamberlik yolu)dur. Bunlann, mahluklara karsi olmasi, Peygam- 

-480- 



berlikde, mahluklara karsi olmak gibi degildir. Bu cagirmalan, Peygamber- 
likde olan da'vetden baskadir. Ne yapsinlar? Vilayet kemallerinden disa- 
n cikamamislar. Peygamberlik kemallerinin ne oldugunu anhyamamis- 
lar. Vilayetin yansi olan yiikselisi, vilayetin hepsi sanmislar. ikinci yansi 
olan niizuhi, Niibiivvet makami anlamislar. Farisi beyt tercemesi: 

Tas icindeki bocek sunn: 
Yer re gokler, hep orasidir. 

Bir salikin yalniz birinci yoldan kavusmasi ve vilayetle niibiivvetin ke- 
mallerini birlikde elde etmesi ve bu iki makamin kemallerini birbirinden 
ayirmasi ve herbirinin urucunu ve niizulunii ayn ayn yapmasi ve niibiivve- 
tin vilayetden daha iistiin oldugunu anlamasi hasil olabilir. ikinci yoldan 
kavusanlar icin, vilayet makaminin kemalleri, ayn ayn hasil olmaz ise de, 
vilayetin ozii, toplu olarak, cok iyi olarak ele gecer. Hatta, vilayet sahible- 
ri, vilayetin kabuguna varmislardir. O ise, vilayetin oziine varmisdir. Evet, 
vilayet sahiblerine hasil olan sekr bilgileri ve zil tecellileri, onda cok az bu- 
lunur. Fekat bu ayrihk, vilayet sahiblerinin daha iistiin olduklanni goster- 
mez. Hatta, ikinci yoldan kavusmus olan arif, bu bilgileri ve goriinenleri asa- 
gihk bilir. Bunlara bakmakdan utanir. Belki onlan, giinah ve edebsizlik bi- 
lir. Ciinki asla kavusmus olan, bu ashn zillerinden, goriintiilerinden kaci- 
nir. Onlara bakmakdan sikihr. Zillere tutulmak, asla kavusamamakdir. As- 
ia kavusdukdan sonra, zil goriinmez olur. Zille bakmak edebsizlik olur. 

Yavrum! Peygamberlik kemalleri, ancak Allahu tealanin ihsani ile hasil 
olur. Cahsmakla, ugrasmakla, bu biiyiik ni'met ele gecemez. Hangi cahsmak, 
bu biiyiik ni'meti ele gecirebilir? Hangi riyazetler ve miicahedeler bu yiik- 
sek ni'mete kavusdurabilir? Vilayet kemalleri boyle degildir. Bunlann bas- 
langici elde edilebilir. Riyazet ve miicahede ile hasil olabilir. Pekaz kimse- 
yi, pahsmadan, ugrasmadan da, vilayet ni'metine kavusdurabilirler. Vilayet, 
Fena ve Beka demekdir. Fena ve Beka da, Allahu tealanin ihsanidir. Cah- 
sarak, baslangiclan elde edildikden sonra, Allahu teala, diledigini, Fena ve 
Beka ni'metini ihsan ederek sereflendirir. O Serverin "aleyhi ve ala cemi'il 
enbiya-i vel-miirselin ve alelmelaiketil-mukarrebin ve ala ehl-it-ta'ati ecma'in 
salevatii vetteslimat" Peygamber oldugu bildirilmeden once ve ondan son- 
ra miicahedeler yapmasi, bu ni'mete kavusmak icin degildi. Baska faideler 
icindi. Hesabin az olmasi, insanhkla yapilan yanhshklarin giderilmesi, dere- 
celerin yiikselmesi, yimesi, icmesi olmiyan melekle konusmakda edebi go- 
zetmesi, Peygamberlik makaminda lazim olan harikalann, mu'cizelerin cok 
olmasi gibi incelikler icindi. Peygamberler "aleyhimiissalevatii vetteslimat" 
bu ni'mete, aracisiz, gecidsiz olarak kavusdu. Peygamberlerin "aleyhimiis- 
salevatii vettehiyyat" Eshabi onlara uyduklan icin, varis oldular. Peygam- 
berlerinin "aleyhimiissalevatii vel-berekat" aracihgi ile bu ni'metle sereflen- 
diler. Peygamberlerden ve Eshabindan sonra "aleyhimiissalevatii vetteslimat" 
cok az kimse, bu ni'metle sereflenmisdir. Baskasina da uymakla, varis olmak- 
la bu ni'meti ihsan etmeleri caizdir. Farisi beyt tercemesi: 

Ruh-ul-kudsiin feyzleri gelirse yine, 
Isanin yapdigim, yapar herkes de. 

- 481 - Mektubat Tercemesi: - F:31 



Bu ni'metin, Tabi'inin buyiiklerine de lsik salmis oldugunu saninm 
"rahmetullahi teala aleyhim ecma'in". Tebe'i tabi'inin buyiiklerine de 
golgesi diismiis oldugunu umanm. Onlardan sonra, ortunmege basladi. Re- 
sulullahin bi'setinden bin sene gecdikden sonra "aleyhi ve ala alihissaleva- 
tii vetteslimat", Peygamberlerin sonuncusuna uymak ve Ona varis olmak- 
la, bu ni'met, yine meydana cikdi. Sonra gelenleri, once gelenlere benzet- 
di. Farisi beyt tercemesi: 

Dilenci erine gelirse sultan, 

ey hoca, sen bu ise sasma heman! 

Dogru yolda olanlara ve Muhammed Mustafanin izinde gidenlere selam 
olsun "aleyhi ve ala alihissalevatu vetteslimatii etemmuha ve ekmeliiha"! 

302 

UCYUZIKiNCi MEKTUB 

Bu mektub, zahir bilgilerini toplamis ve bat in sirlarina kavusmus olan 
oglu seyh Muhammed Ma'sum hazretlerine yazilmisdir. Vilayet-i evliya ve 
Vilayet-i enbiya ve Vilayet-i mele-i a'la arasindaki farklar ve Peygam- 
berligin, Evliyahkdan iistiin oldugu bildirilmekdedir: 

Allahii teala anlayisini artdirsin! (Vilayet), evliyahk demekdir. Allahii 
tealaya yakin olmakdir. Bu yakinhk, araya zil kansmadan olamaz. Arada 
perdeler bulunur. Evliyanin vilayetinde zil oldugu meydandadir. Peygam- 
berlerin vilayeti "aleyhimiissalevatii vetteslimat" her ne kadar zillerden kur- 
tulmus ise de, ismlerin ve sifatlann perdeleri araya karisir. (Vilayet-i me- 
le-i a'la) "ala nebiyyina ve aleyhimiissalevatii vetteslimat", her ne kadar, 
ismlerin ve sifatlann perdelerinin iistiinde ise de, Zat-i ilahinin i'tibarlan- 
nin ve sii'unun perdelerinden kurtulamaz. Kendisine zil hie kansmiyan ma- 
kam, yalniz (Niibiivvet) ve (Risalet)dir. Bu makam, sifatlann ve i'tibarla- 
rin perdesi iistiindedir. Bundan dolayi, Peygamberlik, Evliyahkdan iis- 
tiindiir. Nubuvvetin yakinhgi, zatadir, asladir. Niibiivveti ve inceligini an- 
hyamiyan, vilayeti, niibiivvetden daha iistiin sanir. Goriiliiyor ki (Viisul), 
ya'ni kavusmak, niibiivvet mertebesindedir. (Hiisfil) ise, vilayet maka- 
mindadir. Ciinki, zil kansmadan hiisul olmaz. Viisul ise, zillerin disindadir. 
Bundan baska, hiisuliin sonunda, ikilik kalkar. Viisuliin sonunda ise, iki- 
lik vardir. ikiligin kalkmasi, (Evliyahk makami)na uygundur. ikiligin kal- 
masi ise, (Niibiivvet makami)na yakisir. ikiligin kalkmasi, vilayet makami- 
na uygun oldugu icin, vilayet makaminda, her zeman sekr bulunur. Niibiiv- 
vet mertebesinde ikilik bulundugu icin, bu mertebede hep sahv, sii'ur bu- 
lunur. Bundan baska, ister suretlerle, sekllerle olsun, ister renklerin ve nur- 
larin perdeleri altinda olsun, biitiin tecelliler vilayet makamlannda ve bu 
makamlarin baslangicinda olur. Niibiivvet mertebesinde ise, asla viisul 
nasib olmusdur. Tecellilere ve zuhurlara liizum kalmamisdir. Ciinki bun- 
lar, ashn zilleridir, goriintiileridir. Asl mertebesine varmadan once, basdan 
ilerlerken de bu tecellilere ihtiyac yokdur. Eger, asla vilayet yolundan 
yiikseliyorsa, tecelliler olur. Fekat, bu tecelliler Peygamberlik kemalatina 
kavusduran yoldan degil, vilayet yolundan gelmekdedir. Soziin kisasi, te- 

-482- 



celliler ve zuhurlar, zillerden olur. Zillere bagh olmakdan kurtulmus olan- 
lar, tecellilere muhtac olmakdan kurtulmus olanlar, tecellilere muhtac ol- 
mazlar. Vennecmi suresindeki, (Gozii hie aynlmadi) ayet-i kerimesinin in- 
celigini buradan anlamalidir. 

Yavrum! Ask feryadlan, muhabbet gurultiileri, asm istek gosteren ba- 
girmalar, kavusamamak uzuntiisiinden dogan iniltiler, vecd, tevaciid, cir- 
pinmak, ziplamak gibi seylerin hepsi, zillerin makamlannda olur. Tecelli- 
lerde, zillerin goriinmesinde hasil olur. Asia kavusdukdan sonra, bunlann 
hicbiri olamaz. Bu makamda muhabbet, ibadetlere sanlmak ile kendini gos- 
terir. Alimlerin bildirdiklerini yapmak ister. Bundan baska olan zevkli ve 
sevkli seyler burada yokdur. Tesavvufculardan cogu, boyle seyleri muhab- 
bet sanmislardir. 

Yavrum! iyi dinle ki, Vilayet makaminda ikiligin giderilmesi istenildi- 
gi icin, Evliya, iradelerini yok etmege ugrasirlar. Bayezid-i Bistami hazret- 
leri, (Istemekden kurtulmami istiyorum) dedi. Ntibuvvet mertebesinde 
ikiligi yok etmek lazim olmadigi icin, iradeden kurtulmak istenilmez. Cun- 
ki irade, kamil sifatlardan biridir. Eger iradeye bir asagihk bulasmis ise, ira- 
denin bir asagi seye baglanmasindan olmusdur. Demek ki, irade sifatini pis 
seye, begenilmeyen seye baglamamahdir. Hep Hak tealanin begendigi 
seyleri istemelidir. 

Bunun gibi, Vilayet makaminda, insanhk sifatlarmin hepsinden kurtul- 
maga cahsir. Niibiivvet mertebesinde ise, bu sifatlann kotii seylere baglan- 
mamasi aranihr. Bu sifatlann kendileri, kamildirler. ilm sifatinin kendisi, 
kamil sifatlardan biridir. Eger buna bir asagihk gelmis ise, kotii bir seye bag- 
landigi icindir. Demek ki, bunu kotii seylere baglamamak lazimdir. Yok- 
sa, sifatin kendisini yok etmek lazim degildir. Biitiin sifatlar da, hep boy- 
ledir. Oyle ise, Niibiivvet makamina Vilayet yolundan gelen kimsenin, 
yolda iken, sifatlann kendini yok etmesi lazimdir. Vilayet yolundan gelmi- 
yen bir kimsenin, sifatlann kendilerini yok etmesi lazim olmayip, bu sifat- 
lann kotii seylere baglanmalarmi yok etmesi lazimdir. 

Yukanda bildirilen vilayet, zillerde olan vilayetdir. Buna (Vilayet-i 
sugra) veya (Vilayet-i evliya) denir. (Vilayet-i enbiya) baskadir. Zilden ile- 
ri gecmisdir. Bu vilayetde, insanhk sifatlarmin kotii seylere baglanmasini 
yok etmek lazimdir. Sifatlann kendilerini yok etmek lazim degildir. Sifat- 
lann kotii seylere baglanmalan yok edilince, (Vilayet-i enbiya) hasil olur 
"aleyhimussalevatii vetteslimat". 

Vilayet-i enbiyadan sonra olan yiikselmeler, (Kemalat-i niibiivvet) ma- 
kamlannda olur. Bundan anlasihyor ki, Vilayetin ash olmadan, Niibiivvet 
olamaz. Cunki Vilayet, Niibiivvetin baslangicidir. Fekat kemalat-i niibiiv- 
vete kavusmak icin, zillerdeki vilayet hie lazim degildir. Bircok Evliyada, 
bu da bulunur. Bircogunda ise, bu vilayetden hie gecilmez. Burasini iyi an- 
lamalidir. 

Sifatlann kendilerini yok etmek, bunlann kotii seylere baglanmalarmi 
yok etmekden daha gucdur. Bundan dolayi Peygamberlik kemalatina ka- 
vusmak, vilayet kemalatina kavusmakdan daha kolay ve daha cabuk olur. 
Asia kavusmakda olan herseyde de, boyle kolayhk ve cabukluk vardir. Asl- 

-483- 



dan uzaklasdikca, kolaylik ve cabukluk azalir. Herkes bilir ki, aslin kimya- 
si, ya'ni kiymetli maddesi cok olan filizinden, bu maddeyi elde etmek, ko- 
lay bir is ile ve cabuk hasil olur. Kiymetli maddesi az olan bir filizin islen- 
mesinde sikintilar ve giicliikler artar. Kiymetli maddeye kavusmak icin, bii- 
tiin bir omiir elden gider, yine de kavusamaz. Soyle boyle ele gecenler de, 
kiymetli maddeye benziyebilir. Cok olur ki, benzeyis de, zemanla yok ola- 
rak, kendi aslina doner. Yalancilik ve adam aldatmak olur. Madde filizinin 
aslina kavusan, boyle degildir. Maddeye kolay isle ve cabuk kavusdugu gi- 
bi, yalancilik ve aldatmak tehliikesi de yokdur. 

Bu yolun saliklerinden bircogu, giic riyazetler ve agir miicahedeler ce- 
kerek, zillerden bir zille kavusduklan zeman, giic riyazetler ve agir miica- 
hedelerle aramlana kavusulur diyorlar. Bundan daha kisa, baska bir yolun 
bulundugu ve nihayetin nihayetine kavusdurdugunu bilmiyorlar. Allahii te- 
ala ihsan ve ikram ederek secdigi kulunu bu yolla kavusdurur. Onun icin 
bu yola (ictiba) yolu denir. Onlann secdikleri ve mucahede cekdikleri 
yola (Inabe) yolu denir. inabe yolundan kavusanlar pekazdir. ictiba yolun- 
dan kavusanlar pek cokdur. Peygamberlerin hepsi "aleyhimussalevatii 
vetteslimat", ictiba yolundan gitdiler. Peygamberlerin Eshabi da, onlara uy- 
duklan icin, varis olarak, ictiba yolu ile vasil oldular. ictiba yolunda riya- 
zetler cekmek, kavusmak ni'metine siikr etmek icindir. Resulullah "sallal- 
lahii aleyhi ve sellem" efendimize birisi sordu: (Gecmisdeki ve gelecekde- 
ki gunahlannizin hepsi afv ve magfiret olunmus iken, nicin bu kadar riya- 
zetler cekiyorsunuz?) Cevabinda: (Siikr edici kul olmayayim mi?) buyur- 
du. inabet yolunda gidenlerin miicahedeleri ise, kavusabilmek icindir. 
Aralanndaki farki dusuniiniiz! (ictiba yolu), cekip gotiirmek yoludur. 
(Inabet yolu) ise, gitmek yoludur. Gotiirmek ile gitmek arasindaki fark, pek 
buyukdiir. Cabuk cekerler ve cok uzaklara kavusdururlar. Yavas giderler 
ve yolda kahrlar. Behaiiddin-i Buhari "kuddise sirruh" hazretleri, (Biz 
ihsan olunmuslardaniz!) buyurdu. Evet, ihsan edilmemis olsa, baskalannin 
nihayeti, bunlann bidayetinde nasil yerlesdirilmis olur? Bu, Allahii teala- 
nin oyle bir ihsanidir ki, diledigine verir. Allahii teala, biiyiik ihsan sahibi- 
dir. 

Yine soziimuze donelim. Bu fakir, yiiksek hocama "kuddise sirruhiima" 
yazdigim mektublardan birinde, biitiin istediklerim ortadan kalkmisdir. Fe- 
kat, istegin kendisi daha yerindedir, demisdim. Bir zeman sonra, bu iste- 
gin de, istenilen seyler gibi yok oldugunu bildirmisdim. Hak teala, Peygam- 
berlerine varis yapmakla sereflendirince "aleyhimiissalevatii vetteslimat" 
iradenin kotii seylere baglanmasinin yok oldugunu anladim. iradenin ken- 
disi yok olmamisdi. iradenin kotii seylere baglanmasinin yok olmasi icin on- 
ce kendisinin yok olmasi lazim gelmez. Cok olur ki, yalniz Allahii tealanin 
lutfii ve ihsani ile oyle seylere kavusulur ki, ugrasmakla ve sikintilar cek- 
mekle, bunun onda biri elde edilemez. 

Oglum! Vilayet makaminda, diinyadan ve ahiretden vaz gecmek lazim- 
dir. Ahirete baglanmagi, diinyaya baglanmak gibi bilmelidir. Ahiret icin 
cahsmanin, diinya icin cahsmak gibi iyi olmadigini bilmelidir. imam-i 
Daviid-i Tai buyuruyor ki, (Selamete kavusmak istersen, diinyadan sela- 
met bul, kurtul! Kiymetlenmek istersen, ahiret icin egilme!). Tesavvuf bii- 

-484- 



yiiklerinden biri buyuruyor ki, Al-i Imran suresi yiizelliikinci ayetinin, 
(Dunyayi istiyenleriniz ve ahireti istiyenleriniz) meal-i serifi ikisini iste- 
yenleri de sikayet etmekdedir. Kisacasi, (Fena), Hak tealadan baska her- 
seyi unutmak demekdir. Dunyayi da, ahireti de unutmak lazimdir. Fena ve 
Beka, vilayetin birer parcalandir. Bunun icin, vilayetde, ahireti unutmak 
lazimdir. Kemalat-i niibiivvet mertebesinde ahirete goniil baglamak iyidir. 
Ahiret icin cahsmak begenilir, makbul olur. Hatta, bu makamda yalniz ahi- 
ret icin cahsihr. Yalniz ahiret dusuniiliir. Secde suresi onaltinci ayetinde 
mealen, (Rablerinin azabindan korkarak ve rahmetini uniarak diia eder- 
ler) ve Isra suresi elliyedinci ayetinde mealen, (Rablerinden cekinirler ve 
azabindan korkarlar) ve Enbiya suresi kirkdokuzuncu ayetinde mealen, 
(Onlar kiyamet giiniinden merhamet umarlar) buyurulmusdur ki, bu ma- 
kam sahiblerinin halini gostermekdedir. Bunlar, ahiret hallerini diisiine- 
rek aglarlar. Kiyamet hallerinin korkusundan sizlarlar. Kabr fitnesinden 
her zeman, Allahii tealaya sigimrlar. Cehennem azabindan kurtulmak 
icin, Ona yalvanrlar. Bunlara gore, ahiretden korkmak, Allahii tealadan 
korkmak demekdir. Allahii tealayi istemek ve sevmek, ahireti istemek ve 
sevmekdir. Ciinki Allahii tealaya kavusmak, ahiretde va'd edilmisdir ve 
Allahii tealanin kulundan nzasi, ahiretde belli olacakdir. Hak teala, diin- 
yayi sevmez. Ahireti sever. Sevilmiyen, sevilen ile hicbirseyde bir tutula- 
maz. Ciinki, sevilmiyenden yiiz cevrilir, begenilene doniiliir. Begenilenden 
yiiz cevirmek, sekrdir. Allahii tealanin da'vet etmesine ve begenmesine kar- 
si gelmekdir. Yuniis suresi yirmibesinci ayetinde mealen, (Allahii teala, 
Dar-iis-selama cagiriyor) buyuruldu. Bu ayet-i kerime soziimiize sahiddir. 
Allahii teala, asm olarak ve siki olarak ahirete cagirmakdadir. Ahiretden 
yiiz cevirmek, Hak tealaya karsi gelmek olur. Onun begendigi seyi orta- 
dan kaldirmaga ugrasmak olur. imam-i Daviid-i Tai, cok biiyiik oldugu hal- 
de, vilayetde ileri gitmis oldugundan, (Ahireti istememek kerametdir) de- 
di. Eshab-i kiramin "aleyhimiirndvan" hepsinin ahiret icin calisdiklanni, 
ahiret azabindan titrediklerini bilmiyormus gibi konusdu. Hazret-i Omer- 
iil-Faruk "radiyallahii anh" birgiin, deve iistiinde, bir sokakdan geciyor- 
du. Birisi Vetturi suresinin yedinci ayetini okuyordu. Meal-i serifi, (Rab- 
binin azabi elbette vardir. Onu onliyecek yokdur) olan ayet-i kerimeyi isi- 
tince, akh basindan gitdi. Deveden asagi yikildi. Kaldinp evine gotiirdii- 
ler. Giinlerce hasta yatdi. Herkes, ziyaretine gelirdi. Evet, sona varmadan 
once, Fena makaminda iken, diinya ve ahiret unutulur. Ahirete baghhgin, 
diinyaya baghhk gibi oldugu sanihr. Fekat, Beka serefi ile sereflenerek, ni- 
hayete kavusunca ve niibiivvet kemalati lsik sahnca, her an ahiret diisiin- 
cesi ve Cehennem korkusu vardir. Bundan Allahii tealaya siginmakdadir. 
Rabbinden Cenneti istemekdedir. Cennetin agaclan, nehrleri ve hurile- 
ri, gilmani, diinyada olanlara hie benzemez. Bunlarla hicbir ilgileri yokdur. 
Hatta, bunlann ziddi, tersidirler. Kizmak ile begenmek birbirinin tersi ol- 
duklan gibidirler. Cennetin agaclan, nehrleri ve orada olan hersey, diin- 
yadaki ibadetlerin, iyiliklerin sonuglan, meyveleridir. Peygamberimiz 
"sallallahu aleyhi ve sellem" buyurdu ki, (Cennetde agac yokdur. Oraya 
cok agac dikiniz!). Oraya agaci nasil dikelim dediklerinde, (Tesbih, tah- 
mfd, temcid ve tehlfl okuyarak) buyurdu. Ya'ni, (Siibhanallahi velhamdii 
lillahi ve la ilahe illallahii vallahii ekber) diyerek Cennete agac dikiniz bu- 

-485- 



yurdu. Bir hadis-i serifde, (Bir kimse, Subhanallahil'azfm ve bi-hamdihi 
derse, onun icin Cennetde bir agac fidani dikilir) buyurdu. Goriiliiyor ki, 
Cennet agaci, dxinyada harfler ve sesler seklinde, bu kelimeye yerlesdiril- 
mis oldugu gibi, Cennetde, bu kemaller agac seklinde bulunmakdadir. Bu- 
nun gibi, Cennetde bulunan hersey, diinyadaki ibadetlerin, iyi islerin ne- 
ticeleridir. Allahii tealanin kemallerinden herhangi biri, bu diinyada, iyi 
sozlerde ve iyi islerde yerlesdirilmis oldugu gibi, bu kemalat, Cennetde, 
lezzetler, ni'metler perdesi altinda meydana cikar. Bunun icindir ki, ora- 
daki lezzetleri, ni'metleri Allahii teala begenir. Bunlan tadmak, Cennet- 
de sonsuz kalmaga ve Allahii tealaya kavusmaga sebeb olur. Zevalh Ra- 
bi'a "rahmetullahi aleyha" eger bu inceligi anlamis olsaydi, Cenneti yakip 
yok etmegi diisiinmezdi. Ona baghhgi, Allahii tealaya baghhkdan baska 
sanmazdi! 

Diinya lezzetleri, diinya ni'metleri boyle degildir. Bunlann baslangici hep 
kotiiliik ve asagihkdir. Bunlann neticeleri, ahiret ni'metlerinden mah- 
rumlukdur. Allahii teala, bizi bundan korusun! Diinya lezzetleri, eger is- 
lamiyyetin mubah etdiklerinden ise, ahiretde bunlann hesabi olacakdir. Al- 
lahii teala, eger merhamet etmezse, hesaba cekilenlerin vay haline! Eger 
mubah olmiyan lezzetler ise, azab yapilacakdir. Ya Rabbi! Kendimize 
zulm etdik. Eger bizi afv ve magfiret etmezsen, bizlere acimazsan cok zi- 
yan ederiz. Goriiliiyor ki, diinya lezzetleri baska, ahiret lezzetleri baskadir. 
Diinya lezzetleri zehrdir. Ahiret lezzetleri, faideli ilacdir. Ahireti, ya 
mu'minlerin cahilleri diisiiniir, yahud da, en yiiksek olanlar diisiiniir. En 
yiiksek olmiyanlar ahiret icin iiziilmezler. Keramet, ahiret icin uziilmemek- 
dir derler. Farisi misra' tercemesi: 

Onlar onlardir; ben de boyleyim ya Rab! 

303 

UCYUZUCUNCU MEKTUB 

Bu mektub, miiezzin haci Yusiife yazilnnsdir. Ezan kelimelerinin ma'na- 
larini bildirmekdedir: 

Evvela Allahii tealaya hamd ederim! Sevgili Peygamberine salevat eder, 
iyilikler dilerim! Biliniz ki, ezanin kelimeleri yedidir: 

ALLAHU EKBER: Allahii teala, buyiikdur. Ona birsey lazim degildir. 
Kullannin ibadetlerine de muhtac olmakdan buyiikdur. ibadetlerin, Ona 
hie bir faidesi yokdur. Bu muhim ma'nayi, zihnlerde iyi yerlesdirmek icin, 
bu kelime, dort kerre soylenir. 

ESHEDU EN LA ILAHE ILLALLAH: Kibriyasi, buyukliigii ile ve 
kimsenin ibadetine muhtac olmadigi halde, ibadet olunmaga Ondan bas- 
ka kimsenin hakki olmadigina sehadet eder, elbette inanmm. Hicbirsey Ona 
benzemez. 

ESHEDU ENNE MUHAMMEDEN RESULULLAH: Muhammedin 
"aleyhi ve ala alihissalatii vesselam", Onun gonderdigi Peygamberi oldu- 
guna, Onun istedigi ibadetlerin yolunu bildirici olduguna ve Allahii teala- 

-486- 



ya, ancak Onun bildirdigi, gosterdigi ibadetlerin, yarasir olduguna sehadet 
eder, inaninm. 

HAYYE ALESSALAH, HAYYE ALELFELAH: Mii'minleri, fela- 
ha, se'adete, kurtulusa sebeb olan, nemaza cagiran iki kelimedir. 

ALLAHU EKBER: Ona layik bir ibadeti kimse yapamaz. Herhangi bir 
kimsenin ibadetinin Ona layik, yakisir olmasindan, cok buyiikdiir, cok 
uzakdir. 

LA ILAHE ILLALLAH: ibadete, karsisinda alcalmaga miistehak olan, 
hakki olan ancak Odur. Ona layik bir ibadeti kimse yapamamakla beraber, 
Ondan baska kimsenin ibadet olunmaga hakki yokdur. 

Nemazin serefinin buyukliigunii, onu herkese haber vermek icin secil- 
mis olan, bu kelimelerin biiyiiklugunden anlamalidir. Farisi misra' terce- 
mesi: 

Senenin bereketi, beharmdan belli olur. 

Ya Rabbi! Peygamberlerin efendisi, en ustiinii hurmetine ve serefine 
"aleyhi ve aleyhimiissalevatii vetteslimat" bizleri, istedigin gibi nemaz ki- 
lanlardan ve azabindan kurtulanlardan eyle! Amin. 

304 

UCYUZDORDUNCU MEKTUB 

Bu mektub, mevlana Abdiil-hayy icin yazilmisdir. Kur'an-i kerfmin 
bircok yerinde, (A'mal-i saliha) isliyenlerin Cennete girecekleri bildirilmek- 
dedir. Bunu aciklamakda ve siikr etmegi ve nemazin esrarim bildirmekde- 
dir: 

Allahu tealaya hamd etdikden ve Peygamberimize "sallallahu aleyhi ve 
sellem" salevat getirdikden sonra, se'adet-i ebediyyeye erismenize diia 
ederim. Allahu teala, bircok ayet-i kerimede, a'mal-i saliha isliyen mii'min- 
lerin, Cennete gireceklerini bildiriyor. Bu (Amel-i salih)lerin [ya'niyarar 
islerin] neler oldugunu, cok zemandan beri arasdinyordum. iyi islerin 
hepsi mi, yoksa birkaci mi diyordum. Eger, iyi seylerin hepsi olsa, bunla- 
n kimse yapamaz. Birkaci ise, acaba hangi iyi isler isteniliyor? Nihayet, Al- 
lahii teala, lutf ederek soyle bildirdi ki, (A'mal-i saliha), islamin bes riik- 
nii, diregidir. islamin bu bes temelini, bir kimse hakki ile, kusursuz yapar- 
sa, Cehennemden kurtulmasi kuvvetle umulur. Ciinki bunlar, ashnda sa- 
lih isler olup, insani giinahlardan ve cirkin seyleri yapmakdan korur. Nite- 
kim, Ankebut suresi, kirkbesinci ayetinde mealen, (Kusursuz kdinan bir ne- 
maz, insani pis, cirkin isleri islemekden korur) buyuruldu. Bir insana, isla- 
min bes sartini yerine getirmek nasib olursa, ni'metlerin siikrunii yapmis 
olur. Siikrii yapinca, Cehennem azabindan kurtulmus olur. Ciinki, Nisa su- 
resi, yiizkirkaltinci ayetinde mealen, (Iinan eder ve siikr ederseniz, azab yap- 
mam) buyuruldu. O halde, islamin bes sartini yerine getirmege can ve go- 
niilden cahsmahdir. 

Bu bes arasinda bedenle yapilacaklann en miihimmi, nemazdir ki, dinin 
diregidir. Nemazin edeblerinden bir edebi kacirmiyarak kilmaga gayret et- 

-487- 



melidir. Nemaz temam kihnabildi ise, islamin esas ve biiyiik temeli kurul- 
mus olur. Cehennemden kurtaran saglam ip yakalanmis olur. Allahii tea- 
la, hepimize "rahmetullahi teala aleyhim ecma'in" dogru diiriist nemaz kil- 
mak nasib eylesin! 

Nemaza dururken, (Allahii ekber) demek, (Allahii tealanin, hicbir 
mahliikun ibadetine muhtac olmadigini, her bakimdan hicbirseye ihtiyaci 
olmadigini, insanlann nemazlarinin, Ona faidesi olmiyacagini) bildirmek- 
dedir. Nemaz icindeki tekbirler ise, (Allahii tealaya karsi yakisir bir ibadet 
yapmaga liyakat ve giiciimiiz olmadigini) gosterir. Riikii'deki tesbihlerde 
de, bu ma'na bulundugu icin, riikii'den sonra, tekbir emr olunmadi. Hal- 
buki, secde tesbihlerinden sonra emr olundu. Ciinki, secde tevadu' ve asa- 
gihgin en ziyadesi ve zillet ve kiiciikliigiin son derecesi oldugundan, bunu 
yapinca, hakki ile, tarn ibadet etmis sanihr. Bu diisiinceden korunmak 
igin secdelerde yatip kalkarken, tekbir soylemek siinnet oldugu gibi, sec- 
de tesbihlerinde a'la demek emr olundu. Nemaz, mii'minin mi'raci oldu- 
gu icin, nemazin sonunda, Peygamber efendimizin "sallallahu aleyhi ve sel- 
lem" mi'rac gecesinde soylemekle sereflendigi kelimeleri [ya'ni, ettehiy- 
yatii...yii] okumak emr olundu. O halde, nemaz kilan bir kimse, nemazi ken- 
dine mi'rac yapmah. Allahii tealaya yakinhginin nihayetini nemazda ara- 
mahdir. 

Peygamberimiz "aleyhi ve ala alihissalatii vesselam" buyurdu ki, (insa- 
nin, Rabbine en yakin oldugu zeman, nemaz kildigi zemandir). Nemaz ki- 
lan bir kimse, Rabbi ile konusmakda, Ona yalvarmakda ve Onun biiyiik- 
liigiinii ve Ondan baska herseyin hie oldugunu gormekdedir. Bunun icin, 
nemazda korku, dehset, iirkmek hasil olacagindan, teselli ve rahat bulma- 
si icin, nemazin sonunda, iki def'a selam vermesi emr buyuruldu. Pey- 
gamberimiz "sallallahu aleyhi ve sellem" bir hadis-i serifde, (Farz nemaz- 
dan sonra 33 tesbfh, 33 tahmid, 33 tekbir ve bir de tehlil) emr etmisdir. Bu- 
nun sebebi, bu fakirin anladigina gore, nemazdaki kusurlar (Tesbfh) ile 6r- 
tiiliir. Layik olan, tarn ibadet yapilamadigi bildirilir. (Tahmid) ile, nemaz 
kilmakla sereflenmenin Onun yardimi ve erisdirmesi ile oldugu biline- 
rek, bu biiyiik ni'mete siikr, hamd edilir. (Tekbir) ederek de, Ondan bas- 
ka ibadete layik kimse olmadigi bildirilir. 

[Bu miihim siinneti elden kacirmamah. Cami'lerde, cenaze oldugu ze- 
manda da, Ayet-el-kiirsiile tesbihleri terk etmemelidir]. 

Nemaz, sartlanna ve edeblerine uygun olarak kihnir ve yapilan kusur- 
lar da boylece ortiiliip, nemazi nasib etdigine de siikr edip ve ibadete, 
baska hie kimsenin hakki olmadigi, kalbinden temiz ve halis olarak, keli- 
me-i tevhid ile bildirilince, bu nemaz, kabul olunabilir. Bu kimse, nemaz 
kilanlardan ve kurtuluculardan olur. Ya Rabbi! Peygamberlerinin en iis- 
tiinii hurmeti icin "aleyhi ve ala alihimiissalevatu vetteslimat" bizleri "kad- 
desallahu teala esrarehiimiiraziz" nemaz kilan ve kurtulan, mes'ud kulla- 
nndan eyle! Amin. 



488 



305 

UCYUZBESINCi MEKTUB 

Bu mektub, mir seyyid Muhibbullaha yazilnnsdir. Nemazin leniam ve 
kamil olmasim ve miibtedi ile iniinl elii nemazlari arasindaki farki bildirmek- 
dedir: 

Allahii tealaya hamd olsun. Onun secdigi, sevdigi iyi insanlara selam ve 
rahathklar olsun! Allahii teala seni dogru yoldan ayirmasin! Nemazin kusur- 
suz, kamil olmasi, bu fakire gore, fikh kitablannda uzun uzadiya yazilmis olan 
farzlanni, vaciblerini, siinnetlerini ve miistehablanni yerlerine getirmekle 
olur. Nemazi temamlamak icin, bu dort seyden baska yapilacak birsey yok- 
dur. Nemazin (Husu')u [ya'ni her uzvun tevazu' gostermesi], bu dort seyi yap- 
makdir. Kalbin (Hudu')u, [ya'ni Allah korkusu] da yine bunlan temam 
yapmakla olur. Ba'zilan, bu dordiinii uzun uzadiya ogrenip ezberlemekle, 
nemazimiz temam oldu deyip, bu ogrendiklerini iyi yapmakda gevsek dav- 
ranmislar. Bundan dolayi nemazin kemalatindan az birsey kazanabilmisler- 
dir. Bir kismi da, nemazda diinyayi unutup, kalblerinin Allahii teala ile ol- 
masina ehemmiyyet verip, a'zalann edebli bulunmasim gozetmemisler. Yal- 
niz farzlan ile siinnetlerini yerine getirmislerdir. Bunlar da nemazin hakfka- 
tini anhyamamisdir. Nemazin kemal bulmasim, nemazdan baska seyde ara- 
mislardir. Ciinki, nemazda kalbin hazir olmasi, sart degildir. Hadis-i serifde, 
(Kalb hazir olmazsa, nemaz da olmaz) buyuruldu ise de bu, kalbin, yukan- 
da bildirilen dort seyin yapilmasinda hazir olmasi, uyanik olmasi demekdir. 
Ya'ni bunlann hepsinin yapilmasinda gevseklik olmamasina dikkat etmek- 
dir. Kalbin bundan baska, hazir olmasim bu fakir diisiinemiyorum. 

Siial: Nemazin temam olmasi ve kemal bulmasi, bu dort seyi yapmak- 
la olunca ve bundan baska birsey ile kamil olmiyacagina gore, baslangic- 
da bulunan bizim gibilerin nemazi ile nihayete kavusmus biiyiiklerin nemaz- 
lari, hatta, bu dort seyi yapan cahillerin nemazlari arasinda ne fark kahr? 

Cevab: Nemazlar arasindaki fark, kilanlar arasindaki farkdan gelir. Bir 
ibadeti yapan iki farkh kimseye, esid sevab verilmez. Bir makbul, sevgili ku- 
la, baskalannin o isine verilen sevabdan cok sevab verilir. Bunun icindir ki, 
(Ariflerin gosteris olan ibadetlerine, cahillerin halis amellerinden daha cok 
sevab verilir) demislerdir. Ariflerin halis amellerine kimbilir ne kadar cok 
verilir? Bunun icindir ki, Ebu Bekr "radiyallahu anh", Peygamberimizin "sal- 
lallahii aleyhi ve sellem" bir yanilmasim, kendi dogru ve halis amelinden da- 
ha kiymetli oldugunu bilerek, (Keski Muhammed aleyhisselamin bir sehvi 
olsaydim) demis, biitiin ibadetlerini verip Onun "aleyhissalatii vesselam" bir 
yanilmasim almak istemisdir. Ya'ni Onun bir sehvi olmagi istemisdir. Biitiin 
amellerini, hallerini, Onun bir yanhs isinden asagi bilmisdir. Mesela, Onun 
dort rek'atli nemazda yanihp, ikinci rek'atde selam vererek kildigi bir nema- 
zina, biitiin ibadetlerini degisdirmek istemisdir. iste nihayete yetismis biiyiik- 
lerin nemazlanna diinya ve ahiretde cok seyler verilir. Baslangicda olanla- 
nn ve cahillerin nemazi boyle degildir. Farisimisra' tercemesi: 

Topragm temiz alem ile ne ilgisi var? 

Nihayetde olanlann "kaddesallahii teala esrarehumul'aziz" nemazla- 

-489- 



nndan birkac sey soyliyelim de, baska taraflanni bunlara benzetirsiniz! 
Oyle olur ki, nihayete ermis olan, nemazda okurken ve tesbfh ve tekbir eder- 
ken, dilini, Musa aleyhisselama soyliyen agac gibi bulur. Biitiin a'zasim, va- 
sita ve alet olarak goriir. Oyle zemanlar olur ki, nemazda batini, hakfkati 
[ya'ni kalbi ve ruhu] , zahirinden, suretinden [ya'ni his uzvlanndan, duygu- 
lanndan] aynhp gayb alemine (ya'ni ruhlara ve meleklere) karisir ve bilme- 
digimiz bir bag ile, o aleme baglamr. Nemazi bitince, yine dxinyaya doner. 

Bu siialin cevabinda soyle de deriz ki; bu dort seyi kusursuz yapmak, an- 
cak nihayetdekilere nasib olur. isin basinda olanlar ve cahiller, bunlan tarn 
yapamaz. Ya'ni yapmalan mumkin ise de, yapabilmeleri cok giicdiir. Al- 
lahii teala, dogru yolda olanlara "kaddesallahii teala esrarehumul'aziz" se- 
lamet, rahatlik versin! 

306 

UCYUZALTINCI MEKTUB 

Bu mektub, mevlana Salihe gonderilmisdir. Hakikatleri bilen, ma'rifet- 
lerin kaynagi olan biiyiik oglu hace Muhammed Sadik "aleyhirrahme" 
hazretlerinin ve iki kiiciik oglu merliuni Muhammed Ferruh ve Muhammed 
Isa "rahmetullahi aleyhima" hazretlerinin kemallerinden ve iyiliklerinden 
birkacini bildirmekde ve Vilayet sahiblerinin Fenasim ve niibiivvet yolun- 
da Fena lazim olmadigini bildirmekdedir: 

Allahii tealanin ni'metlerine hamd olsun ve Onun secdigi kullanna se- 
lam olsun! Kardesim molla Salih! Serhendde bulunanlann basina gelenle- 
ri dinle! Biiyiik oglum "radiyallahii anh" iki kiiciik kardesi Muhammed Fer- 
ruh ve Muhammed Isa ile birlikde ahirete gitdiler. inna lillah ve inna iley- 
hi raci'un. Allahii tealaya sonsuz hamd olsun ki, once geride kalanlara sabr 
etmek giiciinii ihsan eyledi. Bundan sonra, bu beladan razi olmagi nasib ey- 
ledi. Farisi beyt tercemesi: 

Beni ne kadar incitsen, donmem scndcn yine, 
Dayanmak tath olur sevgili elemine. 

Merhum oglum, Hak tealanin ayetlerinden bir ayet idi. Rabbul'alemi- 
nin rahmetlerinden bir rahmet idi. Yirmidort yasinda iken, oyle seylere ka- 
vusdu ki, az kimseye nasib olur. Mevleviyyet mertebesine ve nakli ve ak- 
liilmlerin profesorliigiine yiikselmisdi. Oyle olmusdu ki, yetisdirdigi genc- 
ler (Beydavi) tefsirini, (Serh-i mevakif) ve benzeri yiiksek kitablan oku- 
tuyorlardi. Ma'rifet ve irfanini anlatmak ve siihudiinii, kusufiinii yazmak 
basanlacak sey degildir. Bildiginiz gibi, daha sekiz yasinda iken, kendisi- 
ni oyle hal kaplamisdi ki, hocamiz "kuddise sirruh" hazretleri, halini yumu- 
satmak icin, pazarlann siibheli olan yemeklerini ona yidirirlerdi. (Mu- 
hammed Sadiki "rahmetullahi teala aleyhi ve ala ebihi", sevdigim gibi, hic- 
bir kimseyi sevmiyorum. Kendisi de, bizi sevdigi kadar kimseyi sevmi- 
yor) buyururlardi. Onun buyuklugiinii bu sozden anlamahdir. (Vilayet-i Mu- 
seviyye)yi son noktasina ulasdirmisdi. Bu vilayetin isitilmemis, sasilacak sey- 
lerini anlatirdi. Allah korkusundan her an yiiregi titrer, edebi gozetirdi. Ona 
siginir, Ona yalvanr, Ona boyun biiker ve Onun huzurunda egilirdi. (Ev- 

-490- 



liyadan herbiri, Hak tealadan birsey istemisdir. Ben, Ona siginmagi ve Ona 
yalvarmagi istedim) buyururdu. 

Muhammed Ferrtihdan ne yazayim ki, onbir yasinda ilm talebesi idi "rah- 
metullahi teala aleyhi ve ala ebihi". Kafiye okuyordu. Tarn anliyarak ders 
goriiyordu. Daima ahiret azabindan korkar ve titrerdi. Cocuk iken, bu 
dunyadan aynlmak icin ve boylece, ahiret azabindan kurtulmak icin dua 
ederdi. Oliim yataginda iken, kendisine hizmet edenler, hie isitilmemis ve 
sasilacak seylerini gordiiler. 

Sekiz yasinda vefat eden ve bu yasda cok keramet ve harikalan goriinen 
Muhammed Isadan ne yazayim "rahmetullahi teala aleyh". 

Ogullanmin her iicii de, nefis birer cevher idiler "rahmetullahi teala aley- 
him ecma'in". Bize emanet verilmisdiler. Allahii tealaya hamd ve stikr ol- 
sun ki, bu emanetleri razi olarak sahibine teslim eyledik. Ya Rabbi! Pey- 
gamberlerin efendisi hurmetine "aleyhi ve aleyhimussalevatii vettesli- 
mat" bizi onlarin sevabindan mahrum birakma! Onlardan sonra, bizleri fit- 
neye dusiirme! Farisi misra' tercemesi: 

Her ne olursa olsun, dostdan konusmak daha tathl 

(Fena), Hak tealanin ma-sivasini, [ya'nibutiin mahluklan] unutmak de- 
mekdir. Fena, Hak tealadan baska seylerin sevgisinden kurtulmak icindir. 
Ciinki, Allahii tealadan baska herseyin kendileri ve sifatlan ve isleri goriin- 
mez ve bilinmez olunca, onlan sevmek, onlara baglanmak da, kendiligin- 
den yok olur. Vilayet yolunda, Allahii tealadan baska seyleri sevmekden, 
onlara tutulmakdan kurtulmak icin ma-sivayi unutmakdan baska care 
yokdur. Ntibuvvet yolunda ilerlerken, mahluklara goniil baglamakdan 
kurtulmak icin, bunlan unutmak hie lazim degildir. Ciinki, Niibiivvet yo- 
lunda, giizel ve tath olan asla baglihk o kadar cokdur ki, her bakimdan cir- 
kin ve kotii olan mahluklara goniil baglanamaz. Mahluklar unutulsa da olur, 
unutulmasa da olur. Ciinki, esyayi bilmek, esyaya baglanmaga yol acdigi 
icin kotii olmusdur. Esyaya baglanmak da, Allahii tealadan yiiz cevirme- 
ge sebeb olur. Niibiivvet yolunda, esyaya baglihk kalmadigi icin, esyayi bil- 
mek kotii olmaz. Esyayi bilmek, nasil kotii olabilir? Hak teala, herseyi bil- 
mekdedir. Bunlan bilmek, kamil sifatlardan biridir. 

Siial: Hak tealadan baska olan seyleri bilmek ile, Hak tealayi bilmek, bir 
arada nasil olabilir? Hak tealayi bilmek icin baska seyleri unutmak lazim 
gelmez mi? 

Cevab: Hak tealadan baska seyleri bilmek, (ilm-i husuli) gibi bir bilgi 
ile olur. Hak tealayi bilmek ise, (ilm-i huzurf)ye benzeyen bir bilgi ile 
olur. Bu iki ilm, bir anda, bir arada bulunabilir. Sakinacak birsey olmaz. Her 
ikisi de (ilm-i husuli) olsaydi, o zeman, ikisi bir arada bulunamazdi. ilm-i 
husuli ve ilm-i huzuri gibi dedik. Cunki o makamda, ne hasil olmak, ne de 
hazir olmak yokdur. Hak tealanin esyayi bilmesi, (ilm-i husuli) ile degil- 
dir. Ciinki Hak tealada ve Onun sifatlannda hicbir sey hasil olmaz ve hu- 
lxil etmez. Bu arifin bilmesi de, o ilm-i huztiriden bir lsikdir. Hak tealayi bil- 
mege, ilm-i huzuri de denemez. Ciinki, Hak teala insanin (Miidrike)sine 
[ya'ni beyindeki anlama yerine], bu mudrikenin kendisinden daha yakin- 

-491- 



dir. Allahu tealanin ilmi yaninda ilm-i huzuri, ilm-i huzurmin yaninda, 
ilm-i husuli gibidir. Bu ma'rifet, akhn ve diisiincenin varacagi, kavnyaca- 
gi sey degildir. Tatmiyan anliyamaz. Goriiliiyor ki, arifin Hak tealadan bas- 
ka olan seyleri bilmesi, baska bir ilm iledir. Hak tealayi bilmesi de, baska 
bir ilm iledir. Bu iki ilm bir arada bulunabilir. Bundan dolayi, Hak teala- 
yi bilmek icin, mahluklan unutmak lazim gelmez. Vilayet yolunda ise, 
boyle degildir. Orada esyayi sevmekden, onlara baglanmakdan kurtul- 
mak icin, onlan unutmak lazimdir. Ciinki Vilayetde gonial, zillere baglan- 
makdadir. Zillere baglanmak, o kadar kuvvetli degildir ki, esya bilinirken 
bunlara baglanmayi yok edebilsin. Iste bunun icin, Vilayet yolunda, kalbin 
esyaya baglanmasindan kurtulmak icin, once esyayi unutmak lazimdir. 
Bu ma'rifeti Hak teala yalniz bu fakire ihsan eyledi. Baska hie kimse bu- 
nu soylemedi. Bu ma'rifeti bize ihsan eden Allahu tealaya hamd olsun! O 
bize bildirmeseydi, kendimiz hie bulamazdik. Rabbimizin Peygamberleri 
"salevatullahi teala vetteslimatii aleyhim ecma'in" dogru olarak gonderil- 
mislerdir. 

307 

UCYUZYEDINCi MEKTUB 

Bu mektub, mevlana Abdiilvahid-i Lahorfye yazilmisdir. (Siibhanalla- 
hi ve bi-hamdihi) giizel kelimesini aciklamakdadir: 

Allahu tealaya hamd olsun! Onun sevgili Peygamberine bizden diialar 
ve selamlar olsun. Bir kul, ibadet ederken, bu ibadetde bulunan her giizel- 
ligi ve iyiligi Allahu tealadan bilmelidir! Ciinki, Onun giizel terbiye etme- 
sinden ve ihsamndandir. ibadetde kusur ve asagilik bulunursa, bunlann hep- 
si kuldan gelmekdedir. Kulun oziinde bulunan kotiiliikden hasil olmakda- 
dir. Hicbir kusiiru, asagihgi Hak tealadan bilmemelidir. O makamda, yal- 
niz iyilik, giizellik ve kemal vardir. Bunun gibi, bu alemde bulunan her gii- 
zellik ve iistiinluk Allahu tealadandir. Her kotiiliik ve asagilik da, mahluk- 
lardandir. Ciinki mahluklarm ash, ozii ademdir. (Adem) de, her kotiiliigiin 
ve asagihgin baslangicidir. [(Adem), yokluk demekdir.] 

(Siibhanallahi ve bi-hamdihi) giizel kelimesi, bu iki seyi acikca bildirmek- 
dedir. Hak tealanin tenzihini ve takdisini ya'ni Ona yakismayan asagihk- 
lardan ve kotiiliiklerden uzak oldugunu cok giizel bildirmekdedir. 

Bu giizel kelime, siikr yapmagi, hamd etmekle bildirmekdedir. Ciinki 
hamd, her siikriin basidir. Hak tealanin giizel sifatlarina ve islerine ve bii- 
tiin ni'metlerine ve biiyiik ihsanlanna hamd kelimesi ile siikr edilmekde- 
dir. Bunun icindir ki, hadis-i serifde, (Bir kimse, bu giizel kelimeyi giindiiz 
veya gece, yiiz kerre soylerse, o giin veya o gece, hie kimse onun kadar se- 
vab kazanamaz. Ancak onun gibi soyliyen kazanir) buyuruldu. Baskalan- 
nin ibadeti, onunla nasil bir olabilir ki, o kimse, bu giizel kelimenin son par- 
casi ile, biitiin iyiliklerin ve ibadetlerin siikriinii yapmis olmakdadir. Bu gii- 
zel kelimenin bas tarafi ise, aynca Hak tealayi kotiiliiklerden ve asagihk- 
lardan tenzih ve takdis etmekdedir. O halde, bu giizel kelimeyi her giin ve 
her gece yiiz kerre okumahyiz! insanlan iyi isleri yapmaga, ancak Allahu 
teala kavusdurur. 

-492- 



Siial: Hadis-i serifde buyuruldu ki, (Siibhanallahi ve bihamdihi adede hal- 
kihi ve ridae nefsihi ve zinete Arsihi ve midade kelimatihi) ve ayrica, 
(Siibhanallahi mil-el mizan) buyuruldu ve aynca, (Elhamdiilillahi ed'afe ma 

hamidehu cemi'u halkihi) buyuruldu. Bunlann hicbirinde sayi bildirilme- 
di. Bir kisiden baska sayi bildiren olmadi. Adede halkihi hangi bakimdan 
soylenmisdir? Ridae nefsihi ne demekdir? Ve zinete Arsihi nasil olur? Ke- 
limelerin miirekkebi nasil dogru olur? Teraziyi nasil doldurur? Biitiin in- 
sanlann yapdigi hamddan katkat fazla ne demekdir? 

Cevab: insanda, hem (Alem-i halk) vardir, hem de (Alem-i emr) vardir. 
Alem-i halkda ve Alem-i emrde bulunan hersey, insanda vardir. Bundan 
baska, insanda (Hey'et-i vahdani) denilen bir topluluk da vardir. Bu top- 
luluk, Alem-i halk ile Alem-i emrin birlesmesinden meydana gelmisdir. Bu 
hey'et-i vahdani, insandan baska hie bir mahlukda yokdur. Bu topluluk sa- 
silacak bir seydir. isitilmemis bir eserdir. Bunun icindir ki, insanin yapdi- 
gi hamd, biitiin mahluklann yapdiklan hamdlerden katkat cok olur. Diger 
siialler de, bundan anlasilabilir. Biitiin mahluklar demek, insandan baska 
olan seyler demekdir. Buna insani da katarsak, kamil bir insan, her mah- 
liiku kendinin bir zerresi buldugu gibi, insanlan da, kendinin bir zerresi go- 
riir. Kendini her mahlukun biitiinii bilir. Bunun icin, kamil insanin yapdi- 
gi hamd, biitiin insanlann yapdigi hamdlerden de katkat cok olur. Dogru 
yolda olanlara ve Muhammed Mustafanin izinde gidenlere selam olsun 
"aleyhi ve ala alihi minessalevati etemmiiha ve minettehiyyati ekmeliiha"! 

308 

UCYUZSEKiZINCi MEKTUB 

Bu mektub, Feydullah-i Pani Piitfye arabi olarak yazilmisdir. Bir ha- 
dis-i serffi aciklamakdadir: 

Iyi dinle! Allahii teala anlayisini artdirsin! Peygamberimiz "aleyhi ve ala 
alihissalatii vesselam", (iki kelime vardir. Soylemesi cok kolaydir. Terazf- 
de cok agir gelirler. Allahii teala, bu iki kelimeyi cok sever. Siibhanallahi 
ve bi-hamdihi siibhanallahil-azim) buyurdu. Cok kisa oldugu icin, bunu soy- 
lemenin cok kolay oldugu meydandadir. Fekat, terazide cok agir olmala- 
n ve Allahii tealaya cok sevgili olmalan soyledir ki, birinci kelimesi, Alla- 
hii tealayi, Ona yakismiyan herseyden ve mahluklann alametlerinden ve 
yok olmakdan tenzih ve takdis etmekdedir. Uzaklasdirmakdadir. Son ke- 
limesi, biitiin kemal sifatlannin ve giizel sii'unlann Onda bulundugunu bil- 
dirmekdedir. Ustiinliikler ve ihsanlar sahibi oldugu gosterilmekdedir. Bi- 
rinci ve sonuncu kelimeler, istigrak ile, [ya'ni herseyi icine alarak] birbiri- 
ne izafet edilmis, baglanmisdir. Bu iki kelimenin boyle saglanmasi, biitiin 
tenzihlerin ve takdislerin ve biitiin kemallerin ve cemallerin Onda bulun- 
dugunu gostermekdedir. Basdaki iki kelime, biitiin tenzihleri ve takdisle- 
ri Ona getirmekde, biitiin kemal ve cemal sifatlannin Onda oldugunu bil- 
dirmekdedir. Sondaki iki kelime de, biitiin tenzihlerin ve takdislerin ve aza- 
metin ve kibriyanin Onda oldugunu bildirmekdedir. Bu kelimenin biitiinii 
Onda hicbir noksanhgin bulunmamasi, ancak azametinden ve kibriyasin- 
dan ileri geldigini gostermekdedir. Bundan dolayi, bu iki kelime terazide 

-493- 



cok agir gelmekde ve Rahmana cok sevgili olmakdadir. Bundan baska, tes- 
bih, ya'ni (Siibhanallah) demek, tevbenin anahtandir, hatta oziidiir. Boy- 
le oldugunu, birkac mektubumda aciklamisdim. Bunun icin, tesbih etmek 
giinahlann yok olmasina ve kotuliiklerin afv olmasina sebeb olur. Bundan 
dolayi da, terazide cok agir gelir. Hasenat kefesini doldurur. Rahmana da 
sevgili olur. Ciinki Allahii teala, afv etmegi sever. Bundan baska, tesbih eden 
ve hamd eden bir musliman, Hak tealayi, Ona yakismayan seylerden uzak- 
lasdinnca ve kemal ve cemal sifatlannin ancak Onda oldugunu bildirince, 
kerim olan, ihsan sahibi olan Allahii tealanin da, o kulu uygunsuz seyler- 
den uzaklasdirmasi ve ona kemal sifatlanni ihsan etmesi umulur. Errahman 
suresi altmisinci ayetinde mealen, (ihsan edene yapilacak karsihk, ancak 
ihsandir) buyuruldu. Bu ayet-i kerime de, bu ummidi kuvvetlendirmekde- 
dir. Bunun icin, bu iki kelime cok okundukca, gxinahlan yok etmekde, mi- 
zanda cok agir gelmekdedir. Giizel huylan getirdigi icin de, Rahmana cok 
sevgili olmakdadir. Vesselam. 

309 

UCYUZDOKUZUNCU MEKTUB 

Bu mektub, mevlana hace Muhammed Firketiye yazilimsdir. Giindiiz ve 
gece kendini hesaba cekmegi ve (Hesaba cekilmeden evvel, kendinizi he- 
saba cekiniz) hadis-i serit'ini bildirmekdedir: 

Allahii tealaya hamd olsun! Sevgili Peygamberi Muhammed aleyhisse- 
lama salat ve selam olsun! Din ve diinya se'adetinize diia ederim. Mesa- 
yih-i kiramdan bircogu "kaddesallahii teala esrarehiim", muhasebe yolu- 
nu secmislerdir. Her gece, yatacagi zeman, o gun yapmis oldugu islerini, 
sozlerini, hareketlerini, hareketsizliklerini, diisiincelerini, herbirinin nicin 
oldugunu anlarlar. Kusurlanni ve giinahlanni temizlemek icin, tevbe ve 
istigfar ederler. Allahii tealaya boyun biikerler, yalvanrlar. ibadetlerini ve 
iyiliklerini de, Allahii tealanin hatirlatmasi ile ve kuvvet vermesi ile oldu- 
gunu bilirler. Bunun icin, Hak tealaya hamd ve siikr ederler. (Futuhat-i 
Mekkiyye) kitabinin sahibi, [ya'ni Muhyiddin-i Arabi] "kuddise sirruh", 
bu muhasebecilerden biri idi. Buyuruyor ki, (Ben kendimi hesaba cekmek- 
de, Mesayih-i kiramin hepsinden ileri gitdim. Niyyetlerimi, diisiinceleri- 
mi de hesaba katdim). Bu fakire gore "kaddesallahii teala sirrehiil'aziz", 
Muhbir-i sadikdan gelen haberlere uygun olarak "aleyhi ve ala alihissala- 
tii vesselam" her gece yatarken, (Subhanallahi velhamdii lillahi ve la ila- 
he illallahu vallahu ekber) yiiz def'a okursa, tesbih ve tahmid ve tekbir ey- 
lemis olur. Boylece, muhasebe yapmis olur. Kendini hesaba cekmis sayi- 
lir. Tesbih soylemek, tevbenin anahtandir. Bunu cok okumakla, kusurla- 
nnin, giinahlarimn afv edilmesini istemis olur. Bu giinahlardan dolayi, Hak 
tealaya bulasdinlmis olan lekeleri tenzih ve takdis etmis olur. Giinah is- 
leyen bir kimse, bu emrlerin ve yasaklann sahibinin azametini ve kibriya- 
sini diisiinmus olsaydi Onun emrlerine karsi gelemezdi. Giinahlan yapma- 
si, Onun emrlerine ve yasaklanna kiymet vermedigini gostermekdedir. 
Boyle seyden, Allahii tealaya sigininz. (Tenzih) kelimesini, [ya'ni yuka- 
nda yazih olan tesbihi] cok okumakla, bu kusur afv olunur. 

-494- 



(istigfar) etmek, gunahlann ortiilmesini istemekdir. (Tenzfh) kelimesi- 
ni okumak ise, giinahlann yok olmasim istemekdir. O nerede, bu nerede? 
(Siibhanallah) sasilacak bir kelimedir. Soylemesi cok kisadir. Ma'nalan ve 
faideleri ise pekcokdur. 

(Talmud) kelimesini cok okumakla, Allahii tealaya siikr edilmis olur. 
Onun verdigi ni'metlerin siikrii yapilmis olur. 

(Tekbir) kelimesi, Allahii tealanin, kullann yapdigi siikrlerden cok 
yiiksek oldugunu, Ona yakisan siikr yapilamiyacagini gostermekdedir. 
Ciinki, Ona yapilan istigfarlar, afv dilemekler icin de, cok istigfar etmek la- 
zimdir. Ona yakisan hamd, ancak Onun tarafindan yapilabilir. Bunun 
icindir ki kendisi, Saffati suresinin son ayetinde, (Siibhane Rabbike Rab- 
bil'izzeti...) buyurmusdur. Kendini hesaba cekmek istiyenler, bu ayet-i 
kerimeyi cok okumahdir. Boylece istigfar ve siikr etmis olurlar. istigfar ve 
siikr edemediklerini de ve kusurlanni da bildirmis olurlar. Ya Rabbi! Bi- 
zim kusurlu, bozuk olan dualanmizi, tevbelerimizi kabul buyur! Sen her- 
seyi isitir ve bilirsin. Efendimiz, yiice Peygamberimiz Muhammed aleyhis- 
selama ve onun Aline ve hepsi temiz, secilmis olan Eshabinin herbirine sa- 
lat ve selam olsun "sallallahu teala ve selleme aleyhi ve ala Alihi ve Esha- 
bihi ecma'in"! Allahii teala hepsine bereket versin! 

[Bu ayet-i kerimeyi okurken hicbir yerini degisdirmemeli, (Rabbike) ke- 
limesi yerine (Rabbina) dememelidir. Boyle bozarak okumanin caiz olma- 
digi (Se'adet-i Ebediyye) kitabimn ucyuzdoksanikinci [392] sahifesinde uzun 
yazihdir]. 

310 

UCYUZONUNCU MEKTUB 

Bu mektub, mevlana Muhammed Hasim-i Kesmiye yazdmisdir "kadde- 
sallahii teala sirrehul'aziz". insanin herseyi kendinde topladigini ve ba'zi 
ince ma'rifetleri bildirmekdedir: 

Bismillahirrahmanirrahim. Allahii tealaya hamd olsun! Onun sevgili Pey- 
gamberine salat ve selam olsun! insanda bulunan biitiin kemaller, iyilikler 
hep (Viicub) "te'alet ve tekaddeset" mertebesinden gelmisdir. Onun ilmi, 
o mertebeden, kudreti de, o mertebenin kudretindendir. Biitiin yiikseklik- 
ler de, hep boyledir. Fekat, her mertebenin kemali, o mertebeye goredir. 
Insanin ilmi, o mukaddes mertebenin ilmine gore, sonsuz var olanla yok ola- 
nin karsilasdinlmasi gibidir. Bunun gibi, insanin kudreti, giicii, Vacib-i 
teala ve tekaddesin kudretine gore, bir uflemesi ile yerleri ve gokleri ve dag- 
lan ve denizleri yok eden giic sahibinin, kendini dokumaci ustasi sanan 
oriimcekle karsilasdinlmasi gibidir. Bu ikisinden baska olgunluklan da, bun- 
lardan anlamahdir. Baska kelime bulamadigimiz igin, bu karsilasdirmayi 
yapdik. Yoksa, farisi misra' tercemesi: 

Toprak nerede, temiz alemler nerede? 

Bundan anlasihyor ki, insandaki kemaller, Viicub "te'alet ve tekadde- 
set" mertebesinin kemallerinin suretleri, goriintiileridir. insandaki ke- 

-495- 



mallerin, Viicub mertebesindeki kemallere yalniz ismleri benzemekdedir. 
Bunun icindir ki, hadis-i serif de, (Allahii teala, Ademi kendi suretinde ya- 
ratdi) buyuruldu. (Kendini anlayan, Rabbini anlar) soziiniin inceligi, bu- 
radan anlasilmakdadir. Ciinki insanin nefsinde bulunan hersey, birer suret- 
dir, goriintiidiir. Bu suretlerin hakikati, ash, Viicub mertebesindedir "te'a- 
let ve tekaddeset". insanin halife olmasinin inceligi buradan anlasilmak- 
dadir. Ciinki, birseyin sureti, o seyin halifesidir. Vekilidir. Zindiklar ve Al- 
lahii tealaya madde diyen (Miicesseme) adindaki kafirler, burada cok ya- 
nildilar. Allahii tealayi insan suretinde, seklinde sandilar. Ahmak olduk- 
lan icin, Allahii tealanin, insanlarda oldugu gibi organlan, duygu aletleri 
var dediler. Boylece, dogru yoldan sapdilar. Cok kimseleri de sapdirdilar. 
Allahii tealanin sureti ve misli gibi seyler soylemek, benzeterek anlatmak 
icindir. Yoksa, benzetilen seyin kendisidir demek olmadigini anhyamadi- 
lar. Ciinki suretin, goriintiiniin hakikati, ash, parcalardan, zerrelerden 
meydana gelen bir toplulukdur. Viicub mertebesinde ise, boyle sey olamaz. 
Kadim olan, sonsuz olan, parcalanamaz, aynlamaz. Kur'an-i kerimdeki 
(Miitesabihat) denilen ayet-i kerimeler de, boyledir. Bildirdikleri seylerin 
kendileri anlasilmamahdir. Uygun olan baska seyler anlasilmahdir. Al-i im- 
ran suresi yedinci ayetinde mealen, (Bu ayet-i kerfmelerin bildirdiklerini 
yalniz Allahii teala bilir) buyuruldu. Demek ki, miitesabih olan ayet-i ke- 
rimelerin ne demek oldugunu, ancak Allahii teala bilir. Bu ayet-i kerime 
gosteriyor ki, miitesabih olan ayet-i kerimeler, gosterdiklerinden baska sey- 
leri bildirmekdedir. Allahii teala da, bu baska seyleri bilmekdedir. (Ule- 
ma-i Rasihfn) denilen derin Ehl-i siinnet alimlerine de, bu baska bilgiler in- 
san olunmusdur. Bunun gibi, gayb olanlan yalniz Allahii teala bilir. Pey- 
gamberlerin yiikseklerine bu bilgisinden ihsan etmekdedir. 

[(Gayb) demek, ayet-i kerime ile ve hadis-i serifler ile bildirilmemis olan 
ve his organlan ile, tecribe ve hesab ile anlasilamiyan seyler demekdir]. 

Miitesabih olan ayet-i kerimelere, anlasilandan baska ma'na vermege 
(Te'vil) denir. Te'vili yanhs anlamamahdir. Ayet-i kerimedeki (El) kelime- 
sine kudret demek ve (Yiiz) kelimesine, Allahii tealanin kendisi demek, 
te'vil olmaz. Boyle kelimelerin teVili ince, gizli bilgilerdir. Ancak, secilmis- 
lerin secilmislerine bildirilmisdir. 

(Fiituhat-i Mekkiyye) kitabinin sahibi [ya'ni Muhyiddin-i Arabi] "rah- 
metullahi aleyh" hazretleri ve Ona uyanlar, Allahii tealanin sifatlan, Al- 
lahii tealanin kendinden baska olmadiklan gibi, birbirlerinden de baska de- 
gildirler diyor. Boylece, ilm sifati, Zat-i ilahiden baska olmadigi gibi, kud- 
retden, iradeden, isitmekden ve gormekden de baska degildir diyorlar. Si- 
fatlann hepsini de, boyle biliyorlar. Bu fakire gore, bu sozleri dogru degil- 
dir. Ciinki, bunlar sifatlarin disarda aynca var olduklanna inanmiyorlar. 
Ehl-i siinnetden ayrilmis oluyorlar. Ciinki, Ehl-i siinnetin biiyiik alimleri- 
nin anladiklanna gore, Allahii tealanin sekiz veya yedi sifati, kendisi gibi 
disarda aynca vardir. Onlan, sifatlarin zatdan baska olmadigina siiriikle- 
yen sey, belki, o makamdaki baskahgi bu diinyadaki mahluklardaki baska- 
hk gibi sanmalanndan olsa gerekdir. Allahii tealanin sifatlannin kendin- 
den baska olmasim, bizim sifatlanmizin kendimizden baska olmasi gibi bul- 
madiklarmdan ve o baskahgi bu baskahga benzetmediklerinden, sifatlarin 

-496- 



zatdan baska olmadigini sandilar. Sifatlar, zatin aynidir dediler. O makam- 
daki baskahgin da, Allahii tealanin kendisi gibi ve sifatlan gibi anlasilami- 
yacagini, mahluklara benzetilemiyecegini anliyamadilar. Oradaki baska- 
lik, buradaki baskahga benzemez. Yalniz goriiniisde ve ismde benzerlik var- 
dir. Bundan anlasihyor ki, o makamda baskahk, aynlik vardir. Fekat, biz 
bunu anliyamayiz! Anhyamadigimiz seylere yok diyemeyiz ve dememeli- 
yiz! Dogru yolun alimlerinden aynlmamaliyiz! Herseyin dogrusunu Alla- 
hii teala bilir. 

311 

UCYUZONBiRINCi MEKTUB 

Bu mektub, hakikaf leri ve ma'rifetleri bilen, akl ve nakl bilgilerinin kay- 
nagi, kiymetli oglu hace Muhammed Sa'fde yazilmisdir. luce bilgileri ve isi- 
tilmemis hakikaf leri isaretle anlaf makdadir: 

(Allahiimme), Farisi beytler: 

(He) harfi bizi yetisdirendir. 

(Elif) ise rabb-i Habibullahdir. 

(Lam) Halilullahi yetisdirmisdir. 

(Mim) kelimullahi bildirmekdedir. 

Bu kelimenin basinda bulunan (Elif) harfinin hakikati, kelimullah Mu- 
sa aleyhisselamin mebdeidir. Bu fakirin isinin baslangici da, onlann yolun- 
da bulunmakla ve hadis-i serifde bildirilen varis olmak serefine kavusmak- 
la, bu harfin hakikatidir. Fekat, kelimullah Musa aleyhisselam "ala nebiy- 
yina ve aleyhissalatii vesselam", bu kelimenin (Mim) harfinin hakikatine 
gelmisdir. 

Bu asagi kulun geldigi yer ise, (He) harfinin hakikatidir. Bu fakirin 
simdi bulundugu ve sigindigi yer, iste bu harfin hakikatidir. Bu hakikate 
(Gayb-i hiiviyyet) denir. Bu hakikat rahmet hazinesidir. Diinyada olan bir 
rahmetin ve ahiret icin aynlmis olan doksandokuz rahmetin hepsi burada, 
bu hakikatde bulunmakdadir. Sanki, bu hazineden bir musluk diinyaya ak- 
makdadir. Oteki rahmet muslugu ahiret icindir. Erhamiirrahimin sifati, bu 
hakikatden cikmakdadir. Bu makamda, yalniz (Cemal) sifati zuhur et- 
mekdedir. (Celal) sifatindan hicbirsey bulunmaz. Sevdiklerine diinyada ver- 
dikleri biitiin sikintilar ve iiziintiiler, (Cemal) sifati ile terbiye etmekdir. Ce- 
lal olarak goriinmekdedir. Boyle yapmasi, Allahii tealanin mekridir, aldat- 
masidir. Bekara suresi yirmialtinci ayetinde mealen, (Allahii teala, onun- 
la coklarim dogru yoldan cikarir ve onunla coklarim, dogru yola kavusdu- 
rur) buyuruldu. 

Peygamberlerin sonuncusuna "aleyhi ve aleyhimiissalevatii vettesli- 
mat" yapilanlann baslangici, (Elif) hakikatinin iistiinde olan bir hakikat- 
dir. Halilullah Ibrahim aleyhisselama "ala nebiyyina ve aleyhissalatii ves- 
selam" yapilanlann baslangici da, bu yiiksek makamin hakikatidir. Boyle 
olmakla beraber, Peygamberlerin sonuncusuna "aleyhi ve aleyhimiissale- 
vatii vetteslimat" yapilanlann baslangicinin hakikati, o yiiksek hakikatin 

- 497 - Mektubat Tercemesi: - F:32 



icmalidir, toplulugudur, biitunudur. Halilullahin "ala nebiyyina ve aleyhis- 
salatii vesselam" baslangicinin hakikati ise, o icmalin, o toplulugun tafsi- 
li, acilmisi, yayilmisidir. Peygamberlerin sonuncusunun "aleyhive aleyhi- 
miissalevatu vetteslimat" riicu' etdigi, geldigi hakikat, (Elif) harfinin ha- 
kikatidir. Halilullahin "ala nebiyyina ve aleyhissalatii vesselam" gelip yer- 
lesdigi hakikat ise, (Lam) harfinin hakfkatidir. Evet icmalin, toplulugun, 
vahdetle ilgisi daha cokdur. Bunun icin (Elif)e gelmesi kolay olmusdur. 
Ciinki, (Elif) harfi vahdete yakindir. Acilmak, dagilmak, cokluga daha 
uygundur. Bunun icin, cokluga yakin olan (Lam)a kavusmusdur. Bundan 
dolayi hazret-i Ibrahim "ala nebiyyina ve aleyhissalatii vesselam" hem 
baslangicda, hem de sonunda cok bereketli olmusdur. 

Iste bunun icindir ki, insanlann en iistiinii olan Muhammed aleyhisse- 
lam, Halilullah Ibrahim aleyhisselamin salevati ve bereketi gibi olan sale- 
vat ve bereket istemisdir. Allahu tealanin ismlerinin mertebesi, sifatlarimn 
mertebesinin iistiindedir. Peygamberlerin sonuncusunun "aleyhi ve aley- 
himiissalevatu vetteslimat" rabbi, ya'niyetisdiricisi olan ism-i ilahi, muba- 
rek (Allah) ismidir. Bu fakirin [ya'ni imam-i Rabbani "kaddesallahii tea- 
la sirrehuPaziz" hazretlerinin] rabbi olan ism, mubarek (Rahman) ismidir. 
Bu asagi kulun, Kelimullah ile baghhgi oldugu icin, o biiytik Peygamber- 
den "ala nebiyyina ve aleyhissalatii vesselam" bu asagi kula cok bereket- 
ler ve yardimlar gelmisdir. Bu fakirin vilayeti, heme kadar (Vilayet-i Mu- 
sevi) degil ise de, bu vilayetin bereketleri icindeyim. Bu yolda cok ilerle- 
dim. Bu asagi kulun bu vilayetden faidelenmesi, bu vilayetin icmalinden, 
toplulugundan olmusdur. Buyiik oglumun "aleyhirrahme" istifadesi ise, bu 
vilayetin yayilmisindan, acilmisindan olmusdur. Bu fakirin, (Vilayet-i Mu- 
sevf)den gelen vilayeti, fir'avn soyundan olan mii'min kulun vilayeti gibi- 
dir. Oglumun "aleyhirrahme" vilayeti de, fir'avnin imana gelen sihrbazla- 
nnin vilayetleri gibidir. Vesselam. 

312 

UCYUZONiKINCi MEKTUB 

Bu mektub, mfr Muhammed Nu'mamn "kuddise sirruh" siiallerine ce- 
vab olarak yazdmisdir. Nemazda otururken parmak kaldirmak dogru ol- 
madigim da bildirmekdedir: 

Alemlerin, biitiin mahluklann rabbi, yaraticisi ve varhkda durdurucu- 
su ve ihtiyaclanni gonderen Allahu tealaya hamd olsun! Peygamberlerin 
en iistiinii olan Muhammed Mustafaya "aleyhissalatii vesselam" ve Onun 
Peygamber kardeslerine ve meleklere ve Onun yolunda gitmekle serefle- 
nenlere salat, selam ve iyi diialar olsun! Molla Mahmud ile gonderdiginiz 
kiymetli mektub gelerek bizleri sevindirdi. Soruyorsunuz ki: 

Siial: Alimler, Medinedeki (Ravda-i mubareke) denilen yer, Mekke 
sehrinden daha kiymetlidir diyor. Halbuki, Muhammed aleyhisselamin 
sureti ve hakikati, Ka'be-i mu'azzamanin suretine ve hakikatine secde et- 
mekdedir. Ravda-i mubareke nasil olur da, daha iistiin olur? 

[Medine cami'i icinde, Resulullahin "sallallahii aleyhi ve sellem" 

-498- 



kabr-i serifi ile cami'inin o zemanki minberi arasindaki, yirmialti metre 
uzunlukdaki yere (Ravda-i mutahhera) denir. (Ravda), bagce demekdir. 
O zemanki minber-i serif, tie basamak ve bir metre ytiksek idi. 654 yan- 
gininda temamen yandi. Cesidli yillarda, cesidli minberler yapilmis, bu- 
gtinki, oniki basamakh mermer minberi, sultan tictincti Murad han [998] 
de Istanbuldan gondermisdir]. 

Cevab: Yavrum! Bu fakire gore, yerytiztintin en kiymetli yeri Ka'be-i 
mu'azzama [ve bunun etrafindaki (Mescid-i haram) denilen cami'Jdir. 
Bundan sonra, Medinedeki Ravda-i mukaddesedir. tictincti olarak, Mek- 
ke-i mtikerreme sehridir. Gortiltiyor ki, Ravda-i mutahhera, Mekkeden da- 
ha tisttindtir demek dogrudur. 

Siial: Hanefi mezhebinde olan bir mtisliman, nemazda otururken, par- 
magi ile isaret eder mi? 

Cevab: Yavrum! Sehadet parmagi ile isaret etmenin caiz oldugunu bil- 
diren hadis-i serifler cokdur. Hanefi mezhebindeki alimlerin bir kismi da, 
boyle soylemisdir. Hanefi mezhebindeki kitablar, cok dikkatle okunursa, 
parmak kaldirmanin caiz oldugunu bildiren haberler, (Usui bilgileri) de- 
gildir. Mezhebin (Zahir haberleri) degildir. imam-i Muhammed Seybani, 
(Peygamberimiz "sallallahti aleyhi ve sellem" mubarek parmagi ile, isaret 
ederdi. Biz de, Onun gibi, parmagimizi kaldirir ve indiririz. imam-i a'zam 
Ebu Hanife de boyle soyledi) diyor ise de, imam-i Muhammedin boyle de- 
digi, (Nevadir) haberlerindendir. (Usui) haberlerinden degildir. 

(Fetava-i garaib)de diyor ki, (Muhit) kitabinda, (Sag elin sehadet par- 
magi ile isaret edilecegini imam-i Muhammed "rahmetullahi aleyh" (Usui) 
kitablannda bildirmedi. Sonra gelen alimler de, baska baska soyledi. isa- 
ret edilmez diyenler oldu, isaret edilir diyenler de oldu. imam-i Muham- 
med, Usui kitablanndan baska kitablannda, Peygamber "sallallahti aley- 
hi ve sellem" isaret ederdi diyor ve imam-i a'zam da "rahmetullahi aleyh" 
bunu haber verdi buyuruyor. isaret etmek stinnetdir denildigi gibi, mtiste- 
habdir diyenler de vardir) diyor. Fetava-i garaibde bundan sonra diyor ki, 
dogrusu, isaret etmek haramdir. 

(Fetava-i Siraciyye)de [Ali Usi "rahmetullahi aleyh"] diyor ki, (Ne- 
mazda eshedti en la... derken, sehadet parmagi ile isaret mekruhdur. (Kiib- 
ra) kitabi da, boyle diyor. Alimler bunu begeniyor. Fetva da boyle verilmis- 
dir. Ctinki, nemazda hareketsiz, vekarh olmak lazimdir). 

(Giyasiyye) fetva kitabinda, [Davtid bin Ytistif "rahmetullahi aleyh"] di- 
yor ki, (Otururken sehadet parmagi ile isaret edilmez. Fetva boyledir. 
Muhtar olan, begenilen de budur). 

Muhammed Kuhistani "rahmetullahi aleyh", (Cami'urrumuz) kitabin- 
da diyor ki, (isaret edilmez ve parmak btiktilmez. Mezhebin tistil bilgileri- 
ne gore boyledir. Zahidinin kitabinda da boyledir. Fetva da boyle verilmis- 
dir. (Mudmerat), (Velvalciyye), (Hiilasa) ve daha baska kitablarda da 
boyle yazihdir. Btiytiklerimiz, parmak ile isaret etmenin stinnet oldugunu 
da bildirmekdedir). 

Hazine-ttir-rivayat kitabinda, (Tatarhaniyye) kitabindan alarak diyor ki, 

-499- 



(Tesehhudde otururken, la ilahe illallah derken, sag el sehadet parmagi ile 
isaret eder mi? imam-i Muhammed bunu, usul haberlerinde bildirmedi. 
Sonra gelenler, baska baska soyledi. Bir kism alimler, isaret edilmez dedi. 
(Kiibra)da boyle yaziyor. Fetva da boyledir. Bir kismi ise, isaret edilir de- 
di). 

Goniliiyor ki, isaret etmenin haram oldugunu soyliyen alimler vardir. 
Mekruh oldugunu bildiren fetvalar mevcuddur. isaret edilmez, usul ha- 
berleri boyledir diyenler cokdur. O halde, bizim gibi mukallidlerin, ha- 
dis-i serif vardir diyerek, isaret etmege kalkismamiz ve boylece, bircok 
miictehidlerin fetvalan ile haram veya mekruh ve yasak oldugu bildiri- 
len bir isi yapmamiz dogru olmaz. Yasak oldugunu bildiren fetvalar kar- 
sisinda, hanefi mezhebindeki bir kimsenin, parmakla isaret etmesi, iki fik- 
ri gosterir: 1- ictihad derecesinde, yiiksek olan bu din alimlerinin isaret 
edilecegini bildiren, meshur hadislerden haberleri yok imis demek olur. 
2- Yahud, hadis-i serifleri isitmisler, fekat, bu hadislere uymamislar. 
Kendi kafalari, dusiinceleri ile hareket etmisler demek olur. Bu fikrlerin 
ikisi de, cok bozukdur. Boyle sanmak icin, pek bayagi veya cok inadci ol- 
mak gerekir. (Tergfb-iis-salat) kitabindaki, (Eski alimler, nemazda seha- 
det parmagi ile isaret ederdi. Sonralan, sfiler, bu isde taskinhk yapdigin- 
dan, sonra gelen hanefi alimleri, isaret etmegi, Ehl-i siinnete yasak etdi. 
Boylece, siinniler, sfilerden ayird edilmis oldu) sozii de, kiymetli kitab- 
lardaki haberlere uygun degildir. Ciinki, alimlerimizin (Zahir iisulii), i- 
saret etmemegi ve parmagi biikmemegi bildiriyor. Ya'ni, eski alimler isa- 
ret edilmez buyurmusdur. O halde, bu isin sfilikle bir ilgisi yokdur. isa- 
ret edilmiyecegini bildiren din biiyuklerine karsi, edeb ve saygimizi ta- 
kinarak, bize diisen soz soyle olmahdir: (Bu biiyiikler, isaret etmenin ha- 
ram ve mekruh olacagina bir delil, vesika elde etmeselerdi, haram veya 
mekruh demezlerdi. isaret etmenin siinnet ve mustehab oldugunu bildi- 
ren haberleri soyledikden sonra, (Boyle demisler ise de, dogrusu isare- 
tin haram oldugudur) buyurmazlardi. Demek ki, bu din biiyiikleri, isare- 
tin siinnet ve mustehab oldugunu gosteren haberlerin degil, belki yasak 
oldugunu gosteren vesikalann dogru oldugunu anlamislardir). Soziin 
kisasi, bizim gibi cahillerin, birkac hadis-i serif isitmemiz, delil ve sened 
olamaz. Din buyiiklerinin sozlerini red etmemize sebeb olamaz. Eger, (Biz 
simdi, onlann anladiklannin yanhs oldugunu gosteren bilgileri ele gecir- 
mis bulunuyoruz) denirse, bizim gibi mukallidlerin bilgisi, bir seyin ha- 
lal veya haram olmasina vesika olamaz. Birseyin halal veya haram olma- 
si icin, miictehidin zan etmesi lazimdir. Miictehidlerin sozlerini, sened- 
lerini oriimcek yuvasindan daha ciiriik sanmak, biiyiik atilganhk olur. 
Kendi bilgisini, din buyiiklerinin bilgilerinden iistiin tutmak ve Hanefi 
mezhebinin (Usui haberleri)ne bozuk, ciiriik demek ve alimlerin, fetva 
vermek icin dayandiklan kiymetli haberi hice saymak ve bu haberlere yan- 
hs demek, din-i islamda biiyiik bir yara, gedik acmak olur. islamin biiyiik 
alimleri, Resulullahin "sallallahu aleyhi ve sellem" parlak zemanina ya- 
kin olduklan icin ve ilmleri, sonra gelenlerin bilgilerinden katkat cok ol- 
dugu ve haramdan, giinahlardan sakinmalari, Allahii tealadan korkma- 
lan, son derece fazla oldugu icin, hadis-i serifleri, bizim gibi, din bilgile- 

-500- 



rinden haberi olmiyan, isitdigi birkac sozii ilm sanan, bos cahillerden, el- 
bette daha iyi tanir ve anlarlardi. Dogrusunu, igrisini, degismis olanini, 
degisdirilmemis olanlanni, bizden daha iyi ayird ederlerdi. Bu hadis-i se- 
riflere uymamak lazim oldugunu bildirmelerinin, elbette bir sebebi, da- 
yandiklan kuvvetli vesikalan mevcuddur. Bilgisi ve goriisii onlardan az 
olan bizler, su kadar anhyoruz ki, isaretin ve parmagi bxikmenin nasil ola- 
cagini bildiren cesidli hadis-i serifler vardir ve birbirlerine uymamakda- 
dirlar. Bu cesidli haberlerin birbirlerine uymamasi, isaretin yapilmasi icin, 
kesin birsey soylemegi guclesdirmisdir. Ba'zi haberler, parmaklari yum- 
ruk haline biikmeden isaret edilecegini, ba'zilan biikerek edilecegini 
bildirmekdedir. isaretin, parmaklari biikerek yapilacagini bildirenlerden 
bir kismi, parmaklar [(Halebf-i Sagfr) kitabinda, parmak isaretleri ile sa- 
yilan gostermek icin kullanilan seklleri acikca anlatdigi iizere] elliiic ra- 
kami seklinde, bazilan da yirmiiic rakami seklinde biiker diye bildirmek- 
dedirler. Ba'zi haberler, sag iki kiicxik parmagi kapayip ve bas parmagi 
orta parmakla halka yapip, sehadet parmagi ile isaret edilir diyor. Bir ha- 
bere gore, yalniz bas parmak, orta parmagin iizerine koyup isaret edilir. 
Baska bir haberde, sag eli, sol el ve bilegi, bilek iizerine ve kolu, kol iize- 
rine koyup, isaret edilecegi bildiriliyor. Ba'zi haberlerde, biitiin par- 
maklari kapatarak isaret olunmasi, ba'zilarmda ise, sehadet parmagi ki- 
mildatilmadan isaret edilmesi buyurulmakdadir. Bunlardan baska, tehiy- 
yatda isaret olur deyip yeri kesin bildirilmemekde, ba'zi haberlerde, se- 
hadet kelimesi okunurken isaret olunur denilmekdedir. Ba'zi rivayetler- 
de ise, otururken diia zemaninda, (Ey Kalbleri istedigi gibi ceviren Al- 
lahim! Benim kalbimi, kendi dinin iizerinde bulundur!) denir ve bunu soy- 
lerken, parmakla isaret olunur buyurulmusdur. 

Hanefi mezhebinin alimleri, isaret icin bildirilen hadis-i seriflerin cok ve 
baska baska oldugunu goriince, nemaz hakkindaki kesin ve acik emrlere 
uygun olmiyan, fazla bir hareketin yapilmamasim soylediler. Ciinki nemaz- 
da esas, fazla hareketden sakinmak ve olgun bir seklde bulunmakdir. Bun- 
dan baska, biitiin alimler, sozbirligi ile haber vermisdir ki, parmaklari, 
giicii yetdigi kadar, kibleye karsi bulundurmak siinnetdir. (Nemazda, her 
uzvunu, giiciin yetdigi kadar, kibleye karsi bulundur!) hadis-i serifi, bunu 
acikca emr etmekdedir. 

Eger sorulursa: (Hadis-i seriflerin, baska baska bildirilmesi, ancak ara- 
lan birlesdirilemedigi zeman, isi giiclesdirir. Halbuki, isareti bildiren ha- 
dis-i seriflerden miisterek bir emr cikanlabilir. Ciinki, cesidli hadis-i serif- 
ler, baska baska zemanlarda duyulup, haber verilmis olabilir). Cevab ola- 
rak deriz ki, haberlerin cogunda (kane=idi) kelimesi vardir ki, bu kelime 
mantikdan baska ilmlerde (kul=hep) ma'nasinadir. Bunun icin, bu cesid- 
li haberler birlesdirilemez. 

imam-i a'zam Ebu Hanife, (Soziime uymiyan hadis-i serif ogrenirseniz, 
benim soziimii birakip, hadis-i serife uyunuz!) buyurdu ise de, bu sozii, ken- 
di isitmemis oldugu hadis-i serifler icindir. isitmemis oldugum bir hadis-i 
serife uymiyan soziimii birakin demisdir. Halbuki, isaret hakkindaki hadis- 
i serifler, boyle olmayip, meshur olmus, yayilmisdir. imam-i a'zam bunla- 
n, belki duymamisdir denilemez. 

-501- 



(Hanefi alimleri arasinda, isaret edilir diyenler, boyle fetva verenler de 
vardir. Birbirine uymiyan fetvalardan, herhangi birine uyulursa caiz olmaz 
mi?) denirse: 

Cevab olarak deriz ki, fetvalarm uymamasi, (Caizdir, caiz degildir ve- 
ya halaldir, haramdir) seklinde oldugu zeman, caiz degildir veya haramdir 
diyen fetvalara uymak esasdir. 

Ibni Hiimam "rahmetullahi aleyh" diyor ki, (Parmagi kaldirmak ve 
kaldirmamakda, birbirine uymiyan hadis-i senflerin coklugu karsisinda, ne- 
mazda hareketsiz olmak lazim geldigi icin, biz parmak oynatmamagi bil- 
diren hadis-i senflere uymahyiz!) ibni Hiimama ne kadar sasilsa azdir. Ki- 
tabinda, (Alimlerden bircogu, isaret edilmez dedi ki, bu sozleri, hadis-i se- 
riflere ve akla uygun degildir!) diyerek, ictihad derecesindeki biiyuk islam 
alimlerini cahil ve ahmak yapmakdadir. Mezhebin zahirine ve iisul haber- 
lerine gore, ictihad ve kiyas, edille-i ser'iyyenin dorduncusudiir. ictihada 
nasil dil uzatilabilir? Bu zat, birbirine uymiyan rivayetlerin coklugu karsi- 
sinda, temiz sular kismindaki, (Kulleteyn) hadis-i serifinin de, hadis-i da'if 
oldugunu soylemekdedir. 

Aklli, olgun oglum Muhammed Sa'id "kaddesallahii teala sirrehul'aziz", 
parmakla isaret iizerinde bir risale yazmakdadir. Temam olunca, bir sure- 
tini insaallah gonderirim. [Seyyid Abdiilhakim efendinin talebeleri, parmak- 
la isaret etmemekdedir.] 

Siial: Sizin yolunuzda cahsanlar her yerde cokdur. iclerinden birinin, ar- 
kadaslanna baskanhk etmesini kimseye soyliyemedim. Bunun icin, kendi- 
me giivenemedim. Sizin isaret buyurmanizi bekliyoruz. Uygun gordugunti- 
zii bildiriniz de, arkadaslannin basina gecirelim diyorsunuz? 

Cevab: Bu is, sizin uygun gormenize birakilmisdir. istihareden ve tevec- 
ciihden sonra, siz emr ediniz! Size ve yaninizda olanlara selam ederim. 

313 

UCYUZONUCUNCU MEKTUB 

Bu mektub, hace Muhammed Hasime "rahmetullahi teala aleyh" ya- 
zilmisdir. Eshab-i kiramin iistunliiklerinin nasil oldugunu ve tarfkat-i 
aliyye-i Naksibendiyyede riyazet cekilmesi olmadigini ve bu yolun nicin 
hazret-i Ebu Bekre bagh oldugunu ve bir Peygamberin vilayetindeki sa- 
liki, baska bir Peygamberin vilayetine gecirmegi ve gomlegin onii acik ol- 
mah mi yoksa olmamah mi ve kelime-i tevhid ve zikri ve birkac edebi bil- 
dirmekdedir. Bu mektub, Mektubatin birinci cildinin son mektubu olinak- 
dadir. Hepsi, Resuller adedince ve Bedr gazvesindeki mucahidler adedin- 
ce, iicyiizoniic olmakdadir. Bu mektiibun sonuna, biiyuk oglunun birkac 
mektubunun da eklenmesini emr buyurdular. Boylece, diia ve Fatiha 
okunmasim dilediler: 

Allahii tealaya hamd olsun! Onun cok sevdigi Peygamberine salat ve se- 
lam olsun! Din ve diinya se'adetinize diia ederim! 

Kardesim, Muhammed Hasim "rahmetullahi teala aleyh"! Mir seyyid 

-502- 



Muhibbullahin mektubunda da bildirdiginiz sorulara, bildigim kadar cevab 
yazarak gonderiyorum: 

Siial 1: Allahii tealaya yaklasmak icin, Fena-fillah ve Beka-billah ve Cez- 
be ile Siiluk makamlannin hepsini gecmek lazimdir. 

Eshab-i kiram "ndvanullahi teala aleyhim ecma'fn", mahluklann en iyi- 
sinin "aleyhi ve aleyhimiissalevatii vetteslimat" sohbetinde bir kerre bulun- 
makla, biitiin iimmetin Evliyasindan daha iistiin oldular. Acaba biitiin bu 
Seyr ve Siiluk ve Fena ve Beka, bunlarda bir sohbetde mi hasil oldu? 
Yoksa, bu bir sohbet, seyr ve siilukun ve fena ve bekanin hepsinden daha 
mi iistiin idi? 

Eshab-i kiramin "ndvanullahi teala aleyhim ecma'in" Fena ve Bekala- 
n, O hazretin "aleyhi ve ala alihissalatii vesselam" tevecciihii ve tesarru- 
fu ile mi idi? Yoksa, yalniz musliman olmakla mi idi? Bunlar siiluk ve 
cezbe hallerini ve makamlarim biliyorlar mi idi? Yoksa, bilmiyorlar mi idi? 
Eger biliyorlar idi ise, bu hallere ve makamlara ne ism vermislerdir? Eger 
onlarda siiluk ve cezbe yollari yokdu denirse, bu tankatlerin bid'at-i hase- 
ne olmalan lazim gelmez mi? 

Cevab 1: Bu giic sorulannizi cevablandirmak, yazmakla olmaz. Bir ara- 
da bulunmak, uzun zeman hizmet etmek lazimdir. Bu kadar zeman icinde 
kimsenin soylemedigi seyleri bir def'ada soylemek ve bir kalemde yazmak 
kolay olur mu saniyorsunuz? Fekat, sordugunuz icin, cevabsiz birakmak da 
olamaz. Elimden geldigi kadar bunu cozmege cahsacagim, iyi dinleyiniz! 

Fena ve Beka ve Siiluk ve Cezbe ile olan yaklasmaga (Kurb-i vilayet) de- 
nir. Bu iimmetin evliyasi, bu yaklasmak ile sereflenmislerdir. Eshab-i ki- 
ramin, Hayr-ul-enamin sohbetinde "aleyhi ve aleyhimiissalatii vesselam" 
kavusduklan yakinhk ise, (Kurb-i nubiivvet)dir. Resulullaha uyarak ve Ona 
varis olarak kavusmuslardir. 

Boyle yaklasmakda, ne Fena vardir, ne Beka ve ne Cezbe vardir, ne de 
Siiluk. Bu kurb, vilayet kurbundan katkat daha yiiksek ve iistiindiir. Cun- 
ki bu kurb, asla yaklasdinr. Vilayet kurbu ise, zille, golgeye yaklasdinr. Ne 
kadar baska olduklanni buradan anlamahdir. Fekat, herkesin anlayisi bu 
ma'rifetin tadini alamaz. Nerde ise, bu iimmetin yiiksekleri de, bu ma'ri- 
feti anlamakda, cahiller gibi kahrlar. Farisi beyt tercemesi: 

Ebu Ali Sfna kalenderlik yapsaydi, 
kalenderlerin hepsi soft olurlardi. 

Evet, eger Peygamberlik kurbunun kemallerine, vilayet kurbu yolundan 
cikihrsa, o zeman Fena, Beka, Cezbe ve Siiluk lazim olur. Cunki, vilayet kur- 
bunda yiikselmek icin, bunlar lazimdir. Fekat, Vilayet yolundan gidilme- 
yip, Peygamberlik kurbunun caddesi secilirse, Fena, Beka, Cezbe ve Siiluk 
hie lazim degildir. Eshab-i kiram, niibiivvet kurbunun caddesinden ilerle- 
diler. Bunun icin, Cezbe, Siiluk, Fena ve Beka, bunlara hie lazim olmadi. 
Bu ma'rifeti, mevlana Emanullaha yazilan mektubda da arayiniz! Bu fakir, 
mektublanmda ve kitablanmda, halimin siiluk ve cezbenin otesinde ve te- 
cellilerin, zuhurlarm otesinde oldugunu yazmisdim. O yazilanmda, iste bu 

-503- 



(Niibiivvet kurbu)nu bildirmisdim. Hacem hazretlerinin hizmetlerinde 
iken, bu devlet hasil olmusdu. Bunu hace hazretlerine soyle bildirmisdim: 
Bende oyle bir hal hasil oldu ki, o halin karsisinda, (Seyr-i enfiisi), (Seyr-i 
afakf)gibi oldu. Bu halimi bildirmek icin bu kelimelerden baska soyliye- 
cek birsey bulamadim. Bu sasilacak halim, sender gecdikden sonra, yer- 
lesmege, anlasilmaga baslayinca, kisaca yazmaga kalkismisdim. Bu ni'me- 
ti ihsan eden Allahii tealaya hamd olsun! Allahii teala ihsan etmeseydi, biz 
bunu bulamazdik. Rabbimizin Peygamberleri dogru olarak gonderilmis- 
lerdir. 

Yukarida bildirdiklerimizden anlasihyor ki, Fena ve Beka ve Cezbe 
ve Siiluk ismleri sonradan konulmusdur. Mesayihin meydana cikardikla- 
n kelimelerdir. Mevlana Cami "aleyhirrahme" (Nefehat) kitabinda yazi- 
yor ki, (Fena ve Beka kelimelerini ilk olarak kullanan Ebu Sa'id-i Harraz- 
dir "kuddise sirruh"). 

Siial 2: Tankat-i aliyye-i Naksibendiyyede siinnete uyulur. Halbuki O 
Server "aleyhi ve ala alihissalatii vesselam" sasilacak riyazetler ve sikinti- 
h achklar cekdi. Bu yolda ise, riyazetleri yasak etmislerdir. Hatta riyazet- 
ler, suretlerin, goruntiilerin kesflerine sebeb oldugu icin, zararh oldukla- 
nni bildirmislerdir. Siinnete uymakda zarar bulunabilecegini diisiinmek, sa- 
silacak birsey degil midir? 

Cevab 2: Sevgili kardesim! Riyazetler cekmenin bu yolda yasak oldugu- 
nu yaziyorsunuz. Riyazetlerin bu yolda zararh bilindigini nerede isitdiniz? 
Bu yolda, nisbeti hep korumak ve siinnet-i seniyyeye uymak "ala sahibihes- 
salatii vesselamii vettehiyye" ve hallerini ortmege calismak ve orta halli ya- 
samak ve yiyecekde, giyecekde ve herseyde orta hali gozetmek vardir. 
Bunlann hepsi, riyazat-i sakka ve miicahedat-i sedidedir. Cahiller bunla- 
n riyazet saymazlar. Miicahede bilmezler. Bunlara gore, riyazet ve miica- 
hede, yalniz aclik cekmekdir. Cok ac kalmagi pek kiymetli sanirlar. Ciin- 
ki, hayvanlar gibi yasayan bu kimseler, yimege, icmege cok onem verirler. 
Hep bunlari dusiiniirler. Bunun icin, yimemek, icmemek bunlara agir riya- 
zet goriiniir ve siki miicahede olur. Bu cahiller, nisbetin hep korunmasina 
ve siinnete uymaga "ala sahibihessalatii vesselamii vettehiyye" ve benzer- 
lerine hie kiymet vermezler. Bunun icin, bunlari yapmamagi cirkin gormez- 
ler. Yapmaga cahsmagi da riyazetden saymazlar. Goniluyor ki, bu yolun 
biiyiiklerine, hallerini ortmege calismak ve cahillerin kiymet verdikleri ri- 
yazetleri yapmamak lazimdir. Boyle riyazetleri cahiller begenirler. Arala- 
nnda yayilarak sohrete ve afete sebeb olur ve sonu kotii olur. Resulullah, 
(Dinde ve diinyada parmakla gosterilmesi, insana kotiiliik olarak yetisir. 
Bundan ancak Allahii tealamn korudugu kimse kurtulur) buyurdu. 

Bu fakire gore, uzun achklar cekmek, yimekde ve icmekde orta derece- 
yi gozetmekden cok daha kolaydir. Pek hafif olur. 

Orta hali gozetmek riyazetinin, cok ac kalmak riyazetinden daha iistiin 
oldugu meydandadir. Yiiksek babam "kuddise sirruh" buyurdu ki, (Siilu- 
kii anlatan bir kitabda gormiisdiim. Maksada kavusmak icin, yimekde, ic- 
mekde orta dereceyi gozetmek yetisir. Bunu gozetince aynca zikr ve fikr 
lazim olmaz). Soziin dogrusu da budur. Yiyecekde, giyecekde ve her isde 

-504- 



orta dereceyi gozetmek cok iyidir. Farisx beyt tercemesi: 

Agzmdan tasacak kadar cok yime, 
achkdan olecek kadar az yime! 

Hak teala, Peygamberimize "aleyhi ve ala alihissalatxi vesselam" kirk 
erkek kuvveti ihsan eylemisdir. Bu kuvveti ile agxr achklara dayanirdi. Es- 
hab-i kiram da, insanlann en iyisinin sohbeti yardimi ile "aleyhi ve ala ali- 
hissalatxi vesselamxi vettehiyye" bu yiike katlanirlardi. Bu yiizden islerin- 
de ve cahsmalannda hicbir bozukluk ve gevseklik olmazdi. Ac iken mu- 
harebede dxismana oyle giiclii saldirdilar ki, tok olanlar bunun onda biri- 
ni yapamazlardi. Bunun icindir ki, sabr eden yirmi kisi, ikiyiiz kafire ga- 
lib gelirdi. Yiiz kisi de, bin kisiye galebe calardx. Eshab-x kiramdan baska- 
lan, oyle ac kalsalar, edebleri ve siinnetleri yapamaz olurlar. Belki cok olur 
ki, farzlan yapamaz hale gelirler. Giicxi yok iken, bu isde Eshab-x kirama 
benzemege kalkxsmak, kendini siinnetleri ve farzlan yapamiyacak hale sok- 
mak olur. Isitdigimize gore, Ebu Bekr-i Siddik "radiyallahxi anh" O Ser- 
ver gibi "aleyhi ve ala alihissalatu vesselam", hergiin oruc tutmak istedi. 
Za'ifledi, takati kalmadi. Birgiin yere yikildi. O Server "aleyhi ve ala ali- 
hissalatxi vesselam" buna iiziilerek, (icinizde bcnini gibi kim vardir? Rab- 
biniin huzurunda kalinm. Oradan yirim ve icerim) buyurdu. Goruliiyor ki, 
giicxi yetmedigi seyi yapmaga kalkxsmak iyi degildir. 

Eshab-x kiram, insanlann en iyisi kadar "aleyhi ve aleyhimxissalevatxi 
vetteslimat" achga dayanamadilar ise de, onun sohbetinin yardxmx ile 
uzun achklann zararlanndan korunmus idiler. Baskalan, onlar gibi korun- 
mus degildirler. Bunu soyle acxklanz: Aclxgxn safa verdigi, temizledigi 
meydanda birseydir. Cok kimselerin [Salih olan mxi'minlerin] kalbine sa- 
fa verir. Cogunun da [Kafirlerin ve dxinyaya dxiskxin olan mxi'minlerin] nef- 
sine safa verir. Kalbin safa bulmasx, insanx dogru yola gotxirxir ve nurlan- 
dinr. [Alem-i emrdeki nurlar, feyzler, hidayet hasxl olur.] Nefsin safasx, da- 
lalete sxirxikler ve zulmeti artdxrxr. [Nefs, alem-i halkdan oldugu icin, 
alem-i halkdaki, bilinmiyen, gayb olan, gizli olan, calxnan seyler, hastalxk- 
larxn teshxsi, tedavxsi, cin ile tanxsma gibi seyler hasxl olur. Boyle kafir ve 
sapxk kimseler, mxislimanlarxn xmanlarxnxn bozulmasxna sebeb olurlar.] Ah- 
mak Eflatun, nefsinin safasxna gxivendi. Hayaline gelen gorxintxilere uydu. 
Bunlarx degerli birsey sanarak, kendini begendi. Hazret-i Isa "ala nebiy- 
yina ve aleyhissalatxi vesselam" Eflatun zemanxnda Peygamber olmusdu. 
Ruhullah olan O yxice Peygambere inanmadx. (Biz gericilikden kurtulmus 
kimseleriz. Bizi dogru yola gotxirecek ondere ihtiyacxmxz yokdur) dedi. 
Eger kalbini karartan safasx olmasaydx, hayalindeki suretlere aldanmaz, 
se'adete kavusmakdan geri kalmazdx. Maksada ulasmasma engel olmaz- 
lardx. Bu karanhk safayx gorerek, kendini nurlu sandx. Bu safanxn, nefs-i 
emmarenin ince kabugundan iceri giremedigini, nefsinin eskisi gibi kirli, 
pis oldugunu anlxyamadx. Nefsinin ancak, seker kaplanmxs necasete don- 
dugunxi goremedi. Kalb boyle degildir. O, yaradxhsda temizdir. Nur ile do- 
ludur. Yalnxz, karanhk nefse yakxn oldugu icin, xizeri kararmxs, kirlenmis- 
dir. Az bir tasfiye, temizlemek ile, iizerindeki pas giderek, eski haline 
doner. Nur ile dolar. Nefs ise, yaradxhsda karanlxkdxr, pisdir. Kalbin em- 

-505- 



ri, idaresi altina girmedikce, daha dogrusu siinnete uymadikca, islamiyye- 
te sanlmadikca "ala sahibihessalatii vesselamii vettehiyye", hatta ve hat- 
ta, ancak Allahii tealanin ihsanina kavusmadikca, tezkiye bulamaz, icer- 
den temizlenemez. Yaradihsindaki pislikden kurtulamaz. Se'adete, iyili- 
ge eremez. Eflatun, hie akh ermedigi icin, nefsinin safasini, Isa aleyhisse- 
lama inanan kalbin safasi gibi sandi. O imanli kalbin sahibi gibi, kendini 
de, nurlu ve temiz gordxi. Bunun icin de, O yiice Peygambere "ala nebiy- 
yina ve aleyhissalatii vesselam" uymak ni'meti ile sereflenemedi. Sonsuz 
felakete siiriiklendi. Boyle belaya diismekden Allahii tealaya sigininz! 

Achgin boyle zaran da bulundugu icin, bu yolun biiyiikleri "kaddesal- 
lahii teala esrarehxim" aclikla riyazet cekmek yolunu tutmamislar, yimek- 
de, icmekde, orta dereceyi gozetmek riyazetine, tarn ortada kalmaga cahs- 
mak miicahedesine sanlmislardir. Achgin bu buyxik tehliikesine diismemek 
icin, faidelerinden de, vaz gecmislerdir. Baskalan, achgin faidelerini diisii- 
nerek, zararlanni goremediler. Achk cekmegi emr etmislerdir. Akh olan- 
lar, bir zarardan kurtulabilmek icin, bircok faidelerin birakilacagini soyle- 
mislerdir. islam alimlerinin, (Bir isin siinnet veya bid'at oldugu anlasilama- 
sa, bid'ati yapmamak, siinneti yapmakdan daha iyidir) sozleri de, akl sahib- 
lerinin bu sozlerine benzemekdedir. Ciinki bu is, bid'at ise zararhdir. Siin- 
net ise, faideleri vardir. Zararh olabilecegini, onde tutmuslar, bid'at ola- 
bilecegi icin bu isi yapmamahdir buyurmuslardir. 

Aclikla riyazet cekmek siinnetinin baska yoldan da zarar getirebilece- 
gi, sasilacak birsey olmaz. Bu sozle demek istiyoruz ki, bu siinnet, yalniz Es- 
hab-i kiram icin olabilir. O zeman ipin olmasi, <pok ince ve ortiilii bildiril- 
mis oldugu icin, tesavvufculann cogu bunu anhyamamis, kendileri de, 
boyle riyazet yapmislardir. Bircogu ise, bunun o zeman icin oldugunu an- 
hyarak, kendileri yapmamislardir. Herseyin dogrusunu ancak Allahii tea- 
la bilir. 

Siial 3: Bu yolun buyiiklerinin kitablannda yaziyor ki: (Bizim nisbetimiz, 
hazret-i Ebu Bekre baglanmakdadir. Baska yollar boyle degildir). Yolla- 
nn cogu, imam-i Ca'fer-i Sadika baglanmakdadir. Bu imam da, hazret-i Sid- 
dika baghdir. Baska yollar da, hazret-i Siddika baglanmis olmuyorlar mi? 

Cevab 3: imam-i Ca'fer-i Sadik "kuddise sirruh" hazretleri, hem haz- 
ret-i Siddika, hem de hazret-i Emire baghdir "radiyallahu teala anhii- 
ma". Kendisinde bu iki nisbet birlesmis oldugu halde, her iki nisbetin 
kemalleri ayn ayn idi. Birbirleri ile kansmamis idi. Bircoklan, imam 
hazretlerinden, hazret-i Ebu Bekrin "radiyallahii teala anh" nisbetini al- 
di. Bunlann yaradihslan Siddika uygundu. Yaradihslan hazret-i Emire uy- 
gun olanlar da, hazret-i Emirin nisbetini aldilar. Hazret-i Emire baglan- 
dilar. Bir arahk, Benaris goliiniin yanina gitmisdim. Kenk ve Cemen nehr- 
leri bu gole akmakda idi. Her iki nehrin sulannin golde hemen kansma- 
diklan goriiliiyordu. Sanki aralan bir perde ile aynlmisdi. Kenk nehrinin 
akdigi tarafda bulunanlar, bu nehrden gelen suyu iciyorlardi. Cemen neh- 
rinin akdigi tarafda bulunanlar da, Cemen suyundan iciyorlardi. 

Hace Muhammed Parisa hazretleri "kuddise sirruh", (Risale-i kudsiy- 

ye) kitabinda buyuruyor ki, hazret-i All, Peygamberlerin sonuncusundan 

-506- 



"aleyhi ve ala alihissalatii vesselam" terbiye gordugxi gibi, hazret-i Siddik- 
dan da yetismisdir. Bunun icin, hazret-i Alinin nisbeti, hazret-i Siddikin nis- 
betinden baska degildir denilirse, evet nisbetleri baska olmasa da, bircok 
incelikleri bulundugu yerlere gore, birbirlerinden aynhrlar. Tek bir su, bu- 
lundugu yerlere gore, baska baska ozellikler aldigi gibi, ikisinden herbiri- 
ne, ayri incelikleri bakimindan, ayri bir tarikat baglanmis olabilir. 

Siial 4: Molla Muhammed Siddika yazilan mektubda, yaradihsi, Vila- 
yet-i Museviye uygun olan bir talibin, rehberi tarafindan Vilayet-i Muham- 
mediyyeye getirildigi hie isitilmemisdir deniliyor. Biiyiik oglunuza yazilan 
mektubda ise, sizi Vilayet-i Museviden Vilayet-i Muhammediye getirdi- 
ler deniliyor. Bu nasil olur? 

Cevab 4: Molla Muhammed Siddikin "rahmetullahi teala aleyh" mek- 
tubunda, Vilayet-i Museviden Vilayet-i Muhammediyyeye gecirilmis oldu- 
gu isitilmemisdir denilmekdedir. Bunu yazarken, gecirildigi bilinmiyordu. 
Bunu bildirdiklerinden sonra ve gecirmege kudret verdiklerinden sonra, 
sizi o vilayetden bu vilayete gecirdiler diye yazildi. Bu iki mektub, baska 
zemanlarda yazilmis olduklan icin, birbirlerinin ziddi olmazlar. 

Siial 5: Buradaki sofiler, onii acik antari giyiyorlar. Antarinin onii acik 
olmasi siinnetdir diyorlar. Hazret-i Mirin adamlan ise, yakasi halkah, ka- 
pah yapiyorlar. Bunun dogrusu hangisidir? 

Cevab 5: Biz de bunu iyi bilemiyoruz. Arabistan ehalisi onii acik anta- 
ri giyerler. Siinnet boyledir derler. Hanefi mezhebinin kiymetli kitablann- 
dan birkacinda, erkeklerin kadin elbisesi giymemeleri lazim oldugu yazi- 
hdir. imam-i Ahmed ve Ebu Daviid, Ebu Hiireyreden haber veriyorlar ki, 
Peygamberimiz "aleyhi ve ala alihissalevatu vetteslimat", (Kadin elbisesi 
giyen erkege ve erkek elbisesi giyen kadina la'net olsun) buyurdu. (Meta- 
lib-iil-mii'ininun) kitabinda, kadin, erkeklere ve erkek de kadinlara ben- 
zemesin! Benzeyenler mertindur denilmekdedir. Onii acik antarinin din 
adamlan ile ilm sahiblerinin elbisesi olmadigi anlasilmakdadir. Bundan do- 
layi, zimmilerin ya'ni gayr-i miislimlerin boyle giymeleri caiz goriilmusdiir. 
(Cami'urrumuz) kitabinda, (Muhit) kitabindan alarak, (Zimmi, din adam- 
lanna ve ilm sahiblerine mahsus olan ciibbe ve sank gibi elbise giymeme- 
li, kaba bezden, kadinlar gibi, yakasi gogsii iizerinde antari giymelidir) di- 
yor. Alimlerden coguna gore, onii acik ise antari olmaz, manto olur. Bun- 
lara gore, (Antari, ya'nikamis), yakasi omuzlarda acik olandir. (Cami'ur- 
rumuz)da, kadin kefenini anlatirken boyle demisdir. (Hidaye) kitabinda, 
kamis yerine Dir' demekdedir. (Dir') gogse kadar acikdir. Kamisin onii 
omuza kadar acikdir. Coguna gore ikisi birdir. 

Bu fakire gore, dogrusu soyle goriinuyor ki, erkeklerin kadin elbisesi giy- 
meleri yasak oldugu icin, kadinlann onii acik antari giydikleri yerde, erkek- 
ler, kadinlara benzememek icin, yakasi kapah giymehdirler. Mavera-iin- 
nehrde ve Hindistanda kadinlar, onii acik antari giymekdedir. Erkeklerin, ya- 
kasi kapah giymeleri lazim olmakdadir. Meyan seyh Abdiilhak-i Dehlevi 
"rahmetullahi teala aleyh" dedi ki, (Ben Mekkede iken seyh Nizam-i Nar- 
nulinin talebesinden biri, yakasi kapah antari ile tavaf ediyordu. Arablardan 
cogu, onun kadin antarisi giymis oldugunu goriince sasirdilar). Goriiliiyor ki, 

-507- 



adete gore hem arablar dogrudur, hem de Hindistan ve Mavera-iin-nehr er- 
keklerinin giydikleri dogrudur. Bekara suresi yiizkirksekizinci ayetinde 
mealen, (Allahii teala, herkesin yiiziinii bir tarafa cevirir) buyuruldu. Onii 
acik antari giymek siinnet oldugu iyi bilinseydi, Hanefi alimleri, zimmilerin 
boyle giymelerine izn vermezler, yalniz din adamlannin ve ilm sahiblerinin 
giymelerini bildirirlerdi. Bu elbisede kadinlar basda geldikleri icin, erkek- 
lerin elbiselerini kadinlann elbiselerine benzetmemeleri uygun gorulmusdiir. 

Stial 6: Bu yolun talibleri, baslangicda, tarn ehadiyyeti anyorlar. Keli- 
me-i tevhidi soylemek bunlara nasil uygun olur? Ciinki, tapinacak birsey 
yokdur derken, Ondan baskalan dusuniilmekdedir. 

Cevab 6: Ondan baskalannin dusiinuhnesi, ehadiyyete baglanmayi diizelt- 
mek ve terbiye etmek icindir. Baskalanna tapilamiyacagini soylemek, Ona 
bagh kalabilmek icindir. Yok etmek icin baskalanni diisiinmek, bir varhga 
baglanmaga uygunsuz olmaz. Bir varhga baglanmaga uygun olmiyan, baska- 
lanna baglanmakdir. Yok etmek icin, onlan diisiinmek degildir. Bu ikisini bir- 
birine kansdirmamahdir. [Zikrin cesidleri cokdur. Bunlardan cok faidelisi, 
(Allahii ekber, Allahii ekber. La ilahe illallahii vallahii ekber. Allahii ekber 
ve lillahil hamd)dir. Buna (Tekbir-i tesrik) denir. Her giin cok okumahdir.] 

Siial 7: Bu yolda yeni basliyanlann agizlan ile soyledikleri zikri, kalb- 
leri de soylemekdedir. Kelime-i tevhid ile zikr ederken, kalb de bunun hep- 
sini soyliyor mu, soylemiyor mu? Kalb de hepsini soyliyorsa, (La) derken 
yukanya dogru, (ilahe) derken, saga dogru soylemek nedendir? 

Cevab 7: Eger kalb, (LA ILAHE ILLALLAH) kelimesinin hepsini 
soylerse, nicin bu kusur olsun? (LA) derken, hayali ile, gobekden yukan 
dogru soyler. (ILAHE) derken, yukardan [gogsiin] sagina dogru, (IL- 
LALLAH) derken sagdan kendine [ya'ni kalbe] dogru soyler. Yahud, bu 
kehmeleri, bu uq tarafa dogru hayali ile gotiiriir. Agzi ile birsey soylemez. 
Boylece, kalbin agiz ile birlikde olmasi sarti ortadan kalkar. Sizin bu son 
iki sualiniz, Fahreddin-i Razinin siibhelerine benzemekdedir. iyi dusiinsey- 
diniz, sormaniza hacet kalmazdi. 

EK: Son olarak, sunu da bildirelim ki, oradaki kardeslerimiz arka arka- 
ya yazarak, Mir [Muhammed Nu'man "rahmetullahi teala aleyh"] hazret- 
lerinin bu giinlerde talebeyle az cahsdigini, ev yapdirmakla ugrasdigini, eli- 
ne gecenleri ev yapmaga hare etdigini, talebenin, kendisinden faidelene- 
medigini bildiriyorlar. Bunlan oyle yazmislar ki, begenmedikleri, isteme- 
dikleri anlasilmakdadir. 

Iyi biliniz ki, bu yola bagh olanlan begenmemek, olduriicii zehrdir. Bu 
buyiiklerin sozlerine, islerine karsi gelmek, insani sonsuz felakete gotiiriir. 
Ucuruma siiriikler, hele kendi rehberini begenmez, ona karsi gelirse, iista- 
dini incitirse, neye varacagini dusunmelidir! Bu biiyiiklere inanmiyanlar, 
bunlann bereketlerine kavusamaz. Bunlara karsi gelenler, her zeman ziyan 
eder, aldanir. Rehberin "rahmetullahi teala aleyh" her isi, her sozii iyi ve 
giizel goriinmedikce, onun yiiksekliklerinden hicbirine kavusamaz. Eline 
birseyler gecerse, istidrac olup, sonu yikim ve Qokiintii olur. Ustadina asi- 
n sevgisi ve baghhgi olmakla beraber, icinde ona karsi kil kadar bir begen- 
memek bulunursa, bunu kendi icin felaket, yikim bilmehdir. Onun ustiin- 

-508- 



lxiklerinden hicbirine kavusamiyacagini anlamahdir. 

Rehberin islerinden birini begenmezse ve bundan kendini kurtaramaz- 
sa, karsi gelmis olmiyacak bir yol ile, kendisinden bunu sormah, inanma- 
mis goriinmemelidir. Bu zemanda, dogru ile yanhs, iyi ile kotxi birbirleri ile 
kansikdir. Rehberin ara sira, islamiyyete uymiyan birsey yapdigini go- 
riirse, kendisi bunu yapmamah, iyi gozle bakarak, islamiyyete uygun gor- 
mege cahsmah, iyi tarafini aramalidir. iyi ve uygun yerini bulamazsa, bu be- 
ladan kurtulmak icin, Allahu tealaya yalvarmahdir. Ustadinin bundan 
kurtulmasi icin, aghyarak, diia etmelidir. Ustadinin mubah olan birseyi yap- 
masindan siibheye diiserse, bu siibheye kiymet vermemelidir. Herseyin sa- 
hibi olan Allahii teala, mubah seyleri yasak etmemis, begenmemezlik et- 
memis iken, baskasi, kendiliginden nasil karsi gelebilir. Cok yer vardir ki, 
birseyin daha iyisini yapmamak, yapmakdan daha iyi olur. Hadis-i serifde 
"ala sahibihessalatii vesselam", (Allahii teala, azimetle is yapmayi sevdi- 
gi gibi, ruhsatla yapmayi da sever) buyuruldu. Mir hazretlerinin kabz ha- 
li, sikintih hali cok oldugu icin, boyle zemanlannda, talebesi ile ugrasama- 
yip da, birkac mubah isle kendini avutmak isterse, buna karsi durmak 
dogru olur mu? Abdiillah-i Istahri hazretleri, boyle zemanlannda, av ko- 
pekleri ile birlikde, ormana ava giderdi. Biiyiiklerden bircogu da, boyle ze- 
manlarda, sima' ve nagme dinlemekle kendilerini avuturlardi. Dogru yol- 
da olanlara ve Muhammed Mustafanin izinde gidenlere selam olsun "aley- 
hi ve ala alihissalevatii vetteslimatu etemmiiha ve ekmeliiha"! 

BIRINCi arIza 

Merhum biiyiik oglu Muhammed Sadik "aleyhirrahme" tarafindan yazi- 
lan birinci mektub: 

Kolelerinizin en asagisi Muhammed Sadik, serefli kapiniza bildirir ki, bu- 
radakilerin halleri, durumlan, yiiksek tevecciihlerinizin yardimi ile, cok 
iyidir. Bedenlerimiz bir arada oldugu gibi, kalblerimiz de toparlanmis ola- 
rak yasamakdayiz. Cok zemandan beri, hizmetcilerinizi dusiinuyor ve ayn- 
hk sebebi ile iizuluyorduk. Bu satirlann yazildigi giin, meyan Bedreddin ge- 
lerek afiyetde oldugunuzu bildirdi. Bizleri sonsuz sevindirdi. Rahathga ka- 
vusduk. Bunun icin, Allahii tealaya cok hamd olsun! Gonullerimizin kib- 
lesi efendim! Hafiz Burhaneddin, Ramezan-i serifin onuciincii gecesi 
Kur'an-i mecidi hatm eyledi. Ondorduncii geceden beri, hafiz Muhammed 
Musa basladi. Her gece bes ciiz' okuyor. Yann gece, ondokuzuncu gecesi 
olup, hatm edecekdir. Ramezan-i mubarekin son onunda, hafiz Behaeddin 
hatm edecegini soyledi. Hak teala selamet versin! Bir gece, teravih nema- 
zinda, hafiz Kur'an-i kerim okuyordu. Cok nurlu bir makam goriindii. San- 
ki, Kur'an-i kerimin hakikatinin makami idi. Her ne kadar, bunu soyliyemez- 
sem de, hakikat-i Muhammedinin "aleyhissalatii vesselam" bu makamin ic- 
mali, ortasi oldugu anlasildi. Sanki, biiyiik bir denizi, bir destiye doldurdu- 
lar. Bu makam, Muhammed aleyhisselamin hakikatinin tafsili, yayilmisi, 
acilmisi idi. Peygamberlerin "aleyhimusselam" ve Velilerin "kuddise sirruhiim" 
biiyiiklerinin cogu, yaradihslanndaki giicleri kadar, bu makamdan birer par- 
ca pay almislardi. Bizim Peygamberimizden "aleyhi ve ala alihissalatu vesse- 
lam" baskasimn, bu makamin biitiiniine kavusdugu anlasilmadi. Bu asagi ko- 

-509- 



leye de bir pay verildi. Allahii teala, yxiksek tevecciihlerinizin yardimi ile, tarn 
bir pay almak nasfb eylesin! Su ana kadar, bu makam, tarn acik gorulmedi. 
Bundan baska zemanlanmizda, kendimizi toparlamakdayiz. Bu yiice ayda, 
cok bereket hasil oldu. Kardesim Muhammed Sa'idin haileri bir diizende git- 
mekdedir. Zemanlan zikr ile gecmekdedir. Sehrlerdekiler de, seve seve 
geliyorlar. Bu fakir, simdiye kadar dort ciiz'den cok ezberledim. Bayrama 
kadar bes ciiz' ezberlemis olacagimi umuyorum. Koleniz. 

IKINCi ARlZA 

Kolelerinizin en asagisi Muhammed Sadik, yxiksek kapiniza bildirir ki, 
burada bulunanlann haline siikrler olsun! Dileklerimizin ka'besi olan 
yxiksek zatinizin, hizmetcilerinizin ve sevdiklerinizin hepsi ile iyi olmani- 
za diia etmekdeyiz. Bxitxin dilegimiz, ancak budur. Basimizin taci olan 
mektubunuz, degeri olciilemez olan yazilariniz, isma'il eli ile bizleri seref- 
lendirdi. Okumakla cok sevindik. Hak siibhanehu ve teala, alemlerin kib- 
lesinin ihsan golgesini, bxitxin mxislimanlarin xizerinden eksik eylemesin! 
Ummi olan Peygamberleri ve Onun temiz olan Ali hurmetine bu dxiamizi 
kabul buyursun "aleyhi ve aleyhim minessalevati efdalxiha ve minettesli- 
mati ekmelxiha"! Ey, gonxillerin kiblesi! Hallerimin yikilmakda oldugunu 
nasil bildireyim? Cirkin islerimden ve gecmisdeki ve simdiki iyi hallerin el- 
den cikmasindan dolayi ah etmekden baska bir isim yokdur. Hicbir zema- 
nin ve anin, Onun begenmedigi bir halde gecmemesini istiyorum. Fekat, bu 
ni'met ele gecmiyor. Tek ximmidim, yxiksek kapinxzin hizmetcilerinin tevec- 
cxihlerinin yardimina kavusmakdir. Farisi misra' tercemesi: 

Biiytik ihsan, kerimlere giic gelmez! 

Allahxi tealaya hamd olsun, sxikr olsun ki, kiymetli teveccxihlerinizin yar- 
dimi ile, bu ana kadar, emr buyurulan yolda cahsirken, az bir gevseklik hie 
olmadi. Hergxin ilerleyis ve artis umuyoruz. Sabah, ogle ve ikindi nemaz- 
lanndan sonra toplamyoruz. Hafiz Behaeddin, zeman bulunca, Kur'an-i ke- 
rim de okuyor. Bu fakir, ara sira (Kabz) oluyorum. Sonra (Bast) hasil 
oluyor, acihyorum. Kabz, bast, teveccxih, zevk ve sxikun ve benzerleri, 
yalniz bedende hasil olmakdadir. Bedenden baska yere bulasmiyorlar. 
Alti latife, ne teveccxih ediyorlar, ne de gafildirler. Teveccxih ederlerse, te- 
veccxihleri, ilm-i huzuri gibidir. Hatta, tarn oyledir. Teveccxih, zevk ve 
benzerlerinin hepsini zillerin icinde bilmekdedir. Zilden disarda bulmamak- 
dadir. Latifeler, once beden ile kansik idi. Kalb gozxi, bedenden baska bir- 
sey gormxiyordu. Boyle oldugu, cok sevincli olan huzurunuzda da bildiril- 
misdi. Simdi, bedenden ayn bulunmakdadir. Bu makami, (Beka makami) 
olarak bilmekdedir. Bekadan sonra, latifelerde yine bir Fena hasil oldu. Be- 
kadan sonra olan bu Fena hasil olmadikca, isin temam olamiyacagi anla- 
sildi. Birkac gxinden beri yine (Kabz hali) vardir. Sevindirici nailer pekaz 
olmakdadir. Bakahm ne olacak. Su ana kadar bu aleme hie teveccxih olun- 
madi. Halleri bildirmek lazim oldugu icin, birkac kelime ile arz etmege kal- 
kisildi. Ey gonxillerin kiblesi! Bu fakir, hemen hemen her gece, hazretini- 
zi rxi'yada gormekle sereflenmekdeyim. Bundan daha cok ne yazayim. 
Daha cok yazmak, resmi seyler eklemek olur. Koleniz. 

-510- 



UCUNCU ARIZA 

Kolelerinizin en asagisi olan Muhammed Sadik, yiiksek kapiniza sunar 
ki, bu asagi kul, cok zemandan beri (Kabz) halinde olup, cok sikihyordum. 
Sonunda, Allahii tealaya cok siikrler olsun, ancak yiiksek tevecciihiiniiziin 
yardimi ile, biiyiik bir (Bast), goniil acikhgi ihsan olundu. Bu sikintisiz 
halde iken, onceleri bu kimsenin yapdigi zikr ve tevecciih ve hersey, sim- 
di Onun "teala ve tekaddese" tarafindan yapilmakdadir. Kendinde, bunla- 
n alabilmekden baska, birsey bulamamakdadir. Uzerine giines lsinlan ge- 
len ayna gibidir. Bu lsiklarm dogmasi ile, bedendeki ve latifelerdeki biitiin 
karanhklar ve bulanikhklar yanip temizlendi. Bunlann hepsinde nur ve be- 
reket hasil oldu. (Serh-i sadr) oldu. Kalb genisledi. Bedenin hepsi nur 
olup, riihun ve sirnn eski parlakliklanndan daha cok lsik sacdi. Latifeler ara- 
sinda, en kamil tecelli kalb uzerine oldu. Kalbe bakip, icinde baska bir kalb 
goriildii. Buna da tecelli vardi. Bu kalbin kalbine bakinca bunun icinde de, 
baska bir kalb goriindu. Buna da tecelli vardi. Boylece, sonsuz olarak, her 
kalbin icinde, baska bir kalb vardi. Simdi bunlann bir kalbde sona erdik- 
leri saniliyor. Fekat boyle oldugu iyi anlasilamamakdadir. Simdiki halin ya- 
ninda, eski hallerin ancak bir ozenilecek sey olmadigi anlasildi. Bu maka- 
min ismi biliniyordu. Edebe uygun olmaz korkusu ile yazilmadi. Ey gonlii- 
mun kiblesi "kaddesallahii teala sirrehiiraziz"! Biitiin bunlar, temiz tevec- 
cuhuniiziin sebeb oldugu ihsanlardan birer zerredir. Farisi beyt tercemesi: 

Vucudumun her zerresi dile gelse de; 
§ukrunun binde birini yapamam yine! 

Hazretinizin selameti ve yiiksek kapinizda hizmetcilik edenlere katila- 
bilmek icin olan isteklerimizi nasil acikhyayim, nasil yazabileyim? Gece giin- 
diiz ve belki her an, bu yiiksek arzumuza ve cok kiymetli istegimize kavus- 
duracak olan, giizel vaktin ve tath saatin ne zeman gelecegini dusiinuyo- 
ruz. Fikrimizde, gonliimiizde, bu istekden, bu dilekden baska, hicbir diisiin- 
ce yokdur. Hak siibhanehu ve teala, en giizel seklde ve en uygun yol ile, bu 
biiyiik ni'mete kavusdursun! Sevgili Peygamberi ve Onun temiz Ali hurme- 
tine dliamizi kabul buyursun "aleyhi ve ala Alihi minessalevati etemmuha 
ve minetteslimati ekmeliiha"! Amin. Koleniz. 

Muhammed Sadik 

Bu hallerin, zerklerin, tercumam Mektubat, 
kitabidir ki, ondan nesr oluyor fuyuzat. 

Ilahi nurlar ondan yayiliyor cihana, 

her ne muskilin varsa, yalniz sen basvur on a. 

Onu cok oku dostum, bak nurla dolacaksm, 
bizzat musannifinden, feyizyab olacaksm. 

oyle kitabdir ki o, misli islamiyyetde, 
ne mazide yazdmis, ne yazihr atide. 

Kur'andan, hadislerden sonra gelir bu kitab, 
herkese var icinde, kendine gore hitab. 

-511- 



Ilm, ih las menba'i, harikalar divan, 
onda bulur arayan, esi olmiyan yari. 

Kayyum-i alem" 1 diyor, her mektubu babamm, 
bir derya-yi muhitdir, sonu gbriinmez fin in. 

Tarikat ve islamiyyet, vasl olmusdur burada, 
Se'adet menbaidir, diinyada ve ukbada. 

Budur Tabib-i hazik, budur her derde deva, 
budur kalblere sifa, budur ruhlara gida. 

Budur Hakkm sevdigi, sevgililerin sozii, 
budur islaimn ash, hem de irfanin ozii. 

Budur Evliyalann, cesid cesid lisam, 
Ehl-i siinnet yolunun, gayet acik bey anil 

Askla yanan talibe, en iyi haber budur, 
bilinmiyen yollarda, salike rehber budur. 

Gece gunduz daima, oku bu Mektubati, 
gayret et duymak kin, o lezzeti, o tadi. 

Oku, gtilen gozlerin yas doluncaya kadar, 
oku, hakiki aska, kavusuncaya kadar. 

Oku, elbet o giizel, birgiin ru-numa olur, 
muhabbetle okuyan masivadan kurtulur. 

Saatlerce, gunlerce, hep onunla mesgul ol, 
bu sozler te'siriyle, acihr kalbe biryol. 

Bir kalb ki, mesgul olur, bu ma'nayla her zeman, 
elbet imdada gelir, birgiin bunlan yazan. 



[1] Kayyum-i alem, Muhammed Ma'sum-i Faruki hazretleridir. 



TEVHID DUASI 



Ya Allah, ya Allah. La ilahe illallah Muhammediin Resulullah. Ya 
Rahman, ya Rahim, ya afiivvii ya Kerim, fa'fii anni verhamni ya erha- 
merrahimin! Teveffeni muslimen ve elhikni bissalihin. Allahummagfirli ve 
li-abai ve iimiiiehati ve li aba-i ve iimmehat-i zevceti ve li-ecdadi ve cedda- 
tf ve li-ebnai ve benati ve li-ihveti ve ehavati ve li-a'mami ve ammati ve li- 
ahvali ve halati ve li-iistazi Abdiilhakim-i Arvasi ve li kaffetil mii'minine 
vel-mii'minat. "Rahmel iillahi teala aleyhim ecma'fn." 



512