Skip to main content

Full text of "Âik Ömer, hayati ve iirleri [hazirlayan] Sadeddin Nüzhet Ergun"

See other formats


^Iı^iy 


sadeddin  Nüzlıet   Ergun 


AŞIK  ÖMER 

Hayatı  ve  şiirleri 


Semih  LUtffi  MatbaasI  ve  Kitap  Evi 


03(>f}\l 


it*^'-- 


JAN11İ967 


Âşık  Ömer'in  Hayatı 

Âşık  Ömer'in  nerede  doğduğunu  söylemeden  önce  Osmanlı 
Müellif  ler  indeki  malûmatı  kaydedelim.  Bursalı  Tahir  hiç  bir  de- 
lil göstermeden  şairin  Konya^h  olduğunu  yazmakla  beraber  onun 
bir  manzumesine  istinad  ederek  «Vatanı  aslisinin  Aydın  eli»  ol- 
duğunu da  söyler- 

Âşık  Ömer'e  isnad  edilen  beyit  şudur  : 

Zât-ı  cemilemiz  iyân  ederiz 
Vatan-ı  aslîmiz  Aydm  elidir 

Filhakika  şairin  bugün  elimizde  mevcud  olan  en  eski  yazma 
divanında  [Beşiktaş  -  Yahya  efendi  kûtûbhanesi]  böyle  bir 
beyit  mevcu'idur.  Fakat  Bursalı  Tahir  naklettiği  iki  mısraı 
ihtiva  eden  şiiri  tamamen  görmediği  veya  görse  de  sonuna 
kadar  okumadığı  için  yanılmış  oluyor.  Şiiri  aynen  naklediyorum^ 

Sıfât-ı  aslımız  beyân  edelim 
Bizim  meskenimiz  serhad  elidir 
Zât-ı  cemilemiz  iyân  edelim 
Vatan-ı  aslîmiz  AydınelPâir 

Adlî'yim  mahlasım  Vehbî  okunur 
Kemâlât-ı  aşkım  kisbî  okunur 
Vezn-i  suhanımız  hasbî  okunur 
Tehî  sanman  Ömer  GözlevelVdır 


6  Âşık  Ömer 

Bu  koşmaya  nazaran  Aşık  Ömer'in  hem  «Aydın»  lı  hem 
«Gözeleve»li  olduğunu  söylemek  lâzım  geliyor.  Biz  bu  tezadı 
şu  yolda  tevil  edebildik :  Şair,  Gözeleve'lidir  ve  uzun  mûdddet 
«Aydın  eli»  nde  «tavattun»  etmiştir.  Onun  Gözeleve'li  olduğuna 
dair  elimizde  bir  iki  vesika  daha  mevcuttur. 

Netekim  Kâhy  azade  Arif  de  şairin  Kınm  —  Oözleve'ii  olduğunu 
zikrediyor.  (1)  Bu  rivayeti  Çankırılı  Bay  Talaf  in  bulduğu  bir  şiir 
parçası  da  kuvvetlendirmektedir: 

Kendim  Gözleve'li  Ömer'dir  ismim 
Tâ  levh  ü  kalemden  yazılı  resmim 
Bir  katre  menîden  var  oldu  cismim 
Cennet-ül-meVâya  uğradım  geldim 

Bay  ismail  Saib  de  evvelce  bu  kanaati  teyid  eder  bir  man- 
zume görmüştür. 

Bizi  bu  hususta  az  çok  aydınlatan  diğer  bir  vesika  da  Âşık 
Ömer'in  Şairname'de  hocası  Şerif Pden  bahsedişindeki  hususiyet- 
tir. Âşık  Ömer,  "kendi  şehrindeki»  yani  doğduğu  yerdeki 
şairleri  sayarken  bilhassa  Şerif  Vyi  derin  bir  saygı  ile  anıyor.  Bu 
zatın  Safayî  tezkiresinde  kısaca  hayatmdan  bahsedilen  Kırımlı 
Şerifi  olması  kuvvetle  muhtemeldir   [2]  . 


(1)  Kethudazade  Arif  menakıbı. 

(2)  Şerif  hakkında  Safayî  tezkiresinde  şu  malûmata  tesadüf  ediyoruz  : 

«  Şerif  nâmı  Rahmetullah'dır  îklîm-i  Kırım'da  zuhur  etmiştir  Evâil-i  hâlinde  İstan- 
bul'a gelüp  tahsîl-i  ilm  ü  ma'rifet  idüp  mülâzım  olup  kazaya  rızâ  diyerek  Rumeli'nde 
bâ'z-ı  kuzâta  kadı  ve  hâkim  olmuşdur  Asrın  şuarâsından  ulûm-i  arabiyyede  mahir  ve 
fûnun-i  şi'r  ü  inşâya  kadir  olmağla  bu  bir  kaç  beyit  zâde-i  tab^-ı  şerifleri  olan  âsâ- 
nndandır 

Bu  demler  hûn-ı  dil  bezm-i  mahabbetde  şerâb  ister 
Ciğer  sûz-i  gamınla  sîh-i  mihnetle  kebâb  ister 

Nevbahâr  oldu  yine  gülğeşt-i  sâhrâ  vaktidir 
Gel  gel  ey  sâkî  ki  nûşâoûş-i  sâhbâ   vaktidir 


Hayatı  7 

Gerçi  manzumenin  o  kısmmda  bir  karışıklık  görülmektedir. 
Arada  Kırım'lı  olmayanlardan  bahsedildiği  gibi  derhal  Bursa' da 
yetişen  şairlere  geçiliyor.  İhtimal  ki  bazı  beyitler  noksandır  ve 
belki  Âşık  Ömer  bu  noktaları  bilmediği  için  yanılmıştır. 

Her  halde  Şerifi  diye  bahsedilen  şairin  Kırımlı  Şerif  olma- 
sını kabul  ettirmeyecek  bir  sebeb  yoktur.  Gerçi  Rıza  tezkire- 
sinde bahsedilen  Kefevî  Seyid  Abdülkerlm  Şerîfî  (ölümü  1049-  1639) 
da  bu  devrin  şairlerindendir.  Fakat  "bizim  şehrimizde  yetişen 
şairler»     kaydı     bu  ihtimali     ortadan     kaldırıyor. 

İşte  bütün  bu  deliller,  Bursalı  Tahir'in  rivayetini  esassız  deni- 
lebilecek bir  hale  getirmektedir. 

Şairin  bir  kaç  manzumesinden  öğreniyoruz  ki,  Ömer  ve  Adlî 
adlarını  taşımaktadır.  Fakat  şiirlerinde  münhasıran  "^Aşık  Omer„ 
veya  ''Ömer„  mahlasını  kullandığına  bakıhrsa,  asıl  adının  "Omer„ 
ders  veya  aile  mahlasının  da  ''Adlî»  olduğu  tahmin  edilebilir 
<  No:  76,  652  )  . 

Taş  basmasile  tabedilmiş  olan  divanda  (Sahife  15)  ise  ,  mah- 
lasının/)^mş  M7jö/z/,  adının  da  Ömer  olduğuna  dair  bir  beyit  yazı- 
lıdır. Bir  tarikate  intisab  ettiği  muhakkak  olan  Âşık  Ömer'e  şeyhi 
tarafından  ayrıca  böyle  bir  mahlas  verilmiş  olması  da  mümkün- 
dür. 

Bir  manzumesinde  gördüğümüz  (No:  591  ), 


Kumâş-ı  atlasın  bîhûde  arzeyler  Şerîfâ  cerh 
Benim  bâlâ-yi  isti'dâdınıa  andan  kaba  çıkmaz 

Âl  idûp  mahrem-i  gayreyledin  âhır  yâr. 
Senin  ey  ahter-i  rez  kanını  içsem    bârı 

Fenn-i  muammada  dahi  sâhib-i  nâm  ü  nişan  olmağla    Handi  namına  muammasıdır 

Efser-i  husrevi  kordum  benim  olsa  serine 
Ol  şipâhî    beçenin  kendi   külahı    yerine 


8  Âşık  Ömer 

Mahlasım  Âşık  Ömer'dir  Vehbi'dir  çün  adımız 

Mısramdaki  Vehbi  kelimesinden  ise  belki  de  istidadının  fıtri- 
ligini  anlatmak  istemiştir.  Ve  ihtimal  yukarıda  yazdığımız  man- 
zumede de  bu  adı  kullanan  şair  mûteaddid  isim  ve  mahlasların 
sahibidir. 

Millet  —  Ali  Emiri  kûtûbhanesindeki  bir  mecmuada  (Manzum 
eserler  No:  689), 

Mahlasım  Vechî'dir  ÖmerMir  adım 

Mısraını  ihtiva  eden  bir  manzume  mukayyeddir.  Her  halde 
bu  Ömer'in  diğer  bir  sazşairi  olması  veya  Vehbi'nin  yanlış  ola- 
rak Vecbî  yazılmış  bulunması  memuldur. 

Âşık  Ömer'in  doğduğu  tarihi  bilmiyoruz.  Fakat  bazı  cenk 
vak'alarına  aid  yazdığı  manzumeler  onun  XVII  nci  asır  sazşair- 
lerinden  olduğunu  katiyetle  göstermektedir.  Şairin  Prof.  Bay 
Fuad  Köprülü  tarafından  neşredilen  bir  manzumesi  (Hayat '  sayı 
24]  Cehrin  kalasının  fethi  münasebetiyle  1089-1678  de  yazılmıştır. 
Bu  şiiri  aynen  naklediyorum  : 

Pâdişâha  hizmetinde  gezdik  ancak  kuru  yaş 
Dîn  içün  bilin  bize  Hak'dan  verilmiştir  maaş 
Otuz  altı  gün  olunca  şöyle  girdik  düşmene 
Görmemiştir  kimseler  hiç  böyle  bir  ceng^  ü  savaş 

Çıktı  küffar  canibinden  bir  nice  çerh-i  felek 
Çok  velîler  bu  gazada  sundular  tîga  bilek 
Çok  şükür  geçti  duamız  müstecâb  oldu  dilek 
Yaktılar    âteşleri    kalmadı    bir   taş    üzre  taş 

İkinci  Ahmed*in  Nemçe  ile  olan  mücadelelerine  dair  bir  şiiri 
ile  (No :  444)  Mohaç  seferine  aid  bir  manzumesi  (No :  621) 
ve  Mustafa  Han'ın  bir  gazası  hakkında  yazdığı  bir  koşması  da 
(  No  :  136)     kitabımızda  görülmektedir. 


Hayatı  9 

Millet  -  Ali  Emiri  kûtûbhaneGİndeki  bir  mecmuada  ise 
(Manzum  eserler  No.  689)  «Âşık  Ömer  fî  hak-kı  Sultan  Ahmed»^ 
başlığıyle  şu  murabbaa  rasgeliyoruz  : 

Rahşına  olmuş  süvâr  o]  merd-i  meydandır  g-elen 
Kılıcın  destine  almış  tîğ-ı  üryandır  gelen 
Hazret-i  Sultân  Ahmed  ol  Resul  vekilidir 
Aç  gözünü  âsi  düşman  Al-i  Osman'dır  gelen 

Seyredin  alaylarını  kat  be-kat  dikkat  ile 
Sancağ-ı  şerif  hiledir  ol  şerîfî  zât  ile 
Hazretin  hırkası  bile  nice  mu'cizât  ile 
Halife-i  rûy-i  zemin  Sultan  Ahmed'dir  gelen 

Bu  gazalar  pâdişâhın  iktidar  u  cehdidir 
Saltanata  terbiyet  veren  diraht-ı  bahtıdır 
Edrine'yi  et  ziyaret  zira  ceddin  tahtıdır 
Aç  gözünü  âsi  düşman  Al 'i  Osman'dır  gelen 

Gün  gibi  olmuş  münevver  mah  yüzünün  ağı  gör 
Dîn-i  islâmı  müşerref  ol  muazzam  dağı  gör 
Bunca  heybetle  kurulan  tuğları  otağı  gör 
Halife-i  rûy-i  zemin  Sultan  Ahmed'dir  gelen 

Der  ki  Ömer  ömrün  artsun  gün  gibi  ey  pâdişâh 
Rehberin  Hazret-i  Hızr  u  destgîrin  ol  îlâh 
Bunca  yüz  bin  askerinle  nice  kerre  pür  silâh 
Aç  gözünü  âsi  düşman  Al-i  Osman'dır  gelen 

Yahyaefendi    kütübhanesindeki      divanda  da    Ahmed'in    Rus 
seferi  hakkıada  yazılmış  şu  manzume  kay  idildir  • 

Hamdülillâh  zahir  oldu  mu'ciz-i  peygamberi 
Gaziler  din  aşkına  arslana  döndü  her  biri 
Şâd  û  mesrur  oldu  cümle  ehl-i  islâm  askeri 
Hak  Taalâ    Moskov'un  fethin  müyesser  eyledi 


imiz 
imiz 


10  Âşık  Ömer 

Lûtf  u  ihsan  eyleyüben  ol  ganî    perverdigâr 
Eyledi  Moskov  çerisin  her  birini  târümâr 
Gaziler  seyfinden  oldu  canları  nâra  süvâr 
Hak  Taâlâ  Moskov'un  fethin  müyesser  eyledi 

Gözümüz  yaşma  bakup  ol  yüce  sultânımız 
Feth  ü  nusratm  müyesser  eyledi  Sübhân'ımi2 
Hamdülillâh  gazi  oldu  Sultan  Ahmed  Hân'ım 
Hak  taâlâ  Moskov'un  fethin  müyesser  eyledi 

Yüzümüzün  karesine  bakmayup  Rab-bi  Celîl 
Ol  Muhammed  hürmetiyçün  etmedi  bizi  rezîl 
Ayak  altında  koyup  kâfirleri  kıldı  zelîl 
Hak  Taâlâ  Mnskov'un  fethin  müyesser  eyledi 

Ger  kanadlansa  karınca  irişür  elbet  zeval 
El'aman  çağırdı  cümle  ol  lâîn-i  bed  fiâl 
Ey  Ömer  lütfetti  İslâm  leşkerine  Zülcelâl 
Hak  Taâlâ  Moskuv'un  fethin  müyesser  eyledi 

Âşık  Ömer,  Yeniçeri  sazşairlerindendir.  Serhad  hâdiseleri  hak- 
kında bir  çok  manzumeler  yazdığı  ^ihUSerden  geçtiler  [No  "  528], 
Sakalar  [No  :  646]  zümreleri  hakkında  da  ayrı  ayrı  medhiyeler 
kaleme  almıştır. 

Onun  seferde  ve  hazarda  askerle  beraber  bir  çok  yerleri 
dolaştığını  biliyoruz.  Rus  muharebesine  iştirak  ettiğini  ise  bizzat 
kendisi  söylüyor. 

Şairin  Bursa^  Sakız,  Varna,  Tunca,  İstanbul,  Sinop  gibi  şehirleri 
dolaştığını  gene  kendi  şiirlerinden  öğrenmekteyiz  [No:  6,  116, 
493,  494,  503,  504,  505,  522].  Bağdad'o,  gittiğini  de  bu  şehir  hak- 
kında yazdığı  bir  medhiyeden  anlamaktayız  [Yahyaefendi  nüshası] 

Aşık  Ömer'in,  şiirlerinde  Mehmed  IV  den  itibaren  dört  hüküm- 
dardan bahsettiğini  ve  bilhassa  Ahmed  II  hakkında  çok  hürmet- 
kar olduğunu  görüyoruz,  Onun  daima  muzafferiyetini  isteyen 
Âşık  Ömer,  mizahi  bir  şiirinde  de, 


Hayatı  11       \ 

J 
Sultan  Ahmed  Hân'a  kıl  hayrı  duâ 

Hâsılı  bir  yerde  mal  bulmak  ister  İ 

deyişine  bakılırsa  ondan  bir  lütuf  ta  beklemektedir. 

Âşık  Ömer  tahsili  olan  bir  adamdır.  Şairname'deki  kayıddan 
başka  Tekerleme  başlıklı  bir  manzumesinde  de  Şerifken  savgile 
bahseden  şair,  belki  bu  zatın  talebesidir.    652  numaralı  şiirinde      | 

I 

Ha/ız  divanını,  Sadi'nin  "Bostan„  ını  Mevlâna'nın  "Mesnevi»  sini 
tedkik  ettiğini  söyleyen  ve  ariflere  Ur/t  gibi  meydan  okuduğunu 
anlatan  Âşık  Ömer,  her  halde  saydığı  bu  eserlerin  asıllarından 
istifade  edecek  kadar  Farsçaya  vukuf  peyda  etmiştir. 

Onun  az  çok  Arapça  bildiğini  de  tahmin  edebiliriz.  Bir  man- 
zumesinde (Millet- Ali  Emiri,  manzum  eserler  :  No.  742), 

i 

Arabi  Fürsü  bilmeyen  dile  minnet  eylemem  ; 

i 

Diyen  ve  Arapça  ile  karışık  bir  manzume  vücude  getiren  (No: 

227)  Âşık  Ömer,  bu  dilin  de  büsbütün  yabancısı  olmasa  gerektir 

Onun  medresede    okuduğunu  ve  islâmî  ilimlerle   bir  mikdar      ] 

uğraştığını  ,  i 

\ 
Sarf  u  nahv  mantık  maânî  cümlesi  oldu  beyan  ; 

Arabî  fürs  ile  tefsir  hem  Dürer  Âşık   Ömer 

i 

beytinden  de     istidlal     edebiliriz.      Mamafih      Şairin    kuvvetli 
bir    tahsili    olmadığı     ve    devrinin     temayüllerine    göre      bazı      | 
şeyler  öğrenmekle  beraber    hiç  bir   sahada    derinleşemediği  de      j 
muhakkaktır. 

Âşık  Ömer'in  h:fza  çahştığını  da  tahmin  edebiliriz.  Bazı  < 
manzumelerinde  Kuran'ı  hıfzettiğini  söylediği  gibi,  matbu  divan-  ] 
da  görülen  "Hafız  Âşık  Ömer„  başlıkları  da  bu  kanaati  az  çok  \ 
kuvvetlendirmektedir.  ' 

Şairlikten  başka  "tanbura„  çalmakla  da  iştihar  ettiğini  ise 
Müstakimzade  haber  veriyor  [1] .  ! 

[1]  Tuhfefûlhattatin. 


12  Aşık  Ömer 

Bize  göre  Âşık  Ömer,  yalnız  halk  musikisi  ile  değil,  klasik 
Türk  musikisi  ile  de  uğraşmıştır.  Onun  452  numaralı  murabba- 
mda  saydığı  musiki  ıstılah  ve  makamları  bunu  açıkça  gösteriyor. 

Âşık  Ömer,  Üsküdarlı  Mevlevi  Hasib'in  "Vefeyatı  ekâbiri  islâ- 
miye„  [1]  si  ile  Konya  Mevlâna  müzesindeki  yazma  divanın 
kayıdlarma  göre  (1119  —   1707^  tarihinde  ölmüştür. 

1197  —  1782  de  yazılan  bu  divanda  şu  vefat  tarihi  görül- 
mektedir •' 

İşidüp  ben  de  vefatın  ana  dedim  târîh 

—  1119  — 

(1081  —  1650)  yılında  yazılmış  bir  manzumesine  bakılırsa 
[  No.  35  ]  şairİD  çok  yaşadığın!  kuvvetle  tahmin  edebiliriz. 
Bu  manzumeyi  pek  genç  iken  bile  yazsa  gene  seksen  yaşını 
bulmuş  olması  iktiza  ediyor. 

Eyip  —  Husrev  paşa  kütübhanesinde  bir  mecmuada  (No.  625/ 
w-i,l  ^Tj:— I  AZA-Si^^  ci»j  j^  j^U  Ij  ^  jl  ^r\  başlığıyla  şu  manzumeye 
rastlıyoruz  : 

Hâme-i  kudretle  yazmış  nakşbend.i  Kâf  ü  Nun 

Hûsn-i  hulkile  seni  serdefter-i  öjj^,  ^ 

Aşık  daldan  beri  mihnet  çerâğı  nâsezâ 

Geşt  edüp  dünyâyı  dil  j^Oo^y  c-Jl. 

ly^T^j^Jl  JL"J  dersen  eğer 

Cân  ü  başı  terk  eder  Ö3j^^  ^.-J  J^ 

Âşık-ı  sâdık  benim  bu  aşk  yolunda  râstî 

Sıdk-ı  da'vâya  delil  jy^l-aJl  j>J  U 

Bu  Ömer  (kim)  çeşmi  hunzârm  (hunbârın)  revân  eyler  iken 

Eyledi  teslîm-i  rûh  öj*^'j  *:"  I»' 


[1]  Sûleymaniye  -  Haletefendi  kütübhanesinde 


Hayatı  13 

Halbuki  XVI  ncı  asırda  yazılmış  bir  çok  nazireler  mecmua- 
sında tesadüf  ettiğimiz  bu  şiir  Nesimr nin. 

Suretin  nakşında  yazmış  nakşbend-i  Kâf  ü  Nûn 

beytiyle  başlayan  bir  manzumesine  meşhur  Figanî  tarafmdan 
vûcude  getirilen  bir  naziredir.  Demek  oluyor  ki  bu  şiir  pek 
cûz*î  farklarla  Âşık  Ömer'e  isnad  edilmiş,  hattâ  kendi  ölüm 
tarihini  bu  manzume  ile  tesbit  ettiği  de  söylenmiştir.  Bu  şiir 
bendeki  bir  mecmuada  da  Âşık  Ömer  namına  kayıdlıdır. 

Âşık  Ömer'in  nerede  gömülü  olduğunu  bilmiyoruz.  (1303-1888) 
de  basılan  divanın  sonunda  "Âşık  Ömer'in  Yemiş  iskelesindeki 
türbe-i  şerifesidir,,  başlığile  bayağı  bir  resim  görünürse  de  bu 
haberi  teyid  eder  ufak  bir  vesika  bulamadım. 

Âşık  Ömer'e  aid  halk  arasında  bazı  menkabeler  rivayet  edilir. 
Bunlardan  bir  Kismı  çirkin  bir  takım  isnadlardır.  Bazıları  ise 
onun  çocukluğundan  beri  zekâsile  ve  şairlik  kabiliyeti  ile  tanın- 
dığını göstermek  itibarile  değerlidir. 

I  —  Âşık  Ömer  medresede  okurken  bir  gün  hocası  küçük 
Ömer'e  kimin  kulusun  der.  Ömer  boyacının  kuluyum  cevabını 
verir.  Hocası,  kızar;  köpürür  ve  çocuğu  döğer.  Fakat  ertesi  gün 
Ömer,  bir  çok  renkli  çiçek  toplar  gelir.  Hocasının  tekrar  sorgusu 
üzerine  aynı  cevabı  verince  hocası  gene  hiddetlenir,  Behey 
sersem  der;  Allah  dururken  nasıl  oluyor  da  boyacının  kulu  olu- 
yorsun?! O  zaman  Ömer  çiçekleri  göstererek,  bunu  sen  mi 
boyadm  a  hocam!  îşte  ben  bunu  yapanın  kuluyum  der.  Bunun 
üzerine  Hocası  Ömer'in  mertebesini  bulduğunu  anlar  ve  tale- 
besinden   af  diler  [I]. 

II  —  Ömer  çocukken  nasılsa  kaldırımdan  düşer,  irticalen 
"Vay  anasını  sattığımın  kaldırımı,  incittin   baldırımı^  der  [2]  . 

Zeki  ve  neşe'li  bir  adam  olduğunda  şübhe    edilemeyen  Âşık 


[1]  Konyalı  Bay  Zeki  merhumdan  nakil. 
[2]  Çankırılı  Bay  Talât'tan. 


14  Âşık  Ömer 

Ömer,  hayatını  daima  eğlence  ile  ve  güzellerle  vakit  geçirmek 
suretiyle  geçirmiştir.  Onun  divanında  bilhassa  sevgilileri  hak- 
kında yazılmış  manzumeler  büyük  bir  yekûn  tutmaktadır. 

İşte  Âşık  Ömer'e  aid  elde  ettiğim  bilgiler  bunlardan  ibarettir. 
İleride  yeni  yeni  vesikalarla  bu  malûmatı  genişletmek  belki 
mümkün  olur. 


II 

Eserleri 

Âşık  Ömer,  gerek  halk  edebiyatı  şekillerile,  gerek  divan 
tarzile  bir  çok  manzume  vücude  getirmiştir.  Sazşairleri  ara- 
sında onun  kadar  fazla  şiir  yazan  hiç  bir  şair  tanımıyoruz. 
Konya  -Mevlâna  müzesindeki  336  varakh  yazma  divanda-  ko- 
pan yapraklar  hariç  olmak  üzere-  1242  manzume  görülmek- 
tedir [1]. 

Ayvansaray'm  Tıığludede  mahallesinden  Hacı  İsmail  oğlu  Hafız 
Hüseyin  tarafından  tertib  edilen  ve  (1195  —  1780)  de  yazılmağa 
başlanılarak  (1197  —1782)  de  ikmal  edilen  bu  divanın  son  sahife- 
sinde  şu  kayda  tesadüf  olunuyor  : 

"  LilUâh-iI-hamdü  vel-minne  Ves-salâ-tü  alâ  nebiy-yihi  maa.Iümme 

Bu  dîvân-ı  zîşân-ı  Âşık  Ömer'i  müddet-i  medîde  ve  eyyâm-ı  adîde 
sa'y  ü  gûşiş  ile  bir  mertebeye  alâ  kader-it-  taka  getürüp  tertîb-i 
hurûf  üzere  tahrîr  ve  nice  kerre  mahv  ü  isbât  ile  takrîr  edüp  bâ*d-el- 
itmâm  vâsıl  olduklarımızı  dahi  zeyline  dere  ve  idhâl  ve  bundan  sonra 
dahi  destâver  olanları  dahi  kaydeylemek  üzere  nizâm  verildi  Bu  sene-i 
celîle  târihinde  ki    «.iioUij  1197»  sâl-i  itmamın  beyân  eder 

Câmi'i  olan  Hafıy  Hüseyn-i  Ayvansarayî  ki  Sekbâniyân  ocağında 
on  beşinci  zümrenin  duacılarından  olup  bu  hidmet-i  cemileyi  ahibbân-ı 


[1]  Konya  müzesindeki     Âşık  Ömer  divanından    zayi  olan    sahiîeler    şunlardır  : 

71  inci  varak  yoktur. 

111  den  119  a  kadar  yoktur. 

121      .)    129  »       »  » 

193  inci  varak  yoktur. 

220  den  229  a  kadar  yoktur 


16  Âşık  Ömer 

2îşâna  yâdig-âr    ve  ihvân-ı  hullâna  berg-üzâr  eylemiştir  Garaz-ı  bîgfarazı 
dahi  budur  ki  mutâlea  eden    ve  safâyâb  olan  ehl-i   aşkdan    bir  duâ  ile 
hayatta  oldukça  selâmet -i  dîn    ve  ba'delfevt    rûh-i  revânıma  bir  hediy- 
ye-i    nâçîzâne  buyuralar  ki    demişler   Bugün   bana    ise  yarm    sanadır 
Tem  m  et  „ 

Konya  nüshasından  daha  küçük  olan  ''Yahya  efendi  nüsha- 
sında ise„  "  9985  „  beyitli  "1136  „  manzume  kayıdhdır.  "  530  „ 
«ahifeden  ibaret  olan  bu  divan  (1141  -  1728)  tarihinde  yazıl- 
mıştır. Bir  çok  imlâ  ve  vezin  hataları  olmakla  beraber  Âşık 
Ömer'in  elimizde  bulunan  en  eski  divanı  budur.  Hattatı  malûm 
olmayan  bu  yazmanın  kenarlarına  sonradan  bazı  şiirler  de 
ilâve  edilmiştir. 

Konya  müzesindeki  divandan  tam  56  yıl  evvel  tertib  edilmiş 
olan  bu  yazmadaki  şiirlerin  bir  kısmı  Ayvansaraylı'nın  nüsha- 
sında yoktur.  Netekim  Ayvansaraylı'nm  topladığı  manzumeler- 
<den  bir  çoğunu  da  bu  yazmada  bulamıyoruz. 

Bursalı  Tahir  Samatya'da  Uşşakî  tekkesinde  de  şairin  yazma 
bir  divanı  olduğunu  ''Osmanlı  müellifleri»  nde  söyliyor.  Darül- 
fünun sabık  müderrislerinden  Bay  Ferld  Kamdın  elinden  de 
yazma  bir  nüsha  geçmiştir.  Kitabcı  Bay  Raif  de  oldukça  büyük 
üç  yazma  Âşık  Ömer  divanını  evvelce  sattığmı  söyledi.  İhti- 
mal ki    şairin  daha  bazı  divanları  da    vardır. 

(  1306  —  1888  )  de  taş  basmasiie  tabedilen  divan  ise  Âşık 
Ömer'in  pek  cüz'î  eserlerini  ihtiva  eder,  Bir  çok  defalar  tekrar 
tekrar  basılan  bu  divan  baştan  sona  kadar  yanlışlarla  doludur. 
Bu  küçük  divandaki  şiirleri  hatalarını  düzeltmeyerek  sırasile 
yazıyorum  :  Beyit  adedi 

1  —  Dilberâ  var  ise  kasdın  gel  Hicaz'da  bul  beni  6 

2  —  O  şâhm  şehrine  kimler  aceb  bir  an  ayak  basmış  5 

3  —  Bu  dil  yine  bir  âfet-i  mekkâre  dolaştı  5 

4  —  Alem  içre  hubluğu  meşhur  olan  dilber  mi  bu  8 

5  —  Dirîga  ben  cüda  düştüm  yine  bir  nevcivânımdan  12 

6  —  Mübtelâyım  hatırımdan  fikr-i  yâr  eksik  değil  2 


Eserleri 

7  —  Emr-i  Hak'dır  tâ  ezelden  böyle  çalınmış  kalem 

8  —  Efendim  rûz  ü  şeb  âhı  fezalar  hep  seninçündür 

9  —  Canım  beni  al  yanına  huddâm  olayım  ben 

10  —  Cananımı  tıfl  idi  büyüttüm     kucağımda 

11  —  Sev  dilberi  gizlice  cânâne  duyurma 

12  —  Yine  bir  âfet.i  devrânın  oldum  ben  giriftarı 

13  —  Bize  nisbet  ol  perî  ağyara  gerdan  emdirir 

14  —  Vermem  sana  çek  benden  elin  ey  melek-ül-mevt 

15  —  Cihanı  anladım  şöyle  heman  bir  seng-i  hâristan 

16  —  Ey  gönül  bu  fenadan  göçmeğe  şübhen  mi    var 

17  —  Vücûdum  şehrine  düştü  yine  bir  nâr  ayrılık 

18  —  Kadir  Mevlâm  seni  öğmüş  yaratmış 

Serdâr  etmiş  güzellerin  üstüne 

19  —  Ey  gönül  Hak'ka  ibâdet  kıl  mübarek  cum'a  gün 

20  —  Ben  sana  gönül  verende  şu  cihanda  gülmedim 

21  —  Yâ  İlâhî  sen  bilirsin  kalmışım    gayet  naçâr 

22  —  Hamdülillâh  sûre-i  Rahmân'ı  ben  bilmez  miyim 

23  —  Cân  ü  dilden  mail  oldum  bir  saçı  Leylâ'ya  ben 

24  —  Başladım  bülbül  misâli  zara  her  gün  her  gece 

25  —  Bir  perî  seyrâne  çıkmış  bağçesinde  gül  derer 

26  —  Uyan  hey  gönül  gafletten  şu  çerh-i  dünyâya  bak 

27  —  Bârekâllah  hub  yaratmış  kudret  ile  Zülcelâl 

28  —  Kadir  Mevlâm  senin  hikmetin  çoktur 

Bir  taş  gördüm  mermer  taştan  içeru 

29  —  Gider  oldum  pür  cefâ  sen  bir  yana  ben  bir  yana 

30  —  Ey  cemâlin  gülşeni  bâğ-ı  baharım  Mustafâ 

31  —  Cemâlin  dilberâ  bâğ-ı  İrem'dir  de  ne  dersen  de 

32  —  Behey  elâ  gözlü  dilber 

Hâlimden  haberin  var  mı 

33  —  Ah  efendim  hasretinle  yüreğim  kan  oldu  gel 

34  —  Bugün  ben  bir  civan  gördüm 

Yeşiller  giymiş  al  üzree 

35  —  Kaçma  benden  sevdiğim  destana  vermem  ben  seni 

36  —  Ülfetin  kiminledir  ey  nazenin  aldım  haber 


17 

Beyit  adedî 

6" 
8 
5 
4 
4 
12 
8 
1 
5 
6 
6 

10 
8 
6 
9 
8 
8 
5 
7 
6 
8 

8 

8 

11 

5 

8 
8 

8 
9 
5 


18  Âşık  Ömer 

Beyitadedi 

37  —  Bir  güzeller  şahı  gördüm  âyet-i  Kur'an  yazar  6 

38  —  Öldürüp  hâk  ile  yeksan  eyleyen  sensin  beni  5 

39  —  Sûz-i  aşkı  Ahmed'imin  cismimi  büryân  eder  8 

40  —  Ey  perî  günden  güne  arttı  sânı  gözlerin  8 

41  —  Ayrı  düştümse  güzel  sanma  feragat  eyledim  8 

42  —  Çün  garib  garib  ötersin 

Yahşi  söyler  dilin  bülbül  10 

43  —  Dest  urup  hançer  çeküp  bin  kan  eden  karşımdadır  8 

44  —  Şitâ  çıktı  yaz  erişti  nevbahâr  eyyamıdır  8 

45  —  Dinle  gel  sen  feryâd  ü  figânım  Halil  10 

46  —  Cân  ü  dilden  mail  oldum  bir  kaşı  karaye  ben  8 

47  —  Ol  yüzü  gül  kameti  bâlâ  benim  gönlümcedir  8 

48  —  Sabahtan  uğradım  canan  bağına 

Gördüm  üftâdeler  hara  çevrilür  6 

49  —  Ey  efendim  Hak  seni  dâim  mesrur  eylesin  8 

50  —  Bir  kaşı  hilâle  meyletti  gönül 

Çağı  geçmiş  amma  yine  bir  hoşça  8 

51  —  Bendesin  terkeylemiş  bilmem  o  yâre  neyledim  8 

52  —  Yanıma  yaklaşma  ey  nazenin  bildim  niydüğün  8 

53  —  Şimdi  bir  gevher  füruş  lâle  verdim  gönlümü  8 

54  —  Sohbetin  kimler  ile  ey  nazenin  aldım  haber  8 

55  —  Canımın  cananısın  cânân  elinden  âh  âh  8 

56  —  Gönlümü  âl  ile  aldı  dilber-i  âlî  cenâb  8 

57  —  Cümle  âlem  hüsnüne  hayran  olursa  bir  de  ben  6 

58  —  Rahmin  ey  dilber  dil-i  nâlâne  olmuş  olmamış  8 

59  —  Geçtim  ey  dilber  geçenden  bir  taze  mehrû  bul  bana  8 

60  —  Vechin  ey  mah  şem'-i  pür  nur  gibi  par  par  yanar  8 

61  —  Hey  meded  şimdengeru  âlemde  rahat  kalmadı  6 

62  —  Arzıhâlim  budur  efendim  sana 

Aşkına  düşeli  hâlim  yamandır  9 

63  —  Ben  bugün  bir  peri  gördüm  âyet.  i  Kur'an  yazar  8 

64  —  Aşkın  piyâlesin  bana  içirdin 

Şimdi  olmuşum  ben  mest-i  rûzigâr  8 

65  —  Ey  efendim  ben  gedâya  bir  selâm  verdin    mi  hiç  8 


Eserleri  19 

Beyit  adedi 

66  —  Bir  perî  gördüm  bugün  nurunu  saçup  gider  10 

67  —  Gamından  ey  saçı  Leylâ 

Yitürdüm  aklı  Mecnûn'um  10 

68  —  Nazlı  yârim  kemliğim  yoktur  sâna 

îylik  unudulmaz  bir  zaman  eyle  5 

69  —  Beni  bana  komaz  aşk-ı  cünûnum 

Serimi  sevdaya  saldım  ağlarım  10 

70  —  Dembedem  aşkındır  sinede  her  dem 

Arttırup  derdimi  efzûn  eyleyen  9 

71  —  Yâre  gel  ikram  edelim  ağyâre  rağmen  sevdiğim            ~  8 

72  —  Şol  beyaz  gerdana  zeyn  olan   diller 

Kemend-i  dâr  imiş  bilmezdim   evvel  6 

73  —  Cevr  ü  cefâları  canıma  yetti 

Bilmezem  bende  mi  dilberde  mi  suç  8 

74  —  Ey  gönül  hasbıhâlin   var  bilen  yârâne  sor  8 

75  —  Görmeyeli  yârı  dil  dîvâne  şeklin  bağladı  5 

76  —  Yaz  erişti  şitâ  gitti  nevbahâr  eyyamıdır  8 

77  —  Eğer  sen  germ  olup  dersen  başımda  kâkülüm  vardır  8 

78  —  Asumana  çıktı  gitti  zarım  üç  günden  beri  7 

79  —  Yâ  lİâhî  bana  bu  gam  ihtiyarımdan  mıdır  8 

80  —  Eyledim  senden  sana  feryâd  ü  zarı  sevdiğim  8 

81  —  Aşıka  ayş  ü  safadır  mübtelâlıktan  murâd  8 

82  —  Ey  felek  Mecnûn'uyum  Leylâ'yı  gözler  gözlerim  8 

83  —  Hakikat  râhma  gönül  bülbülü 

Gönce  evrakını  râyegân  okur  16 

84  —  Dinle  bu  esrarı  bir  hikmetullah 

Takdîr-i  Huda  ne  güzel  uymuş  45 

85  —  Bir  güzele  mail  olup  hüsnüne  hayranlarız  8 

86  —  Gel  beru  ey  şâfi-i  şebgâh-ı  hicranım  Ali  10 

87  —  Sen  şeh-i  hüsn  ü  bahâsın  Bîbedel  bir  mehlikasm  10 

88  —  Gamınla  ey  lebi    meygûn  oldu  gönül  mahzun  8 

89  —  Sana  ey  verd-i  nâzik  ten  dil-i  gam  hân  verdim  ben  7 

90  —  Firkatinle  nevcivânım  Kalmadı  tâbü  tüvânım  8 

Yekûn   720" 


20  Âşık  Ömer 

Bu  mahdud  şiirlerden  başka  Aşık  Ömer'in  20  müfredini  de 
ihtiva  eden  bu  eserin  sonlarına  4  ü  Gevherinin,  3  ü  MahtumVnin 
olmak  üzere  7  şiir  ilâve  edilmiştir.  Ayrıca  mahlâssız  4  manzume 

daha  vardır. 

Bu  şiirlerden  bazıları  yazma  divanlarda  yoktur.  Bazı  mec- 
mualarda rastgelinen  hece  veya  aruz  veznile  bir  takım  şiirlerin 
de  gene  matbu   ve  yazma  divanlarda  bulunmadığını  görüyoruz. 

Şimdiye  kadar  elde  edebildiğimiz  divan  ve  mecmualarda 
mukayyed  şiirleri  -şekil  veya  mevzu  cihetinden  aldıkları  adlara 
göre-  şu  yolda  tasnif  edebiliriz  : 

Destan  :  Şairin  8  destanını  metin  kısmında  neşretmiş  bulu- 
nuyorum. Bunları  tamamile  yazma  divanlardan  aldım.  666  numa- 
ralı Şairname'yi  ise  değerli  bilginimiz  Bay  ismail  Saib  lütfettiler. 

Yahyaefendi  kütübhanesindeki  divanda, 
Halk  içine  çıkup  tufralar  satup 
Söyleyim  der  isen  ödünç  al^çe  ver 

Lodos  havasiyle  çıksak  Boğazdan 
Şile  yalıları  iyan  görünür 

başhklı  "2„  destanla  gene  aynı  eserde  biri  İstanbul'un  muhtelif 
yerlerini  tavsif  eden,  diğeri  Ahlâkî  —  Tasavvufî  bir  mahiyeti  haiz 
olan  iki  destan    yazılıdır.  Bu  iki  destanı  buraya  aytxen  alıyorum: 

—  1   — 

Coşkun  sular  gibi  çağladım  aktım 
Bülbül  gibi  âh  ü  efganımız  var 
Şadırvan  atların  seyrine  baktım 
Ahur  kapusunda  seyrânımız  var 

Akıntıya  saldık  biz  de  gemimiz 
Çatladı'da  mevcûd  oldu  cümlemiz 
Kumkapı'da  sürdük  zevk-ı  demimiz 
Çok  şükür  Yezdan'a  devrânımız  var 

Ben  seni  severim  tâ  ki  ezelî 
Takınmış  başına  fıstık  kazeli 


Eserleri  21 


Sereserpe  yenikapu  g-üzeli 
Lâng-a  kapusunda  yaranımız  var 

Davutpaşa  ara  yerde  yücedir 
Samatya'nın  safâsı     eyücedir 
Narlıkapu  hepisinden  üçedir 
Köşk  ü  saray  ile  unvanımız  var 

Yedi  kule  enbiyâlar  durağı 
Silivrikapı'da  yanar  çırağı 
Yenikapu  dervişlerin  ocağı 
Mevlevikâneyle  devrânımız  var 

Topkapu  kilidin  kimse  açamaz 
Edirnekapısı'na  konan  göçemez 
Eğrikapu'dan  üç  adam  geçemez 
Meyyitler  elinden  efganımız  var 

Serin  olur  Ayvansaray  havası 
Hümâ  kuşu  gibi  yüksek  yuvası 
Balat'lılar  pirden  almış  duası 
Derler  ki  yol  ile  erkânımız  var 

Fener'liler  taşra  çıkmaz  başlıdır 
Küçükleri  büyüğünden  usludur 
Derler  ki  aslı  bezirgan  aslıdır 
Kafeslerde  dolu  mercanımız  var 

Ne  hoş  bula  Petro  kuyusu  yerini 
Yenikapu   iyân  etmez  sırrını 
Ayakapusu'nda  gördüm  birini 
Ağlar  ki  yangından  viranımız  var 

Cibali'de  içtim  aşkın  dolusun 
Baştan  başa  seyreyledim  yalısın 
Tüfekçiler  zabteylemiş  delisin 
Unkapanı  gibi  mizanımız  var 


22  Âşık  Ömer 

Ayazmakapusu'nda  dayanda  durdum 
Odunkapusu'nun  darlığm  gördüm 
Borcu  olanlara  Hak  ede  yardım 
Zâlimlere  çengel  organımız  var 

Zindankapusu  aşikâr  olunur 
Borcu  olanların  bağrı  delinür 
Her  ne  millet  ister  isen  bulunur 
Baba  cafer  gibi  rindânımız  var 

Balıkçılar  şikârına  dolaşur 
Müşteriyi  aldatmağa  uğraşır 
Gümrükte  de  dîdebanlar  savaşur 
Üsküdar'dan  gelür  kervanımız  var 

Yanicâmi  gibi  yoktur  dünyâda 
Bârekâllah  anı  yapan  üstada 
Namazını  anda  kılan  ziyâde 
Dâima  okunur  Kur'ân'ımız  var 

Bağçekapusu'ndan  taşra  irince 
Yalıköşkü*nün  önüne  varınca 
Topkapu'nun  toplarını  görünce 
Kanlıca'dan  gelen  kurbanımız  var 

Pâdişâh-ı  âleme  kaldı  duâ 
Muammer  ola  feyziyle  ulemâ 
Cümle  erbâb-ı  devlet  hep  vüzerâ 
Sultan  Ahmed  gibi  bir  hânımız  var 

Aşık  Ömer  muradın  Hak'tan  dile 
Şâir  olan  bunun  ma'nâsın  bile 
Bizden  sonra  nice  şâirler  gele 
Ko  disünler  dilde  destanımız  var 

—  2  ~  •■■ 

Hakikat  râhmda  gönüî  bülbülü 
Gonca  evrakını  râyegân  okur 
Fem-i  fesahatle  depredüp  dili 
Gâhi  Bostan  gâhi  Gülistan  okur 


Eserleri  23 


Çün  sabâ  goncanın  açtı  nikabm 
Sâf  olup  ref  etti  anda  hicabın 
Her  can  fark  eder  mi  usul  kitabın 
Mekteb-i  irfanda  ârifan  okur 

Fehmeder  görünce  vâkıf-ı  esrar 
Herkesin  rumuzun  hak  üzre  izhâr 
Arif-i  billâha  görünür  her  bâr 
Sanma  her  câhil-i  bed  zeban  okur 

Çâr  harfile  kalbin  eylemeyen  sâf 
Dem  urup  bîhûde  etmesün  güzâf 
Yazılmış  rümûz-ı  ayn  ü    şîn  ü  kaf 
Bu  babı  zümre-i  âşıkan  okur 

Bunu  duyaluben  gûş  eden  inler 
Hakikat  cür'alsm  nûşeden  inler 
Sem'-i  idrâk  ile  cûş  eden  inler 
Hâl  ehli  bu  ilmi  her  zaman  okur 

Zebanını  bûy-i  anber  eylemiş 
İrdiği  dimağı  muattar  eylemi 
Tarikat  ilmini  ezber  eylemiş 
Bir  şeyh-i  kâmil-i  nüktedân  okur 

Ehl-i  ma'rifetin  olan  hemdemi 
Gûşe-i  vahdette  etmede  demi 
Bulanlar  kutb  içre  hâl-i  âlemi 
Nüsha-i  eşyada  dîdebân  okur 

Ehl-i  hakikatle  olan  musâhib 
Kemâl  ü  ma'rifet  olmada  hâsib 
Mükâfatın  bilen  ehl-i  menâsıb 
Sanma  bu  kâf  ilmin  her  lisan  okur 

Mührü  ana  izhâr  edince  Cebbar 
Hikmete  râm  oldu  kamu  nûr  u  nâr 
Dîvanda  bir  nesne  kılmayup  izhâr 
Kuş  dilidir  anı  Süleyman  okur 


24  Âşık  Ömer  \ 

Kand  misâli  olur  zebân-ı  hikmet  j 

Nevbenev  gösterir  hilaf- 1  suret  ] 

Yazdı  dil  levhine  kâtib-i  kudret  j 

Dil  olur  dehende  tercemân  okur  ! 

Derûnunun  virdi  sığmaz  beyâne  ^  ^ 

Yalmız  kendini  sanma  dîvâne  1 

Kulak  tutar  isen  halk-ı  cihâne  ] 

Her  biri  bir  yüzden  dasitan  okur  ^ 

Bu  hikmet  ilmin  behimmet-i  dânâ  ı 

Eyler  İskender'e  fasl-ı  müntehâ  \ 

Süleyman  nüshasın  açar  bir  daha  ) 

Kıssa-i  Rüstem'dir  Kahraman  okur  | 

Akiller  akl  ile  çeker  yâbâne  '' 

Sülük  etmeyenler  bulur  bahane  1 

Hâce  derler  bildim  Nuşirevân'e 
Olup  olacağın  bîgümân  okur  ' 


îl 


Kim  ki  taklîd  ile  bu  râha  girer 

Sözü  yok  bîhûde  kendüyi  yorar  j 

Sır  görür  yanlışça  haberler  verir 

Her  kaçan  bu  ilmi  kehkeşân  okur 

Câhil  atar  elbet  meydana  kendin 

İstemez  akılın  çeke  semendin  i 

i; 

Uydurur  kendüye  birinin  fendin  j 

Kendi  yaman  anı  her  yaman  okur  | 

Ömer  anın  içün  eylerim  figan 

Döker  nem  yerine  dîdelerim  kan  i 

Korkarım  îcâdım  öldüğüm  zaman 

Bulur  bir  câhil,  i  kec  dehân  okur  \ 

\ 

Koşma  :  Âşık  Ömer'in     divanında  tesadüf  ettiğimiz    koşma- 
ların ekserisini  metin  kısmına  aldım,  üniversite  kütûbhanesindeki        \ 


Eserleri  25 

bir  mecmua  ile  (Türkçe  eserler  :  No  :  1054)  ,  Millet-Ali  Emirîkû- 
tûbhanesindeki  bir  mecmuada  bulduğum  koşmaları  (M.  E.  No: 
849)da"İlâve„  kısmma  aldım.  Muhtelif  mecmualarda  ve  matbu 
divanla  Beşiktaş  -  Yahyaefendi  kütûbhanesindeki  yazma  diva- 
nın kenarlarma    yazılan  koşmaları  ise    buraya    kaydediyorum: 

—  1  — 

Şunda  bir  dilbere  gönül  düşürdüm 
Aldı  beni  kaşlarının  arası 
Hub  cemâlin  gördüm  aklım  şaşırdım 
Yaradan  Mevlâ'ya  kaldı  çâresi 

Benim  sevdiceğim  gülden  nâziktir 
Çekmişim  aşkını  bağrım  eziktir 
Yeter  cevreyledin  bana  yazıktır 
Güle  güle  gel  hey  canım  paresi 

Telli  turnam  gelir  şunda  hak  deyu 
Yerde  gökte  düşmanların  çok  deyu 
Ne  kaçarsın  senden  gayri  yok  deyu 
Beyaz  gerdanında  dişler  yarası 

Aşık  Ömer  der  ki  aşka  yanarım 
İçüp  aşkın  şarabını  kanarım 
Kıblem  Hak'dır  yönüm  sana  dönerim 
Mihrabımdır  iki  kaşın  arası     (1) 

_  2  — 
Güzel  benim  senden  şikâyetim  var 
Buna  derler  devr-i  zaman  bilmiş  ol 
Al  eder  gönlümü  benden  alırsın 
Ah  ederim  ahım  yaman  bilmiş  ol 

Nâzik  olur  gonca  gülün  yaprağı 
Yüzümüzdür  ayağının  toprağı 


(1)  Bendeki  bir  mecmuadan 


26  Âşık  Ömer 

Sana  dedim  ey  güzeller  ablağı 
Üstümüzde  ölüm  heman  bilmiş  ol 

Anlar  güldür  gülistanda  biterler 
Erenlerin  himmetine  yeterler 
Aşıka  cevredeni  oda  yakarlar 
Zebaniler  vermez  aman  bilmiş  ol 

İki  yârım  vardır  gelir  kavuşur 
Kavuşur  da  hasret  ile  görüşür 
Ah  ettikçe  dağlar  taşlar  tutuşur 
Söndürmez  deryâ-yi  umman  bilmiş  ol 

Aşık  Ömer  eder  dili  bîmâre 
Ara  kim  bulasın  derdine  çâre 
Arzıhal  sunaydım  sevgili  yâre 
Şikâyetim  vardır  canan  bilmiş  ol  (1) 


Dâd  elinden  kime  edem  şikâyet 
Beni  diyarımdan  ayırdın  felek 
Ne  gözde  uyku  var  ne  tende  rahat 
Sabr  u  karârımdan  ayırdın   felek 

Bîvefâ  köhne  zen  değil  mi  adın 
Akıbet  kime  âlemde  yaradın 
Netsen  gerek  dahi  nedir   murâdm 
öz  ihtiyarımdan  ayırdın  felek 

Bir  âşık  isterse  vasî-ı  habîbi 
îbtidâ  derd  ü  gam  olur  nasibi 
Komadın  hâlinde  bu  ben  garibi 
Sevgili  yârimden  ayırdın  felek 


(1)  Millet  -  Ali  Emirî  kütûbhauesi  Manzum  eserler  :  No  :  795 


Eserleri  27 


Bana  bu  gurbeti  mesken  eyledin 
Hemdemimi  âh  ü  şîven  eyledin 
Gözüme  âlemi  külhan  eyledin 
Bâğ  u  baharımdan  ayırdm  felek 

Bu  Ömerli  beter  kıldm  ölümden 
Şimdeng-eru  kurtul  imdi  dilimden 
Bir  servi  kametim  aldm  elimden 
Hâsılı  varımdan  ayırdın  felek   (1) 

—  4  _ 

Ey  şahin  bakışlı  yükseğe  bakma 
İndirirler  seni  kola  bir  zaman 
Âşık  sâdıkları  odlara  yakma 
Hiç  lütfün  olur  mu  kula  bir  zaman 

Aşıka  ettiğin  başka  fen  gibi 
Hiç  görmedim  kalbi  âhen  sen  gibi 
Seni  aşk  oduna  yaka  ben  gibi 
Açılan  güllerin  sola  bir  zaman 

Bir  âhû  gözlüye  gönül  veresin 
Bakmaya  pâyine  yüzler  süresin 
Ettiğin  işlere  pişman  olasın 
Her  kes  ettiğini  bula  bir  zaman 

Aşık  Ömer  eder  ey  perî  resmim 
Eğriimiş  hilâle  döndürdün  cismim 
Şimdi  âr  edersin  anmağa  ismim 
Hatırından  çıkmaz  ola  bir  zaman   (2) 

—  5  — 

Çünki  beni  derûnundan  sevmezdin 
Eveiden  yüzüme  gülüp  neylerdin 


(1)  Millet  -  Ali  Emirî,  Manzum  eserler  :  Mecmua  No  :  689 

(2)  «  «  «  «  795 


28  Âşık  Ömer 

Dermanı  yoğidi  sende  bu  derdin 
Gamzen  ile  bağrım  delüp  neylerdin 

Evvel  bizden  gayrı  dostun  yoğidi 
Sitem  hançeriyle  kastın  yoğidi 
Kadîmî  dostluğa  gönlün  yoğidi 
Bizimle  âşinâ  olup  neylerdin 

Çevrinle  bağrımı  ezmek  isterdin 
Gayrılarla  gezüp  tozmak  isterdin 
Akıbet  pazarı  bozmak  isterdin 
Gönlünü  uşşâkın    alup  neylerdin 

Der  ki  Ömer  yandı  gönlümüz  yâre 
Aşkın  ateşinden  oldum  âvâre 
Çünki   gönlün  yoktu  hey  kaşı  kare 
Ya  nice  gönlüm  alup  neylerdin  (1) 

_-  6  — 

Bana  cevr-i  bîşümârı  neylersin 
Tahammül  etsin  mi  dersin  ne  dersin 
Çektirüp  feryâd  ü  zarı  neylersin 
Eflâke  yetsin  mi  dersin  neylersin 

Tîğ-ı  gamzen  sînem  deldi  neylersin 
Bakışın  aklımı  aldı  neylersin 
Figanım  âleme  doldu  neylersin 
Âlem  işitsin  mi  dersin  ne  dersin 

Dokunur  hasudun  taşı  neylersin 
Artmakta  bağrımın  başı  neylersin 
Akıdup  gözümün  yaşı  neylersin 
Nâra  yanmasın  mı   dersin  ne  dersin 


(1)  Millet  -  Ali  Emirî,  Manzum  eserler  Mecmua  No :  795  ve  bendeki  bir 
mecmuadan. 


Eserleri  29 


Bendene  bu  nisbetleri  neylersin 
Ya  rakibe  izzetleri  neylersin 
Bu  çektiğim  zahmetleri  neylersin 
Zayolup  gitsin  mi  dersin  ne  dersin 

Der  Ömer  bu  istiğnayı  neylersin 
Hışma  gelûp  ya  atayı  neylersin 
Harâb  edüp  bu  sarayı  neylersin 
Yıkılsın  gitsin  mi  dersin  ne  dersin  (1) 


Fasl-ı  şitâ  geçüp  bahar  erince 
Şükûfeler  verir  sana  şan  dağlar 
Dürlü  dürlü  seyrangehin  görünce 
Karâr  edebilmez  dil  ü  can  dağlar 

Her  kaçan  derûnî  eylesen  nida 
Bir  âşık  olunca  dostundan  cüda 
Her  bir  gûşelerin  vermede  sadâ 
Arar  sende  bulurlar  canan  dağlar 

Ateşin  eridir  komaz  karını 
Elden  mi  aldırdın  nazlı  yârini 
Gözlerin  ayağa  döker  varını 
Nedendir  serinde  bu  duman  dağlar 

Ah  ettikçe  sîne  bendin  döğerim 
Gözlerimden  kanh  yaşlar  dökerim 
Aylar  günler  geçer  hasret  çekerim 
Yolun  ver  geçeyim  gel  aman  dağlar 

Omer'Q  bu  dağlar  durağ  olmuştur 
Hemdemi  âh  işi  ferağ  olmuştur 


[IJ  Millet  —  Ali  Emirî,  Manzum  eserler.  Mecmua  No-  68  9 


30                                                       Âşık  Ömer  ! 

Sevgili  yârinden  ırağ  olmuştur  " 

Yaş  değil  gözleri  belki  kan  dağlar  (1)  j 

'i 
—  8  — 

I 
( 

i 

Gönül  eğlencesi  ey  tutu   dillim  j 

Ya  benim  kaşları  hilâlim  mi  var 

Sarhoş  yürüyüşlü  mestâne  gözlüm  j 

Ya  benim  lebleri  zülâlim  mi  var  [ 

Varup  hâkipâye  yüzüm  sürmeye  ^ 
Selâm  olsun  bizden  ol  kaşı  yaye 

Âdem  bazirgândır  dosta  hevaye  ,j 

Cevahir  vermeden  elemim  mi  var  j 

Ne  canın  var  el  sözüne  uyacak  ' 

Kasdeyleyüp  canımıza   kıyacak  ; 
Varup  ol  rakîbe  karşu  koyacak 

Zaîfim  sultanım  mecalim  mi  var  j 

.  Der  ki  Ömer  gamdır  benim  üstadım  1 

Sözün  bilmezlere  yoktur  inadım              '  < 

Güzel  sever  deyu  çekilür  adım  '' 

Ya  benim  bu  babda  vebalim  mi  var  (2)  j 

__  9  _ 

Perîşan  gönlüme  değme  ey  peri  v 

Hazer  et  Huda'dan  yerde  neler  var  ^ 

Âteş-i  aşkına  düşelden  beri  ] 

Gör  bu  sîne  ile  serde  neler  var  1 

Aceb  niçün  çevre  mail  olursun 

Seni  sevenlere  cefâ  kılursun  i 

Senden  gayri  dilber  yok  mu    bilürsün  I 

Aşikâre  değil  sırda  neler  var  ; 


(1)  Millet  —  Ali  Emirî,  Manzum  eserler  :  Mecmua  No.  689, 

(2)  Yahyaefendi  K.  ndeki  divanın  kenramda  ve  bendeki  bir  cönkte. 


Eserleri  31 


Be  zâlim  âlemde  mislin  bulunmaz 
Aşıklarda  neler  vardır  bilinmez 
Görüp  işitmekle  menzil  alınmaz 
Hizmet  et  üstada  pirde  neler  var 

Kaşların  benzer  hilâle  sevdiğim 
Çeker  âşıkları  âle  sevdiğim 

Hor  bakma  hırkayla  şale  sevdiğim 
Kepenek  altında   erde  neler  var 

Düşer  mi  sânına   hublarm  şahı 
Rûz  ü  şeb  hicrinle  eylerim  âhı 
Hüsnü  im'âmnla  nazar  it  gâhî 
Seyreyle  Âşık  Ömer'de  neler  var  (1) 

-   10  _ 

Elem  çeküp  deli  gönül  gam  yeme 
Bir  gün  ağlamanın  gülmesi  vardır 
Adûya  intikam  kalır  mı  deme 
Herkes  ettiğini  bulması  vardır 

Halk  içün  ibâdet  eder  sâdıklar 
Mevlâsını  bulur  kalbi  yanıklar 
Bîvefâ  dilberi  sever  âşıklar 
Gâh  ağladup  gâhi  gülmesi  vardır 

Bu  bir  eski  sözdür  söylenür  ezel 
Dilber  para  ister  dinlemez  gazel 
Zengin  âşıkı  bulunca  bir  güzel 
Züğürdü  ferdaya  salması  vardır 

Bu  âşıklık  bir  yoldurur  derince 
Bülbül  feryâd  eder  gülü  görünce 
Bir  dilberin  kendi  gönlü  olunca 
Tenhâca  odaya  gelmesi  vardır 
(1)  Yahyaefendi  kütübhanesindeki  divandan. 


32  Âşık  Ömer 

Zikr  edelim  bugün  cenâb-ı  Hak'km 
Hele  adûlarm  ölmesi  yakm 
Ey  Ömer  dilbere  meyletme  sakm 
Heman  bir  yüzüne  gülmesi  vardır  (1) 

—  11  — 


Yine  bir  haber  geldi  çeşm-i  mestimden 
Bana  rahmeylemiş  gelse  gerektir 
Çok  zamandır  cüda  düştüm  dostumdan 
Ağlayan  dîdeler  gülse  gerektir 

Bir  zaman  demezdim  feleğe  belî 
Kim  alur  elinden  ruhleri  âli 
Hasretinden  iki  çeşmimin  seli 
Derd  ile  kan  olmuş  silse  gerektir 

Aşkm  ile  hasbıhâlin  söylerim 
İnüp  aşkm  deryasını  boylarım 
Gamzesine  sînem  nişan  eylerim 
Hışmile  bağrımı  delse  gerektir 

Dostumun  hayâli  gözümden  gitmez 
Çoktur  yârelerim  unalmaz  bitmez 
Korkarım  eğlenüp  va'deye  yetmez 
Ömer  bu  derd  ile  ölse  gerektir  (1) 

—  12  — 

Lâ'l-i  nâbın  yârin  hokka  feminden 
Almasam  incinir  alsam  incinir 
Yıllarca  ağlayup  hicr  ü  gamından 
Gelmesem  incinir  gelsem  incinir 

(1)  Yahya  efendi  K-  Divan. 


Eserleri  33 


Buluşsam  mahfîce  yolda  giderken 
Selâm  vermez  ahde  ikrar  ederken 
Görsem  adûlarla  işret  ederken 
Gülmesem  incinir  gülsem  incinir 

Mahabbet  her  kesin  sanma  kârıdır 
Derûnunda  göz  güz  olan  nârıdır 
Yüzün  görsem  gözüm  kanlar  akıdır 
Silmesem  incinir  silsem  incinir 

Zeyn  olsa  sevdiğim  giyse  alların 
Varsam  bahçesine  dersem  güllerin 
Mah  yüzüne  siyah  zülfü  tellerin 
Bölmesem  incinir  bölsem  incinir 

Ömer  sabreyle  bu  râz-ı  müşkilin 
Gelüj  râz-ı  aşkın  sorar  mü§kilin 
Nekadar  sa'yettim  bilmem  müşkilin 
Bilmesem  incinir  bilsem  incinir  (t) 

—  13  — 

Şunda  bir  nazenin  çıkmış  meydana 
Salmup  gezdiği  yollar  hû   çeker 
Müştakındır    senin  nice  âşıklar 
Meclisindi   şîrin  diller  hû  çeker 

Gelindi  âşıkın  alındı  gamın 
Sürelim  mecliste  ehl-i  irfanın 
Ejderler  misâli  siyah  kâkülün 
Dökülmüş  gerdanda  teller  hû  çeker 

Güzel  başın  içün  kıyma  bu  cana 
Lâyık  değil  düşmez  bu  melek  sana 
Yine  huruç  etmiş  yeşil  baş  suna 
Çalkanup  yüzdüğü  göller  hû  çeker 


(1)  Beşiktaş  -  Yahyaefendi  K.  Divan. 


34  Aşık  Ömer 

Âşık  Ömer  eder  görmüşüm  ezel 
Ömrümün  bağmda  döküldü  gazel 
Nice  meftunlarm  vardır  ey   güzel 
Benim  gibi  ednâ  kullar    hû  çeker  (1) 

—  14  — 

Kamu  insan  bir  âhenge  maildir 
Kolay  nedir  mihnet  nedir  bilmezler 
Düşünmezler  şu  dünyânın  sonunu 
Hayat  nedir  memat  nedir  bilmezler 

Uyup  cürmile  şeytana  isyanda 
Nefse  nefse  bir  acâyib  seyranda 
Kurdular  meclisi  dem  ü  devranda 
Dünyâ  nedir  ahret  nedir  bilmezler 

Ömer  der  ehl-i  irfan  meclisi  bunlar 
Deriîmiş  gelmişler  merhaba  canlar 
Dürr-i  meknun  söylesen  de  kim  anlar 
Türkü  nedir  müfred  nedir  bilmezler  (2) 

—  15  — 

Gele  canım  sana  bir  suâlim  var 
Lütuf  eyle  bana  şundan  haber  ver 
Hak'kın  ma'mûr  evi  cennet  cehennem 
Kiminçün  yapıldı  şundan  haber  ver 

Şeytân-ı  lâînin  sözüne  uyan 
Havva'dır  cennette  buğdayı  yiyen 
Âdem'in  eğninden  hülleyi  soyan 
Cennetten  çıktığı  günü  haber  ver 


(1)  Bendeki  bir  mecmuadan  , 

(2)  Millet  —  Ali  Emirî,  Manzum  eserler  :  Meeraua  Mo:  742 


Eserleri  35 


Balığın  mekânı  su  ile  taştır 
Anın  ötesini  anlamak  güçtür 
Hazret-i  Âdem'in  makamı  kaçtır 
Yönü  ne  diyara  şundan  haber  ver 

Yüz  yirmi  dört  bin  peygamber  gelmeden 
Hak  Muhammed  habîbini  bilmeden 
Din  islâm  kâfire  kılıç  çalmadan 
Dini  kim  zaptetti  şundan  haber  ver 

Aşık  Ömer  hasmı  ile  görüşür 

Tenin  türab  hem  ashna  karışur 

Ay  nereden  doğar  nerden  kavuşur 

Gün  jıeden  halk  oldu  şundan  haber  ver   [1] 

—  16  — 

Şimdi  almaz  oldun  benim  selâmım 
Ahrsın  sevdiğim  bir  zaman  olur 
Bana  işlediğin  işlere  nadim 
Olursun  sevdiğim  bir  zaman  olur 

Olamam  sevdiğim  bir  nefes  sensiz 
Diyâr-ı  gurbete  giderim  sensiz 
Cihan  köşkünde  kul  yok  mu  diyen   siz 
Kalursun  sevdiğim  bir  zaman  olur 

Sözüm  geçmez  oldu  ol  bîamâna 
Büküldü  kametim  döndü  kemana 
Böyle  kalmaz  elbet  gelir  imana 
Gelürsün  sevdiğim  bir  zaman  olur 

Vücûdum  şehrinde  nâr-ı  hasretin 
Arttı  derûnumda  derd-i  firkatin 


^1]  Millet  —  Ali  Emirî,  Manzum  eserler,  Mecmua  No  742 


^^  Âşık  Ömer 

Bu  Âşık  Ömer'in  kadr  ü  kıym«tin 
Bilürsün  sevdiğim  bir  zaman  olur  (1) 


-  17  _ 


Sabahtan  uğradım  canan  bağ-ına 
Gördüm  üftâdeler  hâre  çevrilür 
Hiç  kimseler  bilmez  hâlim  yamandır 
Her  biri  bir  Mansur  dara  çevrilür 

Güzelim  ettiğin  yanma  kalmaz 
Geçer  bu  güzelliğin  bakî  kalmaz 
Zamane  dilberinde  hakîkat  olmaz 
Şimdiki  güzeller  vara  çevrilür 

Baykuşun  kendisi  virandan  gitmez 
Viran  olan  yerede  bülbüller  ötmez 
Ömer  sevdiğinden  bir  gün  âh  etmez 
Geçer  bu  günler  güz  yaza  çevrilür  (2) 


—  18  — 


Cümlenin  ma'bûdu  yaradan  Huda 
Fermanı  var  fermanından  içeru 
Aradım  derdime  bulmadım  derman 
Dermanı  var  dermanından  içeru 

Çar  köşe  muhaldir  dört  köşe  birdir 
Münezzeh  Mevlâ'dır  keremi  bindir 


(2İ  Mru7.v^:af:'"'  ^^"^""^  "^^'"'  ~  ^^«  ^« 


Eserleri  37  i 

Yedi  kat  zemindir  yedi  kat  göktür 

Asuman  var  asumandan  içeru  i 

Ben  virdimi  hatm  eyledim  Kur'â'na  ^ 
Bihamdillâh  sığmmışım  Sübhân'a 

Nice  Sûleymanlar  geldi  cihâna  i 

Süleyman  var  Süleyman'dan  içeru  \ 

Aşık  Ömer  der  ki  sözün  erbabı 

Anm  içûn  Hak'ka  eyler  serayı  «?» 

Sekizdir  cenneti  yedidir  tamu  ; 

Tamusu  var  tamusundan  içeru  (1) 

III  —  Semaî  :  Afik  Ömer'in  yazma  divanlarmda  hece  vezniyle  \ 

pekaz   semai  vardır.     Metin    kısmındaki    semailerin    ekserisini  I 

koşma     bahsinde    zikrettiğim     mecmualardan      aldım       Diğer 
yazmalarda   bulduklarımı  da  aşağıya  yazıyorum: 

■I 

—  1  —  \ 

Erişsin  kaddi  dildârm  j 

Bülend  olsun  da  seyr  eyle  i 

Cemâli  Yûsuf'e  yârın 

Menend  olsun  da  seyr  eyle  \ 

\ 
Dahi  müddet  gerek  üç  yıl  1 

Bile  kadrin  ola  âkil  j 

Hele  meydâna  gelsün  dil  t 

Pesend  olsun  da  seyr  eyle  j 

Dahi  ol  zülfü  nevreste  I 

Uzatsun  deste  ber  deste  ^ 
Ki  her  birine  bir  haste 

Fikend  olsun  da  seyr  eyle  ' 

(1)  Millet  —  Ali  Emirî  kûtûbhanesl  :  Manzum  eserler,  Mecmua  No,  74J                             , 


38  Âşık  Ömer 

O  çifte  benleri  fülfül 
Dişi  dürdür  lebleri  mül 
Dolansun  boynuna  kâkül 
Kemend  olsun  da  seyr  eyle 

Ömer  bilmez  dahi  hâlin 
Tıfıldır  çeşm-i  kattâlin 
Ne  kanlar  içer  o  zâlim 
Levend  olsun  da  seyr  eyle  (1) 

—  2  — 


Behey  elâ  gözlü  dilber 
Hâlimden  haberin  var  mı 
Seni  benden  ayırdılar 
Zlumdan  haberin  var  mı 

Bu  gün  dersin  yarın  dersin 
Ağyarına  yârim  dersin 
Ayrılığı  zulüm  dersin 
Ölümden  haberin  var  mı 

Paşam  gözlerin  süzülmüş 
Lebinden  şeker  ezilmiş 
ibrişim  kuşak  çözülmüş 
Belinden  haberin  var  mı 

Ömer  eder  hep  gülmüşler 
Aşıkların  yanılmışlar 
Bahçede  gülün  dermişler 
Bağından  haberin  var  mı  (2) 


(1)  Bay  M.  Şakir'in  toplamalarından.  Adsız  Mecmua  No  :  17 

(2)  Matbu  divan 


Eserleri  39 


3  — 


Bahar  oldu  düştük  dile  j 

Sen  de  figan  eyle  bülbül 

Hâr  elinden  gönce  güle  j 

Şikâyetin  söyle  bülbül  - 

I 

Kar  kalmadı  yüce  dağda  i 

Fursatı  fevt  itme  çağda  ,                           { 

Seyranda  bahçede  bağda  =^ 

Gönlümüzü  eğie  bülbül  i; 

Nazlı  dilber  benden  kaçar  '. 

Adûlara  göğsün  açar  { 

Günümüz  zâr  ile  geçer  i 

•I 

Hep  âşıklar  böyle  bülbül  i 

Gönül  ayrılmaz  yârinden  ı 

Zevki  var  aşkın  elinden  < 

Ömer  bilür  kuş  dilinden  < 

Her  ne  dersen  söyle  bülbül  (1)                                                                      j 

's 

—  4  —  J 

j 
1 

Yine  bâd-i  sabâ  esti  I 

Ağam  çıktı  otağından 

Aşıkma  bade  sundu  i 

Lebi  sükker  dudağından 

Salındı  bahçeye  girdi  ' 

Çiçekler  titredi  durdu 
Mor  menevşe  boynun  eğdi 
Gül  kızardı  hicabından 


(1)  Millet  -  Ali  Emirî,  Manzum  eserler,     Mecmua  No:  844 


40  Âşık  Ömer 

Uyma  rakibin  ardma 
Zarar  edersin  kendine 
Bak  şu  zâlimin  fendine 
Emer  yârim  dudağmdan 

Bahçelerde  biten  güldür 
Dalında  öten  bülbüldür 
Ömer  bir  ednâ  kulundur 
Bağışla  geç  günahından  (1) 


-5-  I 


Çün  garib  garib  ötersin 
Yahşi  söyler  dilin  bülbül 
Aşıklara  derd  katarsın 
Açıldıkça  dilin  bülbül 

Seher  vaktmda  cûş  eyler 
Aşıkın  gönlün  hoş  eyler 
Bâde-i  aşkı  nûş  eyler 
Şakıdıkça  dilin  bülbül 

Dolu  sunar  sana  sâkî 
Yüreğinde  aşkın  oku 
Gel  bizim  bağlarda  şakı 
Uğradıkça  yolun  bülbül 

Seher  vaktinde  coştukça 
Hak  dehânmı  açtıkça 
Bahar  eyyamı  geçtikçe 
Perişandır  hâlin  bülbül 

Yüzün  sürünce  yerlere 
Hizmet  eyledin  pirler 


(1)  Milleti  -  Ali  Emirî,  Manzum  eserler,  Mecmua  No:  834  ve  bendeki  bir  cönkte. 


Eserleri  41 


Der  ki  Ömer  bu  yerlere 
Garib  düştüm  bilin  bülbül  (1) 

—  6  - 

Sözümden  incinen  dilber 
Küsme  g-el  tevbeler  olsun 
Ne  dedim  nemden  incindin 
Küsme  gel  tevbeler  olsun 

Açma  bu  sineme  yâre 
Kul  hatasız  olmaz  hele 
Efendim  günde  yüz  kere 
Küsme  gel  tevbeler  olsun 

Bu  güzellik  bakî   kalmaz 
Cefâ  eden  murâd  almaz 
Küsü  tutan  eyi  olmaz 
Küsme  gel  tevbeler  olsun 

Ömer  eder  nedir  hâlim 
Hatâ  mı  söyliyor  dilim 
Sarılalım  gönce  gülüm 
Küsme  gel  tevbeler  olsun  (2) 

—  7  — 

Bize  nisbet  mi  sultânım 
Adûlarla  salınırsın 
Melek  nesli  misin  canım 
Yeşil  câme  bürünüürsün  (3) 


(1)  Matbu  divandan. 

(2)  Bendeki  bir  mecmuadan. 

(3)  Melek  sîmâ  mısm  dilber 

Her  sözüme  almırsm  :  Adsız  No.  17 


42                                                  Âşık  Ömer  i 

Benim  yârim  melek  nesli 

Nedir  bu  ceylânm  aslı  ] 

Cemâlin  âfitâb  misli  j 
Gâh  doğar  gah  dolanırsın 

Hançer  gevheri  belinde  j 

Kelâm  cevheri  dilinde  I 

Destimâlimiz  elinde  v 

Nazlı  nazlı  salmrsm  i 

•1 

;1 

Aşıklar  badesin  içer  i 

Güzeller  âşıkm  seçer  î 

Bu  güzellik  gelir  geçer  ! 

Elde  görür  yerinirsin  (1)  ı 

Ömer'im  geçti  serinden  ; 
Vefa  gelmez  dilberinden 

Bu  güzellik  defterinden  î 

Bir  gün  olur  silinirsin  (2)  j 

-8-  i 

i 

Dost  ile  seyrâna  varsam  j 

Uzak  yollarda  âlem  var  j 

Bülbül  olsam  feryâd   etsem  ] 

Gönce  güllerde  âlem  var  i 

Aşıktır  yanup  yakılan  1 

Aşkın  râhına  katılan  \ 

Ol  meh  cemâle  dökülen  : 

Çifte  benlerde  âlem  var  j 

Âşık  derviş  aş  varalım  | 

Yârin  cemâlin  görelim  j 


(1)  Bu  bend  Adsız  mecmuada  yoktur. 

(2)  Millet  —  Ali  Emirî,  Manzum  eserler,   mecmua  No.  742  ve  Adsız  mecmua  No.  xT 


Eserleri  43 


Ölmeden  bir  dem  sürelim 
Uzak  yollarda  âlem  var 

Âşık  Ömer  yorulmağa 
Sular  gibi  durulmağa 
Hoş  tekellüm  söylemeğe 
Tutu  dillerde  âlem  var  (1) 

_  9 

Garib  bülbül  kılur  zân 
Varup  g-ülşâne  yaslanmış 
Tcmâşâ  eyledim  hân 
Gül-i  handâne  yaslanmış 

Bu  gün  ben  yârimi  gördüm 
Tazelendi  eski  derdim 
Ol  siyah  kâkülün  gördüm 
Mâh-i  tâbâne  yaslanmış 

Bir  nazar  kıldım  ol  şaha 
Saçı  sünbül  yüzü  mâha 
Gönül  Yûsuf  gibi  şaha 
Düşüp  zindâne  yaslanmış 

Ömer  derde  düşüp  ağlar 
Anı  kâmil  olan  anlar 
Katar  katar  siyah  benler 
Gümüş  gerdâne  yaslanmış  (2) 


IV  —  Tekerleme  :  Birincisi  Millet  —  Ali  Emirî    kûtûbhane- 
sindeki    bir  mecmuada    (Manzum    eserler    No^    689),     ikincisi 


(1)  Bu  semaî  Yahyaefendi  kütûbhanesindeki  divanın   kenarına  sonradan  yazılmıştır. 

(2)  XVII  nci  asırda  yazılmış  bendeki  bir  mecmuadan  . 


^^  Âşık  Ömer 

matbu  divanda  olmak  ûzre  ?airin*Tekerleme»başlıklı  şu  manzu- 
melerine    tesadüf  ediyoruz  : 


_  I  _ 

Haydar'm  yolunda  çektim  çok  taab 
Ali'ye  arzıhâl  etsem  mi  aceb 
Ömer  ebced  okur  bir  tıfl.ı  mekteb 
Osman'ım  hafız  ı  Kur'ân'a  benzer 

Var  mıdır  kati  bir  âşık-ı  sâdık 
Ola  Hamza  şahı  sevmeğe  lâyık 
Doyamaz  Kasım'm  çeşmine  âşık 
Rüstem  ü  Bedî'üzzaman'a  benzer 

Şerifin  akranın  kande  g-örürem 
Şeyhimi  görmesem  bir  an  ölûrem 
Muhammed  yolunda  kurbân  oluram 
Kadr-i  âşık  bilür  bir  cana  benzer 

Muharrem'in  dişi  dûrr  ü  gevherdir 
Sefer'in  lebleri  şehd  ü  şekerdir 
Receb'in  benleri  seyyarelerdir 
Hüsn-i  hulkı  mâh-ı  şa'bân'a  benzer 

Kurtulur  mu  anın  düşen  destine 
Cefâya  çekdirüp  götürür  yine 
Bayram'ı  gösterüp  şâd  eder  yine 
Mürvet  issi  yok  Ramazan'a  benzer 

Kemal'in  hubluğu  bulmuş  kemâli 
Cemal'i  sevenin  nic-olur  hâli 
Kanber'in  kâkülü  ejder  misâli 
Tokaları  anber  feşâna  benzer 


Eserleri  45 


Bâli  söyleşdikçe  lebi  bal  olur 
Seyyid'i  sevenin  kaddi  dal  olur 
Mey  içse  Veli'nin  alı  al  olur 
Dîde-i  mahmuru  mestâna  benzer 

Bâkî'nin  dillerde  vasfı  olunmaz 
Feyzi  bir  cevherdir   kadri  bilinmez 
Abdi'nin  âlemde  misli  bulunmaz 
Abbas'ım  hurile  akrana  benzer 

Abdullah'ım  olmuş  hüsnüne  mağrur 
Abdi'nin  lebleri  şîre-i  engür 
Ahmed'in  gerdanı  misâl-i  billur 
Selman'm  ebrusu  kemana  benzer 

Behram'ın  söylenür  dillerde  vasfı 
Davud'un  melek  ya  huridir  aslı 
Süleyman  şâhımm  merhem,  i  vâslı 
Derûnum  derdine  dermana  benzer 

Birinin  çekilmez  kahrı  doğrusu 
Yürekler  sancısı  başlar  ağrısı 
Her  biri  bir  mahir  gönül  uğrusu 
Bir  fitne-i  âhır  zamana  benzer 

Hüsnüne  âşık  şems    kamer  bunların 
Anlar  da  vasimi  umar  bunların 
Kangısmdan  geçsin  Ömer  bunların 
Her  biri  bir  rûh-i  revana   benzer 

—  2  — 

Dinle  bu  esrarı  bir  hikmetullah 
Takdîr-i  Huda  ne  güzel  uymuş 


46  Âşık  Ömer 

Kurrâya  kıraat  Mü'mine   tâat 
Sultana  ferman  kula  itaat 
Kadılara  hüküm  Şaha  adalet 
Mûftiye  fetva  ne  güzel  uymuş 

Sanma  kim  bu  yolda  bîhûde  gezdim 
Ehl.i  tasavvufta  hakikat  sezdim 
Aşkın  kitabını  okuyup  yazdım 
Te*vîle  sin  lâm  ne  güzel  uymuş 

Hünkârım  bizde  cürm  ü  seyyiât 
Hiç  hesaba  gelmez  yazılan  berât 
Müezzin  çağırır  ekımüssalât 
Cemaata  imam  ne  güzel  uymuş 

Dervişlere  imaret  kâtibe  elkab 
Müneccime  usturlab  şeyhe  de  kitab 
Cemâate  imam  İmama  mihrab 
Minbere  hutbe  ne  güzel  uymuş 

Çuhacıya  arşın  bakkala   mîzan 
Arife  şiir  cahile  ozan 
Cum'aya  cumhur  beş  vakit  ezan 
Mü'mine  salât  ne  güzel  uymuş 

Kuşçuya  kafes  mestçiye  kalıb 
Dilbere  güzel  âşıka  tâlib 
Mollaya  ferman  çarşıya  nâib 
Muhzıra  falaka  ne  güzel  uymuş 

Yaycılara  boynuz  okçuya  yelek 
Arayıcıya  kalbur  uncuya  elek 
Deryaya  kalyon  sulara  kelek 
Hekimlere  hokka  ne  güzel  uymuş 


Eserieri  47 


Yiğide  dilrübâ  kocaya  karı 
Mecnûn'a  Leylâ  Mansûr'a  dân 
Tûtiye  kafes  bülbüle  zarı 
Gülistana  havra  ne  güzel  uymuş 

Çiftçiye  öküz  beğlere   kat^r 
Külhana  tomruk  hamama  natır 
Hırsıza  cellâd  cellâda  satır 
Çengiye  çegane  ne  güzel  uymuş 

Oldur  cihanın  bil  ki  sultânı 
Resûl-i  ekrem'dir  şefaat  kânı 
Ümmeti  olanlar  zikr  eder  anı 
İzzetle  ikram  ne  güzel  uymuş 

Câhillere  zahir  olan  ihsandır 
Bu  remzi  fehm  eden  çeşm-i  bînâdır 
Hazret-i  Musa'ya  lûtf-i  Huda'dır 
Tûr'a  bin  bir  kelâm  ne  güzel  uymuş 

Hacı  Bektaş  derler  serdârımız 
Huda'dır  destigîr.i  her  kârımız 
Adalet  tahtında  ol  hünkârımız 
Bu  saltanat  bu  nam  ne  güzel    uymuş 

Şerîat  ümine  vâkıf  ol  ey  can 
Hakikat  ma'rifet  dercola  heman 
Târîkatte  budur  belki  armağan 
Dört  kapuda  selâm   ne  güzel  uymuş 

Dilersen  tutmaya  mir'ât-ı  dil  jeng 
Pâk  eyle  kalbini  ey  merd-i  çeleng 
Dervişlerin  miyânmda  pâleheng 
Arkasında  ihram  ne  güzel  uymuş 


^g  Âşık  Ömer 

Her  kese  bir  ni'met  vermiştir  Huda 
Böyle  nakş  olmuştur  aslmda  hâlâ 
Lûtf  u  kereminden  Nahn  û  kasemnâ 
Kullarma  in'am  ne  güzel  uymuş 

Nûr  ile  doldu  dü  âlem  şafaktan 
Gel  mektebe  ders  al  bu  sebaktan 
Cümlenin  kalbine  eltâf-ı  Hak'tan 
Bahş  olan  in'am  ne  güzel  uymuş 

Münkir  olanlar  nâra  yanarmış  hep 
Mü'minler  cennette  kalur  bîteab 
Bize  ihsan  etti  ol  Bârî  Çalab 
Kevserle  dolu  câm  ne  güzel  uymuş 

Yeniçeriye  post  sipaâhiye  bayrak 
Hünkârı  bekler  iki  kat  solak 
Musâliha  mektub  menzile  ulak 
Önünde  rehnümâ  ne  güzel  uymuş 

Zarife  beste  sohbete  tanbur 
Züğürde  kasavet  zengine  huzur 
Balabana  nefir  kanuna  santur 
Nekkâreye  zurna  ne  güzel  uymuş 

Gemiye  yelken  reise  eyyam 
Payzene  kürek  ne  güzel  uymuş 

Tiryakiye  afyon  beğlere  câm 
Tatara  boza  Gürcüye  ikdam 
Mücellide  sofra  hallaca  tokmak 
Debbağlara  mazo  aşçıya  somak 
Selâmete  karagol  kal'eye  yamak 
Bekleye  dâima  ne  güzel  uymuş 


Eserleri  49 

Yolcuya  azîmet  sâlike  hem  pîr 
Ma'nâya  tefekkür  rü'yâya  ta'bîr 
Her  birin  etmek  yerine  bir  bir 
Mustafâ'ya  icra  ne  güzel  uymuş 

Ali  Emiri  kûtûbhanesindeki  mecmuada  ( No  :  689  )  şairin  bir 
tekerlemesine  daha  tesadüf  ediyoruz.  Fakat  bu  şiir,  nesredilemi- 
yecek  kadar  çirkindir. 

V  —  Gazel :  Neşrettiğim  şiirler  arasmdan  (97)  gazel  vardır. 
Muhtelif  mecmualarda  ve  yazma  divanlarda  daha  bir  takım 
gazellere  raslıyoruz.  Bunların  hepsini  almakta  bir  fayda 
görmedim. 

VI  —  Murabba  :  Kitabımızda  (348)  murabba  vardır.  Şairin 
bu  şekildeki  manzumelerini  tamamile  yazmış  olsak  bunun  iki 
misline  çıkar.  Biz  burada  az  çok  onun  şahsiyetini  aydınlatan 
parçaları  dercetmiş  bulunuyoruz. 

VII  —  Muhammes  :  Şair'in  (24)  muhammesini  aldık.  Yazma 
divanlarla  mecmualarda  bazı  muhammesleri  daha  vardır. 

VIII  —  Tahmis:  Âşıh  Ömer'in  bir  tahmisini  görebildik  va 
bunu  kitabımıza  aynen  aldık  (No.  H18  ). 

IX  —  MUsaddes :  Kitabımızda  13  müseddes  görülmektedir* 
Bazı  müseddeslerin  daha  bulunduğunu  da  biliyoruz. 

MUstezad  :  Yahyaefendi  kütübhanesindeki  Âşık  Ömer  diva- 
nının kenarlarına  sonradan  yazılan  manzumeler  arasında  «13» 
müstezada  tesadüf  ediyoruz.  Bunlardan  seçtiğim  6  şiiri  buraya 
naklediyorum  : 

-  1  - 

Bir  şaha  kul  oldum  yine  âzâde   gezerken  Yüz  tuttu  cefâya 

Uğ-rattım  aceb  kendimi  dünyâda   gezerken  Bin  dürlü  belâya 

4 


50 


ÂşıkÖ 


mer 


Ei  çekmiş  iken  neyler  idim  ben  yine  ey  yâr 
Bendoldu  gönül  seyr  ü  temaşada  gezerken 
Gül  gibi  açup  gör  ki  benim  yârelerim  çok 
Döndürdü  firak  âteşi  sahrada  gezerken 
Uçmuş  idi  dil  mürgu  hümâ  gibi    hevâde 
Cevlân  ederek  fahr  ile  bâlâda  gezerken 
Âşık  Ömer'i  âteş-i  aşk  eyledi  ihrak 
İzhâr  edemez  sırnnı  ihfâda  gezerken 


Hub  sevmeği  tekrar 
Bir  kaşları  yaya 
Bir  çâre  meded  yok 
Bu  bağrımı  nâya 
Per  kıldı  küşâde 
Düştü  yine  paya 
Gel  hâline  bir  bak 
Değme  zurafâya 


İsterse  nola  canımı  cânân  uğur  olsun 
Bir  cân  değil  yoluna  bin  cân  uğur  olsun 
Gül  gibi  demidir  o  peri   gülsün  açılsun 
Yak  gönlümüzü  hicr  ile  bir  an  senin  olsun 
Hoş  hatırımız  sineme  yar  bin  zahım  açsa 
Bulunmaz  ise  derdime  derman  uğur  olsun 
Gülmezse  cihan  içre  eğer  yâr  eleminden 
Kan  ağlar  ise  dîde-i  giryân  uğur  olsun 
Dildâre  eğer  âşık  isen    çünki  Ömer  sen 
Pervane  sıfat  şem'ine  düş  yan   uğur  o!sun 


Uşşâka  bu  lâyık 
Ol  âşık-ı  sâdık 
Gülşende  yapılsun 
Akrana  bu  faik 
Hem  kanımı  saçsa 
Bulunsa  da  hâzik 
Firkatle  gaminden 
Sanma  beni  fâsik 
Minnet  mi   olursun 
Rahmeyleye  Halik 


_-  3  — 

Lâyık  mı  benim  sen  alasın  âh  û  figanım 
Öldürme  beni  sıçramasun  üstüne  kanım 
Aşkınla  nola  kılsam  elif  kametimi  dâl 
Âlemde  senin  ile  durur  şöhret  ü  sânım 
Katlime  atarsa  eğer  ol  gamzelerin  tîr 
Râhında  feda  eylemişim  baş  ile  canım 
Reşk  itmeye  mi  ruhlerinin  bağına  hiç  gül 
Sen  goncasın  ey  gülşen-i  nâz  içre  fidanım 
Âlemde  sâna  ger    varıcak  geçinür  âşık 
Sakın  Ömer'i  gayre  kıyâs  etme  a  canım 


Ey  şûh  i  cihanım 
Ey  taze  civanım 
Oldum  sana  meftun 
Hak  didi  dehânım 
Kılam  ana  tedbîr 
Ey  kaşı  kemanım 
Âlem  sana  bülbül 
Hâk  etme   mekânım 
Yok  lûtfuna  lâyık 
Ey  rûh-i  revanim 


Eserleri 


51 


—  4  — 


Ey  şâh-ı  cihan  şevket  ü  devlet  senin   olsun 
Âlemdeki  hep  âlem- i  işret  senin  olsun 
Hicrinle  gönül  terk-i  diyar  eyledi  nâçâr 
Şimdengeru  şol  râh»ı  selâmet  senin  olsun 
Kıldımsa  gönül  başm  için  dehre  temenna 
Bu  bendeni  şâd  etmeğe  himmet  senin  olsun 
Ey  kamet-i  tûbâ  dahi  gel  fasl-ı  baharda 
Bu  bezm-i  gülistandaki  sohbet  senin  olsun 
A'dâiara  bin  kerre  vefa  eyledin  ey  yâr 
Bir  kez  demedin  Ömer' t.  vuslat  senin   olsun 


Lezzet  benim  olsun 
Mihnet  benim  olsun 
Ey  şûh-i  sitemkâr 
Gurbet  benim  olsun 
Bu  gam  ile  kat'â 
Minnet  benim  olsun 
Feryâd-ı  hezarda 
Firkat  benim  olsun 
Lütfün  ile  her  bâr 
Mürvet  benim  olsun 


—  5  — 


Ey  serv-i  sehî  sen  geleli  nâz  ile  bağa 
Çok  âli  nesebler  özünü  saldı  ayağa 
Yek  hâlin  içün  zülfüne  âlem  dolaşuptur 
Bir  dâne  içün  gör  nice  kuş  düştü  duzağa 
Bir  buse  recâ  eyledim  ol  lâ'l-i  lebinden 
Gamzen  beni  öldürmeğe  yapıştı  biçağa 
Sünbül  özünü  zülfüne  benzetti  nigânn 
Dağlarda  biter  yüzü  kara  başı  aşağa 
Hem  sen  perinin  menzili  vîrâne  gerektir 
Gönlüm  teki  vîrâne  gözüm  gibi  yalağa 
Ey  nûr-i  tecellî  güneşi  perde  yüzünden 
Pervane  teki  yana  idim  şem'-i  çerağa 
Zülfün  tarafından  bana  sevda  yeli  esti 
Yâ  kangı  gülün  kohusudur  doldu  dimağa 
Ey  rûz-i  kıyamet  gününe  münkir  olanlar 
İşitme  misin  sûrunu  çalındı   kulağa 
Dünyâda  eğer  Aşık  Ömer  ağlaya  gitse 
Rahmet  yağışı  türbesinin  üstüne  yağa 


Ser  çekmedi  ar'ar 
Kul  oldu   sanevber 
Ancak  beni  sanma 
Dâm  oldu  müsehhar 
Sarhoş  midi  bilmem 
Çekti  bana  hançer 
Bildi  ki  hatâdır 
Kaygulu  mükedder 
Yâ  çeşmeler   üstü 
Gel  hey  peri  peyker 
Bir  gice  götürsen 
Göklerde  çü  ahter 
Anber  midi  bilmem 
Cân  oldu  muattar 
Dilber  gider  oldu 
Oldu  bana  mahşer 
Zülfün  hevesile 
Kabri  ola  enver 


52  Âşık  Ö 


mer 


—  6  — 

Cânâ  yüzüne  zülf.i  semensâ  sürünür  nûr  Hey  bûy-i  semensâ 

Ay  aydını  gûyâ  şeb-i  yeldâ  görünür  nûr  Ey  gurra-i  garrâ 

Zulmet  çöker  üstüne  görüp  âb-ı  hayâtın  Çok  giryeler  eyler 

Bezmindeki  şol  sigara  mînâ  sürünür  nûr  Her  câm-ı  musaffa 

Öygündü  deyu  leblerine  var  ise   yakut  Reşk  itti  sadefler 

Dür  dişlerine  lü*lü-yi  lâlâ  sürünür  nûr  Her  gevher-i    yekta 

İki  yakası  anm  içün  bir  yere  gelmez  Sad  çâk  olacaktır 

Pîrâheni  ol  sim  tene  tenhâ  sürünür  nûr  Amma  tek  ü  tenhâ 

Aşık  olan  elbette  sürünmekten  usanmaz  Mihnetten  üşenmez 
Gel  gör  nice  demlerdir  Ömer  ha  sürünür  nûr      Pür  vâlih  ü  şeydâ 

XI  Muamma :  —  XVII  nci  a«ra  aid  bendeki  bir  cönkle 
Millet  —  Ali  Emiri  kütûbhanesindeki  bir  mecmuada  (  Manzum 
eserler  No  :  875)  Aşık  Ömer'in  « Cenin  »  hakkmda  yazdığı  şu 
muamma  kay  idildir  - 

Ol  ne  âfettir  vücûdu  hâliyâ  ihfâdedir 
Menzili  esfelde  amma  meskeni  bâlâdedir 
Ariyyetten  âr  eder  kesrette  vahdet  eylemiş 
Gövdesi  serpâ  bürehne  sîreti  zîbâdedir 
Söylemekten  dinlemekten  söyledüp  dinlemeden 
Ağflamaktan  gülmeden  âyîne  gibi  sâdedir 
Ne  gice  ne  gündüz  olur  ana  ne  ay  ne  güneş 
Bu  ne  dağda  bağda  ne  sahrada  ne  deryâdedir 
ismi  vardır  cismi  yoktur  cismi  vardır  ismi  yok 
Yemez  içmez  uyumaz  uyanmadan  azadedir 
Erdürür  avret  değil  avretdürûr  hem  er  değil 
Bir  sıfat  olmaz  muayyen  Allemelesmâ'dedir 
Ey  Ömer    her  kim  bilürse  bu  muamma  sırrını 
Başına  teller  şokunsun  gussadan  azadedir 

Şairin     yazma     divanlarmda  da     bazı  lûgaz  ve  muammaları 
▼ardır. 


Eserleri  53 

Millet  —  Ali  Emir!  kûtübhanesindeki    bir  mecmuada    (Man- 
zum eserler  No  :  844  )  da  şöyle  bir  şiire  tesadüf  ediyoruz  : 

Şehâ  gördüm  cemâlinden  senin  dört  nesneyi   iyan 
Biri  iddir  biri  gündür  biri  zühre  biri  Rıdvan 
Bu  dört  nesneye  benzettim  senin  âlî  cemâlini 
Biri  güldür  biri  sünbül  biri  nerkis  biri  reyhan 
Bu  dört  nesne  sana  Hak'tan  atadır  ey  gözüm  nüm 
Biri  sensin  biri  hulkun  biri  lûtf  u  biri  ihsan 
Sana  yavuz  sananlara  bu  dört  nesne  azîm  olsun 
Biri  Tevrat  biri  İncil  biri  Zebur  biri  Fürkan 
Bu  Ömer  bendene  şahım  bu  dört  nesneyi  esirge 
Biri  hasret  biri  firkat  biri  gurbet  biri  hicran 

SalâhVnin  şerbetliği  manzumeler  de  birer  muammadır.  Bursalı 
Tahir,  [  Osmanlı  müellifleri  Cilt :  1  ]  bu  şiirlerden  birinin 
şerhini  zikrediyor.  Halbuki  istanbul  vilâyeti  mektupçusu  Bay 
Osman  Ergin'deki  bir  cild  içinde  iki  şiirin  şerhi  yazılıdır. 
Kendilerinden  aldığımız  müsaade  ile  kitabımıza  zeyil  olarak 
bunları  da  aynen  neşrettik. 

XII  _  Hicviye  :  Âşık  Ömer'in  yazma  divanlannda  bazı  hic- 
viyeler vardır.  Fakat  bunlar  Nef'Vnin  Sikamı  kazandaki  şiirlerin- 
den daha  bayağı  ve  daha  bîedebanedir. 

Aynı  mahiyette  bazı  manzumelere  mecmualarda  da  rastlı- 
yoruz . 

Köprülü  —  Hafız  Ahmed  Paşa  kûtübhanesindeki  bir  mec- 
muada (No  :  357)  Aşır  Ömer  namına  şöyle  bir  manzume  mu- 
kayyeddir. 

Geh  duhân  içmek  içün  şevkile  çakmak  çakarız 
Köhne  destârımızı  kav  yerine  biz  yakarız 
Gayrılar  etmede  mehpârelerin  zevkini  biz 
Acemi  har  gibi  derd  ile  uzaktan  bakarız 


54  Aşık  Ömer 

Bize  zulmeylemesin  ol  kenez-i  kûndâde 
Hasırın  sokmuzun  başımıza  bakarız  «?» 
Bir  karâr  üzre  bulunmaz  hele  kâfir  dilin 
Köhne  kâriz  gibi  gâhi  izine  akarız 
Rağbet  etmek  ne  belâ  nerh-i  Ali  Paşa^ya 
Eşek  olsun  köpek  olsun  ne  bulursak  sokarız 
Anda  da  gayri  civânân  olur  eğlence  bize 
Gâhi  bir  yol  yanılup  mescide  gerçi  saparız 

Bu  şiirin  daha  sonraki  devirlere  aid  olduğunu  sanıyorum. 

Hece  vezniyle  yazılanlar  müstesna,  bütün  bu  şiirler,  Divan 
edebiyatı  tasnifine  göre  sıralanmıştır.  Halk  şairlerinin  «  Divan, 
Semaî,  Kalenderi,  Satranç »  gibi  vezin  bakımından  yaptıkları 
tasnifi  de  fihristte  gösterdim- 

Âşık  Ömer  namına  mecmualarda  yazılı  olan  şiirlerin  yalnız 
bizim  şairimize  aid  olduğunu  kat'î  olarak  söylemek  kabil  değil- 
dir. 

Âşık  Ömer  mahlâsile  şiirler  yazar  diğer  bazı  şairlerin  oldu- 
ğu da  muhakkaktır. 

Çankınlı  Bay  Talat^  Çankn'nm  Viiklâ  köyünde  yetişen  Âşık 
Ömer  adh  bir  şairden  bahsediyorlar  (1).  Ben  de  Kırşehir'de  Âşık 
Ömer  adh  bir  şairin  yaşadığını  Kırşehirlilerden  işittim-  Bundan 
60  —  70  yıl  önce  Tsayla  Yenişehir  inde  Âşık  Ömer  adlı  bir  saz- 
şairinin  yetiştiğini  ise  74  yaşındaki  Bayan  Sadiye  söyledi  ve  ha- 
tırında kalan  şu  beyti  okudu  : 

Aşık  Ömer  ah  edince  Hızır  İlyas  irişûr 

Buna  bayram  günü  derler  kan  edenler  barışur 

Halbuki  bu  manzume  gene  bizim  Âşık  Ömer  namına  kayıdlı- 
dır  ve  son  bendi  şöyledir  ( Ali  Emirî  No  '■>  742 )  : 

Der  ki  Ömer  hû  deyince  evliyalar  irişür 
Gözüm  yaşı  sel  sel  olup  deryalara  karışur 
Id-i  şerif  günlerinde  kan  edenler  barışur 
Kalbine  ilham  bırak  yâ  Rabbi  yârim  söylesin 
(1)  Çankırı  şairleri  Cilt :   1 


Eserleri  55 

Bay  ihsan  Mahvı  Balkır'm  babasından  naklen  verdiği  malûmata 
göre  bundan  50—60  yıl  önce  İstaubnl  Aksaray ^nda  da  Şair  Ömer 
adında  bir  âşık  yetişmiştir.  Hayalî  Kâtip  Salihlin  çıraklarından 
olan  bu  adam  bilhassa  Karagöz  oynatmakla   şöhret  kazanmıştır. 

Merhum  Abdullah  Cevdet'le  mekteb  direktörlerinden  Bay  Halid 
Ziya,  Aşık  Ömer  neslinden  olduklarını  söylemişlerdi.  Demek 
oluyor  ki  Arabgir  ve  Erzincan'da,  da  Âşık  Ömer  adlı  birer  şair 
yaşamıştır. 

Eski  mecmualarda  Derviş  Ömer,  Ömer  Abdal,  Baba  Ömer,  Hafız 
Ömer  veya  sadece  Ömer  gibi  muhtelif  mahlâslı  şiirlere  tesadüf 
ediyoruz.  Bunların  da  başka  başka  şairlere  aid  olduğunu  söyle- 
yebiliriz. 

Millet  —  Ali  Emirî  kûtübhanesindeki  bir  mecmuada  (Man- 
zum eserler  No :  849 )  şu  iki  şiir  görülmektedir : 

Soyunuben    şunda  abdal  olduğum 
Aşk  elinden  midir  bilmem  nedendir 
Gördüğüm  güzele  gönül  verdiğim 
Aşk  elinden  midir  bilmem  nedendir 

Bu   yalan  dünyâda  murad  ahnmaz 
Akar  gözlerimin  yaşı  silinmez 
Dîvâne  gönlümü  eğler  bulunmaz 
Aşk  elinden  midir  bilmem  nedendir 

Lâmekân  olmuşum  yoktur  durağım 
Günden  güne  arttı  derdim  firakım 
Tutuştu  od  oldu  yandı  yüreğim 
Aşk  elinden  midir  bilmem  nedendir 

Ömer  Abdal  eder  kaldım    Yemen'de 
Nice  yüz  bin  kere  ağlarım    günde 
Eğlenemediğim  Mısır'da  Şam'da 
Aşk  elinden  midir  bilmem  nedendir 

* 


56  Âşık  Ömer 

Ayrılık  günleri  geldi  yetişti 
Ağla  hey  gözlerim  gûlmezem  gayrı 
Yandı  ciğerciğim  yandı  tutuştu 
Ağla  hey  gözlerim  güImezem  gayri 

Zahmım  yenilendi   yaprağım  düştü 
Ömür  tamâm  oldu  va*de  yetişti 
Yüklendi  yüküm  de  kervanım  göştü 
Ağla  hey  gözlerim  gûlmezem   gayri 

Talihler  içinde  ehl-i  dil  idim 
Baharda  açılmış  taze  gül  idim 
Gülistan  içinde  hoş  bülbül  idim 
Ağla  hey  gözlerim  gûlmezem  gayri 

Derviş  Ömer  eder  ne  aceb  haldir 
İlâhî  sırrını  sen  bana  bildir 
Benim  gideceğim  bir  ırak  yoldur 
Ağla  hey  gözlerim  gûlmezem  gayri 
Gittim  bu  yurdlara  konmazam  gayri 

Aynı  kütûbhanedeki  diğer    bir  mecmuada  (Manzum  eserler 
No*  795)  Baba  Ömer  namında  bir  şairin  şu  manzumesi  kayıdlıdırr 

Kûh-i  Kafa  irişince  İskender 
Bunca  tılısımı  bozan  kim  idi 
Süleyman  torbasın  açuptur  bir  er 
Yele  seyrân  edüp  gezen  kim  idi 

Ne  sebebden  verdi  Eyyub^a  kurdu 
Âkil  isen  dâim  Hak'ka  şükrü  di 
Âdem  toprak  iken  Şeytan   tükürdü 
Tükrüğünden  kahb  düzen  kim  idi 

Hak  söz  değil  ise  dilim  keseyim 
Câhilin  üstüne  da'vâ  isteyim 


Eserleri  57 

Kerbelâ'da  şehîd  olan  Hüseyin 
Ya  Hasan'a  ağu  ezen  kim  idi 

Çalış  almak  içün  duâsm  pîrin 
Tâ  haşır  olunca  nûr  ola  yerin^ 
Eceli  irişüp  Baba   Ömer'in 
Anın  mezarını  kazan  kim  idi 

Maksûdum  Hak  kadı  peygamber  nâib 
Nihandır  görünmez  erenler  gaib 
Hak  emriyle  yedi  yüz  yıl  yaşayıb 
Yılda  bir  şehiri  düzen  kim  idi 

Bunlardan  başka  fiaftz  Ömer  mahlsâiyle  şiirler  yazan  bir  saz^ 
şairine  daha  rastlıyoruz.  Millet  -  Ali  Emirî  kütübhanesindeki  bir 
mecmuada  (Manzum  eserler  No:  849), 

Ey  efendim  âlem  mahlûk  olalı 
İnsanı  ağladır  güldürür  akçe 

Beytiyle  başlayan  bir  manzumesi  görülmektedir. 

Âşık  Ömer  «Ömer»  mablâsiyle  şiirler  yazmış  olmakla  be- 
raber Ömer  adh  diğer  bir  şairin  ve  belki  bir  kaç  şairin  bulundu- 
ğunu  da  sanıyorum-  Ömer  Vechî  ismini  taşıyan  manzume, 
yukarıda  da  söylediğimiz  gibi  ihtimal  diğer  bir  sazşairinindir. 
Bu  şiiri  de  kaydediyorum  : 

Hak  bilür  derûnî  âşıkım  âşık 
Râh-i  hakikate  girelden  beri 
Olan  benim  sana  âşık-ı  sâdık 
Sıdk  ile  murada  erelden  beri 

Yâr  hayâle  gelse   çmılar  gûşum 
Serden  zail  olur  bu  akl  u  huşum 
Şeyda  bülbül  gibi  artmakta  cûşum 
Gonca  güllerini  derelden  beri 


58  Âşık  Ömer 

İki  didelerim  giryan  gezerim 
Sular  gibi  hâke  yeksan  gezerim 
Mecnun  misâl  oldum  üryan  gezerim 
Ol  saçı  Leylâyı  görelden  beri 

El  içün  getürme  diline  giybet 
İblistir  âdeme  eden  adavet 
Kendini  hasedden  sakın  begayet 
Huda  dergâhından  sürelden  beri 

Mahlasım   VechVdır  Ömer'dir  adım 
Kalur  sanma  dâim  feleğe  dadım 
Akıldan  fikirden   candan  usandım 
Bir  cenana  gönül  verelden  beri 

Bendeki  bir  mecmuada  da  Ömer  namma  şöyle  bir  manzume 
mukayyeddir.  Ve  bu  manzume  Âşık  Ömer  serlevhalı  şiirlerden 
farkoiunmak  için  sadece  Ömer  başhğıyle  yazılmıştır : 

Gam  yükleri  ile  yükümüz  tuttuk 
Hicran  katarının  kervanıyız  biz 
Feleğin  ağusun  aşında   bulduk 
Mihnet  tekkesinin  mihmanıyız  biz 

Hakikat  yolunu  tutmuş  gideriz 
Kemlik  edenlere  iylik  ederiz 
Hazret-i  Huda'nın  emrin  tutarız 
Râh-ı  hakikatin  rehvânıyız  biz 

Ey  Ömer  aşk  ile  irfan  yoluyuz 
Selvi  tubâlann  selvi  dalıyız 
Bizi  sevenlerin  biz  de  kuluyuz 
Sevmeyenin  şahı  hakanıyız  biz 

Prof.  Bay  Fuad  Köprülü  ise  Ömer  Âşık  adlı  diğer  bir  şairden 
bahsediyorlar  [Köprûlüzade  Mehmed  Fuad  :  Gevheri  S.  5]. 


Eserleri  59 

Bazı  mecmualarda  Ömer  Âşık  serlevhah  bir  takım  şiirlere 
ben  de  tesadüf  ettim.  Fakat  Aşık  Ömer'in  vezin  veya  kafiye 
hatırı  için  nadiren  bu  mahlası  da  kuUandığmı  görüyoruz. 

İşte  bu  noktalardandır  ki  mecmualarda  gördüğümüz  şiir- 
lerin mutlaka  meşhur  Âşık  Ömer^e  aid  olduğunu  kestirebilmek 
imkânsızdır. 

Bizim  şairimize  aid  olduğunu  kısmen  kat'î  olarak  söyleyebile- 
ceğimiz şiirler, «Konya  müzesi»  ile  «Beşiktaş- Yahya  efendi  kûtûb- 
hanesi»  ndeki  iki  yazma  divanda  kayıdlı  olanlardır.  Bununla 
beraber  Kayıkçı  Mustafa,  Kâtibi  ve  Oevherî  gibi  şairlerin  bazı  eser- 
lerile  Âşık  Ömer'in  divanmda  bulunan  şiirleri  bile  bazan  biribirine 
karışmıştır. 

Millet  —  Ali  Emiri  kütübhanesindeki  bir  mecmuada  (Man- 
zum eserler  No;  713)  Mustafa  namına  kayıdlı  olan  bir  şiir,  Âşık 
Ömer  divanlarında  da  ayniyle  mevcuddur  (No  :   592). 

Şairin  638  numaralı  manzumesi  ile  Mustafa'nın  «Ağ  üzre» 
kafiyeli  manzumesi  de  hemen  hemen   aynı  gibidir. 

Âşık  Ömer'in  bir  manzumesi  (Kısım  '- 1  Sahife  :  31)  Kâtibî'nin, 

Deii  gönül  melûl  olup  gam  yeme 
Ağlamamn  elbet  gülmesi  vardır 
Adûya  intikam  kalır  mı  böyle 
Her  kes  ettiğini  bulması  vardır 

bendiyle    başlayan    bir   koşmasmm    [  Sadeddia  Nûzhet :  Kâtibi 
No  :  38  ]  hemen  aynıdır. 

Bay  Namdar  Rahmi  Bursa  kütübhanelerinden  birinde  bulduğu 
XVII  nci  asra  aid  kıymetli  bir  mecmuada  Kâtibî'nin  yüzden 
fazla  manzumesini  tesbit  etmiştir.  İhtimal  bunlar  arasında  da 
bu  kabil  bazı  şiirler  vardır. 

Millet   Ali  Emiri     kütübhanesindeki    bir  mecmua    ( Manzum 


60  Âşık  Ömer  ■ 

i 
eserler    No:  7\%)  ile    Adsız  mecmuada    (No:  17)    ve   bendeki     i 

bir  cönkte  Âşık  Ömer  namma  mukayyed  olan  > 

i 

Bize  nisbet  mi  sultânım 

Adûlarla  salınırsın  : 

matla'h    şiir,     Bay  Fuad  Köprülü*nün    «Gevheri»     adlı    eserinde 
(No  '  132  )    Gevheri  namına  kayıdh    olduğu  gibi    Millet    —  Ali 
Emir!    kütûbhanesindeki    bir  mecmuada   da    ( Manzum  eserler     j 
No  :  795 )  «Eviç  şarkı»  olarak  Gevheri'ye  isnad  edilmiştir.  | 

Birbirleriyle  muasır  olan  bu  iki  şairin  diğer  bir  takım  şiirleri     î 

de  bir  kısım    mecmualarda  bazan    Gevheri,     bazan  Âşık  Ömer 

namına  yazılıdır. 

i 
Gevheri'nin,  \ 

Bir  kaşı  hilâle  meyletti  gönül  ' 

Bedir  olmuş  amma  gene  bir  hoşça  j 

Mahabbet  arzettin  gül  yüzlü  dosta 

Lûtf  edüp  selâmım  alır  mı  bilmem  ı 

i 
Çünki  güzel  gönlüm  alıp  gidersin  | 

Hoşça  tut  yanında  mihmânm  olsun  ; 

j 
Çıkar  mı  hatırdan  nakş-i  hayalin  ; 

Hüsnün  gören  gayrı  dünyâyı  neyler  ; 

Elâ  gölü  nazlı  dilber  j 

Seni  kandan  sakmıram  j 

Bülbülüm  medhin  okurum  rûzü  şeb  dâl  üstüne  /| 

Beyitlerile  başlayan  manzumeleri  [Fuad    Köprülü:     Gevheri      \ 

No.  2,  52,  63,  84,  128,  142]  Âşık  Ömer'in    9,  77,  118,  125,  639,  322      i 
numaralı  şiirlerine  çok  benzemektedir.  \ 


Eserleri  61 

Gene  Gevherî*nin, 

Bu  ncfs-i  emmâre  uyup  gezdiğim 
Delilik  belâsı  kabahatimdir 

Bîmârım  aşkınla  hayli  zamandır 
Hasta  dile  sıhhat  ne  zaman  geîir 

Mevlâ'nın  selâmın  sakınma  benden 
Gâhice  ben  kulun  göfdüğ-ûn  zaman 

Merhamet  kıl  kaşı  keman 
Ehli  irfana  benzersin 

Günler  ey  dil  geçmeden  bir  taze  mehrû  bul  bana 

Beytiyle  başlayan  şiirleri  [Sadeddin  Nüzhet :  Gevher!  N  o  . 
37,  67,  77,  162]     Âşık    Ömer'in    133,    134,  97,  642,  276    numaralı 
manzumeleriyle  hemen  aynı  gibidir. 

Mamafi  âşıklar  tanzir  ettikleri  manzumeye  ekseriyetle 
çok  yaklaştıkları  için  bunlardan  bir  kısmının  nazire  olmak 
ihtimalini  de  unutmamk  lâzımdır .^ 

Millet  —  Ali  Emirî  kûtûbhanesindeki  bir  mecmuada  (  Man- 
zum eserler  No  :  834 ), 

İslâmm  şartından  sual  edersen 
Heraan  icmâlince  beştir  efendi 
Muradınız  îman  öğrenmek  ise 
Aded  eyle  anı  şeştir  efendi 

bendiyle  başlayan  ve  «Âşık  Ömer'in  kadıya  cevabıdır»  başhğını 
taşıyan  zahidane  bir  koşma  kayıdhdır.  Halbuki  aynı  kûtûbhane- 
deki  diğer  bir  mecmuada  (Manzum  eserler  No:  699)  bu  man- 
zume  Deryiş  Zaif  namına  yazılıdır. 

Her  halde  şiirin  bu  adama  aid  olmasını  tahmin  etmek  daha 
doğru  olur. 


62 


Âşık  Ö 


mer 


Ben  Âşık  Ömer'in  «6i8l»  beyitli  «667»  manzumesini  metin 
kısmında  neşretmiş  bulunuyorum.  Bu  manzumeler  şekillerine 
göre  şu  yolda  ayrılmıştır  : 


Sayı 


Beyit  adedi 


Bend  adedi 


9 

436 

218 

150 

1432 

716 

24 

224 

113 

97 

502 

0 

348 

3090 

1545 

24 

282,5 

113 

1 

12,5 

5 

13 

186 

62 

1 

16 

8 

Nevi 


Destan 

Koşma 

Hece  Semaî 

Gazel 

Murabba 

Muhammes 

Tahmis 

Müseddes 

Satranç 


667 


6181 


2780 


Âşık  Ömer'in  neşrettiğim  şiirlerinde    7  vezin    görülmektedir. 
Bunları  da  sıralıyorum  : 

I  —  Fâilâtûn  fâilâtûn  (âiiâtûn  fâilûn    (Divan )  —  387  parçada 
kullanılmıştır. 

Gazel :    158,  159,  161,  164,  165,  180,  182,  183,  191,  192,  195,  225 
227,  274. 

Marabba' :    248,  249,  251,  252,  253,  254,  255,  256,  257,  258,  259, 

260,  261,  262,  263,  264,  265,  266,  267,  268,  269,  270,  271,  272,  273, 

274,  275,  276,  277,  278,  279,  280,  281,  282,  283,    285,  286,  287,  288, 

289,  290,  291,  292,  293,  294,  295,  296,  297,  298,  299,  300,  301,  302, 

303,  304,  305,  306,  307,  308,  309,  310,  311,  312,  313,  314,  315,  316, 

317,  318,  319,  320,  321,  322,  323,  324,  325,  326,  327,  328,  329,  330, 

331,  332,  333,  334,  335,  336,  337,  338,  339,  340,  341,  342,  343,  344, 

345,  346,  347,  348,  349,  350,  351,  352,  353,  354,  355,  356,  357,  358, 

359,  360,  361,  362,  363,  364,  365,  366,  367,  368,  369,  370,  371,  372, 

373,    374,  375,  376,  377,  378,  379,  380,  381,  382,  383,  384,  385,  386, 

387,  388,  389,  390,  391,  392,  393,  394,  395,  396,  397,  398,  399,  400, 


Eserleri 


63 


401,  402,  403, 
426,  417,  418, 
430,  431,  432, 
445,  447,  448, 
461,  462,  463, 
475,  476,  477, 
489,  490,  491, 
503,  504,  505, 
517,  518,  519, 
531,  532,  533, 
545,  547,  548, 
560,  561,  562, 
574,  575,  576, 
588,  589,  590, 


404,  405, 
419,  420, 
433,  434, 
449,  450, 
464,  465, 
478,  479, 
492,  493, 
506,  507, 
520,  521, 
534,  535, 
549,  550, 
563,  564, 
577,  578, 
591,  592, 


407,  408, 
421,  422, 
435,  436, 
451,  452, 
466,  467, 
480  481, 
494,  495, 
508,  509, 
522,  523, 
536,  537, 
551,  552, 
565,  566, 
579,  580, 
593,  594. 


409,  410,  411,  412, 
423,  424,  425,  426, 
437,  439,  440,  441, 
453,  455,  456,  457, 
468,  469,  470,  471, 
482, -»483,  484,  485, 
496,  497,  498,  499, 
510,  511,  512,  513, 
524,  525,  526,  527, 
538,  539,  540,  541, 
553,  554,  555,  556, 
567,  568,  569,  570, 
581,  582,  583,  584, 


413, 

414, 

415, 

427, 

428, 

429, 

442, 

443, 

444, 

458, 

459, 

460, 

472, 

473, 

474, 

486, 

487, 

488, 

500, 

501, 

502, 

514, 

515, 

516, 

528, 

529, 

530, 

542, 

543, 

.544, 

557, 

558, 

559, 

571, 

572, 

573, 

583, 

586, 

587, 

Muhammes  :    595,  596,  597,  598,  599,  600,  601,    602,    603,    604, 
605,  606,  607,  608,  609,  612,  613,  615,  616,  617,  621. 

Müseddes  :    619,  620,  622,  623,  624,  625,  627,  628,  630,  631,  632. 

II  —  Mefâîlûn,  mefâîlûn,    mefâîlün,  mefâîlûn    (Semaî)  —  59 
parçada  kullanılmıştır  : 

Gazel :     152,  153,  157,  160,  162,  163,  166,  167,  168,  169,  170,  173, 
174,  175,  176,  179,  181,  187,  190,  193,  194,  196,   198,    201,    203,    204, 
205,  207,  208,  209,  212,  213,  214,  217,  220,  221,   228,    229,    231,    232,. 
233,  234,  235,  236,  237,  239,  240,  241,  242,  246. 

Murabba'  :     250,  284,  406,  438,   546. 
Muhammes  :     614. 
Müseddes :    626,  629. 

III  —  Mef'ûlû  mefâîlü  mefâîlû  faulün    (Kalenderi)  —  34  par- 
çada kullanılmıştır ' 


64  Âşık  Ömer 


• 


Gazel :  151,  154,  155,  156,  171,  172,  177,  178.  184,  185,  186,  188, 
189,  197,  199,  200,  202,  210,  211.  215,  216,  218,  219,  222,  223,  224, 
226,  230,  238,  244,  245. 

Murabba'  :      454. 

Muhammes  ,     610,  611. 

V  —  Failâtûn  (Fâilâtün)   failâtün  failâtûn  failûn    (Fa'lûn)  — 
^  parçada  kullamlmıştır. 

Murabba'  :    446,  453. 

V  —  MeFûlû  fâilâtû  mefâilû  fâilûn  —  1  parçada  kullaml* 
mıştır  : 

Gazel :  206  . 

VI  —  Fâilâtün  failâtûn  fâilûn  —  1  parçada  kullanılmış- 
tır (1)  : 

Tahmis :    618 . 

VII  Mûfteilûn  mûfteilûn  —  1  parçada  kullanılmıştır. 
Satranç  :  660. 

Bazı  conkİerde  « 4+4+3  *  hecasiyle  yazılmış  maazumelerine 
<ie  rastlıyoruz.  Onun  ihtimal  ki  başka  vezinlerle  yazılmış  şiirle- 
ri de  vardır. 


(1)  Bu  mauzume  «Mûfteilûn  mûfteilûn  fâilûn»  veznine  daha  uygun  gelmektedir.  . 


nı 
Edebî 


Açık  Ömer  XVII  nci  asrın  en  kıymetli  şairlerinden  biridir. 
Muasırı  olan  ve  kendinden  evvel  gelen  bir  çok  âşıkları  okumuş» 
onlardan  muhakkak  surette  ilham  almıştır.  Şairname'de  on  yedi 
sazşairinin  adını  görüyoruz.  Bunları  sırasiyle  yazıyorum  : 

Âhî^  Beğzade,  Dağlı  Mustafa,  Deli  Balta,  Emirzade,  Oedayî,  Halil 
(Bursalı),  Karacaoğlarii  Kâmil,  Kâtibî,  Köroğlu,  Kuloglu,  Meyli,  Öksüz 
Âşık,  Sipahi,  Yazıcı,  Yegânı, 

Mamafi  bazı  beyitleri  eksik  olan  bu  mühim  destanda  diğer 
bir  takım  âşıkların  da  zikredildiğini  tahmin  edebiliriz.  Şiirde, 
meselâ  Şairin  kendi  arkadaşı  olan  Gevherimden  bahsedilmeyişi  de 
bu  kanaati  kuvvetlendiriyor. 

Bay  Fuad  Köprülü^nûn  sazşairlerine  dair  neşrettiği  makaleler 
silsilesinde  de  [İkdam  gazetesi  1913]  Âşık  Ömer'in  kendisini 
ve  muasırı  olan  üç  âşıkı,  yani  Oayri,  Hayrı,  Âşık  Salih'i 
beğendiği  yazılıdır.  Koşmaları  arasında  ise  Aşık  Azmi  adında  bir 
«azşairinden  bahsetmektedir    [No:  110]. 

Elimizde  bulunan  vesikalara  göre,  Âşık  Ömer,  en  çok  Kayıkçı 
Mustafa^d&n  mülhem  olmuştur. 

Millet  —  Ali  Emirî  kütübhanesindeki  bir  mecmuada  (Manzum 
«serler  No  :  689)  Kayıkçı  Mustafa  başhklı  aruz  vezniyle  bazı  man- 
zumeler kayıdlıdır.  Bunlar  arasında, 

5 


66  şık  Ömer 

Çok  zamandır  intizârım  kaşı  yayı  görmedim 
Yerde  midir  gökte  midir  ol  hümâyı  görmedim 

Anber  -i  zülfün  müselsel  nâle  efganm  mı  var 
Hûsn  bâğm  içre  cânâ  taze  reyhanın  mı  var 

Beyitleriyle  başlayan    iki  murabbaı    Âşık  Ömer  her  halde  tanzir 
etmiş  olmahdır  [  No  :  393,  523  ]  . 

Gene  Kul  Mustafa' nıny 

Dedi  bir  pir  bana  pişman  olursun 
Sır  açma  Huda'dan  gayri  bir  ferde 

Bir  gün  ben  bir  güzel  gördüm 
Yeşiller  giymiş  ağ  üzre 

Seher  ben  bir  âdil  hâna*  kul  oldum 
Çıkmış  sultân  olmuş  elin  üstüne 

Beyitleriyle  başlayan  manzumeleri  [Fuad  Köprülü  :  Kayıkçı 
Kul  Mustafa  No:  2,  3,  4]  Âşık  Ömer'in  31,  638,  658  numarah 
şiirleriyle  aynı  vezin  ve  kafiyededir. 

Şiirlerindeki  teknik  itibariyle  de  bu  iki  şair  arasında  büyük 
bir  benzerlik  görülüyor.  Bununla  beraber  Âşık  Ömer'in  diğer 
sazşairlerini  de  tanzir  ettiğini  görüyoruz.  Netekim  boğulduğunu 
acınarak  söylediği  YazıcCysi  bazı  nazireler  vücude  getirdiği  anla- 
şılıyor. 

Bilhassa  655  numaralı  koşma,  Yazıcı'nm  şu  manzumesinden 
mülhem  olarak  vücude  getirilmiş  olmalıdır  (1)  : 

Bir  lebi  goncaya  mübtelâ  oldum 
Şehr  ü  diyar  içre  bir  dâneciktir 

Arayup  hâlime  mü  lâsib  buldum 
Ebru  siyah  dişi  dürdâneciktir 


(1)  XVII  nci  asırda  yazılmış  bendeki  bir  mecmuadan. 


Edebî  Şahsiyeti  67 

Yoktur  inadımız  aşka  uyana 
Aferin  remzile  sözü  duyana 
İsmim  beyan  etmem  kimdir  deyene 
Bir  ruhi  al  çeşmi  mestâneciktir 

Gönül  arzu  eder  lebin  konıîıağa 
İllâ  razı  değil  kemlik  sanmağa 
Canım  cevlân  eder  oda  yanmağa 
Cemâlin  şemMne  pervâneciktir 

Yazıcı  der  sevdim  bir  tıfl-ı  şehbaz 

Şikâr  olmaz  yâda  ol  hümâ  pervaz 
Her  âşıkım  deyen  cana  inanmaz 
Gözü  bin  nâz  ile  rindâneciktir 

Kuloğlu' nun, 

Gel  benim  fânî  cihanda  kıblegâhım  Mustafâ 

Mısraiyle  başlayan  bir  manzumesini  de  [  Sadeddin  Nûzhet  ' 
Kuloğlu,     Şiir  No:  18]  şair  tanzir  etmiştir  [No:  259]. 

Âşık  Ömer'in  bu  yoldaki  taklidlerini  eski  mecmuaları 
karıştırmak  suretiyle  daima  çoğaltmak  mümkündür. 

Şu  örneklerle  de  anlıyoruz  ki  Şair,  âşıkları  benimsemiş  ve 
onları  taklid  etmekten  çekinmemiştir.  Âşık  edebiyatının  bütün 
hususiyetlerini  onun  şiirleri  arasında  görmekteyiz.  Yarım  kafi- 
yeler kullanan,  kelimelerin  bünyesini  ekseriyetle  halk  kullanı- 
şına göre  değiştiren  ve  hece  vezniyle  destanlar,  koşmalar,  sema- 
îler vücude  getiren  Âşık  Ömer,  hiç  şüphe  yok  ki  kudreth  bir 
sazşairidir.Fakat  onun  divan  edebiyatına  karşı  temayül  göste' 
rişi,  daha  sonraları  sazşairlerini,  bilhassa  yalnız  hece  vezniyle 
ve  daha  öz  Türkçe  ile  yazanları  beğenmemesine  sebebiyet 
vermiştir. 

Karacaoğlan\  "Ozan„  deye  tezyif   etmesi  ve  şair   saymaması 

şte    bundandır.  Halbuki  kendinden  biraz  evvel    yaşamış    o/an 


68  Âşık  Ömer 

bu    kıymetli  şaire  önce  bazı  nazireler  bile    vûcude    getirdiğim 
görüyoruz.  Karacaoglarûva^ 

Seherde  uğfradım  bir  âdil  Hâna 
Dostum  sultân  olmuş  elin  üstüne 

Elâ  gözlerini  sevdig^im  dilber 
Uyuyup  uykuya  kanamaz  oldum 

Annaçta  bir  güzel  gördüm 
Perdelenmiş  aya  benzer 

Matlalariyle  başlayan  şiirlerine  [Sadeddin  Nûzhet:  Karacaoğlan 
Hayatı  ve  şiirleri,  üçüncü  tabı  No:  22,  107,  281]  naziredir. 

İşte  bu  yerinde  olmayan  temayüller^  onu,  lüzumsuz  bir  takım 
Arapça,  Acemce  kelimeler  kullanmağa  sevketmiştir.  Oldukça 
sade  bir  dille  yazdıklarım  da  bu  noktadandır  ki  genç  yaşında 
iken  vücude  getirdiğini  tahmin  ediyorum.  Hece  vezniyle  yazılmış 
şiirlerinin  azlığı  da  bunu  gösteriyor. 

Âşık  Ömer,  bir  sazşairi  olmakla  beraber  daha  çok  divan  ede- 
biyatı tesiri  altında  kalmıştır.  Şairname'sinde  (1)  yüzlerce  klasik 

[1]  Bulunduğu  devrin  veya  evvelki  devirlerin  şairleri  hakkında  hükümler  veren 
Cafer  Çelebi,  Fuzulî. .  gibi  bir  hayli  şair  tanıyoruz.  Ayıntaph  Aynî  ve  XIX  uncu  ağır 
sairlerinden  Şerifî'nin  de  bu  yolda  uzun  birer  naanzumeleri  vardır. 

XVIncı  asırda  yazılan  şu  manzumede  de  gazel  yazmak  hsuusunda  meharet  göste- 
renler, san'atlı  bir  tarzda  sıralanmıştır.' 

Kevser  lebine  dendi  Zülâlî  gazelleri 

Güftârına  okundu  Makaiî  gazelleri 

Ebrûlariyle  rûy-i  cihantâbı  vasfıdır 

Şemsî  gazelleriyle  Hilâlî  gazelleri 

Gâh  agfladır  belâkeşini  gih  güldürür 

Hicrî  gazelleriyle  Visâlî  gazelleri 

Rengin  lebine  dür  dişine  dendi  dilberâ 

Li'lî  gazelleri  vü  Leâlî  gazelleri 

Döndü  o  hüsn-i  hulka  vü  ol  hûb  haslete 

Mecdî  gazelleriyle  Hisâlî  gazelleri 

Bağlandı   gül  ruhinle  senin  serv  kaddine 

Verdî  gazelleriyle  Nihâlî  gazelleri 

Fikr-i  miyânın  eyleyenin  virdidir  müdâm 

Re'yî  gazelleriyle  Hayalî  gazelleri 


Edebî  Şahsiyeti  69 

sair  adı  sayabilen  Afik  Ömer,  muhakkak  ki  divanlardan  bir 
çoğunu  ve  bilhassa  Nesimî^  Fuzulî^  Hatayî,  Ruhî^Nefî  gibi  şahsi- 
yetlerin eserlerini  okumuştur.  Onun  şiirleri  arasmda  bu  mühim 
adamları  taklid  ederek  yazılmış  bir  hayli  manzumeye  tesadüf 
ediyoruz.  Bunlardan  bir  kaçını  zikretmek  bile  bu  hususta  umumi 
bir  fikir  vermek  için  kâfidir. 

Âşık  Ömer'in  "Güneş»  redifli  iki  manzumesinde  (No:  573,574) 
Atayî,  Ahmed  Paşa  ..  gibi  tanınmış  divan  şairlerinin  bariz  tesirleri 
hissolunmaktadır. 

Şairin  (593)  numaralı  murabbaında  FuzulVnin, 

Nice  yıllardır  ser-i  kûy-i  melâmet  bekleriz 
Leşker-i  sultân-ı  irfanız  velayet  bekleriz 

gazelinin  tesiri  açıkça  gözükmektedir.    Onun  bir  gazelinin  mat- 
laındaki, 

Ezel  kâtibleri  uşşak  bahtın  kare  yazmışlar 

mısraını  da  tazmin  eden  Âşık  Ömer  her  halde  FuzulVâen  epeyce 
mülhem  olmuştur. 

Sanma  kim  biz  âlem-i  insâne  gelmişlerdeniz 
Bu  temâşâgâhı  biz  seyrâne  gelmişlerdeniz 
Zühdünü  arzeyleyüp  zâhid  bize  ta'neyleme 
Biz  mahabbet  şem'ine  pervane  gelmişlerdeniz 

Bendiyle  başlayan  murabbaı,  Hatayî  mahlâsiyle   şiirler  yazan 

Şah  İsmail  Safevî  nin 

Biz  ezelden  tâ  ebed  meydâne  gelmişlerdeniz 
Şâh-ı  Merdân  aşkına  merdâne  gelmişlerdeniz 

beytiyle  başlayan  bir  gazeline  naziredir. 


70  Âşık  Ömer 


i 
ık  Ömer'in,  j 

Ey  gönül  şimdengeru  dünyâda  rahat  kalmadı  ! 

Merhamet  kimden  umarsın  ehl-i  şefkat  kalmadı 


beytiyle    başlayan  manzumesi,  MuhibbVnm,  Bakî  de  dahil  olduğu 
halde  bir  çok  şairler  tarafmdan  tanzir    edilen  meşhur 

Mâh  rûlarda  değil  cûd  u  mürüvvet  bakî  ; 

Lîk  âşıkta  mahabbet  ile  mihnet  bakî  ■ 

gazeline  nazire  olmahdır  [l]. 

Şairin    (171)  numaralı  manzumesi  RuhVmn    meşhur  "Terkibi 
bend„  ini  hatırlatmaktadır.  \ 

Şairin  576  numaralı  manzumesinde  Nef'Vnin,  \ 

Sofi  bu  sureti  ko  ma'ni-i  takvaya  değiş  < 

Kalbi  pâk  et  nemedi  atlas  u  dîbâya  değiş 

beytiyle  başlayan  gazehnin  bariz  tesiri  görülmektedir.  ] 

Şairin  447  numaralı  manzumesindeki ,  i 


Hançer  elde  tîğ  belde  gamzesi    eyler  harâb 

mısraı,  Sabuht'nin  o  sıralarda  çok  şöhret  kazanan    bir  müsedde- 
sinde tekerrür  eden. 

Hançer  elde  tîğ  belde  bade  serde  sîne  çâk 
Şehlevendim  tarz-ı  hâsın  âdemi  eyler  helak 

beytini  hatırlatmaktadır. 


[1]  Bu  zeminde  ilk  gazeli,  Mecmaunnezair'e  göre  önce  Necatî  yazmışa  Taliî,  Âhî,  Zatî, 
Atâ,  Hicrî,  Şehidi,  Şavir,   Haverî,  Sürurî  (Müderris),    Fakiri,  Enverî     (Müneccim)  tan- 
zir etmişlerdir.  Daha  sonraları  bilhassa     Muhibbî'nin  bu  zemindeki  gazeli     büyük     bir 
şöhret  kazanmıştır.   Bakî'nin  ise  bu  zeminde  yazılmış  bir  kaç  gazelini  görmekteyiz* 


Edebî  Şahsiyeti  71 


Âşık  Ömer'in  , 


Sevdiğim  takın  yürü  mercan  mercan  üstüne 
Lûtf  edüp  sevme  gülü  bir  cân  bir  cân  üstüne 
Belki  zulme  bâis  olur  ol  rakîb-i  bed  lika 
Eyleme  gel  her  zaman  dîvân  dîvân  üstüne 

Bendiyle  başlayan  murabbaı  Râsih'in, 

Süzme  çeşmin  gelmesün  müjgân  müjgân  üstüne 
Urma  zahmı  sineye  peygân  peygân  üstüne 

beytiyle  başlayan  gazeline  nazire  olsa  gerektir. 

Bu  mahdud  misallerle  anlıyoruz  ki  Âşık  Ömer  bir  divan 
şairi  olmak  kaygusiyla  çalışmıştır. 

Onun  divan  edebiyatındaki  mazmunları  ekseriyetle  kullan- 
dığını görüyoruz.  Sevgili  hakkındaki  muayyen  teşbihler,  Süley- 
man -  Hatem  -  Mur,  İbrahim  -  Nemrud  -  Ateş,  ismail  - 
Kurban,  Eyynb  -  Sabır,  Musa  -  Asâ  -  Tür,  Câm  -  Cem... 
gibi  tarihî  ve  esatiri  menkabeler  onun  da  şiirleri  arasmdabuyuk 
bir  yer  tutar. 

Divan  şairlerini  takliden  o  da  tefahürler  yapmış  ve  «  Suhan- 
danı  AcemMn  bile  kendisini  takdir  ettiklerini  söylemiştir: 

Nazmına  tahsîn  edüp    Ömer  suhandân-ı  Acem 
Dediler  iklîm-i  Rûm'un  şâirânı  böyledir 

Fakat  bütün  bunlara  rağmen  kültürü  o  nisbette  kuvvetli 
olmadığı  için  şiirlerine  divan  edebiyatı  çeşnisini  hakkıyle 
verememiştir.  Gerçi  manzumeleri  arasında, 

Vermem  sana  çek  benden  elin  ey  melek-ül-mevt 
Cananıma  nezreylediğim  cana  dokunma 


72  Âışk  Ö 


mer 


Nâhalef  sözler  benim  etbâıma  verir  kesel 
Üştür-i  bîbâke  neyler  savt-ı  âgaz-ı  ceres 

Yûsuf'u  bir  geldi  derler  âleme  ben  bildiğim 
Hâtem-i  mihr-i  melâhat  andadır  yâ  bundadır 

Zâhid  ne  cefâ  eyler  ise  kailiz  ey  dil 
Kanûn.i  vefanın  o  da  bir  orta  telidir 

Unulmaz  yâresi  aşkın  tükenmez  aresi  aşkın 
Muhassal  çâresi  aşkın  sabırdır  yâ  sefer  derler 

Câhil  ü  nâdân  ile  âlemde  etme  sohbeti 

Yâ  elinden  yâ  dilinden  bir  zarar  eksik  değil 

Bu  dile  yine  bir  âfet-i  mekkâre  dolaştı 
Mekkâre  gözüm  gözleri  mekkâre  dolaştı 
Meydân-ı  mahabbette  gezerken  dil-i  şeydâ 
Dil  dilbere  dilber  dil-i  dildâre  dolaştı 
Gülşende  figan  eyler  iken  bülbül-i  şeydâ 
Gül  bülbüle  bülbül  güle  gül  hâre  dolaştı 
Destinde  tutup  câm-ı  meyi  sâki-i   devran 
Mey  sâgare  sâgar  meye  mey  nâre  dolaştı 
Aşık  Ömer  aç  sen  gözünü  bak  şu  cihâna 
Gam  askere  asker  gama  gam   zâre  dolaştı 

gibi  ruh  ve  şekil  itibariyle  cidden  muvaffakiyetli  parçalar  yok 
değildir.  Fakat  bu  güzellikler,  çarçabuk  sayılabilecek  kadar 
azdır. 

Divan  edebiyatı  tekniğine  hakkiyle  sahib  olamayışı,  çok  ve 
belki  irticalen  yazmak  merakı  onu  ekseriyetle  bayağılığa  dü- 
şürmüştür. 


Edebî  Şahsiyeti  73^ 


Şiirleri  arasında, 


Gece  gündüz  mübtelâyım  ettiğim  âh  aşkına 
Gâhice  rahraeyle  bin  bir  ism-i  Fettâh  aşkına 

Diyâr-ı  gurbete  düştüm  baîd  oldum  vatanımdan 
Enîsim  hemdemim  yoktur  usandım  tath  canımdan 

Acebdir  yaz  u  kış  gitmez  senin  reng  ü  ruyin   dağ-lar 
Kimi  sermest  ü  deng  etmez  komaz  misk  ü  buyin  dağlar 

gibi  bir  çok    vezin    ihmallerini,    kafiye    hatalarını     ihtiva  eden^ 
beyitlere  sık  sık  tesadüf  edilmktedir. 

Onun  eserlerine  "Nizâ'„  ,  **Şâyi'„  ,     "Zâyi'„  gibi    kelimelerin 
"Nizâ„  ,  "Şây^  »  "Zây„  suretlerinde    girdiğini  de  görmekteyiz. 

İşte  bundan  dolayıdır  ki  Âşık  Ömer'i    bir  divan  şairi  addet- 
mek imkânı  yoktur.  Esasen  büyük  bir  kısmı  bestelenmek  üzre 
yazılan    bu  manzumeler  sazşiirinin  bünyesine    daha  uygundur. 
Yalnız  diğer  âşıklardan    fazla  divan  edebiyatı  tesirine  kapılmış,, 
aruz  Veznini  hece  vezninden  daha  çok  kullanmış,  Nesimî  ve  em- 
sali şairleri  taklid  ederek  yazdığı, 

Elif  Allah  içün  olsun  gel  bize  nâz  eyleme 
Be  bize  bugün  tenezzül  eyleyüp  gelsen  ne  var 
Te  tamâm  oldu  cefâlar  düşmanı  şâd  eyleme 
Se  sevabı  var  kuluna  bir  nazar  kılsan  ne  var 

Sohbeti  dem  dem  demi  dem  dem  demi  imrendirir 
Vuslatı  em  em  emi  em  em  emi  imrendirir 
Kadd  ü  kamet  kameti  kamet  kıyamet  gösterir 
Şöhreti  nem  nem  nemi  nem  nem  nemi  imrendirir 

manzumelerde  görüldüğü  gibi  tasannua  düşmüştür. 


74  Âşık  Ömer 

Gene  divan  şairlerini  taklid  ederek  ''Türkçü  köylü  manasiyle 
tahkire  kalkışması  da  onun  çığırını  bulamadığına  açık  bir  delil- 
dir [No  46] . 

Âşık  Ömer  velûd  bir  şairdir.  Ekseri  şiirlerini  saz  âlemlerinde 
irticalen  söylemiştir.  Manzumeleri  arasında  aynı  mazmunların 
bir  çok  defalar  tekerrür  etmesi  de  bundandır.  O  hiç  şûbhe  yok- 
ki  şairlik  kudretinden  mahrum  bir  adam  değildir.  Bazı  teşbih- 
lerinde, bilhassa  mahallî  hayatı  aksettiren  manzumelerinde  mu- 
vaffak olmuştur. 

Ömer  bir  âşıkım  zahir  ne  meddahım  ne  hod  şâir 
Gözüm  yaşıyla  yazdım  bir  acâyib  yadigârım  var 

deyen  şair  bir  kısım  manzumelerinde  samimîdir.Esasen  onun  en 
güzel  şiirleri,  kendi  hatıralarını,  aşk  maceralarını  tasannusuz 
bir  şekilde  anlatan  parçalardır.  Şairin  en  mühim  eserleri  ise 
cenk    vakıalarını,  serhad  hâdiselerini  ihtiva  edenlerdir. 

Aşık  Ömer'e  vereceğimiz  en  ehemmiyetli  mevki  işte  bu  nevi 
şiirleri  dolay isiyledir. 


IV 

Tasavvuf!  Şahsiyeti 

Aşık  Ömer'in  Mevlevi  olduğuna  dair  eskiden  beri  bir  kanaat 
mevcuddur.  Gerek  Asımoğlu  Siraceddin,  gerek  Bursalı  Tahir   onun  \ 

Mevlevi  tarikatine  mensub  olduğunu  >  bir  şiirinden  istidlal  ede- 
rek -  soyuyorlar.  j 

Millet  -  Ali  Emiri  kûtübhanesindeki  bir  mecmuada  (Manzum  | 

eserler  No:  742)  şöyle  bir  manzumeye  tesadüf  ediyoruz: 

Hamdülillâh  Sûre-i  Rahmân'ı  ben  bilmez  miyim  j 


Sırr-ı  hikmet  gizlidir  Sübhân'ı  ben  bilmez  miyim 
Dört  kitabı  gökten  indirdi  bize  avn-i  Huda 
Dîn-i  İslâm  sıhhat-i  Kur'ân'ı  ben  bilmez  miyim 

Kâ'be-i  Bey t-ül- mukaddes  kıblemiz  oldu  nişan 
Hem    Muhammed  hazreti  peygamber,  i  âhır  zaman 
Dînim  islâm  mezhebim  İmâmı    A'zam'dır  iyan 
Dilde  ikrar  eyleyüp  îmânı  ben  bilmez  miyim 

Hazret-i  Adem  SafiyyuUah  benim  zürriyyetim 
Yarın  ol  mahşer  gününde  kavm-i  Ahmed  milletin 
Ehl-i  sünnet  vel-cemâat  i'tikadda  mezhebim 
Çar  anâsırda  olan  inşânı  ben  bilmez  miyim 

Mahlasım  Derviş  Nthânî  hem  Ömer'dir  adımız 
Kalbimizde    nokta  ile  dâstan    îcâdımız 
Mevlâhâne  şeyhi  Ahmed  pîrimiz  üstadımız 
Kâmile  hizmet  edüp  iz'ânı  ben  bilmez  miyim 


76  Âşık  Ömer 

Bu  manzumenin  son  bendindeki  Mevlâhane  tabiri  "Mevlevi- 
hane'nin bozuntusu  olduğu  meydandadır.  Aynı  manzume  çok 
yanlış  olarak  matbu  Âşık  Ömer  divanında  da  görülüyor  ve  bu 
kelime  orada  "Mevlâyî»  şeklinde  kayıdlıdır.  Her  halde  Mesnevi 
ile  uğraşan  şairin  bu  tarikate  mensub  olması  ihtimal  dahilinde- 
dir. Netekim  neşrettiğimiz  şiirler  arasında  da  (  No  416  )  şairin 
Mevlâna'ya.  karşı  derin  bir  bağlantısı  olduğunu  gösteren  şu  yolda 
bir  beyte  tesadüf  ediyoruz : 

Rûz  ü  şeb  durmaz  yanar  bir  dem  karâr  etmez  gönül 
Âsitân-ı  Hazret,  i  Mollâ'yı  gözler   gözlerim 

Âşık  Ömer'in  bahsettiği  Şeyh  Ahmed'in  Yenikapı  mevlevîha- 
nesi  şeyhlerinden  biri  olan  Ahmed  Dede  [1]  olması  mümkündür: 

Netekim  bir  destanında  [Başlangıç,  Sahife:  21], 

Yenikapı  dervişlerin  ocağı 
Mevlevihane'yle  devrânımız  var 

deyerek  bu  tekke  ile  alâkasını  açık  bir  surette  anlatıyor.  Hal- 
buki matbu  divandaki  "Tekerleme»  de  "Serdarının  Hacı  Bekta^ 
olduğu^nu  söylemektedir.  Bir  koşmasında  da  "Hacı  Bektaş*a 
ziyarete  vardığını  ve  yol  ile  erkâna  uğradığını  „  anlatıyor  (No: 
79).  Şu  halde  şairin  Mevlevi  ve  Bektaşi  tarikatlerinden  her  iki- 
sine müntesib  olduğunu  kabul  etmek  lâzım  gelir.  Mamafih  Sünnî 
ve  Hanefi  olduğunu  söyleyen,  Resûl'ün  sözünü  tutmayı,  işledi- 
ğini işlemeyi  tavsiye  eden,  hususiyle , 

Muhibb-i  Çâryâr-ı  bâsafâyîlerdeniz  âşık 
Sadâkatte  Ebû  Bekr-i  gınâyîlerdeniz  âşık 

Bizi  yoktan  var  eden  Sübhân'ı  ben  bilmez  miyim 
Hem  Ebû  Bekr  ü  Ömer  Osman'ı  ben  bilmez  miyim 


[1]  Yenikapı  Mevlevîhanesini  tesis  eden  Kemal  Ahmed  DedeMen  sonra  bu  tek- 
kede Ahmed  adında  6  zatın  daha  şeyhlik  ettiğini  biliyoruz.  Fakat  Aşık  Ömer'in  bun- 
lardan hangisine  mensub  oldujrnnu  kat'î  olarak  söylemek  kabil  değ'ildir. 


Tasavvufî  Şahsiyeti  77 

Evvelâ  Âdem  Safiyyullah  deâ:il  mi  aslımız 
01  İmâmı  A'zam-ı  Nu'mân'ı  ben  bilmez  miyim 

diyerek  dört  halifeye  ve  İmamı  Azam' ^  hürmetkar  olduğunu  gösteren 
Açık  Ömer'in  şiirlerinde  Bektaçı  telâkkilerini  bulmak  kabil  değildir. 
Hattâ  dördüncü   halife  hakkmda  yazdığı  bir    medhiyede  bile 
Bektaşilik  akidesi  göze  çarpmıyor. 

Aşıkım  ben  gülşen-i  hüsnüne  hayranım  Ali 
Gel  suâl  et  var  mıdır  bir  cürm  ü  isyanım  Ali 
Hâlimi  arzetmeğe  gfeldim  meded  dîvânına 
Başın  içûn  lûtfun  icra  eyle  sultânım  Ali 

Yoluna  olsun  feda  hep  mülk  ü  mâl  ü  cân  ü  ser 
Gelmemiş  dünyâ  yüzünde  sana  benzer  Şîr-i  ner 
Ölmeden  bu  hasret  ile  el'aman  Âşık  Ömer 
Gel  yetiş  imdadıma  sen  Şâh-ı  Merdân'ım  Ali 

beyitlerini  ihtiva  eden  bir  murabbamda  nihayet  Sünni  şairlerin 
AU  hakkmda  düşünebildikleri  vasıflar  görülür. 

İşte  bu  telâkkilerinden  dolayı  Âşık  Ömer'i  Bektaşi  tarikatına 
mensub  olarak  göstermek  imkânını  bulamıyoruz.  Onun  Bektaşi 
olamayacağına  adının  Ömer  oluşu  da  kuvvetli  bir  delildir.  Şairin 
Hacı  Bektaş'a  karşı  hürmet  ve  muhabbet  besleyen  bir  Mevlevi 
olduğunu  kabul  etmek  daha  doğrudur  kanaatmdayım. 

Şurası  da  muhakkaktır  ki  Âşık  Ömer  Mevlevîliği  de,  tam 
manasiyle  benimsememiş  ve  hayatını  maddi  zevk  ve  neşelerle 
geçirmeğe  çahşmıştır. 

Aşık  Ömer  hiç  şûbhe  yok  ki  mutasavvıfaya  karşı  hürmetkar- 
dır. Şairname'de  Yunus,  Kaygusuz,  Eşrefoğlu^  Üftâde  gibi  meşhur 
mutasavvıflar  hakkında  takdirli  bir  dil  kullanması  da  bunu  gös- 
terir, Fakat  bu  hürmet  ve  muhabbetler,  hattâ  tarikate  intisab 
onu  da  mutasavvıflar  arasında  göstermemiz  için  kâfi  değildir.  Bir 
taraftan  sofiyeye  karşı  temayülü,  diğer  taraftan  da  âşıkların  isrine 
uymak  mecburiyeti  onu  da  mutasavvıfane  manzumeler  yazmağa 
sevketmiştir.  Vücude  getirdiği  şiirler  arasında  tamamiyle  sofiyane 


78  Âşık  Ömer 

bir  eda  ile  yazılmış  parçalara  tesadüf  edildiği  gibi,  muhtelif 
manzumeleri  araşma  serpilmiş  tasavvuf!  telâkkiler  de  göze 
çarpar. 

Uşşakî  tarikatine  mensub  olan  meşhur  Salâhı  [1]  onun  iki 
manzumesini    mutasavvıfane    bir  eda  ile  şerhetmiştir. 

Fakat  SâlâhVnin  yaptığı  bu  tevcih  ve  teviller  pek  zoraki- 
dir.  Aşık  Ömer,  şerhte  gördüğümüz  fikirlerin  ekserisini  hiç 
şübhe  yok  ki  aklına  bile  getirmemiştir.  Esasen  şairde  rastladı- 
ğımız tasavvuf  telâkkilerinde  büyük  bir  ''Vahdet»  çeşnisi  sezil- 
mez. O,  nihayet  basit  bir  takım  "Devir»  nazariyelerini,  kâmil 
insan  mefhumlarını,  bir  şeyhe  intisabın  lüzumunu  anlatmak 
istemiştir.  Onun, 

Seni  ben  severim  candan   içeru 
Yolum  vardır  bu  erkândan  içeru 

beytiyle  başlayan  Yunus  ilâhisine  bir  nazire  yazması  ve  Mısrî 
Niyazı  nin  bazı  parçalarını  taklid  etmesi  nihayet  bir  özenmenin 
mahsulüdür. 

Âşık  Ömer  her  halde  vefatından  çok  sonra  mutasavvıf  bir 
şair  olarak  kabul  edilmiş  olmalıdır.  Belki  de  Ömer  Abdal, 
Derviş  Ömer  gibi  daha  ziyade  tasavvuf!  neşe  ile  eserler  yazan 
bu  isimdeki  diğer  şairlerin  şöhretini  tanınmış  olan  şahsiyeti  ile 
benimsemiş  olması  bunda  kuvvetli  bir  amil  olmuştur. 


[1]  Ekserisi  Tasavvufa  aid,  bir  çoğfu  da  şerh  olmak  üzere  hayli  eser  kaleme  alan 
Abdullah  Salâhî  şiirleriyle  de  şöhret  kazanmıştır.  Vefatı  (1196-1781)  dedir.  Yazma 
divanının  büyücelc  bir  nüshası  medfun  bulunduğu  Tahirağa  tekkesinde,  diğeri  de  Sü- 
leymaniye  kütübhanesindedir.  hayatı  hakkında  malûmat  almak  için  bakınız  :  Osmanlı 
müellifleri  C.  1  S.   104. 


V  • 
Şöhreti  ve  Tesirleri 

Âşık  Ömer,  sazşairleri  arasında  en  bûyûk  şöhreti  kazanan 
bir  şahsiyettir.  Halk  şiirlerini  ihtiva  eden  her  hangi  bir  cönkte 
muhakkak  Âşık  Ömer'in  deyişlerine  de  tesadüf  edilir. 

Hususi  ellerde,  muhtelif  kûtübhanelerde  ve  bilhassa  Millet-  Alt 
Emirî  kütûbhanesindeki  mecmualarda  onun  şiirleri  bûyûk  bir 
yekûn  tutmaktadır. 

Âşık  Ömer  muasırı  olan  Aşık,  Kayıkçı  Mustafa^  Kâtibi, 
Gedayî,  Kuloğlu,  Gevheri  gibi  tanınmış  bûyûk  sazşairlerinin 
fevkinde  bir  şöhret  kazanmıştır. 

Müstakimzade,  Üsküdarlı  Mevlevi  Hasib  gibi  şahsiyetlerin  ondan 
bahsetmeleri  kendisinin  ne  kadar   çok  tanındığını  gösterir. 

izzet  Molla  gibi  maruf  bir  san'atkârın  bir  mısraını  tazmin 
etmesi  de  Aşık  Ömer'in  divan  şairleri  arasında  da  takdir  kazan- 
dığını isbat  eder. 

Bahân  efkâr' A^  "Tazmîn-i  mısra'-ı  Âşık  Ömer„  başhkh  şu 
beyte  tesadüf  ediyoruz  (1)  '- 

Her  kesin  yanında  yârı  salmur  beğler  gibi 
Ardına  düşmüş  dil-i  zarım  yeler  seğler  gibi 

Sünbülzade  Vehbi'nin  "Suhan„  kasidesindeki, 

iktifa  eylediler  meslek-i  Âşık  Ömer'e 
Aşk  u  şevkMIe  nice  kafiyecûyâ-yı  suhan 


[1]  İzzet  Molla  :  Bahan  efkâr,  Son  kısım  S.  66. 


80  Âşık  Ömer 

beyti  de  dikkate  değer.  İstihfaf  hissini  taşımakla  beraber  birçok 
adamların  Âşık  Ömer'i  taklid  ettiğini  gösteren  bu  beyit  onun 
«debî  mevkiini  göstermek  itibariyle  çok  mühimdir. 

Bendeki  bir  mecmuada  şu  yolda  bir  başlangıcı  ihtiva  eden 
bir  manzume  yazılıdır  ^ 

Şuarâ-yi  benâmdan  Karamanı  Kenzî  hazretlerinin  zâde-i  tab'-ı  âl-ül- 
âlleri  olup  Âşık  Ömer  merhumun  benden  sonra  uçkur  türküsü  çağrıla- 
cak demesini  men'etmiş  olan  semâîsidir  : 

Bu  gün  gördüm  yazık  olmuş  yine  bir  gül  beden  mahbûs 
Dedim  cânâ  nedir  cürmün  demez  kimdir  eden   mahbûs 
Varup  kimden  suâl  ettimse  bilmem    der  neden  mahbûs 
Hemen  ağlar  haber  gözler  durur  ol  sîm  ten  mahbûs 

Nolaydı  kamet- i  bâlâsıçün  olsamdı  ben  mahbûs 
Dedim  Yûsuf-i  sânî  mi  Zelîhâ  mı  eden  mahbûs 

O  şuhun  habsine  Jurnal  yazarken  kâtib-i  dânâ 
Niçün  desti  kopup  anın    dü  çeşmi  olmamış  a'mâ 
Ceza  çekmekliğe  şâyeste  miydi  böyle  bîhemtâ 
O  bülbüldür  ki  gülşende  gelen  bekler  durur  zîrâ 

Nolaydı  kamet-i  bâlâsıçün  olsamdı  ben  mahbûs 
Dedim  Yûsuf-i  sânî  mi  Zelîhâ  mı  eden  mahbûs 

Aceb  ol  bir  devasız  derdine  bilmem  ne  hâl  etsem 
Olur  mu  derdine  bir  fayda  yazup  arzıhâl  etsem 
Etek  öpsem  boyun  büksem  varup  afvın  recâ  etsem 
Ne  mümkin  olmamak  mecnun  düşünsem  kîl  ü  kal  etsem 

Nolaydı  kamet-i  bâlâsıçün  olsamdı  ben  mahbûs 
Dedim  Yûsuf-i  sânî  mi  Zelîhâ  mı  eden  mahbûs 


Şöhreti  ve  tesirleri  81 

Hele  sabr  edeyim  bir  kez  nedir  cûrmü  beyân  olsun 
Ceza  çektiklerin  bir  bir  diyem  belki  nişan  olsun 
Gerek  da' vâsi  mâcerâ  gerek  da' vâsi  kan  olsun 
Cezasın  ben  çekem  Kenzi  bu  da  dünyâya  şân  olsun 

r 

Nolaydı  kamet-i  bâlâsıçün  olsamdı  ben  mahbûs 
Dedim  Yûsuf-i  sânî  mi    Zelîhâ  mı  eden»  mahbûs 

Görülüyor  ki,  muahhar  devirlerde  yetişen  sazsairleri  ekse- 
riyetle Âşık  Ömer'e  yetişmek  kaygusunu  taşımaktadırlar.  Daha 
GevherVâien  başlayarak  bir  çok  şairlerin  Âşık  Ömer'e  nazireler 
yazdıklarını  da  görüyoruz. 

Millet  —  Ali  Emir!  kütübhanesindeki  bir  mecmuada  ( Man- 
zum eserler  No  •  844)  Hasan  adlı  bir  şairin, 

Vashn  olmazsa  bana  ger  feth-i   bâb  İbrahim'im 
Ola  mı  canım  yolunda  irtikâb  İbrahim'im 
Takatim  tâk  oldu  çevrinle  yeter  başın  içün 
Olma  böyle  kati  pek  âlıcenâb  İbrahim'im 

bendiyle  başlayan  murabbaı,  Âşık  Ömer'e  nazire  olarak  kayıd- 
lıdır  . 

Aynı  kütübhanedeki  bir  mecmuada  (Manzum  eserler  No :  689) 
Levnî  'nin, 

Ben  ne  cürmûn  sahibi  oldum  şehâ  küstün  bana 
Hüsnüne  ancak  senin  ettim  duâ  küstün  bana 
Âşık  u  aşüften  oldumsa  günehkâr  olmadım 
Bir  cefâ  sen  eyledin  ben  bir  hatâ  küstün  bana 

bendiyle  başlayan  murabbaı,  Âşık  Ömer'in  278  numarah  manzu- 
mesine naziredir. 

6 


82  Âşık  Ömer 

G«ne  aynı  mecmuada, 

Derdimendin  Yûsuf-ı  Ken'ân  eden  sensin  beni 
Hazret-i  Ya'kub  gibi  giryân  eden  sensin  beni 
Eyledi  aşkın  beni  hep  âşinâlardan  ırag 
Dostlarımla  dâima  düşman  eden  sensin  beni 

bendli    murabba    gene      Âşık     Ömer'in    337    numaralı    şiirine 
naziredir. 

Millet  —  Ali  Elmirî  kûtûbhanesindeki  bir  mecmuada  (Manzun»> 
eserler  No  :  849)   Âhu^nun, 

Yürü  var  Hak'ka  eyle  bir  amel 
Âşıka  sevda  ne  güzel  uymuş 
Aşk  oldu  evvelâ  dünyâya  temel 
Hikmet-i  Mevlâ  ne  güzel  uymuş 

bendiyle  başlayan  şiiri  ile  RuhVnin, 

Uşşâka  muhkem  dünyâda  cânâ 
Bir  hoppa  parlak  ne  güzel  uymuş 
Meclise  her  dem  ziynettir  hâlâ 
Badeye  bardak  ne  güzel  uymuş 

bendiyle  başlayan  manzumesi  Âşık  Ömer'in  meşhur  tekerleme- 
sine nazire  olsa  gerektir. 

Siyahı'nirit 

İşte  geldi  yaz  irişti  nevbahâr  eyyamıdır 

mısraiyle  başlayan  murabbaı  bendeki  bir  mecmuada  Aşık  Ömer'ini 
(543)  numaralı  manzumesine  nazire  olarak  gösterilmiştir  : 

Sevdayî  adlı  bir  sazşairinin, 


Şöhreti  ve  tesirleri  83 

Meylettim  hüsnüne  bir  nevcivânın 
Kati  bîvefâmış  bilmezdim  evvel 
Cefâsı  yokdürür  der  idim  anm 
Kârı  cefâ  imiş  bilmezdim  evvel 

bendiyle  başlayan  koşması   aynı  mecmuaya  göre    Âşık  Ömer'e 
naziredir  (No :  65)- 

Bay  Fuad  Köprülü^  Şefkat  ismindeki  bir  sazşairi  tarafından 
Âşık  Ömer'in, 

Ey  Ömer  mecnun  Ömer  bîzâr  Ömer  Aşık  Ömer 
mısraiyle  başlayan  şiirine  [No:  530]  bir  nazire  vücude  getirildiğini 
ve  bu  nazirede  şair  hakkında  şu  malûmatın   bulunduğunu  kay  d 
ediyorlar  [Hayat :  sayı  24]  : 

"Bu  nazire  muasırlarmm  onun  hakkında  takdirkâr  fikirlerini  göster- 
diği gibi  Âşık  Ömer'in  daimî  bir  aşk  mübtelâsı  olduğunu  da  anlatmak- 
ta ve  ayrıca  o  devrin  meşhur  musavvirlerinden  LevnVmn  Âşık  Ömer'in 
hali  perişanını  tasvir  eden  güzel  bir  resim  yapmış  olduğunu  da  bildir- 
mektedir. Filhakika  Levnî  o  devrin  en  maruf  nakışlarından  biri  ve  belki 
birincisidir  [Halil  Edhem  Elvahı  nâkşiye  kolleksiyonu,  S  18.  1924] . 

Millet— Ali  Emirî  kûtûbhanesindeki  bir  mecmuada  da  ( Man- 
zum eserler  No  :  742 )  Âşık  Sinanî  adlı  bir  şairin  Âşık  Ömer  hak- 
kında şöyle  bir  medhiyesine  tesadüf  ediyoruz  (1)  - 

Velvele  ârâ  imişsin  bildim  ey  Âşık  Ömer 
Ne  uçar  anka  imişsin  bildim  ey  Âşık  Ömer 
Şöyle  teşhis  eyledim  ki  ehl-i  aşka  ben  seni 
Cevher-i  yekta  imişsin  bildim  ey  Âşık  Ömer 

Âşık-ı  sâdıklar  içre  müstemendsin  müstemend 
Geşt  edüp  gezdim  cihanı  bulmadım  sana  menend 


(1)  Bu  manzume  epeyce  farklı   olarak  Beşiktaş  —    Yahyaefendi    kûtûbhanesindeki 
Âşık  Ömer  divanının  kenarına  sonradan  yanlış  olarak  Âşık  Ömer  namına  kaydedilmiştir. 


84  Âşık  Ömer 

Hâsılı  budur  cevâbım  sana  billahi  sened 
Sâhib-i  imlâ  imişsin  bildim  ey  Aşık  Ömer 

Dilerim  Bârî  Huda'dan  cennet  olsun  meskenin 
Yâ  ne  bilsün  kadrini  nâdân  olanlar  çün  senin 
Olmak  ister  her  kes  amma  gücü  yetmez  kimsenin 
Bülbül-i  şeydâ  imişsin  bildim  ey  Aşık  Ömer 

Lûtf  edûp  bize  haber  ver  halka  aşkâr  eylemem 
Saklarım  bu  sırrı  cânâ  kimse  izhâr  eylemem 
Gerçi  der  Âşık  Sinânî  hakkı    inkâr  eylemem 
Haddi  yok  derya  imişsin  bildim  ey  Aşık  Ömer 

Beşiktaş  —  Yahya  efendi  kûtûbhanesindeki  divanda  Aşkî  adlı 
bir  şair  tarafından  Âşık  Ömer'in  bir  gazeline  yapılan  şu  tahmis 
yazılıdır  - 

Menzilim  Mecnun'leyin  sahraya  saldı  rûzigâr 
Rehgüzârım  vâdi-i  Leylâ'ya  saldı  rûzigâr 
Aşkile  hâlim  aceb  sevdaya  saldı  rûzigâr 

Akıdup  Kanlı  yaşım  deryaya  saldı  rûzigâr 
Unmadık  başım  kuru  gavgaya   saldı  rûzigâr 

Bu  meseldir  derler  olmaz  ehl-i  dünyâda  huzur 
Yâ  niçûn  mal  ehli  eyler  devlet-i  dehre  gurur 
Baki  mi  kalur  zamanın  devri  etmez  mi  mürur 

Vasl-ı  yâr  ile  kimi  kılmaktadır  zevk  u  sürür 
Kimini  ancak  gam-ı  ferdaya  saldı  rûzigâr 

Kurah  mi'mâr-ı  can  bünyâdına  aşkın  temel 
Akl  u  fikrim  âlem  içre  dâima  tûl  i  emel 
Nem  ola  yâ  Rab  cihanda  ettiğim  cürme  bedel 

Hâsılı  Hak'ka  yarar  yok  bende   bir  sâlih  amel 
Ne  içün  bilmem  beni  dünyâya  saldı  rûzigâr 


Şöhreti  ve  tesirleri  85 

Sanma  zâlıid  hubb-i  dünyâya  garazdır  cûşumuz 
Dûrr-i  yektadan  örülmüştür  bizim  mengûşumuz 
Bir  söz  ile  arifi  ilzam  eder  hâmûşumuz 

Ol  sebebden  bâliş-i  hayrettedir  serhûşumuz 
Bir  cihan  ârâ  içün  araya  saldı  rûzigâr 

Cân  ü  dilden  girmişiz  Aşkî  mahabbet  râhma 
Tâ  irince  cüstücû  kılmaktayım  dergâhına 
Bakmazam  dünyâ  içün  dûnun  ulüvv-i  câhına 

Bizi  ey    Âşık  Ömer  ancak  cihan  şebgâhma 
Gösterüp  hâb-ı  emel  rü'yâya  saldı  rûzigâr 

* 

İşte  bütün  bu    delillerle  anlıyoruz  ki   Âşık  Ömer  yalnız  sazşa- 
irleri  arasında  değil,  klasik  şairler  arasında  da  tanınmış  ve  takdir 
edilmiştir. 

Onun  mutasavvıflarca  da  benimsendiğini  görmekteyiz. 

XVIII  inci  asır  mutasavvıflarından  Salâhı  nin  şaire  aid  iki  man- 
zumeyi şerhe  kalkışması  şüphesiz  ki  bu  takdirin  mahsulüdür.  Bir 
çok  parçalarının  «İlâhi»  olarak  tekkelerde  besteleriyle  okundu- 
ğunu da  Bay  Osman  Ergin  deki  yazma  mecmualardan  öğreniyoruz. 

<  Millet — Ali  Emirî»  kütûbhanesinde  mevcud  ilâhi  mecmua- 
larında da  Âşık  Ömer'in  bir  hayli  manzumesine  tesadüf  edilmek- 
tedir ki  bunların  da  besteli  oldukları  muhakkaktır. 

Meşhur  bestekâr  Yeniköylü  Hafız  Hasanlın  çıraklarından  f^aiz 
ve  ffâdi  adlı  iki  merhum  musikişinas  kardeşten  tesbit  ettiğim 
malûmata  göre,  Yeniköylü  Hafız  Hasan,  şairin  «Dokunma»  redifli 
gazeline  [No:  154]  «Hüseynî  Durak»  ve  «Mahur  İlâhi»  olarak 
iki  beste  vücude  getirmiştir. 

Kadirihane  zakir  basısı  tanınmış  bestekârlardan  Mopçu^nun  da 
Aşık  Ömer'e  aid  bazı  şiirleri  «İlâhi»  olarak  bestelediğini  oğlu 
Rıza  dan  dinlemiştim. 

Klasik  musikişinsalarımızın  da  Âşık  Ömer'den  seçme  birçok 
manzumeleri  bestelediklerini  gene  mecmualar  sayesinde  anlaya- 
biliyoruz. 


86  Âşık  Ömer 

«Millet— Ali  Emiri»  kûtûbhanesindeki  iki  mecmuanın  (Man' 
zum  eserle  No:  699,  849)   kaydma  göre, 

Sakmup  seyran  yerine 
Çıkan  dilber  kiminsin  sen 

beytiyle  başlayan  Semaî  (No  :  643)  «Tabir»  makammda  bestelidir. 

849  numaralı  mecmuadaki  kayda  göre, 

Şunda  bir  cânânm  Rum'da  Acem'de 

Ederler  medhini  Buhârâ'ya  dek  • 

Beyitli  koşma  (No  :  55)  «Şarkı»  , 

Dedi  bir  pir  bana  pişman  olursun 
Râzm  açma  Huda'dan  gayrı  ferde 

koşması  da  ( No :  31)  «Türkü»  olarak  bestelenmiştir. 

Aynı  kütübhanede  mevcud  diğer    bir  mecmuada    ( Man- 
zum eserler  No  :  699)  Âşık  Ömer  der  makam-ı  Hüseynî  başlığıyla 
şu  güzel  muhammes  mukayyeddir  (1)  : 

Aceb  ol  şâhid-i  maksûda  gözüm  yüz  süre  rai 
Ya  bana  bir  dahi  bu  baht-ı  siyeh  el  vire  mi 
Yohsa  engüşt'i  kaza  defter-i  ömrüm  düre  mi 

Gün  ola  mı  bu  gözüm  vuslat-ı  yâri  göre  mi 
Yohsa  hasret  beni  tâ  menzil-i  hasra   süre  mi 


(1)  Bu  şiir  bendeki  bir  mecmuada  da  «Şarkı»  başlığıyla  yazılıdır. 


Şöhreti  ve  tesirleri  87 

Hak  bilûr  kimseye  hâlim  diyemem  kim  nicedir 
Bunda  ednâ  olanm  payesi  anda  yücedir 
Şeb  i  hicrin  seheri  yok  ne  karanhk  gecedir 

Gün  ola  mı  bu  gözüm  vuslat-ı  yâri  göre  mi 
Yohsa  hasret  beni  tâ  menzil -i  haşre  süre  mi 

Hele  gamsız  olamam  rahat  anınçün  dilemem 
Ağlamakdan  gözümün  yaşını  bir  dem  silemem 
Şeb-i  gamda  yitürüp(l)  kendimi  kendim  bilemem 

Gün  ola  mı  bu  gözüm  vuslat-ı  yâri  göre  mi 
Yohsa  hasret  beni  tâ  menzil-i  haşre  süre  mi 

Ne  akıllar  irişür  bu  feleğin  gerdişine 

Ne  fikirler  yeter  eyyâm-ı  gamın  cünbişine   (2) 

Ne  tahammül  olunur  hicr  ü  firak  âteşine 

Gün  ola  mı  bu  gözüm  vuslat-ı  yâri  göre  mi 
Yohsa  hasret  beni  tâ  menziI-i  haşre  süre  mi 

Ey  Ömer  tâ  ki  bu  can  terk-i  diyar  eylemeden 
Dîdemiz  bâd-ı  ecel  dolu  gubâr  eylemeden 
Şeb-i  gam  âlem-i  ikbâlimi  târ  eylemeden 

Gün  ola  mı  bu  gözüm  vuslat-ı  yâri  göre  mi 
Yohsa  hasret  beni  tâ  menzil-i  haşre  süre  mi 

Oene  aynı  mecmuada» 

Seyrederken  semtini  cânânı  gördüm  ben  bu  gün 
Sanasın  cismim  içinde  canı  gördüm  ben  bu  gün 
Zerre  veş  üftâdeler  etrafın  almış  mâhımm 
Şübhesiz  ol  âfet-i  devrânı  gördüm  ben  bu  gün 


(1)  Gitti  aklım  bulamam  :  Bendeki  yazma, 
<2)  Teşvişine  :  »  » 


88  Âşık  Ömer 

Görmemişti  nice  demlerde  gönül  cânânmı 

Bulmamıştım  arayup  derd  ü  gamın  dermanını 

Ol  yeri  kıldı  kadem  rencide  görünce  anı 

Derd  içûn  gam  çekmezem  dermanı  buldum  ben  bugün 

Hatırım  kıldı  teselli  ol  perî  bin  nâz  ile 
Hiç  umulmazdı  görüşmek  ol  hümâ  pervâz  ile 
Okur  ezberden  vefa  babını  hub  âvâz  ile 
Çâresâzı  mürg-i  hoş  elhânı  gördüm  ben  bugün 

Vasi  olunca  ey  Ömer  ol  çeşm-i  hûn  âşâm  ile 
Bir  muamma  eyledim  peyda  hezâr  encam  ile 
Bir  ayın  nokta  iki  bir  göz  yukarı  lâm  ile 
İsmini  yâd   etmek  olmaz  anı  gördüm  ben  bu  gün 

bendlerini   ihtiva  eden  ve  «Âşık  Ömer  Türkmanî  der  makam-ı 
Hüseynî»  başlığını  taşıyan  bir  murabba    yazılıdır. 

Bu  bestelerden  bir  kısmının  bizzat  şair  tarafından  bestelen- 
diği de  tahmin  olunabilir.  Âşık  Ömer'in  musiki  sahasında  da 
büyük  bir  şöhret  kazandığını  görmekteyiz. 

Binbaşı  Hoca  Emin  tarafından  yazılan  «Menakıbı  Kethudazade 
elhac  Mehmed  Arif  efendi  hazretleri»  adlı  eserde  Kâhyazade  Arifin 
Âşık  Ömer  hakkında  söylediği  şu  sözler  yazılıdır  : 

Çövür  şuarâsından  Âşık  Ömer  ile  Gevheri  bir  biriyle  muasır  ve  mu- 
sâhib  olup  Fener'de  bir  Yahudi  meyhanesinde  otururlar  İdâre-i  akdâh-i 
ayş  ü  işret  ederler  Ve  iskemlelerin  üzerinde  bilâârâm  bir  beyit  Âşık 
Ömer  ve  bir  beyit  Gevheri  söyler  ve  karşularında  dahi  kâtibler  o 
beyitlerden  hiç  birini  zayi'  etmeyüp  hemen  kayd  ü  tahrir  ederler  Anla- 
malı tabiat-i  şi'riyyeyi  Âşık  Ömer  Kırım'da  Oözleve'M'ır  Orada  bir 
kahvede  oturur  ve  çaldığı  sazı  başı  ucuna  asar  kimse  dokunmaz  Hattâ 
Âşık  Ömer  bir  nice  zaman  seyr  ü  seyahat  edüp  ba'de  bu'din  tebdil-i 
hey'et  olduğu  halde  yine  o  kahveye  gelür  Sazını  alup  çalayım  der 
ise  de  o  Âşık  Ömer'in  sazıdır  başkası  çalamaz    deyüp  vermezler    Her 


Şöhreti  ve  tesirleri  89 

ne  hâl  ise  alur  çalar  Andan    sonra  bilürler  ki    o  gelen    Aşık  Ömer'in 
kendisidir. 

Âşık  Ömerlin  Tanzimaftan  sonra  yetişen  şairler  arasında  bile 
meşhur  olduğunu  görüyoruz.  Bilhassa  Âşık  Ömer  ve  Gevheri 
şiirlerini  çocukluğunda  ezberlediğini  söyleyen  Ziya  Paşa  ,  Emil 
tercümesi  mukaddimesinde  diyor  ki  (1)  : 

Bizim  lalanın  eş'ara  pek  mahabbeti  vardı :  Hattâ  kendinin  yazısı 
güç  okunur  derecede  imlâsız  olduğu  halde  Aşık  Ömer  ve  Gevheri 
asarından  mahfuzu  bulunan  beyitleri  münasibetli  münasibetsiz  sıra  geti- 
rüp  okur  ve  ara  sıra  kendi  de  kıt'a  ve  gazel  gibi  şeyler  nazmedip 
içinde  mevzun  olanları  da  bulunurdu... 

Bir  kaç  gün  gündeliğimden  tasarruf  edüp  lala  ile  beraber  gizlice 
sahhaflara  gittik;  bir  Âşık  Ömer  mecmuası  aldık.  Geceleri  anın  mûta^ 
leası  ile  meşgul  olurdum.  Pek  az  müddette  lalanın  okuduğu  ve  yaptığı 
şiirlerin  nâmevzûn  olanlarını  temyiz  etmeye  ve  hattâ  okuduğum  Âşık 
Ömer  ve  Gevheri  eş'ârından  beyendiğim  beyitlere  nazireler  bile  söyle- 
meye başladım  » 

Bütün  bunlara  rağmen  eski  bir  an'aneye  bağlı  kalarak  şairin 
tezyif  edildiğini  de  görmekteyiz.  Hattâ  şiir  zevkini  Âşık  Ömer'le 
Gevherimden  aldığını  söyleyen  Ziya  Paşa  bile  Şair  hakkında 
çok  ağır  bir  dil  kullanmaktan  çekinmemiştir. 

harabat  mukaddemesinin  «Sebebi  telifi  Harabat»  Faslında 
bazı  sazşairleriyle  beraber  Âşık  Ömer'i  de  şu  yolda  tezyif 
ediyor : 

On  beşte  değildi  sinn  ü  salim 
Kim  nazmile  vardı  iştigalim 
Mevzun  söze  can  verirdi  gûşum 
Eş'âr  okusam  giderdi  huşum 


(1)  Mecmuai  Ebüzziya  Cilt  1,  S.  422  ve  457. 


90  Âşık  Ömer 

Verdi  bana  evvelâ  merakı 
Meydan  şuârasmmm  nihâkı 
Gâhîce  öartbCy'ı  okurdum 
Âşık  Keremce,  yanar  dururdum 
Âşık  Ömerli  ki  gâh  alırdım 
Uçkur  sözüne  şaşar  kalırdım 

Bay  Tahir  Nadi  Ozan  Özgü* den  aldığım  malûmata  göre,  meşhur 
Eşref  de  Maarif  nazırı  Zühtü  Pûşc'ya  yazdığı  bir  hicviyede  Aşık 
Ömer  ve  Âşık  Kerem  i  şu  yolda  kûçOk  düşürmeğe  çalışmıştır  : 

Feyzi  Aşık  Ömer'in  anda  tecellî  etmiş 
Kahve  kahva  dolaşan  bazı  gazelhan  gibidir 
Dâhil-i  cedvel  eder  vak'a-i  Aşık  KeremM 
Nazarında  o  eser  ders-i  debistan  gibidir 

Muallim  Naci  ise  Tercümanı  hakikafte  neşrettiği  makalelerden 
birinde  bir  münasebet  getirerek. 

Alemde  var  mı  bir  müteşâir  benim  gibi 
Aşık  Ömer  gazelleri  hep  ezberimdedir 

tcu-zında  bir     beyitle    onun  kıymetini  düşürmek  istemiştir. 

Tanzimat'tan  sonra  yetişen  şahsiyetlerin  bütün  bu  menfî  gö- 
rüşlerine rağmen  Şair 'in  Anadolu  içlerinde  asırlardan  beri  kazan- 
dığı şöhret  kaybolmamış,  bilâkis  çoğalmıştır.  Aşık  Ömer  adını 
bilmeyen  bir  köylü  hemen  hemen  yoktur  denilebilir. 

Eski  mecmualarda  olduğu  gibi  son  devirlerde  yazılan  bir 
takım  mecmualarda  da  onun  bir  hayli  manzumesine  tesadüf 
ediyoruz.  Bunlar  arasında,  isim  tasrih  olunmamakla  beraber 
şaire  söylenmiş  bir  çok  nazireler  de  vardır. 

Hattâ  yalnız  halk  zümresinin  değil  münevver  zümreden  bir 
çoklarının  da  Âşık  Ömer'e  karşı  mütemayil  olduğunu  gör- 
mekteyiz. Son  devrin  olgun  şahsiyetlerinden  biri  olan  Bay  Ahmed 
Remzi  Akyürek,  Şair'in  meşhur  '"dokunma»  redif li  gazelini  şu  yolda 
taştir  etmiştir: 


I 


Şöhreti  ve  tesirleri  91 

Ey  çerh-i  sitemger  dil-i  nâlâne  dokunma 
Var  mı  sana  bir  zulmü  o  hayrâne  dokunma 

Terk  eyle  beni  hâlime  giryân  olayım  ben 
Hecr  âlemidir  ettiğim  efgane  dokunma 

Ey  bâd-i  sabâ  uğrar  isen  yâre  selâm  et 
Kûyindeki  dildâde  mukîmâne  dokunma 

Ey  şâne  ara  beste  bulursun  dil-i  zârı 
Tel  kırma  fakat  zülf.i  perîşâne  dokunma 

Ey  bade  eğer  yârim  içerse  seni  bensiz 
Peymâneyi  pür  eyle  de  peymâne  dokunma 

Bîhuşum  ezel  süzme  gözün  bezmde  sâkî 
Ver  neş'e  fakat  nerkis-i  mestâne  dokunma 

« 

Vermem  sâna  çek  benden  elin  ey  melek-ül-mevt 
Sağ  ol  hele  geç  menzil-i  sultâne  dokunma 

öz  canım  içün  olma  benim  feyzime  mâni* 
Cananıma  nezr  eylediğim  câne  dokunma 

Bay    Nureddin    Riişdu    Büngiil    de  aynı    mnzumeye    çu  yolda 
bir    tahmis  vûcude  getirmiştir  : 

Yârimle  olan  ahdile  Peymâne  dokunma 
Kalbimdeki  bu  şu'le-i  îmâne  dokunma 
Dilde  dolaşan  aşk-ı  fürûzâne  dokunma 
Ey  çerh-i  sitemger  dil-i  nâlâne  dokunma 
Hecr  âlemidir  ettiğim  efgane  dokunma 

Zühhâde  kulak  vermeyi  hakka  ki  haram  et 
Tenhâya  çeküp  gizlice  ifhâm-ı  meram  et 
Üslûb-ı  hakimane  ile  arz-ı  kelâm  et 
Ey  bâd-i  sabâ  uğrar  isen  yâre  selâm  et 
Tel  kırma  fakat  zülf-i  perîşâne  dokunma 

Aşk  ehline  işret  yaramaz  gönce  dehensiz 
Câm-ı  Cem'e  rağbet  mi  olur  sîm  bedensiz 


92  Âşık  Ömer 

Düşmem  hele  ben  çâhı  zenahdân  ola  bensiz 
Ey  bade  eğer  yârım  içerse  seni  bensiz 
Ver  neş'e  fakat  nerkis.i  mestâne  dokunma 

Bu  bendesi  Rab-bül-ezel'in  ey  melek-ül-mevt 
Üftâdesidir  bir  güzelin  ey  melek-ül-mevt 
Cân  almak  ise  ger  emelin  ey  melek-ül-mevt 
Vermem  sana  çek  benden  elin  ey  melek-ül-mevt 
Cananıma  nezreylediğim  câne  dokunma 

Aşık  Ömer  divançesinin  pek  çok  defalar  basılmış  olması  da 
onun  halk  tarafmdanne  kadar  benimsendiğini  açıkça  göstermek- 
tedir. 

Son  yirmi  otuz  yıl  içinde  ise  ona  aid  yazılar  yazıldığını  ve 
biografik  eserlerde  ondan  bahsedildiğini  görüyoruz. 

Asım  oğlu  Mehmed  Siraceddin,  «  Mecmua  şuara  ve  tezkirei 
üdeba»  adlı  eserinde  şair  hakkında  şunları  söylemektedir  [1]  '- 

Aşık  Ömer  bir  şairdir  ki  sıbyân  ü  avam  hattâ  havvâss-ı  kiram  ara- 
sında anı  bilmeyen  yoktur.  Bir  tıfl-ı  nâzik  mizaç  müsteidd-i  telâffuz  oldu 
mu  ibtidâ  ana  arz-ı  çehre- i  güftüğû  eden  Aşık  Ömer'in  kelimâtıdır. 
Sözleri  zâika-i  ezvâk-ı  sıbyâne  muvafık  ve  idrâk-i  zümre-i  avama  mutabık 
harcı  âlem  olduğundan  dîvân-ı  eş'ârı  defeât  ile  tab'  olmuş  iken  kesb-i 
nedret  etmiştir.  Vâkıâ  Aşık  Ömer  sazşairidir  lâkin  kalem  şürleri  kadar 
güzel  ve  selis  sözleri  de  vardır. 

Ezcümle 

Vermem  sana  çek  benden  elin  ey  melek.ül-mevt 
Cananıma  nezreylediğim  câne  dokunma 

beyti  BâkVler'ı  NâbV\tr\  bile  takdirhân  eder.  Aşık  Ömer  ilmen  ve 
tahsîlen  değil,  fakat  hayâten  ve  fıtraten  nâdir-ül-emsâl  bir  şâir-i  milIîdir»^ 
Henüz  sagîr-üs-sin  iken  pek  hoşuma  giderek  ezberlediğim  ve  hâlâ 
kemâl-i  takdîr  ve  hayretle  okumakta  olduğum  bu  müseddesini  tahrîr 
ile  iktifa  eyleriz  : 


Şöhreti  ve  tesirleri  93 

Bir  âfet  yüzlü  dildârm  yine  oldum  giriftâri 
Cihanda  görmedim  ben  böyle  bir  yâr-ı  cefâkâri 
Beni  ağlattı  dünyâda  varup  güldürdü  ağyâri 
Bulursam  rûz-i  mahşerde  ben  ol  yâr-ı  sitemkâri 

Açam  başım  dökem  yaşım  yaka  yırtam  kılam  zari 
O  yâr  ile  benim  da'vam  Huda  fasleyleye  bari 

İşim  bu  dâr-ı  dünyâda  yaman  etti  diyem  yâ  Rab 
Gözüm  yaşın  figan  etmekle  kan  etti  diyem  yâ  Rab 
Bana  nettiyse  bu  şûh-i  cihan  etti  diyem  yâ  Rab 
Benim  ebrusu  veş  kaddim  keman  etti  diyem  yâ  Rab 

Açam  başım  dökem  yaşım  yaka  yırtam  kılam  zarı 
O  yâr  ile  benim  dâ'vam  Huda  fasleyleye  bari 

O  denlü  âh  idüb  kılsam  gerek  feryâd  ü  efganı 
Ola  tâ'cîz  âhımdan  behiştin  hür  u  gılmânı 
Bulamazsam  terazûde  sıratta  beklerim  anı 
Murûr  eyler  iken  anın  girerse  deste  dâmânı 

Açam  başım  dökem  yaşım  yaka  yırtam  kılam  zarı 
O  yâr  ile  benim  da'vam  Huda  fasl  eyleye  bari 

Şirâr-ı  dûd-i  âhımdan  ki  mahşer  ola  âlûde 
Asılup  boynuna  yârın  günah  âsâ  terazûde 
Bulur  isem  ben  ol  yârı  eğer  cennât  ü  tamude 
Alam  anı  beraberce  gidem  dîvân-ı  ma'bûde 

Açam  başım  dökem  yaşım  yaka  yırtam  kılam  zarı 
O  yâr  ile  benim  da'vam  Huda  fasleyleye  bari 


94  ,  Âşık  Ömer 

Figanım  mahşer  ehline  ola  bir  âteş -i  sûzân 
Benim  sûz-i  derûnumdan  cehennem  eyleye  efgan 
Taaccüb  kılalar  bu  âh  ü  zara  Mâlik  ü  Rıdvan 
Senin  Aşık  Ömer  hâlin  gören  âdem  ola  hayran 

Açam  başım  dökem  yaşım  yaka  yırtam  kılam  zarı 
O  yâr  ile  benim  daVam  Huda  fasleyleye  bari 

Bursalı  Tahir,  Siraceddin^in  eserindeki  malûmatı  ayniyle  Osmanlı 
müelliflere  ne  nakletmiş  ve  ilâve  olarak  bazı  yazma  divanlarının 
nerelerde  bulunduğunu  göstermiştir. 

Bundan  bir  hayli  evvel  Prof.  Bay  Fuad  Köprülü,  Sazşairlerine 
aid  neşrettiği  makaleler  silsilesinde  [İkdam:  1330- 19 15]  M^^  Ömer'i 
de  mevzu  bahsetmiş  ve  onun  hakkında  yeni  bir  takım  malû- 
mat vermiştir. 

Gene  Bay  Fuad  Köprülü  1927  yılında  çıkan  Hayat  mecmua- 
sında "Aşık  Ömer'e  dair  bazı  notlar^  başlıklı  bir  makale  neş' 
retmiştir  [No^  24].  Şaire  aid  tarihi  bazı  şiir  parçalarını  da  ihti- 
va eden  bu  mühim  yazı-ian  da  bilhassa  şu  kısımları  nakledi- 
yorum : 

"On  birinci  asrın  ilk  nısfında  büyük  şöhret  kazanan  Kaykıçı  Mustafa 
dan  sonra  bu  asnn  sonunda  ve  müteakib  asrın  ilk  senelerinde  başlıca 
üç  sazşairi  imparatorluk  dahilinde  iştihar  etmişti:  Aşık  Ömer,  Gevheri 
Âşık  Hasan,  Bir  takım  menkabeleri  âşıklar  arasında  son  zamanlara 
kadar  yaşayan  Âşık  Ömer'in  Âşık  Hasan  gibi  bir  yeniçeri  sazşairi  ol- 
duğunu o  devir  vakâyii  harbiyesine  dair  yazdığı  manzumeler  tamamiyle 
göstermektedir,  O  devir  şairlerinde  olduğu  gibi  Âşık  Ömer*de  de  cen 
gâverlik  hissi  Dinî  -  Sofiyane  hislerle  imtizaç  etmiş  ve  cenk  şiirlerinin 
nesci  dahilîsini  teşkil  eylemiştir..  „ 


Şöhreti  ve  tesirleri  95 . 

"Cumhuriyet  Ansiklopedisi^  nde^aj^  Samih  Fethi  (M.  Turhan), 
''Meşhur  adamlar  Ansiklopedisi„nde  de  Bay  İbrahim  Alâeddin  yaz- 
dıkları "Âşık  Ömer»  maddesinde  şair  için  takdirli  bir  dil  kul- 
lanmışlardır. 

İşte  Âşık  Ömer'e  dair  şimdiye  kadar  benim  görebildiğim   ya~ 
zılar  bunlardan  ibarettir. 

Bir  çok  bakımdan  kıymetli  olan  Âşık  Ömer'in  her  halde  gün 
geçtikçe  şöhreti  artacak  ve  öyle  umuyorum  ki  onun  hakkında 
zamanla  yeni  yeni  bir  takım  vesikalar  daha  ortaya    konacaktır» 


ŞİİRLER 


DESTAN 


_  1  _ 


Gel  vuhûş  u  tuyûru  bir  yâd  edelim 
Her  birin  ismiyle  iyân  edelim 

Zûr  u  kuvvet  düşer  arslan  şâmna 
Yüce  taht  kurup  fil  istühânma 

Ayıya  hor  bakma  ateştir  özü 
Gergedan  bir  hayvan  onun  boynuzu 

Tavuşan  tutamaz  bu  kûhisân 
Parsı  alır  asla  kaçırmaz  avı 

Kepçe  kuyruk  dersen  âteş-i  sûzan 
Dâim  bulut  ile  cengeder  kaplan 

Huda'nın  emriyle  geldi  cihâna 
Hak  hidâyet  etti  Veysel  Karan' a 

Bak  kelerle  kirpilerin  derdine 
Almasalar  Kaf  dağının  ardına 

Meşhurdur  müşgü  ceylânın  zahir 
Hmzîr-i  murdarı  bulsa  bir  kâfir 

.     .     .     daldan  dala  yelip  gezmede 
Gelincik  bulduğun  çalup  gezmede 

Yaban  eşeğine  eyledim  nazar 
Sığır  her  tarah   otlayıp  gezer 


Gör  neler  halketmiş  Bârî  Taâlâ 
Ayn-ı  ibret  ile  eyle  temâşâ 

Ancak  karakulak  varır  yanına 
Demir  mıh  kakarlar  kâretmez  asla 

Gerçek  kurdun  dahi  soğuktur  yüzü 
Zehir  nûşeyleyen  canlara  şifâ 

Tazı  dirîğ  etmez  eldeki  varı 
Çakal  hırsızlıkta  cümlenen  a'lâ 

Maymuna  her  fenni  öğredir  insan 
Parsile  hasımdır  bî  bâk  ü  perva 

Hidmet  etmek  için  benî  inşâna 
Deve  feriştehtir  hayvan  sûretâ 

Tâ  beseher  kurbağanın  virdine 
Yıkardı  âlemi  heman  ejderhâ 

Sırtlan  dahi  kefen  soymağa  mahir 
Can  verir  bir  lokma  etine  amma 

Sıçan  dıvarları   delip  gezmede 
Huda  köstebeği  yaratmış  a'mâ 

Beğendiği  yerde  dolaşır  gezer 
Câmus  gölde  sürer  zevk  ile  safa 


Âşik  Ö 


mer 


Koyun  mübarektir  çıktı  cennetten 
Katır  eşek  dönmez  düşen  hizmetten 

Kedi  ne  kaşmerdir  gör  küçücükten 
Hele  hakikatli  var  mı  köpekten 

Mikdân  küçüktür   gerçi  karınca 
Gör  kaplumbağayı  âdem  görünce 

örümcek  tel  çeker  görünmez  hayâl 
Çekirge  de  yağar  bârân  misâl 

Zehirde  galibdir  yılana  çıyan 
.     .     .     ise  merk-i  âfet-i  can 

Kande  ise  kürkçü  dükkânın  bulur 
Kürk  olur  bunların  kürkü  giyilür 

Ömer  hayvanâtın  kadri  bilindi 
Dile  gelenleri  takrîr  olundu 

Mürg-i  kebîr  iki  Kaf  dağmca  var 
Süleyman'dan  bîat  almış  yolu  var 

Tavus  kuşunun  ömürü  firâvan 
Ana  da  gıdayı  eyledi  ihsan 

îshak  kuşu  dâim  Hak'kadır  ünü 
Lâklâkla  geçiyor   leyleğin  günü 

Tavus  mâlik  idi  aceb  nefese 
Giriftar  etmişler  bend-i  kafese 

Deve  kuşunun  darbı  yeğin  sakın 
Beğendinse  tüyün  başına  takın 

Bülbül  bu  fenada  geçmez  gülünden 
Çakır  ile  balabanın  elinden 


Keçide  bulmadım  eser  lezzetten 
At  yanında  ester  misâl-i  sabâ 

Porsuğu  öldürsen  almaz  kötekten 
Nan  yediği  yere  eyler  can  feda 

Niydüğün  bilirsin  zahmm  urunca 
Hacâbetle  başın  çeker  hırkaya 

Akreb  kimi  soksa  olur  bîmecâl 
Akıl  irişmez  hikmetine  amma 

Sokunca  öldürür  âdemi  yılan 
Kertenkele  durur  kırlarda  hakka 

Bahâ  vü  kıymetin  ekâbir  bilür 
Biri  vaşak,  kakum  samur  zerdüva 

Cümle  eylediğim  karar  bilindi 
Kuşların  da  vashn   edeyim  şehâ 

Hümâ  kuşu  bulut  içre  bîşümâr 
Sultân-ı  mürgandır  sîmürg-i  anka 

Yetmiş  şehir  dolusu  gıdadır  inan 
Kendi  kereminden  Bârî  Taâlâ 

Horus  nida  eder  ömrünce  sonu 
Bin  yaşında  ihtiyardır  Akbaba 

Pâyini  gördükte  gelir  bu  sese 
Dudu  kumru  eyler  derûnî  nida 

Görürsen  yanına  uğrama  sakın 
Bileğinden  olur  bir  güzel  çığa 

Baykuş  uzlet  etmiş  halkın  elinden 
Balıkçın  eylemiş  yurdunu  derya 


Âşık  Ömer 


Karabatak  yurdu  ummana  benzer 
Seyfîle  tavşancıl  düşmana  benzer 

Çaylak  karakuştan  döner  mi  meğer 
Adet  olmuş  sakankur  kuşun  değer 

Sarı  asma  kıl  kuyruk  satarlar  kandin 
Ateş-i  hicrana  yakmakta  kendin 

Ebabilin  nedir  dâğile  kârı 
Cihanda  bal  için  zâr  oldu  arı 

İpek  scyreyleme  serde 

Uyhudan  uyarır  beni  seherde 

Câhile g-örmemiş  rahı 

Ağ-aç  kakan  serde  o  şebkülâhı 

Martı  sakakuşu  kaşıkçı  toygar 
Lori  istühanı  ölçer  de  yutar 

Hüdhüdün  dillerde  söylenir  ismi 
Doğandır  kaz  ile   ördeğin  hasmı 

Sarı  ile  fahte  yasdanır  dağı 
Gâh  inip  ovaya  gezer  alçağı 

Çalı  kuşu  bir  an  eylemez  karâr 
Çayır  kuşları  da  bulmuş  iştihar 

Bu  Ömer  vuhûş  u  tuyûru  verdi 
Her  kese  hâlince  hil'at  giyirdi 


Kuğunun  burunu   mercana  benzer 
Bıldırcınla  keklik  ağlar  dâima 

Dâima  gergenes  serçeyi  öğer 
Ölüsü  dirisi  bin  altın  bahâ 

Darı  kuşu  böyle  tutmazken  bendin 
Pervane  uşşaka  eyleyip  sala 

Süğlün  ile  çakır  kuşunun  varı 
Eyyub  kurdlarından  aslı  ibtidâ 

Dürrac  mekân  tutmaz  değme  bir  yerde 
Kârban  kuşu  da  verince  sadâ 

Darcan  kılmaktadır  derd  ile  zân 
Dembedem  burnuna  eder  ol  ezâ 

Sığırcık  ta  bulmuş  epey  iştihar 
Âhırın  fehmeder  özge  temâşâ 

Kırlangıcın  dahi  nâziktir  resmi 
Şahinin  önünce  uçar  mı  turna 

kılmakta  bir  an  ferağı 
Perin  açıp  eyler  seyr  ile  sahra 

Samancı  kuşu 

Yelkovanı  seyret  sahra  be  sahra 

Hep  ismi  resmiyle  çekti  çevirdi 
Elinden  geleni  eyledi  icra 


_  2  — 


Bîhûde  akıtma  gözünden  yaşı 
İbtidî  yarattı  Huda  bir  taşı 


Bu  ahvâle  vâkıf  olamaz  başı 
Anla  nice  kevn  ü  mekân  eyledi 


8 


Âşık  Ö 


mer 


Ol  gevhere  Huda  eyledi  nazar 
Rivayet  edenler  böylece  yazar 

Evvel  bölüğünden  Arş-ı  muallâ 
Üçüncü  bölükten  Levh  oldu  peyda 

Beşinci  bölükte  hurşîd-i  enver 
Yedinci  bölükten  rûzü  şeb  derler 

Sekizinci  bölük  melekût  ihya 
Onuncu  bölük  te  rûh-i  Mustafa 

Bu  tarikte  hâmûş  kaldı  kâmiller 
Hikmet-i  Huda'ya  ermez  gafiller 

Cümle  yerin  göğün  aslı  bu  meğer 
Uşaklar  mektebde  eylemiş  ezber 

Sekiz  cennet  yedi  tamudur  hele 
Felekler  cümle-i  encümler  ile 

Bir  nev'e  cevâbı  kılalım  gayri 
Atamız  Adem'e  gelelim  gayri 

Huda  ferman  etti  çünki  Cibrîl'e 
İncik  toprağiyle  mağribden  bile 

Alnının  toprağı  Kâ'be'den  heman 
Mağribden  meşrikten  ellerin  ey  can 

O  câri  anâsır  olunur  isnâd 
Balgam  safra  soda  kan  ile  bünyâd 

Tîn-i  pâkin  tertîb  eyledi  Settâr 
Cana  ferman  etti  çün  Perverdiyâr 

Bir  hitâb  erişti  ol  demde  câne 
Hayâta  irişip  baktı  cihâne 


Oldu  ula  derya  olunur  hazer 
On  bölük  ol  derya  revân  eyledi 

İkinci  bölüğü  felek-i  meclâ 
Dördüncüden  mâh-i  tâbân  eyledi 

Altıncı  bölükten  cennetler  yerler 
Karanlığı  ziya  iyân  eyledi 

Dokuzuncu  bölük  Kürsî'dir  hâlâ 
Ser  defter-i  peygamberân  eyledi 

Akhnı  perişan  etti  fâzıllar 
Kimini  kul  kimin  sultân  eyledi 

Kat  be  kat  söylemek  o  da  mı  hüner 
Okuyup  tesbîh-i  lisân  eyledi 

Söz  uzar  evlerin  getürsem  dile 
Muhtasar  böyle  dermiyân  eyledi 

Aslımız  anlayıp  bilelim  gayri 
Hikmet  ile  Sun'i  Yezdan  eyledi 

Binbir  isimlerin  getürdü  dile 
Aldı  bin  lûtf  ile  bir  ân  eyledi 

Budlarm  toprağı  Yemen'den  inan 
Dört  kabza  toprağı  yeksan  eyledi 

Hem  nâr  ü  hâkile  âb  iledir  bâd 
Etibbâlar  böyle  beyân   eyledi 

Kırk  yıl  türâb  üzre  eyledi  karâr 
Girüp  çıkup    Hak'ka  îmân    eyledi 

Âdem'in  batnma  oldu  devâne 
Huda'ya  hamd-i  bîpâyân  eyledi 


Âşık  Ömer 


Bu  edada  hâsıl  oldu  sîm  û  zer 
Mürşiddir  talibi  eyleyen  perver 

Bir  kürsî  Cebrail  ol  dem  getürdü 
Dört  molla  kürsîyi  alıp  götürdü 

Çün  Arş  eşiğine  kondu  bu  minber 
Secde  edüp  dedi  Allahu  ekber 

Saf  be  saf  melekler  eyledi  sücûd 
Secde  eylemedi  akıbet  merdûd 

Gururlanıp  oldu  emeği  zail 
Yetmiş  bin  yil  zikri  hep  oldu  bâtıl 

Cümle  melekler  de  vardı  hayrete 
Alup  götürdüler  anı  cennete 

Bir  zaman  eyledi  cennetin  demin 
Sol  eğe  kemiğindendir  Adem'in 

Bir  birini  bilüp  oldular  şâdân 
Buğday  ağacından  görürsüz  ziyan 

irişti  cennetin  bâbma  Şeytan 
Akıbet  ağzına  şeytanı  yılan 

Ağzında  Şeytan'la  cennete  girdi 
Buğday  yeyin  deyu  hileler  kurdu 

Eyledi  anlara  Şeytan  iğvâyı 
Ferâmûş  ettiler  emr-i  Huda'yı 

Meğer  kim  bu  imiş  hikmet-i  Huda 
Aşikâre  oldu  kudret-i  Huda 

Hasedle  Azrail  böyle  iş  etti 
Cümle  giydikleri  hülleler  gitti 


Arif  olan  alır  sözünden  hüner 
Üstünde  kâmili  emân  eyledi 

Üstünde  Hazret-i  Âdem  oturdu 
Kat  be  kat  gökleri  seyrân  eyledi 

Anda  nüzul  etti  Âdem  Peygamber 
Cümle  meleklere  ferman  eyledi 

Öyle  olmuş  idi  hitâb-ı  Ma'bûd 
Azâzil'i  nice  Şeytân  eyledi 

Filcümle  melekler  hocası  kâmil 
Lâ'neti  halka  ber  gerdan  eyledi 

Başlayıp  Âdem'e  dahi  izzete 
Sohbet-i  huri  vü  gılmân  eyledi 

Gaflet  aldı  onu  olmuşken  emin 
Havva  ile  demin  şâdân  eyledi 

Hülleler  olundu  anlara  ihsan 
Yemeyin  deyu  Hak  ferman  eyledi 

Düşnâm  ile  sürdü  o  yerden  Rıdvan 
Cennete  getirmiş  yılan  eyledi 

Arayıp  Âdem'i  Havva'yı  gördü 
Emr-i  Hak'kı     anlar  nisyân    eyledi 

Akıbet  yediler  dahi  buğdayı 
Âdem  Havva  böyle  isyan  eyledi 

Anlara  verdi  bu  gafleti  Huda 
İşte  böyle  terk-i  cihan  eyledi 

Peşîmân  oldular  amma  iş  bitti 
Anlar  eğinlerin  uryân  eyledi 


10 


Âşık  Ömer 


Sürüldü  cennetten  Âdem  ü  Havva 
Rahmet  kapusunda  Havva  sâniyâ 

Serendib'e  indi  Hazret-i  Âdem 
Kırk  yıl  ağladılar  akıttılar  dem 

Emr-i  Hak  oldu  anlara  mülakat 
Cibrîl  nazil  oldu  edüp  iltifat 

Ol  koyunun  yünün  eğirdi  Hâvvâ 
Eğnine  kıldılar  yosma  bir  abâ 


Tevbe  kapusunda  Âdem  ibtidâ 
Çi  fâide  zâr  ü  giryân  eyledi 

Cidde'ye  irişti  Havva  da  o  dem 
Biri  birlerinden  nihân  eyledi 

Hasret  ü  firkatten  buldular  necat 
Sığır  ile  koyun  ihsan  eyledi 

Deriler  dokudu  Âdem  sâniyâ 
Giyip  vücudlarm  pinhân  eyledi 


Çıktığı  dem  Âdem  cennetten  çıplak  Setr  içün  incirden  eyledi  yaprak 

Dört  damla  damladı  incirden  mutlak  Birin  penbe-i  râyegân  eyledi 

ikincisi  ak  dut  anladın  bildin  Üçüncü  karafdut  haberin  aldın 

Dördüncüsü  şeker  sözüme  geldin  Musannifler  Qmer  beyân  eyledi 


3  _ 


Bir  gün  ecel  gelip   irişe  bize 
Can  ile  gûşedin  deyeyin  size 

Ölüm  yasdığma  koyunca  başı 
Cem'olur  yanma   kavm  ü  kardaşı 

Hak'kın  emri  ile  gele  Azrail 
Olamaz  önüne  kimesne  hâil 

Bir  kez  olunca  ol  emr-i  Rahmânî 
Tırnaktan  dizine  çıkınca  canı 

Ferce  bulup  gele  îblis  o  bedhû 
Diye  îmânın  ver  sana  verem  su 

İlâhî  alırken  sen  canımızı 
Afveyle  sen  bizim  isyanımızı 


Gel  deyu  bekaya  oluna   ferman 
Nicedir  olurken  ahvâl-i  insan 

Almaz  olur  tab'ı  etmeği  aşı 
Arayıp  bulmağa  derdine  derman 

Cümle  mahlûkatı  eyleyen  zail 
Kurtulmaz  elinden   inşân  ü  hayvan 

Sal  adem  mülküne  ibn-i  fülâni 
Tutuşa  yüreği  mânend-i  külhan 

Merdûd-i  ezelî  ol  âsî  bedrû 

Ey  gaıîb  olmuşsun  ziyâde  atsan 

Emânet  eyledik  îmânımızı 

Bizi  emîn  eyle  Min  şerr-i  Şeytan 


Âşık  Ömer 


11 


Ruh  tulü'  eyleyip  hulkuma  gele 
Hamdeyle  Huda'ya  pâki  kalb  ile 


Makbuldür  tevbemiz  ol  mahal  bile 
Kendi  fazhndandır  bu  lûtf  u  ihsan 


Bir  dahi  dest  urup  edince  zoru  Bir  an  da  cân  ü  tenin  kala  kuru 

Pençe-i  darbmdan  dü  çeşmin  nuru     Döküle  yüzüne  misâl-i  baran 


Uzada  akıbet  dest  ile  payı 

Kor  gidersin  bunda  cümle  eşyayı 

Salât  ü  savm  ile  olmayan  medyun 
Çıkınca  tahtaya  cesed-i 

Dökeler  üstüne  âb-ı  revanı 
Altına  çekeler    râh-ı  revanı 

Koyalar  seng  üzere  gele  cemâat 
Çağıra  müezzin  er  kişi  niyyet 

Çar  kişi  duşunda  götüre  seni 
Yerin  karnın  yırtup  yatıra  seni 

Çevrene  cem'olup  dizile  ol  hî» 
İlâhî  âhırda  Kur'an-ı  mübîn 

tek  ü  tenhâ  seni  korlar  giderler 
İsmini  hatırdan  ihrâc  ederler 

...  yukarı  can  ver  Allah 
Urunca  tahtaya  başın  diye  ah 

Akabince  gele  Münkir  ü  Nekir 


Terkeyleye  âhır  dâr-ı  fenayı 
Gerek  senin  olsun  İran  ü  Turan 

Akıtmaz  gözünden  bârân-u  Ceyhun 
Soyalar  câmeni  olasın  üryan 

Ne  ise  edeler  gasil  erkânı 
Râh-ı  musallaya  olasın  revan 

Saf  tutup  karşına  dizile  kat  kat 
El  bağ-lıya  dara  karşına  yaran 

Götürüp  kabrine  getüre  seni 
Üstüne  türabı  örteler  ol  an 

Başlayıp  okuna  Sûre  i  Yâsîn 
Okunup  Fatiha  dağıla  yaran 

Duydun  mu  fülânı    fevt  oldu  derler 
Böyledir  ezelden  âdet-i  devran 

Sıdkımız  budürür  Âmentü  billâh 
Bile  öldüğün  ol  mahalde  insan 

Havfmdan  vücûdun   titreye  tir  tir 


Diyesin  Rabbim  tez  evvel  haber  vir  Tutmuş  ik-mzunda  [1]  bir  gürz-l  giran 


Sora  Peygabr'in  mezheb  ü  dînin 
Verirsin  mûr  ile  pür  ola  sînin 

Eğer  verir  isen  akr-i  cevâbı 
Niçin  gûş  etmedin  deyu  kitabı 
[1]  «İki  omuzunda»  yerine. 


Kıble  vü  milletin  cümle  âyînin 
Bilâ  havfin  eğer  cevâb-ı  asan 

Edeler  canına  dürlü  azabı 
Ederdin  cilve-i  sohbet-i  yaran 


12 


Âşık  Ömer 


Mülk-i  beka  için  yapış  bir  kare 
Çok  çalıştı  buna  bulmadı  çâre 


Yanmasın  der  isen  vücûdun  nâre 
Bu  maraz- 1  mevte  hazret- i  Lokman 


Bir  zaman  şâh  iken  vahş  ü  tuyûra  Fermanı  yürüdü  mâr  ile  mûra 

Ecel  câmm  içip  girdi   kubura  Hükmederdi  ins  ü  cinne  Süleyman 

Yatur  zemîn  içre  nice  Ya'kub  zâr  Dahi  Yûsuf  gibi  mahbûb-i  dîdâr 

Habîb-i  ekremle  hem  Çehârıyâr  Ebû  Bekr  ü  Ömer  Ali  vü  Osman 


Cihâna  geldiler  oldular  gaib 
Sütûn-i  dîn  olan  sâhib  mezâhib 


Kodular  yerine  bir  aded  nâib 
Hanbelî  Şafiî  Mâlikî  Nu'man 


Bu  resme  kalmaya  hiç  nesl-i  ümmet     Küffârm  başına  kopa  kıyamet 


İsrafil  sûrunu  çala  ol  saat 

Gör  nice  harceder  bu  çarh  ricali 
Şems  ü  mah 

Penbe  veş  atıla  dağlarla  sahra 
ikinci  sûrunda  dirile  yekpâ 


Kalmaya  cihanda  zîrûh  bir  can 

İrişe  dünyânın  gayri  zevali 
Nice  kalıserdir  bu  köhne  vîran 

Ebir  veş  döküle  zemîne  semâ 
Kurula  mahşerde  Sırat  u  Mîzan  [1] 


Kadir  ü  kayyûm  Ahad-i  bîçûn 
Sâni'-i  lemyezel  sun'-i  Kâf  ü  Nun 

Sen  bu  âyîne-i  zât-ı  meşhuda 
Süleyman  olursun  mülk-i  vücûda 

Âşıklar  eylemez  daVâ-yı  nihan 
Seyreder   esrarı  iyân  u  beyan 

Mihmânısm  işbu  köhne  durağın 
Ötesin  arama  senden  ırağın 


Lûtf  u  kerem  issi  Gani  girdigâr 
Kalbimi  bu  yüzden  pür  etti  envâr 

Kaddin   hamîde  kıl  baş  eğ  sücûda 
Hükmüne  râm  olur  kamu  mûr  ü  mâr 

Da'vâya  muindir  muîn  ü  nişan 
Çekmeyen  çeşmine  perde-i  berdâr 

Göçtür  yarın  hâzır  eyle  yarağın 
İdegör  sen  seni  senden  haberdâr 


[1]  Bu  manzume  yalnız  konya  müzesindeki  nüshada  eksik  olarak  mukayyettir.  Bu 
eserin  220  den  229  uncu  sahifeye  kadar  olan  kısmı  eksiktir  ve  bu  destanın  son  kısmı  da 
bu  zayi  olan  yerdedir. 


Âşık  Ömer  13 

Yerde  gökte  olan  peyda  vü  gaib  Arş  ü  Kurs  ü  Kalem  cümle  merâtib 

On  iki  matla'u  hefti  kevâkib  Cümlesi  sendedir  sende  aşikâr 

llm-i  dekayıktır  kal  ile  kîlim  Mantık  u  hey'ettir  dehanda  dilim 

Bu  bâb-ı  hikmette  kavî  delilim  Âyet-i  Kur'an'dır  îmânım  ikrar 

Ayağım  Hut  burcu  hameldir  başım  Utârid  tab'ımdır  yâr-ı  sırdaşım 

Kamer  zebânımdır  nutk-ı  sâbâşım  Zühredir  yüreğim  rakseder  oynar 

Müşterî  bağnmdır  cünbiş-i  dağım  Mirrih  ödüm  oldu  Zuhal  dalağım 

Yüzüm  güneştürür  rûşen  çerâğım  Kaddi  bâlâ  burç- i  Sevr  işi  düşvâr 

Kollarım  Cevzâdır  misâl-i  şecer  Göğsüm  Esed  göbek  Mizân'a  benzer 

Seretan  hem  destim  Sümbüle  çeker  Her  biri  durmayıp  ederler  devvâr 

Akreb  önü  ardım  kays-i    ,  Fikrettim  zânûlar  burc-i  Cedî'dir 
Omuzlarım  Delv'i  tamam  yedidir  matla'-ı  seyyar 

Kök  tırnak  sinir  hâk  ile  âbâd  Ateş  kanım  etim  âb  ile  ruhbad 

Safra  süd  ü  balgam  bem  ile  mu'tâd  Çarı  anâsırı  eyledim  izhâr 

Sağım  mağrib  oldu  meşriktir  solum  Yemin  hod  önümdür  bulmuşum  yolum 

Ayağım  taht  başta  tacım  ukulüm  Şu  cihanı  dahi  kıldı  aşikâr 

Tâlib-i  dünyâdır  el  ile  ayak  Ayn-ı  ibret  ile  temaşaya  bak 

Dilim  monla  oldu  naibim  kulak  Kalbim  sicillinde  gör  ki  neler  var 

Hâk-i  siyah  oldu  atamız  iyan  Atamız  bu  rümûzu  beyan 

Kulaklar  göz  burun  hem  dahi  dehan  Yedidir  başımda  bahr-i  bîkenâr 

Tevârih  hey'etim  gerdiş-i  gerdun  Kafam  Arş-i  a'zam  levh-i  Kâf  ü  Nun 

Sidre  tarf-ı  beynim  Kays-ı  zûfünun  Diraht-ı  Tûbâdır  turra-i  tarrâr 

Kaygu  karanlıktır  misâl-i  zulmet  Aydınlık  menzili  safâ-yi  rahat 

Hastalık  furtuna  sağlık  selâmet  Gönül  keşti  akıl  reîs-i  rüzgâr 

Çarı  anâsırdır  tendeki  varım  Anlardır  hikmette  dört  vefâdârım 

Ra'd  ü  berk  âhımdır  figan  ü  zarım  Başım  yağmur  bulut   öyge  vü  âz  âr 


14 


Âşık  Ömer 


îbtidâ  menzilim  âlem-i  Lâhût 
Üçüncü  seyrânım  oldu  Melekût 

Ma'nâda  Cebrail  akl-ı  nüktedan 
Sûr  eyler  îsrâfil  na're-i   dehân 

Cismim  Tür  oluptur  aklım  tecellî 
Tevrat  Zebur  încil  Fürkan  küUî 

Gözlerim  ay  ü  gün   budur  ma'nâsı 
Çeşmimi  yumduğum  gaflet  havası 

Erbâb-ı  hünerdir  ehl-i  keramet 
Su  gibi  arıdır  erbâb-ı  uzlet 

Aybm  setreylemek  her  bir 
Sohbeti  cennettir  kâmil   vücûdun 

Sû-i  zan  .  .  . 

Ehl-i  gıybet  cinnî  Ehremen  mesel 

Dâhildir  hayvan -ı  natıka  insan 
Kaplan  munâfaklık  tekebbür   arslan 

Malihulya  ehli  fîl  ü  gergedan 
Hırsızlık  san'atı  gol-i  beyaban 

Bedhuy  kurda  benzer  fitne  çakala 
Bütün  anladığım  her  daldan  dala 

Eti  yenir  kuşlar  iyi  halimdir 

Ol  yırtıcı  kuşlar  şum  cemâlimdir 

Kocalık  güz  faslı  nazar  et  râza 
Yiğitlik  âlemi  benzer  ilk  yaza 

Râh-ı  müstakîmde  ferîk  olmuşum 
İsyan 


İkinci  âlemim  mülk-i  Ceberut 
Nâsûta  erince  eyledim  ikrar 

Mîkâil  değil  mi  fehm  ile  iz'ân 
Azrail  temsili  tab'- 1  bedhâr 

Akıl  hired  andan  bulur  teselli 
İşbu  künûz  içre  olunmuş  esrar 

Arz-ı  tis'în  ile  heyhat  sahrası 
Yedi  iklim  yedi  a'zâma  pergâr 

Seherde  uyhudur  fi'l-i  şekavet 
Ehl-i  şirkten  olur  gezen  şermisâr 

Tutmaktır  rızâsın  Rabb-ül-  Vedûd'un 
Kurbet-i  câhilân  dûzah-ı  pür  nâr 

Hüsn-i  zanneylemek  güzeldir  güzel 
Bî  namaz  şeytana  olur  alemdar 

Tevazu'  ehlidir  bil  ehl-i  îman 
Nefsimle  gazabım  ejder  ile  mâr 

Hayvanlık  çok  yemek  billahi  inan 
Şehvete  uyanın  mislidir  himâr 

Hile  tilkiliktir  gitme  hayâle 
Kedilik  kaptığım  sakladığım  fâr 

Eti  yenmiyenler  hem  hayâlimdir 
Fikrim  anka  gönlüm  taht-ı  cihandâr 

Bunamaklık  kıştır  ömr-i  dırâza 
Tıfıllık  misâli  eyyâm-ı  bahar 

İsyan  deryasına  garik  olmuşum 
Mağfiret  ümran  yâ  Ganî  Gaffar 


Âşık  Ömer  15 

Aşkına  eyledin  var  istüvâyı  Arş  ü  Kürsî  ile  hefti  semâyı 

Yarlığa  Ömer'i  ol  bî  nevayı  Behakk-ı  hürmet-i  Ahmed-i  Muhtar 


—  5 


Yer  ile  gök  azîm  etti  maslahat  Gök  söyledi  burc-i  baran  benimdir 

Yer  söyledi  tevekkülî  söyleme  Zâhidâ  arş  benim  seyran  benimdir 

Gök  söyledi   ne  inada  varırsın  Dinle  kim  sen  değilsin  sen  de  bilirsin 

Ben  yükseğim  sen  alçakta  durursun  Bunca  kalbi  taht-ı  revan  benimdir 

Yer  söyledi  benim  seni  döndüren  Evvel  Cebrail'in 

Alçaklardan   yükseklere  bindiren  Kulu  Kanbcr  Şâh-ı  merdan  benimdir 

Gök  dedi  ki  gel  otur  hesablara  Değme  melâikim  gelmez  kablara 

Zühre  şems  ü  mâhitablara  Yüce  yüce  dem  ü  devran  benimdir 

Yer  dedi  ki  asla  çekmem  firakı  Bende  yanar  evvel  Mevlâ  çerâğı 

Evliyalar  enbiyâlar  durağı  Yedi  derya  yedi  umman  benimdir 

Gök  söyledi    bende  rûzigâr  eser  Üçyüz  altmış  altı  damarın  keser 

Ben  olmazsam  seni  zulümat  basar  Ol  güzel  kurulu  dîvan  benimdir 

Yer  söyledi  türabımız  denk  verir  Seher  vakti  âlemlere  denk  verir 

Her  bahçede  yüz  bin  çiçek  renk  verir  Yıkımdan  kurtarır  gülşan  benimdir 

Gök  söyledi  bulutlarım  bulanır  Yedi  katta  dolaylarım  dolanır 

Yağar  yağmur  bütün   yerin  sulanır  Gök  eden 

Yer  söyledi  dağım  nurdur  taşım  nur  Kendisi   nur  dîdesi  nur   kaşı  nur 

Deryalardan  sahralara  taşınur  Cefakeşin  neslin  bozan  benimdir 

Gök  söyledi  kimden  aldın  haberi  Bende  olur  hep  melekler  serveri 
Arş'm  Kürs'ün  yerin  göğün  lengeri  ulu  Sübhan  benimdir 

Yer  dedi  ki  yalan   dedin  buradan  Alimlerim  okur  aktan  karadan 

Seni  beni  ikimizi  yaradan  Cümlenin  muradı  Rahman  benimdir 


16 


Âşık  Ömer 


Gök  söyledi  şimdi  kaya  yıkarım 
Ey  yer  seni  ateşlere  yakarım 


Emr  edersem  yıldırımım  çakarım 
Şimdi  top  benimdir  çevgân  benimdir 


Yer  dedi  ki  benden  yüksek  durursun    Neye  büyük  söyler  mağrur  olursun 

Tâ  ezelden  sen  hasmını  bilirsin  Yıldırımın  tutan  sultan  benimdir 

Cök  söyledi  hesab  olmaz  yıldızım  Seni  küşâd  eder  olua  gündüzüm 

Gılmân  ile  huri  melekler  bizim  O  güzel  Arş  ile  Rahman  benimdir 

Yer  söyledi  aç  gözünü   bak  bana  Bende  olan  sende  var  mı  dursana 

Bende  yatar  Cihan  Serveri  hâlâ  öyle  devlet  benim  ihsan  benimdir 

Gök  işitti  bunu  etmedi  cengi  Dedi  ki  yer  ettin  sen  bize  rengi 

Yazdı  A§ık  Ömer  bu  cöngü  kendi  Yerle  göğün  medh-i  lisan  benimdir 

_  6  _ 


Diyâr-ı  Bursa'da  eğlendik  kaldık 
Sürdük  yüzümüzü  ziyaret  kıldık 

Keşişdağı  meyva  kânıdır  gördük 
Çukuryaylay-astık  [2]  tutyasın  derdik 

Kale'de  kar  tuttu  güç  ile  kaçtık 
Yakacık'tan  bakıp  deryayı  seçtik 

Soyran  yaylasında  üç  gece  yattık 
Kuyulu  kayayı  ziyaret  ettik 

Kısıkh'dan  beridir 

Mekke'lidir  güzellerin  biridir 

Çamlıca'ya  Teferrüc'e  varanlar 
Umur  Beğ'in  hamamına  girenler 

Eğer  âşık  olup  dîvan  durursan 
Temenye'nin  güzellerin  görürsen 


Şimdilik  budur  bize  mekân  deyu 
Kutb-i  âlemdir  Emir  Sultan  deyu 

Evliyalara  çok  yüzümüz  sürdük 
Getürdük  yârana  ermagan  deyu 

Karapınar'ın  soğuk  suyun  içtik 
Ateş  yaktık  seyretsin  yaran  deyu 

Kurşunlu  kilse'yi  görmeden  gittik 
Böreklerin  kaymağına  ban  deyu 

Pir  emir  Sultan  ömrümün  varıdır 
Oyunlar  oynarlar  bu  meydan  deyu 

Monla  Arab  câmi'ini  görenler 
Berberleri  sabun  sunar  yun  deyu 

Sunup  hâkipâye  yüzün  sürersen 
Top  oynarlar  elem  çekmeyin  deyu 


Âşık  Ömer 


17 


Soğucuk  pınardan  doğrudur  yollar 
Abdülmü'min  köşkü  doldu  güzeller 

Üftâd-efendi  [1]  bahçesin  görenler 
Yiyüp  içüp  zevk  u  safa  sürenler 

Gazi  hünkâr  câmi'ini  görenler 
Eski  Kaplukça'da  havza  girenler 

Kara  Mustfa  Paşa 

Bir  gidi  de  börekçiyi  doğuyor 

Cehudlar  murdardır  it  gibi  kokar 
Kalyoncular  dâim  yollara  bakar 

Kalenderhâne'den  çün  şehre  sürdük 
Çıra  pazarında  bir  civan  gördük 

Andan  Alem  oğlu  kahvesine  var 
Aşık  elinden  koş  hatırcığm  sor 

Bezzazlar  saraçlar  durmayıp  salar 
Nâkacılar  avretlere  söz  atar 

K 

Sarhoş  gavga  edüp   bir  söz  atınca 

Tavuk  pazarında  aldı  beşimi 


Yorgancılar  çok  çahşır  yorulur 
Gelinciğin  dilberleri  sarılur 

Bez  esnâft  mail   kıymetli  taşa 
Kuyumcular  bakakalur  gümüşe 


Karanfiller  kasrı  donattı  güller 
Cem'oluben  geldi  haziran  deyu 

Dilberle  Abdal  Murâd'a  varanlar 
Bunda  derilüp  hep  ârifan  deyu 

Çekirge'ye  varır  derdli  olanlar 
Böbürlenir  safa  etti  can  deyu 

Kaynarca  da  nöbetini  savlıyor    ~ 
Ete  niçin  komadm  soğan  deyu 

Andan  yolum  Çatal  furun'a  çıkar 
Aceb  öldümü  bir  ala  hayvan  deyu 

Tabâklar'da  [1]  merdâne  konuştuk  sorduk 
Aşıkma  der  içinden  yan  deyu 

Güneş  serviyi  seyredip  gör 
Âh  etmede  serv-i  hirâman  deyu 

Kapucular  etti  hem  derdim  beter 
Dahi  çıkarmadık  kılabdan  deyu 

Ağa  meydan   eder  yol  erkân  deyu 

Sevdaya  uğrattı  garib  başımı 
Anadan  doğru  gitti  deyu 


Kardeş  meydan  görsün   gel  heman  deyu 

Haffaflar  da  yüz  elli  der  on  beşe 
Boncuk  ta  olsa  satar  mercan  deyu 


[1]  Şimdiki  Dabakhane 


18 


Âşık  Ömer 


Âşıka  dan  ikrarın   güdüyor 
Çok  dilber...  gidiyor 

Üstünde  gördüm  biçaklar  var 
Abacı  dilberlerin 

Eğer  âşık  isen  ikrarına  dur 
Irgandı  seyir  et  binâsmı  gör 

Namazgahta  kıldık  hacet  namazı 
Eşrefoğlu^na.  var  eyle  niyazı 

Söyle  kelâmını  kalbinde  pişir 
Timarhânede  deliler  çağrışur 

A§ık  Ömer  anı  zikreyle  her  bâr 
Şehirli  şehbazı  ile  seyre  var 


Elâ  gözlülerin  medhin   ediyor 
Yeni  han'da  malı  bazirgân  deyu 


Öyle  öğrendik  biz  küçükten  deyu 

Elâ  gözlülerin  safâsını  sür 

Sed  başından  çağır  bize  arslan  deyu 

Yeşil  imâret'te  gördük  ifrazı 
Muradımız  verici  Sübhan  deyu 

Her  can  kıymet  bilmez  yerine  düşür 
De  ver  ol  ma'cundan  deyu 

Bir  hoşça  yer  imiş   hem  inmeciler 
Rahmet  merhamet  eder  Rahman  deyu 


_  7  — 


Hey  gaziler  bir  seyrâna  uğradım 
Dokuz  kişi  bir  pireyi  kovalar 

Mutaflar  hep  derildiler  şaştılar 
Ayağına  yüz  çift  manda  koştular 

Gelir  iken  karşı  tuttum  bacağın 
Vardı  yıktı  bir  fukara  ocağın 

Bakın  pire  bize  ne  hal  işledi 
Anı  gördüm  topuğumu  dişledi 

Bakın  hele  şu  pirenin  işine 
Topuz  ile  gül  eyledim  başına 

Uyurken  uyandım  anı  bekledim 
Ocaklara  düşüp  küle  bulandım 


Söylenecek  dinlenecek  hal  değil 
Ardı  sıra  erilecek  hal  değil 

Et  hammalları  görünce  kaçtılar 
Göde  çok  çekilecek  hal  değil 

Düşüremedim  pirenin  kalçağm 
Elli  yılda  yapılacak  hal  değil 

Düşüp  önüme  at  gibi  kişnedi 
Zorlu  gidi  yakalanacak  hal  değil 

Henüz  girmiş  elli  sekiz  yaşma 
Kirpikleri  kırılacak  hal  değil 

Kollarım  sığadım  karşı  dayandım 
Dahi  gözüm  açılacak  hal  değil 


¥ 


Âşık  Ömer 


19 


Âşık  Ömer  eder  bunu  söylerim  Aşk  elinden  dünügün  inlerim 

Durmayıp  pirenin  medhin  eylerim       Akıl  verip  inanacak  hal  değ^ 

—  8  — 


Yalancı  dünyâya  aldanma  yâhû 
iki  kapılı  bir  viranedir  bu 

Bakma  bunun  karasına  akına 
Benzer  heman  oğlan  oyuncağına 

Doğrusuna  gide  görün  yolların 
Dünyâ  zindanıdır  mü'min  kulların 

Ey  gafil  ne  sandın  bu  rûzigârı 
Yükün  yüklede  gör  evvelce  bari 

Var  ibâdet  eyle  Mevlâ  yoluna 
Bir  gün  sefer  düşer  berzah  iline 

Ömür  tamâm  olur  defter  dürülür 
Hak'kın  dergâhına  kullar  derilir 

Zâhid  nice  oldu  bunca  peygamber 
Kani  Halîlullah  Sıddîk-ı  ekber 

Sular  olmuş  gibi  dîdâra  akmış 
Mahabbet  bahrinde  bir  katre  akmış 

Gerek  yaz  kış  gerek  bahar  ile  güz 
Devrederler  Hak'kın  emriyle  dübdüz 


Bu  dernek  dağılır  bu  an  eğlenmez 
Bunda  konan  güçer  mihman  eğlenmez 

Gönül  verme  bostanına  bağma 
Bunda  âkil  olan  insan  eğlenmez 

Çeke  görün  darbın  yüce  yıUann 
Zindanda  olan  hod  insan  eğlenmez 

Durur  mu  anladın   taze  bahân 
Yoksa  yolcu  gider  kervan  eğlenmez 

Bunda  ne  eylersen  anda  buluna 
Otağı  kalkıcak  sultan  eğlenmez 

Sırat  köprüsüyle  Mîzan  kurulur 
Buyruğu  tutulur  ferman  eğlenmez 

Kani  Ömer  Osman,  Bû  Bekr  ü  Hayder 
Bunda  gelen  gider  bir  can  eğlenmez 

Dün  gün  akar  çağlar  meydana  akmış 
Mevc  urur  çalkanır  umman  eğlenmez 

Gerek  mihr  ayiyle  gerek  ki  yıldız 
Felekler  rakseder   bir  an  eğlenmez 


KOŞMA 


A 
9 


Bir  kaşı  hilâle  meyletti  gönül 
Yanağı   gülleri  beyaza  dönmüş 

Aşık  eğlencesi  hublann  şahı 
Hatt-ı  ruhsâriyle,  zülf-i  siyahı 

Cevreyleme  bana  ömrümün  varı 
Hatâdan  hıfzede  Cenâb-ı  Bârî 


Çağı  geçmiş  amma  yine  bir  hoşça 
Ruhler  solmuş  amma  yine  bir  hoşça 

Nâz  ü  istiğnayı  koymamış  dahi 
Henüz  gelmiş  amma  yine  bir  hoşça 

Rind  meşreb  ol  artık  terkeyle  ân 
Yiğid  olmuş  amma  yine  bir  hoşça 


Ömer  der  vaslma  eren  öğünsün         Âlemde  heman  o  safâsm  sürsün 
Vakti  gecikmeden  meyvasın  dersin    Sona  kalmış  amma  yine  bir  hoşça 

—  10  — 


Yine  müjde  kıldı  sultân-ı  nevruz 
Şu'le-i  nûr  ile  mihr-i  şebefrûz 

Dürlü  şükûfeler  dürlü  kokular 
Hep  eridi  karlar  revanî  sular 


İrişti  zerrîne  feth-i  Messîhâ 
Mir'ât-ı  feleği  kıldı  mücellâ 

Dürlü  halet  verir  cihâna  bular 
Irmaklar  bulandı  mevc  urdu  derya 


Nergisin  kalmadı  uyhu  gözünda  Uyanıp  bir  ferah  buldu  özünde 

Çemen  mevc  urdukça  sahra  yüzünde     Görünür  câbecâ  lâle-i  hamrâ 


Sâkiyâ  piyâle  alınca  ele 

Gör  ne  rümûz  ile   arzeder  güle 


Surâhi  şevk  ile  eder  gulgüle 
Mahabbet  nâmesin  bülbül-i  gûyâ 


Ömer  elde  ferah  bir  câm-ı  Cem'dir    Meclis-i  gamhâne  kayd  u  elemdir 
Ölmeden  sürelim  bu  da  bir  demdir    Mey  ü  mahbûb  ile  kekişti  sahra 


24 


Âşık  Ömer 


—  II  — 


Cüz'î  hidâyetin  dünyâya  vermez 
Sun'-i  hikmetine  akılları  ermez 

Hicr  ile  Eyyûb'u  nâlân  eyleyip 
Hazret-i  Yûsuf'u  sultân  eyleyip 

Azameti  birle  var  edip  Arş'ı 
Lûtf-i  kudretiyle  var  edip  ferşi 

Yok  iken  akranı  ins  ü  melekte 
Hazret-i  Yûnus'un  batn-ı  semekte 

Afveder  Ömer'in  cürmün  götürür 
Yerde  gökte  kısmetini  bitirir 


Kemâl-i  keremin  müştakı  Mevlâ 
Yerlerin  göklerin  hallâkı  Mevlâ 

Kebşi  îsmâil*e  ihsan  eyleyip 
Ya*kub'a  çektiren  firakı  Mevlâ 

Yedi  yıllık  yoldur  karşı  be  karşı 
Bu  yedi  kubbe-i  nüh  takı  Mevlâ 

Getirip  dünyâya  devr-i  felekte 
Virdini  eyleyen  yâ  Bakî  Mevlâ 

Kullarının  murâdını  yetürür 
Her  kesin  rızkının  razzâkı  Mevlâ 


—  12  — 


İriştik  vaslma  mâh-ı  sıyâmm 
Bilenler  ahvâlin  rûz-i  kıyamın 


îktidâ  eyledik  ihtidasına 
Çalışır  varınca  intihasına 


Nice  canlar  vardır  lâilâc  yatur.  Zemine  gark  olmuş  susuz  aç  ya  tur 

Dünyâdan  el  çekmiş  ihtiyaç  yatur      Alemde  sağların  bir  duasına 

Hudâ'nin  kudretin  hikmetin  fikr  et    Ko  gayrı  efkârı  Mevlâ'yı  zikr  et 
Gün  bu  günkü  gündür  bu  deme  şükr  et  Düşme  gel  cihanın  sabıkasına 


Cehdeyle  hayrolsun  kîl  ile  kalin 
Kârın  şefaate  kaldıysa  hâlin 

Ey  Ömer  akıbet  işbu  cihanın 
Gönül  hoşluğile  geçen  zamanın 


Sana  nef'i  olmaz  fikr-i  misâlin 
Arzeyle  Hudâ'nm  Mustafâ'sına 

Harâb  olmasına  var  mı  gümânm 
Ermez  mi  elveda  merhabâsma 


—  13  — 


Nevbahâr  eyyamı  artmada  cûşun 
Pâyine  yüz  sürer  eyler  hurûşun 


O  deme  erdiğ-i  çağların  Tuna 
Beklemez  suları  dağların  Tuna 


Âşık  Ömer                                               25 

Selsebîl  âbından  karışır  sana  Nûşeden  âlemde  lezzetin  ana 

Irmakların  revân  olur  her  yana  Karışır  ummana  çağların  Tuna 

Her  kande  anılsan  medhin  olunur  Merd  yiğid  kucaklarında  bulunur 

Şehirlerin  serhadlerin  söylenir  Ancak  bağçelerin  bağların  Tuna 

Pençe-i  kahrından  gerektir  hazer  Geçirdin  üstünden  nice 

Eşinden  ayrılmış  Çoktur  bencileyin  ağların  Tuna 

Âşık  Ömer  düşüp  yahşi  eyyama  îşin  terkeylerdi  hâs  ile  âma 

Sağ  u  solu  hâzır  durur  selâma  Tutmuş  şükûfeler  tuğların  Tuna 

—  14  — 

Ey  dil  eser  fena  badein  olursun  Mesîm-i  subuh  veşten  müberrâ 
Yahşi  kem  söyleme  nadim  olursun     Özün  bilmezlere  Hayren  ve  şerrâ 

Câhilin  bed  sözü  cana  dikendir  Arife  lec  düşmez  başı  esendir 

Arifin  kelâmı  misk-i  Huten'dir  İrdiği  dimağı  kılar  mutarrâ 

Şerîat  tarîkat  bir  özge  kândır  Ma'rifet  meydanı  âli  meydandır 

Hakikat  esrarı  genc-i  nihandır  Ana  yol  bulamaz  dûnî  teberrâ 

Görmeyen  leddünnün  karasın  akın  Bu  babı  fehmeder  zannetme  sakın 

Ebkâr-ı  ma'nâya  olamaz  yakın  Zahirî  olanlar  sûretâ  garrâ 

Âşık  Ömer  şimdi   Mecnûn'a  akran  Olmuşum  bâde-i  gafletle  sekran 

Şerâb-ı  aşk  ile  vâlih  ü  hayran  Diyâr-ı  gurbette  mest-i  muharrâ 

—  15  — 

Dil  verip  sevdiğim  şîvekâr  olsa  Sinesi  bendleri  çözülse  dursa 

Gayetle  sevdiğim  hüsündâr  olsa  Rûyinde  benleri  dizilse  dursa 

Yâremi  istese  tutsa  rızâ  mı  Hizmetin  eylesem  olsam  gulâmı 

İçirsem  destinden  bir  dolu  camı  Ol  âhû  gözleri  süzülse  dursa 


26 


Âşık  Ömer 


Gayet  hazzederim  ol   mehcebinden    Letafet    ....    gabgabindan 
Dolasam  kolumu  emsem  lebinden       Adûlann  bağrı  ezilse  dursa 


Ömer  Âşık'm.  artınca  âhı 
Hüsnünün  zekâtın  olmuştur  âhı 


Seni  sevenler  niderler  günâhı 
Fukara  karşında  dizilse  dursa 


—  16  — 

Aşku  mahabbetten  da'vâ  kılanlar      Başına  sultandır  bî  bâk  ü  perva 
Deryâ-yi  hikmette  gavvâs  olanlar       Hakayıkta  olur  bir  dür-i  yekta 


Lâübâlî  olup  dehrin  seyyahı 
Zümre-i  uşşâka  düştükçe  râhı 

Lâ  deme  ey  perî  pendim  aseldir 
Şecer-i  meyvaya  darb-ı   meseldir 

Hidâyet  olunca  âşık  cânâna 
Serfürû  eylemez  değme  bir  cana 

Âşık  Ömer  sever  dildârı  velî 
Evvel  mısra'ların  harf-ı  evveli 


Rintler  meclisinde  eder  samahı 
Sunulur  destine  câm-ı  dilküşâ 

Ağır  ol  yeğinlik  tab'a  keseldir 
Dokunur  a'dâdan  bin  seng-i  hârâ 

İrişir  elbette  sırr-ı  nihâna 
Yeksandır  yanında  a'lâ  vü  ednâ 

Aşikâre  ismin  eylemez  celî 

Bir  güzel  ismine  düşer  müsemmâ  [2] 


17 


Giriftar  olanlar  bir  özge  derde 
Deli  gönül  gafil  olma  bu  derde 

Aklın  aldırmışsın  nerde  gezersin 
İstediğin  nedir  nerde  gezersin 

Harcettin  ömrünün  varın  kazana 
Can  mıdır  can  verip  cihan  kazana 

Yârı  gördüm  nikab  etmiş  yüz  elden 
Ölmek  olur  geçmek  olmaz  güzelden 

Beğim  Ömer  üftâdenin  nesine 
Saf  olam  seninle  sîne  be  sîne 


Yetirir  kendini  gider  araya 
Niceler  basile  gitmiş  araya 

Alem  kızgın  saçtır  nerde  gezersin 
Akil  insan  kendi  kendin  araya 

Kadir  isen  gel  birisin  kazana 
Can  odur  can  vere  cihan  araya 

Ağlayı  ağlayı  gitti  güz  elden 
Gelmişim  cihâna  güzel  araya 

Meyledesin  adûlarla  nesine 
Boynuna  el  girmesin  gömlek  araya 


Âşık  Ömer 


—  18 


Nice  dil  veımesin  dîvâne  gönlöm      Böyle  bir  cemâli  münevver  aya 
Aşkıyla  olaldan  mestâne  gönlüm        Nazar  etmez  oldu  câm-ı  sahbâya 


Güftâr  eyledikçe  canımın  canı 
Nebât-ı  kand  ile  beslemiş  anı 

Bu  aşk  bize  belâ  olmasın  dostlar 
Kimseler  mübtelâ  olmasın  dostlar 

Ömer  âşıkındır  medhini  kılur 
Tekellüm  babında  kim  kadir  olur 


Mest  ü  medhûş  eder  cümle  cihanı 
Pesend  aferin  büyüden  anaya 

Bülbül  veş  hem  neva  olmasın  dostlar 
Böyle  bir  dilber-i  şûh  u  garrâya 

Var  mıdır  yârine  bahane  bulur 
Böyle  tuhfe  böyle  rengin   edaya 


B 


—  19  — 

01  mâhm  hüsnünde  hâl- i  mükerrem    Hacer-ül-esved'dir  ey  kaşı  mihrâb 
Çâh-ı  zanahdânın  çeşme-i  Zemzem     Cemâlin  uşşâka  kıble-i  eshâb 


Görünce  yüzünü  ey  gül'izârım 
Arzıhal  sunmağa  kalmaz  karârım 


Artar  bülbül  gibi  feryâd  ü  zarım 
Kulunum  demeğe   ederim  hicâb 


Yâr  mahrem  edinse  kendiye  bir  dem     Bana  bin  dem  gelir  hayâl-i  hurrem 
Sînem  kanun  olup  bu  işe  her  dem     İniler  dest- i  gam  urdukça  mıdrâb 


Safa  kılmaz  deme  ol  saçı  Leylâ 
Etme  Mecnun  sıfat  âh  u  vaveyla 

A^ık  Ömer  o  mestâne  bakışlar 
Ol  lâ'l-i  leblerle  dürdâne  dişler 


Ne  murâd  istedin  vermedi  Mevlâ 
O  da  olur  gönül  sabreyle  bâb  bâb 

Gelişler  gülüşler  tarz-ı  revişler 
Harâbeder  seni  harâb  u  yebâb 


Sözümden  mahabbet  remzini  alıp 
Ölümlü  hastası  olduğum  bilip 


20  — 

Nâz  ü  istiğnaya  başladı  habîb 
Yanıma  gelmeğe  âr  etti  tabîb 


Âşîk  Ö 


mer 


Nân  ü  nemek  hakkın  basmak  dilersin    Hayâtın   babını  yasmak  dilersin 
Bu  ben  efkendeni   asmak  dilersin       Emrin  olsun  işte  gerdan  işte  ip 


Neyleyim  canıma  devirdin  beni 
Sevgili  yârimden  ayırdın  beni 

Adalet  yaraşır  mürvetli  cana 
Ya  irgör  visale  bakî  bu  cana 


Ahım  ile  halka  duyurdun  beni 
Dilerim  Allah'tan  bulasın  rakîb 

Böyle  bî  vefâlık  düşer  mi  sâna 
İki  rahmetten  kıl  birini  nasîb 


Ey  Ömer  olmuşum  dillerde  bednam    Neyleyim  bu  yüzden  elverir  eyyam 
Sen  vefa  kılmazsın  ben  sabr  ü  ârâm    Sende  hüsün  bende  mahabbet  garîb 


_  21 


Sebep  oldun  ayırdın  beni  yârdan       Tîg-ı  gazab  sana  yâr  olsun  rakîb 
Kurtulma  cihanda  âh  ile  zardan  Köhne  dünyâ  başna  dar  olsun  rakîb 


Geçir  günün  gam  ile  safa  sürme 
Ahırette  rahat  yüzünü  görme 

Ol  gözleri  meste  oldum  mübtelâ 
Güldürmesin  seni  efendin  Mevlâ 

Dilerim  zindanlar  olsun  durağın 
Tutulsun  dâima  elin  ayağın 


Âlemde  mahrum  ol  murada  erme 
Cehennemde  yerin  nâr  olsun  rakib 

Sen  nedamet  oldun  başıma  belâ 
Ağlamaklar  sana  kâr  olsun  rakîb 

Derd  ü  mihnet  ile  geçsin  her  çağın 
Rûz  ile  şeb  işin  zâr  olsun  rakîb 


Doludur  gözlerim  yaş  ile  nemden      Ömer'i  ayırdın  ol  gonca  femden 
Kurtulmayasm  sen  derd  ü  elemden     Belâ  mihnet  başna  var  olsun  rakîb 

—  22  — 


Sabr-ı  Eyyûb  ile  îd-i  visale  Ahdedip  ol  perî  dedi  yâ  nasîb 

Ey  gönül  düşme   sen  böyle  hayâle     Bize  ol  demlerden  ölüm  an  karîb 


Artup  gitmiş  idi  âh  ü  fezası 
Gülün  kulağına  girmez  sadâsı 


Mukarrer  olaydı  mihr  ü  vefası 
Yok  yere  gözyaşm  döker  andelîb 


Âşık  Ömer 


29 


Yoktur  aşka  düşen  âşıka  rahat 
Gönül  tâliinden  eyle  şikâyet 

Ey  gönül  aşk  ile  düştün  bu  hâle 
Akibet  düşürüp  bin  mekr  ü  âle 

Bu  nârın  kimisi  sadr-ı  gmâda 
§ık  Ömer  gibi  var  mı  fenada 


Resm-i  kadîm  üzre  bu  imiş  âdet 
Serde  sitâre  yok  neylesin  rakîb 

Hevâdâr  olursun  her  kaddi  dâle 
Sakın  aldatmasın  seni  dilfirîb 

Kimi  demde  kimi  rene  ü  anada 
üftâde  garîb 


23  — 


Koyup  el  güğsüne  Hak'km  selâmın  Verdi  bendesine  bir  şâh-ı  mahbûb 

Kıldım  âdâb  ile   feth-i  kelâmın  İşte  böyle  olsa  âlemde  mahbûb 

Şûh-i  nevrestedir  serv-i  nevbahâr  İdeyim  pâyine  sirişkim  nisâr 

Cemâli  bağının  bülbülü  hezâr  Dahi  taze  açmış  gonca-i  mergub 


Vefalar  kılıcı  kavline  sâdık 
Kemend-i  zülfüne  bendolan  âşık 


Hüsnü  hub  mülayim  kalbe  muvafık 
İstemez  çîn  ilen  verseler  mansûb 


Gönül  ol  sevdayı    serv-i  semenden     Çeker  el  can  meğer  el  çeke  tenden 
Kal'a-i  vuslata  burc-i  bedenden  Atıhr  gördükçe  şevk  ile  bir  tup 


Ey  Ömer  edersin  aklını  zayi 
Çekenler  âlemde  hüznü  belâyı 


Bekle  tevekkülde  olma  hevâyî 
İrişir  murada  misâl- i  Yâ'kub 


—  24  — 


Şunda  bir  dilberin  âhû  gözleri 
Güftâra  geldikçe  şîrin  sözleri 

Ben  gibi  ölümü  hastası  çoktur 
Melâhat  mülkünde  nazîri  yoktur 

Hâl-i  hindûları  rüya  dökülmüş 
Ebruları  kıl  kalemle  çekilmiş 


Akhmı  fikrimi  eyledi  târâc 
Akıdır  lebinden  sükker  ü  güllâç 

Kaşlar  kaza  yayı  kirpiği  oktur 
Dilrübâlar  içre  cümleye  sertâc 

Gören  üftâdenin  kaddi  bükülmüş 
Sanki  tavaf  eder  Kâ'be'yi  huccâc 


30 


Âşık  Ö 


'mer 


Ol  saçı  Leylâ'ya  kim  nazar  kılur 
Akim  cem'edemez  dîvâne  olur 


Yokluktan  el  çeken  ganîmet  bulur 
Ebvâb-ı  hüsnünden  bir  kez  alan  bac 


Ey  Ömer  neyleyim  kokulmaz  gülüm     Kadd-i  bâlâsına  erişmez  elim 
Yüz  be  yüz  söylesem  yanılur  dilim    Arzıhal  sunmağa  kıldım  ihtiyâç 


—  25  — 


Bu  anka  denilen  ey  dil-i  şeydâ 
Bu  âlem  eyler  ki  kendide  peyda 


Her  kcingı  uşşâka  olursa  sertâc 
Olur  cihan  varı  hatırdan  ihrâc 


Hâtıra  bir  yüzden  elverse  halet  Reftâra  güftâra  komaz  liyâkat 

Bir  dem  sakin  olmaz  bahr-i  felâket     Elbette  bir  yüzden  erişir  emvâc 


Geşt  edip  âlemi  bîbâk  ü  perva 
Bir  ferde  hâlinden  eylemez  şekva 


Ne  sâhib  niza'dır  ne  ehl-i  da'vâ 
Kurtulur  nâmerde  olmadan  muhtâc 


Kimseye  dîde-i  kibr  ile  bakmaz  Özün  buğz  u  hased  nâzma  yakmaz 

Tevekkül  dâmenin    elden  bırakmaz    Ne  kati  tok  olur  ne  ziyâde  aç 


Ömer  nice  kılsun  derdine  deva 
Deryâ-yı  gurbette  kaldı  bî  neva 


Cevr  ü  cefâları  canıma  yetti 
Ol  hûnî  insafa  gelmedi  gitti 

Bakışın  ferişteh  ya  melek  zade 
Mahabbet  arzeder  karşımda   yâde 

Düşeli  melâmet  râhma  râhım 
Hiç  eser  eylemez  nâle  vü  ahım 

Kalmaz  ana  dahi  güzellik  bârı 
Bozulur  leşker-i  hatt-ı  izârı 

Ne  denlü  yâr  için  çekilse  cefâ 
İ'timâd  eylemez  sana  bî  vefa 


Çeşmine  perdedir  nakş-ı  mâsivâ 
Mihnet  köşesinde  yatur  nâmizâc 

26  — 

Bilmezem  bende  mi  dilberde  mi  suç 
Can  ise  cesetten  ediyor  hurûc 

Lütfedip  hatırım  eyle  küşâde 

Der  ki  şu  düşmana   gel  eyle  hurûc 

Aşkınla  gezerim  her  dem  seyyahım 
Bilmem  âhen  midir  yohsa  bağrı  tuç 

Elbette  kulluğun  geçer  bahân 
Bir  gün  hurûc  eder  misâl-i  Ye'cûc 

Müyesser  değildir  âşıka  safa 
Ey  Ömer  gerekse  Arş'a  kıl  urûc 


Âşık  Ömer 


31 


—  27  _ 

Blsütûn-i  gamda  ağlar  gezerim  Ayakdaş  olamaz  yanımca  Ferhâd 

Kûh  u  sahra  demem  dağlar  gezerim     Bir  dem  m-oîdu[l]  iki  dîdelerim  şâd 

Aşkm  serde  iken  ey  huri  peyker        Gam  değil  gurbette  oldum  serbeser 
Top-ı  ahım  eder  akıbet  eser  Visalin  kal'esi  olursa  pûlâd 


Ser  çekti  kûyine  eder  savaşı 
Arzu  çekip  gider  gözlerim  yaşı 

Canıma  kâr  etti  gayret-i  efkâr 
Bir  gamzesi  katil  hûnî  sitemkâr 

Ey  Ömer  vefâ-yi  ahdi  belâ  kıl 
Çek  elin  gurbetten  azm-i  sıla  kıl 


Bağdad  olur  ise  toprağı,  taşı 
Birisi  Şat  oldu  birisi  Furat 

Nice  ağlamayım  etmeyeyim  zâr 
Elinden  oluptur  dil  mülkü  berbâd 

Türabın  çeşmine  ayn-ı  cila  kıl 
Demişler  her  kesin  vatanı  Bağdâd 


—  28  — 


Âvâre  gezerken  dehri  serâser 
Aşk  eyledi  beni  hâke  beraber 

Hep  illerin  bilişi  var  yâdı  var 
Bîçâre  Mecnûn'un  heman  adı  var 


Bir  serv-i  bâlâya  kul  oldum  meded 
Gelen  çiğner  geçer  yol  oldum  meded 

Gönlümün  ne  bir  yâdı  ne  zarı  var 
Ben  andan  ziyâde  del-oldum  meded 


Artup  gitmededir  sinemde  dağlar  Cerahatten  oldu  dağ  üstü  bağlar 

Gözüm  yaşı  Tuna  mânendi  çağlar  Akar  boz  bulanık  sel  oldu  meded 

Bu  sevdâ-yi  aşkı  eğlence  derdim  Derd  imiş  başıma  geldi  de  gördüm 

Söyünmez  ateşim  tükenmez  derdim  Tutuşup  yanarım  kül  oldum  meded 

Ömer  geçtim  çâresinden  eminden  Ben  bu  bezmin  işretinden  deminden 

Bir  elif  kametin  derd  ü  gamından  Büküldü  kametim  dal  oldu  meded 


[1]  «dem  mi  oldu»  yerine. 


32 


Âşık  Ömer 


—  29  — 


Arzıhâl  eylesem  ettiğin  çevre 
Âşık  öldürmede  yoktur  akranın 

Kaşlarını  çatup  gözler  süzersin 
Eller  ile  yiyük  içüp  gezersin 

Sen  kimden  öğrendin  cefâcılığı 
İrtikâb  etmezsin  bize  gelmeği 

Der  ki  Âşık  Ömer  bekler  yolunu 
Söylediler  nadan  koçmuş  belini 


Mahabbet  sadr[l]olur  yüze  gelince 
Bir  dem  şîve  ile  nâza  gelince 

Her  baktıkça  ciğerciğim  ezersin 
İstiğna  satarsın  bize  gelince 

Hançer  alup  derdli  sînem  delmeği 
Bakuculu  musun  bize  gelince 

Gördüm  bir  yad  dermiş  gonca  gülünü 
Ben  koçulmam  derdin   bize  gelince 


—  30  — 


Dudu  dillim  meclis  üstüne  geldin 
Çün  bizi  ziyaret  kasdıyla  geldin 

Mey  içüp  felekten  alanlar  kâmı 
Gonca  veş  elinden  bırakma  camı 

Kıyamet  kametin  Tûbâ-yi  serdir 
Letafette  femin  helvâ-yi  terdir 

Şu  fenada  şûh-i  zebanım  gibi 
Saklarım  sinemde  îmânım  gibi 

Ciğer  pârelendi  akmada  kanım 
Ağlatma  lûtfeyle  yeter  sultânım 


Safâ-yi  kalb  içün  nûşeyle  bade 
Bârî  Huda'm  etsin  ömrün  ziyâde 

Geçirir  zevk  ile  hem  subh  u  şâmı 
Hâtır-ı  şerifin  olsun  küşâde 

Mahbublar  içinde  bâlâ-yi  serdir 
Leblerin  sükkeri   getürür  yâde 

Bir  hup  yok  sen  kaşı  kemanım  gibi 
Fâşetmem  sırrını  bilişe  yâde 

Derdinle  eftâke  çıktı  figanım 
Ömerli  unutma   dâr-ı  fenada 


—  31  — 

Dedi  Bir  pir  bana  pişman  olursun      Râzm  açma  Huda'dan  gayrı  ferde 
Vücûdun  şehrine  sultân  olursun  Sabredersen  Eyyûb  misâli  derde 


(IJ  «Sâdır»  yerine. 


Âşık  Ömer  33 

Sanma  isteyenler  murada  ermez  Kimsenin  ettiği  yanma  kalmaz 

Zâlimin  zulmüne  Hak  kail  olmaz  Ya  mazlumun  âhı  kalır  mı  yerde 

İste  murâdmı  Bârı  Huda'dan  Bekle  tevekkülü  geçme  rızâdan 

Yakar  Arş  u  Kürs'ü  geçer  semâdan  Feryâd-ı  garibe  olur  mu  peıde 

Felek  camlar  sundu  semler  alursun  Kurtulmaz  ebedî  gamda  kalursun 

Nâmerde  yâr  olma  nâmerd  olursun  Merd  olursun  yâr  ol  merd  oğlu  merde 

Ömer  köpeklerin  olsun  dil  bağı  Tevekküle  bend  et   cân  ile  teni 

Gam  çekme  murada   erdirir  seni  Bîçâre  devletin  var  ise  serde 

—  32  — 

Râh-ı  mahabbeti  seyrân  ederken  İriştim  menzile  bir  ayâğ  ile 

Hublar  arasında  seyrân  ederken  Yitürdüm   kendimi  bir  ayağ  ile 

Öyle  perî  olmaz  hâk-i  Basar'da  [1]  Hak  nazarım  ebrularda  basarda 

Görmedim  akranın  medd-i  basarda  Gezdim  yedi  iklîm  bir  ayağ  ile 

Gönül  yâra  bendolah  yüz  aydır  Sunarsın  şerbet-i  lûtfun  yüz  aydır 

Derdli  olan  derdim  yüze  yüz  aydır  Bu  yâre  unulmaz  bir  ayağ  ile 

Hep  bir  bir  sayarız  onu  on  iki  Üçyüz  altmış  altı  ne  bir  on  iki 

Bil  hesabın  on  bir  derler  on  iki  Düşer  on  birinden  bir  ay  ağile 

Ömer  bil  Kün  fekân'ını  fenanın  Hep  anındır  san'at  anın  fen  anın 

İki  yüzlülüğü  belli  fenanın  Sen  gerek  bir  ay  gül  bir  ay  ağile  [2] 

_  33  — 

Canım  senin  için  işim  her  gün  âh  Akıbet  ölürüm  bir  gün  âh  ile 

Bin  sevab  yazılır  etsen  bir  gün  âh  Sen  de  benim  içün  bir  gün  âh  ile 

Aşkın  beni  âhır  çektiyse  bende  Hidmetinde  oldum  ne  çâre  bende 

Benliğim  kalmadı  zerrece  bende  Yaktı  derünumu  bir  gün  âh  ile 

[1]  Basra  yerine 
[2]  Ağla 


34 


Âşık  Ömer 


Aç  gözünü  değil  isen  sen  de  kör  Sende  yokla  ne  ki  vardır  sende  gör 

Menâhîde  sakla  seni  sende  gör  Melek  merdûd  oldu  bir  gün  âh  ile 

Cehalet  kişinin  kaddini  eğer  Hamakat  zahrında  olur  bir  eğer 

Kul  günahsız  olmaz  der  isen  eğer  Ins  ü  cin  duymasın  bir  gün  âh  ile 

Gaflette  cismimi  kıldı  bu  derde  Ey  gönül  mihnet  değil  bu  derde 

Ömer  bir  hâl  ile  düştü  bu  derde  Korkarım  ki  yanar  birgün  âh  ile 

_  34  — 

Çünki  yârın   kibr  ü  kîni  yok  bize  Kurulmuş  gamzeler  üzre  o  yâ  ne 

Var  gibi  zâlimin  kasdı  çün  bize  Gel  gönül  bir  dahi  varma  o  yane 

Bir  kez  hüsnün  görüp  olah  bende  Sığmaz  gözüm  yaşı  değme  bir  bende 

Sabre  takat  kalmaz   zerrece  bende  Görsem  hûnî  çeşmin    hâbda  uyane 

Benim  için  demiş  o  yâr  uyanmış  Şevkim  ile  kara  bahtı  uyanmış 

Firakla  ateşte  belki  o  yanmış  Ben  yandıkça  bir  gün  dahi  o  yane 

_  35  _ 

Gönül  muntazırdır  nazh  yârine  Bâd-i  seher  selâm  eyle  dostuma 

Takdir  Huda'nındır  tedbîrin  kime  Yolumuz  gurbete  düştü  bu  sene 

Kahbe  felek  bundan    özge  iş  eyler  Düşmüş  mezelerle  meyler  şişeler 

Yurdum  senin  ile  tenhâ  köşeler  El  erişmez  mahabbete  bu  sene 


Gönül  intizarda  nazlı  yarma 
Müyesser  olur  mu  aceb  görüne 

Âşık  Ömer  sana  meftun  olalı 
Bin  altmış  bir  sene  târih  olalı 


Yenile  meyletti  dil  bir  cânânm 
Nesine  alındı  bilmem  can  anın 


Benzettim  boyunu  servi  dalma 
Dostumun  yüzünü  görmek  bu  sene 

Gönül  aşnasmdan  cüda  olalı 
Herkes  sevdiğinden  ayrı  bu  sene 

—  36  — 

Leblerinin  nebatına  kandine 
Lezzeti  ne  sükkeri  ne  kandi  ne 


Sanma  dil  aşkını    bir  an  yâdeder      Ya  saklarım  ol  esrarı  yâdeder 
Merdüm-i  pür  hûnum  lebin  yâdeder    Ne  mümkindir  gözlerimden  kan  dine 


Âşık  Ömer 


35 


Gamdan  elim  alamadım  budadı  Anın  için  etmedeyim  bu  dadı 

Huda  hakkı  elden  komam  bu  dadı  Gerek  ise  her  içtiğ-im  kan  dine 

Ta'neder  Sidre'yle  Tuba'ya  boyun  Sebildir  tîgine  kan  işte  boyun 

Hatâ'da  bulunmaz  nâfe-i  bûyun  Buhârâ'sma  var  Semekand'ine 


Ömer  hasta  kıldı  tabibim  ile 
Dest-i  lûtfun  ile  anı  pür  eyle 


Perişan  hâtırm  demeklik  ile 

Nûş  edeyim  sem  yerine  kan  dine 


_  37  _ 

Sînem  üzre  adedi  yok  dağların  Yâr  elinden  yârelidir  bu  sîne 

Çarh-ı  felek  saldın  bulam  dağların     Boranına  dumanına  pusine 

Gurbette  mekânım  oldu  yâd   eller      Zemmedüben  nite  gerek  yad  eller 
Şimdi  yârin  ellerini  yâd  eller  Ben  ermedim  ayağının  busine 


Gönül  can  rahşıdır  akıl  oyandır 
Bana  sun  şerbet-i  lâ'lin  uyandır 

Kulağıma  ses  çalındı  geçenler 
Kabrimi  yol  üzere  salın  geçenler 


Devadır  kim  dizginine  uyandır 
Tâ  sinesih  derûnuma  bu  sîne 

Kani  noldu  bizden  evvel  geçenler 
Şefkat  ile  nazar  etsin  bu  sine 


Ömer  dîvâneyim  akhm  yitirdim  Mihnet  köşesinde  hasta  yatırdım 

Elif  kaddim  bu  gün  kafa  yetirdim      Ayın  şmı  irgörünce  bu  sine 


Çün  halka-i  dilde  destires  oldum 
Kavlini  tut  fi'Iine  uy  Resûl'ün 

Derûnun  içinde  koma  kal  u  kîl 
Bîhûde  işlerden  çek  el  tevbe  kıl 


Gönül  muradından  bir  misal  yine 
Selâm  olsun  ashabına  âline 

Edâ  et  farzını  sünnetini  kıl 
Belki  din  incine  îman  alma 


Cihânm  zahmetin  çektin  bir-ki  kat      Kalmayıp  tâkatm  kıldın    bîtâkat 
Kalbin  siyahların  göz  yaşma  kat        Ağladıkça  zemin  üzre  al  ine 


Aşk  ile  kal  olan  er  aşk  eridir 
Ali  Düldülî  Hamza   Aşkarîdir 


Eridir  âheni  bu  aşk  eridir 
Gerektir  sayılıp  menzil  ahna 


36 


Âşık  Ömer 


Ömer  Hû  çek^'sana  denmiştir  dön  ya  Ne  çâre  bizlere  dedikte  dûn  yâ 
Çok  yaşlı  bir  köhne  zendürür  dünyâ     Er  isen  aldanma  mekr  ü  âline 


_  39 


Ey  bâğıban  senden  bir  suâlim  var 
Anlarm  çektiği  derd  ü  belâyi 

Dergâh-ı  izzetten  Şeytan  dûr  iken 
Şem'-i  rûyin  âşıklara  nûr  iken 

Bu  hikmet  benim  yüreğimi  yaktı 
Bir  bilirim  eden  eyleyen  kendi 


Güllerin  yanında  hânn  aslı  ne 
Ağyara  yâr  olur  bunun  aslı  ne 

Âdem'in  mekânı  cennet  hûr  iken 
Yakar  pervaneyi  nârın  aslı  ne 

Bu  kudret  Hak'kmdır  gönlüm  inandı 
Ya  bu  kadar  kârbânın  aslı  ne 


Der  bu  Ömer  dâim   vahdette   iken    Âşık  ma'şûk  ile  sohbette  iken 
Gülün  karşısında  vuslette  iken  Bülbüle  âh  ü  efganm  ash  ne 


_  40  — 


Ser  feda  zülfüne  der  imiş  rakîb 
Senin  gerdanına  yaraşmaz  mı  ip 


Canlar  veren  âşıkanm  cürmü  ne 
Bu  kâkül-i  perîşânm  cürmü  ne 


Lâ'lin  nutka  gelip  tebessüm  etmez     Hâtır-ı  uşşâka  terahhum  etmez 


Niçün  şivelerle  tekellüm  etmez 

Canım  niçün  el  sözüne  uyarsm 
Ne  suç  ettim  hatırımı  yıkarsın 

Mülket-i  hüsnünde  fitne  çoğalmış 
Hâl-i  hindûlerin  araya  almış 

Ey  Ömer  nazarın  kaş  ile  gözde 
Badeler  işlerken  derûnumuzda 


Benim  ile  yiyip  içip  gezerken 


Söyle  bana  ol  goncanın  cürmü  ne 

Vücûdum  şehrini  oda  yakarsın 
Hiç  demezsin  bu  gedânm  cürmü  ne 

Âşıkların  işi  Mevlâ'ya  kalmış 
Feryâd  eder  ak  gerdanın  cürmü  ne 

Bir  hokka  dehenle  bir  şîrin  sözde 
Dîdemizden  akan  kanın  cürmü  ne 


H 
41 


Rakiblerim  oldu  dostun  Abdullah 
Cihanda  ben  seni  dostum  severken    Neyledim  ki  bana  küstün  Abdullah 


Âşık  Ömer 


37 


Tahammül  edemem  seni  görürken      Mah  yüzlere  çifte  benler|  dururken 
Evvel  bize  şeftaliler  verirken  Şimdi  gıdamızı  kestin  Abdullah 


Âşıkm  ağladan  cihanda  gülmez 
Senin  ettiklerin  yanına  kalmaz 

Karşımızda  hilâl  kaşların  çatar 
Bir  bizi  görünce  istiğna  satar 

Sînem  hançerlerin  aldın  eline 
Cefâya  başladın  Ömer  kuluna 


Rahat  olup  çeşmim  yaşını  silmez 
Kurulu  yayımı  bastın  Abdullah 

Keman  kaşı  olmuş  tîğmı  atar 
Yoksa  öldürmek  mi  kastın  Abdullah 

Yad  bülbüller  konmuş  senin  gülüne 
Şimdi  göz  etmeği  kestin  Abıiullah 


42 


Hâl-i  sevda  ile  pür  inkisarım 
Dirîğa  görünmez  zahirde  yaram 


Umarım  müşkilim  fethede  Fettâh 
Ne  bilsün  derûnum  derdini  cerrah 


Ne  mehrüda  meylim  ne  mehveşteyim  Söyünmeyip  yanar  bir  âteşteyim 

Cünûn-i  aşkile  keşâkeşteyim  Râh-i  meşekkatte  olalı  seyyah 

Yokladım  tâliim  sütûde  kemde  Hâk  ü  nâr  u  bâdım  bahr-ı  elemde 

Devredüp  gezerim  girdâb-ı  gamde  Olmuşum  keştîi  firaka  mellâh 


Bir  visal  özlerken  hâtır-ı  ebkem 
Vasfmda  lâl  ola  vessâf-ı  âlem 

Ömer  hâlî  değil  câhil  şöyle  bil 
Hâk-i  mezellette  sürüne  bin  yıl 


Melâhat  mısrında  küşâde  fâlin 
Tuğrâ-yı  garrâdır  iki  hilâlin 

Vefa  kıldıkların  ben  bî  nevaya 
Bürüdet  düşürür  bir  gün  araya 

Sedd-i  mahabbetin  gönülde  bulan 
Hayât-ı  la'linden  feyziyâb  olan 


Melâhatte  Yûsuf  sehâde  Hâtem 
Cemâl-i  hüsnünün  medhinde  meddah 

Ehl  olanı  bilür  yine  ehl-i  dil 
Fehmeder  görünce  gevheri  semmâh 


43  — 


Yûsuf-i  sânîsin  bekavl-i  sahîh 
Berât- 1  unvanın  okunur  fasîh 

Bildirme  sevdiğim  her  nâsezâya 
Korkarım  rakîb-i   bedkâr-ı  kabîh 

Öldürür  fenada  muradın  alan 
Uşşâka  gerekmez  mu'ciz-i  Mesîh 


38 


Âşık  Ömer 


Gönül  mürgu  arzu  çeker  gülüne        Nakd-i  rûh  i  revân  ettim  yoluna 
Kerem-i  lûtfundan  bu  ben  kuluna       Bir  türlü  ihsânm  olur  mu  sarîh 

Ey  i  mer  çektiğim   derd  ü  elemler      Bir  yere  gelseler  kaşı  kalemler 
Ccm'olup  âlimler  dökse  rakamlar       Mâcerây-ı  aşkım  edemez  tasrîh 

—  44  — 


Hilâl  ebruların  şekl-i  meddini 
Sehhar-i  cevr  ile  büker  kaddini 

Gönül  aşkın  ile  erdi  ülfete 
Hayâl-i  zülfünle  düşen  zulmete 

Mekr  eden  ruhleri  âli  değildir 
Bizimle  ol  lâübâli  değildir 

Ey  gönül  hazer  kıl  baht-ı  bî  ferden 
Eğer  kadir  isen  aşk-ı  dilberden 

Ömer  bîçâreni  ağlatma  canım 
Hüsne  gururlanıp  deme  filânım 


Çekenler  sineye  teslîm  eder  rûh 
Kal'a-i  visale  bulunca  fütûh 

Belâh  başımı  saldı  gurbete 

Ne  ay  ü  gün  görür  ne  şâm  ü  sabûh 

Gamzeler  fitneden  hâli  değildir 
Sayd-ı  cana  peyler  bu  güruh  güruh 

Çıkarır  akıbet  yolunu  serden 
Fariğ  ol  tevbeni  ide  gör  Nasûh 

Hublar  şahı  isen  rûh-i  revanim 
Gerçek  âşıkların  yendir  bu  rûh 


fl 


—  45  — 

Dilberâ  bendene  dîvâne  dersin  Dîvâne  dağd-olur  [1]  şehre  gelir  mi 

Nezâket  yüzünden  düşnâm  edersin     Hiç  demezsin  hatırcığım  kalır  mı 


Mestâne  çeşminin  ref'eyîe  hâbm 
Cemâlin  arz 'eyle  ytiÜY  nikahın 

Şîveîer  ettikçe  kaşı  kalemler 
Gelir  âşıklara  lûtf  u  keremler 

Ey  gönül  artırıp  âh  ile  zârm 
Bildirdin  âleme  hep  cümle  varın 


Kâmil  olan  bilir  kâmil  cevâbın 
Kem  olan  hakikat  sözden  alır  mı 

Ne  denlu  yolunda  çekse  sitemler 
Gönül  sevdiğinden  fariğ  olur  mu 

Cevr  ü  cefâsına  incinme  yârın 
Sağ  olan  derdlinin  hâlin  bilir  mi 


[1]  «  Dağda  olur»  yerine 


Q  Aşık  Ömer 

_  «erman  oJurmu 

^'"  "-,-hat  etsen  b^nî:"™"    ^''"""'^  ciaia,,  ,,„.,, 


39 


"""  '{İtmez  kuiaj, 
Zebun  iken  görün  türtû„  v  •• 

<•  g-'bı  söyler  sözünü 
Türk  dep-jJ  m- 

^""  ''*  »°yier  l/sâ„a 


Şimdi  her  cihetten  r,W 

^^'^^  "  gönülden 
«   -^ui  nanesin  ev/pW,-    '^ 

Ey  0/«^^   ^^ 

l^o  her  „.  .^..,      '-"««  eiem 


rf  «yiemez  kobuz  iie  kah,- 
^«^'«'  ciamariar,  ,^,,^^^' 

Sun"r"t;^''^--.6zünü 

esek  detil  köpekten  w 

"zenne  düştükten  geri 


47 

^on  büibüi  fârio-  oJur 

^-^  oidu  .üifüL  X?  f  ^" 

^^^ette  mao-dur  oi 

'^«'™-pjt";rk:!r^"«^» 


^"^  "e  soyJerse  söylesin  «,  "'^'^  ™eth  ederler  h     • 

''^™      Gayretlen,,,;;'^   ''^-^erekzem 

^^^  ^az  elden  gitti 


Âşı^  Ömer 

01.«.  ^-^en  b.  de.  dev,et  ^^^  ^^^^  ^r  ^  ^    "  ^^"' 

V      cû,  eyledi  bu  dertU  yürek  ^^^  isterken  az 

Yine  cuş  ey  j^^nâat  gerek  ^  j^^^me 

Mevlâ'mn  verd>gr>e  ^^^^^^  „,„„  Usb 

,.,„  verse  varabüsem  yânme       ^  ^^^  „,,di  ya.  elden 

.        .  .  1  „ör  bakma  taşma  ^  go^  elden  g 

ön.fr  rçm'  g«  "  to  yaşma    Aglay 

.    Kimse  rahm  eylemez  ç  Ş  ^^ 

,.     V  hana  yâr  old«  gi"i 
Gam  u  mihnet  bana  1 
.,      „ska  düşelden  ben  ^  ,,ücûdum  nar  oldu 

Be  gaziler  aşka  a  5  ^^^^,      Tatuştu 

^,,,  î^--  ^^C  oldu  g«' 
-     •  l.mez  illerde  kaldım  işlemez  kaı 

s--»'tC  »--r;r^r 
^V  ^^-^^^Tsel  ^apU  BU  dünya  ba.m 
Melâmet  dumanı  serim 

1 


_  5©  — 


t:     .nâ  aVl  adm  anıp  gedenler 

£y  dila  aki  ^ûşedenler 

Cür'a-i  câm-ı  aşi^ı  ^ 

^     ,     .  n  akıl  sözün  tuttular 

AV^İİ  olan  akü  ^^-^er 

iylikle  cUıâm  gor  teri^ 

T  vn.  mzigânn  kahrım 
Mca  çekUm  ru-g  ^^^^.^. 

Hem  barâbe  verdi  g 


0-'  -r  dîmiıreiîd- 

Ebed  ayılmadı  meb 

vahşiye  iy»k  '^""" 
Yamana  Y^''^'^  ^^^ıd, 

lyligi  nâmma  nişane 

,.     ^şse  kâse  zehrim 


41 
Âşık  Ömer 


M  Mde  değil  adavet 
S  a'evie«>*ür  ..^^  adet  .  ^^^  ^^,^^  „„ 

Dev  k.  Aj*  ^  d>  memnun    LeyU  Y 

Hiddetinde  bir  y«''  ^^  ^ 

-  Kirimle  hemdem  olaydı 

...     bavram  olurdu  O»  P«'  ''''"L  âdem  olaydı 

Dünüm  kadir  günüm  b'^V^™  Bin  yaşardı  egcr 
SumeyleyüP  hayrı  dua    al  ^^^^^^^^  -^e^i   r;,,„, 

«•    bakışta  beni  ol  kaddi  ar  ar  ^^^.«g^  benimle  muhkem 

B,r  bakışta  ^,  aduleı  ,„âbm 

Biidigmden  kaim  ^^^^^  ^.„,  ,„„  i   h    y 

-  ^-.J^min  akıtma  abm  ^^.  derdime  bir  en 

Dilbera  dıdem^n^  ^^^.^,^„       Oıay  ^^^^ 

,  .  0,.r  8.1  1..M-  "'*  r        ""  »■■  *"  "*" 

_  52  — 

,„e,  -zülfün  taramamış  mı 
ba  yâre  selâm  et  benden        ^^^^^  yaramam,  m- 
Bâd-ı  saba  yare  Sor  ^^ 

Ç,kard.  hatırdan  bırakt  bır  keıe  g 

.    .evdigimahdma  dursa  ^:",,i  kökünü  kıramamış  m. 

^X— den  varamam  derse       ^^^^^^^^^^. 

.akip  dedikleri  bedkârı  görsem        ^^^  ^^^^,„„,  ...mam. 
tnikibirkerre  yavrumu  sar  ^^  ^^ 

Sitem  hançerini  hele  -kmca  ^^^^^,  ,«,„„   atamam  ş 

ÎU  edüp  keman  ka.n  k^^  u  ^^^^^^^  .kâtm  a.--^^^^^^ 


42 


^^^  suret  gösterir     ••    . 

o  a  neis  ejderini 


Âşık  Ömer 
K 

^og-up  her  bir  yüzden  ^-^u- 

"'^  ^Jtab  ancak 


'"   y«?'  demee  harceder      £"^'"  ^'^^^^ma  baş    koşun     •. 
Bu  dünvp ,     .                                         '^'^™  '^i'-  misâl ;    -  ^  ^  "'''er 

«rk:rrr'^'''.«''-de.de.e.e. ""^^'■'   -^^b  ancak 


«"f"^^-..nabe„de.d  "'^"^  "'>  «   4.;^*' 

Bin  v,J  .,,„r/^^^'- var  sen  ^_,  ,  ^  '"'• ''«bab  ancak 


^V/S  ÖOT^,-  be,  „  . 

y"  Cihan   vann  .o-örüo  „    ■  ^'"^'  ^^ndine  p-ei 

luraö  ancak 
^âf^  g-amhâneye  evleri-      , 


64 

"°^-'  -«em    ayak,,„,,,, 
'^aiet-i  mahabbet   „w 
^^''-e'ti^n  .öi'  .  °''^"  ^^^  bana 
8-o^un,u  savsaklayarak 

-olarak  kucaklayarak 

Gö"'e2"cİ!::'"'^""''i^  Acem'de    Ed    , 

-™a,.n  ,,,,,^  ,^        e    Ederier  .edhini  Buh,,,.,,   ,^, 

>^'-^  yu.«n.  ,,,,„^^    -     '      a.™a  bas,m  vereme.  ,a„ü, 

^"  -«'^et  çeker  bir  ik. i  dek 


S-'-'û-'  a^Iamas,   olJ.       ^""^ 
"^^urüu  amma 

Vara  bir  ta^     « 

•'"«a  yara  yedi,^;^ 
Sebebdir  ey  ö,„,,         , 

^-  -*'<  y^r  i.  bi.  :,x 


Âşık  Ömer 


Hak'kın  kudretleri  gelir  mi  yâda 
Görmedim  akrânm  akta  karada 

Muanber  zülfüne  cila  eylemiş 
Bütün  Rumeli'ne  sala  eylemiş 

Ömer  ol  perinin  sinede  nârı 
Ayakdaş  edeydim  kendime  bari 


43 


Neler  yaratmıştır  neler  dünyâda 
Geştettim  âlemi  tâ  Basra'ya  dek 

Hem  ser-i  uşşâka  belâ  eylemiş 
Tâ  g-elip  çıkınca  Galata'ya  dek 

Baktıkça  artırdım  âh  ile  zarı 

Alır  da  giderdim  tâ  Konya'ya  dek 


—  56  — 

Akrânm  bulmadım  ey  hûbi  lika  Devrettim  cihâm  İsfahan'a  dek 

Nazınn  görmedim    ey  melek  sima       Dolandım  tâ  Peç  ü  Kayrevâ:^  dek 
Gamınla  kametim  yây  oldu  canım 


Güzellikte  nâmın  şây  oldu  cânım 

Cefâlar  eyleme  nice  canlara 
Va'deler  eyleyip  âşıkanlara 


Derûnum  inleyip  nay  oldu  cânım 
Büsbütün  yayıldı  Akgirman'a  dek 

Lâyık  mı  efendim  dilberanlara 
Saldın  her  birini  Telimsân'a  dek 


Mân?^  tT'  ^f  "'"'^  ^^^^y-  ^--tle  derd  ü  elemde 

Manendm  bulunmaz  Rum'da  Acem'de  Meğer  çıkam  gidem  Hindistan'a  dek 

—  57  — 

y  ıcüi  Kandım      Custuçu  eyledim  gü    '     re  dek 

GmlrTr'^T  '"""*'"     '^"^■'  ^^y^'-"^  ^'"-'    ezdim 
Gah,  akta  ,ah.   karada  ,e.dim  Ru„,e!i-„  doiaçtnn  Tan^^var'e  dek 


Ateş-i  aşkına  düşüp  pi.jenler 
Şitâda  kahrına  mazhar  düşeni 


Sevdâ-yi  gamından  aklı  şaşanlar 
Katlanır  lûtfuna  nevbahâre  dek 


taptl"  '  v''  ^'^T''^  ''"^"•"'"^    ^"^^'^'^  ^"   '^^'^rfe  böyle   us.lda 
Arap  ta  Acem  de  yok  Anadol'da       Tâ  gelip  ç.k.nca  Osküd^'a  dek 


Hrytr.e';f'"f^  '^^""^    ^"'^""  ^«^^  '-'«  '-dine  felek 
Ç  yu^me  ,ulup  ,y,lik  arzet.ne        inanmam  billahi  andma  felek 


44  Âşık  Ömer 

Çektirip  zamanın  sitem  ü  kahrm  Akıttm  sel  gibi  dîdemin  nehrin 

Meclis-i  mihnette  melâmet  zehrin  Her  dem  bana  tas  tas  sundun  a  felek 

Gözüm  yaşm  deryalara  akıttm  Cümle  halkı  seyrânına  bakıttın 

Gerdanıma  demir  bendler  dokuttun  Düşürdün  ayağım  bendine  felek 

Neler  çeker  imiş  yazıklar  insan  Hiç  g-ülmek  olmaz  mı  yanında  irfan 

Kande  var  ise  bir  câhil  ü  nâdân  Anı  yâr  edersin  kendine  felek 

Der  ki  Aşık  Cmer  nedir  günâhım  Düşürdün  melâmet  semtine  râhım 

Sernigûn  eyledin  baht-ı  siyahım  Gittikçe  aksine  dönen  a  felek 

—  59  — 

Devretmedi  murâdımca  zamane  Beni  cananımdan  ayırdın  felek 

Kaza  tîri  gibi  attın  yabana  Kaşı  kemanımdan  ayırdın  felek 

Gittikçe  artırdm  âh  ü  figanım  Aleme  şây  oldu  râz-ı  nihânım 

Ne  yerim  var  benim  ne  hod  mekânım  Nâmü  nişanımdan  ayırdm  felek 

Gözüme  görünmez  lâleler  güller  Mecnûnum  mekânım  sahralar  çöller 

Bana  mekân  oldu  gurbetlik  eller  Öz  âşiyânımdan  ayırdın  felek 

Korkarım  gurbette  derd  ile  ölem  Bir  mahal  bulamam  açılam  gülem 

Hâristâna  düşmüş  garib  bülbülem  Bâğ-ı  cenanımdan  ayırdın  felek 

Ey  Ömer  sinede  artmada  yâre  Gününüm  intizâr  olalı  yâre 

Saye  veş  ayakta  kaldım  ne  çâre  Serv-i  revânımdan  ayırdın  felek 

—  60  — 

Dâd  elinden  kime  kılam  şikâyet  Beni  dildârımdan  ayırdın  felek 

Ne  gözde  uyhu  var  ne  bende  rahat  Sabr  u  karârımdan  ayırdın   felek 

Bîvefâ  köhnezen  değil  mi  adm  Akıbet  âlemde  kime  yaradın 

Netsen  gerek  dahi  nedir  muradın  Öz  ihtiyarımdan  ayırdm  felek 

Bir  âşık  isterse  vasl-ı  habîbi  îbtidâ  derd  ü  gam  olur  nasibi 

Komadm  hâlinde  bu  ben  garibi  Sevgili  yârimden  ayırdın  felek 


Âşık  Ömer  45 

Bana  bu  gurbeti  mesken  eyledin  Bağ  u  baharımdan  ayırdm  felek  [1] 

Bu  ĞmerH  beter  kıldın  ölümden  Simden  geru  kurtul  imdi  dilimden 

Bir  servi  kametim  aldın  elimden  Hâsılı  varımdan  ayırdın  felek 


Şübhesiz  sen  beni  ey  saçı  Leylâ 
Rûz  ü  şeb  meskenim  dağ  ile  sahra 

Görünmez  çesmime  zerrece  cihan 
Rûz  ü  şeb  ağlayıp  eylerim  figan 

Eyledi  kâkülün  akhm  perişan 
Vücûdum  mülkünü  âteş-i  hicran 

Dembedem  cefâdır  âşıka  kârın 
Mahvoldu  vücûdu  bu  Ömer  zarın 


Mecnûn-i  şeydâya  eyledin  refîk 
Olmuşsun  deryâ-yi  firkate  garîk 

Mahabbetin  kaddim  eyledi  keman 
Hûn-i  çeşmim  etti  taşlan  akîk 

Müjgânm  eyledi  sinemi  nişan 
Serteser  eyledi  bağrımı  hank 

Dağlar  tahmil  etmez  senin  âzârın 
Âsyâb-ı  felekte  mânendi  dakik 


Dadıma  hidâyet  eyle  yâ  Kerîm 
Diyâr-ı  gurbette  belâlı  serim 

Girdim  âslyâb-ı    cerhe  öğündüm 
Meyveden  ayrılmış  hazana  döndüm 

Hakikat  ahliyle  ra'nâ  konuştun 
Bulunmaz  devası  bir  derde  düştüm 

Bu  aşk  bize  kısmet  imiş  ezelden 
Ağlayı  ağlayı  kendi  gözümden 

Der  ki  Ömer  iremedim  kasdıma 
Gam  askeri  hücum  etti  üstüme 


Gözlerim  kan  ile    doldu  destim  al 
Tahayyür  bahrine  daldı  destim  al 

Bir  yanar  şem'  idim  gûyâ  uyandım 
Sarardı  baharım  soldu  destim  al 

Maârif  ehlini  gördükte  coştum 
Çâre  bulunmadı  kaldı  destim  al 

Dest-i  kudret  böyle  yazmış  yezâlden 
Yaşımı  silmeden  oldu  destim  al 

Bâd-i  sabâ  selâm  eyle  dostuma 
Çevirdi  etrafım  aldı  destim  al 


[1]  İki  mısra  eksiktir. 


Âşık  Ömer 
—  63  — 


Çün  dilek  geçmedi  sen  perîrûya 
Şemşîr-i-  âhımı  kasd-ı  adÛ3'a 


Ko  ben  ağlayayım  gel  efendim  gel 
Açup  zağlayayım  gel  efendim  gel 


Ben  derdü  mihnetle  çekeyim  gamı     Tenhâca  ellerle  sen  eyle  demi 


Âteş-i  hasretle  dertli  sînemi 

Çün  adûlar  seni  benden  ayırup 
Ben  dahi  gönlümü  senden  ayırup 

Arayım  akranın  Dünyâ  yüzünde 
Taşkın  sular  gibi  sahra  yüzünde 

Omer'o.  elverir  gelmezse  sürür 
Mübarek  hâtıra  irmesin  hutur 


Yakup  dağlayayım  gel  efendim  gel 

Tatlı  canım  gibi  senden  ayırup 
Gayre  bağlayayım  gel  efendim  gel 

Gâhi  karada  gâh  derya  yüzünde 
Akup  çağlayayım  gel  efendim  gel 

Varsın  âleminde  ol  eyle  huzur 
Tek  ben  ağlıyayım  gel  efendim  gel 


—  64 


Hasretle  ciğerim  eyledin  pürhûn 
Derd-ijirâkınla  olmuşam  zebun 

Böyle  midir  her  dem  âşıka  kârın 
Bu  mudur  benimle  ahd  ü  ikrarın 

Senden  aynlalı  ey  yüzü  Mâh'ım 
Yeter  karâr  oldu  eğlenme  şahım 

Anca  çektim  râh-ı  gamında  cefâ 
Hûplarm  şâhısın  ahde  kıl  vefa 


Eğlenme  hûplarm  serdârı  tez  gel 
Harabe  gönlümün  mi'mârı  tez  gel 

Yoğ  imiş  zerrece  namus  ü  ârm 
Unuttun  mu  kavi  ü  karârı  tez  gel 

Arş'a  çıktı  gitti  dûd-i  siyahım 
Artmakta  gönlümün  efkârı  tez  gel 

Müyesser  olaydı  süreydim  safa 
Güldürme  bendene  ağyarı  tez  gel 


Ey  Ömer  muradın  bulmak  dilersen    Keyfiyet-i  hâlden  bilmek    dilersen 
Âşık'm  duasın  almak  dilersen  Gittiğin  yerlerden  tez  varı  tez  gel 


—  65  — 


Şol  nûr-i  cemâle  zeynoian  teller 
Başına  âzâde   geçinen  diller 


Kemend-i  dâr  imiş  bilmezdim  evvel 
Hep  giriftar  imiş  bilmezdim  evvel 


Evvelce  ne  rütbe  bulursan  rağbet       Çekersin  ol  rütbe  sonra   meşekkat 
Derûn-i  âşıka  aşk  u  mahabbet  Bir  yanar  nâr  imiş  bilmezdim  evvel 


Âşık  Ö 


mer 


47 


Şerâb-ı  aşkına  mestâne  düşmek 
Kişi  sevdiğinden  bîgâne  düşmek 

Âşıkın  aşkıyla  şevk-ı   samahı 
Hakîkî  mecazî  aşk-ı  İlâhî 


Yâr  elin  terkedip  yabane  düşmek 
Ne  müşkül  kâr  imiş  bilmezdim  evvel 

îr  görür  menzil-i  visale  râhı 
Dilde  esrar  imiş  bilmezdim  evvel 


Ey  Ömer  anmçün  kılmışım  ben  zâr     Vücûdum  tutuşup  yanmakta  her  bâr 
Yâr  için  âşıkı  ağladan  ağyar  Bülbüli  hâr  imiş  bilmezdim  evvel 

_  66  _ 


Beni  bülbül  gibi  şîrin  sözlerin 
Mahabbet  dolusun   sunar  gözlerin 

Bakışın  bîhude  yere  değildir 
Sitemin  sînede  bere  değildir 

Sîneme  tuz  konsa  sıkmağa  başlar 
İki  dîdelerim  kan  ile  yaşlar 

Gören  dîvan-  olur[l]  hüsnüne  âfet 
Hûp  olan  âdemi  hast  -  ider[2]  elbet 

Methiden  dilberin  şehd-i  nebatın 
Aşık  L  mer'Q   ver  lebin  zekâtın 


Şakıdır  gözleri    sözleri  güzel 
Sâkîdir  gözleri  sözleri  güzel 

Canadır  garazın  sırra  değildir 
Yakıdır  gözleri  sözleri  güzel 

Reva  mı  urasm  sen  ana  taşlar 
Akıdır  gözleri  sözleri  güzel 

Germese  öldürür  âşıkı  hasret 
Bakıdır  gözlen  sözleri  güzel 

Neylesin  âlemin  kand-i  nebatın 
Hakkıdır  gözleri  sözleri  güzel 


—  67  _ 


Firkatinle  garipliğe  râhımı 
Seher  vakıtlarda  garip  âhımı 


Salındı  gözlerin    sevdiğim  güzel 
Alındı  gözlerin  sevdiğim  güzel 


Zerrece  kalmadı  sabre  takatim  Yok  dilde  karârım  tende  rahatım 

Gideyim,  bir  zaman  kadr  ü  kıymetin  Bilindi  gözlerin  sevdiğim  güzel 

Derd-i  hasretinle   ey  serv-i  semen  İhtiyar  eyledim  gurbet  elin  ben 

Tek  incinme  işte  gittim  sağ  esen  Kılındı  gözlerin  sevdiğim  güzel 


[1]  «Divane  olur»  yerine. 
[2]  «Hasta  eder»  yerine. 


48 


Âşık  Ömer 


Eli  yok  gurbete  uğradı  râhm 
Yani  ki  saati  irişti  mâhm 

Gerçi  çok  bulunur  hüsnüne  âşık 
Kadir  isen    Ömer  akranı  sâdık 


Gerçi  ben  lûtfuna  caiz  değilim 
Cefânı  çekmekten  âciz  değilim 

İki  dîdem  yaşı  dem  değil  benim 
Aşıkan  yolunda   gam  değil  benim 

Beyisin  âlemin  ne  sipahisin 
Sen  bu  gün  güzeller  pâdişâhısın 

Beklerim  eşiğin  koyup  gidemem 
Seni  gayrılara  kıyâs  edemem 

Âşık  Ömer'im  böyle  arada 
Çekersin  azâbm  rûz-i  cezada 


Vechine  ya  bastı  hatt-ı  siyahın 
Sulandı  gözlerin  sevdiğim  güzel 

Sanma  her  birini  yaslına  lâyık 
Bulindi  gözlerin  sevdiğim  güzel 

68  — 

Ya  nolur  eylesen  himâyet  güzel 
Kalmadı  takatim  nihayet  güzel 

Ko  aksun  yoluna  nem  değil  benim 
Koparsa  başıma  kıyamet  güzel 

Felek-i  devvârm  Mihr  ü  Mâhısın 
Sana  senden  olmaz  şikâyet  güzel 

Aşıkm  katarın  çeküp  yidemem 
Güzelsin  sevdiğim  beğayet  güzel 

Adûlarla  kıldın  cevr  ü  cefâda 
Kabrimi  etmezsen  ziyaret  güzel 


_  69  _ 


Dilberâ  süregör  zevk  u  safâyı 
Adleyîe  ıışşâka  mihr  ü  vefayı 

Aya  benzedemem  cemâl-i   hüsnün 


Vâdi-i  hayrette  beni  ey  perî 
Sevdâ-yi  zülfüne  düşelden  beri 

Ne  haddi   var  rakib]  sana  ulaşır 
Efendim  destini  kana  bulaştır 

Teskîn  eyle  gönül  bahrm  taşarsa 
Çok  mudur  lûtfuna  mazhar  düşerse 


Destinde  hâtemdir   bu  hüsn-i  cemîl 
Rakibe  cefâyı   eyleme  kalîl 

Nice  medhetmeyim  kemâî-i  hüsnün 
Melekte  beşerde  bulunmaz  delîl 

Aşkın  değil  midir  kılan  serserî 
Çifte  çifte  işler  sinemde  fitîl 

Şemşîr-i  kaddin  gerdana  dolaşır 
Berdâr  et  o  gülü  ne  lâzım  katîl 

Derd  ü  gam  deryası  serden  aşarsa 
Kulun  Aşık  Ömer  bu  ednâ  sefîl 


Âşık  Ömer  49 

_  70  _ 

Başınçün  bir  sual  sorayım  sana  Nedir  bu  feryada    behâne  bülbül 

Sen  bir  kuş  olasın   deyiver  bana        Ya  ne  bâis  bunca  figane  bülbül 

Merd  ehle  derdini  takrir  idendir         Çıkmayup  yolundan  doğru  gidendir 
Senin  bencileyin    sığmaz  nedendir      İştiyakın  şerhe  beyâne  bülbül 

Seherde  durmuşum   bahara  karşı        Şakıyup  ötersin  gülzâra  karşı 
Meded  çok  açılma   bedhâra  karşı       Korkarım  el  vermez  zamane  bülbül 

Bir  müennes  merde  kıyar  gücünden     Dâima  dilerim  dosta  geçinden 
Dikene  yârolma  bir  gül  ucundan         Gafletle  uğrarsın  ziyâne  bülbül 

Der  Ömer  ibret  al  gonca  gülünden   Zikreyle  bırakma    Hak'kı  dilinden 
Bir  gün  hazan  olur  gider  elinden        Kimlere  bakîdir  bu  hâne  bülbül 

_  7Î   — 

Saye  veş  zemine  salıp  sünbülü  Çıkardı  râzmı  aşikâre  gül 

Bir  dem  şâdetmedin   garib  bülbülü     Gülersin  güleli  gül'izâre  gül 

Derûn-i  hüsnüne  kılalı  bende  Edesin  bülbülün  hâline  hande 

Evsâfın  söylenir  Hind  ü  Yemen'de       Çekilir  metâ'ın   her  diyâre  gül 

Kaçan  kim  gülşende  gül  güle  bir  dem  Eksik  olmaz  sıyt  u  gulgule  bir  dem 
Arz-ı  hüsneylesen  bülbüle   bir  dem     Salarsın  çok  zaman  intizâre  gül 

Zâğ  eder  gülşenin  kesb-i  hevâsm       Garib  bülbül  çeker    matem  u  yasın 
Nahak  melâmet-i  cismin  libâsın  Atışmış  anmçün  pare  pare  gül 

Der  ki  A^ık  Ömer  sen  olalı  sen  Şevkin  ile  güller  hanesi  rûşen 

Bir  üemi  değildir  derûn-i  gülsen         Seni  kim  düşürdü  bu  kenâre  gül 

—  72  — 

Çevre  muhtaç  olup....  âşıklar  Acebdir  düşerse  bir  mâha  gönül 

Aşk  emrine  muti'  olan  sâdıklar  Şal  bürünür  çıkar  seyyaha  gönül 

Er  isen  sırrını   kalbinde  sakla  Düşürüp  adûyu  yerinde  hakla 

Arayıp  kevkebin  tâli'in  yokla  Kaçan  kul  olursun  bir  şaha  gönül 

4 


50 


Âşık  Ömer 


Çekmeyicek  olmaz  bu  yolda  zahmet    Bîvefâlar  için  eylemem  minnet 
Efendi  bir  gerek  pîredir  hizmet  Kul  olmak  olur  mu  her  şaha  gönül 

Der  Ömer  bu  yolda  müşkilât  çoktur    Mecazî  ma'nânm   âhırı  yoktur 
Âşıklıktan  murâd  tarîk-i  Hak'tır  Hicâb  ile  varma  dergâha  gönül 

_  73  — 

[  Ermedin  murada  ermedin  hâlâ  [1]      Var  mıdır  evvelde  erdiğin  gönül 
Muhassal hâlâ  Dil  midir  dildâra  verdiğin  gönül 

Derdin  var  olmadın  vâsıl-ı  deva 
Serime  sevdalar  derdiğin  gönül 

Mülk-i  muammada   oldunsa  esrar 
Odur  hasma  göğüs  gerdiğin  gönül 

Her  dürr  ü  gevherdir  iremdir  sana 
O  demler  âlemler    sürdüğün  gönül 

Ser-i  rahta  semâ'larda  değildir 
Alimdir  allâme  gördüğün  gönül 


Dillerde  vird  oldun  reva 

Lâ  asıl  lâ  hâsıl   hevâdır  hevâ 

Ma'lûm-i  hâlindir  ulûm-i  esrar 
Kemâl-i  ilm  ile  mâhirliğin  var 

Dinle  al  kelâmım    keremdir  sana 
Kem  asırda  geldin  elemdir  sana 

Ömer  dâm-ı  hümâlarda  değildir 
Kesildin  ol  hevâlarda  değildir 


—  74  — 


Efendim  gîsû-yi  siyehkârmda 
Mânend-i    andelip  gül'izârında 

Huda  kemâl  üzre  vermiş  kemâli 
Şöyle  senden  ayrı  Ya'kup  misâli 

Ne  bilir  esrâr-ı  Mevlâ'yı  câhil 
Cemâlin  gördükçe  mest-i  lâya'kil 


Mihmânın  değildir  ya  nedir  gönül 
Zülâlın  değildir  ya  nedir  gönül 

Gönlümden  gider  mi  hüsnün  hayâli 
Giryâmn  değildir  ya  nedir  gönül 

Mehabbetle  olur  rızâyı  tahsil 
Hayranın  değildir  ya  nedir  gönül 


Âh  etsem  âhımdan  yerde  taş  oynar  Akar  gözlerimden  kanlı  yaş  oynar 

Çevgân-ı  zülfünde  cân  ü  baş  oynar  Gaitanın  değildir  ya  nedir  gönül 

Ben  Ömer  kulunum  fedadır  canım  Serv-i  hirâmânım  şâh-ı  hûbânım 

Sen  de  insaf  eyle  benim  sultânım  Kurbânın  değildir  ya  nedir  gönül 
[1]  Oönül  :  Yahya  efendi  nüshası 


Âşık  Ömer 

M 
—  75  — 


51 


Bir  leb-i  şîrîne  gönül  düşürdüm 
Gözlerim  yaşını  serden  aşırdım 

Gam  tîğı  sîneme  açtı  yarayı 
Harâb  oldu  g-itti  gönül  sarayı 

Eyi  kötü  geçer  bilmem  sor  anı 
Murad  nedir  erenlere  sor  anı 

Demidir  sîneme  dağlar  urayım 
Hâlim  arzetmeğe  kime  varayım 

Ömer  çektiğimi  hicran  elinden 
Çevri  çok  bîvefâ  dildâr  elinden 


Rûz  ü  şeb  artmada  âh  ile  zarım 
Sevdiğim  sultânım  âlemde  varım 


Döner  mi  ateşim  Ferhâd'e  bilmem 
Kalam  mı  bir  ulu  deryâde  bilmem 

Anm  içün  çağmram  karayı 
Yine  yüz  tutar  mı  âbâde  bilmem 

Bulamadım  bir  hatırım  soranı 
Hele  ben  ermedim  murada  bilmem 

Gözlerim  yaşını  hâke  karayım 
Kalmışım  gurbette  piyade  bilmem 

Gören  ibret  alır  çeşmim  selinden 
Ben  kime  gideyim  feryâde  bilmem 


76 


Eser  eyleye  mi  dildâre  bilmem 
Gele  mi  insafa  bir  pare  bilmem 


Şiveler  ettikçe  işim  bitmede  Gam  hâba  çeşmimi  hasret  etmede 

Dilde  sîne  zahmım  artıp  gitmede  Ne  yüzden  em  olur  bir  çâre  bilmem 

Bir  dem  hâlî  değil  serim   sitemden  Helâk  oldum  gittim  derd  ü  elemden 

Gönül  sefinesi  girdâb-ı  gamden  Halâsa  çâre  yok  kurtarebilmem 


Dirîga  düşeli  serim  bu  hâle 
Hâlim  arzeyleyip  bir  ehl-i  hâle 


Canıma  derd  ü  gam  oldu  havale 
Bana  rahmet  deyu  yalvarebilmem 


Mahlasım  AdlV6Xx  Ömer^dir  adım       Dillerde  söylenir  nazım-ı  îcâdım 
Hâlim  inşâ  edip  sunmak    muradım     Ne  yüzden  arzedem  hünkâre  bilmem 

—  77  — 

Hâlim  arzeylesem  gül  yüzlü  yâra        Lûtfedüp  selâmım  ahr  mı  bilmem 
Günbegün  artmakta  âh  ü  figanım       Mevlâ'm  ana  insaf  verir  mi  bilmem 


52 


Âşık  Ömer 


Selâm  olsun  ol  g"ül  yüzlü  yârıma        Lebi  sükker  ol  gözleri  mestime 
Azmedüp  bir  dânem  sînem  üstüne    Salınup  bin  nazla  gelir  mi  bilmem 


Yârımın  elinde  aldır  lâlesi 
Rakiptir  beyleri  Hak'tan  bulası 


Aldı  beni  gözlerinin  karesi 
Bana  ettiklerin  bulur  mu  bilmem 


Der  ki  Aşık     mer  bilmezem  noldum     Yârın  hasretinden  sararup  soldum 
Merhamet  kıl  bana  işte  ben  öldüm     Hasret  kıyamete  kahr  mı  bilmem 


78 


Eyledim  ey  perî  feryâd  elinden 
Başım  aîup  gidebilmem  elinden 

Aşk  ile  ahvâlim  keşâkeş  üzre 
İşledi  gittikçe  teşennüş  üzre 

Hakkımı  sevdiğim  sen  de  bilirsün 
Ya  odur  ki  sen  de  pişman  olursun  "?, 

Bu  sevdaya  serim  irgöre  geldim 
Sadıra  devlete  yüz  süre  geldim 

Der  ki  Âşık  Ömer  her  hâlden  yana 
Ağa  yollum  bakî  kaimazam  sana 


Çevrini  çekmeğe  kalmadı  çârem 
Vadi- i-  hayrette  kaldım  ne  çârem 

Gerdûn-i-  dûn  ise  kem  gerdiş  üzre 
Yâr  eli  değmezse  bitermi  yârem 

Gayriyi  severim  pişman  olursun 
Ya  budur  ki  ben  kendime  kıyarem 

Güzeller  ihsanın  çok  göre  geldim 
Rahraeyle  hâlime  lûtfun  umarem 

Nasîb  olan  derd  ü  elemdir  bana 
Görmiyesin  bir  gün  ola  ki  karem 


79  — 


Hak  Taâlâ  yaratmadan  cihanı 
Bir  hand  ile  irşâd  eyledi  canı 

Kâmil  bir  üstaddan  okudum  yazdım 
İlm  ile  bir  gizli  sırda  gezerdim 

Ziyarete  vardım  Hacı  BektafSi 
Kadem  kadem  çıktı  ayaktan  başa 

Mecnun'ia  Leylâ'nın  sevdasın  çektim 
Ya'kup  gibi  gözden  kanh  yaş  döktüm 


Ben  lûtfu  ihsana  uğradım  geldim 
Hazret-i  sultâna  uğradım  geldim 

Çân  anâsırdan  bilür  sezerdim 
Hikmet-i  Lokmân'a  uğradım  geldim 

Keramet  gösterüp  itti  bir  kaşa 
Yol  ile  erkâna  uğradım  geldim 

Ferhad  ile  dağlar  bendini  söktüm 
Yûsüf-i  Ken'ân'a  uğradım   geldim 


Âşık  Ömer 


53 


.  Ben  hocamdan  aşk  mushafm  okudum  Sanma  zahit  beni  hilaf  okudum 
Ey  Ömer  ayn  ile  şm  kaf  okudum       Mekteb-i  irfana  uğradım  geldim 

_  80  — 

Ervâh-ı-  bâtının  eyleyüp  isbat  Bir  özge  sebîle  uğradım  geldim 

Çarı  terkip  kurtulmadan  şeş  cihât      Münevver  kandile  uğradım  geldim 

Bir  kabza  topraktan  Hak'km  kudreti    Vücûde  getirüp  kıldı  izzeti 
Adem  ile  gezüp  bâğ-ı  Cennet'i  Cûy-i  selsebîle  uğradım  geldim 


Akıbet  İblîs'in  uyduk  sözüne 
İndirdiler  bizi  Dünyâ  yüzüne 

Tûfan'da  ol  Huda  eyleyüp  eltâf 
Kâ'be-i  şerifi  eyleyüp  tavaf 

Ömer  hakikatte  Kur'an  okudum 
Ayn  ü  şîn  ü  kafi  revan   okudum 


Yoldan  çıkar  kadem  basan  izine 
Kûh-i  Serendib'e  uğradım  geldim 

Nûh  ile  keştîde  gezdim  bîhilâf  [1] 
ibrahim  Halil'e  uğradım  geldim 

Öldürür  delilim  burhan  okudum 
Sûre-i-  Tenzıl'e  uğradım  geldim 


_  81 


Payitaht  içinde  mislin  bulunmaz 
Bu  fena  dünyâda  yârsız  olunmaz 

Gamzen  oklariyle  bağrım  delersin 
Gönülünü  benden  almak  dilersin 

Netekim  can  tende   severim  seni 
Hasret  yatağından  gel  kaldır  beni 

Ömer'in  göğsünde  sular  çağlasın 
Sanlalım  kıyamete  kalmasın 


Sencileyin  kaşı  keman  efendim 
Gel  bir  dem  sürelim  heman  efendim 

Ariflik  eyleyip  yüze  gülersin 
Kıyma  ben  kuluna    aman  efendim 

Nice  koçmayayım  ol  nâzik  beli 
Var  ise  göğsünde  îmân   efendim 

Aşkın  ateşiyle  sîne  dağlasın 
Kalksın  üstümüzden  duman  efendim 


_  82  — 

Geleydi  haneme  o  nazeninim  Ayağı  türabın  ohşar  öperdim 

Yalvarıp  bu  yüzden    o  mehcebînin     Kaldırıp  nikabm  ohşar  öperdim 


[1]  Bîgüzâf:  nüsha 


54 


Âşık  Ö 


mer 


Benimle  hem  meclîs  olsa  o  dilber 
Nûş  etse  elimden  bir  dolu  sâgar 

Handeler  eylese  ol  yüzü  gülnâr 
Cemâl-i  hüsnünü  etse  aşikâr 

Câme-i  hâbıma  girse  ol  melek 
Ey  Ömer  hâsılı  kaçıp  subha  dek 


Bu  gamgîn  gönlümüz  olsa  münevver 
Ref'etse  hicabın   ohşar  öperdim 

Mürg-i  gönlümüzü  etse  bîkarâr 
O  rûy-i  mehtabı  ohşar  öperdim 

Reşkeder  bu  hâle  görse  nüh  felek 
Defedince  hâbm  ohşar  öperdim 


—  83  — 


Çoktan  kuluyum  sen  şâh-ı  zamanın    İnsaf  eyle  gel  barşalım  [1]  sevdiğim 
Var  ise  göğsünde  dînin  imanın  însâf  eyle  gel  barşalım  sevdiğim 


Hakîkî  âşıkm  bendene  kıyma 
Kerem  kıl  rakîbe  Şeytan'a  uyma 

Gönül  mürgu  gülşeninde  zâretti 
Efendim  hasretin  cana  kâretti 


Sırnmız  fâşedüp  âleme  yayma 
însâf  eyle  ^q\  barşalım  sevdiğim 

Sinemde  dâğ-ı  hicranın  yeretti 
însâf  eyle  gel  barşalım  sevdiğim 


Hayli  demdir  ağlamaktan  gülmedim  Huzurunda  suçum  nedir  bilmedim 
Seni  sevmek  ile  kâfir  olmadım  însâf  eyle  ^d  barşalım  sevdiğim 

Âşık  Ömer  der  ki  fedadır  canım         Öldürürseu  helâl  eyledim  kanım 
Sevdiğim  efendim  benim  sultanım       însaf  eyle  gel  barşahm   sevdiğim 


84 


Aşkın  harareti  eyleyip  helak 
Günden  güne  arttı  derd-i  iştiyak 

Çevrilir  önünden  yolun  bağlarım 
Taşkın  sular  gibi  akar  çağlarım 

Gece  gündüz  niyaz  ederim  Hak'ka 
Çok  şükürler  olsun  Yezdanı  Hak'ka 

Ah  edersem  düşmanlarım    âh  eder 
Ömer  derdimendin  her  gün  âh  eder 
[IJ  Barışalım  yeCne 


Bu  derdime  derman  vere  Salih'im 
Hele  bir  yol  hâlim  sora  Salih'im 

Eğer  bağlamazsan  durur  ağlarım 
Bu  derdimendini  göre  Salih'im 

Benim  bu  derdimi    düşmanlar  çeke 
Benzemişsin  heman  mâra  Salih'im 

Nice  dostlarım  var  inler  vâh  eder 
Mah  yüzün  yüzüme  süre  Salih'im 


Âşık  Ömer 
-  85  _ 


55 


Aşkın  ile  bu  âlem-i  fenada 
Visaline  nazlım  bendene  va'de 

Dünyâya  gelmedi  senin  misâlin 
Bir  kez  nûş  eden  ol  âb-ı  zülâlin 

Hilâl  ebruların  tuğraya  benzer 
Arızın  şol  verd-i  hamrâya  benzer 

Zümre-i  hûbânm  serdârı  sensin 
Ömerlin  tâ  ebed  dildârı  sensin 


Ne  cefâlar  çektim  bil  tûti  dillim 
Dilerim  bir  nazar  kıl  tûti  dillim 

Anm  içün  arzuladım  visalin 

Bir  gayri  istemez  mül  tûti  dillim 

Cemâlin  görenler  der  aya  benzer 
Zerrin  kabaların  al  tûti  dillim 

Aşık-ı  sâdıkların  efkârı  sensin 
Dembedem  kapında  kul  tûti  dillim 


_  86  _ 


Seni  sevdiğimi  etmeyim  inkâr 
Bendene  gazabla  eyleme  âzâr 

Cananım  su  gibi  her  yana  akma 
Perîşan  hatırım  elden  bırakma 


Can  gidip  cesetten  olunca  remîm 
Behey  âfet  halîm  ola  gör  halîm 

Gönüller  hanesin  odlara  yakma 
Dilersen  bulasın  sevâb-ı  azîm 


Rûzü  şeb  muradım  ey  meh-i  tâbân    Hüsnün  goncaları  olmasın  hazân 
Bana  yâr  olduğun  duymaya  nâdân     Korkarım  aramız  recmeder  recîm 

Kâkülün  misk  midir  anber  mi  bilmem  Ser-i  giysûlarm  ejder  mi  bilmem 
Serv-i  kametin  ar'ar  mıdır  bilmem      Sorsam  lebin  gonca  mıdır  yoksa  mim 


Ömer  sadıkane  söyler  her  sözü 
Dileriz  ki  ednâ  kul  yaza  bizi 


Hakikat  râhına  sürelden  yüzü 
Güzeller  serdârı  oldakta  kerim 


_  87  _ 


Melâhat  mülkünün  serdârıyım  ben  Yoktur  iktidarım  varı  gözlerim 

Ol  kâfir  zülflünün  berdârıyım  ben  Mansûr'um  âlemde  varı  gözlerim 

Budur  münâcâtım  Hazret-i  Hak'tan  Kurtara  dâmânım  dâr-i  firaktan 

Uykuya  hasretim  kan  ağlamaktan  Yüzün  düşte  görse  bari  gözlerim 


56  Âşık  Ömer 

Zâhidâ  sev  beni  dîvâne  sanma  Gerçi  dîvâneyim  mestâne  sanma 

Her  şem'a  per  yakar  pervane  sanma  Derûnumda  yanan  nârı  gözlerim 

Ko  beni  hâlime  var  aklın  ermez         Bin  nasihat  etsen  fâide  etmez 
Mübtelâ-yi  aşkım  zerrece  görmez       Nânıûs  u  gayreti  ân  gözlerim 

Ey  Ömer  kulağım  çınlar  nice  bir        Gönlümün  kâsesi  sinler  nice  bir 
Nice  bir  derûnum  inler  nice  bir  Kılar  niceye  dek  yârı  gözlerim 

—  88  — 

Kadir  Huda'm  sana  güzellik  vermiş    Söyle  behey  tuti  dilli  Bekir'im 
Seven  âşık  gonca  güllerin  dermiş       Bahçende  kırmızı  güllü  Bekir'im 

Kirpiklerin  oktur  kaşlann  keman        Seven  âşıklara  vermezsin  aman 
Bir  cennetten  çıkmış  hurisin  heman     Boyu  uzun  ince  belli  Bekir'im 

Âşık  olan  zari  kılıp  ağlasa  Aşk  oduna  ciğerciğin  dağlasa 

Dilberler  bir  yerde  alay  bağlasa         Cümlenin  serdârı  telli  Bekir'im 

Âşık  Ömer  ben  de  murada  erdim       Açılmış  tazece  güllerin  derdim 
Bahânesiz  dilber  ben  seni  gördüm      Demin  artsın  ağayollu  Bekir'im 

—  89  _ 

Hayâl-i  aşkınla  Mecnûn'a  döndüm      Aklımı  başıma  dermeden  kaldım 
Nerdüban   nerdüban  aşağı  indim        Evvelki  mertebem  bulmadan  kaldım 

Kuzum  tez  gör  başıma    Çekilip  giderdim  kendi  yoluma 

Yeter  cevreyledin  bu  ben  kuluna       Ben  senin  çevrini  çekmeden  kaldım 

Daldım  ummanlara  kenar  görünmez     Zamane  dilberin  çevri  çekilmez 
Verdim  gönülcüğüm  geri  alınmaz       Ben  senden  gönlümü  almadan  kaldım 

Bir  âşık  bir  çevri  çeke  mi  bilür  Her  âşık  aşk  oduna  yana  mı  bilür 

Ay  gören  yıldıza  baka  mı  bilür  Ömer  der  cihanı  görmeden  kaldım 

—  90  — 

Felek  etti  hasret  çeşm-i  mestime        Diyâr-ı  gurbeti  gezdim  usandım 
Ağlayarak  senkler   alıp  destime  Bu  derdli  sinemi  ezdim  usandım 


Âşık  Ömer 


57 


Kalmadı  zerrece  sabra  takatim 
Kalmamıştır  gayri  kale  minnetini 


Gözden  uyhu  gitti    tenden  rahatım 
Minnet  pûtesinde  sızdım  usandım 


Yönüm  Hak'ka  tuttum  yüzüm  türaba  Gönül  mahrum  kalmaz  gelen  hitaba 
Hicran  macerası  sığmaz  kitaba  Kalem  âciz  oldu    yazdım  usandım 


Deli  gönül   ister  isen  saadet 
Evveli  melâmet  sonu  nedamet 

Ömer  neler  çekti  hicran  elinden 
Yârin  cefâsından   halkın  dilinden 


Binip  aşk  atma  etme  sefâhet 
Muktezâ-yi  aşkı  süzdüm  usandım 

Gören  ibret  alır  çeşmi  selinden 
ben  kendi  kendimden  bezdim  usandım 


—  91 


Bu  derd.i  hasretin  cana  kâretti 
Nice  şerhedeyim  gelmez  lisâna 


Ey  benim  ruhleri  taze  civanım 
Demâdem  artmakta  âh  ü  efganım 


Bulunmaz  bu  kevn  ü  mekân  içinde     Ne  yahşiler  gördüm  yaman  içinde 
Hakîkî  dost    var  mı  cihan  içinde         Kime  fâşedeyim   sırr-ı  nihânım 


Ömrün  efzûn  ede  cenâb-ı  Huda 
Nedir  bu  bendene  çevrile  cefâ 


Cân  ü  baş  ederdim  yoluna  feda 
Benim  ey  kameti  serv-i  revanim 


Cemâlin  şem'inin  pervânesiyim  Mahabbet  meyinin  mestânesiyim 

Gülzâr-ı  hüsnünün  dîvânesiyim  Ey  benim  lebleri  gonca  dehânım 

Beni  şeydâ  kılan  zülfündür  senin        Şâh-ı  Mısır  olsan  yeridir  senin 
Bu  Ömer  bir  ednâ  kulundur    senin     Kapunda   yad  etme  şâh-ı  cihanım 

—  92  — 


Beni  bana  komaz  aşk-ı  cünûnun  Serimi  sevdaya  saldım  ağlarım 

Dembedem  artmakta  derd-i  derunum  Senk  ile  sînemi  deldim  ağlarım 

Ah  itmekten  elif  kaddim  oîde  dâl      Şâzîlik  eksilip  artmakta  melâl 
Vatanım  çeşmime  görünür  hayâl        Diyâr-ı  gurbette   kaldım  ağlarım 

Ey  Ömer  kalmışam  ben  bu  hasrette    Diyâr-ı  gurbette  şâm-ı  zulmette 
Hep  eller  işrette  zevku  sohbette        Ben  bir  mekân  bulmaz  oldum  ağlarım 


58 


Âşık  Ömer 
_  93  _ 


Felek  aramızı  cüda  edeli 
Firak  bülbülleri  nida  edeli 

Aceb  avarelik  oluptur  başa 
Kâ'be  yolundaki  toprağa  taşa 

Dağlar  başı  yerim  oldu  mekânım 
Firkatin  şiddeti  kesti  emânım 


Bir  yerde  eğlenip  duramaz  oldum 
Hiç  vuslatın  gülün  deremez  oldum 

Başladım  dağlara  cenge  savaşa 
Günahkâr  yüzümü  süremez  oldum 

Arşa  direk  direk  çıktı  efganım 
Feleğin  pençesin  yöremez  oldum 


Ey  dirîga  fânî  âlemde  vuslat  Şol  ezelki  olan  arz-ı  mahabbet 

Can  evinden  durmaz  işler  cerahat      Evvelki  merhemin  uramaz  oldum 


Gönülden  çıkarma  Ömer  zaîfin 
Hak  hatasız  etsin  çeşm-i  lâtifin 


Görmeyelden  beri  rûy-i  serîfin 
Mübarek  hâtıırın  soramaz  oldum 


-  94  — 


Bu  dersi  hâce-i  tâ  mâsebaktan 
Yok  iken  bir  eser  karada  akta 


Bir  perî  danadan  iyan  okudum 
Akl  üzre  İlm-i  künfekân  okudum 


Dahi  kande  idi  gerdiş-i  gerdun  Bana  hemdem  iken  bu  devr-i  bîrun 

Halkolmazdan  evvel  Ferhâd'ü  Mecnun  Fenn-i  bâb-ı  aşkı  revan  okudum 


Çok  şükür  maksûdum  destime  girdi 
Muradım  hüdhüdü  sîmürga  irdi 

Marifet  şahma  sunaldan  eli 
Sâdık  âşıklara  eyledim  belî 

Ömer  buna  ilm-i  ledünnî  dinür 
Bazılar  bu  ilme  henüz  yeltenür 


Dilimde  irgördüm  itmama  virdi 
Kafa  sa'yeledim  kur'an  okudum 

Güzâfım  seyriden  beni  dir  deli 
Yoluyla  yolsuza  meydan  okudum 

Ne  görünür  ne  içilür  ne  yenür 
Ben  ise  anı  bir  zaman  okudum 


—  95  — 


Şitâ  hengâmmın  şiddeti  geçti 
Bahar  demlerinin  kokusu  düştü 


Gayrı  renge  girdi  zamane  dostum 
Dağıttı  anberin  cihâna  dostum 


Âşık  Ö 


mer 


59 


Eridi  karları  yeşerdi  çöller 
Şükûfe  açılır  estikçe  yeller 

Gonceler  zeynetti  hep  siyahların 
Devirdi  benefşe  hep  külahların 

Her  kesin  kalbine  düştü  ferahler 
Lâleler  doldurup  zerrin  kadahler 


Sürüdü  zincirin  bölündü  seller 
Minnet  ne  sünbüle  reyhâne  dostum 

Sağlı  sollu  gözedirler  şahların 
Çıkarup  girdiler  meydâne  dostum 

Nerkisin  babını  yer  etti  şahler 
Sundalar  birbirne  peymâne  dostum 


Dürlü  çimenlerle  zeynoldu  bahar         Her  kes  safâsma  seyreder  kenar 
Dest-i  kudret  yazdı  Tahtihelenhar       Ayet-i  safha-i  bostâne  dostum 


Der  ki  Âşık  Ömer  açıldı  güller 
Seyr  ü  sülük  etti  hep  ehl-i  diller 


Cennet  misal  oldu  sahralar  çöller 
Sen  niçin  çıkmazsın  seyrâne  dostum 


N 


_  96 


Tâ  Elest  bezminde  Kalûbelâ'da 
Bekleriz  rûz  ü  şeb  ahd  ü  vefada 

Erenler  râhmda  gözleriz  izi 
Ma'siyet  deryası  garketse  bizi 

Akl  u  fikri  koyup  bir  yana  düştük 
Cihan  varhğmı  aşka  değiştik 

Bende-i  hâlisiz  sultân-ı    aşka 
Çün  erdi  rahşımız  giryân-ı  aşka 

Ey  Ömer  sunalı  aşka  pençeyi 
Başa  tâcederiz  biz  karıncayı 


Pes  dedik  dönmeziz  ikrarımızdan 
Bu  yolda  geçmişiz  biz  varımızdan 

Râh-ı  hakîkata  sürelden  yüzü 
Ümîdi  kesmeyiz  Gaffâr'ımızdan 

Kal  olup  pûte-i  fakr  içre  piştik 
Billahi  hoşnuduz  bâzânmızdan 

Boyun  eğsek  nolur  fermân-ı  aşka 
Ayrılmak  muhaldir  katarımızdan 

Üstattan  yemişiz  çok  tabancayı  [1] 
Yahşi  görmek  ile  mıkdârımızdan 


_  97  — 


Bu  gönlüm  bağını  gülistan  eder 
Dîvâne  olur  bu  aklım  dağıdır 

[1]  Tabançe:  Tokat. 


Sevdiğim  kâkülün   çezdiğin  zaman 
Yârim  reftâr  ile  gezdiğin   zaman 


60 


Âşık  Ömer 


Senden  murad  almak  kati  gfüç-olur  Derdini  çekenin  bağrı  tuc  olur 

Kıyamet  gününde    hâlin  nicolur  Âşıkm  bağrını  ezdiğin  zaman 

Gözlerim  doludur  kan  ile  nemden  Kirpiğin  okuyla  deldin  sînem.den 

Bur  Ömer  ol  zaman  ayrılır  senden  Elinle  mezarım  kazdığın  zaman 


—  98  _ 


Yâr  hayâlin  sevdâsma  dönerim 
Yükseklerden  geh  alçağa  inerim 

Tîğ-ı  çeşmin  kasdıma 

Gamzeleri  akın  etmiş  üstüme 

Aheyledim  ahım  arşa  ulaştı 
Gönül  bahri  dalgalandı  bulandı 


Aşkıma  düşeli  ne  belli  şâdım 
Senin  içün 


Olmuşum  sen  boyu  serve  saye  ben 
Anın  için  düştüm    hâkipâye  ben 

Dilek  geçmez  ol  gözleri  mestime 
Neylemişim  ol  kaşları  yaye  ben 

Halkalandı  çarhı  dokuz  dolandı 
Yaşım  ırmaklara  döndü  çaye  ben 

Ne  bir  an  bir  lâhze  gamdan  âzâdım 
beğzâdım     Kul  olmuşum  her  gedâya  bâye  ben 


Der  ki  A^ık  Ömer  mâl  ü  menâlim      Dişleri  dürdânem  lebi  zülâlim 
Benleri  siyahım  kaşı  hilâlim  Mailim  sen  yüzü  bedir  aye  ben 


-  99  - 


Aşk  beni  şerimsâr  eyleyüp  gider 
Güller  fasl.ı  bahar  eyleyüp  gider 

Bilmem  ahvâlimi  kime  söyleyim 
Cân  ü  dilden  mail  oldum  neyleyim 

Cemâlin  görmesem  cânım  yerinür 
Gönül    zülfü  sevdasına  sürünür 

Ateş-i  aşk  ile  sînem  dolalı 
Ben  sevdâ-yi  aşka  zebûn  olalı 

Aşık  Ömer  hasbıhâlim  söylerim 
Hakîkîyim  ben  mecazı  neylerim 


Gözlerimden  dökmedeyim  jale  ben 
Andelîbim  ha  kılayım  nâle  ben 

Dîvâne  gönlümü  nice  eğleyim 
Mah  yüzünde  çifte  çifte  hâle  ben 

Gayri  bana  dünyâlar  mı  görünür 
Dili  sükker  ol  lepleri  bale  ben 

Hasret  ile  solalı 

Düştüm  dürlü  dürlü  garip  hâle  ben 

Akıbet  cismimi  üryan  eylerim 
Bakî  kalmam    bu  hırkaya  şale  ben 


Âşık  Ömer 


61 


100 


Elâ  gözlerine  kurbân  olduğum 
İbret  içün  gelmiş  derler  cihâna 

Aşkm  ateşidir  sinemi  yakan 
KoUarm  boynuma  dolanmış  iken 

Terkeyledim  ağ-alarım  beylerim 
Anm  içün  ben  âhedüp  ağlarım 

Kaldı  deli  gönül  kaldı  hep  yasta 
Aşık  Ömer  edeı-  sevgili  dosta 


Yüzüne  bakmaya  doyamadım  ben 
Noktadır  benlerin  sayamadım  ben 

Lûtfuna  erer  mi  çevrini  çeken 
Seni  öpmelere  kıyamadım  ben 

Bos  bulanık  seller  gibi  çağlarım 
Ayralık  oduna  doyamadım  ben 

Mevlâ'm  erdir  beni  murada  kasda 
Allah  ısmarladık  diyemedim  ben 


Râh-ı  mezellete  düşmüş  yol  oldum  Kadir  kıymet  bilmez  ihvan  elinden 

Gelen  geçen  yüzüm  çiğner  yol  oldum  Yok  tutup  kaldıran  yârân  elinden 

Birin  çekmez  iken  derdim  on  oldu  Büküldü  kametim  şeklim  nun  oldu 

Kalmadı  takatim  ciğer  hûn  oldu  Kime  dâdedeyim  hicran  elinden 

Andelîbim  zarım  gonca  gülümden  Ağlarım  ne  gelür  dahi  elimden 

Ayrı  düştüm  vatanımdan  elimden  Gurbetlerde  kaldım  nâdân  elinden 

Sorarsa  dostlarım  benim  bu  derdim  Anmçün  solmuştur  destimde  virdim 

Hakikat  bağını  seyrân  ederdim  Bir  tabanca  yedim  bağban  elinden 

Ey  Ömer  müşkülüm  kime  tanayım  Nice  bir  bu  firkat  zehrin  kanayım 

Dilim  varmaz  kangı  birin  yanayım  Şikâyetim  çoktur  devrân   elinden 


Dilberâ  hicrinle  gözlerim  nemdir 
Hasta  dil  uşşâka  leplerin  emdir 


Anmçün  eylerim  âhı  bir  yüzden 
Buseler  atâ  kıl  gâhi  bir  yüzden 


Bilmezem  ki    böyle    nedir    hicabın    Mübarek  dehandan  gelmez  cevâbın 
Def'eyle  vechinden  zülf-i  nikabm        Seyretsin  âşıklar  mâhı    bu  yüzden 


62 


Âşık  Ömer 


Cemâl  ile  gfurûr  etme  cihâne 
Nice  şehzadeler  düşüp  külhane 

Aşk  değil  mi  bizi  dîvâne  kılan 
Günahkâr  mı  olur  ehl-i  aşk  olan 


Bilirsin  devreder  âhır  zamane 
Terkeder  ikbâl  ü  câhı  bu  yüzden 

Bana  dahleylemez   sevdiğim  bilen 
Gözleriz  erkân-ı  râhı  bu  yüzden 


Der  ki  Âşık  Ömer  her  halden  yana    Nasîb  olan  derd  ü  elemdir  bana 
Dehre  mağrur  olma  azîzim  sana         Felek  seyrettirir  câhı  bu  yüzden 


_  103  _ 


Yeniden  akhmı  bir  nevcivânın 
Can  diriğ  eylemem  yoluna  anın 

Göz  kamaşur   cemâline  bakılmaz 
Sâhir  gamzelerin  başa  çıkılmaz 

Gönül  feryâd  etme  guşa  çahnur 
Her  seher  nâz  ile  çıkar  salınur 


Aldı  ruhlerimin  âli  bir  yüzden 
Heman  tek  etmesin   âli  bir  yüzden 

Nigâh  etse  sanma  hatır  yıkılmaz 
Söz  atar  şol  siyah  hâli  bir  yüzden 

Belki  yârın  duyar  küser  alınır 
Döker  de  gerdana  âli  bir  yüzden 


Küşâde  kıldıkça  mahabbet  bâbm        Gülerek  söylese  şîrin  cevâbın 
Ol  demde  seyredin  hüsnün  kitabın     Düşer  âşıkların  fâli  bir  yüzden 


Ey  Ömer  tâlib-i  seyrân  olanlar 
Soyunup  aşkile  üryan  olanlar 


Cemâli  nakşına  hayran  olanlar 
Terkeder  hırkayı  şali  bir  yüzden 


—  104  — 


Yâr  hilâl  kaşların  hûnî  gözündür 
Kevser-i  cemâlin  şîrin  sözündür 

Mecnûn'un  nazarı  sahrada  çölde 
Ümîdim  lûtfündur  cân  ü  gönülde 

Mahabbet  bâğma  giremez  miyiz 
Sa'y  ile  visale  eremez  miyiz 

Bey'u  şirâ  ile  yohsul  mu  olur 
Dünyâda  âhıret  ecrini  bulur 


Beni  ne  ağladıp  ne  şâd  eyleyen 
Gönüller  hanesin  küşâd  eyleyen 

Bülbülün  arzusu  goncada,  gülde 
Şevk  u  mahabbetim  ziyâd  eyleyen 

Gül-i  maksûdumuz  deremez  miyiz 
Bulur  Mevlâ'sını  murâd  eyleyen 

Suâl  et  ashnı  âlemler  bilür 
Efendim  bir  kulun  âzâd  eyleyen 


Âşık  Ömer 


63 


Ömerli  cefâdan  döner  sanırsız 
Aşık  ağlatmağı  hüner  sanırsız 


Vakarsız  cismini  fener  sanırsız 
Hiç  rahmet  bulmasın  îcâd  eyleyen 


—  105  _ 


Dilberâ  aşkımdır  sînede  her  dem  Artırıp  derdimi  füzûn  eyleyen 

Gözlerindir  aman  vermeyip  bir  dem  Cezbedip  aklımı  cünûn  eyleyen 

Dadımı  sen  şaha  bildirir  komaz  Yolunda  düşeni  kaldırır  komaz 

Şâd  eder  elbette  güldürür  komaz  Ahimi  eflâke  sütün  eyleyen 

Ey  güzeller  şahı  nedir  günâhın  Artırırsın  her  dem  hicr  ile  ahım 

Ben  gedâyi  sana  kul  etmiş  şahım  Şîrîn'e  Ferhâd'ı  meftun  eyleyen 


Bu  cihan  kimseye  eylemez  vefa 
Aşk  değil  mi  bize  çektiren  cefâ 

Ey  Ömer  neylesin  şunda  kalmağı 
Güzeller  âşıka  cefâ  kılmağı 


Kani  nolda 

Diyâr-ı  gurbette  mağbûn  eyleyen 

Gördüğün  dilbere  tâlib  olmağı 
Hiç  rahmet  bulmasın  kanun  eyleyen 


_  106  _ 


Ey  dilâ  nasihat  kabul  edersen 
Hakikat  râhma  doğru  gidersen 

Bir  dem  bendesine  rahmederse  yâr 
Ya  ne  verdi  bizden  ne  ister  ağyar 

Var  ise  kısmetim  tahtesserâda 
Tarfatül'ayn  içre  erer  murada 

Pîşâne  yazılan  tâ  mâsebakta 
Günül  melûl  olma  huzûr-i  Hak'ta 

Aşık  Ömer  bu  sevdada  yelerim 
Beni  bednam  ettiğiyçün  dilerim 


Sözüne  uyucu  olma  sakimin 
Düş  hâkipâyına  tab'ı  nedîmiu 

Dem  olur  çektirir  çevri  sadhezâr 
Benim  kimde  nem  var  bende  ya  kimin 

Bir  kaçı  behâne  olur  arada 
Olunca  kavline  lûtfi  kerîmin 

Çekilir  çâre  yok  akta  karada 
Dâdolmaz  kahr  mı   dadı  yetimin 

Sanma  kim  dîdemin    yaşın  silerim 
Rakip  ism-i  kahhâr  ola  harîmm 


64 


Âşık  Ömer 
—  107  _ 


Şahin  g-özlüm  kasdm  mı  var  camma 
Kirpiklerin  kana  kana  kanıma 

Arasalar  hâsu  âmda  bulunmaz 
Misli  Rûm'da  değil  Şam'da  bulunmaz 

Düşer  mi  şânma  kaşı  kemanım 
Yıkılır  hatırım  artar  efg-anım 

Boynuma  kemend-i  zülfünü  taksa 
Mesteder  uşşâkı  naz  ile  yaksa 

Ömer  gerçi  söyler    hâmûş  eylemez 
Mey  ne  denlu  içsem  sarhoş  eylemez 


Bakışın  eylemez  yabâne  çeşmin 
Giru  sundur  g-ouca  peymâne  çeşmin 

Bu  kadde  hüsünde  namda  bulunmaz 
Salarsa  mülket-i  Osman'a  çeşmin 

Devrinde  sel  ola  eşk-i  revanim 
Yek  işaret  etse  bîgâne  çeşmin 

Vadi- i  hayrete  canı  bıraksa 
....     şâhâne  çeşmin 

Remzinin  farkını  her  gûş  eylemez 
Anı  mesteyleyen  mestâne  çeşmin 


İOB 


Bu  ayn-i  uyûnum  senindir  senin  Akan  çeşm-i  hûnum  senindir  senin 

Bu  sûz-u  derûnum  senindir  senin  Dil-i  erganunum  senindir  senin 

Gönül  pürmelûldür  dü  çeşmim  alîl  Beyâbân-ı  gamda  bulunmaz  delîl 

Reh-i  firkatte  bir  yol  azmış  zelîl  Gel  ey  rehnümûnum  senindir  senin 

Bu  âhü  eninim  bu  hicr  ü  gamım  Bu  şevk-i  melalim  bu  ayn-ı  demim 

Bu  necm-i  saîdim  bu  baht-ı  kemim  Bu  derd-i  îuzûnum  senindir  senin 


Bu  şal  ile  bu  taç  bu  hırka  aba 
Bu  çan  anâsır  bu  hefti  kaba 


Kamusu  yolunda  hebadır  heba 

Bu  cem'an  yekûnum  senindir  senin| 


Ömer  dâr-ı  gurbette  nem  var  benim  Ya  f ehm  ü  firâsette  nem  var  benim 
Bu  bâzâr-ı  mihnette  nem  var  benim     Bu  akla  cünûnum  senindir  senin 

—  109  — 


Ağlarım  gözlerim  yollarda  kaldı 
Dil  zevrakm  firak  engine  saldı 


Şûh-i  şîvekârım  kaçan  gelesin 
Artmada  efkârım  kaçan  gelesin 


Âşık  Ömer 


65 


Sevkınla  nâle  vü   feryada  döndüm  Dağlan  delmekte  Ferhâd'a  döndüm 

Mîşezârım  gör  ki  sayyâda  döndüm  Ey  âhû  şikârım  kaçan  gelesin 

Yok  mudur  insâfm  ey  çeşm-i  âhû  Kalmadı  takatim  ya  nice  bir  bu 

Hasretinden  gelmez  çeşmime  uyhu  Subhadek  bîdârım  kaçan  gelesin 

Zevk  u  şevksiz  çeşm-i  bahtım  uyanmaz  Aşkından  el  çeküp  gönül  usanmaz 

Firakın  nârına  yürek  dayanmaz  Ağlamaktır  kârım  kaçan  gelesin 

Bu  ümer  vâdi-i  hayrette  kaldı  İki  dîdelerim  kan  ile  doldu 

Gözüm  yolda  kara  akşamlar  oldu  Şem'-i  tâbıdârım  kaçan  gelesin 


Ey  Aşık  Azmiyâ   medhe  sezasın 
Defter-i  uşşâka  bir  mübtelâsm 

Fehmettin  bu  resme  imlâ-yı  aşkı 
Tâ  Elest  nûşettin  sahrâ-yı  aşkı 

Aşıksın  kimseye  incizâb  etme 
Kâmilsin  bizlerden  ictinâb  etme 


110  — 

Ehl-i  dil  ü  kâmil  rindânesin  sen 
Söylenir  dillerde  destânesin  sen 

Hem  dahi  anladın  ma'nâ-yı  aşkı 
Ol  sebep  aşk  ile  mestânesin  sen 

Sergeşte  düşünüp  intisâb  etme 
Zîrâ  bir  akıllı   irfânesin  sen 


Görmedim  sen  gibi  bir  merd-i  muhkem  Mü'minin  kalbidir  beyt-i  mükerrem 
Mir'ât-ı  seçerde   ervâh-ı  ekrem  Sen  seni  fehmetsen  âyâ  nesin  sen 


VciSsâfm  olmuştur  bu  dil-i  şeydâ 
Der  ki  Aşık  Ömer  ednâsın  ednâ 


Bu  kadar  vasfını  eyledim  icra 
Cümleden  hâk  ile  yeksânesin  sen 

îll  — 


Hak  öğmüş  getirmiş  seni  bu  zâta  Ey  perî  kıymetin  âdem  ne  bilsin 

Lebin  esrarını  açma  beyâna  Züîâlin  lezzetin  zemzem    ne  bilsin 

Çeşmin  hışma  gelse   kirpiğin  çatar  Aşıkı  öldürür  hûnîler  içer 

Sinede  yürekte  eğlenmez  geçer  Gamzen  hunilerin  Rüstem  ne  bilsin 


İşlesin  sinemde   gamzen  okların 
Mahabbetin   derûnumda  yokların 


Ben  anı  canımdan   aziz  sakların 
Sen  benim  olduğun   âlem  ne  bilsin 


§6 


Âşık  Ö 


mer 


Hançerin  sinemi  kıldı  sad  pare 
Bulmadım  vuslattan  ziyâde  çâre 


Akıdır  yüz  dürlü  kanı  her  yâre 
Bu  zahmım  ilâcın  merhem  ne  bilsin 


Açmaz  §ık  Ömer   zühhâde  keyfin    Akl  olan  söyler  mi  hiç  yâde  keyfin 
Hoş  yâr  olan  bilir    bu  bade  keyfin    Bu  câmm  lezzetin  sersem  ne  bilsin 


Arızın  nihâi  et  berket-i    ter  içre 
Çık  sahn  sevdiğim  güzeller  içre 

Bilmem  ne  tal'atsın  ey  huri  sîma 
Nefsin  mürdeleri  etmede  ihya 

Bir  âşık  aşkına  mail  olursa 
Güzeller  şiveye   mail  olursa 

Dâim  irfan  ile  zevku  safâlar 
Bir  âdet  eyle  kim  hep  bivefâlar 

Der  ki  Ömer  gören  hâl-i  fülfülün 
Arakçînin  çıkar  dağıt  sünbülün 


112  — 

Hûplar  kârısâzı   senden  öğrensin 
Periler  pervâzı  senden  öğrensin 

gören  mail  olur  bây  eğer  ednâ 
Güzeller  i'câzı  senden  öğrensin 

Acep  midir  aklı  zail  olursa 
İstiğnayı  nâzı  senden  öğrensin 

Hüsne  mağrur  olup  kılma  cefâlar 
Ol  kâr-ı  mümtazı    senden  öğrensin 

Bendolur  ihtiyar  eder  kâkülün 
Hûplar  keşf-i  razı  senden  öğrensin 


^  113  — 

Meftunun  medhetsin  hüsnün  evsâfın    Hitâb  olsun  mu  sultânım  ne  dersin 

Hisâb  olsun  mu  sultânım  ne  dersin 


Âşıka  ettiğin  cevr  ü  cefâlar 

Olur  olmazın  sözüne  aldanıp 
Âteş -i  aşkınla  bu  bağrın  yanıp 

Seni  seven  neyler  bağçeyi  bağı 
Yıkılıp  perişan  oldu  yatağı 

Âlemi  yıktığı  çeşm-i  fettanın 
Âşık  Ömer  ayağn  altında  senin 


Bizi  reddeyleyip  halka  inanıp 
Kebâb  olsun  mu  sultânım  ne  dersin 

Hüsnünde  kurulmuş  gönül  otağı 
Harâb  olsun  mu  sultânım  ne  dersin 

Söyle  kaşlarına  yok  mu  amânm 
Türâb  olsun  mu  sultânım  ne  dersin 


—  114  — 


Salını  salını  giden  dibrübâ 
Âşıkm  divâne  eden  dilrûbâ 


Besteler  okuyup  kande  gidersin 
Bülbül  veş  şakıyup  kande  gidersin 


Âşik  Ömer 


67 


Dilimden  mahabbet  remzini  alıp 
Tîg-i  g-amzelerle  sînemi  delip 

Azade  g^ezerken  cihan  bağmda 
Diyâr-ı  gurbette  gam  bucağmda 

Çıkardm  se        ■'  âh  ü  zânmı 
Akl  u  fikrim  alıp  olan  varımı 

Yazıklar  seninle  olan  demlere 
Aşık  Ömer  beni  salıp  gamlere 


Aşkmla  dîvâne  olduğum  bilip 
Zorladığım  duyup  kande  gidersin 

Hapis  oldu  zülfün  dil  tuzağında 
Beni  dertli  koyup  kande  gidersin 

Türaba  indirdin  eşkibârımı 
Uryâa  olup  soyup  kande  gidersin 

O  lâle  ruhlere  o  gül  femlere 
Sen  ağyara  uyup  kande  gidersin 


-  U5  — 


Görmedim  akranın  hüsn-i  melekte 
Ey  perî  var  ise  resm-i  felekte 

Çeşmin  hışma  gelse  hatırlar  yıkar 
Kaddin  keman  etmiş  baş  eğmiş  bakar 

Vechinde  benlerin  şâhâne  düşmüş 
Şekl-i  Beşmelerdir  şâhâne  düşmüş 

Pervane  tek  nâr-ı  aşka  yanardım 
Gözlerim  yaşiyle  yazar  sunardım 

Seni  sevdiğim  mi  nedir  günâhım 
Akıbet  Âşık  Ömer'i  ey  mâhım 


Düşmedi  hışm  ü  celâle  kaşların 
Benzemiştir  nev  hilâle  kaşların 

Gönüller  hanesin  odlara  yakar 
Vechin  üzre  çifte  hâle  kaşların 

Akl  ü  dil  almağa  bahane  düşmüş 
Nazar  ettim  hub  cemâle  kaşların 

Hüsnünün  şem'ine  karşı  dönerdim 
Meded  etse  arzıhâle  kaşların 

Kim  sevmez  güzeli  hey  pâdişâhım 
Garkeder  bir  siyeh  şâle  kaşların 


_  116  - 


Hak'tan  gayri  kimse  bilmez  dilinden  Büllül  şakır  yazı  kışı  Sakız'ın 
Kurtar  deyu  çün  adûnun  elinden         Hak'ka  niyaz  eder  taşı  Sakız'ın 

Seng-i  siyah  ile  sînen  döğersin 
Zira  görülmüştür  düşü  Sakız'ın 

Lâbüd  sataşırsın  birgün  rengine 
Vire   edip  kurtar  başı  Sakız'ın 


Öğme  gidi  yezid  neye  öğersin 
Sen  İslama  birgün  boyun  eğersin 

Yüğrük  gemilerin  salma  engine 
Mağrur  olup  ateşine  çengine 


68 


Âşık  Qi] 


Yeni  burca  Kıral  burcu  dediler  Mufâfem  bina  imiş  kâfir  gidiler 

Der  ki  Ömer  üçler  yediler  kırklar;     Varfeıdır  dünyâda  eşi  Sakız'ın 


Seyr-i  bağ-ederken  başa  çıkardın 
Verdin  gülistana  velvele  verdin 

Kılmazsın  bendene  Tahir  merhaba 
Her  kand  yse  bulur  getirir  sabâ 

Kaşların  yayını  durup  kurdukça 
Sitem  oklarını  cana  urdukça 

Ne  saat  geçirdi  leyi  ü  nehârın 
Ne  dosta  bağıban  verdi  tîmarm 


Şebnemin  nesidir  bu  ter  sünbülün 
Güller  laaccüpte  ne  ter  sünbülün 

Sağ  ei^n  ol  yaşa  ey  kaddi  tûbâ 
Dimağca  hâtjrda  tüter  sünbülün 

Esip  bâd-ı  sabâ  dolaştırdıkça 
Dağıdır  akilini  yiter   sünbülün 

Ne  âb-i  safîden  aldı  baharın 
Acep  ne  bağçede  biter  sünbülün 


Ey  hüsnü  bînazîr  serv-i  sehîkat  Bir  ednâ  kulunum  etme  beni  ret 

Gülün  de  hoş  amma  bülbülün  de  kat  Ömer  ûftâdene  yeter  sünbülün 


Çünki  güzel  gönül  alıp  gidersin 
Beni  ferdalara  salup  gidersin 

Meylettiği  içün  Ferhâd'a  Şîrin 
Aramızda  olan  mahebbet  sırrın 


118  — 

Hoşça  tut  yanında  mihmânm  olsun 
Unutma  ahdile  peymânm  olsun 

Ol  dahi  yolunda  terkeder  serin 
Sakla  cân  içinde  pinhânm  olsun 


Kaldır  nikabını  yüzün  göreyim  Varıp  hâkipâya  yüzler  süreyim 

Ben  senin  yolunda  canlar  vereyim      Heman  senin  bana  fermanın  olsun 

Sağ  olursam  yine  görem  bir  zaman  Gönülden  çıkarma  sevdiğim  heman 
Unudup  bendeni  istersen  nişan  Sinemde  yâreler  nişanın  olsun 

Sen  var  iken  hergiz  bakmazam  yâde  Eş  olayım  Mecnun  ile  Ferhâd'e 
Sen  sağ  ol  sevdiğim  dâr-ı  dünyâde    Âşık  Ömer  kulun  kurbânın  olsun 

_  119  _ 

Tâ  bezm-i  ezelden    ey  şâh-ı  hûban     Câm-ı  aşkın  içen  hayranın  olsun 
Cân  ü  ser  yoluna  ey  şîrin  zeban        Terkeden  âşıka  ihsanın  olsun 


Âşık  Ömer 


69 


Hûp  cemâlin  görse  ey  mehrû  nig-âr    Hasretinle  olur  derde  giriftar 
Künc-i  g-amda  eder  dil  feryâd  ü  zâr    Hasta  dil  derdine  dermânm  olsun 

Nice  bir  etmezsin  feryadıma  dâd        Yaraşmaz  huplara  bu  tarz-ı  îcâd 
Her  ne  emredersen  ettim  inkıyâd       Öldürürsen  dahi  fermanın  olsun 

Sana  dil  vereli  ey  şûh-i  handan  Andelip  misâli  eylerim  efgan 

Mürg-i  dil  hüsnünde   tutmuş  âşiyan    Sâye-i  lûtfunda  mihmânm  olsun 

Cân  ü  baş  uğruna  terkedem  ey  şâh    Her  demde  eylerim  derûnumdan  âh 
Ne  denlü  cevretsen  amanın  Allah      Bu  Ömer  yoluna  kurbânın  olsun 

R 
—  120  - 


Yâr  hayâlin  sevdasında  gezerim 
Mecnûn'um  aşk  sahrâsmda  gezerim 

Dağlara  arzettim  derûnum  yasın 
Şeb  giyer  benimçün   matem  libâsın 

Ah  etmeden  elif  kaddim  büküldü 
Arttı  yaralarım  bendler  söküldü 

Kan  doludur  dîdeîerim  yaş  değil 
Demir  daymaz  bu  ateşe  taş  değil 

Bu  aşk  mahabbeti   sevdası  mürde 
Ömer  gafiUeyin  düştü  bu  derde 


Gözlerimin  yaşı  su  gibi  çağlar 
Yanımca  zincirin  sürer  ırmağlar 

Semt  be  semt  koparır  firkat  sadâsm 
Görür  de  hâlime  bulutlar  ağlar 

Gözlerimden  bunca  kanlar  döküldü 
Cerahatten  oldu  dağ  üstü  bağlar 

Yâr  uğruna  can  oynadı  baş  değil 
Ciğer  kebâb  oldu  eridi  yağlar 

Sebeb-i  mevtimdir    geçte  vü  erde 
Bakıp  kınamasın  hâlime  sağlar 


121 


Bir  âceb  güruha  uğradı  râhım 
Küşâd  ola  düştü  baht-ı  siyahım 


Yürekten  depredüp  lisan  okurlar 
Kamusu  havrette  ivân  okurlar 


Nazar  ettim  urup  dikkat  ile  gûş  Kıldım  sadâların  gûşuma  mengûş 

Hırkaya  ser  çekmiş  her  biri  hâmûş     Dillerinde  vird-i  Sübhan  okurlar 


70 


Âşık  Ömer 


Şerîat  ilmine  belî  demişler 
Ma'rifette  serin    mum  eylemişler 


Tarikat  kafmda  anka  demişler 
Hakikat  bâbmda  nişan  okurlar 


îlm-i  muammadan  var  mı  haberdâr    Arife  iyandır  her  dürlü  esrar 

Bu  rub'-i  meskûnda  dört  şuarâ  var    Her  dem  birbirine   meydan  okurlar 


Biri  Abdi,  Sabit  birisi  Hayri 
Ömer  her  birinin  dilleri  ayrı 


Biri  Salih  bilmem  başkasın  gayri 
Dördü  de  defter  ü  dîvân  okurlar 


122  — 


Beğler  ol  hublarm  serhrazları 
Dura  dursun  şîve  ile  nazları 

Yada  uydun  elde  iken  îrâdın 
Yâr  olmak  değildi  çünki  muradın 

Derdlisi  olduğum  gûyâ  ki  bilmez 
Gelmez  ol  hercâyi  insafa  gelmez 


Geçer  karşımızda  ederek  reftâr 
Bir  de  sitem  sözü  etti  cana  kâr 

Bîgânelik  ettin  bizden  iradın 
İbtidâ  vasim  neye  ettin  ikrar 

Merhamet  eyleyip  yaşımı  silmez 
Ben  halimce  eder  oldum  elden  âr 


Nice  bir  gözlerim  kan  ile  dolsun        Dilerim  adûlar  Huda'dan  bulsun 
Gayri  yâr  sevmeğe  desturun  olsun     Gönül  eğlencesi  elbet  neler  var 


Ömer  meyledeli  sen  gamzekâre 
Merhamet  etmezsin  âşık-ı  zâre 


Artıp  gitmektedir  yürekte  yâre 
Bari  gel  zahmıma  benim  ilâç  sar 


—  123 


Dönmeyiz  nedenlu  çok  olsa  âsi 
Gider  kalbimizin  silinir  pası 

Âleme  şâyolan  [1]  o  nûr-i  celî 
Gaziler  serdârı  Hazret-i  Ali 

Gaziler  sokunur  teller  serine 
Ne  yüzden  varırız  mahşer  yerine 

Bize  bu  yüzdendir  takdîr-i  îlâh 
Gaza  yollarına  hasbeten  lillâh 
[11  Şayi  yerine. 


Hamdülillâh  dîn  ü  îmânınız  var 
Dilimizde  vird-i  Sübhânımız  var 

Evvel  âhır  dedik  tavline  belî 
Ebû  Bekir  Ömer  Osman'ımız  var 

Şühedâ  irişir  Hak'kın  sırrına 
Bu  rütbe  cürm  ile  isyanımız  var 

Ölünce  dîn  için  ederiz  samah 
Emânet  Huda'ya  bir  canımız  var 


Âşık  Ömer 


71 


Ömer  ser  sağ-  olan  yazısın  görür        Talibe  Huda'dan  hidâyet  irür 
Bizim  Kerbelâ'mız  haşre  dek  sürür    Dahi  adûlara  çok  kanımız  var 


_  124  _ 


Elif  kaddim  reftârma  beyuna 
Nazar  eyledikçe  reng-  ü  rûyine 

Bir  kerre  bakanlar  yüzün  ayma 
Gamzen  oklarına  kaşın  yayma 

Cihanda  nazîrin  mislin  bulunmaz 
İnci  dişlerine  kıymet  olunmaz 

Bülbülün  de  gerçi  adı  anılır 
Dehânın  bârında  yâre  unulur 

Bu  Ömer  üftâden  tab'ı  nedimin 
Cünbiş-i  etvârm  nâz  ü  naîmin 


Nice  servi  gibi  dal  pesend  eyler 
Yetirir  aklını  el  pesend  eyler 

Nazar  etmez  bu  feleğin  ayma 
Nice  Rüstem,  nice  Zal  pesend  eyler 

Hüsnün  güneşidir  doğar  dolanmaz 
Leb-i  yakutuna  lâ'l  pesend  eyler 

Güftârm  işitse  virdin  yanılır 
Şîrin  cevâbına  bal  pesend  eyler 

Aşık-ı  sâdıkm  yâr-ı  kadîmin 
Seyreden  erbâb-ı  hâl  pesend  eyler 

125  — 


Çıkmaz  hatırımdan  nakş-i  hayâlin      Bir  kez  hüsnün  gören  dünyâyı  neyler 
Ta'neder  gökteki   şemse  cemâlin        Seyreden  gurre-i  garrâyı  neyler 


Güzeller  şâhısm  yoktur  bahane 
Tîr-i  gamzen  tenim  kıldı  nişane 

Aceb  mi  olunsa  dillerde  fashn 
Adlile  olunca  uşşâka  vasim 

Ben  niyaz  eyledim  sen  söylemezsin 
Bendeni  üftâde  zanneylemezsin 


Gelmemiş  akranın  mislin  cihâne 
Kaşların  var  iken  ok  yayı  neyler 

Melek  ya  huridir  dilberâ  ashn 
Adûlar  bîhûde  gavgayı  neyler 

Dîvâne  gönlümü  bir  eğlemezsin 
Aşık  olmayan  bu  da'vâyı  neyler 


Ömer  göreliden  sen  kaşı  yayı  Baktıkça  kılmıştır  aklını  zayi 

Aşkınla  terketti  tâc  ü  kabayı  Seni  seven  gayri  eşyayı  neyler 

_  126  — 

Cennet-i  kûyinde  çeşm-i  bîdârım        Görmeğe  civânâ  dîdârın  özler 
Bu  mürg-i  gönlümüz  ey  gül'izânm      Andelib  misâli  gülzârın  özler 


72 

Muhibbiz  dediier  âşinâların 

İşrette  gâhice  mübtelâlann 


Âşık  Ömer 

İhsanın  umarlar  ol  gedâlarm 
Mest  olup  bûse-i  ruhsârın  özler 


Kametin  g-örenler  meftunun  olmuş 
Dikilip  serviler  hayrette  kalmış 

Habîbim  hicrinle  kaddimiz  daldır 
Nutka  g-el  ey  perî  vakt-i  visaldir 


Büsbütün  endamın   lerzeler  almış 
Çemende  salınıp  reftârm  özler 

Çekmemek  g-amlan  emr-i  muhaldir 
Bendeler  îûtf  ile  ihsanın  özler 


Künc-i  mihnet    içre  kalmış  garibim  Tâ  ezel  yok  mudur   yohsa  nasibim 

Şerbet-i  lâ'Iinle  şimdi  tabibim  Rûz  ü-  şeb  bu  Ömer  bîmârın  eyler 

—  127  — 

Yâr  beni  yanar   bir  ateşe  koydun  Dünyâda  sağ  olan   yerde  ne  gezer 

Seninim  dedikte   rakibe  uydun  Hayra  niyyet  eden   serde  ne  gezer 

Hor  görme  üftâden  olan  canları  Reddetme  işiğin   yasdananları 

Hak  sana  lûtfundan  vermiş  onları  Gulâmm  olmayan   derde  ne  gezer 


Ara  bir  münâsib  yaran  bulagör 
Bî  edebden  ırzın  satın  alagör 


Sohbet-i  nâcinsten  irağ  olagör 
Ar  olmayan  yüzde  perde  ne  gezer 


Âhır  zaman  oldu  fâş  oldu  sırlar         Kendin  iyân  etti  erenler  pirler 
Melek  gökte   olur  görünmez  derler    Ya  bu  aşikâre  yerde  ne  gezer 


Ömer  bir  ednâdır  sözüdür  gazel 
Adûdan  hakikat  umarsın  güzel 


Seninle  bu  mudur  ahdimiz  ezel 
Hakikat  erd^  olur  [1]  harda  ne  gezer 


128  — 


Şunda  bir  cânânm  meftunuyum  ben     Cemâli  Yûsuf-i  Ken'ân'a  benzer 
Ol  saçı  Leylâ'nın  Mecnun'uyum  ben    Desinler  sînesi  uryâna  benzer 


Cevr-i  dildâr  ile   solmayan  âşık 
Derûnunda   aşkı  olmayan  âşık 

Aşka  düşen   âşık  kendin  şaşırır 
Âşıkı  ma'şuktan  cüda  düşürür 


Derûnu  derd  ile   dolmayan  âşık 
Heman  dünyâda  bir  hayvana  benzer 

Nâr-ı  firâkile  bağrm  pişirir 
Rakib  dedikleri  Şeytân'a  benzer 


[1]  Erde  olur. 


Âşık  Ömer 


73 


Bu  Ömer  çeşminden  dökmekte  hûnu  Geldi  çün  aşkımm  yine  cünûnu 
Büsbütün  dolaştmı  bu  Kâf  ü  Nûn'u    Bulmadım  bir  güzel  falana  benzer 


129  - 


Benim  velvele-i  nâle  vü  ahım 
Halka  halka  tüten  dûd-i  siyahım 


Esen  rûzigâra  benzerde  benzer 
Gerdiş-i  devvâra  benzer  de  benzer 


Râh-ı  meşakkatte  çektim  çok  cefâ  Maraz-ı  hicrana  bulmadım  şifâ 

Zevk  u  elem  deyu  sürdüğüm  eafâ  Elem  ü  efkâra  benzer  de  benzer 

Sevdiğim  âlemde  varım  dediğim  Seninçündür  âh  ü  zârım  dediğim 

Şimdi  yüz  çevirmiş  yârım  dediğim  Gittikçe  ağyara  benzer  de  benzer 


Hâlime  rahmetmez  ruhleri  âlim 
Cevr  ü  istiğnada  hercai  zâlim 

Aşk  ile  kılaîı  cengi  savaşı 

Der  ki  Aşık  Ömer  gözlerim  yaşı 


Yıkıldı  hatırım  kalb-i  melalim 
Çarh-ı  sitemkâra  benzer  de  benzer 

Tazelenip  gider  bağrımın  başı 
Akan  çeşmesâra  benzer  de   benzer 


130 


Dişlerinin  vasfın  yazdım  habîbin 
Kırma  yazılarla  yazdım  rakîbin 

Kaçan  cûşa  gelse  hüner  deryası 
O  dem  gavvâs  olan  lâ'î  ü  elması 

Mürâyi  ahmakm  başına  taşlar 
Cevâba  karışır  riyâyâ  başlar 

Aşık  olan  neyler  sîm  ile  zeri 
Vardır  yedinci  kat  yerinde  yeri 

Eseri  var  ise  kevn  ü  mekânda 
Sadef  mısra'mda  bahr-i  dîvanda 


Sah  çekti  âlimler  bu  sâf  incidir 
Pâreleyip  dedi  bu  lâf  incidir 

Seyre  meşgul  eder  bir  nice   nâsı 
Şinâverîik  ^d^r  şikâf  incidir 

Ki  döker  gözünden  dâima  yaşlar 
Demez  yârım  değil  bu  sâf  incidir 

Ya  Karum  oldu  ne  sözünün  eri 
Gör  nice  âdemi  güzâf  incidir 

Güher  iyân  eder  kendini  kânda 
Ey  Ömer  sözlerin  şikâf  incidir 


Geşt  edip  cihanı  mislin  bulunmaz       Medhini  eylesin  diller  yeridir 
Giriftar  olanlar  halâs  olunmaz  Çâh-ı  zenahdânm  beller  yeridir 


74 


Âşık  Ömer 


Gamzen  katildürür  ey  çeşm-i  câdû     Aklımı  fikrimi  hayrette  kodu 
Harem-i  kûyine  basmasın  adû  Beyim  bu  duacı  kullar  yeridir 


Dîvânen  olalı  dağlar  gezerim 
Bu  dertli  sînemi  dağlar  gezerim 

Nazenin  ömrümü  hebaya  verdin 
Bendeni  terkedip  murada  erdin 


Leylâ'm  aşkın  ile  ağlar  gezerim 
Gönül  mecnunudur  çöller  yeridir 

Yakıp  gönül  şehrin  kanıma  girdin 
Var  sokun  başına  teller  yeridir 


Ey  Ömer  sözlerin  lisâne  sığmaz  Remzile  duyulur  beyâne  sığmaz 

Mahabbet  bezmine  bîgâne  sığmaz      Hakikat  erbâb-ı  diller  yeridir 


_  132  — 


Ey  dilâ  kıla  gör  kesb-i  havalar 
Bezm-i  mahabbette  eyle  nevalar 

Yahşi  musâhabet  gelince  yâda 
Ne  sakîdir  merdi  yıkan  ne  bade 

Yârelinden  uğradmsa  yareye 
Sarıl  gerdenine  öp  gabgabinden 


Gamdan  küşâd  eden  âdemi  demdir 
Ehl-i  aşk  olanın  ebkemi  kemdir 

Meclisin  revnakı  olur  ziyâde 
İztırâba  salan  sersemi  nemdir 

Halâs  et  vücûdun  şebnemden 

îç  câm-i  müşfikin  merhemi  hemdir 


Ala  gör  sükkeri  câm-ı  lebinden  Sahbâya  sunduğu  zemzemi    zemdir 

Ey  Ömer  gölşende  feryada  düştüm    Döker  dîdelerim  şebnemi  nemdir 

_  133  _ 

Nefs-i  emmâreye  uyup  gezdiğim  Gençlik  belâsile  kabâhatimdir 

Ahretimi  yıkup  dünyam  düzdüğüm     Bilirim  ki  kendi  sefâhetimdir 

Gavvâs  olup  ummanlara  daldığım      Lâ'l  ü  yakut  dürr-i  yekta  bulduğum 
Benim  bu  ilimde  mahir  olduğum         Akl  ile  fikr  ü  firâsetimdir 

Doğru  yoldan  çıkan  şeytana  uyan      Dünyâya  meyletmez  ahretin  seyan 
Kimdir  bana  mal  ü  rızkı  yok  deyen  Benim  mâl  ü  rızkım  kanâatimdir 

Gönlümden  uymayup  farz  ü  sünnete     Ne  yüz  ile  varam  yarın  ahrete 
Meğer  fazlı  ile  girem  cennete  Hak'ka  yarar  kangı  ibâdetimdir 


Âşık  Ömer 


75 


Der  Ömer  Mevlâ'dan  erdi  inayet 
Altı  bin  altıyüz  altmış  iki  âyet 


Rücû'  ettim  günâhımdan  begayet 
Şükür  lisânımda  kırâatimdir 


134 


Mihnet  köşesinde  yatırdım  hasta 
Gözlerim  yollarda  kulağım  seste 

Terketti  bendesin  kaşları  hilâl 
Sözü  şehd  ü  şekker  lebleri  zülâl 

Düşelden  derdine  diyâr-gurbetin 
Nihayeti  yok  mu  şeb-i  firkatin 


Zaîf  cismime  der  ne  zaman  gelir 
Yârimden  bir  haber  ne  zaman  gelir 

Anmçün  kalbimden  ayrılmaz  melal 
Dişi  dürr  ü  güher  ne  zaman  gelir 

Çekerim  kahrını  her  dem  mihnetin 
Bu  zulmete  seher  ne  zaman  gelir 


Ağlarım  rûz  ü  şeb  aman  el'aman       Bu  derdi  çekmeğe  kalmadı  derman 
Muradım  üstüne  döner  mi  devran       Felekten  ol  hüner  ne  zaman  gelir 

Böyledir  rûz  ü  şeb  fikr  ü  hayâlim      Kemallerle  salınır  ruh-i  âlim 
Anar  mı  bendesin  gâhîce  zâlim  Acep  Aşık  Ömer  ne  zaman  gelir 

—  135  — 


Yâremin  tîgmı  ele  aldıkça 
Saydolur  ağyara  bize  geldikçe 

Garib  hâle  bir  dem  nazar  eylemez 
Ah  ü  enînimden  hazer  eylemez 

Hasbıhâlim  nice  eylesem  iyan 
Tatar  gamzeleri  bilir  mi  aman 

Vasl-ı  cananımdan  olmuşum  berî 
Yanıma  yaklaşmaz  birden  ol  peri 

Ey  Cmer  hazeri  yok  figanımdan 
Semtine  vardıkça  uğrar  yanımdan 


Sineme  şerhalar  açar  ağladır 
Kati  havalardan  uçar  ağladır 

Semt-i  hakikate  güzer  eylemez 
Kelp  adûlarla  yer  içer  ağladır 

Havfeder  ervahım  gördüğüm  zaman 
Hatırdan  gönülden  geçer  ağladır 

Dağlara  düşersem  yeridir  yeri 
Beni  gördüğünce   kaçar  ağladır 

Billahi  usandım  hasta  canımdan 
Hiç  yüzüme  bakmaz  geçer  ağladır 


76 


Âşık  Ömer 
—  136  _ 


Bir  râh-ı  mübîne  azmederiz  biz 
Çatmea  düşmana  rezmederiz  biz 

Anca  mertler    dönüp  birer  peleng-e 
Muhannes  giremez  maydân-ı  cenge 

Şühedâmız  bulur  âlî  makamlar 
Dîn  için  gör  ne  çektiler  imamlar 

Oluna  gelmiştir  dîn  içün  niza 
Asker- i  İslâmı  dîn  içün  gaza 

Bu  Ömer  hayretle  yâdeder  am 
Düşmana  andırdı  Muhammed  Hân'ı 


Asker-i  îslâmın  din  gazâsıdır 
Bu  emre  rızâmız  Hak  rızâsıdır 

Durmaz  karşı  varır  topa  tüfenge 
Geçerek  erenlerin  Kerbelâ'sıdır 

Haşre  dek  demleri  türaba  damlar 
Rûz  ü  şeb  çekilen  anın  yasıdır 

Merde  düğün  bayram  nâmerde  ceza 
Hâbil  ü  Kabil'in  mâcerâsıdır 

Haşre  dek   şâd  ola  rûh-i  revanı 
Sultan  Mustafa^nm  nev  gazâsıdır 


_  137  _ 


Benî  Âdem  gibi  var  mı  raükerrem 
Her  şahs  içün  yetmiş  bin  yıl  mukaddem 

Ey  gönül  olmuşum  bu  hâle  hayran 
Ne  verilir  aşkm  azline  ferman 

Tab'-ı  zamîrinde   yoğise  fâsid 
Gönül  mir'âtma   keç  bakma  zâhid 

Âdemin  akimi  târâc  eder  aşk 
Kemine  kendüyü  sertâc  eder  aşk 

Kirâmen  kâtibîn  deftere  her  ân 
Gam  değildir  Ömer  çektiğim  efgan 


Hakkınde  gör  nice  âyet  yazılır 
Verilir  nasîbi  kısmet  yazılır 

Mahabbet  şahına   eylerim  efgan 
Ne  derd-i    cünûna  sıhhat  yazılır 

Gûşe-i  vahdette  her  yer  müsâid 
Bu  levhe  çok  dürlü  hikmet  yazılır 

Mahabbet  bâbma  muhtâc  eder  aşk 
Kiminin  serine  zillei:  yazıhr 

Hayrımı  şerrimi  yazarsa  el'ân 
Kıldığım  nâle  vü  firkat  yazılır 


—  138 


Cihan  sarayında  zevk-ı  demlerle 
Kimisi  çalışır  da  derd  ü  gamlerle 


Kimi  olayım  der  hurrem  sürünür 
Tahsil  etmek  için  dirhem  sürünür 


Âşık  Ömer 


77 


Bendine  bend  etme  cihan  bendini  Akla  sığar  kıyâs  etme  fendini 

Niceler  yatırmış  kendi  kendini  Arar  melil  melil  pür  gam  sürünür 

Mecazî  zannetemen  söyleriz  derin  Zira  hakikatte   görmüşüz  yerin 

Lâübâlî  gezenlerin  her  birin  Sorsan  ya  İskender  ya  Cem  sürünür 

Devr  eder  o  cihan  yine  bu  cihan  Kondu  göçtü    buna  nice  Süleyman 

İbretle  nazar  kıl  hâk  ile  yeksan  Nice  Tahmur  [1]  nice  Rüstem  sürünür 

Ömer  gidileğiz  bekaya  yarın  Ne  yüzden  seyreder  yarın  dîdârm 

Ref'edip  serinden  mevtin  humarın  Anda  bin  yıl  gezer  sersem  görünür 

—  139  — 

Câm-ı  aşkın  içen  ey  perî  peyker  Neylesin  âlemde  bâde-i  engûr 

Meh  cemâlin  gören  ey  nâzı  perver  Mest  olup  bir  dahi  olmasın  mahmur 


Nûş  edelden  cânâ  aşkın  serabın 
Terkettin  aşkınla  çeng  ü  rebâbm 


Refettin  kendinden  zulmet  hicâbm 
İrişmez  sem'ime  sadâ-yı  tanbûr 


Bîçâre  gönlümün  sensin  penâhı  Nice  bir  eylerim  hicrinle  âhı 

Yüz  çevirmem  senden   inan  vallahi  Ger  dara  çekilsem  mânend-i  Mansûr 

Dağıttın   ey  perî  bunca  efkârım  Çıktı  âsümâna  feryâd  ü  zarım 
Merhamet  etmedin  gül  yüzlü  yârım 


Gerçi  ben   âşıkım  ol  nevcivâne 
Ey  Ömer  söyle  gel  şâh-ı  hûbâne 


ŞemM  ruhsârına   gönül  pervane 
Sakınsın  hüsnüne   olmasın  mağrur 


—  140  — 


Çoktan  arzeyiedim    hâlimi  yâra 
Ne  vardır  cihanda   derdime  çâre 

Aşk  u  mahabbeti  bana  şöyledir 
Bir  güzel  elinden  işte  böyledir 


Neyleyim  yanında  ağyar  bulunur 
Ne  bir  hakikatli   dildar  bulunur 

Fena  huylarının  medhin  eyledir 
Vücûdum   her  nefes  bimar  bulunur 


Aktıkça  sel  oldu  gözümden  âblar      Sim  ü  zere   mail  şimdiki  hûblar 
Ne  gider  serimden  gam-ı  girdâblar    Ne  sîne  zamıma  tîmar  bulunur 
[1]  Tahmurs. 


78 


Âşık  Ö 


mer 


Ben  sana  derundan  gönül  verdikçe    Sen  ettin  istiğna  beni  gördükçe 
Adûlar  seninle  safa  sürdükçe  Benim  derûnumda  efkâr  bulunur 

Gel  ömrüm  Ömer'in  yaşmı  dökme      Böyle  bir  âşıkm  kaddini  bükme 
Âdet  budur  gönül  buna  gam  çekme     Goncanm  yanmda  bir  hâr  bulunur 

ş 

—   141   _ 


Bed  zebanım  gelmiş  ol  perî  rüya 
î'timâd  eylemiş  yâr-ı  bedhûya 

Nâhalefin  sözün  hakîkî  sanıp 
Yâr  o  bed  fiâle  kendin  inanıp 

Eylemiş  âlemi  kendüye  meftun 
Şerâba  meyletmiş  ruhleri  gülgûn 

Ol  rakîb  yâr  ile  nûş  edip  meyi 
Hakikat  camıdır  içtiğim  deyi 


Men  arifim  deyu  rindânelenmiş 
Dama  düşmüş  gördüm  yâr  dânelenmiş 

Göz  göze  ateşi  mekrine  yanıp 
Yüz  çevirmiş  bizden  bîgânelenmiş 

Kimisi  işrette  kimisi  mahzun 
Harâmî  dîdeler  mestânelenmiş 

Kondurur  içmezden  bize  noktayı 
Dem  urur  hikmetten  dîvânelenmiş 


Ey  Ömer  el  çektim  bîkeremlerden      Feragat  eyledim  ben  o  demlerden 
Yokladım  gönlümü  bu  Rüstemlerden  El  çekip  başıma  şâhânelenmiş 


142  — 


Bir  lâhza  âlemin  zevk  u  safâsı 
Âşıka  dilberin  mihr  ü  vefası 

Nasîhat  kâr  eylemez  akh  zâya 
Renc-i  hezâr  ile  bir  mehlikaya 

Nasîhat  eylerim  kaşı  hilâle 
Ey  dilâ  reşk  etme  erbâb-ı  mâle 

Meğer  şâh-ı  hasret  eyledi  [ferman 
Sen  lebi  kandimden  ayırdı ^f  devran 


Hâsıl  eder  nice  derd  ile  mihnet 
Sebebdir  çekmeğe  rene  ü  meşekkat 

Ney  gibi  ömrümü  verdim  hevâya 
Gördüm  kurbiyyetin  âhırı  gurbet 

Erdikte  vuslatın  âhır  melale 
Kişiye  sonunda  el  vere  devlet 

Ne  mümkindir  bulam  derdime  derman 
Mukadder  bu  imiş  kesildi  kısmet 


Âşık  ö 


mer 


79 


Ömer  sana  meyil  kılmaya  idi 
Dilberâ  nolaydı   olmaya  idi 


Aramakta  ise  bulmaya  idi 
Ezelden  seninle  meyi  ü  mahabbet 


143 


Ziyaret  eylesem  Mısır  Bağdad'ı 
Yüz  sürüp  türaba  ederdim  dadı 

Iblîs-i  bedkâra  atıp  sengimi 
Kâ'be-i  şerîfte  tutup  dengimi 

Bir  dahi  arzum  var  kâmil  îmanda 
Ne  müle  meylim  var  kevn  ü  mekânda 

İbret  al  âlemin  dürlü  hâlinden 
Aciz  kaldım  nefs-i  şûmun  elinden 

Ömer  bir  geçilmez   yol  var  arada 
Korkarım  ki  ol  ermeden  murada 


Bize  erenlerden  olsa  beşaret 
On  iki  İmâmı  kılsam  ziyaret 

Zemzemle  ağ  etsem  kara  rengimi 
Medîne'ye  doğru  kıIsam  azimet 

Fikr  u    zikrim  heman  budur  cihanda 
Ne  mansıp  isterim  ne  hod  vezâret 

Alıkor  âlemi  doğru  yolundan 
Bilmezem     ne  güne  edem     hakaret 

Nice  yaşım  benzemesin  Furad'a 
Ecel  can  ellerin  eyleye  garet 


—  144  — 


Dinle  hasbıhâlim  benim  efendim 
Ya  helak  eylerim  ben  kendi  kendim 

Merhamet  sahibi  sanırdım  seni 
Dürlü  belâlara  uğrattın  beni 

Mir'âta  nazar  kıl  ey  perîzâde 
Rakibe  lütfettin  hadden  ziyâde 

Mahabbet  sevdası  benden  kesilmez 
Gönül  tâ  haşre  dek  senden  kesilmez 

Ömer'i  şâdetsen  nolur  sevdiğim 
Hiç  bitmez  iş  olmaz  olur  sevdiğim 


Sana  yerden  göğe  senden  şikâyet 
Ya  sen  bu  ezadan  eyle  feragat 

Uğruna  bezlettim  cân  ile  teni 
Çevrini  çekmeğe  kalmadı  takat 

Gör  şeklin  uyar  mı  semt-i   inada 
Biz  itçe  bulmadık  yanında  rağbet 

Gamzen  cerahati  tenden  kesilmez 
Meğer  kim  irişe  Hak'tan  hidâyet^ 

Her  kes  ettiğini  bulur  sevdiğim 
Hâtıra  gelmez  mi  rûz-i  kıyamet 


80 


Âşık  Ömer 


Ü 
—  Î45  _ 

Sevdâ-yi  aşkına  düşeli  cânâ  Dîvâne  söyîenür  dil  dile  düştü 

Zemmim  elden  komaz  a'lâ  vü  ednâ     Dehân-ı  adûda  dil  dile  düştü 

O  gonca  güllerin  revnak    bulaldan     Anberi  gülşen-i  dehre  dolaldan 
Hâl-i  hindûları  meşhur  olaldan  Ekser  halkın  meyli    gulgule  düştü 


Şatranc-ı  aşkına  düşeli  diller 
Nice  menzil  alsın  piyade  diller 


Kîş  ü  Ferz  ü  Filden  hâlî  değiller 
Ruh  ruha  mukabil    kıl  kıla  düştü 


Tabîbe  arzetmen  derdim   çâresin        O  bilmez  cân  ile  gönül  yâresin 
Deryalar  yumazken  yüzüm  karesin      Gözlerimden  akan  sel  sele  düştü 

Aşık  Ömer  visaline  erdiğim  Seng-i  aşkı  ile  sîne  deldiğim 

Her  kes  sevdi  birin  benim  sevdiğim  Hazret-i  Resûl'e  sel  sele  düştü 


U 
146 


Sînem  üzre  olan  göz  göz  mahabbet  Âteşinin  yeri  midir  nedir  bu 

Dökülür  şevkile  nöbet  be  nöbet  Kûs-i  îskenderî  midir  nedir  bu 

Selâmet  hırkasın  giydim  özüme  Mecnun  sanır  kulak  tutan  sözüme 

Gâh  görünür  gâh  görünmez  gözüme  Melek  midir  perî  midir  nedir  bu 


Bu  mudur  âşıka  füsun  eyleyen 
Beni  bu  sevda  mı  zebûn  eyleyen 

Gören  ebrûlerin  yaya  benzedir 
Kevâkipler  içre  aya  benzedir 

Ey  Ömer  yolunda  türaba  düşen 
Nûr-i  tecellîden  hciâba  düşen 


Artırup  derdini  füzûn  eyleyen 
Yoksa  gam  askeri  midir  nedir  bu 

Huplar  arasında  baya  benzedir 
Güzeller  ülkeri  midir  nedir  bu 

Yüz  urup  pâye-i  rikâba  düşen 
Meh  cemâlin  teri  midir  nedir  bu 


Âşık  Ömer 
—  147  — 


81 


Müntehâ  kametin  görenler  dedi 
Lebin  esrarına  erenler  dedi 

Musavver  tasvirin  aye  düşürmüş 
Kâkülü  vechine  saye  düşürmüş 


Nahl-i  tûbâ  mıdır  ar'ar  mıdır  bu 
Kand-i  helva  mıdır  sükker  midir  bu 

Anca  derd  ehlini  yâye  düşürmüş 
Verd-i  ahmer  midir  esmer  midir  bu 


Ko  ki  aşkm  ile  hayranın  olsun  Abalar  giysin  de  üryanın  olsun 

Ya  emr  et  kapunda  derbânm  olsun  Şâir  gulâmmdan  kemter  midir  bu 

Her  kim  ki  zülfünle  destirest  olur  Saye  veş  zemîne  düşer  pest  olur 

Lebinden  şeftali  alan  mest  olur  Dilberâ  şerâb-ı  ahmer  midir  bu 

Lûtfunla  ağyara  gınalar  verüp  Eylersin  hatırın  safâlar  sürüp 

Bendene  bir  kerre  demedin  görüp  Kulum  Âşık  Ömer  serser  midir  bu 

'       _  148  — 


Aşkm  rûzigârı  estikçe  serde 


Dil  gibi  mevce  urur  derya  olur  mu 
Aşk-ı  dilber  gibi  sevda  olur  mu 


Eğer  bendesine  rûh-i  revanim  Rahmedüp  gelürse  kaşı  kemanım 

Ne  mümkin  dilerse  vermemek  canım  O  şâhm  emrine  hiç  lâ  olur  mu 

Zâhidâ  görünmez  gözüme  uyhu  Çekerim  subha  dek  na're-i  yâhû 

Gitmez  nazarımdan  hayâl-i  mehrû      Böyle  ta'bîri  güç  rüya  olur  mu 


O  şâhm  yoluna  çektiğim  teap 
Kesret-i  ağyarı  tarhedüp  acep 

Aşık  Cmer  aşk  katarın  yetmede 
Güzeller  kalbini  teshir  etmede 


Arzıhâl  eyleyip  sunsam  gerek  hep 
Ol  perî  bir  lâhza  tenhâ  olur  mu 

Mahabbet  râhma  doğru  gitmede 
Aşk  ehline  özge  esma  olur  mu 

149  _ 


Mir'ât-ı  hüsnünü  bir  iyân  gördüm       Gönlümü  saydetti  bir  hilâl  ebru 
Tefekkür  eyleyüp  kim  deyu  sordum    Hatiften  denildi  bir  melek  mehrû 


82 


Âşık  Ömer 


.  .  .  veş  bir  perî  peyker 

Saydetti  bendesin  ol  şeh-i  kişver 

Sad  hezar  nâşâda  üftâde  olmuş 
Saydeder  dillere  sayyâde  olmuş 

Ol  perî  bizlere  âyâ  ne  etti 
Mekrile  bendesin  dîvâne  etti 

Dirîg-a  ömrümüz  gitti  zâr  ile 

Bu  Ömer  subha  dek  fikr-i  yâr  ile 


Âşıkı  zülfüne  bendetmek  ister 
Her  şep  tâ  subha  dek  çekerim  yâ  hû 

Meğer  zülfü  ile  âzâde  olmuş 
Saydı  mümkin  değil  bir  mürg-i  âhû 

Şem'-i  ruhsârma  pervane  etti 
Sihir  etti  bana  ol  çeşm-i  câdû 

Kalmışız  cihanda  inkisar  ile 
Düşünüp  gözleri  görmedi  uyhû 


150  — 


Olagör  cân  ile  dîdâra  tâlib 
Olıcak  kişide  aşk-ı  Hak  galib 

Hak'km  ihsanım  fikreyleyi  gör 
Gece  gündüz  Hak'kı  zikreyleyi  gör 

îrişmeyen  selâmet  payesine 
Ömrünüz  bir  avuç  kuş  sayesine 

Huda'dan  istersen  bakî  saadet 
Bir  kula  olunca   Hak'tan  inayet 

Ömer  eser  seldir  yahut  akar  su 
Fursat  elde  iken  eğlenme  yâ  hû 


Tâ  kim  hâsıl  ola  cümle  metâlib 
Hem  gönül  çekinir  hem  can  eğlenmez 

Verdiği  ni'mete  şükreyleyi  gör 
Hak  zikrolan  yerde  şeytan  eğlenmez 

Lâbüd  ziyan  eder  sermâyesine 
Uçar  kuş  sayesi  bir  an  eğlenmez 

Cehdeyle  bulagör  gûşe-i  vahdet 
Maksûdu  tez  iner  ihsan  eğlenmez 

Sakın  yele  suya  dayanmağı  ko 

Bu  günler  de  geçer  devran  eğlenmez 


Âşık  Ömer  ^5 

A 

_   151  — 

Mektepte  kaçan  nâz  ile  cânân  okudukça 
Terler  dökülür   lepleri  mercan  okudukça 
Hâzır  mı  ola  hâcesi  ol  serv-i  revanın 
Envâra  verir  rûyini  Kur'ân  okudukça 
Bülbül  gibi  tahkik  lebi  gülşende  açarken 
Gül  faslını  ol  gonce-i  handan  okudukça 
Âhır  lebini  sırreder  ağyâre  duyurmaz 
Ol  nâme-i  âh-ı  dili  pinhân  okudukça 
Bir  âfeti  kim  şâdoluben   sevse  acep  mi 
Ömer  gibi  bir  ehl-i  suhandan  okudukça 
_  152  — 

Kaçan  kim  nerkis-i  mestinde  cânâ  hâb  olur  peyda 
Yanağında  iki  ahmer  gül -i  sîrâb  olur  peyda 
Müselsel  kâkülün  sevdalarından  dil  halâs  olmaz 
Çeker  semtine  her  birini  bin  kuUâb  olur  peyda 
Anınçün  çöpçe  yoktur  hâb-ı  rahat  dâim  aynımda 
Hayâl-i  servi  kaddinle  demâdem  âb  olur  peyda 
Adûnun  ta'nma  gam  çekmezem  hiç  zerrece  amma 
Dil-i  mecrûh-i  zâre  taze  ıztırâb  olur  peyda 
Ömer  bîçârenin  seyl-i  sirişkinden  hazer  kıl  kim 
Anın  her  katresinden  bir  ulu  girdâb  olur  peyda 

—  153  — 
Düşürdüm  gönlümü  bir  gözleri  mestâne  vaveyla 
İrişmezem  dahi  ol  vusiat-ı  cânâne  vaveyla 
Beni  bu  derd  ü  gam  billahi  iflah  eylemez  gayri 
Ki  vâsıl  olmaz  isem  Yûsuf-i  Ken'ân'e  vaveyla 
Visâl-i  ahd-i  yâre  can   feda  kılmak  murâdımdır 
Kabul  etmezse  ol  mehrû  beni  kurbâne  vaveyla 
Refikim  nâr-ı  firkat  hemnişînim  girye  vü  matem 
Ciğer  büryâne  döndü  gözlerim  mercâne  vaveyla 


86  Âşik  Ömer 

Şefî'  olmaz  ise  Aşık  Ömer'e  Hazret-i  Sultan 
Demem  mahşerde  ettiğim  kamu  isyâne  vaveyla 

—  154  — 

Ey  çarh-ı  sitemger  dil-i  nâlâne  dokunma 
Heor  âlemidir  ettiğim   efgane  dokunma 
Ey  bâd-ı  sabâ  uğrar  isen  yâre  selâm  et 
Tel  kırma  fakat  zülf-i  perîşâne  dokunma 
Ey  bade  eğer  yârım   içerse  seni  bensiz 
Ver  neş'e  fakat  nerkis-i  mestâne  dokunma 
Vermem  sana  çek  benden   elin  ey  melek-ül  mevt 
Cananıma  nezreylediğim  câne  dokunma 

—  155  — 

Ey  hatt-ı  siyeh  ârız-ı  cânane  dolaşma 
Yüz  kareliğin  eyleme  nâlâne  dolaşma 
Ayakta  koma  cür'a  sıfat  hâle  düşürme 
Ey  câ»-ı  musaffa  yürü  yârâne  dolaşma 
Ey  şâne  senin  cismini  sad  pare  kılur  bâd 
El  çek  sakın  ol  zülf-i  perîşâne  dolaşma 
Açılma  katı  âleme  şây  eyleme  zarın 
Ey  rişte-i  can  nâme-i  sultâne  dolaşma 
Bu  Âşık  Ömer  derdini  dermanını  bilmez 
Bülbül  gibi  cevlân  edüp  efgane  dolaşma 

_  156  ~ 

Mestâne  varup  ey  gönül  ol  yâre  dolaşma 
Yakar  seni  pervane  gibi  nâre  dolaşma 
Rindâne  varup  kûyini  geşt  ü  güzer  eyle 
Azmin  gerek  ise  varup  ağyâre  dolaşma 
Bin  kerre  dedim  sana  ki  bin  pare  olursun 
Ey  şâne  o  giysûlan  sehhâre  dolaşma 
Dîvâne  sıfat  pârelenüp  dâmen-i  sabrın 
Ey  bülbül-i  dil  bir  gül  içün  hâre  dolaşma 
Gelsün  der  isen  pâyine  ol  dilber-i  ra'nâ 
Sabr  eyle  Ömer  semtini  bir  yâde  dolaşma 


Âşık  Ömer  87 

-    157  — 

Letafet  gülşeninde  gonca   g-üldür  leplerin  cânâ 
Acep  dâr-üş-şifâ-yi  cân  ü  dildir  leplerin  cânâ 
Nola  ben  hasta  dil  derd-i   derûnum  çâresin  sorsam 
Marîz-i  ehl-i  aşka   çün  sebildir  leplerin  cânâ 
Dür-i  şehvâr  ile  memlû  dolu  mey|  hokka-i  lâlin 
Demem  yakuta  mercana  delildir  leplerin  cânâ 
Nola  yakuta  mercana  müşabih  etseler  anı 
Ki  câm-ı  nâzdan  içmiş  gönül  kanzildir  cânâ 
İçüp  cân-ı  musaffayı  geçersin  mest  olup  serden 
I  mer  bîçâre  teslim    eyle  bildir  leplerin  cânâ 

—  158  — 
Yâ  îlâhî  ne  günehkârım  ki  yüz  tutup  sana 
Hâlimi  i'lân  kılam  yâhud  kılam  kasd-ı  atâ 
Mahzen-i  hikmette  gizlu  gençlerin  izhâr  edüp 
Od  u  su  toprağ-  u  yeller  eyledin  resm-i  bina 
Kudretinden  yaradup  insân-ı  kâmil  eyledin 
Bahusus  irâde-i  cüzMyyemi  verdin  bana 
Her  kemâlât  ile  pür  kıldın  maârif  gencini 
Kıldın  iz'ân  ü  basîret  sahibi  yâ  Rabbena 
Dîde-i  cana  çeküp  lâkin  cehalet  perdesin 
Zulmet  ü  gaflette  kaldım  işlerim  sehv  ü  hatâ 
Canı  saydetmiş  mekes  vâr  ankebût-i  dehr-i  dun 
Bağlayup  her  canibin  ser  rişte-i  nefs  ü  hevâ 
Dembedem  tesbîh  okur  taşlar  ağaçlar  cümle  hep 
Her  ne  kim  eşya  kamu  lûtfun  dilerler  dâima 
Kalmışım  zulmette  râh-ı  Hak'ka  yok  bende  sülük 
Akl  u  fikrim  cezbedüp  nakş  u  hayâl-i  mâsivâ 
Cisme  me'mûr  olmuşum  rûhâni  işler  bende  yok 
Cümle  hep  nefsin  hevâsından  çıkar  bu  mâcerâ 
Geleli  bu  âleme  bir  lâhze  emrin  tutmadım 
Sâlik  olmadım  tarîk-ı  müştekime  câbecâ 
Sözlerim  gıybet  mesâvî  bendedir  hem  sû-i  zan 
Her  ne  denlu  var  ise  buğz  ü  hased   kibr  ü  riya 


88  Âşık  Ömer 

Asiyim  ümmülfesâdım  bendedir  her  münkirât 
Mutrib-i  sazendeyim  gûyendeyim  yüzüm  kara 
Ekledüp  meyhane  sadrmda  kerahet  lokmasm 
Söylerim  lehviyyeti  nûşeyleyip  hamr-i  sera 
Akl  ü  dînim  hanesin  seyl-i  habaset  yıkıcak 
Kande  kalur  ilm  ü  erkân  ü  edep  ud  ü  haya 
Şol  kadar  jeng-i  küdûretten  muattal  oldu  kim 
Yok  liyâkat  kılmağa  mir'ât-ı  kalbim  rûşenâ 
Kabiliyyet  bende  yok  kim  ben  beni  idem  halâs 
Şöyle  zârım  ki  mekânımdır  dehân-ı  ejdehâ 
Dest-i  istiğ-fâr  ile  yırtam  alâyık  perdesin 
ideyim  temkin  kılam  bir  dem  hayâ-yi  kibriyâ 
Feyz  ire  ism-i  üafûrundan  meğer  etbâıma 
Pes  dola  nûr-i  rahîminden  derûn-i  dilküşâ 
Avn-i  lütfün  olmadıkça  ey  hakîm-i  müstean 
Yâreler  hergiz  unulmaz  derdlere  olmaz   deva 
Dilerim  izzin  celâlin  hürmetiyçün  düşmüşe 
Rahmetinle  fazl  u  lütfün  eyle  yâ  Rap  rehnümâ 
Bin  günâh  etsem  de  hâşâ  ki  ümîdim  kat'edem 
Yüz  tutup  Aşık  Ömer  dergâhına  eyler  duâ 
Mağfiret  kıl  yâ  Gafur  yüzüme  vurma  karesin 
Ey  behakk-ı  seyyid-ül  ebrâr  hatm-ül  enbiyâ 

—  159  — 

Yine  dil  bir  şîvekâra  olmak  ister  âşinâ 
Sanki  bir  pervane  nâre  olmak  ister  âşinâ 
Aşinâ-yi  tâ  Elest'im  yâre  lâkin  ma'nide 
Şimdi  gönlüm  aşikâre  olmak  ister  âşinâ 
Âsitânmda  görüp  men  âşıkı  demiş  rakîp 
Görün  ol  bîçâre  yâre  olmak  ister^âşinâ 
Ol  leb. i  şîrîne  Ferhâd'ım  deyenler  iptida 
El  sunup  bir  kûhsâre  olmak  ister  âşinâ 
Bu  Ömer  hercai  cânân  olduğuyçün   dilrübâ 
Kişiye  tâbi  sitâre  olmak  ister  âşinâ 


Âşık  Ömer  89 

—  160  — 

Gönül  kadrin  o  mehpâre  bilür  amma  neden  sonra 
Reh-i  vasla  saadetle  gelür  amma  neden  sonra 
Benim  çektiklerim  bilmez  sirişk-i  dîdemi  silmez 
Duâ-yi  hayrımı  olmaz  alur  amma  neden  sonra 
Olur  bir  gün  saâdetsiz  gelürdü  rûyu  behcetsiz 
O  meh  haneme  da'vetsiz  gelür  amma  neden  sonra 
Bana  çektirmede  zahmet  komadı  bende  hiç  rahat 
O  yâr  ettiğini  elbet  bulur  amma  neden  sonra 
bu  umer  gör  olur  kaim  değildir  söylemek  lâzım 
O  şeh  ettüğüne  nadim  olur  amma  neden  sonra 

—  161  — 

Kâkülün  sevdaları  lâm  etti  kaddim  ey  fetâ 
Belli  bûyinden  ya  anberdir  yahud  misk- i  Hıtâ 
Bir  zaîfim  şöyle  kim  hâlî  yatur  bir  hayliden 
Gelmek  olmaz  mı  dahi  insafa  sen  ey  bîvefâ 
Gel  rakîb-i  bedfiâli  eyle  kapunda   zelîl 
Nice  bir  rûzî  ola  lütfün  ana  çevrin  bana 
Kimseler  bir  taze  dilber  sevmeğe  meyletmesin 
Yanınızda  günde  bin  kan  eylemek  cüz'î  hatâ 
Gösterir  âşıklara  kaddin  kıyametten  nişan 
Suretindir  ey  perî  âyîne-i  âlem  nümâ 
Hasredek  bir  lâhçe  ayılmaz  sorar  keyfiyyetin 
Kim  ki  destinden  alup  nûşetse  câm-ı  dilküşâ 
Benden  Aşık  Ömer'e  yüz  bin  cefâ  kılsan  eğer 
İdemem  vaslından  ey  meh  kat'-î  ümmîd  ü  recâ 

—  162  — 

Mahabbct  ummazam  senden  yürü  ey  bîvefâ  dünyâ 
Çün  âhır  can  gider  tenden  ya  ne  bunca  cefâ  dünyâ 
Ki  zehrinden  nice  erler  halâs  idemedi  serler 
Nice  Sâm  ü  Skender'ler  gezüp  Kaftan  Kafa   dünyâ 
Kani  yâ  bunca  şâhânı  türaba  kattın  ey  fânî 
Nice  Taht-ı  Süleyman'ı  esüp  verdin  püfe  dünyâ 


90  Âşık  Ömer 

Fenânm  gerdişi  budur  cefâ  zehriyle  memlûdur 
Binâ-yi  evveli  sudur  değildir  pür  safa  dünyâ 
Ömer  gör  âlemi  mutlak  mezâkı  yok  vefa  elhak 
Vefa  olsa  görürdü  Hak  Habîbi  Mustafâ  dünyâ 


Ne  canlardan  geri  kalmış  misafirhanedir  dünyâ 
Harâb  ender  harâb  olmuş  yatur  viranedir  dünyâ 
Harâb  olmuş  dü  rûyine  dualar  yüzü  suyine 
Nazar  kıl  hây  ü  hûyine  kuru  efsânedir  dünyâ 
Şirâr-ı  mekrine  yanma  yüzüne  güler  inanma 
Sen  anı  âşinâ  sanma  sakın  bigânedir  dünyâ 
Ne  semte  kullanırsan  at  felek  eyler  sen  âhır  mat 
Mücerred  zehr  ile  kat  kat  dolu  peymânedir  dünyâ 
Ömer  el  çek  safâsmdan   vefa  umma  vefasından 
Hazer  eyle  cefâsından  fenadır  yâ  nedir  dünyâ 


_  164  _ 

Pâyine  yüz  sürdüğü  içün  güneş  buldu  revaç 
Ne  saâdc:ttir  anı  eflâk  edindi  serde  tâç 
Can  nice  kılsun  tahammül  pertev-i  ruhsârma 
Şem'ile  pervane  gör  eyler  mi  bir  dem  imtizaç 
Tâbi'  olmuş  hâl  ü  hatt  ü  zülfüne  Çîn  ü  Huten 
Kûhl  içün  nerkislerin  ister  Safâhan'dan  haraç 
Yine  müjgân  askerin  çekmiş  celâli  kaşların 
Tâ  Karaman  ellerinden  kasdı  almak  gibi  bâç 
Hâtır-ı  Âşık  Cmer  duymaz  hitâb  engîzini 
Ey  teni  billur  sadâ-yi   berka  katlanmaz  zücâç 

—  165  ~ 

Vashna  irmek  umarken  derde  kıldım  nâmizâç 
Sorduğum  budur  bilirim  va-  imiş  sende  ilâç 
Derdimin  dermanı  sensin  sevdiğim  sen  var  iken 
Etme  başın  çün  beni  gayri  tabîbe  ihtiyaç 


Âşık  Ömer  91 

Ayağın  toprağını  kimya  bilen  ehl-i  nazar 
İşini  altun  eder  olmaz  ebed  muhtâc-ı  zâç 
Devletinde  gerçi  ben  iklîm-i  aşkm  şahıyım 
Başıma  sevdaların  oldu  bir  altun  güllü  tâç 
Hâtırm  yıksan  Ömer  bulmaz  tesellâdan  ferah 
Cem'olur  mu  seng.i  cevr  ile  sınan  câm-ı  zücâç 

_-  166  — 
Gönül  bu  bezm-i  âlemde  gelen  geîsün  gidenden  geç 
Sana  vaslı  müyesser  olmayan  misk-i  Huten'den  geç 
İşittim  yâd  ile  işret  edermişsin  benim  ömrüm 
Kerem  kıl  gel  gözüm  nuru  ya  andan  geç  ya  benden  geç 
Nasihat  tutar  isen  gel  sakın  sen  düşme  ardına 
Eğer  geçtise  senden  yürü  durma   sen  geçenden  geç 
Vücûdun  koyasm  efkâra  gamlar  verdi  yağmaya 
Dediler  ki  yeter  durdun  yürü  burc-i  bedenden  geç 
Kınlaydı  şu  dünyâda  dahi  kalmayu  ben  engel 
Dediler  ki  melek  sîmâ  perîye  sen  Ömer'den  geç 

—  Î67  _ 

Değildir  ehl-i  aşka  ey  gönül  teslim  irâdet  güç 
Velî  bir  dilberi  sevmek  kolay  amma  feragat  güç 
Şarâb-ı  ergavânı  gül  gibi  elden  bırakmazdım 
Anın  vakt-ı  humarından  eren  renc-i  kesafet  güç 
Sevip  bir  dilberi  razını  pinhân  eylemek  müşkül 
Duyurup  halka  fâş  etmek  ise  kati  hamakat  güç 
Salar  ahvâline  başın    derûnumdan  muhaldir  der 
Varup  her  olur  olmaz  cana  canandan  şikâyet  güç 
Tarîki  caddesi  aşkın  sabırdır  yâ  sefer  derler 
Hezâran  derde  sabrım  var  bana  terk-i  vilâyet  güç 
Sen  olsan  ey  Ömer  mecliste  cânân  olsa  Cem  olsa 
Dem-i  vuslatte  bir  merhabaya  kılmak  kanaat  güç 

D 

—  168  — 

Nazar  kılmazsan  ednâya  eğer  ey  kameti  şimşâd 
Reh-i  aşkında  hâkolmam  mukarrer  her  çi  bâd  âbâd 


92  Âşık  Ömer 

Tekâpû-yi  mahabbette  esirin  derdimendindir 
Gönül  Leylâ  isen  Mecnûn  olur  Şîrîn  isen  Ferhâd 
Edersin  nâsezâlarla  nihânî  îş  ü  işaretler 
Gamınla  künc-i  mihnette  reva  mı  ben  kalam   nâşâd 
Akıl  hayrette  sergerdan  gönül  nakş-ı  hayâlinde 
Geçer  devrinde  devrânım  bu  resme  ey  şeh-i  bîdâd 
Ömer  bîçâre  dûşolmuş  meğer  çeşm-i  pür  efsunun 
Ne  cevr  ü  nâza  sabreyler  ne  hod  olmak  diler  âzâd 


—  169  — 

Bu  gün  bâzâr-ı  dehr  içre  kul  oldum  bir  sehî  kadde 

Bulunmaz  şehr  içinde  ... 

Cemâli  yedi  âyettir  elif  kaddi  kıymettir 

Gözü  nûna  işarettir  keman  ebruları  medde 

Görün  ol  nûr-i  dîdemdir  kan  aâlar  bir  nice  demdir 

Heman  dağlara  irmemdir  cünûnum  irdi  şol   hadde 

Gam  u  hicran  ulaşmasun  firakı  serden  aşmasun 

Gözüm  yaşı  sataşmasun  .  .  . 

Güzel  Aşık  Ömer  güldür  gönül  şûrîde  bülbüldür 

Visale  çâre  müşküldür  zerü  sîm  olmasa  yedde 

—  170  — 

Cemâlin  dilberâ  bâğ-ı  irem'dir  de  ne  dersen  de 
Lebin  derdin  çeken  derdine  emdir  de  ne  dersen  de 
Efendin  kande  gidersen  beni  de  bilice  al  git 
Sararsa  nendürür  deyu  gülümdür  de  ne  dersen  de 
Görüp  bu  tekye-i  gamda  sorarlarsa  bu  derviş  ne 
Zararsızca  bir  abdel  de  dedemdir  de  ne  dersen  de 
Benim  keyfiyyet-i  hâlim  sana  sordukta  ahbabım 
Bana  ettikleiin  çevri  keremdir  de  ne  dersen  de 
Efendim  Kâ'be-i  kûyin  tavafında  Ömer  şeydâ 
Safa  nü  Merve  yâ  Beyt-i  Harem'dir  de  ne  dersen  de 


Gazeller 


Âşık  Ömer 

—  171   _ 

Sâkî  g-etür  ol  bâde-i   engûru  s^^ 
Doldur  içelim  sâg-ar-ı  billuru   '^^^ 
Sen  olmayıcak  tende  sürûru'^"  ^°^ 
Gel  gel  göreyim  ey  gözüm '^û'"  ^^^^'^^ 
Mey  olmasa  ney  olmasa  c"^"'^^  ^^^^  ^^"^ 
Kim  dinler  idi  peşrev  ü  '^^ru  seherde 
Billahi  meyi  meykedeyi    ^^  ^^"''  ^^P 
Ağlatma  sakm  dîde-i  r"'^'"  seherde 
Beş  beyt  ile  yârana   r'  "âlelerinden 
Dinletti  Cmer  nağme  ^^^"^"  seherde 
_/2  — 

Ol  dilber-i  mümtâ-^^^Ş"^^^   ^^^^"^  ^^^ 
Ol  merhameti  az^""^"^^^  ^^^™  ^^® 
Bilmem  acebâ  V^^  "y^"  ^^  rakîbin 
Hiç  semte  yan^^^  konuşmaz  bizim  ile 
Derd  ile  mey^^"^  °^"P  ayaklara  düştüm 
Ol  serv-i  ser^^  konuşmaz  bizim  ile 
Anlar  bilir  üfteliğim  yanıma  gelmez 
Mevlâdan  ^""^az  konuşmaz  bizim  ile 
Âşık  Öm.^  S^öz  göre  bildim  garazı  var 
Ağyar  i  hemrâz  konuşmaz  bizim  ile 
—  03  _ 

İrişs'  kaddi  dildârm  bülend  olsun  da  seyreyle 
Ce4li  Yûsuf'a  yârm  menend  olsun  da   seyreyle 
0;ifte  benleri  fülfûl  ulaşsın  boynuma  kâkül 
i:şi  dür  lepleri  gül  mül  kemend  olsun  da   seyreyle 
Jahi  ol  zûlf-i  nevreste  uzatsun  deste  ber  deste 
Ki  her  birine  bin  haste  ki  bend   olsun  da  seyreyle 
Dahi  müddet  gerek  çok  yıl  bilüp  kadrini  ol  âkil 
Hele  meydâna  girsün  dilpesend  olsun  da  seyreyle 
Ömer  bilmez  dahi  hâlim  tıfıldır  çeşmi  gazalim 
Ne  kanlar  içer  ol  zâlim  levend  olsun  da  seyreyle 


93 


94  \      Âşık  ©mer 


—  174  - 

O  tıfl-ı  nevA      gerbülend  olsun  da  seyreyle 
Lebi  lâ'lü  diliX      ^^^^  oisun  da  seyreyle 
Ne  canlar  ağlay^'k-ub  veş  beyt-ül  hazenlerde 
Cemâli  tal'atı   M,  menend  olsun  da  seyreyle 
Getürmez  değmeV^^j^.j^j.  ^p^^  yek  darbına  takat 
Hele  bulsun  kemâK  ^^^^^  ^^^^^  da  seyreyle 
Bu  gün  gelse  gere^  ^^j-^^  ^j  şûh-i  şîrinkâr 
Yine  nâz  ile  gelsün  Vj^gj^^  olsun  da  seyreyle 
Nice  söyler  imiş  M^^er  yanında  güftârı 
Biraz  makbule  geçsün  Lgend  olsun  da  seyreyle 

—  1 

O  yârın  dîde-i  mahmuru  \^^  olsun  da  seyreyle 
Gören  bîçâreler   mest-i  Ele.^jg^jj  ja  seyreyle 
Ne  hatırlar  yıkup  yaksa  ...  k,^.^  uşşâkı 
Hele  mir'âta  baksun  bütperes^jg^j^  ^a  seyreyle 
Eğerçi  yüz  verüp  başa  Çikarmı  j^^^j^üjün  amma 
Dil-i  uşşâka  bir  dest-i ...  olsun  c  seyreyle 
Bilinsin  âşıkm  kadri  ne  mikdâr  ii^  yanında 
Rakîb-ı  nâsezalar  hâke  pest  olsun  ^^  seyreyle 
Ne  tozlar  koparırlar  başına  dildânn^ji^iar 
Gönüller  kâsesi  bir  kez  şikest  olsun  ^  seyreyle 
Ne  sözler  söyler  imiş  sevdiği  dildâr  \\\y\^  dem 
Ömer  mecliste  bir  cây-i   nişest  olsun  da^eyreyle 

—  176  —  \ 
Hele  bir  kerre  ey  dilber  şarâb-ı  aşkı  nûş  Vi© 
Ne  çeker  imiş  âşıklar  bilirsin   sen  de  hûş  e^e 
Seni  fasleyleyüp  diller  lebin  zemzem  diyüp  e^r 
Senin  için  ne  söylerler  hele  bir  kerre  nûşeyle 
Yaraşmaz  sana  ey  canan  olasın  herkese  yaran 
Yanında  ne  arar  şeytan  ne  demek  söyüş  eyle 
Ömer'de  kalmayup  bir  kâr  heman  az  ver  de  çok  yairar 
Yeter  müşkülünü  düşvar  yapup  gönlünü  hoş  eyle 


Âşık  Ömer  95 

_   177  _- 

Ey  bâd  i  sabâ  hâlimi  cananıma  söyle 
Hicran  elemi  yetti  benim  canıma  söyle 
Firkatte  kalup  ermedi  el  dâmma  söyle 
Can  kıldı  sefer  derd  ile  dermanıma  söyle 
Hasretlik  ile  lâle  gibi  oldu  ciğer  hûn 
Kan  ağladığım  nerkis-i  mestânıma  söyle 
Ya'kub-ı  dilin  çektiğini  hûn-i  belâdan 
Bir  vâsıta  ol  Yûsuf-i  irfanıma  söyle 
Âşık  Ömerlim  kime  idem  hâlimi  izhâr 
Aşüfteliğim  zülf-i  perişanıma  söyle 

—  178  — 

Ey  gonca  varup  sünbül-i  rej/^hâne  öpülme 
Çek  turralarm  zülf-i  perîşâne  öpülme 
îfşâ  eder  esrâr-ı  leb-i  lâ'lini  sâgar 
Her  bezme  varan  mahrem-i  mestâne  öpülme 
Bir  kalb-i  siyeh  surete  nakşın  vara  her  dem 
Teslîm-i  dü  lep  eyleme  fincâne  öpülme 
Uşşâka  koçul  sineye  sîne  zarar  etmez 
Lûtfeyle  sakın  kendini  nâdâne  öpülme 
İrfan  haberin  bu  Ömerlin  al  deheninden 
Kim  dedi  sana  ki  leb-i  irfâne  öpülme 

F 

—  179  — 

O  yârin  habbe-i  hubbu  muanber  benleri  saf  saf 
Dizilmiş  gûyyâ  mülke  o  Hindî  leşkeri  saf  saf 
O  lâ'l-i  hokka  fâmında  temâşâ  eyledim  bir  bir 
Beya2:  dendanları  dürr-i  Adem  gevheleri  saf  saf 
Atup  kaşı  kemanından  zahımdâr  eylerdi  sînem 
Dizildi  kanlı  müjgândan  mücellâ  tirleri  saf  saf 
Çıkarmış  kelle  pusundan  cebîn  üzre  eden  hamle 
Bana  zülf-i  siyehkârı  olan  ejderleri  saf  saf 
Bu  Ömer  âşık-ı  şeydâ  gibi  nâmı  visalinden 
Selâm  almak  içün  durmuş  hezar  çâkerleri  saf   saf 


96  Âşık  Ömer 

G 
_  180  — 

Künc-i  aşkında  şu  denlu    canımdan  ferağ 
Kim  dil-i  nâşâdıma  gelmez  civânâ  seyr-i  bâğ- 
Baktı  yaktı  bu  vücûdum  şehrini  etti  harâb 
Leşker-i  aşkın  kurup  işbu  serimde  bir  otağ 
Rahmeder  belki  bana  ol  şuha  varıp  her  sefer 
Hâl-i  dîger  gûnumu  eyler  sabâ  ise  belâg 
Bu  fena  gülzârı  içre  var  mıdır  hiç  k'anda  yok 
Serv  veş  başında  gavga  lâle  veş  bağrında  dâğ 
Ne  teessüf  ey  Ömer  kim  seni  yâdetmezse  yâr 
Bu  meseldir  hâtıra  gelmez  olan  gözden  irâğ 

H 

—  Î8Î  — 

Rehîn-i  aşkolan  yerde  düşen  olmaz  imiş  iflâh 

Bu  sevdayı  çekenlerde  bir  olmuş  var  mıdır  ıslâh 

Tekâpû-yi  mahabbette  budur  âyini  kûçekler 

Kimi  beyt-ül  hazen  bekler  kimi  olmuş  gezer  seyyah 

Budur  mir'ât-ı  sânında  görürsün  yahşide  kemde 

Ki  hatt-ı  mâ  tekaddemde  ne  suret  kim  yazar  elvâh 

Ne  canlar  cana  sa'yeyler  ki  her  kes  başka  sevdada 

Tarîk-ı  beyt-i  ulyâda  kimi  hacı  kimi  fellâh 

Görüp  Aşık  Ömer  anca  .  .  . 

.  .  bâb-ı  maksûdun  umurun  fethede  Fettâh 

—  182  — 

Huni  çeşmin  gamzlerden  bağlayıp  âh-ı  sürâh 

Göz  göre  kılmak  diler  cism-i  zaîfim  nûş-i  râh 

Ana  ümmîd-i  nigâh-ı  lûtfun  olmazsa  siper 

Zahm-ı  gamzenden  gönül  bulmak  ne  mümkindir  felah 

Ağladırsın  göz  göre  men  âşıkı  lâyık  mıdır 

îşidip  ağyar  eder  itler  gibi  kesb-i  ferah 

Beni  ağlatma  kaşın  yayma  kurbân  olayım 

Hatırım  yıkma  ki  olsun  tîgma  kanım  mubah 

Şâm-ı  hicrinden  visalin  ârzû  eyler  Ömer 

Müstecâb  olur  dualar  ey  perî  vakt-i  sabah 


Âşık  Ömer  f7 

~  183  — 

Ey  gönül  gel  aç  bu  istiğfar  ile  kıl  imtisâh 
Kıble- i  eshâba  uy  eyle  niyaza  iftitâh 
Tut  dimâğ-ı  hatırın  bûy-i  tecellî  semtine 
Hâne-i  kalbin  mutarrâ  eylesin  işbu  riyâh 
Âlem-i  ulvîde  dersen  mürg-i  rûh  etsin  karâr 
Açmayınca  olmaz  işbu  cây-i  süflîden  cenah 
Eyle  bir  tarz  ile  derbend-i  mecazîden  gûzer 
Gel  hakîkat  râhına  gir  kim  budur  râh-ı  miyâh 
Şeb  niyâzm  kıl  Ömer  kim  anda  hâzırdır  şafak 
Hak  katında  müstecâb  olur  duâ  vakt-i  sabah 

I 
_  184  — 

Bu  dil  yine  bir  âfet-i  mekkâre  dolaştı 
Mekkâre  gözüm  gözleri  mekkâre  dolaştı 
Meydân-ı  mahabbette  gezerken  dil-i  şeydâ 
Dil  dilbere  dilber  dile  dil  dâre  dolaştı 
Gülşende  figan  eyler  iken  bülbül-i  şeydâ 
Gül  bülbüle  bülbül  güle  gül  hâre  dolaştı 
Destinde  tutup  câm-ı  meyi  sâkı-i  devran 
Mey  sâgare  sâgar  meye  mey  nâre  dolaştı 
Ey  A§ık  Ömer  aç  gözünü  bak  şu  cihâna 
Gam  askere  asker  gama  gam  zâre  dolaştı 

K 

—  185  — 

Olmaz  mı  aceb  bir  gece  cânâne  sanlmak 
Cân  câne  vü  gömlek  dahi  yâbâne  sarılmak 
Dil  zülfüne  dolaştı  dedim  nâz  ile  dedi 
Aceb  mi  ya  canbâz  olan  organe  sarılmak 


.98  Âşık  Ö 


mer 


Zencîr-i  ser-i  zülfüne  düştü  dil-i  Mecnun 
Lûtfeyle  ki  lâzımdır  o  dîvâne  sarılmak 
Canlar  veririz  yârdan  ister  dileriz  biz 
El  ele  alup  kol  kola  yan  yane  sarılmak 
Bin  cân  değer  ey  Âşık  Ömer  belki  katımda 
Doğrusu  kumaş  câmeli  bir  câne  sarılmak 

_  186  _ 

Pek  nâzik  olur  her  gece  cânâne  sarılmak 
Yok  çâre  lebin  öpmeğe  cânâne  sarılmak 
Sen  cana  sanlmazdım  eyâ  rûh-i  musavver 
Sun'-i  ezelî  olmasa  ten  câne  sarılmak 
Hoştur  sanemâ  lebbeleb  ü  sîne-i  besine 
Sen  sîm  beden  dilber-i  fettâne  sarılmak 
Gönlüm  düşeli  ol  resen-i  zülf-i  nigâra 
Canım  diler  ol  cîilber-i  rindâne  sarılmak 
Ömer'le  ola  bir  gece  ey  dilber-i  fettan 
Uryân  oluben  sen  gül-i  hândâne  sarılmak 

—  187  — 

Eğer  geçtimse  yolundan  senin  ey  şâh-ı  râh  eksik 
Efendim  sen  anı  hoş  tut  değil  kulda  günâh  eksik 
Gehî  zülfün  cülus  eyler  gönül  mülküne  geh  kahrın 
Muhassal  kişver-i  dilden  değil  bir  pâdişâh  eksik 
O  zülf  âyîne-i  veçhin  ihata  eylemiş  nısfın 
Dedim  dilber  nedendir  rûy-i  rahşânında  mâh  eksik 
Dedi  on  dördüne  irmiş  meğer  kim  gurra-i  garrâ 
Çeküp  âguşa  göstermiş  anı  ebr-i  siyah  eksik 
Ömer  gam  çekme  yâr  için  geçen  geçsün  geçenden  geç 
Cihanda  kelle  sağ  olsun  ana  olmaz  külah  eksik 

—  188  —  i- 

Üftâden  ola  mihnet-i  hicranına  lâyık 
Bîgâne  adû  vuslât-i  ihsanına  lâyık 


Âşık  Ömer  99 

Insâf  edüp  Allâhı  seversen  hele  fikr  et 
Ne  ırzına  düşer  bu  ne  hod  şânma  lâyık 
Bir  yere  gelirse  şeb-i  yeldâ  ile  nevruz 
Olmaz  kara  zülfün  gibi  gerdanına  lâyık 
Akıtma  yaşım  alma  ahım  cevr  ü  sitemle 
Güldür  yeter  ittin  gam-ı  nâlânma  lâyık 
Gördün  keremi  yok  sana  ey  Cmer  o  yârin 
Bir  dilberi  sev  tâ  kim  ola  cânma  lâyık 

_  189  _ 

Bir  gün  mü  geçer  kuyuna  cânâ  haberim  yok 
Lâkin  durup  eğlenmeğe  bir  lâhza  yerim  yok 
Sevdâ-yi  diğergün  ile  hâlim  ne  ki  bilsem 
Aram  idemem  kendiliğimden  haberim  yok 
Evc-i  nazar-ı  himmet  ile  uçmak  olurdu 
Hicran  odu  yaktı  komadı  bâl  ü  perim  yok 
Doğrusu  güzel  sevmeyi  ister  gönül  amma 
Elden  ne  gelür  ah  nideyim  sîm  ü  zerim  yok 
Ağyar  ile  seyrâna  çıkup  cilveler   ittin 
Bir  gez  dimedin  dursun  o  seyrân  Ömer'im  yok 


Dilâ  dünyâda  bir  koçmak  için  hayfâ   cenanım  yok 
Dili  bülbül  lebi  mül  kâkülü  anber  feşânım  yok 
Ki  kangı  meclise  varsam  güzeller  medhin  ederler 
Reva  mıdır  benim  medhedecek  bir  nevcivânım  yok 

'Sana  dilber  sevilmez  ey  gönül  zahir  anınçündür 
Yolunda  virmcye  canımdan  özge  armağanım  yok 
İlâhî  canımı  gurbet  elinde  almaya  Mevlâ 
Mezarım  üstüne  bir  taş  diküp  târih  yazanım  yok 

İdüp  Aşık  Ömer  nazmım  okuyup  bâzı  yârâne 
Diyeler  ruhuma  rahmet  kaçan  nâm  ü  nişanım  yok 


109  Âşık  Ömer 

L 

—  191  — 

Sînemin  bağında  bitmiş  bir  ağaçta  iki  dal 
Biri  elma  biri  hurma  biri  sükker  biri  bal 
îki  dal  üzre  bitermiş  iki  ay  ey  müslüman 
Biri  san  biri  kızıl  biri  yeşil  biri  al 
Ol  iki  ay  dediğimiz  iki  kuştur  ey  nigfâr 
Biri  huri  biri  tûti  biri  kumri  biri  bâl 
Ol  iki  kuşu  tutıcak  ideyim  ki   ben  de  bend 
Biri  sen  bak  biri  sen  gör  birin  alma  birin  al 
Birinin  ağzında  mim  var  birinin  gözlüce  hâ 
Birinin  ağzında  cim  var  birinin  dal  ile  zâl 
Pes  bu  sırrı  bilmeğe   arif  gerektir  ey  Ömer 
Biri  zât-ı  Mustafâ'dır  biri  hattâ  Zülcelâl 

—  192  - 

Başladı  gelmeğe  yer  yer  dahi  dilberde  sakal 
Arız  oldu  yine  mir'ât-ı  dile  nice  kesel 
Fariğ  olmam  sakah  geldi  deyu  dilberden 
Mevt  peymânesini  sunsa  meğer  dest-i  ecel 
Benden  ol  dilberimi  bend  ile   n?en*eyleyemez 
Eylese  zâhid-i  nadan  bana  bin  mekr  ü  hiyel 
Her  zaman  bir  güzeli  sîneye  çekmektir  işim 
Rûz-i  mahşerde  neme  yetmeye  bu  hayr-ı  amel 
Bir  zaman  kim  anıla  dünyede  nâmım  Adlî 
Kim  kaçan  şeklimi  mahveyleye  nakkaş-ı  ezel 

-  193  — 

Giyinmiş  gülsen  içre  goncalar  gülgûn  kaba  bülbül 
Nazar  kıl  gör  neler  yazmış  bu  evraka  sabâ  bülbül 
Benim  bu  bağa  girmekten  garaz    bir  gayri  derdimdir 
Senin  goncaysa  maksûdun  sana  benden  caba  bülbül 


Âşık  Ömer  İti 

Sana  rahmeylemez  güller  bana  ol  saçı  sünbüller 
Senin  başın  garîb  olmuş  benim  ömrüm  heba  bülbül 
Acep  aşüftedir  yüz  gördü  gittikçe  başa  çıktı 
Neler  eyler  dahi  güller  kalırsa  acebâ  bülbül 
Pes  Âşık  Ömer'im  candan  men  âşık  sen  dahi  âşık 
Kerem  kıl  kaçma  hemhal  ol  bizimle  merhaba  bülbül 

—  194  — 

Ne  nakş  aldm  gül-i  terden  ne  halet  eyledin  bülbül 
Haber  ver  aşk-ı  dilberden  senin  olsun  yürü  gül  mül 
Baharın  esti  nim  badi  yüze  çıktı  ferah  şâdî 
Sebûlar  kıldı  feryadı  sürahiler  eder  kulkul 
Karanfil  cümleden  yeğdi  figanı  bülbülün  değedi 
Benefşe  boynunu  eğdi  çemenden  çıktı  ser  sünbül 
Nedir  bu  nây  ü  def  rûşen  Tekâ  düm  tek  tenâ  der  ten 
Bezendi  gûşe-i  gülsen  donandı  sohbet-i  şengül 
Bir  âşık  kare  âşık  bağlarsa  firakı  sîne  dağlarsa 
Yaraşur  Ömer  ağlarsa  sen  ol  gonca  sen  açıl  ^ül 

—  195  - 

Gördüğüm  mehpârenin  emrine  fermandır  gönül 
Akla  sığmaz  cünbüşün  bilmem  ne  seyrandır  gönül 
Bir  nefes  şâd  olmadık  bu  âlem  içre  rûz  ü  şeb 
Artmada  derd  û  firakın  zâr  ü  giryansm  gönül 
îbn-i  vakt  olmuşsun  âlemde  fena  kaydın  geçip 
Varlığm  şehrin  harâb  etmiş  ki  üryansın  gönül 
Geşt  edersin  âlemi  menzil  karâr  olmaz  sana 
Her  gece  bir  tekye-i  hayrette  mihmansm  gönül 
Perde-i  pindârdan  geçtin  Cmer  gibi  çü  sen 
On  sekiz  bin     lemin  nakşında  hayransın  gönül 

M 

—  196  - 

Ko  her  neylerse  eyler  bana  ol  cânâne  suç  bulmam 
Kabahat  dilden  olduğunu  bildim  câne  suç  bulmam 


1^  Âşık  Ömer 

îtâb-ı  çeşm-i  mahmurun  çekerim  bana  aybetmen 
Anın  germiyyet-i  mestânıyım  mestâne  suç  bulmam 

Belâ-yi  aşkile  çektiklerim  ben  bilirim  tenhâ 
Nedir  cürmü  rakîb-i   bî  ser  ü  sâmâne  suç  bulmam 
Ne  rütbe  yâr  ile  mabeynimiz  ifsâd  eder  olsa 
Ko  o  dîvâne  ağyarı  ana  bir  dâne  suç  bulmam 
Ömer  gayet  zaîf  ü  derdi mend  u  haste  oldum  ben 
Bana  cinnî  ulaştı  yâ  perî  insâne  suç  bulmam 

_  197  _ 

Mecliste  gece  dilbere   mestâne  sarılsam 
Sundukça  bana  nâz  ile  peymâne  sarılsam 
Aguşa  alup  gonca  lebin  ağzıma  alsam 
Pâyine  düşüp  gûşe-i  dâmâne  sarılsam 
Medhûş  oluben  bezm-i  visalinden  o  yârin 
Kendim  yitirüp  aşkile  mestâne  sarılsam 
Gülruhlerine  arzu  edüp  dest  ile  âdem 
Bilmezlik  ile  kâkül-i  reyhâne  sarılsam 
Aşık  Ömer'e  etmek    için  hâlimi  i'lâm 
Çıksam  o  şehin  pâyine  dîvâne  sarılsam 


Yanar  sînemde  aşk  nârı  ne  âteştir  neden  bilmem 
Bana  hâil  bu  devvâr-ı  mukarnestir  neden  bilmem 
Acep  bülbülleyin   zarım  firakım  çoktur  efkârım 
Benim  ol  bîvefâ  yârim   ne  serkeştir  neden  bilmem 
Kim  attı  yân  ağyarı  dahi  nâmûs  ile  ân 
Muradım  defteri  bari  müşavveştir  neden  bilmem 
Göz  uykudan  değil  bîdar  görünmez  devlet-i  dîdâr 
Acep  bu  baht-ı  nâhemvâr  bana  eştir  neden  bilmem 

Enîs-i  mihnet  ü  derdem  ki  yoktur  râhatim  bir  dem 
(  mer  bu  çarh  ile  herdem  keşâkeştir  neden  bilmem 


Aşık  Ömer  10'3 

_  199  - 

Cânâ  seni  ben  âlemi  dünyâya  değişmem 
Ruhsânnı  iki  gül-i  ra'nâya  değişmem 
Mecnun  gibi  ettin  beni  sen  dağlara  seyyah 
Ben  hupluğunu  doğrusu  Leylâ'ya  değişmem 
Kurbân  olayım  nâz  ile  reftârına  her  bâr 
Dür  dişlerim  lü'lü-yi  lâlâya  değişmem 
Ömer  kulunu  sen  bugün  ağyara  değiştin 
Amma  seni  ben  âlem-i  dünyâya  değişmem 

_  200  — 

Fikr-i  ruhini  sad  gül-i  hoşbûya  değişmem 
Yâd-ı  lebini  bâde-i  hamrâya  değişmem 
Ben  yâr-ı  cefakârının  endîşesi  rûyin 
Bin  mihri  olan  dilber-i  mehrûya  değişmem 
Ol  âşık-ı  âşüfte-i  dâim  gice  gündüz 
Zülfün  gammı  vuslat-ı  giysûya  değişmem 
Sînem  siper-i  tîr-i  cefâdır  benim  ey  dost 
Gamzen  okunu  bin  gözü  câdûya  değişmem 
Lep  beste  olup  kaldı  Ömer  künc-i  fenada 
Hâmûşluğu  hây  ile  bin  huya  değişmem 

—  20i  — 

Güzel  candan  güzâr  etti  hadeng-i  mihnet  ü  matem 
Gamın  cismimi  zâr  etti  firâkm  kaddimi  hâtem 
Helak  oldum  behey  cânâ  gel  insafa  gül-i  ra'nâ 
<  Bu  denlu  nâz  ü  istiğna    bize  evzâ  neden  bilmem 
Yolunda  ey  saçı  Leylâ  benim  Mecnûn-i  vaveyla 
Muradım  vermesin  Mevlâ  dilimde  var  ise  bir  kem 
Kadîmî  bendene  nisbet  nedir  bu  yâd  ile  ülfet 
Edersen  kesret-i  işret  varup  bir  gayre  baş  eğmem 
Ömer  zikreyle  Hellâk'ı  sakın  ağlatma  uşşâkı 
Bu  hüsnile  sana  bakı  kahr  mı  yohsa  bu  âlem 


1^  Âşık  Ömer 

—  202  — 

Merdûmlûğün  özler  dil-i  gam  pîşe  efendim 
Hor  bakma  sakm  sûret-i  dervişe  efendim 
Zâhid  dem  urur  aşk-ı  hakîkîden  inanma 
Olmaz  esedin  menzili  her  mîşe  efendim 
Akl  admı  andırmaz  olur  âdeme  her  giz 
Sevdâ-yi  cünun  özge  bir  endîşe  efendim 
Ahvâl-i  dil-i  zâr  ola  mı  zâtına  ma'lûm 
Boşalmayıcak  tâ  bir  iki  şîşe  efendim 
Lâyık  mı  Ömer  böyle  kala  hâk  ile  yeksan 
^       Lûtfun  ki  dirîğf  olmaya  hayr  işe  efendim 

—  203  — 

Elimle  ihtiyarım  gamze-i  bîdâda  ben  verdim 
Yazıklar  ol  yetîmi  bîgüneh  cellâda  ben  verdim 
Nola  hançer  çeküp  bu  bendesin  kasd-ı  helak  etse 
Bu  mecliste  ana  hadden  ziyâde  bade  ben  verdim 
Fünûn-i  aşkı  ezber  eylemiş  ma'nâyı  ög^renmiş 
Anı  bir  akl-ı  evvel  iken  ol  üstada  ben  verdim 
Feragat  kıldım  işgalinden  işbu  mihnet  âbâdm 
Külâh-ı  aşkı  çün  ol  tîşe-i  Ferhâd'a  ben  verdim 
Tükendi  dâne-i  ömrüm  Ömer  sahn-ı  vücûdümde 
Çıkardım  mürg-i  ruhumu  nice  sayyâda  ben  verdim 

—  204  — 

Rızâ-yı  aşkı  evvel  bu  dil-i  nâşâda  ben  verdim 
Hayıflar  ol  yetîmi  bî  güneh  cellâda  ben  verdim 
Fünûn-i  aşkı  ezber  eylemiş  ma'nâyı  öğrenmiş 
Dili  bir  tıfl-ı  ebced  hân  iken  üstada  ben  verdim 
Nola  hançer  çeküp  kasdeylese  men  hâke  ol  dildâr 
Bu  mecliste  ana  hadden  ziyâde  bade  ben  verdim 
Usandım  köhne  dehrin  kayd-ı  işgalinden  el  çektim 
Kûlâh-ı  aşkı  Kays*a  tîşeyi  Ferhâd'a  ben  verdim 


Âşık  Ömer  1$Ş 

Cm^r  hûn-i  ciğerle  besledim  sicn-i  vücûdumdan 
Çakardım  mürg-i  ruhu  pençe-i  sayyâda  ben  verdim 

—  205  _ 

Ezel  cânâna  candan  cezbe-i  tesiri  ben  verdim 
Elimle  bilmedim  sayyâda  ol  nahcîri  ben  verdim 
Keman  ebrûlarm  gördükte  sabrım  gitti  âh  ettim 
Hadeng  endâza  ok  eğdirdim  evvel  tîri  ben  verdim 
Mahabbet  meclisinde  bade  sundum  yâre  mest  oldu 
Beni  katletmek  içün  destine  şemşîri  ben  verdim 
Ser-i  kûyinde  gördükçe  neden  feryâd  eder  ağyar 
Ezelden  hâkipâ-yi  yâre  ol  kıtmîri  ben  verdim 
Çeküp  Âşık  Ömer  bir  âh-ı  cankâhı  derûnumdan 
Çıkardım  pîr-i^çerha  cübbe-i'şebgîri  ben  verdim 

_  206  - 

Her  seng-i  ta'ne  sabrolalı  pîşemiz  bizim 
Dil  hanesinde  kalmadı  sağ  şîşemiz  bizim 
Hiç  yâre  çâre  olmaya  bu  âh  ü  nâleden 
Ancak  diraht-ı  ömrü  keser  tîşemiz  bizim 
Sahrâ-yi  cana  uğramaz  âhû-yi  zevk  u  şevk 
Gam  şîri  saydgâhıdürür  bîşemiz  bizim 
Erbâb-ı  tab'a  tâb-ı  belâdan  halâs  içün 
Bir  sâyebân-ı  şâhidürür  rîşemiz  bizim 
Muğlak  ne  rütbe  olsa  Ömer  aşka  mesele 
Halleyler  anı  hâce-i  endîşemiz  bizim 

_  207  — 

Yeter  cevreyledin  cana  bilirsin  dil  perîşânım 
Vefalar  eyle  kıl  ihya  nedir  yolunda  isyanım 
Bana  lûtfun  müvellâ  kıl  gönül  levhin    mücellâ  kıl 
Gehî  bir  de  tesellâ  kıl  yapılsun  kalb.  i  vîrânım 


106  Âşık  Ömer 

Nola  rahmeylesen  g-ülsem  akan  çeşmim  yaşın  silsem 
Düşüp  hançerlere  ölsem  dökülmez  yerlere  kanım 
e  kim  vairse  engelden  koyam  ben  dâmeni  elden 
ninle  yohsa  evvelden  bu  mudur  ahd  ü  peymâmm 
Bu  Önıer''ç,  nazar  eyle  derûnum  rehgüzer  eyle 
Figanından  hazer  eyle  efendim   canım  Osman'ım 

_  208  — 

Bu  şîve  nâza  hergiz  bir  feragat  yok  mu  sultânım 
Cefâ  vü  çevrine  yohsa  nihayet  yok  mu  sultânım 
Dönüp  yüzüme  bakmazsın  benim  sen  nâz  ile  bir  dem 
Nola  bir  zerrece  bize  inayet   yok  mu  sultânım 
eni  sevdimse  kâfir  olmadım  lâkin  günehkârım 
Kıyamette  günehkâre  şefaat  yok  mu  sultânım 
Helak  etme  beni  çevrinle  hem  havfeyle  Hâlik'ten 
Bugün  dünyâ  ise  yarın  kıyamet  yok  mu  sultânım 
Bu  Ömer  bende  kapunda  nice  demdir  kulun  oldu 
Harîm-i  vasl-ı  bağına  icazet  yok  mu  sultânım 

-  209  — 

Cemâlin  pertev -i  nûr  u  ziyadır  çeşmi  mestânım 

uhin  âyîne-i  âlemnümâdır  çeşmi  mestânım 
Kaşın  sammûr-i  Hindidir  gözün   ayn-ül  hayât  ancak 
Kıyamet  kametin  medha  sezadır  çeşmi  mestânım 
Çıkup  kürsîde  vaizler  güzel  sevmek  hatâ  dermiş 
Anın  takva  vü  zühdü    hep  riyadır  çeşmi  mestânım 
Kıyamet  haşrolunca  râh-ı  sevdadan  gönül  geçmez 
Mahabbet  arz-ı  dilde   hep  sanadır  çeşmi  mestânım 
Kulun  Âşık  Ömer  derdin  giriftar  olmayan  bilmez 
Mahabbet  âteşi  serde  belâdır  çeşmi  mestânım 

—  210  — 

Ey  dişleri  lûlû  bedeni  sim  ağa  yollum 
Kıldım  serimi  yoluna  teslim  ağa  yollum 


Âşık  Ömer  !•? 


Ağ-yâra  tamâm  eyleyesin  lûtfunu  dâim 
Geldikçe  bize  bir  nigeh^i  nim  ağa  yollum 
Bir  doğru  elif  okumadı  bâb-ı  vefadan 
Yâ  çevri  kim  etti  sana  ta'lim  ağa  yollum 
Eyyâm-ı  bahar  ermeden  öğretme  de  rastı 
Şol  gonca  lebin  bülbüle  taksim  ağa  yollum 
İncitme  Ömer  âşıkma  küsme  başınçün 
Gel  nezdine  seyyidim  efendim  ağa  yollum 


2BI 


Ey  dişleri  dür  lepleri  mercan  ağa  yollum 
Kıldım  serimi  yoluna  kurban  ağa  yollum 
Ağyar  ile  hem  sen  olasın  işrete  meşgul 
Zülfün  gibi  ben  hâl -i  perişan  ağa  j^ollum 
Olma  hazer  et  gül  gibi  her  hâl  ile  hemdem 
Gel  eyîeyelim  meclis-i  irfan  ağa  yollum 
Bîçâre  halim  arzedemem  sen  şeh-i  hüsne 
Tâ  içmeyicek  bir  iki  fincan  ağa  yollum 
Âşık  Ömer'in  çektiğini  aşkın  elinden 
Bir  kendi  bibir  bir  ulu  Sübhan  ağa  yollum 

_  212  - 

Gamından  ey  saçı  Leylâ  yitürdüm  aklı  Mecnûn'um 
Sana  ipsaf  vere  Mevlâ  bilür  hâî-i  diğer  günüm 
Civânâ  can  değer  vaslın  melek  ya  huridir  aslın 
Senin  bu  dünyede  mislin  bulunmaz  kaddi  mevzunum 
İki  kaşın  hilâl  olmuş  siyeh  çeşmin  celâl  olmuş 
Kızarmış  alnın  âl  olmuş  nedendir  rûy-i  gülgûnum 
Seçilmez  leplerin  mülden  dü  zülfün  buyu  sünbülden 
Bırakma  hatırım  elden  sevinsin  kalb-i  mahzunum 
Ömer  dil  yâre  bağlarsa  firaka  sîne  dağlarsa 
Demâdem  kanlar  ağlarsa  yazıktır  çeşm-i  pürhûnum 


lOt  Âşık  Ömer 

-  213  _ 

Nice  yıldır  sana  ben  âşıkım  ey  fitne-i  devran 
İçüp  aşkın  serabından  çün  oldum  vâlih  ü  hayran 
Kaçan  kim  sinesin  çâk  eyleyüp  arz-ı  cemâl  etse 
Görenler  der  ki  var  ise  açıldı  ravza-i  Rıdvan 
Sen  ol  nûr-i  Huda'sın  kim  nazîrin  gelmemiş  cânâ 
Bu  gün  cennette  tûbâsm  yüzündür  âyet-i  Fürkan 
Eğer  Hızr-ı  zaman  ol  lâ'l-i  nâbm  haletin  görse 
Varup  içmezdi  zulmette  husûsâ  çeşme-i  hayvan 
Münâcât  eyleyim  sen  söyle  âmin  ey   gözüm  nuru 
Seni  şâyed  bu  ben  Âşık  Ömer'e  yâr  ede  Sübhan 

-  214  - 

Cihan  içre  hazer  etmek  gerek  insan  münafıktan 
Ne  hod  kim.  her  ne  der  isen  gelir  cümle  münafıktan 
Onun  etvârına  bakma  ki  baş  düşmanın  oldur  ol 
Kişi  hiç  gafil  olmamak  gerek  her  an  munâhktan 
Nola  îblîs'e  teşbih  eylesem  sözümde  kizbetmem 
Beni  âdem  değil  belki  kaçar  şeytan  münafıktan 
Nasihattir  benim  bu  pendimi  gûşidesin  cânâ 
Hazer  kılmak  gerek  mutlak  hele  yaran  munâhktan 
Lisân -1  hâl  ile  Ömer  benim  anladığım  bu  kim 
Dahi  yeğdir  ölümün  iristesin  düşman  münafıktan 

-  215  — 

Deprendi  yine  âteş-i  hicran  içerimden 
Ey  mürg-i  dilim  nâr-ı  gama  yan  içerimden 
Bir  hâl  ile  âh  olmadı  teskin  bu  hararet 
Oldu  ciğerim  süz  ile  büryan  içerimden 
Ver  lâ'l-i  lebin  ağzıma  ey  tâze-i  Lokman 
Ancak  irişür  derdime  derman  içerimden 


Âşık  Ömer  109 

Tiz  hançerini  alma  sinemden  kerem  eyle 
Cûş  eylesin  ol  su  gibi  bir  kan  içerimden 
Gördükçe  seni  çeşm-i  celâlinle  efendim 
Tir  tir  titirer  Âşık  Ömer  can  içerimden 

—  216  — 

Ey  gonca  dehen  kıl  hazer  âh-ı  seherimden 
Yandıra  gibi  gülşeni  sûz-i  sererimden 
Tob-ı  sitemin  etti  gönül  kasrını  berbâd 
Mir'at  hasenin  sakla  gubâr-ı  kederimden 
Sel  gibi  nola  çağlasa  serhâb-ı  sirişkim 
Peygân-ı  belâ  canıma  geçti  ciğerimden 
Mey  içme  deyip  âşıkına  nükte  edersin 
Var  mı  haberin  safi  benim  derd-i  serimden 
Pervane  sıfat  Âşık  Ömer  suhte  vücûdum 
Şem'a  dahi  yâdetti  beni  bâl  û  perimden 

~  217  — 

Neler  kıldı  bize  ol  gamzesi  cellâdı  söyletsen 
Neler  çekti  elinden  bu  dil-i  şeydâyı  söyletsen 
Cemâlinle  gurur  etme  şehâ  bu  pîrezen  dünyâ 
Ezüp  bir  kâse  zehr  etti  nice  şehzâdı  söyletsen 
Ne  gün  yüzlüleri  çekti  derâguş  etti  bu  devrân 
Ne  canlar  harce  sürmüştür  harâb  âbâdı  söyletsen 
Ne  âşıklar  hayâtında  elinde  âciz  olmuşlar 
Sana  her  biri  bir  yüzden  ider  feryadı  söyletsen 
Ne  kanlar  yuttu  bezm-i  aşk-ı  Leylâ'da  dil-i  Mecnûn 
Ne  çekti  dest-i  Şirinden  Ömer  Ferhâd'ı  söyletsen 

—  216  — 

Sevdim  yine  bir  dilber-ı  ra'nâ  küçücükten 
Sükkerle  anı  beslemiş  ana  küçücükten 
Gam  çekmez  idim  dâyesi  bir  âfet-i  devran 
Olsaydım  ana  ben  dahi  lâlâ  küçücükten 


110  Âşık  Ö 


mer 

Sen  yalvarasm  döğe  söğe  ağlayasm  sen 
Uşşâka  gelir  özge  temâşâ  küçücükten 
Bir  buse  dedim  iâ  dedi  bin  nâz  ile  ol  şûh 
Gör  nice  olur  âkil  ü  dânâ  küçücükten 
Ey  A§ık  Ömer  vazgele  mi  senden  o  dilber 
Bir  âfet-i  canı  sevesin  tâ  küçücükten 

—  219  — 

Ettin  mi  cefâ  ilmini  tahsil  küçücükten 
Ne  sendeki  bu  va'deye  te'vil  küçücükten 
Sükker  ile  mi  beslemiş  anan  seni  ey  mâh 
Ta'lim  edegör  tûti  gibi  dil  küçücükten 
Ağlar  gezer  ol  bende-i  hayranın  olanlar 
Sen  böyle  gazûb  olma  kerem  kıl  küçücükten 
Bu  hüsnile  sen     lemi  ârâ  olacaksın 
Hüsnün  gibi  et  hulkunu  tekmil  küçücükten 
Akl  ile  güzel  fehmedeğör  yâr-ı  kadîmi 
Sen  bu  Ömer'in  kıymetini  bil  küçücükten 

_  220  — 

Eyâ  şûh-i  cefakârım  niçun  insafa   gelmezsin 
Benim  yâr-ı  vefâdarım  niçün  insafa  gelmezsin 
Beni  zulmile  öldürdün  cihanı  bana  güldürdün 
Yüzüm  rengini  soldurdun  niçün  insafa  gelmezsin 
Ziyâde  oldu  efganım  mükedder  oldu  ahvâlim 
Bana  kıydm  behey  zâlnn  niçün  insafa  gelmezsin 
Edersin  gayrile  işret  heîâk  eyler  beni  gayret 
Meded  hey  gözleri  âfet  niçün  insafa  gelmezsin 
Ömer  derdile  tâb  ettin  gönül  mülkün  harâb  ettin 
Yüreciğim  kebâb  ettin  niçün  insafa  gelmezsin 

—  221  — 

Behey  cevredici  dilber  niçün  insafa  gelmezsin 
Kulağın  tut  sana  derler  niçün  insafa  gelmezsin 


Âşık  Ömer  111 

Cihanı  bana  dar  ettin  gözüm  yaşın  pınar  ettin 
Bana  çevri  hezâr  ettin  niçün  insafa  gelmezsin 
Cefâ  vü  çevri  bilirsin  görünce  aklım  alursun 
Suçun  ne  hışma  gelirsin  niçün  insafa  gelmezsin 
Bu  sözüm  tut  değildir  lâf  bırak  çevri  ola  gör  sâf 
Dinin  yarısıdır  insaf  niçün  insafa  gelmezsin 
Bu  Ömer  derdinâk  oldu  yüreği  zahmmâk  oldu 
Ey  insafsız  helâk  oldu  niçün  insafa  gelmezsin 

—  222   — 

Ey  şûh-i  cefâ  âşıka  bîğâne  bakarsın 
Çünki  keremin  yok  bize  cânâ  ne  bakarsın 
Her  gice  varup  yâd  ile  ülfetler  edersin 
Kalkup  seheri  bendene  âyâ  ne  bakarsın 
Bu  çeşm-i  gazap  sende  ki  var  taze  civanım 
Baktıkça  bize  gûye  ki  hasmâne  bakarsın 
Düşman  mı  olur  cân  ile  meftunun  olanlar 
Söylesem  eğer  hançer- i  bürrâne  bakarsın 
Ahvâlimi  arzetmeğe  ben  pâyine  varsam 
Hançer  çeküben  sîne-i  üryâne  bakarsın 
Kasdm  eğar  öldürmek  ise  Aşık  Ömer'i 
Öldür  a  efendim  dahi  sen  yâ  ne  bakarsın 

—  223  — 

Terk  etme  bu  ben  âşıkı  cânâ  çok  ararsın 
Bu  gün  aramazsın  ben    ferda  çok  ararsın 
Mecnûnu  olup  kandedir  âyâ  bu  dedikte 
Bir  vakt  ola  kim  ol  saçı  Leylâ  çok  ararsın 
Gel  etme  firâvân  gözümün  yaşmı  sonra 
Bir  dem  ola  kim  kameti  Tûbâ  çok  ararsın 
Hoştur  sana  ger  şimdi  bile  nağme  i  a'lâ 
Dil  bülbülünü  ey  gül  i  ra'nâ  çok  ararsın 
Ey  gözleri  âhû  seni  şimdengeru  yâ  Hû 
Bîçâre  garip  Ömer'i  amma  çok  ararsın 


1İ2  Âşık  Ömer 

—  224  — 

Gel  bezme  kadem  bas  leb-i  mercâmm  içersin 
Bârâne  karış  lûtf  ile  sultânım  içersin 
Agfyâr  ile  gülşende  varup  içme  efendim 
Meyhaneye  gel  dostlar  ile  canım  içersin 
Can  meclisini  saki  gibi  eyle  ziyaret 
İçme  diyelim  bade  gibi  kanım  içersin 
Arzeyleyeyim  çekticeğim  derdleri  ben  hep 
Destimden  eğer  bir  iki  fincanım  içersin 

Bu  Âfik  Ömer  gibi  koma  bâde-i  lâ'li 
Ey  ruhleri  gül  lâ*l-i  Bedahşân'ımJçersin 

—  225  — 

Ol  benim  âlemde  vanm  gelmedi  yâ  Rap  niçün 
Nakd-i  ömrüm  nazlı  yârım  gelmedi  yâ  Rap  niçün 
Dîde  hasret  eşk-i  hunbâr  oldu  bu  hûnî  revan 
Hadden  aştı  intizârım  gelmedi  yâ  Rap  niçün 
Gülşen-i  firkatte  nâlân  oldu  bu  can  bülbülü 
Zülfü  sünbül  gül'izârım   gelmedi  yâ  Rap  niçün 
Bezm-i  aşka  gelmeğ^e  ahdey lemisken  sâkıyâ 
Nâb-ı  lâ'l-i  hoşgüvârım  gelmedi  yâ  Rap  niçün 
Ey  (  mer  künc-i  felâket  içre  kaldım  bî  refîk 
Ey  dirîga  yâr-ı  garım  gelmedi  yâ  Rap  niçün 

^  226  — 

Gevretme  güzel  nahl  budağın  çürüdürsûn 
Mahsûlümüzün  meyva  budağ-ın  çürüdürsûn 
Sen  yâr  ile  et  bağçe  safâsında  şifâlar 
Taze  gül  ile  urma  yanağın  çürüdürsûn 
Ey  hâce  okut  ol  mehe  sen  ilm-i  vefâyi 
Mengûş  gibi  çekme  kulağın  çürüdürisün 


/ 


Âşık  Ömer  113 

Sermest-i  mey  oldulcta  gelir  ise  o  dilber 
Öp  leblerini  emme  dudağm  çürüdürsün 
Ey  Âşık  Ömer  bâğçe-i  hüsne  nazar  kıl 
Sıkma  belini  ince  miyânın  çürüdürsün 

—  227  — 

Subhudem  gülzâr  içinde  çaldı  bülbül  erganun 
Eyyühel-uşşâk  kumu  ennehüm  lâtesmaûn 
Ergavan  tuttu  sürâhî  doldururdu  câm-ı  müi 
Sâkıyâ  gel  sen  de  çal  Yâ  eyyühel-müstağfirûn 
Lentenâlül-birre  hattâ  tünfiku  dersen  eğer 
Âyet-i  Sübhân'dır  Amma  yekûlüzzâlimûn 
Gözlerim  ki  hoşluğunda  Bâdehüm  lâhavf  okur 
Zîb-i  leb  sâkî  diğer  dîdem  Velâhüm  yahzenûn 
Bu  Ömer  fikr-i  ser-i  kuyunda  can  teslim  eder 
Hep  görenler  dediler  İnnâ  ileyhi  râciûn 

R 

—  228  — 

«Ezel  kâtibleri  uşşak  bahtın  kare  yazmışlar» 
Benim  baht-ı  siyahım  kare  üzre  kare  yazmışlar 
Benim  derd-i  firâvânım  ilâcı  dilbere  muhtâc 
Seni  bir  hâzik-i  Lokman  beni  bîçâre  yazmışlar 
Senin  ısrâr-ı  aşkın  halka  fâş  etti  deyu  hâlâ 
Beni  ol  âşık-ı  dildâdeler  dildâde  yazmışlar 
Benim  katımda  sorarsan  eğer  Ferhâd'ı  Mecnûn'u 
Birisi  dağîdir  anın  birin  kühsâre  yazmışlar 
Kaza  oklarına  Âşık  Ömer  göğüs  gerüp  durma 
Güzeller  az  kaluptur  levh-i  sînem  yâre  yazmışlar 

ş 

—  229  — 

Taâlâllah  neden  kim  kametin  servin  alem  çekmiş 
O  tuğralar  ki  nakşolmuş  yed-i  kudret  kalem  çekmiş 


114  Âşık  Ömer 

Sunarsa  kesr  ederdim  Hızr  elinden  âb-ı  hayvanı 
Olaydım  sen  şeh-i  hüsnün  elinden  câm-ı  Cem  çekmiş 
Neden  ben  mübtelâna  yanılup  bir  merhaba  kıldın 
Rakîb-i  Rû  siyeh  anı  işitmiş  çok  elem  çekmiş 
Yüzüm  ayaklar  altında  gedâyım  sûreten  amma 
Diyâr-ı  aşka  şâh  olmuş  gönül  cây-i  haşem  çekmiş 
Eğ-erçi  bî  nihayettir  belâkeş  kulların  şahım 
Ömer  gibi  reh-i  aşkında  var  mı  çok  sitem  çekmiş 

—  230  — 

Gördüm  o  güzel  sünbül  ü  gülzâre  sarılmış 
Kendi  gibi  cevr  idici  dildâre  sarılmış 
Feryâd  ü  figan  eylemesün  neylesün  Uşşak 
Yüz  virmez  ana  rû  siyeh  ağyâre   sarılmış 
Bin  kerre  nasihat  ide  gördüm  ana  olmaz 
Nisbet  edüp  ol  fitne-i  mekkâre  sarılmış 
Ey  Aşık  Ömer  cevrinile  döndü  hilâle 
Rahmeylemez  ol  gamze-i  hunhâre  sarılmış 

—  231  — 
Hacil  olmuş  o  yâr-ı  huşk  leb  nâlemden  ayrılmış 
Cüda  düşmüş  seherden  gonca  veş  şebnemben  ayrılmış 
Ne  lebtir  sâkiyâ  düşmüş  ne  gabgabdır  ayağa  bu 
Ne  câm-ı  ayna-i  âlemnümâdır  Cem'den  ayrılmış 
Sunup  zülf-i  pür  âşûbe  çeküp  el  rûy-i  mehrûye 
Uzun  sevdalara  düşmüş  acep  âlemden  ayrılmış 
Acep  iflah  olur  mu  değmez  ise  yaralı  gönlüm 
Geçüp  lâ'l-i  îeb-i  dilber  gibi  merhemden  ayrılmış 
Garip  garip  çeken  bâr-i  meşekkat  kimdürür  dersen 
Belâgatte  eğer  Mıısâ  sıfat  Meryem^diQ.xv  ayrılmış 
Bulursun  ara  yokla  ne  sanursun  bu  garibîyi 
Ana  Aşık  Ömer  derler  kes-i  mahremden  ayrılmış 

—  232  — 

Garip  bülbül  kılar  zarı  varup  kâşane  yaslanmış 
Temâşâ  eyledim  hâr-ı  gül-i  hândâne  yaslanmış 


Âşık  Ömer  115 

Bu  gün  dildârıma  vardım  tezdendi  benim  derdim 
Muanber  kâkülün  gördüm  meh-i  tâbâne  yaslanmış 
Nazar  eyledim  ol  şaha  saçı  sünbül  yüzü  mâha 
Gönül  Yûsuf  gibi  çâha  düşüp  zindâne  yaslanmış 
Cmer  derde  düşüp  inler  kemâl  ehli  olan  anlar 
Katar  katar  olmuş  benleri  gerdâne  yaslanmış 

_  233  — 

Gör  ol  hâl-i  siyeh  sîm-i  ruh-i  cânâne  yasdanmış 
Arap  gavvâsıdır  mercan  için  ummâne  yasdanmış 
Ana  zânû.be  zânûdur  rakîb-i  bedlika  gördüm 
Ne  hâr-ı  pür  belâdır  kim  gül-i  handâne  yasdanmış 
Şarâb-ı  lâ'linin  keyfiyyetin  bir  kimseden  sor  kim 
Benim  gibi  nice  dem  gûşe-i  meyhane  yasdanmış 
Felekte  mâh  sanma  kim  Ömer  üftâdenin  cânâ 
Ser-i  çevgân-ı  aşka  top  olup  meydâne  yasdanmış 

—  234  — 

Siyeh  kâkülleri  yârin   meh-i  envâre  yaslanmış 
Ki  gûyâ  taze  sünbüldür  gül-i  gülzâre  yaslanmış 
Sanasm  bir  dizi  yakut  önünde  bir  dizi  incu 
beyaz  dendanlı  incular  gibi  gülnâre  yaslanmış 
Muhassal  ceyş-i  Zengîdir  gelür  iklîm-i  Rûm  üzre 
Dizilmiş  hâl-i  hindûlar  gibi  ruhsâre  yaslanmış 
İki  kaşın  keman  itmiş  vücûdum  delmeğe  dilber 
Serâpâ  tîr-i  müjgânlar  o  çeşm-i  yâre  yaslanmış 
Yatur  Ömer  ferâş  içre  hayâl-i  yâr  ile  amma 
Beni  katı  itmeğe  gamzen  tir- i  hûnhâre  yaslanmış 

—  235  _ 

Dilâ  bu  köhne  dünyâya  hezâr  insan  ayak  basmış 
Hesapsız  gûşe-i  kâşaneye  irfan  ayak  basmış 


116  Âşık  Ö 


mer 


Bu  bâğ-ı  gülşeni  sahn-ı  çemenzârı  temaşaya 
Nice  huri  nice  gılman  nice  Vildan  ayak  basmış 
Şerâb-ı  aşkı  nûş  etmiş  feragat  eylemiş  candan 
Bu  yolda  ölmeğiçün  çok  dil-i  nâlân  ayak  basmış 
Edüp  âmâde-i  müjgân  hadengi  çeşm-i  Tâtârı 
Beni  kati  etmek  içün  ol  şeh-i  hûbân  ayak  basmış 
Gelüp  imdadına  lütfen  bu  Â^ık  i  mer' m  cânâ 
Vücûdu  mülküne  ceyş-i  gam-ı  hicran  ayak  basmış 

—  236  - 

Görenler  katre  katre  hûn-ı  çeşmim  hâke  sarmaşmış 
Dediler  bu  ne  âteştir  düşüp  hâşâke  sarmaşmış 
Duhân-ı  âh  sanma  şâhid-i  maksûduma  sundum 
Muradım  destidir  kim  dâmen-i  eflâke  sarmaşmış 
Bu  gün  bâzâr-ı  mihnette  tutuştum  şîr-i  aşk  ile 
Gör  ol  mûr-i  zaîfi  pençe-i  bî  bâke  sarmaşmış 
Kani  üstâd-ı  kâmil  cân  ü  dilden  eyleye  ta'lîm 
Kani  şâgird-i  kabil  rişte-i  eflâke  sarmaşmış 
Nic-etsün  bu  Ömer  ya  bunca  âlâm-ı  serendûha 
Hezâran  dest-i  sevda  bir  yakası  çâke  sarmaşmış 

_  237  — 

Dilâ  nakkaş-ı  kudret  kim  bürûc  üzre  elem  yazmış 
Demâdem  içtiğim  bezm-i  melâmette  o  sem  yazmış 
Devasın  derd-i  tab'mda  şikâyet  etmesin  kimse 
Ki  Lokman  ol  kitabında  leb-i  cânânı  em  yazmış 
Kaçan  dehre  gelen  nas  hep  edinmişler  ferah  taksîm 
Aceb  bahtım  mıdır  bilcümle  bana  derd  ü  gam  yazmış 
Günâhım  bu  cihan  içre  fakat  âh  ü  figanımdan 
Kirâmen  kâtibin  andan  dahi  söylen  ki  nem  yazmış 
Ömer  bu  yazılan  gelir  bilâ  şübhe  başa  tahkîk 
Ki  zîrâ  dest-i  kudretle  ezel  anı  kalem  yazmış 


Âşık  Ömer  117 

—  238  - 

Dil  ol  güzelin  kâkülü  tuzağına  düşmüş 
Hayfâ  ki  yazık  derd  ü  belâ  bâğma  düşmüş 
Şâhâne  giyim  Yeniçeri  yosma  kıyafet 
Başında  görür  şal  saçağı  sağma  düşmüş 
Sansar  paçası  cübbe  kakum  eğnine  giymiş 
Dülbendi  sarık  çıkmağı  gerdanına  düşmüş 
Mor  şalvar  ile  belde  salmdırmalan  hep 
Yüz  sürmek  içün  ol  cenanın  pâyine  düşmüş 
Hançer  bıçağı  belde  durur  dâim  o  şuhun 
Bu  Aşık  Ömer  kaşlarının  yayma  düşmüş 

—  239  — 

Gönül  âlemde  bir  şûh-ı  cihanı  istemiş  bulmuş 
Ten-i  fersudesi  rûh-ı  revanı  istemiş  bulmuş 
Ruhumun  çeşm-i  âhûsu  tenimde  derd  ü  kaygusu 
Atar  müjgânm  ebrusu  kemanı  istemiş  bulmuş 
Siyah  giysûları  anber  gönül  bir  dilber-i  çâker 
Ruhi  gül  kameti  ar'ar  nişane  istemiş  bulmuş 
Bu  Ömer  aşkda  mahir  cemâli  gün  gibi  zahir 
Gönül  bir  fitne-i  âhır  zamanı  istemiş  bulmuş 

—  240  — 

Bu  gün  ol  dilber-i  ra'nâyı   gördüm  hup  cemâl  olmuş 
Kızarmış  lâ'l  ruhler  bade  çekmiş  âl  âl  olmuş 
Yüzüne  bakamaz  âdem  ne  denlu  itse  dikkatler 
Ruh4  hurşîde  dönmüş  rûyini  görmek  muhal  olmuş 
Cemâli  âsmânı  zeyn  olup  zu'mine  eflâkin 
Ruh-i  hurşîdü  kevkep  benleri  kaşı  hilâl  olmuş 
Gel  ey  dîvâne  dil  bir  gayri  mâ  hülyaya  sen  düşme 
Hele  bir  kerre  seyr  etsen  anı  görsen  ne  hâl  olmuş 
Ömer  dîvânesidir  değme  mahbûba  nazar  kılmaz 
Miyân-ı  hasretinden  ki  zaîf-i  bî  mecal  olmuş 


11«  Âşık  Ömer 

—  241  — 

Gönül  aşkınla  ey  dilber  aceb  sevdaya  dûş  olmuş 
Kulak  çınlar  gönül  inler  serim  gavg-aya  dûş  olmuş 
Dahi  ol  maceradır  kim  dideler  bulanık  seller 
Akan  turnaya  benzer  cânib-i  deryaya  dûş  olmuş 
Firâk-ı  intikam  fikrin  ki  eyler  gayriden  gönlüm 
Ne  zilletler  çeker  zira  derin  gavgaya  dûş  olmuş 
Zamane  hupların  şimdi  bilirler  mâil-i  zerdir 
Garîb  uşşak  anınçündür  ki  mâ  hülyaya  dûş  olmuş 
Anmçün  her  zaman  Âşık  Ömer  dembeste  hâlim  bea 
Geçüp  dünyâ  hevâsmdan  gönül  ukbâya  dûş  olmuş 

T 

—  242  — 

Efendim  sevdiğim  sizde  kadîmî  bu  mudur  âdet 
Cefâvü  çevriniz  bizde  nedendir  koymadı  takat 
Ne  mâ'dendir  acep  kânın  ki  tutmuş  âlemi  sânın 
Peri  rûlerde  akranın  bulunmaz  ey  sehî  kamet 
Beni  ağlatma  Allah'ı  seversen  hubların  şahı 
Uyutmaz  kimseyi  âh  ü  figanım  eylemez  rahat 
Bilinmez  çok  serencâmım  gamınla  geçti  encamım 
Anınçün  yoktur  ârâmım  benim  bir  yerde  bir  saat 
Ömer  der  ey  gözü  âhû  yeter  çevrin  cihandır  bu 
Vefadan  geçtim  ey  mehrû  cefâna  yok  mudur  gayet 

—  243  — 

Nedendir  rûy-i  gülgûnum  nazardan  eyledin  iskat 
Rakîb-i  Rûsiyehler  rai  arada  eyleyen  ihlât 
Var  iken  mülk-i  vücûdumda  firâkm  leşkeri 
Hiç  gelir  mi  ey  şehim  bu  hâne-i  kalbe  neşât  [1] 


[1]  Birinci  mısra  4  mefâîlün  vezninde,  diğer  mısralar    fâilâtün  fâilâtün 
fâilâtün  fâilün  veznindedir. 


Âşık  Ömer  119 

Olduğıyçün  kal'a-i  vasim  baid  Bağdâd  veş 
Eşk-i  dîdem  Şat  gibi  çağlar  akar  pür  inbisât 
îsteyeydi  yanmağa  dil  âteş-i  aşka  eğer 
Eylemezdi  şem'  ile  pervane  böyle  ihtilât 
Niceler  göçtü  göçer  sen  de  göçersin  ey  Ömer 
Böyle  kalmaz  boşanır  işbu  fena  köhne  ribât 

—  244  — 

Gören  yüzünü  vâlih  ü  hayran  olur  âfet 
Aklın  yitürür  görmese  dîvân  olur  âfet 
Hurşîd  ruhin  şâ'şaasmdan  kamaşır  göz 
Hüsnün  göre  bilmem  ki  ne  seyrân  olur  âfet 
Nezzâre-i  erbâb-ı  dilin  devresi  hurşîd 
Her  katresi  bir  sebha-i  mercan  olur  âfet 
Şol  kalib-i  bîrûha  dem  Isâ  nefesindir 
Her  bir  bakışın  mürdeye  bin  cân  olur  âfet 
Haccâc  tavaf  eşiğini  yılda  bir  eyler 
Herdem  bu  Ömer  şem'ine  pervan  olur  âfet 

—  245  — 

Yârem  açamam  yâre  keder  eyleye  şayet 
Derdim  anamam  hâtıra  yer  eyleye  şayet 
Havfım  bu  ki  mest-i  nigeh-i  gamzelerinden 
Sat  tîr-i  cefâ  câne  güzer  eyleye  şayet 
Da'vet  kılamam  meclis-i  gamhâneye  tenhâ 
Ol  şeb  sıfat  ağyâre  haber  eyleye  şayet 
Ol  sîmberi  sîneye  çekmek  kolay  amma 
Katlanmıya  can  sîne  sefer  eyleye  şayet 
Divaneliğim  arzedemem  ey  Ötner  olmaz 
Tür  düşse  seni  dâhi  beter  eyleye  şayet 


120  Âşık  Ö 


mer 


Z 
—  246  — 

Ne  mümkindir  ede  zâhid  o  lâ'l-i  canfezadan   haz 
Tutalım  kim  çeke  tab'ı  ede  câm-ı  safâdan  haz 
Getürme  meclis-i  rindâne  hazzı  yoktur   ey  sâkî 
Anın  kim  eylemez  tab'ı  harâb-ı  dilküşâdan  haz 
Nedir  hazzı  bize  bildir  ne  buldun  bu  cefâlarla 
Acebtir  tab'm  ey  şuhum  eder  cevr  ü  cefâdan  haz 
Yoluna  can  verirsin  sen  edersin  ser  fedalar  dil 
Bu  dehrin  bî  vefaları  eder  mi  mübtelâdan  haz 
Mahabbcttcn  kesel  gelmez  firakından  hazer  kılmaz 
Acebdir  ey  Ömer  Aşık  eder  derd  ü  belâdan  haz 

_  247  _ 

Eyle  ey  bâd-i  sabâ  ol  gamzesi  sahhâre  arz 
Etmesin  vasimi  ol  şuh  dâima  ağyâre  arz 
Eyleyip  tahrîr  bu  derd-i  derûnum  eşk  ile 
Bir  mutavvel  arzıhâl  ile  ede  hünkâre  arz 
Bu  dil-i  mecruhumuz  bulmaz  deva  şâfî  cevâb 
Etmeyince  şerbet-i  vasfın  dil-i  bîmâre  arz 
Dostum  incinme  işidirsen  âh  ü  nâlemi 
Kim  eder  râz-ı  derûnun  âşık-ı  bîçâre  arz 
Ey  Ömer  bulmak  dilersen  nâr-ı  firkatten  necat 
Hâlini  kıl  vâkıf-ı  esrar  olan  Sübhân'e  arz 


Murahhaslar 


Âşık  Ömer  123 

A 

—  248  — 

Bakmaz  oldu  yüzüme  ol  yâre  nettim  ey  sabâ 
01  kamer  rû  lebleri  sükkâre  nettim  ey  sabâ 
Aşkıle  yandım  yakıldım  gel  terahhum  kıl  deyu 
Lâle  veş  şîrin  lebi  g-üftâre  nettim  ey  sabâ 

Kaşları  kurmuş  kemânm  pür  gazabdır  aresi 
Zari  kıldım  bî  nihayettir  derûnum  yâresi        [ffj 
Yine  şefkat  etmedi  ol  dilrübâlar  paresi 
Evvel  âhenden  kati  yekpare  nettim  ey  sabâ 

Hiç  değildir  ol  adû  geçti  beni  cananıma 
Kim  bilir  ne  dürlü  âl  etti  benim  sultânıma 
Hak  bilir  kâr  etti  â'dâsı  rakibin  canıma 
Fitne  vü  fücur  olan  ağyâre  nettim  ey  sabâ 

Tâli'im  yoğimiş  ol  böyle  imiş  aks-i  felek 
Kime  kul  olsam  bana  çektirir  âhır  bin  emek 
Şol  kadar  yalvarı  gördüm  eylerim  minnet  dilek 
Geçmedi  ol  ruhleri  gülzâre  nettim  ey  sabâ 

Yâ  İlâhî  sen  bilirsin  oldu  dil  kasrı  harâb 
Çektiğim  aklama  gelmez  eylesem  bir  bir  hisâb 
Sen  dile  getür  o  şahı  eylesin  trah-ı  cevâb 
Söylesin  bu  Ömer-'ı  nâçâre  nettim  ey  sabâ 

—  249  _ 

Var  şu  ömrüm  varma  benden  selâm  et  ey  sabâ 
Hublarm  serdârına  benden  selâm  et  ey  sabâ 
Rûyine  budur  niyazım  şâne  yad  el  takmasın 
Zülf-i  anber  bârına  benden  selâm  et  ey  sabâ 


124  Âşık  Ömer 

Kirpiğinin  sihri  çekti  cana  çok  işler  dahi 
Zail  olmadı  ezelden  bu  keşâkeşler  dahi 
Merhem- i  vashndan  ayrı  yâreler  işler  dahi 
Hançer- i  üryanına  benden  selâm  et  ey  sabâ 

Kalmışım  bu  müşkili  düşvâr  ile  hayrette  ben 
Vasl-ı  cana  olsa  ger  dil  istemez  seyr-i  çemen 
Nakşı  gitmez  dîdeden  âguş  u  kaddi  sineden 
Şîve-i  reftârma  benden  selâm  et  ey  sabâ 

Hayli  demdir  hâkipâyinden  cüda  düştüm  yetîm 
Kimler  ile  salmur  bilmem  ana  kimdir  nedîm 
lezm-i  rûh  efzâsma  aşk  ile  benden  ey  nesîra 
Yânna  ağ-yarma  benden  selâm  et  ey  sabâ 

Ömer'i  şâd  etse  hublar  pâdişâhı  lûtf  eder 
Gâhi  âzâd  eylese  ben  hâki  gâhi  lûtf  eder 
Gâhice  bu  canibe  uğrasa  râhı  lûtf  eder " 
LÂtfuna  azarına  benden   selâm  et  ey  sabâ 

—  250  — 

Gel  ey  dil  eyleme  ömrün  cihan  içinde  sen  heba 
Ne  lâyıktır  gönül  vermek  derûn-i  yâra  bî  vefa 
Kimi  görse  ana  yâr  olmak  ister  anlarım  kârı 
Ger  akhn  var  ise  serde  sakın  sen  olma  âşinâ 

İder  uşşâkı  gördükçe  nice  bin  dürlü  hoş  âmed 
Ki  zira  ana  âlemde  demâdem  öldürür  âdet 
Eğer  gönlünü  aldıysa  ki  ol  dildar  senin   şayet 
Uzaktan  idesin  her  dem   gerek  sen  ana  merhaba 

Hatâdır  âşık  olmak  ger  olursa  bed  fial  sânı 
Nukud-i  varını  bezi  eylemiş  hiç  bilmeye  anı 
Heman  fursatı  düştükçe  sakın  andan  ki  kendini 
Muhakkak  sözümü  gûş  et  nice  işler  görür  seza 


Âşık  Ömer  125 

Görürse  rehgüzârında  seni  görmez  eder  iğ-mâz 
Ederse  aşinalık  bizzarûr  itmededir  pek  nâz 
Adû-yi  bed  likalarla  olur  her  subh  u  şam  demsâz 
Vücûdun  eyleme  ifna  yolunda  sen  anın  hayfâ 

Ömer  Aşık  bu  yolda  âh  ü  zar  bir  başka  halettir 
Güzellerden  şikâyet  etmeğe  ancak  kabahattir 
Sakın  gayb  eyleme  mağbun  bu  şekva  bir  saadettir 
Ne  bildin  belki  âlemde  visâl-i  yârı  pür  safa 

—  251  — 

Gider  oldum  ağa  yollum  arşa  çıkmadan  sadâ 
Çıkarır  dilden  bizi  olunca  gözünden  cüda 
Bizi  kavuştursa  dosta   kudreti  çok  ol  Huda 
Dili  bülbül  saçı  sünbül  şîvekârım  elveda 

Ayrılık  göründü  yine  yüzü  gül  yanağı  al 
Cerh  ise  aksine  döndü  kaddim  oldu  yine  dal 
Sevdiğim  demler  seninle  gözüme  oldu  hayâl 
Dili  bülbül  saçı  sünbül  şîvekârım  elveda 

Bir  ölüm  bir  ayrılık  bilmem  hiç  nümâdır  "?„ 
Gönül  ise  pervaz  urur  sanasm  bir  hümâdır  "?„ 
Yolumuz  çöllere  düştü  azmimiz  de  Şam'adır 
Dili  bülbül  saçı  sünbül  şîvekârım  elveda 

Cümle  takdîrindir  her  iş  yazılan  başa  gelür 
îki  gönül  bir  olunca  isteyen  dostun  bulur 
Yâ  ölem  ya  sağ  olarn    ben  kim  bilür  Mevlâ  bilür 
Dili  bülbül  saçı  sünbül  şîvekârım  elveda 

Sadıkane  bir  kulundur  bekler  idi  yanını 
Nice  ihsanını  görüp  çok  yemiştir  nânını 
Garibindir  yetimindir  unutma  bu  Ömer  kulunu  "?„ 
Dili  bülbül  saçı  sünbül  şîvekârım  elveda 


126  Âşık  Ömer 

_  252  _ 

Gözlerim  yaşı  revân  oldu  Mehemmed  elveda 
Kadd-i  nahlim  bir  keman  oldu  Mehemmed  elveda 
Eşk-i  dîdem  yine  kan  oldu  Mehemmed  elveda 
Diyelim  hayli  zaman  oldu   Mehemmed  elveda 

Nâr-ı  hecrin  yaktı  şebnem  üzre  bir  dâğ--ı  derun 
Rûz  ü  şeb  kan  ağlamaktan  oldu  bağrım  lâle  hun 
Asitânından  beni  dûr  eyledi   bu  çerh-i  dûn 
Meskenim  gayri  mekân  oldu  Mehemmed  elveda 

Âleme  seyyah  olup  gezsem  cihanı  dem  bedem 
Bulmadım  sencileyin  bir  dilber*i  sâhib  kerem 
Çektiğim  yolunda  dâim  sek  adûlardan  sitem 
Sözlerin  geldi  beyân  oldu  Mehemmed  elveda 

Bir  zaman  vaslmda  mesrur  olduğum  demler  kani 
Ney  gibi  inler  derûnum  şimdi  andıkça  seni 
Dönmüşüm  dîvâneye  hiç  bilmez  oldum  ben  beni 
Akl  u  fikrim  tartağan  oldu  Mehemmed  elveda 

Der  Ömer  ey  evc-i  hüsnün  mâhı  unutma  beni 
Hâtır-ı  mahzunumun  âğâhı  unutma  beni 
Gâhice  bir  an  güzeller  şahı  unutma  beni 
Gel  yeter  bana  olan  oldu  Mehemmed  elveda 

_  253  _ 

Ey  cemâli  şüphesiz  Şems-i  cihanım  elveda 
Gül  yüzüne  bakayım  doyunca  cânım  elveda 
Ben  garîb  iklime  gitsem  hasretâ  şimdengeru 
Geldi  irişti  bugün  vakt  ü  zamanım  elveda 

Eğlenem  gurbetlik  ide  belki  bir  an  gelmeyem 
Nâr-ı  firkat  yaktı  bağrım  nice  sînem  delmeyem 


Âşık  Ömer  127 

Hak  bilür  kim  kande  gidem  ya  gelem  ya  gelmeyem 
Belki  işitmeyesin  nâm  ü  nişanım  elveda 

Mihnet  ü  zilletle  dâim  geçti  eyyamım  benim 
Başıma  bir  bir  gele  fikr-i  serencâmım  benim 
Halk  içinde  bir  zaman  anılmaya  nâmım  benim 
Nice  yıllar  nâbedîd  'ola  mekânım  elveda 

Derd  ü  gam  askerleri  aldı  serim  sevdâ-yı  aşk 
Tîh-i  firkatte  sunuldu  bana  vâveylâ-yi  aşk 
Cûş  edüp  kıldı  ihata  sinemi  deryâ-yı  aşk 
Garka  verdi  beni  çeşm-i  hun  feşânım  elveda 

Nice  bir  Aşık  Ömer  bu  gamla  ülfet  edeyim 
Bulduğum  yerlerde  yârana  vasiyyet  edeyim 
Nice  bir  derd  ü  belâ  çekmeğe  âdet  edeyim 
Kabrim  üzre  yazalar  âh  ü  figanım  elveda 

_  254  _ 

Gider  oldum  sağ  esen  kalasın  ey  yâr  elveda 
Senin  içün  çekmişim  çok  gayret  ü  âr  elveda 
Gönlümü  verdim  emânet  sana  dursun  sevdiğim 
Gelüp  isbât  eyler  isem  etme  inkâr  elveda 

Kıldığım  çoktur  sana  yüz  bin  cefâyı  günde  ben 
Ettiğim  çevri  helâl  et  bana  ey  serv-i  semen 
Rûz  ü'  şeb  seyr  ü  güzâr  eder  isem  hep  cümle  ben 
Bulmadım  ben  sencileyin  yâr  vefadâr  elveda 

Alemi  var  eyleyen  ol  yek  Huda'nın  aşkına 
Alemin  fahn  Muhammed  Mustafâ'nın  aşkına 
Merhamet  kıl  Çâriyâr-ı  bâ  safâ'nm  aşkına 
Yılda  bir  kez  yüzünü  ben  göreyim  yâr  elveda 


128  Âşık  Ömer 

Gelmedi  mislin  cihâna  ey  şeh-i  âlîcenâb 
Bulmadım  bir  sencileyin  ey  cemâli  âfitâb 
Ger  cihâna  zahir  olsan  ey  cebîn-i  mâhitâb 
Bu  güzellik  hükmünü  hoş  eyle  izhâr  elveda 

Der  ki  bu  Aşık  ömer  çün  geldi  hatiften  sadâ 
Sırr-ı  matemden  bize  kıldı  münâdîler  nida 
Ayrı  düştük  bir  birimizden  olup  hayfâ  cüda 
Sevdiğim  sen  bir  yana  ben  bir  yana  var  elveda 

—  255  — 

Nûr-i  akdem  buldu  kandîl  içre  menzûl  ibtidâ 
Cümle  ervah  oldu  ol  nûr  ile  medhül  ibtidâ 
Olîcak  yer  gök  kamu  çarı  anâsırdan  sübût 
Kalibin  Âdem  Safî'nin  kıldı  ma'mûl  ibtidâ 

Hak  anı  halkeyleyip  lûtfile  buldu  sureti 
Nice  yıllar  yattı  cansız  tâ  kim  erdi  müddeti 
Aksırıp  durdu  yerinden  gördü  sahn-ı  cenneti 
Hamdedip  zikr-i  Huda'ya  oldu  meşgul  ibtidâ 

Ya'ni  âdem  hâba  vardı  eyledi  kalbin  selîm 
Üstühânmdan  çekip  Havva'yı  halketti  Azîm 
Secdeye  baş  eğmedi  ol  demde  Şeytân -ı  recîm 
Gör  hidâyetten  ne  resme  oldu  ma'zûl  ibtidâ 

Çünki  Şeytan  bu  fesadı  düşünürdü  rûz  ü  şeb 
Dâne-i  gendüm  yedirdi  bu  işe  oldu  sebeb 
Sındırıp  ahdin  Huda'nın  Hak'tan  indi  bir  gazeb 
Saymadılar  son  günü  hem  oldu  mâ'dûl  ibtidâ 

Yâdedip  ism-i  Resûl'ü  buldular  derde   deva 
Hamdülillâh  Hak  katında  oldu  makbul  ibtidâ 
Akıbet  Âşık  Ömer  anlar  edip  cürm  ü  hatâ 
Çıkıcak  cennetten  âdem  kıldılar   âh  ü  faza 


Aşık  Ömer  129 

—  İ256  — 

Nûr-i  hazret  oldu  kandil  içre  meşhur  ibtidâ 
Cümle  ervahtan  mukaddem  oldu  ol  nûr  ibtidâ 
Bulıcak  yer  gök  kamu  çarı  anâsırdan  sübût 
Ademin  şehr-i  vücûdu  oldu  mâ'mûr  ibtidâ 

Hak  anı  halk  eyleyüp  lûtfile  ol  dem  verdi  can 
Buldu  ten  suret  serâpâ  âb  ü  gil  oldu  iyan 
Aksırup  durdu  yerinde  el  yüze  sürdü  heman 
Hem  dilinde  hamdülillâh  oldu  mezkûr  ibtidâ 

Hak  anı  dünyâ  vü  ukbâ  mülküne  kıldı  reîs 
Üstühânmdan  çeküp"  Havva'yı  etti  hem  enîs 
Emr-i  Hak'la  ol  hilâfet  tahtına  kıldı  celîs 
Anlarm  oldu  mekânı  cennet-ül-hûr  ibtidâ 

İblis  ol  Âdem  Safiyyullâh'a  baş  eğdirmedi 
Ya'ni  nûr-i  vech-i  Beytullâh'a  yüzler  sürmedi 
Ol  basiretsiz  basar  yüzünde  ma'nâ  görmedi 
Sürülüp  oldu  lâin  ilmine  mağrur  ibtidâ 

Der  ki  bu  Aşık  Ömer  aşkında  esma  yaktılar 
Kalblerine  yol  bulup  İblis  harama  aktılar 
Beş  vücûd  âsî  olup  cennetten  ol  dem  çıktılar 
Cürmünü  fehm  idüp  Âdem  oldu  mağfur  ibtidâ 

_  257  — 

Ey  habîbi  ehl-i  isyanın  şefii  Mustafâ 
Hürmetinle  on  sekiz  bin  âlem  oldu  pür  zıyâ 
Sırr'ı  esrâr-i  hakayık  gencinin  gencûrusun 
Hemdemin  hem  meşrebindir  Çârıyâr'ı  bâ  safa 

Çâriyâr'mdır  ki  anlar  dü  cihâna  verdi  şan 
Nüsha- i  mâh-ı  cebininde  oîuptur  râyegân 


I3t  Âşık  Ömer 

Ibtidâ  yâr  olan  Ebu  Bekr  i  Sıddîk-i  iyan 
Bağladı  sıdk.ı  derim  buldu  fazilet  irtika 

Yâr-ı  sâlis  Hazret-i  Osmân-ı  Zinnûreyn'dir 
Sâhib-i  adi  ü  keramet  câmi'-ı  Kur'ân'dır 
Anı  inkâr  eyleyenler  kamu  hep  düşmandır 
Tâ  kıyamet  haşroîunca  cana  eylerler  cefâ 

Ey  Ömer  eh-li  derûna  kurratül'ayn-ı  niam 
Hayder-i  Sultan  Ali  Şâh-ı  İmâm-ı  muhterem 
Sâhib-i  ilm-i  ledündür  menba'-ı  lûtf  u  kerem 
Şîr-i  Hak  seyf-i  hidâyet  bâb-ı  ilm-i  pür  vefa 

—  258  — 

Rûyini  Şems  ü  kamer  g-örürse  ger  hayran  olur 
Âh  edüp  ra'd-i  felekler  hem  melek  giryân  olur 
Kâkipâye  yüz  sürenler  cümlesi  sultân  olur 
Cümle  hublar  pâdişâhi  bî  misâlim  Mustafâ 

Su  gibi  dîdânna  müştak  olalı  ağlarım 
Sensiz  olsam  cennet -i  a'lâda  ben  gam  bağlarım 
Hasretinden  dîde  giryân  olmuşum,  kan  ağlarım 
Hayret  aldı  bilmezem  ben  mâh  ü  salim.  Mustafâ 

Der  ki   .  mer  senin  içün  tatlı  candan  geçmişim 
Şem'ile  pervane  veş  yanup  suzandan  geçmişim 
Fariğim  her  nesneden  cân  ü  cihandan  geçmişim 
Dembedem  sensin  benim  fikr  ü  hayâlim  Mustafâ 

—  259  — 

Aldm  aklım  ey  yüzü  gün  alnı  mâhım  Mustafâ 
Nevcivansm  gel  hazer  kıl  alma  âhım  Mustafâ 
Kıssa- i  Mecnûn'a  meyi  etme  o  bir  efsânedir 
Bana  lûtf  et  nazeninim  yüce  şâhım  Mustafâ 


Âşık  Ömer  fö-l 

Sevdiğim  yoktur  cikân  içinde  sen  gibi  güzel 
Dilrübâlar  çokdürür  lâkin  sana  olmaz  bedel 
Bir  güzelde  yokdürür  sende  olan  nûr  ile  âl 
Dili  bülbül  yüzü  gül  kaşı  siyahım  Mustafâ 

Hak  bilür  ki  ben  sana  bin  canla  oldum  ntübtelâ 
Hasretinle  rûz  ü  şeb  çekmekteyim  derd  ü  belâ 
Bu  göze  bu  kirpiğe  dünyâda  hiç  olmaz  behâ 
Nûr-i  dîdem  dahi  kaşı  kıblegâhım  Mustafâ 

_  260  — 

Va'deye  kıldı  hilaf  ol  mihribânım  Mustafâ 
Arşa  çıktı  hasretinden  âh  ü  vâhım  Mustafâ 
Ahd  ü  peymân  eylemişti   gelmeğe  ol  lâle  ruh 
Biimezem  noldu  aceb  eğlendi  şahım  Mustafâ 

Vasîl-ı  kavsiyle  demâdem  kaddimiz  oldu  keman 
İştiyak' 1  intizardan  hâlimiz  oldu  yaman 
Görmeyelden  gül  cemâlin  oldu  bir  hayli  zaman 
Saçı  sünbül  yüzü  gül  çeşmi  siyahım  Mustafâ 

Ağlarım  derd  ü  firakınla  aceb  ben  gülmezem 
Akmada  Seylâb-ı  eskim  bir  dem  asla  silmezem 
Yoksa  bir  râh-ı...  mi  gitti  biimezem 
Hak'kı  seversen  ne  hâl  oldu  penâhım  Pvîustafâ 

Ey^  Ömer  âyâ  ne  hikmet  oldu  ol  dildârıma 
Etmedi  asla  terahhum  ol  benim  âh  zânma 
Rık'a  yazdım  hasbıhâlim  sunmağa  hünkârıma 
Hayli  demdir  muntazınm  pâdişâhım  Mustafâ 

—  261  — 

Âşık  oldum  sen  perî  sîmâya  canım  Mustafâ 
Mailim  sen  dilber-i  ra'nâyâ  canım  Mustafâ 


132  Âşık  Ömer 

Gülsen -i  vaslmda  zarım  atmadadır  rûz  ü  şeb 
Bülbülüm  sen  gonce-i  zîbâya  cânım  Mustafâ 

Gamze-i  fitnenle  gördüm  rîze  rîzedir  tenim 
Kanlı  zahmım  kanım  içtin  kanludur  pîrâhenim 
İştiyâk-ı  vaslın  ile  g-özlerim  yaşı  benim 
Aka  aka  döndü  gör  deryaya  cânım  Mustafâ 

Mâh  ü  Hurşîd'e  nice  benzer  iki  ebrûyı  gör 
Doğradı  zarı  dilim  tâ  aşkıle  kayguyu  gör 
Mürg-i  dil  elde  nedendir  dâne-i  hindûyi  gör 
Bağlıdır  sen  kâkül-i  tûbâya  cânım  Mustafâ 

Gam  mıdır  bu  âşık-ı  dil  vasi  ı  maksûda  ere 
Gülşen-i  bâğ-ı  cemâlin  güllerin  gâhî  dere 
Çok  zamandır  çekti  arzum  bir  şeftâlü  dere 
Demedim  A^^ık  Ömer  ednâya  cânım  Mustafâ 

_  262  — 


Hüsuünü  gördükte  oldum  bende  cânım  Mustafâ 
Ol  sebepten  yok  liyâkat  tende  cânım  Mustafâ 
Aşkın  ile  eşk-i  çeşmim  akmadadır  Şat  gibi 
Bari  bir  kez  merhamet  kıl  sen  de  cânım  Mustafâ 

Eyle  Mevlâ'yı  seversen  îûtfunu  lâyıklara 
Çevri  mu'tâd  eyleme  gel  bu  dili  yanıklara 
Taht  1  nâz  üzre  letafet  göstere  âşıklara 
Tâ  bu  gün  sultân  oluptur  Hind'e  cânım  Mustafâ 

Vech-i  pâkin  dilberâ  bulmuş  kemâl-i  izzetin 
Bu  duamız  Hak'tan  irsün  çün  zamân-ı  devletin 
Öyle  teşbih  eyledim  ki  leblerinin  lezzetin 
Her  musannâ'ol  nebat -ı  kande  cânım  Mustafâ 


Âşık  Ömer  133 

Bu  Ömer  medhini  eyler  şerhile  ahsen  sıfat 
Vasf'i  hâlim  şerhi  g-önlüm  dinle  sen  ey  âli  zât 
Bahr  ü  ber  dil  gam  elinden  hâsılı  budur  necat 
Gel  edersin  rûberû  canımda  canım  Mustafâ 

_  263  _ 

Sana  bir  tenhâ  sözüm  var  dinle  canım  Mustafâ 
Gerçi  hoş  zahmettir  amma  hele  canım  Mustafâ 
Kimseler  bu  sırra  sâhib  olmasun  asla  sakın 
Dime  lûtf  et  başın  içün  sakla  canım  Mustafâ 

Hak  bilür  râzî  değilim  konuşasm  yâr  ile 
Andırasm  halk  içinde  kendini  hem  ad  ile 
Tâ  gficeler  subh  olunca  âh  ile  feryâd  ile 
Ağlamaktan  döndü  çeşmim  sele  canım  Mustafâ 

Aşık  olan  düşer  elbet  bahr-i  g-amm  engine 
Yâ  ne  mümkin  karşı  durmak  aşkımın  bir  dengine 
Bâğ-ı  hüsnünde  sataştın  andelîbin  çengine 
Sordum  aslı  mâiI  imiş  güle  canım  Mustafâ 

Sen  beni  doğru  yolundan  şaştırırsun  akıbet 
Kal  idüp  pûte-i  aşkta  pişirürsün  akıbet 
Gerçi  kim  Aşık  Ömerli  düşürürsün  akıbet 
Korkarım  Mecnun  misâli  çoIe  canım  Mustafâ 

_   264   _. 

Bendene  hor  bakma  gel  ey  nevcivâmm  Mustafâ 
İsminin  meftunuyum  kaşı  kemanım  Mustafâ 
Halk-ı  âlem  zemmin  eyler  hanelerde  sevdiğim 
El  rakîbi  kendine  söyletme  canım  Mustafâ 

Kendini  bilmezler  ile  olma  gel  sen  âşinâ 
Hak  Taâlâ  kudret  ile  nazre  kılmış  kaşına 


134  Âşık  Ömer 

Hor  bakarsan  kuluna  dürlü  felâket  başına 
Öyle  bil  ki  geliserdir  nevcivâmm  Mustafâ 

Aşık  olan  medhin  okur  dâima  âgaz  ile 
Mübtelâlar  vasfın  eder  Hüseynî  âvâz  ile 
Âşıkm  bağrm  ezersin  günde  bin  kez  nâz  ile 
Bendene  kılma  bu  çevri  nevcivâmm  Mustafâ 

_   265  — 

Ey  pejî  yüzlü  şehim  gül- i  baharım  Mustafâ 
Bir  bakışla  aklım  aîdı  nazlı  yârım  Mustafâ 
İhtiyarım  gitti  elden  ben  senin  meftununum 
Neylerim  mâli  menâli  cümle  varım  Mustafâ 

Pâyine  yüz  sürmek  içün  türâb  oldum  yoluna 
Mevlâ'nın  ihsanı  çoktur  rahm  eder  ben  kuluna 
Ben  kulun  öldürmek  içün  hançer  almış  eline 
Kıyma  bana  mâhitâbım  gül'izanm  Mustafâ 

Aşıka  cevreylemek  kanunudur  dilberlerin 
Ekserisi  çevre  mail  ol  gül-i  handanların 
Zannederler  yoîe  kalur  ahları  âşıkların 
Dokunur  cerhine  bir  gün  âh  ü  zarım  Mustafâ 

Der  ki  Ömer  hadden  aştı  gitmedi  serden  tufan 
Böyle  kalursa  eğer  hâlimiz  olur  pek  yaman 
Ağa  yollum  diledi  âşıkların  senden  eman 
Söyle  cürmüm  bileyim  ben  de  günâhım  Mustafâ 


Gözden  oldumsa  cüda  ey  şîvekâr  unutma  hâ 
Râz-ı  aşkım  sakla  etme  aşikâr  unutma  hâ 
Şimdi  hoş  benden  seni  ayırdı  iğvâ-yi  rakîb 
Belki  kavuştura  bir  gün  Girdigâr  unutma  hâ 


Âşık  Ömer  135 

Kani  gâhi  lûtf  edüp  gösterdin  ey  dil  bendene 
Koşmağa  arz-ı  hulûs  ederdin  ey  dil  bendene 
Senden  ayrılmanı  ölünce  derdin  ey  dil  bendene 
Sakın  ol  ahd  ile  peymân  ikrar  unutma  hâ 

Dergeh-i  Hak'ta  niyazım  sensin  evkat-ı  seher 
Sengf-i  haradan  geçer  âh  ü;;enînim  kıl  hazer 
Gafil  olma  revnak-ı  hüsnün  gülü  tezce  geçer 
Kimseye  olmaz  güzellik  bir  karâr  unutma  hâ 

Ömer  aybetme  sakın  aşk  ehline  bir  vakt  olur 
Bu  meseldir  her  neye  ta'neylesen  başa  gelür 
Sevdiğim  dünyâda  sen  sağ  ol  gönül  dostun  bilûr 
Yol  göründü  eylerim  terk-i  diyar  unutma  hâ 

—  267  — 

Dâima  medhin  dilinde  sûre -i  Rahman  ola 
Kim  sana  kasd  ider  ise  âhırı  vîrân  ola 
Seni  sevmiyen  âdûlar  hâk  ile  yeksan  ola 
Devlet  ile  bin  yaşa  sen  her  işin  âsân  ola 

Mah  cemâlin  rûşen  ola  gün  begûn  estikçe  bâd 
Devlet  ü  izzet  ile  Hak  eyiesün  ömrün  ziyâd 
Çok  şükür  olsun  Huda'ya  çünki  oldmm  ber  murâd 
Düşmenin  gözleri  kûr  ü  dostların  handan  ola 

Suna  gör  destini  güle  nice  yüz  bin  hâr  ise 
Hak  sana  yardımcıdır  korkma  cihan  ağyar  ise 
Rûz  ü  şeb  ol  hak  katında  her  ne  kasdm  var  ise 
Kilerim  Bârî  Huda'ya  hep  sana  âsân  ola 

Der  ki  Ömer  vasfa  seza  söyledi  bir  kaç  cevab 
Tâli'in  ol  haddedir  kim  harf  be  harf  ettim  hisab 
Biri  İncil  biri  Zebur  biri  Tevrat  dört  kitab 
Kande  gidersen  efendim  hemdemin  fürkan  ola 


136  Âşık  Ömer 

—  268  — 

Var  ol  iylikle  serîr-i  devletin  ma'mûr  ola 
Gün  begün  saat  besâat  kevkebin  pür  nûr   ola 
Zâtına  eğri  bakan  gözler  hasedden  kür  ola 
Yahşi  olan  iyilikle  âleme  meşhur  ola 

Nahl-i  ümmîdin  emîn  etsün  hatâdan  Müstean 
İrmeye  ünvânma  âşûb  ü  âfetten  ziyan 
Bâğ-j  ikbâlin  yeşersin  taze  taze  gülsitan 
Döstânm  şâd  ü  hurrem  düşmanm  makhûr  ola 

Ism-i  şânmdır  Fvîchemmed  nâm  ü  şânımdır  ağa 
Ola  yâr  ü  yaverin  Mevlâ  şefî'in  Mustafâ 
Ahsen-ittakvim  yarattı  Hak.,seni  kıldı  atâ 
Dilde  evsâf-ı  cemîlin  hâr  edenler  hûr  ola 

Hüsn-i  bî  pâyânmm  şükrânesi  bây  ü  gedâ 
Haşre  dek  eksilmeyüp  artar  deyu  eyler  duâ 
İnkisarın  kimseye  göstermeye  Bârî  Huda 
Hem  nişînin  hemdemin  hem  meşrebin^^mesrûr  ola 

Ya  nesi  var  tekye-i  gamda  yatan  âvârenin 
Pertevi  hurşîd  bahş  olmaz  feri  seyyarenin 
Bir  duadır  nazm  ile  kasdı     mer  bîçârenin 
Sehv  ile  olan  kusuru  lûtf  ile  ma'zûr  ola 

—  269  — 

Ey  güzeller  serveri  canım  sabahın  hayr  ola 
Aşinalık  eyle  gel  canım  sabahın  hayr  ola 
Rûy.i  pâk-i  hüsnünün  müştakıyım  gördüm  seher 
Ey  yanağı  verd-i  handanım  sabâhm  hayr  ola 


Âşık  Ömer  137 

Nâz  ider  âşıklara  her  dembedem  dildâdeler 
Bekleşür  yollarda  bülbüller  gibi  üftâdeler 
Muntazır  rûyin  temâşâ  etmeğe  âvâreler 
Ey  şeker  leb  derde  dermanım  sabâhm  hayrda 

Hüsnüne  mağrur  olup  yalvarı  geldim  gülbeden 
Dâd  elinden  hür  u  gılmânım  sabahın  hayr  ola 

Ey  Ömer  sen  leşkerin  salma  gönül  sahrâsma 
Alemi  arz  etmeğe  geldim  güzeller  hasma 
Bencileyin  düşm.esün  bir  kul  bu  dil  sevdâsma 
Ey  benim  sevgili  cananım  sabâhm  hayr  ola 


Ey  melek  tal'at  peri  pej^er  sabâhm  hayr  ola 
Ey  yüzü  Mir'at-ı  İskender  sabahın  hayr  ola 
Teşneyim  cana  görünmez  çeşmime  âb-ı  hayât 
Ey  dudağı  bağçe-i  kevser  sabâhm  hayr  oia 

Lûtf  edüp  eyle  terahhum  âşıka  çeşm-i  gazal 
Hüsne  mağrur  olma  bakî  kalmaz  ey  Yûsuf  cemâl 
Dinle  pendimi  benim  gûş  eyle  ey  kaşı  keman 
Ey  cemâli  îd-i  ekber  sabâhm  hayr  ola 

Ağlamaktan  kaddimi  nün  eyledin  Ya'kub  misâl 
Bümezem  kendimi  asla  gezerim  Mecnun  misâl 
Bir  devasız  derde  düştüm,  ağlarım  Eyyub  misâl 
Ey  tabîbâ  derdime  rehber  sabâhm  hayr  ola 

Gel  şehâ      mer  gedânm  cürmünü  eyle  suâl 
Öldürürsen  razıyım  pes  eylerim  kanım  helâl 
Dâm-ı  zülfünden  halâs  olmak  bana  emr-i  muhal 
Ey  gönüller  uğrusu  dilber  sabâhm  hayr  ola 


î38  Âşık  Ömer 

—  271   _ 

Merhaba  ey  züîf-i  anber  bû  sabâhm  hayr  ola 
Ey  nigfâh-î  gamzesi  câdû  sabâhm  hayr  ola 
Zahmet- i  hicranda  koyma  âşık-ı  mecnûnunu 
Kaçma  ey  gözleri  âhû  gel  sabâhm  hayr  ola 

Dîdeden  çıkmaz  hayâl-i  ârızm  hayrânmım 
Çeşiü'i  hûn  efşânım  ağlar  rûz  ü  şeb  giryânmım 
Aşiyân-i  gamda  hâlâ  bülbül-i  nâlânmım 
Ey  nihâl-i  kamet-i  dilcû  sabahın  hayr  ola 

Kıl  kerem  uşşâkma  gel  berk -i  hüsnün  solmadan 
Câm-ı  ömrüm  bâde-i  mekvinle  ömür  dolmadan 
Ey  güzel  vakt^i  ecel  bir  gün  irişüp  olmadan 
Bezme  gel  bir  lâhze  ey  mehrû  sabâhm  hayr  ola 

Vermedin  Tanrı  selâmın  bu  Ömer  bîçâreye 
Nâz  ü  reftâr  ile  geldin  cilve  i  nezzâreye 
Bir  nigâh-i  iltifatın  olmadı  âvâreye 
Ey  perî  peyker  güzel  yâhû  sabâhm  hayr  ola 

—  272  _ 

Ey  gönül  şimdengeru  yk  taht  ola  yâ  baht  ola 
Râh-i  aşka  ko  seri  yâ  taht  ola  yâ  baht  ola 
Serfirâz  olmak  dilersen  aşk  meydânmda  sen 
Kalma  hasmından  geri  yâ  taht  ola  yâ  baht  ola 

Hayme-i  mîâddan  cühhâle  gösterme  nikab 
Üstüvânna  sanurdum  vermedi  kat'î  cevâp 
Bir  söz  ile  lâî  veş  epsem  lalır  pür  ıztırâp 
Ben  de  çektim  el  hari  yâ  taht  ola  yâ  baht  ola 

Kande  kim  bir  kâmili  gördüm  anı  gûş  eyledim 
Feyz-i  Hak'ka  katreden  mazhar  olup  cûş  eyledin 


Âşık  Ömer  139 

Düşmanın  kanını  da'vâiar  kılup  nûş  eyledim 
Meclis  içre  sâgari  yâ  taht  ola  yâ  baht  ola 

Ey  Ömer  hâzır  suhan  meydâna  gelsün  essalâ 
Tiz  ecvâb  olsun  da  versin  hele  ol  sahip  edâ 
İmtihan  olmak  bizimle  isteyen  cana  sala 
Söyleniz  gelsün  beri  yâ  taht  ola  yâ  baht  ola 

_  273  - 

Geçti  yârm  hadden  özge  firkati  bu  canıma 
Girdi  ol  hûnî  benim  âhır  dirîga  kanıma 
Çün  mukarrerdir  cihanda  her  visalin  firkati 
Elveda'  şimdengeru  cânâmma  yaranıma 

Ben  gedâyı  ol  şeh-i  âdil  himâyet  eyiesün 
Hâlime  rahmeyleyüp  lûtf  ü  inayet  eyiesün 
Kabrim  üstüne  geiüp  gâhî  ziyaret  eyiesün 
Öldüğümde  söyleyin  ol  server-i  hûbânıma 

Deşt-i  hicrana  yine  oldum  revan  Mecnun  gibi 
Görmedim  asla  cihanda  bu  dil- i  mahzun  gibi 
îki  çeşmimden  akar  seyîâb^ı  gam  Ceyhun  gibi 
Ger  inanmazsan  nazar  kıl  çeşmime  dârnânıma 

Derd  ü  firkat  mûya  dönderdi  bu  cism_-i  nâlimi 
Turfa  Mecnûn'um  ki  bilmem  şimdi  mâh  ü  salimi 
Sahn-ı  âlemde  görüp  böyle  perişan  hâlimi 
Rahm  eder  gökte  melekler  nâle  vü  efgânıma 

Ey  Ömer  her  kim  o  şuhun  vaslma  şâyân  olur 
Hazretti  Ya'kub  veş  çeşmim  benim  giryân  olur 
Mülket-i  dehr  içer  ol  dem  hak  bu  kim  sultân  olur 
Vâsıl  olmazsam  eğer  ol  Yûsuî^i  ken'ân'ıma 


140  Âşık  Ömer 

—  274  — 

Derdimi  cânâ  dil-i  mahzuna  sor  sorma  bana 
Ab -I  çeşmimden  akan  Ceyhun'a  sor  sorma  bana 
Bu  perîşânhklarım  ey  çerh-i  dun  senden  yana 
Hâl -i  aşkım  zülf-i  anber  gûna  sor  sorma  bana 

Sende  ey  canan  bu  hüsn  ile  letafet  çok  mudur 
Kıldığum  sen  zülfü  leylâdan  şikâyet  çok  mudur 
Medh-i  pâkin  kılmağa  dilde  fesahat  çok  mudur 
Dâm-ı  aşkın  mihnetin  Mecnûn'a  sor  sorma  bana 

Subha  dek  nâlân  ü  giryân  olduğum  âlem  bilir 
Bezm-i  vasla  ben  garîbi  bilmeyen  mahrem  biHr 
Hasret-i  lâ'linle  kanlar  döktüğüm  dîdem  bilir 
Macerayı  dîde'i  pürhûna  sor  sorma  bana 

Bu  Ömer'ce  ne  aceb  yâr  olmadı  çarh-ı  felek 
Âh  ü  feryadım  niçin  gûş  eylemezsin  ey  melek 
Hasretinle  zârlıkîar  kıldığım  tâ  haşre  dek 
Dâr-ı  gamda  nağme-i  kanuna  sor  sorma  bana 

—  275  — 

Söylemez  oldu  aceb  cânâmm  incinmiş  bana 
Hâlime  rahm  eyleyüp  sultânım  incinmiş  bana 
Ah  niçün  sârüp  yüz  ey  sabâ  eyle  niyaz 
Hâkipâye  gamzesi  fettanım  incinmiş  bana 

Derd-i  hasrette  vücûdum  şehrini  kıldım  hisâb 
Eylemiş  hoşbû-yi  zülfün  yüzüne  ol  meh  nikab 
Merhamet  kılmaz  dil-i  nâşâdıma  eyler  azâb 
Ruhleri  gül  lebleri  mercanım  incinmiş  bana 


Âşık  Ömer  141 

Şem-i  ruhsârmda  diller  per  urup  pervâz  eder 
Hâlime  rahmeylemez  uşşâka  cevr  ü  nâz  eder 
Korkarım  ki  ol  rakîb-i  rûsiyeh  iğmâz  eder 
Anın  içün  ol  güM  handanım  incinmiş  bana 

Ey  Ömer  lâl'iyle  nâmın  yâd  ile  mestâneyim 
Dostlarım  ta'neylemen  ben  aşkıle  dîvâneyim 
Bunca  efganıma  bâis  yâr  ile  bigâneyim 
Cürmümü  bilmem  nedir  devrânım  incinmiş  bana 

_  276  — 

Geçtim  ey  dil  cümleden  bir  taze  mehrû  bul  bana 
Bir  söz  anlar  hal  bilür  âlüfte  dilcû  bul  bana 
Her  gören  tahsîn  edüp  vech-i  cemâlini  anın 
Lebleri  bir  lâ'l  reng  zîbâ-yi  giysû  bul  bana 

Âşıka  çüm  nâz  eder  ol  yâr-ı  tarrâr  istemem 
Servi  kad  ince  miyan  bir  çeşm-i  âhû  bul  bana 

Söyledikçe  her  cevâbı  dürr  ile  meknûn  ola 
Kaddi  ar'ar  lebleri  lâ'l  kameti  mevzun  ola 
Kaşları  semmûr-i  Hindî  her  yeri  uygun  ola 
Sim  beden  gonca  dehen  cemâli  benlu  bul  bana 

Tâ  ezelden  pendimi  gûş  eyle  canan  kıl  hazer 
Her  görenler  zanneder  inmiş  semâdan  mâh  ver 
Der  ki  bu  Aşık  Cmer  oldu  lisânından  şeker 
Sözleri  dürr-i  Aden  kıymette  iü*iû  bul  bana 

—  277  — 

Gayrı  dilberden  vefa  sensiz  haram  olsun  bana 
Ger  olursam  mübtelâ  sensiz  haram  olsun  bana 
Sendedir  dîvâne  gönlüm  ey  güzellerden  güzel 
Bir  dem  eylersem  safa  sensiz  haram  olsun  bana 


142  Âşık  Ömer 

Sunmağ»a  haddim  yoğ-  ise  yazmışmı  ben  nâmeler 
Arzîhâle  kudretim  yok  nâra  yandı  hâmeler 
Gâh  al  gâhî  yeşiller  gibi  giydim  câmeler 
Câme-i  nev  dilrübâ  sensiz  haram  olsun  bana 

Ayağm  bassan  bu  sînem  pâyine  râh  eylesem 
Tek  heman  seyrangehim  rûyin  gibi  mâh  eylesem 
Yıkılur  çerh-i  felek  aşkmla  bir  âh  eylesem 
iş  ü  nûş  ey  dilrübâ  sensiz  haram  olsun  bana 

Sana  meftun  olduğumdan  sanma  dîvâne  beni 
Mest-i  aşkmım  ezelden  sanma  mestâne  beni 
Âşık  Ömer  âşinâdır  sanma  bîgâne  beni 
Zevk  u  şâdî  bîvefâ  sensiz  haram  olsun  bana 

_  27©  — 

Yoktur  agâhım  niçün  ey  mehlika  küstün  bana 
Cürmümü  bildir  de  öldür  dilrübâ  küstün  l^ana 
Gayri  cürmüm  yok  derûnî  sevmişim  Mevlâ   bilür 
Anın  içün  bende  ne  nâz  ü  cefâ  küstün  bana 

Böyle  istiğnalara  âyâ  nedir  aceb  sebeb 
Bî  vefâbk  semtidir  ettiklerin  filcümîe  hep 
Dilrübâlar  içre  âdet  böyle  mi  bilmem  aceb 
Olmuş  iken  tâ  ezelden  âşinâ  küstün  bana 

Kıymetin  bilmez  senin  şahım  olanlar  mahremin 
Gayriler  yanında  makbulün  enîsin  hemdemin 
Sen  meleksin  kadrini  bilmek  gerek  ben  âdemin 
Aslını  bilmem  nedir  ancak  ki  sen  küstün  bana 

Ömer'in  pendi  yeter  âlemde  irfan  olana 
Minnet  etmez  ehl-i  dil  bîhûde  yârân  olana 
Barışalım  kibr  ü  kin  düşmez  müsülmân  olana 
Söyle  lûtf  et  ederim  canım  recâ  küstün  bana 


Âşık  Ömer  143 

~  279  — 

Bir  garîbim  şübhesiz  hasret  mekân  ağlar  bana 
Anm  içün  g-ûşe-i  vahdet  mekân  ağlar  bana 
Ey  felek  kahrm  heman  sen  bana  rai  gördün  mehal 
Bir  gedâyım  hâne-i  mihnet  mekân  ağlar  bana 

İçmişim  aşkm  suyundan  tâ  ezel  mestâneyim 
Bağlıyım  zencîr-i  aşka  zira  bir   dîvâneyim 
Bezm-i  şem'inde  demâdem  bir  yanar  pervaneyim 
Bâis  oldu  âteş-i  firkat  mekân  ağlar  bana 

Bülbülüm  gönlüm  benim  gülzâra  girdim  demedi 
Yanmağa  pervane  veş  şol  nâra  girdim  demedi 
Mâh  rûyum  tutuşup  esrara  girdim  demedi 
01  sebebden  mesken- i  zulmet  mekân  ağlar  bana 

Kalmasun  hiç  tab'mızda  zerre  veş  efkânmz 
Şâdümân  olun  ki  geldi  âşık-ı  bîdârmız 
Şübhesiz  arzu  çekerdim  görmeğe  dîdârmız 
Hâsılı  Aşık  Ömer  hasret  mekân  ağlar  bana 

—  280  — 

Ey  meded  cl  nevcivânın  hatırı  kalmış  bana 
Kâkülü  anber  feşânın  hâtna  kalmış  bana 
Neyledim  bilmem  ki  ben  ol  gözleri  mestâneye 
Hışm  eden  kaşı  kemanın  hatırı  kalmış  bana 

Sâh  1  aşkında  amn  çektim  cefâlar  bîhisâb 
Ben  gedâya  aşinalık  etmeğe  eyler  hicap 
Biimeyüp  başka  yüzünden  söyledim  bir  kaç  cevâp 
Rûyi  hub  ince  miyânm  hatırı  kalmış  bana 

Ol  perî  ağyar  ile  karşımda  mey  nûş  eyledi 
Ol  rakîb-i  bed  likanın  pendini  gûş  eyledi 


144  Âşik  Ömer 

Anlayan  ol  bîvefâyı  kim  ferâmûş  eyledi 
Bîöedel  hûrî  cin  ânın  hâtın  kalmış  bana 

Ey  Ömer  sohbet  idüp  bakmadı  asla  yüzüne 
Ol  mahal  rûy-i  zemin  zulmet  göründü  gözüne 
Ol  melek  sîmâ  senin  gayet  alınmış  sözüne 
Dişi  dür  gönce  miyâam  hâtın  kalmış  bana 

_  281   _ 

Yine  bir  yüzden  unuldu  âh  kim  firkat  bana 
Zehr  içinde  arttı  gittikçe  gam  u  mihnet  bana 
Ara  yerde  kalmışım  nâçâr  ü  bî  dil  nâmurâd  , 
Bir  yana  i!  ta'm  galip  bir  yana  gayret  bana 

Gâh  mihnet  gâh  firkat  şem'ine  pervaneyim 
Tâ  ezelden  alnıma  yanmak  yazılmış  yaneyim 
Derd  ü  mihnet  meclisinde  mutrib-i  mestâneyim 
Sâki-i  devran  sanar  gam  zehrini  kat  kat  bana 

Dest-i  zulm  ile  yıkıldı  neyleyim  dilhânesi 
Yâ  nesi  kaldı  imaret  ben  gedânm  yâ  nesi 
Gafilen  bir  fîle  çalındı  gönül  îerzânesi 
Yâ  piyadem  ferz  olur  yâhud  ider  kiş  mat  bana 

Çekmeden  usanmışım  dehrin  kuru  gavgasını 
Nola  görmezse  gözüm  her  sûret-i  zîbâsını 
Rûzigâr  alnımdan  aldı  atlas  u  dîbâsmı 
Pâdişâhım  gam  giyürdü  bir  yeni  hil'at  bana 

Uzlet  ettim  ey  Ömer  bu  gûşe-i  kâşaneden 
Nâleyi  bülbülden  aldım  yanmağı  pervaneden 
İşte  geldim  işte  gittim  gayri  doğmam  aneden 
Ey  felek  billahi  çoktur  bunca  eziyyet  bana 


Âşık  Ömer  145 

—  282  — 

Kendi  hâlimde  gezerken  bir  perî  söğdü  bana 
Bu  sebeb  ol  mahrûlar  serveri  söğdü  bana 
Ben  dedim  ki  pâdişâhım  ne  günâhım  var  benim 
Çevrilüp  hışm  ile  çekti  hançeri  sögfdü  bana 

Gitti  aklım  ben  yitirdim  kendi  kendim  ol  zaman 
Ne  yaman  zâlim  tabîatmış  meg^er  ol  nevcevan 
Kalmadı  nutka  mecalim  diyemedim  el'aman 
Yıktı  berbâd  eyledi  dil  kemteri  sö^dü  bana 

Bunca  yıldır  sıdk  ile  ben  gerçek  oldum  bir  gulâm 
Hak  bilür  anınla  ben  söyleşmedim  bir  çift  kelâm 
Geldi  geçti  ben  kıyâs  ettim  bana  verir  selâm 
Vermedi  gitti  heman  döndü  beri  söğdü  bana 

Hidmetimde  ger  kusurum  var  ise  satsın  beni 
Rehgüzârından  sürüp  yâd  illere  atsın  beni 
Katı  edüp  yâ  defter-i  hunilere  katsın  beni 
Ben  ölürsem  öleyim  şimdengerü  söğdü  bana 

Olur  olmaz  söze  gel  Âşık  Ömer  gam  çekme  sen 
Şu  cihanda  diber  olsun  tek  seni  dö^en  söğen 
Bir  söz  içün  âteş-i  hicrana  yakma  cân  ü  ten 
Anciieyin  nice  hublar  ekremi  sö^dü  bana 

~  283  — 

Bülbülüm  bâg^  ı  hayatta  âh  ü  zâr  olmaz  bana 
Ser  verüp  yâr  yoluna  ölmekten  âr  olmaz  bana 
Bu  cihan  bâkf  debidir  mâl  ü  mülkü  neylerim 
Girmişim  aşkın  yoluna  âh  ü  zâr  olmaz  bana 

İçmeyen  aşkın  dolusun  aşk  ana  ftsan  gelir 
İremez  şâh-ı  visale  dâhi  firkatte  kalır 

10 


146  Âşık  Ömer 

Şimdi  bir  gonca  nihandır  sevdiğim  âlem  bilir 
Dili  bülbül  saçı  sünbül  zülfü  dâr  olmaz  bana 

İrebilsem  ben  visaline  o  servi  kametin 
işiğinde  kul  olurdum  bilse  kulun  kıymetin 
İstemem  lâ'l  ü  cevahir  olsa  dünyâ  ziynetin 
Ol  melek  sîmâdan  özge  gayrı  yâr  olmaz  bana 

Cümle  yekdil  olsalar  da  etseler  bana  itâb 
Aşkımın  kal'esi  fethin  idemezler  feth-i  bâb 
Gam  değildir  aşkına  yansam  ebed  yevm-ül-hisâb 
Âteş-i  aşk-ı  deıûnum  gibi  nâr  olmaz  bana 

Aşkımın  deryası  coştu  yönü  Beyt-ul-lâhtır 
Gönül  abdal  oldu  gitti  kasdı  şeydullâhtır 
Kimseye  yok  ihtiyâcım  minnetim  Allahtır 
Âşık  Ömer  andan  özge  gayrı  yâr  olmaz  bana 

—  284  — 

Perîşân  eyledi  aklım  yine  bir  dilber-i  ra'nâ 
Değer  bir  beni  iklimler  haracı  bir  melek  sîmâ 
Siyah  kâküllerin  taşra  perîşân  eyleyüp  ol  hub 
Huda'nın  kudretin  anda  ziyaret  eyledim  hakka 

Cemâlin  seyreden  açık  verirdi  cânmı  tahkîk 
Kapusunda  kul  olurdu  gören  ihsanını  tahkik 
Dahi  çeşm-i  beşer  görmüş  değil  akranını  tahkik 
Anı  âlemde  bir  halk  eylemiş  ol  hazret-i  Mevlâ 

Kaçan  seyrâna  çıktıkça  çeker  âşıkları  yâhû 
Çıkup  taşra  salındıkça  velî  ol  kamet-i  dilcû 
Bu  güzellik  eğer  bakî  kalurss  anda  böyle  bu 
Ruyinde  serpilen  benler  eder  âşıklarl  ifna 


Âşık  Ömer  I47 

Dedim  cânâ  aceb  tavus  gibi  reftâre  mâliksin 
Celür  nutka  değ^il  bülbül  gibi  güftâre  mâliksin 
Ömer  sen  Hak'ka  hamd  eyle  ki  şöyle  yâre  mâliksin 
Lebinden  dürlü  ihsanı  eder  dâim  gelir  tenhâ 


—  285  — 

Yâr  gel  yâr  olalım  bir  sen  bana  bir  ben  sana 
Nice  bir  bâr  olalım  bir  sen  bana  bir  ben  sana 
Naz  niyaz  eğlencemiz  olsun  gül  ü  bülbül  gibi 
Bir  zaman  zâr  olahm  bir  sen  bana  bir  ben  sana 

Düşerek  aşk  âteşine  yandırır  pervane  per 
Niydüğün  aşk  u  mahabbet  andan  anla  kıl  nazar 
Yâ  ki  hüsnü  yahşi  sana  eylesün  aşkım  eser 
Tâ  giriftar  olayım  bir  sen  bana  bir  ben  sana 

Bana  senden  gayrı  bir  dilberi  sevmek  vermez  el 
Başın  içün  sen  de  benden  gayriye  rahm  etme  gel 
Aramızda  işbu  söz  kavi  ü  karâr  olsun  güzel 
Sâhib  ikrar  olalım  bir  sen  bana  bir  ben  sana 

Dîdemizden  dökmeden  gam  desti  firkat  nehrini 
Defter  etmeyelim  ağyara  bu  tâli'  kahrini 
Gel  temâşâ  eyleyelim  ol  gönüller  şehrini 
Mürg-i  tayyar  olalım  bir  sen  bana  bir  ben  sana 

Bu  Ömer  bîçâre  cânâ  tâlib-i  dîdâr  iken 
Sen  gül-i  nevreste  için  andelîb-i  zâr  iken 
Bende  aşk-ı  bîriyâ  sende  güzellik  var  iken 
Gel  vefâdâr  olalım  bir  sen  bana  bir  ben  sana 


148  Âşık  Ömer 

—  286  — 

Yâr  gel  ikram  edelim  bir  sen  bana  bir  ben  sana 
Vasî  içün  nâm  idelim  bir  sen  bana  bir  ben  sana. 
Tarkedüp  ağyar -ı  dûnu  ikimiz  tenhâ  heman 
Sohbet-i  câm  edelim  bir  sen  bana  bir  ben  sana 

Çekelim  şevk  u  mahabbet  na'resim  mestâne  veş 
Dem  bu  demdir  nâr-ı  aşka  yanalım  pervane  veş 
Nûşedûp  câm-ı  safâyı  g^erm  olup  peymâne  veş 
Devr-i  gülfâm  idelim  bir  sen  bana  bir  ben  sana 

Bendene  evvel  bakışta  eyledin  efsunu  sen 
Firkatinle  gözden  akıttım  nice  Ceyhun'u  ben 
Dinler  isen  sergüzeşt-i  Leyli  vü  Mecnûn'  u  sen 
Nakl'i  encam  idelim  bir  sen  bana  bir  ben  sana 

Ccvr  ü  istiğnaların  sen  bâisin  eyle    iyan 
Ben  de  kâr-ı  derd-i  aşkın  ideyim  bir  bir^beyan 
Sonra  seyret  acımaz  mısm  bana  ey  nevcevan 
Sözü  i'lâm  idelim  bir  sen  bana  bir  ben  sana 

Ey  Ömer  âşık  ola  bir  dahi  ma'şuk  elde  câm 
Zahir  ü  bâtın  budur  rindâne  sohbet  vesselam 
tdicek  bezmi  nihayet  ey  perî  ba'de.l- kelâm 
Buse  in'âm  idelim  bir  sen  bana  bir  ben  sana 

—  287  — 

Söyle  gel  ey  kameti  tûbâcığım  nettim  sana 
Künc-i  gamda  gevher-i  yektâcığım  nettim  sana 
Çeşmi  âhû  dilber-i  ra'nâcığım  nettim  sana 
Mürg-i  diller  serveri  zîbâcığım  nettim  sana 


Âşık  Ömer  14§ 

Bilmedim  kıldım  ezelden  gamzesine  iltica 
Lûtf  edüp  cevretmesün  bu  bendesine  dâima 
Bâde-i  gülfâm  içinde  şimdi  oldum  mübtelâ 
Şân  ü  şöhret  meclisi  ârâcıgfim  nettim  sana 

Beklerim  Mecnun  misâli  kûh  u  dağlar  meskenim 
Ben  senin  kemter  gulâmm  sen  benim  sîmi  tenim 
Söyle  ey  nûr-i  musavver  nemden  incindin  benim 
Hâli  hindû  kaşları  tuğrâcığım  nettim  sana 

Rûz  ü  şeb  fikr  ü  hayâlin  beni  eyler  serseri 
Aşık-ı  hicrana  pür  dâğ  oldu  nice   rehberi 
Yâ  niçün  ekleylemezsin  bu  Ömer'den  sükkeri 
Sebze  pûşum  tûti-i  gûyâcığım  nettim  sana 

_  288  — 

Aşk-ı  canan  bir  yana  dostumla  Leylâ  bir  yana 
Ta'n-ı  a'dâ  bir  yana  başımda  sevda  bir  yana 
Geçmezin  ol  nazeninden  nitekim  can  tendedir 
Olsa  âlem  bir  yana  ben  zâr  ü  şeydâ  bir  yana 

Dilrübâlar  içre  böyle  bir  sehî  kamet  mi  var 
Dâima  cevrü  cefâsın  çekmeğe  takat  mi  var 
Kalmadı  tende  mecalim  bir  nefes  rahat  mi  var 
Ateş-i  aşk  bir  yana  illerle  gavga  bir  yana 

Ettuğün  bana  adû-yi  bedlika  bir  gün  bulur 
İntikamım  sanma  ki  âlemde  yanına  kalur 
Giceler  tâ  subh  olunca  çektiğim  Mevlâ  bilür 
Ah  ü  efgan  bir  yana  göz  yaşı  derya  bir  yana 

Dil  harâb  oldu  kebâb  oldu  ten  ü  cân  ü  ciğer 
Derd  ü  mihnet  nâr-ı  firkat  içre  kaldım  serteser 


150  Âşık  Ömer 

Vech-i  pâkin  gförmek  içün  devr  ider  şâm  ü  seher- 
Şems-i  garrâ  bir  yana  mâh-ı  müccellâ  bir  yana 

Ey  Ömer  şemşîr-i  hasret  sînemi  etmekte  çâk 
Hey  dirîga  bu  temennalar  beni  eyler  helak 
Çok  zamandır  gelmedi  teşrîf  içün  ol  hûsn-i  pâk 
Yâra  minnet  bir  yana  hasma  müdârâ  bir  yana 


—  289  — 

Gider  oldum  pür  cefâ  sen  bir  yana  ben  bir  yana. 
Çünki  kılmazsın  vefa  sen  bir  yana  ben  bir  yana 
Siz  sağ  olun  biz  selâmet  idelim  yâhû  seni 
Ver  benim  gönlüm  bana  sen  bir  yana  ben  bir  yanaı 

Aşıkm  ma'şuk  yanında  zerrece  yok  rağbeti 
Yâ  ölüp  yâ  gitmeyince  tâ  bilinmez  kıymeti 
Kendime  ihtiyar  ettim  ben  diyâr-ı  gurbeti 
Olalım  yâr  âşinâ  sen  bir  yana  ben  bir  yana 

Gurbet  eline  düşeli  olmuşum  ben  serseri 

Hiç  demezsin  ey  garibim  hiç  demezsin  gel  beri 

Gice  gündüz  ağladırsın  ben  garîb-i  kemteri 

Yol  göründü  ey  şehâ  sen  bir  yana  ben  bir  yana. 

Yine  urdun  sînem  üzre  nice  yüz  bin  yâreyi 
Vakt  ola  kim  bulmayasın  mum  yakuben  areyi 
Gördüğüm  günler  bu  gündür  ol  Ömer  bîçâreyi 
Elveda'  kim  haşre  tâ  sen  bir  yana  ben  bir  yana 

—  290  — 

Ey  yüzü  gül  gonca  fem  sen  bir  yana  ben  bir  yana. 
Ey  gül-i  bâğ-ı  İrem  sen  bir  yana  ben  bir  yana 


Âşık  Ömer  151 

Gayrı  ey  şuhum  seninle  elvedâlar  idelim 
Gurbete  artık  kadem  sen  bir  yana  ben  bir  yana 

Ağlayıp  matem  kılalım  zâr  ü  efgan  iderek 
Döğünüp  seng-i  siyehle  âh-ı  sûzân  iderek 
Yakamız  yollarda  yırtıp  sîne  üryan  iderek 
Gidelim  şol  kaddi  ham  sen  bir  yana  ben  bir  yana 

Bir  birimizden  ayırdı  tâli' -i  gümrah  bizi 
Dostlanm  yâdeyleyip  âh  eylesin  her  gâh  bizi 
Yanıla  bir  gün  mülakat  eyleye  ol  şah  bizi 
Dilde  dursun  bu  elem  sen  bir  yana  ben  bir  yana 

Ey  Ömer  kâretti  cana  iftirâk  u  iştiyak 
Havfım  oldur  rûyini  görmek  ola  mâlâyutâk 
Elfirâk  ey  dilber-i  âlicenabım  elfirâk 
Bu  imiş  takdîr  hem  sen  bir  yana  ben  bir  yana 

—  291   — 

Ey  güzeller  ülkeri  sen  bir  yana  ben  bir  yana 
Elveda  şimdengeri  sen  bir  yana  ben  bir  yana 
Merhamet  ehli  değildir  bu  zamane  dilberi 
Bîvefâdır  ekseri  sen  bir  yana  ben  bir  yana; 

Gayri  lûthm  yok  bana  tahkir  ü  âzâr  etmeden 
İştiyâkmla  usandım  âh  ile  zâr  etmeden 
Başım  alayım  gideyim  canıma  kâretmeden 
Zahm-ı  sînem  hançeri  sen  bir  yana  ben  bir  yana 

Nice  bir  âciz  olalar  nâm  ü  sânımdan  benim 
Andelibler  ta'lim  alır  dâstânımdanj  benim 
Nice  eyyamlar  geçip  nâm  ü  nişanımdan  benim 
Almayalar  haberi  sen  bir  yana  ben  bir  yana 


152  Âşık  Ömer 

Uzlet    ettim  ey  Ömer  bu  gûşe-i  kâşaneden 
Nâleyi  bülbülden  aldım  yanmağı  pervaneden 
İşte  geldim  işte  gittim  gayri  doğmam  âneden 
Etti  gönlüm  seferi  sen  bir  yana  ben  bir  yana 

—  292  — 

Ey  perî  peyker  melek  sen  bir  yana  ben  bir  yana 
Kaldı  hasret  haşredek  sen  bir  yana  ben  bir  yana 
Rûzigâr  kılmakta  cüda  seni  benden  sevdiğim 
Akıbet  olmak  gerek  sen  bir  yana  ben  bir  yana 

Ey  saçı  Leylâ  düşem  Mecnun  gibi  sahralara 
Akıdıp  seylâb-ı  eskim  hicr  ile  deryalara 
Akıbet  saldı  felek  bu  serimi  sevdalara 
Yandı  yâremle  yürek  sen  bir  yana  ben  bir  yana 

Râh-ı  gamda  ağladan  uşşâkı  mihnet  demidir 
Ağla  hey  gözlerim  ağla  cana  hasret  demidir 
Elveda  şimdengeru  dostlara  firkat  demidir 
Bir  yana  olsam  gerek  sen  bir  yana  ben  bir  yana 

Dâima  bülbül  gibi  gülşende  feryâd  ayleme 
Şâd  û  hurrem  eyleyip  a'dâyı  dilşâd  eyleme 
Yâ  İlâhî  sevdiğimden  sen  beni  yâd  eyleme 
Ey  Ömer  geçer  dilek  sen  bir  yana  ben  bir  yana 

—  293  — 

Gel  bana  cevr  etme  dilber  dîn  ü  îmân  aşkına 
Seni  yoktan  var  iden  ol  Gani  Sübhan  aşkına 
Sen  bilürsün  senden  özge  Yâr-ı  garım  yok  benim 
Tevrat  ile  hem  Zebur  înctl  ü  Fürkan  aşkına 


Âşık  Ömer  I53 

Kendine  mağrur  olma  akıbet  ölsen  gerek 
Bunca  yıllar  türâb  olup  inleyüp  kalsan  gerek 
Hep  bana  ettiklerini  sevdiğim  bulsan  gerek 
Bu  cefâdan  kıl  feragat  Arş-ı  Rahman  aşkına 

Bîvefâdarlıkta  ne  var  âhu  gözlüm    söyle  gel 
Şimdi  benden  eyi  m-oldu  sevdiğim  sana  o  el 
Bîhüde  söz  söylemeği  görmedim  sana  mahal 
Uyma  adûiar  sözüne  hakk-ı  mîzân  aşkına 

Der  Ömer  dilber  ne  aceb  cevr  ü  cefâ  kâr  olur 
Dürlü  nâzı  öğrenince  gamzesi  ağyar  olur 
Ben  gibi  sana  o  eller  sanma  dostum  yâr  olur 
Gel  beni  ağlatma  bu  dem  ulu  sultân  aşkına 

—  294  — 

Düştü  gönlüm  bir  gül-i  Rum  dilber -i  Tersâsma 
Tıfl-ı  mazhar  düşmüş  o  ustasına 

Kim  nazar  kılmış  cemâli  nerkis-i  şehlâsına 
Kahraman  vârî  dayanmış  hançer-i   hemiâsma 

Her  seher  arzu  çeküp  yüzler  sürer  mestâneler 
01  cemâl -i  şem'-i  nura  yanmada  pervaneler 
Ayn-ı  ibretle  nazargâha  varır  dîvâneler 
Cümlesi  tahsîn  iderler  seyr  ü  temaşasına 


Ey  derûnum  na'resi  var  yân    gafletten  uyar 
Bu  keşişler  bekleşir  gitmeğe  kilisâsına 

Aşık  Ömer  teşneyim  bir  şîve-i  reftâr  içün 
Kûh  u  sahralar  gezüp  dîvâneyim  ol  yâr  içün 
İtmesün  cevr  ü  cefâyı  ol  gül-i  gülzâr  içün 
Rast  geleydim  yalvarırdım  Hazret-i  îsâ'sma 


154  Âşık  Ömer 

—  295  _ 

Bir  güzel  sevsem  ki  ben  ağyâre  minnet  olmasa. 
Kadr-i  âşık  anlasa  sâhib  eziyyet  olmasa 
Gün  gibi  rûşen  cemâli  verse  Yûsuf'tan  nişan 
Hem  metâ'-ı  vaslma  âlemde  kıymet  olmasa 

Âşıka  mihr  ü  vefa  yâda  cefâ  kılsa  güzel 
Hem  tabiat  anlasa  hem  keyfimi  kılsa  güzel 
Bir  kalender  rind  meşreb  ibn-i  vakt  olsa  güzeî 
Va'de-i  vuslatte  hiç  ferdaya  niyyet  olmasa 

Emrine  râm  olsalar  hep  bendeler  azadeler 
Her  taraftan  aşkına  bir  bir  içeler  badeler 
Per  yakar  mıydı  garib  pervane  veş  üftâdeler 
01  çerâğ-ı  bezm-i  dil  şem'inde  şiddet  olmasa 

İşbu  pendim  gevheıin  gûşunda  mengûş  et  takın 
Yâra  meftun  olduğun  ağyara  bildirme  sakın 
Ol  perî  suret  olunca  gâhi  bir  ruha  yakın 
Ara  yerde  hiç  rakîb-i  dîv  sîret  olmasa 

Sanma  hîhûde  çeker  sevdayı  bu  dîvâne  dil 
Bir  belâ  kim  sabrı  möşkil  ihtiyar  elde  değil 
Bağlamazdım  ey  Ömer  gümrâh  olaydı  aşka  bil 
Dahi  sevdiğim  güzel  destur- i  gayret  olmasa 

—  296  — 

Kâkülün  sevdaları  ham  eüi  kaddim  ey  fetâ 
Belli  bûyundan  ya  anberdir  yahud  müşk-i  Hatâ 
Bir  zaîfim  şöyle  kim  hâiî  yatır  bir  hayliden 
Gelmek  olmaz  mı  dahi  insafa  sen  ey  bîvefâ 


Âşık  Ömer  15^ 

Gel  rakîb-i  bedlikanı  eyle  kapunda  zelîl 
Nice  bir  rûzî^ola  lûtfun  ana  çevrin   bana 
Kimseler  bir  taze  dilber  sevmeğe  meyletmesin 
Yanmızda  günde  bin  kan  eylemek  cüz'î  hatâ 

Gösterir  âşıklara  kaddin  kıyametten  nişan 
Suretindir  ey  perî  âyîne-i  âlem  nümâ 

Haşredek  bir  lâhza  ayılmaz  sorar  keyfiyyetin 
Kim  ki  destinden  alıp  nûşetse  câm-ı  sohbetin 
Benden  §ık  Ömer'e  yüz  bin  cefâ  kıisan  hemin 
İdemem  vashndan  ey  meh  kat'-ı  ümmîd  ü  recâ 

—  297  — 

Ey  dirîga  çerh-i  gaddar  kaddimi  kıldın  dütâ 
Eyledin  âhır  beni  ol  nazh  yârımdan  cüda 
Bunca  derd.i  bîdevâya  sen  beni  görüp  reva 
Neyledim  nettim  sana  söyle  bana  ey  bîvefâ 

Cûş  edüp  seylâb-ı  eskim  dembedem  akmaktadır 
Nâr-ı  hasret  bağrımı  büryân  edüp  yakmaktadır 
Dûd-i  ahım  firkatinle  göklere  çıkmaktadır 
Buna  razı  mı  Huda  söyle  bana  ey  bîvefâ 

Bu  cüdâhk  senden  oldu  bende  yok  cürm  ü  günâhı 
Ya  nedendir  kılarım  her  rûz  ü  şeb  ben  âh  ü  vâh 
Doğrusun  de  ey  lebi  sükker  yüzü  gün  alnt  mâh 
Az  mı  kıldın  sen  cefâ  söyle  bana  ey  bîvefâ 

Tâ  ezelden  bilürem  sende  mürüvvet  yokduğun 
Aşıka  asla  terahhum  ile  şefkat  yokduğun 
Sen  bilürken  vaslma  âlemde  kıymet  yokduğun 
Yâ  ne  derdin  bir  behâ  söyle  bana  ey  bîvefâ 


!56  Âşık  Ömer 

Âşık  Ömer  sözlerinden  anlanur  dîvânedir 
Zâhirâ  bir  mûr  ise  ol  mânide  merdânedir 
Pek. keder  verdi  bu  güne  gam  sana  âyâ  nedir 
Kimseden  etme  haya  söyle  bana  ey  bîvefâ 

—  298  — 

Ey  dirîga  kim  yine  aldı  beni  cezb-i   hevâ 
Yine  çeşmim  kıldı  pür  tâ  serteser  nakş-ı  sivâ 
El  çeküp  vazgelmiş  iken  cümleden  ben  bîvefâ 
Yenile  bir  çevri  çok  dildâre  oldum  mübtelâ 

Âteş -i  aşkile  zâlim  yaktı  nâr  etti  beni 

Gitti  akl  u  ihtiyarım  bîkarâr  etti  beni 

Bir  bakışta  çeşm-i  âhûsu  şikâr  etti  beni 

Dâm-ı  zülfünden  ne  mümkin  mürg-i  dil^âzâd  ola 

Cür'asın  nûş  ideli  mestânesi  oldum  anın 
Şem'ine  yanmaktayım  pervanesi  oldum  anm 
Mah  cemâlin  göreli  dîvânesi  oldum  anm 
Mehcebîni  aya  benzer  ruhi  al  çeşmi  elâ 

Aşıkı  seydetmeğe  kâküllerin  çîn  eylemiş 
Gamzeleri  mübtelânm  kasdına  kîn  eylemiş 
Hüsnünü  ol  mehlika  tavus  gibi  zîn  eylemîş 
Halkı  âşık  kılmak  içün  kendüye  virmiş  cila 

Der  ki  bu  Âşık      mer  dil  nice  ma'nîler  saçar 
Her  bilüp  bilmediği  hercâyiye  zarın  açar 
Ne  cefâsından  hazer  eyler  ne  çevrinden  kaçar 
Bu  gönül  dedikleri  başa  belâ  ender  belâ 

-  299  — 

Noldu  âyâ  gelmedi  şâh-i  cihan  eğ-lendi  yâ 
Gönlümüz  gamda  koyup  şems-i  cihan  eğlendi  yâ 


Âşık  Ömer  157" 

Gözlerim  yollarda  kaldı  noldu  âyâ  gelmedi 
Bilsem  âyâ  niçün  ol  kaşı  keman  eğlendi  yâ 

Her  kaçan  gelse  efendim  gönlümüz  pür  nûr  olur 
Gamde  iken  gönlümüz  hem  şevk  ile  mesrur  olur 
Hâk  ile  yeksan  iken  bu  kalbimiz  ma'mûr  olur 
Kaddi  ar'ar  kameti  serv-i  revan  eğlendi  yâ 

Çünki  gönlüm  düştü  bir  şâh-ı  cihan  gavgasma 
Zülf.i  pür  hamın  görüp  bend  olmuşum  sevdasına 
Ol  adû-yi  bedlikanın  bilmezem  ığvâsı  ne 
Dişleri  dür  lebleri  sükker  dehân  eğlendi  yâ 

Ey  Ömer  medh  eyler  isem  medhe  lâyık  yeri  var 
Mah  cemâlin  üzre  serpilmiş  siyah  benleri  var 
Sana  kurbân  olsa  bu  âlem  efendim  yeri  var 
Ruhleri  gül  kâkülü  anber  feşân  eğlendi  yâ 

—  300  - 

Ey  gönül  bu  gözlerimden  dereler   akmaktadır 
Katre  katre  dâne  dâne  gûşe  gûşe  âb  âb 
Nâr.ı  hasret  her  mahal  bu  sînemi  yakmaktadır 
Sîne  sîne  döne  döne  semt  semtü  bâb  bâb 

Ey  dirîga  kimse  bakmaz  oldu  asla  yaşıma 
Gör  ne  geldi  dahi  neler  gelse  gerek  başıma 
Zehr-i  mâr-ı  mihneti  devran  katuptur  aşıma 
Ölçe  ölçe  kâse  kâse  tâs  tâs  u  kab  kab 

Geşt  edüp  gezdim  bu  dehrin  bilmedim  ahvâlini 
Ah  ü  vâh  ile  geçirdim  ömrümün  visalini 
Çarh-ı  gerdun  silmededir  ömrümün  konkalini 
Çeke  çeke  dize  dize  tel  tel  u  sâb  aâb 


İ5S  Aşık  Ömer 

Çektiği  zahmet  kiminin  bir  nizâm-ı  hâl  içün 
Bir  elem  gelmez  kiminin  gönlüne  isyan  içün 
Gezdirir  dünyâda  bahtı  kimini  bir  nân  için 
Dâğ-  dâğ-  u  şehr  şehr  ü  yer  yer  ü  bâb  bâb 

Açma  razın  kimseye  ger  olmak  istersen  esen 
Açar  isen  çâre  nedir  çâre  dâim  aç  dehen 
Bir  kitab  et  ey  Ömer  bu  sözlerini  sağ-  iken 
Cild  cild  ü  cüz  cüz'ü  harf  harf  ü  bâb  bâb 


—  301  — 

Bezm-i  gamda  âh-ü  nâlem  oldu  ney  sîne  rebâb 
Hûn~i  dilden  dîdeler  iki  kapağındır  şerâb 
Şu'le-i  sûzi  derûnum  şem'a  nisbet  ferrü  tâb 
Dâğ-ı  sinemde  delîl  olmuş  fitîl-î  ıztırâb 

Gerçi  ey  dil  bir  lebi  şîrîne  meftun  olmuşuz 
Çekmeden  saht-ı  kemân-ı  gayreti  kat  olmuşuz 
Yine  bir  derd  içre  bir  zevk-ı  tesellâ  olmuşuz 
Gam  değil  şâd  ü  ferah  eylerse  bizden  ictinâb 

Bir  münâsib  hal  bilir  hemrâza  demsâz   olmadın 
Kime  ağladımsa  halimden  ebed   hiç  bulmadın 
Vâdi-i  hicr  ü  firakın  intihasın  bulmadım 
Çektiğim  âlâm  ise  oldu  mutavyel  bir  kitâb 

Ey  Ömer  çeksen  nola  bâr-ı  belâ-yi  gurbeti 
î'tikâf-ı  ruha  ver  emmâre  renc-i  zulmeti 
Görmeyince  nice  demler  mâcerâ-yi  zulmeti 
Âşık  ol  nûr-i  hayat  efzâdan  olmaz  feyziyâb 


Âşık  Ömer  159 

-  202  — 

Vechine  teşbîh  eder  ay  kendüyü  etmez  hicâb 
Tammaz  mı  bilmezem  eksikliğin  ol  mahitâb 
Sana  karşı  hüsne  garrâlandıgıyçün  âfitâb 
Dâmeniyle  dembedem  vechin  anm  örter  sehâb 

Ben  sanırdnn  ehl-i  aşkm  dûd-i  âhıdır  meğer 
Hatt-ı  anberle  yazılmış  tâc-ı  şâhîdir  meğer 
Perçemin  serde  melâhat  bârigâhıdır  meğer 
Kim  siyeh  giysûların  olmuş  ama  miskin  tınâb 

Dilrübâlar  içre  şimdi  kim  meğer  sensin  ehem 
Suretindir  Ahseni  takvim  lebindir  câm-ı  Cem 
Vechin  üzre  benlerin    kirpiklerinle  ey  sanem 
Nîze  çekmiş  leşker-i  Hindûya  benzer  bîhisâb 

Aşıka  nâz  ile  çeşmin  yahşi  himmettir  senin 
Her  ne  denlu  cevredersen  ayn-ı  izzettir  senin 
Ağzın  ol  gencine-i  esrarı  hikmettir  senin 
Nutka  gelse  fetholur  âşıklara  bin  dürlü  bâb 

Benden  A§ık  öme/e  bir  kez  nazar  kılsan  nola 
Nice  bir  olsun  firakınla  giriîtâr-ı  belâ 
Demedin  bir  kez  nedir  hâlin  senin  ey  mübtelâ 
Bunca  demlerdir  kapında  yasdanıp  taş  u  türâb 

_  30  J  — 

Nice  bir  çeksem  gerek  dred  ü  firak  u  ıztırâb 
Nice  bir  aksın  gözümden  dâima  bu  kanlı  âb 
Nice  bir  bu  çerh-ı  kecrev  aksine  devr  eylesün 
Nice  bir  yansun  ciğer  olsun    kara  bağrım  kebâb 


Âşık  Ömer 

Nice  bir  ben  zehr-i  aşkı  dembedem  nûş  eyleyim 

Nice  bir  derd  ü  belâyı  başıma  dûş  eyleyim 

Nice  bir  nahak  yere  ahdim  ferâmûş  eyleyim 

Nice  bir  gurbet  diyarında  yanara  mest  ü  harâb 

Nice  bir  gülşende  feryâd  ü   figan  etsem  gerek 
Nice  bir  dil  mürgunu  bülbül  zeban  etsem  gerek 
Nice  bir  mihnet  çeküp  hâlim  yaman  etsem  gerek 
Nice  bir  baht-ı  siyahım  durmaz  eyler  inkılâb 

Nice  bir  gurbet  diyarında  olam  hâr  ü  hakîr 

Nice  bir  şûh-i  sitemkârım  beni  eyler  esir 

Nice  bir  ömrüm  telef  olsun  bu  yollarda  kesîr 

Nice  bir  olmaz  Ömer  bu  gizli  sırlar  fet  ^-i  bâb 

—  304  — 

Ey  benim  serv-i  revanim  varıma  sensin  sebeb 
Hûrı  vü  gılmân  olup  dil  şâdınasensin  sebeb 
Mah  cemâlin  dembedem  şuMe  verir  âşıklara 
Mushaf-ı  hüsnün  hakıyçün  dilberâ  sensin  sebeb 

Çün  bilürsün  buncr  demdir     aşkının  meftunuyum 
Yüzüne  hayran  olup  hem  kaddinin  meftunuyum 
Merhametsiz  kanlı  zâlim  hüsnünün  meftunuyum 
Akıbet  berbâdıma  mâhı  lika  sensin  sebeb 

Şu  cihanda  görmedim  ra*nâ  ben  ol  dilber  gibi 
Gül  yanağın  teşbih  ettim    misk  ile  anber  gibi 
Son  deli  dîvâne  ettin  bendeni  Mecnun   gibi 
Hâsılı  berbâdıma  ey  bîvefâ  sensin  sebeb 


Âşık  Ömer  161 

Der  ki  Ömer  bilmedim  ben  ol  perî  peykârımı 
Akıbet  eflâke  çıktı  gördün  ah  ü  zarımı 
Gönlüm  ağlar  gamgüsârım  aldılar  sen  yârımı 
Akıbet  mevtime  zâlim  pür  cefâ  sensin  sebeb 

—  305  — 

Başımı  derde  düşürdün  Mustafâ  sensin  sebeb 
Bunca  gavga  vü  nizâ'a  eşkıya  sensin  sebeb 
Ben  gedâ  bîçâreyi  halk  içre  rüsvây  eyledin 
Mushaf-ı  hüsnün  hakıyçün  dilberâ  sensin  sebeb 

Ey  benim  serv  i  bülendim  gelmez  oldun  yanıma 
Gicelerde  uyhu  girmez  dîde-i  giryânıma 
Kisb  ü  kârımdan  ayırdın  şimdi  kasdm  canıma 
Dâima  bedmest  edaya  sâkıyâ  sensin  sebeb 


Gece  gündüz  aşkm  ile  yanmadayım  nâra  ben 
Anın  içün  derdime  hiç  bulmadım  bir  çâre  ben 
Korkarım  bu  keyfile  çok  söyledim  düdâre  ben 
Hâsılı  berbâdıma  ey  bîvefâ  sensin  sebeb 

Hâr  elinden  çekticeğim  bülbül-i  şeydâ  bilür 
Bende  Mecnûn'u  bilürse  yine  ol  Leylâ  bilür 
Derdimend   Aşık  Ömer  eder  Ganî  Mevlâ  bilür 
Akıbet  mevtime  dilber  galiba  sensin  sebeb 

—  306  - 

Ey  dilâ  senden  kime  feryâd  ü  dâd  itsem  aceb 
Dilrübâlar  sevmede  sen  eyledin  mahir  beni 
Ben  seyâhîler  gibi  âzâde  iken  rûz  ü  şeb 
Derd  ü  gam  tevliyyetine  eyledin  nazır  beni 

11 


162  Âşık  Ömer 

Gerçi  vardır  sâkiyâ  bu  bâdekeşlikte  zünûb 

Afv  ede  ol  hazret-i  Tevvâb  ü  Settârüluyûb 

Ben  de  ehl-i  dil  g-eçerdim  kim  gamınla  meyl-i  hûb 

Züîf-i  mıknâtis.'eri  cezb  ettirir  âhır  beni 

Pîrezen  dünyâya  benzer  ol  güzeller  meşrebi 
Gerçi  anın  evc-i  istiğnadadır  hep  kevkebi 
Günde  bin  kez  sihr  edüp  te  eyler  ol  kendi  gibi 
Bütperest  etmek  diler  ol  kâkülü  kâfir  beni 

Bir  kazadır  düştü  gönlüm  sen  gibi  mehpâreye 
Söylemez  Hâraun  gibi  insafı  yok  âvâreye 
Hayli  demdir    acımazsın  bu  Ömer  bîçâreye 
Dağ  u  taş  ins  ü  melek  hayvan  olan  acır  beni 

-  307  — 

Ehl-i  dînin  cây-i  istimdadı  sensin  yâ  Mücîb 
Üstümüze  sâye-i  lûtf-i  kerîmin  kıl  rakîb 
Mü'mine  sedd"i  adûnun  eyle  fethin  an  karîb 
Asker-i  İslama  yâ  Rab  şâdilikier  kıl  nasîb 

Her  muradatı  veren  sensin  gerek  kulda  taleb 
Anın  içün  dîn  içün  çalışmadayız  rûz  u  şeb 
Feyz  ahr  vasimi  serabından  şehîd-i  teşne  leb 
Yâreli  gazilere  cüz'î  naîmindir  tabîb 

Her  kaçan  düşmen  iie  âşûb  u  gavgalar  kopar 
Hem  kıyametten  nişan  özge  temaşalar  kopar 
Tob-ı  kudret  atılır  yer  yer  tarâkalar  kopar 
Çekilir  düşmân-ı  din  üstüne  gülberg-i  mehîb 

Varuş'un  Usturgun'un  odlara  yaktın  bî  kusur 
Ba'de  aldın  handekine  yer  yeîin  lâgm  u  kubur 


Âşık  Ömer  1^3 

İşlediğ-im  tâ'yine  geldi  kumarandan  tabur 
Sel  gibi .  .  .  çağladı  akıp  akıp 

Sıdk  ile  Mevlâ  deriz  her  işte  inşâmız  budur 
Dîne  da'vet  eyleriz  küffân  da'vâmız  budur 
Rûz  ü  şeb  Âşık  Ömer  Hak'tan  temennamız  budur 
Eyleye  nusrat  müyesser  irişe  feth-i  karîb 

—  308  — 

Ey  mahabbet  bezmine  tâlib  dil-i    mahzun  garîb 
Künc-ı  firkat  eylemiş  çeşmin  yaşın  Ceyhun  garîb 
Hiç  kıyâs  olmaz  derûnun  âteşi  efzun  garîb 
Ey  garib  feryadı  koy  bilmez  bu  dehr-i  zen  garîb 

Mübtelâ  oldun  bu  sevda  rencine  ey  bînevâ 
İrmedin  bir  pîre  kim  diye  bu  derdine  deva 
Kâh-î  aşkta  bir  zaman  oldun  talebkâr  ı  hevâ 
Vuslata  bir  lâhza  imkân  olmadın  meftun  garîb 

Bunca  demlerdir  belâ  meydânına  koydun  seri 

Gelberi  râh  ı  meşekkatte  dilersen  rehberi 

Hep  basımdadır  saçı  Leyla'ların  sevdâleri 

Hiç  senin  başında  yok  akim  neden  mecnun  garîb 

Korkum  oldur  bir  mahalsiz  yerde  ten  halet  bulur 
Zinde  'iken  za'fa  yüz  tutar  beden  illet  bulur 
Gûşe-i  gamda  yatırken  teşne  leb  fırsat  bulur 
Gafilin  ceyş-i  ecel  eyler  sana  şebhun  garîb 

Aklını  bu  yolda    zâyetmiş  Ömer  hayranınız 
Cüstücû  eyler  diyâr'i  gamda  sergerdânınız 
Gurbeti  mesken  edinmiş  serserî  üryanınız 
Bîkes  ü  bîçâre  bî  dil  müflis  ü  medyun  gârîb 


164  Aşîk  Ömer 

—  309  _ 

Çün  bana  yâr  olmağı  sen  kılmadm  cânâ  murâd 
Ben  hevâdâr  olmadan  kurtuldum  oldum  nâmurâd 
Kılmadm  bîçâreni  bir  kerre  lûtfun  ile  şâd 
Halk-ı  âlem  cümleten  yârın  ben  oldum  sana  yâd 

Çeşmime  uyhu  haram  oldu  şeb"i  gamdır  dünüm 
Alemi  tuttu  figanım  gûşuna  ermez  ünüm 
Geçti  devrinde  yazıklar  bu  cefâlarla  günüm 
Olmadı  kendi  muradım  üstüne  bir  lâhze  şâd 

Tab'ı  müstağni  cefâ  pîşe  dil-i  şeydâyisin 
Yine  derin  kim  sana  noldu  neden  sevdâyisin 
Hey  ne  zâlim  merhametsizsin  dil-i  hercâyisin 
Hîç  te'sîr  etmedi  gitti  sana  feryâd  ü  dâd 

Tut  ki  hublar  şâhısın  feryadım  işitmez  misin 
Terk  edüp  çevri  hakikat  râhına  gitmez  misin 
Der  ki  bu  Âşık  Ömer  Hak'tan  hicâb  etmez  misin 
Yâ  senin  bu  zulmüne  râzî  mıdır  Rab-bül'ibâd 

_  310  — 

Ey  bütün  dünyâyı  bünyâd  eyleyen  Mevlâ  meded 
Bunca  meknûnâtı  îcâd  eyleyen  Mevlâ  meded 
Dest"i  lûtf-i  kudretiyle  bu  vücûdum  şehrine 
Kâ'be-i  maksûdun  âbâd  eyleyen  Mevlâ  meded 

Nâr-ı  hicran  içre  düştüm  kalmadı  sabr  ü  aram 
Rûz  ü  şeb  yanmaktayım  işim  tamâm  oldu  tamâm 
Ateş-i  Nemrûd'a  cism^  pâkini  edüp  haram 
Ey  Halîl^îbrâhim'e  dâd  eyleyen  Mevlâ  meded 

Dîde  bu  veçhile  mestur  eyleyüp  mahbûbunu 
Yedirüp  kurtlara  cism-i  hazret- i  Eyyûb'unu 


Âşık  Ömer  165 

Derdile  beytülhazenden  ağladup  Ya'kub'unu 
Dîdesinden  Yûsuf'un  şâd  eyleyen  Mevlâ  meded 

Düşmüşem  bir  derde  nâgeh  eylerim  feryâd  dâd 
Mürgf~i  dil  dâm-ı  belâdan  olmadı  bir  dem  küşâd 
Gel  demidir  kurtarup  girdâb-ı  gamdan  eyle  şâd 
Ey  nice  mahzunu  dilşâd  eyleyen  Mevlâ  meded 

Fahr-ı  âlem  Seyyidülkevneyn  o  sultân  aşkına 
Hayder-i  Kerrâr  hem  âl-i  emîrân  aşkına 
Ver  muradın  bendenin  Bûbekr  ü  Osman  aşkına 
Bu  Ömer  adın  bana  ad  eyleyen  Mevlâ  meded 


311 


Nâgehan  aşk  u  mahabbet  râhma  girdim  meded 
Bilmez  idim  ben  bunu  asandır  derdim  meded 
Lûtf  u  şefkat  sahibi  dilber  kerem  kânı  sanup 
Çevri  çok  bir  bîvefâya  gönlümü  verdim  meded 

Bilmezem  billahi  ben  dîvâne  netsem  neyîesem 
Yüz  beyüz  nutkum  tutulur  yâre  hâlim  söylesem 
Sergüzeştim  nâmesin  dostlar  nice  şerheylesem 
Defter  ü  divâne  sığmaz  binde  bir  derdim  meded 

Leşker-i  hayret  ihata  eylemiş  burc-i  teni 
Cism'i  zarımı  serâpâ  su  sanur  gören  beni 
Zayi  kıldım  aklımı  hiç  bilmez  oldum  ben  beni 
Ne  hayâle  uğradım  ne  hâlete  irdim  meded 

Siz  bu  dilber  sevmeği  âlemde  âlem  sanmanuz 
Sonra  ey  bîçâreler  nâr-ı  elemle  yanmanuz 
Her  kıyamet  kametin  mihrin  görüp  aldanmanuz 
Şimdi  pek  nâdirdir  asilzadeler  merdim  meded 


m  Âşık  Ömer 

Ba'zilar  dilber  nedir  bilmez  dil-i  şeydâ  nedir 
Aklı  var  ol  kimsenin  kim  anlamaz  dünyâ  nedir 
Çekmesem  bilmezdim  ey  Âşık  Ömer  sevda  nedir 
Başıma  geldi  ne  müşkil  derd  imiş  gördüm  meded 

—  3Î2  _ 

Ey  cemâli  gonce-i  dilde  İrem  cânâ  ferîd 
Çekmemiş  bâğ-ı  kühen  kaddin  gibi  bir  nevresîd 
Hatırım  aldın  ele  bin  lûtfile  şâd  eyledin 
Ey  güzeller  serveri  Mevlâ  kıla  ömrün  mezîd 

Nedir  ol  çeşm-i  siyah  ebru  yüzünde  reng-i  âl 
Hışm.ile  baksan  edersin  âşıkın  kaddini  dâl 
Kudretinden  şöyle  kim  öğmüş  yaratmış  Zülcelâl 

Tâbi'-i  necmin  senin  ferhundedir  bahtın  saîd 

Bakışın  âhû  sıfat  hayran  eder  cân  ü  teni 
Böyie  dembeste  kılan  şîrin  kelâmındır  beni 
Künc-i  dil  hâlî  kalur  gamdan  kaçan  görsem  seni 
Tazeler  şevkin  derûnum  içre  bir  aşk-ı  cedîd 

Ehl-i  diller  câm-ı  aşkın  cür'asmdan  kandılar 
Pertevi  mihrin  görüp  pervane  gibi  yandılar 
Arızında  fülfülün  cânâ  görenler  sandılar 
Seyr  içün  sahrâ-yi  Rûm'a  çıktı  bir  Hindî  cirîd 

Der  ki  bu  A<^ık  Ömer  ey  hulku  ahsen  veçhi  mâh 
Dilerim  yavuz  nazarlardan  emîn  etsin  îlâh 
Kaddine  iğri  bakanın  kameti  olsun  kütâh 
Sana  kem  sananları  kahreylesin  Rabbülmecîd 

—  313  _ 

Ateş  "i  firkatlerin  saldı  gönül  mülküne  od 

Şol  kadar  başımda  muy  sanma  tepemden,  çıktı  dûd 


Âşık  Ömer  167 

Gözüme  dünyâ  görünmez  menzil-i  vasim  hayâl 
Şol  kadar  kıldım  reh-i  aşkında  isbât-ı  vücûd 

Olmasa  dilde  hayâM  tal'at-i  pür  enverin 
Dağılup  gitmez  mi  aklı  âşık-ı  gam  perverin 
Cânma  kâr  etmeseydi  buyu  zülf"i  anberin 
İştiyakından  özün  âteşlere  yakmazdı  ûd 

Lâle  ruhsârm  gamından  hûn  ile  bağrtm  dolup 
Cûy  veş  oldu  revâne  dîdelerden  yol  bulup 
Arızına  zülfüne  hâl-i  ruhin  mâbeyn  olup 
Cân  ü  dii  sahrasına  mîrâne  çektiler  hudûd 

Râh-ı  aşkında  cevânâ  çok  çekilmiştir  emek 
Bu  husus  içün  güvâhımdır  benim  ins  ü  melek 
Arzu  eyler  şehâ  vasim  gönül  tâ  haşre  dek 
Gözlerim  yolda  demâdem  dilde  virdim  yâ  Vedûd 

Benden  Aşık     merdin  terk  edemem  mu'tâdım 

Böyle  yazmış  gam  melâmet  defterine  adımı 
Gül  gibi  ey  gonca  sen  gûş  etmeyince  dadımı 

Ben  hezâran  nâle  vü  feryâd  ü  yâr  etsem  çi  sûd 

_  3t4  — 

Başladım  bülbül  misâli  zara  her  gün  her  gece 
Anm  içün  düşmüşem  ezkâra  her  gün  her  gece 
Ben  nasîhat  eyledikçe  yâra  her  gün  her  gece 
Aşihâlık  eyler  ol  ağyara  ker  gün  her  gece 

Dilrübâlar  meclisinde  çalınur  her  dem  rebâb 
Dolanur  pervane  veş  devretmede  lâ'l-i  şerâb 
Olperînin  açkı  ile  bağrımız  oldu  kebâb 
Bu  vücûdum  şehri  yandı  nâra  her  gün  her  gece 

Cümle  âlem  ol  perinin  hüsnüne  eyler  pesend 
Rub'i  meskûnu  dolaştım  bulmadım  sana  menend 


igg  Âşık  Ömer 

Dîde  giryan  sîne  üryan  boynumuzda  var  kemend 
Varayım  Mansur  gibi  ben  dara  her  gün  her  gece 

Ey  Ömer  dostun  hayâli  dîdemizden  gitmedi 
Sevdiğ-im  düşman  ile  dostunu  hiç  fark  etmedi 
Gezme  ağyar  ile  dedim  ol  nasihat  tutmadı 
Söyledikçe  gözleri  sahhâra  her  gün  her  gece 

_  315  — 

Durmayup  artırdı  yârım  nâzı  her  gün  her  gece 
Artmada  anka  gibi  pervâzı  her  gün  her  gece 
Zülfü  teline  nice  üftâdeler  berdâr  olur 
Şehlevendim  ediyor  i'zâzı  her  gün  her  gece 

Aşık-ı  sâdıklara  cevretmeği  ta'lîm  eder 
Bed  lika  merdudlara  ta'zîm  ü  hem  tekrîm  eder 
Anların  bezmine  varır  kendini  tesiîm  eder 
Fâş  eder  âlemde  gizli  razı  her  gün  her  gece 

Der  Ömer  hakka  pesend  olsun  bu  nazm  ı  pendine 
Şi'r  ü  güftârın  müselsel  akl  erişmez  fendine 
Sevgili  yârı  müsehhar  eyle  bari  kendine 
Bağrına  sar  dilber 'i  mümtazı  her  gün  her  gece 

_  316  ~ 

Kande  idin  canımın  cânânı  hoş  geldin  hele 
Haste  diller  derdinin  dermanı  hoş  geldin  hele 
Bir  nice  demdir  görünmezdin  neden  ey  mehlika 
Yoklamazdm  bu  dil-i  nâlânı  hoş  geldin  hele 

Görmedim  bir  mâhrûda  dîde-i  mergubunu 
Hazret-i  Hak  hub     yaratmış  gamze-i  âşûbunu 
Bunca  gündür  ağladırdın  derd  ile  Ya'kub'unu 
Mısr-ı  hüsnün  Yûsuf -i  Ken'ân'ı  hoş  geldin  hele 


Âşık  Ömer  169 

Evvel  aşkın  oduna  yaktın  dil-i  âvâreyi 
Şerha  şerha  eyledin  bu  sîne^i  sad  pareyi 
Vashn  ile  güldürüp  ben  âşık-ı  bîçâreyi 
Ey  melâhat  mülkünün  sultânı  hoş  geldin  hele 

Gün  be  gün  işim  benim  feryâd  i!e  hep  zâr  edüp 

> 

Bunca  günlerdir  Ömer  hecrinden  ağlar  zâr  edüp 
Şâdümân  ettin  bu  dem  sen  anı  hoş  geldin  hele 

—  317  — 

Yâ  İlâhî  sen  beni  inşâna  muhtâc  eyleme 
Olur  olmaz  nâhalef  nâdâna  muhtâc  eyleme 
Ol  Habîbin  Fahr-i  âlem  Mustafâ'nın  aşkına 
Dostumu  koyup  beni  düşmana  muhtâc  eyleme 

Cümlenin  ma'bûdu  sensin  sendedir  devlet  kemâl 
İstemem  nâmerd  elinden  devlet -i  mâl  ü  menâl 
Kendi  lûtfundan  kerem  kıl  ey  kerîm-i  Zülcelâl 
Düşmana  değil  dahi  dostâne  muhtâc  eyleme 

Kıl  inayet  sen  bana  hazret-i  İmam  aşkına 
Cennet-i  uzmâ  i  e  ol  Arş-i  Rahman  aşkına 
Âb-ı  zemzem  dahi  ol  Beyti  mükerrem  aşkına 
Bâb-ı  eltâhndan  özge  cana  m.uhtâc  eyleme 

Bin  bir  ismin  sahibisin  snrımiz  yoktur  sana 
Gice  Gündüz  ağlayup  budur  niyazım  dâima 
İns  ile  cin  kurd  ile  kuş  cümlesi  kuldur  sana 
Ömer'i  derdli  edüp  dermana  muhtâc  eyleme 

_  318  — 

Hamd  ola  dünyâda  bir  canan  edindim  kendime 
Lâkin  âlem  halkını  düşman  edindim  kendime 


170  Âşık  Ömer 

Gelse  işret  haneye  bir  lâhza  eğlenmez  iken 
Bin  "fcjelâ  ile  gice  mihmân  edindim  kendime 


Serde  sevda  var  iken  gitmez  gönülden  derd  ü  gam 
Bülbül-i  şûrîde  hâl  eden  beni  bir  gonca  fem 
Leyl-i  eskimle  yazar  müjgânımı  kılup  kalem 
Şevk-i  sînem  bir  ulu  dîvân  edindim  kendime 

Çekmeden  asla  mecalim  kalmadı  el  kahrını 
Rahm  eder  seyreyleyenler  hûn-i  çeşmim  nehrini 

zehrini 

Kâse  kâse  nûş  edüp  derman  edindim  kendime 

Vadi -i  gamda  dirîga  kaldım  ey  Ömer  garîb 
Vaslı  yârm  olmadı  bir  kez  murâd  üzre  nasîb 
Kande  teşrif  eylese  yanından  ayrılmaz  rakîb 
Çâr  nâçâr  anı  da  yârân  edindim  kendime 

—  319  — 

Şu  cihanda  bir  gözü  mestâne  buldum  kendime 
Misli  yok  bir  hubluğu  şâhâne  buldum  kendime 
Ol  dahi  bir  ben  gibi  âşık-ı  sâdık  bulamaz 
Bir  güzel  yüzlü  güzel  cânâne  buldum  kendime 

Andan  özge  şu  cihanda  gayri  yârım  yok  benim 

Gel  benim  buldum  kendime 

Gelmemiş  rûy-i  zemine  böyle  bir  nâzik  perî 
Bir  yerinde  yok  kusuru  anın  uygun  her  yeri 
Nâz  ile  şiveler  eyler  bendesine  ekseri 
Hokka  fem  şirin  zeban  devrâne  buldum  kendime 


Âşık  Ömer  171 

Çok  zaman  bülbül  misâli  âh  ile  zâr  eyledim 
Serteser  gezdim  cihanı  geşt  ü  gülzâr  eyledim 
Hamdülillâh  buldum  anı  kendime  yâr  eyledim 
Ey  Ömer  gönlümce  ben  bir  dâne  buldum  kendime 

—  320  — 

Ey  dilâ  mecnûn  ile  divân  olursam  kime  ne 
Çâk  edüp  pîrâhenim  üryan  olursam  kime  ne 
Bir  gedâ-yi  bî  neva  olsam  kime  olur  ziyan 
Serteser  âlemde  bir  sultân  olursam  kime  ne 

Nûş  edüp  aşkın  meyinden  mest  ü  hayran  olmuşum 
Gam  değil  âlemde  ben  deryâ-yı  umman  olmuşum 
Tutalım  hiç  nesne  bilmez  cehl-i  nâdân  olmuşum 
Hükmile  ben  sâni-i  Lokman  olursam  kime  ne 

Şimdi  gönlüm  bir  güzeller  şahmın  hayranıdır 
Hüsnüne  meftun  olan  cân  emrinin  kurbânıdır 
Hublanm  mısn  gönüller  şehrinin  sultânıdır 
Yâr  ile  hem  meclis-i  rindân  olursam  kime  ne 

Şi'rine  fasl  eyleme  nazm-ı  mekalim  irgörür 

belki  hâlim  irgörür  "?„ 
Zemmedenler  lâcerem  dilde  .  .  .  irgörür 
Alem  içre  dillere  destan  olursam  kime  ne 

Dinle  pendim  anlar  isen  kaide  Aşık  Ömer 
Sarf-ı  nakd  ettim  bu  bezm  i  fânide  âşık  Ömer 
Ne  sana  benden  ne  senden  fâide  Aşık  Ömer 
Gice  gündüz  zâr  ü  sergerdân  olursam  kime  ne 

—  321  ~ 

Dilberâ  dillerde  vasfın  yâd  olur  günden  güne 
Kadd  ü  servi  kametin  şimşâd  olur  günden  güne 


172  Âşık  Ömer 

Nutka  gelse  açılur  baht-ı  siyâh-ı  âşıkan 
Aşikanı  âşıka  irşâd  olur  günden  güne 

Sana  şol  mâh  cemal  ihsan  edüptür  lâ  Yezâl 
Her  işiden  vasfı  rüyin  söyler  elbet  bir  gazel 
Ey  sacı  Leylâ  efendim  ey  lebi  zerrin  güzel 
Sana  çok  Mecnûn'u  çok  Ferhâd  olur  günden  güne 

Dembedem  nâr-ı  gamın  bu  sînem  ihrâk  etmede 


Kaşların  her  demde  cânâ  katl-i  uşşak  etmede 
Gamze-i  hunrizlerin  cellâd  olur  günden  güne 

Ey  Ömer  ümmîd-i  lûtfun  ...  dil  meskeni 
Yâ  nice  tîmâr-ı  âşkın  etmesün  arzu  seni 

•     > •• 

Leblerin  gamı  dile  imdâd  olur  günden  güne 

—  322  — 

Bülbülün  medhin  okusun  rûz  ü  şeb  dâl   üstüne 
Âh  efendim     ....     yaraşur  âl  üstüne 
Giderek  seyreyledim  sen  hublarm  sultânını 
Kırmızı  güller  takınsun  şahbaz  bâl  üstüne 

İstemem,  çok  dünyede  kıldım  kanâat  az  ile 
Serine  gelmek  mukarrer  alnımıza  yazile 
Bir  cTÜzeller  şahı  sevdim  söyledikçe  nâz  ile 
Getürür  dilinde  sükker  şerbeti  bal  üstüne 

Gör  ki  Hak  yoluna  Leylâ  vermiş  idi  serleri 
Olmuşuz  Mecnun  misâli  gezdirir  her  yerleri 
Ak  gerdana  dizilmiştir  efendim  benleri 
Sanki  dizilmiş  cevahir  bir  sıra  lâl  üstüne 

Der  Ömer  bir  bülbülüm  ben  nazarım  gülzâredir 
Sarmayınca  tâ  unulmaz  vücudum  pür  yâredir 


Âşık  Ömer  173 

Dört  hurûf  ile  efendim  ismin  aşikâredir 
İki  mimdir  birisi  hâ  okunur  dâl  üstüne 

_  323   _ 

Mürgf-i  dil  kondu  bu  gün  bir  ruhleri  âl  üstüne 
Sen  neden  coştun  dedin  bir  ruhleri  âl  üstüne 
Karşıma  çıkan  benim  bir  saçı  Leylâ  idi  kim 

Beni  mecnûn  eyledi  benleri  fülfâl  üstüne 

Aklımı  başımdan  aldı  bilmedim  netti  sana 
Boynumu  eğdim  de  ben  yek  nazar  eyledim  ana 
Bakışımdan  anlayup  sordu  dedi  noldu  sana 
Ben  dedim  ki  bir  garibim  destimi  al  üstüne 

Kakıyup  döndü  dedi  âşıka  yetmez  mi  didar 
İsmini  bilmem  dedim  dilber  bana  etti  azar 
Defter-i  uşşâka  yazmış  hattına  kıldım  nazar 
Elf  ile  hâsı  çekilmiş  mîm  ile  dâl  üstüne 

Yağmacı  tâtâr  elinden  uçması  mümkin  değil 
01  iki  şâhîn  elinden  uçması  mümkin  değil 
Ol  kadar  cehd  eyledim  ki  geçmesi  mümkin  değil 
Nice  bin  zengî  yatur  derbend  halhal  üstüne 

Eyleme  Âşık  Ömer  bu  aşkı  bünyâdım  benim 
Dinleme  tahrîr  eder  dîvân-ı  îcâdım  benim 
Hem  kemâle  şîmşâdm  benim 

.  .  .  olur  mu  kalursa  bu  hai  üstüne 

—    324  — 

Sevdiğim  takın  yürü  mercanı  mercan  üstüne 
Lütf  edersin  sevme  gel  her  canı  cânân  üstüne 
Zulme  bâis  oldu  gayet  ol  rakîb-i  bî  eman 
Eyleme  gel  her  zaman  dîvânı  dîvân  üstüne 


174  Âşik  Ömer 

Ey  dirîga  içüp  aşkın  oduna  hem  yanmadım 
.  .  .  câçıa  ben  aşkın  oduna  yanmadım 
Hak  biiür  kim  .  .  . 
Kanlı  zâlim  eyledin  bühtan  bühtan  üstüne 

Tutahm  ki  âleme  sultân  imişsin  ey  peri 
Rahm  edersin  cevr  ile  öldürme  gel  âşıkları 
Cana  kasteyler  şehâ  rûyinde  müjgân  okları 
Katlime  olmuş  gibi  fermanı  ferman  üstüee 

Hayflar  olsun  ki  âhır  ömrümüz  oldu  heba 
Billahi  düşmezdi  senin  şânma 
.     .     .     .  ey  bîvefâ 

Sînem  üzre  eyledin  hicranı  hicran  üstüne 

Hiç  cefâsız  dilber  olmaz  böyledir  bu  tâezel 
Tâ  kıyamet  haşr  olup  edince  revanı . .  . 
Cümle  âlem  Yûsuf  olsa  istemem  gayri  güzel 
Der  ki  Ömer  sevmezem  Osmânı  Osman  üstüne 


Ey  güzel  hançer  çeküp  kasdetme  inşân  üstüne 
Sînede  derdim  yanar  kan  eyleme  kan  üstüne 
Bilmedim  aşkın  beni  tâ  böyle  ihrâk  eylesin 
Yohsa  düşmezdim  varup  bu  nâr-ı  sûzân  üstüne 

Geçti  gönlüm  mübtelâdır  sana  amma  neyleyim 
Bir  terahhum  eylemezsin  bana  amma  neyleyim 
Vasim  ister  cân  ü  dil  bir  yana  amma  neyleyim 
Korkarım  çarh-ı  felek  dönerse  hicran  üstüne 

Hüsnünü  sakla  nazardan  kâkülün  eyle  nikab 
Âfitâba  perde  çek  zulmette  kalsun  mâhitâb 


Âşık  Ömer  175 

Safha-i  ruhsârm  üzıe  benlerin  olmaz  hisâb 
Şâh-ı  Hindidir  otağın  kurdu  îrân  üstüne 

Mest  eden  ^4^/^  Ömerli  eide  câm-ı  Cem  değil 
Lâ'l-i  nâbm  şerbetinden  içtiğim  zemzem  değil 
Râh-ı  aşkında  eğer  serden  geçersem  gam  değil 
Uğruna  kurbân  olayım  baş  ile  cân  üstüne 

—  326  — 

Ey  dirîga  düştü  dil  bigâneden  bigâneye 
Aşinalık  gösterir  pervaneden  pervaneye 
Gâh  olur  bülbül  gibi  bâğ-ı  gülistan  arzular 
Gâh  gezer  baykuş  gibi  viraneden  viraneye 

Çektiğim  gizli  meşekkat  dûd-i  âbımdan  mıdır 
Yandığım  pervane  veş  feryâd  ü  âbımdan  mıdır 
Kendi  nefsimden  midir  baht-ı  siyahımdan  mıdır 
Rûzigâr  atar  beni  bir  haneden  bir  bâneye 

Aksine  devr  eyledi  çerh-i  felek  kaldım  garîb 
Gurbet  illerde  bana  hiç  olmadı  vuslat    nasîb 
Destine  bir  câm  alup  sâkî  gibi  geldi  rakıb 
Durma  çeşmim  doldurur  peymâneden  peymâneye 

Ârif-i  billâb  olan  âlemde  mir'ât  ehlidir 
Sırrın  izhâr  eylemez  kâmil  makamat  ehlidir 
Bu  Ömer  ol  derd  ile  her  dem  hârâbat  ehlidir 
Mest-i  sergerdan  gezer  meyhaneden  meyhaneye 

F 

—  327  — 

Ey  cemâl- i  dilküşâsı  mâb-ı  tabanım  Şerîf 
Dilsitânım  dilberim  mümtâz-ı  devrânım  Şerif 


176  Âşık  Ömer 

Sahn-ı  bâg-ı  cana  teşrif  et  kadin  rencide  kıl 
Dilneyazım  sevdiğim  serv-i  hirâmânım  Şerîf 

Meh  cebinim  zülf-i  pürçînim  kemendim  sevdiğim 
Gamzekârım  çeşm-i  hunharım  efendim  sevdiğim 
Şehsüvârım  nazeninim  şehlevendim  sevdiğim 
Ey  nigâhı  âfet-i  akl-ı  perişanım  Şerif 

Bir  g-ümüşten  serv-i  zîbâdır  nihâl-i  kametin 
Mâh-ı  nevdir  kaşların  hurşid-i  enver  tal'atin 
îd  i  adhâdır  dil -i  uşşâka  râz-ı  vuslatın 
Ana  kurbân  et  beni  lî^tf  eyle  sultânım  Şerîf 

Mûmiyânm  hançerin  hûnî  gözün  bakışların 
Tarz  u  etvârm  hirâmm  nazenin  cünbüşlerin 
Eyler  uşşâkı  helak  tab'-ı  selim  gülüşlerin 
Âlemi  etti  esir  ey  şâh-ı  hûbânım  Şerîf 

Hüsn-i  pâkinde  olan  resm-i  vekarm  aşkına 
Nâle-i  uşşak-ı  bisabr  ü  karârın  aşkına 
Bi  vefâlık  etme  ecdâd-ı  kibarın  aşkına 
Bu  Ömer  biçârene  rahmeyle  gel  canım  Şerîf 

—  328  — 

Ey  saadet  âleminde  mâh  ı  pür  enver  Şerîf 

Lâ'lin  üzre  görücek  sandım  gubâr-ı  hattını 
Levh-i  sun'  üzre  yazılmış  sûre-i  Kevser  Şerîf 

Biricik  lûtfunla  kılsan  âşık-ı  pâke  nazar 
Feyz-i  mihrinden  irerdi  kalb-i  gamnâke  nazar 
Ceddin  ol  Dürr-i  yetîm  eylerdi  gör  hâke  nazar 
Yâ  sana  lâyık  mıdır  olmak  sitem  perver  Şerîf 


Âşık  Ömer  İ77 

Çeşm-i  hunrizinle  seyr  eden  celâl-i  hüsnünü 
Şekl-i  mâha  arzdan  korkar  hilâl-i  hüsnünü 
Bârekâllâh  kim  kaçan  görsem  celâl-i  hüsnünü 
Ayet-i  Seb'-ul-mesânî   okurum  ezber  Şerîf 

Ey  deyen  Âşık  Ömer  bahtm  niçün  hurrem  değil 
Bezm-i  nâhemvârlarla  âlemin  âlem  değil 

Şöyle  şâhm  hizmetinde  bir  gedâyım  gam  değil 
Asl-ı  pâk-i  nûr-i  evvel  nesl-i  Peygamber  Şerîf 

—  329  — 

Kaldı  dil  zulmette  meşhur  olmadı  hayf  oldu  hayf 
Vasl-ı  mehrûlarla  mesrur  olmadı  hayf  oldu  hayf 

Gülmedi  gül  bahtımız  açılmadı  âyînemiz 
Zulmet-i  gamhâne  pür  nûr  olmadı  hayf  oldu  hayf 

Dilberâ  yâr  olalı  aşkına  cân  ü  cismimiz 
Cevr  ü  kahrınla  hilâle  döndü  gitti  resmimiz 
Hizmetimiz  geçmedi  makbule  eyvah  işimiz 
Defter-i  uşşâka  mastûr  olmadı  hayf  oldu  hayf 

Ol  rakîb-i  bed  güher  efsâne  hamrın  içmede 
Çeşm-i  zâr-ı  âşıka  sadpâre  hil'at  biçmede 
Hazretine  ben  belâkeş  mübtelâyı  geçmede 
Aradan  ol  rû  siyeh  dür  olmadı  hayf  oldu  hayf 

Benden  Aşık  Ömer'im  sen  yâra  nettim  neyledim 
Anca  meddahın  olup  dillerde  vasfın  söyledim 

Kılmadın  himmet  dil-i  vîrâne  çok  sa'y  eyledim 
Dahi  berbâd  oldu  ma'mûr  olmadı  hayf  oldu  hayf 

12 


178  Âşık  Ömer 

H 

—  330  — 

İsmetin  sermâye-i  rûh-i  revanidir  kadeh 
Ehl-i  bezmin  âşıka  cisminde  canıdır  kadeh 
Halleder  bir  demde  yüz  bin  müşkilâtı  âşıka 
Derd  ü  gam  elfâzmm  şerh  ü  beyândır  kadeh 

Yok  imiş  bildik  fenada  mülk-i  rahat  âşıka 
Anın  içün  verilür  keşf  ü  keramet  âşıka 
Açılur  hep  cümle  ma'nâ-yi   hakikat  âşıka 
îlm  ü  hikmet  bildirir  sırr-ı  maânîdir  kadeh 

Badedir  ey  dil  eden  kalb-i  derûnu  pür  ziya 
Anlamaz  kadrin  şerâb-ı  hoşgüvârın  her  gedâ 
Câm-ı  Cem  devrinde  erbâb-ı  safâya  bî  riya 
Dest-i  sâkîden  gelür  bir  ermaganîdir  kadeh 

Âşıkm  sermest  ü  hayran  olduğun  mülden  bilür 
Bülbülün  hengâme-i  giryânmı  gülden  bilür 
Söyledirsen  Ömer'i  yetmiş  iki  dilden  bilür 
Ehl-i  bezmin  hem  dili  hem  tercemânidir  kadeh 

—  331   — 

Ey  gönül  geçti  zamanın  kılca  kaldı  tende  rûh 
Bu  cihan  satranç  misâli  mata  karşı  geldi  ruh 
Sunmadan  peymânesin  destine  sen  peyk-i  ecel 
Ettiğin  cürm  ü  günâha  eyle  tevbe-i  Nasûh 

Ne  sanursun  kendi  kendin  odalara  yanmaz  mısın 
İçüp  ecel  şerbetini  âkibet  kanmaz  mısın 
Nice  bir  feryâd  edersin  gönül  uslanmaz  mısın 
Vasl-ı  yâr  olmak  dilersen  sabr-ı  Eyyub  ömr-i  Nûh 


Âşık  Ömer  *79 

Pâdişâhın  devletinde  bir  büyük  eksik  degfil 
Kendi  haddin  bilmeyen  düşmana  reng  eksik  değil 
Akdeniz'de    Rumeli'nde  yine  ceng  eksik  değil 
Yâ  İlâhî  kıl  hidâyet  eyle  bir  feth  ü  fütûh 

On  sekiz  bin  âlemin  Settârı  lûtf  etmiş  sana 
Ömer'in  ömrünü  kıldın  sen  heba  ender  heba 
Kaldırup  destin  niyaz  et  dön  yüzün  Hak'tan  yana 
Bu  dualar  müstecâb  olur  Ömer  vakt-i  sabûh 

i 

—    332  — 

Kıl  kerem  bu  bendene  cananım  ağlatma  beni 
Olmasun  yaşım  firâvan  canım  ağlacma  beni 
Sana  karşu  durmazam  ben  ey  perî  bir  cân  içün 
Öldürürsen  razıyım  sultânım  ağlatma  beni 

Güle  bak  bendene  böyle  bu  edadan  fariğ  ol 
Hiç  sana  lâyık  mıdır  cânâ  ezadan  fariğ  ol 
Bunca  g^ündür  ettiğin  cevr  ü  cefâdan  fariğ  ol 
Âsümâna  çıkmasun  efganım  ağlatma  beni 

Gitti  eyyam  "1  şitâ  hoş  geldi  şahım  nevbahâr 
Açılur  lâle  vü  sünbülden  olur  bâğ-ı  kenar 
Hüsnüne  karşu  bugün  dil  etmesün  feryâd  ü  zâr 
Andelip  veş  ey  gönül  handanım  ağlatma  beni 

Bu  Ömer  bîçârene  hor  bakma  şahım  mübtelâ 
Bâd-i  lûtfundan  kerem  kıl  gâhice  gâhî  sana 
Âşık-ı  dilhasteye  cânâ  değildir  bu  deva 
Kalmadı  tende  benim  dermanım  ağlatma  beni 


180  Âşık  Ömer 


—  333  — 

Bir  dili  bülbül  gül -i  ra'nâ  tıraş  etti  beni 
Servi  kad  ince  miyan  bâlâ  tıraş  etti  beni 
ibrişim  fûte  tutunmuş  incecik  miyânma 
Önüme  peşkir  koyup  zîbâ  tıraş  etti  beni 

Sığamış  sim  bileğin  kan  almağa  ol  nesl-i  pâk 

Çıka  vardım    

Kemeri  bendin  kuşanmış  piridir  Selmân-ı  pâk 
Aferin  üstadına  hakka  tıraş  etti  beni 

Sormak  acep  olmasun  ne  yerlüsün  dedi  bana 
Ben  dedim  değil  zamanı  sonra  söylerim  sana 
Başladı  Bismillah  ile  boynumu  saldım  ana 
Nâz  ü  istiğna  ile  hakka  tıraş  etti  beni 

Sakala  verdi  cilalar  kararın  bulsun  deyu 
Destine  mikrâsı  aldı  rûyimiz  gülsün  deyu 
Destime  âyîne  verdi  afiyet  olsun  deyu 
Ey  Ömer  bir  ismi  sin  nun  hâ  tıraş  etti  beni 

—  334  — 

Dilberâ  seyyah  olursan  gel  Hicaz'da  bul  beni 
Kâ'be-i  âlî  makam- 1  serfirazda  bul  beni 
Gel  ziyaret  eyle  ol  beyt-i  Hudâ-yı  kıl  tavaf 
Gûşe-i  Beytül-harem  içre  niyazda  bul  beni 

Alemi  bîhûde  mahv  etme  şehâ  eyle  hazer 
Almak  istersen  benim  nâm  ü  nişanımdan  haber 
Kısmet  olursa  diyâr-ı  şehr-i  İstanbul  eğer 
Ayasofya'da  kıyam  üzre  namazda  bul  beni 


Âşık  Ömer  181 

Anda  bulmazsan  eğer  eyle  beğim  kat'-ı  ümîd 
Tâ  kıyamet  haşr  olunca  vuslatım  senden  baîd 
Defter-i  nisyanda  kayd  et  ism  ü  resmim  nâbedîd 
Pençe-i  dest-i  ecel  sayyâdbazda  bul  beni 

Hâsılı  bulmaz  isen  bu  âlemi  devrân  edüp 
Bil  harâb  etmiş  ecel  ten  burcunu  vîrân  edüp 
Ömer'in  ruhu  içün  bir  Fatiha  ihsan  edüp 
Kabrini  eyle  ziyaret  hâkisarda  bul  beni 

-  335  - 

Aşk  ile  âlûdeyim  âvâre  zanentmen  beni 
Gerçi  kim  âvâreyim  her  yâre  zannetmen  beni 
Aşıkım  amma  hakikat  bilmezem  kim  sevdiğim 
Aklı  yok  âvâredir  aşkâre  zannetmen  beni 

Gel  rumuzundan  haber  al  ârif-i  dîvânenin 
Şem'a  yan  yanmca  gför  ahvâlini  pervanenin 
Mürg-i  dil  anka  geçer  her  bir  kebûter  hanenin 
Dânesine  sayd  olur  âvâre  zannetmen  beni 

Kalmışım  zâlim  fena  bezminde  bir  dem  iktidar 
Terk  edüp  unvanını  gitmiş  nice  sâhib  vekar 
Bir  nigâhı  doludur  hem  nice  bin  mestâne  var 
Bade  memlûyum  tehî  hammâre  zannetmen  beni 

Çok  mudur  âşık  varırsa  ol  fesahat  kânına 
Rahş-ı  tab'ım  oynadupta  gireyim  meydânına 
Ol  rakibin  tob  edüp  hem  başımı  çevgânma 
Gayreti  âm  edemez  biçâre  zannetmen  beni 

Aynıma  gelmez  Ömer  dünyâ  olursa  mâhrû 
Pehlevân-ı  aşk  ile  olsam  kaçan  kim  rûberû 
Mihr-i  âlemtâb  içün  eflâke  etmem  serfürû 
Yâr  içün  baş  indirir  ağyâre  zannetmen  beni 


182  Aşık  Ömer 


-  336  — 

Düştü  gönlüm  bir  melek  sîmâya  incitmen  beni 
Dişleri  dür  kaşları  tuğraya  incitmen  beni 
Uğramışım  ben  bu  derde  kim  helak  olsam  gerek 
Başladım  şimdengeru  esmaya  incitmen  beni 

Her  kaçan  reftâr  ile  azm  ider  ol  hammâmına 
İns  ü  cin  seyre  çıkup  hayran  olur  endamına 
Kimseler  vâkıf  değildir  dilberin  esrarına 
Başladım  şimdengeru  sevdaya  incitmen  beni 

Soyunup  bin  nâz  ile  uşşâka  ziynet  gösterir 
Maksudu  ziynet  değil  meftuna  nisbet  gösterir 
Sevmemek  mümkin  mi  cânâ  çünki  ülfet  gösterir 
Düştü  gönlüm  çâresi  yok  haya  incitmen  beni 

Der  ki  Ömer  gamzenin  çeker  nice  hay  hûların 
Dâm  kurmuş  yem  döker  sayd  etmeğe,  âhûlarm 
.     .     .      kazaya  nişan  üstünde  ebruların 
Gönlümü  verdim  bu  bîvefâya  incitmen  beni 

—  337  — 

Rûz  ü  şeb  bülbül  gibi  nâlân  eden  sensin  beni 
Gülsitân-ı  hüsnüne  hayran  eden  sensin  beni 
Aşık-ı  bîçâreye  hiç  yoğ  imiş  rahmm  s^nin 
Gice  gündüz  ağlayup  giryân  eden  sensin  beni 

Dembedem  rahm  eyleyüp  şâd  etmedin  gamnâkini 
Üstüme  hançer  çeküp  te  istedin  helakimi 
Yoluna  sarf  eyledim  hep  mâlimi  emlâkimi 
Yalın  ayak  baş  açık  üryan  eden  sensin  beni 

Yedi  iklim  dört  köşeden  duydular  feryadımı 
Dinlesün  şimdengeru  serv-i  kadi  îcâdımı 


Âşık  Ömer  ]g3 

Bilmeyenler  bildiler  hem  şehrimi  hem  adımı 
Ey  vefasız  âleme  destan  eden  sensin  beni 

Bunca  yıldır  cevr  ile  sen  komadm  çeşmimde  fer 
Hâlime  bak  merhamet  et  el'aman  ey  gonca  ter 
Hak  bilür  kimseye  bühtan  eylemez  §ık  Ömer 
Hâsıh  ma'mûr  iken  vîrân  eden  sensin  beni 

-  338  - 

Yâ  İlâhî  hikmet  ile  özg-e  cân  ettin  beni 
Bir  zaman  âlem  içinde  nevcivân  ettin  beni 
Bir  zaman  kuvvet  verüp  küffâr  ile  ceng-  eyledim 
Bir  zamandan  uğruna  sâhibkırân  ettin  beni 

Bir  zaman  seyyah  olup  gezdim  cihanı  serteser 
Bir  zaman  meyhûr  olup  meyhanede  oldum  püser 
Bir  zaman  dervîş  olup  miyâna  bağladım  kemer 
Bir  zaman  bu  âlem  içre  dervişân  ettin  beni 

Bir  zaman  şâir  olup  şâirleri  çektim  yola 
Bir  zaman  ömür  geçürdüm  geçmedi  hiç  bir  pula 
Bir  zaman  serkeşleri  erkân  ile  çektim  yola 
Bir  zaman  gurbetlik  illerde  viran  ettin  beni 

Bir  zaman  hâhz  olup  hafızlara  oldum  gulâm 
Bir  zaman  abd  oldum  âbidliği  ettim  ben  tamâm 
Bir  zaman  zâhid  olup  zâhidlere  oldum  imâm 
Bir  zaman  gülsen  içinde  bülbülân  ettin  beni 

Bir  zaman  devletle  ömrümü  geçürdüm  çok  şükür 
Bir  zaman  bây  ü  gedâ  yiyüp  içürdüm  çok  şükür 
Bir  zaman  devlet  hümâsmı  uçurdum  çok  şükür 
Bir  zaman  rüsvây  edüp  efruzan  ettin  beni 

Bir  zaman  tevbe  edüp  isyanım  andım  ağladım 
Bir  zaman  gençlikteki  dermanım  andım  ağladım 


Î84  Âşık  Ömer 

Bir  zaman  hayfâ  geçen  devrânım  andım  ağladım 
Bir  zaman  böylece  pîr-i  nâtüvân  ettin  beni 

Yâ  İlâhî  son  nefeste  isterim  kalb-i  selîm 
Rahmeten  lil'  âleminsin  merhamet  kıl  yâ  Kerîm 
Der  ki  bu  Âşık  Ömer  ki  çektiği  senden  elim 
Hamd  ü  şükr  olsun  sana  ehl-i  imân  ettin  beni 

_  339  — 

Ey  perî  peyker  hatâdan  saklasun  Hâlık  seni 
Alemin  hem     bunca  mülkü  tahtına  lâyık  seni 
Çok  zamandır  müştak  idim  sen  gibi  cânâneye 
Çok  şükür  buldum  hele  ben  canıma  lâyık  seni 

Oturup  surette  muhkem  olagör  hey  nevcivan 
Eylemiş  Bârî  Taâlâ  menzilin  bâğ-ı  cinan 
Böyle  bir  mansıb  ele  girmez  bilürsün  her  zaman 
Nice  ziyaret  iderler  bir  nice  âşık  seni 

Hüsnüne  mağrur  olup  ta  sakın  olma  iftihar 
Bir  gün  olur  belki  eser  bir  muhalif  rûzigâr 
Halk-ı  âlem  içre  kendin  sakın  etme  nâbekâr 
Çalışur  sokmağa  belâya  meded  yazık  seni 

—  340  — 

Sevdim  amma  bîvefâ  bilmezdim  evvel  ben  seni 
Şûh  u  zâlim  pür  cefâ  bilmezdim  evvel  ben  sen! 
Bend-i  zencir  kıldı  cunun  gönül  İskender'ini 
Böyle  tarz-ı  şûh  edâ  bilmezdim  evvel  ben  seni 

Hayli  demlerdir  aramızda  cüdâlık  semti  var 
Bî  edebliktir  şehâ  sizde  gedâlık  semti  var 
Tâ  ezelden  gözlerinle  aşinalık  semti  var 
Görmeseydim  sabıka  bilmezdim  evvel  ben  seni 


Âşık  Ömer  185 

Bilmiş  ol  âgâhm  olsun  kıl  hazer  ey  dil  firîb 
Uğradılar  akıbet  bir  iftiraya  an  karîb 
Busesin  aldım  sarıldım  diyu  lâf  itmiş  rakîb 
Derde  em  zahma  şifâ  bilmezdim  evvel  ben  seni 

Yoluna  canlar  feda  cânân  imişsin  şüphesiz 
Mihr-i  âlem  âfet-i  devrân  imişsin  şüphesiz 
Ehl-i  derdin  derdine  derman  imişsin  şüphesiz 
Şüphesiz  ey  mehlika  bilmezdim  evvel  ben  seni 

Der  ki  bu  Âşık  Ömer  bir  hele  şây  oldum  ile 
Ey  perî  sen  bari  düşürme  sakın  kendin  dile 
Uğrun  uğrun  âlem  eylersin  mey  ü  mahbûb  ile 
Mâil-i  zevk  u  safa  bilmezdim  evvel  ben  seni 

—  341  — 

Beddua  etmem  sana  Mevlâ'ya  saldım  ben  seni 
Her  seher  tesbîh  eden  diHgre  saldım  ben  seni 
Neyledim  nettim  sana  ben  niçün  ağlattın  beni 
Medine'de  yatan  ol  Servere  saldım  ben  seni 

Bülbülün  çünki  gül  ile  çâğrışur  her  dem  öter 
Aşkın  âteşi  sinemde  dembedem  yanup  düter 
Dilerim  Bârî  Huda'dan  olasın  benden  beter 
Şahlar  şahı  olan  sultâna  saldım  ben  seni 

Tek  henüz  gelmiş  yetişmiş  ol  güzellik  çağma 
Sînemi  ben  siper  ittim  hançerinin  tığına 
Bunca  ümmet-i  Muhammed  çıkmış  Arfat  dağına 
Kâ'be'ye  tavaf  iden  hüccâca  saldım  ben  seni 

Aşık  Ömer  mah  yüzüne  eyelsem  bari  nikab 
Nazil  oldu  Hak'tan  indi  gök  yüzünden  dört  kitâb 
Yandı  nâr  ile  vücûdum  şehri  oldu  bir  itâb 
Camilerde  okunan  Kur'ân'a  saldım  ben  seni 


186  Âşık  Ömer 

—  342  — 

Söyle  ey  mehrû  güzel  billahi  kim  sevmez  seni 
Gözleri  âhû  güzel  billahi  kim  sevmez  seni 
İhtiyarım  gitti  elden  gördüğüm  saat  seni 
Ey  keman  ebru  güzel  billahi  kim  sevmez  seni 

Yüzünü  görüp  dedim  burc-i  şeref  mânendidir 
Gamze-i  tîrin  ile  sînem  hedef  mânendidir 
Leblerin  gonca  dehânın  bir  sadef  mânendidir 

Dişlerin  lü'lû  güzel  billahi  kim  sevmez  seni 

Bâğ-ı  cennette  hirâmm  nahl-i  Tûbâ  der  gören 
-Ruhlerin  taze  açılmış  verd'i  hamrâ  der  güren 
Yûsuf-ı  Mısr-ı  melâhat  yâ  Zelîhâ  der  gören 
Hüsnile  memlû  güzel  billahi  kim  sevmez  seni 

Ömer'in  bağrı  nice  hicrinle  büryân  olmasun 
Râh-ı  aşkında  nice  kan  üstüne  kan  olmasun 
Nice  görünce  seni  Kâfir  müselmân  olmasun 
Ey  semen  gülbû  güzel  billahi  kim  sevmez  seni 

K 

—  343  — 

Güldün  evvel  yüzüme  arz-ı  cemâl  ettin  felek 
Şevk  ile  ben  âşıkı  şûrîde  hâl  ettin  felek 
Ben  de  sandım  bir  gedâyı  pür  visal  ettin  felek 
Sen  ise  anı  muhal  ender  muhal  ettin  felek 

Nice  mazlumun  olup  pâym  yere  çalmaktasın 
Şâdilik  kasrına  firkat  âteşin  salmaktasın 
Yüzüme  gülüp  elimden  bulduğun  almaktasın 
Sen  bana  bu  âne  dek  bin  dürlü  âl  ettin  felek 

Görse  kan  ağladığım  Ya'kub  ederdi  merhamet 
Bilse  sînem  yâresin  Eyyûb  ederdi  merhamet 


Âşık  Ömer  187 

Hasbıhâlim  dinlese  meczûb  ederdi  merhamet 
Çeşmime  resm-i  hayâtı  bir  hayâl  ettin  felek 

Komadm  gözümde  uyhu  tende  râhatten  eser 
Eyledin  candan  beni  bîzâr  özümden  bihaber 
Rişte-i  aşkı  miyân-ı  sabrıma  kıldın  kemer 
Eğnime  baht-ı  siyahı  kara  şâl  ettin  felek 

Der  ki  bu  Aşık  Ömer  oldum  reh-i    gamda  cünun 
Dâd  elinden  kime  feryâd  edeyim  ey  çerh-i  dun 
Cism-i  zarım  eyledin  ayaklar  altında  zebun 
Takatim  tâk  oldu  ırzım  pâyimâl  ettin  felek 

—  344  _ 

Sûz-i  aşkım  mahremim  sırdaşım  aldın  ey  felek 
Hâlime  her  veçhile  haldâşım  aldın  ey  felek 
Bunca  yıldır  künc-i  gamda  hemdem  olmuştu  bana 
Bir  hakikatli  güzel  yoldaşım  aldın  ey  felek 

Ammeyedir  adlü  dâdm  hem  bir  ismin  müstakim 
Koymaya  bir  âhımı  senden  ala  Rab-bi  hakim 
Hâsılı  bu  dehr  içinde  hem  beni  ettin  yetim 
Anam  atam  bir  tıhl  kardâşım  aldın  ey  felek 

Hoş  ede  kahri  Huda'nın  bir  olursun  târümâr 
Ettiğin  bulsan  gerektir  böyle  ettim  inkisar 
Ağlarım  ben  hazret-i  Yûsuf  içün  leyi  ü  nehâr 
Bunca  dem  Ya'kub  veş  göz  yaşım  aldm  felek 

Haşre  dek  ey  çarh-i  dun  durma  heman  efganım  al 
Inkisâr-ı  hatırım  her  rûz  ü  şeb  nâlâmm  al 
Der  Ömer  şimdengeru  dat  kalmadı  gel  canım  al 
Sen  benim  dünyâ  değer  cananım  aldın  ey  felek 


188  Âşık  Ömer 

—  345  — 

Cüz'i  aram  et  dedi  dildâra  katlansam  gerek 
Kendi  gelmez  ol  perî  reftâra  katlansam  gerek 
Var  ise  serde  sitârem  zulmet-i  gamda  komaz 
Doğa  şayet  deyu  ol  mehpâre  katlansem  gerek 

Her  kimin  ki  kasdma  ey  dil  ede  şemşîr-i  aşk 
Ana  hiç  bir  veçhile  olmaz  imiş  tedbîr-i  aşk 
Nâgehan  irdi  kazadan  cana  zahm-i  tîr-i  aşk 
Çâr  nâçârım  ki  yok  bîçâre  katlansam  gerek 

Andelîb  âsâ  içün  gülzârı  işim  bitmede 
Vasl-ı  yâr  ile  bilesin  hele  seyrân  etmede 
Bir  gül-i  sadberk  içün  feryadım  artıp  gitmede 
Hem  dahi  bunca  belâ-yi  kâra  katlansam  gerek 

Gül  gibi  ol  gonca  evvel  arz-ı  dîdâr  eyledi 
Sonra  yüz  dönderdi  bülbül  veş  işim  zâr  eyledi 
Va'de-i  vasletmiş  iken  döndü  inkâr  eyledi 
Tâ  gelince  rahm  edüp  ikrara   katlansam  gerek 

Şol  kadar  oldum  Ömer  aşk  ile  bir  âsûde  ben 
Kılsalar  bilmen  serâpâ  cismi  zahm  âlûde  ben 
Gamzesi  tîrine  kıldım  sadr-ı  sineme  pûte  ben 
Her  ne  denlü  yâre  ursa  yâre  katlansam  ben 

—  346  — 

Nice  bir  bu  mihnet-i  hicrana  katlansam  gerek 
Tâ  bekey  endûh-i  bîpâyâna  katlansam  gerek 
Şöyle  bildim  âteş-i  aşkı  söyünmez  varayım 
Tâ  dönünce  ciğerim  büryâna  katlansam  gerek 

Yaralıyım  ey  tabibim  bari  kıl  geldim  eme 
Olmaz  ey  âşık  bu  derdin  çâresi  olmaz  deme 


Âşık  Ömer  189 

Tîrini  ey  kaşı  yâ  gönder  derûn'i  sîneme 

Ben  o  zahm-i  neşter-i  peygâne  katlansam  gerek 

Baş  açık  ebdâlinim  ey  nûr-i  ahsen  mâh  rû 
Subha  dek  kılmaktayım  kûy-i  gamında  cüstücû 
Tâ  kılınca  mihr-i  vasim  başıma  ey  meh  tulü 
Ebr-ı  firkatten  gelen  bârâna  katlansam  gerek 

Ey  perî  bâis  nedir  bılsen  bu  istiğnalara 

Kara  zülfün  gibi  düşmüşken  uzun  sevdalara 

Vasim  ikrar  eyleyüp  saldın  beni  ferdalara 

Bir  zaman  ol  va'de  vü  peymâna  katlansam  gerek 

\ 

Gezdin  ey  Aşık  Ömer  bu  yolda  her  dem  serserî 
Ben  gelince  gitme  dedim  gitti  ol  mâh-ı  perî  ^ 
Bir  dem  âsân  ediyor  mu  râh*ı  aşkmde  seri 
Ey  ecel  billahi  ben  de  cana  katlansam  gerek 

—  347  _ 

Bir  zaman  çeşmim  yaşın  bir  çağlar  âb  etsem  gerek 
Bir  zaman  hûnâbe"i  bağrım  hisâb  eisem  gerek 
Bir  zaman  çarpâre  çeşminden  dolâb  ttsem  gerek 
Bir  zaman  kûh-i  vücûdum  âsiyâb  etseiü  gerek 


\ 


Bir  zaman  uzlette  çekmiş  hırka-i  peşmînç  ser 
Bir  zaman  geşteyleyüp  gezdim  cihanı  serleser 
Bir  zaman  etmiş  iken  sakf-ı  semâyı  cilvcger 
Bir  zaman  zîr-i  zemini  irtikâb  etsem  gerek  . 

Bir  zaman  hoş  gün  gibi  geldi  cihanın  mihneti 
Bir  zaman  sehvile  fevtettim  geçirdim  fırsatı 
Bir  zaman  cürmüm  bilüp  çeksem  gerektir  hacleti 
Bir  zaman  gördükte  nisyânım  hicâb  etsem  gerek 


\ 


i  90  Âşık  Ömer 

Bir  zaman  cismim  kefenlerle  kılup  serpây  zeyn 
Bir  zaman  versem  gerek  ben  de  cevâb-ı  Münkireyn 
Bir  zaman  a'mâlimi  görsem  gerek  ilm  -  el  -  yakın 
Bir  zaman  ef  âlimi  bir  bir  hisâb  etsem  gerek 

Bir  zaman  Aşık  Ömer  maksûdumun  yayın  çatup 
Bir  zaman  tîr-i  fütuhatın  murâd  üzre  atup 
Bir  zaman  gözyaşlarm  hâk-i  reh-i  yâre  katup 
Bir  zaman  cismim  türâb  ender  türâb  etsem  gerek 

_  348  — 

Bir  zaman  bu  eşk-i  çeşmim  ben  revân  etsem  gerek 
Bir  zaman  bülbül  gibi  âh  ü  figan  etsem  gerek 
Bir  zaman  hâmûş  olup  zâr-ı  nihân  etsem  gerek 
*Bir  zaman  geşt  ü  güzardan  dâstân  etsem  gerek 

Bir  zaman  Mecnun  gibi  saldım  seri  sahralara 
Bir  zaman  derd-i  derûnum   fâş  olup  dünyâlara 
Bir  zaman  dîvâne  gönlüm  meyledip  Leylâlara 
Bir  zaman  anka  gibi  Kah  mekân   etsem  gerek 

Bir  zaman  şehbâz-ı  aşkım  öyle  pervâz  eyledi 

Bir  zaman  gülşende  bülbül  zâr  ile  nâz  eyledi 

Bir  zaman  mecliste  görüp  yârı  ığmâz  eyledi 

Bir  zaman  mihnet  çeküp   kaddim  keman  etsem  gerek 

Bir  zaman  hâl-i  hayâlim    aşkile  oldu    beter 
Bir  zaman  maksûdu  şahım  sîneye  çektim  yeter 
Bir  zaman  Aşık  Ömer  gezdim  cihanı  sertaser 
Bir  zaman  nâm  ü  nişanım  bîmizân  etsem  gerek 

_    349  — 

Sana  cânâ  derdimi  bir  bir  beyân  etsem  gerek 
Gözlerim  yaşm  yolunda  ben  revân  etsem  gerek 


Âşık  Ömer  19 1 

Yâ  odur  irsem  gerek   ben  vuslat-ı  cânâne  bir 
Yâ  vücûdum  âlem  içre  bînişân  etsem  gerek 

Dâd  elinden  çarh-ı  zâlim  geçmedi  sana  dilek 
Vasıl -1  yâr  olmadı  çektim  bîhüde  ben  çok  emek 
Senin  ile  aramızda  bu  kalırsa  ey  felek 
Ahimi  tîr  eyleyüp  kaddim  keman  etsem  gerek 

Bilürüm  aşktır  beni  hakka  kılan  rüsvâyı  hep 
Teskin  olmaz  âteşim  nûşeylesem  deryayı  hep 
Akıbet  seyl-i  sirişkim  gark  eder  dünyâyı  hep 
Dahi  şimdengerü  çok  âh  ü  figan  etsem  gerek 

Geçirüp  Aşık  Ömer  serden  nice  encamı  ben 
Sürmedim  bir  dem  sürûr-i  kalbile  eyyamı  ben 
Çektiğim  derd-i  firakı  mihnet -i  âlâmı  ben 
Kıssa-i  Mecnun  gibi  bir  dâstân  etsem  gerek 

—  350  - 

Hâlimi  dildârıma  bir  bir  iyân  etsem  gerek 
Gözlerim  yaşını  yolunda  revân  etsem  gerek 
Yâ  odur  irsem  gerek  vaslma  ol  dilberimin 
Alem  içre  yâ  vücûdum  bî  nişan  etsem  gerek 

Dâd  elinden  çerh-i  zâlim  geçmedi  sana  dilek 
Vasl-ı  yâr  elvermedi  bîhûde  çektirdin  emek 
Aramız  böyle  kalur  ise  seninle  ey  felek 
Ahimi  tîr  eyleyüp  kaddim  keman  etsem  gerek 

Bilirüm  aşktır  beni  halka  kılan  rüsvâyı  hep 
Teskin  olmaz  âteşim  nûşeylesem  deryayı  hep 
Akıbet  seyl-i  sirişkim  gark  eder  dünyâyı  hep 
Dahi  şimdengerü  çok  âh  ü  figân  etsem  gerek 


Î92  Âşık  Ömer 


351  — 


Sûretâ  mağrur  kıyafet  bir  levend  sevsem  gerek 
Ömrünü  efzûn  kılsun  bir  pesend  sevsem  gerek 
Gelmemiş  misli  cihana  devr-i  Adeem'den  beri 
Hüsn-ü  hulk  içre  heman  Yûsuf  menend  sevsem    gerek 

Omzuna  almış  siyah  pusu  yeşil  saçâğ  ile 
Sırmalı  sakız  kuşağı  uçuram  buçağ  ile 
Girmiş  henüz     on  üç  ondört  yaşına  bu  çâğ  ile 
Salınur  servi  gibi  ar'ar  bülend  sevsem  gerek 

Mâi  şalvar  soya  dizin    çakşırım  dar  eylemiş 

Al  göğüslük  giymiş  amma  bir  yüzün  dar  eylemiş 

Nice  âşıkları  Mansur  gibi  berdâr  eylemiş 

Korkarım  vermez  aman  zülfü  kemend  sevsem  gerek 

Ey  Ömer  çünki  güzel  düzdün  libâsı  ana  sen 
Al  giyinsin  hem  kuşansın  hem  salmup  sağ  esen 
Medhin  ettiğim  güzeller  şahmın  ismi  Hasen. 
İşte  şimdi  ben  dahi  bir  derdimend  sevsem  gerek 

—  352  — 

Cân  ü  dilden  bir  melek  sîmâ  güzel  sevsem  gerek 
Cana  lâyık  rûyi  müstesna  güzel  sevsem  gerek 
Eser  ise  bir  gün  ol  hem  rûzigârı  bahtımın 
Hublar  içre  cümleden  a'lâ  güzel  sevsem  gerek 

Rûberû  aşka  gelüp  verse  selâmı  sevdiğim 
Söylese  nâz  ile  ol  şîrin  kelâmı  sevdiğim 
Şöyle  olsa  gamze  ok  gizler  harâmî  sevdiğim 
Böyle  bir  hub  kameti  bâlâ  güzel  sevsem  gerek 


Âşık  Ömer  193 

Cîlvekâr  olsa  o  mehrû  dilber-i  âlîcenâb 

Gam  yemezdim  nehr-i  çeşmimde  dönerdi  âsiyâb 

Hayfâ  bu  âteş- i  aşkm  beni  etti  kebâb 

Bu  derûnum  derdine  ola  güzel  sevsem  gerek 

Bir  meh-i  tâbânm  oldum  mûbtelâsı  görmeden 
Bize  kısmet  yüzünü  görmek  olur  mu  ölmeden 
Gönlümüz  uslanmadı  gitti  bu  dilber  sevmeden 
Ey  Ömer  sevsem  gerek  amma  güzel  sevsem  gerek 

—  353  — 

Bir  zaman  misli  bulunmaz  bir  civan  sevsem  gerek 
Bir  zaman  şîrin  edâlı  nevcivan  sevsem  gerek 
Bir  zaman  da  âfet-i  devr-i  zaman  sevsem  gerek 
Bir  zaman  kan  dökücü  bir  bî  eman  sevsem  gerek 

Bir  zaman  dîdeleri  mekkâre  meylettim  yeter 
Bir  zamanda  benleri  seyyare  meylettim  yeter 
Bir  zaman  zülfü  perîşan  yâre  meylettim  ben 
Bir  zamanda  dilde  hüsnü  dâstan  sevsem  gerek 

Bir  zaman  bir  âfet-i  garrâya  verdim  gönlümü 
Bir  zaman  bu  âlem -i  ârâya  verdim  gönlümü 
Bir  zaman  Mecnun  gibi  Leylâ'ya  verdim  günlümü 
Bir  zamanda  bir  kaşı  tîr  ü  keman  sevsem  gerek 

Bir  zamanda  sayd  idici  dilrübâ  sevdim  idi 
Bir  zaman  hublar  içinde  pür  cefâ  sevdim  idi 
Bir  zaman  gül  yüzlü  ben  bir  mehlika  sevdim  idi 
Bir  zamanda  ey  Ömer  şâh-ı  cihan  sevsem  gerek 

13 


Id4  Aşik  Ömer 

—  354  — 

Bî  vefâsm  anladım  ey  dilber-i  âlem  ne  şek 
Vasim  oldu  ol  rakîb  ile  arada  müşterek 
Sana  da  kalmaz  cihan   olsan  eğer  hüsnünde  tek 
Gark-ı  âb   eder  Skender  bilmiş  ol  çekme  emek 

Düştü  dil  âhır  ser-i  sevdâ-yi  zülfün  kahrına 
Kûh-i  kaf  olsa  dayanmaz  dîdelerim  nehrine 
Akıbet  dil  fülkünü  attın  şehâ  gam  bahrine 
Bir  kenara  atmadı  hayfâ  beni  bâd-ı  felek 

Gamze-i  katillerin  cânâne  semli  ok  mudur 
Bîvefâlar  içre  sevsem  ben  de  seni  çok  mudur 
Bir  içim  suyun  şehâ  mahşerde  hakkı  yok  mudur 
Yok  nic-oldu  ben  seninle  yediğim  nân  ü  nemek 

Gam  değil  hicrinle  cana  bu  cihanda  öldüğüm 
Hep  senin  yâd-ı  hazinindir  sararup  solduğum 
Hak*ka   ma'lûmdur  reh-i  aşkmda  bîtâb  olduğum 
Gayrı  derdim  ey  güzel  hacet  değildir  söylemek 

Zerre  bakmadın  habîbim  bu  dil-i  âvârene 
Iztırâb-ı  aşkın  ile  sîne  verdim  yârene 
Kanlı  zâlim  her  zaman  Âşık  Ömer  bîçârene 
Şefkatin  az  firkatin  beynessemâ-i  ves  semek 

—  355  — 

Ey  dirîga  bir  aceb  seyrâne  düştü  ortalık 
Nâhalef  nâ  puhte  vü  nâdâne  düştü  ortalık 
Ehl-i  merdüm  kâmile  âlemde  olmaz  i'tibâr 
Kadr  ü  kıymet  bilmeyen  nâdâne  düştü  ortalık 

Çeşme  ziynet  gösterir  nakş-ı  rüsûm-i  kâinat 
Âdeme  yakmdürür  belki  hayâtından  memat 


Âşık  Ömer  197 

Yanılup  aşkına  düştüm  sen  gibi  bî  mürvetin 
Neyledimse  eyledim  çün  bana  ben  hayfâ  yazık 

Yâd  edüp  neylersin  Ömer  sen  bu  âlem  hâlini 
Var  sakın  nâehle  ifşa  eyleme  ahvâlini 
Âkil  isen  defide  gör  echelin  ikbâlini 
Çekmede  mihnet  elem  ehl-i  suhan  hayfâ  yazık 

—  359  — 

Ol  benim  şahin  bakışh  şehlevendim  bunda  yok 
Serfirâzım  nev  zuhurum  bî  menendim  bunda  yok 
Ben  kime  ahvâlimi  arzeyleyüp  memnun  olam 
Yâr  1  garım  hemdemim  ol  dilpesendin  bunda  yok 

Görmedim  bir  gün  anın  cevr  ü  cefâ  kıldığunu 
Bir  mahalli  düşmedikçe  söylemez  bildüğünü 
istemez    her  hâl  ile  hatır  şikest  olduğ^unu 
Ol  tabiat  sahibi  nâzik  efendim  bunda  yok 

Ne  sebebden  gelmedi  yoluna  kurbân  olduğum 
Ol  gül-i  ra'nâ  içündür  böyle  nâlân  olduğum 
Tarzına  reftârma  sermest  ü  hayran  olduğum 
Gönlümün  eğlencesi  bâlâbülendim  bunda  yok 

Ey  Ömer  hasretle  söyle  dinleye  yaran  seni 
Dinleyin  amme  beğim  izhâr  ederse  her  feni 
Âlem-i  işrette  zanneyler  gören  gûyâ  seni 
Aklım  alup  bile  gitti  şehlevendim  bunda  yok 

—  360  _ 

Hak  bize  kıldı  inayet  ilm-i  ma'nâ  okuduk 
Lûtf  ile  kıldı  keremler  cüz'i  inşâ  okuduk 
Kâmile  kurbân  bu  canlar  câhile  eğmem  boyun 
Hâce-i  dânâ  önünde  ders-i  a'lâ  okuduk 


198  Âşık  Ömer 

Çün  bize  etti  inayet  ol  Kerîm-i  Zülcelâl 
Dâhil  olanlar  bu  ilme  istemez  mâl  ü  manâl 
Kâh-ı  aşka  kıl  teveccüh  bulasın  ism-i  celâl 
Mürşid-i  kâmil  yüzünden  sırr-ı  sevda  okuduk 

Cehd  edüp  kıldım  heves  meydân-ı  aşka  girmeğ-e 
Hû  deyu  aşkın  yolunda  cân  ü  serim  vermeğe 
Okuyuben  ilm  ü  fenni  dürlü  ma'nâ  vermeğe 
Hamdüillâh  ol  Huda'ya  ilm-i  ihfâ  okuduk 

Ey  Ömer  sen  kendini  gör  kimseyi  fasl  eyleme 
Sırr-î  Hak'kı  saklaya  gör  kimseye  fâşeyleme 
Ehline  ma'lûm  olur  nâ  ehle  ma'nâ  söyleme 
Sırra  vâkıf  olmak  içün  ilm-i  esma  okuduk 


—  361  — 

Zâhidâ  aç  gözünü  sahraya  bak  ta  ibret  al 
Bu  direksiz  kubbe-i  vâlâya  bak  ta  ibret  al 
Zikr-i  Mevlâ  ile  her  dem  kalbini  pâk  ide  gör 
Dâima  âyîne-i  dünyâya  bak  ta  ibret  al 

Kani  noldu  bu  fenaya  geldi  bunca  kahraman 
Bir  birin  katleyleyüp  tâ  anlar  oldu  imtihan 
Yel  getüren  tahtını  noldu  Süleymân-ı  zaman 
Devlet-i  İskender  ü  Dârâ'ya  bak  ta  ibrel  al 

Arif  ol  çekme  fenanın  zerre  kadar  mihnetin 
Her  kulun  Mevlâsı  birdir  ol  verendir  kısmetin 
Görmek  istersen  Cenâb-ı  Kibriya'nın  hikmetin 
Her  seher  vaktinde  var  deryaya  bak  ta  ibret  al 


Âşık  Ömer  199 

Âşık  Ömer  irmedin  mi  bu  fena  devletine 
Bu  cihan  devr-i  zaman  aldanma  gel  ziynetine 
Pâdişâh  olsan  da  derler  er  kişi  niyeetine 
Var  musallada  yatan  hünkâra  bak  ta  ibret  al 


—  362  — 

Ey  g-önüi  insafa  gel  dünyâya  bak  ta  ibret  al 
Bayına  eyle  nazar  ednâya  bak  ta  ibret  al 
Bâl  açup  çıksan  göğe  âhır  yerin  zîr-i  zemin 
Hâkin  altında  yatan  mevtaya  bak  ta  ibret  al 

Eşk-i  dîden  akıdup  hâke  dökersin  haşre  dek 
Hâlelerle  zâr  ile  kaddin  bükersin   haşre  dek 
İntihasın  ara  sen  emek  çekersin  haşre  dek 
Mecnun'a  bak  gayret-i  Leylâ'ya  bak  ta  ibret  al 

Âfitâbm  sohbeti  gör  akıbet  ahşamlanur 
Fâni  ömrün  ile  kim  ol  dahi  hem  tamamlanur 
Bâd-i  sarsardan  temevvücler  verüp  ahkâmîanur 
Hâke  bas  ta  ibret  al  deryaya  bak  ta  ibret  al 

Kuvvet-i  bâzûna  dayanma  deme  güç  bendedir 
Kime  garrâlık  nişanı  olsa  ilham  andadır 
Dâsitân-ı  dil  olan  kübrâyı  gör  kim  kandedir 
Rüstem'e  bak  ibret  al  hem  Hamza'ya  bak  ibret  al 

Ey  Ömer  eyle  teselli  kendini  işmar  ile 
Yâr  ile  ünsiyyet  eyle  eyleme  ağyar  ile 
Râhma  girme  sakın  kim  söyleşir  bedkâr  ile 
Gülsen  içre  bülbül-i  şeydâya  bak  ta  ibret  al 


WQ  Aşık  Ömer 

_  363  — 

Ey  gönül  âlemde  nâlân  eyler  inşâm  ecel 
Tekye-i  dünyâde  üryan  eyler  inşânı  ecel 
Gel  inanma  bu  fenanın  hâyina  hem  huyuna 
Akıbet  dillerde  destan  eyler  inşânı  ecel 

Vâkıf  ol  dünyâda  ancak  sen  bu  agf  u  kareye 
Er  isen  uyma  sakın  bu  demdeki  âvâreye 
Gezdirip  kassab  gibi  kannâreden  kannâreye 
Akıbet  bir  yerde  kurbân  eyler  inşânı  ecel 

Mâl  ü  mülke  gel  gurur  yeme  eğer  âkil   isen 
Râh-ı  gayre  düşme  sen  bâb-ı  Hak'a  kail  isen 
Kapre  gel  emvâtı  seyret  gayret  al  kâmil  isen 
Gör  nice  âlemde  pinhân  eyler  inşânı  ecel 

Bir  kişi  Karun  gibi  cem'iyyete  zûreylese 
Kendini    îskender-i  devran  gibi  var  eylese 
Ey  Ömer  başını  eflâke  beraber  eylese 
Akıbet  hâk  ile  yeksan  eyler  iusânı  ecel 


—  364  — 

Ey  güneş  tal'at  perî  peyker  misâl  insafa  gel 
Kalmışım  zulmette  ben  bilmem  ne  hâl  insafa  gel 
Gör  güzellikte  kemâl  etmiş  seni  Bârî  Huda 
Bu  cefâlar  sana  kimden  intikal  insafa  gel 

Hasretinden  gice  gündüz  ağlarım  ey  mâhitâb 
îki  dîdem  yaş  ile  gerdûna  döndü  âsiyâb 
Cûnbüşün  merdâne  gördüm  ey  şeh-i  âlî  cenâb 
Hoş  dizilmiş  gerden-i  billura  hâl  insafa  gel 


Âşık  Ömer  201 

Sana  kim  kasdeylemem  anlaya  gör  efâlimi 
Bir  tesellî  kıl  bugün  gör  derdimendin  hâlimi 
Sorma  a'dâlara  anlar  ne  bilür  ahvâlimi 
Var  ahibbâya  beni  eyle  sual  insafa  gel 

Kaşların  tuğraya  benzer  katl-i  ferman  gösterir 
Leblerin  cânâ  dil-i  mecruha  derman  gösterir 
Kirpiğ^in  müjgânları  bir  tîğ-ı  hicran  gösterir 
Bed  rakibe  eyledin  her  dem  visâl  insafa  gel 

Cevr  ü  fende  düşmeye  Mevlâ  hidâyet  eyleye 
Tâ  ki  çektiğim  ne  sevdadır  firâset  eyleye 
Âşık  Ömer  ol  cenâne  Hak  hidâyet   eyleye 
Yoksa  vazgelmek  bu  sevdadan  muhal  insafa  gel 

—  365  — 

Hiç  reva  mı  katı  zâlim  bakışın  bin  kan  eder 
Gel  vefa  semtini  tut  zulmü  gider  insafa  gel 
Zârılık  eylerse  bir  dem  âlemi  tûfân  eder 
Âşıkm  kanlı  yaşından  kıl  hazer  insafa  gel 

Akl  u  fikr  ü  cân  ü  dil  hep  yoluna  oldu  feda 
Adın  andıkça  çıkar  ancak  derûuumdan    nida 
Senden  ayrılalı  oldum  kendi  kendimden  cüda 
Şâdılık  eksildi  artık  derd-i  ser  insafa  gel 

Çünki  benden  fariğ  oldun  yâ  bu  nisbetler  nedir 
Yâ  rakîb-i  rû  siyaha  bunca  izzetler  nedir 
Bendene  bu  ettiğin  mihnet  meşakkatler  nedir 
Kâfir-i  bîdin  misin  beştir  yeter  insafa  gel 

Hançer- i  hicrinle  zâlim  sîneçâk  oldum  meded 
Gel  yetiş  imdadıma  bir  derdinâk  oldum  meded 


202  Âşık  Ömer 

Mihnet  ü  âlâm-ı  hicrinle  helâk  oldum  meded 
Başm  içün  bendene  kıl  bir  nazar  insafa  gel 

Bunca  cevretmek  bana  Hak'tan  reva  mı  sevdiğim 
Yoluna  canlar  verip  yoksa  hatâ  mı  sevdiğim 
Bu  Ömer  üftâdene  kasdm   ezâ  mı  sevdiğim 
Ağlamaktan  kalmadı  çeşmimde  ter  insafa  gel 

—  366  — 

Ey  kamer  tal'at  güneş  behcet  sabah  erkence  gel 
Cana  geçti  tâ  bekey  hasret  sabah  erkence  gel 
Manzar-ı  seyr-i  cemâl-i  pâkine  ûftâdeler 
Eyleriz  cânâ  sana  minnet  sabah  erkence  gel 

Bir  nasihattir  sana  bundan  garaz  ey  nîk  hû 
Dimesin  dersen  eğer  bu  halk-ı  âlem  güftüğû 
Eyleyüp  tebdîl-i  câme  kendine  ta'vîz  oku 
Duymasın  ağyâr-ı  bed  haslet  sabah  erkence  gel 

Gel  beri  kalbe  cilâver  seyr-i  derya   vaktidir 
Bülbülün   tuğyanıdır  hem  verd-i  ra'nâ  vaktidir 
Ketim  etme  da'vetim  gülgeşt-i  sahra  vaktidir 
Gûşe  gûşe  idelim  işret  sabah  erkence  gel 

Der  ki  bu  Aşık  Ömer  özüm    ezelden  Hayderî 
Baş  ü  canı  terkederim  kalmam  a'dâdan  geri 
Hazret-i  Hak'kı  seversen  ey  güzeller  serveri 
Eyleme  bir  hâl  ile  illet  sabah  erkence  gel 


—  367  — 

Buluşalım  ey  perî  yarm  sabah  erkence  gel 
İçelim  mey  şekkeri  yarın  sabah  erkence  gel 


Âşık  Ömer  ^03 

Gayri  olmaz  gün  dolandı  şimdi  ahşam  üstüdür 
Var  efendim  var  yürü  yarın  sabah  erkence  gel 

Arif  isen  cân  ü  dilden  bilmemeklik  eyleme 
Kanlı  yaşı  dîdemizden  silmemeklik  eyleme 
Va'deye  idüp  hilâh  gelmemeklik  eyleme 
Ey  güzeller  serveri  yarın  sabah  erkence  gel 

Dûd  i  ahım  almadan  tâ  subha  dek  bin  fersahi 
Korkarım  ger  düş  edersin  cana  aşk-ı  berzahı 
Sakın  ihmâl  eyleyip  geç  gelme  cânâ  bir  dahi 
Geçmeden  tan  yerleri  yarın  sabah  erkence  gel 

Geçti  kim  sen  dür  olursun  şimdi  amma  dîdeden 
Gör  nice  her  dem  ararım  ben  seni  nâzik  beden 
Hardan  pâk  olunup  havfeyleme  hiç  kimseden 
Uğruna  koydum  seri  yarın  sabah  erkence  gel 

Gelmez  isen  bil  ki  gayet  hatırım  kalır  sana 
Da'vete  eyle  icabet  gitme  varup  bir  yana 
Der  ki  bu  Âşık  Ömer  gel  kıyma  yazıktır  bana 
Elveda'  şimdengeru  yarın  sabah  erkence  gel 

—  368  — 

Çün  koyup  gittin  beni  nâmihribânım  tezce  gel 
Sag  esen  ir  menzile  eğlenme  canım  tezce  gel 
Can  kafesten  çıkıcak  derler  mezar  içre  girer 
Kabr-i  gamda  kalmayım  rûh-i  revanim  tezce  gel 

Firkatinle  ey  perî  ahım  fenayı  yandırır 
Cismimi  üryan  eder  tâc  ü  kabayı  yandırır 
Çerhı  dokuz  dolanır  heft-i  semâyı  yandırır 
Dahi  çıkmadan  yetiş  arşa  figanım  tezce  gel 

Aşkın  ey  Leylâ  kopardı  başıma  gavgaları 
Vermesin  Hak  kimseye  ben  çektiğim  sevdaları 


204  Âşık  Ömer 

Gündüzün  ahşama  dek  gezmekteyim  sahrâlan 
Olmadan  Mecnun  gibi  dağlar  mekânım  tezce  gel 

Ey  perî  vaslınla  mesrur  olduğum  demler  kani 
Böyle  ummazdım  ki  devran  ayıra  benden  seni 
Ey  güzeller  şahı  aşkın  nânna  yaktın  beni 
Kalmadı  sabrım  meded  ârâm-ı  canım  tezce  gel 

Ey  Ömer  âşık  olan  elbette  cânân  arzular 
Derdlidir  yâ  neylesin  derdine  derman  arzular 
Gözlerim  yollarda  kaldı  vasimi  cân  arzular 
Arz-ı  dîdâr  eyle  ey  şûh-i  cihanım  tezce  gel 

—  369  — 

Gel  gel  ey  mihr-i  cihan  ârâ  seher  vaktinde  gel 
Gün  yüzün  seyretmeden  a'dâ  seher  vaktinde  gel 
Her  zaman  ey  şûh-i  müstesna  seher  vaktinde  gel 
Bir  müşerref  olalım  tenhâ  seher  vaktinde  gel 

Açılup  güldükçe  gül  olmakta  bülbül  dilnüvâz 
Dil  niyaz  ettikçe  dilber  etmede  tekrar  nâz 
Dîde-i  encüm  gibi  bîdâr  olur  ehl-i  niyaz 
Gör  ne  haletler  olur  peyda  seher  vaktinde  gel 

Ey  perî  semt-i  cefâya  gitmek  ise  niyyetin 
Bu  edalı   serkeşi  incitmek  ise  niyyetin 
Akl  u  dil  ahusunu  saydetmek  ise  niyyetin 
Ey  süvâr-i  esb-i  istiğna  seher  vaktinde  gel 

Firkatinle  ağlasam  göz  yaşı  deryayı  geçer 
Hem  sadâsı  nâleminnüh  tâk-ı  mînâyı  geçer 
Çarhı  dokuz  dolanır  arş-ı  muallâyı  geçer 
Kalma  lütfet  ey  kadi  Tûbâ  seher  vaktinde  gel 


Âşık  Ömer  207 

Bâg-ı  hüsnün  bir  zaman  hıfz  u  harâset  eyledim 
Her  ne  emrettinse  ben  bende  itaat  eyledim 
Der  imişsin  gayri  Ömer'den  feragat  eyledim 
Sağ  esen  oî  ben  de  ey  mehpâre  senden  çektim  el 

—  373   — 

DaVetindir  ey  güzeller  şahı  ahşam  üstü  gel 
Hâtır-ı  mahzunumun  agâhı  ahşam  üstü  gel 
Ruşen  eyle  kadr-i  işretgâhı  ahşam  üstü  gel 
Gel  meded  ey  evc-i  hüsnün  mâhı  ahşam  üstü  gel 

Gelmez  isen  meclis-i  uşşâka  gavgalar  kopar 
Hem  kıyametten  nişan  özge  temaşalar  kopar 
Kûşe-i  hicrin  gamınla  ne  tarâkalar  kopar 
Yokla  bir  kez  hâtır-ı  gümrâhı  ahşam  üstü  gel 

Akl  u  fikrim  vâdi-i  hayrettedir  can  intizâr 
Gözedüp  durmayalım  biz  dolaşup  leyi  ü  nehâr 
Kalmadı  ârâm  ü  sabrım  gitti  elden  ihtiyar 
Ey  divâne  gönlümün  hemrâhı  ahşam  üstü  gel 

Ey  saçı  Leylâ  koyaldan  uğruna  cân  ü  teni 
Vâdi'i  gamda  hayâlindir  kılan  Mecnun  beni 
Vakti  vaktsiz  gelme  cânâ  görmesin  nadan  seni 
Gâhi  gel  vakt-i  seherde  gâhi  ahşam  üstü  gel 

Nûr-i  sevkınla  uyandır  hâba  varmış  gözümüz 
İd  û  kadre  ersin  ey  meh  gicemiz  gündüzümüz 
Der  ki  bu  Aşık  l  mer  reddetme  cânâ  sözümüz 
Yohsa  kalur  hatırım  billahi  ahşam  üstü  gel 

—  374  — 

Sen  gidelden  hiç  bilir  misin  ki  cânân  oldu  gel 
Gitti  ömrüm  ârzû-yi  vasl-ı  cânân  oldu  gel 


208  Âşık  Ömer 

Gitmedi  gözden  hayâl-i  serv-i  kaddin  sayesi 
Aktı  deryalar  g-ibi  yaşım  firâvân  oldu  gel 

Vuslatın  andıkça  canan  firkatin  artar  yeter 
Lâ'lini  yâdeyledikçe  zâr  olur  aklım  yiter 
Başıma  sevdâ-yi  zülfün  saldığı  devlet  yeter 
Çeşmime  sensiz  fena  mülkü  şebistân  oldu  gel 

Kani  ya  şevk  u  sürürüm  kande  gitti  râhatim 
Ağlamaklar  inlemekler  derd  ü  matem  âdetim 
Gitti  tende  kuvvetim  ârâm  ü  sabrım  takatim 
Akl  u  fikrin  cân  ü  dil  dağıldı  nâlân  oldu  gel 

Câm-ı  hayretle  bu  dil  mestânelik  semtin  tutar 
Ol  sebebden  hatırım  viranelik  semtin  tutar 
Dostlarım  şimdi  bana  bîgânelik  semtin  tutar 
Hâsıh  sensin  sebeb  ey  çeşm-i  düşman  oldu  gel 

Sâdık  u  âşık  çekerken  derd  ü  hasretle   cefâ 
Sanma  dilberler  sürûr-i  kalbile  eyler  safa 
Dağlara  düşmem  mukarrerdir  Ömer  ey  bîvefâ 
Aklımı  aldırdı  ol  dîvâne  dîvân  oldu  gel 

—  375  — 

Seni  gayet  ile  sevdi  ey  saçı  Leylâ  güzel 
Ben  kulunu  aşkın  ile  eyledin  şeydâ  güzel 
Tarz-ı  hâsın  hub  yaratmış  Hazret-i  Mevlâ  güzel 
Bî  bedeldir  mah  cemâlin  ey  melek  sîmâ  güzel 

Emrine  râzîdir  uşşak  âli  dîvan  sendedir 
Emr-i  Hak'la  bu  dil-i  dîvâne  her  an  sendedir 
Şehsüvânm  arsa-i  hüsnile  meydan  sendedir 
Mülk-i  hüsnün  şâhısın  ey  husrev  ü  Dârâ  güzel 


Âşık  Ömer  209 

Lûtf  u  ihsandır  münâsib  sana  ey  tab'ı  halîm 
Mürdeler  ihya  olurken  eylesen  nutk-ı   kelîm 
Sen  ne  rütbe  eylesen  bu  âşıka  nâz  ü  naîm 
Sana  istiğnâyi  etsin  dilber  *i  ra'nâ  güzel 

Ey  Ömer  çün  hâb-ı  gafletten  uyandı  bu  gönül 
Sen  perî  rûyi  göreli  nâza  yandı  bu  gönül 
Sanma  kim  sevdâ-yi  zülfünden  usandı  bu  gönül 
Gül  cemâlin  şen'ine  per  yakmada  hâlâ  güzel 

—  375  _ 

Ey  kamer  tal'at  perî  peyker  melek  sîmâ  güzel 
Hak  seni  kılmış  güzeller  içre  bîhemtâ  güzel 
Kaşların  hükmün  berât-ı  hüsnüne  tuğra  güzel 
Gözlerinle  ellerin  mânendi  yok  ra'nâ  güzel 

Ben  senin  meftunun  oldum  sadıkane  şübhesiz 
Sinemi  müjgânına  verdim  nişane  şübhesiz 
Cünbiş-i  etvârına  yoktur  behâne  şübhesiz 
Bârekâllâh  der  cemâlin  seyreden  hakka  güzel 

Nûr  vermiş  hem  ziya  âfâka  mihr-i  tal'atin 
Aşıka  çevrin  nasîb  olur  rakîbe  izzetin 
Dürr-i  yektasın  fena  mülkünde  yoktur  kıymetin 
Neyleyim  kadrin  bilinmez  yerdesin  hayfâ  güzel 

Olmasa  Leylâsı  Mecnun  olmaz  idi  bîkarâr 
Çalışur  şîrîn  içün  Ferhâd'ı  gör  îeyl  ü  nehâr 
Baykuşa  vîrâne  düşmüş  andelîbe  güi'izâr 
Ben  dahi  sevdim  seni  ey  şûh-i  müstesna  güzel 

Derdli  gönül  sana  der  ey  dilberâ  vechin  kamer 
Hizmeti  aşkm  edüp  pirden  kuşanmıştır  kemer 

14 


210  Aşık  Ömer 

Ne  kadar  cevr  eylesen  dönmez  çeker  Aşık  Ömer 
Getürür  etsen  ne  denlu  nâz  û  istiğna  güzel 

-  376  — 

Kang-ı  gülzârm  gülüsün  verd-i  handanım  güzel 
Bülbül-i  nâlânmım  artmakta  efganım  güzel 
Gelişin  kandendir  ey  serv-i  hirâmânım  güzel 
Bir  haber  ver  söyle  ey  mîr -i  suhandânım  güzel 

Cûşeden  aşkınla  eşk-i  hun  feşânımdır  benim 
Medhinin  evsâfının  inşâsı  şânımdır  benim 
Vasim  ikrar  ettiğin  hatır  nişânımdır  benim 
Tâ  Elest'tendir  seninle  ahd  ü  peymânım  güzel 

Bâğ-ı  hüsnünden  nasîb  olmadı  kokmak  sünbülün 
Hep  heba  imiş  işi  bildim  nevâkeş  bülbülün 
Çıkarup  tarf-ı  arakçînin  muanber  kâkülün 
Sen  perîşân  eylemezsin  ben  perişanım  güzel 

Lûtfile  uşşâka  olsa  zerrece  mihrin  eğer 

Ey  güzeller  serveri  vermek  nedir  râhında  ser 

Ben  dedim  şehd-i  lebinde  bir  mekes  konmuş  meğer 

Geç  bu  cürmümden  benim  afveyle  isyanım  güzel 

Derd-i  aşkın  gizlidir  sinemde  dermanım  gibi 
Tâ  derûnum    içre  anı  saklarım  canım  gibi 
Der  ki  bu  Âşık  Ömer  akl-ı  perişanım  gibi 
Gel  koyup  gitme  beni  ağlatma  sultânım  güzel 

_377  — 

Mübtelâyım  hatırımdan  fikr-i  yâr  eksik  değil 
Görmeyeli  mah  cemâlin  âh  ü  zâr  eksik  değil 
Çeksem  el  kılsam  feragat  aşk  beni  rahat  komaz 
Başta  sevda  dilde  zahmet  kalbde  nâr  eksik  değil 


Âşık  Ömer  211 

Emr-i  Hak'la  tâ  ezelden  böyle  yazılmış  kalem 
Bağrımı  hûn  eyledi  derd  ü  belâ  mihnet  elem 
Bilmezem  payem  mi  alçak  bu  benim  bahtım  mı  kem 
Keyfime  keder  verir  bir  nâbekâr  eksik  değil 

Ger  bulayım  der  isen  sen  bu  cihanda  devleti 
Ehl-i  dil  kâmiller  ile  kaim  eyle  sohbeti 
Câhil  ü  nâdân  ile  ger  ider  isen  ülfeti 
Yâ  elinden  yâ  dilinden  bir  zarar  eksik  değil 

Gel  nasihat  diler  isen  sana  tahkik  bir  haber 
Ger  nasihat  dinlemezsen  sana  çok  ider  zarar 
Zevrakı  engine  salma  pek  sakın  Aşık  Ömer 
Deryalarda  bir  muhalif  rûzigâr  eksik  değil 

-378  — 

Yalınız  bir  ben  değil  bây  ü  gedâ  sultan  melil 
Ayn-ı  ibretle  nazar  kıldım  kamu  irfan  melil 
Yâ  İlâhî  bu  ne  haldir  bilmediler  hikmetin 
Akıl  u  dânâ  melil  hem  câhil  ü  nadan  melil 

Görmedim  bir  kimseyi  endîşe-i  gamdan  esen 

Her  suhan 

Bâb-ı  rahmettir  çıkup  Havva  vü   Adem  tevbeden 
Muntazır  ardınca  kaldı  cennet  ü  Rıdvan  melil 

Rabbena  her  işimiz  dâim  muvafıktır  sana 
Böyle  takdîr  eylemişsin  aklımız  ermez  ana 
Recm  ile  Iblîs-i  merdud  gitti  tavus  bir  yana 
Isıhna  düştü  yılan  âh  u  sergerdan  melil 

Kimisi  Mey  ile  mahcub  kimi  sürmekte  demi 
Baykuşu  gör  kim  çeker  viranelikte  matemi 


212  Âşık  Ömer 

Çin  seherde  bülbülün  feryadı  tutmuş  âlemi 
Bâğban  hayrette  kalmış  gül  güler  gülşan  melil 

Ben  sanırdım  derdimend  Âşık  Ömer  dilber  sever 
Rast  gelip  bir  şahsa  sordum  Mısr-ı  dilden  ne  haber 
Gussadan  âzâde  yoğmuş  bu  cihan  içre  meğer 
Dedi  kan  ağlar  Zelîhâ  Yûsuf-i  Ken'an  melil 

—  379  — 


Sen  seni  sanma  melil  ey  dil  bütün  dünyâ  melil 
Her  keşi  bir  hâl  ile  kılmaktadır  sevda  melil 
Geldiler  dünyâya  çün  Âdem  zelil  Havva  melil 
intişâr  üzre  kaluptur  cennet  ü  havra  melil 

Her  şükûfeyle  derûn-i  bâğ  hoş  şöhrettedir 
Lâle  bağrın  dâğ  yakmış  âteşin  şöhrettedir 
Goncanın  ağzı  açık  kalmış  acep  hayrettedir 
Gülşen-i  hayrette  inler  bülbül -i  şeydâ  melil 

Var  mı  görmüş  hâb-ı  gamda  âşıkm  uyandığın 
Aşk  zencîrin  çeken  dîvânenin  uslandığın 
Bezmde  şem'in  görüp  başmda  odlar  yandığın 
Üstüne  perler  yakar  pervâne-i  perva  melil 

Fâl  açup  bâb-ı  elemden  hasbıhâlim  söyledim 
Söyledim  amma  yine  dîvâne  gönlüm  eğledim 
Aşk  vâdîsin  bugün  ibretle  seyrân  eyledim 
Baktım  ol  Mecnûn  sergerdan  gezer  Leylâ  melil 

Ey  Ömer  var  mı  bu  hikmet  defterinde  geh  fünûn 
Belli  bir  noktadürür  bunca  defâtîre  yekûn 
Kim  nice  sabit  oluptur  Akl-i  kül'den  Kâf  ü  Nûn 
Ermedi  aklın  ana  oldu  yedi  derya  melil 


Âşık  Ömer  213 

-  380  — 

Her  kaçan  g-ülşende  ol  meh  tazeler  destâre  gül 
Şevkıle  can  bülbülü  âgazeler  destâre  gül 
Sanurum  bâğ-ı  İrem'den  gül  getürmüş  huriler 
Sakmup  seyrâna  çıksa  tazeler  destâre  gül 

Ey  rakip  haddin  değil  yaklaşma  canın  şevkme 
Can  nisâr  etmek  benim  şânımdır  anın  şevkme 
Görme  gülsen  içre  ol  gonca  dehânın  şevkine 
Arzeder  bülbülleyin  dervâzeler  destâre  gül 

Aferin  ol  goncanın  bu  nazikâne  fendine 
Bî  tekellüf  dest  öpüp  yârin  çıkar  dülbendine 
Söz  atar  şebnemleri  lâ'l-i  zülâli  kandine 
Âşkın  gönlün  bile  şîrâzeler  destâre  gül 

Gülşeni  doldurdu  bülbüller  figan  ü  zardan 
Goncalar  el  çekmez  ayrılmaz  ser-i  dildârdan 
Yeller  estikçe  gubâr-ı  gerdiş-i  ağyardan 
Tîz  kondurmaz  salar  yelpazeler  destâre  gül 

Mecelise  Aşık  Ömer  yahşi  gerektir  badeler 
Lezzetin  bir  dilberin  lâ'l-i  lebinden  dadeler 
Sûret-i  dîvâre  elbet  meyleder  dildâdeler 
Söyleniz  tasvir  yazanlar  yazeler  destâre  gül 

—  381   — 

Sünbülün  sahn-ı  lâtifinden  tutar  dâmânı  gül 
Nevbahâr-ı  gülsen  içre  verdi  elhak  sânı  gül 
Vird  okur  şâm  u  seherde  yâd  eder  Sübhân'ı  gül 
Şîve  babında  zarafet  gösterir  şâhânı  gül 

Nice  vasfın  etmeyim  serçeşmesidir  anberin 
Ol  dahi  çekmektedir  çevrini  çarh-ı  çenberin 


214  Âşik  Ömer 

Hâsıl  olmuştur  terinden  Hazret-i  Peygamberdin 
Kani  zanbak  kani  lâle  kani  sünbül  kani  gül 

Sad  hezar  meftunu  var  erbâbmı  kul  eylemiş 
Hak  Taâlâ  cümlesinden  anı  makbul  eylemiş 
Zümre-i  taht-ı  şehenşâhîde  ma'dûl  eylemiş 
Zannım  oldur  vakt  ü  asrın  şevketi  sultânı  gül 

Tab'  içün  hiç  kokmağa  keyfi  küyûfa  benzemez 
Hâs  u  âm  makbulüdür  hem  serv-i  kufa  benzemez 
Şöyle  ter  nâzik  lâtif  hiç  bir  şükûfa  benzemez 
Bülbül -i  şûrîdenin  seyrânı  şehristânı  gül 

Ol  gül -i  hamrâlar  içün  intizarda  pençesi 
Gam  mıdır  olsa  cihanda  pâdişâh  eğlencesi 
Dinle  gel  vakt-i  seherde  açıhnca  goncesi 
Der  ki  Ömer  şöyle  kim  sermest  eder  inşânı  gül 

—  382  — 

Hâlime  lâyık,  seza  bir  nevcivân  ister  gönül 
Kokmağa  gül  gibi  bir  nevreste  cân  ister  gönül 
Kendi  pürdür  ma'rifette  âlemin  rindânıdır 
Anın  içün  kameti  serv-i  revân  ister  gönül 

Aşikâr  etse  kaçan   ol  nazenin  reftârını 
Âşıkın  alsa  başından  akl  u  fikri  varını 
İstemez  gayrı  gönül   bu  âlemin  dildârını 
Hâsıh  bir  misli  yok  taze  civan  ister  gönül 

Mail  oldum  çekmeğe  ben  yâr  içün  ol  mihneti 
Olmasa  gayr  ile  amma  ol  perinin  ülfeti 
Gördüğüm  mehpâreye  etmez  bu  gönlüm  rağbeti 
Hemnişîn  olmaklığa  bir  kahraman  ister  gönül 


Âşık  Ömer  215 

Hâlimi  arzeyledikte  gamzesi  mestâneye 
Hâlime  rahmedüp  in'am  eylese  dîvaneye 
Bî  tekellüf  gâhice  da'vet  edüp  gamhâneye 
Hoş  tekellüm  etmeğe  gonca  dehân  ister  gönül 

Kimse  bakmaz  bu  Ömer  Bîçârenin  elkabma 
Remzile  eyler  temaşa  eylese  mehtâbma 
Aşikâre  aşinalık  eylemiş   ahbabına 
Gizlice  sevmek  içün  bir  nevcivân  ister  gönül 

—  383  — 

Gel  haberdâr  ol  kamu  ahvâl-i  âlemden  gönül 
Gafil  olma  ibret  al  Havva  vü  Âdem'den  gönül 
Cümle  mahlûkat  ecel  camın  içer  bî  ihtilâf 
Kimse  kurtulmaz  cihanda  ye's  ü  matemden  gönül 

Dehr  içinde  Hızr  veş  içsen  eğer  âb-ı  hayât 
Derd-i  mevte  çârecû  olsan  bulunmaz  hiç  necat 
Bu  fenada  zahm-ı  tîri  mevt  ile  eyler  vefat 
Böyle  takdir  eyledi  Hak  mâtekaddemden  gönül 

Bu  cihana  her  gelen  sâhibkırân  oldu  helak 
Bî  aded  şâh  ü  gedâ  pîr  ü  civan  oldu  helak 
Mevt  elinden  nice  yüz  bin  kahraman  oldu  helak 
Hissemend  ol  kıssa-i  Zâloğlu  Rüstem'den  gönül 

Der  ki  Ömer  çâre  yok  tenler  türâb  olsa  gerek 
Yıkılup  dağlar   harâb  ender  harâb  olsa  gerek 
Halka  bir  bir  Hak  divânında  hisâb  olsa  gerek 
Gafil  olma  rûz-i  mahşerde  cehennemden  gönül 

_  384  - 

Her  birine  bir  bakan   dildârı  neylersin  gönül 
Seni  hicrana  yakan  dildârı  neylersin  gönül 


216  [Âşık  Ömer 

Bir  güzel  sev  ki  vefalar  eylesün  dâim  sana 
Her  zaman  hatır  yıkan  dildârı  neylersin  g-önül 

Sormadın  bîçârenin  hiç  hâtır-ı  nâşâdmı 
Yâ  aceb  mi  pareler  bu  ömrümün  bünyâdını 
Sen  derûnî  âşık  iken  gayrılarm  adını 
Yanma  sık  sık  çıkan  dildârı  neylersin  gönül 

Kangı  dilber  meylederse  sen  gibi  azadeye 
Cân  ü  dilden  kıl  mahabbet  ol  derûnî  sâdeye 
Kendini  teslim  edüp  bend  olma  her  üftâdeye 
Su  gibi  yer  yer  akan  dildârı  neylersin  gönül 

Bu  Ömer  kılmaktadır  kim  âh  ile  efganları 
Aklı  olan  hiç  sever  mi  rahmi  yok  cananları 
Yanılup  ta  gâhi  gâhi  ettiği  ihsanları 
Başına  bir  bir  kakan  dildârı  neylersin  gönül 

_  385  — 

Gittim  ey  rûh-i  revanim  zara  mı  düşsün  gönül 
Kâr  u  kisbinden  geçüb  âvâre  mi  düşsün  gönül 
Hasretile  ben  garîbi  gel  koyup  gitme  deyu 
Hâkipâye  yüz  sürüp  yalvara  mı  düşsün  gönül 

Akl  û  fikrim  çün  gidüp  hemrâh  olursam  şâh  ile 
Gönlümü  şahım  sana  ısmarladım  Allah  ile 
Yâ  seni  aldıkça  feryâd  ü  figanım  âh  ile 
Döğünüp  taşlar  ile  yollara  mı  düşsün  gönül 

Dâg  çeksem  sîneme  hecrin  ferâmûş  eylesem 
Eylesem  çâk-i  girîban  dembedem  cûşeylesem 
Lâ*l-i  nâbın  hâlile  kim  badeler  nûşeylesem 
Mest  olup  çün  gûşe-i  hammâra  mı  düşsün  gönül 


Âşık  Ömer  217 

Nâm  ile  Adlî  demişler  şol  Ömer  üftâdene 
Dağ  u  taşlar  hâil  olmaz  bil  Ömer  üiFtâdene 
Pâdişâhım  bir  nasihat  kıl  Ömer  üftânene 
Soyunup  üryan  olup  dağlara  mı  düşsün  gönül 


M 


—  386  — 

Ey  perî  ettklerin  çoktur  bana  ben  söylemem 
Razıyım  her  ne  edersen  sen  bana  ben  söylemem 
Bir  el  ile  al  rakîbi  bir  el  ile  al  beni 
Sânına  her  ne  düşerse  et  şehâ  ben  söylemem 

Hep  senin  aşkın  çeken  yâ  ben  gibi  âşık  mıdır 
Emrine  bin  cân  ile  râm  bende-i  sâdık  mıdır 
Kendin  insaf  eyle  canım  bendene  lâyık  mıdır 
Her  azamı  lokma  lokma  et  dilâ  ben  söylemem 

Derdliyim  bu  derdime  derman  kılan  yoktur  tabîb 
Kim  bu  derdim  ola  yeğdir  kim  bana  olmaz  nasîb 
Sevdiğim  söyleşme  mümkin  mi  seninle  ben  garîb 
Gele  hakkından  senin  ancak  Huda  ben  söylemem 

Kasdı  şimdi  canadır  ol  gamze-i  hunhârenin 
Hatırın  sormağa  gelmez  bu  dil-i  âvârenin 
Vashn  arzu  eyleyen  Âşık  Ömer  bîçârenin 
Sen  bilürsün  yâ  ne  hacet  Mustafâ'dır  söylemem 

—  387  — 

Bir  münevver  tâc  urundu  girdi  çün  meydâna  şem' 
Çok  hüner  göstermek  ister  maclis-i  rindâna  şem' 
Devr  elinden  çektiği  âlâme  istifsar  içün 
Haylice  yandı  yakıldı  dün  gece  yârana  şem' 


218  Âşık  Ömer 

Ne  kadar  peıler  yanup  şevk  ile  olsa  âfitâb 
Başıma  mikraz-ı  gamdan  irişür  zahm-i  itâb 
Subha  dek  işler  derûnumda  fitîl-i  ıztırâb 
Yüreği  yağın  eridir  âteş -i  sûzâna  şem' 

Aslı  dörttür  çâr  unsurdan  mürekkeb  bir  şecer 
Hâsıl  oldu  başına  rûh-i  hidâyet  virdi  fer 
Reşk  eder  şevk-ı  şuâın  göricek  şems  ü  kamer 
Dîdesin  dikmiş  göke  tesbîh  okur  Sübhâne  şem' 

Per  yakar  âşıkları  gâhî  olurlar  derkenar 
Susamış  gelmiş  su  ister  sanur  içenler  kanar 
"  İhtiyarı  elde  yok  başında  âteşler  yanar 

Hoş  bakar  pervanenin  hâline  yane  yane  şem' 

Lâcerem  Aşık  Ömer  bunun  da  bir  ahvâli  var 
Kime  zulm  etmiş  aceb  bilmem  bu  çarh-ı  hîlekâr 
Bir  nefes  dinlenmeyüp  yanar  yakıhr  kârızâr 
Ahidir  göz  yaşların  yağmur  gibi  amma  ne  şem' 

_  388  _ 

Bülbül  oldum  gül  yanında  hara  minnet  etmezem 
Şem'ine  pervaneyim  ben  nâra  minnet  etmezem 
Bîvefânm  sitemin  çekmeğe  yoktur  takatim 
Âşıka  cevreyleyen  dildâra  minnet  etmezem 

Lûtfu  ile  bir  inayet  kıla  ol  Bârî  Huda 
Hâl  müşkil  oldu  gayet  arzedemem  ben  gedâ 
Çeşm-i  mesti  uğruna  ben  başımı  kıldım  feda 
Mansur'um  meydâna  geldim  dara  minnet  etmezem 

Bir  haber  ver  bana  yârımdan   eyâ  bâd-i  sabâ 
Eyledi  bu- aşk  vücûdum  mülkünü  cümle  heba 


Âşık  Ömer 

Birdürür  yanımda  hil'at  birdürür  köhne  abâ 
Fariğim  geçtim  cihandan  vara  minnet  etmezem 

Der  ki  Ömer  yâ  İlahî  bir  aceb  girdabdeyim 
ArzıhâU  dinlerim  yok  her  seher  feryaddeyim 
Düşmüşüm  ben  hâkipâye  daima  minnetteyim 
Öldür  imdi  kend-elimle[l]  cana  minnet  etmezem 

__  389  — 

Dilberâ  işimi  zâr  etmek  neden  ben  neyledim 
Başıma  dünyâyı  dar  etmek  neden  ben  neyledim 
Senin  ile  lâtekellüf  geçinirken  bir  zaman 
Şimdi  aşnahğa  âr  etmek  neden  ben  neyledim 

Gâhice  bu  derdimendin  ismini  yâdeylesen 

Bu  harabe  gönlümü  lûtfunla  âbâd  eylesen 

Yalvarır  idim   benim  hâtırcıgım  şâdeylesen 

Tâ  bu  denlu  çevri  kâretmek  neden  ben  neyledim 

Ben  sanurdum  leblerindir  hasteye  dâr-ü-şifâ 
Düşeli  aşkına  cânâ  sürmedim  bir  dem  sefa 
Çünki  rahmetmeyicektin  hey  cefakâr  bîvefâ 
Yâ  benim  gönlüm  şikâr  etmek  neden  ben  neyledim 

Ey  cenanım  tâ  ezelden  sana  oldum  mübtelâ 
Kimsenin  başına  gelmesin  mahabbet  bir  belâ 
Ben  senin  sâdık  kulunken  yoluna  ey  dilrübâ 
Rakibi  kendine  yâr  etmek  neden  ben  neyledim 

Bu  gönül  pervane  veş  yanmakta  aşkın  nârına 
Bir  gül  içün  andelîbin  bak  figan  ü  zarına 

|1{  Kendi  elinle  . 


219 


220  Âşık  Ömer 

Bu  Ömer  müştak  olaldan  hüsnünün  gülzânna 
Bî  vefa  yerimi  hâk  etmek  neden  ben  neyledim 

_  390  — 

İl  beni  diller  deyu  eğnim  abâ  pûş  eyledim 
Çarh-ı  gerdundan  müzeyyen  câm-ı  mey  nûş  eyledim 
Bulmadım  bir  medhim  eyler  çok  sena  gûş  eyledim 
Zemmeder  âlem  beni  yâ  Rab  bu  halka  neyledim 

Cevr-i  dilber  bir  yanadan  tan'-ı  âlem  bir  yana 
Yalınız  düşmen  değil  dostum  bile  düşmen  bana 
Hâlime  rahmeyleyüp  kimse  demez  noldu  sana 
Zemmeder  âlem  beni  yâ  Rab  bu  halka  neyledim 

Ağlamaktan  rûz  ü  şeb  çeşmim  yaşı   döndü  sele 
Ben  bu  derdden  ağlamazdım  ettiğim  olsa  hele 
Şöyle  bir  şây  oldu  ismim  söylenür  dilden  dile 
Zanneder  âlem  beni   yâ  Rab  bu  halka  neyledim 

Yâ  İlâhî  sen  bilürsün  bu  Ömer'  in  hâlini 
Hürmetinle  yarlıgagıl  bu  günehkâr  kulunu 
Ol  Habîb'  in  hürmetiyçün  kes  bu  halkın  dilini 
Ta'n  eder  âlem  beni  yâ  Rab  bu  halka  neyledim 

—  39!  _ 

Düşmüşüm  bir  olmadık  da'vâya  haddim  bilmedim 
Başım  uğrattım  kuru  gavgaya  haddim  bilmedim 
Ey  dilâ  ben  şu  fenada  cümleden  a'lâ  iken 
Âşık  oldum  ol  şeh-i  şeydâya  haddim  bilmedim 

Tâ  ezelden  ben  beni  böyle  bilürdüm  aşikâr 
Her  lebi  şirinlerin  Ferhâd'ı  vardır  sadhezâr 


Âşık  Ömer  221 

Kâkülünün  her  muyinde  nice  bin  Mecnûnu  var 
Tâlib  oldum  sen  melek  sîmâya  haddim  bilmedim 

Der  ki  Ömer  gör  benim  bu  hemdem  ü  hemrâzımı 
Gafilen  uçurdum  eyvah  ol  hümâ  pervâzımı 
Saydı  mümkim  olmayan  şikâre  saldım  bâzımı 
Dâne  döktüm  gökteki  hümâya  haddim  bilmedim 

—  392  — 

Ey  perî  kaddin  gibi  bir  serv-i  bâlâ  görmedim 
Ruhlerin  şem'i  gibi  ben  bir  şeb  ârâ  görmedim 
Hak  Taâlâ  nura  gark  etmiş  cemâl-i  pâkini 
Ben  senin  gibi  perî  peyker  dilârâ  görmedim 

Dinleyip  gezdim  serâpâ  bülbül-i  şeydâlan 
Cümle  seyrettim  cihanda  dilber-i  ra'nâları 
Komadım  hiç  bir  sadef    hep  aradım    deryaları 
Cism-i  pâkine  mübeddel  dürr-i  yekta  görmedim 

Aşkın  ile  âh  ederim  sîneme  dağlar  yakup 
Serteser  ettim  cihanı   boynuma  zencir  takup 
On  sekiz  bin  âlemi  geşt  eyledim  mumlar  ykup 
Hüsn  içinde  sencileyin  nahl-i  bâla  görmedim 

Bir  gümüş  servi  gören  sanur  ki  kadd  ü  kametin 
İbret  ile  kıl  temâşâ  gör  bu  zîbâ  tal'atm 
Bn  gönül  bir  mehlikadır  sevdiğim  bil  kıymetin 
Her  gören  Mecnûn  olur  ben  böyle  Leylâ  görmedim 

Devr-i  Adem'den  beri  kim  gördü  böyle  mehlika 
Gelmemiştir  bu  cihâna  böyle  âfet  pür  cefâ 
Ey  Ömer  seyreyledim  dünyâyı  ben  Kaftan 
Böyle  bir  kâkülleri  hâlâ  mutarrâ  görmedim 


222  Aşık  Ömer 

—  393  — 

Çok  zamandır  intizârım  kaşı  yayı  görmedim 
Yerde  midir  gökte  midir    ol  hümâyı  görmedim 
Gül  gibi  bilmem  kimin  gamhânesin  pür  nûr  eder 
Sesilmez  şems  ü  kamerden  hüsnü  ayı  görmedim 

Gözüme  dünyâ  görünmez  şimdi  gönlüm  gamdedir 
Ol  melek  sîmâ  güzel  bilmem  ki  şimdi  kandedir 
Hiç  değfil  ağyar  ile  zevk  u  sefa  demlerdedir 
Bakışı  bin  kan  eder    çeşmi  elayı    görmedim 

Böyle  bir  mahbûb  dilber  medhederim  hasbeten 
Gördü  gözüm  düştü  gönlüm  sevdi  canım  hikmeten 
Günde  bin  kez  nâz  ile  bâd-i  sabâya  nisbeten 
Salınup  bin  nâz  ile  ol  dilrübâyı  görmedim 

Bu  zamane  dilberinin  her  birinde  yok  vefa 
İşte  dilber  ana  derler   âşıka  etmez  cefâ 
Çok  güzel  seyrettim  amma  der  ki  Aşık  Ömeft, 
Böyle  bir  çeşmi  müzeyyen  dilrübâyı  görmedim 

—  394  — 

Azm-i  yâr  edüp  makam-ı  yâra  geldim  görmedim 
Dili  bülbül  gözleri  sahhâre  geldim  görmedim 
Yâ  İlâhî  bu  ne  aşktır  başıma  geldi  benim 

Beni  bu  derde  salan  dildâre  geldim  görmedim 

Seyr  içün  bâğ-ı  hayâli  eyledim  geşt  ü  güzâr 
Gerçi  kim  dünyâda  gördüm  hubâları   ben  sadhezâr 
Bulmadım  hüsnüne  hemtâ  ey  melek  sîmâlı  yâr 
Anın  içün  yüz  sürüp  dîvâne  geldim  görmedim 


Âşık  Ömer  223 

Emr-i  Hak'tır  eyleme  bu  bendene  cevr  ü  cefâ 
Lâyık-ı  insaf  değildir  etmek  ağyara  vefa 
Çeşmi  âhû  saçı  sünbül  kaşları  kavs-i  kaza 
Vaslma  yol  bulmağa  bir  sara  geldim  görmedim 

Gönlümü  sevdâ-yi  aşkın  eyledi  zencîr  bend 
Bendesiyim  yârimin  boynuma  taktı  bir  kemend 
Nice  bir  yâd  eylesün  Âşık  Ömer  kim  derdimend 
Derdli  çeşmim  hastadır  dermana  geldim  görmedim 

-  395  — 

Ey  dirîğa  bivefâ  dildârı  çoktan  görmedim 
Merhametsiz  pür  cefâ   dildârı  çoktan  görmedim 
01  cihet  envârını    bir  veçhile  göstermedin 
Ne  hayâl  oldu  aceb  ki  yârı    çoktan  görmedim 

Ben  dahi  Mecnun  gibi  sahralara  düştüm  bugün 
01  saçı  Leylâ  içün  sahralara  düştüm  bugün 
Bilmezem  hiç  ne  aceb  ferdalara  düştüm   bugün 
Ol  yüzü  mah  tal'atı  hünkârı  çoktan  görmedim 

Günbegün  arttı  figanım  derdimin  dermanı  yok 
Kande  gitti  ol  melâhat  mülkünün  sultânı  yok 
Çevri  çok  amma  o  şuhun  bir  dahi  ihsanı  yok 
Gönlümü  sûzân  eden  ol  nârı  çoktan  görmedim 

Ferhad'ım  Şirin  yolunda  dağı  delmek  niyyetim 
Çâh-ı  mihnette  geçüp  ol  yârı  görmek  niyyetim 
Terk  edüp  ân  heman  meydâna  girmek  niyyetim 
Hiç  karârım  yok  perî  ruhsârı  çoktan  görmedim 

Ey  perî  bu  kemterini  şâd  ü  dilşâd  eylesem 
Bu  divâne  gönlümü  lûtfiie  âbâd  eylesen 


224  Âşık  Ömer 

Ya  ne  var  bn  Ömer'in  hâtırcığm  şâd  eylesen 
Yanağı  gül  ruhleri  gülzârı  çoktan  görmedim 

-396— 

Râh-i  aşka  gel  de  kıl  bir  çâre  İbrâhimciğim 
Kalb-i  mahzunum  sevinsin  bari  İbrâhimciğim 
îller  ile  îş  ü  işret  dem  idersin  her  zaman 
Kıl  hazer  meyleyleme  ağyara  ibrâhimciğim 

Bari  gel  insafa  fikr  edüp  düşün  ey  gönce  fem 
Gör  bana  ettiklerin  kalur  mu  yâ  cevr  ü  sitem 
Sen  edersin  gayrılarla  ayşü  işret  dembedem 
Rûz  ü  şeb  yanmaktayım  bir  nâra  İbrâhimciğim 

Nice  bir  dem  ağladırsm  ey  perî  suret  beni 
Tâ  giceler  subholunca  eylemez  rahat  beni 
Yâ  neler  çektim  elinden  biricik  söylet  beni 
Binden  artıktır  sinemde  yâre  İbrâhimciğim 

Hüsnüne  mağrur  olup  gel  olma  şahım  dilşiken 
Sanma  bakî  kalur  ettiğin  çevir  yanma  sen 
Çok  melek  sîmâ  güzel  seyreyledim  âlemde  ben 
Bulmadım  sen  gibi  bir  mehpâre  İbrâhimciğim 

Der  ki  Ömer  alma  ahım  ey  yüzü  mestim  benim 
Hah  bilür  yok  dergehine  gelmeğe  kasdım  benim 
Hak  budur  gözler  nişanım  doğrudur  şaştım  benim 
Gel  inanmazsan  derûnum  ara  İbrâhimciğim 

—  397  — 

Medhederdim  bir  melek  sîmâh  olsa  sevdiğim 
Aşık-ı  bîçârenin  öz  mâli  olsa  sevdiğim 


Âşık  Ömer  2^ 

Yüz  görüp  öpülmedik  koçulmadık  yırtılmadık 
Dest-i  nadan  değmedik  bir  hâli  olsa  sevdiğim 

İstemem  hûb-i  cihan  olsa  gerekmez  istemem 
İstemem  kaşı  keman  olsa  gerekmez  istemem 
Fitne-i  âhır  zaman  olsa  gerekmez  istemem 
Yâ  deli  yâhud  biraz  sevdâyi  olsa  sevdiğim 

Bir  cenana  mübtelâyım  halleri  makbul  değil 
Ehl-i  irfan  meclisinde  her  işi  makbul  değil 
Rumeli  dilberleri  pürnûr  olur  makbul  değil 
Şehr-i  îstanbul'lu  yâ  Bursalı  olsa  sevdiğim 

Ey  Ömer  sevdiceğim  ma'nîde  ben  âzürdeyim 
Hem  mülehham  hem  mücessem  hem  biraz  fersûdesiyim 
Ebu  Bekir  Ömer  Osman  olmaz  ise  bir  isim 
Çâriyâr  isminde  bari  Ali  olsa  sevdiğim 

—  398   — 

Eyledim  senden  sana  feryâd  ü  zarı  sevdiğim 
Ağlamaktır  ben  garîbin  eski  kârı  sevdiğim 
Yâ  ne  var  kıls-'n  terahhumla  nazar  bu  hâlime 
Almasan  olmaz  mı  böyle  inkisarı  sevdiğim 

Yâr  olan  dildâr  odur  ki  âşıka  imdâd  eder 
Bîvefâ  olan  güzeller  âşıkını  yâd  eder 
Her  kime  sorsam  seni  ağlar  elinden  dâd  eder 
Zulmile  verdim  cihâna  iştiharı  sevdiğim 

Akıbet  baştan  çıkardılar  o  canım  paresin 
Sormaz  oldu  kanlı  zâlim  haste-i  bîçâresin 
Yüzüne  ursa  rakibin  gâhî  yüzü  karesin 
Öldüğüme  gam  yemezdim  hele  bari  sevdiğim 

15 


226  [Âşık  Ömer 

Hiç  reva  mı  hemdem  olmak  gonca  leler  behâril 
Kail  olmam  sevdiğim  görsem  seni  ağyar  ile 
Korkarım  Aşık  Ömer  bu  gayret  ile  âr  ile 
Akıbet  bir  gün  eder  terk-i  diyarı  sevdiğim 

_  399  — 

Oldu  dil  üftâdesi  sen  nevcivânm  sevdiğim 
Aldı  aklım  akıbet  tûtî  lisânın  sevdiğim 
Bendeni  ferdaya  salmış  şânma  lâyık  mıdır 
Yâ  benimle  böyle  mi  ahd  ü  emânm  sevdiğim 

Aldayup  âvâre  gönlüm  yâ  niçün  aldın  benim 
Tatlı   diller  döküp  evvel  yüzüme  güldün  benim 
Yâr  olup  ağyara  âhır  bağrımı  deldin  benim 
Böyle  imiş  hubların  bildim  zamanın  sevdiğim 

Vuslatınla  şâd  olup  gönlüm  sezerdi  bir  zaman 
Şimdi  ye's  ü  matem  ile  eylerim  âh  ü  figan 
Andına  ikrarına  dilberlerin  olmaz  inan 
Hep  bilindi  aşikâr  oldu  yalanın  sevdiğim 

Gör  beni  hayretle  koydun  dilberâ  yakmaz  mısın 
Kalbi  Beytullah    değil  mi  âşıkm  bakmaz  mısın 
Nice  terkettin  beni  sen  Tanrı'dan  korkmaz  mısın 
Yok  mudur  göğsünde  bir  zerre  imânın  sevdiğim 

Derd-i  aşkınla  bilürsün  oldu  bu  dil  mübtelâ 
Yâ  niçün  benden  cüdasın  yâde  oldun  âşinâ 
Ben  bilirüm  Ömer^e  sen  bîvefâsm  bîvefâ 
Kimseden  sormam  senin  yahşi  yamanın  sevdiğim 

—  400  — 

Sen  de  bir  gün  ben  gibi  âşık  olasın  sevdiğim 
Hep  bana  ettiklerin  yer  yer  bulasın  sevdiğim 


Âşık  Ömer  227 

Gülsitân-ı  hüsnüne  bâd-i  hazâna  uğradup 
Bir  açılmış  gül  gibi  âhır  solasın  sevdiğim 

Uyma  ağyara  anınla  bir  yere  gitme  deyu 
Aşıkm  varken  rakibin  ahdini  gütme  deyu 
Canıma  kâretti  lûtf  et  bana  cevretme  deyu 
Sevdiğim  mehpâreye  minnet  kılasm  sevdiğim 

Her  yerin  dâğ  ile  yaksun  sîne-i  pür  yârenin 
Sen  birinden  zâr  iken  ol  binin  açsun  yârenin 
Âh  edüp  her  dem  elinden  ol  gözü  sahhârenin 
Bunca  derd-i  aşk  u  mihnetle  dolaşın  sevdiğim 

Kimse  hiç  mâni'  değildir  var  safa  eyle  safa 
Kimler  öğretti  sana  kim  sen  cefâ  eyle  bana 
Yâ  cefâdan  fariğ  ol  gel  yâ  vefa  eyle  dilâ 
Yâ  sana  ben  mi  dedim  gönlüm  alasın  sevdiğim 

Diyesin  hayfâ  yazıklar  bulmadım  ol  serveri 
Âşık-ı  sâdık  verirdi  uğruna  cân  ü  seri 
Âşıkım  kande  deyu  bir  vakt  ola  kim  Ömerli 
Arayasm  bulmayup  âciz  kalasın  sevdiğim 

—  401  — 

Kendim  aşka  müptelâ  ettim  seninçün  sevdiğim 
Her  ne  ettim  ben  bana  ettim  seninçün  sevdiğim 
Yoluna  ölmekliğe  ben  razı  oldum  bilmedin 
Cân  ile  başım  feda  ettim  seninçün  sevdiğim 

Ey  tabibim  ben  visalin  eyler  iken  ârzû 
Gözüme  karşu  lebini  bûs  eder  gördüm  adû 
Pâdişâh-ı  âleme  etmiş  değilken  serfürû 
Çok  adûya  merhaba  ettim  seninçün  sevdiğim 


228  Âşık  Ömer 

İhtiraz  eyler  iken  her  veçhile  mestâneden 
Kimse  incinmiş  değilken  bu  dil-i  dîvâneden 
Zühd  ü  takva  ile  fark  olmaz  iken  dürdâneden 
Dilde  nâmım  eşkıya  ettim  seninçün  sevdiğim 

Râhate  düşmek  murâd  ettim  iriştim  mihnete 
Ey  Ömer  cismimi  yandırdı  bu  nâr-ı  firkate 
Bir  iki  üç  senedir  düştüm  diyâr-ı  gurbete 
Akıbet  terk-i  vatan  ettim  seninçün  sevdiğim 

—  402  — 

Derd-i  aşkı  cümle  râm  ettim  seninçün  sevdiğim 
Çeşmime  hâbı  haram  ettim  seninçün  sevdiğim 
Hazret-i  Ya'kub  misâli  ey  şehâ  Yûsuf  cemâl 
Beyt-i  ahzânı  makam  ettim  seninçün  sevdiğim 

Nây  ile  perverde-i  bâğ-ı  cinânımsın  benim 
Bu  dil-i  firdevste  hem  rûh-i  revânımsm  benim 
Ârzû-yi  hatırım  maksûd-ı  cânımsın  benim 
Gayrıdan  kat'-ı  meram  ettim  seninçün  sevdiğim 

Olmuş  iken  mekteb-i  irfanda  ben  sâhib   fünun 
Eyledi  çeşmin  bana  mekr  ile  bin  sihr  ü  füsun 
Akıbet  sicn-i  belâda  eyledim  tekmil  cünun 
Ders-i  aşkı  hep  tamâm  ettim  seninçün  sevdiğim 

Haste-i  hicranınım  tâb  ü  tevânım  kalmadı 
Öldürür  çevrin  beni    âhır  g-ümânım    kalmadı 
Der  Ömer  üftâde  kim  nâm  ü  nişanım  kalmadı 
Kendimi  bî  kadr  ü  nâm  ettim  seninçün  sevdiğim 

—  403  — 

Hâkipâyin  tûtiyâsı  ey  peri  dünyâ  değer 
Firkatinle  hasta  çeşmime  şifâdır  sevdiğim 


Âşık  Ömer  229 

Mihnetinle  çektiğim  âlâmı  bilmezsin  hele 
Hizmetinde  geçen  ömrüm  hep  hebadır  sevdiğim 

Bendeni  gözden  bıraktın  sen  olnp  ağyara  yâr 
Korkarım  ki  bu  elemde  ederim  terk.  i  diyar 
Serteser  gezdim  cihanı  eyledim  geşt  ü  güzâr 
Görmedim  sen  gibi  zâlim  bîvefâdır  sevdiğim 

Aklımı  cezbetti  gamzen  canıma   yetmek  değil 
Ne  çatarsın  kaşlarını  kasdm  incitmek  değil 
îzz  ü  nâzından  muradın  iltifat  etmek  değil 
Dâima  ettiklerin  cevr  ü  cefâdır  sevdiğim 

Olamaz  Âşık  Ömerh'ır  dilber- i  şîrin  edâ 
Leblerinden  sordum  ismin  dedi  ol  kân-ı  sehâ 
Beş  hurûf  ile  okunur  evveli  mim  sonu  yâ 
Hiç  değildir  senin  ismin  Mustafâ'dır  sevdiğim 

-  404- 

On  iki  mahbûba  gönlüm  mübtelâdır  sevdiğim 
Tazelikte  her  biri  sâhib  hkadır  sevdiğim 
Bunları  ismiyle  resmiyle  beyân  etsem  gerek 
Dinle  gel  bir  kez  bu  bir  ibretnümâdır   sevdiğim 

Tahtıgâh-ı  hüsne  gayri  Ahmed'im  etti  cülus 
Yûsuf'umdan  eylediler  ehl-i  diller  destbûs 
Mahmud'um  etmiş  müzeyyen  kendisin  misl-i  arûs 
Bir  keremkânı  güzel  ehl-i  vefadır  sevdiğim 

İzzet  i  ayn-i  cihan  olmuş  Hüseyn  ile  Hasen 
Bekir'in  güldür  yanağı  hub  Ali'nin  yâsemen 
Ömer'i  sevdim  mahabbet  eyleyüp  Osman'a  ben 
Ol  sebebden  yoluna  canlar  fedadır  sevdiğim 


230  Âşık  Ömer 

Düştü  dil  İsmail'in  lâ'l-i  leb-i  mercâmna 
Yok  kusur  İbrahim'in  bu  tarz  ile  etvârma 
Bu  Ömerlin  cân  ü  dilden  râm  olam  fermânma 
Sadıkane  bendesiyim  Mustafâ'dır  sevdiğim 

-  405  — 

Tarz  ü  etvârm  senin  bir  yerde  yoktur  sevdiğim 
Yürüyüşün  değme  bir  dilberde  yoktur  sevdiğim 
Nâz  ile  aşüfte  kıldın  ben  dili  şûrîdeni 
Perakende  oldu  aklım  serde   yoktur  sevdiğim 

Nâz  ü  istiğna  edüp  üftâdeye  densizlenür 
Rûyine  kılsam  tebessüm  gözde  incu  gizlenür 
Ol  keman  ebru  hilâl  çeşm-i  siyahlar  gözlenür 
Tîğ-ı  gamzen  hey'eti  hançerde  yoktur  sevdiğim 

Pîr  olursun  sen  de  bil  çağın  geçer  mahbûb  iken 
Kimse  adın  anmaz  olur    mahbub  iken  hûb  iken 
Gel  konuşma  nadan  ile   şimdicek  mahcûb  iken 
Ol  rakîb-i  bed  likada  perde  yoktur  sevdiğim 

Sevdiğim  aşk  pazarında  sat  beni  fayd-eyîe[l]  gel 
Çünki  sayyadsm  dilârâ  bu  dili  sayd  eyle   gel 
Ben  dahi  benden  olayım  deftere  kayd  eyle  gel 
Belki  bu  Aşık  Ömer  defterde  yoktur   sevdiğim 

—  406  — 

Benim  bâğ-ı  letafette  gül-i  handanım  İbrahim 
Seninçündür  benim  bülbül  gibi  efganım  İbrahim 
Perişan  eyledin  akhm  beni   Mecnûn'a  dönderdin 
Nedir  bu  şiveler  sende  meded  cananım  İbrahim 


[İJ  Fayde   eyle    yerine 


Âşık  Ömer  231 

Ser  i  kûyind-olan[l]  nadan  cemîsi  cüda  olsun 
Demâdem  destig-îrin  hazret-i  Bârî  Huda  olsun 
Yolunda  cân  ü  başım    cümle  varım  hep  feda  olsun 
Nem  istersen  dirîğ  etmem  meh-i  tabanım  İbrahim 

Nihâl-i  servidir  kaddin  yanag-m  bir  gül-i  ahmer 
Siyeh  kâküllerin  içün  yanup  yakılmada  anber 
Senin  gavvâs-ı  aşkında  niceler  ser  feda  eyler 
Benim  bahr-i  hakikatte  lebi  mercanım  îbrhâim 

Bu  çeşmim  yaşım  sular  gibi  çağlatma  sultânım 
Kemend-i  hasret  ile  çeşmime  bağlatma  sultânım 
Garibindir  Ömer  cânâ  yeter   ağlatma  sultânım 
Müşerref  kıl  visalinle  aman  sultânım  İbrahim 

—  407  — 

Yâ  Huda  sakla  hatâdan  bir  cenana  mâlikim 
Sâhib-i  lûtf  u  kerem  şâh-ı  cihâna  mâlikim 
Lebleri  yakut,  i  ahmer  kendi  gevher  kânıdır 
Kameti  serv.i  semen  ince  miyâna    mâlikim 

Mâh  yüzüne  dağıdır  kâkülünü  sünbül  gibi 
Bağ -I  cennet  içre  bitmiş  yanağı   bir  gül  gibi 
Nice  feryâd  etmeyeyim  andelib  bülbül  gibi 
Henüz  açılmış  dahi  bir  gülsitâna  mâlikim 

Ben  nice   vasfeyleyim  kim  şöyle  bir  hûrî  sıfat 
Hiç  nedir  bilmez  cefâyı  gör  ne  denlu  pâk  zât 
Hüsnünü  görünce  hayran  oldu   anın  kâinat 
Hublar  içre  kadri  bâlâ  âlişâna  mâlikim 

Doksan  iki  dedim  ismin  belki  hûy  ü  hây  olur 
Korkarım  ki  keşfedince  halk  içinde    şây  olur 


[1]  Ser-i  kûyinde  olan  yerine 


232  Âşık  Ömer 

Bir  kelâmm  dinleyenin  aklı  birden  zây  olur 
Der  ki  Ömer  böyle  bir  şîrin  zebana  mâlikim 

—  408  — 

Sen  cemâli  afitâba  mailim  îbrâhimim 
Ol  sebebden  meclisinde  dâhilim  îbrâhimim 
Sîne  sâf  olmak  muradım  sen   melek  sîmâ  ile 
Çâresin  bulmakhğa  yok  âkilim  îbrâhimim 

Bir  şedid  ihrâka  düştüm  sen  şehâ  sultân  içün 
Bin  bir  ismi  vird  edindim  bir  gece  mihmân  içün 
Komadın  elden  bu  nâzı  zerrece  ihsan  içün  ■ 
Ettiğin  şiveye  hakka  kailim  îbrâhimim 

Hâlimi  arzetmeğe  ben  eyledim  terk-i  edeb 
Her  ne  derdim  var  ise  setreyledim  kalbimde  hep 
Zâr  ü  sergerdânm  oldum  ağlarım  her  rûz  ü  şeb 
Aşkına  bel  bağlamış  bir  sâilim  îbrâhimim 

Bâğ-ı  hüsnünden  Ömer  diledi   cüz'îce  harâc 
Sen  bulursun  sevdiğim  bu  derd  ü  efkâra  ilâç 
Câbecâ  fursat  bulup  ol  yâra  eyler   imtizaç 
Bu  kadar  olsun  safâna  mailim  îbrâhimim 

—  409  — 

Bulmadım  bir  cezbeder  remz-i  cevâbımdan  benim 
Yandı  âlem  nâra  rûz-i  sînetâbımdan  benim 
Bulmadılar  müşkilin  bâb-ı  kitabımdan  benim 
Kaldılar  âciz  muhâsibler   hisâbımdan  benim 

Yâ  hevâ  mıdır  görüp  dildâra  dil  bağladığım 
Nâr-ı  aslımdır  ya  sînem  serteser  dağladığım 


Aşık  Umer  233 

Seyl-i  âlâmdan  mıdır  sular  gibi  çağladığım 
Ya  bu  kadar  çektiğim  zillet  türabımdan  benim 

İreli  mülk- i  vücûda  nâr-ı  firkattir  gider 
Muttasıldır  dûd-i  ahım  arşa  ser  çekmiş   gider 
Ol  sebebden  başıma  dehri  şeb-i  gam  târ  eder 
Tuttu  zulmet  âlemi  ebr-i  sehâbımdan  benim 

Bildiler  kim  gussadan  hâl-i  diğer  günüm  iyan 
Geldiler  hep  bu  araya  seyredüp  halk-ı  cihan 
Tuttular  nabzım  tefekkür  ettiler  hayli  zaman 
Olmadı  kimse  haberdâr  ıztırâbımdan  benim 

Meclis-i  mihnette  kaldım  ey  Ömer  tek  başıma 
Kimseler  rahmeylemez  gör  şimdi  çeşmim  yaşına 
Geceler  tâ  subha  dek  yârın  eşiği  taşma 
Gözlerimden  döktüğüm  nemler  hayâlimdir  benim 

_  410  — 

Ey  felek  nedir  muradın  dilpesendimden  benim 
Cüda  kılmak  mı  ki  kasdm  sînebendimden  benim 
Ben  anı  kendime  sultân  eyler  isem  gam  yemem 
Razıyım  Hak  razı  olsun  şol  efendimden  benim 

Hâsılı  rûy-i  zeminde  ömrümün  varı  budur 
Nûr-i  çeşmim  pâdişâh-ı  dildir  efkârım  budur 
Gâhi  firkat  gâhi  vuslat  âşıkm  kârı  budur 
Razıyım  Hak  razı  olsun  şol  efendimden  benim 

Andelibler  mail  olur  nâz  eder  gönce  güle 
Gâh  niyaz  gâh  nâz  eder  güller  de  şeydâ  bülbüle 
Cevrederse  bana  eyler  gayra  meyi  etmez  hele 
Razıyım  Hak  razı  olsun  şol  efendimden  benim 


234  Âşık  Ömer 

Yüz  tutup  dergâh"i  Hak'ka  bu  Ömer  eyler  duâ 
Aşıkm  dönmez  duası  hiç  hicâb  olmaz  ana 
Muradım  etsin  müyesser  dü  cihanda  ol  Huda 
Razıyım    Hak  razı  olsun    şol  efendimden  benim 

—  411  — 

Bir  cenana  mübtelâyım  âh  ü  zarım  var  benim 
Gice  g-ündüz  vuslatına  intizârım  var  benim 
bendesin  terkeyleyüp  ağ-yâra  yâr  olmak  diler 
Cevr  ü  istiğnası  çok  hercâyi  yârım  var  benim 

Bu  zamane  dilberinden  sanmanız  olur  vefa 
Salmup  bigânelerle  âşıka  eyler  cefâ 
Yok  güzellerde  hakikat  söylenür  kaftan  kafa 
Ben  seni  terkedemem  ırz  ile  arım  var  benim 

Gâhi  gâhî  rahmedüp  lûtfile  eyler  iltifat 
Sanasm  bu  mürde  cismime  verir  taze  hayât 
Vakt  olur  kim  yüz  çevirüp  oluyor  Nemrut  sıfat 
Yanarım  pervane  veş  şem'inde  nârım  var  benim 

Aşk  gümânm  çekmeyenler  âşıka  ta'n  etmede 
Baki  sanma  hüsnünü  günden  güne  hâr  etmede 
Ey  Ömer  mahşer  yakındır  bunda  gelen  gitmede 
Hakkımı  hakkeyledim  Perverdigânm  var  benim 

_  412  _ 

İki  gözlerimden  akan  kan  ile  nemdir  benim 
Bir  güzelin  bendesiyim  o  demiş  nemdir  benim 
Hâlimi  arz  etmeğe  ben  yârı  tenhâ  bulamam 
Ol  sebeb  nûş  eylediğim  câm  ile  gamdır  benim 


Âşık  Ömer  235 

Ben  bu  camı  nûş  edersem  işim  âh  ü  zâr  olur 
Çevrilür  dünyâ  başıma  akıbet  zindan  olur 
Her  kime  canım  dedimse  eller  ile  yâr  olur 
Tâli'im  yoktur  ezelden  yıldızım  kemdir  benim 

Hiç  bir  âşık  var  mı  bulmuş  bu  fenanın  dadını 
Dağlara  sorun  ne  çekmiş  Şîrin'in  Ferhâd'ını 
Şu  cihanda  aşk  komuşlar  bir  belânın  adını 
Gülmedim  aşka  düşeli  çektiğim  gamdır  benim 

Sen  ne  hercai  imişsin  aklım  aldın  fendile 

Lâyık  olur  mu  cefâ  kılmak  şu  ben  derdmendine 

Der  ki  Ömer  var  da  söylen  sevgilimin  kendine  , 

Saklamaz  ol  doğru  söyler  sevdiğim  birdir  benim 

-  413  - 

Şehr  içinde  şâh-ı  hûbânım  M  hemmet'tir  benim 
Bu  unulmaz  derde  dermanım  Mehemmet'tir  benim 
Eylerim  feryâd  ü  zari  her  seher  bülbül  gibi 
Gülsen  içre  verd-i  handanım   Mehemmet'tir  benim 

Gönlümü  saydetti  taze  zülfünü  kıldı  kemend 
Benden  ayru  arzular  vuslatın  bin  derdimend 
Hüsn  içinde  İbn-i  Ya'kub  Hazret-i  Yûsuf   menend 
Şehr  içinde  dehre  sultânım  Mehemmet'tir  benim 

Kaşları  yay  ruhleri  ter  gözleri  mestânedir 
Niceler  aşk  ile  sergerdân  olup  dîvânedir 
Halk  içinde  âşinâmız  sanki  hep  bîgânedir 
Gönlüm  eğlencesi  cananım  Mehemmet'tir  benim 

Hak  Taâlâ  kılmış  anı  âşık-ı  âlî  himem 
Görmemişler  mislini  anın  ne  Rûmî  ne  Acem 


236  Âşık  Ömer 

Cümle  hûbânı  cihanda  verseler  de  istemem 
Cennet  içre  hûr  u  gılmâmm  Mehemmet'tir  benim 

Çarh-ı  kecrevde  bulunmaz  böyle  bir  şîrin  edâ 
Şem'.i  ruhsârı  bütün  bu  âleme  vermiş  ziya 
Görmedim  Aşık  Ömer  olalı  böyle  dilrûbâ 
Cismim  içinde  olan  canım  Mememmet'tir  benim 

—  414  — 

Bendeyim  bir  dilbarin  ahdin  amânm  beklerim 
Tıfl  iken  meftunuyum  hubluk  zamanın  beklerim 
Ağlarım  her  gece  gündüz  gülşen-i  kûyinde  ben 
Andelîbim  bir  gülün  gonca  dehânın   beklerim 

Âsitânmdan  çıkar  bin  nâz  ile  reftâr  eder 
Vech-i  pâkin  görmesem  bir  lâhze  kalbim  nâr  eder 
Her  kaçan  ol  mürg-i  tûtî  veş   bana  güftâr  eder 
Kendimi  hâmûş  edüp  şîrin  zebanım  beklerim 

Yâ  aceb  mi  ömrümü  hep  râhına  kıldım  telef 
Bir  dür-i  yektaya  benzer  kim  dekayıktır  selef 
Tîr-i  müjgânı  için  bu  sinemi  kıldım  hedef 
Mehcebînimdir  anın  ebru  kemanın  beklerim 

Ey  Ömer  sıdkile  ben  ol  dilberin  hayranıyım 
Kâ'be-i  kûyinde  katletsin  beni  kurbânıyım 
Çeşmim  asla  hâba  varmaz  rûz  ü  şeb  pasbânıyım 
Geceler  tâ  subha  dek  gündüz  dükânm  beklerim 

—  415  — 

Ey  felek  ben  Mecnun'um  Leylâ'yı  gözler  gözlerim 
Ol  perî  peyker  melek  sîmâyı  gözler  gözlerim 


Âşık  Ömer  237 

Ben  mahabbet  bahrine  saldım  gönül  zevrakını 
Rûzig-âr  elvermedi  eyyamı  gözler  gözlerim 

Gülşen-i  âlemde  ol  serv-i  revanim  var  iken 
Gayre  hiç  bakmak  olur  mu  tende  canım  var  iken 
Gönlümün  tahtmdaki  ol  nevcivâmm  var  iken 
Mâl  ü  mülkü  devlet-i  dünyâyı  gözler   gözlerim 

Leb  urup  hicran  meyin  içtim  bugün  derdim  yeğin 
Ağlayup  gözyaşımı  saçtım  bugün  derdim  yeğin 
Dostumdan  ben  cüda  düştüm  bugün  derdim  yeğin 
Sâkıyâ  doldur  bugün  sun  camı  gözler  gözlerim 

Bilmezem  ki  bana  efsun  eylemiştir  ol  perî 
El  yuyup  cân  ü  teninden  yoluna  verdim  seri 
Der  ki  bu  Ömer  kulun  hayretteyim  çoktan  beri 
Teşneyim  dîdârına  ol  dostu  gözler  gözlerim 

—  416  — 

Dağlardır  meskenim  sahrayı  gözler  gözlerim 
Gör  ne  Mecnûn'um  reh-i  Leylâ'yı   gözler  gözlerim 
Dilrübâlar  çok  dahi  âlemde  makbulüm  değil 
Ol  güzeller  şahı  bîhemtâyı  gözler  gözlerim 

Ahdine  ikrarına  durmayıcı  ol  bîvefâ 
Vasim  ikrar  eylemişti  kılmadı  ahde  vefa 
Bilmezem  yâ  Rab  kaçan  yüz  gösterir  ol  mehlika 
Haftalar  geçti  görünmez  ayı  gözler  gözlerim 

Sadıkane  âşık  isen  kibri  gönülden  gider 
Dilde  tâ  kim  kalmaya  gerd-i  küdûretten  eser 
Bir  kelâmı  mürde-i  sad  sâleyi  ihya  eder 
Lebleri  mu'ciz  dem-i  isa'yı   gözler  gözlerim 


238  Âşık  Ö 


m  er 


Bu  fena  bezminde  bir  dem  iktidar  etmez  gönül 
Büsbütün  dünyayı  versen  ihtiyar  etmez   gönül 
Rûz  ü  şeb  durmaz  yeter  bir  dem  karâr  etmez  gönül 
Âsitân-ı  Hazret- i  Monld'yı  gözler  gözlerim 

Etme  ey  Aşık  Ömer  sevdâ-yi  dildâra  heves 
Koymadı  bir  dem  elinden  dâmenin  feryâd  res 
İsm  ü  resmi  dilberin  gitmez   dilimden  bir  nefes 
Mîm  ü  sâd  u  tâ  vu  fâ  vü  yâyı[l]  gözler  gözlerim 

-417- 

Ölürüm  gayret  ile  nâdâna  yoktur  minnetim 
Dünye  içün  kimseye  bir  dane  yoktur  minnetim 
Nutka  gelince  lisânım  dürlü   cevherler  saçar 
Çün  cevahir  kânıyım  mercana  yoktur  minnetim 

Bülbül-i  şûrîdeyiz  biz  her  seherde  yâr  ile 
Bu  cihan  halkı  efendim  her  biri  bir  yâr  ile 
Gayrı  meta  bize  olmaz  vuslatı  dildâr  ile 
Ben  metâım  yükledim  kervana  yoktur  minnetim 

Kuşça  canım  îd-i  vasim  kuludur  kurbânıdır 
El  yanağında  zülüfler  kâkülün  reyhanıdır 
Bir  efendim  var  benim  kim  cümlenin  sultânıdır 
Mısr  içinde  Yûsuf-i  Ken'ân'a  yoktur  minnetim 

Der  ki  gerekmez  Ömer  kim  bu  fena  dünyâ  bana 
Soyunup  derviş  misâli  giyeyim  köhne  abâ 
Dünyede  bir  amel  işle  gitmesün  ömrün  heba 
Beni  yoktan  var  edenden  gayre  yoktur  minnetim 

[\\  Mustafa 


Âşık  Ömer  239 


418  — 


Cây-i  mihnetten  göçüp  gülşâna  varmak  nlyyetim 
Hayliden  bizimdir  ol  kâşâna  varmak  niyyetim 
Bülbül-i  nâlânmım  efgana  varmak  niyyetim 
Bir  ziyâretçün  gül-i  handana  varmak  niyyetim 

Birisinin  firkatinden  olmuşum  zâr  ü  hazin 
Ne  hayâl  oldu  görünmez  gözüme  ol  nazenin 
Gece  gündüz  hecr  ile  çektiğimiz  âh  ü  enin 
Hasreti  kâr  eylemiştir  cana  varmak  niyyetim 

Gül  ruhun  fikreyledikçe  olur  aklım  çâk  çâk 
Bilmezem  ki  dili  miskine  anın    gelmez  mi  hâk 
Lûtf  ile  mesrur  eder  yâ  çevrile  eyler  helak 
Cân  ü  başa  kalmadan  cânâna  varmak  niyyetim 

Sûretâ  Mecnûn'a  döndüm  ağlarım  leyi  ü  nehâr 
Ey  sabâ  ol  saçı  Leylâ'ya  selâm  et  yürü  var 
İntizarım  vashna  el  vermez  ise  rûzigâr 
Yüz  sürüp  pâyine  yârın  yana  varmak  niyyetim 

Ey  Ömer  nâm-ı  diLi  nâşâdı  Ferhâd  eyleyüp 
Ol  leb-i  şîrîn  içün  bir  nâme  îcâd  eyleyüp 
Sîne  üryan  yalın  ayak  dâd  ü  feryâd  eyleyüp 
Başıma  âteş  yakup  dîvâna  varmak  niyyetim 

—  419  — 

Bunca  derdim  var  benim  bir  çâre  bilmem  neyleyim 
Yâr  bakmaz  hâlime  ben  sarabilmem  neyleyim 
Derdimi  sordum  tabibe  dedi  etmektir  ilâç 
Olmadı  bîçâre  ben  aâzâra  bilmem  neyleyim 


240  Aşık  Ömer 

Id-i  vasim  dilberin  fikr-i  serencâm  eylesem 
Mümkin  olsa  yârı  tenhâ  sohbet-i  câm  eylesem 
Kâ'be-i  kûyin  tavaf  etmeğe  ikdam  eylesem 
Payidar  olmaz  ayağım  dara  bilmem  neyleyim 

Bu  cihan  içre  ne  ağyarım  ne  yârım  var  benim 
îki  günlük  ömr  içün  ne  kâr  ü  zarım  var  benim 
Ne  bir  an  bir  lâhza  bir  yerde  karârım  var  benim 
Her  cihetten  olmuşum  âvâre  bilmem  neyleyim 

Nüh  siper  iken  bu  sînem  sahnı  dört  kat  ey  peri 
Dembedem  anı  güzergâh  etti  aşkın  hançeri 
Çeşmim  oldu  kırk  sekiz  pare  çıkardı  her  biri 
Yılda  üç  yüz  altmış  altı  pare  bilmem  neyleyim 

Mail  oldum  ey  Ömer  bir  kameti  tûbâya  ben 
Zerre  kadar  i'tibâr  etmem  zen-i  dünyâya  ben 
Hamdülillâh  kim  iriştim  nüsha-i  kübrâya  ben 
Yârı  teshîr  eyledim  ağyara  bilmem  neyledim 

—  420  _ 

Arifim  âzâde  tab'ım  zîruhum  eflâkiyim 
Rehnümâmız  nûr-i  akdem  bende-i  Levlâkiyim 
Mahremiyim  câm-ı  aşkın  mey  değil  mest  eyleyen 
Sanma  ey  zâhid  bu  bezmin  her  cihet  gamnâkiyim 

Şu'lelendi  fenn-i  şi'rim  her  nişanımla  benim 
Değme  necm  olmaz  beraber  kehkeşânımla  benim 
Ehl-i  aşkım  dîde-i  gevher  feşânımla  benim 
Sikkeyi  mermerde  tahrîr  eyleyen  hakkakiyim 

Hâliyâ  bu  remz-i  ilmin  çün  benim  İskenderi 
Kimi  Kâşif  geçinür  dehrin  kimisi  Anterî 


Aşık  Ömer  241 

işte  meydan  merdlik   da'vâ  eden  gelsin  beri 
Geştgîr  i  nazm-ı  şi'rim  çâbük  ü  çâlâkiyim 

Ey  Ömer  çün  oldu  Tâhâ  vü  cünun  abadımız 
Vasfa  gelmez  bir  muazzam  sırr-ı  Hak  üstadımız 
Çâr  unsur  şeş  cihet  takririn  eder  adımız 
Bâdiyim  hem  nâriyim  hem  âbiyim  hem  hâkiyim 

—   42t  — 

Bizi  yoktan  var  eden  Sübhân'ı  ben  bilmez  miyim 
Hem  Ebû  Bekr  ü  Ömer  Osman'ı  ben  bilmez  miyim 
Evveli  Adem  Safiyyullah  değil  mi  aslımız 
Mezhebimdir  Hazret-i  Nu'mân'ı  ben  bilmez  miyim 

Cümle  nâsı  bir  avuç  hakten  yarattı  Yaradan 
Hazret-i  İbrahim'e  gör  âteşi  gülzâr  eden 
Hak  Taâlâ  cümlemiz  halk  eyledi  dört  pareden 
Cümlenin  ma'lûmu  ol  sultânı  ben  bilmez  miyim 

Fahr-i  âlem  hak  resuldür  dü  cihanın  serveri 
Hazret-i  Hamza  değil  mi  âlemin  gerçek  eri 
Hazret-i  Ali'yi  gör  kim  erlerin  şîr-i  neri 
Ol  Şir.i  Yezdan  olan  Arslan'ı  ben  bilmez  miyim 

îmam  Hasen  hem  Hüseyin  Kerbelâ'da  oldu  şehid(?) 
Hacı  Bektaş'ı  ziyaret  edeler  her  mâh  u  îd 
Ademe  cennetten  iğvâ  verüp  oldu  nâümîd 
Bunca  nâsı  azdıran  Şeytân'ı  ben  bilmez  miyim 

Der  Ömer  bûy-i  Kelîmullâh'a  gelürdü  hitab 

Âlemi  nurla  münevver  kılur  idi  âftâb 

Biri  İncil  biri  Tevrat  biri  Zebur  dört  kitab 

Hak  Muhammed'e  inen  Furkan'ı  ben  bilmez  miyim 

IG 


242  Âşık  Ömr 


—  422  — 

Geçti  gurbette  günüm  Rahmân'ım  andım  ağladım 
Derdime  em  bulmadım  Nu'mân'ım  andım  ağladım 
Cân  ü  dil  arzular  oldu  yâr  ile  yaranımı 
Vâsıl  olmaklığa  yok  imkânım  andım  ağladım 

Ey  dirîga  menzilim  Yûsuf  gibi  çâh  eyledim 
Bu  gönül  Yâ'kub'unu  derd  ile  seyyah  eyledim 
Şerve  baktım  saye' düştü  gönlüme  âh  eyledim 
Seyre  çıhtım  sohbet-i  yaranım  andım  ağladım 

Kıldığı  dem  ol  güzel  bin  nâz  ile  arz-ı  cemâl 
Gitti  sabnm  rûberû  ol  yâra  ettim  arzıhâl 
Ben  vefasın  istedim  kıldı  cefâyı  istical 
Yâr  ile  evvel  geçen  seyrânım  andım  ağladım 

Ey  dirîğa  tâli'imden  yüz  çevirdi  rûzigâr 
Bana  mihnet  hırkasın  âhır  giyürdü  rûzigâr 
Nazenin  ömrüm  suhuletle  geçirdi  rûzigâr 
Vâdi-i  gamda  giden  kervanım  andım  ağladım 

Şübhesiz  Aşık  Ömer  firkatteyim  her  rûz  ü  şeb 
Değmedik  bir  dem  safâsma  cihanın  ne  aceb 
Çektiğim  gavgaları  fikre  getürdüm  cümle  hep 
Mihnet  ü  gamla  geçen  devrânım  andım  ağladım 

—  423  — 

Dâhi  taze  tıfl  iken  huffâş  imişsin  anladım 
Bir  güzeller  uğrusu  kallâş  imişsin  anladım 
Ey  vefasız  sen  beni  hâk  ile  yeksan  eyledin 
Bîvefâ  bir  bağrı  katı  taş  imişsin  anladım 


Âşık  Ömer  243 

Sîneçâk  kâkül  perîşan  gösterir  endamlar 
Günde  bin  nâdân  elinden  sen  alırsun  kâmeler[l] 
Alm  al  olmak  içün  giydin  efendim  câmeler 
Nice  hoyratlar  ile  oynaş  imişsin  anladım 

Hâsılı  şeytansın  asla  insana  yok  dostluğun 
Ülfetin  nâdânedir  irfâne  yoktur  dostldğun 
Âşık-ı  sâdıklara  merdâne  yoktur  dostluğun 
Âdemin  nakşın  alur  nakkaş  imişsin  anladım 

Der  ki  bu  Âşık  Ömer  muhkem  sanurdum  ben  seni 
Dâstân-ı  âleme  sen  fâş  imişsin  anladım 

—  424  — 

Âşıka  edince  kin  ferzânedir   moUacığım 
Şüphesiz  şehr  içre  ol  bir  dânedir  mollacığım 
Gelmemiş  misli  cihâna  devr-i  Âdem'den  beri 
Gevher-i  lâle  semen  dürdânedir  mollacığım 

Şöyle  kim  bir  nevcivandır  âşıka  eyler  hitâb 
Önü  mektepten  yanadır  dâyesi  tutmuş  kitâb 
Hâce  önüne  çöküp  diz  nâz  ile  eyler  hicâb 
Mah  yüzünden  dökülen  ter  dânedir  mollacığım 

Aşkm  ile  ey  efendim  kalmışım  çâr  ü  naçâr 
Yâ  ne  mümkin  sırrını  yadlara  etmek  aşikâr 
Öyle  bil  ki  ey  efendim  rûz  ü  şeb  leyi  ü   nehar 
Al  yanağın  sanki  bir  dürdânedir  mollacığım 

Aşkın  ile  ey  Ömer  bu  aklım  oldu  serserî 
Gelmemiş  mislin  cihâna  gezmişim  ben  her   yeri 
Bedir  olmuş  aya  benzer  hub  cemâlin  ey  perî 
Âşıkında  intizar  gerdânedir  mollacığım 


[1]  Câmeler  yerine. 


244  Âşık  Ömer 

—  425  — 

Bir  haber  ver  ey  sabâ  neşler  aceb  ra'nâcığım 
Hoş  mudur  nahoş  mudur  yâ  ol  kamer  sîmâcığım 
Gam  değildir  ben  garîb  efkende  çeksün  mihneti 
Tek  heman  âlemde  sağ-  olsun  benim  anacığım 

Bir  perî  peykerdir  ol  yavuz  nazarlar  irmesün 
Sevdiğim  ben  mübtelâsm  el  ile  bir  görmesün 
Hazret 'i  Bârî  Huda  eksikliğin  göstermesün 
Devlet  ile  bin  yaşasın  kameti  bâlâcığım 

Ağladım  ol  yâr  içün  doldu  dü  çeşmim  kan  ile 
Sadıkane  ben  anın  meftunuyum  bin  cân  ile 
Bağçe  vü  bâğ  içre  dâim  zümre-i  hûbân  ile 
Nâz  ile  seyrâna  çıksun  ol  saçı  leylâcığım 

Ey  gfönül  olsa  eğer  icrâ-yi  lûtfu  Ömerlin 
Dağıdır  serden  gam-ı  ferdayı  lûtfu  Ome/in 
Belki  bir  gün  hoş  eder  deryâ-yı  lûtfun  Ömerlin 
Kandedir  derse  aceb  mi  ol  benim  lâlâcığım 

—  426  — 

Bir  güzel  sevdim  meğer  kân-ı  mürüvvet  sandığım 
Semle  âlûde  imiş  hayfâ  ki  ni*met  sandığım 
Tâlib-i  vasi  oldu  def -i  gam  idem  deyu  gönül 
Arsa-i  mihnet  imiş  künc-i  saadet  sandığım 

Gösterir  semt-i  vefa  geldikçe  zâlim  yanıma 
Yüz  verüp  ol  bana  acımaz  güler  efganıma 
Gel  yeter  ettin  yeter  cânâ  eziyyet  canıma 
Cevr-i  bîhadmiş  meğer  mihr  ü  mahabbet  sandığım 


Âşık  Ömer  245 

-1  âlem  cân  ile  şeydâ-yi  zûlf-i  dilberin 
./nedendir  bunca  isti|-nâs,  zülf-i  dilberin 
/umulmaz  derd  imiş  sevdâ-yi  zülM  dilberin 
^id.  gördüm  ben  hele  baç.ma  devlet  sand,^™ 

^ne  ey  ö...  felekten  hiç  si.em  eksik  dejil 
ant  oldum  cümleden  yine  elem  eksik  defil 
Çekt.  el  yardan  gönülde  yi„e  gam  eksik  de^ 
/Ey  d,r«a  bu  mudur  âlemde  rahat  sand.J.m 

—  427  — 

Ey  perf  hüsnüne  hayran  olduğum  mudur  suçum 
Ruz  u  şeb  aşkmla  mihmân  olduğum  mudur  suçum 
Lutfedup  gel  söyle  bildir  neyledim  cânâ  sana 
Hasretmle  dîde  giryân  olduğum  mudur  suçum 

Kim  dedi  sencileyin  gelmiş  güzel  âlemde  var 
Hüsnünü  gören  kişi  bîhuş  olur  akh  şaşar 
Amn  .çûn  ben  seni  medhederim  leyi  ü  nehar 
Gevher-,  nutk-i  firâvan  olduğum  mudur  suçum 

Görmezisem  gün  yüzünü  cân  ü  dil  etmez  karâr 
Neyley,m  sensiz  bana  dünyâ  vü  mâfîhâ  haram 
Sen  bana  rahmeyleyüp  hiç  olmadm  bir  delarâm 
Sen  gulebülbül-inâlân  Olduğum  mudur  suçum 

Gel  bana  cevreyleme  ey  kameti  serv.ibülend 
Çok  cefalar  çekt,  yolunda  bu  garib  derdimend 

Danna  Mansur-,  meydân  olduğum  mudur  suçum 

K™  dedi  gaynya  var  meylim  benim  şân,  yüce 
Akl  u  hkr,m  sendedir  ey  mâh  gündüz  hem  gice 


246 


Aşık  Ömer 


SeTverüp  uğruna  kurbân  olduğum  mudç„„ 


_  428  — 


A».k  oldum  sen  meh-i  tâbâna  kurbân  old 
I  5„  ■  keder  tâ  cana  kurban  olduf 

İrd.  peygan-ı  keder  ^^.^^  ^ 

Bu  zebun  gönlüm  gamn  aşkım 
lUifâUn  rûzi  k.l  ahdma  kurban  olduğum 

Sre"  "Î-  blb^n.  â.k..  dn..ted^n 
çe'uür  bîçâreler  ihsana  kurbân  olduğum 

Çekmediğim  râh-.  aşkmda  felâket  kalmad. 

Z:  yoLr  iMiyâr.m  eM-^    ^  . 
Af^c  î  Vıpcre  tahammül  sabre  taKaı  iv 
B^İn  Elesin  beni  dtvâne  kurbân  olduğum 

et  ü  ttlde^arek  oyt  gözlerim  kan  a,la, 
SLir  rlhat  yüzün  bir  dâne  kurbân  oldug 

.  î^  i  vashnla  beni  ey  gonca  leb 
Kıl  müşerref  'd-^J^^''"  3,„de  hep 

îstamem  fânî  cham  akl  u  f.knm 

Der  ki  bu  M  e"-,;::rtb  n  oWum 
Dil  hayâlim  şem'me  pervane  ku 


429- 


Aşıkım  sen  s,m  -aanııne  kurb^^^^^^^^ 
Bu  da  bir  başka  tama',  hame  kurban 


Âşık  Ömer  24T 

Mürg-i  dil  bekler  görüp  bend  oldu  dâm-ı  zülfüne 
Dâneye  meyi  etti  düştü  dâme  kurbân  olduğum 

Uğramış  var  ise  çeşm-i  gamze-i   tâtârma 

Ezilüp  kand-i  mükerrer  kef  çeker  güftârına 

Serv-i  kad  nice  salınsun  yârimin  reftârma 

Her  ne  renk  giysen  eğer  ol  câme  kurbân  olduğum 

Baş  açık  bir  âşık-ı  dîvânenim   pür  iştiyak 
Korkarım  aramızı  mâbeyn  eder  ehl-i  nifak 
Eylesen  lütfen  nolur  cânâ  derûnî  ittifak 
Gâh  göndermiş  mahabbet  nâme  kurbân  olduğum 

Zerrece  lütfün  umarken  bu  dil-i  şeydâ  garîb 
Ana  derd  ü  mihnet  ü  hecrü  firak  olur  nasîb 
Bir  gece  bezm-i  visalin  istemiş  tenhâ  rakîb 
îrmesün  ol  rû  siyeh  akşame  kurbân  olduğum 

Olmuş  iken  ben  o  gamzen  oklarından  zahminâk 
Eylemek  lâyık  mıdır  tîg-ı   gamınla  sîneçâk 
İrmeden  vaslma  Âşık  Ömer'i  etme  helak 
Koma  hasret  gitmesün  bayrâme  kurbân  olduğum 

—  430  — 


Bir  münevver  tâc  urundu  girdi  çün  meydâna  mum 
Çok  hüner  göstermek  ister  meclis-i  yârana  mum 
Devr  elinden  çektiği  âlâmı  istifsar  edüp 
Haylice  yanar  yakılur  bu  gice  yârana  mum 

Ne  kadar  nurun  verüp  şevkile  olsa  âftâb 
Başına  mikrâs-ı  gamdan  irişür  zahm-ı  ikab 
Subha  dek  işler  derûnunda  fitîl-i  ıztırâb 
Yüreği  yağın  eridir  âteş-i   sûzâna  mum 


24$  Âşık  Ömer 

Aslı  dörttür  çarı  unsurdan  mürekkep  bir  şecer 
Hâsıl  oldu  başına  nûr-i  hidâyet  verdi  fer 
Reşkeder  şevk-ı  şuâ'm  göricek  şems  ü  kamer 
Diyesin  dikmiş  göke  tesbîh  okur  Sübhân'e  mum 

Per  yakar  âşıklara  gâhî  okur  dersi  kenar 
Susamış  çekmiş  savaşlar  sanur  inciler  kanar 

İhtiyari  elde  yok  başında  âteşler  yanar 

Hoş  bakar  pervanenin  hâline  yane  yane  mum 

Lâcerem  Âşık  Ömer  bunun  da  bir  ahvâli  var 
Kim  ne  zulm  etmiş  aceb  bilmem   bu  cerh. i  hîlekâr 
Bir  nefes  dinlenmeyüp  yanar  yakılur  kârı  zâr 
Akıdır  gözyaşlarm  yağmur  gibi  dâmâne  mum 

_  431  — 

Ol  Perinin  ârız-ı  zîşânm  öptüm  ohşadım 
Bâğ-ı  hüsnünde  gül-i  reyhanın  öptüm  ohşadım 
îmrenürdüm  halka  halka  ârızm  üzre  görüp 
Çok  şükür  ol  zülf-i  müşk  efşânm  öptüm  ohşadım 

Da'vet  ettim  haneye  mahfîce  geldi  ol  perî 
Hoş  safa  geldin  deyip  destine  sundum  sâgari 
Nazeninim  mestolup  üstüme  çekti  hançeri 
Kıyma  şehbâzım  deyu  her  yanın  öptüm  ohşadım 

Kıl  terahhum  ey  efendim  nısf-ı  îmandır  dedim 
Hamdülillâh  ol  meh-i  tâbânı  ilzam  eyledim 
Geh  tebessüm  geh  nigehle  hele  ârâm  eyledim 
Hasretim  canım  diyüp  bir  yanın  öptüm  ohşadım 

Ey  Ömer  sen  çünki  gördün  vuslatın  hengâmesin 
Okudum  derûn-i  dilden  hem  mahabbet  nâmesin 


Âşık  Ömer  249 

Leblerin  bûs  ederek  tenden  çıkardım  câmesin 
Koynuma  üryan  alup  her  yanın  öptüm  ohşadım 

—  432  - 

Fikr-i  lâ'Iinde  gönül  kaldı  hayâlinde  gözüm 
Gitti  ihlâs  olmadı  meyhane -i  gamdan  özüm 
Hatt  u  hâlin  tengü  dar  etti  münevver  suretin 
Kimseler  farkeylemez  oldu  geceyle  gündüzüm 

Mülket-i  hüsnünde  yer  yer  fitne  oldu  aşikâr 
Yâ  cemâlinde  tasaddur  kıldı  mûy-i  müşkbâr 
Kilk-i  kudret  ruhleri  gör  yazdı  bir  hatt-ı  gubâr 
Kadir  ol  hâk  içre  iki ... . 

Bûy-i  zülfün  nefes-i  âhûya  teşbih  eyledim 
Ne  hatâ  ettim  miyânın  mûya  teşbih  eyledim 
Hattın  içre  ruhlerin  incuya  teşbîh  eyledim 
Bilmediler  gam  nedir  dürr-i  yetîm  olsa  sözüm 

Hüsnünü  kangı  çiçek  gördü  bahân  solmadı 
Kangı  âşık  derdine  düş  oldu  derman  bulmadı 
Nakd-i  can  verdim  metâ'-ı  vasla  imkân  olmadı 
Sîne  benzettim  yaşım  altuna  dönderdim  yüzüm 

Bildim  âhır  bana  pâdâş  olmaya  tâc  ü  kaba 
Eyleyem  bir  bir  kamu  serhadd-i  fânîde  heba 
Bir  zaman  ola  ki  Âşık  Ömer  anı  da  sabâ 
îmtinân-ı  kal  içün  ilet  Sfâhân'a  tozum 

—  433  — 

Âlemin  zevkin  haram  ettim  seninçün  sevdiğim 
Bu  elif  kaddimi  lâm  ettim  seninçün  sevdiğim 


250  Âşık  Ömer 

Ol  rakîb-i  nâsezâlardan  sitemler  kat  be  kat 
Çok  zehirler  nûş-i  câm  ettim  seninçün  sevdiğim 

Hasretin  za'fiyle  döndü  yüzümüz  mânend-i  zer 
Kaplamıştır  dîdeler  ırmağını  çok  niylûfer 
Kollarında  yakılar  bâzûlarmda  şerhalar 
Sîneme  dâğ  izdiham  ettim  seninçün  sevdiğim 

Kaşların  mihrâb  edindim  i'tikâf  etmek  içün 
Âsitânm  beklerim  kalbimi  sâf  etmek  içün 
Ey  efendim  Kâ'be"i  kûyin  tavaf  etmek  içün 
Arzunla  azm-i  Şâm  edem  seninçün  sevdiğim 

Hasbıhâli   ümer'm  ancak  budur  ey  gonca  fem 
Sen  kalasın  belki  ben  bu  derd  ile  bir  gün  ölem 
Şerhedüp  çeşmim  yaşın  müjgâmmı  kıldım  kalem 
Bir  bütün  dîvan  tamâm  ettim  seninçün  sevdiğim 

__  434  — 

El  sunup  kavs-i  vücûd-i  zara  kurmak  niyyetim 
Tîr-i  âhımdan  sek-i  ağyara  urmak  niyyetim 
Yasdanup  kalmış  iken  hayrette  tıfl-ı  cân  ü  dil 
Gaflet  almış  gözlerin  her  bâr  uyarmak  niyyetim 

Cana  kalmaz  bu  dil-i  şeydâyı  cânân  arzular 
Derdlidir  yâ  neylesün  derdine  derman  arzular 
Âsitân-ı  gülşen-i  kûyin  dil  ü  cân  arzular 
Sicn-i  gamdan    bülbülü  yâra  uçurmak  niyyetim 

Hayli  demdir  bu  seri  meydân. ı  aşka  top  edûp 
Bekledim  râh»i  fenada  menziHm  âşûb  edüp 
Âsitân-ı  kûyine  kirpiklerim  cârûb  edüp 
Eşk-i  çeşmim  hâkipâ-yi  yâra  karmak  niyyetim 


Âşık  Ömer  251 

Bîvefâdır  çün  vefa  gelmez  bu  dehr-i  köhneden 
Bilürüz  dâr  ü  diyarı    hâk  olur    burc-i  beden 
Bende-i  Hak  birbirine  irtikâb  etmez  neden 
Müşkilim  bir  vâkıf-ı  esrara  sormak  niyyetim 

Der  ki  bu  Âşık  Ömer  gayet  derûnum  pür  melâl 
inkisarım  vasfa  gelmez  şâzilik  emr-i  muhal 
Hûn-i  çeşmimle  yazup  ben  bir  mutavvel  arzıhâl 
Tâ  revâk-ı  haşmet-i  hünkâra  varmak  niyyetim 


-  435 


Duştu  gönlüm    bir  şaç,  reyhâne    bilmem  neyleyim 
01  sebebden  olmuşum  dîvâne  bilmem  neyleyim 
Nevresîdem  dostların  gittikçe  galib  olmada 
Tîğ-ı  aşkı  kıymet  ister  câne  bilmem  neyleyim 

Gamzesinden  irdi  bir  tîr-i  mahabbet  ruhuma 
Vasfın  etmekte  kalem  âciz  kalur  meşrûhuma 
Penbeler  sardım  fitîl  urdum  ten-i  mecruhuma 
Çeşm-i  giryâmmdan  akan  kane  bilmem  neyleyim 

Hâtıra  sevdâ.yi  aşkı  saldı  bir  muhkem  bina 
Ta  kıyamet  haşredek  oldu  bana  tâc-ı  gmâ 
Kirpiği  oklarına  sinem  olaldan  âşinâ 
Akl  u  fikrim  hep  bana  bîgâne  bilmem  neyleyim 

Müptelâ  oldu  o  şûh-i  mülk-i  istiğnaya  dil 
Ağlasam  seylâb^ı  eskim  cûş  eder  gûyâ  ki  Nil 
Devr-i  Yûsuf'tan  beri  hiç  kimseler  görmüş  değil 
Mısh  yok  akrâm  hiç  bir  dâne  bilmem  neyleyim 

Ben  Ömer  bîçâresini    lûtf  ile  yâd  etmedi 
Bir  selâmile  dil-i  mahzunumu  şâd  etmedi 


252  Âşık  Ö 


mer 

Duyduğunca  nâlemi  zulmeyledi  dâd  etmedi 
Hay  o  kâfir  gelmedi  îmâna  bilmem  neyleyim 

—  436  - 

Ben  bugün  ol  câygâh-ı  dilrübâya  uğradım 
Hassaten  yüz  sürmek  içün  hâkipâya  uğradım 
Arz-ı  i'lâm  etmeğe  ahvâlimi  kasdeyledim 
Vardım  amma  bir  tükenmez  maceraya  uğradım 

Gûşe  gûşe  dolaşup  cânân  arar  derler  imiş 
Kande  bir  mehpeyker  olsa  ol  sarar  derler  imiş 
Benden  içün  ey  sanem  dilber  kovar  derler  imiş 
Hâşelillâh  böyle  ben  çok  iftiraya  uğradım 

Hayli  demdir  görmedim  bu  gözlerim  müştak  idi 
Hışmile  baktı  yine  bir  de  tebessüm  eyledi 
Asitâmmda  nedir  kasdm  ne  ararsın  dedi 
Ben  dedim  afveyle  cürmüm  hoş  recâya  uğradım 

Düşeli  sevdaya  benden  gitti  rahat  görmedim 
İşidirdim  niydüğüm  bilmem  kıyamet  gürmedim 
Gelmemişti  başıma  bir  böyle  âfet  görmedim 
Ne  kazalar  geçti  serden  çok  belâya  uğradım 

Der  ki  bu  Âşık  Ömer  ol  kalbi  âhen  bağrı  tuc 
Câmehâbmdan  hezâran  nâz  ile  kılmış  huruç 
Gûşe-i  destârdan  kâkülleri  göstermiş  uc 
Heft  ser  bir  düm  keşide  ejdehâya  uğradım 

—  437  — 

Ben  bugün  bu  köhne  bir  viranenin  mahmuruyum 
Hem  harâb  abadıyım  hem  şîve-i  engüruyum 


Âşık  Ömer  253 

Ne  Süla^mân'ım  Süleyman'ın  ne  kemter  mûruyum 
Dün  o  pâdû  gamzesin  gördüm  anm  meşhuruyum 

I 
Ol  sebbden  dilde  kuvvet  tende  yoktur  takatim 
Geçmde  her  dem  hayâlât  ile  vakt  ü  saatim 
Ne  ha  u  hâl-i  sij'eh  ne  zülf.i  anber  hacetim 
Saçı  kllâbına  bendoldum  anm  Mansûr'uyum 

I 

Bendbünyâd  oldu  âb  u  âteş  ü  hâk  ü  hevâ 
Çâr  hsurdan  urundum  eğnime  rengin  abâ 
Ben<|  zulmet  bendedir  âyîne-i  âlem  nümâ 
Deıjedem  nûr-i  hidâyet  pertevinin  Tûr'uyum 

Ca  her  ne  devr  elinden  irişe  cevr  ü  sitem 
Haim  buldu  tesellâ  çekmezem  andan  elem 
HJnişînim  hemdemim  derd  ü  belâ  endûh  u  gam 
Bsükûfestân.ı  dehrin  dopdolu  zenbûruyum 

İSİ  serd  olduğuçün  ey  Ömer  bülbüllerin 
^nakı  günden  güne  olur  ziyâde  güllerin 
|ağı  toprağıyım  kıymet  bilen  kâmillerin 
jma  bilmezlerin  amma  belâ  sâtûruyum 

—  438  — 

füdâ  düşmek  ne  müşkildir  kişi  bir  mehlikasmdan 
iu  gün  gurbetteyim  dostlar  felek  cevr  ü  cefâsından 
boyunca  yüzünü  görmek  müyesser  olmadı  eyvah 
le  firkat  hâl  imiş  yârı  koyup  gitmek  sılasından 

Inutma  bendeni  hayr-i  duadan  şâh-ı  hûbânım 
Seni  Hak'ka  emânet  eyledim  ey  mâh-i  tabanım 
Seni  bağışlayıp  Mevlâm  benim  almaz  ise  canım 
'Görür  dünyâ  gözünle  gözlerim  kaşın  arasından 


254  Aşık  Ömer 

Budur  Takdir -i  Sübhânî  irişti  canıma  firkat 
Figanım  yıktı  eflâki  derûnum  derd  ile  hasret 
Müyesser  vaslma  irmek  olur  mu  bir  dahi  kısmet 
Aceb  ihsan  eder  Bârî  Huda  lûtf  u  atasından 

Düşüp  ben  bahr-i  sevdaya  gözüm  sen  yâra  kan  ağlar 
Melekler  cümle  âh  eyler  zemîn  ü  âsmân  ağlar 
Gice  düşlerde  g-ördükçe  derûnum  bîgümân  ağlar 
Bana  uyhu  haram  oldu  gönül  firkate  yasından 

•         •         •         • 

Saçı  Leylâ  içün  Mecnûn'a  döndüm  bu  sinem  yan^k 
Seni  benden  beni  senden  meded  ayırmasın  yezdan 

_  439  — ; 

Pâdişâhım  aşka  düştüm  hasretinle  el'aman 
Aşka  düştüm  hasratinle  el'aman  ey  nevcivan 
Hasretinle  el'aman  ey  nevcivan  etme  ziyan 
El*aman  ey  nevcivan  etme  ziyan  fânî  cihan 

Dembedem  gel  ey  efendim  dilpesendim  serbeser 
Gel  efendim  dilpesendim  serbeser  eyle  haber 
Dilpesendim  serbeser  eyle  haber  ehl-i  hüner 
Serbeser  eyle  haber  ehl-i  hünersin  âlişan 

Âşinâlar  dilrübalar  merhabalar  ey  güzel 
Dilrübâlar  merhabalar  ey  güzel  etti  ezel 
Merhabalar  ey  güzel  etti  ezel  sana  mahal 
Ey  güzel  etti    ezel  sana  mahal  ey  mihriban 

— Der  ki  Ömer —  âşıkınım  sâdıkınım  lâyıkımm  dilberâ 
— Âşıkmım—  sâdıkınım  lâyıkımm  dilberâ  etme  cefâ 


Âşık  Ömer  255 

— Sâdıkınım —  lâyıkmım  dilberâ  etme  cefâ  ey  bîvefâ 
— Lâyıkmım— dilberâ  etme  cefâ  ey  bîvefâ  kendin  nihân 

—  440  — 

Bir  hilâl  ebru  sevüp  sevdaya  düştüm  el'aman 
Aşkıle  cûşeyleyüp  deryaya  düştüm  el'aman 
Dağ"  u  taşı  devredüp  kan  ağlarım  Mecnun  gibi 
Şimdicek  Leylâ  deyüp  sahraya  düştüm  el'aman 

Çerh-i  gerdun  kimseye  cevr  ü  cefâ  kılmış  değil 
Bu  fena  dünyâ  olalı  ben  gibi  gelmiş  değil 
Çektiğim  derd  ü  elemler  kimse  hiç  çekmiş  değil 
Derd  û  gam  çekmek  içün  dünyâya  düştüm  el'aman 

Ben  de  bildim  şimdi  kurtulmağa  yoktur  bir  ilâç 
Ben  bilirim  ol  perî  zahmıma  etmez  bir  ilâç 
Bu  cihanın  halkı  gelse  derdime  kılmaz  ilâç 
Bir  yenilmez  aşk  ile  gavgaya  düştüm  eraman 


Derd  ü  gam  sahrasına  saldım  bu  cân  ile  teni  «?» 
Hep  gıdâ-yı  mûr  u  mâra  .  .  .  ettim  serini  «?» 
Ey  Cmer  öldükte  sarsın  ol  güzel  kefenimi 

—  441  — 

Bari  Hak  lûtfile  kıldı  Ademi  var  ol  zaman 
Hem  yarattı  Adem'i  Havva'yı  tekrar  ol  zaman 
Ana  secde  etmeyicek  çünkt  şeytân-ı  recîm 
Geçti  lâ'nst  halkası  boynuna  nâçâr  ol  zaman 

Dinle  dâ'vâyı  ulular  heybetin  Nemrûd'den 
Sanma  anın  yanına  kaldı  bu  işler  cümleten 
Mancınıkla  attılar  kurtardı  Hak  sağ  u  esen 
Gülsen  oldu  Hazret-i  İbrahim'e  nâr  ol  zaman 


256  Âşık  Ö 


mer 


Cenneti  düzdü  cihâna  âsi  Şeddâd-ı  sanem 
Hak  kelâmında  buyurmuştur  ana  bâğ-ı  İrem 
Görmeden  dahi  yüzün  kahroldu  hasretle  o  dem 
Dîdeden  şirretti  anı  yüce  Settâr  ol  zaman 

Kıldı  Fir'avn  çün  Beni  İsrail'i  gayet  zebun 
Sihri  ibtâl  eyleyüp  oldu  asâ  ejder  nümün 
Kasdedüp  mel'ûnu  hem  tahtından  etti  sernigûn 
Kıldı  Mûsâ  mu'cizeyle  hakkı  izhâr  ol  zaman 

—  442  — 

Mâsivâdan  fârig  u  âzâd  olayım  bir  zaman 
El  çeküp  hep  âşinâdan  yâd  olayım  bir  zaman 
Ey  tarikat  şerbetinden  nûşedüp  bir  dolu  câm 
Bu  harâb  olasıda  âbâd  olayım  bir  zaman 

Akıbet  işretserâ-yi  âleme  kıldım  vusul 
Kande  baksam  mâsivâ  nakşı  görürüm  sağ  u  sol 
Eyledim  her  gördüğümden  hayli  bir  suret  kabul 
ben  bu  kâr-ı  hikmete  mu'tâd  olayım  bir  zaman 

Yetişir  tîr  i  felekten  eyledim  tahsil -i  kâm 
Gayri  lâzımdır  feragat  gûsesinde  bir  makam 
Reddedip  zühd  ü  riya  teşbihini  elde  müdâm 
Şeyh  SarCan  sâhib-i  evrâd  olayım  bir  zaman 

Ol  lebi  şîrin  tek  olsun  vâdi-i  vasla  karâr 
Devletinde  uğruna  sarfedeyim  her  nem  ki  var 
Seyl-i  aşkım  eyleyüp  kûh-i  vücûdumdan  güzâr 
Tîşe-i  hicr  ü  gama  Ferhâd  olayım  bir  zaman 

Yıkayım  buğz  u  hased  deyrini  nâlân  edeyim 
Hem  riya  vü  kibrim  eşkâlin  perişan  edeyim 
Ey  Ömer  mülk- i  vücûdu  hâke  yeksan  edeyim 
Hâne-i  gönlüm  gibi  berbâd  olayım  bir  zaman 


Aşık  Ömer  257 


—  443  — 

Ey  aceb  bir  gfatnze-i  cellâd  imişsin  bir  zaman 
Bî  mürüvvet  bîkerem  bîdâd  imişsin  bir  zaman 
Gülşen-i  hüsnün  g-örenler  hâliyâ  hayran  gezer 
Bülbülâna  bâis-i  feryâd  imişsin  bir  zaman 

Dâimi  üftâdeler  etmektedir  geşt  ü  güzâr 
Yanhş  olmaz  arzıhâlim  gamzen  etsin  derkenar 
Hâl  ü  hattm  ye's  ü  matem  tutsa  şimdi  vechi  var 
Mübtelâlar  ağlayup  sen  şâd  imişsin  bir  zaman 

Niceler  aşkm  yolunda  koydular  cân  ü  seri 
Sevmesin  âlemde  kimse  bîterahhum  dilberi 
Çevrini  hadden  ziyade  etmek  içün  ol  perî 
Yâr  ile  dost  âşinâya  yâd  imişsin  bir  zaman 

Ey  Ömer  hiç  kimse  bilmez  çektiğim  kayguları 
Neyleyim  sevmiş  ezelden  yıldızım  mehrûları 
Bâb-ı  hüsnünde  yazılan  ol  hilâl  ebruları 
Okuyan  der  bir  mübarek  yâd  imişsin  bir  zaman 

_  444  — 

Aç  gözün  Nemçe  kiralı  Gazi  Sultan'dır  varan 
Ser  halâs  olmaz  elinden  bir  aç  arslandır  varan 
Dem  çeker  ejder  gibi  hem  gaziler  her  subh  u  şâm 
Nice  yüz  bin  kahramanla  Al-i  Osman'dır  varan 

Hey  dini  kara  münafık  durmadın  sen  ahdma 
Yürüdü  asker-i  İslâm  hâzır  ol  sen  vaktma 
Katline  ferman  olundu  Nemçe  tâc  ü  tahtına 
Ellerinde  tîr  ü  keman  ol  Tatar  handır  varan 

17 


256  Âşık  Ömer 

Lûtf-i  Hak  imdâd  edicek  alumz  cebhâneni 
Câmi'û  mescid  yaparız  kilise  meyhaneni 
Hutbe  ezanlar  okudup  kiralar  büthâneni 
Sancağ-ı  şerifte  mestur  hatm-i  kur'an'dır  varan 


Yâ  İlâhî  kıl  hidâyet  hûrmetiçün  ol  Habîb 
Ol  lâîn-i  bedfiâli  makhur  eyle  an  karîb 
Der  ki  Ömer  bu  senede  umarız  fethin  nasîb 
Hazret- i  Sultan  vekîl-i  Ahmedi  Han'dır  varan 

—  445  — 

Dil  sana  meyletti  cânâ  dehre  sultânım  Hasan 
Şevk-ı  rûyinle  hayâlin  oldu  mihmânım   Hasan 
Rûz-ü  şeb  âh  ü  enîn  ile  vücûdum  yâredir 
Merhem-i  vaslınla  sar  zahmıma  Lokmâmm  Hasan 

Sinemiz  sadpâre  oldu  ol  siyeh  müjgân  ile 
Rûy-i  dil  göster  efendim  cûd  ile   ihsan  ile 
Eşiğinde  çâkerin  veş  bağladım  bel  cânile 
Bâb-ı  lûtfun  yasdanan  var  ahd  ü  peymânım  Hasan 

Gırre  olma  hüsnüne  görme  ikende  sen  seni 
Hatt-ı  rûyin  gelmeden  âguşa  çektirsen  seni 
Bâğ-ı  hüsnün  bâğbânı  eylemişken  ben  seni 
Bu  garîbin  reddedüp  ağlatma  cananım  Hasan 

Bu  Ömer  'in  pendini  dinle  güzeller  serveri 
Nâr-ı  aşkın  defi  yoktur  kül  ederdim  mermeri 
Kıl  hazer  sûz-i  derûnum   kıla  te'sîr  ey  peri 
Seni  iflâh  etmez  ey  meh  âh  ü  efganım  Hasan 


Âşık  Ömer  259 


—  446  — 

Yine  tahtına  cülus  eyledi   şâh-ı  ramazan 
Giydi  başına  zerendûd  külahı  ramazan 
Hân-ı  bîhaddine  müstagrak  olup  bay  ü  gedâ 
Ne  kerem  kânı  sahî  olur   o  mâh-ı  ramazan 

Lem'a-i  feyz-i  beka  dehri  kılup   pür  enver 
Bu  hidâyetle  ziyâlandı  beher  hâkister 
Şeceristân-ı  minânn  şerefâtm    yer  yer 
Nurdan  nahl  ile  zeyn  etti  giyâh-ı  ramazan 

Gelin  ey  tâlib-i  Hak  yüz  tutalım  Settâr'a 
Hâşe  mahrum  ede  Mevlâsı  kulu  yalvara 
Emr-i  Hak  ile  olup  perde  azâb-ı  nâra 
Dura  setretmek  içün  ehl-i  günâhı  ramazan 

Çalış  ey  tâlib-i  Hak  ruha  durağ"  etmek  içün 
Ab-ı  tevbeyle  kara  yerlerin   ağ  etmek  içün 
Gündüzün  eklini  şürbünü  yasağ  etmek  içün 
Yedi  iklîme  yine  saldı  sipahi  ramazan 

Hak'dürür  kullarının  verici  hacetlerini 
Hamdü  şükr  ile  kılup  zikr  ü  ibâdetlerini 
Ol  kerîm-i  keremin  lûtf  ü  hidâyetlerini 
Mü'mine  eyledi  müjde  yine  mâh-ı  ramazan 

Bu  fena  kaydını  geç  sâlik-i  râh-ı  kıdem  ol 
Lâmekân  iline  hükmet  melik-i  muhteşem  ol 
Şeb.i  kadrinde  Ömer  kaim  ü  sabit  kadem  ol 
Kurb-i  îde  irişür  menzil-i  râh.ı  ramazan 


260  Âşık  Ömer 

—  447  — 

Bilmez  idim  niydüğün  hercâyi  dilber  sevmeden 
Şimdi  her  gam  bendedir  hercâyi  dilber  sevmeden 
Derd  ü  mihnet  firkat- i  hasret  tutup  her  yanımı 
Başıma  aldım  gam-ı  dünyâyı  dilber  sevmeden 

Gözleri  âhü  dişi  dürdâneden  geçmez  gönül 
Mihri  yok  ağyarı  çok  cânâneden  geçmez  gönül 
Öldürürse  gamzesi  mestâneden  geçmez  gönül 
Derdile  oldum  bugün  şeydâyi  dilber  sevmeden 

Bir  suâl  etsem  ana  bin  hışmile  eyler  cevâb 
Cünbüş  ü  tarzı  levendâne  cemâli  âîitâb 
Hançer  elde  tîğ-  belde  gamzesi  eyler  harâb 
Başka  hazzeyler  bu  gönlüm  dâyi  dilber  sevmeden 

Ey  Ömer  hâlin  mükedderdir  gam-ı  efkâr  ile 
Yoluna  canlar  fedadır  elde  küllî  var  ile 
Bir  gül  içün  nola  ceng  eyler  isem  ağyar  ile 
Bülbül  eyler  hâr  içün  gavgâyı    dilber  sevmeden 

_448— 

Nazeninim  ben  garibinden  cûdâ  olmak  neden 
Ey  efendim  tâ  bu  denlû  bîvefâ  olmak  neden 
Çün  bilürsün  senden  özge  yâr-ı  ganm  yok  benim 
Zûmre-i  hûbân  içinde  kem  edâ  olmak  neden 

Bîkerem  bu  bendeni  terkeylemek  lâyıkmıdır 
Ben  garibinden  ziyâde  il  sana  âşık  mıdır 
Hiç  demezsin  ki  aceb   ol  sinesi  yanık  mıdır 
Ey  efendim  adularla  âşinâ  olmak  neden 


Âşık  Ömer  261 

Sırrını  fâş  eyleyüp  âlemde  iyân  etmede 
Gayrılarla  sen  gibi  ben  zevk-ı  devrân  etmede 
Bülbülün  ancak  durup  bir  güle  efgan  etmede 
Sen  bu  denlu  çevre  dostum  mübtelâ  olmak  neden 


Âsitânmda  senin  ben  hâk  ile  yeksan  iken 
Ey  şehâ  ben  tâ  ezelden  emrine  ferman  iken 
Gice  gündüz  ağlamakta  dîdemiz  pür  kan  iken 
Bigünah  bu  ben  garibe  iftira  olmak  neden 

Bâğ-ı  hüsnünde  senin  ben  bülbül- i  şeydâ  iken 
Her  ne  denlu  cevredersen  mürde  dil  ihya  iken 
Bir  zaman  yanında  dostum  cümleden  a'lâ  iken 
Bu  ümer  şimdi  aceb  ki  bîvefâ  olmak  neden 

_449  — 


Dilberâ  yolunda  ben  sular  gibi   akmak  neden 
Sen  neye  yâr  olmadın  yadlar  gibi  bakmak  neden 
Çünki  ben  dîvâne  mecnûn  olduğum  fehmetmedin 
Bîsebeb  zencîr-i  aşkı  boynuma  takmak  neden 

Dün  gdce  gamhâneye  ağyarı  teklif  ekledim 
Cevr  ü  kahrından  biraz  yandım  yakıldım   neyledim 
Bir  çakım  kav  olduğum  bilmezlik  ile  söyledim 
Merhametsiz  âteş-i  tâbi  verüp  çakmak  neden 

Aşk  delildir  irişür  elbet  behakk-ı  Lâyemût 
Dil  visalin  ka'rına  bir  gün  misâl-i  ankebût 
Bezme  geldikte  edersin  goncalar  gibi  sükût 
Meclis-i  hâr  içre  bülbüller  gibi  şakmak  neden 


262  Âşık  Ömer 

Yâr-ı  sâdık  olmağa  ister  dilerdin   bendene 
Sarılalım  bir  gece  tenhâca  derdin  bendene 
Sadhezâran  nâz  ile  bir  buse  verdin   bendene 
Gel  yine  al  buseni  başımıza  kakmak  neden 

Nûş  edüp  Aşık  Ömer  geldin  ezel  peymânesin 
Görüp  iğmâz  eylemez  câm-ı  lebin  mestânesin 

Çünki  âbâd  eylemezsin  bu  gönül  kâşanesin 
Yâ  bizi  berbâd  edüp  âteşlere  yakmak  neden 

—  450  — 


Sevmezem  bir  gayrısın  rûh-i  revanim  var  iken 
Neylerim  her  dilberi  serv-i  revanim  var  iken 
Gayriye  bel  bağlamak  insaf  mıdır  kim  sevdiğim 
Bir  senin  gibi  benim  şüh-i  cihanım  var  iken 

Şevk-ı  hüsnünle  şehâ  her  demde  memnundur  gönül 
Ey  efendim  haşrolunca  sana  meftundur  gönül 
Tâ  ezelden  sen  saçı  Leylâ'ya  Mecnun'dur   gönül 
Hiç  geçer  mi  sen  gibi  bir  nevcivânım   var  iken 

Şöyle  bil  ki  dil  senin  medhin  eder  şâm  ü  seher 
Hamd  ola  geldi  bana  bâd.  i  sabâ  ile   haber 
Ey  keman  ebru  mahabbet  tîrine  oldum  siper 
Yüz  çevirmem  sen  gibi  kaşı  kemanım  var  iken 

Ben  kulun  can  verme  ne  var   sen  gibi  dildârına 
Bendeler  baş  eğmek  ister  çün  velî  hünkârına 

Bu  Ömer  Mansur  gibi  gelse  siyâset  darına 
Aşkını  terketmezem  ben  tende  canım  var  iken 


Âşık  Ömer  263 

—451  — 

Ey  peri  bu  hüsnile  düşnâm  edersin  mâha  sen 
Dilrübâlar  içre  benzersin  efendim  şaha  sen 
Germ  edüp  uşşâka  karşu  vasfmı  eyler  rakîb 
Böyle  yüz  verme  efendim  ol  sek-i  bedhâha  sen 

Ben  sanırdım  ârif-i  rindânedir  meylin  heman 
Vahşi  âhûlar  gibi  yâbânedir  meylin  heman 
Kaldım  ayakta  gedâ  nâdânedir  meylin  heman 
Korkarım  kim  bir  gün  uğrarsın   hadeng-i  âha  sen 

Dilberâ  al  bir  nasihat  benden  ârifsen  eğer 
Gene  i  hüsnün  sırr  u  esrarına  kâşifsen  eğer 
Macerâ-yi  Yûsuf-i  Ken'ân'a  vâkifsen  eğer 
Çıkma  ihvanınla  olsan  bile  seyrangâha  sen 

Der  ki  bu  Âşık  Ömer  ey  şûh-i  şîrin  şîvekâr 
Bî  kusur  öğmüş  yaratmış  seni  sun' -i  Girdigâr 
Kem  edalar  eyleyüp  uşşâka  kondurma  gubâr 
Yüzü  ak  varmak  dilersen  ol  ulu   dergâha  sen 

-452- 

Her  seherde  bülbülün  dilde  ağazm  dinle  sen 
Hoş  terennümle  heman  nâz  ü  niyazın  dinle  sen 
Başlasa  her  bir  makam  üzre  tekellüm  etmeğe 
İbtidâ  Eve  û  Arak  ile  Hicazın  dinle  sen 

Sâkiyâ  Rast  ü  Acem  Rûmîden  eyler  iftitâh 
Isfahan  ile  Köçek  ola  Hüseynîle  Segah 
Buselikten  çok  Nevalar  ede  semti  Çârigâh 
Hem  dahi  aşk-ı  hafâdan  kendi  râzm  dinle  sen 


264  Aşık  Ömer 

Mâni-i  Nikrizle  Uzzal'den  çok  efgan   eyleyüp 
Dahi  Mahûr  u  Ruhâvîden  yürü  hân  eyleyüp 
Nağme-i  Nevruz  u  Şehnaz  u  Aşîrân  eyleyüp 
Her  makam- 1  şu'beden  tarz-ı  dırâzm  dinle  sen 

Evvelâ  on  iki  makamat  yedi  âgaz  ile 
Hem  dahi  ola  Hüseynî   nağme  karagâh  ile 
Yirmi  dört  terkîb  ile  hem  kırk  sekiz  usûl  ile 
Ehl-i  aşkm  ey  Ömer  destinde  sâzm  dinle  sen 

—453  - 

Dilberâ  hüsnüne  meftun  edeli  bu  cânı  sen 
Bir  aceb  âteş-i  sevdaya  düşürdüm   teni  ben 
Bilmedim  böyle  vefasız  olacağın  ezelî 
Merhamet  sahibi  canan  sanur  idim  seni  ben 

Ben  ederken  ser-i  kûyinde  müdâm  âh  û  enin 
Sen  görüp  şefkat  ile  eylemedin  gamdan  emîn 
Ahd  ü  peymânı  unuttun  mu  kani  bunca  yemin 
Seninim  deyu  riyakârlık  ederdin  kani  sen 

Nice  bir  hare  edeyim  nakdi  firâkm  yoluna 
Yâ  nice  bir  sitemin  mihnetine  sabroluna 
Bana  ettiklerini  etmedi  kâfir  kuluna 
Tâ  ölünce  unudur  muyum  efendi  anı  ben 

Yaramadımsa  eğer  hizmete  yâdeyle  beni 
Ver  kulumdur  deyu  dellâla  mezâd   eyle  beni 
Dilrübâlar  arasında  ya  azâd  eyle  beni 
O  da  bir  âdet-i  kanun  olur  etme  anı  sen 

Geçeyim  akl  u  fikirden  gayrı  dîvân   olayım 
Yıkılayım  deli  gönlüm  gibi   vîrân  olayım 


Âşık  Ömer  265 

Soyunayım  yine  Mecnun  gibi  üryan  olayım 
Yüce  dağlarda  tutayım  varayım  meskeni  ben 

Sen  de  kendin  gibi  bir  çevri   yamanı  bulasın 
Düşesin  âteş-i  hicrana  sararup  solasın 
Bana  ettiklerine  cümle  peşîmân  olasın 
Ömerlim  deye  de  bir  gün  arayasm  beni  sen 


—454- 

Sevdim  yine  bir  gamzesi  kattal  küçücükten 
Gafil  iken  etti  bana  bir  al  küçücükten 
01  hâl-i  siyeh  rûyi  ele  al  küçücükten 
Sarmış  başına  kırmızı  bir  şal  küçücükten 

Dîvânesi  olduğumuz  âyâ  nice  duydu 
Yohsa  bu  dahi  dama  düşüp   dâneye  uydu 
Çok  zahidi  bir  cübbe  vü  destâr  ile  koydu 
Kıldı  nice  sergeşteyi  abdal  küçücükten 

Kûyin  doîaşur  bendesi  çok  mest  ü  hem  âguş 
Kimisi  nazar  kerdesidir  kimi  ferâmûş 
Azarda  dil  kılmış  iken  gûşuna  mengûş 
Aklımı  diler  pâyine  halhal  küçücükten 

Reftâra  gel  ey  serv-i  sehî  gel  göreyim  gel 
Güller  gibi  gül  pâyine  yüzler  süreyim  gel 
Dedim  küçücük  busene  canım  vereyim  gel 
Güldü  dedi  cânm  var  ise  al  küçücükten 

Ol  nevhevesin  eyle  feda  yoluna   ser  sev 
Cevr  ü  sitem  ü  kahrını  çek  tutma  siper  sev 
Bir  dilber-i  nevresteyi  sev  Âşık  Ömer  sev 
Bildiğin  unutmaz  o  meh  her  hal  küçücükten 


266  Aşîk  Ömer 

—  455  — 

Cüstücû  kılmaktayım  aşk  il  dilber  canibin 
Dembedem  pervane  veş  sanki  semender  canibin 
Hak  nasîb  etse  sarılsam  bir  gece  cananıma 
Subha  dek  öpsem  yanağın  ohşasam  her  canibin 

Tendürüstî  hâlet-i  aşkta  sararup  solmazam 
Râh.ı  aşkından  anın    billahi  fariğ  olmazam 
Bir  anın  gibi  münâsib  kendime  yar  bulraazam 
Rub'-i  meskûnu  dolansam   cümle  yer  yer  canibin 

Mürg  i  canım  kondu  gerdânındaki  fülfüllere 
Mail  olursam  aceb  mi  ol  saçı  sünbüllere 
Arif  isen  kıl  nazar  feryâd  eden  bülbüllere 
Her  biri  bir  yerde  yasdanmış  gül- i  ter  canibin 

Bir  karâr  üzre  döner  mi  bak  bu  çarh-ı  gerdişe 
İnkisarım  galiba  kâr  eylemiş  ol  serkeşe 
Galiba  düşmüş  efendim  olmadık  bir  âteşe 
Ol  güzel  gözlerde  gözler   bir  semenber  canibin 

Nice  bir  dilberleri  medheylesin  yârâne  dil 
Nice  meftun  olmasın  meclisteki  hûbâne  dil 
Kangısm  sevsin  aceb  hayrettedir  dîvâne  dil 
Âşık     mer  kıldı  zîrâ  hep  güzeller   canibin 

—456  — 

Düşürüp  aşk  âteşine  sinemi  nâr  eyledin 
Her  seher  bülbül  gibi  işim  gücüm  zâr  eyledin 
Bilmiş  ol  serde  değildir  akhm  ey  kaşı  keman 
Çün  bizi  terkeyledin  bilsem  kimi  yâr  eyledin 


Âşık  Ömer  267 

Râh-ı  aşkına  düşeni  zülfüne  bend  eyleme 
Yâr  olup  ağyar  ile  âşıkma  fend  eyleme 
Görmedim  gerçi  işittim  yok  yere  and  eyleme 
Yadlara  uydun  yüzüme  güldün  inkâr  eyledin 

Ey  gönül  ol  bîvefânm  lûtfuna  ermez  misin 
Ol  mübarek  hâkipâye  yüzünü  sürmez  misin 
Hasretinden  hastayım  bîçâreni  görmez  misin 
Bir  gül  ile  hatırım  sormağa  sen  âr  eyledin 

Cân  ü  dilden  mailim  hüsnüne  ben  bil  ey  perî 
Hizmetinde  bendeyim  uğruna  koydum  ben  seri 
Görûben  ol  mah  yüzünü  âşık  olaldan  beri 
Gam  u  hicrile  cihanı  başıma  dâr  eyledin 

Düşeli  aşkına  gönlüm  dâim  ağlar  dembedem 
Ditredi  cismimde  canım  gözlerim  oldukça  nem 
Sâde  pehlû  olmağa  Aşık  Ömer  ey  gonca  fem 
Çok  şükür  elhamdülillah  hele  ikrar  eyledin 

—  457  — 

Pâdişâhım  ibtidâ  kalbimde  kim  yer  eyledin 
Gönlümün  kâşanesin  pür  zîb  ü   zîver  eyledin 
Her  cihâtın  bir  temâşâgâha   manzar  eyledin 
Hem  hayâlin  anda  sâhib  tâc-ı  kayser  eyledin 

Cem'-i  hatırla  beyân  ettin  ana  yâbân  iken 
Şöyle  kim  taş  ü  türabı  mihnete  gaitan  iken 
Bunca  elemler  yapup  hâlî  yatur  vîrân  iken 
Rif atin  olsun  mezîd  eflâka  hemser  eyledin 

Kıldın  ihya  evvelâ  lûtf  u  kerem  semtin  tutup 
Hurrem  iken  bu  dil-i  daraların  semtin  tutup 


268  Âşık  Ömer 

Adi  iken  noldu  sebeb  sonra  sitem  semtin  tutup 
Dest-i  zulmunla  yıkup  hâke  beraber  eyledin 

Dilber  amma  böyle  bîdâr  ettiğinden  mâada 
Ağladup  Ferhâd-ı  nâşâd  ettiğinden  mâada 
İki  çeşmin  iki  cellâd  ettiğinden  mâada 
İki  zülfün  iki  mergul  cevr-i  kâfer  eyledin 

Bendeni  sen  gözgöre  nettim  demişsin  düşmana 
Hâtırm  yaktım  ve  incittim  demişsin  düşmana 
Ömer'i  çevrimle  gör  nettim  demişsin  düşmana 
Yüzün  ağ  olsun  beğim  ya'ni  hünerler   eyledin 


—  458  — 

Dilberâ  evvel  bana  sen  gözle  hem  kaş  eyledin 
İşve  vü  nâz  ile  geldin  ciğerim  taş  eyledin 
Kendi  lûtfunla  beni  kendine    kardaş  eyledin 
Sonra  döndün  sırrımı  âlemlere  fâş  eyledin 

Semt-i  istiğna  senin  irfanına  lâyık  mıdır 
Ettiğin  cevr  ü  cefâ  ihsanına  lâyık  mıdır 
Ömrümün  varı  bu  işler  şânma  lâyık  mıdır 
Bana  nisbet  ol  adû  bedkârı  sırdaş  eyledin 

Çün  nasîb  olmadı  vuslat  sen  şeh-i  mümtaz  ile 
Kâkülün  gibi  perîşân  etme  aklım    nâz  ile 
Bağrımı  deldin  serâpâ  gamze-i  gammaz  ile 
Hâlime  rahm  et  iki  dîdem  yeter   yaş  eyledin 

Bî  kerem  oldun  neden  günden  güne  ey  bîvefâ 
Hatırımdan  dür  olur  mu  kıldığın   cevr  ü  cefâ 


Âşık  Ömer  269 

Sen  bu  Aşık  Ömer'e  hiç  etmedin  bir  kez  vefa 
Eski  derdimden  bu  derdi  cümleye  baş  eyledin 


459- 


Gülşen-i  cennet  misâli  kaddi  tûbâ  Ahmed'in 
Müjgânı  tîr-i  kazadır  kaşları  yâ  Ahmed'in 
Fitne-i  ahuları  her  günde   yüz  bin  kan  eder 
Hâl-i  hindû  ruhleri  gül  berk-i  ra'nâ   Ahmed'in 

Karşısında  sadhezâr  üftâdeler  boynun  eğer 
Yaslını  seyrân  ederken  aklımı  almış  gider 
Hasılı  bir  dânesi  bin  gonce-i  ra'nâ  değer 
Sadef-i  hikmet  dehânı  dişi  yekta  Ahmed'in 

Dâm-ı  aşkına  düşenler  bir  dahi  bulmaz  rehâ 
Dâne-i  hâline  olmaz  zerrece  kıymet  behâ 
Her  zaman  ağzıma  alsam  lâ'l-i  nâbmdan  şehâ 
Sükkeri  kand-i  mükerrer  ola  peyda  Ahmed'in 

Hak  Taâlâ  mir'at-i  vasl-ı  kederden  saklasun 
Ruhlerinin  güllerin  bâd-i  seherden  saklasun 
Çeşm-i  a'dâ  görmesün  yavuz  nazardan  saklasun 
Hüsn-i  pâkini  görenler  dedi  hakka  Ahmed'in 

Der  ki  Ömer  böyle   dilber  basmadı  dehre  kadem 
Zümre-i  hûbân  içinde   oldu  çün  sabit  kadem 
Heft  deryalar  mürekkep  olsa  ağaçlar  kalem 
Vasfını  yazmağa  âciz  cümle  âlem  Ahmed'in 


270  Âşık  Ömer 


—  460  — 


Âlem  içre  söylenir  nâm  ü  nişanı  Ahmed'in 
Şayi'  oldu  hupluğu  tuttu  eihânı  Ahmed'in 
Geçmeden  çağı  ana  gel  arz-ı  hacet  edelim 
Bilmişim    şimdengferu  lûtf-i  zamanı  Ahmed'in 

Gelmedi  gelmez  dahi  anm  gibi  sâhib  cemâl 
Anda  hatmetsin  güzellik  mülkünü  Hak  Lâyezâl 
Ger  akarsa  leblerinden  sükker-i  âb.ı  zülâl 
Nice  kurbân  etmeyim  yoluna  câm  Ahmed'in 

Kaşları  yay  kirpiği  ok  sinemiz  kıldı  nişan 
Urdu  sînem  içre  bağrım  çâk  çâk  etti  heman 
Merhamet  eyle  bana  hâlim  yaman  oldu  yaman 
Dinlemez  hiç  gamzesi  gör  eramânı  Ahmed'in 

Görmedim  mislin  cihanda  böyle  bir  âlîcenâb 
Aym  on  dördü  gibi  olmuş  cemâli  âfitâb 
Rahmeder  âşıka  gâhî  lûtf  ile  eyler  cevâb 
Kem  sözü  sükker  gibi  söyler  zebanı  Ahmed'in 

Yek  nazarda  âşık-ı  sâdıkların  bağrın  ezer 
İltifat  etmez  kamu  üftâdeler  mecnun  gezer 
Âşık  Ömer  böyle  dâim  çevrine  takat  çeker 
Kim  sevindirsin  visalin  bir  gün   anı  Ahmed'in 

—  461  — 

Günde  bir  kez  ey  gönül  seyret  yüzün  var  Ahmed'in 
Gör  nice  kılmış  Huda  hüsnün  pür  envâr   Ahmed'in 
Fursatı  tenhâ  düşerse  gafil  olma  sen  sen  ol 
Em  lebin  ince  belin  muhkem  tutup  sar  Ahmed'in 


Âşık  Ömer  271 

Arzeder  gülşende  ol  meh  lâie  haddin  güllere 
Dahi  bir  nevreste  güldür  nâz  eder  bülbüllere 
Korkarım  baştan  çıkarup  yüz  verir  sünbüliere 
Korkum  oldur  dâmenine  dest  sunar  han  Ahmed'in 

Gamzesinde  fitne  vardır  ol  kada  kâmil  değil 
Dîde-i  bigâneye  ruhsat  verir  âkil  değil 
Arzıhal  sunmağa  tenhâ  bulmağa  kabil  değil 
Bekleşür  itler  gibi  ağyar  bin  var  Ahmed'inı 

Şehriyâr  etmiş  melâhat  mülküne  anı  Huda 
Niceler  müştak  yolunda  kılmağa  serler  feda 
Asitânında  olaydım  ben  de  bir  kemter  gedâ 
Vech-i  pâkiıı  seyredeydim  bari  her  bâr  Ahmed'in 

Dimez  Âşık  Ömer'in  şimdengeru  efganı  hiç 
Nice  âşıktır  derûnî  sevmeyeler  anı  hiç 
Dilrübâlar  arasında   var  mıdır  akranı  hiç 
Kâfir  olur  eyleyen  hakkını   inkâr  Ahmed'in 

—  462  — 

Sevdiğim  hayfâ  ki  ol  ağyardan  vazgelmedin 
01  yüzü  kara  bed  efsun  hardan  vazgelmedin 
Tutmadın  pendin  yazıklar  pek  heba  oldu  heba 
Bâis  oldun  derde  böyle  kârdan  vaz  gelmedin 

Bu  gidişle  başına  çok  iş  gelür  bilmez  misin 
Son  ucunda  hâtıra  teşviş  gelür  bilmez  misin 
Mihribanhk  defterinden  kiş  gelür    bilmez  misin 
Fikredüp  encamını  her  bârdan  vazgelmedin 

Sana  lâyık  mı  benim  her  dem  dü  çeşmim  hûn  edüp 
Eyleyüp  bend  üstüne  bend  zülfüne  Mecnûn  edüp 


272  Âşık  Ö 


mr 


Kahrile  sancup  derûnum  lâ'l  veş   meygûn  edüp 
Sen  dahi  ol  gamze -i  hunhardan  vazgelmedin 

Bilmedin  çün  tâ  ezel  nahs  olduğun  devr-i  kamer 
Dâd  alup  dilberlerinden  almadın  çün  bir  haber 
Sürülüp  dondan  dona  zillette  ey  Aşık  Ömer 
Ba'dehu  dehr-i  fena  gaddardan  vazgelmedin 

—  463  — 

Dilberâ  ben  kemterin  hayfâ  ki  kadrin  bilmedin 
Boynu  bağlu  çâkerin  hayfâ  ki   kadrin  bilmedin 
Aşım  aldın  göz  göre  kattın  rakîbin  aşma 
Taşa  çaldın  gevherin  hayfâ  ki  kadrin  bilmedin 

İrmez  iken  ehl-i  aşkın  bend-i  âhı  boynuna 
Yâ  neden  asmak  rakîb-i  rûsiyahı  boynuna 
Şanına  düşmezdi  hey  yazık  günâhı  boynuna 
Sen  bu  zülf-i  anberin  hayfâ  ki  kadrin   bilmedin 

Tutahm  bir  gonca  gülsün  andelîbin  bîhuzur 
Câr-ı  haslarla  geçirdin  kulluğun  ettin  gurur 
Baki  kalmaz  tazelik  hattın   yüze  çıktıkta  gör 
Sen  bu  dilberliğinin  hayfâ  ki  kadrin  bilmedin 

Silmek  ister  reng-^i  rûyinden  lebinden  âb-ı  cerh 
Düşürür  bir  berzaha  âhır  seni  kuUâb-ı  cerh 
Azleder  alur  metâ'm  hâce-i  dölâb-ı  cerh 
Gayriler  tutar  yerin  hayfâ  ki  kadrin  bilmedin 

Bu  Ömer  teslîm  ederken  uğruna  cân  ü  seri 
Akıbet  Mecnun  gibi  dağlara  saldın  serseri 
Hizmetinde  yoksa  taksirat  mı   ettin  ey  perî 
Bende-i  fermanberin  hayfâ  ki  kadrin  bilmedin 


Âşık  Ömer  273 

—  464  — 

Ne  aceb  düştü  bu  gönül  g-ülüne   Mehemmed'in 
Mâii  oldum  kaşlarmm  teline  Mehemmed'in 
Ben  düşüp  yâveyliye  billahi  Mecnun'dan  beter 
Nice  kurban  olmayaymı  yoluna  Mehemmed'in 

Nice  insan  mislidir   yoksa  anm  hûrî  melek 
Yalvarı  yakarı  gördüm  geçmedi  yâra  dilek 
Nazlı  yardan  ayrı  düşürdü  bizi  çerh-i  felek 
Nice  kurban  olmayayım  yolune  Mehemmed'in 

Ben  sana  âşık  olalı  sabra  takat  kalmadı 
Hasretiyle  yandı  cismim  hatırım  hiç  sormadı 
Çok  zamandır  intizârım  bir  selâmın  gelmedi 
Nice  kurban  olmayayım  yoluna   Mehemmed'in 

Aşık  olan  çeke  gelmiş   sevdiğinin  nâzmı 
Sırrımı  hak  demişim  ben   kimse  bilmez  arımı 
Der  ki  Ömer  ölmeden  bir  dahi  görsem  yârımı 
Sara  idim  kollarımı  beline   Mehemmed'in 

~   465  — 

Bir  melek  sîmâ  perî  ruhsâr  ile  derdim  yeğin 
Pür  cefâyî  âşinâ  dildâr  ile  derdim  yeğin 
Fitne-i  çeşm-i  siyahım  lûtf  ile  kılmaz  eser 
Hüsnüne  mağrur  olan  garrâ  ile  derdim  yeğin 

Gam  yemezdim  sîne  sâf  olsam  eğer  dildâr  ile 
Leblerin  arzeylemez  dâr-üş-şifâ  bîmâr  ile 
Ol  tıfıl  kılmaz  atalar   bende-i  nâçâr  ile 
Ol  ham-i  ebru  gül-i  zîbâ  ile   derdim  yeğin 

18 


f74  Âşık  Ömer 

Andelîb-i  mûrg-i  dil  gülden  feragat  eylemez 
Vermeyince  goncesin  bir  lâhza  ârâm  eylemez 
Gözlerim  Ya'kub  veş  selden  feragat  eylemez 
01  Yusuf  hüsnü  perî  reftâr  ile  derdim  yeğim 

Ol  güzelin  gönlün  aldım  güne  gün  andeyledim 
Sen  kıyâs  etme  ki  zâhid  ben  ana  fend  eyledim 
Akıbet  §ık  Ömer  ol  dilberi  bend  eyledim 
Gâh  gâh  eksik  değil  ağyar  ile  derdim  yeğin 

—  466  — 

Ağladır  âşıkları  saçmış  çırağı  perçemin 
Karelar  giymiş  perişandır  bayağı  perçemin 
Yanmasın  yakılmasın  hiç  askerî  hindûlerin 
Saye  salmış  her  yana  kurmuş  otağı  perçemin 

Müjgânm  lâl'  veş  karaya  boyanmış  iken 
Çeşm-i  hûnun  câm-ı  zerrin  nûş  edüp   kanmış  iken 
Şem'-i  rûyin  âteş-i  sevdalara    yanmış  iken 
Sîneme  urdu  yine  dâğ  üzre  dağı  perçemin 

Servi  kaddin  ey  perî  sevdadadır  tûbâlara 
Gonca  hüsnün  hoş  temaşadır  gül -i  hamrâlara 
îş-i  nutkundan  hayât  erdi   dil-i  şeydâlara 
Anberin  sünbül  karanfilidir    o  bağı  perçemin 

Kaşların  garrâ  yüzün  nûr-i  ziyâ-yi  âfitâp 
Çeşme-i  zemzem  dehânın  leblerin  rengi  şarâp 
Ziynet-i  ruhsânna  giysûlann  olmuş  nikap 
Tarmaşup  kâküllerin  olmuş  tuzağı  perçemin 

Dehr-i  dûnun  ol  Süleyman'ı  zamanın  Hâtem*i 
Vaslma  ermek  içün  aşüfte  ider  âlemi 


Âşık  Ömer  275 


Ekseri  Âşık  Ömer  gidermesi  bu  perçemi"?^ 
Yaktı  cismim  âteş-i  aşkı  çırağı  perçemin 

—  467  — 

Tel  tel  olmuş  ey  perî  sermâya  benzer  perçemin 
Hatt-ı  ser  mâr-ı  siyeh  âsâya  benzer  perçemin 
Dağıdup  bâd-ı  sabâ  dökmüş  mücellâ  hattına 
Sünbül-i  müşk-i  Huten  ârâya'  benzer   perçemin 

Ruhlerin  bir  verd-i  ra'nâ  meh  cemâlin    nur  gibi 
Leblerin  kand  i  nebattır  gerdenin  kâfur  gibi 
Derdimend  âşıkları  berdâr  eder  Mansur  gibi 
Şâh  1  âlem  tûg-ı  serv  ârâya  benzer  perçemin 

Ziyneti  tâvûs  veş  re'sinde  olmuş  müstetâb 
Zulmet  içre  ger  tulü'  etmiş    sansın  âfitâb 
Çetr  olup  olmuş  hümâyun   her  taraf  çekmiş  tmâb 
Bârigâh-ı  hayme-i  kübrâya    benzer  perçemin 

Sebkat  etmemiş  cihâna  yok  nazîrin  ey  güzel 
Çok  güzeller  mest  olur  hüsnün  görüp  olmaz  bedel 
Şol  berât-ı  hüsnüne  çekmiş  berâtı  Lemyezel 
Şöyle  mestur  eylemiş  tuğraya  benzar  perçemin 

Vasf  olunmaz  ey  Ömer  kim  çâk  olur  aklı  hele 
Gam  mıdır  bu  hüsn  ile  salsa  cihâna  velvele 
Hâsılı  her  bir  teline  Rum  haracı  az  gele 
Bîbahâdır  anber-i    sârâya  benzer  perçemin 

—  468  — 

Bende-i  şûrîdeyim  gülzârma   İbrahim'in 

Ol  sebebden  düştüm  âh  ü  zarına  İbrahim'in 


276  Âşık  Ömer 

Vaslma  ermek  diler  bîçâre  gönlüm  neylesin 
Sabr  eder  nâçar  belâ -yi  hârma  İbrahim'in 

Doymazam  usanmazam  ol  meh  cemâlin  bakmağa 
Bakıcak  başlar  heman  yaş  yerine  kan  akmağa 
Hasretinden  kılca  kalur   tende  canım  çıkmağa 
Vâde-i  vaslı  kalursa  yarma  İbrahim'in 

Nâr-ı  aşkın  dâğ-ı  sînem  yandırup  incitmede 
Hışm  edüp  ebruların  çattıkça   işim  bitmede 
Çeşm-i  şehbâzı  gönüller  mürgunu  saydetmede 
Akl  u  can  hayrettedir  bu  kârına  İbrahim'in 

Ol  perinin  saf  çeküp    uşşak  dizilmiş    yanma 
Her  biri  hükmüne  râzî    baş  eğer  fermanına 
Çîn  edüp  takmış  kemendi    kâkülün  gerdanına 
Ko  beni  berdâr  olayım  dârma  İbrahim'in 

Rûz  ü  şeb  âh  eylemekten  kalmadı  cismimde  fer 
Hâlime  rahmeylemez  ol  dilber-i  Şakkulkamer 
Böyle  sergerdân  olur  muydum  eğer  Âşık  Ömer 
Azar  azar  yanmadayım  nârına  İbrahim'in 

—  469  — 

Cân  ü  dilden  mail  oldum  sözüne  İbrahim'in 
Kem  nazarla  bakmasınlar  yüzüne  İbrahim'in 
Hak  taâlâ  hub  cemâlin  bana  göster  ölmeden 
Yüz  süreyim  ayağının  tozuna  İbrahim'in 

Her  kaçan  âh  eylesem  işler  bu  sînem  yâresi 
Hüsnünün  medhi  sezadır  böyle  bir  can  paresi 
Bir  bakışla  aklım  aldı  kaşlarının  aresi 
Şol  melekler  sürme  çekmiş  gözüne    İbrahim'in 


Âşık  Ömer  277 

Ol  adû-yi  bed  lika  senden  beni  etti  ırak 
Öldürür  âhır  beni  bu  çektiğim  derd  ü  firak 
Akıbet  Mecnûn'a  döndüm  bana  dağlardır  durak 
Hasta  gfönlüm  yatmak  ister  dizine  İbrahim'in 

Der  ki  Ömer  güç  imiş  bu  ayrılık  yardan  bana 
Arz-ı  dîdâr  eyle  gel  Allâh   için  benden  yana 
Hem  selâm  olsun  niyaz  olsun  kuzum    benden  sana 
Ben  değil  âlem  taaşşuk  nârına  İbrahim'in 

_470  — 

Bu  vücûdum  teslim  olsun  eline  İbrahim'in 
Cân  ile  başım  fedadır  yoluna  İbrahim'in 
Ağlarım  sahra  besahrâ  gezerim  Mecnun  gibi 
Bir  zararım  değmedi  bir  teline  İbrahim'in 

Sîm-i  pâkinde  efendim  benlerin  fülfül  gibi 
Kokusu  anber  midir  gıysûlarm  sünbül  gibi 
Rûz  ü  şeb  âh  eylemektir  işimiz  bülbül  gibi 
Bâğ-ı  hüsnünde  açılan  gülüne    İbrahim'in 

e' 

Gel  yeter  cevreyledin  ey  lâ'l-i  mercanım  benim 
Okunur  bu  arzıhâlim  dinle  sultânım  benim 
Bir  teveccüh  almak  içün  çekinür  canım  benim 
Çok  mürüvvettir  sarılmak  beline   İbrahim'in 

Bu  kulun  §jk  Ömer'dtn  gel  dirîğ  etme  selâm 
Tâ  kıyamet  haşrolunca  ben  olam  sana  gulâm 
Görmedim  dünyâ  içinde  sen  gibi  mîr-i  kelâm 
Şakıdıkça  mail  oldum  gülüne    İbrahim'in 

_  471  — 

Aşık  oldum  leblerinin  kandine  bir  kimsenin 
Düştü  gönlüm  çâresi  yok  bendine  bir  kimsenin 


278  Âşık  Ömer 

Çerha  boyun  eğmez  iken  ol  esîr  etti  beni 
İrmedi  aklım  benim  hiç  fendine  bir  kimsenin 

Görmemiştir  kimseler  anın  gibi    serkeş  inâd 
Bil  anın  cevr  ü  cefâsı  gün  begün  oldu  ziyâd 
Emr-i  Hak'la  ger  ölürsem  kaydedin  benden  azâd 
Tevbeler  inanmayım  ben  andına  bir  kimsenin 

Bir  gedâyım  iktidarım   yok  benim  sîm  üzere 
Varayım  dîvâna  bir  gün  yazılan  gelür  sere 
Yâ  azad  ede  beni  yâ  kahr  ede  ol  öldüre 
Arzederim  hâlimi  ben  kendine  bir  kimsenin 

Taşa  çaldın  başımı  almadın  asla  bir  haber 
Demedim  mi  ol  güzel  sana  kıyar  ziyan  eder 
Bu  felâketler  sana  hem  çok  değil   Âşık  Ömer 
Tutmadın  asla  kulak  sen  pendine  bir  kimsenin 

—  472- 

Ağlarım  her  rûz  ü  şeb  büryânıyım  bir  kimsenin 

Ateşiyle  dâima  sûzânıyım    bir  kimsenin 

Ol  güzeller  şehriyârı  etmeye  azar  beni 

Cân  ü  dilden  bende-i  kemteriyim  bir  kimsenin 

Bir  keman  ebru  gözü  âhû  cemâli  âfitâb 
Çeşm-i  câdûsu  ile    kıldı  gönül    mülkün  harâb 
Dâima  yanup  yakıldım    ciğerim  oldu  kebâb 
Derd  ü  hasret  nârına  büryânıyım  bir  kimsenin 

Lebleri  mül  ruhleri  gül  kameti  serv-i  revan 
Bu  dil-i  şeydâ  ne  mümkin  eyleye  anı  beyan 
Kaddi  ar'ar  dili  bülbül  sîm  ten  ince  miyan 
Subholunca  bülbül-i  nâlânıyım   bir  kimsenin 


Aşık  Ömer  279 

Yânmı  tenhâ  bulunca   arzıhâl  etsem  gerek 
Vasimi  görünce  ben  def'-i  melal  etsem  gerek 
Der  ki  bu  Âşık  Ömsr    kanım    helâl  etsem  gerek 
Kemteri  hâlâ  kulu  kurbânıyım  bir  kimsenin 

_  473  — 

Ey  güzeller  şahı  medhin  eylerim  her  an  senin 
Dişlerin  dürdür  dahi    hem  leblerin    mercan  senin 
Hublar  içre  yok  misâlin   kahraman  heybetlisin 
Bakışın  eyler  efendim  günde  yüz  bin  kan  senin 

Rûz  ü  şeb  gitmez  gözümden  hiç   hayâlin  dilberâ 
Hazret-i  Mevlâ  yetiştirsin  kemâlin  dilberâ 
Der  görenler  bârekâllah  hub  cemâlin  dilberâ 
Ruhlerin  derler  görenler   ne  güzel  insan  senin 

Ol  siyah  ebruların  billahi  akhm  dağıdır 
Aşıkma   ettiğini  hoş  bilursün  ağıdır 
Ayş  ü  işret  ile  her  dem  tazeliğin  çağıdır 
Süre  gör  âlemde  zevk-ı  hurremi    devran  senin 

Hüsn-i  rûyin    pür  ziyâsıdır    perîşan  gün  gibi 
Var  mıdır  takat  getürür  çevrine    bir  ben  gibi 
Rub'-i  meskûnda  bulunmaz  değme  dilber  sen  gibi 
Kailim  cevr  ü  cafânı  çekmeğe  her  an  senin 

Bu  Ömer  bekler  eşiğin  sadıkane  bendedir 
Ben  severim  kakikane  bîvefâlık  sendedir 
Fariğ  olmam  tâ  ölünce  nitekim  can  tendedir 
Bir  canım  var  o  da  olsun  yoluna  kurban  senin 

_  474  — 

Şâh-ı  âlemsin  melâhat   bârigâhındır  senin 
Sâye-i  evc-i  saadet  haymegâhmdır  senin 


280  Âşık  Ömer 

Mukbil-i  mihr-i  felek  zeyn-i  külahındır  senin 
Mâh-ı  gerdun  bende-i  bîiştibâhmdır  senin 

Sende  hatmetti  kemâl-i  kudretini   Lâyezâl 
Suretin  nakşına  bir  veçhile   olmaz  kîl  ü  kal 
Ey  şikâr-ı  dil  senin  bâzunda  bâz*ı  i'tidâl 
Evcgâh"!  câh-ı  rifat  cilvegâhmdır  senin 

Dâima  devletle  var  ol  şânm  eyle  nâmdâr 
Hak  hatâlardan  emîn  etsün  seni  ey  şehsüvâr 
Fenn-i  hikmetle  kemend-i  tab'ma   olmaz  karâr 
Sahn-ı  sahrâ-yi  selâmet  şâhırâhmdır  senin 

Arzû-yi  şefkatin  kılsa  dili  şeydâ  nola 
Kuluna  irse  atâ  vü  himmetin  âyâ  nola 
Mürde  ihya  eylediyse  nutkile   Isâ  nola 
Sen  müsellemsin  ki  bahşiş  yok  nigâhmdır  senin 

Ey  melâhat  mülkünün  Dârâ-yi  sâhib  hâtemi 
İnkisarın  tarheder  şevki  ve  şevkin  matemi 
Hatırım  yıkma  ki  vallahi  yıkarsın  âlemi 
Odlara  yakma  Ömer  bir  bigünahındır  senin 

—  475  — 


Sevdiğim  bilmez  misin  bilmez  emânı  gözlerin 
Öldürür  âhır  beni  hicrile  kanı  gözlerin 
Gam  mıdır  ben  âsitânm  pâsbânı  oldug^um 
Kendüye  bend  eylemiş  çok  kâmirânı  gözlerin 

ömrümü  hâr  eyledim  ben  yoluna  sağar  gibi 
Cevr  edüp  benden  kaçarsın  gûye  düşmenler  gibi 
Kaydı  kabil  olmayan  ol  vahşi  âhûlar  gibi 
Heranişîn  olmaz  neden  gözler  yabanı  gözlerin 


Âşık  Ömer  281 

Bulmamış  Dârâ-yi    hüsnün  müddet-i  ömründe  Cem 
Böyle  haşmet  görmemiştir  vechi  vardı  der  isem 
Ey  kaşı  tuğra  saçı  sünbül  ruhi  bâğ-ı  İrem 
İstiyor  şâh-ı  Acem'den  İsfahan'ı  gözlerin 

Görmesün  bâğ-ı  ruhin  bâd-i  fena  hergiz  hazan 
Zulm  ile  kıldm  niçün  kaşın  gibi  kaddim  keman 
Ay  ü  gün  mağribde  doğmuş  fitne.i  âhır  zaman 
Rüz-i  mahşerden  verir  her  dem  nişane  gözlerin 

Neyîedim  nettim  sana  ben  bilmezem  ey  servi  kad! 
Eyledin  âhır  bana  sen  va'de-i  vasimi  red 
Ey  Ömer  ben  şöyle  iz'ân  eyledim  ki    hey  meded 
Zulm  ile  berbâd  eder  bir  gün  cihanı  gözlerin 

—  476  _ 

Çin  seher  habdan  uyanmış  kahramanı  gözlerin 
Şöyle  mesttir  anlamaz  yahşi  yamanı  gözlarin 
Her  kime  kim  eylesen  bin  nâz  ile  ey  meh  gazab 
Kimseye  Hak  saklasun  virmez  emânı  gözlerin 

Kande  varsan  halk-ı  âlem  hep  seni  gözler  gözet 
Kim  ki  düşse  çeşmine  mazhar  o  bulmaz  afiyet 
Korkarım  bu  fitneler  böyle  kalursa  akıbet 
Bende  eyler  kendüye  çok  mûslümânı  gözlerin 

Hâl  ü  hindûlarla  eyler  ayş  ü  işret  dâima 
Ol  iki  mekkâre  vechinde  vatan  tutmuş  şehâ 
Gerçi  sen  âşıkların  gönlün  alursun  sûretâ 
Cana  kastetmek  diler  amma  nihânî  gözlerin 

Bir  bakışta  dehri  dar  eyler  ser.  i  sâdıklara 
Bir  bakışta  can  bağışlar  vaslma  lâyıklara 


282  Âşık  Ömer 

Bu  nezâketlerle  bu  şîveyle  çok  âşıklara 
Andıruptur  fitne-i  âhır  zamanı  gözlerin 

Sâki-i  gam  sundu  zehrinden  Ömer  üftâdene 
Olmadı  bir  çâre  mihrinden  Ömer  üftâdene 
Şöyle  havfetmiş  ki  kahrından  Ömer  üftâdene 
Bir  bakışta  gösterir  iki  cihanı  gözlerin 


—  477  — 

Mail  oldum  gözler  ile  kaşına  dilberlerin 
Hiç  sözüm  yok  on  üç  on  dört  yaşma  dilberlerin 
Aşıkım  gevher  fürûşum  bilürüm  kıymetlerin 
Anın  içün  dedim  elmas  taşma  dilberlerin 

Şîrin  olmayınca  Ferhad  dağı  varup  delmedi 
Gönlümüz  anka  tabiat  gayrıya  bend  olmadı 
Çok  zamandır  İntizârım  bir  selâmın  gelmedi 
Korkarım  rakibler  üşer  başına  dilberlerin 

Anlann  da  gözleri  bencileyin  mülden  m.  ola 
Bülbülün  âh  ü  figanı  kırmızı  gülden  m-ola 
Yâr  ile  sohbette  canım  yoksa  matemden  m-ola 
Bir  haber  sormak  muradım  başına  dilberlerin 

Ol  perinin  ateşiyle  bu  sinem  yanup  düter 
Aldı  aklımı  başımdan  kıldı  Mecnun'dan  beter 
Der  ki  Ömer  iki  sevsem  banai  biris  yeter 
Ba'zı  ahmak  meyledermiş  beşine  dilberlerin 

—  478  — 

Açılur  evvel  bahân  hub  hevâsı  İzmir'in 
Dem  sürer  leyi  ü  nehar  ehl-i  safâsı  izmir'in 


Âşık  Ömer  281 

Nice  yüz  bin  nâz  ile  reftâr  eder  serverleri 
Salmur  tâvûs  vaş  lâ'lin  kabası  izmir'in 

Dağ-a  vermiş  arkasını  sular  akar  abı  dâd 
Âl-i  Osman  ülkesinde  söylenür  dillerde  yad 
Kendüye  dürlü  meta'lar  getürür  âb  ile  bâd 
Leb- i  derya  şehr-i  şîrin  hub  hevâsı  İzmir'in 

Bir  perî  ruhsârenin  çok  ruhlerin  gördüm  hemen 
Ben  dahi  el  bağlayup  karşusuna  durdum  divan 
Uğrayup  bu  bendesine  verdi  selâm  ol  cevan 
Servi  kamet  hüsnü  âfet  dilrûbâsı  İzmir'in 

Der  ki  Ömer  gafil  olma  mevt  erişür  nâgehan 
Sînemi  etmiş  nişane  kasdıma  olmuş  keman 
Bir  muazzam  kal'e  durmuş  şaha  benzer  bir  zaman 
Suretin  nakş  eylemiş  Şirin  likası  İzmir'in 

—  479  — 

Ey  bütün  dünyâ  de^er  gül  yüzlü  yârım   kandesin 
Gün  begün  artmaktadır  feryâd  ü  zarım  kandesin 

Kandesin  sen  ey  tabibim  ben  helak  oldum  helak 
Yoksa  âh-ı  dilnevâzımdan  sana  gelmez  mi  bâk 
Ah-ı  hasret  bir  yana  sabrım  yakasın  etti  çâk 
Vasimi  hayli  zamandır  intizârım  kandesin 

Kandesin  bir  kerre  bak  bu  ben  garîbin  âhma 
Yüz  sürüp  her  dem  hayâl-i  şahımın  dergâhına 
Bir  meded  kıl  yoksa  ben  girdim  melâmet  râhma 
Taşa  çaldım  şîşe-i  nâmûş  u  arım  kandesin 

Kandesin  sen  aşkın  ile  eylerim  sînem  rebâb 
Ah-ı  hasret  derd  ü  gam  dilhânesin  kıldı  harâb 
Gülsen  olur  sâde  sensiz  meskenim  yerim  türâb 
Ey  yüzü  bâğ-ı  İrem  kaddi  çinârım  kandesin 


284  Aşık  Ömer 

Kandesin  sen  ben  reh-i  mihnette  kaldım  gel  yetiş 
Şâm-ı  gam  aldı  yolum  zulmette  kaldım  gel  yetiş 
Bir  belâ-yi  va'de-i  hayrette  kaldım  gel  yetiş 
Der  ki  Ömer  vasimi  candan  umarım  kandesin 

—  480  — 

Yâr  içün  ben  hayran  oldum  kimseler  dahletmesin 
Yanup  cânâ  büryan  oldum  kimseler  dahletmesin 
Hak  bilür  kim  senden  özge  Yâr-ı  garım  yok  benim 
Ölmüşüm  yolunda  anın  kimseler  dahletmesin 

Eylerim  medh  ü  senalar  dilberi  âr  etmezem 
Bana  her  dem  cevrederse  ben  ana  zâr  etmezem 
San'atım  mahbûbu  sevmek  gayrı  ben  kâr  etmezem 
Üstadımdan  böyle  gördüm  kimseler  dahletmesin 

Geçti  günüm  gice  gündüz  âh  ile  hem  zâr  ile 
Âşıkm  yanmaz  vücûdu  nice  yüz  bin  nâr  ile 
Hacca  varmaktan  sevabdır  bir  sarılmak  yâr  ile 
İşidüp  te  bu  kelâmı  sofiler  dahletmesin 

Bu  Ömer  gulâmm  oldu  gün  begün  canım  sana 
Sofinin  pendi  gerekmez  oldu  şimdi  bir  yana 
Diseler  eyle  feragat  gelse  âlem  bir  yana 
Fariğ  olmam  ben  yarımdan  kimseler  dahletmesin 

—  481  — 

Aşka  ser  verdin  gönül  serverlenenlerden  misin 
Hizmet-i  pîr  eyleyip  perverlenenlerden  misin 
Râh-ı  iklîm-i  gamı  geçtin  yedi  menzil  öte 
Zulmeti  tarhettin  îskender'lenenlerden  misin 

Fenn-i  aşkı  öğrenüp  bezm-i  maâriften  bugün 

Çok  mudur  rahş-i  bülend-i  tab'm  olsa  gark-ı  hun 


Âşık  Ömer  285 

Eyledin  remz-i  hünerde    kalb-i  a'dâyı    zebun 
Zülfekar-ı    nazm  ile    Hayder'lenenlerden  misin 

Mahzen- i  zâtmda  gizlidir  dü  âlem  her  ne  var 
Sendedir  derya  sevâhil  sendedir  leyi  û  nehar 
Aşkile  kılmaktasm  râz-ı  derûnun   aşikâr 
Sâlik-i  tahkîka  sen  rehberlenenlerden  misin 

Bezm-i  gamda  nâleni  kanuna  döndürmek  neden 
Dûd-i  ahım  halka-i  gerdûna  döndürmek  neden 
Başını  sîme  yüzün  altuna  döndürmek  neden 
Sen  bu  levhin  nakşına  zergerlenenlerden  misin 

Zahmma  em  bulmadın  kaldm  C  mer  bîçâre  sen 
Kim  sana  karşı  dedi  dur  ol  hadeng-i  yâre  sen 
Şöyle  yâ  böyle  neden  oldun  j/önül  sad  pare  sen 
Gamze-i  dildûz  ile  hançerlenenlerden  misin 

—  482  — 

Nevcivânım  gül  yüzün  femlendirenlerden  misin 
Bülbül-i  şeydâyı  elemlendirenlerden  misin 
Lâ'l-i  nâbm  nûşedenler  mest  ü  medhûş  oldular 
Kâ'be-i  kûyini  zemzemlendirenlerden  misin 

Bulmadım  ey  dilrübâ  bir  sen  gibi  yâr-ı  kadîm 
Bûy-i  zülfünden  haber  verdi  sana  bâd-ı  nesîm 
Bir  Süleymân-ı  zamansın  âleme  sen  hak  bu  kim 
Kendini  dünyâya  hâtemlendirenlerden  misin 

Aşık-ı  bîçâreye  tarz.ı  nezâket  gösterir 
Pâdişâh-ı  kişver-i  adi  ü  adalet  gösterir 
Kahraman- 1  katile  özge  şecaat  gösterir 
Cünbişin  sen  zâl  ü  Rüstem'lendiren  misin 


288  Âşık  Ö 


mer 


Zerrece  rahmetmedin  hiç  bu  dil-i  şeydâlara 
Dedi  âbı  benzemez  çün  çağlayan  deryalara 
îd-i  vasimi  nasîb  etmektesin  a'dâlara 
Bu  Ömer'i  hüzn  ile  gamlendirenlerden  misin 

—  483  — 

Ey  efendim  derde  düştüm  bir  deva  bilmez  misin 
Bunca  yıldır  hastayım  hiç  bir  şifâ  bilmez  misin 
Ey  efendim  yanma  alma  adûyu  her  zaman 
Hiç  belâ  def'etmekiçün  bir  deva  bilmez  misin 

Canıma  bin  can  bağışlar  bir  kere  bakışların 
Ağzın  içinde  dizilmiş  inci  gibi  dişlerin 
Ey  efendim  hep  bana  cevr  û  cefâdır  işlerin 
Sevdiğim  bakî  değildir  bu  fena  bilmez  misin 

Ben  gedâ  aşkın  kitabın  okudum   destan  gibi 
Her  ne  emrin  olur  ise   edeyim  ferman  gibi 
Fursat  elde  bulunurken  sevdiğim  devran  gibi 
Sevdiğim  sen  benden  özge  bir  gedâ  bilmez  misin 

Akıl  isen  ey  gönül  nâmerde  sırrın  söyleme 
Aşkın  ummânma  dal  sabreyle  sakın   boylama 
Yok  olası  tâli'im  yok  deyu  şekva  eyleme 
Ey  Ömer  verir  muradın  ol  Huda  bilmez  misin 

_  484  _ 

Ey  perî  böyle  perişan  olduğum  bilmez  misin 
Hasretinle  günde  bin  kez  öldüğüm  bilmez  misin 
Bâğ-ı  hüsnün  güllerine  bülbül  idim  bir  zaman 
Şimdi  benden  yüz  çevirdin  nolduğum  bilmez  misin 


9 


Âşık  Ömer  287 

Dürlü  çevre  yüz  tutuben  eyledin  kaddimi  dâl 
İçeyim  aşkm  şerâbm  ey  lebi  âb-ı  zülâl 
Rûz  ü  şeb  cfgan  idüben  bülbül- i  şeydâ  misâl 
Subholunca  âh  ü  nâle  kılduğum  bilmez  misin 

Kalmışım  bu  künc-i  gamda  etseler  dürlü  cefâ 
Gözlerim  dünyâyı  görmez  olalı  senden  cüda 
Bir  kelâmın  işidicek  eylerim  canım  feda 
Yâ  benim  mihnet  içinde  kaldığım  bilmez  misin 

Der  ki  bu  Âşık  Ömer  aşkım  yeğin  derya  gibi 
Kirpiği  zahmı  unulmaz  kaşları  güya  gibi 
Şükr  edüp  Perverdigâr'a  dâima  Yahya  gibi 
Öldür  efendim  sararup  solduğum  bilmez  misin 

—  485  — 

Ol  melek  sîmâya  imrendim  sen  imrenmez  misin 
Dür  sadef  yektaya  imrendim  sen  imrenmez  misin 
Kirpiğinden  tîr  alıp  sînem  delip  girbâl  eder 
Dîdesi  tâtâra  imrendim  sen  imrenmez  misin 

Bir  nazîri  yok  bu  asrın  âfet-i  devrânıdır 
Söylenen  dillerde  dâim  izz  ü  nâmı  sânıdır 
Zümre-i  mahbublarm  sertâcıdır  sultânıdır 
Kudret-i  Settâr'a  imrendim  sen  imrenmez  misin 

Farkolunmaz  lâl'-i  nâbı  sükkeri  ma'cûnile 
Esvedi  müigânlarmın  neşter-i  pür  hûnile 
Mü  miyânında  biçağı  cevheri  altun  ile 
Hançer-i  abdâra  imrendim  sen  imrenmez  misin 

Nil  ile  Ceyhun  misâli  tab'ımm  aktı  seH 
Akl  u  fikrim  aldı  serden  aşkıle  der  ki  beli 


288  Âşık  Ö 


mer 


Ey  Ömer  ismini  sordum  Şîr-i  garrâ-yi  Ali 
Hayder-i  Kerrâr'a  imrendim  sen  imrenmez  misin 

—  486  — 

Eylemezsem  ol  perî  servimle  sahra  sohbetin 
Gözlerim  yaşıyla  gel  seyr  eyle  derya  sohbetin 
Ruhlerinde  benlerin  zülfün  katmda  gföreler 
Dediler  hindûler  etmiş  Şam'da   helva  sohbetin 

Aşık  oldur  aşkının  daVâsın  etmektir  garaz 
Dembedem  meclisin  ihyasını  etmektir  garaz 
Hem  harabe  meclisin  ihyasın  etmektir  garaz 
Yoksa  zâhid  de  sever  mahbûb-i  zîbâ  sohbetin 

Zülf-i  şebgûnun  hevâsı  serde   ahşamladuğ-um 
Tîr-i  gönlüm  kâkül-i  dilberde  ahşamladuğum 
Kimseler  bilmez  anın  kimlerde  ahşamladuğum 
Ol  mehin  arzu  çeker  a'lâ  vü  ednâ  sobbetin 

Bu  karâr  üzre  değ-il  devretmede  devrânı  gör 
Kimseye  bakî  kalur  mu  işbu  dehr-i  fâni  gör 
Sâz  ü  sûzu  mey  ü  mahbûbu  bile  yârânı  gör 
İstemem  sensiz  Süleyman  olsa  hattâ  sohbetin 

Olmuşum  Âşık  Cmer  bir  pare  ihsan  bulmadım 
Bir  deva  eyler  dil-i  bîçâre  derman  bulmadım 
Hâlimi  arzetmeğe  bir  çâre  imkân  bulmadım 
Bulmadım  gitti  anın  bir  lahze  tenhâ   sohbetin 

—  487  — 

Gitme  canım  gitme  gel  yok  iktizâsı  gurbetin 
Olma  dahi  tıfl  iken  sen  âşinâsı  gurbetin 


Aşık  Ömer 

Yılda  bir  kez  çektiğim  mihnetlerin  canım   sana 
Idemem  takririni  çoktur  cefâsı  gurbetin 

Sakin  ol  mihnette  ol  sevdayı  terk  et  sevdiğim 
Gel  feragat  eyle  bu  evzâyı  terk  et  sevdiğim 
Bari  gurbet  elde  istiğnayı  terk  et  sevdiğim 
Dürlü  mihnetle  kurulmuştur  belâsı  gurbetin 

Mahrem  olmak  zâtına  düşmez  beğim   tahkik  sana 
İnkisar  eder  hazer  kıl  âşık-ı  sâdık  sana 
Sen  dahi  açılmadık  nevrestesin  yazık  sana 
Soldurur  gül  ruhlerin  cevr  ü  ezası  gurbetin 

Hizmet-i  aşkında  Ömer  cümlesinden  dâimim 
Fursatı  fevt  etmedim  amma  efendim  nadimim 
Sen  ne  munis  bir  gulâmsm  sevdiğim  İbrahim'im 
Olmayasm  tâlib-i  zevk  u  safâsı  gurbetin 

-  488  - 

Hak  hatâdan  saklasın  dîdârın  Ahmet  şahımın 
Bâd-ı  sarsardan  gül  ü  gülzârın  Ahmet  şahımın 
Şem'a  galip  eylesin  envârın  Ahmet   şahımın 
Yanmağa  pervane  veş  ağyarın  Ahmet  şâhımm 

Yoluna  kıldım  feda  cân  ü  seri  ben  sîneçâk 
Yâr  içün  ola  gelir  mi  âşıkm  aynına   bâk 
Hatırı  bulsun  ferah  tek  bendesin  etsin  helak 
Tutmasınlar  dest-i  hançer  dârm  Ahmet  şâhımm 

Akl  u  fikrim  çâk  olur  bir  güle  baksa  yüzüme 
Dönerim  Mecnûna  gelmez  gayri  rahat  özüme 
Giceler  tâ  subh  olunca  uyhu  girmez  gözüme 
Görmeğe  can  arzular  ruhsârm  Ahmet  şâhımm 


19 


Ş^  Âşık  Ömer 

Tıfl-ı  ebced  hânım  etmiş  ilm  ile  irşat  beni 
Serfirâz  et  ömrümü  yâ  Rab   kad-i  şimşâdini 
Edemez  kat'â  tekellüm  yanılur   evradını 
Tûtiler  gûşeyleye  güftârm  Ahmet  şahımın 

Dilrübâlar  arasında  ey  Ömer  budur  alem 
Nüsha-i  mihr  ü  vefanın  şerhine  kaşı  kalem 
Sâdık  u  âşıkların  çeker  cefâsından  elem 
Getürür  çevrin  çeker  âzârm  Ahmet  şahımın 

—  489  — 

İntizârım  vaslma  her  dem  Mehemmed  şahımın 
Sarılup  dâmânına  muhkem  Mehemmed  şâhımm 
Hamd  ola  öğmüş  yaratmış  lûtfu  çok  Perverdigâr 
Hüsnüne  âşık  bütün  âlem  Mehemmed  şahımın 

İntizâr  üzre  visaline  hezâr  üftâdeler 
Eylemez  uşşâkma  evcâı  merdüm  zadeler 
Her  kaçan  giyse  mübarek  eğnine  ak  sâdeler 
Yaraşur  parmağına  hâtem  Mehemmed  şahımın 

Okuyup  yazmaktayım  olmak  içün  ehl-i  kemâl 
Leblerin  âb-ı  zülâldir  kaşları  olmuş  hilâl 
İstemezdim  şu  cihanda  zerrece  mâl  ü  menâl 
Ölmeden  bir  kez  lebin  emsem  Mehemmed   şahımın 

Der  ki  Ömer  görmedim  ben  böyle  bir  âlîcenâb 
Hâlimi  arzeylemeğe  eylerim  andan  hicâb 
Gül  cemâline  dizilmiş  benleri  var  bîhisâb 
Niceler  bendesidir  âlem  Mehemmed  şâhımm 

—  490  — 

Her  kaçan  düşse  yolum  dükkânına  Ishâk'ımm 
Huriler  üftâdeler  her  yanma  îshâk'ımm 


Âşık  Ömer  281 

Nice  bin  Mecnun  gibi  serser  gezer  bîçâreler 
Bunda  çok  başlar  gider  meydânına  îshâk*ımın 

Bulmadım  ahvâlimi  îshâk'a  biran  söyleyim 
Ah  edüp  derd-i  derûnum  nâle  efgan  eyleyim 
Türküler  yapup  bütün  dünyâları  mesteyleyim 
Nice  âşıklar  durur  dîvânına  İshâk'ımm 

Hubluğun  şöhret  bulah  bende -i  vech-i  hasen 
Nicesin  mât  eyledi  hüsnün  bugün  ey  sîm  ten 
Kaşların  tuğra  diker  ol  gözlerin  ilmülyakin 
Nice  tâkatlar  gelür  fermanına  İshâk'ımm 

Ey  Ömer  hasretle  söyle  dinlesün  yaran  seni 
Cümle  erbâb-ı  seher  vechinden  aldı  gayreti 
Cevheri  fürûş  olan  bilmez  mi  yekta  kıymeti 
Sîmi  teşbîh  ettiler  gerdanına  İshâk'ımm 


—  491  — 

Mustafâ'dır  sevdiği  dostu  birisi  cânımm 
Canımın  canı  Mehemmed'dir  biri  cananımın 
Cân  ü  dilden  mail  oldum  gerçi  ben  bir  Yûsuf'a 
Yûsuf'u  satun  alur  her  bir  beni  Osman'ımın 

Sıdk  ile  Maksûd'umun  pâyine  yüzler  sürmedim 
Sürmedim  ol  demleri  vasl-ı  murada  irmedim 
İrmedim  vaktma  Kasım  gibi  dilber   görmedim 
Görmemiştim  böyle  hunrîz  olduğun  Şa'bân'ımm 

Ne  günâhın  sahibiyim  Musli  şahım  söylese 
Söylese  bir  bir  Hüseyn'im  bana   hep  cürmüm  dese 
Gelse  İsmail  beni  zülfüne  berdâr  eylese 
Eylese  âlem  çeker  bir  yanını  organımın 


292  Âşık  Ömer 

Bir  hayât  efzâ  imiş  bildim  Kemâl'in  kıymetin 
Kıymete  sığmaz  imiş  gördüm  cemâlin  ülfetin 
Ülfetim  Bakî  ile  buldum  bekanın  devletin 
Devlet-i  dünyâya  vermem  bugünün  Nu'mân'ımm 

Camı  hayrette  kodu  Hızr'ın  cefâ-yi  zulmeti 
Zulmet-i  dehre  şeref  verdi  Halil'in  tal'ati 
Tal'at.i  hüsnün  görüp  Rıdvan'a   sordum  cenneti 
Cennet-i  vashn  Ömer  can  arzular  sultânımın 

—  492  — 

Rûz  ü  şeb  derd  ü  elemdir  iddiası  bahtımın 
Bir  tükenmez  maceradır  macerası  bahtımın 
Dil  seninle  hak  deyu  anda  görüp  da'vâsını 
Dinliyorsa  arzıhâlim  gam  teması  bahtımın 

Merhamet  kılmaz  o  gülsen  rû  habîb  ahvâlime 
Seyredüp  ibrette  kaldı  andelîb  ahvâlime 
Ağlasam  her  dem  reva  kendi  garîb  ahvâlime 
Canıma  kâr  etti  gittikçe  belâsı  bahtımın 

Görmedi  göstermedi  gitti  felek  mihrim  bana 
TâU'im  nahsolduğundandır  işim  dâim  fena 
Nice  hasret  hicr  ü  firkat  başıma  üstü  belâ 
Hemdemim  gamdır  ezelden  mâadası  bahtımın 

Çarh-ı  kecrev  aksine  izhâr  edüp  etmekte  âl 
Raht-ı  bahtım  ayş  ü  nûşum  dâima  zıU-i  hayâl 
Mihnet  ile  geçti  ömrüm  şâzilik  emr-i  muhal 
Yoksa  yâ  Rab  Ömerlin  zevk  u  saf  âsi  bahtımın 

—  493  — 

Söylenür  dillerde  nâm-ı  âlişânı  Varna'nın 
Medhe  lâyıktır  diyâr-ı  dilsitanı  Varna'nın 


Âşık  Ömer  293 

Koç  yiğitler  meskeni  olduğunu  isbât  eder 
Kal'esi  yanmda  hâlâ  koç  nişanı  Varna'nın 

Fethine  mâlik  olunca  ibtidâ  Sultan  Murâd 
Yıktı  küffârm  derûnun  eyledi  islâmı  şâd 
Sinesin  deryaya  vermiş  misli  nâdir  bir  bilâd 
Bâğ-ı  cennetten  nümûne  çevre  yanı  Varna'nın 

Niylgûn  ırmak  kenarında  zamanı  nevbahâr 
Taze  sorguçlar  yeşil  kemha  giyinmiş  sâyedâr 
Şat  iner  Bağdâd'a  gûyâ  kıblegâhmdan  akar 
Bahre  karşu  hû  çeker  âb-ı  revanı  Varna'nın 

Saf  be  saf  mescidlerinde  cümleten  ehl-i  niyaz 
Nice  fâzıl  kimseler  var  gayri  etmiş  imtiyaz 
Ey  Ömer  lâyık  değildir  eyleme  gel  keşf-i  râz 
Bir  kelâmından   duyarlar  nüktedâm  Varna'nın 

—  494  — 

Her  sene  cûşa  gelince  cûy-i  mâsı  Tunca'nm 
Bahşeder  cana  safâlar  hub  havası  Tunca'nm 
Anı  gel  eyle  ziyaret  tâ  gece  vakt-i  şitâ 
Vasf  olunmaz  nevbaharda  yaz  safâsı  Tunca'nm 

Gösteren  bây  ü  gedâya  dem-i  vuslat  kendidir 
Sahrası  bezm-i  çemen  hem  bâğ-ı  behcet  kendidir 
Ziynet-i  şehr-i  Edirne  kûy-i  cennet    kendidir 
Her  tarafı  bâğ  u  bağçe  intihası  Tunca'nm 

Çağlayup  akmakta  her  dem  bahr  ü  yemdir  cûyi  gör 
Gönlünü  eyler  küşâde  tarh-ı  gamdır  cûyi  gör 
Mürdeler  ihya  edermiş  derde  emdir  cûyi  gör 
Külli  şifâdır  dile  her  dem  devası  Tunca'nm 


294  Âşık  Ö 


mer 


Ey  dilâ  kıldın  ziyaret  çün  bu  dem  bu  cûları 
Şâd  ü  hurrem  ol  rehâ  kıl  dildeki  kayguları 
Der  ki  Ömer  kaçmak  içün  ol  güzel  gülrûları 
Dembedem  mehrûlar  ile  merhabası  Tunca'nın 

—  495  - 

Vâkıf  oldun  mu  gönül  ahvâline  yorgancının 
Bir  nazar  kıldın  mı  nakş-ı  dâline  yorgancının 
Boyu  kısa  yorganın  açtıkta  kalır  kim  bilir 
Sakın  aldanma  kumaşı  aline  yorgancının 

As  kapuya  perde  atlas  ko  serîre  minderi 
Dâl  dâl  üstüne  işlet  gel  nukuş-i  gevheri 
Al  açık  yaşmağına  idüp  yeşil  taş  cevheri 
Halka  tak  sim  perde-i  sandâiine  yorgancının 

Maksadın  beyaz  çuhadır  saçağını  al  boyat 
Yastığın  olsun  kadife  penbeden  sadra  uzat 
Bir  avuç  altun  bahâsın  saymadan  meydâna  at 
Tâlib  isen  leblerinin  bâline  yorgancının 

Çek  yüze  yüz  yasdığın  şilte  döşek  kutnu  kumaş 
Çarşebi  dülbend  edüp  yat  üstüne  eyle  savaş 
Hâsılı  Âşık  Ömer  ol  yâr  ile  sarmaş  dolaş 
El  sunar  isen  visali  mâline  yorgancının 

—  496  — 

Levh-i  pîşânmda  nakş-ı  sun' -i  zîşan  kaşların 
Yazdı  hattât-ı  ezel  âyât-ı  Rahman  kaşların 

Mushaf- i  hüsnün  hakıçün 

Çeşm-i 

Eyledi  edvar- 1  hüsnünde  tesellî  gözlerin 
Bâb-ı  vaslmdan  bana  etti  tecellî  gözlerin 


Âşık  Ömer  208 

Arzıhâlim  okuyup  dedi  mahallî  gözlerin 
Derkenar  eyledi  müjgân  yazdı  ferman  kaşlarm 

Hâkisâr  etmekte  uşşâkı  şehâ  âl- i  Yezîd 
Öyle  bir  kalbi  kara  kâfirdir  eşkâl-i  Yezîd 
Nice  dem  gitmez  ara  yerde  durur  hâl-i  yezîd 
Bu  nihayet  Zülfekar'a  Şâh-ı  merdan  kaşların 

Bülbülün  Ömer  ise  gülzâr-ı  cennettir  yüzün 
Tal*atın  havra  gibi  envâr-ı  izzettir  yüzün 
Ey  tabîbim  mushaf-ı  esrâr-ı  hikmettir  yüzün 
Dest-i  kudretle  yazılmış  hatt-ı  Sübhan  kaşlarm 

—  497  — 

Bârekâllâh  kim  zehî  ibretnümâdır  kaşların 
Bir  hidâyettir  acayip  canfezadır  kaşların 
Resmine  garrâlanup  bakmaz  cihan  tuğrasına 
Hâme-i  kudret  ile  sun'-i   Huda'dır  kaşlarm 

Meh  cemâlin  aya  benzer  burc-i  izzet  mâhıdır 
Âşık-ı  sâdıkların  dâim  ziyâretgâhıdır 
Birisi  şarkın  biri  garb  ikliminin  şahıdır 
Ol  sebebden  bir    birisinden  cüdadır  kaşların 

Bir  nasîhat  kıl  efendim  dîde-i  pürhûnuna 
Fitne  engîzin  görüp  te  uymasun  gülgûnuna 
Lûtf  ile  kılsan  nazar  rahmeyleyüp  meftununa 
Cana  ni'mettir  verir  ruha  gıdadır  kaşların 

Gördü  çeşmim  kaldı  kalbimde  mahabbet  ey  perî 
Uğruna  canım  fedadır  dönmezem  simden  geri 
îştibâh  etme  sakın  tâ  rûz-i  evvelden  beri 
Bu  Ömer'e  tâ  o  demden  âşinâdır  kaşların 


^16  Âşık  Ömer 

—  498  — 

Dilberâ  çevrin  çeker  âşık  keman  ebruların 
îrişür  vaslma  bir  gün  gamze- i  âhûlarm 
Perde  çekmiş  üstüne  kat  kat  siyeh   giysûlarm 
Yoksa  yakar  yandırırdı  âlemi  mehrûlarm 

Dinle  pendim  elhazer  ey  Yûsuf-i  gülpîrehen 
Etme  lûtfeyle  sakm  nâcins  ile  seyr-i   çemen 
Açma  lâ'lin  hokkasm  her  yerde  ey  şîrin  dehen 
Kıymete  uymaz  bahâsı  dâne-i  lü'Iûlarm 

Âsitân-ı  izzete  ben  bende  yüz  sürsem  şehâ 
Bir  hayâl  olur  kaçan  ol  devlete  irsem  şehâ 
Rûmelin  seyrâna  çıkmış  sanurum  görsem  şehâ 
İki  sultân-ı  Habeş'tir  gûyyâ  hindûlarm 

Sadhezâran  gülsen -i  kûyinde  bülbüller  de  var 
Bâğ-ı  hüsnünde  açılmış  taze  sünbüller  de  var 
Lâleler  şebbuy  şekayıklar  karanfüller  de  var 
Hiç  karâr  olmaz  temaşaya  gül-i  hoşbûların 

Bu  Cmer  tek  vâdi-i  hicrana  saldın  çoğunu 
Sanki  hüsn  iklimine   çektin  melâmet  tuğunu 
Bahre  salsun  hâceler  dürr  ü  güher  sanduğunu 
Var  iken  şol  hokka-i  lâ'lindeki  incuların 

—  499  — 

Sevdi  gönlüm  sen  saçı  leylâ'yı  şübhen  olmasın 
Satun  aldım  başıma   gavgayı  şübhen  olmasın 
Kendi  hâlimde  gezerken  uğradım  derde  yine 
Çağırırım  Hazret-i  Mevlâ'yı  şübhen  olmasın 

Kokmaz  isen  her  seher  sen  alasın  aklım  benim 
Mail  olduğum  mu  sana  cürm  ü  günâhım  benim 


Âşık  Ömer  297 

Evveli  aklımı  aldın  çeşm-i  siyahım  benim 
Sonra  ettin  nâz  ü  istiğnayı  şübhen  olmasun 

Mah  yüyüne  saye  salmış  dilrübâ  tek  kaşları 
Sûretâ  insandır  amma  bir  perî  rû  başları 
Gâhice  gözler  süzüp  hem  remzile  bakışları 
Öldürür  ben  âşık-ı  şeydâyı  şübhen  olmasun 

Der  ki  Ömer  hiç  güler  mi  aşkile  mahzun  olan 
Nice  takat  getürür  dîdârma  meftun  olan 
Düşmesün  sevdalara  bencileyin  Mecnûn  olan 
Yasdanurdum  eşiğin  tenhâyi  şübhen  olmasun 

_  500  — 

Kail  idim  çekmeğe  âlemde  bin  can  acısın 
Ah  nolaydı  görmeyeydim  bari  canan  acısın 
Bir  boyu  serv-i  revanim  var  idi  aldı  felek 
Bana  mı  gördü  seza  bilmem  bu  hicran  acısın 

Geç  bulup  tez  yavı  kıldım  ol  perî  ruhsârımı 
înleyüp  dolâb  veş  döksem  gözümden  âbımı 
Firkat  ü  derd  ü  elemle  gûş  edüp  feryadımı 
Gökte  hep  cümle  melâik  yerde  insan  acısın 

Hasretiyle  haşredek  tâ  âh  ü  vaveyla  kılam 
Ben  anın  gibi  gül-i  ra'nâyı  yâ  kande  bulam 
Ummazam  şimdengeru  bir  veçhile  iflah  olam 
Nitekim  gördü  gönül   ol  şûh-i  hûban  acısın 

Ey  Ömer  sabreylemek  mümkin  mi  hiç  bu  firkate 
İrmedim  dâr-ı  fenada  şöyle  bir  kez  vuslate 
Gayri  kaldım  yârım  ile  tâ  kıyamet  hasrete 
Rahma  gelsin  de  bana  kâfir  müselmân  acısın 


288  Âşık  Ömer 

—  501  — 

Teşne  cana  em  iken  nutkun  senin  şîrin  dehen 
Günde  bin  kerre  helak  olmaktayım  hicrinle  ben 
Şerha  şerha  kıl  nazar  sad  pare  zahm-ı   sineme 
Dağları  delmekte  gör  kabil  mi  yerden  göğeden 

Her  kaçan  yaslından  ayrı  düşsem  elverse  firak 
Firkatinle  her  gece  bir  menzili  kılsam  durak 
Nakş-ı  tasvîr-i  hayâli  olmayup  gözden  ırak 
Kılmayınca  ey  sanem  tâ  eğnime  hil'at  kefen 

Ben  cemâli  şem'inin  pervânesiyim  bîhilâf 
Olmamıştır  bildiğim  ahdi  bütünlerde  güzâf 
Va'de  kılmıştı    benimle  olmağa  bir  sîne  sâf 
Hey  ne  mümkindir  görem  vaslolduğun  cân  ile  ten 

Hatırım  vîrân  olur  bir  dem  eğer  baksan  kıya 
Ayağın  toprağı  çeşm-i  ehl-i  aşka  tûtiyâ 
Şöyle  kim  öğmüş  yaratmış  seni  sun'-i  Kibriya 
Hüsn-i  Yûsuf'tan  güzel  vech-i  basenlerden  hasen 

İhtiyar  etti  Ömer  çevrinle  sen  mehpeykeri 
Hiç  gönül  fariğ  olur  mu  zannedersin  ey  perî 
Ömrüm  oldukça  ser-i  zülfünden  el  çekmem  yürü 
Gar-ı  cismimde  hezâran  ejdehâ  tutmuş  vatan 

-  502  — 

Hûsnile  dillerde  ismi  oldu  destan  Yûsuf'un 
Kuşça  canım  eyledim  uğruna  kurban  Yûsuf'un 
Ehl-i  dildir  remzile  âşıkların  nabzın  tutar 
Olmamak  mümkin  midir  hükmüne  ferman  Yûsuf'un 

Afitâbı  mat  ederdi  sîne  bendin  çözseler 

Böyle  bir  mahbub  bulunmaz  bu  cihanı   gezseler 


Âşık  Ömer  299 

Binde  biri  vasfolunmaz  belki  medhin  yazsalar 
Sanki  billurdan  seçilmez  düğme  gerdan  Yûsuf'un 

Gözleri  âhû  misâli  dişleri  dürr-i  Necef 
Yâ  nice  medhetmeyeyim  gün  begün  buldu  şeref 
Nazile  dükkâna  gelse  şu'le  verir  her  taraf 
Ağladır  çok  derdimendi  şimdi  meydan  Yûsuf'un 

Bilmez  isen  semtini  var  şu  bedestandan  yana 
Hak  Taâlâ  hublarm  serdarlığın  vermiş  ana 
Sevdiğim  mağrur  tabîat  iltifat  etmez  bana 
Hadden  efzun  derdimendi  vardı  üryan  Yûsuf'un 

Salınur  servi  gibi  zülfü  siyahım  her  seher 
Âh  edince  dökülür  cümle  günâhım  her  seher 
Der  ki  Ömar  âsümâna  çıktı  ahım  her  seher 
Bilmezem  ki  yok  mudur  göğsünde  îman  Yûsuf'un 

—  503  — 

Ey  sabâ  benden  selâm  et  yârına  İstanbul'un 
Kıl  senalar  bağına  gülzârına  İstanbul'un 
Yâd  olaldan  berü  gönlüm  bulmadı  gamdan  halâs 
Muntazırdır  çeşmimiz  didârına  İstanbul'un 

Bir  güzel  şehr-i  muazzam  ziynet-i  esâsı   hub 
Gûşedir  merd-i  garîbe  izzet- i  eşyası  hub 
Câmi'-i  Sultan  Mehemmed  hem  Ayasofya'sı  hub 
Benzemez  bir  memleket  diyarına  İstanbul'un 

Biri  Kasım  Paşa  biri  Galata  Tophanesi 
Âşık-ı  üftâdelerle  doludur   meyhanesi 
Şimdi  inkâr  mı  olur  Beşiktaş  Mevlevîhânesi«?» 
Yâ  menend  olur  mu  hiç  hisarına   İstanbul'un 


300  Âşık  Ömer 

Ey  Ömer  kısmetimi  verir  Huda  ben  gam  yemem 
Ne  kadar  az  dahi  olursa  ben  ana  gam  yemem 
Verseler  Bağdâd  u  Mısr*ı  Şâmı  Şarkı    istemem 
Kail  oldum  ben  bir  ednâ  kârına  İstanbul'un 

—  504  — 

Ey  sabâ  bizden  selâm  mahbûbuna  İstanbul'un 
Kıl  dualar  var  yürü  matlûbuna  İstanbul'un 
Bîvefâ  ta'nettiğim  günler  de  çıktı  bîvefâ 
Değmedik  tırnak  nedir  mektubuna  İstanbul'un 

İntizârım  görmeğe  cismimde  cân   etmez  karâr 
Gösterir  mi  çeşm-i  giryânıma  yine  rüzgâr 
Her  keşi  bir  özge  sultân  etmiş  ol  Perverdigâr 
Kail  oldum  bir  gedâ  mansûbuna  İstanbul'un 

Kande  varsa  def- i  gam  eyler  kişi  seyrânı  hûb 
Hem  hevâsı  âbı  hub  ummân-ı  bîpâyânı  hub 
Şehrinin  bünyâdı  hub  inşânı  hub  irfanı  hub 
Benzemez  hiç  bir  diyar  üslûbuna  İstanbul'un 

Yürü  ancak  ey  Ömer  gayri  yere  gitme  dahi 
Alnıma  yazmış  ola  Mevlâm  meğer  kim  bir  dahi 
Ahdim  olsun  karakoç  kurbân  edeyim   bir  dahi 
Yüz  sürersem  hazret-i  Eyyûb'una  İstanbul'un 

—  505- 

İbtidâdan  vasfolunsun  dilberi  İstanbul'un 
Tazesi  dayı  kesimdir  ekseri  İstanbul'un 
Dört  taraf  acâyib  hikmet  nevcivanla  dopdolu 
Ehl-i  dil  hem  cana  lâyık  insanı  İstanbul'un 

Pâyitaht-ı  şehr-i  İstanbul'a  vermiş  iştihar 
Ayasofya,  Yenicâmi'  hem  Süleyman  nâmdâr 


Âşık  Ömer  301 

Üçler  ile  yediler  kırklar  dahi  himmeti  var 
Fethi  çün  oldu  müyesser  İslama  İstanbul'un 

Fazlı  Paşa  sarayı  var  hemcivar  At  meydânına 
Salıncaklar  kurulur  Kadırga  limanına  (?) 
Yeniçeri  kışlaları  yakın  Et  meydânına 
Cennet-ül-me*vâya  benzer  her  yeri  İstanbul'un 

Bâyezid  Bistam  Sultan  nice  vasfın  etmeyim 
Ya  Şehzade  câmi'ini  medhetmez  mi  dilim(?) 
Gûyyâ  dağ  başına  düşmüş  Yavuz  Sultan  Selim 
Fâtihi  Sultan  Mehemmed  serveri  İstanbul'un 

Yirmi  altı  kapusu  var  her  biri  bir  han  değer 
Yetmiş  üç  milleti  vardır  her  biri  anı  öğer 
Hind  ile  Yemen'den  âşık  görmeğe  arzu  çeker 
Yedi  ikHm  dâstânı  misli  yok  İstanbul'un 

Der  Ömer  İstanbul'a  varmağa  bu  cân  arzular 
Hazret-i  Eyyûb'una  yüz  sürmeğe  cân  arzular 
Fukaranın  beytidir  ol  dergehe  cân  arzular 
Hazret-i  Eyyub  gibi  var  bir  eri  İstanbul'un 

—  506  — 

Günde  bir  kez  lûtfuna  hamdeylerim   Ma'bûd'umun 
Bir  gülün  kıldım  temâşâ  gülşen-i  maksûdumun 
Çok  şükür  hurremliği   var  tâli'i  maksûdumun 
Ne  mübarek  gün  bu  gün  gördüm  yüzün  Mahmûd'umum 

Servi  kaddin  salınup  bin  nâz  ile  eyler  hirâm 

Yüz  hicâb  ile  koyup  el  sîneye  verdim  selâm 

Hatırım  aldı  ele  lûtf  ile  kıldı  iltizâm 

Ne  mübarek  gün  bu  gün  gördüm  yüzün  Mahmûd'umun 


362  Âşık  Ömer 

Rûz-i  vaslı  îde  benzer  şâm-ı  hicranı  kadir 

Öyle  bir  huri  simanın  uğruna  ölmek  nedir 

Olmuş  ol  kaşı  hilâlin  çehresi  gûyâ  bedir 

Ne  mübarek  gün  bugün  gördüm  yüzün  Mahmûd*umun 

Zümre-i  uşşak  içinde  ismini  her  kim  ana 
Gözlerim  kıblenüma  gibi  döner  andan  yana 
Hüsn-i  Yûsuf  olsa  gayri  dilberi   anman  bana 
Ne  mübarek  gün  bugün  gördüm  yüzün  Mahmûd*umun 

Hamdülillâh  ey  Ömer  şevkile  oldum  pür  safa 

Teşne  cana  şerbet-i  lâ'linden  irgördü  şifâ 

Berk  urur  âyîne-i  vechinde  nûr-i  Mustafâ 

Ne  mübarek  gün  bugün  gördüm  yüzün  Mahmûd'umun 

_507- 

îd  irişti  meclise  bîgâne  dâhil  olmasun 
Gelsün  erbâb-ı  vefa  tab'ı  kesâil  olmasun 
Nevbahâr  âsâ  güzellerle  bezendi  her  taraf 
Yâ  nice  bîçâre  âşık  akh  zail  olmasun 

Yoğise  bir  busece  yanında  kadr  ü  kıymetim 
Var  mı  yâ  bir  el  ucuyla  merhabaya  minnetim 
Sîne  ber  sîne  derâguş  eylemektir  niyyetim 
Boynuna  eğsin  kemend-i  zülfü  hâil  olmasun 

Bir  perinin  düşmüşüm  cân  ü  gönülden  râhma 
Hâlimi  arzeylerim  yüzler  sürüp  dergâhına 
Bir  mahabbet  nâme  yazdım  ol  güzeller  şahma 
Destine  sunsam  gerek  isterse  hâil  olmasun 

Aksine  devretmede  cerhin  dolabı  vardır 
Yâr  anınla  her  kimin  başında  aklı  vardır 


Âşık  Ömer  303 

Suret -i  nakş-ı  cihan  âyîne-i  gülzârdır 

Kimse  yârm  terkedüp  bir  gayre  mail  olmasun 

Vaktidir  Âşık  Ömer  bîmâre  şefkat  oluna 
Lûtf  u  ihsanı  edegelmiş  efendi  kuluna 
Hacılar  bayramıdır  kurbân  olayım   yoluna 
Söyleniz  bu  çevre  ol  lûtf  ıssı  mail  olmasun 

_  508  — 

Söyle  ey  dil  ol  perî  zülf-i  siyah  oynatmasun 
Çeşm-i  âhûsun  süzüp  ağyara  hâr  oynatmasun 
Raksa  girmesün  o  hûrî  yohsa  yüz  bin  kan  eder 
Bezm-i  a'dâda  varup  bize  nigâh  oynatmasun 

Kılmasun  mir'ât-ı  hüsnüne  nazar  Dârâlanup 

Gamze-i  hunrizine  dayanmasun  serpâlanup 

Leşker-i  hindûlerine  ol  güzel  garrâlanup 
Pâdişâh- 1  kiş verim  deyüp  sipâh  oynatmasun 

Adi  ile  bu  bendesine  evvelâ  ihsan  edüp 
Sonra  başladı  cefâya  hâk  ile  yeksan  edüp 
Katline  âşıkların  nahak  yere  ferman  edüp 
Uyup  ağyara  birinden  bîgünâh  oynatmasun 

Bu  güzellik  ana  da  kalmaz  geçer  çağı  gider 
Soldurur  bâd-ı  felek  gülruhlerin  rengi  uçar 
İnkisarı  ile  âşıklar  anı  ihrâk  eder 
Cevr  ile  tâk-ı  semâya  doğru  râh  oynatmasun 

Hışm  ile  bakmasun  ol  hûnî  ciğerden  kan  alır 
Böyle  giderse  o  serkeş  dahi  çok  meydân  alır 
Ahdine  etsin  vefa  yohsa  anı  şeytân  alır 
Ey  Ömer  söyle  bize  herdem  külah  oynatmasun 


304  Aşık  Ömer 

—  509  — 

Ey  güzeller  şahı  aşkından  bizar  olmak  niçün 
Ahd  ü  peymânı  unudup  hîlekâr  olmak  niçün 
Ben  dururken  ey  efendim  gayre  yâr  olmak  niçün 
Yâ  bu  âşık  hasretiyle  intizâr  olmak  niçün 

Büsbütün  âlem  senin  hep  cümlesi  yârın  mıdır 
Doğru  söyle  bîvefâlık  eskiden  kârın  mıdır 
Bilmezem  eller  senin  benden  emekdârın  mıdır 
Yâ  bu  âşık  hasretile  intizâr  olmak  niçün 

Bîvefâlardan  vefa  gelmez  gönül  bilmez  misin 
Yeter  ettin  bu  cefâyı  yohsa  sen  ölmez  misin 
Arzıhal  sundum  efendim  yaşımı  silmez  misin 
Yâ  bu  âşık  hasretile  intizâr  olmak  niçün 

Yeter  ettin  bu  cefâyı   el'amân  öldüm  yeter 
Bâğ-ı  hüsnün  güllerinde  şakıyup  bülbül  öter 
Ey  güzeller  şahı  olursun  sakın  benden  beter 
Yâ  bu  Aşık  Ömer'in  cismi  nizâr  olmak  niçün 

—  510  — 

Seyre  çıktı  bir  gül-i  ra*nâ  mübarek  cum'a  gün 
Başladı  zâretmeğe  şeydâ  mübarek  cum'a  gün 
Hanesinden  azmedüp  reftâr  ile  ol  nazenin 
Niyyeti  hammâm  imiş  hakka  mübarek   cum'a  güa 

Seyredenler  kamet-i  bâlâsın  efgan  eyledi 
Bunca  âşıklarının  aklını  tâlân   eyledi 
Soyunup  cismini  anda  cümle  üryan  eyledi 
Şaştı  dellâkler  görüp  amma  mübarek  cum'a  gün 


Âşık  Ö 


mer 


305 


Ben  dahi.  ... 

Aklı  gitti  na'iinin  şakkoldu  tasma  şâd  ile 
Destini  bûseyleyip  tas  ağladı  feryâd  ile 
Pâyine  yüz  sürdü  su  hâlâ  mübarek  cum'a  gün 

Câme  ol  dem  gözlerinden  kanlı  yaşlar  döktüler 
Kati  mermerler  dahi  aşkile  bağrın  söktüler 
Kurnalar  dört  köşesinden  hüsnüne  Hû  çektiler 
Koptu  hammâm  içre  vaveyla  mübarek  cum'a  gün 

Der  ki  Ömer  giyinip  cum'aya  sûr'at  eyledi 
Çün  ibâdet  hanesin  nûr  ile  ziynet  eyledi 
Hüsnünü  gördü  hatib  minberde  izzet  eyledi 
Okuyup  Nûr  âyetin  hakka  mübarek  cum'a  gün 

—  511  — 

Durdu  çün  ol  pâk  zat  hûrî  mübarek  cum'a  gün 
Taşra  çıktı  çin  seher  mesrur  mübarek  cum'a  gün 
Azm-i  hammâm  eyledi  üftâdeler  seyre  durup 
Oldu  dîvan  yolları  ma'mur  mübarek  cum'a  gün 

Aldı  abdestini  çünkim  ol  perî  güllâb  ile 
Salmup  oldu  revan  bin  nâz  ile  âdâb  ile 
Câmi'in  semtini  tuttu  saltanat  erbâb  ile 
Yürüdü  kabl-es-  salât  mesrur  mübarek  cum'a  gün 

Dolaşup  Âşık  Ömer  çün  anda  mihrab  minberi 
Görücek  sandım   ben  anı  gökten  inmiş  bir  perî 
Ayn-ı  ibretle  temâşâ  eyleyüp  ol  dilberi 
Oldum  ey  zâhid  yürü  mağfur  mübarek  cum'  gün 


20 


306  Âşık  Ömer 

—  512- 

Ey  gözü  sel  gibi  çağla  ak  mübarek  cum'a  gün 
Nâr-i  hasretle  derûnun  yak  mübarek  cum'a  gün 
Açılır  rahmet  kapısı  donanır  arş  ü  zemin 
Lûtf  u  ihsanı  Huda'nın  çok  mübarek  cum'a  gün 

Ol  Habîb-i  Kibriya'nın  yoluna  canım  feda 
Al  abdest  kıl  namazı  eyle  cum'anı  edâ 
Kalbini  ider  küşâde  pertev-i  nûr-i  Huda 
Mü'minin    mi'râcı  oldu  bak  mübarek  cum'a  gün 

Cümle  eşya  hal  diliyle  zikr  ü  tesbîhin  okur 
Güller  açılmış  seherde  cem'olup  bülbül  şakır 
Gökte  uçan  kuş  dahi  tehlîl  ile  teşbih  okur 
Can  gözüyle  nazar  eyle  bak  mübarek  cum'a  gün 

Âşık  olan  gaflete   batmaz  o  dâim  sak  yatur 
Bâd-i  gam  vermiş  fenaya  döktüğü  yaprak  yatur 
Tîg-ı  cellâd-ı  felekte  kana  müstağrak  yatur 
Âşıka  kılmış  nazar  çün  Hak  mübarek  cum'a  gün 

Der  ki  Ömer  zikrederim  Hak'kı  doğrudur  yolum 
Bin  yıl  ömrüm  de  olursa  son  ucu  vardır  ölüm 
Sıdkıle  duâ  kılursun  Mevlâ  der  Lebbeyk  kulum 
Cennetin  kapusun  açar  Hak  mübarek  cum'a  gün 

—513— 

Ey  gönül  Hak'ka  ibâdet  kıl  mübarek  cum'a  gün 
Zikr  ile  pasım  kalbin  sil  mübarek  cum'a  gün 
Ver  selâvat  ol  Habîb-i  Kibriya'nın  ruhuna 
Nice  bin  Kâ'be  sevâbm  bul  mübarek  cum'a  gün 


Âşık  Ömer  307 

Verilür  yer  yer  ezanlar  cem'olur  bây  û  gedâ 
Okunur  minberde  hutbe  rûh  alur  andan  gıda 
Olsa  deryaca  günâhın  afveder  Bârî  Huda 
Sıdk  ile  Allah  deyince  kul  mübarek  cum'a  gün 

Aşık-ı  sâdık  olanlar  terk  eder  gayri  işi 
Mü'min  olur  ki  cihanda  hayr  ola  anın  işi 
Böyle  va'detmiş  Huda  her  ne  ederse  bir  kişi 
Bir  sevaba  on  yazılur  bil  mübarek  cum'a  gün 

Çünki  bize  emrolunmuş  kılarız  beş  vakt  namaz 
Ol  Kerîm'in  lûtfu  çoktur  gelene  var  git  demez 
Müstecâb  eyler  duâsm  şübhesiz  mahrum  komaz 
Hak'kı  bir  kez  zikrederse  dil  mübarek  cum'a  gün 

Der  Ömer  el  bağlayup  çün  geçse  mihraba  imâm 
Kuşadır  etrâhnı  cümle  melekler  bittamâm 
Rahmeti  deryasına  gark  olmak  içün  hâs  u  âm 
Açılur  dergâh-ı  Hak'ka  yol  mübarek  cum'a  gün 

—  514  _ 

Nutka  gelsen  ey  lebi  mercan  mübarek  cum'a  gün 
Lûtfuna  nail  olur  her  can  mübarek  cum'a  gün 
Şevk  ile  tezyîn  olup  hep  dilrüâlar  sahnur 
Sat  kulun  delJâla  var  ey  can  mübarek  cum'a  gün 

Dilerim  ki  gülşenine  gayri  bülbül  girmese 
Korkarım  ağyârm  eli  gonca  gülün  dermese 
Canım  agflar  iki  gözüm  hub  cemâlin  görmese 
îsm-i  pâkin  yâdeder  lisan  mübarek  cum'a  gün 

Hatırın  yapmağa  sa'yet  bağrı  ol  yanıkların 
Hac  duası  reddolunmaz  kalbi  uyanıkların 


308  Âşık  Ömer 

Yok  jrere  kanını  dökme  derdimend  âşıkların 
Ruy  zemîne  saçılur  bir  an  mübarek  cum'a  gün 

Aşıkm  bağrı  yanar  çün  âh  ü  zar  dilden  çıkar 
Hak'ka  yarar  bir  amel  kıl  fursatm  elden  çıkar 
Mü'minin  bayramıdır  kürsîye  çıkar   vâizan 
Gör  ne  nasihat  eder  irfan  mübarek  cum'a  gün 

Hasretinden  her  dem  ağlar  derdimend  efkendedir 
Yüz  çevirmez  hizmetinden  nitekim  can  tendedir 
Bir  güzele  bak  gülesin  hakikatli  bendedir 
Ömerlin  gözleri  dolu  kan  mübarek  cum'a  gün 

—  515    - 

Câmehabdan  kalktı  ol  dilber  mübarek  cum*a  gün 
Ol  güzellerden  güzel  dilber  mübarek  cum'a  gün 
Azm-i  hammâm  eyledi  bin  nâz  ile  reftâr  edüp 
Hizmete  durdu  yine  çâker  mübarek  cum'a  gün 

Geçti  bir  seccadeye  soyunmağı  kıldı  murâd 

El  kemerine  urup  câmesini  etti  küşâd 

İbrişim  fûte  beline  kuşanınca  asl-ı  zât 

Raksa  girdi  cümle  mermerler  mübarek  cum'a  gün 

Bir  murassa'  na'line  bindi  irişti  izzete 

Aşık-ı  sâdıkları  mail  bu  şân  ü  şöhrete 

Nâz  ü  istiğna  ile  girdi  efendim  halvete 

01  mübarek  ruhleri  terler  mübarek  cum'a  gün 

Yundu  arındı  çıkıp  taşraya  ol  günde  perî 
Giyinip  esvabını  süründü  hoş  gül  suları 
Kendi  dilber  gördü  mir'âtmda  hüsn-i  dilberi 
Çektiler  hû  ismini  yer  yer  mübarek  cum'a  gün 


Aşık  Ömer  309 

Câmi'e  doğru  revân  oldu  yürüdü  ol  habîb 
Neyleyim  yamnda  eksik  olmaz  asla  ol  rakîb 
Ey  Ömer  vechini  seyrettikte  âr  etti  habîb 
Okudu  ol  dem  Ayet-i  Nur  mübarek  cum'a  gün 

—  516  — 


Seyre  çıktı  ol  güzel  âhû  mübarek  cum'a  gün 
Seyredenden  ref  olur  kaygu  mübarek  cum'a  gün 
Azm-i  hammâm  eyleyüp  bin  nâz  ile  verdi  şeref 
Oldu  aksinden  havuz  memlû  mübarek  cum'a  gün 


Geçti  bir  seccadeye  ol  dilber- i  âlî  nihâd 
El  kemer  bende  urup  soyunmağa  kıldı  murâd 
Tükmelerin  çözdü  bir  bir  câmesin  etti  küşâd 
Açılur  çok  müşkili  bağlu  mübarek  cum'a  gün 

Girdi  hammâm  içre  ol  dem  halvete  oldu  revân 
Geçti  bir  sadra  oturdu  eyledi  ol  şeh  mekân 
Nakd-i  cûyi  pâyine  âb-i  revân  etti  revân 
Taş  elin  öptü  ayağın  su  mübarek  cum'a  gün 

Yundu  armdı  giyindi  hem  kuşandı  ol  perî 
Verdi  müzdün  hânikahmdan  yana  döndü  geri 
Mihr-i  rûyin  görüp  oldu  cerh  atlas  müşterî 
Câmi'e  tuttu  yönün  mihr-i  mübarek  cum'a  gün 

Ey  Ömer  verdi  selâmın  bana  ol  nesl-i  habîb 
Buldu  bu  haste  gönül  derdine  gûyâ  bir  tabîb 
Gördü  vechin  okudu  Nûr  âyetin  ezber  hatîb 
Koptu  bir  bir  na're-i  yâhû  mübarek  cum'a  gün 


310  Aşık  Ömer 

—  517  — 

Çok  şükür  Perverdigâr'a  yârı  seyrettim  bu  gün 
Hüsnü  olmuş  nevbahar  gülzârı  seyrettim  bu  gün 
Külli  berbâd  olmuş  iken  gönlümüz  hicran  ile 
Yek  nazar  ma'mûr  eden  mi'mârı  seyrettim  bu  gün 

Aleme  gelmiş  değildir  böyle  bir  mahbûb-i  hâs 
Gülşen-i  rûyin  görünce  kalmadı  gönlümde  pâs 
Çok  şükür  kıldı  müyesser  derd  ü  mihnetten  halâs 
Şâd  ü  hurremdir  gönül  dildârı  seyrettim  bu  gün 

Yûsuf-ı  Mısr'a  bedel  olsa  boyu  bir  servi  dal 
Haşrolunca  yüzünü  seyıân  eden  çekmez  melal 
Kudretile  halkedüp  ol  hub  cemâlin  Zülcelâl 
Hamd  ü  şükr  ol  kudret-i  Settâr'ı  seyrettim  bu  gün 

Ben  nice  kılmayayım  Ömer  yolunda  can  feda 
Bendesidir  âsitânında  anın  kemter  gedâ 
Çok  şükür  kıldı  müyesser  görmeğe  Bârî  Huda 
Mülk-i  hüsne  şâh  olan  hünkârı  seyrettim  bu  gün 

—  518- 

Yanıma  yaklaşma  ey  hercai  bildim  niydüğün 
Hep  seninçün  çekerim  sevdayı  bildim  niydüğün 
Bîvefâlık  fehmedüp  senden  feragat  eyledim 
Sevdiğim  artırdın  istiğnayı  bildim  niydüğün 

Adm  anıldığı  yerde  durmayayım  ey  perî 
Gönlümün  kâşanesin  yıktın  harâb  ettin  yürü 
Hiç  yüze  gülme  yapılmaz  hatırım  şimdengeri 
Gör  seninçün  çektiğim  gavgayı  bildim  niydüğün 


Âşık  Ömer  Jtl 

Bir  gün  ola  bulasın  önden  bana  ettiklerin 
Yoluna  gelmez  kalır  mı  sen  bana  ettiklerin 
Tâ  ölünce  unudur  muyum  bana  ettiklerin 
Etme  hiç  şimdengeri  evzâyı  bildim  niydüğün 

Kemliğin  söyleyene  yüz  verdin  âzâd  etmedin 
Bedduaya  bâis  oldun  yürü  kim  kâr  etmedin 
Beni  bu  derde  giriftar  eyledin  âr  etmedin 
Gör  seninçün  olmuşum  rüsvâyı  bildim  niydüğün 

Ağlarım  Aşık  Ömer  kim  yâvi  kıldım  ben  beni 
Uçar  oldu  çeşmime  âlemde  rahat  meskeni 
İstemem  hayren  ve  şerren  anmazam  gayri  seni 
Başıma  dar  eyledin  dünyâyı  bildim  niydüğün 

—  519  — 

Hasbıhâlin  söylerim  gül  yüzlü  yârım  dinlesün 
Okurum  aşkın  kitabın  şîvekârım  dinlesün 
Her  seher  vaktinde  gelsün  âh  ü  zarım  dinlesün 
Gönlümün  eğlencesi  dünyâda  varım  dinlesün 

Hüsn-i  hulkma  anm  hayran  olur  ins  ile  cin 
Böyle  mümtaz  nazenini  görmemiş  rûy-i  zemin 
Hasret  ile  ger  ölürsem  söyleyin  ol  nazenin 
Bana  telkin  eylesün  gelsün  mezarım  dinlesün 

Ey  efendim  âsmâna  çıktı  ahım  bilmiş  ol 
Vaslma  irmek  diler  can  rûy-i  mâhım  bilmiş  ol 
Arzıhal  destindedir  çeşm-i  siyahım  bilmiş  ol 
Okurum  meclis  içinde  şîvekârım  dinlesin 

Fânğ  olmam  sevmeden  madem  ki  canım  tendedir 
Hub  cemâlin  seyredeli  bu  Ömer  etkendedir 


312  Âşık  Ömer 

Neylerim  mâl  ü  menâli  gönlüm  ancak  sendedir 
Tâ  ezelden  beridir  yoktur  medarım  dinlesün 


—  520  — 

Söylemez  oldu  yine  dildâre  söylen  söylesün 
Ol  beni  şîrin  şeker  güftâre  söylen  söylesün 
Tek  dururken  yine  nettin  neyledin  sultânıma 
Nemden  incinmiş  aceb  ol  yâre  söylen  söylesün 

Bakmaz  oldu  yüzüme  ol  dilber-i  âlîcenâb 
Ne  sebebden  eyledi  ben  bendesinden  ictinâb 
Haste-i  aşk  olana  her  bir  sözü  şâfî  cevâb 
Ben  helak  oldum  aman  bir  pare  söylen  söylesün 

Çeşmi  hatırdan  ırak  ettiyse  vuslat  demlerin 
Yâ  nedendir  doldurup  sunmak  bu  firkat  semlerin 
Zahm-i  tîğ-ı  çevrine  sarsın  vefa  merhemlerin 
Yâ  derûnum  derdine  bir  çâre  söylen  söylesün 

Acıyın  dostlar  meded  bu  ben  gedânm  âhma 
Cürmünü  eylen  dilek  yüzler  sürün  dergâhına 
Bî  tekellüf  sözünüz  geçmezse  hublar  şahına 
Minnet  edin  yalvarın  ağyâre  söylen  söylesün 

Kâ'be-i  Hak  yoluna  kıldım  feda  cân  ü  seri 
ol  efendim  pâdişâhım  ben  anın  bir  kemteri 
Hatırım  kılsun  teselli  bari  bir  kez  ol  perî 
Küsmesün  Aşık  Ömer  nâçâre  söylen  söylesün 

—  521   — 

Hüsn-i  hattın  ey  peri  şeydâya  vermem  büsbütün 
Lâ'l-i  dürrün  gonca-i  ra'nâya  vermem   büsbütün 


Âşık  Ömeı  313 

Kametin  ar'ar  dişin  lü'lû    ebin  âb-ı  zülâl 

Ol  zülâlin  katresin  deryaya  vermem  büsbütün 

Kal  olup  efkendeler  çektikçe  hüsnün  firkatin 
Firkatin  tebdîl  eder  cismimde  câhil  kisvetin 
Sîn  ile  yazmış  Huda  hüsnünde  Vettîn  âyetin 
Hâsılı  bir  nüktesin  ifşaya  vermem  büsbütün 

Âlem  içre  hubların  a'lâsı  sensin  şübhesiz 
Dehr  i  asrın  sâni-i  Leylâ'sı  sensin  şübhesiz 
Bu  dil-i  Mecnûn'umun  sevdası  sensin  şübhesiz 
Kûh-i  enver  sineni  sahraya   vermem  büsbütün 

Bu  Ömer  görmüş  değil  bir  cana  benzer  suretin 
Tâc  i  adnin  sûret-i  sultâna    benzer  suretin 
Hüsnünü  kim  fehm  eder  Rıdvâna  benzer  suretin 
Bir  cemâlin  görmeği   dünyâya  vermem  büsbütün 


—  522  — 

Şiddeti     bahr-ı  siyahın    nevbahârıdır  Sinop 
SâhiKi  Iklım. i  Rûm'un  bârigâhıdır  Sinop 
Ağ  u  karada  yakîn-i  pâdişâh-ı   bahr  ü  ber 
Âl-i  Osman  ü  Tatar  Han  hemcivândır  Sinop 

Gûş  eden  vasfın  ıraktan  vaslma  akar  yürür 
Zanneder  tavus  anı  mir'ât-ı  âb  içre  görür 
Rûzigâr  esse  muhalif  keştiler  pervâz  urur 
Çevrilür  etrâhnı  şahin  şikârıdır  Sinop 

Minberin  yekpare  kılmış  anın  üstâd-ı  yakin 
Günde  beş  kerre  ziyaret  eyler  anı  ehl-i  din 


314  Aşık  Ömer 

Tunca  derler  adına  üç  kat  hisâr-ı  âhenin 
Söylenür  dillerde  Rûm'un  hoşça  sânıdır   Sinop 

Gözcü  olmuştur  ana  Seyyid  Bilâl  kim  şöyle  pîr 
Pes  irüp  ey  dil  nazargâhına  yüz  dergâha  sür 
Sîne  girmiş  bahr-i  Rûm'un  hoşça  sânıdır  bu  yer 
Çâr  etrah  mükemmel  burç  u  bârîdir  Sinop 

Ey  Ömer  doksan  ikiye  irdi  çün  devr-i  zaman 
Rüzgârın  gerdişi  hükmüncedir  hep  ins  û   can 
Görelim  derler  ziyâretgâh-ı  beyt-i  dervişan 
Payitaht  iskelesi  derya  kenarıdır  Sinop 

R 
—  523  — 

Bülbülüm  kûyin  gibi  âlemde  gülşânım  mı  var 
Ey  perî  hüsnünden  özge   verd-i  handanım  mı  var 
Kande  buldum  kameti  mânendi  bir  serv-i  hirâm 
Sâye-i  mihrin  gibi  bir  berk  unvanım  mı  var 

Rûz  ü  şeb  arz-ı  niyazım  sen  kadi  şimşâdıma 

Gûşe-i  gamda  zebûnum  iresün   imdadıma 

Kail  olmazsın  figan  ü  nâle  vü  feryadıma 

Yâ  benim  âh  eylemekten  gayri  bir  sânım  mı  var 

Sen  beni  Mecnûn  veş  sahralara  göndermeler 
Dest-i  çevrinle  muradım  şem'ini  söndürmeler 
Ey  perî  bülbül  neden  tâ  böyle   yüz  döndürmeler 
Yohsa  senden  gayrılarla  seyr  ü  seyrânım  mı  var 

Hâce-i  tâ  mâsebaktan  tâb-ı  aşkı  okudum 
Bu  selâmet  zevrakın  bahr-ı    felâkette  kodum 


Âşık  Ömer  5*^ 

Ağlamaktan  görmez  oldum  gözlerimden  el  yudum 
Hâkipâyin  gibi  bir  kûhl-i  şifâhânım  mı  var 

Sığmaz  ey  Âşık  Ömer  nâpuhte  söz  dîvânıma 
Hûbrûlar  medhini  yazmak  yaraşır  sânıma 
Arzederdim  canı  mı  kurbân  için   cananıma 
Neyleyim  ol  dilbere  arz  edecek  canım  mı  var 


-524- 

Âşık-ı  sâdık  ana  derler  ki  bir  cânânı  var 
Cân  ü  dilden  severim  ol  canı  bir  cânânı  var 
Ehl-i  dil  candan  geçüp  nâçâr  sırrın  fâş  eder 
Yoksa  câmm  demeğe  sana  kimin  ne  canı  var 

Gerçi  dehr  içre  bulunmaz  yoktur  emsalin  senin 
Bî  emandır  âh  kim  şol  çeşm-i    fettanın  senin 
Bir  köyü  bekler  harâmî  fitnedir  hâlin  senin 
Sûretâ  mikdârı  az  amma  velî  çok  kanı  var 

Gül  cemâlin  görmüşüm  gülsen  bana  bir  nâr  olur 
Tutuşup  yanar  yürek  cismim  serâpâ  nâr  olur 
Bir  kişi  yardan  ırağ  âlem  ana  ağyar  olur 
Yâr  ile  her  kim  ki  yâr  oldu  anın  yârânı  var 

Bir  nefes  sensiz  şehâ  teskin  olunmaz  yâremiz 
Ol  sebebden  rûz  ü  şeb  artup  gider  efganımız 
Âstânında  rakibe  yok  bizim  azarımız 
Her  metâ-ı  vuslatın  elbette  bir  hicran?  var 

Cân  atar  dil  bülbülü  Bağdâd-ı  hüsnün  bâğma 
Ağlamaktan  eşk-i  çeşmim  döndü  Şat  ırmağına 
Bu  Ömer  yüz  sürmek  ister  işiğin  toprağına 
Eli  varmaz  derdimendin  başına  dermanı  var 


3t6  Âşık  Ömer 

—  525  — 

Dilberâ  sende  bu  kaşlar  çeşm-i  şehlâlar  ki  var 
Göçse  gelmez  âşıkm  aynma  dünyâlar  ki  var 
Eksik  olmaz  sana  yüz  arz-ı  temenna  sevdiğim 
Sende  bu  hatır  şinâsâne  tesellâlar  ki  var 

Pertev- i  mihrin  gönül  gencînesin  pür  nûr  eder 
Hatırım  ümmîd-i  lûtf  u  şefkatin  mesrur  eder 
Korkarım  bir  gün  beni  hüsn-i  nazardan  dür  eder 
Ol  rakîbin  ettiği  beyhude  iğvâlar  ki  var 

Zâr  iken  târ-ı  nigâhm  aşikâr  etmektesin 
Hep  seninçündür  olan  âşûbu  gavgalar  ki  var 

Uns  iken  elden  bırakma  ahd-ı  sabıktan  sakın 
Dostu  dosttan  yâd  eder  mekr-i  münafıktan  sakın 
Her  keşi  bir  bilme  cânâ  âh-ı  âşıktan  sakın 
Etme  bir  gün  başına  uğrar  bu  evzâlar  ki  var 

Nice  yâd  etsün  Ömer  medhinde  cananım  gazel 
Kilk-i  kudret  yaza  tasvirinde  Hatt-ı  Lemyezel 
Hiç  gönül  fariğ  olur  mu  ey  gözüm  nuru  güzel 
Sende  o  sîmâ  ki  var  bende  bu  sevdalar  ki  var 

—  526  — 

Dilberâ  çeşmin  gibi  bir  sihri  çok  âfet  mi  var 
Sidre-i  kaddin  gibi  bir  müntehâ  kamet  mi  var 
Gâh  çevrin  gâh  nâzın  geh  gamın  çekmekteyim 
Derdine  bir  kez  düşen  bîçâreye  rahat  mı  var 

Bendene  meylin  çün  olmaz  zerre-i  mikdârdan 
Bari  öldür  çevrile  kurtar  beni  efkârdan 


Âşık  Ömer  317 

Açamam  çeşmim  cemâlin  görmeğe  ağyardan 
Dostlar  gelmez  başa  kuvvetli   bir  saat  mi  var 

Nice  demler  firkatinle  olmuşum  mihnetzeda 
Ol  sebebten  çarh  çeşmim  içre  dâim    meykede 
Âdeme  bin  dürlü  suret  gösterir  yek  lâhzede 
Âşıkm  keyfine  mey  gibi  ya  bir  halet  mi  var 

Nice  bir  fariğ  olam  serv-i  sanevber  sevmeden 
Bülbülün  kasdı  Elest'tir  vech-i  gülter  sevmeden 
Men'edersin  zâhidâ  uşşâkı  dilber  sevmeden 
Bize  bildir  görelim  hakkmda  bir  âyet  mi  var 

Dilber  Allah'ı  seversen  bendeni  etme  melûl 
Sen  güzeller  pâdişâhısın  güzel    ben  sana  kul 
îşidüp  âh  ü  figanım  der  imişsin  kimdir  ol 
Benden  Âşık  Ömer'i  sormaklığa  hacet  mi  var 

—  527  — 

Sûz-i  aşkı  Ahmed'in  kim  çeşmimi  giryân  eder 
Merhamet  eyler  Halil'im  derdime  derman  eder 
Musi'nin  cevr  ü  cefâsı  âşıkı  büryân  eder 
Yusuf'un  hüsnü  cemâli  bendesin  hayran  eder 

İsmail  ya  gönce  güldür  bürümüş  yanını   hâr 
Hüseyin'in  sevdası  kılmakta  kalbimde  karâr 
Hasan'a  gönül  vereli  ağlarım  leylü  nehâr 
Süleyman'ım  ben  gedâyı  gâhice  mihmân  eder 

Kim  rakibler  bağlamışlar  yâra  giden  râhımı 
Cân  ü  dilden  âşıkım  ben  severim  Murad'ımı 
Hak  hatâdan  saklasın  pek  Abdülfettâh'ımı 
Korkarım  birgün  Mehemmet  katlime  ferman  eder 


318  Âşık  Ömer 

Ali'nin  fikr  ü  hayâli  canıma  kıldı  azâb 
Severim  Yahya'yı  amma  Mahmud'um  eyler  ikab 
Salih'in  nâz  ü  edası  bağrımı   eyler  kebâb 
Ey  Ömer  âhır  seni  kim  Mustafâ  kurbân  eder 

—  528  — 

Sıdkı  muhkem  bağlayup  Settâr'a  Serdengeçtiler 
Sundular  el  tîğ-ı  âteşbâra  Serdengeçtiler 
Yürüdüler  menba'-ı  küf  fara  Serdengeçtiler 
Geçtiler  alayı  yara  yara  Serdengeçtiler 

Çektiler  her  canibinden  düşmana  top  u  tüfenk 
Oldular  baştan  başa  âdem  kanından  lâlerenk 

Küştelerden  benzedi  kannâreye  meydân.  ı  cenk 
Döndüler  her  merdümi  hunhâre  Serdengeçtiler 

Tiğleri  ellerde  yalın   o  pür  sürah 
Her  biri  dîn  uğruna  şevk  ile   eylerler  samah 
Gülleden  kuruşundan  el  hunbâresinden  gâh  gâh 
Yağdırırlar  dolular  küffâra  Serdengeçtiler 

Zahir  ü  bâtın  hakîkat  oldular  Yeniçeri 
İçlerinde  kasd-ı  âlâ-yi  adû  etse  biri 
Çalışırlar  kalmayalım  deye  akrandan  geri 
Cehd  ederler  gayret  ile  âra  Serdengeçtiler 

Anların  Aş,ık  Ömer  olur  duası  müstecâb 
Zira  ki  çokça  görünmez  gözlerine  resm-i  hâb 
Tâ  olunca  yasdanup  dîn  uğruna  taş  ü  türâb 
Yol  bulurlar  menzil-i  dîdâra  Serdengeçtiler 


Âşık  Ömer  319 

—  529  _ 

Bana  kudret  ilmini  fehmile  ta'Iîm  ettiier 
Sırr-ı  hikmet  fazlını  asliye  tefhîm  ettiler 
Remzile  hissettiler  endîşe-i  ibrâhimi 
Hâsılı  miftâh-ı  nazmı  teb'a  teslîm  ettiler 

Kalbime  verdi  zıya  gûyâ  ki  encümler  gibi 
Cism-i  mecruha  irişti  merhemi  emler  gibi 
Nakl  ü  istihraç  edüp  kâmil  müneccimler  gibi 
Külliye  levh-i  tomarın  resmi  takvim  ettiler 

Aslımız  aslından  eltâf-ı  Huda'dan  pakı  zât 

Tâ  Elest  bezminde  resm-i  ceyş-i  gamda  bu  midâd 

Ulaşup  ibrâhime  feyyâz-ı  tab'-ı  varidat 

Hüsn-i  hulkiyle  güzel  hoş  yahşi  tekrîm  ettiler 

Bir  aceb  seyr  oldu  tab'ım  şehrine  resm-i  fûnûn 
Tab'ıma  arzolmada  her  dembedem  hikmet  nümün 
Zihn-i  pâkim  aklile  hoş  yâr  olup  kalb-i  zebûn 
Bir  birine  izzet  edüp  hayli  ta'zîn  ettiler 

Ben  nice  bezletmeyim  böyle  ataya  varımı 
Dilde  misbâh  etmişim  her  dembedem  Settâr'ımı 
Ey  Ömer  gûşeyleyüp  seyyareler  güftârımı 
Müşteri  Zühre  Zuhal  şevkıle  taksim  ettiler 

—  530  - 

Ey  Ömer  mecnun  Ömer  bîzâr  Ömer  Aşık  Ömer 
Bu  cihanda  kimseye  hiç  bîzarar  Âşık  Ömerj 
Sarf  nahiv  mantık  maânî  vü  beyân  oldu  kelâm 
Âyeti  fürs  ile  hem  tefsir  eder  Âşık  Ömer 


320  Âşık  Ömer 

Yâ  İlâhî  bu  vücûdum  yandı  kül  oldu  meded 
Lemyezel    lemmâ  yezelsin  tâ  kıyamet  tâ  ebed 
Birliğine  şübhemiz  yok  Kul  hüvallahu  Ahad 
Zikr  ederler  îns  ü  cin  Şems  ü  kamer  Âşık  Ömer 

Elde  bade  dilde  Hû  sultân-ı  aşkımdır  ulu 
Şerr-i  şeytan  hıfz-ı  düşman  cümlemiz  ağlar  kamu 
Evveli  Hû  âhırı  Hû  bir  dahi  mahşerde  Hû 
Terk-i  dünyâ  oldu  seyyah  serbeser  Âşık  Ömer 

Zâhidâ  sor  kim  fenada  tâc-ı  devletler  nedir 
Mescide  gir  kıl  ibâdet  bu  cemaatler  nedir 
Dinle  dîvan  nüshasın  gör  kim  bu  hikmetler  nedir 
Her  gice  çok  dürlü  ma'nâlar  yazar  Âşık  Ömer 

Âlemin  sevdasın  Allah  başıma  tâc  eyleme 
Defter- i  takvadan  Allah  bizi  ihrâc  eyleme 
Tâlib-i  dünyâ  değil  nâmerde  muhtâc  eyleme 
İstemez  yâ  Rabbena  çok  sîm  û  zer  Âşık  Ömer 

Ey  haberdâr  olmayan  gel  cümleten  Allah  içün 
İdelim  Hak'ka  niyazı  hak  Habîbullah  içün 
Bu  Ömer  mansûbu  neyler  hasbeten  lillâh  içün 
Kâfire  eyler  gazalar  her  sefer  Âşık  Ömer 

_  531  — 

Gayri  artık  kamet-i  bâlâdan  el  çektim  yeter 
Çevre  mail  dilber-i  ra'nâdan  el  çektim  yeter 
Bunca  yıllar  pâymâl  oldum  gezip  Mecnun  sıfat 
Gözleri  âhû  saçı  Leylâ'dan    el  çektim  yeter 

Geçmedi  asla  dilek  ettim     o  servi  dâlime 
Kimseler  düş  olmasunlar  böyle  kanlı  zâlime 


Âşık  Ömer  321 

Etmedi  zerre  terahhum  bu  şikeste  hâlime 
Bakmadım  ol  yüzleri  hamrâdan  el  çektim  yeter 


Dâima  zülfüyle  bend  etti  dil-i  dîvânesin 
Görmez  oldu  gûşe-i  çeşmim  cihan  mestânesin 
Şol    kadar  nûş  eyledim  bezm-i  Elest  peymânesin 
Fâriğf    oldum  sâgar-i  sahbâdan  el  çektim  yeter 

Kati  çoktur  sergüzeştim  söylesem  ol  yâr  ile 
Geçti  ömr-i  nazeninim  derd  ile  efkâr  ile 
Nice  bir  ceng  ü  cidal  etsem  gerek  ağyar  ile 
Canıma  kâr  eyledi  gavgadan  el  çektim  yeter 

Ey    Ömer  eyle  figanı  dîden    olsun  selsebîl 
Asiyâb-ı  çerha  geldin  kendini  nevbette  kıl 
Akıbet  yoktur  bekası  dehr-i  dûnun  öyle  bil 
Uzlet  ettim  devlet-i  dünyâdan  el  çektim  yeter 

_   532  — 

îbtidâ  ki  bu  cihanı  var  eden  Perverdigâr 
İns  ü  cinni  kudretinden  var  eden  Perverdigâr 
Halika  âsî  olup  Adem'e  secde  etmedi 
îblis'i  ol  dem  katından  dûr  eden  Pernerdigâr 

İsmi  bin  bir  kendi  birdir  yol  kurulmuştur  iki 
Doğrusuna  giden  olur  yolun  cennet  mâliki 
Yedi  derya  vü  zemindir  yedi  kat  gök  halikı 
Yerleri  vü  gökleri  ol  vâr  eden  Perverdigâr 


Yûnus*u  yedi  balıklar  okudu  evradını 
Eyyub'u  kurtlar  yediler  buldu  ol  mıkdârını 


21 


Aşık  Ömer 

Hak  içün  kurbân  edendir  İbrahim  evlâdmı 
îsmaile  koç  koyun  ihzar  eden  Perverdigâr 

Cennetinden  alup  bir  ağ  ol  habîbe  verdiler 
Melâikler  saf  saf  olup  g-ök  yüzünde  durdular 
Der  ki  Ömer  mu'cizâtı  Mustafâ'da  gördüler 
Kamu  peygamberleri  bîdâr  eden  Perverdigâr 

_  533  _ 

Âh  elinden  neyleyim  ey  firkati  çok  rûzigâr 
Kimlere  kıldm  cihanda  izzeti  çok  rûzigâr 
Mekr  ile  aldar  imişsin  âdemi  bildim  seni 
Ol  sebebden  etmez  oldum  rağbeti  çok  rûzigâr 

Vermeyim  hiç  gönlümü  dünyâ  sana  şimdengem 
Her  yerin  gam  ocağı  her  canibin  mihnet  yeri 
Ben  vefanı  bulmayup  minnetten  el  çektim  yürö 
Eyleyenler  sana  bulsun  minneti  çok  rûzigâr 

Akl  irişmez  sana  mail  olanın  tedbîrine 
Gösterüp  bir  dem  safa  semler  sunarsın  yerine 
Bir  iki  gün  yüzüne  güler  bakarsın  seyrine 
Önün  ardınca  ararsın  fırsatı  çok  rûzigâr 

Akıbet  Aşık  Ömer  nûş  etti  zehrinden  senin 
Hâtır-ı  mahzunu  dönmezse  mihrinden  senin 
Hâsılı  yandım  yakıldım  nâr  ı  kahrından  senin 
El'aman  ey  râhati  yok  mihneti  çok  rûzigâr 

_   5^4   ~ 

Gerçi  çoktur  ey  yüzü  gülter  sana  sâhib  çıkar 
Nakş-ı  hüsnün  seyr  iden  bir  bir  sana  sâhib  çıkar 


Âşık  Ömer  323 

Nâgehan  bir  kez  nazar  kılsa  ruhin  mir'âtma 
Nazlı  yârin  şâh-ı  İskender  sana  sâhib  çıkar 

Tâ  ezelden  olmuşum  hüsnünle  aşkın  vâsıh 
Oldu  zülfünde  gönül  cemâle  karşu  asılı 
Mâh  rûyin  şâh-ı  âlem  görse  ömrüm  hâsıh 
Tâc  ü  tahtın  sana  terkeder  sana  sâhib  çıkar 

Dilberâ  lâ'lin  senin  bir  hokka-i  esrar  iken 
Kande  varsam  hasretinle  mübtelâ  bîmâr  iken 
Bî  tekellüf  bekleyeyin  bel  bucağın  var  iken 
Ey  delikanlu  güzel  hançer  sana  sâhib  çıkar 

Sen  nigâh  ettikçe  her  bir  yâre  canım  paresi 
Bîkıyâs  olur  sana  üftâde  cânım  paresi 
Alsa  dûş-i  dâmenin  tenhâde  cânım  paresi 
Bu  belâkeş  Ömer'in  kemter  sana  sâhib  çıkar 

—  535  - 

GûşuHu  benden  bana  tut  sözlerim  gamdan  çıkar 
Başına  yâr  ise  aklın  gönlünü  kemden  çıkar 
Ârif-i  billâh  gerektir  bilmeğe  dört  cevheri 
Üçünü  kılsam  beyan  her  birisi  mimden  çıkar 

Dört  kitabı  fehmedenler  anda  mâ'nâ  buldular 
01  Huda'nın  birliğine  çok  şükürler  kıldılar 
01  maâni  taksim  edip  dördü  beyan  kıldılar 
Üçü  bellü  şeydir  amma  birisi  kimden  çıkar 

Pes  gönül  derya  misâli  çağlar  akar  her  yana 
Bu  cevâbım  işidenler  kalur  altında  tana 
İki  nokta  ile  üç  harf  sen  suâl  ettin  bana 
Biri  yüz  biri  otuz  biri  de  kırk  zamden  çıkar 


324  Âşık  Ömer 

Sen  de  kâmil  âşık  isen  bahr-i  aşka  gire  gör 
Âkılâne  sözlerini  ara  yerden  sûre  gör 
Der  ki  Ömer  bu  cevâbın  ma'nisini  vire  gör 
Altı  nokta  beş  hurufla  yüz  otuz  kırktan  çıkar 

—  536  — 

Küntükenz'in  aslını  bilmeyen  izzetten  çıkar 
Saye  veş  hâke  düşer  eyvan- 1  rif'atten  çıkar 
Tutmayan  pîr  ü  peder  pendini  rağbetten  çıkar 
Hazret-i  Adem  gibi  gûyâ  ki  cennetten  çıkar 

Atalardan  kalma  bir  eski  meseldir  bu  haber 
Kim  ne  kadar  keder  etse  kişiye  kendi  eder 
Hayr  isen  haynn  olur  şer  ise  şerrin  yine  şer 
Âhırın   hayr  ola  dersen  şerrini  kalbden  çıkar 

Aldanıp  kaldıysa  her  kim  işbu  bezm-i  âride 
Hey  yazıklar  nazenin  ömrünü  verdi  zaide 
Son  nefeste  etmez  ana  peşimanlık  fâide 
Çâk  eder  tâc  ü  kabayı  âr  ü  gayretten  çıkar 

Anlamaz  ilm.i  hakikat  bilmeyen  esrarını 
Taşa  çalma  gevherin  ehline  arzet  varım 
Gûş  edenler  derler  ey  Aşık  Ömer  güftârını 
Dürr-i  yektadır  kamu  derya -yi  hikmetten  çıkar 

—  537  — 

Ey  felek  hüsnün  gülünü  dermeğe  cân  arzular 
Derdimendin  kim  murada  ermeğe  cân  arzular 
Bîvefâlık  etme  lûtf  et  kulunum  kurbânınım 
Aç  nikabın  mah  yüzünü  görmeğe  cân  arzular 


Âşık  Ömer  325 

Gam  değildir  ey  güzel  aşk  ile  üryan  olduğum 
Gözümün  nuru  efendim  kul  u  kurbân  olduğum 
Çünki  bildin  hâne-i  aşkmda  mihmân  olduğum 
Şem*ine  pervane  veş  per  urmağa  cân  arzular 

iltifat  etmez  deyu  ey  ömrüm  âzâd  eyleme 
Dostlarm  mahzun  edüp  düşmanmı  şâd  eyleme 
Şem'inin  pervânesiyim  red  kılıp  yad  eyleme 
Hâkipâyine  yüzünü  sürmeğe  cân  arzular 

istediğim  derdimendin  hatırın  kılma  melal 
Ne  ise  murâdını  ver  ey  kaşı  ebru  hilâl 
Der  ki  bu  Âşık  Ömer  dişleri  dür  ruhleri  âl 
Sana  kurban  olmağiçün  varmağa  can  arzular 

_   538  — 

Ey  gönül  derya -yi  aşka  dalmağa  şübhen  mi  var 
Bizi  tandan  tana  her  an  atmağa  şübhen  mi  var 
Servi  kamet  üstüne  tohm-i  ecel  saçarsa  ger 
Sararup  ayva  misâli  solmağa  şübhen  mi  var 

Bilmedin  nâzik  tenin  kim  hâk  ile  yeksan  olur 
Salih  olursa  amel  Hak'tan  sana  ihsan  olur 
İsrafil  sûr  urmağa  Hak'tan  varır  ferman  olur 
Derilüp  mahşer  yerine  varmağa  şübhen  mi  var 

Bülbül-i  can  kanat  urup  âkibet  uçmaktadır 
Bu  cihan  bakî  değildir  hep  gelen  göçmektedir 
Gün  bu  gün  saat  bu  saat  ömrümüz  geçmektedir 
Zinde  iken  çâr  ü  nâçar  olmağa  şübhen  mi  var 

Der  ki  Ömer  ağlayuben  doldu  gözüm  âb  ile 
Birliğin  bildirdi  Allah  yere  dört  kitâb  ile 
Bir  yeşil  sancak  dibine  cem'olup  ashâb  ile 
Cennet-i  a'lâya  girüp  kalmağa  şübhen  mi  var 


326  Âşık  Ömer 

—  539  - 

Gör  ne  hikmettir  acab  çerh-i  felek  fırfır  döner 
Sun'ile  bu  âsiyab  hem  bîdirek  fırfır  döner 
İns  û  cin  eyler  sadâ-yi  heybetinden  ihtiraz 
Vakt-i  baran  ra'd  isminde  melek  fırfır  dönez 

On  sekiz  bin  âlemi  var  eyledi  Bârî  Huda 
Bu  yedi  kat  yerleri  kân  üstüne  kıldı  bina 

dîdesi  çün  eyledi  teshir  ana 

karşu  dâim  bir  sinek  fırfır  döner 

Sun*-i  Mevlâ'ya  ne  mümkin  akl  iriştirmek  beşer 
Gafil  olma  ayn-ı  ibretle  cihâna  kıl  nazar 
Devr  ider  seyyarelerden  durmayup  şâm  û  seher 
Encûm  ü  şems  ü  kamer  tâ  haşredek  fırfır  döner 

Şübhesiz  sensin  Hudâyâ  kâinatı  âferîn 
Bir  yüzü  kara  kulundur  bu  Cmer  kemter  kemin 
Cürmün  afv  et  rahmetinle  yâ  Ilâhelâlemîn 
Rûz  ü  şeb  tesbîhi  dilde  ismi  yek  fırfır  döner 

—  540  — 

Beni  mesrur  eyleyen  ol  nevcevânım  bundadır 
Hemdemim  yârı  kadîmim  tende  canım  bundadır 
Hâtır-ı  mahzunuma  kat  kat  teselliler  verüp 
Aiimâne  nutk  eden  şîrin  zebanım  bundadır 

Nâehiller  vuslat- 1  cânâna  fursat  bulmasun 
Bâd-i  sarsardan  nihân  olsun  cemâli  solmasun 
Subh  olunca  böyle  meclis  nice  bir  dûş  olmasun 
Subha  kalmış  mâh  veş  rûh-i  revanim  bundadır 

Söylerim  ahvâlini  eş'âr  ile  inşâ  içün 
Neylerim  tâc  ü  kabayı  yalınız  dünyâ  içün 


Âşık  Ömer 

Eylerim  âh  ü  figanı  bir  gül-i  ra'nâ  içün 
Andelîb-i  hoş  nevayım  âşiyânım  bundadır 

Nûş-i  lâ'Ie  bu  Ömer  veş  teşnedir  çok  bendeler 
Mutribâne  der  teni  reftâr  edince  sendeler 
îş  ü  işret  vaktidir  ey  âşık-ı  şermendeler 
Siz  dahi  âğâh  olun  şûh-ı  cihanım  bundadır 

—  54t   _ 

Bend-i  zülfün  dilberâ  tıfl-ı  dil  ü  can  ağladır 
Hey  ne  kalbi  kara  kâfirdir  müsülmân  ağladır 
Huni  çeşmi  her  gece  çeşmime  kılsa  bir  nigâh 
Zerrece  takat  komaz  bîsabr  ü  imkân  ağladır 

Ben  helak  oldum  derim  de  sana  söz  kâr  eylemez 
Bir  suâl  et  gamzene  ettiğin  inkâr  eylemez 
Kuluna  zulmü  hakikat  ehli  inkâr  eylemez 
Ağladırsa  âşıkı  hercai  cânân  ağladır 

Her  ne  denlu  eylesen  ben  hâke  istiğna  y  ne 
Her  hususta  razıdır  senden  dil -i  şeydâ  yine 
Kâkülün  elden  bırakmaz  gönlümü  amma  yine 
Hâk -i  ruhsârın  eder  hatır  perîşân  ağladır 

Şiddet- i  çevrinle  ey  dilber  baharın  solmada 
Firkatinle  lâle  veş  hûn  ile  bağrım  dolmada 
Lûtfuna  kahrın  senin  gittikçe  galib  olmada 

Şefkatin  az  güldürür  çevrin  firâvân  ağladır 

Tâli'jm  yok  neyleyim  leyi  ü  nehar  bahtım  nigûn 
Yaş  yerine  iki  dîdemden  revân  olmakta  hûn 
Gam  değil  Âşık  Ömer  âdetidir  bu  cerh- i  dûn 
Bir  murada  irgörünce  âdeme  kan  ağladır 


117 


3^"  Âşık  Ömer 

_  542  — 

Her  kaçan  dîvâneler  bâzûsuna  dâğ  oynadır 
Yedi  kat  zencîr-i  aşkı  depredüp  yâğ  oynadır 
Kabza-i  kudret  kaçan  kasdıyle  nacâğ  oynadır 
Şerhalar  hûn-i  ciğerden  kanlu  ırmağ  oynadır 

Anlamaz  her  bir  denî  gencine  i  gaibleri 
Anın  içün  gevherin  nâdir  düşen  sahibeleri 
İşbu  rakkas-ı  kühen  şâd  eylemez  tâlibleri 
Ha  bir  iki  gün  yüze  gülerse  de  lâğ  oynadır 

Her  ne  denlü  âşıka  cevr  itse  ol  hûr-i  cinan 
Aşık  aşkından  ırâğ  olmaz  eder  meyl-i  cevân 
Sanma  te'sîr  eylemez  ol  çevre  âh-ı  âşıkan 
Bâd  kim  tuğyan  eder  bî  şübhe  yap^ağ  oynadır 

Künc-i  istiğnada  beklerse  nola  dârâ-yi  aşk 
Şîrinerden  yüz  çevirmez  merd  i  bîpervâ-yi  aşk 
Şöyle  bir  sertîzdir  çalsa  yed- i  tûlâ-yi  aşk 
Tâ  semâdan  istühân-ı  gâve  varsağ  oynadır 

Bir  aceb  âyinedir  âyîne-i  vech-i  kamer 
Gösterir  ayniyle  yüz  dehre  mürur  ettikçe  ser 
Ay  başında  mâh-ı  nev  sanma  görünen  ey  Ömer 
Çerh-i  kecrev    tâlib-i  dünyâya  parmağ  oynadır 

_  543  _ 

Gitti  hengâm-ı  şitâ  geldi  bahar  eyyamıdır 
Rûy-i  âlem  açılup  güldü  bahar  eyyamıdır 
Kevn  ü  sahralar  şeref  buldu  bahar  eyyamıdır 
Her  taraf  cennet  misâl  oldu  bahar  eyyamıdır 

Gülşene  bir  şu'le  verdi  pertev-i  şems-i  dücâ 
Müşteriden  zühreye  düştü  bu  yüzden  iltica 


Âşık  Ömer  329 

Seyre  ikdam  etti  erbâb-ı  teferrüc  crbecâ 
Zevk-ı   işretle  cihan  doldu  bahar  eyyamıdır 

Bir  iki  zerrin  kadeh  kondurdu  şâh-ı  ergavan 
Süzdü  nerkis  gözlerin  mest  oldu  ehl-i   gülsitan 
Gonceye  dembeste  kaldı  güller  engüşt  ber  dehan 
Andelibler  nâleler  kıldı  bahar  eyyamıdır 

Devre  geldi  hâb-ı  gaflette  yatan  hâmûşlar 
Yeniden  başladılar  kılmağa  îş  ü  nûşlar 
Mergzârın  hây  ü  huyundan  tutuldu  gûşlar 
Her  şükûfe  fehmedüp  bildi  bahar  eyyamıdır 

Koma  elden  ayağı  A§ık  Ömer  hiç  çekme  gam 
Yâr  fendinden  ırağ  ol  dem  bu  demdir  dem  bu  dem 
Tutmasaydı  tab'ımız  âyînesin  gerd-i   elem 
Geldi  anı  lûtf  ile  sildi  bahar  eyyamıdır 

—  544  — 

Âleme  şây  olduğum  âh  ü  figanımdan  mıdır 
Yâ  bana  rahm  etmeyen  serv-i  revânımdan  mıdır 
Dîde-i  bahtım  açılmaz  hâb-ı  gafletten  benim 
Tâli'im  nahs  olduğu  devr-i  zamanımdan  mıdır 

Ol  saçı  Leylâ  beni  Mecnûn  u  şeydâ  kılduğu 
Mihnet  ü  âlâm  ile  hâlim  diğergûn  olduğu 
Sinemin  sahnı  serâser  şerhalarla  dolduğu 
Cevr-i  dilberden  midir  dâg-ı  dehânımdan  mıdır 

Aşk  mıdır  ben  âşıkı  her  hâle  hayran  eyleyen 
Yâ  felâket  mi  şeb-i  firkatte  nâlân  eyleyen 
Bülbülânı  bâğ-ı  ikbâlin  perişan  eyleyen 
Dembedem  bu  na'rehâ-yi  cansitânımdan  mıdır 

Bir  sitemkânn  elinden  çektiğim  Sübhan  bilür 
Ne  benim  yârem  biter  ne  derdimi  Lokman  bilür 


330  Âşık  Ömer 

Düşmana  uyma  desem  uymaz  beni  düşman  bilür 
Bilmezem  benden  mi  suç  yoksa  cenanımdan  mıdır 

Hâî-i    aşkı  bilmeyen  fehmeylemez  hayranlığ-ım 
Böyle  dem  beste  g-ören  elbet  çeker  mestanlığım 
Bilmezem  Aşık  Ömer  sermest  ü  sergerdanlığım 
Lebleri  câm-ı  şerâb-ı  ergavânımdan  mıdır 

_  545  — 

Nâz  ile  seyrâna  çıkmış  çeşmi  âhûlar  mıdır 
Hüsn  ilin  eyler  tecessüs  iki  câdûlar  mıdır 
Can  dimağını  muattar  eyleyen  subh  u  mesâ 
Hâl-i  anberler  mi  âyâ  zülf-i  hoşbûlar  mıdır 

Ah  ü  zârımdır  beni  âfâka  ma'Iûm  eyleyen 
Şem'-i  bahtım  zulmet-i  minntte  ma'dûm  eyleyen 
Vasl-ı  dilberden  beni  tâ  böyle  mahrum  eyleyen 
Gice  gündüz  çektiğim  bîhûde  arzular  mıdır 

Dediler  lâ'lin  görenler  mâye-i   ruhsârda 
Bir  g-ül-i  terdir  açılmış  dâmen-i  gülzârda 
Hatt-ı  Rayhân  ile  yazılmış  cebîn-i  yârda 
İki  medler  mi  iki  râlar  mı  ebrular  mıdır 

Rûzigârm  estirüp  devran  muhalif  bâdını 
Dembedem  sökmekte  ömrüm  kasrının  bünyâdını 
Devr  eden  Şatt  u  Furât  âsâ  gönül  Bağdâd'ını 
İki  dîdemden  iki  hûnî  akar  sular  mıdır 

Gülşene  baykuş  değişmez  gûşe-i  viraneyi 
Şem*a  yanmaktan  döner  mi  gör  garib  pervaneyi 
Aşk  mı  hayran  eyleyen  sevda  mı  ben  dîvâneyi 
Serde  ey  Â^ık  Ömer  bu  kara  yazılar  mıdır 


Âşık  Ömer  331 

—  54(î  _ 

îmâmeynin  duâğûyu  senâhanı  Sakalardır 
Tarîk-i  müstakimin  ni'met  ü  nâm  Sakalardır 
Gönüller  kerbelâsmm  nigehbâm  Sakalardır 
Ufunetten  bunalmış  canların  canı  sakalardır 

Ocaklarda  eğer  otur  eğer  azm  ihtimâl|eyler 
Zehî  Rahman  darı  rahmetile  her  visal  eyler 
Sekâhüm  şerbetinden  teşne  vü  müstağni  hâl  eyler 
Hayât  âbının  ey  dil  Hızr-ı   dermanı  Sakalardır 

İlâhî  görmesün  gam  gussa  rûh-i  asker-i  islâm 
Murâd  üzre  bula  feth  ü  fütûh-i  asker-i  islâm 
Ne  semte  azm  ü  cezm  etse  gûrûh-i   asker-i  islâm 
Bile  çağlar  akar  nehr-i  firâvâaı  Sakalardır 

Hulûs-i  kalb  ile  bel  bağlayanlar  nusrat-ı  dîne 
YÛ2Ü  ak  ola  yarın  eyleyenler  hizmeti  dîne 
Sebîl  etmiştir  anlar  cûy-i  ömrün  hizmet-i  dîne 
Bu  âteş  çöllerin  bâğiyle  bostanı   Sakalardır 

Ömer  eyler  dualar  Rabbena  izzetlerin  artur 
Habîbin  yüzü  suyu  hürmeti  şefkatlerin  artur 
Muradın  her  birinin  rûzi  kıl   ni'metlerin  artur 
Vefa  ehli  sehâ  ıssı  kerem  kânı   Sakalardır 

—  547  _ 

Dilberâ  gerçi  cenabın  ayn-i  sırruUâhtır 
Çeşm-i  uşşâkm  nigâhı  hasbeten  lillâhtır 
Hatt  u  hâlin  nüktesin  her  kim  ki  fehm  etti  yakın 
Vâkıf  1  sırr.ı  tılısmât  ârif-i  billâhtır 


332  Âşık  Ömer 

Mihr  veş  râyinde  ol  kim  menzili  eflâk  ola 
Hâdim-ül-eşyâ  geçer  surette  her  kim  hâk  ola 
Leşker-i  ye'cûca  sed  kıl  kim  derûnun  pâk  ola 
Ma'nide  tâc-ı  ser-i  âlemdir  abdullahtır 

Arif -i  dânâ  olan  farkeylemez  şâd  ü  gamı 
Künc-i  vahdette  ricâl-ül-gayble  eylerler  demi 
Kırka-i  peşmîne   ser  çekmiş  eder  seyr  âlemi 
Kim  bekabillâha  yol  bulmuş   fenâfiUâhtır 

Arifin  gencîne-i  zâtmdadır   esrâr-ı  Hak 
Kûhl  -i  hayretle  uyar  ibret  gözün  mir'âta  bak 
Bil  kim  ey  tâlib  değildir  Hak  sana  senden  ırak 
Nefsini  her  kim  ki  idrâk   etti  ehlullâhtır 

Ey  Ömer  bu  tende  gümrâh  eylemiştir  kim  bu  dil 
Nâbedîd  anda  anâsır  mün'adimdir  âb  ü  giî 
Bir  kitabı  var  oku   anı  kalem  yazmış  değil 
Belki  her  sır  safhası  envâr-ı  bismiUâhtır 


_  548- 

Ârızm  şevkiyle  cânâ  çoktur  ammmâ  serpiiür 
Var  mı  mânend-i  gülâb  amma  ki  bir  mâ  serpiiür 
Nutka  gelse  binde  birin   edemez  telhi  cevâb 
Bahs-i  güftânnda  çok  nutk-ı  dür  âsâ  serpiiür 

Eylesen  cânâ  teferrüc  sohbet-i  gülzâr  içün 
Zeyn  olur  zerrin  tabaklar  vuslat-ı  dîdâr  içün 
Dâl  sanma  şâh-ı  gülden  pâyine  îsâr  içün 
Akdem-i  ikbâline  lü'lû-yi  lâlâ  serpiiür 

Sen  şeh-i  mülk- i  melâhatsm  şecaat   eylesen 
Seyre  çıksan  azm-i  meydân-ı  melâhat  eylesen 


Âşık  Ömer  333 

Şehsüvârım  esb-i  nâza  istimâlet  eylesen 

Pâyinin  erdiği  yerde  hâk-i  dünyâ  serpilür  » 

Ehl-i  aşkı  sanma  mevtin  cür'asmdan  içtiler 
Soyunup  cismin  libâsın  ariyetten    seçtiler 
Gördüler  Ferhâdla  Mecnun  kendileden  geçtiler 
Deşt-i  hayrette  nice  Şîrîn  ü  Leylâ  serpilür 

İltifatındır  Ömer  bîçâreyi   serser  kılan 
Şefkatindir    hâtır-ı  mahzunu  pür  enver  kılan 
Yaş  değildir  giryeden  dâmân-ı  çeşmi  ter  kılan 
Cûşa  geldikçe  gönül  emvâc-ı  derya  serpilür 

-549— 

Al  vücûdundan  haber  râvî   rivayet  bizdedir 
Nüsha-i  kübrâ  biziz   çok  dürlü  halet  bizdedir 
Bizdedir  Seb'ulmesânî  arş-ı  Rahmânî  bile 
Üstüvâ  sânında  münzel   yedi  âyet  bizdedir 

Zâhidâ  ma'nîde  biz  gene  içre  sırr-ı  mübhemiz 
Sûretâ  âhırdayız  evvel  gelenden  akdemiz 
Çâr  eczadan  mücerred  nesl-i  pâk-i  Âdem'iz 
Kâm-ı  ilm-i  ebcediz  asl-ı  keramet   bizdedir 


Sûretâ  gerçi  rümûzât-ı  muamma  gizlidir 
Arife  bu  nesne  pinhân  olmaz  amma  gizlidir 
Nazır  ol  dikkatle  eşyada  temâşâ  gizlidir 
Bize  her  yüzden  anı   eyler  beşaret  bizdedir 

Tâ  ezel  bezminde  var  ahd  ile   hem  peymânımız 
Nice  bin  yıl  ön  kurulmadan  bu  çâr  eyvanımız 


334  Âşık  Ö 


mer 

Olduğun  Kalûbelâ  ikrarına  îmânımız 

Hak  bilür  ayn-üMyan  anı  sadâkat  bizdedir 

Biz  ki  dervişiz  fena  ikliminin   seyyahıyız 
Bahr-ı  aşk  içre  yahud  fülk-i  tenin   mellâhıyız 
Ey  Ömer  mülk-i  vûcdûun  mührüyüz  miftâhıyız 
Bilmiş  ol  bu  şehre  zulm  ü  hem  adalet  bizdedir 

—  550  — 


Çıksa  g-erdundan zamanı  böyledir 

Mâsivâdır  çek  elin  gördüm  ki  fânî  böyledir 
Aşiyânmda  ne  bülbül  berkarâr  oldu  ne  g-ül 
Böyle  mürgf-i  Lâm^ekân'm  gülsitânı  böyledir 

Çerh-i  mînâ  böyle  bir  fânûs-i  kudrettir  düâ 
İki  şem'i  sernigûn  etmiş  cenâb-ı  Kibriya 
Gâhi  şems  olur  münevver  gâhi  bedr  eyler  zıya 
Bu  cihan -1  bîvefânm  şam'dânı  böyledir 

Nakl  ü  hikâyât  ile  tafsîle  ben  tutsam  kalem 
Kim  dehânın  açup  incular  küşâd  etsem  ne  gam 
Nazmına  tahsîn  edüp      mer  suhandân-ı  Acem 
Dediler  iklîm-i  Rûm'un  şâirânı  böyledir 

—  55t  — 

Ey  perî  peyker  hümâ  bu  yüce  pervazhk    nedir 
Nâz  ile  kırmaktasın  uşşâkı  gammazhk   nedir 
Bende  olmuşsun  efendim  bir  boyu  azadeye 
Sağ  olursun  sen  de  seyreyle  ki  tannazlık  nedir 


Âşık  Ömer  335 

Çekmişim  cânâ  yolunda  çevrini  bahşm  yaman 
Arzıhâl  eylerdim  amma  g-amzeler  vermez  aman 
Bağlamışsm  zülfünün    tellerine  bin  bunca  can 
Saydedersin  gördüğün  mürgu  bu  şehbazhk  nedir 


Bendenin  sormaz  olursun  âh  ü  zârm  göz  göre 
Akıdup  su  gibi  çeşnîim  eşkibârm  göz  göre 
Aşıkm  yağma  edersin  elde  varın    göz  göre 
Kimseden  yoktur  hicâbm    bu  utanmazlık  nedir 

Bu    şitâb  ile  sürüp  meydâna  nâzm  rahşını 
Yek  nazar  kılmakla  mir'âta  çıkardm  nakşmı 
Gamzeden  öğrendi  sun'-i  suret,  i  can  bahşmı 
Yoksa  suret  uğrusu  bilmezdi    gammazlık  nedir 

Dilberi  sevmekte  Aşık  Ömer*G  olmaz  karâr 
Aşık  olmadmsa  zâhid  sana  vaslolmaz  nigâr 
Bak  ta  arzetme  kadin  kametini  dildâre  var 
Sen  yürü  bilmezsin  ey  servi  serefrazlık  nedir 

-552  - 


Aşkını  cânân  ararmış  cân  içinde  gizlidir 
Cezbe-i  nakş-ı  nümayiş  ân  içinde  gizlidir 
Abi  ol  meh  tal'atın  bîşân  içinde    gizlidir 
Benzer  ol  bir  nura  kim  Kur'ân  içinde  gizlidir 

Hamdülillâh  destiğîr-i  aşkıle  yârız  bugün 
Çektik  el  kaydı  taallûktan  sebükbârız  bugün 
Andelîb-i  bâğ-ı  hüsnü  seyr-i  dîdârız  bugün 
Gönce  i  maksûdumuz  bil  şân  içinde  gizlidir 


336  Âşık  Ömer 

Kani  ol  mülk-i  belagat  tahtına   dârâ  geçen 
Kandedir  noldu  fesahat  kafına  anka  geçen 
Gelberi  ey  tâlib-i  kân-ı  dür-i  yekta  geçen 
Dilde  bir  deryadır  ol  umman  içinde  gizlidir 

Şübhesiz  mevcûd-i  küllidir  sıfât-ı  ehl-ı  zât 
Gayre  bakma  gayre  fetholmaz  rümûz-i  mûşkilât 
Sende  zulmet  sendedir  hep  nice  bin  âb-ı  hayât 
Hızr-ı  nâpeydâ  ki  var  inşân  içinde  gizlidir 

Adem'e  bu  aşk-ı  mâderzâd  mahrem  şübhesiz 
Çektiğin  rene  ü  elemler  gussa  vü  gam  şübhesiz 
Gam  değil  Aşık  Ömer  AUahü  a'lem  şübhesiz 
Düşmüşüm  bir  derde  kim  derman  içinde  gizlidir 


553 


Ey  perî  şeklin  benîâdem  de  dersem  elverir 
Adem  amma  misli  yok  âdem  de  dersem  elverir 
Bir  görem  kân-ı  mürüvvet  sahibi  cânânesin 
Ben  sana  bu  tarz  ile  Hâtem  de  dersem  elverir 


Kâkülün  burc-i  Esed  bir  şîr-i  garrâdır  özün 
Giceni  kadr  eylemiş  Hak   îd-i  ekber  gündüzün 
Gamzeler  dökmüş  hadengin   kasd-ı  cân  eyler  gözia 
Ey  keman  ebru  sana  Rüstem  de  dersem  elverir 

Kâkül-i  hoşbûyun  alan  bûyuna  anber   dedi 
Seyr  edenler  kamet-i  mevzununu  ar'ar  dedi 
Ter  dedi  kimi  arak  rûyin  kimisi  dür  dedi 
Çin  seher  düşmüş  gül-i  şebnem  de  dersem  elverir 


Âşık  Ömer  ^37 

Ne  gönüller  uğrusu  fettan  imişsin  ey  civan 
Bulmadım  âlemde  bir  sen  gibi  şûh-i  nûktedan 
Her  kelâmın  mürde-i  sadsâle  eyler  bahş-ı  can 
Nutk-ı  pâkin  îsi-i  Meryem  de  dersem  elverir 

Derdimendindir  esirindir  giren  yok  areye 
Hatırın  sor  da  azar  etme  bu  ben   bîçâreye 
Hizmet-i  aşkında  ben  Aşık  Ömer  âvâreye 
Aklı  yok  bir  vâlih  ü  sersem  de  dersem  elverir 

—  554  — 

Kamet-i  bâlâsına  ar'ar  da  dersem  elverir 
Leblerinin  kandine  şekker  de  dersem  elverir 
Vasfını  etmek  diler  âciz  ü  kasırdır  dilim 
Her  ne  denlu  medh  edüp  dilber  de  dersem  elverir 

Bir  güzel  gözlü  güzel  ra'nâ  güzeldir  sevdiğim 
Hüsnü  mümtaz  ü  müsellem  bîbedeldir  sevdiğim 
Hublarm  serdârıdır  dersem  mahaldir  sevdiğim 
Mislini  göz  görmemiş  gevher  de  dersem  elverir 

Sun*-i  kudretle  yaratmış  ol  Ganî  Perverdigâr 
Gözleri  sayyâd-ı  âlem  mürg-i  dil  eyler  şikâr 
Gûyyâ  rûmâl  olup  gencine  bekler  rûy-i  yâr 
Kâkülü  pürçînine  ejder  de  dersem  elverir 

Gelmemiş  misli  cihâna  dürr-i  yekta  bir  güher 
Kameti  mevzun  güzeldir  cemali  şems  ü  kamer 
Serteser  gezdim  cihanı  var  mı  akranı  meğer 
Anın  için  rûyine  enver  de  dersem  elverir 

Tutahm  kim  gice    gündüz  eylemişsin  gayreti 
Kâmile  yok  i'tibârı  câhil  ile  sohbeti 
Dâima  ecnâs  ile  ülfette  bilmez  kıymeti 
Ey  Ömer  ben  bunlara  itler  de  dersem  elverir 

22 


338  Aşık  Ömer 

—  555  — 

Her  kaçan  bastıkça  cânâ  râhı  tir  tir  titretir 
Şu'le-i  ruhsârı  şems  ü  mâhı  tir  tir  titretir 
Pertevi  yüzü  cemâli  şem'-i  ruhsârı  anm 
Her  görünce  âşık  ı  seyyahı  tir  tir  titretir 

Azm-i  gülsen  eyledikçe  gâhi  şîr  -  i  ner  gibi 
Çîn  ber  çin  halka  halka  zülfleri  ejder  gibi 
Rûzigâr   estikçe  titrer  sanki  nahl-i  ter  gibi 
Hışma  gelse  kulları  hem  şahı  tir  tir  titretir 

Dinle  pendim  kîl  ü  kalim  yok  sana  ey  çeşm  -  i  ter 
Gel  sakın  hışmetmeği  billahi  kalbinden  gider 
Dilberâ  ahım  alursun  kıl  hazer  berbâd  eder 
Aşıkın  rûy-i  zemîni  âhı  tir  tir  titretir 

İsteyen  gelsün  gazel  alsun  Ömer'  den  bî  elem 
Her  amelde  bir  hünerdir  anda  imlâ-yi  kalem 
Burc-i  nazmın  seyri  erzânile  çekmiştir  kalem 
Nice  mahir  şâiri  her  gâhi  tir  tir  titretir 

—  556  — 

Heybeti  hakka  ki  hep  a'lâyı  tir  tir  titretir 
Arş  ü  kürsü  ar'ar  ü  tûbâyı  tir  tir  titretir 
Her  cihetten  çün  nıünezzehtir  velî  kılsan  nazar 
Cümleten  hep  ejder-i  fersâyı  tir  tir  titretir 

Des-ti  kudretle  yaratmıştır  nice  peygamberât 
Her  birine  rûzi  kılmış  bunca  hakk-ı  mu'cizât 
Feyz-i  lûtfundan  mukaddem  halk  edüp  bir  nûr-i  zât 
Haşredek  Allah  gedâ  vü  bayı  tir  tir  titretir 

Neler  îcâd  eylemiş  hakka  ki  kân-ı  vüs'atin 
Küll-i  şeyMn  bir  sebebdir  zahirinde  kudretin 


Âşık  Ö 


mer 


Bâd  su  üzere  şekil  kurmuştur  ol  gör  rahmetin 
Her  kaçan  esse  yedi  deryayı  tir  tir  titretir 

Noldu  Rüstemler  gelüp  cihâna  vermiş  velvele 
Akil  isen  ayn-ı  ibretle  nazar  kıl  gel  hele 
Emr-i  Hak  ile  olunca  yer  yüzünde  zelzele 
Bir  zaman  bu  âlem-i  dünyâyı  tir  tir  titretir 

Der  ki  bu  Âşık  Ömer  kılmak  gerektir  i'tikad 
Yoksa  akı  ermez  ana  bir  medhi  aksa -yi  murâd 
Hâtır-ı  nâşâda  geldikte  heman  döner  maâd 
Düşürüp  havfa  velî  a'zâyı  tir  tir  titretir 

—  557  — 

Ey  rakib  yârın  önünden  yâ  savul  yâ  şöyle  dur 
Sevdiğin  dildâr  önünden  yâ  savul  yâ  şöyle  dur 
Gül  yüzn  seyreyleyüp  tende  mecalin   kalmadı 
Ol  perî  ruhsâr  önünden  yâ  savul  yâ  şöyle  dur 

Bir  aceb    hışma  gelince  sevd/ğim    bir  mâr  olur 
Nazenin  dilberler  içre  hem  dabi  serdâr  olur 
Gâhi  zülfün  seyredenler  durmayup  berdâr  olur 
Şöyle  giysûdâr  önünden  yâ  savul  yâ  şöyle  dur 

Kaşları  tuğraya  benzer  oldu  gül  ruhsârımm 
Hem  cemâli  aya  benzer  ol  meh-i  tabanımın 
Gülşeninde  bülbül  oldum  bîbedel  sultânımın 
Ruhleri  gülzâr  önünden  yâ  savul  yâ  şöyle  dur 

Hep  melekler  cem'olup  dîvânına  sultân  ile 
Ol  mübarek  pâyine  yüz  sürdüler  erkân  ile 
Sohbet-i  şahanesin  gûş  ettiler  iz*ân  ile 
Ey  Ömer  hünkar  önünden  yâ  savul  yâ  şöyle  dur 


Âşık  Ömer 

—  558  — 

Yâr  ile  bir  sırrımız  var  gel  kasavet  şöyle  dur 
Bir  taraftan  olma  sen  engel  kasavet  şöyle  dur 
Mahfi  arz  etsem  gerek  işret  behişt  esâsına 
Tutma  gel  dâmânımız  çengel  kasavet  şöyle  dur 

Dîdemizden  nice  bir  aksun  yürüsün  kanlu  yaş 
Gel   yeter  derdin  yeter  arz  etme  kılma  sen  telâş 
İmtihan  olmak  ise  kasdm  bana  yek  başa  baş 
Çengimiz  mihnetledir  evvel  kasavet  şöyle  dur 

Ben  kasavet  değilim  dersin  söze  geldikçe  sen 
Yahşi  cansın  nutkile  gerçi  yüze  geldikçe  sen 
İlleri  gâhîce  yoklarsın  bize  geldikçe  sen 
Bir  görünür  bir  geçersin  gel  kasavet  şöyle  dur 

Fikre  sa'ym  çok  velî  yaklaşmaz  âkildir  bana 
Âdemi  dîvâne  eylersin  karâr  olmaz  sana 
İki  üç  gün  ırak  ol  gelme  sakın  benden  yana 
Sevmedi  canım  seni  mükmel  kasavet  şöyle  dur 

Ey  Ömer  âh  -  ı  nedametle  geçer  hep  günümüz 
Âlemi  bîdâr  eder  tâ  subh  olunca  ünümüz 
Nice  bir  bu  mihnet  ü  zilletle  geçsin  günümüz 
Kandesin  ey  şâzilik  gel  gel  kasavet  şöyle  dur 

-  559  _ 

Vechin  üzre  saye  salmış  ey  sanem  giysû  mudur 
Eyleyen  canı  muattar  zülf  -  i  anber  bû  mudur 
Can  dimağ-ını  muattar  eyleyen  subhu  mesâ 
Dilberâ  kavs  -  i  kaza  mıdır  siyah  ebru  mudur 

Uğrun  uğrun  gayrılarla  eyledin  seyr  ü  safa 
Yanma  kalur  mu  seyr  et  sen  hele  ey  dilrûbâ 


Âşık  Ömer 

Hiç  dimezsin  şol  gedânı  künc  -  i  mthnette  şeha 
Hemdemi  âh  •  ı  nedamet  çekitiği  kayg-u  mudur 

Zerrece  ümmîd  -  i  vasim  koymadı  tende  hayât 
Pes  ne  lâyıktı  süre  zevkin  rakîb  -  i  bî  sebat 
Çevrine    sabr   edene  derdin  kılayım  iltifat 
Kanh  zâlim  işte  öldüm  iltifatın  bu  mudur 

Hüsnün  ey  Leylâ  beni  kendüye  meftun  eyledi 
Bir  bakışta  akl  u  fikrim  aldı  Mecnûn  eyledi 
Hâsîh  ömrüm  bana  bin  kerre  efsun  eyledi 
Başın  içün  sorduğum  ayb  olmasun  câdû  mudur 

Der  ki  bu  Âpk  Ömer  aşkınla  oldum  yine  şâd 
Aşık  - 1  dilhaste  dâim  ola  lûtfunla  ziyâd 
Dest  -  i  insaf  eylemiş  bend  -  i  girîbânın  küşâd 
Görünen  sînede  sîm  âyîne  mi  pehlûmudur 

-  560  — 

Bir  güzeller  şahı  gördüm  ismini  ihfâ  okur 
Lebleri  âb-ı  züllâdir  ruhleri  gabrâ  okur 
Nice  vasf  etsem  anın  evsâfını  ben  sizlere 
Bârekâllah  bir  sehî  kad  kameti  tûbâ  okur 

Tâc-ı  şâhânı  başında  kıl  temâşâ  câmesin 
Zây  olur  akhm  görünce  ol  mahabbet  nâmesin 
Meşkim  ta'lîm  eder  destinde  almış  hâmesin 
Kâtib  olmaktır  muradı  destine  inşâ  okur 

Vech-i  pâkini  görenler  üstüne  dürier  saçar 
Bende-i  efkendesine  âşinâ  olmaz  kaçar 
Nâz  ü  istiğna  ile  dilber  kitabını  açar 
Hâce-J  dânâ  önünde  ol  melek  sîmâ  okur 

Ol  güzel  tahtına  çıkmış  hublara  kurmuş  divan 
Derdimend  âşıklar  ise  ah  kılurlar  hem  figan 


342  Âşık  Ömer 

Der  ki  Ömer  üç   hurafla  ismini  eyler  iyan 
Biri  aym  biri  mimdir  birisini  râ  okur 

_>   561  — 

Bir  perî  gördüm  bu  gün  ben  lebleri  mercan  okur 
Dili  bülbül  ruhleri  gül  benleri  ferman  okur 
Bârekâllah  hub  yaratmış  kudret  ile  Zülcelâl 
Şimdilik  bu  dehr  içinde  Yûsuf-i  Ken'ân  okur 

Bir  açılmış  gonca  güldür  ol  cemâl,  i  âfitâb 
Levnini  bir  kez  görenler  mest  olur  bî  ıztırâb 
Diz  çöküp  mescidde  gâhî  devr  okur  emir  kitâb 
Ezber  etmiş  Mushaf'ını  kim  aceb  Kur'ân  okur 

Parmağı  altun  kalem  dâim  yazar  dîvâneler 
Dûd-i  efkârın  çekerler  âşık-ı  üftâdeler 
İşret  eder  ekseri  anınla  çün  mehpâreler 
Nûr.i  çeşm-i  âşıkandır  sûre-i  Sübhân  okur 

Der  ki  Ömer  hâlimi  arzeylesem  etsem  dilek 
Bâg-ı  hüsnün  güllerin  vermektir  ancak  bu  dilek 
Sen  buna  razı   olup  beyn-es-semâ-i  ves-semek 
Gamzesi  seyf-i  Acem'dir  tîğile  üryan  okur 

—  562  — 

Dâne-i  hâlin  gönüller  mürgunu  seyrân  olur 
Zülfi  pür  çînin  girift  eyler  anı  âsân  olur 
Aşıka  canlar  bağışlar  çeşmin  amma  kan  olur 
Kirpiği  hançer  çeker  cân  ü  ciğerde  kan  olur 

Dilberâ  bakî  midir  zevk  u  saf  âdân  ibret  al 
Şîrin'e  Leylâ'ya  bak  mihr  ü  vefadan  ibret  al 
Hâlet-i  İskender'i  gör  sen  Darâ'dan  ibret  al 
Kasr.i  hüsnün  eşk-i  çeşmimden  sakın  tûfân  olur 


Âşık  Ömer  94] 

Ağladıp  bülbül  g-ıbi  ben  âşık-ı  nâlânını 
Gül  gibi  her  kâra  teslim  eyleme  unvanını 
Korkarım  te'sîr-i  feryadım  tuta  dâmânmı 
Eşk-i  çeşmimden  çıkan  bir  âteş  -  i  sûzân  olur 

Müddeî  yüz  sürmek  ister    eşiğ^inin  hâkine 
Cevr  ü  kahrından  halel  ne  aklına  idrâkine 
Aşıkm  renc-i  tarîkatte  rakibin  baki  ne 
Kopacak  ağır  yerinden   belli  çok  meydân  olur 

Etmeden  gittin  Ömer  mahzun  garîbe  iltifat 
Gülşeninde  yok  imiş  bir  andelîbe  iltifat 
Etme  bari  görmeyim  gayri  rakibe  iltifat 
Söyleşüp  anlarla  gezme  âhrırın  hirmân   olur 

~  563  — 

Hânikah-ı  tende  dil  derler  ulu  server  yatur 
Elhazer  zâhid  ki  dil  gannda  şîr-i  ner  yatur 
Sanma  meydân-ı  hünerde  hâsıh  ebter  yatur 
Bu  maânî  tekyesidir  pîr  iken  perver  yatur 

Gel  nazar  kıl  deftere  zâhid  hurûf-i  hâmeye 
Alemi  surettesin  bildin  mi  meylin  câmeye 
Bu  maânî  ilmidir  uymaz  kıyafet   nâmeye 
Çün  meseldir  Kâ'be'nin  altında  derler  er  yatur 

îşbu  nâsa  kıl  nazar  her  biri  bir  meşrebdedir 
Cümlesi  dört  fırkadır  her  biri  bir  mezhebdedir 
Kimi  ezber  eylemiş  kimisi  de  mektebdedir 
Kûy-i  derbend-i  fenada  bir  azim  asker  yatur 

Kısmetine  kani'  olan  sığınur  Settâr'ma 
Verdiğin  üç  pay  eder  ibretle  bak  bu  kârına 
İkisini  yedirir  bir  kor  birini  yanma 
Yemez  içmez  kimisi  Karun  gibi  irgör  yatur 


344  Âşık  Ömer 

Zannederler  Aşık  Ömer  sâdıkm  zâr  olduğun 
Bülbülün  rûy-i  gülistan  başına  dar  olduğun 
Kim  bilûr  Âşık  Ömer  kimlerde  kim  var  olduğun 
Her  kesin  gar-ı  derûnu  içre  bir  ejder  yatur 

_  564  - 

Firkat-i  cânân  ile  dil  ıztırâb  olmuş  yatur 

yakı  nâr-ı  hicre  derdiyâb  olmuş  yatur 
İşiğinde  subhadek  ey  saçları  Leylâ  senin 
Reşk  edüp  zencîr-i  zülfün  bîhicâb  olmuş  yatur 

Gülsen,  i  hüsnün  içinde  g-oncelenmiş  güllerin 
Gördüğünce  zâre  başlar  âşık-ı  bülbüllerin 
Çeşm-i  şehbâzm  kati  amma  siyah  kâküllerin 
Mâh  rûyin  üzre  gûyâ  pür  nikab  olmuş  yatur 

Hayli  demdir  ey  perî  çekmekteyim  ben  kahrini 
Hak  Taâlâ  gün  begün  kılsun  ziyâde  ömrünü 
Lûtfunu  ma'mûr  kılsun  bu  vücûdun  şehrini 
Ol  çemenzâr-i  dil  ü  cânm  harâb  olmuş  yatur 

Bâğ-ı  cennetten  mi  çıktın  söyle  sen  ey  hûr.ı  în 
Va'de-i  vaslın  bana  kılsun  yeter  devlet  hemîn 
Zâtına  meddah   olaldan  bu  Ömer  ey  mehcebîn 
Dürr-i  yekta  gibi  nazmı  bir  kitâb  olmuş  yatur 

—  565  — 

Sevdiğim  bigânedir   bigânelerle  söyleşür 
Gözleri  mestânedir  mestânelerle  söyleşür 
Göricek  mi  beni  handan  oldu  zâhid  bîgüman 
Ol  melek  sîmânedir  sîmânelerle  söyleşür 

Dişleri  incu  dehânı  hokka-i  kimya  gibi 
Kirpiği  tîr-i  alemdir  kaşları  tuğra  gibi 


Âşık  Ömer  345 

Heybeti  resmi  kıyafet  dem  çeker  anka  gibi 
NaVesi  merdânedir  merdânelerle  söyleştir 

Rûz  ü  şeb  hüsnün  tavaf  eyler  gönüller  askeri 
Kahraman  şeklinde  bend  etmiş  miyâna  hançeri 
Kılmasın  sohbet  dil-i  irfana  nisbet  ol  perî 
Hâfız-ı  meyhanedir  meyhanelerle  söyleşür 

Gûş  edersin  bu  Ömer  Âşık  kulun  eş'ârını 
Fehmedersin  zâhidâ  dildârımm  mikdârını 
Meclis-i  hûbân  içinde  dinledim  güftârım 
Her  sözü  dürdânedir  dürdânelerle  söyleşür 

_  566  _ 

Hak  hatâdan  saklasın  ol  yâd  ile  kim  söyleşür 
Çeşmi  sâkî  gamzesi  mekkâr  ile  kim  söyleşür 
Hışma  gelse  her  nigâhı  nice  yüz  bin  kan  eder 
Kim  ne  haddi  zâlim  ü  hünkâr  ile  kim  söyleşür 

açan  kılsa  tekellüm  yâr  başlar  gülmeğe 
Bir  belâ  dahi  budur  uşşâkm  aklın  bölmeğ-e 
Şâd  merkolmaz  isen  de  nesne  kalmaz  ölmeğe 
Ol  şeker  leb  yâr-ı  şîrin  kâr  ile  kim  söyleşür 

Söyleniz  dostlar  cenanım  hatırım  incitmesin 
Merdüm-i  çeşmimdir  aklım  gibi  kayup  gitmesin 
Ehl-i  diller  yâr  ile     dost  olduğum  ta'n  etmesin 
Yâra  yol  bulmak  kolay  ağyar  ile  kim  söyleşür 

Cana  peygânın  ne  işler  geçti  ey  kaşı  keman 
Tîr-i  gamzen  bir  yanan  dökmektedir  kanım  heman 
Dâima  yol  beklemektir  kârı  hiç  vermez  aman 
İki  yüzlü  hançer-i  âzâr  ile  kim  söyleşür 

Her  kaçan  Aşık  Ömer  yanında  bir  cânân  olur 
Gül  gibi  tâli'     güler  hem  açılur  handan  olur 


346  Âşık  Ömer 

Bu  meseldir  kurb-i  sultan  âteş-i  sûzân  olur 
Bî  tevekkuf  tâ  bekey  hünkâr  ile  kim  söyleşür 

—  567  — 

Bir  perî  aşkıyla  memnun  olduğum  âlem  bilür 
Sen  saçı  Leylâ'ya    Mecnûn    oldugfum  âlem  bilür 
Ben  sana  âşık  u  meftun  olduğum  âlem  bilür 
Hasretinle  zâr  ü   dilhûn  olduğum  âlem  bilür 

Sen  demişsin  ben  anı  vaslıma  mihmân  eylemem 
Ölür  ise  hasretimle  ana  derman  eylemem 
Ben  seni  sevdim  deyu  gayriye  pinhân  eylmem 
Çün  senin  sevdanla  mahzun    olduğum  âlem  bilür 

Bu  benim  derd-i  derunûm  gayri  oldu  aşikâr 
Her  ne  derlerse  disünler  anı  kıldım  ihtiyar 
Pâybûs-i  hasretinle  ağladığım  zâr  ü  zâr 
Şübhesiz  bu  dîde  pür  hûm  olduğum  âlem  bilür 

Der  ki  Ömer  gam  yeme  elbette  olur  feth-i  bâb 
Belki  bir  gün  rahma  gelüp  sana  ola  âfitâb 
İsminin  harfini  sordum  lûtf  ile  verdi  cevâb 
Hâ  ile  sin  yâ  ile  nûn  olduğun  âlem  bilür 

—  568  - 

Mürg  -  i  dil  pervâz  urur  azm  .  i  miyânın  kim  bilür 
Bir  hümâ  -  yi  lâmekândır  yâ  mekânın  kim  bilür 
Tâir  -  i  kudsîdir  ol  kim  râhını  mestur  eder 
Beççesin  kim  görmüş  anm  âşiyânm  kim  bilür 

Olmayanlar  âşıkı  bir  hokka  -  i  nâzik  femin 
Can  dimağında  bulur  mu  neş'esin  câm  - 1  Cem'in 
Bî  tevakkuf  kimseler  sedd  -  i  tılısm  -  i  a*zamın 
Kendine  bulmadı  yol  râz  -  ı  nihânm  kim  bilür 


Âşık  Ömer  347 

Akl  alan  ol  dilberin  bir  ruhleri  âli  değil 
Hâl  -  i  gendümgûnu  âdem  yitmeden  hâlî  değil 
Pür  gazab  mestâne  -  i  çeşme  duş  olmalı  değil 
Mîşezâr  -  ı  hüsnünün  şîrin  zebanın  kim  bilür 

Can  cesedden  kılması  âhır  mukadderdir  urûc 
Âh  kim  gaflette  kaldım  bilmedim  ben  bağrı  tuc 
Akıbet  derler  gele  dünyâya  bir  sâhib  hurûc 
Vakt  yakin  olmamış  dahi  zamanın  kim  bilür 

Geldi  bu  Âşık  Ömer  dehre  ziyaret  eyledi 
Sehv  ile  sermâye  -  i  ömrünü  garet  eyledi 
Çıktı  serhadd  .  i  ademden  hoş  ticâret  eyledi 
Sözü  ma'lûm  olmadı  gitti  zebanın  kim  bilür 


—  569  - 

Kande  idi  câm  - 1  Cem  kandeydi  Keykâvûs  -  i  hâs 
Ben  melâmet  cür'asm  nûş  eylemiştim  tâs  tâs 
Eğnine  zeyn  olmamıştı  atlas  - 1  çarhın  libâs 
Dahi  tutmamıştı  su_  üzre  yedi  kat  bir  esas 

Gerçi  kim  bin  sihr  ile  cezbeyledi  cân  ü  teni 
Bu  Zelîhâ .  yi  zaman  çâk  etmeden  pîrâheni 
Ey  Azîz  .  i  Mısr  - 1  dil  gümgeşte  bulmuştum  seni 
Pîr  -  i  Ken'an  Yûsuf  için  kılmamıştı  dahi  yâs 

Ol  zaman  rahş    oynadıp  meydâna  sürdüm  kendimi 
Kıldım  im*ân  -  ı  nazar  mir'âta  gördüm  kendimi 
Hâsılı  ömrüm  biçüp  sürdüm  savurdum  kendimi 
Hirmen  -  i  arz  u  semâya  irmeden   ön  destres 

Ey  dilâ  sevda  -  yi  dehri  eyle  tarh  âdem  gibi 
Menzilin  eve  -  i  Zuhal  kıl  isi  -  i  Meryem  gibi 
Sen  anı  bilmez  misin  kim  Hazret  -  i  Edhem  gibi 
Nice  şahlar  tâc  ü  tahtın  terkedüp  giydi  palas 


348  Âşık  O 


mer 

Şimdilik  âlemde  sen  âlemlerin  meşhurusun 
Çektin  el  kayd  -  ı  taalluktan  anm  mestûrusu» 
Şübhesiz  sırr-ı  hakayık  gencinin  gencûrusum 
Gam  değil  Âşık  Ömer  güftânna  gûş  ursa  nâs 

_  570  - 

Kafa  dek  anka  gibi  uçsan  elimden  yok  halâs 
Hem  yedi  deryaları  geçsen  elimden  yok  halâs 
Penç  ber  penç  ehl-i  aşkın  resmidir  bu  imtisal 
Tiğ  çeküp  kanın  dahi  saçsan  elimden  yok  halâs 

Düşüben  hâk  ile  yeksan  olmayınca  tâ  bu  ten 
Biçmeyince  eğnime  çarh-ı  felek  yensiz  kefen 
Olmayınca  arada  ağyar  yâhud  sen  ya  ben 
Tâ  diyâr-ı  zulmete  kaçsan  elimden  yok  halâs 

Akıbet  bu  can  cesetten  kurtulur  bilmez  misin 
Arayan  sıdk  ile  Mevlâ'sın  bulur  bilmez  misin 
Anda  her  kes  sevdiğiyle  haşr  olur  bilmez  misin 
Tâ  adem  iklîmine  göçsen  elimden  yok  halâs 

Gün  begün  revank  verüp  âlemde  bulduk  iştihar 
Bana  nisbet  oldun  ol  ağyar- 1  bed  rû  ile  yâr 
Rûy-i  dil  arzeyleyüp  ettin  Ömer'i   ihtiyar 
Günde  yüz  bin  kerre  and  içsen  elimden   yok  halâs 

—  571  - 

Gûş-i  cana  nâgehan  irdi  sadâ-yl  tabi  u  kûs 
Pes  meğer  taht-ı  dile  sultân-ı  aşk  itti  cülus 
Çârdarb  olduk   kalender  ne  nemed  ne  hırkapûş 
Âşık-ı  hâsız  besîmiz  vechimiz  olmas  abus 

içmeyince  meclis*i  gamda  melâmet  semlerin 
Bulmadık  tîğ-ı  mahabbet  zahmınm  merhemlerin 
Geçmeyince  vâdi-i  hecr  ü  firak  âlemlerin 
Menzil-i  hayretfezâdan  gelmedi  bang-i  hurûs 


Âşık  Ömer  349 

Her  kime  kılsan  şikâyet  hasbıhâlinden  eğer 
ol  sana  senden  ziyâd    eyler  dönüp  arz-ı  diğer 
Anlayana  bir  nefes  sıhhat  iki  dünyâ  değer 
Bilmeze  yeğdir  cihanın  sağlığından  yek  filûs 

Nazır  ol  ahvâline  dehrin    dilâ  ibretle  bak 
Nice  şeyhler  var  gedâ  suret  gezer  dikkatle  bak 
Her  neye  baksan  elin  koy  göğsüne  izzetle  bak 
Gün  gibi  göster  güler  yüz  olma  ebr  âsâ  abus 

Dîv-i  nefse  aldanır  mı  aklı  mağbûn  olmayan 
Dûna  hiç  mail  olur  mu  kendisi  dûn  olmayan 
Meyleder  mi  nakşına  âlemde  mecnûn  olmayan 
Yüzünü  dünyâ  özün  gösterse  bin  şekl.i  arûs 

Şeş  cihâta  hükmedüp  olsan  dilâ  şâh-ı  cihan 
Halka  kibrin  olsa  nice  Sâm  ü  Rüstem    Kahraman 
Gafil  olma  ey      mer  işbu  Süleymânı  zaman 
Seni  taş  altında  kor   bir  gün  misâl-i  Engûrûs 

-ş  - 

-  572  - 

Hak  müyesser  kılsa  olsam  yâr  ile  sarmaş  dolaş 
01  lebi  sükker  şirin  gütfâr  ile  sarmaş  dolaş 
Gam  yemezdim  öldüğüme  bu  fena  dünyâda  ben 
ölmeden  olsam  fem-i  ruhsâr  ile  sarmaş  dolaş 

Ekseriyyâ  dilrübâlar  meyli  ağyar  üstüne 
Vâki'  olmuş  vird-i  gönce  ol  sebeb  hâr  üstüne 
Mâr-ı  heftser  giysu  düşmüş  gene -i  ruhsâr  üstüne 
Dâima  mu'tâdı  gencin  mâr  ile  sarmaş  dolaş 

Çeke  gelmiş  râh-ı  yarda  âşık-ı  sâdık    sitem 
Serini  bezmi  mahabbette  feda  etmekte  hem 


350  Âşık  Ömer 

Şebde  şem'in  sevkına  cevlân  ederler  dembe  dem 
Pervaneler  her  dem  olur  nâr  ile  sarmaş  dolaş 

Mübtelâ-yi  aşk  olanlar  hâlin  anlar  zardan 
Bülbülün  feryadı  hardan  âşıkm  ağyardan 
Goncayım  amma  garibim  derdimendim  hardan 
And  edüp  şâm  ü  seherde  zâr  ile  sarmaş  dolaş 

Merd  olan  bu  dehr-i  fânî  içre  getûrmez  kesel 
Zardan  azadedir  kalbine  girmez  hiç  kesel 
Geçti    ömrün  kılmadın  sen  Hak*ka  lâyık  bir  amel 
Ey  Ömer  şimdengeru  hub  kârile  sarmaş  dolaş 

—  573  — 

Gûş-i  cân  et  dinle  nazmım  sun'-i  Mevlâdır  güntş 
Mazhar-ı  lûtf-i  ilâhî  sırr-ı  vâlâdır  güneş 
Menzilinden  her  kaçan  dür  eyleyip  gösterse  baş 
Ref'eder  şeb  zulmetin  âlemde  Daradır  güneş 

On  iki  burcu  temâşâ  eyleyüp  seyretmede 
Tayyedüp  kevn  ü  mekânı  menziline  yetmede 
Feyzedince  nurunu  arza  nebatat  bitmede 
01  sebebden  sebzevâra  ayn-ı  kimyadır  güneş 

Kırk  bu  dünyâ  denlu  cismi  gör  nice  pinhân  eder 
Akı  erişmez  hikmetine  kim  anı  seyrân  eder 
Uğradıkça  pây-i  arşa  secdeyi  her  ân  eder 
Arzeder  hacetlerini  kenz-i  ahfâdır  güneş 

Matla'ından  her  kaçan  etse  tulü*  envâr-ı  Hak 
Bahş  olunur  hem  basîret  ehline  esrâr-ı  Hak 
Ziyneti  kılmış  cihanın  kim  anı  settâr-ı  Hak 
Nûr-i  Ahmed  katrasmda  hûb  deryadır  güneş 


Âşık  Ömer  351 

Pes  ne  mümkindir  anın  vasfın  ede  her  şâiran 
Muktezâ-yi  hikmetinden  var  edüptür  Müstean 
Sakın  ey  Âşık  <  mer  bu  hikmete  açma  dehan 
Asümân-ı  râbi'in  fevkmda  yektadır  güneş 

_   574  _ 

Şu'Ie  salmış  âleme  bir    nûr-i  ezherdir  güneş 
Ol  yedi  yıldız  ki  derler  cümleye  serdir  güneş 
Ol  gedânm  pâyine  yüz  sürdüğüyçün  dem   bedem 
Kadr  ile  rif at    bulup  eflâke  hemserdir  güneş 

Yılda  bir  kerre  kamuyu  devreder  ol  mürg-i  can 
Yedi  yıldız  hem  yiğirmi  dört  menâzii  âşiyan 
Aya  âşıktır  alup  destine  altun  şem'edan 
İştiyakından  gezer  cerhi    kalenderdir  güneş 

Mihr  ü  mâha  gök  yüzü  çünkim  oluptur  cilveger 
Şâm  olunca  birisi  cevlân  eder  biri  seher 
Lûtf  olunmuştur  Huda'nın  feyzi  yüzünden  meğer 
Hâki  altun  etmeğe  kimyâ-yi  ekberdir  güneş 

Burç.  i  devletten  tulü'  eyler  cihâna  her  seher 
Irgörûr  âlemlere  nûr-i  ilâhîden  eser 
Şâm-ı  zulmetten  halâs  eyler  cihanı  her  seher 
Kadrini  bilsen  Ömer  görsen  ne  gevherdir  güneş 

—  575  — 

Şol  arak  kim  ârız-ı  hubrûlar  üzre  damlamış 
Gûyyâ  şebnem  gül-i  hoşbûlar  üzre  damlamış 
Riştesi  mudur  dizilmiş  sebha-i  dürdâne  veş 
Katra  katradır  ser-i  giysûlar  üzre  damlamif 

Câme-i  kudret  yazup  ruhsârı  hoş  elkab  ile 
Bir  nezâket  dîde  göstermiş  ol  âb  ü  tâb  ile 


352  Aşık  Ömer 

Bir  mürekkebdir  siyahı  zail  olmaz  âb  ile 
Nokta-i  hâl-i  siyeh  hindûlar  ûzre  damlamış 

Gamze -i  hunrîzi  kasd-ı  cân  eder  cânâneden 
Kasd-ı  cân  etse  dirîg-  olur  mu  ol  cânâneden 
Değme  mercan  sanmanız  ol  nişter-i  müjgâneden 
Hûn-i  âşık  sîne-i  dilcûlar  üzre  damlamış 

Ey  Öner  râzmı   fâş  ettin  ki  nakşın  aldılar 
Hey  meded  hey  yine  esrarına  vâkıf  oldular 
Pây-i  yâra  bağda  hep  yüz  sürdüğünü  bildiler 
Eşk-i  çeşmim  sebze-i  şebbûlar  üzre  damlamış 

—  576  — 

Kasr-ı  dehri  ey  gönül  bezm-i  mey  âşâama  de 
Bûs-i  lâ'Ui  dilberi  bir  câm-ı  gülfâma  değiş 
Ziyenti  g-erdûna  meyletme  kalender  meşreb  ol 
Tahtıgâh-ı  rif'ati  dünyâ-yi  pür  dama  değiş 

Bâde-i  câm-ı  ezelden  mest  û  medhûş  ola  gör 
Kasr  âsâ  cây-i  istiğnada  pür  cûş  ola  gör 
Atlas -1  dünyâyı  terkeyle  nemedpûş  ola  gör 
Mûlk-i  kevni  bir  külah  ile  bir  ihrama  değiş 

Giryesiz  azm-i  reh-i  kûy-i  dilârâ  eyleme 
Bîvuzû  gitme  varup  sırrını  ifşa  eyleme 
Bir  visal  içün  varup  yâra  temenna  eyleme 
Ol  safâyı  ey  Ömer  bir  gusl-i  hammâma  değiş 

—  577  — 

Ey  efendim  gül'izâr  - 1  gonca  femden  mi  geliş 
Bilmezem  ki  bezm  -  i  işret  def  -  i  gamdan  mı  geliş 
Pertev  -  i  hüsnün  ziyası  âlemi  mest  eylemiş 
Asitân  -  1  devlet  -  i  sâhib  keremden  mi  geliş 


Âşık  Ömer  353 

Kabil  olmaz  etseler  kim  medh  -  i  dil  ahvâlini 
Cemian  mahlûk  - 1  dünyâ  görmemiş  emsalini 
M  âh -I  tal'atla  müzeyyen  dediler  cemâlini 
Akıdup  yâ  selsebîli  âb  -  i  zemzemden  mi  geliş 

Eğnine  sammûr  -  i  zerbaf  rengi  i'tâ   ederek 

Misk  -  i  anber  pâki  cisminde  mülemma'  ederek 

Böyle  dârât  ile  canadır  ki  yağma  ederek 

Mısr  u  Şam  u  Hind  ü  Çin  şâh  - 1  Acem'den  mi  geliş . 

Çeşm  -  i  âhûdâr  ile  dürlü  nezâket  gösterir 
Her  gören  üftâdeye  süz  -  i  belagat  gösterir 
Salmur  sâz  ile  uşşâka  nezâket  gösterir 
Yâ  sehâvet  ma'deni  adi  ü  hikemden  mi  geliş 

Hergiz  Âşık  Ömer  ister  yâr  ile  olmak  nedîm 
Tâ  ezelden  aşinalık  bizlere  olmuş  kadîm 
Dilberâ  dîdânna  yüz  sürmeğe  müştak  idim 
Yâ  ziyaret  eyleyüp  Beyt  -  ül  -  harem'den  mı  geliş 

—  578  — 

Hamdülillâh  nazlı  dilber  küstü  derler  küsmemiş 
Dostlar  ol  gül'izârım   küstü  derler  küsmemiş 
Çok  şükür  olsun  Huda'ya  yine  şâdîdir  gönül 
Saçı  sünbül  nevbehârım  küstü    derler  küsmemiş 

Çok  zamandır  ben  o  yârın  âşık-ı  şeydâsıyım 

Sanmanız  billahi   dostlar  yeniden  peydâsıyım 
Geçmişim  cân  ile  baştan  yoluna  fedâsıyım 
Benim  ol  şâh-ı  levendim  küstü  derler  küsmemiş 

Lebleri  âb-ı  zülâldir  teşne  diller  kandırır 
Ruhleri  şem'-i  kâfûrî  nice  canlar  yandırır 
Güzellikte  şöyledir  kim  dünyede  bir  andırır 
İsmi  Ahmed'dir   efendim  küstü  derler  küsmemiş 

23 


354  Âşık  Ömer 

Ben  eser  yelden  sakınıram  yüzü  gülşânımı 
Dûn  ü  günde  dinlenmez  mi  ol  benim  efganımı 
Der  ki  Âşık  Ömer  ahd  ettim  veririm  canımı 
Gamzesi  sahhâr  efendim  küstü  derler  küsmemiş 

—  579  — 

Iztırâb-ı  gamdayım  ey  mehcebînim  gel  yetiş 
Kalmayım  bu  derdile  ey  derde  dermanım  gel  yetiş" ?„ 
Hasretin  te'sîr  ede  bu  canıma  ey  gonca  leb 
Tîr  veş  lûtf  eyle  ey  kaşı  kemanım  gel  yetiş 

Âteş-i  aşkın  vücûdum  yakmada  her  rûz  ü  şeb 
Çekmişim  aşkın  yolunda  derd  ü  zahmet  çok  teab 
Yerde  insan  gökte  melek  rahmederler  bana  hep 
Firkatin  kâr  eyledi  ey  hemnişînin  gel  yetiş 

Hasret*i  lâ'linle  düştüm  ben  diyâr-ı  gurbete 
Yâd  edüp  endîşe-i  hecrin  döşendim  gurbete 
Dembedem  oldu  hayâlin  dalmışımdır  hayrete 
Vaslma  arzu  çeker  ey  dil  hazinim  gel  yetiş 

Aşık  Ömer  derdimendin  ide  kûyinde  vatan 
Hâkipâyinde  kul  olmak  isterim  vechi  hasen 
Hâlime  rahmeyleyüp  lûtfunla  ey  gonca  dehen 
Servi  kaddim  lâle  haddim  gül'izârım  gel  yetiş 

—  580  — 

Gel  ferah  bahş  et  cevan  canım  Mehemmed  gel  yetiş 
Gel  kadim  rencîde  kıl  canım  Mehemmed  gel  yetiş 
Bir  mürüvvet  sahibi  ehl-i  kerem  gördüm  seni 
Ey  benim  devletli  sultânım  Mehemmed  gel  yetiş 

Gelmedi  zerrece  takat  bende  sende  sevdiğim 

Yok  tahammül  yok  terahhum  bende  sende  sevdiğim 


Âşık  Ömer  355 

Bari  öldür  kurtulayım  ben  de  sen  de  sevdiğim 
Gel  helâl  ettim  sana  kanım  Mehemmed  gel  yetiş 

01  zaîfim    derd-i  aşk  u  hem  hrâkmdan  yana 
Kalmadı  vaktim  benim  arzedeyim  hâlim  sana 
Ey  tabîbim  leblerin  em  tez  yetiş  benden  yana 
Kılca  kaldı  çıkmağa  canım  Mehemmed  gel  yetiş 

Başıma  koptu  kıyamet  düşeli   bu  firkate 
Haşre  dönmüştür  cihan  halkı  düşüptür  mihnete 
Ömer'i  gamzen  komak  ister  cahîm-i  hasrete 
Kıl  <efâat  çoktur  isyanım  Mehemmed  gel  yetiş 

—  581  — 

Sen  bana  cevreyledin  ey  bîvefâ  hoş  amedî  hoş 
Gayrılan  âşık  ettin  galiba  hoş  âmedî  hoş 
Bir  birine  benzemez  nâz  ü  edaya  başladın 
Ahdimiz  böyle  değildi  ibtidâ  hoş  âmedî  hoş 

Bir  zaman  ola  ki  zâyi'ola  hüsnün  gevheri 
Ettiğin  çevre  peşîmân  olasın  sen  ey  perî 
Kasdederken  benlerin  bu  canıma  şimdengeri 
Çün   çeküp  pinyal  misâli  eşkıya  hoş  âmedî  hoş 

Tutalım  bir  hûb-i  müstesna  imişsin  sevdiğim 
Kokmağa  lâyık  gül-i  ra'nâ  imişsin  sevdiğim 
Âşık  öldürücü  bir  yosma  imişsin   sevdiğim 
Hançerin  deldi  vücûdum  eşkıya  hoş  âmedî  hoş 

Gerçi  kâr  etmez  sana  hiç  şimdi  ettiğim  dilek 
Sonra  duyarsın  güzellik   gidicek  bu  ne  demek 
Çün  benim  gibi  çekersin  sen  dahi  âşık  emek 
Hep  bulursun  ettiğin  hercâyilik  hoş  âmedî  hoş 

Ah  nice  oldu  benim  mahzunum  ol  Aşık  Ömer 
Yâr-ı  garım  hemdemim  mecnûnum  ol  Âşık  Ömer 


356  Âşık    Ömer 

Kandedir  ol  şâir.i   meftunum  ol  Aşık  Ömer 
Çok  arayasm  beni  sen  her  yana  hoş  âmedî 

^  582  _ 

Olmadın  hemdem  bana  ey  mehlika  hoş  âmedî  hoş 
Ben  tehammül  ederim  kıl  sen  cefâ  hoş  âmedî  hoş 
Ni*met-i  hüsnün  sakındın  sen  dil-i  biçâreden 
Nideyim  sağ  ol  heman  ey  dilberâ  hoş  âmedî  hoş 

Bu  adavetten  garaz  bilmem  nedir  ey  pâk  zât 
Gösterirsin  ben  belâkeş  kuluna  Rüstem  sıfat 
Bu  belâlarla  irer  bir  gün  bana  âhır  memat 
Sen  kahrsm  dehre  bakî  sür  safa  hoş  âmedî  hoş 

Ol  rakîb-i  nâsezâyı  eyledin  hurrem  şehâ 
Vâde-i  ferdaya  saldın  bendeni  sen  hasretâ 
Ahdim  olsun  elime  tenhâ  girersen  bîvefâ 
Olmaya  illâ  ola  hır  eşkıya  hoş  âmedî  hoş 

Bu  Ömer  sâdık  gibi  sen  bulamazsın  araşan 
Bister-i  hicrana  saldın  kılmadın  bir  çâre  sen 
Üstüme  hançer  çeküp  açtın  sineye  yâre  sen 
Öcüm  almalı  ölürsem  pür  cefâ  hoş  âmedî  hoş 

—  583  — 

El  irişmez  zülfüne  çeşmi  siyeh  hoş  âmedî  hoş 
Kametin  bâlâ  benim  destim  kûteh  hoş  âmedî  hoş 
Misk-i  Rûmî  kâkülün  Çîn  ü  Huten'den  dem  urur 
Anı  temyîz  etmeğe  göründü  reh  hoş  âmedî  hoş 

Ey  fürûg-i  hüsn-i  rûyin  kişveri  târâc-ı  dil 
Kıydı  gamzen  âlemi  gûyâ  heman  Haccâc-ı  dil 
Hâce-i  hüsnün  bana  bir  lûtf  edüp  gel  bâc-ı  dil 
Gûşe-i  mihnetteyim  hâlim  tebeh  hoş  âmedî  hoş 


Âşık  Ömer  357 

Şu'le-i  şevk-ı  cemâlinden  cihan  pür  nûr-i  feyz 
Alemi  handan  eder  âşık  olur  mesrur- i  feyz 
Dil  o  kuştur  şimdi  mesken  oldu  ana  Tûr-i  feyz 
Akıbet  bir  gün  giyer  zerrin  küleh  hoş  âmedî  hoş 

Halk-ı  âlem  bu  Ömerlin  nolduğundan  bîr  haber 
Bulmada  yevmen   feyevmen  âşıkı  nice  serer 
Ol  kadar  feryâd  ü  zârı  eyledim  etmez  eser 
Bilmediler  kadrimi  ey  pâdişeh  hoş  âmedî  hoş 

—  584  — 

Gülşeni  yasdanmağile  bülbül  olmaz  değme  hûş 
Sanma  anlar  gevherin  kadrini  her  gevher  fürûş 
Sonu  gelmez  kişiler  yoktur  sebatı  sel  suyu 
Tutalım  ki  eylemiş  derya  menend  cûş  ü  hurûş 

Ata  binilmez  özengisiz  kuru  galtağile 
Köy  su  basısı  beğ  olmaz  iğreti  saçağile 
Merd  olur  mu  hiç  müennes  zırh  ile  kolcağile 
Her  sadâya  kûs-i  harbi  dinleyen  tutar  mı  gûş 

Sanma  nâsıh  kürside  her  okuyanı  kîl  ü  kal 
Pehlevân  olmaz  kişi  adın  koşa  Rüstem  ya   zâl 
Üzre  gelse  çekide  arslanlmm  sağını  al 
On  sekiz  dirhem  de  olsa  akça  etmez  kalb  guruş 

Olacak  oğlan  bilinürmüş  girince  yaşma 
Göz  göre  zerger  olan  gevher  demez  çay  taşma 
Adımın  atmaz  anın  tâ  urmaymca  başına 
Sözden  alur  mu  eşek  bin  kerre  dersen  dahi  çuş 

Derdimend  Aşık  Ömerlin  gûşedenler  nâmını 
Hadd  ü  sa'yile  sanur  âşıkhğm  ikdamım 
İçmeyen  bezm-i  Elest'ten  lâ'l-i  aşkın  camım 
Mest  ü  sermest  olamaz  kılsa  yedi  deryayı  nûş 


358  Aşık  Ömer 

—  585  — 

-  T- 

Çünki  bildin  âlemin  nakş-ı  hayâtı  bî  sebat 
Kim  Süleyman.  1  zaman  olsan  irer  âhır  memat 
Sırr-ı  aynın  vâkıâtı  dîdeden  dûr  olmadan 
İre  gör  bir  pirden  anı  eyle  hail -i  müşkilât 

Serde  sohbetten  münâsib  bulmadım  tâc-ı  gmâ 
Bir  kaç  arşun  bezedir  bu  çekilen    rene  ü  anâ 
Bahr-ı  hâke  gark  eder  fülk-i  teni  bâd-i  fena 
Nuh  dahi  bulmadı  gitti  işbu  tufandan  necat 

Kim  derûnundan  şehâdet  zikrini  her  an  ede 
Artura  hayrın   Huda  şerrin  anm  noksan  ede 
Râh-i  Hak'ka  sâlik  ol  Mevlâ  işin  âsân  ede 
Dilden  ihrâc  et  yaramaz  fikri  hem  sevdayı  at 

Mâl  içün  hırsa  düşüp  halka  özün  şây   eyleme 
Yahşi  ad  ü  nâmını  kemlikle  rüsvây  eyleme 
Göz  görüp  el  tutar  iken  vaktini  zây  eyleme 
Kıla  gör  savm  u  salâtı  edegör  hacc  ü  zekât 

Akl  u  fikrim  dağılup  kaldım  Ömer  hayretteyim 
Cürm-i  bîpâyânım   andım  ağlarım  firkatteyim 
Yüklenüp  geldim  husûl-i  ömrümü  nevbetteyim 
Asiyâb-ı  köhnedir  gördüm  rüsüm-i  kâinat 

—  586  — 

Ey  güzeller  serfirâzı  ma*ni-i  genc-i  sıfat 
Kaşların  sammûr-i  Hindî  gözlerin  ayn-ül-hayât 
Haste-i  aşkın  lebinden  mürde  cismim   cân  umar 
Ey  Mesih'im  görelim  lûtf  eyle  göster  mu'cizât 

Cân  ü  dilden  talibim  esrâr-ı  hüsnün  gencine 
Kailim  her  ne  ise  kıldım  tahammül  rencine 


Aşık  Ömer  359 

Gafilen  düşmüş  te  oldum  aşkmm  şatrencine 
Beydak-ı  hâl. i  ruhin  kıldı  gönül  ferzini  mât 

Hatırımdan  gitmedi  endîşe-i  hatt  u  halin 
Eksik  olmaz  âşık-ı  bîçâreye  mekr  ü  alin 
Buseni  aldım  deyu  borçlu  çıkardın  nem  ahn 
Ey  gözü  Tatar  dilersen  ser  beni  dellâla  sat 

Bir  zaîfim  kim  hasedden  az  kaluptur  çıka  rûh 
Ne  dem-i  evkat-ı  şâmım  belli  ne  vakt.i  sabûh 
Çekti  tûfân-ı  gamı  kurtuldu  kande  gitti  Nûh 
Çâre  yok  mu  bulmağa  bahr-i  firakından  necat 

Gel  cemâlin  nakşına  Âşık  Ömer  mail  gibi 
Akl  u  fikri  hep  yolunda  cümlesi  zail  gibi 
Boynun  eğmiş  âsitânm  yasdanur  sâil  gibi 
Başm  içün  ver  ana  emsâl-i  hüsnünden  zekât 

—  587  _ 

Gülşen-i  bâğ-ı  şerîat  oldu  kâr-ı  ma'rifet 
Gel  tarikat  anla  ehl-i  dil  hezârı  ma'rifet 
Gel  maânî  anla  bulasın  reh-i   tahkîka  yol 
Bu  maânî  ilmi  deryadır  kenarı  ma'rifet 

Şöyle  bir  vahşî  ne  mümkindir  anı  âdem  tuta 
Pes  meğer  kim  şâhbâz-ı  akl  ire  mübhem  tuta 
Pençe-i  şîri  kavî  ister  anı  muhkem  tuta 
Her  gezen  hayvana  sayd  olmaz  şikâr-ı  ma'rifet 

On  sekiz  bin  âlemi  gezmek  dilersen  zâhidâ 
Meclis-i  ruhanidir  olmaz  ara  yerde  riya 
Hem  şerîat  hem  tarikat  hem  hakikatten  dilâ 
Muktezâ-yi  dehre  baş  eğmez  kibâr-ı  ma'rifet 

İrse  bir  erbâb-ı  tab'u  dil  sadâkat  bezmine 
Fenn-i  hikmetle  nedîm  olur  belagat  bezmine 


360  Âşık  Ömer 

Mutlaka  geldikçe  dehandan  fesahat  bezmine 
Dürr  ü  gevherler  saçar  sâhib  şiâr-i  ma'rifet 

Ey  Ömer  şeş  darb-ı  muhkem  kal'adır  bî  iştibâh 
Tekyegâhmda  nice  dervîşi  var  eyler  samah 
Kırk  sekiz  kapusu  çekmiş  her  biri  bir  kenze  râh 
Böyle  işretgâh-ı  dilkeştir  hisâr-ı  ma'rifet 

—    588   — 

Gözlerim  nâdir   görür  bir  ehl-i  hâl-ı  ma'rifet 
Her  kese  bir  yüzden  etmiş  intikal- i  ma'rifet 
Aksine  devr    ettiğindendir  meğer  bu  çerh-i  dun 
Ol  sebebden  düştü  nâehle  kemâl-i  ma'rifet 

Kalmadı  âlemde  bir  sâhib  zamanı  himmetin 
Nâbedîd  olmakta  merd-i  Kâmırânı  himmetin 
Şöyle  bir  rif'attedir  kim  nerdübânı  himmetin 
Payesin  kat'etmeğe  yoktur  mecâl-i  ma'rifet 

Kendi  hâlin  bilmeyen  gözler  mi  kâşif  sadrını 
Zâhidâ  kim  gördü  yâ  esrara  vâkıf  sadrını 
Cümle  câhildir  tutan  şimdi  maârif  sadrını 
Kani  bir  sâhib  zekâ  rûşen  hayâl-i  ma'rifet 

Ba'zılar  var  kim  koyup  bu  arsa-i  taklide  ser 
Sûretâ  inşân- 1  kâmil  geçinür  ma'nâda  har 
Kânı  kâmilden  alur  kendin  satar  ehl-i  hüner 
Ger  cevâb  itsen  nedir  bilmez  suâl- i  ma'rifet 

Arif- i  billahi  gör  bekler  kanâat   gûşesin 
Rif'at-i  dehre  değişmez  hâb-ı  rahat  gûşesin 
Zevk-i  dünyâyı  verüp  almış  feragat  gûşesin 
Sünnete  baş  olmuş  Ömer  her  ricâl-i  ma'rifet 


Âşık  Ömer  361 

—  U  — 

—  589  — 

Ey  sabâ  irdin  mi  bugün  ol  saçı  Leylâ'ydı  hû 
Gerdeni  sim  ruhleri  gül  dişleri  dürnâba  hû 
Yanağında  gül  açılmış  anı  şeydâ  vasfeder 
Bâğ-ı  hüsnü  gülşeninde  bülbül-i  şeydâya  hû 

Biz  anın  kemter  gulâmı  ol  perî  şahım  benim 
Hatırım  kılsa  teselli  dinleyüp  ahım  benim 
Cürmümü  belki  bağışlar  lûtfedüp  şahım  benim 
Hâlimi  arzeyle  cânâ  ol  gül-i  ra'nâya  hû 

Terkedüp  ağyara  karşu  bu  dil-i  nâçâresin 
Hiç  ırak  ister  mi  canan  âşık-ı  dîvânesin 
Âşıkın  aşkına  gelmez  terk  ede  mestânesin 
Hâlimi  arzeyle  cânâ  ol  saçı  Leylâ'ya  hû 

Der  ki  Ömer  anın  içün  dilde  ülfet  kalmadı 
Hep  harâb  oldu  vücûdum  kadd  ü  kamet  kalmadı 
Lûtf  edüp  gülzâra  amma  ol  efendim  gelmedi 
Ey  sabâ  benden  selâm  et  ol  gözü  mestâne  hû 

-  Z  - 

—  590  — 

Gûlşen-i  cennet  cemâlin  yâra  benzer  benzemez 
Servi  tûbâ  mihr-i  hoş  reftâra  benzer  benzemez 
Hâl-i  fülfül  hâk-i  anber  bâra  benzer  benzemez 
Şekl-i  sünbül  turra-i  tarrâra  benzer  benzemez 

Kân-ı  aşk  içinde  canın  nakdini  kıldım  telef 
Bu  rümûz-ı  sırrı  hâl-i  vahy  ile  buldum  şeref 
Zâhidâ  incitme  şol  medhettiğim  dürr-i  sadef 
Hokka-i  lâ'lindeki  şehvâra  benzer  benzemez 


362  Âşık  Ömer 

Sâid-i  sîmînine  reşk  etti  kıldı  yâsemen 
Güldüğünce  lebleri  teprenmeyüp  asla  dehen 
Nâfe-i  dehri  muattar  eyleyen  müşk-i  Huten 
Kâkül-i  hoşbûyine  bir  pare  benzer  benzemez 

Gördüm  ey  Aşık  Ömer  ol  dilberi  bigâne  hâl 
Hem  şerâb-ı  nâzdan  mestâne  gözler  âl  âl 
Cünbişi  bir  veçhile  müstağni  söyleşmek  muhal 
Tarz-ı  müşkil  şûh  bir  garrâya  benzer  benzemez 

—  591  — 

Biz  cevahir  kânıyız  mercanı  anlar  tanırız 
Kâmilinden  ders  okur  erkânı  anlar  tanırız 
Bârekâllâh  der  güzeller  şimdi  bizler  üstüne 
Müşkilin  arz  etmeden  her  canı  anlar  tanırız 

Arif-i  billâh  olan  bilmez  cihanın  varını 
Aşık-ı  sâdık  olanlar  sildi  elden  varını 
Tâ  giceler  âh  ederiz  subholunca  zarını 
Bizi  yoktan  var  eden  Sübhânı  anlar  tanırız 

Biz  dahi  aşkın  kitabın  okuruz  subh  ile  şâm 
Çok  şükür  elhamdülillah  kâmil  olduk  bîlicâm 
Fıkh-ı  ekber  şerhini  biz  okuduk  bir  bir  tamâm 
İncil  ü  Tevrat  Zebur  Kur'ân'ı  okur  tanırız 

Tâ  ezelden  böyle  ta'lîm  eyledi  üstadımız 
Kimsenin  yoktur  cevâbı  kendüden  îcâdımız 
Mahlasım  Âşık  Ömer'dir  Vehbi'dir  çün  adımız 
Bu  mahalde  biz  de  anlayanı  anlar  tanırız 

—  592  _ 

Evvel-i  Kalûbelâ'dan  ahdile  îmandayız 
Uymayız  câhil  sözüne  aklile  iz'andayız 
Düşmüşem  gurbet  eline  ver  muradım  yâ  Ganî 
Doğrular  sözü  tutulmaz  bir  fena  zamandayız 


Âşık  Ömer  363 

Âkil  isen  mürşidin  eteğini  bir  tuta  gör 
Nice  yıllar  tekyesinde  mihman  olup  yata  gör 
Bunda  yüklenüp  metâm  varup  anda  sata  gör 
İleri  sürmez  göçümüz  bir  ulu  kervandayız 

Kâmil  olan  âşıka  ma'lûm  bizim  ahvâlimiz 
Yâ  İlâhî  sen  asan  et  kabrde  suâlimiz 
Bin  bir  ayak  bir  olunca    yâ  nic  -  olur  hâlimiz 
Nefs  ile  şeytâna  uyup  cürm  ile  isyandayız 

Derdimend  Âşık   Ömerlin  sözlerini  ala  gör 
Derdli  isen  ey  gönül  sen  derde  çâre  bula  gör 
Alup  abdestini  hem  beş  vaktini  gel  kıla  gör 
Hâb-ı  gafltten  uyan  yarın  ulu  dîvandayız 

—  593  — 

İzdiyâd-ı  ömr  içün  yâr  ile  ülfet  bekleriz 
Nevbahâra  muntazırız  ayş  ü  işret  bekleriz 
Cümle  eşcâr-ı  şükûfe  zeyn  olur  mürgan  ile 
Biz  dahi  mürgan  ile  bir  kûh-i  vuslat  bekleriz 

Her  kesin  kalbinde  hûban  durmaz  anı  yâd  eder 
Andelîbin  gör  figanın  dâima  feryâd  eder 
Fâsik  ile  olma  hemrah  kalbini  ifsâd  eder 
Çekmişiz  baş  hırkaya  gûşe-i  vahdet  bekleriz 

Sahn-ı  gülşende  nice  yıllar  edeydim  âşiyan 
Gâh  olur  güller  güler  bülbüller  eylerler  figan 
Âhırı  elbet  fenadır  kimseye  kalmaz  cihan 
Tekye-i  gamdır  mekânın  hayli  müddet  bekleriz 

Bir  misafirhanedir  bu  ülfetinden  et  hazer 
Niceler  Irân'û  Turan  eylemiş  geşt  ü  güzer 
Kiminin  fikrinde  yâhû  dâima  ağlar  gezer 
Sîne  üryan  göz  yumup  dünyâda  uzlet  bekleriz 


364  Âşık  Ömer 

Ey  Ömer  bu  dehr-i  dûnu  bîvefâ  görmekteyiz 
Ömrümüz  tömarmı  biz  kat  be  kat  dürmekteyiz 
Hirmen-i  ömrü  savurduk  dânemiz  dermekteyiz 
Âsiyâb-ı  çerha  geldik  şimdi  nevbet  bekleriz 

—  594  — 

Düştü  dil  bir  mehlika  dildâra  seksiz  şübhesiz 
Şübhesiz  bir  gamzesi  mekkâra  seksiz  şübhesiz 
Şübhesiz  zencîr-i  aşkmda  beni  bend  eyledi 
Bend-  olup  kıldım  tevazu'  yâra  seksiz  şübhesiz 

Şübhesiz  kûyin    tavaf  etmekteyim   leyi  ü  nehâr 
Leyi  ü  nehâr  âteşinle  kalmışım  bî  ihtiyar 
İhtiyarım  ile  gitti  gayret  ü  nâmûs  u  âr 
Âr  eder  sormaz  beni   mehpâre  seksiz  şübhesiz 

Şübhesiz  derd-i  derûnum  zahmma  olmaz  tabîb 
Tabib  etmez  bir  deva  sermende  dil   haste  garîb 
Gurbet  ilde  yâ  ola  yâ  olmaya  vasim  nasîb 
Nasibim  çün  uğradı  efkâra  seksiz  şübhesiz 

Şübhesiz  meyletti  bu  Ömer  hulûs-i  cân  ile 
Cân  ile  dil  bülbülü  kıldı  hezâr   efgan  ile 
Efgan  ile  cevr  ile  derd  ü  sitem  hicran  ile 
Hecr-i  firkat  yaktı  cismim  nâra  seksiz  şübhesiz 


Muhammesler 


Âşık  Ömer  367 


-  A  - 
-  595  - 

Yâr-ı  gar  olmaz  meseledir  âşıka  her  dilrübâ 
Çeküben  üftâdeler  dâim  eder  ömrün  heba 
Eylesen  yüzüne  karşı  nice  kez  âh  ü  feza 
Merhamet  etmez  sana  meyleylemez  ol  bîvefâ 
Nice  kerrat  ile  uşşâkı  çeker  derd  ü  belâ 

Yüzüne  bakar  döker  ol  sana  bin  dürlü  lisan 
Sen  yarın   sanursun  eylersin  ana  sırrın  iyan 
01  ise  razını  senden  sakmur  eyler  nihan 
Merhamet  ehli  değildir  yoktur  anlarda  iman 
Zerrece  rahmeylemez  hublar  sakın  sen  âşıka 

Sen  kıyâs  etme  sana  eyler  temenna  serfirâz 
Sakının  üftâdeler  anlardan  eyler  ihtiraz 
İllere  buse  verir  eder  sana  cevr  ile  nâz 
Bildiğim  budur  sorarsan  hublarm  soyu  mecaz 
Anlara  öyle  yarar  billahi  etmem  iftira 

Sen  ana  canım  dedikçe  gayrısma  meyleder 
Ağlasan  âh  eylesen  etmez  vefa  kılmaz  nazar 
Bir  kaç  eyyam  varsa  destinde  koşar  ol  sîm  û  zer 
Ictinâb  idin  yazık  üftâdeden  kılın  hazer 
Geldi  benim  başıma  gör  neyledi  ol  pür  cefâ 

Ey  Ömer  kılsan  sual  bir  âşık-ı  dîvâneye 
Gûş  edersin  usanursun  boşanur  efsâneye 


368  Âşık  Ömer 

Düşürür  baykuş  misâli  âşıkı  vîrâneye 
Kimseler  meyletmesin  pendin  budur  cânâneye 
Eylesün  hublara  uşşâkı   ıraktan  merhaba 

—  596  — 

Şâh-ı  nevruz  eyledi  dehri  muattar  bir  yana 
Dilrübâlar  seyr-i  sahra  kıldılar  her  bir  yana 
Çıkmadı  sensiz  dil- i  âsûde  server  bir  yana 
Yalınız  bir  yana  sen  olsan  güzeller  bir  yana 
Gayra  bakmam  gelse  hep  âlem  serâser  bir  yana 

Nutka  geldikçe  ^rin  güftârmm  tefhimini 
Ehl-i  diller  edemez  âciz  kalur  taksimini 
Kimini  hayran  kılup  sevdaya  saldın   kimini       « 
Almağ  içün  şîve-i  reftânnm  ta'lîmini 
Gitti  tübâ  bir  yana  serv  ü  sanevber  bir  yana 

San  beni  koymaz  varup  dâd  eyleyim  sultânıma 
Acıyup  insaf  edüp  şâyed  görüp  efganıma 
Fitneler  tahrik  edüp  kasd  eylemişler  canıma 
Hey  efendim  göz  göre  girmek  dilerler   kanıma 
Bir  yanadan  gamze-i  sertiz,  hançer  bir  yana 

Ben  efendim  kendime  gör  kim  nice  hâleyledim 
Firkatin  nârına  yaktım  cismimi  kal  eyledim 
Bâr-ı  hecrinle  elif  kaddim  büküp  dâl  eyledim 
iştiyakım  nağmesin  vasliyle  irsal  eyledim 
Mürg-ı  dil  bir  yana  per  açtı  kebûter  bir  yana 

Der  ki  bu  Aşık  Ömer  çektim  yolunda  çok  teab 
Ey  melek  munis  m-olursun  âdeme  sen  bî  sebeb 
Devr  edüp  seyyarelerle  heft  semâ  rüz  ü  şep 
Kevkeb-i  baht-ı  cihan  ârâyı  eylerler  taleb 
Mâh  ü  encüm  bir  yana  hurşîd-i  enver  bir  yana 


Âşık  Ömer  369 

-  B- 

—  597  — 

Subh  olup  ref  oldu  yânn  dîdesinden  çünki  hâb 
Câme  hâbmdan  tulü'  etti  cemâl-i  âftâb 
Sakmup  günden  o  şuhu  haymesin  kurdu  şehâb 
Taşra  çıktı  azm-i  hammâm  eyledi  âlîcenâb 
Çektiler  oldem  semendin  bastı  zerrîni  rikâb 

Ehl  i  sevka  erdi  cânâ  mâh-i  tal'attan  şafak 
Ol  melek  sîmâ  erince    bastı  hammâma  ayak 
Nazile  seccade  üzre  geçti  çözdü  çün  kuşak 
Mushaf- 1  hüsnünde  cânânm  açıldı  çün  varak 
Okudum  AUahu  ekber  ma'ni-i  Ümmülkitâb 

Câmesin  bir  bir  çıkardı  aşikâr  oldu  beden 
Bârekâllâh  der  kıyamın  seyreden  ehl-i  suhan 
İbrişim  fûte  tutundu  ref  kıldı  pîrehen 
Öptü  na'lin  pâyini  reşk  eyledi  çerh-i  kühen 
Düştü  dellâk  önüne  ol  mehveşin  feth  etti  bâb 

İbtidâ  hattın  tıraş  ettirdi  ol  âşık  şinâs 
Huridir  cennet  misâli  etmesün  gayri  kıyâs 
Yüz  sürüp  sabunu  pây-i  yâre  kıldı  iltimas 
Lûle-i  zerrin  açıldı  destini  bûs  etti  tâs 
Aktı  mâ  havz  içre  doldu  şevk  ile  yüz  bin  habâb 

Halvet-i  hâsı  münevver  eyledi  ol  sîmber 
Pâyine  indi  yere  ta'zîm  içün  gökten  kamer 
Tâk-ı  crbûsun  görüp  vardı  rükû'a  her  kemer 
Ûd  ü  anber  yaktı  hammâm  içre   âbından  serer 
Câmeler  hayran  olup  üstüne  saçtılar  gülâb 

Sakf-ı  hamnıâmı    o  memlû  eyledi  envâr  ile 

Hayrete  saldı  gören  üftâdeyi  ruhsâr  ile 

24 


370  Âşık  Ömer 

Yundu  arındı  alup  abdesti  yüz  bin  âr  ile 
Buyurup  çıkmak  îibâsm  şîve-i  reftâr  ile 
Taşra  azm  etti  felekte  doğdu  gûyâ  âfitâb 

Eğnine  müşgî  kabalar  giydi  ol  kaddi  çmâr 
Destine  mir'ât  alup  ruhsânnı  seyr  etti  yâr 
Ey  Ömer  can  nakdini  verdim  yolunda  sadhezâr 
Nâz  ü  istiğnalar  ile  esbine  oldu  süvâr 
Elveda'  dedi  kamu  ahbaba  ol  devletmeâb 

—   D  — 

—  59S  — 

Bu  meseledir  eylemez  her  dilberan  uşşâkı  şâd 
Aşık-ı  dilhasteler  âgfâh  olun  etmen  inâd 
Mihrine  bel  bağlama  îûtfuna  etme  i'timâd 
Akıbet  yüz  dönderüp  yaşın  eder  Şât  u  Furâd 
Her  gelen  üftâdeîer    etmişdürür  feryâd  ü  dâd 

Mâil-i  mehrûları  şeydâya  teşbih  ettiler 
Ettiler  illâ  kuru  gavgaya  teşbih  ettiler 
Anların  mihrin  heman  rü'yâya  teşbîh  ettiler 
Bîvefâlıkta  dahi  dünyâya  teşebîh   ettiler 
Oldular  ma'nâda  anlar  bâis-i  ümmülfesâd 

Men'ide  mümkin  değil  bakmaz  yasağa  şübhesiz 
Bî  rahimdir  çalışur  dâğ  üzre  dağa  şübhesiz 
Bin  nasihat  eylesen  koymaz  kulağa  şübhes'z 
Sîme  gark  etsen  eğer  baştan  ayağa  şübhesiz 
Yine  dil  mülkün  harâb  edüp  te  eyler  nâmurâd 

Zerrece  vashn  eğer  kim  düesen  ibram  olur 
Sana  yüz  göstermeyüp  nâehle  subh  u    şâm  olur 
Ger  elif  iken  meded  cevr  ile  kaddin  lâm  olur 
Arayup  bir  mühmel-i  süst  ü  sakime  râm  olur 
Pes  eder  meyi  ü  mahabbet  anlara  senden  ziyâd 


Âşık    Ömer 

Nideyim  çekmek  cefâsın  rûz  ü  şeb  asan  değil 
Kabil  olur  mu  tahammül  bağrımız  âhen  değil 
Bî  edeblik  olmasun   kim  bir  iki  suhan  değil 
Cümle  âşıklar  şikâyet  eylemiş  bir  ben  değil 
Anın  içün   bu  Ömer  bu  babı  kılmıştır  küşâd 

—   599  — 

Dilrübâlar  eylemez  uşşâkı  vaslında  müfîd 
Zahmmın  bîçareler  zahmetlerin  çekmek  baîd 
Baş  eğüp  hidmetlerinde  olsanız  her  mâh  ü  îd 
Sarılur  yâda  sizi  vaslmdan  eyler  nâümîd 
Bîvefâdır  anların  ekser  olur  bağrı  hadîd 

Sîne-i  pür  yâreni  yanında  üryan  eylesen 
Zârilik  kilsan  iki  çeşmini  tûfân   eylesen 
Merhamet  etmez  ne   denlü  zârü  efgan  eylesen 
Hey  meded  öldüm  seninçün  bana  derman  eylesen 
Cehd  ider  dahi  beter  urmağa  bir  dahi  şedîd 

Sahnur  karşında  ağyar  ile  hoş  reftâr  eder 
Yüzüne  bakmaz   sana  vermez  selâmı  âr  eder 
Şey'i  verince  sitemdir  sonrası  inkâr  eder 
Zülfünün  Mansûr'uyum  dersen  heman  berdâr  eder 
Anların  yolunda  olmuş  nice  âşıklar  şehîd 

Bin  nasihat  eylesen  biri  eser  etmez  ana 
Gûş  eder  feryadını  bakmaz   yüzü  senden  yana 
Başıma  geldi  de  bildim  bilmeyen  sorsun  bana 
Aşinalık  eylemez  âdem   demez  bakmaz  sana 
Nice  yıllar  işiğinde  yaslanup   olsan  kadîd 

Var  mıdır  âşık-ı  sâdık  sînesinde  yâre  yok 
Ne  güzel  sevmiş  te  şâd  olmuş  ne  var  bîçâre  yok 
Yalınız  bir   ben  değil  dâd  eylemez  âvâre  yok 
Ne  deyim  Aşık  Ömer  define  mümkin  çâre  yok 
Bunlara  insaf  vere  bir  gün  heman  Rab-bül  vaîd 


372  Âşık  Ömer 

~  E  - 
—  600  — 

Şâh  - 1  encûm  çekti  gök  meydânına  asker  gice 
Kıldı  sahn  - 1  âsûmânı  pür  zer  ü  zîver  gice 
Geçti  rûzun  devri  gaflette  getürüp  ser  giee 
Afitâb  ardınca  mâh  -  ı  ney  çeküb  hançer    gice 
Gark  - 1  hûn  itti  şafak  sanma  görünen  her  gice 

Azmi  var  mâhm  yine  kasdı  meğer  seyr  -  i  cihan 
Giydi  altun  tığını  ol  âsûmânî  şebrevan 
Ins  ü  cin  hûrî  melek  oldu  yatağından  nihan 
Encümün  sanman  meğer  İskender  -  i  devr  -  i  zaman 
Zulmete  azm  etmeğe  fanus  yakar  yer  yer  gice 

Rûz  ü  şeb  aşk  -  ı  hayâlinle  bu  sevdaya  uyup 
Çeşm  -  i  zarı  şâhrâh  - 1  intizâr  üzre  koyup 
Fitnesi  çok  yaşlı  bir  sahhâre  olduğun  bilüp 
Şol  kara  saçm  hayaliyle  bu  şeb  gözün  yumup 
Sûre  -  i  Velleyl  okuyup  eylerim  ezber  gice 

Ey  Ömer  âsûde  kılmazsa  ne  gam  sevda  seni 
Unudur  zannetme  ol  şûh  -  i  cihan  ârâ  seni 
Kande  varsan  arayup  izler  ider  peyda  seni 
Şem'  anın  hicran  şebinde  komayup  tenhâ  seni 
Gele  hâlim  sora  şâyed  ol  meh  -  i  enver  gice 

—  60Î  — 

Oi  ki  teslim  ü  rızâ  oldu  kaza  -  yi  kudrete 
Cismimi  müstağrak  u  mahv  etti  âb  - 1  rahmete 
Yüzleri  ağ  ola  vardıkta  huzur  -  i  izzete 
Muntazırdır  lâcerem  insan  olan  bu  nevbete 
Yandı  gitti  Hacı  Osman  zade  bahr  -  i  hikmete 

Dedi  aldanman  inanman  mâl  ü  mülk  -  i  zaile 
Bir  zaman  uydu  hevâ  vü  âteş  ü  âb  ü  gile 


Âşık  Ömer  373 

El  çekiip  bezm  -  i  fenanın  varlığın  virdi  yele 
Kandı  gitti  Hacı  Osman  zade  babr  -  i  hikmete 

Kimsenin  ahvâline  olmaz  mutabık  rûzigâr 
Eyledi  çün  meclisin  sermestin  ayık  rûzigâr 
Andan  özge  esmeyüp  kendine  lâyık  rûzigâr 
Bâdıban  eyyamını  bulmuş  muvafık  rûzigâr 
Çattı  gitti  Hacı  Osman  zade  bahr-i  hikmete 

Her  ne  yüzden  elverirse  rûzigâra  derd  -  i  ser 
Âlem  -  i  gaybdan     gelür  hep  reng  -  i  rûyinden  eser 
Canı  candan  ayırır  kardaşı  kardaştan  keser 
Almadı  bir  kimse  hiç  nâm  ü  nişanından  haber 
Yandı  gitti  Hacı  Osman  zade  bahr  -  i  hikmete 

Bilmedin  gitti  Ömer  dünyâ  vü  ukbâ  haletin 
Eyleyince  neş'e  -  i  câm  -  i  firakın  lezzetin 
Bir  heba  efzâ  imiş  bildi  bilen  keyfiyyetin 
Niydiğün  fehmeyledi  ayn  -  ül  -  hayâtın  şerbetin 
Daldı  gitti  Hacı  Osman  zade  bahr  -  i  hikmete 

-  H  - 
—  602  — 

Sineme  çektim  yine  şevk  ile  bir  sûrâh  şuh 
İnleyüp  her  dem  derûnum  eyler  âh  ü  vâh  şûh 
Hiç  ne  mümkindir  bu  sevdadan  olam  ıslah  şûh 

Nazeninim  lâle  haddim  serv  kaddim  şâh-ı  şûh 
Olmaz  ey  şûh-i  cihanım  sana  benzer  dahi  şûh 

Sunup  aşkın  dolusun  mestâne  eylersin  beni 
Yeni  baştan  sâki-i  meyhane  eylersin  beni 
Korkarım  âhır  dil- i  dîvâne  eylersin  beni 


374  Âşık  Ömer 

Nâzenînim  lâle  haddim  serv  kaddim  şâh-ı  şûh 
Olmaz  ey  şûh-i  cihanım  sana  benzer  dahi  şûh 

Sen  bu  iklîm-i  melâhat  mülkünün  derbendisin 
Alemi  alır  satar  serkeşlerin  serbendisin 
Yûsuf-i  sânîsin  ey  dilber  ya  Yûsuf  kendisin 

Nâzenînim  idle  haddin  serv  kaddin  şâh-ı  şûh 
Olmaz  ey  şûh-i  cihanım  sana  benzer  dahi  şûh 

Çeşm-i  şehlâlarla  ol  âhû  bakışlar  sende  var 
Tarz-ı  gûnâ  gûn  ile  canlar  yakışlar  sende  var 
Aşıkı  hayran  eder  hûnî  bakışlar  sende   var 

Nâzenînim  lâle  haddim  serv  kaddim  şâh-ı  şûh 
Olmaz  ey  şûh-i  cihanım  sana  benzer  dahi  şûh 

Tek  bana  incittiğin  göstermesin  Bârî  Huda 
Akl  u  fikr  ü  cân  ü  dil  hep  yoluna  olsun  feda 
Etme  Âşık  Ömer-i  dervîşi  vaslmdan  cüda 
Nâzenînim  lâle  haddim  serv  kaddim  şâh-ı  şûh 
Olmaz  ey  şûh-i  cihanım  sana  benzer  dahi  şûh 

—  K  — 

—  603  _ 

Gerçi  olmuştur  mukarrer  her  kese  kâr  ayrılık 
Görmemiştir  hîç  dahi  böyle  düşvâr  ayrılık 
Hey  meded  yaktı  benim  başıma  odlar  ayrılık 
Olmasın  hiç  kimseler  sana  giriftar  ayrılık 
Kime  derdim  ağlayım  der  bende  de  var  ayrılık 

Hûy  edindim  kendime  âh  ü  nedamet  etmeyi 
Her  kimi  görsem  ana  hâlim  hikâyet  etmeyi 
Aleme  râz-ı  derûnumdan  rivayet  etmeyi 
Bilmez  idim  tâli'imden  ben  şikâyet  etmeyi 
Gelmeseydi  başıma  tekrar  betekrâr  ayrılık 


Âşık  Ömer  375 

Kime  feryâd  edeyim  ey  çerh-i  zâlim  bîeman 
Kani  yâ    n-oidu   bana  yâr  oldnğun  devr-i  zaman 
Tîr.i  maksûdum  atılmaz  kaddim  olmuşken  keman 
Kimseler  bilmez  benim  hâlim  yaman  oldu  yaman 
Hey  ne  müşkil  dcrd  imiş  âlemde  dostlar  ayrılık 

Sûrelâ  mecnûna  döndüm  ağlarım  zâr  ü  zelîl 
Bin  bir  adın  hürmetiyçün  kıl  inayet  yâ  Celîl 
Rahmetinle  fazl  u  lûtfun  kuluna  eyle  delîl 
Bir  garib  iklime  düştüm  gfezerim  üryan  meîîl 
Vüs'at-i  dünyâyı  kıldı  başıma  dar  ayrılık 

Ey  Ömer  kâr  etti  nîşi  firakatü  gam  canıma 
Şâzilik  dönderdi  yüz  gelmez  ferahlık  yanıma 
Ağlamaktan   uyhu  girmez  çeşm  i  hûn  efşânıma 
Destime  taş  aldırup  âheng  içün  efganıma 
Tabii  sînem  doğdurur  her  lâhze  her  bâr  ayrıhk 

-  L  - 

—  604  _ 

Bir  güneş  tal'at  perî  peyker  melek  sîmâ  güzel 
Hak  seni  kılmış  güzeller  içre  bîhemtâ  güzel 
Kaşların  çekmiş  berât-ı  hüsnüne  tuğra  güzel 
Gözlerinle  ellerin  mânendi  yok  ra'nâ  güzel 
Sana  akran  olamaz  olsa  bütün  dünyâ  güzel 

Ben  senin  meftunun  oldum  sadıkane  şübhesiz 
Sinemi  peygân  ile  kıldın  nişane  şübhesiz 
Cünbiş-i  etvânna  yoktur  bahane  şübhesiz 
Hubluğun  bir  tarz  ile  gelmez  beyâne  şâbhesiz 
Bârekâllâh  der  cemâlin  seyr  eden  hakka  güzel 


376  Âşık  Ömer 

Gerçi  vermiştir  zıya  âfâka  mihr-i  taratın 
Âşıka  çevrin  nasîb  olur  rakibe  izzetin 
Bir  nice  bîçâreyi  yandırdı  nâr-i  firkatin 
Dûrr-i  yektasın  fena  mülkünde  yoktur  kıymetin 
Neyleyim  kadrin  bilinmez  yerdesin  hayfâ  güzel 

Olmasa  Leylâsı  Mecnûn  olmaz  idi  bîkarâr 
Çahşur  Şîrin  içün  Ferhâd'ı  gör  leyi  ü  nehar 
Baykuşa  vîrâne  düşmüş  andelîbe  gül'izâr 
Her  kes  âşık  geçinür  hâlince  bir  ma'şuku  var 
Ben  seni  sevdim  seni  ey  şûh-i  müstesna  güzel 

Derdimendindir  gönül  ey  dilrübâ  vechi  kamer 
Hizmet-i  aşkında  bir  pirden  kuşanmıştır  kemer 
Dönmez  ol  sevdâ-yi  zülfünden  mürur  ettikçe  her 
Ne  kadar  cevr  eylese  dönmez  çeker  Aşık  Ömer 
Getürür  etsen  ne  rütbe  nâz  ü  istiğna  güzel 

_  605  — 

Hep  nasihattir  sana  bu  sözlerim  sayma  gönül 
Mâsivâ  nakşın  gider  dil  levhine  uyma  gönül 
Çün  hakikatte  bulunmaz  her  melek  sîmâ  gönül 

Gördüğüne  düşme  nakıs  sözlere  uyma  gönül 
Gaflet  elvermez  bu  yolda  aç  gözün  yuma  gönül 

Yokla  kendinde  ararsan  sadıkane  yâr-ı  gar 
Kim  ne  senden  fâide  bana  ne  benden  sana  var 
Akil  ü  dânâ  isen  ol  bu  sözümden  hissedar 

Gördüğüne  düşme  nakıs  sözlere  uyma  gönül 
Gaflet  elvermez  bu  yolda  aç  gözün  yuma  gönül 


Âşık  Ömer  377 

Bir  tabîbe  aç  ki  râzm  merhem   elsin  yâreye 
Güz*i  şeyden  boyanır  ağın  bilürsün  kareye 
Gafil  olma  kim  sakm  şâyed  gidersin  areye 

Gördüğüne  düşme  nakıs  sözlere  uyma  gönül 
Gaflet  el  vermez  bu  yolda  aç  gözün  joıma  gönül 

Bir  emânettir  bu  pendim  gevherin  eyle  kabul 
Nefse  uyup  gitme  kim  çıkar  elinden  doğru  yol 
Der  ki  bu  Âşık  Ömer  el  çek  hevâdan  fariğ  ol 

Gördüğüne  düşme  nakıs  sözlere  uyma  gönül 
Gaflet  el  vermez  bu  yolda  aç  gözün  yuma  gönül 

—  606  — 


Şunda  bir  âşüfte-i  tannâze  bend  oldu  gönül 
Saydı  mümkinsiz  hümâ  pervâze  bend  oldu  gönül 
Dama  düştü  dâne-i  i'zâza  bend  oldu  gönül 
Sanasm  zencîr-i  aşka  taze  bend  oldu  gönül 
Mustafâ'dır  adı  bir  mümtaza  bend  oldu  gönül 

Bendesiyiz  vardürür  dîvâne  gelmez  aynına 
Pir  çerâğı  tazedir  pervane  gelmez  aynına 
Alemi  alur  satar  pervane  gelmez  aynına 
Söyle  bir  rind-i  cihan  dilbâze  bend  oldu  gönül 
Mustafâ'dır  adı  bir  mümtaza  bend  oldu  gönül 

Yürüyüşü  derviş  ü  âkilleri  hayran  eder 
Söyleyişi  gülüşü  uşşâka  bahş-ı  cân  eder 
Bakışı  semt-i  selâmet  ellerin  tâlân  eder 
Çeşm  i  sâhir  gamzesi  gammâze  bend  oldu  gönül 
Mustafâ'dır  adı  bir  mümtâze  bend  oldu  gönül 


378  Aşık  Ömer 

Çeşm-i  nûr-i  siyehin  ermiş  güzellik  çağma 
Mürgf-ı  can  saydolmuş  iken  zülfünün  tuzağma 
İbrişim  ilik  menendi  sîm-i  has  parmağma 
Hâtem-i  zerrin  veş  bezzâze  bend  oldu  gönül 
Musatafâ'dîr  adı  bir  mümtâze  bend  oldu  gönül 

Bî  sebeb  dildâra  mail  olmaz  idim  ben  gedâ 
Âlem-i  gaybdan    meğer  ide  münâdîler  nida 
Der  ki  bu  Âşık  ı^mer  koptu  yürekten  ol  sadâ 
Gûş-i  canım  ol  mehîb  âvâze  bend  oldu  gönül 
Mustafâ'dır  adı  bir  mümtâze  bend  oldu  gönül 

-  M  — 

_  607  — 

Fariğim  geçtim  geçenden  seyr-i  yârân  istemem 
Kays  veş  sahradayım  bâg  u  gülistan  istemem 
Bülbül- i  dil  var  iken  mürg-i  hoş  elhân  istemem 
Andelîbim  her  seher  gülşende  gülşân  istemem 
Ya'ni  hiç  bir  sudu  yok  sevdâ-yi   cânân  istemem 

Mailim  ağyara  cânân  olmayan  her  dilbere 
Mail  olmam  vechi  inşân  olmayan  her  dilbere 
Mailim  surette  nâdân  olmayan  her  dilbere 
Mail  olmam  pâki  dâmân  olmayan  her  dilbere 
Bir  gedâyım  kim  cihanda  değme  sultân  istemem 

Bir  melek  sımadan  ayru  çektiğim  gamdır  benim 
Hemdemim  hicran  nasibim  hûn-i  matemdir  benim 
Tâ'n-ı  a'dâdan  zebûnum  tâli'im  kemdir  benim 
Hiç  bana  ağlaşmasın  merdümlerim  nemdir  benim 
Yok  yere  çağlaşmasın   eşk-i  firâvân  istemem 

Yâr  ola  zahm-ı  derûnum  yâre  pinhân  isterim 
Ne  görünür  yerde  derdim  var  ne  derman  isterim 
Cana  canlar  bahşeder   mîr-i  suhandân  isterim 


Âşık  Ömer  379 

Tıfl-ı  cana  şunda  bir  eğlence  cânân  isterim 
Kadr-i  âşık  bilmeyen  nâpuhte    o ...  İstemem 

Var  mı  bir  yâr  ey  Ömer  bîmâr  halden   fehmeder 
Râz-ı  aşkm  âşinâsı  aşk  olaldan  fehmeder 
Bülbülün    aşüfteliğin  reng-i  gülden  fehmeder 
Şöyle  bir  dildârım  olsa  hâl. i  dilden  fehmeder 
Bî  tevakkuf  bezîederdim   ana  ben  cân  istemem 

—  N  — 
—  608  - 

Aşkm  ile  ciğeri  büryân  ararsan  işte  ben 
Sen  gibi  bir  âleme  sultân  ararsan  işte  ben 
Senin  aşkınla     abîbim  dilde  rahat  kalmadı 

Gönlü  pür  gam  dîdesi  giryân  ararsan  işte  ben 
Aşîka  kan  ağladır  cânân  ararsan  işte  sen 

Akıbet  senin  yolunda  sevdiğim  ölsem  gerek 
Fâide  yok  iltifat  yok  sararup  solsam  gerek 
Ben  bu  derdi  çeke  çeke  akıbet  ölsem  gerek 

Asla  bilmez  kendüzün  hâyrân  ararsan  işte  ben 
Hastayım  bu  derdime  derman  ararsan  işte  sen 

Süzüp  âhû  gözlerini  âşıka  nâz  eyledi 
Çevrini  hadden  aşırdı  lûtfunu  az  eyledi 
Ağlayup  gülmediğine  sevdiğim  hazzey  edi 

Bağrı  yanık  dîdeleri  kan  ararsan  işte  ben 
Bendegâna  bâis-i  üftân  ararsan  işte  sen 

Aklımı  yağmaya  verdi  şu  senin  âhû  gözün 
Canıma  kâr  eyledi  bu  nâz  ile  şîrin  sözün 
Hüsn  içinde  pâdişâhsın  bizlere  a'dâ  yüzün 

Bâğ-ı  hüsnün  bekçisi  Rıdvan  ararsan  işte  ben 
Hüsn  içinde  hûr  ile  gılmân  ararsan  işte  sen 


380  Âşık  Ö 


mer 

Der  ki  Ömer  merhamet  kıl  sil  bu  çeşmim  yaşmı 
Sür  divânın  hizmetinden  ol  rakib  kallâşmı 
Her  gören  aklın  yetürdü  gözlerinle  kaşını 

Dürr-i  meknun  çıkarır  umman  ararsan  işte  ben 
Gerdeni  sim  lebleri  mercan  ararsan  işte  sen 

_  609  _ 

Ey  dilâ  fehm  eyle  Hak'kın  sun'  i  ferdâniyye  in 
Bari  anla  kâmilin  vechinde  insâniyyetin 
Tâ  ki  çekersin  anın  râhmda   hicrâniyyetin 
Sabit  ol  sıdk  ile  gözle  hele  ruhâniyyatin 
Câhil  oldur  eyleye  her  yerde  şeytâniyyetin 

Har-ı  lâyefhem  elinden  çektiğim  gavga  nedir 
Hirmen-i  ömrüm  hevâya  vermede  ma'nâ  nedir 
Dâm  içinde  bülbül-i  şeydâda  kec  da'vâ  nedir 
Vird  eder  ism-i  Huda'yı  gonce-i  ra'nâ  nedir 
Râh-ı  Hak'ka  gir  yürü  terk  eyle  enâniyyettin 

Zâr  edersin  ey  gönül  Mecnûn  veş  Leylâ  içün 
Serseri  gezme  cihanda  bir  gül  i  ra'nâ  içün 
Şehr-i  aşka  bas   kadem  ol  menzil-i  a'lâ  içün 
Sun  bize  sen  şerbet-i  lâ'l-i  lebin  irvâ  içün 
Ketm  edüp  sen  adın  anma  hîç  sahbâ  niyyetin 

Tarz-ı  eş'âr-ı  maânîde  bulasın  iştihar 
Zahir  olsun  dilde  zikrin  edegör  leyi  ü    nehâr 
Ayn-ı  ibretle  nazar  kıl  eyle  keşf-i  rûzigâr 
Gayret  eyle  kim  bulasın  bu  fenada  i'tibâr 

Kurtarup  keştî-iten  tûfân-ı  gam  mellâhı  ol 
Gir  tarîk-ı  müstakime  hem  dahi  Cerrahı  ol 
Lîk  gûş  et  pendimi  gel  nefsinin  ıslahı  ol 
Merhaba  ile  demâdem  âlemin  meddahı  ol 
Nadanı  hecv  et  bulasın  dilde  nûrâniyyetin 


Âşık  Ö 


mer  301 


—  610  — 

Düştü  nideyim  aramıza  âteş-i  hicran 
Attı   seni  bir  yana  beni  bir  yana  devran 
Unutma  bu  ben  çâkerini  gâhice  bir  an 

Şimdengeru  cânâ  beni  sen  kande  görürsün 
Bir  dahi  meğ-er  arsa-i  mahşerde  bulursun 

Sevdaya  uyup  aşk  ile  âteşlere  düştüm 
Terkeyleyüp  ahbabımı  firkatlere  düştüm 
Yek  başım  alup  vâdi-i  gurbetlere  düştüm 

mdengeru  cânâ  beni  sen  kande  görürsün 
Bir  dahi  meğer  arsa-i  mahşerde  bulursun 

Seninle  gönül  hoş  geçinürdü  senin  olsun 
Gönlünce  olan  meclis-i  rindan  senin  olsun 
Unut  Ömer'i   büsbütün  âlem  senin  olsun 

Şimdengeru  cânâ  beni  sen  kande  gerürsün 
Bir  dahi  meğer  arsa-i  mahşerde  bulursun 

—  611  _ 

Cânâ  arama  tende  beni  canda  bulursun 
Bir  gün  güher-i  ariyetim  kânda  bulursun 
Sergeşte  dili  vadi. i  hicranda  bulursun 

Şimdengeru  cânâ  beni  sen  kande  bulursun 
Azmim  yine  cân  elleridir  anda  bulursun 

Devr  oldu  bahar  âleminin  gülleri   soldu 
Hengâm-ı  şitâ  meclisinin  mülleri  doldu 
Dil  mürgu  hevâlandı  karâr  eylemez  oldu 


Âşık  Ömer  382 

Şimdengeru  cânâ  beni  sen  kande  bulursun 
Azmim  yine  cân  elleridir  anda  bulursun 

Kal  sag  u  esen  bendene  bir  gayri  gel  oldu 
Gurbette  gamm  başıma  lûl-i  emel  oldu 
Kaldı  dil-i  dîvâne  seninle  güzel  oldu 

Şimdengeru  cânâ  beni  sen  kande  bulursun 
Azmim  yine  cân  elleridir  anda  bulursun 

Azmim  yine  bu  râha  ki  vasfın  işidenler 
Verdi  dil  ü  can  nakdini  arzusun  edenler 
Hiç  geri  dönüp  gelmedi  hep  kaldı  gidenler 

Şimdens:eru  cânâ  beni  sen  kande  bulursun 
Azmim  yine  cân  elleridir  anda  bulursun 

Âşık  Ömer'im  aşkile  çün  ülfete  düştüm 
Sevdâ-yi  gam-ı  zülfün  ile  zulmete  düştüm 
Bir  uzun  uzak  zilleti  çok  gurbete  düştüm 

Şimdengeru  cânâ  beni  sen  kande  bulursun 
^zmim  yine  cân  elleridir  anda  bulursun 

—  612  — 

Nâz  ile  reftâr  eder  ol  kaddi  ar'ar  cum'a  gün 
Delil  olmuş  râhına   huddâmı  kemter    cum'a  gün 
Giyinip  kuşanmış  ol  gördüm  serâser  cum'a  gün 
Hüsnüne  vermiş  cila  züif-i  muanber  cum'a  gün 
Yakmak  içün  cümle  uşşâkı  beraber  cum'a  gün 

Sahn-ı  dilde  hecrin  ile  mâtem-i  firkat  kopar 
id  i  vaslınla  sürûr-i  âleme  işret  kopar 
Firkatinden  âşıkan  içre  nice  halet  kopar 
Sen  kıyam  etsen  durup  camide^ ol  saat  kopar 
Her  taraftan  na're-i  yâ  Hû- yi  ekber  cum'a  gün 


Âşık  Ömer  .  383 

Ey  Ömer  arif  olan  uymaz  kuru  efsâneye 
Her  ne  derse  gûş  tutmaz  vâiz-i  dîvâneye 
î'timâd  olmaz  imiş  çün  bu  fena  kâşaneye 
Bâkıyâ  cum'a  namâzm  kıl  da  gel  meyhaneye 
Sohbeti  terk  eylemez  arifler  ekser  cum'a  gün 

-  O    — 

—  613   _ 

Vakt-i  vuslattır  civânâ  va'de-i  ferydâyı  ko 
Aşinâ-yi  ehl-i  aşk  ol  ülfet  i  a'dâyı  ko 
Hâl-i  Mecnûn'a  nazar  kıl  da'vi-i  Leylâ'yı  ko 

Gel  efendim  sevdiğim  gel  etme  bu  evzâyı  ko 
Ben  helak  oldum  biyâ  insafa  istiğnayı  ko 

Ben  seni  bilmez   iken  netti  gelüp  bâr  olmalar 
Şöyle  kim  dîv-i  nıurâd  üzre  hevâdâr  olmalar 
Netti  ağyara  uyup  sonra  cefakâr  olmalar 

Gel  efendim  sevdiğim  gel  etme  bu  evzâyı  ko 
Ben  helak  oldum  biyâ  insafa  istiğnayı  ko 

Tutalım  ben  çevrine  kıldım  tahammül  sadhezâr 
Yâ  beîâ-yi  hecr  ile  ölsem  sana  gelmez  mi  âr 
Hatırım  bir  merhaba  ile  teselli  kıl  ne  var 

Gei  efendim    sevdiğim  gel  etme  bu  evzâyı  ko 
Ben  helak  oldum  biyâ  insafa  istiğnayı  ko 

Ey  perî  mir'ât-ı  hüsnün  inkisarımdan  sakın 
Hâtır-ı  mahzunumu  yıkma  gubârımdan  sakın 
Dûd-i  nâlemden  hazer  kıl  âh  ü  zarımdan  sakm 

Gel  efendim  sevdiğim  gel  etme  bu  evzâyı    ko 
Ben  helak  oldum  biyâ  insafa  istiğnayı  ko 


384  Aşık  ö 


mer 

Zerrece  rahraetmedin  Âşîk  Ömer  nâlânına 
Hey  yazıklar  kaddine  reftârına  unvanına 
Bîvefâlıklar  senin  düşmezdi  hayfâ  sânına 

Gel  efendim  sevdiğim  gel  etme  bu  evzâyı  ko 
Ben  helâk  oldum  biyâ  insafa  istiğnayı  ko 


—  614  ~ 

Neden  sen  gül  de  ben  bülbül  gibi  zâr  olmağa  bâis 
Bu  gülzâr-ı  fenada  hemdemin  hâr  olmağa  bâis 
Hakikat  ne  garaz  ki  sen  dahi  yâd  olmağa  bâis 
Nedendir  şimdi  gittikçe  cefakâr  olmağa  bâis 
Sitem  tîgm  çeküp  te  böyle  hunhar  olmağa  bâis 

Muanber  zülf-i  siyahın  perişan  etme  başmçün 
Beni  döşmân  edüp  ağyarı   şâdân  etme  başmçün 
Efendim  sevdiğim  kan  üstüne  kan  etme  başmçün 
Beni  üftâde  veş  hâk  ile  yeksan  etme  başmçün 
Benim  servim   budur  sana  hevâdâr  olmağa  bâis 

Gönül  sen  saçı  leylâya  düşelden  mübtelâyım  ben 
Belâ  destine  ol  mecnûn- i  aşka  âşinâyım  ben 
Nukud-i  sabr  u  ârâmım  yitirdim  akl  zâyım  ben 
Garibim  kimsesi  yok  bir  gedâ-yi  bînevâyım    ben 
Bana  sensin  bu  halkın  yâr  u  ağyar  olmağa  bâis 

Beni  âvâre  sergerdân  eden  nakş-ı  cemâlindir 
Diğer  gün  eyleyen  hâlim  hevâ-yi  hatt  u  hâlindir 
Şeb-i  gamda  enîsim  hemdemim  fikrin  hayâlindir 
Münevver  tal'atin  gördüm  ümidim  bir  visalindir 
Dü  çeşmim  her  gice  tâ  subh  bidâr  olmağa  bâis 

Şeh-i  mülk-i  melâhatsm  saadet  izz  ü  sânında 
Ömer  bir  benden  olmuşken  senin  ol  sâyebânmda 
Niçin  âğyâra  cânâ  yüz  verirsin   âsitânında 


Âşık  Ömer  385 

Reva  mıdır  bu  dûrlü  fitnelikler  ede  yanında 

0  kelbi  rûsiyah  uşşâkı  âzâr  olmağa  bâis 

—  615  ~ 

Akl  u  fikrim  târ  ü  mâr  etti  benim  bir  ser  tıraş 
Bir  elinde  tîğ-ı  üryan  bir  elinde  ter  tıraş 
Ter  tıraş  etti  benim  sevdâlı  başım  ter  tıraş 

Gün  geçirmez  dâima  eyler  beni  berber  tıraş 
Ben  de  olmam  olmayınca  berberim  dilber  tıraş 

Geh  teg-afüi  gösterûp  peyveste  ebrusun  görüp 
Sîne-i  mecruhuma  ok  üstüne  oklar  urup 
Akl  u  fikrim  ihtiyarım  aldı  can  ister  durup 

Gün  geçirmez  dâima  eyler  beni  berber  tıraş 
Ben  de  olmam  olmayınca  berberim  dilber  tıraş 

Kaddi  reftâr  öğredir  serve  musaffa  sinedir 
Sîne-i  âşık  gibi  sâf  olmada  bîkînedir 
Kaşı  mikrâz-ı  mahabbette  cebîn  âyinedir 

Gün  geçirmez  dâima  eyler  beni  berber  tıraş 
Ben  de  olmam  olmayınca  berberim  dilber  tıraş 

01  perinin  ey  Ömer  meftunu  olmuş  sad  hezdr 
Âşık-ı  dilhasteler  ağlar  gezer  leyi  ü  nehâr 

Ay  geçer  hasret  çeker  görmez  yüzün  dîvâne  vâr 

Gün  geçirmez  dâima  eyler  beni  berber  tıraş 
Ben  de  olmam  olmoyınca  beı berim  dilber  tıraş 

25 


386  Âşık  Ömer 

—  616  - 

Bîvefâ  cerhin  işi  her  dem  figan  olmağimiş 
Aka  aka  gözlerimin  yaşı  kan  olmağimiş 
Tâ  Elest'ten  bu  yazılmış  alnıma  eyvah  vâh 

Çâre  ne  başında  yazı  bugünü  görmeğimiş 
Bu  imiş  takdirin  işi  gurbete  salmağimiş 

Hasrete  düştüm  meded  hey  ben  gamınla  mihnete 
Zerrece  meyi  itmezem  ben  bu  safâya  işrete 
Ya  suyum  ya  toprağım  çekti  di>âr-ı  gurbete 

Çâre  ne  başımda  yazı  bugünü  görmeğimiş 
Bu  im'ş  takdirin  işi  gurbete  salmağimiş 

Şimdilik  dostlar  benim  gönlüm  melâmet  gösterir 
Adetidir  her  gamın  sonu  selâmet  gösterir 
Görelim  âyîne-i  devran  ne  suret  gösterir 

Çâre  ne  başımda  yazı  bugünü  görmeğimiş 
Bu  imiş  takdirin  işi  gurbete  salmağimiş 

Der  ki  Ömer  Lemyezel  Kerim  İiâh-ı  lâyezâl 
Saltanat  cümle  senindir  yokdürür  sana  zeval 
Gurbet  ilde  çeke  çeke  oldu  kametim  hayâl 

Çâre  ne  başımda  yazı  bugünü  görmeğimiş 
Bu  imiş  takdirin  işi  gurbete  salmağimiş 

—   U  — 

—  617  - 

Ibtidâ  halk  oldu  dürr.i  ma'den-i  peydâde  su 
Arıdup  nûr-i  tecellî  kıldı  anı  sâde  su 
Gevher-i  genc-i  ezeldendir  gelüp  îcâde  su 


Âşık    Ömer  387 

Göricek  dîdâr-i  Hak'kı  oldu  çün  âmâde  su 
Çağlayup  bâd-ı  hevâdan  başladı  feryâde  su 

Arıdup  nûr-i  tecellî  andan  oldu  kâinat 

Pes  düzüldü  dokuz  eflâk  yerler  oldu  yedi  kat 

Sâni'in  sun'una  akıllar  erişmek  müşkilât 

Sâhib-i  kudret  olan  urdu  temel  bünyâde  su 
Rüzigâr  üstünde  kaim  hikmet  ol  arade  su 

Parmağından  akıduptur  ol  Habîb-i  Kibriya 
On  iki  yol  oldu  Musa'ya  urunca  bir  asa 
Hazreti  Nûhun  duâsm  müstecâb  etti  Huda 

Verdi  tûfân-ı  g-azab  kavmine  ol  esnâde  su 
Ol  sebebdendir  ki  kaldı  bu  yedi  deryâde  su 

Hânedân-ı  âl  ü  evlâda  neler  kıldı  Yezîd 
Tutmadı  Hak'km  rızâsın  oldu   rahmetten  bâid 
Haricîler  Hasen'i  zehr  ile  kıldılar  şehîd 

Vermediler  hazret-i  Hüseyn'e  Kerbelâ'de  su 
Bulmaya  mahşerde  bir  katre  o  zâlim  zade  su 

Ey  Ömer  zikreyle  Hak'kı  derdlere  oldur  tabîb 
Zâyi'etme  emeğin  yevm-ül-cezâda  ey  garîb 
Şübhesiz  yarın  olur  Kevser  serabından  nasîb 

Bjr  içim  su  verse  kim  bir  susuza  dünyâde  su 
Sâki-i  Ebrâr  Alî  ana  sunar  ukbâde  su 


Tahmis 


Âşık  Ömer  391 


_  618  — 

Aşkın  ile  göz  yaşm  ettim  şerâb 
Nâlemi  ney  nağmemi  kıldım  rebâb 
Mekteb-i  irfana  kılup  intisâb 
Nüsha- i  aşkı  okudum  bâb  bâb 
Mâl  ü  hattın  züLf  ü  ruhun  bâb  bâb 

Oi  ki  Hak'km  Allemeresmâ'sıdır 
Söyleme  bil  sırrı  müsemmâ'sıdır 
Müşkili  ancak  bunun  Illâ'sıdır 
Çâr  kitab  hüsnünün  İnşâsıdır 
Böyle  dedi  kadı.  i  hâzır  cevâb 

Gelmedi  âfâka  senin  tek  selîm 
Sana  Habîbim  dedi  Rabb-ı  Rahîm 
Mu'cize  bes  sana  Kelâm-ı  kadîm 
Le\^h  ü  kaleni  Sidre  vü  Ars-ı  azîm 
Çeşmine  rûşen  görünür  bî  hicâb 

Hüsnüne  müştak  idi  Mûsâ-yi  Tûr 
Kılmış  idi  Davud'a  na'tin  Zebur 

Medhin  okur  cümle  vuhuş  ü  tuyûr 
Cennetü  firdevs  dahi  gılmân  ü  hur 
Buldu  cemâlin  ile  pür  âb  ü  tâb 

Benden  Ömer  kılmadadır  âh  û  zâr 
Bulmadı  derdinde  gönlüm  gamgüsâr 
Lûtfun  ile  destini  alsan  ne  var 
Hürmet- i  Ahmed  dahi  hem   Çariyâr 
Etme  SalâhVye  İlâhî  azâb 


Müseddesler 


Âşık  Ömer  395 


—  619  — 

Ey  gönül  devletle  âdem  girse  de  bin  yaşma 
Sem  katar  bir  gün  ecel  dünyâda  âhır    aşma 
Eyleme  ey  dil  heves    sammûruna  hem  kasma 
Nakşma  aldanma  ancak  âşık  ol  nakkaşına 

İbret  ile  kıl  nazar  halkın  mezarı  taşına 

Her  kesin  bir  gün  gelir  elbette  ol  da  başına 

Yîkılup  tâ  ki  firâşe  suzinak  olsan  gerek 
Zindeyim  deyu  ferahlanma  helâk  olsan  gerek 
Hâkten  halkolduğun  fikreyle  hâk  olsan  gerek 
Nice  yıllar  karayerde  çâk  çâk  olsan  gerek 

İbret  Ue  kıl  nazar  halkın  mezân  taşma 

Her  kesin  bir  gün  gelür  elbette  ol  da  başına 

Nice  erden  arta  kalmıştır  bu  çarh-ı  pîrezen 
Yanılur  buna  mahabbet  ile  dil  verip  seven 
Mâl  ile  zabteylesen  Karun  gibi  dünyâyı  sen 
Akıbet  giysen  gerek  yensiz  yakasız  pîrehen 

İbret  ile  kıl  nazar  halkın  mezarı  taşma 

Her  kesin  bir  gün  gelür   elbette  ol  da  başına 

Görünür  âhır  adem  iklimine  bir  gün  sefer 
Altına  meşin  ağaçtan  bir  musanna'  at  çeker 
Gafil  olma  kayd-ı  dünyâyı  derûnundan  çıkar 
Bir  gün  ahbabın  senin  de  kaddine  eyler  nazar 


396  Âşık  Ömer 

İbret  ile  kıl  nazar  halkın  mezarı  taşına 

Her  kesin  bir  gün  gelür  elbette  ol  da  basma 

Âril  ol  a§k-ı  Huda  râh-ı  selâmettir  sana 
Nefsinin  esrarını  bilmek  saadettir  sana 
Dâima  vâki'  olan  mevti  işarettir  sana 
Sahibi  bir  gün  alır  ruhun  emânettir  sana 

İbret  iie  kıl  nazar  halkın  mezarı  taşma 

Her  kesin  bir  gün  gelür  elbette  ol  da  başına 

Yel  gibi  dünyâ  içün  gafil  olanlar  yelmesûn 
Tîğ-i  hirmenle  vûcûd.i  nazenini  delmesün 
Ey  Ömer  bu  sözlerim  sakın  sana  güç  gelmesün 
Kendüzüne  bu  yeri  dünyâyı  bakî  bilmesün 

İbret  ile  kıl  nazar  halkın  mezarı  taşma 

Her  kesin  bir  gün  gelür  elbette  ol  da  başına 

—  620  — 

Çün  seher  vaktinde  gördüm  bir  cemâli  afitâb 
Azm-i  hmmâm  eylemiş  ol  lânazir  âlîceııâb 
Yüz  sürüp  pâyine  düştüm  eyledim  tarh-i  hicâb 
Karşı  çıktı  nâz  ile  hammamcı  şâhid  açtı  bâb 

Cümleye  verdi  selâmı  gamze- i  hâzır  cevâb 
Göz  ucuyla  kimine  lûtf  etti  kimine  itâb 

Saye  saldı  sadra  ol  bâl.i  bülend  ibretnümâ 
Mest  ü  hâyrân  oldu  her  bir  gûşede  bir  mübtclâ 
Sakmur  yavuz  nazardan  kendin  ol  dilrübâ 
Sim  bedenden  oldu  ihrrc  atlas  u  zerrin  kaba 

Cümle  a'zâsmdan  ancak  pîrehen  kaldı  nikab 
Yoksa  kim  aceb  bu  mudur  subha  kalmış  mâhitâb 


Aşık  Ömer  397 

Nâz  ile  kıldı  azimet  içeru  ol  mehcebîn 
Girdi  halvethâneye  bîgâneden  oldu  amîn 
Bir  güzel  tellâk  gulamı  yanma  geldi  yakın 
Sürünüp  kîseyle  sabun  ol  vücûd-i  nâzenîn 

Lûlerden  aldı  zerrin  tâs  ile  dökündü  âb 
Gusle  niyyet  eyledi  AUahu  a'lem  bissavâb 

Bürünüp  havlu  nihân  oldu  mehi  enver  gibi 
Sîne  bendin  bağlayup  reftâr  edr  server  gibi 
Düştü  dellâkîer  önüne  her  biri  rehber  gibi 
Taşra  çıktı  ruhieri  olmuş  gül-i  ahmer  gibi 

Sundular  bir  kâse-i  fağfûriden  safî  şerâb 
Nûşuna  sahbâ  dedi  çün  bendeleri  içti  nâb 

Cümle  atlas  u  kabayı  lâhzede  giydi  heman 
Sardı  sarındı  libâsın  doladı  bend-i  miyan 
Oturup  mir'ata  baktı  gördü  bir  şûh-i  cihan 
Pâdişâhım  verdi  hammam  hakkını  oldu  revan 

Kıldı  vasfın  yazmağa  Âşık  Ömer  ba'de-I-hisâb 
Dinlenürdü  sergüzeştim  eylesem  bin  cild  kitâb 

—  62S   — 

Nevbahâr  eyyamı  erdi  her  taraf  buldu  revâc 
Asker-i  İslama  arsa  sahn-ı  sahrâ-yı  Mahac 
Hâzır  ol  vaktine  ey  kahbe  kiralı  gözün  aç 
Yanma  kalur  mu  gör  bu  olunan  bî  indiraç 
aşma  nâr-ı  melâmet  o!a  bir  ^ün  taht  ü  tac 

Niyyeti  arz-ı  gazadır  bunca  bin  er  üstüne 
Yalmanur  bî  hadd  ü  pâyan  tîg-ı  cevher   üstüne 
Tugrlar  kaldırdı  ser  zerrin  alemler  üstüne 
Akm  etti  pâdişâh -1  heft  kişver  üstüne 
Sen  gerek  Malta'ya  düş  ister  Kızıl  elma'ya  kaç 


398  Âşık  Ömer 

Askerin  çokluğuna  g-arrâlanırsın  ey  lâîn 
Dağıdır  tahmîn  û  re'y-i  fasidin  tedbîr-i  dîn 
Gelmez  isen  sıdk  ile  îmâna  olmazsın  emîn 
Bed  fiâlin  gayete  ermiş  zevalindir  yakin 
Gayrı  var  Lât  ü  Menât'  in  getürüp  odlara  saç 

Ey  Cmer  bilsen  bu  yollarda  neler  gitti  ne  er 
İşbu  daVâ-yi  mûbîne  merd  olan  merdler  yeler 
Zahmınm  kanın  siler  durmaz  gaza  tîgm  siler 
Bunca  serbâzan  Şehîd-i  Kerbelâ  kanın  diler 
Devlet-i  İslâm  değil  tâc  ü  haraca  ihtiyâç 

-  622  — 

Bu  cihan  bir  tekye  ey  diî  konan  olmaz  bunda  aç 
Kıl  tevekkül  Hak'ka  kalbinden  kanâat  gözün  aç 
Açma  derdin  her  kese  kalmadı  çün  ehli  ilâç 
Bu  zamanın  bîvefâsıyla  olunmaz  imtizaç 

Her  kime  kılsan  gönül  âlemde  arz-ı  ihtiyaç 
Ol  sana  Tanrı  selâmın  vermez  olur  gözün  aç 

Bir  temaşadır  bu  âlem  serteser  irfana  hep 
Sîm  û  zer  gavgası  düştü  serteser  meydâna  hep 
Ehl-i  hâlin  sözleri  oldu  kamu  efsâne  hep 
Dınledirsen  hoş  derûnun  derdini  yârana  hep 

Her  kime  kılsan  gönül  âlemde  arz-ı  ihtiyâç 
Ol  sana  Tanrı  selâmın  vermez  olur  gözün  aç 

Her  ne  söyler  ise  zengin  dinleyüp  derler  belî 
Bir  fakîri  görse  et  varma  dünyânın  eli 
îşidenler  ana  derler  masharadır  yâ  deli 
Kande  varsan  pâk  libâs  ile  yerin  belî  belî 

Her  kime  kılsan  gönül  âlemde  arz-ı  ihtiyâç 
Ol  sana  Tanrı  selâmın  vermez  olur  gözün  aç 


Âşık  Ömer  399 

Elde  Ömer  üç  pay  et  ol  rızkı  Hak  verir  iyan 
Birisid  ye  birisin  yedir  ü  birin  et  nihan 
Düşmana  kalsun  ko  muhtâc  olma  dosta  tek  hemen 
Hep  yüze  güler  eyü  gün  dostudur  halk  ı    cihan 

Her  kime  kılsan  gönül  âlemde  arz-ı  ihtiyâç 
Ol  sana  Tanrı  selâmın  vermez  olur  gözün  aç 

—  623  — 

Ey  dilâ  bu  âlemin  sahnmda  sohbet  kalmadı 
Kalmadı  halkın  arasında  mahabbet  kalmadı 
Kalmadı  işlenmedik  dünyâda  bid'at  kalmadı 
Kalmadı  seyr  eyle  hiç  bir  eski  âdet  kalmadı 

Kalmadı  bir  meyvenin  dadında  lezzet  kalmad 
Kalmadı  nâehle  düştü  ehli  san'at  kalmadı 

Kalmadı  âlemde  bir  habbe  bulunmaz  sîmsiz 
Sîmsiz  her  ne  murâd  etsen  alınmaz  sîmsiz 
Sîmsiz  her  yerde  dür  kadrin  bilinmez  sîmsiz 
Sîmsiz  yanınca  bir  servi  salmmaz  sîmsiz 

Sîmsiz  mansıb  oîınmaz  düde  minnet  kalmadı 
Kalmadı  bil  mekteb-i  irfana  hizmet  kalmadı 

Kalmadı  gitti  elimde  ihtiyarım  bilmedim 
Bilmedim  terk  eyledim  nâmûs  ü  arım  bilmedim 
Bilmedim  yağmaya  verdim  elde  varım  bilmedim 
Bilmedim  sehvile  geçti  rûzigârım  bilmedim 

Bilmedim  sevdâ-yi  aşktan  özge  halet  kalmadı 
Kalmadı  asla  tenimde  istirahat  kalmadı 

Kalmadı  âlem  kibarı  ki  kabada  bilmiş  ol 
Bilmiş  ol  ki  gittiler  anlar  pîyâde  bilmiş  ol 


400  §ık  Ö 


mer 


Bilmiş  ol  câhilleri  sadrı  gmâda  bilmiş  ol 
Bilmiş  ol  kamilleri  rene  û  anada  bilmiş  ol 

Bilmiş  oi  çektim  Ömer  âlemde  mibnet  kalmadı 
Kalmadı  başımda  kopmadık  kıyamet  kalmadı 

—  624  — 

Gör  Lâîn  i  nükte- i  eflâke  baş  indirmedi 
Oldu  merdud  âteş  iken  hâke  baş  indirmedi 
Yandı  benlik  nârına  Hak'ka  ki  baş  indirmedi 
Nâr  idi  aslı  ol  nûr-i  pâk'e  baş  indirmedi 

Kaldı  esfelde  ebed  eflâke  baş  indirmedi 
Hazret-i  Adem  gibi  Levlâk'e  baş  indirmedi 

Dost  iken  Mevlâ  ile  fehm  etmedi  in'âmını 
Sa'y  ile  ikraha  teşbih  eyledi  ikrâmmı 
Gerdenine  akıbet  bend  etti  lâ'net  lâmmı 
Kibr  ile  buğfz  u  adavet  kapladı  endamını 

Bâis  oldu  bî  aded  ihlâke  baş  indirmedi 
Hazret-i  Âdem  gibi  Levlâk'e  baş  indirmedi 

Anladı  zürriyyetinden  kim  ne  serverler  gele 

Nice  Dâvûd  u  Süleyman  ü  Skenderler  gele 

Cümleden  efdal  ola  dahi  mükerrerler  gele 

Bildi  kim  bundan  ne  mürseller  ne  peygamberler  gele 

Ol  muhît-i  bahri  Erselnâk'e  baş  indirmedi 
Hazret-i  Adem  gibi  Levlâk'e  baş  indirmedi 

Ey  Ömer  mekr  ü  fitenle  şaşırup  tedbîrini 
Çok  çalıştı  Girdigâr'm  bozmağa  takdirini 
Cehl  ile  oldu  muhalif  bilmedi  taksirini 
Kadr  ile  a'lâ  iken  esfelde  buldu  yerini 

Zehr  ile  kaldı  ebed  tiryâke  baş  indirmedi 
Hazret-i  Adem  gibi  Levlâk'e  baş  indirmedi 


Âşık  Ömer  401 

-625  — 

Gâh  olur  bin  şevk  ile  mesrur  eder  aşk  âdemi 
Gâh  ağladır  gehî  mehcûr   eder  aşk  âdemi 
Gâh  zulmette  olur  pür  nûr  eder  aşk  âdemi 
Gâh  olur  şahı  Süleyman  mûr  eder  aşk  âdemi 

Gâh  hâk-i  pâlar  içre  Tür  eder  aşk  âdemi 
Gâhi  dünyâda  begayet  hor  eder  aşk  âdemi 

Gâhi  gâm  âyîne-i  dilde  değildir  cilvedâr 
Gâh  bir  ma'sûm  olur  aşk  gâh  olur  bîihtiyar 
Ademe  bin  dürlü  suretle  görünür  aşikâr 
Sâki-i  devrân  elinden  geh  içirir  zehr-i  mâr 

Geh  safa  camın  sunup  meyhûr  eder  aşk  âdemi 
Cür'a-i  aşktan  yine  mahmur  eder  aşk  âdemi 

Gâh  olur  pîr-i  pedersin  geh  peder  ma'sûmusun 
Gâh  mürde  zindesi  geh  zindenin  merhumusun 
Gâh  bîkarar  hakikat  meclisinin  mumusun 
Gâh  olur  kim  serteser  âlemlerin  meşhurusun 

Gâh  olur  halkın  gözünden  dür  eder  aşk  âdemi 
Lâmekân  iklimine  Mansûr  eder  aşk  âdemi 

Gâh  âlem  kabzına  ferman  olursa  zîr-i  dest 
Serserî  dehri  gezersin  gâh  hayran  gâh  mest 
Gâh  bir  sâkî  eder  devrân *ı  câmm  geh  şikest 
Gâh  olursun  zerre  i  nâçîz  veş  hâk  içre  mest 

Gâh  rif'at  gösterüp  meşhur  eder  aşk  âdemi 
Bir  harâb-ı  beyt  iken  ma'mûr  eder  aşk  âdemi 


Kalmayım  dersen  Ömer    gaflette  ayn.ı  sırrı  aç 
Âlem-i  aşk  bir  aceb  mir'ât-ı  ibrettir  göz  aç 


26 


402  Âşık  Ö 


m  er 


Gâh  a'Iâ  gâh  ra'nâlarla  tab'ın  imtizaç 
Serseri  dehri  gezersin  gâh  yalın  gâh  aç 

Gâh  olur  şâh-ı  cihan  düstûr  eder  aşk  âdemi 
Gafil  olma  kim  sakın  mağrur  eder  aşk  âdemi 

_  626  — 

Muallâ  dervişüz  fakr  u  fenâyîlerdenüz  âşık 
Beka  arzusun  etmiş  bî  bekayîlerdenüz  âşık 
Yakîn-i  bende-i  Âl-i  Abâ'yîlerdenüz  âşık 
Muhibb-i  Çâryâr-ı  bâsafâyîlerdenüz  âşık 

Sadâkatle  Ebû  Bekr-i  gmâyîlerdenüz  âşık 
Hasen  hakkı  Küseyn-i  Kerbelâ'yîlerdenüz  âşık: 

Ulu  himmet  imâm-ı  nâm  ı  Zeynel'âbidîn'indir 
Delâletler  İmâmı  Bâkır'm  erbâb-ı  dînindir 
İmâmı  Ca'fer'in  sıdkı  kamu  ashâb-ı  dînindir 
Oların  iştiyakı  sînede  âdâb-ı  dînindir 

İmâmı  Mûsi-i  Kâzım  Rızâyî'Ierdcnüz  âşık 
Hasen  hakkı  Hüseyn-i  Kerbelâ'yîlerdenüz  âşık 

Ali  İbn-i  İmam  Mûsâ  bizim  din  rehnümâmızdır 
Takî'nin  zâkiriyiz  zühd  ü  takva  pîşüvâmızdır 
Nakî  ile  Takt  hem  evliyamız  etkıyâmızdır 
Abîr-i  âstânı  can  gözüne  tûtiyâmızdır 

Muhibb-  Aiskerîlerden  duâyîlerdenüz  âşık 
Hasan  hakkı  Hüseyn-i  Kerbalâ'yılerdenüz  âşık 

Haber  aldık  bu  râh-ı  aşka  bizden  ön  gelenlerden^ 
îmâmeyn  uğruna  cân  ü  serin  ifna  kılanlardan 
Baş  açık  yalın  ayak  Kerbelâ'Iarda  yelenlerden 
Biziz  ol  Çârıyâr'ı  bir  görüp  te  hem  bilenlerden 


Âşık  Ömer  4O5 

Ömer  Osman  Aliy-yel-  Mürtezâ'yîierdenüz  âşık 
Hasen  hakkı  Hüseyn-i  Kerbelâ'yîlerdenüz  âşık 

Ömer  çarhm  sütunu  oynadı  ya  çenberi  şaştı 
Ya  bârân-ı  fesâd  ü  fitne  yağdı  suları  taştı 
Safa  kalmadı  bir  yerde  hevâ  ye'cûcu  karcaştı 
imâmı  Mehdi-i  devr-i  zamanın  vakti  yaklaştı 

Ana  bin  cân  ile  biz  ser  fedâyîlerdenüz  âşık 
Hasen  hakkı  Hüseyn-i  Kerbelâyîlerdenüz  âşık 

—  627  — 

Bilmedin  gittin  hevâ  ile  heves  tezvirini 
Imtihân-ı  rûh  ile  emmârenin  tedbîrini 
Gördüğün  rü'yâların  fehm  etmedin  ta'bîrini 
Boynuna  kıldın  belâ  tûl-i  emel  zencîrini 

Ne  feragat  ettin  el  çektin  ne  usandın  gönül 
Ne  bu  nefs  insafa  geldi  ne  sen  uslandın  gönül 

Nev  arûs-i  dehr  iken  soldu  baharın  bilmedin 
Bilmedin  terkeyledin  nâmûs  u  ânn  bilmedin 
Bilmedin  geçti  bu  rütbe  rüzgârın  bilmedin 
Gitti  sermâyen  bile  sudun  zararın  bilmedin 

Serteser  geşt  eyledin  dünyâyı  dolandın  gönül 
Ne  bu  nefs  insafa  geldi  ne  sen  uslandın  gönül 

Ey  Ömer  bildim  anmçün  istirahat  sende  yok 
Cisminin  mağlûbusun  ruha  riâyet  sende  yok 
Erdi  idrâke  halel  akl  u  liyâkat  sende  yok 
Kabiliyyet  kılmağa  imkân  ü  takat  sende  yok 

Ne  bu  halka  yaradın  ne  Hak'tan  utandın  gönül 
Ne  bu  nefs  insafa  geldi  ne  sen  uslandın  gönül 


404  Aşık  Ömer 


-  628  - 


Ey  cemâl-i  tal'ati  ferhunde  ol  tab'-ı  selîm 
Bî  bedeldir  hublar  içre  hüsnüne  yok  lâm  ü  cim 
Vuslatm  dâr-ül-emandır  firkatin  nâr-ı  cahîm 
Eşk-i  çeşmin  hâk-i  pâyinden  cüda  düştü  yetîm 

Çeşm.i  âfetten  emîn  etsin  seni  Rabb-i  Rahîm 
Gider  oldum  sağ-  esen  kal  elveda'  Abdülkerîm 

Hatırımdan  gitmeye  nakş-ı  hayâlin  ey  perî 
Boynuma  düşer  ise  kâküllerin  sevdâleri 
Kande  görsem  bir  cemâli  hüsn  ü  mihr-i  en  veri 
Dilime  evrâd  ola  âyât-ı  hüsnün  ezberi 

Çeşm-i  âfetten  emîn  etsin  seni   Rabb-i  Rahîm 
Gider  oldum  sağ  esen  kal  elveda'  Abdülkerîm 

Çekmedin  cevr  ü  sitemden  nâz  ü  istiğnadan  el 
Hep  amelden  hâsıl  ettim  kendime  bunca  emel 
İsterim  vasim  nasîb  etse  yine  Azze  ve  Gel 
Ömrün  uzun  eylesün  Hak  ey  gözüm  nuru  güzel 

Çeşm-i  âfetten  emîn  etsin  seni  Rabb-i  Rahîm 
Gider  oldum  sağ  esen  kal  elveda'  Abdülkerîm 

Düşmüş  iken  dil  henüz  mihr  ü  mahabbet  çağma 
Ateş-i  firkatlerin  dağ  urdu  sînem  dâğma 
Har  dahi  yol  bulmasun  seyr-i  cemâlin  ağına 
Belki  bu  beyti  sabâ  şerh  ide  gül  yaprağına 

Çeşm-i  âfetten  emîn  etsin  seni  Rabb-i   Rahîm 
Gider  oldum  sağ  esen  kal  elveda'  Abdülkerîm 


Âşık  Ömer  405 

Der  ki  bu  Aşık  O  m  er  ey  Yûsuf,  i  gül  pîrehen 
Sakın  ol  ehl-i  hasedle  eyleme  seyr-i  çemen 
Menzilin  çâh  ola  şâyed  başına  sultân  iken 
Elhazer  gûş  eyle  pendim  korkarım  ey  sîm  ten 

Çeşm-i  âfetten  esmîn  etsin  seni  Rabb-ı  Rahîm 
Gider  oldum  sağ  esen  kal  elveda*  Abdülkerîm 

—  629  _ 

Görünmez  pertevinden  sûret-i  mihrin  ne  halettir 
Münevver  hüsnü  kandil  içre  bir  nûr-i    hidâyettir 
Okurlar  nakşım  ezber  mufassal  bir  hikâyettir 
İşidenler  ne  hoş  derler  müeddâdan  ibarettir 

Sekiz  cennet  cemâlinden  iyan  kadd  ü  kıyamettir 
Adm  anmak  selâmettir  yüzün  görmek  saadettir 

Gözündür  mescid-i  Aksa  mukavves  kaşların  mihrâb 
Pes  oldur  Kabekavseyn  ü  pes  oldur  kıble- i  ashâb 
Açılır  matla'-ı  rûyinden  anın  fâtih-ül-ebvâb 
Okur  âlim  olanlar  âyeti  vechinde  Seb'.ul-bâb 

Sekiz  cennet  cemâlinden  iyan  kadd  ü  kıyamettir 
Adm  anmak  selâmettir  yüzün  görmek  saadettir 

Oîuptur  Kâf  ü  Nün  ile  nice  mu'cizlerin  izhâr 
Kılur  nakd-i  cihanda  yâd-ı  Bûbekr  ü  Ömer  herbâr 
Dahi  Osman  duyuptur  ana  kâtib  câmi'-i  esrar 
Cenâb-ı  Çâriyâridir  olubtur  Hayder-i  Kerrâr 

Sekiz  cennet  cemâlinden  iyan  kadd  ü  kıyâamettir 
Adın  anmak    selâmettir  yüzün  görmek   saadettir 


406  Âşık  Ömer 

Muattar  eyledi  âfâkı  ıtr-ı  müşk  -  i  hoşbûsu 
Gönül  sayyâdını  sevdaya  saldı  çeşm-i  âhûsu 
Uyandı  tîr-i  kirpikler  gözümden  gitti  uyhusu 
Mübarek  sâf  bir  mir'ât  oluptur  sanki  pehlûsu 

Sekiz  cennet  cemâlinden  iyan  kadd  ü   kıyamettir 
Adın  anmak  selâmettir  yüzün  görmek  saadettir 

Ömer  nûr-i    şuhûduna  müşâhiddir  kamu  zerrât 
Bu  ne  sun' -i  İlâhîdir  irişmez  akl  ana  heyhat 
Vücûdu  lerzesinden  mevce  geldi  cümle  mevcudat 
Mezâhirdir  sıfât-ı  mutlakmdan  akl-ı  külliyyât 

Sekiz  cennet  cemâlinden  iyan  kadd  ü  kıyamettir 
Adın  anmak  selâmettir  yüzün  görmek  saadettir 

—  630  — 

Bârekâllah  hüsnün  ey  meh  hub  cemâl  olmuş  dürüst 
Misli  nâdir  özge  müstesna  kemâl  olmuş  dürüst 
Dişlerin  dür  leblerin  âb-ı  zülâl  olmuş  dürüst 
Gonca  meşreb  lâle  reftar  âl  âl  olmuş  dürüst 

Dîdene  kıldım  nazar  gamzen  kıtal  olmuş  dürüst 
Mehcebînim  bedr  û  hem  ebru  hilâl  olmuş  d  ürüst 

Çeşm-i  cellâdını  gördüm  ki  nice  kan  eylemiş 
Derdimend  âşıkları  pâyinde  kurbân  eylemiş 
Mısr-ı  hüsne  kendini  sullân-ı  hûbân  eylemiş 
Esicek  bâd-ı  sabâ  zülfün  perişan  eylemiş 

Dağılup  giysûlarm  çün  dâl  dâl  olmuş  dürüst 
Sim  cemâlin  üzre  benler  hâl  hâl  olmuş  dürüst 

Mûbtelâyım  sen  güzele  yâ  meleksin  yâ   perî 
Bu  cihanın  nuru  sensin  pâdişâh  ol  var  yeri 


Semaî 


Âşık  Ömer  407 

Seyr  eden  Leylâ  seni  Mecnûndun  oldu  ekseri 
Mah  cemâlin  g^örmeyeli  hayli  demdir  ey  perî 

Nakş-i  rûyin  duşuma  hâb  ü  hayâl  olmuş  dürüst 
Aşiyânm  dîde-i  pür  nem  şimal  olmuş  dürüst 

Enver-i  hüsnünü  medheyler  dün  ü  gün  ...  (?) 
Çeşm-i  mümtâzmdır  eden  zâr  ü  sergerdan  beni 
Cana  minnet  bezledem  râhmda  cân  ile  teni 
Gülşeninde  sahnur  gördüm  yeşillerle  seni 

Kadd-i  şimşâdm  aceb  serv-i  muhal  olmuş  dürüst 
Kametin  ey  Nûriyâ  tûbâ  misâl  olmuş  dürüst 

Hüsnünü  medhettiğim  tahkik  deme  lâf  ü  güzaf 
Şu'le-i  mir'ât-ı  hüsnün  gûyyâ  bir  ayn-ı  sâf 
Can  cemâlin  Kâ'besin  kılmak  diler  her  dem  tavaf 
Söylerim  ben  sadıkane  söylemem  asla  hilaf 

Bu  Ömer  aşkınla  gör  hecr  ü  melal  olmuş  dürüst 
Derdin  ile  âh  û  zarı  hüsn-i  hâl  olmuş  dürüst 

—  631  — 

Kayd-ı  kesretten  geçüp  bir  canibe  kıldım  havas  (1) 
Alem. i  gaybdan  irişti  gûşuma  bu  pend-i  hâs 
Bulmak  istersen  eğer  endîşeden  cây-i  menâs 
Kimseyi  rencide  kılma    kim  mukarrerdir  kısâs 

Sineni  kibr-i  küdûretten  er  ol  eyle  halâs 
Merd  isen  neyler  senin  âyîne-i  kalbinde  pâs 

Gel  maânî  mantıkmdan  okudunsa  bir  varak 
Nüsha- i  ilm-i  ledünden  tıfl-ı  cana  vir  sebak 
Gıli  ü  gıştan  pâk  eder  eşyayı  âb-ı  safa  bak 
Âdemi  buğz  u  garazdan  kurtarır  tevhîd-i  Hak 
(1)    Heveî 


408  Âşık  Ömer 

Sineni  kibr-i  kûdûretten  er  ol  eyle  halâs 
Merd  isen  neyler  senin  âyîne-i  kalbinde  pâs 

Bir  avuç  hâk  olasın   sende  nedir  ucb  ü  riya 
Yine  ol  hâk  oliser   çeşmine  bir  dem  tûtiyâ 
Aç  gözün  gaflette  kalma  çâh-ı   zulmetten  biyâ 
Rûşenâ  ol  şem'  tek  can  meclisine  ver  zıya 

Sîneni    kibr-i  kûdûretten  er  ol  eyle  halâs 
Merd  isen  neyler  senin  âyîne-i  kalbinde  pâs 

Mâsivâ  lezzâtma  aldırma  akl  erlik  budur 
Hak  ile  bâtıl  nedir  fark  et  hûnerverlik  budur 
Ehl-i  Hak'km  nefsine  ettiği  rehberlik  budur 
Mürg-i  ruhu  dama  saydettirme  serverlik  budur 

Sîneni  kibr-i  kûdûretten  er  ol  eyle  halâs 
Merd  isen  neyler  senin  âyîne-i  kalbinde  pâs 

Nâ  ûmîd  olma  dilâ  eyle  niyaz  akşam  sabah 
Kıl  mûnâcât  aça  kufi- i  aklı  miftâh-ı  ferah 
Bâd-i  gafletle  düşer  âyînei  tab'a  terah 
Meclis'i  ruhanide  budur  Ömer  kavl-i  esah 

Sîneni  kibr-i  kûdûretten  er  ol  eyle  halâs 
Merd  insen  neyler  senin  âyîne-i  kalbinde  pâs 

—  632  — 

Bir  zaman  geşt  eyledim  gezdim  cihanı  kuru  yaş 
Kande  bir  kâm  almağa  vardım  ise  çektim  telâş 


Âşık  Ömer  409 

Bir  güruha  uğradım  ölmüş  ki  yoktur  sîne  baş 
İçlerinden  dedi  bir  pir  aç  gözün  gafil  mebâş 

Hirmen-i  ömrüm  öğüttüm  etmedim  bir  dâne  aş 
Asiyâb  1  ten  yıkıldı  kalmadı  taş  üzre  taş 

Serteser  ssyreyledim  kevn  ü  mekânım  kalmadı 
Aleme  fâş  olmadık  râz-ı  nihânım  kalmadı 
İrdi  idrâke  halel  tâb  ü  tevânım  kalmadı 
Pâyimâl-i  berzemîn  oldum  zamanım  kalmadı 

Hirmen-i  ömrüm  öğüttüm  etmedim  bir  dâne  aş 
Âsiyâb-ı  ten  yıkıldı  kalmadı  taş  üzre  taş 

Bir  seher  fikreyleyüp  endîşe-  i  a'mâl  ile 
Der  idim  hâlim  n-olur  âhır  bu  bed  ef'âl  ile 
Nâzenîn  evkatımı  zây  eyledim  ihmâl  ile 
Gördüm  âlem  hep  bunu  söyler  lisân-ı  hâl  ile 

Hirmen-i  ömrüm  öğüttüm  etmedim_^bir  dâne  aş 
Asıyâb-ı  ten  yıkıldı  kalmadı  taş  üzre  taş 

Kani  ol  anılmadık  yerlerde  ben  ettiklerim 
Tûl  ü  arz  ile  ırak  menzillere  gittiklerim 
Gâh  kaza  bana  kazaya  gâhi  ben  yettiklerim 
Hep  ziyan  imiş  kamu  hep  kâr  kıyâs  ettiklerim 

Hirmen-i  ömrüm  öğüttüm   etmedim  bir  dâne  aş 
Asiyâb-ı  ten  yıkıldı  kalmadı  taş  üzre  taş 

Her  kime  şîr-i  kaza  nâgeh  olursa  pençegîr 
Arkasın  yere  getürür  ne  gedâ  bilür  ne  mîr 
Tazelikte  olmadım  bir  veçhile  revnak  pezîr 
Şimdi  buRU  söyler  oldum  akıbet  oldukta  pîr 


410  Âşık  Ömer 

Hirmen-i  ömrüm  öğüttüm  etmedim  bir  dâne  aş 
Âsiyâb-ı  ten  yıkıldı  kalmadı  taş  üzre  taş 

Derd  ü  gamdan  ben  sararup  solduğum  Aşık  Ömer 
Mâsivâdan  g-am  değil  kurtulduğum  Âşık  Ömer 
Yetmedi  zây  ettiğimi  bluduğum  Âşık  Ömer 
Ağlarım  böyle  tehî  dest  olduğum  Âşık  Ömer 

Hirmen-i  ömrüm  öğüttüm   etmedim  bir  dâne  aş 
Âsiyâb-ı  ten  yıkıldı  kalmadı  taş  üzre  taş 


—  633  — 


Bu  gün  bir  mâhitab  gördüm 
Arzıhal  sunmağa  vardım 

Yâr  melek  sîmâya  benzer 
Bakışı  Leylâ'ya  benzer 

Aşıklar  ölümden  kaçmaz 
Kişi  sevdiğinden  geçmez 

Siyah  ebruların  çatma 
Dostum  gelür  diye  bakma 

Âştk  Ömer  asla  gülmez 
Ayda  bir  selâmın  gelmez 


Meyi  âb-ı  zülâl  anca 
Buluşması  muhal  anca 

Yeni  doğmuş  aya  benzer 
Samur  kaşlar  hilâl  anca 

Serin  verir  sırrın  açmaz 
Mahabbet  başka  hâl  anca 

Benim  ciğerciğim  yakma 
Yâr  gelmesi  hayâl  anca 

Akar  çeşmim  yaşı  durmaz 
Yârdan  selâm  muhal  anca 


~  634  — 


Şu  karşıdan  gelen  dilber 
Bir  selâma  kail  oldum 


Gelir  amma  neden  sonra 
Verir  amma  neden  sonra 


Bahçede  açılan  güller 
Bizi  zemmeyleyen  diller 

Gördüm  yârimin  yüzünü 
Aradım  buldum  izini 

Kolumdan  uçurdum  bazı 
Aşık  Ömer'in  niyazı 


Dalında  öten  bülbüller 
Çûrür  amma  neden  sonra 

Öptüm  dostumun  gözünü 
Buldum  amma  neden  sonra 

Yeter  ettin  bana  nazı 
Geçer  amma  neden  sonra 


_  635  _ 


Mürüvvet  ummazam  senden 
Çün  âhır  can  gider  tenden 


Yürür  ey  bî  vefa  dünyâ 
Ya  ne  bunca  cefâ  dünyâ 


414 


Âşık  Ömer 


Ki  zehrinden  nice  erler 
Nice  Sâm  u  Skenderler 

Kani  yâ  bunca  şâhâni 
Nice  taht-ı  Süleymâni 

Fenanın  gerdişi  budur 
Binâ-yi  evveli  sudur 

Ömer  gör  âlemi  mutlak 
Vefa  olsa  görürdü  hak 


Ne  canlardan  geri  kalmış 
Harâb  ender  harâb  olmuş 

Harâb  olmuşdürür  yine 
Nazar  kıl  hây  ü  hûyine 

Şirâr-ı  mekrine  yanma 
Sen  anı  âşinâ  sanma 

Ne  semle  kullanursun  at 
Mücerred  zehr  ile  kat  kat 

Ömer  el  çek  safâsından 
Hazer  eyle  cefâsından 


Halâs  edemedi  serler 
Gezüp  kaftan  kafa  dünyâ 

Türaba  kattın  ey  fânî 
Esüp  verdin  püfe  dünyâ 

Cefâ  zehriyle  memlûdur 
Değildir  pür  safa  dünyâ 

Mezâkı  yok  vefa  elhak 
Muhammed  Mustafâ  dünyâ 


—  636 


Misafir  hânedir  dünyâ 
Yatur  viranedir  dünyâ 

Dualar  yüzü  suyine 
Kuru  efsânedir  dünyâ 

Yüzüne  güler  inanma 
Sakın  bîgânedir  dünyâ 

Felek  eyler  sen  âhır  mat 
Dolu  peymânedir  dünyâ 

Vefa  umma  vefasından 
Fenadır  yâ  nedir  dünyâ 


—  637  — 


Bu  gün  ol  hubların  şahı 
Seyr  eyledim  yüzü  mâhı 

Dinledim  fasih  kelâmın 
Görüben  kemter  gulâmm 

Hışma  gelse  çatar  kaşın 
Rahma  gelüp  çeşmin  yaşın 


Geldi  geçti  bin  nâz  ile 
Güldü  geçti  bin  nâz  ile 

Âl  ile  Tanrı  selâmın 
Saldı  geçti  bin  nâz  ile 

Zâr  eder  âşıkm  işin 
Sildi  geçti  bin  nâz  ile 


Âşık   Ömer 


415 


Buse  diledim  dilberden 
Garib  Ömer  aklım  serden 


Bugün  ben  bir  gfüzel  gördüm 
Aklımı  başımdan  aldı 

Beni  mest  eden  camıdır 
Her  biri  bir  haramidir 

Mah  cemâline  bakılur 
Söyledikçe  bal  dökülür 

Cemâl-i  hüsnü   âlişan 
Siyah  zülüfler  perişan 

Aşık  Ömer  geldi  ise 
Ferhad  dağı  deldi  ise 


Bin  nazar  eyledim  yerden 
Aldı  geçti  bin  nâz  ile 


638  _ 


Yeşiller  giymiş  ağ  üzre 
Durabilmem  ayağ  üzre 

Gonca  gülün  eyyamıdır 
Kirpikleri  kapağ  üzre 

Ben  kulun  yanup  yakılur 
Leblerinden  dudağ  üzre 

01  Yusuf'tan  almış  nişan 
Dökülmüş  al  yanağ  üzre 

Hak  inayet  kıldı  ise 

Ben  koyam  dağı  dağ  üzre 


_  639  _ 


Gel  dilberim  kan  eyleme 
Doğan  aydan  esen  yelden 

Tabîbim  hışmmen  bakma 
Yanağına  güller  sokma 

Halden  bilür  haldaşım  var 
Üç  yaşında  kardaşım  var 

Ömerlim  der  ben  de  geldim 
Sen  bir  kuzu  ben  bir  kurdum 


Seni  kandan  sakınıram 
Seni  günden  sakınıram 

Ben  kulun  odlara  yakma 
Seni  gülden  sakınıram 

Yola  gider  yoldaşım  var 
Seni  andan  sakınıram 

Tazelendi  eski  derdim 
Seni  benden  sakınıram 


—  640  — 


Aceb  ol  kaşları  keman 
Benim  ile  ahd  ü  eman 


Niçün  korkmaz  Huda'sından 
Bu  muydu  ihtidasından 


416 


Âşık  Ömer 


Ol  rakibden  öğüd  almış 
İşittim  şimdi  vazgelmiş 

Ben  kül  oldum  yane  yane 
Sevdiğim  çıksa  meydane 

Salındı  bahçeye  girdi 
Mor  menevşe  boynun  eğdi 

Bahçede  açılan  güldür 
Asık  Ömer  ednâ  kuldur 


Göz  süzüp  te  sakın  kaşın 
Oygelenüp  salma  başın 

Güzeller  içinde  mâhım 
Bana  bağışla  günâhım 

Emdir  lebinin  kandini 
Çözdükçe  göğsün  bendini 

Asık  Ömer  ider  bakın 

Bu  mahzun  gönlüme  sakın 


Merhamet  kıl  kaşı  keman 
Sahnup  geldiğin  zaman 

Dine  gelir  gören  kâfir 
Tutmuşsun  yükün  cevahir 

Boyuna  hülle  biçilmiş 
Dürlü  çiçekler  açılmış 

Bu  Ömer  medheder  seni 
Gel  mahrum  eyleme  beni 


Ben  kulun  ferdaya  salmış 
Canan  eski  gedâsmdan 

Ciğerim  döndü  büryane 
Durulmaz  hoş  libâsından 

Çiçekler  selâma  durdu 
Gül  kızardı  hayasından 

Dalında  öten  bülbüldür 
Azad  et  geç  hatâsından 


—  641  - 


Eğme  Mevlâ'yı  seversen 
Söğme  Mevlâ'yı  seversen 

Cevr  idüben  alma  ahım 
Döğme  Mevlâ'yı  seversen 

Bana  teslim  et  kendini 
Dökme  Mevlâ'yı  seversen 

Seni  sevene  ol  yakın 
Değme  Mevlâ'yı  seversen 


_  642  _ 


Ehl-i  irfana  benzersin 
Serv-i  revana  benzersin 

Çevrin  çok  sitemin  zahir 
Ulu  kervana  benzersin 

Ak  gerdana  ben  saçılmış 
Bahâristâna  benzersin 

Yaş  yerine  döker  kanı 
Bir  âdil  hâna  benzersin 


Dili  bülbül  ruhleri  gül 
Kapunda  ben  bir  gedâ  kul 

Ağlarım  dostum  gelince 
Ah  efendim  tâ  ölünce 

Saklarım  aşkın  bendedir 
Netekim  can  bu  tendedir 

Dostum  yüzün  görmeyince 
Ömer  kabre  girmeyince 


Âşık  Ömer 
—  643  — 


417 


Fariğ  olmaz  gönül  senden 
Fariğ  olmaz  gönül  senden 

Derdime  derman  bulunca 
Fariğ  olmaz  gönül  senden 

Dîvâne  gönlüm  sendedir 
Fariğ  olmaz  gönül  senden 

Bedenden  can  vermeyince 
Fariğ  olmaz  gönül  senden 


644 


Sübhan  bizi   uyarıser 
Canlar  tenin  isteyiser 

Gör  Hâlık'm  inayetin 
Bize  gösterir  tal'atm 

Gör  Yûnus'un  mu'cizâtın 
Terk  etmedi  ibâdâtın 

Ahdine  gel  eyle  vefa 
Kani  Muhammed  Mustafâ 

Ömer'in  gel  tut  sözünü 
Lâ'net  îblîs'e  olundu 


Bunca  isyan  etmiş  iken 
Terk  eyleyip  gitmiş  iken 

Deryâ-yi  bînihâyetin 
Bunca  günah  etmiş  iken 

Emr-i  Hak'ka  itaatin 

Kırk  gün  bahk  yutmuş  iken 

Eyle  gönüllerde  safa 
Arş'ta  mi'rac  tutmuş  iken 

Gider  benlikten  özünü 
Arş*ta  mekân  tutmuş  iken 


—  645  — 


Salmup  seyran  yerine 
Siyah  zülfün  mah  yüzüne 


Çıkan  dilber  kiminsin  sen 
Döken  dilber  kiminsin  sen 


27 


418 


Âşık  Ömer 


Baktım  gfözüne  kaşına 
Beni  hicran  ateşine 

Pâyine  yüz  süren  kullar 
Al  yanak  üstüne  güller 

Seyrâna  gider  bostana 
Bize  mestâne  mestâne 

Âşık  Ömer  gkyre  varma 
Elâ  göze  siyah  sürme 


Benzettim  hümâ  kuşuna 
Yakan  dilber  kiminsin  sen 

Demâdem  medhin  iderler 
Takan  dilber  kiminsin  sen 

Bülbül  konar  gülistana 
Bakan  dilber  kiminsin  sen 

Varup  dîvânına  durma 
Çeken  dilber  kiminsin  sen 


646 


Gönül  dost  evine  varma 
Her  güzele  güzel  deme 

Bize  kalmış  yanıp   tütmek 
Yârı  tenhâda  saydetmek 

Ayırma  yâri  yârından 
Bir  buse  ver  gerdanından 

Ömer  bildin  ki  yâd  oldun 
Gönül  bildin  ki  mat  oldun 


Hâlin  dildâra  arzolsun 
Olursa  ehl-i  ırz  olsun 

Bîvefânın  ahdin  gütmek 
Benim  boynuma  borcolsun 

Dûr  etme  âsitânından 
Mubah  olmazsa  farzolsun 

Lâ'l  ü  yakuta  zât  oldun 
Sür  piyadeyi  koz  olsun 


647  — 


Şu  karşıdan  gelen  dilber 
Yanında  bir  kızla  bile 


Boyu  selvi  dala  benzer 
Gonca  açmış  güle  benzer 


Gelinin  gözleri  bende 
Gelin  şerbet  gibi  tasta 

Gelin  kıza  bulur  suçu 
Gelinin  ibrişim  saçı 


Kız  cefâlar  etmez  dosta 
Kız  tabakta  bala  benzer 

Kızın  geline  yeter  gücü 
Kızın  sırma  tele  benzer 


Âşık  Ö 


mer 


419 


Gelin  eder  adım  huri 
Gelin  al  çiçekli  koru 

Taşlar  olsun  yapınızda 
Aşık  Ömer  kapınızda 


Kız  da  meleklerin  biri 
Kız  bahçede  güle  benzer 

Misk  ü  anber  kokunuzda 
Bir  azatsız  kula  benzer 


—  648  — 


Bahar  oldu  gül  açıldı 
Dürlü  çiçekler  açıldı 

Lâle  eder  ben  lâleyim 
Hem  senayım  hem  safayim 

Karanfil  beni  ekerler 
Alur  saksıya  dikerler 

Menevşe  eder  hey  Tanrı 
Niçûn  benim  boynum  eğri 

Sünbül  der  ki  kanım  aktır 
Cümlemiz  yaradan  Hak'tır 

Ömer  tuttu  sünbül  sözün 
Gonca  îkaz  etse  gözüm 


Küllî  rahmetler  saçıldı 
Kangımız  a'lâ  çiçektir 

Cümlenizden  ben  a'lâyım 
Kangımız  a'lâ  çiçektir 

Beğlere  pişgeh  çekerler 
Kangımız  a'lâ  çiçektir 

Aşıklar  söylerler  doğru 
Kangımız  a'lâ  çiçektir 

İçimizde  hiç  kem  yoktur 
Kangımız  a'lâ  çiçektir 

Getürsün  çiçeğin  yüzün 
Her  bin  a'lâ  çiçektir 


649  — 


Sabahtan  bahçeye  girdim 
Dost  gülün  enğel   koparmış 

Ben  âşıkım  bana  yazık 
Kolların  sıkmış  bilezik 

Aşıkm  sakın  unutma 
Kelb  rakib  ileri  gitme 


Bülbülüm  güle  sarmaşmış 
Sefil  fidana  sarmaşmış 

Parmağında  hatem  yüzük 
Zülfü  gerdana  sarmaşmış 

Meftununum  oda  yakma 
Bir  can  bir  cana   sarmrşmış 


420 


Âşık  Ömer 


Ömer'in  der  diler  dilek 
Âhır  bizi  eyler  helek 


Ne  cevhersin  behey  cânâ 
Görmedim  sen  gibi   asla 

Aşkın  başıma  belâdır 
Kaşların  tîg-ı  kazadır 

Beni  sen  şây  ettin  halka 
Bu  dilhaste-i  âşıka 

Nedir  o  gamzeler  sâhir 
Gönüller  almağa  mahir 

Ömer  bıçârenim  hâlâ 
Bu  cihanda  sana  cânâ 


Benim  sen  çeşm-i  şehlâya 
Sen  gibi  zülfü  Leylâya 

Cemâlin  göreli  cânâ 
Benim  bir  veçhile  sana 

Seninçûn  zâr  ü  giryânım 
Sen  gibi  mâha  sultânım 

Ömer  kaldı  mateminde 
Şimdi  olup  sana  bende 


Sofi  elin  çek  hazer  it 
Çeşm-i  basiretle  gözet 


Âbımdan  yanıyor  felek 
Bu  dertler  bize  sarmaşmış 


—  650  — 


Sana  kıymet  bahâ  olmaz 
Âşıka  âşinâ  olmaz 

Ettiğin  cevr  ü  cefâdır 
Sen  gibi  hoş  edâ  olmaz 

Çeşminden  kanh  yaş  aka 
Cefâlar  dâima  olmaz 

Gelir  dine  gören  kâfir 
Acebdir  bîpervâ  olmaz 

Muanber  zülfün  mutarrâ 
Ben  gibi  mübtelâ  olmaz 


651  — 


Elim  irmez  gücüm  yetmez 
Elim  irmez  gücüm  yetmez 

Mahabbet  elverdi  bana 
Elim  irmez  gücüm  yetmez 

Çıkar  eflâke  sûzânım 
Elim  irmez  gücüm  yetmez 

Ziyâde  var  gönlü  sende 
Elim  irmez  gücüm  yetmez 


—  652  — 


Hikmet-i  Yezdan  okuduk  biz 
Dersimiz  ayan  okuduk  biz 


Âşık  Ömer 


421 


Vahdetimiz  ayan  iken 
Biz  tıfl-ı  ebcedhân  iken 


Şöhretimiz  nihân  iken 
Mâfız^la  Bostan  okuduk  biz 


Biz  tarîk-ı  Mesnevî'yız 
Kuş  dilini  pek  biliriz 

Gel  nazar  it  nüshamıza 
Ma'nîde  her  pençemize 

Şeyhe  bırakma  tezkere 
Biz  kati  çok  müfessire 

Kavukları  kürsi  gibi 
Biz  hezâran  Urfi  gibi 

Aşık  Ömer'dir  ismimiz 
Adlî  tecellî  cismimiz 


Molla  Celâr in  sırrıyız 
Vird-i  Süleyman  okuduk   biz 

îlm-i  ledün  harfımıza 

Sâm  ü  Neriman  okuduk  biz 

Meykedeye  gel  habere 
Fenn-i  imtihan  okuduk  biz 

Felekiyyat  burcu  gibi 
Arife  meydan  okuduk  biz 

Vehbî  yazıldı  resmimiz 
Sırrını  ayan  okuduk  biz  (1) 


—  653  — 


Kurulah  neler  çekmiş 
Nice  bin  dürlü  kan  etmiş 

Bilinmez  ne  aceb  aldır 
Âşıklık  ne  müşkil  haldir 


Yalan  dünyâya  sorsana 
Akan  deryaya  sorsana 

Gönül  bir  sarhoş  misaldir 
Çeken  şeydâya    sorsana 


Bu  derdin  çâresin  bilmem 
Olaydın  yâr  ile  bir  dem 

Kelâmı  Nâz  ile  söyler 
Niçün  cevr  ü  cefâ  eyler 

Cihanda  bulmadım  bir  yâr 
Der  ki  Ömer  cümlemiz  var 


Akar  çeşmim  yaşın  silmem 
Çeküp  tenhâya  sorsana 

Garib  gönlüm  alup  neyler 
Melek  sîmâya  sorsana 

Rûz  ü  şeb  eylerim  efkâr 
İden  Mevlâ'ya  sorsana 


(1)  «Biz»  ler  vezni  bozuyor;  ihtimal   atlında  yoktur. 


422 


Bu  gülşende  karâr  eyle 
Rûz  ü  şeb  durma  nâz  eyle 

Beni  uyhudan  uyardın 
Derûnunda  sakla  derdin 

Bırakma  âşıkı  gözden 
Biz  de  aşk  ehliyüz  bizden 

Bu  zamandır  böyle  kalmaz 
Bu  güllerden  vefa  olmaz 

Bu  Ömer  kaynayup  coşar 
Goncalar  gavgaya  düşer 


Gurbet  elde  deldin  bağrım 
Yeter  kıldın  cefâ  canım 

Sabahtan  var  Hak'ka  yalvar 
Her  seherde  başka  hâl  var 

Karardı  da  buzlu  dağlar 
Aşıklar  birikmiş  ağlar 

Der  ki  Ömer  yolsuz  olmaz 
Hercaiden  vefa  gelmez 


Yakında  bir  melek  sîmâ 
Lebi  gonca  yüzü  zîbâ 

Görünmez  oldu  dîdârı 
Nice  kılmayayım  zarı 


Âşık  Ömer 
—  654  - 


Gayrı  bağa  göçme  bülbül 
Gül  senindir  geçme  bülbül 

Dilerim  solmaya  verdin 
Yâda  sakın  açma  bülbül 

Gönüller  eğle  bu  yüzden 
Yol  değildir  kaçma  bülbül 

Sakın  hardan  aman  gelmez 
İnanma  and  içme  bülbül 

Kaçan  aşkın  hadden  aşar 
Bir  birine  geçme  bülbül 


655 


Garib  garib  ötme  bülbül 
Derdime  derd  katma  bülbül 

Bahçelerde  gönce  gül  var 
Başın  içûn  yatma  bülbül 

Firkat  yolumuzu  bağlar 
Semtimizden  gitme  bülbül 

Rakib  kıymetini  bilmez 
Var  bir  hara  çatma  bülbül 


—  656  — 


Peri  peykerden  ayrıldım 
Boyu  ar'ardan  ayrıldım 

Gönlümün  artar  efkârı 
Gül-i  ahmerden  ayrıldım 


Âşık  Ö 


mer 


423 


Soyunup  gireyim  şale 
Revadır  eyleyim  nâle 

Lebi  sükker  şîrin  sözlü 
Felekte  bir  güneş  yüzlü 

Ömer  der  olmuşum  hayran 
Bugün  ben  bir  lebi  mercan 


Beni  aşk  koydu  bu  hâle 
Ben  ol  dilberden  ayrıldım 

Kaşları  ok  elâ  gözlü 
Meh-i  enverden  ayrıldım 

Hicrile  bağrım  dolu  kan 
Dişi  gevherden  ayrıldım 


424 


Âşık  Ömer 


Şartanç 


—  657 


îtme  cefâ  bana  şehâ 
Nola  vefa  itsen  eyâ 

Cevr  ü  sitem  virdi   elem 
Eyledi  gam  kaddimi  ham 

Ey  pür  edeb  noldu  sebeb 
Her  ruz  ü  şeb  çeşm-i  gadeb 

Var  mı  güzel  sana  bedel 
Vashna  el  irse  sehel 

Dâğ-ı  derun  dilde  füzun 
Aşk  u  cünun  oldu  nümün 

Gamzen  aman  âfet-i  can 
Ehl-i  iman  külli  heman 

Şâm  ü  seher  dilde  keder 
Eyleme  dar(l)  ahım  irer 

Ey  büt-i  Çin  âliye  kin 
Eyle  şirin  şâh-ı  güzin 


Çevri  reva  görme  seza 
Lûtfı  edâ  huri  lika 

Bana  bu  dem  ey  gül-i  fem 
Kem  deyemem  ol  sanema 

Bilsem  aceb  bendene  iıeb 
Rene  ü  itab  turfa  belâ 

Sinemi  gel  tîg  ile  del 
Nola  mahal  kân^ı  sehâ 

Bağrımı  hun  eyledi  çün 
Sabr  u  sükûn  vire  Huda 

Dökmede  kan  şâh-ı  cihan 
Eyledi  can  sana  feda 

Dâğ  biter  sûz-i  ciğer 
Bir  gün  ider  sana  şehâ 

îtme  hemin  vasla  yakin 
Ömer'i  hazin  itme  cana   "?, 


(1)  Zarar . 


ilâve 


Koşma 


—  658 


Kadir  Mevlâm  seni  sevmiş  yaratmış 
Siyah  zülfün  tel  tel  olmuş  uzatmış 

Gelir  imiş  başa  yazılan  yazı 
Al  Âyet-i  Kürsî  ile  îhlâs'ı 

Siyah  kaşın  mürekkepten  yazılır 
Dudağın  üstüne  Tebbet  yazılır 

înnâfetahnâ'ya   benzer  gözleri 
Sûre-i  Yâsîn'e  dönsün  yüzleri 

Aşık  Ömer  eder  cismin  çevresi 
Errahmân  okunur  kaşın  aresi 


Serdâr  etmiş  dilberlerin  üstüne 
Salıvermiş  ince  belin  üstüne 

Gel  gönül  edelim  Hak'ka  niyazı 
Okuyup  gidersin  yolun  üstüne 

Gerdanın  altına  altun  dizilir 
Eliflâm  okunur  dilin  üstüne 

Söyle  dilber  mest  olmasun  sözleri 
Velfecri  okunur  anın  üstüne 

Yanağın  Bismillah  Elham  sûresi 
Vedduhâ  okunur  anm  üstüne 


—  659 


Böyle  yüksek  uçma  şahin  bakışlım 
Aşık-ı  sâdıkm  oda  yakışlım 

Edersin  sevdiğim  rakibe  izzet 
Rûzigâr  elinden  çekesin  mihnet 

Bir  çevri  yamana  meyil  verirsin 
Başına  gele  de  sen  de  göresin 

Aşıka  kıldığın  başka  fen  gibi 
Aşk  ateşi  sînen  yaka  ben  gibi 


Koştururlar  seni  kola  bir  zaman 
Hiç  lütfün  olmaz  mı  kula  bir  zaman 

Bir  anca  bulmadık  yanında  rağbet 
Açılan  güllerin  sola  bir  zaman 

Bakmayana  neye  sözler  söylersin 
Her  kes  ettiğini  bula  bir  zaman 

Bağrı  âhen  görmemişim  sen  gibi 
Gözlerin  kan  ile  dola  bir  zaman 


426 


Âşık  Ömer 


Ömer  zaifliğe  yûz  tuttu  cismim 
Şimdi  âr  edersin  anmağa  ismim 


Hilâle  dönderdin  ey  perî  resmim 
Hâtırmdan  gitmez  ola  bir  zaman 


—  660  — 

Ağlarım  gözlerim  yollarda  kaldım      Şûh-i  şîvekârım  kaçan  gelesin 
Dil  zevrakın  firak  engine  saldı  Artmakta  efkârım  kaçan  gelesin 

Sevkınla  nâle   vü  feryada  döndüm      Dağları  deldim  de  Ferhâd'a  döndüm 
Mişezârm  kûh-i  sayyâda  döndüm        Ey  âhû  şikârım  kaçan  gelesin 

Yok  mudur  insafın  ey  çeşm-i  âhû      Kalmadı  takatim  ya  nice  bir  bu 
Hasretinden  gelmez  çeşmime  uyku     Subha  dek  bîdârım  kaçan  gelesin 

Şevksizdir  dîde-i  bahtım  uyanmaz      Aşkından  el  çeküp  gönül  usanmaz 
Firakın  nârına  yürek  dayanmaz  Ağlamaktır  kârım  kaçan  gelesin 

Bu  Ömer  vâdi-i  hayrette  kaldı  İki  dîdelerim  kan  ile  doldu 

Gözüm  yolda  kara  akşamlar  oldu      Şem'-i  tâbıdârım  kaçan  gelesin 

_  661   — 


Aklımı  başımdan  yağma  eyleyen 
Açılmış  hüsnünde  ol  gûl-i  zîbâ 

Başında  fino  fes  beyaz  abani 
Lâhûri  şal  sarar  ince  miyanı 


Bir  perçemi  anber  dili  tatlıdır 
Rûy-i  şerîfi  amma  reyhanlıdır 

Lepiska  şalvarı  sırma  mintanı 
Edalı  cilveli  pek  elvanlıdır 


Kolunda  âhenden  Dimişkî  kolçak       Miyânmda  cevher  zer  kaplı  bıçak 
Cihanda  görmedim  bir  böyle  nacak  Mahbûb-i  merdandır  deli  kanlıdır 


Yanında  telâtin  ahmer  yemeni 
Kemter  Âşık  Ömer  medhetti  anı 


Mürgi  gibi  yürür  çoktur  seveni 
Aslı  beğzâdedir  zâtı  şanlıdır 


_  662  - 


Dedim  dilber  yanakların- kızarmış 
Dedim  dâne  dâne  olmuş  benlerin 


Dedi  çiçek  taktım  gül  yarasıdır 
Dedi  zülfün  değdi  tel  yarasıdır 


Âşık  Ömer 


427 


Dedim  dilber  sana  yazıldı  kanım  Dedi  niçün  dersin  benim  sultânım 

Dedim  kimler  sarmış  ince    miyânm  Dedi  kendin  sardın  kol  yarasıdır 

Dedim  bu  Ömer'in  aklını  aldın  Dedi  sevdiğine  pişman  mı  oldun 

Dedin  dilber  niçün  sararup  soldun  Dedi  hep  çektiğim  dil  yarasıdır 


—  663  - 

Evvel  bahar    gülzar  ile  yaz    gelür    Yüce  dağlar  donandığı  zamandır 
Gülistandan  gûnâgûn  avaz  gelür        Bülbül  güle  kul  olduğu  zamandır 

Bağlar  tezyin  olmuş  açılmış  güller     Figan  edüp  öter  garib  bülbür 
Seyre  çıkmış  cümle  mehrû  güzeller    Aşıkların  del-  olduğu  (1)  zamandır 

Hep  duhterler  cennet  donun  giyerler  Âşık  olan  bülbüllere  uyarlar 
Şimdi  suyun  döker  dağlar  kayalar     Sahraların  sel  olduğu  zamandır 


Aşık  Ömer  arar  durur  çâreler 
Dürlü  şükûfeler  gül  ü  lâleler 


Hasretinle  doldu  yürek  yareler 
Yer  yüzünün  al  olduğu  zamandır 


Sana  derim  sana  ey  gafil  insan 
Çıkmasın  dilinden  cürm  ile  isyan 

Duâ  etsen  kabul  olmaz  zamansız 
Dünydân  âhıret  seksiz   gümansız 

Bilmez  misin  kanı  kanla   yumazlar 
Falan  oğlu  filân  imiş  demezler 

İsrafil  meleği  sûru  urunca 

Hak  kadı  peygamber  nâib  olunca 

Aşık  Ömer  söyler  bu  doğru  sözü 
Sağlığında  kılmadığın  namazı 
[1]  Dell  olduğu  yerine. 


664  — 

Ecel  yetüp  bir  gün  ölsen  gerektir 
Sözlerine  pişman  olsan  gerektir 

Bir  gün  başın  hâlî  kalmaz  dumansız 
Çiçek  gibi  bir  gün  solsan  gerektir 

Kul  hakkını  el  üstünde  komazlar 
Ettiğin  var  ise  bulsan  gerektir 

Bin  bir  ayak  bir  ayağa  durunca 
Murafaa  içün  gelsen  gerektir 

Gece  gündüz  eder  Hak'ka  niyazı 
Kızgın  saç  üstünde  kılsan   gerektir 


428 


Âşık  Ömer 


—  665  — 


Ol  tıfl-ı  nevreste  şûh-i  cihanım 
Acâib  bîvefâdır  çeşmi  fettanım 

Bilmez  ol  bîvefâ  yâr-ı  sâdıkı 
Gamzesi  nûş  eder  hûn-i  âşıkı 

Kırmızı  şal  ile  bulmuş  letafet 
Ayağ-a  kalkınca  vali  kıyafet 

Ömer  sevdasını  baştan  aşırmış 
Böyle  bir  fettana  gönül  düşürmüş 


Hublar  içre  şimdi  bir  dâneciktir 
Gönül  ol  sebebden  vîrâneciktir 

Bigâne  zanneder  vasla  lâyıkı 
Böyle  bir  gözleri  mestâneciktir 

Âşıkın  aklım  almada  âfet 

Ne  güzel  giyimli  merdâneciktir 

Hayâl-i  yâr  ile  kendin  şaşarmış 
Aceblemen  biraz  dîvâneciktir 


Şâirnâme 


Âşık  Ömer 


431 


_  666  — 
Şâirnâme 


Olmak  ister  isen  gönül  zûfünun 
Be-emr-i  sâni'i  sun'i  Kâf  ü  Nun 

Geldi  dil  bülbülü  medh-i  lisâne 
Gör  ne  âşıklar  var  gelmiş  cihâne 

Sultan  NesîmVd'iT  cümleye  serdar 
Derisin  yüzdüler  etmedi  inkâr 

Ahmed-i  KufrVmn  kem  nâmı  kaldı 
Mansûr  da  Enelhak  tabiini  çaldı 

HâfıZ'i  Şîrâzî,  Rûmî,  Fuzûlî 
Okunur  dillerde  nazm-ı  Kabûlî 

Eğer  görmedinse  yüzün  KâmVmn 
Fârisî  güftesi  Molla  CâmVmn 

ZâtVmn  kor  muyam  san'atm  meğer 
Koca  Necati'yi  sorarsan  eğer 

Lûtfî  sözlerile  duttu  İshak\ 
işretle  geçürdi  vaktini  Baki 

Arif)3r  Hayatî  nnzmın  beğendi 
Semend-i  tab'ile   Yahya  Efendi 

Nâmın  ma'rifetle  andırdı  Fevrî 
Meşhûrl  âlemdir  hecv  ile  Cevrî 

Suûd  Efendi  ol  müfti-i  islâm 

İns  ü  cinne  fetva  verdi  bir  eyyam 


Derûnî  zikr  eyle  gani    Yezdân'i 
Yarattı  âlem-i  kevn  ü  mekâni 

Kasdı  şuarâyı  çekmek  beyâne 
Dilde  yâd  edelim  hep  şâirâni  - 

Esrar-ı  aşkı  ol  eyledi  izhar 
Cânâna  erince  terk  etli  cani 

Küfür  sözlerile  çok  zarar  buldu 
Kaygusuz  belürsüz  etti  mekâni 

Anları   geçince  yeğdir  Usûlî 
Her  demde  şâd  ola  rûh-i  revani 

Kelâmın  gûş  ettikte  Kelâmî'mn 
Nazm-ı  dürer  bârı  tuttu  cihâni 

Beyânî^nin  fazlı  cihanı  değer 
Oldur  şuarânm  pîr-i  irfâni 

Vahşî  Firkatnâme  söyler  Firâkî 
Sultan  Süleyman'ın  devr-i  zamâni 

Sultan  Selim  Hân'a  kılup  pesendi 
Nice  dem  cüstücû  kıldı  meydânı 

Ulvî  güne  güne  gösterdi  Tavrı 
Yaveye  üns  olmuş  anın  Lisanı 

îlmile  âlemde  buldu  hoş  makam 
Bir  nesne  olmazdı  andan  pinhânî 


432 


Âşık  Ömer 


Alfde  dere  oldu  aşkın  künûzu 
Molla  Oanbfnm  g-arâib  sözü 

Askerî  âleme  gulgule  saldı 
Molla  Celâleddin  ilm  ile  oldu 

Fazlı  üstadıdır  tarz-ı  îcâdm 
TıfU  Çelebi'dir  sultan  Murad\n 

Nedimi  gelince  tarz-ı  îcâda 
Rahşanlı'nm   tab'ı  gayet  küşâde 

Atâyi,  Hatâyi  kâmil  hünerdir 
Mecdi  dîvânı  gerçi  muhtasardır 

Behişti,  Naîmi,  Feyzi^  Dilhûri 
Ubeydi,  Mesihi^  Emri,  Sürâri 


Nefi  ile  Nev'i  kopardı  tozu 
Eksik  olmaz  FiganVmn  figani 

Kadılar  sadrında  hükümet  kıldı 
Hakikat  bahrinin  gevher-i  kânî 

Bahâyî  dâmenin  komaz  inâdm 
Yârı  vefadan  gör  kande  kani 

Hududu  süremez  ola  piyade 
Şuarâ  bezminde  şan  verdi  Şânî 

Sâderû  sözlere  Hiisni  iberdir 
ÂgehVye  sordum  beğendi  Ani 

Sabrî  hakikatin  hem  dahi  Nûrî 
Emiri,  Rindâ  hem  Şühûdi,  Kani 


Ahi  gark  eyledi  nura  cismini  Hüsn  ü  dil'de  nazar  eyle  resmini 

Mahlas  edinmişler  cennet  ismini         Firdevsİ,  Cenneti,  Adni,  Cinânî 


Hakikatten  söyler  Allahî,  Sabrî 
Gerçi  Zimmi  idi  sûretâ  Gebrî 

AbdVviın  tahmisi  cümleye  galib 
RahmVnin  sözleri  hâle  münâsib 


Âciz  kodu  nice  Şâiri,  Hayrı 

Dahi  edemem  belki  müslim  Nihânî 

Hâşimî  müseddes  yapmağa   Tâlib 
Okunsa  dinledir  ehl-i  irfâni 


Şemseddin'in  candan  gelûr  sadâsı  Moca  ÇelebCnm  nâzik  edası 

Fîsebîlillâhdır  Veysi  nidası  Tehrizî  sözleri  bir  hoşça  Mâni 

Hayreti  meydânın  geçerdi  merdi  İmamlar  medhini  başa  çıkardı 

Haleti  çok  dürlü  sırlara  vardı  OülşenVden  dutub  desti   dâmânı 

Niyazi  hakikat  kılmada  niyaz  Yûnus  her  dem  eder  keşif  ile  râz 

Yok  Eşref  oğlu* nun  sözünde  güdâz  Nutki  irşâd  eder  işiden  cani 


Âşık  Ö 


mer 


433 


FehmVdç.  kılalım  hatmin  kelâmın  Halil  de  lezzetin  aldı  o  câmm 

Âlî  gazel  ile  meşhurdu  nâmın  Tamâm  eyleyelim  bu  dâsitâni 

Bu  denlû  cem'idûp  akl-i  perîşan  Yazdık  isimlerin  oldukça  imkân 

Asrımızda  olan  sâhib-i  dîvân  Dinle  bizim  şehrimizde  olani 


Serîfî  değil  mi  cümleye  üstad 
Hâşimî  şi'rine  verdi  özge  dad 


Ol  değil  mi  bizi  eyleyen  irşâd 
Birbirin  yekreği  Kandî,  Lisânı 


Anlar  ma'rifetle  buldu  devleti  Adlt  çekti  nice  dürlü  mihneti    ~ 

Bursa'da  meşhurdur  Derviş  Uzleti      ZârVy'ı  beğendim  dursun  kalani 


Seleften  geçenin  muhtasar  iyan  îsm  ü  resmi  ile  eyledik  beyan 


Evvel  KâtibVdQn  idelira  âgaz 
Köroğlu  çalardı  perdesizce  saz 

Emir  zade  evliyaya    verdi  şan 
Ahi  ile  Gedûyî  de  bir  zaman 

Bursa'lı  Halifdt  sâdedir  lisan 

Bir  gün  câm  içerken  sâkî-i  devran 

Budur  münâcâtım  Rab-bül-Mecîd'e 
Yazıcı  gark  oldu  Bahr  i  sefîd'e 

Biçâre  Meylide,  cihanda  melîl 
Gençlikte  el  çeküp  hürmet-i  Halîl 


Bir  zaman  gurbette  sürüldü  sefa 
Nice  şâirlerin  Dağlı  Mustafa 

Öksüz  Âşık  deyişleri  aseldir 
Ezgisi  çığrılur  keyfe  keseldir 
(î)  Bir  beyit  eksiktir. 


(1) 

KâmiC'm  sözlerin  derûnuna  yaz 
Kuloğlu'nun  belli  nâm  ü  nişâni 

Beğzâde  nüshasız  olmazdı  revan 
Bursa'da.  sürdüler  dem  ü  devrâni 

Güzel  medh  etmede  yok  ana  akran 
Öldürüp  zehr  ile  sundu  Yegânı 

Murâd  idenleri  müstedâm  ide 
Hak  nasîb  eylesin  hûr-i  cinâni 

Bir  zaman  gurbette  süründü  zelîl 
Terk  eyleyüb  gitti  köhne  cihâni 

Ayaklar  altından  geçti  çok  cefâ 
Kopardı  sözinen  tozu  dumani 

Kürac-oğlan  ise  eski  meseldir 
Biz  şâir  saymayız  öyle  ozani 

28 


434  Âşik  Ömer 

Deli  Balta  hasma  gösterir  hüner  Arabça  sözlerle  Urfa  sefer  (?) 

SipâhVAır  cümlesine  ser  nefer  Mekân  tutup  kildi  ol  Karaman'i 

Beli  dedikleri  her  câne  kalmam  Bin  cevab  söylese  aynıma  almam 

Kâmilin  yanında  bir  nesne  bilmem  Hele  ben  böylece  ettim  iz'âni 

Der  ki  Âşık  Ömer  sâde  sözleriz  îlm-i  hakikatte  biz  can  özleriz 

Postumuzun  abdalıyız  gözleriz  Tekye-i  aşk  içre  yolu  erkâni 


üfte-i  Aşık  Ömer 

Şerh-i   Salâh?    Elendi 


I 

1  Sinemin  bağında  bitmiş  bir  ağaçta  iki  dal 
Biri  elma  biri  hurma  biri  sükker    biri  bal 

Bu  beyitte  sineden  murâd  kalbdir  ki  zikr-i  mahal  irâde-i  hâl  kabî- 
lindendir  Zîrâ  sîne  kalbin  mazhan  olan  lâhm-i  sanevberînin  zarfıdır  Ve 
kalbde  biten  ağaçtan  murâd  veled-i  kalbdir  ki  ilm-i  ledünnîden  kina- 
yettir  ve  iki  dal  ilm-i  ledünndîden  tevellüd  eyleyen  sıfât-ı  cemâl  ve 
celâlden  ibarettir  ve  elma  ve  hurma  ve  sükker  ve  bal  muktezâ-yi  c6mâl 
ve  celâlden  müsmire  olan  şerîat  ve  tarikat  ve  ma'rifet  ve  hakikate 
işarettir  ki  elma  tarîkate  ve  hurma  şerîate  ve  sükker  hakikate  ve  bal 
ma'rifete  işarettir  Zîrâ  hurma  şerîat  ilminin  semeresidir  ki  kışn  ten 
gıdasıdır  Ahkâm-ı  şer'iyye  ilm-i  zahire  manût  olduğu  gibi  ve  elma 
tarikat  ilminin  semeresidir  ki  kışrından  mâadası  belki  kışn  dahi  eğerçi 
nefs-i  zâkiye  gıdasıdır  ve  lâkin  derûnunda  riya  çekirdeği  muzmerdir 
Tezkiye-i  nefs  a'mâl.i  sâlihaya  mütevakkıf  olduğu  gibi  Ve  bal  ma'rifet 
ilminin  semeresidir  ki  akl-ı  maâd  gıdasıdır  Eğerçi  anın  kat'â  atılacak 
bir  nesnesi  yoktur  Lâkin  henüz  taayyününden  eseri  bakîdir  Tasfiye-i 
kalb  maskala-i  zikr  ü  tilâvete  muhtâc  olduğu  gibi  ve  sükker  hakikat 
ilminin  semeresidir  ki  rûh-i  kudsî  gıdasıdır  kat'â  atılacak  nesnesi  yoktur 
Gayri  suya  ilka  eylesen  eriyerek  mahv-i  vücûd  idüb  kendi  taayyününden 
eser  kalmayub  tebdîl-i  sıfat  eyler  kalbden  nefy-i  mâsivallah  ihlâs  ile 
hâsıl  olduğu  gibi  Veled-i  kalbi  şecereye  teşbih  cenâb-ı  Bârî'nin 
jr  l^fe^ I  jİjcUJ t  J  l^sij  j  o^b*  l,J-*l  ^.i»  ij'^^S'  <..!>  4*i^  !)*î>  <vül^^  <Jl^  J  \\ 
Vj  c^'^JiT  kelâm  -  ı  mu'cizâtmdan  ma'nâ  iktibâsdır  Ve  bu  ma'nâ 
erbâb-ı  hakikatin  şecere-i  tayyibeden  murâd  şarkiyye  vücûbiyye 
ve  garbiyye  imkâniyye  beyninde  mutevassıt  olub  müdebbir-i  heykel-i 
cism-i  insân-ı  kâmildir  kavillerini  münâfî  değildir  Zîrâ  sâhib  kalb  olma- 
yan insân-ı  kâmil  olmak  mutasavver  değildir  ve  bunda  kalbden  muradı 
ne  idüği  erbabına  ma'lûmdur  Halkın  anladığı  sevâb  değildir 


438  Âşık  Ömer 

2  Ol  iki  dal  üzre  biten  iki  ay  ey  müslüman 
Biri  yeşil  biri  kızıl  biri  sarı  biri  al 
Ya'ni  ef'âl-i  şeriat  ve  tarîkatten  ve  ahvâl-i  hakikat  ve  ma'rifetten  hâsıl 
olan  pertev-i  tâât  ve  ezkâr  ve  eşi'a-i  tevhîd  ve  efkâr  ile  envâr-ı  sıfât-ı 
cemâl  ve  celâl  mütelevvin  olub  cemâlden  yeşil  ve  sarı  ve  celâlden  kızıl 
ve  al  levni  pertev  endâz  olmaktan  ibarettir  Yahud  iki  aydan  murâd 
feyyâz-ı  mutlakm  kalb-i  inşâna  ifâza  eylediği  iki  nurundan  ibarettir  ki 
4..  jjjS  î^y  ^Cs  Jjuf  j  mâsadakmca  ol  nurun  biri  ile  inşâna  hidâyet  ider 
<^Uj  \-  oj^J4!l,^J.^  mefhumunca  dilediği  kulunu  ol  nûr-i  sânîye  irişmeğe 
hidâyet  eder  Şey/ı-i  ekber  ^AjVla^-^jJ  hazretleri  buyururlar  ki  kalb-i 
insanda  iki  ayn  vardır  Birinciye  ayn-ı  basiret  derler  ki  ilm-ül-yakînden 
kinâyettir  ve  ikincisine  ayn-ül-yakin  derler  ki  nûr-ı  yakîne  nazırdır  Pes 
ayn-ı  basiret  ol  nûr-ı  evvel  ile  nazar  eder  ve  ayn-ül-yakin  ol  sânî  ile 
nazar  eder  Vaktâ  ki  nûr-i  evvel  nûr-i  sânîye  muttasıl  olsa  insan  me- 
lekût-i  arz  ve  semâvâtı  görüb  sırr-ı  kadere  vâkıf  olur 
Cenâb-ı  Hak'ın  j^  jcjy  buyurdukları  nûreyn-i  mezkûreynin  ittisaline 
işarettir  ve  Hazret-i  Mevlânâ  jcVU^^İlı  L-j^j  Mesnevî-i  şerifinde  Beyit 

Ijol^  JwİJ».l;  Jtflıol^  olj  I»— ^   j«li<^>.    ^'  Ijj   s--— I 

Buyurdukları  dahi  bir  veçhile  bu  ma'nâyı  mübeyyindir  ya'ni  ef'âl-i  şeriat 
ve  tarikat  sebebiyle  nûr-i  Hâdî'ye  ve  ahvâl-i  hakikat  ve  ma'rifet  sebe- 
biyle nûr-i    mehdî'ye  irişilür  ki  elvân-ı   mezkûreyi  muktazî  olan    sıfât-ı 
cemâl  ve  celâl  mazhariyetine  isti'dâd  hâsıl     olur  demektir 
3  Ol  iki  ay  dediğimiz  iki  kuştur  ey  nigâr 
Biri  huri  biri  tûtî  biri  kumri  biri  bâl 
Bu  beyitde  nûreyni  kuşlara  temsil  etmesi  nûreyn-i  mezkûreyn  sebebiyle 
ma'rifet-i  nefs    ve  ma*rifet-i  Hak  râh  olduğundan  kinâyettir    Zîrâ    kuş 
kanadı  ile  âlem-i  nâsûtda  tayerân  eylediği  gibi  insan  dahi  bâl-i  himmeti 
ile  âlem-i  melekûta  ve  ecnihâ-i      maârif-i    îlâhiyye  ile  âlem-i    ceberûta 
pervâz     idüb    feza  -  yi    Lâhûtta      cevelân    eyler       Pes    nûr-i    evvel 
ile    ma'rifet  -  i      melekûtiyyeden      kinaye      olan    hûr  -  i    ra'nâ       ve 
kumri -i  hoş  neva  murâd  idüb 


Âşık  Ömer  439 

Bu  günki  cennet-i  irfana  dâhil   olsalar  uşşak 
Yarınki  va'dolan  ol   huri  vü  gılmânı  neylerler 

Mâsadakınca  esfel-i  melekûta  vâsıl  ve  cennet-i  irfana  dâhil  olub 
cem'iyyet-i  ebkâr-ı  maânî-i  ma'ri(et-i  nefs  ile  telezzüz  hâsıldır  demek 
olur  ve  nûr-i  sânî  ile  hakîkat-i  rûhiyye-i  ceberûtiyyeden  ibaret  olan 
tûtî  bülend  âvâz  ve  kebûter  bâlâpervâz  idüp  nihâl-i  melekûtiyeden 
pervâz  Ve  âşiyân-ı  kudse  âvâz  idüp  sohbet-i  üns  ile  hemrâz  olmak 
mutasavver  demek  olur 

4  01  iki  kuşu   tutıcak  ideyinki  ben  de  bend 
Birisin  bak  birisin  gör  birin  alma  birin  al 

Çünki  ol  kuşlara  elim  irişe  anları  sayd  idüb  canıma  bend  eyleyim  ya'ni 
çünki  ol  ma'rifet-i  nefs  ile  ma'rifet-i  Hak'ka  isti'dâd  hâsıl  ola 
j.,?  ^jbCüj  j  -k.^  u!ı  fehvasınca  levha-i  derûnuna  bir  veçhile  kayd  ideyim 
ki  bir  dürlü  tezelzül  -i  ıztırâba  mahal  kalmaya  Birine  bak  binsin  gör 
dediği  nefsine  bak  Hak'kı  gör  Birin  alma  birin  al  dediği  nefsi  alma 
Hak'kı  al  demektir  ya'ni  <,j  ^_^c  j^ü  <_i'  ^^i:  j^  mâsdakınca  nefsini  bil 
Rab' bine  ir  nefsini  terk  eyle  ya'nî  Hak'da  ifna  eyle  Hak  ile  dâim  ol 
demektir  Nitekim  Şeyh-i  ekber  o^-  ^^ı  hazretleri  bu  ma'nâyı  mübeyyin 
<^  ^j»ı  i  ^1^.^  ^  j  aito^  <S  o^  J*  buyurmuştur  Pes  ma'lûm  oldu 
ki  nefsini  bilmek  Rabbisini  bilmeği  müntic  olduğu  gibi  Allah'ı 
bilmek  nefsini  bilmemeği  muktezî  olur  Zîrâ  hakikat  üzre  bilmek  irtifâ'-ı 
isneyniyyeti  mûcibdir  Yahud  çünki  ol  sıfât-ı  cemâl  ve  celâli  makam-ı 
kalbde  cem'eylemeğe  isti'dâd  hâsıl  ola  anları  hırz-ı  cân  edüb  sâideyn-i 
canına  bâzûbend  eyleyim  Ve  birine  bak  birisin  gör  birisin  alma  birin 
al  dediği  celâle  bak  cemâli  gör  cemâli  al  celâli  makam-ı  kalbde  ter- 
keyle  dimekdir  Ya'ni  kemâlât-i  insâniyye  sıfât-ı  cemâl  ve  celâli 
makam. 1  kalbde  cem'itmekle  hâsıldır  Maahâzâ  makam-ı  nefsde  mazhar-ı 
celâl  olmak  iktizâ  eylemez  demek  ister 

5  Birinin  ağzında  mim  var  bîrinin  gözlice  hâ 
Birinin  ağzında  cim  var  birinin  dal  ile  zâl 

Birinin    ağzında    mim    var  dediği    sıfât-ı    cemâldir  ki    nûr-i  mîm-i 


440  Âşık  Ömer 

Muhammed  j,"^\  ^Şt  ^\c>\^  yahud  nûr-ı  mîm-i  Mustafâ  j_,Vl  oi^L»  aİ^: 
ol  sıfâtdan  berk  urur  Ya'ni  envâr-ı  sıfât-ı  cemâliyye  vücûd-i  Muham- 
med  t5-*-»^'^'^l  *'-^'-  den  lemeân  eylediğine  işâretdir  Ve  birinin 
ağzında  gfözlice  hâ  var  dediği  sıfât-ı  celâldir  ki  envâr-ı  hây-ı  hüviyyet 
ol  sıfâtdan  berk  urur  ki  hüviyyet-i  sâriyye  cemî'-i  mazhar-ı  cemâl  ve 
celâl  olan  eşyanın  küllisini  muhît  olmaktan  ibâretdir  Birinin  ağzında 
cim  var  dediği  ağzında  mim  olanıdır  ki  cîm-i  cemâle  işâretdir  Ve 
birinin  ağzında  dâl  ile  zâl  var  dediği  ağzında  hâ  olandır  ki  dâl-i  dehr 
ve  zâl-i  Zûlcelâl'e  işâretdir 

6  Pes  bu  sırrı  bilmeğe  arif  ğerekdir  ey  Ömer 
Biri  zat-ı  Mustafâ'dır  biri  Hayy-i  Zül  celâl 
Bu  beyit     ebyât-ı    sâlifeyi    müfessirdir  ki      Husûsâ    mazhar-ı    cemâl-i 
tâm  olanFahr-i  kâinat  ol^L^lljJislUi:  efendimiz  hazretleridir   Ve  umûma 
Zülcelâl-i  vel-ikram  olan  cenâb-ı  Hudâvend-i  Bî  nazîr  ^JiJlj  ^^:Li)ljcj>. 

hazretleridir 

II 

1  Gûşunu  benden  yana  tut  sözlerim  femden  çıkar 
Başına  aklın  yar  ise  gönlünü  kemden  çıkar 
Arif-i  billâh  ğerekdir  bilmeğe  dört  cevheri 
Üçünü  kılsam  beyan  her  birisi  mimden  çıkar 
Bunda  dört  cevherden  murâd  biri  cevher-i  rûh-i    a'zamdır  ki    hakî- 
kat-i  Muhammediyye'den     ibâretdir    Ve  ikincisi  cevher-i    akhndır    Ve 
üçüncüsü  cevher-i  nefs.i  külliyedir    Dördüncüsü  cevher-i  cism-i  küllidir 
Üçünü  kılsam  beyan  dediği  cevher-i  akl-ı  kül  ve  ceyher-i  nefs-i  külliye 
ve  cevher-i  cism-i  küllidir  Bu  üçün  her  birisi  mimden  çıkar  dediği  mîm-i 
Muhammed    o^VUlol^  «Ua    e  işâretdir  ki  hakikat- i    Muhammediyyeden 
kinâyetdir    Ya'ni    cemi'-i  eşyanın  varlığı    zikri     sebkat    eden    cevher- 
lerdendir Ve  bu  cevherlerin    dahi  menba'  ve  menşei  hakîkat-i  Muham- 
mediyye'dir  Zîrâ  edevat  ilm-i  zâtiden    ma'lûmâtı  levh-i  mahfûz-i   tafsile 
ya'ni  nefes-i  külliyyeye  çıkarmağa    hakîkat-i  Muhammediyye  vâsıtasiyle 
olmuşdur   Ol  ecilden    hakîkat-i    Muhammediyye'ye     kalem-i  a'lâ    ıtlak 
olundu    Zîrâ    hudûsa  kıdemin    taallûkuna    vâsıta    ve  vücûd  ile    adem 
beyninde    rabıtadır  öj^İ*-:Uj  ^i]lj  j  buna    delil-i   kat'î    j-j^  ^Ijli-U  Jjlj 


Âşık  Ömer  441 

w5*l  di j  ^i^t  di  j  Jait  di  j  oi-T  di  di:*  ^  ^f\  l*i^  dU-U  J^j 
Hedîs-i  şerifi  burhân-ı  kâfîdir  ^^j  j»  <j  c^j  o^—  lilj  âyet-i  keri- 
mesinde muhakkikinin  tahkik  ve  tedkîkleri  üzre  rûh-ı  izafîden  murâd 
Hakîkat-i  Muhâmmediyye'dir  Ol  ecilden  ^IjjVloii  dırlar  zira  ililjJb^U  Jjl 
^jj  mûeddâsmca  Hakîkat-i  Muhammediyye  bâkûre-i  şecere-i  vücûd 
olduğundan  cenâb-ı  Bârî  izâfet-i  teşrîfiyye  ile  nefsine  izafe  idüb  j-jj^^ 
dedi  Pes  bundan  ma'iûm  oldu  ki  zikri  sebkat  eden  cevâhir-i  selâse 
hakîkat-i  Muhammediyye  <,ju^icUJl  J^l  -ui^  den  âlem-i  şühûda   çıkar 

Yeminde  olmayan  imkâne  çıkmaz  yâ  Resûlâllah 
Rehinden    dûr  olan  insâne  çıkmaz  yâ  Resûlâllah 
Senin  feyzinden  ayru  olsa  farza  cevher-i  eşya 
Nebat  ü  ma'din  ü  hayvâne  çıkmaz  yâ  Resûlâllah 
Senin  feyzinle  sertâser  vücûde  geldi  her  âlem 
Yem-i  Feyzin  senin  pâyâne  çıkmaz  yâ  Resûlâllah 
Nuût-i  sırr-i  zâtın  çûnki    gelmez  kayd-ı  ta'rîfe 
Hakikatçe  leb-i  irfâne  çıkmaz  yâ  Resûlâllah 
Senin  zâtın  muallâdır  sığışmaz  hadd-i  imkâne 
Kuyûd-i  kevn  ile  ezmâne  çıkmaz  yâ  Resûlâllah 
Taayyün  cilvesin  eyler  ise  ıtlak  mezâhirden 
Kemâlin  hasr  ile  noksâne  çıkmaz  yâ  Resûlâllah 
Salâhı  bâl-i  himmetle  nedenlu  çıksa  itlâka 
Kemâl-i  rütbe-i  îkane  çıkmaz  yâ  Resûlâllah 

* 

Senin  zâtın  çü  ervaha  pederdir  yâ  Resûlâllah 
Şühûda  çıkmağa  imkâna  derdir  yâ  Resûlâllah 
O  derden  girdi  erbâb-ı  hakikat  meclis -i  vasla 
O  babı  bulmayanlar  derbederdir  yâ  Resûlâllah 
Devât-ı  ilme  zâtın  bir  kalemdir  levh-i  mahfuza 
Vücûdun  nüsha-i  sırr-ı  kaderdir  yâ  Resûlâllah 
Safâ-yi  ^ırr-ı  zâtından  ibâretdir  senin  zâtm 
O  safvetle  gönüller  bîkederdir  yâ  Resûlâllah 


442  Âşık  Ömer 

Yem-i  hay retf ezadır  sırr-ı  zâtı  akl-i  derrâkin 
Anı  idrâkde  kârı  hederdir  Yâ  Resûlâllah 
Cebîninden  ziya  bahşende  olan  lü'lü-yi  ervah 
Değil  dürr-i  aden  rahşmda  derdir  yâ  Resûlâllah 

0  derden  her  kişi  bir  cevher-i  safvetnümâdır  lîk 

SalâhVmn  dili  seng-  ü  mederdir  yâ  Resûlâllah 

* 
*  * 

2  Dört  kitabı  fehm  idenler  anda  ma*nâ  buldular 

01  Huda'nın  birliğine  çok  şükürler  kıldılar 
Ol  mâanî  taksim  idüp  dördü  beyan    kıldılar 
Üçü  bellü  şeydir  amma  birisi  kimden  çıkar 

Ya'ni  dört  kitabın  ma'nâsım  fehm  idenler  eserden  müessire  istidlal 
kabîlince  ol  cevâhir-i  erbaa  cenâb-ı  Hak'km  vahdâniyyetine  dâl  olmağla 
Huda  birliğin  bilüb  bu  bilmek  ni'metine  çok  şükürler  kıldılar  Zîrâ 
jjjuJ  Vl  ^Vlj  ^^M  oüi-Uj  muktezâsmca  hilkat-i  insü  cinden  murâd 
ancak  cenabı  Hak'kı  bilüb  hâkîkat-i  tevhîd  ile  birlemektir  Ve 
ol  ma'nây-yi  mefhûmu  ya'ni  cenâb-ı  Hak'kın  vahdaniyetine  dâl  olan 
ma'nâyı  dörde  taksim  eylediler  dediği  yine  zikri  sebkat  iden  cevâhir-i 
erbaadır  Zîrâ  mecmû'-i  âlem -i  kevn  ü  fesâd  bu  dört  cevherden  mürek- 
kebdir  ki  avâlim-i  hejde  hezârın  vücûdu  cevâhir-i  mezkûreye  mütevak- 
kıfdır  Üç  bellü  şeydir  dediği  cism-i  küllî  ve  nefs-i  külliye  ve  akl-ı 
küllün  mahreci  bellüdür  ki  Hakîkat-i  Muhammediyyep>L.!lj  oM^MUt 
dır  Zikri  sebkat  eylediği  vech  üzre  Amma  birisi  kimden  çıkar  dediğin- 
den murâd  Rûh-ul-beriyye  ya'ni  Hakîkat-i  Muhammediyye  4jj«"yiol->Ji^jl<İ£ 
dir  kimden  çıkar  dediği  istifhamdır  Ya'ni  cevâhir-i  selâsenin  menba'ı 
anlar  olıcak  anların  menşei  kimdir  deyu  suâl  eylemiş  Pes  hakîkat-i 
Muhammediyye  «oj^^II  oiy^HjJıil  <ii  nin  menşei  Zât-ı  Bârî  olduğu 
^ö^jllj  lUlj^L'I  Hadîs-i  şerifinin  mazmûn-ı  hakikat  makrûnu  delîl-i  kâfi- 
dir Ve  kimden  çıkar  ta'bîri  istiare  kabîlindendir  zarf  mazruf  mülâha- 
zası ile  iktizâ  eylemez  Belki  bundan  bir  ma'nâ  hâsıl  olur  ki  Hazret-i 
Hak  ve  celle  ve  alânm  vücûdundan  ya'ni  varlığından  Hakîkat-i  Mu- 
hammediye<.,,Jı^^l4l^  Ve  anlardan  hakayık-ı  beriyye  zuhura  gelmek 
olur  ki  bu  semt  ile  hakîkat-i  tevhide  yol  bulunur 


Âşık  Ömer  443 

3  Pes  gönül  derya  misâli    çağlar  akar  bir  yana 
Bu  cevâbım  işindenler  kalur  elbette  tana 

İki  nokta  üç  hurûfun  sualin  ettin  bana 
Biri  yüz  birisi  otuz  biri  kırk  mimden  çıkar 

Ya'ni  kalem  lâfzının  muammâgûne  lûgazini  ki  iki  nokta  üç  hurûf  ol 
dört  kitab  andan  çıkar  mısra'ıdır  Bir  kimse  andan  suâl  eylemiş  ol  dahi 
remzile  cevâb  olmak  üzre  ol  üç  harfin  biri  yüzdür  yâ'ni  yüz  adedinin 
medlulü  olan  kafdır  ve  biri  otuzdur  ya'ni  otuz  adedinin  medlulü  olan 
lamdır  ve  biri  kırktır  ya'ni  kırk  adedinin  medlulü  olan  mimdir  Pes 
j.  J  j  mürekkeb  olıcak  ji  olduğu  zahirdir 

4  Sende  kâmil  âşık  isen  bahr-i  aşka  giregör 
Akılâne  sözlerini  ara  yerden  süregör 

Der  ki  Ömer  bu  cevâbın  ma'nisini  vire  gör 
Altı  nokta  beş  huruf  yüz  evveli  lamdan  çıkar 

ya'ni  remz-i  müşkili  andan  müşkil  işaret  ile  remz  idüp  der  ki  biri 
yüzdür  biri  otuz  biri  kırk  mimden  çıkar  dediğimin  şerhi  Altı  nokta  beş 
hurufdur  ki  evveli  yüzdür  ki  anda  iki  sıfır  vardır  Altı  noktanın  ikisi 
oldur  Ve  ikinci  harfi  otuzdur  ki  anın  rakamında  dahi  bir  nokta-i  sıfır 
vardır  Üçüncü  noktası  oldur  Ve  üçüncü  harh  kırkdır  ki  anda  dahi 
bir  nokta-i  sıfır  vardır  Dördüncü  noktası  oldur  Ve  beşinci  ve  altıncı 
noktaları  kafda  olan  noktalardır  ki  anda  dahi  bir  nokta-i  sıhr  mecmû'u 
altı  nokta  olur  Ve  beş  harf  olması  ta'miye  yollu  maksûdunu  gizlemek 
içün  tağlît  kabilinden  Dörtden  hâsıl  olan  dal  ve  elliden  hâsıl  olan 
nundur  Bu  takdirce  mısrâ'-ı  âhır  altı  nokta  beş  huruf  yüz  evveli  lam- 
dan çıkar  demek  olur  Ya'ni  evvel-i  kafm  adedi  olan  yüz  olunca  vasat 
ve  âhırını  lamdan  çıkar  ya'ni  lâm  lâfzının  evveli  kaf  olıcak  anda  kalem 
lûgazi  istihraç  olunur  demektir  Pes  nâzımın  mukaddime-i  gazelde  olan 
rümûzâtı  sâile  tevbîh  ve  tenbîh  güne  cevâbdır  ki  sen  bana  kalem  lâf- 
zının lûgazini  istifhâm-ı  vechî  ile  iki  nokta  üç  harf  ol  dört  kitab  andan 
çıkar  nedir  deyu  suâl  eyledin  ben  sana  kalem  ve  dört  kitab  mukabili 
kalem-i  a'lâdan  ve  cevâhir-i  erbaadan  haber  vereyim  ki  bu  âleme 
gelmeden  murâd  anı  bilmekdir    Yoksa  yalnız  kalem    lûgazini  bilmekde 


444  Âşık  Ömer 

ne  fazîlet  vardır  Eğer  gerçek  kâmil  âşık  isen  aşk  deryasına  dal  ve  kendi 
aklın  ile  cem'eylediğin  kîlü  kalini  terk  edüp  bir  mûrşid-i  kâmile  var  ki 
ol  cevâhir-i  erbaanm  ve  kalem-i  a'lânın  hakikatini  bildire  Tâ  ki  Hak'kı 
bilüp  bu  âleme  ne  içün  geldiğini  anlayasm  Halbuki  ilm-i  kelâm  ve  hikmetde 
müdevven  olan  kütübden  cevahir  ve  a'râz  bahsi  ile  hakîkat-i  ma'rifetul- 
laha  rehyâb  olmak  baîd-ül-ihtimâldir  Zira  a» j  ^^  Jij  <^  ^^  J- 
muktezâsmca  kişi  Rabbisini  bilmek  nefsini  bilmeğe  tevakkuf  eder  Ve 
nefsini  bilmek  mürşid-i  kâmili  bulub  dâmen-i  irâdetine  teşebbüs  kıldık- 
dan  sonra  telkin  ve  terbiyesi  üzre  râh-ı  Hak'da  sülûke  muhtacdır 
Hakîkat-i  hâl  kîl  ü  kaiden  ahz  olunmak  emr-i  muhaldir  a^^Ij  ^^\k\^ 
Kaldı  ki  ilm-i  hikmetde  cevâhir-i  hams  akl  u  nefs  ve  heyûlâ  ve  suret  ü 
cisimden  ibaret  olub  beş  addolunduğu  nâzımın  kelâmını  muhil  olmaz 
Zîrâ  erbâb-ı  hakikat  ruha  akim  fevkinde  mertebe  tayinleri  i'tibâri  ile 
ol  dahi  bir  rütbe  olur  Ve  heyûlâ  ve  suretin  vücûdu  cevher-i  ferd  olan 
rûh  ve  akl  ve  nefs  gibi  mücerred  tasavvur  olunduğundan  üçünü  bir 
cevher-i  i'tibâri  ile  cevahiri  dört  mertebe  i'tibâr  etmiş  Bu  i'tibâr  ile 
anların  i'tibarlarmı  bilmemek  iktizâ  eylemez  Bu  muhtasar  anın  mahall-i 
tafsili  olmadığından  bu  kadarile  iktifa  olundu 

Çün  cevahir  serteser  aşk  ile  ol  mimden  çıkar 
Cevher-i  Şerh-i  Salâhı  dahi  ol  yemden  çıkar 


Hece  vezinleri 


Destan  :  (6+5) 

1   —  Gel  vuhûş  u  tuyûru  bir  yâd  edelim 
Gör  neler  halketmiş  Bârî  Taâlâ 


Koşma  :  (6+5) 

2  —  Bir  kaşı  hilâle  meyletti  gönül 

Çağı  geçmiş  amma  yine  bir  hoşça  9^ 

3  —  Yine  müjde  kıldı  sultân-ı  nevruz 

irişti  zerrine  feth-i  Mesîhâ  10 

4  —  Cüz'î  hidâyetin  dünyâya  vermez 

Kemâl-i  keremin  müştakı  Mevlâ  11 

5  —  İrişti  vaslma  mâh-ı  siyamın 

İktidâ  eyledik  ibtidâsma  12 

6  —  Nevbahâr  eyyamı  artmada  cûşun 

O  deme  erdiği  çağların  Tuna  13 

7  —  Ey  dil    eser  fena  nadim  olursun 

Nesîm~i  subuh  veşten  müberrâ  14 

8  —  Dil  verip  sevdiğim  şîvekâr  olsa 

Sînesi  bendleri  çözülse  dursa  15- 

9  —  Aşku  mahabbetten  da'vâ    kılanlar 

Başına  sultandır  bî  bâk  ü  perva  16 

10  — Giriftar  olanlar  bir  özge  derde 

Yitirir  kendini  gider  araya  17 

11  —  Nice  dil  vermesin  dîvâne  gönül 

Böyle  bir  cemâli  münevver  aya  18 


Se  mâî  :  (4+4) 

12  —  Bu  gün  bir  mâhitab  gördüm 

Meyi  âb-ı  zülâl  anca  663 

13  —  Şu  karşıdan  gelen  dilber 

Gelir  amma  neden  sonra  634 

14  —  Kurulalı  neler  çekmiş 

Yalan  dünyâya  sorsana  652 

15  —  Mürüvvet  ummazam  senden 

Yürü  ey  bî  vefa  dünyâ  635 

16  —  Ne  canlardan  geri  kalmış 

Misafir  hânedir  dünyâ  636 

—  B  _ 
Koşma  : 

17  —  Ol  mâhm  hüsnünde  hâl-i  mükerrem 

Hacer-ül-esved'dir  ey  kaşı  mihrab  19 

18  —  Sözümden  mahabbet  remzini  alıp 

Nâz  ü  istiğnaya  başladı  habîb  20 

19  —  Sebeb  oldun  ayırdın  beni  yardan 

Tîg-ı  gazab  sana  yâr  olsun  rakîb  21 

20  —  Sabr-ı  Eyyûb  ile  îd-i  visale 

Ahdedip  ol  perî  dedi  yâ  nasîb  22 

21  _  Koyup  el  göğsüne  Hak'km  selâmın 

Verdi  bendesine  bir  şâh-ı  mahbûb  23 

_  C  _ 

Koşma  : 

22  —  Şunda  bir  dilberin  âhû  gözleri 

Akhmı  fikrimi  eyledi  târâc  24 

23  —  Bu  anka  denilen  ey  dil -i  şeydâ 

Her  kangı  uşşâka  olursa  sertâc  25 


Koşma  : 

24  —  Cevr  ü  cefâları  canıma  yetti 

Bilmezem  bende  mi  dilberde  mi  suç  26 


Koşma  : 

25  —  Bîsütûn-i  gamda  ağlar  gezerim 

Ayakdaş  olamaz  yanımca  Ferhad  "27 

26  —  Âvâre  gezerken  dehri  serâser 

Bir  serv-i  bâlâya  kul  oldum  meded  28 

—  E  — 
Koşma  : 

27  —  Arzıhâl  eylesem  ettiğin  çevre 

Mahabbet  sadr  olur  yüze  gelince  29 

28  —  Dudu  dillim  meclis  üstüne    geldin 

Safâ-yi  kalb  içün  nûş  eyle  bade  30 

29  —  Dedi  bir  pir  bana  pişman  olursun 

Râzm  açma  Huda'dan  gayrı  ferde  31 

30  —  Râh-i  mahabbeti  seyrân  ederken 

İriştim  menzile  bir  ayağ  ile  32 

31  —  Canım  senin  içün  işim  her  gün  âh 

Akıbet  ölürüm  bir  gün  âh  ile  33 

32  —  Çünki  yârın  kibr  ü  kîni  yok  bize 

Kurulmuş  gamzeler  üzre  o  yâ  ne  34 

33  —  Gönül  muntâzırdır  nazlı  yârine 

Bâd-ı  seher  selâm  eyle  dostuma 

Takdir  Huda'nındır  tedbîrin  kime 

Yolumuz  gurbete  düştü  bu  sene  35 

34  —  Yenile  meyletti  dil  bir  cânânm 

Leblerinin  nebatına  kandine  36 

29 


35  —  Sînem  üzre  adedi  yok  dağların 

Yâr  elinden  yârelidir  bu  sîne  37 

36  —  Çün  halka-i  dilde  destires  oldum 

Gönül  muradından  bir  misal  yine  3H 

37  —  Ey  bâğıban  senden  bir  suâlim  var 

Güllerin  yanında  harın  aslı  ne  3^ 

38  —  Ser  feda  zülfüne  der  imiş  rakîb 

Canlar  veren  âşıkanm  cürmü  ne  40 

39  -~  Kadir  Mevlâm  seni  sevmiş  yaratmış 

Serdâr  etmiş  dilberlerin  üstüne  658- 

Semaî : 

40  —  Bu  gün  ol  hubların  şahı 

Geldi  geçti  bin  nâz  ile  637 

41  —  Bu  gün  ben  bir  güzel  gördüm 

Yeşiller  giymiş  ağ  üzre  638- 

—  H  — 
Koşma  : 

42  —  Benim  ile  yiyip  içip  gezerken 

Rakiblerim  oldu  dostun  Abdullah  41 

43  —  Hâl-i  sevda  ile  pür  inkisarım 

Umarım  müşkilim  feth  ede  Fettâh  42' 

44  —  Melâhat  mısrında  küşade  fâlin 

Yûsuf-i  sânîsin  bekavl-i  sahîh  43 

45  —  Hilâl  ebruların  şekl-i  meddini 

Çekenler  sineye  teslîm  eder  rûh  44 


Koşma : 

46  —  Ey  dilâ  akl  adın  anıp  gidenler 
Gitti  uslanmadı  dîvâne  kaldı 


47  —  Dünüm  kadir  günüm  bayram  olurdu 

Ol  perî  bizimle  hemdem  olaydı  51 

48  —  Bâd-ı  sabâ  yâre  selâm  et  benden 

Niçin  gelmez  zülfün  taramamış  mı  52 

-  i  - 

Destan  : 

49 Bîhûde  akıtma  gözönden  yaşı 

Bu  ahvâle  vâkıf  olamaz  naşı 
îbtidâ  yarattı  Huda  bir  taşı 
Anla  nice  kevn  ü  mekân  eyledi  2 

Şâirname 

50  —  Olmak  ister  isen  gönül  zûfünun 

Derûnî  zikreyleye  ganî  Yezdân'i  666 

koşma  : 

51  —  Dilberâ  bendene  dîvân  edersin 

Dîvâne  dağda  olur  şehre  gelir  mi  54 

52  —  Türk  kavmine  minnet  etmek  olur  mu 

Karnında  dalağı  şiştikten  geri  46 

53  —  Şimdi  her  cihetten  oldum  serseri 

Hak  verir  kısmetin  kâr  kaydı  gitti  47 

54  —  Devlet  hümâsm  tutayım  der  iken 

Uçurdum  kolumdan  baz  elden  gitti  48 

55  —  Be  gaziler  aşka  düşelden  beri 

Gam  u  mihnet  bana  yâr  oldu  gitti  49 

-  K  - 
koşma  : 

56  —  Bin  suret  gösterir  rümûz-i  eşya 

Doğup  her  bir  yüzden  mâhitab  ancak  53 


57  —  Yân  gamhâneye  eyledim  da'vet 

Tevazu'  eyleyip  alçaklayarak  54 

58  —  Şunda  bir  cânânm  Rum'da  Acem'de 

Ederler  medhini  Buhârâ'ya  dek  55 

59  —  Akrânm  bulmadım  ey  hûbi  lika 

Devrettim  cihâm  îsfahân'edek  56 

60  —  Yüz  sürüp  pâyine  serv-i  bülendin 

Göz  yaşm  akıttım  bir  kenâre  dek  57 

61  —  Gerekmez  bir  dahi  böyle  tarz  etme 

Atıldım  çok  dürlü  fendine  felek  58 

62  —  Devr  etmedi  murâdımca  zamane 

Beni  cananımdan  ayırdın  felek  59 

63  —  Dâd  elinden  kime  kıldın  şikâyet 

Beni  dildârımdan  ayırdın  felek  60 

64  —  Şübhesiz  sen  beni  ey  saçı  Leylâ 

Mecnûn-i  şeydâya  eyledin  refîk  61 

—  L  — 
Destan    : 

65  —  Hey  gaziler  bir  seyrâna  uğradım 

Söylenecek  dinlenecek  hal  değil  7 

koşma  : 

66  —  Dadıma  hidâyet  eyle  yâ  Kerîm 

Gözlerim  kan  ile  doldu  destim  al  62 

67  —  Çün  dilek  geçmedi  sen  perî  rüya 

Ko  ben  ağlayayım  gel  efendim  gel  63 

°8  —  Hasretle  ciğerim  eyledin  pürhûn 

Eğlenme  hublarm  serdârı  tez  gel  64 

69  —  Şol  nûr-i  cemâle  zeyn  olan  teller 

Kemend-i  dâr  imiş  bilmezdim  evvel  65 

70  —  Beni  bülbül  gibi  şîrin  sözlerin 

Şakıdır  gözleri  sözleri  güzel  66 


71  —  Firkatinle  grribliğe  râhımı 

Salındı  gözlerin  sevdiğim  güzel  67 

72  —  Gerçi  ben  lûthına  caiz  değilim 

Ya  nolur  eylesen  himâyet  güzel  68 

73  —  Dilberâ  saregör  zevk  u  safâyı 

Destinde  hâtemdir  bu  hüsn-i  cemîl  69 

74  —  Başmçün  bir  sual  sorayım  sana 

Nedir  bu  feryada  behâne  bülbül  70 

75  —  Saye  veş  zemine  salup  sünbülü 

Çıkardı  razını  aşikâre  gül  71 

76  —  Çevre  muhtâc  olup.,  âşıklar 

Acebdir  düşerse  bir  mâha  gönül  72 

77  —  Ermedim  murada  ermedim  hâlâ 

Var  mıdır  evvelde  erdiğin  gönül  73 

78  —  Efendim  giysû-yi  siyehkârmda 

Mihmânm  değildir  ya  nedir  gönül  77 

Semai : 

79  —  Bu  gûlşende  karâr  eyle 

Gayrı  bağa  göçme  bülbül  654 

80  —  Gurbet  elde  deldin  bağrım 

Garib  garib  ötme  bülbül  655 

—  M  — 
koşma : 

81  —  Bir  lebi   şîrîne  gönül   düşürdüm 

Döner  mi  ateşim  Ferhâd'a  bilmem  75 

82  —  Rûz  ü  şeb  artmada  âh  ile  zarım 

Eser  eyleye  mi  dildâra  bilmem  76 

83  —  Hâlim  arz  eylesem  gül  yüzlü  yâra 

Lûtfedüp  selâmım  alır  mı  bilmem  77 

84  —  Eyledim  ey  perî  feryâd  elinden 

Çevrini  çekmeğe  kalmadı  çârem  78 


85  —  Hak  Taâlâ  yaratmadan  cihanı 

Ben  lûtf  u  ihsana  uğradım  geldim  79 

86  —  Ervâh.ı  bâtının  eyleyüp  isbât 

Bir  özg-e  sebîle  uğradım  geldim  80 

87  —  Payitaht  içinde  mislin  bulunmaz 

Sencileyin  kaşı  keman  efendim  81 

88  —  Geleydi  haneme  o  nazeninin 

Ayağı  türabın  okşar  öperdim  82 

89  —  Çoktan  kuluyum  sen  şâh-ı  zamanın 

însâf  eyle  gel  barışalım  sevdiğim  83 

90  —  Aşkın  harareti  eyleyüp  helak 

Bu  derdime  derman  vere  Salih'im  84 

91  —  Aşkın  ile  bu  âlem-i  fenada 

Ne  cefâlar  çektim  bil  tuti  dillim  85 

92  —  Seni  sevdiğimi  etmeyim  inkâr 

Can  gidüp  cesedden  olunca  remîm  86 

93  —  Melâhat  mülkünün  serdârıym  ben 

Yoktur  iktidarım  varı  gözlerim  87 

94  —  Kadir  Huda'm  sana  güzellik  vermiş 

Söyle  behey  tûti  dilli  Bekir'im  88 

95  —  Hayâl-i  aşkınla  Mecnûn'a  döndüm 

Aklımı  başıma  dermeden  kaldım  89 

96  —  Felek  etti  hasret  çeşm-i  mestime 

Diyâr-ı  gurbeti  gezdim  usandım  90 

97  —  Bu  derd-i  hasretin  cana  kâr  etti 

Ey  benim  ruhleri  taze  civanım  91 

98  —  Beni  bana  komaz  aşk-ı  cünûnum 

Serimi  sevdaya  saldım  ağlarım  92 

99  —  Felek  aramızı  cüda  edeli 

Bir  yerde  eğlenip  duramaz  oldum  93 

100  —  Bu  dersi  ta  hâce-i  mâsebaktan 

Bir  perî  danadan  iyan  okudum  94 

101  —  Şitâ  hengâmınm  şiddeti  geçti 

Gayri  renge  girdi  zamane  dostum  95 


Semaî  : 

102  —  Gel  dilberim  kan  eyleme 

Seni  kandan  sakmıram  639 

103  —  Yakında  bir  melek  sîma 

Perî  peykerden  ayrıldım  *  656 


N 


Destan 


104  —  Bir  gün  ecel  gelüp  irişe  bize 

Gel  deyu  bekaya  oluna  ferman  3 

koşma  : 

105  —  Tâ  Elest  bezminde  Kalûbelâ'da 

Bes  dedik  dönmeziz  ikrarımızdan  96 

106  —  Bu  gönlüm  bağını  gülistan  eder 

Sevdiğim  kâkülün  çezdiğin  zaman  97 

107  —  Yâr  hayâlin  sevdasına  dönerim 

Olmuşum  sen  boyu  serve  saye  ben  98 

108  —  Aşk  beni  şerimsâr  eyleyüp  gider 

Gözlerimden  dökmedeyim  jale  ben  99 

109  —  Elâ  gözlerine  kurbân  olduğum 

Yüzüne  bakmaya  doyamadım  ben  100 

110  —  Râh-ı  mezellete  düşmüş  yol  oldum 

Kadir  kıymet  bilmez  ihvan  elinden  101 

111  —  Dilberâ  hicrinle  gözlerim  nemdir 

Anınçün  eylerim  âhı  bir  yüzden  102 

112  —  Yeniden  aklımı  bir  nevcivânın 

Aldı  ruhlerinin    âli  bir  yüzden  103 

113  —  Yâr  hilâl  kaşların  hûnî  gözündür 

Beni  ne  ağladıp  ne  şâd  eyleyen  104 

114  —  Dilberâ  aşkımdır  sinede  her  dem 

Artırup  derdimi  füzûn  eyleyen  105 


115  —  Ey  dilâ  nasihat  kabul  edersen 

Sözüne  uyucu  olma  sakimin 

116  —  Şahin  gf özlüm  kasdm  mı  var  canıma 

Bakışın  eylemez  yabane  çeşmin 

117  —  Bu  ayn-i  uyûnum  senindir  senin 

Akan  çeşm-i  hûnum  senindir  senin 

118  —  Ağlarım  gözlerim  yollarda  kaldı 

Şüh-i  şîvekârım  kaçan  gelesin 

119  —  Ey  Aşık  Azmiyâ  medhe  sezasın 

Ehl-i  dil  ü  kâmil  rindânesin  sen 

120  —  Hak  öğmüş  getirmiş  seni  bu  zâta 

Ey  perî  kıymetin  âdem  ne  bilsin 

121  —  Arızın  nihâi  et  berk-i  ter  içre 

Hublar  kârısâzı  senden  öğrensin 

122  —  Meftunun  medhetsin  hüsnün  evsâfın 

Hitâb  olsun  mu  sultânım  ne  dersin 

123  —  Salını  sahnı  giden  dilrübâ 

Besteler  okuyup  kande  gidersin 

124  —  Görmedim  akranın  hüsn-i  melekte 

Düşmedi  hışm  u  celâle  kaşların 

125  —  Hak'tan  gayrı  kimse  bilmez  dilinden 

Bülbül  şakır  yazı  kışı  Sakız'ın 

126  —  Seyr-i  bâğ  ederken  başa  çıkardın 

Şebnemin  nesidir  bu  ter  sünbülün 

127  —  Çünki  güzel  gönül  alup  giderisn 

Hoşça  tut  yanında  mihmânm  olsun 

128  —  Tâ  bezm-i  ezelden  ey  şâh-ı  hubân 

Câm-ı  aşkın  içen  hayranın  olsun 

129  —  Böyle  yüksek  uçma  şahin  bakışlım 

Koştururlar  seni  kola  bir  zaman 

130  —  Ağlarım  gözlerim  yollarda  kaldı 

Şûh-i  şîvekârım  kaçan  gelesin 


Semaî  : 

|31  —  Aceb  ol  kaşları  keman 

Niçün  korkmaz  Hudâ'smdan  640 

132  —  Göz  süzüp  te  sakm  kaşm 

Eğme  Mevlâ'yı  seversen 

133  —  Merhamet  kıl  kaşı  keman 

Ehl-i  irfana  benzersin  642 

134  —  Dili  bülbül  ruhleri  gül 

Fariğ  olmaz  gfönül  senden  643 

135  —  Sübhan  bizi  uyarıser 

Bunca  isyan  etmiş  iken  644 

136  —  Salmup  seyran  yerine 

Çıkan  dilber  kiminsin  sen  645 

137  —  Gönül  dost  evine  varma 

Hâlin  dildâra  arzolsun  646 


Destan : 

138  —  Kadir  ü  Kayyûm  Ahad-i  bîçûn 

Lûtf  u  kerem  issi  Gani  Girdigâr  4 

139  —  Yer  ile  gök  azîm  etti  maslahat 

Gök  söyledi  burc-i  baran  benimdir  5 

koşma  : 

140  —  Yâr  hayâlin  sevdasında  gezerim 

Gözlerimin  yaşı  su  gibi  çağlar  120 

141  —  Bir  aceb  güruha  uğradı  râhım 

Yürekten  depredüp  lisan  okurlar  121 

142  —  Beğler  ol  hublann  serfirazları 

Geçer  karşımızda  ederek  reftâr  122 


143  —  Dönmeyiz  ne  denlu  çok  olsa    âsi 

Hamdülillâh  dîn  ü  îmânımız  var  123 

144  —  Elif  kaddim  reftârma  boyuna 

Nice  servi  gibi  dal  pesend  eyler  124 

145  —  Çıkmaz  hatırımdan  nakş-i  hayâlin 

Bir  kez  hüsnün  gören  dünyâyı  neyler  125 

146  —  Cennet-i  kûyinde  çeşm-i  bîdârım 

Görmeğe  civânâ  dildârın  özler  126 

147  —  Yâr  beni  yanar  bir  ateşe  koydun 

Dünyâda  sağ  olan  yerde  ne  gezer  127 

148  —  Şunda  bir  cananın  meftunuyum  ben 

Cemâli  Yûsuf-i  Ken'ân'a  benzer  128 

149  —  Benim  velvele-i  nâle  vü  ahım 

Esen  rûzigâra  benzer  de  benzer  129 

150  —  Dişlerinin  vasfın  yazdım  habîbin 

Sah  çekti  âlimler  bu  sâf  incidir  130 

151  —  Geşt  ettim  cihanı  mislin  bulunmaz 

Medhini  eylesin  diller  yeridir  131 

152  —  Ey  dilâ  kıla  gör  kesb-i  havalar 

Gamdan  küşâd  eden  âdemi  demdir  132 

153  —  Nefs-i  emmâreye  uyup  gezdiğim 

Gençlik  belâsile  kabâhatimdir  133 

154  —  Mihnet  köşesinde  yatırdım  hasta 

Zaıf  cismime  der  ne  zaman  gelir  134 

155  —  Yârenim  tîgını  ele  aldıkça 

Sineme  şerhalar  açar  ağladır  135 

156  —  Bir  râh-i  mübîne  azm  ederiz  biz 

Asker-i  islâmm  din  gazâsıdır  136 

157  —  Benî  Adem  gibi  var  mı  mükerrem 

Hakkında  gör  nice  âyet  yazıhr  137 

158  —  Cihan  sarayında  zevk-ı  demlerle 

Kimi  olayım  der  hurrem  sürünür  138 

159  —  Câm-ı  aşkın  içen  ey  perî  peyker 

Neylesin  âlemde  bâde-i  engûr  139 


160  —  Çoktan  arzeylerdim  hâlimi  yâra 

Neyleyim  yanımda  ağ-yar  bulunur  140 

161  —  Aklımı  başımdan  yağ-ma  eyleyen 

Bir  perçemi  anber  dili  tatlıdır  661 

162  —  Dedim  dilber  yanakların  kızarmış 

Dedi  çiçek  taktım  gül  yarasıdır  662 

163  —  Evvel  bahar    gülzâr  ile  yaz  gelür 

Yüce  dağlar  donandığı  zamandır  663 

164  —  Sana  derim  sana  ey  gafil  insan 

Ecel  gelüp  bir  gün  ölsen  gerektir  664 

165  —  Ol  tıfl-ı  nevreste  şûh-i  cihanım 

Hublar  içre  şimdi  bir  dâneciktir  665 

Semaî  : 

166  —  Şu  karşıdan  gelen  dilber 

Boyu  selvi  dala  benzer  647 

167  —  Bahar  oldu  gül  açıldı 

Külîî  rahmetler  saçıldı 
Dürlü  çiçekler  açıldı 
Kangımız  â'lâ  çiçektir  648 


Koşme: 

168  —  Bed  zebanım  gelmiş  ol  perî  rüya 

Men  arifim  deyu  rindânelenmiş  141 

Semaî  : 

169  —  Sabahtan  bahçeye  girdim 

Bülbülüm  güle  sarmaşmış  649 


Koşma: 

170  —   Bir  lâhza  âlemin  zevk  u  safâsî 

Hâsıl  eder  nice  derd  ile  mihneî 

171  —  Ziyaret  eylesem  Mısır  Bağdâd'ı 

Bize  erenlerden  olsa  beşaret 

172  —  Dinle  hasbihâlim  benim  efendim 

Sana  yerden  gögt  senden  şikâyet 

_  U  - 
Destan : 

173  —  Diyâr-ı  Bursa*da  eğlendik  kaldık 

Şimdilik  budur  bize  mekân  deyü 

Koşma  : 

174  —  Sînem  üzre  olan  göz  göz  mahabbet 

Âteşinin  yeri    midir  nedir  bu 

175  —  Müntehâ  kametin  görenler  dedi 

Nahl-i  tûbâ  mıdır  ar'ar  mıdır  bu 

176  —  Aşkm  rûzigârı  estikçe  serde 

Dil  gibi  mevc  urur  derya  olur  mu 

177  —  Mir'ât-ı  hüsuünü  bir  iyan  gördüm 

Gönlümü  saydetti  bir  hilâl  ebru 

-  ü  - 
koşma  : 

178  —  Sevdâ-yi  aşkına  düşeli  cânâ 

Dîvâne  söylemiş  dil  dile  düştü 


—  z  — 

Destan  : 

179  —  Yalancı  dünyâya  aldanma  yâhû 

Bu  dernek  dağılır  bu  an  eğlenmez 

Koşma  : 

180  —  Olagör  cân  ile  dîdârâ  tâlib 

Tâ  kim  hâsıl  ola  cümle  metâlib 

Olıcak  kişide  aşk-ı  Hak  galib 

Hem  gönül  çekinir  hem  can  eğlenmez  150 


Semaî  : 


e 


181  —  Ne  cevhersin  behey  cânâ 

Sana  kıymet  bahâ  olmaz  *  650 

182  —  Benim  sen  çeşm-i  şehlâya 

Elim  irmez  gücüm  yetmez  '  651 

183  —  Sofi  elin  çek  hazer  et 

Hikmet-i  Yezdan  okuduk  biz  662 


II 

Aruz  vezinleri  Fihristi 

I —  Divan  :  Fâilâtün  fâilâtün  fâilâtün  fâilün 

Gazel : 

—  A  — 

1  —  Yâ  İlâhî  ne  günahkârım  ki  yüz  tutup  sana  158 

2  —  Yine  dil  bir  şivekâra   olmak  ister  âşinâ  159 

3  —  Kâkülün  sevdalan  lâm  etti  kaddim  ey  fetâ  161 

—  C  — 

4  —  Pâyine  yüz  sürdüğü  içün  güneş  buldu  revâc  164 

5  —  Vaslma  irmek  umarken  derde  kıldım  nâmizâc  165 

—  G  — 

6  —  Künc-i  aşkında  şu  denlu  eyledim  candan  ferağ  .180 

—  H  — 

7  —  Huni  çeşmin  gamzelerden  bağlayup  âh-ı  sürâh  182 

8  —  Ey  gönül  gel  aç  bu  istiğfar  ile  kıl  imtisâh  183 

—  L  — 

9  —  Sinemin  bağında  bitmiş  bir  ağaçta  iki  dal  191 


10  —  Başladı  gelmeğe  yer  yer  dahi  dilberde  sakal  192 

11  —  Gördüğüm  mehpârenin  emrine  fermandır  gönül  195 


—  N 


12  —  01  benim  âlemde  varım  gelmedi  yâ  Rab  niçün  225 

13  —  Subhudem  gülzâr  içinde  çaldı  bülbül  erganun  227 


—  Z 


14  —  Eyle  ey  bâd-i  sabâ  ol  gamzesi  sahhâre  arz  247 


Murabba' : 


15  —  Bakmaz  oldu  5mzüme  ol  yâre  nettim  ey  sabâ  248 

16  —  Var  şu  ömrüm  varma  benden  selâm  et  ey  sabâ  249 

17  —  Gider  oldum  ağa  yollum  arşa  çıkmadan  sadâ  251 

18  —  Gözlerim  yaşı  revân   oldu  Mehemmed  elveda  252 

19  —  Ey  cemâli  şûbhesiz  şems-i  cihanım  elveda  253 

20  —  Gider  oldum  sağ  esen  kalasın  ey  yâr  elveda  254 

21  Nûr.i  akdem  buldu  kandîl  içre  menzil  ibtidâ  255 

22  —  Nûr-i  hazret  oldu  kandîl  içre  meşhur  ibtidâ  256 

23  —  Eyhabîbi  ehl-i  isyanın  şefî'i  Mustafâ  257 

24  —  Rûyini  şems  ü  kamer  görürse  ger  hayran  olur  258 

25  —  Aldı  aklım  ey  yüzü  gün  alm  mâhm  Mustafâ  259 

26  —  Va'deye  kıldı  hilaf  ol  mihribâmm  Mustafâ  260 

27  —  Âşık  oldum  sen  perî  sîmâya  canım  Mustafâ  261 

28 Hüsnünü  gördükte  oldum  bende  canım  Mustafâ  262 

29  —  Sana  bir  tenhâ  sözüm  var  dinle  canım  Mustafâ  263 


30  —  Bendene  hor  bakma  gel  ey  nevcivânım  Mustafâ  264 

31  —  Ey  perî  yüzlü  şehim  j/ül-i  behârım  Mustafâ  265 

32  —  Gözden  oldumsa  cüda  ben  şîvekâr  unutma  hâ  266 

33  —  Dâima  medhin  dilinde  sûre-i  Rahman  ola  267 

34  —  Var  ol  iylikle  serîr-i  devletin  ma'mûr  ola  268 

35  —  Ey  güzeller  serveri  canım  sabahın  hayr  ola  269 

36  —  Ey  melek  tal'at  perî  peyker  sabâhm  hayr  ola  270 

37  —  Merhaba  ey  zülf-i  anber  bû  sabâhm  hayr  ola  271 

38  —  Ey  gönül  şimdengeru  yâ  taht  ola  yâ  baht  ola  272 

39  —  Geçti  yârin  hadden  özge  firkati  bu  canıma  273 

40  —  Derdimi  cânâ  dil-i  mahzuna  sor  sorma  bana  274 

41  —  Söylemez  oldu  aceb  cananım  incinmiş  bana  275 

42  —  Geçtim  ey  dil  cümleden  bir  taze  mehrû  bul  bana  276 

43  —  Gayri  dilberden  vefa  sensiz  haram  olsun  bana  277 

44  —  Yoktur  agâhım  niçün  ey  mehlika  küstün   bana  278 

45  —  Bir  garibim  şübhesiz  hasret  mekân  ağlar  bana  279 

46  —  Ey  meded  ol  nevcivânm  hatırı  kalmış  bana  280 

47  —  Yine  bir  yüzden  unuldu  âh  kim  firkat  bana  281 

48  —  Kendi  hâlimde  gezerken  bir  perî  söğdu  bana  282 

49  —  Bülbülüm  bâğ-ı  hayatta  âh  ü  zâr  olmaz  bana  283 

50  —  Yâr  gel  yâr  olalım  bir  sen  bana  bir  ben  sana  285 

51  —  Yâr  gel  ikram  edelim  bir  sen  bana  bir  ben  sana  286 

52  —  Söyle  gel  ey  kameti  tûbâcığım  nettim  sana  287 

53  —  Aşk- 1  canan  bir  yana  dostumla  Leylâ  bir  yana  288 

54  —  Gider  oldum  pür  cefâ  sen  bir  yana  ben  bir  yana  289 

55  —  Ey  yüzü  gül  gonca  fem  sen  bir  yana  ben  bir  yana  290 

56  —  Ey  güzeller  ülkeri  sen  bir  yana  ben  bir  yana  291 

57  —  Ey  perî  peyker  melek  sen  bir  yana  ben  bir  yana  292 

58  —  Gel  bana  cevr  etme  dilber  dîn  ü  îmân  aşkına  293 

59  —  Düştü  gönlüm  bir  gül-i  Rum  dilber-i  tersâsma  294 

60  —  Bir  güzel  sevsem  ki  ben  ağyâre  minnet  olmasa  295 

61  —  Kâkülün  sevdaları  ham  etti  kaddim  ey  fetâ  296 

62  —  Ey  dirîga  cerh-i  gaddar  kaddimi  kıldın  dütâ  297 

63  —  Ey  dirîga  kim  yine  aldı  beni  cezb-i  hevâ  298 


64  —  Noldu  âyâ  g-elmedi  şâh-ı  cihan  eğ-lendi  yâ  299 


65  —  Ey  gfönûl  bu  gözlerimden  dereler  akmaktadır 

Katre  katre  dâne  dâne  gûşe  g"ûşe  âb  âb  300 

66  —  Bezm-i  gamda  âh  ü  nâlem  oldu  ney  sîne  rebâb  301 

67  —  Vechine  teşbih  eder  ay  kendüyii  etmez  hicâb  302 

68  —  Nice  bir  çeksem  gerek  derd  û  firak  u  ıztırâb  303 

69  —  Ey  benim  serv-i  revanim  varıma  sensin  sebeb  304 

70  —  Başımı  derde  düşürdün  Mustafâ  sensin  sebeb  ,  305 

71  —  Ey  dilâ  senden  kime  feryâd  ü    dâd  etsem  aceb  306 

72  —  Ehl-i  dînin  cây-i  istimdadı  sensin  yâ  Mücîb  307 

73  —  Ey  mahabbet  bezmine  tâlib  dil-i  mahzun  garîb  308 


74  —  Çün  bana  yâr  olmağı  sen  kılmadın  cânâ  murâd  309 

75  —  Ey  bütün  dünyâyı  bünyâd  eyleyen  Mevlâ  meded  310 

76  —  Nâgehan  aşk  u  mahabbet  râhına  girdim  meded  311 

77  —  Ey  cemâli  gonce-i  dilde  İrem  cânâ  ferîd  3 12 

78  —  Âteş-i  firkatlerin  saldı  gönül  mülküne  od  313 

—  E  — 

79  —  Başladım  bülbül  misâli  zara  her  gün  her  gece  314 

80  —  Durmayup  artırdı  yârim  nâzı  her  gün  her  gece  315 

81  —  Kande  idin  canımın  cânânı  hoş  geldin  hele  316 

82  —  Yâ  îlâhî  sen  beni  inşâna  muhtâc  eyleme  317 

83  —  Hamd  ol  dünyâda  bir  cânân  edindim  kendime  318 

84  —  Şu  cihanda  bir  gözü  mestâne  buldum  kendime  319 

85  —  Ey  dilâ  Mecnûn  ile  dîvân  olursam  kime  ne  320 

86  —  Dilberâ  dillerde  vasfın  yâd  olur  günden  güne  321 

87  —  Bülbülün  medhin  okusun  rûz  ü  şeb  dâl  üstüne  322 

88  —  Mürg-i  dil  kondu  bu  gün  bir  ruhleri  âl  üstüne  323 

89  —  Sevdiğim  takın  yürü  mercanı  mercan  üstüne  324 

30 


90  —  Ey  güzel  hançer  çeküp  kasdetme  inşân  üstüne  32S 

91  Ey  dirîga  düştü  dil  dîvâneden  dîvâneye  326 

—  F  — 

92  —  Ey  cemâl-i  dilküşâsı  mâh-ı  tabanım  Şerîf  327 

93  __  Ey  saadet  âleminde  mâh-ı  pür  enver  Şerif  328 

94  —  Kaldı  dil  zulmette  meşhur  olmadı  hayf  oldu  hayf  329 

—  H  — 

95  —  İsmetin  sermâye-i  rûh-i  revanidir  kadeh  330 

96  —  Ey  gönül  geçti  zamanın  kılca  kaldı  tende  rûh  331 

-  I  - 

97  —  Kıl  kerem  bu  bendene  cananım  ağlatma  beni  332 

98  —  Bir  dili  bülbül  gül-i    ra'nâ  tıraş  etti  beni  333 

99  —  Dilberâ  seyyah  olursam  gel  Hicaz'da  bul  beni  334 

100  —  Aşk  ile  âlûdeyim  âvâre  zannetme  beni  335 

101  —  Düştü  gönlüm  bir  melek  sîmâye  incitme  beni  336 

102  —  Rûz  ü  şeb  bülbül  gibi  nâlân  eden  sensin  beni  337 

103  —  Yâ  îlâhî  hikmet  ile  özge  cân  ettin  beni  338 

104  —  Ey  perî  peyker  hatâdan  saklasun  Hâlık  seni  339 

105  —  Sevdim  amma  bîvefâ  bilmezdim  evvel  ben  sen  340 

106  _  Beddua  etmem  sana  Mevlâ'ya  saldım  ben  seni  341 

107  —  Söyle  ey  mehrû  güzel  billahi  kim  sevmez  seni  342 

—  K  — 

108  —  Güldün   evvel  yüzüme  arz-ı  cemâl  ettin  felek  343 

109  —  Sûz-i  aşkım  mahremim  sırdaşım  aldın  ey  felek  344 

110  —  Cüz'i  ârâm  et  dedi  dildâre  katlansam  gerek  345 

111  —  Nice  bir  bu  mihnet-i  hicrana  katlansam  gerek  346 

112  —  Bir  zaman  çeşmim  yaşm  bir  çağlar  âb  etsem  gerek  347 

113  —  Bir  zaman  bu  eşk-i  çeşmim  ben  revân  etsem  gerek  348 


114  —  Sana  cânâ  derdimi  bir  bir  beyân  etsem  gerek  349 

115  —  Hâlimi  dildârıma  bir  bir  iyân  etsem  gerek  350 

116  —  Sûretâ  mağrur  kıyafet  bir  levend  sevsem  gerek  351 

1 17  —  Cân  ü  dilden  bir  melek  sîmâ  güzel  sevsem  gerek  352 

118  —  Bir  zaman  misli  bulunmaz  bir  civan  sevsem  gerek  353 

119  —  Bî  vefâsm  anladım  ey  dilber-i  âlem  ne  şek  354 

120  —  Ey  dirîga  bir  aceb  seyrâne  düştü  ortalık  355 

121  —  Akıbet  etti  beni  pür  derd-i  yârân  ayrılık  356 

122  —  Bu  vücûdum  şehrine  düştü  yine  nâr  ayrılık  357 

123  —  Hâr  ile  yâr  oldun  ey  gonca  dehen  hayfâ  yazık  358 

124  —  Ol  benim  şahin  bakışlı  şehlevendim  bunda  yok  359 

125  —  Hak  bize  kıldı  inayet  ilm-i  ma'nâ  okuduk                 '  360 

—  L  — 

126  —  Zâhidâ  aç  gözünü  sahraya  bak  ta  ibret  al  361 

127  —  Ey  gönül  insafa  gel  dünyâya  bak  ta  ibret  al  362 

128  ~  Ey  gönül  âlemde  nâlân  eyler  inşânı  ecel  363 

129  —  Ey  güneş  tal'at  perî  peyker  misâl  insafa  gel  364 

130  —  Hiç  reva  mı  katı  zâlim  bakışın  bir  kan  eder  365 

131  —  Ey  kamer  tal'at  güneş  behcet  sabah  erkence  gel  366 

132  —  Buluşalım  ey  perî  yarın  sabah  erkence  gel  367 

133  —  Çün  koyup  gittin  beni  nâ  mihribânım  tezce  gel  368 

134  —  Gel  gel  ey  mihr-i  cihan  ârâ  seher  vaktinde  gel  369 

135  —  Ey   cemâl-i  sun' -i  Hak  kudret  seher  vaktinde  gel  370 

136  —  İntizârım  ey  gözü  âhû  seher  vaktinde  gel  371 

137  —  Ey  bana  kan  ağladan  mekkâre  senden  çektim  el  372 

138  —  Da'vetindir  ey  güzeller  şahı  akşam  üstü  gel  373 

139  —  Sen  gidelden  hiç  bilir  misin  ki  cânân  oldu  gel  374 

140  —  Seni  gayet  ile  sevdi  ey  saçı  Leylâ  güzel  375 

141  —  Ey  kamer  tal'at  perî  peyker  melek  sîmâ  güzel  375 

142  —  Kangi  gülzârın  gülüsün  verd-i  handanım  güzel  376 

143  —  Mübtelâyım  hatırımdan  fikr-i  yâr  eksik  değil  377 

144  —  Yalınız  bir  ben  değil  bây  ü  gedâ  sultan  melîl  378 

145  —  Sen  seni  sanma  melil  ey  dil  bütün  dünyâ  melil  379 


146  —  Her  kaçan  gülşende  ol  meh  tazeler  destâre  gül  380 

147  —  Sünbülün  sahn-ı  lâtifinden  tutar  dâmânı  g-üî  381 

148  —  Hâlime  lâyık  seza  bir  nevcivân  ister  gönül  382 

149  Gel  haberdâr  ol  kamu  ahvâl -i  âlemden  gönül  383 

150  —  Her  birine  bir  bakan  dildârı  neylersin  gönül  384 

151  —  Gittin  ey  rûh-i  revânmı  zara  mı  düşsün  gönül  385 

-  M  ~ 

152  —  Ey  perî  ettiklerin  çoktur  bana  ben  söylemem  386 

153  —  Bir  münevver  tâc  urundu  girdi  çün  meydâna  şem'  387 

154  —  Bülbül  oldum  gül  yanmda  hara  minnet  etmezem  388 

155  —  Dilberâ  işimi  zâr  etmek  neden  ben  neyledim  389 

156  —  İl  beni  diller  deyu  eğnim  abâ  pûş  eyledim  390 

157  —  Düşmüşüm  bir  olmadık  da'vâya  haddim  bilmedim  391 

158  —  Ey  perî  kaddin  gibi  bir  serv-i  bâlâ  görmedim  392 

159  —  Çok  zamandır  intizârım  kaşı  yayı  görmedim  393 

160  —  Azm-i  yâr  edüp  makam-ı  yâre  geldim  görmedim  394 

161  —  Ey  dirîga  bîvefâ  dildârı  çoktan  görmedim  395 

162  —  Râh.i  aşka  gel  de  kıl  bir  çâre  İbrâhimciğim  396 

163  —  Medh  ederdim  bir  melek  sîmâlı  olsa  sevdiğim  397 

164  —  Eyledim  senden  sana  feryâd  ü  zarı  sevdiğim  398 

165  —  Oldu  dil  üftâdesi  sen  nevcivânın  sevdiğim  399 

166  —  Sen  de  bir  gün  ben  gibi  âşık  olursun  sevdiğim  400 

167  —  Kendim  aşka  mübtelâ  ettim  seninçün  sevdiğim  401 

168  —  Derd-i  aşkı  cümle  râm  ettim  seninçün  sevdiğim  402 

169  —  Hâkipâyin  tûtiyâsı  ey  perî  dünyâ  değer  403 

170  —  On  iki  mahbûba  gönlüm  mübteiâdır  sevdiğim  404 

171  —  Tarz  ü  etvârm  senin  bir  yerde  yoktur  sevdiğim  405 

172  -  Yâ  Huda  sakla  hatâdan  bir  cenana  mâlikim  407 

173  —  Sen  cemâli  âfitâba  mailim  îbrâhimim  408 

174  —  Bulmadım  bir  cezbeder  remz-i  cevâbımdan  benim  409 

175  —  Ey  felek  nedir  muradım  dilpesndimden  benim  410 

176  —  Bir  cenana  mübtelâyım  âh  ü  zarım  var  benim  411 


177  —  İki  gözlerimden  akan  kan  ile  nemdir  benim  412 

178  —  Şehr  içinda  şâh-ı  hûbânım  Mehemmed'dir  benim  413 

179  —  Bendeyim  bir  dilberin  ahdm  amânm  beklerim  414 

180  —  Ey  felek  ben  Mecnun'um  Leylâ'yı  gözler  gözlerim  415 

181  —  Dağlardır  meskenim  sahrayı  gözler  gözlerim  416 

182  —  ölürüm  gayret  ile  nâdâna  yoktur  minnetim  437 

183  —  Câyi  mihnetten  göçüp  gülşâna  irmek  niyyetim  418 

184  —  Bunca  derdim  var  benim  bir  çâre  bilmem  neyleyim  419 

185  —  Arifim  âzâde  tab'ım  zîruhum  eflâkiyim  420 

186  —  Bizi  yoktan  var  eden  Sübhân'ı  ben  bilmez  miyim  -421 

187  —  Geçti  gurbette  günüm  Rahmân'ı  andım  ağladım  422 

188  —  Dahi  taze  tıfl  iken  huîfâş  imişsin  anladım  423 

189  —  Âşıka  edince  kin  ferzânedir  moîlacığım  424 

190  —  Bir  haber  ver  ey  sabâ  neşler  aceb  ra'nâcığım  425 

191  —  Bir  güzel  sevdim  meğer  kân-ı  mürüvvet  sandığım  426 

192  —  Ey  perî  hüsnüne  hayran  olduğum  mudur  suçum  427 

193  —  Âşık  oldum  sen  meh  i  tâbâna  kurbân  olduğum  428 

194  —  Aşıkım  sen  sîm  endâmma  kurbân  olduğum  429 

195  —  Bir  münevver  tâc  urundu  girdi  çün  meydâna  mum  430 

196  —  Ol  perinin  ârız-ı  zîşânm  öptüm  ohşadım  431 

197  —  Fikr-i  lâ'linle  gönül  kaldı  hayâlinde  gözüm  432 

198  —  Alemin  zevkin  haram  ettim  seninçün  sevdiğim  433 

199  —  El  sunup  kavs-i  vucûd.  i  zara  kurmak  niyyetim  434 

200  —  Düştü  gönlüm  bir  saçı  reyhâne  bilmem  neyleyim  435 

201  —  Ben  bu  gün  ol  câygâh-ı  dilrübâya  uğradım  436 

202  —  Ben  bu  gün  bu  köhne  bir  viranenin  ma'mûruyum  437 


203  —  Pâdişâhım  aşka  düştüm  hasretinle  el'aman  439 

204  Bir  hilâl  ebru  sevüp  sevdâye  düştüm  el'aman  440 

205  —  Bari  Hak  lûtfile  kıldı  Âdem'i  var  ol  zaman  441 

206  —  Mâsivâdan  fârig  u  âzâd  olayım  bir  zaman  442 

207  —  Ey  aceb  bir  gamze-i  cellâd  imişsin  bir  zaman  443 

208  —  Aç  gözün  Nemçe  kiralı  Gazi  Sultan'dır  varan  444 


209  —  Dil  sana  meyletti  cânâ  dehre  sultânım  Hasaç  445 

210  —  Bilmez  idim  niydüğ-ün  hercâyi  dilber  sevmeden  447 

211  —  Nazeninim  ben  garibinden  cûdâ  olmak  neden  448 

212  —  Dilberâ  yolunda  ben  sular  gibi  akmak  neden  449 

213  —  Sevmezem  bir  gayrısm  rûh-i  revanim  var  iken  450 

214  —  Ey  peri  bu  hüsn  ile  düşnâm  edersin  mâha  sen  451 

215  —  Her  seherde  bülbülün  dilde  agazın  dinle  sen  452 

216  —  Dilberâ  hüsnüne  meftun  edeli  bu  canı  sen  453 

217  —  Cüstücû  kılmaktayım  aşk  ile  dilber  canibin  455 

218  —  Düşürüp  aşk  âteşine  sinemi  nâr  eyledin  456 

219  —  Pâdişâhım  ibtidâ  kalbimde  kim  yer  eyledin  457 

220  —  Dilberâ  evvel  bana  sen  gözle  hem  kaş  eyledin  458 

221  —  Gülşen-i  cennet  misâli  kaddi  tûbâ  Ahmed'in  459 

222  —  Alem  içre  söylenir  nâm  u  nişanı  Ahmed'in  460 

223  —  Günde  bir  kez  ey  gönül  seyr  et  yüzün  var  Ahmed'in  461 

224  —  Sevdiğim  hayfâ  ki  ol  ağyardan  vazgelmedin  462 

225  _  Dilberâ  ben  kemterin  hayfâ  ki  kadrin  bilmedin  463 

226  —  Ne  aceb  düştü  bu  gönül  gülüne  Mehemmed'in  464 

227  —  Bir  melek  sima  peri  ruhsâr  ile  derdim  yeğin  465 

228  —  Ağladır  âşıkları  saçmış  çırağı  perçemin  466 

229  —  Tel  tel  olmuş  ey  peri  sermâya  benzer  perçemin  467 

230  —  Bende-i  şürideyim  gülzârına  İbrahim'in  468 

231  —  Cân  ü  dilden  mail  oldum  sözüne  İbrahim'in  469 

232  —  Bu  vücûdum  teslim  olsun  eline  İbrahim'in  470 

233  —  Aşık  oldum  leblerinin  kandine  bir  kimsenin  471 

234  —  Ağlarım  her  rûz  ü  şeb  büryâniyim  bir  kimsenin  472 

235  —  Ey  güzeller  şahı  medhin  eylerim  her  an  senin  473 

236  —  Şâh-ı  âlemsin  melâhat  bârigâhmdır  senin  474 

237  —  Sevdiğim  bilmez  misin  bilmez  âmânı  gözlerin  475 

238  —  Çin  seher  habdan  uyanmış  kahramanı  gözlerin  476 

239  —  Mail  oldum  gözler  ile  kaşına  dilberlerin  477 

240  —  Açılur  evvel  bahân  hub  hevâsı  İzmir'in  478 

241  —  Ey  bütün  dünyâ  değer  gül  yüzlü  yârim  kandesin  479 

242  —  Yâr  içün  ben  hayran  oldum  kimseler  dahletmesin  480 


1243  —  Aşka  ser  verdin  gönül  serverlenenlerden  misin  481 

244  —  Nevcivânım  gül  yüzün  femlendirenlerden  misin  482 

1245  —  Ey  efendim  derda  düştüm  bir  deva  bilmez  misin  483 

246  —  Ey  perî  böyle  perîşân  olduğum  bilmez  misin  484 

247  —  Ol  melek  sîmâya  imrendim  sen  imrenmez  misin  485 

248  —  Eylemezsem  ol  perî  servimle  sahra  sohbetin  486 

249  —  Gitme  canım  gitme  gel  yok  iktizâsı  gurbetin  487 

250  —  Hak  hatâdan  saklasın  dîdârın  Ahmed  Şahımın  488 

251  —  İntizârım  vashna  her  dem  Mehemmed  şahımın  489 

252  —  Her  kaçan  düşse  yolum  dükkânına  İshâk'ımın  _  490 

253  —  Mustafâ'dır  sevdiği  dostu  birisi  canımın  491 

254  —  Rûz  ü  şeb  derd  ü  elemdir  iddiası  bahtımın  492 
^55  —  Söylenir  dillerde  nâm-ı  âlişânı  Varna'nın  493 
256  —  Her  sene  cûşa  gelince  cûy-i  mâsı  Tunca'nm  494 
"257  —  Vâkıf  oldun  mu  gönül  ahvâline  yorgancının  495 

258  —  Levh-i  pîşânmda  nakş-ı  sun'-i  zîşan  kaşların  496 

259  —  Bârekâllâh  kim  zehî  ibretnûmâdır  kaşların  497 

260  —  Dilberâ  çevrin  çeker  âşık  keman  ebruların  498 

261  —  Sevdi  gönlüm  sen  saçı  Leylâ'yı  şübhen  olmasın  499 

262  —  Kail  idim  çekmeğe  âlemde  bin  can  acısın  500 

263  —  Teşne  cana  em  iken  nutkun  senin  şîrin  dehen  501 

264  —  Hüsnile  dillerde  ismi  oldu  destan  Yûsuf'un  502 

265  —  Ey  sabâ  benden  selâm  et  yârine  İstanbul'un  503 

266  —  Ey  sabâ  bizden  selâm  mahbûbuna  İstanbul'un  504 

267  —  İbtidâdan  vasfolunsun  dilberi  İstanbul'un  505 

268  —  Günde  bir  kez  lûtfuna  hamdeylerim  ma'bûdumun  506 

269  —  id  irişti  meclise  bîgâne  dâhil  olmasun  507 

270  —  Söyle  ey  dil  ol  perî  zülf-i  siyah  oynatmasun  508 

271  —  Ey  güzeller  şahı  aşkından  bizar  olmak  niçün  509 

272  —  Seyre  çıktı  bir  gül-i  ra'nâ  mübarek  cum'a  gün  510 

273  —  Durdu  çün  ol  pâk  zat  hûrî  mübarek  cum'a  gün  511 

274  —  Ey  gözüm  sel  gibi  çağla  ak  mübarek  cum'a  gün  512 

275  —  Ey  gönül  Hak'ka  ibâdet  kıl  mübarek  cum'a  gün  513 

276  —  Nutka  gelsen  ey  lebi  mercan  mübarek  cum'a  gün  514 


277  —  Câmehabdan  kalktı  ol  dilber  raubârek  cum'a  gün  515 

278  —  Seyre  çıktı  ol  güzel  âhû  mübarek  cum*a  gün  516 

279  —  Çok  şükür  Perverdigâr'a  yân  seyrettim  bu  gün  517 

280  —  Yanma  yaklaşma  ey  hercai  bildim  niydüğün  518 

281  —  Hasbıhâlin  söylerim  gül  yüzlü  yârım  dinlesün  519 

282  —  Söylemez  oldu  yine  dildâre  söylen  söylesün  520 

283  —  Hüsn-i  hattın  ey  perî  şeydâya  vermem  büsbütün  521 


284  —  Şiddet' i  bahr-ı  siyahın  nevbahândır  Sinop  522 


285  —  Bülbülüm  kûyin  gibi  âlemde  gülşânım  mı  var  523 

286  —  Aşık-ı  sâdık  ana  derler  ki  bir  cânânı  var  524 

287  —  Dilberâ  sende  bu  kaşlar  çeşm-i  şehlâlar  ki  var  525 

288  —  Dilberâ  çeşmin  gibi  bir  sihri  çok  âfet  mi  var  526 

289  —  Sûz-i  aşkı  Ahmed'in  kim  ççemimi  giryân  eder  527 

290  —  Sıdkı  muhkem  bağlayup  Settâr'e  Serden  geçtiler  528 

291  —  Bana  kudret  ilmini  fehmile  ta'lîm  ettiler  529 

292  —  Ey  Ömer  mecnûn  Ömer  bîzâr  Ömer  Aşık  Ömer  53o 

293  —  Gayri  artık  kamet-i  bâlâdan  el  çektim  yeter  531 

294  —  İbtidâ  ki    bu  çihânı  var  eden  Perverdigâr  532 

295  —  Âh  elinden  neyleyim  ey  firkati  çok  rûzigâr  533 
286  —  Gerçi  çoktur  ey  yüzü  gülter  sana  sâhib  çıkar  534 

297  —  Gûşunu  benden  yana  tut  sözlerin  gamdan  çıkar  535 

298  —  Küntükenz'in  aslını  bilmeyen  izzetten  çıkar  536 

299  —  Ey  felek  hüsnün  gülünü  dermeğe  cân  arzular  537 

300  —  Ey  gönül  deryâ-yı  aşka  dalmağa  şübhen  mi  var  538 

301  —   Gör  ne  hikmettir  aceb  çerh-i  felek  fır  fır  döner  539 

302  —  Beni  mesrur  eyleyen  ol  nevcivânım  bundadır  .140 

303  ~  Bend-i  zülfün  dîlberâ  tıfl-ı  dil  ü  can  ağladır  541 

304  —  Her  kaçan  dîvâneler  bâzûsuna  dağ  oynadır  542 

305  —  Gitti  hengâm.ı  şitâ  geldi  bahar  eyyamıdır  543 


306  —  Âleme  şây  olduğ-um  âh  ü  fig-anımdan  mıdır  544 

307  —  Nâz  ile  seyrâna  çıkmış  çeşmi  âhûlar  mıdır  545 

308  —  Dilberâ  gerçi  cenabın  ayn-ı  sırrrullahtır  547 

309  —  Arızın  şevkiyle  cânâ  çoktur  amma  serpilür  548 

310  —  Al  vücûdundan  haber  râvî  rivayet  bizdedir  549 

311  —  Çıksa  g-erdandan  .  .  .  zamanı  böyledir  550 

312  —  Ey  perî  peyker  hûmâ  bu  yüce  pervazlık  nedir  551 

313  —  Aşkını  cânân  aramış  cân  içinde  gizlidir  552 

314  —  Ey  perî  şeklin  benî  âdem  de  dersem  elverir  553 

315  —  Kamet-i  bâlâsına  ar'ar  da  dersem  elverir  ~554 

316  _  Her  kaçan  bastıkça  cânâ  râhı  tir  lir  titretir                 •  555 

317  —  Heybeti  hakka  ki  hep  a'lâyı  tir  tir  titretir  556 

318  —  Ey  rakib  yârın  önünden  ya  savul  ya  şöyle  dur  557 

319  —  Yâr  ile  bir  sırrımız  var  gel  kasavet  şöyle  dur  558 

320  —  Vechin  üzre  saye  salmış  ey  sanem  giysû  mudur  559 

321  —  Bir  güzeller  şahı  gördüm  ismini  ihfâ  okur  560 

322  —  Bir  perî  gördüm  bu  gün  ben  lebleri  mercan  okur  561 

323  —  Dâne-i  hâlin  gönüller  mürgunu  seyrân  olur  562 

324  —  Hânikah.ı  tende  dil  derler  ulu  server  yatur  563 

325  —  Firkat-i  cânân  ile  dil  ıztırâb  olmuş  yatur  564 

326  —  Sevdiğ-im  bigânedir  bigânelerle  söyleşür  565 

327  —  Hak  hatâdan  saklasun  ol  yad  ile  kim  söyleşür  566 

328  —  Bir  perî  aşkıyla  memnun  olduğum  âlem  biîür  567 

329  —  Mürg'i  dil  pervâz  urur  azm-i  miyânm  kim  bilür  568 

—  S  — 

330  —  Kande  idi  camı  Cem  kandeydi  Keykâvûs-i  hâs  569 

331  —  Kafa  dek  anka  gibi  uçsan  elimden  yok  halâs  570 

332  —  Gûş-i  cana  nâgehan  erdi  sadâ-yi  tabi  u  kûs  571 

-  Ş  - 

333  —  Hak  müyesser  kılsa  olsam  yâr  ile  sarmaş  dolaş  572 

334  —  Gûş-i  cân  et  dinle  nazmım  sun'-i  Mevlâ'dır  güneş  573 

335  —  Şu'le  salmış  âleme  bir  nûr-i  ezberdir  güneş  574 


336  —  Şol  arak  kim  ârız-ı  hub  rûlar  üzre  damlamış  375 

337  —  Kasr-ı  dehri  ey  gönül  bezm-i  mey  âşâma  değiş  576 

338  —  Ey  efendim  gül'izâr-ı  gonca  femden  mi  geliş  577 

339  —  Hamdülillâh  nazlı  dilber  küstü  derler  küsmemiş  578 

340  —  îztırâb-ı  gamdayım  ey  mehcebînim  gel  yetiş  579 

341  —  Gel  ferah  bahş  et  cevan  canım  Nehemmed  gel  yetiş  580 

342  —  Sen  bana  cevr  eyledin  ey  bîvefâ  hoş  âmedî  hoş  [*]  581 

343  —  Olmadın  hemdem  bana  ey  mehlika  hoş  âmedî  hoş  [*]  582 

344  —  El  irişmez  zülfüne  çeşmi  siyeh  hoş  âmedî  hoş  [*]  583 

345  —  Gülşeni  yasdanmağile  bülbül  olmaz  değme  hûş  584 

—  T  — 

346  —  Çünki  bildin  âlemin  nakş-ı  hayâtı  bîsebât  585 

347  —  Ey  güzeller  serfirâzı  ma'ni-i  genc-i  sıfat  586 

348  —  Gülşen-i  bâğ-ı  şeriat  oldu  kârı  ma'rifet  587 

349  —  Gözlerim  nâdir  görür  bir  ehli  hâl-i  ma'rifet  488 

—  U  — 

.350  —  Ey  sabâ  irdin  mi  bu  gün  ol  saçı  Leylâ'ya  hû  589 

—  Z  — 

351  —  Gülşen-i  cennet  cemâlin  yâra  benzer  benzemez  590 

352  —  Biz  cevahir  kânıyız  mercanı  anlar  tanırız  591 

353  —  Evvel-i  Kalûbelâ'dan  ahdile  îmandayız  592 

354  —  İzdiyâd-ı  ömr  içün  yâr  ile  ülfet  bekleriz  593 

355  —  Düştü  dil  bir  mehlika  dildâra  seksiz  şübhesiz  594 

Muhammes : 

_  A  - 

356  —  Yâr-ı  gar  olmaz  meseldir  âşıka  her  dilrübâ  595 


[♦]  Bu  üç  manzumenin  bazı  mısraları    "Fâilâtûn  fâilâtûn    fâilâtün   fâilâtün,,  vez- 
nine uygundur. 


357  —  Şâh-ı  nevruz  eyledi  dehri  muattar  bir  yana  596 

_  B  — 

358  —  Subh  olup  ref  oldu  yârın  dîdesinden  çünki  hâb  597 

_  C  — 

359  —  Nevbahâr  eyyamı  erdi  her  taraf  buldu  revâc  621 

—  D  — 

360  —  Bu  meseldir  eylemez  her  diiberân  uşşâkı  şâd  598 

361  —  Dilrübâlar  eylemez  uşşâkı  vaslmda  müfîd  599 

—  E  — 

362  —  Şâh-ı  encüm  çekti  gök  meydânına  asker  gice  600 

363  —  Ol  ki  teslim  û  rızâ  oldu  kazâ-yi  kudrete  601 

—  H  — 

364  —  Sîneme  çektim  yine  şevk  ile  bir  sûrâh  şûh  602 

—  K  -- 

365  —  Gerçi  olmuştur  mukarrer  her  kese  kâr  ayrılık  603 

—  L     - 

366  —  Bir  güneş  tal'at  perî  peyker  melek  sîmâ  güzel  604 

367  —  Hep  nasihattir  sana  bu  sözlerim  sayma  gönül  605 

368  —  Şunda  bir  âşüfte-i  tannâze  bend  oldu  gönül  606 

—  M  — 

369  —  Fârigfim  geçtim  geçenden  seyr-i  yârân  istemem  607 

—  N  — 

370  —  Aşkın  ile  ciğeri  büryân  ararsan  işte  ben  608 


371  —  Ey  dilâ  fehm  eyle  Hak'km  sun'-i  ferdâniyyetin  609 

372  —  Nâz  ile  reftâr  eder  ol  kaddi  ar*ar  cum'a  gün  612 


373  —  Vakt-i  vuslattır  civânâ  va'de-i  ferdayı  ko  613 

_Ş_ 

374  —  Akl  û  fikrim  târ  ü  mâr  etti  benim  bir  ser  tıraş  615 

375  —  Bî  vefa  cerhin  işi  her  dem  figan  olmağ  imiş  616 

—  U  — 

376  —  Ibtidâ  halk  oldu  dürr-i  ma'den-i  peyâdâda  su  617 

Müseddes : 

—  A  — 

377  —  Ey  gönül  devletle  âdem  girse  de  bin  yaşma  619 

—  B  — 

378  —  Çün  seher  vaktinde  gördüm  bir  cemâli  âfitâb  620 

-  ç- 

379  —  Bu  cihan  bir  tekye  ey  dil  konan  olmaz  bunda  aç  622 

—  I  — 

380  —  Ey  diiâ  bu  âlemin  sahnında  sohbet  kalmadı  623 

-  I  - 

381  —  Gör  lâîni  nükte-i  eflâke  baş  indirmedi  624 


382  —  Gâh  olur  bin  şevk  ile  mesrur  eder  aşk  âdemi  625 

383  —  Bilmedin  gittin  hevâ  ile  heves  tezvirini  627 


384  —  Ey  cemâl-i  tal*ati  ferhunde  ol  tab'-ı  seiîm  628 

—  T  — 

385  —  Bârekâllâh  hüsnün  ey  meh  hub  cemâl  olmuş  dürüst  630 

_  S  — 

386  —  Kayd-ı  kesretten  g-eçüp  bir  canibe  kıldım  heves  631 

_Ş_ 

387  —  Bir  zaman  geşt  eyledim  gezdim  cihanı  kuru  yaş  632 

II  —  Semaî  :  Mefâîlân  mefâîiün  mefâîlün  mefâîlûn 
Gazel  : 

—  A  — 

1  —  Kaçan  kim  nerkis-i  mestinde  cânâ  hâb  olur  peyda  152 

2  —  Düşürdüm  gönlümü  bir  gözleri  mestâne  vaveyla  153 

3  —  Letafet  gülşeninde  gonca  güldür  leblerin  cânâ  157 

4  —  Gönül  kadrin  o  mehpâre  bilür  amma  neden  sonra  160 

5  —  Mahabbet  unmazam  senden  yürü  ey  bîvefâ  dünyâ  162 

6  —  Ne  canlardan  geri  kalmış  misafir  hânedir  dünyâ  163 

-  ç- 

7  —  Gönül  bu  bezm-i  âlemde  gelen  gelsün  gidenden  geç  166 

8  —  Değildir  ehl-i  aşka  ey  gönül  teslim  irâdet  güç  167 


_  D  — 

9  —  Nazar  kılmazsan  ednâye  eğer  ey  kameti  şimşâd  168 

—  E  — 

10  —  Bugün  bâzâr-ı  dehr  içre  kul  oldum  bir  sehî  kadde  169 

11  —  Cemâlin  dilberâ  bâğ-ı  İrem'dir  de  ne  dersen  de  170 

12  —  İrişsin  kaddi  dildârm  bülend  olsun  da  seyreyle  173 

13  —  O  tıfl-ı  nevresîdem  serbülend  olsun  da  seyreyle  174. 

14  —  O  yârin  dîde-i  mahmuru  mest  olsun  da  seyreyle  175 

15  —  Hele  bir  kerre  ey  dilber  şerâb-ı  aşkı  nûş  eyle  176 

—  F  — 

16  —  O  yârin  habbe- i  hubbu  muanber  benleri  saf  saf  179 

—  H  — 

17  —  Rehîn-i  aşkolan  yerde  düşen  olmaz  imiş  iflah  181 

—  K  — 

18  —  Eğ-er  geçtimse  yolundan  senin  ey  şâh-ı  râh  eksik  187 

19  —  Dilâ  dünyâda  bir  koçmak  içün  hayfâ  cenanım  yok  190 

—  L  — 

20  —  Giyinmiş  gülsen  içre  goncalar  gülgûn  kaba  bülbül  193 

21  —  Ne  nakş  aldın  gül- i  terden  ne  halet  eyledin  bülbül  194 

—  M  — 

22  —  Ko  her  neylerse  eyler  bana  ol  cânâne  suç  bulmam  196 

23  —  Yanar  sînemde  aşk  nârı  ne  âteştir  neden  bilmem  198 

24  —  Güzel  candan  güzâr  etti  hadeng-i  mihnet  ü  matem  201 

25  —  Elimle  ihtiyarım  gamze- i  bîdâda  ben  verdim  203 

26  —  Rızâ-yi  aşkı  evvel  bu  dil-i  nâşâda  ben  verdim  204 

27  —  Ezel  cânâna  candan  cezbe-i  tesiri  ben  verdim  205 


28  —  Yeter  cevreyledin  cânâ  bilirsin  dil  perişanım  207 

29  —  Bu  şîve  nâza  hergiz  bir  feragat  yok  mu  sultânım  208 

30  —  Cemâlin  pertev-i  nûr  u  ziyadır  çeşmi  mestânım  209 

31  —  Gamından  ey  saçı  Leylâ  yitürdüm  aklı  Mecnûn'um  212 

—  N  — 

32  —  Nice  yıldır  sana  ben  âşıkım  ey  fitne-i  devran  213 

33  —  Cihan  içre  hazer  etmek  gerek  insan  münafıktan  214 

34  —  Neler  kıldı  bize  ol  gamzesi  cellâdı  söyletsen  217 

35  —  Eyâ  şûh.i  cefakârım  niçün  insafa  gelmezsin  220> 

36  —  Behey  cevr  edici  dilber  niçün  insafa  gelmezsin  221 


37  —  Ezel  kâtibleri  uşşak  bahtın  kare  yazmışlar  228- 

-ş- 

38  —  Taâlallah  neden  kim  kametin  servin  alem  çekmiş  229 

39  —  Hacil  olmuş  o  yâr-ı  huşk  leb  nâlemden  ayrılmış  231 

40  —  Garib  bülbül  kılar  zarı  varup  kâşane  yasdanmış  232 

41  —  Gör  ol  hâl-i  siyah  sîm-i  ruh-i  cânâne  yaslanmış  233- 

42  —  Siyeh  kâkülleri  yârin  meh-i  envâre  yaslanmış  234 

43  —  Dilâ  bu  köhne  dünyâya  hezar  insan  ayak  basmış  235 

44  —  Görenler  katre  katre  hûn-i  çeşmim  hâke  sarmaşmış  236 

45  —  Dilâ  nakkaş- 1  kudret  kim  burûc  üzre  elem  yazmış  237 

46  —  Gönül  âlemde  bir  şâh-i  cihanı  istemiş  bulmuş  239 

47  —  Bu  gün  ol  dilber-i  ra'nâyı  gördüm  hub  cemâl  olmuş  240 

48  —  Gönül  aşkınla  ey  dilber  aceb  sevdâye  duş  olmuş  241 

—  T  — 

49  —  Efendim  sevdiğim  sizde  kadîmi  bu  mudur  âdet  242 

50  —  Nedendir  rûy-i  gülgûnun  nazardan  eyledin  iskat  243- 


_  z  —         • 

51  —  Ne  mümkindir  ede  zâhid  o  lâ'l-i  canfezadan  haz  246 
Murbba' : 

—  A  — 

52  —  Gel  ey  dil  eyleme  ömrün  cihan  içinde  sen  heba  250 

53  —  Perîşân  eyledi  aklım  yine  bir  dilber-i  ra'nâ  284 

—  M  — 

54  —  Benim  bâğ.ı  letafette  gûl-i  handanım  İbrâhîm  406 

—  N  — 

55  —  Cüda  düşmek  ne  müşkildir  kişi  bir  mehlikasından  438 

—  R  — 

56  —  Imâmeynin  duâgûyu  senâhânı  Sakalardır  546 
Muhammes: 

—  S  — 

57  —  Neden  sen  gül  de  ben  bülbül  gibi  zâr  olmağa  bâis  614 

Müseddes  : 

—  K  — 

58  —  Muallâ  dervişüz  fakr  û  fenâyîlerdenüz  âşık  626 

—  R  - 

59  —  Görünmez  pertevinden  sûret-i  mihrin  ne  halettir  629 


III  —  Kalenderi :  Mef  ûlû  mefâîlû  mefâîlû  faûlûn 
Gazel  : 

—  A  — 

1  —  Mektebde  kaçan  nâz  ile  cânân  okudukça  151 

2  —  Ey  çarh"!  sitemger  dil -i  nâlâna  dokunma  154 

3  —  Ey  hatt-ı  siyeh  ârız-ı  cânâne  dolaşma  155 

4  —  Mestâne  varup  ey  gönül  ol  yâre  dolaşma  156 

—  E  — 

5  —  Sâkî  getûr  ol  bade. i  engûru  seherde  171 

6  —  Ol  dilber-i  mümtaz  konuşmaz  bizim  ile  172 

7  —  Ey  bâd-i  sabâ  hâlimi  cananıma  söyle  177 

8  —  Ey  gonca  varup  sûnbül-i  reyhâne  öpülme  178 


9  —  Bu  dil  yine  bir  âfet-i  mekkâre  dolaştı  184 

—  K  — 

t 

10  —  Olmaz  mı  aceb  bir  gece  cânâne  sarılmak  185 

İl  —  Pek  nâzik  olur  her  gece  cânâne  sarılmak  186 

12  —  Üftâden  ola  mihnet-i  hicranına  lâyık  188 

13  —  Bir  gün  mü  geçer  kuyuna  cânâ  haberim  yok  189 

-  M  - 

14  —  Mecliste  gece  dilbere  mestâne  sarılsam  197 

15  —  Cânâ  seni  ben  âlem-i  dünyâya  değişmem  199 

16  —  Fikr-i  ruhini  sad  gül -i  hoşbûya  değişmem  200 

17  —  Merdümlüğün  özler  dil-i  gam  pîşe  efendim  202 

18  —  Ey  dişleri  lü'lû  bedeni  sim  ağa  yollum  210 

19  —  Ey  dişleri  dür  lebleri  mercan  ağa  yollum  211 

31 


—  N  — 

20  —  Deprendi  yine    âteş-i  hicran  içerimden  215 

21  —  Ey  gfonce  dehen  kıl  hazer  âh-ı  seherimden  216 

22  —  Sevdim  yine  bir  dilber-i  ra'nâ  küçücükten  218 

23  —  Ettin  mi  cefâ  ilmini  tahsil  küçücükten  219 

24  —  Ey  şûhi  cefâ  âşıka  bigâne  bakarsm  222 

25  —  Terk  etme  bu  ben  âşıkı  cânâ  çok  ararsm  223 

26  —  Gel  bezme  kadem  bas  leb-i  mercanım  içersin  224 

27  —  Cevr  etme  güzel  nahl  budağın  çürüdürsün  226 

28  —  Gördüm  o  güzel  sünbülü  gülzâre  sarılmış  230 

29  —  Dil  ol  güzelin  kâkülü  tuzağına  düşmüş  238 


30 
31 


—  T  — 

—  Gören  yüzünü  vâlih  ü  hayran  olur  âfet  244 

—  Yârem  açamam  yâre  keder  eyleye  şayet  245 

Murabba' : 

—  N  — 

32  —  Sevdim  yine  bir  gamzesi  kattal  küçücükten  454 

Muahammes : 

—  N  — 

33  —  Düştü  niydeyim  aramıza  âteş-i  hicran  610 

34  —  Cânâ  arama  tende  beni  canda  bulursun  611 

IV  —  Gazel  :  Failâtün  (Fâilâtûn)  failâtün  failâtün  failûn  (fa*lûn)  : 
Murabba'  : 

—  N  — 

1  —  Yine  tahtına  cülus  eyledi  şâh-ı  ramazan  446 


Y  —  Mef'ûlü  fâilâtü  mefâîlü  fâilün  : 

—  M  — 

1  —  Her  seng.i  ta*ne  sabrolalı  pîşemiz  bizim  206 

VI  —  Fâilâtün  fâilâtûn  fâilün  : 

Tahmis  : 

—  B  — 

1  —  Aşkın  ile  göz  yaşın  etttim  şerâb  618 

VII  —  Satranç  :  Mûfteilün  müfteilün  : 

—  A  — 

1  —  îtme  cefâ  bana  şehâ 

Çevri  reva  görme  seza  657 


Umumî  Fihrist 


Destan : 

1  —  Gel  vuhûş  u  tuyûru  bir  yâd  idelim 

Gör  neler  yaratmış  Bârı  Taâlâ  ı 

Koşma  : 

2  —  Bir  kaşı  hilâle  meyletti  gönül 

Çağı  geçmiş  amma  yine  bir  hoşça  9 

3  —  Yine  müjde  kıldı  sultân-ı  nevruz 

İrişti  zerrine  feth-i  Mesîhâ  10 

4  —  Cûz'î  hidâyetin  dünyâya  vermez 

Kemâl-i  keremin  müştakı  Mevlâ  H 

5  —  İriştik  vaslma  mâh-ı  sıyâmm 

İktidâ  eyledik  ibtidâsma  12 

6  —  Nevbahâr  eyyamı  artmada  çûşun 

O  deme  erdiği  çağların  Tuna  13 

7  —  Ey  dil  eser  fena  nadim  olursun 

Nesîm-i  subuh  veşeden  müberrâ  I4 

8  —  Dil  verip  sevdiğim  şîvekâr  olsa 

Sînesi  bendleri  çözülse  dursa  I5 

9  —  Aşk  u  mahabbetten  daVâ  kılanlar 

Başına  sultandır  bî  bâk  ü  perva  56 

10  —  Giriftar  olanlar  bir  özge  derde 

Yitirir  kendini  gider  araya  I7 

11  —  Nice  dil  vermesin  dîvâne  gönlüm 

Böyle  bir  cemâli  münevver  aya  18 


Gazel 


12  —  Mektebde  kaçan  nâz  ile  cânân  okudukça  Kalenderi 

13  —  Kaçan  kim  nerkis-i  mestinde  cânâ  hâb  olur  peyda      Semaî 

14  —  Düşürdüm  gönlümü  bir  gözleri  mestâne  vaveyla  „ 

15  —  Ey  çarh-ısi  temger  dil-i  nâlâna  dokunma 

16  —  Ey  hatt-ı  siyeh  ârız-ı  cânâne  dolaşma 

17  —  Mestâne  varup  ey  gönül  ol  yâre  dolaşma 

18  —  Letafet  gülşeninde  gonca  güldür    leblerin  cânâ 

19  —  Yâ  İlâhî  ne  günahkârım  ki  yüz  tutub  sana 

20  —  Yine  dil  bir  şîvekâra  olmak  iste  âşinâ 

21  —  Gönül  kadrin  o  mehpâre  bilür  amma  neden  sonra 

22  —  Kâkülün  sevdaları  lâm  etti  kaddim  ey  fetâ 

23  —  Mahabbet  ummazam  senden  yürü  ey  bîvefâ  dünyâ 

24  -—  Ne  canlardan  geri  kalmış  misafirhanedir  dünya 


Kalender 


Semaî 
Divan 

Semaî 
Divan 
Semaî 


151 
152 
153 
154 
155 
156 
157 
158 
159 
160 
161 
162 
163 


Murabba' : 


25  —  Bakmaz  oldu  yüzüme  ol  yâre  nettim  ey  sabâ  Divan  248 

26  —  Var  şu  ömrüm  varma  benden  selâm  et  ey  sabâ             „  249 

27  —  Gel  ey  dil  eyleme  ömrün  cihan  içinde  sen  heba  Semaî  250 

28  —  Gider  oldum  ağa  yollum  arşa  çıkmadan  sadâ  Divan  251 

29  —  Gözlerim  yaşı  revân  oldu  Mehemmed  elveda                   „  252 

30  —  Ey  cemâli  şübhesiz  Şems -i  cihanım  elveda                      „  253 

31  —  Gider  oldum  sağ  esen  kalasın  ey  yâr  elveda                  „  254 

32  —  Nûr-i  akdem  buldu  kandîl  içre  menzûl  ibtidâ                 „  255 

33  —  Nûr-i  hazret  oldu  kandil  içre  meşhur  ibtidâ                    „  256 

34  —  Ey  habîbi  ehl-i  isyanın  şefî'i  Mustafâ                               „  257 

35  —  Rûyini  şems  ü  kamer  görürse  ger  hayran  olur                „  258 

36  —  Aldın  aklım  ey  yüzü  gün  alnı  mâhım  Mustafâ                «  259 

37  _  Va'deye  kıldı  hilaf  ol  mihribânım  Mustafâ                        „  260 

38  —  Âşık  oldum  sen  perî  sîmâya  canım  Mustafâ                    „  261 

39  —  Hüsnünü  gördükde  oldum  bende  canım  Mustafâ             „  262 

40  —  Sana  bir  tenhâ  sözüm  var  dinle  canım  Mustafâ              „  263 


41  —  Bendene  hor  bakma  gel  ey  nevcivânım  Mustafâ     E 

42  —  Ey  perî  yüzlü  şehim  gül-i  baharım  Mustafâ 

43  —  Gözden  oldumsa  cüda  ey  şîvekâr  unutma  hâ 

44  —  Dâima  medhin  dilinde  sûre-i  Rahman  ola 

45  —  Var  ol  iylikle  serîr-i  devletin  ma'mûr  ola 

46  —  Ey  güzeller  serveti  canım  sabahın  hayr  ola 

47  —  Ey  melek  tal'at  perî  peyker  sabahın  hayr  ola 

48  —  Merhaba  ey  zülf-i  anber  bû  sabahın  hayr  ola 

49  —  Ey  g-önül  şimdengeru  yâ  taht  ola  yâ  baht  ola 

50  —  Geçti  yârın  hadden  özge  firkati  bu  canıma 

51  —  Derdimi  cânâ  dil-i  mahzuna  sor  sorma    bana 

52  —  Söylemez  oldu  aceb  cananım  incinmiş  bana 

53  —  Geçtim  ey  dil  cümleden  bir  taze  mehrû  bul  bana 

54  —  Gayri  dilberden  vefa  sensiz  haram  olsun  bana 

55  —  Yoktur  agâhım  niçün  ey  mehlika  küstün  bana 

56  —  Bir  garibim  şübhesiz  hasret  mekân  ağlar  bana 

57  —  Ey  meded  ol  nevcivânın  hatırı  kalmış  bana 

58  —  Yine  bir  yüzden  unuldu  âh  kim  firkat  bana 

59  —  Kendi  hâlimde  gezerken  bir  perî  söğdü  bana 

60  —  Bülbülüm  bâğ-ı  hayatta  âh  ü  zâr  olmaz  bana 

61  —  Perîşân  eyledi  aklım  yine  bir  dilber-i  ra'nâ 

62  —  Yâr  gel  yâr  olahm  bir  sen  bana  bir  ben  sana 

63  —  Yâr  gel  ikram  edelim  bir  sen  bana  bir  ben  sana 

64  —  Söyle  gel  ey  kameti  tûbâcığım  nettim  sana 

65  —  Aşk-ı  canan  bir  yana  dostumla  Leylâ  bir  yana 

66  —  Gider  oldum  pür  cefâ  sen  bir  yana  ben  bir  yana 

67  —  Ey  yüzü  gül  gonca  fem  sen  bir  yana  ben  bir  yana 

68  —  Ey  güzeller  ülkeri  sen  bir  yana  ben  bir  yana 

69  —  Ey  perî  peyker  melek  sen  bir  yana  ben  bir  yana 

70  —  Gel  bana  cevr  etme  dilber  dîn  ü  îmân  aşkına 

71  —  Düştü  gönlüm  bir  gül-i  Rum  dilber-i  tersâsına 

72  —  Bir  güzel  sevsem  ki  ben  ağyâre  minnet  olmasa 

73  —  Kâkülün  sevdaları  ham  etti  kaddim  ey  fetâ 

74  —  Ey  dirîga  çerh-i  gaddar  kaddimi  kıldın  dütâ 


)ivan 

264 

n 

265 

w 

266 

n 

267 

n 

268 

n 

269 

n 

270 

r> 

271 

fi 

272 

n 

273 

n 

274 

n 

275 

n 

276 

n 

277 

n 

278 

fi 

279 

f* 

280 

n 

281 

n 

282 

n 

283 

Semaî 

284 

Divan 

285 

M 

286 

f* 

287 

n 

288 

n 

289 

n 

290 

n 

291 

n 

292 

n 

293 

n 

294 

n 

295 

n 

296 

m 

297 

75  —  Ey  dirîga  kim  yine  aldı  beni  cezb-i  hevâ  Divan    298 

76  —  Noldu  âyâ  gelmedi  şâh-ı  cihan  eğlendi  yâ  » 

Muhammes  : 


_  B  — 


Koşma 


299 


77  _  Yâr-ı  gar  olmaz  meseldir  âşıka  her  dilrûbâ  „        595 

78  —  Şâh-ı  nevruz  eyledi  dehri  muattar  bir  yana  „        596 

Müseddes : 

79  —  Ey  gönül  devletle  âdem  girse  de  bin  yaşma  „    .    619 
Semaî  : 

€0  —  Bu  gün  bir  mâhitab  gördüm 

Meyi  âb-ı  zülâl  anca  633 

81  —  Kurulalı  neler  çekmiş 

Yalan  dünyâya  sorsana  653 

82  —  Şu  karşıdan  gelen  dilber 

Gelir  amma  neden  sonra  634 

33  —  Mürüvvet  ummazam  senden 

Yürü  ey  bîvefâ  dünyâ  634 

€4  —  Ne  canlardan  geri  kalmış 

Misafirhanedir  dünyâ  636 

Satranç  : 

85  —  Itma  cefâ  bana  şehâ 

Çevri  reva  görme  seza  657 


86  —  Ol  mâhın  hüsnünde  hâl-i  mükerrem 

Hacer-ül-esved'dir  ey  kaşı  mihrâb  19 

87  —  Sözümden  mahabbet  remzini  ahp 

Nâz  ü  istiğnaya  başladı  habîb  20 


88  —  Sebeb  oldun  ayırdın  beni  yârdan 

Tîgf-ı  gazab  sana  yâr  olsun  rakîb 

89  —•  Sabr-ı  Eyyûb  ile  îd-i  visale 

Ahdedüb  ol  perî  dedi  yâ  nasîb 

90  —  Koyup  göğsüne  Hak'kın  selâmın 

Verdi  bendesine  bir  şâh-ı  mahbûb 

Murabba' : 

91  —  Ey  gönül  bu  gözlerimden  dereler  akmaktadır 

Katre  katre  dâne  dâne  gûşe  gûşe  âb  âb 

92  ~  Bezm.i  gamda  âh  ü  nâlem  oldu  ney  sîne  rebâb 

93  —  Vechine  teşbîh  eder  ay  kendüyü  etmez  hicâb 

94  —  Nice  bir  çeksem  gerek  derd  ü  firak  u  iztırâb 

95  —  Ey  benim  serv-i  revanim  varıma  sensin  sebeb 

96  —  Beşimi  derde  düşürdüm  Mutafâ  sensin  sebeb 

97  —  Ey  dilâ  senden  kime  feryâd  ü  dâd  itsem  aceb 

98  —  Ehl-i  dînin  cây-i  istimdadı  sensin  yâ  Mücîb 

99  —  Ey  mâhabbet  bezmine  tâlib  dil-i  mahzun  garib 

Muhammes : 

100  —  Subh  olub  ref'oldu  yârin  dîdesinden  çünki  hâb 
Tehmis  : 

101  —  Aşkın  ile  göz  yaşın  ettim  şerâb 

Müseddes : 

102  —  Çün  seher  vaktinde  gördüm  bir  cemâli  âfitâb 

_  C  - 
Koşma  : 

103  —  Şunda  bir  dilberin  âhû  gözleri 

Aklımı  fikrimi  eyledi  târâc 

104  —  Bu  anka  denilen  ey  dil-i  şeydâ 

Her  hangi  uşşâka  olursa  sertâc 


21 
22 
23 


Divan  300 

„  301 

„  302 

«  303 

„  304 

n  305 

n  306 

n  307 
308 


597 


618 


Divan   620 


24 
25 


Gazel  : 

105  —  Pâyine  yüz  sürdûğ-û  içûn  güneş  buldu  revâc  Divan     164 

106  —  Yaslına  irmek  umarken  derde  kıldm  nâmizâc  „        163 

Muhammes  : 

107  —  Nevbahâr  eyyamı  erdi  her  taraf  buldu  revâc  „        621 

-  ç- 

Koşma  : 

108  —  Cevr  ü  cefâları  canıma  yetti 

Bilmezem  bende  mi  dilberde  mi  suç  26 

Gazel : 

109  —  Gönül  bu  bezm-i  âlemde  gelen  gelsün  gidenden  geç  Semaî  166 

110  —  Değildir  ehl-i  aşka  ey  gönül  teslîm  irâdet  güç  „       167 

Müseddes  : 

llt  —  Bu  cihan  bir  tekye  ey  dil  konan  olmaz  bunda  aç      Divan     622 

-^  D  — 
Koşma : 

112  —  Bîsütûn-i  gamda  ağlar  gezerim 

Ayakdaş  olamaz  yanımca  Ferhad  27 

113  —  Âvâre  gezerken  dehri  serâser 

Bir  serv-i  bâlâya  kul  oldum  meded  28 

Gazel : 

.  114  —  Nazar  kılmazsan  ednâye  eğer  ey  kameti  şimşâd        Semaî     168 


MuralsSıa': 

115  —  Çün  bana  yâr  olmağı  sen  kılmadın  cânâ  murâd  Divan  309 

116  —  Ey  bütün  dünyâyı  bünyâd  eyleyen  Mevlâ  meded  „  310 

117  —  Nâgehan  aşk  u  mahabbet  râhına  girdim    meded  „  311 

118  —  Ey  cemâli  gonce-i  dilde  İrem  cânâ  ferîd  „  312 

119  —  Ateş-i  firkatlerin  saldı  g-önül  mülküne  od  „  313 

Muhammes  : 

120  —  Bu  meseldir  eylemez  her  dilberan  uşşâkı  şâd  „    598 

121  —  Dilrübâlar  eylemez  uşşâkı  vaslmda  müfîd  „     599 

—  lE  — 
Koşma  : 

122  —  Arzıhâl  eylesem  ettiğin  çevre 

Mahabbet  sadr  olur  yüze  gelince  29 

123  —  Dudu  dillim  meclis  üstüne  geldin 

Safâ-yi  kalb  içün  nûş  eyle  bade  30 

124  —  Dedi  bir  pir  bana  pişman  olursun 

Râzm  açma  Huda'dan  gayri  ferde  31 

125  —  Râh-ı  mahabbeti  seyrân   ederken 

iriştim  menzile  bir  ayağ  ile  32 

126  —  Canım  senin  için  işim  her  gün  âh 

Akıbet  ölürüm  bir  gün  âh  ile  33 

127  —  Çünki  yârın  kibr  ü  kîni  yok  bize 

Kurulmuş  gamzeler  içre  o  yâ  ne  34 

128  —  Gönül  muntazırdır  nazlı  yârine 

Bâd-i  seher  selâm  eyle  dostuma 

Takdir  Huda'nındır  tedbîrin  kime 

Yolumuz  gurbete  düştü  bu  sene  35 

129  —  Yenile  meyletti  dil  bir  cânânm 

Leblerinin  nebatına  kandine  36 

130  —  Sînem  üzre  adedi  yok  dağların 

Yâr  elinden  yârelidir  bu  sîne  37 


131  —  Çûn  halka  -  i  dilde  destires  oldum 

Gönül  muradından  bir  misal  yine  38 

132  —  Ey  bâğıban  senden  bir  suâlim  var 

Güllerin  yanmda  hârm  aslı  ne  39 

133  —  Ser  feda  zülfüne  der  imiş  rakîb 

Canlar  veren  âşıkanm  cürmü  ne  40 

134  —  Kadir  Mevlâm  seni  sevmiş  yaratmış 

Serdâr  etmiş  dilberlerin  üstüne  658 

Gazel  : 

135  —  Bu  gün  bâzâr-ı  dehr  içre  kul  oldum  bir  sehî  kadde  Semaî  169 

136  —  Cemâlin  dilberâ  bâğ-ı  İrem'dir  de  ne  dersen  de  „  170 

137  —  Sâkî  getür  ol  bâde-i  engûru  seherde                      Kalenderi  171 

138  —  Ol  dilber-i  mümtaz  konuşmaz  bizim  ile  „  172 

139  —  İrişsin  kaddi  dildârın  bülend  olsun  da  seyr  eyle  Semaî  173 

140  —  O  tıfl-ı  nevresîdem  serbülend  olsun  da  seyr  eyle  „  174 

141  —  O  yârın  dîde-i  mahmuru  mest  olsun  da  seyr  eyle  „  175 

142  —  Hele  bir  kerre  ey  dilber  şerâb-ı  aşkı  nûş  eyle  „  176 

143  —  Ey  bâd-i  sabâ  hâlimi  cananıma  söyle                      Kalenderî  177 

144  —  Ey  gönce  varup  sünbül-i  reyhâne  öpülme  „  178 

Murabbaa'  : 

145  —  Başladım  bülbül  misâli  zara  her  gün  her  gece  Divan  314 

146  —  Duymayup  artırdı  yârım  nâzı  her  gün  her  gece  „  315 

147  —  Kande  idin  canımın  cânânı  hoş  geldin  hele  „  316 

148  —  Yâ  İlâhî  sen  beni  inşâna  muhtâc  eyleme  ^  317 

149  —  Hamd  ola  dünyâda  bir  cânân  edindim  kendime  „  318 

150  —  Şu  cihanda  bir  gözü  mestâne  buldum  kendime  „  319 

151  —  Ey  dilâ  Mecnûn  ile  dîvân  olursam  kime  ne  „  320 

152  —  Dilberâ  dillerde  vasfın  yâd  olur  günden  güne  „  321 

153  —  Bülbülün  medhin  okusun  rûz  ü  şeb  dâl  üstüner  „  322 

154  —  Mürg-i  dil  kondu  bu  gün  bir  ruhleri  âl  üstüne  „  323 

155  —  Sevdiğim  takın  yürü  mercanı  mercan  üstüne  „  324 

156  —  Ey  güzel  hançer  çeküp  kasdetme  inşân  üstüne  „  325 


157  —  Ey  dirîga  düştü  dil  bîgâneden  bigâneye 
Muhammes  : 

158  —  Şâh-ı  encüm  çekti  gök  meydânına  asker  gece 

159  —  Ol  ki  teslim  ü    rızâ  oldu  kazâ-yi  kudrete 

Semaî  : 

160  —  Bu  gün  ol  hublarm  şahı  » 

Geldi  geçti  bin  nâz  ile 

161  —  Bu  gün  ben  bir  güzel  gördüm 

Yeşiller  giymiş  ag  üzre 


Divan    326 


600 
601 


637 
638 


Gazel  : 

162  —  O  yârin  habbe  i  hubbu  muanber  benleri  saf  saf 
Murabba'  : 

163  —  Ey  cemâl-i  dilküşâsı  mâh-i  tabanım  Şerîf 

164  —  Ey  saadet  âleminde  mâh-ı  pür  en  ver  şerîf 

165  —  Kaldı  dil  zulmette  meşhur  olmadı  hayf  oldu  hayf 

-  G  - 
Gazel  : 

166  —  Künc-i  aşkında  şu  denlu  eyledim  candan  ferağ 

_   H  _ 
Koşma: 

167  —  Benim  ile  yiyip  içip  gezerken 

Rakiblerim  oldu  dostun  Abdullah 

168  —  Hâl-i  sevda  ile  pür  inkisarım 

Umarım  müşkilim  feth  ede  Fettâh 


Semaî  179 


Divan  327 
.  328 
-   329 


180 


41 
42 


169  —  Melâhat  mısrmda  kûşâde  fâlin 

Yûsuf-ı  sânîsin  be-kavl-i  sahîh  43 

170  —  Hilâl  ebruların  şekl-i  meddini 

Çekenler  sineye  teslîm  eder  rûh  44 

Gazel  : 

171  —  Rehîn.i  aşk  olan  yerde  düşen  olmaz  imiş  iflâh  Semaî     181 

172  —  Huni  çeşmin  gamzelerden  bağlayup  âh-ı  sürah  Divan     183 
175  —  Ey  gönül  gel  aç  bu  istiğfar  ile  kıl  imtisâh  „  183 

Murabba* : 

174  —  İsmetin  sermâye-i  rûh-i  revanidir  kadeh  Divan    330 

175  —  Ey  gönül  geçti  zamanın  kılca  kaldı  tende  rûh  „       331 

Muhammes : 

176  —  Sîneme  çektim  yine  şevk  ile  bir  sûrâh  şûh  Divan    602 


Koşma : 

177  —  Ey  dilâ  akl  adın  anıp  gidenler 

Gitti  uslanmadı  dîvâne  kaldı  50 

178  —  Dünüm  kadir  günüm  bayram  olurdu 

Ol  perî  bizimle  hemdem  olaydı  51 

179  —  Bâd-i  sabâ  yâre  selâm  et  benden 

Niçin  gelmez  zülfün  taramamış  mı  52 

Gazel : 

180  —  Bu  dil  yine  bir  âfet-i  mekkâre  dolaştı  Kalenderi     184 

MUseddes : 

181  —  Ey  dilâ  bu  âlemin  sahnmda  sohbet  kalmadı  Divan    623 


-  I  - 

i 

Destan   : 

182  —  Bîhûde  akıtma  gözünden  yaşı 

Bu  ahvâle  vâkıf  olamaz  naşı 

îbtidâ  yarattı  Huda  bir  taşı 

Anla  nice  kevn  ü  mekân  eyledi  2 

Şairname  : 

183  —  Olmak  ister  isen  gönül  zûfünun 

Derûnî  zikr  eyle  Ganî  Yezdân'i  666 

Koşma  : 

184  —  Dilberâ  bendene  dîvâne  dersin 

Dîvâne  dagfd-olur  şehre  gelir  mi  45 

185  —  Türk  kavmine  minnet  etmek  olur  mu 

Karnında  dalağı  şiştikten  geri  46 

186  —  Simdi  her  cihetten  oldum  serserî 

Hak  verir  kısmetim  kâr  kaydı  gitti  47 

187  —  Devlet  hümâsm  tutayım  der  iken 

Uçurdum  kolumdan  baz  elden  gitti  48 

188  —  Be  gaziler  aşka  düşelden  beri 

Gam  u  mihnet  bana  yâr  oldu  gitti  49 

Murabba' : 

189  —  Kıl  kerem  bu  bendene  cananım  ağlatma  beni  Divan  332 

190  -  Bir  dili  bülbül  gül -i  ra'nâ    tıraş  etti  beni  „  333 

191  —  Dilberâ  seyyah  olursan  gel  Hicaz'da  bul  beni  „  334 

192  —  Aşk  ile  âlûdeyim  âvâre  zannetmen  beni  „  335 

193  —  Düştü  gönlüm  bir  melek  sîmâya  incitmen  beni  „  336 

194  —  Rûz  ü  şeb  bülbül  gibi  nâlân  eden  sensin  beni  „  337 

195  —  Yâ  İlâhî  hikmet  ile  özge  cân  ettin  beni  „  338 

196  —  Ey  perî  peyker  hatâdan  saklasun  Hâlık  seni  „  339 

197  —  Sevdim  amma  bîvefâ  bilmezdim  evvel  ben  seni  .,  340 


198  —  Beddua  etmem  sana  Mevla'ya  saldım  ben  seni  Divan    341 

199  —  Söyle  ey  mehrû  güzel  billahi  kim  sevmez  seni  „         342 

Müseddes : 

200  —  Gör  lâîni  nükte-i  eflâke  baş  indirmedi  „  624 

201  —  Gâh  olur  bin  şevk  ile  mesrur  eder  aşk  âdemi  „  625 

—  K  — 
Koşma : 

202  —  Bin  suret  gösterir  rümûz-i  eşya 

Doğup  her  bir  yüzden  mâhitâb  ancak  53 

203  —  Yârı  gamhâneye  eyledim  da'vet 

Tevazu'  eyleyüp  alçaklayarak  54 

204  —  Şunda  bir  cananın  Rum'da    Acem'de 

Ederler  medhini  Buhârâ'ya  dek  55 

205  —  Akranın  bulmadım  ey  hûbı  lika 

Devr  ettim  cihanı  İsfahan'a  dek  56 

206  —  Yüz  sürüp  pâyine  serv-i  bülendin 

Göz  yaşm  akıttım  bir  kenâre  dek  57 

207  —  Gerekmez  bir  dahi  böyle  tarz  etme 

Atıldım  çok  dürlü  fendine  felek  58 

208  —  Devretmedi  murâdımca  zâmâne 

Beni  dildârımdan  ayırdın  felek  59 

209  —  Dâd  elinden  kime  kılam  şikâyet 

Beni  dildârımdan  ayırdın  felek  60 

210  —  Şübhesiz  sen  beni  ey  saçı  Leylâ 

Mecnûn-i  şeydâye  eyledim  refîk  61 

Gazel  : 

211  —  Olmaz  mı  aceb  bir  gece  cânâne  sarılmak  Kalenderi     185 

212  —  Pek  nâzik  olur  her  gece  cânâne  sarılmak  „  186 

213  —  Eğer  geçtimse  yolundan  senin  ey  şâhırâh  eksik         Semaî    187 


214  —  Uftâden  ola  mihnet-i  hicranına  lâyık 

215  — -  Bir  gün  mü  geçer  kûyine  cânâ  haberim  yok 

216  —  Dilâ  dünyâda  bir  koçmak  içün  hayfâ  cenanım  yok 

Murabba' : 


Kalenderi     188 

n        189 

Semaî    190 


217  —  Güldün  evvel  yüzüme  arz-ı  cemâl  ettin  felek 

218  —  Sûz-i  aşkım  mahremim  sırdaşım  aldın  ey  felek 

219  —  Cüz'i  ârâm  et  dedi  dildâre  katlansam  gerek 

220  —  Nice  bir  bu  mihnet-i  hicrana  katlansam  gerek 

221  —  Bir  zaman  çeşmim  yaşın  bir  çağlar  âb  etsem  gerek 

222  —  Bir  zaman  bu  eşk-i  çeşmim  ben  revân  etsem  gerek 

223  —  Sana  cânâ  derdimi  bir  bir  beyân  etsem  gerek 

224  —  Hâlimi  dildârıma  bir  bir  iyân  etsem  gerek 

225  —  Sûretâ  mağrur  kıyafet  bir  levend  sevsem  gerek 

226  —  Cân  ü  dilden  bir  melek  sîmâ  güzel  sevsem  gerek 

227  —  Bir  zaman  misli  bulunmaz  bir  civan  sevsem  gerek 

228  —  Bîvefâsm  anladım  ey  dilber- i  âlem  ne  şek 

229  —  Ey  dirîga  bir  aceb  seyrâne  düştü  ortalık 

230  —  Akıbet  etti  beni  pür  derd-i  yârân  ayrıhk 

231  —  Bu  vücûdum  şehrine  düştü  yine  nâr  yanlık 

232  —  Hâr  ile  yâr  oldun  ey  gönce  dehen  hayfâ  yazık 

233  —  01  benim  şahin  bakışlı  şehlevendim  bunda  yok 

234  —  Hak  bize  kıldı  inayet  ilm-i  ma'nâ  okuduk 

Muhammes  : 


235  —  Gerçi  olmuştur  mukarrer  her  kese  kâr  ayrılık 
Müseddes  : 

236  —  Muallâ  dervişüz  fakr  u  fenâyîlerdenüz  âşık 


Divan 


343 
344 
345 
346 
347 
348 
349 
350 
351 
352 
353 
354 
355 
356 
357 
358 
359 
360 


603 


Semaî        626 


Destan  : 

237  —  Hey  gaziler  bir  seyrâna  uğradım 
Söylenecek  dinlenecek  hal  değil 


Koşma :  ' 

238  —  Dadıma  hidâyet  eyle  yâ  Kerîm 

Gözlerim  kan  ile  doldu  destim  al  62 

239  —  Çün  dilek  geçmedi  sen  perî  rüya 

Ko  ben  ağlayayım  gel  efendim  gel  63 

240  —  Hasretle  ciğerim  eyledin  pür  hûn 

Eğlenme  hubların  serdârı  tez  gel  €4 

241  —  Şol  nûr-i  cemâle  zeynolan  teller 

Kemend-i  dâr  imiş  bilmezdim  evvel  65 

242  —  Beni  bülbül  gibi  şîrin  sözlerin 

Şakıdır  gözleri  sözleri  güzel  66 

243  — .  Firkatinle  garibliğe  râhımı 

Salındı  gözlerin  sevdiğim  güzel  67 

244  —  Gerçi  ben  lûtfuna  caiz  değilim 

Yâ  nolur  eylesen  himâyet  güzel  68 

245  —  Dilbarâ  süregör  zev  ku  safâyı 

Destinde  hâtemdir  bu  hüsn-i  cemîl  69 

246  —  Başınçün  bir  sual  sorayım  sana 

Nedir  bu  feryada  behâne  bülbül  70 

247  —  Saye  veş  zemîne  salup  sünbülü 

Çıkardı  razını  aşikâre  gül  71 

248  —  Gevre  muhtâc  olup ...  âşıklar 

Acebdir  düşerse  bir  mâha  gönül  72 

249  —  Ermedin  murada  ermedin  hâlâ 

Var  mıdır  evvelde  erdiğin  gönül  73 

250  —  Efendim  giysû-yi  siyehkârmda 

Mihmânm  değildir  ya  nedir  gönül  74 

Gazel  : 

251  —  Sînemin  bâğmda  bitmiş  bir  ağaçta  iki  dal  Divan  191 

252  —  Başladı  gelmeğe  yer  yer  dahi  dilberde  sakal  „     192 

253  —  Giyinmiş  gülsen  içre  goncalar  gülgûn  kaba  bülbül       Semaî  193 

32 


254  —  Ne  nakş  aldın  gül-i  terden  ne  halet  eyledin  bülbül      Divan  104 

255  —  Gördüğü  mehpârenin  emrine  fermandır  gönül  „  195» 

Murabba' : 

256  —  Zâhidâ  aç  gözünü  sahraya  bak  ta  ibret  al  „  361 

257  —  Ey  gönül  insafa  gel  dünyâya  bak  ta  ibret  al  „  362 

258  —  Ey  gönül  âlemde  nâlân  eyler  inşânı  ecel  „  363 

259  —  Ey  güneş  tal'at  perî  peyker  misâl  insafa  gel  „  364 

260  —  Hiç  reva  mı  katı  zâlim  bakışın  bin  kan  eder  „  365 

261  —  Ey  kamer  tal'at  güneş  behcet  sabah  erkence  gel  „  366 

262  —  Buluşalım  ey  perî  yarın  sabah  erkence  gel  „  367 

263  —  Çün  koyup  gittin  beni  nâ  mihribânım  tezce  gel  „  368 

264  — .  Gel  gel  ey  mihr-i  cihan  ârâ  seher  vaktinde  gel  „  369 

265  —  Ey  cemâl-i  sun'-i  Hak  kudret  seher  vaktinde  gel  „  370 

266  —  İntizârım  ey  gözü  âhû  seher  vaktinde  gel  „  371 

267  —  Ey  bana  kan  ağladan  mekkâre  senden  çektim  el  „  372 

268  —  Da'vetindir  ey  güzeller  şahı  akşam  üstü  gel  „  373 

269  —  Sen  gidelden  hiç  bilir  misin  ki  cânân  oldu  gel  „  374 

270  —  Seni  gayet  ile  sevdi  ey  saçı  Leylâ  güzel  „  375 

271  —  Ey  kamer  tal'at  perî  peyker  melek  sîmâ  güzel  „  375 

272  —  Kangı  gülzânn  gülüsün  verd*i  handanım  güzel  „  376 

273  —  Mübtelâyım  hatırımdan  fikr-i  yâr  eksik  değil  „  377 

274  —  Yalınız  bir  ben  değil  bây  ü  gedâ  sultan  melîl  „  378 

275  —  Sen  seni  sanma  melil  ey  dil  bütün  dünyâ  melil  „  379 

276  —  Her  kaçan  gülşende  ol  meh  tazeler  destâre  gül  „  380 

277  —  Sünbülün  sahn-ı  lâtîfinden  tutar  dâmânı  gül  „  381 

278  —  Hâlime  lâyık  seza  bir  nevcivân  ister  gönül  „  382 

279  —  Gel  haberdâr  ol  kamu  ahvâl-i  âlemden  gönül  „  383 

280  —  Her  birine  bir  bakan  dildârı  neylersin  gönül  „  384 

281  —  Gittin  ey  rûh-i  revanim  zara  mı  düşsün  gönül  „  385 

Muhammes: 

282  —  Bir  güneş  tal'at  perî  peyker  melek  sîmâ  güzel  „  604 


283  —  Hep  nasihattir  sana  bu  sözlerim  sayma  gönül  Divan  605 

284  —  Şunda  bir  âşüfte-i  tannâze  bend  oldu  gönül  „     606 

Müseddes  : 

285  —  Bilmedin  gittin  hevâ  ile  heves  tezvirini 

Ne  feragat  ettin  el  çektin  ne  usandın  gönül  „     627 

Semât  : 

286  —  Bu  gülşende  karâr  eyle 

Gayri  bağa  göçme  bülbül  654 

287  —  Gurbet  elde  deldin  bağrım 

Garib  garib  ötme  bülbül  655 

—  M  — 
koşma  : 

288  —  Bir  leb-i  şîrîne  gönül  düşürdüm 

Döner  mi  ateşim  Ferhâd'a  bilmem  75 

289  —  Rûz  ü  şeb  artmada  âh  ile  zarım 

Eser  eyleye  mi  dildâra  bilmem  76 

290  —  Hâlim  arzeylesem  gül  yüzlü  yâra 

Lûtfedüp  selâmım  alır  mı  bilmem  77 

291  —  Eyledim  ey  perî  feryâd  elinden 

Çevrini  çekmeğe  kalmadı  çârem  78 

292  —  Hak  Taâlâ  yaratmadan  cihanı 

Ben  lûtf  u  ihsana  uğradım  geldim  79 

293  —  Ervah -1  bâtının  eyleyüp  isbat 

Bir  özge  sebîle  uğradım  geldim  80 

294  —  Payitaht  içinde  mislin  bulunmaz 

Sencileyin  kaşı  keman  efendim  81 

295  —  Geleydi  haneme  o  nazeninim 

Ayağı  türabın  okşar  öperdim  82 

296  —  Çoktan  kuluyum  sen  şâh-ı  zamânm 

însâf  eyle  gel  barışalım  sevdiğim  83 


90 


297  —  Aşkın  harareti  eyleyip  helak 

Bu  derdime  derman  vere  Salih'im  ^* 

298  —  Aşkm  ile  bu  âlem-i  fenada 

Ne  cefâlar  çektim  bil  tûti  dillim  85 

299  _  Seni  sevdiğimi  etmeyim  inkâr 

Can  gidûp  cesedden  olunca  remîm  86 

300  —  Melâhat  mülkünün  serdârıyım  ben 

Yoktur  iktidarım  varı  gözlerim  87 

301  —  Kadir  Huda'm  sana  güzellik  vermiş 

Söyle  behey  tûti  dilli  Bekirim  88 

302  —  Hayâl-i  aşkınla  Mecnûn'a  döndüm 

Aklımı  başıma  dermedenkaldım  89 

303  —  Felek  etti  hasret  çeşm-i  mestime 

Diyâr-ı  gurbeti  gezdim  usandım 

304  —  Bu  derd-i  hasretin  cana  kâr  etti 

Ey  benim  ruhleri  taze  civanım  91 

305  —  Beni  bana  komaz  aşk-ı  cünûnum 

Serimi  sevdaya  saldım   ağlarım  92 

306  —  Felek  aramızı  cüda  edeli 

Bir  yerde  eğlenip  duramaz  oldum  93 

307  —  Bu  dersi  tâ  hâce-i  mâsebaktan 

Bir  perî  danadan  iyan  okudum  94 

308  —  Şitâ  hengâmınm  şiddeti  geçti 

Gayri  renge  girdi  zamane  dostum  95 

Gazel    : 

309  —  Ko  her  neylerse  eyler  bana    ol   cânâne   suç   bulmam   Semaî  196 

310  —  Mecliste  gece  dilbere  mestâne  sarılsam  Kalenderi  197 

311  —  Yanar  sinemde  aşk  nârı  ne  âteştir  neden   bilmem      Semaî  198 

312  —  Cânâ  seni  ben  âlem-i  dünyâya  değişmem  Kelenderî  199 

313  —  Fikr-i  ruhini  sad  gül.i  hoşbûya  değişmem  „    200 

314  —  Güzel  candan  güzâr  etti  hadeng-i  mihnet  ü  matem     Semaî  201 

315  -•  Merdümlüğün  özler  dil-i  gam  pise  efendim  Kalenderi  202 

316  —  Elimle  ihtiyarım  gamze-i  bidâda  ben  verdim  Semaî  203 


Semaî 

204 

n 

205 

206 

V 

207 

» 

208 

n 

209 

Kalenderi  210 

» 

211 

317  —  Rızâ-yi  aşkı  evvel  bu  dil-i  nâşâda  ben    verdim 

318  —  Ezel  cânâna  candan  cezbe-i  te'sîri  ben  verdim 

319  —  Her  seng-i  ta'ne  sabrolalı  pîşemiz  bizim 

320  —  Yeter  cevreyledin  cânâ  bilirsin  dil  perişanım 

321  --  Bu  şîve  nâza  herg^iz  bir  feragat  yok  mu  sultânım 
522  —  Cemâlin  pertev-i  nûr  u  ziyadır  çeşmi  mestânım 

323  —  Ey  dişleri  lûlû  bedeni  sim  ağa  yollum 

324  —  Ey  dişleri  dür  lebleri  mercan  ağa  yollum 

325  —  Gamından  ey  saçı  Leylâ  yitürdüm  aklı  Mecnûn'um     Semaî    212 

Murabb'a : 

326  —  Ey  perî  ettiklerin  çoktur  bana  ben  söylemem 

327  —  Bir  münevver    tâc  urundu  girdi  çün  meydâne  şem' 

328  —  Bülbül  oldum  gül  yanında     hâre    minnet  etmezem 

329  —  Dilberâ  işimi  zâr  etmek  neden  ben  neyledim 

330  —  İl  beni  diller  deyu  eğnim  abâ  pûş  eyledim 

331  —  Düşmüşüm  bir  olmadık  dâ'vâya  haddim  bilmedim 

332  —  Ey  perî  kaddin  gibi  bir  serv-i  bâlâ  görmedim 

333  —  Çok  zamandır  intizârım  kaşı  yayı  görmedim 

334  —  Azm-i  yâr  edüp  raakam-ı  yâra  geldim  görmedim 

335  —  Ey  diriga  bîvefâ  dildârı  çoktan  görmedim 

336  —  Râh-ı  aşka  gel  de  kıl  bir  çâre  îbrâhimciğim 

337  —  Medh  ederdim  bir  melek  sîmâlı  olsa  sevdiğim 

338  —  Eyledim  senden  sana  feryâd  ü  zarı  sevdiğim 

339  —  Oldu  dil  üftâdesi  sen  nevcivânm    sevdiğim 

340  —  Sen  de  bir  gün  ben  gibi  âşık  olasın  sevdiğim 

341  —  Kendim  aşka  mübtelâ  ettim  seninçün  sevdiğim 

342  —  Derdi  aşkı  cümle  râm  ettim  seninçün  sevdiğim 

343  —  Hâkipâyin  tûtiyâsı  ey  perî  dünyâ  değer 

344  —  On  iki  mahbûba  gönlüm  mübtelâdır  sevdiğim 

345  —  Tarz  u  etvârın  senin  bir  yerde  yoktur  sevdiğim 

346  —  Benim  bâğ-ı  letafette  gül-i  handanım  îbrâhîm 

347  —  Yâ  Huda  sakla  hatâdan  bir  cenana    mâlikim 

348  —  Sen  cemâli  âfitâba  mailim  İbrâhimim 


Divan  386 

f» 

387 

» 

388 

T> 

389 

r> 

390 

n 

391 

» 

392 

w 

393 

n 

394 

f» 

395 

ı> 

396 

n 

397 

n 

398 

n 

399 

» 

400 

» 

401 

n 

402 

n 

403 

n 

404 

n 

405 

Semaî 

406 

Divan 

407 

t» 

408 

349  —  Bulmadım  bir  cezbeder  remz-i  cevâbımdan  benim       Divan  409 

350  —  Ey  felek  nedir  murâdm  dilpesendimden  benim  „    410 

351  —  Bir  canana  mübtelâyım  âh  ü  zânm  var  benim  „     411 

352  —  îki  gözlerimden  akan  kan  ile  nemdir  benim  „    412 

353  —  Şehr  içinde  şâh-ı  hûbânım  Mehemmed'dir  benim  „    413 

354  —  Bendeyim  bir  dilberin  ahdm  amânm  beklerim  „    414 

355  —  Ey  felek  ben  Mecnun'um  Leylâ'yı  gözler  gözlerim  „     415 

356  —  Dağlardır  meskenim  sahrayı  gözler  gözlerim  „    416 

357  —  Ölürüm  gayret  ile  nâdâna  yoktur  minnetim  „    417 

358  —  Cây-i  mihnetten  göçüp  gülşâna  varmak  niyyetim  „    418 

359  —  Bunca  derdim  var  benim  bir  çâre  bilmem  neyleyim  „     419 

360  —  Arifim  âzâde  tab'ım  zîruhum  eflâkiyim  „     420 

361  —  Bizi  yoktan  var  eden  Sübhân'ı  ben  bilmez  miyim  „     421 

362  —  Geçti  gurbette  günüm  Rahmân'ım  andım  ağladım  „  422 

363  —  Dahi  taze  tıfl  iken  huffâş  imişsin  anladım  „  423 

364  —  Aşıka  edince  kin  ferzânedir  mollacîğım  „  424 

365  —  Bir  haber  ver  ey  sabâ  neşler  aceb  ra'nâcığım  „  425 

366  —  Bir  güzel  sevdim  meğer  kân-ı  mürüvvet  sandığım  „  426 

367  —  Ey  perî  hüsnüne  hayran  olduğum  mudur  suçum  „  427 

368  —  Aşık  oldum  sen  meh-i  tâbâna  kurbân  olduğum  „  428 

369  —  Aşıkım  sen  sîm  endamına  kurbân  olduğum  „  429 

370  —  Bir  münevver  tâc  urundu  girdi  çün  meydâna  mum  „  430 

371  —  Ol  perinin  ârız-ı  zîşânm  öptüm  okşadım  „  431 

372  —  Fikr-i  lâ'linde  gönül  kaldı  hayâlinde  gözüm  „  432 

373  —  Âlemin  zevkin  haram  ettim  seninçün  sevdiğim  „  433 

374  —  El  sunup  kavs-i  vücûd-i  zara  kurmak  niyyetim  „  434 

375  —  Düştü  gönlüm  bir  saçı  reyhâne  bilmem  neyleyim  „  435 

376  —  Ben  bu  gün  ol  câygâh-ı  dilrübâya  uğradım  „  436 

377  —  Ben  bu  gün  bu  köhne  bir  viranenin  mahmuruyum  „  437 

Muhammes  : 

378  —  Fariğim  geçtim  geçenden  seyr-i  yârân  istemem  „  607 
Müseddes  : 

379  —  Ey  cemâl-i  tal'ati  ferhunde  ol  tab'ı  selîm  „  626 


Semaî : 

380  —  Gel  dilberim  kan  eyleme 

Seni  kandan  sakmıram  639 

381  —  Yakmda  bir  melek  sîmâ 

Perî  peykerden  ayrıldım  656 


^8  — 


Destan  : 


382  —  Bir  gün  ecel  gelûp  irişe  bize 

Gel  deyu  bekaya  oluna  ferman  3 

Koşma  : 

383  —  Tâ  Elest  bezminde  Kalûbelâ'da 

Bes  dedik  dönmeziz  ikrarımızdan  96 

384  —  Bu  gönlüm  bağını  gülistan  eder 

Sevdiğim  kâkülün  çezdiğin  zaman  97 

385  —  Yâr  hayâlin  sevdasına  dönerim 

Olmuşum  sen  boyu  serve  saye  ben  98 

386  —  Aşk  beni  şerimsâr  eyleyüp  gider 

Gözlerimden  dökmedeyim  jale  ben  99 

387  —  Elâ  gözlerine  kurbân  olduğum 

Yüzüne  bakmaya  doyamadım  ben  100 

388  —  Râh-ı  mezellette  düşmüş  yol  oldum 

Kadir  kıymet  bilmez  ihvan  elinden  101 

389  —  Dilberâ  hicrinle  gözlerim  nemdir 

Anınçün  eylerim  âhı  bir  yüzden  102 

390  —  Yeniden  aklımı  bir  nevcivânm 

Aldı  ruhlerinin  âli  bir  yüzden  103 

391  —  Yâr  hilâl  kaşların  huni  gözündür 

Beni  ne  ağladıp  ne  şâd  eyleyen  104 

392  —  Dilberâ  aşkındır  sinede  her  dem 

Artırıp  derdimi  füzûn  eyleyen  105 


393  —  Ey  dilâ  nasihat  kabul   edersen 

Sözüne  uyucu  olma  sakimin  106 

394  —  Şahin  gözlüm  kasdm  mı  var  canıma 

Bakışın  eylemez  yabane  çeşmin  107 

395  —  Bu  ayn-ı  uyûnum  senindir  senin 

Akan  çeşm-i  hûnum  senindir  senin  108 

396  — ■  Ağlarım  gözlerim  yollarda  kaldı 

Şûh.i  şîvekârım  kaçan  gelesin  109 

397  —  Ey  Âşık  Azmiya  medhe  sezâsm 

Ehl-i  dil  ü  kâmil  rindânesin  sen  110 

398  —  Hak  öğmüş  getirmiş  seni  bu  zâta 

Ey  peri  kıymetin  âdem  ne  bilsin  111 

399  —  Ânzm  nihâi  et  berk- i  ter  içre 

Hublar  kârısâzı  senden  öğrensin  112 

400  —  Meftunun  medhetsin  hüsnün  evsâfın 

Hitâb  olsun  mu  sultânım  ne  dersin  113 

401  —  Salını  sahnı  giden  dilrübâ 

Besteler  okuyup  kande  gidersin  114 

402  —  Görmedim  akranın  hüsn-i  melekte 

Düşmedi  hışm  u  celâle  kaşların  IIS 

403  —  Hak'tan  gayri  kimse  bilmez  dilinden 

Bülbül  şakır  yazı  kışı  Sakız'ın  116 

404  —  Seyr-i  bâğ  ederken  başa  çıkardın 

Şebnemin  nesidir  bu  ter  sünbülün  117 

405  —  Çünki  güzel  gönül  alıp  gidersin 

Hoşça  tut  yanında  mihmânın  olsun  118 

406  —  Tâ  bezm.i  ezelden  ey  şâh-ı  hûban 

Câm-ı  aşkın  içen  hayranın  olsun  119 

407  —  Böyle  yüksek  uçma  şahin  bakışlım 

Koştururlar  seni  kola  bir  zaman  659 

408  —  Ağlarım  gözlerim  yollarda  kaldı 

ŞûhM  şîvekârım  kaçan  gelesin  660 

Gazel  : 

409  —  Nice  yıldır  sana  ben  âşıkım  ey  fitne-i  devran  Semaî  213 


410  —  Cihan  içre  hazer  etmek  gerek  insan  münafıktan 

411  —  Deprendi  yine  âteş-i  hicran  içerimden 

412  —  Ey  gonca  dehen  kıl  hazer  âh-ı  şehrimden 

413  —  Neler  kıldı  bize  ol  gamzesi  cellâdı  söyletsen 

414  —  Sevdim  yine  bir  dilber-i  ra'nâ  küçücükten 

415  —  Ettin  mi  cefâ  ilmini  tahsil  küçücükten 

416  —  Eyâ  şûh-i  cefakârım  niçün  insafa  gelmezsin 

417  —  Behey  cevr  edici  dilber  niçün  insafa  gelmezsin 

418  —  Ey  şûh-i  cefâ  âşıka  bîgâne  bakarsın 

419  —  Terketme  bu  ben  âşıkı  cânâ  çok  ararsın 

420  —  Gel  bezme  kadem  bas  leb-i  mercanım  içersin 

421  —  Ol  benim  âlemde  varım  gelmedi  yâ  Rab  niçün 

422  —  Cevr  etme  güzel  nahl  budağın  çürüdûrsün 

423  —  Subhudem  gûlzâr  içinde  çaldı  bülbül  erganun 

Murabba': 


Semaî  314 

Kalenderî  215 

„     216 

Semaî  217 

Kalenderi  218 

n     219 

Semaî    220 

.     221 

Kalenderî  222 

.     223 

Semaî  224 

Divan  225 

Kalenderî  226 

Divan  227 


424  —  Cûdâ  düşmek  ne  müşkildir  kişi  bir  mehlikasmdan       Semaî  438 

425  —  Pâdişâhım  aşka  düştüm  hasretinle  el'aman  Divan  439 

426  —  Bir  hilâl  ebrûsevüp  sevdaya  düştüm  el'aman  „     440 

427  —  Bari  Hak  lûtf  ile  kıldı  Âdemi  var  ol  zaman  „     441 

428  —  Mâsivâdan  fârig  u  âzâd  olayım  bir  zaman  „     442 

429  —  Ey  aceb  bir  gamze-i  cellâd  imişsin  bir  zaman  „     443 

430  —  Aç  gözün  Nemçe  kiralı  Gazi  sultandır  varan  „     444 

431  —  Dil  sana  meyletti  cânâ  dehre  sultânım  Hasan  „     445 

432  —  Yine  tahtına  cülus  eyledi  şâh-ı  ramazan  Gazel  446 

433  —  Bilmez  idim  niydüğün  hercâyi  dilber  sevmeden  Divan  447 

434  —  Nazeninim  ben  garibinden  cüda  olmak  neden  „     448 

435  —  Dilberâ  yolunda  ben  sular  gibi  akmak  neden  „     449 

436  —  Sevmezem  bir  gayrısın  rûh-i  revanim  var  iken  „     450 

437  —  Ey  perî  bu  hüsnile  düşnâm  edersin  mâha  sen  „     451 

438  —  Her  seherde  bülbülün  dilde  ağzm  dinle  sen  „     452 

439  —  Dilberâ  hüsnüne  meftun  edeli  bu  canı  sen  „     453 

440  —  Sevdim  yine  bir  gamzesi  kattal  küçücükten  Kalenderi  454 

441  —  Cüstücû  kılmaktayım  aşk  i!e  dilber  canibin  Divan  455 


442  —  Düşürüp  aşk  âteşine  sinemi  nâr  eyledim 

443  —  Pâdişâhım  ibtidâ  kalbimde  kim  yer  eyledin 

444  —  Dilberâ  evvel  bana  sen  gözle  hem  kaş  eyledin 

445  —  Gülşen-i  cennet  misâli  kaddi  tûbâ  Ahmed'in 

446  —  Âlem  içre  söyîenür  nâm  u  nişâm  Ahmed'in 

447  —  Günde  bir  kez  ey  gönül  seyret  yüzün  var  Ahmed'in 

448  —  Sevdiğim  hayfâ  ki  ol  ağyardan  vazgeçmedin 

449  —  Dilberâ  ben  kemterin  hayfâ  ki  kadrin  bilmedin 

450  —  Ne  aceb  düştü  bu  gönül  gönlüne  Mehemmed'in 

451  —  Bir  melek  sîmâ  perî  ruhsâr  ile  derdim  yeğin 

452  —  Ağladır  âşıkları  saçmış  çırağı  perçemin 

453  —  Tel  tel  olmuş  ey  perî  sermâya  benzer  perçemin 

454  —  Bende-i  şûrîdeyim  gülzârına  İbrahim'in 

455  —  Cân  ü  dilden  mail  oldum  sözüne  İbrahim'in 

456  —  Bu  vücuûdum  teslim  olsun  eline  İbrahim'in 

457  —  Aşık  oldum  leblerinin  kandine  bir  kimsenin 

458  —  Ağlarım  her  rûz  ü  seb  büryânıyım  bir  kimsenin 

459  —  Ey  güzeller  şahı  medhin  eylerim  her  an  senin 

460  7-  Şâh-î  âlemsin  melâhat  bârigâhmdır  senin 

461  —  Sevdiğim  bilmez  misin  bilmez  emânı  gözlerin 

462  —  Çin  seher  habdan  uyanmış  kahramanı  gözlerin 

463  —  Mail  oldum  gözler  ile  kasma  dilberlerin 

464  —  Açıiur  evvel  bahân  hub  hevâsı  İzmir'in 

465  —  Ey  bütün  dünyâ  değer  gül  yüzlü  yârım  kandesin 

466  —  Yâr  içûn  ben  hayran  oldum  kimseler  dahletmesin 

467  —  Aşka  ser  verdin  gönül  serverlenenlerden  misin 

468  —  Nevcivânjm  gül  yüzün  femlendirenîerden  misin 

469  —  Ey  efendim  derde  düştüm  bir  deva  bilmez  misin 

470  —  Ey  perî  böyle  perişan  olduğum  bilmez  raisin 

471  —  Ol  melek  sîraâya  imrendim  sen  imrenmez  misin 

472  —  Eylemezsem  ol  perî  servimle  sahra  sohbetin 

473  —  Gitme  canım  gitme  gel  yok  iktizâsı  gurbetin 

474  —  Hak  hatâdan  saklasın  dîdârın  Ahmed  şahımın 

475  —  intizârım  vaslına  her  dem  Mehemmed  şâhmm 


Divan  456 

r> 

457 

w 

458 

•f 

459 

tt 

460 

n 

461 

n 

462 

n 

463 

n 

464 

M 

465 

n 

466 

n 

467 

*> 

468 

n 

469 

»> 

470 

n 

471 

tt 

472 

s» 

473 

n 

474 

n 

475 

n 

476 

» 

477 

n 

478 

n 

479 

n 

480 

n 

481 

f» 

482 

f» 

483 

n 

484 

n 

485 

n 

486 

n 

487 

n 

488 

o 

489 

476  —  Her  kaçan  düşse  yolum  dükkânına  îshak'ımın 

477  —  Mustafâ'dır  sevdiği  dostu  birisi  canımın 

478  —  Rûz  ü  şeb  derd  ü  elemdir  iddiası  bahtımın 

479  —  Söylenûr  dillerde  nâm-ı  âlişânı  Varna'nın 

480  —  Her  sene  cûşa  gelince  cûy-i  mâsı  Tunca'nm 

481  —  Vâkıf  oldun  mu  gönül  ahvâline  yorgancının 

482  —  Levh-i  pîşânında  nakş-ı  sun'-i   zîşân  kaşların 

483  —  Bârekâllah  kim  zehî  ibretnümâdır  kaşların 

484  —  Dilberâ  çevrin  çeker  âşık  keman  ebruların 

485  —  Sevdi  gönlüm  sen  saçı  leylâyı  şübhen  olmasın     • 

486  —  Kail  idim  çekmeğe  âlemde  bin  can  acısın 

487  —  Teşne  cana  em  iken  nutkun  senin  şirin  dehen 

488  —  Hüsn  ile  dillerde  ismi  oldu  destan  Yûsuf'un 

489  —  Ey  sabâ  benden  selâm  et  yârına  İstanbul'un 

490  —  Ey  sabâ  bizden  selâm  mahbûbuna  İstanbul'un 

491  —  îbtidâdan  vasfolunsun  dilberi  İstanbul'un 

492  —  Cünde  bir  kez  lûtfuna  hamdeylerim   Ma'bûdûmun 

493  —  id  irişdi  meclise  bigâne  dâhil  olmasun 

494  —  Söyle  ey  dil  ol  perî  zülf-i  siyah  oynatmasun 

495  —  Ey  güzeller  şahı  aşkından  bizar  olmak  niçûn 

496  —  Seyre  çıktı  bir  gül-i  ra'nâ   mübarek  cum'a  gün 

497  —  Durdu  çün  ol  pâk  zat  hûrî  mübarek  cum'a  gün 

498  —  Ey  gözü  sel  gibi  çağla  ak  mübarek  cum'a  gün 

499  —  Ey  gönül  Hak'ka  ibâdet  kıl  mübarek  cum'a  gün 

500  —  Nutka  gelsen  ey  lebi  mercan  mübarek  cum'a  gün 

501  —  Câmehabdan  kalktı  dilber  ol  mübarek  cum'a  gün 

502  Seyre  çıktı  ol  güzel  âhû  mübarek  cum'a  gün 

503  —  Çok  şükür  Perverdigâr'a  yârı  seyrettim   bu  gün 

504  —  Yanıma  yaklaşma  ey  hercai  bildim    niydüğün 

505  —  Hasbıhâlim  söylerim  gül  yüzlü  yârım  dinlesün 

506  _-  Söylemez  oldu  yine  dildâra  söylen  söylesün 

507  —  Hüsn-i  hattın  ey  perî  şeydâya  vermem  büsbütün 


ivan 

490 

n 

491 

n 

492 

n 

493 

« 

494 

f» 

495 

w 

496 

» 

497 

n 

498 

n 

499 

n 

500 

n 

501 

n 

502 

n 

50i 

n 

504 

n 

505 

w 

506 

n 

507 

n 

508 

n 

509 

n 

510 

n 

511 

n 

512 

n 

513 

» 

514 

n 

515 

n 

516 

n 

517 

» 

518 

f» 

519 

f> 

520 

M 

521 

Muhammes : 

508  —  Aşkın  ile  ciğeri  büryân  ararsan  işte  ben  Divan  608 

509  —  Ey  dilâ  fehm  eyle  Hak'km  sun'-i  ferdâniyyetin  „    609 

510  —  Düştü  nideyim  aramıza  âteş-i  hicran  Kalenderi  610 

511  —  Cânâ  arama  tende  beni  canda  bulursun  „    611 

512  —  Nâz  ile  reftâr  eder  ol  kaddi  ar'ar  cum'a  gün  Divan  612 

Semaî  : 

513  —  Aceb  ol  kaşları   keman 

Niçün  korkmaz  Huda'sından  640 

514  —  Göz  süzüp  te  sakm  kaşm 

Eğme  Mevlâ'yı  seversen  641 

515  —  Merhamet  kıl  kaşı  keman 

Ehl.i  irfana  benzersin  642 

516  —  Dili  bülbül  ruhleri  gül 

Fariğ  olmaz  gönül  senden  643 

517  —  Sübhan  bizi  uyarıser 

Bunca  isyan  etmiş  iken  644 

518  —  Salmup  seyran  yerine 

Çıkan  dilber  kiminsin  sen  645 

5!9  —  Gönül  dost  evine  varma 

Hâlin  dildâra  arz  olsun  646 


—  O  - 
Muhammes  : 

520  —  Vakt-i  vuslattır  civânâ  va'de-i  ferdayı  ko  Divan  613 

—  P  — 
Murabba* 

521  —  Şiddet-i  Bahr-i  siyâhm  nevbahârdır  Sinop  „    522 


Destan   : 

522  —  Kadir  ü  Kaygûm  Ahad-i  Bîçûn 

Lûtf  u  kerem  issi  g-anî  Girdigâr  4 

523  —  Yer  ile  gök  azîm  etti  nasihat 

Gök  şöyleydi  burc-i  baran  benimdir  5 

Koşma  : 

524  —  Yâr  hayâlin  sevdâsmda  gezerim 

Gözlerimin  yaşı  su  gibi  çağlar  120 

525  —  Bir  aceb  g-ürûha  uğradı  râhım 

Yürekten  depredûp  lisan  okurlar  121 

526  —  Beğler  ol  hublarm  serfirazları 

Geçer  karşımızda  ederek  reftâr  122 

527  —  Dönmeyiz  ne  denlü  çok  olsa  âsi 

Hamdülillâh  dîn  ü  îmânımız  var  123 

528  —  Elif  haddim  reftârına  boyuna 

Nice  servi  gibi  dal  pesend  eyler  124 

529  —  Çıkmaz  hatırımdan  nakş-i  hayâlin 

Bir  kez  hüsnün  gören  dünyâyı  neyler  125 

530  —  Cennet-i  kûyinde  çeşm-i  bîdânm 

Görmeğe  civana  dîdârm  özler  126 

531  —  Yâr  beni  yanar  bir  ateşe  koydun 

Dünyâda  sağ  olan  yerde  ne  gezer  127 

532  —  Şunda  bir  cananın  meftunuyum  ben 

Cemâli  Yûsuf.i  Ken'ân'e  benzer  128 

533  —  Benim  velvele.i  nâle  vü  ahım 

Esen  rûzigâra  benzer  de  benzer  129 

534  —  Dişlerinin    vasfın  yazdım  habîbin 

Sah  çekti  âlimler  bu  sâf  incidir  130 

535  —  Geşt  ettim  cihanı  mislin  bulunmaz 

Medhini  eylesin  diller  yeridir  131 


536  —  Ey  dilâ  kılagör  kesb-i  hevâlar 

Gamdan  küşâd  eden  âdemi  demdir  132 

537  —  Nefs-i  emmâreye  uyup  gezdiğim 

Gençlik  belâsiyle  kabâhatimdir  133 

538  —  Mihnet  köşesinde  yatırdım  hasta 

Zaif  cismime  der  ne  zaman  gelir  134 

539  —  Yâremin  tîgmı  ele  aldıkça 

Sîneme  şerhalar  açar  âğladır  135 

540  —  Bir  râh-ı  mübîne  azmederiz  biz 

Asker-i  İslâmm  din  gazâsıdır  136 

541  —  Benî  âdem  gibi  var  mı  mükerrem 

Hakkında  gör  nice  âyet  yazılır  137 

542  —  Cihan  sarayında  zevk-ı  demlerle 

K^mi  olayım  der  hurrem  sürünür  138 

543  —  Câm-ı  aşkın  içen  ey  perî  peyker 

Neylesin  âlemde  bâde-i  engûr  139 

544  —  Çoktan  arzeyledim  hâlimi  yâre 

Neyleyim  yanında  ağyar  bulunur  140 

545  —  Aklımı  başımdan  yağma  eyleyen 

Bir  perçemi  anber  dili  tatlıdır  661 

546  —  Dedim  dilber  yanakların  kırmızı 

Dedi  çiçek  taktım  gül  yarasıdır  662 

547  —  Evvel  bahar  gülzâr  ile  yaz   gelür 

Yüce  dağlar  donandığı  zamandır  663 

548  —  Sana  derim  sana  ey  gafil  insan 

Ecel  yetüp  bir  gün  ölsen  gerektir  664 

549  —  Ol  tıfl-ı  nevreste  şûh-i  cihanım 

Hublar  içre  şimdi  bir  dâneciktir  665 

Gazel  : 

550  —  Ezel  kâtibleri  uşşak  bahtm  kare  yazmışlar  Semaî  228 

Murabba' : 

551  —  Bülbülüm  kûyin  gibi  âlemde  gülşânım  mı  var  Divan  523 


552  —  Âşık-ı  sâdık  ana  derler  ki  bir  cânânı  var  Divan  524 

553  —  Dilberâ  sende  bu  kaşlar  çeşm-i  şehlâlar  ki  var  „  525 

554  _  Dilberâ  çeşmin  gibi  bir  sihri  çok  âfet  mi  var  „  526 

555  —  Sûz-i  aşkı  Ahmed'in  kinî  çeşmimi  giryân  eder  „  527 

556  —  Sıdkı  muhkem  bağlayıp  serdâre  Serdeng-eçtiier  „  528 

557  —  Bana  kudret  ilmini  fehm  ile  ta'lîm  ettiler  „  529 

558  —  Ey  Ömer  mcenûn  Ömer  bîzâr  Ömer  Âşık  Ömer  „  530 

559  —  Gayri  artık  kamet- i  bâlâdan  el  çektim  yeter  „  531 

560  —  îbtidâ  ki  bu  cihanı  var  eden  Perverdigâr  „  532 

561  —  Ah  elinden  neyleyim  ey  firkati  çok  rûzigâr  „  ,  533 

562  —  Gerçi  çoktur  ey  yüzü  gülter  sana  sâhib  çıkar  „  534 

563  —  Gûşunu  benden  yana  tut  sözlerim  gamdan  çıkar  „  535 

564  —  Küntûkenz'in  aslını  bilmeyen  izzetten  çıkar  ^  536 

565  —  Ey  felek  hüsnün  gülünü  dermeğe  cân  arzular  „  537 

566  —  Ey  gönül  derya -yi  aşka  dalmağa  şübhen  mi  var  „  538 

567  —  Gör  ne  hikmettir  aceb  çerh-i  felek  fır  fır  döner  „  539 

568  —  Bein  mesrur  eyleyen  ol  nevcevânım  bundadır  „  540 
569, —  Bend-i  zülfün  dilberâ  tıfl-ı  dil  û  cân  ağladır  „  541 

570  —  Her  kaçan  dîvâneler  bâzûsuna  dâğ  oynadır  ^  542 

571  —  Gitti  hengâm-ı  şitâ  geldi  bahar  eyyamıdır  „  543 

572  —  Aleme  şây  olduğum  âh  ü  figanımdan  mıdır  "  544 

573  —  Nâz  ile  seyrâne  çıkmış  çeşmi  âhûlar  mıdır  „  545 

574  —  İmâmeynin  duâgûyi  senâhânı  Sakalardır  Semaî  546 

575  —  Dilberâ  gerçi  cenabın  ayn-ı  sırrullahtır  Divan  547 

576  —  Arızın  şevkiyle  cânâ  çoktur  amma  serpilür  „  548 

577  _  Aî  vücûdundan  haber  râvî  rivayet  bizdedir  „  549 

578  —  Çıksa  gerdandan  ....  zamanı  böyledir  „  550 

579  —  Ey  perî  peyker  hümâ  bu  yüce  pervazlık  nedir  „  551 

580  —  Aşkını  cânân  ararmış  cân  içinde  gizlidir  „  552 

581  —  Ey  perî  şeklin  benîâdem  de  dersem  elverir  „  553 

582  —  Kamet-i  bâlâsına  ar'ar  da  dersem  elverir  „  554 

583  —  Her  kaçan  bastıkça  cânâ  râhı  tir  tir   titretir  „  555 

584  —  Heybeti  hakka  ki  hep  a'lâyı   tir  tir  titretir  ^  556 

585  —  Ey  rakib  yârın  önünden  yâ  savul  yâ  şöyle  dur  „  557 


586  —  Yâr  ile  bir  sırrımız  var  gel  kasavet  şöyle  dur 

587  —  Vechin  üzre  saye  salmış  ey  sanem  gfiysû  mudur 

588  —  Bir  güzeller  şahı  gördüm  ismini  ihfâ  okur 

589  —  Bir  perî  gördüm  bu  gün  ben  lebleri  mercan  okur 

590  —  Dâne-i  hâlin  gönüller  mürgunu  seyrân  olur 

591  —  Hânikah-ı  tende  dil  derler  ulu  server  yatur 

592  —  Firkat-i  cânân  ile  dil  ıztırâb  olmuş  yatur 

593  —  Sevdiğim  bîğ-ânedir  bigânelerle  söyleşûr 

594  —  Hak  hatâdan  saklasın  ol  yâd  ile  kim  söyleşûr 

595  —  Bir  perî  aşkıyle  memnun  olduğum  âlem  bilür 

596  —  Mürg-i  dil  pervâz  urur  azm-i  miyânın  kim  bilür 


Divan 


Semaî  : 

598  —  Şu  karşıdan  gelen  dilber 

Boyu  selvi  dala  benzer 

599  —  Bahar  oldu  gül  açıldı 

Kûllî  rahmetler  saçıldı 
Dürlü  çiçekler  açıldı 
Kangımız  a'lâ  çiçektir 


-  S 


558 
559 
560 
561 
562 
563 
564 
565 
566 
567 
568 


Müseddes  : 

597  —  Görünmez  pertevinden  sûret-i  mihrin  ne  halettir  „     629 


647 


648 


Murablıa' : 


600  —  Kande  idi  câm-ı  Cem  kandeydi  Keykâvûs-i  hâs  Divan  569 

601  —  Kafa  dek  anka  gibi  uçsan  elimden  yok  halâs  „     570 

602  —  Gûş-i  cana  nâgehan  irdi  sadâ-yi  tabi  u  küs  «     571 

Muahammes : 

603  —  Neden  sen  gül  de  ben  bülbül  gibi  zâr  olmağa  bâis  Semaî  614 


Müseddes 


604  —  Bârekâllah  hüsnün  ey  meh  hub  cemâl  olmuş  dürüst   Divan  630 

605  —  Kayd-ı  kesretten  geçüp  bir  canibe  kıldım  heves  „       631 


-ş 


Koşma : 


606  —  Bed  zebanım  gelmiş  ol  perî  rüya 
Men  arifim  deyu  rindânelenmiş 


141 


Gazel : 

607  —  Taâllâh  neden  kim  kametin  servin  alem  çekmiş  Semaî  229 

608  —  Gördüm  o  güzel  sünbülü  gülzâre  sarılmış  Kalender!  230 

609  —  Hacil  olmuş  o  yâr-ı  huşk  leb  nâlemden  ayrılmış  Semaî  231 

610  —  Garib  bülbül  kılar  zarı  varup  kâşane  yasdanmış  „    232 

611  —  Gör  ol  hâl-i  siyeh  sîm-i  ruh-i  cânâne  yaslanmış  „    233 

612  —  Siyeh  kâkülleri  yârin  meh-i  envâre  yaslanmış  „    234 

613  —  Dilâ  bu  köhne  dünyâya  hezâr  insan  ayak  basmış  „    235 

614  —  Görenler  katre  katre  hûn-i  çeşmim  hâke  sarmaşmış  Semaî  236 

615  Dilâ  nakkaş. 1  kudret  kim  bürûc  üzre  elem  yazmış  „      237 

616  —  Dil  ol  güzelin  kâkülü  tûzâğma  düşmüş  Kalenderî  238 

617  —  Gönül  âlemde  bir  şûh-i  cihanı  istemiş  bulmuş  Semaî  239 

618  —  Bu  gün  ol  dilber-i  ra'nâyı  gördüm  hub  cemâl  olmuş       „      240 

619  _  Gönül  aşkınla  ey  dilber  aceb  sevdâye  düş  olmuş  „      241 


Murabba' : 

620  _  Hak  müyesser  kılsa  olsam  yâr  ile  sarmaş  dolaş 

621  —  Gûş-i  cân  et  dinle  nazmım  sun'-i  Mevlâ'dır  güneş 

622  —  Şu'le  salmış  âleme  bir  nûr-i  ezherdir  güneş 

623  —  Şol  arak  kim  ârız-ı  hubrûlar  üzre  damlamış 

624  —  Kasr-ı  dehri  ey  gönül  bezm-i  meyâşâmâ  deşiş 

625  —  Ey  efendim  gül'izâr-ı  gonca  femden  mi  geliş 


Divan  572 
n  573 
»574 
»575 
»576 
»577 
33 


626  —  Hamdülillâh  nazlı  dilber  küstü  derler  küsmemiş  Divan  578 

627  —  Iztırâb-ı  gamdayim  ey  mehcebînim  gel  yetiş  „  579 

628  Gel  ferah  bahşet  cevan  canım  Mehemmed  gel  yetiş  „  580 

629  Sen  bana  cevreyledin  ey  bîvefâ  hoş  âmedî  hoş  „  581 

630  —  Olmadın  hemdem  bana  ey  mehlika  hoş  âmedî  hoş  „  582 

631  —  El  irişmez  zülfüne  çeşmi  siyeh  hoş  âmedî  hoş  „  583 

632  —  Gülşeni  yasdanmağ-ile  bülbül  olmaz  değme  hûş  „  584 

Muhammes  : 

633  —  Akl  u  fikrim  târ  ü  mâr  etti  benim  bir  ser  tıraş  »615 

634  —  Bîvefâ  cerhin  işi  her  dem  figan  olmağimiş  „  616 

Müseddes : 

635  —  Bir  zaman  geşt  eyledim  gezdim  cihanı  kuru  yaş  „  632: 

SemaT : 

636  —  Sabahtan  bahçeye  girdim  Bülbülüm  güle  sarmaşmiş  649 

_  T  — 

Koşma  : 

637  —  Bir  lâhza  âlemin  zevk  u  sefası 

Hâsıl  eder  nice  derd  ile  mihnet 

638  —  Ziyaret  eylesem  Mısır  Bağdad'ı 

Bize  erenlerden  olsa  beşaret 

639  —  Dinle  hasbıhâlim  benim  efendim 

Sana  yerden  göğe  senden  şikâyet 

Gazel  : 

640  —  Efendim  sevdiğim  sizde  kadîmî  bu  mudur  âde  t 

641  —  Nedendir  rûy-ı  gülgûnum  nazardan  eyledin  iskat 

642  —  Gören  yüzünü  vâlih  ü  hayran  olur  âfet 

643  —  Yârem  açamam  yâre  keder  eyleye  şayet 

Murabba'  : 

644  —  Çünki    bildin  âlemin  nakş-ı  hayâtı  bî  sebat 

645  —  Ey  güzeller  serfirâzı  ma'ni.i  genc-i  sıfat 


142 

143 

144 

Semaî  242 

„        243 

Kalenderî  244 

n        245 

Diven  585 

-  586 

646  —  Gülsen- i  bâğ.ı  şeriat  oldu  kâr-ı  ma'rifet  „  587 

647  —  Gözlerim  nâdir  görür  bir  ehl-i  hâl-i  ma'rifet  „  588 

—  U  — 
Destan : 

648  —  Diyâr-ı  BursaMa  eğlendik  kaldık 

Şimdilik  budur  bize  mekân  deyu  6 

Koşma : 

649  —  Sînem  üzre  olan  göz  göz  mahabbet 

Ateşinin  yeri  midir  nedir  bu  146 

650  —  Müntehâ  kametin  görenler  dedi 

Nahl-i  tûbâ  mıdır  ar'ar  mıdır  bu  147 

651  —  Aşkın  rûzigârı  estikçe  serde 

Dil  gibi  mevc  urur  derya  olur  mu  148 

652  —  Mir'ât-ı  hüsnünü  bir  iyan  gördüm 

Gönlümü  saydetti  bir  hilâl  ebru  149 

Murabba* 

653  —  Ey  sabâ  irdin  mi  bu  gün  ol  saçı  Leylâ'ya  hû  Divan  589 
Muhammes  : 

654  —  Ibtidâ  halk  oldu  dürr-i  ma'den-i  peydada  su  „  617 

-  ü  - 
Koşma : 

655  —  Sevdâ-yi  aşkına  düşeli  cânâ 

Dîvâne  söylenir  dil  dile  düştü  145 

—  Z  — 

Destan  : 

656  —  Yalancı  dünyâya  aldanma  yâhû 

Bu  dernek  dağılur  bu  an  eğlenmez  8 


Koşma  : 

657  —  Olagför  cân  ile  dîdâra  tâlib 

Tâ  kim  hâsıl  ola  cümle  metâlib 

Olıcak  kişide  aşk-ı  Hak  galib 

Hem  gönül  çekinir  hem  can  eğlenmez  150 

Gazel  : 

658  —  Ne  mümkindir  ede  zâhid  o  lâ'l-i  can  fezadan  haz 

659  —  Eyle  ey  bâd-i  sabâ  ol  gamzesi  sahhâre  arz 

Murabba'  : 

660  —  Gülşen-i  cennet  cemâlin  yâra  benzer  benzemez 

661  —  Biz  cevahir  kânıyız  mercanı  anlar  tanırız 

662  —  Evvel-i  Kalûbelâ'dan  ahdile  îmandayız 

663  —  îzdiyâd-i  ömr  içûn  yâr  ile  ülfet  bekleriz 

664  —  Düştü  dil  bir  mehlika  dildâre  seksiz  şübhesiz 

Semaî  : 

665  —  Ne  cevhersin  behey  cânâ 

Sana  kıymet  bahâ  olmaz  650 

666  —  Benim  sen  çeşm-i  şehlâya 

Elim  irmez  gücüm  yetmez  651 

667  —  Sofi  elin  çek  hazer  et 

Hikmet-i  Yezdan  okuduk  biz  652 


Semaî  246 

Divan  247 

„  590 

«591 

„  592 

n   593 

„  594 

Metin  haricindeki  şiirler 

Destan : 

1  —  Coşkun  sular  gibi  çağ-ladım  aktım  Sahife 

Bülbül  gibi  âh  ü  efganımız  var  20 

2  —  Hakikat  râhma  gönül  bülbülü 

Gonca  evrakını  râyegân  okur  22 

Koşma  : 

3  —  Şunda  bir  dilbere  gönül  düşürdüm 

Aldı  beni  kaşlarının  arası  25 

4  —  Güzel  benim  senden  şikâyatim  var 

Buna  derler  devr-i  zaman  bilmiş  ol  25 

5  —  Dâd  elinden  kime  edem  şikâyet 

Beni  diyarımdan  ayırdın  felek  26 

6  —  Ey  şahin  bakışlı  yükseğe  bakma 

İndirirler  seni  kola  bir  zaman  27 

7  —  Çünki  beni  derûnundan  sevmezdin 

Evelden  yüzüme  gülüp  neylerdin  27 

8  —  Bana  cevr-i  bîşümârı  neylersin 

Tahammül  etsin  mi  dersin  ne  dersin  28 

9  —  Fasl-ı  şitâ  geçüp  bahar  erince 

Şükûfeler  verir  sana  şan  dağlar  29 

10  Gönül  eğlencesi  ey  tuti  dillim 

Ya  benim  kaşları  hilâlim  mi  var  30 

11  —  Perişan  gönlüme  değme  ey  peri 

Hazer  et  Huda'dan  yerde  neler  var  30 

12  —  Elem  çeküp  deli  gönül  gam  yeme 

Bir  gün  ağlamanın  gülmesi  vardır  31 

13  —  Yine  bir  haber  geldi  çeşmi  mestimden 

Bana  rahmeylemiş  gelse  gerektir  32 

14  —  Lâ'l-i  nâbm  yârin  hokka  feminden 

Almasam  incinir  alsam  incinir  32 


15  —  Şunda  bir  nazenin  çıkmış  meydana 

Salınıp  gezdiği  yollar  hû  çeker  33 

16  —  Kamu  insan  bir  âhenge  maildir 

Kolay  nedir  mihnet  nedir  bilmezler  34 

17  —  Gele  canım  sana  bir  suâlim  var 

Lütuf  eyle  bana  şundan  haber  ver  34 

18  —  Şimdi  almaz  oldun  benim  selâmım 

Alırsın  sevdiğim  bir  zaman  olur  35 

19  —  Sabahtan  uğradım  canan  bağına 

Gördüm  üftâdeler  hâre  çevrilür  36 

20  —  Cümlenin  ma'bûdu  yaradan  Huda 

Fermanı  var  fermanından  içeru  36 

Semaî  : 

21  —  Erişsin  kaddi  dildârın 

Bülend  olsun  da  seyreyle  37 

22  —  Behey  elâ  gözlü  dilber 

Hâlimden  haberin  var  mı  38 

23  —  Bahar  oldu  düştük  dile 

Sen  de  figan  eyle  bülbül  39 

24  —  Yine  bâd-i  sabâ  esti 

Ağam  çıktı  otağından  39 

25  —  Çün  garib  garib  ötersin 

Yahşi  söyler  dilin  bülbül  40 

26  —  Sözümden  incinen  dilber 

Küsme  gel  tevbeler  olsun  41 

27  —  Bize  nisbet  mi  sultânım 

Adûlarla  salmursun  41 

28  —  Dost  ile  seyrâna  varsam 

Uzak  yollarda  âlem  var  42 

29  —  Garib  bülbül  kılur  zarı 

Varup  gülşâne  yaslanmış  43 

Tekerleme  : 

30  —  Haydar'm  yolunda  çektim  çok  taab 

Ali'  ye  arzıhâl  etsem  mi  aceb  44 


31  —  Dinle  bu  esrarı  bir  hikmetullah 

Takdîr-i  Huda  ne  güzel  uymuş  45 

Müstezat : 

32  —  Bir  şaha  kul    oldum  yine  âzâde  gezerken 

Yüz  tuttu  cefâya  49 

33  —  İsterse  nola  câmmı  cânân  uğur  olsun 

Uşşâka  bu  lâyık  50 

34  —  Lâyık  mı  benim  sen  alasın  âh  û  figanım 

Ey  şûh-i  cihanım  -         50 

35  —  Ey  şâh-ı  cihan  şevket  ü  devlet  senin  olsun 

Lezzet  benim  olsun  51 

36  —  Ey  serv-i  sehî  sen  geleli  nâz  ile  bağa 

Ser  çekmedi  ar'ar  51 

37  —  Cânâ  yüzüne  zülf-i  semensâ  sürünür  nûr 

Hey  bûy-i  semensâ  52 

Muamma  : 

38  —  Ol  ne  âfettir  vücûdu  hâliyâ  ihfâdedir  52 

39  —  Şehâ  gördüm  cemâlinden  senin  dört  nesneyi  iyan  53 

40  —  Gûşunu  benden  yana  tut  sözlerim  femden  çıkar  440 
Gazel  : 

41  —  Bu  dil  yine  bir  âfet-i  mekkâre  dolaştı  72 

42  —  Akıdup  kanlı  yaşım  deryaya  saldı  rüzigâr  84 
Murabba'  : 

43  —  HamdüliUâh  zahir  oldu  mu'ciz.i  Peygamberi  9 

44  —  Hamdûlillâh  sûre-i  Rahmân'ı  ben  bilmez  miyim  75 

45  —  Rahşına  olmuş  suvar  ol  merd-i  meydandır  gelen  9 

46  —  Seyrederken  semtini  cânânı  gördüm  ben  bu  gün  87 

Muhammes : 

47  —  Aceb  ol  şâhid-i  maksûda  gözüm  yüz  süre  mi  86 
Müseddes : 

-48  —  Bir  âfet  yüzlü  dildârın  yine  oldum  giriftarı  93 


\ 


Bibliyografya 


Ali  Enver  —  Simahanei  edeb,  matbu. 

Âşık  Ömer  —  Divan,  Yahyaefendi  kütübhanesindeki  yazma  nüsha . 

—  Konya  Mevlâna  müzesindeki  yazma  nüsha. 

—  Muhtelif  matbu  nüshalar. 
Bursalı  Tahir  —  Osmanlı  müellifleri,  matbu 
Edirneli  Nazmi    —  Mecmaünnezair,  yazma. 

Emin  —  ( Binbaşı )  —  Menakıbı  Kethudazade  Arif,  matbu. 
Esrar  Dede  —  Tezkire,  yazma. 

Fuad  Köprülü  —  Âşık  Ömer'e  aid    bazı  notlar,    Hayat  mecmuası 
No:  24 

—  Gevherî,  matbu. 

—  Kayıkçı  Mustafa,  matbu. 

Sazşâirlerine  aid  makaleler,  İkdam  gazetesi  1915. 

Fuzuli  —  Divan,  matbu. 

Hacı  Kemal  —  Camiünnezair,  yazma.  Umumî  kütübhanede. 

Hasib  —  ( Üsküdarlı,  Mevlevi)  —  Vefeyatı  ekâbiri  islâmiye,  yazma. 

Hatayı  —  Divan,  yazma,  Ali  Emiri  kütübhanesinde. 

ibrahim  Alaeddin  —  Meşhur  adamlar  ansiklopedisi. 

İzzet  Molla  —  Baharı  efkâr,  matbu. 

Mehmed  Siraceddin  (Asım  oğlu)  —  Mecmuai  şuara    ve    Tezkirei 

üdeba,  matbu. 
Mehmed  Şakir  —  Adsız  mecmuadaki  makaleler. 
Mehmed  Ziya  —  Yeni  kapı  Mevlevîhanesi,  matbu. 
Mısr!  Niyazi  —  Divan,  matbu. 
Muhibbi  —  Divan,  matbu 


Mûstakimzade  Sadeddin  —   Tuhfei  hattatin,  matbu. 

Nef*î  —  Divan,  matbu. 

Nesimi  —  Divan,  matbu, 

Ramiz  ~  Şuara  tezkiresi,  yazma. 

Rıza  —  Tezkire,  matbu. 

Ruhî  —  Divan,  Matbu. 

Sabuhî  —  Divan,  matbu. 

Safayi  —  Tezkire,  yazma. 

Sadeddin  Nüzhet  Ergun  —  Kuloğlu  ,  matbu. 

Gevheri,  „ 

Karacaoğlan,  „ 

Katibî,  „ 

Sakıb  Dede  —  Sefinei  Mevleviye,  matbu. 
Salâhî  (Uşşaki)  —  Şerhi  gazeli  Âşık  Ömer,    Bay    Osman  Ergin*in 

hususî  kütübhanesindeki  yazma  nüsha. 
Samih  Fethi  —  Cumhuriyet  Ansiklopedisindeki  Âşık  Ömer  maddesi . 
SünbülzadeV  ehbi  —  Divan,  matbu. 
Talât  (Çankırılı)  —  Çankırı  şairleri,  matbu 
Ziya  Paşa  —  Harabat,  matbu  —  Emil  tercümesi,  matbu. 
Mecmualar  : 

Millet  —  Ali  Emirî  kütübhanesi,  manzum  eserler  No:  689,  699,  715,. 
742.  795,  834,  844,  849,  875  ve  diğer  bir  çok  mecmualar. 
Eyip  -  Husrev  Paşa  No:  625 
Üniversite,  Türkçe  eserler  No:  1054 
Köprülü  -  Hafız  Ahmed  Paşa  No:  357 
Bay  Osman  Ergin'deki  muhtelif  mecmualar. 
Bendeki  yazma  10  mecmua. 


indeks 


italik  rakamlar  metin  kısmına  aiddir 


-A  - 

Abdî  (Şair)  — 

Abdullah  Cevdet  — 

Adlî  (Şair)  — 

Adlî  (Âşık  Ömer)  — 

Adnî  (Şair)  — 

Âgrehî  (Şair)  — 

Âhî  (Şair)  — 

Ahî  (Sazşairi)  — 

Ahmed  Han  (II)  —  8. 9, 

Ahmed  Küfrî  (Şair)  — 

Ahmed  Paşa  (Şair)  — 

Ahmed  Remzi  Akyürek 

Ahu  (Sazşairi^  — 

Ali  (Dördüncü  halife)  — 

Âlî  (Şair)  _ 

Allâhî  (Şair)  — 

Anadolu  — 

Ânî  (Şair)  _ 

Arapça  — 

Arapgir  — 

Arif  Kâhyazade  — 

Askerî  (Şair)  — 

Âşık  Azmi  — 

Âşık  Hasan  (Sazşairi)  — 

Âşık  Kerem  (Sazşairi)  — 

Âşık  Ömer  (Kırşehirli)  - 

Âşık  Ömer  (Yenişehirli) 

Âşık  Ömer  (Yüklülü)  — 


70. 

65, 

10,11, 


432 
55 
433 
5,  7 
432 
432 
432 
433 
258 
431 
69 
90 
82 
77 
432 
432 
90 
432 
11 
55 
6,  88 
432 
65,  65 
81,  94 
90 
54 
54 
54 


Âşık  Salih  (Sazşairi)  —  65 

Âşık  Sinanî  (Sazşairi)  —  83,  84 

Âşık  (Şair)  —  79 

Aşkî  (Şair)  —  84,  85 

Atâ  (Şair)  —  70 

Atayî  (Şair)  —  69,    432 

Aydın  —  5,  6 

Aynî  (Ayıntaplı  Şair)  —  68 

Ayvansaray  —  15 

-  B- 

Bağdad  —  10 

Bahayî  (Şair)  —  432 

Bakî  (Şair)  —  70,  92,  431 

Beğzade  (Sazşairi)  —  65,  433 

Behiştî  (Şair)—  432 

Beyanî  (Şair)  —  431 

Bursa  —  7,  10,  16,  17,  18,  433 

Bursalı  Tahir  —      5,  7,  16  75,  49 

-c- 

Cafer  Çelebi  (Şair)  —  68 

Cennetî  (Şair)  —  432 

Cevrî  (Şair)  —  431 

Cinanî  (Şair)  —  432 

Cehrin  —  8 

-  D  - 

Dağlı  Mustafa  (Sazşairi)  —  65,  433 
Deli  Balta  (Sazşairi)  _  65,  433 
Derviş  Nihanî  (Âşık  Ömer)  —  7,75 
Derviş  Ömer  (Şair)  —  55,  56,  78 
Derviş  Uzletî  (Mutasavvıf  Şair) —  433 


Derviş  Zaif  (Sazşairi)  — 

61 

Dühurî  (Şair)  — 

432 

-  E  - 

Ebu  Bekir  — 

76 

Ebüssuud  — 

43J 

Emin  (Binbaşı  Hoca)  — 

88 

Emîrî  (Şair)  — 

432 

Emir  Sultan  — 

16 

Emirzade  (Sazşairi)  — 

65. 

433 

Enverî  (Müneccim  Şair)  — 

70 

Erzincan  — 

55 

Eşref  (Şair)  — 

^ 

90 

Eşrefoğlu(MutasavvıfŞair)- 

-17,18,432 

-F  - 

Faiz  (Musikişinas)  — 

85 

Fakirî  (Şair)  — 

70 

Farsça  — 

11 

Fazlî  (Şair)  — 

432 

Fehmî  (Şair)  — 

432 

Ferid  Kam  — 

16 

Fevrî  (Şair)  — 

431 

Feyzî  (Şair)  — 

432 

Figanî  (Şair)  — 

13, 

432 

Firakî  (Şair)  — 

431 

Firdevsî  (Şair)  — 

432 

Fuzulî  (Şair)  — 

68, 

431 

Fuad  Köprülü  —  8,  58,  60,  65,  66, 

83,  94 

-  G- 

Gayrî  (Sazşairi)  —  65 

Gedayî  (Sazşairi)  —       65,  79,    433 

Gevherî    (Sazşairi)  —    20,  59,  60, 

61,65,  79,  88,  94 

Gözleve  —  5,  6,  88 

Gülşenî  (Mutasavvıf  Şair)  —        432 

-H  - 
Hacı  Bektaş  Veli  —  76,  52 

Hadi  (Musikişinas)  —  85 

Hafız  Hasan  (Yeniköylü  musikişinas) 

-  85 


Hafız  Hüseyin  (Hacı  îsmailogflu 
Ayvansaraylı)  —  15,  16 

Hafız  Ömer  (Sazşairi)  —  55,  57 
Hafız  (Şirazlı  şair)  —  11,  421,  431 
Haletî  (Şair)  —  432 

Halid  Zıya    (Okul  Dirktörlerinden) 

—  55 
Halil  (Bursalı  Sazşairi)  —  65,  433 
Halil  (Şair)  —  433 

Hallaç  Mansur  —  431 

Handî  (Şair)  —  7 

Hasib  (Mevlevî  Üsküdarlı)  —  12,79 
Haşimî  (Şair)  —  432,433 

Aatayî    (Şah  İsmail  Safevî)  —  69, 

431,  432 
Haverî  (Şair)  -  70 

Hayalî  (Şair)  —  68 

Hayretî  (Şair)  —  432 

Hayrî  (Sazşairi)  —  65 

Hicrî  (Şair)   -  68,  70 

Hilâlî  (Şair)  —  68 

Hisalî  (Şair)  —  68 

Hoca  Çelebi  —  432 

Hopçu  (Musikişinas)  —  85 

Hüsnî  (Şair)  —  432 

İbrahim  Alâeddin  —  95 

İhsan  Mahvi  Balkır  —  55 

İmam  Âzam  —  77 

İshak  (Şair)  431 

İsmail  Saib  _  6,20 

İstanbul  _  6,  10,  55,  299.300,301 
İzmir  282 

İzzet  Molla  (Şair)  79 

-  K  - 
Kabulî  (Şair)  —  431 

Kandî  (Şair)  _  433 

Karacaoğlan  (Sazşairi)    —  65,  67, 

68,    433 
Kaygfusuz(MutasavvıfŞair)--77,    431 


Kayıkçı  Mustafa    (Sazşairi)   —  59, 
65,  66,  79,  94 
Kâmî  (Şair)  -  "^^^ 

Kâmil  (Sazşairi)  —  65,      "^33 

Kânı  (Şair)  —  432 

Kâtibî  (Sazşairi)  —  59,  65,  79,    ^-^-^ 
Kâtip  Salih  (Hayalî)  —  53 

Kelâmî  (Şair)  —  431 

Kemal  Ahmed  Dede  (Mevlevi)-  76 
Kenzî  (Karamanlı  Şair)  —  80 

Kırım  —  6,  7,  88 

Kırşehir  —  54 

Konya  —  5,  15,  16 

Köroğlu  (Sazşairi)  —  65,    433 

Kuloğlu  (Sazşairi) -65,  67,  79,    433 

-  L  - 
Lâ'lî  (Şair)  —  68 

Lealî  (Şair)  —  68 

Levnî  (Nakkaş)  —  83 

Levnî  (Sazşairi)  —  81 

Lisanı  (Şair)  —  431,    433 

Lûtfî  (Şair)  —  431 

-  M  - 
Mahtumî  (Sazşairi)  —  20 

Makalî  (Şair)  —  •  68 

Manî  (Şair)  —  432 

Mecdî  (Şair)  —  68,    432 

Mehmed  Han  —  10,  17 

Mesîhî  (Şair)  —  432 

Meşhurî  (Şair)  —  431 

Mevlâna  (Celâleddin  Rûmî)    —  11, 
15,  76,  42U  432,  438 
Meylî  (Sazşairi)  —  65,    433 

Mısrî  -  Niyazi  —        78,    432 

Mohaç  —  8,    397 

Molla  Camî  —  431 

M.  Şakir  —  38 

Muallim  Naci  —  90 

Muhibbi  (Kanunî)  —  70,      431 

Muhyeddini  Arabî  —  438,  439 


Mustafa  Han  — 

8 

Mustakimzade  — 

11, 

79 

-  N 

— 

Nabi  (Şair)  — 

92 

Naimi  (Şair)  — 

432 

Namdar  Rahmi  — 

59 

Necati  (Şair)  — 

70, 

431 

Nedimi  (Şair)  — 

432 

Nef'İ  (Şair)  - 

53. 

69, 

432 

Nemçe  — 

8, 

257, 

397 

Nesimî  — 

13, 

69, 

73, 

431 

Nev'i  (Şair)  — 

432 

Nihali  (Şair)  - 

68 

Nihanî  (Şair^  — 

432 

Nutki  (Şair)  — 

432 

Nureddin  Rüştü  Bü 

ngül 

[  — 

91 

Nurî  rSair^  __ 

432 

-  o,ö- 

Osman  Ergin  —  53,  85 

Öksüz  Âşık  (Sazşairi)  —  65,    433 
Ömer  Abdal  (Sazşairi)  —       55,  78 

Ömer  (Aşık  Ömer)  —  7 

Ömer  Aşık  (Sazşairi)  —  58,  59 

Ömer  (Halife)  —  76 

Ömer  (İstanbullu  Şair)  —  55 

Ömer  (Sazşairi)  —  55,  57 
Ömer  Vechî  (Şair)  —        8,  57,  58 


Pir  Emir  Sultan  — 

16 

-  R  - 

Rahmi  (Şair)  — 

432 

Rahşani  (Şair)  — 

432 

Raif  (Kitapçı)  — 

16 

Rasih  (Şair)  — 

71 

Re'yî  (Şair)  — 

68 

Rıza  (Hopçuzade  Musikişinas) —  85 
Rıza  (Tezkireci)  —  7 

Rindî  (Şair)  —  432 

Ruhî  (Şair)  _  69,  70 

Ruhî  (Sazşairi)  —  82 


Rumeli  — 

6 

Talât  (Çankırıh)  —            6 

,  13, 

54 

Rûmî  (Şair)   — 

431 

Talib  (Şair)  — - 

432 

Rus  —                                         î 

5,9 

Taliî        „    — 

70 

-  S- 

Tavrî      „    — 

43r 

Sabrî  (Şair)  — 

432 

Tebrizî   „     — 

432 

Sabuhî  (Şair)  — 

70 

Tıflî        „    - 

432 

Sadi  (Şair)  — 

11 

Tuna  — 

24 

Sadiye  (Bayan)  — 

54 

Tunca  — 

10, 

293 

Safayî  (Tezkireci)  — 

6 

Tuğludede  (Mahalle)  — 

15 

Sakız  —                                  10, 

67 

-  ü  - 

Salâhı  (Şair)  — 

391 

Ubeydî  (Şair)  - 

- 

432 

Salâhî  (Uşşakî)  —    53,  78,  85, 

435 

Ulvî            „      - 

431 

441,  442. 

,444 

Urfî              „      - 

11, 

421 

Samatya  — 

16 

Usulî           „      — 

431 

Samih  Fethi  (M.  Turhan)  — 

95 

-  0  - 

Selim  fVavuz)  _ 

431 

Üftade  (Mutasavvıf  Şair)— 

77, 

17 

Sevdayî  (Sazşairi)  — 

82 

-  V  - 

Sinop  —                                 10, 

313 

Varna  —                     10,  292,300, 

,  301 

Sipahî  (Sazşairi)  —               65, 

433 

Vehbî  (Âşık  Ömer)  — 

5.8 

Siraceddin(Asım  oğlu)  —75,  92, 

,  94 

Verdî  (Şair)  — 

68 

Siyahî  (Sazşairi)  — 

82 

Veysî      „      — 

432 

Sünbülzade  Vehbî  (Şair)  — 

79 

Visalî      „      

68 

Sürurî  (Müderris  Şair)  — 

70 

-  Y  - 

-ş- 

Yahya  (Şeyhülislâm) 

431 

Şavır  (Şair)  — 

70 

Yazıcı  (Sazşairi)  —  65,  66, 

67, 

433 

Şefkat  (Sazşairi)  — 

83 

Yegânî       „           — 

65, 

433 

Şehidî  (Şair)  — 

70 

Yenikapu  Mevlevîhanesi — 

21,75,76 

Şemseddin  (Şair)  — 

432 

Yenişehir  (Tsalya)  — 

54 

Şemsî  (Şair)  — 

68 

Yunus  Emre  (Şair)  —   77, 

78. 

432 

Şerifi  (Kefevî  Seyid  Abdülkerim)-7 

Yüklü  (Köy)  — 

54 

Şerifî  (Şair)  —                    6,  7, 

433 

-  Z  - 

Şerifî  (Şair)  — 

68 

Zârî  (Şair)  — 

433 

Şerif  (Kırımlı)  _  6,  7,  11,  44, 

433 

Zatî       „       - 

70 

Şeyh  Ahmed  —                      75, 

,76 

Zeki  (Konyah)  — 

13 

Şuhudî  (Şair)  — 

432 

Zıya  Paşa  (Şair)  _ 

85 

',90 

-  T  - 

Zühtü  Paşa  (Maarif  Nazırı) 

1         __ 

90 

Tahir  Nadi  Ozan  Özgü  _ 

90 

Zülâlî  (Şair)  — 

68 

Umumî  Fihrist 


Kıtım  :  1 

Sahi  e 

5  —    14  Âşık  Ömer'in  Hayatı 

15  --    64  Eserleri 

65  —    74  Edebî  Şahsiyeti 

75  —    78  Tasavvufî  Şahsiyeti 

79  —    95  Şöhreti  ve  Tesirleri 
Kısım  :  2 

5—19  Destanlar 

23  —    82  Koşmalar 

85  —  120  Gazeller 

123  —  364  Murabbalar 

367  —  387  Muhammesler 

391  Tahmis 

395  —  410  Müseddesler 

413  —  423  Semaîler 

424  Satranç 

425  —  428    İlâve  koşmalar 
431  —  434    Şairname 

437  —  444    Güftei  Âşık  Ömer  Şerhi  Sâhî  efendi 
Hece  vezinleri  fihristi. 
Aruz  vezinleri  fihristi. 
Şiirlerin  umumî  fihristi 
Metin  haricindeki  şiirlerin  fihristi 

Bibliyografya  j^; 

indeks 
Umumî  fihrist 


j 


PL       Ömer,  Agık 

^^^  -^Şik  Ömer,  ha  vatı  ve 

O36AI7    şiirleri 


PLEASE  DO  NOT  REMOVE 
CARDS  OR  SLIPS  FROM  THIS  POCKET 


UNIVERSITY  OF  TORONTO  LIBRARY