Skip to main content

Full text of "havvanin_kizlari"

See other formats


havva'nin 

KIZLARI 



ihramcizade 
Haci Ismail Hakki ALTUNTA§ 



ISBN: 978-9944-355-05-6 

Bu kitabm butun haklan ve icerigi ile ilgili 
butun sorumluluklar yazara aittir. 



Dizgi 


ismail Hakki Altunta? 


Redaksiyon 


Hatice Giingor 


Kapak 


Haluk Karslioglu 


Baski 


Secil Ofset (0 212 629 06 15) 


Cilt 


: Gozde Mucellit 


Haziran 2009 





isteme Adresi: 

Gozde Matbaacihk Mucellit 

& Reklam Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. §ti 

Tel: 212 4818169 



Havva'nin Kizlari 

ifindekiler 

GiRi§ 15 

KADIN VE ERKEK 23 

Kadin nigin sevdirildi? 25 

Kadimn yaratihsi 30 

Ayna 36 

Kadimn Yaratihs Gayesi 38 

Erkeklik ve kadinhk nedir? 39 

Kadin ve erkek esitligi 42 

Tahrif 46 

Kadimn Yapisi ve Ruhu 48 

Kadimn cinselligi 49 

Kadindaki incelik 50 

Kadin kimligini Etkileyen Faktorler 53 

Kadimn Zaaflan 55 

Kadimn dunyaya meyli 60 

Kadina bakis 64 

Kadina Feminist bakis 66 

Erkegin kadin hakkmdaki dusunceleri 69 

Erkegin kadina meyli 71 

Erkegin en buytik destegi ancak kadindir 73 

Erkek olabilmenin verdigi sikinti 80 

"Erkegin Unutulmasi" gergegi 81 

Erkeklerin Zaaflan 83 

A§K-EVLiLiK-AiLE 85 

A§K 87 

Askin gesitleri 90 

EVLiLiK 92 

Es segimi 96 

Seven koca 99 

Fedakar kadin 102 

Evlenemeyen kadin ve erkekler 105 

AiLE 106 



Havva'nin Kizlan 

Aile Yapisinda Degisme 108 

Sorumluluk Nedir? Ill 

Kan koca gegimsizliginin bir nedeni iktidar 114 

ibretlik Hikaye 118 

Erkekve kadin iktidannda uzlasma 120 

Ailede "Duzen-Huzur" Meselesi 122 

KADIN VEERKEKiU§KiLERi 127 

GEQiMSiZLiGiN OLU§MASINDA AHLAK? VE RUHSAL SEBEPLERi 

129 

1— Varolma arzulan 129 

2— Sonsuz haz duyup mutlu olmak 130 

3— Egoist-bencil olmak 132 

Kadinin ozgurlugu 134 

Ozgurlugun getirecegi sikintilar 136 

Kadinlann Bagimsizhk Korkusu = Fahiselik Cagnsimi 139 

ibretlik yasanmis hikaye 141 

4- "Agizdan ishal olma" 142 

5— Asagihk kompleksi 145 

Evli kadinlardaki asagihk kompleksi 147 

Aile dramina donusen asagihk kompleksi 149 

6— Psikolojik sorunlar ve yalnizhk duygusu; 153 

7— Sapikhkyonunde egilimlerin olusmasi: 154 

GECiMSiZLiKTENKURTULU§TEDBiRLERi 156 

1— Ozverili olmak 156 

2— Haz alma arzulanni dizginlemek 157 

3— Bireysellikten kurtulup kolektif olmak 157 

4— Siddetten uzaklasmak 158 

Aile igi siddetin kadma etkileri 158 

5— Saghkh tartisma kurallanna kavusmak 159 

6— Asagihk kompleksinden kurtulma gareleri 160 

GEQiMSiZLiGiN OLU§TUGU ALANLAR 164 

1— is ve Ekonomik Konular: 164 



Havva'nin Kizlari 

Cahsmak insan igin nedir? 166 

EViNiNKADINI 167 

CAU§ANKADIN 168 

Kadinin gahsmasinin olumsuz yonleri 170 

Cahsan kadinlarla ilgili patolojik ruhsal belirtiler: 170 

2— Zaman ayirma ve iletisim: 174 

3— Aile olamama, bu duruma hazir olmama: 176 

Gelin-Kaynana-Damat Uggeni 177 

4— inang farkliliklan: 182 

Nigin kadin korunmak isteniyor? 184 

ORTUNME 186 

Ortunme kimin igin? 192 

Ortunmedeki sinir 194 

5— Temas-iliski 199 

Kusaklar arasi gatisma 200 

Mesru iliskiler 202 

Mesru Olmayan iliskiler 204 

6— Cinsellik: 207 

7— Beklenti sorunu 211 

8-Kiskanghk 216 

Duygusal kiskanghk/cinsel kiskanghk 217 

Duygusal ve cinsel kiskanghgin tetikleyicileri 217 

Kiskanghkta kadin-erkek farki 219 

"6z"l(ik "Uvey"lik "ortakhk" Sorunu 220 

HZ. iBRAHJM (aleyhisselam) iN ANNESi MISIRLI MARJYE 

RADiYALLAHU ANHANIN QEKTiGi SIKINTILAR 222 

Misirh Mariye Resulullah'in Hayatina Nasil Girmi§ti? 222 

iki Geng Kadinin Gonulleri islam Peygamberine Agildi 224 

Bir Hayal Ve Bir Omit 224 

Bir Mujde 225 

Batan Ay 228 

9-itaatsizlik ahlaksizlik mi? 230 

10-Tukenme 238 

Tukenmislik Sendromunun Tanimi 239 

Duygusal Tukenme (Emotional Exhaustion): 241 



Havva'nin Kizlan 

Duyarsizlasma (Depersonalization): 241 

Kisisel Basan Noksanhgi (Personal Accomplishment): 241 

Stres ve Tukenmislik 242 

Tukenmisl 
Tukenmisl 
Tukenmisl 
Tukenmisl 
Tukenmisl 
Tukenmisl 



igin Fiziksel Belirtileri 243 

igin Psikolojik Belirtileri 243 

igin Davranissal Belirtileri 244 

ik Sendromunun Nedenlerive Faktorler 244 

igin Donemleri 245 

igin Sonuclan 246 

Stres Belirtileri 247 

is Hayatina Etkileri 248 

Tukenmisligi Onleme 249 

SORUNLAR 251 

OLUM KORKUSU 253 

DiSOSiYASYON 253 

iNTiHAR 255 

intihann olusma sebepleri 258 

intihar turleri 260 

intihara Karsi Ahnacak Onlemler 262 

KADERCiLiK 264 

BO§ANMA 270 

Bosanma sebepleri 271 

Dini Hukum olarak bosanma 274 

Bosanmada kadinlann tavn 278 

Bosanmaya cozum onerileri 279 

SONUC 280 

SONSOZYERiNE 282 

KiTABiYAT 286 



- Vf m WMt m 



m 



"Allah ve Resulu bir i$e hukum verdigi zaman, 

inanmi$ bir erkek ve kadma 

o i$i kendi isteklerine gore segme hakki yoktur. 

Her kim Allah ve Resulune kar$i gelirse, 

apagik bir sapikliga du$mu$ olur." 

(Ahzab, 36) 




E y insanlar! 

Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan e§ini var eden ve ikisin- 
den pek gok erkek ve kadm meydana getiren Rabb'inize hiir- 



metsizlikten sakmm. 1 



"Allah' 'im! Hamd ederek Seni tenzih ederim, Senden ba§ka 
Hah yoktur. Gunahim igin affmi dilerim, rahmetini niyaz ede- 
rim. Allah'im, ilmimi artir, bana hidayet verdikten sonra kalbi- 
mi saptirma. Katmdan bana rahmet lutfet. Sen lutfedenlerin en 



comerdisin" 2 



Allah Teala alemleri ve Adem aleyhisselami yaratti. Havva 
annemizi de onun kaburgasindan yani nefesi/nefsinden meyda- 
na gikararak ona arkada§ kildi. 

Onlann neslinden gelmi§ olan Rasulullah sallallahu aleyhi ve 
sellemi de be§eriyete ihsan ederek insani segilmi§lerden yapti. 
Allah Teala halife makaminda kabul ettigi insanda, yoklugun ve 
varhgin arasindaki gegi§ noktasinda, kadinin kaginilmaz bir 
hakikat olmasini diledi. 

Kadin, sadece dunya hayatinda degil, mekan ve zaman kav- 
rami ile anlatilamayan Cennet ya5antisinda da erkegin du§lerin- 
de yatandir. Kadin sevginin timsalidir. Erkek genelde sevgiyi bir 
kadinda ya§adi. Ancak kadinin tarihi seruveni aci ve gileyle dolu- 
dur. 

Kadin erkege erkekligini gosteren, ya§amini agiklayan kijidir. 
Ondandir ve onunladir. Kadina verdigimiz deger onu erkekten 



'Nisa, 1 

2 Ebu Davud, Edeb 108 



10 



Havva'nin Kizlan 

ayn da kilmamahdir. Aynhk uzakhgi getirir. Oysa erkek kadina 
yakm oldugu olgude hayatini guzel gedrmesi igin gereken yetkin- 
lige ulasabilir, bu §ekilde kendini tanima ve agiklama gikunu ka- 
zanabilir. Kadini asmis, kadinin ustune gikmis bir erkek higtir. 

Kadin bir kutsaldir, erkekten ayn dusmeye basladigi yerde 
kendini tuketmeye baslayacaktir. Ayn kalmasi da elbette kendini 
ayncalikh bir varhk olarak algilama noktasina goturur. Kadinin 
kutsalhgi da onu ayncalikh kilmadigi gibi asagilanmasina da se- 
bep olur. Boylece kadin hayatin o kaygan ve tehlikeli yolunda 
zarar goren kisi olur. Erkek, kadini kaybettiginde mutsuzdur ve 
yine arayisinin bir simgesi durumundaki kadin olmadan mutlulu- 
ga erismekte zorlanir. Kadina ulastiginda mutlulugun tek kayna- 
ginin bu olmadigini anlamasi erkegin arayijina son vermez. 

Baski, zulum ve somurunun hakim oldugu dunyamizda en yi- 
kici etki kadinlann uzerinde gorulmektedir. Kadinlar horlanma- 
nin ve fiziksel siddetin ilk ve en kolay hedefi olabildikleri gibi 
bununla birlikte onlardan turn bu baskilan gogusleyip sabnn, 
fedakarhgin ve sefkatin timsali olmalan beklenmekte, her hangi 
bir baskaldinlannda ise arsizhkla suclanmaktadirlar. iyi bir anne, 
sadik bir es, edepli bir gene kiz olmalan, boyle olmadiklannda 
meziyetlerini kaybedecekleri ogutleniyor. 

Kadinlar, asik olunduklannda "olduresiye" sevilirlerken, en 
deger gordukleri durumda bile bir "miilk" olmaktan oteye ge- 
gemezler. 

Modern feminizmin temellerini kuran Simone de Beauvoir'in 

"fvlilik geleneksel olarak kadmlara sunulmus tek gelecektir. 
Birfok kadin ya evlidir, ya bir zamanlar evlilik gefirmistir, ya da 
evli olmadigi ifin aci ^ekiyordur" seklindeki sozlerinden de anla- 
sildigi gibi kadinlann bir ideal pesinde bir omur gegirmeleri top- 
lum tarafmdan yasaklanmistir. Kadin; modanin belirledigi guzel- 
lik kahplanna uymadiginda drkin sayihp asagilanirken uydugun- 
da da aptal bir cinsel obje olarak algilanmakta, bunun sonucun- 
da da tuketim toplumunun mevcudiyetinin koruklenmesinde bir 
reklam aracma donusturulmektedir. 

Kadina yuzyillardir yapila gelen baski, zulum ve somurunun 
gunumuz toplumundaki bu gibi orneklerinin ortadan kaldinlmasi 



Havva'nin Kizlari 

ve boylelikle kadinin gercek kimligine kavusmasi insanhgin kurtu- 
lusu igin bir gerekliliktir. 

[Sosyal geleneklerin, kadin bakis agisi genellikle olumsuzdur. 
Evden disan cikacak olan kadini, disanda bin bir ttirlu sikintilar 
ve tehlikeler beklemektedir. Her an "ayagimn kaymasi", "bata- 
ga diismesi" soz konusudur. O halde, onu, evleninceye kadar 
"baba" evlendikten sonra "koca" semsiyesi altinda tutmak gere- 
kir. Okumasi zarar getirecektir. 

Sosyal cevrenin de kadin egitimi uzerinde olumsuz etkileri 
vardir. Yetisme sartlan, mevcut toplumsal yapi nedeniyle kadin- 
lar aciz, kisiliksiz, kompleksli olmaya itilmislerdir. 

"Bunun en apk orneqi kadmlarm birbirleriyle dost olamama- 
laridir." ^unku o, nasil dost olunacagini bilmez, bunun egitimini 
yapmamistir. "Ezikliqinin acismi diqer bir kadini ezerek cikarir." 
Neyi sorgulamasi gerektigini ogrenememistir. Yasadigi sikintila- 
nn sebebini anlayamamaktadir. 

Kadin, tarih boyunca hep kadin cinsine ait olmanin sikintisini 
gekmistir. Toplumda uretici gug olamamasi, onu ikincillige itmis- 
tir. Evliyse koca, bekarsa baba eline bakar olmustur. Kadinin 
ekonomik anlamda uretken ve ozgur olmamasi, fikrT anlamda da 
edilgen, pasif olmasini gerektirmistir. Bu da onu eve baglamistir. 
^unku "sokak" kadinin kendisi uzerinde oynanan pek cok oyunu 
fark etmesine yarayacak etmenlerle doludur. £unku orasi, dis 
dunyadir ve dis dunya kadinin dort duvanndan cok daha zengin 
bir yasam icerir. 

Kadin ezilmisliginin ve horlanmishginin farkma vardigi anda, 
sinirlanni zorlamaya, egitimle yuzgoz olmaya baslamistir. Kendi 
kisiligini kazanmaya yonelik adimlar atmaya baslamis, ictimai 
tabulan, yasaklan yikmaya baslamistir. Bunun icin, sadece okul- 
larda verilen normal egitimle yetinmemis, bazen de nefes alabi- 
lecegi ortamlardan egitim almaya baslamistir. 

Kadinin geri kalmasinda bircok nedenler vardir. Bunun bashca 
sebebi egitimsiz kalmasidir. Sin if h toplumlann tabii kaderi olan 
egilimde firsat esitsizliginden en fazla etkilenen kesimlerden biri 
kadinlardir. 

O halde, oncelikle kadini kabugundan cikartan, sorgulayici, 



11 



12 



Havva'nin Kizlan 

dusunen, aktif bir insan olmasini saglayan igtimai kurumlara 
ihtiyag vardir. Bunlann basmda egitilmesi gelir. 

Ona kendi igine donuk yapismi, susmayi ve du$unmemeyi 
ogreten bir egitimin yerine, onun ki$iligini geli$tirici gagda§, 
dinamik ve ilerici bir egitim sistemine ihtiyag vardir. 

Alacagi bu tur egitimle kadinin kendi kisiligini bulacagi ona 
aktanlmahdir. Bu da ancak kadinin bu anki igtimai konumunu 
algilamasi ve sentez yapabilmesiyle mumkun olacaktir. £unku 
egitilerek, kadm olsun erkek olsun bireye du$unmeyi, insan- 
la§mayi ogretmelidir.]* 

[Bugun kadm konusunda yazanlar, mucadele edenler veya 
mucadeleye gagiranlar, kadinlann ayn bir bigimde yapilanmasini 
savunuyorlar. Kadinlar ayn bir bigimde te§ekkul ediyorlar. Bunla- 
nn yaran goruluyor. 

Kadinlann hangi ozgun hak ve sorunlan nasil goziilecekl 

ikinci onemli soru "kadinin istekleri ve amaglan nasil belir- 
lenecek?" 

Bu baglamda, kadinlann toplumla cinsiyetleri nedeniyle ga- 
ti§masinin, nerelerde ve nasil oldugunun ozellikle agiklanmasi 
gerekiyor. Mesela; Avrupa ulkelerinde feminist hareketin geri- 
lemesinde, feministlerin "erkek du$mani" goruslerinin artik "hig 
ragbet" gormemesinde; bazi istek, hedef ve sorunlann tespitin- 
de, yurutulmesinde yapilan hatalann rolu unutulmamahdir.] 4 

Tarih boyunca, akhni ve Allah Teala'nin bagisladigi ustunluk- 
leri kullanmayi basardigi zaman devletlerin yikilmasi ve kurulma- 
sini saglamis olmasi bize kadinin ve kadm konusunun ne kadar 
onemli oldugunu gostermektedir. f^unku kadm igin kullanilan 
fetanet 5 isareti olarak 

"§uphesiz bu, siz kadinlann tuzagidir. §tiphesiz sizin tuzagi- 
niz gok buyuktur." 6 Buyrulmasi onun ileri seviyedeki akh kul- 



3 (NE$iRAY, §ubat 1994) 

4 (GUZEL, Birinci Baski: Haziran 1996 ), s.6-7 

Fetanet: (ara.) zihin agikligi, zihnin yaratili|tan bir §eyi gabuk ve iyi 
kavramasi. Nebilere mahsus be$ sifattan biridir. 
6 Yusuf, 28 



Havva'nin Kizlari 

lanma melekesine isarettir. Erkek icin akhn ziyadeliginden bah- 
sedilirken bu ayet bize kadinin akh kullanmadaki maharetinin 
daha fazla oldugunu gostermekte ve bu §ekilde esitlik meydana 
gelmektedir. 

[Nazariyelerinin temelini cinsel durtuler uzerine bina eden 
Sigmund Freud 

"Otuz yildir insan ruhunu arastinyorum, yine de kadmlarm 
ne istedigini anlamadim." derken bir suuralti uzmani bile kadm 
ruhunun anlasilma zorlugunu agikliyor.] 7 

Yapilmasi gerekenin ne olacagi konusunda surekli yeni co- 
zumler uretirken ustunde durmaya cahstigimiz asil konu, kadinin 
yuceltilmesi ya da asagilanmasi degil, bu hususta orta yolun nasil 
bulunabilecegidir. Bu nedenle de istikamet uzere bir sonuca 
ulasmada henuz sorunlar yasadigimiz agiktir. Fakat kadm ve 
erkek olmak uzere kardeslerimizin, ancak dini kaynaklann yol 
gosterici isiginda bulabilecegimiz bir orta yolla, istikamet kazan- 
malanna vesile olmak umidindeyiz. 

Birkag senedir bir seyler yazarken fazla bir sey yaptigimizi 
zannetmemekle beraber kendimizi sizinle paylasmak ihtiyacin- 
dan dogan yazma seruveninden de vazgegemiyoruz. ^ehov'un 
Vanya Dayi'si Serebriyakov'la ilgili olarak; 

"Bak <fimdi, tarn yirmi be§ yildir sanattan higbir §ey anla- 
maksizm sanat uzerine dersler veriyor ve yazilar yaziyor. Yirmi 
be§ yildir ba$kalarmm gergekgilik uzerine, dogalcilik uzerine, 
ba§ka benzer sagmalar uzerine fikirleriyle gevi§ getiriyor. Yirmi 
be§ yildir, akilli insanlarm zaten bildigi, ahmaklarmsa big mi big 
ilgilenmedigi §eyler uzerine dersler veriyor, yazilar yaziyor. 
Kisacasi yirmi bes yildir bosuna vakit barciyor. " 8 seklindeki 
soyledigi sozler bir gergektir. Ancak Allah Teala'nin 

"Sen ogiit verip batirlat. (Oinku batirlatmak muminlere fay- 
da verir." 9 Emri geregi bir seyleri paylasmak boynumuzun bor- 
cudur. 



7 (AVCI, Kasim 2007 ),s.28 
8 (TiMUf;iN / 2002) / s. 39 
Zariyat, 55 



13 



14 



Havva'nin Kizlan 

Irmaklann birlesmesiyle olusan nehirlerin bazen iglerine pis 
kokulu sular kanssa da akista bir temizlenme vardir ve yine ba- 
zen ayni nehre guzel kokulan muhteva eden sular da kansacak- 
tir. Akanlar vuslat denizine kavusurken elemde gekse yine ka- 
vusmak kaderidir. 

Bizde, sizde beraber kavusacagimiz ummana bir seyleri pay- 
lasarak kavusahm. Bu mutluluklann en gtizeli olacaktir. 

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; 

"Kim bir iyilige davet ederse, ona uyanlarm ecirlerinin aynisi 
ona da yazilir. Onlarm ecrinden de bir §ey eksilmez. " 10 

ihramazade 
Haa ismail Hakki ALTUNTA$ 

Haziran-2009 
Esenler/istanbul 



10 Muslim, ilm, 6 (6745); Ebu Davud, Sunne,7 (4609); TirmizT, ilm, 15 
(2674) 



"Dunya dort kulplu tekne, 
ikisinden kadin tutar, 
ikisinden erkek." 



ciRis 

insanoglunun bedenT geli§imiyle baslayan ruhi degisimi, onun 
kendisini ve cevresini tanimlamasini tetikleyerek yeni bir sureci 
baslatir. Bazi kadin-erkek bu surecte birey olarak kendini tanim- 
lamaktan ve tekrar kurmaktansa hazir buldugu mevcut varhgini 
koruma yoluna gider. Ancak hakikatini tekrar tanimlamayi tercih 15 

eden kisi ise olmak yani "kendini bilmek" yo\cu\uguna cikar. — 

"Kendini bilmek" davranisi, insanin olcusunu bilmesi ya da 
"haddini bilmesi" yani ledunnTboyuta cikmasidir. 

"Kendini bilmek" daima "kendine dikkat etmek" ile kadinin 
kadin olarak, erkegin erkek olarak ne olup, olamadigini sorgula- 
masidir. Bu sorgulamada ise ozgurlugun verileri ile genis bir 
alanda dusunerek dint ve igtimaT hayatin onermeleri arasinda 
kendi payina duseni bulmak, ozgurlugu yalniz iggudulerinde 
degil, hayatla olan iliskilerinde aramak esastir. Ashnda insanin; 
gelenek iginde kaybettiklerini bulmasina yardimci olacak, iginde 
yetistigi ve yasadigi toplumda kendi yolunu ve karsi cinsi ile ilgili 
meselelerle birlikte gergegi oldugu gibi gorup kavramasini sagla- 
yacak kendine ait bir deger bilgisi bulmasi gerekmektedir. 

insanin, "cinsiyeti" kavramiyla kendisini saran gercpegi ko- 
numlandinp, bu gergegin iginde besen butunlugunu tamamlaya- 
rak, bu anlamda gerek varhgi gerekse karsi cinsi ile olan iliskisiyle 



Turk Atasozu 



16 



Havva'nin Kizlan 

igtimai ve kulturel olarak hayati icindeki "Adem ve Havva ol- 
mak" kimligini tanimlamasi ve ya§adigi durum karmasasinda 
kendisini bulmasidir. 

[ Bir, (Leonardo da Vinci), (Mikelanj) gibilerinin resimlerin- 

de, bir de (Picasso), (Goya) ve takipcilerinin tablolanndaki mu- 
cerret kadin yuzu cizgilerine bakiniz! Eskilerin kadin portrelerine 
naksetmeye cahstiklan ahenk ve ulvTIik cizgilerine karsihk, yeni- 
ler, bu kiymetleri delik desik eden birer (Morg) arastincisi... 

Yenilerde cehre butunu darmadagin edilmis, parcalanmis ve 
ondan sonra her uzvu hakikattekinden baska turlu bir terkibe 
sokulmak istenmistir. Goz, o muazzam mana yatagi, yerinden 
oynatihp bir leke gibi sakaga surulmus, agiz carptinlmis, burun 
istikametsiz bir hedefe dondurulmus, kafa onu, arkasi ve yanlan 
olmayan bir kureye cevrilmis... Bu, kaybedilen kadini kadinda 
aramanin ve teselliyi ebedT bir kaybediste bulmanin sanatidir ve 
Viyanah Yahudi Doktor (Freud) vari bir kiyasla erkekte (seks) 
cinneti gozune en carpici misaldir. Hayatta her hamleyi insan 
ruhunda gizli sehvet ihtibaslanna 12 baglayan ve ilk olarak me- 
medeki cocugun annesine duydugu sehvet hissinden ise basla- 
yan, ulvT insan itikatlanni zedeledigi icin de nice intiharlara yol 
acan bu hain Yahudi, simdi sag olsaydi, mukaddesata vurdugu 
darbenin tam semere verdigi bir hengameye sahit olur ve bu 
defa dehsetinden kendisi intihar ederdi.] 13 

Bu nedenle arkadas cevremiz ve toplum uzerinde diyalogla- 
nmizda genellikle aile gecimsizliginin artmasi nedeniyle cok 6n- 
celeri dusundugum ve yazmayi biraktigim bu konuyu ele almak 
mecburiyetinde kaldim. Sebep olarak o kadar cok seyler onumu- 
ze geliyordu ki bilinclenmenin zayifladigi veya milletlerin yikimini 
saglamak icin aile kurumunu zayiflatmanm birinci sart oldugunu 
bilen art niyetli devletler, milletler ve cemiyetlerin birinci hedefi 
kadin olmustur. 

Konu uzerinde eski ilahiyatcilarm aciklama yaparken eski an- 
layis ile literaturu kullanmasi, yenilerin ise isi daha cok sulandir- 



12 ihtibas: (Habs. den) Tutulma, tutukluk. * Hapsolunma, hapsetme 

13 (KISAKUREK, 1976), s. 70-73 



Havva'nin Kizlari 

masi ile icinden cikilmaz bir hal alan kadin ve erkek meselesinde 
magduriyetler artmistir. Kadinin bilinclenmesini saglamak iste- 
nirken fitratina uygun olmayacak seylerin teklifi, erkeklerin ise 
daha 50k vurdumduymaz sorumluluklardan kacan bir kimlige 
burunmesi aile kurumu yikima ugrayarak, "bekdr bir hayat", 
"ayn olsak ta beraberiz", "sevgili kalahm" vb. Yine sorumluluk 
gerektirmeyen yalanci ve sonu gelmeyen hayat tarzlannin be- 
nimsendigi gorulmustur. Bu degisimler, Allah Teala'nin istegi 
olan "evlilik" icin gayretlerin son derece azalmaya baslamasini 
beraberinde getirmesi nedeniyle, boyle bir cahsma yapmak uy- 
gun goruldu. 

Kadin konusunda gizli bir tehlikenin var oldugu hatirlatmak 
isteriz. Avrupa ve bati dunyayi somurmek icin kadin uzerinden 
buyuk oyunlara girismis ve basanh olma duzeyini artirmistir. 
^unku Avrupa kadina deger vermemektedir. Atasozleri bir kultu- 
run aynasi olup toplumlann hayat felsefelerinin en kestirmeden 
anlatilmis bigimi atasozleridir. Atasozu belli bir sahsin dusunce 
yapisini degil, o toplumun ortak dusunce yapisini gosterir. Avru- 
pa'nin kadinlar hakkindaki atasozlerine bakahm. 

(Asagidaki atasozleri, Fransiz yazar Quitard'in "Proverbes sur 
lesfemmes" kitabmdan ahnmistir): 

"$eytanm yapamadigmi kadin yapar." 
"Kadin, erkegi tuzaga du§uren bir drumcektir." 
"Kadinin vucudunun ustundeki ba§, §eytan kafasidir." 
"Kansi olanm arisi var demektir; onu devamli sokar." 
"Kadin zarurtbir ba§ belasidir." 
"Kadin takvim gibidir, sadece bir yil i§e yarar. " 
"Erkek kadin igin degil, kadin erkek igin yaratilmi§tir." 
"Kadin dili kesilse bile susmaz." 
"iyi kadin kafasi olmayan kadmdir." 
"Kadin dovulur, fakat oldurulmez." 
"Horozun kar§ismda tavuk otmemelidir." 
Gizli niyetleri yukanda belirtilen sekillerde olan bir toplumda 
kadinlann kisilik kazanmalan hususunda ne kadar iyi niyetli olu- 
nabilecegi dusunulmesi gereken bir konudur. 



17 



18 



Havva'nin Kizlan 

Turk intelijansiyasinin 14 onemli simalarmdan Aytunc Altindal 
feminist harekete kimlerin destek verdigini soyle ifade eder: 

["Feminist hareketler Masonlugun etkisi altmdadir. Son 50 
yildaki feminist hareketlere baktigimizda bunlarm arasmda Hag 
ve kozmetik ureticileri oldugunu goriiyoruz. 'Kadma bir sey 
satabilmemiz igin onu sokaga ve inangsiz bir alana gekmemiz 
lazim, diyorlar'. Onun igin birgok paneller duzenliyorlar. Onde 
kadm var, arkada ise gorunmeyen bir sponsor. Ya da gok agre- 
sif 1S bir kadmi kose yazari yapiyorlar. Bu yeni degerleri sa- 
vunmasi igin. " 

Feminizm manipulasyonuyla kadm, istismar edilip samimi ve 
mukaddes aile ortamindan sokaga cekilerek ucuz isgucu temin 
edildi. Kapitalistler hep kazandi. Muhtelif sanayi kollari gelistiril- 
di. Moda ve kozmetikler dunyasi teskil edildi. Oscar Wilde, "mo- 
da dyle girkin bir seydir ki onu her 6 ay da bir degistirirler" diyor- 
du. Bunlar vasitasiyla kadin turn isvesiyle suslenerek erkegin 
bulundugu her yere girebiliyor, aynca defilelere ve yansmalara 
cikanhyor, bunlar diger kadinlann bu istikametteki tutkulanni 
kamcihyordu. Bu vesileyle erkekler, hem para kazandilar, hem 
de erkekler gibi her sahada gorev alma hakkini (!) kazanan kadmi 
her ihtiyac hissettiginde elinin altinda bulundurup zevklerini 
tatmin ettiler ve cark boyle islemeye devam ediyor.] 16 

[Bilindigi uzere 18. yuzyilda sesini duyurmaya baslayan kadm 
hareketi, ozellikle 1960'h yillardan beri kadm cinselligini de konu 
edinmis, bu alanda onemli arastirmalara imza atilarak, carpici 
sonuclara ulasilmistir. Kadinin kisiligini bulma mucadelesinin cok 
onemli bir adim oldugu gercegi ortaya cikanlmistir. Ancak kadi- 
nin, hem erkek cinsi hem de kendi cinsi tarafmdan asagi ya da 
ikincil gorulmesi sorunu devam ettikce kadm konusu sorunlu bir 
alan olmaya devam edecektir.] 7 



intelligentsia: i. aydmlar smifi, Rusya'da devrim oncesi aydmlar sin if i 
Aggressive: s. agresif, saldirgan, kavgaci, giri§ken, atilgan, saldin ile 

ilgili 

15 (AVCI, Kasim 2007 ), s.173 

17 (CETiNKAYA, 2006), s. 11-12 



Havva'nin Kizlari 

Sosyete kadinlarmin acinacak halini (Madame le Lara 
Mardirous) admda, Fransa'nin buyuk bir §aire kadini §u §ekilde 
acikhyor. 

[Kadmlarmiza soyleyiniz! Saadetlerinin kiymetini bilsinler! 
Kapah yasamaga alissmlar! Kapah yasamak, onlan dyle sikmti- 
lardan korur ki... Ah, su omzumda higkirarak aglamis kizlarm 
adedini bilseler. Kulaklanm, sevilmis kizlarm gok feci ve kalpleri 
yakan sikayetleri He dolu. Evet, isiklar ve gigeklerle dolu bir 
baloya girebilmek, gok tath gibi gorunur. Fakat sevdigi kocasi 
He oraya gelen kadmm kalbini kemiren kiskanghgi, ne gok elem 
verici bir yilandir? Bunu dusunebilir misiniz? Balo, tiyatro, bu- 
tton bulusma yerleri, hanimma bagh olan bir erkek, yahut koca- 
smi seven bir kadm igin (Seint officef'in bir azab hticresi, bir 
Cehennemdir. Bunlari hammlarmiza, hemsirelerinize iyice anla- 
tmiz! ] 18 

Batih kadinlann acinacak hallerini anlatan yine ayni §air, Mus- 
luman kadinlara bakiniz nasil sesleniyor: 

"iginde bulundugunuz nimetin kiymetini biliniz! Burada ka- 
dma hiirriyet adi altmda yapilan iskenceleri bilemezsiniz siz. 
Ah, su omzumda higkirarak aglamis kizlarm adedini bir bilse- 
niz... Kulaklanm, kizlarm gok feci, kalpleri yakan baginslan He 
dolu... Evet, isiklar ve gigeklerle dolu bir baloya girebilmek, gok 
tath gibi gorunur. Kadinlara verilen bir hak gibi sunulur. Aslm- 
da buralar, kadinlann somuruldugu, erkeklere sunuldugu, seh- 
vetlerin tatmin edildigi yerler... Turk erkeklerine sesleniyorum: 
Kadmlarmiza, kizlarmiza bunlari anlatm! Sakm bu yapilanlarm 
kadinlara iyilik olarak yapildigmi zannetmesinler! Bunlarm 
sadece ve sadece kadini istismar igin yapildigmi bilsinler, sakm 
bunlara ozenmesinler!" 

Ancak; [....butun Turk §iirinde adi dudaktan dudaga dola§an 
tek kadin yok. Neden? Cemiyette olmadigi igin. Turk kadini ka- 
fes arkasindan sokak ortasina firlatildi. Avrupa kadini gibi sa- 
londan gecmedi. Eskiden yalniz di§iydi. Olgunla§masina vakit 



18 Cenab § 

etmi§tir 



ihabuddin (Evrak-i eyyam) admdaki mecmu'asmda terciime 



19 



20 



Havva'nin Kizlan 

birakmadan hayat arabasina ko§tuk. Ondan nefes nefesedir. 
Bati'da kadin Ronesans'tan beri erkegin yam basmda duyan, 
dusunen, dusunduren bir arkadas. Eski Yunan ve Roma'da da 
oyleydi. Yalniz o caglarda birkac cilde bolunmustu kadin. 

Perikles asm Aspasya'nin 19 asndir. On yedinci yuzyil, on seki- 
zinci yuzyil, hatta on dokuzuncu yuzyil kadinlann eseri. Bati'da 
sanayi inkilabi kadini fabrikanin carklanndan biri yapti. Hangi 
kadini? Buyuk §ehirlerin kenar mahalle kadinini. Otekiler siir 
yazdilar, roman yazdilar, okudular ve dusunduler. Yalniz o kadar 
mi? Sevdiler ve sevildiler. Aski yarattilar. Bati'da kadinin is haya- 
tina atilmasi dun denecek kadar yeni. Gina Lombroso italya'nin 
ilk kadin doktoru. 

Yunan ve Roma'da kadin birkac ciltti. Birinci cilt hayli sikiciydi. 
Kolelere emir veren, doguran bir robot. Sadece vazifeleri vardi 
bu kadinin. Ve hep ayni fotografin cogaltilmis nushalanydi. Tari- 
hi yoktu, macerasi yoktu. ikinci cilt kadin oldurdu. Avrupa tek 
cilde sigdirmak istedi kadini. Ve sigdirdi. Kadin hem anne olabil- 
di, hem sevgili: Havva ile Messallina'yi 20 birlestirmek. Sonra tek- 
rar ciltlere bolundu kadin. On cilt, yirmi cilt ve yine noksan. 

Bizde kadin hala esir pazarlannda satilan disinin butijn ruh 
komplekslerini yasamaktadir. Hicbir zaman kendisi degildir. 
Erkegi e§ya sanir, erkegi de, kendini de. "La Dame Aux 
Camelias" 21 , "Manon Lescaut"... Yok, boyle kadin. Dun, erkek- 
ten iltifat dilenen bir cariyeydi kadin. Teninde hala esir bezirgan- 
lannin kamci izleri. Artik ustalasti, bedbaht etmesini biliyor. Ka- 
dinlanmiz Avrupahlasirken Avrupa kadini kadmhktan kopmakta- 



19 Aspasya: (M.6: V.yy.) guzelligi ve zekasiyla tin kazanmis Milasli bir 
kadin. Zamanimn en kulturlu kadmlanndan biri, Perikles'in e§i. 

Valeria Messalin; Messallina olarak da bilinir, (d. 17/20 civari - 
6.48) imparator Claudius'un ugiincu kansi ve imparatorige olan Antik 
Roma'h kadin. Giiclii ve etkileyici bir kadin olarak pasakli olmasiyla 
unludiir ve kocasma kar§i yapilan bir komploya dahil oldugu anla§ilmca 
idam edilmi§tir. 

21 Alexandre dumas'in muhtejem yapiti. Bir hayat kadinmin trajik 
yajami ustiine i§lenmi5 yegane eser. Tiirkgesi; kamelyah ka- 
din demektir. 



Havva'nin Kizlari 

dir. Yani ornek olarak aldigi kadin o sanat ve medeniyeti yaratan 
buyuk ve ilahi kadin degildir artik. 

insanlan oldugu gibi kabul etmek. O zaman magaradan gik- 
mazdik. Ne peygamberler gelirdi, ne kahramanlar. insan yalniz 
tabiati degil, insani da degistirdigi igindir ki bir tarihi var. Oldugu 
gibi, yani nasil? Her insanda en az bir duzine insan var. Uyuyan 
ve uyandinlmak istenen bir duzine insan. Bunlann hangisi biziz? 
§artlar o bir duzine insandan birkagini davet ediyor sahneye. 
Onlan goruyoruz. Asil insan rampin isiklan altinda boy goster- 
meyendir. insanlan oldugu gibi kabul etmek. Yani tiyatrodaki 
aktoru benimsemek. Garip bir davranis.] 22 

[ Kilisede 800 piskopos bir araya gelerek: "Bizim faizi kal- 

dirmamiz mumkun degil. Ama borg silmeye gidelim." Dikkat 
edin! Zengin Protestan ulkeler, "Afrika'daki yoksul ulkelerin 
borglarmi silerse islamiyet'e yonelisi durdururuz. Borcundan kur- 
tulan ulkeler yeniden bize katilirlar," seklinde karar aldilar. 
Onumuzdeki donemde Protestan kiliselerinin girisimiyle birtakim 
ulkeler, "Biz borg silelim. isa'nm 2000. yilmi kutluyoruz. Bakm 
biz ne kadar uyganz. Biz ne kadar insan liktan yanayiz" deyip 
Muslumanlann gozunu boyamak igin, "borg siliyoruz" diye bir 
kampanya baslatacaklar. Bugunden soyluyorum. Bunu yemeyin. 
Bu karar Lambert'de ahndi. Borg silme diye bir sey zaten olmaz 
da, erteleme olur, baska kihfa sokarlar, o sekilde devam eder. 
Ama adi "borg sildim" olacak. 

Son hususa gelince, son husus su: Bu on yilhk eylem plani 
iginde en buyuk butgeyi misyonerlik faaliyetlerine ayirdilar. Yani, 
bundan sonraki onumuzdeki on yil igerisinde Protestan kiliseleri 
topluca en buyuk parayi misyonerlik faaliyetleri igin harcayacak- 
lar. Birinci dereceden "kapsama aiani" na giren ulke Turkiye ve 
Turki Cumhuriyetler. Bir husus daha var. 

Dediler ki: "Homoseksuel kadin ve erkekler bizim igin kullani- 
lacak." T ekrar ediyorum, Lambert Konferansi kararlannin sonun- 
cusu su: 

Cinsel sapikhk iginde olan kadin ve erkekleri biz di$lamaya- 



21 



22 (MERig, Journal, cilt 1 Mart 1995), s.336-337 



22 



Havva'nin Kizlan 

lim. Tarn tersine bunlari icimize alahm. Anglikanlastirma kam- 
panyamizda kullanahm. Nasil kullanahm? insan haklari, diye- 
lim. Cinsel sapikhk da insan hakkidir, diyelim. Bunlari lanse 
edelim. Basinda, yaymda, televizyonda one cikartahm. Surekli 
imai olarak bu tipler bir memleketin en Cist degerleri neyse 
onlari temsil eder hale gelsin." 

Dikkat edersenizTurkiye'de, ozellikle son bes-alti yildir, bu tip 
insanlara taninan muthis bir prim vardir. §arkici mi? Maalesef 
oyle olacak. Dergiler, gazeteler, goruyorsunuz ne halde. 

Bu da Lambert Konferansi kararlannin icinde yer aldi. Yani 
ozgurluk adi altinda cinsel sapikhklarla Anglikanizm'i yayginlas- 
tirmak bu kararlar icinde yer aldi 

Hiristiyan aleminde iki tane onemli kilise kavrami var. Bir 

tanesi bildigimiz kiliseler, ikincisi "Invisible Church" dedigimiz 
"goze gozukmeyen kilise"dir. Yani somut ve mevcut bir dunya 
olarak gormediginiz bir kilise var. Nedir bu? Protestanlar tarafin- 
dan kurulmus olan bu kilise der ki: 

"... . sahislarm Muslumanhk'tan Hiristiyanhga gecmesi ge- 
rekmez. Olduklan verde. olduklan gibi kalsmlar. Ama bizim 
istedigimiz gibi diisunsunler. Yani Musluman, Musluman gibi 
dusiinemesin. Hiristiyan gibi dusunsiin. Musluman gibi yasadi- 
gma inansin."! 23 

Kadin konusunda yukanda yapilan yorumlan ve diger yazilan- 
lan goz onune aldigimizda durumun varhgi asikar gorulmekte 
olup tekrar dikkatin bu konu uzerine cekilmesinin gerekliligi soz 
konusudur. 



23 (MUTERCiMLER, 7. Basim: Ocak 2006), Bolum "Lambert Konferansi" 
Kaynak: Komplo Teorileri Dergisi, Temmuz-Agustos 2002/07 sayih 
niishasindan Aytung Altmdal ile yapilan roportajdan gelistirilmistir. 



KADIN VE ERKEK 



Kadin ni^in sevdirildi? 

Hayatinin bir cephesini aydinlatmasi, hem de kadin anlayisi 
ve cemiyet bunyesi iginde Ken'an RifaT kaddese'llahu sirrahu'l- 
azizin kadina verdigi degeri gostermesi agisindan asagidaki ornek 
50k onemlidir. 

[En geng yaslanndan beri kadinlar ve kadmhk hakkinda; onlan 
kugulten, onlarda noksanhk gormeye mutemayil herhangi bir 
fikre verdigi cevabi hemen hemen hig degismiyordu: "Dokun- 
maym benim kadmlanma, beni bir kadin dunyaya getirdi, ben 
onlara soz soyletmem." 

Ken'an RifaT kaddese'llahu sirrahu'l-aziz, Semiha Cemal u ile 
1942 senesinde onunden gegerken ugradiklan Andifonia Kilise- 
si'nde kendisine, mukaddes hucreyle ilgili; "Kadinlar gunahkar 
olduklan igin bu hucreye giremezler" seklinde izahta bulunul- 
masi uzerine bu hadiseyi bir platform yaparak kendisinin ve is- 
lamiyet'in kadin meselesini ele ahs tarzini soyle dikte etmisti: 

"Asirlar boyunca kadin igin neler soylendi, neler yazildi, ne 
kanli maceralara giri§ildi. Onun adi kah hudutsuz ihtiraslara 
vasita edildi, kah faziletin eline bir bayrak olarak verildi. Fakat 
islamiyet kadar higbir zihniyet, higbir felsefe ona baha bigemedi, 
hakiki mevkiini veremedi. 

Zaman ve menfaatler islamiyet'in kadin telakkisini ne kadar 
tahrif ederse etsin, onun bu husustaki goru§u inkar kabul etmez. 
Zira en buyuk delili Kur'an-i Kerim'dedir. Orada hitaplar "murni- 
nin ve muminat, salihtn ve salibat" diye tefriksiz yapilmi§ ve 
mumine ve saliha kadinlar mumin ve salih erkeklerden ayrilma- 
mi§tir. islamiyet'in ilk zamanlarmda kadin ictima? hayatm her 
safhasmda erkekle beraber yer almakta, hatta gazalara bile 
fiilen istirak etmekte idi. "Dunyamzdan bana ii$ sey sevdirildi. 
Kadin, giizel koku ve namaz gozumun nuru kilmdi" 25 



SemTha Cemal, Ken'an RifaT'nin halifelerinden Cemal Bey'in ve en 
yakin muritlerinden Nazli Hamm'in kti^uk kizlan ve o zamanki Kiz Mual- 
lim Mektebi'nin ruhiyat hocasidir. 

Sunen-i NesaT, Kitab u a§ratu'n-nisa, Bab: 1 ; Ahmet b. Hanbel, el- 
Musned, 2, 3, 128, 199, 285, Istanbul 1982 



25 



26 



Havva'nin Kizlan 

diyerek sevdigi seylerin basmda kadmi sayan Rasulullah 
sallallahu aleyhi ve sellem, onun ictima? hayattaki yerini "kadin 
erkegin yansidir" diye sarahaten ve kati olarak, tayin etmistir. 

Acaba isldmiyet'in kadma verdigi bu deger nereden geliyor? 
isldmiyet Hakk'm yaratici kuvvetini tasimasi ve haydti iddmede 
oynadigi rol bakimmdan kadma, has bir deger vermistir. Bu de- 
gen Hazret-i Mevldnd kaddese'lldhu sirrahu'l-aziz sdyle ifdde 
etmistir: 

Pertev-i Hakkest an masuk nt 

HaUkest an guyya mahluk nt 

Onun, kadmi "mahluk degildir, sanki Halik'tir" diye kabul 
edisi, haydtm ve dlemlerin manasi olan yaratici kudreti bizzat 
sahsmda temsil etmesinden dolayidir. 

Goruluyor ki Isldmiyet, kadmi, ictima? hayatta bir sus, bir luks 
metdi olarak degil de is ve hayat arkadasi diye nazari itibara 
aldigi gibi, cinsiyeti bakimmdan da sadece bir zevk dleti olarak 
gormuyor, onda Hakk'm yaratici kudretinin bir numunesini mu- 
sahede ediyor. Yine Hazret-i Mevldnd kaddese'lldhu sirrahu'l-aziz 

Guyya Hakk taft ez perde? rakik 26 diyor. 

Esasen Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin, "Bana dun- 
yanizdan kadinlar sevdirildi" sozu de boyle bir felsefenin mah- 
suludur. Bu sozu MuhiddTn ibn'ul Arab! §6yle izah ediyor: 
"Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem kadma muhabbet ede- 
rek onlarm vucud aynasmda Hakk'i kemali He musahede etmis- 
tir." Zira ibn'ul-Fdriz'm de dedigi gibi: 

"Her guzelin husnu, Allah'm cemalinden miisteardir." $u 
halde erkegin kadma muhabbeti bir bakima Allah Tedld'nm 
cemdline vuslati talepten ibarettir. Fakat suphesiz ki boyle bir 
dusunce muayyen bir seviyenin ve manevf terbiyenin mahsulu- 
dur. 

Kadmi sadece cinsfzevk ve sehvetlerin bir tatmin dleti say ma k 
bu yuzden de gunahli gdrmek basit ve iptida? bir zihniyetin eseri 
oldugu gibi, mahbub-i haktktnin aslma, hakikatine varmak icin 
bir vasita, bir kdpru bilmek ve ona gore hurmet etmek olgun bir 



"Sanki bir ince perdeden Hakk tecelli etmi§tir." 



Havva'nin Kizlari 

gorusun ifadesidir ki bu da islamiyet'te kemalini bulmustur."] 27 

[ibnu'l-ArabT kaddese'llahu sirrahu'l-aziz yukanda gecen 
"sevdirilme" hadisi igin su sekilde aciklama yapar: 

"Hz. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem once kadim zik- 
retti, namazi ise sona birakti. Bunun sebebi, kadmm aynmin 28 
zuhurunun ash itibariyle erkegin bir ciiz'ii olmasmdandir. insa- 
nm kendini bilmesi, Rabbini bilmesinden oncedir. Rabbini bil- 
mesi ise kendini bilmesinin neticesidir... Alemdeki her bir parca, 
kendi ash olan Rabbine delildir. Bunu iyi anla!". 29 

ibnu'l-ArabT'ye gore erkek ile kadin arasindaki iliski, asil ile 
fer' 30 arasindaki bir iliskidir. KasanT'nin belirtmis oldugu gibi nefs 
ruhun bir cuz'u olduguna gore nefsin sureti olan kadin da ruhun 
sureti olan erkegin bir cuz'tidur. 31 

"Her ciiz, aslinin bir deltlidir" prensibi cpergevesinde dusun- 
dugumuzde kadin erkegin delTIi olmaktadir. Oyleyse kadmdan 
ibaret olan cuz'u bilmek, kul (butun) olan erkegi bilmekten daha 
oncedir, ya da erkegin bilinmesi kadinin bilinmesinin neticesidir. 
iste tam bu noktada ibnu'l-ArabT, Allah-alem iliskisini, erkek- 
kadin iliskisine benzetir. Buna gore Allah Teala asil, alem ise cuz- 
dur. §u halde Allah Teala'nin bilinmesi, alemin bilinmesinden 
sonra gelir ve alemin bilinmesinin neticesidir. Nitekim ibnu'l- 
ArabT, "Kendini bilen Rabbini biiir" hadisiyle bu hususa isaret 
edildigi gorusundedir. 

CamT'nin de belirttigi gibi 32 hadiste kadinin namazdan once 
zikredilmesinin nedeni de budur. Zira kadin, alemi ya da insanin 
kendisini bilmesini; namaz da Allah Teala'nin bilinmesini sembo- 
lize eder. Oyleyse Hz. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem kadi- 
ni namazdan once zikretmekle cuzun (alemin) bilgisinin, ashn 
(Allah Teala'nin) bilgisinden onceligine isaret etmis olmaktadir. 



27 (AYVERDi, 2003), s. 236-238 

Ayn: Goz. * Pmar, kaynak. f^ejme. * Tipkisi, ta kendisi. * Zat. * E§ya- 
nin hakikati. * Kavmin §ereflisi. Nazardegme. Her5eyin en iyisi. 
29 ibnii'l-Arab!, MuhyiddTn, Fususu'l-Hikem, tank.: AfTfT, 1980. s. 215 

Fer: bir aslm neticesi, uzantisi. 

31 



27 



32 



Ka§anT, §erh aid Fususi'l-hikem, Kahire 1987, s. 327. 
CamT, $erh aid Fususi'l-hikem, Beyrut 2003, s. 510. 



28 



Havva'nin Kizlan 

6te yandan ibnu'l-ArabT, hadiste zikredilen "bana sevdirildi" 
ifadesinden hareketle kadinla Allah Teala'nin bilinmesi arasinda 
epistemolojik 33 bir iliski kurar: 

"Erkek Allah Teala'yi kadmda musdhede ettiginde, onun bu 
musdhedesi munfailde 34 olur. Fakat kadinin kendisinden zuhur 
etmesi agismdan Allah Teala'yi kendi nefsinde musdhede ederse, 
onun bu musdhedesi, fdilde 35 olur. Eger erkek, kendisinden 
zuhura gelmis olan seyin suretini hatirma getirmeksizin Allah 
Teala'yi kendi nefsinde musdhede ederse, onun bu musdhedesi, 
vasitasiz Allah Tedld'dan munfailde gergeklesir. Erkeqin Allah 
Teala'yi kadmda musdhedesi, tarn ve mukemmeldir. Zira Allah 
Teala'yi hem fail, hem de munfail olmasi cihetinden musdhede 
etmistir. Hdlbuki Allah Teala'yi kendi nefsinde musdhedesi, yal- 
nizca munfail olmasi bakimmdandir. Bu sebeple Allah Teala'nin 
kadmlarda musdhedesi tarn olduqu ipn Hz. RasGlullah sallalldhu 
aleyhi ve sellem kadinlan sevdi" . 36 

ibnu'l-ArabT'nin burada anlatmak istedigi §udur: her konuda 
oldugu gibi Allah Teala'nin faillik ve munfaillik olmak uzere iki 
boyutundan bahsetmek gerekir. Onun, birinci yonu erkekte, 
ikinci yonu ise kadmda tecellT etmi§tir. Allah Teala, kesinlikle 
suretten bagimsiz bir §ekilde mu§ahede edilemeyecegine ve 
erkek ve kadin olmak uzere iki sureti olduguna gore O, ancak bu 
iki suretten birisinde musahede 37 edilebilir. ibnu'l-ArabT, Allah 
Teala'nin bu iki suretteki musahedisini ijf kisma ayinr: 

Birincisi, Allah Teala'nin kadmda musahede edilmesi. Kadin, 
erkekten meydana geldigi igin erkege oranda munfaildir ve bu 
nedenle de bu, Allah Teala'nin munfail boyutunun 
musahedesidir. 

ikincisi, kadinin kendisinden zuhur etmesi bakimmdan kendi 



Epistemology:(i.), (fels.) epistemoloji, bilgi kurami, bilginin esas ve 
simrlanndan bahseden bilim dali. 

Munfail (E): Infial eden. Te'sir ile harekete gegen. 

Fail: i§i yapan. Fiili isjeyen. 
36 ibnu'l-ArabT, MuhyiddTn, Fususu'l-hikem, tahk.: AfTfT, Beyrut 1980. s. 
217. 

Mii$ahede: gorme, seyretme, §ahit olma. 



Havva'nin Kizlan 

nefsinde Allah Teala'yi musahedesi ki, bu Allah Teala'nin fail 
boyutunun musahedesidir. 

Ufuncusu ise, erkegin kadinin suretini hatinna getirmeksizin 
Allah Teala'yi kendi nefsinde musahedesidir. Burada erkek 
Hakk'a oranla munfail durumda oldugu igin Allah Teala'yi munfa- 
il boyutuyla musahede etmektedir. 

ibnu'l- ArabT'ye gore Allah Teala'yi kadinda musahede etmek 
tam ve mukemmel bir musahededir. Zira burada Allah Teala, 
hem fail boyutuyla, hem de munfail boyutuyla musahede edil- 
mektedir. Nitekim yukanda siralanan birinci tur musahedede, 
Allah Teala kadinda musahede edildigi icin munfail boyutunun; 
ikinci tur musahedede ise, kadinin sureti hazir olmakla birlikte 
erkek kendi nefsinde Allah Teala'yi musahede ettigi igin fail bo- 
yutunu musahede etmektedir. 

Bu musahede gesitleri ile incelememize konu olan hadis ara- 
sinda ne tiir bir baglanti olabilir? iste tam bu noktada ibnu'l- 
ArabT, "Bu sebeple Allah Teala'nin kadmlarda mii§ahedesi tam 
oldugu igin Hz. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem kadmlan 
sevdi" diyerek hadisle baglanti kurmaktadir. §u halde Hz. 
Rasulullah sallallahu aleyhi ve selleme kadinlann sevdirilmesi, 
gerek ontolojik 38 agidan, gerekse epistemolojik agidan buyuk 
onem tasiyan bir durumdur.] 39 

Kadin erkegin dunyada gorecegi Allah Teala'nin en buyuk ni- 
metidir. Hz. Omer radiyallahu anhin "Saliha kadin dunyahk sa- 
yilmaz; gunku saliha kadin kisiyi ahirete yonlendirir." Sozu bu 
konuda <pok onemlidir. 40 



Ontology:i.) yaratiklar bilgisi, yaratili§ ilmi, ontoloji; gergegin asil 
kendisini ve niteligini inceleyen konu. ontologic(al) (s.) yaratiklar bilgi- 
sine ait, ontolojik. ontologist (i.) yaratiklar bilgisi alimi, ontolojist. 
39 (KARTAL, [2008]) 
40 MEKKI, Ebu Talib, Kutu'l-Kulub, Beyrut ts. II, 244. 



29 



30 



Havva'nin Kizlan 

Kadinin yaratili§i 

[Allah Teala, Kur'an-i Kerim'de mahlukati gift yarattigini be- 
lirtmekte olup bu baglamda ayetlerde Hz. Adem aleyhisselam'in 
sonrasinda ona es olmak uzere yaratilan birisinden de bahset- 
mektedir: 

"Kaynasmamz igin size kendi (cinsi)nizden esler yaratip ara- 
nizda sevgi ve merhamet peyda etmesi de O'nun (varligmm) 
delillerindendir" 41 

Kaynaklarda, bu kisinin Hz. Havva oldugu ve onun Hz. 
Adem'in kaburga kemiginden yaratildigi rivayet edilir. Buradan 
Hz. Havva'nin farkh bir sekilde-canhnin bedeninden yaratildigi 
anlasilmaktadir. 

Baska bir ifadeyle Adem aleyhisselami topraktan yaratmaya 
kadir olan Allah Teala, Havva'yi topraktan yaratmayarak her 
turlu yaratih§ gucune sahip oldugunu gostermi§tir. 

RazT (hyt. 606/1209), Hz. Adem aleyhisselam ve Hz. Havva'nin 
yaratih§iyla ilgili "Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan da yanm- 
da hazir bulunsun diye esini yaratan O'dur." 42 An lamina gelen 
ayetin yorumunu yaparken §u hususa dikkat <pekmi§tir: 

insani bir tek kemikten yaratabilen Allah Teala'nin, onu ilkin 
yaratmayla da yaratabilecegini vurgulami§tir. Bu ayetteki (min)- 
edatiyla ise Hz. Adem aleyhisselamin kendi turunden ona e§ 
olarak birisinin yaratildigi kastedilmi§tir. Soz konusu ayetin tefsi- 
riyle ilgili MaturTdT (hyt. 333/944), turn erkeklerin Hz. Adem 
aleyhisselamdan ve turn kadinlarm da Hz. Havva'dan yaratildi- 
gma dikkat ?ekerek kendi donemine kadar iddia edilenlerden 
farkh bir yorum yapmi§tir. 43 

MatundT'ye gore kadinlarm yaratih§i ejlerine izafe edildiginde 
ise kadinlarm erkeklerden yaratilmis olmasi soz konusudur. 44 



41 Rum, 21 

42 A'raf , 189; Nisa, 1; el-En'am,98; Zumer, 6 

Havas Kitaplannda rukye tariflerinde bu ifadeyi destekleyen cumleler 
bulunur. "...Bern Adem ve Benati Havva.." (Ademin ogullan ve Hav- 
va'nin Kizlan..." olararak gegen bu ifadeler kadm ve erkek yaratilisjnda- 
ki bir lediinnt bir farkhhgi gostermektedir. 

MaturTdT, Te'vilatu ehli's-siinne, II, 317 



Havva'nin Kizlari 

Yine ayni mealde olan Rum suresinin 21. ayetinin tefsirin yapar- 
ken MaturidT (hyt. 333/944), Hz. Havva'nin yaratihsiyla ilgili 
rivayetlerden ote buradaki "enfiisikum" kelimesi uzerinde dura- 
rak insan igin baska bir canhdan degil de ayni cins veya turden 
bir es ve varhk yaratilmasina isaret edildigini belirtmistir. 45 Bu 
ayetin oncesinde insanin topraktan yaratihsi, sonrasinda ise 
goklerin ve yerin yaratihsinin Allah Teala'nin varhginin delillerin- 
den olusu ifade edilmistir. Bu anlamda Hz. Adem'in yaratihsinin 
yam sira Hz. Havva'nin yaratihsinin da Allah Teala'nin delillerin- 
den oludugunu ifade eden Kur'an-i Kerim, insanin insandan ya- 
ratilmasi hadisesini ahiretin imkani baglaminda ele almistir.] 46 

Havva'nin, Adem aleyhisselamdan yaratildigini kabul edersek, 
yani Kur'an-i Kerim'de 47 "ondan da e$ini yaratti" ifadesiyle ilk 
dogurganin erkek oldugu manasi gikar ki, bu beseriyette erkege 
verilmemis bir ozelliktir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve selleme 
atfedilen hadisi seriflerde de ege kemiginden yaratildi ibaresi 
israili haberdir. £unku bu konu Allah Teala tarafindan gizli tu- 
tulmustur. Kadin bahsedilen ayetin isareti ve "sizi bir tek nefis- 
ten yaratti, e$ini de ondan yapti..." 48 ile Adem aleyhisselamin 
nefsinin karsi kopyasini yaratti demek daha uygun olacaktir. 
^unku ayetin devaminda 

"..gonlii buna ismsm. Onun igin e$ine yaklagmca o hafif bir 
yiikle hamile kaldi, bir miiddet boyle gegti, derken yiikii agir- 
la§ti. O vakit ikisi birden kendilerini yeti§tiren Allah'a §6yle dua 
ettiler: 'Bize salih yara$ikli 49 bir gocuk ihsan edersen, yemin 
ederiz ki, kesinlikle §iikreden kullarmdan oluruz!' .." 50 
denmesi, bize Adem aleyhisselamin yalnizhk psikozuna 51 dustu- 
gunu, ureme bilgisine haiz olup bunun da kendi iginden (nefsin- 
den) olacaginin bilgisine sahip oldugunu anlatiyor 



45 MaturidT, a.g.e., IV, 40; Elmalih, Hak din Kur'an dili, IV, 167 vd. 
45 (ABUZAROVA, 2007), s. 65-66 
47 Nisa, 1 
48 A'raf, 189 

Yara§ik: isim; Yarajma, uyma, uygunluk. Atasozii, yara§ik almak 
50 A'raf, 189 

Psikoz, ruhsal denge bozuklugu 



31 



32 



Havva'nin Kizlan 

Bu nedenle kadin topraktan degilde nefs, nefes ve hava cin- 
sinden yaratildigi icin Havva (canh sey; yasayan; hayat) adi ve- 
rilmesi de yine buna isaret etmektedir. 

Hadislerde (Ege kemiginden yaratilmasi) olarak bahsedilme- 
si belki akcigerlerin nefes ile olan irtibati nedeniyledir. Bu bag- 
lamda kadin asIT olarak topraktan yaratilmayip tebdil olmus top- 
rak olan Adem aleyhisselamin nefsinden-nefesinden yaratilmis- 
tir. 

[Zira insanin nefesi, metafizik ilahT duzeyde nefesu'r-Rahman 
seklinde isimlendirilen mananin bir suretinden ibarettir.] 52 

Adem aleyhisselamin yaratihsinda meleklerin tesviyesi 53 bu- 
lunurken Havva validemizi Allah Teala Adem aleyhisselamin 
nefesinden (kaburga kemigi denilmesi) yarattigindan, kadin ya- 
ratihs yonunden erkekten daha ustun ve latiftir. 

Onun igin beser neslinin devaminda yeni bir canh icin uygun- 
luk gosterme ozelligine sahip olmustur. Eger bu hal olmamis 
olsaydi erkek kadina karsi meyl etmekte zorlabilirdi. Hz. Mevlana 
Celaleddin RumT kaddese'llahu sirrahu'l azTz buyurdu ki; 

"Sen bizim e$imizsin; i$lerin ba§anlmasi igin e§ler'm aym 
huyda olmalan lazimdir. E$lerin birbirine benzemesi lazim. 
Ayakkabi ve mestin giftlerine bir bak! Ayakkabmm bir teki 
ayaga biraz dar gelirse ikisi de i§ine yaramaz. Kapi kanadmm 
biri kiigiik, digeri biiyiik olur mu? Ormandaki aslana kurdun gift 
oldugunu big gordun mu? 54 

Sufi dedi; 'Biz fakir, zavalli ve du§kuniiz; hatunun ailesi mat 
sahibi ve ha§metli. Evlenmelerinde bu denklik nasil olur? Bir 
kapi kanadi tahtadan, bir kapi kanadi fildi$inden. Nikahta her 
iki giftirt dertk olmasi gerekir. Yoksa darlik olur, rahathk kal- 
maz. 

Aliyyu'l-Havvas kuddise sirruhu'l-azTz de bu konu hakkinda 



"(CAKMAKUOGLU, 2005), s. 185 

Tesviye: Seviyelendirme. Duzleme. Beraber etme. iki §eyi musavi 
etme. * Bir neticeye baglama 

54 Mevlana, Mesnevi, II, Beyit:2308-2311 

55 Mevlana, MesnevT, IV, Beyit: 190-195. 



Havva'nin Kizlari 

buyurdular ki; 

"Kan ve kocanm ahlakmi inceleyince kadmmm ahlak ve 
davranisi erkeginki gibidir. (Oinku kadm ondan yaratilmistir. Bir 
kimse kendi huyundan habersiz ise, kendi esinin huy ve ahlaki- 
na bakmahdir. O zaman kendi huy ve ahlakmi aynada gormus 
gibi, kendisine gbz kirpip baktigmi goriir." 

Kur'an-i Kerim'de kadm igin ogretilmesi tavsiye edilen sure 
Nur olarak geger. "Nur" un meleklerin yaratihs mayasi olmasi 
kadina verilen degerin isaretidir. Bu nedenle kadm ve erkegin 
etkilesimi ve muhabbetleri artti. [Kadina baglanan ve aci geken- 
lerin, sevgi ve izdivacin kelepgeleri bileklerinin etlerine gomulen- 
lerin, kadina sanlarak ellerindeki avuglanndakini yitirenlerin, o 
guzelim isimlerini, san ve sohretlerini, saghklanni, yasanmaya 
deger canim hayatlanni, Allah Teala'da, 6z-ben'de varolmayi 
elden gikaranlann da kendilerine gore olacaktir cevaplan. Bu 
kisiler soyle haykiracaklardir: 

Kadm, yiicelerden gekip aldi bizi!] 56 

ilahi makamdan inmesine neden olan kadina karsi, genellikle 
cahil kesimdeki erkeklerde bilingalti duygulannda sertlesme 
meydana gelir. Bunun sebebi erkegin tekrar o ulvT makama 51- 
kamama korkusudur. Hz. Mevlana kaddese'llahu sirrahu'l azTz 
buyurdu ki; 

[Gorunu§te su nasil ate§ten ustunse, sen de kadmdan ustun- 
sun; fakat hakikatte ona maglupsun, sen onu istemektesin. 

Boyle bir hassa ancak ademoglundadir. £unku insanda mu- 
habbet vardir. Hayvanm muhabbeti azdir ve bu da onun nakis 
olmasmdan ileri gelmistir. 

Kadmlar, akilli kisiye galebe ederler, fakat cahil kisi onlara ga- 
lip olur. 

RasGlullah sallallahu aleyhi ve sellem dedi ki: 

"Kadmlar; akilli kisilere ehli dil olanlara fazlasiyla galip olur- 
lar. Fakat cahiller, kadina galebe ederler. (Oinku onlar sert ve 
kaba muameleli olurlar."] 57 



33 



55 (GRABER, etal., 1998), s. 9 
57 Mesnevi, 2430-2435 



34 



Havva'nin Kizlan 

Fakat ilim ehlinin kadma karsi saygisi o kadar fazla dm ki, on- 
da buldugu her §eyi ilahT makamdan payina dusebilecek butun 
sermaye-i hayati olarak gorur. Dunya yerilirken Rasulullah 
sallallahu aleyhi ve sellemin "Bana kadin sevdirildi" demesi bu 
nedenle olsa gerektir. Boylelikle diger ehl-i kitap dahil olmak 
uzere butun dinlerdeki kadma dusmanhk anlayisi giderilmi§tir. 
Gunumuzde kadma davramsinda dusmanhk olan, dindar bir kim- 
se bile olsa cahil bir kesimi temsil ettigi anlasilmahdir. 

Yine Buyuklerden duydugumuz bir sozde "Bir kadimn gonlu- 
rte girmek, gokten melek indirmektir" denilmektedir. Bu sozu 
agklamak gerekirse Havva melek ile Adem aleyhisselam arasin- 
daki gegis noktasidir. Daha sonra gelen insanlar tarafindan me- 
leklerin kadin olarak tasvir edilmesi kadimn meleklere musabih 
olmasindan kaynaklaniyor olabilir. Kur'an-i Kerim'de 

"Ahirete inanmayanlar, meleklere di$ilerin adlarmi takiyor- 
lar." 58 

"Rabbiniz ogullan size ayirdi da, kendisi igin kiz olarak me- 
lekleri mi edindi?" s9 

"Putperestlere de ki: Kizlar Rabbi nin de erkekler onlarm mi? 
Yoksa biz melekleri onlarm gozii onunde kiz olarak mi yarat- 
tik?" 60 

Bu ayetler ile anlatilmak istenen, kisilerde olusan bu imanin 
yanhs oldugudur. Ama tefsirlerde bu inancin gikis noktasi hak- 
kinda boyle bir yoruma rastlamak mumkun degildir. Bunun se- 
bebi tefsir ulemasinin erkek kesimden gelmis olmasidir. Bir dige- 
ri de Havva'nin yaratihsinin kapahhgini hala devam ettirmesidir. 
Havva'nin insan oldugu hususunda butun alimlerin hemfikir 
olmalanna ragmen yaratihsi konusunda tarn bir agiklama yapi- 
lamamaktadir. Hadisi seriflerde gegen "ege" kemiginden kaste- 
dilenin ne oldugu hususunun Tevrat ve incil'deki ele ahnis bigim- 
leri dusunulmeden tekrar ele ahnmasi gerekmektedir. 

Aynca kadmlann ruhanTalemle iliskilerindeki berrakhkta unu- 



58 Necm, 27 

59 1'sra, 40 

60 Saffat, 149,150 



Havva'nin Kizlari 

tulmamahdir. Onlann hislerinin kuvvetli olusu melek tabiatina 
yakinhklannin erkekten daha fazla olmasindandir. Ancak bu 
anlatilanlar ile kadinin oldugundan fazla gosterilmek istendigi 
anlasilmamahdir. 

[Japonlar ne guzel soylemisler: 

"Biz kadmlan idealize etmeyiz, boylelikle daha sonra onlan 
agagilamak igin bir gerekgemiz de kalmaz..." 

Kadinlann kutsallastinhp tannca haline getirildigi toplumlarda 
ilginctir kadinlar ayni zamanda fevkalade asagihk mahluklar veya 
utanc kaynagi varhklar olarak gorulmustur. Cahiliye Araplannin 
putlannin hepsi feminindir. 61 "lot, Uzza, Menat..." 62 Bu kelime- 
lerin hepsi feminin yani kadinsidir ve Araplar bu putlara kudsiyet 
atfederken bir yandan da kadmlan asagilarlar, hatta kiz gocugu 
olan bir Arap bunu bir utang vesilesi sayardi. Turn Araplar yap- 
masa da bazi Cahili Araplar dogan kiz gocuklanni savaslarda esir 
olup irzina gegilmesin boylelikle utang duymayayim kaygisiyla 
olduruyorlardi. Ancak onlar ayni zamanda kadin tannlanna tap- 
mayi da ihmal etmezlerdi.] 63 



Effeminate: (s.) kadimmsi, erkekge davrani§lan olmayan. effeminscy 
(i.) kadinca davrani§, erkekge olmayan tavir. effemi nately (s.) kadin 
gibi, kadinca. 

62 Put isimleri: Menat ("Kader"), Lat ("Mahe") ve Uzza ("Kudretli"). Bu 
tanncalar "Allah'in kizlari" olarak kabul edilirdi 

63 (AVCI, Kasim 2007 ), s. 247 



35 



Ayna 

[ IV. Murat gene, yakisikh bir prens (sehzade) iken bilmedigi 
bir sebepten dolayi ruhT bir bunahma girer. Hekimlere basvur- 
maya baslar... Hepsinin ortak noktasi: " Kendi cevher-i ruhuna 
munasip bir ayna bul; onda kendini gorursun. Ve butun sikintila- 
nn gider " tavsiyesi olur. 

§ehzade cok zeki ve edip bir sahsiyet oldugundan tavsiyedeki 
mecazT ifadeyi anlar, Saraydan higbir evlenme teklifinin gelme- 
mesini diler. Onun niyeti: Halkin igine kansip kendi gonlunce be- 
gendigi mutevazi ama guzel bir yuz bulmaktir. Aradan gunler ge- 
36 ger, bir gun gozu Saray servislerinde bulunan guzel bir £erkez ki- 

zina takihr. Bu bakis simsek gibi ruhunda bir ask kivilcimi tutu§- 
turur. O gunden sonra jehzademiz butun sikintilardan kurtulur... 

Sira gelir evlenmeye... Uzun bir macera... Ve padi§ahhk do- 
nemi ba§lar. Fakat padijahimiz genglik donemindeki hekimlerin 
tavsiyesinin hikmetini sorgulanmayi hig birakmami§tir. 

Bir gun Divan-i Enderun'u toplar, boyle bir meselenin felsefe 
ve hikmet yonu nedir, diye sorar. Ulemadan birinin cevabi onun 
dikkatini geker: 

"Efendi Padi§ahim! Bu meselenin hikmet yonu sudur: insan 
sonsuz denebilecek kadar ask enerjisini tasir. Bu enerji bir men- 
fez, bir ma'kes (ayna) bulamayinca cehenneme donusur, sahibini 
yakar..." der ve sunu da Have eder: 

"Bu enerji potansiyeli, yedi bash bir cana benzer ve herkes- 
teki bu canin cami aynasi sadece ve sadece bir tanedir... Kader 
onlan bulusturur. Yani o can kuvvetinin ma'kesi de yedi duyulu 
bir aynadir. D151 maddedir, ici nurdur. " 

Bu cevap padisahi bir derece tatmin etse de arastirma duy- 



Havva'nin Kizlari 

gusunu tarn doyurmaz... Bir gun padisah vezirler (bakanlar) di- 
vaninda ayni soruyu Sadr-i Azam'a (Ba§bakana) sorar. Bu vezir 
cabuk intikal sahibi oldugundan hemen su siyasT tavsiyede bulu- 
nur: 

"Efendim, Padisah halka ayna olmadikca yani halk gibi ya- 
samadikca, halk da padisah gibi olmadikca siyasT sikintilar bit- 
mez." der; ama padisah butun enerjisini £erkez guzeli, ruhunun 
aynasina harcadigmdan bu siyasT cevabi pek hos karsilamaz. Ve 
padisah yeniden yeni sikintilan ruhunda hissetmeye baslar; can 
sikintisini gidermek icin bir gun ava gider, ormanda bir dervis ile 
tanisir. Dervis, Padisahin kalbindeki sikintiyi anlayinca: 

"Padisahim, Padisah-i EzelT bir kabz halinde iken, ayna olsun 
diye yedi kat gogu, yedi arzi ve her birisinde 70 bin nevi melek, 
cann 64 ve hayvani yaratti. Senin, Allah Teala'nin yedi duyulu 
aynalanni oldurmen caiz degildir" der... Padisah: 

"Ontv gorebilir miyim ?" deyince, Dervis: 

"Ancak Onun golgesini gorebilirsin" der. Padisah: 

"Peki, nasil?" diye sordugunda, Dervis: 

"Gozunu yum, ba§im hirkamm igine koy" der. Padisah soy- 
leneni yapinca, nurlar icinde gark oldugunu gorur ve butun so- 
runlannin nasil bitebilecegini anlar.] 65 



64 Cinleri 

65 (SAG LAM, 2007), s. 53 



37 



Kadinin Yaratili? Gayesi 

Dunya hayatmda kadin ve erkek, birbirine huzur ve sukun 
vermek igin yaratilmi§tir. Allah Teala'nin onlara sevgi ve merha- 
met ihsaninda bulunmasi ile birbirine simsiki baglanmislardir. 

Evlilik ile esler; besen arzu ve isteklerini uygun bir sekilde gi- 
derdikleri gibi, huzur, sukun, dayanisma ve paylasim ihtiyaglanni 
da karsilamis olurlar. Allah Teala, bu sekilde nesil devam etsin 
diye mecazT aski ve sehvet duygusunu vermistir. 

Bu baglamda gunumuzdeki kadin-erkek iliskilerinin yaratihs 
gayesinin disina gikmis oldugunu soylemek yanhs olmaz. 
38 Allah Teala'nin kadin ve erkek cinsini yaratisinda gikar, art ni- 

yet olgulan hig yokken simdi bu olgulan igeren, paylasi- 
mi/huzuru olmayan, askin bannmadigi evlilikler hem varolusa, 
hem yaradihsa aykin olmustur. 

ibnu Abbas radiyallahu anh buyurdu ki; 

"Ne iyilik, ne de kotuluk bir olmaz. Sen kotulugu en guzel 
yol ne ise onunla onle. O zaman gorursun ki, seninle arasmda 
du$mcmlik bulunan kimse bile, sanki yakm dostun olmustur. Bu 
en guzel haslete, sabredenlerden ba§kasi kavugturulmaz. Buna 
buyuk bir hisseye malik olandan gayrisi eriftirilmez" 66 ayetiyle 
ilgili olarak su agiklamayi yapti: 

"Ayette kastedilen en iyi yol, ofke anmdaki sabir, kdtulijge 
maruz kalmdigi andaki aftir. Insanlar bunlari yaptiklan takdirde, 
Allah onlari korur, du§manlan da kendilerine egilir. Du§man iken, 
samim? dost olurlar." 67 



65 Fussilet Suresi, 34-35; 

Buhari, Tefsir, Ha-mim, Secde, Fussilet 



Erkeklik ve kadinlik nedir? 

Allah Teala kainatta, her §eyi gift yaratmistir. 68 Allah Teala ilk 
insani yaratirken, cinsiyete ikilik birakti. Bu ikilik, asil ifadesini 
evlilik-birlesmede bulur. Bir birey digerinin tamamlayicisidir. Ne 
disi erkekten ne de erkek disiden bagimsizdir. Onlann ikiligi Allah 
Teala'nin dilegidir. Tamamlayici iliskiler ve fonksiyonlar biri ol- 
madan digeri ile eksiktir. 

ikilik nedeniyle [erkek ve kadinlar arasinda var olan biyolojik 
farklihklann disindaki farklihklann gogunun nedeni sosyal, kultu- 
rel ve ekonomik olgulardir. 

Genel olarak cinsiyet farklihklan bir takim nedenlerden dolayi 
bilingli bir §ekilde abartilmakta, benzerlikler de goz ardi edilmek- 
tedir. Sozlu ve bedenT yetenekler, matematik zekasi ve saldirgan- 
hk agisindan kuguk ama yerlesmis farklihklann agiklamasinin 
yapilmasi gerektiginde, her zaman igin biyolojik agiklamalar leu I - 
turel agiklamalara yeg tutulmaktadir. 

Cinsiyet kavrami biyolojik farkhhgin dismda, kadm ve erkegin 
igtimai olarak tanimini da igerir ve bu tanim cemiyet igindeki 
konumlanni ve davranislanni belirler. Buradan da cinsiyet kav- 
raminin ictimai olarak olusturulduguna ve bir cemiyetten digeri- 
ne ve zaman icerisinde degisiklik gosterebilecegini anlamaktayiz. 
Bu nedenle ictimai cinsiyet, erkek ya da kadmlann birbirlerinden 
farkh olmalanna yol acan fiziksel niteliklere degil, erkeklik ve 
kadinlik hakkindaki cemiyet tarafindan olusturulmus ozelliklere 
gondermede bulunmaktadir. 

Erkek ve kadmlann cocukluk evresi ile beraber kazanmaya 
basladiklan cinsiyet rolleri, iki cinsiyetinde yapabileceklerini si- 
nirlayan ictimai beklentileri icermektedir. igtimai sistem iginde 
belirli konumdaki kisinin nasil davranmasi gerektigini belirten 
normlara rol denir ve igtimai ve kulturel beklentiler, insanlara bu 



68 Zariyat, 49 



39 



40 



Havva'nin Kizlan 

beklentilere uymalan konusunda baski yapar. Zaten cinsiyet 
rollerini de erkek ya da kadmin nasil davranmasi gerektigini be- 
lirleyen kulturel beklentiler olarak tanimlayabiliriz. Antropolojik 
bulgulara bakarsak, cinsiyet rollerinin onemli olcude insanlar 
arasindaki en eski is bolumunu yansittigini gorebiliriz. Erkeklerin 
kadinlara oranla iktidara daha fazla hakim olmalannin nedenin- 
de ise biyolojik farkhhklar yatmaktadir. Bircok cemiyette hem 
ozel hem kamu alaninda erkekler kadmlardan daha fazla iktidara 
sahiptir. TarihT surecte fizikT kuvvetlerinden dolayi erkekler ev 
sinirlan disinda avci ve yiyecek temin edici gorevini, kadin ise 
evde kalarak cocuk sahibi olma ve ev isleriyle ilgilenme gorevini 
ustlenmistir. Bu gorev dagihminda erkeklerin ustlendigi gorevle- 
re daha fazla deger bicilerek daha prestijli hale getirilmis ve boy- 
lelikle erkekler kadinlar uzerinde guc sahibi olmuslardir. Kamu 
alaninda cahsma guc, para ve prestij ile odullendirilmekte iken, 
ozel alanda harcanan emek tecrit edilmis ve degersizlestirilmis 
bir cahsma olarak kabul edilmis, kadin erkegin para destegi kar- 
sihginda onun cinsel ve ev icindeki ihtiyaglanni karsilayan biri 
olarak gorulmustiJr. 

Cinsiyet rolleri, cemiyet uyelerinin cinsiyet beklentileri ve 
esitsizliklerinin bastan sorgusuz sualsiz kabulu anlamina gelmek- 
te, boylelikle cinsiyet rollerinin cemiyetin yapisi ve kulturel ozel- 
liklerini bicimlendirdikleri ve yansittiklan soylenebilir. Kadinlar 
ve erkekler arasindaki farklar sorusunun cevabi basit gibi gorun- 
se de dunyamizda pek cok bilimsel ve politik tartismaya neden 
olmustur. Kayit altina ahnan tarih boyunca kadin ve erkek hep 
farkh gorulmus, nadiren esit sayilmislardir. Kulturel kliselere 
gore erkekler daha akilh, mantikh, cesur, olgun ve kadinlara gore 
daha ahlakh tanimlanmislardir. Kadinlar ise bu klise imajlara 
gore her zaman erkeklerden bir adim geri gelen, yeterli cesareti 
olmayan cocuksu ve naif karakterler olarak degerlendirilmisler- 
dir. Belirgin farkhhklar olsa bile bu bir cinsin diger bir cinsten 
daha iyi oldugunu gostermeyecektir. Feminist kuramcilar sikhkla 
cinsiyet aynmi yapan cemiyetlerde erkek ya da maskulen 69 kav- 



Masculine: erkek, erkek gibi, erkege ait, erkeksi, eril 



Havva'nin Kizlan 

ramlan degerli olmaya egilimli, kadin ya da feminen 70 kavramlan 
degersiz olmaya egilimli olduklanni belirtmislerdir. Kadin ve 
erkek arasindaki farkhhklardan, kadma ozgu olarak degerlendiri- 
len ozellikler cogu cemiyette daha degersiz bulunurken, erkege 
ozgu nitelikler yuceltilir. Fakat cemiyetteki bu davranis tutumu- 
nun akademik ve bilimsel olarak higbir kaniti ve gecerliligi yok- 
tur. Sadece onyargilar ve kliselerden ibaret olmakla beraber 
yapilan arastirmalar sonucunda bilim adamlan da benzer sekilde 
cinsiyet farkhliklannin, biyolojik olarak dogal ve sabit olan erkek 
ve kadin farkhliklarini yansittigini varsaymaktadir. 

Bircok insan kendisini yaptigi isle tanimlamaktadir. Bu acidan 
degerlendirecek olursak eger, erkekler erkekliklerini kadinlara 
yasaklanmis bir isi yaparak gosterebilmektedirler. TarihT surece 
bakildiginda genellikle erkeklere ayrilmis faaliyetin savasmak 
oldugunu goruruz. Yani kadinlann yasamin yaratilmasindan, 
erkeklerin ise yasami sona erdirilmesinden sorumlu olduklan 
soylenebilir. Ayni zamanda erkeklerin kisisel ihtiyaglannin erke- 
gin hayatindaki kadinlar tarafindan karsilanmasi ile is hayatinin 
kesintiye ugramamasi, boylelikle teknik bilgi ve uzmanhk beceri- 
lerinin gelistirilmesi is kokenli bir erkeklik tarzi olusturur. is ye- 
rindeki kadinlan dislamaya hizmet eden mekanizmalar disinda, 
esitsiz egitim, (evdeki rutin islerin getirdigi kisitlamalara bagh 
olarak) kadinlann isyerlerindeki pozisyonlan agisindan kendin- 
den daha az emin, daha guvensiz bir hale gelmesine neden ol- 
maktadir. 

Kadinlar kitle kulturunun temsil ettigi kavramlardan biri ola- 
rak yer almaktadir. Bahsedilen kitle kulturunun buyuk bolumu 
bos zaman, aile hayati ya da ozel hayat, ask, cinsellik ve ev gibi 
kadinsi alanlarda gergeklesir ya da tuketilir. Bu demektir ki kadin 
cinsiyeti ev, ask ve cinsellik gibi kitle kulturunu temsil eden im- 
geleri sunuyorsa, tarihi degistirecek kadar onemli olan para, is, 
sinif ve siyaset gibi kavramlan temsil etmemektedir. ] 71 



41 



Feminin: di§il, kadin gibi, kadinsi 
71 (TEKiN, 2006), s. 72-78 



Kadin ve erkek e§itligi 

islam'da kadin ve erkek teklif bakimindan birdir. Uygulama 
acisindan farkhhklar ise fizyolojik acidan farkhhk gosterse de 
yukumlulijgun nihayetinde ayinm yoktur. 

islam hukukunda cezai hukumlerin ayinm gozetilmeksizin 
herkese esit olarak uygulanmasi esastir ve kadin-erkek ayrimi da 
yapilmamistir. Ancak bazi durumlarda, mezhepler arasinda go- 
rus farkhhklari bulunmaktadir. 72 

"Allah'i cok zikreden erkeklerle kadmlar (iste) onlar igin 
Yiice Allah magfiret ve biiyuk ecirler hazirlamistir" 73 

"Erkeklerin kadmlar uzerindeki haklan gibi, kadmlarm da 
42 erkekler uzerinde belli haklan vardir. Ancak erkekler, kadmlara 

gore bir derece ustunliige sahiptirler. " 74 

[Erkekler tarih boyunca kadinin insan haklanni reddetmisler- 
dir. Bunu hakh kilmak igin, mitoslar yaratmislar, cinsel tabularla 
sosyal tabulann arkasina gizlenmislerdir. Bunlara ragmen kadi- 
nin insan haklan ilerlemistir. Kadinin insan haklan yonunde, 
dunyanin degisik ulkelerinde son yuzyillarda ilerlemeler ve degi- 
simler olmustur. Yuzyillar boyunca kadinlardan 'saf ve 'bakire' 
kalmasi istenmistir. (Erkekte bunlar pek aranilmamistir) Buna 
uymayanlar agir sekilde cezalandinlmistir. Dolayisiyla kadinin 
toplumdaki yeri dogdugunda belirlenmis, ozgurlugu kisitlanmis- 
tir. Bu, yuzyillar boyunca mitoslarla, dinlerle, gelenek ve gore- 
neklerle desteklenmistir. 

Sahip oldugumuz 'insan' ve 'sorun' anlayisimiza gore; sorun- 
lan gorur, farkina vanr ve cozum yolu uretiriz. Bu insanin tarihT 



72 (OZKORKUT, 2007) 
73 Ahzab, 35 
74 Alilmran,195 



Havva'nin Kizlari 

surecinde, kimi zaman, insanin kendisinden yola gikarak, kimi 
zaman dinle agiklanmaya gahsilmistir. 

insanlann bir kismi "Din adma, tarihin ilk gaglanndan beri in- 
sanlann haklanni kullanmasinda buytik bir engel olusturmustur. 
Hepsi insan sevgisine dayanmasi gereken ve dayanan yuksek 
dinlerde bile, baska dinlerden olan insanlann insan olarak hakla- 
nni kullanmalan hep onlenmistir. Gene dinler, insan haklan ba- 
kimindan yalniz baska dinlerden olanlara degil, kendi dinlerin- 
den olanlara da bashca su bakimlardan aynmli kurallar uygula- 
mislardir ki, bu aynma neden olan hususlann basinda oncelikle 
cins baskahgi, varhkh olma veya olmama, kole olma, ozgur olma, 
vb. gelmektedir. Butun bu nedenler bakimindan islamiyet'i goz- 
den gegirecek olursak, islamiyet'in insan haklan bakimindan 
tarihte esi gorulmemis bir asama olusturdugu, ancak islam hu- 
kukunun dondurulmus olmasi nedeniyle insan haklannin gelis- 
mesine ayak uyduramayip... <pok gegmeyip, geride kaldigini goru- 
ruz." 

"... Ekonomik bakimdan Avrupa kadininin son zamanlara 
kadar elde edemedigi yetkilere ve kanun onunde tarn bir eko- 
nomik esitlige sahip oldugu halde; bosanmada, tanikhkta, ceza- 
da, mirasta ve buna benzer kimi durumlarda Musluman kadm 
gene de erkekle esit olamamistir... Aynca efendisinden gocuk 
doguran kadm kolelerin, bu gocuklarm kole olmayacaklan ve bu 
kadinlann artik satilmayacaklan; erkek olsun, kadm olsun kolele- 
re efendilerinin tipki velayetleri altindaki kimseler gibi muamele 
edebilecekleri kabul edilmistir. Ozetleyecek olursak, boylece 
islamm uygulayicilan tarn amaca varamamakla birlikte insan 
haklan bakimindan tarihte en buytik asamalardan birini gergek- 
lestirmistir." 75 ] 76 

[Hz. Mevlana Celaleddin RumT kaddese'llahu sirrahu'l-aziz 
FThi Ma FTh' te buyurdu ki; 

"Allah Teala bir §eyi ihtiyaca gore verir. ihtiyaci olmayana bir 



43 



Uf^OK, Bahriye, insan Haklannin Felsefi Temelleri, Yayima Hazirlayan: 
ioanna Kuguradi, Hacette Universitesi, Haziran 1980, Ankara, s.127 
75 (KARAKULAK, 2007 ), s. 32-39 



44 



Havva'nin Kizlan 

§ey verecek olursa o §ey, ona yuk olur. Allah Tedld'nm hikmeti, 
lutfu, keremi yuku almaktir; i§ boyleyken nasil olur da birisine 
yukyukler? 

Meseld keser, testere, torpu gibi dulger araclarmi bir terziye 
versen, bunlari al desen, ona yuk olur bunlar; terzi bu araclarla i§ 
goremez ki. $u halde Allah Teala, bir §eyi ihtiyaca gore verir. Bu, 
§una benzer hani; yeraltmda ya§ayan o kurtlar, o karanlikta ya- 
§ar-giderler. Bir boluk halk da vardir; §u dunyayi yeter bulurlar, 
bu dunyaya ihtiyaclan yoktur; Allah Teala He bulu§mayi ozlemez- 
ler. Can gozu, akil kulagi, ne i§lerine yarar onlarm. $u ba§ gozuy- 
le bu dunya i$i olur-gider; o yana gitmeyi kurmazlar bile; onlara 
nasil olur da can gozu verir? I§lerine yaramaz ki. " 71 

Nitekim ayet-i kenmede "Rabbimiz, her §eyi yaratan, sonra 
da onu yaratihg gayesine uygun yola koyan, Yuce Yaradandir" 
78 Yani "Her bir$eyin yaratili§ hakkmi verdi" buyrulur.] 79 

Allah Teala bu ayette, bir husus di§inda kadin ve erkegin duy- 
gu, du§unce, akil, §uur, ki§ilik olarak birbirleriyle benzerliklerini 
bununla birlikte hak ve gorevlerde de e§it olduklanni ve mutlu- 
luklan igin her birinin digerinin haklanna saygi gostermesi gerek- 
tigini bildirmi§tir. Bahsedilen "bir derece", tipki ordu komutani 
veya ulke liderlerinin bulunu§u gibi erkegin de liderlik konusun- 
da daha gok hak sahibi oldugudur. 

["Alimler kadin ve erkek arasindaki kimyasal, genetik, 
hormonal ve i§levsel beyin farklihklanni belgeleyebildiler."] 80 
Fakat bu durum aradaki farkm azhgini gostermektedir. 

[Erkek kadin genetik kodunun %99'dan fazlasi aynidir. insan 
genomundaki otuz bin genin yuzde birinden daha azi cinsiyetler 
arasinda degi§iklik gosterir. Ama bu farkh olan yuzde, aciyi ve 
zevki kaydeden sinirlerden algiyi, du§unceleri ve duygulan belir- 
leyen noronlara kadar vucudumuzdaki butun hticreleri etkiler. 

inceleyici bir gozle bakildiginda kadin ve erkek beyinleri ayni 



77 Mevlana , FThi Ma FTh, 25. Bolum (Abdulbaki GOLPINARLI) 
78 Taha, 50 

79 (KONUK, et al., 2006), c.l, s. 367 

80 (BRiZENDiNE, Ocak-2007), s. 26 



Havva'nin Kizlari 

degildir. Erkek beyni, hesaplamalar vucut olgiileri gibi kriterler 
goz onunde bulundurularak duzenlendiginde bile %9 daha bu- 
yuktur. 19. yuzyilda alimler bu bilgiyi, "kadmm erkekten daha az 
zihin kapasitesi oldugu" yonunde yorumlamislardi. Oysa bu alan 
farkina karsin kadm ve erkek esit miktarda beyin hucresine sa- 
hiptirler. Sadece bu hucreler kadin beyninde daha yogun bigim- 
de paketlenmis -daha kuguk bir kafatasina korseyle sikistinlmis 
gibidirler. 

Yirminci yuzyihn buyuk kisminda gogu bilim adami kadinlann 
norolojik ve ureme i§levleri dijindaki butun alanlarda daha ku- 
guk ebatta erkekler olduklanni varsaydilar. Bu varsayim kadin 
psikolojisini ve fizyolojisini gozmekle ilgili butun yanh§ anlamala- 
nn kalbini olujturuyordu. Beyinlerdeki farkhhklara derinlemesi- 
ne baktigmizda neyin kadini kadin, erkegiyse erkek yaptigini 
anlayabilirsiniz.] 81 

[" Erkegin gucunu kabul ederek onun egemenligi altma giren 
zay if kadin, sonunda elinde olan kaynagin farkina varir. Erkekleri 
etkileme ve ba§tan gikarma gucune sahip oldugunu anladigmda 
erkegin de boylelikle zevk ugruna kadmm egemenligi altma gir- 
digini gormu$tur."] 82 Bu durum ise kadinin gergekteki gucunun 
agik ifadesidir. 



81 (BRiZENDiNE, Ocak-2007), s. 23 



Rev, Pierre-Louis, La Femme, Bordas, Paris, 1972, s:76; (GUZEL, 
2006), s.50 



45 



Tahrif 

Kadin ve erkegin esitligi ve mukellefiyetindeki sorun idn dini 
literaturu suglu tutan bir kisim insanlar bulunur. Ashnda bunun 
sebebi arastinhnca sudanmasi gerekenin yine insanlar oldugu 
gorulecektir. £unku Allah Teala kainatm duzenini kurarken ada- 
leti ile tecelli kilmistir. 

"Allah Teala ki§iye ancak gucunun yetecegi kadar yiikler" 83 

"Allah hi$ kimseyi kendisine verdiginden ba§kasiyla mukel- 
lef (sorumlu) tutmaz." 84 Bu nedenle yanhs olan ve akhn almakta 
46 gijgluk gektigi konularda sorunlann gikis yerlerini gormek gere- 

kir. Kur'an-i Kerim bu konu ile ilgili bize bilgiler vermektedir. 

["Tahrif" igin ilk donem kaynaklannin kelimeye yukledikleri 
anlam, hem de Kur'an-i Kerim ifadeleri goz onunde bulundurul- 
dugunda, Kur'an-i Kerim'de gegen "tahrif" kelimesinin, "anlami 
garpitmak, soze yanli§ anlam vermek, sozii gergek amacmdan 
saptirmak ve kelimeleri baglammdan koparmak" gibi anlamla- 
ra geldigi anlasilmaktadir. Kelimenin "tah rtf ediyorlar" seklinde 
tercume edilmesinin yanhs oldugunu dusunuyoruz; zira gunu- 
muzde "tahrif" kelimesi istilahT bir boyuta sahiptir ve okuyucu- 
nun zihninde "metnin bozulmasi" yonunde bir gagnsim yapmak- 
tadir. Kur'an-i Kerim gevirilerinin "tahrif" kelimesine anlam ve- 
rirken, kelimenin Kur'an'daki kavramsal anlami ile gunumuzdeki 
istilahT boyutu arasindaki farki gozden kagirdiklan anlasilmakta- 
dir. "Anlami garpitmak" manasina gelen "tahrif" kelimesinin 
daha iyi anlasilmasi igin ayetlerde bu kelime ile birlikte kullanilan 



83 Bakara, 286 
S4 Talak,7 



Havva'nin Kizlari 

"mevadic" sozcugunun uzerinde de durmak gerekir. Bu kelime- 
nin, tercumelerin gogunda oldugu gibi "yer" seklinde degil de, 
"kelimelerin vaz' edildikleri §ey" ', baska bir deyisle "kelimelerin 
asil anlami", "kelimelerin baglami" seklinde gevrilmesinin daha 
dogru olabilir. Dolayisiyla Kur'an-i Kerim'de "tahrif" kelimesinin 
yam sira, "tebdil, leyy (dili egip bukmek), kitman (gizlemek), 
nisyan (unutmak), Allah'm ayetlerini satmak, elleriyle kitap 
yazmak" gibi bazi kelime ve ifade kahplannin da tahnfle dogru- 
dan ilgili oldugu dusunulmektedir. 

Kur'an'da "tahrif" kelimesinin kullanilmasi, konuyla ilgili aras- 
tirmalarda bu kelimenin on plana gikmasina neden olmaktadir. 
"Ug, smir, kenar" anlamlanna gelen "harf" kokunden turetilen 
tahrif, "iki §ekilde yorumlanmasi mumkun olan bir sozii bir 
tarafa gekmek" 35 , "kelimenin veya soziin anlamm, benzer an- 
lamlarla degiftirmek" 86 , "manasmi bozmadan lafzi degi$tir- 
mek" 87 gibi manalara gelmektedir. Buna gore tahrif, Kutsal Ki- 
taplann metninin veya yorumunun tahrif edilmesidir. 

Fahreddin er-Razi, tahrifin metin ve yorum tahrifi seklinde 
ikiye aynlabilecegini soyler. Ona gore, Kur'an-i Kerim'de bahse- 
dilen tahrif, yalan-yanhs yorumlar yaparak ya da kelime oyunla- 
nyla sozun anlamini baska yonlere gekmektir 88 . ] 89 

Kisacasi olani oldugundan baska gostererek anlayisin yanhs 
mecraya gekilmesi ile tahrif meydana gelir. Bunu kasith yapanlar 
oldugu gibi maksadi asan iyi niyetlerde olabilir. Onun igin bilgile- 
rin ve dusuncelerin surekli irdelenmesi ile durgun suyun bulanik- 
hgini gidermek gerekir. Kadin konusu da "tahrif" sinifindan en 
<pok pay alanlardandir. 



85 isfehani, Mufredat, s. 228. 

85 ibn Manzur, Lisanu'l-Arab, IX, 43 

CurcanT, Seyyid 5erif, Ta'rifat (baski yeri ve tarihi yok), s. 53; Ebu'l- 
Beka, KiJlliyyat, s.294. 

88 Bkz.RazT, FahruddTn, et-Tefsiru'l-Kebir, Misir, ts., Ill, 134-135; XI, 187; 
VIM, 114. 

89 Muhammet TARAKCI, "Tevrat ve incil'in Tahrifi ile ilgili Kur'an 
Ayetlerinin Anlasilmasi Sorunu", Usui, 2 (2004/2), 33 - 54. UU Nahiyat 
Fakultesi Dinler Tarihi Anabilim Dah 



47 



48 



Havva'nin Kizlan 

Kadinin Yapisi ve Ruhu 

Muhabbet butun esyada vardir. Hig bir mevcut vahdetin 
(birligin) varhgindan hali olmadigi gibi, muhabbet meylinden 
(sevgi alakasindan) de ayn degildir. 

[Filozoflar: "Butun mevcudatm ayakta durmast ve bekasi 
muhabbetledir" demislerdir. Bitkilerle, cansiz varhklar bile ask 
ve muhabbetle muttasif olup, butun 6z ve kabuklar bu gesme- 
den su igmi§tir. Unsurlann kendi dogduklan yerlere meyli us- 
tundur ve bu yerden giksalar da yine oraya donmeyi isterler- 
Onun zorla kaldigi bu yerden ashna donmek istemesi ask ve mu- 
habbettir. 

Erkek, kadina kar§i koymaya kalkismaz ve kadina maglup 
olur. Her ne kadar erkek kadindan ustun gibi gorunse de gergek- 
te kadin, erkeklere galip gelmektedir. Kadin guzel yuzu, edasi, 
zekasi ve aglayisi ile erkegi kendine esir eder. Sevgi ve acima 
duygusu insanhk vasfi oldugu igin akilh ve ince ruhlu erkekler, 
kadinlara kar§i daima anlayish ve sefkatli davranir, onlara sertlik- 
le muameleden gekinir, onlan kirmak ve incitmek istemezler. 
irfan sahibi ki§ilerin kadina gosterdigi sevgi, ashnda Hakk'in nu- 
runa ve Hakk'in guzelligine gosterilen sevgidir. 

Her cisim unsurunun, "sicakhk-sogukluk, yashk ve kuruluk" 
tan biri ile muttasif olmasi asktan dolayidir. Mesela ates sicakhk 
ve kuruluk, hava sicakhk ve rutubet, su sogukluk ve rutubet, 
toprak sogukluk ve kurulukla muttasiftir. Bu itibarla aralannda 
ask vardir ve butun eylemler askla gelisen bir arzunun sonucu- 
dur. Mesela suyu zorla isitsalar, zor kalktiginda yine sevgilisi olan 
sogukluga geger ve ona ulasir. Her basit ve birlesik unsurun, 
cinsine meyli ve muhabbeti vardir. Cinsi olmayandan da nefret 
ederek ve ondan kagmak ister. Gokteki alemlerin devir ve hare- 
ketleri aski dile getirir. Bu akil cevherinin, yuceliklerin ve mum- 
kun olan diger sekillerin baslangici ve kaynagi olmustur. 

Nitekim felsefede tespit edilmistir ki, mevcutlarda noksan 
ya da kemal noktasinda ne varsa, hepsi muhabbete terettup 
eder ve ondan dolayidir. Muhabbet, birlige ve Allah Teala'ya 
yaklasmaya baslangigtir. Ustunluk, goklugun bir bolumudiJr ve 
ondandir. Noksanhgi gerekli kilar."] (Kinahzade, 1979), s. 143 



Havva'nin Kizlari 

Kadinin cinselligi 

Erkegin olgunlasma yasinin kirk olmasi; sehvani ve sadist 
duygulanni kontrol edebilmesi icin uzun bir zaman gecmesi ge- 
rektigini gosterir. Yani gencligin verdigi heyecanlann temelinde 
onceleri cinsel durtuler fazla yer tutarken zamanla bu duygulann 
yerini akil, mantik ve gercekligin aldigi gorulur. Kadin olgunluk 
yonunden erkegin cok ilerisinde oldugundan bu olumsuzluklan 
yasamadigi icin sakindir. 

[Din buyukleri, kadmda, Allah Teala'nin, Hazreti Aise ve Hafsa 
radiyallahu anhaya karsi, Rasulullah sallallahu aleyhi ve selleme 
yardimci olarak, kendini, Cebraili, salih muminleri ve melekleri 
tutan bir batin, yani oze ait kemal yuzu, hali gormuslerdir. Kadi- 
nin o kemalinden biri de, dunyanin en buyuk hukumdannin, vika 
zamaninda, ona secde haline gelmesidir. Biri de Meleklerin haya 
yonunden en guglusu, kadmlarm nefeslerinden yaratilmi§ olan- 
lardir. Yine kadmm kudretindendir ki, §ehveti erkeklerin §ehve- 
tinden yetmi§ kat daha fazla oldugu halde, iginde bulunan vika, 
cima' arzusunu erkekten daha gok gizler. Kadmda bunun gibi, 
daha nice sir la r vardir.] 90 

Bu nedenledir ki cinsellik konusunda erkegin varhgi fazla bir 
deger tasimadigi gibi namus kavrami kadmda daha degerli olur- 
ken erkegin bu konuda degeri kiyas kabul edilemeyecek kadar 
kuguk gorulmustur. £unku z j n a ayetinde 91 kadinin once zikre- 
dilmesi bize erkegin ikinci planda kaldigini gosterir. Hirsizhkla 
ilgili ayette ise 92 erkek once zikredilmistir. 

Bu iki ayet kadininin kendini korumasi ile hayatma kansan er- 
kege karsi da korunmasi tavsiye edildigi anlasilmaktadir. 



90 (§A'RANi, et al v 1980), s. 276 



"Una eden kadin ve erkegin her birine yuzer degnek vurun. Allah'a 
ve ahiret gunune inamyorsaniz, Allah'in dini konusunda o ikisine aci- 
mayin. Onlarm ceza gormesine, inananlardan bir topluluk da sahit 
olsun."{Mur,2) 

"Erkek hirsiz ve kadin hirsizm, yaptiklanndan oturu Allah tarafindan 
ibret verici bir ceza olarak, ellerini kesin. Allah Guglu'dur, Hakim' dir." 
(Maide, 38) 



49 



Kadindaki incelik 

[Hz. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, bazi sembollerle 
kadin ruhuna ve psikolojisine dikkat ceker. Bir yolculuk esnasin- 
da, develeri surmekle gorevli olan Encese'ye, develeri aheste 
surmesini hatirlatirken, hanimlanni "kristal kaselere" 93 benzete- 
rek, kadinlann nazenin oluslanna ve onlara olculu davranilmasi 
geregine isaret eder. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem "Ka- 
din ege kemiginden yaratilmistir. Her zaman memnun olacagmiz 
tarzda hareket edemez. Isterseniz, bu vaziyetlerinden dahi istifa- 
de edebilirsiniz. Tarn arzunuza gore dogrultmak isterseniz, onu 
kirarsmiz. Onun kinlmasi da bosanmasidir" 94 buyurur. Bu hadis- 
50 te belirtilen kadinin ege kemiginden yaratilmis olmasi, elbette 

anatomik bir bilgi degildir. Belki daha dogru bir ihtimalle, ifade 
mecazT olup, olgtisuz bir duzeltmeye gidildiginde bosanmaya 
neden olunabilecegi hususu anlatilmaktadir. Zaten hadisin, "Ka- 
dmlara hayir tavsiye edin" ifadesiyle baslamasi ve "onun kinlma- 
si, bosanmasidir" ifadesiyle de sona ermesi, hukmun merciinin 
"terbiye ve ev siyaseti" oldugunu gosterir. 

[" Yasamasi igin erkegin siginagi olmadan kadin ne yapabilir? 
Bu sebepten dolayi kadin hayal kirikhklarini sineye gekmek zo- 
rundadir."] 95 

Hz. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem,"A//o/)'//TJ / ben iki 
zayifm hakkmi gunah sayanm; yetim ve kadin." 96 buyurdu. 

Yine "Kadin haklarma riayet konusunda Allah Teala'dan sa- 



93 BuharT, Edeb, 90; Muslim, Fedail, 70-72 

94 Muslim, Rada', 59. 

95 Rey, Pierre-Louis, La Femme, Bordas, Paris, 1972, s:164-165; (GUZEL, 
2006), s.45 

96 ibni Mace, Edeb, 6. 



Havva'nin Kizlari 

kmm. Onlan Allah Teala'nm emaneti olarak aldmiz. Onlarla 
birlikte yasama hakkmi, Allah Teala'nm emri ve musaadesiyle 

elde ettiniz" 97 \fades\y\e, evliligin kudsiyetine isareteder. 

"Hayirh olanmiz hammlarma iyi davranamzdir" 9S sozleriyle, 
genel tavsiyede bulunur. iyi geginmede onemli esaslardan olan; 
hosgorulu olma, kusur aramama ve guzel huylann gormezlikten 
gelinmemesi hususlannda ikaz mahiyetinde ise, 

"Bir kimse hanimma kin tutmasm. Onda hoslanmadigi huy- 
lar bulsa bile, memnun olacagi huylan da vardir" 99 buyurur.] 100 

"Bir kadmm toplumda varolus bigimi, onun kendine karsi olan 
tutumunu gosterir. Kadmin varligi hareketlerinde, sesinde, fikir- 
lerinde, yuz ifadelerinde, giysilerinde, segtigi gevrelerde ve zevk- 
lerinde ortaya gikar. Gergekten de kadin kendi varligma katkida 
bulunmayan higbir §ey yapmaz. Varligi, kadmin ki§iligiyle dyle ig 
igedir ki erkekler bunu bedenden gikan bir tutsu, bir koku, bir 
sicaklik olarak algilarlar. 

Kadin olarak dogmak, erkeklerin mulkiyetinde olan ozel, gev- 
relenmi§ bir yerde dogmak demektir. Kadmlarm toplumsal ki§ilik- 
leri, boylesine smirli, boylesine ko§ullandinlmi§ bir yerde ya$aya- 
bilme ustaliklarmdan dolayi geli§mi§tir. Ne var ki bu, kadmin 6z 
varligmm ikiye bolunmesi pahasma olmu§tur. Kadin hig durma- 
dan kendisini seyretmek zorundadir. Hemen hemen her zaman 
kendi imgesiyle birlikte dola§ir. Bir odada yururken ya da baba- 
sinin olusunun ba§ucunda aglarken bile ister istemez kendisini 
yururken ya da aglarken gorur. £ocuklugunun ilk yillarmdan 
baslayarak hep kendi kendisini gozlemlemesi, bunun gerekli ol- 
dugu ogretilmistir ona. 

Boylece kadin, igindeki gozleyen ve gozlenen kisilikleri, kadin 
olarak onun kimligini olusturan ama birbirinden ayri iki oge ola- 
rak gormeye baslar. Kadin, oldugu ve yaptigi her seyi gozlemek 



Ebu Davud, Menasik, 56. 
98 Tirmizt, Rada', 11. 
"Muslim, Rada', 61. 



51 



100 (GUNES) 



52 



Havva'nin Kizlan 

zorundadir. Erkeklere nasil gorundugij, onun yasammda basari 
olarak sayilan sey acismdan son derece onemlidir. Kadmm kendi 
varligmi algilayisi, kendisi olarak bir baskasi tarafmdan begenil- 
me duygusuyla tamamlanir. 

Erkekler kadmlara karsi belli bir tutum edinmeden once onlari 
gozlerler. Bu yuzden bir kadinin bir erkege gorunusij, kendisine 
nasil davranilacagmi da belirler. Bu sureci bir olcude denetleye- 
bilmek icin kadm bunu kabul etmeli ve benimsemelidir. Kadm 
benliginin gozleyici yam, gozlenen yanmi dylesine etkiler ki so- 
nunda turn benligiyle baskalarmdan nasil bir tutum bekledigini 
gosterir. Boylece kadmm, bir esi daha bulunmayan bu kendi ken- 
dini etkileme sureci onun kisiligini olusturur. Eylemlerinin her biri 
-amaci ya da durtusu ne olursa olsun- o kadmm kendisine nasil 
davranilmasmi istedigini gosteren birer simgedir. Bir kadm tutup 
bardagi yere atarsa bu o kadmm kendi kizgmligmi nasil ele aldi- 
gmi, bu yuzden baskalarmdan nasil bir davranis bekledigini gos- 
terir. Erkek ayni seyi yaparsa bu, yalnizca onun ofkesini disa 
vurmasidir. 

Anlatilanlan soyle ozetleyebiliriz: erkekler davrandiklan gibi, 
kadmlarsa gorundukleri gibidirler. Erkekler kadmlan seyrederler. 
Kadmlarsa seyredilislerini seyrederler. Bu durum, yalniz erkekler- 
le kadmlar arasmdaki iliskileri degil, kadmlarm kendileriyle iliski- 
lerini de belirler. Kadmm icindeki gozlemci erkek, gozlenense 
kadmdir. Boylece kadm kendisini gorsel bir metaya donusturmijs 
olur. 101 



John Berger (Gorme Bigimleri adh kitabmdan) 



Kadin kimligini Etkileyen Faktorler 

Genel olarak, ataerkil sistem, kultur, ekonomi, politika, bilim, 
din, medya, ozelde de yetisme farklan, aile, yasaklar, tabular, 
bilgisizlik ve korku da, kadin cinselligini farkh derecelerde etki- 
lemektedir. 102 

[Erkeklerin "erkek" olmalan yeterli iken; kadinlar igin gizilen 
sinirlar daha farkhdir. Kadinlar hem "kadmsi" olmak, hem de 
"fazla kadmsi" olmamak durumunda birakihrlar. Bu geli§kinin 
kaynagi, "ideal" kadin formunun bir erkek hayali olmasindan 
kaynaklanmaktadir. Dolayisiyla tarn olarak ne olmasi beklendigi- 
ni anlayamadan; etiketlenmekle ezilmek arasinda ya§ayanlar 
genellikle kadinlar olmaktadir. Kadinlar farkh farkh taraflara ko- 
sustururken, erkeklerin hedefi bellidir... Erkeklik..] 103 

Burada soyle bir durumdan soz edilebilir. Yukanda bahsedil- '~^_ 

digi gibi kadinlar erkekleri; duygusal olarak sevgilerini verecek, 
duygulanni ve hatta yasamini paylasacak biri olarak gorurler ve 
tamamen bu sebeple erkekler onlann hayatinda vazgegilmez bir 
olgudur. Onlarsiz bazi zamanlarda kendilerini bir hig olarak kabul 
edip, bireysel olmada/davranmada zorlanirlar. Kadinlann bek- 
lentisi beyinlerine bir onceki jenerasyondan kodlanmistir. Onle- 
rinde ya annesinin kocasi, ya anneannesinin kocasi ya da diger 
kocalar vardir ve kadin bunlan ornek alarak genel profile uygun 
bir erkek hayal eder. Oysa erkeklerin hayatinda olan veya bera- 
ber oldugu kar§i cins daha gok oldugundan beklentilerinin ise 
belirli bir profile oturmasi gerekmediginden hatta beklentilerinin 
duygusal beklentilerden gok daha beseri veya fonksiyonel olma- 
sindan dolayi "ideal erkek" tanimi daha kolay yapihrken, "ideal 
kadin" her bireye gore degismektedir. 



102 (CETiNKAYA, 2006), s. 144 

103 (Dl'NCER, 2007), s. 20 



54 



Havva'nin Kizlan 

[ XIX. Yuzyil bilimselligin getirdigi sarhoslukla maddeyi nasil 
algihyorsa ruhu da oyle anlayabilecegini dusunmus. Psikolojinin 
babasi Freud, insan ruhuna cok mekanik yaklasir ve insan akhnin 
kaos oldugunu dusunur. Kendisine peygamberlik atfeder. Yahudi 
Freud'a tepki Hiristiyan dunyadan Jung'tan gelmis. Freud'un 
goremedigi benlikten bahsetmis. Ama kendisinin tann ustu ko- 
numlandirdigi soylemlerine de rasthyoruz. 

Mesnevi'de korlerin filleri tanimlamasi istenir. Bacagina do- 
kunan kor, sutun gibi, kulagina dokunan yelken gibi tanimlama- 
larda bulunur. Bati psikanalizi butune bakamadigi icin kendini 
sorgulamaya coktan baslamistir. "Transpersonal Psychoteraphy" 
(Benotesi psikoloji) bunun bir sonucu. Her birey igin onu anlaya- 
rak ona ozel bir yontem geli§tirilir. Ateiste bir ateist gibi i§kolik 
bir insana onun anlayacagi tarzda, Budist bir insana ise o felse- 
feyle yakla§ir. 

Avrupa ve Turkiye toplumlannda son 50 yilda patolojik 104 bir 
kayma yasandi. Gelecek kaygisi yasaniyor. 

Ama bunun herkesin iddia ettigi gibi ekonomik sikintilarla bir 
alakasi yok. 

insan beyni uyan bombardimanina tutuluyor. 

istek ve arzular tamamen maddeye yonelik bir hale getirildi. 

istekler dizginlenmeli. An bilincinin farkina varmamiz gereki- 
yor. 

Su anda vahsi kapitalizm donemini yasiyoruz. Genglik anne 
babalann ideallerini paylasiyor. Reaktif tepkileri henuz baslama- 
di ama baslamak uzere. 

Geng ya o nefret ettigi dunyayi paylasacak ya da kendini yok 
etmeye yonelecek. 

Batida bu sure? uyusturucuya baglanma olarak gozlendi. 

Anne babalar tutumlanni degistirmeli. 

Cocuklarma kendi dunyalanni yaratma firsati vermeli.] 1C5 



Pathological: 1. Patoloi ile ilgili; 2. Normal di§i seyir gosteren, hasta- 
lik ijareti olan, marazi, patolojik. 

105 http://www.scribd.com/doc/8965265/ Abraham Maslow'un Diisii- 
nen Beyinlere Hie Okunmamis Yazilar 3 18 Mart 2009 



Havva'nin Kizlari 

Kadinin Zaaflan 

Yaratici, ustun ve erdemli vasiflanna ragmen kadin bir fitne 
unsuru olmaktan kendini kurtaramaz. Fitne olmasi demek kadi- 
nin ustun vasif tasimasi demektir. Basit ve degersiz olan bir sey 
kimi ilgilendirir. Basit ve degersiz bir seyle kimsenin ilgilenmeye- 
cegi dusunuldijgunde fitne olmasi ashnda kadinin ustun vasiflar 
tasiyor olmasinin dogal bir sonucudur Deger gorme kaygisi ile 
insanlar birbirleriyle mucadele ederler. 

Erkeklerin akillanni baslanndan alan, kadinin cazibesi ve gu- 
zelligidir. Kadin, estetik olarak guzel ve cazip, fitraten de daha 
gekici yaratildigi igin seytan erkegin kadina karsi zaafini bilip 
bunu kullanmaktadir. Aynca kadin, hem nefs-i emmarenin hem 
de dunyanin semboludur. 

Kadinin insanhk hasleti kadar nefsanT zaaflan da vardir. Disili- 
ginden ziyade kisiligi ile temayuz etmesi gereken kadinin, cinsel- 
ligi ile yer edinmeye gahsmasi onun degerini dusurur. Yuksek 
ozelliklerini terk etmesiyle bas gosteren boyle bir durumun so- 
nucunda kendini fitne unsuru haline getiren kadin tehlike arz 
eder. 

Kadinin erkek igin gosterdigi yakinhgi cinsleri igin gostere- 
memesi de ayn bir sorundur. Erkegin zaaflan karsisinda aldigi 
tavirlar sikici hale geldiginde kadin, kuguk seyleri buyutmeye, 
buyuttugu seyler de onu bogmaya baslar. Kadin yucelik vasfi 
tasidigindan dusme korkusunu surekli iginde tasir. Ashnda kotu- 
luk erkeklerden degil genellikle hemcinslerinden gelecektir. 

[Tanmmis ruh hekimlerinden Prof. Dr. Ayhan Songar, fakul- 
telerinin bir mezuniyet gununde ogrencilerine yaptigi bir soh- 
bette sunlan soyluyor: 

"Birbirine gergek dost iki kadin gordunuz mu? Ben gormedim. 
Her kadin butun diger kadinlan kendine rakip gorur ve (bilerek 
veya bilmeyerek) hepsinden nefret eder. Bu, kadinligm ta- 
biatinda vardir. Erkeklerde ise, bu rekabet hissi, daha gok mes- 
lektaslar gevresine inhisar etmektedir. Daima kendi yapamadi- 
gimizi yapana hasetle bakar, ondan nefret eder, onu kugultmek 



55 



56 



Havva'nin Kizlan 

isteriz."] 106 

" Bir kadm kadmlardan gektigini erkeklerden higbir zaman 
(ekmemistir" 

[Pakize Suda 107 kadinlar yani hemcinsleri uzerine yaptigi tes- 
pitlerde §unlan soyler: 

"Butun kadinlar birbirlerini rakip olarak gorurler. 

Birbirlerini kiskanmalan igin ayni meslekten olmalanyla da 
menfaatlerinin gatismasi falan sart degildir. 

Ortalikta kendilerinden baska kadmlarm da dolasiyor olmasi, 
kiskanmalan igin yeterli bir sebeptir. Yolu kadmlarm gorev yapti- 
gi bir yere, ornegin bir banka subesine dusen bir kadm, gordugu 
muameleden bunu sip diye anlayabilir." 

"Butun kadmlarm mutlaka kosulacak sartlan vardir. "Seninle 
evlenirim ama...", "dedigini yaparim ama..." 108 

" Kendisinden 30 yas buyuk bir kadmla, sirf parasi igin evle- 
nen pek az erkek vardir. Buna karsilik etraf, babasi, hatta dedesi 
yasmda, ama mutlaka zengin erkeklere dsik olan(!) kadmlarla 
doludur." 



106 COSKUN, Ahmet, Sohbetler, Hatiralar, ist, 1982, s. 61 

107 Pakize Suda (d. 1952 Izmir ), Turk kose yazandir. 

Girit Turklerindendir . 17 yasjna Ege guzeli seQJlmistir. Hurriyet Ga- 
zetesinde haftanin ddrt giinu kd§e yazisi yazmi§ ve 27 Aralik 2008 giinii 
ekonomik kriz nedeniyle kose yazarhgindan aynlmak zorunda kalmistir. 

Yazdigi Kitaplar Agiz tadiyla sevisemedik. Yenmi§ yutulmus, sozler. 

Oynadigi TV dizileri 2006 - Sevda Cigegi: Nazan Anne 2005 - Davet- 
siz Misafir: Kehribar 2003 - Hayat Bilgisi: Pakize 2002 - Pembe Patikler: 
Hadiye Yenge 1998 - Erguvan Yillan Yaptigi ProgramlanMis Mus Lutfen 
Bu Konuya Girmeyelim Dobra 

[Kadm, bir erkekle evlilik yaptigi zaman bazi me§ru sartlar ko§abilir. 
Eger bu sartlan koca kabul ederek evlenmisse, bunlara riayet etmek 
zorundadir. Bazi erkekler 

"Bunu simdi kabul edeyim, sonra benim dedigim olur" diisiincesi ile 
daha onceden kabul ettikleri §artlan hige saymak istemislerdir. Hz. 
Omer radiyallahu anh devrinde bir kadm, evlenirken evinden gikmama 
sartmi erkege ko§ar. O da bunu kabul ederek evlenir. Sonra bu sarti 
ihlal etmek isteyince Hz. Omer "§art kadinm hakkidir" diyerek kadinm 
hakh oldugunu Belirtir." ] (SAVAS, 1996), s.136 



Havva'nin Kizlari 

"Higbir kadm galistigi yerde ustunun kadm olmasmi istemez. 
Valla hi bunu ben soylemiyorum, anketler dyle diyor."] 109 

Yine [intikamda ve askta kadm, erkekten daha barbardir.] n0 
sozu de bize, kadinin karakterindeki kararhhk hakkinda fikir ver- 
mektedir. Fiziksel bazi gucsuzlukleri erkek tarafindan asagilan- 
masina sebep olunca yetersizlik hissine kapilan kadm, bunun 
butun alanlarda da boyle goruldugunu vehmederek kendisine 
ikinci sinif imajini yaki§tinr. Ashnda "hig kimseyi verdigi imkan- 
dan fazlasiyla yukumlu kilmaz" in ayetinin sirnni bilse devamh 
surette kendine rahatsizhk veren bu vehimlerden kurtulacaktir. 

[Kadinlann butun kisisel kurumlannin ardinda daima kisisel 
olmayan hor gorme vardir.] 112 

[Butunuyle kadm ve erkegi karsilastinrsak, su denebilir: Kadi- 
nin suslenmesi icin bunca yetenegi olmazdi, eger ikincil rolu igin 
gudusu olmasaydi. ] 113 

[Prof. Carol Black, kadm doktorlann sayisinin artmasinin bu 
meslegin etkinligini yitirmesine sebep oldugunu soyluyor.. Royal 
College of Physicians (Kraliyet Doktorlar Koleji) baskani Black, 

"Bir meslekte erkek egemenligi bittiginde o meslek gucunu 
kaybediyor" diyor. Tabii ki Bayan Black'in aciklamalan tepki al- 
mis. Black, tepki alan aciklamalanni, kadinlann vakitlerinin co- 
gunu, aileleriyle gecirme istegine ve ozel yasamlanni is yasamla- 
nnin uzerinde tutmalanna baglamis. 

"Kadmlar, gecelerini toplantilarda gegirmek istemez" diyen 
Black, kadinlann Rusya'da tipta, ingiltere'de de ogretmenlikte 
egemen oldugunu belirterek, bu ulkelerde bu iki meslegin etki- 
sini kaybettigini savunuyor. ingiltere'de yeni mezun olan doktor- 
lann yuzde 60'indan fazlasini kadinlann olusturdugunu soyleyen 
Black, kadm tip ogrencilerinin artisi surerse 8 yil icinde ulkedeki 
kadm doktorlann sayisinin erkek doktorlardan fazla olacagindan 



109 (AVCI, Kasim 2007 ), s.29-45 

110 (Friedrich NiETZSCHE, Ekim 2001 ), Kisim. 139 
m Talak, 7 

112 (Friedrich NiETZSCHE, Ekim 2001 ), Kisim. 86 

113 (Friedrich NiETZSCHE, Ekim 2001 ), Kisim. 145 



57 



58 



Havva'nin Kizlan 

ingiltere'de de tibbin etkinliginin azalacagi endisesini belirti- 
yor.] 114 

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem 

"Diinya sirin ve yesildir. Muhakkak Yuce Allah sizi orada ha- 
life kildi, nasil amel ettiginize bakiyor! Dunyadan korkun (geki- 
nin), kadmlardan korkun (gekinin)" 115 buyurdu. 

[Kur'an-i Kerim'de "Ey iman edenler, eslerinizden ve gocuk- 
larmizdan size dusman olanlar da vardir." 116 buyrularak, es ve 
cocuklann beklenmedik yer ve durumlarda kisiyi ahiret hazirh- 
gindan ahkoyabilecegine isaret edilir. Kur'an-i Kerim'de, Nuh 
aleyhisselam ve Lut aleyhisselamin hanimlan, inanmayanlar igin 
misal olarak verilir. Bu nebilerin hanimlannin, kocalanna hainlik 
etmelerinden soz edilir. 117 Bilindigi gibi, Nuh ve Lut 
aleyhisselamin hanimlan, nebi hanimi olmak serefinin gerektir- 
digi iman, itaat ve kocalanna iyi davranma gibi hasletlere sahip 
olma yerine, bu serefin kadrini bilemeyerek kufre meylettiler. 
Hatta toplumun islahi icin cahsan kocalannin basanlanni kolay- 
lastirmak yerine, onlara eziyet ettiler. Daha da otesi, hak dus- 
manlannin fesatlanna yardim amagh ispiyonculuk yaptilar. Boyle 
olduklan icin de, Allah Teala'nin gazabina ugradilar ve kiyamete 
kadar kotu bir misal olarak hatirlanmaya mustahak oldular. 118 

Muteakip ayette bu kotu orneklige alternatif olarak, Hz Musa 
aleyhisselama iman eden ve bu nedenle de sehit edilen Fira- 
vun'un kansi Asiye ile Cebrail tarafindan bir erkek cocugu muj- 
desi verildiginde, "Ben senden Rahman'a sigmmm" 119 ve "Bana 
erkek eli degmis degildir. Benim nasil gocugum olabilir?!" 120 



114 (AVCI, Kasim2007), s. 56 

Muslim, Kitab-uz Zikir Ved-Dua'da Ebu Said-il Hudri (r.a.)'den tahric 
etti. Hadisin tamami "Muhakkak Beni israil'e gelen ilk fitne, kadin taife- 
sinden idi" buyurdu. 

116-,- „, .. .. 

Tegabun, 14 
117 TahrTm, 10 

118 Elmahli, M. Hamdi, Hak Dini Kur'an Dili, istanbul 1971, VII, 5130- 
5131. 

119 Meryem, 18 

120 Al-i imran, 47 



Havva'nin Kizlari 

diyerek irkilen imran kizi Meryem, inananlara ornek gosterilir. 121 
Rasulullah sa llallahu aleyhi ve sellemde, Meryem ile Asiye'nin 
ustunlugunij teyit eder; Hz. Hatice ve Hz. Fatima ile Hz. Aise 
radiyallahu anhumalanda, bu hayirh kadinlar zumresine Nave 
eder. Dikkat gekicidir ki, Kur'an-i Kerim, Yusuf aleyhisselamin 
iffetini 122 Suayb aleyhisselamin kizinin yuruyusunde bile hayah 
ve utangac olusunu, guzel jestler olarak on plana cikanr. 123 Ayn- 
ca Kur'an-i Kerim'de, seytanin hile ve tuzagi zayif olarak tanim- 
lanirken 124 , Yusuf aleyhisselamin dilinden, "Sizin tuzaginiz ger- 
gekten buyuktur." 125 ifadesiyle de, bazi kadinlann entrikalanna 
dikkat cekilir. Bu ayetlerde oncelikli anlatilan husus elbette inane 
esasidir. Fakat Kur'an-i Kerim ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve 
sellem tarafindan ornek olarak zikredilen bu kadinlardaki vasifla- 
nn, mumin kadinlar igin onemli mesajlar igerdigi de soylenebilir. 
Anlasilan odur ki; kocasina evini dar edip kabir azabi yasatan 
kadinlar da kansina olmadik iskenceleri gektiren erkekler de hep 
var olagelmistir.] 126 

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, cehenneme girmeye 
sebep olan kadinlardaki bazi huylara isaret eder. Bu huylar ara- 
sinda; kadinin kocasina nankorluk etmesini, dilinden bedduanin 
eksik olmamasini ve ihsan bilmezligini de zikreder. Hatta bu iyi- 
likbilmezlige, "Eger, kadmlardan birine bir omur boyu iyilik 
yapsan, sonra da senden ho$larma gitmeyen az bir §ey gorse- 
ler, senden hig bir §ey gormedim, derler" 127 ifadeleriyle, acikhk 
getirir. 

Boylesi huylardan dolayi Hz. Rasulullah sallallahu aleyhi ve 
sellem, kadmlara kefaret olarak sadaka vermelerini ve cokca 
istigfarda bulunmalanni ogutler. 128 



121 Tahr!m, 11 
122 Yusuf, 32 

Kasas, 25 
124 Nisa, 76 
125 Yusuf, 28 
126 (GUNES) 

BuharT, iman, 21. 
128 Muslim, iman, 132. 



59 



Kadinin dunyaya meyli 

[Kur'an-i Kerim'de, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin ev 
hayati ile ilgili bazi olaylar anlatihr. Bunlardan birisi de Tla 129 hadi- 
sesidir. Rivayete gore, bir defasinda, ihtimal Rasulullah sallallahu 
aleyhi ve sellemin bazi hanimlan, belki biraz daha mureffeh 130 
bir hayat isterler. Bu istege muhatap olan Rasulullah sallallahu 
aleyhi ve sellem ise, butun hanimlanna gonul koyar ve bir ay 
uzlete cekilir. 

Bu konuda Hz. Ebu Bekir ve Hz. Omer radiyallahu anhuma tek 
60 cumle soyler: 

"Bunlar benden, elimde olmayan $eyler istiyorlar." m £ok 
gegmeden, bu hususta ayet nazil olur. 

"Ey Peygamber! f s/er/ne soyle: Eger diinya dirligini ve siisii- 
nii (refahmi) istiyorsaniz, gelin size bo$anma bedellerinizi vere- 
yim de, sizi guzellikle sahvereyim. Eger Allah'i, rasulunu ve 
ahiret yurdunu diliyorsamz, bilin ki, Allah, ifinizden giizel dav- 
rananlar igin buyuk bir mukafat hazirlami$tir." 132 buyurularak, 
bizzat Cenab-i Hak tarafindan Resulune; hanimlannin serbest 



Tla "ala" fiilinden Arapga bir mastar olup, yemin etmek demektir. Bir 
fikih terimi olarak; kocanm e§iyle cinsel temasi yemin, adak veya bir 
jarta baglayarak, belirli veya belirsiz bir sure kendisini bundan menet- 
mesini ifade eder. Yemin ederken sure belirlenirse bunun en az dort ay 
olmasi da gereklidir. 

Mureffeh: (Rufuh. dan) Terfih edilmis, rahata, refaha kavusturul- 
mu§. * Nizam-i hale, refah ve huzura kavu§mus olan 

131 Ahmed b. Hanbel, 111,328. 

132 Ahzab, 28-29 



Havva'nin Kizlari 

olduklanni bildirmesi ifade edilmistir. 133 Hitap kipiyle, daha ha- 
yirh hanimlar ihsan edilebilecegi de belirtilir/ 34 

ilgili ayetlerin nazil olmasi uzerine Rasulullah sallallahu aleyhi 
ve sellem, once Hz. Aise'den baslayarak ilahT emrin geregini ya- 
par. Dunya hayatmi ya da ahiret yurdunu tercih hususunda ser- 
best oldugunu bildirir. Anne babasina danisip konusmadan acele 
karar vermemesini de tavsiye eder. Boyle bir teklife Hz. Aise'nin 
tereddutsuz cevabi ise, 

"Bunun hakkmda mi anne-babama danisacagim? 

Vallahi ben, Allah' 'i, Rasulullah' i ve ahireti tercih ediyorum" 
olur. Diger hanimlan da farkh davranmazlar, ayni teklife ayni 
ifadelerle karsihk verirler ve irade imtihanlanni basanyla kazanir- 
lar. £unku onlar, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemden ayn 
kalmayi olumden beter bir musibet kabul ederler. 

Sonuc olarak, meshur Tla 135 hadisesinde hanimlannin bu ter- 
cihlerine, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin de cok sevindigi 
gorulur. 136 

Baska bir ayette, hanimlanndan aynlmayi veya onlarla birlik- 
te kalmayi tercih hakki Rasulullah sallallahu aleyhi ve selleme de 
verilir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem de hanimlanndan 
aynlmamayi yegler. Bu karsihkh olarak birbirlerinden aynlma- 
mayi tercih etmeleri uzerine Allah Teala da, 

"Boyle yapman onlarm mutlu olmalarma, uzulmemelerine ve 



133 Ahzab, 28 

134 -,-. « r 

Tahnm, 5 

ila: Evlilik akdinin sona ermesine yol acabilen bir yemin turii. 

Kocanm esjyle cinsel temasi yemin, adak veya bir §arta baglayarak, 
belirli veya belirsiz bir sure kendisini bundan menetmesi anlammda bir 
islam hukuku terimi. Yemin ederken sure belirlenirse, bunun en az dort 
ay olmasi gereklidir. 

Hz. ATse radiyallahu anh den (v. 58/677) §6yle dedigi nakledilmistir: 
"Allah'in elgisi hanimlanna ila yapti ve kendisine helali haram kildi. 
Arkasmdan da harami helal yapti ve yeminden dolayi kefaret verdi" 
(BuharT, Savm, 11, Salat, 18, Nikah, 91, 92, Talak, 21, Eyman, 20, 
Mezalim, 25; TirmizT, Talak, 21; NesaT, Talak, 32). 
136 BuharT, TefsTru'l-Kur'an, 5; Muslim, Talak, 30-35. 



61 



62 



Havva'nin Kizlan 

hepsinin senin verdiklerine razi olmalarma daha uygundur. Allah 
kalplerinizde olani bilir. Allah hakkiyla bilendir, halimdir. Bundan 
sonra artik baska kadmlarla evlenmen, -elinin altmda bulunan 
cariyeler hang- guzellikleri hosuna gitse bile, bunlarm yerine 
baska hanimlar alman sana held! degildir. Allah her seyi gozet- 
ler" 137 buyurarak, hem ilgili olayin bu sekilde sonuglanmasi ovu- 
lur, hem de muminlerin anneleri olan bu hanimlar, Allah Teala 
tarafindan iltifat gorur. Zaten, "Ey Nebi! Eslerinin nzasmi goze- 
terek Allah'm sana helal kildigi seyi nigin kendine haram edi- 
yorsun?" 138 uyansindan, Hz. Rasulullah sallallahu aleyhi ve 
sellemin hanimlannin nzasini gozetme ve gonullerini hosnut 
etme hususundaki hassasiyetini de anlayabiliriz.] 139 

[Bir gun dervislerinden bir grup ziyaret maksadiyla Ebu'l Ha- 
san Harakani kaddese'llahu sirrahu'l azTz dergahina gelirler. Bir 
de ne gorsunler, §eyh Hazretleri omzunda omuzlukla evine su 
tasiyor. 

"Ustad bu ne /?o/?"diye sorduklannda, Hazret 

"Bu gun validenizi biraz kizdirmisiz, o da bize su tasittinyor. " 
cevabini verir. Derken tekrar suya gider ve getirir. Bir iki arasi 
kesilmeden yanm gun mutemadiyen eve su tasir. Ziyaretcpiler 

"Acaba Valide Sultan bu kadar suyu ne yapar?" diye merak 
ederler. Bir de ne gorsunler, Valide getirilen sulan, su kaplanna 
degil de su akintisina dokuyor ve boylece ustada zahmet gektiri- 
yor. Ziyaretciler kendi aralannda 

"Bu ne manasiz istir." diye soylenmelerine ragmen Hazret hig 
orah bile olmaz ve su tasimaya devam eder. Valide Sultanin hirsi 
gegene kadar su tasidiktan sonra da "Seni kizdirdim hakkmi helal 
et. Artik daha bana kizmazsm degil mi?" diyerek Valide Sultanin 
gonlunu almaya gahsir. 

Ebu AN ibn STna ise soyle anlatir: 

"Seyh'i ziyaret maksadiyla dergahina gittim. Ebu'l-Hasan 
Harakani Hazretleri ormana gittiginde hanimindan onun halini 



137 Ahzab, 51-52 

138 t ■ -. . 

Tahnm, 1 
139 (GUNES) 



Havva'nin Kizlari 

sordum. Hanimi §eyh'in buyuklugune inanmadigi igin uygunsuz 
sozler soyledi. Ben orman yolunu tutup giderken §eyh Hazretle- 
rinin bir aslana odun yuklemis gelmekte oldugunu gordum. 

"Ustad bu ne haldir?" diye sorunca: "Evimdeki beld yukunu 
tasidigim igin bu aslan da bizim yukumuzu gekiyor." buyurdu. 

§eyh'in bu hanimi hirgin huyluydu, giden dervislerine pek yuz 
vermezdi; kim kapidan seyhi sorarsa ona ve §eyh Hazretlerine 
uygunsuz sozler sarf ederdi. 

Yine bir gun bir grup dervis §eyhin devlethanesine gelir ve 
korka korka kapidan seslenirler 

"Efendimiz burada midir?" diye. Onlar validenin azanndan 
korktuklan igin "$imdi Efendimize de hakaret eder. " dusuncesiyle 
cevap bekledikleri sirada igerden tath ve gayet nezaketli bir ses 
isitirler: 

"Buyurun misafirhaneye, size de kurban, Efendinize de kur- 
ban, geldiginiz yollara da kurban olayim. Efendiniz baska bir 
yerde davetlidir, haber salayim simdi gelir." der, misafir odasina 
ahr ve dervisleri agirlar. Hepsi hayret igerisindedir. Efendimiz 
herhalde valideyi irsad etmis sevinci iginde iken §eyh Hazretleri 
igeri girer. Ziyaretlerini yaptiktan sonra sorarlar. 

"Efendimiz yoksa validemiz irsad mi oldu? Bize hig bir zaman 
gostermedigi alakayi gosterdi ve size karsi hurmet-amiz tazimde 
bulundu. " §eyh Hazretleri tebessum ederek buyurdu: 

"Allah ona rahmet etsin vefat etti bu ikinci esim. O, benim 
yumagimi buyutuyordu. Bu da kendi yumagmi buyutiiyor." ] 140 



63 



140 (YALSIZUCANLAR, 2006), s. 88-89 



Kadina baki§ 

Baki§ agisini erkek ve kadin uzerinden dusiinmek gerekir. Er- 
kegin kadinlarla, kadinin da erkeklerle ilgili hiikumler verirken 
kendi cinslerine meyletmeleri mumkundur. Bu nedenle objektif 
olmak gok zordur. Bakis agilanna misal verecek olursak; 

[Bir grup kadin Paris Kent Konseyine kirmizi sapkalar giyip 
geldiler. Bunun uzerine Chaumette Konsey uyelerine soyle ses- 
lenmistir: 

"Bir kadmm kendini erkeklestirmeye galismasi turn tabiat 

kanunlarma ay kind ir. Bu sapik kadin la nn, bu erkeklesmis ka- 

54 dinlarm ozgurlugun simgesini kirletmek amaciyla pazarlarda 

kirmizi sapkayla dola§tigim Konseye hatirlatinm. Cinsiyet de- 

gi$tirmek ne zamandan beri serbest? 

Ne zamandan beri kadmlarm ev i$lerini, (ocuklarm be§ikle- 
rini terk edip kamu alanlarma, galerilerde nutuk atmaya, Sena- 
toya gelmeleri kabul edilmekte?" 

Kadinlara ise Chaumette soyle haykirmistir: 

"Erkek olmak isteyen siz kiistah kadmlar! Neyiniz eksik? 
Ba§ka neye gereksiniminiz var? Bizim gucumuziin yok edeme- 
digi tek despotizm sizinki, gunkii sizin despotizminiz a§k ve ta- 
biatm eserinin bir sonucu. Tabiat adma ne oldugunuzu hatirla- 
ym ve firtmah ya§antimiza imreneceginize bize bu firtmalan 
unutturmakla yetininiz. Ya$adigimiz tehlikeleri aile kucagmda 
unutalim; sizin bakimmizla giizellesen yavrulanmiza bakarak 
sikmtilarimizi unutalim." 141 ] 142 



141 ( HUNT, Lynn (1996): Erotizm ve Politika, L. Hunt, gev. Ayse Lahur 
Kirtung, Kabalci Yaymevi, istanbul, s. 162) 

142 (CAKMAK, 7(2) 2007), s. 731 



Havva'nin Kizlari 

[Benim metrese ihtiyacim yok. Daha dogrusu bu bir teferru- 
at. Benim, seven bir kadina, anlayan bir kadina ihtiyacim var. 
Belki bu kadin cok my darling 143 . Bir veya bin. Sen hickinklan 
kahkaha saniyorsun my darling.] 144 

[Kadin ya sehvettir, ya sefkattir. Yahut ikisidir. Sen bana cilt- 
lerde ara onu diyorsun.] 145 

[Kadin Sfenksten farkh. Sfenksin sorduklanni bilirsen Sfenks 
olur. Bilmezsen seni oldurur. Kadin gozleriyle sorar ve bekledigi 
cevabi alamayinca olur ve oldurur. Peki, bekledigi cevabi ahrsa? 
Yeniden sorar kadin. Cevap cumle degil, harekettir. Kelimeler 
birer oyuncak onun icin. Gogsune takacagi igneden daha deger- 
siz bir oyuncak. Ama saadet de bir Sfenks, my darling!] 146 

[Hayir. Kadina, yani sefkate, yani arkadasa ihtiyacim vardi. 
Hayir. Bilhassa disiye ihtiyacim vardi.] 

[Gulumseyen her kadini seviyordum, aglayan her kadini sevi- 
yordum. .Kadini seviyordum.] 148 

Yukanda kadina bakisini kendi cumleleriyle sergiledigimiz, yi- 
ne baska bir eserinde de "Bugiin hepimiz ruhga gok fakirle§mi§ 
bir insanlikla cebelle$mekteyiz" diyen ve gunumuz toplumunun 
hastahkh bunyesiyle ilgili bunun gibi daha bircok onemli teshisle- 
ri bulunan Cemil Meric'in zengin bir ic dunyanin aydinhgiyla algi- 
layisinin aksine kadini, cinsel bir obje olarak gorenlerin sayisi da 
azimsanmayacak kadar coktur. 



Darling: i. sevgili, sevgilim. s. 1. sevgili. 2. sevimli, cici, ho§. 
144 (MERig, Journal, cilt 1 Mart 1995), s.341 

145 (MERif;, Journal, cilt 1 Mart 1995), s.340 

146 (MERir;, Journal, cilt 1 Mart 1995), s.346 

147 (MERif;, Journal, cilt 1 Mart 1995), s.389 

148 (MERiC, Journal, cilt 2 Mart 1993), s. 53 



65 



Kadina Feminist bakis 

[Kadina feminist bakis; konunun toplumsal olarak insa edildi- 
gini, dolayisiyla tarihsel, toplumsal, kulturel baglami iginde ele 
ahnmasinin gerekliligini savunur. 

Kadina feminist bakisi, erkek merkezli bir bakistan ayiran en 
onemli ozellik ise, kadini ozerk bir varhk olarak gormesi, kadinin 
tanimlama ve hayatini kontrol hakkini talep etmesidir. Bu bag- 
lamda feminist bakis, kadini, erkekten yola gikarak anlamaya 
gahsmaz, erkegin hizmetinde gormez, kavramlan erkege gore 
tanimlamaz, kadinin <pok boyutlulugunu gorur, magazin tarzini 
66 reddeder ve esitlikgi bir bakisla bakar.] 149 

[Feministlerin gittikge "ghettola§masi" 150 bir tur yeni sahte 
din haline burunmesi, "erkek du§manligi" ve "lezbiyenlik" ile 
kanstinlmasinda aranabilir mi? Feminizmin yansimasi, dunu ve 
bugunu hakkmda neler biliyoruz? Kadin sorunun birgok sorun 
gibi karmasik ve gok bilinmeyenli oldugudur.] 151 

[Nitekim Rousseau, bu konudaki dusuncelerini "Mosyo d' 
Alembert'e Tiyatro Uzerine Mektup" (1758) isimli eserinde 
soyle agiklamistir: "Aslmda onu koruyacagimiz yerde kadina 
hizmet etmekteyiz. Onun emrine girerek onu a§agiliyoruz. Pa- 
ris'teki her kadin etrafma kendinden daha kadmsi erkeklerden 
olu§mu§ harem toplami§tir. Hepsi kadinin etrafmda ona kul 
kole oluyorlar. Oysa kadinin ancak kalbine hizmet edilir." 
Rousseau soyle devam eder: "Ayriliga dayanamayip kendileri 



149 (CETiNKAYA, 2006), s. 139 

Getto: (i.) bir §ehirde, mahrumiyet iginde ya§ayan azinhk mahallesi, 
ortagagda bazi Avrupa §ehirlerinde Musevi mahallesi. 
151 (GUZEL, Birinci Baski: Haziran 1996 ), s. 10 



Havva'nin Kizlari 

de erkek olamayacaklarma gore kadmlar bizleri kadmsilastir- 
maktadirlar" 152 ] 153 

Sonugta "Feminizm" adalet kavrammdan uzaklasarak esitlik- 
ten bahsederken ashnda kadini ve erkegi olmayacagi yere dogru 
gekmektedir. Mesela son yillarda dillerden dusurulmeyen sosyal 
adalet deyiminin anlattigi mesele, <pok eskiden beri dusunulen, 
butun dinler, rejimler, igtimaT mezheplerce ileri surulen ve ger- 
geklestirilmesi vaat edilen bir husustur. Bir toplulugun duzenli ve 
ahenkli olmasi, fertler ve zumreler arasinda nefret ve dusmanhk- 
lar bulunmamasi, ancak sosyal adaletin varhgi ile mumkundur. 

Sosyal adalet, herkesin kimligi, cinsiyeti, bilgi ve kabiliyeti, <pa- 
hsmasi, gordugu is nispeti ve derecesinde hakkini almasi; hig 
kimsenin ezilip somurulmemesi demektir. Sosyal adalet, en basit 
bir insana da, hayat hakki tanimaktadir. Herkesin hayatinin hu- 
zur ve gegim sartlanna erismesi, sosyal adaletin ilk sartidir. 

Sosyal adalet, sosyal esitlik demek degildir. Yani kadin ve 
erkegi nereye kadar esitleyebiliriz. Bir yerden sonra esiktik kav- 
rami kendini yok etmek zorunda kahr. Herkesin ayni imkanlara, 
sahip olmasi adalet degil adaletsizlik olur. Bu nedenle mutlak 
esitlik, ne tabiatta, ne toplulukta higbir yerde yoktur. 

Hukuktaki esitlik de, ayni durum ve sartlar karsismda, her- 
kesin ayni muameleye tabi' tutulmasi manasmdadir. Sosyal 
bakimdan, tam bir esitlik aramak ve istemek; hem gereksiz, hem 
imkansizdir. £unku adalet kavrami ile bagdastinlamaz. Mesela, 
kadin ve erkege ayni imkani vermek, esit sekilde gormek demek 
degil, herkesin cinsiyetinin karsihgini gormesi, hakkini elde ede- 
bilmesi davasidir. 

Sosyal adalet sarti, hayat sartlanni en uygun sekilde taksimini 
saglar. istisman ortadan kaldinr. Herkese kendi olgusunde hayat 
hakki verir. Cinsiyetler arasinda dusmanhk bulunmayan bir ce- 
miyeti meydana getirir. Boyle bir toplulukta kadin ve erkek, 
simdi ve gelecek bakimindan kendilerini emniyette hissederler. 



67 



152 HUNT, Lynn (1996): Erotizm ve Politika, L. Hunt, gev. Ayse Lahur 
Kirtung, Kabalci Yaymevi, istanbul, s.147) 

153 (CAKMAK, 7(2) 2007), s. 728 



68 



Havva'nin Kizlan 

Feminizm hareketi ile kadin kendini bulma acisindan fayda 
saglarken bir yandan sinirlanni zorlayarak olmayacak bir konu- 
mu icra etmek durumuna du§unce en buytik zaran aile kurumla- 
n odemek zorunda kalmaktadir. Yoksa bir kadinin haklar agisin- 
dan kendini savunmasi en tabii hakkidir. Zulum icin sinir yoktur. 
Kucugu buyugu olmaz. Zulum kar§isinda eyleme gecmekte in- 
sanhgin geregidir. Bu eylem ise kar§isinda bulunana zulmetmek- 
te degildir. Kaybedecegi bir §eyleri kalmayan insanlann ta§kinhk- 
lan fazladir. Bu nedenle kaybedecegi §eyleri bulunanlann bir 
gun ezilenler tarafindan rahatsiz edilecegini unutmamahdir. 

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem konu hakkmda zihinden 
cikmasi zor olan bir de te§bThte bulunur: 

"Allah Tea la 'n in emir ve yasaklarma giren meseleleri tatbik 
eden ve musamaha ve gevseklik gostermeyen iyi kimse ile ya- 
saklari isleyen kimselerin durumlan, bir gemiye binip kur'a geke- 
rek, geminin alt ve List katlarma yerlesen yolculara benzer. 

Oyle ki, alt katta oturanlar, su ihtiyaglanni giderirken ustteki- 
lerin yanmdan gegip onlari rahatsiz ediyorlardi. Alttakiler bu 
duruma son vermek igin bir balta alarak geminin dibini delmeye 
baslasalar, usttekiler hemen gelip: 

'Ne yapiyorsunuz?' diye sorunca alttakiler: 

'Biz su ihtiyacimizi gorurken sizi rahatsiz ediyorduk, halbuki 
suya muhtaciz, simdi sizi rahatsiz etmeden yerimizi delerek bu 
sekilde elde edecegiz' deseler ve usttekiler bu iste onlara mdni 
olsalar hem kendilerini kurtanrlar, hem onlari kurtarmis olurlar. 
Eger yaptiklan iste serbest biraksalar, hem onlari heldk ederler, 
hem de kendilerini heldk ederler." 

Kadin ve erkegin cemiyet icindeki durumlanni tekrar gozden 
gecirmeleri, zaaflan kuvvetle yer degi§tirmek yerine muspet 
olani tespit ederek huzurun cagnsiyla sosyal adaleti gercekle§- 
tirmeleri gerekmektedir. 

Feminizm konusunda yine gunumuzde raydan cikan bazi nok- 
talar var. Kadinlann ayn bir birey olmasi kabul edilmesi gereken 
bir kavramdir. Fakat kadinlan anlatirken/anlamaya cah§irken 
erkekten, erkegi anlatirken/anlamaya cah§irken kadindan yola 
cikmakgerekir. 



Erkegin kadin hakkindaki du^unceleri 

Dusunceler igin genelleme yapihrsa §unlan soyleyebiliriz. 

[Kadin, kutsal kitaplardan baslayarak cennetten kovulma ne- 
deni sayildigindan gunahkar olarak nitelendirilmistir. Kadin er- 
kegi bastan gikartarak kendisiyle birlikte onu da felakete suruk- 
lemistir. O gunden itibaren, sugu kadinm kabullenmesi ve pis- 
manhk duygusuyla erkegin egemenligi altina girmesi istenmek- 
tedir.] 154 

[Erkekler akil gerektiren islerin kendilerine, duygusalhgin da 
kadina ait oldugunu varsaymaktadirlar.] 155 

[Bakimh olmak ancak fazla goze batan, disiligini sergileyen 
§ekilde katiyen giyinmemesi, oyle fazlaca disi gorunmemesidir. 
Algakgonullu olmak ve algakgonullu gorunmesidir. Surekli diger- ^_ 
lerini du§unmek, bajkalan igin ugra§mak, onlan mutlu etmeye 
gah§masidir. Kendini dujunmek, kendi istegini yerine getirmek, 
kendine zaman ayirmamasidir.] 156 

["Kadinm ebediyeti zekasmda degil, rahmindedir."] 157 

[Erkekler e§lerine bagh kalmalannin kar§ihginda onlardan ev 
i§lerini iyi bir §ekilde yurutmelerini ve kutsal bir gorev olarak 
ailenin ve neslin devami icin gocuk dogurmalanni isterler] 

Kadin gocuk dogurmakla kalmayip, onun egitimi ile ilgilenme- 
li, onu toplumsal kurallara ve dini yukumluluklere gore yetistir- 
melidir. 

Kadina yalnizca dogurganhgi igin onem veren erkeklerin bu 
dusuncelerini Virginia Woolf soyle dile getirmistir: 



154 (GUZEL, 2006), s.35 

155 (GUZEL, 2006), s.41 

156 (NAVARO, 1997), s. 12 

Peyami Safa; (Berna Moran, Edebiyat kuramlan ve ele§tiri, ileti§im 
Yaymlan, istanbul, 1999, s:257) 



70 



Havva'nin Kizlan 

"Artik gocuk istenmeyecek duruma gelinince, kadmlar tu- 
muyle gerekli olmaktan gikar." 15& ] 159 

[Erkek, kadinin icsel yapisindan cok, fiziksel gorunumunun on 
plana cikmasiyla, kadini bir biblo gibi algilamaktadir. 

Erkek, kadin karsisinda bir manzara veya bir tablodan etki- 
lendigi gibi buyulenir, sadece kadini seyretmek bile ona buytik 
bir haz verir. Burada kadinin gorevi, sessiz durusu ve kusursuz 
guzelligiyle bir kole gibi efendisini mutlu etmektir.] 160 

[Pek cok sorunun, sanildigi gibi kisiye ozgu bozukluk veya ek- 
siklerden degil de, icinde bulundugu sistemin kacinilmaz beklenti 
ve kosullanmalanndan kaynaklandigi gorulmektedir. Temelde 
sistemler iktidarda olanlar tarafindan kurgulanir. Tanimlar ve 
davram§ kahplan, iktidarda olanlar tarafindan belirlenir ve sade- 
ce iktidarda olanlann lehine uygun olarak yasama geger. Kisilik 
rolleri de, ataerkil sistem icinde erkek egemen bakis acisiyla 
kurgulanmis, hem erkegin hem de kadinin toplum icindeki rolleri 
yapilandinlmistir.] 161 

["Kadmlar erkekler tarafindan olmak istedikleri gibi sevilse- 
lerdi bundan ba§ka hig bir §ey istemezlerdi. Ancak bazi erkekler 
kotii davramp; onlari aptal gibi gorur, onlarla alay eder, daha 
a§m giderek onlara fahi§e muamelesi yapip, evlilikte hizmetgi 
gibi kullamrlar. Bazen erkek o kadar a§m gider ki kadini sev- 
meyip, onlardan yararlanma, somurme, baghlik yasasiyla onla- 
ri egemenlik altmda tutmayi ister."] 162 



158 Woolf, Virginia, Kendine Ait Bir Oda, Meti5im Yaymlan, 2002, s:124 
159 (GUZEL, 2006), s.45 
150 (GUZEL, 2006), s.31 
151 (NAVARO, 1997), s. 20 

(GUZEL, 2006), s.32; Maurois, Andre, Lelia ou la vie de George Sand, 
Generale Frangaise, Paris, 1956, s:464 



Erkegin kadina meyli 

Erkek kadina meyillidir. Bu konuda sinirlanni asip taciz et- 
mekten kendini de alamaz. Gunah oldugunu bildigi halde kendi- 
ni bundan koruyamamasi, erkegin yetistigi ortam ve kulturun 
etkisiyledir. Onun ig'ndir ki, Allah Teala hirsina egemen olamaya- 
cagini bildiginden erkegin <pok evlilik yapma ruhsatinin onunu 
agnistir. Ancak bir kadm dort kadina bedel olursa erkek nicin 
cok evlenmek istegini duysun ki; konuyu degerlendirirken bunu 
dusunmek gerekir. Agklayici olarak su hadiseyi ornekleyebiliriz: 

["....padisah yolu uzerinde kimseyi selamlamazdi. Mamafih 
Sultan Abdulmecid sik sik bu adetten aynhr, bilhassa Avrupah 
kadinlann hatirlanna bir istisna yapardi: Onlan selamlamakla 
kalmaz; eger onlann bir sultana sunacak bir dilekgeleri varsa, 
onlara sorular sorar, memnuniyetle konusurdu. J^_ 

Grand-duk Konstantin Mikolayevig ve kansi grand-duses is- 
tanbul'a geldiklerinde, onlann mevcudiyetinden memnundu; 
grand-duke karsi canh bir yakinhk ve grand-dusese karsi da derin 
bir hayranhk duydu. Onlan sevindirmek ig'n gegnisin adetlerini 
ve eski onyargilan bir yana birakarak onlarla ayni masada yemek 
yedi ve onlarla araba gezintisi yapti. Prenses hassaten uzerinde 
oyle canh bir izlenim birakti ki durmadan soyle diyordu: 

"Boyle gonul aha olduktan sonra Hiristiyanlarm tek kadmla 
yetindiklerine §a§mamali. Haremimdeki guzel kuglan memnu- 
niyetle saliverirdim. Hig bir §ey bizi haremlerimizin etkisi kadar 
ruhga ve yiirekge ya§amamizi engellemiyor. Buna ne halife, ne 
sultan (are bulamaz, zira taassup uzerimize gozunii dikmis, 
eski adetler bizi baglamis. irademizin karsisma, bundan kur- 
tulmamizi onlemek ia'n gerekirse cinayetle akarlar."] 163 

islam erkegin bu taskinhgini bildigi icin gok evliligin onunu 



153 (OZEL, Guz-1997) 



72 



Havva'nin Kizlan 

agik tutmustur. Eger bu kapi kapah tutulsa idi nevrozlu insanlann 
sayisi arttigi gibi, sosyal hayatta sorunlar halkasi genislerdi. Ka- 
nunlarla kadmlara, erkeklerin bu zafiyetlerini bilip engelleme 
ruhsati genis bir bigimde verilmistir. 164 

Toplumun agmazlanni gozmek igin kanunlar karsihkh nza ile 
gayri mesru iliskiye izin vermektedirler fakat bu da saghksiz so- 
nuglar dogurmaktadir. 

§ahsiyetin cinsellik uzerine kurulmasi da ayn bir sorundur. 
Cinselligin bu derece de on plana gikmasinin sebeplerini arastir- 
digimizda <pok degisik sonuglarla karsilasmaktayiz. Bunlann ba- 
sinda ekonomik yetersizlikler nedeniyle yukselen evlenme yasla- 
nnin kijilerin olgunlajmalanni geciktirerek kimlik bunahmlanna 
sebep olmasini gosterebiliriz. Bu durum ise en <pok erkek uzerin- 
de etkilidir. Kadin erkegin saldirgan duygulanni kontrol edebildi- 
ginde, huzurlu bir hayata vesile olarak, e§inin surekli destegini 
kazanir. 

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin genellikle evleneme- 
yen erkeklere nasihat etmesi, orug tavsiyeleri bu nedenledir. 

f^unku zina kriterlerini kanunlardan gok din, kultur, toplumun 
yapisi ve bireysel olarak ele aldigimizda buyuk gikmazlannin 
oldugunu goruruz. Daha geni§ alani kapsadigi igin gayri me§ru 
ili§kiler zinadan daha tehlikeli bir durum arz etmektedirler 

Zengin ve refah seviyesi ileri topluluklarda son zamanlarda 
gayri mesru iliskiler kadin ve erkeklerde esit oranda olmak uzere 
artisgostermistir. 



154 En Onemli Bojanma Nedeni Gegimsizlik 2003 yihndaki 50 bin 108 
bo$anmadan yiizde 93'une gecimsizlik gerekge gosterildi. 

Bojananlann 46 bin 615'i gegimsizlik, 

2 bin 119'u diger, 708'i terk, 194'u zina, 173'u cana kast ve fena 
muamele, 166'si akil hastahgi ve 133'u de curum ve haysiyetsizlik ge- 
rekgelerini gosterdi. 

2003 yilmda bo5ananlarm 21 bin 805'inin cocugunun bulunmadigi , 
11 bin 695'inin bir, 9 bin 764'unun iki, 3 bin 912'sinin 3, 1606'sinm 4, 
722'sinin 5 ve 604'unun de 6 ve iizerinde gocuk sahibi oldugu belirlen- 
di. 



Erkegin en buyuk destegi ancak kadindir 

Hayatin vazgecilmezi kadindir. Kadin olmadigi zaman erkek 
kendini yalniz hisseder ve guclu fizigi dahi ona yeterli olmaz. 
Onun icin erkek hayatinda guc bulmak istiyorsa bir kadina ihtiya- 
ci vardir. Ancak kadin bu yuceligini kiskanchk ve hased ile yipratir 
ve o yiiceligi elinden kaybeder. Guzel ornek olan Rasulullah 
sallallahu aleyhi ve sellem basansi ve kuvvetini Hz. Hadice 
radiyallahu anhadan aldigini surekli tefekkur ve tezekkur ederdi. 
O kadar zikrederdi ki diger hanimlan Efendimizin bu haline ta- 
hammul edemezlerdi. Bu sebeple erkegini seven kadin, onu 
yuceltirse tarihte onlan anmaktan geri kalmaz. 

[Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Kirk yasina gelince ara 73 

sira inzivaya cekildigi Hira dagina sik sik gitmeye baslamis ve 
gittikce hosuna giden bu ruhT inziva sirasinda buyuk hakikate 
yaklastigini, kainatin o muazzam sinni kesfeder gibi oldugunu 
hissetmisti. 

Hazreti Hadice radiyallahu anha, onu ara sira kendisinden 
uzaklastiran bu inzivalara cam sikilmiyordu. Diger mutecessis ve 
ukala kadinlar gibi basina dikilip konusmalanyla ve hareketleriyle 
dusuncelerinden ayinp, huzurunu kacirmiyordu. Bilakis evde 
bulundugu sirada elinden geldigi kadar muhtac oldugu sukunet 
ve riayeti saghyordu. 

Hira'ya gidince de onu uzaktan takip ediyor, onu hicbir suret- 
te rahatsiz etmeden her ihtimale karsi kendisini korumak mak- 
sadiyla adamlarmdan birini gonderiyordu. 

Boylece zemin, beklenen risaleti telakki etmek icin hazirlan- 
mis gibi idi. Lakin — bu hazirhga ragmen — hadise coktan beri 
"Nebiyyi muntazar" yani beklenilen rasul bahsiyle calkalanan o 
alemi sarsti. Kabe'deki putlann mevcudiyetine razi olmayan 



74 



Havva'nin Kizlan 

kendi kavminin bu dalalet icinde kalmayacagina bir lahza §uphe 
etmemis olan beklenen rasul, Hazreti Muhammed sallallahu 
aleyhi ve sellem dahi sarsildi. 

"Hira" magarasinda ilahi vahiy gelir gelmez Rasulullah 
sallallahu aleyhi ve sellem, fecrin alaca karanhginda evine kostu. 
Rengi degismis, butun vucudu korkudan titremekte idi. Zev- 
cesinin hucresine girince kendini emniyette hissetti. §ahit oldu- 
gu hadiseyi titrek bir sesle Hz. Hadice'ye anlatti. Acaba ruyada 
mi sayikhyor? Yahut cildirdi mi? 

Hz. Muhammed'in manzarasi, Hz. Hadice'nin kalbindeki en 
derin annelik duygulanni uyandirdi. Kocasini bagnna basarak 
itimad ve iman dolu bir sesle dedi ki: 

"Ey, Ebulkasim, Allah Teala bizi gozetir. Bu mujdeye sevin ve 
sebat et. Amcaoglu, Hadice'nin canmi elinde tutanm hakki icin 
ben senin ummetin nebisi oldugunu iimit ediyorum. Allah seni 
asla utandirmayacaktir. Sen ailene baghsm, dogru sozlusun, 
misafiri tutar ve agirlarsm, felaketlere kar§i yardimcism". 

Hazret-i Muhammed'in korkusu yok olmus, yuzu parlamisti. 

0, ne bir kahindir, ne de kendisine cinler garpmistir. iste Hz. 
Hadice'nin sefkatli tath sesi, sabahin isiklanyla beraber kalbine 
akiyor, onu itimat, emniyet ve sukunla dolduruyordu. 

Hz. Hadice radiyallahu anha, bir annenin yegane evladma 
yaptigi gibi ninni soyler gibi tath sesiyle yataginin etrafina guzel 
pembe ruyalar serpiyor, sakin ve rahat bir uykuya dahnca gozle- 
rini bir an uzerinde tutuyor, sevgi ve tazim dolu kalbi carparak, 
yavasca hucreden cikiyor, kapiya vannca tenha sokaga firlayarak 
amcasinm oglu Varaka Bin Nevfel'in yanina kosuyor. 

Mekke, henuz sabah mahmurlugundadir. Ortahk aydinhga ve 
hayata acilmaga hazirlaniyor. 

ihtiyar Varaka, Hadice'nin sozlerini duyunca titredi. Bitkin, 
dermansiz vucudunu bir canhhk kapladi. Sille inerek coskunlukla 
konusmaga basladi: 

"Varakanm canmi elinde tutanm hakki icin, eger bana haki- 
kati soyledinse, ey Hadice, Muhammed'e gelen daha evvel 
Musa ve isa'ya gelmi§ olan vahyi ilahidir. Muhakkak ki, o bu 
ummetin rasuliidur, ona soyle, sebat etsin." 



Havva'nin Kizlari 

Hz. Hadice, ihtiyann daha fazla konusmasini beklemeden ve 
sozlerinin bir kelimesini tekrar ettirmeden mujdeyi hemen koca- 
sina ulastirmak icin evine kostu. Fakat Hz. Muhammed'i biraktigi 
gibi uykuda buldu. Uyandinp uykusunu bozmaktansa, basinin 
ucunda oturup beklemeyi tercih etti. 

Aradan cok zaman gecmeden Hazret-i Muhammed yataginda 
cirpinmaga, nefesi agirlasmaga, alnindan su gibi ter akmaga 
basladi. Bu hali epeyce surdu. Gorunmeyen bir muhatabi dinli- 
yor gibi hali vardi. 

Sonra kendisine verilmis bir dersi tekrar eder gibi: "Ya - 
Eyyuhel Muddesir... "suresini sonuna kadarokudu. 

Hz. Hadice, onu kollan arasina alarak Varaka Bin Nevfel'den 
isittiklerini nakletti. Hz. Muhammed, minnet ve sukran ifade 
eden nazarlarla Hadice'ye uzunca baktiktan sonra donup yatagi- 
na bir goz atti ve teessur iginde: 

"Ey Hadice dedi. Uyku ve istirahat devri artik gecti. Cebrail 
Aleyhisselam bana insanlan hak dinine, Allah 'a ibadete davet 
emrini getirdi, ama kimi davet edecegim? Kim icabet edecek?" 

Hz. Hadice, heyecan ve imanla haykirdi: 

"Ben icabet edecegim, ey Muhammed, herkesten, her in- 
sandan evvel beni davet et. i§te ben, sana inanarak Musluman 
oldum. Allah Tea la 'n in rasiilu oldugunu tasdik ediyor, inandi- 
gm Allah Teala'ya inamyorum." 

Buyuk bir huzur ve rahathk icinde onu tebrik etti. Sonra istegi 
uzerine Varaka'nin yanina gitti. Varaka, Hz. Rasulullah sallallahu 
aleyhi ve sellemi gorur gormez haykirdi: 

"Bana can veren Allah Teala'ya yemin ederim ki sen bu 
milletin nebisisin. Kavmin tarafmdan yalanlanacak, eziyet go- 
recek, memleketinden cikanlacaksm, onlara karsi savasacak- 
sm. O giine yetissem Allah Teala bilir onun ugrunda nasil sava- 
sacagim!" 

Sonra basini ona yaklastirdi. Hazret-i Muhammed de onu 
boynundan optu. 

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem sordu: 

"Beni yurdumdan cikaracaklar mi?" 

Varaka cevap verdi: 



75 



76 



Havva'nin Kizlan 

"Evet, senin gibi, biitun risalet sahipleri dusmanhk gormus- 
tiir. Keske o gtinde geng olsam... Keske o gun sag olsam..." 

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, duyduklanndan cok 
memnun olmustu. Esinin yanina endisesiz bir halde davasi icin 
mucadeleye kararh olarak dondu. 

Mucadele baslamisti. Resulu Ekrem bu ugurda simdiye kadar 
higbir kahramanin tarihinde esi gorulmemis eziyet, baski ve is- 
kencelere maruz kalmisti. 

Kureys, dinlerinin aleyhinde bulunmasina, ecdatlannin zama- 
nmdan beri taptiklan putlara hakaret edilmesine tahammul 
edemiyorlar, en sert ve insafsiz bir sekilde kar§i koyuyorlardi. 

Kocasina bagh ve getirdigi hak dinine ilk inanan Hz. Hadice 
radiyallahu anha bu getin mucadelede onun yaninda yer almi§, 
elinden geldigi kadar yardimina kojmujtu. 

Resulu Ekrem'in Kureys'ten gordugu eza ve cefadan mustarip 
olarak eve donusunde vefakar esi onu teselli ediyor, maneviya- 
tini yukseltiyordu. 

Bu hal senelerce devam etmisti. 

Kureys musrikleri, aldiklan bir kararla Hasim ve 
Abdulmuttalib ogullanni Mekke haricinde bulunan Ebu talip 
semtine surulmus, orada adeta surgun hayati gegirmek zorunda 
birakilmisti. 

Bu karan ihtiva eden sahife Kabe'ye musrikleri Hazret-i Mu- 
hammed'in taraftarlanna ve yakinlanna karsi iktisadT abluka 
tatbik etmisler, onlarla her turlu munasebeti kesmislerdi. 

Resulu Ekrem, Mekke'den aynhp Ebu Talib semtine gidince 
Hz. Hadice radiyallahu anha hie tereddut etmeden onunla bera- 
ber gitmis, gencliginin birgok tath hatiralanni sinesinde toplayan 
gok sevdigi aile evini terk etmisti. 

Yasi bir hayli ilerleyen Hazret-i Hadice, kaybettigi evlatlannin 
acisi uzerine baslanna gelen bu yeni felaket onu bir hayli yip- 
ratmisti. 

Ebutalib'in semtinde Mekke'den uzakta uc sene kalmisti. Bu 
izdirap yi Man icinde kocasi Hz. Rasulullah sallallahu aleyhi ve 
sellem ve arkadaslanyla beraber bircok sikinti ve ahsamadigi 
mahrumiyetlere katlanmisti. 



Havva'nin Kizlari 

Yasi altmi§i gectigi halde, silah, para ve sayi itiban ile kendi- 
sinden ustun bir dusmanla mucadele eden: kocasinin yaninda 
bulunmak icin saghgindan fedakarhk yaparak ustun bir gayret 
sarf ediyordu. 

Kuvvetli bir imanin ve sarsilmayan bir azmin karsisinda 
Kureys'in muhasara, abluka ve boykotlan bir basansizhkla neti- 
celenmis, Hz. Muhammed'in Mekke'deki evine donme zamani 
gelmisti. 

Hazret-i Hadice guclukle ve ustun bir kuvvet sarfederek rahat 
dosegine avdet eder etmez hastalanmisti. 

Yorgunluk, suruldukleri yerde maruz kaldiklara baski, zulum 
ve mahrumiyet altmis bes yasindayken en son gucunu tuketmis- 
ti. 

Yataga dusen Hz. Hadice radiyallahu anha son gunlerini yasi- 
yordu artik. Nihayet gece gunduz basucundan aynlmayan sevgili 
esi Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin kollan arasinda ruhu- 
nu teslim etti... 

Resulu Ekrem etrafina bakinca ona ilk inanan, davasinda des- 
tek olan mubarek zevcesinin vefatindan sonra evin bombos ve 
kasvetli oldugunu, Mekke'nin onun gocmesinden sonra oturula- 
cak bir yer olmaktan ciktigini gordu: 

Hz. Hadice'nin vefat ettigi ve "Hiiziin Yih" adi verilen o sene- 
de Hz. Muhammed'in karsilastigi muskuller ve uzuntuler son 
haddini bulmustu. 

Oyle ki musrik dusmanlan, etrafini saran bu Hz. Hadice'nin 
vefatindan sonra o zamana kadar islamiyet'i kabul edenler, Hz. 
Muhammed'in etrafmda toplanmis, onu mal ve canlan ile koru- 
maya kararh olduklanni belirtmislerdi. 

Hz. Hadice radiyallahu anha vefat etiginde, islamiyet davasi 
bir hayli yayilmis Mekke'nin sinirlanni asmis, Hicaz'in etrafina 
hatta deniz asin ulkelere kadar uzanmisti. 

Ve Muhammed'in evi de bir gun su hadiseye sahit olacaktir. , 

Hz. Aise radiyallahu anha genclik ve guzelligine, kocasi 
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin sevgisine guveniyor. Fa- 
kat kendinden once Hz. Muhammed'in kalbine girerek hayatinin 
son anina kadar o kalbi kendine hasreden ve orada isgal ettigi 



77 



78 



Havva'nin Kizlan 

yeri olumunden sonra da muhafaza eyleyen Hadice'yi kiskam- 
yordu. Gunun birinde Hale — Hz. Hadice'nin kizkardesi— ziyaret 
kastiyle Medine'ye geliyor. Rasulullah sallallah u aleyhi ve 
sellemin evinin icinde Hale'nin — gocen sevgilisinin sesine ben- 
zeyen— sesini i§iterek kalbi carpiyor ve: 

"EyAllahim, bu Hale'dir." 

Diye haykinyor. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin halin- 
den sinirlenen Hz. Aise kendine hakim olamayarak: 

"Uzun yillarm yiprattigi Kureysli bir kocakariyi aniyorsun, hal- 
buki Allah Teala onun yerine da ha iyisini vermistir." 

Diye, sitem edince mubarek cehresi degisen Rasulullah 
sallallahu aleyhi ve sellemden su cevabi ahyor: 

"Vallahi, Cenabi Hak, bana onun yerine daha iyisini verme- 
di. insanlar kafirken o bana inandi, insanlar beni yalanlarken o 
tasdik etti. insanlar beni her seyden mahrum ederken, o serve- 
tiyle yardim etti. Ve Cenabi Hak, kadmlar arasmda yalniz on- 
dan bana evlad ihsan etti." 

Ve bu sozler karsisinda Hz. Aise radiyallahu anha iradesini 
zapt ederken kendi kendine hitap ediyor: 

"Vallahi bir daha ondan bahsetmeyecegim!" 

Halbuki daha once ondan sik sik bahsetmekten kendini ala- 
miyordu. Bir gun de hep onun lafini ettigini gorunce: 

"Sanki diinyada Hadice'den baska kadm yokmus!" 

Dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemde buna karsihk: 

"Evet, o vardi, vardi ve ondan evladim da olmustu". 

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem her koyun kesisinden 
sonra yanmdakilere: 

"Hadice'nin arkadaslarma da verin". 

Buyurdugunu duyan Hazret-i Aise, bunun icin danhr gibi ol- 
mus. Bunun uzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem de: 

"Onun sevdiklerini ben de seviyorum" karsihgini vermisti. 

Mekke'nin fethedildigi gun oradan yol gecmesine ragmen 
Hazreti Hadice'yi unutmamis, bu ilk zevcesinin defnedildigi yakm 
bir yerde cadir kurup, oradan Mekke'nin fethini idare etmisti. 

Hz. Hadice'den sonra islam dinine milyonlarca kadm girecek- 
tir. Fakat o, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin hayatmda 



Havva'nin Kizlari 

Allah Teala tarafindan en muhim role secilen ve ilk Musluman 
kadin olarak kalacak ve — Musluman olsun olmasin— tarihgiler 
Hz. Hadice'nin o rolunu anacaktir. Nitekim Batih tarihgi Badey 
soyle diyor: 

"Hadice'nin sevdigi icin evlendigi erkege olan itimadi, bugun 
yeryuzunde ya§ayan insanlardan her yedi kisiden bir kisinin din 
olarak inandigi akidenin ilk merhalelerine bir itimad havasi 
katiyordu". 

Margol Youth ise, Hz. Muhammed'in nubuvvet hayatini, Hz. 
Hadice radiyallahu anha ile karsilastigi ve Hadice'nin kendisine 
elini takdir ederek uzattigi gunle tarihini baslatiyor. 

Nasil ki ayni batih tarihci, Rasulullah sallallahu aleyhi ve 
sellemin Medine'ye hicretinin tarihini Hazret-i Hadice'nin top- 
raga verildigini ve Mekke'nin Hadice'siz kaldigi gunle tesbit 
ediyor. 

Dermenghein ise, Hz. Hadice'nin saci sakah kansik, garip ba- 
kish urkek bir halde Hira magrasindan gelen kocasinin karsisin- 
daki vaziyeti uzerinde duruyor, ondan anhyoruz ki Hadice'nin, 
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemi tekrar sukunet ve emniye- 
te kavusturmus, bir sevgilinin hayirhahhgi 165 , sadik bir zevcenin 
vefakarhgi, bir an annenin sefkatiyle gogsune bastirmis ve Haz- 
ret-i Muhammed'i orada, kendini koruyucu bir annenin kucagin- 
da bulmustu. 

Ayni tarihci, Hadice'nin vefati hakkinda soyle diyor: 

"Hz. Hadice'nin vefatiyla Hazret-i Muhammed kendisine ilk 
inanan, kalbini huzur ve sukunetle doldurmaktan biran geri 
kalmayan, yasadigi muddetce onu zevcelerin sevgisiyle, anne- 
lerin sefkatiyle cevreleyen kadmi kaybetmis oldu. 

Hz. Hadice, rasulluge vaat edilen kisinin hayatini doldur- 
mak, o yetime bir anne, o kahramana bir ilham verici, o miica- 
deleciye bir sigmak, o Resulallaha itimat, emniyet ve huzur 
kaynagi olmak icin mukadderatim hazirladigi yegane kadm- 
dir".] 166 



79 



Hayirhah: iyilik isteyen, iyilik du§unen. 
156 (Prof. Ai§e ABDURRAHMAN), s. 19-27 



80 



Havva'nin Kizlan 

Erkek olabilmenin verdigi sikinti 

[Erkekler ic dunyasini kesfettikce, erkekligin dayandigi temel 
geli§kinin cesitli gorunumleriyle kar§ila§ihr; erkegin cinsel kimli- 
ginin temel ta§i erkekce degil kadinca arzulardir. (Yani kadinla§- 
mak ona korku verir.) Erkekler icin her sey zordur. Disandan 
bakildiginda cogunlukla uzak anlasilmaz gorunurler. Ya da gurul- 
tucu ve sevimsiz olurlar. 

Erkekleri kendini tanimaya basladiginda ise her sey daha ko- 
tuye gider, savunmaci ve ulasilmasi imkansiz olabilirler. Ashnda, 
duygulan konusunda genelde acik olan kadinlann aksine, baska- 
lanna acilmak cogu erkege son derece zor gelir. Ama bunu ba- 
sardiklannda, dramatik, cesur ve sasirtici olgude incinebilir bir ig 
benligi agiga vururlar. 

Erkeklere sikinti veren nedenlerden birisi gogu erkek hig ko- 
nusmaz, yani onemli veya ilging seylerden konusmaz. Bilingalti 
felsefeleri "konusmak ucuz bir seydir, davrcmi$lar daha fazla $ey 
anlatir" oldugundan, gogunlukla, nasil araba kullaniyorlarsa oyle 
baslarlar: 

"Yolu sormak yerine, bir gikmaz sokaga rastlayana, kaybola- 
na ya da kaza yapana kadar yollarma devam ederler. O zaman 
bile, yardim istemekten kagmdiklan olur: arka koltuktaki surucu 
bunu onlarm yerine yapabilir." 

Bazi erkekler depresyon, endise, iliski guglukleri gibi kadmla- 
nnkine benzer sorun ya da konulardan dolayi tedavi gormek is- 
terken, gok daha fazlasi psikoterapiye yanasmaz. 

Erkekler isleriyle ilgili bir kriz yasamaktadir. isten atilma, hat- 
ta isteki bir "yeniden duzenleme" erkekler igin sarsici bir dene- 
yimdir. isle ilgili kararlar almada zorluk gekme, pahahya mal olan 
politika gatismalanna girme, sirketin baski uygulamasi, isinden 
sikilma veya isine olan tutkusunu kaybetme gibi. 

Birgok erkegin cinsel ya da cinsel oldugunu dusundugu belir- 
tiler yuzunden cinsel durtu veya zorlanim en sik ortaya konan 
sorunlandir.] 167 



157 (GRATCH, et al., 5. baski / Eylul 2002), s. 13 



"Erkegin Unutulmasi" gercegi 

Asagidaki sorular erkek gerceginde sorunlann ne kadar cok 
oldugunu da gostermektedir. 

[Bugun kimi yazi ve eserde kadin hareketinden, kadin soru- 
nundan her soz edilisinde, "erkegin unutulmasi" olgusuyla karsi- 
lasiyoruz. Kadin sorunu ayni zamanda erkek sorunudur. 

Ornegin kimi yazi ve eserde deginilen "ataerkil 168 kulturun" 
acisini sadece kadinlar mi cekiyor? 

Erkekler de ayni izdirabi duyumsamiyorlar mi? 

Erkekler de ayni derdin kurbani degiller mi? 

"Ataerkil kultur"un acisini erkekler de cekmiyor mu ? 81 

Gelenek geregi dovmek, hatta "vurmak" zorunda kalan erkek- 
ler neyin kurbani? "Ataerkil kultur"un esiri sadece kadin mi? 

Sevmedigi erkekle evlenmek zorunda kalan kadmlarimizm sa- 
yisiyla, "Allan in emri, peygamberin kavliyle" es secen erkekleri- 
mizin sayilarmi karsilastirdik mi? 

Genelde dayak atan erkektir. Ama erkegini doven kadin sayi- 
smdan haberimiz var mi? 

Kim kime "cehennem hayati" yasatiyor? 169 



Patriarchal: s. ataerkili, muhterem, ya§li ve saygideger, 
"Bu acidan bakmca iskandinavya ulkeleri, isveg en ba§ta, onderdir- 
ler. Hukuki ve siyasi duzenlemelerde en ileri kurallar isveg'te bugun: 
Tam ejitlik uygulaniyor. Ancak kurallarm, yazili metinlerden gikip, zih- 
niyetlere girmesini beklemek igin daha 50k zamana ihtiyac; var. Bu 
hukuki duzenlemelerin kulturel acidan sindirilmesi, bireysel/ailesel 
diizeyde gercekle§mesi igin kadin ve erkeklerin bir §eyler daha yapmasi 
gerekiyor. Duzenlemeler sonucu iskandinavya ulkelerinde patriarkal 
(pedersahi/ babasal) aile diizeni feci bicimde sarsildi. Yikildi / yikilacak. 



82 



Havva'nin Kizlan 

Bu sorulan cevaplamamiz gerekiyor. Erkeklerin bunahmi, ic 
sikintilan, "posterlere a§ik olmalan" ve "kaderlerine kusmelerini" 
arastirmayacak miyiz? 

Gunumuzde bazi isler sadece kadinlara aynlmi§tir. Erkek ca- 
h§tirmazlar. Fransa'da supermarketlerde erkek tezgahtar gordu- 
nuz mu? 

Ya da neden bazi, isler erkeklere aynlmistir? 

Su an kim, nerede, nicin sadece kadin cahstinyor? Bu konu- 
lardaki tavirlan nedir? Aile baskisi, ana-baba, agabey, abla baski- 
si, sadece kadmlar uzerinde midir? 

Erkek cocuklar ne zaman delikanhhk cagina ulasiyor? 

Daha nice soru cevaplanmayi bekliyor. ] 170 



Ev i$i, aile ici §iddet (dayak, kufur, ensest, igfal...) erkek takimini da 
etkiliyor bu ulkelerde. Ornegin Danimarka'da "Doviilen/ Dayak Yiyen 
Erkekler Evi" agildi 1991'de: Her ay 30 He 60 yaslan arasmda otuz ka- 
dar erkek bu eve sigmiyor. Biitun diger ulkelerde dayak yiyen kadmlar 
hatirlaymca Danimarka'da dayak yiyen erkeklere aglamak olasi degil. 
Ama belirtilmesinde de yarar var. Turkiye'de de arada bir basma yansi- 
yan dovme olaylanna da rastlaniyor." (GUZEL, Birinci Baski: Haziran 
1996 ), s. 254 
170 (GUZEL, Birinci Baski: Haziran 1996 ), s. 7 



Erkeklerin Zaaflan 

Erkeklerin zaaflanni su bashklarda toplayabiliriz. 

1—Utang (erkekler aglamaz): Erkeklerin duygusal diyaloglara 
girmemelerinin en sik karsilasilan nedenidir. Utanc, rahatsiz 
edecek derecede insana aci veren bir duygudur. Her zaman far- 
kinda olmadigimiz sey ise, bunun ne kadar yikici olabilecegidir. 

2—Duygu yoklugu (ne hissettigimi bilmiyorum): Burasi, ah- 
51I1T115 psikolojik araclann her zaman ise yarayamayabilecegi 83 

daha karmasik bir alandir. "Bu durumda ne hissediyorsunuz ?" 
sorusunun cevabi verilememektedir. 

3— Erkege ozgu guvensizlik (iistte olmaktan yoruldum): Er- 
keklerin sanp sarmalanmi§, korunakh gorunumlerinin altinda 
ki§iliklerinin ashnda bu erkek olmak kahp ve gorevinin agirhgiyla 
ezildigini goruruz 

4—Kendine donukluk (beni gor, beni duy, beni hisset, bana 
dokun); Erkege ozgu guvensizlik gatismasinin dogrudan bir ture- 
vi ya da muhtemel bir sonucudur. Yalnizca erkek oldugunu bil- 
mek, insani kendi kadmca arzulanndan korumaya yetmez, kisi 
bunu kendisine tekrar tekrar ispatlamak zorundadir. Ama bu bile 
yeterli olmaz. 

5—Saldirganhk (sana patronun kim oldugunu gosterece- 
gim): Erkege ozgu guvensizlik gatismasinin dogal bir sonucudur. 
Kadinla birlik olma arzusu ile erkek kimligini kaybetme korkusu 
arasindaki bagdasmazhk ya da catisma, erkege ozgu guvensizlik 
gatismasinin can ahci noktasidir. Bu durumda erkek: 



84 



Havva'nin Kizlan 

l-"Du§man"i yildirmaya ve onu savunmasiz yakalamaya, 

2-Fiziksel degilse bile ruhsal alanini ele gegirmek uzere ihlal 
etmeye, 

3- Kendini kadmdan psikolojik olarak ayiracak bir aci duvan 
olu§turmaya gah^ir. 

Her tig taktikte de erkegin guglu bir arzu duydugu kadinin 
iginde kaybolma korkusunun izleri agik bir §ekilde gorulmektedir. 

6—Kendine doniik yikiahk (kendimi oylesine yenik hissedi- 
yorum ki): Kadinla kahci ve yakin bir ili§ki kuramamaktan peri§an 
oldugunu hissetmek. 

7—Cinsel eylemleme 171 (§imdi birle§mek istiyorum): Onceki 
butun ozellikleri ozetler ve garpici bir bigimde iginde toplar. 
Erkeklerin cinsel dili tamamen yabanci bir dil degildir. Daha gok, 
hem kadinlar hem de erkekler tarafindan de§ifre edilebilecek ve 
edilmesi gereken bir lehgeye benzer. 

Bu konuda kadmdan beklentisinin olmasi erkegi zafiyete du- 
§urur.] 172 



Cinsellikle ilgili bilingsiz arzularm ve fantezilerin pengesindeki kijinin 
gegmi§ olaylan hatirlamak yerine bunlan bilingsizce eyleme yansitmasi; 
kaynak: Selguk Budak, Psikoloji Sozlugu, 
172 (GRATCH, et al., 5. baski / Eylul 2002), s. 17-28 



A$K 



EVLILIK 



AILE 



Ask ve cinsel yakinhk; dusunsel, duygu ve davrams boyutlany- 
la iki insan arasinda bir etkilesimdir. Kendini bir baskasina acma 
karanni veren kisinin; deger yargilan, umitleri, korkulan, hesap- 
lasmalari vb. hususlarda gecmis, gelecek yada bugunune dair 
paylasimlan bu etkilesimin dusunce planini olusturur. 

Benzerlik ve farkhhklari kesfetme istegi, sevgi, koruma, merak 
etme, dusunme, guvenme gibi duygular da ayni sekilde yakinhk 
duymaya etkendir. 

Davrams boyutunda ise; beden dili dedigimiz sevgiyi dolayh 
olarak ifade eden mimikler, bakma, gulme, yakin fiziksel temas, 87 

dokunma, sanlma, okjama, opme, cinsel iliski vb. eylemleri sa- 
yabiliriz. 

Goruldugu gibi a§k; insanm kendisini duygu, dugunce ve 
hatta bedeniyle bagkasma agarak yakinhk kurmasidir. 173 

iliskiler ile insan sevilmeye deger oldugu duygusunu hisseder. 
Bu kadinhgin ve erkekligin bir acidan digeri tarafindan onaylan- 
masidir. 

[Bu yuce ask, iki degisik insanm birbiriyle sagladigi uyumdur. 
Ne var ki kadinla erkek arasmdaki ayinmi vurgulayarak bir ikilik 
yaratan ve bu ikilikten yararlanip, gunluk hayatin en ufak tefer- 
ruatina kadar insanlar uzerindeki baskici tutumunu surduren 
bati toplumlannda, bu ideal uyum pek mumkun olamamaktadir. 
Ve bu ideal uyumu yani yuce aski yakalayanlar da toplum disi 
kahrlar bu yuzden, hatta topluma karsi cikiyor kabul edilirler 
cogu kez. f^unku toplum yuce askin gerceklesmesine karsidir, 



173 (GRATCH, et al., 5. baski / Eylul 2002), s. 16 



88 



Havva'nin Kizlan 

yuce aski kesfeden, toplumun ve toplum degerlerinin disinda bir 
mutlulugun mumkun oldugunu kesfeder. Onun igin de insanlar, 
bu mutlulugu §airlerin ve sanatcilarm sesiyle caginrlar daha 
cok...] 174 

Cogu kez bedensel hazlar ve sevgi ile gonlun sevgisi ve a§ki 
birbirine karistinhr. Her §ekilde sevgi iyidir, sevgiyi kotu hale 
getiren kotu huylardir. insanlar, biraz da bilgisizce, kendi sehvet 
ve arzulanna "ask" adini verirler. Bu da bir yoldur, ama Mevlana 
nin dedigi gibi; "gehvetten a§ka giden yol $ok uzundur" 175 . 

Kadinla erkegin birbirine karsi duydugu sevgi, Allah Teala'nin 
sevgi denizinin ancak bir damlasidir. Allah Teala'nin sevgi denizi 
oylesine ucsuz bucaksizdir ki, aslanlar oradan kaptiklan sevgiler- 
le yavrulanna sut verirler, zenginler o denizden kapabildikleri bir 
parca sevgi ile yoksullara acir ve bir sadaka verirler 176 . Ancak, 
degerli olan ask, gonlun maddeye degil de daha yuksek seylere 
duydugu asktir. insan bedeni gonlu stirekli maddT isteklere ve 
arzulara ceker, gonul ise yuce seylere duydugu askla yukselmek 
ister. Allah Teala katinda en eski sey asktir, onun "evveline evvel 
yoktur." Canlar bile asktan gelir, aska giderler. Askin butun can- 
lann kaynagi olmasi, butun canlann aska donmesi askin gucune 
ve baslangicina bir delildir, "fakat kimsecikler sonuna ermemi§- 
tiraskm." 177 

Ask kadin ve erkekte dogustan gelen en yuce egilim olarak 
mevcuttur. Onlar bu egilime yoneldiklerinde, ashnda sevgilide 
Allah Teala'yi aramaktadirlar. Durum ve sartlann kisiyi insanT 
sevgiden yoksun biraktigi, buyuk beklentilerin buyuk hayal kink- 
hklanyla sonuclandigi durumlarda bunahm kacinilmazdir. 

Hakikatte ask Allah Teala'yi bulmaktir. Allah Teala, cogunluk- 
la; kocasi tarafindan kadma, kadin tarafindan kocasina gorunur. 



174 (MERl'g, Journal, cilt 2 Mart 1993), s.12 

Mevlana. Mevlana'nm Rubaileri, (trc,: M. Nuri Gencosman). Istan- 
bul: MEGSB yay. 1986.. s.26(119). 

Mevlana. Dtvan-i KebJr. (trc: A. Golpmarli). Istanbul: Remzi Kitabevi. 
cilt 2. s.319 (2626), cilt 5. s.84 (968-969). 

Mevlana. Dtvan-i Kebtr. (trc: A. Golpmarli). istanbul: Remzi 
Kitabevi., cilt 5. s. 129 (25.gazel). 



Havva'nin Kizlari 

Kim Allah Teala'yi seviyorsa, kansini seviyor ve kul olmus de- 
mektir. £unku kul sifati Rasulullah sallallah u aleyhi ve selemin 
sifatidir. 

Kadinin erkege sevgisi ise Allah Teala'nin kuluna olan sevgisi 
gibidir ki ona yaraticihk sifati ile gocuk hediye eder. Bu ise erke- 
gin dunyada en buyuk hazlanndan biridir. 

Askin olusmasinda sehvetin payi oldugu dusunulurse de, seh- 
vetin ufku askin hedeflerine ulasamayacak kadar dardir ve askin 
bahsedildigi yerde anilmasi dahi mumkun degildir. 

[Bati'da aile, ask ve yeni yasam bigimlerindeki son gelismeler, 
"ozgiir a§km" bugunku toplumlardaki tanimlanmasi da irdelen- 
mektedir. Asik olmak igin iki kisi gerektir. Ama bu iki kisi arasin- 
daki iliskilerin nasil duzenlenecegine kim karar verecek? 

Askta ve kadin-erkek iliskilerinde toreler, gelenek ve gorenek- 
ler, din, yazih hukuki metinler duzenleyicilik rolunu sirayla 
ve/veya birlikte ustlendiler. Ama higbiri basanh olamadi / olami- 
yor. O halde iki kisinin bizzat bu isleri duzenlemesi daha yararh 
olmayacak mi? Diye de dusunulebilir. 

Askta mikro-iktidar arayislan hem kaginilmaz hem de iliskileri 
"bozan" nitelikte. O halde ne yapmah? Aile kurumu / alani / 
cografyasi iginde iktidar kavgasi kaginilmaz mi? Sebebi verilmesi 
gerekiyor mu? Bu alandaki emredici kurallann nefesi kesildi / 
kesiliyor: Yerine ne koymah? 

Hayat kanunlara sigdinlamiyor/sigdinlamaz. O halde, is, kadin 
ve erkeklere dusmuyor mu? Uyum, denge ve dinginlik iginde 
erkek ve kadin kendi "cumhuriyetlerini" kuramazlar mi? 

Aile sozcugu yerine "sevgi ortakhgi / birligi" turunde bir terim 
tavsiye edilebilir mi? ^ocugu unutmadan, sevgiyle, karsihkh an- 
layisla, saygih uyusma/uzlasma istegi iginde bagimsiz ve ozgur, 
tarn esitlikgi bir alan, bir cumhuriyet kurulamaz mi?...] 178 



89 



178 (GUZEL, Birinci Baski: Haziran 1996 ), s. 16 



90 



Havva'nin Kizlan 

A§kin £e$itleri 

[Fransa'nin buyuk realistlerinden, 'Julien Sorel' karakterini 
olumsuz bir §ekilde dunya edebiyatina kazandiran Stendhal "Ask 
Uzerine" adh kitabinda, askin dort ana cesidi oldugunu soyler ve 
onemlidir; 

ilki, onun "tutkulu ask" ismini verdigi ve "sevda" diye adlan- 
dinlan yakici ve umutsuz sevgi modelidir. Mecnun'un Leyla'ya, 
Kerem'in Ash'ya, Romeo'nun Juliet'e olan aski bu gruptadir. Bi- 
lincaltinda yatan fevkalade guclu erotik yonune ragmen, bu as- 
kin tesir gucunun kaynagi, vuslatin hayalde kalmasi, sevgililerin 
birbirine kavusamamasidir. Cinsel motivasyon ve yonlendirme- 
nin bu sekilde hedefini bulamamasi, biryandan erotizmi daha da 
artinrken, bir yandan da cinsel hissiyatin yuceltilmesine ve ruh- 
sal bir mahiyet kazanmasina sebep olur. 

Stendhal'in ifade ettigi ikinci ask grubu, "fiziksel ask"t\r. Ya- 
zar, bunu bir ornekle soyle ifade eder: 

"Avlanmaktasmizdir. Birdenbire, geng ve guzel bir kiza rast- 
larsmiz. Kiz, ormanm iglerine dogru soluk soluga kagar... On alti 
ya§mizda a§k hayatmiz buradan ba§lar". 

UcunciJ tur ask ise, "salon aski"d\r. Stendhal'e gore bu, 
"1760'a dogru Paris'te kendini gostermeye baslayan" fevkalade 
gorgulu, samimiyetsiz ve yapay tavirh bir iliski modelidir. Boyle 
asklarda "hig bir tatsiz seye yer yoktur, zira bu gorgu kurallannin, 
ince zevkin, nezaketin gignenmesi olur. \yi yetismis bir erkek, bu 
tip askin butun gizgi ve safhalarmda uymasi gereken kurallan 
onceden bilecektir, gunku burada gergek askta oldugu gibi hig bir 
surpriz, hig bir beklenmedik durum yoktur... Gergek sevda bizi 
kendi menfaatlerimize karsi olan bir yere surukleyip goturijrken, 
"salon aski" herzaman bu menfaatlere saygili davranir". 

Stendhal, bu tic askin disinda bir de "gosteris aski" veya "gu- 
rur aski" seklinde isimlendirilebilecek bir ask modeli oldugunu 
ifade eder. Bu ise, erkek ve kadmlann, yasadiklan toplumda 
onemli bir statusu ve itiban olan kisilere olan baghhgi seklinde 
gorulur. 

Bir is adaminin bir dusesi kendine metres tutmasi veya bir 
bayan memurun, amirine veya mesleki buyuklerine duydugu 



Havva'nin Kizlari 

hayranhk bunun ornekleridir. Boyle a§klarda cinsel zevk cogu 
zaman cok arka planda kahr. Muhim olan, daha alt statude olan 
esin gururunun oksanmasidir. 

Cagimizda bazi psikologlar, insan sahsiyetlerine gore aski 
gruplandirma yoluna gitmektedirler. Kanada Toronto Universite- 
sinde, fazla sayida insanin duygu ve iliskileriyle alakah bir anket 
cahsmasinin neticesinde soyle bir ask turleri tablosu elde edil- 
mis: bu tabloya gore uc temel ask turu var. Bunlara eros, ludus 
ve storge adi verilmistir. 

Eros yani erotik asklar, cinsel arzulan guclu, duygulu ve ken- 
dine guvenen kisilerdir. Fiziki guzellige ve esleriyle bedensel 
temasa onem vermektedirler. 

Ludus tipi askta, kisi yalnizca oynasmaya ve hazza onem verir, 
ama mesuliyetten ve guclu duygusal baglantilardan kacar. Buna 
nasil ask denirse... 

Storge tipi askin insanlan iyi arkadas olurlar, sefkatlidirler 
ama eslerine karsi tutkulu ve heyecanh tavirlan yoktur. Bu uc 
temel ask tipinin birbiriyle kansmasiyla tic ask turu daha ortaya 
cikar ki: bunlar mania, pragma ve agape'dir. 

Mania, coksuratli kiskanchga donusebilen, saplantih asktir. 

Pragma, esler arasinda uyuma ve uzlasmayi onemseyen, pra- 
tik ve gercekci asktir. 

Agape ise, kisinin kendini sildigi, fedakarhk ve gorev duygu- 
suyla dolu ask turudur. Yani turn ask turleri alti koseli bir yildiz 
olusturuyor. Bu siniflandirmayi dogru kabul ettigimizde su husu- 
su da elbette ki dogru kabul etmemiz kacinilmazdir: Bu tabloyu 
sistematize eden Kanadah psikologlara gore, eger iki insan bu 
alti koseli yildizin zit uclanndaysa, mesela biri storge noktasina 
oburu de ludus veya mania noktasina yakinsa, aralanndaki iliski- 
nin tatmin edici, istikrarh ve uzun sureli olmasi elbette ki bekle- 
nemez.] 179 



91 



179 (AVCI, Kasim 2007 ), s. 307-309 



EVLILIK 

[Yeryuzunun en eski sosyal kurumlanndan biri olan aile, igti- 
maT hayatin adeta bir minyaturudur. Nesli devam ettirme, aile 
bireylerine psikolojik ve sosyal guven saglama islevinin yaninda, 
kulturel degerleri gelecek nesle aktarma isini de onemli olgude 
aile ustlenir. Ailenin sosyal yapinin olusumundaki inkar oluna- 
maz fonksiyonlan, sonug olarak toplum ve her kademede devle- 
tin sekillenmesinde de hissedilir. 

Bu yuzden islam hukukunda kadin ile erkegin birlikte yasa- 
masinin sosyal ve hukukT gergevesini belirleyen evlilik sozlesme- 
si, aynntih anlatihr. Bu konuda birgok emredici ve duzenleyici 
92 kurallar konulur. islam hukukunda evlilik sozlesmesi, bir yonuyle 

hukukT bir islem ve akit; bir yonuyle de ibadet olarak degerlendi- 
rilir. 180 Bu anlayisin tabii bir yansimasi olarak evlilik ve bosanma 
konusu, bazi fikih kitaplannin ve bazi hadis mecmualannin terti- 
binde ibadet bolumunun akabinde yer ahr. Aynca evlilik ve bo- 
sanmanin "hukukullah" 181 arasinda sayilmasi da, evlilik muesse- 
sesinin dinTve sosyal boyutunu gosterir. Bu ozgun durum, sosyal 
kontrol agisindan buyuk onem arz eder. 

Ailenin toplumla yakin ilgisinden dolayi tarihte evlenme ku- 
rumunu duzenlememis bir devlet yoktur. Gunumuz dunyasinda 
ise, sosyal devlet ilkesini benimseyen pek gok ulkede, aile birligi- 
nin korunmasina yonelik tedbirler, anayasal guvenceler altinda 
pozitif hukuk kurallanyla belirlenmistir. Hatta aile konusunda 
giderek guglenen devlet himayesi, ig hukukun yam sira artik 



ibn Abidtn, Muhammed Emm, Ha§iyetii Reddi'l-Muhtar, istanbul 
1984, III, 3. 

Hukukullah: Fik: ibadetler ve MahT cezalar, ukubetlerle alakali hak- 
lar. 



Havva'nin Kizlari 

-JOT -1 Ol 

uluslararasi bir nitelik arz etmektedir. ] 

[Evlilik, insanin en genis anlamda ozgurluge ve bagimsizhga 
ulasmasinin guvencesidir. Bir aileye kavusacak, dolayisiyla senin 
de kavustugun en yuce seyi elde edecektir. Kimligi yenilen kadin 
ve erkek eskiden o yinelenip duran kuciJk dusurulmelerin ve 
barbarca davranislara konu edilmelerin hepsi gecmise kansacak- 
tir. Gerci evlenmek bu bakimdan en yuce bir davranis, insana en 
serefli bagimsizhgi saglayacak bir eylem; ne var ki esiyle alabildi- 
gine siki bir iliskisi de vardir. 184 ] 185 

Erkek ve kadin evlilikle tek vucut olunca Allah Teala'nin baska 
bir boyutta yaraticihginin tecellisi olusarak nesiller meydana 
gelir. Boylelikle O'nu yansitan "yeni bir hayat yaratihr" Sadece 
erkek ve kadinin birlikteligiyle yeni bir ten dunyaya gelir. 

"Higbir sey bir erkegin ki$iligini iyi aile terbiyesi almi§ bir 
kadmla kuracagi yakmlik kadar geligtiremez." 186 Rasulullah 
sallallahu aleyhi ve sellemin Hz. Hatice'den gordugu destegin 
buyuklugunu bu konuda hatirlamak uygundur. "Her ba§anh er- 
kegin arkasinda kadin vardir", sozu de sorgulanamaz bir gercegi 
yansitmaktadir 

Evlilikle; artik birlikte du§unen, hisseden ve hareket eden iki 
ki§inin yarattigi yeni bir dunyaya adim atihr. 

Kadin ve erkek aile kurumunun birer uyesi olup birlikte ya- 
§amak zorundadirlar. Evlilikten onceki "ben" ve "sen" anlayi§i 
yerini "biz" anlayi§ina birakir. Evlilikte en onemli §ey, iki tarafin 
olujturdugu "biz" kavraminin mutlulugu, huzuru ve guveni 
icermesidir. Kadinin erkege gosterdigi saygi ve itaat bir gerekli- 
liktir, bunun kar§ihginda erkeginse kadinin terbiye/olgunlajma 
a§amasinda gosterdigi sabir, yol gostericilik kadina yaptigi en 
buyukyardimdir. Sadece bu sebeple bile evlilik hukukunda erkek 
bir derece usttedir ve saygiyi hak edendir. Ancak bu kavramlarla 



Mumcu, Ahmet, insan Haklan Kamu Ozgiirlukleri, Ankara 1992, s. 5. 

183 (GUNE5) 

184 Franz Kafka, Bahama Mektup, s. 9, 66-67, 86, Cem Yayinevi, 1999. 
(Mektuptan uyarlanmi$tir.) 

185 (GRATCH, et al., 5. baski / Eylul 2002), s. 197-198 
Tolstoy, itiraflanm, trc. ihsan Ozdemir, ist, 2005, s.10 



93 



94 



Havva'nin Kizlan 

"biz" olunur. Qkar, ego, ustunluk saglama gabalan, yalan, kotu 
niyet evlilik hukukunda bireylerin "biz" olup, ortak duygu ve 
ortak payla§imi saglayamamalannin ve yine ortak bir hayat ku- 
ramamalannin en buyuk sebebidir. 

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; 

"§u tig sey Ademoglunun saadetindendir; saliha bir hanim, 
genis ev, rahat binek" 1S7 

"$uphesiz ben, bosamaktan zevk alan, mevcut olani yiyen, 
olmayani isteyen, hanimmm yanmda aslan gibi, disanda tilki 
gibi olan kisiye bugz ederim. AH kerremallahu veche ise, Fatima 
radiyallahu anhaya karsi, buldugunu yer, bulamadigmi istemez, 
onun yanmda tilki gibi, di§anda ise aslan gibidir. Biriniz deveye 
vurdugu gibi (kadinlara) pes pese vurmaktan utansm! Nitekim 
sonra onunla kucaklasacaktir." 1S8 

"Rasulullah sallallahu aleyhi ve selleme esirler geldigi zaman, 
AH Bin Ebi Talib kerremallahu veche dedi ki; 

"Ey Fatima! Rasulullah sallallahu aleyhi ve selleme git ve on- 
dan hizmetci iste" da gitti ve O'na konusurken agladi. 
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; 

"Fatima ihtiyaci icin mi geldi, yoksa ziyaret icin mi?" Fatima 
radiyallahu anha gozunun yasini sildi ve dedi ki; 

"Ey Allah'm Rasului Suyu evimin icindeki kuyudan kullaniyo- 
rum ve beni yabanci kimse gormuyor, hamuru evde yoguruyor, 
ekmegi evde yapiyorum ve beni yabanci kimse gormuyor, gus- 
lumu evde yapiyorum ve kimse beni gormuyor. Lakin odun top- 
lamak icin uzak yerlere gitmek zorunda kaliyorum ve bu bana 
kadm avret oldugu icin sikmti veriyor. Rasulullah sallallahu aleyhi 



187 Benzeri Sa'd Bin Ebi Vakkas'tan; Ahmed (l/168)Taberani (1/19) 
Taberani Evsat (1/163) Mecmauz Zevaid (4/272) ibni Ebi $eybe ibni 
Kurre'den §u lafizla rivayet eder; "$u ug §ey diinya nimetlerindendir; 
uysal binek, saliha kadm, geni§ menzil." Suyuti Camitis Sagir'de 
(no;3438) zayif olduguna ijaret etti. Beyhaki'nin §uabul iman'da (7/83) 
Muslim Bin Yesar'dan rivayetinde, "Salih binek" yerine "Salih komju" 
lafzi yer almi§tir. 

188 Buhari(6/153, 7/83) Muslim(4/2191) Tirmizi(3943) Ahmed(4/17) 
Darimi(2226) ibni Mace(1983) Cem'ul Fevaid(4321) 



Havva'nin Kizlari 

ve sellem buyurdu ki; 

"Su senin igin hizmetgiden daha hayirlidir. Evine dondtigtin 
zaman kocanm yatagmi dtizelt, kocan geldigi zaman onu kapida 
karsila ve elbisesini al. Sonra yatagma oturdugu zaman ayakka- 
bismi gikar. Eger orug degilse evindekilerle (gtizellik malzemeleri 
He) ona yakmlas. isinizi bitirdiginizde onun yanma otur. Seni ya- 
taga gagirdigmda icabet et. Eger seni gagirmazsa yatagma yak- 
lastir. Yatagmiza oturdugunuzda otuz tig defa Allahu ekber, otuz 
tig defa Subhanallah, otuz tig defa Elhamdu lillah deyin ve La 
ilahe illallahu vahdehu la serike leh... diyerek ytize tamamlaym. 
iste bu senin igin hizmetgiden daha hayirlidir!" (son ctimleyi alti 
defa tekrar etti.) 

Fdtima radiyalldhti anha evine dondtigti zaman, AH 
kerremalldhti veche; 

"Baban (sallalldhti aleyhi ve sellem) ne soyledi?" diye sordu. 
O da haber verdi. Bunun tizerine AH kerremalldhti veche dedi ki; 

"Beni yaratana yemin olsun ki, bu senin igin hizmetgiden daha 
hayirlidir." 189 

"Sdliha bir kadmm diger kadmlara gore misali, siyah kargalar 
igindeki beyaz karga gibidir. Kotti kadmm misali ise, disi stislti, igi 
ha rap olan ev gibidir. " igo 

"Dikkat edinl Size kadmlarmizdan cennetlik olanlarmi haber 
vereyim mi?" "Evet ya Rasultillah!" dediler. Buyurdu ki; 

"Sevecen ve dogurgan kadindir ki, hata ettigi zaman elini, se- 
nin elinin tizerine koyar ve der ki; "Ya affet, ya da neyi uygun 
gortiyorsan dyle yap!" 191 



189 Ahmed (1/95, 107) Buhari (4/208) Muslim (4/2091) Ebu Davud 
(2988,5063) Tirmizi (5/477) Tayalisi (93) Beyhaki (7/293) 

190 Taberani (8/238) Metalibu Aliye (1636) Deylemi (6452) Gazali ihya 
(2/46) Nesai i§ratun Nisa (s.316 no;390) Nesai bunu muttasil senedle 
rivayet etmis, Hakim sahih oldugunu belirtirken, Zehebi de ona muva- 
fakat etmi§tir. Heysemi de Ahmed ve Taberani'den nakledip sahih 
oldugunu belirtmi§tir. 

Enes Radiyallahu anh'den; Taberani Evsat (2/206) Taberani Sagir 
(1/89) Mecmauz Zevaid (4/312) Tergib Ve Terhib (3/37) 



95 



E§ se^imi 

Kadinlar, genellikle yaki§ikh, gegerli meslegi olan bir erkegi, 
erkekler de, guzel, egitim g6rmu§, iyi aileden gelen bir kadini e§ 
olarak segmek isterler. Bunlann yaninda iyi huyluluk ve gorgu 
aranir. 

Bilingli olarak aranan niteliklerin tumunu bir e§ adayinda 
bulmak imkan di§idir. Buna ragmen kadin ve erkekler, tani§ip 
seviyor, anla§iyor ve evlilige karar veriyorlar. 

E§ segiminde, bilingli bir tercihte bulunmanin yaninda, kade- 

96 rin buyuk payi vardir. Ornegin, e§ olarak segtigi kadin, du§ledigi 

kadina hig uymayan bir erkek, bu segimi neden yaptigini tam 

olarak agiklayamaz. Sevdigini, begendigini soyler ama bu yeterli 

degildir. 

Hz. Mevlana kaddese'llahu sirrahu'l azTz buyurdu ki; 

[Tek elin sesi gikmaz. Obur elin olmadikga, iki elin birbirine vu- 
rulmadikga ne ses gikar, ne seda! 

Susuz, ey tatli su diye aglar, inler ama su da nerede o susa- 
mi§, diye aglar, inler! 

Bizdeki bu susuzluk suyun bizi gekmesinden ileri gelir... Biz su- 
yunuz, su bizim. 

Allah Tedld hikmeti ezelde bizi birbirimize dsik etti. O ezeli 
hukme gore kdinatm buyuk zerreleri gift gifttir ve her cuz'u de 
kendi giftine dsiktir. Alemde her cuz'u de muhakkak kendi giftini 
ister. Kehribar nasil saman gopunu gekerse her cuz'u de muhak- 
kak kendi giftini geker. 

Gdkyuzu yere merhaba der, demirle miknatis nasilsa ben de 
seninle dyleyim. Gdkyuzu aklen erkektir, yer kadin. Onun verdi- 



Havva'nin Kizlari 

gini bu, besler, yetistirir. Yerin harareti kalmadi mi gdk hararet 
yollar... Rutubeti bitti mi rutubet verir. Gdkyuzunde bulunan ve 
topraga mensup olan burg, yere yardim eder... Suya mensup 
burg, yere rutubet verir, yeri teru taze bir hale sokar. Yele men- 
sup burg yele bulutlan sevk eder, yerdeki buharlan ufunetleri 
geker alir. 

Ates burcu da gunese hararet verir... Gunesin dnu de, ardi da 
o burgtan kizmis, tava gibi kizarmistir. Kadina nail olmak igin 
kazancmm etrafmda donup dolasan erkek gibi felek de zamane 
de donup dolasmaktadir. Bu yeryuzu, hanimliklar etmekte, do- 
gurdugu gocuklan emzirip yetistirmektedir. $u halde yerle go- 
gun de akli var; boylece bil. £unku akillilarm islerini isliyorlar. Bu 
iki guzel, birbirlerinden sut emmeseler, birbirlerini sevip kosma- 
salar nasil olur da birbirlerinin muradma dolanirlardi? Yer olma- 
sa guller, erguvanlar nasil biter, gdkyuzunun suyu, harareti ol- 
masa yerden ne hdsil olur? Disinin erkege meyli, ikisinin de isi 
tamamlansm diyedir. Bu birlikte diem baka bulsun diye Allah 
Ted Id erkekle kadina da birbirlerine karsi bir meyil verdi. 

Her cuz'e de, diger bir cuz'e meyil verdi... ikisinin birlesmesin- 
den bir sey dogar, bir sey vucut bulur. Gece de boylece gunduzle 
sarmas dolas olmustur. Geceyle gunduz, sureta birbirlerine ayki- 
ridir ama hakikatte birdir. Geceyle gunduz gdrunijste birbirine 
zittir, dusmandir; fakat her ikisi de bir hakikatin etrafmda ddn- 
mekte, ag kurmaktadir. Isini gucunu basarip tamamlamak igin 
her biri, canciger gibi dburunij ister. £unku gece olmaymca insa- 
nm geliri, kuvveti olmaz... bu gelir olmaymca da gunduzler neyi 
hargeder?] 192 

Evlilikte genellikle tercih noktasinda erkegin etkin olmasindan 
dolayi Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; 

"Kadm su dort haslet igin nikahlamr; ya mail, ya guzelligi, 
ya soyunun asaleti ya da dindarhgi igin. Sana dindar olani tav- 
siye ederim ki bereket bulasm. " 193 



97 



192 Mevlana, Mesnevi, III, Beyit: 4396-4420. 

193 Buhari (6/123) Muslim (s.1086) Ebu Davud (2047) Nesai (6/68) ibni 
Hibban (1231) Hakim (2/161) Ahmed (3/80) Elbani Sahiha (307) 



98 



Havva'nin Kizlan 

"Kadmi sirf zenginligi sebebiyle nikahlamaym! Umulur ki 
bir hayrmi goremezsiniz. Dindar ve guvenilir bir hanim araymiz. 
Kadmi sirf guzelligi ic'm nikahlamaym! Guzelligi yok olabilir. 
Siyah ve dindar bir cariye ondan daha faziletlidir. Size dindar 
olanma talip olmanizi tavsiye ederim. Suphesiz onlar ig'mizde, 
kargalar iginde ayagi sekili olan karga gibi nadir bulunur." 194 

"Kadm dort gesittir. 

Birisi; teselli edici, nazik seven, tesetturlu, kocasmm teslim 
ettigi malm bir kismmi infak eden, bir kismmi tutan kadm. iste 
boyle amel edenler Allah Azze ve Celle igin amel edenlerdir. 

Bir digeri; Teselli edici, nazik, seven, tesetturlu, kocasmm 
kendisine teslim ettigi mall, ne koruyan ve ne de infak eden ka- 
dm. iste bu telefedicidir! 

Bir digeri; Kocasmdan sadece Allah Azze ve Celle'yi ve islam'i 
dileyen, Allah'm mubarek kildigi bir kadm ki, kocasmm yoklugun- 
da iffetini muhafaza eder, yanmda bulundugunda nefsinden 
onun hakkmi eda eder. iste o, kadinlann en sereflilerinden ve 
Allah katmda derecesi en yuksek olanlardandir. 

Bir de, gorunusu guzel, hamaratligi hosa giden, malmdan sa- 
daka veren, yemegi guzel yapan, kocasmi seven ve nazik davra- 
nan kadm. iste bu kadinlann efendisidir." 195 

Bir evlilik zamani gelince yapilmahdir. Evlilik; ki§inin duygusal 
istikranni ve toplum kar§isinda guvenilirligini saglar. Hz. Mevlana 
kaddese'llahu sirrahu'l azTz buyurdu ki; 

"...Kavun, karpuz olgunlasip sulandi mi yarmazsan telefolur 
gider." 196 



Tuhfetul Arus(s.55 no;89) 

194 Ticani Tuhfetul Arus (s.55 no;90) Beyhaki, ibniMace (1859) ibni 

Hibban. 

Safvan Bin Siileym radiyallahu anh; Tabiin'dendir. Zehebi, Onun 
hakkinda; "hiiccet, guvenilir, hidayet oncusu" diye ovgiide bulunmu§, 
imam Ahmed de onun guvenilir bir ravi oldugunu belirtmi§tir. Hicri 132 
yihnda 72 yajinda iken vefat etmi§tir. Bkz.: Tezkiretu'l-Huffaz (1/134) 
Takrib (1/368) 
196 Mevlana, Mesnevi, V, Beyit:3719. 



Seven koca 

[Bircok hukuk sistemlerinde oldugu gibi islam hukukunda da, 
aile reisinin erkek oldugu genel kabul gorur. Boyle olmasinin 
sosyolojik ve psikolojik nedenleri aynca tartisilabilir. Ama kadin, 
genelde kocasinin evinde sekillenir. Farkinda olmadan, onun soz 
ve davranislanndan etkilenir. Bu bzelligiyle aile reisi olarak er- 
kek, evde daha agir bir sorumluluk yuklenir. Kur'an-i Kerim'de 
Allah Teala, 

"Onlarla (kadmlarla) iyi gecirtin. Eger onlardan hoslanmi- 
yorsaniz, olabilir ki bir sey sizin hosunuza gitmez de Allah onda 
bircok hayir takdir etmis bulunur" 197 buyurur. 

Bu ayete gore koca, zarun bir sebep olmaksizin bosanmaya 99 

yeltenmemeli, bilakis soz ve sohbetlerinde tath olmahdir. Kirgin- 
hga sebep olabilecek olaylarda sabir gostermeli ve mukafatini 
Allah'tan ummahdir. Allah Teala istikbalde, esler arasinda yeni- 
den tazelenecek muhabbet ve bu birligin semeresi olarak da 
hayirh bir evlat gibi daha bircok hayirlar ihsan edebilir. 

Kur'an-i Kerim'de esler, -birbirlerinde ahlakT veya fizikT birta- 
kim kusurlar bulsalar bile- iyi gecinmeye ve bosanmamaya hep 
tesvik edilir. Kur'an-i Kerim'de aile birligi alaninda bir realiteye 
isaret eder ve ikinci bir merhaleden soz eder. Allah Teala, saliha 
kadinlan; kocalanna itaatkar, evinde bulunamadigi zamanlarda 
iffetlerini koruyan ozellikleriyle zikreder. Pesinden, boylesi ka- 
dinlann aksine; kocalanna karsi isyankar davranan kadinlardan 
bahseder ve gecimsizlik ileri bir boyuta ulastiginda erkeklere, 

"Fenahk ve gegimsizliklerinden korktugunuz kadmlarmiza 
gelince, once kendilerine yumugakhkla ogiit verin. Eger soz 



197 Nisi, 19 



100 



Havva'nin Kizlan 

dinlemezlerse kendilerini yataklarda yalniz birakm. Yine dinle- 
mezlerse, (hafifce) doviin. Size itaat ettikleri takdirde kendile- 
rini incitmeye de bahane aramaym" 19S tavsiyesinde bulunur. 

Elbette bu, kocaya tanman keyft bir yetki degildir. Belirli sart- 
lann olusumu zorunludur. Zaten, ayette gecen "nu$uz" kelimesi 
bize bu konuda bir fikir vermektedir. Arapcada bu kelime daha 
cok isyankar bir tavir takinma anlamina gelir. Bu asamada ev 
siyaseti olarak koca, esine oncelikle tath dille nasihat eder. iyilik 
tavsiyesinde bulunur, sorumluluklanni hatirlatir. Problemin ne- 
reden kaynaklandigini belirtir ve hal careleri uretir. Yatagi terk 
etme ikinci safhadir. UcunciJ merhaleye gelince, ibnu'l-ArabT, 

"Dovme §ahislarm hallerine gore degigir. Bazilarma az bir 
gondii koymuifluk kafi gelir, bazilan da ancak tediple duzelir." 
W9 Aciklamasini yapar. 

Hz. AN kerreme'llahu veche, bu tertibin esas ahnmasi, bunla- 
nn da sonugsuz kaldigi durumlarda iki hakem gonderilmesi ka- 
naatindedir. Burada dikkat geken sey, yetkinin kocalara verile- 
rek, uguncu sahislann ve mahkemelerin aile birligine mudahale- 
sine ilk etapta izin verilmeyisidir. Bu sekilde, ufak tefek aile igi 
kirginhklann bir sir olarak kalmasi, aile mahremiyetinin zede- 
lenmemesi amaglanir. Ayetteki, 

"Size itaat ettikleri takdirde kendilerini incitmeye bahane 
aramaym." ifadesi de, adalet ve hakkaniyet ilkelerine gore dav- 
ranmayan koca icin uhrevTbir "te/)d;t"mahiyetindedir. Seving ve 
kederin birlikte paylasildigi aile birliginde oncelikli olan karsihkh 
sevgi ve anlayistir. Dolayisiyla bu son merhale, ev siyasetiyle 
ilgilidir ve istisnaT bir durumdur. Aksi takdirde, kul hakkina teca- 
vuz nedeniyle erkek, haksizhginin uhrevT vebaline de katlanir.] 200 

Lokman Hekim'in soyle dedigi rivayet edildi; 

"Ey oglum! Dunya'dan elde edecegin $eylerin ilki; saliha bir 
kadin ve salih bir arkada§ olsun. 

Saliha hanimm yanma girdiginde rahat olursun ve onun ya- 



198 Nisi, 34 

199 l'bn-i ArabT, I, 420-421. 



200 (GUNE$) 



Havva'nin Kizlari 

nmdan giktigmda salih arkadas He rahat bulursun. 

§unu bil ki, suphesiz sen bir gun bunlardan birini kazamrsan, 
bir guzellik elde etmis olursun. 

Kotii kadmdan ve kotii arkadastan sakm! 

Kotii kadmm yanma girdiginde rahat bulamazsm ve onun 
yanmdan aynhp kotii arkadasm yanma vardigm zaman da 
rahat goremezsin. 

$unu bil ki, suphesiz sen bir giin bunlardan birini kazamr- 
san, bir kotiiliik kazanmissm demektir." 201 

"Kadmlar takma adlanyla dahi kalabaliklarm ozgurlugunun 
tadmi gikaramadilar. Onlar higbir zaman toplumun normal sakin- 
leri gibi konumlandinlmadilar. Onlarm bakmaya, gozlerini dik- 
meye, dikkatli bakmaya ya da izlemeye haklari yoktu. 
Baudelaire'ci metin ilerledikge gostermektedir ki, kadmlar bak- 
miyorlardi. Onlar, fldneurun objesi olmak igin konumlandinlmis- 
lardi. 

'Kadmlar bir erkegin kadmligmdan daha gok, genelde sanat- 
gilar igindir... O bir tanriga, yildiz olusundan daha gok, doganm 
turn zarafetini ustunde toplayan bir yigm gibidir. Belki aptaldir, 
ama gozleri kamastiran, buyuleyen bir idol (put) dur. Kadmi 
susleye her sey, onun guzelligini gostermek igindir ve bu onun bir 
pargasidir. Kadmm bazen bir isik, bir bakis ve mutluluga bir davet 
olusuna suphe yoktu r ki, o bazen sadece bir sozcuktijr.' 

Feminist sanat tarihgisi G. Pollock, Baudelaire' den yaptigi bu 
almtiyi soyle degerlendirir, "Gergekten de kadm bir isaret/im, bir 
kurgu, anlamlarm ve fantezilerin imalati(sekerlemesi). Kadmsal- 
lik, kadm bireylerin dogal bir durumu degil. Tarihsel, ideolojik 
degiskenlerin bir araya gelip, fantastik otekini olusturan 
K*A*D*I*N isaretini meydana getiren bir suregten olusur. KADIN 
bir idol (put) oldugu kadar, bir sozcukten baska bir sey degildir." 

202 



101 



201 Sa'rani Hukukiil Uhuvvet (s.151) 
Feminist sanat tarihgisi G. Pollock 



Fedakar kadin 

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; 

"Muslumanm, saliha hanimma baktigmda surur(seving) 
duymasi, ona bir sey emrettiginde itaat etmesi, kendisinin yok- 
lugunda iffetini muhafaza etmesi, kisinin faydalandigi seylerin 
en hayirhlarmdandir." 203 

Davud aleyhisselamin soyle dedigi rivayet edilmistir; "Al- 
ia h'lm! Hammimi kotu bir es eyleme ki, ben de kotii bir adam 
olmayayim!" 

[Kadin her seyden once annedir ve oncelikli sosyal rolu, an- 
neliktir. islam'in degerler sisteminde kadinla ilgili turn esaslarda 
bu rol belirleyicidir. 
102 Kur'an-i Kerim'de, kocalanndan olasi bir anlayijsizhk gorme- 

leri durumunda, kadinlardan aile birliginin surdurulmesi konu- 
sunda ozverili olmalan istenir. 

"Eger kadin, kocasmm gegimsizliginden yahut kendisinden 
yiiz gevirmesinden endive ediyorsa, bir anla$ma He aralarmi 
duzeltmede kari koca uzerine bir giinah yoktur. Sulh en hayirh 
i$tir. Zaten nefislerinde kiskanglik hazirlanmi$tir. Eger iyi ge$i- 
nip arayi duzeltir, zulum ve gegimsizlikten sakmirsaniz, elbette 
Allah yapacagmiz her $eyden haberdardir" 204 buyurarak, kadin- 
lara anla§mayi tercih etmeleri tavsiye edilir. Fakat ayni ayetin 
son kisminda hitap, "iltifat" sanatiyla kocalara da tevcih edilir ve 
uzlasmaz bir tavir takinmamalan hususunda, gerekli '?/caz"yapi- 
hr. Aynca belirtelim ki, kadinlarm kocalanna isyankar bir tavir 



203 Hadisin isnadi sahihtir. Benzeri; ibni Mace (1857) Nesai (6/68) Ebu 
Davud (1664) Hakim (1/567) Beyhaki (4/83) Ma'mer Bin Ra§id el Cami 
(11/304) EbuYa'la (4/378) ibni Abdilberr et Temhid (19/168) Suyuti 
Dibac (4/85) Ebu Muhammed et Ticani Tuhfetul Arus (s.52,84) 

204 ... - . _. „ 

Nisa, 128 



Havva'nin Kizlari 

takinmalan buyuk gunahlara denk tutulur.] 205 

Ai§e radiyallahu anha dedi ki; 

"Kadm icin kocasi, Allah'm halifesidir. Kocasi ondan razi 
olursa, Allah Teala da ondan razi olur. Kocasmi kizdinrsa, Allah 
ve melekleri de ona gazab ederler. " 206 

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; 

"Kadm (kiyamet gtinunde) ilk olarak namazdan, ikinci ola- 
rak ta kocasmi razi edip etmediginden sorulacaktir. " 2m 

"§u tic kisinin amellerini Allah kabul etmez; kocasi kendisi- 
ne kizgm oldugu halde aksami eden kadm, cemaat istemedigi 
halde onlara imam olan kimse ve efendisine dontinceye kadar, 
firaretmiskdle." 20S 

"Kocasmm yatagmdan uzaklasan hicbir kadm yoktur ki, do- 
nunceye kadar meleklerin lanetinde olmasm. Eger kocasi ona 
sinirlenirse, Allah onun namazmi, elini kocasmm eline koyup 
onu razi edinceye kadar kabul etmez. Eger kocasma haksiz yere 
kizarsa, yedi kat yer ehli ve yedi kat gok ehli ona gazab ederler 
ve bu gazab ta arsa ulasir." 2M 

"Kadm kocasma; "senden hie hayir gbrmedim" derse, Allah 
Teala onun amelini bosa cikarir." 210 

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, ashabindan bir cemaat 
ile otururken, Ensar'dan Esma (binti Yezid) isimli bir kadm gele- 
rek selam verdi ve dedi ki; 

"Ey Allah'm Rasulu! Ben, benim gibi dusunen Musluman ka- 



205 (GUNE5) 
206 TuhfetulArus(370) 

207 I'bni Mace(1854) Tirmizi (1161) Cem'ul Fevaid(4294) 

208 Busayri ithaf (3837) Mecmauz Zevaid(l/105, 

4/313) Cem'ul Fevaid (4313) $a'rani Hukukul Uhuvvet (s.196) ibni 
Mace (1/311) Tergib (3/59) 

209 Buhari(6/150) Muslim (2/1059) ibni Hibban (4160) Beyhaki(7/292) 
Darimi (1/149-50 no;2234) Ebu Davud (nikah,41; no; 2141) Ahmed 
(2/255, 348, 386, 439) Tuhfetul Arus (379) 

Benzeri merfu olarak Fatima Binti Kays'tan zayif sened ile; Haris'in 
Musned'inden naklen; Busayri ithaf (3834) Bugyetul Bahis(495) 
Metalibu Aliye (1615) 



103 



104 



Havva'nin Kizlan 

dmlar cemaatinin sozcusijyum. Suphesiz Allah Teala seni kadm 
ve erkek butun insanlara gonderdi. Sana iman edip sana uyduk 
ve sana indirilmis olan (Kur'dn-i Kerim'i) tasdik ettik. Sonra, sup- 
hesiz, Allah Teala, erkekleri farkli meziyetler He kadmlar uzerine 
daha ustun kilmistir. Sizler cum'a ve cemaate katiliyor, hasta 
ziyaretinde bulunuyor, cenazeye katiliyor, hac ve umre yapiyor, 
Allah yolunda nobet tutup cihad ediyorsunuz. Ya biz kadmlar? 

Qocuklannizi buyutuyoruz, sehvetlerinizi gideriyoruz, evlerinizi 
bekliyoruz, gocuklannizi terbiye ediyoruz, elbiselerinizi dikiyoruz, 
namahrem erkekler He konusmuyoruz. Bizim ulasacagimiz ecir 
nedir ey Allah' in Rasulu?" Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem 
ashabina dondu ve buyurdu ki; 

"Siz hig bu kadm gibi guzel konusma yapabileni isittiniz mi? 
Kim bu?" Dediler ki; 

"Seni nebi olarak gonderene yemin ederiz ki, hayir ey Allah'm 
Rasulu! Biz, kadmlarm buna akil erdirebilecegini tahmin etmez- 
dik. Onu tanimiyoruz. (tepeden tirnaga ortulu oldugu igin tani- 
yamadilar.)" Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem sonra kadma 
donup buyurdu ki; 

"Ey kadm! Kavmine don ve o kadmlara bildir ki, Musluman bir 
kadm, kocasmi guzel bir muamele He karsilarsa ve kocasmi gu- 
nun bir saatinde hosnut ve razi ederse, bu, cihada, nobete, hac- 
ca, umreye, cenazeye katilmaya, hasta ziyaretine, Cuma'ya ve 
cemaate katilmaya bedel sevap kazandinr. iste kadmlarm ulasa- 
cagi ecir de budur." 

Esma isimli kadin sevincinden tehlil ve tekbirler getirerek 
oradan aynldi. Sonra Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bu- 
yurdu ki; 

"Kadm He kocasi, bas He vucut gibidir. Koca, bas mesabe- 
sindedir. Nasil ki, bassiz vucutta hayir yoksa kocasi olmayan 
kadmda da hayir yoktur." m 



211 ibni Abdilberr el istiab (4/1788) Gunyet'ut Talibin (s.143) Heytemi 
ez Zevacir (2/121) Tergib (3/53) Bezzar, ibnul Cevzi Ahkamun Nisa (65) 
ismail £etin, Mtislime Gen? Suuru (s.83) 



Havva'nin Kizlari 

Evlenemeyen kadin ve erkekler 

Kadin ve erkek igin unutulmamasi ve vazgegilmemesi gereken 
tek sey aile olup birlesmektir. Bu nedenledir ki bekar olmak zaaf- 
lann en buyugudur. Evet, bekarhk erkek ve kadinda yok edilmesi 
gereken zaaflardandir. Evlenmeyen bir erkek ve kadina hayatin 
iginde bir mana ve sorumluluk verilmedigi gorulmektedir. Bu 
nedenle evlilik birlesmek ile birlige kavusmaktir. Birlik ise Allah 
Teala'nin sifatidir. 

Erkek ve kadinin birlesmesine mani olan tig etken vardir. 

— Kendini ustiin gorme: Bencillik ve kimseyi begenmeme gibi 
menfi ozelliklere sahip bu tur kimseler isi hakaret boyutuna dahi 
goturebilirler. Yuksek mevkileri arzu etseler de sonug alamazlar. 

— Kendini asagi gorme: Kisinin kendisini maddi ve manevi ye- 
terlilikte gorememesi olup ileri boyuta ulastiginda psikiyatrik 
tedaviyi gerektirir. 

— Kendini gorme: Kisi kendini duzeltecegi yerde bunu ba§a- 
ramayip, noksanhklanni bajkalannda gorur ve boylece reddettigi 
kimseler yoluyla ego tatminine gider. (Ne tehlikeli bir durum) 

Bu durumun gozum yollan icin; [insanlar arasi anlasma yolu- 
nun bulunmasi, bulundugu zaman elde tutulmasi hususunda 
karsilastigimiz en buyuk zorlugun kisiligimizin ortaya gikardigi 
zaaflar oldugunu bilmekle bu buyuk zorlugu asmada hatin sayihr 

bir adim atabiliriz La Rochefoucauld'nun bir sozu, bu konuya 

bir baska yonden agiklama getiriyor: "Eger hig gurur sahibi ol- 
masaydik, ba$kalarmm gururundan da §ikayetgi olmazdik." 212 
"Gurur butun insanlarda e§ittir, yalniz onu ortaya koyma 
amaglan ve bigimleri degi§iktir. " 213 

Cogu zaman baskalannin begenmedigimiz tavirlan, bizim be- 
genilmeyecek tavirlanmiza denk dustugu icin rahatsizhk duyanz. 
insanlar, hayati kendi umduklan seylerin cercevesi jqjnde tenkid 
ederler. Baskalannda gordugumuz eksikler, cogu zaman kendi 
eksiklerimizdir.1 214 



212 La Rochefoucauld, Ozdeyijler; (34) 
La Rochefoucauld, Ozdeyijler; (35) 
214 (OZEL, 2007), s. 24-25 



105 



106 



Havva'nin Kizlan 

AILE 

[Aile, "En kuguk toplumsal kurum" diye tanimlanir.] 215 

[Aile, butun donemlerde ve butun toplumlarda temel ve tabii 
sosyal bir kurum olarak varhgini surdurmustur. Hangi toplum 
olursa olsun, o toplumda "aile kurma" sosyal hayatin temel bir 
ihtiyaci ve baslangici olmustur. Bu yonuyle aile, tarihi ve sosyo- 
lojik bir olgu olmanin disinda, toplumlar icin "hayati" bir onem 
ifade eder. f^unku sosyal hayatin baslangici ailedir. Sosyal kuv- 
vetin temeli aile hayatindadir. Bu sebeple aile hayatindaki sag- 
lamhk, toplumun sosyal, siyasi ve ekonomik hayatinin saglamh- 
gina, bozukluk ise bu kuvvetlerin bozukluguna isarettir.] 216 

Ana, baba ve cocuklardan olusan bu kurumun, kanunlarla ol- 
dugu gibi din ve geleneklerle de belirlenen bircok islevi vardir. 
Aile, icinde bulundugu toplumun bir birimi olarak, onun ozellik- 
lerini tasir. Toplumun deger yargilanni, begenilerini, inanclanni, 
onyargilanni, gelenek ve goreneklerini, kisacasi kulturunu yansi- 
tir. Bunun yaninda ozel bir icyapisi ve kendine ozgu bir isleyisi 
vardir. Bu bakimdan toplumla surekli ahs veris icindeki bir kuru- 
lus gibi cahsir. 

[Ailenin insana vurdugu damgayi kulturun (ve bu baglamda 
kahtimin) etkisinden ayirmak mumkun degildir. ibranice'de "ai- 
le" anlamina gelen "mispa§a" yerine "sava§" anlamina gelen 
"mil$ama" sozcugunu kullanilmistir. Bircok ailede catisma ya- 
sandigi, ulkenin kulturu gibi ailenin kulturunun de savasan bir 
kultur oldugu duygusu anlasilmaktadir.] 217 

[Sosyal yapinin temelini teskil eden bu kurum insanin bizzat 
kendisi tarafindan meydana getirilmis ve degismeler gecirerek 
gunumuze ulasmistir. Boylece, biyolojik, psikolojik ve sosyo- 
kulturel yonleriyle hem bireyin hem de toplumun yaranna fonk- 
siyonlarda bulunmustur. 



215 Atalay Yorukoglu, ^ocuk Ruh Sagligi, Ankara, 1986, s. 93-112; Cen- 
giz Er§ahin, Kafesin igerisindeki Hayat, Ankara, 2004, s. 235-238 

216 (YILDIRIM, 2006), Giris 

217 (GRATCH, et al., 5. baski / Eyliil 2002), s. 29 



Havva'nin Kizlan 

insan ve hayvan uzerinde yapilan arastirmalarda aile konu- 
sunda bir takim benzerlikler kurulmaya gahsilmissa da, bu go- 
rusler dogrulanmamistir. £unku hayvanlar uzerinde yapilan ilmi 
gahsmalarda, insanin aile yapisina uzak veya yakin iliskisi olma- 
yan sonuglar ortaya gikmistir. Yani insani ve hayvani yaratan Al- 
lah, her ikisine de ayn ozellikler vermistir. Organik benzerliklerin 
yaninda, sosyal konularda insanlann farkh olduklan ve hay- 
vanlarla mukayese kabul etmez bir durum gosterdikleri anlasil- 
mistir. 

Demek ki "aile kurmak" insana ozgu bir ozelliktir ve bu da 
sosyal yapinin temelidir. iste bu temel ozellik toplumda, birey ile 
toplum arasinda bir koprudur; gocuk ailede geliserek topluma 
kansir ve ancak aile aracihgi ile sosyal bir varhk oldugunun bi- 
lincine vanr. Aile gocugun sosyallesmesinde, onun topluma 
uyum saglamasinda ve toplumun bir uyesi olma ozelligini tasi- 
masinda hem koruyucu hem de intibak ettirici bir rol oynar. Bi- 
reyin toplumdaki yerini tayin etmede de etkilidir. Bunun nesiller 
boyu devam etmesini saglayan da ailedir. Bir aile ortami igeri- 
sinde buyume imkani bulamamis gocuk, toplumdan tecrit olma 
ve hatta zorla uzaklastinlma mecburiyetinde kalabilir. Bu durum 
ozellikle buyume gagindaki gocuklann sahsiyeti uzerinde olum- 
suz etkiler birakir. 

Psikolojik yonden aile, bireyde guvenlilik ve devamhhk duy- 
gusu saglayarak hayati anlamh yapar ve yasama gudusune gug 
verir. Sevgi kavrami aile iginde gelisir ve bu duygu sosyal hayatta 
insanlar arasinda saghkh iliskilerin kurulabilmesi igin gerekli olan 
guven kapasitesinin kaynagidir. 

Aile, milli sosyal verasetin geng nesillere nakline yardimda 
bulunarak, bu veraset sayesinde gocugun sahsiyet kazanmasinin 
temelini atar. f^ocuk kuguk yastan itibaren anadilini, toresini, di- 
ni ve ahlaki degerlerini ailesinden ahr. iste bu ilk ve temel nite- 
ligindeki egitimin etkileri, gocugun butun hayati boyunca onemli 
rol oynayacaktir. Bu sebeple, ailenin onemini kavramis bulunan 
her toplum, aile konusuna gereken onemi vermektedir.] 218 



107 



218 (YILDIRIM, 2006), Giri§ 



Aile Yapisinda Degi§me 

[Aile milletinin temelidir. Toplumun en kucuk birimi olan aile, 
millet butunu icinde nesillerin aki§ini saglar. Saglam ve dengeli 
bir aile gelecegin en buytik garantisidir. Bu sebeple, milli kulture 
dayanmahdir. Manevi kulturdeki aile, her turlu maddi unsurdan 
uzak, kar§ihkh sevgi, fedakarhk, saygi ve davrani§ isteyen cok 
yonlu bir muessese olmahdir. Diger taraftan aile, kendi mensup- 
lan icin kurulmu? kapah bir topluluk degildir. Aile kendi toplumu 
icin maddi ve manevi yonden uretici olarak katkida bulunmahdir. 
Tembel ve tuketici aile tipi, milli menfaatlere aykindir. 
1° 8 Kabul etmeliyiz ki, sanayile§me ile birlikte toplumlann gun- 

demine giren haberle§me hareketi ve kitle haberle§me araclan- 
nin kazandigi ivme; sosyal degi§imi, yeni ihtiyaclan, yeni davra- 
ni§ kahplanni da beraberinde getirmi§tir. Bu hizh geli§melerin, 
maddi alandaki faydalan kadar zararlannin da gun i§igina cika- 
nldigi bu teknolojik geli§melerin, aile kavrami uzerinde de te- 
reddutlere ve cozulmelere yol actigi bilinmektedir.] 219 

Cagimizda, toplumlardaki hizh degi§imlere neden olarak aile 
yapismdaki onemli degi§imleri gosterebiliriz. Her §eyden once, 
§ehirle§me ve sanayile§me aileleri kuculttu. Uc ku§agin bir arada 
ya§adigi, geni§ aile bicimi yerini ana, baba ve cocuklardan olu§an 
cekirdek aileye birakti. 

[i§te modern §artlann ve hizh degi§melerin meydana getirdigi 
ve modern toplumlann onunde duran bu temel problem, insan- 
hgi, aile muessesesinin vazgecilmezligi uzerinde bir ortak bilince 
dogru ilerletmeye yonelmi§tir. Bu sebepledir ki, Birle§mi§ Mil- 



219 (YILDIRIM, 2006), Giri§ 



Havva'nin Kizlari 

letlerin 8 Arahk 1989 tarihinde almis oldugu bir kararla 1991 yi- 
hnin Uluslararasi Aile Yih olarak ilan edilmesi, yukarda ifade et- 
tigimiz ortak bilincin agik bir i§areti ve teyidi olmustur. 

Birlesmis Milletlerin soz konusu karannda, 1990 yihndan iti- 
baren hukumetlerin, politika ve sosyal sorumluluk tasiyan kurum 
ve kuruluslann, toplumun temel birimi olarak aileye onem ver- 
meleri, milli ve milletlerarasi seviyede ailenin yasamasi igin d u- 
sunulen tedbirler ve onemi uzerinde cpahsmalar yaptinlarak, 
ailenin gerekliligi konusunda yeni bir biling ve ortak irade yara- 
tilmasi ve gesitli faaliyetlerin geli§tirilmesi teklif edilmistir. 

Nitekim bu anlayis dogrultusunda 1990 yihndan bu yana Bir- 
lesmis Milletlerin aile konusuna genis onem verdigi ve her yil ai- 
le ile ilgili yeni kararlar aldigi gorulmektedir. Bu kararlardan bi- 
risinde 1994 yih tekrar uluslararasi aile yih olarak ilan edilmistir. 
Bu alanda yapilan gahsmalarda, toplumda ortaya gikan olum- 
suzluklann buyuk bir bolumu ailenin omuzlanna yuklenmistir. 
Ozellikle son yillardaki sosyal hastahklar konusunda ilim adam- 
lan ve politikacilar "Aile hayatmm gokmesi" nin, sug oraninin 
artisindan, ahlak degerlerinin gokusune, hatta hukumet butge- 
sindeki aciga kadar her seyden sorumlu oldugu sonucuna var- 
mislardir. 

Arastirmalarda aynca ABD'de ve ingiltere'de "yalniz anne- 
lerin" sayisinin giderek arttigi ve bu durumun gunumuzun en 
buyuk problemlerinden birisi oldugu belirtilmistir. Sue oranin- 
daki artislann sebebi de bu tip ailelerin artisma baglanmaktadir. 
Bu tip ailelere "pargalanmi§ aile" adi verilmektedir. Yani parga- 
lanmis aile, ailenin olmadigi anlamina gelmiyor, sadece evde 
baba veya anneden birisi (tek ebeveyn) vardir ve gocuk (lar) 
hayatini bu kisi ile devam ettirmektedir. Tek ebeveynligin sebep- 
lerinden birisi de kadin veya erkegin giderek daha hur bir hayat 
yasamak istemelerinden kaynaklandigi seklinde ifade edilmek- 
tedir ki bu durum da aile degerlerinin gittikge yok olmasina yol 
agmaktadir. Goruluyor ki, aile insanhgin ortak bilinci haline do- 
nusmus evrensel degerleri ile bir butun arz etmistir.] 220 



109 



220 (YILDIRIM, 2006),Giri§ 



Havva'nin Kizlan 

Gunumuz ailesinde, bashca su degismeler goze carpiyor: 

a) Cekirdek a j| e sayismdaki arti§, kisileri daha bagimsiz kilar- 
ken, akrabalar arasindaki dayanismayi azaltti. 

b) Kadinlann egitim duzeylerinin yukselmesi, cahsan anne 
sayisinda hizh artisa yol acti. Bunun sonucu olarak, aile icinde, 
annenin soz hakki ve etkinligi artarken dolayisiyla baba otoritesi 
zayifladi. Bu da bireyler arasinda esitligin hakim oldugu daha 
seffaf bir yapiyi gelistirdi. Kadin haklan akiminin guclenmesiyle, 
esler kendi rollerini bilincli olarak gozden gecirmeye basladilar. 

c) Ailede cocuk sayisi azaldi, cocuga verilen deger artti. Oyle 
ki ortaya "gocuk-erkif" diyebilecegimiz, cocugun isteklerine gore 
isleyen aile turu cikti. Cocuk egitimine, ruh saghgina ve basariya 
verilen onem artti. Kiz ve erkek cocuk ayinmi azaldi. 

d) Bu olumlu gelismeler yaninda, cesitli etkenler nedeniyle, 
bosanma orani yukseldi. Yeni evlenmeler sonucu, uvey ana ba- 
bah cocuklar cogaldi. 



110 



Sorumluluk Nedir? 

[Sorumluluk insan olmak adina en genel ve en kesin yukum- 
lenmedir. Boylece sorumluluk bizi dogrudan kulluk ahlakina 
baglar. O bir amaci gerceklestirme yukumlulugij oldugu kadar bir 
olumsuzu giderme yukumlulijgudur. O bir yukumluluktiJr, gu- 
dumluluk degildir. Gudumlulukte sorumluluk gerceklesmez, 
sorumluluk her zaman bir benimsemeyi, bir ustlenmeyi gerekti- 
rir. Sorumlu davranis istemli davranistir, gudumlenme bir dis 
gucun belirleyiciligini gerektirir. Yukumlenme istemi, tarn tamina 
ozgur secise dayanan bir istemdir. Sorumlulukta yukumlenme HI 

tarn anlaminda gonulden yukumlenmedir. Sorumlu kisi yukiim- 
lulugunu yuk olarak tasimaz, onu bir gereklilik olarak gorur. So- 
rumlu kisi odevleri olan kisidir. Sorumlulugu yerine getirebilme- 
nin bas sarti ozgur bir bilince ve bagimsiz bir yasam ortamina 
kavusmus olmaktir. Ozgurluk sorumlulugun temel sartidir. 6z- 
gurluk ve bagimsizhk bir gergegin iki ayn gorunumudur. Ozgur- 
lukte igsellesen bagimsiz insan etkinligi bagimsizhkta dissal ya da 
igtimai dayanagini bulur. Sorumlulugu belirleyen ve surduren 
ozgur bilingtir, ancak sorumluluk her zaman bagimsiz bir ortam- 
da yerine getirilebilir. 

Buna gore sorumluluk her seyden once bir bilinc sorunu or- 
taya koyar. Ancak yetkin bir bilince ulasmis insanlar gercek an- 
lamda sorumlu olabilirler. Baskasinin kolesi kendi kendisinin de 
kolesidir, kendi kendisinin kolesi baskasinin da kolesidir. Oysa 
kimse kimsenin yerine sorumlu olamaz. Hukuk toplumsal bir 
kargasayi onleyebilmek adina her normal kisiyi sorumlu sayar, 
bu yonelim elbette her seyden once cezayi olasi kilmak adinadir. 



112 



Havva'nin Kizlan 

Sorumlu olmayan kisiyi cezalandirmak gercekte sorumsuzluktur. 
Sorumsuzluk, gercek anlamda bilincli kisi icin sorumluluk yapabi- 
lecekken yapmamak anlamina gelir. Bu da zorunlu olarak bir 
ahlak sorunu ortaya koyar. Sorumsuzluk ahlaksizhktir. insan 
olmanin anlami sorumlulukla baslar. Saint-Exupery "insan olmak 
herseyden once sorumlu olmaktir" der. Bu bize hemen su soru- 
yu sorduracaktir: 

"insan ne'den sorumludur ya da neyin sorumlusudur? Bu 
noktada sorumlulugun evrenselligi cikar karsimiza. Sorumluluk 
evrenseldir, pargah degildir. Buna gore insan yalnizca sundan ya 
da bundan, su kisiden ya da bu kisiden degil, butun bir insanhk- 
tan sorumludur. Demek ki sorumluluk alanini aileyle, toplumla, 
milletle sinirlayamayiz. insana karsi olan, insan olma sartina ters 
dusen her durum her sorumlu kisiyi ilgilendirecektir. Yalnizca co- 
cuklannin esenligini dusunen insanlar zorda kaldiklannda cocuk- 
lanni da gozden cikarabilecek kimselerdir. f^unku bunlar oncelik- 
le kendilerini dusunen kimselerdir. insanin evrensel sorumlulugu 
bize su soruyu sordurabilir: herkesten ya da butun insanhktan 
sorumlu kisinin mutlak bir que tasiyor olmasi gerekmez mi? 
Sorumluluk mutlak bir gucun varhgini gerektirmez. Sorumlulu- 
gumuzu yerine getirmemiz icin gok guclu olmamiz ya da insanus- 
tu bir gucle donanmis olmamiz gerekmez. Gucsuzluk sorumsuz- 
lugun en etkili bahanesidir. Sorumluluk icin gereken etkinlik bir 
insan boyunda olacaktir. 

Sorumluluk trajik olanm ya da kader fikrinin asildigi yerde 
baslar. Dunyanin akisinda insani degil de baska birgucu, ornegin 
askin varhgi yani Allah Teala'yi belirleyici sayiyorsak sorumlu 
olamayiz, en azmdan tarn anlaminda sorumlu olamayiz. Tarn 
anlaminda sorumlu olmamak sorumsuz olmaktir. Dint anlamda 
ya da tabii anlamda her mutlak belirleyicilik ahlaki secimi orta- 
dan kaldinrken sorumluluk duygusunu da hice indirir. Kisinin 
butun bir insanhktan sorumlu olmasi her seyden once ken- 
dinden sorumlu olmasini gerektirir. Kendine karsi sorumlulukla- 
nni yerine getiremeyen bir kisi baskalanna karsi sorumlu olama- 
yacaktir. Sorumluluk tek kisilik bir zeminde gerceklesir, ancak 
butun insana acihr. Her kisi once kendi olarak sorumludur: so- 



Havva'nin Kizlari 

rumluluk tek kisilik bir baglanma bicimidir, bir kendini yukumle- 
me bicimidir. Kimse kimsenin yerine sorumlu olamaz, kimse 
kimsenin adma sorumluluk tasiyamaz. Kimse sorumlulugunu bir 
baskasina yukleyemez. Baskasi icin uzulebiliriz, baskasi adma 
sevinebiliriz, baskasina yardim edebiliriz ama baskasinin yerine 
sorumlu olamayiz. Ortak sorumluluklar elbette vardir, ama ortak 
sorumluluklarda da herkes her seyden once kendinden sorum- 
ludur. Eksikli insan ya da yetkin bilince ulasamamis insan hep 
sorumsuzluklanni birilerine yansitmaya ya da baskalannin ustu- 
ne yikmaya egilimlidir. Eksikli insanin bu tutumu sorumlulugun 
anlamini elbette degistirmez. 

Sorumluluk bir bilinc isi oldugu kadar bir gonul isidir. Her so- 
rumlu, her gercek sorumlu sorumlulugunu sevinc icinde gercek- 
lestirir. Sokrates yaratmayi "seving iginde dogurmak" diye ta- 
nimhyordu. Biz de sorumluluk sevinc icinde yasamaktir diyebili- 
riz. Sorumluluk akhn kill kirk yaran arastinci tutarhhginda gonlun 
itici ve yapici etkinligini de gereksinir. Higbir sorumluluk kaba bir 
akilla sonuna kadar goturulemez. Her sorumluluk, gelecege aci- 
lan biryonelim olmakla bir umudun isiginda heyecanlarla kendi- 
ni gerceklestirir. Sorumlu olmak umutlu olmaktir. Hep baskala- 
nndan beklemek kolayhgi icinde degilsek, umutlu olmak da so- 
rumlu olmaktir. Umut ozgurlugun zorunlu varolus sartidir. Boy- 
lece tarn bir kafa ve gonul birliginde gerceklesen sorumluluk tarn 
anlaminda bir sureklilik gosterir. Her sorumluluk bir sonuca yo- 
neliktir, her sorumluluk sonuc almayi ya da kotu sonucu engel- 
lemeyi amaclar. Sorumlu olmak sonuna kadar sorumlu olmaktir. 
Bir baska deyisle, sorumluluk gundelik bir tutum degildir. in- 
sanin bir yasam boyu suren birbiriyle orgutlenmis amaclannda 
gerceklesir. Amaclar degisir, sorumluluk surer. Sorumlulugun 
sinin, sorumlunun emekliligi yoktur.] 221 



113 



221 (Tl'MUgiN, 2002 ), s. 47-53 



Kan koca ge? imsizliginin bir nedeni iktidar 

iktidar, gug, takat, kudret, gug yetmek demektir. Sinirlanni 
tespit etmek de mumkun degildir. Gug ile dogru orantihdir. ikti- 
dar sahibinin giku kullanmasindaki esas, sinir tanimamasidir. 
Ancak onun gidisi baska bir kudret tarafindan yikimi ile gergekle- 
sebilir. iktidann oldugu yerde demokrasiden soz edilemez. islam 
iktidan degil adaleti tavsiye eder. islam dini hicbir kimseye, du- 
sunceye, ideolojiye hukmetme yetkisi vermeden butun hayat 
alanlanni kapsamistir. 

Erkek ve kadin igin olan iktidarsa; 
114 [oncelikle fiziksel alanlarda ve gitgide birgok alanda kendini 

gosteren erkek egemenligi surekli olarak artmistir. Cunku e ge- 
menlik ve iktidar sinirlan sevmez. Giderek etki alanini genislet- 
meye yoneliktir. Sosyal hayatta iktidar erkeklik ve erkeklerle 
ozdeslestirilmeye baslanmistir. ] 222 §eklinde belirtilebilir. 

Evlilikte iktidann varhgindan soz etmek "Evlilikte ba§an, sa- 
dece aranan ki§iyi bulmak degil, aym zamanda aranan ki§i 
olmaktir." 223 demektir. 

[Yeni hayat bigimleri iginde ask da yerini ihtirasa birakmakta- 
dir. Yani, ask artik oldu, birgoklan igin. O yerini ihtirasa birakildigi 
gorulmektedir. 

Klasik ailede devamhhk ve (sozde ya da gergekte) ask vardi 
(var oldugu varsayihyordu). Bu denge iginde ailenin surekliligi 
saglaniyor veya elden geldigince saglanmaya gahsihyordu. Buyuk 
veya kuguk burjuva aileleri mutsuz da olsalar bosanmaya gitme- 
den, ailede devamhhk ve ask unsurlan hala varmis gibi gorune- 



222 (DiNCER, 2007), s. 30 
Foster Wood 



Havva'nin Kizlari 

rek yasamlanni surduruyorlardi. "Aile kutsaldi." Bo$anma "gok 
ayipti." 224 

Askin da asiklarm da onlerinde daha uzun (yuz)yillar var. Ay- 
nca ihtiras hallerinde sevginin yok olmasi soz konusu degildir. 
Ask iliskilerinin tek tarafhhgina karsin ihtiras hali iliskilerinde 
sevgi daha esitlikcidir. Kapitalist uretim biciminin ortaya cikarmis 
oldugu meta iliskisi bicimindeki askin yerini almaya baslayan 
ihtiras iliskilerinde birinin digeri uzerindeki "sahip olma" hakki 
ortadan kalkmaktadir. "Erkegin kadin uzerindeki haklan" (?!) ve 
"ustunlugu" (I?) kutsal aile bicimindeki evlilik ve ask iliskisidir. 

ihtiras halleri adini verdigimiz iliskilerde sevgi gegislidir. Er- 
kekten kadina dogru bir akim oldugu gibi kadindan erkege dogru 
da bir akim olabilir. "Sahip olma" iliskisinin yerine "var olma" 
iliskileri ortaya gikar. 

Her birey kendi varhgini ispatlamaya gahsir. Artik insanin 
kollektif bireyselligi toplumsal nesnelliginden daha on plana 
gikmistir. Bunu en iyi gorenlerden biri de "Annem ve kiz karde- 
simden kagmaktayim" diyen Nietzsche olmustur. Tek tarafh 
sevgiyi iceren iliskilerin tutuculuguna karsi; karsihkh, e$itlikci 
ve geci$li (kadindan erkege ve tersi yonde) iliskilerin donustugu 
unutulmamahdir. 

Ozunde esitlige inananlar kadin-erkek esitligi acisindan olum- 
suzluklarla dolu, ic demokrasiden yoksun ve kayitsiz-sartsiz ita- 
atciligin, kadin ve cocuklar uzerindeki diktatorlugunun kurtulup, 
bir yandan da artik ailelerini ve aile ici iliskilerini demokratikles- 
tirmeleri gerekmektedir.] 225 

Hz. Fatima radiyallahu anha, Rasulullah sallallahu aleyhi ve 
sellemin soyle buyurdugunu rivayet etmistir: 

"Kocasim ofkelendiren kadina yaziklar olsun; kocasi kendi- 
sinden razi olan kadina da ne mutlu." 226 Burada bahsedilen 
iktidar degil adalettir. 



224 (GUZEL, Birinci Baski: Haziran 1996 ), s. 191 

225 (GUZEL, Birinci Baski: Haziran 1996 ), s. 204-205 (Sagak, Sayi: 48, 
Ocak 1988, s. 44-48.) 

226 Bihar'ul-Envar, c.8,s.310. 



115 



116 



Havva'nin Kizlan 

Asagida bahsedilen durumda ise evlilikte iktidann yerine ko- 
nulmus ijguncu faktorun din oldugunda bunun ne §ekilde sonug- 
landigi gorulmektedir. 

"Rasulullah sallallah u aleyhi ve sellemin gonderdigi bir ordu- 
da bulunan birisi hanimina; "Evinden cikma!" diye tembihledi. 
Ordu yola gikmca, kadinin babasi hastalandi. Kadin babasmdan 
oturu gikmak uzere izin istemek igin Rasulullah sallallahu aleyhi 
ve selleme haber gonderdi. Buyurdu ki; 

"Allah'tan kork ve kocana itaat et!" daha sonra kadin; 

"Babam olmek uzere" diye haber gonderdi. Rasulullah 
sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; 

"Allah Teala'dan kork ve kocana itaat et." Daha sonra kadin; 

"Babam oldu" diye haber gonderdi. Rasulullah sallallahu 
aleyhi ve sellem buyurdu ki; 

"Allah'tan kork ve kocana itaat et. Evinden cikma." Rasulullah 
sallallahu aleyhi ve sellem kadinin babasinin cenazesinde bulun- 
du. O'na vahiy geldiginde yakasinda sanki ates vardi. Adam kab- 
rine konulunca Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ashabindan 
birine buyurdu ki; 

"O kadma git ve de ki; "Allah Teala, kocana itaat etmen se- 
bebiyle babam bagigladi. " 227 

Eger burada iktidar erkek ve kadinda olsaydi sonuglan vahim 
olurdu. Boylelikle higbirsorun gikmadan meseleler hallolmustur. 

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; 

"Cihad erkeklere, kiskanclik ta kadmlara yazilmi$tir. Kim 
kadmlara sabrederse, ona mucahidin sevabi vardir." 228 

[Hadislerde, kadinin kocasma baghhgi ve itaat etmesi uzerin- 
de titizlikle durulur. Hz. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, 

"insamn insana secde etmesi caiz olsaydi, kadinin kocasma 
secde etmesini emrederdim" 229 buy urur. Baska bir varyantta, 



227 Tuhfetul Arus (371) Taberani Evsat'ta. Metalibu Aliye (1616-17) 
Busayri ithaf(3831) Mecmauz Zevaid (4/313) Bugyetiil Bahis (497) 
zayiftir. 

228 I'bni Kayyim Ahbarun Nisa(s.ll9) 

229 Ebu Davud, Nikah, 40. 



Havva'nin Kizlari 

"Muhammed'in canmi elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, 

Kadm kocasmm hakkmi yerine getirmedikge, Rabbisinin 
hakkmi yerine getirmis sayilmaz" 230 ilavesi yer ahr. Kocasi ken- 
disinden memnun olarak olen kadinin da cennete girecegi muj- 
delenir. 231 

"Kadm kocasmi daha az sevmeli, fakat daha gok anlamah, 
erkek, kansmi daha gok sevmeli, fakat anlamaya galismamali- 
d,r" 2 ' 2 

Butun bu hatirlatmalarla ashnda iktidann yerine payla§manin 
ve anlayi§ uzere olmanin tavsiye edildigi gorulmektedir. 



117 



230 I'bn Mace, Nikah, 4. 

231 TirmTzT, Rada', 10; ibn Mace, Nikah, 4. 

232 Oscar Wilde (AVCI, Kasim 2007 ), s.45 



Ibretlik Hikaye 

Evvel zaman icinde Memleketin birinde 90 yaslannda fakat 
cok ding ve gene gorunumlu bir adam yasarmis. (Jevresinde bu- 
lunan herkes ona cok ozenir ve sorarlarmis; "bu gengligin sirri 
nedir?" diye. ihtiyar delikanh bu soruya her sorulusunda guler 
gecermis. Ama sorular siklasip soranlar cogahnca cevap vermek 
zorunda kalmis. 

Dusunmus nasil anlatinm bu sirnmi kolayca herkese. Sonra 
karar vermis. Evine turn merakhlan yemege davet etmis. 

"Bu davette size sirnmi agiklayacagim" demi§. 
I 18 Herkes merakla davete gelmis. Yemekler yenilmis, igilmis, 

sohbetler edilmis vakit iyice gegmis. Ama genglik sirri ile ilgili tek 
soz edilmemis. Herkes konu ne zaman agilacak diye merak eder- 
ken adamcagiz huri gibi sevimli hanimina seslenmis. 

"Hanim, su kilerden bir karpuz getirir misin ". Hanim hemen 
dogrulmus kilere giderek kas ile goz arasmda gidip bir karpuz 
getirmis. Adamcagiz soyle eliyle bir vurmus tik tik diye sonra da: 

"Bu olmamis hanim, giizel gikmayacak, baska getirir misin " 
demis. Hanim onu goturmus bir tane daha getirmis. Adam onu 
da bir yoklamis yine begenmemis. 

"Hanim sana yine zahmet olacak ama bu da olmamis baska 
bir tane getirir misin" demis. Baska istemis. Bu boylece dort 
sefer daha tekrarlanmis. Dedemiz besincide karpuzu begenmis 
ve karpuz kesilmis, misafirlere ikram edilmis. Herkes karpuzunu 
afiyetle yerken bizim dedecik sormus. 

"Arkadaslar iste benim gengligimin sirri burada anladmiz 
mi?" Herkes birbirinin yuzune bakmis. Kimse bir sey anlayama- 
mis... 



Havva'nin Kizlari 

"Aman dede demi§ler nerde? An la mad ik biz bu sirn!" 

Dedecikgulmu§. 

"Garda§lanm!" 

"O gorduguniiz karpuz kilerde bir tanecikti, tekti. Ben ha- 
nima git de ba§ka getir dedikge o kilere gidip geliyor aym kar- 
puzu getiriyordu. Birkere bile (aman be adam, deli misin nesin 
§u tek karpuzu ne ta§ittinyorsun bana defalarca...) demedi. Beni 
sizin onunuzde mahcup duruma dugurmedi. i§te butun bu 
gengligimi hammima borgluyum. " 

"Biz birbirimizi hi$ ba§kalanmn onunde zor duruma dti$ur- 
meyiz. Aile igindeki higbir §eyi di$ariya yansitmayiz. Hep birbi- 
rimize destek olur, dert ortagi olur, yardim ederiz. Birbirimizle 
ilgili olan problemleri yine birbirimize anlatmz. lyi kotu her 
olayi da birlikte payla§mz. " demi§. 



119 



120 



Erkek ve kadin iktidannda uzla$ma 

Konu hakkinda yorumlara bakarak fikir yuruttugumuzde ikti- 
dar konusunda cikmazlarin mevcut oldugu gorulmektedir. 

[1— Kadin-erkek iliskilerinin bireysel yonu, kirpilerin kis uyku- 
sunu hatirlatir. Kimi acidan: Sogukta usuyen kirpiler, birazcik 
isinabilmek icin birbirlerine sokulurlar. Birbirlerine fazla yakla- 
sinca/ sokulunca ignelerler birbirlerini. Bu, esyanin tabiatinda 
yazihdir. Uzakla§irlar o zaman. Ama uzaklasinca yeniden usurler. 
Usuyoruz diyerek ve isinmak icin, yeniden birbirlerine yaklasir- 
lar. Ve birbirlerine dokunduklanna canlan yeniden yanar. Yeni- 
den uzaklasirlar. Ve git-geller boylesine surer. Birbirlerine yakin 
ve birbirlerinin canini acitmadan birbirlerini isitarak belli bir 
uzakhgi bulana dek. Sorun buyuk bir oranda bu "belli noktayi" 
bulmakta. Bir insandan digerine, bir kadindan bir erkekten dige- 
rine degisen bir noktadir bu. 

Ne kadin erkeksiz yapabilir. Ne erkek kadinsiz. is bir arada 
can yakmadan yasayabilmeyi ogrenmek. 

2— Kadin-erkek iliskilerinin zorlugu oteden beri butun insan- 
lan ilgilendirmektedir. Butun dinler bunun icin konuya el attilar. 
Once, dinler bu iliskileri duzenlemeye /duzene koymaya cahsti- 
lar. Konu hakkinda kitaplarda yazildi, neyin nasil yapilmasi ge- 
rektigi belirlendi. Ama uygulamada kitaplan yazanlar bile cuval- 
layabildi. Cunku zordur kadin-erkek iliskilerini kendi yasaminizda 
duzenlemek. 

3— Bugun bircok Bati ulkesinde kadinlann mucadelesinin he- 
defi tam esitliktir: Cahsma yasaminda, siyasette, evde, toplumda 
ve her yerde. Ancak kadin-erkek iliskilerindeki siddetten erkekler 
de paylanni ahyorlar. Bu her zaman gorunen izler de birakmiyor 
olabilir. Kimi zaman gorunmeyen ve genel olarak psikolojik de- 
nen izlerdir. 

Mesela iskandinavya ulkelerinde ev ici siddet ve gecimsizlik 
sonucu intiharlara kadar giden olaylar yasaniyor. Bu ulkelerdeki 



Havva'nin Kizlari 

intiharlar gok yuksek. Ve intihar edenlerin ugte ikisi erkek, ugte 
biri kadm. Bu ulkelerde insanlann dertlerini konusarak 
"di$cmlamak" yerine "igersedikleri" ve bunun sonunda intihara 
kadar gittikleri biliniyor. Daha az bilinen ise, bu ulkelerdeki aile 
igi siddetin adlan gikmis Akdeniz ulkelerinden, ornegin Yunanis- 
tan'dan, daha yuksek olmasidir. Akdeniz ulkelerinde baginp ?agi- 
rarak bile olsa kadm ve erkekler dertlerini disanlasabiliyorlar. 
Oysa iskandinavya ulkelerinde tersi yapihyor... 

4— Kadinlar uzun mucadeleler sonucunda birgok seyi elde et- 
tiler: Segme ve segilme hakkini, gocuk dusurmeyi, gahsma ve 
ekonomik yasama girmeyi... 

5— Degisik tip feminizmler olustu: 

Erkekimsi-feministler bulunuyor: Yani erkeklerin bir bolumu, 
belki kimi ulkede gogunlugu, kadinlan nasil kugumsuyorsa, kuguk 
goruyorsa, onlan ikinci sinif vatandas/insan yerine koyuyorsa, 
bunun aynisini yapan kadm feministleri bu kategoriye sokabiliriz. 
Burada bir tur cins ayinmcihgi, giderek cins dislamasi soz konu- 
sudur. 

Esitlikfi feministler: Kadm ve erkekler arasinda ayinm koy- 
mayan, kadm sorunlanni gozerken birincil dusman olarak erkek- 
leri gormeyenlerin grubu. Feminizmi erkek-karsithgi gibi gor- 
memekgerekiyor. 

Ashnda Feminizm karsi-erkek nitelikte olmamahdir. Mucade- 
le, kadm mucadelesi, erkeklere karsi mucadele bigiminde yuru- 
tulmemelidir. 

6— Kadm igin bir seyler yapmak zorunludur. Bu "birseyler"in 
neler oldugunu, gegmis ve hizini yitirmis kadm hareketlerine 
bakarak, onlann deneyimlerinden ders gikararak saptayabiliriz. 
Bu manada erkeklerin de bu alanda ugras vermelerine kapilar 
kapatilmamahdir. Kadm sorununun gozulmesinde tarihsel geli- 
sim sureci iginde onemli katkilan olan erkeklerin bulundugu 
hatirlanmahdir. Bu konularda ve digerlerinde arastirma yapan, 
ugrasan erkekleri de gozden gikarmamakgerekiyor. ] 233 



121 



233 (GUZEL, Birinci Baski: Haziran 1996 ), s. 252-261 



Ailede "Duzen-Huzur" Meselesi 

insan, dogustan gelen haklannin siyasal ve sosyal duzen tara- 
findan guven altina ahnarak ozgurlugunun korunacagi bir bicim- 
de yasama arzusuna sahiptir. Bu bakimdan insanlar bircok yon- 
den butun zaman ve mekanlarda ayni olduklari gibi iliskilerde de 
degisen bir seylerin varhgindan soz edilemez. 

"Ya§ama gudiisii" ile "olurn korkusu" arasindaki gerilim in- 
sani toplumsal bir varhk haline getirirken kar§i cinsle iliskilerinde 
"kendi kendisini giiglendiren" bazen de "kendi kendisini a§agi 
122 geken" celiskili bir durum ya§ar ki bu da hayatinda duzensizlik ve 

huzursuzluga neden olacaktir. insanin aile ili§kilerinde de kendi 
hakkini "hayali unsurlar" da aramasi ve "kendi menfaatini go- 
zetmesi" y\ne hayati gekilmez bir duruma getirecektir 

[Hobbes, 1651'de yaymlanan unlu eseri Leviathan'da belki de 
sosyal teorinin hala gozmeye gahstigi sorunu ilk kez formule 
etmisti: eger insanlar kendi gikarlanni gozeterek davraniyorlarsa, 
toplumdaki duzeni saglayan ne olacaktir? 

Baska deyisle, bireysel cikar ile toplumsal cikar arasinda 
varoldugu dusunulen catisma nasil ortadan kaldinlabilir? 

Hobbes'a gore, insanlann davranislannin temel belirleyicisi 
"menfaat" tir. Butun insanlar, tabiatlan geregi esittirler ve ayni 
davranisi gostermektedirler. Hobbes'un tanimladigi "tabu du- 
rum", herhangi bir devletin, kurumun ya da otoritenin bulun- 
madigi, her insanin varhgini surdurebilmek icin bir yanda kendi 
ozgurlugunu korumaya, ote yanda da otekiler uzerinde egemen- 
lik kurmaya cahstigi, yani kisaca herkesin herkesle savas icinde 
oldugu, adalet ya da adaletsizligin degil, yalnizca savasin hukum 



Havva'nin Kizlari 

surdugu birdurumu nitelemektedir] 234 

"insan insanin kurdudur" onermesini kadin ve erkege gore 
tasvir edersek boyle bir durumda tabii olarak, ailenin ve toplum- 
sal duzenin saglanmasinin cok zor oldugunu gostermektedir. Bu 
yuzden, sosyal duzeni saglamak amaciyla bireyler bir araya gele- 
rek yaptiklan bir "nikah sozlesme"s\ ile aileyi olusturarak top- 
lumsal duzenin egemenligi altina girerler. Nikah ile insanlar tabii 
haklanni aileye devretmis durumdadirlar. Aile kurumu "gizli 
giig" olarak duzeni saglayacaktadir. Artik birey kendi ozgurlugu- 
nu ve haklanni kollarlarken ailenin ve daha ileri gidecek olursak 
toplum refahini da artiracak ongoren "gizli giig" kontrolunde 
altindadir. 

"Gizli giig" insandaki, ozgurluk ve menfaat durtusunden kay- 
naklanan dogal egilimden kuvvet almaktadir. [Adam Smith'in 
unlu deyisiyle, "yemegimizi kasabm, biracmm ya da firincmm 
merhametine degil, onlarm kendi gikarlarmi gozetmelerine borg- 
luyuz. Onlarm insanligmdan degil, kendilerini sevmelerine bagla- 
nz; onlarm gereksinimlerinden degil, elde edecekleri avantajdan 
soz ederiz] 235 Boyle bir baki§ agisi, toplumsal duzenin sadece 
insanlar arasindaki "duyguda§hgin" otesinde, tumuyle "kar§ilik" 
a dayanan iliskilerin ve bunlann sonucunda ortaya gikan toplum- 
sal duzenin bir sonucu oldugu anlamina gelmektedir. Ashnda 
"sempati" 236 ilkesi ile bireysel gikar ilkesi arasinda, kimi zaman 
"Adam Smith sorunu" olarak da adlandinlan bu gerilimin cpozu- 
mu, bireysel gikar gudusunun "ahlakdi$i" bir ilke olmasinin ge- 
rekmedigi dikkate ahndiginda ortadan kalkacaktir, gunku "sem- 
pati" kavrami da ashnda fikri bir surece gondermede bulunmak- 
tadir (bu bakimdan daha gok "empati" 237 kavramina yakmdir). 



OZEL, Hiiseyin, Liberalizmin "Utopyaci" Toplum Tasanmi, C.U. Sos- 
yal Bilimler Dergisi Mayis 2002 Cilt : 26 No:l 101-123 

OZEL, Huseyin, Liberalizmin "Utopyaci" Toplum Tasanmi, C.U. Sos- 
yal Bilimler Dergisi Mayis 2002 Cilt : 26 No:l 101-123 

Sempati: attraction: i. gekim, cazibe, gekicilik, atraksiyon, eglence 
programi, ahmlilik 

Empathy: i., (ruhb) bir ba5kasinm duygularmi anlayabilme, duygu 
sezgisi 



123 



124 



Havva'nin Kizlan 

insanlann birbirlerini anlama kapasiteleri, karsihkh bir il i§kiye 
girmeleri igin de bir on §arttir; aile duzenin olusabilmesi icin, iki 
tarafin da birbirini anlamasi, karsisindakine "guven" mesi ge- 
rekmektedir. Bununla birlikte, boyle bir anlayis, sonuclan itiba- 
nyla, ashnda bireyin kendi ozgurlugunu, ya da fiili guctinu kendi 
uzerinden "gizli giig"e aktarmasi anlamina gelmektedir. 

Ailede var olan "kendiliginden duzen" anlayisi, cikar gudusu- 
ne dayanan bireysel davranislar, duzenin saglanmasinda "isten- 
medik sonuglara" yol acmaktadir. Bu nedenle duzeni saglayan 
"gizli giig" olan aile kurumunda kurallan belirleyen "Gorunmez 
El=Kuvvet" in ne olacagini tayin etmekte ise dininin ve alt ko- 
numu olan ahlak ile kultur oldugu unutulmamahdir. Burada dev- 
reye giren kurallann varhgi bireyin ahlak ilkesini olu§tururken 
"gizli giig" tin degerlerini tayin eder. Yani ki§ilerin mutluluk, 
huzur vb. duygu fiilleri belirlenir. Mesela karjihkh saygi ve sevgi 
ilkesinde deger yargilan aileden aileye, toplumdan topluma fark- 
hhk gosterir. islam! literaturde "millet" ile "din" kavraminin bir 
manada kullanilmasi ile "millet"\ olusturan ailelerin din uzerin- 
den elde edilen gugle kazanim elde etmesi istenmistir. Bu konu 
diger dinler iginde aynidir. 



'Insan" =" Gizli Giic" = "Gorunmez EI=Kuvvet" => Huzur 

Kisisel Menfaat"= "Aile" = "Din=Ahlak" => Huzur 



Aile hayatinda huzur ve saadetin olusmasi igin birbirine bagh 
bircpok unsurun bulunmasi isin zorlugunu bize gostermektedir. 

Gunumuz ailelerinde buyuk bir paradoks 238 yasaniyor. Sosyal 
hayat maddi agidan en guglu doneminden gegmesine karsihk, 
hayati guzellestirecek manevi degerlere artik sahip degildir. in- 



Paradox: (i.) paradoks, mantiga aykin gorunen fakat hakikatte dog- 
ru olabilen dusiince; birbirini tutmaz sozler; birbirine aykin soz ve dav- 
ranislar; karakterinde birbirine aykin hususlar olan kimse. paradoxical 
(s.) mantiga aykin gorunen. paradoxically (z.) birbirine zit olarak, aykin 
dtiserek. 



Havva'nin Kizlari 

sanlann buyuk gogunlugu gagdas kulturun gegirmekte oldugu 
bunahmin pekfarkinda gorunmuyorlar. 

'Bikkmhk', 'hayatm donuklasmasi' ', 'huzursuzluk', 'insanm 
otomatiklesmesi', 'insanm kendinden, fevresinden ve tabiattan 
yabancilasmasi' gagimizda mevcut bir bunahmin isaretgileridir. 
insanlar duygulardan uzaklastilar akilcihgi oyle bir noktaya getir- 
diler ki, akilcihgin o derecesi ashnda akilsizhgin en asin bicimidir. 
Durumun bu sekilde devam ettigi robotlasmis bir duzende, ha- 
yati paylasanlann huzursuzluklan; nevrotik hastahklar, uyusturu- 
cu, bosanma, intihar gibi kotu sonuglar doguracaktir. Hayata, 
insana, aileye deger vermeyen topluluklannin bir nevi isteyerek 
kolelesmeleri kaginilmaz olmakla birlikte bunun bir yikimi da 
beraberinde getirecegi unutulmamahdir. 

Toffler, Gelecek Korkusu adh eserinde su ifadelere yer ver- 
mistir: 

"Sanatta, bilimde gosterdigi bunca ba§ariya kar$m ABD, bin- 
lerce gencin gergeklerden kagabilmek igin Hag kullandiklan bir 
ulkedir. Ayni ulkede milyonlarca ana baba da beyin yikayan tele- 
vizyonun ya da alkolik sersemligin guvencesine sigmmi§tir. Bir- 
gok ya§li ki§i bitki benzeri ya§ayip yalnizlik iginde olmektedir. 
Aileden ve mesleki sorumluluklardan kagi§, bir giki§ yolu olmu§- 
tur. Kitleler kaygilarmi Miltown, Librium, Eguanil ya da diger 
uyu§turucu ilaglarla bastirmaktadirlar. Bilse de bilmese de boyle- 
sine bir ulke, gelecek §okuna ugrami§ demektir. Vatanda§liktan 
ayrilip Turkiye'de ya§ammi surduren Ronald Bier admdaki bir 
geng 'Amerika'ya donmeyecegim' diyor." Z3g 

Beklenti agmazlanndan gikamayan, sevemeyen, menfaatpe- 
rest hayat tarzlanndan kurtulamayan aile ve bireyler igin bu 
baglamda gelecegin fazla birgetirisi de olmayacaktir. 



125 



239 TOFFLER, Alvin, Gelecek Korkusu, trc. Selami SARGUT, 3.b. Istanbul 
Altin Kitaplar Yayinevi, 1982, s.308 



KADIN VE ERKEK 



iLi$KILERi 



GECIMSIZLIGIN OLU§MASINDA AHLAKI VE RUHSAL 
SEBEPLERI 

Konu hakkinda cesitli etkenler sayilabilir. Bazilanni su §ekilde 
siralayabiliriz. 
1 — Varolma arzulari 

[Her maddenin ve nesnenin tabiatindaki guce genellikle 
"varolma arzusu" denilir. Bu guc maddenin seklini meydana 
getirir ve onun ozelliklerini ve uygunlugunu tanimlar. 

Dunyadaki turn maddelerin temelinde olan varolma arzusu- 
nun sonsuz form ve bilesimleri vardir. Maddenin daha yuksek 
derecesi daha buytik bir varolma arzusunu yansitir ve maddenin 
her derecesindeki farkh arzular - cansiz (duragan), bitkisel, canh 
(hayvansal), ve konusan (insan) - onun icinde ortaya cikan degi- 
sik suregleri §ekillendirir. 

Varolma arzusu iki prensibi izler: 

1) Mevcut seklini surdurur, yani varolmaya devam eder; 

2) Varolmasi icin gerekli hissettigi her seyi kendisine ekler. 
Kendisine bir sey ekleme arzusu maddenin farkh derecelerini 

ayinr. Cansiz seviye en kuciJk varolma arzusudur. Cunku cansizin 
ihtiyaclan kucuktur ve varolmak idn kendisine disandan bir sey 
ekleme geregi yoktur. Tek istegi mevcut seklini, yapisini ve ozel- 
liklerini korumaktir. Buna ek olarak, yabanci her seyi reddeder, 
cunku tek istegi degi§memektir, bu yuzden "cansiz (duragan)" 
denilir. 

Varolma arzusunun en yuksek derecesi insan derecesidir. in- 
sanoglu, tamamen baskalanna bagimh tek varhktir ve sadece 
insan gecmisi, simdiyi ve gelecegi hisseder. insanlar cevreyi etki- 
lerler ve cevre de onlan etkiler. 

Sonuc olarak, biz insanlar (kadin ve erkek) hie durmadan de- 
gisiriz, ve mevcut halimizden mutlu ya da mutsuz oldugumuzdan 
degil ama baskalannin farkinda oldugumuzdan dolayi onlann 
sahip oldugu her seye sahip olmak isteriz. I 240 Bu sekilde strese 
girer, sikinti duyanz. Varolma arzusunun dizginlenmesi veya 
itidalli bir sekilde algilanmasi gerekmektedir. 



240 (Laitman), s. 11 



129 



2 — Sonsuz haz duyup mutlu olmak 

Bilgi sahibi olmak, sayginhk, varhk, ya da yiyecek ve cinsellik- 
ten ahnan zevklere baktigimizda, turn bu durumlarda, en buytik 
hazzin arzu ve onun doyumunun kisa zamanda karsilasmasinda 
yasandigi gorulur. Arzulanmizi tatmin etmeye basladigimiz anda 
haz yok olur. Bir arzuyu doyurmaktan ahnan haz dakikalar, saat- 
ler ve gunler surebilir, ama mutlaka soner. Bir §eyi elde etmek 
icin, mesela sayginhk gibi, uzun yillar harcasak bile bir kez elde 
ettik mi haz hissini kaybederiz. Gorunuse bakihrsa, arzuyu tat- 
130 min eden haz ayni zamanda onu sonlandirandir da. Dahasi, haz 

arzuya nufuz edip sonradan da aynldigi zaman, bu icimizde il- 
kinden iki kat daha guclu bir haz alma arzusu dogurur. Bugun bizi 
tatmin eden sey yann tatmin etmeyecektir. Fazlasini, cok daha 
fazlasini isteriz. Dolayisiyla, arzulanmizi tatmin etmek sonunda 
onlan artinr ve onlan tatmin etmek icin bizi daha buytik caba 
harcamaya zorlar. Bir seyler elde etme arzusu yok oldugunda, 
kisinin yasam hissi ve yasama gucu yok olur. 

Bu d tiny ada sadece ikifelaket vardir. Bir tanesi, kisinin iste- 
digini alamamasi, digeri ise almasidir. ikincisi $ok daha kotti- 
dtir; bu gergek birfelakettir! 241 

iste aile her uyesine bu sekilde yeni arzular saglar ki, bizi bir 
baska gegici an igin ayakta tutsun. Bununla birlikte, zaman za- 
man bir an igin doyuruluruz ve sonra bir kez daha tuketiliriz, 
sadece daha da husrana ugramak icin. 

Bugunun toplumu bizi hep daha da fazla elde etmeye, bunu 



Oscar Wilde, Bayan Windermere'in Yelpazesi 



Havva'nin Kizlari 

yapacak gelirimiz olmasa dahi, neredeyse her seyi satin almaya 
sevk eder. Yeni bir seyi satin ahr almaz, bu yeni seyi edinme he- 
yecani sanki hie olmamis gibi solar gider - ama odemeleri bizim- 
le yillarca kahr. Bu durumda, hayal kinkhgi zaman icinde unu- 
tulmaz, daha ziyade cogahr. 

Yeni arastirmalar insanin ruhsal durumu uzerinde zenginlik ve 
fiziksel durum gibi parametrelerin etkisinin, "siradan kisi" nin 
degerlendirmesi ile arastirmalarda yapilan olcumlere gore ger- 
<pek etkisi arasinda muazzam bir ugurum oldugunu gosteriyor. 
Arastirmalar insanlann gun be gun ruhsal durumlanni olgtu ve 
zengin ile fakir arasinda belirgin bir fark bulamadi. Dahasi, kiz- 
ginhk ve dusmanhklar gibi negatif ruhsal durumlar zenginler 
arasinda daha sik tekrarlaniyordu. Zenginlik ve gunluk mutluluk 
arasinda daha guglu bir bagin eksikliginin sebebi, rahathga ve 
yeni yasam standardina gabucak ahsmamiz ve derhal daha fazla- 
sini istememizdir. Haz arzusunun sinirlanni soyle ozetleyebiliriz: 

"Bu dunya istek ve bollugun bo$lugu ile yaratilmi§tir. Ve ser- 
vet elde etmek igin hareket gerekmektedir. Ancak, fazla hareket 
insana aci verir... Bununla birlikte, mal mulkten mahrum kalmak 
da mumkun degildir... Sonug olarak, mal mulk edinmek ugruna 
hareket i§kencesini segeriz. Fakat turn sahip olunanlar sadece 
ki§inin kendisi igin oldugundan ve "hire sahip olan iki istedigin- 
den", kisi sonunda sadece "elinde, arzuladiklannin yansiyla" 
olur. Sonunda, insanlar iki taraftan da aci gekerler - hareketin 
gogalmasmdan kaynaklanan aci artisi ve bos olan yanlarmi dol- 
durmak igin gerek duyduklan seylere sahip olmamanm pismanli- 
gi." 

Agikgasi anlasihyor ki haz alma arzusu bizi imkansiz bir duru- 
ma sokuyor. Bir taraftan, arzulanmiz surekli buyuyor. Diger ta- 
raftan, bize gaba ve hareket olarak gok agir maliyeti olan bu 
arzulan saglamak kahyor. Ancak bize iki kat daha bos birakan, 
kisa sureli bir doyum veriyor. Sonuc ise bir hie, aynhk ve olum. 



131 



3 — Egoist-bencil olmak 

[Egoizim bir nevi kanserdir. Vucutta saghkh hucreler cok kap- 
samh farkh kurallar ve limitler ile sinirlandinlmislardir. Ancak, 
kanserli hucreler bu sinirlamalan hie dikkate almazlar. Kanser, 
bedenin kendi sinirsiz cogalmalanna yonelmis, hucreleri tarafin- 
dan tuketildigi bir durumdur. Bir kanser hucresi cogahrken, cev- 
resinin ihtiyaglanna ve bedenin emirlerine bakmaksizin acima- 
sizca bolunur. Kanser hucreleri cevrelerini mahvederler, boylece 
132 kendilerinin buyumesi icin yer acarlar. Meydana cikan tumoru 

beslesin diye komsu kan damarlanni onun icine dogru buyume- 
ye zorlarlar ve boylece turn bedeni kendilerine boyun egdirirler. 
Kisaca soylemek gerekirse, kanserli hucreler egoist hareketler 
vasitasiyla bedenin olumune sebep olurlar. Onlara bir fayda 
getirmese de bu tarzda hareket ederler. Ashnda gercek tam 
olarak da tersinedir cunku bedenin olumu demek suikastcilann 
da olumu demektir. Kanserli hucrelerin ev sahibi bedeni ele ge- 
cirme tarzi kendi olumlerine sebep olur. Dolayisiyla, egoizm 
kendini beslediginde, kendi dahil her seyi olume goturur. Egoist 
davranis ve turn bedenin ihtiyaclanna genel bir ilgisizlik onlan 
dogrudan korkunc sona yoneltir. ] 242 

Bencillikten kurtulan sevmeyi ogrenmistir. Bu nedenle eslerin 
sevgisi ashnda karsihk bulan bir butunun aynlmis parcalannin 
kavusmasi demektir. Kendinizi kabul ettirmek ve edebilmek 
isterseniz, yapilacak sey karsinizdakine hep kendisinden bah- 
setmek olmahdir. Bunun aciklamasi ilgi gostermektir. ilgi kabul- 



(Laitman), s. 3-22 



Havva'nin Kizlari 

lenmektir. ilgisizligin sonudan genellikle supheyi gagn§tirdigin- 
dan, 5upheyi kaldirmak yakmhgi ve dostlugu aciga gikarir. Ancak 
bazi zaman ilginin degi§ik tezahurleri olmaktadir. 

[Bazi kadmlar doviilerek cezalandmlmalarma ve kendileri- 
nin diinyaya kar§i kati §ekilde kapah tutulmalarma kocalarmm 
sevgilerinin bir gostergesi olarak bakarlar ve bu gostergeler 
olmazsa §ikayetgi o/i/r/ar.] 243 

Kadinlann egosu son donemlerde artmis durumda. Buyuk bir 
kesim kendilerine karsi erkekleri rakip gorerek, surekli bir savas 
halindeler. Bu is hayatinda isveren-isgi, evliliklerde kan-koca, 
ailelerde ise anne-baba olarak kendini gosteriyor. Ashnda tarihte 
her zaman Allah Teala tarafindan kadina ve erkege ayn ayn ozel- 
lik ve sorumluluklar verilmis olup kadinlann erkekleri kendilerine 
rakip gormeleri ashnda elma ile armudun birbirine kanstinlma- 
sidir. Her bir cinsin kendine gore dinamikleri oldugu gibi kadinin 
bu yansta surekli olarak kendini gormesi; yine basta kendisi ol- 
mak uzere yakin gevre/ailesi ve nihayetinde de yasadigi toplu- 
mun dinamikleri, huzuru ve duzenini bozmanin disinda baska bir 
durum saglamayacaktir. 



133 



Firedrich Nietzsche - Tan Kizilhgi, Birinci Kitap, b.75 



Kadinin ozgurlugu 

insan ve Yurttas Haklan Bildirisine gore, 

"Ozgurltik, ba§kasma zarar vermeden her §eyi yapabilme 
gtictidtir; bundan ottirti her insanm dogal haklarmm kullanil- 
masmm sinin; toplumun diger tiyelerine aym haktan yararlan- 
mayi saglayan smirdir: bu smirlar ancak kanun He belirtilebi- 
lir." 244 
134 Ozgurltik, herhangi bir kisitlamaya bagh olmama, herhangi bir 

kisitlanmaya, zorlamaya bagh olmaksizin dusunme veya dav- 
ranma, her turlu dis etkiden bagimsiz olarak insanin kendi iste- 
gine, kendi du§uncesine dayanarak karar verme durumudur. 

[Alemde mevcut olan her §eyin nihayeti vardir ve her §eyin 
bulugu vardir ve her §eyin gayesi hurriyettir. Bu soz ile anlajilan 
§udur ki, meyve agagta tamam oldugu ve kendi nihayetine eri§- 
tigi vakit, Araplar: "Meyve hiir oldu" derler. Nihayetin belirtisi 
odur ki, bir §ey kendi evvelki haline kavu§a. Kendi aslma kavu§an 
her §ey nihayete erijir.] 245 Yani kadinin ozgurltik olarak istedigi 
§ey ash olan erkegin ozelliklerine kavusmaktir. 

Kadin ve erkegin ozgurlugunu, pasif ve aktif olmak uzere iki 
sekilde incelemekgerekir. 

Tabiat hallerinin emniyetsizliginden ve kotuluklerinden kur- 
tulmak isteyen kadin ve erkek anlasmak zorundadirlar. Fakat bu 



"insan ve Yurtta§ Haklan Bildirisi" Madde 4 ve5/l. ctimle (f^eviri: 
Co§kun OgOK, Siyasi Tarih '1789-1960', 3. Basi, Ankara 1980, s. 19.) 
245 (KONUK, et al., 2006), c.l, s. 87 



Havva'nin Kizlari 

anlasma onlann igtimailik temayullerinin bir sonucu degil, sulhu 
temin etmelerinin menfaatlerine daha uygun olmasindandir. 

[Kendi kisiligini bulan bireyin, ne isterse yapmasi hurriyetinin 
oznel bir ahlaksizhk olarak gorunmemesi igin sinirlayici, engelle- 
yici bir yargiya ihtiyaci vardi. Sartre bu yargiyi su cumle ile belir- 
tiyor: 

"Eger ba§kasmm hurriyetini kendiminkine e$it saymiyorsam 
hurriyeti kendime amag a I a mam!"] 246 

Kan koca anlasarak her sey uzerinde sahip bulunduklan hak- 
lardan karsihkh olarak fedakarhkta bulunmahdirlar. Bu fedakarhk 
ancak; 

"kendi kendimi idare etmek igin malik bulundugum hak ve 
iktidan kcmm-(kocamla) payla§mak istiyorum" 

§eklindeki bir du§uncenin sonucunda gergekle§ebilir. Halbuki 
insan karakter itibariyle egoisttir. Ba§kalanna tanidigi hurriyet- 
ten daha fazlasina sahip olmakla memnun olan bir egoisttir. 
Yalnizca kendi menfaatini fedakarhga tercih edebilir. Onun igin 
taraflann fedakar olabilmeleri igin kuvvete ihtiyag vardir. Bu 
egemen kuvvet ailenin olusmasinda temel ahnacak tabii fitrattir. 
Tabii fitratin ozelliklerini belirleyici de dindir. Yani dinin koydugu 
esaslardir. Fitrat taraf degildir. Zaten taraf olmasina imkan da 
yoktur. 



135 



246 (SARTRE, 1998), s.125 (Alman gevirmen Walter Schmiele'nin Son 
Soziinde) 



136 



Havva'nin Kizlan 

Ozgurlugun getirecegi sikintilar 

[Cagimizda oldugu gibi, ba§ka higbir cagda, kadina erkekler 
tarafindan bu denli saygiyla davranilmadi. §imdiki sayginin da 
hemen kotuye kullanilacagindan ku§ku yok. Daha fazla istene- 
cek, talep etme ogrenilecek, sonunda §u saygi borcu algaltici 
bulunup, haklan icin yan§ma, evet, ashnda kavga yeglenecek. 
Anla§ihyor, alcakgonullulugunij yitirecek kadin. Hemen ekleye- 
lim, begenisini yitirecek, unutacak erkek korkusunu: "Oysa kor- 
kuyu unutan kadin" en kadinca icgudulerini feda edecek. Erkek- 
te korku meydana getiren §eyin, daha belirgin soylersek, insan- 
daki erkegin artik istenmeyip, geli§tirilmediginde, kadin yurekli- 
likle kendini ortaya koyu§unda yeterince hakhdir, yeterince anla- 
5ilabilir; burada kavranmasi zor olan kadinin soysuzla§masidir. 
Bugun olup biten bu. 

Sakin ha aldatmayahm kendimizi burada! Nerede endustri 
ruhu askeri ve aristokrat ruha galip gelirse, kadin bir memurun 
ekonomik ve hukukT bagimsizhgina ozenmeye kalkar. 

§imdi jimdi ortaya cikmaya bajlayan modern toplumun kapi- 
sina yazihr: "Kadin memur". Yeni haklar elde ederken, efendi 
olmaya bakar; kadinin "ilerlemesi" ni kendi bayrak ve sancaginin 
ustune yazdinr, korkunc bir acikhkla tersine bir geli§me olup 
biter. Kadin geriler. 

Fransiz devriminden bu yana, kadinin hak ve yetkilerinin arti- 
§iyla orantih olarak Avrupa'daki etkisi azahr ve "kadinin kurtulu- 
§u" kadinlann kendilerince (sig kafah erkeklerce degil de) talep 
edilip, istendigi surece, en kadinca icgudulerin, gittikce korlejtiri- 
lip, zayiflatilmasinin bir belirtisi olarak gorulebilir. Bu "kadinlann 
kurtulu§u" hareketinde budalaca bir §ey var; bajanh bir kadinin 
oldukca erkeksi budalahgi; ba§anh kadin - daima kurnaz bir ka- 
dindir o - ta derinden utanc duymahdir. 

Zaferin geldigi en guvenilir tabanin sezgisinin yitirilmesi; ken- 
disine en uygun silahlarla talimin ihmal edilmesi, kendilerini 
erkeklerin onunde yurumeye birakmalan, belki de onceleri er- 
keklerin siki bir egitim ve alcakgonulluliJkle ustlendikleri "kitap 
yazma" i§inde bile; erkegin inanclanna kadmda gizi temelden 
farkh bir ideal icin, herhangi bir ebedi ve zorunlu kadinhk adina. 



Havva'nin Kizlari 

Erdemli bir atakhkla karsi gkmak; erkeklere onemle, bosbogazh- 
hkla, kadinlann sanki daha ince, tuhaf vah§i, pek gok benimse- 
nen bir ev hayvani gibi elde tutulup bakilarak, korunmasi, esir- 
genmesi gerektigini soylemek; kadinlann, simdiye dek, hala da, 
toplum ig'ndeki yerlerini gosteren kolelikle ve kullukla ilgili her 
seyin arastinlmasi (sanki kolelik daha yuksek bir kulturun, kultu- 
run yuceltilmesinin bir kosulu degil de, buna zit bir delilmis gibi); 
- butijn bunlann anlami, bir kadinca jggudunun ufalanmasi, 
kadinsizlagtirma degil de nedir? 

Kesinlikle, erkek cinsinden akademisyen esekler arasinda ye- 
terince geri zekah kadm dostu ve kadin somurucusu vardir; ka- 
dinlara kadinhklanni yok etmeleri, Avrupa'daki erkegin turn bu- 
dalahklanni taklit etmeleri iqin bu sekilde tavsiyelerde bulunan, 
evet, Avrupa "erkekliqi" hastasidir, - kadini "siradan kulturun" 
igine atmak istiyorlar, belki de bir gazete okuyucusu, politika 
okuyucusu kilmak. Orada burada, kadini Ozgiir ruhlu biri, bir 
kalem sahibi yapmak istiyorlar: 

Sanki dindar olmayan bir kadin, derin ve Fransiz erkege zit ve 
gulung gorunmeyecekmis gibi-; hemen her yerde, en hasta edici 
ve en tehlikeli muzik turleriyle (yeni Alman muzigi) sinirler harap 
oluyor ve kadini gunden gune daha bir histerik, ilk ve son 
meslegi olan guglu gocuk dogurmada daha bir yetersiz kihyor. O 
tumuyle daha iyi "yeti§tirilmek", ona yakistinlan deyimle "zayif 
cins" kulturle guglu kihnmak isteniyor: Sanki imkanlar gergeve- 
sinde, en etkili big'mde tarih sunlan ogretiyormus gibi: insanin 
"yeti$tirilmesi" ve zayiflatilmasmin - yani isteme gucunun gucten 
dusurulmesi, parcalanmasi, hastalandinlmasi - el ele gider ve 
dunyanin en etkili ve en guclu kadinlan (son ornegi, Napol- 
yon'un annesi) guclerini, isteme guclerine - okuldaki hocalarma 
degil - erkekler ustundeki guclerine borcludurlar. 

Kadinda saygi ve yeterince korku uyandiran sey, onun doga- 
sidir, erkekten daha "dogal" olan, sahiciligi, yirticihgi, aldatici 
oynakhgi, eldiven ig'ndeki kaplan peng^leri, bencilligindeki 50- 
cuksuluk, egitilemezligi ve ig'ndeki vahsiligi; kavranamazhgi. 
Genisligi ve kaypakhgi arzulannm ve erdemlerinin... Butun bu 
korkusunun yanmda, bu tehlikeli ve guzel kedi "kadin"a acima- 



137 



138 



Havva'nin Kizlan 

miza yol agan sey, herhangi bir hayvandan daha gok aci gekiyor, 
daha incinir, daha sevgiye muhtag, daha bir hayal kinkhgina 
mahkum olusudur. 

Korku ve acima: Bu duygularla karsiladi erkek simdiye dek 
kadini, bir ayagi hem parcalayip hem de hosnut birakan trajedi- 
de kalarak.- Nasil mi? Bu son mu olmah? 

Artik kadin, buytisunden arindirilmah midir? Kadm, yavas 
yavas sikici bir hale mi getiriliyor? Hey Avrupa! Avrupa! Biliyo- 
ruz, seni en 50k (eken su boynuzlu hayvan, tekrar tekrar tehdit 
ediyor hala! Senin eski "fabl"in yeniden "tarih oldu" - yeniden 
muazzam bir budalahk efendin oluyor; seni gekip goturuyor! Ve 
arkasinda higbir ilah yok, hayir! Yalnizca bir "dusunce" bir "mo- 
dern dusunce"!] 247 

Tarihin en eski ve en uzun sureli baski ve somurusu, toplu- 
mun en derinlerine kok salmis, bu yuzden de insanhgin kurtulus 
mucadelesinde koku en zor kazinabilecek olanidir. Bu nedenle 
kadinlar ozgurlesmedi, sadece yasadiklan onca baski ve sikintiya 
ek olarak bir de ucretli kolelik yapma ozgurlugune ve sanshlarsa 
da kendilerini kimin ezip somurecegini segme ozgurlugune ka- 
vustular. Bugun gahsan kadinlar bir yandan gifte somuriJnun 
altinda ezilirken, bir taraftan da erkek egemen sistemi icpselles- 
tirmis somurij duzeninin onlerine surdugu bin bir baski ve engel 
ile karsilasiyorlar. Kadin olduklan igin bir yandan tacize bir yan- 
dan da surekli bir toplumsal denetime maruz kahyorlar. Bu yuz- 
den kadinlar nihai olarak kimliklerini bulmadan insanhgin kurtu- 
lusu gergeklesemeyecektir. 



247 (Friedrich NiETZSCHE, Ekim 2001 ), Kisim. 239 



Kadinlann Bagimsizlik Korkusu = Fahiselik £agnsimi 

[Kadin cinselligini yuzyillar boyunca denetim altinda tutmaya 
gah§mi§ olan ataerkil sistem anlayisi, kadinlann ozgurlugunu 
dogrudan cinsel ozgurlukle bagdastinr. Gunumuzde de, "ozgur 
ve bagimsiz kadin" taniminda, akla gelen ilkel cagnsim, kadinin 
birey olarak ozgurlugu degil, oncelikle cinselligini ozgurce kulla- 
nabilen kadin tanimidir. 

Buna karsihk, "ozgur ve bagimsiz erkek" tanimi, mutlaka ve 
oncelikle cinselligi degil, ozerk yasamayi, ozgur ve bagimsiz d u- 
sunceyi, bunu dile ve yasamina getirebilme yurekliligini gostere- 139 

bilen erkegi anlatir. "Ozgur ve bagimsiz erkek" taniminda asil, 
yuce, ozenilir ve idealist cagnsimlar mevcutken, kadin ozgurlugu 
cinsellikle bagdasik tanimlarla yine kucuk dusurulmektedir. Bu 
tur ilkel cagnsimlar, pek cok kadinda ozgurluk ve bagimsizlik 
konusunda icsel kaygilar olusur. Temelde bagimsiz ve ozgur ya- 
samayi hicbir zaman ogrenememis ve denememis olmak haliyle 
beceri ve ozguven eksikligi kaynagidir. Bu kacinilmaz eksiklige, 
cevre baski ve kucultucu tanimlar da ekleyince, kadinlann ba- 
gimsizhktan korku ve kaygilan kacinilmaz olur. Toplumsal cinsel 
rol anlayisimiz, bagimsiz yasayan veya bir erkege tabi olmadan 
dolasan, kendini ozgurce ifade eden kadinlara kolayhkla millet- 

vekili seviyesinde bile- "o " veya "fahise" tanimini giydirebil- 

mektedir. Yaninda erkek olmadan gezebilen, yasamini tek basina 
surdurmeye cahsan kadinlann bu dogal ihtiyac ve isteklerini salt 
cinsel ozgurluge indirgemek, kadini cinsel nesne olarak gormek 
kadar, ahlak anlayisimizin bagnaz bir gostergesidir. Bagimsiz 
yasamayi yegleyen kadinlara toplumca kolayhkla atfedilen "fahi- 



140 



Havva'nin Kizlan 

§e" nitelemesi, temelde kadm ozerkligini baski altinda tutabil- 

menin onemli bir kontrol aracidir. Oysa o veya fahise, cinsel- 

ligi ve bedenini para karsihgi kullanan kisidir. Bu kadin kadar, 
erkek de olabilir.] 248 

[Para karsihgi cinsellik elde etmek temelde oldukca asagilayici 
bir duygudur. Asagilayici, rahatsiz edici, duygulardan annmanin 
onemli bir savunma mekanizmasi ise yansitmadir (yasanan duy- 
gudan kendini tamamen anndinp, oldugu gibi karsi tarafa yan- 
sitmak). Boyle bir durumda, cinsellik ve yakinhgi para karsihgi 
elde etmekten dolayi kendini asagilanmis hissedenin, yani erke- 
gin degil de, parayi alanin, "buna neden olanin", yani kadinin 
kotu ve asagihk oldugu anlayisi; asagilanma duygusundan anna- 
bilmenin onemli bir savunma mekanizmasidir. Boylelikle, ger- 
cekte iki kisinin nzasi ve katkisiyla gergeklestirilen para karsihgi 
cinsellik, yine de sadece kadinin suclanmasi ve asagilanmasiyla 
sonuclanir. Bir erkege tabi olmayan, evli olmayan, yasamini ken- 
di basina goturen, ekonomik bagimsizhgi olan veya diledigi yere 

diledigi saatte giden bir kadina "o " veya "fahise" demek, bu 

terimlerin gercek anlamini bilmemek veya gormek istememek 
demektir. Toplumumuzun bu konudaki cifte standardi cinselligi- 
ni diledigince kullanan, hatta bunu elde etmek icin para bile 
odeyen erkege "Erkek!" gozuyle bakarken, es konumdaki kadini 
asagilamayi yeglemektedir. Boylelikle kadin cinselligini kontrol 
ve baski altinda tuttugu gibi, ataerkil sistem erkeklere bu konuda 
cifte standarth, ayncalikh ve barmakh bir konum saglar.] 249 



248 (GUNAYDIN, 2005); 

249 (NAVARO, 1997), s. 76-78 



ibretlik ya§anmi§ hikaye 

"Kadinin biri hayatinda fahiseligi meslek olarak secmis ve ha- 
yatini bu sekilde gecirmis. Oldugu zaman cenazesinin kihnmasi 
icin camiye getirilip musalla tasina konulmus. Cami imami, kadi- 
nin bu ozelliginden dolayi cenaze namazini kildirmak istememis. 
Bunun uzerine mesele buyumus ve Trabzon Muftulugu'ne intikal 
etmis. Bu durumdan muftu telaslanir. Cansiz Hoca'ya 250 haber 
verilir. Durum kendilerine anlatildiktan sonra, 

"Oyle sey olur mu? Musalla tasina getirilen her olijnun cena- 
zesi kilmir" diye cevap verir. Olay mahalline vardiginda cenaze 
namazini kildirmayan hocaya sorar: 

"Bu kadinin cenaze namazini nicin kildirmiyorsun?" 

"Hocam, bu kadm hayatinda hep fuhus yapmis. Boyle birinin 
cenaze namazi kilmmaz." Bunun uzerine Cansiz Hoca su cevabi 
verir: 

"Ustte yatanlann cenaze namazlanni kihyorsunuz da altta ya- 141 

tanlannkini nicin kilmiyorsunuz?" 251 Bu soz uzerine hoca cenaze 
namazini kildirmak zorunda kahr." 

Bu anlatilanlar nedeniyle kadinin magdur olmasi nevrozlu bir 
kesimin tesekkulune neden olur ki bu en buyuk gunahtir. 

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki: 

"Dul ve kimsesizler Icin calisan, Allah yolunda cihad eden veya 
gunduzleri oruc tutup geceleri de ibadet eden kimse gibidir" 252 



1895-1975 yillan arasmda Trabzon'da yasayan Mustafa Cansiz'in 
siradisj bir imam olarak gorusjeri ile insanlann ufkunu acmistir. Siitgii 
imam Universitesi'nden ilahiyatfi Mehmet Giinaydin tarafmdan hak- 
kinda kitap yazilmi§tir, 

Zina yapmak dinimizce yasaklanmi§ bir davranijtir. Ancak bu gunahi 
i§leyen kadm, toplum tarafmdan kotu goriilmesine ragmen erkege oyle 
bakilmamaktadir. Halbuki ikisi de ayni fiili isjemisjerdir. 
252 BuharT, Nafakat 1, Edeb 25, 26; NesaT, Zekat 78, (5, 86, 87); Muslim, 
Zud 41, (2982); TirmizT, Birr 44, (1970). 



142 



4- "Agizdan ishal olma" 

Aile huzursuzluklannin sebeplerinden biri agizdan ishal ol- 
maktir. Sonu gelmeyen ikna olunmaz tartismalar ile yuva yikihr 
gider. Bunu anlatmak igin asagidaki ahntiyi dikkatli okuyahm. 

[ Bakirkoy Ruh ve Sinir Hastahklan Hastanesine asistan ola- 
rak atandigimin ertesi gunu, bashekim ve hocam Prof. Dr. Maz- 
har Osman beni odasina gagirdi; 

"Faruk Bey oglum, Bismillah de ve karantina servisinde gore- 
ve basla. Servis sefine soyle sana gok tipik 'ishali Femmi'li bir 
hasta versin, musahedesini al, gdrdugunij bana anlat," dedi. 

Bakirkoy Akil Hastanesi'nde karantinanin ne isi vardi? Tip 6g- 
renciligim doneminde ve salgin hastahklarin tedavi edildigi bir 
serviste "ishali Femmi" denWen bir hastahgin tedavi edildigini hig 
duymamistim. 

Demir kapih ve hapishaneyi andiran, karantina denilen servi- 
sin odasina girdim. Bashekimimin, ishali femmi denilen bir has- 
tayi muayene etmek uzere gonderdigini soyledim. Yeni asistan 
oldugumu ve bir sure burada gahsacagimi bildirdim. Servis sefim 
evvela guldu, buyur diye yer gosterdi, ne ikram edebilirim diye 
sordu. "Saglmiz efendim. Yalniz bir seyi merak ediyorum. Burasi 
hakikaten salgin hastahklarin tedavi edildigi karantina servisi 
midir? Hangi bulasici hastaliklar burada tedavi ediliyorlar? Hem 
akil hastanesinde bulasici hastahklarin ne isi var?" 

"Dur delikanli, dun bir bugun iki, ne de merakli birisin? Evvela 
otur da biraz birbirimizi taniyalim sonra ise baslarsin." 

"Olur efendim. Hocam ishali femmi hastasmi muayene et de 
gel bana anlat diye emrettiler. Lutfen bu hastayi muayene 
edebilirmiyim ?" 

"Ishali femmi ne gibi bir hastalik?" 

"Turkcesini mi istiyorsun? Tarn tercumesi "Agizdan ishal" 
demek." 



Havva'nin Kizlari 

Siz olun da sasirmayin! Her turlu ishal hastahgini duydum, 
gordum hatta tedavi bile ettim. Ama bugune kadar bu isimde 
ishal duymadim. ishal denince bir bagirsak hastahgi akla gelir. Bu 
hastahga tutulanlar, durmadan tuvalete gider ve su gibi abdest 
eden biri akla gelir. 

§askinhgimi fark eden servis sefim: 

"Bitisikteki odaya git, sana ishali femmili hasta getirecekler. 
O zaman nasil bir hastalik oldugunu gorur ve anlarsm," dedi. 

Bitisik odaya gittim. iki hasta bakici esliginde iri yan birini 
odaya getirdiler. Konusmaktan sesi kisilmis, gok hareketli, bir 
yerde durmuyor, her seyi kanstirmak istiyor. §arki soyluyor, siir 
okuyor, kahkahalar atiyor, <pok agik segik hikayeler anlatiyor, 
susmak bilmiyor. Bu durumdaki hastanin musahedesini nasil 
alacaktim, zaten dogru durust musahede almasini da bilmi- 
yordum ki... 

"Lutfen oturur musunuz? Size bazi sorular soracagim, mum- 
kunse cevaplandirmanizi rica ediyorum. Peki mi?" 

"Ben oturmam. Bir defa dokuz ay on gun annemin karnmda 
oturdum. O gunden beri hep ayaktayim. Hem ne soracakmi§sm 
bakalim. Sen degil benim sana soru sormam gerekir. Evvela be- 
nim kim oldugumu biliyor musun? Ben hukukfakultesini bitirdim. 
Tip doktoru oldum. Mimarim, basmuhendisim, banka genel mu- 
duruyum, genelevler sairiyim, tarihgiyim, ogrenciyim, ogretme- 
nim, ressamim, bar isletiyorum daha neler neler yorulmazsan 
anlatayim. Ben hig uyumam, yorgunluk bilmem, istersen milyona 
kadar durmadan sayayim, evliyim, kanlarim,. metreslerim var, 
yeter mi? Daha sormak istedigin bir sey var mi? Uzun Omer'im 
sekeri severim, sanmsak, salmcak, sanlmak, deniz meniz, ekmek 
mekmek yeter mi? Sor bakalim. 

"Bana sormak igin firsat birakmiyorsun ki? Biraz susarsaniz 
sormaya baslayayim." 

"Ebeyim, gebeyim, kusum, musum, gunes yakar, karga bakar, 
annem fasulye satar. " 

"Hani susacak ve soru sormama musaade edecektiniz?" 

Hastabakicilar bir turlu susmak bilmeyen hastanin agzini el- 
leri ile kapamaya gahstilarsa da o yine konusmaya devam edi- 



143 



144 



Havva'nin Kizlan 

yordu. Olacak gibi degil susmaya hig niyeti yok, ahp goturmeleri- 
ni istedim. Aynhrken elleri ile ayip isaretler yaparak bana selam 
vermeye gahsiyordu. 

Durumu evvela sefime anlattim. 

"Git hocaya anlaf dedi. 

Mazhar hocamin odasina gekinerek girdim. Yaninda misafir- 
leri vardi. Aralanndan biri de hanim. Durumu aynen anlattim. 
Hoca bir kahkaha atti. 

"Sana galiba iltimas etmisler ve ishali femmili hastanm en iyi- 
sini getirmisler. Turkgesini herhalde ogrendin! Iste agizdan ishal 
olmak budur. Bagirsaklan hastalananlar gibi, bu da agzindan 
kelime ishaline tutulmus. Agzindan kelime gikiyor. Size "mani 
nobeti"ni anlatmistim. iste manyaklarm ishali agizlarmdan olur. 
Gordun, sana soru sorma ve konusma firsati vermemis, sabaha 
kadar yaninda kalsan bir turlu susturamazsm. iste sana asistan- 
ligmm ilk dersi; agizdan ishal, ishali femmi'yi artik unutamazsm, 
dedi. 

§ayet sizler de gunun birinde durmadan anlamsiz, sagma ko- 
nu§an birine rastlarsaniz, agzindan ishal olmus diyerek, bir ruh 
hekimine goturulmesini onerin. Sakin kendisine bir sey soyle- 
meyin. ishali Femmi'lerden alacaginiz karsihgi bir turlu unuta- 
mazsiniz. Allah Teala kimseyi agzindan ishal etmesin! ] 253 

Anlasamayan kan koca arasindaki tartismalar igin ishali 
femmi olmus demek yanhs degildir. Bu nedenle dinlemek bazi 
zamanlarda hayat kurtanr. Daha karsidakinin ne demek istedigi- 
ni, ne dusundugunu anlamadan hemen konusmak isteriz. Bu 
boyle surup gider sonunda saatlerce konusup, bes dakikada 
anlasilacak bir konu igin kendimizi higbir yere goturmeyen bir 
noktada buluruz. Zaman ilerlediginde, yillar gegtiginde ise bir de 
bakanz ki ne anlatmaya gabalayan biri var, ne de anlamaya me- 
cali kalan digeri. 



253 (BAYULKEM), s.23-26 



5 — A^agilik kompleksi 

[insanlar vardir. ^esitli nedenlerle kendilerini olduklan gibi 
kabul edemezler. Kendilerini begenemezler. Yetersiz bulurlar. 
Her §eye ahnirlar. Kinhrlar. £abuk kuserler. Hemen parlarlar. 
Yersiz davranislarda bulunurlar. Pismanhk duyarlar. Yerilmekten, 
iyi taninamamaktan fazla korkarlar. Herkesten yakinhk, ilgi bek- 
lerler. Baskalannin kendileriyle ilgili dusuncelerine, duygulanna, 
davranislanna buytik bir onem verirler. Baskalan tarafindan be- 
genildikleri zamanlarda alabildigine sevinirler. En kugtik bir se- 
kilde bile olsa, yerildikleri veya ilgisizlikle karsilastiklan zaman- 145 

larda ise asm derecede uzulurler. 

Buna karsihk, baskalanni olduklan gibi degerlendirmekte, be- 
genmekte zorluk gekerler. Baskalannin ustunlukleri karsismda 
bir huzursuzluk duyarlar. Biraz daha onemsizlesirler. Bunun igin 
degerlenmek isterler. Kendilerini onemsizlestirenleri degerden 
dusurmege gahsirlar. Bu yuzden baskalanyla anlasamazlar. Gegi- 
nemezler. Ozellikle, kendilerinden ustun gordukleri kimseleri 
sevemezler. Ofkelendirecek, sinirlendirecek §ekilde hareket 
ederler. Kendilerinden daha yetersiz, zayif, onemsiz bulduklan 
kimselere egemen olmak isterler. Bu isteklerini guduluk gos- 
terisine basvurmak, bir koruyucu rolunu oynamak suretiyle ger- 
geklestirmege ugrasirlar. 

Ugrasirlar ama bu davranislarmdan bekledikleri sonudan her 
zaman ve kolay kolay elde edemezler. Egemen olmak, korumak 
istedikleri kimselerin kendileriyle ilgili olumsuz dusunceleri, duy- 
gulan, davramslan ile karsilasirlar. Onlar tarafindan begenilme- 
diklerini, sevilmediklerini gesitli sekillerde gormekten uzak kala- 



146 



Havva'nin Kizlan 

mazlar. 

6te yandan, bu insanlar yaptiklan i§lerde de ba§arih olamaz- 
lar. Olamazlar; gunku kendilerine guvenemezler. inanamazlar. 
Kendilerini olduklanndan daha az, daha yetersiz bir kendileri gibi 
gorurler. Daha yerinde bir deyisle, daha az bir kendileri olurlar. 
Daha az bir kendileri olduklan igin i§lerinde olabileceklerinden 
daha az basanh olurlar. Kendilerine karsi duyduklan guvensizlik, 
yetersizleri ile ilgili dusunceleri olcpusunde kendilerinden bir sey- 
ler kaybederler. 

Goruldugu gibi, anlatmaga gahstigimiz bu insanlar surekli bir 
sekilde rahat, huzur iginde yasamak imkanini bulamazlar. Mutlu 
olamazlar. Zaman zaman gergek bunahmlar mahiyetini alan si- 
kintilar, acilar arasinda yasamaga devam ederler.] 254 



254 (OZGU), s. 3 



Evli kadinlardaki a^agilik kompleksi 

[ Kadinlarda bekar iken fazla sikinti vermeyen bu durum evli- 
lik hayatinda sorunlann olusmasinda en buyuk etkenlerden biri- 
dir. Kocasi tarafindan artik eskisi gibi begenilmedigini dusunen, 
anlayan bir kadin, onemsizlik, degersizlik duygusunun etkilerini 
duyar. Asagihk kompleksinin belirtilerini gosterebilir. Eski zama- 
nina kavusmak, kocasinin eski ilgisini, yakinhgini tekrar ka- 
zanmak icin cesitli carelere basvurabilir. Sinir hastahgina tutula- 
bilir. Kendisini begenmeyen kocasinin yanildigini, begenilmeye- 
cek bir kimse olmadigini gostermek icin bazi uzucu, aci deneyle- 147 

re girisebilir. Sirf begenilebilecek durumda bir kadin oldugunu 
anlamak ve anlatmak icin baska erkeklerle iliskiler kurabilir. Bas- 
ka erkeklerin ilgilerini arayabilir. Sirf onem kazanmak arzusu ile 
dusebilir. Boylelikle de daha da ciddi bir asagihk kompleksinin 
etkileri altina girebilir. 

Kadinlar vardir. Kocalan tarafindan eskisi gibi sevilmedikleri- 
ni, aranmadiklanni istenmediklerini gordukleri zaman buyuk bir 
istirap duyarlar. £unku biryandan begenilmemelerinin nedenini 
deger eksikliklerinde bulurlar. Kendilerini artik baskalan tarafin- 
dan istenmeyen, aranmayan varhklar gibi gorurler. Kendilerini, 
en buyuk silahlan olan begenilmek imkanlanndan yoksun bulur- 
lar. D15 dunyanm karsisinda kendilerini yapyalniz gorurler. En 
onemli savunma ve varhgi devam ettirme vasitalarmdan oldukla- 
nni dusunurler. 6te yandan da en onemli destekleri olan kimse- 
leri kaybetmenin acilanni duyarlar. Bu aci, ozellikle kocalanni 
seven kadinlar icin cok buyuk olur. 

Ayni sekilde, eslerinin baska erkeklerle iliskiler kurduklanni 



148 



Havva'nin Kizlan 

goren, eslerinin baska erkekleri kendilerine tercih ettiklerini 
anlayan erkekler, kendilerinin ikinci plana atilmalannin nedenini 
onemsizliklerinde bulurlar. Buyuk bir sinir bunahmi ile karsilasir- 
lar. Kendilerinin de begenmemeleri yuzunden varhklan igin duy- 
duklan nefreti, kini eslerine ve eslerinin yakinhgini kazananlara 
yoneltirler. Bazi kimselerin bu gibi hallerde e§lerini ve rakiplerini 
ortadan kaldirmak istemelerinin nedeni budur. Baskalanmn ara- 
cihklanyla nefret ettikleri varhklanni yok etmeleridir. 

Terk edilme duygusu yashhk gaginda da buyuk bir onem ka- 
zanir. insan, hayati boyunca yalniz kendisini aramakla kalmaz. 
Kendisini aradigi kadar bajkalan tarafindan da aranmasini arzu 
eder. Ba§kalan tarafindan arandigi olgude kendisini istedigi sekil- 
de bulabilir. 

insanin en gok aranmasini istedigi gaglardan biri de yashhk 
gagidir. insan yalnizhgin, terk edilmenin en buyuk acilanni bu 
gagda duyar. Duyar; gunku yalniz basina yasayamayacagini bilir. 
Baskalannin yakinhklan olgusunde duymaga basladigi yoklugun 
acilanni azaltabilir. Varhginin devami umidini tasiyabilir. insan 
denen varhgin gergek ve en buyuk amaci hayatini devam ettir- 
mektir. Onun igin her sey, hayat igindir.] 255 



255 (OZGU), s. 25-27 



Aile dramina donu^en a^agilik kompleksi 

[Esleriyle dusunce, duygu ve davranisa ulasamayan ailelerde 
huzursuzluk bas gosterir. Oyle ki higbir hususta eslerine gore bir 
varhk olmak istemezler. Eslerinin dusuncelerini, duygulanni, 
davranislanni paylasmakla ustunluklerini, egemenliklerini kabul 
etmeyi bir sayarlar. Buna karsihk, eslerinin kendi dusuncelerine, 
duygulanna, davranislanna ortak olmalanni arzu ederler. Esleri- 
nin yaptiklanni yapmak istemezler. Onlann daima kendilerine 
uymalarini beklerler. Onlann istemedikleri, sevmedikleri isleri 
yaparlar. Boylelikle, onlara tabi olmadiklanni anlatmaya gahsir- 149 

lar. istemedikleri isleri yapmak suretiyle onlara meydan okuyabi- 
lecek gugte kimseler olduklanni belirtmege ugrasirlar. 

Eslerden ikisi de asagihk kompleksini duyduklan hallerde, aile 
yuvasi gergekten dayanilmaz bir hayat seklinin yasandigi bir yer 
olur. 

Esler surekli olarak birbirleriyle fekisirler. 

Catisirlar. 

En kuguk bir neden yuzunden veya ortaya bir sey yokken, 
birbirlerine girerler. 

Birbirlerini yererler. 

Kotiilerler. 

Birbirlerine en agir sozler soylerler. 

Ge?misteki kusurlarmi sayip dokerler. 

Yaptiklan fena isleri ortaya atarlar. 

Birbirlerinin ailelerini onemsizlestirirler. 

Kavga ederler. 

Buna ragmen, birbirlerini kiskamrlar. 



150 



Havva'nin Kizlan 

Eslerinin bu davrani§lan karsisinda daha da onemsizlesirler. 

Kiiciiliirler. 

E§lerinin kar§i cinsten birine kar§i ilgi gostermelerinin nede- 
nini onun ustunlugunde ararlar. 

Eslerinin, kendilerini begenmedikleri, bir baskasmi kendile- 
rinden daha 50k begendikleri icin bu sekilde hareket ettiklerini 
dij$unurler. 

Buyuk bir istirap duyarlar. 

Bu istirabi kendilerine duyurtanlara dusman olurlar. 

Eslerinden ve eslerinin yakinhgini kazananlardan 6c almak is- 
terler. 

Istiraplarimn ancak onlann yokluklan ile sona erecegine 
inamrlar. 

Bazi kimselerin, kiskanclikyuzunden ejlerini ve e§lerinin sev- 
gililerini oldurmelerinin nedenlerinden biri de budur. 

A§agihk kompleksi, aile hayatinda daha ba§ka dramlara da yol 
agabilir. Bazi kimseler, ozellikle kadinlar, sirf ajagihk kompleksi- 
nin etkisiyle, zina ve fuhu§ yapacak kadar ileri gidebilirler. 

Gerek erkeklerin, gerekse kadinlann zina yapmalannda ml 
oynayan en onemli psikolojik nedenlerden biri de ajagihk komp- 
leksidir. 

Kendisini onemsiz bulan erkek ve kadm her §eyden once 
degerlenmek arzusunu duyar. 

Gosterije fazla merakh olur. 

Ba§kalarina egemen olmaya cah$ir. 

Kendisini her bakimdan basanh gormek, gostermek ister. 

Baskalarinm yapamadiklarmi yapmaya ugrasir. 

Ovulmekten fazla zevk ahr. 

Herkes tarafindan begenilmek arzusunu duyar. 

Baskalan tarafindan begenildigi olcude kendisini begenir. 

SiJrekli olarak baskalarinm yakinhgini arar. 

Sevilmekten, ozellikle kendisinden olmayan, yabanci onemli 
kimseler tarafindan sevilmekten asin derecede hoslanir. 

Sevilmek icin sever. 

Daha dogrusu, sevmeyi baskalanna egemen olmaga elverisli 
bir vasita sayar. 



Havva'nin Kizlari 

Bununla beraber, sevdigi kimseyi uzun zaman sevemez. 

Kendisine ait olan seyi begenmez. 

Kendisine ait olan her seyi olumsuz varhgi degerliligi bilinci- 
ne gore degerlendirir. 

Kendisine ait olan her seyi, begenemedigi varhginin bir par- 
gasi gibi dusunur. 

Kendisinden oldugu kadar, kendisine ait olan seylerden, 
varhklardan da sogur. 

Onun i?in kendisine ait olan her seyden gabuk bikar. 

Varhgi degerliligi bilincine ulasabilmek ifin yeni seyler, kim- 
seler elde etmek ister. 

Bunlar evlilik hayatlannda basanh ve mutlu olamazlar. Esle- 
rinden kisa bir zamanda sogurlar. Durmadan kendilerine baska 
sevgiler ararlar. (Dernekgilik, ahsveris, eglence, vb..) Buluncaya 
kadar aradiklan sevgilerin arkasindan kosarlar. Aradiklanni bu- 
lunca, hayal kinkhgina ugrarlar. Bulduklan seylerin aradiklan 
olmadiklanni anlarlar. 

6te yandan, asagihk kompleksini duyan insanlar, ozellikle ka- 
dinlar, vucutlanndan bir yeniden degerlenme vasitasi gibi yarar- 
lanmaga gahsirlar. Bu insanlar, kendileri gibi baskalannin da 
kendilerini begenmediklerine inanirlar. Bunun igin, kedilerinin 
begenilmeyecek kimseler olmadiklanni anlamak ve baskalanna 
da anlatmak isterler. Bunu kendilerine yakinhk gosteren kimse- 
lerin varhgi ile ispat etmeye ugrasirlar. Karsi cinsten olan kimse- 
lerle iliskiler kurmanin garelerini ararlar. 

Ayni sekilde, bazi kadmlann fuhus yolunu segerken veya fu- 
hus yoluna suruklenirken asagihk kompleksi etkiler yapmaktadir. 

Asagihk duygusunun gelismesinden, patolojik (hastahk) bir 
mahiyet kazanmasindan meydana gelen asagihk kompleksinin 
insan hayati uzerindeki etkileri bugun artik herkes tarafindan 
kabul edilmektedir. 

Asagihk kompleksinin bunaltici, sarsici etkilerinden kurtul- 
mak, uzak kalabilmek igin bazi kadinlar her gareye basvururlar. 
Kendilerini begendirebilmek, baskalan tarafindan begenilen 
varhklar halinde tanimak ve tanitmak igin vucutlanni satihga 
gikarmaktan bile gekinmezler. Bu gibi hallerde birbirleriyle geli- 



151 



152 



Havva'nin Kizlan 

sen duygular duyarlar. Bir yandan baskalan tarafindan istenen 
bir vucuda sahip olduklan igin sevinirler. Guzelliklerine, gekicilik- 
lerine inanirlar. Erkekler tarafindan istenildiklerine inanirlar. Bu 
istenmenin nedenini tasidiklan degerde, guzellikte bulurlar. 6te 
yandan ise, iginde yasadiklan toplulugun isteklerine aykin hare- 
ket ettiklerini, toplulugun duzenini bozduklanni, yasalanni ?ig- 
nediklerini ve sert tepkilerle karsilasacaklanni dusunurler. Baska- 
lan tarafindan hor gorulmekten korkarlar. Kisacasi, yaptiklan isin 
fena oldugunu bilirler. 

insan, sosyal hayatta ne olursa olsun, yasadigi surece baska- 
lan tarafindan sayilmak, begenilmek, ovulmek, iyi taninmak ar- 
zusunu duyar. Baskalan tarafindan yerilmekten, fena taninmak- 
tan, hor gorulmekten korkar. §u veya bu neden yuzunden sug i§- 
leyen, hirsizhk yapan, fuhu§ yoluna suruklenen kadin da boyle- 
dir. 

Zinada oldugu gibi, fuhu§ta da a§agihk kompleksinin bir eseri 
olan egemenlik, begenilmek arzusu onemli bir yer tutmaktadir. 

Bu gibi hallerde kadin, gevresine egemen olmak ister. Ozellik- 
le, sosyal durumlan elverisli olmayanlardan bazilan, ig dunyala- 
nnda yer alan asagihk kompleksinden kurtulabilmek igin bilingsiz 
olarak gesitli faaliyetlere girisirler. 

Kimi kadinlar da, kendilerini begenmeyen kocalannin yanil- 
diklanni anlatmak, kendilerini begenen kimselerin bulundugunu 
gostermek igin bu yolu segerler. 

Kimi kadinlar da kocalanni sevmezler. Kocalanndan nefret 
ederler. Bu yuzden onlarla normal cinsel iliskiler kuramazlar. 
Cinsel sogukluk gosterirler. Yalniz, onlann bu durumlan yakinhk 
duyduklan erkeklerin yaninda degisir. Bu kadinlar bu gibi haller- 
de normallesirler..] 256 



256 (OZGU),s. 93-97 



Havva'nin Kizlari 

6 — Psikolojik sorunlar ve yalnizlik duygusu; 

Bu durum insanlann genelinde gesitlilik gosterir. 

[ Varhk-bilimsel guvenlik alani, her insanin kavrayis seviyesine 
bagh olarak dar veya genistir. insanlann gogunlugu, gegim sartla- 
n, toplumsal dayanisma sartlan kendilerine elverisli oldugu ka- 
dar varhk-bilimsel guvenlik igindedir. Yani onlann varhk alanin- 
daki kaygilan algilanyla ve algilanna karsihk olan tatmin vasitala- 
nyla sinirhdir. Bu durum, kolayca elde edilen guvenligin, kolayca 
kaybedilmesini de agiklar. Varhkbilimsel guvenligini dar alanda 
temin edenler, bu guvenligi, o dar alanin disina gikar gikmaz 
kaybederler. 

Akil hastalannin varhkh zumrelerden diger zumrelere oranla 
daha fazla gikmasi bundandir. Daha varhkh olanlar daha ince 
dusundukleri igin degil, yasama sartlanni "hazir" bulduklan, 
degisen sartlara karsi hazirhksiz kaldiklan igin darbelere karsi 
tutunacak dal bulmakta zorluk gekerler. Bu yuzden diyebiliriz ki 
bazi mahrumiyetler, varhkbilimsel guvenlik alanini genisletir. 
£unku her zorluk, insan iliskilerinin derinine inmeyi, varhk tara- 
findan teminat altina ahnmis guvenligin gorunurde bulunanin 
daha otesinde yer aldigini gosterir.] 257 

Mesela Virginia Woolf kadinlara kendinize ait bir oda edinin 
deyip de cebini taslarla doldurarak bir nehirde bogulmayi seg- 
misti? Acaba intihan segen kendisi miydi yoksa onu boyle bir 
sona iten nedenler mi vardi? 

Gergek hayatin sorgulanmasi zordur. Kadin her yerde, her 
zaman aynidir. Korkak ve yalnizhga mahkum... Kafani yiyen dert- 
lerden kurtulus yok. §imdi bir korkak gibi olumu mu bekleyecek- 
sin, yoksa hayata sanhp, kendine yasama sebepleri mi bulmaya 
gahsacaksin? Ama unutma, hayata sanlmak bir kadin igin baska- 
lan ugruna yasamaktan baska bir sey degildir. 



153 



257 (OZEL, 2007), s. 55-56 



154 



Havva'nin Kizlan 

7 — Sapiklik yonunde egilimlerin olu$masi: 

Sapik egilimlerin ciki§ nedenleri icin cok §eyler soylenilse de 
temelinde cinsellik ve §ehvetin oldugu unutulmamahdir. 
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; 

"Benden sonra kalpleri degisen, akillan kugulen ve ameller- 
den yuz geviren bir kavim olacak. Sahtekarhgm her gesidini 
ogrenip ogretecekler. 

Erkekler erkeklerle, kadmlar kadmlarla yetinecek. Boyle 
yaptiklan zaman Allah Teala'dan kendilerini cezalandirmasmi 
beklesinler." 258 

"Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem erkek elbisesi giyen 
kadmlara, kadm elbisesi giyen erkeklere, kadmlara benzeyen 
erkeklere ve erkeklere benzeyen kadmlara lanet etti." 25 

" $ehvet, topuklanmizi kemiren birfahisedir! Ve bu fahiseden 
bir parga et esirgendiginde bir parga ruh igin yalvarmayi gok iyi 
becerir. " 

"Gordugunuz gibi sorun, cinselligin olup olmamasmda degil, 
baska bir seyi, ondan gok daha degerli, sonsuzluk kadar kiy- 
metli bir seyi yok etmesinde! 

$ehvet, tahrik olma, tensel zevkler; bunlarm hepsi kole edi- 
cidir! Yigmlar, sehvet yalagmdan beslenen domuzlar gibi bir 
yasam surerler. " 260 

Theophastros, gergek bir filozofa yarasir bigimde, genellikle 
yapildigi gibi, hatalan smiflandinrken, asiri cinsel istekten oturu 
islenen hatalarm, ofkeyle islenenlerden daha ciddi oldugunu 
soyluyor. £unku ofkeye yenik dusen bir insanm, bir gesit aciyla ve 
bilingsiz bir yurek burkulmasiyla mantiktan uzaklasacagi agiktir, 
oysa asm cinsel istekten oturu kusur isler, hazza yenik duserse, 
daha asiri, sug islerken de daha onursuz gorunur. Theophastros 
hakliydi; hazdan oturu islenen sugun, aciyla islenen sugtan daha 



Berzenci el ijaa (s.139) Sarani Muhtasan Tezkira (s.480) bkz.: 
Heytemi ez Zevacir (2/420) 

259 Buhari (7/55) Ebu Davud (4098-99) Tirmizi (edeb 34) ibni Mace 
(nikah 22) Darimi (2652) Ahmed (1/225, 227, 237) Tayalisi (s.349) 
Taberani(l/32) 
250 (YALOM, et al., 2000), s. 129 



Havva'nin Kizlari 

gok kmanmayi gerektirdigini sdylerken bir filozofa yarasir bigim- 
de konusuyordu. Sonug olarak, birinci durumda, sug isleyen once 
bir baskasi tarafmdan haksizliga ugratilmis ve duydugu acidan 
oturij dfkeye kapilmistir; ikinci durumda ise, kendi egiliminden 
oturij bir haksizlik yapmaya itilmis, arzusu kamgilandigi igin dyle 
davranmistir. 261 

$ehvet yuz binlerce iyi adi kotuye gikarmi§tir. Yuz binlerce 
akilli, fikirli adami §a§kin bir hale getirmi§tir. 

$ehvet yemeden olur, az ye. Yahut bir kadm nikdhla da kotu- 
lukten kag. Yedin igtin mi §ehvet, seni harama geker. Ele gireni 
elbet hare etmek gerektir. 

$u halde nikdh Ldhavle okumaya benzer. Oku, yani bir kadm 
nikdhla da §ehvet, seni belaya dusurmesin. Mademki, yemeye 
igmeye hirsm var, gabuk bir kadm al evlen. Yoksa bil ki kedi gelir 
yagli kuyrugu kapar. Sigrayan esegin sirtma tas yuku vur, o kag- 
madan, sigramadan once sirtma yuku yukle. Atesin ne yaptigmi 
bilmezsin, savul oradan. Bu gesit bilginle atesin gevresinde ddnup 
dolasma. Atese gdmlegi koyup gorba pisirmeyi bilmiyorsan bil ki 
ne gdmlek kalir, ne gorba. 262 

Sapik egilimlerin olu§masina, insanlann duyduklan ve gor- 
duklerinden etkilenmeleri, sebep oldugundan ili§ki igerisinde 
olunan ki§ilere dikkat edilmelidir. Yine sapikhgin giki§ nedenle- 
rinden en onemlisi gilginhktir. 

"Bulasici hastahklar gibi baskalarmdan kapilan cilgmliklar 
vardir" 263 



251 (Marcus AURELIUS, 2006), II. Kitap, 10, s. 42 

252 Mevlana, Mesnevi, V, Beyit:1370-1380. 
La Rochefoucauld, Ozdeyisler; (300) 



155 



GEgiMSIZLIKTEN KURTULU? TEDBIRLERI 

1 — Ozverili olmak 

Tabiati inceledigimizde, ozgecilik 264 gercegini goruruz. "Ozge- 
cilik" 265 kelimesi, Latince alter yani "digeri" anlamina gelen keli- 
meden gelir. 19. yuzyil Fransiz filozofu Auguste Comte, ozgeciligi 
"egoizmin zitti" olarak tanimladi. 

Ozgeciligin diger bilinen tanimlan, "baskalanni sevmek", 
"kendini baskalanni sevmeye adamak", "a§m comertlik", 
"ba$kalarma yardim ig'm $ali§mayi yeglemek", ve "ba$kalariyla 
bencillik olmadan ilgilenmek" dir. Tipki egoizm gibi ozgecilik de 
insan disinda ba§ka higbir yaratilana uymayan birterimdir. 
156 Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; 

"Kalplerin, kendisine iyilik yapani sevme, kotuluk yapani 
sevmeme ozelligi vardir." 266 

Bu, "niyet" ve "ozgur irade" gibi olgulann sadece insan turuy- 
le ilgili olmasindan kaynaklanir. Diger yaratilanlann bu segim 



Digerkamlik: Ba§kalarmin yaranni da kendi yaran kadar gozetme" 
ya da "diger insanlara maddi veya manevi kijisel gkar gozetmeksizin 
yararh olmaya gah§ma ve 'bencillik kar§iti hareketlerde bulunma" ola- 
rak tanimlanir. 

Bencilligin (egoism) karsit anlamlisi olan ve "ozgecilik, elcilik" olarak 
da bilinen digerkamlik (altruism), tammlanndan da anla§ilabilecegi gibi, 
"kendi gelisjm gereksinimlerini bir kenara itip yalnizca baskalarmin 
cikarlarmi saglamaya cahsma" anlammda degil, baskalanni da kendisi 
kadar dii§unme, ba§kalarmi da kendisi kadar sevme ya da baskalarmin 
yaranni da kendi yaran kadar gozetme anlammda kullanihr. 

Altruism:(i.) digerkamlik, baskalanni diisiinme, fedakarhk. altruist 
(i.) digerkam, fedakar, baskalanni du§unen kimse. altruistic (s.) 
digerkam, fedakar, baskalanni dij§unur. 
256 Ebu Nuaym, Hilye, IV/121 



Havva'nin Kizlari 

ozgurlugu yoktur. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem; 

"Sizden biri, kendi igin sevdigini karde§i igin de sevmedikge 
gergek imana eremez." 267 buyurarak ozverili olmamizi istemis- 
tir. 
2 — Haz alma arzularim dizginlemek 

Yasanan iliskilere, biten evliliklere yada sorunlu kadin-erkek 
hallerine bakildiginda iki kavramin turn tersliklerin sebebi oldugu 
gorulecektir. "Doyumsuzluk" ve "ne istedigini bilememek". 
insanoglu belki de ne istedigini bilmediginden doyumsuz oluyor. 

Bu iki kavramin kendi arasinda boyle bir sebep sonuc iliskisi 
var. £iftler iliskiye basladiklan donemden, evlilik hayatini yasa- 
maya basladiklan ana kadar bircok inis-gkis yasiyorlar. Bu inis 
gikislar hep yeni bir istek, yeni bir arzunun dogmasina neden 
olurken fertleri de hicpbir zaman mutlu olmayan ve o an ki duru- 
muna sukretmeyen bireyler haline getiriyor. Aldatmalann altin- 
da da doyumsuzluk ve tatmin olamama duygulan yatmaktadir. 

Haz alma duygulanni dizginlemek iki sekilde olabilir. 

1) Doyurucu ahskanhklar edinildiginde haz almak zevk olmak- 
tan gikar. 

2) Haz alma arzusunu azaltma yoluna giderek olandan fazla- 
sini istememek. 

3 — Bireysellikten kurtulup kolektif olmak 

Saghkh bir bedende, hucreler gerektiginde bedenin ugruna 
kendi hayatlanndan "feragat ederler". Hucrelerde, onlan kan- 
serli hucrelere geviren genetik hatalar olustugunda, hucre kendi 
yasamina son veren bir mekanizmayi gahstinr. Kanserli hale gelip 
turn bedeni tehlikeye atma korkusu hucrenin, bedenin hayati 
igin kendi hayatindan vazgegmesine sebep olur. Mesela; 

ideal sartlarda kuf, kendi gidalanni saglayan ve bagimsiz go- 
galan ayn hucreler seklinde yasar. Fakat gida eksikligi oldugunda 
hucreler birlesir ve coklu hucresel bir beden olustururlar. Bu 



157 



NesaT'nin rivayetinde "...hayir §eylerden" ziyadesi mevcuttur. 
BuharT, iman 6; Muslim, iman 71, (45); NesaT, iman 19, (3, 115); TirmizT, 
Sifatu'l-Kiyamet 60, (3517); ibnu Mace, Mukaddime 9, (66). 



158 



Havva'nin Kizlan 

bedeni insa ederken, bazi hucreler diger hucrelerin hayatta kal- 
malanni desteklemek icin kendi ya§amlanndan vazgecerler. 268 

4 — §iddetten uzakla$mak 

ictimai hayat icinde hem duzeni hem de guveni bozucu bir 
eylem olarak siddet ozel olarak ustunde durulmasi gereken bir 
kavramdir. Aile toplumun temeli olarak ahndiginda, aile ici sid- 
det hem toplum acisindan hem de kadina yonelik olarak ele 
alinmahdir. Kadina yonelik §iddet; duygusal, sozel, ekonomik, 
cinsel ve fiziksel siddet olarak aynstinlabilir. Kisa ve uzun vadeli 
olmak uzere siddetin kadin uzerinde derin etkileri vardir. §iddete 
kar§i korunmanin uzun vadeli temel araci olarak egitim gorul- 
mektedir. 

Yapilan arastirmalar §iddetin her toplumsal yapida az veya 
cok gerceklesmekte oldugunu gostermektedir. Bunun ana nede- 
nini §iddetin ogrenme yoluyla aktanlmasi ve ejitlik bilincinin 
kurulamami? olmasidir. Toplumlann egitim duzeylerinin yuksel- 
mesi ozellikle kadin egitimine daha fazla onem verilmesi hukukT 
korunma yollanndan gok daha fazla onem ta§imaktadir. 

Aile ici §iddetin kadina etkileri 

[Aile igi §iddet, <pok yonlu etkisi olan toplumsal bir sorundur. 
Maruz kalan kadinlann beden ve ruh saghgina olumsuz etkileri 
bulunmakta, yasam kalitelerini dusurmekte, verimlilik kaybma 
neden olmakta, siddetin nesilden nesile aktanlmasina ve sosyo- 
kulturel dokuya sinmesine yol agmaktadir. S. Gokgen ^ETiNER'in 
yaptigi arastirmada su sonudara ulasmistir. 

—"Aile igi siddete maruz kalan kadinlar, kalmayanlara gore 
daha yuksek oranda intihar ihtimali tasimaktadir." 

—"Aile igi siddet yasayan kadmlarda, yasanan siddetin boyu- 
tu arttikga intihar ihtimali artmaktadir." 

—"Aile igi siddete maruz kalan kadinlar, kalmayanlara gore 
daha fazla cinsel sorun yasamaktadir." 

— "Aile ici siddet yasayan kadmlarda, Golombok-Rust Cinsel 



(Laitman), s. 3-22 



Havva'nin Kizlari 

Doyum Olcegi'nin alt olceklerinden alman puanlar, aile id siddet 
gormeyenlere gore daha yuksektir." Yani siddetin cinsellikte 
sikhgi, iletisimi, doyumu, kaginmayi ve dokunmayi olumsuz yon- 
de etkiledigi ve §iddet ya§ayan kadinlann cinsel sorunlan §iddet 
yasamayanlara oranla daha fazla yasadigi bulunmustur. 

—"Aile ici §iddet yasayan kadinlarda, yasanan §iddetin boyu- 
tu arttikga Golombok-Rust Cinsel Doyum Olcegi'nden ahnan 
puan artacaktir." Yani, siddet yasama puani arttikca cinsel sorun 
yasama puani da arttigi dogrulanmistir. 

—"Aile ici siddet yasayan kadinlar, esleri disinda baska kisi- 
lerden de siddet gormektedirler." Esinden siddet goren kadin- 
lar, baskalanndan da siddet gorme durumunu siddet yasamayan 
kadinlara gore daha fazla yasamaktadir. ] 269 

5 — Saglikli tarti§ma kurallanna kavu§mak 

Tartismalarda kadin bzelliginin baskin oldugu gorulur. Bu 
ozelligin cinsiyet gerektirmedigi bilinmelidir. Bu erkek cephesin- 
den de gelebilir. §eytanin genellikle kadin ozelliklerini kullandigi 
ve bundan sakinilmasi gerekmektedir. Tartismalar karsihkh nefis 
mucadelesinden baska bir sey degildir. Ashnda, erkekle kadin 
akil ile nefsin mucadelesidir. Bu nedenle Mevlana, "kadinlara 
dam$m da ne derlerse aksini yapm" seklinde bir hadise dayana- 
rak nefsin isteklerine karsi cikilmasini, nefis ile dost olmanm akla 
cok sey kaybettirdigini anlatmistir. Bu nedenle Hz. Rasulullah 
sallallahu aleyhi ve sellemin "Kadinlara dani$mayin" demesin- 
deki hikmeti Mevlana da bir gazelinde "$u nefsimiz zahit bile 
olsa kadmdir" aciklamaktadir. 270 

Tartismalann genellikle sorunlan cozmedigi de gorulmekte- 
dir. Ancak anlasmazhklan cozmek, gecimsizligi azaltmak idn, 
kan kocanm gozetmesi yararh olacak kurallan soyle siralayabili- 
riz: 

a) Esler, ayn gorus, dusunus ve begenileri oldugunu bastan 



259 (r;ETiNER, 2006 ), s.121-123 



159 



Mevlana. Dtvan-i Kebtr. (£ev.: A. Golpinarh). istanbul: Remzi 
Kitabevi. cilt 2. s.319(2626) 



160 



Havva'nin Kizlan 

bilmelidirler. 

b) Sorunlan ortbas edip biriktirmedense, ortaya dokup tar- 
tismak daha iyidir. 

c) Tartisma ve konusma igin uygun yer ve zaman segilmelidir. 

d) Tartismaya sudayarak girmektense, soru sorarak, esi belli 
bir konuda agiklama yapmaya gagirarak baslamak daha iyi olur. 

e) Tartisma, yolundan ve konusundan saptinlmamahdir. 

f) Tartismayi kazanmak degil, bir gozume varmak amag olma- 
lidir. 

g) Tartisma ve gekisme evin disina tasirilmamah, analar, ba- 
balar yan tutmaya ya da hakemlik etmeye zorlanmamahdirlar. 

h) Sirasinda ozur dileyebilmek, gonul almak tartismayi kisa 
yoldan iyi sonuca goturebilir. 

6 — A§agilik kompleksinden kurtulma ^areleri 

[ Asagihk kompleksi, nedeni veya nedenleri ne olursa olsun 
gergek, tehlikeli bir ruh hastahgidir. insana rahat, huzur iginde 
yasamak imkani vermez. insanin turn varhgini kaplar. Turn varh- 
gina egemen olur. insanin gahsmasini, basanh olmasini, baskala- 
nyla duzenli iliskiler kurmasini onler. insanin utangag, kiskang, 
ahngan, saldirgan, sinirli, vb, olmasma yol agar, insanin baskala- 
nyla kolayhkla gatismasinda rol oynar. Kisacasi, gergek bir hayat 
drammi meydana getirir. 

Bununla beraber insan, istedigi takdirde ve istedigi olgude 
kendisini degistirebilir. Daha iyi bir kendisini yaratabilir. insan, 
kendisini oldugu gibi kabul etmedigi, surekli olarak daha tarn ve 
yeterli bir kendisine ulasmak istedigi igin insandir. Bu istek insan- 
la beraber var olur. insan kadar yasar ve ancak insanla beraber 
yok olur. Kimilerinin boyle olumlu bir istekle degerlenmemeleri- 
nin, daha dogrusu, yaradihslannda yer alan bu istegi olumlu bir 
yone yoneltmemelerinin, yaratici bir gug haline getirememeleri- 
nin nedeni gevrelerinin zararh etkileriyle tasidiklan dogal deger- 
ler bilincine ulasamamalan, bunun da sonucu olarak, hayati se- 
vememeleridir. 

Kendilerini onemsiz, kuguk gorenler gergekten onemsiz, ku- 
guk kimseler degildirler. Onemli, buyuk olmak imkani bulama- 



Havva'nin Kizlari 

yan, daha dogrusu, onemli, buyuk olmak igin gereken gabalan 
gosteremeyen, boyle gabalan gostermege elverisli sartlar iginde 
yasayamayan insanlardir. Yeterli besen yeteneklerle dunyaya 
gelen her insan igin onemlilik, buyukluk yolu agiktir. Burada ya- 
pilmasi gereken sey buyuk bir istekle, sarsilmayan bir kararla ve 
cesaretle bu yola girmektir. Bu yolda sonuna kadar yurumegi 
goze almaktir. Bu yolda yurumekten korkmamaktir. Tarn bir 
istek, sarsilmayan bir kararla bu yolla yurundugu takdirde tarn 
bir basanya ulasilacagina inanmaktir. Bu yolda karsilasilacak 
guglukler karsisinda gerilememektir. Yilmamaktir. 

insan her iste oldugu gibi burada da duyacagi arzu, karannin 
guglulugu ve devamhhgi, cesaretinin buyuklugu olcusunde basa- 
nh olur. Hayat kendisinden kaganlan kovalar. Kendisine karsi 
duranlann onunde gerilemeye baslar. Kendisini kovalamasini bi- 
lenlerin onunden kagar. Mutluluk, mutlu olmak istegini duyan- 
lar, bu isteklerini israrla gergeklestirmege gahsanlar igin vardir. 
Yeryuzunde, mutlulardan gok mutsuzlann bulunmasinin nedeni 
herkesin nasil mutlu olunabilecegini bilmeden mutlu olmaya 
gahsmasidir. 

Mutlu insan surekli olarak daha iyi bir kendisini arayabilen, 
aradigi igin bulabilecegine inanabilen insandir. Mutsuz insan, 
kovalamak istegi kendisini her zamanki kendisi yapmak igin ko- 
valayan insandir. istemedikleri kendilerini kendilerine boyun 
egdirmege zorlamasini bilenler istedikleri kendilerine er geg ka- 
vusurlar. istemedikleri kendilerine boyun egenler ise yasadiklan 
surece istemedikleri kendileriyle bas basa kalmaktan, daha dog- 
rusu, mutsuz olmaktan kurtulamazlar. 

Asagihk kompleksinin bunaltici etkilerinden kurtulmanin, hu- 
zura kavusmanin en iyi garelerinden biri de surekli olarak bu 
kompleksin aci sonuglanni dusunmektir. Bu kompleks yuzunden 
gekilen istiraplan, kaybedilen seyleri, asagihk kompleksinden 
kurtulundugu takdirde ulasilacagi mutlu hayati dusunmektir. Bu 
kompleksin etkilerinden en kisa bir zamanda kurtulmaga ?ahs- 
maktir. Asagihk kompleksi ile ilgili daha onceki davranis sekilleri- 
ne karsi koymaktir. 'Utangaghk, ahnganhk, saldirgandik, sinirlilik 
gibi asagihk kompleksinden meydana gelen ozelliklerle sasmak- 



161 



162 



Havva'nin Kizlan 

tir. Asagihk kompleksinin yildinci, yipratici sonuglannin uzerleri- 
ne gitmektir. Utangaghk, ahnganhk vb, yaratan olaylann igine 
girmektir. Kalabahktan kagmamaktir. Tersine olarak, kalabahgin 
igine girmektir. Kalabahkta konusmaktan gekinmemektir. Baska- 
lanna gereginden fazla onem vermemektir. Baskalanni buyut- 
memektir. Baskalannin etkisi altinda kalmamaktir. Baskalanni 
yerinde dusunceler, duygular, davranislar yolu ile etkilemektir. 
Onceleri zor gelecek bu gesit denemeler karsisinda gerileme- 
mektir. Her ttirlu gerilemek, kagmak egilimi ile mucadele etmek- 
tir. Daima ileriye bir adim daha atmaga ugrasmaktir. Bir defa 
kagan insanin daima kagmak arzusunu duyabilecegini unutma- 
maktir. Kagmak arzusunu onleyen, ileriye yurumeyi goze alan ve 
bu karan uygulayan insanin, her zaman ayni seyi yapmak isteye- 
cegi dusunulmektedir. 

Onemsizligine inanan insan gergekten onemsiz, kuguk bir 
kimse olabilir. Onemsiz, kuguk isler yapabilir. Onemsiz, kuguk 
isler yaptigi olgude onemsizlesir. Kugulur. Tersine olarak, onemli- 
ligine inanan insan onemli, buyuk isler yapmak imkani bulabilir. 
Baska bir deyisle insan, kendisini tanidigi gibi bir kendisi olabilir. 
Baskalan bizi, kendimizi tanidigimiz gibi tanirlar. Tanirlar; gunku 
onlann yaninda kendimizi tanidigimiz gibi tanitacak sekilde ha- 
reket ederiz. Ote yandan, zayif, yetersiz kimseler baskalannda, 
guglu, yeterli gorunmek arzusunu yaratirlar. 

Gergekten insan, kendisinden daha az onemli buldugu kimse- 
lerin yaninda onemliligini dusunur. Ustulugune inanir. Baskasi- 
nin onemsizligi karsisinda egemen olmak ister. Bu da zayif, ye- 
tersiz kimselerin daha da zayif, yetersiz olmalanna yol agar. 

Butun bunlardan da anlasilacagi gibi, baskalannin bizimle ilgi- 
li dusuncelerinde, duygulannda, davranislannda kendimiz bash- 
ca rolu oynanz. Baskalannin bizimle ilgili dusuncelerini, duygula- 
nni, davranislanni bir dereceye kadar kendimiz yaratinz. Daha 
dogrusu, baskalanni bizim igin su veya bu sekilde dusunmeleri- 
ne, duymalanna, davranmalanna zorlanz. Kendimize inandigi- 
miz, guvendigimiz zamanlarda baskalannin bize inandiklanni, 
guvendiklerini, utangag oldugumuz zamanlarda yanimizdakilerin 
daha rahat, serbest dusunduklerini, hareket ettiklerini, 6v- 



Havva'nin Kizlan 

dugumuz insanlann, yanlannda kugulmemiz dolayisiyla kar§i- 
mizda daha dik durduklanni, korkaklann yaninda korkak kimse- 
lerin bile cesur davrandiklanni goruruz. 

Asagihk kompleksi, onemsizliklerine, degersizliklerine inanan, 
onemsizliklerinden, degersizliklerinden kurtulamayacaklanni 
dustmen kimselerin hastahgidir. Asagihk kompleksinden kurtul- 
manin garesi bu kompleksi nedenleriyle yok etme mucadelesidir. 
insan istedigi takdirde her seyi yapabilecek gugte bir varhktir. 

Asagihk kompleksini duyan insan kendisini oldugundan daha 
az bir kendisi gibi gorur. Baskalan tarafindan da ayni sekilde 
tanindigina inanir. Daha <pok bir kendisi olabilecegini dusunemez. 
Asagihk kompleksinin yikici, oldurucu etkilerinden kurtulabilmek 
igin onun yapacagi en onemli is daha az kendisinin, varhginin 
gergeksizligine inanmasidir. Oldugundan daha gok bir kendisi 
oldugunu dusunmesidir. Kaybettigi gergek kendisini bulmaga 
gahsmasidir. Istirapla yasadigi ve tamamiyla kendisinin oldugu 
kendisini inkar etmesi yok etmesidir. Onu yok ettigi takdirde 
hakki olan hayata kavusacagini, baslayacagini bilmesidir. Daha 
mutlu bir kendisini bulmak igin yola gikan insan her adiminda 
aradigi kendisiyle karsilasabilir.] 271 

Asagihk kompleksi olan insan kendini hep baskalannin uze- 
rinden taniyor. Belki de kendini <pok degersiz ve onemsiz hisset- 
tiginden kendini kesfe bile gerek gormuyor. Bu sebeple kendini 
digerleri nasil anlatirsa oyle biliyor. Kendini tanimadigi, nelere 
sinirlenip, nelere uzuldugunu bilmedigi igin kendisi mutlu ola- 
madigi gibi karsi tarafi da mutlu edemedigini dusunuyor ve yine 
mutlu edemeyecegine dememeden/gabalamadan inaniyor. 



163 



271 (OZGU), s. 139-144 



"Derdini duzgun bir sekilde ifade 
etmeyi hig denedin mi?" 



GECIMSIZLIGIN OLU§TUGU ALANLAR 

1 — i§ ve Ekonomik Konular: 

Paranin nasil kazanilacagi ve nasil harcanacagi ile ilgili netlik- 
ler olmamasi, eslerden birinin onaylamadigi bigimde baskalarma 
mali destek saglamasi gegimsizlik nedenlerinden biri olabilir. 

Misal verecek olursak; Amerikah antropolog Jenny B. White, 
1990'larda Umraniye'de yaptigi bir arastirmada kadmlann karsi- 
lastiklan kisitlamalara tepkilerinin geliskili bir sekilde bir taraftan 
kizginhk, diger taraftan ise ba§ egmijlik olarak tezahur ettigini 
gozlemledi. Kadmlann hareket ozgurlugu konusunda sohbetle- 
rinden biri hakkinda §unlari aktanyor: 
164 " 'Evde siirekli yalniz oturmak zor.' Bir ba§kasi ise soyle ekle- 

di, 'Ke§ke bir yere yolculuk yapabilsem.' Ama kadinlar hemen 
sikayetlerini sona erdirdiler ve iradeli bir sekilde kadmlann evde 
kalmasmm dogru oldugunu bildiklerini eklediler. Korunmasiz bir 
kadmm hareketlerinin kisitlanmasi gerektigi konusunda aralann- 
da hemfikir oldular. 'Ne zaman ne olacagi belli olmaz'. 

Kur'an-i Kerim'in bu konuya nasil yaklastigmi tartistilar. Ka- 
dmlardan biri, kadmlara uygulanan kisitlamalann Kur'an-i Kerim 
tarafmdan degil, erkeklerin gucu yuzunden belirlendigini ifade 
etti." 

'"Erkekler hayatimizi zorla§tmyor.' 

'Ke§ke da ha gok egitimim olsa.' 

'Ke§ke $ali§ip biraz para kazanabilsem. Size para vermesi 
igin siirekli kocaniza bagimh olmak zor. Ve bazen unutuyor, 
sonra ne yaparsm ?" 

Bu anlatilanlar kadmm kendine guvenebilmesi igin yapabile- 
cegi atilimlann bir ifadesidir. Ancak ortaklasa yasamanm, suur- 
dan uzak bir durum arz ettigini de hatirlamak gerekiyor. f^ahsma 



Havva'nin Kizlari 

sorun olmamakla birlikte sonuglan hayati etkilemektedir. Bu 
bakimdan kadmin £ah§masinin getiri ve goturuleri kiyaslanarak 
bir sonuca vanlmasi onemlidir. Kadmin gah§irken, gocugu ve e§i 
ile yeteri kadar ilgilenememesinin soz konusu oldugu, aile igeri- 
sinde "kendiliginden olu§an olumlu duzen" in menfi yonde etki- 
lendigi durumlarda konunun dikkatle ele ahnmasi gerekmekte- 
dir. Yine huzursuzluk, aldatma, §iddet vb. durumlar kadmin 5a- 
h§masinin ve beraberinde "//rt/c/ar" sorununun olumsuz sonugla- 
n olabilmektedir. Kuvvet ve kudret, ki§iyi ozgur kildigi gibi igtimai 
ve duygusal alanda bireyin "ben" ine verdigi yetkiyi geni§letir. 
Hayat mucadelesinin sevkiyle uzakla§ip yakinla§an giftler denge- 
yi saglayamadiklannda "Kirpi" orneginde oldugu gibi birbirlerine 
yakla§malannda zarar verirler.. 

Cah§manin 6nu agik olmakla birlikte yukanda da belirttigimiz 
gibi sonuglan konusunda getiri ve goturulerine bakmak gerek- 
mektedir. 



165 



166 



Havva'nin Kizlan 

£ali§mak insan if in nedir? 

Cahsmak kadin ve erkek igin sosyal hayat seviyesinde ruh 
tatmini saglamiyorsa onun nefsin tatmini icin gergeklestirildigini 
dusunmek gerekir. Fiziksel ihtiyaglar bir §ekilde yerine getirilebi- 
lir. Sonu olmayan nefsani isteklerin giderilmesini saglayacak 
higbir beseri kuvvet mevcut degildir. Sonu yoktur. insanin turn 
acziyetine ragmen bunu gergeklestirmeye gahsmasina hirs de- 
nilmistir. Ruhsal isteklerin doyumu ancak maneviyat ile gergek- 
lestirilebileceginden bir dine inanci olan bunu gozebilir. isterse 
bu dini inang sagma sapan bir sey olsun. £unku inanmak insana 
ozgu bir durumdur. inanilan seyin dogru ve yanhs olma kriteri 
ayn husustur. 

Allah Teala kullann huzurlu olmasini talep eder. Allah Tea- 
la'nin kabul ettigi inang olan islam Hz. Adem aleyhisselamdan 
beri devamh gelmistir. insanlar surekli onu bozdugu ve degistir- 
digi igin son ve degismez seklini Rasulullah sallallahu aleyhi ve 
selleme bildirmis ve koruma altina almistir. inanma konusunda 
higbir zorlugu talep etmemistir. islam'in hukumranligindaki uy- 
gulama kisilerin ve milletlerin eline verildigi igin bazen bu zorba 
bir hale donusebilmistir. Ayni sekilde bazen kan koca arasinda 
aile kurumu da "zorba"\\k haline donusur. Bu gibi durumlarda 
kadininin kendine guvenini yitirme durumu olusur. Bunun engel- 
lemesi igin gahsarak ihtiyacini giderebilme gucune kavusmasi 
gozum olarak dusunulebilir. Evli giftlerin gahsma hayati ile bekar- 
lar, anne olanlar ve olmayanlann sartlan incelendiginde ortaya 
gok farkh durumlann giktigi gorulmekte olup, bu hususlann go- 
zumunde erkek ve kadin arasinda karsihkh fedakarhgin esas 
ahnmasi gerekmektedir. Genellikle kadinin gahsma konusunda 
pasif olmasmin erkegin sorumluluk duygusunu artirarak karakte- 
rini daha da saglamlastirdigi gorulmektedir. f^ahsmak, bir isve- 
renden yapilan is karsihginda maas almak olarak dusunulmeme- 
lidir. Kadinin; evdeki saadeti, kocasinin mutluluk ve huzurunu, 
gocuklannin en iyi sekilde yetismesini saglamak igin gabalamasi 
da bir nevi gahsmaktir ve ashnda bu gahsmanin en guzelidir. Turn 
enerjisini ailesine harcayan kadin hem birey olarak mutlu olur, 
hem de ailesini mutlu eder. 



Havva'nin Kizlari 

Evinin Kadim 

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; 

"Kadinin evinin odasmda kildigi iki rekat namaz, evinin sa- 
lonunda kildigi dort rekat namazdan hayirhdir. Yine kadmm, 
evinin salonunda kildigi namaz, onun mescide kildigi sekiz re- 
kat namazdan kendisi igin daha hayirlidir." 272 

Bu hadisi serif ibadet konusundan gok kadinin evi konusun- 
daki hassasiyetini agiklamak igindir. Bu hadisle kadina ev sevgisi 
asilanmak istenmistir. Ev kadin igin Kabe Makammdadir. Mescid 
Allah Teala'nin evi ise kadinin evinde bulundugu her an igin itikaf 
273 sevabi verilir. 

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; 

"Allah'm kadm kullarmi mescidlerden alikoymaymiz." Sonra 
Aise radiyallahu anha dedi ki; 

"$ayet Rasulullah bugunku kadmlarm halini gorseydi onla- 
rm gikmalarma mani olurdu." 274 

Hz. Fatima radiyallahu anha buyurdu ki; 

"Kadmlar igin daha hayirh olan; erkekleri gormemeleri, er- 
keklerin de on Ian gormemeleridir." 275 

"Kadinin Rabbine en yakm oldugu an, evinin iginde oldugu 
andir." 276 

Sonug olarak evini sevmeyen Allah Teala'nin mescidini de 
sevmiyor demektir. 



272 Ebu Davud (567) 

' £73 i'tikaf: Bir jeye devam etmek. * 1st: Bir yere gekilip yalniz ibadetle 

me§guliyet. Hususan Ramazan'in son on giinunde, mescitlerde ve buna 

benzer yerlerde kahp, ibadet, ilm-i iman ve Kur'an-i Kerim, evrat ve 

ezkar gibi ibadetlerle mesgul olmak. Boyle bir kimseye "Mu'tekif" de- 

nir. 

274 Ebu Davud (565) ibnul Cevzi Ahkamun Nisa (s.34) 

Bihar-til Envar, c.43, s.84. Kesf ul- Gumme, c.2,5.23. Nehc'ul- Hayat, 
s.160. 

Bihar-ul Envar, c.43,s.92. Avalim, c.ll,s.223. Mecma'uz- Zevaid, 
c.9,s.202. Nehc'ul- Hayat, s.164. 



167 



168 



Havva'nin Kizlan 

£ali§an Kadin 

Kadinlann gahstigi alanlan tig gurupta inceleyebiliriz: 

— Pazarda gogunlugu kendi el emegini, urununu satan kadin- 
lar ("pazara") 

— Bir iste gahsmayan ev hanimlan (ev hanimi) 

— Maash bir iste gahsan kadmlar (gali§an) 

[insanhgin kendi ihtiyaglarini karsilamak igin yaptigi ilk isbo- 
lumunde cinse dayah bir somuru olmamasina ragmen uretim 
yogunlastikga, etkinlikler cinsiyete bagh toplumsal farkhhklara 
yol agmistir. Bu donemde, kadinin iginde bulundugu durumu 
cinsiyeti yonunden oldugu gibi, ait oldugu sinif agisindan da irde- 
lemek gerekir. Ornegin akrabahga dayah kralhklar veya impara- 
torluklarda kadin, toplumsal bir sinif olarak daha asagi gorunme- 
sine ragmen, soylu kadinlann ayricahklannda bir artis soz konu- 
sudur. 

Saray odalannda, perde arkasinda kalarak, erkek hukumdar- 
lann kararlanni etkileyen ya da geng bir sehzadeye vekalet eden- 
lerden baska, en eski Sumer ve Japon devletlerinden, Ortagag'- 
daki Avrupa kralliklanna kadar <pok sayida kadin devlet- 
yonetmistir. Sarayh kadinlann iktidarda yer ahs bigimleri her ne 
kadar, rastlantisal olsa da, daha alt tabakalardaki kadinlann boy- 
le bir sanslan yoktu. 

Alt siniftan kadmlar genellikle, kendi is yuklerinin arttigini 
gorduler ve gogu zaman ev igi alanla sinirlandilar. Dunya tarihin- 
de kitlesel olarak seslerini yukselttiklerini ilk defa Fransiz Devrimi 
sirasinda goruruz. Bati'da kadmlar, siyasal ve sosyal yasamda yer 
almaya basladiklannda Osmanh Devleti'nin monarsik yapisi al- 
tindaki kadmlar ise, henuz sokaga gikma hakkmdan bile mah- 
rumdurlar. Osmanh'da kadinin durumu Tanzimat Fermani'yla 
tartisilmaya baslanir. 

f^unku kadmi kisitlayan birgok etken vardir toplumsal yasan- 
tida onun, kadin cinsine ait olmasi, bu yonuyle gok kolay yiprati- 
labilmesi, ailesinin sosyo-ekonomik ve sosyo-kulturel sartlan, 
ekonomik ve dini yapi ve sosyal gevre kadinin egitimden yararla- 
namamasi sonucunu dogurmustur. 

Emeginin olmamasi, onu-toplumda tuketici olmaya, dolayi- 



Havva'nin Kizlari 

siyla toplumdan kopuk, sinirh yasamaya itmis; bunun sonucu 
olarak da toplumda insan olarak deger bulamamis ve cins olarak 
algilanmaya baslanmistir. Mevcut toplumsal yapi icinde birey 
olarak kendine yabancilasmis, isgucunu evle smirlamis veya bu- 
nun aksi olarak cinsel somuru araci olmustur. Kadinin bu kadar 
ters ortamlara suruklenmesi ebetteki kader degildir. Bu siyasal 
ve sosyal yapilann, kadini dumura ugratma, onu pasifize etme 
yollandir. 

f^unku kadin, toplumun en bnde gelen dinamiklerindendir. 
Onun varhgi veya yoklugu 50k seyi degistirir. Cinsiyetci anlayis- 
lar nedeniyle surekli baski altinda kalan kadin kisiligi sonunda 
cesaretsiz, silik pasif olarak gelisir. Algilama yetenegine eristigi 
andan itibaren ogrendigi seylerin ba§inda susmak gelir. Toplum 
ona susma egitimini epeyce vermi? olur. ] 277 

Sonug olarak kadinin gahjmasini yasaklamak yerine be§en 
durumuna uygun i§lerde e§ine, ailesine ve gevresine destek ve- 
ren durumlarda faaliyet gostererek varhginin luzumsuz oldugu 
hissini duymamasina yardimci olmak gerekmektedir. Ancak eko- 
nomik §artlara gore erkeklerin yoksulla§ma surecinin ya§andigi 
bir donemde kadinlann; erkegin nzik kazanma yollanni tikama- 
yacak daha pasif gorevlere talip olmalan, sosyal yapidaki denge- 
nin saglanmasina yardimci olacaktir. issizligin ya da kisilerin va- 
siflanndan daha dusuk sartlarda cahsmalannin psikolojik sonuc- 
lan ele ahndiginda erkeklerde eylemsel kotuluklere, kadinlarda 
ise depresif durumlara neden oldugu gorulmektedir. Eylemsel 
kotulukler ile depresif durumlar birbirine nispet edildiginde, 
kisilerin ve toplumun telafisi guc zararlara ugramamasi acisindan 
boyle bir durumda kadinin fedakarhk gostererek erkege yardimci 
olmasi daha uygundur. 



169 



277 (NE§iRAY, 5ubat 1994) 



Kadinin ?ali$masinin olumsuz yonleri 

[Ekonomik durumlan ve kisisel kariyer segimlerinden dolayi 
gahsan kadinlann sayisi artmaktadir. Bir kadmda gahsmak; gu- 
ven, bagimsizhk gibi olumlu duygular gelistirebildigi gibi. ayni 
zamanda esini ve gocuklanni ihmal etme dusuncesinden dolayi 
sugluluk ve anksiyete 278 de yapabilir. (Jahsan kadinin ailede 
olumsuz giden her sey icin sorumlu tutulmasi oldukga yaygindir. 
Cahsan kadinlarda ml yuklenmesi, belirsizligi, yetersizligi ve ge- 
liskileri oldukga sikgorulen sorunlardir. 

170 £ali§an kadinlarla ilgili patolojik ruhsal belirtiler: 

1. Uzun sure evde olan kadinin isine tekrar dondugunde 
anksiyete yasamasi. 

2. Kariyer basansinin sosyal basansizhga donusmesi ile ilgili 
korku ve anksiyete. 

3. Toplumun ve ailesinin sosyal beklentileriyle, kendi ihtiyag- 
lan ve haklan arasinda gatisma. 

4. Kadinhgi ve profesyonel kimligi arasinda gatisma ve evlili- 
ginin, ailesinin kendi bagimsizhgini tehdit ettigi duygusu.] 279 

[Sayilan bu nedenler ile gahsma sartlan kadinlann uzerinde 
ruh saghgi yonunden olumsuz etkiler olusturmasi yipranmalanna 
sebep olmustur. £unku kadinin fizik yapisinm erkek kadar yeterli 



Anxi-ety: endi§e, merak, sikmti, kuruntu, -OUS endijeli, merakh 
Hayat Boyu Ogrenme Programi Hayat Boyu Ogrenme Alaninda Top- 
lumsal Eylem Programi, 2007-2013 £okortakli YenilikTransferi Projeleri 
Wap / Psikiyatri Hem§ireligi Mesleki Egitimi Ambulatuar Psikiyatrik 
Bakim Hizmeti Sunanlann ileri Egitimi Egitim Modulu Aileye Terapotik 
Mudahale Teknikleri, s.14 



Havva'nin Kizlari 

olmamasi ve sorumluluk yonleri erkekten fazla olmasi acisindan 
daha cokyipranmakta sikinti icine dusmektedir. 

Ruh saghgini ge§itli yonleriyle inceleyen arastirmalar, kadin- 
larla erkekler arasinda ruh saghgi bakimindan farkhhklar oldugu- 
nu belirlemislerdir. Genellikle, kadinlann ruhsal acidan erkeklere 
gore daha saghksiz olduklan ifade edilmektedir. Nitekim kadinlar 
psikolojik yardim almak icin kriz merkezlerine ya da hastanelere 
daha cok basvurmaktadirlar. 

Depresyon kadinlarda daha cok gozlenmekle birlikte farkh 
sonuc veren arastirmalar da vardir. Belki ruh saghgi uzerinde 
cinsiyetin yam sira baska degiskenlerin de rolu bulunmaktadir. 
Kadinlarla erkeklerin depresyon duzeyleri arasindaki farkin yas, 
medeni durum, ev isleri, cocuk bakimi ve ekonomik sikintilara 
bagh olurken, ruh saghginin aile ici iliskilerle ve algilanan etkile- 
simle iliskili oldugu gorulmektedir. Ancak gahsma durumu ile ruh 
saghgi arasinda iliski oldugundan gahsmayanlann gahsanlara 
kiyasla daha depresif olduklanni gorulmektedir. Koca destegini 
kaybeden gahsan kadinlann ruh saghgi gahsan erkeklere kiyasla 
daha fazla bozulma riski tasimaktadir. 

Depresyon oraninin issiz ve dul kadinlarda en yuksek, evli ve 
gahsan erkeklerde en dusuk oldugu da bulunmustur. 

^ahsan kadinlar esitlikgi cinsiyet rolu tutumuna sahip oldukla- 
nnda daha yuksek iyilik haline sahip olurlarken, gahsmayan ka- 
dinlar ise geleneksel cinsiyet rollerine sahip olduklannda daha 
yuksek iyilik hali yasamaktadirlar. Genel olarak, cinsiyet rolu ile 
ruh saghgi arasinda ve cahsma durumu ile benimsenen cinsiyet 
rolu arasinda iliski oldugundan soz etmek mumkundur.] 280 

[Kadinin fabrikada cahsmasi aileyi zorunlu olarak cozdu ve ai- 
leye dayanan toplumun bugunku durumunda bu cozulmenin 
gerek yetiskinlerde gerek cocuklarda en ahlak bozucu sonuclan 
oldu. Cocuguyla ilgilenmeye ona ilk yasinda o ahsilmis sevgi hiz- 
metlerini gormeye zamani olmayan bir anne, cocugunu gormeyi 
basaramayan bir anne, o cocuga annelik edemez, ona yabanci 
bir cocuga oldugu gibi sevgisiz, kayitsiz davranmaya aldirmazhk 



171 



280 (DOKMEN, HAZiRAN 2003, CiLT 18, SAYI 51) 



172 



Havva'nin Kizlan 

etmek zorunda kahr ve boyle iliskiler icinde yeti§en cocuklar, 
daha sonra aile igin tumuyle yitmis olur, kendi kurduklan aileler- 
de kendilerini yuvalannda duyamazlar; cunku yalniz yahtilmis 
yasami tanimislardir ve bu yuzden isci cevrelerinde ailenin genel 
yikimina da hizmet ederler. Ailenin buna benzer bir cozulmesi 
cocuklann cahsmasindan ileri gelir. Ana-babalanna odedikleri 
bannmahktan daha cok kazanmaya baslarlarsa, onlara belirli bir 
beslenme ve bannma karsihgi odemeye ve artani kendileri icin 
harcamaya baslarlar. Bu, cogunlukla, ondort ve onbes yaslannda 
olur. Tek sozcukle, cocuklar ailelerinden koparlar ve baba ocak- 
lanni hoslanna gitmezse bir baskasiyla degi§tirebilecekleri bir 
pansiyon olarakgorurler. 

Bircok halde kadinin cahsmasiyla aile tumuyle cozulmez, ama 
duzeni tersine doner. Aileyi kadm besler, erkek evde oturur, 
cocuklari gozetir, ev isleri gorur ve yemek pisirir. Bu durum, cok 
cok sik gorulur; yalniz ev i§leri gormek zorunda kalan boyle yuz- 
lerce erkek vardir. Bu gercek kadinlasmis kisiler de hangi hakh 
ofkelere yol agtigi ve butun obur toplumsal iliskiler ayni kahrken 
butun aile iliskilerinin nasil altustoldugu dusunulebilir. 

Erkegi erkekliginden ve kadini kadinhgindan eden, onlan er- 
kege gercek kadinhk ve kadina gercek erkeklik sunamaz durum- 
da birakan bir durumdur ki, her iki cinsi ve onlann kisiliginde 
insanhgi en bayagica asagilayan bu durum, pek ovulen uygarh- 
gimizin son urunudur, yuzlerce kusagin kendi durumlanni ve 
kendilerini izleyenlerinkini iyilestirmek icin gosterdikleri butun 
cabalann yeni sonucudur! Sonuclann kendilerinde butun yor- 
gunlugumuzun ve emegimizin boyle cocukca saka ettigini gorur- 
sek, ya insanhktan ve onun niyetinden ve gidisinden hie cekin- 
meksizin kuskulanmahyiz, ya da insani toplumun mutlulugunu 
simdiye kadar yanhs bir yolda aradigini kabul etmeliyiz; cinslerin 
durumundaki boyle toptan bir altust olmanin, ancak cinslerin 
daha baslangictan beri birbirinin karsisina yanhs konmasindan 
ileri gelebilecegini kabul etmeliyiz. 

Fabrika sistemiyle zorunlu olarak dogdugu gibi kadinin erkek 
uzerindeki egemenligi gayri insani ise, erkegin de kadm uzerin- 
deki o eski egemenligi gayri insani olmasi gerekir. Kadm simdi, 



Havva'nin Kizlari 

eskiden erkegin yaptigi gibi, egemenligini pek cok §eyi, hatta her 
seyi ailenin mal ortakhgina yatirmasina dayandinrsa, bu mal 
ortakhginin hig de gercek, gerekceli olmadigi sonucu zorunlu 
olarak cikar; cunku bir aile uyesi hala daha buytik katilma payina 
dayanarak kurumlanmaktadir. Simdiki toplumun ailesi cozulu- 
yorsa, bu cozulmede ozellikle kendini gosteren odur ki, aileyi 
tutan bag aile sevgisi degildi, tersine, yanhs mal ortakhginda 
zorunlu olarak saklanmis ozel cikardi. (F. Engels, Ailenin, Ozel 
Mulkiyetin ve Devletin Kokeni, Sol Yayinlan, Ankara 1990, 
s.371.)] 281 

Ailede "Ozel gikar" ve "maddi ortakhk" uzerine duygular yo- 
gunlajtiginda gozulmelerin olacagi gergeginden hareketle; kadi- 
nin gahjmasinin fazla bir kazanim getirmeyip bu konuda sorum- 
lulugun erkege ait olmasinin ve kadinin da ancak erkege destek 
mahiyetinde gah§masinin faydah olacagi du§unulmektedir. 

Ancak kadinin toparlayici rolu cah§masi ile biraz ihmal edile- 
bilir. Aile icin ayni sofrada yemek yemenin birle§tirici bir ozelligi 
vardir fakat cah§an kadinlann cok da pratik yemek yapamamala- 
n, i§yerinde yemeleri, di§andan yemek soylemeleri vb. soz konu- 
su olabileceginden bu tarz durumlar aile duzenini menfi yonde 
etkileyecektir. 

Bu ornekler cogaltilabilirken son zamanlarda iyice yayginla- 
san yardimci ahmi da yine belli yonlerden sorun teskil etmekte- 
dir. Ozellikle cocuklann bakimi igin tutulan hizmetli ya da yar- 
dimcilar annelige yeteri ozenin gosterilmemesine neden olmak- 
talar. Bu bakimdan kadmlar cahsma hayatinda boy gostererek 
cagdaslasirken diger taraftan onlara verilen en buytik lutfu biraz 
ihmal etmekteler. 



173 



281 (Marcus AURELIUS, 2006), s. 127-130 



2 — Zaman ayirma ve ileti§im: 

Eslerin birbirlerine, gocuklanna, arkadaslanna, akrabalanna 
ayirdiklan zamanin miktar ve kalitesi onemlidir. Birbirlerine ye- 
terli zaman ayiramayan eslerin en sik yakindiklan seylerden biri 
"biz konu§amiyoruz" veya "artik konu§acak bir §ey bulamiyoruz" 
olmaktadir. 

Hekimoglu ismail'in asagidaki tespitleri bu konuyu gok guzel 
anlatmaktadir. 

[Geng, kapah bir hanim, dort bes ya§lanndaki kizinin elinden 
174 tutmus bana geldi, diyor ki; 

"ibni Teymiye'yi okudum. Tarikata, §eyhe, rabitaya kar§i giki- 
yor. Buna ne dersiniz?" 

Hanim, imam hatip lisesi mezunuymus. Kitap okumayi ve dint 
hizmette bulunmayi gok severmis. Fakat... Evet, fakat kocasi da 
baska bir kadmla yasamaya baslamis. Ne yapmahymis? Dedim 
ki: 

"Bak kizim, o kadm senden daha bilgili, daha gok ibadet eden, 
daha gok evine bagli biri degil. Peki, big du§undun mu, kocan 
neden seni terk etti de, o kadmla yasamaya ba§ladi?" 

Geng hanim gozyaslanni silerken, 

"Ben de bunu anlayamiyorum ya!" dedi. 

"Anlamayacak ne var? O kadm kocana daha iyi yar oldu da 
ondan... Sen kendi hayatini yasiyorsun. Kendini bekar veya dul 
mu saniyorsun? 

En onemlisi, sen evinle, gocugunla evlendin; o kadm ise ko- 
canla evlendi. ibni Teymiye'yi, haciyi, hocayi yine anlarsin. Ewe- 
la kocani anlamaya gahs!.. 



Havva'nin Kizlari 

Salon, misafir odasi, gunluk oda, yatak odasi, mutfak... Bunla- 
nn her biri bakima muhtac? Peki ya kocan? Odadan odaya gee, 
koltuklann tozunu al, kapiyi bacayi sil, hahlan supur... 

Buzdolabina kos. Dunden kalanlar, aksama pisecekler derken 
enine boyuna bir kesif baslar. Ya kocani ne kadar kesfettin? Mut- 
faga gidince orada kaybol. Bir de cocugu ilave ederseniz, artik 
koca devrede yok!.. Hele hele kirk ya§ini asmissa, o kadin yalniz 
evini ve cocuklarini bilir. Kocasi umurunda degil. Diki§ten yeme- 
ge kadar her seyi anlayan hanimlar, evliligin sirnni anlayamiyor... 
Elinden is gelmeyen hanimlarsa, kocasinin gonltinu almasini 
bildigi icin, kocasi da onun noksanlanna goz yumuyor. Becerikli 
hanimlar da yakiniyor, "Elinden i§ gelmeyenler sen $akrak, bizim 
talih suya du§mu$L. Boyle hay at mi olurl" Elli yasina gelmis pek 
cok dindar kimsenin kansindan aynlmaya veya ikinci bir evlilik 
yapmaya kalkistigina sahit oldum, 

"Benim kadin eviyle, gocuguyla evli karde§im, benimle evli 
degil. Ben de kendime eg bulayim" diyor adam. Cunku erkek 
yemegi, yatacak yeri bulabilir fakat es, yar bulamaz; hele dindar 
ise... Dunyanin cesitli yorelerinde ak sach eslerin kol kola yuru- 
duklerini gordum. Bizde de adam bir alemde, kadin baska alem- 
de... Evliligin esasinda yardimlasma ve nezaket vardir. 

"Bende hangi yanli$i buluyorsun? Seninle daha iyi anla$mak 
igin ne yapabilirim?" sorulan yuvayi kurtarabilir. Fakat gurur 
mani oluyor. Son olarak sunu soyleyeyim ki; kocasini memnun 
eden kadin, onu kendine baglar.] 282 



175 



232 Hekimoglu Ismail; "Kocana Yar mism?.." http://zaman.com.tr/ 
Erisim: 18 Nisan 2009, Cumartesi 



176 



Havva'nin Kizlan 

3 — Aile olamama, bu duruma hazir olmama: 

Disandan bakildiginda pek gok zaman bir aile tablosunun go- 
runtusuyle karsilasilsa da onemli olan bu tablonun gergekligidir. 
"iyi giinde, kotii giinde, hastahkta, saglikta" bir olmayi gerekti- 
ren aile kurumunun tesekkulu igin evlilik gerekir fakat her evlilik- 
le de aile olusmaz. Evlilikte "ortak olmak" saglanamadiginda 
mutlu bir aileden soz edemeyiz. Rasulullah sallallahu aleyhi ve 
selem "aile olma" konusunda erkeklere onemli sorumluluklar 
yukleyen tavsiyelerde bulunmustur: 

"Kadmlar hakkmda Allah'tan korkun! lira onlar sizin yani- 
nizda yardimcilardir. Allah Azze ve Celle'nin kitabi He onlan 
kendinize helal kildmiz ve onlan emanet olarak aldmiz. Onlan 
dovmeyiniz. Eger doverseniz, incitici §ekilde dovmeyin! Hayirh- 
lanniz, kadmlanniza hayirli olanlarmizdir. $erlileriniz de kadm- 
lanniza kar§i §erli olanlardir. Ben kadmlanma kar§i en hayirli 
olanmizim." 2Si 

"Kim kotii huylu hanimma sabrederse her gun ve gecesi igin 
§ehit sevabi alir." "Hayirlmiz, ehline hayirli olanlarmizdir." 284 

Kimin neyi ustlenecegi, gocuklann egitimlerinin nasil olacagi, 
disiplinlerinin nasil saglanacagi vb. konularda ortak bir paydada 
bulu§amama da aile kurumu igin sorun te§kil etmektedir. 

Bu payla§im saglanamadiginda aile yikihr. Sonuglan agir olan 
birbirlerinden zorunlu olarak uzak yasayan fakat iliskilerini ke- 
semeyen "pargali aile" ler meydana gelir. Bosanma aile kuru- 
munu sonlandirsa da duygusal olarak higbir zaman gergekles- 
mez. Bu durum kisinin sonraki hayatmda karsisina surekli rahat- 
siz edici, gozumu zor bir sorun olarak gikmaya devam edecektir. 
Bu nedenle "aile olamama" hastahgindan kurtulmak gerekir. 



283 1'bni Mace(1851) Tirmizi(1163) Tuhfetul Arus (350) 

284 I'bni Mace(1608) Mecmauz Zevaid (4/303) Busayri ithaf (3801) 

Tuhfetul Arus (344) Elbani Sahiha (285) 



Havva'nin Kizlari 

Gelin-Kaynana-Damat U^geni 

Ailevi sorunlann basinda gelen bu durum hakkmda birgok yo- 
rum yapihrken tarn bir <p6zum uretilememistir. Sikintinin psiki- 
yatrik sebeplerin goz ardi edilmesinden kaynaklandigi du§unul- 
mekle birlikte konuya gesitli yonlerden yakla§ilarak huzursuzlu- 
gun gikis noktasinin tespitine cpalisilmalidir. 

islam, buyuklerin kugukleri sevmesini, kuguklerin de buyukle- 
re saygi duymasini emreder. Rasulullah sallallahu aleyhi ve 
sellem "Kiiguklerimize §efkat, buyuklerimize saygi gostermeyen 
bizden degildir" buyurmustur. 285 

Ancak, mesru olan bir seye ulastiran yollann da mesru olmasi 
esastir. Bir haram islenerek, bir emir yerine getirilmez. islam'da 
bu, kurallastinlmis ve; "Bir emirle bir yasak gati$irsa, yasaktan 
kagmmak tercih edilir" denilmistir. 

Bu nedenle asagida da belirtildigi gibi sanlmanin-el opmenin 
haram, mekruh, mubah ve mustehap oldugu durumlar soz ko- 
nusudur. 

Kadinin, mahremi olmayan erkegin elini opmesi, sanlmasi 
erkegin de mahremi olmayan kadinin elini opmesi, sanlmasi 
haramdir. Kisiye makami, dunyalik sohreti, ya da parasi ve mail 
igin saygi gosterip, elini opmek mekruhtur. 

Takva ehli, alim ve salih kimselerin, ana-babanm elini opmek 
ise mustehaptir. ^unku bunda, gergekte ilme ve takvaya saygi 
vardir. 

Bunlann disinda kalanlardan kuguklerin, buyuklerin ellerini 
opmeleri de mubahtir. Yapip yapmamakta bir sakinca yoktur. 

Konumuzla ilgili olarak gelinin kayinpederinin elini, damadm 
da kayinvalidesinin elini opmesine gelince; bunlar birbirlerinin 
ebedilik mahremleridirler 286 , dolayisi ile birbirlerinin ellerine, 
kollanna, baslarma ve ayaklanna bakabilirler ve genel kural ola- 



Camiu's-sagTr V/388 (TirmizT, TabaranT ve Musned'den).) 
Mahrem: Gizli. * Dince ve jer'an miisaade olunmayan. * Birisinin 
hususi hallerine ait gizli sir. * Nikah dusmeyen, evlenilmesi haram olan 
yakin akraba. (Baba, dede, anne, nine, erkek ve kiz kardes, amca, dayi, 
hala ve teyzeler arasinda bir nesep yakinligi, bir ebedt mahremiyet 
vardir. Bunlar arasinda nikah asla caiz degildir.) 



177 



178 



Havva'nin Kizlan 

rak, bakilmasi helal olan yerin tutulmasi da helaldir. Ancak Hane- 
f? bilginleri, bazi ayet ve hadisleri digerlerinden farkh anlamislar 
ve dokunma ile dogacak sehvetin de hisimhk olusturacagina 
karar vermislerdir. Yani milyonda bir ihtimal de olsa, birbirlerinin 
elini tutan kaynana - damat, ya da kaynata - gelinden birinin bu 
sirada sehvet duymasi, derhal aralannda yeni bir hisimhk olustu- 
rur ve sanki kankoca imisler gibi hukum ahrlar. Mesela bu olayin 
gelinle kayinpederi arasinda oldugunu dusunursek, onlann kan- 
koca olduklan varsayildiginda, damat babasinin e§iyle evlene- 
meyecegi icin hanimi kendisinden derhal bosanmis olur. Damat- 
la kayinvalide icin de ayni seyler gecerlidir. 

Hatta bu durumun gecerliligi sadece uyanik ve ayik hale ait 
degildir. Mesela karanhkta hanimi sanarak, sehvet duyulacak 
yasa gelmis kizini, sehvetle tutan babaya artik kendi hanimi ha- 
ram olur. 

Ancak bu tur sonuc doguracak tutmanin, teni tenine degerek 
olmasi, ya da altinin sicakhgini iletecek kadar ince bir ortuden 
olmasi gerekir. Kahn elbisesinden tutarak, ya da vucuduna bakip 
dusunerek sehvet duymak, bu tur bir haramhk olusturmaz. 

Bu tur hisimhk haramhgi olusturan olaylar, sadece tutmaktan 
ibaret degildir. Erkegin kadinin ic fercine, kadinin da erkegin 
organina bakmasiyla sehvet duymasi da ayni sonucu dogurur. 

Yalniz, sehvet duymak, sirf kalbinden kotu bir iliski gegirmek 
demek degildir. ikisinde birden bulunmasi sart degildir. Bunun, 
sadece birinde bulunmasi bile soz konusu haramhgin dogmasina 
yeter. 

iste, cok az da olsa boyle bir ihmalden oturu, damadin kaym- 
validesinin elini, gelinin de kaynatasinin elini opmemesi daha 
iyidir, denilmistir. 

Bu anlatilanin psikolojik yonunu inceleyecek olursak Freud 
un agagidaki aciklamalari bizi aydinlatacaktir: 

[Kadinlann psiko-cinsel gereksinimlerinin aile yasaminda ve 
evlenmede doyurulmamis oldugu yerlerde, kan koca iliskisinin 
eksik bir bicimde son bulmasi ve kadinin cinsel heyecanlanni 
yasayisinin tekduzelesmesi sonucunda, surekli bir doyumsuzluk 
durumunun ortaya cikma tehlikesi vardir. 



Havva'nin Kizlari 

Yaslanmakta olan anne, gocuklannin yasamini yasama yoluy- 
la kendini onlarla bir sayma, onlann heyecanlanni kendi heyeca- 
ni yapma yoluyla kendini bu tehlikeye kar§i korur. Ana baba 
gocuklanyla geng kahr, derler. Gergekte ana babanm en degerli 
ruhsal kazanci da budur. Kisir kadin, evlilik yasammda katlandigi 
yoksunluklara karsihk avuntulann ve odunlerin en iyisinden yok- 
sun kalmaktadir. Kiziyla bu duygu katilimmi anne o kadar ileri 
gotijrebilir ki, kizimn sevdigi adama bile asik oluverir. Bu ask 
bazi durumlarda, bu tur duygusal egilimlere gevrilmis olan sid- 
detli ruhsal direng yuzunden siddetli nevroz bigimlerine yol 
agar. 

Butun olaylarda boyle bir glginca sevdaya karsi, kaynananin 
ruhunda yasayan karsit guglerin gatismasi da katihr. Cogu kez 
damada gosterilmesi yasak olan sevgi duygulannin ortbas edil- 
mesine neden olan etken, kaynananin damadina duydugu askin 
bu hasin ve sadistce icerigidir. 

Kocanin kaynanayla iliskisi de, baska kaynaklardan gelmekle 
birlikte buna benzer duygularla kansiktir. Kendisine nesne se- 
gerken hep annesinin ya da belki de kiz kardesinin imgesi ege- 
men olur; fakat "ensest" 287 yasagi yuzunden gocukluk yasami- 
nin bu iki sevgili kisiligine karsi olan bu yeglemesi yon degistirir, 
o zaman onlann imgesini yabanci nesnelerde bulmayi basanr. O 
zaman kaynanasinin, kendi annesinin ve kiz kardesinin annesinin 
yerini tutmakta oldugunu goriir ve iginde direnmekte oldugu 
eski segisine dogru bir egilim uyanmaya baslar. Oysa "ensest" 
korkusu bu ask nesnesinin "gefm/s/"nin animsanmamasmi buyu- 
rur. Annesinin imgesi biling disinda degismemis olarak kaldigi 
halde, biling disinda oteden beri degismeden suren bir kaynana 
imgesinin bulunmamasi bu inkar etmeyi kolaylastirmaktadir. Bu 
dirence katilan ve kaynanaya karsi gosterilen rahatsizhk ve kis- 
kanghk karsihgi bir duygu, gergekte kaynananin da damatta bir 
"ensest" hevesi uyandirdigindan bizi suphelendiriyor. Nitekim 
egilimlerini daha kizina yansitmadan gelecekteki kaynanasma 
asik olan kimseler vardir. ilkeller arasinda kaynanayla damat 



179 



287 



Ensest: yakm akraba ile cinsel ilijki 



180 



Havva'nin Kizlan 

arasindaki kagmayi gerektiren faktorun, bu "ensest" faktoru 
oldugunu kabul etmemek igin bir neden goremiyorum. 

Oyleyse, insanlann bu kadar dikkatle uyduklan bu kagma 
adetlerinin agklamalan arasinda ilk olarak Fison tarafindan ileri 
surulen bakis agisini yeglememiz gerekir; gunku Fison butun bu 
kurallarda, olasi bir "ensest" girisimine karsi bir korunma cparesi 
olmaktan baska bir sey goremiyor. Ayni sey, gerek kan, gerekse 
evlenme yoluyla akraba olanlar arasinda gegerli olan kagmalar 
igin de dogrudur. Yalnizca bir fark vardir ki, o da birincisinde 
"ensest" dogrudan dogruyadir, boylelikle de kagmadaki amag 
bilinglidir; kaynanayla damat iliskisine iliskin kagmadaysa 
"ensest" bilingli olmayan ara evrelerin getirdigi dussel bir heves- 
ten baska bir sey degildir. Buraya kadar psikanaliz yonteminin 
uygulanmasiyla toplumsal psikolojinin yeni bir 151k altinda goru- 
lebilecegini kanitlamamiza pek fazla firsat dusmedi; gunku insan- 
lann "ensest" iliski yapmaktan korktuklan goktan beri bilinen bir 
seydir ve daha fazla yoruma gereksinimi yoktur. "Ensest" korku- 
sunun daha iyi anlasilabilmesi igin bizim ekleyebilecegimiz sey, 
onun esas itibanyla bir gocukluk niteligi oldugunu ve nevrozlula- 
nn ruhsal yasamina kesin olarak benzedigini gostermektir. Psi- 
kanaliz bize gocugun ilk nesne segisinin "ensest" egilimini gos- 
terdigini, bu egilimin anne ve kiz kardes gibi yasak olan nesnele- 
re gevrildigini ogretmistir. Yine psikanaliz, bize ergin bireylerin 
kendilerini bu turden egilimlerden nasil kurtardiklanni da gos- 
termektedir. Bununla birlikte gocukluga ozgu psiko-cinsel egilim- 
lerden kurtulamamistir ya da bu egilimlere donmektedir (ki bu- 
na gerileme ya da "regression" diyoruz). Bu yolla libidonun 288 
"ensest" istegine saplanmasi onun bilingli olmayan ruhsal yasa- 
mmda ayni rolu oynamayi surdurmekte ya da yeniden oynamaya 
baslamaktadir. "Ensest" isteklerinin anne ya da babaya karsi 
kiskirttigi bu duygular nevrozun merkez dugumudur diyecek 
kadar ileri gidiyoruz. "Ensest"in nevrozlarda oynadigi rol hakkin- 
daki bu dusunce elbette ergin ve normal kimselerin genel gu- 



Libido: (i.) §ehvet; (psik.) cinsiyet iggiidusu veya ya§ama iradesi gibi 
esas iggudu, libido. 



Havva'nin Kizlari 

vensizligiyle karsilasacaktir. Bu "ensest" konusunun ne dereceye 
kadar sairlerin ilgi merkezini olusturdugunu ve sayisiz tur ve 
bicim degistirme altinda nasil siir gereci oldugunu gosteren Otto 
Rank'in arastirmalan da ayni bicimde karsi cikislarla karsilana- 
caktir. Bu direncin, her seyden once, bugunun tumuyle basti- 
nlmis eski "ensest" isteklerine karsi insanlann duydugu derin 
nefretin urunu olduguna inanmak zorundayiz. 

Buna dayanarak, sonralan bilincli olmamaya mahkum olan 
"ensest" isteklerinin tehlikesini sezen ilkellerin 289 bu isteklere 
karsi en siddetli savunma yollanyla kendilerini koruduklanni 
gostermek onemlidir.] 290 



Dinin bu konuda on tedbirler alarak sinirlandirma ve tedbir getirme- 
si demektir. 

FREUD; Sigmund, Niyazi Berkes,Totem Ve Tabu, Bolum 1, ilkellerin 
"Ensest" Korkusu, istanbul, Arahk 1998 



181 



182 



4 — Irian? farkliliklan: 

Farkh dini inanclarda olan evlilikler cok az veya kisa sureli ol- 
dugu icin fazla bir onem arz etmemektedir. £unku sosyal hayatta 
bu tur evliliklere baskici bir tutum sergilendigi icin az gercekles- 
mektedir. Bizim burada anlatmak istedigimiz "Inang farkliligi" 
kadin ve erkek arasindaki ayni dini yasayistaki sinirlan hedef 
almaktir. Yoksa ehl-i kitap ve veya mezhebi degisik biri olan evli- 
lik iliskisi degildir. Mesela asagida gelecek hadisi serifler muva- 
cehesinde kan veya koca kabul edip etmemekte ki duyarhhgi 
gecim durumunda bircoksorunlann olusmasini saglayabilir. 

AN Bin Ziyad'dan; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bu- 
yurdu ki; "§u dort §eyde hanimimn sozunu dinleyeni Allah Teala 
yuzustu cehenneme atsm; ince elbise giymeleri, hamamlara 
gitmeleri, gorulebilecekleri yerler ve dugunlere gitmeleri." 291 

Ebu Hureyre radiyallahu anhden; Rasulullah sallallahu aleyhi 
ve sellem buyurdu ki; "Giyindikleri halde giplak olan, nazik ko- 
nu§an kadmlar, meyleden ve meylettiren kadmlar cennete gi- 
remeyecek, be§ yiiz yillik mesafeden hissedilen cennet kokusu- 
nu dahi bulamayacaklardir." 292 

Aise radiyallahu anha dedi ki; "Kadmlarm $erlisi erkekler igin 
suslenen, erkeklerin §erlisi de kadmlar igin suslenen, bbylece 
insanlan fitneye dugurenlerdir." 293 

Bu hadisi serifleri algilamada kadin ve erkek kendince koydu- 
gu sinin belirlerken uyusma olmazsa gegimsizlik faktoru tetik- 
lenmis olur. iste sorun burada gikmaktadir. Kim bu sinin belirle- 
yecek kadin mi, erkek ya da baska bir fert mi? 

Burada inang devreye gireceginden inangta kufuvvetin 294 



291 Ebu Davud (4011) ibni Mace (3748) 

292 Buhari (fiten 6) Muslim (libas 125, cennet 52) Ahmed (2/356,440) 
Tirmizi (fiten 30) Deylemi (3783) Muvatta (2/913) Beyhaki Suab (7801) 

293 Darimi (2/116) ibni Mace (1446-49) 

Kiifiiv (Kiifv): §erik. Nazir, akran, denk, es, benzer, misil. Hemta. 



Havva'nin Kizlari 

aranmasi gerekir. inane konusunda duyarhhk ve algilama farkh- 
hklannin mevcut oldugu kisilerin birlikteliklerinin omurleri kisa 
ve sonuclan agirdir. Bu nedenle denk olmayanlann evlilik yap- 
mamalan gerekir. Denklik konusu; maddiyat, egitim, soy, guzel- 
lik vb. sekillerde derinlestikce arada farkhliklann bulunmasi si- 
kintiyi daha da arttiracaktir. 

Haram ve helalin sinirlan belli olmakla birlikte supheli seyler- 
den de kacinmak gerekmektedir. Detaya inildikce inanclardaki 
farkhhklar aciga cikmaya baslar. inane farkhhklari sorunlara ne- 
den olurken, yine inane noktasinda birlik saglandiginda sorunun 
varhgi soz konusu degildir. 

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin bize tavsiyesi de sup- 
heli seylerden kacinmaktir. Buyurdu ki; 

"$urasi muhakkak ki, haramlar apagik bellidir, helaller de 
apagik bellidir. Bu ikisi arasmda (haram veya helal oldugu) 
$upheli olanlar vardir. insanlardan gogu bunlari bilmez. Bu 
durumda, kim $upheli §eylerdert kagimrsa, dinini de, irzim da 
tebrie etmi§ olur. Kim de §upheli §eylere dii§erse harama dii§- 
mii§ olur, tipki korulugun etrafmda surusunu otlatan goban 
gibi ki, her an koruluga du$ebilecek durumdadir. Haberiniz 
olsun, her melikin bir korulugu vardir, Allah 'in korulugu da 
haramlandir. Haberiniz olsun, cesette bir et pargasi var ki, eger 
o saglikh olursa cesedin tamami saglikh olur, eger o bozulursa, 
cesedin tamami bozulur. Haberiniz olsun bu et pargasi kalptir." 
295 "Helal, Allah Teala hazretlerinin kitabmda helal kildigi sey- 
dir. Haram da Allah Teala hazretlerinin kitabmda haram kildigi 
seydir. Hakkinda sukut ettigi sey ise affedilmistir. Onun hak- 
kinda sual kulfetine girmeyiniz. " 296 

Allah Teala konu hakkinda en gtizelini su sekilde buyurdu. 

"Allah'm Resulu size her ne getirdi ise onu aim, her neden de 
yasakladi ise onu terk edin" 297 



295 [BuharT, iman 39, Biiyu 2; Muslim, Musakat 107, (1599); Ebu Davud, 
Buyu 3, (3329, 3330); TirmizT, Biiyu 1, (1205); NesaT, Biiyu 2, (7, 241).] 

296 [TirmizT, Libas 6, (1726); ibnu Mace, Et'ime 60, (3367).] 
Hasr, 7 



183 



184 



Ni^in kadin korunmak isteniyor? 

Kadinin korunmasini isteyen Allah Teala dm. Ancak kadinin 
ozgurluk adina kavu§mak istegi seylere "ddnu$um dengesi" de- 
nilen egride cemberi helozonik 298 §ekilde bir turlu kavusamadigi 
ve neticede magdur oldugu gorulmektedir. Ancak erkek ile kuru- 
lan aile hayatinda kadinin ebedilestigi ve ebedilestirdigi gorul- 
mektedir. Cunku aile olmak kadmi korudugu gibi hayati boyunca 
kavusacagi en guzel duygu olan annelik vasfi yani yaraticihk sifati 
gibi ilahi bir duyguyu ancak boylelikle yasar. 

Kadinin ozgurlesmesi ile koruma kalkani gibi gorulen erkek 
hakimiyeti kinlmak istenildiginde genellikle erkegin fitratinda 
bulunan iktidar hirsi dumura ugrar. Acizlik psikolojisinin netice- 
sinde; hakaret, §iddet, tecavuz vs. gibi kadmi alt edebilecegini 
dusundugu uygulama yollanna gider. 

Son donemlerde artarak cogalan bosanmalann altinda yatan 
sebeplerden biri olarak ozgurlesme hareketleri gorulmektedir. 
Ozgurlesmenin ise cok kiside; nefsani olarak turlu zevklerin ta- 
dildigi ve dini, beseri kaygilardan yoksun bir anlayis olarak teza- 
hur ettigi gorulmektedir. 

Kurallan olmayan insan gurubuna topluluk diyemeyecegimiz 
gibi ortak paydalan olmayan kisilerinde aile olmalan dusunule- 
mez. Konu incelenirken erkegin lehine oldugumuz zannedilebi- 
lir. Ancak Allah Teala'nin erkege verdigi bir derece ustunluk, 
kadina meylederek ona sahip olmak istemesindendir 

"Erkeklerin kadmlar uzerindeki haklan gibi, kadmlarm da 
erkekler uzerinde belli haklan vardir. Ancak erkekler, kadmlara 
gore bir derece ustunliige sahiptirler." 2 " 

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin kadina tanidigi ozgur- 



Helezon: sarmal hareket, spiral yay, helozoni yay, bobin, enflasyon 
sarmah 
299 Ali imran,195 



Havva'nin Kizlari 

luk sinirlannin mihenk taslanndan biri olarak su misali verebiliriz: 
"Kadm evinden cikacagi zaman suriinmus oldugu kokudan 
dolayi, cunuplukten guslettigi gibi yikansm da dyle ciksm." 300 

"Bir kadm evinden koku surunmus olarak gikti. Omer 
radiyallahu anh kokusunu hissetti ve ona dedi ki; 

"Koku surunupte mi cikiyorsun? $uphesiz erkeklerin kalpleri, 
kadmlarm burunlarmin oldugu yerdedir. Koku surunmeden giki- 
niz." 301 

"Ebu Hureyre'nin yanina ugradim. Bize dogru gelmekte olan 
bir kadindan guzel koku geldi. Ebu Hureyre radiyallahu anh dedi 
ki; "Ey Allah'm kadm kulu! Nereye gidiyorsun?" dedi ki; "Mesci- 
de" Ebu Hureyre dedi ki; 

"Ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin soyle buyurdu- 
gunu i§ittim; "Allah Teala, koku surunupte mescide giden kadmm 
namazmi, cunuplukten yikandigi gibi yikanana dek kabul etmez." 

302 

ibn-i Mesud radiyallahu anh dedi ki, "Kadm tamamen avret- 
tir. Onun Allah Teala'ya en yakm oldugu yer evinin ortasidir. 
Disan ciktigi zaman seytan onun pesine takilir." 303 

Misal olarak segtigimiz koku hadisesiyle etken ve edilgen ko- 
numlardaki kadm ve erkegin uyanci olmaktan kaginmalan gerek- 
tigi anlatilmaktadir. Kim nefsi uyanci bir hareket igerisindeyse 
bunun neticesindeki gunahta o ki§iye aittir. Ashnda burada kadm 
mahrum edilmiyor sadece erkegin korunmasi igin sinirlama geti- 
riliyor. Ancak erkegin kadm karjisindaki zayifhgi goz ardi edilerek 
kadmlarm sinirlandinldigi zannedilmektedir. 

Erkege yardim etmesinin istenmesi kadina verilen yuksek de- 
gerin bir gostergesidir. 



300 Muslim (1/328) Nesai (8/154) Tergib (3/85) 

301 Muvatta (1/329) 

302 Ebu Davud(4174) ibni Mace (3233) ibnul Cevzi Ahkamun Nisa (s.39) 
Nesai (8/153) 

303 Merfu olarak; Tirmizi(1173) ibni Huzeyme (3/93) ibni Hibban 
(12/412) ibni Ebi Seybe (2/157)Taberani (ll/3)Taberani Evsat (10/108) 



185 



Ortunme 

[Ortunme, dunya capmda yayginhga sahip ve sadece insana 
ozgu bir uygulamadir. Ortunme duygusu, sosyal bir varhk olan 
insan icin fitndir. Varhklar arasinda giplak olarak dunyaya gelip 
sonra ortunen tek canh insandir. f^unku giplakliktan kurtulma 
hissi sadece insana ozgudur. Kadinlann baslanni ortme uygula- 
masinin ilk defa ne zaman basladigi tam olarak bilinmese de, 
arkeolojik kazilar ve bilimsel veriler bu uygulamanin insanhk 
tarihi kadar eski bir gelenek olduguna isaret etmektedir. 

Kadinlann basortusu, ozellikle gunumuzde en cok tartisilan 
I 85 konulardan birisidir. Bu tartismalann cozume kavusturulabilme- 

sinde suphesiz her dinin kendi kutsal kitap ve gelenegi onemli 
bir rol oynamaktadir.] 304 

Ancak ne var ki ortunme sadece islam dininin icinde varmis 
gibi gosterilerek kadinlanmizin manevT hallerini etkilemek iste- 
yen art niyetli kisiler ve gruplar bulunmaktadir. 

[insanin ortunmesi ile ilgili olarak kutsal kitaplarda verilen ilk 
bilgi, Hz. Adem aleyhisselam ve Havva'nin ortunmesidir. Tevrat'a 
gore Allah Teala, once Hz. Adem aleyhisselami yaratmis, sonra 
onun yalniz kalmamasi icin Hz. Havva'yi yaratmistir. Tevrat'ta 
gecen 

"Adem de kansi da giplaktilar, heniiz utang nedir bilmiyor- 
lardi" 305 ifadeleri, onlann ciplak olduklanni ancak bunun bilin- 
cinde olmadiklanni, yani henuz giyinme ihtiyaci duygusuna sahip 
bulunmadiklanni gostermektedir. Onlardaki bu iffet eksikligi, 
henuz "iyilik ve kotuluk agaandan" tatmadiklanni ifade etmek- 



304 (YILMAZ, Eylul- 2007), s. 4 

305 Yar v 2/25. 



Havva'nin Kizlari 

tedir. Bundan sonra yasak agacin meyvesinden yeme olayi ger- 
ceklesir. Tevrat'a gore Hz. Havva, yilanin aldatmasi sonucu Allah 
Teala'nin yemelerini yasakladigi agacin meyvesinden yer ve ko- 
casina da yedirir. Olaym devami Tevrat'ta su ifadelerle anlatil- 
maktadir: 

"ikisinin de gozleri agildi. £iplak olduklarmi anladilar. Bu 
yuzden incir yapraklan dikip kendilerine onluk yaptilar. Derken, 
gunun serinliginde bahgede yuruyen Rab Tann'nm sesini duy- 
dular. O'ndan kagip agaglann arasma gizlendiler. Rab Tann 
Adem'e: 

'Neredesin?' diye seslendi. Ad em: 

'Bahgede sesini duyunca korktum; gunku giplaktim, bu yiiz- 
den gizlendim' dedi. Rab Tann: 

X'plok oldugunu sana kirn soyledi? Sana meyvesini yeme 
dedigim agagtan mi yedin?" diye sordu. Adem: 

'Yanima koydugun kadm, agacin meyvesini bana verdi, ben 
de yedim" 306 diye cevap verdi. Bu ifadelerden sonra, Rab Allah 
Teala'nin yilani, Hz. Havva'yi ve Hz. Adem aleyhisselami cezalan- 
dirmasi anlatilmaktadir. Daha sonra ise, "Rab Tann, Adem ve 
kansi igin deriden giysiler yapti ve onlara giydirdi" 307 ifadesi 
yer almaktadir. 

Bu ifade, insanocjlunun ilk qiysisinin bizzat Allah Teala tara- 
fmdan hazirlandicjini bildirmektedir. Buna gore, cennette iken 
ciplak olan insanoglu, yeryuzune gonderilmeden Allah Teala 
tarafmdan giydirilmistir. Bu durum da giyinmenin/ortunmenin 
insanin sosyal yonu ile ilgisine dikkat cekmektedir. Ayni olay 
benzer sekilde Kur'an-i Kerim'de de anlatilmaktadir. Allah Teala, 
Hz. Adem'i ve esini cennete yerlestirir. Oradaki nimetlerden 
diledikleri gibi istifade etmelerini soyleyerek bir agaca dikkat 
cekip "su agaca yaklasmayin" der. §eytan ise vesvese vererek 
onlan aldatir. Olaym devami Kur'an-i Kerim'de su sekilde anla- 
tilmaktadir: 

"Boylece onlan hile ile aldatti. Agacin meyvesini tattiklan 



306 Yar., 3/7-12. 

307 Yar., 3/21 



187 



188 



Havva'nin Kizlan 

anda, ayip yerleri kendilerine gorundu ve cennet yapraklanyla 
uzerlerini ortmeye basladilar. Rableri onlara: 

'Ben size bu agaci yasaklamadim mi ve seytan size apagik 
bir dusmandir demedim mi?' diye nida etti. (Hz. Adem ve esi) 
dediler ki: 

'Ey Rabbimiz, biz kendimize zulmettik. Eger bizi bagislamaz 
ve bize acimazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz" 308 

Baska bir ayette ise bu olay su sekilde anlatilmaktadir: "Ni- 
hayet Hz. Adem ve esi yasak agacm meyvelerinden yediler. 
Bunun uzerine ayip yerleri acilip kendilerine gorunuverdi ve 
uzerlerini cennet yapragiyla ortup yamamaya basladilar. (Bu 
suretle) Hz. Adem Rabbine asi olup yolunu sasirdi". 309 Kur'an-i 
Kerim'de insanoglunun ortunmesi ile ilgili aynca §u ifade de yer 
almaktadir: "Ey Ademogullan! Biz sizin icin ayip yerleri nizi orte- 
cek giysi, suslenecek elbise yarattik .J 10 ". ] 311 Bu §ekilde ade- 
moglunda ortunme ba§lami§tir. 

[Nuh Peygamber kizlarina, gelinlere ve ya§h kadinlara vucut- 
lanni uzun ve geni§ elbiselerle ortmelerini buyurdu. Fakat yuzle- 
rini agik birakti. "Turkmenlerin yuzunde Yuce Tanri'nm nuru 
tecelli eder. Onun icin onlarm yuzune Yuce Tanri'nm nur mesa- 
lesi olan gunesin sulesi dusmeli, buna engel olunmamahdir. 
Qocugunuzun yuzune vurmaym." diye vasiyet ederdi.] 312 

[Kadinlann ba§lanni ortme uygulamasinin ?ok eskilere daya- 
nan birtarihi vardir. Mezopotamya uygarhklanndan olan Sumerli 
kadinlann M. 6. uguncu asnn ortalannda bajlanni orttukleri 
bilinmektedir. Bunun yaninda eski uygarhklann gogunda bajortu 
uygulamasma rastlanmaktadir. Fakat kadinlann ba§lanni ortme- 
lerine dair en eski yazih beige, Orta Asur yasasinda yer alan 40. 
maddedir. Bu maddede ilk defa hangi kadinlann basortu takabi- 



308 A' raf, 22-23 
309 Taha,121 

310 A' raf, 26 

311 (YILMAZ, Eylul- 2007), s. 6-8 

312 Saparmurat TURKMENBA§I, Ruhname, Askabad 2001, s. 10-13. ( 
Yard. Dog. Enver UYSAL, Ruhname Ve Ahlak? Boyutu, Uludag 0. ilahiyat 
Fakultesi ilahiyat Fak. Dergi Cilt: 12, Sayi:2, 2003 s. 115-131) 



Havva'nin Kizlari 

lecekleri, hangi kadinlann ise takamayacaklan belirtilmistir. Da- 
hasi bu maddede, basortuyu takmamasi gerekenlere basortuyu 
taktiklan takdirde uygulanacak cezalar da belirtilmistir. 

Yahudi dininin temel kutsal kitabi olan Eski Ahit'te ise, kadin- 
lann baslanni kapatmasi veya nasil kapatacaklan konusunda agik 
bir emir bulunmamaktadir. Bununla beraber, Eski Ahit done- 
minde Yahudi kadinlannin bas ve yuzlerini bir ortuyle gizledikle- 
rine isaret eden metinler yer almaktadir. Bu metinlerdeki ifade- 
lerden hareketle bas/yuz ortme uygulamasinin o donemde ve 
daha oncesinde uygulanan bir adet ve gelenek oldugunu soyle- 
yebiliriz. Yahudilerin diaspora (surgun) hayati yasadiklanni da 
dusunecek olursak, Yahudi kadinlannin bulundugu cografyadaki 
komsu ulkelerin kadinlannin kiyafetlerine benzer kiyafetler kul- 
landiklanni soyleyebiliriz. Cunku Eski Ahit'in ortaya giktigi db- 
nemdeki Yahudi kadin kiyafeti, daha onceki gelenekleri ve kom- 
su ktilturlerdeki kadin kiyafetlerini yansitmaktadir. 

Yahudilikte kadinlann baslanni ortmelerini emreden hukum- 
ler Eski Ahit'in yorumu ve tamamlayicisi olan Talmud'da yer 
almaktadir. Eski Ahit'te bas/yuz ortusune isaret eden metinler 
Talmud'da yorumlanmis ve hem bekar kizlann hem de evli ka- 
dinlann baslanni ortmeleri bir kural ve onlann takip etmesi ge- 
reken dint bir yukumluluk duzeni olarak yasallastinlmistir. Fakat 
burada da iki farkh yaklasim ortaya gikmistir. Misna, kadinlann 
bas ortme uygulamasini gelenegin bir urunu addederken 
Gemera, bas ortmeyle ilgili olarak Tevrat'a ait kaynak verir ve 
Misna'ya karsihk olarak, kadinlann baslanni ortme uygulamasi- 
nin Tevrat'tan kaynaklanan bir hukuk oldugunu iddia eder. 
Gemera bu iddiasmi Tevrat'in Sayilar bolumundeki zina zanhsi 
kadinin (sotah) basinin agilmasi olayina dayandinr. Bunun ya- 
ninda Yahudi dunyasmda hem kadinlann hem de erkeklerin bas- 
lanni ortmelerinin temelinde, Hz. Musa aleyhisselamm Allah 
Teala'nin yuzune bakmaktan cekindigi icin yuzunu bir ortuyle 
gizlemesi dusuncesi yatmaktadir. Ayni zamanda Talmud alimle- 
rinden bazilan ve Aggadaik gelenek, kadinlann baslanni ortmele- 
rinin sebebi olarak Hz. Havva'nin islemis oldugu gunahi zikret- 
mislerdir. Halakhah'ta bir kizin ergenlik gagindan sonra basini 



189 



190 



Havva'nin Kizlan 

ortmesi gerektigi belirtilmistir. 

Kadinlann ba§lanni ortmeleri o kadar kati bir hale gelmistir 
ki, basi ortmenin ihlali hem Eski Ahit'te hem de Talmud'da cezaT 
mueyyideye tabi tutulmustur. Eski Ahit'te ceza olarak kadinlann 
mahrem yerlerinin agilacagi belirtilirken bunlar arasinda kadinin 
basinin da agilacagi zikredilmistir. Talmud'da ise, bir kadinin 
basini agmasi sebebiyle kocasinin hanimini mehrini geri ode- 
meksizin bosayabilecegi belirtilmistir. Daha sonralan ise Ortaga- 
gin RabbanT kaynaklan, buna ilaveten kadinlann baslanni ortme- 
lerini Yahudi dininin uygulamasinin bir pargasi olarak gormusler 
ve bu uygulamayi pekistirmislerdir. 

Modern donemde ise bu uygulama, gelenek igindeki degerini 
hizh bir bigimde kaybettigi igin uygulamaya karsi gikilmis ve terk 
edilmeye yuz tutmustur. Basortusu yerine peruk kullanilmaya 
baslanmis ve basortusu itibanni kaybetmistir. Rabbilerin bazilan 
basortusu yerine peruk kullanilabilecegini savunurken, bazilan 
da perugun basortusu yerine gegemeyecegini iddia etmislerdir. 

Hiristiyanhkta kadinlann baslanni ortmeleri konusunda Yeni 
Ahit'in ozellikle dort incil bolumunde bir emir bulunmazken, 
mektuplar bolumunde kadinlann baslanni ortmeleri emredil- 
mektedir. Pavlus, I. Korintoslulara yazmis oldugu mektupta ka- 
dinlann baslanni ortmelerini, erkeklerin de baslanni agik bulun- 
durmalanni emreder. Hiristiyanhkta kadinlann baslanni ortmele- 
ri bir taraftan boyun egmenin isareti olarak gorulurken, diger 
taraftan meleklerden dolayi kadinlann baslanni ortmeleri emre- 
dilmistir. Tann'nin yansimasi oldugu igin erkegin basini ortme- 
mesi emredilirken, erkegin yansimasi oldugu belirtilerek kadinin 
da basini ortmesi gerektigi bildirilir. Kadin; erkegi, Hz. isa 
aleyhisselami ve Allah Teala'yi kucuk dusurmemek icin basini 
temsili olarak orter. Kadinin basini ortmesiyle de Allah Teala'nin 
egemenlik sistemi ortaya konmus olur. 

Hiristiyan dunyasmda rahibelerin baslanni ortmesi de, onla- 
nn Hz. isa aleyhisselam ile nisanlanmasi ve dunyadan feragat 
etmesi olarak yorumlanmistir. 6te yandan, kadinin uzun sagmin 
basortu yerine gegip gegmedigi konusunda farkh yaklasimlar 
bulunmaktadir. Agirhkh gorus ise, uzun sagin basortu yerine 



Havva'nin Kizlari 

gecmedigi yonundedir. Aynca, Pavlus'un Korintoslulara yazmis 
oldugu bu mektupta tartisilan diger bir konu da, kadinin basini 
tras ettirmesidir. Burada Pavlus, kadinlann baslarini tras ettir- 
melerini Hz. isa aleyhisselami bas olarak kabul etmediklerinin bir 
isareti olarak gorur ve tra§ olmalanni uygun gormez. Aynca, 
Hiristiyanlann sonradan kutsal kitaplanna dahil ettikleri 
Deuterakanonik kitaplarda, kadinlann baslarini orttuklerine isa- 
ret eden metinler yer almaktadir. Fakat bu metinlerde yer alan 
ifadeler emir degildir, sadece uygulamadir. 

Hiristiyanhgin ilk donemlerindeki kilise babalannin kadinlann 
bas ortme uygulamasi konusundaki yaklasimlan ise; onlann ba§- 
lanni ortmeleri konusunda olmujtur. Kilise babalan, bekar ve 
evli kadinlann baslanni ortmelerini talep ederken Pavlus'un 
Korintoslulara yazmis oldugu mektubu delil gostermislerdir. 
Aynca, yabanci erkeklerin bulundugu bir ortamda kadinlann 
yuzlerini de ortmelerini talep etmislerdir. Tarihi arastirmalar 
kilisenin ilk donemlerinde kadinlann baslannin ortulu, bunun 
yaninda erkeklerin baslannin ise acik oldugunu dogrulamakta- 
dir.] 313 

Sonuc olarak ilahT olan ve olmayan dinler acisindan basortusu 
kadin ve erkek icin kacmilmaz bir giyim bicimidir. 

Hz. Nuh aleyhisselam buyurdu ki; 

["Genglere nam us, kizlara hay a, yash kadm ve erkeklere 
akil, feraset ve vakar, gelinlere ise asalet."] 3w 



313 (YILMAZ, Eylul- 2007), s. 140 

314 Saparmurat TURKMENBA§I, Ruhname, Askabad 2001,s.l0-13.( Yard. 
Doc. Enver UYSAL, Ruhname Ve Ahlak? Boyutu, Uludag 0. Mahiyat Fa- 
kultesi Mahiyat Fak. Dergi Cilt: 12, Sayi:2, 2003 s. 115-131) 



191 



192 



Havva'nin Kizlan 

Ortunme kimin icin? 

Ortunme kadin ya da erkegin karsisindaki kimsenin sehvani 
yonden uyanlmasinin engellenmesi ve korunmak icindir. Or- 
tunmesi, kadina bir ustunluk saglarken ashnda kadinin kendisin- 
den <pok erkegin durumunu etkilemektedir. Kapah bir odada 
saginin agik olmasinin ancak kendini aynada gordugunde bir 
deger ifade edecegi gibi "lunapark aynasi" misali deger kaybina 
neden olabilecek kimseler karsisinda korunma kalkani olarak 
emniyeti igin Allah Teala kadinin ortunmesini istemistir. 

Kadinin ortunmesine kar§ihk erkegin de kadina bakmamasi 
emredilmis olup bu durum birbirine nispet edildiginde erkegin 
daha gug bir sinavla kar§i karsiya oldugu anlajilmaktadir. 

"Miimin erkeklere soyle: Gozlerini bakilmasi yasak olandan 
gevirsinler, mahrem yerlerini, korusunlar. Bu, onlarm armmasi- 
m daha iyi saglar. Allah yaptiklarmdan $Uphesiz haberdardir." 

Miimin kadmlara da soyle: Gozlerini bakilmasi yasak olan- 
dan gevirsinler, iffetlerini korusunlar. Suslerini, kendiliginden 
gorunen kismi mustesna, agmasmlar. Basortulerini yakalarmm 
uzerine salsmlar. Suslerini kocalan veya babalan ve kaympe- 
derleri veya ogullan veya kocalarmm ogullan veya kardesleri 
veya erkek kardeslerinin ogullan veya kiz kardeslerinin ogullan 
veya musluman kadmlan veya cariyeleri veya erkekligi kal- 
mamis hizmetgiler, ya da kadinlarm mahrem yerlerini heniiz 
anlamayan gocuklardan baskasma gostermesinler. Gizledikleri 
suslerin bilinmesi igin ayaklarmi yere vurmasmlar. Ey inanan- 
lar! Saadete ermeniz igin hepiniz tevbe ederek Allah 'in hukmu- 
ne doniin." 315 

Kadin baki§tan daha az etkilenecegi igin "bakmama" emri ilk 
olarak erkekten istenmi§tir. ikinci ayette ise kadinin ortunme 
konusunda dikkatli olmasi ile erkege kar§i muhafazada olacagi 
ifade edilmektedir. 

Ortunme konusunda son zamanlarda kadinin yalniz saginm 
ortulmesi anlasilmakla birlikte ashnda kadmdan istenen hem 
bedenen hem de ruhen kendini korumasidir. 



315 Nur, 30-31 



Havva'nin Kizlari 

Yani ortunme, yalniz vucudun degil ruhun da ortulmesiyle 
gerceklesir. 

"Gozlerini bakilmasi yasak olandan gevirs'mler, iffetlerini ko- 
rusunlar. Suslerini, kendiliginden gorunen kismi mustesna, 
agmasmlar." 316 

insanin ortunmesi hususunda kadinda israr edilmesi kadin 
karsisinda erkegin aciz olusundan kaynaklanmaktadir. Aciz kalan 
erkekte kadinin safiyetini bozup kadina zarar vermekten kendini 
kurtaramamistir. Bu nedenle erkegin bir saldinsi olabilmektedir. 
Cinsel saldin, fiziksel, psikolojik ve sosyal etkileri nedeniyle en 
agir travmalardan biridir. Son yillarda yapilan onemli sayida 
arastirmalar cinsel travmanin yayginhgini ortaya koymakta ve 
cinsel saldinyi toplumun ve bireyin onemli bir ruh saghgi sorunu 
haline getirmektedir. 

[Mesela cevizin icini kabugu orter. Cevizin ici ya curuk veya 
saglam olur. Eger curuk olursa kabukta ayip ortuculuk manasi 
olur ve eger saglam olursa, baskalannin tecavuzunden korun- 
masi icin yine o kabuk ortucu olur. Yani gizlilik mertebesinde 
olan ve nazarlardan gorunmeyen o saglam ici ortmus olur.] 317 

Genel populasyon 318 gahsmalan cinsel saldinlann ciddi boyut- 
larda olduguna isaret ederken saptanan bu olgular buzdaginin 
sadece gorunen kismidir. Halen cinsel saldin adli makamlara en 
az yansiyan gizli kalmis bir siddet sucudur. Son yillarda travma 
sonrasi olusan ruhsal bozukluklar da en cok ilgi duyulan konu- 
lardan biri olmustur. 

Onun icin erkegin bilincaltmdaki saldin etkenini kadinin aciga 
cikartmamasi gerekir. Bu nedenle cok zaman huzur bozulmus- 
tur. Huzurun olmadigi ortamda iyilik ve kotuluk vasfi kaybolur. 
iyiligin ve kotulugun degersizlestigi toplum ilahi gazabi celp eder. 



316 Nur,31 

317 (KONUK, et al., 2006), c.l, s. 348 

Population: (i.) nufus, §enlik; ahali, sekene; iskan. exchange of 
populations ahali mubadelesi. 



193 



194 



Ortunmedeki sinir 

Yukanda anlatilanlar ile kadinin ortunmesi konusundaki sinir 
nasil belirlenecektir. Bu sinirlan ele alacak olursak; 

—Allah Teala'nm koydugu sinir 

—Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin koydugu sinir 

—Dinde Him sahiplerinin koydugu sinir 

—Kadmlarm ve erkeklerin cinsleri agismdan koydugu sinir 

—Toplumun ve orfun koydugu sinir 

—Devletin koydugu sinir 

Bu saydiklanmiza baska ilaveler de olabilir. 

Erkek ve kadin kutsTligin bireyleridir. Allah Teala kadma cazi- 
be vermis ve kapatmasini da yaninda emretmistir. Ortudeki sini- 
nysa tek parca 319 elbise ile emretmistir. Tek parca vahdetin (bir- 
ligin) temsili oldugundan ruhani yukselisin emaresidir. Ortu as- 
hnda bir olan Allah Teala'nm kadinda gorulen zuhuratinin 
ifnasini saglayan onemli bir ejyadir. 

Hazreti Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem "her nebi vefat 
ettigi mekanda defnedilmi§tir" buyurdugu igin kendisi de 
Hakk'a yurudugunde kabir olarak Hazreti Aise radiyallahu 
anhanin hucresinde yattigi dosegin serili oldugu yerde sirlanmis- 
tir. Hazreti Ebu Bekir radiyallahu anh Hakk'a yurudugunde Haz- 
reti Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin yaninda sirlanmistir. 
Hazreti Aise radiyallahu anha buyurdu ki; 

"Hazreti Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ve babamm 



"Miimin kadmlara soyle ba§6rtulerini yakalarmin Qzerine sarkitsin- 
lar." (Nur, 31) 

Ebussuud Efendi'nin tefsirinde "Cilbab" dan maksat 50k geni§ ve 
uzun bir ortiidur. Kadin bununla bajini orttugii gibi yuziinu ve gogsunii 
de orterek ayaklarma kadar salar. 

Celaleyn tefsirinde cilbab ise, kadmm butiin vucudunu kapatan 6r- 
tudiir. ibni Abbas radiyallahu anh, "Hur olduklannin bilinmesi ve iffetle- 
rinin korunmasi igin mii'min kadmlara bir gozleri harig, ba§ ve yuzlerini 
tamamiyla ortmeleri emredilmi$tir." 



Havva'nin Kizlari 

sirlandiklan 320 evime girerdim. Efendim ve babam der, dis 
elbisemi gikanrdim." 

Hazreti Omer radiyallahu anh Hakk'a yuruyup babasinin ya- 
nina sirlaninca Aise radiyallahu anha cilbabini giyinmeye basladi 
ona: 

"Annemiz size ne oluyor? Neden cilbabmizi giyiyorsunuz 
denildiginde" soyle buyurdu: 

"$u efendim, su da babamdi Hazreti Omer radiyallahu 
anhdan hay a ederek giyindim." 

imami Malik radiyallahu anh soyle soylemistir: 

Hazreti Aise radiyallahu anhanin evi iki kisma aynhp bir du- 
varla bolunmustu. Bu iki bolumden birinde kabir vardir. Bir kis- 
min da Hazreti Aise radiyallahu anha bulunuyordu. Arada sirada 
kabir tarafina gegerdi. Hazreti Omer radiyallahu anhden sonra 
da gegerdi. Fakat bu defa uzerine bir ortu ahp ona burunerek 
girerdi. 

Yine Hazreti Fatima radiyallahu anha tesetture son derece 
ehemmiyet verirdi. Vefat ettigi zaman yikanmasinda iki kisinin 
bulunmasini (Esma binti Umeys ve Hazreti AN Kerremallahu 
veche) ve kuguk bir gadir iginde yikanmasini, cenazesinin kimse 
tarafmdan gorulmemesi igin geceleyin sirlanmasini vasiyet etmis 
ve oyle yapilmistir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem onun 
bu hassasiyetine uygun olarak kiyamet gunu olunca perde geri- 
sinden bir munadi soyle seslenecek: 

"E y mahser halki gozlerinizi kapaym Fatima birtt-i Muham- 
med sallallahu aleyhi ve sellem gegecek." 

[Zuyyine linnas, 321 hukmunce Allah Teala'nin insanlar igin be- 
zedigi seylerden halk, nasil kurtulabilir? 

Allah Teala; kadini erkeklere munis olmak uzere yaratti. 



Sirlamak. Defnedilmek manasina kullanilmaktadir. insan igin hakiki 
olum olmadigi gibi, biiyiiklerimizin dunyayi terk etmelerinde saygi 
ifadesi igin bu lafzi kullanmak edeben iizerimize vacibtir. 

"insanlara, kadmlar, ogullar, yuklerle altm ve giimu§ yigmlan, cins 
atlar, davarlar, ekinler gibi zevklerin sevgisi, gekici hale getirildi. Fakat 
bunlar, dunya hayatimn gegici nimetleridir. Oysa Allah, akibet guzelligi, 
O'nun yanindadir." (Al-i imran, 14) 



195 



196 



Havva'nin Kizlan 

Adem nasil olurda Havva'dan aynlabilir? 

Kisi yigitlikte Zaloglu Rustem bile olsa Hamza'dan bile ileri 
gegseyine hukmetme hususunda kansinin esiridir. 

AdemT sozlerinden alemin sarhos oldugu Muhammed 
sallallahu aleyhi ve sellem bile "Kellimintya Humeyra" (Benimle 
konus) derdi. 

Gercpi zahiren su, atesten ustundur; fakat bir kaba konunca 
ates, onu fikir fikir kaynatir. 

ikisinin arasinda bir tencere, bir gomlek oldu mu ates, o suyu 
yok eder, hava haline getirir. 

Gorunuste su nasil atesten ustunse, sen de kadindan ustun- 
sun; fakat hakikatte ona maglupsun, sen onu istemektesin. 

Boyle bir hassa ancak ademoglundadir. Cunku insanda mu- 
habbet vardir. Hayvanin muhabbeti azdir ve bu da onun nakis 
olmasindan ileri gelmistir. 

Kadinlar, akilh kisiye galebe ederler, fakat cahil kisi onlara ga- 
lip olur 

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem dedi ki; "Kadinlar; akilh 
ki$ilere ehli dil olanlara fazlasiyla galip olurlar. Fakat cahiller, 
kadina galebe ederler." Cunku onlar sert ve kaba muameleli 
olurlar. Onlarda acima, lutfetme, sevme azdir. Cunku tabiatla- 
nnda, yaradihslannda hayvanhk ustundur. 

Sevgi ve acima, insanhk vasfidir; hiddet ve sehvetse hayvanhk 
vasfidir. Kadin, Hakk nurudur, sevgili degil... Sanki yaraticidir, 
yaratilmis degildir! ] 322 

imam §aranT Ustadi Aliyyulhavas kaddese'llahu sirrahu'l- 
azizden rivayet etti. [Hur kadinin namazda yuzunun ve elinin 
iginin agik olmasinda, ariflere gore, Allah Teala igin buyuk bir 
ta'zTm vardir. Ariflerden biri buyurur ki, o Allah Teala'nin huzu- 
runda ve korumasindadir. Hig bir kimsenin, hig bir sekilde basini 
kaldinp, ona bakmasi caiz degildir. Asian yuvasindaki aslan yav- 
rusu gibidir. ihramda yuzunu agmasmdaki sir da aynidir. Cunku o 
anda kadin, Allah Teala'nin hususi huzurundadir. Kadin namazda 
ve hacda yuzunun agik olmasi, kus avladiklan tuzaktaki yem gi- 



322 Mesnevi, c.l, b: 2425-2436 



Havva'nin Kizlari 

bidir. O halde, Allah Teala'nin muhafaza ettigi, korudugu kimse, 
o huzuru yuce tutar ve namahrem [yabanci] kadinin ve namaz 
kilan kadinin yuzune, huzurunda bulundugu Rabbine kar§i edebi 
gozeterek, hie bir zaman bakmaz. Allah Teala'nin sakT kildiklan, 
bundan gafil olurlar. Bakarlar ve Allah Teala'nin cezasina musta- 
hak olurlar. Buradan giderek, alimler, kadinlar ihram giyince, 
avam o, Allah Teala'nin huzurunda iken, Ondan izinsiz, ona bakip 
cezaya carpmasin diye, menasik-i hac esnasinda yuzlerine ortu 
koymalanni emretmislerdir.] 323 

[Kadinlann yuzlerinin fitne ve kotuluk igin, en goze batan yeri 
olmasidir. Yuzun ve namazda agilabilmesi caiz olan diger yerlerin 
agilmasinin vacib olmasi ve senatin sahibinin bunlan ongorme- 
mesindeki sir, kadinlann bu guzel ortu icinde, yuzlerinin agik 
olmasinin, ariflere Allah Teala'yi hatirlatmasidir. Onun, bunu 
kadinlara emretmesi, kendisinden haya ettigini ve Ona karsi 
edebli oldugunu iddia edenlere, huccetin ikamesi, iddialannin 
dogrulugunu ispatlamak ve huzurundaki haremine bakana kiz- 
mak igindir. O halde kimi ona bakarken, kalbi ile Allah Teala'nin 
celal ve cemalini musahede eder, kimi de fasik gibi, namazda 
huzur-i ilahide durmus o temiz kadinin yuzunden nefsine hirsiz- 
hkla mesgul olur ve Allah Teala'nin, kendisini gordugune aldir- 
maz. Qunku edeb sahibi, kadina bakandan once gelir. Bu da, 
adetinin hilafina yuzu agik olup boylece yaninda olanin muraka- 
besi ile kendine gelir. £unku Allah Teala'nin huzurundaki hur 
kadin, aslan yuvasindaki, disi aslanm yavrusu gibidir. Ve elbette 
Allah Teala, her misalden yuksektir.] 324 

Kadin ortunerek, gunah ve fuhusa karsi kendisinin, erkegin ve 
dolayisiyla cemiyetin ahlaki olarak muhafazasini ve huzur orta- 
mini saglayacak sekilde hareket etmelidir. Duruma gore kadin, 
ortusuyle fitne unsuru olabilirken acihp sacilmasiyla da buyuk bir 
gunah batakhgma dusebilir. Onun icin kadin, kendi ortunme 
sininni belirlerken dinin en guzel uygulayicisi Rasulullah 
sallallahu aleyhi ve sellemin yasadigi donem ve sonraki rasid 



197 



323 (SA'RANi, et al., 1980), s. 236 

324 (SA'RANi, et al., 1980), s. 271 



198 



Havva'nin Kizlan 

halifeler donemindeki uygulama sonuclarini temel almahdir. 
Yoksa kadinin ortunup acilmasi hususunda verilen bireysel karar- 
lann sonuclannin kadin ve erkek icin genellikle yanli§ oldugu 
gorulmustur. Cunku din koyucudur, bu baglamda Allah Teala 
ortunme uzerinde razi olmadigi veya asm giden uygulamalann o 
zaman zarfinda duzeltilmesi igin vahiy gondermistir. 

Kadinin, ortunup acilmasindaki sinin ancak kendi vicdamnda- 
ki Allah Teala korkusu ile tayin edebilecegi unutulmamahdir. 

[Guzelligini arz eden kadininki de bir secim, arz edilen guzellik 
ve estetige bakan erkeginki de. Esyanin kacimlmaz tabiati. 
Shakespeare'in dedigi gibi, "kadm bir gill gibi, bir kez agildi mi, 
yapraklan dokulmeye ba§lar. "] 325 

[1970'lerde gergekte sekuler olan birgok kadin, §ah'a kar§i 
oldugunu gostermek igin, saldirgan bir muhalefet bayragi olarak, 
tesetture burunmujtu. Franz Fanon, ayni mahiyette birgeli§me- 
yi 1950'lerde Fransiz idaresini protesto eden Cezayirli kadinlar 
arasinda gozlemlemi§tir. 

Hakikat §u ki, halk iginde cazibesini te§hir eden bir kadin, 
'gorsel bir cazibe hirsizligi' olarak tabir edilebilecek tacizden 
incinebilir bir konumdadir. Yani normal bir kadinin boyle bir ruha 
sahip oldugunu du§unuyoruz. Boyle bir hengamede, onun tani- 
madigi erkekler, nzasi olmadigi halde kendisinden gorsel ve ero- 
tik olarak zevk alabilirler. Yani kadin istemese de karsilastigi er- 
keklerin tatmin unsuru durumunda kahr. iste kadin, muhafaza- 
kar giyinisiyle kendisini fiziksel bir obje olarak sadece ailesine ve 
kadinlar meclisine gosterme iktidanni kazanir. Bilhassa 
Modernizm kaosunun firtinah ikliminde, kullanish bir tur 'manevt 
$emsiye' olarak hicap ve edebe yonelik bu yaklasim, gelenek ve 
amagtan degil, erkeklerin gorsel tecavuzunden ve luzumsuz gos- 
teristen ozgurlesmis bir iffetli kadin vizyonuna isaret eder. Kadi- 
nin, ataerkil sistemle erkek agisindan pasif bir obje konumuna 
dusurulmesine matuf feminist itirazm, objektif yaklasimla, hicap 
karsisinda maglup oldugu gorulur.] 326 



325 (AVCI, Kasim2007), s. 44 
326 (AVCI, Kasim 2007 ),s. 51 



5 — Temas-ili§ki 

Kadin erkek iliskilerinde birbirleri ile gorusmelerinde ki sinir 
nedir?. Kadin erkege ne kadar yakinhk gostermelidir?. Aile ve 
toplum igindeki durumlar incelenir ve birgok sorunun nasil olus- 
tugu arastinhrken genellikle tensel ve ruhsal temasin ayn ayn 
incelenmesi gerektigi kanaatine vanlmistir. 

insanin anne karnina dususu, annesi ve babasi ile ilk iliskileri, 
daha sonra varsa kardesleri ile olan iliskileri ile baslayan ten ve 
ruh temaslan onun sahsiyet gelisiminde buytik etkiler olustur- 
maktadir. Kar§i cins ile ilk etkilesimin ba§ladigi bulug doneminde 199 

ise birey artik temastaki birle§me ve aynlma gergekligiyle kar§i 
kar§iyadir. 

Erkek ve kadin yakinhgi hususunda dinimizin koydugu sinirlar 
esas ahndiginda hayat yoluna emniyet §eridi dahilinde devam 
edilecektir. Yoksa akhn; ya§, du§unce, bilgi gibi unsurlanyla bazi 
sinirlan ajarak hareket edildiginde birgok sikintiyla ve yine hayat 
boyunca telafisi mumkun olmayan sorunlarla karjilajmak kagi- 
nilmazdir. 

Kadm-erkek ilijkilerinde ve yakinla§mada bizim igin en guzel 
ornek Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin koydugu esaslar- 
dir. insanlann zamanla O'nun koydugu sinirlan zorlayarak bir 
yerlere gelme gabalannin sonucunda Musluman milletlerin a§a- 
gihk kompleksine du§tukleri gorulmektedir. 

ilijkilerin me5ru ve gayri me§ru olanlannin tayininde esas 
olan gegmisteki uygulamalardir. 



Ku§aklar arasi f ati^ma 

Hayat seruvenine dogumla baslayan insan, hayati boyunca 
bir takim gelisim donemlerinden gecerek bu seruvenini olumle 
noktalamaktadir. insanoglu dogdugu andan itibaren kendini bir 
topluluk icinde bulur. Toplum, insani insan yapan, inandigi de- 
gerleri belirleyen, davranis ve dusuncesini etkileyen bir gercek- 
liktir. Dogumdan olene kadar cesitli sekillerde ve hallerde top- 
lum icinde kendimizi buluruz. 

Cesitli donemlerde insan kendine bir sorumluluk yuklerken 
200 baska bir doneme gegildiginde bu sorumluluk fazlalasir ya da 

eksilir. iste bu farklar ile de anlasmazhklar ve uyumsuzluklar 
olusur. Bunun adina bir sekilde gatismada diyebiliriz. 

["Babam beni anlamiyor", "bizimkilerle geginemiyorum", 
"anne o senin zamanindaymi$" '... Bu ve benzeri sozleri hepimi- 
zin ya zamaninda sarf ettik, ya da -yaslan kemale erenler igin 
soylendi. Ayni mekani paylasan iki farkh kusak arasmda "anla§i- 
lamama" sorunu bu cumlelerde somutlasir. f^ok sik gergekles- 
medikge "her evde olur boyle $eyler" denilir ve nihayetinde 
buyuklerden birinin sarf ettigi "benim ya§ima gelince anlarsm" 
cumlesiyle de tartisma bir sonraki krize kadar sona erer. 

Pekiyi, gergekten onlann yasina gelince bir seyleri anlar mi- 
yiz? 

Yasanilan "anlafilamama" sorunu, yaslaninca gecen bir sey 
mi? 

Buyudugumuzde, nufus kagidimiz eskidiginde "ebeveynleri- 
miz" gibi mi oluruz? 



Havva'nin Kizlari 

"Ku$ak gati§masi" adini verdigimiz bu olguyu genglerin ileri- 
de ebeveynlerine benzemeleriyle duzelecek bir anomali 327 ola- 
rak gormenin yanli§ oldugu asikar.] 328 

Bahsettigimiz kusak gatismasi ile baslayan anlasilamama ka- 
din ve erkek arasinda atilacak temel dinamikleri surekli hirpalar. 
Durum sevgi yoksulluguyla sonuglanirken gerekgesiz bir §ekilde 
yikim noktasina gelerek yeniden toparlanmada zorlanan aileler- 
de "suglu kim" sorusunun cevabi aranir. Bunun da cevabi yok- 
tur. f^unku toplumun gergeginde herkes suglu oldugu kadar hak- 
lidir. 

"Ya§lilar artik kotii ornekler ortaya koyamayacak durumda 
olduklan igin iyi ogutler vermeyi severler. " 329 

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin kan-koca arasindaki 
hukukla ilgili sozlerini yeri geldikge zikrettigimiz igin burada go- 
cuklann buyuklere karsi alacagi tavirlar hakkindaki tavsiyeleri 
hatirlatahm: 

"Baba, cennetin orta kapisidir, dilersen bu kapiyi zayi et, di- 
lersen muhafaza et." 330 

"Cennet, annelerin ayaklan altmdadir." 331 

"Kuguklerimize acimayan, buyuklerimizin §eref'mi tanima- 
yan bizden degildir." 332 



Anomaly: (i.) kural disi olus, kaide disi olan sey, sapiklik, anomali, 
anormallik; (gram) kural disj kelime. true anomaly (astr.) gercek ano- 
mali, elipste radyus vektbrii ile buyiik eksen arasindaki agi . 
328 Dr. Emre ERDOGAN, Siyaset Bilimci 

La Rochefoucauld, Ozdeyisler; (93) 

330 -r- . „ _. - 

Tirmizi, Birr, 3. 
331 1'bn Mace, Cihad, 12; Nesai, Cihad, 6. 
332 Ebu Davud, 58, Tirmizi, Birr, 15. 



201 



Me§ru ili§kiler 

Toplumda kadin ve erkegin iletisimi kaginilmazdir. Bu durum 

butun devirlerde kisitlanmaksizin suregelmistir. [ bir erkekle 

bir yabanci kadinin tabii sartlarda konusmasina, Rasulullah 
sallallahu aleyhi ve sellem ve Rasid Halifeler Doneminde bir si- 
nirlama getirilmedigi anlasilmaktadir. Hz. Aise radiyallahu 
anhanin toplumu ilgilendiren konularda erkeklerle diyalogu var- 
di. Erkeklerden bazilan izin alarak onun huzuruna girebilirlerdi. 
Her devirde oldugu gibi bu donemde de evlere erkek veya kadin 
202 misafirler gelmektedir. Bununla ilgili bazi uygulamalar hakkinda- 

ki rivayetler, donemin kadin-erkek iliskilerine isik tutacak ozellik- 
tedir. 

Hz. Omer, hilafeti doneminde bazi kimselerin evlerine gidi- 
yordu. Bir defasinda Abdurrahman b. Avf radiyallahu anhin evi- 
ne gelen Hz. Omer'i, kocasi namaz kildigi igin, evin hanimi (6r- 
tunmij? olarak) igeri ahr ve ona yemek ikram eder. Namazini 
tamamlayan Abdurrahman da halifeye "ho§geldin" der. 

islam toplumunda kadin ve erkegin bir araya geldigi yerlerin 
basinda ibadet mahalleri gelmektedir. Musluman toplumlann 
bulundugu hemen her yerde mescit ve camiler toplu ibadetlerin 
yapildigi yerlerdir. Kaynaklar Hz. Rasulullah sallallahu aleyhi ve 
sellem devrinde kadin ve erkeklerin bu gibi yerlerde bir araya 
geldiklerini nakletmektedir. Ancak bir rivayete gore Hz. Omer 
radiyallahu anh bir havuza ugrar, orada kadin ve erkeklerin be- 
raberce abdest aldiklanni gorunce onlara vurmaya baslar. Sonra 
da havuzun sahibine donen Hz. Omer radiyallahu anh "bir pinar 
erkeklere, bir pinar da kadinlara yap" der. Bu yasagi koyduktan 



Havva'nin Kizlari 

sonra Hz. AN kerremallahu vechenin de bu konudaki fikrini sorar. 
Hz. AN, kendisinin idareci olarak boyle bir yasagi koymaya hakki 
oldugunu soyler. Hz. Omer'in yaptigi yeniliklerden biri de 
mescidde kadmlara ayn bir kapi tahsis etmesidir. Hz. Omer bu 
kapidan erkeklerin girmesini yasaklar. Hz. Rasulullah sallallahu 
aleyhi ve sellem devrinden itibaren mescide gidip erkeklerin 
arka saflannda ibadet eden kadinlann, daha sonraki donemlerde 
(insanlann hareketlerine dikkat etmedikleri mulahazasiyla) bazi 
sinirlamalarla karsilastiklan anlasilmaktadir. Gelen rivayetlerde, 
mescidde bir araya gelen kadin ve erkeklerin, namazdan once 
veya sonra birbirleriyle konustuklan belirtilmektedir. Bir defa- 
sinda erkeklerle konusmaya dahp sohbeti koyulastinnca Hz. 
Omer'in kadinlan mescidden cikardigi rivayet edilmektedir. 

Kaynaklar, Hz. Fatima radiyallahu anhanin olum doseginde 
kendisinin cenazesini kocasi Hz. AN kerremallahu veche ve Esma 
bint Umeys'in yikamasini vasiyet ettigini ve bu vasiyetin yerine 
getirildigini kaydeder. Esma bint Umeys, bu sirada halife olan Hz. 
Ebu Bekir radiyallahu anhin esidir. Rasid Halifeler Devrinde, Hz. 
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem devrinde oldugu gibi erkek- 
lerin kadmlara selam verdiklerini aktaran rivayetler bulunmak- 
tadir.] 333 

Toplumun dini konuda en hassas doneminde bu sekilde dav- 
ranilmasi bize bazi kisitlama ve engellemelerin siyasT ve kulturel 
olgulardan kaynaklandigini gostermektedir. Kadin ve erkegin 
iliskisindeki sinin, kisilerin ihlalleri ya engeller ya da gelistirir. Bu 
durumlar ile baglayici unsurlar olarak gosterilen seyler ise gun 
itiban ile gorecelidir zamana gore degisebilmektedir. Bugun icin 
kultur, yann icin din ve baska bir zaman icin de siyasT engelleme- 
ler kadin ve erkek arasindaki iletisimin sininnin belirleyicisidir. 



203 



333 (SAVA§, 1996), s. 45-49 



Me§ru Olmayan ili§kiler 

Ailenin parcalanmasi, kisilerin sosyal ve kulturel hayatlannin 
menfi yonde etkilenmesi ve mesru iliskilerin bozulmasi gibi so- 
nuclar dogurabilecek yakinlasmalardan kacinmak insanin toplum 
duzeni icin uzerine dusen mecburi bir gorevidir. Bir iliskinin top- 
lum tarafindan razi olunmayacak bir hale donusmemesi ve yine 
bu yonde ahnacak kararlann toplumun ortak paydalanyla 6r- 
tusmesi gerekmektedir. Bircok ciftin akraba ya da buyukleri ile 
204 ilgili yasanan sorunlar nedeniyle iliskilerinin "zorlanmasi", mesru 

olmayan durumlar meydana getirmektedir. iliskilerin bu duruma 
dusmesi "anlayi$sizhk" faktorunun etkisiyledir. 

"Anlayif" kisinin karsisindakine deger vermesi ve onu icinde 
hissetmesi olup bu ise sevginin en yuce zirvesidir. Bu hale en 
guzel ornek Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimizdir. 

Ebu Hureyre radiyallahu anhin anlattigina gore bir defasmda 
kendisi aghktan bitkin bir vaziyette herkesin gelip gegtigi bir ug- 
rak noktasina oturur. Oradan gecen Ebu Bekir radiyallahu anha 
Kur'an-i Kerim'den bir ayet sorar. Amaci Ebu Bekir'in, achgini 
fark ederek kendisini doyurmasidir. Ancak Ebu Bekir radiyallahu 
anh durumu anlayamaz. Omer radiyallahu anh gecer. Ona da 
ayni amacla Kur'an-i Kerim'den bir ayet sorar. Ancak o da asil 
maksadi cozemez. Derken Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem 
gecer. Kendisini gordugunde gulumser. Kalbinden geceni ve yuz 
ifadelerini fark ederek, 

"E y Ebu Hureyre beni takip et. ", der. 334 



334 BuharT, Rikak 17 



Havva'nin Kizlari 

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin Ebu Hureyre'nin yu- 
zune bakip tebessum etmesi, onun yuz ifadeleri ve tavnni oku- 
yarak, maksadini anlamis olmasinin bir gostergesidir. Nitekim 
gulumsemesinin ardindan, "Beni takip et." demesi de, tebessu- 
munun hangi baglamda oldugunu belirlemektedir. 

Karsimizdakini anlamak hakikatin sirnna varmak demektir. 
Kadin ve erkegin birbirlerini anlamalan "gercek insan" olma yo- 
lunda merhale kat ettiklerinin gostergesidir. 

"Anlayifsizhk" kopukluk olusturunca iliskinin mesrulugunu 
tartisihr hale getirir. Dint ve kulturel bir gereklilik bile olsa iki kisi 
arasindaki iliskinin mesruiyet kazanmasi icin karsihkh onay ge- 
rekmektedir. insanlar belli bir noktadan sonra aldiklan kararlar- 
da genellikle fitratlannin esiri olmaktan kurtulamazlar. Bu ne- 
denle bir erkegin veya kadinin saygi gostermesi ile sevip saygi 
gostermesi arasindaki farki ayirt etmek gerekmektedir. 

iliskilerin mesruiyetini olustururken vicdanT kararlann buytik 
hissesinin oldugu unutulmamahdir. Mesru bazi iliskiler zaman ve 
sartlara gore gayri mesru kabul edilebilmekte olup bu tarz du- 
rumlardan sakinmak gerekmektedir. 

[Hz, Omer radiyallahu anh, yabanci bir kadinla bir erkegin 
basbasa yalniz kalmalanni el-Cabiye'de yaptigi bir konusmada 
yasaklar. Hz. Omer devrinde musluman erkekler islam fetih ha- 
reketleri devam ettigi igin eslerini birakip cihada katilmislardir. 
Hz. Omer; kocalan askerde olan bu kadinlann evlerine yabanci 
erkeklerin girmemelerini ister. 

Abdurrezzak'in bu konuyla ilgili kaydettigi bir rivayete gore 
bu yasagi duyan bir erkek kalkar ve "benim karde§im (veya am- 
camm oglu) cihada cikti, ailesini bana tavsiye etti ve ben onlarm 
yanma giriyorum" der. Bunu dinledikten sonra Hz. Omer 
radiyallahu anh bu adama, bu ailenin ihtiyaclanni evlerine gir- 
meden de giderebilecegini "kapida durup ihtiyacmiz var mi? Bir 
§ey istiyor musunuz? diye sor" diyerek aciklar. 

Kadinlarla laubali sekilde konusmaya dalmanin Hz. Omer 
radiyallahu anh tarafindan hos karsilanmadigini bilen bir adam, 
kendi hanimlanyla sohbet etmekte olan bir erkegin kafasmi ya- 
rar. Durum Hz. Omer'e aksettirilince vuran adam, olayi yanhs 



205 



206 



Havva'nin Kizlan 

anladigini ve kadinlann, o adamin e§leri oldugunu bilmedigi igin 
vurdugunu soyler. Bunun uzerine Hz. Omer radiyallahu anh; 

"Ey vuran adam sana Allah aasm. Ve ey dovulen kisi sana 
da Allah igin bakan bir goz isabet etmi§" der. Hz. Ai§e'nin, kendi 
ailesi iginde namahrem olan erkeklerin, ailenin kadmlannin ya- 
nina rahat girmelerini saglamak igin erkeklere, kadinlann sutle- 
rinden verdirdigi ve boylece (sutkarde§i olup evlenmeleri haram 
oldugu igin) rahat ili§kilerin kuruldugu nakledilmektedir. ] 335 

Burada kadin ve erkegin birbirlerinden kopacak bir hayat tar- 
zi iginde olmamalan gerektigi uzerinde durulurken ayni zamanda 
suiistimallere kar§i da uyan soz konusudur. 



335 (SAVA5, 1996), s. 49-52 



Havva'nin Kizlari 

6 — Cinsellik: 

Cinsellik, birligin bedenen ve ruhen eylem haline geldigi hal- 
dir. Zahiren ve batmen vuslatin tecelli ettigi dunya nimetlerin- 
deki manevi hazlann olusmasidir. 

[ibn'ul-ArabT cinsellik ve ask yasantilanni degerlendirirken, 
ozdeki sevgi yonelimi ile aciklar. O, cinselligi bir erkegin kadina 
karsi sevgisini, insanin hem kendi parcasi, yani ozdeki butunlu- 
gun bir uzanimi olan insana, hem de bu ozu insana yukleyen 
Allah Teala'ya karsi sevgisi olarak aciklar. 336 

Buna gore, insan-insan(erkek-kadin) ve Allah Teala-insan ara- 
smdaki sevgi ve butunlesmenin yolu, cinsler arasi iliskilerdir. O 
halde insanin var olan aynmin yerine, butunlesmeyi gercekles- 
tirmesinin en onemli yolu, kadin ile erkegin cinsel birliktelik 
olusturmalandir. Bu durum Fusus'ta soyle ifade edilir: 

"... Vuslatin en buyugu ise kadm ile erkegin fiftlesmesidir." 
337 Ancak burada kastedilen sinirsiz, sorumsuz ve nikahsiz bir 
cinsellik olmayip, Allah Teala'nin koydugu sinirlar cercevesindeki 
bir birlikteliktir. 338 Aynca, bu cinsellik, salt hayvanT arzulan tat- 
min edip askinhga yol agmayan bir sureg de degildir. Yasanilan 
cinsellik ve askin ruhunu kavramak gerekir. Bu da, bu mutlulugu 
gercekte askin kilabilecek bir duzlemde yasanilan cinsellik olarak 
anlamamiz gerektigini aciklamaktadir.] 339 

immanuel Kant, "Kadmsiz bir erkegin yasamdan haz almasi, 
erkeksiz bir kadm in da ihtiyaglarmi tatmin etmesi imkansizdir." 
Dedi. Ama hepsinden de onemlisi, cinsel cekim hakkinda soyle- 
dikleridir: "buyuk bir duyusal haz," "ozel bir haz tiirii" ama 
"gergekte ahlaktaskla ortak hig bir yam yok." 340 

Hayatta onemli biryeri olan cinsel iliskinin istenilen sicakhkta, 
sikhkta, kalitede olmayisi kan koca iliskilerini etkilemektedir. 

"....size ha la I olan kadmlardan ikiser, tiger, dbrder nikah 



ibn'ul -ArabT, Fususu'l-Hikem, trc. Nuri Gengosman, s. 329. 
ibn'ul -ArabT, Fususu'l-Hikem, trc. Nuri Gengosman, s. 331. 
ibn'ul-ArabT, Fususu'l-Hikem, trc. Nuri Gengosman, s. 332. 

339 (KARACO$KUN) 

340 (NALBANTOGLU, 7), s.35 



207 



208 



Havva'nin Kizlan 

edin ve eger bu surette adalet yapamayacagmizdan korkarsa- 
niz o zaman bir tane veya cariye aim, agmamaniz icin bu daha 
uygundur." 341 

Kudame Bin Muhammed, Mugire Bin Abdurrahman Bin Haris 
el Mahzumi'den; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu 
ki; "iman etmis kadma ayda bir sefer cinsi munasebet yeterli 
gelir." 'Zeyd Bin Eslem, Omer radiyallahu anh'den rivayet ediyor; 
"Musluman kadma, her temizlik doneminde bir defa cinsi mu- 
nasebet kafi gelir." 342 

[Hz. Omer radiyallahu anh, Medine'de bir gece teftis igin do- 
lasirken bir kadinin soyle bir siir okudugunu duyar: 

"Karanhkti bu gece ve cok uzadi. 

Oynayacagim dostum yok, bu beni duygulandirdi. 

Yerini tutacak baska sey yok. 

Allah korkusu olmasaydi, 

Bu yatak simdi her tarafmdan sallamrdi" 

Bunun uzerine ertesi gun kadini gagiran Hz. Omer radiyallahu 
anh halini hatinni sorar ve onun kocasinin cihada katildigini 6g- 
renir. Hz. Omer radiyallahu anh, kadinin kocasinin dort aydan 
beri Medine'de olmadigini ogrendikten sonra, kadma gece soy- 
ledigi siirin ne anlam ifade ettigini sorar. Kadinin niyetinin kotu 
olmadigini ogrenince, kadma nafaka tahsis eden Hz. Omer, bir 
de ona arkadashk edecek bir kadin gonderir. 343 

Bu olaydan sonra Hz. Omer radiyallahu anh, evli bir kadinin 
kocasinin yokluguna ne kadar sure tahammul edebilecegini kizi 
Hafsa radiyallahu anhaya sorar. Hafsa uc veya azami dort ay diye 
fikrini aciklar. Hz. Omer radiyallahu anh bunun uzerine askerle- 
rin dort aydan fazla cephede tutulmamasini komutanlanna ve 
valilere bildirir. 344 

Hz. Omer radiyallahu anhm komutanlara evli erkeklerin esle- 



341 ... -, 

Nisa, 3 
342 TuhfetulArus, (966) 
343 1'bn §ebbe, Tarih, II, 759-760. 

344 Abdurrezzak, el-Musannaf, VII, 151,152; es-Suyutt, Tarihu'l-Hule-fa, 
139. Ibnu'l-CevzT, bu surenin alti ay oldugunu kaydeder. Bkz.ibnu'l- 
CevzT, Menakibu Omer b. el-Hattab, 84. 



Havva'nin Kizlari 

rini fazla ihmal etmemeleri igin onlara, donmelerini istedigine 
dair mektubunda, kadinlann magdur olmamasi icin donmeyen 
erkeklerden nafaka almayi veya eslerini bosamalanni istedigi 
kaydedilmektedir. Esasen Hz. Omer radiyallahu anhin esiyle cin- 
sel il i§kiye girmeyen erkeklerin eslerinden aynlmalanni istedigi 
de bilinmektedir. 345 

Hz. Omer radiyallahu anhe gelen bir kadin kocasinin cok iba- 
det ettiginden bahseder. Bunu memnuniyetle karsilayan Hz. 
Omer, kadini asil sikayetinin ne oldugunu anlamaz veya anlamak 
istemez. Yaninda bulunan Ka'b b. Sivar radiyallahu anh, kadinin, 
kocasinin kendisiyle mesgul olmadigindan sikayet ettigini soyle- 
yince Hz. Omer "Bu meseleyi sen coz" der. 

Ka'b, kocanin, esine dort gunde bir gun ayirmasi gerektigine 
karar verir. Bunu, erkegin dort kadinla evlenebilecegi dusunce- 
siyle baglantih olarak cozdugunu aciklar. 346 

Bir kadin, kocasinin kendisiyle az beraber oldugundan sikayet 
edince erkek Hz. Omer radiyallahu anhin bu konuda verdigi 
hukme uymayi teklif eder. Kadin bunun ne oldugunu sorunca 
erkek, bunun her temizlik doneminde kocasinin esiyle bir defa 
cinsel beraberlikte bulunmasi durumunda hakkini odemis olaca- 
gini aciklar. Bunun uzerine kadin, "insanlarm hepsi Omer'in 
hukmunu terk etsinler. Sen ve ben ise onu uygulayahm, dyle 
mi?" der. 347 

Hz. Omer'in cinsel organi yerine haniminin arkasina yaklasan 
bir erkegi dovdugu rivayet edilmektedir. 348 

Cahiz, Hz. Osman radiyallahu anh doneminde yasamis Hubba 
isimli bir kadinin, cinsel iliski konusunda bazi bilgiler aktardigini 
ve gene kizlara bu konuda ogretmenlik yaptigini acikca kaydet- 



345 Hamidullah, Vesaik, 511,513,514. 

345 Abdurrezzak, el-Musannaf, VII, 149; ibn Sa'd, et-Tabakat, VII, 92; es- 

SuyutT, Tarihu'l-Hulefa, 141. Hz. Omer'in, Kab'in bu konuyu gozume 

kavujturmasini cok begendigi igin onu Basra'ya kadi yaptigi nakledil- 

mektedir.Bkz. ibnu'l-CevzT, el-Muntazam, V, 115-116. 

545. ibn Abdirabbih,el-ikd, Vll,133-134; ibn Kayyim, Ahbaru'n-Nisa, 9. 

Abdurrezzak, el-Musannaf, XI, 443; Muhammed Revvas, Mevsua-tu 
Fikhi Omer, 91. 



209 



210 



Havva'nin Kizlan 

mektedir. Rasid Halifeler devrinde toplumda cariyelerin cokca 
bulunmasi beraberinde bazi problemler de getirmi§ti. Erkekler 
onlardan cocuk sahibi olmamak icin genelde azil-korunma yap- 
makta idiler. Bunun Hz. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem 
doneminden de ornekleri bulunmaktadir. 349 

Hz. AN kerremallahu vecheye bir adam gelerek "Esimle her 
cinsel beraberligimde bana "Beni oldurdun" diyor" der. Bunun 
uzerine Hz. AN kerremallahu veche 

"Sen onu oldur, gunahi bana gelsin" diye cevap verir. 350 

Rasid Halifeler doneminde kadinlann erkeklere gore daha cok 
oldugu bu sebeple yasli erkeklerin gene kizlarla evlendikleri, 
bunun sonucunda da gen? kadinlann cinsel tatminsizlik yasadik- 
larianlasilmaktadir. 351 ] 352 

Aziz Mahmud HudayT'nin seyhi Uftade kaddese'llahu 
sirrahu'l-aziz haftada bir kere bulusmasini uygun gormustur. 

Bu rivayetlerden anlasildigi uzere kadinin bir aylik periyotlar 
icinde adet ordugu gunler disinda (en az 3, en fazla 10) kalan 
zaman diliminde kocasi ile bulusmasi ve bu konuda anlasarak ve 
birbirleri hakkmda sinirlan tecavuz etmemeleri gerekmektedir. 

Yapilan arastirmalarda erkegin duzensiz cinsel hayati ile ruh- 
sal durumunun daha vahim hale geldigi gorulmustur. 

Cinselligin sorun haline geldigi durumlann cozumleri igin aile- 
lerin doktora zamaninda basvurmalan, eger saghk sorunu yoksa 
psikiyatrlara basvurarak destek almalan konusunda hassas dav- 
ranmalan gerekmektedir. Bu konuda yetersiz ya da huzursuz 
ailelerde baska sorunlann da bas gostermesinin kacinilmaz ol- 
dugu dusunulerek gerekli tedbirlere mutlaka basvurulmalidir. 



349 ibn Hanbel, ilel, II, 93; el-Besevi, el-Ma'rife, II, 808; en-Nesai, i§re, 
178. 

350 ibn Kayyim, Ahbaru'n-Nisa, 10. 

351 el-lsbehanT, el-Egam, XII, 326-327. 

352 (SAVA5, 1996),s. 140-147 



7 — Beklenti sorunu 

Cahil insanlann, hayata dair hemen her konuda kendilerine 
belirledikleri cahilane olguleri vardir. Bu olgulerin ortak ozelligi 
ise, her birinin sadece dunyevi menfaatleri en fazlasiyla elde 
edebilme uzerine kurulmus olmasidir. Birbirlerini, manevi guzel- 
liklerini, ruhlanndaki derinligi, ahlak zenginligini gorup sevecek- 
leri birer nimet olarak degil; yuksek derecede gikar saglayabile- 
cekleri bir menfaat araci gibi gorurler. Bu nedenle de dostlanni, 
arkadaslanni ve hatta hayatlannin sonuna kadar birlikte olacak- 
lan eslerini segecekleri zaman dahi, oncelikle bu olgulerin olup 
olmadigina bakarlar. Bu kimselerin manevi ozellikleri gikara da- 
yah niyetler ta§ir. 

Mesela kar$ilarmdaki insanm; iyilikseverlik, fedakarlik, ol- 
gunluk, ho§goru, affedicilik, mulayimlik, yumu§ak ba§lilik, an- 
layi§, uzla§i ya da $ali§kanlik gibi ozelliklere sahip olmasmi 
isterler. 

Cunku bu ozelliklerin her biri, kendilerine fayda saglayabile- 
cek tavirlardir. Kendileri sinirlenecek, ama kar§ilanndaki insan 
her ne olursa olsun, sorun gikarmayacaktir. Alttan alacak, anlayi§ 
gosterecek, hatta bu ki§inin turn olumsuz yonlerini gormezden 
gelip idare edecektir. i§te rahat ya§amak ve kar§i taraftan men- 
faat elde etmek adina kimi insanlar dostluklannda bu gibi mane- 
vi ozellikler de ararlar. Ancak bunlann higbirini, gergekte bu ozel- 
likleri degerli gorduklerinden dolayi istemezler. Beklentilerine 
kar§ihk bulmaktan ba§ka hedefi ve yine kendisi icin menfaatle- 
rinden ba§ka higbir §eyin degeri olmayan bu gibi kimselerin nasil 
bir ahlaka sahip olduklanni ve durumun vahametini dusunmek 
gerekir. 

Kisilerarasi iliskide beklentinin olmamasi esastir. Hangi konu 
olursa olsun insani yikan beklentidir. Aile huzurunun saglamasi 
igin insanm beklentilerinden, gesitli ozgurluklerinden ve guglu 
iggudulerinin tatmininden buyuk olgude vazgegmesi gerekmek- 



211 



212 



Havva'nin Kizlan 

tedir. isteklerini yeterince karsilayamadigi gibi yasantisini mesru 
kilacak kagi§ alanlanni da saglayamayan "beklenti insani" icgu- 
dulerini yadsimak zorunda kaldigmdan mutsuzdur ve bu mutsuz- 
lugundan kurtulabilmek icin kendisini cikmaza sokacak mesru 
olmayan yollara muracaat eder. 

Mesela, aile konusunda beklenti kan ve kocanin kendi payla- 
nna dusen sorumluluklan ve beseri yonleri ile olmasi gerekenle- 
rin sinin tayin edemeyerek yuklenme denilen iticilikten kurtul- 
mayinca kavgalar ve gurultuler aile hayatini sarsmaya baslar. Bu 
durum vahimlestiginde bosanmanin olusmasi kolaylasir. 

Aile konusunda; kan ve kocanin kendi paylanna dusen so- 
rumluluklan ve beseri yonleri ile olmasi gerekenlerin sininni 
tayin edemeyerek, birbirlerine yuklenmeleri ve bununla birlikte 
baslayan kavga ve gurultuler yine birbirlerinden beklenti iceri- 
sinde bulunmalannin aile hayatini sarsan bir sonucudur. Neticeyi 
baskalanndan bekleyen insan huzursuz olacaktir Fakat zorunlu 
sebepler denilen fitratin geregi, insan sonucta kavusmasi gere- 
ken seyi istemese dahi bulur. £unku kader kanunlan geregi iyilik 
iyiligi, kotuluk kotulugu ceker. 

Her seyin bir karsihginin oldugu ve yine en son karsihgin ah- 
rette olacagi dusunulerek beklentiden kurtulmah ve boylece 
yapilmasi gereken bireysel vazifeler yerine getirilmelidir. Bu hali 
kazanmanin insanin mutlulugundan baska bir sonucu olmaya- 
caktir. Mazlum ve magdur olmak istenilen bir sey olmamakla 
birlikte aile kurumunda en son sinira kadar dayanmak gerektigi 
dusuncesiyle hareket edilmelidir. Bunu basarmak ise "beklenti" 
belirtilerinden uzaklasmak ile olur. 

f^ok sevdiginde karsisindakinden de ayni derecede sevgi gor- 
mek gibi ve daha bircok duygusal beklentiler icerisinde olan kimi 
insanlar cogu zaman hayal kinkligina ugrarlar. Kisi karsisindaki- 
nin kendisiyle ayni anda ayni duygulan hissedip paylasmasini 
beklese de gercek hayatta bu istek hayalin otesine gecemez. 

Allah Teala kullanni gerek ruhsal, gerekse fiziksel yonden 
apayn yaratmisken kisinin bu konudaki hayalperestligi uzuntu- 
den baska bir sey getirmeyecektir. 

[Sevgililerinin kendileri icin degeri olmadigini dusundukleri 



Havva'nin Kizlari 

zaman sararan kadmlardir; sevgilileri icin bir degeri olmadigini 
dusununce sararan erkeklerdir. Burada butun kadin ve erkekler- 
den soz ediliyor. Guvenin ve guc duygusunun insanlan olarak 
bilinen boyle erkekler hirslandiklan zaman utanip kendilerinden 
suphelenirler; bununla birlikte boyle kadinlar kendilerini hep 
zayif, erkege vermeye hazir olarak hissederler, ama tutkunun 
istisnai durumunda gururlanni ve guc duygulanni gosterirler... 
"bana kim layiktir?" diye soran.] 353 

[Durum bir daga benzer ve bizim fiillerimiz de, o daga karsi 
bagirmak gibidir. Mesela bir kimse daga karsi "Efendim!" diye 
bagirsa, dagdan "Efendim!" diye o sesin aksi gelir ve eger 
"E$ek!" diye bagirsa, dagdan da "E§ek!" aks-i sadasi gelir.] 354 

[Simdi 43 yasinda olan reklam yazan Laura Doyle, kendisin- 
den on yas buyuk Internet tasanmcisi esi John Doyle ile yillar 
sonra yeniden mutlu olabilmelerini "kocasma teslim olmanin" 
sagladigini soyluyor. Hem de onun bahsettigi teslimiyet, cinsel- 
likten duygusalhga uzanan gok genis yelpaze: 

"Butun gayeniz kocanizi memnun etmek olsun, kendiniz ig'm 
bir beklentiniz olmasin!" diyor esasen kadinlara. Laura'nin hika- 
yesi, ondan on tig yil once, Laura ve John Doyle'un evliliklerinin 
dorduncu senesinde bashyor. Bir seylerin yolunda gitmedigini 
fark eden ve son care olarak grup terapileri ile Amerikahlarin 
bulusu, tipik "evliligi kurtarma" seanslan arasinda kosturan 
Laura, buradan da bir sonuc alamayinca, en nihayetinde esas 
yontemin buyukannesininki olduguna karar verir. Mutlu bir evli- 
lige giden yolun, kocasmin soyledigi her seye "evet" demekte 
sakh oldugunu kesfeder. Bu buyuk kesiften itibaren, iliskilerin- 
deki her sey tarn tersine donuyor. Terapistlerin surekli yineledigi 
"sorunlan konu$up tarti§arak gozumleme"r\\r\ buyuk bir yalan, 
iliskide sozu gecer bir birey olarak ayakta kalmaya cahsmasinin 
bastan kaybedilmis bir savas oldugunu goruyor cunku. ihtirasla- 
rini bir tarafa birakip yasayarak buldugu bu yeni metot, once 
Laura'nin evliligini kurtanyor. Sonra da Laura, baska mutsuz 



213 



353 Firedrich Nietzsche - Tan Kizilhgi, Birinci Kitap, b.403 

354 (KONUK, et al., 2006), C.l, s. 154 



214 



Havva'nin Kizlan 

kadinlara tutku ve ask dolu evliligin ipuclanni vermeye yoneliyor. 
Hem de feminist yaratiklann "kolelik" olarak gordugu bu yon- 
temi, ulkenin dort bir yanmda yogun bir ilgiyle karsilanan semi- 
nerleri ve Internet'teki sitesiyle de susleyerek. Laura'nin kendi 
imkanlan ile bastinp elden ele dagittigi (The Surrendered Wife: 
A Practical Guide to Finding Intimacy, Passion and Peace with 
Your Man) "Kocasma Teslim Olan, Kadm: Erkeginizle Yakmhk, 
Tutku ve Bang Saglamaya Giden Pratik Yol" adh kitabi, binlerce 
ABD'li kadinin ardindan giderek dunya kadinlannin da elkitapcigi 
olma yolundadir. 

ABD'de bircok ciftin evliligine sihirli bir degnek gibi dokunan 
kitabin elde ettigi basan kabul etmez bir durumdadir. Laura, 
konuyla ilgili seminerlere de baslamistir. Bu seminerlerin falda 
ve etkisi hususunda ise, cevap Laura Doyle'un izinden gidip evli- 
liginde mutlulugu yakalayan "kocasma teslim olmus" kadinlar- 
dan geliyor: 

Carole Fitzgerald "Bu seminerler sonrasmda farkma vardim 
ki aslmda evliligimdeki en buyiik sorun, benmisim" diye anlati- 
yor. Evliliginin bir bataga saplandigini gorunce, bir arkadasinin 
tavsiyesi uzerine Laura Doyle'un seminerine katilmis ve hayati 
degismis. 

Bayan Fitzgerald "Olaylara baska bir acidan bakmayi ogren- 
dim. Kocami oldugu gibi kabullenip ona her anlamda guven- 
mem gerektigini kavradim" diyor ve ekliyor: "Bir zamanlar asik 
oldugum bir adami degistirmeye calismam cok sacmaydi aslm- 
da." 

Laura Doyle'un "Huzurlu" bir evlilik ile ilgili "Derteme yanil- 
ma" metoduyla elde ettigi tespitleri: 

"Eger kendinizi kocanizdan daha ustun goruyor; kocaniz soy- 
lediginiz her seyi yaptigi takdirde sorunlarm bitecegine inaniyor, 
ya da o kucuk bir erkek cocuguymuscasina anne tavn takmiyor- 
saniz Laura Doyle'a gore sizin de egitilmeniz gerekiyor. Cunku bu 
seminerler sizin yeniden beraber gulebilmenizi; para konusunda 
tartismalann son bulmasini; dahasi yeniden kocanizla buyuk bir 
ask yasamanizi saglayacak! Laura Doyle oyle diyor. Yine de 



Havva'nin Kizlari 

Laura, kendini hala bir feminist olarak tanimladigini soyluyor 
ustelik, ve agikhyor: 

"CunkO teslim olmak demek; erkegin kolesi olmak anlamma 
gelmiyor. Feministlikte gaye kadmm, menfaati, huzuru ise bun- 
la r fazlasty la sag la my or " 

"Hayatim boyunca John' a ne yapmasi gerektigini soy led im. 
Ama ben usteledikge, o kendisini geri gekti ve isteklerimin tarn 
tersini yapmaya basladi. " 

"Kocamzm hayatma mudahale etmeyin; fiziksel, finansal ve 
duygusal denetimi tamamen ona birakm; dusuncelerine saygi 
gosterin; kendinizi ifade ederken ona baski uygulamaym; ve 
size gosterdigi ilgiyi takdir edin, aldigi hediyeleri coskuyla kar- 
silaym..." 

Ancak Laura'nin sozunu ettigi "teslim olunasi erkekler"\n 
tacizkar, sapik ya da dengesiz olmamasi gerekiyor. Size ya da 
cocugunuza fiziksel siddet uygulayan, uyusturucu bagimhsi, gu- 
venliginizi tehdit eden ya da sadece guven hissi uyandirmayan 
erkeklerden uzak durmanizi tavsiye ediyor Laura. "BU TARZ ER- 
KEKLERE 'TESUM OLMAK' BJR YANA. ONDAN DERHAL AYRILIN" 
dive uyanyor. Karar bu noktada size kalmis- 

"Bosanma oranlarmm boylesine arttigi bir donemde Laura 
sayesinde evliligimi kurtardim" diyenlerin sayisi hig de az degil. 
Tek yapmalan gereken ise, kocalanna sonsuz bir guvenle kendi- 
lerini birakmak.] 355 

Allah Teala buyurdu ki; "Bilin ki, diinya hay at i ancak bir 
oyun, '(eglence turunden) tutkulu bir oyalama', bir siis, kendi 
aramzda bir ovunme (surest ve konusu), mal ve cocuklarda bir 
'cogalma tutkusu' dur. Bir yagmur ornegi gibi; onun bitirdigi 
ekin ekicilerin (veya kafirlerin) hosuna gitmistir, sonra kuruyu- 
verir, bir de bakarsm ki sapsari kesilmis, sonra o, bir cer-cbp 
oluvermistir. Ahirette ise siddetli bir azap; Allah 'tan bir magfi- 
ret ve bir hosnutluk (riza) vardir. Diinya hayati, aidants olan bir 
metadan baska bir sey degildir." 356 



215 



355 (AVCI, Kasim 2007 ), s. 439- 

356 Hadid, 20 



216 



Havva'nin Kizlan 

8 — Kiskanflik 

Kiskanghk, insanoglunun en tabii duygulanndan biridir. Kis- 
kanghk, sevilen birinin baskasi ile paylasilmasina katlanamamak- 
tir. Aynca kiskanghk, beklenen ilgi, sevgi ve sefkat eksikligine 
karsi verilen dogal bir yanittir. Bireyin sakladigi kizma duygusu, 
gucenme olarak da tanimlanabilir. 

[Kiskanghk davranisi da bir yonuyle cimrilik ve bencillik dav- 
rani§lanyla ortusur. £unku bir anlamiyla kiskanghk, elden kagir- 
mak ve yoksun kalmak korkusuyla islevsel bir davranistir. 357 Kis- 
kanan insan baskasinda olani onun kaybetmesi yahut zarar gor- 
mesi pahasina da olsa isteyebilmektedir. Kur'an-i Kerim'deki 
Yusuf aleyhisselamin kardesleri tarafindan kiskanilmasi olayi 
buna ornek olarak verilebilir. 358 

Adler, kiskanghgin temelinde derinligine ve guglu bir a§agihk 
duygusu yattigini soyler. 359 Buna gore kiskanan kimse, eksiklik 
duygusu ve kiskanilan ozellige sahip olma yonelimi ile hareket 
ettiginden, kendi gikanni onceleyen, benligini one gikarma egili- 
minde olandir. Bundan oturu kiskanghk ben-merkezcil ve hasta- 
hkh bir yonelimdir. 

Kur'an-i Kerim bu duzlemdeki bir kiskanghgi, su ayette de go- 
rulebilecegi uzere, olumsuz bir yonelim olarak degerlendirir ve 
yapilmamasini ister: 

"O halde Allah'm kimilerinize digerlerinden daha fazla ba- 
gi$ladigi nimetlere goz dikmeyin. Erkekler kendi kazanglarm- 
dan birfayda saglarlar, kadmlar da kendi kazanglarmdan...Bu 
nedenle lutfufndan size bahsetmesini) Allah'tan dileyin; suphe- 
siz Allah, her seyin tarn bilgisine maliktir." 360 

Kur'an-i Kerim baskalanni kiskanmak ve ellerinde olana sahip 
olmak yerine, o nesnenin veya ozelligin var edicisi olduguna 



357 HANCERUOGLU, Orhan, Ruhbilim Sozlugu, 2. Basim, istanbul, 1993, 
s. 229. 

358 Yusuf, 8-9. 

ADLER, Ya$ama Sanati, (gev. Kamuran §ipal), 3. Basim, istanbul, 
1992, s. 97. 

360 ... -._. 

Nisa, 32. 



Havva'nin Kizlari 

inanilan Allah'a yonelmeyi ve ondan istemeyi ve paylasimi 6n- 
gormektedir. Nitekim inanan bireyin ruh saghgi acisindan bu 
davranis hem daha olumlu, hem de bu yuzden stres yasamasinin 
engellenmesi baglaminda onemlidir.] 361 

Duygusal kiskanclik/cinsel kiskanclik 

Kiskanchgin en onemli belirleyicilerinden birisinin "durumsal 
degiskenler" oldugu gerceginden yola gikilarak yapilan bir sinif- 
landirmaya gore kiskanclik ikiye aynhr; duygusal ve cinsel kis- 
kanglik. 

Cinsel kiskanglik, bireyin esinin bir baskasiyla cinsel beraber- 
lik yasadigini bilmesi ya da bundan suphelenmesi sonucunda 
yasanan kiskanchktir. 

Duygusal kiskanghksa, bireyin esinin bir baskasina duygusal 
olarak baglandigmi bilmesi ya da bundan suphelenmesi duru- 
munda ortaya cikan kiskanchk turudur. 

Duygusal ve cinsel kiskancligin tetikleyicileri 

Cinsel kiskanchgi tetikleyen, yani, esin bir baskasiyla cinsel 
beraberlik yasadigini aciga cikaran ya da bu yonde bir kusku 
dogmasina yol acan davranislar su sekilde siralanabilir; 

1— Ciftin cinsel yasaminin "6zel"ligine aykin olan bazi fiziksel 
isaretler (esin bir baskasiyla fiziksel yakinhga girdigine isaret 
eden bir koku). 

2— Cinsel aldatmayi aciga vurma (esin bir baskasiyla cinsel 
beraberlik yasadigini itiraf etmesi). 

3— Cinsel yasamm ahsilmis sikhginin ve biciminin degismesi 
(esin farkh cinsel deneyimler teklif etmesi). 

4— Artan cinsel ilgi ve duygulann abartih bir sekilde aciga vu- 
rulmasi (esin daha sik cinsellikten konusmasi, her zamankinden 
daha sik sevgisini dile getirmesi). 

5— Cinsel isteksizlik ve sikilma (esin her zamankinden daha az 
cinsel yakinlasma baslatmasi) 



217 



361 (KARACOSKUN, Haziran 2005.) 



218 



Havva'nin Kizlan 

Duygusal kiskanchgi tetikleyen yedi davranis vardir. Bunlar- 
dan asagida siralanan ilk ugu "ili$kisel yakinhgin azaldigi" na ve 
geriye kalan dordu de "e§in ileti$imsel ozelliklerinin degi$tigi" 
ne isaret etmektedir: 

1— iliskisel doyumsuzluk ve askin yitimi (esin baskalanyla da 
gorusmek istedigini belirtmesi). 

"Duygusal olarak bagh oldugumuz kisinin yerimize baska bi- 
rini koydugunu gordugumuzde ait olma duygusunu ve olumlu 
benlik anlayisimizi kaybetme tehlikesi yasanz. Bu da kiskancpligin 
ortaya gikmasina yol agar. Yine bazi insanlar digerlerine gore 
daha fazla kiskanghk yasarlar." 

2— Duygusal ihmal (esin ozel gunleri unutmasi ve sevgisini di- 
le getirmemeye baslamasi). 

3— Beraber zaman gecirmede isteksizlik (arkadas toplantila- 
nna esini davet etmemeye baslama). 

4— Pasif reddetme ve dusuncesizce davranislar sergilemeye 
baslama (kaba davranislar sergileme, daha az sevgi-saygi gos- 
terme). 

5— Ofkeli, elestiriye dayah ve sorgulayici iletisime girme (esin 
sik sik yikici elestirilerde bulunmasi ve tartisma gikarmaya gaba- 
lamasi). 

6— Belirli bir birey hakkinda konusmaktan kagnma (es ile o 
kisi arasinda bir iliski oldugu kuskusuna yol agtigi belirtiliyor). 

7— Suclu ve kaygih bir iletisim tarzi benimseme (asm gergin 
davranma ya da gok hosgorulu ve affedici davranma). 

Her iki kiskanghk turunu de tetikleyen iki davranis turu ise; 
"kayitsiz (apathetic) 362 ileti$im" ve "iiguncii bir ki§iyle kurulan 
ileti$ime i§aret eden davranislar". 

Kayitsiz iletisimde, es iliskiye kayitsiz kalmakta, duygusal ve 
cinsel anlamda esinden uzaklasmaktadir. Bunun yaninda, esin 
ucuncij bir kisiyle anilmasi ya da bireye bir baskasinin adiyla 
hitap etmesi gibi durumlar da her iki tur aldatmayi tetiklemek- 
tedir.] 363 



Apathetic: duygusuz, duyarsiz; ilgisiz 
353 (MADRAN, 2008; ) 



Kiskan? likta kadin-erkek farki 

[Kadin ve erkek kiskanghgi farkh algilar ve farkh tutumlar ser- 
giler: 

"Kadmlar kiskanglik duygularmi kabul ederken, erkekler ge- 
nellikle inkar ederler. 

Kadmlar eslerinin bir baska kisiyle duygusal yakinlasma ol- 
madan sadece cinselligi yasamalarini, iliskilerini surdurme ugru- 
na katlanabilirken, erkeklerse eslerinin cinsellik olsun ya da ol- 
masin karsi cinsi begenmelerini bile kiskanirlar. 

Aynca kiskanglik ortaya giktiginda kadmlar genelde kendileri- 219 

ni suglarken, erkekler kiskanghklanndan dolayi tipik olarak esle- 
rini veya ijguncu kisiyi suglarlar."] 364 



354 Psikolog Aslihan Tokgoz TOZLU 



"Oz"luk "t)vey"lik "ortaklik" Sorunu 

Kadin hayatini etkileyen en buytik sorunlar; "6z"luk "uvey"lik 
ve paylasim igerisinde oldugu baska kadinlann bulunmasidir. Bu 
kadinin yaratihsinda Allah Teala tarafindan konulmus bir ozellik 
oldugunu kabul etmek zorundayiz. Tarihi agidan incelendiginde 
kadinin bu konuda hatalara dustugunu ve gozum uretmede zor- 
lamldigini gormekteyiz. Oyle ki dini faktorlerin dahi yetersiz kal- 
digi sorunlann gozumu igin jahsiyet gelijtirici etkenlerin devreye 
sokuldugu durumlarda bile erkegin aciz kaldigi soylenebilir. 
220 Ornek insan Rasulullah sallallahu aleyhi ve selemin aile haya- 

tinda dahi "oz"\uk "uvey"\\k "ortaklik" la ilgili sikintilann olmasi 

fakat O'nun bu konuyu idare, sukut ve sabir ile gegijtirmesi ve 
konuyla direk ilgili ayetlerin son doneme kadar gelmeyisinden 
yola gikarak "6z"\uk, "uvey"\\k, "ortaklik" kadin igin noksanhk 
olmayip fitratinin bir geregidir diyebiliriz. Bu halden kadinlann 
kurtulusu da yoktur. Kadin akhnin bu konularda hislerine kurban 
oldugu bir hakikattir. Hz. Mevlana kaddese'llahu sirrahu'l-aziz 
buyurdu ki; 

[Hz. isa'nm benimsedigi yol, yalnizhgi tercih etmek ve arzu- 
lari korle$tirmek igin $ali§makti. Hz. Muhammed'inki ise, insan- 
larla birlikte yagamak, kadin olsun erkek olsun, onlardan gele- 
cek sikmti ve zahmetleri goze almaktir. Bunlar arasmda evlili- 
girt yiikii, kadinin giyim ku§am masraflan gibi, hatira gelen 
gelmeyen birgok zorluklara katlanmak da soz konusudur. Mu- 
hammed'in yoluna gidemiyorsan isa'nm yoluna git de bir 



Havva'nin Kizlan 

ugurdan mahrum kalma.f 65 

"Oz"\uk, "uvey"\\k "ortaklik" so runu ve kiskanghk noktasinda 
buytik gileler geken Rasulullah sallallahu aleyhi ve selemin bu 
konuda yasadigi son olayin anlatildigi asagidaki kissa bu duru- 
mun gozumune agikhk getirecektir. Rasulullah sallallahu aleyhi 
ve selem beserilikten aynlmadigi gibi gocuklannin, hanimlannin 
ve diger arkadaslannin da beserilikten siynlmalanni bekleme- 
mistir. O, kadm ve erkek cinsinin fitratini <pok iyi biliyordu. Oyle ki 
kiskanghkta ileri giden ne Hz. Aise radiyallahu anha ve ne de 
oteki zevcelerine baski yapti. Rasulullah sallallahu aleyhi ve se- 
lem kendisini sikmadan, kahretmeden Hz. Aise radiyallahu 
anhanin fitratina icabet ederken yine kendisine bir kulfet olan 
kiskanghklanni zevcelerinin kadinhga mahsus mesgaleleri, hiss! 
halleri olarak kabul etti. Onlar kendilerine taninan musamahaya 
ragmen ileri gittiklerinde Allah Teala kulu ve rasulunun gilesine 
dur emrini gonderdi: 

"E y Nebi! E$lerine §6yle soyle: Eger diinya hayatmi ve siisle- 
rini istiyorsaniz gelin size bagista bulunayim ve guzellikle sah- 
vereyim. Eger Allah 'i, rasulunu, ahiret yurdunu istiyorsaniz bilin 
ki, Allah iginizden iyi davrananlara biiyuk ecir hazirlamistir." 366 

Yine islam, fitratin bu konuda yanhshga meyilli olusundan do- 
layi "ei//ot/;/c"muessesesini kaldirmistir. 



365 Mevlana CelaleddTn-i RumT, Flhi Ma Flh, ter.: Ahmed Avni Konuk, 
haz.: Selguk Eraydm, l'z Yayincihk, Istanbul 1994, s. 81-85. 
356 Ahzab, 28-29 



221 



Hz. Ibrahim'in Annesi Misirli MARIYE 
radiyallahu anhanin ^ektigi sikintilar 367 

Misirli Mariye Resulullah'in Hayatina Nasil Girmi§ti? 

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin evinden uzak 
"Ei'aiiye" de kadinlanndan birisi oturmakta idi ki, bu hatun, 
mu'minlerin anasi sifatini almamis ise de onlardan fazla olarak 
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin oglu ibrahim'in annesi 
olmak serefine mazhar olmustu. 

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin mescidi serifinin <pev- 
resindeki evinde oturmuyorsa da o ev ile sakinleri uzerindeki 
tesiri buyuktu. Bu tesiri kavramak igin aleyhinde Resulullah zev- 
celerinin toptan ayaklandiklan yegane kadin oldugunu ha- 
tirlamak kafidir. Hatta eger "Ey Peygamber, Allanm sana helal 
222 ettigini, neden zevcelerini memnun etmek kastiyle haram edi- 

yorsun?" 368 mealindeki ayetler nazil olmasaydi, Mariye'yi 
Rasulullah sallallahu aleyhi ve selleme haram etmege muvaffak 
olacak gibiydiler. 

Bu kadin kimdir? Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin ha- 
yatina nasil girmistir ve o hayattaki mevkii nedir? 

Yukan Misir'da Nil nehrinin dogu kiyisindaki Hafen koyunde 
"$emun'un km Mariye", Misirli bir baba ile Rum -Hiristiyan- bir 
ananin kizi olarak dunyaya geldi. 

Gengliginin ilk gaginda kiz kardesi §irin ile beraber Misir Hu- 
kumdan Mukavkis'in sarayina gelmeden evvel hayatini o koyde 
gegirdi. 

Mukavkis'in saraymda iken Arap yanmadasinda yeni semavT 
bir dine davet eden bir rasulun giktigini duymustu ve "Hatip Bin 
Beltea" Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem tarafindan; 



357 (Prof. Ai?e ABDURRAHMAN), s. 135-143 



368 -,-, . . 

Tahrim,! 



Havva'nin Kizlari 

Mukavkis'e yazilmis bir mektupla Misir'a geldigi zaman Mariye o 
sarayda bulunuyordu. 

Saraya ahnan Hatib, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin 
mektubunu Misir hukumdanna verdi. Mektubun meali sudur: - 

"Esirgeyen bagislayan ulu Allah adma, 

Abdullah oglu Muhammed'den Misirhlarm buyugii 
Mukavkis'e, 

Dogru yolu tutanlara selam. Ben seni islam dinine davet 
ediyorum. 

Musluman ol. Selamete erisirsin. Allah Teala sana sevabmi 
muzaaf olarak verir. Eger yiiz gevirirsen butun Misirhlarm gii- 
nahi senin boynunadir. 

Ey Ehl-i Kitap, yalmz Allah Teala'ya itaat edeceginize, bas- 
kasmi ona ortak tanimayacagmiza ve insanlardan bir tapilacak 
ittihaz etmeyeceginize dair aramzda adil bir soze geliniz. 

Eger onlar yiiz gevirirlerse dey'miz ki: Sahid olunuz, biz 
Musliimamz." 

Mukavkis mektubu okudu. itina ve ihtiram ile katladi, fildi§in- 
den bir kutuya koyarak cariyelerine uzatti. 

Hatib'e, Hz. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemden bah- 
setmesini soyledi. Hatib'in anlattiklanni iyice dinledi. Sonra kati- 
bini gagirdi, ona cevabini yazdirdi: 

"Mektubunu okuyup mealini ve beni nelere davet ettigini an- 
ladim. Bir rasul daha zuhur edecegini biliyor ve onun "§am" diya- 
rmdan gikacagmi saniyordum. 

Elgini buyuklugunij kabul ettim. Sana hediye olarak Misirlilar 
nezdinde itibarli olan iki cariye, elbiseler ve bir at gonderiyorum. 
Sana selam..." 

Mukavkis mektubu Hatib'e verdi. Misirhlarm kendi dinlerine 
<pok bagh olduklanni soyleyerek ikram etti. Aynca olup bitenleri 
Misirhlardan gizlemesini tavsiye etti. 

Hatib, refakatinde Mariye ile kardesi §irin ve bir kole, bin 
miskal altin, Misir dokumasindan yumusak bir elbise, egeriyle 
beraber bir at, cins bir merkep, meshur "Benhe" balmdan ve 6d, 
anber, misk gibi guzel kokulardan bir miktar bulundugu halde 
yola gikti. 



223 



224 



Havva'nin Kizlan 

iki Gene Kadinin Gonulleri islam Peygamberine Ac lldi 

iki kiz kardes yurtlanndan aynhrken buytik bir teessur iginde 
idiler. Sevdikleri "Nil" nehrinin manzarasini iglerine sindire sindi- 
re gidiyorlardi. Vadi gozden kaybolurken, gozlerinin hayata agil- 
digi, gocukluk ve gencliklerinin gelistigi topraga ya§h birer veda 
nazan attilar. 

"Hatib", Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemden bahsetti 
onlara. Bu sozler Rasulullah sallallahu aleyhi ve selleme inanan, 
O'nun izinden giden samimTbir sahabenin sozleri idi. 

iki geng kadin isittikleri seylere tutuldular ve gonulleri is- 
lam'a ve islam rasulune agildi. 

Kureyslilerle anlasma imzalayan Rasulullah sallallahu aleyhi 
ve sellem, "Hudeybiye"den dondugu sirada "Hatib"in kafilesi de 
Medine'ye ulasti. 

Hz. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, Mukavkis'in mek- 
tubunu ve Misir'in hediyesini kabul etti. Mariye'yi begenerek 
onunla iktifa etti. Kardesi "$irin" i hususT sairi "Hasan Bin Sa- 
bif'e hibe etti. 

Guzel ve geng bir kadinin Nil topragindan hediye olarak 
Rasulullah sallallahu aleyhi ve selleme geldigi ve camie yakin 
olan "Harise Bin El-Numan"in evine misafir edildigi haberi Hz. 
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin ev halkma derhal yetisti. 

Hz. Aise radiyallahu anha, onceleri Mariye'ye kiymet verme- 
di. Lakin sonralan, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin Misirh 
geng kadina gok ugradigini, yaninda fazla kaldigini gorunce, ko- 
casmin o begenmedikleri kadina gosterdigi ihtimami dikkatle 
tetkike basladi. 

Bir Hayal Ve Bir Umit 

Bir seneye yakin bir zaman gegti. Mariye radiyallahu anha, 
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem yanindaki talihinden mem- 
nundu. Butun umit ve dusuncelerini, hatta butun varhgini, mu- 
kadderatinin kendisini sozlesmeden baglamis oldugu Rasulullah 
sallallahu aleyhi ve selleme hasretmisti. Butun gayesi O'nun 
nazannda kazandigi mevkii ebede kadar muhafaza etmek ve 
onun teveccuh ve nzasini devam ettirmekti. 



Havva'nin Kizlari 

Mariye, sahsiyetinde Misir'in buyusunu, etrafinda Nil'in itirh 
kokusunu, akhnda fanilige kar§i gelen ve ebedilige goz diken 
buytik dedelerinin zekasini tasiyordu. Ustelik ona hos sohbet ve 
guzel sozler yetistiren coskun bir kaynagi bulunuyordu. Bazen 
kendini Hz. ismail aleyhisselamin annesi "Hacer"e benzetiyordu. 
Zira "Hacer" de kendisi gibi Misirh idi, o da Hz. ibrahim 
aleyhisselama oglu ismail'i getirdigi gibi kendisi de Hz. Rasulullah 
sallallahu aleyhi ve selleme bir evlat getirecek mi? 

Lakin heyhat!.. Bu umit, hakikat olmaktan ne kadar uzak, da- 
ha dogrusu imkansizhga ne kadar yakin!.. 

Hadice radiyallahu anha vefat edeli beri Rasulullah sallallahu 
aleyhi ve sellem on kadmla evlenmisti. Onlar arasinda gene ve 
zinde kadinlar ve cocuk sahibi olan da vardi. Lakin hepsinin ra- 
himleri tutuklasmisti. Resulullah altmis yasina yaklasmisti. Mu- 
teaddit zevcelerle kurak gegen senelerden sonra, evlat temenni- 
sini birakmis gibi gorunuyordu. Acaba, "Hacer" in, ismail'e anne 
oldugu gibi kendisi de anne olacak mi? Bu vehimden daha hafif 
bir emel, seraptan daha bos bir umitti. 

Bir Mujde 

Mariye Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin hayatinda 
ikinci senesine girerken hala "Hacer" ile ismail'i hatirlamaktan 
geri kalmiyordu. Nihayet Mariye birdenbire kendinde gebelik 
alametleri hissetti. Fakat hislerini tekzib etti. inanamiyordu. 
Acaba bir hakikat mi, yoksa uyanik bir ruya midir? Mariye 
radiyallahu anha bunu birturlu kestiremiyordu. 

icindekileri bir, iki ay gizledi. ilk alametler daha acik bir sekil 
ahnca kardesi "$irin" e ifsa etti. "$irin" ona meselede evham 
yahut ona benzer bir sey bulunmadigini, hissettigi seyin canh bir 
cenin oldugunu soyledi. Mariye sevincinin siddetinden bayilacak 
gibi oldu. Neseli bir ruya icinde kendinden gecti. Resulullah ya- 
nina geldigi zaman bu muhim sirn ona acikladi. 

Hz. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem o gune kadar 
"Mariye"de gordugu rahatsizhk, can sikintisi ve istahsizhgi hatir- 
ladi. Bunlar her gebeliginin ilk devresinde Hatice'de de gormus 
oldugu durumlann aynisi idi. 



225 



226 



Havva'nin Kizlan 

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem sevingten aydinlanan 
yuzunu kaldirdi. Sevgili kizi Zeyneb'i kaybedisinin akabinde ken- 
disine bu guzel teselliyi ihsan eden Allah Teala'ya §ukretti. 

Mariye, ilk gunlerde gebe olmasindan suphelendigini soyle- 
yince Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, ona Zekeriya 
Aleyhisselam'a dairolan su mealdeki ayet-i kerimeyi okudu:: 

"Zekeriya, Alia him dedi, ben nasil evlat sahibi olabilirim? 
Karimm gocugu olmuyor. Ben ise gok ya$landim. Cenab-i Hak 
buna cevaben: Bu benim igin kolaydir. Daha once seni yoktan 
varettim". 369 

Bunun arkasindan su mealdeki ayetleri de okudu: 

"Konuksever Hz. ibrahim'in kendisi He misafirleri arasmda 
gegenleri duydun mu? Bu misafirlerden $Qphelenen ve korkan 
Hz. Ibrahim onlara semiz bir dana kesip-takdim etti ve yemele- 
rini soyledi. Yanma girerken onu selamlayan misafirler, Ibra- 
him 'in kendilerinden ku$kulandigmi sezince ona: 

"Korkma, biz, sana bir evladm olacagmi mujdelemek igin 
geldik." 

Demi$ler. Bunu duyan e§i yuzunu gevirerek: , 

"Ben, gocugu olmayan bir ihtiyar kadmim. Benim nereden 
evladim olacak?..." 

Onlar: "Cenab-i Hak dyle buyuruyor," dediler. "O hakimdir 
ve her §eyi bilir." 370 

Mariye radiyallahu anha gulumseyerek, sihhat ve zindelik fis- 
kiran-gengligiyle ovunur gibi bir tavirla: 

"Fakat ben ihtiyar bir kadin degilim Ya Resulallah. Dedi. ikisi- 
nin de yuzu seving ve gipta ile parladi. Bu haber Medine'de he- 
men yayildi. Bu haberin Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin 
zevceleri uzerinde yarattigi elemli tesiri anlatmaga hacet yok. 

Aralannda Hz. Ebubekir ile Omer radiyallahu anhumanin kiz- 
lan da bulunan bu sayin hatunlar, evlad getirmekten mahrum 
iken, Misirh cariye bu nimete erissin!.. 

Bunu bir turlu hazmedemeyen zevcelerin kiskanchklan son 



359 Meryem, 8-9 

370 .. . r . c r 

Hicr, 51-55 



Havva'nin Kizlari 

haddini buldu. Ne soyleyeceklerini, ne yapacaklanni bilemediler 
ve "Mariye"yi kendisinden evvel Hz. Ayse radiyallahu anhanin 
itham edildigi seyle itham eden igrenc bir dedikodu yaydilar. 

Masumluguna sahadet eden bir ayetin gokten gelmesine 
"Mariye"nin ihtiyaci yoktu. ^unku kendisiyle itham -edildigi usa- 
gi, erkeklikle ilgisi olmayan birisi idi. 

Mariye'nin selamet ve rahatini, kendisiyle bebeginin sihhatini 
emniyet altinda bulundurmak icin Rasulullah sallallahu aleyhi ve 
sellem onu Medine civanndaki El'aliye'ye onlan nakletti. 

Hz. Ayse radiyallahu anha diyor ki: 

"....Mariye'yi kiskandigim kadar higbir kadmi kiskanmadim. 
(Hjnku gok guzeldi, kivirak sagli ve cazibeli idi. Rasulullah ona 
hay ran olmustu. ilk geldigi zaman onu Harise ibn'ul Numan'm 
evine misafir etmisti. Komsumuzdu. Rasulullah sallallahu aley- 
hi ve sellem gece ve giindiiz vakit buldukga onun yanma gidi- 
yordu. Korkunca da onu El'aliye semtine nakletti ve orada sik 
sik ziyaretine gidiyordu. Bu durum bizi uzuyordu." 

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem onu himaye ve siyaneti 
altinda tuttu. Kardesi §irin de bebegin hayata gozlerini agincaya 
kadar ayni seyi yapti. Hicretin sekizinci senesinin zilhicce ayinda 
bir gece dogum saati geldi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem 
"Mariye"nin ebesi Selma Ummu Rafi'i getirdi. Sonra evin bir 
kosesine cekilerek namaz ve niyaza daldi. 

"Ummu Rafi" yanma gelip bir erkek evladinin dogdugunu 
mujdeleyince ona comertce ihsanda bulundu. "Mariye"nin ya- 
nma gidip onu tebrik etti. Sonra pak evladini sevinc ve sevgi ile 
kollan arasina ahp teyemmunnen 371 nebilerin dedesi Hz. ibra- 
him aleyhisselamin ismiyle adlandirdi. Medine'nin halkina sa- 
dakalar dagitti. Bebegi sutannesine emanet ederek kendi sutu 
cekilirse cocugunu sutleriyle beslesin diye ona yedi keci verdi. 

Hos gorunme, yapmacik tavirlardan mutesekkil bir kul taba- 
kasi altinda icin icin yanmaga devam eden ates, Rasulullah 
sallallahu aleyhi ve sellemin "Mariye" ile Hafsa'nin evinde bulus- 
tugu gun parlayarak alev alev yukselmis, Rasulullah sallallahu 



227 



Teyemmiinen: Ugur sayarak. Teyemmun ederek. 



228 



Havva'nin Kizlan 

aleyhi ve sellemin "Mariye"den el cekip kendine haram etmesi 
hikayesinde olanlar olmustu. 

isin tahmin ettiklerinden daha ileriye gittigini, Mariye'ye kaz- 
diklan kuyuya kendilerinin dusmekte olduklanni goren zevceler 
Allah'in merhametine Resulunun affi yetismezse kendilerini bu 
akibetten hicbir seyin kurtaramayacagini anlayarak mahzun ve 
nadim kendi kabuklanna gekildiler. 

Mariye ibrahim'i dogurduktan sonra, emeline kavustugunu 
hayal ediyordu. 

Ve iste kiskanghk mihneti kendisi idn hayirh bir netice ile so- 
na erdi. "Mariye"yi kendine haram etmisken, Resulullah, tahrim 
(haram kilma) ayetlerinin nazil olmasi uzerine tekrar yanina 
gelmisti. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemi sevindirecek, 
Hadice'nin evlatlanndan kaybettiklerinin acisini dindirecek bir 
evlat getirmesi kadar hicbir §ey Mariye'yi mesut etmemijti. 

Batan Ay 

Lakin Mariye'nin saadeti bir seneden fazla surmedi. Buyuk 
mihnet ve aci matem devri geldi. ibrahim iki ya§ini doldurmadan 
hastalandi. Bu durumdan endi§e eden annesi hem§iresi §irin'i 
gagirdi. ikisi gocugun ba§ucunda gece gunduz durmadan ona 
baktilar. Lakin, hasta yavrusunda hayat yava§ yava§ sonmege 
bajladi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem gelip, garesiz ve 
kalben mahzun bir halde, can cekismekte olan evladini annesi- 
nin kucagmdan kendi kucagma aldi. Olumun istirabini ceken - 
biricik ogluna- bakarken gozyaslan doktu. En nihayet kucuk yav- 
ru son nefesini verdi. 

ibrahim aleyhisselamin nasini annesinin evinden kucuk bir 
yatak uzerinde kaldinldi. Arkasindan Rasulullah sallallahu aleyhi 
ve sellem ile sahabeler bulundugu halde "Cennet'ul Baki'" me- 
zarhgina goturuldu. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem nama- 
zini kildi, kendi eliyle kabrine yatirdi, uzerini toprakla orterek 
suladi. 

Cenazeyi tesyi edenler sessizlik idnde sehre donerlerken, te- 
sadufen gunes tutulup ortahk karardi. Bazilan "Giine§, ibrahim 
oldugu igin tutuidu" dediler. Bu soz Rasulullah sallallahu aleyhi 



Havva'nin Kizlari 

ve sellemin kulagina gidince ashabina donerek dedi ki: 

"Giine§ He Ay, Allah' in ayetlerindendir, ne bir kimsenin olu- 
miine tutulurlar, ne de ya$amasina..." 372 

Biricik oglunun na§ini topraga verdikten sonra Hz. Rasulullah 
sallallahu aleyhi ve sellem, Allah Teala'nin mukadderatina boyun 
egerek, yarasini buyuk kalbinde sakladi. Mariye radiyallahu anha 
ise evinde inzivaya cekilerek, Rasulullah sallallahu aleyhi ve 
sellemin kalbindeki yarayi kanatmamak icin buyuk bir sabir gos- 
terdi. Fakat hicretin onuncu senesinde ibrahim'in vefatindan 
sonra, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin gunleri uzamadi, 
ertesi sene Rebiulevvel'in ilk gunlerinde hastalandi ve Ulu Allah 
Teala'ya kavustu. 

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Hakk'a kavustuktan 
sonra Mariye bes sene yasadi. Bu senelerini insanlardan uzak, 
inziva iginde gegirdi. Kardesi §irin'den baska kimse ile karsilas- 
maz, Mescidi Nebevide Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin 
kabrine yahut oglunun "Baki"' deki kabrini ziyaret ettigi gunler 
haricinde evden cikmazdi. 

Mariye radiyallahu anha, Hakk'a kavustugu gun Emir-ul mu- 
minin Omer Faruk radiyallahu anh, Medine halkini toplayarak 
cenazesini kaldirdi, namazini kildiktan sonra "Baki"' mezarhgin- 
da yatan oglunun yanina defnettiler. 

Her can olumu tadacaktir. Elbette Mariye de her canh gibi 
olecekti. Fakat Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin hayatina 
girmesi, O'nun zevceleri aleyhine ayaklaninca, goklerin kendisini 
himaye icin mudahale etmesi ve nihayet Allah Teala'nin kendi- 
sine ibrahim'in annesi olmak nasibini vermesi Mariye icin kafi- 
dir.] 



372 [BuharT, Kusuf 2, 4, 5, 13, 19, el-Amel fi's-Salat 11, Bed'u'l-Halk 4, 
Tefsir, Maide 13; Muslim, Kusuf 1, 8, (901, 902, 903); Muvatta, Kusuf 1, 
(1, 186); Ebu Davud, 261, 263, 264, 265, (1177, 1180, 1187, 1188, 
1190, 1191); TirmizT, Salat 396, (561, 563); NesaT, Kusuf 6, 7, 10, 11, (3, 
127, 128, 129, 130).] 



229 



9-Itaatsizlik ahlaksizlik mi? 

[Yuzyillar boyu krallar, derebeyleri, endustri patronlan ve ana 
babalar itaat etmenin bir erdem, itaatsizligin ise ahlaksizlik oldu- 
gu taniminda direndiler. Baska bir gorus acisi sunmak icin bunun 
yerine su tanimi da koyabiliriz: insanoglunun tarihi itaatsizlikle 
basladi ve ne yazik ki itaatle sona erecektir. 

ibranTve Yunan tarihlerine gore, insanoglunun tarihinin tetik- 
leyicisi ve etkeni itaatsizlik eylemi olmustur. Adem aleyhisselam 
ve Havva, cennetin bir parcasi olarak uyum icinde yasamalanna 
ragmen imtihanin ustesinden gelmemislerdi. Ana rahminde ce- 
ninin varolosu gibi cennetin icindeydiler. insandilar ama henuz 
230 insan degildiler. Derken butun bu duzen bir kurala karsi itaatsiz- 

lik etmeleriyle degisti. Dunya ile anne arasindaki baglanni kopa- 
rarak, gobek bagini keserek insan oncesi uyumdan insan dogdu. 
Boylece de bagimsizhk ve ozgurluk yolunda ilk adim atilmis oldu. 

itaatsizlik Adem ile Havva'yi ozgur kildi. Gozlerini actiklannda 
birbirlerine yabanci olduklan gibi dis dunya da onlara yabanci ve 
dusmancaydi. itaatsizlik doga ile aralanndaki ilk bagi kopardi ve 
onlan kisilestirdi. "Ilk gunah" Adem aleyhisselami, yozlastirmak 
soyle dursun, onu ozgur kildi. Bu tarihin baslangiciydi. Artik in- 
sanoglu cennetten cikinca kendi gucune guvenmeyi ve butunuy- 
le insan olmayi ogrenmeliydi. (Ozgurlugun bedeli olan imtihan 
sirnda bu sekilde aciga cikti.) 

Bu nedenle nebiler kurtanci ogretilerinde, insanin itaatsizli- 
gini onayladilar. insan, "gunahi" tarafindan bastan cikanlmamis, 
insan oncesi uyumdan kurtulmustu. Nebilere gore, tarih insanin 
insana donustugij yerdir. insan olma surecinde insan; kendiyle, 
dogayla ve birlikte olduklanyla yeni bir uyum olusturana dek 
kendi sevgi ve akil yetilerini gelistirir. Bu yeni uyum, "gunlerin 



Havva'nin Kizlari 

sonu" olarak tanimlanir ve insanlann hem birbirleriyle hem de 
tabiatiyla bans icinde olduklan bir donemdir. Bu, insanin kendi 
sebep oldugu "yeni" cenneti" dir. Ve ancak insanin tek basina 
hukmedecegi bir cennettir. £unku "eski cenneti"n\ itaatsizligi 
nedeniyle terk etmeye zorlanmistir. 

Turn uygarhk ibrani mitindeki Adem aleyhisselam ile Havva 
orneginde oldugu gibi itaatsizlik uzerine kuruludur. Eger onlann 
"sugu" olmasaydi insanhk tarihi de olmazdi. Adem ve Havva gibi, 
itaatsizligi nedeniyle cezalandinldi. Ama pisman olup af dilediler. 

insan, itaatsizlik eylemleriyle tamamlamayi surdurdu. Bu, 
yalnizca insanin dinsel gelisimi ile degil, kendi inanclan ve vic- 
danlan adina var olan guclere hayir deme cesaretini gosterenler- 
le de oldu. Ayni zamanda zihinsel gelisimi de itaatsizlik meleke- 
sine baghydi; yeni dusunceleri susturmaya cahsan otoriteye karsi 
oldugu gibi, degisimi sacma olarak degerlendiren bu melekesi, 
geleneksel dusunceye sahip otoriteye karsi da itaatsizlik iger- 
mekteydi. 

Eger itaatsizlik melekesi insanhk tarihinin ba$lanqicini olu$tu- 
ruyorsa itaat, daha once deqindiqim gibi insanhk tarihinin son 
bulmasina neden olabilir, denilebilir. 373 

insanoglunun uygarhgi, hatta yeryuzundeki turn yasami gele- 
cek bes-on yil iginde yok etme ihtimali, ustelik imkani olabilir. Bu 
durumun akla yatkin bir yani yoktur. Ama gercpek sudur ki, atom 



Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh, anlatiyor: 



"Rasulullah sallallahu aleyhi ve selleme "Ey Allah'm Resulu dedik, 
senin yaninda iken kalplerimiz maneviyatta rikkate gelip inceliyor, 
diinyaya kar$i alakamiz kesiliyor ve ahireti sanki gdrmii$ gibi oluyo- 
ruz. Yamnizdan aynhnca ailemizle unsiyet edip (ocuklanmizi kokladik 
mi, onceki halimizi inkar ediyoruz, bunun sebebi nedir?" 
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem su cevabi verdi: 

"Eger siz, aynldiktan soma da yammdaki halinizi devam ettirsey- 
diniz, melekler sizi evlerinizde ziyaret eder, yollarda sizinle 
musafahada (tokalasmada) bulunurdu. 

Eger siz hig gunah islemeseydiniz, Allah sizi toptan yok eder, gii- 
nah isleyip istigfar edecek yeni bir mahluk yaratir ve onlari magfiret 
ederdi." [TirmizT, Cennet 2, (2528); ibnu Mace, Siyam 48, (1752).] 



231 



232 



Havva'nin Kizlan 

caginda bizler teknolojik bir yasam surerken insanoglunun cogu- 
gucu ellerinde tutanlar da dahil olmak uzere- hala duygusal ola- 
rak tas devrinde yasamaktadir. Oyle ki, matematik, astronomi, 
doga bilimleri yirminci yuzyila ayak uydururken politik, devlete 
iliskin ve toplumsal dusuncelerimiz bilim caginin cok gerisinde- 
dir. Eger insanoglu kendini oldururse, bunun nedeni olum dug- 
melerine basmayi emredenlere itaat etmek olacaktir. 

Her itaatsizlik bir erdemdir, her itaatkarlik da bir kusurdur 
demek degildir. Boyle bir gorus acisi itaat ve itaatsizlik arasinda- 
ki diyalektik 374 iliskiyi goz ardi etmis olurdu. itaat edilenlerle 
edilmeyenler uzlasmiyorsa, bir ilkeye itaat, zorunlu olarak karsi- 
tina itaatsizlik demektir. 

Mesela; birisi devletin insanhk disi kanunlanna itaat ederek, 
kaginilmaz olarak insanhgin kanununa itaatsizlik etmis olacakti. 
Buna karsihk insanhgin kanununa itaat ederse, devletin kanunu- 
na kansi gelmis olacaktir. Hakk'a, ozgurluge ve bilime kendini 
adayanlann tumu, kendi insanhk ve akil kanunlanna, vicdanlan- 
na uymalan icin onlan susturmaya cahsanlara karsi itaatsiz dav- 
ranmak zorundaydilar. 

insan, yalnizca, itaat ediyor ya da baskaldirmiyorsa koledir, 
ama yalnizca baskaldinyor ve itaat etmiyorsa da isyankardir. 
isyan eden kisi de bir ilke ya da inane adina degil, ofkesi, incin- 
mis gururu ve dus kinkhgi nedeniyle davranir. 

Bununla beraber, terimlerde bir kansikhga yol acmamak icin 
onemli olan bir siniflandirma yapilmahdir. Bir insana, kuruma ya 
da guce yonelik (di$adonuk itaat) boyun egmedir. Bunun anlami 
da, insanin kendi ozerkliginden vazgecmesi, kendi iradesi ve 
yargisi yerine yabanci bir guc tarafmdan yargilanmayi ve onun 
iradesini kabullenmesidir. Kisinin kendi akhna ya da inancina 
itaat etmesi ise (igedonuk itaat) bir boyun egme degil, onayla- 
madir. Kendi inanci ve yargisi gercekten kisiye aitse onun bir 
parcasidir. Baskalannin yargilan, kararlan yerine onlan izliyorsa, 



Diyalektik: Gercekligi ve onun 5eli§melerini incelemeye yarayan ve 
bu celi§meleri ajmaya yarayan yollan aramayi bngoren akil yuriitme 
yontemi, eyti§im. 



Havva'nin Kizlari 

kisi kendine ait oluyordur. O zaman da itaat sozcugu mecazi 
anlamda ve "disadonuk itaat" durumundan tumuyle farkh bir 
anlamda kullanilabilir. 

Ama bu aynmin da hala iki baska tanima gereksinimi vardir. 
Bunlardan biri vicdan kavrami, digeri ise otorite kavrami uzeri- 
nedir. 

Vicdan kavrami birbirinden hayli farkh iki fenomeni 375 acikla- 
yabilmek icin kullanihr. Birincisi, yetkinin ic sesi olan "otoriter 
vicdan"d\r. Bu, bizim hosnut etmeye gonullu oldugumuz, hosnut 
edememekten korktugumuz bir olgudur. Otoriter vicdan, kendi 
vicdanlanna uyan cogu insanin yasaminda yer ahr. Bu, ayni za- 
manda Freud'un "Ust benlik" (Super-Ego) olarak adlandirdigi 
vicdandir, ust benlik; korku nedeniyle cocuk tarafmdan kabul 
edilen icsel emirleri ve babanm yasaklamalanni icerir. Otoriter 
vicdandan farkh olan diger kavram ise "insani vicdandir". insani 
vicdan her insanin icinde var olan bir sestir. Dissal odullendir- 
melerden ve onaylamalardan bagimsizdir. insani vicdan, insan 
olarak bizde var olan sezgisel bilgi uzerine kurulu bir kavramdir. 
Sezgisel bilgi ise bizim insanhk icin ya da insanhk disi olanin, ya- 
sama neden olanin ya da onu yok edenin ne oldugunu bulmami- 
zi saglar. Bu vicdan, bizim insan olarak yasami surdurmemizi 
imkan verir. Bizi kendimize, insanhgimiza donduren, donmeye 
cagiran sestir. 

Otoriter vicdan (ust benlik), icsellestirilmis olsa bile, kisinin 
disindaki bir guce itaat eder. Bilincli olarak kisi kendi vicdanini 
izledigine inanir. Oysa gercekte, gucun ilkelerini kabullenmistir. 
Bunun tek nedeni, ust benlik ve insani vicdanin yansimasini 6z- 
des oldugu yanilgisi, aynca icsel otoritenin, kisiye ait olmadigi 
acikca ortada olan otoriteden cok daha etkin olmasidir. "Otori- 
ter vicdan"a itaat, dis guclere ve dusuncelere yonelik turn itaat- 
ler gibi, var olma ve kendini yargilama yetisi olan "insani vic- 
dan'^ zayiflatma egilimindedir. 

Diger taraftan, baska birine yonelik itaatin fiilen bir boyun 



233 



Phenomenon: Olgu, fenomen, algilanabilen $ey, bilince yansiyan 
olay, dogal olay, harika, olaganustu jey 



234 



Havva'nin Kizlan 

egis oldugu anlatiminin, akil disi otoritenin akilci otoriteden ayn 
tutularak degerlendirilmesine gereksinimi vardir. Akilci otorite, 
ogrenci ile ogretmen arasmdaki iliskide, akil disi otorite de kole 
ile sahibi arasmdaki iliskide gozlemlenebilir. Her iki iliskinin te- 
meli de emir veren kisinin kabullenilmis olmasi gercegine dayah- 
dir. Ama isleyiste, birbirlerinden farkh yapilan vardir. ideal bir 
durumda, ogretmenin ve ogrencinin gikarlan ayni yondedir. 
Ogretmen, ogrencisinin gelisiminde basanh olursa kendini ye- 
terli bulur. Ama eger basansiz olursa bu hem kendinin hem de 
ogrencisinin basansizhgidir. 6te yandan kole sahibi kolesinden 
olabildigince cok faydalanmak ister. Ne kadar cok faydalanabilir- 
se o kadar doygun olur. Ayni zamanda, kole de, kendi minimum 
mutlulugunu hak edebilmek icin en iyi bicimde haklanni korur. 
Burada, kolenin ve sahibinin cikarlan tamamen karsittir, cunku 
cikarlan birbirlerine gore zararhdir. Her iki durumda, birbirlerine 
gore ustunluklerinin farkh islevleri vardir. ilk ornekteki durumda, 
kisinin gelisimi otoritenin etkinligine dayandinhr. ikincisinde ise 
soz konusu olan, kisinin somurulmesidir. Buna parelel diger bir 
aynm da sudur: 

Akilci otorite akilcidir, cunku burada otorite ister ogretmenin 
ister bir tehlike aninda buyruklan veren gemi kaptaninin elinde 
olsun, davranislanni mantik yonetir, mantik evrensel oldugu icin 
de boyun egmeden kabullenilebilir. Akil disi otorite ise, zorlama 
ya da etkileme yoluna basvurmak durumundadir, cunku onleye- 
bilme ozgurlugu olan hie kimse somurulmeye izin vermeyecektir. 

Nigin insan itaat etmeye bu denli egilimli ve itaatsiz olmak 
nigin kendisi igin bu denli giig? 

Devletin, dinin ve kamuoyunun gucune itaat ettigi surece kisi 
kendini korunakh ve guvenli hisseder. Gercekte, itaat ettigi gu- 
cun niteligi pek fark olusturmaz. Her seyi bildiklerini, her seye 
guclerinin yettigini sahtekarhkla iddia edip guclerini su ya da bu 
bicimde kullananlar, her zaman bir kurum ya da insanlardir. ita- 
atkarhgi, kisiyi taptigi gucun bir parcasi haline getirir ve kendini 
guclu hissetmesine neden olur. Onun adina karar verdigi surece 
kisi hata yapamaz. insani kanatlan altina aldigi icin yalniz da 
kalamaz. Sue da isleyemez, cunku buna engel olur. Ama eger bir 



Havva'nin Kizlari 

sue isleyecek olursa da bunun cezasi mutlak guce geri donmek- 
tir. 

itaatsizlik icin, bir insanin yalmzhga, yanilgiya ve suca yonelik 
cesaretinin olmasi gerekir. Ama cesaret de yeterli degildir. Cesa- 
rean kapasitesi de bir insanin gelisim duzeyine baghdir. Bir guce 
karsi direnip, ona "hayir" diyebilme cesareti, ancak insan anne 
kucagindan ve baba hukmunden kurtulmus, gelisimini tumuyle 
tamamlamis bir kisi olarak ortaya gkmis, kendisi adina dusune- 
bilme ve duyumsayabilme melekesine sahip olabilmisse imkani 
vardir. 

Bir insan guce karsi hayir demeyi ogrenip itaatsiz davranarak 
ozgur olabilir, ancak. Ama ozgurluk icin yalnizca itaatsizlik kapa- 
sitesi degil, itaatsizlik kapasitesi icin de ozgurluk on sarttir. Eger 
kisi ozgurlukten korkuyorsa, ne hayir demeye curet edebilir ne 
de itaatsiz davranmaya cesaret edebilir. isin dogrusu ozgurluk ve 
itaatsizlik kapasitesi aynstinlamazlar; bu nedenle, ozgurlugu 
savunan ama itaatsizlige karsi olan herhangi bir sosyal, politik ya 
da dini sistem, gercegi soyleyemez. 

Guce karsi "hayir" diyebilmenin, itaatsiz davranmaya cesaret 
etmenin bu denli zor olusunun bir baska nedeni daha vardir. 
insanhk tarihi boyunca itaat bir erdem, itaatsizlik ise bir gunah 
olarak tanimlanmistir. Bunun nedeni cok aciktir: Tarih boyunca 
azinhk cogunluk tarafindan yonlendirilmistir. Bu isleyis, yasamin 
sahip oldugu iyi seylerin yalnizca kucuk bir kesim icin yeterli 
olmasmdan ve kinntilann cogunluga kalmasindan kaynaklan- 
maktadir. Eger azinhk bu iyi seylerle hosca vakit gecirmek isti- 
yorsa ve bunun da otesinde kendileri adina calisacak, kendileri- 
ne hizmet edecek cogunluga sahip olmak istiyorsa bunun tek bir 
sarti vardir: Cogunluk itaat etmeyi ogrenmelidir. Kuskusuz, itaat- 
karhk ancak katisiksiz baski ile olusturulabilir. 

Ama bu yontemin de bircok elverissiz yanlan vardir. Bir gun 
cogunlugun azinhgin zorla ustesinden gelebilecegi dusuncesi 
kahci bir tehdit olusturur. Kaldi ki korkusunun itaatin ardina giz- 
lendigi durumlarda iyi ve kusursuz yapilamayacak bircok is kolu 
vardir. Yalnizca kuvvetten korkmaktan kaynaklanan itaat, in- 
san yureginden kaynaklanan bir itaate donusturulmelidir. ita- 



235 



236 



Havva'nin Kizlan 

atsizlik etmeye yonelik korku tasimak yerine insan, itaat etmeye 
gonullu olmah, hatta ona gereksinim duymahdir. Eger bu basa- 
nlmak isteniyorsa gucun kendisi Mutlak jyilik, Mutlak Bilgelik ve 
Mutlak Bilgi Sahibi niteliklerini benliginde toplamahdir. Eger bu 
gergeklesirse, o zaman giku ellerinde tutanlar; itaatsizligin bir 
sug, itaatkarhginsa bir erdem oldugunu herkese yayabilirler. Bu 
durumda da gogunluk dogru olandan, yani itaatten yana olacak- 
tir. Buna karsihk itaatsizlik kotulenecektir. Korkakhklan nedeniy- 
le kendilerini kinayamayanlar, itaatsizligi asagilayacaklardir. 

Bir cemaatin adami olan itaatsizlik melekesini kaybetmistir 
ve itaat ettiginin bile farkmda degildir. Bu noktada, kusku, 
elestiri ve itaatsizlik kapasitesi insanoglunun gelecegi He uy- 
garhgm sonu arasmda durmaktadir.] 376 

[insanin, ne olursa olsun ya§ama hakki vardir. Bu ya§ama 
hakki; yiyecek bulma, bannma, tibbT bakim, egitim gibi insanin 
dogustan hakki olan seyleri igerir ve higbir sartla, hatta insanin 
topluma faydah olmasi sartiyla bile sinirlanamaz. 

Kithk psikolojisi (kaybetme korkusu)ndan bolluga gegis, in- 
sanhgin gelisimindeki en onemli basamaktir. Kithk psikolojisi, 
endise, kiskanghk, bencillik meydana getirir. Bolluk psikolojisi 
ise, oncelik, yasama, inang ve dayanisma duygusunu olusturur. 
§u bir gergek ki, yenidunya ekonomik bolluk gagina girme asa- 
masindayken bile insanlann gogu psikolojik olarak kithgin eko- 
nomik gergekleriyle gevrelenmistir. Ama bu psikolojik "geri kal- 
ma" nedeniyle insanlar garantilenmis gelir dusuncesiyle ilgili var 
olan yeni dusunceleri bile anlayamamaktalar. f^unku geleneksel 
dusunceler, genellikle sosyal varolusun eskimis bigiminden kay- 
naklanan duygularla belirlenir.] 377 

Yukanda anlatilanlardan ve aile igerisindeki itaat-itaatsizligin 
sonuglanndan yola gikarak, kadin ve erkek igin istenilenin ne 
oldugu dusunulmelidir. 

itaat-itaatsizlik eyleminin kadin ve erkegin hayatinda yeni bir 
olaym baslamasina sebep oldugu gorulmektedir. Haksizhgin 



376 (FROMM, Ekim-2001), s . 7-15 kisaltilarak alinmi§tir. 

377 (FROMM, Ekim-2001), s. 111-117 faydalanilmistir. 



Havva'nin Kizlari 

oldugu yerde ezilenin magduriyetinin giderilmesi muhakkak 
gerekir. Fakat kisinin ozgurlugunun digerinin yasama alanini da 
istila ettigi, onu kimliksiz bir kisilige donusturerek kaosa sebep 
oldugu bir durumda itaatsizlik-itaatin faydasi degil zaran soz 
konusudur. 

itaatsizligin, bazen ozgurlugu saglarken bazen de sorun olus- 
turmasi akillara bu konudaki sininn ne olmasi gerektigi sorusunu 
getirmektedir. Buna gore itaat ve itaatsizligin sinin yoktur. Kisi- 
nin kendisi igin istedigini esi igin de istemesi, birinin gerdigi yer- 
de digerinin gevsetmesi ve yine kadm ve erkegin ozgurluklerinin 
bir noktada birlesmesi gerekmektedir. itaatsizlikle kendi ozgur- 
lugunu saglamayi hedefleyen birey bu konuda da dini esaslara 
gore hareket etmelidir. Adem aleyhisselam ve Hz. Havva ozgur- 
luge kavusmalanni saglayan itaatsizliklerinin temelindeki yanil- 
giyla; isteklerinin karsihgi olan "ebediyet dilegi" nin bedelini 
odemislerdir. Bu da zor bir yasami tercih ederek cenneti terk 
etmektir. Butun nebilerin davasi duzene karsi itaatsizlikle basla- 
mis olup itaat ve itaatsizligin zamanlamasinin iyi yapilmasi ge- 
rekmektedir. Bu baglamda erkekler ve kadinlar hayatlan boyun- 
ca bu iki kavramin gelgitlerini yasarlar. 

insanin Allah Teala'ya itaat etmesiyle topluma itaatsizliginin 
soz konusu olabilmesi gibi ayni ikilem kan koca arasinda da 
mevcuttur. Burada yine onemli olan neyin ne zaman yapilacagi- 
nin iyi tayin edilmesidir. 



237 



10- Tukenme 

Gunumuzde insanin sahip oldugu rollerin artmasi, ki§iye onem- 
li sorumluluklann yuklenmesi ve iliskilerin karmasiklasmasi ruh 
saghgini zorlayici bir hal ahrken, iletisim bireyin yasaminda daha 
da onemli bir yer tutmaktadir. 

Kisinin ailesine karsi ilgisinin ve hevesinin yitimi her evlilikte 
sik sik gorulur. Giderek i§ine daha <pok enerji harcayan ve isinden 
daha az doyum alan kisi "tukenme" olarak tanimlanan noktaya 
ula§abilir. 
238 Tukenmenin aile icpi iliski sorunlanna, psikomatik hastahklar- 

dan alkol, madde, sigara kullanimina ve hatta uykusuzluk, dep- 
resyon gibi ruhsal hastahklara kadar uzanan <pok ge§itli ciddi so- 
nuglannin oldugu gorulmektedir. 

Son yillarda insanlann zamanlannin gogunu i§te gegirmeleriy- 
le birlikte iyi egitim gormus, yetenekli ve basanh kisilerin sayisi 
her gegen gun artmaktadir. Fakat basanh olabilmek igin daha 
<pok gahsmak zorunda kahnirken i§e aynlan zamanin arti§inin 
aksine ozel hayata aynlan zamanin azaldigi gorulmektedir. Bu 
kisith zaman iyi degerlendirilemediginde kisinin kendisini sinirli, 
yorgun, yabancilasmis, yetersiz ve umitsiz hissetmesine neden 
olmaktadir. Tukenmislik sendromu yasayan kisi ve gevresindeki- 
ler gogu zaman sorunu fark edemedikleri gibi bunu durumun 
nedenlerinden biri olan stresle kanstinrlar. 

Tukenmislik sendromu daha uzun bir doneme yayilmasi ve 
etkilerinin 50k daha derin olmasi acisindan stresten aynhrken 
aileler igin onemli bir sorundur. 

Ozellikle aile bireyleri arasinda iletisim gerektiren durumlar- 



Havva'nin Kizlari 

da, kisinin dogasi geregi stresle basa cikamamasinin sonucunda 
fizyolojik ve duygusal alanlarda tukenme hissiyle birlikte kendini 
gostermektedir. 

Gunumuzde ozellikle hizmet sektorunde cahsan ailelerde 
stres yogun olarak yasanmaktadir. Cahsma stresi, vardiya usulu 
cahsma, zaman baskisi ve yapilan isin niteligi gibi nedenlerle 
hizmet sektoru cahsanlari tukenmislik sendromu ile kar§i karsiya 
kalmaktadirlar. Ki^inin moral durumu, is yuku ya da aile sorunlan 
nedeniyle is hayatindaki sikinti aileye de sicramaktadir. Bu du- 
rum kisinin moral durumu, is yuku yaninda aile sorunlanndan da 
kaynaklanabilir. Ozellikle cahsmanin yogun, monoton ve asin 
denetime tabi oldugu i§lerde <pali§anlarda mutsuzluk, tukenme 
gibi duygusal durumlar; devamsizhk, isten aynlma, maddi duru- 
mun bozulmasi, bosanma gibi sonuglar dogurabilmektedir. 

Tukenmi§lik Sendromunun Tanimi 

Tukenmislik stres literaturunde ortaya gikan ve 1970'ler den 
bu yana arastirmacilann ilgisini geken bir kavramdir. 1970'li yi Ma- 
rin sonu ve 1980'li yillann basinda ortaya gikan tukenmislik 
(burnout)kavrami, ilk olarak 1974 yihnda Herbert Freudenberger 
tarafmdan "enerji, giig veya kaynaklar uzerindeki a§m istekler, 
taleplerden dolayi tukenmeye ba$lamak" olarak tanimlamistir. 
Daha sonra Maslach ve Jackson, 1981 yihnda konuyu yeniden 
ele almis, tukenmisligin en cok kabul goren modelini gelistirmis 
ve tukenmisligi, duygusal tukenme, duyarsizlasmada artis ve 
kisisel basan duygusunda azalma olarak tanimlamistir. 

Tukenme, bireyin uzun sure yogun stres altinda kalmasi so- 
nucunda hissettigi bir duygusal bosluk hali yada yasam enerjisi- 
nin azaldigini hissettigi ruh halidir. Tukenmislik bireyin karsi kar- 
siya kaldiklan insanlarla iliskilerinden kaynaklanabilecegi gibi, 
icinde bulundugu aile ortamina bagh olarak da ortaya cikabil- 
mektedir. Onceleri tukenmislik, stresle iliskili bir sendrom olarak 
tanimlanmistir. Stres nedeniyle olustugu soylenmis, hatta stresle 
esanlamh olarak kullanilmistir. Gercekten de tukenmislik, genel- 
likle stresli olmanin ve bazi destek sistemlerinin bulunmayisinin 
bir sonucudur. Stres, cevrenin istekleri ile bireyin yapabilecekleri 



239 



240 



Havva'nin Kizlan 

arasinda dengesizlik oldugu zaman ortaya cikar. Bircok uzman 
tarafindan tukenmislik, ge§itli olumsuz stres durumlan ile basa 
cikmada yetersiz girisimlerin sonucu olarak kabul edilir. 

Tukenmislik insanlann kendilerini caresiz, kapana kisilmis, 
bitmis hissetmelerine neden olmaktadir. Bu nedenle tukenmi§lik 
stresten cok daha olumsuz bir durumu ifade etmektedir. Yogun 
stres ve doyumsuzluga tepki olarak birey psikolojik acidan aile- 
sinden sogumaktadir. 

Stresle ilgili pek cok tanimlama yapilmis, oncelikle fizik ve 
muhendislik bilimlerinde yer verilen daha sonra tip, biyoloji, 
psikoloji ve yonetim bilimlerine giren bu kavramla arastincilar 
insani zorlayan bir fiziksel veya psikolojik uyanci karsisinda kisi- 
nin gelistirdigi uyum saglamaya donuk tepkileri vurgularlar. Bu- 
rada uc basamaktan olusan tepki uretme sureci soz konusudur: 

1- Alarm (Alarm stage), 

2- Direnis (Resistance stage), 

3- Tukenme (Exhaustion stage) 

Stres karsisinda insan ya onunla yasamayi ogrenecek, ya da 
bas edemeyerek stresin hazirladigi baska bir olumsuz durumla 
karsi karsiya gelecektir. insani fiziksel yonden tuketen caresizlik 
ve umitsizlik duygulan ile birlikte olumsuz bir benlik kavraminin 
gelisimine ve cevresindeki insanlara karsi da olumsuz tutumlar 
gelistirmesine yol acan bu durum kisiyi tukenmislik sendromuna 
goturmektedir. Tukenmislik sendromu, depresyon, anksiyete 
bozukluklan, doyumsuzluk gibi durumlarda ortaya cikabilen 
bulgularla kansabilecek bir ozellik tasimaktadir. Bir goruse gore 
tukenmislik, bir stres denklemidir. ilerleyici bir stres surecidir. 

Tukenmislik bireyin ters giden bir seyin oldugunu dusundugu 
ve bu durumun duzelecegine inanmayi reddettiginde gelisir. Bu 
durum surekli umitsizlik ve olumsuzlugun oldugu bir enerji tuke- 
nisidir. Bu goruse gore tukenmislik, degisimi imkansiz gorunen 
seylerin insan ruhunda biriktirdikleri ile olusan bir durumdur. 
Kiside bu duruma engel olma cabasi gorulmedigi gibi bazen 
uyum soz konusudur. Umutlar yok olmakta, daha iyisi icin ugras 
verilmemektedir. 

Tukenmisligi yasayan kisi, genelde kisisel doyumsuzluk ve 



Havva'nin Kizlari 

yorgunlugun karmasik bir duygulanimini yasadiginin farkina 
varmaktadir. Ancak bu duygulann dile getirilmesinin zorlugu ve 
belirgin beklentilerin olmayisi durumun sikhkla goz ardi edilme- 
sine neden olmaktadir. Bunun sonucunda ki§inin gittikge artan 
bir §ekilde evliliginden sogumasi soz konusudur. 

Duygusal Tukenme (Emotional Exhaustion): 

Duygusal tukenme, ailesine yardim ederken, istenen psikolo- 
jik ve duygusal taleplerin asinhgi yuzunden ortaya gikan, enerji 
eksikligi ve bireyin duygusal kaynaklannin bittigi duygusuna ka- 
pilmasi durumudur. Bu duygusal yogunlugu yasayan kisi, ailesine 
daha onceki kadar verici ve sorumlu davranamadigini ve yetersiz 
oldugunu dusunmektedir. Gergindir ve engellenmislik duygulan 
yasamakta ve bu kiside buyuk bir sikinti olusturmaktadir. Duygu- 
sal tukenmislik yasayan gahsanlar duygusal anlamda kendilerini 
islerine de verememektedirler. Bu durum ailelerine karsi duygu- 
dan yoksun ve umursamaz bir sekilde davranmalarma yol agar. 
Duygusal tukenme, tukenmislik sendromunun baslangici ve 
merkezidir. Bu duruma yakalananlar kendilerini yeni bir enerji- 
den yoksun hissederler. Duygusal kaynaklan tamamen tuken- 
mistir, fakat tekrar doldurmak igin kaynak bulamazlar. 

Duyarsizlasma (Depersonalization): 

Duyarsizlasma, kisinin ailesine karsi kati, soguk, ilgisiz ve 
olumsuz bir tavir sergilemesidir. Bu genellikle, idealizmin kay- 
bolmasiyla hizla artan uzaklasma duygusundan kaynaklanmak- 
tadir. 

Ailesini, gevresini, isini kontrol edemedigini dusunen bireyin, 
olumsuz bir olayla karsilastiginda kendini garesiz hissetmesi ve 
bu durumla basa gikmak igin makine gibi davranmaya baslamasi, 
duyarsizlasmasi seklinde gozlenmektedir. 

Duyarsizlasma yasayan birey hayatta fazladan gereksiz bir yer 
tuttugunu dusunmektedir. 

Kisisel Basan Noksanligi (Personal Accomplishment): 

Kisinin isindeki yeterlilik ve basan duygulanni tanimlar. Bas- 



241 



242 



Havva'nin Kizlan 

kalan hakkinda gelistirdigi olumsuz dusunce tarzinin sonucunda 
kendisi hakkinda da negatif dusunmeye baslayan birey bu d u- 
sunce ve yanli§ davranislan nedeniyle kendini suclu hisseder ve 
kendisinin "ba§ansiz" oldugu hukmune vanr. Tukenmisligin 
ucuncij asamasi olan dusuk basan hissini yasayan birey; bir sey- 
de ilerleme kaydedemeyip geriledigini dusunerek kendini suclu 
hissederken harcadigi cabanin da bir ise yaramayacagina inanir. 
Bunun sonucunda ise kisinin kendine olan saygisini kaybedip 
depresyona girmesi muhtemeldir. Bu durum; kisinin ise karsi 
motivasyonunda azalma, kontrol eksikligi, caresizlik-kisisel basa- 
nsizhk hissi, moral bozuklugu, aile icinde anlasmazhk, sorunlarla 
basa cikmada yetersizlik, benlik saygisinda azalma gibi belirtiler- 
le kendini gosterir. 

Stres ve Tukenmi§lik 

Stresi, basit bir sekliyle bazi olaylara verdigimiz tepki olarak 
tanimlanz. Ashnda bu konudaki arastirmalara ve kavramsal lite- 
rature bakildiginda stresin tanimini yapmak zor gorunmektedir. 
Genelde olumsuz bir durum olarak algilanan stres, arastirmaci 
ve bilim adamlanna gore kisaca; bireyin, tehdit edici cevre ozel- 
liklerine karsi gosterdigi bir tepki olarak tanimlanmaktadir. Stres, 
bireyle cevresi arasinda zayif bir uyumun varhgini gosterse de 
cevresinin bireyden asin isteklerinin olmasi ya da bireyin kapasi- 
tesinin ustunde isteklerinin olmasi strese yol acmaktadir. 

Aile, strese her zaman elverisli bir ortam olmakla beraber 
stresin etkilerinin kisiden kisiye degistigi gorulmektedir. insanla- 
nn stresli bir durum karsisinda verdikleri tepkilerin farkh farkh 
oldugu dusunuldugunde yasamin bir parcasi olan stres olgusunu 
bireylerin kisisel ozelliklerin belirledigi anlasilmaktadir. Ancak 
kontrol edilemeyen stres sonucu, kisi kendini tukenmislik icinde 
bulabilir. Bu konu ile ilgili yapilan arastirmalann cogunda, tu- 
kenmislik sendromunun gelisiminde stresin bir bicimde anahtar 
rol oynadigi sonucuna vanlmistir. insanin ic dunyasinda yasadigi 
celiski ve bu celiskinin dogurdugu stres bireyleri tukenmislige 
egilimli hale getirmektedir. 

Stres, uzun sure bas edilemediginde tukenmislige donusecek- 



Havva'nin Kizlari 

tir. Ki§inin, kendisini dogru bir §ekilde ortaya koyabilmesine en- 
gel olan tukenmislik duygusunun onlenmesi igin otokontrolunu 
saglayacak gerekli tedbirleri almasi gerekmektedir. 

Tukenmi§ligin Fiziksel Belirtileri 

Tukenmisligin fiziksel belirtileri; uykusuzluk-uyusukluk, dusuk 
enerji, yorgunluk-bitkinlik duygusu, sik sik gegirilen soguk alginh- 
gi, nedeni bilinmeyen bas agnlan ve genel vucut agnlan, kilo 
kaybi, gastro intestinal sistem rahatsizhklan, deri yakinmalan, 
solunum guglugu, kalp hastahklan, zayifhk hissi, kaza yapmaya 
egilim, hastahklara kolay yakalanma, urpermeler, sik sik grip 
veya nezleye yakalanmak, sik sik bas agnsi, bulanti nobetleri, kas 
tutulmalan, sirt agnlan gekmek, psikosomatik sikayetler, yemek 
yeme aliskanliklannin degismesi ve uyku guglugu gekmek seklin- 
de siralanabilir. 

Tukenmi§ligin Psikolojik Belirtileri 

Tukenmisligin psikolojik belirtileri <pok gesitlilik gostermekte- 
dir. En gok karsilasilan belirtiler; duygusal bitkinlik, kronik bir 
sinirlilik hali, gabuk ofkelenme, zaman zaman bilissel becerilerde 
guclukler yasama, hayal kinkhgi, anksiyete, huzursuzluk, sabirsiz- 
hk, benlik saygisinda dusme, degersizlik, elestiriye asm duyarhhk, 
karar vermekte yetersizlik, apati, bosluk ve anlamsizhk hissi, 
umitsizlik, garesizlik, koseye kisilmis hissine kapilmak, gozlerin 
gok gabuk dolmasi, bazen kontrolsuz aglama krizlerine girmek, 
depresyon, gunluk hayatm faaliyetlerini gergeklestiremeyecek 
kadar dusuk duygusal enerjiye sahip olmak, "kaybedilecek bir 
seyin kalmadigi" hissine kapilmak, aile, is ve arkadas gevresinde 
iletisim sorunlan yasanmasi-sinirlilik, isten ve insanlardan daha 
az zevk almak, yalnizhk ve cesaretsizlik duygulanna kapilmak 
seklinde siralanabilir. 

Tukenmislik; ani ofkeyi, sikhkla aglamayi, haykinp gighk at- 
mayi, Mag ve alkol kullaniminda artisi, depresyon ve ahlak kural- 
lanni gignemeyi, fiziksel tukenmeyi, evlilik ve aile problemlerini 
igeren gesitli kisisel fonksiyon bozukluklanni igerebilmektedir. 



243 



244 



Havva'nin Kizlan 

Tukenmi§ligin Davrani§sal Belirtileri 

Tukenmislik durumunda ki§inin kendisine, ailesine, isine ve 
hayata kar§i negatif bir tutum takindigi gorulmektedir. Aynca 
asagihk kompleksine kapilmasi, kisinin yetersiz, iktidarsiz, karar- 
siz ve karamsar hissedecek kadar kendisine karsi elestirel olmasi, 
daha once hie davranmadigi kadar soguk ve ukala davranmasi, 
cevresindeki butun insanlan birey yerine problemin bir pargasi 
olarak algilayabilecek kadar olumsuz yargilarda bulunmasi, alay- 
ci ve negatif bir tutum sergilemesi gibi belirtileri sayabiliriz. Do- 
yumsuzluk, kendine-isine ve genel olarak yasama karsi negatif 
tutumlan da zihinsel belirtiler olarak siralayabiliriz. 

Yine uyumda gugluk, duygulanim bozukluklan, gabuk ofke- 
lenme, kaba davramslarda bulunma, takdir edilmedigini dusun- 
me ve ahnganhk, doyumsuzluk, sik sik bosanmayi dusunme, 
hatalar yapma, bazi seyleri erteleme ya da suruncemede birak- 
ma, izinsiz olarak ya da hastahk nedeni ile istekleri reddetme, 
aile ve aile disindaki iliskilerde bozulma, karar vermekte ve 
insiyatif kullanmakta zorluk gekmek gibi davranissal belirtiler de 
olabilmektedir. 

Belirtilerin erken donemde tespit edilmesi ve durumun anla- 
silmasi kisiye daha fazla yardim edilebilmesi igin oldukga onem- 
lidir. 

Tukenmi§lik Sendromunun Nedenleri ve Etki Eden 
Faktorler 

Bu tarz sorunlar yasayan kimseler zayif yonlerini iyi gizleye- 
bildikleri igin gogu zaman durumun ilk doneminde iglerinde olup 
bitenlerin farkina vanlamayabilmektedir. Tukenmislik sendro- 
munun olusumunda etkili olan faktorleri, kisisel ve gevresel ol- 
mak uzere iki grupta siniflandirabiliriz. 



1-Ki§isel Faktorler: 

Kisisel Faktorler, kisinin tukenmislige neden olan gevresel 
faktorlerden etkilenmesini hem azaltan hem de guglendiren 
bir ozellige sahiptir. Tukenmisligin kisisel nedenlerinden bazi- 



Havva'nin Kizlari 

Ian: 

• Kisilik ozellikleri, 

• Kisisel duygulann analizi, paylasimi, 

• Egitim duzeyi, 

• Benlikgiku, 

• Kisisel beklenti duzeyi ve tolerans duzeyi tukenmisligin kisi- 
sel nedenlerinden bazilandir. 

Tukenmislik genellikle, evlilikte gok daha heyecanh ve istekli 
olanlarda gorulmekte olup bu durum kisilerin ilk heyecanlannin 
kisa zamanda tukenmesinin sonucunda gelismektedir. Kendileri- 
ni asan beklentilere giren kimseler kisa zamanda eriseceklerini 
zannettikleri amaglanna artik ulasamayacaklanni anlayinca he- 
yecanlanni kaybederler. Gergegi kabullenmek ve beklentilerini 
dusurmek yerine hayal kinkhgi yasarlar. "Gergeklik §oku" yasa- 
yan ki§inin yuksek beklentisi asm duygusal enerji harcamasina ve 
dolayisiyla kendini bitkin hissetmesine neden olmustur. Ozellikle 
geng ve tecrubesiz kisilerde yashlara oranla daha gok tukenmi§lik 
gorulmektedir. Bu da genderin beklenti duzeylerinin yuksek 
olmasindan dolayi yasadiklan hayal kinkhgi ile agiklanmaktadir. 
Buradan hareketle yasla tukenmislik arasinda negatif bir iliski 
oldugu soylenebilir. 

Evlilerde ise gocuksuz ailelerin gocuk sahibi olanlara gore da- 
ha yuksek oranda tukenmislik yasadiklan gorulmektedir. Cocuk 
sahibi olmanin tukenmislik agisindan olumlu etkisi, bireyin ihti- 
yaci olan sosyal destegi ailesinden alabilmesi ile aciklanmaktadir. 

2-£evresel Faktorler: 

Tukenmislik yorumlanirken kisiden kaynaklanan faktorlere 
nazaran gevresel sartlann sorunu arttirmasi agisindan daha fazla 
etkisinin oldugu gorulmektedir. 

Tukenmisligin Donemleri 

Tukenmislik dort donem ile tanimlanmistir. Bu siniflandirma 
tukenmeyi anlamayi kolaylastiran bir bakis agisi saglamaktadir. 
Ancak ashnda tukenme kisinin bir donemden digerine gegtigi 
kesintili bir sure? degil, surekli bir olgudur. 



245 



246 



Havva'nin Kizlan 

1-D6nem : $evk ve Cosku Donemi (Enthusiasm): Bu donemde 
yuksek bir umut, enerjide artma ve gercekci olmayan boyutlara 
varan beklentiler sergilenmektedir. 

2-D6nem : Duraganlasma Donemi (Stagnation): 

Bu donemde artik istek ve umutta bir azalma olur. Birey kar- 
silastigi gucluklerden, daha once umursamadigi bazi noktalardan 
giderek rahatsiz olmaya baslamistir. 

3-D6nem : Engellenme Donemi (Frustration): 

Aile olmak icin gayret gostermis kisi, insanlan, sistemi, olum- 
suzluklan degistirmenin ne kadar zor oldugunu anlar. Yogun bir 
engellenmislik duygusu yasar. Bu noktada 3 yoldan biri secil- 
mektedir. Bunlar; uyarlanabilir savunma 378 ve basa cikma strate- 
jilerini harekete gecirme, maladaptif 379 savunmalar ve basa cik- 
ma stratejileri ile tukenmisligi ilerletme, durumdan kendini cek- 
me veya kacinmadir. 

4-D6nem : Umursamazhk Donemi (Apathy): 

Bu donem de, cok derin duygusal kopma ya da kisirlasma, 
derin bir inancsizhk ve umutsuzluk gozlenmektedir. 

Tukenmi§ligin Sonu^lari 

Tukenmisligin sonuclannin kisiler icin cok ciddi olabilecegi go- 
rulmektedir. Bu nedenle bu sendromun mumkun olan en kisa ve 
kolay yoldan anlasilmasi ve taninmasi gerekmektedir. Eger tu- 
kenmislik semptomlan yeterince erken kesfedilmezse daha da 
artar, tipki tedavi edilemeyen soguk alginhgina benzer bicimde 
peptik ulser ve kalp krizi gibi fiziksel semptomlan iceren bir hale 
gelir. 

Tukenmisligin sonuclan incelendiginde son derece onemli 
degisikliklere neden oldugu gorulmektedir. Bu degisiklikler; sav- 
saklama, fiziksel ve duygusal semptomlann artmasi, saghk har- 
camalannin artmasi, aile hayatinin cokmesi, is ve is disinda insan 



Sabit olmayan; kar§isindakine gore kendini ayarlayan davram§ 



(adaptif) 

379 .,. . . 

Ki§imn 
i§levsiz veya uygunsuz olan zihinsel etkinlikleri veya davrani§lan. 



Ki§inin ya5amin sorunlanyla ve stresiyle ba§a gikma yetisi acismdan 



Havva'nin Kizlari 

iliskilerinde bozulma ve uyumsuzluk egilimi, es ve aile bireyle- 
rinde uzaklasma egilimi, dusuk performans, doyumsuzluk, se- 
bepsiz hastalanma egilimleri, evde yaralanma ve ev kazalannda 
artma gibi olumsuz sonuglar gorulmektedir. 

Tukenmislik yasayan insanlann <pok karmasik duygular yasa- 
digi, bunun sonucu olarak birgok davranis bozuklugu gosterdigi 
gozlenmistir. Tukenmislige maruz kalan bireylerde yorgunluk, 
uykusuzluk, istahsizhk, bas agnlan, sindirim guclukleri gibi fizik- 
sel ve ahnganhk gibi duygusal sorunlar sikhkla gorulmektedir. 

Tukenmislik duzeyi arttikga ige kapanma, sabirsizhk, huysuz- 
luk, hosgorusuzluk egilimleri artmakta ve aile ortamindan uzak- 
lasmak icin bahaneler aranmaktadir. 

Tukenmislik sendromu yasayan kisiler sikintilan azaltabilmek 
igin sigara, uyusturucu ve sakinlestirici tuketimini artirmakta ve 
zamanla bu maddelere bagimh hale gelmektedirler. Bunlann 
yam sira tukenmi§lik, psikosomatik semptomlar, Mag kullanimi 
gibi gesitli olumsuz kisisel sonuglara yol agmaktadir. 

Tukenmisligin onemli sonuglanndan bazilan su sekilde sira- 
lanmistir. 

Stres Belirtileri 

Uzun zamanh stres igerisinde bulunmanin tukenmisligin 
olusmasinda buyuk bir etken olmasinin yani sira, tukenmisligin 
sonucunda da kisinin stres durumunun oldukga arttigi gorulmek- 
tedir. Dolayisiyla tukenmislik ve stres birbirlerini tetikleyen du- 
rumlardir. 

Stres yasamin kaginilmaz olgusudur. insanoglu igin de yeni bir 
sey degildir. Olum tehlikesi ve yasamin varhgini tehdit eden her 
olay strese yol agmaktadir. Stres psikolojik, sosyal, kulturel ya da 
fizik ajanlannin organizmada olusturdugu degisiklik durumudur. 
Organizmanin stres verici etkenlere gosterdigi, fizyolojik ya da 
psikolojik tepkilerdir. Stresin uzun surmesi ya da agir olmasi 
halinde kisinin fizik ve ruh saghgina zararh etkileri olacagi kabul 
edilir. 

Stres, gahsanlar, ozellikle yoneticiler uzerinde fizyolojik ve 
psikolojik yikim yapabileceginden onlann saghgini olumsuz yon- 



247 



248 



Havva'nin Kizlan 

de etkilemektedir. Yoneticiler uzerinde §iddet, isteksizlik, alkol 
sigara gibi davranissal; uyku duzensizligi, depresyon, psikolojik 
hastahk vb. psikolojik sorunlar; kalp hastahklan, bas ve sirt agn- 
lan, kanser, diyabet, siroz, akciger ve deri hastahklan gibi fizyolo- 
jik rahatsizhklara neden olmaktadir. 

i§ Hayatina Etkileri 

Cahsanlar is yasaminin erken donemlerinde olusan tukenmis- 
lik sendromundan uzun donemde zarar gormeden kurtulabil- 
mektedirler. Ancak is yasaminin sonraki donemlerinde olusursa 
uzun suren sorunlara yol agabilir. Tukenmislik sendromundan 
kurtulmayi saglayan etmenlerin ayni zamanda bu bozukluga 
neden olabilmesi ilgingtir. Bu etmenler; yeni bir is ortami, daha 
fazla ozerklik, yonetim destegi ve isin ilgincp olmasi seklinde sayi- 
labilir. 

Kararsizlik: 

Karasizhk, her seyi kendine dert etme ve bir \g mucadelesi 
seklinde kendini gosterirken bu mucadele endise ve uzuntunun 
artmasina neden olur. Karasizhk, sorunlann bir gunden obur 
gune atilmasina, insanlann kendilerini yetersiz hissetmesine 
neden olmaktadir. Nitekim verilmesi gereken bir karan surekli 
olarak erteleyen kimseler, gogu zaman kendilerini yetersiz his- 
sederek kararsizlik iginde bulunmaya devam edeceklerdir. Kara- 
sizhk tukenmisligi artiran faktorlerin basinda gelmekte olup bu 
bakimdan en kotu karar bile kararsizhktan daha iyidir. 

Yorgunluk Belirtileri: 

Temel olarak yorgunluk soyut bir kavramdir. Olgulmesi belli 
bir isi yapan kimseye yorulma derecesi sorularak elde edilir. 
Bununla beraber yorgunluk ve bikkinhk gibi duygulann birgok 
seyi yansitmasi onemlidir. Zihin, yorgunlugu sikintiya donustu- 
rur, sikinti da konuya karsi ilgi eksikligine neden olur. Asin yor- 
gunluk sinir bitkinligi ya da zihin durmasi denen duruma yol 
agar. Bu durumdaki kisi yogun bir kaygi yasar, saghkh dusune- 
mez ve isinden zevk alamaz hale gelir. 

Davram$ Bozukluklari: 

Genellikle yuksek duzeyde duygusal tukenme kisinin amacina 



Havva'nin Kizlari 

ulasmasini engellemektedir. Erisilmek istenen arzulann gercek- 
lesmemesi sonucu ortaya cikan ruhsal durumlar kisiler arasi 
anlasmazhklara yol agar ve bunun sonucu olarak da aile ahengini 
bozar ve catismalara neden olur. Psikolojik tatminsizlik yasadigi 
gibi hangi nedenle olursa olsun psikolojik tatminsizlik yasayan 
kisi davranis bozuklugu icine girer. Bu durum ailesi ve insanlarla 
olan iliskilerinde kendini gosterir. Baskalannin arkasindan olum- 
suz sozler sarf etmek, dedikodu yapmak, baskalanyla alay etmek 
ve onlan begenmemek, hep gecmise donmek, saldirganhk gibi 
davranislan psikolojik tatminsizlik yasayan kimsenin hallerine 
ornek olarak sayabiliriz. 

Tukenmi§ligi Onleme 

Genellikle bireysel, ailevT ve hatta cevreden kaynaklanan et- 
menlerin bir arada rol oynamasi ile ortaya cikan tukenmislik, bir 
sendrom ve sorun olarak ele ahnmahdir. Etkili mudahale, hem 
bireysel hem de ailevT zeminde olmahdir. En onemlisi boyle bir 
duruma neden olmasi muhtemel etmenlerin ortadan kaldinlma- 
sidir fakat bu bu saglanamamissa erken donemdeki belirtiler 
dikkate ahnarak hizla mudahale edilmeli ve gerekli tedbirlere 
basvurulmahdir. Tukenmislik sendromu ile bas edebilmek icin 
strateji belirleme, planlama ve uygulama daha cok ailenin ya da 
bireyin sartlanni belirleyenlerin kararlanna baghdir.] 380 



249 



(CIPER, 2006) Faydalanilarak yorumlanmij ve uyarlanmijtir. 



SORUNLAR 



OLUM KORKUSU 

Olum korkusu, her insan igin mutlak, tabii bir korkudur. Bu 
durumda, soz konusu korkunun insan psikolojisindeki yapilan- 
masi dolayisiyla kisinin ruh saghgi ve sosyal iliskileri agisindan da 
oldukga onemlidir. 

[Varhktaki zayifhk ve olum konusundaki yaklasimlanyla 
ibnu'l-ArabT, insan psikolojisine iliskin "varhk hakikati" yaklasi- 
mini saglamlastirmaya gahsir. O'na gore olum, varhk hakikatin- 
deki ozun ashna donmesidir: "... Olum ancak bir gozulmedir. 
Olum insanin manevi benligini Hakk'in kendisine gekmesidir. 
Cunku her sey Hakk'a doner. " 381 ] 382 

Bu anlamda saghkh bir kimlik olusturmak igin, oncelikle kadin 
veya erkegin olumlu bir canh olduklanni kabullenmeleri gerekir. 
Boylelikle olum korkusu insanin kendi hayatini anlamlandirma- 
smda guglu bir motivasyon saglar. 

Kadin ve erkegin iliskilerini dengede tutabilmeleri igin olumu 
surekli olarak degil de unutulmayacak bir bigimde zaman zaman 
biling ustune cikarmalan faydah olacaktir. Ancak insanin olumu 
surekli bilincinde tutmasi da, psikolojik dengeyi bozacagi gibi hie 
hatirlamamasi da yasam denetimi duygusunun olusmamasi veya 
olusan bu duygunun yok olmasi gibi sonuclar dogurur. Bu hassas 
dengeyi saglamaya yardimci olacak en onemli gergegin din duy- 
gusu oldugu soylenebilir. Bir gun olecegini bilen kadin ve erkek- 
ler dint inang ve rituellere bilingli olarak yonelerek birbirlerine 
olan davranislanni kontrol altinda tuttuklan gibi anlayish olma- 
nin zorunlulugunu surekli hissederler. 

DISOSIYASYON 

Disosiyasyon; benligin butunlugunu yitirip, kendisini bir baska 
kimlik durumuna goturecek denli agir bir patolojik suregtir. 

Uzerinde yasadigimiz dunya, bireyi yalnizlastinp kendi karan- 
hk koridorlanna hapsediyor. Hayatin bu denli iginin bosaltildigi, 
insana, insanhga dair her turlu olgunun "kar-zarar" ekseninde 



253 



381 ibn'iil -Arab?, Fususii'l-Hikem, gev. Nuri Gencosman, s. 240. 

382 (KARACOSKUN) 



254 



Havva'nin Kizlan 

degerlendirildigi bu yenidunya duzeninde hepimiz gun be gun 
belki de hi? farkinda olmadan butunlugumuzu yitiriyoruz. Der- 
dimizi duzgun bir sekilde ifade etmeyi basarabildigimiz surece 
hangi dilde, hangi renkte, hangi egitim seviyesinde olursa olsun 
bizlerle ayni ya da benzer acilan, giki^sizhklan yasayanlann ger- 
gekten varoldugu yani yalniz olmadigimizi bilmek bir nebze de 
olsa igimizi rahatlatiyor. Ancak kendini ifade edemeyen birey 
gevresiyle hatta kendiyle ne kadar saghkh bir ileti§im kurabilir? 

Surasi bir gergektir ki gevresiyle (iginde yasadigi toplumla) ile- 
tisimi zayif olan birey dislanmaya, bu sebeple pargalanmaya ve 
kendi butunlugunu yaratmaya mahkumdur. Bu nedenle birey 
kendi butunlugunu kurarken, yeniden yorumlarken, ge$mi§ 
acilarmm, travmalarmm etkisiyle yeni savunma mekanizmalan 
geliftirir. Gunumuz toplumunun iginde bulundugu, adina gonul 
rahathgiyla -cinnet- diyebilecegimiz ruh durumunun ozunu de 
bu giki$siz, igedontik, korkak ama bir turlu kendini duzgun bir 
§ekilde ifade edemeyen savunma mekanizmalan olusturmakta- 
dir. Artik aidiyet igtimai bir ornek olmaktan gikip kisisel sapma- 
larla paralel ilerleyen kendine ozgu, kimi yerde sapkin bir fana- 
tizme donusup "ya bizdensin ya da onlardan" cumlesine indir- 
genince, kendini higbir yere ait hissetmeyen birey pargalamp 
kendi butunlugunu yaratma yoluna gider hatta kimi zaman 
destek bile buldugu gorulmektedir. Bu baglamda mutlak ger- 
gekligin soyut bir bigimde sekil degistirip yepyeni -ama ashnda 
varolmayan- bir kimlik kazanmaya gahsarak Disosiyasyon duru- 
mu olusur ve kendini ifade edemeyen kadm ve erkegin kimligi 
kaybolunca sorunlar gikar. Cinnete varan sorunlarla aileler yikil- 
maya baslar. Bireyde butunlugun kaybolmasina sebep olan ya- 
bancilasma ve diger nedenlerini kaldirmak ile iliskilerin duzelme- 
sine yardimci olunmazsa "Derdini duzgun bir §ekilde ifade et- 
meyi nig denedin m/7"sorusuna muhatap olan kisilerin varhklan 
ile sorun olusturur ve agmazlar iginde bogulan nesiller artik be- 
reketsizlik ve kaosun elemanlan olurlar. (ORAY, 2005 ) 



INTIHAR 

[intihar kelimesi Turkgeye Tanzimatla beraber girmistir. Bati 
dillerindeki romanlarda gorulen "suicide" sozcugune kar§ihk, 
Tanzimatta Turkgeye gevrilen eserlerde "kendini katletme"n\n 
yerine "intihar" kelimesi kullanilmaya baslanmistir. Bu sozcuk 
Arapgada "kurban" demekolan "nahr"dan turemistir. 

intihan anlamak oldukga gugtur. Bunun kuskusuz tek nedeni 
insanlann iginde yasadigi ugsuz bucaksiz ruhani denizdir. Her 
insan olaylar karsisinda farkh tepkiler verir, farkh duygulara kapi- 255 

hrlar. Ve turn bunlann tek bir agiklamasi ne yazik ki olamaz. Ken- 
dini katletme, kendini oldurme anlamma gelen intihann tanimi, 
hayli tartismalara yol agmistir. 

intihar gergegi ile dogrudan veya dolayh olarak ilgilenen her- 
kes, kendi bakis agisindan hareket ederek bir tanim yapmaya 
gahsmistir. Yani konuyla ilgilenen kisi sayisi kadar gesitli intihar 
tanimlan vardir. Fakat bu tanimlann ?ogu, dikkatlice bakildigin- 
da, ya dar kapsamh ya da tanim olamayacak kadar genistir.] 383 

[Malapert; "intihar hemen daima egoizmin urunudur" de- 
mektedir. Bu gorus oldukga fazla taraftar toplamasina ragmen, 
tanim olmaktan uzak ve elestiriye agiktir. 

"Bir kimsenin yakm ve kacmiimaz olan veya dyle zannedilen 
bir aciyi (serefsiz bir durum, mahkumiyet, sefalet, cok sevilen bir 
kisiyi kaybetme vb.) bertaraf etmek niyetiyle hayatma son ver- 
mesi intihardir" tanimi ise Ferri'ye aittir. 

Psikoloji alanmda soz sahibi olan Sigmund Freud saldirganhk 



383 (TASDELEN, 2006), s.7- 



256 



Havva'nin Kizlan 

kavrami ile beraber daha detayh olarak incelemistir. Teorilerini 
bu kavram uzerinde yogunlastiran Freud, 

"intihan onceleri ozde$tirilmi$ bir sevgi nesnesine yoneltil- 
mi§ saldirganhk neticesi meydana gelen bir depresyonun sonu- 
cu olarak yorumlamig; daha sonralan ise olum iggudusunun 
etkinlik kazanarak ki§inin kendi uzerine gevrilmesi" olarak ta- 
nimlamistir. 

Schilder soyle bir tanim yapar: 

"intihar, bir diger insana yoneltilmek istenen kizgmligm ki- 
§inin kendi uzerine gevrilmesinin yam sira, sevgisini esirgeyen 
bir insani cezalandirma veya onunla bir tur ban§ yapma istegi- 
nin ve de aym zamanda, bahsedilemeyen gugluklerden kagism 
anlatimidir," der.] 384 

[ini§li-giki§h donemler gecirerek yeti§kinlik donemine giren 
kadin ve erkekte bir duraganhk gozlenir. Ki§i artik belli olgude 
kim oldugunu 6grenmi§ ve belirli bir yone y6nelmi§tir. Her iki 
cinsiyette de bu donemde intihar giri§imi ve gergek intiharlarda 
bir azalma olmasi bunu gostermektir. Fakat oranlardaki azalma- 
lar bu donemde sorunlann bittigi ya da azaldigi anlamina gel- 
mez. Toplumsal ve teknolojik degi§meler yeti§kin insanlann ya- 
§amini da onemli olcude etkilemektedir. Geleneksel geni§ ailenin 
yikilarak ?ekirdek ailenin kurulmasi, gahjma §artlarinm degijme- 
si, ekonomik guglukler yeti§kin insanin kar§ila§tigi guglukler ara- 
sinda on siralarda gelmektedir.] 385 

[intihar davraniji tehdit, du§unce, giri§im ve olumle sonugla- 
nan eylemler olarak geni§ bir yelpaze iginde yer almaktadir. inti- 
har davrani§inin etyolojisinde 386 aile yapisi, etkile§imi ve ki§ilera- 
rasi ili§kilerdeki sorunlar onemli bir yere sahiptir. 

intihar davrani§i ister bir du§unce, ister giri§im ya da tamam- 
lanmi? bir eylem olsun aileyi derinden etkiler. 

intihar olgusunda sosyal faktorlerin rolu ve onemine degin- 



384 (TASDELEN, 2006), s. 10-12 

385 (TASDELEN, 2006), s. 29-31 

Etiology: (i.) sebepler bilgisi, sebep tayin etme; (tib.) hastahklann 
sebeplerini arama ilmi; sebepler. 



Havva'nin Kizlan 

mek gerekir. Bu nedenle Durkheim hipotezine gore evli kisilerde 
cocuklann varhgi intihar davramsinda koruyucu bir etkiye sahip- 
tir. Aile butunlugunun degiskenleri intihar potansiyelinin en 
etkili etkileyicidir. Rol kargasasi ile birlikte evlilik sorunlan, aile 
butunlugunde bozulma ya da tehditleri ozellikle kadinlarda inti- 
har riskini arttirmaktadir. Erkeklere gore kadinlann intihar giri- 
simi riskinin yuksek olmasi kadinin toplumdaki yeri ve konumu 
ile ili§kilidir. Kadinlann erkeklere gore yasamlannda daha do- 
yumsuz olmasi , depresyona egilimleri, rollerinin toplumda en- 
gelleyici ve sinirlayici tavirlarla belirlenmesinden gelmektedir. 
Evli kadinlann intihar davrani§imn evlilik gati§masma ve e§leri 
ile yakm ili§kide gikan sorunlara bir tepki oldugu du$unulmek- 
tedir. 

intihar davranisi gosteren kadinlann karsi cinsle iliskilerinde 
de 3 tema tespit edilmistir. 

Bunlar, karsi cinsin esini dikkate almamasi, ilgisiz tavn, sada- 
katsizligi ve siddet iceren davranisi ya da fiziksel saldirganhgidir. 

Kadinin kendine zarar verici davranisi, kadin rolune hazirlayici 
uzun sureli bir sosyal hayat sonucudur. Kadinlar kendilik degeri- 
nin kazanilmasi ve kendini guvende hissetmesi agisindan ig kay- 
naklanni kullanabilmede guglukler yasamaktadir. Kadinlarda 
gorulen intihar davranisinin ozgurluk agisindan ele ahnmasi ge- 
regi inkar edilemez. Kisilerarasi iliskilerde bagimh kisilik ozelligi 
sergileyen kadin esinden aynldiginda ya da yasadigi aynhk teh- 
didi sonucunda intihar davranisini bir iletisim araci olarak kul- 
lanmaktadir. 

Aynca intihar girisiminde bulunan kadinlann esi ile iliskisinin 
ozunde, ese duyulan ofkenin kendine gevrilmesi ve kendine yo- 
nelik saldirganhgin sevdigi kisi ya da esi tarafindan onlenmesi 
fantezileri yatmaktadir. Bu bir anlamda yardim gagnsi niteligin- 
dedir. 

Ailedeki kayiplarda ailenin dengesinde uzun sureli bir bozul- 
maya yol agiyorsa intihar potansiyeli artinr. Ancak kayip oncesi 
ve sonrasi aile igi iletisim ve ailede suregelen sorunlar kriz du- 
rumunun gelecegini belirler. Ailede varolan bir dengesizlik kay- 
bin olusturdugu kriz ile bas etmede gugluk yaratir. 



257 



258 



Havva'nin Kizlan 

Ruhani sikintilann kisilere, ailelere ve toplumlara etkisi ol- 
dukca fazladir. Kisiler bu sikintilann neden oldugu zorluklan ya- 
sar, aile ve sosyal yasama katilma konusunda gugluk ceker ve 
cogu kez de toplumdan dislanirlar. Ailelerine karsi sorumlulukla- 
nni yerine getiremediklerini ve yuk olduklanni dusunerek endise 
ve degersizlik duygusu yasarlar. ] 387 

intihann olu§ma sebepleri 

/- Hizli Degi$im ve Ozenti: Cevremizde olup bitenlere bak- 
tigimizda koyden sehre gocun arttigini, televizyon, internet, 
telefon gibi iletisim araglannin hizla gogaldigini goruruz. Turn bu 
gelismeler insanlar ve hatta kitleler arasinda kultur sokuna ne- 
den olmakla beraber insanlan farkh kultur arayislanna sevk ede- 
rek ve uyumsuzluklar dogurmaktadir. Tabii ki hizli degisimin, 
teknolojinin ve iletisimin neden oldugu maddi kulfet turn birey- 
ler tarafindan karsilanamamaktadir. Bu da insanlar uzerinde; 
imrenme, zenginlige kavusma arzusu, kusak gatismalan, iletisim- 
sizlik gibi sonuglar dogurmaktadir. insanlann birbirlerine yaban- 
cilasmasiyla bunahmlar olusmakta ve boylece intiharlar gergek- 
lesmektedir. 

//- Egitimsizlik: Ulkemizin egitim seviyesi dunya siralama- 
sinda gerilerdedir. Bunun yaninda da ulkemizin bazi bolgelerin- 
deki egitim seviyesi de oldukga dusuktur. Ozellikle kiz gocuklan- 
nin ilkokuldan bile mahrum birakildigi asikardir. insanlann, ozel- 
likle kizlann intiharlannda onemli bir neden olarak egitimsizligi 
gosterebiliriz. Yukanda da bahsettigimiz gibi kitle iletisim aragla- 
nnin artmasi ve bu vasitayla kendi egitim duzeyi ve yasantisi ile 
baska fertlerin egitim ve yasam duzeyleri arasindaki ugurumu 
farkeden bireylerde hayal kinkhgi ve buna bagh bunahmlar bas 
gostermektedir. Boylece insanlar buhranlar icerisinde kaybolur- 
ken hedeflerinden sapip kurtulus olarak intihara yonelmektedir- 
ler. 

///- i4^iri Baskilar: Egitim yetersizliginin de etkisiyle bilinc- 
sizlik ailelerin genclere yonelik baski yapmasina neden olmakta- 



387 (PALABIYIKOGLU) 



Havva'nin Kizlari 

dir. Ozellikle yasinin gerektirdigi davranisi sergileme imkani ve- 
rilmeyen gengler problemli olarak topluma girmektedirler. Kisiye 
tasiyabileceginden fazla yuk verilmesi gokuntuye yol agmaktadir. 
Bazi yorelerde yeni yeti§kin olmus kizlann yasga kendilerinden 
<pok buytik erkeklerle istemedikleri halde evlendirilmeleri, ve 
yine erkeklerin erken evlenmeleri igin zorlanmalan gibi baskilan 
insanlan intihara surukleyen sosyal nedenler olarak sayabiliriz. 
IV- Dtizensiz ve BozukAHe Yasantisi veAile igi siddet: 

Alt yapisiz, ruhen ve bedenen hazir olunmadan gergekle§tiri- 
len evliliklerin sonucunda esler birbirlerine deger vermemekte 
ve aile igi iletisimsizlikler yasanmaktadir. Bu tur aile yapilan igin- 
de ozellikle kadinlar istismar edilmekte, dovulmekte, temel hak 
ve hurriyetlerinden mahrum birakilmaktadirlar. Aynca egitimsiz- 
likleri ve acizlikleri istismar edilerek kiz gocuklan gok esli evlilik- 
leri kabule zorlanmaktadirlar. Kadinlann aile iginde siddete ma- 
ruz kalmalan da oldukga yaygin gorulen hadiseler arasinda zik- 
redilmektedir. 

V- Hurafe ve Batil inanflarm Yaygmhgi: Egitim ve ogre- 
timin zayif, dini bilgilerin yetersiz oldugu, batil inanis ve hurafe- 
lerin kol gezdigi toplumlarda elbette ki dogru neticelere varmak 
mumkun olmamaktadir. Bu tur toplumlarda problemlerin daha 
da arttigi ve agirlastigi gorulmektedir. Hakim geleneklerin etki- 
siyle insanlann psikiyatrist ve psikologlara gitmeleri yadirgan- 
makta ve hatta ayip karsilanmaktadir. Hurafe ve batil inanglann 
agirhgini tasiyamayan bazi kimseler kagis olarak gogu yada inti- 
han segmektedirler. 

VI- Sosyal Kurumlarm Yetersizligi: Kultur, egitim, saghk 
vb. gerekliligi kesin olan insanlann kisisel gelisimini tamamlaya- 
cak ve yine genglere ozellikle de ergenlik gaginda olanlara sosyal 
rehberlik hizmeti verecek sosyal kurumlarm yetersizligi intiharla- 
nn artmasinin onemli nedenleri arasinda gosterilebilir. Yine yu- 
karda saydigimiz nedenlerden dolayi gelisimini tamamlayama- 
yan insanlar problemli birer birey olarak toplumda yer ahrken; 
tiner, uyusturucu, alkol vb. zararh davranislar igerisinde kopru 
alti yasantisi dedigimiz bir yasanti sergileyen hem kendisine 
hemde gevresine zarar veren bireyler turemistir. 



259 



260 



Havva'nin Kizlan 

VII- Ekonomik Krizler: §uphesiz ki insan hayatini yonlen- 
dirmede ekonominin buyuk bir yeri vardir. Maddi olarak isteni- 
len seyleri elde etmede talepler farkhdir. Ekonomik olarak guc- 
suz olan ki§ilerin elde etmek istedikleri seylere ulasamayinca 
sikintiya dusmeleri gibi bunun tarn tersi olarak, ekonomisi cok iyi 
durumdayken birden iflas eden kisilerin intihar orani da kucum- 
senmeyecek kadar fazladir. 

Tabi ki bu durumun tarn tersi olan ekonomik ozgurluk de in- 
tihar nedenlerinden sayilabilir. Maddi anlamda istedigini elde 
eden, her diledigine kavusan birey, zamanla ne istedigini bile- 
meyen kisi konumuna gelir. Bu da huzursuzluk ve asin tatminin 
dogurdugu bunahmi beraberinde getirir. 

intihar turleri 

Durkheim'e gore uc ayn intihar turu vardir 

a) Bencil (Egoistic) intiharlar: Bireyin bagh oldugu din, 
politik zumre, aile vb. tarafindan korunmamis olmasindan kay- 
naklanir. Yani, toplumsal baglann gevsek oldugu, bireyin kendini 
yalniz hissettigi durumlarda belirir. Birey icinde bulundugu gu- 
rupla baglan zayifladikga ve guruba bagimlihgi azaldikga kendi 
ozel ilgileriyle bas basa kahr ve yalnizhk hisseder. Topluma bagh 
olarak yasamak ihtiyacinda olan kisi igin hayat anlamini yitirir. 
Bireyi topluma baglayan sadece din zumresi olmayip ailenin ve 
politik zumrenin de ayni islevi gordugunu belirten Durkheim; 
butun toplumlarda bekarlann intihar oraninin evlilere gore, evli- 
lerde de gocuksuz olanlann gocuklu ailelere gore daha fazla ol- 
dugunu istatistiklerle agiklamaktadir. 

b) Elcil (Altruistic 388 ) intiharlar: Birey sadece toplumdan 
koptugu, kendini yalniz hissettigi zaman degil, topluma cok bagh 
oldugu zaman da intihar eder. Bu intihar turunde kendini oldu- 
ren kisi, toplumsal bir odevi yerine getirmek amaciyla bu eylemi 
gerceklestirir. Bu yukumlulugij yerine getirmeyen kimse onur- 
suzlukla suclanir, cogu zaman da dinsel cezalara carptinhr. Kisa- 
ca, bu gibi kisilerin uzerine toplum butun agirhgi ile cokmekte, 



Altruistic: s. ozgecil, ba§kalarim du5unen 



Havva'nin Kizlari 

baski yapmakta, onu intihara suruklemeye gahsmaktadir. Elcil 
intiharlarda kisi igin, hayati anlamini yitirmemis, hayatindan 
daha ustun gordugu bir amag igin hayatmi feda etmistir; bu ey- 
leminin mukafatini gorecegini umar. Gunumuz toplumlannda 
bireysel kisilik, kollektif ki5ilikten iyice siynldigi igin bu turden 
intiharlar yaygin olmamakla birlikte seyrek de olsa, verilen her- 
hangi bir buyrugu yerine getirmedigi igin, onurunu korumak ve 
utangtan kurtulmak amaciyla kendini oldurenlere rastlanir. 

c) Anomik (Anomic 389 ) intiharlar: Bir takim toplumsal 
bunahmlar ve toplumun yapisinda meydana gelen degisiklerle 
bireyin hayat bigiminin, degerlerinin alt-ust olmasi sonucu bu tur 
intiharlar gergeklesmektedir. Bazi goruslerin tersine Durkheim 
istatistiki oranlan baz alarak sefaletin tek basina intiharlara ne- 
den olmadigini belirtir. 

Ekonomik krizlerin intihara neden oldugunu belirten 
Durkheim, bunun nedeninin zenginlik ya da fakirlik degil; top- 
lumsal yapidaki degisiklik oldugunu belirtir. Meydana gelen bu 
degisiklik toplum igin yararh ya da zararh olsun, bunun higbir 
onemi yoktur. Onemli olan toplumda meydana gelen degisikligin 
bireyin hayat sartlanni alt-ust etmis olmasidir. iste, intihann 
nedeni bu anomi (umitsizlik) halidir. 

Sadece ekonomik bunahm duzensizlik degil, ayni zamanda ai- 
le yasaminda meydana gelen kargasalar da anomi ve beraberin- 
de intihan arttirmaktadir. f^esitli aile bunahmlan arasinda onemli 
olarak esin olumu ya da bosanma sonucunda gergeklesen dulluk 
gosterilmektedir. Gergekten kan-kocadan biri olunce aile duzeni 
altust olur, geriye kalan kan ya da koca bu yeni duruma kendini 
uyduramaz, bu yuzden de kendini oldurme egilimi artar. Dul 
erkek ya da kadinlarda intihar orani, evlilerdeki intihar oranm- 
dan gok yuksektir. Hemen hemen her toplumda bosanmislarda 
intihar orani; evlilerden, esleri olen kimselerden ve bekarlardan 
daha goktur. 

Bosanmalann yasak olmadigi, gok oldugu toplumlarda kadm- 



261 



Anomie: (i.) umitsizlik, gayesizlik, toplumsal duzensizlikten ileri 
gelen bunahm. 



262 



Havva'nin Kizlan 

lann intihar orani erkeklerden azdir. Bosanmanin yasak ya da az 
oldugu toplumlarda aksine kadinlann orani daha fazladir. 
Durkheim'e gore bunun nedenini evlilik hayatinda, bosanma 
yasaginin erkegin lehine, kadinin da aleyhine islemesinde ara- 
mak gerekir. Cunku bosanma yasagi erkegi pek etkilemez. Oysa 
kadini toplumsal kurallar evlilik bagina siki sikiya baglar. Evlilik 
dayanilmaz hale gelince evli kadmlar bu gibi toplumlarda intiha- 
ra erkek evlilerden daha yatkindirlar. 

intihara yonelen kisilerin psikolojik yapilan kadar icinde yasa- 
diklan sosyal ve kulturel ortamin etkileri de bu olayin agiklanma- 
sinda ayn bir oneme sahiptir. Bazi insanlar asamadiklan sorunla- 
n intiharla gozmeyi uygun gorurken gerek islamiyet ve gerekse 
diger ilahi kaynakh dinler boyle bir gozum sekline musamaha ile 
bakmamaktadir. islam tarihinde toplu intihar olaylan hig yasan- 
madigi gibi munferit bazi olaylar disinda da intihann toplumsal 
bir sorun haline geldigi de hig gorulmemistir. 

intihara Kar§i Alinacak Onlemler 

intihar olayi hem kisiyi hem de toplumu ilgilendiren son de- 
rece onemli ayni zamanda garpici bir gergektir. Bir olayin gergek- 
lesmesinde bir yol varsa, engellenmesi igin de muhakkak caydin- 
ci bir sebep vardir. intihardan, hayatin anlamsizhgindan bahse- 
derek icine kapanan ve esyalanni dagitmaya basladigi gozlemle- 
nen kimselere dikkat edilmesi gerekmektedir. Ozellikle daha 
onceden intihar girisimleri olanlarda bu turden sozler onem- 
senmelidir. Ozellikle yashlarda intihar daha yaygin oldugundan 
yashlar yalniz birakilmamah, daha yakmdan ilgilenilerek, gerekli 
tedavileri yapilmahdir. Yakinlanni kaybedenler, eslerinden ve 
islerinden aynlanlar risk grubu iginde oldugundan bu kisilerle 
irtibat arttinlmah, farkh bir sureg hissedilirse, kisinin yakmlan ile 
iletisime gegilmelidir. f^evre kisiyi destekleyici olmah, suglayip, 
yargilamamah, yine kisiye kaldiramayacagi sorumluluklar ve 
yuklenmemelidir. Bu durumlar asilamiyorsa mutlaka bir 
psikiyatriste basvurulmahdir.] 390 



390 (TA§DELEN, 2006) 



Havva'nin Kizlari 

Sonucta kurtulus olarak gordugu intihan secen ki§inin olumu, 
yasayanlar uzerinde derin izler birakmakta ve ailenin dengesi 
ciddi bicimde sarsilmaktadir. intiharla olen kisinin yakinlan ken- 
dilerinde buytik bir sok meydana getiren olumun travmatik ya- 
santisini paylasmak zorundadirlar. intiharla olum, dogal ya da 
hastahk sonucu gerceklesen olumden farkh bir nitelige sahiptir. 
intiharla olumun ardindan hayatta kalan aile uyelerinde suclu- 
luk, utanc ve bu eylemden kendilerinin sorumlusu tutulacagi 
kuskusu gibi duygu ve dusunceler hakimdir. Aile uyesinin olu- 
munun ardindan ailede depresyon, inkar ve dusmanhk duygulan 
yasanmaktadir. Olumu engelleyememenin getirdigi kendilik 
degerinde azalma sonucu aile uyeleri kendilerini basansizhga 
ugramis kurtancilar olarak algilamakta ve olumun onlenebilecegi 
dusuncesine israrla sanlmaktadirlar. ] 391 



263 



391 (PALABIYIKOGLU) 



264 



KADERCILIK 392 

[Kader fikri bilincimizi hayatimizi saran inang ve Allah Tea- 
la'nin bir emridir. Kader, belki de zayifhgimizin, bilmezliklerimi- 
zin, kalakalmishklarimizin gikis noktasidir. Bu fikir bizim belli ama 
bilmedigimiz, fakat karsilasacagimiz bir sona dogru surukleniyor 
olusumuzun gikis noktasidir. Kagamayacagimiz surekli suruk- 
lenmedir. Turn varhk, bu arada bizim varhgimiz Allah Teala'nin 
iradesindeki varhga ve yokluga gore duzenlenmistir diye dusunu- 
ruz. Hatta her birimizin varhgi ayn bir kadere gore duzenlenmis 
olmahdir. 

Kader fikri tayin edici yaraticinin bir sonucu olarak kendini 
gosterir. Her seyin siki sikiya duzenlenmis oldugu bir dunyada 
bizim yasamimiz igin de bir rastlantisalhktan bir ozgurlukten, bir 
bagimsizhktan soz edebilmek mumkun degildir. 

Buna gore, insan ozgur ve bagimsiz olabilen bir varhk gibi go- 
runse de boyle degildir. Ozgurluk ve bagimsizhk varsa bile sinirh- 
dir, bu ozgurluk ve bagimsizhk tarn anlamiyla bir yaratici duze- 
niyle gergevelenmistir. Hicbir gug higbir degisim, hatta higbir 
mucize -kaderi fikri mucizenin varhgini gidermez- bizi bu gerge- 
velenmisligin disina gikaramaz. 

Kader duygusu insanin kagip kurtulamadigi, belki de <pok za- 
man kagip kurtulmak istemedigi bir duygudur. Kadercilik gariptir, 
bir yandan insani bogar, ona yeterince istemli olamamanin kotu 
duygulanni yukler, ote yandan yuce bir gucun elinde olmanin 
esenligini asilar. Hakikatte kadercilik insanin sorumluluklarmi 
qiderir ya da en azmdan azaltir. Oyle ya; 

"Ne yapabiliriz, surekli ya da kaha bir askm giig bizim 6z- 
gurlUgumuzu ve bagimsizligimizi iyiden iyiye daraltmaktadir, 
ozgur ve bagimsiz olmayan varligm sorumluluklan hatta yu- 
kumltilukleri olmayacaktir", sorusu igimizde dolasir durur. 

Genel gorunum sudur: Allah Teala, koydugu kader kanunla- 



392 ((TiMUCiN, 2002 ), s. 23-36 islam? literature uyarlanarak, diisunce- 
mizdeki agmazlara yardim olsun diye kismt degisikliler yapilmi§tir.) 



Havva'nin Kizlari 

n 393 ile cok zaman birbiri icinde ya da birbiriyle baglantih olarak, 
biri oburunun belirleyiciliginde isler ve kaderi olusturur, kaderci- 
ligi kurar. 

Bir goruse gore kader once Allah Teala'nin istemiyle tabiatta 
ortaya cikmistir. Bir baska gorus de kaderciligi Allah Teala'siz bir 
tabiatta maddenin §artlan meydana getirir. Ancak en genel go- 
rus, Allah Teala'nin, kainatin her yerinde mevcut ve askin olmasi 
ile turn varhgi belli bir sona gore baglayan bir guc oldugunu be- 
nimser. Tabii ki ilahhk tabiattan daha baglayicidir. Tabiata soz 
gecirmeye kalksak da, soyle ya da boyle soz gecirebilsek de, Al- 
lah Teala karsisinda tam bir edilginlik icindeyizdir. Oyle ya, kader 
bizim icindir, Allah Teala icin degildir. Her seyden once her iste- 
digini yapabilen bir ilahT guc soz konusudur, o guc ustelik ozgur 
bir guctur, o durumda kaderden kacmamiz mumkun degildir. 
Buna gore, ne olursa olsun, ki§inin kaderi Allah Teala'nin elin- 
dedir. O zaman bir bas egme duygusu turn insan etkinliginin 
ortasina yerlesir. Katlanmak, ister istemez bas egmek gerekecek- 
tir. Belki cok seyi tartismak geregi duymadan -cunku kadercilikte 
bir seyleri tartismak sacmayla ugrasmaktan baska bir anlam 
tasimaz- olan biteni gozlemlemek, bu arada kaderciligin gerekle- 
rine ilahT istem adina uymak gerekecektir. Duzen oyle kurulmus- 
sa ona uymaktan baska yapilacak bir sey yoktur. Kadercilik boy- 
lece insani en uc noktada tam bir edilginlige itebilir, itmektedir. 

insanlar kendilerini yoneten bir ust guce baglanmayi, hayat- 
lannin bu guc ile yonetildigini ya da yonlendirildigini varsaymayi 
cok zaman buyuk bir tutkuyla benimsemislerdir. Insan qenelde 
kendinden sorumlu olmak istemez. Ister ki ondan bir baskasi, bir 
askm que sorumlu olsun. Dupeduz sorumluluktan kacis diyebiliriz 
buna. Durmadan yanhslar yapan biri kotu sonuclara ulastiginda 
"ahnyazim, boyleyim" formulunij ortaya atar. Kader duygusu 



Allah Teala'nin kendi koydugu ve diledigi zamana kadar gegerli ve 
zatmm da a§madigi sinirlar. Mesela insanm bir di§i ve erkekten dogma- 
si, gunesin dogudan dogup batidan batmasi, her doganin olmesi gibi. 
Bu sinirlar a§ihnca mucize denilmesi bundandir. Mucize sinirlarm Allah 
Teala'nin emri ile asjlmasi demektir. 



265 



266 



Havva'nin Kizlan 

insani sorumsuzluga kadar goturebilir: yasamimiz belli bir kadere 
gore gelismekteyse ya da akip gegmekteyse bizim kendimiz igin 
yapabilecegimiz pek bir sey yok demektir. Ancak bu durum insan 
ruhunu cihzlastirdigi gibi ahlaki da tehlikeye atar. "Bir dis guce 
bagimhysam ahlaki sorumlulugum olmamak gerekir", diye 
dusunebilir. 

insan belli bir ortama belli bir tabii varhk olarak dogar ve 
kendi istemi disinda dogar: o kendi sartlanni da igtimai sartlanni 
da segmeden almistir. Kimse kalbi delik ya da gozu kor dogmak 
istemezdi, kimse verimsiz topraklar uzerinde kurulmus kugucuk 
bir kbyde dogmak istemezdi. En iyi imkanlar icinde dunyaya 
gelmeyi de istemeyebilirdik. insan dunyaya gelir gelmez kendini 
bir kaderciligin iginde bulur ve tabii ve igtimai kaderiyle hesap- 
lasmaya baslar. Kendi igin surekli olarak yollar belirler, segmeler 
yapar, bir seyleri inkar eder ya da benimser, boylece kadere 
kar§i bir kaderi, bir kar§i-kaderi olusturur. Buna gore kader bel- 
ki de bizim kendimize ya da kendimiz igin dogru ya da yanhs 
gizdigimiz bir gidis yoludur. Belki dogru ya da yanhs diye bir sey 
de soz konusu degildir; her kaderi ya da her karsi-kaderi kendi 
ozellikleriyle vardir. Bu yolda dogruyu ve yanhsi dogrulama im- 
kani pek yoktur. £unku her §ey bir defa ya$anir. Yanhslar ve 
dogrular sonuglanndan anlasilacaklardir ama elde belirgin so- 
nuglar da yoktur. 

Kader, "ben" le "ben-olmayan" in diyalektiginde kurulan bir 
ihtimaller ve olmus bitmislikler gizgisidir, bizim kendimiz igin ve 
baskalan igin imkanlar arasindan segerek belirledigimiz bir gidis 
yoludur. Sayisiz yollar vardir ve insanlar kendileri igin ya da bir- 
birleri igin rahatga bunlardan birkagini uygun gorurler ve onerir- 
ler. Oysa segim yapmak kolay degildir, hangi yolun daha dogru 
oldugunu gormek ve gostermek kolay degildir. Yollan segmemizi 
saglayan kistaslar ya da degerler mutlak degillerdir. (Herkes igin 
farkhdir. Kimine dint yon etkin iken baskasina maddT ilkeler et- 
kindir.) En zoru da kendi yolunu segmektir. Kendi yollanni bul- 
makta giigliik geken insanlar bile bir baskalan igin sasmaz yol- 
lar onerirler. Oysa her kisi oncelikle kendi kaderini kuracaktir ya 
da kurmahdir. Her zaman dogrular ve yanhslar arasindan pis- 



Havva'nin Kizlari 

manhklarla ilerleriz. Gitmek zorunludur, ama en iyiyi segemedi- 
gimiz goktur. 

Ki$inin yanli§ yapma hakkmm her zaman sakh tutulmasi ge- 
rekir. Bir kisiligin kaderi, igtimai hayati ve tabiatiyla sanlmis ola- 
rak, dogumla olum arasinda uzayan gizgi ustunde kurulur ya da 
bu gizginin ta kendisidir. Kaderi gelecekte, olum noktasinda du- 
gumlenecektir. Olum kaderin tam olarak gergeklegtigi noktadir. 
Bu noktaya kadar kisiyle ilgili olarak ortaya koyacagimiz her yargi 
havada kalacaktir. Bitmemis sinirlan kesinlesmemis bir seyi, 
olusmakta olan bir seyi yargilayamayiz. Ancak bitmis hayatlar 
tumuyle yasanmis bir hayati tam olarak yargilayabiliriz. Her ha- 
yat, son noktasi kesin cizilene kadar bir surekliliktir, olmus bitmis 
bir sey degildir, olusmakta olan, kurulmakta olan bir seydir. ih- 
timallerin soz konusu oldugu yerde kesin yargi gegersizdir. 

insan, hayati boyunca tabii ve igtimai kaderine karsi kisisel 
kaderini olusturmaya gahsir. Bu ayni zamanda baskalannin kade- 
rinden pay almak ve baskalannin kaderi uzerinde etkin olmak 
anlamina gelir. insan bir butundur, tabii oldugu kadar da igtimai, 
birbirinden bagimsiz kaderleri de yoktur, yani tam olarak bagim- 
siz kaderler yoktur. "Her eylemim beni baglarken bagkalarmi da 
ilgilendirir hatta baskalannin ya$ammi etkiler". §u ya da bu 
bigimde, su ya da bu olgude baskalan uzerinde belirleyiciyimdir. 
insan kendini bir seylere gore kurarak o bir seylerin idnde, karsi- 
sinda ya da yanmda yer ahr. Bu yuzden kaderlerimiz birbiri igine 
geger gok zaman. Yalm ya da mucerred kaderi yoktur. Kendimizi 
yalmz kendimize gore degil, kendi di$imizdaki ya da bizi a§an 
bir seylere gore kurariz. Bir kaderin hem kurulmasi hem donus- 
turulmesidir bu, bir kaderin bir kader ile kaderlerin kaderlerle 
asilmasidir. 

Onemli olan kaderciligin olup olmamasi degil onemli olan in- 
sanin kaderi karsisinda, kader duygusu karsisinda aldigi tutum- 
dur. Bu gergevede kader kagilasi bir sey degil asilasi bir seydir. 
Kaderciler hep yakinirlar, her seyden, en basta kaderinin kendi- 
sinden yakinirlar. Oysa kader gok zaman onlann tek dayanagi, 
tek besinidir. 

"Kar§i-kaderi" olusturmaya yonelen kisi yakinmamayi bilen, 



267 



268 



Havva'nin Kizlan 

daha dogrusu yakinmanin anlamsizhgini goren kisidir. O hicbir 
seyden yakinmayacaktir, ne kendinden ne baskalanndan ne 
kaderinden yakinacaktir. 

insan hem kaderine boyun eger hem kaderine aglar. Kade- 
rine kar§i gelmeye ba§ladigi anda aglamasi kesilir. Aglamak 
yenikligin bir belirtisidir. Yenik kisi yitirmis kisidir. Yitirilen ne 
kadar buytik olursa olsun insan aglamamah savasmahdir. Agla- 
yan insan yenik olmasa bile yenilmeye yatkin insandir. insan 
yenilmeden, bir yenilme korkusuyla da aglayabilir. Aglamak ka- 
deri karsisinda caresizligini bildirmektir. Bu yuzden insan her 
agladiginda kendine aglar. Her yalan soyleyifimizde kendimizi 
kandinnz, her agladigimizda kendimize aglariz. Kaderine agla- 
mak kendine aglamaktir, kendine aglamak kaderine aglamaktir. 
Sevinc, gergek seving kaderin asildigi yerde bir sonsuza kavus- 
musluk, bir olumsuze ulasmishk duygusu olarak yasanir. "Benim 
kaderim buymu$" diyen kisi sunu demek ister: "Ben bundan 
daha gok bir §ey degilim ve olamam. Bunun boyle olmasmi 
isteyen a§km belirleyici bir giig var. " insan, insan olma seruve- 
nini boylece kendine yenilerek bitiriverir bazen. Bazen de kendi- 
ni asarak gergeklestirir. insan kendi disinda bir guce boyun eger 
gibi ya da egdigini sanarak kendine yeniliverir. Kendi durumun- 
dan kendini asan bir seyleri sorumlu tutma kolayhgidir bu. Oyle 
ya, kendine kalsa oyle olmayacaktir, ama kendine kalmamakta- 
dir. O zaman enine boyuna kaderini suclamak gerekir. Kader 
vardir ve ondan ne yazik ki kagilamamaktadir. Kaderi elbette 
vardir ama bir suglu olarak degil asilmasi gereken bir belirlen- 
mislik olarak vardir. Her kisi kendi, kaderini verilmis olan kade- 
rinden giderek kendi elleriyle bigimler. Onu var eder, giydirir 
kusatir, ona kendi renginden renk katar, onunla bir olur. Artik 
hem onunladir hem o'dur. Yasam surekli bir bas egis oldugu 
zaman kaderi korkung bir efendidir. Onemli olan "ben"\e baskasi 
arasindaki gizginin nerede oldugunu iyi gorebilmektir. Marcus 
Aurelius dedi ki: 

"Di§ bir nesne sarta act verdiginde gergekte act verert o di§ 
nesne degildir, senin onunla ilgili yargmdir. " 

Bize hayata siki siki sanlmak ve onunla kavga etmek duser. 



Havva'nin Kizlari 

Hayati kavgasiz gurultusuz benimsemek bizi kinlmaz bir kaderin 
kollanna atar. Kavgayi goze almak gerekir, bir ba§ka deyi§le ya- 
§ama siki siki sanlmak gerekir. Hayat donusturulebildigi surece 
yasamdir, oldugu gibi benimsendigi surece insana mutluluk dug- 
leri gorduren bir acilar ortamidir. Hayati goze almak bazi §eyleri 
gozden cikarmakla mumkundur. Tehlike var diye yakinmak ol- 
maz. Tehlike her zaman olacaktir. Korku ya§ami hicle§tirir. Bu 
yuzden, Epiktetos' un dedigi gibi "Bilge ki§i ya§amim yitirerek 
kazanir". 394 insanlar genellikle kendilerine bir kere verilmi? olan 
ve bir daha asla verilmeyecek olan bu hayati yitirmek korkusuyla 
elden kaginrlar. £ok zaman yok edi§in adi kadercilik olur. Haya- 
tini geldi gecti bir §eyler kazanarak yitirmi§ nice insan vardir, 
onlar gecmi§e her zaman aciyla, gozya§lanyla, bazen de kaba bir 
ofkeyle bakarlar. Kimse kendini suglamaz, herkes kaderin i ya da 
hayatmi suglar. 

Allah Teala ve di$ gucler ona gore onun icin ozel bir hayat tas- 
lagi olu$turmu$tur ve bu taslagin gercekle$mesi zorunludur, 
bunun di$ina cikmak olasi degildir. Birileri ona belli bir ya$am 
verip al bunu ya$a demi$lerdir. Bu guzel bir avunmadir. Kendine 
yenilen ki§i kaderini olu§turan Allah Teala'yi di§ gugleri suglarken 
kendini temize cikardigini sanir. Gercek ya§ama ulajmanin tek 
yolu bir "kar§i-kaderi" olu§turmaktir. Bir "kar§i-kaderi" yarat- 
manin tek yolu insanin kendini a§masidir ya da daha dogrusu 
kendini a§mayi goze almasidir.] 395 

Yukanda kadin ve erkege kaderciligin kismT bir ciki§ noktasini 
bularak kendilerini yeniden sorgulamalannin gerekliligi anlatil- 
maktadir. Her bireyin hakki olan mutlulugu; ancak kar§imizdaki 
kimselerin mutluluklarma yardimci olarak bulabiliriz. Ozgurluk 
sinirlanni kaderin baglayicihgi ile celi5meyecek §ekilde belirleye- 
rek Allah Teala'nin nzasi cercevesinde gayret gostermeliyiz. 



394 "Olmeden once olunuz. 



269 



395 (Bu kisim yazilirken (TiMlig'N, 2002 ), s. 23-36 den faydalamlarak 
yazilmi§tir.) 



270 



BO§ANMA 

Erkek ile kadin arasindaki hayat birligi olarak tanimlanan evli- 
ligin; hicbir uzlasma goturmedigi, esler icin turn anlamini yitirdigi 
durumlarda sona ermesi bir cozum olarak gundeme gelir. 

Bosanma; insani maddi ve manevi boyutuyla bircok yonden 
etkileyen travmatik bir olaydir. iki insanin yabancilasmasiyla 
baslayan psikolojik surec karar asamasmdan sonra; hukuki, mali, 
cocuk var ise velayet gibi sorunlarla devam eder, bagimsizhgini 
kazanan kisinin, sosyal konumunu yorumlayarak kendini yeniden 
bulmasiyla nihayetlenir. 

islam dini, belirli sartlarla aile birliginin bozulmasma izin 
vermistir. Bosanma konusunda kabul edilen sistem; bosanmayi 
yozlastiran Yahudi ve onu asla kabul etmeyen Hiristiyan uygu- 
lamalan arasmda bir orta yol seklindedir. 

Birbirleriyle uyu§mayan e§lerin en son basvuracaklan gozum 
sekli, bosanmadir. Bundan once uyusmazhgin esler arasmda 
cozulmesi, bu mumkun olmazsa iki tarafin ailelerinden secilecek 
birer hakeme havale edilmesi basvurulacak usullerdendir. Eger 
bunlar fayda vermezse, son care olarak bosanmaya izin veril- 
mektedir. Yine de bu izinle birlikte bosanma, hos gorulmemistir. 
Ozellikle sebepsiz bosanmalar, hie bir sekilde iyi karsilanmamis- 
tir. f^unku bosanmanin esler, cocuklar ve hatta toplum uzerinde 
olumsuz pek cok etkileri bulunmaktadir. Fakat aile hayati kotu- 
lestigi takdirde, esler arasmda bir uzlasma olmadigi zaman, ha- 
yat cekilmez olacagmdan dolayi, bosama devreye girmektedir. 
islam, bosamaya izin vermekle birlikte bir takim sartlar da koy- 
mustur. islam, kadim ya iyilikle tutmak, ya da gtizelce saliver- 
meyi kabul ederek yasanan toplumsal kotulukleri engellemeyi 
amaflamistir. 

Depresyonlar ile baslayip aynhga giden yolculugun neticesi 
genellikle bosanma, hastane, hapishane veya mezarhk olmakta- 
dir. Sonugta bir ayrihk vardir ve bu ayrilikla sizofrenide oldugu 
gibi, kari kocadan olusan ruhun bir biitun iken pargalartmasi 
soz konusudur. 

"Ruhun ikiye bolunmesi" olarak tercume edilen "sizofreni" 
terimi ile daha $ok anlatilmak istenen; yan yana bulunan iki 



Havva'nin Kizlari 

ayn algilama dunyasmm varolu§u He aynhk meydana gelmesi- 
dir. 

[21. yuz yihn salgin hastahklan endise ve depresyondur. Dun- 
ya Saghk Orgutu (WHO), her dort ki§iden birinin yasami boyunca 
bir akil hastahgindan mustarip olacagini belirlemi§tir. 

GEQTlGlMlZ ELLi YIL IQNDE, DEPRESYONDAN MUSTARIP IN- 
SAN SAYISINDA BEURGIN BIR ARTIS OLMUSTUR. EN SON BU- 
LUNAN SEY DE DEPRESYONUN GIDEREK DAHA GEN$ YASLAR- 
DA ORTAYA £IKMASIDIR. 2020 YILINA GEUNDIGINDE, AKIL 
HASTAUKLARI VE OZELUKLE DEPRESYONUN IKING EN YAYGIN 
SAGLIK PROBLEM! SEBEBI OLACAGI BEKLENMEKTEDIR. 

Depresyon, intihann ilk sebeplerinden biridir. Her yil, bir mil- 
yondan fazla ki§i kendi hayatlanni ahyorlar ve 10 ile 20 milyon 
arasinda ki§i de te§ebbuste bulunuyorlar. intihar te§ebbusleri 
genel olarak ve ozellikle gengler arasinda, yukanya dogru giden 
agik bir egimdedir. Gelismis Bati ulkelerinde intiharlar, gocuklar 
ve gengler arasindaki olumlerin en yaygin ikinci sebebini olus- 
turmaktadir. 

Saghk alaninda gahsanlann gogu intihar olgusunun toplumun 
genel saghksizhk durumunu yansittigina inanmaktadir.] 396 

Bo§anma sebepleri 

Kadm ozellikle duygusal bakimdan daha endiseli ve dayanik- 
siz bir varhk oldugundan kendisinden onu zorlayacak yapma- 
si/degistirmesi zor seyler istendiginde gabalamak yerine korkup 
vazgegmeyi tercih eder. Bu sebeple kadinlar zorlasan evliligi 
yurutmek yerine en ufak puruzde "bo§analim o zaman" seklin- 
de bir cumle kurabilirler. Halbuki erkek, kadinin hatalan olsa bile 
onlan duzeltmeyi goze alarak ondan kuguk de olsa bir gaba bek- 
ler. ?aba harcamasi igin biraz zorladiginda da sonug alamiyorsa 
kinlma noktasi yasanir. 

Bu nedenle [Hz. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin, er- 



396 (Laitman), s. 8 



271 



272 



Havva'nin Kizlan 

keklerin kadinlar hakkinda hayirhah olmalanni ve eslerin birbir- 
lerine kar§i yukumluluk ve sorumluluklanni ifade eden hadTsleri, 
azimsanamayacak sayidadir. Gecerli mazeret olmadan meydana 
gelen bosanmalann tasvip edilmedigini ve sevimsiz oldugunu 
ifade eden bir grup hadTsler de bilhassa dikkate sayandir. Bu 
anlamda Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem 

"Allah'a helallerin en sevimsizi talaktir" 58 

"Her hangi bir kadm gereksiz yere kocasmdan bosanmayi is- 
terse, cennetin kokusu ona haram olur" 397 

"Allah, zevk igin sik sik kadm degistiren erkekleri ve zevk igin 
sik sik koca degistiren kadmlan sevmez" 398 

"Kendisini bosattirmak isteyen kadinlar munafiktirlar." 3 " 
buyurur ve bosanmalann uhrevT mesuliyetini hatirlatir. 

Aynca, hadiste iki ki§inin arasini bulmaya vesile olmak, sada- 
ka olarak nitelenir ve sosyal bir gorev olarak vurgulanir. 400 Buna 
ek olarak hadislerde, bazi istisnaT ozel durumlarda, sinirh ve sayi- 
h olgude yalan soylemeye cevaz verilir. Bunlar arasinda, kari 
koca arasini duzeltmek igin soylenebilecek yalanin da olmasi, 
meselenin onemini belirtir. 401 Rasulullah sallallahu aleyhi ve 
sellem, "Evleniniz, fakat (kurdugunuz aile yuvalarmi) bosan- 
makla yikmaymiz. lira ondan Ars-i ilahi titrer" 402 buyurarak, 
bosanmanin ilahTboyutunu haberverir. 

Kur'an-i Kerim, Hz. Suleyman zamaninda kan-koca arasini 
ayiran fesat sebekelerinden bahseder. 403 Rasulullah sallallahu 
aleyhi ve sellem de, aile birliginin surdurulmesinde psikolojik bir 
etken olarak su vak'ayi ibret icin nakleder; 



397 Tirmizi (1186) Darimi ( 2/162) Ebu Davud(2226) ibni Mace (2055) 
Heytemi ez Zevacir(2/151) 

398 MuttakT, AlauddTn Ali, Kenzu'l-Ummal, Beyrut, ts. IX, 662. 

399 Tirmizi(no;1186) Nesai(6/168) Elbani Sahiha(632) Sa'rani Hukukul 
Uhuvvet (s.173) Tergib(3/84) 

400 BuharT, Sulh, 11. 

401 Ahmed b. Hanbel, VI, 403, 404. 

402 MuttakT, IX, 661. 

403 Bakara, 102 



Havva'nin Kizlari 

"SEYTAN ARSINI SUYUN UZERJNE KURAR, SONRA QETELE- 
RiNi GONDERiR. BUNLARDAN RUTBECE EN YAKIN (MBARI EN 
BUYUK) OLANI, FJTNESi EN BUYUK OLANIDIR. BJRJ GEUP, SUNU 
SUNU YAPTIM, DER. JBUS JSE, ANLATILANLARI DiNLEDJKTEN 
SONRA, 

"HiQ BiR SEY YAPMAMISSIN" 

KARSILIGINI VERiR VE YAPILANLARI KUgUMSER. SONRA, 
BiR BASKASI DAHA GEUR VE 

"KARISIYLA ARALARINI AgNCAYA KADAR PESLERJNJ Bl- 
RAKMADIM" 

DiYEREK, YAPTIKLARINI ANLATIR. BUNUN UZERINE IBUS, 
ON UN MAKAMINI YUKSELTIR VE 

"SEN NE HARiKASIN!" 4M diyerek becerisini kutlar. 

islam hukukunda ise, gegici evlilikler (mut'a ve h u Me) batildir, 
hukumsuzdur 74 . Yani evlilik akdi, surekli bir akittir. Bu durum, 
akdin tabiatinin geregidir. Fakat evlilik akdinde sureklilik sart 
olmakla birlikte, bu sureklilik sonsuzluk anlaminda da degildir. 
Bosanmayi menetmek veya hig olmayacak sartlara baglamak 
suretiyle, beraber yasamayi dusunmeyenleri zorla bir arada 
tutmak, gozum olmamistir. Ama keyft bosamalann, ?ogu kez 
bosayan igin bir pismanhk, bosanan igin bir haksizhk ve aile fert- 
leri igin de hayat boyu bir huzursuzluk kaynagi oldugu gorulmek- 
tedir. Buna gore bosanma hastahkh bir uzva karsi cerrahT bir 
mudahale ise, evliligin, akIT-mantikT bir gizgide cereyan etmesi ve 
saglam sartlara baglanmasi hijyenik bir hassasiyettir. Onun igin 
bosanmakla aileyi yikmadan once, esler arasi uyumda titiz dav- 
ranilmah ve gelecekte bu uyumu temin edecek sartlardan da, 
asla taviz verilmemelidir.] 405 

Kibirli bir ruhla, kendilerinin kadmlardan ustun olduklanni 
dusunen erkekler vardir. Bunlar, kendilerini doguran bir kadinin 
sayesinde hayatta olduklannin farkmda degilmis gibi gorunurler 
ve boylece kendi ustunluklerini ileri surup kadini alcaltirlar. 



273 



404 Muslim, Sifatu'l-MiinafikTn, 67. 



405 (GUNE5) 



274 



Havva'nin Kizlan 

"Erkek kendisini algaltmadan kadmi algaltamaz; aym za- 
manda kendisini yukseltmeden kadmi da yukseltemez" denmis- 
tir . 406 Ne kadar dogrudur. alcaltmanin aci meyvelerini etrafi- 
mizda gormekteyiz. Toplumumuzda saha kalkan bu kotuluk, 
kisinin evlilikteki ortagina saygisizhginin sonucudur. ihmal et- 
mek, elestirmek, taciz etmek vb. davranislarla kendini gosteren 
bu durum sonunda terk etmeyle noktalanir. Her birey uzerine 
dusen vazifeleri esinin rahat ve mutlugunu saglamak icin ozve- 
riyle yapsa toplumda cok az bosanma olurdu. 

Mutlu olmak istiyorum, 

Ama olmayacagim, 

Ta ki, seni de mutlu edinceye kadar. 407 

Dini Hukum olarak bo$anma 

[Kur'an-i Kerim'de, erkegin manevT bir bagla baglandigi kan- 
sini tig defa bo§ama hakki vardir. Cahiliye'de sinirsiz olan boja- 
ma sayisini Allah, tig talakla sinirlandirmi§tir. "Bosanma iki defa- 
dir" 408 ayeti, prosedur itibariyle bo§anmalann tek celsede so- 
nuflandinlmamasini ifade eder. 409 

islam hukukgulan, kitap ve sunnette iki veya tig talaki bir an- 
da soyleyip, bosanmalann tek celsede vuku bulmasinin 
nehyedildigi hususunda tereddut etmezler. Hatta bu konuda, 
selefin ittifak ettigini naklederler. 410 Dolayisiyla prosedur itibariy- 
le islam hukukunda bosanmanm, her ay bir bosanma olmak 
uzere en az tig ayhk bir surece yayilmasi giizel (hasen); tig ay 
arahklarla dokuz ayhk bir surece yayilmasi ise daha da giizel 
(ahsen) olarak degerlendirilir. Dahasi bu surec icerisinde zevci 
iliskide bulunulmamahdir. Tarn aksine ilgili zaman sartlanna ria- 
yet edilmeyen bosanmalar, islam hukukunda "bid'at" olarak 
isimlendirilir. Zaten, hayiz halinde bosamanin haram oldugunu 



406 (Alexander Walker, Elbert Hubbard's Scrap Book [1923], 204). 

407 (Irwing Caesar, "I Want to Be Happy" [1924]) 

408 Bakara, 229 

409 1'bnu'l-ArabT, 1, 190; ZemahserT, I, 269. 
Cassas, II, 78. 



Havva'nin Kizlari 

bildiren ayet 411 , bosanma zamani itibariyle bir kisitlama mahiye- 
tindedir. 

islam, birinci veya ikinci bosama hakki kullanilmis olsa bile, 
pismanhk suresi ozelligine sahip, birinci veya ikinci bosamadan 
sonra, kocaya "ric'at" (kansina geri donebilme) hakki tanir. Bu 
konuda, ibn Teymiyye'nin nakline gore, Ahmed b. Hanbel, 

"Dikkatle inceledim, Kur'an'daki bo$amayla ilgili ayetlerin 
tamami, rirttalaktir (cayilabilir bosanma)" tespitini yapar. 412 

Kur'an-i Kerim'de, "Kocalan bu arada ban§mak isterlerse, 
kanlarmi geri almakta daha gok hak sahibidirler" 413 buyurulur. 
Hatta Kur'an, birinci veya ikinci bosanma sonrasi kadinlann bek- 
leme surelerinin (iddet) sona ermesi halinde, koca kansina geri 
donmek isterse, mani olunmamasini ister 414 . Zaten, bosanmis 
kadinin iddet suresince kocasinin evinde kalmasi hem hakki, 
hem de sorumlulugudur. Dahasi, yaklasik bu tic ayhk muddet 
icerisinde, kocanin kansina geri dondugunu belirten sozlu ifadesi 
veya geri dondugune isaret eden fiilT davranisiyla bile, aile birligi 
-nikah bakimindan oncesinden farksiz bir ozellikte- yeniden ku- 
rulabilmektedir. Eger, birinci veya ikinci bosanma, -bazi kinai 
lafizlarda oldugu gibi- bain talakla (ayinci bosanma) gercekles- 
misse, evliligin devami karannda kadinin irade beyanina mura- 
caat esastir. Bununla, kadinin magduriyetinin giderilmesi hedef- 
lenir. C ur, l< u kadin, evliligi surdurmede veya sona erdirmede 
ozgurdur. §ayet kadinin hur iradesi, evliligin devami yonunde 
tecelli ederse, tekrar bir mehir belirlenerek yeni bir nikah akdi 
gerekir. 416 Birinci hatta ikinci bosanmadan sonra, aile birliginin 
yeniden tesis edilebilmesi belki de islam bosanma hukukunun en 
ayncalikh yonudur. 

Bu asamalardan sonra da sonuc ahnamamis ve aynhk tek co- 



411 Talak,l 

412 1'bn Teymiyye, Mecmuu Fetava, Riyad 1386/1967, XXXII, 293. 

413 Bakara, 228 

414 Bakara, 232 

Kinai: dolayh. Ortiilu ifade. 
416 MevsilT, Abdullah b. Mahmud, el-ihtiyar li- Ta'ITIi'l-Muhtar, istanbul 
1980, III, 147. 



275 



276 



Havva'nin Kizlan 

zum haline gelmisse, islam, esleri birliktelige mahkum etmez. 
Zaten, uc ayn bosama tecrubesi, sartlarda bir degisme olmadigi 
surece, bu aile birliginin yurutulemeyecegine delil olarak yeterli 
gorulur. 417 Buna gore bosanma, kroniklesen gedmsizliklerde 
basvurulabilecek en son care gorunumundedir. Zaten, ahenksiz 
ailelerin birliktelikleri zorla devam ettirerek, erkegin de kadinin 
da bosandiktan sonra tekrar evlenip yeni ve daha iyi bir hayat 
kurmalan ihtimaline engel olmak, mantikT temelden yoksundur. 
Diger bir anlatimla, fiilen birbirinden aynlmis esleri, hukuken bir 
saymak ictimaT bakimdan faydah degildir, belki de zararhdir. Bu 
acidan, Alman hukukcusu ve mutefekkiri Kohler, pek hakh ola- 
rak, "Geginmelerine imkan olmayan kan-koca arasmdaki evli- 
lik, sadece bir azap ve i§kence kaynagi olarak kalmaz, ruht te- 
kamule bir mani te§kil edebilir ve buyuk istidatlan bir hi$ men- 
zilesine indirebilir" demektedir. 418 Bu ozelligiyle bosanma, bazi 
hallerde "rahmet" 36 olarak da nitelenebilir. Yalniz bu rahmet 
ifadesinin bosanmanin genel hukmune gore degil, ozel hukmune 
gore oldugunu da kaydedelim. 

Her seye ragmen onu ahnamamis, kan-koca birbirinden ta- 
mamen aynlmis ve dun birlikte tutturdukleri aile ocagi bugun 
butun butun sonmusse, "Her kim Allah'tan korkarsa, ona bir 
$iki§ yolu yaratir ve onu ummadigi yerden nziklandirir. Kim 
Allah'a guvenirse, bilsin ki Allah ona kafidir" 419 ve "Eger kari 
koca bo§anarak birbirlerinden ayrilirlarsa, Allah Teala her biri- 
ni kendi kudretiyle, muhtag duruma du§mekten korur. Allah 
Teala'nm ihsani geni§tir" 420 ifadeleriyle, bosanmis ciftler, neti- 
ceye razi olmalan ve karamsarhga dusmemeleri hususunda "te- 
se///"deedilir 37 . 

Bu hukumlere ek olarak Kur'an-i Kerim'de, "Eger erkek kadi- 
m (uguncu defa) bo§arsa, ondan sonra kadm bir baska erkekle 



Aktan, Hamza, islam Aile Hukukunda Bosanma ve Yorumu, Erzurum 
1982, s. 14. 
418 HifziVeldet, s.ll. 
419 Talak,2-3 

420 ... - . _._ 

Nisa, 130 



Havva'nin Kizlari 

evlenmedikge onu almasi kendisine held I olmaz" 421 buyrularak, 
erkegin ayni kadinla tekrar evlenebilmesi icin hem fiilT olarak 
ba§ka bir erkekle evlenip bosanmis olmasi hem de kadinin hur 
iradesi sart kosulur. Boylece de bosanmanin geri donusu olma- 
yan bir olay oldugu vurgulanir ve taraflann kiskanchk damarlan- 
na dokunulur. 

Kur'an-i Kerim'de, bosanmayla ilgili hukumlerden sonra bun- 
lann Allah Teala'nin koydugu kanunlar oldugu belirtilir ve bu 
kanunlann bozulmamasi, bu sinirlann asilmamasi emredilir. Bu 
kanunlara aykin hareket eden kisiler de, "zalim" olarak tavsif 
edilir. 422 Yine bosanmayla ilgili ayetlerde, "maruf", "ihsan" ve 
"cemtl" sozcuklerinin kullanilmasiyla da, aynlma esnasinda soz 
duellolari, birbirlerinin kusurlanni de§ifre etmeleri, hatta olasi 
kar§ihkh iftiralar engellenerek, bo§anmalann medenT bir §ekilde 
sonuclanmasi istenir 423 . Aynca, aynlma sonrasi mehir ve nafa- 
kanin haricinde kadina ayn bir meblagin (mut'a) verilmesi ge- 
rekmektedir. Bu bedelin manevT bir tazminat veya bo§anan ka- 
dininin yarasini sarmaya yonelik bir gonul alma mahiyetinde 
oldugu soylenebilir.] 424 

Bojanmanin onemli sebeplerinden biri de hastahktir. 425 Da- 
yak da onemli bir aynhk sebebidir, Hz. Osman radiyallahu anhe 
kocasindan dayak yedigi igin kolu kinlan bir kadin muracaat eder 
ve kocasindan aynlmak istedigini soyler. Hz. Osman, bu konuda 
karar vermek uzere Kesir b. es-Salt'a gorev verir. O da kadinin 
kocasinin bir daha dayak atmayacagina yemin etmesini ister. 426 

Hz. AN doneminde yasayan Dureyd es-Simme'nin, esini kar- 
desine sovdugu icin bosadigini kaydeder. 427 

[Hz. Omer radiyallahu anhin sudan bahanelerle bir erkegin 
esini bosamasini hos karsilamadigi Cahiz'm kaydettigi su rivayet- 



421 Bakara, 230 

422 bkz. Bakara, 229; Talak, 1 

423 bkz. Bakara, 229; Talak, 1 

424 (GUNE§); (SAGLAM, et al., Nisan 2005), s. 148-149 

425 el-lsbehanT, el-Egam, XV, 226. 

426 M. b. Sellam, Tabakat, I, 134; el-lsbehanT, el-Egam, IX, 161-164. 

427 el-lsbehanT, el-Egam, X, 10-11. 



277 



278 



Havva'nin Kizlan 

ten 428 anlasilmaktadir: Hz. Omer e§ini bosamaya karar vermis bir 
erkekle su konusmayi yapar: 



"NIQIN E$INI BO$UYORSUN?" 
"ONU SEVMiYORUM." 

"HER EV SEVGi UZERINE Ml KURULDU? NEREDE KALDI KA- 
DI N HAKLARINA RIAYET ETME VE SAHIP QKMA." 

Hz. Omer'in dik bashhk yapan bir kadina nasihat ettigi ancak 
kadinin buna kulak asmamasi uzerine onu hapse attigi bundan 
da bir netice alamayinca kocasina kadindan aynlmasini soyledigi 
nakledilmektedir. 429 ] 430 

Bo$anmada kadinlann tavn 

Bosanmanin bir kriz olarak gundeme geldigi evliliklerde, bo- 
sanma dujuncesi olujmadan once pek cok soruna ragmen evlili- 
gin surdurulmeye cahjildigi gorulmektedir. Ancak dikkat ceken 
nokta, ejlerin bu sure icinde evlilikle ilgili sorunlan cozmeye 
yonelik arayislar icinde olmayip, bosanmanin gundeme gelme- 
siyle yardim arayisi icine girmeleridir. 

Kadinlann esleriyle iletisim sorunlanni, ekonomik sorunlan, 
esin ailesiyle yasanan sorunlan, hatta siddeti bile yillarca katla- 
nilmasi gereken bir durum olarak gormeleri, ancak siddetin ha- 
yati tehlike meydana getirdigi ya da esin baska bir kadinla iliski- 
sinin gundeme gelmesiyle bosanmayi dusunmeleri evliliklerini 
surdurebilmek icin cok caba harcadiklanni gostermektedir. 

Bosanma sonrasi yasamini surdurme konusunda ekonomik 
ve sosyal yonden guvencesi olan kadinlann bosanma karan al- 
diktan sonra, yasayabilecekleri zorluklan goze aldiklan, buna 
karsihk ozellikle ekonomik anlamda ese bagimh olan kadinlann 
her seye ragmen evliliklerini surdurmek zorunda kaldiklan go- 
rulmektedir. 



428 el-Cahiz, el-Beyan, II, 89; el-Afifi, el-Mer'e, II, 55. 
429 Abdurrezzak, el-Musannaf, VI, 505. 



430 (SAVAS, 1996),s. 140-147 



Havva'nin Kizlari 

Cocuklarin varhgi her iki durumda da evliligin surdurulmesi 
igin tek neden olabilmekte, bo§anmanm kriz olarak gundeme 
gelmesi ve profesyonel yardimla evliliklerin yeniden gozden 
gegirilmesi ve sorunlann gbzumune yonelik e§lerin gaba harca- 
masi saglanabilmektedir. Bu anlamda bo§anmanin gundeme 
gelmesine ragmen evliligin surmesi durumunda evliligin yeniden 
yapilandinlmasinda, bo§anmanin gergekle§tigi durumlarda ise 
aile uyelerinin yeni duruma uyumu konusunda faydah olmakta- 
dir. 

Bo$anmaya ^ozum onerileri 

Ailenin onem ve degerinin giderek yara aldigi gunumuzde bu 
gergeklerin dikkate ahnmasi, evlilik ya§amindaki anla§mazhklann 
bo§anma noktasina gelmeden a§ilabilmesi gerekmektedir. 

Evlilikler du§uncesiz yapilamayacagi gibi ani kararlar vererek 
de sonlandirilmamahdir. Bu baglamda sorunlu donemlerde aile 
bireylerinin, ruh saghklannin korunmasi igin yardim almalan pek 
<pok sorunun gozumunde onemli bir rol oynayacaktir. 
1 — Bireysel gbzum: 

E§ler, birbirleriyle mutlaka ileti§imi olmasi gerekmeyen farkh 
ki§ilerin, farkh zamanlarda destegi ile dogrulan bulabilirler. 
2 — E$Ierin beraberligi He foztim: 

E§lerin her ikisi ile goru§ulerek ortak bir gozum bulma yon- 
temidir. Bu yontem birinciden daha olumlu sonuglar verir. 
3 — Sorunlu aileler He beraber gbzum: 

Genellikle ders mahiyetinde olur. Bati toplumu igin uygun 
olan bu <pe§it gozum arayi§lan dogu toplumlan igin uygun degil- 
dir. 



279 



280 



SONUg 

Zaman ve mekan acisindan erkek ve kadin iliskisinde toplu- 
mun orfu dikkate ahnarak orta yol bulunmah, Allah Teala ve 
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin tavsiyelerinden uzaklas- 
madan hayatm idame ettirilip evli olarak dunyadaki gunlerin 
gecirilmesinin gerekliligi anlasilmahdir. 

iktidar, ozgurluk, ailede gorev paylasimi, cinsellik, giyim ve 
maddi kazanc gibi hususlarda kadin ve erkegin esit haklara sahip 
olduklarini kabul ederken Allah Teala'nin erkege tanidigi bir de- 
rece farki da goz ardi etmemek gerekmektedir. Allah Teala bu- 
yurdu ki; 

"Rabbinin rahmetini onlar mi payla§tmyorlar? Diinya haya- 
tmda onlarm gegimliklerini aralarmda biz payla$tirdik. Birbirle- 
rine i$ gordurmeleri ig'm kimini otekine derecelerle iistiin kildik. 
Rabbinin rahmeti onlarm biriktirdikleri §eylerden daha hayirli- 
dir." ni 

Erkege taninin bu bir derecelik fark huzurlu bir aile mevcudi- 
yetini saglamaktadir. Erkek ve kadin ili§kilerinde bekar olmak 
fazla bir sorun te§kil etmez fakat aile olamami§ ki§ilerde zafiyet 
derecesinde geli§im noksanhgi da gorulmektedir. Ya§anmami§ 
duygularla verilecek hukumler de noksan olacaktir. Rasulullah 
sallallahu aleyhi ve sellem belirtilen hadiste de gorulecegi gibi 
evliligi tavsiye etmistir. 

"Ey gengler toplulugu, sizden kimin evlenmeye giicii yeterse 
evlensin. Qunkii evlilik gozii kapamada daha tesirlidir. Ve cinsel 
organi iffet ve namus gizgisinde tutmada daha elveri$lidir. 

Artik kimin de evlenmeye giicii yetmezse ona gereken oruc 
tutmaktir. (Hinkii oruc onun icin §ehveti kesip durdurucudur." 

432 



431 Zuhruf, 32 

432 Buhari; savm 10, nikah 2, 3, Muslim; nikah 1, 3, 1400, Ebu Davud; 
nikah 1, 2046, Nesei; siyam 43, nikah 3, ibn Mace, Nikah 1, 1845, 
Ahmed; 1/378, 424, 425, 4112, 4023, 



Havva'nin Kizlari 

Dini hayatin evlilik ile ikmal oldugu bilgisinden yola cikarak ve 
evlenmenin kutsalhginin bilinerek bu kurumun idamesi icin ka- 
din ve erkegin buytik sorumluluklar icerisinde olduklan anla§il- 
mahdir. Kitapta, ailenin var olusunda ve yine varhgini surdurme- 
sinde vazgecilmez bir unsur olarak kadinin uzerinde 
yogunlasilmis ve onun kurtanci vasfi vurgulanarak gunumuzun 
yikilmak uzere olan evliliklerine cozumler sunulmak istenmistir. 

Bilgisini insanlarla paylasan, insanlann meselelerine cozum 
ureten ehl-i ilim, asirlardir etrafina isik tutmus, cehaleti yurek- 
lerden sokup atmi§tir. 

Konuyla ilgili bir menkibeyi burada zikretmekte fayda vardir. 
Hz. Hasan radiyallahu anhdan soyle nakledilmistir: 

"Bir gun bir kadin, Hz. Fatima radiyallahu anhanin huzuruna 
vanp soyle dedi: 

'Gugsiiz bir annem vardir, namazmda zor bir meseleyle karsi- 
lasti ve o meseleyi sana sormam igin beni huzurunuza gonderdi.' 
Hz. Fatima radiyallahu anha o meselenin cevabini verdi. O kadin, 
ikinci kez baska bir mesele sordu. Hz. Fatima radiyallahu anha 
yine cevabini verdi. Daha sonra ucuncij bir mesele sordu, boyle- 
ce sordugu sorulann sayisi onu buldu. Hz. Fatima radiyallahu 
anhada hepsine cevap verdi. Sonra o kadin sorunun cok olma- 
sindan dolayi utanip 

'Sizi daha gok yormayayim' dedi. Hz. Fatima radiyallahu anha; 

'Kar§ila$tigm her soruyu utanmadan gel sor, ben senin soru- 
larmdan yorulmam. Eger bir kimse bir yiikii dama gikarmak igin 
ecir olur ve kar$iligmda yiiz bin dinar alirsa, acaba o i$ ona agir 
gelirmi ?' Kadin: 

'Hayir, agir gelmez ve o i§ten yorulmaz' dedi. Hz. Fatima 
radiyallahu anha sonra soyle buyurdular: 

'Her meselenin cevabma karsihk bana verilen sevap, arasi 
incilerle dolu olan yer ile goklerken daha fazladir. Oyleyse me- 
selelere cevap vermekten hig yorulur may urn ?" 



281 



282 



Havva'nin Kizlan 

SONSOZ YERINE 

["Besikten mezara nigin gittigimizi bilseydik" diyor Maurice 
Maeterlinck, "Bu yol boyunca tipki mektepten azad olmus co- 
cuklar gibi sarki soyleyerek giderdik." 

Musluman olarak bizleri zaman zaman sikintiya sokan, terle- 
ten, sinirli ve cedelci kilan husus, kendimizin hakhhgini, inancimi- 
zin isabetli oldugunu ispat etme, tuttugumuz safin baskalanni da 
cagirmaya ne olcude deger oldugunu gosterme telasidir. Bu 
tela?, belli ki bazi gercekleri kendi kendimize de inandirmaya 
yoneldigimizin gostergesidir. Kendimiz de guvenlik icinde dusu- 
nebilme §artlanni elden kacirmamaya cabahyoruz. Eger boyle ol- 
masaydi, yani kendi haklihgimiz bizim igin bir bedahat 433 olsa, 
inancimizin isabetli olusu kendi durumumuzla mutabakat sagla- 
saydi, eylemlerimiz hicbir gosterisli tavir gerektirmeyecekti. Ha- 
simlanmiz karsisinda sinirli olmayacak, cedelciligi 434 davranis 
bicimlerimiz arasindan cikaracaktik. Kisi, tuttugu safi baskasina 
ozendirirken biraz da kendinin dogrulugunu yeni bir somut 6r- 
nekte yasamak istegindedir. 

Bu saydigimiz tutumlann pek de kinanir tutumlar olmadigini 
eklememiz gerek. ^unku dunyaya gelmekle bir bilmecenin icine 
dusmus oluyoruz. Musluman oldugumuz zaman ise bu bilmece- 
nin hangi yoldan giderek cozume ulasacagina dair bir tutamak 
noktasi ele gecirmis oluyoruz. iste bu yuzden kaygulu, tedirgin, 
telas icinde olusumuz sasilacak, ayiplanacak bir sey degildir. 

Yaratilmis olmak, insanin temel bilmecesidir. Bu bilmecenin 
farkina vardiktan sonra Yaraticisiyla insan arasindaki asli iliskinin 
meseleleri baslar ki bunlann her biri bash basina bir insan omru- 
nu kaplamaya yeter. 

Besikten mezara nicin gittigimizi bilmek, "iki kapih handa" 
kendi anlamimizin kesfi demektir ki bu anlami hangi seviyede 
kesfetmis olursak olahm, fert olarak guvenlik icinde olmamiza 



Bedahat: (BedihT. C.) Delil ve isbata ihtiyaci olmayan §ekilde asikar 



olan §eyler 

434 Cedel: K 

galib gorunmek igin 5eki5me. (Diyalektik) 



Cedel: Konu§mada kavga etme. Niza. Hakki bulmak igin olmayip, 



Havva'nin Kizlan 

yetecektir. Bizleri musluman olmayanlara karsi saldirgan, kati, 
kapah kilan duygu, kendimizi yaratilmis olma bilmecesi icinde 
hapsolmus saymamizdan gelen duygudur. Aramamiz gereken, 
hie kusku yok ki bu bilmecenin cozum yollan olmah. Hatta kendi- 
mizi bu bilmece icinde hapsolmus olarak tanimak bile cozum 
yolunda onemli bir mesafe katetmek demektir. Henuz kendim 
yaratilmis olma bilmecesinde kapah dururken, baskasinin bu 
bilmecenin mevcudiyetinden bile habersiz olusuna nasil ofkele- 
nebilirim? 

Musluman olmak yani Hakk'a teslimiyet, bana yaratilmis ol- 
ma bilmecesinin once cozulebilir oldugunu, sonra da cozumun 
Kur an ve Sunnet yolundan saglanabilecegini ogretiyor. Bu nok- 
tada hicbir endisem yoksa bilmecenin cozumunde baska bir yan 
arac ve gerec bulma arzusunu icimde tasimiyorsam, yolun beni 
salimen guvene, emniyete, iman bolgesine goturecegine inani- 
yorsam, artik baskalanna karsi tedirginligimden, musluman ol- 
mayanlar arasindaki dusunce dalgalanmalanndan, kendi tavir- 
lanmda ne buyuk bir hakhhk payi oldugunu bir baskasina ispat 
etme telasindan annmis olurum. ^unku nicin gittigim konusunda 
emniyete sahibim ve bu emniyet, beni oldugu kadar baskalanni 
da guvenli kilmaya baslamistir. Anhvorum ki benim guvensizli- 
gim, cemberime giren herkesi guvensizlige itecektir. Aksi vaki 
olunca, ben guvenlik icinde hissedince kendimi, baskalan da 
guvenlik alani denilen alani tanima, hissetme imkanina erisebilir- 
ler. Aramamiz gereken, baskasini ikna yollan degil, kendimizin 
mukni 435 olusudur. Musluman eger besikten mezara nicin gitti- 
gini biliyorsa, bu bilgisini susleyip bir baskasina cazip kilmasma 
gerek kalmaz. £unku bu konudaki rahat ve emin tavn bash basi- 
na bir cazibe olacaktir. O zaman bir tur azadhk yasayacagimizi, 
bu azade halimizin de baskalanni cezp edecegini dusunebiliriz. 
Yani besikten mezara giden yolda kendimize sagladigimiz guven, 
baskalanna sunabilecegimiz guvenin kaynagidir. Cagimizin pro- 
paganda, beyin yikama ve sartlandirma metodlan, kisinin kendi 
inanmadigi seylere baskalanni inandirmasinin yollandir. MUS- 



283 



Mukni: ikna eden, inandiran, kafi derecede. izah ve ispat eden. 



284 



Havva'nin Kizlan 

LUMANLARIN "BIR JKNA METODU" ARAMALARI KENDJLERiNi, 
KENDi JTiKADLARINI ALELADE BJR DOKTRJN 436 SEVJYESJNDE 
GORMELERi DEMEKTJR KJ BU, JSLAM'A MAHSUS BJLGJYJ TERK 
ETTiKLERiNiN DEUU OLABJUR.] 437 

Sartre'in Hurriyetin Yolllan'ndaki kahramanlanndan Mathieu, 
burjuvazinin ortadan kalkmasini istemez. £unku burjuvazi orta- 
dan kalkacak olursa, nefret edecegi kimse kalmayacak ve boyle- 
ce kendine bir rahatlama alani olarak sectigi duygu elinden 
ahnmis olacak. Roman kahramaninin yasadigi sikinti dolu hayat 
icindeki en onemli siginak, bir sinifa karsi duydugu nefrettir. O 
olmazsa huzuru da olmaz. Baudelaire'in Paris camurundan, 
Mathieu'nun burjuvaziye olan nefretinden simyacihk yoluyla 
elde ettikleri anlam, gercek anlamiyla ne kendilerini, ne de bir 
baskasini kurtarmaz. Olsa olsa ellerine gecen ada ile birazcik 
rahathk duyarlar. Kendi kozalan icinde aydinlanmis sayarlar ruh- 
lanni. 

Simyacihk, tek tek insanlann rahatlama cabalan olmaktan ci- 
kiyor cogu zaman. Kapitalizm dogup da dunyaya egemen olmaya 
basladigi donemlerden bu yana siyasi programlann muhteviyati 
da bir cesit simyacihk banndinyor icinde. Degersiz bu madenden 
altin yapma cabasi, insanlann zihinlerine zerk edilmeye baslani- 
yor. Birinci Cihan Harbi'yle birlikte fiiliyata konmaya cahsilan 
simyacihk formulleri var: Rusya'da Sovyet rejimi, Almanya'da 
Nasyonal Sosyalist duzen, italya'da Fasizm. Bu tur simyacihk, 
1960'lara kadar cazibesini kaybetmedi. 

Azgelismis dedikleri ulkelerde "kapitalist olmayan yol" uy- 
durmasi da mesgul etti zihinleri bir sure, insanhgi ezdigi varsayi- 
lan bir toplum duzeninden, insanhgin butun hakimiyeti eline 
alacagi bir toplum duzeni cikarmak! Kurtulusu kapitalizmin do- 
gurdugu bir sinif veya ustun irk veya korporatif sistemle temin 
etmeye insan yiginlanni inandirmak! Peki, bu simyacihk islemi 



Doktrin: yun. Hatt-i hareket. Hareket tarzi. Diistur, tarik. Re'y. * FIs: 
Bir sistem meydana getiren fikir ve kanaatlerin hepsi. Bir felsefe veya 
edebiyat okulunun fikirlerinin tumu 
437 (OZEL, 2007), s. 62-64 



Havva'nin Kizlari 

yapihrken kullanilacak degersiz maden hangisi? Yani teknolojik 
medeniyet yine ayni medeniyetin unsurlanyla mi, makine duze- 
ninin yarattigi degerle mi "cennete" donu§turulecek? Bakinn 
butun simya deneylerine ragmen altin olmayi§i gibi, butun top- 
lumsal deneyler de hammadde olarak burjuva humanizmini 
kullanan maceralann asillanni muhafaza etmekten oteye gege- 
meyecegini gosterdi. Sovyet rejimi, yeni bir burjuva duzeni kur- 
du. Nazi Almanyasi, Fa§ist italya, Nasir'in Misir'i birer iztirap 
dinamosu olabildiler ya§adiklan donem boyunca. 

Gunumuz de simyacihk deneylerinin zayif da olsa ya§andigi 
bir zaman pargasidir. Muslumanlann ya$adigi toplumlarda bati 
medeniyetinin bazi unsurlanni altina donusturme gayreti, $u 
veya bu bigmde hayatiyetini koruyor. Hayatin aldigi yeni bicim, 
niyetlerimiz olcusunde bir donu$ume ugratilmak isteniyor. Elekt- 
ronik ?agda, bu gagin imkanlannin nasil bir ideal toplum duzeni- 
ne inkilab edebilecegi sorulabiliyor. Bakin altin yapma gayreti, 
bazi muslumanlar arasinda hala ragbette. 

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, bize bir tek yol goster- 
mi§tir. O, cahili toplumu ve o toplumun kurumlanni islah etme- 
mi§tir. insanhga pargalanamaz bir kulluk tavn onermi?, ornekle- 
rini gostermi§tir. Asr-i saadette, putperest kafasi mumin kafasina 
"inkilab etmi$" degildir. Yalnizca "iman" kendi hakimiyetini sar- 
silmaz bir bigimde kurmu§tur. Altin bulunmu§tur. Bakirdan elde 
edilmemijtir.] 438 

Bu nedenle tekrar tekrar konulann artik yeniden ara§tinlmasi 
gerektigi anlajilmaktadir. Hz.Mevlana kaddese'llahu sirrahu'l 
azTz buyurdu ki; 

"Tertemiz Kur'an-i Mecid'i kendi hevanla tefsire yeltenmi$- 
sin. Sen once kendini te'vil et. Kur'an-i Kerim'e uydur. Yanli§ ic 
diinyana ve hevesine gore Kur'an-i Kerim'i anlamaya $ali§iyor- 
sun. O yiice mana senin bu hareketin yuziinden egrile§iyor, 
adile$iyor."™ 



438 (OZEL, 2007), s. 102-103 



285 



439 Mevlana, Mesnevi ve Serhi, (trc. A.Golpmarh, ist. 1973) l,s.251, 
beyitler: 1085-86 



Havva'nin Kizlan 

Kitabivat 

ABUZAROVA Ulker Ahiret inancmm DinT-FelsefT Temelleri - Istanbul, : 
Marmara U.l'lahiyat A. Dali Kelam Bilim Dah 208646 (Dok. Tezi), 2007. 
AVCI Gultekin Kiyamet Kadmlan islamci Ve Modern Kadmm Yozlasmasi 
[Kitap]. - istanbul : Metropol Yayinlan, Kasim 2007 . 
AYVERDi Samiha Kann RifaT ve Yirminci Asirm Isigmda Muslumanhk 
[Kitap]. - istanbul : Kubbealti, 2003. 

BAYULKEM Dr. Faruk Bir ruh Hekiminin Basmdan Gegenler. - istanbul : 
BRiZENDiNE Dr. Louann Kadm Beyni [Kitap]. - ist: Kelebek, Ocak-2007. 
CAKMAK Aras. Gor. Diren ; Fransiz Devrimi'nde Kadm:Eksik Yurttas 
(Woman In The French Revolution:Deficient Citizen), [Dergi] // Ege 
Akademik Bakis / Ege Academic Review . - [s.l.] : Cankaya Universitesi, 
iktisadi ve idari Bilimler Fakultesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararasi iliskiler 
Boliimu, 7(2) 2007. - s. 727-745 . 

CAKMAKLIOGLU M. Mustafa Muhyiddin ibnu'l-Arabi'ye Gore Dil- 
Hakikat iliskisi Marifetin ifadesi Sorunu Ankara Universitesi Sosyal 
Bilimler E.Temel islam Bilimleri (Tasavvuf) A. Dah, 2005. - DoktoraTezi,. 
CETJNER §. Gokcen Aile ici Siddet Yasayan Kadmlarda Cinsel Sorunlar 
286 Ve intihar Olasihgi Ankara Universitesi Saglik Bilimleri Enstitusii- 

Disiplinler Arasi Sosyal Psikiyatri A. Dah 192090 Y.Lisans Tezi, 2006 . 

CETJNKAYA Pinar Yiiksek Ogrenim Gormus Kadmlarm Cinsel Profili 
[Kitap]. - istanbul : istanbul Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusii Kadm 
Cahsmalan Bilim Dah (214603) Y. L. Tezi , 2006. 

CJPER Ayse Tukenmislik Sendromunun Hizmet Kalitesine Etkisi Ve Cagn 
Merkezi Uygulamasi Marmara U. Sosyal Bilimler Ens. isletme Anabilim 
Dah Uluslararasi Kalite Yonetimi B. Dah , 2006. 207449-Y.Lisans Tezi. 
DJNCER bziim Namus Ve Bekaret: Kusaklar Arasmda Degisen Ne? iki 
Kusaktan Kadmlarm Cinsellik Algilan Ankara Universitesi Sosyal 
Bilimler E. Kadm Cahsmalan A. Dah 208101 Y. Lisans Tezi - , 2007. 
DOKMEN Zehra Y. Cahsma Durumlan Farkh Ug Grup Kadmda Ruh 
Saghgi, Kontrol Odagiinanci ve Cinsiyet Rolu [Dergi] // Ankara U.Turk 
Psikoloji Dergisi. - HAZiRAN 2003, CiLT 18, SAYI 51. - s. Ill - 124 . 
ERSAHiN Cengiz Kafesin icerisindeki Hayat. - Ankara : 2004. 
Friedrich NiETZSCHE trc: Prof. Dr. Ahmet inam iyinin ve Kotunun 
Otesinde (Bir Gelecek Felsefesini Acis) - istanbul : Yorum Yay, 2001 . 
FROMM Erich Psikolojik ve Ahlaki Bir Sorun Olarak itaatsizlik [Kitap]. - 
istanbul : Kariyer, Ekim-2001. 



Havva'nin Kizlari 

GRABER Gustav Hans ve trc:Kamuran SiPAL Kadm Psikolojisi [Kitap]. - 

istanbul : Cem, 1998. 

GRATCH Dr. Alon ve trc: Sibel SAKACI Orijinal adi: If Men Could Talk... 

Here's what they'd say Erkekler Dile Gelse [Kitap]. - istanbul : Dogan, 

5. baski /Eyliil 2002. 

GUNAYDIN Mehmet Din Bilgini Mustafa Cansiz'm Hayati Ve Gorusleri 

Dinbilimleri Akademik A. Dergisi, 2005. - 2 : Cilt V -191-214. 

GUNES Okt. Dr. Ahmet Kur'an Ve Sunnette Aile Birliginin Korunmasi 

[Dergi]. - [s.l.] : Ataturk U ilahiyat Fak islam Hukuku Anabilim Dali.. 

GUZEL Emine George Sand'm Indiana Adh Romanmda Kadm imgesi 

Ankara Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Bati Dilleri Ve Edebiyatlan 

( Fransiz Dili Ve Edebiyati )Anabilim Dali 186995-Y.Lisans Tezi, 2006. 

GUZEL M. Sehmus Kadm, Ask ve iktidar istanbul : Haziran 1996 . 

KARACOSKUN M. Dogan ibn'ul-Arabt'de insan Psikolojisine Yaklasimlar 

ve Kisilik Cbzumlemeleri Dinbilimleri A. Dergisi. - 2 : Cilt VII (2007). 

KARACOSKUN M. Dogan Kuran Baglammda Olumsuz Davramslara 

Psikolojik Yaklasimlar [Dergi]. - Sivas : Cumhuriyet 0. ilahiyat Fak. 

Dergisi, Haziran 2005.. - Cilt Cilt IX / 1 s. 87-100. 

KARAKULAK Serai Felsefe Acismdan insan Haklan Ve insan Haklan 

Sorunlan. Uludag Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Sistematik 2«7 

Felsefe Ve Mantik Anabilim Dali Felsefe B. Dali Y.L. Tezi-220954, 2007 . ~—^- 

KARTAL Abdullah ibnu'l-ArabT'nin Yorum Yontemi ve Muhammed 

Fassmda Bu Yontemin Tatbiki: Her Varhk Bir Ayettir [Dergi] // Tasavvuf 

Dergisi (ibnu'l-ArabT Ozel Sayisi-1). - Ankara : [s.n.], 9 [2008]. 

Kmahzade AM Efendi Devlet ve Aile Ahlaki - ist : Terciiman, 1979. 

KISAKUREK Necip Fazil Rapor. - istanbul : Buyuk Dogu, 1976. - Cilt 1. 

KONUK Ahmed Avni ve Tahrah trc: Dr. Selcuk Eraydin - Prof. Dr. 

Mustafa MesnevT-i Serif Serhi Tercume ve Serh. - ist : Kitabevi, 2006. 

Laitman Rav Michael Kaostan Ahenge [Kitap]. -: Ashlag Ars Enstitusu. 

MADRAN Dr. H. Andac DEMJRTAS Duygusal ve Cinsel Kiskanghk 

Agismdan Temel Cinsiyet Farkhliklan: Evrimsel Yaklasim ve Suregelen 

Tarti§malar Baskent U iletisim Fak., Ankara : Turk Psikiyatri Dergisi , 

2008; .-Cilt 19(3): 300-309. 

Marks Engels, Lenin ve UNALAN Oner Kadm ve Aile , ist : Eris , 2006. 

MERiC Cemil - istanbul : Journal, cilt 1 Mart 1995. - Cilt 1- 6. Baski. 

MERiC Cemil S.-3. Baski, Journal, cilt 2 Mart 1993. 

MUTERCJMLER Erol Komplo Teorileri Aynanin Ardmda Kalan Gercekler 

[Kitap]. - istanbul : Alfa, 7. Basim: Ocak 2006. 

NALBANTOGLU Hasan Unal "Kant Burada Da Hizmetinizdedir, 

Fraulein." Maria Von Herbert-lmmanuel Kant Yazismasi Dogu Bati 



Havva'nin Kizlan 

Dusiince Dergisi, Yil 7, No. : [Dergi] // Dogu Bati Dusiince Dergisi. - 7. - 
27 (Mayis-Temmuz 2004). - s. 27-51. 

NAVARO Leyla Tapmagm Obur Yiizii - Istanbul : Varhk , 1997. 
NE§iRAY Ummiihan Kadmm Tarihselligi istanbul : Egit-Sen, 1994. 
ORAY Umut Disosiyasyon [Kitap].- istanbul : Marmara Universitesi 
Guzel Sanatlar E. Sinema-Tv Anasanat Dah- Y. Lisans Tezi 186426, 2005. 
OZEL ismet Faydasiz Yazilar [Kitap]. - istanbul : Sule, 2007. 
OZEL ismet, Wanda XIX. Yiizyil istanbul'unda Yasanmis Hikayeler 
[Dergi] // istanbul Arastirmalan . - istanbul : Guz-1997. - 
OZGU Halis Asagihk Kompleksi ve Hayatm Manasi. - ist : Ozgii. 
OZKORKUT Yrd. Do?. Dr. Nevin UNAL islam Ceza Hukukunda Kadm 
[Dergi] // AUHFD. - 2007. - s. C.56 Sa.2 [83-95]. 

PAKALIN Mehmet Zeki Tarih Deyimleri ve Terimleri Sozlugu [Kitap]. - 
istanbul : MEB, 1971. 

PALABIYIKOGLU R. intihar Davranisinda Ailenin Rolu ve Onemi [Kitap 
Bolumu]. - Ankara : A.U. T.F. Psikiyatrik Kriz Uyg. ve Arastirma Merkezi. 
SAGLAM Bahaeddin Kadm ve Hayat Hakkmda Bilmediklerimiz [Kitap]. - 
istanbul : KLMN, 2007. 

SAGLAM Bahaeddin ve AYYILDIZ Kemal Sikga Sorulan Sorular [Kitap]. - 
2gg istanbul : Teblig Yaymlan, Nisan 2005. 

SARTRE Jean-Paul, trc: Emin Turk ELi^N Ozgur Olmak Antisemit'in 

Portresi, [Kitap]. - istanbul : 3. Baski: Toplumsal Donusiim Yay, 1998. 

SAVAS Riza Rasid Halifeler Doneminde Kadm. ist. : Ravza, 1996. 

Samil Ansiklopedisi [Kitap]. 

SA'RANi Abdiilvehhab-i ve Meyan A. Faruk MTzan-ul Kubra Dort Hak 

Mezhebin Buyuk Fikih Kitabi. - istanbul : Berekat, 1980. 

TASDELEN Murat inang Agisindan intihar [Kitap]. - Konya : Selguk 

Universitesi Sosyal Bilimler E. Temel islam Bilimleri Ana Bilim Dah 

Kelam Bilim Dali, 2006. - Cilt 189248 (Y Lisans Tezi). 

TEKJN iklim Kadm Sorunlarma Yonelik Sosyal Sorumluluk Kampanyalan 

Ve Reklamlarda Kadm Cinsiyetinin Sunumu, Marmara U.Y.L. Tez , 2006. 

TiMUCiN Afsar Ozgur Prometheus - istanbul : Bulut Yay, 2002 . 

YALOM ve irvin D. trc: Aysun BABACAN Nietzcsche Agladigmda 

[Kitap]. - istanbul : [s.n.], 2000. 

YALSIZUQANLAR Sadik Seyr-u Suluk Risalesi Ebu'l Hasan HarakanT 

[Kitap]. - istanbul : Sufi, 2006. 

YILDIRIM Doc. Dr. Neside Aile Yapisi ve Problemleri, ist : 2006. 

YILMAZ Nuh Yahudi Ve Hiristiyan Kutsal Metinlerinde Kadmm Basim 

Ortmesi T.C. Sakarya Universitesi , Yuksek Lisans Tezi, 210601, 2007. 

YORUKOGLU Atalay ^ocuk Ruh Sagligi. - Ankara : [s.n.], 1986.