^Iı^iy
sadeddin Nüzlıet Ergun
AŞIK ÖMER
Hayatı ve şiirleri
Semih LUtffi MatbaasI ve Kitap Evi
03(>f}\l
it*^'--
JAN11İ967
Âşık Ömer'in Hayatı
Âşık Ömer'in nerede doğduğunu söylemeden önce Osmanlı
Müellif ler indeki malûmatı kaydedelim. Bursalı Tahir hiç bir de-
lil göstermeden şairin Konya^h olduğunu yazmakla beraber onun
bir manzumesine istinad ederek «Vatanı aslisinin Aydın eli» ol-
duğunu da söyler-
Âşık Ömer'e isnad edilen beyit şudur :
Zât-ı cemilemiz iyân ederiz
Vatan-ı aslîmiz Aydm elidir
Filhakika şairin bugün elimizde mevcud olan en eski yazma
divanında [Beşiktaş - Yahya efendi kûtûbhanesi] böyle bir
beyit mevcu'idur. Fakat Bursalı Tahir naklettiği iki mısraı
ihtiva eden şiiri tamamen görmediği veya görse de sonuna
kadar okumadığı için yanılmış oluyor. Şiiri aynen naklediyorum^
Sıfât-ı aslımız beyân edelim
Bizim meskenimiz serhad elidir
Zât-ı cemilemiz iyân edelim
Vatan-ı aslîmiz AydınelPâir
Adlî'yim mahlasım Vehbî okunur
Kemâlât-ı aşkım kisbî okunur
Vezn-i suhanımız hasbî okunur
Tehî sanman Ömer GözlevelVdır
6 Âşık Ömer
Bu koşmaya nazaran Aşık Ömer'in hem «Aydın» lı hem
«Gözeleve»li olduğunu söylemek lâzım geliyor. Biz bu tezadı
şu yolda tevil edebildik : Şair, Gözeleve'lidir ve uzun mûdddet
«Aydın eli» nde «tavattun» etmiştir. Onun Gözeleve'li olduğuna
dair elimizde bir iki vesika daha mevcuttur.
Netekim Kâhy azade Arif de şairin Kınm — Oözleve'ii olduğunu
zikrediyor. (1) Bu rivayeti Çankırılı Bay Talaf in bulduğu bir şiir
parçası da kuvvetlendirmektedir:
Kendim Gözleve'li Ömer'dir ismim
Tâ levh ü kalemden yazılı resmim
Bir katre menîden var oldu cismim
Cennet-ül-meVâya uğradım geldim
Bay ismail Saib de evvelce bu kanaati teyid eder bir man-
zume görmüştür.
Bizi bu hususta az çok aydınlatan diğer bir vesika da Âşık
Ömer'in Şairname'de hocası Şerif Pden bahsedişindeki hususiyet-
tir. Âşık Ömer, "kendi şehrindeki» yani doğduğu yerdeki
şairleri sayarken bilhassa Şerif Vyi derin bir saygı ile anıyor. Bu
zatın Safayî tezkiresinde kısaca hayatmdan bahsedilen Kırımlı
Şerifi olması kuvvetle muhtemeldir [2] .
(1) Kethudazade Arif menakıbı.
(2) Şerif hakkında Safayî tezkiresinde şu malûmata tesadüf ediyoruz :
« Şerif nâmı Rahmetullah'dır îklîm-i Kırım'da zuhur etmiştir Evâil-i hâlinde İstan-
bul'a gelüp tahsîl-i ilm ü ma'rifet idüp mülâzım olup kazaya rızâ diyerek Rumeli'nde
bâ'z-ı kuzâta kadı ve hâkim olmuşdur Asrın şuarâsından ulûm-i arabiyyede mahir ve
fûnun-i şi'r ü inşâya kadir olmağla bu bir kaç beyit zâde-i tab^-ı şerifleri olan âsâ-
nndandır
Bu demler hûn-ı dil bezm-i mahabbetde şerâb ister
Ciğer sûz-i gamınla sîh-i mihnetle kebâb ister
Nevbahâr oldu yine gülğeşt-i sâhrâ vaktidir
Gel gel ey sâkî ki nûşâoûş-i sâhbâ vaktidir
Hayatı 7
Gerçi manzumenin o kısmmda bir karışıklık görülmektedir.
Arada Kırım'lı olmayanlardan bahsedildiği gibi derhal Bursa' da
yetişen şairlere geçiliyor. İhtimal ki bazı beyitler noksandır ve
belki Âşık Ömer bu noktaları bilmediği için yanılmıştır.
Her halde Şerifi diye bahsedilen şairin Kırımlı Şerif olma-
sını kabul ettirmeyecek bir sebeb yoktur. Gerçi Rıza tezkire-
sinde bahsedilen Kefevî Seyid Abdülkerlm Şerîfî (ölümü 1049- 1639)
da bu devrin şairlerindendir. Fakat "bizim şehrimizde yetişen
şairler» kaydı bu ihtimali ortadan kaldırıyor.
İşte bütün bu deliller, Bursalı Tahir'in rivayetini esassız deni-
lebilecek bir hale getirmektedir.
Şairin bir kaç manzumesinden öğreniyoruz ki, Ömer ve Adlî
adlarını taşımaktadır. Fakat şiirlerinde münhasıran "^Aşık Omer„
veya ''Ömer„ mahlasını kullandığına bakıhrsa, asıl adının "Omer„
ders veya aile mahlasının da ''Adlî» olduğu tahmin edilebilir
< No: 76, 652 ) .
Taş basmasile tabedilmiş olan divanda (Sahife 15) ise , mah-
lasının/)^mş M7jö/z/, adının da Ömer olduğuna dair bir beyit yazı-
lıdır. Bir tarikate intisab ettiği muhakkak olan Âşık Ömer'e şeyhi
tarafından ayrıca böyle bir mahlas verilmiş olması da mümkün-
dür.
Bir manzumesinde gördüğümüz (No: 591 ),
Kumâş-ı atlasın bîhûde arzeyler Şerîfâ cerh
Benim bâlâ-yi isti'dâdınıa andan kaba çıkmaz
Âl idûp mahrem-i gayreyledin âhır yâr.
Senin ey ahter-i rez kanını içsem bârı
Fenn-i muammada dahi sâhib-i nâm ü nişan olmağla Handi namına muammasıdır
Efser-i husrevi kordum benim olsa serine
Ol şipâhî beçenin kendi külahı yerine
8 Âşık Ömer
Mahlasım Âşık Ömer'dir Vehbi'dir çün adımız
Mısramdaki Vehbi kelimesinden ise belki de istidadının fıtri-
ligini anlatmak istemiştir. Ve ihtimal yukarıda yazdığımız man-
zumede de bu adı kullanan şair mûteaddid isim ve mahlasların
sahibidir.
Millet — Ali Emiri kûtûbhanesindeki bir mecmuada (Manzum
eserler No: 689),
Mahlasım Vechî'dir ÖmerMir adım
Mısraını ihtiva eden bir manzume mukayyeddir. Her halde
bu Ömer'in diğer bir sazşairi olması veya Vehbi'nin yanlış ola-
rak Vecbî yazılmış bulunması memuldur.
Âşık Ömer'in doğduğu tarihi bilmiyoruz. Fakat bazı cenk
vak'alarına aid yazdığı manzumeler onun XVII nci asır sazşair-
lerinden olduğunu katiyetle göstermektedir. Şairin Prof. Bay
Fuad Köprülü tarafından neşredilen bir manzumesi (Hayat ' sayı
24] Cehrin kalasının fethi münasebetiyle 1089-1678 de yazılmıştır.
Bu şiiri aynen naklediyorum :
Pâdişâha hizmetinde gezdik ancak kuru yaş
Dîn içün bilin bize Hak'dan verilmiştir maaş
Otuz altı gün olunca şöyle girdik düşmene
Görmemiştir kimseler hiç böyle bir ceng^ ü savaş
Çıktı küffar canibinden bir nice çerh-i felek
Çok velîler bu gazada sundular tîga bilek
Çok şükür geçti duamız müstecâb oldu dilek
Yaktılar âteşleri kalmadı bir taş üzre taş
İkinci Ahmed*in Nemçe ile olan mücadelelerine dair bir şiiri
ile (No : 444) Mohaç seferine aid bir manzumesi (No : 621)
ve Mustafa Han'ın bir gazası hakkında yazdığı bir koşması da
( No : 136) kitabımızda görülmektedir.
Hayatı 9
Millet - Ali Emiri kûtûbhaneGİndeki bir mecmuada ise
(Manzum eserler No. 689) «Âşık Ömer fî hak-kı Sultan Ahmed»^
başlığıyle şu murabbaa rasgeliyoruz :
Rahşına olmuş süvâr o] merd-i meydandır g-elen
Kılıcın destine almış tîğ-ı üryandır gelen
Hazret-i Sultân Ahmed ol Resul vekilidir
Aç gözünü âsi düşman Al-i Osman'dır gelen
Seyredin alaylarını kat be-kat dikkat ile
Sancağ-ı şerif hiledir ol şerîfî zât ile
Hazretin hırkası bile nice mu'cizât ile
Halife-i rûy-i zemin Sultan Ahmed'dir gelen
Bu gazalar pâdişâhın iktidar u cehdidir
Saltanata terbiyet veren diraht-ı bahtıdır
Edrine'yi et ziyaret zira ceddin tahtıdır
Aç gözünü âsi düşman Al 'i Osman'dır gelen
Gün gibi olmuş münevver mah yüzünün ağı gör
Dîn-i islâmı müşerref ol muazzam dağı gör
Bunca heybetle kurulan tuğları otağı gör
Halife-i rûy-i zemin Sultan Ahmed'dir gelen
Der ki Ömer ömrün artsun gün gibi ey pâdişâh
Rehberin Hazret-i Hızr u destgîrin ol îlâh
Bunca yüz bin askerinle nice kerre pür silâh
Aç gözünü âsi düşman Al-i Osman'dır gelen
Yahyaefendi kütübhanesindeki divanda da Ahmed'in Rus
seferi hakkıada yazılmış şu manzume kay idildir •
Hamdülillâh zahir oldu mu'ciz-i peygamberi
Gaziler din aşkına arslana döndü her biri
Şâd û mesrur oldu cümle ehl-i islâm askeri
Hak Taalâ Moskov'un fethin müyesser eyledi
imiz
imiz
10 Âşık Ömer
Lûtf u ihsan eyleyüben ol ganî perverdigâr
Eyledi Moskov çerisin her birini târümâr
Gaziler seyfinden oldu canları nâra süvâr
Hak Taâlâ Moskov'un fethin müyesser eyledi
Gözümüz yaşma bakup ol yüce sultânımız
Feth ü nusratm müyesser eyledi Sübhân'ımi2
Hamdülillâh gazi oldu Sultan Ahmed Hân'ım
Hak taâlâ Moskov'un fethin müyesser eyledi
Yüzümüzün karesine bakmayup Rab-bi Celîl
Ol Muhammed hürmetiyçün etmedi bizi rezîl
Ayak altında koyup kâfirleri kıldı zelîl
Hak Taâlâ Mnskov'un fethin müyesser eyledi
Ger kanadlansa karınca irişür elbet zeval
El'aman çağırdı cümle ol lâîn-i bed fiâl
Ey Ömer lütfetti İslâm leşkerine Zülcelâl
Hak Taâlâ Moskuv'un fethin müyesser eyledi
Âşık Ömer, Yeniçeri sazşairlerindendir. Serhad hâdiseleri hak-
kında bir çok manzumeler yazdığı ^ihUSerden geçtiler [No " 528],
Sakalar [No : 646] zümreleri hakkında da ayrı ayrı medhiyeler
kaleme almıştır.
Onun seferde ve hazarda askerle beraber bir çok yerleri
dolaştığını biliyoruz. Rus muharebesine iştirak ettiğini ise bizzat
kendisi söylüyor.
Şairin Bursa^ Sakız, Varna, Tunca, İstanbul, Sinop gibi şehirleri
dolaştığını gene kendi şiirlerinden öğrenmekteyiz [No: 6, 116,
493, 494, 503, 504, 505, 522]. Bağdad'o, gittiğini de bu şehir hak-
kında yazdığı bir medhiyeden anlamaktayız [Yahyaefendi nüshası]
Aşık Ömer'in, şiirlerinde Mehmed IV den itibaren dört hüküm-
dardan bahsettiğini ve bilhassa Ahmed II hakkında çok hürmet-
kar olduğunu görüyoruz, Onun daima muzafferiyetini isteyen
Âşık Ömer, mizahi bir şiirinde de,
Hayatı 11 \
J
Sultan Ahmed Hân'a kıl hayrı duâ
Hâsılı bir yerde mal bulmak ister İ
deyişine bakılırsa ondan bir lütuf ta beklemektedir.
Âşık Ömer tahsili olan bir adamdır. Şairname'deki kayıddan
başka Tekerleme başlıklı bir manzumesinde de Şerifken savgile
bahseden şair, belki bu zatın talebesidir. 652 numaralı şiirinde |
I
Ha/ız divanını, Sadi'nin "Bostan„ ını Mevlâna'nın "Mesnevi» sini
tedkik ettiğini söyleyen ve ariflere Ur/t gibi meydan okuduğunu
anlatan Âşık Ömer, her halde saydığı bu eserlerin asıllarından
istifade edecek kadar Farsçaya vukuf peyda etmiştir.
Onun az çok Arapça bildiğini de tahmin edebiliriz. Bir man-
zumesinde (Millet- Ali Emiri, manzum eserler : No. 742),
i
Arabi Fürsü bilmeyen dile minnet eylemem ;
i
Diyen ve Arapça ile karışık bir manzume vücude getiren (No:
227) Âşık Ömer, bu dilin de büsbütün yabancısı olmasa gerektir
Onun medresede okuduğunu ve islâmî ilimlerle bir mikdar ]
uğraştığını , i
\
Sarf u nahv mantık maânî cümlesi oldu beyan ;
Arabî fürs ile tefsir hem Dürer Âşık Ömer
i
beytinden de istidlal edebiliriz. Mamafih Şairin kuvvetli
bir tahsili olmadığı ve devrinin temayüllerine göre bazı |
şeyler öğrenmekle beraber hiç bir sahada derinleşemediği de j
muhakkaktır.
Âşık Ömer'in h:fza çahştığını da tahmin edebiliriz. Bazı <
manzumelerinde Kuran'ı hıfzettiğini söylediği gibi, matbu divan- ]
da görülen "Hafız Âşık Ömer„ başlıkları da bu kanaati az çok \
kuvvetlendirmektedir. '
Şairlikten başka "tanbura„ çalmakla da iştihar ettiğini ise
Müstakimzade haber veriyor [1] . !
[1] Tuhfefûlhattatin.
12 Aşık Ömer
Bize göre Âşık Ömer, yalnız halk musikisi ile değil, klasik
Türk musikisi ile de uğraşmıştır. Onun 452 numaralı murabba-
mda saydığı musiki ıstılah ve makamları bunu açıkça gösteriyor.
Âşık Ömer, Üsküdarlı Mevlevi Hasib'in "Vefeyatı ekâbiri islâ-
miye„ [1] si ile Konya Mevlâna müzesindeki yazma divanın
kayıdlarma göre (1119 — 1707^ tarihinde ölmüştür.
1197 — 1782 de yazılan bu divanda şu vefat tarihi görül-
mektedir •'
İşidüp ben de vefatın ana dedim târîh
— 1119 —
(1081 — 1650) yılında yazılmış bir manzumesine bakılırsa
[ No. 35 ] şairİD çok yaşadığın! kuvvetle tahmin edebiliriz.
Bu manzumeyi pek genç iken bile yazsa gene seksen yaşını
bulmuş olması iktiza ediyor.
Eyip — Husrev paşa kütübhanesinde bir mecmuada (No. 625/
w-i,l ^Tj:— I AZA-Si^^ ci»j j^ j^U Ij ^ jl ^r\ başlığıyla şu manzumeye
rastlıyoruz :
Hâme-i kudretle yazmış nakşbend.i Kâf ü Nun
Hûsn-i hulkile seni serdefter-i öjj^, ^
Aşık daldan beri mihnet çerâğı nâsezâ
Geşt edüp dünyâyı dil j^Oo^y c-Jl.
ly^T^j^Jl JL"J dersen eğer
Cân ü başı terk eder Ö3j^^ ^.-J J^
Âşık-ı sâdık benim bu aşk yolunda râstî
Sıdk-ı da'vâya delil jy^l-aJl j>J U
Bu Ömer (kim) çeşmi hunzârm (hunbârın) revân eyler iken
Eyledi teslîm-i rûh öj*^'j *:" I»'
[1] Sûleymaniye - Haletefendi kütübhanesinde
Hayatı 13
Halbuki XVI ncı asırda yazılmış bir çok nazireler mecmua-
sında tesadüf ettiğimiz bu şiir Nesimr nin.
Suretin nakşında yazmış nakşbend-i Kâf ü Nûn
beytiyle başlayan bir manzumesine meşhur Figanî tarafmdan
vûcude getirilen bir naziredir. Demek oluyor ki bu şiir pek
cûz*î farklarla Âşık Ömer'e isnad edilmiş, hattâ kendi ölüm
tarihini bu manzume ile tesbit ettiği de söylenmiştir. Bu şiir
bendeki bir mecmuada da Âşık Ömer namına kayıdlıdır.
Âşık Ömer'in nerede gömülü olduğunu bilmiyoruz. (1303-1888)
de basılan divanın sonunda "Âşık Ömer'in Yemiş iskelesindeki
türbe-i şerifesidir,, başlığile bayağı bir resim görünürse de bu
haberi teyid eder ufak bir vesika bulamadım.
Âşık Ömer'e aid halk arasında bazı menkabeler rivayet edilir.
Bunlardan bir Kismı çirkin bir takım isnadlardır. Bazıları ise
onun çocukluğundan beri zekâsile ve şairlik kabiliyeti ile tanın-
dığını göstermek itibarile değerlidir.
I — Âşık Ömer medresede okurken bir gün hocası küçük
Ömer'e kimin kulusun der. Ömer boyacının kuluyum cevabını
verir. Hocası, kızar; köpürür ve çocuğu döğer. Fakat ertesi gün
Ömer, bir çok renkli çiçek toplar gelir. Hocasının tekrar sorgusu
üzerine aynı cevabı verince hocası gene hiddetlenir, Behey
sersem der; Allah dururken nasıl oluyor da boyacının kulu olu-
yorsun?! O zaman Ömer çiçekleri göstererek, bunu sen mi
boyadm a hocam! îşte ben bunu yapanın kuluyum der. Bunun
üzerine Hocası Ömer'in mertebesini bulduğunu anlar ve tale-
besinden af diler [I].
II — Ömer çocukken nasılsa kaldırımdan düşer, irticalen
"Vay anasını sattığımın kaldırımı, incittin baldırımı^ der [2] .
Zeki ve neşe'li bir adam olduğunda şübhe edilemeyen Âşık
[1] Konyalı Bay Zeki merhumdan nakil.
[2] Çankırılı Bay Talât'tan.
14 Âşık Ömer
Ömer, hayatını daima eğlence ile ve güzellerle vakit geçirmek
suretiyle geçirmiştir. Onun divanında bilhassa sevgilileri hak-
kında yazılmış manzumeler büyük bir yekûn tutmaktadır.
İşte Âşık Ömer'e aid elde ettiğim bilgiler bunlardan ibarettir.
İleride yeni yeni vesikalarla bu malûmatı genişletmek belki
mümkün olur.
II
Eserleri
Âşık Ömer, gerek halk edebiyatı şekillerile, gerek divan
tarzile bir çok manzume vücude getirmiştir. Sazşairleri ara-
sında onun kadar fazla şiir yazan hiç bir şair tanımıyoruz.
Konya -Mevlâna müzesindeki 336 varakh yazma divanda- ko-
pan yapraklar hariç olmak üzere- 1242 manzume görülmek-
tedir [1].
Ayvansaray'm Tıığludede mahallesinden Hacı İsmail oğlu Hafız
Hüseyin tarafından tertib edilen ve (1195 — 1780) de yazılmağa
başlanılarak (1197 —1782) de ikmal edilen bu divanın son sahife-
sinde şu kayda tesadüf olunuyor :
" LilUâh-iI-hamdü vel-minne Ves-salâ-tü alâ nebiy-yihi maa.Iümme
Bu dîvân-ı zîşân-ı Âşık Ömer'i müddet-i medîde ve eyyâm-ı adîde
sa'y ü gûşiş ile bir mertebeye alâ kader-it- taka getürüp tertîb-i
hurûf üzere tahrîr ve nice kerre mahv ü isbât ile takrîr edüp bâ*d-el-
itmâm vâsıl olduklarımızı dahi zeyline dere ve idhâl ve bundan sonra
dahi destâver olanları dahi kaydeylemek üzere nizâm verildi Bu sene-i
celîle târihinde ki «.iioUij 1197» sâl-i itmamın beyân eder
Câmi'i olan Hafıy Hüseyn-i Ayvansarayî ki Sekbâniyân ocağında
on beşinci zümrenin duacılarından olup bu hidmet-i cemileyi ahibbân-ı
[1] Konya müzesindeki Âşık Ömer divanından zayi olan sahiîeler şunlardır :
71 inci varak yoktur.
111 den 119 a kadar yoktur.
121 .) 129 » » »
193 inci varak yoktur.
220 den 229 a kadar yoktur
16 Âşık Ömer
2îşâna yâdig-âr ve ihvân-ı hullâna berg-üzâr eylemiştir Garaz-ı bîgfarazı
dahi budur ki mutâlea eden ve safâyâb olan ehl-i aşkdan bir duâ ile
hayatta oldukça selâmet -i dîn ve ba'delfevt rûh-i revânıma bir hediy-
ye-i nâçîzâne buyuralar ki demişler Bugün bana ise yarm sanadır
Tem m et „
Konya nüshasından daha küçük olan ''Yahya efendi nüsha-
sında ise„ " 9985 „ beyitli "1136 „ manzume kayıdhdır. " 530 „
«ahifeden ibaret olan bu divan (1141 - 1728) tarihinde yazıl-
mıştır. Bir çok imlâ ve vezin hataları olmakla beraber Âşık
Ömer'in elimizde bulunan en eski divanı budur. Hattatı malûm
olmayan bu yazmanın kenarlarına sonradan bazı şiirler de
ilâve edilmiştir.
Konya müzesindeki divandan tam 56 yıl evvel tertib edilmiş
olan bu yazmadaki şiirlerin bir kısmı Ayvansaraylı'nın nüsha-
sında yoktur. Netekim Ayvansaraylı'nm topladığı manzumeler-
<den bir çoğunu da bu yazmada bulamıyoruz.
Bursalı Tahir Samatya'da Uşşakî tekkesinde de şairin yazma
bir divanı olduğunu ''Osmanlı müellifleri» nde söyliyor. Darül-
fünun sabık müderrislerinden Bay Ferld Kamdın elinden de
yazma bir nüsha geçmiştir. Kitabcı Bay Raif de oldukça büyük
üç yazma Âşık Ömer divanını evvelce sattığmı söyledi. İhti-
mal ki şairin daha bazı divanları da vardır.
( 1306 — 1888 ) de taş basmasiie tabedilen divan ise Âşık
Ömer'in pek cüz'î eserlerini ihtiva eder, Bir çok defalar tekrar
tekrar basılan bu divan baştan sona kadar yanlışlarla doludur.
Bu küçük divandaki şiirleri hatalarını düzeltmeyerek sırasile
yazıyorum : Beyit adedi
1 — Dilberâ var ise kasdın gel Hicaz'da bul beni 6
2 — O şâhm şehrine kimler aceb bir an ayak basmış 5
3 — Bu dil yine bir âfet-i mekkâre dolaştı 5
4 — Alem içre hubluğu meşhur olan dilber mi bu 8
5 — Dirîga ben cüda düştüm yine bir nevcivânımdan 12
6 — Mübtelâyım hatırımdan fikr-i yâr eksik değil 2
Eserleri
7 — Emr-i Hak'dır tâ ezelden böyle çalınmış kalem
8 — Efendim rûz ü şeb âhı fezalar hep seninçündür
9 — Canım beni al yanına huddâm olayım ben
10 — Cananımı tıfl idi büyüttüm kucağımda
11 — Sev dilberi gizlice cânâne duyurma
12 — Yine bir âfet.i devrânın oldum ben giriftarı
13 — Bize nisbet ol perî ağyara gerdan emdirir
14 — Vermem sana çek benden elin ey melek-ül-mevt
15 — Cihanı anladım şöyle heman bir seng-i hâristan
16 — Ey gönül bu fenadan göçmeğe şübhen mi var
17 — Vücûdum şehrine düştü yine bir nâr ayrılık
18 — Kadir Mevlâm seni öğmüş yaratmış
Serdâr etmiş güzellerin üstüne
19 — Ey gönül Hak'ka ibâdet kıl mübarek cum'a gün
20 — Ben sana gönül verende şu cihanda gülmedim
21 — Yâ İlâhî sen bilirsin kalmışım gayet naçâr
22 — Hamdülillâh sûre-i Rahmân'ı ben bilmez miyim
23 — Cân ü dilden mail oldum bir saçı Leylâ'ya ben
24 — Başladım bülbül misâli zara her gün her gece
25 — Bir perî seyrâne çıkmış bağçesinde gül derer
26 — Uyan hey gönül gafletten şu çerh-i dünyâya bak
27 — Bârekâllah hub yaratmış kudret ile Zülcelâl
28 — Kadir Mevlâm senin hikmetin çoktur
Bir taş gördüm mermer taştan içeru
29 — Gider oldum pür cefâ sen bir yana ben bir yana
30 — Ey cemâlin gülşeni bâğ-ı baharım Mustafâ
31 — Cemâlin dilberâ bâğ-ı İrem'dir de ne dersen de
32 — Behey elâ gözlü dilber
Hâlimden haberin var mı
33 — Ah efendim hasretinle yüreğim kan oldu gel
34 — Bugün ben bir civan gördüm
Yeşiller giymiş al üzree
35 — Kaçma benden sevdiğim destana vermem ben seni
36 — Ülfetin kiminledir ey nazenin aldım haber
17
Beyit adedî
6"
8
5
4
4
12
8
1
5
6
6
10
8
6
9
8
8
5
7
6
8
8
8
11
5
8
8
8
9
5
18 Âşık Ömer
Beyitadedi
37 — Bir güzeller şahı gördüm âyet-i Kur'an yazar 6
38 — Öldürüp hâk ile yeksan eyleyen sensin beni 5
39 — Sûz-i aşkı Ahmed'imin cismimi büryân eder 8
40 — Ey perî günden güne arttı sânı gözlerin 8
41 — Ayrı düştümse güzel sanma feragat eyledim 8
42 — Çün garib garib ötersin
Yahşi söyler dilin bülbül 10
43 — Dest urup hançer çeküp bin kan eden karşımdadır 8
44 — Şitâ çıktı yaz erişti nevbahâr eyyamıdır 8
45 — Dinle gel sen feryâd ü figânım Halil 10
46 — Cân ü dilden mail oldum bir kaşı karaye ben 8
47 — Ol yüzü gül kameti bâlâ benim gönlümcedir 8
48 — Sabahtan uğradım canan bağına
Gördüm üftâdeler hara çevrilür 6
49 — Ey efendim Hak seni dâim mesrur eylesin 8
50 — Bir kaşı hilâle meyletti gönül
Çağı geçmiş amma yine bir hoşça 8
51 — Bendesin terkeylemiş bilmem o yâre neyledim 8
52 — Yanıma yaklaşma ey nazenin bildim niydüğün 8
53 — Şimdi bir gevher füruş lâle verdim gönlümü 8
54 — Sohbetin kimler ile ey nazenin aldım haber 8
55 — Canımın cananısın cânân elinden âh âh 8
56 — Gönlümü âl ile aldı dilber-i âlî cenâb 8
57 — Cümle âlem hüsnüne hayran olursa bir de ben 6
58 — Rahmin ey dilber dil-i nâlâne olmuş olmamış 8
59 — Geçtim ey dilber geçenden bir taze mehrû bul bana 8
60 — Vechin ey mah şem'-i pür nur gibi par par yanar 8
61 — Hey meded şimdengeru âlemde rahat kalmadı 6
62 — Arzıhâlim budur efendim sana
Aşkına düşeli hâlim yamandır 9
63 — Ben bugün bir peri gördüm âyet. i Kur'an yazar 8
64 — Aşkın piyâlesin bana içirdin
Şimdi olmuşum ben mest-i rûzigâr 8
65 — Ey efendim ben gedâya bir selâm verdin mi hiç 8
Eserleri 19
Beyit adedi
66 — Bir perî gördüm bugün nurunu saçup gider 10
67 — Gamından ey saçı Leylâ
Yitürdüm aklı Mecnûn'um 10
68 — Nazlı yârim kemliğim yoktur sâna
îylik unudulmaz bir zaman eyle 5
69 — Beni bana komaz aşk-ı cünûnum
Serimi sevdaya saldım ağlarım 10
70 — Dembedem aşkındır sinede her dem
Arttırup derdimi efzûn eyleyen 9
71 — Yâre gel ikram edelim ağyâre rağmen sevdiğim ~ 8
72 — Şol beyaz gerdana zeyn olan diller
Kemend-i dâr imiş bilmezdim evvel 6
73 — Cevr ü cefâları canıma yetti
Bilmezem bende mi dilberde mi suç 8
74 — Ey gönül hasbıhâlin var bilen yârâne sor 8
75 — Görmeyeli yârı dil dîvâne şeklin bağladı 5
76 — Yaz erişti şitâ gitti nevbahâr eyyamıdır 8
77 — Eğer sen germ olup dersen başımda kâkülüm vardır 8
78 — Asumana çıktı gitti zarım üç günden beri 7
79 — Yâ lİâhî bana bu gam ihtiyarımdan mıdır 8
80 — Eyledim senden sana feryâd ü zarı sevdiğim 8
81 — Aşıka ayş ü safadır mübtelâlıktan murâd 8
82 — Ey felek Mecnûn'uyum Leylâ'yı gözler gözlerim 8
83 — Hakikat râhma gönül bülbülü
Gönce evrakını râyegân okur 16
84 — Dinle bu esrarı bir hikmetullah
Takdîr-i Huda ne güzel uymuş 45
85 — Bir güzele mail olup hüsnüne hayranlarız 8
86 — Gel beru ey şâfi-i şebgâh-ı hicranım Ali 10
87 — Sen şeh-i hüsn ü bahâsın Bîbedel bir mehlikasm 10
88 — Gamınla ey lebi meygûn oldu gönül mahzun 8
89 — Sana ey verd-i nâzik ten dil-i gam hân verdim ben 7
90 — Firkatinle nevcivânım Kalmadı tâbü tüvânım 8
Yekûn 720"
20 Âşık Ömer
Bu mahdud şiirlerden başka Aşık Ömer'in 20 müfredini de
ihtiva eden bu eserin sonlarına 4 ü Gevherinin, 3 ü MahtumVnin
olmak üzere 7 şiir ilâve edilmiştir. Ayrıca mahlâssız 4 manzume
daha vardır.
Bu şiirlerden bazıları yazma divanlarda yoktur. Bazı mec-
mualarda rastgelinen hece veya aruz veznile bir takım şiirlerin
de gene matbu ve yazma divanlarda bulunmadığını görüyoruz.
Şimdiye kadar elde edebildiğimiz divan ve mecmualarda
mukayyed şiirleri -şekil veya mevzu cihetinden aldıkları adlara
göre- şu yolda tasnif edebiliriz :
Destan : Şairin 8 destanını metin kısmında neşretmiş bulu-
nuyorum. Bunları tamamile yazma divanlardan aldım. 666 numa-
ralı Şairname'yi ise değerli bilginimiz Bay ismail Saib lütfettiler.
Yahyaefendi kütübhanesindeki divanda,
Halk içine çıkup tufralar satup
Söyleyim der isen ödünç al^çe ver
Lodos havasiyle çıksak Boğazdan
Şile yalıları iyan görünür
başhklı "2„ destanla gene aynı eserde biri İstanbul'un muhtelif
yerlerini tavsif eden, diğeri Ahlâkî — Tasavvufî bir mahiyeti haiz
olan iki destan yazılıdır. Bu iki destanı buraya aytxen alıyorum:
— 1 —
Coşkun sular gibi çağladım aktım
Bülbül gibi âh ü efganımız var
Şadırvan atların seyrine baktım
Ahur kapusunda seyrânımız var
Akıntıya saldık biz de gemimiz
Çatladı'da mevcûd oldu cümlemiz
Kumkapı'da sürdük zevk-ı demimiz
Çok şükür Yezdan'a devrânımız var
Ben seni severim tâ ki ezelî
Takınmış başına fıstık kazeli
Eserleri 21
Sereserpe yenikapu g-üzeli
Lâng-a kapusunda yaranımız var
Davutpaşa ara yerde yücedir
Samatya'nın safâsı eyücedir
Narlıkapu hepisinden üçedir
Köşk ü saray ile unvanımız var
Yedi kule enbiyâlar durağı
Silivrikapı'da yanar çırağı
Yenikapu dervişlerin ocağı
Mevlevikâneyle devrânımız var
Topkapu kilidin kimse açamaz
Edirnekapısı'na konan göçemez
Eğrikapu'dan üç adam geçemez
Meyyitler elinden efganımız var
Serin olur Ayvansaray havası
Hümâ kuşu gibi yüksek yuvası
Balat'lılar pirden almış duası
Derler ki yol ile erkânımız var
Fener'liler taşra çıkmaz başlıdır
Küçükleri büyüğünden usludur
Derler ki aslı bezirgan aslıdır
Kafeslerde dolu mercanımız var
Ne hoş bula Petro kuyusu yerini
Yenikapu iyân etmez sırrını
Ayakapusu'nda gördüm birini
Ağlar ki yangından viranımız var
Cibali'de içtim aşkın dolusun
Baştan başa seyreyledim yalısın
Tüfekçiler zabteylemiş delisin
Unkapanı gibi mizanımız var
22 Âşık Ömer
Ayazmakapusu'nda dayanda durdum
Odunkapusu'nun darlığm gördüm
Borcu olanlara Hak ede yardım
Zâlimlere çengel organımız var
Zindankapusu aşikâr olunur
Borcu olanların bağrı delinür
Her ne millet ister isen bulunur
Baba cafer gibi rindânımız var
Balıkçılar şikârına dolaşur
Müşteriyi aldatmağa uğraşır
Gümrükte de dîdebanlar savaşur
Üsküdar'dan gelür kervanımız var
Yanicâmi gibi yoktur dünyâda
Bârekâllah anı yapan üstada
Namazını anda kılan ziyâde
Dâima okunur Kur'ân'ımız var
Bağçekapusu'ndan taşra irince
Yalıköşkü*nün önüne varınca
Topkapu'nun toplarını görünce
Kanlıca'dan gelen kurbanımız var
Pâdişâh-ı âleme kaldı duâ
Muammer ola feyziyle ulemâ
Cümle erbâb-ı devlet hep vüzerâ
Sultan Ahmed gibi bir hânımız var
Aşık Ömer muradın Hak'tan dile
Şâir olan bunun ma'nâsın bile
Bizden sonra nice şâirler gele
Ko disünler dilde destanımız var
— 2 ~ •■■
Hakikat râhmda gönüî bülbülü
Gonca evrakını râyegân okur
Fem-i fesahatle depredüp dili
Gâhi Bostan gâhi Gülistan okur
Eserleri 23
Çün sabâ goncanın açtı nikabm
Sâf olup ref etti anda hicabın
Her can fark eder mi usul kitabın
Mekteb-i irfanda ârifan okur
Fehmeder görünce vâkıf-ı esrar
Herkesin rumuzun hak üzre izhâr
Arif-i billâha görünür her bâr
Sanma her câhil-i bed zeban okur
Çâr harfile kalbin eylemeyen sâf
Dem urup bîhûde etmesün güzâf
Yazılmış rümûz-ı ayn ü şîn ü kaf
Bu babı zümre-i âşıkan okur
Bunu duyaluben gûş eden inler
Hakikat cür'alsm nûşeden inler
Sem'-i idrâk ile cûş eden inler
Hâl ehli bu ilmi her zaman okur
Zebanını bûy-i anber eylemiş
İrdiği dimağı muattar eylemi
Tarikat ilmini ezber eylemiş
Bir şeyh-i kâmil-i nüktedân okur
Ehl-i ma'rifetin olan hemdemi
Gûşe-i vahdette etmede demi
Bulanlar kutb içre hâl-i âlemi
Nüsha-i eşyada dîdebân okur
Ehl-i hakikatle olan musâhib
Kemâl ü ma'rifet olmada hâsib
Mükâfatın bilen ehl-i menâsıb
Sanma bu kâf ilmin her lisan okur
Mührü ana izhâr edince Cebbar
Hikmete râm oldu kamu nûr u nâr
Dîvanda bir nesne kılmayup izhâr
Kuş dilidir anı Süleyman okur
24 Âşık Ömer \
Kand misâli olur zebân-ı hikmet j
Nevbenev gösterir hilaf- 1 suret ]
Yazdı dil levhine kâtib-i kudret j
Dil olur dehende tercemân okur !
Derûnunun virdi sığmaz beyâne ^ ^
Yalmız kendini sanma dîvâne 1
Kulak tutar isen halk-ı cihâne ]
Her biri bir yüzden dasitan okur ^
Bu hikmet ilmin behimmet-i dânâ ı
Eyler İskender'e fasl-ı müntehâ \
Süleyman nüshasın açar bir daha )
Kıssa-i Rüstem'dir Kahraman okur |
Akiller akl ile çeker yâbâne ''
Sülük etmeyenler bulur bahane 1
Hâce derler bildim Nuşirevân'e
Olup olacağın bîgümân okur '
îl
Kim ki taklîd ile bu râha girer
Sözü yok bîhûde kendüyi yorar j
Sır görür yanlışça haberler verir
Her kaçan bu ilmi kehkeşân okur
Câhil atar elbet meydana kendin
İstemez akılın çeke semendin i
i;
Uydurur kendüye birinin fendin j
Kendi yaman anı her yaman okur |
Ömer anın içün eylerim figan
Döker nem yerine dîdelerim kan i
Korkarım îcâdım öldüğüm zaman
Bulur bir câhil, i kec dehân okur \
\
Koşma : Âşık Ömer'in divanında tesadüf ettiğimiz koşma-
ların ekserisini metin kısmına aldım, üniversite kütûbhanesindeki \
Eserleri 25
bir mecmua ile (Türkçe eserler : No : 1054) , Millet-Ali Emirîkû-
tûbhanesindeki bir mecmuada bulduğum koşmaları (M. E. No:
849)da"İlâve„ kısmma aldım. Muhtelif mecmualarda ve matbu
divanla Beşiktaş - Yahyaefendi kütûbhanesindeki yazma diva-
nın kenarlarma yazılan koşmaları ise buraya kaydediyorum:
— 1 —
Şunda bir dilbere gönül düşürdüm
Aldı beni kaşlarının arası
Hub cemâlin gördüm aklım şaşırdım
Yaradan Mevlâ'ya kaldı çâresi
Benim sevdiceğim gülden nâziktir
Çekmişim aşkını bağrım eziktir
Yeter cevreyledin bana yazıktır
Güle güle gel hey canım paresi
Telli turnam gelir şunda hak deyu
Yerde gökte düşmanların çok deyu
Ne kaçarsın senden gayri yok deyu
Beyaz gerdanında dişler yarası
Aşık Ömer der ki aşka yanarım
İçüp aşkın şarabını kanarım
Kıblem Hak'dır yönüm sana dönerim
Mihrabımdır iki kaşın arası (1)
_ 2 —
Güzel benim senden şikâyetim var
Buna derler devr-i zaman bilmiş ol
Al eder gönlümü benden alırsın
Ah ederim ahım yaman bilmiş ol
Nâzik olur gonca gülün yaprağı
Yüzümüzdür ayağının toprağı
(1) Bendeki bir mecmuadan
26 Âşık Ömer
Sana dedim ey güzeller ablağı
Üstümüzde ölüm heman bilmiş ol
Anlar güldür gülistanda biterler
Erenlerin himmetine yeterler
Aşıka cevredeni oda yakarlar
Zebaniler vermez aman bilmiş ol
İki yârım vardır gelir kavuşur
Kavuşur da hasret ile görüşür
Ah ettikçe dağlar taşlar tutuşur
Söndürmez deryâ-yi umman bilmiş ol
Aşık Ömer eder dili bîmâre
Ara kim bulasın derdine çâre
Arzıhal sunaydım sevgili yâre
Şikâyetim vardır canan bilmiş ol (1)
Dâd elinden kime edem şikâyet
Beni diyarımdan ayırdın felek
Ne gözde uyku var ne tende rahat
Sabr u karârımdan ayırdın felek
Bîvefâ köhne zen değil mi adın
Akıbet kime âlemde yaradın
Netsen gerek dahi nedir murâdm
öz ihtiyarımdan ayırdın felek
Bir âşık isterse vasî-ı habîbi
îbtidâ derd ü gam olur nasibi
Komadın hâlinde bu ben garibi
Sevgili yârimden ayırdın felek
(1) Millet - Ali Emirî kütûbhauesi Manzum eserler : No : 795
Eserleri 27
Bana bu gurbeti mesken eyledin
Hemdemimi âh ü şîven eyledin
Gözüme âlemi külhan eyledin
Bâğ u baharımdan ayırdm felek
Bu Ömerli beter kıldm ölümden
Şimdeng-eru kurtul imdi dilimden
Bir servi kametim aldm elimden
Hâsılı varımdan ayırdın felek (1)
— 4 _
Ey şahin bakışlı yükseğe bakma
İndirirler seni kola bir zaman
Âşık sâdıkları odlara yakma
Hiç lütfün olur mu kula bir zaman
Aşıka ettiğin başka fen gibi
Hiç görmedim kalbi âhen sen gibi
Seni aşk oduna yaka ben gibi
Açılan güllerin sola bir zaman
Bir âhû gözlüye gönül veresin
Bakmaya pâyine yüzler süresin
Ettiğin işlere pişman olasın
Her kes ettiğini bula bir zaman
Aşık Ömer eder ey perî resmim
Eğriimiş hilâle döndürdün cismim
Şimdi âr edersin anmağa ismim
Hatırından çıkmaz ola bir zaman (2)
— 5 —
Çünki beni derûnundan sevmezdin
Eveiden yüzüme gülüp neylerdin
(1) Millet - Ali Emirî, Manzum eserler : Mecmua No : 689
(2) « « « « 795
28 Âşık Ömer
Dermanı yoğidi sende bu derdin
Gamzen ile bağrım delüp neylerdin
Evvel bizden gayrı dostun yoğidi
Sitem hançeriyle kastın yoğidi
Kadîmî dostluğa gönlün yoğidi
Bizimle âşinâ olup neylerdin
Çevrinle bağrımı ezmek isterdin
Gayrılarla gezüp tozmak isterdin
Akıbet pazarı bozmak isterdin
Gönlünü uşşâkın alup neylerdin
Der ki Ömer yandı gönlümüz yâre
Aşkın ateşinden oldum âvâre
Çünki gönlün yoktu hey kaşı kare
Ya nice gönlüm alup neylerdin (1)
_- 6 —
Bana cevr-i bîşümârı neylersin
Tahammül etsin mi dersin ne dersin
Çektirüp feryâd ü zarı neylersin
Eflâke yetsin mi dersin neylersin
Tîğ-ı gamzen sînem deldi neylersin
Bakışın aklımı aldı neylersin
Figanım âleme doldu neylersin
Âlem işitsin mi dersin ne dersin
Dokunur hasudun taşı neylersin
Artmakta bağrımın başı neylersin
Akıdup gözümün yaşı neylersin
Nâra yanmasın mı dersin ne dersin
(1) Millet - Ali Emirî, Manzum eserler Mecmua No : 795 ve bendeki bir
mecmuadan.
Eserleri 29
Bendene bu nisbetleri neylersin
Ya rakibe izzetleri neylersin
Bu çektiğim zahmetleri neylersin
Zayolup gitsin mi dersin ne dersin
Der Ömer bu istiğnayı neylersin
Hışma gelûp ya atayı neylersin
Harâb edüp bu sarayı neylersin
Yıkılsın gitsin mi dersin ne dersin (1)
Fasl-ı şitâ geçüp bahar erince
Şükûfeler verir sana şan dağlar
Dürlü dürlü seyrangehin görünce
Karâr edebilmez dil ü can dağlar
Her kaçan derûnî eylesen nida
Bir âşık olunca dostundan cüda
Her bir gûşelerin vermede sadâ
Arar sende bulurlar canan dağlar
Ateşin eridir komaz karını
Elden mi aldırdın nazlı yârini
Gözlerin ayağa döker varını
Nedendir serinde bu duman dağlar
Ah ettikçe sîne bendin döğerim
Gözlerimden kanh yaşlar dökerim
Aylar günler geçer hasret çekerim
Yolun ver geçeyim gel aman dağlar
Omer'Q bu dağlar durağ olmuştur
Hemdemi âh işi ferağ olmuştur
[IJ Millet — Ali Emirî, Manzum eserler. Mecmua No- 68 9
30 Âşık Ömer !
Sevgili yârinden ırağ olmuştur "
Yaş değil gözleri belki kan dağlar (1) j
'i
— 8 —
I
(
i
Gönül eğlencesi ey tutu dillim j
Ya benim kaşları hilâlim mi var
Sarhoş yürüyüşlü mestâne gözlüm j
Ya benim lebleri zülâlim mi var [
Varup hâkipâye yüzüm sürmeye ^
Selâm olsun bizden ol kaşı yaye
Âdem bazirgândır dosta hevaye ,j
Cevahir vermeden elemim mi var j
Ne canın var el sözüne uyacak '
Kasdeyleyüp canımıza kıyacak ;
Varup ol rakîbe karşu koyacak
Zaîfim sultanım mecalim mi var j
. Der ki Ömer gamdır benim üstadım 1
Sözün bilmezlere yoktur inadım ' <
Güzel sever deyu çekilür adım ''
Ya benim bu babda vebalim mi var (2) j
__ 9 _
Perîşan gönlüme değme ey peri v
Hazer et Huda'dan yerde neler var ^
Âteş-i aşkına düşelden beri ]
Gör bu sîne ile serde neler var 1
Aceb niçün çevre mail olursun
Seni sevenlere cefâ kılursun i
Senden gayri dilber yok mu bilürsün I
Aşikâre değil sırda neler var ;
(1) Millet — Ali Emirî, Manzum eserler : Mecmua No. 689,
(2) Yahyaefendi K. ndeki divanın kenramda ve bendeki bir cönkte.
Eserleri 31
Be zâlim âlemde mislin bulunmaz
Aşıklarda neler vardır bilinmez
Görüp işitmekle menzil alınmaz
Hizmet et üstada pirde neler var
Kaşların benzer hilâle sevdiğim
Çeker âşıkları âle sevdiğim
Hor bakma hırkayla şale sevdiğim
Kepenek altında erde neler var
Düşer mi sânına hublarm şahı
Rûz ü şeb hicrinle eylerim âhı
Hüsnü im'âmnla nazar it gâhî
Seyreyle Âşık Ömer'de neler var (1)
- 10 _
Elem çeküp deli gönül gam yeme
Bir gün ağlamanın gülmesi vardır
Adûya intikam kalır mı deme
Herkes ettiğini bulması vardır
Halk içün ibâdet eder sâdıklar
Mevlâsını bulur kalbi yanıklar
Bîvefâ dilberi sever âşıklar
Gâh ağladup gâhi gülmesi vardır
Bu bir eski sözdür söylenür ezel
Dilber para ister dinlemez gazel
Zengin âşıkı bulunca bir güzel
Züğürdü ferdaya salması vardır
Bu âşıklık bir yoldurur derince
Bülbül feryâd eder gülü görünce
Bir dilberin kendi gönlü olunca
Tenhâca odaya gelmesi vardır
(1) Yahyaefendi kütübhanesindeki divandan.
32 Âşık Ömer
Zikr edelim bugün cenâb-ı Hak'km
Hele adûlarm ölmesi yakm
Ey Ömer dilbere meyletme sakm
Heman bir yüzüne gülmesi vardır (1)
— 11 —
Yine bir haber geldi çeşm-i mestimden
Bana rahmeylemiş gelse gerektir
Çok zamandır cüda düştüm dostumdan
Ağlayan dîdeler gülse gerektir
Bir zaman demezdim feleğe belî
Kim alur elinden ruhleri âli
Hasretinden iki çeşmimin seli
Derd ile kan olmuş silse gerektir
Aşkm ile hasbıhâlin söylerim
İnüp aşkm deryasını boylarım
Gamzesine sînem nişan eylerim
Hışmile bağrımı delse gerektir
Dostumun hayâli gözümden gitmez
Çoktur yârelerim unalmaz bitmez
Korkarım eğlenüp va'deye yetmez
Ömer bu derd ile ölse gerektir (1)
— 12 —
Lâ'l-i nâbın yârin hokka feminden
Almasam incinir alsam incinir
Yıllarca ağlayup hicr ü gamından
Gelmesem incinir gelsem incinir
(1) Yahya efendi K- Divan.
Eserleri 33
Buluşsam mahfîce yolda giderken
Selâm vermez ahde ikrar ederken
Görsem adûlarla işret ederken
Gülmesem incinir gülsem incinir
Mahabbet her kesin sanma kârıdır
Derûnunda göz güz olan nârıdır
Yüzün görsem gözüm kanlar akıdır
Silmesem incinir silsem incinir
Zeyn olsa sevdiğim giyse alların
Varsam bahçesine dersem güllerin
Mah yüzüne siyah zülfü tellerin
Bölmesem incinir bölsem incinir
Ömer sabreyle bu râz-ı müşkilin
Gelüj râz-ı aşkın sorar mü§kilin
Nekadar sa'yettim bilmem müşkilin
Bilmesem incinir bilsem incinir (t)
— 13 —
Şunda bir nazenin çıkmış meydana
Salmup gezdiği yollar hû çeker
Müştakındır senin nice âşıklar
Meclisindi şîrin diller hû çeker
Gelindi âşıkın alındı gamın
Sürelim mecliste ehl-i irfanın
Ejderler misâli siyah kâkülün
Dökülmüş gerdanda teller hû çeker
Güzel başın içün kıyma bu cana
Lâyık değil düşmez bu melek sana
Yine huruç etmiş yeşil baş suna
Çalkanup yüzdüğü göller hû çeker
(1) Beşiktaş - Yahyaefendi K. Divan.
34 Aşık Ömer
Âşık Ömer eder görmüşüm ezel
Ömrümün bağmda döküldü gazel
Nice meftunlarm vardır ey güzel
Benim gibi ednâ kullar hû çeker (1)
— 14 —
Kamu insan bir âhenge maildir
Kolay nedir mihnet nedir bilmezler
Düşünmezler şu dünyânın sonunu
Hayat nedir memat nedir bilmezler
Uyup cürmile şeytana isyanda
Nefse nefse bir acâyib seyranda
Kurdular meclisi dem ü devranda
Dünyâ nedir ahret nedir bilmezler
Ömer der ehl-i irfan meclisi bunlar
Deriîmiş gelmişler merhaba canlar
Dürr-i meknun söylesen de kim anlar
Türkü nedir müfred nedir bilmezler (2)
— 15 —
Gele canım sana bir suâlim var
Lütuf eyle bana şundan haber ver
Hak'kın ma'mûr evi cennet cehennem
Kiminçün yapıldı şundan haber ver
Şeytân-ı lâînin sözüne uyan
Havva'dır cennette buğdayı yiyen
Âdem'in eğninden hülleyi soyan
Cennetten çıktığı günü haber ver
(1) Bendeki bir mecmuadan ,
(2) Millet — Ali Emirî, Manzum eserler : Meeraua Mo: 742
Eserleri 35
Balığın mekânı su ile taştır
Anın ötesini anlamak güçtür
Hazret-i Âdem'in makamı kaçtır
Yönü ne diyara şundan haber ver
Yüz yirmi dört bin peygamber gelmeden
Hak Muhammed habîbini bilmeden
Din islâm kâfire kılıç çalmadan
Dini kim zaptetti şundan haber ver
Aşık Ömer hasmı ile görüşür
Tenin türab hem ashna karışur
Ay nereden doğar nerden kavuşur
Gün jıeden halk oldu şundan haber ver [1]
— 16 —
Şimdi almaz oldun benim selâmım
Ahrsın sevdiğim bir zaman olur
Bana işlediğin işlere nadim
Olursun sevdiğim bir zaman olur
Olamam sevdiğim bir nefes sensiz
Diyâr-ı gurbete giderim sensiz
Cihan köşkünde kul yok mu diyen siz
Kalursun sevdiğim bir zaman olur
Sözüm geçmez oldu ol bîamâna
Büküldü kametim döndü kemana
Böyle kalmaz elbet gelir imana
Gelürsün sevdiğim bir zaman olur
Vücûdum şehrinde nâr-ı hasretin
Arttı derûnumda derd-i firkatin
^1] Millet — Ali Emirî, Manzum eserler, Mecmua No 742
^^ Âşık Ömer
Bu Âşık Ömer'in kadr ü kıym«tin
Bilürsün sevdiğim bir zaman olur (1)
- 17 _
Sabahtan uğradım canan bağ-ına
Gördüm üftâdeler hâre çevrilür
Hiç kimseler bilmez hâlim yamandır
Her biri bir Mansur dara çevrilür
Güzelim ettiğin yanma kalmaz
Geçer bu güzelliğin bakî kalmaz
Zamane dilberinde hakîkat olmaz
Şimdiki güzeller vara çevrilür
Baykuşun kendisi virandan gitmez
Viran olan yerede bülbüller ötmez
Ömer sevdiğinden bir gün âh etmez
Geçer bu günler güz yaza çevrilür (2)
— 18 —
Cümlenin ma'bûdu yaradan Huda
Fermanı var fermanından içeru
Aradım derdime bulmadım derman
Dermanı var dermanından içeru
Çar köşe muhaldir dört köşe birdir
Münezzeh Mevlâ'dır keremi bindir
(2İ Mru7.v^:af:'"' ^^"^""^ "^^'"' ~ ^^« ^«
Eserleri 37 i
Yedi kat zemindir yedi kat göktür
Asuman var asumandan içeru i
Ben virdimi hatm eyledim Kur'â'na ^
Bihamdillâh sığmmışım Sübhân'a
Nice Sûleymanlar geldi cihâna i
Süleyman var Süleyman'dan içeru \
Aşık Ömer der ki sözün erbabı
Anm içûn Hak'ka eyler serayı «?»
Sekizdir cenneti yedidir tamu ;
Tamusu var tamusundan içeru (1)
III — Semaî : Afik Ömer'in yazma divanlarmda hece vezniyle \
pekaz semai vardır. Metin kısmındaki semailerin ekserisini I
koşma bahsinde zikrettiğim mecmualardan aldım Diğer
yazmalarda bulduklarımı da aşağıya yazıyorum:
■I
— 1 — \
Erişsin kaddi dildârm j
Bülend olsun da seyr eyle i
Cemâli Yûsuf'e yârın
Menend olsun da seyr eyle \
\
Dahi müddet gerek üç yıl 1
Bile kadrin ola âkil j
Hele meydâna gelsün dil t
Pesend olsun da seyr eyle j
Dahi ol zülfü nevreste I
Uzatsun deste ber deste ^
Ki her birine bir haste
Fikend olsun da seyr eyle '
(1) Millet — Ali Emirî kûtûbhanesl : Manzum eserler, Mecmua No, 74J ,
38 Âşık Ömer
O çifte benleri fülfül
Dişi dürdür lebleri mül
Dolansun boynuna kâkül
Kemend olsun da seyr eyle
Ömer bilmez dahi hâlin
Tıfıldır çeşm-i kattâlin
Ne kanlar içer o zâlim
Levend olsun da seyr eyle (1)
— 2 —
Behey elâ gözlü dilber
Hâlimden haberin var mı
Seni benden ayırdılar
Zlumdan haberin var mı
Bu gün dersin yarın dersin
Ağyarına yârim dersin
Ayrılığı zulüm dersin
Ölümden haberin var mı
Paşam gözlerin süzülmüş
Lebinden şeker ezilmiş
ibrişim kuşak çözülmüş
Belinden haberin var mı
Ömer eder hep gülmüşler
Aşıkların yanılmışlar
Bahçede gülün dermişler
Bağından haberin var mı (2)
(1) Bay M. Şakir'in toplamalarından. Adsız Mecmua No : 17
(2) Matbu divan
Eserleri 39
3 —
Bahar oldu düştük dile j
Sen de figan eyle bülbül
Hâr elinden gönce güle j
Şikâyetin söyle bülbül -
I
Kar kalmadı yüce dağda i
Fursatı fevt itme çağda , {
Seyranda bahçede bağda =^
Gönlümüzü eğie bülbül i;
Nazlı dilber benden kaçar '.
Adûlara göğsün açar {
Günümüz zâr ile geçer i
•I
Hep âşıklar böyle bülbül i
Gönül ayrılmaz yârinden ı
Zevki var aşkın elinden <
Ömer bilür kuş dilinden <
Her ne dersen söyle bülbül (1) j
's
— 4 — J
j
1
Yine bâd-i sabâ esti I
Ağam çıktı otağından
Aşıkma bade sundu i
Lebi sükker dudağından
Salındı bahçeye girdi '
Çiçekler titredi durdu
Mor menevşe boynun eğdi
Gül kızardı hicabından
(1) Millet - Ali Emirî, Manzum eserler, Mecmua No: 844
40 Âşık Ömer
Uyma rakibin ardma
Zarar edersin kendine
Bak şu zâlimin fendine
Emer yârim dudağmdan
Bahçelerde biten güldür
Dalında öten bülbüldür
Ömer bir ednâ kulundur
Bağışla geç günahından (1)
-5- I
Çün garib garib ötersin
Yahşi söyler dilin bülbül
Aşıklara derd katarsın
Açıldıkça dilin bülbül
Seher vaktmda cûş eyler
Aşıkın gönlün hoş eyler
Bâde-i aşkı nûş eyler
Şakıdıkça dilin bülbül
Dolu sunar sana sâkî
Yüreğinde aşkın oku
Gel bizim bağlarda şakı
Uğradıkça yolun bülbül
Seher vaktinde coştukça
Hak dehânmı açtıkça
Bahar eyyamı geçtikçe
Perişandır hâlin bülbül
Yüzün sürünce yerlere
Hizmet eyledin pirler
(1) Milleti - Ali Emirî, Manzum eserler, Mecmua No: 834 ve bendeki bir cönkte.
Eserleri 41
Der ki Ömer bu yerlere
Garib düştüm bilin bülbül (1)
— 6 -
Sözümden incinen dilber
Küsme g-el tevbeler olsun
Ne dedim nemden incindin
Küsme gel tevbeler olsun
Açma bu sineme yâre
Kul hatasız olmaz hele
Efendim günde yüz kere
Küsme gel tevbeler olsun
Bu güzellik bakî kalmaz
Cefâ eden murâd almaz
Küsü tutan eyi olmaz
Küsme gel tevbeler olsun
Ömer eder nedir hâlim
Hatâ mı söyliyor dilim
Sarılalım gönce gülüm
Küsme gel tevbeler olsun (2)
— 7 —
Bize nisbet mi sultânım
Adûlarla salınırsın
Melek nesli misin canım
Yeşil câme bürünüürsün (3)
(1) Matbu divandan.
(2) Bendeki bir mecmuadan.
(3) Melek sîmâ mısm dilber
Her sözüme almırsm : Adsız No. 17
42 Âşık Ömer i
Benim yârim melek nesli
Nedir bu ceylânm aslı ]
Cemâlin âfitâb misli j
Gâh doğar gah dolanırsın
Hançer gevheri belinde j
Kelâm cevheri dilinde I
Destimâlimiz elinde v
Nazlı nazlı salmrsm i
•1
;1
Aşıklar badesin içer i
Güzeller âşıkm seçer î
Bu güzellik gelir geçer !
Elde görür yerinirsin (1) ı
Ömer'im geçti serinden ;
Vefa gelmez dilberinden
Bu güzellik defterinden î
Bir gün olur silinirsin (2) j
-8- i
i
Dost ile seyrâna varsam j
Uzak yollarda âlem var j
Bülbül olsam feryâd etsem ]
Gönce güllerde âlem var i
Aşıktır yanup yakılan 1
Aşkın râhına katılan \
Ol meh cemâle dökülen :
Çifte benlerde âlem var j
Âşık derviş aş varalım |
Yârin cemâlin görelim j
(1) Bu bend Adsız mecmuada yoktur.
(2) Millet — Ali Emirî, Manzum eserler, mecmua No. 742 ve Adsız mecmua No. xT
Eserleri 43
Ölmeden bir dem sürelim
Uzak yollarda âlem var
Âşık Ömer yorulmağa
Sular gibi durulmağa
Hoş tekellüm söylemeğe
Tutu dillerde âlem var (1)
_ 9
Garib bülbül kılur zân
Varup g-ülşâne yaslanmış
Tcmâşâ eyledim hân
Gül-i handâne yaslanmış
Bu gün ben yârimi gördüm
Tazelendi eski derdim
Ol siyah kâkülün gördüm
Mâh-i tâbâne yaslanmış
Bir nazar kıldım ol şaha
Saçı sünbül yüzü mâha
Gönül Yûsuf gibi şaha
Düşüp zindâne yaslanmış
Ömer derde düşüp ağlar
Anı kâmil olan anlar
Katar katar siyah benler
Gümüş gerdâne yaslanmış (2)
IV — Tekerleme : Birincisi Millet — Ali Emirî kûtûbhane-
sindeki bir mecmuada (Manzum eserler No^ 689), ikincisi
(1) Bu semaî Yahyaefendi kütûbhanesindeki divanın kenarına sonradan yazılmıştır.
(2) XVII nci asırda yazılmış bendeki bir mecmuadan .
^^ Âşık Ömer
matbu divanda olmak ûzre ?airin*Tekerleme»başlıklı şu manzu-
melerine tesadüf ediyoruz :
_ I _
Haydar'm yolunda çektim çok taab
Ali'ye arzıhâl etsem mi aceb
Ömer ebced okur bir tıfl.ı mekteb
Osman'ım hafız ı Kur'ân'a benzer
Var mıdır kati bir âşık-ı sâdık
Ola Hamza şahı sevmeğe lâyık
Doyamaz Kasım'm çeşmine âşık
Rüstem ü Bedî'üzzaman'a benzer
Şerifin akranın kande g-örürem
Şeyhimi görmesem bir an ölûrem
Muhammed yolunda kurbân oluram
Kadr-i âşık bilür bir cana benzer
Muharrem'in dişi dûrr ü gevherdir
Sefer'in lebleri şehd ü şekerdir
Receb'in benleri seyyarelerdir
Hüsn-i hulkı mâh-ı şa'bân'a benzer
Kurtulur mu anın düşen destine
Cefâya çekdirüp götürür yine
Bayram'ı gösterüp şâd eder yine
Mürvet issi yok Ramazan'a benzer
Kemal'in hubluğu bulmuş kemâli
Cemal'i sevenin nic-olur hâli
Kanber'in kâkülü ejder misâli
Tokaları anber feşâna benzer
Eserleri 45
Bâli söyleşdikçe lebi bal olur
Seyyid'i sevenin kaddi dal olur
Mey içse Veli'nin alı al olur
Dîde-i mahmuru mestâna benzer
Bâkî'nin dillerde vasfı olunmaz
Feyzi bir cevherdir kadri bilinmez
Abdi'nin âlemde misli bulunmaz
Abbas'ım hurile akrana benzer
Abdullah'ım olmuş hüsnüne mağrur
Abdi'nin lebleri şîre-i engür
Ahmed'in gerdanı misâl-i billur
Selman'm ebrusu kemana benzer
Behram'ın söylenür dillerde vasfı
Davud'un melek ya huridir aslı
Süleyman şâhımm merhem, i vâslı
Derûnum derdine dermana benzer
Birinin çekilmez kahrı doğrusu
Yürekler sancısı başlar ağrısı
Her biri bir mahir gönül uğrusu
Bir fitne-i âhır zamana benzer
Hüsnüne âşık şems kamer bunların
Anlar da vasimi umar bunların
Kangısmdan geçsin Ömer bunların
Her biri bir rûh-i revana benzer
— 2 —
Dinle bu esrarı bir hikmetullah
Takdîr-i Huda ne güzel uymuş
46 Âşık Ömer
Kurrâya kıraat Mü'mine tâat
Sultana ferman kula itaat
Kadılara hüküm Şaha adalet
Mûftiye fetva ne güzel uymuş
Sanma kim bu yolda bîhûde gezdim
Ehl.i tasavvufta hakikat sezdim
Aşkın kitabını okuyup yazdım
Te*vîle sin lâm ne güzel uymuş
Hünkârım bizde cürm ü seyyiât
Hiç hesaba gelmez yazılan berât
Müezzin çağırır ekımüssalât
Cemaata imam ne güzel uymuş
Dervişlere imaret kâtibe elkab
Müneccime usturlab şeyhe de kitab
Cemâate imam İmama mihrab
Minbere hutbe ne güzel uymuş
Çuhacıya arşın bakkala mîzan
Arife şiir cahile ozan
Cum'aya cumhur beş vakit ezan
Mü'mine salât ne güzel uymuş
Kuşçuya kafes mestçiye kalıb
Dilbere güzel âşıka tâlib
Mollaya ferman çarşıya nâib
Muhzıra falaka ne güzel uymuş
Yaycılara boynuz okçuya yelek
Arayıcıya kalbur uncuya elek
Deryaya kalyon sulara kelek
Hekimlere hokka ne güzel uymuş
Eserieri 47
Yiğide dilrübâ kocaya karı
Mecnûn'a Leylâ Mansûr'a dân
Tûtiye kafes bülbüle zarı
Gülistana havra ne güzel uymuş
Çiftçiye öküz beğlere kat^r
Külhana tomruk hamama natır
Hırsıza cellâd cellâda satır
Çengiye çegane ne güzel uymuş
Oldur cihanın bil ki sultânı
Resûl-i ekrem'dir şefaat kânı
Ümmeti olanlar zikr eder anı
İzzetle ikram ne güzel uymuş
Câhillere zahir olan ihsandır
Bu remzi fehm eden çeşm-i bînâdır
Hazret-i Musa'ya lûtf-i Huda'dır
Tûr'a bin bir kelâm ne güzel uymuş
Hacı Bektaş derler serdârımız
Huda'dır destigîr.i her kârımız
Adalet tahtında ol hünkârımız
Bu saltanat bu nam ne güzel uymuş
Şerîat ümine vâkıf ol ey can
Hakikat ma'rifet dercola heman
Târîkatte budur belki armağan
Dört kapuda selâm ne güzel uymuş
Dilersen tutmaya mir'ât-ı dil jeng
Pâk eyle kalbini ey merd-i çeleng
Dervişlerin miyânmda pâleheng
Arkasında ihram ne güzel uymuş
^g Âşık Ömer
Her kese bir ni'met vermiştir Huda
Böyle nakş olmuştur aslmda hâlâ
Lûtf u kereminden Nahn û kasemnâ
Kullarma in'am ne güzel uymuş
Nûr ile doldu dü âlem şafaktan
Gel mektebe ders al bu sebaktan
Cümlenin kalbine eltâf-ı Hak'tan
Bahş olan in'am ne güzel uymuş
Münkir olanlar nâra yanarmış hep
Mü'minler cennette kalur bîteab
Bize ihsan etti ol Bârî Çalab
Kevserle dolu câm ne güzel uymuş
Yeniçeriye post sipaâhiye bayrak
Hünkârı bekler iki kat solak
Musâliha mektub menzile ulak
Önünde rehnümâ ne güzel uymuş
Zarife beste sohbete tanbur
Züğürde kasavet zengine huzur
Balabana nefir kanuna santur
Nekkâreye zurna ne güzel uymuş
Gemiye yelken reise eyyam
Payzene kürek ne güzel uymuş
Tiryakiye afyon beğlere câm
Tatara boza Gürcüye ikdam
Mücellide sofra hallaca tokmak
Debbağlara mazo aşçıya somak
Selâmete karagol kal'eye yamak
Bekleye dâima ne güzel uymuş
Eserleri 49
Yolcuya azîmet sâlike hem pîr
Ma'nâya tefekkür rü'yâya ta'bîr
Her birin etmek yerine bir bir
Mustafâ'ya icra ne güzel uymuş
Ali Emiri kûtûbhanesindeki mecmuada ( No : 689 ) şairin bir
tekerlemesine daha tesadüf ediyoruz. Fakat bu şiir, nesredilemi-
yecek kadar çirkindir.
V — Gazel : Neşrettiğim şiirler arasmdan (97) gazel vardır.
Muhtelif mecmualarda ve yazma divanlarda daha bir takım
gazellere raslıyoruz. Bunların hepsini almakta bir fayda
görmedim.
VI — Murabba : Kitabımızda (348) murabba vardır. Şairin
bu şekildeki manzumelerini tamamile yazmış olsak bunun iki
misline çıkar. Biz burada az çok onun şahsiyetini aydınlatan
parçaları dercetmiş bulunuyoruz.
VII — Muhammes : Şair'in (24) muhammesini aldık. Yazma
divanlarla mecmualarda bazı muhammesleri daha vardır.
VIII — Tahmis: Âşıh Ömer'in bir tahmisini görebildik va
bunu kitabımıza aynen aldık (No. H18 ).
IX — MUsaddes : Kitabımızda 13 müseddes görülmektedir*
Bazı müseddeslerin daha bulunduğunu da biliyoruz.
MUstezad : Yahyaefendi kütübhanesindeki Âşık Ömer diva-
nının kenarlarına sonradan yazılan manzumeler arasında «13»
müstezada tesadüf ediyoruz. Bunlardan seçtiğim 6 şiiri buraya
naklediyorum :
- 1 -
Bir şaha kul oldum yine âzâde gezerken Yüz tuttu cefâya
Uğ-rattım aceb kendimi dünyâda gezerken Bin dürlü belâya
4
50
ÂşıkÖ
mer
Ei çekmiş iken neyler idim ben yine ey yâr
Bendoldu gönül seyr ü temaşada gezerken
Gül gibi açup gör ki benim yârelerim çok
Döndürdü firak âteşi sahrada gezerken
Uçmuş idi dil mürgu hümâ gibi hevâde
Cevlân ederek fahr ile bâlâda gezerken
Âşık Ömer'i âteş-i aşk eyledi ihrak
İzhâr edemez sırnnı ihfâda gezerken
Hub sevmeği tekrar
Bir kaşları yaya
Bir çâre meded yok
Bu bağrımı nâya
Per kıldı küşâde
Düştü yine paya
Gel hâline bir bak
Değme zurafâya
İsterse nola canımı cânân uğur olsun
Bir cân değil yoluna bin cân uğur olsun
Gül gibi demidir o peri gülsün açılsun
Yak gönlümüzü hicr ile bir an senin olsun
Hoş hatırımız sineme yar bin zahım açsa
Bulunmaz ise derdime derman uğur olsun
Gülmezse cihan içre eğer yâr eleminden
Kan ağlar ise dîde-i giryân uğur olsun
Dildâre eğer âşık isen çünki Ömer sen
Pervane sıfat şem'ine düş yan uğur o!sun
Uşşâka bu lâyık
Ol âşık-ı sâdık
Gülşende yapılsun
Akrana bu faik
Hem kanımı saçsa
Bulunsa da hâzik
Firkatle gaminden
Sanma beni fâsik
Minnet mi olursun
Rahmeyleye Halik
_- 3 —
Lâyık mı benim sen alasın âh û figanım
Öldürme beni sıçramasun üstüne kanım
Aşkınla nola kılsam elif kametimi dâl
Âlemde senin ile durur şöhret ü sânım
Katlime atarsa eğer ol gamzelerin tîr
Râhında feda eylemişim baş ile canım
Reşk itmeye mi ruhlerinin bağına hiç gül
Sen goncasın ey gülşen-i nâz içre fidanım
Âlemde sâna ger varıcak geçinür âşık
Sakın Ömer'i gayre kıyâs etme a canım
Ey şûh i cihanım
Ey taze civanım
Oldum sana meftun
Hak didi dehânım
Kılam ana tedbîr
Ey kaşı kemanım
Âlem sana bülbül
Hâk etme mekânım
Yok lûtfuna lâyık
Ey rûh-i revanim
Eserleri
51
— 4 —
Ey şâh-ı cihan şevket ü devlet senin olsun
Âlemdeki hep âlem- i işret senin olsun
Hicrinle gönül terk-i diyar eyledi nâçâr
Şimdengeru şol râh»ı selâmet senin olsun
Kıldımsa gönül başm için dehre temenna
Bu bendeni şâd etmeğe himmet senin olsun
Ey kamet-i tûbâ dahi gel fasl-ı baharda
Bu bezm-i gülistandaki sohbet senin olsun
A'dâiara bin kerre vefa eyledin ey yâr
Bir kez demedin Ömer' t. vuslat senin olsun
Lezzet benim olsun
Mihnet benim olsun
Ey şûh-i sitemkâr
Gurbet benim olsun
Bu gam ile kat'â
Minnet benim olsun
Feryâd-ı hezarda
Firkat benim olsun
Lütfün ile her bâr
Mürvet benim olsun
— 5 —
Ey serv-i sehî sen geleli nâz ile bağa
Çok âli nesebler özünü saldı ayağa
Yek hâlin içün zülfüne âlem dolaşuptur
Bir dâne içün gör nice kuş düştü duzağa
Bir buse recâ eyledim ol lâ'l-i lebinden
Gamzen beni öldürmeğe yapıştı biçağa
Sünbül özünü zülfüne benzetti nigânn
Dağlarda biter yüzü kara başı aşağa
Hem sen perinin menzili vîrâne gerektir
Gönlüm teki vîrâne gözüm gibi yalağa
Ey nûr-i tecellî güneşi perde yüzünden
Pervane teki yana idim şem'-i çerağa
Zülfün tarafından bana sevda yeli esti
Yâ kangı gülün kohusudur doldu dimağa
Ey rûz-i kıyamet gününe münkir olanlar
İşitme misin sûrunu çalındı kulağa
Dünyâda eğer Aşık Ömer ağlaya gitse
Rahmet yağışı türbesinin üstüne yağa
Ser çekmedi ar'ar
Kul oldu sanevber
Ancak beni sanma
Dâm oldu müsehhar
Sarhoş midi bilmem
Çekti bana hançer
Bildi ki hatâdır
Kaygulu mükedder
Yâ çeşmeler üstü
Gel hey peri peyker
Bir gice götürsen
Göklerde çü ahter
Anber midi bilmem
Cân oldu muattar
Dilber gider oldu
Oldu bana mahşer
Zülfün hevesile
Kabri ola enver
52 Âşık Ö
mer
— 6 —
Cânâ yüzüne zülf.i semensâ sürünür nûr Hey bûy-i semensâ
Ay aydını gûyâ şeb-i yeldâ görünür nûr Ey gurra-i garrâ
Zulmet çöker üstüne görüp âb-ı hayâtın Çok giryeler eyler
Bezmindeki şol sigara mînâ sürünür nûr Her câm-ı musaffa
Öygündü deyu leblerine var ise yakut Reşk itti sadefler
Dür dişlerine lü*lü-yi lâlâ sürünür nûr Her gevher-i yekta
İki yakası anm içün bir yere gelmez Sad çâk olacaktır
Pîrâheni ol sim tene tenhâ sürünür nûr Amma tek ü tenhâ
Aşık olan elbette sürünmekten usanmaz Mihnetten üşenmez
Gel gör nice demlerdir Ömer ha sürünür nûr Pür vâlih ü şeydâ
XI Muamma : — XVII nci a«ra aid bendeki bir cönkle
Millet — Ali Emiri kütûbhanesindeki bir mecmuada ( Manzum
eserler No : 875) Aşık Ömer'in « Cenin » hakkmda yazdığı şu
muamma kay idildir -
Ol ne âfettir vücûdu hâliyâ ihfâdedir
Menzili esfelde amma meskeni bâlâdedir
Ariyyetten âr eder kesrette vahdet eylemiş
Gövdesi serpâ bürehne sîreti zîbâdedir
Söylemekten dinlemekten söyledüp dinlemeden
Ağflamaktan gülmeden âyîne gibi sâdedir
Ne gice ne gündüz olur ana ne ay ne güneş
Bu ne dağda bağda ne sahrada ne deryâdedir
ismi vardır cismi yoktur cismi vardır ismi yok
Yemez içmez uyumaz uyanmadan azadedir
Erdürür avret değil avretdürûr hem er değil
Bir sıfat olmaz muayyen Allemelesmâ'dedir
Ey Ömer her kim bilürse bu muamma sırrını
Başına teller şokunsun gussadan azadedir
Şairin yazma divanlarmda da bazı lûgaz ve muammaları
▼ardır.
Eserleri 53
Millet — Ali Emir! kûtübhanesindeki bir mecmuada (Man-
zum eserler No : 844 ) da şöyle bir şiire tesadüf ediyoruz :
Şehâ gördüm cemâlinden senin dört nesneyi iyan
Biri iddir biri gündür biri zühre biri Rıdvan
Bu dört nesneye benzettim senin âlî cemâlini
Biri güldür biri sünbül biri nerkis biri reyhan
Bu dört nesne sana Hak'tan atadır ey gözüm nüm
Biri sensin biri hulkun biri lûtf u biri ihsan
Sana yavuz sananlara bu dört nesne azîm olsun
Biri Tevrat biri İncil biri Zebur biri Fürkan
Bu Ömer bendene şahım bu dört nesneyi esirge
Biri hasret biri firkat biri gurbet biri hicran
SalâhVnin şerbetliği manzumeler de birer muammadır. Bursalı
Tahir, [ Osmanlı müellifleri Cilt : 1 ] bu şiirlerden birinin
şerhini zikrediyor. Halbuki istanbul vilâyeti mektupçusu Bay
Osman Ergin'deki bir cild içinde iki şiirin şerhi yazılıdır.
Kendilerinden aldığımız müsaade ile kitabımıza zeyil olarak
bunları da aynen neşrettik.
XII _ Hicviye : Âşık Ömer'in yazma divanlannda bazı hic-
viyeler vardır. Fakat bunlar Nef'Vnin Sikamı kazandaki şiirlerin-
den daha bayağı ve daha bîedebanedir.
Aynı mahiyette bazı manzumelere mecmualarda da rastlı-
yoruz .
Köprülü — Hafız Ahmed Paşa kûtübhanesindeki bir mec-
muada (No : 357) Aşır Ömer namına şöyle bir manzume mu-
kayyeddir.
Geh duhân içmek içün şevkile çakmak çakarız
Köhne destârımızı kav yerine biz yakarız
Gayrılar etmede mehpârelerin zevkini biz
Acemi har gibi derd ile uzaktan bakarız
54 Aşık Ömer
Bize zulmeylemesin ol kenez-i kûndâde
Hasırın sokmuzun başımıza bakarız «?»
Bir karâr üzre bulunmaz hele kâfir dilin
Köhne kâriz gibi gâhi izine akarız
Rağbet etmek ne belâ nerh-i Ali Paşa^ya
Eşek olsun köpek olsun ne bulursak sokarız
Anda da gayri civânân olur eğlence bize
Gâhi bir yol yanılup mescide gerçi saparız
Bu şiirin daha sonraki devirlere aid olduğunu sanıyorum.
Hece vezniyle yazılanlar müstesna, bütün bu şiirler, Divan
edebiyatı tasnifine göre sıralanmıştır. Halk şairlerinin « Divan,
Semaî, Kalenderi, Satranç » gibi vezin bakımından yaptıkları
tasnifi de fihristte gösterdim-
Âşık Ömer namına mecmualarda yazılı olan şiirlerin yalnız
bizim şairimize aid olduğunu kat'î olarak söylemek kabil değil-
dir.
Âşık Ömer mahlâsile şiirler yazar diğer bazı şairlerin oldu-
ğu da muhakkaktır.
Çankınlı Bay Talat^ Çankn'nm Viiklâ köyünde yetişen Âşık
Ömer adh bir şairden bahsediyorlar (1). Ben de Kırşehir'de Âşık
Ömer adh bir şairin yaşadığını Kırşehirlilerden işittim- Bundan
60 — 70 yıl önce Tsayla Yenişehir inde Âşık Ömer adlı bir saz-
şairinin yetiştiğini ise 74 yaşındaki Bayan Sadiye söyledi ve ha-
tırında kalan şu beyti okudu :
Aşık Ömer ah edince Hızır İlyas irişûr
Buna bayram günü derler kan edenler barışur
Halbuki bu manzume gene bizim Âşık Ömer namına kayıdlı-
dır ve son bendi şöyledir ( Ali Emirî No '■> 742 ) :
Der ki Ömer hû deyince evliyalar irişür
Gözüm yaşı sel sel olup deryalara karışur
Id-i şerif günlerinde kan edenler barışur
Kalbine ilham bırak yâ Rabbi yârim söylesin
(1) Çankırı şairleri Cilt : 1
Eserleri 55
Bay ihsan Mahvı Balkır'm babasından naklen verdiği malûmata
göre bundan 50—60 yıl önce İstaubnl Aksaray ^nda da Şair Ömer
adında bir âşık yetişmiştir. Hayalî Kâtip Salihlin çıraklarından
olan bu adam bilhassa Karagöz oynatmakla şöhret kazanmıştır.
Merhum Abdullah Cevdet'le mekteb direktörlerinden Bay Halid
Ziya, Aşık Ömer neslinden olduklarını söylemişlerdi. Demek
oluyor ki Arabgir ve Erzincan'da, da Âşık Ömer adlı birer şair
yaşamıştır.
Eski mecmualarda Derviş Ömer, Ömer Abdal, Baba Ömer, Hafız
Ömer veya sadece Ömer gibi muhtelif mahlâslı şiirlere tesadüf
ediyoruz. Bunların da başka başka şairlere aid olduğunu söyle-
yebiliriz.
Millet — Ali Emirî kûtübhanesindeki bir mecmuada (Man-
zum eserler No : 849 ) şu iki şiir görülmektedir :
Soyunuben şunda abdal olduğum
Aşk elinden midir bilmem nedendir
Gördüğüm güzele gönül verdiğim
Aşk elinden midir bilmem nedendir
Bu yalan dünyâda murad ahnmaz
Akar gözlerimin yaşı silinmez
Dîvâne gönlümü eğler bulunmaz
Aşk elinden midir bilmem nedendir
Lâmekân olmuşum yoktur durağım
Günden güne arttı derdim firakım
Tutuştu od oldu yandı yüreğim
Aşk elinden midir bilmem nedendir
Ömer Abdal eder kaldım Yemen'de
Nice yüz bin kere ağlarım günde
Eğlenemediğim Mısır'da Şam'da
Aşk elinden midir bilmem nedendir
*
56 Âşık Ömer
Ayrılık günleri geldi yetişti
Ağla hey gözlerim gûlmezem gayrı
Yandı ciğerciğim yandı tutuştu
Ağla hey gözlerim güImezem gayri
Zahmım yenilendi yaprağım düştü
Ömür tamâm oldu va*de yetişti
Yüklendi yüküm de kervanım göştü
Ağla hey gözlerim gûlmezem gayri
Talihler içinde ehl-i dil idim
Baharda açılmış taze gül idim
Gülistan içinde hoş bülbül idim
Ağla hey gözlerim gûlmezem gayri
Derviş Ömer eder ne aceb haldir
İlâhî sırrını sen bana bildir
Benim gideceğim bir ırak yoldur
Ağla hey gözlerim gûlmezem gayri
Gittim bu yurdlara konmazam gayri
Aynı kütûbhanedeki diğer bir mecmuada (Manzum eserler
No* 795) Baba Ömer namında bir şairin şu manzumesi kayıdlıdırr
Kûh-i Kafa irişince İskender
Bunca tılısımı bozan kim idi
Süleyman torbasın açuptur bir er
Yele seyrân edüp gezen kim idi
Ne sebebden verdi Eyyub^a kurdu
Âkil isen dâim Hak'ka şükrü di
Âdem toprak iken Şeytan tükürdü
Tükrüğünden kahb düzen kim idi
Hak söz değil ise dilim keseyim
Câhilin üstüne da'vâ isteyim
Eserleri 57
Kerbelâ'da şehîd olan Hüseyin
Ya Hasan'a ağu ezen kim idi
Çalış almak içün duâsm pîrin
Tâ haşır olunca nûr ola yerin^
Eceli irişüp Baba Ömer'in
Anın mezarını kazan kim idi
Maksûdum Hak kadı peygamber nâib
Nihandır görünmez erenler gaib
Hak emriyle yedi yüz yıl yaşayıb
Yılda bir şehiri düzen kim idi
Bunlardan başka fiaftz Ömer mahlsâiyle şiirler yazan bir saz^
şairine daha rastlıyoruz. Millet - Ali Emirî kütübhanesindeki bir
mecmuada (Manzum eserler No: 849),
Ey efendim âlem mahlûk olalı
İnsanı ağladır güldürür akçe
Beytiyle başlayan bir manzumesi görülmektedir.
Âşık Ömer «Ömer» mablâsiyle şiirler yazmış olmakla be-
raber Ömer adh diğer bir şairin ve belki bir kaç şairin bulundu-
ğunu da sanıyorum- Ömer Vechî ismini taşıyan manzume,
yukarıda da söylediğimiz gibi ihtimal diğer bir sazşairinindir.
Bu şiiri de kaydediyorum :
Hak bilür derûnî âşıkım âşık
Râh-i hakikate girelden beri
Olan benim sana âşık-ı sâdık
Sıdk ile murada erelden beri
Yâr hayâle gelse çmılar gûşum
Serden zail olur bu akl u huşum
Şeyda bülbül gibi artmakta cûşum
Gonca güllerini derelden beri
58 Âşık Ömer
İki didelerim giryan gezerim
Sular gibi hâke yeksan gezerim
Mecnun misâl oldum üryan gezerim
Ol saçı Leylâyı görelden beri
El içün getürme diline giybet
İblistir âdeme eden adavet
Kendini hasedden sakın begayet
Huda dergâhından sürelden beri
Mahlasım VechVdır Ömer'dir adım
Kalur sanma dâim feleğe dadım
Akıldan fikirden candan usandım
Bir cenana gönül verelden beri
Bendeki bir mecmuada da Ömer namma şöyle bir manzume
mukayyeddir. Ve bu manzume Âşık Ömer serlevhalı şiirlerden
farkoiunmak için sadece Ömer başhğıyle yazılmıştır :
Gam yükleri ile yükümüz tuttuk
Hicran katarının kervanıyız biz
Feleğin ağusun aşında bulduk
Mihnet tekkesinin mihmanıyız biz
Hakikat yolunu tutmuş gideriz
Kemlik edenlere iylik ederiz
Hazret-i Huda'nın emrin tutarız
Râh-ı hakikatin rehvânıyız biz
Ey Ömer aşk ile irfan yoluyuz
Selvi tubâlann selvi dalıyız
Bizi sevenlerin biz de kuluyuz
Sevmeyenin şahı hakanıyız biz
Prof. Bay Fuad Köprülü ise Ömer Âşık adlı diğer bir şairden
bahsediyorlar [Köprûlüzade Mehmed Fuad : Gevheri S. 5].
Eserleri 59
Bazı mecmualarda Ömer Âşık serlevhah bir takım şiirlere
ben de tesadüf ettim. Fakat Aşık Ömer'in vezin veya kafiye
hatırı için nadiren bu mahlası da kuUandığmı görüyoruz.
İşte bu noktalardandır ki mecmualarda gördüğümüz şiir-
lerin mutlaka meşhur Âşık Ömer^e aid olduğunu kestirebilmek
imkânsızdır.
Bizim şairimize aid olduğunu kısmen kat'î olarak söyleyebile-
ceğimiz şiirler, «Konya müzesi» ile «Beşiktaş- Yahya efendi kûtûb-
hanesi» ndeki iki yazma divanda kayıdlı olanlardır. Bununla
beraber Kayıkçı Mustafa, Kâtibi ve Oevherî gibi şairlerin bazı eser-
lerile Âşık Ömer'in divanmda bulunan şiirleri bile bazan biribirine
karışmıştır.
Millet — Ali Emiri kütübhanesindeki bir mecmuada (Man-
zum eserler No; 713) Mustafa namına kayıdlı olan bir şiir, Âşık
Ömer divanlarında da ayniyle mevcuddur (No : 592).
Şairin 638 numaralı manzumesi ile Mustafa'nın «Ağ üzre»
kafiyeli manzumesi de hemen hemen aynı gibidir.
Âşık Ömer'in bir manzumesi (Kısım '- 1 Sahife : 31) Kâtibî'nin,
Deii gönül melûl olup gam yeme
Ağlamamn elbet gülmesi vardır
Adûya intikam kalır mı böyle
Her kes ettiğini bulması vardır
bendiyle başlayan bir koşmasmm [ Sadeddia Nûzhet : Kâtibi
No : 38 ] hemen aynıdır.
Bay Namdar Rahmi Bursa kütübhanelerinden birinde bulduğu
XVII nci asra aid kıymetli bir mecmuada Kâtibî'nin yüzden
fazla manzumesini tesbit etmiştir. İhtimal bunlar arasında da
bu kabil bazı şiirler vardır.
Millet Ali Emiri kütübhanesindeki bir mecmua ( Manzum
60 Âşık Ömer ■
i
eserler No: 7\%) ile Adsız mecmuada (No: 17) ve bendeki i
bir cönkte Âşık Ömer namma mukayyed olan >
i
Bize nisbet mi sultânım
Adûlarla salınırsın :
matla'h şiir, Bay Fuad Köprülü*nün «Gevheri» adlı eserinde
(No ' 132 ) Gevheri namına kayıdh olduğu gibi Millet — Ali
Emir! kütûbhanesindeki bir mecmuada da ( Manzum eserler j
No : 795 ) «Eviç şarkı» olarak Gevheri'ye isnad edilmiştir. |
Birbirleriyle muasır olan bu iki şairin diğer bir takım şiirleri î
de bir kısım mecmualarda bazan Gevheri, bazan Âşık Ömer
namına yazılıdır.
i
Gevheri'nin, \
Bir kaşı hilâle meyletti gönül '
Bedir olmuş amma gene bir hoşça j
Mahabbet arzettin gül yüzlü dosta
Lûtf edüp selâmım alır mı bilmem ı
i
Çünki güzel gönlüm alıp gidersin |
Hoşça tut yanında mihmânm olsun ;
j
Çıkar mı hatırdan nakş-i hayalin ;
Hüsnün gören gayrı dünyâyı neyler ;
Elâ gölü nazlı dilber j
Seni kandan sakmıram j
Bülbülüm medhin okurum rûzü şeb dâl üstüne /|
Beyitlerile başlayan manzumeleri [Fuad Köprülü: Gevheri \
No. 2, 52, 63, 84, 128, 142] Âşık Ömer'in 9, 77, 118, 125, 639, 322 i
numaralı şiirlerine çok benzemektedir. \
Eserleri 61
Gene Gevherî*nin,
Bu ncfs-i emmâre uyup gezdiğim
Delilik belâsı kabahatimdir
Bîmârım aşkınla hayli zamandır
Hasta dile sıhhat ne zaman geîir
Mevlâ'nın selâmın sakınma benden
Gâhice ben kulun göfdüğ-ûn zaman
Merhamet kıl kaşı keman
Ehli irfana benzersin
Günler ey dil geçmeden bir taze mehrû bul bana
Beytiyle başlayan şiirleri [Sadeddin Nüzhet : Gevher! N o .
37, 67, 77, 162] Âşık Ömer'in 133, 134, 97, 642, 276 numaralı
manzumeleriyle hemen aynı gibidir.
Mamafi âşıklar tanzir ettikleri manzumeye ekseriyetle
çok yaklaştıkları için bunlardan bir kısmının nazire olmak
ihtimalini de unutmamk lâzımdır .^
Millet — Ali Emirî kûtûbhanesindeki bir mecmuada ( Man-
zum eserler No : 834 ),
İslâmm şartından sual edersen
Heraan icmâlince beştir efendi
Muradınız îman öğrenmek ise
Aded eyle anı şeştir efendi
bendiyle başlayan ve «Âşık Ömer'in kadıya cevabıdır» başhğını
taşıyan zahidane bir koşma kayıdhdır. Halbuki aynı kûtûbhane-
deki diğer bir mecmuada (Manzum eserler No: 699) bu man-
zume Deryiş Zaif namına yazılıdır.
Her halde şiirin bu adama aid olmasını tahmin etmek daha
doğru olur.
62
Âşık Ö
mer
Ben Âşık Ömer'in «6i8l» beyitli «667» manzumesini metin
kısmında neşretmiş bulunuyorum. Bu manzumeler şekillerine
göre şu yolda ayrılmıştır :
Sayı
Beyit adedi
Bend adedi
9
436
218
150
1432
716
24
224
113
97
502
0
348
3090
1545
24
282,5
113
1
12,5
5
13
186
62
1
16
8
Nevi
Destan
Koşma
Hece Semaî
Gazel
Murabba
Muhammes
Tahmis
Müseddes
Satranç
667
6181
2780
Âşık Ömer'in neşrettiğim şiirlerinde 7 vezin görülmektedir.
Bunları da sıralıyorum :
I — Fâilâtûn fâilâtûn (âiiâtûn fâilûn (Divan ) — 387 parçada
kullanılmıştır.
Gazel : 158, 159, 161, 164, 165, 180, 182, 183, 191, 192, 195, 225
227, 274.
Marabba' : 248, 249, 251, 252, 253, 254, 255, 256, 257, 258, 259,
260, 261, 262, 263, 264, 265, 266, 267, 268, 269, 270, 271, 272, 273,
274, 275, 276, 277, 278, 279, 280, 281, 282, 283, 285, 286, 287, 288,
289, 290, 291, 292, 293, 294, 295, 296, 297, 298, 299, 300, 301, 302,
303, 304, 305, 306, 307, 308, 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315, 316,
317, 318, 319, 320, 321, 322, 323, 324, 325, 326, 327, 328, 329, 330,
331, 332, 333, 334, 335, 336, 337, 338, 339, 340, 341, 342, 343, 344,
345, 346, 347, 348, 349, 350, 351, 352, 353, 354, 355, 356, 357, 358,
359, 360, 361, 362, 363, 364, 365, 366, 367, 368, 369, 370, 371, 372,
373, 374, 375, 376, 377, 378, 379, 380, 381, 382, 383, 384, 385, 386,
387, 388, 389, 390, 391, 392, 393, 394, 395, 396, 397, 398, 399, 400,
Eserleri
63
401, 402, 403,
426, 417, 418,
430, 431, 432,
445, 447, 448,
461, 462, 463,
475, 476, 477,
489, 490, 491,
503, 504, 505,
517, 518, 519,
531, 532, 533,
545, 547, 548,
560, 561, 562,
574, 575, 576,
588, 589, 590,
404, 405,
419, 420,
433, 434,
449, 450,
464, 465,
478, 479,
492, 493,
506, 507,
520, 521,
534, 535,
549, 550,
563, 564,
577, 578,
591, 592,
407, 408,
421, 422,
435, 436,
451, 452,
466, 467,
480 481,
494, 495,
508, 509,
522, 523,
536, 537,
551, 552,
565, 566,
579, 580,
593, 594.
409, 410, 411, 412,
423, 424, 425, 426,
437, 439, 440, 441,
453, 455, 456, 457,
468, 469, 470, 471,
482, -»483, 484, 485,
496, 497, 498, 499,
510, 511, 512, 513,
524, 525, 526, 527,
538, 539, 540, 541,
553, 554, 555, 556,
567, 568, 569, 570,
581, 582, 583, 584,
413,
414,
415,
427,
428,
429,
442,
443,
444,
458,
459,
460,
472,
473,
474,
486,
487,
488,
500,
501,
502,
514,
515,
516,
528,
529,
530,
542,
543,
.544,
557,
558,
559,
571,
572,
573,
583,
586,
587,
Muhammes : 595, 596, 597, 598, 599, 600, 601, 602, 603, 604,
605, 606, 607, 608, 609, 612, 613, 615, 616, 617, 621.
Müseddes : 619, 620, 622, 623, 624, 625, 627, 628, 630, 631, 632.
II — Mefâîlûn, mefâîlûn, mefâîlün, mefâîlûn (Semaî) — 59
parçada kullanılmıştır :
Gazel : 152, 153, 157, 160, 162, 163, 166, 167, 168, 169, 170, 173,
174, 175, 176, 179, 181, 187, 190, 193, 194, 196, 198, 201, 203, 204,
205, 207, 208, 209, 212, 213, 214, 217, 220, 221, 228, 229, 231, 232,.
233, 234, 235, 236, 237, 239, 240, 241, 242, 246.
Murabba' : 250, 284, 406, 438, 546.
Muhammes : 614.
Müseddes : 626, 629.
III — Mef'ûlû mefâîlü mefâîlû faulün (Kalenderi) — 34 par-
çada kullanılmıştır '
64 Âşık Ömer
•
Gazel : 151, 154, 155, 156, 171, 172, 177, 178. 184, 185, 186, 188,
189, 197, 199, 200, 202, 210, 211. 215, 216, 218, 219, 222, 223, 224,
226, 230, 238, 244, 245.
Murabba' : 454.
Muhammes , 610, 611.
V — Failâtûn (Fâilâtün) failâtün failâtûn failûn (Fa'lûn) —
^ parçada kullamlmıştır.
Murabba' : 446, 453.
V — MeFûlû fâilâtû mefâilû fâilûn — 1 parçada kullaml*
mıştır :
Gazel : 206 .
VI — Fâilâtün failâtûn fâilûn — 1 parçada kullanılmış-
tır (1) :
Tahmis : 618 .
VII Mûfteilûn mûfteilûn — 1 parçada kullanılmıştır.
Satranç : 660.
Bazı conkİerde « 4+4+3 * hecasiyle yazılmış maazumelerine
<ie rastlıyoruz. Onun ihtimal ki başka vezinlerle yazılmış şiirle-
ri de vardır.
(1) Bu mauzume «Mûfteilûn mûfteilûn fâilûn» veznine daha uygun gelmektedir. .
nı
Edebî
Açık Ömer XVII nci asrın en kıymetli şairlerinden biridir.
Muasırı olan ve kendinden evvel gelen bir çok âşıkları okumuş»
onlardan muhakkak surette ilham almıştır. Şairname'de on yedi
sazşairinin adını görüyoruz. Bunları sırasiyle yazıyorum :
Âhî^ Beğzade, Dağlı Mustafa, Deli Balta, Emirzade, Oedayî, Halil
(Bursalı), Karacaoğlarii Kâmil, Kâtibî, Köroğlu, Kuloglu, Meyli, Öksüz
Âşık, Sipahi, Yazıcı, Yegânı,
Mamafi bazı beyitleri eksik olan bu mühim destanda diğer
bir takım âşıkların da zikredildiğini tahmin edebiliriz. Şiirde,
meselâ Şairin kendi arkadaşı olan Gevherimden bahsedilmeyişi de
bu kanaati kuvvetlendiriyor.
Bay Fuad Köprülü^nûn sazşairlerine dair neşrettiği makaleler
silsilesinde de [İkdam gazetesi 1913] Âşık Ömer'in kendisini
ve muasırı olan üç âşıkı, yani Oayri, Hayrı, Âşık Salih'i
beğendiği yazılıdır. Koşmaları arasında ise Aşık Azmi adında bir
«azşairinden bahsetmektedir [No: 110].
Elimizde bulunan vesikalara göre, Âşık Ömer, en çok Kayıkçı
Mustafa^d&n mülhem olmuştur.
Millet — Ali Emirî kütübhanesindeki bir mecmuada (Manzum
«serler No : 689) Kayıkçı Mustafa başhklı aruz vezniyle bazı man-
zumeler kayıdlıdır. Bunlar arasında,
5
66 şık Ömer
Çok zamandır intizârım kaşı yayı görmedim
Yerde midir gökte midir ol hümâyı görmedim
Anber -i zülfün müselsel nâle efganm mı var
Hûsn bâğm içre cânâ taze reyhanın mı var
Beyitleriyle başlayan iki murabbaı Âşık Ömer her halde tanzir
etmiş olmahdır [ No : 393, 523 ] .
Gene Kul Mustafa' nıny
Dedi bir pir bana pişman olursun
Sır açma Huda'dan gayri bir ferde
Bir gün ben bir güzel gördüm
Yeşiller giymiş ağ üzre
Seher ben bir âdil hâna* kul oldum
Çıkmış sultân olmuş elin üstüne
Beyitleriyle başlayan manzumeleri [Fuad Köprülü : Kayıkçı
Kul Mustafa No: 2, 3, 4] Âşık Ömer'in 31, 638, 658 numarah
şiirleriyle aynı vezin ve kafiyededir.
Şiirlerindeki teknik itibariyle de bu iki şair arasında büyük
bir benzerlik görülüyor. Bununla beraber Âşık Ömer'in diğer
sazşairlerini de tanzir ettiğini görüyoruz. Netekim boğulduğunu
acınarak söylediği YazıcCysi bazı nazireler vücude getirdiği anla-
şılıyor.
Bilhassa 655 numaralı koşma, Yazıcı'nm şu manzumesinden
mülhem olarak vücude getirilmiş olmalıdır (1) :
Bir lebi goncaya mübtelâ oldum
Şehr ü diyar içre bir dâneciktir
Arayup hâlime mü lâsib buldum
Ebru siyah dişi dürdâneciktir
(1) XVII nci asırda yazılmış bendeki bir mecmuadan.
Edebî Şahsiyeti 67
Yoktur inadımız aşka uyana
Aferin remzile sözü duyana
İsmim beyan etmem kimdir deyene
Bir ruhi al çeşmi mestâneciktir
Gönül arzu eder lebin konıîıağa
İllâ razı değil kemlik sanmağa
Canım cevlân eder oda yanmağa
Cemâlin şemMne pervâneciktir
Yazıcı der sevdim bir tıfl-ı şehbaz
Şikâr olmaz yâda ol hümâ pervaz
Her âşıkım deyen cana inanmaz
Gözü bin nâz ile rindâneciktir
Kuloğlu' nun,
Gel benim fânî cihanda kıblegâhım Mustafâ
Mısraiyle başlayan bir manzumesini de [ Sadeddin Nûzhet '
Kuloğlu, Şiir No: 18] şair tanzir etmiştir [No: 259].
Âşık Ömer'in bu yoldaki taklidlerini eski mecmuaları
karıştırmak suretiyle daima çoğaltmak mümkündür.
Şu örneklerle de anlıyoruz ki Şair, âşıkları benimsemiş ve
onları taklid etmekten çekinmemiştir. Âşık edebiyatının bütün
hususiyetlerini onun şiirleri arasında görmekteyiz. Yarım kafi-
yeler kullanan, kelimelerin bünyesini ekseriyetle halk kullanı-
şına göre değiştiren ve hece vezniyle destanlar, koşmalar, sema-
îler vücude getiren Âşık Ömer, hiç şüphe yok ki kudreth bir
sazşairidir.Fakat onun divan edebiyatına karşı temayül göste'
rişi, daha sonraları sazşairlerini, bilhassa yalnız hece vezniyle
ve daha öz Türkçe ile yazanları beğenmemesine sebebiyet
vermiştir.
Karacaoğlan\ "Ozan„ deye tezyif etmesi ve şair saymaması
şte bundandır. Halbuki kendinden biraz evvel yaşamış o/an
68 Âşık Ömer
bu kıymetli şaire önce bazı nazireler bile vûcude getirdiğim
görüyoruz. Karacaoglarûva^
Seherde uğfradım bir âdil Hâna
Dostum sultân olmuş elin üstüne
Elâ gözlerini sevdig^im dilber
Uyuyup uykuya kanamaz oldum
Annaçta bir güzel gördüm
Perdelenmiş aya benzer
Matlalariyle başlayan şiirlerine [Sadeddin Nûzhet: Karacaoğlan
Hayatı ve şiirleri, üçüncü tabı No: 22, 107, 281] naziredir.
İşte bu yerinde olmayan temayüller^ onu, lüzumsuz bir takım
Arapça, Acemce kelimeler kullanmağa sevketmiştir. Oldukça
sade bir dille yazdıklarım da bu noktadandır ki genç yaşında
iken vücude getirdiğini tahmin ediyorum. Hece vezniyle yazılmış
şiirlerinin azlığı da bunu gösteriyor.
Âşık Ömer, bir sazşairi olmakla beraber daha çok divan ede-
biyatı tesiri altında kalmıştır. Şairname'sinde (1) yüzlerce klasik
[1] Bulunduğu devrin veya evvelki devirlerin şairleri hakkında hükümler veren
Cafer Çelebi, Fuzulî. . gibi bir hayli şair tanıyoruz. Ayıntaph Aynî ve XIX uncu ağır
sairlerinden Şerifî'nin de bu yolda uzun birer naanzumeleri vardır.
XVIncı asırda yazılan şu manzumede de gazel yazmak hsuusunda meharet göste-
renler, san'atlı bir tarzda sıralanmıştır.'
Kevser lebine dendi Zülâlî gazelleri
Güftârına okundu Makaiî gazelleri
Ebrûlariyle rûy-i cihantâbı vasfıdır
Şemsî gazelleriyle Hilâlî gazelleri
Gâh agfladır belâkeşini gih güldürür
Hicrî gazelleriyle Visâlî gazelleri
Rengin lebine dür dişine dendi dilberâ
Li'lî gazelleri vü Leâlî gazelleri
Döndü o hüsn-i hulka vü ol hûb haslete
Mecdî gazelleriyle Hisâlî gazelleri
Bağlandı gül ruhinle senin serv kaddine
Verdî gazelleriyle Nihâlî gazelleri
Fikr-i miyânın eyleyenin virdidir müdâm
Re'yî gazelleriyle Hayalî gazelleri
Edebî Şahsiyeti 69
sair adı sayabilen Afik Ömer, muhakkak ki divanlardan bir
çoğunu ve bilhassa Nesimî^ Fuzulî^ Hatayî, Ruhî^Nefî gibi şahsi-
yetlerin eserlerini okumuştur. Onun şiirleri arasmda bu mühim
adamları taklid ederek yazılmış bir hayli manzumeye tesadüf
ediyoruz. Bunlardan bir kaçını zikretmek bile bu hususta umumi
bir fikir vermek için kâfidir.
Âşık Ömer'in "Güneş» redifli iki manzumesinde (No: 573,574)
Atayî, Ahmed Paşa .. gibi tanınmış divan şairlerinin bariz tesirleri
hissolunmaktadır.
Şairin (593) numaralı murabbaında FuzulVnin,
Nice yıllardır ser-i kûy-i melâmet bekleriz
Leşker-i sultân-ı irfanız velayet bekleriz
gazelinin tesiri açıkça gözükmektedir. Onun bir gazelinin mat-
laındaki,
Ezel kâtibleri uşşak bahtın kare yazmışlar
mısraını da tazmin eden Âşık Ömer her halde FuzulVâen epeyce
mülhem olmuştur.
Sanma kim biz âlem-i insâne gelmişlerdeniz
Bu temâşâgâhı biz seyrâne gelmişlerdeniz
Zühdünü arzeyleyüp zâhid bize ta'neyleme
Biz mahabbet şem'ine pervane gelmişlerdeniz
Bendiyle başlayan murabbaı, Hatayî mahlâsiyle şiirler yazan
Şah İsmail Safevî nin
Biz ezelden tâ ebed meydâne gelmişlerdeniz
Şâh-ı Merdân aşkına merdâne gelmişlerdeniz
beytiyle başlayan bir gazeline naziredir.
70 Âşık Ömer
i
ık Ömer'in, j
Ey gönül şimdengeru dünyâda rahat kalmadı !
Merhamet kimden umarsın ehl-i şefkat kalmadı
beytiyle başlayan manzumesi, MuhibbVnm, Bakî de dahil olduğu
halde bir çok şairler tarafmdan tanzir edilen meşhur
Mâh rûlarda değil cûd u mürüvvet bakî ;
Lîk âşıkta mahabbet ile mihnet bakî ■
gazeline nazire olmahdır [l].
Şairin (171) numaralı manzumesi RuhVmn meşhur "Terkibi
bend„ ini hatırlatmaktadır. \
Şairin 576 numaralı manzumesinde Nef'Vnin, \
Sofi bu sureti ko ma'ni-i takvaya değiş <
Kalbi pâk et nemedi atlas u dîbâya değiş
beytiyle başlayan gazehnin bariz tesiri görülmektedir. ]
Şairin 447 numaralı manzumesindeki , i
Hançer elde tîğ belde gamzesi eyler harâb
mısraı, Sabuht'nin o sıralarda çok şöhret kazanan bir müsedde-
sinde tekerrür eden.
Hançer elde tîğ belde bade serde sîne çâk
Şehlevendim tarz-ı hâsın âdemi eyler helak
beytini hatırlatmaktadır.
[1] Bu zeminde ilk gazeli, Mecmaunnezair'e göre önce Necatî yazmışa Taliî, Âhî, Zatî,
Atâ, Hicrî, Şehidi, Şavir, Haverî, Sürurî (Müderris), Fakiri, Enverî (Müneccim) tan-
zir etmişlerdir. Daha sonraları bilhassa Muhibbî'nin bu zemindeki gazeli büyük bir
şöhret kazanmıştır. Bakî'nin ise bu zeminde yazılmış bir kaç gazelini görmekteyiz*
Edebî Şahsiyeti 71
Âşık Ömer'in ,
Sevdiğim takın yürü mercan mercan üstüne
Lûtf edüp sevme gülü bir cân bir cân üstüne
Belki zulme bâis olur ol rakîb-i bed lika
Eyleme gel her zaman dîvân dîvân üstüne
Bendiyle başlayan murabbaı Râsih'in,
Süzme çeşmin gelmesün müjgân müjgân üstüne
Urma zahmı sineye peygân peygân üstüne
beytiyle başlayan gazeline nazire olsa gerektir.
Bu mahdud misallerle anlıyoruz ki Âşık Ömer bir divan
şairi olmak kaygusiyla çalışmıştır.
Onun divan edebiyatındaki mazmunları ekseriyetle kullan-
dığını görüyoruz. Sevgili hakkındaki muayyen teşbihler, Süley-
man - Hatem - Mur, İbrahim - Nemrud - Ateş, ismail -
Kurban, Eyynb - Sabır, Musa - Asâ - Tür, Câm - Cem...
gibi tarihî ve esatiri menkabeler onun da şiirleri arasmdabuyuk
bir yer tutar.
Divan şairlerini takliden o da tefahürler yapmış ve « Suhan-
danı AcemMn bile kendisini takdir ettiklerini söylemiştir:
Nazmına tahsîn edüp Ömer suhandân-ı Acem
Dediler iklîm-i Rûm'un şâirânı böyledir
Fakat bütün bunlara rağmen kültürü o nisbette kuvvetli
olmadığı için şiirlerine divan edebiyatı çeşnisini hakkıyle
verememiştir. Gerçi manzumeleri arasında,
Vermem sana çek benden elin ey melek-ül-mevt
Cananıma nezreylediğim cana dokunma
72 Âışk Ö
mer
Nâhalef sözler benim etbâıma verir kesel
Üştür-i bîbâke neyler savt-ı âgaz-ı ceres
Yûsuf'u bir geldi derler âleme ben bildiğim
Hâtem-i mihr-i melâhat andadır yâ bundadır
Zâhid ne cefâ eyler ise kailiz ey dil
Kanûn.i vefanın o da bir orta telidir
Unulmaz yâresi aşkın tükenmez aresi aşkın
Muhassal çâresi aşkın sabırdır yâ sefer derler
Câhil ü nâdân ile âlemde etme sohbeti
Yâ elinden yâ dilinden bir zarar eksik değil
Bu dile yine bir âfet-i mekkâre dolaştı
Mekkâre gözüm gözleri mekkâre dolaştı
Meydân-ı mahabbette gezerken dil-i şeydâ
Dil dilbere dilber dil-i dildâre dolaştı
Gülşende figan eyler iken bülbül-i şeydâ
Gül bülbüle bülbül güle gül hâre dolaştı
Destinde tutup câm-ı meyi sâki-i devran
Mey sâgare sâgar meye mey nâre dolaştı
Aşık Ömer aç sen gözünü bak şu cihâna
Gam askere asker gama gam zâre dolaştı
gibi ruh ve şekil itibariyle cidden muvaffakiyetli parçalar yok
değildir. Fakat bu güzellikler, çarçabuk sayılabilecek kadar
azdır.
Divan edebiyatı tekniğine hakkiyle sahib olamayışı, çok ve
belki irticalen yazmak merakı onu ekseriyetle bayağılığa dü-
şürmüştür.
Edebî Şahsiyeti 73^
Şiirleri arasında,
Gece gündüz mübtelâyım ettiğim âh aşkına
Gâhice rahraeyle bin bir ism-i Fettâh aşkına
Diyâr-ı gurbete düştüm baîd oldum vatanımdan
Enîsim hemdemim yoktur usandım tath canımdan
Acebdir yaz u kış gitmez senin reng ü ruyin dağ-lar
Kimi sermest ü deng etmez komaz misk ü buyin dağlar
gibi bir çok vezin ihmallerini, kafiye hatalarını ihtiva eden^
beyitlere sık sık tesadüf edilmktedir.
Onun eserlerine "Nizâ'„ , **Şâyi'„ , "Zâyi'„ gibi kelimelerin
"Nizâ„ , "Şây^ » "Zây„ suretlerinde girdiğini de görmekteyiz.
İşte bundan dolayıdır ki Âşık Ömer'i bir divan şairi addet-
mek imkânı yoktur. Esasen büyük bir kısmı bestelenmek üzre
yazılan bu manzumeler sazşiirinin bünyesine daha uygundur.
Yalnız diğer âşıklardan fazla divan edebiyatı tesirine kapılmış,,
aruz Veznini hece vezninden daha çok kullanmış, Nesimî ve em-
sali şairleri taklid ederek yazdığı,
Elif Allah içün olsun gel bize nâz eyleme
Be bize bugün tenezzül eyleyüp gelsen ne var
Te tamâm oldu cefâlar düşmanı şâd eyleme
Se sevabı var kuluna bir nazar kılsan ne var
Sohbeti dem dem demi dem dem demi imrendirir
Vuslatı em em emi em em emi imrendirir
Kadd ü kamet kameti kamet kıyamet gösterir
Şöhreti nem nem nemi nem nem nemi imrendirir
manzumelerde görüldüğü gibi tasannua düşmüştür.
74 Âşık Ömer
Gene divan şairlerini taklid ederek ''Türkçü köylü manasiyle
tahkire kalkışması da onun çığırını bulamadığına açık bir delil-
dir [No 46] .
Âşık Ömer velûd bir şairdir. Ekseri şiirlerini saz âlemlerinde
irticalen söylemiştir. Manzumeleri arasında aynı mazmunların
bir çok defalar tekerrür etmesi de bundandır. O hiç şûbhe yok-
ki şairlik kudretinden mahrum bir adam değildir. Bazı teşbih-
lerinde, bilhassa mahallî hayatı aksettiren manzumelerinde mu-
vaffak olmuştur.
Ömer bir âşıkım zahir ne meddahım ne hod şâir
Gözüm yaşıyla yazdım bir acâyib yadigârım var
deyen şair bir kısım manzumelerinde samimîdir.Esasen onun en
güzel şiirleri, kendi hatıralarını, aşk maceralarını tasannusuz
bir şekilde anlatan parçalardır. Şairin en mühim eserleri ise
cenk vakıalarını, serhad hâdiselerini ihtiva edenlerdir.
Aşık Ömer'e vereceğimiz en ehemmiyetli mevki işte bu nevi
şiirleri dolay isiyledir.
IV
Tasavvuf! Şahsiyeti
Aşık Ömer'in Mevlevi olduğuna dair eskiden beri bir kanaat
mevcuddur. Gerek Asımoğlu Siraceddin, gerek Bursalı Tahir onun \
Mevlevi tarikatine mensub olduğunu > bir şiirinden istidlal ede-
rek - soyuyorlar. j
Millet - Ali Emiri kûtübhanesindeki bir mecmuada (Manzum |
eserler No: 742) şöyle bir manzumeye tesadüf ediyoruz:
Hamdülillâh Sûre-i Rahmân'ı ben bilmez miyim j
Sırr-ı hikmet gizlidir Sübhân'ı ben bilmez miyim
Dört kitabı gökten indirdi bize avn-i Huda
Dîn-i İslâm sıhhat-i Kur'ân'ı ben bilmez miyim
Kâ'be-i Bey t-ül- mukaddes kıblemiz oldu nişan
Hem Muhammed hazreti peygamber, i âhır zaman
Dînim islâm mezhebim İmâmı A'zam'dır iyan
Dilde ikrar eyleyüp îmânı ben bilmez miyim
Hazret-i Adem SafiyyuUah benim zürriyyetim
Yarın ol mahşer gününde kavm-i Ahmed milletin
Ehl-i sünnet vel-cemâat i'tikadda mezhebim
Çar anâsırda olan inşânı ben bilmez miyim
Mahlasım Derviş Nthânî hem Ömer'dir adımız
Kalbimizde nokta ile dâstan îcâdımız
Mevlâhâne şeyhi Ahmed pîrimiz üstadımız
Kâmile hizmet edüp iz'ânı ben bilmez miyim
76 Âşık Ömer
Bu manzumenin son bendindeki Mevlâhane tabiri "Mevlevi-
hane'nin bozuntusu olduğu meydandadır. Aynı manzume çok
yanlış olarak matbu Âşık Ömer divanında da görülüyor ve bu
kelime orada "Mevlâyî» şeklinde kayıdlıdır. Her halde Mesnevi
ile uğraşan şairin bu tarikate mensub olması ihtimal dahilinde-
dir. Netekim neşrettiğimiz şiirler arasında da ( No 416 ) şairin
Mevlâna'ya. karşı derin bir bağlantısı olduğunu gösteren şu yolda
bir beyte tesadüf ediyoruz :
Rûz ü şeb durmaz yanar bir dem karâr etmez gönül
Âsitân-ı Hazret, i Mollâ'yı gözler gözlerim
Âşık Ömer'in bahsettiği Şeyh Ahmed'in Yenikapı mevlevîha-
nesi şeyhlerinden biri olan Ahmed Dede [1] olması mümkündür:
Netekim bir destanında [Başlangıç, Sahife: 21],
Yenikapı dervişlerin ocağı
Mevlevihane'yle devrânımız var
deyerek bu tekke ile alâkasını açık bir surette anlatıyor. Hal-
buki matbu divandaki "Tekerleme» de "Serdarının Hacı Bekta^
olduğu^nu söylemektedir. Bir koşmasında da "Hacı Bektaş*a
ziyarete vardığını ve yol ile erkâna uğradığını „ anlatıyor (No:
79). Şu halde şairin Mevlevi ve Bektaşi tarikatlerinden her iki-
sine müntesib olduğunu kabul etmek lâzım gelir. Mamafih Sünnî
ve Hanefi olduğunu söyleyen, Resûl'ün sözünü tutmayı, işledi-
ğini işlemeyi tavsiye eden, hususiyle ,
Muhibb-i Çâryâr-ı bâsafâyîlerdeniz âşık
Sadâkatte Ebû Bekr-i gınâyîlerdeniz âşık
Bizi yoktan var eden Sübhân'ı ben bilmez miyim
Hem Ebû Bekr ü Ömer Osman'ı ben bilmez miyim
[1] Yenikapı Mevlevîhanesini tesis eden Kemal Ahmed DedeMen sonra bu tek-
kede Ahmed adında 6 zatın daha şeyhlik ettiğini biliyoruz. Fakat Aşık Ömer'in bun-
lardan hangisine mensub oldujrnnu kat'î olarak söylemek kabil değ'ildir.
Tasavvufî Şahsiyeti 77
Evvelâ Âdem Safiyyullah deâ:il mi aslımız
01 İmâmı A'zam-ı Nu'mân'ı ben bilmez miyim
diyerek dört halifeye ve İmamı Azam' ^ hürmetkar olduğunu gösteren
Açık Ömer'in şiirlerinde Bektaçı telâkkilerini bulmak kabil değildir.
Hattâ dördüncü halife hakkmda yazdığı bir medhiyede bile
Bektaşilik akidesi göze çarpmıyor.
Aşıkım ben gülşen-i hüsnüne hayranım Ali
Gel suâl et var mıdır bir cürm ü isyanım Ali
Hâlimi arzetmeğe gfeldim meded dîvânına
Başın içûn lûtfun icra eyle sultânım Ali
Yoluna olsun feda hep mülk ü mâl ü cân ü ser
Gelmemiş dünyâ yüzünde sana benzer Şîr-i ner
Ölmeden bu hasret ile el'aman Âşık Ömer
Gel yetiş imdadıma sen Şâh-ı Merdân'ım Ali
beyitlerini ihtiva eden bir murabbamda nihayet Sünni şairlerin
AU hakkmda düşünebildikleri vasıflar görülür.
İşte bu telâkkilerinden dolayı Âşık Ömer'i Bektaşi tarikatına
mensub olarak göstermek imkânını bulamıyoruz. Onun Bektaşi
olamayacağına adının Ömer oluşu da kuvvetli bir delildir. Şairin
Hacı Bektaş'a karşı hürmet ve muhabbet besleyen bir Mevlevi
olduğunu kabul etmek daha doğrudur kanaatmdayım.
Şurası da muhakkaktır ki Âşık Ömer Mevlevîliği de, tam
manasiyle benimsememiş ve hayatını maddi zevk ve neşelerle
geçirmeğe çahşmıştır.
Aşık Ömer hiç şûbhe yok ki mutasavvıfaya karşı hürmetkar-
dır. Şairname'de Yunus, Kaygusuz, Eşrefoğlu^ Üftâde gibi meşhur
mutasavvıflar hakkında takdirli bir dil kullanması da bunu gös-
terir, Fakat bu hürmet ve muhabbetler, hattâ tarikate intisab
onu da mutasavvıflar arasında göstermemiz için kâfi değildir. Bir
taraftan sofiyeye karşı temayülü, diğer taraftan da âşıkların isrine
uymak mecburiyeti onu da mutasavvıfane manzumeler yazmağa
sevketmiştir. Vücude getirdiği şiirler arasında tamamiyle sofiyane
78 Âşık Ömer
bir eda ile yazılmış parçalara tesadüf edildiği gibi, muhtelif
manzumeleri araşma serpilmiş tasavvuf! telâkkiler de göze
çarpar.
Uşşakî tarikatine mensub olan meşhur Salâhı [1] onun iki
manzumesini mutasavvıfane bir eda ile şerhetmiştir.
Fakat SâlâhVnin yaptığı bu tevcih ve teviller pek zoraki-
dir. Aşık Ömer, şerhte gördüğümüz fikirlerin ekserisini hiç
şübhe yok ki aklına bile getirmemiştir. Esasen şairde rastladı-
ğımız tasavvuf telâkkilerinde büyük bir ''Vahdet» çeşnisi sezil-
mez. O, nihayet basit bir takım "Devir» nazariyelerini, kâmil
insan mefhumlarını, bir şeyhe intisabın lüzumunu anlatmak
istemiştir. Onun,
Seni ben severim candan içeru
Yolum vardır bu erkândan içeru
beytiyle başlayan Yunus ilâhisine bir nazire yazması ve Mısrî
Niyazı nin bazı parçalarını taklid etmesi nihayet bir özenmenin
mahsulüdür.
Âşık Ömer her halde vefatından çok sonra mutasavvıf bir
şair olarak kabul edilmiş olmalıdır. Belki de Ömer Abdal,
Derviş Ömer gibi daha ziyade tasavvuf! neşe ile eserler yazan
bu isimdeki diğer şairlerin şöhretini tanınmış olan şahsiyeti ile
benimsemiş olması bunda kuvvetli bir amil olmuştur.
[1] Ekserisi Tasavvufa aid, bir çoğfu da şerh olmak üzere hayli eser kaleme alan
Abdullah Salâhî şiirleriyle de şöhret kazanmıştır. Vefatı (1196-1781) dedir. Yazma
divanının büyücelc bir nüshası medfun bulunduğu Tahirağa tekkesinde, diğeri de Sü-
leymaniye kütübhanesindedir. hayatı hakkında malûmat almak için bakınız : Osmanlı
müellifleri C. 1 S. 104.
V •
Şöhreti ve Tesirleri
Âşık Ömer, sazşairleri arasında en bûyûk şöhreti kazanan
bir şahsiyettir. Halk şiirlerini ihtiva eden her hangi bir cönkte
muhakkak Âşık Ömer'in deyişlerine de tesadüf edilir.
Hususi ellerde, muhtelif kûtübhanelerde ve bilhassa Millet- Alt
Emirî kütûbhanesindeki mecmualarda onun şiirleri bûyûk bir
yekûn tutmaktadır.
Âşık Ömer muasırı olan Aşık, Kayıkçı Mustafa^ Kâtibi,
Gedayî, Kuloğlu, Gevheri gibi tanınmış bûyûk sazşairlerinin
fevkinde bir şöhret kazanmıştır.
Müstakimzade, Üsküdarlı Mevlevi Hasib gibi şahsiyetlerin ondan
bahsetmeleri kendisinin ne kadar çok tanındığını gösterir.
izzet Molla gibi maruf bir san'atkârın bir mısraını tazmin
etmesi de Aşık Ömer'in divan şairleri arasında da takdir kazan-
dığını isbat eder.
Bahân efkâr' A^ "Tazmîn-i mısra'-ı Âşık Ömer„ başhkh şu
beyte tesadüf ediyoruz (1) '-
Her kesin yanında yârı salmur beğler gibi
Ardına düşmüş dil-i zarım yeler seğler gibi
Sünbülzade Vehbi'nin "Suhan„ kasidesindeki,
iktifa eylediler meslek-i Âşık Ömer'e
Aşk u şevkMIe nice kafiyecûyâ-yı suhan
[1] İzzet Molla : Bahan efkâr, Son kısım S. 66.
80 Âşık Ömer
beyti de dikkate değer. İstihfaf hissini taşımakla beraber birçok
adamların Âşık Ömer'i taklid ettiğini gösteren bu beyit onun
«debî mevkiini göstermek itibariyle çok mühimdir.
Bendeki bir mecmuada şu yolda bir başlangıcı ihtiva eden
bir manzume yazılıdır ^
Şuarâ-yi benâmdan Karamanı Kenzî hazretlerinin zâde-i tab'-ı âl-ül-
âlleri olup Âşık Ömer merhumun benden sonra uçkur türküsü çağrıla-
cak demesini men'etmiş olan semâîsidir :
Bu gün gördüm yazık olmuş yine bir gül beden mahbûs
Dedim cânâ nedir cürmün demez kimdir eden mahbûs
Varup kimden suâl ettimse bilmem der neden mahbûs
Hemen ağlar haber gözler durur ol sîm ten mahbûs
Nolaydı kamet- i bâlâsıçün olsamdı ben mahbûs
Dedim Yûsuf-i sânî mi Zelîhâ mı eden mahbûs
O şuhun habsine Jurnal yazarken kâtib-i dânâ
Niçün desti kopup anın dü çeşmi olmamış a'mâ
Ceza çekmekliğe şâyeste miydi böyle bîhemtâ
O bülbüldür ki gülşende gelen bekler durur zîrâ
Nolaydı kamet-i bâlâsıçün olsamdı ben mahbûs
Dedim Yûsuf-i sânî mi Zelîhâ mı eden mahbûs
Aceb ol bir devasız derdine bilmem ne hâl etsem
Olur mu derdine bir fayda yazup arzıhâl etsem
Etek öpsem boyun büksem varup afvın recâ etsem
Ne mümkin olmamak mecnun düşünsem kîl ü kal etsem
Nolaydı kamet-i bâlâsıçün olsamdı ben mahbûs
Dedim Yûsuf-i sânî mi Zelîhâ mı eden mahbûs
Şöhreti ve tesirleri 81
Hele sabr edeyim bir kez nedir cûrmü beyân olsun
Ceza çektiklerin bir bir diyem belki nişan olsun
Gerek da' vâsi mâcerâ gerek da' vâsi kan olsun
Cezasın ben çekem Kenzi bu da dünyâya şân olsun
r
Nolaydı kamet-i bâlâsıçün olsamdı ben mahbûs
Dedim Yûsuf-i sânî mi Zelîhâ mı eden» mahbûs
Görülüyor ki, muahhar devirlerde yetişen sazsairleri ekse-
riyetle Âşık Ömer'e yetişmek kaygusunu taşımaktadırlar. Daha
GevherVâien başlayarak bir çok şairlerin Âşık Ömer'e nazireler
yazdıklarını da görüyoruz.
Millet — Ali Emir! kütübhanesindeki bir mecmuada ( Man-
zum eserler No • 844) Hasan adlı bir şairin,
Vashn olmazsa bana ger feth-i bâb İbrahim'im
Ola mı canım yolunda irtikâb İbrahim'im
Takatim tâk oldu çevrinle yeter başın içün
Olma böyle kati pek âlıcenâb İbrahim'im
bendiyle başlayan murabbaı, Âşık Ömer'e nazire olarak kayıd-
lıdır .
Aynı kütübhanedeki bir mecmuada (Manzum eserler No : 689)
Levnî 'nin,
Ben ne cürmûn sahibi oldum şehâ küstün bana
Hüsnüne ancak senin ettim duâ küstün bana
Âşık u aşüften oldumsa günehkâr olmadım
Bir cefâ sen eyledin ben bir hatâ küstün bana
bendiyle başlayan murabbaı, Âşık Ömer'in 278 numarah manzu-
mesine naziredir.
6
82 Âşık Ömer
G«ne aynı mecmuada,
Derdimendin Yûsuf-ı Ken'ân eden sensin beni
Hazret-i Ya'kub gibi giryân eden sensin beni
Eyledi aşkın beni hep âşinâlardan ırag
Dostlarımla dâima düşman eden sensin beni
bendli murabba gene Âşık Ömer'in 337 numaralı şiirine
naziredir.
Millet — Ali Elmirî kûtûbhanesindeki bir mecmuada (Manzun»>
eserler No : 849) Âhu^nun,
Yürü var Hak'ka eyle bir amel
Âşıka sevda ne güzel uymuş
Aşk oldu evvelâ dünyâya temel
Hikmet-i Mevlâ ne güzel uymuş
bendiyle başlayan şiiri ile RuhVnin,
Uşşâka muhkem dünyâda cânâ
Bir hoppa parlak ne güzel uymuş
Meclise her dem ziynettir hâlâ
Badeye bardak ne güzel uymuş
bendiyle başlayan manzumesi Âşık Ömer'in meşhur tekerleme-
sine nazire olsa gerektir.
Siyahı'nirit
İşte geldi yaz irişti nevbahâr eyyamıdır
mısraiyle başlayan murabbaı bendeki bir mecmuada Aşık Ömer'ini
(543) numaralı manzumesine nazire olarak gösterilmiştir :
Sevdayî adlı bir sazşairinin,
Şöhreti ve tesirleri 83
Meylettim hüsnüne bir nevcivânın
Kati bîvefâmış bilmezdim evvel
Cefâsı yokdürür der idim anm
Kârı cefâ imiş bilmezdim evvel
bendiyle başlayan koşması aynı mecmuaya göre Âşık Ömer'e
naziredir (No : 65)-
Bay Fuad Köprülü^ Şefkat ismindeki bir sazşairi tarafından
Âşık Ömer'in,
Ey Ömer mecnun Ömer bîzâr Ömer Aşık Ömer
mısraiyle başlayan şiirine [No: 530] bir nazire vücude getirildiğini
ve bu nazirede şair hakkında şu malûmatın bulunduğunu kay d
ediyorlar [Hayat : sayı 24] :
"Bu nazire muasırlarmm onun hakkında takdirkâr fikirlerini göster-
diği gibi Âşık Ömer'in daimî bir aşk mübtelâsı olduğunu da anlatmak-
ta ve ayrıca o devrin meşhur musavvirlerinden LevnVmn Âşık Ömer'in
hali perişanını tasvir eden güzel bir resim yapmış olduğunu da bildir-
mektedir. Filhakika Levnî o devrin en maruf nakışlarından biri ve belki
birincisidir [Halil Edhem Elvahı nâkşiye kolleksiyonu, S 18. 1924] .
Millet— Ali Emirî kûtûbhanesindeki bir mecmuada da ( Man-
zum eserler No : 742 ) Âşık Sinanî adlı bir şairin Âşık Ömer hak-
kında şöyle bir medhiyesine tesadüf ediyoruz (1) -
Velvele ârâ imişsin bildim ey Âşık Ömer
Ne uçar anka imişsin bildim ey Âşık Ömer
Şöyle teşhis eyledim ki ehl-i aşka ben seni
Cevher-i yekta imişsin bildim ey Âşık Ömer
Âşık-ı sâdıklar içre müstemendsin müstemend
Geşt edüp gezdim cihanı bulmadım sana menend
(1) Bu manzume epeyce farklı olarak Beşiktaş — Yahyaefendi kûtûbhanesindeki
Âşık Ömer divanının kenarına sonradan yanlış olarak Âşık Ömer namına kaydedilmiştir.
84 Âşık Ömer
Hâsılı budur cevâbım sana billahi sened
Sâhib-i imlâ imişsin bildim ey Aşık Ömer
Dilerim Bârî Huda'dan cennet olsun meskenin
Yâ ne bilsün kadrini nâdân olanlar çün senin
Olmak ister her kes amma gücü yetmez kimsenin
Bülbül-i şeydâ imişsin bildim ey Aşık Ömer
Lûtf edûp bize haber ver halka aşkâr eylemem
Saklarım bu sırrı cânâ kimse izhâr eylemem
Gerçi der Âşık Sinânî hakkı inkâr eylemem
Haddi yok derya imişsin bildim ey Aşık Ömer
Beşiktaş — Yahya efendi kûtûbhanesindeki divanda Aşkî adlı
bir şair tarafından Âşık Ömer'in bir gazeline yapılan şu tahmis
yazılıdır -
Menzilim Mecnun'leyin sahraya saldı rûzigâr
Rehgüzârım vâdi-i Leylâ'ya saldı rûzigâr
Aşkile hâlim aceb sevdaya saldı rûzigâr
Akıdup Kanlı yaşım deryaya saldı rûzigâr
Unmadık başım kuru gavgaya saldı rûzigâr
Bu meseldir derler olmaz ehl-i dünyâda huzur
Yâ niçûn mal ehli eyler devlet-i dehre gurur
Baki mi kalur zamanın devri etmez mi mürur
Vasl-ı yâr ile kimi kılmaktadır zevk u sürür
Kimini ancak gam-ı ferdaya saldı rûzigâr
Kurah mi'mâr-ı can bünyâdına aşkın temel
Akl u fikrim âlem içre dâima tûl i emel
Nem ola yâ Rab cihanda ettiğim cürme bedel
Hâsılı Hak'ka yarar yok bende bir sâlih amel
Ne içün bilmem beni dünyâya saldı rûzigâr
Şöhreti ve tesirleri 85
Sanma zâlıid hubb-i dünyâya garazdır cûşumuz
Dûrr-i yektadan örülmüştür bizim mengûşumuz
Bir söz ile arifi ilzam eder hâmûşumuz
Ol sebebden bâliş-i hayrettedir serhûşumuz
Bir cihan ârâ içün araya saldı rûzigâr
Cân ü dilden girmişiz Aşkî mahabbet râhma
Tâ irince cüstücû kılmaktayım dergâhına
Bakmazam dünyâ içün dûnun ulüvv-i câhına
Bizi ey Âşık Ömer ancak cihan şebgâhma
Gösterüp hâb-ı emel rü'yâya saldı rûzigâr
*
İşte bütün bu delillerle anlıyoruz ki Âşık Ömer yalnız sazşa-
irleri arasında değil, klasik şairler arasında da tanınmış ve takdir
edilmiştir.
Onun mutasavvıflarca da benimsendiğini görmekteyiz.
XVIII inci asır mutasavvıflarından Salâhı nin şaire aid iki man-
zumeyi şerhe kalkışması şüphesiz ki bu takdirin mahsulüdür. Bir
çok parçalarının «İlâhi» olarak tekkelerde besteleriyle okundu-
ğunu da Bay Osman Ergin deki yazma mecmualardan öğreniyoruz.
< Millet — Ali Emirî» kütûbhanesinde mevcud ilâhi mecmua-
larında da Âşık Ömer'in bir hayli manzumesine tesadüf edilmek-
tedir ki bunların da besteli oldukları muhakkaktır.
Meşhur bestekâr Yeniköylü Hafız Hasanlın çıraklarından f^aiz
ve ffâdi adlı iki merhum musikişinas kardeşten tesbit ettiğim
malûmata göre, Yeniköylü Hafız Hasan, şairin «Dokunma» redifli
gazeline [No: 154] «Hüseynî Durak» ve «Mahur İlâhi» olarak
iki beste vücude getirmiştir.
Kadirihane zakir basısı tanınmış bestekârlardan Mopçu^nun da
Aşık Ömer'e aid bazı şiirleri «İlâhi» olarak bestelediğini oğlu
Rıza dan dinlemiştim.
Klasik musikişinsalarımızın da Âşık Ömer'den seçme birçok
manzumeleri bestelediklerini gene mecmualar sayesinde anlaya-
biliyoruz.
86 Âşık Ömer
«Millet— Ali Emiri» kûtûbhanesindeki iki mecmuanın (Man'
zum eserle No: 699, 849) kaydma göre,
Sakmup seyran yerine
Çıkan dilber kiminsin sen
beytiyle başlayan Semaî (No : 643) «Tabir» makammda bestelidir.
849 numaralı mecmuadaki kayda göre,
Şunda bir cânânm Rum'da Acem'de
Ederler medhini Buhârâ'ya dek •
Beyitli koşma (No : 55) «Şarkı» ,
Dedi bir pir bana pişman olursun
Râzm açma Huda'dan gayrı ferde
koşması da ( No : 31) «Türkü» olarak bestelenmiştir.
Aynı kütübhanede mevcud diğer bir mecmuada ( Man-
zum eserler No : 699) Âşık Ömer der makam-ı Hüseynî başlığıyla
şu güzel muhammes mukayyeddir (1) :
Aceb ol şâhid-i maksûda gözüm yüz süre rai
Ya bana bir dahi bu baht-ı siyeh el vire mi
Yohsa engüşt'i kaza defter-i ömrüm düre mi
Gün ola mı bu gözüm vuslat-ı yâri göre mi
Yohsa hasret beni tâ menzil-i hasra süre mi
(1) Bu şiir bendeki bir mecmuada da «Şarkı» başlığıyla yazılıdır.
Şöhreti ve tesirleri 87
Hak bilûr kimseye hâlim diyemem kim nicedir
Bunda ednâ olanm payesi anda yücedir
Şeb i hicrin seheri yok ne karanhk gecedir
Gün ola mı bu gözüm vuslat-ı yâri göre mi
Yohsa hasret beni tâ menzil -i haşre süre mi
Hele gamsız olamam rahat anınçün dilemem
Ağlamakdan gözümün yaşını bir dem silemem
Şeb-i gamda yitürüp(l) kendimi kendim bilemem
Gün ola mı bu gözüm vuslat-ı yâri göre mi
Yohsa hasret beni tâ menzil-i haşre süre mi
Ne akıllar irişür bu feleğin gerdişine
Ne fikirler yeter eyyâm-ı gamın cünbişine (2)
Ne tahammül olunur hicr ü firak âteşine
Gün ola mı bu gözüm vuslat-ı yâri göre mi
Yohsa hasret beni tâ menziI-i haşre süre mi
Ey Ömer tâ ki bu can terk-i diyar eylemeden
Dîdemiz bâd-ı ecel dolu gubâr eylemeden
Şeb-i gam âlem-i ikbâlimi târ eylemeden
Gün ola mı bu gözüm vuslat-ı yâri göre mi
Yohsa hasret beni tâ menzil-i haşre süre mi
Oene aynı mecmuada»
Seyrederken semtini cânânı gördüm ben bu gün
Sanasın cismim içinde canı gördüm ben bu gün
Zerre veş üftâdeler etrafın almış mâhımm
Şübhesiz ol âfet-i devrânı gördüm ben bu gün
(1) Gitti aklım bulamam : Bendeki yazma,
<2) Teşvişine : » »
88 Âşık Ömer
Görmemişti nice demlerde gönül cânânmı
Bulmamıştım arayup derd ü gamın dermanını
Ol yeri kıldı kadem rencide görünce anı
Derd içûn gam çekmezem dermanı buldum ben bugün
Hatırım kıldı teselli ol perî bin nâz ile
Hiç umulmazdı görüşmek ol hümâ pervâz ile
Okur ezberden vefa babını hub âvâz ile
Çâresâzı mürg-i hoş elhânı gördüm ben bugün
Vasi olunca ey Ömer ol çeşm-i hûn âşâm ile
Bir muamma eyledim peyda hezâr encam ile
Bir ayın nokta iki bir göz yukarı lâm ile
İsmini yâd etmek olmaz anı gördüm ben bu gün
bendlerini ihtiva eden ve «Âşık Ömer Türkmanî der makam-ı
Hüseynî» başlığını taşıyan bir murabba yazılıdır.
Bu bestelerden bir kısmının bizzat şair tarafından bestelen-
diği de tahmin olunabilir. Âşık Ömer'in musiki sahasında da
büyük bir şöhret kazandığını görmekteyiz.
Binbaşı Hoca Emin tarafından yazılan «Menakıbı Kethudazade
elhac Mehmed Arif efendi hazretleri» adlı eserde Kâhyazade Arifin
Âşık Ömer hakkında söylediği şu sözler yazılıdır :
Çövür şuarâsından Âşık Ömer ile Gevheri bir biriyle muasır ve mu-
sâhib olup Fener'de bir Yahudi meyhanesinde otururlar İdâre-i akdâh-i
ayş ü işret ederler Ve iskemlelerin üzerinde bilâârâm bir beyit Âşık
Ömer ve bir beyit Gevheri söyler ve karşularında dahi kâtibler o
beyitlerden hiç birini zayi' etmeyüp hemen kayd ü tahrir ederler Anla-
malı tabiat-i şi'riyyeyi Âşık Ömer Kırım'da Oözleve'M'ır Orada bir
kahvede oturur ve çaldığı sazı başı ucuna asar kimse dokunmaz Hattâ
Âşık Ömer bir nice zaman seyr ü seyahat edüp ba'de bu'din tebdil-i
hey'et olduğu halde yine o kahveye gelür Sazını alup çalayım der
ise de o Âşık Ömer'in sazıdır başkası çalamaz deyüp vermezler Her
Şöhreti ve tesirleri 89
ne hâl ise alur çalar Andan sonra bilürler ki o gelen Aşık Ömer'in
kendisidir.
Âşık Ömerlin Tanzimaftan sonra yetişen şairler arasında bile
meşhur olduğunu görüyoruz. Bilhassa Âşık Ömer ve Gevheri
şiirlerini çocukluğunda ezberlediğini söyleyen Ziya Paşa , Emil
tercümesi mukaddimesinde diyor ki (1) :
Bizim lalanın eş'ara pek mahabbeti vardı : Hattâ kendinin yazısı
güç okunur derecede imlâsız olduğu halde Aşık Ömer ve Gevheri
asarından mahfuzu bulunan beyitleri münasibetli münasibetsiz sıra geti-
rüp okur ve ara sıra kendi de kıt'a ve gazel gibi şeyler nazmedip
içinde mevzun olanları da bulunurdu...
Bir kaç gün gündeliğimden tasarruf edüp lala ile beraber gizlice
sahhaflara gittik; bir Âşık Ömer mecmuası aldık. Geceleri anın mûta^
leası ile meşgul olurdum. Pek az müddette lalanın okuduğu ve yaptığı
şiirlerin nâmevzûn olanlarını temyiz etmeye ve hattâ okuduğum Âşık
Ömer ve Gevheri eş'ârından beyendiğim beyitlere nazireler bile söyle-
meye başladım »
Bütün bunlara rağmen eski bir an'aneye bağlı kalarak şairin
tezyif edildiğini de görmekteyiz. Hattâ şiir zevkini Âşık Ömer'le
Gevherimden aldığını söyleyen Ziya Paşa bile Şair hakkında
çok ağır bir dil kullanmaktan çekinmemiştir.
harabat mukaddemesinin «Sebebi telifi Harabat» Faslında
bazı sazşairleriyle beraber Âşık Ömer'i de şu yolda tezyif
ediyor :
On beşte değildi sinn ü salim
Kim nazmile vardı iştigalim
Mevzun söze can verirdi gûşum
Eş'âr okusam giderdi huşum
(1) Mecmuai Ebüzziya Cilt 1, S. 422 ve 457.
90 Âşık Ömer
Verdi bana evvelâ merakı
Meydan şuârasmmm nihâkı
Gâhîce öartbCy'ı okurdum
Âşık Keremce, yanar dururdum
Âşık Ömerli ki gâh alırdım
Uçkur sözüne şaşar kalırdım
Bay Tahir Nadi Ozan Özgü* den aldığım malûmata göre, meşhur
Eşref de Maarif nazırı Zühtü Pûşc'ya yazdığı bir hicviyede Aşık
Ömer ve Âşık Kerem i şu yolda kûçOk düşürmeğe çalışmıştır :
Feyzi Aşık Ömer'in anda tecellî etmiş
Kahve kahva dolaşan bazı gazelhan gibidir
Dâhil-i cedvel eder vak'a-i Aşık KeremM
Nazarında o eser ders-i debistan gibidir
Muallim Naci ise Tercümanı hakikafte neşrettiği makalelerden
birinde bir münasebet getirerek.
Alemde var mı bir müteşâir benim gibi
Aşık Ömer gazelleri hep ezberimdedir
tcu-zında bir beyitle onun kıymetini düşürmek istemiştir.
Tanzimat'tan sonra yetişen şahsiyetlerin bütün bu menfî gö-
rüşlerine rağmen Şair 'in Anadolu içlerinde asırlardan beri kazan-
dığı şöhret kaybolmamış, bilâkis çoğalmıştır. Aşık Ömer adını
bilmeyen bir köylü hemen hemen yoktur denilebilir.
Eski mecmualarda olduğu gibi son devirlerde yazılan bir
takım mecmualarda da onun bir hayli manzumesine tesadüf
ediyoruz. Bunlar arasında, isim tasrih olunmamakla beraber
şaire söylenmiş bir çok nazireler de vardır.
Hattâ yalnız halk zümresinin değil münevver zümreden bir
çoklarının da Âşık Ömer'e karşı mütemayil olduğunu gör-
mekteyiz. Son devrin olgun şahsiyetlerinden biri olan Bay Ahmed
Remzi Akyürek, Şair'in meşhur '"dokunma» redif li gazelini şu yolda
taştir etmiştir:
I
Şöhreti ve tesirleri 91
Ey çerh-i sitemger dil-i nâlâne dokunma
Var mı sana bir zulmü o hayrâne dokunma
Terk eyle beni hâlime giryân olayım ben
Hecr âlemidir ettiğim efgane dokunma
Ey bâd-i sabâ uğrar isen yâre selâm et
Kûyindeki dildâde mukîmâne dokunma
Ey şâne ara beste bulursun dil-i zârı
Tel kırma fakat zülf.i perîşâne dokunma
Ey bade eğer yârim içerse seni bensiz
Peymâneyi pür eyle de peymâne dokunma
Bîhuşum ezel süzme gözün bezmde sâkî
Ver neş'e fakat nerkis-i mestâne dokunma
«
Vermem sâna çek benden elin ey melek-ül-mevt
Sağ ol hele geç menzil-i sultâne dokunma
öz canım içün olma benim feyzime mâni*
Cananıma nezr eylediğim câne dokunma
Bay Nureddin Riişdu Büngiil de aynı mnzumeye çu yolda
bir tahmis vûcude getirmiştir :
Yârimle olan ahdile Peymâne dokunma
Kalbimdeki bu şu'le-i îmâne dokunma
Dilde dolaşan aşk-ı fürûzâne dokunma
Ey çerh-i sitemger dil-i nâlâne dokunma
Hecr âlemidir ettiğim efgane dokunma
Zühhâde kulak vermeyi hakka ki haram et
Tenhâya çeküp gizlice ifhâm-ı meram et
Üslûb-ı hakimane ile arz-ı kelâm et
Ey bâd-i sabâ uğrar isen yâre selâm et
Tel kırma fakat zülf-i perîşâne dokunma
Aşk ehline işret yaramaz gönce dehensiz
Câm-ı Cem'e rağbet mi olur sîm bedensiz
92 Âşık Ömer
Düşmem hele ben çâhı zenahdân ola bensiz
Ey bade eğer yârım içerse seni bensiz
Ver neş'e fakat nerkis.i mestâne dokunma
Bu bendesi Rab-bül-ezel'in ey melek-ül-mevt
Üftâdesidir bir güzelin ey melek-ül-mevt
Cân almak ise ger emelin ey melek-ül-mevt
Vermem sana çek benden elin ey melek-ül-mevt
Cananıma nezreylediğim câne dokunma
Aşık Ömer divançesinin pek çok defalar basılmış olması da
onun halk tarafmdanne kadar benimsendiğini açıkça göstermek-
tedir.
Son yirmi otuz yıl içinde ise ona aid yazılar yazıldığını ve
biografik eserlerde ondan bahsedildiğini görüyoruz.
Asım oğlu Mehmed Siraceddin, « Mecmua şuara ve tezkirei
üdeba» adlı eserinde şair hakkında şunları söylemektedir [1] '-
Aşık Ömer bir şairdir ki sıbyân ü avam hattâ havvâss-ı kiram ara-
sında anı bilmeyen yoktur. Bir tıfl-ı nâzik mizaç müsteidd-i telâffuz oldu
mu ibtidâ ana arz-ı çehre- i güftüğû eden Aşık Ömer'in kelimâtıdır.
Sözleri zâika-i ezvâk-ı sıbyâne muvafık ve idrâk-i zümre-i avama mutabık
harcı âlem olduğundan dîvân-ı eş'ârı defeât ile tab' olmuş iken kesb-i
nedret etmiştir. Vâkıâ Aşık Ömer sazşairidir lâkin kalem şürleri kadar
güzel ve selis sözleri de vardır.
Ezcümle
Vermem sana çek benden elin ey melek.ül-mevt
Cananıma nezreylediğim câne dokunma
beyti BâkVler'ı NâbV\tr\ bile takdirhân eder. Aşık Ömer ilmen ve
tahsîlen değil, fakat hayâten ve fıtraten nâdir-ül-emsâl bir şâir-i milIîdir»^
Henüz sagîr-üs-sin iken pek hoşuma giderek ezberlediğim ve hâlâ
kemâl-i takdîr ve hayretle okumakta olduğum bu müseddesini tahrîr
ile iktifa eyleriz :
Şöhreti ve tesirleri 93
Bir âfet yüzlü dildârm yine oldum giriftâri
Cihanda görmedim ben böyle bir yâr-ı cefâkâri
Beni ağlattı dünyâda varup güldürdü ağyâri
Bulursam rûz-i mahşerde ben ol yâr-ı sitemkâri
Açam başım dökem yaşım yaka yırtam kılam zari
O yâr ile benim da'vam Huda fasleyleye bari
İşim bu dâr-ı dünyâda yaman etti diyem yâ Rab
Gözüm yaşın figan etmekle kan etti diyem yâ Rab
Bana nettiyse bu şûh-i cihan etti diyem yâ Rab
Benim ebrusu veş kaddim keman etti diyem yâ Rab
Açam başım dökem yaşım yaka yırtam kılam zarı
O yâr ile benim dâ'vam Huda fasleyleye bari
O denlü âh idüb kılsam gerek feryâd ü efganı
Ola tâ'cîz âhımdan behiştin hür u gılmânı
Bulamazsam terazûde sıratta beklerim anı
Murûr eyler iken anın girerse deste dâmânı
Açam başım dökem yaşım yaka yırtam kılam zarı
O yâr ile benim da'vam Huda fasl eyleye bari
Şirâr-ı dûd-i âhımdan ki mahşer ola âlûde
Asılup boynuna yârın günah âsâ terazûde
Bulur isem ben ol yârı eğer cennât ü tamude
Alam anı beraberce gidem dîvân-ı ma'bûde
Açam başım dökem yaşım yaka yırtam kılam zarı
O yâr ile benim da'vam Huda fasleyleye bari
94 , Âşık Ömer
Figanım mahşer ehline ola bir âteş -i sûzân
Benim sûz-i derûnumdan cehennem eyleye efgan
Taaccüb kılalar bu âh ü zara Mâlik ü Rıdvan
Senin Aşık Ömer hâlin gören âdem ola hayran
Açam başım dökem yaşım yaka yırtam kılam zarı
O yâr ile benim daVam Huda fasleyleye bari
Bursalı Tahir, Siraceddin^in eserindeki malûmatı ayniyle Osmanlı
müelliflere ne nakletmiş ve ilâve olarak bazı yazma divanlarının
nerelerde bulunduğunu göstermiştir.
Bundan bir hayli evvel Prof. Bay Fuad Köprülü, Sazşairlerine
aid neşrettiği makaleler silsilesinde [İkdam: 1330- 19 15] M^^ Ömer'i
de mevzu bahsetmiş ve onun hakkında yeni bir takım malû-
mat vermiştir.
Gene Bay Fuad Köprülü 1927 yılında çıkan Hayat mecmua-
sında "Aşık Ömer'e dair bazı notlar^ başlıklı bir makale neş'
retmiştir [No^ 24]. Şaire aid tarihi bazı şiir parçalarını da ihti-
va eden bu mühim yazı-ian da bilhassa şu kısımları nakledi-
yorum :
"On birinci asrın ilk nısfında büyük şöhret kazanan Kaykıçı Mustafa
dan sonra bu asnn sonunda ve müteakib asrın ilk senelerinde başlıca
üç sazşairi imparatorluk dahilinde iştihar etmişti: Aşık Ömer, Gevheri
Âşık Hasan, Bir takım menkabeleri âşıklar arasında son zamanlara
kadar yaşayan Âşık Ömer'in Âşık Hasan gibi bir yeniçeri sazşairi ol-
duğunu o devir vakâyii harbiyesine dair yazdığı manzumeler tamamiyle
göstermektedir, O devir şairlerinde olduğu gibi Âşık Ömer*de de cen
gâverlik hissi Dinî - Sofiyane hislerle imtizaç etmiş ve cenk şiirlerinin
nesci dahilîsini teşkil eylemiştir.. „
Şöhreti ve tesirleri 95 .
"Cumhuriyet Ansiklopedisi^ nde^aj^ Samih Fethi (M. Turhan),
''Meşhur adamlar Ansiklopedisi„nde de Bay İbrahim Alâeddin yaz-
dıkları "Âşık Ömer» maddesinde şair için takdirli bir dil kul-
lanmışlardır.
İşte Âşık Ömer'e dair şimdiye kadar benim görebildiğim ya~
zılar bunlardan ibarettir.
Bir çok bakımdan kıymetli olan Âşık Ömer'in her halde gün
geçtikçe şöhreti artacak ve öyle umuyorum ki onun hakkında
zamanla yeni yeni bir takım vesikalar daha ortaya konacaktır»
ŞİİRLER
DESTAN
_ 1 _
Gel vuhûş u tuyûru bir yâd edelim
Her birin ismiyle iyân edelim
Zûr u kuvvet düşer arslan şâmna
Yüce taht kurup fil istühânma
Ayıya hor bakma ateştir özü
Gergedan bir hayvan onun boynuzu
Tavuşan tutamaz bu kûhisân
Parsı alır asla kaçırmaz avı
Kepçe kuyruk dersen âteş-i sûzan
Dâim bulut ile cengeder kaplan
Huda'nın emriyle geldi cihâna
Hak hidâyet etti Veysel Karan' a
Bak kelerle kirpilerin derdine
Almasalar Kaf dağının ardına
Meşhurdur müşgü ceylânın zahir
Hmzîr-i murdarı bulsa bir kâfir
. . . daldan dala yelip gezmede
Gelincik bulduğun çalup gezmede
Yaban eşeğine eyledim nazar
Sığır her tarah otlayıp gezer
Gör neler halketmiş Bârî Taâlâ
Ayn-ı ibret ile eyle temâşâ
Ancak karakulak varır yanına
Demir mıh kakarlar kâretmez asla
Gerçek kurdun dahi soğuktur yüzü
Zehir nûşeyleyen canlara şifâ
Tazı dirîğ etmez eldeki varı
Çakal hırsızlıkta cümlenen a'lâ
Maymuna her fenni öğredir insan
Parsile hasımdır bî bâk ü perva
Hidmet etmek için benî inşâna
Deve feriştehtir hayvan sûretâ
Tâ beseher kurbağanın virdine
Yıkardı âlemi heman ejderhâ
Sırtlan dahi kefen soymağa mahir
Can verir bir lokma etine amma
Sıçan dıvarları delip gezmede
Huda köstebeği yaratmış a'mâ
Beğendiği yerde dolaşır gezer
Câmus gölde sürer zevk ile safa
Âşik Ö
mer
Koyun mübarektir çıktı cennetten
Katır eşek dönmez düşen hizmetten
Kedi ne kaşmerdir gör küçücükten
Hele hakikatli var mı köpekten
Mikdân küçüktür gerçi karınca
Gör kaplumbağayı âdem görünce
örümcek tel çeker görünmez hayâl
Çekirge de yağar bârân misâl
Zehirde galibdir yılana çıyan
. . . ise merk-i âfet-i can
Kande ise kürkçü dükkânın bulur
Kürk olur bunların kürkü giyilür
Ömer hayvanâtın kadri bilindi
Dile gelenleri takrîr olundu
Mürg-i kebîr iki Kaf dağmca var
Süleyman'dan bîat almış yolu var
Tavus kuşunun ömürü firâvan
Ana da gıdayı eyledi ihsan
îshak kuşu dâim Hak'kadır ünü
Lâklâkla geçiyor leyleğin günü
Tavus mâlik idi aceb nefese
Giriftar etmişler bend-i kafese
Deve kuşunun darbı yeğin sakın
Beğendinse tüyün başına takın
Bülbül bu fenada geçmez gülünden
Çakır ile balabanın elinden
Keçide bulmadım eser lezzetten
At yanında ester misâl-i sabâ
Porsuğu öldürsen almaz kötekten
Nan yediği yere eyler can feda
Niydüğün bilirsin zahmm urunca
Hacâbetle başın çeker hırkaya
Akreb kimi soksa olur bîmecâl
Akıl irişmez hikmetine amma
Sokunca öldürür âdemi yılan
Kertenkele durur kırlarda hakka
Bahâ vü kıymetin ekâbir bilür
Biri vaşak, kakum samur zerdüva
Cümle eylediğim karar bilindi
Kuşların da vashn edeyim şehâ
Hümâ kuşu bulut içre bîşümâr
Sultân-ı mürgandır sîmürg-i anka
Yetmiş şehir dolusu gıdadır inan
Kendi kereminden Bârî Taâlâ
Horus nida eder ömrünce sonu
Bin yaşında ihtiyardır Akbaba
Pâyini gördükte gelir bu sese
Dudu kumru eyler derûnî nida
Görürsen yanına uğrama sakın
Bileğinden olur bir güzel çığa
Baykuş uzlet etmiş halkın elinden
Balıkçın eylemiş yurdunu derya
Âşık Ömer
Karabatak yurdu ummana benzer
Seyfîle tavşancıl düşmana benzer
Çaylak karakuştan döner mi meğer
Adet olmuş sakankur kuşun değer
Sarı asma kıl kuyruk satarlar kandin
Ateş-i hicrana yakmakta kendin
Ebabilin nedir dâğile kârı
Cihanda bal için zâr oldu arı
İpek scyreyleme serde
Uyhudan uyarır beni seherde
Câhile g-örmemiş rahı
Ağ-aç kakan serde o şebkülâhı
Martı sakakuşu kaşıkçı toygar
Lori istühanı ölçer de yutar
Hüdhüdün dillerde söylenir ismi
Doğandır kaz ile ördeğin hasmı
Sarı ile fahte yasdanır dağı
Gâh inip ovaya gezer alçağı
Çalı kuşu bir an eylemez karâr
Çayır kuşları da bulmuş iştihar
Bu Ömer vuhûş u tuyûru verdi
Her kese hâlince hil'at giyirdi
Kuğunun burunu mercana benzer
Bıldırcınla keklik ağlar dâima
Dâima gergenes serçeyi öğer
Ölüsü dirisi bin altın bahâ
Darı kuşu böyle tutmazken bendin
Pervane uşşaka eyleyip sala
Süğlün ile çakır kuşunun varı
Eyyub kurdlarından aslı ibtidâ
Dürrac mekân tutmaz değme bir yerde
Kârban kuşu da verince sadâ
Darcan kılmaktadır derd ile zân
Dembedem burnuna eder ol ezâ
Sığırcık ta bulmuş epey iştihar
Âhırın fehmeder özge temâşâ
Kırlangıcın dahi nâziktir resmi
Şahinin önünce uçar mı turna
kılmakta bir an ferağı
Perin açıp eyler seyr ile sahra
Samancı kuşu
Yelkovanı seyret sahra be sahra
Hep ismi resmiyle çekti çevirdi
Elinden geleni eyledi icra
_ 2 —
Bîhûde akıtma gözünden yaşı
İbtidî yarattı Huda bir taşı
Bu ahvâle vâkıf olamaz başı
Anla nice kevn ü mekân eyledi
8
Âşık Ö
mer
Ol gevhere Huda eyledi nazar
Rivayet edenler böylece yazar
Evvel bölüğünden Arş-ı muallâ
Üçüncü bölükten Levh oldu peyda
Beşinci bölükte hurşîd-i enver
Yedinci bölükten rûzü şeb derler
Sekizinci bölük melekût ihya
Onuncu bölük te rûh-i Mustafa
Bu tarikte hâmûş kaldı kâmiller
Hikmet-i Huda'ya ermez gafiller
Cümle yerin göğün aslı bu meğer
Uşaklar mektebde eylemiş ezber
Sekiz cennet yedi tamudur hele
Felekler cümle-i encümler ile
Bir nev'e cevâbı kılalım gayri
Atamız Adem'e gelelim gayri
Huda ferman etti çünki Cibrîl'e
İncik toprağiyle mağribden bile
Alnının toprağı Kâ'be'den heman
Mağribden meşrikten ellerin ey can
O câri anâsır olunur isnâd
Balgam safra soda kan ile bünyâd
Tîn-i pâkin tertîb eyledi Settâr
Cana ferman etti çün Perverdiyâr
Bir hitâb erişti ol demde câne
Hayâta irişip baktı cihâne
Oldu ula derya olunur hazer
On bölük ol derya revân eyledi
İkinci bölüğü felek-i meclâ
Dördüncüden mâh-i tâbân eyledi
Altıncı bölükten cennetler yerler
Karanlığı ziya iyân eyledi
Dokuzuncu bölük Kürsî'dir hâlâ
Ser defter-i peygamberân eyledi
Akhnı perişan etti fâzıllar
Kimini kul kimin sultân eyledi
Kat be kat söylemek o da mı hüner
Okuyup tesbîh-i lisân eyledi
Söz uzar evlerin getürsem dile
Muhtasar böyle dermiyân eyledi
Aslımız anlayıp bilelim gayri
Hikmet ile Sun'i Yezdan eyledi
Binbir isimlerin getürdü dile
Aldı bin lûtf ile bir ân eyledi
Budlarm toprağı Yemen'den inan
Dört kabza toprağı yeksan eyledi
Hem nâr ü hâkile âb iledir bâd
Etibbâlar böyle beyân eyledi
Kırk yıl türâb üzre eyledi karâr
Girüp çıkup Hak'ka îmân eyledi
Âdem'in batnma oldu devâne
Huda'ya hamd-i bîpâyân eyledi
Âşık Ömer
Bu edada hâsıl oldu sîm û zer
Mürşiddir talibi eyleyen perver
Bir kürsî Cebrail ol dem getürdü
Dört molla kürsîyi alıp götürdü
Çün Arş eşiğine kondu bu minber
Secde edüp dedi Allahu ekber
Saf be saf melekler eyledi sücûd
Secde eylemedi akıbet merdûd
Gururlanıp oldu emeği zail
Yetmiş bin yil zikri hep oldu bâtıl
Cümle melekler de vardı hayrete
Alup götürdüler anı cennete
Bir zaman eyledi cennetin demin
Sol eğe kemiğindendir Adem'in
Bir birini bilüp oldular şâdân
Buğday ağacından görürsüz ziyan
irişti cennetin bâbma Şeytan
Akıbet ağzına şeytanı yılan
Ağzında Şeytan'la cennete girdi
Buğday yeyin deyu hileler kurdu
Eyledi anlara Şeytan iğvâyı
Ferâmûş ettiler emr-i Huda'yı
Meğer kim bu imiş hikmet-i Huda
Aşikâre oldu kudret-i Huda
Hasedle Azrail böyle iş etti
Cümle giydikleri hülleler gitti
Arif olan alır sözünden hüner
Üstünde kâmili emân eyledi
Üstünde Hazret-i Âdem oturdu
Kat be kat gökleri seyrân eyledi
Anda nüzul etti Âdem Peygamber
Cümle meleklere ferman eyledi
Öyle olmuş idi hitâb-ı Ma'bûd
Azâzil'i nice Şeytân eyledi
Filcümle melekler hocası kâmil
Lâ'neti halka ber gerdan eyledi
Başlayıp Âdem'e dahi izzete
Sohbet-i huri vü gılmân eyledi
Gaflet aldı onu olmuşken emin
Havva ile demin şâdân eyledi
Hülleler olundu anlara ihsan
Yemeyin deyu Hak ferman eyledi
Düşnâm ile sürdü o yerden Rıdvan
Cennete getirmiş yılan eyledi
Arayıp Âdem'i Havva'yı gördü
Emr-i Hak'kı anlar nisyân eyledi
Akıbet yediler dahi buğdayı
Âdem Havva böyle isyan eyledi
Anlara verdi bu gafleti Huda
İşte böyle terk-i cihan eyledi
Peşîmân oldular amma iş bitti
Anlar eğinlerin uryân eyledi
10
Âşık Ömer
Sürüldü cennetten Âdem ü Havva
Rahmet kapusunda Havva sâniyâ
Serendib'e indi Hazret-i Âdem
Kırk yıl ağladılar akıttılar dem
Emr-i Hak oldu anlara mülakat
Cibrîl nazil oldu edüp iltifat
Ol koyunun yünün eğirdi Hâvvâ
Eğnine kıldılar yosma bir abâ
Tevbe kapusunda Âdem ibtidâ
Çi fâide zâr ü giryân eyledi
Cidde'ye irişti Havva da o dem
Biri birlerinden nihân eyledi
Hasret ü firkatten buldular necat
Sığır ile koyun ihsan eyledi
Deriler dokudu Âdem sâniyâ
Giyip vücudlarm pinhân eyledi
Çıktığı dem Âdem cennetten çıplak Setr içün incirden eyledi yaprak
Dört damla damladı incirden mutlak Birin penbe-i râyegân eyledi
ikincisi ak dut anladın bildin Üçüncü karafdut haberin aldın
Dördüncüsü şeker sözüme geldin Musannifler Qmer beyân eyledi
3 _
Bir gün ecel gelip irişe bize
Can ile gûşedin deyeyin size
Ölüm yasdığma koyunca başı
Cem'olur yanma kavm ü kardaşı
Hak'kın emri ile gele Azrail
Olamaz önüne kimesne hâil
Bir kez olunca ol emr-i Rahmânî
Tırnaktan dizine çıkınca canı
Ferce bulup gele îblis o bedhû
Diye îmânın ver sana verem su
İlâhî alırken sen canımızı
Afveyle sen bizim isyanımızı
Gel deyu bekaya oluna ferman
Nicedir olurken ahvâl-i insan
Almaz olur tab'ı etmeği aşı
Arayıp bulmağa derdine derman
Cümle mahlûkatı eyleyen zail
Kurtulmaz elinden inşân ü hayvan
Sal adem mülküne ibn-i fülâni
Tutuşa yüreği mânend-i külhan
Merdûd-i ezelî ol âsî bedrû
Ey gaıîb olmuşsun ziyâde atsan
Emânet eyledik îmânımızı
Bizi emîn eyle Min şerr-i Şeytan
Âşık Ömer
11
Ruh tulü' eyleyip hulkuma gele
Hamdeyle Huda'ya pâki kalb ile
Makbuldür tevbemiz ol mahal bile
Kendi fazhndandır bu lûtf u ihsan
Bir dahi dest urup edince zoru Bir an da cân ü tenin kala kuru
Pençe-i darbmdan dü çeşmin nuru Döküle yüzüne misâl-i baran
Uzada akıbet dest ile payı
Kor gidersin bunda cümle eşyayı
Salât ü savm ile olmayan medyun
Çıkınca tahtaya cesed-i
Dökeler üstüne âb-ı revanı
Altına çekeler râh-ı revanı
Koyalar seng üzere gele cemâat
Çağıra müezzin er kişi niyyet
Çar kişi duşunda götüre seni
Yerin karnın yırtup yatıra seni
Çevrene cem'olup dizile ol hî»
İlâhî âhırda Kur'an-ı mübîn
tek ü tenhâ seni korlar giderler
İsmini hatırdan ihrâc ederler
... yukarı can ver Allah
Urunca tahtaya başın diye ah
Akabince gele Münkir ü Nekir
Terkeyleye âhır dâr-ı fenayı
Gerek senin olsun İran ü Turan
Akıtmaz gözünden bârân-u Ceyhun
Soyalar câmeni olasın üryan
Ne ise edeler gasil erkânı
Râh-ı musallaya olasın revan
Saf tutup karşına dizile kat kat
El bağ-lıya dara karşına yaran
Götürüp kabrine getüre seni
Üstüne türabı örteler ol an
Başlayıp okuna Sûre i Yâsîn
Okunup Fatiha dağıla yaran
Duydun mu fülânı fevt oldu derler
Böyledir ezelden âdet-i devran
Sıdkımız budürür Âmentü billâh
Bile öldüğün ol mahalde insan
Havfmdan vücûdun titreye tir tir
Diyesin Rabbim tez evvel haber vir Tutmuş ik-mzunda [1] bir gürz-l giran
Sora Peygabr'in mezheb ü dînin
Verirsin mûr ile pür ola sînin
Eğer verir isen akr-i cevâbı
Niçin gûş etmedin deyu kitabı
[1] «İki omuzunda» yerine.
Kıble vü milletin cümle âyînin
Bilâ havfin eğer cevâb-ı asan
Edeler canına dürlü azabı
Ederdin cilve-i sohbet-i yaran
12
Âşık Ömer
Mülk-i beka için yapış bir kare
Çok çalıştı buna bulmadı çâre
Yanmasın der isen vücûdun nâre
Bu maraz- 1 mevte hazret- i Lokman
Bir zaman şâh iken vahş ü tuyûra Fermanı yürüdü mâr ile mûra
Ecel câmm içip girdi kubura Hükmederdi ins ü cinne Süleyman
Yatur zemîn içre nice Ya'kub zâr Dahi Yûsuf gibi mahbûb-i dîdâr
Habîb-i ekremle hem Çehârıyâr Ebû Bekr ü Ömer Ali vü Osman
Cihâna geldiler oldular gaib
Sütûn-i dîn olan sâhib mezâhib
Kodular yerine bir aded nâib
Hanbelî Şafiî Mâlikî Nu'man
Bu resme kalmaya hiç nesl-i ümmet Küffârm başına kopa kıyamet
İsrafil sûrunu çala ol saat
Gör nice harceder bu çarh ricali
Şems ü mah
Penbe veş atıla dağlarla sahra
ikinci sûrunda dirile yekpâ
Kalmaya cihanda zîrûh bir can
İrişe dünyânın gayri zevali
Nice kalıserdir bu köhne vîran
Ebir veş döküle zemîne semâ
Kurula mahşerde Sırat u Mîzan [1]
Kadir ü kayyûm Ahad-i bîçûn
Sâni'-i lemyezel sun'-i Kâf ü Nun
Sen bu âyîne-i zât-ı meşhuda
Süleyman olursun mülk-i vücûda
Âşıklar eylemez daVâ-yı nihan
Seyreder esrarı iyân u beyan
Mihmânısm işbu köhne durağın
Ötesin arama senden ırağın
Lûtf u kerem issi Gani girdigâr
Kalbimi bu yüzden pür etti envâr
Kaddin hamîde kıl baş eğ sücûda
Hükmüne râm olur kamu mûr ü mâr
Da'vâya muindir muîn ü nişan
Çekmeyen çeşmine perde-i berdâr
Göçtür yarın hâzır eyle yarağın
İdegör sen seni senden haberdâr
[1] Bu manzume yalnız konya müzesindeki nüshada eksik olarak mukayyettir. Bu
eserin 220 den 229 uncu sahifeye kadar olan kısmı eksiktir ve bu destanın son kısmı da
bu zayi olan yerdedir.
Âşık Ömer 13
Yerde gökte olan peyda vü gaib Arş ü Kurs ü Kalem cümle merâtib
On iki matla'u hefti kevâkib Cümlesi sendedir sende aşikâr
llm-i dekayıktır kal ile kîlim Mantık u hey'ettir dehanda dilim
Bu bâb-ı hikmette kavî delilim Âyet-i Kur'an'dır îmânım ikrar
Ayağım Hut burcu hameldir başım Utârid tab'ımdır yâr-ı sırdaşım
Kamer zebânımdır nutk-ı sâbâşım Zühredir yüreğim rakseder oynar
Müşterî bağnmdır cünbiş-i dağım Mirrih ödüm oldu Zuhal dalağım
Yüzüm güneştürür rûşen çerâğım Kaddi bâlâ burç- i Sevr işi düşvâr
Kollarım Cevzâdır misâl-i şecer Göğsüm Esed göbek Mizân'a benzer
Seretan hem destim Sümbüle çeker Her biri durmayıp ederler devvâr
Akreb önü ardım kays-i , Fikrettim zânûlar burc-i Cedî'dir
Omuzlarım Delv'i tamam yedidir matla'-ı seyyar
Kök tırnak sinir hâk ile âbâd Ateş kanım etim âb ile ruhbad
Safra süd ü balgam bem ile mu'tâd Çarı anâsırı eyledim izhâr
Sağım mağrib oldu meşriktir solum Yemin hod önümdür bulmuşum yolum
Ayağım taht başta tacım ukulüm Şu cihanı dahi kıldı aşikâr
Tâlib-i dünyâdır el ile ayak Ayn-ı ibret ile temaşaya bak
Dilim monla oldu naibim kulak Kalbim sicillinde gör ki neler var
Hâk-i siyah oldu atamız iyan Atamız bu rümûzu beyan
Kulaklar göz burun hem dahi dehan Yedidir başımda bahr-i bîkenâr
Tevârih hey'etim gerdiş-i gerdun Kafam Arş-i a'zam levh-i Kâf ü Nun
Sidre tarf-ı beynim Kays-ı zûfünun Diraht-ı Tûbâdır turra-i tarrâr
Kaygu karanlıktır misâl-i zulmet Aydınlık menzili safâ-yi rahat
Hastalık furtuna sağlık selâmet Gönül keşti akıl reîs-i rüzgâr
Çarı anâsırdır tendeki varım Anlardır hikmette dört vefâdârım
Ra'd ü berk âhımdır figan ü zarım Başım yağmur bulut öyge vü âz âr
14
Âşık Ömer
îbtidâ menzilim âlem-i Lâhût
Üçüncü seyrânım oldu Melekût
Ma'nâda Cebrail akl-ı nüktedan
Sûr eyler îsrâfil na're-i dehân
Cismim Tür oluptur aklım tecellî
Tevrat Zebur încil Fürkan küUî
Gözlerim ay ü gün budur ma'nâsı
Çeşmimi yumduğum gaflet havası
Erbâb-ı hünerdir ehl-i keramet
Su gibi arıdır erbâb-ı uzlet
Aybm setreylemek her bir
Sohbeti cennettir kâmil vücûdun
Sû-i zan . . .
Ehl-i gıybet cinnî Ehremen mesel
Dâhildir hayvan -ı natıka insan
Kaplan munâfaklık tekebbür arslan
Malihulya ehli fîl ü gergedan
Hırsızlık san'atı gol-i beyaban
Bedhuy kurda benzer fitne çakala
Bütün anladığım her daldan dala
Eti yenir kuşlar iyi halimdir
Ol yırtıcı kuşlar şum cemâlimdir
Kocalık güz faslı nazar et râza
Yiğitlik âlemi benzer ilk yaza
Râh-ı müstakîmde ferîk olmuşum
İsyan
İkinci âlemim mülk-i Ceberut
Nâsûta erince eyledim ikrar
Mîkâil değil mi fehm ile iz'ân
Azrail temsili tab'- 1 bedhâr
Akıl hired andan bulur teselli
İşbu künûz içre olunmuş esrar
Arz-ı tis'în ile heyhat sahrası
Yedi iklim yedi a'zâma pergâr
Seherde uyhudur fi'l-i şekavet
Ehl-i şirkten olur gezen şermisâr
Tutmaktır rızâsın Rabb-ül- Vedûd'un
Kurbet-i câhilân dûzah-ı pür nâr
Hüsn-i zanneylemek güzeldir güzel
Bî namaz şeytana olur alemdar
Tevazu' ehlidir bil ehl-i îman
Nefsimle gazabım ejder ile mâr
Hayvanlık çok yemek billahi inan
Şehvete uyanın mislidir himâr
Hile tilkiliktir gitme hayâle
Kedilik kaptığım sakladığım fâr
Eti yenmiyenler hem hayâlimdir
Fikrim anka gönlüm taht-ı cihandâr
Bunamaklık kıştır ömr-i dırâza
Tıfıllık misâli eyyâm-ı bahar
İsyan deryasına garik olmuşum
Mağfiret ümran yâ Ganî Gaffar
Âşık Ömer 15
Aşkına eyledin var istüvâyı Arş ü Kürsî ile hefti semâyı
Yarlığa Ömer'i ol bî nevayı Behakk-ı hürmet-i Ahmed-i Muhtar
— 5
Yer ile gök azîm etti maslahat Gök söyledi burc-i baran benimdir
Yer söyledi tevekkülî söyleme Zâhidâ arş benim seyran benimdir
Gök söyledi ne inada varırsın Dinle kim sen değilsin sen de bilirsin
Ben yükseğim sen alçakta durursun Bunca kalbi taht-ı revan benimdir
Yer söyledi benim seni döndüren Evvel Cebrail'in
Alçaklardan yükseklere bindiren Kulu Kanbcr Şâh-ı merdan benimdir
Gök dedi ki gel otur hesablara Değme melâikim gelmez kablara
Zühre şems ü mâhitablara Yüce yüce dem ü devran benimdir
Yer dedi ki asla çekmem firakı Bende yanar evvel Mevlâ çerâğı
Evliyalar enbiyâlar durağı Yedi derya yedi umman benimdir
Gök söyledi bende rûzigâr eser Üçyüz altmış altı damarın keser
Ben olmazsam seni zulümat basar Ol güzel kurulu dîvan benimdir
Yer söyledi türabımız denk verir Seher vakti âlemlere denk verir
Her bahçede yüz bin çiçek renk verir Yıkımdan kurtarır gülşan benimdir
Gök söyledi bulutlarım bulanır Yedi katta dolaylarım dolanır
Yağar yağmur bütün yerin sulanır Gök eden
Yer söyledi dağım nurdur taşım nur Kendisi nur dîdesi nur kaşı nur
Deryalardan sahralara taşınur Cefakeşin neslin bozan benimdir
Gök söyledi kimden aldın haberi Bende olur hep melekler serveri
Arş'm Kürs'ün yerin göğün lengeri ulu Sübhan benimdir
Yer dedi ki yalan dedin buradan Alimlerim okur aktan karadan
Seni beni ikimizi yaradan Cümlenin muradı Rahman benimdir
16
Âşık Ömer
Gök söyledi şimdi kaya yıkarım
Ey yer seni ateşlere yakarım
Emr edersem yıldırımım çakarım
Şimdi top benimdir çevgân benimdir
Yer dedi ki benden yüksek durursun Neye büyük söyler mağrur olursun
Tâ ezelden sen hasmını bilirsin Yıldırımın tutan sultan benimdir
Cök söyledi hesab olmaz yıldızım Seni küşâd eder olua gündüzüm
Gılmân ile huri melekler bizim O güzel Arş ile Rahman benimdir
Yer söyledi aç gözünü bak bana Bende olan sende var mı dursana
Bende yatar Cihan Serveri hâlâ öyle devlet benim ihsan benimdir
Gök işitti bunu etmedi cengi Dedi ki yer ettin sen bize rengi
Yazdı A§ık Ömer bu cöngü kendi Yerle göğün medh-i lisan benimdir
_ 6 _
Diyâr-ı Bursa'da eğlendik kaldık
Sürdük yüzümüzü ziyaret kıldık
Keşişdağı meyva kânıdır gördük
Çukuryaylay-astık [2] tutyasın derdik
Kale'de kar tuttu güç ile kaçtık
Yakacık'tan bakıp deryayı seçtik
Soyran yaylasında üç gece yattık
Kuyulu kayayı ziyaret ettik
Kısıkh'dan beridir
Mekke'lidir güzellerin biridir
Çamlıca'ya Teferrüc'e varanlar
Umur Beğ'in hamamına girenler
Eğer âşık olup dîvan durursan
Temenye'nin güzellerin görürsen
Şimdilik budur bize mekân deyu
Kutb-i âlemdir Emir Sultan deyu
Evliyalara çok yüzümüz sürdük
Getürdük yârana ermagan deyu
Karapınar'ın soğuk suyun içtik
Ateş yaktık seyretsin yaran deyu
Kurşunlu kilse'yi görmeden gittik
Böreklerin kaymağına ban deyu
Pir emir Sultan ömrümün varıdır
Oyunlar oynarlar bu meydan deyu
Monla Arab câmi'ini görenler
Berberleri sabun sunar yun deyu
Sunup hâkipâye yüzün sürersen
Top oynarlar elem çekmeyin deyu
Âşık Ömer
17
Soğucuk pınardan doğrudur yollar
Abdülmü'min köşkü doldu güzeller
Üftâd-efendi [1] bahçesin görenler
Yiyüp içüp zevk u safa sürenler
Gazi hünkâr câmi'ini görenler
Eski Kaplukça'da havza girenler
Kara Mustfa Paşa
Bir gidi de börekçiyi doğuyor
Cehudlar murdardır it gibi kokar
Kalyoncular dâim yollara bakar
Kalenderhâne'den çün şehre sürdük
Çıra pazarında bir civan gördük
Andan Alem oğlu kahvesine var
Aşık elinden koş hatırcığm sor
Bezzazlar saraçlar durmayıp salar
Nâkacılar avretlere söz atar
K
Sarhoş gavga edüp bir söz atınca
Tavuk pazarında aldı beşimi
Yorgancılar çok çahşır yorulur
Gelinciğin dilberleri sarılur
Bez esnâft mail kıymetli taşa
Kuyumcular bakakalur gümüşe
Karanfiller kasrı donattı güller
Cem'oluben geldi haziran deyu
Dilberle Abdal Murâd'a varanlar
Bunda derilüp hep ârifan deyu
Çekirge'ye varır derdli olanlar
Böbürlenir safa etti can deyu
Kaynarca da nöbetini savlıyor ~
Ete niçin komadm soğan deyu
Andan yolum Çatal furun'a çıkar
Aceb öldümü bir ala hayvan deyu
Tabâklar'da [1] merdâne konuştuk sorduk
Aşıkma der içinden yan deyu
Güneş serviyi seyredip gör
Âh etmede serv-i hirâman deyu
Kapucular etti hem derdim beter
Dahi çıkarmadık kılabdan deyu
Ağa meydan eder yol erkân deyu
Sevdaya uğrattı garib başımı
Anadan doğru gitti deyu
Kardeş meydan görsün gel heman deyu
Haffaflar da yüz elli der on beşe
Boncuk ta olsa satar mercan deyu
[1] Şimdiki Dabakhane
18
Âşık Ömer
Âşıka dan ikrarın güdüyor
Çok dilber... gidiyor
Üstünde gördüm biçaklar var
Abacı dilberlerin
Eğer âşık isen ikrarına dur
Irgandı seyir et binâsmı gör
Namazgahta kıldık hacet namazı
Eşrefoğlu^na. var eyle niyazı
Söyle kelâmını kalbinde pişir
Timarhânede deliler çağrışur
A§ık Ömer anı zikreyle her bâr
Şehirli şehbazı ile seyre var
Elâ gözlülerin medhin ediyor
Yeni han'da malı bazirgân deyu
Öyle öğrendik biz küçükten deyu
Elâ gözlülerin safâsını sür
Sed başından çağır bize arslan deyu
Yeşil imâret'te gördük ifrazı
Muradımız verici Sübhan deyu
Her can kıymet bilmez yerine düşür
De ver ol ma'cundan deyu
Bir hoşça yer imiş hem inmeciler
Rahmet merhamet eder Rahman deyu
_ 7 —
Hey gaziler bir seyrâna uğradım
Dokuz kişi bir pireyi kovalar
Mutaflar hep derildiler şaştılar
Ayağına yüz çift manda koştular
Gelir iken karşı tuttum bacağın
Vardı yıktı bir fukara ocağın
Bakın pire bize ne hal işledi
Anı gördüm topuğumu dişledi
Bakın hele şu pirenin işine
Topuz ile gül eyledim başına
Uyurken uyandım anı bekledim
Ocaklara düşüp küle bulandım
Söylenecek dinlenecek hal değil
Ardı sıra erilecek hal değil
Et hammalları görünce kaçtılar
Göde çok çekilecek hal değil
Düşüremedim pirenin kalçağm
Elli yılda yapılacak hal değil
Düşüp önüme at gibi kişnedi
Zorlu gidi yakalanacak hal değil
Henüz girmiş elli sekiz yaşma
Kirpikleri kırılacak hal değil
Kollarım sığadım karşı dayandım
Dahi gözüm açılacak hal değil
¥
Âşık Ömer
19
Âşık Ömer eder bunu söylerim Aşk elinden dünügün inlerim
Durmayıp pirenin medhin eylerim Akıl verip inanacak hal değ^
— 8 —
Yalancı dünyâya aldanma yâhû
iki kapılı bir viranedir bu
Bakma bunun karasına akına
Benzer heman oğlan oyuncağına
Doğrusuna gide görün yolların
Dünyâ zindanıdır mü'min kulların
Ey gafil ne sandın bu rûzigârı
Yükün yüklede gör evvelce bari
Var ibâdet eyle Mevlâ yoluna
Bir gün sefer düşer berzah iline
Ömür tamâm olur defter dürülür
Hak'kın dergâhına kullar derilir
Zâhid nice oldu bunca peygamber
Kani Halîlullah Sıddîk-ı ekber
Sular olmuş gibi dîdâra akmış
Mahabbet bahrinde bir katre akmış
Gerek yaz kış gerek bahar ile güz
Devrederler Hak'kın emriyle dübdüz
Bu dernek dağılır bu an eğlenmez
Bunda konan güçer mihman eğlenmez
Gönül verme bostanına bağma
Bunda âkil olan insan eğlenmez
Çeke görün darbın yüce yıUann
Zindanda olan hod insan eğlenmez
Durur mu anladın taze bahân
Yoksa yolcu gider kervan eğlenmez
Bunda ne eylersen anda buluna
Otağı kalkıcak sultan eğlenmez
Sırat köprüsüyle Mîzan kurulur
Buyruğu tutulur ferman eğlenmez
Kani Ömer Osman, Bû Bekr ü Hayder
Bunda gelen gider bir can eğlenmez
Dün gün akar çağlar meydana akmış
Mevc urur çalkanır umman eğlenmez
Gerek mihr ayiyle gerek ki yıldız
Felekler rakseder bir an eğlenmez
KOŞMA
A
9
Bir kaşı hilâle meyletti gönül
Yanağı gülleri beyaza dönmüş
Aşık eğlencesi hublann şahı
Hatt-ı ruhsâriyle, zülf-i siyahı
Cevreyleme bana ömrümün varı
Hatâdan hıfzede Cenâb-ı Bârî
Çağı geçmiş amma yine bir hoşça
Ruhler solmuş amma yine bir hoşça
Nâz ü istiğnayı koymamış dahi
Henüz gelmiş amma yine bir hoşça
Rind meşreb ol artık terkeyle ân
Yiğid olmuş amma yine bir hoşça
Ömer der vaslma eren öğünsün Âlemde heman o safâsm sürsün
Vakti gecikmeden meyvasın dersin Sona kalmış amma yine bir hoşça
— 10 —
Yine müjde kıldı sultân-ı nevruz
Şu'le-i nûr ile mihr-i şebefrûz
Dürlü şükûfeler dürlü kokular
Hep eridi karlar revanî sular
İrişti zerrîne feth-i Messîhâ
Mir'ât-ı feleği kıldı mücellâ
Dürlü halet verir cihâna bular
Irmaklar bulandı mevc urdu derya
Nergisin kalmadı uyhu gözünda Uyanıp bir ferah buldu özünde
Çemen mevc urdukça sahra yüzünde Görünür câbecâ lâle-i hamrâ
Sâkiyâ piyâle alınca ele
Gör ne rümûz ile arzeder güle
Surâhi şevk ile eder gulgüle
Mahabbet nâmesin bülbül-i gûyâ
Ömer elde ferah bir câm-ı Cem'dir Meclis-i gamhâne kayd u elemdir
Ölmeden sürelim bu da bir demdir Mey ü mahbûb ile kekişti sahra
24
Âşık Ömer
— II —
Cüz'î hidâyetin dünyâya vermez
Sun'-i hikmetine akılları ermez
Hicr ile Eyyûb'u nâlân eyleyip
Hazret-i Yûsuf'u sultân eyleyip
Azameti birle var edip Arş'ı
Lûtf-i kudretiyle var edip ferşi
Yok iken akranı ins ü melekte
Hazret-i Yûnus'un batn-ı semekte
Afveder Ömer'in cürmün götürür
Yerde gökte kısmetini bitirir
Kemâl-i keremin müştakı Mevlâ
Yerlerin göklerin hallâkı Mevlâ
Kebşi îsmâil*e ihsan eyleyip
Ya*kub'a çektiren firakı Mevlâ
Yedi yıllık yoldur karşı be karşı
Bu yedi kubbe-i nüh takı Mevlâ
Getirip dünyâya devr-i felekte
Virdini eyleyen yâ Bakî Mevlâ
Kullarının murâdını yetürür
Her kesin rızkının razzâkı Mevlâ
— 12 —
İriştik vaslma mâh-ı sıyâmm
Bilenler ahvâlin rûz-i kıyamın
îktidâ eyledik ihtidasına
Çalışır varınca intihasına
Nice canlar vardır lâilâc yatur. Zemine gark olmuş susuz aç ya tur
Dünyâdan el çekmiş ihtiyaç yatur Alemde sağların bir duasına
Hudâ'nin kudretin hikmetin fikr et Ko gayrı efkârı Mevlâ'yı zikr et
Gün bu günkü gündür bu deme şükr et Düşme gel cihanın sabıkasına
Cehdeyle hayrolsun kîl ile kalin
Kârın şefaate kaldıysa hâlin
Ey Ömer akıbet işbu cihanın
Gönül hoşluğile geçen zamanın
Sana nef'i olmaz fikr-i misâlin
Arzeyle Hudâ'nm Mustafâ'sına
Harâb olmasına var mı gümânm
Ermez mi elveda merhabâsma
— 13 —
Nevbahâr eyyamı artmada cûşun
Pâyine yüz sürer eyler hurûşun
O deme erdiğ-i çağların Tuna
Beklemez suları dağların Tuna
Âşık Ömer 25
Selsebîl âbından karışır sana Nûşeden âlemde lezzetin ana
Irmakların revân olur her yana Karışır ummana çağların Tuna
Her kande anılsan medhin olunur Merd yiğid kucaklarında bulunur
Şehirlerin serhadlerin söylenir Ancak bağçelerin bağların Tuna
Pençe-i kahrından gerektir hazer Geçirdin üstünden nice
Eşinden ayrılmış Çoktur bencileyin ağların Tuna
Âşık Ömer düşüp yahşi eyyama îşin terkeylerdi hâs ile âma
Sağ u solu hâzır durur selâma Tutmuş şükûfeler tuğların Tuna
— 14 —
Ey dil eser fena badein olursun Mesîm-i subuh veşten müberrâ
Yahşi kem söyleme nadim olursun Özün bilmezlere Hayren ve şerrâ
Câhilin bed sözü cana dikendir Arife lec düşmez başı esendir
Arifin kelâmı misk-i Huten'dir İrdiği dimağı kılar mutarrâ
Şerîat tarîkat bir özge kândır Ma'rifet meydanı âli meydandır
Hakikat esrarı genc-i nihandır Ana yol bulamaz dûnî teberrâ
Görmeyen leddünnün karasın akın Bu babı fehmeder zannetme sakın
Ebkâr-ı ma'nâya olamaz yakın Zahirî olanlar sûretâ garrâ
Âşık Ömer şimdi Mecnûn'a akran Olmuşum bâde-i gafletle sekran
Şerâb-ı aşk ile vâlih ü hayran Diyâr-ı gurbette mest-i muharrâ
— 15 —
Dil verip sevdiğim şîvekâr olsa Sinesi bendleri çözülse dursa
Gayetle sevdiğim hüsündâr olsa Rûyinde benleri dizilse dursa
Yâremi istese tutsa rızâ mı Hizmetin eylesem olsam gulâmı
İçirsem destinden bir dolu camı Ol âhû gözleri süzülse dursa
26
Âşık Ömer
Gayet hazzederim ol mehcebinden Letafet .... gabgabindan
Dolasam kolumu emsem lebinden Adûlann bağrı ezilse dursa
Ömer Âşık'm. artınca âhı
Hüsnünün zekâtın olmuştur âhı
Seni sevenler niderler günâhı
Fukara karşında dizilse dursa
— 16 —
Aşku mahabbetten da'vâ kılanlar Başına sultandır bî bâk ü perva
Deryâ-yi hikmette gavvâs olanlar Hakayıkta olur bir dür-i yekta
Lâübâlî olup dehrin seyyahı
Zümre-i uşşâka düştükçe râhı
Lâ deme ey perî pendim aseldir
Şecer-i meyvaya darb-ı meseldir
Hidâyet olunca âşık cânâna
Serfürû eylemez değme bir cana
Âşık Ömer sever dildârı velî
Evvel mısra'ların harf-ı evveli
Rintler meclisinde eder samahı
Sunulur destine câm-ı dilküşâ
Ağır ol yeğinlik tab'a keseldir
Dokunur a'dâdan bin seng-i hârâ
İrişir elbette sırr-ı nihâna
Yeksandır yanında a'lâ vü ednâ
Aşikâre ismin eylemez celî
Bir güzel ismine düşer müsemmâ [2]
17
Giriftar olanlar bir özge derde
Deli gönül gafil olma bu derde
Aklın aldırmışsın nerde gezersin
İstediğin nedir nerde gezersin
Harcettin ömrünün varın kazana
Can mıdır can verip cihan kazana
Yârı gördüm nikab etmiş yüz elden
Ölmek olur geçmek olmaz güzelden
Beğim Ömer üftâdenin nesine
Saf olam seninle sîne be sîne
Yetirir kendini gider araya
Niceler basile gitmiş araya
Alem kızgın saçtır nerde gezersin
Akil insan kendi kendin araya
Kadir isen gel birisin kazana
Can odur can vere cihan araya
Ağlayı ağlayı gitti güz elden
Gelmişim cihâna güzel araya
Meyledesin adûlarla nesine
Boynuna el girmesin gömlek araya
Âşık Ömer
— 18
Nice dil veımesin dîvâne gönlöm Böyle bir cemâli münevver aya
Aşkıyla olaldan mestâne gönlüm Nazar etmez oldu câm-ı sahbâya
Güftâr eyledikçe canımın canı
Nebât-ı kand ile beslemiş anı
Bu aşk bize belâ olmasın dostlar
Kimseler mübtelâ olmasın dostlar
Ömer âşıkındır medhini kılur
Tekellüm babında kim kadir olur
Mest ü medhûş eder cümle cihanı
Pesend aferin büyüden anaya
Bülbül veş hem neva olmasın dostlar
Böyle bir dilber-i şûh u garrâya
Var mıdır yârine bahane bulur
Böyle tuhfe böyle rengin edaya
B
— 19 —
01 mâhm hüsnünde hâl- i mükerrem Hacer-ül-esved'dir ey kaşı mihrâb
Çâh-ı zanahdânın çeşme-i Zemzem Cemâlin uşşâka kıble-i eshâb
Görünce yüzünü ey gül'izârım
Arzıhal sunmağa kalmaz karârım
Artar bülbül gibi feryâd ü zarım
Kulunum demeğe ederim hicâb
Yâr mahrem edinse kendiye bir dem Bana bin dem gelir hayâl-i hurrem
Sînem kanun olup bu işe her dem İniler dest- i gam urdukça mıdrâb
Safa kılmaz deme ol saçı Leylâ
Etme Mecnun sıfat âh u vaveyla
A^ık Ömer o mestâne bakışlar
Ol lâ'l-i leblerle dürdâne dişler
Ne murâd istedin vermedi Mevlâ
O da olur gönül sabreyle bâb bâb
Gelişler gülüşler tarz-ı revişler
Harâbeder seni harâb u yebâb
Sözümden mahabbet remzini alıp
Ölümlü hastası olduğum bilip
20 —
Nâz ü istiğnaya başladı habîb
Yanıma gelmeğe âr etti tabîb
Âşîk Ö
mer
Nân ü nemek hakkın basmak dilersin Hayâtın babını yasmak dilersin
Bu ben efkendeni asmak dilersin Emrin olsun işte gerdan işte ip
Neyleyim canıma devirdin beni
Sevgili yârimden ayırdın beni
Adalet yaraşır mürvetli cana
Ya irgör visale bakî bu cana
Ahım ile halka duyurdun beni
Dilerim Allah'tan bulasın rakîb
Böyle bî vefâlık düşer mi sâna
İki rahmetten kıl birini nasîb
Ey Ömer olmuşum dillerde bednam Neyleyim bu yüzden elverir eyyam
Sen vefa kılmazsın ben sabr ü ârâm Sende hüsün bende mahabbet garîb
_ 21
Sebep oldun ayırdın beni yârdan Tîg-ı gazab sana yâr olsun rakîb
Kurtulma cihanda âh ile zardan Köhne dünyâ başna dar olsun rakîb
Geçir günün gam ile safa sürme
Ahırette rahat yüzünü görme
Ol gözleri meste oldum mübtelâ
Güldürmesin seni efendin Mevlâ
Dilerim zindanlar olsun durağın
Tutulsun dâima elin ayağın
Âlemde mahrum ol murada erme
Cehennemde yerin nâr olsun rakib
Sen nedamet oldun başıma belâ
Ağlamaklar sana kâr olsun rakîb
Derd ü mihnet ile geçsin her çağın
Rûz ile şeb işin zâr olsun rakîb
Doludur gözlerim yaş ile nemden Ömer'i ayırdın ol gonca femden
Kurtulmayasm sen derd ü elemden Belâ mihnet başna var olsun rakîb
— 22 —
Sabr-ı Eyyûb ile îd-i visale Ahdedip ol perî dedi yâ nasîb
Ey gönül düşme sen böyle hayâle Bize ol demlerden ölüm an karîb
Artup gitmiş idi âh ü fezası
Gülün kulağına girmez sadâsı
Mukarrer olaydı mihr ü vefası
Yok yere gözyaşm döker andelîb
Âşık Ömer
29
Yoktur aşka düşen âşıka rahat
Gönül tâliinden eyle şikâyet
Ey gönül aşk ile düştün bu hâle
Akibet düşürüp bin mekr ü âle
Bu nârın kimisi sadr-ı gmâda
§ık Ömer gibi var mı fenada
Resm-i kadîm üzre bu imiş âdet
Serde sitâre yok neylesin rakîb
Hevâdâr olursun her kaddi dâle
Sakın aldatmasın seni dilfirîb
Kimi demde kimi rene ü anada
üftâde garîb
23 —
Koyup el güğsüne Hak'km selâmın Verdi bendesine bir şâh-ı mahbûb
Kıldım âdâb ile feth-i kelâmın İşte böyle olsa âlemde mahbûb
Şûh-i nevrestedir serv-i nevbahâr İdeyim pâyine sirişkim nisâr
Cemâli bağının bülbülü hezâr Dahi taze açmış gonca-i mergub
Vefalar kılıcı kavline sâdık
Kemend-i zülfüne bendolan âşık
Hüsnü hub mülayim kalbe muvafık
İstemez çîn ilen verseler mansûb
Gönül ol sevdayı serv-i semenden Çeker el can meğer el çeke tenden
Kal'a-i vuslata burc-i bedenden Atıhr gördükçe şevk ile bir tup
Ey Ömer edersin aklını zayi
Çekenler âlemde hüznü belâyı
Bekle tevekkülde olma hevâyî
İrişir murada misâl- i Yâ'kub
— 24 —
Şunda bir dilberin âhû gözleri
Güftâra geldikçe şîrin sözleri
Ben gibi ölümü hastası çoktur
Melâhat mülkünde nazîri yoktur
Hâl-i hindûları rüya dökülmüş
Ebruları kıl kalemle çekilmiş
Akhmı fikrimi eyledi târâc
Akıdır lebinden sükker ü güllâç
Kaşlar kaza yayı kirpiği oktur
Dilrübâlar içre cümleye sertâc
Gören üftâdenin kaddi bükülmüş
Sanki tavaf eder Kâ'be'yi huccâc
30
Âşık Ö
'mer
Ol saçı Leylâ'ya kim nazar kılur
Akim cem'edemez dîvâne olur
Yokluktan el çeken ganîmet bulur
Ebvâb-ı hüsnünden bir kez alan bac
Ey Ömer neyleyim kokulmaz gülüm Kadd-i bâlâsına erişmez elim
Yüz be yüz söylesem yanılur dilim Arzıhal sunmağa kıldım ihtiyâç
— 25 —
Bu anka denilen ey dil-i şeydâ
Bu âlem eyler ki kendide peyda
Her kcingı uşşâka olursa sertâc
Olur cihan varı hatırdan ihrâc
Hâtıra bir yüzden elverse halet Reftâra güftâra komaz liyâkat
Bir dem sakin olmaz bahr-i felâket Elbette bir yüzden erişir emvâc
Geşt edip âlemi bîbâk ü perva
Bir ferde hâlinden eylemez şekva
Ne sâhib niza'dır ne ehl-i da'vâ
Kurtulur nâmerde olmadan muhtâc
Kimseye dîde-i kibr ile bakmaz Özün buğz u hased nâzma yakmaz
Tevekkül dâmenin elden bırakmaz Ne kati tok olur ne ziyâde aç
Ömer nice kılsun derdine deva
Deryâ-yı gurbette kaldı bî neva
Cevr ü cefâları canıma yetti
Ol hûnî insafa gelmedi gitti
Bakışın ferişteh ya melek zade
Mahabbet arzeder karşımda yâde
Düşeli melâmet râhma râhım
Hiç eser eylemez nâle vü ahım
Kalmaz ana dahi güzellik bârı
Bozulur leşker-i hatt-ı izârı
Ne denlü yâr için çekilse cefâ
İ'timâd eylemez sana bî vefa
Çeşmine perdedir nakş-ı mâsivâ
Mihnet köşesinde yatur nâmizâc
26 —
Bilmezem bende mi dilberde mi suç
Can ise cesetten ediyor hurûc
Lütfedip hatırım eyle küşâde
Der ki şu düşmana gel eyle hurûc
Aşkınla gezerim her dem seyyahım
Bilmem âhen midir yohsa bağrı tuç
Elbette kulluğun geçer bahân
Bir gün hurûc eder misâl-i Ye'cûc
Müyesser değildir âşıka safa
Ey Ömer gerekse Arş'a kıl urûc
Âşık Ömer
31
— 27 _
Blsütûn-i gamda ağlar gezerim Ayakdaş olamaz yanımca Ferhâd
Kûh u sahra demem dağlar gezerim Bir dem m-oîdu[l] iki dîdelerim şâd
Aşkm serde iken ey huri peyker Gam değil gurbette oldum serbeser
Top-ı ahım eder akıbet eser Visalin kal'esi olursa pûlâd
Ser çekti kûyine eder savaşı
Arzu çekip gider gözlerim yaşı
Canıma kâr etti gayret-i efkâr
Bir gamzesi katil hûnî sitemkâr
Ey Ömer vefâ-yi ahdi belâ kıl
Çek elin gurbetten azm-i sıla kıl
Bağdad olur ise toprağı, taşı
Birisi Şat oldu birisi Furat
Nice ağlamayım etmeyeyim zâr
Elinden oluptur dil mülkü berbâd
Türabın çeşmine ayn-ı cila kıl
Demişler her kesin vatanı Bağdâd
— 28 —
Âvâre gezerken dehri serâser
Aşk eyledi beni hâke beraber
Hep illerin bilişi var yâdı var
Bîçâre Mecnûn'un heman adı var
Bir serv-i bâlâya kul oldum meded
Gelen çiğner geçer yol oldum meded
Gönlümün ne bir yâdı ne zarı var
Ben andan ziyâde del-oldum meded
Artup gitmededir sinemde dağlar Cerahatten oldu dağ üstü bağlar
Gözüm yaşı Tuna mânendi çağlar Akar boz bulanık sel oldu meded
Bu sevdâ-yi aşkı eğlence derdim Derd imiş başıma geldi de gördüm
Söyünmez ateşim tükenmez derdim Tutuşup yanarım kül oldum meded
Ömer geçtim çâresinden eminden Ben bu bezmin işretinden deminden
Bir elif kametin derd ü gamından Büküldü kametim dal oldu meded
[1] «dem mi oldu» yerine.
32
Âşık Ömer
— 29 —
Arzıhâl eylesem ettiğin çevre
Âşık öldürmede yoktur akranın
Kaşlarını çatup gözler süzersin
Eller ile yiyük içüp gezersin
Sen kimden öğrendin cefâcılığı
İrtikâb etmezsin bize gelmeği
Der ki Âşık Ömer bekler yolunu
Söylediler nadan koçmuş belini
Mahabbet sadr[l]olur yüze gelince
Bir dem şîve ile nâza gelince
Her baktıkça ciğerciğim ezersin
İstiğna satarsın bize gelince
Hançer alup derdli sînem delmeği
Bakuculu musun bize gelince
Gördüm bir yad dermiş gonca gülünü
Ben koçulmam derdin bize gelince
— 30 —
Dudu dillim meclis üstüne geldin
Çün bizi ziyaret kasdıyla geldin
Mey içüp felekten alanlar kâmı
Gonca veş elinden bırakma camı
Kıyamet kametin Tûbâ-yi serdir
Letafette femin helvâ-yi terdir
Şu fenada şûh-i zebanım gibi
Saklarım sinemde îmânım gibi
Ciğer pârelendi akmada kanım
Ağlatma lûtfeyle yeter sultânım
Safâ-yi kalb içün nûşeyle bade
Bârî Huda'm etsin ömrün ziyâde
Geçirir zevk ile hem subh u şâmı
Hâtır-ı şerifin olsun küşâde
Mahbublar içinde bâlâ-yi serdir
Leblerin sükkeri getürür yâde
Bir hup yok sen kaşı kemanım gibi
Fâşetmem sırrını bilişe yâde
Derdinle eftâke çıktı figanım
Ömerli unutma dâr-ı fenada
— 31 —
Dedi Bir pir bana pişman olursun Râzm açma Huda'dan gayrı ferde
Vücûdun şehrine sultân olursun Sabredersen Eyyûb misâli derde
(IJ «Sâdır» yerine.
Âşık Ömer 33
Sanma isteyenler murada ermez Kimsenin ettiği yanma kalmaz
Zâlimin zulmüne Hak kail olmaz Ya mazlumun âhı kalır mı yerde
İste murâdmı Bârı Huda'dan Bekle tevekkülü geçme rızâdan
Yakar Arş u Kürs'ü geçer semâdan Feryâd-ı garibe olur mu peıde
Felek camlar sundu semler alursun Kurtulmaz ebedî gamda kalursun
Nâmerde yâr olma nâmerd olursun Merd olursun yâr ol merd oğlu merde
Ömer köpeklerin olsun dil bağı Tevekküle bend et cân ile teni
Gam çekme murada erdirir seni Bîçâre devletin var ise serde
— 32 —
Râh-ı mahabbeti seyrân ederken İriştim menzile bir ayâğ ile
Hublar arasında seyrân ederken Yitürdüm kendimi bir ayağ ile
Öyle perî olmaz hâk-i Basar'da [1] Hak nazarım ebrularda basarda
Görmedim akranın medd-i basarda Gezdim yedi iklîm bir ayağ ile
Gönül yâra bendolah yüz aydır Sunarsın şerbet-i lûtfun yüz aydır
Derdli olan derdim yüze yüz aydır Bu yâre unulmaz bir ayağ ile
Hep bir bir sayarız onu on iki Üçyüz altmış altı ne bir on iki
Bil hesabın on bir derler on iki Düşer on birinden bir ay ağile
Ömer bil Kün fekân'ını fenanın Hep anındır san'at anın fen anın
İki yüzlülüğü belli fenanın Sen gerek bir ay gül bir ay ağile [2]
_ 33 —
Canım senin için işim her gün âh Akıbet ölürüm bir gün âh ile
Bin sevab yazılır etsen bir gün âh Sen de benim içün bir gün âh ile
Aşkın beni âhır çektiyse bende Hidmetinde oldum ne çâre bende
Benliğim kalmadı zerrece bende Yaktı derünumu bir gün âh ile
[1] Basra yerine
[2] Ağla
34
Âşık Ömer
Aç gözünü değil isen sen de kör Sende yokla ne ki vardır sende gör
Menâhîde sakla seni sende gör Melek merdûd oldu bir gün âh ile
Cehalet kişinin kaddini eğer Hamakat zahrında olur bir eğer
Kul günahsız olmaz der isen eğer Ins ü cin duymasın bir gün âh ile
Gaflette cismimi kıldı bu derde Ey gönül mihnet değil bu derde
Ömer bir hâl ile düştü bu derde Korkarım ki yanar birgün âh ile
_ 34 —
Çünki yârın kibr ü kîni yok bize Kurulmuş gamzeler üzre o yâ ne
Var gibi zâlimin kasdı çün bize Gel gönül bir dahi varma o yane
Bir kez hüsnün görüp olah bende Sığmaz gözüm yaşı değme bir bende
Sabre takat kalmaz zerrece bende Görsem hûnî çeşmin hâbda uyane
Benim için demiş o yâr uyanmış Şevkim ile kara bahtı uyanmış
Firakla ateşte belki o yanmış Ben yandıkça bir gün dahi o yane
_ 35 _
Gönül muntazırdır nazh yârine Bâd-i seher selâm eyle dostuma
Takdir Huda'nındır tedbîrin kime Yolumuz gurbete düştü bu sene
Kahbe felek bundan özge iş eyler Düşmüş mezelerle meyler şişeler
Yurdum senin ile tenhâ köşeler El erişmez mahabbete bu sene
Gönül intizarda nazlı yarma
Müyesser olur mu aceb görüne
Âşık Ömer sana meftun olalı
Bin altmış bir sene târih olalı
Yenile meyletti dil bir cânânm
Nesine alındı bilmem can anın
Benzettim boyunu servi dalma
Dostumun yüzünü görmek bu sene
Gönül aşnasmdan cüda olalı
Herkes sevdiğinden ayrı bu sene
— 36 —
Leblerinin nebatına kandine
Lezzeti ne sükkeri ne kandi ne
Sanma dil aşkını bir an yâdeder Ya saklarım ol esrarı yâdeder
Merdüm-i pür hûnum lebin yâdeder Ne mümkindir gözlerimden kan dine
Âşık Ömer
35
Gamdan elim alamadım budadı Anın için etmedeyim bu dadı
Huda hakkı elden komam bu dadı Gerek ise her içtiğ-im kan dine
Ta'neder Sidre'yle Tuba'ya boyun Sebildir tîgine kan işte boyun
Hatâ'da bulunmaz nâfe-i bûyun Buhârâ'sma var Semekand'ine
Ömer hasta kıldı tabibim ile
Dest-i lûtfun ile anı pür eyle
Perişan hâtırm demeklik ile
Nûş edeyim sem yerine kan dine
_ 37 _
Sînem üzre adedi yok dağların Yâr elinden yârelidir bu sîne
Çarh-ı felek saldın bulam dağların Boranına dumanına pusine
Gurbette mekânım oldu yâd eller Zemmedüben nite gerek yad eller
Şimdi yârin ellerini yâd eller Ben ermedim ayağının busine
Gönül can rahşıdır akıl oyandır
Bana sun şerbet-i lâ'lin uyandır
Kulağıma ses çalındı geçenler
Kabrimi yol üzere salın geçenler
Devadır kim dizginine uyandır
Tâ sinesih derûnuma bu sîne
Kani noldu bizden evvel geçenler
Şefkat ile nazar etsin bu sine
Ömer dîvâneyim akhm yitirdim Mihnet köşesinde hasta yatırdım
Elif kaddim bu gün kafa yetirdim Ayın şmı irgörünce bu sine
Çün halka-i dilde destires oldum
Kavlini tut fi'Iine uy Resûl'ün
Derûnun içinde koma kal u kîl
Bîhûde işlerden çek el tevbe kıl
Gönül muradından bir misal yine
Selâm olsun ashabına âline
Edâ et farzını sünnetini kıl
Belki din incine îman alma
Cihânm zahmetin çektin bir-ki kat Kalmayıp tâkatm kıldın bîtâkat
Kalbin siyahların göz yaşma kat Ağladıkça zemin üzre al ine
Aşk ile kal olan er aşk eridir
Ali Düldülî Hamza Aşkarîdir
Eridir âheni bu aşk eridir
Gerektir sayılıp menzil ahna
36
Âşık Ömer
Ömer Hû çek^'sana denmiştir dön ya Ne çâre bizlere dedikte dûn yâ
Çok yaşlı bir köhne zendürür dünyâ Er isen aldanma mekr ü âline
_ 39
Ey bâğıban senden bir suâlim var
Anlarm çektiği derd ü belâyi
Dergâh-ı izzetten Şeytan dûr iken
Şem'-i rûyin âşıklara nûr iken
Bu hikmet benim yüreğimi yaktı
Bir bilirim eden eyleyen kendi
Güllerin yanında hânn aslı ne
Ağyara yâr olur bunun aslı ne
Âdem'in mekânı cennet hûr iken
Yakar pervaneyi nârın aslı ne
Bu kudret Hak'kmdır gönlüm inandı
Ya bu kadar kârbânın aslı ne
Der bu Ömer dâim vahdette iken Âşık ma'şûk ile sohbette iken
Gülün karşısında vuslette iken Bülbüle âh ü efganm ash ne
_ 40 —
Ser feda zülfüne der imiş rakîb
Senin gerdanına yaraşmaz mı ip
Canlar veren âşıkanm cürmü ne
Bu kâkül-i perîşânm cürmü ne
Lâ'lin nutka gelip tebessüm etmez Hâtır-ı uşşâka terahhum etmez
Niçün şivelerle tekellüm etmez
Canım niçün el sözüne uyarsm
Ne suç ettim hatırımı yıkarsın
Mülket-i hüsnünde fitne çoğalmış
Hâl-i hindûlerin araya almış
Ey Ömer nazarın kaş ile gözde
Badeler işlerken derûnumuzda
Benim ile yiyip içip gezerken
Söyle bana ol goncanın cürmü ne
Vücûdum şehrini oda yakarsın
Hiç demezsin bu gedânm cürmü ne
Âşıkların işi Mevlâ'ya kalmış
Feryâd eder ak gerdanın cürmü ne
Bir hokka dehenle bir şîrin sözde
Dîdemizden akan kanın cürmü ne
H
41
Rakiblerim oldu dostun Abdullah
Cihanda ben seni dostum severken Neyledim ki bana küstün Abdullah
Âşık Ömer
37
Tahammül edemem seni görürken Mah yüzlere çifte benler| dururken
Evvel bize şeftaliler verirken Şimdi gıdamızı kestin Abdullah
Âşıkm ağladan cihanda gülmez
Senin ettiklerin yanına kalmaz
Karşımızda hilâl kaşların çatar
Bir bizi görünce istiğna satar
Sînem hançerlerin aldın eline
Cefâya başladın Ömer kuluna
Rahat olup çeşmim yaşını silmez
Kurulu yayımı bastın Abdullah
Keman kaşı olmuş tîğmı atar
Yoksa öldürmek mi kastın Abdullah
Yad bülbüller konmuş senin gülüne
Şimdi göz etmeği kestin Abıiullah
42
Hâl-i sevda ile pür inkisarım
Dirîğa görünmez zahirde yaram
Umarım müşkilim fethede Fettâh
Ne bilsün derûnum derdini cerrah
Ne mehrüda meylim ne mehveşteyim Söyünmeyip yanar bir âteşteyim
Cünûn-i aşkile keşâkeşteyim Râh-i meşekkatte olalı seyyah
Yokladım tâliim sütûde kemde Hâk ü nâr u bâdım bahr-ı elemde
Devredüp gezerim girdâb-ı gamde Olmuşum keştîi firaka mellâh
Bir visal özlerken hâtır-ı ebkem
Vasfmda lâl ola vessâf-ı âlem
Ömer hâlî değil câhil şöyle bil
Hâk-i mezellette sürüne bin yıl
Melâhat mısrında küşâde fâlin
Tuğrâ-yı garrâdır iki hilâlin
Vefa kıldıkların ben bî nevaya
Bürüdet düşürür bir gün araya
Sedd-i mahabbetin gönülde bulan
Hayât-ı la'linden feyziyâb olan
Melâhatte Yûsuf sehâde Hâtem
Cemâl-i hüsnünün medhinde meddah
Ehl olanı bilür yine ehl-i dil
Fehmeder görünce gevheri semmâh
43 —
Yûsuf-i sânîsin bekavl-i sahîh
Berât- 1 unvanın okunur fasîh
Bildirme sevdiğim her nâsezâya
Korkarım rakîb-i bedkâr-ı kabîh
Öldürür fenada muradın alan
Uşşâka gerekmez mu'ciz-i Mesîh
38
Âşık Ömer
Gönül mürgu arzu çeker gülüne Nakd-i rûh i revân ettim yoluna
Kerem-i lûtfundan bu ben kuluna Bir türlü ihsânm olur mu sarîh
Ey i mer çektiğim derd ü elemler Bir yere gelseler kaşı kalemler
Ccm'olup âlimler dökse rakamlar Mâcerây-ı aşkım edemez tasrîh
— 44 —
Hilâl ebruların şekl-i meddini
Sehhar-i cevr ile büker kaddini
Gönül aşkın ile erdi ülfete
Hayâl-i zülfünle düşen zulmete
Mekr eden ruhleri âli değildir
Bizimle ol lâübâli değildir
Ey gönül hazer kıl baht-ı bî ferden
Eğer kadir isen aşk-ı dilberden
Ömer bîçâreni ağlatma canım
Hüsne gururlanıp deme filânım
Çekenler sineye teslîm eder rûh
Kal'a-i visale bulunca fütûh
Belâh başımı saldı gurbete
Ne ay ü gün görür ne şâm ü sabûh
Gamzeler fitneden hâli değildir
Sayd-ı cana peyler bu güruh güruh
Çıkarır akıbet yolunu serden
Fariğ ol tevbeni ide gör Nasûh
Hublar şahı isen rûh-i revanim
Gerçek âşıkların yendir bu rûh
fl
— 45 —
Dilberâ bendene dîvâne dersin Dîvâne dağd-olur [1] şehre gelir mi
Nezâket yüzünden düşnâm edersin Hiç demezsin hatırcığım kalır mı
Mestâne çeşminin ref'eyîe hâbm
Cemâlin arz 'eyle ytiÜY nikahın
Şîveîer ettikçe kaşı kalemler
Gelir âşıklara lûtf u keremler
Ey gönül artırıp âh ile zârm
Bildirdin âleme hep cümle varın
Kâmil olan bilir kâmil cevâbın
Kem olan hakikat sözden alır mı
Ne denlu yolunda çekse sitemler
Gönül sevdiğinden fariğ olur mu
Cevr ü cefâsına incinme yârın
Sağ olan derdlinin hâlin bilir mi
[1] « Dağda olur» yerine
Q Aşık Ömer
_ «erman oJurmu
^'" "-,-hat etsen b^nî:"™" ^''"""'^ ciaia,, ,,„.,,
39
""" '{İtmez kuiaj,
Zebun iken görün türtû„ v ••
<• g-'bı söyler sözünü
Türk dep-jJ m-
^"" ''* »°yier l/sâ„a
Şimdi her cihetten r,W
^^'^^ " gönülden
« -^ui nanesin ev/pW,- '^
Ey 0/«^^ ^^
l^o her „. .^.., '-"«« eiem
rf «yiemez kobuz iie kah,-
^«^'«' ciamariar, ,^,,^^^'
Sun"r"t;^''^--.6zünü
esek detil köpekten w
"zenne düştükten geri
47
^on büibüi fârio- oJur
^-^ oidu .üifüL X? f ^"
^^^ette mao-dur oi
'^«'™-pjt";rk:!r^"«^»
^"^ "e soyJerse söylesin «, "'^'^ ™eth ederler h •
''^™ Gayretlen,,,;;'^ ''^-^erekzem
^^^ ^az elden gitti
Âşı^ Ömer
01.«. ^-^en b. de. dev,et ^^^ ^^^^ ^r ^ ^ " ^^"'
V cû, eyledi bu dertU yürek ^^^ isterken az
Yine cuş ey j^^nâat gerek ^ j^^^me
Mevlâ'mn verd>gr>e ^^^^^^ „,„„ Usb
,.,„ verse varabüsem yânme ^ ^^^ „,,di ya. elden
. . . 1 „ör bakma taşma ^ go^ elden g
ön.fr rçm' g« " to yaşma Aglay
. Kimse rahm eylemez ç Ş ^^
,. V hana yâr old« gi"i
Gam u mihnet bana 1
., „ska düşelden ben ^ ,,ücûdum nar oldu
Be gaziler aşka a 5 ^^^^, Tatuştu
^,,, î^-- ^^C oldu g«'
- • l.mez illerde kaldım işlemez kaı
s--»'tC »--r;r^r
^V ^^-^^^Tsel ^apU BU dünya ba.m
Melâmet dumanı serim
1
_ 5© —
t: .nâ aVl adm anıp gedenler
£y dila aki ^ûşedenler
Cür'a-i câm-ı aşi^ı ^
^ , . n akıl sözün tuttular
AV^İİ olan akü ^^-^er
iylikle cUıâm gor teri^
T vn. mzigânn kahrım
Mca çekUm ru-g ^^^^.^.
Hem barâbe verdi g
0-' -r dîmiıreiîd-
Ebed ayılmadı meb
vahşiye iy»k '^"""
Yamana Y^''^'^ ^^^ıd,
lyligi nâmma nişane
,. ^şse kâse zehrim
41
Âşık Ömer
M Mde değil adavet
S a'evie«>*ür ..^^ adet . ^^^ ^^,^^ „„
Dev k. Aj* ^ d> memnun LeyU Y
Hiddetinde bir y«'' ^^ ^
- Kirimle hemdem olaydı
... bavram olurdu O» P«' ''''"L âdem olaydı
Dünüm kadir günüm b'^V^™ Bin yaşardı egcr
SumeyleyüP hayrı dua al ^^^^^^^^ -^e^i r;,,„,
«• bakışta beni ol kaddi ar ar ^^^.«g^ benimle muhkem
B,r bakışta ^, aduleı ,„âbm
Biidigmden kaim ^^^^^ ^.„, ,„„ i h y
- ^-.J^min akıtma abm ^^. derdime bir en
Dilbera dıdem^n^ ^^^.^,^„ Oıay ^^^^
, . 0,.r 8.1 1..M- "'* r "" »■■ *" "*"
_ 52 —
,„e, -zülfün taramamış mı
ba yâre selâm et benden ^^^^^ yaramam, m-
Bâd-ı saba yare Sor ^^
Ç,kard. hatırdan bırakt bır keıe g
. .evdigimahdma dursa ^:",,i kökünü kıramamış m.
^X— den varamam derse ^^^^^^^^^^.
.akip dedikleri bedkârı görsem ^^^ ^^^^,„„, ...mam.
tnikibirkerre yavrumu sar ^^ ^^
Sitem hançerini hele -kmca ^^^^^, ,«,„„ atamam ş
ÎU edüp keman ka.n k^^ u ^^^^^^^ .kâtm a.--^^^^^^
42
^^^ suret gösterir •• .
o a neis ejderini
Âşık Ömer
K
^og-up her bir yüzden ^-^u-
"'^ ^Jtab ancak
'" y«?' demee harceder £"^'" ^'^^^^ma baş koşun •.
Bu dünvp , . '^'^™ '^i'- misâl ; - ^ ^ "'''er
«rk:rrr'^'''.«''-de.de.e.e. ""^^'■' -^^b ancak
«"f"^^-..nabe„de.d "'^"^ "'> « 4.;^*'
Bin v,J .,,„r/^^^'- var sen ^_, , ^ '"'• ''«bab ancak
^V/S ÖOT^,- be, „ .
y" Cihan vann .o-örüo „ ■ ^'"^' ^^ndine p-ei
luraö ancak
^âf^ g-amhâneye evleri- ,
64
"°^-' -«em ayak,,„,,,,
'^aiet-i mahabbet „w
^^''-e'ti^n .öi' . °''^" ^^^ bana
8-o^un,u savsaklayarak
-olarak kucaklayarak
Gö"'e2"cİ!::'"'^""''i^ Acem'de Ed ,
-™a,.n ,,,,,^ ,^ e Ederier .edhini Buh,,,.,, ,^,
>^'-^ yu.«n. ,,,,„^^ - ' a.™a bas,m vereme. ,a„ü,
^" -«'^et çeker bir ik. i dek
S-'-'û-' a^Iamas, olJ. ^""^
"^^urüu amma
Vara bir ta^ «
•'"«a yara yedi,^;^
Sebebdir ey ö,„,, ,
^- -*'< y^r i. bi. :,x
Âşık Ömer
Hak'kın kudretleri gelir mi yâda
Görmedim akrânm akta karada
Muanber zülfüne cila eylemiş
Bütün Rumeli'ne sala eylemiş
Ömer ol perinin sinede nârı
Ayakdaş edeydim kendime bari
43
Neler yaratmıştır neler dünyâda
Geştettim âlemi tâ Basra'ya dek
Hem ser-i uşşâka belâ eylemiş
Tâ g-elip çıkınca Galata'ya dek
Baktıkça artırdım âh ile zarı
Alır da giderdim tâ Konya'ya dek
— 56 —
Akrânm bulmadım ey hûbi lika Devrettim cihâm İsfahan'a dek
Nazınn görmedim ey melek sima Dolandım tâ Peç ü Kayrevâ:^ dek
Gamınla kametim yây oldu canım
Güzellikte nâmın şây oldu cânım
Cefâlar eyleme nice canlara
Va'deler eyleyip âşıkanlara
Derûnum inleyip nay oldu cânım
Büsbütün yayıldı Akgirman'a dek
Lâyık mı efendim dilberanlara
Saldın her birini Telimsân'a dek
Mân?^ tT' ^f "'"'^ ^^^^y- ^--tle derd ü elemde
Manendm bulunmaz Rum'da Acem'de Meğer çıkam gidem Hindistan'a dek
— 57 —
y ıcüi Kandım Custuçu eyledim gü ' re dek
GmlrTr'^T '"""*'" '^"^■' ^^y^'-"^ ^'"-' ezdim
Gah, akta ,ah. karada ,e.dim Ru„,e!i-„ doiaçtnn Tan^^var'e dek
Ateş-i aşkına düşüp pi.jenler
Şitâda kahrına mazhar düşeni
Sevdâ-yi gamından aklı şaşanlar
Katlanır lûtfuna nevbahâre dek
taptl" ' v'' ^'^T''^ ''"^"•"'"^ ^"^^'^'^ ^" '^^'^rfe böyle us.lda
Arap ta Acem de yok Anadol'da Tâ gelip ç.k.nca Osküd^'a dek
Hrytr.e';f'"f^ '^^""^ ^"'^"" ^«^^ '-'« '-dine felek
Ç yu^me ,ulup ,y,lik arzet.ne inanmam billahi andma felek
44 Âşık Ömer
Çektirip zamanın sitem ü kahrm Akıttm sel gibi dîdemin nehrin
Meclis-i mihnette melâmet zehrin Her dem bana tas tas sundun a felek
Gözüm yaşm deryalara akıttm Cümle halkı seyrânına bakıttın
Gerdanıma demir bendler dokuttun Düşürdün ayağım bendine felek
Neler çeker imiş yazıklar insan Hiç g-ülmek olmaz mı yanında irfan
Kande var ise bir câhil ü nâdân Anı yâr edersin kendine felek
Der ki Aşık Cmer nedir günâhım Düşürdün melâmet semtine râhım
Sernigûn eyledin baht-ı siyahım Gittikçe aksine dönen a felek
— 59 —
Devretmedi murâdımca zamane Beni cananımdan ayırdın felek
Kaza tîri gibi attın yabana Kaşı kemanımdan ayırdın felek
Gittikçe artırdm âh ü figanım Aleme şây oldu râz-ı nihânım
Ne yerim var benim ne hod mekânım Nâmü nişanımdan ayırdm felek
Gözüme görünmez lâleler güller Mecnûnum mekânım sahralar çöller
Bana mekân oldu gurbetlik eller Öz âşiyânımdan ayırdın felek
Korkarım gurbette derd ile ölem Bir mahal bulamam açılam gülem
Hâristâna düşmüş garib bülbülem Bâğ-ı cenanımdan ayırdın felek
Ey Ömer sinede artmada yâre Gününüm intizâr olalı yâre
Saye veş ayakta kaldım ne çâre Serv-i revânımdan ayırdın felek
— 60 —
Dâd elinden kime kılam şikâyet Beni dildârımdan ayırdın felek
Ne gözde uyhu var ne bende rahat Sabr u karârımdan ayırdın felek
Bîvefâ köhnezen değil mi adm Akıbet âlemde kime yaradın
Netsen gerek dahi nedir muradın Öz ihtiyarımdan ayırdm felek
Bir âşık isterse vasl-ı habîbi îbtidâ derd ü gam olur nasibi
Komadm hâlinde bu ben garibi Sevgili yârimden ayırdın felek
Âşık Ömer 45
Bana bu gurbeti mesken eyledin Bağ u baharımdan ayırdm felek [1]
Bu ĞmerH beter kıldın ölümden Simden geru kurtul imdi dilimden
Bir servi kametim aldın elimden Hâsılı varımdan ayırdın felek
Şübhesiz sen beni ey saçı Leylâ
Rûz ü şeb meskenim dağ ile sahra
Görünmez çesmime zerrece cihan
Rûz ü şeb ağlayıp eylerim figan
Eyledi kâkülün akhm perişan
Vücûdum mülkünü âteş-i hicran
Dembedem cefâdır âşıka kârın
Mahvoldu vücûdu bu Ömer zarın
Mecnûn-i şeydâya eyledin refîk
Olmuşsun deryâ-yi firkate garîk
Mahabbetin kaddim eyledi keman
Hûn-i çeşmim etti taşlan akîk
Müjgânm eyledi sinemi nişan
Serteser eyledi bağrımı hank
Dağlar tahmil etmez senin âzârın
Âsyâb-ı felekte mânendi dakik
Dadıma hidâyet eyle yâ Kerîm
Diyâr-ı gurbette belâlı serim
Girdim âslyâb-ı cerhe öğündüm
Meyveden ayrılmış hazana döndüm
Hakikat ahliyle ra'nâ konuştun
Bulunmaz devası bir derde düştüm
Bu aşk bize kısmet imiş ezelden
Ağlayı ağlayı kendi gözümden
Der ki Ömer iremedim kasdıma
Gam askeri hücum etti üstüme
Gözlerim kan ile doldu destim al
Tahayyür bahrine daldı destim al
Bir yanar şem' idim gûyâ uyandım
Sarardı baharım soldu destim al
Maârif ehlini gördükte coştum
Çâre bulunmadı kaldı destim al
Dest-i kudret böyle yazmış yezâlden
Yaşımı silmeden oldu destim al
Bâd-i sabâ selâm eyle dostuma
Çevirdi etrafım aldı destim al
[1] İki mısra eksiktir.
Âşık Ömer
— 63 —
Çün dilek geçmedi sen perîrûya
Şemşîr-i- âhımı kasd-ı adÛ3'a
Ko ben ağlayayım gel efendim gel
Açup zağlayayım gel efendim gel
Ben derdü mihnetle çekeyim gamı Tenhâca ellerle sen eyle demi
Âteş-i hasretle dertli sînemi
Çün adûlar seni benden ayırup
Ben dahi gönlümü senden ayırup
Arayım akranın Dünyâ yüzünde
Taşkın sular gibi sahra yüzünde
Omer'o. elverir gelmezse sürür
Mübarek hâtıra irmesin hutur
Yakup dağlayayım gel efendim gel
Tatlı canım gibi senden ayırup
Gayre bağlayayım gel efendim gel
Gâhi karada gâh derya yüzünde
Akup çağlayayım gel efendim gel
Varsın âleminde ol eyle huzur
Tek ben ağlıyayım gel efendim gel
— 64
Hasretle ciğerim eyledin pürhûn
Derd-ijirâkınla olmuşam zebun
Böyle midir her dem âşıka kârın
Bu mudur benimle ahd ü ikrarın
Senden aynlalı ey yüzü Mâh'ım
Yeter karâr oldu eğlenme şahım
Anca çektim râh-ı gamında cefâ
Hûplarm şâhısın ahde kıl vefa
Eğlenme hûplarm serdârı tez gel
Harabe gönlümün mi'mârı tez gel
Yoğ imiş zerrece namus ü ârm
Unuttun mu kavi ü karârı tez gel
Arş'a çıktı gitti dûd-i siyahım
Artmakta gönlümün efkârı tez gel
Müyesser olaydı süreydim safa
Güldürme bendene ağyarı tez gel
Ey Ömer muradın bulmak dilersen Keyfiyet-i hâlden bilmek dilersen
Âşık'm duasın almak dilersen Gittiğin yerlerden tez varı tez gel
— 65 —
Şol nûr-i cemâle zeynoian teller
Başına âzâde geçinen diller
Kemend-i dâr imiş bilmezdim evvel
Hep giriftar imiş bilmezdim evvel
Evvelce ne rütbe bulursan rağbet Çekersin ol rütbe sonra meşekkat
Derûn-i âşıka aşk u mahabbet Bir yanar nâr imiş bilmezdim evvel
Âşık Ö
mer
47
Şerâb-ı aşkına mestâne düşmek
Kişi sevdiğinden bîgâne düşmek
Âşıkın aşkıyla şevk-ı samahı
Hakîkî mecazî aşk-ı İlâhî
Yâr elin terkedip yabane düşmek
Ne müşkül kâr imiş bilmezdim evvel
îr görür menzil-i visale râhı
Dilde esrar imiş bilmezdim evvel
Ey Ömer anmçün kılmışım ben zâr Vücûdum tutuşup yanmakta her bâr
Yâr için âşıkı ağladan ağyar Bülbüli hâr imiş bilmezdim evvel
_ 66 _
Beni bülbül gibi şîrin sözlerin
Mahabbet dolusun sunar gözlerin
Bakışın bîhude yere değildir
Sitemin sînede bere değildir
Sîneme tuz konsa sıkmağa başlar
İki dîdelerim kan ile yaşlar
Gören dîvan- olur[l] hüsnüne âfet
Hûp olan âdemi hast - ider[2] elbet
Methiden dilberin şehd-i nebatın
Aşık L mer'Q ver lebin zekâtın
Şakıdır gözleri sözleri güzel
Sâkîdir gözleri sözleri güzel
Canadır garazın sırra değildir
Yakıdır gözleri sözleri güzel
Reva mı urasm sen ana taşlar
Akıdır gözleri sözleri güzel
Germese öldürür âşıkı hasret
Bakıdır gözlen sözleri güzel
Neylesin âlemin kand-i nebatın
Hakkıdır gözleri sözleri güzel
— 67 _
Firkatinle garipliğe râhımı
Seher vakıtlarda garip âhımı
Salındı gözlerin sevdiğim güzel
Alındı gözlerin sevdiğim güzel
Zerrece kalmadı sabre takatim Yok dilde karârım tende rahatım
Gideyim, bir zaman kadr ü kıymetin Bilindi gözlerin sevdiğim güzel
Derd-i hasretinle ey serv-i semen İhtiyar eyledim gurbet elin ben
Tek incinme işte gittim sağ esen Kılındı gözlerin sevdiğim güzel
[1] «Divane olur» yerine.
[2] «Hasta eder» yerine.
48
Âşık Ömer
Eli yok gurbete uğradı râhm
Yani ki saati irişti mâhm
Gerçi çok bulunur hüsnüne âşık
Kadir isen Ömer akranı sâdık
Gerçi ben lûtfuna caiz değilim
Cefânı çekmekten âciz değilim
İki dîdem yaşı dem değil benim
Aşıkan yolunda gam değil benim
Beyisin âlemin ne sipahisin
Sen bu gün güzeller pâdişâhısın
Beklerim eşiğin koyup gidemem
Seni gayrılara kıyâs edemem
Âşık Ömer'im böyle arada
Çekersin azâbm rûz-i cezada
Vechine ya bastı hatt-ı siyahın
Sulandı gözlerin sevdiğim güzel
Sanma her birini yaslına lâyık
Bulindi gözlerin sevdiğim güzel
68 —
Ya nolur eylesen himâyet güzel
Kalmadı takatim nihayet güzel
Ko aksun yoluna nem değil benim
Koparsa başıma kıyamet güzel
Felek-i devvârm Mihr ü Mâhısın
Sana senden olmaz şikâyet güzel
Aşıkm katarın çeküp yidemem
Güzelsin sevdiğim beğayet güzel
Adûlarla kıldın cevr ü cefâda
Kabrimi etmezsen ziyaret güzel
_ 69 _
Dilberâ süregör zevk u safâyı
Adleyîe ıışşâka mihr ü vefayı
Aya benzedemem cemâl-i hüsnün
Vâdi-i hayrette beni ey perî
Sevdâ-yi zülfüne düşelden beri
Ne haddi var rakib] sana ulaşır
Efendim destini kana bulaştır
Teskîn eyle gönül bahrm taşarsa
Çok mudur lûtfuna mazhar düşerse
Destinde hâtemdir bu hüsn-i cemîl
Rakibe cefâyı eyleme kalîl
Nice medhetmeyim kemâî-i hüsnün
Melekte beşerde bulunmaz delîl
Aşkın değil midir kılan serserî
Çifte çifte işler sinemde fitîl
Şemşîr-i kaddin gerdana dolaşır
Berdâr et o gülü ne lâzım katîl
Derd ü gam deryası serden aşarsa
Kulun Aşık Ömer bu ednâ sefîl
Âşık Ömer 49
_ 70 _
Başınçün bir sual sorayım sana Nedir bu feryada behâne bülbül
Sen bir kuş olasın deyiver bana Ya ne bâis bunca figane bülbül
Merd ehle derdini takrir idendir Çıkmayup yolundan doğru gidendir
Senin bencileyin sığmaz nedendir İştiyakın şerhe beyâne bülbül
Seherde durmuşum bahara karşı Şakıyup ötersin gülzâra karşı
Meded çok açılma bedhâra karşı Korkarım el vermez zamane bülbül
Bir müennes merde kıyar gücünden Dâima dilerim dosta geçinden
Dikene yârolma bir gül ucundan Gafletle uğrarsın ziyâne bülbül
Der Ömer ibret al gonca gülünden Zikreyle bırakma Hak'kı dilinden
Bir gün hazan olur gider elinden Kimlere bakîdir bu hâne bülbül
_ 7Î —
Saye veş zemine salıp sünbülü Çıkardı râzmı aşikâre gül
Bir dem şâdetmedin garib bülbülü Gülersin güleli gül'izâre gül
Derûn-i hüsnüne kılalı bende Edesin bülbülün hâline hande
Evsâfın söylenir Hind ü Yemen'de Çekilir metâ'ın her diyâre gül
Kaçan kim gülşende gül güle bir dem Eksik olmaz sıyt u gulgule bir dem
Arz-ı hüsneylesen bülbüle bir dem Salarsın çok zaman intizâre gül
Zâğ eder gülşenin kesb-i hevâsm Garib bülbül çeker matem u yasın
Nahak melâmet-i cismin libâsın Atışmış anmçün pare pare gül
Der ki A^ık Ömer sen olalı sen Şevkin ile güller hanesi rûşen
Bir üemi değildir derûn-i gülsen Seni kim düşürdü bu kenâre gül
— 72 —
Çevre muhtaç olup.... âşıklar Acebdir düşerse bir mâha gönül
Aşk emrine muti' olan sâdıklar Şal bürünür çıkar seyyaha gönül
Er isen sırrını kalbinde sakla Düşürüp adûyu yerinde hakla
Arayıp kevkebin tâli'in yokla Kaçan kul olursun bir şaha gönül
4
50
Âşık Ömer
Çekmeyicek olmaz bu yolda zahmet Bîvefâlar için eylemem minnet
Efendi bir gerek pîredir hizmet Kul olmak olur mu her şaha gönül
Der Ömer bu yolda müşkilât çoktur Mecazî ma'nânm âhırı yoktur
Âşıklıktan murâd tarîk-i Hak'tır Hicâb ile varma dergâha gönül
_ 73 —
[ Ermedin murada ermedin hâlâ [1] Var mıdır evvelde erdiğin gönül
Muhassal hâlâ Dil midir dildâra verdiğin gönül
Derdin var olmadın vâsıl-ı deva
Serime sevdalar derdiğin gönül
Mülk-i muammada oldunsa esrar
Odur hasma göğüs gerdiğin gönül
Her dürr ü gevherdir iremdir sana
O demler âlemler sürdüğün gönül
Ser-i rahta semâ'larda değildir
Alimdir allâme gördüğün gönül
Dillerde vird oldun reva
Lâ asıl lâ hâsıl hevâdır hevâ
Ma'lûm-i hâlindir ulûm-i esrar
Kemâl-i ilm ile mâhirliğin var
Dinle al kelâmım keremdir sana
Kem asırda geldin elemdir sana
Ömer dâm-ı hümâlarda değildir
Kesildin ol hevâlarda değildir
— 74 —
Efendim gîsû-yi siyehkârmda
Mânend-i andelip gül'izârında
Huda kemâl üzre vermiş kemâli
Şöyle senden ayrı Ya'kup misâli
Ne bilir esrâr-ı Mevlâ'yı câhil
Cemâlin gördükçe mest-i lâya'kil
Mihmânın değildir ya nedir gönül
Zülâlın değildir ya nedir gönül
Gönlümden gider mi hüsnün hayâli
Giryâmn değildir ya nedir gönül
Mehabbetle olur rızâyı tahsil
Hayranın değildir ya nedir gönül
Âh etsem âhımdan yerde taş oynar Akar gözlerimden kanlı yaş oynar
Çevgân-ı zülfünde cân ü baş oynar Gaitanın değildir ya nedir gönül
Ben Ömer kulunum fedadır canım Serv-i hirâmânım şâh-ı hûbânım
Sen de insaf eyle benim sultânım Kurbânın değildir ya nedir gönül
[1] Oönül : Yahya efendi nüshası
Âşık Ömer
M
— 75 —
51
Bir leb-i şîrîne gönül düşürdüm
Gözlerim yaşını serden aşırdım
Gam tîğı sîneme açtı yarayı
Harâb oldu g-itti gönül sarayı
Eyi kötü geçer bilmem sor anı
Murad nedir erenlere sor anı
Demidir sîneme dağlar urayım
Hâlim arzetmeğe kime varayım
Ömer çektiğimi hicran elinden
Çevri çok bîvefâ dildâr elinden
Rûz ü şeb artmada âh ile zarım
Sevdiğim sultânım âlemde varım
Döner mi ateşim Ferhâd'e bilmem
Kalam mı bir ulu deryâde bilmem
Anm içün çağmram karayı
Yine yüz tutar mı âbâde bilmem
Bulamadım bir hatırım soranı
Hele ben ermedim murada bilmem
Gözlerim yaşını hâke karayım
Kalmışım gurbette piyade bilmem
Gören ibret alır çeşmim selinden
Ben kime gideyim feryâde bilmem
76
Eser eyleye mi dildâre bilmem
Gele mi insafa bir pare bilmem
Şiveler ettikçe işim bitmede Gam hâba çeşmimi hasret etmede
Dilde sîne zahmım artıp gitmede Ne yüzden em olur bir çâre bilmem
Bir dem hâlî değil serim sitemden Helâk oldum gittim derd ü elemden
Gönül sefinesi girdâb-ı gamden Halâsa çâre yok kurtarebilmem
Dirîga düşeli serim bu hâle
Hâlim arzeyleyip bir ehl-i hâle
Canıma derd ü gam oldu havale
Bana rahmet deyu yalvarebilmem
Mahlasım AdlV6Xx Ömer^dir adım Dillerde söylenir nazım-ı îcâdım
Hâlim inşâ edip sunmak muradım Ne yüzden arzedem hünkâre bilmem
— 77 —
Hâlim arzeylesem gül yüzlü yâra Lûtfedüp selâmım ahr mı bilmem
Günbegün artmakta âh ü figanım Mevlâ'm ana insaf verir mi bilmem
52
Âşık Ömer
Selâm olsun ol g"ül yüzlü yârıma Lebi sükker ol gözleri mestime
Azmedüp bir dânem sînem üstüne Salınup bin nazla gelir mi bilmem
Yârımın elinde aldır lâlesi
Rakiptir beyleri Hak'tan bulası
Aldı beni gözlerinin karesi
Bana ettiklerin bulur mu bilmem
Der ki Aşık mer bilmezem noldum Yârın hasretinden sararup soldum
Merhamet kıl bana işte ben öldüm Hasret kıyamete kahr mı bilmem
78
Eyledim ey perî feryâd elinden
Başım aîup gidebilmem elinden
Aşk ile ahvâlim keşâkeş üzre
İşledi gittikçe teşennüş üzre
Hakkımı sevdiğim sen de bilirsün
Ya odur ki sen de pişman olursun "?,
Bu sevdaya serim irgöre geldim
Sadıra devlete yüz süre geldim
Der ki Âşık Ömer her hâlden yana
Ağa yollum bakî kaimazam sana
Çevrini çekmeğe kalmadı çârem
Vadi- i- hayrette kaldım ne çârem
Gerdûn-i- dûn ise kem gerdiş üzre
Yâr eli değmezse bitermi yârem
Gayriyi severim pişman olursun
Ya budur ki ben kendime kıyarem
Güzeller ihsanın çok göre geldim
Rahraeyle hâlime lûtfun umarem
Nasîb olan derd ü elemdir bana
Görmiyesin bir gün ola ki karem
79 —
Hak Taâlâ yaratmadan cihanı
Bir hand ile irşâd eyledi canı
Kâmil bir üstaddan okudum yazdım
İlm ile bir gizli sırda gezerdim
Ziyarete vardım Hacı BektafSi
Kadem kadem çıktı ayaktan başa
Mecnun'ia Leylâ'nın sevdasın çektim
Ya'kup gibi gözden kanh yaş döktüm
Ben lûtfu ihsana uğradım geldim
Hazret-i sultâna uğradım geldim
Çân anâsırdan bilür sezerdim
Hikmet-i Lokmân'a uğradım geldim
Keramet gösterüp itti bir kaşa
Yol ile erkâna uğradım geldim
Ferhad ile dağlar bendini söktüm
Yûsüf-i Ken'ân'a uğradım geldim
Âşık Ömer
53
. Ben hocamdan aşk mushafm okudum Sanma zahit beni hilaf okudum
Ey Ömer ayn ile şm kaf okudum Mekteb-i irfana uğradım geldim
_ 80 —
Ervâh-ı- bâtının eyleyüp isbat Bir özge sebîle uğradım geldim
Çarı terkip kurtulmadan şeş cihât Münevver kandile uğradım geldim
Bir kabza topraktan Hak'km kudreti Vücûde getirüp kıldı izzeti
Adem ile gezüp bâğ-ı Cennet'i Cûy-i selsebîle uğradım geldim
Akıbet İblîs'in uyduk sözüne
İndirdiler bizi Dünyâ yüzüne
Tûfan'da ol Huda eyleyüp eltâf
Kâ'be-i şerifi eyleyüp tavaf
Ömer hakikatte Kur'an okudum
Ayn ü şîn ü kafi revan okudum
Yoldan çıkar kadem basan izine
Kûh-i Serendib'e uğradım geldim
Nûh ile keştîde gezdim bîhilâf [1]
ibrahim Halil'e uğradım geldim
Öldürür delilim burhan okudum
Sûre-i- Tenzıl'e uğradım geldim
_ 81
Payitaht içinde mislin bulunmaz
Bu fena dünyâda yârsız olunmaz
Gamzen oklariyle bağrım delersin
Gönülünü benden almak dilersin
Netekim can tende severim seni
Hasret yatağından gel kaldır beni
Ömer'in göğsünde sular çağlasın
Sanlalım kıyamete kalmasın
Sencileyin kaşı keman efendim
Gel bir dem sürelim heman efendim
Ariflik eyleyip yüze gülersin
Kıyma ben kuluna aman efendim
Nice koçmayayım ol nâzik beli
Var ise göğsünde îmân efendim
Aşkın ateşiyle sîne dağlasın
Kalksın üstümüzden duman efendim
_ 82 —
Geleydi haneme o nazeninim Ayağı türabın ohşar öperdim
Yalvarıp bu yüzden o mehcebînin Kaldırıp nikabm ohşar öperdim
[1] Bîgüzâf: nüsha
54
Âşık Ö
mer
Benimle hem meclîs olsa o dilber
Nûş etse elimden bir dolu sâgar
Handeler eylese ol yüzü gülnâr
Cemâl-i hüsnünü etse aşikâr
Câme-i hâbıma girse ol melek
Ey Ömer hâsılı kaçıp subha dek
Bu gamgîn gönlümüz olsa münevver
Ref'etse hicabın ohşar öperdim
Mürg-i gönlümüzü etse bîkarâr
O rûy-i mehtabı ohşar öperdim
Reşkeder bu hâle görse nüh felek
Defedince hâbm ohşar öperdim
— 83 —
Çoktan kuluyum sen şâh-ı zamanın İnsaf eyle gel barşalım [1] sevdiğim
Var ise göğsünde dînin imanın însâf eyle gel barşalım sevdiğim
Hakîkî âşıkm bendene kıyma
Kerem kıl rakîbe Şeytan'a uyma
Gönül mürgu gülşeninde zâretti
Efendim hasretin cana kâretti
Sırnmız fâşedüp âleme yayma
însâf eyle ^q\ barşalım sevdiğim
Sinemde dâğ-ı hicranın yeretti
însâf eyle gel barşalım sevdiğim
Hayli demdir ağlamaktan gülmedim Huzurunda suçum nedir bilmedim
Seni sevmek ile kâfir olmadım însâf eyle ^d barşalım sevdiğim
Âşık Ömer der ki fedadır canım Öldürürseu helâl eyledim kanım
Sevdiğim efendim benim sultanım însaf eyle gel barşahm sevdiğim
84
Aşkın harareti eyleyip helak
Günden güne arttı derd-i iştiyak
Çevrilir önünden yolun bağlarım
Taşkın sular gibi akar çağlarım
Gece gündüz niyaz ederim Hak'ka
Çok şükürler olsun Yezdanı Hak'ka
Ah edersem düşmanlarım âh eder
Ömer derdimendin her gün âh eder
[IJ Barışalım yeCne
Bu derdime derman vere Salih'im
Hele bir yol hâlim sora Salih'im
Eğer bağlamazsan durur ağlarım
Bu derdimendini göre Salih'im
Benim bu derdimi düşmanlar çeke
Benzemişsin heman mâra Salih'im
Nice dostlarım var inler vâh eder
Mah yüzün yüzüme süre Salih'im
Âşık Ömer
- 85 _
55
Aşkın ile bu âlem-i fenada
Visaline nazlım bendene va'de
Dünyâya gelmedi senin misâlin
Bir kez nûş eden ol âb-ı zülâlin
Hilâl ebruların tuğraya benzer
Arızın şol verd-i hamrâya benzer
Zümre-i hûbânm serdârı sensin
Ömerlin tâ ebed dildârı sensin
Ne cefâlar çektim bil tûti dillim
Dilerim bir nazar kıl tûti dillim
Anm içün arzuladım visalin
Bir gayri istemez mül tûti dillim
Cemâlin görenler der aya benzer
Zerrin kabaların al tûti dillim
Aşık-ı sâdıkların efkârı sensin
Dembedem kapında kul tûti dillim
_ 86 _
Seni sevdiğimi etmeyim inkâr
Bendene gazabla eyleme âzâr
Cananım su gibi her yana akma
Perîşan hatırım elden bırakma
Can gidip cesetten olunca remîm
Behey âfet halîm ola gör halîm
Gönüller hanesin odlara yakma
Dilersen bulasın sevâb-ı azîm
Rûzü şeb muradım ey meh-i tâbân Hüsnün goncaları olmasın hazân
Bana yâr olduğun duymaya nâdân Korkarım aramız recmeder recîm
Kâkülün misk midir anber mi bilmem Ser-i giysûlarm ejder mi bilmem
Serv-i kametin ar'ar mıdır bilmem Sorsam lebin gonca mıdır yoksa mim
Ömer sadıkane söyler her sözü
Dileriz ki ednâ kul yaza bizi
Hakikat râhına sürelden yüzü
Güzeller serdârı oldakta kerim
_ 87 _
Melâhat mülkünün serdârıyım ben Yoktur iktidarım varı gözlerim
Ol kâfir zülflünün berdârıyım ben Mansûr'um âlemde varı gözlerim
Budur münâcâtım Hazret-i Hak'tan Kurtara dâmânım dâr-i firaktan
Uykuya hasretim kan ağlamaktan Yüzün düşte görse bari gözlerim
56 Âşık Ömer
Zâhidâ sev beni dîvâne sanma Gerçi dîvâneyim mestâne sanma
Her şem'a per yakar pervane sanma Derûnumda yanan nârı gözlerim
Ko beni hâlime var aklın ermez Bin nasihat etsen fâide etmez
Mübtelâ-yi aşkım zerrece görmez Nânıûs u gayreti ân gözlerim
Ey Ömer kulağım çınlar nice bir Gönlümün kâsesi sinler nice bir
Nice bir derûnum inler nice bir Kılar niceye dek yârı gözlerim
— 88 —
Kadir Huda'm sana güzellik vermiş Söyle behey tuti dilli Bekir'im
Seven âşık gonca güllerin dermiş Bahçende kırmızı güllü Bekir'im
Kirpiklerin oktur kaşlann keman Seven âşıklara vermezsin aman
Bir cennetten çıkmış hurisin heman Boyu uzun ince belli Bekir'im
Âşık olan zari kılıp ağlasa Aşk oduna ciğerciğin dağlasa
Dilberler bir yerde alay bağlasa Cümlenin serdârı telli Bekir'im
Âşık Ömer ben de murada erdim Açılmış tazece güllerin derdim
Bahânesiz dilber ben seni gördüm Demin artsın ağayollu Bekir'im
— 89 _
Hayâl-i aşkınla Mecnûn'a döndüm Aklımı başıma dermeden kaldım
Nerdüban nerdüban aşağı indim Evvelki mertebem bulmadan kaldım
Kuzum tez gör başıma Çekilip giderdim kendi yoluma
Yeter cevreyledin bu ben kuluna Ben senin çevrini çekmeden kaldım
Daldım ummanlara kenar görünmez Zamane dilberin çevri çekilmez
Verdim gönülcüğüm geri alınmaz Ben senden gönlümü almadan kaldım
Bir âşık bir çevri çeke mi bilür Her âşık aşk oduna yana mı bilür
Ay gören yıldıza baka mı bilür Ömer der cihanı görmeden kaldım
— 90 —
Felek etti hasret çeşm-i mestime Diyâr-ı gurbeti gezdim usandım
Ağlayarak senkler alıp destime Bu derdli sinemi ezdim usandım
Âşık Ömer
57
Kalmadı zerrece sabra takatim
Kalmamıştır gayri kale minnetini
Gözden uyhu gitti tenden rahatım
Minnet pûtesinde sızdım usandım
Yönüm Hak'ka tuttum yüzüm türaba Gönül mahrum kalmaz gelen hitaba
Hicran macerası sığmaz kitaba Kalem âciz oldu yazdım usandım
Deli gönül ister isen saadet
Evveli melâmet sonu nedamet
Ömer neler çekti hicran elinden
Yârin cefâsından halkın dilinden
Binip aşk atma etme sefâhet
Muktezâ-yi aşkı süzdüm usandım
Gören ibret alır çeşmi selinden
ben kendi kendimden bezdim usandım
— 91
Bu derd.i hasretin cana kâretti
Nice şerhedeyim gelmez lisâna
Ey benim ruhleri taze civanım
Demâdem artmakta âh ü efganım
Bulunmaz bu kevn ü mekân içinde Ne yahşiler gördüm yaman içinde
Hakîkî dost var mı cihan içinde Kime fâşedeyim sırr-ı nihânım
Ömrün efzûn ede cenâb-ı Huda
Nedir bu bendene çevrile cefâ
Cân ü baş ederdim yoluna feda
Benim ey kameti serv-i revanim
Cemâlin şem'inin pervânesiyim Mahabbet meyinin mestânesiyim
Gülzâr-ı hüsnünün dîvânesiyim Ey benim lebleri gonca dehânım
Beni şeydâ kılan zülfündür senin Şâh-ı Mısır olsan yeridir senin
Bu Ömer bir ednâ kulundur senin Kapunda yad etme şâh-ı cihanım
— 92 —
Beni bana komaz aşk-ı cünûnun Serimi sevdaya saldım ağlarım
Dembedem artmakta derd-i derunum Senk ile sînemi deldim ağlarım
Ah itmekten elif kaddim oîde dâl Şâzîlik eksilip artmakta melâl
Vatanım çeşmime görünür hayâl Diyâr-ı gurbette kaldım ağlarım
Ey Ömer kalmışam ben bu hasrette Diyâr-ı gurbette şâm-ı zulmette
Hep eller işrette zevku sohbette Ben bir mekân bulmaz oldum ağlarım
58
Âşık Ömer
_ 93 _
Felek aramızı cüda edeli
Firak bülbülleri nida edeli
Aceb avarelik oluptur başa
Kâ'be yolundaki toprağa taşa
Dağlar başı yerim oldu mekânım
Firkatin şiddeti kesti emânım
Bir yerde eğlenip duramaz oldum
Hiç vuslatın gülün deremez oldum
Başladım dağlara cenge savaşa
Günahkâr yüzümü süremez oldum
Arşa direk direk çıktı efganım
Feleğin pençesin yöremez oldum
Ey dirîga fânî âlemde vuslat Şol ezelki olan arz-ı mahabbet
Can evinden durmaz işler cerahat Evvelki merhemin uramaz oldum
Gönülden çıkarma Ömer zaîfin
Hak hatasız etsin çeşm-i lâtifin
Görmeyelden beri rûy-i serîfin
Mübarek hâtıırın soramaz oldum
- 94 —
Bu dersi hâce-i tâ mâsebaktan
Yok iken bir eser karada akta
Bir perî danadan iyan okudum
Akl üzre İlm-i künfekân okudum
Dahi kande idi gerdiş-i gerdun Bana hemdem iken bu devr-i bîrun
Halkolmazdan evvel Ferhâd'ü Mecnun Fenn-i bâb-ı aşkı revan okudum
Çok şükür maksûdum destime girdi
Muradım hüdhüdü sîmürga irdi
Marifet şahma sunaldan eli
Sâdık âşıklara eyledim belî
Ömer buna ilm-i ledünnî dinür
Bazılar bu ilme henüz yeltenür
Dilimde irgördüm itmama virdi
Kafa sa'yeledim kur'an okudum
Güzâfım seyriden beni dir deli
Yoluyla yolsuza meydan okudum
Ne görünür ne içilür ne yenür
Ben ise anı bir zaman okudum
— 95 —
Şitâ hengâmmın şiddeti geçti
Bahar demlerinin kokusu düştü
Gayrı renge girdi zamane dostum
Dağıttı anberin cihâna dostum
Âşık Ö
mer
59
Eridi karları yeşerdi çöller
Şükûfe açılır estikçe yeller
Gonceler zeynetti hep siyahların
Devirdi benefşe hep külahların
Her kesin kalbine düştü ferahler
Lâleler doldurup zerrin kadahler
Sürüdü zincirin bölündü seller
Minnet ne sünbüle reyhâne dostum
Sağlı sollu gözedirler şahların
Çıkarup girdiler meydâne dostum
Nerkisin babını yer etti şahler
Sundalar birbirne peymâne dostum
Dürlü çimenlerle zeynoldu bahar Her kes safâsma seyreder kenar
Dest-i kudret yazdı Tahtihelenhar Ayet-i safha-i bostâne dostum
Der ki Âşık Ömer açıldı güller
Seyr ü sülük etti hep ehl-i diller
Cennet misal oldu sahralar çöller
Sen niçin çıkmazsın seyrâne dostum
N
_ 96
Tâ Elest bezminde Kalûbelâ'da
Bekleriz rûz ü şeb ahd ü vefada
Erenler râhmda gözleriz izi
Ma'siyet deryası garketse bizi
Akl u fikri koyup bir yana düştük
Cihan varhğmı aşka değiştik
Bende-i hâlisiz sultân-ı aşka
Çün erdi rahşımız giryân-ı aşka
Ey Ömer sunalı aşka pençeyi
Başa tâcederiz biz karıncayı
Pes dedik dönmeziz ikrarımızdan
Bu yolda geçmişiz biz varımızdan
Râh-ı hakîkata sürelden yüzü
Ümîdi kesmeyiz Gaffâr'ımızdan
Kal olup pûte-i fakr içre piştik
Billahi hoşnuduz bâzânmızdan
Boyun eğsek nolur fermân-ı aşka
Ayrılmak muhaldir katarımızdan
Üstattan yemişiz çok tabancayı [1]
Yahşi görmek ile mıkdârımızdan
_ 97 —
Bu gönlüm bağını gülistan eder
Dîvâne olur bu aklım dağıdır
[1] Tabançe: Tokat.
Sevdiğim kâkülün çezdiğin zaman
Yârim reftâr ile gezdiğin zaman
60
Âşık Ömer
Senden murad almak kati gfüç-olur Derdini çekenin bağrı tuc olur
Kıyamet gününde hâlin nicolur Âşıkm bağrını ezdiğin zaman
Gözlerim doludur kan ile nemden Kirpiğin okuyla deldin sînem.den
Bur Ömer ol zaman ayrılır senden Elinle mezarım kazdığın zaman
— 98 _
Yâr hayâlin sevdâsma dönerim
Yükseklerden geh alçağa inerim
Tîğ-ı çeşmin kasdıma
Gamzeleri akın etmiş üstüme
Aheyledim ahım arşa ulaştı
Gönül bahri dalgalandı bulandı
Aşkıma düşeli ne belli şâdım
Senin içün
Olmuşum sen boyu serve saye ben
Anın için düştüm hâkipâye ben
Dilek geçmez ol gözleri mestime
Neylemişim ol kaşları yaye ben
Halkalandı çarhı dokuz dolandı
Yaşım ırmaklara döndü çaye ben
Ne bir an bir lâhze gamdan âzâdım
beğzâdım Kul olmuşum her gedâya bâye ben
Der ki A^ık Ömer mâl ü menâlim Dişleri dürdânem lebi zülâlim
Benleri siyahım kaşı hilâlim Mailim sen yüzü bedir aye ben
- 99 -
Aşk beni şerimsâr eyleyüp gider
Güller fasl.ı bahar eyleyüp gider
Bilmem ahvâlimi kime söyleyim
Cân ü dilden mail oldum neyleyim
Cemâlin görmesem cânım yerinür
Gönül zülfü sevdasına sürünür
Ateş-i aşk ile sînem dolalı
Ben sevdâ-yi aşka zebûn olalı
Aşık Ömer hasbıhâlim söylerim
Hakîkîyim ben mecazı neylerim
Gözlerimden dökmedeyim jale ben
Andelîbim ha kılayım nâle ben
Dîvâne gönlümü nice eğleyim
Mah yüzünde çifte çifte hâle ben
Gayri bana dünyâlar mı görünür
Dili sükker ol lepleri bale ben
Hasret ile solalı
Düştüm dürlü dürlü garip hâle ben
Akıbet cismimi üryan eylerim
Bakî kalmam bu hırkaya şale ben
Âşık Ömer
61
100
Elâ gözlerine kurbân olduğum
İbret içün gelmiş derler cihâna
Aşkm ateşidir sinemi yakan
KoUarm boynuma dolanmış iken
Terkeyledim ağ-alarım beylerim
Anm içün ben âhedüp ağlarım
Kaldı deli gönül kaldı hep yasta
Aşık Ömer edeı- sevgili dosta
Yüzüne bakmaya doyamadım ben
Noktadır benlerin sayamadım ben
Lûtfuna erer mi çevrini çeken
Seni öpmelere kıyamadım ben
Bos bulanık seller gibi çağlarım
Ayralık oduna doyamadım ben
Mevlâ'm erdir beni murada kasda
Allah ısmarladık diyemedim ben
Râh-ı mezellete düşmüş yol oldum Kadir kıymet bilmez ihvan elinden
Gelen geçen yüzüm çiğner yol oldum Yok tutup kaldıran yârân elinden
Birin çekmez iken derdim on oldu Büküldü kametim şeklim nun oldu
Kalmadı takatim ciğer hûn oldu Kime dâdedeyim hicran elinden
Andelîbim zarım gonca gülümden Ağlarım ne gelür dahi elimden
Ayrı düştüm vatanımdan elimden Gurbetlerde kaldım nâdân elinden
Sorarsa dostlarım benim bu derdim Anmçün solmuştur destimde virdim
Hakikat bağını seyrân ederdim Bir tabanca yedim bağban elinden
Ey Ömer müşkülüm kime tanayım Nice bir bu firkat zehrin kanayım
Dilim varmaz kangı birin yanayım Şikâyetim çoktur devrân elinden
Dilberâ hicrinle gözlerim nemdir
Hasta dil uşşâka leplerin emdir
Anmçün eylerim âhı bir yüzden
Buseler atâ kıl gâhi bir yüzden
Bilmezem ki böyle nedir hicabın Mübarek dehandan gelmez cevâbın
Def'eyle vechinden zülf-i nikabm Seyretsin âşıklar mâhı bu yüzden
62
Âşık Ömer
Cemâl ile gfurûr etme cihâne
Nice şehzadeler düşüp külhane
Aşk değil mi bizi dîvâne kılan
Günahkâr mı olur ehl-i aşk olan
Bilirsin devreder âhır zamane
Terkeder ikbâl ü câhı bu yüzden
Bana dahleylemez sevdiğim bilen
Gözleriz erkân-ı râhı bu yüzden
Der ki Âşık Ömer her halden yana Nasîb olan derd ü elemdir bana
Dehre mağrur olma azîzim sana Felek seyrettirir câhı bu yüzden
_ 103 _
Yeniden akhmı bir nevcivânın
Can diriğ eylemem yoluna anın
Göz kamaşur cemâline bakılmaz
Sâhir gamzelerin başa çıkılmaz
Gönül feryâd etme guşa çahnur
Her seher nâz ile çıkar salınur
Aldı ruhlerimin âli bir yüzden
Heman tek etmesin âli bir yüzden
Nigâh etse sanma hatır yıkılmaz
Söz atar şol siyah hâli bir yüzden
Belki yârın duyar küser alınır
Döker de gerdana âli bir yüzden
Küşâde kıldıkça mahabbet bâbm Gülerek söylese şîrin cevâbın
Ol demde seyredin hüsnün kitabın Düşer âşıkların fâli bir yüzden
Ey Ömer tâlib-i seyrân olanlar
Soyunup aşkile üryan olanlar
Cemâli nakşına hayran olanlar
Terkeder hırkayı şali bir yüzden
— 104 —
Yâr hilâl kaşların hûnî gözündür
Kevser-i cemâlin şîrin sözündür
Mecnûn'un nazarı sahrada çölde
Ümîdim lûtfündur cân ü gönülde
Mahabbet bâğma giremez miyiz
Sa'y ile visale eremez miyiz
Bey'u şirâ ile yohsul mu olur
Dünyâda âhıret ecrini bulur
Beni ne ağladıp ne şâd eyleyen
Gönüller hanesin küşâd eyleyen
Bülbülün arzusu goncada, gülde
Şevk u mahabbetim ziyâd eyleyen
Gül-i maksûdumuz deremez miyiz
Bulur Mevlâ'sını murâd eyleyen
Suâl et ashnı âlemler bilür
Efendim bir kulun âzâd eyleyen
Âşık Ömer
63
Ömerli cefâdan döner sanırsız
Aşık ağlatmağı hüner sanırsız
Vakarsız cismini fener sanırsız
Hiç rahmet bulmasın îcâd eyleyen
— 105 _
Dilberâ aşkımdır sînede her dem Artırıp derdimi füzûn eyleyen
Gözlerindir aman vermeyip bir dem Cezbedip aklımı cünûn eyleyen
Dadımı sen şaha bildirir komaz Yolunda düşeni kaldırır komaz
Şâd eder elbette güldürür komaz Ahimi eflâke sütün eyleyen
Ey güzeller şahı nedir günâhın Artırırsın her dem hicr ile ahım
Ben gedâyi sana kul etmiş şahım Şîrîn'e Ferhâd'ı meftun eyleyen
Bu cihan kimseye eylemez vefa
Aşk değil mi bize çektiren cefâ
Ey Ömer neylesin şunda kalmağı
Güzeller âşıka cefâ kılmağı
Kani nolda
Diyâr-ı gurbette mağbûn eyleyen
Gördüğün dilbere tâlib olmağı
Hiç rahmet bulmasın kanun eyleyen
_ 106 _
Ey dilâ nasihat kabul edersen
Hakikat râhma doğru gidersen
Bir dem bendesine rahmederse yâr
Ya ne verdi bizden ne ister ağyar
Var ise kısmetim tahtesserâda
Tarfatül'ayn içre erer murada
Pîşâne yazılan tâ mâsebakta
Günül melûl olma huzûr-i Hak'ta
Aşık Ömer bu sevdada yelerim
Beni bednam ettiğiyçün dilerim
Sözüne uyucu olma sakimin
Düş hâkipâyına tab'ı nedîmiu
Dem olur çektirir çevri sadhezâr
Benim kimde nem var bende ya kimin
Bir kaçı behâne olur arada
Olunca kavline lûtfi kerîmin
Çekilir çâre yok akta karada
Dâdolmaz kahr mı dadı yetimin
Sanma kim dîdemin yaşın silerim
Rakip ism-i kahhâr ola harîmm
64
Âşık Ömer
— 107 _
Şahin g-özlüm kasdm mı var camma
Kirpiklerin kana kana kanıma
Arasalar hâsu âmda bulunmaz
Misli Rûm'da değil Şam'da bulunmaz
Düşer mi şânma kaşı kemanım
Yıkılır hatırım artar efg-anım
Boynuma kemend-i zülfünü taksa
Mesteder uşşâkı naz ile yaksa
Ömer gerçi söyler hâmûş eylemez
Mey ne denlu içsem sarhoş eylemez
Bakışın eylemez yabâne çeşmin
Giru sundur g-ouca peymâne çeşmin
Bu kadde hüsünde namda bulunmaz
Salarsa mülket-i Osman'a çeşmin
Devrinde sel ola eşk-i revanim
Yek işaret etse bîgâne çeşmin
Vadi- i hayrete canı bıraksa
.... şâhâne çeşmin
Remzinin farkını her gûş eylemez
Anı mesteyleyen mestâne çeşmin
İOB
Bu ayn-i uyûnum senindir senin Akan çeşm-i hûnum senindir senin
Bu sûz-u derûnum senindir senin Dil-i erganunum senindir senin
Gönül pürmelûldür dü çeşmim alîl Beyâbân-ı gamda bulunmaz delîl
Reh-i firkatte bir yol azmış zelîl Gel ey rehnümûnum senindir senin
Bu âhü eninim bu hicr ü gamım Bu şevk-i melalim bu ayn-ı demim
Bu necm-i saîdim bu baht-ı kemim Bu derd-i îuzûnum senindir senin
Bu şal ile bu taç bu hırka aba
Bu çan anâsır bu hefti kaba
Kamusu yolunda hebadır heba
Bu cem'an yekûnum senindir senin|
Ömer dâr-ı gurbette nem var benim Ya f ehm ü firâsette nem var benim
Bu bâzâr-ı mihnette nem var benim Bu akla cünûnum senindir senin
— 109 —
Ağlarım gözlerim yollarda kaldı
Dil zevrakm firak engine saldı
Şûh-i şîvekârım kaçan gelesin
Artmada efkârım kaçan gelesin
Âşık Ömer
65
Sevkınla nâle vü feryada döndüm Dağlan delmekte Ferhâd'a döndüm
Mîşezârım gör ki sayyâda döndüm Ey âhû şikârım kaçan gelesin
Yok mudur insâfm ey çeşm-i âhû Kalmadı takatim ya nice bir bu
Hasretinden gelmez çeşmime uyhu Subhadek bîdârım kaçan gelesin
Zevk u şevksiz çeşm-i bahtım uyanmaz Aşkından el çeküp gönül usanmaz
Firakın nârına yürek dayanmaz Ağlamaktır kârım kaçan gelesin
Bu ümer vâdi-i hayrette kaldı İki dîdelerim kan ile doldu
Gözüm yolda kara akşamlar oldu Şem'-i tâbıdârım kaçan gelesin
Ey Aşık Azmiyâ medhe sezasın
Defter-i uşşâka bir mübtelâsm
Fehmettin bu resme imlâ-yı aşkı
Tâ Elest nûşettin sahrâ-yı aşkı
Aşıksın kimseye incizâb etme
Kâmilsin bizlerden ictinâb etme
110 —
Ehl-i dil ü kâmil rindânesin sen
Söylenir dillerde destânesin sen
Hem dahi anladın ma'nâ-yı aşkı
Ol sebep aşk ile mestânesin sen
Sergeşte düşünüp intisâb etme
Zîrâ bir akıllı irfânesin sen
Görmedim sen gibi bir merd-i muhkem Mü'minin kalbidir beyt-i mükerrem
Mir'ât-ı seçerde ervâh-ı ekrem Sen seni fehmetsen âyâ nesin sen
VciSsâfm olmuştur bu dil-i şeydâ
Der ki Aşık Ömer ednâsın ednâ
Bu kadar vasfını eyledim icra
Cümleden hâk ile yeksânesin sen
îll —
Hak öğmüş getirmiş seni bu zâta Ey perî kıymetin âdem ne bilsin
Lebin esrarını açma beyâna Züîâlin lezzetin zemzem ne bilsin
Çeşmin hışma gelse kirpiğin çatar Aşıkı öldürür hûnîler içer
Sinede yürekte eğlenmez geçer Gamzen hunilerin Rüstem ne bilsin
İşlesin sinemde gamzen okların
Mahabbetin derûnumda yokların
Ben anı canımdan aziz sakların
Sen benim olduğun âlem ne bilsin
§6
Âşık Ö
mer
Hançerin sinemi kıldı sad pare
Bulmadım vuslattan ziyâde çâre
Akıdır yüz dürlü kanı her yâre
Bu zahmım ilâcın merhem ne bilsin
Açmaz §ık Ömer zühhâde keyfin Akl olan söyler mi hiç yâde keyfin
Hoş yâr olan bilir bu bade keyfin Bu câmm lezzetin sersem ne bilsin
Arızın nihâi et berket-i ter içre
Çık sahn sevdiğim güzeller içre
Bilmem ne tal'atsın ey huri sîma
Nefsin mürdeleri etmede ihya
Bir âşık aşkına mail olursa
Güzeller şiveye mail olursa
Dâim irfan ile zevku safâlar
Bir âdet eyle kim hep bivefâlar
Der ki Ömer gören hâl-i fülfülün
Arakçînin çıkar dağıt sünbülün
112 —
Hûplar kârısâzı senden öğrensin
Periler pervâzı senden öğrensin
gören mail olur bây eğer ednâ
Güzeller i'câzı senden öğrensin
Acep midir aklı zail olursa
İstiğnayı nâzı senden öğrensin
Hüsne mağrur olup kılma cefâlar
Ol kâr-ı mümtazı senden öğrensin
Bendolur ihtiyar eder kâkülün
Hûplar keşf-i razı senden öğrensin
^ 113 —
Meftunun medhetsin hüsnün evsâfın Hitâb olsun mu sultânım ne dersin
Hisâb olsun mu sultânım ne dersin
Âşıka ettiğin cevr ü cefâlar
Olur olmazın sözüne aldanıp
Âteş -i aşkınla bu bağrın yanıp
Seni seven neyler bağçeyi bağı
Yıkılıp perişan oldu yatağı
Âlemi yıktığı çeşm-i fettanın
Âşık Ömer ayağn altında senin
Bizi reddeyleyip halka inanıp
Kebâb olsun mu sultânım ne dersin
Hüsnünde kurulmuş gönül otağı
Harâb olsun mu sultânım ne dersin
Söyle kaşlarına yok mu amânm
Türâb olsun mu sultânım ne dersin
— 114 —
Salını salını giden dibrübâ
Âşıkm divâne eden dilrûbâ
Besteler okuyup kande gidersin
Bülbül veş şakıyup kande gidersin
Âşik Ömer
67
Dilimden mahabbet remzini alıp
Tîg-i g-amzelerle sînemi delip
Azade g^ezerken cihan bağmda
Diyâr-ı gurbette gam bucağmda
Çıkardm se ■' âh ü zânmı
Akl u fikrim alıp olan varımı
Yazıklar seninle olan demlere
Aşık Ömer beni salıp gamlere
Aşkmla dîvâne olduğum bilip
Zorladığım duyup kande gidersin
Hapis oldu zülfün dil tuzağında
Beni dertli koyup kande gidersin
Türaba indirdin eşkibârımı
Uryâa olup soyup kande gidersin
O lâle ruhlere o gül femlere
Sen ağyara uyup kande gidersin
- U5 —
Görmedim akranın hüsn-i melekte
Ey perî var ise resm-i felekte
Çeşmin hışma gelse hatırlar yıkar
Kaddin keman etmiş baş eğmiş bakar
Vechinde benlerin şâhâne düşmüş
Şekl-i Beşmelerdir şâhâne düşmüş
Pervane tek nâr-ı aşka yanardım
Gözlerim yaşiyle yazar sunardım
Seni sevdiğim mi nedir günâhım
Akıbet Âşık Ömer'i ey mâhım
Düşmedi hışm ü celâle kaşların
Benzemiştir nev hilâle kaşların
Gönüller hanesin odlara yakar
Vechin üzre çifte hâle kaşların
Akl ü dil almağa bahane düşmüş
Nazar ettim hub cemâle kaşların
Hüsnünün şem'ine karşı dönerdim
Meded etse arzıhâle kaşların
Kim sevmez güzeli hey pâdişâhım
Garkeder bir siyeh şâle kaşların
_ 116 -
Hak'tan gayri kimse bilmez dilinden Büllül şakır yazı kışı Sakız'ın
Kurtar deyu çün adûnun elinden Hak'ka niyaz eder taşı Sakız'ın
Seng-i siyah ile sînen döğersin
Zira görülmüştür düşü Sakız'ın
Lâbüd sataşırsın birgün rengine
Vire edip kurtar başı Sakız'ın
Öğme gidi yezid neye öğersin
Sen İslama birgün boyun eğersin
Yüğrük gemilerin salma engine
Mağrur olup ateşine çengine
68
Âşık Qi]
Yeni burca Kıral burcu dediler Mufâfem bina imiş kâfir gidiler
Der ki Ömer üçler yediler kırklar; Varfeıdır dünyâda eşi Sakız'ın
Seyr-i bağ-ederken başa çıkardın
Verdin gülistana velvele verdin
Kılmazsın bendene Tahir merhaba
Her kand yse bulur getirir sabâ
Kaşların yayını durup kurdukça
Sitem oklarını cana urdukça
Ne saat geçirdi leyi ü nehârın
Ne dosta bağıban verdi tîmarm
Şebnemin nesidir bu ter sünbülün
Güller laaccüpte ne ter sünbülün
Sağ ei^n ol yaşa ey kaddi tûbâ
Dimağca hâtjrda tüter sünbülün
Esip bâd-ı sabâ dolaştırdıkça
Dağıdır akilini yiter sünbülün
Ne âb-i safîden aldı baharın
Acep ne bağçede biter sünbülün
Ey hüsnü bînazîr serv-i sehîkat Bir ednâ kulunum etme beni ret
Gülün de hoş amma bülbülün de kat Ömer ûftâdene yeter sünbülün
Çünki güzel gönül alıp gidersin
Beni ferdalara salup gidersin
Meylettiği içün Ferhâd'a Şîrin
Aramızda olan mahebbet sırrın
118 —
Hoşça tut yanında mihmânm olsun
Unutma ahdile peymânm olsun
Ol dahi yolunda terkeder serin
Sakla cân içinde pinhânm olsun
Kaldır nikabını yüzün göreyim Varıp hâkipâya yüzler süreyim
Ben senin yolunda canlar vereyim Heman senin bana fermanın olsun
Sağ olursam yine görem bir zaman Gönülden çıkarma sevdiğim heman
Unudup bendeni istersen nişan Sinemde yâreler nişanın olsun
Sen var iken hergiz bakmazam yâde Eş olayım Mecnun ile Ferhâd'e
Sen sağ ol sevdiğim dâr-ı dünyâde Âşık Ömer kulun kurbânın olsun
_ 119 _
Tâ bezm-i ezelden ey şâh-ı hûban Câm-ı aşkın içen hayranın olsun
Cân ü ser yoluna ey şîrin zeban Terkeden âşıka ihsanın olsun
Âşık Ömer
69
Hûp cemâlin görse ey mehrû nig-âr Hasretinle olur derde giriftar
Künc-i g-amda eder dil feryâd ü zâr Hasta dil derdine dermânm olsun
Nice bir etmezsin feryadıma dâd Yaraşmaz huplara bu tarz-ı îcâd
Her ne emredersen ettim inkıyâd Öldürürsen dahi fermanın olsun
Sana dil vereli ey şûh-i handan Andelip misâli eylerim efgan
Mürg-i dil hüsnünde tutmuş âşiyan Sâye-i lûtfunda mihmânm olsun
Cân ü baş uğruna terkedem ey şâh Her demde eylerim derûnumdan âh
Ne denlü cevretsen amanın Allah Bu Ömer yoluna kurbânın olsun
R
— 120 -
Yâr hayâlin sevdasında gezerim
Mecnûn'um aşk sahrâsmda gezerim
Dağlara arzettim derûnum yasın
Şeb giyer benimçün matem libâsın
Ah etmeden elif kaddim büküldü
Arttı yaralarım bendler söküldü
Kan doludur dîdeîerim yaş değil
Demir daymaz bu ateşe taş değil
Bu aşk mahabbeti sevdası mürde
Ömer gafiUeyin düştü bu derde
Gözlerimin yaşı su gibi çağlar
Yanımca zincirin sürer ırmağlar
Semt be semt koparır firkat sadâsm
Görür de hâlime bulutlar ağlar
Gözlerimden bunca kanlar döküldü
Cerahatten oldu dağ üstü bağlar
Yâr uğruna can oynadı baş değil
Ciğer kebâb oldu eridi yağlar
Sebeb-i mevtimdir geçte vü erde
Bakıp kınamasın hâlime sağlar
121
Bir âceb güruha uğradı râhım
Küşâd ola düştü baht-ı siyahım
Yürekten depredüp lisan okurlar
Kamusu havrette ivân okurlar
Nazar ettim urup dikkat ile gûş Kıldım sadâların gûşuma mengûş
Hırkaya ser çekmiş her biri hâmûş Dillerinde vird-i Sübhan okurlar
70
Âşık Ömer
Şerîat ilmine belî demişler
Ma'rifette serin mum eylemişler
Tarikat kafmda anka demişler
Hakikat bâbmda nişan okurlar
îlm-i muammadan var mı haberdâr Arife iyandır her dürlü esrar
Bu rub'-i meskûnda dört şuarâ var Her dem birbirine meydan okurlar
Biri Abdi, Sabit birisi Hayri
Ömer her birinin dilleri ayrı
Biri Salih bilmem başkasın gayri
Dördü de defter ü dîvân okurlar
122 —
Beğler ol hublarm serhrazları
Dura dursun şîve ile nazları
Yada uydun elde iken îrâdın
Yâr olmak değildi çünki muradın
Derdlisi olduğum gûyâ ki bilmez
Gelmez ol hercâyi insafa gelmez
Geçer karşımızda ederek reftâr
Bir de sitem sözü etti cana kâr
Bîgânelik ettin bizden iradın
İbtidâ vasim neye ettin ikrar
Merhamet eyleyip yaşımı silmez
Ben halimce eder oldum elden âr
Nice bir gözlerim kan ile dolsun Dilerim adûlar Huda'dan bulsun
Gayri yâr sevmeğe desturun olsun Gönül eğlencesi elbet neler var
Ömer meyledeli sen gamzekâre
Merhamet etmezsin âşık-ı zâre
Artıp gitmektedir yürekte yâre
Bari gel zahmıma benim ilâç sar
— 123
Dönmeyiz nedenlu çok olsa âsi
Gider kalbimizin silinir pası
Âleme şâyolan [1] o nûr-i celî
Gaziler serdârı Hazret-i Ali
Gaziler sokunur teller serine
Ne yüzden varırız mahşer yerine
Bize bu yüzdendir takdîr-i îlâh
Gaza yollarına hasbeten lillâh
[11 Şayi yerine.
Hamdülillâh dîn ü îmânınız var
Dilimizde vird-i Sübhânımız var
Evvel âhır dedik tavline belî
Ebû Bekir Ömer Osman'ımız var
Şühedâ irişir Hak'kın sırrına
Bu rütbe cürm ile isyanımız var
Ölünce dîn için ederiz samah
Emânet Huda'ya bir canımız var
Âşık Ömer
71
Ömer ser sağ- olan yazısın görür Talibe Huda'dan hidâyet irür
Bizim Kerbelâ'mız haşre dek sürür Dahi adûlara çok kanımız var
_ 124 _
Elif kaddim reftârma beyuna
Nazar eyledikçe reng- ü rûyine
Bir kerre bakanlar yüzün ayma
Gamzen oklarına kaşın yayma
Cihanda nazîrin mislin bulunmaz
İnci dişlerine kıymet olunmaz
Bülbülün de gerçi adı anılır
Dehânın bârında yâre unulur
Bu Ömer üftâden tab'ı nedimin
Cünbiş-i etvârm nâz ü naîmin
Nice servi gibi dal pesend eyler
Yetirir aklını el pesend eyler
Nazar etmez bu feleğin ayma
Nice Rüstem, nice Zal pesend eyler
Hüsnün güneşidir doğar dolanmaz
Leb-i yakutuna lâ'l pesend eyler
Güftârm işitse virdin yanılır
Şîrin cevâbına bal pesend eyler
Aşık-ı sâdıkm yâr-ı kadîmin
Seyreden erbâb-ı hâl pesend eyler
125 —
Çıkmaz hatırımdan nakş-i hayâlin Bir kez hüsnün gören dünyâyı neyler
Ta'neder gökteki şemse cemâlin Seyreden gurre-i garrâyı neyler
Güzeller şâhısm yoktur bahane
Tîr-i gamzen tenim kıldı nişane
Aceb mi olunsa dillerde fashn
Adlile olunca uşşâka vasim
Ben niyaz eyledim sen söylemezsin
Bendeni üftâde zanneylemezsin
Gelmemiş akranın mislin cihâne
Kaşların var iken ok yayı neyler
Melek ya huridir dilberâ ashn
Adûlar bîhûde gavgayı neyler
Dîvâne gönlümü bir eğlemezsin
Aşık olmayan bu da'vâyı neyler
Ömer göreliden sen kaşı yayı Baktıkça kılmıştır aklını zayi
Aşkınla terketti tâc ü kabayı Seni seven gayri eşyayı neyler
_ 126 —
Cennet-i kûyinde çeşm-i bîdârım Görmeğe civânâ dîdârın özler
Bu mürg-i gönlümüz ey gül'izânm Andelib misâli gülzârın özler
72
Muhibbiz dediier âşinâların
İşrette gâhice mübtelâlann
Âşık Ömer
İhsanın umarlar ol gedâlarm
Mest olup bûse-i ruhsârın özler
Kametin g-örenler meftunun olmuş
Dikilip serviler hayrette kalmış
Habîbim hicrinle kaddimiz daldır
Nutka g-el ey perî vakt-i visaldir
Büsbütün endamın lerzeler almış
Çemende salınıp reftârm özler
Çekmemek g-amlan emr-i muhaldir
Bendeler îûtf ile ihsanın özler
Künc-i mihnet içre kalmış garibim Tâ ezel yok mudur yohsa nasibim
Şerbet-i lâ'Iinle şimdi tabibim Rûz ü- şeb bu Ömer bîmârın eyler
— 127 —
Yâr beni yanar bir ateşe koydun Dünyâda sağ olan yerde ne gezer
Seninim dedikte rakibe uydun Hayra niyyet eden serde ne gezer
Hor görme üftâden olan canları Reddetme işiğin yasdananları
Hak sana lûtfundan vermiş onları Gulâmm olmayan derde ne gezer
Ara bir münâsib yaran bulagör
Bî edebden ırzın satın alagör
Sohbet-i nâcinsten irağ olagör
Ar olmayan yüzde perde ne gezer
Âhır zaman oldu fâş oldu sırlar Kendin iyân etti erenler pirler
Melek gökte olur görünmez derler Ya bu aşikâre yerde ne gezer
Ömer bir ednâdır sözüdür gazel
Adûdan hakikat umarsın güzel
Seninle bu mudur ahdimiz ezel
Hakikat erd^ olur [1] harda ne gezer
128 —
Şunda bir cânânm meftunuyum ben Cemâli Yûsuf-i Ken'ân'a benzer
Ol saçı Leylâ'nın Mecnun'uyum ben Desinler sînesi uryâna benzer
Cevr-i dildâr ile solmayan âşık
Derûnunda aşkı olmayan âşık
Aşka düşen âşık kendin şaşırır
Âşıkı ma'şuktan cüda düşürür
Derûnu derd ile dolmayan âşık
Heman dünyâda bir hayvana benzer
Nâr-ı firâkile bağrm pişirir
Rakib dedikleri Şeytân'a benzer
[1] Erde olur.
Âşık Ömer
73
Bu Ömer çeşminden dökmekte hûnu Geldi çün aşkımm yine cünûnu
Büsbütün dolaştmı bu Kâf ü Nûn'u Bulmadım bir güzel falana benzer
129 -
Benim velvele-i nâle vü ahım
Halka halka tüten dûd-i siyahım
Esen rûzigâra benzerde benzer
Gerdiş-i devvâra benzer de benzer
Râh-ı meşakkatte çektim çok cefâ Maraz-ı hicrana bulmadım şifâ
Zevk u elem deyu sürdüğüm eafâ Elem ü efkâra benzer de benzer
Sevdiğim âlemde varım dediğim Seninçündür âh ü zârım dediğim
Şimdi yüz çevirmiş yârım dediğim Gittikçe ağyara benzer de benzer
Hâlime rahmetmez ruhleri âlim
Cevr ü istiğnada hercai zâlim
Aşk ile kılaîı cengi savaşı
Der ki Aşık Ömer gözlerim yaşı
Yıkıldı hatırım kalb-i melalim
Çarh-ı sitemkâra benzer de benzer
Tazelenip gider bağrımın başı
Akan çeşmesâra benzer de benzer
130
Dişlerinin vasfın yazdım habîbin
Kırma yazılarla yazdım rakîbin
Kaçan cûşa gelse hüner deryası
O dem gavvâs olan lâ'î ü elması
Mürâyi ahmakm başına taşlar
Cevâba karışır riyâyâ başlar
Aşık olan neyler sîm ile zeri
Vardır yedinci kat yerinde yeri
Eseri var ise kevn ü mekânda
Sadef mısra'mda bahr-i dîvanda
Sah çekti âlimler bu sâf incidir
Pâreleyip dedi bu lâf incidir
Seyre meşgul eder bir nice nâsı
Şinâverîik ^d^r şikâf incidir
Ki döker gözünden dâima yaşlar
Demez yârım değil bu sâf incidir
Ya Karum oldu ne sözünün eri
Gör nice âdemi güzâf incidir
Güher iyân eder kendini kânda
Ey Ömer sözlerin şikâf incidir
Geşt edip cihanı mislin bulunmaz Medhini eylesin diller yeridir
Giriftar olanlar halâs olunmaz Çâh-ı zenahdânm beller yeridir
74
Âşık Ömer
Gamzen katildürür ey çeşm-i câdû Aklımı fikrimi hayrette kodu
Harem-i kûyine basmasın adû Beyim bu duacı kullar yeridir
Dîvânen olalı dağlar gezerim
Bu dertli sînemi dağlar gezerim
Nazenin ömrümü hebaya verdin
Bendeni terkedip murada erdin
Leylâ'm aşkın ile ağlar gezerim
Gönül mecnunudur çöller yeridir
Yakıp gönül şehrin kanıma girdin
Var sokun başına teller yeridir
Ey Ömer sözlerin lisâne sığmaz Remzile duyulur beyâne sığmaz
Mahabbet bezmine bîgâne sığmaz Hakikat erbâb-ı diller yeridir
_ 132 —
Ey dilâ kıla gör kesb-i havalar
Bezm-i mahabbette eyle nevalar
Yahşi musâhabet gelince yâda
Ne sakîdir merdi yıkan ne bade
Yârelinden uğradmsa yareye
Sarıl gerdenine öp gabgabinden
Gamdan küşâd eden âdemi demdir
Ehl-i aşk olanın ebkemi kemdir
Meclisin revnakı olur ziyâde
İztırâba salan sersemi nemdir
Halâs et vücûdun şebnemden
îç câm-i müşfikin merhemi hemdir
Ala gör sükkeri câm-ı lebinden Sahbâya sunduğu zemzemi zemdir
Ey Ömer gölşende feryada düştüm Döker dîdelerim şebnemi nemdir
_ 133 _
Nefs-i emmâreye uyup gezdiğim Gençlik belâsile kabâhatimdir
Ahretimi yıkup dünyam düzdüğüm Bilirim ki kendi sefâhetimdir
Gavvâs olup ummanlara daldığım Lâ'l ü yakut dürr-i yekta bulduğum
Benim bu ilimde mahir olduğum Akl ile fikr ü firâsetimdir
Doğru yoldan çıkan şeytana uyan Dünyâya meyletmez ahretin seyan
Kimdir bana mal ü rızkı yok deyen Benim mâl ü rızkım kanâatimdir
Gönlümden uymayup farz ü sünnete Ne yüz ile varam yarın ahrete
Meğer fazlı ile girem cennete Hak'ka yarar kangı ibâdetimdir
Âşık Ömer
75
Der Ömer Mevlâ'dan erdi inayet
Altı bin altıyüz altmış iki âyet
Rücû' ettim günâhımdan begayet
Şükür lisânımda kırâatimdir
134
Mihnet köşesinde yatırdım hasta
Gözlerim yollarda kulağım seste
Terketti bendesin kaşları hilâl
Sözü şehd ü şekker lebleri zülâl
Düşelden derdine diyâr-gurbetin
Nihayeti yok mu şeb-i firkatin
Zaîf cismime der ne zaman gelir
Yârimden bir haber ne zaman gelir
Anmçün kalbimden ayrılmaz melal
Dişi dürr ü güher ne zaman gelir
Çekerim kahrını her dem mihnetin
Bu zulmete seher ne zaman gelir
Ağlarım rûz ü şeb aman el'aman Bu derdi çekmeğe kalmadı derman
Muradım üstüne döner mi devran Felekten ol hüner ne zaman gelir
Böyledir rûz ü şeb fikr ü hayâlim Kemallerle salınır ruh-i âlim
Anar mı bendesin gâhîce zâlim Acep Aşık Ömer ne zaman gelir
— 135 —
Yâremin tîgmı ele aldıkça
Saydolur ağyara bize geldikçe
Garib hâle bir dem nazar eylemez
Ah ü enînimden hazer eylemez
Hasbıhâlim nice eylesem iyan
Tatar gamzeleri bilir mi aman
Vasl-ı cananımdan olmuşum berî
Yanıma yaklaşmaz birden ol peri
Ey Cmer hazeri yok figanımdan
Semtine vardıkça uğrar yanımdan
Sineme şerhalar açar ağladır
Kati havalardan uçar ağladır
Semt-i hakikate güzer eylemez
Kelp adûlarla yer içer ağladır
Havfeder ervahım gördüğüm zaman
Hatırdan gönülden geçer ağladır
Dağlara düşersem yeridir yeri
Beni gördüğünce kaçar ağladır
Billahi usandım hasta canımdan
Hiç yüzüme bakmaz geçer ağladır
76
Âşık Ömer
— 136 _
Bir râh-ı mübîne azmederiz biz
Çatmea düşmana rezmederiz biz
Anca mertler dönüp birer peleng-e
Muhannes giremez maydân-ı cenge
Şühedâmız bulur âlî makamlar
Dîn için gör ne çektiler imamlar
Oluna gelmiştir dîn içün niza
Asker- i İslâmı dîn içün gaza
Bu Ömer hayretle yâdeder am
Düşmana andırdı Muhammed Hân'ı
Asker-i îslâmın din gazâsıdır
Bu emre rızâmız Hak rızâsıdır
Durmaz karşı varır topa tüfenge
Geçerek erenlerin Kerbelâ'sıdır
Haşre dek demleri türaba damlar
Rûz ü şeb çekilen anın yasıdır
Merde düğün bayram nâmerde ceza
Hâbil ü Kabil'in mâcerâsıdır
Haşre dek şâd ola rûh-i revanı
Sultan Mustafa^nm nev gazâsıdır
_ 137 _
Benî Âdem gibi var mı raükerrem
Her şahs içün yetmiş bin yıl mukaddem
Ey gönül olmuşum bu hâle hayran
Ne verilir aşkm azline ferman
Tab'-ı zamîrinde yoğise fâsid
Gönül mir'âtma keç bakma zâhid
Âdemin akimi târâc eder aşk
Kemine kendüyü sertâc eder aşk
Kirâmen kâtibîn deftere her ân
Gam değildir Ömer çektiğim efgan
Hakkınde gör nice âyet yazılır
Verilir nasîbi kısmet yazılır
Mahabbet şahına eylerim efgan
Ne derd-i cünûna sıhhat yazılır
Gûşe-i vahdette her yer müsâid
Bu levhe çok dürlü hikmet yazılır
Mahabbet bâbma muhtâc eder aşk
Kiminin serine zillei: yazıhr
Hayrımı şerrimi yazarsa el'ân
Kıldığım nâle vü firkat yazılır
— 138
Cihan sarayında zevk-ı demlerle
Kimisi çalışır da derd ü gamlerle
Kimi olayım der hurrem sürünür
Tahsil etmek için dirhem sürünür
Âşık Ömer
77
Bendine bend etme cihan bendini Akla sığar kıyâs etme fendini
Niceler yatırmış kendi kendini Arar melil melil pür gam sürünür
Mecazî zannetemen söyleriz derin Zira hakikatte görmüşüz yerin
Lâübâlî gezenlerin her birin Sorsan ya İskender ya Cem sürünür
Devr eder o cihan yine bu cihan Kondu göçtü buna nice Süleyman
İbretle nazar kıl hâk ile yeksan Nice Tahmur [1] nice Rüstem sürünür
Ömer gidileğiz bekaya yarın Ne yüzden seyreder yarın dîdârm
Ref'edip serinden mevtin humarın Anda bin yıl gezer sersem görünür
— 139 —
Câm-ı aşkın içen ey perî peyker Neylesin âlemde bâde-i engûr
Meh cemâlin gören ey nâzı perver Mest olup bir dahi olmasın mahmur
Nûş edelden cânâ aşkın serabın
Terkettin aşkınla çeng ü rebâbm
Refettin kendinden zulmet hicâbm
İrişmez sem'ime sadâ-yı tanbûr
Bîçâre gönlümün sensin penâhı Nice bir eylerim hicrinle âhı
Yüz çevirmem senden inan vallahi Ger dara çekilsem mânend-i Mansûr
Dağıttın ey perî bunca efkârım Çıktı âsümâna feryâd ü zarım
Merhamet etmedin gül yüzlü yârım
Gerçi ben âşıkım ol nevcivâne
Ey Ömer söyle gel şâh-ı hûbâne
ŞemM ruhsârına gönül pervane
Sakınsın hüsnüne olmasın mağrur
— 140 —
Çoktan arzeyiedim hâlimi yâra
Ne vardır cihanda derdime çâre
Aşk u mahabbeti bana şöyledir
Bir güzel elinden işte böyledir
Neyleyim yanında ağyar bulunur
Ne bir hakikatli dildar bulunur
Fena huylarının medhin eyledir
Vücûdum her nefes bimar bulunur
Aktıkça sel oldu gözümden âblar Sim ü zere mail şimdiki hûblar
Ne gider serimden gam-ı girdâblar Ne sîne zamıma tîmar bulunur
[1] Tahmurs.
78
Âşık Ö
mer
Ben sana derundan gönül verdikçe Sen ettin istiğna beni gördükçe
Adûlar seninle safa sürdükçe Benim derûnumda efkâr bulunur
Gel ömrüm Ömer'in yaşmı dökme Böyle bir âşıkm kaddini bükme
Âdet budur gönül buna gam çekme Goncanm yanmda bir hâr bulunur
ş
— 141 _
Bed zebanım gelmiş ol perî rüya
î'timâd eylemiş yâr-ı bedhûya
Nâhalefin sözün hakîkî sanıp
Yâr o bed fiâle kendin inanıp
Eylemiş âlemi kendüye meftun
Şerâba meyletmiş ruhleri gülgûn
Ol rakîb yâr ile nûş edip meyi
Hakikat camıdır içtiğim deyi
Men arifim deyu rindânelenmiş
Dama düşmüş gördüm yâr dânelenmiş
Göz göze ateşi mekrine yanıp
Yüz çevirmiş bizden bîgânelenmiş
Kimisi işrette kimisi mahzun
Harâmî dîdeler mestânelenmiş
Kondurur içmezden bize noktayı
Dem urur hikmetten dîvânelenmiş
Ey Ömer el çektim bîkeremlerden Feragat eyledim ben o demlerden
Yokladım gönlümü bu Rüstemlerden El çekip başıma şâhânelenmiş
142 —
Bir lâhza âlemin zevk u safâsı
Âşıka dilberin mihr ü vefası
Nasîhat kâr eylemez akh zâya
Renc-i hezâr ile bir mehlikaya
Nasîhat eylerim kaşı hilâle
Ey dilâ reşk etme erbâb-ı mâle
Meğer şâh-ı hasret eyledi [ferman
Sen lebi kandimden ayırdı ^f devran
Hâsıl eder nice derd ile mihnet
Sebebdir çekmeğe rene ü meşekkat
Ney gibi ömrümü verdim hevâya
Gördüm kurbiyyetin âhırı gurbet
Erdikte vuslatın âhır melale
Kişiye sonunda el vere devlet
Ne mümkindir bulam derdime derman
Mukadder bu imiş kesildi kısmet
Âşık ö
mer
79
Ömer sana meyil kılmaya idi
Dilberâ nolaydı olmaya idi
Aramakta ise bulmaya idi
Ezelden seninle meyi ü mahabbet
143
Ziyaret eylesem Mısır Bağdad'ı
Yüz sürüp türaba ederdim dadı
Iblîs-i bedkâra atıp sengimi
Kâ'be-i şerîfte tutup dengimi
Bir dahi arzum var kâmil îmanda
Ne müle meylim var kevn ü mekânda
İbret al âlemin dürlü hâlinden
Aciz kaldım nefs-i şûmun elinden
Ömer bir geçilmez yol var arada
Korkarım ki ol ermeden murada
Bize erenlerden olsa beşaret
On iki İmâmı kılsam ziyaret
Zemzemle ağ etsem kara rengimi
Medîne'ye doğru kıIsam azimet
Fikr u zikrim heman budur cihanda
Ne mansıp isterim ne hod vezâret
Alıkor âlemi doğru yolundan
Bilmezem ne güne edem hakaret
Nice yaşım benzemesin Furad'a
Ecel can ellerin eyleye garet
— 144 —
Dinle hasbıhâlim benim efendim
Ya helak eylerim ben kendi kendim
Merhamet sahibi sanırdım seni
Dürlü belâlara uğrattın beni
Mir'âta nazar kıl ey perîzâde
Rakibe lütfettin hadden ziyâde
Mahabbet sevdası benden kesilmez
Gönül tâ haşre dek senden kesilmez
Ömer'i şâdetsen nolur sevdiğim
Hiç bitmez iş olmaz olur sevdiğim
Sana yerden göğe senden şikâyet
Ya sen bu ezadan eyle feragat
Uğruna bezlettim cân ile teni
Çevrini çekmeğe kalmadı takat
Gör şeklin uyar mı semt-i inada
Biz itçe bulmadık yanında rağbet
Gamzen cerahati tenden kesilmez
Meğer kim irişe Hak'tan hidâyet^
Her kes ettiğini bulur sevdiğim
Hâtıra gelmez mi rûz-i kıyamet
80
Âşık Ömer
Ü
— Î45 _
Sevdâ-yi aşkına düşeli cânâ Dîvâne söyîenür dil dile düştü
Zemmim elden komaz a'lâ vü ednâ Dehân-ı adûda dil dile düştü
O gonca güllerin revnak bulaldan Anberi gülşen-i dehre dolaldan
Hâl-i hindûları meşhur olaldan Ekser halkın meyli gulgule düştü
Şatranc-ı aşkına düşeli diller
Nice menzil alsın piyade diller
Kîş ü Ferz ü Filden hâlî değiller
Ruh ruha mukabil kıl kıla düştü
Tabîbe arzetmen derdim çâresin O bilmez cân ile gönül yâresin
Deryalar yumazken yüzüm karesin Gözlerimden akan sel sele düştü
Aşık Ömer visaline erdiğim Seng-i aşkı ile sîne deldiğim
Her kes sevdi birin benim sevdiğim Hazret-i Resûl'e sel sele düştü
U
146
Sînem üzre olan göz göz mahabbet Âteşinin yeri midir nedir bu
Dökülür şevkile nöbet be nöbet Kûs-i îskenderî midir nedir bu
Selâmet hırkasın giydim özüme Mecnun sanır kulak tutan sözüme
Gâh görünür gâh görünmez gözüme Melek midir perî midir nedir bu
Bu mudur âşıka füsun eyleyen
Beni bu sevda mı zebûn eyleyen
Gören ebrûlerin yaya benzedir
Kevâkipler içre aya benzedir
Ey Ömer yolunda türaba düşen
Nûr-i tecellîden hciâba düşen
Artırup derdini füzûn eyleyen
Yoksa gam askeri midir nedir bu
Huplar arasında baya benzedir
Güzeller ülkeri midir nedir bu
Yüz urup pâye-i rikâba düşen
Meh cemâlin teri midir nedir bu
Âşık Ömer
— 147 —
81
Müntehâ kametin görenler dedi
Lebin esrarına erenler dedi
Musavver tasvirin aye düşürmüş
Kâkülü vechine saye düşürmüş
Nahl-i tûbâ mıdır ar'ar mıdır bu
Kand-i helva mıdır sükker midir bu
Anca derd ehlini yâye düşürmüş
Verd-i ahmer midir esmer midir bu
Ko ki aşkm ile hayranın olsun Abalar giysin de üryanın olsun
Ya emr et kapunda derbânm olsun Şâir gulâmmdan kemter midir bu
Her kim ki zülfünle destirest olur Saye veş zemîne düşer pest olur
Lebinden şeftali alan mest olur Dilberâ şerâb-ı ahmer midir bu
Lûtfunla ağyara gınalar verüp Eylersin hatırın safâlar sürüp
Bendene bir kerre demedin görüp Kulum Âşık Ömer serser midir bu
' _ 148 —
Aşkm rûzigârı estikçe serde
Dil gibi mevce urur derya olur mu
Aşk-ı dilber gibi sevda olur mu
Eğer bendesine rûh-i revanim Rahmedüp gelürse kaşı kemanım
Ne mümkin dilerse vermemek canım O şâhm emrine hiç lâ olur mu
Zâhidâ görünmez gözüme uyhu Çekerim subha dek na're-i yâhû
Gitmez nazarımdan hayâl-i mehrû Böyle ta'bîri güç rüya olur mu
O şâhm yoluna çektiğim teap
Kesret-i ağyarı tarhedüp acep
Aşık Cmer aşk katarın yetmede
Güzeller kalbini teshir etmede
Arzıhâl eyleyip sunsam gerek hep
Ol perî bir lâhza tenhâ olur mu
Mahabbet râhma doğru gitmede
Aşk ehline özge esma olur mu
149 _
Mir'ât-ı hüsnünü bir iyân gördüm Gönlümü saydetti bir hilâl ebru
Tefekkür eyleyüp kim deyu sordum Hatiften denildi bir melek mehrû
82
Âşık Ömer
. . . veş bir perî peyker
Saydetti bendesin ol şeh-i kişver
Sad hezar nâşâda üftâde olmuş
Saydeder dillere sayyâde olmuş
Ol perî bizlere âyâ ne etti
Mekrile bendesin dîvâne etti
Dirîg-a ömrümüz gitti zâr ile
Bu Ömer subha dek fikr-i yâr ile
Âşıkı zülfüne bendetmek ister
Her şep tâ subha dek çekerim yâ hû
Meğer zülfü ile âzâde olmuş
Saydı mümkin değil bir mürg-i âhû
Şem'-i ruhsârma pervane etti
Sihir etti bana ol çeşm-i câdû
Kalmışız cihanda inkisar ile
Düşünüp gözleri görmedi uyhû
150 —
Olagör cân ile dîdâra tâlib
Olıcak kişide aşk-ı Hak galib
Hak'km ihsanım fikreyleyi gör
Gece gündüz Hak'kı zikreyleyi gör
îrişmeyen selâmet payesine
Ömrünüz bir avuç kuş sayesine
Huda'dan istersen bakî saadet
Bir kula olunca Hak'tan inayet
Ömer eser seldir yahut akar su
Fursat elde iken eğlenme yâ hû
Tâ kim hâsıl ola cümle metâlib
Hem gönül çekinir hem can eğlenmez
Verdiği ni'mete şükreyleyi gör
Hak zikrolan yerde şeytan eğlenmez
Lâbüd ziyan eder sermâyesine
Uçar kuş sayesi bir an eğlenmez
Cehdeyle bulagör gûşe-i vahdet
Maksûdu tez iner ihsan eğlenmez
Sakın yele suya dayanmağı ko
Bu günler de geçer devran eğlenmez
Âşık Ömer ^5
A
_ 151 —
Mektepte kaçan nâz ile cânân okudukça
Terler dökülür lepleri mercan okudukça
Hâzır mı ola hâcesi ol serv-i revanın
Envâra verir rûyini Kur'ân okudukça
Bülbül gibi tahkik lebi gülşende açarken
Gül faslını ol gonce-i handan okudukça
Âhır lebini sırreder ağyâre duyurmaz
Ol nâme-i âh-ı dili pinhân okudukça
Bir âfeti kim şâdoluben sevse acep mi
Ömer gibi bir ehl-i suhandan okudukça
_ 152 —
Kaçan kim nerkis-i mestinde cânâ hâb olur peyda
Yanağında iki ahmer gül -i sîrâb olur peyda
Müselsel kâkülün sevdalarından dil halâs olmaz
Çeker semtine her birini bin kuUâb olur peyda
Anınçün çöpçe yoktur hâb-ı rahat dâim aynımda
Hayâl-i servi kaddinle demâdem âb olur peyda
Adûnun ta'nma gam çekmezem hiç zerrece amma
Dil-i mecrûh-i zâre taze ıztırâb olur peyda
Ömer bîçârenin seyl-i sirişkinden hazer kıl kim
Anın her katresinden bir ulu girdâb olur peyda
— 153 —
Düşürdüm gönlümü bir gözleri mestâne vaveyla
İrişmezem dahi ol vusiat-ı cânâne vaveyla
Beni bu derd ü gam billahi iflah eylemez gayri
Ki vâsıl olmaz isem Yûsuf-i Ken'ân'e vaveyla
Visâl-i ahd-i yâre can feda kılmak murâdımdır
Kabul etmezse ol mehrû beni kurbâne vaveyla
Refikim nâr-ı firkat hemnişînim girye vü matem
Ciğer büryâne döndü gözlerim mercâne vaveyla
86 Âşik Ömer
Şefî' olmaz ise Aşık Ömer'e Hazret-i Sultan
Demem mahşerde ettiğim kamu isyâne vaveyla
— 154 —
Ey çarh-ı sitemger dil-i nâlâne dokunma
Heor âlemidir ettiğim efgane dokunma
Ey bâd-ı sabâ uğrar isen yâre selâm et
Tel kırma fakat zülf-i perîşâne dokunma
Ey bade eğer yârım içerse seni bensiz
Ver neş'e fakat nerkis-i mestâne dokunma
Vermem sana çek benden elin ey melek-ül mevt
Cananıma nezreylediğim câne dokunma
— 155 —
Ey hatt-ı siyeh ârız-ı cânane dolaşma
Yüz kareliğin eyleme nâlâne dolaşma
Ayakta koma cür'a sıfat hâle düşürme
Ey câ»-ı musaffa yürü yârâne dolaşma
Ey şâne senin cismini sad pare kılur bâd
El çek sakın ol zülf-i perîşâne dolaşma
Açılma katı âleme şây eyleme zarın
Ey rişte-i can nâme-i sultâne dolaşma
Bu Âşık Ömer derdini dermanını bilmez
Bülbül gibi cevlân edüp efgane dolaşma
_ 156 ~
Mestâne varup ey gönül ol yâre dolaşma
Yakar seni pervane gibi nâre dolaşma
Rindâne varup kûyini geşt ü güzer eyle
Azmin gerek ise varup ağyâre dolaşma
Bin kerre dedim sana ki bin pare olursun
Ey şâne o giysûlan sehhâre dolaşma
Dîvâne sıfat pârelenüp dâmen-i sabrın
Ey bülbül-i dil bir gül içün hâre dolaşma
Gelsün der isen pâyine ol dilber-i ra'nâ
Sabr eyle Ömer semtini bir yâde dolaşma
Âşık Ömer 87
- 157 —
Letafet gülşeninde gonca g-üldür leplerin cânâ
Acep dâr-üş-şifâ-yi cân ü dildir leplerin cânâ
Nola ben hasta dil derd-i derûnum çâresin sorsam
Marîz-i ehl-i aşka çün sebildir leplerin cânâ
Dür-i şehvâr ile memlû dolu mey| hokka-i lâlin
Demem yakuta mercana delildir leplerin cânâ
Nola yakuta mercana müşabih etseler anı
Ki câm-ı nâzdan içmiş gönül kanzildir cânâ
İçüp cân-ı musaffayı geçersin mest olup serden
I mer bîçâre teslim eyle bildir leplerin cânâ
— 158 —
Yâ îlâhî ne günehkârım ki yüz tutup sana
Hâlimi i'lân kılam yâhud kılam kasd-ı atâ
Mahzen-i hikmette gizlu gençlerin izhâr edüp
Od u su toprağ- u yeller eyledin resm-i bina
Kudretinden yaradup insân-ı kâmil eyledin
Bahusus irâde-i cüzMyyemi verdin bana
Her kemâlât ile pür kıldın maârif gencini
Kıldın iz'ân ü basîret sahibi yâ Rabbena
Dîde-i cana çeküp lâkin cehalet perdesin
Zulmet ü gaflette kaldım işlerim sehv ü hatâ
Canı saydetmiş mekes vâr ankebût-i dehr-i dun
Bağlayup her canibin ser rişte-i nefs ü hevâ
Dembedem tesbîh okur taşlar ağaçlar cümle hep
Her ne kim eşya kamu lûtfun dilerler dâima
Kalmışım zulmette râh-ı Hak'ka yok bende sülük
Akl u fikrim cezbedüp nakş u hayâl-i mâsivâ
Cisme me'mûr olmuşum rûhâni işler bende yok
Cümle hep nefsin hevâsından çıkar bu mâcerâ
Geleli bu âleme bir lâhze emrin tutmadım
Sâlik olmadım tarîk-ı müştekime câbecâ
Sözlerim gıybet mesâvî bendedir hem sû-i zan
Her ne denlu var ise buğz ü hased kibr ü riya
88 Âşık Ömer
Asiyim ümmülfesâdım bendedir her münkirât
Mutrib-i sazendeyim gûyendeyim yüzüm kara
Ekledüp meyhane sadrmda kerahet lokmasm
Söylerim lehviyyeti nûşeyleyip hamr-i sera
Akl ü dînim hanesin seyl-i habaset yıkıcak
Kande kalur ilm ü erkân ü edep ud ü haya
Şol kadar jeng-i küdûretten muattal oldu kim
Yok liyâkat kılmağa mir'ât-ı kalbim rûşenâ
Kabiliyyet bende yok kim ben beni idem halâs
Şöyle zârım ki mekânımdır dehân-ı ejdehâ
Dest-i istiğ-fâr ile yırtam alâyık perdesin
ideyim temkin kılam bir dem hayâ-yi kibriyâ
Feyz ire ism-i üafûrundan meğer etbâıma
Pes dola nûr-i rahîminden derûn-i dilküşâ
Avn-i lütfün olmadıkça ey hakîm-i müstean
Yâreler hergiz unulmaz derdlere olmaz deva
Dilerim izzin celâlin hürmetiyçün düşmüşe
Rahmetinle fazl u lütfün eyle yâ Rap rehnümâ
Bin günâh etsem de hâşâ ki ümîdim kat'edem
Yüz tutup Aşık Ömer dergâhına eyler duâ
Mağfiret kıl yâ Gafur yüzüme vurma karesin
Ey behakk-ı seyyid-ül ebrâr hatm-ül enbiyâ
— 159 —
Yine dil bir şîvekâra olmak ister âşinâ
Sanki bir pervane nâre olmak ister âşinâ
Aşinâ-yi tâ Elest'im yâre lâkin ma'nide
Şimdi gönlüm aşikâre olmak ister âşinâ
Âsitânmda görüp men âşıkı demiş rakîp
Görün ol bîçâre yâre olmak ister^âşinâ
Ol leb. i şîrîne Ferhâd'ım deyenler iptida
El sunup bir kûhsâre olmak ister âşinâ
Bu Ömer hercai cânân olduğuyçün dilrübâ
Kişiye tâbi sitâre olmak ister âşinâ
Âşık Ömer 89
— 160 —
Gönül kadrin o mehpâre bilür amma neden sonra
Reh-i vasla saadetle gelür amma neden sonra
Benim çektiklerim bilmez sirişk-i dîdemi silmez
Duâ-yi hayrımı olmaz alur amma neden sonra
Olur bir gün saâdetsiz gelürdü rûyu behcetsiz
O meh haneme da'vetsiz gelür amma neden sonra
Bana çektirmede zahmet komadı bende hiç rahat
O yâr ettiğini elbet bulur amma neden sonra
bu umer gör olur kaim değildir söylemek lâzım
O şeh ettüğüne nadim olur amma neden sonra
— 161 —
Kâkülün sevdaları lâm etti kaddim ey fetâ
Belli bûyinden ya anberdir yahud misk- i Hıtâ
Bir zaîfim şöyle kim hâlî yatur bir hayliden
Gelmek olmaz mı dahi insafa sen ey bîvefâ
Gel rakîb-i bedfiâli eyle kapunda zelîl
Nice bir rûzî ola lütfün ana çevrin bana
Kimseler bir taze dilber sevmeğe meyletmesin
Yanınızda günde bin kan eylemek cüz'î hatâ
Gösterir âşıklara kaddin kıyametten nişan
Suretindir ey perî âyîne-i âlem nümâ
Hasredek bir lâhçe ayılmaz sorar keyfiyyetin
Kim ki destinden alup nûşetse câm-ı dilküşâ
Benden Aşık Ömer'e yüz bin cefâ kılsan eğer
İdemem vaslından ey meh kat'-î ümmîd ü recâ
— 162 —
Mahabbct ummazam senden yürü ey bîvefâ dünyâ
Çün âhır can gider tenden ya ne bunca cefâ dünyâ
Ki zehrinden nice erler halâs idemedi serler
Nice Sâm ü Skender'ler gezüp Kaftan Kafa dünyâ
Kani yâ bunca şâhânı türaba kattın ey fânî
Nice Taht-ı Süleyman'ı esüp verdin püfe dünyâ
90 Âşık Ömer
Fenânm gerdişi budur cefâ zehriyle memlûdur
Binâ-yi evveli sudur değildir pür safa dünyâ
Ömer gör âlemi mutlak mezâkı yok vefa elhak
Vefa olsa görürdü Hak Habîbi Mustafâ dünyâ
Ne canlardan geri kalmış misafirhanedir dünyâ
Harâb ender harâb olmuş yatur viranedir dünyâ
Harâb olmuş dü rûyine dualar yüzü suyine
Nazar kıl hây ü hûyine kuru efsânedir dünyâ
Şirâr-ı mekrine yanma yüzüne güler inanma
Sen anı âşinâ sanma sakın bigânedir dünyâ
Ne semte kullanırsan at felek eyler sen âhır mat
Mücerred zehr ile kat kat dolu peymânedir dünyâ
Ömer el çek safâsmdan vefa umma vefasından
Hazer eyle cefâsından fenadır yâ nedir dünyâ
_ 164 _
Pâyine yüz sürdüğü içün güneş buldu revaç
Ne saâdc:ttir anı eflâk edindi serde tâç
Can nice kılsun tahammül pertev-i ruhsârma
Şem'ile pervane gör eyler mi bir dem imtizaç
Tâbi' olmuş hâl ü hatt ü zülfüne Çîn ü Huten
Kûhl içün nerkislerin ister Safâhan'dan haraç
Yine müjgân askerin çekmiş celâli kaşların
Tâ Karaman ellerinden kasdı almak gibi bâç
Hâtır-ı Âşık Cmer duymaz hitâb engîzini
Ey teni billur sadâ-yi berka katlanmaz zücâç
— 165 ~
Vashna irmek umarken derde kıldım nâmizâç
Sorduğum budur bilirim va- imiş sende ilâç
Derdimin dermanı sensin sevdiğim sen var iken
Etme başın çün beni gayri tabîbe ihtiyaç
Âşık Ömer 91
Ayağın toprağını kimya bilen ehl-i nazar
İşini altun eder olmaz ebed muhtâc-ı zâç
Devletinde gerçi ben iklîm-i aşkm şahıyım
Başıma sevdaların oldu bir altun güllü tâç
Hâtırm yıksan Ömer bulmaz tesellâdan ferah
Cem'olur mu seng.i cevr ile sınan câm-ı zücâç
_- 166 —
Gönül bu bezm-i âlemde gelen geîsün gidenden geç
Sana vaslı müyesser olmayan misk-i Huten'den geç
İşittim yâd ile işret edermişsin benim ömrüm
Kerem kıl gel gözüm nuru ya andan geç ya benden geç
Nasihat tutar isen gel sakın sen düşme ardına
Eğer geçtise senden yürü durma sen geçenden geç
Vücûdun koyasm efkâra gamlar verdi yağmaya
Dediler ki yeter durdun yürü burc-i bedenden geç
Kınlaydı şu dünyâda dahi kalmayu ben engel
Dediler ki melek sîmâ perîye sen Ömer'den geç
— Î67 _
Değildir ehl-i aşka ey gönül teslim irâdet güç
Velî bir dilberi sevmek kolay amma feragat güç
Şarâb-ı ergavânı gül gibi elden bırakmazdım
Anın vakt-ı humarından eren renc-i kesafet güç
Sevip bir dilberi razını pinhân eylemek müşkül
Duyurup halka fâş etmek ise kati hamakat güç
Salar ahvâline başın derûnumdan muhaldir der
Varup her olur olmaz cana canandan şikâyet güç
Tarîki caddesi aşkın sabırdır yâ sefer derler
Hezâran derde sabrım var bana terk-i vilâyet güç
Sen olsan ey Ömer mecliste cânân olsa Cem olsa
Dem-i vuslatte bir merhabaya kılmak kanaat güç
D
— 168 —
Nazar kılmazsan ednâya eğer ey kameti şimşâd
Reh-i aşkında hâkolmam mukarrer her çi bâd âbâd
92 Âşık Ömer
Tekâpû-yi mahabbette esirin derdimendindir
Gönül Leylâ isen Mecnûn olur Şîrîn isen Ferhâd
Edersin nâsezâlarla nihânî îş ü işaretler
Gamınla künc-i mihnette reva mı ben kalam nâşâd
Akıl hayrette sergerdan gönül nakş-ı hayâlinde
Geçer devrinde devrânım bu resme ey şeh-i bîdâd
Ömer bîçâre dûşolmuş meğer çeşm-i pür efsunun
Ne cevr ü nâza sabreyler ne hod olmak diler âzâd
— 169 —
Bu gün bâzâr-ı dehr içre kul oldum bir sehî kadde
Bulunmaz şehr içinde ...
Cemâli yedi âyettir elif kaddi kıymettir
Gözü nûna işarettir keman ebruları medde
Görün ol nûr-i dîdemdir kan aâlar bir nice demdir
Heman dağlara irmemdir cünûnum irdi şol hadde
Gam u hicran ulaşmasun firakı serden aşmasun
Gözüm yaşı sataşmasun . . .
Güzel Aşık Ömer güldür gönül şûrîde bülbüldür
Visale çâre müşküldür zerü sîm olmasa yedde
— 170 —
Cemâlin dilberâ bâğ-ı irem'dir de ne dersen de
Lebin derdin çeken derdine emdir de ne dersen de
Efendin kande gidersen beni de bilice al git
Sararsa nendürür deyu gülümdür de ne dersen de
Görüp bu tekye-i gamda sorarlarsa bu derviş ne
Zararsızca bir abdel de dedemdir de ne dersen de
Benim keyfiyyet-i hâlim sana sordukta ahbabım
Bana ettikleiin çevri keremdir de ne dersen de
Efendim Kâ'be-i kûyin tavafında Ömer şeydâ
Safa nü Merve yâ Beyt-i Harem'dir de ne dersen de
Gazeller
Âşık Ömer
— 171 _
Sâkî g-etür ol bâde-i engûru s^^
Doldur içelim sâg-ar-ı billuru '^^^
Sen olmayıcak tende sürûru'^" ^°^
Gel gel göreyim ey gözüm '^û'" ^^^^'^^
Mey olmasa ney olmasa c"^"'^^ ^^^^ ^^"^
Kim dinler idi peşrev ü '^^ru seherde
Billahi meyi meykedeyi ^^ ^^"'' ^^P
Ağlatma sakm dîde-i r"'^'" seherde
Beş beyt ile yârana r' "âlelerinden
Dinletti Cmer nağme ^^^"^" seherde
_/2 —
Ol dilber-i mümtâ-^^^Ş"^^^ ^^^^"^ ^^^
Ol merhameti az^""^"^^^ ^^^™ ^^®
Bilmem acebâ V^^ "y^" ^^ rakîbin
Hiç semte yan^^^ konuşmaz bizim ile
Derd ile mey^^"^ °^"P ayaklara düştüm
Ol serv-i ser^^ konuşmaz bizim ile
Anlar bilir üfteliğim yanıma gelmez
Mevlâdan ^""^az konuşmaz bizim ile
Âşık Öm.^ S^öz göre bildim garazı var
Ağyar i hemrâz konuşmaz bizim ile
— 03 _
İrişs' kaddi dildârm bülend olsun da seyreyle
Ce4li Yûsuf'a yârm menend olsun da seyreyle
0;ifte benleri fülfûl ulaşsın boynuma kâkül
i:şi dür lepleri gül mül kemend olsun da seyreyle
Jahi ol zûlf-i nevreste uzatsun deste ber deste
Ki her birine bin haste ki bend olsun da seyreyle
Dahi müddet gerek çok yıl bilüp kadrini ol âkil
Hele meydâna girsün dilpesend olsun da seyreyle
Ömer bilmez dahi hâlim tıfıldır çeşmi gazalim
Ne kanlar içer ol zâlim levend olsun da seyreyle
93
94 \ Âşık ©mer
— 174 -
O tıfl-ı nevA gerbülend olsun da seyreyle
Lebi lâ'lü diliX ^^^^ oisun da seyreyle
Ne canlar ağlay^'k-ub veş beyt-ül hazenlerde
Cemâli tal'atı M, menend olsun da seyreyle
Getürmez değmeV^^j^.j^j. ^p^^ yek darbına takat
Hele bulsun kemâK ^^^^^ ^^^^^ da seyreyle
Bu gün gelse gere^ ^^j-^^ ^j şûh-i şîrinkâr
Yine nâz ile gelsün Vj^gj^^ olsun da seyreyle
Nice söyler imiş M^^er yanında güftârı
Biraz makbule geçsün Lgend olsun da seyreyle
— 1
O yârın dîde-i mahmuru \^^ olsun da seyreyle
Gören bîçâreler mest-i Ele.^jg^jj ja seyreyle
Ne hatırlar yıkup yaksa ... k,^.^ uşşâkı
Hele mir'âta baksun bütperes^jg^j^ ^a seyreyle
Eğerçi yüz verüp başa Çikarmı j^^^j^üjün amma
Dil-i uşşâka bir dest-i ... olsun c seyreyle
Bilinsin âşıkm kadri ne mikdâr ii^ yanında
Rakîb-ı nâsezalar hâke pest olsun ^^ seyreyle
Ne tozlar koparırlar başına dildânn^ji^iar
Gönüller kâsesi bir kez şikest olsun ^ seyreyle
Ne sözler söyler imiş sevdiği dildâr \\\y\^ dem
Ömer mecliste bir cây-i nişest olsun da^eyreyle
— 176 — \
Hele bir kerre ey dilber şarâb-ı aşkı nûş Vi©
Ne çeker imiş âşıklar bilirsin sen de hûş e^e
Seni fasleyleyüp diller lebin zemzem diyüp e^r
Senin için ne söylerler hele bir kerre nûşeyle
Yaraşmaz sana ey canan olasın herkese yaran
Yanında ne arar şeytan ne demek söyüş eyle
Ömer'de kalmayup bir kâr heman az ver de çok yairar
Yeter müşkülünü düşvar yapup gönlünü hoş eyle
Âşık Ömer 95
_ 177 _-
Ey bâd i sabâ hâlimi cananıma söyle
Hicran elemi yetti benim canıma söyle
Firkatte kalup ermedi el dâmma söyle
Can kıldı sefer derd ile dermanıma söyle
Hasretlik ile lâle gibi oldu ciğer hûn
Kan ağladığım nerkis-i mestânıma söyle
Ya'kub-ı dilin çektiğini hûn-i belâdan
Bir vâsıta ol Yûsuf-i irfanıma söyle
Âşık Ömerlim kime idem hâlimi izhâr
Aşüfteliğim zülf-i perişanıma söyle
— 178 —
Ey gonca varup sünbül-i rej/^hâne öpülme
Çek turralarm zülf-i perîşâne öpülme
îfşâ eder esrâr-ı leb-i lâ'lini sâgar
Her bezme varan mahrem-i mestâne öpülme
Bir kalb-i siyeh surete nakşın vara her dem
Teslîm-i dü lep eyleme fincâne öpülme
Uşşâka koçul sineye sîne zarar etmez
Lûtfeyle sakın kendini nâdâne öpülme
İrfan haberin bu Ömerlin al deheninden
Kim dedi sana ki leb-i irfâne öpülme
F
— 179 —
O yârin habbe-i hubbu muanber benleri saf saf
Dizilmiş gûyyâ mülke o Hindî leşkeri saf saf
O lâ'l-i hokka fâmında temâşâ eyledim bir bir
Beya2: dendanları dürr-i Adem gevheleri saf saf
Atup kaşı kemanından zahımdâr eylerdi sînem
Dizildi kanlı müjgândan mücellâ tirleri saf saf
Çıkarmış kelle pusundan cebîn üzre eden hamle
Bana zülf-i siyehkârı olan ejderleri saf saf
Bu Ömer âşık-ı şeydâ gibi nâmı visalinden
Selâm almak içün durmuş hezar çâkerleri saf saf
96 Âşık Ömer
G
_ 180 —
Künc-i aşkında şu denlu canımdan ferağ
Kim dil-i nâşâdıma gelmez civânâ seyr-i bâğ-
Baktı yaktı bu vücûdum şehrini etti harâb
Leşker-i aşkın kurup işbu serimde bir otağ
Rahmeder belki bana ol şuha varıp her sefer
Hâl-i dîger gûnumu eyler sabâ ise belâg
Bu fena gülzârı içre var mıdır hiç k'anda yok
Serv veş başında gavga lâle veş bağrında dâğ
Ne teessüf ey Ömer kim seni yâdetmezse yâr
Bu meseldir hâtıra gelmez olan gözden irâğ
H
— Î8Î —
Rehîn-i aşkolan yerde düşen olmaz imiş iflâh
Bu sevdayı çekenlerde bir olmuş var mıdır ıslâh
Tekâpû-yi mahabbette budur âyini kûçekler
Kimi beyt-ül hazen bekler kimi olmuş gezer seyyah
Budur mir'ât-ı sânında görürsün yahşide kemde
Ki hatt-ı mâ tekaddemde ne suret kim yazar elvâh
Ne canlar cana sa'yeyler ki her kes başka sevdada
Tarîk-ı beyt-i ulyâda kimi hacı kimi fellâh
Görüp Aşık Ömer anca . . .
. . bâb-ı maksûdun umurun fethede Fettâh
— 182 —
Huni çeşmin gamzlerden bağlayıp âh-ı sürâh
Göz göre kılmak diler cism-i zaîfim nûş-i râh
Ana ümmîd-i nigâh-ı lûtfun olmazsa siper
Zahm-ı gamzenden gönül bulmak ne mümkindir felah
Ağladırsın göz göre men âşıkı lâyık mıdır
îşidip ağyar eder itler gibi kesb-i ferah
Beni ağlatma kaşın yayma kurbân olayım
Hatırım yıkma ki olsun tîgma kanım mubah
Şâm-ı hicrinden visalin ârzû eyler Ömer
Müstecâb olur dualar ey perî vakt-i sabah
Âşık Ömer f7
~ 183 —
Ey gönül gel aç bu istiğfar ile kıl imtisâh
Kıble- i eshâba uy eyle niyaza iftitâh
Tut dimâğ-ı hatırın bûy-i tecellî semtine
Hâne-i kalbin mutarrâ eylesin işbu riyâh
Âlem-i ulvîde dersen mürg-i rûh etsin karâr
Açmayınca olmaz işbu cây-i süflîden cenah
Eyle bir tarz ile derbend-i mecazîden gûzer
Gel hakîkat râhına gir kim budur râh-ı miyâh
Şeb niyâzm kıl Ömer kim anda hâzırdır şafak
Hak katında müstecâb olur duâ vakt-i sabah
I
_ 184 —
Bu dil yine bir âfet-i mekkâre dolaştı
Mekkâre gözüm gözleri mekkâre dolaştı
Meydân-ı mahabbette gezerken dil-i şeydâ
Dil dilbere dilber dile dil dâre dolaştı
Gülşende figan eyler iken bülbül-i şeydâ
Gül bülbüle bülbül güle gül hâre dolaştı
Destinde tutup câm-ı meyi sâkı-i devran
Mey sâgare sâgar meye mey nâre dolaştı
Ey A§ık Ömer aç gözünü bak şu cihâna
Gam askere asker gama gam zâre dolaştı
K
— 185 —
Olmaz mı aceb bir gece cânâne sanlmak
Cân câne vü gömlek dahi yâbâne sarılmak
Dil zülfüne dolaştı dedim nâz ile dedi
Aceb mi ya canbâz olan organe sarılmak
.98 Âşık Ö
mer
Zencîr-i ser-i zülfüne düştü dil-i Mecnun
Lûtfeyle ki lâzımdır o dîvâne sarılmak
Canlar veririz yârdan ister dileriz biz
El ele alup kol kola yan yane sarılmak
Bin cân değer ey Âşık Ömer belki katımda
Doğrusu kumaş câmeli bir câne sarılmak
_ 186 _
Pek nâzik olur her gece cânâne sarılmak
Yok çâre lebin öpmeğe cânâne sarılmak
Sen cana sanlmazdım eyâ rûh-i musavver
Sun'-i ezelî olmasa ten câne sarılmak
Hoştur sanemâ lebbeleb ü sîne-i besine
Sen sîm beden dilber-i fettâne sarılmak
Gönlüm düşeli ol resen-i zülf-i nigâra
Canım diler ol cîilber-i rindâne sarılmak
Ömer'le ola bir gece ey dilber-i fettan
Uryân oluben sen gül-i hândâne sarılmak
— 187 —
Eğer geçtimse yolundan senin ey şâh-ı râh eksik
Efendim sen anı hoş tut değil kulda günâh eksik
Gehî zülfün cülus eyler gönül mülküne geh kahrın
Muhassal kişver-i dilden değil bir pâdişâh eksik
O zülf âyîne-i veçhin ihata eylemiş nısfın
Dedim dilber nedendir rûy-i rahşânında mâh eksik
Dedi on dördüne irmiş meğer kim gurra-i garrâ
Çeküp âguşa göstermiş anı ebr-i siyah eksik
Ömer gam çekme yâr için geçen geçsün geçenden geç
Cihanda kelle sağ olsun ana olmaz külah eksik
— 188 — i-
Üftâden ola mihnet-i hicranına lâyık
Bîgâne adû vuslât-i ihsanına lâyık
Âşık Ömer 99
Insâf edüp Allâhı seversen hele fikr et
Ne ırzına düşer bu ne hod şânma lâyık
Bir yere gelirse şeb-i yeldâ ile nevruz
Olmaz kara zülfün gibi gerdanına lâyık
Akıtma yaşım alma ahım cevr ü sitemle
Güldür yeter ittin gam-ı nâlânma lâyık
Gördün keremi yok sana ey Cmer o yârin
Bir dilberi sev tâ kim ola cânma lâyık
_ 189 _
Bir gün mü geçer kuyuna cânâ haberim yok
Lâkin durup eğlenmeğe bir lâhza yerim yok
Sevdâ-yi diğergün ile hâlim ne ki bilsem
Aram idemem kendiliğimden haberim yok
Evc-i nazar-ı himmet ile uçmak olurdu
Hicran odu yaktı komadı bâl ü perim yok
Doğrusu güzel sevmeyi ister gönül amma
Elden ne gelür ah nideyim sîm ü zerim yok
Ağyar ile seyrâna çıkup cilveler ittin
Bir gez dimedin dursun o seyrân Ömer'im yok
Dilâ dünyâda bir koçmak için hayfâ cenanım yok
Dili bülbül lebi mül kâkülü anber feşânım yok
Ki kangı meclise varsam güzeller medhin ederler
Reva mıdır benim medhedecek bir nevcivânım yok
'Sana dilber sevilmez ey gönül zahir anınçündür
Yolunda virmcye canımdan özge armağanım yok
İlâhî canımı gurbet elinde almaya Mevlâ
Mezarım üstüne bir taş diküp târih yazanım yok
İdüp Aşık Ömer nazmım okuyup bâzı yârâne
Diyeler ruhuma rahmet kaçan nâm ü nişanım yok
109 Âşık Ömer
L
— 191 —
Sînemin bağında bitmiş bir ağaçta iki dal
Biri elma biri hurma biri sükker biri bal
îki dal üzre bitermiş iki ay ey müslüman
Biri san biri kızıl biri yeşil biri al
Ol iki ay dediğimiz iki kuştur ey nigfâr
Biri huri biri tûti biri kumri biri bâl
Ol iki kuşu tutıcak ideyim ki ben de bend
Biri sen bak biri sen gör birin alma birin al
Birinin ağzında mim var birinin gözlüce hâ
Birinin ağzında cim var birinin dal ile zâl
Pes bu sırrı bilmeğe arif gerektir ey Ömer
Biri zât-ı Mustafâ'dır biri hattâ Zülcelâl
— 192 -
Başladı gelmeğe yer yer dahi dilberde sakal
Arız oldu yine mir'ât-ı dile nice kesel
Fariğ olmam sakah geldi deyu dilberden
Mevt peymânesini sunsa meğer dest-i ecel
Benden ol dilberimi bend ile n?en*eyleyemez
Eylese zâhid-i nadan bana bin mekr ü hiyel
Her zaman bir güzeli sîneye çekmektir işim
Rûz-i mahşerde neme yetmeye bu hayr-ı amel
Bir zaman kim anıla dünyede nâmım Adlî
Kim kaçan şeklimi mahveyleye nakkaş-ı ezel
- 193 —
Giyinmiş gülsen içre goncalar gülgûn kaba bülbül
Nazar kıl gör neler yazmış bu evraka sabâ bülbül
Benim bu bağa girmekten garaz bir gayri derdimdir
Senin goncaysa maksûdun sana benden caba bülbül
Âşık Ömer İti
Sana rahmeylemez güller bana ol saçı sünbüller
Senin başın garîb olmuş benim ömrüm heba bülbül
Acep aşüftedir yüz gördü gittikçe başa çıktı
Neler eyler dahi güller kalırsa acebâ bülbül
Pes Âşık Ömer'im candan men âşık sen dahi âşık
Kerem kıl kaçma hemhal ol bizimle merhaba bülbül
— 194 —
Ne nakş aldm gül-i terden ne halet eyledin bülbül
Haber ver aşk-ı dilberden senin olsun yürü gül mül
Baharın esti nim badi yüze çıktı ferah şâdî
Sebûlar kıldı feryadı sürahiler eder kulkul
Karanfil cümleden yeğdi figanı bülbülün değedi
Benefşe boynunu eğdi çemenden çıktı ser sünbül
Nedir bu nây ü def rûşen Tekâ düm tek tenâ der ten
Bezendi gûşe-i gülsen donandı sohbet-i şengül
Bir âşık kare âşık bağlarsa firakı sîne dağlarsa
Yaraşur Ömer ağlarsa sen ol gonca sen açıl ^ül
— 195 -
Gördüğüm mehpârenin emrine fermandır gönül
Akla sığmaz cünbüşün bilmem ne seyrandır gönül
Bir nefes şâd olmadık bu âlem içre rûz ü şeb
Artmada derd û firakın zâr ü giryansm gönül
îbn-i vakt olmuşsun âlemde fena kaydın geçip
Varlığm şehrin harâb etmiş ki üryansın gönül
Geşt edersin âlemi menzil karâr olmaz sana
Her gece bir tekye-i hayrette mihmansm gönül
Perde-i pindârdan geçtin Cmer gibi çü sen
On sekiz bin lemin nakşında hayransın gönül
M
— 196 -
Ko her neylerse eyler bana ol cânâne suç bulmam
Kabahat dilden olduğunu bildim câne suç bulmam
1^ Âşık Ömer
îtâb-ı çeşm-i mahmurun çekerim bana aybetmen
Anın germiyyet-i mestânıyım mestâne suç bulmam
Belâ-yi aşkile çektiklerim ben bilirim tenhâ
Nedir cürmü rakîb-i bî ser ü sâmâne suç bulmam
Ne rütbe yâr ile mabeynimiz ifsâd eder olsa
Ko o dîvâne ağyarı ana bir dâne suç bulmam
Ömer gayet zaîf ü derdi mend u haste oldum ben
Bana cinnî ulaştı yâ perî insâne suç bulmam
_ 197 _
Mecliste gece dilbere mestâne sarılsam
Sundukça bana nâz ile peymâne sarılsam
Aguşa alup gonca lebin ağzıma alsam
Pâyine düşüp gûşe-i dâmâne sarılsam
Medhûş oluben bezm-i visalinden o yârin
Kendim yitirüp aşkile mestâne sarılsam
Gülruhlerine arzu edüp dest ile âdem
Bilmezlik ile kâkül-i reyhâne sarılsam
Aşık Ömer'e etmek için hâlimi i'lâm
Çıksam o şehin pâyine dîvâne sarılsam
Yanar sînemde aşk nârı ne âteştir neden bilmem
Bana hâil bu devvâr-ı mukarnestir neden bilmem
Acep bülbülleyin zarım firakım çoktur efkârım
Benim ol bîvefâ yârim ne serkeştir neden bilmem
Kim attı yân ağyarı dahi nâmûs ile ân
Muradım defteri bari müşavveştir neden bilmem
Göz uykudan değil bîdar görünmez devlet-i dîdâr
Acep bu baht-ı nâhemvâr bana eştir neden bilmem
Enîs-i mihnet ü derdem ki yoktur râhatim bir dem
( mer bu çarh ile herdem keşâkeştir neden bilmem
Aşık Ömer 10'3
_ 199 -
Cânâ seni ben âlemi dünyâya değişmem
Ruhsânnı iki gül-i ra'nâya değişmem
Mecnun gibi ettin beni sen dağlara seyyah
Ben hupluğunu doğrusu Leylâ'ya değişmem
Kurbân olayım nâz ile reftârına her bâr
Dür dişlerim lü'lü-yi lâlâya değişmem
Ömer kulunu sen bugün ağyara değiştin
Amma seni ben âlem-i dünyâya değişmem
_ 200 —
Fikr-i ruhini sad gül-i hoşbûya değişmem
Yâd-ı lebini bâde-i hamrâya değişmem
Ben yâr-ı cefakârının endîşesi rûyin
Bin mihri olan dilber-i mehrûya değişmem
Ol âşık-ı âşüfte-i dâim gice gündüz
Zülfün gammı vuslat-ı giysûya değişmem
Sînem siper-i tîr-i cefâdır benim ey dost
Gamzen okunu bin gözü câdûya değişmem
Lep beste olup kaldı Ömer künc-i fenada
Hâmûşluğu hây ile bin huya değişmem
— 20i —
Güzel candan güzâr etti hadeng-i mihnet ü matem
Gamın cismimi zâr etti firâkm kaddimi hâtem
Helak oldum behey cânâ gel insafa gül-i ra'nâ
< Bu denlu nâz ü istiğna bize evzâ neden bilmem
Yolunda ey saçı Leylâ benim Mecnûn-i vaveyla
Muradım vermesin Mevlâ dilimde var ise bir kem
Kadîmî bendene nisbet nedir bu yâd ile ülfet
Edersen kesret-i işret varup bir gayre baş eğmem
Ömer zikreyle Hellâk'ı sakın ağlatma uşşâkı
Bu hüsnile sana bakı kahr mı yohsa bu âlem
1^ Âşık Ömer
— 202 —
Merdûmlûğün özler dil-i gam pîşe efendim
Hor bakma sakm sûret-i dervişe efendim
Zâhid dem urur aşk-ı hakîkîden inanma
Olmaz esedin menzili her mîşe efendim
Akl admı andırmaz olur âdeme her giz
Sevdâ-yi cünun özge bir endîşe efendim
Ahvâl-i dil-i zâr ola mı zâtına ma'lûm
Boşalmayıcak tâ bir iki şîşe efendim
Lâyık mı Ömer böyle kala hâk ile yeksan
^ Lûtfun ki dirîğf olmaya hayr işe efendim
— 203 —
Elimle ihtiyarım gamze-i bîdâda ben verdim
Yazıklar ol yetîmi bîgüneh cellâda ben verdim
Nola hançer çeküp bu bendesin kasd-ı helak etse
Bu mecliste ana hadden ziyâde bade ben verdim
Fünûn-i aşkı ezber eylemiş ma'nâyı ög^renmiş
Anı bir akl-ı evvel iken ol üstada ben verdim
Feragat kıldım işgalinden işbu mihnet âbâdm
Külâh-ı aşkı çün ol tîşe-i Ferhâd'a ben verdim
Tükendi dâne-i ömrüm Ömer sahn-ı vücûdümde
Çıkardım mürg-i ruhumu nice sayyâda ben verdim
— 204 —
Rızâ-yı aşkı evvel bu dil-i nâşâda ben verdim
Hayıflar ol yetîmi bî güneh cellâda ben verdim
Fünûn-i aşkı ezber eylemiş ma'nâyı öğrenmiş
Dili bir tıfl-ı ebced hân iken üstada ben verdim
Nola hançer çeküp kasdeylese men hâke ol dildâr
Bu mecliste ana hadden ziyâde bade ben verdim
Usandım köhne dehrin kayd-ı işgalinden el çektim
Kûlâh-ı aşkı Kays*a tîşeyi Ferhâd'a ben verdim
Âşık Ömer 1$Ş
Cm^r hûn-i ciğerle besledim sicn-i vücûdumdan
Çakardım mürg-i ruhu pençe-i sayyâda ben verdim
— 205 _
Ezel cânâna candan cezbe-i tesiri ben verdim
Elimle bilmedim sayyâda ol nahcîri ben verdim
Keman ebrûlarm gördükte sabrım gitti âh ettim
Hadeng endâza ok eğdirdim evvel tîri ben verdim
Mahabbet meclisinde bade sundum yâre mest oldu
Beni katletmek içün destine şemşîri ben verdim
Ser-i kûyinde gördükçe neden feryâd eder ağyar
Ezelden hâkipâ-yi yâre ol kıtmîri ben verdim
Çeküp Âşık Ömer bir âh-ı cankâhı derûnumdan
Çıkardım pîr-i^çerha cübbe-i'şebgîri ben verdim
_ 206 -
Her seng-i ta'ne sabrolalı pîşemiz bizim
Dil hanesinde kalmadı sağ şîşemiz bizim
Hiç yâre çâre olmaya bu âh ü nâleden
Ancak diraht-ı ömrü keser tîşemiz bizim
Sahrâ-yi cana uğramaz âhû-yi zevk u şevk
Gam şîri saydgâhıdürür bîşemiz bizim
Erbâb-ı tab'a tâb-ı belâdan halâs içün
Bir sâyebân-ı şâhidürür rîşemiz bizim
Muğlak ne rütbe olsa Ömer aşka mesele
Halleyler anı hâce-i endîşemiz bizim
_ 207 —
Yeter cevreyledin cana bilirsin dil perîşânım
Vefalar eyle kıl ihya nedir yolunda isyanım
Bana lûtfun müvellâ kıl gönül levhin mücellâ kıl
Gehî bir de tesellâ kıl yapılsun kalb. i vîrânım
106 Âşık Ömer
Nola rahmeylesen g-ülsem akan çeşmim yaşın silsem
Düşüp hançerlere ölsem dökülmez yerlere kanım
e kim vairse engelden koyam ben dâmeni elden
ninle yohsa evvelden bu mudur ahd ü peymâmm
Bu Önıer''ç, nazar eyle derûnum rehgüzer eyle
Figanından hazer eyle efendim canım Osman'ım
_ 208 —
Bu şîve nâza hergiz bir feragat yok mu sultânım
Cefâ vü çevrine yohsa nihayet yok mu sultânım
Dönüp yüzüme bakmazsın benim sen nâz ile bir dem
Nola bir zerrece bize inayet yok mu sultânım
eni sevdimse kâfir olmadım lâkin günehkârım
Kıyamette günehkâre şefaat yok mu sultânım
Helak etme beni çevrinle hem havfeyle Hâlik'ten
Bugün dünyâ ise yarın kıyamet yok mu sultânım
Bu Ömer bende kapunda nice demdir kulun oldu
Harîm-i vasl-ı bağına icazet yok mu sultânım
- 209 —
Cemâlin pertev -i nûr u ziyadır çeşmi mestânım
uhin âyîne-i âlemnümâdır çeşmi mestânım
Kaşın sammûr-i Hindidir gözün ayn-ül hayât ancak
Kıyamet kametin medha sezadır çeşmi mestânım
Çıkup kürsîde vaizler güzel sevmek hatâ dermiş
Anın takva vü zühdü hep riyadır çeşmi mestânım
Kıyamet haşrolunca râh-ı sevdadan gönül geçmez
Mahabbet arz-ı dilde hep sanadır çeşmi mestânım
Kulun Âşık Ömer derdin giriftar olmayan bilmez
Mahabbet âteşi serde belâdır çeşmi mestânım
— 210 —
Ey dişleri lûlû bedeni sim ağa yollum
Kıldım serimi yoluna teslim ağa yollum
Âşık Ömer !•?
Ağ-yâra tamâm eyleyesin lûtfunu dâim
Geldikçe bize bir nigeh^i nim ağa yollum
Bir doğru elif okumadı bâb-ı vefadan
Yâ çevri kim etti sana ta'lim ağa yollum
Eyyâm-ı bahar ermeden öğretme de rastı
Şol gonca lebin bülbüle taksim ağa yollum
İncitme Ömer âşıkma küsme başınçün
Gel nezdine seyyidim efendim ağa yollum
2BI
Ey dişleri dür lepleri mercan ağa yollum
Kıldım serimi yoluna kurban ağa yollum
Ağyar ile hem sen olasın işrete meşgul
Zülfün gibi ben hâl -i perişan ağa j^ollum
Olma hazer et gül gibi her hâl ile hemdem
Gel eyîeyelim meclis-i irfan ağa yollum
Bîçâre halim arzedemem sen şeh-i hüsne
Tâ içmeyicek bir iki fincan ağa yollum
Âşık Ömer'in çektiğini aşkın elinden
Bir kendi bibir bir ulu Sübhan ağa yollum
_ 212 -
Gamından ey saçı Leylâ yitürdüm aklı Mecnûn'um
Sana ipsaf vere Mevlâ bilür hâî-i diğer günüm
Civânâ can değer vaslın melek ya huridir aslın
Senin bu dünyede mislin bulunmaz kaddi mevzunum
İki kaşın hilâl olmuş siyeh çeşmin celâl olmuş
Kızarmış alnın âl olmuş nedendir rûy-i gülgûnum
Seçilmez leplerin mülden dü zülfün buyu sünbülden
Bırakma hatırım elden sevinsin kalb-i mahzunum
Ömer dil yâre bağlarsa firaka sîne dağlarsa
Demâdem kanlar ağlarsa yazıktır çeşm-i pürhûnum
lOt Âşık Ömer
- 213 _
Nice yıldır sana ben âşıkım ey fitne-i devran
İçüp aşkın serabından çün oldum vâlih ü hayran
Kaçan kim sinesin çâk eyleyüp arz-ı cemâl etse
Görenler der ki var ise açıldı ravza-i Rıdvan
Sen ol nûr-i Huda'sın kim nazîrin gelmemiş cânâ
Bu gün cennette tûbâsm yüzündür âyet-i Fürkan
Eğer Hızr-ı zaman ol lâ'l-i nâbm haletin görse
Varup içmezdi zulmette husûsâ çeşme-i hayvan
Münâcât eyleyim sen söyle âmin ey gözüm nuru
Seni şâyed bu ben Âşık Ömer'e yâr ede Sübhan
- 214 -
Cihan içre hazer etmek gerek insan münafıktan
Ne hod kim. her ne der isen gelir cümle münafıktan
Onun etvârına bakma ki baş düşmanın oldur ol
Kişi hiç gafil olmamak gerek her an munâhktan
Nola îblîs'e teşbih eylesem sözümde kizbetmem
Beni âdem değil belki kaçar şeytan münafıktan
Nasihattir benim bu pendimi gûşidesin cânâ
Hazer kılmak gerek mutlak hele yaran munâhktan
Lisân -1 hâl ile Ömer benim anladığım bu kim
Dahi yeğdir ölümün iristesin düşman münafıktan
- 215 —
Deprendi yine âteş-i hicran içerimden
Ey mürg-i dilim nâr-ı gama yan içerimden
Bir hâl ile âh olmadı teskin bu hararet
Oldu ciğerim süz ile büryan içerimden
Ver lâ'l-i lebin ağzıma ey tâze-i Lokman
Ancak irişür derdime derman içerimden
Âşık Ömer 109
Tiz hançerini alma sinemden kerem eyle
Cûş eylesin ol su gibi bir kan içerimden
Gördükçe seni çeşm-i celâlinle efendim
Tir tir titirer Âşık Ömer can içerimden
— 216 —
Ey gonca dehen kıl hazer âh-ı seherimden
Yandıra gibi gülşeni sûz-i sererimden
Tob-ı sitemin etti gönül kasrını berbâd
Mir'at hasenin sakla gubâr-ı kederimden
Sel gibi nola çağlasa serhâb-ı sirişkim
Peygân-ı belâ canıma geçti ciğerimden
Mey içme deyip âşıkına nükte edersin
Var mı haberin safi benim derd-i serimden
Pervane sıfat Âşık Ömer suhte vücûdum
Şem'a dahi yâdetti beni bâl û perimden
~ 217 —
Neler kıldı bize ol gamzesi cellâdı söyletsen
Neler çekti elinden bu dil-i şeydâyı söyletsen
Cemâlinle gurur etme şehâ bu pîrezen dünyâ
Ezüp bir kâse zehr etti nice şehzâdı söyletsen
Ne gün yüzlüleri çekti derâguş etti bu devrân
Ne canlar harce sürmüştür harâb âbâdı söyletsen
Ne âşıklar hayâtında elinde âciz olmuşlar
Sana her biri bir yüzden ider feryadı söyletsen
Ne kanlar yuttu bezm-i aşk-ı Leylâ'da dil-i Mecnûn
Ne çekti dest-i Şirinden Ömer Ferhâd'ı söyletsen
— 216 —
Sevdim yine bir dilber-ı ra'nâ küçücükten
Sükkerle anı beslemiş ana küçücükten
Gam çekmez idim dâyesi bir âfet-i devran
Olsaydım ana ben dahi lâlâ küçücükten
110 Âşık Ö
mer
Sen yalvarasm döğe söğe ağlayasm sen
Uşşâka gelir özge temâşâ küçücükten
Bir buse dedim iâ dedi bin nâz ile ol şûh
Gör nice olur âkil ü dânâ küçücükten
Ey A§ık Ömer vazgele mi senden o dilber
Bir âfet-i canı sevesin tâ küçücükten
— 219 —
Ettin mi cefâ ilmini tahsil küçücükten
Ne sendeki bu va'deye te'vil küçücükten
Sükker ile mi beslemiş anan seni ey mâh
Ta'lim edegör tûti gibi dil küçücükten
Ağlar gezer ol bende-i hayranın olanlar
Sen böyle gazûb olma kerem kıl küçücükten
Bu hüsnile sen lemi ârâ olacaksın
Hüsnün gibi et hulkunu tekmil küçücükten
Akl ile güzel fehmedeğör yâr-ı kadîmi
Sen bu Ömer'in kıymetini bil küçücükten
_ 220 —
Eyâ şûh-i cefakârım niçun insafa gelmezsin
Benim yâr-ı vefâdarım niçün insafa gelmezsin
Beni zulmile öldürdün cihanı bana güldürdün
Yüzüm rengini soldurdun niçün insafa gelmezsin
Ziyâde oldu efganım mükedder oldu ahvâlim
Bana kıydm behey zâlnn niçün insafa gelmezsin
Edersin gayrile işret heîâk eyler beni gayret
Meded hey gözleri âfet niçün insafa gelmezsin
Ömer derdile tâb ettin gönül mülkün harâb ettin
Yüreciğim kebâb ettin niçün insafa gelmezsin
— 221 —
Behey cevredici dilber niçün insafa gelmezsin
Kulağın tut sana derler niçün insafa gelmezsin
Âşık Ömer 111
Cihanı bana dar ettin gözüm yaşın pınar ettin
Bana çevri hezâr ettin niçün insafa gelmezsin
Cefâ vü çevri bilirsin görünce aklım alursun
Suçun ne hışma gelirsin niçün insafa gelmezsin
Bu sözüm tut değildir lâf bırak çevri ola gör sâf
Dinin yarısıdır insaf niçün insafa gelmezsin
Bu Ömer derdinâk oldu yüreği zahmmâk oldu
Ey insafsız helâk oldu niçün insafa gelmezsin
— 222 —
Ey şûh-i cefâ âşıka bîğâne bakarsın
Çünki keremin yok bize cânâ ne bakarsın
Her gice varup yâd ile ülfetler edersin
Kalkup seheri bendene âyâ ne bakarsın
Bu çeşm-i gazap sende ki var taze civanım
Baktıkça bize gûye ki hasmâne bakarsın
Düşman mı olur cân ile meftunun olanlar
Söylesem eğer hançer- i bürrâne bakarsın
Ahvâlimi arzetmeğe ben pâyine varsam
Hançer çeküben sîne-i üryâne bakarsın
Kasdm eğar öldürmek ise Aşık Ömer'i
Öldür a efendim dahi sen yâ ne bakarsın
— 223 —
Terk etme bu ben âşıkı cânâ çok ararsın
Bu gün aramazsın ben ferda çok ararsın
Mecnûnu olup kandedir âyâ bu dedikte
Bir vakt ola kim ol saçı Leylâ çok ararsın
Gel etme firâvân gözümün yaşmı sonra
Bir dem ola kim kameti Tûbâ çok ararsın
Hoştur sana ger şimdi bile nağme i a'lâ
Dil bülbülünü ey gül i ra'nâ çok ararsın
Ey gözleri âhû seni şimdengeru yâ Hû
Bîçâre garip Ömer'i amma çok ararsın
1İ2 Âşık Ömer
— 224 —
Gel bezme kadem bas leb-i mercâmm içersin
Bârâne karış lûtf ile sultânım içersin
Agfyâr ile gülşende varup içme efendim
Meyhaneye gel dostlar ile canım içersin
Can meclisini saki gibi eyle ziyaret
İçme diyelim bade gibi kanım içersin
Arzeyleyeyim çekticeğim derdleri ben hep
Destimden eğer bir iki fincanım içersin
Bu Âfik Ömer gibi koma bâde-i lâ'li
Ey ruhleri gül lâ*l-i Bedahşân'ımJçersin
— 225 —
Ol benim âlemde vanm gelmedi yâ Rap niçün
Nakd-i ömrüm nazlı yârım gelmedi yâ Rap niçün
Dîde hasret eşk-i hunbâr oldu bu hûnî revan
Hadden aştı intizârım gelmedi yâ Rap niçün
Gülşen-i firkatte nâlân oldu bu can bülbülü
Zülfü sünbül gül'izârım gelmedi yâ Rap niçün
Bezm-i aşka gelmeğ^e ahdey lemisken sâkıyâ
Nâb-ı lâ'l-i hoşgüvârım gelmedi yâ Rap niçün
Ey ( mer künc-i felâket içre kaldım bî refîk
Ey dirîga yâr-ı garım gelmedi yâ Rap niçün
^ 226 —
Gevretme güzel nahl budağın çürüdürsûn
Mahsûlümüzün meyva budağ-ın çürüdürsûn
Sen yâr ile et bağçe safâsında şifâlar
Taze gül ile urma yanağın çürüdürsûn
Ey hâce okut ol mehe sen ilm-i vefâyi
Mengûş gibi çekme kulağın çürüdürisün
/
Âşık Ömer 113
Sermest-i mey oldulcta gelir ise o dilber
Öp leblerini emme dudağm çürüdürsün
Ey Âşık Ömer bâğçe-i hüsne nazar kıl
Sıkma belini ince miyânın çürüdürsün
— 227 —
Subhudem gülzâr içinde çaldı bülbül erganun
Eyyühel-uşşâk kumu ennehüm lâtesmaûn
Ergavan tuttu sürâhî doldururdu câm-ı müi
Sâkıyâ gel sen de çal Yâ eyyühel-müstağfirûn
Lentenâlül-birre hattâ tünfiku dersen eğer
Âyet-i Sübhân'dır Amma yekûlüzzâlimûn
Gözlerim ki hoşluğunda Bâdehüm lâhavf okur
Zîb-i leb sâkî diğer dîdem Velâhüm yahzenûn
Bu Ömer fikr-i ser-i kuyunda can teslim eder
Hep görenler dediler İnnâ ileyhi râciûn
R
— 228 —
«Ezel kâtibleri uşşak bahtın kare yazmışlar»
Benim baht-ı siyahım kare üzre kare yazmışlar
Benim derd-i firâvânım ilâcı dilbere muhtâc
Seni bir hâzik-i Lokman beni bîçâre yazmışlar
Senin ısrâr-ı aşkın halka fâş etti deyu hâlâ
Beni ol âşık-ı dildâdeler dildâde yazmışlar
Benim katımda sorarsan eğer Ferhâd'ı Mecnûn'u
Birisi dağîdir anın birin kühsâre yazmışlar
Kaza oklarına Âşık Ömer göğüs gerüp durma
Güzeller az kaluptur levh-i sînem yâre yazmışlar
ş
— 229 —
Taâlâllah neden kim kametin servin alem çekmiş
O tuğralar ki nakşolmuş yed-i kudret kalem çekmiş
114 Âşık Ömer
Sunarsa kesr ederdim Hızr elinden âb-ı hayvanı
Olaydım sen şeh-i hüsnün elinden câm-ı Cem çekmiş
Neden ben mübtelâna yanılup bir merhaba kıldın
Rakîb-i Rû siyeh anı işitmiş çok elem çekmiş
Yüzüm ayaklar altında gedâyım sûreten amma
Diyâr-ı aşka şâh olmuş gönül cây-i haşem çekmiş
Eğ-erçi bî nihayettir belâkeş kulların şahım
Ömer gibi reh-i aşkında var mı çok sitem çekmiş
— 230 —
Gördüm o güzel sünbül ü gülzâre sarılmış
Kendi gibi cevr idici dildâre sarılmış
Feryâd ü figan eylemesün neylesün Uşşak
Yüz virmez ana rû siyeh ağyâre sarılmış
Bin kerre nasihat ide gördüm ana olmaz
Nisbet edüp ol fitne-i mekkâre sarılmış
Ey Aşık Ömer cevrinile döndü hilâle
Rahmeylemez ol gamze-i hunhâre sarılmış
— 231 —
Hacil olmuş o yâr-ı huşk leb nâlemden ayrılmış
Cüda düşmüş seherden gonca veş şebnemben ayrılmış
Ne lebtir sâkiyâ düşmüş ne gabgabdır ayağa bu
Ne câm-ı ayna-i âlemnümâdır Cem'den ayrılmış
Sunup zülf-i pür âşûbe çeküp el rûy-i mehrûye
Uzun sevdalara düşmüş acep âlemden ayrılmış
Acep iflah olur mu değmez ise yaralı gönlüm
Geçüp lâ'l-i îeb-i dilber gibi merhemden ayrılmış
Garip garip çeken bâr-i meşekkat kimdürür dersen
Belâgatte eğer Mıısâ sıfat Meryem^diQ.xv ayrılmış
Bulursun ara yokla ne sanursun bu garibîyi
Ana Aşık Ömer derler kes-i mahremden ayrılmış
— 232 —
Garip bülbül kılar zarı varup kâşane yaslanmış
Temâşâ eyledim hâr-ı gül-i hândâne yaslanmış
Âşık Ömer 115
Bu gün dildârıma vardım tezdendi benim derdim
Muanber kâkülün gördüm meh-i tâbâne yaslanmış
Nazar eyledim ol şaha saçı sünbül yüzü mâha
Gönül Yûsuf gibi çâha düşüp zindâne yaslanmış
Cmer derde düşüp inler kemâl ehli olan anlar
Katar katar olmuş benleri gerdâne yaslanmış
_ 233 —
Gör ol hâl-i siyeh sîm-i ruh-i cânâne yasdanmış
Arap gavvâsıdır mercan için ummâne yasdanmış
Ana zânû.be zânûdur rakîb-i bedlika gördüm
Ne hâr-ı pür belâdır kim gül-i handâne yasdanmış
Şarâb-ı lâ'linin keyfiyyetin bir kimseden sor kim
Benim gibi nice dem gûşe-i meyhane yasdanmış
Felekte mâh sanma kim Ömer üftâdenin cânâ
Ser-i çevgân-ı aşka top olup meydâne yasdanmış
— 234 —
Siyeh kâkülleri yârin meh-i envâre yaslanmış
Ki gûyâ taze sünbüldür gül-i gülzâre yaslanmış
Sanasm bir dizi yakut önünde bir dizi incu
beyaz dendanlı incular gibi gülnâre yaslanmış
Muhassal ceyş-i Zengîdir gelür iklîm-i Rûm üzre
Dizilmiş hâl-i hindûlar gibi ruhsâre yaslanmış
İki kaşın keman itmiş vücûdum delmeğe dilber
Serâpâ tîr-i müjgânlar o çeşm-i yâre yaslanmış
Yatur Ömer ferâş içre hayâl-i yâr ile amma
Beni katı itmeğe gamzen tir- i hûnhâre yaslanmış
— 235 _
Dilâ bu köhne dünyâya hezâr insan ayak basmış
Hesapsız gûşe-i kâşaneye irfan ayak basmış
116 Âşık Ö
mer
Bu bâğ-ı gülşeni sahn-ı çemenzârı temaşaya
Nice huri nice gılman nice Vildan ayak basmış
Şerâb-ı aşkı nûş etmiş feragat eylemiş candan
Bu yolda ölmeğiçün çok dil-i nâlân ayak basmış
Edüp âmâde-i müjgân hadengi çeşm-i Tâtârı
Beni kati etmek içün ol şeh-i hûbân ayak basmış
Gelüp imdadına lütfen bu Â^ık i mer' m cânâ
Vücûdu mülküne ceyş-i gam-ı hicran ayak basmış
— 236 -
Görenler katre katre hûn-ı çeşmim hâke sarmaşmış
Dediler bu ne âteştir düşüp hâşâke sarmaşmış
Duhân-ı âh sanma şâhid-i maksûduma sundum
Muradım destidir kim dâmen-i eflâke sarmaşmış
Bu gün bâzâr-ı mihnette tutuştum şîr-i aşk ile
Gör ol mûr-i zaîfi pençe-i bî bâke sarmaşmış
Kani üstâd-ı kâmil cân ü dilden eyleye ta'lîm
Kani şâgird-i kabil rişte-i eflâke sarmaşmış
Nic-etsün bu Ömer ya bunca âlâm-ı serendûha
Hezâran dest-i sevda bir yakası çâke sarmaşmış
_ 237 —
Dilâ nakkaş-ı kudret kim bürûc üzre elem yazmış
Demâdem içtiğim bezm-i melâmette o sem yazmış
Devasın derd-i tab'mda şikâyet etmesin kimse
Ki Lokman ol kitabında leb-i cânânı em yazmış
Kaçan dehre gelen nas hep edinmişler ferah taksîm
Aceb bahtım mıdır bilcümle bana derd ü gam yazmış
Günâhım bu cihan içre fakat âh ü figanımdan
Kirâmen kâtibin andan dahi söylen ki nem yazmış
Ömer bu yazılan gelir bilâ şübhe başa tahkîk
Ki zîrâ dest-i kudretle ezel anı kalem yazmış
Âşık Ömer 117
— 238 -
Dil ol güzelin kâkülü tuzağına düşmüş
Hayfâ ki yazık derd ü belâ bâğma düşmüş
Şâhâne giyim Yeniçeri yosma kıyafet
Başında görür şal saçağı sağma düşmüş
Sansar paçası cübbe kakum eğnine giymiş
Dülbendi sarık çıkmağı gerdanına düşmüş
Mor şalvar ile belde salmdırmalan hep
Yüz sürmek içün ol cenanın pâyine düşmüş
Hançer bıçağı belde durur dâim o şuhun
Bu Aşık Ömer kaşlarının yayma düşmüş
— 239 —
Gönül âlemde bir şûh-ı cihanı istemiş bulmuş
Ten-i fersudesi rûh-ı revanı istemiş bulmuş
Ruhumun çeşm-i âhûsu tenimde derd ü kaygusu
Atar müjgânm ebrusu kemanı istemiş bulmuş
Siyah giysûları anber gönül bir dilber-i çâker
Ruhi gül kameti ar'ar nişane istemiş bulmuş
Bu Ömer aşkda mahir cemâli gün gibi zahir
Gönül bir fitne-i âhır zamanı istemiş bulmuş
— 240 —
Bu gün ol dilber-i ra'nâyı gördüm hup cemâl olmuş
Kızarmış lâ'l ruhler bade çekmiş âl âl olmuş
Yüzüne bakamaz âdem ne denlu itse dikkatler
Ruh4 hurşîde dönmüş rûyini görmek muhal olmuş
Cemâli âsmânı zeyn olup zu'mine eflâkin
Ruh-i hurşîdü kevkep benleri kaşı hilâl olmuş
Gel ey dîvâne dil bir gayri mâ hülyaya sen düşme
Hele bir kerre seyr etsen anı görsen ne hâl olmuş
Ömer dîvânesidir değme mahbûba nazar kılmaz
Miyân-ı hasretinden ki zaîf-i bî mecal olmuş
11« Âşık Ömer
— 241 —
Gönül aşkınla ey dilber aceb sevdaya dûş olmuş
Kulak çınlar gönül inler serim gavg-aya dûş olmuş
Dahi ol maceradır kim dideler bulanık seller
Akan turnaya benzer cânib-i deryaya dûş olmuş
Firâk-ı intikam fikrin ki eyler gayriden gönlüm
Ne zilletler çeker zira derin gavgaya dûş olmuş
Zamane hupların şimdi bilirler mâil-i zerdir
Garîb uşşak anınçündür ki mâ hülyaya dûş olmuş
Anmçün her zaman Âşık Ömer dembeste hâlim bea
Geçüp dünyâ hevâsmdan gönül ukbâya dûş olmuş
T
— 242 —
Efendim sevdiğim sizde kadîmî bu mudur âdet
Cefâvü çevriniz bizde nedendir koymadı takat
Ne mâ'dendir acep kânın ki tutmuş âlemi sânın
Peri rûlerde akranın bulunmaz ey sehî kamet
Beni ağlatma Allah'ı seversen hubların şahı
Uyutmaz kimseyi âh ü figanım eylemez rahat
Bilinmez çok serencâmım gamınla geçti encamım
Anınçün yoktur ârâmım benim bir yerde bir saat
Ömer der ey gözü âhû yeter çevrin cihandır bu
Vefadan geçtim ey mehrû cefâna yok mudur gayet
— 243 —
Nedendir rûy-i gülgûnum nazardan eyledin iskat
Rakîb-i Rûsiyehler rai arada eyleyen ihlât
Var iken mülk-i vücûdumda firâkm leşkeri
Hiç gelir mi ey şehim bu hâne-i kalbe neşât [1]
[1] Birinci mısra 4 mefâîlün vezninde, diğer mısralar fâilâtün fâilâtün
fâilâtün fâilün veznindedir.
Âşık Ömer 119
Olduğıyçün kal'a-i vasim baid Bağdâd veş
Eşk-i dîdem Şat gibi çağlar akar pür inbisât
îsteyeydi yanmağa dil âteş-i aşka eğer
Eylemezdi şem' ile pervane böyle ihtilât
Niceler göçtü göçer sen de göçersin ey Ömer
Böyle kalmaz boşanır işbu fena köhne ribât
— 244 —
Gören yüzünü vâlih ü hayran olur âfet
Aklın yitürür görmese dîvân olur âfet
Hurşîd ruhin şâ'şaasmdan kamaşır göz
Hüsnün göre bilmem ki ne seyrân olur âfet
Nezzâre-i erbâb-ı dilin devresi hurşîd
Her katresi bir sebha-i mercan olur âfet
Şol kalib-i bîrûha dem Isâ nefesindir
Her bir bakışın mürdeye bin cân olur âfet
Haccâc tavaf eşiğini yılda bir eyler
Herdem bu Ömer şem'ine pervan olur âfet
— 245 —
Yârem açamam yâre keder eyleye şayet
Derdim anamam hâtıra yer eyleye şayet
Havfım bu ki mest-i nigeh-i gamzelerinden
Sat tîr-i cefâ câne güzer eyleye şayet
Da'vet kılamam meclis-i gamhâneye tenhâ
Ol şeb sıfat ağyâre haber eyleye şayet
Ol sîmberi sîneye çekmek kolay amma
Katlanmıya can sîne sefer eyleye şayet
Divaneliğim arzedemem ey Ötner olmaz
Tür düşse seni dâhi beter eyleye şayet
120 Âşık Ö
mer
Z
— 246 —
Ne mümkindir ede zâhid o lâ'l-i canfezadan haz
Tutalım kim çeke tab'ı ede câm-ı safâdan haz
Getürme meclis-i rindâne hazzı yoktur ey sâkî
Anın kim eylemez tab'ı harâb-ı dilküşâdan haz
Nedir hazzı bize bildir ne buldun bu cefâlarla
Acebtir tab'm ey şuhum eder cevr ü cefâdan haz
Yoluna can verirsin sen edersin ser fedalar dil
Bu dehrin bî vefaları eder mi mübtelâdan haz
Mahabbcttcn kesel gelmez firakından hazer kılmaz
Acebdir ey Ömer Aşık eder derd ü belâdan haz
_ 247 _
Eyle ey bâd-i sabâ ol gamzesi sahhâre arz
Etmesin vasimi ol şuh dâima ağyâre arz
Eyleyip tahrîr bu derd-i derûnum eşk ile
Bir mutavvel arzıhâl ile ede hünkâre arz
Bu dil-i mecruhumuz bulmaz deva şâfî cevâb
Etmeyince şerbet-i vasfın dil-i bîmâre arz
Dostum incinme işidirsen âh ü nâlemi
Kim eder râz-ı derûnun âşık-ı bîçâre arz
Ey Ömer bulmak dilersen nâr-ı firkatten necat
Hâlini kıl vâkıf-ı esrar olan Sübhân'e arz
Murahhaslar
Âşık Ömer 123
A
— 248 —
Bakmaz oldu yüzüme ol yâre nettim ey sabâ
01 kamer rû lebleri sükkâre nettim ey sabâ
Aşkıle yandım yakıldım gel terahhum kıl deyu
Lâle veş şîrin lebi g-üftâre nettim ey sabâ
Kaşları kurmuş kemânm pür gazabdır aresi
Zari kıldım bî nihayettir derûnum yâresi [ffj
Yine şefkat etmedi ol dilrübâlar paresi
Evvel âhenden kati yekpare nettim ey sabâ
Hiç değildir ol adû geçti beni cananıma
Kim bilir ne dürlü âl etti benim sultânıma
Hak bilir kâr etti â'dâsı rakibin canıma
Fitne vü fücur olan ağyâre nettim ey sabâ
Tâli'im yoğimiş ol böyle imiş aks-i felek
Kime kul olsam bana çektirir âhır bin emek
Şol kadar yalvarı gördüm eylerim minnet dilek
Geçmedi ol ruhleri gülzâre nettim ey sabâ
Yâ İlâhî sen bilirsin oldu dil kasrı harâb
Çektiğim aklama gelmez eylesem bir bir hisâb
Sen dile getür o şahı eylesin trah-ı cevâb
Söylesin bu Ömer-'ı nâçâre nettim ey sabâ
— 249 _
Var şu ömrüm varma benden selâm et ey sabâ
Hublarm serdârına benden selâm et ey sabâ
Rûyine budur niyazım şâne yad el takmasın
Zülf-i anber bârına benden selâm et ey sabâ
124 Âşık Ömer
Kirpiğinin sihri çekti cana çok işler dahi
Zail olmadı ezelden bu keşâkeşler dahi
Merhem- i vashndan ayrı yâreler işler dahi
Hançer- i üryanına benden selâm et ey sabâ
Kalmışım bu müşkili düşvâr ile hayrette ben
Vasl-ı cana olsa ger dil istemez seyr-i çemen
Nakşı gitmez dîdeden âguş u kaddi sineden
Şîve-i reftârma benden selâm et ey sabâ
Hayli demdir hâkipâyinden cüda düştüm yetîm
Kimler ile salmur bilmem ana kimdir nedîm
lezm-i rûh efzâsma aşk ile benden ey nesîra
Yânna ağ-yarma benden selâm et ey sabâ
Ömer'i şâd etse hublar pâdişâhı lûtf eder
Gâhi âzâd eylese ben hâki gâhi lûtf eder
Gâhice bu canibe uğrasa râhı lûtf eder "
LÂtfuna azarına benden selâm et ey sabâ
— 250 —
Gel ey dil eyleme ömrün cihan içinde sen heba
Ne lâyıktır gönül vermek derûn-i yâra bî vefa
Kimi görse ana yâr olmak ister anlarım kârı
Ger akhn var ise serde sakın sen olma âşinâ
İder uşşâkı gördükçe nice bin dürlü hoş âmed
Ki zira ana âlemde demâdem öldürür âdet
Eğer gönlünü aldıysa ki ol dildar senin şayet
Uzaktan idesin her dem gerek sen ana merhaba
Hatâdır âşık olmak ger olursa bed fial sânı
Nukud-i varını bezi eylemiş hiç bilmeye anı
Heman fursatı düştükçe sakın andan ki kendini
Muhakkak sözümü gûş et nice işler görür seza
Âşık Ömer 125
Görürse rehgüzârında seni görmez eder iğ-mâz
Ederse aşinalık bizzarûr itmededir pek nâz
Adû-yi bed likalarla olur her subh u şam demsâz
Vücûdun eyleme ifna yolunda sen anın hayfâ
Ömer Aşık bu yolda âh ü zar bir başka halettir
Güzellerden şikâyet etmeğe ancak kabahattir
Sakın gayb eyleme mağbun bu şekva bir saadettir
Ne bildin belki âlemde visâl-i yârı pür safa
— 251 —
Gider oldum ağa yollum arşa çıkmadan sadâ
Çıkarır dilden bizi olunca gözünden cüda
Bizi kavuştursa dosta kudreti çok ol Huda
Dili bülbül saçı sünbül şîvekârım elveda
Ayrılık göründü yine yüzü gül yanağı al
Cerh ise aksine döndü kaddim oldu yine dal
Sevdiğim demler seninle gözüme oldu hayâl
Dili bülbül saçı sünbül şîvekârım elveda
Bir ölüm bir ayrılık bilmem hiç nümâdır "?„
Gönül ise pervaz urur sanasm bir hümâdır "?„
Yolumuz çöllere düştü azmimiz de Şam'adır
Dili bülbül saçı sünbül şîvekârım elveda
Cümle takdîrindir her iş yazılan başa gelür
îki gönül bir olunca isteyen dostun bulur
Yâ ölem ya sağ olarn ben kim bilür Mevlâ bilür
Dili bülbül saçı sünbül şîvekârım elveda
Sadıkane bir kulundur bekler idi yanını
Nice ihsanını görüp çok yemiştir nânını
Garibindir yetimindir unutma bu Ömer kulunu "?„
Dili bülbül saçı sünbül şîvekârım elveda
126 Âşık Ömer
_ 252 _
Gözlerim yaşı revân oldu Mehemmed elveda
Kadd-i nahlim bir keman oldu Mehemmed elveda
Eşk-i dîdem yine kan oldu Mehemmed elveda
Diyelim hayli zaman oldu Mehemmed elveda
Nâr-ı hecrin yaktı şebnem üzre bir dâğ--ı derun
Rûz ü şeb kan ağlamaktan oldu bağrım lâle hun
Asitânından beni dûr eyledi bu çerh-i dûn
Meskenim gayri mekân oldu Mehemmed elveda
Âleme seyyah olup gezsem cihanı dem bedem
Bulmadım sencileyin bir dilber*i sâhib kerem
Çektiğim yolunda dâim sek adûlardan sitem
Sözlerin geldi beyân oldu Mehemmed elveda
Bir zaman vaslmda mesrur olduğum demler kani
Ney gibi inler derûnum şimdi andıkça seni
Dönmüşüm dîvâneye hiç bilmez oldum ben beni
Akl u fikrim tartağan oldu Mehemmed elveda
Der Ömer ey evc-i hüsnün mâhı unutma beni
Hâtır-ı mahzunumun âğâhı unutma beni
Gâhice bir an güzeller şahı unutma beni
Gel yeter bana olan oldu Mehemmed elveda
_ 253 _
Ey cemâli şüphesiz Şems-i cihanım elveda
Gül yüzüne bakayım doyunca cânım elveda
Ben garîb iklime gitsem hasretâ şimdengeru
Geldi irişti bugün vakt ü zamanım elveda
Eğlenem gurbetlik ide belki bir an gelmeyem
Nâr-ı firkat yaktı bağrım nice sînem delmeyem
Âşık Ömer 127
Hak bilür kim kande gidem ya gelem ya gelmeyem
Belki işitmeyesin nâm ü nişanım elveda
Mihnet ü zilletle dâim geçti eyyamım benim
Başıma bir bir gele fikr-i serencâmım benim
Halk içinde bir zaman anılmaya nâmım benim
Nice yıllar nâbedîd 'ola mekânım elveda
Derd ü gam askerleri aldı serim sevdâ-yı aşk
Tîh-i firkatte sunuldu bana vâveylâ-yi aşk
Cûş edüp kıldı ihata sinemi deryâ-yı aşk
Garka verdi beni çeşm-i hun feşânım elveda
Nice bir Aşık Ömer bu gamla ülfet edeyim
Bulduğum yerlerde yârana vasiyyet edeyim
Nice bir derd ü belâ çekmeğe âdet edeyim
Kabrim üzre yazalar âh ü figanım elveda
_ 254 _
Gider oldum sağ esen kalasın ey yâr elveda
Senin içün çekmişim çok gayret ü âr elveda
Gönlümü verdim emânet sana dursun sevdiğim
Gelüp isbât eyler isem etme inkâr elveda
Kıldığım çoktur sana yüz bin cefâyı günde ben
Ettiğim çevri helâl et bana ey serv-i semen
Rûz ü' şeb seyr ü güzâr eder isem hep cümle ben
Bulmadım ben sencileyin yâr vefadâr elveda
Alemi var eyleyen ol yek Huda'nın aşkına
Alemin fahn Muhammed Mustafâ'nın aşkına
Merhamet kıl Çâriyâr-ı bâ safâ'nm aşkına
Yılda bir kez yüzünü ben göreyim yâr elveda
128 Âşık Ömer
Gelmedi mislin cihâna ey şeh-i âlîcenâb
Bulmadım bir sencileyin ey cemâli âfitâb
Ger cihâna zahir olsan ey cebîn-i mâhitâb
Bu güzellik hükmünü hoş eyle izhâr elveda
Der ki bu Aşık ömer çün geldi hatiften sadâ
Sırr-ı matemden bize kıldı münâdîler nida
Ayrı düştük bir birimizden olup hayfâ cüda
Sevdiğim sen bir yana ben bir yana var elveda
— 255 —
Nûr-i akdem buldu kandîl içre menzûl ibtidâ
Cümle ervah oldu ol nûr ile medhül ibtidâ
Olîcak yer gök kamu çarı anâsırdan sübût
Kalibin Âdem Safî'nin kıldı ma'mûl ibtidâ
Hak anı halkeyleyip lûtfile buldu sureti
Nice yıllar yattı cansız tâ kim erdi müddeti
Aksırıp durdu yerinden gördü sahn-ı cenneti
Hamdedip zikr-i Huda'ya oldu meşgul ibtidâ
Ya'ni âdem hâba vardı eyledi kalbin selîm
Üstühânmdan çekip Havva'yı halketti Azîm
Secdeye baş eğmedi ol demde Şeytân -ı recîm
Gör hidâyetten ne resme oldu ma'zûl ibtidâ
Çünki Şeytan bu fesadı düşünürdü rûz ü şeb
Dâne-i gendüm yedirdi bu işe oldu sebeb
Sındırıp ahdin Huda'nın Hak'tan indi bir gazeb
Saymadılar son günü hem oldu mâ'dûl ibtidâ
Yâdedip ism-i Resûl'ü buldular derde deva
Hamdülillâh Hak katında oldu makbul ibtidâ
Akıbet Âşık Ömer anlar edip cürm ü hatâ
Çıkıcak cennetten âdem kıldılar âh ü faza
Aşık Ömer 129
— İ256 —
Nûr-i hazret oldu kandil içre meşhur ibtidâ
Cümle ervahtan mukaddem oldu ol nûr ibtidâ
Bulıcak yer gök kamu çarı anâsırdan sübût
Ademin şehr-i vücûdu oldu mâ'mûr ibtidâ
Hak anı halk eyleyüp lûtfile ol dem verdi can
Buldu ten suret serâpâ âb ü gil oldu iyan
Aksırup durdu yerinde el yüze sürdü heman
Hem dilinde hamdülillâh oldu mezkûr ibtidâ
Hak anı dünyâ vü ukbâ mülküne kıldı reîs
Üstühânmdan çeküp" Havva'yı etti hem enîs
Emr-i Hak'la ol hilâfet tahtına kıldı celîs
Anlarm oldu mekânı cennet-ül-hûr ibtidâ
İblis ol Âdem Safiyyullâh'a baş eğdirmedi
Ya'ni nûr-i vech-i Beytullâh'a yüzler sürmedi
Ol basiretsiz basar yüzünde ma'nâ görmedi
Sürülüp oldu lâin ilmine mağrur ibtidâ
Der ki bu Aşık Ömer aşkında esma yaktılar
Kalblerine yol bulup İblis harama aktılar
Beş vücûd âsî olup cennetten ol dem çıktılar
Cürmünü fehm idüp Âdem oldu mağfur ibtidâ
_ 257 —
Ey habîbi ehl-i isyanın şefii Mustafâ
Hürmetinle on sekiz bin âlem oldu pür zıyâ
Sırr'ı esrâr-i hakayık gencinin gencûrusun
Hemdemin hem meşrebindir Çârıyâr'ı bâ safa
Çâriyâr'mdır ki anlar dü cihâna verdi şan
Nüsha- i mâh-ı cebininde oîuptur râyegân
I3t Âşık Ömer
Ibtidâ yâr olan Ebu Bekr i Sıddîk-i iyan
Bağladı sıdk.ı derim buldu fazilet irtika
Yâr-ı sâlis Hazret-i Osmân-ı Zinnûreyn'dir
Sâhib-i adi ü keramet câmi'-ı Kur'ân'dır
Anı inkâr eyleyenler kamu hep düşmandır
Tâ kıyamet haşroîunca cana eylerler cefâ
Ey Ömer eh-li derûna kurratül'ayn-ı niam
Hayder-i Sultan Ali Şâh-ı İmâm-ı muhterem
Sâhib-i ilm-i ledündür menba'-ı lûtf u kerem
Şîr-i Hak seyf-i hidâyet bâb-ı ilm-i pür vefa
— 258 —
Rûyini Şems ü kamer g-örürse ger hayran olur
Âh edüp ra'd-i felekler hem melek giryân olur
Kâkipâye yüz sürenler cümlesi sultân olur
Cümle hublar pâdişâhi bî misâlim Mustafâ
Su gibi dîdânna müştak olalı ağlarım
Sensiz olsam cennet -i a'lâda ben gam bağlarım
Hasretinden dîde giryân olmuşum, kan ağlarım
Hayret aldı bilmezem ben mâh ü salim. Mustafâ
Der ki . mer senin içün tatlı candan geçmişim
Şem'ile pervane veş yanup suzandan geçmişim
Fariğim her nesneden cân ü cihandan geçmişim
Dembedem sensin benim fikr ü hayâlim Mustafâ
— 259 —
Aldm aklım ey yüzü gün alnı mâhım Mustafâ
Nevcivansm gel hazer kıl alma âhım Mustafâ
Kıssa- i Mecnûn'a meyi etme o bir efsânedir
Bana lûtf et nazeninim yüce şâhım Mustafâ
Âşık Ömer fö-l
Sevdiğim yoktur cikân içinde sen gibi güzel
Dilrübâlar çokdürür lâkin sana olmaz bedel
Bir güzelde yokdürür sende olan nûr ile âl
Dili bülbül yüzü gül kaşı siyahım Mustafâ
Hak bilür ki ben sana bin canla oldum ntübtelâ
Hasretinle rûz ü şeb çekmekteyim derd ü belâ
Bu göze bu kirpiğe dünyâda hiç olmaz behâ
Nûr-i dîdem dahi kaşı kıblegâhım Mustafâ
_ 260 —
Va'deye kıldı hilaf ol mihribânım Mustafâ
Arşa çıktı hasretinden âh ü vâhım Mustafâ
Ahd ü peymân eylemişti gelmeğe ol lâle ruh
Biimezem noldu aceb eğlendi şahım Mustafâ
Vasîl-ı kavsiyle demâdem kaddimiz oldu keman
İştiyak' 1 intizardan hâlimiz oldu yaman
Görmeyelden gül cemâlin oldu bir hayli zaman
Saçı sünbül yüzü gül çeşmi siyahım Mustafâ
Ağlarım derd ü firakınla aceb ben gülmezem
Akmada Seylâb-ı eskim bir dem asla silmezem
Yoksa bir râh-ı... mi gitti biimezem
Hak'kı seversen ne hâl oldu penâhım Pvîustafâ
Ey^ Ömer âyâ ne hikmet oldu ol dildârıma
Etmedi asla terahhum ol benim âh zânma
Rık'a yazdım hasbıhâlim sunmağa hünkârıma
Hayli demdir muntazınm pâdişâhım Mustafâ
— 261 —
Âşık oldum sen perî sîmâya canım Mustafâ
Mailim sen dilber-i ra'nâyâ canım Mustafâ
132 Âşık Ömer
Gülsen -i vaslmda zarım atmadadır rûz ü şeb
Bülbülüm sen gonce-i zîbâya cânım Mustafâ
Gamze-i fitnenle gördüm rîze rîzedir tenim
Kanlı zahmım kanım içtin kanludur pîrâhenim
İştiyâk-ı vaslın ile g-özlerim yaşı benim
Aka aka döndü gör deryaya cânım Mustafâ
Mâh ü Hurşîd'e nice benzer iki ebrûyı gör
Doğradı zarı dilim tâ aşkıle kayguyu gör
Mürg-i dil elde nedendir dâne-i hindûyi gör
Bağlıdır sen kâkül-i tûbâya cânım Mustafâ
Gam mıdır bu âşık-ı dil vasi ı maksûda ere
Gülşen-i bâğ-ı cemâlin güllerin gâhî dere
Çok zamandır çekti arzum bir şeftâlü dere
Demedim A^^ık Ömer ednâya cânım Mustafâ
_ 262 —
Hüsuünü gördükte oldum bende cânım Mustafâ
Ol sebepten yok liyâkat tende cânım Mustafâ
Aşkın ile eşk-i çeşmim akmadadır Şat gibi
Bari bir kez merhamet kıl sen de cânım Mustafâ
Eyle Mevlâ'yı seversen îûtfunu lâyıklara
Çevri mu'tâd eyleme gel bu dili yanıklara
Taht 1 nâz üzre letafet göstere âşıklara
Tâ bu gün sultân oluptur Hind'e cânım Mustafâ
Vech-i pâkin dilberâ bulmuş kemâl-i izzetin
Bu duamız Hak'tan irsün çün zamân-ı devletin
Öyle teşbih eyledim ki leblerinin lezzetin
Her musannâ'ol nebat -ı kande cânım Mustafâ
Âşık Ömer 133
Bu Ömer medhini eyler şerhile ahsen sıfat
Vasf'i hâlim şerhi g-önlüm dinle sen ey âli zât
Bahr ü ber dil gam elinden hâsılı budur necat
Gel edersin rûberû canımda canım Mustafâ
_ 263 _
Sana bir tenhâ sözüm var dinle canım Mustafâ
Gerçi hoş zahmettir amma hele canım Mustafâ
Kimseler bu sırra sâhib olmasun asla sakın
Dime lûtf et başın içün sakla canım Mustafâ
Hak bilür râzî değilim konuşasm yâr ile
Andırasm halk içinde kendini hem ad ile
Tâ gficeler subh olunca âh ile feryâd ile
Ağlamaktan döndü çeşmim sele canım Mustafâ
Aşık olan düşer elbet bahr-i g-amm engine
Yâ ne mümkin karşı durmak aşkımın bir dengine
Bâğ-ı hüsnünde sataştın andelîbin çengine
Sordum aslı mâiI imiş güle canım Mustafâ
Sen beni doğru yolundan şaştırırsun akıbet
Kal idüp pûte-i aşkta pişirürsün akıbet
Gerçi kim Aşık Ömerli düşürürsün akıbet
Korkarım Mecnun misâli çoIe canım Mustafâ
_ 264 _.
Bendene hor bakma gel ey nevcivâmm Mustafâ
İsminin meftunuyum kaşı kemanım Mustafâ
Halk-ı âlem zemmin eyler hanelerde sevdiğim
El rakîbi kendine söyletme canım Mustafâ
Kendini bilmezler ile olma gel sen âşinâ
Hak Taâlâ kudret ile nazre kılmış kaşına
134 Âşık Ömer
Hor bakarsan kuluna dürlü felâket başına
Öyle bil ki geliserdir nevcivâmm Mustafâ
Aşık olan medhin okur dâima âgaz ile
Mübtelâlar vasfın eder Hüseynî âvâz ile
Âşıkm bağrm ezersin günde bin kez nâz ile
Bendene kılma bu çevri nevcivâmm Mustafâ
_ 265 —
Ey pejî yüzlü şehim gül- i baharım Mustafâ
Bir bakışla aklım aîdı nazlı yârım Mustafâ
İhtiyarım gitti elden ben senin meftununum
Neylerim mâli menâli cümle varım Mustafâ
Pâyine yüz sürmek içün türâb oldum yoluna
Mevlâ'nın ihsanı çoktur rahm eder ben kuluna
Ben kulun öldürmek içün hançer almış eline
Kıyma bana mâhitâbım gül'izanm Mustafâ
Aşıka cevreylemek kanunudur dilberlerin
Ekserisi çevre mail ol gül-i handanların
Zannederler yoîe kalur ahları âşıkların
Dokunur cerhine bir gün âh ü zarım Mustafâ
Der ki Ömer hadden aştı gitmedi serden tufan
Böyle kalursa eğer hâlimiz olur pek yaman
Ağa yollum diledi âşıkların senden eman
Söyle cürmüm bileyim ben de günâhım Mustafâ
Gözden oldumsa cüda ey şîvekâr unutma hâ
Râz-ı aşkım sakla etme aşikâr unutma hâ
Şimdi hoş benden seni ayırdı iğvâ-yi rakîb
Belki kavuştura bir gün Girdigâr unutma hâ
Âşık Ömer 135
Kani gâhi lûtf edüp gösterdin ey dil bendene
Koşmağa arz-ı hulûs ederdin ey dil bendene
Senden ayrılmanı ölünce derdin ey dil bendene
Sakın ol ahd ile peymân ikrar unutma hâ
Dergeh-i Hak'ta niyazım sensin evkat-ı seher
Sengf-i haradan geçer âh ü;;enînim kıl hazer
Gafil olma revnak-ı hüsnün gülü tezce geçer
Kimseye olmaz güzellik bir karâr unutma hâ
Ömer aybetme sakın aşk ehline bir vakt olur
Bu meseldir her neye ta'neylesen başa gelür
Sevdiğim dünyâda sen sağ ol gönül dostun bilûr
Yol göründü eylerim terk-i diyar unutma hâ
— 267 —
Dâima medhin dilinde sûre -i Rahman ola
Kim sana kasd ider ise âhırı vîrân ola
Seni sevmiyen âdûlar hâk ile yeksan ola
Devlet ile bin yaşa sen her işin âsân ola
Mah cemâlin rûşen ola gün begûn estikçe bâd
Devlet ü izzet ile Hak eyiesün ömrün ziyâd
Çok şükür olsun Huda'ya çünki oldmm ber murâd
Düşmenin gözleri kûr ü dostların handan ola
Suna gör destini güle nice yüz bin hâr ise
Hak sana yardımcıdır korkma cihan ağyar ise
Rûz ü şeb ol hak katında her ne kasdm var ise
Kilerim Bârî Huda'ya hep sana âsân ola
Der ki Ömer vasfa seza söyledi bir kaç cevab
Tâli'in ol haddedir kim harf be harf ettim hisab
Biri İncil biri Zebur biri Tevrat dört kitab
Kande gidersen efendim hemdemin fürkan ola
136 Âşık Ömer
— 268 —
Var ol iylikle serîr-i devletin ma'mûr ola
Gün begün saat besâat kevkebin pür nûr ola
Zâtına eğri bakan gözler hasedden kür ola
Yahşi olan iyilikle âleme meşhur ola
Nahl-i ümmîdin emîn etsün hatâdan Müstean
İrmeye ünvânma âşûb ü âfetten ziyan
Bâğ-j ikbâlin yeşersin taze taze gülsitan
Döstânm şâd ü hurrem düşmanm makhûr ola
Ism-i şânmdır Fvîchemmed nâm ü şânımdır ağa
Ola yâr ü yaverin Mevlâ şefî'in Mustafâ
Ahsen-ittakvim yarattı Hak.,seni kıldı atâ
Dilde evsâf-ı cemîlin hâr edenler hûr ola
Hüsn-i bî pâyânmm şükrânesi bây ü gedâ
Haşre dek eksilmeyüp artar deyu eyler duâ
İnkisarın kimseye göstermeye Bârî Huda
Hem nişînin hemdemin hem meşrebin^^mesrûr ola
Ya nesi var tekye-i gamda yatan âvârenin
Pertevi hurşîd bahş olmaz feri seyyarenin
Bir duadır nazm ile kasdı mer bîçârenin
Sehv ile olan kusuru lûtf ile ma'zûr ola
— 269 —
Ey güzeller serveri canım sabahın hayr ola
Aşinalık eyle gel canım sabahın hayr ola
Rûy.i pâk-i hüsnünün müştakıyım gördüm seher
Ey yanağı verd-i handanım sabâhm hayr ola
Âşık Ömer 137
Nâz ider âşıklara her dembedem dildâdeler
Bekleşür yollarda bülbüller gibi üftâdeler
Muntazır rûyin temâşâ etmeğe âvâreler
Ey şeker leb derde dermanım sabâhm hayrda
Hüsnüne mağrur olup yalvarı geldim gülbeden
Dâd elinden hür u gılmânım sabahın hayr ola
Ey Ömer sen leşkerin salma gönül sahrâsma
Alemi arz etmeğe geldim güzeller hasma
Bencileyin düşm.esün bir kul bu dil sevdâsma
Ey benim sevgili cananım sabâhm hayr ola
Ey melek tal'at peri pej^er sabâhm hayr ola
Ey yüzü Mir'at-ı İskender sabahın hayr ola
Teşneyim cana görünmez çeşmime âb-ı hayât
Ey dudağı bağçe-i kevser sabâhm hayr oia
Lûtf edüp eyle terahhum âşıka çeşm-i gazal
Hüsne mağrur olma bakî kalmaz ey Yûsuf cemâl
Dinle pendimi benim gûş eyle ey kaşı keman
Ey cemâli îd-i ekber sabâhm hayr ola
Ağlamaktan kaddimi nün eyledin Ya'kub misâl
Bümezem kendimi asla gezerim Mecnun misâl
Bir devasız derde düştüm, ağlarım Eyyub misâl
Ey tabîbâ derdime rehber sabâhm hayr ola
Gel şehâ mer gedânm cürmünü eyle suâl
Öldürürsen razıyım pes eylerim kanım helâl
Dâm-ı zülfünden halâs olmak bana emr-i muhal
Ey gönüller uğrusu dilber sabâhm hayr ola
î38 Âşık Ömer
— 271 _
Merhaba ey züîf-i anber bû sabâhm hayr ola
Ey nigfâh-î gamzesi câdû sabâhm hayr ola
Zahmet- i hicranda koyma âşık-ı mecnûnunu
Kaçma ey gözleri âhû gel sabâhm hayr ola
Dîdeden çıkmaz hayâl-i ârızm hayrânmım
Çeşiü'i hûn efşânım ağlar rûz ü şeb giryânmım
Aşiyân-i gamda hâlâ bülbül-i nâlânmım
Ey nihâl-i kamet-i dilcû sabahın hayr ola
Kıl kerem uşşâkma gel berk -i hüsnün solmadan
Câm-ı ömrüm bâde-i mekvinle ömür dolmadan
Ey güzel vakt^i ecel bir gün irişüp olmadan
Bezme gel bir lâhze ey mehrû sabâhm hayr ola
Vermedin Tanrı selâmın bu Ömer bîçâreye
Nâz ü reftâr ile geldin cilve i nezzâreye
Bir nigâh-i iltifatın olmadı âvâreye
Ey perî peyker güzel yâhû sabâhm hayr ola
— 272 _
Ey gönül şimdengeru yk taht ola yâ baht ola
Râh-i aşka ko seri yâ taht ola yâ baht ola
Serfirâz olmak dilersen aşk meydânmda sen
Kalma hasmından geri yâ taht ola yâ baht ola
Hayme-i mîâddan cühhâle gösterme nikab
Üstüvânna sanurdum vermedi kat'î cevâp
Bir söz ile lâî veş epsem lalır pür ıztırâp
Ben de çektim el hari yâ taht ola yâ baht ola
Kande kim bir kâmili gördüm anı gûş eyledim
Feyz-i Hak'ka katreden mazhar olup cûş eyledin
Âşık Ömer 139
Düşmanın kanını da'vâiar kılup nûş eyledim
Meclis içre sâgari yâ taht ola yâ baht ola
Ey Ömer hâzır suhan meydâna gelsün essalâ
Tiz ecvâb olsun da versin hele ol sahip edâ
İmtihan olmak bizimle isteyen cana sala
Söyleniz gelsün beri yâ taht ola yâ baht ola
_ 273 -
Geçti yârm hadden özge firkati bu canıma
Girdi ol hûnî benim âhır dirîga kanıma
Çün mukarrerdir cihanda her visalin firkati
Elveda' şimdengeru cânâmma yaranıma
Ben gedâyı ol şeh-i âdil himâyet eyiesün
Hâlime rahmeyleyüp lûtf ü inayet eyiesün
Kabrim üstüne geiüp gâhî ziyaret eyiesün
Öldüğümde söyleyin ol server-i hûbânıma
Deşt-i hicrana yine oldum revan Mecnun gibi
Görmedim asla cihanda bu dil- i mahzun gibi
îki çeşmimden akar seyîâb^ı gam Ceyhun gibi
Ger inanmazsan nazar kıl çeşmime dârnânıma
Derd ü firkat mûya dönderdi bu cism_-i nâlimi
Turfa Mecnûn'um ki bilmem şimdi mâh ü salimi
Sahn-ı âlemde görüp böyle perişan hâlimi
Rahm eder gökte melekler nâle vü efgânıma
Ey Ömer her kim o şuhun vaslma şâyân olur
Hazretti Ya'kub veş çeşmim benim giryân olur
Mülket-i dehr içer ol dem hak bu kim sultân olur
Vâsıl olmazsam eğer ol Yûsuî^i ken'ân'ıma
140 Âşık Ömer
— 274 —
Derdimi cânâ dil-i mahzuna sor sorma bana
Ab -I çeşmimden akan Ceyhun'a sor sorma bana
Bu perîşânhklarım ey çerh-i dun senden yana
Hâl -i aşkım zülf-i anber gûna sor sorma bana
Sende ey canan bu hüsn ile letafet çok mudur
Kıldığum sen zülfü leylâdan şikâyet çok mudur
Medh-i pâkin kılmağa dilde fesahat çok mudur
Dâm-ı aşkın mihnetin Mecnûn'a sor sorma bana
Subha dek nâlân ü giryân olduğum âlem bilir
Bezm-i vasla ben garîbi bilmeyen mahrem biHr
Hasret-i lâ'linle kanlar döktüğüm dîdem bilir
Macerayı dîde'i pürhûna sor sorma bana
Bu Ömer'ce ne aceb yâr olmadı çarh-ı felek
Âh ü feryadım niçin gûş eylemezsin ey melek
Hasretinle zârlıkîar kıldığım tâ haşre dek
Dâr-ı gamda nağme-i kanuna sor sorma bana
— 275 —
Söylemez oldu aceb cânâmm incinmiş bana
Hâlime rahm eyleyüp sultânım incinmiş bana
Ah niçün sârüp yüz ey sabâ eyle niyaz
Hâkipâye gamzesi fettanım incinmiş bana
Derd-i hasrette vücûdum şehrini kıldım hisâb
Eylemiş hoşbû-yi zülfün yüzüne ol meh nikab
Merhamet kılmaz dil-i nâşâdıma eyler azâb
Ruhleri gül lebleri mercanım incinmiş bana
Âşık Ömer 141
Şem-i ruhsârmda diller per urup pervâz eder
Hâlime rahmeylemez uşşâka cevr ü nâz eder
Korkarım ki ol rakîb-i rûsiyeh iğmâz eder
Anın içün ol güM handanım incinmiş bana
Ey Ömer lâl'iyle nâmın yâd ile mestâneyim
Dostlarım ta'neylemen ben aşkıle dîvâneyim
Bunca efganıma bâis yâr ile bigâneyim
Cürmümü bilmem nedir devrânım incinmiş bana
_ 276 —
Geçtim ey dil cümleden bir taze mehrû bul bana
Bir söz anlar hal bilür âlüfte dilcû bul bana
Her gören tahsîn edüp vech-i cemâlini anın
Lebleri bir lâ'l reng zîbâ-yi giysû bul bana
Âşıka çüm nâz eder ol yâr-ı tarrâr istemem
Servi kad ince miyan bir çeşm-i âhû bul bana
Söyledikçe her cevâbı dürr ile meknûn ola
Kaddi ar'ar lebleri lâ'l kameti mevzun ola
Kaşları semmûr-i Hindî her yeri uygun ola
Sim beden gonca dehen cemâli benlu bul bana
Tâ ezelden pendimi gûş eyle canan kıl hazer
Her görenler zanneder inmiş semâdan mâh ver
Der ki bu Aşık Cmer oldu lisânından şeker
Sözleri dürr-i Aden kıymette iü*iû bul bana
— 277 —
Gayrı dilberden vefa sensiz haram olsun bana
Ger olursam mübtelâ sensiz haram olsun bana
Sendedir dîvâne gönlüm ey güzellerden güzel
Bir dem eylersem safa sensiz haram olsun bana
142 Âşık Ömer
Sunmağ»a haddim yoğ- ise yazmışmı ben nâmeler
Arzîhâle kudretim yok nâra yandı hâmeler
Gâh al gâhî yeşiller gibi giydim câmeler
Câme-i nev dilrübâ sensiz haram olsun bana
Ayağm bassan bu sînem pâyine râh eylesem
Tek heman seyrangehim rûyin gibi mâh eylesem
Yıkılur çerh-i felek aşkmla bir âh eylesem
iş ü nûş ey dilrübâ sensiz haram olsun bana
Sana meftun olduğumdan sanma dîvâne beni
Mest-i aşkmım ezelden sanma mestâne beni
Âşık Ömer âşinâdır sanma bîgâne beni
Zevk u şâdî bîvefâ sensiz haram olsun bana
_ 27© —
Yoktur agâhım niçün ey mehlika küstün bana
Cürmümü bildir de öldür dilrübâ küstün l^ana
Gayri cürmüm yok derûnî sevmişim Mevlâ bilür
Anın içün bende ne nâz ü cefâ küstün bana
Böyle istiğnalara âyâ nedir aceb sebeb
Bî vefâbk semtidir ettiklerin filcümîe hep
Dilrübâlar içre âdet böyle mi bilmem aceb
Olmuş iken tâ ezelden âşinâ küstün bana
Kıymetin bilmez senin şahım olanlar mahremin
Gayriler yanında makbulün enîsin hemdemin
Sen meleksin kadrini bilmek gerek ben âdemin
Aslını bilmem nedir ancak ki sen küstün bana
Ömer'in pendi yeter âlemde irfan olana
Minnet etmez ehl-i dil bîhûde yârân olana
Barışalım kibr ü kin düşmez müsülmân olana
Söyle lûtf et ederim canım recâ küstün bana
Âşık Ömer 143
~ 279 —
Bir garîbim şübhesiz hasret mekân ağlar bana
Anm içün g-ûşe-i vahdet mekân ağlar bana
Ey felek kahrm heman sen bana rai gördün mehal
Bir gedâyım hâne-i mihnet mekân ağlar bana
İçmişim aşkm suyundan tâ ezel mestâneyim
Bağlıyım zencîr-i aşka zira bir dîvâneyim
Bezm-i şem'inde demâdem bir yanar pervaneyim
Bâis oldu âteş-i firkat mekân ağlar bana
Bülbülüm gönlüm benim gülzâra girdim demedi
Yanmağa pervane veş şol nâra girdim demedi
Mâh rûyum tutuşup esrara girdim demedi
01 sebebden mesken- i zulmet mekân ağlar bana
Kalmasun hiç tab'mızda zerre veş efkânmz
Şâdümân olun ki geldi âşık-ı bîdârmız
Şübhesiz arzu çekerdim görmeğe dîdârmız
Hâsılı Aşık Ömer hasret mekân ağlar bana
— 280 —
Ey meded cl nevcivânın hatırı kalmış bana
Kâkülü anber feşânın hâtna kalmış bana
Neyledim bilmem ki ben ol gözleri mestâneye
Hışm eden kaşı kemanın hatırı kalmış bana
Sâh 1 aşkında amn çektim cefâlar bîhisâb
Ben gedâya aşinalık etmeğe eyler hicap
Biimeyüp başka yüzünden söyledim bir kaç cevâp
Rûyi hub ince miyânm hatırı kalmış bana
Ol perî ağyar ile karşımda mey nûş eyledi
Ol rakîb-i bed likanın pendini gûş eyledi
144 Âşik Ömer
Anlayan ol bîvefâyı kim ferâmûş eyledi
Bîöedel hûrî cin ânın hâtın kalmış bana
Ey Ömer sohbet idüp bakmadı asla yüzüne
Ol mahal rûy-i zemin zulmet göründü gözüne
Ol melek sîmâ senin gayet alınmış sözüne
Dişi dür gönce miyâam hâtın kalmış bana
_ 281 _
Yine bir yüzden unuldu âh kim firkat bana
Zehr içinde arttı gittikçe gam u mihnet bana
Ara yerde kalmışım nâçâr ü bî dil nâmurâd ,
Bir yana i! ta'm galip bir yana gayret bana
Gâh mihnet gâh firkat şem'ine pervaneyim
Tâ ezelden alnıma yanmak yazılmış yaneyim
Derd ü mihnet meclisinde mutrib-i mestâneyim
Sâki-i devran sanar gam zehrini kat kat bana
Dest-i zulm ile yıkıldı neyleyim dilhânesi
Yâ nesi kaldı imaret ben gedânm yâ nesi
Gafilen bir fîle çalındı gönül îerzânesi
Yâ piyadem ferz olur yâhud ider kiş mat bana
Çekmeden usanmışım dehrin kuru gavgasını
Nola görmezse gözüm her sûret-i zîbâsını
Rûzigâr alnımdan aldı atlas u dîbâsmı
Pâdişâhım gam giyürdü bir yeni hil'at bana
Uzlet ettim ey Ömer bu gûşe-i kâşaneden
Nâleyi bülbülden aldım yanmağı pervaneden
İşte geldim işte gittim gayri doğmam aneden
Ey felek billahi çoktur bunca eziyyet bana
Âşık Ömer 145
— 282 —
Kendi hâlimde gezerken bir perî söğdü bana
Bu sebeb ol mahrûlar serveri söğdü bana
Ben dedim ki pâdişâhım ne günâhım var benim
Çevrilüp hışm ile çekti hançeri sögfdü bana
Gitti aklım ben yitirdim kendi kendim ol zaman
Ne yaman zâlim tabîatmış meg^er ol nevcevan
Kalmadı nutka mecalim diyemedim el'aman
Yıktı berbâd eyledi dil kemteri sö^dü bana
Bunca yıldır sıdk ile ben gerçek oldum bir gulâm
Hak bilür anınla ben söyleşmedim bir çift kelâm
Geldi geçti ben kıyâs ettim bana verir selâm
Vermedi gitti heman döndü beri söğdü bana
Hidmetimde ger kusurum var ise satsın beni
Rehgüzârından sürüp yâd illere atsın beni
Katı edüp yâ defter-i hunilere katsın beni
Ben ölürsem öleyim şimdengerü söğdü bana
Olur olmaz söze gel Âşık Ömer gam çekme sen
Şu cihanda diber olsun tek seni dö^en söğen
Bir söz içün âteş-i hicrana yakma cân ü ten
Anciieyin nice hublar ekremi sö^dü bana
~ 283 —
Bülbülüm bâg^ ı hayatta âh ü zâr olmaz bana
Ser verüp yâr yoluna ölmekten âr olmaz bana
Bu cihan bâkf debidir mâl ü mülkü neylerim
Girmişim aşkın yoluna âh ü zâr olmaz bana
İçmeyen aşkın dolusun aşk ana ftsan gelir
İremez şâh-ı visale dâhi firkatte kalır
10
146 Âşık Ömer
Şimdi bir gonca nihandır sevdiğim âlem bilir
Dili bülbül saçı sünbül zülfü dâr olmaz bana
İrebilsem ben visaline o servi kametin
işiğinde kul olurdum bilse kulun kıymetin
İstemem lâ'l ü cevahir olsa dünyâ ziynetin
Ol melek sîmâdan özge gayrı yâr olmaz bana
Cümle yekdil olsalar da etseler bana itâb
Aşkımın kal'esi fethin idemezler feth-i bâb
Gam değildir aşkına yansam ebed yevm-ül-hisâb
Âteş-i aşk-ı deıûnum gibi nâr olmaz bana
Aşkımın deryası coştu yönü Beyt-ul-lâhtır
Gönül abdal oldu gitti kasdı şeydullâhtır
Kimseye yok ihtiyâcım minnetim Allahtır
Âşık Ömer andan özge gayrı yâr olmaz bana
— 284 —
Perîşân eyledi aklım yine bir dilber-i ra'nâ
Değer bir beni iklimler haracı bir melek sîmâ
Siyah kâküllerin taşra perîşân eyleyüp ol hub
Huda'nın kudretin anda ziyaret eyledim hakka
Cemâlin seyreden açık verirdi cânmı tahkîk
Kapusunda kul olurdu gören ihsanını tahkik
Dahi çeşm-i beşer görmüş değil akranını tahkik
Anı âlemde bir halk eylemiş ol hazret-i Mevlâ
Kaçan seyrâna çıktıkça çeker âşıkları yâhû
Çıkup taşra salındıkça velî ol kamet-i dilcû
Bu güzellik eğer bakî kalurss anda böyle bu
Ruyinde serpilen benler eder âşıklarl ifna
Âşık Ömer I47
Dedim cânâ aceb tavus gibi reftâre mâliksin
Celür nutka değ^il bülbül gibi güftâre mâliksin
Ömer sen Hak'ka hamd eyle ki şöyle yâre mâliksin
Lebinden dürlü ihsanı eder dâim gelir tenhâ
— 285 —
Yâr gel yâr olalım bir sen bana bir ben sana
Nice bir bâr olalım bir sen bana bir ben sana
Naz niyaz eğlencemiz olsun gül ü bülbül gibi
Bir zaman zâr olahm bir sen bana bir ben sana
Düşerek aşk âteşine yandırır pervane per
Niydüğün aşk u mahabbet andan anla kıl nazar
Yâ ki hüsnü yahşi sana eylesün aşkım eser
Tâ giriftar olayım bir sen bana bir ben sana
Bana senden gayrı bir dilberi sevmek vermez el
Başın içün sen de benden gayriye rahm etme gel
Aramızda işbu söz kavi ü karâr olsun güzel
Sâhib ikrar olalım bir sen bana bir ben sana
Dîdemizden dökmeden gam desti firkat nehrini
Defter etmeyelim ağyara bu tâli' kahrini
Gel temâşâ eyleyelim ol gönüller şehrini
Mürg-i tayyar olalım bir sen bana bir ben sana
Bu Ömer bîçâre cânâ tâlib-i dîdâr iken
Sen gül-i nevreste için andelîb-i zâr iken
Bende aşk-ı bîriyâ sende güzellik var iken
Gel vefâdâr olalım bir sen bana bir ben sana
148 Âşık Ömer
— 286 —
Yâr gel ikram edelim bir sen bana bir ben sana
Vasî içün nâm idelim bir sen bana bir ben sana.
Tarkedüp ağyar -ı dûnu ikimiz tenhâ heman
Sohbet-i câm edelim bir sen bana bir ben sana
Çekelim şevk u mahabbet na'resim mestâne veş
Dem bu demdir nâr-ı aşka yanalım pervane veş
Nûşedûp câm-ı safâyı g^erm olup peymâne veş
Devr-i gülfâm idelim bir sen bana bir ben sana
Bendene evvel bakışta eyledin efsunu sen
Firkatinle gözden akıttım nice Ceyhun'u ben
Dinler isen sergüzeşt-i Leyli vü Mecnûn' u sen
Nakl'i encam idelim bir sen bana bir ben sana
Ccvr ü istiğnaların sen bâisin eyle iyan
Ben de kâr-ı derd-i aşkın ideyim bir bir^beyan
Sonra seyret acımaz mısm bana ey nevcevan
Sözü i'lâm idelim bir sen bana bir ben sana
Ey Ömer âşık ola bir dahi ma'şuk elde câm
Zahir ü bâtın budur rindâne sohbet vesselam
tdicek bezmi nihayet ey perî ba'de.l- kelâm
Buse in'âm idelim bir sen bana bir ben sana
— 287 —
Söyle gel ey kameti tûbâcığım nettim sana
Künc-i gamda gevher-i yektâcığım nettim sana
Çeşmi âhû dilber-i ra'nâcığım nettim sana
Mürg-i diller serveri zîbâcığım nettim sana
Âşık Ömer 14§
Bilmedim kıldım ezelden gamzesine iltica
Lûtf edüp cevretmesün bu bendesine dâima
Bâde-i gülfâm içinde şimdi oldum mübtelâ
Şân ü şöhret meclisi ârâcıgfim nettim sana
Beklerim Mecnun misâli kûh u dağlar meskenim
Ben senin kemter gulâmm sen benim sîmi tenim
Söyle ey nûr-i musavver nemden incindin benim
Hâli hindû kaşları tuğrâcığım nettim sana
Rûz ü şeb fikr ü hayâlin beni eyler serseri
Aşık-ı hicrana pür dâğ oldu nice rehberi
Yâ niçün ekleylemezsin bu Ömer'den sükkeri
Sebze pûşum tûti-i gûyâcığım nettim sana
_ 288 —
Aşk-ı canan bir yana dostumla Leylâ bir yana
Ta'n-ı a'dâ bir yana başımda sevda bir yana
Geçmezin ol nazeninden nitekim can tendedir
Olsa âlem bir yana ben zâr ü şeydâ bir yana
Dilrübâlar içre böyle bir sehî kamet mi var
Dâima cevrü cefâsın çekmeğe takat mi var
Kalmadı tende mecalim bir nefes rahat mi var
Ateş-i aşk bir yana illerle gavga bir yana
Ettuğün bana adû-yi bedlika bir gün bulur
İntikamım sanma ki âlemde yanına kalur
Giceler tâ subh olunca çektiğim Mevlâ bilür
Ah ü efgan bir yana göz yaşı derya bir yana
Dil harâb oldu kebâb oldu ten ü cân ü ciğer
Derd ü mihnet nâr-ı firkat içre kaldım serteser
150 Âşık Ömer
Vech-i pâkin gförmek içün devr ider şâm ü seher-
Şems-i garrâ bir yana mâh-ı müccellâ bir yana
Ey Ömer şemşîr-i hasret sînemi etmekte çâk
Hey dirîga bu temennalar beni eyler helak
Çok zamandır gelmedi teşrîf içün ol hûsn-i pâk
Yâra minnet bir yana hasma müdârâ bir yana
— 289 —
Gider oldum pür cefâ sen bir yana ben bir yana.
Çünki kılmazsın vefa sen bir yana ben bir yana
Siz sağ olun biz selâmet idelim yâhû seni
Ver benim gönlüm bana sen bir yana ben bir yanaı
Aşıkm ma'şuk yanında zerrece yok rağbeti
Yâ ölüp yâ gitmeyince tâ bilinmez kıymeti
Kendime ihtiyar ettim ben diyâr-ı gurbeti
Olalım yâr âşinâ sen bir yana ben bir yana
Gurbet eline düşeli olmuşum ben serseri
Hiç demezsin ey garibim hiç demezsin gel beri
Gice gündüz ağladırsın ben garîb-i kemteri
Yol göründü ey şehâ sen bir yana ben bir yana.
Yine urdun sînem üzre nice yüz bin yâreyi
Vakt ola kim bulmayasın mum yakuben areyi
Gördüğüm günler bu gündür ol Ömer bîçâreyi
Elveda' kim haşre tâ sen bir yana ben bir yana
— 290 —
Ey yüzü gül gonca fem sen bir yana ben bir yana.
Ey gül-i bâğ-ı İrem sen bir yana ben bir yana
Âşık Ömer 151
Gayrı ey şuhum seninle elvedâlar idelim
Gurbete artık kadem sen bir yana ben bir yana
Ağlayıp matem kılalım zâr ü efgan iderek
Döğünüp seng-i siyehle âh-ı sûzân iderek
Yakamız yollarda yırtıp sîne üryan iderek
Gidelim şol kaddi ham sen bir yana ben bir yana
Bir birimizden ayırdı tâli' -i gümrah bizi
Dostlanm yâdeyleyip âh eylesin her gâh bizi
Yanıla bir gün mülakat eyleye ol şah bizi
Dilde dursun bu elem sen bir yana ben bir yana
Ey Ömer kâretti cana iftirâk u iştiyak
Havfım oldur rûyini görmek ola mâlâyutâk
Elfirâk ey dilber-i âlicenabım elfirâk
Bu imiş takdîr hem sen bir yana ben bir yana
— 291 —
Ey güzeller ülkeri sen bir yana ben bir yana
Elveda şimdengeri sen bir yana ben bir yana
Merhamet ehli değildir bu zamane dilberi
Bîvefâdır ekseri sen bir yana ben bir yana;
Gayri lûthm yok bana tahkir ü âzâr etmeden
İştiyâkmla usandım âh ile zâr etmeden
Başım alayım gideyim canıma kâretmeden
Zahm-ı sînem hançeri sen bir yana ben bir yana
Nice bir âciz olalar nâm ü sânımdan benim
Andelibler ta'lim alır dâstânımdanj benim
Nice eyyamlar geçip nâm ü nişanımdan benim
Almayalar haberi sen bir yana ben bir yana
152 Âşık Ömer
Uzlet ettim ey Ömer bu gûşe-i kâşaneden
Nâleyi bülbülden aldım yanmağı pervaneden
İşte geldim işte gittim gayri doğmam âneden
Etti gönlüm seferi sen bir yana ben bir yana
— 292 —
Ey perî peyker melek sen bir yana ben bir yana
Kaldı hasret haşredek sen bir yana ben bir yana
Rûzigâr kılmakta cüda seni benden sevdiğim
Akıbet olmak gerek sen bir yana ben bir yana
Ey saçı Leylâ düşem Mecnun gibi sahralara
Akıdıp seylâb-ı eskim hicr ile deryalara
Akıbet saldı felek bu serimi sevdalara
Yandı yâremle yürek sen bir yana ben bir yana
Râh-ı gamda ağladan uşşâkı mihnet demidir
Ağla hey gözlerim ağla cana hasret demidir
Elveda şimdengeru dostlara firkat demidir
Bir yana olsam gerek sen bir yana ben bir yana
Dâima bülbül gibi gülşende feryâd ayleme
Şâd û hurrem eyleyip a'dâyı dilşâd eyleme
Yâ İlâhî sevdiğimden sen beni yâd eyleme
Ey Ömer geçer dilek sen bir yana ben bir yana
— 293 —
Gel bana cevr etme dilber dîn ü îmân aşkına
Seni yoktan var iden ol Gani Sübhan aşkına
Sen bilürsün senden özge Yâr-ı garım yok benim
Tevrat ile hem Zebur înctl ü Fürkan aşkına
Âşık Ömer I53
Kendine mağrur olma akıbet ölsen gerek
Bunca yıllar türâb olup inleyüp kalsan gerek
Hep bana ettiklerini sevdiğim bulsan gerek
Bu cefâdan kıl feragat Arş-ı Rahman aşkına
Bîvefâdarlıkta ne var âhu gözlüm söyle gel
Şimdi benden eyi m-oldu sevdiğim sana o el
Bîhüde söz söylemeği görmedim sana mahal
Uyma adûiar sözüne hakk-ı mîzân aşkına
Der Ömer dilber ne aceb cevr ü cefâ kâr olur
Dürlü nâzı öğrenince gamzesi ağyar olur
Ben gibi sana o eller sanma dostum yâr olur
Gel beni ağlatma bu dem ulu sultân aşkına
— 294 —
Düştü gönlüm bir gül-i Rum dilber -i Tersâsma
Tıfl-ı mazhar düşmüş o ustasına
Kim nazar kılmış cemâli nerkis-i şehlâsına
Kahraman vârî dayanmış hançer-i hemiâsma
Her seher arzu çeküp yüzler sürer mestâneler
01 cemâl -i şem'-i nura yanmada pervaneler
Ayn-ı ibretle nazargâha varır dîvâneler
Cümlesi tahsîn iderler seyr ü temaşasına
Ey derûnum na'resi var yân gafletten uyar
Bu keşişler bekleşir gitmeğe kilisâsına
Aşık Ömer teşneyim bir şîve-i reftâr içün
Kûh u sahralar gezüp dîvâneyim ol yâr içün
İtmesün cevr ü cefâyı ol gül-i gülzâr içün
Rast geleydim yalvarırdım Hazret-i îsâ'sma
154 Âşık Ömer
— 295 _
Bir güzel sevsem ki ben ağyâre minnet olmasa.
Kadr-i âşık anlasa sâhib eziyyet olmasa
Gün gibi rûşen cemâli verse Yûsuf'tan nişan
Hem metâ'-ı vaslma âlemde kıymet olmasa
Âşıka mihr ü vefa yâda cefâ kılsa güzel
Hem tabiat anlasa hem keyfimi kılsa güzel
Bir kalender rind meşreb ibn-i vakt olsa güzeî
Va'de-i vuslatte hiç ferdaya niyyet olmasa
Emrine râm olsalar hep bendeler azadeler
Her taraftan aşkına bir bir içeler badeler
Per yakar mıydı garib pervane veş üftâdeler
01 çerâğ-ı bezm-i dil şem'inde şiddet olmasa
İşbu pendim gevheıin gûşunda mengûş et takın
Yâra meftun olduğun ağyara bildirme sakın
Ol perî suret olunca gâhi bir ruha yakın
Ara yerde hiç rakîb-i dîv sîret olmasa
Sanma hîhûde çeker sevdayı bu dîvâne dil
Bir belâ kim sabrı möşkil ihtiyar elde değil
Bağlamazdım ey Ömer gümrâh olaydı aşka bil
Dahi sevdiğim güzel destur- i gayret olmasa
— 296 —
Kâkülün sevdaları ham eüi kaddim ey fetâ
Belli bûyundan ya anberdir yahud müşk-i Hatâ
Bir zaîfim şöyle kim hâiî yatır bir hayliden
Gelmek olmaz mı dahi insafa sen ey bîvefâ
Âşık Ömer 15^
Gel rakîb-i bedlikanı eyle kapunda zelîl
Nice bir rûzî^ola lûtfun ana çevrin bana
Kimseler bir taze dilber sevmeğe meyletmesin
Yanmızda günde bin kan eylemek cüz'î hatâ
Gösterir âşıklara kaddin kıyametten nişan
Suretindir ey perî âyîne-i âlem nümâ
Haşredek bir lâhza ayılmaz sorar keyfiyyetin
Kim ki destinden alıp nûşetse câm-ı sohbetin
Benden §ık Ömer'e yüz bin cefâ kıisan hemin
İdemem vashndan ey meh kat'-ı ümmîd ü recâ
— 297 —
Ey dirîga çerh-i gaddar kaddimi kıldın dütâ
Eyledin âhır beni ol nazh yârımdan cüda
Bunca derd.i bîdevâya sen beni görüp reva
Neyledim nettim sana söyle bana ey bîvefâ
Cûş edüp seylâb-ı eskim dembedem akmaktadır
Nâr-ı hasret bağrımı büryân edüp yakmaktadır
Dûd-i ahım firkatinle göklere çıkmaktadır
Buna razı mı Huda söyle bana ey bîvefâ
Bu cüdâhk senden oldu bende yok cürm ü günâhı
Ya nedendir kılarım her rûz ü şeb ben âh ü vâh
Doğrusun de ey lebi sükker yüzü gün alnt mâh
Az mı kıldın sen cefâ söyle bana ey bîvefâ
Tâ ezelden bilürem sende mürüvvet yokduğun
Aşıka asla terahhum ile şefkat yokduğun
Sen bilürken vaslma âlemde kıymet yokduğun
Yâ ne derdin bir behâ söyle bana ey bîvefâ
!56 Âşık Ömer
Âşık Ömer sözlerinden anlanur dîvânedir
Zâhirâ bir mûr ise ol mânide merdânedir
Pek. keder verdi bu güne gam sana âyâ nedir
Kimseden etme haya söyle bana ey bîvefâ
— 298 —
Ey dirîga kim yine aldı beni cezb-i hevâ
Yine çeşmim kıldı pür tâ serteser nakş-ı sivâ
El çeküp vazgelmiş iken cümleden ben bîvefâ
Yenile bir çevri çok dildâre oldum mübtelâ
Âteş -i aşkile zâlim yaktı nâr etti beni
Gitti akl u ihtiyarım bîkarâr etti beni
Bir bakışta çeşm-i âhûsu şikâr etti beni
Dâm-ı zülfünden ne mümkin mürg-i dil^âzâd ola
Cür'asın nûş ideli mestânesi oldum anın
Şem'ine yanmaktayım pervanesi oldum anm
Mah cemâlin göreli dîvânesi oldum anm
Mehcebîni aya benzer ruhi al çeşmi elâ
Aşıkı seydetmeğe kâküllerin çîn eylemiş
Gamzeleri mübtelânm kasdına kîn eylemiş
Hüsnünü ol mehlika tavus gibi zîn eylemîş
Halkı âşık kılmak içün kendüye virmiş cila
Der ki bu Âşık mer dil nice ma'nîler saçar
Her bilüp bilmediği hercâyiye zarın açar
Ne cefâsından hazer eyler ne çevrinden kaçar
Bu gönül dedikleri başa belâ ender belâ
- 299 —
Noldu âyâ gelmedi şâh-i cihan eğ-lendi yâ
Gönlümüz gamda koyup şems-i cihan eğlendi yâ
Âşık Ömer 157"
Gözlerim yollarda kaldı noldu âyâ gelmedi
Bilsem âyâ niçün ol kaşı keman eğlendi yâ
Her kaçan gelse efendim gönlümüz pür nûr olur
Gamde iken gönlümüz hem şevk ile mesrur olur
Hâk ile yeksan iken bu kalbimiz ma'mûr olur
Kaddi ar'ar kameti serv-i revan eğlendi yâ
Çünki gönlüm düştü bir şâh-ı cihan gavgasma
Zülf.i pür hamın görüp bend olmuşum sevdasına
Ol adû-yi bedlikanın bilmezem ığvâsı ne
Dişleri dür lebleri sükker dehân eğlendi yâ
Ey Ömer medh eyler isem medhe lâyık yeri var
Mah cemâlin üzre serpilmiş siyah benleri var
Sana kurbân olsa bu âlem efendim yeri var
Ruhleri gül kâkülü anber feşân eğlendi yâ
— 300 -
Ey gönül bu gözlerimden dereler akmaktadır
Katre katre dâne dâne gûşe gûşe âb âb
Nâr.ı hasret her mahal bu sînemi yakmaktadır
Sîne sîne döne döne semt semtü bâb bâb
Ey dirîga kimse bakmaz oldu asla yaşıma
Gör ne geldi dahi neler gelse gerek başıma
Zehr-i mâr-ı mihneti devran katuptur aşıma
Ölçe ölçe kâse kâse tâs tâs u kab kab
Geşt edüp gezdim bu dehrin bilmedim ahvâlini
Ah ü vâh ile geçirdim ömrümün visalini
Çarh-ı gerdun silmededir ömrümün konkalini
Çeke çeke dize dize tel tel u sâb aâb
İ5S Aşık Ömer
Çektiği zahmet kiminin bir nizâm-ı hâl içün
Bir elem gelmez kiminin gönlüne isyan içün
Gezdirir dünyâda bahtı kimini bir nân için
Dâğ- dâğ- u şehr şehr ü yer yer ü bâb bâb
Açma razın kimseye ger olmak istersen esen
Açar isen çâre nedir çâre dâim aç dehen
Bir kitab et ey Ömer bu sözlerini sağ- iken
Cild cild ü cüz cüz'ü harf harf ü bâb bâb
— 301 —
Bezm-i gamda âh-ü nâlem oldu ney sîne rebâb
Hûn~i dilden dîdeler iki kapağındır şerâb
Şu'le-i sûzi derûnum şem'a nisbet ferrü tâb
Dâğ-ı sinemde delîl olmuş fitîl-î ıztırâb
Gerçi ey dil bir lebi şîrîne meftun olmuşuz
Çekmeden saht-ı kemân-ı gayreti kat olmuşuz
Yine bir derd içre bir zevk-ı tesellâ olmuşuz
Gam değil şâd ü ferah eylerse bizden ictinâb
Bir münâsib hal bilir hemrâza demsâz olmadın
Kime ağladımsa halimden ebed hiç bulmadın
Vâdi-i hicr ü firakın intihasın bulmadım
Çektiğim âlâm ise oldu mutavyel bir kitâb
Ey Ömer çeksen nola bâr-ı belâ-yi gurbeti
î'tikâf-ı ruha ver emmâre renc-i zulmeti
Görmeyince nice demler mâcerâ-yi zulmeti
Âşık ol nûr-i hayat efzâdan olmaz feyziyâb
Âşık Ömer 159
- 202 —
Vechine teşbîh eder ay kendüyü etmez hicâb
Tammaz mı bilmezem eksikliğin ol mahitâb
Sana karşı hüsne garrâlandıgıyçün âfitâb
Dâmeniyle dembedem vechin anm örter sehâb
Ben sanırdnn ehl-i aşkm dûd-i âhıdır meğer
Hatt-ı anberle yazılmış tâc-ı şâhîdir meğer
Perçemin serde melâhat bârigâhıdır meğer
Kim siyeh giysûların olmuş ama miskin tınâb
Dilrübâlar içre şimdi kim meğer sensin ehem
Suretindir Ahseni takvim lebindir câm-ı Cem
Vechin üzre benlerin kirpiklerinle ey sanem
Nîze çekmiş leşker-i Hindûya benzer bîhisâb
Aşıka nâz ile çeşmin yahşi himmettir senin
Her ne denlu cevredersen ayn-ı izzettir senin
Ağzın ol gencine-i esrarı hikmettir senin
Nutka gelse fetholur âşıklara bin dürlü bâb
Benden A§ık öme/e bir kez nazar kılsan nola
Nice bir olsun firakınla giriîtâr-ı belâ
Demedin bir kez nedir hâlin senin ey mübtelâ
Bunca demlerdir kapında yasdanıp taş u türâb
_ 30 J —
Nice bir çeksem gerek dred ü firak u ıztırâb
Nice bir aksın gözümden dâima bu kanlı âb
Nice bir bu çerh-ı kecrev aksine devr eylesün
Nice bir yansun ciğer olsun kara bağrım kebâb
Âşık Ömer
Nice bir ben zehr-i aşkı dembedem nûş eyleyim
Nice bir derd ü belâyı başıma dûş eyleyim
Nice bir nahak yere ahdim ferâmûş eyleyim
Nice bir gurbet diyarında yanara mest ü harâb
Nice bir gülşende feryâd ü figan etsem gerek
Nice bir dil mürgunu bülbül zeban etsem gerek
Nice bir mihnet çeküp hâlim yaman etsem gerek
Nice bir baht-ı siyahım durmaz eyler inkılâb
Nice bir gurbet diyarında olam hâr ü hakîr
Nice bir şûh-i sitemkârım beni eyler esir
Nice bir ömrüm telef olsun bu yollarda kesîr
Nice bir olmaz Ömer bu gizli sırlar fet ^-i bâb
— 304 —
Ey benim serv-i revanim varıma sensin sebeb
Hûrı vü gılmân olup dil şâdınasensin sebeb
Mah cemâlin dembedem şuMe verir âşıklara
Mushaf-ı hüsnün hakıyçün dilberâ sensin sebeb
Çün bilürsün buncr demdir aşkının meftunuyum
Yüzüne hayran olup hem kaddinin meftunuyum
Merhametsiz kanlı zâlim hüsnünün meftunuyum
Akıbet berbâdıma mâhı lika sensin sebeb
Şu cihanda görmedim ra*nâ ben ol dilber gibi
Gül yanağın teşbih ettim misk ile anber gibi
Son deli dîvâne ettin bendeni Mecnun gibi
Hâsılı berbâdıma ey bîvefâ sensin sebeb
Âşık Ömer 161
Der ki Ömer bilmedim ben ol perî peykârımı
Akıbet eflâke çıktı gördün ah ü zarımı
Gönlüm ağlar gamgüsârım aldılar sen yârımı
Akıbet mevtime zâlim pür cefâ sensin sebeb
— 305 —
Başımı derde düşürdün Mustafâ sensin sebeb
Bunca gavga vü nizâ'a eşkıya sensin sebeb
Ben gedâ bîçâreyi halk içre rüsvây eyledin
Mushaf-ı hüsnün hakıyçün dilberâ sensin sebeb
Ey benim serv i bülendim gelmez oldun yanıma
Gicelerde uyhu girmez dîde-i giryânıma
Kisb ü kârımdan ayırdın şimdi kasdm canıma
Dâima bedmest edaya sâkıyâ sensin sebeb
Gece gündüz aşkm ile yanmadayım nâra ben
Anın içün derdime hiç bulmadım bir çâre ben
Korkarım bu keyfile çok söyledim düdâre ben
Hâsılı berbâdıma ey bîvefâ sensin sebeb
Hâr elinden çekticeğim bülbül-i şeydâ bilür
Bende Mecnûn'u bilürse yine ol Leylâ bilür
Derdimend Aşık Ömer eder Ganî Mevlâ bilür
Akıbet mevtime dilber galiba sensin sebeb
— 306 -
Ey dilâ senden kime feryâd ü dâd itsem aceb
Dilrübâlar sevmede sen eyledin mahir beni
Ben seyâhîler gibi âzâde iken rûz ü şeb
Derd ü gam tevliyyetine eyledin nazır beni
11
162 Âşık Ömer
Gerçi vardır sâkiyâ bu bâdekeşlikte zünûb
Afv ede ol hazret-i Tevvâb ü Settârüluyûb
Ben de ehl-i dil g-eçerdim kim gamınla meyl-i hûb
Züîf-i mıknâtis.'eri cezb ettirir âhır beni
Pîrezen dünyâya benzer ol güzeller meşrebi
Gerçi anın evc-i istiğnadadır hep kevkebi
Günde bin kez sihr edüp te eyler ol kendi gibi
Bütperest etmek diler ol kâkülü kâfir beni
Bir kazadır düştü gönlüm sen gibi mehpâreye
Söylemez Hâraun gibi insafı yok âvâreye
Hayli demdir acımazsın bu Ömer bîçâreye
Dağ u taş ins ü melek hayvan olan acır beni
- 307 —
Ehl-i dînin cây-i istimdadı sensin yâ Mücîb
Üstümüze sâye-i lûtf-i kerîmin kıl rakîb
Mü'mine sedd"i adûnun eyle fethin an karîb
Asker-i İslama yâ Rab şâdilikier kıl nasîb
Her muradatı veren sensin gerek kulda taleb
Anın içün dîn içün çalışmadayız rûz u şeb
Feyz ahr vasimi serabından şehîd-i teşne leb
Yâreli gazilere cüz'î naîmindir tabîb
Her kaçan düşmen iie âşûb u gavgalar kopar
Hem kıyametten nişan özge temaşalar kopar
Tob-ı kudret atılır yer yer tarâkalar kopar
Çekilir düşmân-ı din üstüne gülberg-i mehîb
Varuş'un Usturgun'un odlara yaktın bî kusur
Ba'de aldın handekine yer yeîin lâgm u kubur
Âşık Ömer 1^3
İşlediğ-im tâ'yine geldi kumarandan tabur
Sel gibi . . . çağladı akıp akıp
Sıdk ile Mevlâ deriz her işte inşâmız budur
Dîne da'vet eyleriz küffân da'vâmız budur
Rûz ü şeb Âşık Ömer Hak'tan temennamız budur
Eyleye nusrat müyesser irişe feth-i karîb
— 308 —
Ey mahabbet bezmine tâlib dil-i mahzun garîb
Künc-ı firkat eylemiş çeşmin yaşın Ceyhun garîb
Hiç kıyâs olmaz derûnun âteşi efzun garîb
Ey garib feryadı koy bilmez bu dehr-i zen garîb
Mübtelâ oldun bu sevda rencine ey bînevâ
İrmedin bir pîre kim diye bu derdine deva
Kâh-î aşkta bir zaman oldun talebkâr ı hevâ
Vuslata bir lâhza imkân olmadın meftun garîb
Bunca demlerdir belâ meydânına koydun seri
Gelberi râh ı meşekkatte dilersen rehberi
Hep basımdadır saçı Leyla'ların sevdâleri
Hiç senin başında yok akim neden mecnun garîb
Korkum oldur bir mahalsiz yerde ten halet bulur
Zinde 'iken za'fa yüz tutar beden illet bulur
Gûşe-i gamda yatırken teşne leb fırsat bulur
Gafilin ceyş-i ecel eyler sana şebhun garîb
Aklını bu yolda zâyetmiş Ömer hayranınız
Cüstücû eyler diyâr'i gamda sergerdânınız
Gurbeti mesken edinmiş serserî üryanınız
Bîkes ü bîçâre bî dil müflis ü medyun gârîb
164 Aşîk Ömer
— 309 _
Çün bana yâr olmağı sen kılmadm cânâ murâd
Ben hevâdâr olmadan kurtuldum oldum nâmurâd
Kılmadm bîçâreni bir kerre lûtfun ile şâd
Halk-ı âlem cümleten yârın ben oldum sana yâd
Çeşmime uyhu haram oldu şeb"i gamdır dünüm
Alemi tuttu figanım gûşuna ermez ünüm
Geçti devrinde yazıklar bu cefâlarla günüm
Olmadı kendi muradım üstüne bir lâhze şâd
Tab'ı müstağni cefâ pîşe dil-i şeydâyisin
Yine derin kim sana noldu neden sevdâyisin
Hey ne zâlim merhametsizsin dil-i hercâyisin
Hîç te'sîr etmedi gitti sana feryâd ü dâd
Tut ki hublar şâhısın feryadım işitmez misin
Terk edüp çevri hakikat râhına gitmez misin
Der ki bu Âşık Ömer Hak'tan hicâb etmez misin
Yâ senin bu zulmüne râzî mıdır Rab-bül'ibâd
_ 310 —
Ey bütün dünyâyı bünyâd eyleyen Mevlâ meded
Bunca meknûnâtı îcâd eyleyen Mevlâ meded
Dest"i lûtf-i kudretiyle bu vücûdum şehrine
Kâ'be-i maksûdun âbâd eyleyen Mevlâ meded
Nâr-ı hicran içre düştüm kalmadı sabr ü aram
Rûz ü şeb yanmaktayım işim tamâm oldu tamâm
Ateş-i Nemrûd'a cism^ pâkini edüp haram
Ey Halîl^îbrâhim'e dâd eyleyen Mevlâ meded
Dîde bu veçhile mestur eyleyüp mahbûbunu
Yedirüp kurtlara cism-i hazret- i Eyyûb'unu
Âşık Ömer 165
Derdile beytülhazenden ağladup Ya'kub'unu
Dîdesinden Yûsuf'un şâd eyleyen Mevlâ meded
Düşmüşem bir derde nâgeh eylerim feryâd dâd
Mürgf~i dil dâm-ı belâdan olmadı bir dem küşâd
Gel demidir kurtarup girdâb-ı gamdan eyle şâd
Ey nice mahzunu dilşâd eyleyen Mevlâ meded
Fahr-ı âlem Seyyidülkevneyn o sultân aşkına
Hayder-i Kerrâr hem âl-i emîrân aşkına
Ver muradın bendenin Bûbekr ü Osman aşkına
Bu Ömer adın bana ad eyleyen Mevlâ meded
311
Nâgehan aşk u mahabbet râhma girdim meded
Bilmez idim ben bunu asandır derdim meded
Lûtf u şefkat sahibi dilber kerem kânı sanup
Çevri çok bir bîvefâya gönlümü verdim meded
Bilmezem billahi ben dîvâne netsem neyîesem
Yüz beyüz nutkum tutulur yâre hâlim söylesem
Sergüzeştim nâmesin dostlar nice şerheylesem
Defter ü divâne sığmaz binde bir derdim meded
Leşker-i hayret ihata eylemiş burc-i teni
Cism'i zarımı serâpâ su sanur gören beni
Zayi kıldım aklımı hiç bilmez oldum ben beni
Ne hayâle uğradım ne hâlete irdim meded
Siz bu dilber sevmeği âlemde âlem sanmanuz
Sonra ey bîçâreler nâr-ı elemle yanmanuz
Her kıyamet kametin mihrin görüp aldanmanuz
Şimdi pek nâdirdir asilzadeler merdim meded
m Âşık Ömer
Ba'zilar dilber nedir bilmez dil-i şeydâ nedir
Aklı var ol kimsenin kim anlamaz dünyâ nedir
Çekmesem bilmezdim ey Âşık Ömer sevda nedir
Başıma geldi ne müşkil derd imiş gördüm meded
— 3Î2 _
Ey cemâli gonce-i dilde İrem cânâ ferîd
Çekmemiş bâğ-ı kühen kaddin gibi bir nevresîd
Hatırım aldın ele bin lûtfile şâd eyledin
Ey güzeller serveri Mevlâ kıla ömrün mezîd
Nedir ol çeşm-i siyah ebru yüzünde reng-i âl
Hışm.ile baksan edersin âşıkın kaddini dâl
Kudretinden şöyle kim öğmüş yaratmış Zülcelâl
Tâbi'-i necmin senin ferhundedir bahtın saîd
Bakışın âhû sıfat hayran eder cân ü teni
Böyie dembeste kılan şîrin kelâmındır beni
Künc-i dil hâlî kalur gamdan kaçan görsem seni
Tazeler şevkin derûnum içre bir aşk-ı cedîd
Ehl-i diller câm-ı aşkın cür'asmdan kandılar
Pertevi mihrin görüp pervane gibi yandılar
Arızında fülfülün cânâ görenler sandılar
Seyr içün sahrâ-yi Rûm'a çıktı bir Hindî cirîd
Der ki bu A<^ık Ömer ey hulku ahsen veçhi mâh
Dilerim yavuz nazarlardan emîn etsin îlâh
Kaddine iğri bakanın kameti olsun kütâh
Sana kem sananları kahreylesin Rabbülmecîd
— 313 _
Ateş "i firkatlerin saldı gönül mülküne od
Şol kadar başımda muy sanma tepemden, çıktı dûd
Âşık Ömer 167
Gözüme dünyâ görünmez menzil-i vasim hayâl
Şol kadar kıldım reh-i aşkında isbât-ı vücûd
Olmasa dilde hayâM tal'at-i pür enverin
Dağılup gitmez mi aklı âşık-ı gam perverin
Cânma kâr etmeseydi buyu zülf"i anberin
İştiyakından özün âteşlere yakmazdı ûd
Lâle ruhsârm gamından hûn ile bağrtm dolup
Cûy veş oldu revâne dîdelerden yol bulup
Arızına zülfüne hâl-i ruhin mâbeyn olup
Cân ü dii sahrasına mîrâne çektiler hudûd
Râh-ı aşkında cevânâ çok çekilmiştir emek
Bu husus içün güvâhımdır benim ins ü melek
Arzu eyler şehâ vasim gönül tâ haşre dek
Gözlerim yolda demâdem dilde virdim yâ Vedûd
Benden Aşık merdin terk edemem mu'tâdım
Böyle yazmış gam melâmet defterine adımı
Gül gibi ey gonca sen gûş etmeyince dadımı
Ben hezâran nâle vü feryâd ü yâr etsem çi sûd
_ 3t4 —
Başladım bülbül misâli zara her gün her gece
Anm içün düşmüşem ezkâra her gün her gece
Ben nasîhat eyledikçe yâra her gün her gece
Aşihâlık eyler ol ağyara ker gün her gece
Dilrübâlar meclisinde çalınur her dem rebâb
Dolanur pervane veş devretmede lâ'l-i şerâb
Olperînin açkı ile bağrımız oldu kebâb
Bu vücûdum şehri yandı nâra her gün her gece
Cümle âlem ol perinin hüsnüne eyler pesend
Rub'i meskûnu dolaştım bulmadım sana menend
igg Âşık Ömer
Dîde giryan sîne üryan boynumuzda var kemend
Varayım Mansur gibi ben dara her gün her gece
Ey Ömer dostun hayâli dîdemizden gitmedi
Sevdiğ-im düşman ile dostunu hiç fark etmedi
Gezme ağyar ile dedim ol nasihat tutmadı
Söyledikçe gözleri sahhâra her gün her gece
_ 315 —
Durmayup artırdı yârım nâzı her gün her gece
Artmada anka gibi pervâzı her gün her gece
Zülfü teline nice üftâdeler berdâr olur
Şehlevendim ediyor i'zâzı her gün her gece
Aşık-ı sâdıklara cevretmeği ta'lîm eder
Bed lika merdudlara ta'zîm ü hem tekrîm eder
Anların bezmine varır kendini tesiîm eder
Fâş eder âlemde gizli razı her gün her gece
Der Ömer hakka pesend olsun bu nazm ı pendine
Şi'r ü güftârın müselsel akl erişmez fendine
Sevgili yârı müsehhar eyle bari kendine
Bağrına sar dilber 'i mümtazı her gün her gece
_ 316 ~
Kande idin canımın cânânı hoş geldin hele
Haste diller derdinin dermanı hoş geldin hele
Bir nice demdir görünmezdin neden ey mehlika
Yoklamazdm bu dil-i nâlânı hoş geldin hele
Görmedim bir mâhrûda dîde-i mergubunu
Hazret-i Hak hub yaratmış gamze-i âşûbunu
Bunca gündür ağladırdın derd ile Ya'kub'unu
Mısr-ı hüsnün Yûsuf -i Ken'ân'ı hoş geldin hele
Âşık Ömer 169
Evvel aşkın oduna yaktın dil-i âvâreyi
Şerha şerha eyledin bu sîne^i sad pareyi
Vashn ile güldürüp ben âşık-ı bîçâreyi
Ey melâhat mülkünün sultânı hoş geldin hele
Gün be gün işim benim feryâd i!e hep zâr edüp
>
Bunca günlerdir Ömer hecrinden ağlar zâr edüp
Şâdümân ettin bu dem sen anı hoş geldin hele
— 317 —
Yâ İlâhî sen beni inşâna muhtâc eyleme
Olur olmaz nâhalef nâdâna muhtâc eyleme
Ol Habîbin Fahr-i âlem Mustafâ'nın aşkına
Dostumu koyup beni düşmana muhtâc eyleme
Cümlenin ma'bûdu sensin sendedir devlet kemâl
İstemem nâmerd elinden devlet -i mâl ü menâl
Kendi lûtfundan kerem kıl ey kerîm-i Zülcelâl
Düşmana değil dahi dostâne muhtâc eyleme
Kıl inayet sen bana hazret-i İmam aşkına
Cennet-i uzmâ i e ol Arş-i Rahman aşkına
Âb-ı zemzem dahi ol Beyti mükerrem aşkına
Bâb-ı eltâhndan özge cana m.uhtâc eyleme
Bin bir ismin sahibisin snrımiz yoktur sana
Gice Gündüz ağlayup budur niyazım dâima
İns ile cin kurd ile kuş cümlesi kuldur sana
Ömer'i derdli edüp dermana muhtâc eyleme
_ 318 —
Hamd ola dünyâda bir canan edindim kendime
Lâkin âlem halkını düşman edindim kendime
170 Âşık Ömer
Gelse işret haneye bir lâhza eğlenmez iken
Bin "fcjelâ ile gice mihmân edindim kendime
Serde sevda var iken gitmez gönülden derd ü gam
Bülbül-i şûrîde hâl eden beni bir gonca fem
Leyl-i eskimle yazar müjgânımı kılup kalem
Şevk-i sînem bir ulu dîvân edindim kendime
Çekmeden asla mecalim kalmadı el kahrını
Rahm eder seyreyleyenler hûn-i çeşmim nehrini
zehrini
Kâse kâse nûş edüp derman edindim kendime
Vadi -i gamda dirîga kaldım ey Ömer garîb
Vaslı yârm olmadı bir kez murâd üzre nasîb
Kande teşrif eylese yanından ayrılmaz rakîb
Çâr nâçâr anı da yârân edindim kendime
— 319 —
Şu cihanda bir gözü mestâne buldum kendime
Misli yok bir hubluğu şâhâne buldum kendime
Ol dahi bir ben gibi âşık-ı sâdık bulamaz
Bir güzel yüzlü güzel cânâne buldum kendime
Andan özge şu cihanda gayri yârım yok benim
Gel benim buldum kendime
Gelmemiş rûy-i zemine böyle bir nâzik perî
Bir yerinde yok kusuru anın uygun her yeri
Nâz ile şiveler eyler bendesine ekseri
Hokka fem şirin zeban devrâne buldum kendime
Âşık Ömer 171
Çok zaman bülbül misâli âh ile zâr eyledim
Serteser gezdim cihanı geşt ü gülzâr eyledim
Hamdülillâh buldum anı kendime yâr eyledim
Ey Ömer gönlümce ben bir dâne buldum kendime
— 320 —
Ey dilâ mecnûn ile divân olursam kime ne
Çâk edüp pîrâhenim üryan olursam kime ne
Bir gedâ-yi bî neva olsam kime olur ziyan
Serteser âlemde bir sultân olursam kime ne
Nûş edüp aşkın meyinden mest ü hayran olmuşum
Gam değil âlemde ben deryâ-yı umman olmuşum
Tutalım hiç nesne bilmez cehl-i nâdân olmuşum
Hükmile ben sâni-i Lokman olursam kime ne
Şimdi gönlüm bir güzeller şahmın hayranıdır
Hüsnüne meftun olan cân emrinin kurbânıdır
Hublanm mısn gönüller şehrinin sultânıdır
Yâr ile hem meclis-i rindân olursam kime ne
Şi'rine fasl eyleme nazm-ı mekalim irgörür
belki hâlim irgörür "?„
Zemmedenler lâcerem dilde . . . irgörür
Alem içre dillere destan olursam kime ne
Dinle pendim anlar isen kaide Aşık Ömer
Sarf-ı nakd ettim bu bezm i fânide âşık Ömer
Ne sana benden ne senden fâide Aşık Ömer
Gice gündüz zâr ü sergerdân olursam kime ne
— 321 ~
Dilberâ dillerde vasfın yâd olur günden güne
Kadd ü servi kametin şimşâd olur günden güne
172 Âşık Ömer
Nutka gelse açılur baht-ı siyâh-ı âşıkan
Aşikanı âşıka irşâd olur günden güne
Sana şol mâh cemal ihsan edüptür lâ Yezâl
Her işiden vasfı rüyin söyler elbet bir gazel
Ey sacı Leylâ efendim ey lebi zerrin güzel
Sana çok Mecnûn'u çok Ferhâd olur günden güne
Dembedem nâr-ı gamın bu sînem ihrâk etmede
Kaşların her demde cânâ katl-i uşşak etmede
Gamze-i hunrizlerin cellâd olur günden güne
Ey Ömer ümmîd-i lûtfun ... dil meskeni
Yâ nice tîmâr-ı âşkın etmesün arzu seni
• > ••
Leblerin gamı dile imdâd olur günden güne
— 322 —
Bülbülün medhin okusun rûz ü şeb dâl üstüne
Âh efendim .... yaraşur âl üstüne
Giderek seyreyledim sen hublarm sultânını
Kırmızı güller takınsun şahbaz bâl üstüne
İstemem, çok dünyede kıldım kanâat az ile
Serine gelmek mukarrer alnımıza yazile
Bir cTÜzeller şahı sevdim söyledikçe nâz ile
Getürür dilinde sükker şerbeti bal üstüne
Gör ki Hak yoluna Leylâ vermiş idi serleri
Olmuşuz Mecnun misâli gezdirir her yerleri
Ak gerdana dizilmiştir efendim benleri
Sanki dizilmiş cevahir bir sıra lâl üstüne
Der Ömer bir bülbülüm ben nazarım gülzâredir
Sarmayınca tâ unulmaz vücudum pür yâredir
Âşık Ömer 173
Dört hurûf ile efendim ismin aşikâredir
İki mimdir birisi hâ okunur dâl üstüne
_ 323 _
Mürgf-i dil kondu bu gün bir ruhleri âl üstüne
Sen neden coştun dedin bir ruhleri âl üstüne
Karşıma çıkan benim bir saçı Leylâ idi kim
Beni mecnûn eyledi benleri fülfâl üstüne
Aklımı başımdan aldı bilmedim netti sana
Boynumu eğdim de ben yek nazar eyledim ana
Bakışımdan anlayup sordu dedi noldu sana
Ben dedim ki bir garibim destimi al üstüne
Kakıyup döndü dedi âşıka yetmez mi didar
İsmini bilmem dedim dilber bana etti azar
Defter-i uşşâka yazmış hattına kıldım nazar
Elf ile hâsı çekilmiş mîm ile dâl üstüne
Yağmacı tâtâr elinden uçması mümkin değil
01 iki şâhîn elinden uçması mümkin değil
Ol kadar cehd eyledim ki geçmesi mümkin değil
Nice bin zengî yatur derbend halhal üstüne
Eyleme Âşık Ömer bu aşkı bünyâdım benim
Dinleme tahrîr eder dîvân-ı îcâdım benim
Hem kemâle şîmşâdm benim
. . . olur mu kalursa bu hai üstüne
— 324 —
Sevdiğim takın yürü mercanı mercan üstüne
Lütf edersin sevme gel her canı cânân üstüne
Zulme bâis oldu gayet ol rakîb-i bî eman
Eyleme gel her zaman dîvânı dîvân üstüne
174 Âşik Ömer
Ey dirîga içüp aşkın oduna hem yanmadım
. . . câçıa ben aşkın oduna yanmadım
Hak biiür kim . . .
Kanlı zâlim eyledin bühtan bühtan üstüne
Tutahm ki âleme sultân imişsin ey peri
Rahm edersin cevr ile öldürme gel âşıkları
Cana kasteyler şehâ rûyinde müjgân okları
Katlime olmuş gibi fermanı ferman üstüee
Hayflar olsun ki âhır ömrümüz oldu heba
Billahi düşmezdi senin şânma
. . . . ey bîvefâ
Sînem üzre eyledin hicranı hicran üstüne
Hiç cefâsız dilber olmaz böyledir bu tâezel
Tâ kıyamet haşr olup edince revanı . . .
Cümle âlem Yûsuf olsa istemem gayri güzel
Der ki Ömer sevmezem Osmânı Osman üstüne
Ey güzel hançer çeküp kasdetme inşân üstüne
Sînede derdim yanar kan eyleme kan üstüne
Bilmedim aşkın beni tâ böyle ihrâk eylesin
Yohsa düşmezdim varup bu nâr-ı sûzân üstüne
Geçti gönlüm mübtelâdır sana amma neyleyim
Bir terahhum eylemezsin bana amma neyleyim
Vasim ister cân ü dil bir yana amma neyleyim
Korkarım çarh-ı felek dönerse hicran üstüne
Hüsnünü sakla nazardan kâkülün eyle nikab
Âfitâba perde çek zulmette kalsun mâhitâb
Âşık Ömer 175
Safha-i ruhsârm üzıe benlerin olmaz hisâb
Şâh-ı Hindidir otağın kurdu îrân üstüne
Mest eden ^4^/^ Ömerli eide câm-ı Cem değil
Lâ'l-i nâbm şerbetinden içtiğim zemzem değil
Râh-ı aşkında eğer serden geçersem gam değil
Uğruna kurbân olayım baş ile cân üstüne
— 326 —
Ey dirîga düştü dil bigâneden bigâneye
Aşinalık gösterir pervaneden pervaneye
Gâh olur bülbül gibi bâğ-ı gülistan arzular
Gâh gezer baykuş gibi viraneden viraneye
Çektiğim gizli meşekkat dûd-i âbımdan mıdır
Yandığım pervane veş feryâd ü âbımdan mıdır
Kendi nefsimden midir baht-ı siyahımdan mıdır
Rûzigâr atar beni bir haneden bir bâneye
Aksine devr eyledi çerh-i felek kaldım garîb
Gurbet illerde bana hiç olmadı vuslat nasîb
Destine bir câm alup sâkî gibi geldi rakıb
Durma çeşmim doldurur peymâneden peymâneye
Ârif-i billâb olan âlemde mir'ât ehlidir
Sırrın izhâr eylemez kâmil makamat ehlidir
Bu Ömer ol derd ile her dem hârâbat ehlidir
Mest-i sergerdan gezer meyhaneden meyhaneye
F
— 327 —
Ey cemâl- i dilküşâsı mâb-ı tabanım Şerîf
Dilsitânım dilberim mümtâz-ı devrânım Şerif
176 Âşık Ömer
Sahn-ı bâg-ı cana teşrif et kadin rencide kıl
Dilneyazım sevdiğim serv-i hirâmânım Şerîf
Meh cebinim zülf-i pürçînim kemendim sevdiğim
Gamzekârım çeşm-i hunharım efendim sevdiğim
Şehsüvârım nazeninim şehlevendim sevdiğim
Ey nigâhı âfet-i akl-ı perişanım Şerif
Bir g-ümüşten serv-i zîbâdır nihâl-i kametin
Mâh-ı nevdir kaşların hurşid-i enver tal'atin
îd i adhâdır dil -i uşşâka râz-ı vuslatın
Ana kurbân et beni lî^tf eyle sultânım Şerîf
Mûmiyânm hançerin hûnî gözün bakışların
Tarz u etvârm hirâmm nazenin cünbüşlerin
Eyler uşşâkı helak tab'-ı selim gülüşlerin
Âlemi etti esir ey şâh-ı hûbânım Şerîf
Hüsn-i pâkinde olan resm-i vekarm aşkına
Nâle-i uşşak-ı bisabr ü karârın aşkına
Bi vefâlık etme ecdâd-ı kibarın aşkına
Bu Ömer biçârene rahmeyle gel canım Şerîf
— 328 —
Ey saadet âleminde mâh ı pür enver Şerîf
Lâ'lin üzre görücek sandım gubâr-ı hattını
Levh-i sun' üzre yazılmış sûre-i Kevser Şerîf
Biricik lûtfunla kılsan âşık-ı pâke nazar
Feyz-i mihrinden irerdi kalb-i gamnâke nazar
Ceddin ol Dürr-i yetîm eylerdi gör hâke nazar
Yâ sana lâyık mıdır olmak sitem perver Şerîf
Âşık Ömer İ77
Çeşm-i hunrizinle seyr eden celâl-i hüsnünü
Şekl-i mâha arzdan korkar hilâl-i hüsnünü
Bârekâllâh kim kaçan görsem celâl-i hüsnünü
Ayet-i Seb'-ul-mesânî okurum ezber Şerîf
Ey deyen Âşık Ömer bahtm niçün hurrem değil
Bezm-i nâhemvârlarla âlemin âlem değil
Şöyle şâhm hizmetinde bir gedâyım gam değil
Asl-ı pâk-i nûr-i evvel nesl-i Peygamber Şerîf
— 329 —
Kaldı dil zulmette meşhur olmadı hayf oldu hayf
Vasl-ı mehrûlarla mesrur olmadı hayf oldu hayf
Gülmedi gül bahtımız açılmadı âyînemiz
Zulmet-i gamhâne pür nûr olmadı hayf oldu hayf
Dilberâ yâr olalı aşkına cân ü cismimiz
Cevr ü kahrınla hilâle döndü gitti resmimiz
Hizmetimiz geçmedi makbule eyvah işimiz
Defter-i uşşâka mastûr olmadı hayf oldu hayf
Ol rakîb-i bed güher efsâne hamrın içmede
Çeşm-i zâr-ı âşıka sadpâre hil'at biçmede
Hazretine ben belâkeş mübtelâyı geçmede
Aradan ol rû siyeh dür olmadı hayf oldu hayf
Benden Aşık Ömer'im sen yâra nettim neyledim
Anca meddahın olup dillerde vasfın söyledim
Kılmadın himmet dil-i vîrâne çok sa'y eyledim
Dahi berbâd oldu ma'mûr olmadı hayf oldu hayf
12
178 Âşık Ömer
H
— 330 —
İsmetin sermâye-i rûh-i revanidir kadeh
Ehl-i bezmin âşıka cisminde canıdır kadeh
Halleder bir demde yüz bin müşkilâtı âşıka
Derd ü gam elfâzmm şerh ü beyândır kadeh
Yok imiş bildik fenada mülk-i rahat âşıka
Anın içün verilür keşf ü keramet âşıka
Açılur hep cümle ma'nâ-yi hakikat âşıka
îlm ü hikmet bildirir sırr-ı maânîdir kadeh
Badedir ey dil eden kalb-i derûnu pür ziya
Anlamaz kadrin şerâb-ı hoşgüvârın her gedâ
Câm-ı Cem devrinde erbâb-ı safâya bî riya
Dest-i sâkîden gelür bir ermaganîdir kadeh
Âşıkm sermest ü hayran olduğun mülden bilür
Bülbülün hengâme-i giryânmı gülden bilür
Söyledirsen Ömer'i yetmiş iki dilden bilür
Ehl-i bezmin hem dili hem tercemânidir kadeh
— 331 —
Ey gönül geçti zamanın kılca kaldı tende rûh
Bu cihan satranç misâli mata karşı geldi ruh
Sunmadan peymânesin destine sen peyk-i ecel
Ettiğin cürm ü günâha eyle tevbe-i Nasûh
Ne sanursun kendi kendin odalara yanmaz mısın
İçüp ecel şerbetini âkibet kanmaz mısın
Nice bir feryâd edersin gönül uslanmaz mısın
Vasl-ı yâr olmak dilersen sabr-ı Eyyub ömr-i Nûh
Âşık Ömer *79
Pâdişâhın devletinde bir büyük eksik degfil
Kendi haddin bilmeyen düşmana reng eksik değil
Akdeniz'de Rumeli'nde yine ceng eksik değil
Yâ İlâhî kıl hidâyet eyle bir feth ü fütûh
On sekiz bin âlemin Settârı lûtf etmiş sana
Ömer'in ömrünü kıldın sen heba ender heba
Kaldırup destin niyaz et dön yüzün Hak'tan yana
Bu dualar müstecâb olur Ömer vakt-i sabûh
i
— 332 —
Kıl kerem bu bendene cananım ağlatma beni
Olmasun yaşım firâvan canım ağlacma beni
Sana karşu durmazam ben ey perî bir cân içün
Öldürürsen razıyım sultânım ağlatma beni
Güle bak bendene böyle bu edadan fariğ ol
Hiç sana lâyık mıdır cânâ ezadan fariğ ol
Bunca g^ündür ettiğin cevr ü cefâdan fariğ ol
Âsümâna çıkmasun efganım ağlatma beni
Gitti eyyam "1 şitâ hoş geldi şahım nevbahâr
Açılur lâle vü sünbülden olur bâğ-ı kenar
Hüsnüne karşu bugün dil etmesün feryâd ü zâr
Andelip veş ey gönül handanım ağlatma beni
Bu Ömer bîçârene hor bakma şahım mübtelâ
Bâd-i lûtfundan kerem kıl gâhice gâhî sana
Âşık-ı dilhasteye cânâ değildir bu deva
Kalmadı tende benim dermanım ağlatma beni
180 Âşık Ömer
— 333 —
Bir dili bülbül gül -i ra'nâ tıraş etti beni
Servi kad ince miyan bâlâ tıraş etti beni
ibrişim fûte tutunmuş incecik miyânma
Önüme peşkir koyup zîbâ tıraş etti beni
Sığamış sim bileğin kan almağa ol nesl-i pâk
Çıka vardım
Kemeri bendin kuşanmış piridir Selmân-ı pâk
Aferin üstadına hakka tıraş etti beni
Sormak acep olmasun ne yerlüsün dedi bana
Ben dedim değil zamanı sonra söylerim sana
Başladı Bismillah ile boynumu saldım ana
Nâz ü istiğna ile hakka tıraş etti beni
Sakala verdi cilalar kararın bulsun deyu
Destine mikrâsı aldı rûyimiz gülsün deyu
Destime âyîne verdi afiyet olsun deyu
Ey Ömer bir ismi sin nun hâ tıraş etti beni
— 334 —
Dilberâ seyyah olursan gel Hicaz'da bul beni
Kâ'be-i âlî makam- 1 serfirazda bul beni
Gel ziyaret eyle ol beyt-i Hudâ-yı kıl tavaf
Gûşe-i Beytül-harem içre niyazda bul beni
Alemi bîhûde mahv etme şehâ eyle hazer
Almak istersen benim nâm ü nişanımdan haber
Kısmet olursa diyâr-ı şehr-i İstanbul eğer
Ayasofya'da kıyam üzre namazda bul beni
Âşık Ömer 181
Anda bulmazsan eğer eyle beğim kat'-ı ümîd
Tâ kıyamet haşr olunca vuslatım senden baîd
Defter-i nisyanda kayd et ism ü resmim nâbedîd
Pençe-i dest-i ecel sayyâdbazda bul beni
Hâsılı bulmaz isen bu âlemi devrân edüp
Bil harâb etmiş ecel ten burcunu vîrân edüp
Ömer'in ruhu içün bir Fatiha ihsan edüp
Kabrini eyle ziyaret hâkisarda bul beni
- 335 -
Aşk ile âlûdeyim âvâre zanentmen beni
Gerçi kim âvâreyim her yâre zannetmen beni
Aşıkım amma hakikat bilmezem kim sevdiğim
Aklı yok âvâredir aşkâre zannetmen beni
Gel rumuzundan haber al ârif-i dîvânenin
Şem'a yan yanmca gför ahvâlini pervanenin
Mürg-i dil anka geçer her bir kebûter hanenin
Dânesine sayd olur âvâre zannetmen beni
Kalmışım zâlim fena bezminde bir dem iktidar
Terk edüp unvanını gitmiş nice sâhib vekar
Bir nigâhı doludur hem nice bin mestâne var
Bade memlûyum tehî hammâre zannetmen beni
Çok mudur âşık varırsa ol fesahat kânına
Rahş-ı tab'ım oynadupta gireyim meydânına
Ol rakibin tob edüp hem başımı çevgânma
Gayreti âm edemez biçâre zannetmen beni
Aynıma gelmez Ömer dünyâ olursa mâhrû
Pehlevân-ı aşk ile olsam kaçan kim rûberû
Mihr-i âlemtâb içün eflâke etmem serfürû
Yâr içün baş indirir ağyâre zannetmen beni
182 Aşık Ömer
- 336 —
Düştü gönlüm bir melek sîmâya incitmen beni
Dişleri dür kaşları tuğraya incitmen beni
Uğramışım ben bu derde kim helak olsam gerek
Başladım şimdengeru esmaya incitmen beni
Her kaçan reftâr ile azm ider ol hammâmına
İns ü cin seyre çıkup hayran olur endamına
Kimseler vâkıf değildir dilberin esrarına
Başladım şimdengeru sevdaya incitmen beni
Soyunup bin nâz ile uşşâka ziynet gösterir
Maksudu ziynet değil meftuna nisbet gösterir
Sevmemek mümkin mi cânâ çünki ülfet gösterir
Düştü gönlüm çâresi yok haya incitmen beni
Der ki Ömer gamzenin çeker nice hay hûların
Dâm kurmuş yem döker sayd etmeğe, âhûlarm
. . . kazaya nişan üstünde ebruların
Gönlümü verdim bu bîvefâya incitmen beni
— 337 —
Rûz ü şeb bülbül gibi nâlân eden sensin beni
Gülsitân-ı hüsnüne hayran eden sensin beni
Aşık-ı bîçâreye hiç yoğ imiş rahmm s^nin
Gice gündüz ağlayup giryân eden sensin beni
Dembedem rahm eyleyüp şâd etmedin gamnâkini
Üstüme hançer çeküp te istedin helakimi
Yoluna sarf eyledim hep mâlimi emlâkimi
Yalın ayak baş açık üryan eden sensin beni
Yedi iklim dört köşeden duydular feryadımı
Dinlesün şimdengeru serv-i kadi îcâdımı
Âşık Ömer ]g3
Bilmeyenler bildiler hem şehrimi hem adımı
Ey vefasız âleme destan eden sensin beni
Bunca yıldır cevr ile sen komadm çeşmimde fer
Hâlime bak merhamet et el'aman ey gonca ter
Hak bilür kimseye bühtan eylemez §ık Ömer
Hâsıh ma'mûr iken vîrân eden sensin beni
- 338 -
Yâ İlâhî hikmet ile özg-e cân ettin beni
Bir zaman âlem içinde nevcivân ettin beni
Bir zaman kuvvet verüp küffâr ile ceng- eyledim
Bir zamandan uğruna sâhibkırân ettin beni
Bir zaman seyyah olup gezdim cihanı serteser
Bir zaman meyhûr olup meyhanede oldum püser
Bir zaman dervîş olup miyâna bağladım kemer
Bir zaman bu âlem içre dervişân ettin beni
Bir zaman şâir olup şâirleri çektim yola
Bir zaman ömür geçürdüm geçmedi hiç bir pula
Bir zaman serkeşleri erkân ile çektim yola
Bir zaman gurbetlik illerde viran ettin beni
Bir zaman hâhz olup hafızlara oldum gulâm
Bir zaman abd oldum âbidliği ettim ben tamâm
Bir zaman zâhid olup zâhidlere oldum imâm
Bir zaman gülsen içinde bülbülân ettin beni
Bir zaman devletle ömrümü geçürdüm çok şükür
Bir zaman bây ü gedâ yiyüp içürdüm çok şükür
Bir zaman devlet hümâsmı uçurdum çok şükür
Bir zaman rüsvây edüp efruzan ettin beni
Bir zaman tevbe edüp isyanım andım ağladım
Bir zaman gençlikteki dermanım andım ağladım
Î84 Âşık Ömer
Bir zaman hayfâ geçen devrânım andım ağladım
Bir zaman böylece pîr-i nâtüvân ettin beni
Yâ İlâhî son nefeste isterim kalb-i selîm
Rahmeten lil' âleminsin merhamet kıl yâ Kerîm
Der ki bu Âşık Ömer ki çektiği senden elim
Hamd ü şükr olsun sana ehl-i imân ettin beni
_ 339 —
Ey perî peyker hatâdan saklasun Hâlık seni
Alemin hem bunca mülkü tahtına lâyık seni
Çok zamandır müştak idim sen gibi cânâneye
Çok şükür buldum hele ben canıma lâyık seni
Oturup surette muhkem olagör hey nevcivan
Eylemiş Bârî Taâlâ menzilin bâğ-ı cinan
Böyle bir mansıb ele girmez bilürsün her zaman
Nice ziyaret iderler bir nice âşık seni
Hüsnüne mağrur olup ta sakın olma iftihar
Bir gün olur belki eser bir muhalif rûzigâr
Halk-ı âlem içre kendin sakın etme nâbekâr
Çalışur sokmağa belâya meded yazık seni
— 340 —
Sevdim amma bîvefâ bilmezdim evvel ben seni
Şûh u zâlim pür cefâ bilmezdim evvel ben sen!
Bend-i zencir kıldı cunun gönül İskender'ini
Böyle tarz-ı şûh edâ bilmezdim evvel ben seni
Hayli demlerdir aramızda cüdâlık semti var
Bî edebliktir şehâ sizde gedâlık semti var
Tâ ezelden gözlerinle aşinalık semti var
Görmeseydim sabıka bilmezdim evvel ben seni
Âşık Ömer 185
Bilmiş ol âgâhm olsun kıl hazer ey dil firîb
Uğradılar akıbet bir iftiraya an karîb
Busesin aldım sarıldım diyu lâf itmiş rakîb
Derde em zahma şifâ bilmezdim evvel ben seni
Yoluna canlar feda cânân imişsin şüphesiz
Mihr-i âlem âfet-i devrân imişsin şüphesiz
Ehl-i derdin derdine derman imişsin şüphesiz
Şüphesiz ey mehlika bilmezdim evvel ben seni
Der ki bu Âşık Ömer bir hele şây oldum ile
Ey perî sen bari düşürme sakın kendin dile
Uğrun uğrun âlem eylersin mey ü mahbûb ile
Mâil-i zevk u safa bilmezdim evvel ben seni
— 341 —
Beddua etmem sana Mevlâ'ya saldım ben seni
Her seher tesbîh eden diHgre saldım ben seni
Neyledim nettim sana ben niçün ağlattın beni
Medine'de yatan ol Servere saldım ben seni
Bülbülün çünki gül ile çâğrışur her dem öter
Aşkın âteşi sinemde dembedem yanup düter
Dilerim Bârî Huda'dan olasın benden beter
Şahlar şahı olan sultâna saldım ben seni
Tek henüz gelmiş yetişmiş ol güzellik çağma
Sînemi ben siper ittim hançerinin tığına
Bunca ümmet-i Muhammed çıkmış Arfat dağına
Kâ'be'ye tavaf iden hüccâca saldım ben seni
Aşık Ömer mah yüzüne eyelsem bari nikab
Nazil oldu Hak'tan indi gök yüzünden dört kitâb
Yandı nâr ile vücûdum şehri oldu bir itâb
Camilerde okunan Kur'ân'a saldım ben seni
186 Âşık Ömer
— 342 —
Söyle ey mehrû güzel billahi kim sevmez seni
Gözleri âhû güzel billahi kim sevmez seni
İhtiyarım gitti elden gördüğüm saat seni
Ey keman ebru güzel billahi kim sevmez seni
Yüzünü görüp dedim burc-i şeref mânendidir
Gamze-i tîrin ile sînem hedef mânendidir
Leblerin gonca dehânın bir sadef mânendidir
Dişlerin lü'lû güzel billahi kim sevmez seni
Bâğ-ı cennette hirâmm nahl-i Tûbâ der gören
-Ruhlerin taze açılmış verd'i hamrâ der güren
Yûsuf-ı Mısr-ı melâhat yâ Zelîhâ der gören
Hüsnile memlû güzel billahi kim sevmez seni
Ömer'in bağrı nice hicrinle büryân olmasun
Râh-ı aşkında nice kan üstüne kan olmasun
Nice görünce seni Kâfir müselmân olmasun
Ey semen gülbû güzel billahi kim sevmez seni
K
— 343 —
Güldün evvel yüzüme arz-ı cemâl ettin felek
Şevk ile ben âşıkı şûrîde hâl ettin felek
Ben de sandım bir gedâyı pür visal ettin felek
Sen ise anı muhal ender muhal ettin felek
Nice mazlumun olup pâym yere çalmaktasın
Şâdilik kasrına firkat âteşin salmaktasın
Yüzüme gülüp elimden bulduğun almaktasın
Sen bana bu âne dek bin dürlü âl ettin felek
Görse kan ağladığım Ya'kub ederdi merhamet
Bilse sînem yâresin Eyyûb ederdi merhamet
Âşık Ömer 187
Hasbıhâlim dinlese meczûb ederdi merhamet
Çeşmime resm-i hayâtı bir hayâl ettin felek
Komadm gözümde uyhu tende râhatten eser
Eyledin candan beni bîzâr özümden bihaber
Rişte-i aşkı miyân-ı sabrıma kıldın kemer
Eğnime baht-ı siyahı kara şâl ettin felek
Der ki bu Aşık Ömer oldum reh-i gamda cünun
Dâd elinden kime feryâd edeyim ey çerh-i dun
Cism-i zarım eyledin ayaklar altında zebun
Takatim tâk oldu ırzım pâyimâl ettin felek
— 344 _
Sûz-i aşkım mahremim sırdaşım aldın ey felek
Hâlime her veçhile haldâşım aldın ey felek
Bunca yıldır künc-i gamda hemdem olmuştu bana
Bir hakikatli güzel yoldaşım aldın ey felek
Ammeyedir adlü dâdm hem bir ismin müstakim
Koymaya bir âhımı senden ala Rab-bi hakim
Hâsılı bu dehr içinde hem beni ettin yetim
Anam atam bir tıhl kardâşım aldın ey felek
Hoş ede kahri Huda'nın bir olursun târümâr
Ettiğin bulsan gerektir böyle ettim inkisar
Ağlarım ben hazret-i Yûsuf içün leyi ü nehâr
Bunca dem Ya'kub veş göz yaşım aldm felek
Haşre dek ey çarh-i dun durma heman efganım al
Inkisâr-ı hatırım her rûz ü şeb nâlâmm al
Der Ömer şimdengeru dat kalmadı gel canım al
Sen benim dünyâ değer cananım aldın ey felek
188 Âşık Ömer
— 345 —
Cüz'i aram et dedi dildâra katlansam gerek
Kendi gelmez ol perî reftâra katlansam gerek
Var ise serde sitârem zulmet-i gamda komaz
Doğa şayet deyu ol mehpâre katlansem gerek
Her kimin ki kasdma ey dil ede şemşîr-i aşk
Ana hiç bir veçhile olmaz imiş tedbîr-i aşk
Nâgehan irdi kazadan cana zahm-i tîr-i aşk
Çâr nâçârım ki yok bîçâre katlansam gerek
Andelîb âsâ içün gülzârı işim bitmede
Vasl-ı yâr ile bilesin hele seyrân etmede
Bir gül-i sadberk içün feryadım artıp gitmede
Hem dahi bunca belâ-yi kâra katlansam gerek
Gül gibi ol gonca evvel arz-ı dîdâr eyledi
Sonra yüz dönderdi bülbül veş işim zâr eyledi
Va'de-i vasletmiş iken döndü inkâr eyledi
Tâ gelince rahm edüp ikrara katlansam gerek
Şol kadar oldum Ömer aşk ile bir âsûde ben
Kılsalar bilmen serâpâ cismi zahm âlûde ben
Gamzesi tîrine kıldım sadr-ı sineme pûte ben
Her ne denlü yâre ursa yâre katlansam ben
— 346 —
Nice bir bu mihnet-i hicrana katlansam gerek
Tâ bekey endûh-i bîpâyâna katlansam gerek
Şöyle bildim âteş-i aşkı söyünmez varayım
Tâ dönünce ciğerim büryâna katlansam gerek
Yaralıyım ey tabibim bari kıl geldim eme
Olmaz ey âşık bu derdin çâresi olmaz deme
Âşık Ömer 189
Tîrini ey kaşı yâ gönder derûn'i sîneme
Ben o zahm-i neşter-i peygâne katlansam gerek
Baş açık ebdâlinim ey nûr-i ahsen mâh rû
Subha dek kılmaktayım kûy-i gamında cüstücû
Tâ kılınca mihr-i vasim başıma ey meh tulü
Ebr-ı firkatten gelen bârâna katlansam gerek
Ey perî bâis nedir bılsen bu istiğnalara
Kara zülfün gibi düşmüşken uzun sevdalara
Vasim ikrar eyleyüp saldın beni ferdalara
Bir zaman ol va'de vü peymâna katlansam gerek
\
Gezdin ey Aşık Ömer bu yolda her dem serserî
Ben gelince gitme dedim gitti ol mâh-ı perî ^
Bir dem âsân ediyor mu râh*ı aşkmde seri
Ey ecel billahi ben de cana katlansam gerek
— 347 _
Bir zaman çeşmim yaşın bir çağlar âb etsem gerek
Bir zaman hûnâbe"i bağrım hisâb eisem gerek
Bir zaman çarpâre çeşminden dolâb ttsem gerek
Bir zaman kûh-i vücûdum âsiyâb etseiü gerek
\
Bir zaman uzlette çekmiş hırka-i peşmînç ser
Bir zaman geşteyleyüp gezdim cihanı serleser
Bir zaman etmiş iken sakf-ı semâyı cilvcger
Bir zaman zîr-i zemini irtikâb etsem gerek .
Bir zaman hoş gün gibi geldi cihanın mihneti
Bir zaman sehvile fevtettim geçirdim fırsatı
Bir zaman cürmüm bilüp çeksem gerektir hacleti
Bir zaman gördükte nisyânım hicâb etsem gerek
\
i 90 Âşık Ömer
Bir zaman cismim kefenlerle kılup serpây zeyn
Bir zaman versem gerek ben de cevâb-ı Münkireyn
Bir zaman a'mâlimi görsem gerek ilm - el - yakın
Bir zaman ef âlimi bir bir hisâb etsem gerek
Bir zaman Aşık Ömer maksûdumun yayın çatup
Bir zaman tîr-i fütuhatın murâd üzre atup
Bir zaman gözyaşlarm hâk-i reh-i yâre katup
Bir zaman cismim türâb ender türâb etsem gerek
_ 348 —
Bir zaman bu eşk-i çeşmim ben revân etsem gerek
Bir zaman bülbül gibi âh ü figan etsem gerek
Bir zaman hâmûş olup zâr-ı nihân etsem gerek
*Bir zaman geşt ü güzardan dâstân etsem gerek
Bir zaman Mecnun gibi saldım seri sahralara
Bir zaman derd-i derûnum fâş olup dünyâlara
Bir zaman dîvâne gönlüm meyledip Leylâlara
Bir zaman anka gibi Kah mekân etsem gerek
Bir zaman şehbâz-ı aşkım öyle pervâz eyledi
Bir zaman gülşende bülbül zâr ile nâz eyledi
Bir zaman mecliste görüp yârı ığmâz eyledi
Bir zaman mihnet çeküp kaddim keman etsem gerek
Bir zaman hâl-i hayâlim aşkile oldu beter
Bir zaman maksûdu şahım sîneye çektim yeter
Bir zaman Aşık Ömer gezdim cihanı sertaser
Bir zaman nâm ü nişanım bîmizân etsem gerek
_ 349 —
Sana cânâ derdimi bir bir beyân etsem gerek
Gözlerim yaşm yolunda ben revân etsem gerek
Âşık Ömer 19 1
Yâ odur irsem gerek ben vuslat-ı cânâne bir
Yâ vücûdum âlem içre bînişân etsem gerek
Dâd elinden çarh-ı zâlim geçmedi sana dilek
Vasıl -1 yâr olmadı çektim bîhüde ben çok emek
Senin ile aramızda bu kalırsa ey felek
Ahimi tîr eyleyüp kaddim keman etsem gerek
Bilürüm aşktır beni hakka kılan rüsvâyı hep
Teskin olmaz âteşim nûşeylesem deryayı hep
Akıbet seyl-i sirişkim gark eder dünyâyı hep
Dahi şimdengerü çok âh ü figan etsem gerek
Geçirüp Aşık Ömer serden nice encamı ben
Sürmedim bir dem sürûr-i kalbile eyyamı ben
Çektiğim derd-i firakı mihnet -i âlâmı ben
Kıssa-i Mecnun gibi bir dâstân etsem gerek
— 350 -
Hâlimi dildârıma bir bir iyân etsem gerek
Gözlerim yaşını yolunda revân etsem gerek
Yâ odur irsem gerek vaslma ol dilberimin
Alem içre yâ vücûdum bî nişan etsem gerek
Dâd elinden çerh-i zâlim geçmedi sana dilek
Vasl-ı yâr elvermedi bîhûde çektirdin emek
Aramız böyle kalur ise seninle ey felek
Ahimi tîr eyleyüp kaddim keman etsem gerek
Bilirüm aşktır beni halka kılan rüsvâyı hep
Teskin olmaz âteşim nûşeylesem deryayı hep
Akıbet seyl-i sirişkim gark eder dünyâyı hep
Dahi şimdengerü çok âh ü figân etsem gerek
Î92 Âşık Ömer
351 —
Sûretâ mağrur kıyafet bir levend sevsem gerek
Ömrünü efzûn kılsun bir pesend sevsem gerek
Gelmemiş misli cihana devr-i Adeem'den beri
Hüsn-ü hulk içre heman Yûsuf menend sevsem gerek
Omzuna almış siyah pusu yeşil saçâğ ile
Sırmalı sakız kuşağı uçuram buçağ ile
Girmiş henüz on üç ondört yaşına bu çâğ ile
Salınur servi gibi ar'ar bülend sevsem gerek
Mâi şalvar soya dizin çakşırım dar eylemiş
Al göğüslük giymiş amma bir yüzün dar eylemiş
Nice âşıkları Mansur gibi berdâr eylemiş
Korkarım vermez aman zülfü kemend sevsem gerek
Ey Ömer çünki güzel düzdün libâsı ana sen
Al giyinsin hem kuşansın hem salmup sağ esen
Medhin ettiğim güzeller şahmın ismi Hasen.
İşte şimdi ben dahi bir derdimend sevsem gerek
— 352 —
Cân ü dilden bir melek sîmâ güzel sevsem gerek
Cana lâyık rûyi müstesna güzel sevsem gerek
Eser ise bir gün ol hem rûzigârı bahtımın
Hublar içre cümleden a'lâ güzel sevsem gerek
Rûberû aşka gelüp verse selâmı sevdiğim
Söylese nâz ile ol şîrin kelâmı sevdiğim
Şöyle olsa gamze ok gizler harâmî sevdiğim
Böyle bir hub kameti bâlâ güzel sevsem gerek
Âşık Ömer 193
Cîlvekâr olsa o mehrû dilber-i âlîcenâb
Gam yemezdim nehr-i çeşmimde dönerdi âsiyâb
Hayfâ bu âteş- i aşkm beni etti kebâb
Bu derûnum derdine ola güzel sevsem gerek
Bir meh-i tâbânm oldum mûbtelâsı görmeden
Bize kısmet yüzünü görmek olur mu ölmeden
Gönlümüz uslanmadı gitti bu dilber sevmeden
Ey Ömer sevsem gerek amma güzel sevsem gerek
— 353 —
Bir zaman misli bulunmaz bir civan sevsem gerek
Bir zaman şîrin edâlı nevcivan sevsem gerek
Bir zaman da âfet-i devr-i zaman sevsem gerek
Bir zaman kan dökücü bir bî eman sevsem gerek
Bir zaman dîdeleri mekkâre meylettim yeter
Bir zamanda benleri seyyare meylettim yeter
Bir zaman zülfü perîşan yâre meylettim ben
Bir zamanda dilde hüsnü dâstan sevsem gerek
Bir zaman bir âfet-i garrâya verdim gönlümü
Bir zaman bu âlem -i ârâya verdim gönlümü
Bir zaman Mecnun gibi Leylâ'ya verdim günlümü
Bir zamanda bir kaşı tîr ü keman sevsem gerek
Bir zamanda sayd idici dilrübâ sevdim idi
Bir zaman hublar içinde pür cefâ sevdim idi
Bir zaman gül yüzlü ben bir mehlika sevdim idi
Bir zamanda ey Ömer şâh-ı cihan sevsem gerek
13
Id4 Aşik Ömer
— 354 —
Bî vefâsm anladım ey dilber-i âlem ne şek
Vasim oldu ol rakîb ile arada müşterek
Sana da kalmaz cihan olsan eğer hüsnünde tek
Gark-ı âb eder Skender bilmiş ol çekme emek
Düştü dil âhır ser-i sevdâ-yi zülfün kahrına
Kûh-i kaf olsa dayanmaz dîdelerim nehrine
Akıbet dil fülkünü attın şehâ gam bahrine
Bir kenara atmadı hayfâ beni bâd-ı felek
Gamze-i katillerin cânâne semli ok mudur
Bîvefâlar içre sevsem ben de seni çok mudur
Bir içim suyun şehâ mahşerde hakkı yok mudur
Yok nic-oldu ben seninle yediğim nân ü nemek
Gam değil hicrinle cana bu cihanda öldüğüm
Hep senin yâd-ı hazinindir sararup solduğum
Hak*ka ma'lûmdur reh-i aşkmda bîtâb olduğum
Gayrı derdim ey güzel hacet değildir söylemek
Zerre bakmadın habîbim bu dil-i âvârene
Iztırâb-ı aşkın ile sîne verdim yârene
Kanlı zâlim her zaman Âşık Ömer bîçârene
Şefkatin az firkatin beynessemâ-i ves semek
— 355 —
Ey dirîga bir aceb seyrâne düştü ortalık
Nâhalef nâ puhte vü nâdâne düştü ortalık
Ehl-i merdüm kâmile âlemde olmaz i'tibâr
Kadr ü kıymet bilmeyen nâdâne düştü ortalık
Çeşme ziynet gösterir nakş-ı rüsûm-i kâinat
Âdeme yakmdürür belki hayâtından memat
Âşık Ömer 197
Yanılup aşkına düştüm sen gibi bî mürvetin
Neyledimse eyledim çün bana ben hayfâ yazık
Yâd edüp neylersin Ömer sen bu âlem hâlini
Var sakın nâehle ifşa eyleme ahvâlini
Âkil isen defide gör echelin ikbâlini
Çekmede mihnet elem ehl-i suhan hayfâ yazık
— 359 —
Ol benim şahin bakışh şehlevendim bunda yok
Serfirâzım nev zuhurum bî menendim bunda yok
Ben kime ahvâlimi arzeyleyüp memnun olam
Yâr 1 garım hemdemim ol dilpesendin bunda yok
Görmedim bir gün anın cevr ü cefâ kıldığunu
Bir mahalli düşmedikçe söylemez bildüğünü
istemez her hâl ile hatır şikest olduğ^unu
Ol tabiat sahibi nâzik efendim bunda yok
Ne sebebden gelmedi yoluna kurbân olduğum
Ol gül-i ra'nâ içündür böyle nâlân olduğum
Tarzına reftârma sermest ü hayran olduğum
Gönlümün eğlencesi bâlâbülendim bunda yok
Ey Ömer hasretle söyle dinleye yaran seni
Dinleyin amme beğim izhâr ederse her feni
Âlem-i işrette zanneyler gören gûyâ seni
Aklım alup bile gitti şehlevendim bunda yok
— 360 _
Hak bize kıldı inayet ilm-i ma'nâ okuduk
Lûtf ile kıldı keremler cüz'i inşâ okuduk
Kâmile kurbân bu canlar câhile eğmem boyun
Hâce-i dânâ önünde ders-i a'lâ okuduk
198 Âşık Ömer
Çün bize etti inayet ol Kerîm-i Zülcelâl
Dâhil olanlar bu ilme istemez mâl ü manâl
Kâh-ı aşka kıl teveccüh bulasın ism-i celâl
Mürşid-i kâmil yüzünden sırr-ı sevda okuduk
Cehd edüp kıldım heves meydân-ı aşka girmeğ-e
Hû deyu aşkın yolunda cân ü serim vermeğe
Okuyuben ilm ü fenni dürlü ma'nâ vermeğe
Hamdüillâh ol Huda'ya ilm-i ihfâ okuduk
Ey Ömer sen kendini gör kimseyi fasl eyleme
Sırr-î Hak'kı saklaya gör kimseye fâşeyleme
Ehline ma'lûm olur nâ ehle ma'nâ söyleme
Sırra vâkıf olmak içün ilm-i esma okuduk
— 361 —
Zâhidâ aç gözünü sahraya bak ta ibret al
Bu direksiz kubbe-i vâlâya bak ta ibret al
Zikr-i Mevlâ ile her dem kalbini pâk ide gör
Dâima âyîne-i dünyâya bak ta ibret al
Kani noldu bu fenaya geldi bunca kahraman
Bir birin katleyleyüp tâ anlar oldu imtihan
Yel getüren tahtını noldu Süleymân-ı zaman
Devlet-i İskender ü Dârâ'ya bak ta ibrel al
Arif ol çekme fenanın zerre kadar mihnetin
Her kulun Mevlâsı birdir ol verendir kısmetin
Görmek istersen Cenâb-ı Kibriya'nın hikmetin
Her seher vaktinde var deryaya bak ta ibret al
Âşık Ömer 199
Âşık Ömer irmedin mi bu fena devletine
Bu cihan devr-i zaman aldanma gel ziynetine
Pâdişâh olsan da derler er kişi niyeetine
Var musallada yatan hünkâra bak ta ibret al
— 362 —
Ey g-önüi insafa gel dünyâya bak ta ibret al
Bayına eyle nazar ednâya bak ta ibret al
Bâl açup çıksan göğe âhır yerin zîr-i zemin
Hâkin altında yatan mevtaya bak ta ibret al
Eşk-i dîden akıdup hâke dökersin haşre dek
Hâlelerle zâr ile kaddin bükersin haşre dek
İntihasın ara sen emek çekersin haşre dek
Mecnun'a bak gayret-i Leylâ'ya bak ta ibret al
Âfitâbm sohbeti gör akıbet ahşamlanur
Fâni ömrün ile kim ol dahi hem tamamlanur
Bâd-i sarsardan temevvücler verüp ahkâmîanur
Hâke bas ta ibret al deryaya bak ta ibret al
Kuvvet-i bâzûna dayanma deme güç bendedir
Kime garrâlık nişanı olsa ilham andadır
Dâsitân-ı dil olan kübrâyı gör kim kandedir
Rüstem'e bak ibret al hem Hamza'ya bak ibret al
Ey Ömer eyle teselli kendini işmar ile
Yâr ile ünsiyyet eyle eyleme ağyar ile
Râhma girme sakın kim söyleşir bedkâr ile
Gülsen içre bülbül-i şeydâya bak ta ibret al
WQ Aşık Ömer
_ 363 —
Ey gönül âlemde nâlân eyler inşâm ecel
Tekye-i dünyâde üryan eyler inşânı ecel
Gel inanma bu fenanın hâyina hem huyuna
Akıbet dillerde destan eyler inşânı ecel
Vâkıf ol dünyâda ancak sen bu agf u kareye
Er isen uyma sakın bu demdeki âvâreye
Gezdirip kassab gibi kannâreden kannâreye
Akıbet bir yerde kurbân eyler inşânı ecel
Mâl ü mülke gel gurur yeme eğer âkil isen
Râh-ı gayre düşme sen bâb-ı Hak'a kail isen
Kapre gel emvâtı seyret gayret al kâmil isen
Gör nice âlemde pinhân eyler inşânı ecel
Bir kişi Karun gibi cem'iyyete zûreylese
Kendini îskender-i devran gibi var eylese
Ey Ömer başını eflâke beraber eylese
Akıbet hâk ile yeksan eyler iusânı ecel
— 364 —
Ey güneş tal'at perî peyker misâl insafa gel
Kalmışım zulmette ben bilmem ne hâl insafa gel
Gör güzellikte kemâl etmiş seni Bârî Huda
Bu cefâlar sana kimden intikal insafa gel
Hasretinden gice gündüz ağlarım ey mâhitâb
îki dîdem yaş ile gerdûna döndü âsiyâb
Cûnbüşün merdâne gördüm ey şeh-i âlî cenâb
Hoş dizilmiş gerden-i billura hâl insafa gel
Âşık Ömer 201
Sana kim kasdeylemem anlaya gör efâlimi
Bir tesellî kıl bugün gör derdimendin hâlimi
Sorma a'dâlara anlar ne bilür ahvâlimi
Var ahibbâya beni eyle sual insafa gel
Kaşların tuğraya benzer katl-i ferman gösterir
Leblerin cânâ dil-i mecruha derman gösterir
Kirpiğ^in müjgânları bir tîğ-ı hicran gösterir
Bed rakibe eyledin her dem visâl insafa gel
Cevr ü fende düşmeye Mevlâ hidâyet eyleye
Tâ ki çektiğim ne sevdadır firâset eyleye
Âşık Ömer ol cenâne Hak hidâyet eyleye
Yoksa vazgelmek bu sevdadan muhal insafa gel
— 365 —
Hiç reva mı katı zâlim bakışın bin kan eder
Gel vefa semtini tut zulmü gider insafa gel
Zârılık eylerse bir dem âlemi tûfân eder
Âşıkm kanlı yaşından kıl hazer insafa gel
Akl u fikr ü cân ü dil hep yoluna oldu feda
Adın andıkça çıkar ancak derûuumdan nida
Senden ayrılalı oldum kendi kendimden cüda
Şâdılık eksildi artık derd-i ser insafa gel
Çünki benden fariğ oldun yâ bu nisbetler nedir
Yâ rakîb-i rû siyaha bunca izzetler nedir
Bendene bu ettiğin mihnet meşakkatler nedir
Kâfir-i bîdin misin beştir yeter insafa gel
Hançer- i hicrinle zâlim sîneçâk oldum meded
Gel yetiş imdadıma bir derdinâk oldum meded
202 Âşık Ömer
Mihnet ü âlâm-ı hicrinle helâk oldum meded
Başm içün bendene kıl bir nazar insafa gel
Bunca cevretmek bana Hak'tan reva mı sevdiğim
Yoluna canlar verip yoksa hatâ mı sevdiğim
Bu Ömer üftâdene kasdm ezâ mı sevdiğim
Ağlamaktan kalmadı çeşmimde ter insafa gel
— 366 —
Ey kamer tal'at güneş behcet sabah erkence gel
Cana geçti tâ bekey hasret sabah erkence gel
Manzar-ı seyr-i cemâl-i pâkine ûftâdeler
Eyleriz cânâ sana minnet sabah erkence gel
Bir nasihattir sana bundan garaz ey nîk hû
Dimesin dersen eğer bu halk-ı âlem güftüğû
Eyleyüp tebdîl-i câme kendine ta'vîz oku
Duymasın ağyâr-ı bed haslet sabah erkence gel
Gel beri kalbe cilâver seyr-i derya vaktidir
Bülbülün tuğyanıdır hem verd-i ra'nâ vaktidir
Ketim etme da'vetim gülgeşt-i sahra vaktidir
Gûşe gûşe idelim işret sabah erkence gel
Der ki bu Aşık Ömer özüm ezelden Hayderî
Baş ü canı terkederim kalmam a'dâdan geri
Hazret-i Hak'kı seversen ey güzeller serveri
Eyleme bir hâl ile illet sabah erkence gel
— 367 —
Buluşalım ey perî yarm sabah erkence gel
İçelim mey şekkeri yarın sabah erkence gel
Âşık Ömer ^03
Gayri olmaz gün dolandı şimdi ahşam üstüdür
Var efendim var yürü yarın sabah erkence gel
Arif isen cân ü dilden bilmemeklik eyleme
Kanlı yaşı dîdemizden silmemeklik eyleme
Va'deye idüp hilâh gelmemeklik eyleme
Ey güzeller serveri yarın sabah erkence gel
Dûd i ahım almadan tâ subha dek bin fersahi
Korkarım ger düş edersin cana aşk-ı berzahı
Sakın ihmâl eyleyip geç gelme cânâ bir dahi
Geçmeden tan yerleri yarın sabah erkence gel
Geçti kim sen dür olursun şimdi amma dîdeden
Gör nice her dem ararım ben seni nâzik beden
Hardan pâk olunup havfeyleme hiç kimseden
Uğruna koydum seri yarın sabah erkence gel
Gelmez isen bil ki gayet hatırım kalır sana
Da'vete eyle icabet gitme varup bir yana
Der ki bu Âşık Ömer gel kıyma yazıktır bana
Elveda' şimdengeru yarın sabah erkence gel
— 368 —
Çün koyup gittin beni nâmihribânım tezce gel
Sag esen ir menzile eğlenme canım tezce gel
Can kafesten çıkıcak derler mezar içre girer
Kabr-i gamda kalmayım rûh-i revanim tezce gel
Firkatinle ey perî ahım fenayı yandırır
Cismimi üryan eder tâc ü kabayı yandırır
Çerhı dokuz dolanır heft-i semâyı yandırır
Dahi çıkmadan yetiş arşa figanım tezce gel
Aşkın ey Leylâ kopardı başıma gavgaları
Vermesin Hak kimseye ben çektiğim sevdaları
204 Âşık Ömer
Gündüzün ahşama dek gezmekteyim sahrâlan
Olmadan Mecnun gibi dağlar mekânım tezce gel
Ey perî vaslınla mesrur olduğum demler kani
Böyle ummazdım ki devran ayıra benden seni
Ey güzeller şahı aşkın nânna yaktın beni
Kalmadı sabrım meded ârâm-ı canım tezce gel
Ey Ömer âşık olan elbette cânân arzular
Derdlidir yâ neylesin derdine derman arzular
Gözlerim yollarda kaldı vasimi cân arzular
Arz-ı dîdâr eyle ey şûh-i cihanım tezce gel
— 369 —
Gel gel ey mihr-i cihan ârâ seher vaktinde gel
Gün yüzün seyretmeden a'dâ seher vaktinde gel
Her zaman ey şûh-i müstesna seher vaktinde gel
Bir müşerref olalım tenhâ seher vaktinde gel
Açılup güldükçe gül olmakta bülbül dilnüvâz
Dil niyaz ettikçe dilber etmede tekrar nâz
Dîde-i encüm gibi bîdâr olur ehl-i niyaz
Gör ne haletler olur peyda seher vaktinde gel
Ey perî semt-i cefâya gitmek ise niyyetin
Bu edalı serkeşi incitmek ise niyyetin
Akl u dil ahusunu saydetmek ise niyyetin
Ey süvâr-i esb-i istiğna seher vaktinde gel
Firkatinle ağlasam göz yaşı deryayı geçer
Hem sadâsı nâleminnüh tâk-ı mînâyı geçer
Çarhı dokuz dolanır arş-ı muallâyı geçer
Kalma lütfet ey kadi Tûbâ seher vaktinde gel
Âşık Ömer 207
Bâg-ı hüsnün bir zaman hıfz u harâset eyledim
Her ne emrettinse ben bende itaat eyledim
Der imişsin gayri Ömer'den feragat eyledim
Sağ esen oî ben de ey mehpâre senden çektim el
— 373 —
DaVetindir ey güzeller şahı ahşam üstü gel
Hâtır-ı mahzunumun agâhı ahşam üstü gel
Ruşen eyle kadr-i işretgâhı ahşam üstü gel
Gel meded ey evc-i hüsnün mâhı ahşam üstü gel
Gelmez isen meclis-i uşşâka gavgalar kopar
Hem kıyametten nişan özge temaşalar kopar
Kûşe-i hicrin gamınla ne tarâkalar kopar
Yokla bir kez hâtır-ı gümrâhı ahşam üstü gel
Akl u fikrim vâdi-i hayrettedir can intizâr
Gözedüp durmayalım biz dolaşup leyi ü nehâr
Kalmadı ârâm ü sabrım gitti elden ihtiyar
Ey divâne gönlümün hemrâhı ahşam üstü gel
Ey saçı Leylâ koyaldan uğruna cân ü teni
Vâdi'i gamda hayâlindir kılan Mecnun beni
Vakti vaktsiz gelme cânâ görmesin nadan seni
Gâhi gel vakt-i seherde gâhi ahşam üstü gel
Nûr-i sevkınla uyandır hâba varmış gözümüz
İd û kadre ersin ey meh gicemiz gündüzümüz
Der ki bu Aşık l mer reddetme cânâ sözümüz
Yohsa kalur hatırım billahi ahşam üstü gel
— 374 —
Sen gidelden hiç bilir misin ki cânân oldu gel
Gitti ömrüm ârzû-yi vasl-ı cânân oldu gel
208 Âşık Ömer
Gitmedi gözden hayâl-i serv-i kaddin sayesi
Aktı deryalar g-ibi yaşım firâvân oldu gel
Vuslatın andıkça canan firkatin artar yeter
Lâ'lini yâdeyledikçe zâr olur aklım yiter
Başıma sevdâ-yi zülfün saldığı devlet yeter
Çeşmime sensiz fena mülkü şebistân oldu gel
Kani ya şevk u sürürüm kande gitti râhatim
Ağlamaklar inlemekler derd ü matem âdetim
Gitti tende kuvvetim ârâm ü sabrım takatim
Akl u fikrin cân ü dil dağıldı nâlân oldu gel
Câm-ı hayretle bu dil mestânelik semtin tutar
Ol sebebden hatırım viranelik semtin tutar
Dostlarım şimdi bana bîgânelik semtin tutar
Hâsıh sensin sebeb ey çeşm-i düşman oldu gel
Sâdık u âşık çekerken derd ü hasretle cefâ
Sanma dilberler sürûr-i kalbile eyler safa
Dağlara düşmem mukarrerdir Ömer ey bîvefâ
Aklımı aldırdı ol dîvâne dîvân oldu gel
— 375 —
Seni gayet ile sevdi ey saçı Leylâ güzel
Ben kulunu aşkın ile eyledin şeydâ güzel
Tarz-ı hâsın hub yaratmış Hazret-i Mevlâ güzel
Bî bedeldir mah cemâlin ey melek sîmâ güzel
Emrine râzîdir uşşak âli dîvan sendedir
Emr-i Hak'la bu dil-i dîvâne her an sendedir
Şehsüvânm arsa-i hüsnile meydan sendedir
Mülk-i hüsnün şâhısın ey husrev ü Dârâ güzel
Âşık Ömer 209
Lûtf u ihsandır münâsib sana ey tab'ı halîm
Mürdeler ihya olurken eylesen nutk-ı kelîm
Sen ne rütbe eylesen bu âşıka nâz ü naîm
Sana istiğnâyi etsin dilber *i ra'nâ güzel
Ey Ömer çün hâb-ı gafletten uyandı bu gönül
Sen perî rûyi göreli nâza yandı bu gönül
Sanma kim sevdâ-yi zülfünden usandı bu gönül
Gül cemâlin şen'ine per yakmada hâlâ güzel
— 375 _
Ey kamer tal'at perî peyker melek sîmâ güzel
Hak seni kılmış güzeller içre bîhemtâ güzel
Kaşların hükmün berât-ı hüsnüne tuğra güzel
Gözlerinle ellerin mânendi yok ra'nâ güzel
Ben senin meftunun oldum sadıkane şübhesiz
Sinemi müjgânına verdim nişane şübhesiz
Cünbiş-i etvârına yoktur behâne şübhesiz
Bârekâllâh der cemâlin seyreden hakka güzel
Nûr vermiş hem ziya âfâka mihr-i tal'atin
Aşıka çevrin nasîb olur rakîbe izzetin
Dürr-i yektasın fena mülkünde yoktur kıymetin
Neyleyim kadrin bilinmez yerdesin hayfâ güzel
Olmasa Leylâsı Mecnun olmaz idi bîkarâr
Çalışur şîrîn içün Ferhâd'ı gör îeyl ü nehâr
Baykuşa vîrâne düşmüş andelîbe güi'izâr
Ben dahi sevdim seni ey şûh-i müstesna güzel
Derdli gönül sana der ey dilberâ vechin kamer
Hizmeti aşkm edüp pirden kuşanmıştır kemer
14
210 Aşık Ömer
Ne kadar cevr eylesen dönmez çeker Aşık Ömer
Getürür etsen ne denlu nâz û istiğna güzel
- 376 —
Kang-ı gülzârm gülüsün verd-i handanım güzel
Bülbül-i nâlânmım artmakta efganım güzel
Gelişin kandendir ey serv-i hirâmânım güzel
Bir haber ver söyle ey mîr -i suhandânım güzel
Cûşeden aşkınla eşk-i hun feşânımdır benim
Medhinin evsâfının inşâsı şânımdır benim
Vasim ikrar ettiğin hatır nişânımdır benim
Tâ Elest'tendir seninle ahd ü peymânım güzel
Bâğ-ı hüsnünden nasîb olmadı kokmak sünbülün
Hep heba imiş işi bildim nevâkeş bülbülün
Çıkarup tarf-ı arakçînin muanber kâkülün
Sen perîşân eylemezsin ben perişanım güzel
Lûtfile uşşâka olsa zerrece mihrin eğer
Ey güzeller serveri vermek nedir râhında ser
Ben dedim şehd-i lebinde bir mekes konmuş meğer
Geç bu cürmümden benim afveyle isyanım güzel
Derd-i aşkın gizlidir sinemde dermanım gibi
Tâ derûnum içre anı saklarım canım gibi
Der ki bu Âşık Ömer akl-ı perişanım gibi
Gel koyup gitme beni ağlatma sultânım güzel
_377 —
Mübtelâyım hatırımdan fikr-i yâr eksik değil
Görmeyeli mah cemâlin âh ü zâr eksik değil
Çeksem el kılsam feragat aşk beni rahat komaz
Başta sevda dilde zahmet kalbde nâr eksik değil
Âşık Ömer 211
Emr-i Hak'la tâ ezelden böyle yazılmış kalem
Bağrımı hûn eyledi derd ü belâ mihnet elem
Bilmezem payem mi alçak bu benim bahtım mı kem
Keyfime keder verir bir nâbekâr eksik değil
Ger bulayım der isen sen bu cihanda devleti
Ehl-i dil kâmiller ile kaim eyle sohbeti
Câhil ü nâdân ile ger ider isen ülfeti
Yâ elinden yâ dilinden bir zarar eksik değil
Gel nasihat diler isen sana tahkik bir haber
Ger nasihat dinlemezsen sana çok ider zarar
Zevrakı engine salma pek sakın Aşık Ömer
Deryalarda bir muhalif rûzigâr eksik değil
-378 —
Yalınız bir ben değil bây ü gedâ sultan melil
Ayn-ı ibretle nazar kıldım kamu irfan melil
Yâ İlâhî bu ne haldir bilmediler hikmetin
Akıl u dânâ melil hem câhil ü nadan melil
Görmedim bir kimseyi endîşe-i gamdan esen
Her suhan
Bâb-ı rahmettir çıkup Havva vü Adem tevbeden
Muntazır ardınca kaldı cennet ü Rıdvan melil
Rabbena her işimiz dâim muvafıktır sana
Böyle takdîr eylemişsin aklımız ermez ana
Recm ile Iblîs-i merdud gitti tavus bir yana
Isıhna düştü yılan âh u sergerdan melil
Kimisi Mey ile mahcub kimi sürmekte demi
Baykuşu gör kim çeker viranelikte matemi
212 Âşık Ömer
Çin seherde bülbülün feryadı tutmuş âlemi
Bâğban hayrette kalmış gül güler gülşan melil
Ben sanırdım derdimend Âşık Ömer dilber sever
Rast gelip bir şahsa sordum Mısr-ı dilden ne haber
Gussadan âzâde yoğmuş bu cihan içre meğer
Dedi kan ağlar Zelîhâ Yûsuf-i Ken'an melil
— 379 —
Sen seni sanma melil ey dil bütün dünyâ melil
Her keşi bir hâl ile kılmaktadır sevda melil
Geldiler dünyâya çün Âdem zelil Havva melil
intişâr üzre kaluptur cennet ü havra melil
Her şükûfeyle derûn-i bâğ hoş şöhrettedir
Lâle bağrın dâğ yakmış âteşin şöhrettedir
Goncanın ağzı açık kalmış acep hayrettedir
Gülşen-i hayrette inler bülbül -i şeydâ melil
Var mı görmüş hâb-ı gamda âşıkm uyandığın
Aşk zencîrin çeken dîvânenin uslandığın
Bezmde şem'in görüp başmda odlar yandığın
Üstüne perler yakar pervâne-i perva melil
Fâl açup bâb-ı elemden hasbıhâlim söyledim
Söyledim amma yine dîvâne gönlüm eğledim
Aşk vâdîsin bugün ibretle seyrân eyledim
Baktım ol Mecnûn sergerdan gezer Leylâ melil
Ey Ömer var mı bu hikmet defterinde geh fünûn
Belli bir noktadürür bunca defâtîre yekûn
Kim nice sabit oluptur Akl-i kül'den Kâf ü Nûn
Ermedi aklın ana oldu yedi derya melil
Âşık Ömer 213
- 380 —
Her kaçan g-ülşende ol meh tazeler destâre gül
Şevkıle can bülbülü âgazeler destâre gül
Sanurum bâğ-ı İrem'den gül getürmüş huriler
Sakmup seyrâna çıksa tazeler destâre gül
Ey rakip haddin değil yaklaşma canın şevkme
Can nisâr etmek benim şânımdır anın şevkme
Görme gülsen içre ol gonca dehânın şevkine
Arzeder bülbülleyin dervâzeler destâre gül
Aferin ol goncanın bu nazikâne fendine
Bî tekellüf dest öpüp yârin çıkar dülbendine
Söz atar şebnemleri lâ'l-i zülâli kandine
Âşkın gönlün bile şîrâzeler destâre gül
Gülşeni doldurdu bülbüller figan ü zardan
Goncalar el çekmez ayrılmaz ser-i dildârdan
Yeller estikçe gubâr-ı gerdiş-i ağyardan
Tîz kondurmaz salar yelpazeler destâre gül
Mecelise Aşık Ömer yahşi gerektir badeler
Lezzetin bir dilberin lâ'l-i lebinden dadeler
Sûret-i dîvâre elbet meyleder dildâdeler
Söyleniz tasvir yazanlar yazeler destâre gül
— 381 —
Sünbülün sahn-ı lâtifinden tutar dâmânı gül
Nevbahâr-ı gülsen içre verdi elhak sânı gül
Vird okur şâm u seherde yâd eder Sübhân'ı gül
Şîve babında zarafet gösterir şâhânı gül
Nice vasfın etmeyim serçeşmesidir anberin
Ol dahi çekmektedir çevrini çarh-ı çenberin
214 Âşik Ömer
Hâsıl olmuştur terinden Hazret-i Peygamberdin
Kani zanbak kani lâle kani sünbül kani gül
Sad hezar meftunu var erbâbmı kul eylemiş
Hak Taâlâ cümlesinden anı makbul eylemiş
Zümre-i taht-ı şehenşâhîde ma'dûl eylemiş
Zannım oldur vakt ü asrın şevketi sultânı gül
Tab' içün hiç kokmağa keyfi küyûfa benzemez
Hâs u âm makbulüdür hem serv-i kufa benzemez
Şöyle ter nâzik lâtif hiç bir şükûfa benzemez
Bülbül -i şûrîdenin seyrânı şehristânı gül
Ol gül -i hamrâlar içün intizarda pençesi
Gam mıdır olsa cihanda pâdişâh eğlencesi
Dinle gel vakt-i seherde açıhnca goncesi
Der ki Ömer şöyle kim sermest eder inşânı gül
— 382 —
Hâlime lâyık, seza bir nevcivân ister gönül
Kokmağa gül gibi bir nevreste cân ister gönül
Kendi pürdür ma'rifette âlemin rindânıdır
Anın içün kameti serv-i revân ister gönül
Aşikâr etse kaçan ol nazenin reftârını
Âşıkın alsa başından akl u fikri varını
İstemez gayrı gönül bu âlemin dildârını
Hâsıh bir misli yok taze civan ister gönül
Mail oldum çekmeğe ben yâr içün ol mihneti
Olmasa gayr ile amma ol perinin ülfeti
Gördüğüm mehpâreye etmez bu gönlüm rağbeti
Hemnişîn olmaklığa bir kahraman ister gönül
Âşık Ömer 215
Hâlimi arzeyledikte gamzesi mestâneye
Hâlime rahmedüp in'am eylese dîvaneye
Bî tekellüf gâhice da'vet edüp gamhâneye
Hoş tekellüm etmeğe gonca dehân ister gönül
Kimse bakmaz bu Ömer Bîçârenin elkabma
Remzile eyler temaşa eylese mehtâbma
Aşikâre aşinalık eylemiş ahbabına
Gizlice sevmek içün bir nevcivân ister gönül
— 383 —
Gel haberdâr ol kamu ahvâl-i âlemden gönül
Gafil olma ibret al Havva vü Âdem'den gönül
Cümle mahlûkat ecel camın içer bî ihtilâf
Kimse kurtulmaz cihanda ye's ü matemden gönül
Dehr içinde Hızr veş içsen eğer âb-ı hayât
Derd-i mevte çârecû olsan bulunmaz hiç necat
Bu fenada zahm-ı tîri mevt ile eyler vefat
Böyle takdir eyledi Hak mâtekaddemden gönül
Bu cihana her gelen sâhibkırân oldu helak
Bî aded şâh ü gedâ pîr ü civan oldu helak
Mevt elinden nice yüz bin kahraman oldu helak
Hissemend ol kıssa-i Zâloğlu Rüstem'den gönül
Der ki Ömer çâre yok tenler türâb olsa gerek
Yıkılup dağlar harâb ender harâb olsa gerek
Halka bir bir Hak divânında hisâb olsa gerek
Gafil olma rûz-i mahşerde cehennemden gönül
_ 384 -
Her birine bir bakan dildârı neylersin gönül
Seni hicrana yakan dildârı neylersin gönül
216 [Âşık Ömer
Bir güzel sev ki vefalar eylesün dâim sana
Her zaman hatır yıkan dildârı neylersin g-önül
Sormadın bîçârenin hiç hâtır-ı nâşâdmı
Yâ aceb mi pareler bu ömrümün bünyâdını
Sen derûnî âşık iken gayrılarm adını
Yanma sık sık çıkan dildârı neylersin gönül
Kangı dilber meylederse sen gibi azadeye
Cân ü dilden kıl mahabbet ol derûnî sâdeye
Kendini teslim edüp bend olma her üftâdeye
Su gibi yer yer akan dildârı neylersin gönül
Bu Ömer kılmaktadır kim âh ile efganları
Aklı olan hiç sever mi rahmi yok cananları
Yanılup ta gâhi gâhi ettiği ihsanları
Başına bir bir kakan dildârı neylersin gönül
_ 385 —
Gittim ey rûh-i revanim zara mı düşsün gönül
Kâr u kisbinden geçüb âvâre mi düşsün gönül
Hasretile ben garîbi gel koyup gitme deyu
Hâkipâye yüz sürüp yalvara mı düşsün gönül
Akl û fikrim çün gidüp hemrâh olursam şâh ile
Gönlümü şahım sana ısmarladım Allah ile
Yâ seni aldıkça feryâd ü figanım âh ile
Döğünüp taşlar ile yollara mı düşsün gönül
Dâg çeksem sîneme hecrin ferâmûş eylesem
Eylesem çâk-i girîban dembedem cûşeylesem
Lâ*l-i nâbın hâlile kim badeler nûşeylesem
Mest olup çün gûşe-i hammâra mı düşsün gönül
Âşık Ömer 217
Nâm ile Adlî demişler şol Ömer üftâdene
Dağ u taşlar hâil olmaz bil Ömer üiFtâdene
Pâdişâhım bir nasihat kıl Ömer üftânene
Soyunup üryan olup dağlara mı düşsün gönül
M
— 386 —
Ey perî ettklerin çoktur bana ben söylemem
Razıyım her ne edersen sen bana ben söylemem
Bir el ile al rakîbi bir el ile al beni
Sânına her ne düşerse et şehâ ben söylemem
Hep senin aşkın çeken yâ ben gibi âşık mıdır
Emrine bin cân ile râm bende-i sâdık mıdır
Kendin insaf eyle canım bendene lâyık mıdır
Her azamı lokma lokma et dilâ ben söylemem
Derdliyim bu derdime derman kılan yoktur tabîb
Kim bu derdim ola yeğdir kim bana olmaz nasîb
Sevdiğim söyleşme mümkin mi seninle ben garîb
Gele hakkından senin ancak Huda ben söylemem
Kasdı şimdi canadır ol gamze-i hunhârenin
Hatırın sormağa gelmez bu dil-i âvârenin
Vashn arzu eyleyen Âşık Ömer bîçârenin
Sen bilürsün yâ ne hacet Mustafâ'dır söylemem
— 387 —
Bir münevver tâc urundu girdi çün meydâna şem'
Çok hüner göstermek ister maclis-i rindâna şem'
Devr elinden çektiği âlâme istifsar içün
Haylice yandı yakıldı dün gece yârana şem'
218 Âşık Ömer
Ne kadar peıler yanup şevk ile olsa âfitâb
Başıma mikraz-ı gamdan irişür zahm-i itâb
Subha dek işler derûnumda fitîl-i ıztırâb
Yüreği yağın eridir âteş -i sûzâna şem'
Aslı dörttür çâr unsurdan mürekkeb bir şecer
Hâsıl oldu başına rûh-i hidâyet virdi fer
Reşk eder şevk-ı şuâın göricek şems ü kamer
Dîdesin dikmiş göke tesbîh okur Sübhâne şem'
Per yakar âşıkları gâhî olurlar derkenar
Susamış gelmiş su ister sanur içenler kanar
" İhtiyarı elde yok başında âteşler yanar
Hoş bakar pervanenin hâline yane yane şem'
Lâcerem Aşık Ömer bunun da bir ahvâli var
Kime zulm etmiş aceb bilmem bu çarh-ı hîlekâr
Bir nefes dinlenmeyüp yanar yakıhr kârızâr
Ahidir göz yaşların yağmur gibi amma ne şem'
_ 388 _
Bülbül oldum gül yanında hara minnet etmezem
Şem'ine pervaneyim ben nâra minnet etmezem
Bîvefânm sitemin çekmeğe yoktur takatim
Âşıka cevreyleyen dildâra minnet etmezem
Lûtfu ile bir inayet kıla ol Bârî Huda
Hâl müşkil oldu gayet arzedemem ben gedâ
Çeşm-i mesti uğruna ben başımı kıldım feda
Mansur'um meydâna geldim dara minnet etmezem
Bir haber ver bana yârımdan eyâ bâd-i sabâ
Eyledi bu- aşk vücûdum mülkünü cümle heba
Âşık Ömer
Birdürür yanımda hil'at birdürür köhne abâ
Fariğim geçtim cihandan vara minnet etmezem
Der ki Ömer yâ İlahî bir aceb girdabdeyim
ArzıhâU dinlerim yok her seher feryaddeyim
Düşmüşüm ben hâkipâye daima minnetteyim
Öldür imdi kend-elimle[l] cana minnet etmezem
__ 389 —
Dilberâ işimi zâr etmek neden ben neyledim
Başıma dünyâyı dar etmek neden ben neyledim
Senin ile lâtekellüf geçinirken bir zaman
Şimdi aşnahğa âr etmek neden ben neyledim
Gâhice bu derdimendin ismini yâdeylesen
Bu harabe gönlümü lûtfunla âbâd eylesen
Yalvarır idim benim hâtırcıgım şâdeylesen
Tâ bu denlu çevri kâretmek neden ben neyledim
Ben sanurdum leblerindir hasteye dâr-ü-şifâ
Düşeli aşkına cânâ sürmedim bir dem sefa
Çünki rahmetmeyicektin hey cefakâr bîvefâ
Yâ benim gönlüm şikâr etmek neden ben neyledim
Ey cenanım tâ ezelden sana oldum mübtelâ
Kimsenin başına gelmesin mahabbet bir belâ
Ben senin sâdık kulunken yoluna ey dilrübâ
Rakibi kendine yâr etmek neden ben neyledim
Bu gönül pervane veş yanmakta aşkın nârına
Bir gül içün andelîbin bak figan ü zarına
|1{ Kendi elinle .
219
220 Âşık Ömer
Bu Ömer müştak olaldan hüsnünün gülzânna
Bî vefa yerimi hâk etmek neden ben neyledim
_ 390 —
İl beni diller deyu eğnim abâ pûş eyledim
Çarh-ı gerdundan müzeyyen câm-ı mey nûş eyledim
Bulmadım bir medhim eyler çok sena gûş eyledim
Zemmeder âlem beni yâ Rab bu halka neyledim
Cevr-i dilber bir yanadan tan'-ı âlem bir yana
Yalınız düşmen değil dostum bile düşmen bana
Hâlime rahmeyleyüp kimse demez noldu sana
Zemmeder âlem beni yâ Rab bu halka neyledim
Ağlamaktan rûz ü şeb çeşmim yaşı döndü sele
Ben bu derdden ağlamazdım ettiğim olsa hele
Şöyle bir şây oldu ismim söylenür dilden dile
Zanneder âlem beni yâ Rab bu halka neyledim
Yâ İlâhî sen bilürsün bu Ömer' in hâlini
Hürmetinle yarlıgagıl bu günehkâr kulunu
Ol Habîb' in hürmetiyçün kes bu halkın dilini
Ta'n eder âlem beni yâ Rab bu halka neyledim
— 39! _
Düşmüşüm bir olmadık da'vâya haddim bilmedim
Başım uğrattım kuru gavgaya haddim bilmedim
Ey dilâ ben şu fenada cümleden a'lâ iken
Âşık oldum ol şeh-i şeydâya haddim bilmedim
Tâ ezelden ben beni böyle bilürdüm aşikâr
Her lebi şirinlerin Ferhâd'ı vardır sadhezâr
Âşık Ömer 221
Kâkülünün her muyinde nice bin Mecnûnu var
Tâlib oldum sen melek sîmâya haddim bilmedim
Der ki Ömer gör benim bu hemdem ü hemrâzımı
Gafilen uçurdum eyvah ol hümâ pervâzımı
Saydı mümkim olmayan şikâre saldım bâzımı
Dâne döktüm gökteki hümâya haddim bilmedim
— 392 —
Ey perî kaddin gibi bir serv-i bâlâ görmedim
Ruhlerin şem'i gibi ben bir şeb ârâ görmedim
Hak Taâlâ nura gark etmiş cemâl-i pâkini
Ben senin gibi perî peyker dilârâ görmedim
Dinleyip gezdim serâpâ bülbül-i şeydâlan
Cümle seyrettim cihanda dilber-i ra'nâları
Komadım hiç bir sadef hep aradım deryaları
Cism-i pâkine mübeddel dürr-i yekta görmedim
Aşkın ile âh ederim sîneme dağlar yakup
Serteser ettim cihanı boynuma zencir takup
On sekiz bin âlemi geşt eyledim mumlar ykup
Hüsn içinde sencileyin nahl-i bâla görmedim
Bir gümüş servi gören sanur ki kadd ü kametin
İbret ile kıl temâşâ gör bu zîbâ tal'atm
Bn gönül bir mehlikadır sevdiğim bil kıymetin
Her gören Mecnûn olur ben böyle Leylâ görmedim
Devr-i Adem'den beri kim gördü böyle mehlika
Gelmemiştir bu cihâna böyle âfet pür cefâ
Ey Ömer seyreyledim dünyâyı ben Kaftan
Böyle bir kâkülleri hâlâ mutarrâ görmedim
222 Aşık Ömer
— 393 —
Çok zamandır intizârım kaşı yayı görmedim
Yerde midir gökte midir ol hümâyı görmedim
Gül gibi bilmem kimin gamhânesin pür nûr eder
Sesilmez şems ü kamerden hüsnü ayı görmedim
Gözüme dünyâ görünmez şimdi gönlüm gamdedir
Ol melek sîmâ güzel bilmem ki şimdi kandedir
Hiç değfil ağyar ile zevk u sefa demlerdedir
Bakışı bin kan eder çeşmi elayı görmedim
Böyle bir mahbûb dilber medhederim hasbeten
Gördü gözüm düştü gönlüm sevdi canım hikmeten
Günde bin kez nâz ile bâd-i sabâya nisbeten
Salınup bin nâz ile ol dilrübâyı görmedim
Bu zamane dilberinin her birinde yok vefa
İşte dilber ana derler âşıka etmez cefâ
Çok güzel seyrettim amma der ki Aşık Ömeft,
Böyle bir çeşmi müzeyyen dilrübâyı görmedim
— 394 —
Azm-i yâr edüp makam-ı yâra geldim görmedim
Dili bülbül gözleri sahhâre geldim görmedim
Yâ İlâhî bu ne aşktır başıma geldi benim
Beni bu derde salan dildâre geldim görmedim
Seyr içün bâğ-ı hayâli eyledim geşt ü güzâr
Gerçi kim dünyâda gördüm hubâları ben sadhezâr
Bulmadım hüsnüne hemtâ ey melek sîmâlı yâr
Anın içün yüz sürüp dîvâne geldim görmedim
Âşık Ömer 223
Emr-i Hak'tır eyleme bu bendene cevr ü cefâ
Lâyık-ı insaf değildir etmek ağyara vefa
Çeşmi âhû saçı sünbül kaşları kavs-i kaza
Vaslma yol bulmağa bir sara geldim görmedim
Gönlümü sevdâ-yi aşkın eyledi zencîr bend
Bendesiyim yârimin boynuma taktı bir kemend
Nice bir yâd eylesün Âşık Ömer kim derdimend
Derdli çeşmim hastadır dermana geldim görmedim
- 395 —
Ey dirîğa bivefâ dildârı çoktan görmedim
Merhametsiz pür cefâ dildârı çoktan görmedim
01 cihet envârını bir veçhile göstermedin
Ne hayâl oldu aceb ki yârı çoktan görmedim
Ben dahi Mecnun gibi sahralara düştüm bugün
01 saçı Leylâ içün sahralara düştüm bugün
Bilmezem hiç ne aceb ferdalara düştüm bugün
Ol yüzü mah tal'atı hünkârı çoktan görmedim
Günbegün arttı figanım derdimin dermanı yok
Kande gitti ol melâhat mülkünün sultânı yok
Çevri çok amma o şuhun bir dahi ihsanı yok
Gönlümü sûzân eden ol nârı çoktan görmedim
Ferhad'ım Şirin yolunda dağı delmek niyyetim
Çâh-ı mihnette geçüp ol yârı görmek niyyetim
Terk edüp ân heman meydâna girmek niyyetim
Hiç karârım yok perî ruhsârı çoktan görmedim
Ey perî bu kemterini şâd ü dilşâd eylesem
Bu divâne gönlümü lûtfiie âbâd eylesen
224 Âşık Ömer
Ya ne var bn Ömer'in hâtırcığm şâd eylesen
Yanağı gül ruhleri gülzârı çoktan görmedim
-396—
Râh-i aşka gel de kıl bir çâre İbrâhimciğim
Kalb-i mahzunum sevinsin bari İbrâhimciğim
îller ile îş ü işret dem idersin her zaman
Kıl hazer meyleyleme ağyara ibrâhimciğim
Bari gel insafa fikr edüp düşün ey gönce fem
Gör bana ettiklerin kalur mu yâ cevr ü sitem
Sen edersin gayrılarla ayşü işret dembedem
Rûz ü şeb yanmaktayım bir nâra İbrâhimciğim
Nice bir dem ağladırsm ey perî suret beni
Tâ giceler subholunca eylemez rahat beni
Yâ neler çektim elinden biricik söylet beni
Binden artıktır sinemde yâre İbrâhimciğim
Hüsnüne mağrur olup gel olma şahım dilşiken
Sanma bakî kalur ettiğin çevir yanma sen
Çok melek sîmâ güzel seyreyledim âlemde ben
Bulmadım sen gibi bir mehpâre İbrâhimciğim
Der ki Ömer alma ahım ey yüzü mestim benim
Hah bilür yok dergehine gelmeğe kasdım benim
Hak budur gözler nişanım doğrudur şaştım benim
Gel inanmazsan derûnum ara İbrâhimciğim
— 397 —
Medhederdim bir melek sîmâh olsa sevdiğim
Aşık-ı bîçârenin öz mâli olsa sevdiğim
Âşık Ömer 2^
Yüz görüp öpülmedik koçulmadık yırtılmadık
Dest-i nadan değmedik bir hâli olsa sevdiğim
İstemem hûb-i cihan olsa gerekmez istemem
İstemem kaşı keman olsa gerekmez istemem
Fitne-i âhır zaman olsa gerekmez istemem
Yâ deli yâhud biraz sevdâyi olsa sevdiğim
Bir cenana mübtelâyım halleri makbul değil
Ehl-i irfan meclisinde her işi makbul değil
Rumeli dilberleri pürnûr olur makbul değil
Şehr-i îstanbul'lu yâ Bursalı olsa sevdiğim
Ey Ömer sevdiceğim ma'nîde ben âzürdeyim
Hem mülehham hem mücessem hem biraz fersûdesiyim
Ebu Bekir Ömer Osman olmaz ise bir isim
Çâriyâr isminde bari Ali olsa sevdiğim
— 398 —
Eyledim senden sana feryâd ü zarı sevdiğim
Ağlamaktır ben garîbin eski kârı sevdiğim
Yâ ne var kıls-'n terahhumla nazar bu hâlime
Almasan olmaz mı böyle inkisarı sevdiğim
Yâr olan dildâr odur ki âşıka imdâd eder
Bîvefâ olan güzeller âşıkını yâd eder
Her kime sorsam seni ağlar elinden dâd eder
Zulmile verdim cihâna iştiharı sevdiğim
Akıbet baştan çıkardılar o canım paresin
Sormaz oldu kanlı zâlim haste-i bîçâresin
Yüzüne ursa rakibin gâhî yüzü karesin
Öldüğüme gam yemezdim hele bari sevdiğim
15
226 [Âşık Ömer
Hiç reva mı hemdem olmak gonca leler behâril
Kail olmam sevdiğim görsem seni ağyar ile
Korkarım Aşık Ömer bu gayret ile âr ile
Akıbet bir gün eder terk-i diyarı sevdiğim
_ 399 —
Oldu dil üftâdesi sen nevcivânm sevdiğim
Aldı aklım akıbet tûtî lisânın sevdiğim
Bendeni ferdaya salmış şânma lâyık mıdır
Yâ benimle böyle mi ahd ü emânm sevdiğim
Aldayup âvâre gönlüm yâ niçün aldın benim
Tatlı diller döküp evvel yüzüme güldün benim
Yâr olup ağyara âhır bağrımı deldin benim
Böyle imiş hubların bildim zamanın sevdiğim
Vuslatınla şâd olup gönlüm sezerdi bir zaman
Şimdi ye's ü matem ile eylerim âh ü figan
Andına ikrarına dilberlerin olmaz inan
Hep bilindi aşikâr oldu yalanın sevdiğim
Gör beni hayretle koydun dilberâ yakmaz mısın
Kalbi Beytullah değil mi âşıkm bakmaz mısın
Nice terkettin beni sen Tanrı'dan korkmaz mısın
Yok mudur göğsünde bir zerre imânın sevdiğim
Derd-i aşkınla bilürsün oldu bu dil mübtelâ
Yâ niçün benden cüdasın yâde oldun âşinâ
Ben bilirüm Ömer^e sen bîvefâsm bîvefâ
Kimseden sormam senin yahşi yamanın sevdiğim
— 400 —
Sen de bir gün ben gibi âşık olasın sevdiğim
Hep bana ettiklerin yer yer bulasın sevdiğim
Âşık Ömer 227
Gülsitân-ı hüsnüne bâd-i hazâna uğradup
Bir açılmış gül gibi âhır solasın sevdiğim
Uyma ağyara anınla bir yere gitme deyu
Aşıkm varken rakibin ahdini gütme deyu
Canıma kâretti lûtf et bana cevretme deyu
Sevdiğim mehpâreye minnet kılasm sevdiğim
Her yerin dâğ ile yaksun sîne-i pür yârenin
Sen birinden zâr iken ol binin açsun yârenin
Âh edüp her dem elinden ol gözü sahhârenin
Bunca derd-i aşk u mihnetle dolaşın sevdiğim
Kimse hiç mâni' değildir var safa eyle safa
Kimler öğretti sana kim sen cefâ eyle bana
Yâ cefâdan fariğ ol gel yâ vefa eyle dilâ
Yâ sana ben mi dedim gönlüm alasın sevdiğim
Diyesin hayfâ yazıklar bulmadım ol serveri
Âşık-ı sâdık verirdi uğruna cân ü seri
Âşıkım kande deyu bir vakt ola kim Ömerli
Arayasm bulmayup âciz kalasın sevdiğim
— 401 —
Kendim aşka müptelâ ettim seninçün sevdiğim
Her ne ettim ben bana ettim seninçün sevdiğim
Yoluna ölmekliğe ben razı oldum bilmedin
Cân ile başım feda ettim seninçün sevdiğim
Ey tabibim ben visalin eyler iken ârzû
Gözüme karşu lebini bûs eder gördüm adû
Pâdişâh-ı âleme etmiş değilken serfürû
Çok adûya merhaba ettim seninçün sevdiğim
228 Âşık Ömer
İhtiraz eyler iken her veçhile mestâneden
Kimse incinmiş değilken bu dil-i dîvâneden
Zühd ü takva ile fark olmaz iken dürdâneden
Dilde nâmım eşkıya ettim seninçün sevdiğim
Râhate düşmek murâd ettim iriştim mihnete
Ey Ömer cismimi yandırdı bu nâr-ı firkate
Bir iki üç senedir düştüm diyâr-ı gurbete
Akıbet terk-i vatan ettim seninçün sevdiğim
— 402 —
Derd-i aşkı cümle râm ettim seninçün sevdiğim
Çeşmime hâbı haram ettim seninçün sevdiğim
Hazret-i Ya'kub misâli ey şehâ Yûsuf cemâl
Beyt-i ahzânı makam ettim seninçün sevdiğim
Nây ile perverde-i bâğ-ı cinânımsın benim
Bu dil-i firdevste hem rûh-i revânımsm benim
Ârzû-yi hatırım maksûd-ı cânımsın benim
Gayrıdan kat'-ı meram ettim seninçün sevdiğim
Olmuş iken mekteb-i irfanda ben sâhib fünun
Eyledi çeşmin bana mekr ile bin sihr ü füsun
Akıbet sicn-i belâda eyledim tekmil cünun
Ders-i aşkı hep tamâm ettim seninçün sevdiğim
Haste-i hicranınım tâb ü tevânım kalmadı
Öldürür çevrin beni âhır g-ümânım kalmadı
Der Ömer üftâde kim nâm ü nişanım kalmadı
Kendimi bî kadr ü nâm ettim seninçün sevdiğim
— 403 —
Hâkipâyin tûtiyâsı ey peri dünyâ değer
Firkatinle hasta çeşmime şifâdır sevdiğim
Âşık Ömer 229
Mihnetinle çektiğim âlâmı bilmezsin hele
Hizmetinde geçen ömrüm hep hebadır sevdiğim
Bendeni gözden bıraktın sen olnp ağyara yâr
Korkarım ki bu elemde ederim terk. i diyar
Serteser gezdim cihanı eyledim geşt ü güzâr
Görmedim sen gibi zâlim bîvefâdır sevdiğim
Aklımı cezbetti gamzen canıma yetmek değil
Ne çatarsın kaşlarını kasdm incitmek değil
îzz ü nâzından muradın iltifat etmek değil
Dâima ettiklerin cevr ü cefâdır sevdiğim
Olamaz Âşık Ömerh'ır dilber- i şîrin edâ
Leblerinden sordum ismin dedi ol kân-ı sehâ
Beş hurûf ile okunur evveli mim sonu yâ
Hiç değildir senin ismin Mustafâ'dır sevdiğim
- 404-
On iki mahbûba gönlüm mübtelâdır sevdiğim
Tazelikte her biri sâhib hkadır sevdiğim
Bunları ismiyle resmiyle beyân etsem gerek
Dinle gel bir kez bu bir ibretnümâdır sevdiğim
Tahtıgâh-ı hüsne gayri Ahmed'im etti cülus
Yûsuf'umdan eylediler ehl-i diller destbûs
Mahmud'um etmiş müzeyyen kendisin misl-i arûs
Bir keremkânı güzel ehl-i vefadır sevdiğim
İzzet i ayn-i cihan olmuş Hüseyn ile Hasen
Bekir'in güldür yanağı hub Ali'nin yâsemen
Ömer'i sevdim mahabbet eyleyüp Osman'a ben
Ol sebebden yoluna canlar fedadır sevdiğim
230 Âşık Ömer
Düştü dil İsmail'in lâ'l-i leb-i mercâmna
Yok kusur İbrahim'in bu tarz ile etvârma
Bu Ömerlin cân ü dilden râm olam fermânma
Sadıkane bendesiyim Mustafâ'dır sevdiğim
- 405 —
Tarz ü etvârm senin bir yerde yoktur sevdiğim
Yürüyüşün değme bir dilberde yoktur sevdiğim
Nâz ile aşüfte kıldın ben dili şûrîdeni
Perakende oldu aklım serde yoktur sevdiğim
Nâz ü istiğna edüp üftâdeye densizlenür
Rûyine kılsam tebessüm gözde incu gizlenür
Ol keman ebru hilâl çeşm-i siyahlar gözlenür
Tîğ-ı gamzen hey'eti hançerde yoktur sevdiğim
Pîr olursun sen de bil çağın geçer mahbûb iken
Kimse adın anmaz olur mahbub iken hûb iken
Gel konuşma nadan ile şimdicek mahcûb iken
Ol rakîb-i bed likada perde yoktur sevdiğim
Sevdiğim aşk pazarında sat beni fayd-eyîe[l] gel
Çünki sayyadsm dilârâ bu dili sayd eyle gel
Ben dahi benden olayım deftere kayd eyle gel
Belki bu Aşık Ömer defterde yoktur sevdiğim
— 406 —
Benim bâğ-ı letafette gül-i handanım İbrahim
Seninçündür benim bülbül gibi efganım İbrahim
Perişan eyledin akhm beni Mecnûn'a dönderdin
Nedir bu şiveler sende meded cananım İbrahim
[İJ Fayde eyle yerine
Âşık Ömer 231
Ser i kûyind-olan[l] nadan cemîsi cüda olsun
Demâdem destig-îrin hazret-i Bârî Huda olsun
Yolunda cân ü başım cümle varım hep feda olsun
Nem istersen dirîğ etmem meh-i tabanım İbrahim
Nihâl-i servidir kaddin yanag-m bir gül-i ahmer
Siyeh kâküllerin içün yanup yakılmada anber
Senin gavvâs-ı aşkında niceler ser feda eyler
Benim bahr-i hakikatte lebi mercanım îbrhâim
Bu çeşmim yaşım sular gibi çağlatma sultânım
Kemend-i hasret ile çeşmime bağlatma sultânım
Garibindir Ömer cânâ yeter ağlatma sultânım
Müşerref kıl visalinle aman sultânım İbrahim
— 407 —
Yâ Huda sakla hatâdan bir cenana mâlikim
Sâhib-i lûtf u kerem şâh-ı cihâna mâlikim
Lebleri yakut, i ahmer kendi gevher kânıdır
Kameti serv.i semen ince miyâna mâlikim
Mâh yüzüne dağıdır kâkülünü sünbül gibi
Bağ -I cennet içre bitmiş yanağı bir gül gibi
Nice feryâd etmeyeyim andelib bülbül gibi
Henüz açılmış dahi bir gülsitâna mâlikim
Ben nice vasfeyleyim kim şöyle bir hûrî sıfat
Hiç nedir bilmez cefâyı gör ne denlu pâk zât
Hüsnünü görünce hayran oldu anın kâinat
Hublar içre kadri bâlâ âlişâna mâlikim
Doksan iki dedim ismin belki hûy ü hây olur
Korkarım ki keşfedince halk içinde şây olur
[1] Ser-i kûyinde olan yerine
232 Âşık Ömer
Bir kelâmm dinleyenin aklı birden zây olur
Der ki Ömer böyle bir şîrin zebana mâlikim
— 408 —
Sen cemâli afitâba mailim îbrâhimim
Ol sebebden meclisinde dâhilim îbrâhimim
Sîne sâf olmak muradım sen melek sîmâ ile
Çâresin bulmakhğa yok âkilim îbrâhimim
Bir şedid ihrâka düştüm sen şehâ sultân içün
Bin bir ismi vird edindim bir gece mihmân içün
Komadın elden bu nâzı zerrece ihsan içün ■
Ettiğin şiveye hakka kailim îbrâhimim
Hâlimi arzetmeğe ben eyledim terk-i edeb
Her ne derdim var ise setreyledim kalbimde hep
Zâr ü sergerdânm oldum ağlarım her rûz ü şeb
Aşkına bel bağlamış bir sâilim îbrâhimim
Bâğ-ı hüsnünden Ömer diledi cüz'îce harâc
Sen bulursun sevdiğim bu derd ü efkâra ilâç
Câbecâ fursat bulup ol yâra eyler imtizaç
Bu kadar olsun safâna mailim îbrâhimim
— 409 —
Bulmadım bir cezbeder remz-i cevâbımdan benim
Yandı âlem nâra rûz-i sînetâbımdan benim
Bulmadılar müşkilin bâb-ı kitabımdan benim
Kaldılar âciz muhâsibler hisâbımdan benim
Yâ hevâ mıdır görüp dildâra dil bağladığım
Nâr-ı aslımdır ya sînem serteser dağladığım
Aşık Umer 233
Seyl-i âlâmdan mıdır sular gibi çağladığım
Ya bu kadar çektiğim zillet türabımdan benim
İreli mülk- i vücûda nâr-ı firkattir gider
Muttasıldır dûd-i ahım arşa ser çekmiş gider
Ol sebebden başıma dehri şeb-i gam târ eder
Tuttu zulmet âlemi ebr-i sehâbımdan benim
Bildiler kim gussadan hâl-i diğer günüm iyan
Geldiler hep bu araya seyredüp halk-ı cihan
Tuttular nabzım tefekkür ettiler hayli zaman
Olmadı kimse haberdâr ıztırâbımdan benim
Meclis-i mihnette kaldım ey Ömer tek başıma
Kimseler rahmeylemez gör şimdi çeşmim yaşına
Geceler tâ subha dek yârın eşiği taşma
Gözlerimden döktüğüm nemler hayâlimdir benim
_ 410 —
Ey felek nedir muradın dilpesendimden benim
Cüda kılmak mı ki kasdm sînebendimden benim
Ben anı kendime sultân eyler isem gam yemem
Razıyım Hak razı olsun şol efendimden benim
Hâsılı rûy-i zeminde ömrümün varı budur
Nûr-i çeşmim pâdişâh-ı dildir efkârım budur
Gâhi firkat gâhi vuslat âşıkm kârı budur
Razıyım Hak razı olsun şol efendimden benim
Andelibler mail olur nâz eder gönce güle
Gâh niyaz gâh nâz eder güller de şeydâ bülbüle
Cevrederse bana eyler gayra meyi etmez hele
Razıyım Hak razı olsun şol efendimden benim
234 Âşık Ömer
Yüz tutup dergâh"i Hak'ka bu Ömer eyler duâ
Aşıkm dönmez duası hiç hicâb olmaz ana
Muradım etsin müyesser dü cihanda ol Huda
Razıyım Hak razı olsun şol efendimden benim
— 411 —
Bir cenana mübtelâyım âh ü zarım var benim
Gice g-ündüz vuslatına intizârım var benim
bendesin terkeyleyüp ağ-yâra yâr olmak diler
Cevr ü istiğnası çok hercâyi yârım var benim
Bu zamane dilberinden sanmanız olur vefa
Salmup bigânelerle âşıka eyler cefâ
Yok güzellerde hakikat söylenür kaftan kafa
Ben seni terkedemem ırz ile arım var benim
Gâhi gâhî rahmedüp lûtfile eyler iltifat
Sanasm bu mürde cismime verir taze hayât
Vakt olur kim yüz çevirüp oluyor Nemrut sıfat
Yanarım pervane veş şem'inde nârım var benim
Aşk gümânm çekmeyenler âşıka ta'n etmede
Baki sanma hüsnünü günden güne hâr etmede
Ey Ömer mahşer yakındır bunda gelen gitmede
Hakkımı hakkeyledim Perverdigânm var benim
_ 412 _
İki gözlerimden akan kan ile nemdir benim
Bir güzelin bendesiyim o demiş nemdir benim
Hâlimi arz etmeğe ben yârı tenhâ bulamam
Ol sebeb nûş eylediğim câm ile gamdır benim
Âşık Ömer 235
Ben bu camı nûş edersem işim âh ü zâr olur
Çevrilür dünyâ başıma akıbet zindan olur
Her kime canım dedimse eller ile yâr olur
Tâli'im yoktur ezelden yıldızım kemdir benim
Hiç bir âşık var mı bulmuş bu fenanın dadını
Dağlara sorun ne çekmiş Şîrin'in Ferhâd'ını
Şu cihanda aşk komuşlar bir belânın adını
Gülmedim aşka düşeli çektiğim gamdır benim
Sen ne hercai imişsin aklım aldın fendile
Lâyık olur mu cefâ kılmak şu ben derdmendine
Der ki Ömer var da söylen sevgilimin kendine ,
Saklamaz ol doğru söyler sevdiğim birdir benim
- 413 -
Şehr içinde şâh-ı hûbânım M hemmet'tir benim
Bu unulmaz derde dermanım Mehemmet'tir benim
Eylerim feryâd ü zari her seher bülbül gibi
Gülsen içre verd-i handanım Mehemmet'tir benim
Gönlümü saydetti taze zülfünü kıldı kemend
Benden ayru arzular vuslatın bin derdimend
Hüsn içinde İbn-i Ya'kub Hazret-i Yûsuf menend
Şehr içinde dehre sultânım Mehemmet'tir benim
Kaşları yay ruhleri ter gözleri mestânedir
Niceler aşk ile sergerdân olup dîvânedir
Halk içinde âşinâmız sanki hep bîgânedir
Gönlüm eğlencesi cananım Mehemmet'tir benim
Hak Taâlâ kılmış anı âşık-ı âlî himem
Görmemişler mislini anın ne Rûmî ne Acem
236 Âşık Ömer
Cümle hûbânı cihanda verseler de istemem
Cennet içre hûr u gılmâmm Mehemmet'tir benim
Çarh-ı kecrevde bulunmaz böyle bir şîrin edâ
Şem'.i ruhsârı bütün bu âleme vermiş ziya
Görmedim Aşık Ömer olalı böyle dilrûbâ
Cismim içinde olan canım Mememmet'tir benim
— 414 —
Bendeyim bir dilbarin ahdin amânm beklerim
Tıfl iken meftunuyum hubluk zamanın beklerim
Ağlarım her gece gündüz gülşen-i kûyinde ben
Andelîbim bir gülün gonca dehânın beklerim
Âsitânmdan çıkar bin nâz ile reftâr eder
Vech-i pâkin görmesem bir lâhze kalbim nâr eder
Her kaçan ol mürg-i tûtî veş bana güftâr eder
Kendimi hâmûş edüp şîrin zebanım beklerim
Yâ aceb mi ömrümü hep râhına kıldım telef
Bir dür-i yektaya benzer kim dekayıktır selef
Tîr-i müjgânı için bu sinemi kıldım hedef
Mehcebînimdir anın ebru kemanın beklerim
Ey Ömer sıdkile ben ol dilberin hayranıyım
Kâ'be-i kûyinde katletsin beni kurbânıyım
Çeşmim asla hâba varmaz rûz ü şeb pasbânıyım
Geceler tâ subha dek gündüz dükânm beklerim
— 415 —
Ey felek ben Mecnun'um Leylâ'yı gözler gözlerim
Ol perî peyker melek sîmâyı gözler gözlerim
Âşık Ömer 237
Ben mahabbet bahrine saldım gönül zevrakını
Rûzig-âr elvermedi eyyamı gözler gözlerim
Gülşen-i âlemde ol serv-i revanim var iken
Gayre hiç bakmak olur mu tende canım var iken
Gönlümün tahtmdaki ol nevcivâmm var iken
Mâl ü mülkü devlet-i dünyâyı gözler gözlerim
Leb urup hicran meyin içtim bugün derdim yeğin
Ağlayup gözyaşımı saçtım bugün derdim yeğin
Dostumdan ben cüda düştüm bugün derdim yeğin
Sâkıyâ doldur bugün sun camı gözler gözlerim
Bilmezem ki bana efsun eylemiştir ol perî
El yuyup cân ü teninden yoluna verdim seri
Der ki bu Ömer kulun hayretteyim çoktan beri
Teşneyim dîdârına ol dostu gözler gözlerim
— 416 —
Dağlardır meskenim sahrayı gözler gözlerim
Gör ne Mecnûn'um reh-i Leylâ'yı gözler gözlerim
Dilrübâlar çok dahi âlemde makbulüm değil
Ol güzeller şahı bîhemtâyı gözler gözlerim
Ahdine ikrarına durmayıcı ol bîvefâ
Vasim ikrar eylemişti kılmadı ahde vefa
Bilmezem yâ Rab kaçan yüz gösterir ol mehlika
Haftalar geçti görünmez ayı gözler gözlerim
Sadıkane âşık isen kibri gönülden gider
Dilde tâ kim kalmaya gerd-i küdûretten eser
Bir kelâmı mürde-i sad sâleyi ihya eder
Lebleri mu'ciz dem-i isa'yı gözler gözlerim
238 Âşık Ö
m er
Bu fena bezminde bir dem iktidar etmez gönül
Büsbütün dünyayı versen ihtiyar etmez gönül
Rûz ü şeb durmaz yeter bir dem karâr etmez gönül
Âsitân-ı Hazret- i Monld'yı gözler gözlerim
Etme ey Aşık Ömer sevdâ-yi dildâra heves
Koymadı bir dem elinden dâmenin feryâd res
İsm ü resmi dilberin gitmez dilimden bir nefes
Mîm ü sâd u tâ vu fâ vü yâyı[l] gözler gözlerim
-417-
Ölürüm gayret ile nâdâna yoktur minnetim
Dünye içün kimseye bir dane yoktur minnetim
Nutka gelince lisânım dürlü cevherler saçar
Çün cevahir kânıyım mercana yoktur minnetim
Bülbül-i şûrîdeyiz biz her seherde yâr ile
Bu cihan halkı efendim her biri bir yâr ile
Gayrı meta bize olmaz vuslatı dildâr ile
Ben metâım yükledim kervana yoktur minnetim
Kuşça canım îd-i vasim kuludur kurbânıdır
El yanağında zülüfler kâkülün reyhanıdır
Bir efendim var benim kim cümlenin sultânıdır
Mısr içinde Yûsuf-i Ken'ân'a yoktur minnetim
Der ki gerekmez Ömer kim bu fena dünyâ bana
Soyunup derviş misâli giyeyim köhne abâ
Dünyede bir amel işle gitmesün ömrün heba
Beni yoktan var edenden gayre yoktur minnetim
[\\ Mustafa
Âşık Ömer 239
418 —
Cây-i mihnetten göçüp gülşâna varmak nlyyetim
Hayliden bizimdir ol kâşâna varmak niyyetim
Bülbül-i nâlânmım efgana varmak niyyetim
Bir ziyâretçün gül-i handana varmak niyyetim
Birisinin firkatinden olmuşum zâr ü hazin
Ne hayâl oldu görünmez gözüme ol nazenin
Gece gündüz hecr ile çektiğimiz âh ü enin
Hasreti kâr eylemiştir cana varmak niyyetim
Gül ruhun fikreyledikçe olur aklım çâk çâk
Bilmezem ki dili miskine anın gelmez mi hâk
Lûtf ile mesrur eder yâ çevrile eyler helak
Cân ü başa kalmadan cânâna varmak niyyetim
Sûretâ Mecnûn'a döndüm ağlarım leyi ü nehâr
Ey sabâ ol saçı Leylâ'ya selâm et yürü var
İntizarım vashna el vermez ise rûzigâr
Yüz sürüp pâyine yârın yana varmak niyyetim
Ey Ömer nâm-ı diLi nâşâdı Ferhâd eyleyüp
Ol leb-i şîrîn içün bir nâme îcâd eyleyüp
Sîne üryan yalın ayak dâd ü feryâd eyleyüp
Başıma âteş yakup dîvâna varmak niyyetim
— 419 —
Bunca derdim var benim bir çâre bilmem neyleyim
Yâr bakmaz hâlime ben sarabilmem neyleyim
Derdimi sordum tabibe dedi etmektir ilâç
Olmadı bîçâre ben aâzâra bilmem neyleyim
240 Aşık Ömer
Id-i vasim dilberin fikr-i serencâm eylesem
Mümkin olsa yârı tenhâ sohbet-i câm eylesem
Kâ'be-i kûyin tavaf etmeğe ikdam eylesem
Payidar olmaz ayağım dara bilmem neyleyim
Bu cihan içre ne ağyarım ne yârım var benim
îki günlük ömr içün ne kâr ü zarım var benim
Ne bir an bir lâhza bir yerde karârım var benim
Her cihetten olmuşum âvâre bilmem neyleyim
Nüh siper iken bu sînem sahnı dört kat ey peri
Dembedem anı güzergâh etti aşkın hançeri
Çeşmim oldu kırk sekiz pare çıkardı her biri
Yılda üç yüz altmış altı pare bilmem neyleyim
Mail oldum ey Ömer bir kameti tûbâya ben
Zerre kadar i'tibâr etmem zen-i dünyâya ben
Hamdülillâh kim iriştim nüsha-i kübrâya ben
Yârı teshîr eyledim ağyara bilmem neyledim
— 420 _
Arifim âzâde tab'ım zîruhum eflâkiyim
Rehnümâmız nûr-i akdem bende-i Levlâkiyim
Mahremiyim câm-ı aşkın mey değil mest eyleyen
Sanma ey zâhid bu bezmin her cihet gamnâkiyim
Şu'lelendi fenn-i şi'rim her nişanımla benim
Değme necm olmaz beraber kehkeşânımla benim
Ehl-i aşkım dîde-i gevher feşânımla benim
Sikkeyi mermerde tahrîr eyleyen hakkakiyim
Hâliyâ bu remz-i ilmin çün benim İskenderi
Kimi Kâşif geçinür dehrin kimisi Anterî
Aşık Ömer 241
işte meydan merdlik da'vâ eden gelsin beri
Geştgîr i nazm-ı şi'rim çâbük ü çâlâkiyim
Ey Ömer çün oldu Tâhâ vü cünun abadımız
Vasfa gelmez bir muazzam sırr-ı Hak üstadımız
Çâr unsur şeş cihet takririn eder adımız
Bâdiyim hem nâriyim hem âbiyim hem hâkiyim
— 42t —
Bizi yoktan var eden Sübhân'ı ben bilmez miyim
Hem Ebû Bekr ü Ömer Osman'ı ben bilmez miyim
Evveli Adem Safiyyullah değil mi aslımız
Mezhebimdir Hazret-i Nu'mân'ı ben bilmez miyim
Cümle nâsı bir avuç hakten yarattı Yaradan
Hazret-i İbrahim'e gör âteşi gülzâr eden
Hak Taâlâ cümlemiz halk eyledi dört pareden
Cümlenin ma'lûmu ol sultânı ben bilmez miyim
Fahr-i âlem hak resuldür dü cihanın serveri
Hazret-i Hamza değil mi âlemin gerçek eri
Hazret-i Ali'yi gör kim erlerin şîr-i neri
Ol Şir.i Yezdan olan Arslan'ı ben bilmez miyim
îmam Hasen hem Hüseyin Kerbelâ'da oldu şehid(?)
Hacı Bektaş'ı ziyaret edeler her mâh u îd
Ademe cennetten iğvâ verüp oldu nâümîd
Bunca nâsı azdıran Şeytân'ı ben bilmez miyim
Der Ömer bûy-i Kelîmullâh'a gelürdü hitab
Âlemi nurla münevver kılur idi âftâb
Biri İncil biri Tevrat biri Zebur dört kitab
Hak Muhammed'e inen Furkan'ı ben bilmez miyim
IG
242 Âşık Ömr
— 422 —
Geçti gurbette günüm Rahmân'ım andım ağladım
Derdime em bulmadım Nu'mân'ım andım ağladım
Cân ü dil arzular oldu yâr ile yaranımı
Vâsıl olmaklığa yok imkânım andım ağladım
Ey dirîga menzilim Yûsuf gibi çâh eyledim
Bu gönül Yâ'kub'unu derd ile seyyah eyledim
Şerve baktım saye' düştü gönlüme âh eyledim
Seyre çıhtım sohbet-i yaranım andım ağladım
Kıldığı dem ol güzel bin nâz ile arz-ı cemâl
Gitti sabnm rûberû ol yâra ettim arzıhâl
Ben vefasın istedim kıldı cefâyı istical
Yâr ile evvel geçen seyrânım andım ağladım
Ey dirîğa tâli'imden yüz çevirdi rûzigâr
Bana mihnet hırkasın âhır giyürdü rûzigâr
Nazenin ömrüm suhuletle geçirdi rûzigâr
Vâdi-i gamda giden kervanım andım ağladım
Şübhesiz Aşık Ömer firkatteyim her rûz ü şeb
Değmedik bir dem safâsma cihanın ne aceb
Çektiğim gavgaları fikre getürdüm cümle hep
Mihnet ü gamla geçen devrânım andım ağladım
— 423 —
Dâhi taze tıfl iken huffâş imişsin anladım
Bir güzeller uğrusu kallâş imişsin anladım
Ey vefasız sen beni hâk ile yeksan eyledin
Bîvefâ bir bağrı katı taş imişsin anladım
Âşık Ömer 243
Sîneçâk kâkül perîşan gösterir endamlar
Günde bin nâdân elinden sen alırsun kâmeler[l]
Alm al olmak içün giydin efendim câmeler
Nice hoyratlar ile oynaş imişsin anladım
Hâsılı şeytansın asla insana yok dostluğun
Ülfetin nâdânedir irfâne yoktur dostldğun
Âşık-ı sâdıklara merdâne yoktur dostluğun
Âdemin nakşın alur nakkaş imişsin anladım
Der ki bu Âşık Ömer muhkem sanurdum ben seni
Dâstân-ı âleme sen fâş imişsin anladım
— 424 —
Âşıka edince kin ferzânedir moUacığım
Şüphesiz şehr içre ol bir dânedir mollacığım
Gelmemiş misli cihâna devr-i Âdem'den beri
Gevher-i lâle semen dürdânedir mollacığım
Şöyle kim bir nevcivandır âşıka eyler hitâb
Önü mektepten yanadır dâyesi tutmuş kitâb
Hâce önüne çöküp diz nâz ile eyler hicâb
Mah yüzünden dökülen ter dânedir mollacığım
Aşkm ile ey efendim kalmışım çâr ü naçâr
Yâ ne mümkin sırrını yadlara etmek aşikâr
Öyle bil ki ey efendim rûz ü şeb leyi ü nehar
Al yanağın sanki bir dürdânedir mollacığım
Aşkın ile ey Ömer bu aklım oldu serserî
Gelmemiş mislin cihâna gezmişim ben her yeri
Bedir olmuş aya benzer hub cemâlin ey perî
Âşıkında intizar gerdânedir mollacığım
[1] Câmeler yerine.
244 Âşık Ömer
— 425 —
Bir haber ver ey sabâ neşler aceb ra'nâcığım
Hoş mudur nahoş mudur yâ ol kamer sîmâcığım
Gam değildir ben garîb efkende çeksün mihneti
Tek heman âlemde sağ- olsun benim anacığım
Bir perî peykerdir ol yavuz nazarlar irmesün
Sevdiğim ben mübtelâsm el ile bir görmesün
Hazret 'i Bârî Huda eksikliğin göstermesün
Devlet ile bin yaşasın kameti bâlâcığım
Ağladım ol yâr içün doldu dü çeşmim kan ile
Sadıkane ben anın meftunuyum bin cân ile
Bağçe vü bâğ içre dâim zümre-i hûbân ile
Nâz ile seyrâna çıksun ol saçı leylâcığım
Ey gfönül olsa eğer icrâ-yi lûtfu Ömerlin
Dağıdır serden gam-ı ferdayı lûtfu Ome/in
Belki bir gün hoş eder deryâ-yı lûtfun Ömerlin
Kandedir derse aceb mi ol benim lâlâcığım
— 426 —
Bir güzel sevdim meğer kân-ı mürüvvet sandığım
Semle âlûde imiş hayfâ ki ni*met sandığım
Tâlib-i vasi oldu def -i gam idem deyu gönül
Arsa-i mihnet imiş künc-i saadet sandığım
Gösterir semt-i vefa geldikçe zâlim yanıma
Yüz verüp ol bana acımaz güler efganıma
Gel yeter ettin yeter cânâ eziyyet canıma
Cevr-i bîhadmiş meğer mihr ü mahabbet sandığım
Âşık Ömer 245
-1 âlem cân ile şeydâ-yi zûlf-i dilberin
./nedendir bunca isti|-nâs, zülf-i dilberin
/umulmaz derd imiş sevdâ-yi zülM dilberin
^id. gördüm ben hele baç.ma devlet sand,^™
^ne ey ö... felekten hiç si.em eksik dejil
ant oldum cümleden yine elem eksik defil
Çekt. el yardan gönülde yi„e gam eksik de^
/Ey d,r«a bu mudur âlemde rahat sand.J.m
— 427 —
Ey perf hüsnüne hayran olduğum mudur suçum
Ruz u şeb aşkmla mihmân olduğum mudur suçum
Lutfedup gel söyle bildir neyledim cânâ sana
Hasretmle dîde giryân olduğum mudur suçum
Kim dedi sencileyin gelmiş güzel âlemde var
Hüsnünü gören kişi bîhuş olur akh şaşar
Amn .çûn ben seni medhederim leyi ü nehar
Gevher-, nutk-i firâvan olduğum mudur suçum
Görmezisem gün yüzünü cân ü dil etmez karâr
Neyley,m sensiz bana dünyâ vü mâfîhâ haram
Sen bana rahmeyleyüp hiç olmadm bir delarâm
Sen gulebülbül-inâlân Olduğum mudur suçum
Gel bana cevreyleme ey kameti serv.ibülend
Çok cefalar çekt, yolunda bu garib derdimend
Danna Mansur-, meydân olduğum mudur suçum
K™ dedi gaynya var meylim benim şân, yüce
Akl u hkr,m sendedir ey mâh gündüz hem gice
246
Aşık Ömer
SeTverüp uğruna kurbân olduğum mudç„„
_ 428 —
A».k oldum sen meh-i tâbâna kurbân old
I 5„ ■ keder tâ cana kurban olduf
İrd. peygan-ı keder ^^.^^ ^
Bu zebun gönlüm gamn aşkım
lUifâUn rûzi k.l ahdma kurban olduğum
Sre" "Î- blb^n. â.k.. dn..ted^n
çe'uür bîçâreler ihsana kurbân olduğum
Çekmediğim râh-. aşkmda felâket kalmad.
Z: yoLr iMiyâr.m eM-^ ^ .
Af^c î Vıpcre tahammül sabre taKaı iv
B^İn Elesin beni dtvâne kurbân olduğum
et ü ttlde^arek oyt gözlerim kan a,la,
SLir rlhat yüzün bir dâne kurbân oldug
. î^ i vashnla beni ey gonca leb
Kıl müşerref 'd-^J^^''" 3,„de hep
îstamem fânî cham akl u f.knm
Der ki bu M e"-,;::rtb n oWum
Dil hayâlim şem'me pervane ku
429-
Aşıkım sen s,m -aanııne kurb^^^^^^^^
Bu da bir başka tama', hame kurban
Âşık Ömer 24T
Mürg-i dil bekler görüp bend oldu dâm-ı zülfüne
Dâneye meyi etti düştü dâme kurbân olduğum
Uğramış var ise çeşm-i gamze-i tâtârma
Ezilüp kand-i mükerrer kef çeker güftârına
Serv-i kad nice salınsun yârimin reftârma
Her ne renk giysen eğer ol câme kurbân olduğum
Baş açık bir âşık-ı dîvânenim pür iştiyak
Korkarım aramızı mâbeyn eder ehl-i nifak
Eylesen lütfen nolur cânâ derûnî ittifak
Gâh göndermiş mahabbet nâme kurbân olduğum
Zerrece lütfün umarken bu dil-i şeydâ garîb
Ana derd ü mihnet ü hecrü firak olur nasîb
Bir gece bezm-i visalin istemiş tenhâ rakîb
îrmesün ol rû siyeh akşame kurbân olduğum
Olmuş iken ben o gamzen oklarından zahminâk
Eylemek lâyık mıdır tîg-ı gamınla sîneçâk
İrmeden vaslma Âşık Ömer'i etme helak
Koma hasret gitmesün bayrâme kurbân olduğum
— 430 —
Bir münevver tâc urundu girdi çün meydâna mum
Çok hüner göstermek ister meclis-i yârana mum
Devr elinden çektiği âlâmı istifsar edüp
Haylice yanar yakılur bu gice yârana mum
Ne kadar nurun verüp şevkile olsa âftâb
Başına mikrâs-ı gamdan irişür zahm-ı ikab
Subha dek işler derûnunda fitîl-i ıztırâb
Yüreği yağın eridir âteş-i sûzâna mum
24$ Âşık Ömer
Aslı dörttür çarı unsurdan mürekkep bir şecer
Hâsıl oldu başına nûr-i hidâyet verdi fer
Reşkeder şevk-ı şuâ'm göricek şems ü kamer
Diyesin dikmiş göke tesbîh okur Sübhân'e mum
Per yakar âşıklara gâhî okur dersi kenar
Susamış çekmiş savaşlar sanur inciler kanar
İhtiyari elde yok başında âteşler yanar
Hoş bakar pervanenin hâline yane yane mum
Lâcerem Âşık Ömer bunun da bir ahvâli var
Kim ne zulm etmiş aceb bilmem bu cerh. i hîlekâr
Bir nefes dinlenmeyüp yanar yakılur kârı zâr
Akıdır gözyaşlarm yağmur gibi dâmâne mum
_ 431 —
Ol Perinin ârız-ı zîşânm öptüm ohşadım
Bâğ-ı hüsnünde gül-i reyhanın öptüm ohşadım
îmrenürdüm halka halka ârızm üzre görüp
Çok şükür ol zülf-i müşk efşânm öptüm ohşadım
Da'vet ettim haneye mahfîce geldi ol perî
Hoş safa geldin deyip destine sundum sâgari
Nazeninim mestolup üstüme çekti hançeri
Kıyma şehbâzım deyu her yanın öptüm ohşadım
Kıl terahhum ey efendim nısf-ı îmandır dedim
Hamdülillâh ol meh-i tâbânı ilzam eyledim
Geh tebessüm geh nigehle hele ârâm eyledim
Hasretim canım diyüp bir yanın öptüm ohşadım
Ey Ömer sen çünki gördün vuslatın hengâmesin
Okudum derûn-i dilden hem mahabbet nâmesin
Âşık Ömer 249
Leblerin bûs ederek tenden çıkardım câmesin
Koynuma üryan alup her yanın öptüm ohşadım
— 432 -
Fikr-i lâ'Iinde gönül kaldı hayâlinde gözüm
Gitti ihlâs olmadı meyhane -i gamdan özüm
Hatt u hâlin tengü dar etti münevver suretin
Kimseler farkeylemez oldu geceyle gündüzüm
Mülket-i hüsnünde yer yer fitne oldu aşikâr
Yâ cemâlinde tasaddur kıldı mûy-i müşkbâr
Kilk-i kudret ruhleri gör yazdı bir hatt-ı gubâr
Kadir ol hâk içre iki ... .
Bûy-i zülfün nefes-i âhûya teşbih eyledim
Ne hatâ ettim miyânın mûya teşbih eyledim
Hattın içre ruhlerin incuya teşbîh eyledim
Bilmediler gam nedir dürr-i yetîm olsa sözüm
Hüsnünü kangı çiçek gördü bahân solmadı
Kangı âşık derdine düş oldu derman bulmadı
Nakd-i can verdim metâ'-ı vasla imkân olmadı
Sîne benzettim yaşım altuna dönderdim yüzüm
Bildim âhır bana pâdâş olmaya tâc ü kaba
Eyleyem bir bir kamu serhadd-i fânîde heba
Bir zaman ola ki Âşık Ömer anı da sabâ
îmtinân-ı kal içün ilet Sfâhân'a tozum
— 433 —
Âlemin zevkin haram ettim seninçün sevdiğim
Bu elif kaddimi lâm ettim seninçün sevdiğim
250 Âşık Ömer
Ol rakîb-i nâsezâlardan sitemler kat be kat
Çok zehirler nûş-i câm ettim seninçün sevdiğim
Hasretin za'fiyle döndü yüzümüz mânend-i zer
Kaplamıştır dîdeler ırmağını çok niylûfer
Kollarında yakılar bâzûlarmda şerhalar
Sîneme dâğ izdiham ettim seninçün sevdiğim
Kaşların mihrâb edindim i'tikâf etmek içün
Âsitânm beklerim kalbimi sâf etmek içün
Ey efendim Kâ'be"i kûyin tavaf etmek içün
Arzunla azm-i Şâm edem seninçün sevdiğim
Hasbıhâli ümer'm ancak budur ey gonca fem
Sen kalasın belki ben bu derd ile bir gün ölem
Şerhedüp çeşmim yaşın müjgâmmı kıldım kalem
Bir bütün dîvan tamâm ettim seninçün sevdiğim
__ 434 —
El sunup kavs-i vücûd-i zara kurmak niyyetim
Tîr-i âhımdan sek-i ağyara urmak niyyetim
Yasdanup kalmış iken hayrette tıfl-ı cân ü dil
Gaflet almış gözlerin her bâr uyarmak niyyetim
Cana kalmaz bu dil-i şeydâyı cânân arzular
Derdlidir yâ neylesün derdine derman arzular
Âsitân-ı gülşen-i kûyin dil ü cân arzular
Sicn-i gamdan bülbülü yâra uçurmak niyyetim
Hayli demdir bu seri meydân. ı aşka top edûp
Bekledim râh»i fenada menziHm âşûb edüp
Âsitân-ı kûyine kirpiklerim cârûb edüp
Eşk-i çeşmim hâkipâ-yi yâra karmak niyyetim
Âşık Ömer 251
Bîvefâdır çün vefa gelmez bu dehr-i köhneden
Bilürüz dâr ü diyarı hâk olur burc-i beden
Bende-i Hak birbirine irtikâb etmez neden
Müşkilim bir vâkıf-ı esrara sormak niyyetim
Der ki bu Âşık Ömer gayet derûnum pür melâl
inkisarım vasfa gelmez şâzilik emr-i muhal
Hûn-i çeşmimle yazup ben bir mutavvel arzıhâl
Tâ revâk-ı haşmet-i hünkâra varmak niyyetim
- 435
Duştu gönlüm bir şaç, reyhâne bilmem neyleyim
01 sebebden olmuşum dîvâne bilmem neyleyim
Nevresîdem dostların gittikçe galib olmada
Tîğ-ı aşkı kıymet ister câne bilmem neyleyim
Gamzesinden irdi bir tîr-i mahabbet ruhuma
Vasfın etmekte kalem âciz kalur meşrûhuma
Penbeler sardım fitîl urdum ten-i mecruhuma
Çeşm-i giryâmmdan akan kane bilmem neyleyim
Hâtıra sevdâ.yi aşkı saldı bir muhkem bina
Ta kıyamet haşredek oldu bana tâc-ı gmâ
Kirpiği oklarına sinem olaldan âşinâ
Akl u fikrim hep bana bîgâne bilmem neyleyim
Müptelâ oldu o şûh-i mülk-i istiğnaya dil
Ağlasam seylâb^ı eskim cûş eder gûyâ ki Nil
Devr-i Yûsuf'tan beri hiç kimseler görmüş değil
Mısh yok akrâm hiç bir dâne bilmem neyleyim
Ben Ömer bîçâresini lûtf ile yâd etmedi
Bir selâmile dil-i mahzunumu şâd etmedi
252 Âşık Ö
mer
Duyduğunca nâlemi zulmeyledi dâd etmedi
Hay o kâfir gelmedi îmâna bilmem neyleyim
— 436 -
Ben bugün ol câygâh-ı dilrübâya uğradım
Hassaten yüz sürmek içün hâkipâya uğradım
Arz-ı i'lâm etmeğe ahvâlimi kasdeyledim
Vardım amma bir tükenmez maceraya uğradım
Gûşe gûşe dolaşup cânân arar derler imiş
Kande bir mehpeyker olsa ol sarar derler imiş
Benden içün ey sanem dilber kovar derler imiş
Hâşelillâh böyle ben çok iftiraya uğradım
Hayli demdir görmedim bu gözlerim müştak idi
Hışmile baktı yine bir de tebessüm eyledi
Asitâmmda nedir kasdm ne ararsın dedi
Ben dedim afveyle cürmüm hoş recâya uğradım
Düşeli sevdaya benden gitti rahat görmedim
İşidirdim niydüğüm bilmem kıyamet gürmedim
Gelmemişti başıma bir böyle âfet görmedim
Ne kazalar geçti serden çok belâya uğradım
Der ki bu Âşık Ömer ol kalbi âhen bağrı tuc
Câmehâbmdan hezâran nâz ile kılmış huruç
Gûşe-i destârdan kâkülleri göstermiş uc
Heft ser bir düm keşide ejdehâya uğradım
— 437 —
Ben bugün bu köhne bir viranenin mahmuruyum
Hem harâb abadıyım hem şîve-i engüruyum
Âşık Ömer 253
Ne Süla^mân'ım Süleyman'ın ne kemter mûruyum
Dün o pâdû gamzesin gördüm anm meşhuruyum
I
Ol sebbden dilde kuvvet tende yoktur takatim
Geçmde her dem hayâlât ile vakt ü saatim
Ne ha u hâl-i sij'eh ne zülf.i anber hacetim
Saçı kllâbına bendoldum anm Mansûr'uyum
I
Bendbünyâd oldu âb u âteş ü hâk ü hevâ
Çâr hsurdan urundum eğnime rengin abâ
Ben<| zulmet bendedir âyîne-i âlem nümâ
Deıjedem nûr-i hidâyet pertevinin Tûr'uyum
Ca her ne devr elinden irişe cevr ü sitem
Haim buldu tesellâ çekmezem andan elem
HJnişînim hemdemim derd ü belâ endûh u gam
Bsükûfestân.ı dehrin dopdolu zenbûruyum
İSİ serd olduğuçün ey Ömer bülbüllerin
^nakı günden güne olur ziyâde güllerin
|ağı toprağıyım kıymet bilen kâmillerin
jma bilmezlerin amma belâ sâtûruyum
— 438 —
füdâ düşmek ne müşkildir kişi bir mehlikasmdan
iu gün gurbetteyim dostlar felek cevr ü cefâsından
boyunca yüzünü görmek müyesser olmadı eyvah
le firkat hâl imiş yârı koyup gitmek sılasından
Inutma bendeni hayr-i duadan şâh-ı hûbânım
Seni Hak'ka emânet eyledim ey mâh-i tabanım
Seni bağışlayıp Mevlâm benim almaz ise canım
'Görür dünyâ gözünle gözlerim kaşın arasından
254 Aşık Ömer
Budur Takdir -i Sübhânî irişti canıma firkat
Figanım yıktı eflâki derûnum derd ile hasret
Müyesser vaslma irmek olur mu bir dahi kısmet
Aceb ihsan eder Bârî Huda lûtf u atasından
Düşüp ben bahr-i sevdaya gözüm sen yâra kan ağlar
Melekler cümle âh eyler zemîn ü âsmân ağlar
Gice düşlerde g-ördükçe derûnum bîgümân ağlar
Bana uyhu haram oldu gönül firkate yasından
• • • •
Saçı Leylâ içün Mecnûn'a döndüm bu sinem yan^k
Seni benden beni senden meded ayırmasın yezdan
_ 439 — ;
Pâdişâhım aşka düştüm hasretinle el'aman
Aşka düştüm hasratinle el'aman ey nevcivan
Hasretinle el'aman ey nevcivan etme ziyan
El*aman ey nevcivan etme ziyan fânî cihan
Dembedem gel ey efendim dilpesendim serbeser
Gel efendim dilpesendim serbeser eyle haber
Dilpesendim serbeser eyle haber ehl-i hüner
Serbeser eyle haber ehl-i hünersin âlişan
Âşinâlar dilrübalar merhabalar ey güzel
Dilrübâlar merhabalar ey güzel etti ezel
Merhabalar ey güzel etti ezel sana mahal
Ey güzel etti ezel sana mahal ey mihriban
— Der ki Ömer — âşıkınım sâdıkınım lâyıkımm dilberâ
— Âşıkmım— sâdıkınım lâyıkımm dilberâ etme cefâ
Âşık Ömer 255
— Sâdıkınım — lâyıkmım dilberâ etme cefâ ey bîvefâ
— Lâyıkmım— dilberâ etme cefâ ey bîvefâ kendin nihân
— 440 —
Bir hilâl ebru sevüp sevdaya düştüm el'aman
Aşkıle cûşeyleyüp deryaya düştüm el'aman
Dağ" u taşı devredüp kan ağlarım Mecnun gibi
Şimdicek Leylâ deyüp sahraya düştüm el'aman
Çerh-i gerdun kimseye cevr ü cefâ kılmış değil
Bu fena dünyâ olalı ben gibi gelmiş değil
Çektiğim derd ü elemler kimse hiç çekmiş değil
Derd û gam çekmek içün dünyâya düştüm el'aman
Ben de bildim şimdi kurtulmağa yoktur bir ilâç
Ben bilirim ol perî zahmıma etmez bir ilâç
Bu cihanın halkı gelse derdime kılmaz ilâç
Bir yenilmez aşk ile gavgaya düştüm eraman
Derd ü gam sahrasına saldım bu cân ile teni «?»
Hep gıdâ-yı mûr u mâra . . . ettim serini «?»
Ey Cmer öldükte sarsın ol güzel kefenimi
— 441 —
Bari Hak lûtfile kıldı Ademi var ol zaman
Hem yarattı Adem'i Havva'yı tekrar ol zaman
Ana secde etmeyicek çünkt şeytân-ı recîm
Geçti lâ'nst halkası boynuna nâçâr ol zaman
Dinle dâ'vâyı ulular heybetin Nemrûd'den
Sanma anın yanına kaldı bu işler cümleten
Mancınıkla attılar kurtardı Hak sağ u esen
Gülsen oldu Hazret-i İbrahim'e nâr ol zaman
256 Âşık Ö
mer
Cenneti düzdü cihâna âsi Şeddâd-ı sanem
Hak kelâmında buyurmuştur ana bâğ-ı İrem
Görmeden dahi yüzün kahroldu hasretle o dem
Dîdeden şirretti anı yüce Settâr ol zaman
Kıldı Fir'avn çün Beni İsrail'i gayet zebun
Sihri ibtâl eyleyüp oldu asâ ejder nümün
Kasdedüp mel'ûnu hem tahtından etti sernigûn
Kıldı Mûsâ mu'cizeyle hakkı izhâr ol zaman
— 442 —
Mâsivâdan fârig u âzâd olayım bir zaman
El çeküp hep âşinâdan yâd olayım bir zaman
Ey tarikat şerbetinden nûşedüp bir dolu câm
Bu harâb olasıda âbâd olayım bir zaman
Akıbet işretserâ-yi âleme kıldım vusul
Kande baksam mâsivâ nakşı görürüm sağ u sol
Eyledim her gördüğümden hayli bir suret kabul
ben bu kâr-ı hikmete mu'tâd olayım bir zaman
Yetişir tîr i felekten eyledim tahsil -i kâm
Gayri lâzımdır feragat gûsesinde bir makam
Reddedip zühd ü riya teşbihini elde müdâm
Şeyh SarCan sâhib-i evrâd olayım bir zaman
Ol lebi şîrin tek olsun vâdi-i vasla karâr
Devletinde uğruna sarfedeyim her nem ki var
Seyl-i aşkım eyleyüp kûh-i vücûdumdan güzâr
Tîşe-i hicr ü gama Ferhâd olayım bir zaman
Yıkayım buğz u hased deyrini nâlân edeyim
Hem riya vü kibrim eşkâlin perişan edeyim
Ey Ömer mülk- i vücûdu hâke yeksan edeyim
Hâne-i gönlüm gibi berbâd olayım bir zaman
Aşık Ömer 257
— 443 —
Ey aceb bir gfatnze-i cellâd imişsin bir zaman
Bî mürüvvet bîkerem bîdâd imişsin bir zaman
Gülşen-i hüsnün g-örenler hâliyâ hayran gezer
Bülbülâna bâis-i feryâd imişsin bir zaman
Dâimi üftâdeler etmektedir geşt ü güzâr
Yanhş olmaz arzıhâlim gamzen etsin derkenar
Hâl ü hattm ye's ü matem tutsa şimdi vechi var
Mübtelâlar ağlayup sen şâd imişsin bir zaman
Niceler aşkm yolunda koydular cân ü seri
Sevmesin âlemde kimse bîterahhum dilberi
Çevrini hadden ziyade etmek içün ol perî
Yâr ile dost âşinâya yâd imişsin bir zaman
Ey Ömer hiç kimse bilmez çektiğim kayguları
Neyleyim sevmiş ezelden yıldızım mehrûları
Bâb-ı hüsnünde yazılan ol hilâl ebruları
Okuyan der bir mübarek yâd imişsin bir zaman
_ 444 —
Aç gözün Nemçe kiralı Gazi Sultan'dır varan
Ser halâs olmaz elinden bir aç arslandır varan
Dem çeker ejder gibi hem gaziler her subh u şâm
Nice yüz bin kahramanla Al-i Osman'dır varan
Hey dini kara münafık durmadın sen ahdma
Yürüdü asker-i İslâm hâzır ol sen vaktma
Katline ferman olundu Nemçe tâc ü tahtına
Ellerinde tîr ü keman ol Tatar handır varan
17
256 Âşık Ömer
Lûtf-i Hak imdâd edicek alumz cebhâneni
Câmi'û mescid yaparız kilise meyhaneni
Hutbe ezanlar okudup kiralar büthâneni
Sancağ-ı şerifte mestur hatm-i kur'an'dır varan
Yâ İlâhî kıl hidâyet hûrmetiçün ol Habîb
Ol lâîn-i bedfiâli makhur eyle an karîb
Der ki Ömer bu senede umarız fethin nasîb
Hazret- i Sultan vekîl-i Ahmedi Han'dır varan
— 445 —
Dil sana meyletti cânâ dehre sultânım Hasan
Şevk-ı rûyinle hayâlin oldu mihmânım Hasan
Rûz-ü şeb âh ü enîn ile vücûdum yâredir
Merhem-i vaslınla sar zahmıma Lokmâmm Hasan
Sinemiz sadpâre oldu ol siyeh müjgân ile
Rûy-i dil göster efendim cûd ile ihsan ile
Eşiğinde çâkerin veş bağladım bel cânile
Bâb-ı lûtfun yasdanan var ahd ü peymânım Hasan
Gırre olma hüsnüne görme ikende sen seni
Hatt-ı rûyin gelmeden âguşa çektirsen seni
Bâğ-ı hüsnün bâğbânı eylemişken ben seni
Bu garîbin reddedüp ağlatma cananım Hasan
Bu Ömer 'in pendini dinle güzeller serveri
Nâr-ı aşkın defi yoktur kül ederdim mermeri
Kıl hazer sûz-i derûnum kıla te'sîr ey peri
Seni iflâh etmez ey meh âh ü efganım Hasan
Âşık Ömer 259
— 446 —
Yine tahtına cülus eyledi şâh-ı ramazan
Giydi başına zerendûd külahı ramazan
Hân-ı bîhaddine müstagrak olup bay ü gedâ
Ne kerem kânı sahî olur o mâh-ı ramazan
Lem'a-i feyz-i beka dehri kılup pür enver
Bu hidâyetle ziyâlandı beher hâkister
Şeceristân-ı minânn şerefâtm yer yer
Nurdan nahl ile zeyn etti giyâh-ı ramazan
Gelin ey tâlib-i Hak yüz tutalım Settâr'a
Hâşe mahrum ede Mevlâsı kulu yalvara
Emr-i Hak ile olup perde azâb-ı nâra
Dura setretmek içün ehl-i günâhı ramazan
Çalış ey tâlib-i Hak ruha durağ" etmek içün
Ab-ı tevbeyle kara yerlerin ağ etmek içün
Gündüzün eklini şürbünü yasağ etmek içün
Yedi iklîme yine saldı sipahi ramazan
Hak'dürür kullarının verici hacetlerini
Hamdü şükr ile kılup zikr ü ibâdetlerini
Ol kerîm-i keremin lûtf ü hidâyetlerini
Mü'mine eyledi müjde yine mâh-ı ramazan
Bu fena kaydını geç sâlik-i râh-ı kıdem ol
Lâmekân iline hükmet melik-i muhteşem ol
Şeb.i kadrinde Ömer kaim ü sabit kadem ol
Kurb-i îde irişür menzil-i râh.ı ramazan
260 Âşık Ömer
— 447 —
Bilmez idim niydüğün hercâyi dilber sevmeden
Şimdi her gam bendedir hercâyi dilber sevmeden
Derd ü mihnet firkat- i hasret tutup her yanımı
Başıma aldım gam-ı dünyâyı dilber sevmeden
Gözleri âhü dişi dürdâneden geçmez gönül
Mihri yok ağyarı çok cânâneden geçmez gönül
Öldürürse gamzesi mestâneden geçmez gönül
Derdile oldum bugün şeydâyi dilber sevmeden
Bir suâl etsem ana bin hışmile eyler cevâb
Cünbüş ü tarzı levendâne cemâli âîitâb
Hançer elde tîğ- belde gamzesi eyler harâb
Başka hazzeyler bu gönlüm dâyi dilber sevmeden
Ey Ömer hâlin mükedderdir gam-ı efkâr ile
Yoluna canlar fedadır elde küllî var ile
Bir gül içün nola ceng eyler isem ağyar ile
Bülbül eyler hâr içün gavgâyı dilber sevmeden
_448—
Nazeninim ben garibinden cûdâ olmak neden
Ey efendim tâ bu denlû bîvefâ olmak neden
Çün bilürsün senden özge yâr-ı ganm yok benim
Zûmre-i hûbân içinde kem edâ olmak neden
Bîkerem bu bendeni terkeylemek lâyıkmıdır
Ben garibinden ziyâde il sana âşık mıdır
Hiç demezsin ki aceb ol sinesi yanık mıdır
Ey efendim adularla âşinâ olmak neden
Âşık Ömer 261
Sırrını fâş eyleyüp âlemde iyân etmede
Gayrılarla sen gibi ben zevk-ı devrân etmede
Bülbülün ancak durup bir güle efgan etmede
Sen bu denlu çevre dostum mübtelâ olmak neden
Âsitânmda senin ben hâk ile yeksan iken
Ey şehâ ben tâ ezelden emrine ferman iken
Gice gündüz ağlamakta dîdemiz pür kan iken
Bigünah bu ben garibe iftira olmak neden
Bâğ-ı hüsnünde senin ben bülbül- i şeydâ iken
Her ne denlu cevredersen mürde dil ihya iken
Bir zaman yanında dostum cümleden a'lâ iken
Bu ümer şimdi aceb ki bîvefâ olmak neden
_449 —
Dilberâ yolunda ben sular gibi akmak neden
Sen neye yâr olmadın yadlar gibi bakmak neden
Çünki ben dîvâne mecnûn olduğum fehmetmedin
Bîsebeb zencîr-i aşkı boynuma takmak neden
Dün gdce gamhâneye ağyarı teklif ekledim
Cevr ü kahrından biraz yandım yakıldım neyledim
Bir çakım kav olduğum bilmezlik ile söyledim
Merhametsiz âteş-i tâbi verüp çakmak neden
Aşk delildir irişür elbet behakk-ı Lâyemût
Dil visalin ka'rına bir gün misâl-i ankebût
Bezme geldikte edersin goncalar gibi sükût
Meclis-i hâr içre bülbüller gibi şakmak neden
262 Âşık Ömer
Yâr-ı sâdık olmağa ister dilerdin bendene
Sarılalım bir gece tenhâca derdin bendene
Sadhezâran nâz ile bir buse verdin bendene
Gel yine al buseni başımıza kakmak neden
Nûş edüp Aşık Ömer geldin ezel peymânesin
Görüp iğmâz eylemez câm-ı lebin mestânesin
Çünki âbâd eylemezsin bu gönül kâşanesin
Yâ bizi berbâd edüp âteşlere yakmak neden
— 450 —
Sevmezem bir gayrısın rûh-i revanim var iken
Neylerim her dilberi serv-i revanim var iken
Gayriye bel bağlamak insaf mıdır kim sevdiğim
Bir senin gibi benim şüh-i cihanım var iken
Şevk-ı hüsnünle şehâ her demde memnundur gönül
Ey efendim haşrolunca sana meftundur gönül
Tâ ezelden sen saçı Leylâ'ya Mecnun'dur gönül
Hiç geçer mi sen gibi bir nevcivânım var iken
Şöyle bil ki dil senin medhin eder şâm ü seher
Hamd ola geldi bana bâd. i sabâ ile haber
Ey keman ebru mahabbet tîrine oldum siper
Yüz çevirmem sen gibi kaşı kemanım var iken
Ben kulun can verme ne var sen gibi dildârına
Bendeler baş eğmek ister çün velî hünkârına
Bu Ömer Mansur gibi gelse siyâset darına
Aşkını terketmezem ben tende canım var iken
Âşık Ömer 263
—451 —
Ey peri bu hüsnile düşnâm edersin mâha sen
Dilrübâlar içre benzersin efendim şaha sen
Germ edüp uşşâka karşu vasfmı eyler rakîb
Böyle yüz verme efendim ol sek-i bedhâha sen
Ben sanırdım ârif-i rindânedir meylin heman
Vahşi âhûlar gibi yâbânedir meylin heman
Kaldım ayakta gedâ nâdânedir meylin heman
Korkarım kim bir gün uğrarsın hadeng-i âha sen
Dilberâ al bir nasihat benden ârifsen eğer
Gene i hüsnün sırr u esrarına kâşifsen eğer
Macerâ-yi Yûsuf-i Ken'ân'a vâkifsen eğer
Çıkma ihvanınla olsan bile seyrangâha sen
Der ki bu Âşık Ömer ey şûh-i şîrin şîvekâr
Bî kusur öğmüş yaratmış seni sun' -i Girdigâr
Kem edalar eyleyüp uşşâka kondurma gubâr
Yüzü ak varmak dilersen ol ulu dergâha sen
-452-
Her seherde bülbülün dilde ağazm dinle sen
Hoş terennümle heman nâz ü niyazın dinle sen
Başlasa her bir makam üzre tekellüm etmeğe
İbtidâ Eve û Arak ile Hicazın dinle sen
Sâkiyâ Rast ü Acem Rûmîden eyler iftitâh
Isfahan ile Köçek ola Hüseynîle Segah
Buselikten çok Nevalar ede semti Çârigâh
Hem dahi aşk-ı hafâdan kendi râzm dinle sen
264 Aşık Ömer
Mâni-i Nikrizle Uzzal'den çok efgan eyleyüp
Dahi Mahûr u Ruhâvîden yürü hân eyleyüp
Nağme-i Nevruz u Şehnaz u Aşîrân eyleyüp
Her makam- 1 şu'beden tarz-ı dırâzm dinle sen
Evvelâ on iki makamat yedi âgaz ile
Hem dahi ola Hüseynî nağme karagâh ile
Yirmi dört terkîb ile hem kırk sekiz usûl ile
Ehl-i aşkm ey Ömer destinde sâzm dinle sen
—453 -
Dilberâ hüsnüne meftun edeli bu cânı sen
Bir aceb âteş-i sevdaya düşürdüm teni ben
Bilmedim böyle vefasız olacağın ezelî
Merhamet sahibi canan sanur idim seni ben
Ben ederken ser-i kûyinde müdâm âh û enin
Sen görüp şefkat ile eylemedin gamdan emîn
Ahd ü peymânı unuttun mu kani bunca yemin
Seninim deyu riyakârlık ederdin kani sen
Nice bir hare edeyim nakdi firâkm yoluna
Yâ nice bir sitemin mihnetine sabroluna
Bana ettiklerini etmedi kâfir kuluna
Tâ ölünce unudur muyum efendi anı ben
Yaramadımsa eğer hizmete yâdeyle beni
Ver kulumdur deyu dellâla mezâd eyle beni
Dilrübâlar arasında ya azâd eyle beni
O da bir âdet-i kanun olur etme anı sen
Geçeyim akl u fikirden gayrı dîvân olayım
Yıkılayım deli gönlüm gibi vîrân olayım
Âşık Ömer 265
Soyunayım yine Mecnun gibi üryan olayım
Yüce dağlarda tutayım varayım meskeni ben
Sen de kendin gibi bir çevri yamanı bulasın
Düşesin âteş-i hicrana sararup solasın
Bana ettiklerine cümle peşîmân olasın
Ömerlim deye de bir gün arayasm beni sen
—454-
Sevdim yine bir gamzesi kattal küçücükten
Gafil iken etti bana bir al küçücükten
01 hâl-i siyeh rûyi ele al küçücükten
Sarmış başına kırmızı bir şal küçücükten
Dîvânesi olduğumuz âyâ nice duydu
Yohsa bu dahi dama düşüp dâneye uydu
Çok zahidi bir cübbe vü destâr ile koydu
Kıldı nice sergeşteyi abdal küçücükten
Kûyin doîaşur bendesi çok mest ü hem âguş
Kimisi nazar kerdesidir kimi ferâmûş
Azarda dil kılmış iken gûşuna mengûş
Aklımı diler pâyine halhal küçücükten
Reftâra gel ey serv-i sehî gel göreyim gel
Güller gibi gül pâyine yüzler süreyim gel
Dedim küçücük busene canım vereyim gel
Güldü dedi cânm var ise al küçücükten
Ol nevhevesin eyle feda yoluna ser sev
Cevr ü sitem ü kahrını çek tutma siper sev
Bir dilber-i nevresteyi sev Âşık Ömer sev
Bildiğin unutmaz o meh her hal küçücükten
266 Aşîk Ömer
— 455 —
Cüstücû kılmaktayım aşk il dilber canibin
Dembedem pervane veş sanki semender canibin
Hak nasîb etse sarılsam bir gece cananıma
Subha dek öpsem yanağın ohşasam her canibin
Tendürüstî hâlet-i aşkta sararup solmazam
Râh.ı aşkından anın billahi fariğ olmazam
Bir anın gibi münâsib kendime yar bulraazam
Rub'-i meskûnu dolansam cümle yer yer canibin
Mürg i canım kondu gerdânındaki fülfüllere
Mail olursam aceb mi ol saçı sünbüllere
Arif isen kıl nazar feryâd eden bülbüllere
Her biri bir yerde yasdanmış gül- i ter canibin
Bir karâr üzre döner mi bak bu çarh-ı gerdişe
İnkisarım galiba kâr eylemiş ol serkeşe
Galiba düşmüş efendim olmadık bir âteşe
Ol güzel gözlerde gözler bir semenber canibin
Nice bir dilberleri medheylesin yârâne dil
Nice meftun olmasın meclisteki hûbâne dil
Kangısm sevsin aceb hayrettedir dîvâne dil
Âşık mer kıldı zîrâ hep güzeller canibin
—456 —
Düşürüp aşk âteşine sinemi nâr eyledin
Her seher bülbül gibi işim gücüm zâr eyledin
Bilmiş ol serde değildir akhm ey kaşı keman
Çün bizi terkeyledin bilsem kimi yâr eyledin
Âşık Ömer 267
Râh-ı aşkına düşeni zülfüne bend eyleme
Yâr olup ağyar ile âşıkma fend eyleme
Görmedim gerçi işittim yok yere and eyleme
Yadlara uydun yüzüme güldün inkâr eyledin
Ey gönül ol bîvefânm lûtfuna ermez misin
Ol mübarek hâkipâye yüzünü sürmez misin
Hasretinden hastayım bîçâreni görmez misin
Bir gül ile hatırım sormağa sen âr eyledin
Cân ü dilden mailim hüsnüne ben bil ey perî
Hizmetinde bendeyim uğruna koydum ben seri
Görûben ol mah yüzünü âşık olaldan beri
Gam u hicrile cihanı başıma dâr eyledin
Düşeli aşkına gönlüm dâim ağlar dembedem
Ditredi cismimde canım gözlerim oldukça nem
Sâde pehlû olmağa Aşık Ömer ey gonca fem
Çok şükür elhamdülillah hele ikrar eyledin
— 457 —
Pâdişâhım ibtidâ kalbimde kim yer eyledin
Gönlümün kâşanesin pür zîb ü zîver eyledin
Her cihâtın bir temâşâgâha manzar eyledin
Hem hayâlin anda sâhib tâc-ı kayser eyledin
Cem'-i hatırla beyân ettin ana yâbân iken
Şöyle kim taş ü türabı mihnete gaitan iken
Bunca elemler yapup hâlî yatur vîrân iken
Rif atin olsun mezîd eflâka hemser eyledin
Kıldın ihya evvelâ lûtf u kerem semtin tutup
Hurrem iken bu dil-i daraların semtin tutup
268 Âşık Ömer
Adi iken noldu sebeb sonra sitem semtin tutup
Dest-i zulmunla yıkup hâke beraber eyledin
Dilber amma böyle bîdâr ettiğinden mâada
Ağladup Ferhâd-ı nâşâd ettiğinden mâada
İki çeşmin iki cellâd ettiğinden mâada
İki zülfün iki mergul cevr-i kâfer eyledin
Bendeni sen gözgöre nettim demişsin düşmana
Hâtırm yaktım ve incittim demişsin düşmana
Ömer'i çevrimle gör nettim demişsin düşmana
Yüzün ağ olsun beğim ya'ni hünerler eyledin
— 458 —
Dilberâ evvel bana sen gözle hem kaş eyledin
İşve vü nâz ile geldin ciğerim taş eyledin
Kendi lûtfunla beni kendine kardaş eyledin
Sonra döndün sırrımı âlemlere fâş eyledin
Semt-i istiğna senin irfanına lâyık mıdır
Ettiğin cevr ü cefâ ihsanına lâyık mıdır
Ömrümün varı bu işler şânma lâyık mıdır
Bana nisbet ol adû bedkârı sırdaş eyledin
Çün nasîb olmadı vuslat sen şeh-i mümtaz ile
Kâkülün gibi perîşân etme aklım nâz ile
Bağrımı deldin serâpâ gamze-i gammaz ile
Hâlime rahm et iki dîdem yeter yaş eyledin
Bî kerem oldun neden günden güne ey bîvefâ
Hatırımdan dür olur mu kıldığın cevr ü cefâ
Âşık Ömer 269
Sen bu Aşık Ömer'e hiç etmedin bir kez vefa
Eski derdimden bu derdi cümleye baş eyledin
459-
Gülşen-i cennet misâli kaddi tûbâ Ahmed'in
Müjgânı tîr-i kazadır kaşları yâ Ahmed'in
Fitne-i ahuları her günde yüz bin kan eder
Hâl-i hindû ruhleri gül berk-i ra'nâ Ahmed'in
Karşısında sadhezâr üftâdeler boynun eğer
Yaslını seyrân ederken aklımı almış gider
Hasılı bir dânesi bin gonce-i ra'nâ değer
Sadef-i hikmet dehânı dişi yekta Ahmed'in
Dâm-ı aşkına düşenler bir dahi bulmaz rehâ
Dâne-i hâline olmaz zerrece kıymet behâ
Her zaman ağzıma alsam lâ'l-i nâbmdan şehâ
Sükkeri kand-i mükerrer ola peyda Ahmed'in
Hak Taâlâ mir'at-i vasl-ı kederden saklasun
Ruhlerinin güllerin bâd-i seherden saklasun
Çeşm-i a'dâ görmesün yavuz nazardan saklasun
Hüsn-i pâkini görenler dedi hakka Ahmed'in
Der ki Ömer böyle dilber basmadı dehre kadem
Zümre-i hûbân içinde oldu çün sabit kadem
Heft deryalar mürekkep olsa ağaçlar kalem
Vasfını yazmağa âciz cümle âlem Ahmed'in
270 Âşık Ömer
— 460 —
Âlem içre söylenir nâm ü nişanı Ahmed'in
Şayi' oldu hupluğu tuttu eihânı Ahmed'in
Geçmeden çağı ana gel arz-ı hacet edelim
Bilmişim şimdengferu lûtf-i zamanı Ahmed'in
Gelmedi gelmez dahi anm gibi sâhib cemâl
Anda hatmetsin güzellik mülkünü Hak Lâyezâl
Ger akarsa leblerinden sükker-i âb.ı zülâl
Nice kurbân etmeyim yoluna câm Ahmed'in
Kaşları yay kirpiği ok sinemiz kıldı nişan
Urdu sînem içre bağrım çâk çâk etti heman
Merhamet eyle bana hâlim yaman oldu yaman
Dinlemez hiç gamzesi gör eramânı Ahmed'in
Görmedim mislin cihanda böyle bir âlîcenâb
Aym on dördü gibi olmuş cemâli âfitâb
Rahmeder âşıka gâhî lûtf ile eyler cevâb
Kem sözü sükker gibi söyler zebanı Ahmed'in
Yek nazarda âşık-ı sâdıkların bağrın ezer
İltifat etmez kamu üftâdeler mecnun gezer
Âşık Ömer böyle dâim çevrine takat çeker
Kim sevindirsin visalin bir gün anı Ahmed'in
— 461 —
Günde bir kez ey gönül seyret yüzün var Ahmed'in
Gör nice kılmış Huda hüsnün pür envâr Ahmed'in
Fursatı tenhâ düşerse gafil olma sen sen ol
Em lebin ince belin muhkem tutup sar Ahmed'in
Âşık Ömer 271
Arzeder gülşende ol meh lâie haddin güllere
Dahi bir nevreste güldür nâz eder bülbüllere
Korkarım baştan çıkarup yüz verir sünbüliere
Korkum oldur dâmenine dest sunar han Ahmed'in
Gamzesinde fitne vardır ol kada kâmil değil
Dîde-i bigâneye ruhsat verir âkil değil
Arzıhal sunmağa tenhâ bulmağa kabil değil
Bekleşür itler gibi ağyar bin var Ahmed'inı
Şehriyâr etmiş melâhat mülküne anı Huda
Niceler müştak yolunda kılmağa serler feda
Asitânında olaydım ben de bir kemter gedâ
Vech-i pâkiıı seyredeydim bari her bâr Ahmed'in
Dimez Âşık Ömer'in şimdengeru efganı hiç
Nice âşıktır derûnî sevmeyeler anı hiç
Dilrübâlar arasında var mıdır akranı hiç
Kâfir olur eyleyen hakkını inkâr Ahmed'in
— 462 —
Sevdiğim hayfâ ki ol ağyardan vazgelmedin
01 yüzü kara bed efsun hardan vazgelmedin
Tutmadın pendin yazıklar pek heba oldu heba
Bâis oldun derde böyle kârdan vaz gelmedin
Bu gidişle başına çok iş gelür bilmez misin
Son ucunda hâtıra teşviş gelür bilmez misin
Mihribanhk defterinden kiş gelür bilmez misin
Fikredüp encamını her bârdan vazgelmedin
Sana lâyık mı benim her dem dü çeşmim hûn edüp
Eyleyüp bend üstüne bend zülfüne Mecnûn edüp
272 Âşık Ö
mr
Kahrile sancup derûnum lâ'l veş meygûn edüp
Sen dahi ol gamze -i hunhardan vazgelmedin
Bilmedin çün tâ ezel nahs olduğun devr-i kamer
Dâd alup dilberlerinden almadın çün bir haber
Sürülüp dondan dona zillette ey Aşık Ömer
Ba'dehu dehr-i fena gaddardan vazgelmedin
— 463 —
Dilberâ ben kemterin hayfâ ki kadrin bilmedin
Boynu bağlu çâkerin hayfâ ki kadrin bilmedin
Aşım aldın göz göre kattın rakîbin aşma
Taşa çaldın gevherin hayfâ ki kadrin bilmedin
İrmez iken ehl-i aşkın bend-i âhı boynuna
Yâ neden asmak rakîb-i rûsiyahı boynuna
Şanına düşmezdi hey yazık günâhı boynuna
Sen bu zülf-i anberin hayfâ ki kadrin bilmedin
Tutahm bir gonca gülsün andelîbin bîhuzur
Câr-ı haslarla geçirdin kulluğun ettin gurur
Baki kalmaz tazelik hattın yüze çıktıkta gör
Sen bu dilberliğinin hayfâ ki kadrin bilmedin
Silmek ister reng-^i rûyinden lebinden âb-ı cerh
Düşürür bir berzaha âhır seni kuUâb-ı cerh
Azleder alur metâ'm hâce-i dölâb-ı cerh
Gayriler tutar yerin hayfâ ki kadrin bilmedin
Bu Ömer teslîm ederken uğruna cân ü seri
Akıbet Mecnun gibi dağlara saldın serseri
Hizmetinde yoksa taksirat mı ettin ey perî
Bende-i fermanberin hayfâ ki kadrin bilmedin
Âşık Ömer 273
— 464 —
Ne aceb düştü bu gönül g-ülüne Mehemmed'in
Mâii oldum kaşlarmm teline Mehemmed'in
Ben düşüp yâveyliye billahi Mecnun'dan beter
Nice kurban olmayaymı yoluna Mehemmed'in
Nice insan mislidir yoksa anm hûrî melek
Yalvarı yakarı gördüm geçmedi yâra dilek
Nazlı yardan ayrı düşürdü bizi çerh-i felek
Nice kurban olmayayım yolune Mehemmed'in
Ben sana âşık olalı sabra takat kalmadı
Hasretiyle yandı cismim hatırım hiç sormadı
Çok zamandır intizârım bir selâmın gelmedi
Nice kurban olmayayım yoluna Mehemmed'in
Aşık olan çeke gelmiş sevdiğinin nâzmı
Sırrımı hak demişim ben kimse bilmez arımı
Der ki Ömer ölmeden bir dahi görsem yârımı
Sara idim kollarımı beline Mehemmed'in
~ 465 —
Bir melek sîmâ perî ruhsâr ile derdim yeğin
Pür cefâyî âşinâ dildâr ile derdim yeğin
Fitne-i çeşm-i siyahım lûtf ile kılmaz eser
Hüsnüne mağrur olan garrâ ile derdim yeğin
Gam yemezdim sîne sâf olsam eğer dildâr ile
Leblerin arzeylemez dâr-üş-şifâ bîmâr ile
Ol tıfıl kılmaz atalar bende-i nâçâr ile
Ol ham-i ebru gül-i zîbâ ile derdim yeğin
18
f74 Âşık Ömer
Andelîb-i mûrg-i dil gülden feragat eylemez
Vermeyince goncesin bir lâhza ârâm eylemez
Gözlerim Ya'kub veş selden feragat eylemez
01 Yusuf hüsnü perî reftâr ile derdim yeğim
Ol güzelin gönlün aldım güne gün andeyledim
Sen kıyâs etme ki zâhid ben ana fend eyledim
Akıbet §ık Ömer ol dilberi bend eyledim
Gâh gâh eksik değil ağyar ile derdim yeğin
— 466 —
Ağladır âşıkları saçmış çırağı perçemin
Karelar giymiş perişandır bayağı perçemin
Yanmasın yakılmasın hiç askerî hindûlerin
Saye salmış her yana kurmuş otağı perçemin
Müjgânm lâl' veş karaya boyanmış iken
Çeşm-i hûnun câm-ı zerrin nûş edüp kanmış iken
Şem'-i rûyin âteş-i sevdalara yanmış iken
Sîneme urdu yine dâğ üzre dağı perçemin
Servi kaddin ey perî sevdadadır tûbâlara
Gonca hüsnün hoş temaşadır gül -i hamrâlara
îş-i nutkundan hayât erdi dil-i şeydâlara
Anberin sünbül karanfilidir o bağı perçemin
Kaşların garrâ yüzün nûr-i ziyâ-yi âfitâp
Çeşme-i zemzem dehânın leblerin rengi şarâp
Ziynet-i ruhsânna giysûlann olmuş nikap
Tarmaşup kâküllerin olmuş tuzağı perçemin
Dehr-i dûnun ol Süleyman'ı zamanın Hâtem*i
Vaslma ermek içün aşüfte ider âlemi
Âşık Ömer 275
Ekseri Âşık Ömer gidermesi bu perçemi"?^
Yaktı cismim âteş-i aşkı çırağı perçemin
— 467 —
Tel tel olmuş ey perî sermâya benzer perçemin
Hatt-ı ser mâr-ı siyeh âsâya benzer perçemin
Dağıdup bâd-ı sabâ dökmüş mücellâ hattına
Sünbül-i müşk-i Huten ârâya' benzer perçemin
Ruhlerin bir verd-i ra'nâ meh cemâlin nur gibi
Leblerin kand i nebattır gerdenin kâfur gibi
Derdimend âşıkları berdâr eder Mansur gibi
Şâh 1 âlem tûg-ı serv ârâya benzer perçemin
Ziyneti tâvûs veş re'sinde olmuş müstetâb
Zulmet içre ger tulü' etmiş sansın âfitâb
Çetr olup olmuş hümâyun her taraf çekmiş tmâb
Bârigâh-ı hayme-i kübrâya benzer perçemin
Sebkat etmemiş cihâna yok nazîrin ey güzel
Çok güzeller mest olur hüsnün görüp olmaz bedel
Şol berât-ı hüsnüne çekmiş berâtı Lemyezel
Şöyle mestur eylemiş tuğraya benzar perçemin
Vasf olunmaz ey Ömer kim çâk olur aklı hele
Gam mıdır bu hüsn ile salsa cihâna velvele
Hâsılı her bir teline Rum haracı az gele
Bîbahâdır anber-i sârâya benzer perçemin
— 468 —
Bende-i şûrîdeyim gülzârma İbrahim'in
Ol sebebden düştüm âh ü zarına İbrahim'in
276 Âşık Ömer
Vaslma ermek diler bîçâre gönlüm neylesin
Sabr eder nâçar belâ -yi hârma İbrahim'in
Doymazam usanmazam ol meh cemâlin bakmağa
Bakıcak başlar heman yaş yerine kan akmağa
Hasretinden kılca kalur tende canım çıkmağa
Vâde-i vaslı kalursa yarma İbrahim'in
Nâr-ı aşkın dâğ-ı sînem yandırup incitmede
Hışm edüp ebruların çattıkça işim bitmede
Çeşm-i şehbâzı gönüller mürgunu saydetmede
Akl u can hayrettedir bu kârına İbrahim'in
Ol perinin saf çeküp uşşak dizilmiş yanma
Her biri hükmüne râzî baş eğer fermanına
Çîn edüp takmış kemendi kâkülün gerdanına
Ko beni berdâr olayım dârma İbrahim'in
Rûz ü şeb âh eylemekten kalmadı cismimde fer
Hâlime rahmeylemez ol dilber-i Şakkulkamer
Böyle sergerdân olur muydum eğer Âşık Ömer
Azar azar yanmadayım nârına İbrahim'in
— 469 —
Cân ü dilden mail oldum sözüne İbrahim'in
Kem nazarla bakmasınlar yüzüne İbrahim'in
Hak taâlâ hub cemâlin bana göster ölmeden
Yüz süreyim ayağının tozuna İbrahim'in
Her kaçan âh eylesem işler bu sînem yâresi
Hüsnünün medhi sezadır böyle bir can paresi
Bir bakışla aklım aldı kaşlarının aresi
Şol melekler sürme çekmiş gözüne İbrahim'in
Âşık Ömer 277
Ol adû-yi bed lika senden beni etti ırak
Öldürür âhır beni bu çektiğim derd ü firak
Akıbet Mecnûn'a döndüm bana dağlardır durak
Hasta gfönlüm yatmak ister dizine İbrahim'in
Der ki Ömer güç imiş bu ayrılık yardan bana
Arz-ı dîdâr eyle gel Allâh için benden yana
Hem selâm olsun niyaz olsun kuzum benden sana
Ben değil âlem taaşşuk nârına İbrahim'in
_470 —
Bu vücûdum teslim olsun eline İbrahim'in
Cân ile başım fedadır yoluna İbrahim'in
Ağlarım sahra besahrâ gezerim Mecnun gibi
Bir zararım değmedi bir teline İbrahim'in
Sîm-i pâkinde efendim benlerin fülfül gibi
Kokusu anber midir gıysûlarm sünbül gibi
Rûz ü şeb âh eylemektir işimiz bülbül gibi
Bâğ-ı hüsnünde açılan gülüne İbrahim'in
e'
Gel yeter cevreyledin ey lâ'l-i mercanım benim
Okunur bu arzıhâlim dinle sultânım benim
Bir teveccüh almak içün çekinür canım benim
Çok mürüvvettir sarılmak beline İbrahim'in
Bu kulun §jk Ömer'dtn gel dirîğ etme selâm
Tâ kıyamet haşrolunca ben olam sana gulâm
Görmedim dünyâ içinde sen gibi mîr-i kelâm
Şakıdıkça mail oldum gülüne İbrahim'in
_ 471 —
Aşık oldum leblerinin kandine bir kimsenin
Düştü gönlüm çâresi yok bendine bir kimsenin
278 Âşık Ömer
Çerha boyun eğmez iken ol esîr etti beni
İrmedi aklım benim hiç fendine bir kimsenin
Görmemiştir kimseler anın gibi serkeş inâd
Bil anın cevr ü cefâsı gün begün oldu ziyâd
Emr-i Hak'la ger ölürsem kaydedin benden azâd
Tevbeler inanmayım ben andına bir kimsenin
Bir gedâyım iktidarım yok benim sîm üzere
Varayım dîvâna bir gün yazılan gelür sere
Yâ azad ede beni yâ kahr ede ol öldüre
Arzederim hâlimi ben kendine bir kimsenin
Taşa çaldın başımı almadın asla bir haber
Demedim mi ol güzel sana kıyar ziyan eder
Bu felâketler sana hem çok değil Âşık Ömer
Tutmadın asla kulak sen pendine bir kimsenin
— 472-
Ağlarım her rûz ü şeb büryânıyım bir kimsenin
Ateşiyle dâima sûzânıyım bir kimsenin
Ol güzeller şehriyârı etmeye azar beni
Cân ü dilden bende-i kemteriyim bir kimsenin
Bir keman ebru gözü âhû cemâli âfitâb
Çeşm-i câdûsu ile kıldı gönül mülkün harâb
Dâima yanup yakıldım ciğerim oldu kebâb
Derd ü hasret nârına büryânıyım bir kimsenin
Lebleri mül ruhleri gül kameti serv-i revan
Bu dil-i şeydâ ne mümkin eyleye anı beyan
Kaddi ar'ar dili bülbül sîm ten ince miyan
Subholunca bülbül-i nâlânıyım bir kimsenin
Aşık Ömer 279
Yânmı tenhâ bulunca arzıhâl etsem gerek
Vasimi görünce ben def'-i melal etsem gerek
Der ki bu Âşık Ömsr kanım helâl etsem gerek
Kemteri hâlâ kulu kurbânıyım bir kimsenin
_ 473 —
Ey güzeller şahı medhin eylerim her an senin
Dişlerin dürdür dahi hem leblerin mercan senin
Hublar içre yok misâlin kahraman heybetlisin
Bakışın eyler efendim günde yüz bin kan senin
Rûz ü şeb gitmez gözümden hiç hayâlin dilberâ
Hazret-i Mevlâ yetiştirsin kemâlin dilberâ
Der görenler bârekâllah hub cemâlin dilberâ
Ruhlerin derler görenler ne güzel insan senin
Ol siyah ebruların billahi akhm dağıdır
Aşıkma ettiğini hoş bilursün ağıdır
Ayş ü işret ile her dem tazeliğin çağıdır
Süre gör âlemde zevk-ı hurremi devran senin
Hüsn-i rûyin pür ziyâsıdır perîşan gün gibi
Var mıdır takat getürür çevrine bir ben gibi
Rub'-i meskûnda bulunmaz değme dilber sen gibi
Kailim cevr ü cafânı çekmeğe her an senin
Bu Ömer bekler eşiğin sadıkane bendedir
Ben severim kakikane bîvefâlık sendedir
Fariğ olmam tâ ölünce nitekim can tendedir
Bir canım var o da olsun yoluna kurban senin
_ 474 —
Şâh-ı âlemsin melâhat bârigâhındır senin
Sâye-i evc-i saadet haymegâhmdır senin
280 Âşık Ömer
Mukbil-i mihr-i felek zeyn-i külahındır senin
Mâh-ı gerdun bende-i bîiştibâhmdır senin
Sende hatmetti kemâl-i kudretini Lâyezâl
Suretin nakşına bir veçhile olmaz kîl ü kal
Ey şikâr-ı dil senin bâzunda bâz*ı i'tidâl
Evcgâh"! câh-ı rifat cilvegâhmdır senin
Dâima devletle var ol şânm eyle nâmdâr
Hak hatâlardan emîn etsün seni ey şehsüvâr
Fenn-i hikmetle kemend-i tab'ma olmaz karâr
Sahn-ı sahrâ-yi selâmet şâhırâhmdır senin
Arzû-yi şefkatin kılsa dili şeydâ nola
Kuluna irse atâ vü himmetin âyâ nola
Mürde ihya eylediyse nutkile Isâ nola
Sen müsellemsin ki bahşiş yok nigâhmdır senin
Ey melâhat mülkünün Dârâ-yi sâhib hâtemi
İnkisarın tarheder şevki ve şevkin matemi
Hatırım yıkma ki vallahi yıkarsın âlemi
Odlara yakma Ömer bir bigünahındır senin
— 475 —
Sevdiğim bilmez misin bilmez emânı gözlerin
Öldürür âhır beni hicrile kanı gözlerin
Gam mıdır ben âsitânm pâsbânı oldug^um
Kendüye bend eylemiş çok kâmirânı gözlerin
ömrümü hâr eyledim ben yoluna sağar gibi
Cevr edüp benden kaçarsın gûye düşmenler gibi
Kaydı kabil olmayan ol vahşi âhûlar gibi
Heranişîn olmaz neden gözler yabanı gözlerin
Âşık Ömer 281
Bulmamış Dârâ-yi hüsnün müddet-i ömründe Cem
Böyle haşmet görmemiştir vechi vardı der isem
Ey kaşı tuğra saçı sünbül ruhi bâğ-ı İrem
İstiyor şâh-ı Acem'den İsfahan'ı gözlerin
Görmesün bâğ-ı ruhin bâd-i fena hergiz hazan
Zulm ile kıldm niçün kaşın gibi kaddim keman
Ay ü gün mağribde doğmuş fitne.i âhır zaman
Rüz-i mahşerden verir her dem nişane gözlerin
Neyîedim nettim sana ben bilmezem ey servi kad!
Eyledin âhır bana sen va'de-i vasimi red
Ey Ömer ben şöyle iz'ân eyledim ki hey meded
Zulm ile berbâd eder bir gün cihanı gözlerin
— 476 _
Çin seher habdan uyanmış kahramanı gözlerin
Şöyle mesttir anlamaz yahşi yamanı gözlarin
Her kime kim eylesen bin nâz ile ey meh gazab
Kimseye Hak saklasun virmez emânı gözlerin
Kande varsan halk-ı âlem hep seni gözler gözet
Kim ki düşse çeşmine mazhar o bulmaz afiyet
Korkarım bu fitneler böyle kalursa akıbet
Bende eyler kendüye çok mûslümânı gözlerin
Hâl ü hindûlarla eyler ayş ü işret dâima
Ol iki mekkâre vechinde vatan tutmuş şehâ
Gerçi sen âşıkların gönlün alursun sûretâ
Cana kastetmek diler amma nihânî gözlerin
Bir bakışta dehri dar eyler ser. i sâdıklara
Bir bakışta can bağışlar vaslma lâyıklara
282 Âşık Ömer
Bu nezâketlerle bu şîveyle çok âşıklara
Andıruptur fitne-i âhır zamanı gözlerin
Sâki-i gam sundu zehrinden Ömer üftâdene
Olmadı bir çâre mihrinden Ömer üftâdene
Şöyle havfetmiş ki kahrından Ömer üftâdene
Bir bakışta gösterir iki cihanı gözlerin
— 477 —
Mail oldum gözler ile kaşına dilberlerin
Hiç sözüm yok on üç on dört yaşma dilberlerin
Aşıkım gevher fürûşum bilürüm kıymetlerin
Anın içün dedim elmas taşma dilberlerin
Şîrin olmayınca Ferhad dağı varup delmedi
Gönlümüz anka tabiat gayrıya bend olmadı
Çok zamandır İntizârım bir selâmın gelmedi
Korkarım rakibler üşer başına dilberlerin
Anlann da gözleri bencileyin mülden m. ola
Bülbülün âh ü figanı kırmızı gülden m-ola
Yâr ile sohbette canım yoksa matemden m-ola
Bir haber sormak muradım başına dilberlerin
Ol perinin ateşiyle bu sinem yanup düter
Aldı aklımı başımdan kıldı Mecnun'dan beter
Der ki Ömer iki sevsem banai biris yeter
Ba'zı ahmak meyledermiş beşine dilberlerin
— 478 —
Açılur evvel bahân hub hevâsı İzmir'in
Dem sürer leyi ü nehar ehl-i safâsı izmir'in
Âşık Ömer 281
Nice yüz bin nâz ile reftâr eder serverleri
Salmur tâvûs vaş lâ'lin kabası izmir'in
Dağ-a vermiş arkasını sular akar abı dâd
Âl-i Osman ülkesinde söylenür dillerde yad
Kendüye dürlü meta'lar getürür âb ile bâd
Leb- i derya şehr-i şîrin hub hevâsı İzmir'in
Bir perî ruhsârenin çok ruhlerin gördüm hemen
Ben dahi el bağlayup karşusuna durdum divan
Uğrayup bu bendesine verdi selâm ol cevan
Servi kamet hüsnü âfet dilrûbâsı İzmir'in
Der ki Ömer gafil olma mevt erişür nâgehan
Sînemi etmiş nişane kasdıma olmuş keman
Bir muazzam kal'e durmuş şaha benzer bir zaman
Suretin nakş eylemiş Şirin likası İzmir'in
— 479 —
Ey bütün dünyâ de^er gül yüzlü yârım kandesin
Gün begün artmaktadır feryâd ü zarım kandesin
Kandesin sen ey tabibim ben helak oldum helak
Yoksa âh-ı dilnevâzımdan sana gelmez mi bâk
Ah-ı hasret bir yana sabrım yakasın etti çâk
Vasimi hayli zamandır intizârım kandesin
Kandesin bir kerre bak bu ben garîbin âhma
Yüz sürüp her dem hayâl-i şahımın dergâhına
Bir meded kıl yoksa ben girdim melâmet râhma
Taşa çaldım şîşe-i nâmûş u arım kandesin
Kandesin sen aşkın ile eylerim sînem rebâb
Ah-ı hasret derd ü gam dilhânesin kıldı harâb
Gülsen olur sâde sensiz meskenim yerim türâb
Ey yüzü bâğ-ı İrem kaddi çinârım kandesin
284 Aşık Ömer
Kandesin sen ben reh-i mihnette kaldım gel yetiş
Şâm-ı gam aldı yolum zulmette kaldım gel yetiş
Bir belâ-yi va'de-i hayrette kaldım gel yetiş
Der ki Ömer vasimi candan umarım kandesin
— 480 —
Yâr içün ben hayran oldum kimseler dahletmesin
Yanup cânâ büryan oldum kimseler dahletmesin
Hak bilür kim senden özge Yâr-ı garım yok benim
Ölmüşüm yolunda anın kimseler dahletmesin
Eylerim medh ü senalar dilberi âr etmezem
Bana her dem cevrederse ben ana zâr etmezem
San'atım mahbûbu sevmek gayrı ben kâr etmezem
Üstadımdan böyle gördüm kimseler dahletmesin
Geçti günüm gice gündüz âh ile hem zâr ile
Âşıkm yanmaz vücûdu nice yüz bin nâr ile
Hacca varmaktan sevabdır bir sarılmak yâr ile
İşidüp te bu kelâmı sofiler dahletmesin
Bu Ömer gulâmm oldu gün begün canım sana
Sofinin pendi gerekmez oldu şimdi bir yana
Diseler eyle feragat gelse âlem bir yana
Fariğ olmam ben yarımdan kimseler dahletmesin
— 481 —
Aşka ser verdin gönül serverlenenlerden misin
Hizmet-i pîr eyleyip perverlenenlerden misin
Râh-ı iklîm-i gamı geçtin yedi menzil öte
Zulmeti tarhettin îskender'lenenlerden misin
Fenn-i aşkı öğrenüp bezm-i maâriften bugün
Çok mudur rahş-i bülend-i tab'm olsa gark-ı hun
Âşık Ömer 285
Eyledin remz-i hünerde kalb-i a'dâyı zebun
Zülfekar-ı nazm ile Hayder'lenenlerden misin
Mahzen- i zâtmda gizlidir dü âlem her ne var
Sendedir derya sevâhil sendedir leyi û nehar
Aşkile kılmaktasm râz-ı derûnun aşikâr
Sâlik-i tahkîka sen rehberlenenlerden misin
Bezm-i gamda nâleni kanuna döndürmek neden
Dûd-i ahım halka-i gerdûna döndürmek neden
Başını sîme yüzün altuna döndürmek neden
Sen bu levhin nakşına zergerlenenlerden misin
Zahmma em bulmadın kaldm C mer bîçâre sen
Kim sana karşı dedi dur ol hadeng-i yâre sen
Şöyle yâ böyle neden oldun j/önül sad pare sen
Gamze-i dildûz ile hançerlenenlerden misin
— 482 —
Nevcivânım gül yüzün femlendirenlerden misin
Bülbül-i şeydâyı elemlendirenlerden misin
Lâ'l-i nâbm nûşedenler mest ü medhûş oldular
Kâ'be-i kûyini zemzemlendirenlerden misin
Bulmadım ey dilrübâ bir sen gibi yâr-ı kadîm
Bûy-i zülfünden haber verdi sana bâd-ı nesîm
Bir Süleymân-ı zamansın âleme sen hak bu kim
Kendini dünyâya hâtemlendirenlerden misin
Aşık-ı bîçâreye tarz.ı nezâket gösterir
Pâdişâh-ı kişver-i adi ü adalet gösterir
Kahraman- 1 katile özge şecaat gösterir
Cünbişin sen zâl ü Rüstem'lendiren misin
288 Âşık Ö
mer
Zerrece rahmetmedin hiç bu dil-i şeydâlara
Dedi âbı benzemez çün çağlayan deryalara
îd-i vasimi nasîb etmektesin a'dâlara
Bu Ömer'i hüzn ile gamlendirenlerden misin
— 483 —
Ey efendim derde düştüm bir deva bilmez misin
Bunca yıldır hastayım hiç bir şifâ bilmez misin
Ey efendim yanma alma adûyu her zaman
Hiç belâ def'etmekiçün bir deva bilmez misin
Canıma bin can bağışlar bir kere bakışların
Ağzın içinde dizilmiş inci gibi dişlerin
Ey efendim hep bana cevr û cefâdır işlerin
Sevdiğim bakî değildir bu fena bilmez misin
Ben gedâ aşkın kitabın okudum destan gibi
Her ne emrin olur ise edeyim ferman gibi
Fursat elde bulunurken sevdiğim devran gibi
Sevdiğim sen benden özge bir gedâ bilmez misin
Akıl isen ey gönül nâmerde sırrın söyleme
Aşkın ummânma dal sabreyle sakın boylama
Yok olası tâli'im yok deyu şekva eyleme
Ey Ömer verir muradın ol Huda bilmez misin
_ 484 _
Ey perî böyle perişan olduğum bilmez misin
Hasretinle günde bin kez öldüğüm bilmez misin
Bâğ-ı hüsnün güllerine bülbül idim bir zaman
Şimdi benden yüz çevirdin nolduğum bilmez misin
9
Âşık Ömer 287
Dürlü çevre yüz tutuben eyledin kaddimi dâl
İçeyim aşkm şerâbm ey lebi âb-ı zülâl
Rûz ü şeb cfgan idüben bülbül- i şeydâ misâl
Subholunca âh ü nâle kılduğum bilmez misin
Kalmışım bu künc-i gamda etseler dürlü cefâ
Gözlerim dünyâyı görmez olalı senden cüda
Bir kelâmın işidicek eylerim canım feda
Yâ benim mihnet içinde kaldığım bilmez misin
Der ki bu Âşık Ömer aşkım yeğin derya gibi
Kirpiği zahmı unulmaz kaşları güya gibi
Şükr edüp Perverdigâr'a dâima Yahya gibi
Öldür efendim sararup solduğum bilmez misin
— 485 —
Ol melek sîmâya imrendim sen imrenmez misin
Dür sadef yektaya imrendim sen imrenmez misin
Kirpiğinden tîr alıp sînem delip girbâl eder
Dîdesi tâtâra imrendim sen imrenmez misin
Bir nazîri yok bu asrın âfet-i devrânıdır
Söylenen dillerde dâim izz ü nâmı sânıdır
Zümre-i mahbublarm sertâcıdır sultânıdır
Kudret-i Settâr'a imrendim sen imrenmez misin
Farkolunmaz lâl'-i nâbı sükkeri ma'cûnile
Esvedi müigânlarmın neşter-i pür hûnile
Mü miyânında biçağı cevheri altun ile
Hançer-i abdâra imrendim sen imrenmez misin
Nil ile Ceyhun misâli tab'ımm aktı seH
Akl u fikrim aldı serden aşkıle der ki beli
288 Âşık Ö
mer
Ey Ömer ismini sordum Şîr-i garrâ-yi Ali
Hayder-i Kerrâr'a imrendim sen imrenmez misin
— 486 —
Eylemezsem ol perî servimle sahra sohbetin
Gözlerim yaşıyla gel seyr eyle derya sohbetin
Ruhlerinde benlerin zülfün katmda gföreler
Dediler hindûler etmiş Şam'da helva sohbetin
Aşık oldur aşkının daVâsın etmektir garaz
Dembedem meclisin ihyasını etmektir garaz
Hem harabe meclisin ihyasın etmektir garaz
Yoksa zâhid de sever mahbûb-i zîbâ sohbetin
Zülf-i şebgûnun hevâsı serde ahşamladuğ-um
Tîr-i gönlüm kâkül-i dilberde ahşamladuğum
Kimseler bilmez anın kimlerde ahşamladuğum
Ol mehin arzu çeker a'lâ vü ednâ sobbetin
Bu karâr üzre değ-il devretmede devrânı gör
Kimseye bakî kalur mu işbu dehr-i fâni gör
Sâz ü sûzu mey ü mahbûbu bile yârânı gör
İstemem sensiz Süleyman olsa hattâ sohbetin
Olmuşum Âşık Cmer bir pare ihsan bulmadım
Bir deva eyler dil-i bîçâre derman bulmadım
Hâlimi arzetmeğe bir çâre imkân bulmadım
Bulmadım gitti anın bir lahze tenhâ sohbetin
— 487 —
Gitme canım gitme gel yok iktizâsı gurbetin
Olma dahi tıfl iken sen âşinâsı gurbetin
Aşık Ömer
Yılda bir kez çektiğim mihnetlerin canım sana
Idemem takririni çoktur cefâsı gurbetin
Sakin ol mihnette ol sevdayı terk et sevdiğim
Gel feragat eyle bu evzâyı terk et sevdiğim
Bari gurbet elde istiğnayı terk et sevdiğim
Dürlü mihnetle kurulmuştur belâsı gurbetin
Mahrem olmak zâtına düşmez beğim tahkik sana
İnkisar eder hazer kıl âşık-ı sâdık sana
Sen dahi açılmadık nevrestesin yazık sana
Soldurur gül ruhlerin cevr ü ezası gurbetin
Hizmet-i aşkında Ömer cümlesinden dâimim
Fursatı fevt etmedim amma efendim nadimim
Sen ne munis bir gulâmsm sevdiğim İbrahim'im
Olmayasm tâlib-i zevk u safâsı gurbetin
- 488 -
Hak hatâdan saklasın dîdârın Ahmet şahımın
Bâd-ı sarsardan gül ü gülzârın Ahmet şahımın
Şem'a galip eylesin envârın Ahmet şahımın
Yanmağa pervane veş ağyarın Ahmet şâhımm
Yoluna kıldım feda cân ü seri ben sîneçâk
Yâr içün ola gelir mi âşıkm aynına bâk
Hatırı bulsun ferah tek bendesin etsin helak
Tutmasınlar dest-i hançer dârm Ahmet şâhımm
Akl u fikrim çâk olur bir güle baksa yüzüme
Dönerim Mecnûna gelmez gayri rahat özüme
Giceler tâ subh olunca uyhu girmez gözüme
Görmeğe can arzular ruhsârm Ahmet şâhımm
19
Ş^ Âşık Ömer
Tıfl-ı ebced hânım etmiş ilm ile irşat beni
Serfirâz et ömrümü yâ Rab kad-i şimşâdini
Edemez kat'â tekellüm yanılur evradını
Tûtiler gûşeyleye güftârm Ahmet şahımın
Dilrübâlar arasında ey Ömer budur alem
Nüsha-i mihr ü vefanın şerhine kaşı kalem
Sâdık u âşıkların çeker cefâsından elem
Getürür çevrin çeker âzârm Ahmet şahımın
— 489 —
İntizârım vaslma her dem Mehemmed şahımın
Sarılup dâmânına muhkem Mehemmed şâhımm
Hamd ola öğmüş yaratmış lûtfu çok Perverdigâr
Hüsnüne âşık bütün âlem Mehemmed şahımın
İntizâr üzre visaline hezâr üftâdeler
Eylemez uşşâkma evcâı merdüm zadeler
Her kaçan giyse mübarek eğnine ak sâdeler
Yaraşur parmağına hâtem Mehemmed şahımın
Okuyup yazmaktayım olmak içün ehl-i kemâl
Leblerin âb-ı zülâldir kaşları olmuş hilâl
İstemezdim şu cihanda zerrece mâl ü menâl
Ölmeden bir kez lebin emsem Mehemmed şahımın
Der ki Ömer görmedim ben böyle bir âlîcenâb
Hâlimi arzeylemeğe eylerim andan hicâb
Gül cemâline dizilmiş benleri var bîhisâb
Niceler bendesidir âlem Mehemmed şâhımm
— 490 —
Her kaçan düşse yolum dükkânına Ishâk'ımm
Huriler üftâdeler her yanma îshâk'ımm
Âşık Ömer 281
Nice bin Mecnun gibi serser gezer bîçâreler
Bunda çok başlar gider meydânına îshâk*ımın
Bulmadım ahvâlimi îshâk'a biran söyleyim
Ah edüp derd-i derûnum nâle efgan eyleyim
Türküler yapup bütün dünyâları mesteyleyim
Nice âşıklar durur dîvânına İshâk'ımm
Hubluğun şöhret bulah bende -i vech-i hasen
Nicesin mât eyledi hüsnün bugün ey sîm ten
Kaşların tuğra diker ol gözlerin ilmülyakin
Nice tâkatlar gelür fermanına İshâk'ımm
Ey Ömer hasretle söyle dinlesün yaran seni
Cümle erbâb-ı seher vechinden aldı gayreti
Cevheri fürûş olan bilmez mi yekta kıymeti
Sîmi teşbîh ettiler gerdanına İshâk'ımm
— 491 —
Mustafâ'dır sevdiği dostu birisi cânımm
Canımın canı Mehemmed'dir biri cananımın
Cân ü dilden mail oldum gerçi ben bir Yûsuf'a
Yûsuf'u satun alur her bir beni Osman'ımın
Sıdk ile Maksûd'umun pâyine yüzler sürmedim
Sürmedim ol demleri vasl-ı murada irmedim
İrmedim vaktma Kasım gibi dilber görmedim
Görmemiştim böyle hunrîz olduğun Şa'bân'ımm
Ne günâhın sahibiyim Musli şahım söylese
Söylese bir bir Hüseyn'im bana hep cürmüm dese
Gelse İsmail beni zülfüne berdâr eylese
Eylese âlem çeker bir yanını organımın
292 Âşık Ömer
Bir hayât efzâ imiş bildim Kemâl'in kıymetin
Kıymete sığmaz imiş gördüm cemâlin ülfetin
Ülfetim Bakî ile buldum bekanın devletin
Devlet-i dünyâya vermem bugünün Nu'mân'ımm
Camı hayrette kodu Hızr'ın cefâ-yi zulmeti
Zulmet-i dehre şeref verdi Halil'in tal'ati
Tal'at.i hüsnün görüp Rıdvan'a sordum cenneti
Cennet-i vashn Ömer can arzular sultânımın
— 492 —
Rûz ü şeb derd ü elemdir iddiası bahtımın
Bir tükenmez maceradır macerası bahtımın
Dil seninle hak deyu anda görüp da'vâsını
Dinliyorsa arzıhâlim gam teması bahtımın
Merhamet kılmaz o gülsen rû habîb ahvâlime
Seyredüp ibrette kaldı andelîb ahvâlime
Ağlasam her dem reva kendi garîb ahvâlime
Canıma kâr etti gittikçe belâsı bahtımın
Görmedi göstermedi gitti felek mihrim bana
TâU'im nahsolduğundandır işim dâim fena
Nice hasret hicr ü firkat başıma üstü belâ
Hemdemim gamdır ezelden mâadası bahtımın
Çarh-ı kecrev aksine izhâr edüp etmekte âl
Raht-ı bahtım ayş ü nûşum dâima zıU-i hayâl
Mihnet ile geçti ömrüm şâzilik emr-i muhal
Yoksa yâ Rab Ömerlin zevk u saf âsi bahtımın
— 493 —
Söylenür dillerde nâm-ı âlişânı Varna'nın
Medhe lâyıktır diyâr-ı dilsitanı Varna'nın
Âşık Ömer 293
Koç yiğitler meskeni olduğunu isbât eder
Kal'esi yanmda hâlâ koç nişanı Varna'nın
Fethine mâlik olunca ibtidâ Sultan Murâd
Yıktı küffârm derûnun eyledi islâmı şâd
Sinesin deryaya vermiş misli nâdir bir bilâd
Bâğ-ı cennetten nümûne çevre yanı Varna'nın
Niylgûn ırmak kenarında zamanı nevbahâr
Taze sorguçlar yeşil kemha giyinmiş sâyedâr
Şat iner Bağdâd'a gûyâ kıblegâhmdan akar
Bahre karşu hû çeker âb-ı revanı Varna'nın
Saf be saf mescidlerinde cümleten ehl-i niyaz
Nice fâzıl kimseler var gayri etmiş imtiyaz
Ey Ömer lâyık değildir eyleme gel keşf-i râz
Bir kelâmından duyarlar nüktedâm Varna'nın
— 494 —
Her sene cûşa gelince cûy-i mâsı Tunca'nm
Bahşeder cana safâlar hub havası Tunca'nm
Anı gel eyle ziyaret tâ gece vakt-i şitâ
Vasf olunmaz nevbaharda yaz safâsı Tunca'nm
Gösteren bây ü gedâya dem-i vuslat kendidir
Sahrası bezm-i çemen hem bâğ-ı behcet kendidir
Ziynet-i şehr-i Edirne kûy-i cennet kendidir
Her tarafı bâğ u bağçe intihası Tunca'nm
Çağlayup akmakta her dem bahr ü yemdir cûyi gör
Gönlünü eyler küşâde tarh-ı gamdır cûyi gör
Mürdeler ihya edermiş derde emdir cûyi gör
Külli şifâdır dile her dem devası Tunca'nm
294 Âşık Ö
mer
Ey dilâ kıldın ziyaret çün bu dem bu cûları
Şâd ü hurrem ol rehâ kıl dildeki kayguları
Der ki Ömer kaçmak içün ol güzel gülrûları
Dembedem mehrûlar ile merhabası Tunca'nın
— 495 -
Vâkıf oldun mu gönül ahvâline yorgancının
Bir nazar kıldın mı nakş-ı dâline yorgancının
Boyu kısa yorganın açtıkta kalır kim bilir
Sakın aldanma kumaşı aline yorgancının
As kapuya perde atlas ko serîre minderi
Dâl dâl üstüne işlet gel nukuş-i gevheri
Al açık yaşmağına idüp yeşil taş cevheri
Halka tak sim perde-i sandâiine yorgancının
Maksadın beyaz çuhadır saçağını al boyat
Yastığın olsun kadife penbeden sadra uzat
Bir avuç altun bahâsın saymadan meydâna at
Tâlib isen leblerinin bâline yorgancının
Çek yüze yüz yasdığın şilte döşek kutnu kumaş
Çarşebi dülbend edüp yat üstüne eyle savaş
Hâsılı Âşık Ömer ol yâr ile sarmaş dolaş
El sunar isen visali mâline yorgancının
— 496 —
Levh-i pîşânmda nakş-ı sun' -i zîşan kaşların
Yazdı hattât-ı ezel âyât-ı Rahman kaşların
Mushaf- i hüsnün hakıçün
Çeşm-i
Eyledi edvar- 1 hüsnünde tesellî gözlerin
Bâb-ı vaslmdan bana etti tecellî gözlerin
Âşık Ömer 208
Arzıhâlim okuyup dedi mahallî gözlerin
Derkenar eyledi müjgân yazdı ferman kaşlarm
Hâkisâr etmekte uşşâkı şehâ âl- i Yezîd
Öyle bir kalbi kara kâfirdir eşkâl-i Yezîd
Nice dem gitmez ara yerde durur hâl-i yezîd
Bu nihayet Zülfekar'a Şâh-ı merdan kaşların
Bülbülün Ömer ise gülzâr-ı cennettir yüzün
Tal*atın havra gibi envâr-ı izzettir yüzün
Ey tabîbim mushaf-ı esrâr-ı hikmettir yüzün
Dest-i kudretle yazılmış hatt-ı Sübhan kaşlarm
— 497 —
Bârekâllâh kim zehî ibretnümâdır kaşların
Bir hidâyettir acayip canfezadır kaşların
Resmine garrâlanup bakmaz cihan tuğrasına
Hâme-i kudret ile sun'-i Huda'dır kaşlarm
Meh cemâlin aya benzer burc-i izzet mâhıdır
Âşık-ı sâdıkların dâim ziyâretgâhıdır
Birisi şarkın biri garb ikliminin şahıdır
Ol sebebden bir birisinden cüdadır kaşların
Bir nasîhat kıl efendim dîde-i pürhûnuna
Fitne engîzin görüp te uymasun gülgûnuna
Lûtf ile kılsan nazar rahmeyleyüp meftununa
Cana ni'mettir verir ruha gıdadır kaşların
Gördü çeşmim kaldı kalbimde mahabbet ey perî
Uğruna canım fedadır dönmezem simden geri
îştibâh etme sakın tâ rûz-i evvelden beri
Bu Ömer'e tâ o demden âşinâdır kaşların
^16 Âşık Ömer
— 498 —
Dilberâ çevrin çeker âşık keman ebruların
îrişür vaslma bir gün gamze- i âhûlarm
Perde çekmiş üstüne kat kat siyeh giysûlarm
Yoksa yakar yandırırdı âlemi mehrûlarm
Dinle pendim elhazer ey Yûsuf-i gülpîrehen
Etme lûtfeyle sakm nâcins ile seyr-i çemen
Açma lâ'lin hokkasm her yerde ey şîrin dehen
Kıymete uymaz bahâsı dâne-i lü'Iûlarm
Âsitân-ı izzete ben bende yüz sürsem şehâ
Bir hayâl olur kaçan ol devlete irsem şehâ
Rûmelin seyrâna çıkmış sanurum görsem şehâ
İki sultân-ı Habeş'tir gûyyâ hindûlarm
Sadhezâran gülsen -i kûyinde bülbüller de var
Bâğ-ı hüsnünde açılmış taze sünbüller de var
Lâleler şebbuy şekayıklar karanfüller de var
Hiç karâr olmaz temaşaya gül-i hoşbûların
Bu Cmer tek vâdi-i hicrana saldın çoğunu
Sanki hüsn iklimine çektin melâmet tuğunu
Bahre salsun hâceler dürr ü güher sanduğunu
Var iken şol hokka-i lâ'lindeki incuların
— 499 —
Sevdi gönlüm sen saçı leylâ'yı şübhen olmasın
Satun aldım başıma gavgayı şübhen olmasın
Kendi hâlimde gezerken uğradım derde yine
Çağırırım Hazret-i Mevlâ'yı şübhen olmasın
Kokmaz isen her seher sen alasın aklım benim
Mail olduğum mu sana cürm ü günâhım benim
Âşık Ömer 297
Evveli aklımı aldın çeşm-i siyahım benim
Sonra ettin nâz ü istiğnayı şübhen olmasun
Mah yüyüne saye salmış dilrübâ tek kaşları
Sûretâ insandır amma bir perî rû başları
Gâhice gözler süzüp hem remzile bakışları
Öldürür ben âşık-ı şeydâyı şübhen olmasun
Der ki Ömer hiç güler mi aşkile mahzun olan
Nice takat getürür dîdârma meftun olan
Düşmesün sevdalara bencileyin Mecnûn olan
Yasdanurdum eşiğin tenhâyi şübhen olmasun
_ 500 —
Kail idim çekmeğe âlemde bin can acısın
Ah nolaydı görmeyeydim bari canan acısın
Bir boyu serv-i revanim var idi aldı felek
Bana mı gördü seza bilmem bu hicran acısın
Geç bulup tez yavı kıldım ol perî ruhsârımı
înleyüp dolâb veş döksem gözümden âbımı
Firkat ü derd ü elemle gûş edüp feryadımı
Gökte hep cümle melâik yerde insan acısın
Hasretiyle haşredek tâ âh ü vaveyla kılam
Ben anın gibi gül-i ra'nâyı yâ kande bulam
Ummazam şimdengeru bir veçhile iflah olam
Nitekim gördü gönül ol şûh-i hûban acısın
Ey Ömer sabreylemek mümkin mi hiç bu firkate
İrmedim dâr-ı fenada şöyle bir kez vuslate
Gayri kaldım yârım ile tâ kıyamet hasrete
Rahma gelsin de bana kâfir müselmân acısın
288 Âşık Ömer
— 501 —
Teşne cana em iken nutkun senin şîrin dehen
Günde bin kerre helak olmaktayım hicrinle ben
Şerha şerha kıl nazar sad pare zahm-ı sineme
Dağları delmekte gör kabil mi yerden göğeden
Her kaçan yaslından ayrı düşsem elverse firak
Firkatinle her gece bir menzili kılsam durak
Nakş-ı tasvîr-i hayâli olmayup gözden ırak
Kılmayınca ey sanem tâ eğnime hil'at kefen
Ben cemâli şem'inin pervânesiyim bîhilâf
Olmamıştır bildiğim ahdi bütünlerde güzâf
Va'de kılmıştı benimle olmağa bir sîne sâf
Hey ne mümkindir görem vaslolduğun cân ile ten
Hatırım vîrân olur bir dem eğer baksan kıya
Ayağın toprağı çeşm-i ehl-i aşka tûtiyâ
Şöyle kim öğmüş yaratmış seni sun'-i Kibriya
Hüsn-i Yûsuf'tan güzel vech-i basenlerden hasen
İhtiyar etti Ömer çevrinle sen mehpeykeri
Hiç gönül fariğ olur mu zannedersin ey perî
Ömrüm oldukça ser-i zülfünden el çekmem yürü
Gar-ı cismimde hezâran ejdehâ tutmuş vatan
- 502 —
Hûsnile dillerde ismi oldu destan Yûsuf'un
Kuşça canım eyledim uğruna kurban Yûsuf'un
Ehl-i dildir remzile âşıkların nabzın tutar
Olmamak mümkin midir hükmüne ferman Yûsuf'un
Afitâbı mat ederdi sîne bendin çözseler
Böyle bir mahbub bulunmaz bu cihanı gezseler
Âşık Ömer 299
Binde biri vasfolunmaz belki medhin yazsalar
Sanki billurdan seçilmez düğme gerdan Yûsuf'un
Gözleri âhû misâli dişleri dürr-i Necef
Yâ nice medhetmeyeyim gün begün buldu şeref
Nazile dükkâna gelse şu'le verir her taraf
Ağladır çok derdimendi şimdi meydan Yûsuf'un
Bilmez isen semtini var şu bedestandan yana
Hak Taâlâ hublarm serdarlığın vermiş ana
Sevdiğim mağrur tabîat iltifat etmez bana
Hadden efzun derdimendi vardı üryan Yûsuf'un
Salınur servi gibi zülfü siyahım her seher
Âh edince dökülür cümle günâhım her seher
Der ki Ömar âsümâna çıktı ahım her seher
Bilmezem ki yok mudur göğsünde îman Yûsuf'un
— 503 —
Ey sabâ benden selâm et yârına İstanbul'un
Kıl senalar bağına gülzârına İstanbul'un
Yâd olaldan berü gönlüm bulmadı gamdan halâs
Muntazırdır çeşmimiz didârına İstanbul'un
Bir güzel şehr-i muazzam ziynet-i esâsı hub
Gûşedir merd-i garîbe izzet- i eşyası hub
Câmi'-i Sultan Mehemmed hem Ayasofya'sı hub
Benzemez bir memleket diyarına İstanbul'un
Biri Kasım Paşa biri Galata Tophanesi
Âşık-ı üftâdelerle doludur meyhanesi
Şimdi inkâr mı olur Beşiktaş Mevlevîhânesi«?»
Yâ menend olur mu hiç hisarına İstanbul'un
300 Âşık Ömer
Ey Ömer kısmetimi verir Huda ben gam yemem
Ne kadar az dahi olursa ben ana gam yemem
Verseler Bağdâd u Mısr*ı Şâmı Şarkı istemem
Kail oldum ben bir ednâ kârına İstanbul'un
— 504 —
Ey sabâ bizden selâm mahbûbuna İstanbul'un
Kıl dualar var yürü matlûbuna İstanbul'un
Bîvefâ ta'nettiğim günler de çıktı bîvefâ
Değmedik tırnak nedir mektubuna İstanbul'un
İntizârım görmeğe cismimde cân etmez karâr
Gösterir mi çeşm-i giryânıma yine rüzgâr
Her keşi bir özge sultân etmiş ol Perverdigâr
Kail oldum bir gedâ mansûbuna İstanbul'un
Kande varsa def- i gam eyler kişi seyrânı hûb
Hem hevâsı âbı hub ummân-ı bîpâyânı hub
Şehrinin bünyâdı hub inşânı hub irfanı hub
Benzemez hiç bir diyar üslûbuna İstanbul'un
Yürü ancak ey Ömer gayri yere gitme dahi
Alnıma yazmış ola Mevlâm meğer kim bir dahi
Ahdim olsun karakoç kurbân edeyim bir dahi
Yüz sürersem hazret-i Eyyûb'una İstanbul'un
— 505-
İbtidâdan vasfolunsun dilberi İstanbul'un
Tazesi dayı kesimdir ekseri İstanbul'un
Dört taraf acâyib hikmet nevcivanla dopdolu
Ehl-i dil hem cana lâyık insanı İstanbul'un
Pâyitaht-ı şehr-i İstanbul'a vermiş iştihar
Ayasofya, Yenicâmi' hem Süleyman nâmdâr
Âşık Ömer 301
Üçler ile yediler kırklar dahi himmeti var
Fethi çün oldu müyesser İslama İstanbul'un
Fazlı Paşa sarayı var hemcivar At meydânına
Salıncaklar kurulur Kadırga limanına (?)
Yeniçeri kışlaları yakın Et meydânına
Cennet-ül-me*vâya benzer her yeri İstanbul'un
Bâyezid Bistam Sultan nice vasfın etmeyim
Ya Şehzade câmi'ini medhetmez mi dilim(?)
Gûyyâ dağ başına düşmüş Yavuz Sultan Selim
Fâtihi Sultan Mehemmed serveri İstanbul'un
Yirmi altı kapusu var her biri bir han değer
Yetmiş üç milleti vardır her biri anı öğer
Hind ile Yemen'den âşık görmeğe arzu çeker
Yedi ikHm dâstânı misli yok İstanbul'un
Der Ömer İstanbul'a varmağa bu cân arzular
Hazret-i Eyyûb'una yüz sürmeğe cân arzular
Fukaranın beytidir ol dergehe cân arzular
Hazret-i Eyyub gibi var bir eri İstanbul'un
— 506 —
Günde bir kez lûtfuna hamdeylerim Ma'bûd'umun
Bir gülün kıldım temâşâ gülşen-i maksûdumun
Çok şükür hurremliği var tâli'i maksûdumun
Ne mübarek gün bu gün gördüm yüzün Mahmûd'umum
Servi kaddin salınup bin nâz ile eyler hirâm
Yüz hicâb ile koyup el sîneye verdim selâm
Hatırım aldı ele lûtf ile kıldı iltizâm
Ne mübarek gün bu gün gördüm yüzün Mahmûd'umun
362 Âşık Ömer
Rûz-i vaslı îde benzer şâm-ı hicranı kadir
Öyle bir huri simanın uğruna ölmek nedir
Olmuş ol kaşı hilâlin çehresi gûyâ bedir
Ne mübarek gün bugün gördüm yüzün Mahmûd*umun
Zümre-i uşşak içinde ismini her kim ana
Gözlerim kıblenüma gibi döner andan yana
Hüsn-i Yûsuf olsa gayri dilberi anman bana
Ne mübarek gün bugün gördüm yüzün Mahmûd*umun
Hamdülillâh ey Ömer şevkile oldum pür safa
Teşne cana şerbet-i lâ'linden irgördü şifâ
Berk urur âyîne-i vechinde nûr-i Mustafâ
Ne mübarek gün bugün gördüm yüzün Mahmûd'umun
_507-
îd irişti meclise bîgâne dâhil olmasun
Gelsün erbâb-ı vefa tab'ı kesâil olmasun
Nevbahâr âsâ güzellerle bezendi her taraf
Yâ nice bîçâre âşık akh zail olmasun
Yoğise bir busece yanında kadr ü kıymetim
Var mı yâ bir el ucuyla merhabaya minnetim
Sîne ber sîne derâguş eylemektir niyyetim
Boynuna eğsin kemend-i zülfü hâil olmasun
Bir perinin düşmüşüm cân ü gönülden râhma
Hâlimi arzeylerim yüzler sürüp dergâhına
Bir mahabbet nâme yazdım ol güzeller şahma
Destine sunsam gerek isterse hâil olmasun
Aksine devretmede cerhin dolabı vardır
Yâr anınla her kimin başında aklı vardır
Âşık Ömer 303
Suret -i nakş-ı cihan âyîne-i gülzârdır
Kimse yârm terkedüp bir gayre mail olmasun
Vaktidir Âşık Ömer bîmâre şefkat oluna
Lûtf u ihsanı edegelmiş efendi kuluna
Hacılar bayramıdır kurbân olayım yoluna
Söyleniz bu çevre ol lûtf ıssı mail olmasun
_ 508 —
Söyle ey dil ol perî zülf-i siyah oynatmasun
Çeşm-i âhûsun süzüp ağyara hâr oynatmasun
Raksa girmesün o hûrî yohsa yüz bin kan eder
Bezm-i a'dâda varup bize nigâh oynatmasun
Kılmasun mir'ât-ı hüsnüne nazar Dârâlanup
Gamze-i hunrizine dayanmasun serpâlanup
Leşker-i hindûlerine ol güzel garrâlanup
Pâdişâh- 1 kiş verim deyüp sipâh oynatmasun
Adi ile bu bendesine evvelâ ihsan edüp
Sonra başladı cefâya hâk ile yeksan edüp
Katline âşıkların nahak yere ferman edüp
Uyup ağyara birinden bîgünâh oynatmasun
Bu güzellik ana da kalmaz geçer çağı gider
Soldurur bâd-ı felek gülruhlerin rengi uçar
İnkisarı ile âşıklar anı ihrâk eder
Cevr ile tâk-ı semâya doğru râh oynatmasun
Hışm ile bakmasun ol hûnî ciğerden kan alır
Böyle giderse o serkeş dahi çok meydân alır
Ahdine etsin vefa yohsa anı şeytân alır
Ey Ömer söyle bize herdem külah oynatmasun
304 Aşık Ömer
— 509 —
Ey güzeller şahı aşkından bizar olmak niçün
Ahd ü peymânı unudup hîlekâr olmak niçün
Ben dururken ey efendim gayre yâr olmak niçün
Yâ bu âşık hasretiyle intizâr olmak niçün
Büsbütün âlem senin hep cümlesi yârın mıdır
Doğru söyle bîvefâlık eskiden kârın mıdır
Bilmezem eller senin benden emekdârın mıdır
Yâ bu âşık hasretile intizâr olmak niçün
Bîvefâlardan vefa gelmez gönül bilmez misin
Yeter ettin bu cefâyı yohsa sen ölmez misin
Arzıhal sundum efendim yaşımı silmez misin
Yâ bu âşık hasretile intizâr olmak niçün
Yeter ettin bu cefâyı el'amân öldüm yeter
Bâğ-ı hüsnün güllerinde şakıyup bülbül öter
Ey güzeller şahı olursun sakın benden beter
Yâ bu Aşık Ömer'in cismi nizâr olmak niçün
— 510 —
Seyre çıktı bir gül-i ra*nâ mübarek cum'a gün
Başladı zâretmeğe şeydâ mübarek cum'a gün
Hanesinden azmedüp reftâr ile ol nazenin
Niyyeti hammâm imiş hakka mübarek cum'a güa
Seyredenler kamet-i bâlâsın efgan eyledi
Bunca âşıklarının aklını tâlân eyledi
Soyunup cismini anda cümle üryan eyledi
Şaştı dellâkler görüp amma mübarek cum'a gün
Âşık Ö
mer
305
Ben dahi. ...
Aklı gitti na'iinin şakkoldu tasma şâd ile
Destini bûseyleyip tas ağladı feryâd ile
Pâyine yüz sürdü su hâlâ mübarek cum'a gün
Câme ol dem gözlerinden kanlı yaşlar döktüler
Kati mermerler dahi aşkile bağrın söktüler
Kurnalar dört köşesinden hüsnüne Hû çektiler
Koptu hammâm içre vaveyla mübarek cum'a gün
Der ki Ömer giyinip cum'aya sûr'at eyledi
Çün ibâdet hanesin nûr ile ziynet eyledi
Hüsnünü gördü hatib minberde izzet eyledi
Okuyup Nûr âyetin hakka mübarek cum'a gün
— 511 —
Durdu çün ol pâk zat hûrî mübarek cum'a gün
Taşra çıktı çin seher mesrur mübarek cum'a gün
Azm-i hammâm eyledi üftâdeler seyre durup
Oldu dîvan yolları ma'mur mübarek cum'a gün
Aldı abdestini çünkim ol perî güllâb ile
Salmup oldu revan bin nâz ile âdâb ile
Câmi'in semtini tuttu saltanat erbâb ile
Yürüdü kabl-es- salât mesrur mübarek cum'a gün
Dolaşup Âşık Ömer çün anda mihrab minberi
Görücek sandım ben anı gökten inmiş bir perî
Ayn-ı ibretle temâşâ eyleyüp ol dilberi
Oldum ey zâhid yürü mağfur mübarek cum' gün
20
306 Âşık Ömer
— 512-
Ey gözü sel gibi çağla ak mübarek cum'a gün
Nâr-i hasretle derûnun yak mübarek cum'a gün
Açılır rahmet kapısı donanır arş ü zemin
Lûtf u ihsanı Huda'nın çok mübarek cum'a gün
Ol Habîb-i Kibriya'nın yoluna canım feda
Al abdest kıl namazı eyle cum'anı edâ
Kalbini ider küşâde pertev-i nûr-i Huda
Mü'minin mi'râcı oldu bak mübarek cum'a gün
Cümle eşya hal diliyle zikr ü tesbîhin okur
Güller açılmış seherde cem'olup bülbül şakır
Gökte uçan kuş dahi tehlîl ile teşbih okur
Can gözüyle nazar eyle bak mübarek cum'a gün
Âşık olan gaflete batmaz o dâim sak yatur
Bâd-i gam vermiş fenaya döktüğü yaprak yatur
Tîg-ı cellâd-ı felekte kana müstağrak yatur
Âşıka kılmış nazar çün Hak mübarek cum'a gün
Der ki Ömer zikrederim Hak'kı doğrudur yolum
Bin yıl ömrüm de olursa son ucu vardır ölüm
Sıdkıle duâ kılursun Mevlâ der Lebbeyk kulum
Cennetin kapusun açar Hak mübarek cum'a gün
—513—
Ey gönül Hak'ka ibâdet kıl mübarek cum'a gün
Zikr ile pasım kalbin sil mübarek cum'a gün
Ver selâvat ol Habîb-i Kibriya'nın ruhuna
Nice bin Kâ'be sevâbm bul mübarek cum'a gün
Âşık Ömer 307
Verilür yer yer ezanlar cem'olur bây û gedâ
Okunur minberde hutbe rûh alur andan gıda
Olsa deryaca günâhın afveder Bârî Huda
Sıdk ile Allah deyince kul mübarek cum'a gün
Aşık-ı sâdık olanlar terk eder gayri işi
Mü'min olur ki cihanda hayr ola anın işi
Böyle va'detmiş Huda her ne ederse bir kişi
Bir sevaba on yazılur bil mübarek cum'a gün
Çünki bize emrolunmuş kılarız beş vakt namaz
Ol Kerîm'in lûtfu çoktur gelene var git demez
Müstecâb eyler duâsm şübhesiz mahrum komaz
Hak'kı bir kez zikrederse dil mübarek cum'a gün
Der Ömer el bağlayup çün geçse mihraba imâm
Kuşadır etrâhnı cümle melekler bittamâm
Rahmeti deryasına gark olmak içün hâs u âm
Açılur dergâh-ı Hak'ka yol mübarek cum'a gün
— 514 _
Nutka gelsen ey lebi mercan mübarek cum'a gün
Lûtfuna nail olur her can mübarek cum'a gün
Şevk ile tezyîn olup hep dilrüâlar sahnur
Sat kulun delJâla var ey can mübarek cum'a gün
Dilerim ki gülşenine gayri bülbül girmese
Korkarım ağyârm eli gonca gülün dermese
Canım agflar iki gözüm hub cemâlin görmese
îsm-i pâkin yâdeder lisan mübarek cum'a gün
Hatırın yapmağa sa'yet bağrı ol yanıkların
Hac duası reddolunmaz kalbi uyanıkların
308 Âşık Ömer
Yok jrere kanını dökme derdimend âşıkların
Ruy zemîne saçılur bir an mübarek cum'a gün
Aşıkm bağrı yanar çün âh ü zar dilden çıkar
Hak'ka yarar bir amel kıl fursatm elden çıkar
Mü'minin bayramıdır kürsîye çıkar vâizan
Gör ne nasihat eder irfan mübarek cum'a gün
Hasretinden her dem ağlar derdimend efkendedir
Yüz çevirmez hizmetinden nitekim can tendedir
Bir güzele bak gülesin hakikatli bendedir
Ömerlin gözleri dolu kan mübarek cum'a gün
— 515 -
Câmehabdan kalktı ol dilber mübarek cum*a gün
Ol güzellerden güzel dilber mübarek cum'a gün
Azm-i hammâm eyledi bin nâz ile reftâr edüp
Hizmete durdu yine çâker mübarek cum'a gün
Geçti bir seccadeye soyunmağı kıldı murâd
El kemerine urup câmesini etti küşâd
İbrişim fûte beline kuşanınca asl-ı zât
Raksa girdi cümle mermerler mübarek cum'a gün
Bir murassa' na'line bindi irişti izzete
Aşık-ı sâdıkları mail bu şân ü şöhrete
Nâz ü istiğna ile girdi efendim halvete
01 mübarek ruhleri terler mübarek cum'a gün
Yundu arındı çıkıp taşraya ol günde perî
Giyinip esvabını süründü hoş gül suları
Kendi dilber gördü mir'âtmda hüsn-i dilberi
Çektiler hû ismini yer yer mübarek cum'a gün
Aşık Ömer 309
Câmi'e doğru revân oldu yürüdü ol habîb
Neyleyim yamnda eksik olmaz asla ol rakîb
Ey Ömer vechini seyrettikte âr etti habîb
Okudu ol dem Ayet-i Nur mübarek cum'a gün
— 516 —
Seyre çıktı ol güzel âhû mübarek cum'a gün
Seyredenden ref olur kaygu mübarek cum'a gün
Azm-i hammâm eyleyüp bin nâz ile verdi şeref
Oldu aksinden havuz memlû mübarek cum'a gün
Geçti bir seccadeye ol dilber- i âlî nihâd
El kemer bende urup soyunmağa kıldı murâd
Tükmelerin çözdü bir bir câmesin etti küşâd
Açılur çok müşkili bağlu mübarek cum'a gün
Girdi hammâm içre ol dem halvete oldu revân
Geçti bir sadra oturdu eyledi ol şeh mekân
Nakd-i cûyi pâyine âb-i revân etti revân
Taş elin öptü ayağın su mübarek cum'a gün
Yundu armdı giyindi hem kuşandı ol perî
Verdi müzdün hânikahmdan yana döndü geri
Mihr-i rûyin görüp oldu cerh atlas müşterî
Câmi'e tuttu yönün mihr-i mübarek cum'a gün
Ey Ömer verdi selâmın bana ol nesl-i habîb
Buldu bu haste gönül derdine gûyâ bir tabîb
Gördü vechin okudu Nûr âyetin ezber hatîb
Koptu bir bir na're-i yâhû mübarek cum'a gün
310 Aşık Ömer
— 517 —
Çok şükür Perverdigâr'a yârı seyrettim bu gün
Hüsnü olmuş nevbahar gülzârı seyrettim bu gün
Külli berbâd olmuş iken gönlümüz hicran ile
Yek nazar ma'mûr eden mi'mârı seyrettim bu gün
Aleme gelmiş değildir böyle bir mahbûb-i hâs
Gülşen-i rûyin görünce kalmadı gönlümde pâs
Çok şükür kıldı müyesser derd ü mihnetten halâs
Şâd ü hurremdir gönül dildârı seyrettim bu gün
Yûsuf-ı Mısr'a bedel olsa boyu bir servi dal
Haşrolunca yüzünü seyıân eden çekmez melal
Kudretile halkedüp ol hub cemâlin Zülcelâl
Hamd ü şükr ol kudret-i Settâr'ı seyrettim bu gün
Ben nice kılmayayım Ömer yolunda can feda
Bendesidir âsitânında anın kemter gedâ
Çok şükür kıldı müyesser görmeğe Bârî Huda
Mülk-i hüsne şâh olan hünkârı seyrettim bu gün
— 518-
Yanıma yaklaşma ey hercai bildim niydüğün
Hep seninçün çekerim sevdayı bildim niydüğün
Bîvefâlık fehmedüp senden feragat eyledim
Sevdiğim artırdın istiğnayı bildim niydüğün
Adm anıldığı yerde durmayayım ey perî
Gönlümün kâşanesin yıktın harâb ettin yürü
Hiç yüze gülme yapılmaz hatırım şimdengeri
Gör seninçün çektiğim gavgayı bildim niydüğün
Âşık Ömer Jtl
Bir gün ola bulasın önden bana ettiklerin
Yoluna gelmez kalır mı sen bana ettiklerin
Tâ ölünce unudur muyum bana ettiklerin
Etme hiç şimdengeri evzâyı bildim niydüğün
Kemliğin söyleyene yüz verdin âzâd etmedin
Bedduaya bâis oldun yürü kim kâr etmedin
Beni bu derde giriftar eyledin âr etmedin
Gör seninçün olmuşum rüsvâyı bildim niydüğün
Ağlarım Aşık Ömer kim yâvi kıldım ben beni
Uçar oldu çeşmime âlemde rahat meskeni
İstemem hayren ve şerren anmazam gayri seni
Başıma dar eyledin dünyâyı bildim niydüğün
— 519 —
Hasbıhâlin söylerim gül yüzlü yârım dinlesün
Okurum aşkın kitabın şîvekârım dinlesün
Her seher vaktinde gelsün âh ü zarım dinlesün
Gönlümün eğlencesi dünyâda varım dinlesün
Hüsn-i hulkma anm hayran olur ins ile cin
Böyle mümtaz nazenini görmemiş rûy-i zemin
Hasret ile ger ölürsem söyleyin ol nazenin
Bana telkin eylesün gelsün mezarım dinlesün
Ey efendim âsmâna çıktı ahım bilmiş ol
Vaslma irmek diler can rûy-i mâhım bilmiş ol
Arzıhal destindedir çeşm-i siyahım bilmiş ol
Okurum meclis içinde şîvekârım dinlesin
Fânğ olmam sevmeden madem ki canım tendedir
Hub cemâlin seyredeli bu Ömer etkendedir
312 Âşık Ömer
Neylerim mâl ü menâli gönlüm ancak sendedir
Tâ ezelden beridir yoktur medarım dinlesün
— 520 —
Söylemez oldu yine dildâre söylen söylesün
Ol beni şîrin şeker güftâre söylen söylesün
Tek dururken yine nettin neyledin sultânıma
Nemden incinmiş aceb ol yâre söylen söylesün
Bakmaz oldu yüzüme ol dilber-i âlîcenâb
Ne sebebden eyledi ben bendesinden ictinâb
Haste-i aşk olana her bir sözü şâfî cevâb
Ben helak oldum aman bir pare söylen söylesün
Çeşmi hatırdan ırak ettiyse vuslat demlerin
Yâ nedendir doldurup sunmak bu firkat semlerin
Zahm-i tîğ-ı çevrine sarsın vefa merhemlerin
Yâ derûnum derdine bir çâre söylen söylesün
Acıyın dostlar meded bu ben gedânm âhma
Cürmünü eylen dilek yüzler sürün dergâhına
Bî tekellüf sözünüz geçmezse hublar şahına
Minnet edin yalvarın ağyâre söylen söylesün
Kâ'be-i Hak yoluna kıldım feda cân ü seri
ol efendim pâdişâhım ben anın bir kemteri
Hatırım kılsun teselli bari bir kez ol perî
Küsmesün Aşık Ömer nâçâre söylen söylesün
— 521 —
Hüsn-i hattın ey peri şeydâya vermem büsbütün
Lâ'l-i dürrün gonca-i ra'nâya vermem büsbütün
Âşık Ömeı 313
Kametin ar'ar dişin lü'lû ebin âb-ı zülâl
Ol zülâlin katresin deryaya vermem büsbütün
Kal olup efkendeler çektikçe hüsnün firkatin
Firkatin tebdîl eder cismimde câhil kisvetin
Sîn ile yazmış Huda hüsnünde Vettîn âyetin
Hâsılı bir nüktesin ifşaya vermem büsbütün
Âlem içre hubların a'lâsı sensin şübhesiz
Dehr i asrın sâni-i Leylâ'sı sensin şübhesiz
Bu dil-i Mecnûn'umun sevdası sensin şübhesiz
Kûh-i enver sineni sahraya vermem büsbütün
Bu Ömer görmüş değil bir cana benzer suretin
Tâc i adnin sûret-i sultâna benzer suretin
Hüsnünü kim fehm eder Rıdvâna benzer suretin
Bir cemâlin görmeği dünyâya vermem büsbütün
— 522 —
Şiddeti bahr-ı siyahın nevbahârıdır Sinop
SâhiKi Iklım. i Rûm'un bârigâhıdır Sinop
Ağ u karada yakîn-i pâdişâh-ı bahr ü ber
Âl-i Osman ü Tatar Han hemcivândır Sinop
Gûş eden vasfın ıraktan vaslma akar yürür
Zanneder tavus anı mir'ât-ı âb içre görür
Rûzigâr esse muhalif keştiler pervâz urur
Çevrilür etrâhnı şahin şikârıdır Sinop
Minberin yekpare kılmış anın üstâd-ı yakin
Günde beş kerre ziyaret eyler anı ehl-i din
314 Aşık Ömer
Tunca derler adına üç kat hisâr-ı âhenin
Söylenür dillerde Rûm'un hoşça sânıdır Sinop
Gözcü olmuştur ana Seyyid Bilâl kim şöyle pîr
Pes irüp ey dil nazargâhına yüz dergâha sür
Sîne girmiş bahr-i Rûm'un hoşça sânıdır bu yer
Çâr etrah mükemmel burç u bârîdir Sinop
Ey Ömer doksan ikiye irdi çün devr-i zaman
Rüzgârın gerdişi hükmüncedir hep ins û can
Görelim derler ziyâretgâh-ı beyt-i dervişan
Payitaht iskelesi derya kenarıdır Sinop
R
— 523 —
Bülbülüm kûyin gibi âlemde gülşânım mı var
Ey perî hüsnünden özge verd-i handanım mı var
Kande buldum kameti mânendi bir serv-i hirâm
Sâye-i mihrin gibi bir berk unvanım mı var
Rûz ü şeb arz-ı niyazım sen kadi şimşâdıma
Gûşe-i gamda zebûnum iresün imdadıma
Kail olmazsın figan ü nâle vü feryadıma
Yâ benim âh eylemekten gayri bir sânım mı var
Sen beni Mecnûn veş sahralara göndermeler
Dest-i çevrinle muradım şem'ini söndürmeler
Ey perî bülbül neden tâ böyle yüz döndürmeler
Yohsa senden gayrılarla seyr ü seyrânım mı var
Hâce-i tâ mâsebaktan tâb-ı aşkı okudum
Bu selâmet zevrakın bahr-ı felâkette kodum
Âşık Ömer 5*^
Ağlamaktan görmez oldum gözlerimden el yudum
Hâkipâyin gibi bir kûhl-i şifâhânım mı var
Sığmaz ey Âşık Ömer nâpuhte söz dîvânıma
Hûbrûlar medhini yazmak yaraşır sânıma
Arzederdim canı mı kurbân için cananıma
Neyleyim ol dilbere arz edecek canım mı var
-524-
Âşık-ı sâdık ana derler ki bir cânânı var
Cân ü dilden severim ol canı bir cânânı var
Ehl-i dil candan geçüp nâçâr sırrın fâş eder
Yoksa câmm demeğe sana kimin ne canı var
Gerçi dehr içre bulunmaz yoktur emsalin senin
Bî emandır âh kim şol çeşm-i fettanın senin
Bir köyü bekler harâmî fitnedir hâlin senin
Sûretâ mikdârı az amma velî çok kanı var
Gül cemâlin görmüşüm gülsen bana bir nâr olur
Tutuşup yanar yürek cismim serâpâ nâr olur
Bir kişi yardan ırağ âlem ana ağyar olur
Yâr ile her kim ki yâr oldu anın yârânı var
Bir nefes sensiz şehâ teskin olunmaz yâremiz
Ol sebebden rûz ü şeb artup gider efganımız
Âstânında rakibe yok bizim azarımız
Her metâ-ı vuslatın elbette bir hicran? var
Cân atar dil bülbülü Bağdâd-ı hüsnün bâğma
Ağlamaktan eşk-i çeşmim döndü Şat ırmağına
Bu Ömer yüz sürmek ister işiğin toprağına
Eli varmaz derdimendin başına dermanı var
3t6 Âşık Ömer
— 525 —
Dilberâ sende bu kaşlar çeşm-i şehlâlar ki var
Göçse gelmez âşıkm aynma dünyâlar ki var
Eksik olmaz sana yüz arz-ı temenna sevdiğim
Sende bu hatır şinâsâne tesellâlar ki var
Pertev- i mihrin gönül gencînesin pür nûr eder
Hatırım ümmîd-i lûtf u şefkatin mesrur eder
Korkarım bir gün beni hüsn-i nazardan dür eder
Ol rakîbin ettiği beyhude iğvâlar ki var
Zâr iken târ-ı nigâhm aşikâr etmektesin
Hep seninçündür olan âşûbu gavgalar ki var
Uns iken elden bırakma ahd-ı sabıktan sakın
Dostu dosttan yâd eder mekr-i münafıktan sakın
Her keşi bir bilme cânâ âh-ı âşıktan sakın
Etme bir gün başına uğrar bu evzâlar ki var
Nice yâd etsün Ömer medhinde cananım gazel
Kilk-i kudret yaza tasvirinde Hatt-ı Lemyezel
Hiç gönül fariğ olur mu ey gözüm nuru güzel
Sende o sîmâ ki var bende bu sevdalar ki var
— 526 —
Dilberâ çeşmin gibi bir sihri çok âfet mi var
Sidre-i kaddin gibi bir müntehâ kamet mi var
Gâh çevrin gâh nâzın geh gamın çekmekteyim
Derdine bir kez düşen bîçâreye rahat mı var
Bendene meylin çün olmaz zerre-i mikdârdan
Bari öldür çevrile kurtar beni efkârdan
Âşık Ömer 317
Açamam çeşmim cemâlin görmeğe ağyardan
Dostlar gelmez başa kuvvetli bir saat mi var
Nice demler firkatinle olmuşum mihnetzeda
Ol sebebten çarh çeşmim içre dâim meykede
Âdeme bin dürlü suret gösterir yek lâhzede
Âşıkm keyfine mey gibi ya bir halet mi var
Nice bir fariğ olam serv-i sanevber sevmeden
Bülbülün kasdı Elest'tir vech-i gülter sevmeden
Men'edersin zâhidâ uşşâkı dilber sevmeden
Bize bildir görelim hakkmda bir âyet mi var
Dilber Allah'ı seversen bendeni etme melûl
Sen güzeller pâdişâhısın güzel ben sana kul
îşidüp âh ü figanım der imişsin kimdir ol
Benden Âşık Ömer'i sormaklığa hacet mi var
— 527 —
Sûz-i aşkı Ahmed'in kim çeşmimi giryân eder
Merhamet eyler Halil'im derdime derman eder
Musi'nin cevr ü cefâsı âşıkı büryân eder
Yusuf'un hüsnü cemâli bendesin hayran eder
İsmail ya gönce güldür bürümüş yanını hâr
Hüseyin'in sevdası kılmakta kalbimde karâr
Hasan'a gönül vereli ağlarım leylü nehâr
Süleyman'ım ben gedâyı gâhice mihmân eder
Kim rakibler bağlamışlar yâra giden râhımı
Cân ü dilden âşıkım ben severim Murad'ımı
Hak hatâdan saklasın pek Abdülfettâh'ımı
Korkarım birgün Mehemmet katlime ferman eder
318 Âşık Ömer
Ali'nin fikr ü hayâli canıma kıldı azâb
Severim Yahya'yı amma Mahmud'um eyler ikab
Salih'in nâz ü edası bağrımı eyler kebâb
Ey Ömer âhır seni kim Mustafâ kurbân eder
— 528 —
Sıdkı muhkem bağlayup Settâr'a Serdengeçtiler
Sundular el tîğ-ı âteşbâra Serdengeçtiler
Yürüdüler menba'-ı küf fara Serdengeçtiler
Geçtiler alayı yara yara Serdengeçtiler
Çektiler her canibinden düşmana top u tüfenk
Oldular baştan başa âdem kanından lâlerenk
Küştelerden benzedi kannâreye meydân. ı cenk
Döndüler her merdümi hunhâre Serdengeçtiler
Tiğleri ellerde yalın o pür sürah
Her biri dîn uğruna şevk ile eylerler samah
Gülleden kuruşundan el hunbâresinden gâh gâh
Yağdırırlar dolular küffâra Serdengeçtiler
Zahir ü bâtın hakîkat oldular Yeniçeri
İçlerinde kasd-ı âlâ-yi adû etse biri
Çalışırlar kalmayalım deye akrandan geri
Cehd ederler gayret ile âra Serdengeçtiler
Anların Aş,ık Ömer olur duası müstecâb
Zira ki çokça görünmez gözlerine resm-i hâb
Tâ olunca yasdanup dîn uğruna taş ü türâb
Yol bulurlar menzil-i dîdâra Serdengeçtiler
Âşık Ömer 319
— 529 _
Bana kudret ilmini fehmile ta'Iîm ettiier
Sırr-ı hikmet fazlını asliye tefhîm ettiler
Remzile hissettiler endîşe-i ibrâhimi
Hâsılı miftâh-ı nazmı teb'a teslîm ettiler
Kalbime verdi zıya gûyâ ki encümler gibi
Cism-i mecruha irişti merhemi emler gibi
Nakl ü istihraç edüp kâmil müneccimler gibi
Külliye levh-i tomarın resmi takvim ettiler
Aslımız aslından eltâf-ı Huda'dan pakı zât
Tâ Elest bezminde resm-i ceyş-i gamda bu midâd
Ulaşup ibrâhime feyyâz-ı tab'-ı varidat
Hüsn-i hulkiyle güzel hoş yahşi tekrîm ettiler
Bir aceb seyr oldu tab'ım şehrine resm-i fûnûn
Tab'ıma arzolmada her dembedem hikmet nümün
Zihn-i pâkim aklile hoş yâr olup kalb-i zebûn
Bir birine izzet edüp hayli ta'zîn ettiler
Ben nice bezletmeyim böyle ataya varımı
Dilde misbâh etmişim her dembedem Settâr'ımı
Ey Ömer gûşeyleyüp seyyareler güftârımı
Müşteri Zühre Zuhal şevkıle taksim ettiler
— 530 -
Ey Ömer mecnun Ömer bîzâr Ömer Aşık Ömer
Bu cihanda kimseye hiç bîzarar Âşık Ömerj
Sarf nahiv mantık maânî vü beyân oldu kelâm
Âyeti fürs ile hem tefsir eder Âşık Ömer
320 Âşık Ömer
Yâ İlâhî bu vücûdum yandı kül oldu meded
Lemyezel lemmâ yezelsin tâ kıyamet tâ ebed
Birliğine şübhemiz yok Kul hüvallahu Ahad
Zikr ederler îns ü cin Şems ü kamer Âşık Ömer
Elde bade dilde Hû sultân-ı aşkımdır ulu
Şerr-i şeytan hıfz-ı düşman cümlemiz ağlar kamu
Evveli Hû âhırı Hû bir dahi mahşerde Hû
Terk-i dünyâ oldu seyyah serbeser Âşık Ömer
Zâhidâ sor kim fenada tâc-ı devletler nedir
Mescide gir kıl ibâdet bu cemaatler nedir
Dinle dîvan nüshasın gör kim bu hikmetler nedir
Her gice çok dürlü ma'nâlar yazar Âşık Ömer
Âlemin sevdasın Allah başıma tâc eyleme
Defter- i takvadan Allah bizi ihrâc eyleme
Tâlib-i dünyâ değil nâmerde muhtâc eyleme
İstemez yâ Rabbena çok sîm û zer Âşık Ömer
Ey haberdâr olmayan gel cümleten Allah içün
İdelim Hak'ka niyazı hak Habîbullah içün
Bu Ömer mansûbu neyler hasbeten lillâh içün
Kâfire eyler gazalar her sefer Âşık Ömer
_ 531 —
Gayri artık kamet-i bâlâdan el çektim yeter
Çevre mail dilber-i ra'nâdan el çektim yeter
Bunca yıllar pâymâl oldum gezip Mecnun sıfat
Gözleri âhû saçı Leylâ'dan el çektim yeter
Geçmedi asla dilek ettim o servi dâlime
Kimseler düş olmasunlar böyle kanlı zâlime
Âşık Ömer 321
Etmedi zerre terahhum bu şikeste hâlime
Bakmadım ol yüzleri hamrâdan el çektim yeter
Dâima zülfüyle bend etti dil-i dîvânesin
Görmez oldu gûşe-i çeşmim cihan mestânesin
Şol kadar nûş eyledim bezm-i Elest peymânesin
Fâriğf oldum sâgar-i sahbâdan el çektim yeter
Kati çoktur sergüzeştim söylesem ol yâr ile
Geçti ömr-i nazeninim derd ile efkâr ile
Nice bir ceng ü cidal etsem gerek ağyar ile
Canıma kâr eyledi gavgadan el çektim yeter
Ey Ömer eyle figanı dîden olsun selsebîl
Asiyâb-ı çerha geldin kendini nevbette kıl
Akıbet yoktur bekası dehr-i dûnun öyle bil
Uzlet ettim devlet-i dünyâdan el çektim yeter
_ 532 —
îbtidâ ki bu cihanı var eden Perverdigâr
İns ü cinni kudretinden var eden Perverdigâr
Halika âsî olup Adem'e secde etmedi
îblis'i ol dem katından dûr eden Pernerdigâr
İsmi bin bir kendi birdir yol kurulmuştur iki
Doğrusuna giden olur yolun cennet mâliki
Yedi derya vü zemindir yedi kat gök halikı
Yerleri vü gökleri ol vâr eden Perverdigâr
Yûnus*u yedi balıklar okudu evradını
Eyyub'u kurtlar yediler buldu ol mıkdârını
21
Aşık Ömer
Hak içün kurbân edendir İbrahim evlâdmı
îsmaile koç koyun ihzar eden Perverdigâr
Cennetinden alup bir ağ ol habîbe verdiler
Melâikler saf saf olup g-ök yüzünde durdular
Der ki Ömer mu'cizâtı Mustafâ'da gördüler
Kamu peygamberleri bîdâr eden Perverdigâr
_ 533 _
Âh elinden neyleyim ey firkati çok rûzigâr
Kimlere kıldm cihanda izzeti çok rûzigâr
Mekr ile aldar imişsin âdemi bildim seni
Ol sebebden etmez oldum rağbeti çok rûzigâr
Vermeyim hiç gönlümü dünyâ sana şimdengem
Her yerin gam ocağı her canibin mihnet yeri
Ben vefanı bulmayup minnetten el çektim yürö
Eyleyenler sana bulsun minneti çok rûzigâr
Akl irişmez sana mail olanın tedbîrine
Gösterüp bir dem safa semler sunarsın yerine
Bir iki gün yüzüne güler bakarsın seyrine
Önün ardınca ararsın fırsatı çok rûzigâr
Akıbet Aşık Ömer nûş etti zehrinden senin
Hâtır-ı mahzunu dönmezse mihrinden senin
Hâsılı yandım yakıldım nâr ı kahrından senin
El'aman ey râhati yok mihneti çok rûzigâr
_ 5^4 ~
Gerçi çoktur ey yüzü gülter sana sâhib çıkar
Nakş-ı hüsnün seyr iden bir bir sana sâhib çıkar
Âşık Ömer 323
Nâgehan bir kez nazar kılsa ruhin mir'âtma
Nazlı yârin şâh-ı İskender sana sâhib çıkar
Tâ ezelden olmuşum hüsnünle aşkın vâsıh
Oldu zülfünde gönül cemâle karşu asılı
Mâh rûyin şâh-ı âlem görse ömrüm hâsıh
Tâc ü tahtın sana terkeder sana sâhib çıkar
Dilberâ lâ'lin senin bir hokka-i esrar iken
Kande varsam hasretinle mübtelâ bîmâr iken
Bî tekellüf bekleyeyin bel bucağın var iken
Ey delikanlu güzel hançer sana sâhib çıkar
Sen nigâh ettikçe her bir yâre canım paresi
Bîkıyâs olur sana üftâde cânım paresi
Alsa dûş-i dâmenin tenhâde cânım paresi
Bu belâkeş Ömer'in kemter sana sâhib çıkar
— 535 -
GûşuHu benden bana tut sözlerim gamdan çıkar
Başına yâr ise aklın gönlünü kemden çıkar
Ârif-i billâh gerektir bilmeğe dört cevheri
Üçünü kılsam beyan her birisi mimden çıkar
Dört kitabı fehmedenler anda mâ'nâ buldular
01 Huda'nın birliğine çok şükürler kıldılar
01 maâni taksim edip dördü beyan kıldılar
Üçü bellü şeydir amma birisi kimden çıkar
Pes gönül derya misâli çağlar akar her yana
Bu cevâbım işidenler kalur altında tana
İki nokta ile üç harf sen suâl ettin bana
Biri yüz biri otuz biri de kırk zamden çıkar
324 Âşık Ömer
Sen de kâmil âşık isen bahr-i aşka gire gör
Âkılâne sözlerini ara yerden sûre gör
Der ki Ömer bu cevâbın ma'nisini vire gör
Altı nokta beş hurufla yüz otuz kırktan çıkar
— 536 —
Küntükenz'in aslını bilmeyen izzetten çıkar
Saye veş hâke düşer eyvan- 1 rif'atten çıkar
Tutmayan pîr ü peder pendini rağbetten çıkar
Hazret-i Adem gibi gûyâ ki cennetten çıkar
Atalardan kalma bir eski meseldir bu haber
Kim ne kadar keder etse kişiye kendi eder
Hayr isen haynn olur şer ise şerrin yine şer
Âhırın hayr ola dersen şerrini kalbden çıkar
Aldanıp kaldıysa her kim işbu bezm-i âride
Hey yazıklar nazenin ömrünü verdi zaide
Son nefeste etmez ana peşimanlık fâide
Çâk eder tâc ü kabayı âr ü gayretten çıkar
Anlamaz ilm.i hakikat bilmeyen esrarını
Taşa çalma gevherin ehline arzet varım
Gûş edenler derler ey Aşık Ömer güftârını
Dürr-i yektadır kamu derya -yi hikmetten çıkar
— 537 —
Ey felek hüsnün gülünü dermeğe cân arzular
Derdimendin kim murada ermeğe cân arzular
Bîvefâlık etme lûtf et kulunum kurbânınım
Aç nikabın mah yüzünü görmeğe cân arzular
Âşık Ömer 325
Gam değildir ey güzel aşk ile üryan olduğum
Gözümün nuru efendim kul u kurbân olduğum
Çünki bildin hâne-i aşkmda mihmân olduğum
Şem*ine pervane veş per urmağa cân arzular
iltifat etmez deyu ey ömrüm âzâd eyleme
Dostlarm mahzun edüp düşmanmı şâd eyleme
Şem'inin pervânesiyim red kılıp yad eyleme
Hâkipâyine yüzünü sürmeğe cân arzular
istediğim derdimendin hatırın kılma melal
Ne ise murâdını ver ey kaşı ebru hilâl
Der ki bu Âşık Ömer dişleri dür ruhleri âl
Sana kurban olmağiçün varmağa can arzular
_ 538 —
Ey gönül derya -yi aşka dalmağa şübhen mi var
Bizi tandan tana her an atmağa şübhen mi var
Servi kamet üstüne tohm-i ecel saçarsa ger
Sararup ayva misâli solmağa şübhen mi var
Bilmedin nâzik tenin kim hâk ile yeksan olur
Salih olursa amel Hak'tan sana ihsan olur
İsrafil sûr urmağa Hak'tan varır ferman olur
Derilüp mahşer yerine varmağa şübhen mi var
Bülbül-i can kanat urup âkibet uçmaktadır
Bu cihan bakî değildir hep gelen göçmektedir
Gün bu gün saat bu saat ömrümüz geçmektedir
Zinde iken çâr ü nâçar olmağa şübhen mi var
Der ki Ömer ağlayuben doldu gözüm âb ile
Birliğin bildirdi Allah yere dört kitâb ile
Bir yeşil sancak dibine cem'olup ashâb ile
Cennet-i a'lâya girüp kalmağa şübhen mi var
326 Âşık Ömer
— 539 -
Gör ne hikmettir acab çerh-i felek fırfır döner
Sun'ile bu âsiyab hem bîdirek fırfır döner
İns û cin eyler sadâ-yi heybetinden ihtiraz
Vakt-i baran ra'd isminde melek fırfır dönez
On sekiz bin âlemi var eyledi Bârî Huda
Bu yedi kat yerleri kân üstüne kıldı bina
dîdesi çün eyledi teshir ana
karşu dâim bir sinek fırfır döner
Sun*-i Mevlâ'ya ne mümkin akl iriştirmek beşer
Gafil olma ayn-ı ibretle cihâna kıl nazar
Devr ider seyyarelerden durmayup şâm û seher
Encûm ü şems ü kamer tâ haşredek fırfır döner
Şübhesiz sensin Hudâyâ kâinatı âferîn
Bir yüzü kara kulundur bu Cmer kemter kemin
Cürmün afv et rahmetinle yâ Ilâhelâlemîn
Rûz ü şeb tesbîhi dilde ismi yek fırfır döner
— 540 —
Beni mesrur eyleyen ol nevcevânım bundadır
Hemdemim yârı kadîmim tende canım bundadır
Hâtır-ı mahzunuma kat kat teselliler verüp
Aiimâne nutk eden şîrin zebanım bundadır
Nâehiller vuslat- 1 cânâna fursat bulmasun
Bâd-i sarsardan nihân olsun cemâli solmasun
Subh olunca böyle meclis nice bir dûş olmasun
Subha kalmış mâh veş rûh-i revanim bundadır
Söylerim ahvâlini eş'âr ile inşâ içün
Neylerim tâc ü kabayı yalınız dünyâ içün
Âşık Ömer
Eylerim âh ü figanı bir gül-i ra'nâ içün
Andelîb-i hoş nevayım âşiyânım bundadır
Nûş-i lâ'Ie bu Ömer veş teşnedir çok bendeler
Mutribâne der teni reftâr edince sendeler
îş ü işret vaktidir ey âşık-ı şermendeler
Siz dahi âğâh olun şûh-ı cihanım bundadır
— 54t _
Bend-i zülfün dilberâ tıfl-ı dil ü can ağladır
Hey ne kalbi kara kâfirdir müsülmân ağladır
Huni çeşmi her gece çeşmime kılsa bir nigâh
Zerrece takat komaz bîsabr ü imkân ağladır
Ben helak oldum derim de sana söz kâr eylemez
Bir suâl et gamzene ettiğin inkâr eylemez
Kuluna zulmü hakikat ehli inkâr eylemez
Ağladırsa âşıkı hercai cânân ağladır
Her ne denlu eylesen ben hâke istiğna y ne
Her hususta razıdır senden dil -i şeydâ yine
Kâkülün elden bırakmaz gönlümü amma yine
Hâk -i ruhsârın eder hatır perîşân ağladır
Şiddet- i çevrinle ey dilber baharın solmada
Firkatinle lâle veş hûn ile bağrım dolmada
Lûtfuna kahrın senin gittikçe galib olmada
Şefkatin az güldürür çevrin firâvân ağladır
Tâli'jm yok neyleyim leyi ü nehar bahtım nigûn
Yaş yerine iki dîdemden revân olmakta hûn
Gam değil Âşık Ömer âdetidir bu cerh- i dûn
Bir murada irgörünce âdeme kan ağladır
117
3^" Âşık Ömer
_ 542 —
Her kaçan dîvâneler bâzûsuna dâğ oynadır
Yedi kat zencîr-i aşkı depredüp yâğ oynadır
Kabza-i kudret kaçan kasdıyle nacâğ oynadır
Şerhalar hûn-i ciğerden kanlu ırmağ oynadır
Anlamaz her bir denî gencine i gaibleri
Anın içün gevherin nâdir düşen sahibeleri
İşbu rakkas-ı kühen şâd eylemez tâlibleri
Ha bir iki gün yüze gülerse de lâğ oynadır
Her ne denlü âşıka cevr itse ol hûr-i cinan
Aşık aşkından ırâğ olmaz eder meyl-i cevân
Sanma te'sîr eylemez ol çevre âh-ı âşıkan
Bâd kim tuğyan eder bî şübhe yap^ağ oynadır
Künc-i istiğnada beklerse nola dârâ-yi aşk
Şîrinerden yüz çevirmez merd i bîpervâ-yi aşk
Şöyle bir sertîzdir çalsa yed- i tûlâ-yi aşk
Tâ semâdan istühân-ı gâve varsağ oynadır
Bir aceb âyinedir âyîne-i vech-i kamer
Gösterir ayniyle yüz dehre mürur ettikçe ser
Ay başında mâh-ı nev sanma görünen ey Ömer
Çerh-i kecrev tâlib-i dünyâya parmağ oynadır
_ 543 _
Gitti hengâm-ı şitâ geldi bahar eyyamıdır
Rûy-i âlem açılup güldü bahar eyyamıdır
Kevn ü sahralar şeref buldu bahar eyyamıdır
Her taraf cennet misâl oldu bahar eyyamıdır
Gülşene bir şu'le verdi pertev-i şems-i dücâ
Müşteriden zühreye düştü bu yüzden iltica
Âşık Ömer 329
Seyre ikdam etti erbâb-ı teferrüc crbecâ
Zevk-ı işretle cihan doldu bahar eyyamıdır
Bir iki zerrin kadeh kondurdu şâh-ı ergavan
Süzdü nerkis gözlerin mest oldu ehl-i gülsitan
Gonceye dembeste kaldı güller engüşt ber dehan
Andelibler nâleler kıldı bahar eyyamıdır
Devre geldi hâb-ı gaflette yatan hâmûşlar
Yeniden başladılar kılmağa îş ü nûşlar
Mergzârın hây ü huyundan tutuldu gûşlar
Her şükûfe fehmedüp bildi bahar eyyamıdır
Koma elden ayağı A§ık Ömer hiç çekme gam
Yâr fendinden ırağ ol dem bu demdir dem bu dem
Tutmasaydı tab'ımız âyînesin gerd-i elem
Geldi anı lûtf ile sildi bahar eyyamıdır
— 544 —
Âleme şây olduğum âh ü figanımdan mıdır
Yâ bana rahm etmeyen serv-i revânımdan mıdır
Dîde-i bahtım açılmaz hâb-ı gafletten benim
Tâli'im nahs olduğu devr-i zamanımdan mıdır
Ol saçı Leylâ beni Mecnûn u şeydâ kılduğu
Mihnet ü âlâm ile hâlim diğergûn olduğu
Sinemin sahnı serâser şerhalarla dolduğu
Cevr-i dilberden midir dâg-ı dehânımdan mıdır
Aşk mıdır ben âşıkı her hâle hayran eyleyen
Yâ felâket mi şeb-i firkatte nâlân eyleyen
Bülbülânı bâğ-ı ikbâlin perişan eyleyen
Dembedem bu na'rehâ-yi cansitânımdan mıdır
Bir sitemkânn elinden çektiğim Sübhan bilür
Ne benim yârem biter ne derdimi Lokman bilür
330 Âşık Ömer
Düşmana uyma desem uymaz beni düşman bilür
Bilmezem benden mi suç yoksa cenanımdan mıdır
Hâî-i aşkı bilmeyen fehmeylemez hayranlığ-ım
Böyle dem beste g-ören elbet çeker mestanlığım
Bilmezem Aşık Ömer sermest ü sergerdanlığım
Lebleri câm-ı şerâb-ı ergavânımdan mıdır
_ 545 —
Nâz ile seyrâna çıkmış çeşmi âhûlar mıdır
Hüsn ilin eyler tecessüs iki câdûlar mıdır
Can dimağını muattar eyleyen subh u mesâ
Hâl-i anberler mi âyâ zülf-i hoşbûlar mıdır
Ah ü zârımdır beni âfâka ma'Iûm eyleyen
Şem'-i bahtım zulmet-i minntte ma'dûm eyleyen
Vasl-ı dilberden beni tâ böyle mahrum eyleyen
Gice gündüz çektiğim bîhûde arzular mıdır
Dediler lâ'lin görenler mâye-i ruhsârda
Bir g-ül-i terdir açılmış dâmen-i gülzârda
Hatt-ı Rayhân ile yazılmış cebîn-i yârda
İki medler mi iki râlar mı ebrular mıdır
Rûzigârm estirüp devran muhalif bâdını
Dembedem sökmekte ömrüm kasrının bünyâdını
Devr eden Şatt u Furât âsâ gönül Bağdâd'ını
İki dîdemden iki hûnî akar sular mıdır
Gülşene baykuş değişmez gûşe-i viraneyi
Şem*a yanmaktan döner mi gör garib pervaneyi
Aşk mı hayran eyleyen sevda mı ben dîvâneyi
Serde ey Â^ık Ömer bu kara yazılar mıdır
Âşık Ömer 331
— 54(î _
îmâmeynin duâğûyu senâhanı Sakalardır
Tarîk-i müstakimin ni'met ü nâm Sakalardır
Gönüller kerbelâsmm nigehbâm Sakalardır
Ufunetten bunalmış canların canı sakalardır
Ocaklarda eğer otur eğer azm ihtimâl|eyler
Zehî Rahman darı rahmetile her visal eyler
Sekâhüm şerbetinden teşne vü müstağni hâl eyler
Hayât âbının ey dil Hızr-ı dermanı Sakalardır
İlâhî görmesün gam gussa rûh-i asker-i islâm
Murâd üzre bula feth ü fütûh-i asker-i islâm
Ne semte azm ü cezm etse gûrûh-i asker-i islâm
Bile çağlar akar nehr-i firâvâaı Sakalardır
Hulûs-i kalb ile bel bağlayanlar nusrat-ı dîne
YÛ2Ü ak ola yarın eyleyenler hizmeti dîne
Sebîl etmiştir anlar cûy-i ömrün hizmet-i dîne
Bu âteş çöllerin bâğiyle bostanı Sakalardır
Ömer eyler dualar Rabbena izzetlerin artur
Habîbin yüzü suyu hürmeti şefkatlerin artur
Muradın her birinin rûzi kıl ni'metlerin artur
Vefa ehli sehâ ıssı kerem kânı Sakalardır
— 547 _
Dilberâ gerçi cenabın ayn-i sırruUâhtır
Çeşm-i uşşâkm nigâhı hasbeten lillâhtır
Hatt u hâlin nüktesin her kim ki fehm etti yakın
Vâkıf 1 sırr.ı tılısmât ârif-i billâhtır
332 Âşık Ömer
Mihr veş râyinde ol kim menzili eflâk ola
Hâdim-ül-eşyâ geçer surette her kim hâk ola
Leşker-i ye'cûca sed kıl kim derûnun pâk ola
Ma'nide tâc-ı ser-i âlemdir abdullahtır
Arif -i dânâ olan farkeylemez şâd ü gamı
Künc-i vahdette ricâl-ül-gayble eylerler demi
Kırka-i peşmîne ser çekmiş eder seyr âlemi
Kim bekabillâha yol bulmuş fenâfiUâhtır
Arifin gencîne-i zâtmdadır esrâr-ı Hak
Kûhl -i hayretle uyar ibret gözün mir'âta bak
Bil kim ey tâlib değildir Hak sana senden ırak
Nefsini her kim ki idrâk etti ehlullâhtır
Ey Ömer bu tende gümrâh eylemiştir kim bu dil
Nâbedîd anda anâsır mün'adimdir âb ü giî
Bir kitabı var oku anı kalem yazmış değil
Belki her sır safhası envâr-ı bismiUâhtır
_ 548-
Ârızm şevkiyle cânâ çoktur ammmâ serpiiür
Var mı mânend-i gülâb amma ki bir mâ serpiiür
Nutka gelse binde birin edemez telhi cevâb
Bahs-i güftânnda çok nutk-ı dür âsâ serpiiür
Eylesen cânâ teferrüc sohbet-i gülzâr içün
Zeyn olur zerrin tabaklar vuslat-ı dîdâr içün
Dâl sanma şâh-ı gülden pâyine îsâr içün
Akdem-i ikbâline lü'lû-yi lâlâ serpiiür
Sen şeh-i mülk- i melâhatsm şecaat eylesen
Seyre çıksan azm-i meydân-ı melâhat eylesen
Âşık Ömer 333
Şehsüvârım esb-i nâza istimâlet eylesen
Pâyinin erdiği yerde hâk-i dünyâ serpilür »
Ehl-i aşkı sanma mevtin cür'asmdan içtiler
Soyunup cismin libâsın ariyetten seçtiler
Gördüler Ferhâdla Mecnun kendileden geçtiler
Deşt-i hayrette nice Şîrîn ü Leylâ serpilür
İltifatındır Ömer bîçâreyi serser kılan
Şefkatindir hâtır-ı mahzunu pür enver kılan
Yaş değildir giryeden dâmân-ı çeşmi ter kılan
Cûşa geldikçe gönül emvâc-ı derya serpilür
-549—
Al vücûdundan haber râvî rivayet bizdedir
Nüsha-i kübrâ biziz çok dürlü halet bizdedir
Bizdedir Seb'ulmesânî arş-ı Rahmânî bile
Üstüvâ sânında münzel yedi âyet bizdedir
Zâhidâ ma'nîde biz gene içre sırr-ı mübhemiz
Sûretâ âhırdayız evvel gelenden akdemiz
Çâr eczadan mücerred nesl-i pâk-i Âdem'iz
Kâm-ı ilm-i ebcediz asl-ı keramet bizdedir
Sûretâ gerçi rümûzât-ı muamma gizlidir
Arife bu nesne pinhân olmaz amma gizlidir
Nazır ol dikkatle eşyada temâşâ gizlidir
Bize her yüzden anı eyler beşaret bizdedir
Tâ ezel bezminde var ahd ile hem peymânımız
Nice bin yıl ön kurulmadan bu çâr eyvanımız
334 Âşık Ö
mer
Olduğun Kalûbelâ ikrarına îmânımız
Hak bilür ayn-üMyan anı sadâkat bizdedir
Biz ki dervişiz fena ikliminin seyyahıyız
Bahr-ı aşk içre yahud fülk-i tenin mellâhıyız
Ey Ömer mülk-i vûcdûun mührüyüz miftâhıyız
Bilmiş ol bu şehre zulm ü hem adalet bizdedir
— 550 —
Çıksa g-erdundan zamanı böyledir
Mâsivâdır çek elin gördüm ki fânî böyledir
Aşiyânmda ne bülbül berkarâr oldu ne g-ül
Böyle mürgf-i Lâm^ekân'm gülsitânı böyledir
Çerh-i mînâ böyle bir fânûs-i kudrettir düâ
İki şem'i sernigûn etmiş cenâb-ı Kibriya
Gâhi şems olur münevver gâhi bedr eyler zıya
Bu cihan -1 bîvefânm şam'dânı böyledir
Nakl ü hikâyât ile tafsîle ben tutsam kalem
Kim dehânın açup incular küşâd etsem ne gam
Nazmına tahsîn edüp mer suhandân-ı Acem
Dediler iklîm-i Rûm'un şâirânı böyledir
— 55t —
Ey perî peyker hümâ bu yüce pervazhk nedir
Nâz ile kırmaktasın uşşâkı gammazhk nedir
Bende olmuşsun efendim bir boyu azadeye
Sağ olursun sen de seyreyle ki tannazlık nedir
Âşık Ömer 335
Çekmişim cânâ yolunda çevrini bahşm yaman
Arzıhâl eylerdim amma g-amzeler vermez aman
Bağlamışsm zülfünün tellerine bin bunca can
Saydedersin gördüğün mürgu bu şehbazhk nedir
Bendenin sormaz olursun âh ü zârm göz göre
Akıdup su gibi çeşnîim eşkibârm göz göre
Aşıkm yağma edersin elde varın göz göre
Kimseden yoktur hicâbm bu utanmazlık nedir
Bu şitâb ile sürüp meydâna nâzm rahşını
Yek nazar kılmakla mir'âta çıkardm nakşmı
Gamzeden öğrendi sun'-i suret, i can bahşmı
Yoksa suret uğrusu bilmezdi gammazlık nedir
Dilberi sevmekte Aşık Ömer*G olmaz karâr
Aşık olmadmsa zâhid sana vaslolmaz nigâr
Bak ta arzetme kadin kametini dildâre var
Sen yürü bilmezsin ey servi serefrazlık nedir
-552 -
Aşkını cânân ararmış cân içinde gizlidir
Cezbe-i nakş-ı nümayiş ân içinde gizlidir
Abi ol meh tal'atın bîşân içinde gizlidir
Benzer ol bir nura kim Kur'ân içinde gizlidir
Hamdülillâh destiğîr-i aşkıle yârız bugün
Çektik el kaydı taallûktan sebükbârız bugün
Andelîb-i bâğ-ı hüsnü seyr-i dîdârız bugün
Gönce i maksûdumuz bil şân içinde gizlidir
336 Âşık Ömer
Kani ol mülk-i belagat tahtına dârâ geçen
Kandedir noldu fesahat kafına anka geçen
Gelberi ey tâlib-i kân-ı dür-i yekta geçen
Dilde bir deryadır ol umman içinde gizlidir
Şübhesiz mevcûd-i küllidir sıfât-ı ehl-ı zât
Gayre bakma gayre fetholmaz rümûz-i mûşkilât
Sende zulmet sendedir hep nice bin âb-ı hayât
Hızr-ı nâpeydâ ki var inşân içinde gizlidir
Adem'e bu aşk-ı mâderzâd mahrem şübhesiz
Çektiğin rene ü elemler gussa vü gam şübhesiz
Gam değil Aşık Ömer AUahü a'lem şübhesiz
Düşmüşüm bir derde kim derman içinde gizlidir
553
Ey perî şeklin benîâdem de dersem elverir
Adem amma misli yok âdem de dersem elverir
Bir görem kân-ı mürüvvet sahibi cânânesin
Ben sana bu tarz ile Hâtem de dersem elverir
Kâkülün burc-i Esed bir şîr-i garrâdır özün
Giceni kadr eylemiş Hak îd-i ekber gündüzün
Gamzeler dökmüş hadengin kasd-ı cân eyler gözia
Ey keman ebru sana Rüstem de dersem elverir
Kâkül-i hoşbûyun alan bûyuna anber dedi
Seyr edenler kamet-i mevzununu ar'ar dedi
Ter dedi kimi arak rûyin kimisi dür dedi
Çin seher düşmüş gül-i şebnem de dersem elverir
Âşık Ömer ^37
Ne gönüller uğrusu fettan imişsin ey civan
Bulmadım âlemde bir sen gibi şûh-i nûktedan
Her kelâmın mürde-i sadsâle eyler bahş-ı can
Nutk-ı pâkin îsi-i Meryem de dersem elverir
Derdimendindir esirindir giren yok areye
Hatırın sor da azar etme bu ben bîçâreye
Hizmet-i aşkında ben Aşık Ömer âvâreye
Aklı yok bir vâlih ü sersem de dersem elverir
— 554 —
Kamet-i bâlâsına ar'ar da dersem elverir
Leblerinin kandine şekker de dersem elverir
Vasfını etmek diler âciz ü kasırdır dilim
Her ne denlu medh edüp dilber de dersem elverir
Bir güzel gözlü güzel ra'nâ güzeldir sevdiğim
Hüsnü mümtaz ü müsellem bîbedeldir sevdiğim
Hublarm serdârıdır dersem mahaldir sevdiğim
Mislini göz görmemiş gevher de dersem elverir
Sun*-i kudretle yaratmış ol Ganî Perverdigâr
Gözleri sayyâd-ı âlem mürg-i dil eyler şikâr
Gûyyâ rûmâl olup gencine bekler rûy-i yâr
Kâkülü pürçînine ejder de dersem elverir
Gelmemiş misli cihâna dürr-i yekta bir güher
Kameti mevzun güzeldir cemali şems ü kamer
Serteser gezdim cihanı var mı akranı meğer
Anın için rûyine enver de dersem elverir
Tutahm kim gice gündüz eylemişsin gayreti
Kâmile yok i'tibârı câhil ile sohbeti
Dâima ecnâs ile ülfette bilmez kıymeti
Ey Ömer ben bunlara itler de dersem elverir
22
338 Aşık Ömer
— 555 —
Her kaçan bastıkça cânâ râhı tir tir titretir
Şu'le-i ruhsârı şems ü mâhı tir tir titretir
Pertevi yüzü cemâli şem'-i ruhsârı anm
Her görünce âşık ı seyyahı tir tir titretir
Azm-i gülsen eyledikçe gâhi şîr - i ner gibi
Çîn ber çin halka halka zülfleri ejder gibi
Rûzigâr estikçe titrer sanki nahl-i ter gibi
Hışma gelse kulları hem şahı tir tir titretir
Dinle pendim kîl ü kalim yok sana ey çeşm - i ter
Gel sakın hışmetmeği billahi kalbinden gider
Dilberâ ahım alursun kıl hazer berbâd eder
Aşıkın rûy-i zemîni âhı tir tir titretir
İsteyen gelsün gazel alsun Ömer' den bî elem
Her amelde bir hünerdir anda imlâ-yi kalem
Burc-i nazmın seyri erzânile çekmiştir kalem
Nice mahir şâiri her gâhi tir tir titretir
— 556 —
Heybeti hakka ki hep a'lâyı tir tir titretir
Arş ü kürsü ar'ar ü tûbâyı tir tir titretir
Her cihetten çün nıünezzehtir velî kılsan nazar
Cümleten hep ejder-i fersâyı tir tir titretir
Des-ti kudretle yaratmıştır nice peygamberât
Her birine rûzi kılmış bunca hakk-ı mu'cizât
Feyz-i lûtfundan mukaddem halk edüp bir nûr-i zât
Haşredek Allah gedâ vü bayı tir tir titretir
Neler îcâd eylemiş hakka ki kân-ı vüs'atin
Küll-i şeyMn bir sebebdir zahirinde kudretin
Âşık Ö
mer
Bâd su üzere şekil kurmuştur ol gör rahmetin
Her kaçan esse yedi deryayı tir tir titretir
Noldu Rüstemler gelüp cihâna vermiş velvele
Akil isen ayn-ı ibretle nazar kıl gel hele
Emr-i Hak ile olunca yer yüzünde zelzele
Bir zaman bu âlem-i dünyâyı tir tir titretir
Der ki bu Âşık Ömer kılmak gerektir i'tikad
Yoksa akı ermez ana bir medhi aksa -yi murâd
Hâtır-ı nâşâda geldikte heman döner maâd
Düşürüp havfa velî a'zâyı tir tir titretir
— 557 —
Ey rakib yârın önünden yâ savul yâ şöyle dur
Sevdiğin dildâr önünden yâ savul yâ şöyle dur
Gül yüzn seyreyleyüp tende mecalin kalmadı
Ol perî ruhsâr önünden yâ savul yâ şöyle dur
Bir aceb hışma gelince sevd/ğim bir mâr olur
Nazenin dilberler içre hem dabi serdâr olur
Gâhi zülfün seyredenler durmayup berdâr olur
Şöyle giysûdâr önünden yâ savul yâ şöyle dur
Kaşları tuğraya benzer oldu gül ruhsârımm
Hem cemâli aya benzer ol meh-i tabanımın
Gülşeninde bülbül oldum bîbedel sultânımın
Ruhleri gülzâr önünden yâ savul yâ şöyle dur
Hep melekler cem'olup dîvânına sultân ile
Ol mübarek pâyine yüz sürdüler erkân ile
Sohbet-i şahanesin gûş ettiler iz*ân ile
Ey Ömer hünkar önünden yâ savul yâ şöyle dur
Âşık Ömer
— 558 —
Yâr ile bir sırrımız var gel kasavet şöyle dur
Bir taraftan olma sen engel kasavet şöyle dur
Mahfi arz etsem gerek işret behişt esâsına
Tutma gel dâmânımız çengel kasavet şöyle dur
Dîdemizden nice bir aksun yürüsün kanlu yaş
Gel yeter derdin yeter arz etme kılma sen telâş
İmtihan olmak ise kasdm bana yek başa baş
Çengimiz mihnetledir evvel kasavet şöyle dur
Ben kasavet değilim dersin söze geldikçe sen
Yahşi cansın nutkile gerçi yüze geldikçe sen
İlleri gâhîce yoklarsın bize geldikçe sen
Bir görünür bir geçersin gel kasavet şöyle dur
Fikre sa'ym çok velî yaklaşmaz âkildir bana
Âdemi dîvâne eylersin karâr olmaz sana
İki üç gün ırak ol gelme sakın benden yana
Sevmedi canım seni mükmel kasavet şöyle dur
Ey Ömer âh - ı nedametle geçer hep günümüz
Âlemi bîdâr eder tâ subh olunca ünümüz
Nice bir bu mihnet ü zilletle geçsin günümüz
Kandesin ey şâzilik gel gel kasavet şöyle dur
- 559 _
Vechin üzre saye salmış ey sanem giysû mudur
Eyleyen canı muattar zülf - i anber bû mudur
Can dimağ-ını muattar eyleyen subhu mesâ
Dilberâ kavs - i kaza mıdır siyah ebru mudur
Uğrun uğrun gayrılarla eyledin seyr ü safa
Yanma kalur mu seyr et sen hele ey dilrûbâ
Âşık Ömer
Hiç dimezsin şol gedânı künc - i mthnette şeha
Hemdemi âh • ı nedamet çekitiği kayg-u mudur
Zerrece ümmîd - i vasim koymadı tende hayât
Pes ne lâyıktı süre zevkin rakîb - i bî sebat
Çevrine sabr edene derdin kılayım iltifat
Kanh zâlim işte öldüm iltifatın bu mudur
Hüsnün ey Leylâ beni kendüye meftun eyledi
Bir bakışta akl u fikrim aldı Mecnûn eyledi
Hâsîh ömrüm bana bin kerre efsun eyledi
Başın içün sorduğum ayb olmasun câdû mudur
Der ki bu Âpk Ömer aşkınla oldum yine şâd
Aşık - 1 dilhaste dâim ola lûtfunla ziyâd
Dest - i insaf eylemiş bend - i girîbânın küşâd
Görünen sînede sîm âyîne mi pehlûmudur
- 560 —
Bir güzeller şahı gördüm ismini ihfâ okur
Lebleri âb-ı züllâdir ruhleri gabrâ okur
Nice vasf etsem anın evsâfını ben sizlere
Bârekâllah bir sehî kad kameti tûbâ okur
Tâc-ı şâhânı başında kıl temâşâ câmesin
Zây olur akhm görünce ol mahabbet nâmesin
Meşkim ta'lîm eder destinde almış hâmesin
Kâtib olmaktır muradı destine inşâ okur
Vech-i pâkini görenler üstüne dürier saçar
Bende-i efkendesine âşinâ olmaz kaçar
Nâz ü istiğna ile dilber kitabını açar
Hâce-J dânâ önünde ol melek sîmâ okur
Ol güzel tahtına çıkmış hublara kurmuş divan
Derdimend âşıklar ise ah kılurlar hem figan
342 Âşık Ömer
Der ki Ömer üç hurafla ismini eyler iyan
Biri aym biri mimdir birisini râ okur
_> 561 —
Bir perî gördüm bu gün ben lebleri mercan okur
Dili bülbül ruhleri gül benleri ferman okur
Bârekâllah hub yaratmış kudret ile Zülcelâl
Şimdilik bu dehr içinde Yûsuf-i Ken'ân okur
Bir açılmış gonca güldür ol cemâl, i âfitâb
Levnini bir kez görenler mest olur bî ıztırâb
Diz çöküp mescidde gâhî devr okur emir kitâb
Ezber etmiş Mushaf'ını kim aceb Kur'ân okur
Parmağı altun kalem dâim yazar dîvâneler
Dûd-i efkârın çekerler âşık-ı üftâdeler
İşret eder ekseri anınla çün mehpâreler
Nûr.i çeşm-i âşıkandır sûre-i Sübhân okur
Der ki Ömer hâlimi arzeylesem etsem dilek
Bâg-ı hüsnün güllerin vermektir ancak bu dilek
Sen buna razı olup beyn-es-semâ-i ves-semek
Gamzesi seyf-i Acem'dir tîğile üryan okur
— 562 —
Dâne-i hâlin gönüller mürgunu seyrân olur
Zülfi pür çînin girift eyler anı âsân olur
Aşıka canlar bağışlar çeşmin amma kan olur
Kirpiği hançer çeker cân ü ciğerde kan olur
Dilberâ bakî midir zevk u saf âdân ibret al
Şîrin'e Leylâ'ya bak mihr ü vefadan ibret al
Hâlet-i İskender'i gör sen Darâ'dan ibret al
Kasr.i hüsnün eşk-i çeşmimden sakın tûfân olur
Âşık Ömer 94]
Ağladıp bülbül g-ıbi ben âşık-ı nâlânını
Gül gibi her kâra teslim eyleme unvanını
Korkarım te'sîr-i feryadım tuta dâmânmı
Eşk-i çeşmimden çıkan bir âteş - i sûzân olur
Müddeî yüz sürmek ister eşiğ^inin hâkine
Cevr ü kahrından halel ne aklına idrâkine
Aşıkm renc-i tarîkatte rakibin baki ne
Kopacak ağır yerinden belli çok meydân olur
Etmeden gittin Ömer mahzun garîbe iltifat
Gülşeninde yok imiş bir andelîbe iltifat
Etme bari görmeyim gayri rakibe iltifat
Söyleşüp anlarla gezme âhrırın hirmân olur
~ 563 —
Hânikah-ı tende dil derler ulu server yatur
Elhazer zâhid ki dil gannda şîr-i ner yatur
Sanma meydân-ı hünerde hâsıh ebter yatur
Bu maânî tekyesidir pîr iken perver yatur
Gel nazar kıl deftere zâhid hurûf-i hâmeye
Alemi surettesin bildin mi meylin câmeye
Bu maânî ilmidir uymaz kıyafet nâmeye
Çün meseldir Kâ'be'nin altında derler er yatur
îşbu nâsa kıl nazar her biri bir meşrebdedir
Cümlesi dört fırkadır her biri bir mezhebdedir
Kimi ezber eylemiş kimisi de mektebdedir
Kûy-i derbend-i fenada bir azim asker yatur
Kısmetine kani' olan sığınur Settâr'ma
Verdiğin üç pay eder ibretle bak bu kârına
İkisini yedirir bir kor birini yanma
Yemez içmez kimisi Karun gibi irgör yatur
344 Âşık Ömer
Zannederler Aşık Ömer sâdıkm zâr olduğun
Bülbülün rûy-i gülistan başına dar olduğun
Kim bilûr Âşık Ömer kimlerde kim var olduğun
Her kesin gar-ı derûnu içre bir ejder yatur
_ 564 -
Firkat-i cânân ile dil ıztırâb olmuş yatur
yakı nâr-ı hicre derdiyâb olmuş yatur
İşiğinde subhadek ey saçları Leylâ senin
Reşk edüp zencîr-i zülfün bîhicâb olmuş yatur
Gülsen, i hüsnün içinde g-oncelenmiş güllerin
Gördüğünce zâre başlar âşık-ı bülbüllerin
Çeşm-i şehbâzm kati amma siyah kâküllerin
Mâh rûyin üzre gûyâ pür nikab olmuş yatur
Hayli demdir ey perî çekmekteyim ben kahrini
Hak Taâlâ gün begün kılsun ziyâde ömrünü
Lûtfunu ma'mûr kılsun bu vücûdun şehrini
Ol çemenzâr-i dil ü cânm harâb olmuş yatur
Bâğ-ı cennetten mi çıktın söyle sen ey hûr.ı în
Va'de-i vaslın bana kılsun yeter devlet hemîn
Zâtına meddah olaldan bu Ömer ey mehcebîn
Dürr-i yekta gibi nazmı bir kitâb olmuş yatur
— 565 —
Sevdiğim bigânedir bigânelerle söyleşür
Gözleri mestânedir mestânelerle söyleşür
Göricek mi beni handan oldu zâhid bîgüman
Ol melek sîmânedir sîmânelerle söyleşür
Dişleri incu dehânı hokka-i kimya gibi
Kirpiği tîr-i alemdir kaşları tuğra gibi
Âşık Ömer 345
Heybeti resmi kıyafet dem çeker anka gibi
NaVesi merdânedir merdânelerle söyleştir
Rûz ü şeb hüsnün tavaf eyler gönüller askeri
Kahraman şeklinde bend etmiş miyâna hançeri
Kılmasın sohbet dil-i irfana nisbet ol perî
Hâfız-ı meyhanedir meyhanelerle söyleşür
Gûş edersin bu Ömer Âşık kulun eş'ârını
Fehmedersin zâhidâ dildârımm mikdârını
Meclis-i hûbân içinde dinledim güftârım
Her sözü dürdânedir dürdânelerle söyleşür
_ 566 _
Hak hatâdan saklasın ol yâd ile kim söyleşür
Çeşmi sâkî gamzesi mekkâr ile kim söyleşür
Hışma gelse her nigâhı nice yüz bin kan eder
Kim ne haddi zâlim ü hünkâr ile kim söyleşür
açan kılsa tekellüm yâr başlar gülmeğe
Bir belâ dahi budur uşşâkm aklın bölmeğ-e
Şâd merkolmaz isen de nesne kalmaz ölmeğe
Ol şeker leb yâr-ı şîrin kâr ile kim söyleşür
Söyleniz dostlar cenanım hatırım incitmesin
Merdüm-i çeşmimdir aklım gibi kayup gitmesin
Ehl-i diller yâr ile dost olduğum ta'n etmesin
Yâra yol bulmak kolay ağyar ile kim söyleşür
Cana peygânın ne işler geçti ey kaşı keman
Tîr-i gamzen bir yanan dökmektedir kanım heman
Dâima yol beklemektir kârı hiç vermez aman
İki yüzlü hançer-i âzâr ile kim söyleşür
Her kaçan Aşık Ömer yanında bir cânân olur
Gül gibi tâli' güler hem açılur handan olur
346 Âşık Ömer
Bu meseldir kurb-i sultan âteş-i sûzân olur
Bî tevekkuf tâ bekey hünkâr ile kim söyleşür
— 567 —
Bir perî aşkıyla memnun olduğum âlem bilür
Sen saçı Leylâ'ya Mecnûn oldugfum âlem bilür
Ben sana âşık u meftun olduğum âlem bilür
Hasretinle zâr ü dilhûn olduğum âlem bilür
Sen demişsin ben anı vaslıma mihmân eylemem
Ölür ise hasretimle ana derman eylemem
Ben seni sevdim deyu gayriye pinhân eylmem
Çün senin sevdanla mahzun olduğum âlem bilür
Bu benim derd-i derunûm gayri oldu aşikâr
Her ne derlerse disünler anı kıldım ihtiyar
Pâybûs-i hasretinle ağladığım zâr ü zâr
Şübhesiz bu dîde pür hûm olduğum âlem bilür
Der ki Ömer gam yeme elbette olur feth-i bâb
Belki bir gün rahma gelüp sana ola âfitâb
İsminin harfini sordum lûtf ile verdi cevâb
Hâ ile sin yâ ile nûn olduğun âlem bilür
— 568 -
Mürg - i dil pervâz urur azm . i miyânın kim bilür
Bir hümâ - yi lâmekândır yâ mekânın kim bilür
Tâir - i kudsîdir ol kim râhını mestur eder
Beççesin kim görmüş anm âşiyânm kim bilür
Olmayanlar âşıkı bir hokka - i nâzik femin
Can dimağında bulur mu neş'esin câm - 1 Cem'in
Bî tevakkuf kimseler sedd - i tılısm - i a*zamın
Kendine bulmadı yol râz - ı nihânm kim bilür
Âşık Ömer 347
Akl alan ol dilberin bir ruhleri âli değil
Hâl - i gendümgûnu âdem yitmeden hâlî değil
Pür gazab mestâne - i çeşme duş olmalı değil
Mîşezâr - ı hüsnünün şîrin zebanın kim bilür
Can cesedden kılması âhır mukadderdir urûc
Âh kim gaflette kaldım bilmedim ben bağrı tuc
Akıbet derler gele dünyâya bir sâhib hurûc
Vakt yakin olmamış dahi zamanın kim bilür
Geldi bu Âşık Ömer dehre ziyaret eyledi
Sehv ile sermâye - i ömrünü garet eyledi
Çıktı serhadd . i ademden hoş ticâret eyledi
Sözü ma'lûm olmadı gitti zebanın kim bilür
— 569 -
Kande idi câm - 1 Cem kandeydi Keykâvûs - i hâs
Ben melâmet cür'asm nûş eylemiştim tâs tâs
Eğnine zeyn olmamıştı atlas - 1 çarhın libâs
Dahi tutmamıştı su_ üzre yedi kat bir esas
Gerçi kim bin sihr ile cezbeyledi cân ü teni
Bu Zelîhâ . yi zaman çâk etmeden pîrâheni
Ey Azîz . i Mısr - 1 dil gümgeşte bulmuştum seni
Pîr - i Ken'an Yûsuf için kılmamıştı dahi yâs
Ol zaman rahş oynadıp meydâna sürdüm kendimi
Kıldım im*ân - ı nazar mir'âta gördüm kendimi
Hâsılı ömrüm biçüp sürdüm savurdum kendimi
Hirmen - i arz u semâya irmeden ön destres
Ey dilâ sevda - yi dehri eyle tarh âdem gibi
Menzilin eve - i Zuhal kıl isi - i Meryem gibi
Sen anı bilmez misin kim Hazret - i Edhem gibi
Nice şahlar tâc ü tahtın terkedüp giydi palas
348 Âşık O
mer
Şimdilik âlemde sen âlemlerin meşhurusun
Çektin el kayd - ı taalluktan anm mestûrusu»
Şübhesiz sırr-ı hakayık gencinin gencûrusum
Gam değil Âşık Ömer güftânna gûş ursa nâs
_ 570 -
Kafa dek anka gibi uçsan elimden yok halâs
Hem yedi deryaları geçsen elimden yok halâs
Penç ber penç ehl-i aşkın resmidir bu imtisal
Tiğ çeküp kanın dahi saçsan elimden yok halâs
Düşüben hâk ile yeksan olmayınca tâ bu ten
Biçmeyince eğnime çarh-ı felek yensiz kefen
Olmayınca arada ağyar yâhud sen ya ben
Tâ diyâr-ı zulmete kaçsan elimden yok halâs
Akıbet bu can cesetten kurtulur bilmez misin
Arayan sıdk ile Mevlâ'sın bulur bilmez misin
Anda her kes sevdiğiyle haşr olur bilmez misin
Tâ adem iklîmine göçsen elimden yok halâs
Gün begün revank verüp âlemde bulduk iştihar
Bana nisbet oldun ol ağyar- 1 bed rû ile yâr
Rûy-i dil arzeyleyüp ettin Ömer'i ihtiyar
Günde yüz bin kerre and içsen elimden yok halâs
— 571 -
Gûş-i cana nâgehan irdi sadâ-yl tabi u kûs
Pes meğer taht-ı dile sultân-ı aşk itti cülus
Çârdarb olduk kalender ne nemed ne hırkapûş
Âşık-ı hâsız besîmiz vechimiz olmas abus
içmeyince meclis*i gamda melâmet semlerin
Bulmadık tîğ-ı mahabbet zahmınm merhemlerin
Geçmeyince vâdi-i hecr ü firak âlemlerin
Menzil-i hayretfezâdan gelmedi bang-i hurûs
Âşık Ömer 349
Her kime kılsan şikâyet hasbıhâlinden eğer
ol sana senden ziyâd eyler dönüp arz-ı diğer
Anlayana bir nefes sıhhat iki dünyâ değer
Bilmeze yeğdir cihanın sağlığından yek filûs
Nazır ol ahvâline dehrin dilâ ibretle bak
Nice şeyhler var gedâ suret gezer dikkatle bak
Her neye baksan elin koy göğsüne izzetle bak
Gün gibi göster güler yüz olma ebr âsâ abus
Dîv-i nefse aldanır mı aklı mağbûn olmayan
Dûna hiç mail olur mu kendisi dûn olmayan
Meyleder mi nakşına âlemde mecnûn olmayan
Yüzünü dünyâ özün gösterse bin şekl.i arûs
Şeş cihâta hükmedüp olsan dilâ şâh-ı cihan
Halka kibrin olsa nice Sâm ü Rüstem Kahraman
Gafil olma ey mer işbu Süleymânı zaman
Seni taş altında kor bir gün misâl-i Engûrûs
-ş -
- 572 -
Hak müyesser kılsa olsam yâr ile sarmaş dolaş
01 lebi sükker şirin gütfâr ile sarmaş dolaş
Gam yemezdim öldüğüme bu fena dünyâda ben
ölmeden olsam fem-i ruhsâr ile sarmaş dolaş
Ekseriyyâ dilrübâlar meyli ağyar üstüne
Vâki' olmuş vird-i gönce ol sebeb hâr üstüne
Mâr-ı heftser giysu düşmüş gene -i ruhsâr üstüne
Dâima mu'tâdı gencin mâr ile sarmaş dolaş
Çeke gelmiş râh-ı yarda âşık-ı sâdık sitem
Serini bezmi mahabbette feda etmekte hem
350 Âşık Ömer
Şebde şem'in sevkına cevlân ederler dembe dem
Pervaneler her dem olur nâr ile sarmaş dolaş
Mübtelâ-yi aşk olanlar hâlin anlar zardan
Bülbülün feryadı hardan âşıkm ağyardan
Goncayım amma garibim derdimendim hardan
And edüp şâm ü seherde zâr ile sarmaş dolaş
Merd olan bu dehr-i fânî içre getûrmez kesel
Zardan azadedir kalbine girmez hiç kesel
Geçti ömrün kılmadın sen Hak*ka lâyık bir amel
Ey Ömer şimdengeru hub kârile sarmaş dolaş
— 573 —
Gûş-i cân et dinle nazmım sun'-i Mevlâdır güntş
Mazhar-ı lûtf-i ilâhî sırr-ı vâlâdır güneş
Menzilinden her kaçan dür eyleyip gösterse baş
Ref'eder şeb zulmetin âlemde Daradır güneş
On iki burcu temâşâ eyleyüp seyretmede
Tayyedüp kevn ü mekânı menziline yetmede
Feyzedince nurunu arza nebatat bitmede
01 sebebden sebzevâra ayn-ı kimyadır güneş
Kırk bu dünyâ denlu cismi gör nice pinhân eder
Akı erişmez hikmetine kim anı seyrân eder
Uğradıkça pây-i arşa secdeyi her ân eder
Arzeder hacetlerini kenz-i ahfâdır güneş
Matla'ından her kaçan etse tulü* envâr-ı Hak
Bahş olunur hem basîret ehline esrâr-ı Hak
Ziyneti kılmış cihanın kim anı settâr-ı Hak
Nûr-i Ahmed katrasmda hûb deryadır güneş
Âşık Ömer 351
Pes ne mümkindir anın vasfın ede her şâiran
Muktezâ-yi hikmetinden var edüptür Müstean
Sakın ey Âşık < mer bu hikmete açma dehan
Asümân-ı râbi'in fevkmda yektadır güneş
_ 574 _
Şu'Ie salmış âleme bir nûr-i ezherdir güneş
Ol yedi yıldız ki derler cümleye serdir güneş
Ol gedânm pâyine yüz sürdüğüyçün dem bedem
Kadr ile rif at bulup eflâke hemserdir güneş
Yılda bir kerre kamuyu devreder ol mürg-i can
Yedi yıldız hem yiğirmi dört menâzii âşiyan
Aya âşıktır alup destine altun şem'edan
İştiyakından gezer cerhi kalenderdir güneş
Mihr ü mâha gök yüzü çünkim oluptur cilveger
Şâm olunca birisi cevlân eder biri seher
Lûtf olunmuştur Huda'nın feyzi yüzünden meğer
Hâki altun etmeğe kimyâ-yi ekberdir güneş
Burç. i devletten tulü' eyler cihâna her seher
Irgörûr âlemlere nûr-i ilâhîden eser
Şâm-ı zulmetten halâs eyler cihanı her seher
Kadrini bilsen Ömer görsen ne gevherdir güneş
— 575 —
Şol arak kim ârız-ı hubrûlar üzre damlamış
Gûyyâ şebnem gül-i hoşbûlar üzre damlamış
Riştesi mudur dizilmiş sebha-i dürdâne veş
Katra katradır ser-i giysûlar üzre damlamif
Câme-i kudret yazup ruhsârı hoş elkab ile
Bir nezâket dîde göstermiş ol âb ü tâb ile
352 Aşık Ömer
Bir mürekkebdir siyahı zail olmaz âb ile
Nokta-i hâl-i siyeh hindûlar ûzre damlamış
Gamze -i hunrîzi kasd-ı cân eder cânâneden
Kasd-ı cân etse dirîg- olur mu ol cânâneden
Değme mercan sanmanız ol nişter-i müjgâneden
Hûn-i âşık sîne-i dilcûlar üzre damlamış
Ey Öner râzmı fâş ettin ki nakşın aldılar
Hey meded hey yine esrarına vâkıf oldular
Pây-i yâra bağda hep yüz sürdüğünü bildiler
Eşk-i çeşmim sebze-i şebbûlar üzre damlamış
— 576 —
Kasr-ı dehri ey gönül bezm-i mey âşâama de
Bûs-i lâ'Ui dilberi bir câm-ı gülfâma değiş
Ziyenti g-erdûna meyletme kalender meşreb ol
Tahtıgâh-ı rif'ati dünyâ-yi pür dama değiş
Bâde-i câm-ı ezelden mest û medhûş ola gör
Kasr âsâ cây-i istiğnada pür cûş ola gör
Atlas -1 dünyâyı terkeyle nemedpûş ola gör
Mûlk-i kevni bir külah ile bir ihrama değiş
Giryesiz azm-i reh-i kûy-i dilârâ eyleme
Bîvuzû gitme varup sırrını ifşa eyleme
Bir visal içün varup yâra temenna eyleme
Ol safâyı ey Ömer bir gusl-i hammâma değiş
— 577 —
Ey efendim gül'izâr - 1 gonca femden mi geliş
Bilmezem ki bezm - i işret def - i gamdan mı geliş
Pertev - i hüsnün ziyası âlemi mest eylemiş
Asitân - 1 devlet - i sâhib keremden mi geliş
Âşık Ömer 353
Kabil olmaz etseler kim medh - i dil ahvâlini
Cemian mahlûk - 1 dünyâ görmemiş emsalini
M âh -I tal'atla müzeyyen dediler cemâlini
Akıdup yâ selsebîli âb - i zemzemden mi geliş
Eğnine sammûr - i zerbaf rengi i'tâ ederek
Misk - i anber pâki cisminde mülemma' ederek
Böyle dârât ile canadır ki yağma ederek
Mısr u Şam u Hind ü Çin şâh - 1 Acem'den mi geliş .
Çeşm - i âhûdâr ile dürlü nezâket gösterir
Her gören üftâdeye süz - i belagat gösterir
Salmur sâz ile uşşâka nezâket gösterir
Yâ sehâvet ma'deni adi ü hikemden mi geliş
Hergiz Âşık Ömer ister yâr ile olmak nedîm
Tâ ezelden aşinalık bizlere olmuş kadîm
Dilberâ dîdânna yüz sürmeğe müştak idim
Yâ ziyaret eyleyüp Beyt - ül - harem'den mı geliş
— 578 —
Hamdülillâh nazlı dilber küstü derler küsmemiş
Dostlar ol gül'izârım küstü derler küsmemiş
Çok şükür olsun Huda'ya yine şâdîdir gönül
Saçı sünbül nevbehârım küstü derler küsmemiş
Çok zamandır ben o yârın âşık-ı şeydâsıyım
Sanmanız billahi dostlar yeniden peydâsıyım
Geçmişim cân ile baştan yoluna fedâsıyım
Benim ol şâh-ı levendim küstü derler küsmemiş
Lebleri âb-ı zülâldir teşne diller kandırır
Ruhleri şem'-i kâfûrî nice canlar yandırır
Güzellikte şöyledir kim dünyede bir andırır
İsmi Ahmed'dir efendim küstü derler küsmemiş
23
354 Âşık Ömer
Ben eser yelden sakınıram yüzü gülşânımı
Dûn ü günde dinlenmez mi ol benim efganımı
Der ki Âşık Ömer ahd ettim veririm canımı
Gamzesi sahhâr efendim küstü derler küsmemiş
— 579 —
Iztırâb-ı gamdayım ey mehcebînim gel yetiş
Kalmayım bu derdile ey derde dermanım gel yetiş" ?„
Hasretin te'sîr ede bu canıma ey gonca leb
Tîr veş lûtf eyle ey kaşı kemanım gel yetiş
Âteş-i aşkın vücûdum yakmada her rûz ü şeb
Çekmişim aşkın yolunda derd ü zahmet çok teab
Yerde insan gökte melek rahmederler bana hep
Firkatin kâr eyledi ey hemnişînin gel yetiş
Hasret*i lâ'linle düştüm ben diyâr-ı gurbete
Yâd edüp endîşe-i hecrin döşendim gurbete
Dembedem oldu hayâlin dalmışımdır hayrete
Vaslma arzu çeker ey dil hazinim gel yetiş
Aşık Ömer derdimendin ide kûyinde vatan
Hâkipâyinde kul olmak isterim vechi hasen
Hâlime rahmeyleyüp lûtfunla ey gonca dehen
Servi kaddim lâle haddim gül'izârım gel yetiş
— 580 —
Gel ferah bahş et cevan canım Mehemmed gel yetiş
Gel kadim rencîde kıl canım Mehemmed gel yetiş
Bir mürüvvet sahibi ehl-i kerem gördüm seni
Ey benim devletli sultânım Mehemmed gel yetiş
Gelmedi zerrece takat bende sende sevdiğim
Yok tahammül yok terahhum bende sende sevdiğim
Âşık Ömer 355
Bari öldür kurtulayım ben de sen de sevdiğim
Gel helâl ettim sana kanım Mehemmed gel yetiş
01 zaîfim derd-i aşk u hem hrâkmdan yana
Kalmadı vaktim benim arzedeyim hâlim sana
Ey tabîbim leblerin em tez yetiş benden yana
Kılca kaldı çıkmağa canım Mehemmed gel yetiş
Başıma koptu kıyamet düşeli bu firkate
Haşre dönmüştür cihan halkı düşüptür mihnete
Ömer'i gamzen komak ister cahîm-i hasrete
Kıl <efâat çoktur isyanım Mehemmed gel yetiş
— 581 —
Sen bana cevreyledin ey bîvefâ hoş amedî hoş
Gayrılan âşık ettin galiba hoş âmedî hoş
Bir birine benzemez nâz ü edaya başladın
Ahdimiz böyle değildi ibtidâ hoş âmedî hoş
Bir zaman ola ki zâyi'ola hüsnün gevheri
Ettiğin çevre peşîmân olasın sen ey perî
Kasdederken benlerin bu canıma şimdengeri
Çün çeküp pinyal misâli eşkıya hoş âmedî hoş
Tutalım bir hûb-i müstesna imişsin sevdiğim
Kokmağa lâyık gül-i ra'nâ imişsin sevdiğim
Âşık öldürücü bir yosma imişsin sevdiğim
Hançerin deldi vücûdum eşkıya hoş âmedî hoş
Gerçi kâr etmez sana hiç şimdi ettiğim dilek
Sonra duyarsın güzellik gidicek bu ne demek
Çün benim gibi çekersin sen dahi âşık emek
Hep bulursun ettiğin hercâyilik hoş âmedî hoş
Ah nice oldu benim mahzunum ol Aşık Ömer
Yâr-ı garım hemdemim mecnûnum ol Âşık Ömer
356 Âşık Ömer
Kandedir ol şâir.i meftunum ol Aşık Ömer
Çok arayasm beni sen her yana hoş âmedî
^ 582 _
Olmadın hemdem bana ey mehlika hoş âmedî hoş
Ben tehammül ederim kıl sen cefâ hoş âmedî hoş
Ni*met-i hüsnün sakındın sen dil-i biçâreden
Nideyim sağ ol heman ey dilberâ hoş âmedî hoş
Bu adavetten garaz bilmem nedir ey pâk zât
Gösterirsin ben belâkeş kuluna Rüstem sıfat
Bu belâlarla irer bir gün bana âhır memat
Sen kahrsm dehre bakî sür safa hoş âmedî hoş
Ol rakîb-i nâsezâyı eyledin hurrem şehâ
Vâde-i ferdaya saldın bendeni sen hasretâ
Ahdim olsun elime tenhâ girersen bîvefâ
Olmaya illâ ola hır eşkıya hoş âmedî hoş
Bu Ömer sâdık gibi sen bulamazsın araşan
Bister-i hicrana saldın kılmadın bir çâre sen
Üstüme hançer çeküp açtın sineye yâre sen
Öcüm almalı ölürsem pür cefâ hoş âmedî hoş
— 583 —
El irişmez zülfüne çeşmi siyeh hoş âmedî hoş
Kametin bâlâ benim destim kûteh hoş âmedî hoş
Misk-i Rûmî kâkülün Çîn ü Huten'den dem urur
Anı temyîz etmeğe göründü reh hoş âmedî hoş
Ey fürûg-i hüsn-i rûyin kişveri târâc-ı dil
Kıydı gamzen âlemi gûyâ heman Haccâc-ı dil
Hâce-i hüsnün bana bir lûtf edüp gel bâc-ı dil
Gûşe-i mihnetteyim hâlim tebeh hoş âmedî hoş
Âşık Ömer 357
Şu'le-i şevk-ı cemâlinden cihan pür nûr-i feyz
Alemi handan eder âşık olur mesrur- i feyz
Dil o kuştur şimdi mesken oldu ana Tûr-i feyz
Akıbet bir gün giyer zerrin küleh hoş âmedî hoş
Halk-ı âlem bu Ömerlin nolduğundan bîr haber
Bulmada yevmen feyevmen âşıkı nice serer
Ol kadar feryâd ü zârı eyledim etmez eser
Bilmediler kadrimi ey pâdişeh hoş âmedî hoş
— 584 —
Gülşeni yasdanmağile bülbül olmaz değme hûş
Sanma anlar gevherin kadrini her gevher fürûş
Sonu gelmez kişiler yoktur sebatı sel suyu
Tutalım ki eylemiş derya menend cûş ü hurûş
Ata binilmez özengisiz kuru galtağile
Köy su basısı beğ olmaz iğreti saçağile
Merd olur mu hiç müennes zırh ile kolcağile
Her sadâya kûs-i harbi dinleyen tutar mı gûş
Sanma nâsıh kürside her okuyanı kîl ü kal
Pehlevân olmaz kişi adın koşa Rüstem ya zâl
Üzre gelse çekide arslanlmm sağını al
On sekiz dirhem de olsa akça etmez kalb guruş
Olacak oğlan bilinürmüş girince yaşma
Göz göre zerger olan gevher demez çay taşma
Adımın atmaz anın tâ urmaymca başına
Sözden alur mu eşek bin kerre dersen dahi çuş
Derdimend Aşık Ömerlin gûşedenler nâmını
Hadd ü sa'yile sanur âşıkhğm ikdamım
İçmeyen bezm-i Elest'ten lâ'l-i aşkın camım
Mest ü sermest olamaz kılsa yedi deryayı nûş
358 Aşık Ömer
— 585 —
- T-
Çünki bildin âlemin nakş-ı hayâtı bî sebat
Kim Süleyman. 1 zaman olsan irer âhır memat
Sırr-ı aynın vâkıâtı dîdeden dûr olmadan
İre gör bir pirden anı eyle hail -i müşkilât
Serde sohbetten münâsib bulmadım tâc-ı gmâ
Bir kaç arşun bezedir bu çekilen rene ü anâ
Bahr-ı hâke gark eder fülk-i teni bâd-i fena
Nuh dahi bulmadı gitti işbu tufandan necat
Kim derûnundan şehâdet zikrini her an ede
Artura hayrın Huda şerrin anm noksan ede
Râh-i Hak'ka sâlik ol Mevlâ işin âsân ede
Dilden ihrâc et yaramaz fikri hem sevdayı at
Mâl içün hırsa düşüp halka özün şây eyleme
Yahşi ad ü nâmını kemlikle rüsvây eyleme
Göz görüp el tutar iken vaktini zây eyleme
Kıla gör savm u salâtı edegör hacc ü zekât
Akl u fikrim dağılup kaldım Ömer hayretteyim
Cürm-i bîpâyânım andım ağlarım firkatteyim
Yüklenüp geldim husûl-i ömrümü nevbetteyim
Asiyâb-ı köhnedir gördüm rüsüm-i kâinat
— 586 —
Ey güzeller serfirâzı ma*ni-i genc-i sıfat
Kaşların sammûr-i Hindî gözlerin ayn-ül-hayât
Haste-i aşkın lebinden mürde cismim cân umar
Ey Mesih'im görelim lûtf eyle göster mu'cizât
Cân ü dilden talibim esrâr-ı hüsnün gencine
Kailim her ne ise kıldım tahammül rencine
Aşık Ömer 359
Gafilen düşmüş te oldum aşkmm şatrencine
Beydak-ı hâl. i ruhin kıldı gönül ferzini mât
Hatırımdan gitmedi endîşe-i hatt u halin
Eksik olmaz âşık-ı bîçâreye mekr ü alin
Buseni aldım deyu borçlu çıkardın nem ahn
Ey gözü Tatar dilersen ser beni dellâla sat
Bir zaîfim kim hasedden az kaluptur çıka rûh
Ne dem-i evkat-ı şâmım belli ne vakt.i sabûh
Çekti tûfân-ı gamı kurtuldu kande gitti Nûh
Çâre yok mu bulmağa bahr-i firakından necat
Gel cemâlin nakşına Âşık Ömer mail gibi
Akl u fikri hep yolunda cümlesi zail gibi
Boynun eğmiş âsitânm yasdanur sâil gibi
Başm içün ver ana emsâl-i hüsnünden zekât
— 587 _
Gülşen-i bâğ-ı şerîat oldu kâr-ı ma'rifet
Gel tarikat anla ehl-i dil hezârı ma'rifet
Gel maânî anla bulasın reh-i tahkîka yol
Bu maânî ilmi deryadır kenarı ma'rifet
Şöyle bir vahşî ne mümkindir anı âdem tuta
Pes meğer kim şâhbâz-ı akl ire mübhem tuta
Pençe-i şîri kavî ister anı muhkem tuta
Her gezen hayvana sayd olmaz şikâr-ı ma'rifet
On sekiz bin âlemi gezmek dilersen zâhidâ
Meclis-i ruhanidir olmaz ara yerde riya
Hem şerîat hem tarikat hem hakikatten dilâ
Muktezâ-yi dehre baş eğmez kibâr-ı ma'rifet
İrse bir erbâb-ı tab'u dil sadâkat bezmine
Fenn-i hikmetle nedîm olur belagat bezmine
360 Âşık Ömer
Mutlaka geldikçe dehandan fesahat bezmine
Dürr ü gevherler saçar sâhib şiâr-i ma'rifet
Ey Ömer şeş darb-ı muhkem kal'adır bî iştibâh
Tekyegâhmda nice dervîşi var eyler samah
Kırk sekiz kapusu çekmiş her biri bir kenze râh
Böyle işretgâh-ı dilkeştir hisâr-ı ma'rifet
— 588 —
Gözlerim nâdir görür bir ehl-i hâl-ı ma'rifet
Her kese bir yüzden etmiş intikal- i ma'rifet
Aksine devr ettiğindendir meğer bu çerh-i dun
Ol sebebden düştü nâehle kemâl-i ma'rifet
Kalmadı âlemde bir sâhib zamanı himmetin
Nâbedîd olmakta merd-i Kâmırânı himmetin
Şöyle bir rif'attedir kim nerdübânı himmetin
Payesin kat'etmeğe yoktur mecâl-i ma'rifet
Kendi hâlin bilmeyen gözler mi kâşif sadrını
Zâhidâ kim gördü yâ esrara vâkıf sadrını
Cümle câhildir tutan şimdi maârif sadrını
Kani bir sâhib zekâ rûşen hayâl-i ma'rifet
Ba'zılar var kim koyup bu arsa-i taklide ser
Sûretâ inşân- 1 kâmil geçinür ma'nâda har
Kânı kâmilden alur kendin satar ehl-i hüner
Ger cevâb itsen nedir bilmez suâl- i ma'rifet
Arif- i billahi gör bekler kanâat gûşesin
Rif'at-i dehre değişmez hâb-ı rahat gûşesin
Zevk-i dünyâyı verüp almış feragat gûşesin
Sünnete baş olmuş Ömer her ricâl-i ma'rifet
Âşık Ömer 361
— U —
— 589 —
Ey sabâ irdin mi bugün ol saçı Leylâ'ydı hû
Gerdeni sim ruhleri gül dişleri dürnâba hû
Yanağında gül açılmış anı şeydâ vasfeder
Bâğ-ı hüsnü gülşeninde bülbül-i şeydâya hû
Biz anın kemter gulâmı ol perî şahım benim
Hatırım kılsa teselli dinleyüp ahım benim
Cürmümü belki bağışlar lûtfedüp şahım benim
Hâlimi arzeyle cânâ ol gül-i ra'nâya hû
Terkedüp ağyara karşu bu dil-i nâçâresin
Hiç ırak ister mi canan âşık-ı dîvânesin
Âşıkın aşkına gelmez terk ede mestânesin
Hâlimi arzeyle cânâ ol saçı Leylâ'ya hû
Der ki Ömer anın içün dilde ülfet kalmadı
Hep harâb oldu vücûdum kadd ü kamet kalmadı
Lûtf edüp gülzâra amma ol efendim gelmedi
Ey sabâ benden selâm et ol gözü mestâne hû
- Z -
— 590 —
Gûlşen-i cennet cemâlin yâra benzer benzemez
Servi tûbâ mihr-i hoş reftâra benzer benzemez
Hâl-i fülfül hâk-i anber bâra benzer benzemez
Şekl-i sünbül turra-i tarrâra benzer benzemez
Kân-ı aşk içinde canın nakdini kıldım telef
Bu rümûz-ı sırrı hâl-i vahy ile buldum şeref
Zâhidâ incitme şol medhettiğim dürr-i sadef
Hokka-i lâ'lindeki şehvâra benzer benzemez
362 Âşık Ömer
Sâid-i sîmînine reşk etti kıldı yâsemen
Güldüğünce lebleri teprenmeyüp asla dehen
Nâfe-i dehri muattar eyleyen müşk-i Huten
Kâkül-i hoşbûyine bir pare benzer benzemez
Gördüm ey Aşık Ömer ol dilberi bigâne hâl
Hem şerâb-ı nâzdan mestâne gözler âl âl
Cünbişi bir veçhile müstağni söyleşmek muhal
Tarz-ı müşkil şûh bir garrâya benzer benzemez
— 591 —
Biz cevahir kânıyız mercanı anlar tanırız
Kâmilinden ders okur erkânı anlar tanırız
Bârekâllâh der güzeller şimdi bizler üstüne
Müşkilin arz etmeden her canı anlar tanırız
Arif-i billâh olan bilmez cihanın varını
Aşık-ı sâdık olanlar sildi elden varını
Tâ giceler âh ederiz subholunca zarını
Bizi yoktan var eden Sübhânı anlar tanırız
Biz dahi aşkın kitabın okuruz subh ile şâm
Çok şükür elhamdülillah kâmil olduk bîlicâm
Fıkh-ı ekber şerhini biz okuduk bir bir tamâm
İncil ü Tevrat Zebur Kur'ân'ı okur tanırız
Tâ ezelden böyle ta'lîm eyledi üstadımız
Kimsenin yoktur cevâbı kendüden îcâdımız
Mahlasım Âşık Ömer'dir Vehbi'dir çün adımız
Bu mahalde biz de anlayanı anlar tanırız
— 592 _
Evvel-i Kalûbelâ'dan ahdile îmandayız
Uymayız câhil sözüne aklile iz'andayız
Düşmüşem gurbet eline ver muradım yâ Ganî
Doğrular sözü tutulmaz bir fena zamandayız
Âşık Ömer 363
Âkil isen mürşidin eteğini bir tuta gör
Nice yıllar tekyesinde mihman olup yata gör
Bunda yüklenüp metâm varup anda sata gör
İleri sürmez göçümüz bir ulu kervandayız
Kâmil olan âşıka ma'lûm bizim ahvâlimiz
Yâ İlâhî sen asan et kabrde suâlimiz
Bin bir ayak bir olunca yâ nic - olur hâlimiz
Nefs ile şeytâna uyup cürm ile isyandayız
Derdimend Âşık Ömerlin sözlerini ala gör
Derdli isen ey gönül sen derde çâre bula gör
Alup abdestini hem beş vaktini gel kıla gör
Hâb-ı gafltten uyan yarın ulu dîvandayız
— 593 —
İzdiyâd-ı ömr içün yâr ile ülfet bekleriz
Nevbahâra muntazırız ayş ü işret bekleriz
Cümle eşcâr-ı şükûfe zeyn olur mürgan ile
Biz dahi mürgan ile bir kûh-i vuslat bekleriz
Her kesin kalbinde hûban durmaz anı yâd eder
Andelîbin gör figanın dâima feryâd eder
Fâsik ile olma hemrah kalbini ifsâd eder
Çekmişiz baş hırkaya gûşe-i vahdet bekleriz
Sahn-ı gülşende nice yıllar edeydim âşiyan
Gâh olur güller güler bülbüller eylerler figan
Âhırı elbet fenadır kimseye kalmaz cihan
Tekye-i gamdır mekânın hayli müddet bekleriz
Bir misafirhanedir bu ülfetinden et hazer
Niceler Irân'û Turan eylemiş geşt ü güzer
Kiminin fikrinde yâhû dâima ağlar gezer
Sîne üryan göz yumup dünyâda uzlet bekleriz
364 Âşık Ömer
Ey Ömer bu dehr-i dûnu bîvefâ görmekteyiz
Ömrümüz tömarmı biz kat be kat dürmekteyiz
Hirmen-i ömrü savurduk dânemiz dermekteyiz
Âsiyâb-ı çerha geldik şimdi nevbet bekleriz
— 594 —
Düştü dil bir mehlika dildâra seksiz şübhesiz
Şübhesiz bir gamzesi mekkâra seksiz şübhesiz
Şübhesiz zencîr-i aşkmda beni bend eyledi
Bend- olup kıldım tevazu' yâra seksiz şübhesiz
Şübhesiz kûyin tavaf etmekteyim leyi ü nehâr
Leyi ü nehâr âteşinle kalmışım bî ihtiyar
İhtiyarım ile gitti gayret ü nâmûs u âr
Âr eder sormaz beni mehpâre seksiz şübhesiz
Şübhesiz derd-i derûnum zahmma olmaz tabîb
Tabib etmez bir deva sermende dil haste garîb
Gurbet ilde yâ ola yâ olmaya vasim nasîb
Nasibim çün uğradı efkâra seksiz şübhesiz
Şübhesiz meyletti bu Ömer hulûs-i cân ile
Cân ile dil bülbülü kıldı hezâr efgan ile
Efgan ile cevr ile derd ü sitem hicran ile
Hecr-i firkat yaktı cismim nâra seksiz şübhesiz
Muhammesler
Âşık Ömer 367
- A -
- 595 -
Yâr-ı gar olmaz meseledir âşıka her dilrübâ
Çeküben üftâdeler dâim eder ömrün heba
Eylesen yüzüne karşı nice kez âh ü feza
Merhamet etmez sana meyleylemez ol bîvefâ
Nice kerrat ile uşşâkı çeker derd ü belâ
Yüzüne bakar döker ol sana bin dürlü lisan
Sen yarın sanursun eylersin ana sırrın iyan
01 ise razını senden sakmur eyler nihan
Merhamet ehli değildir yoktur anlarda iman
Zerrece rahmeylemez hublar sakın sen âşıka
Sen kıyâs etme sana eyler temenna serfirâz
Sakının üftâdeler anlardan eyler ihtiraz
İllere buse verir eder sana cevr ile nâz
Bildiğim budur sorarsan hublarm soyu mecaz
Anlara öyle yarar billahi etmem iftira
Sen ana canım dedikçe gayrısma meyleder
Ağlasan âh eylesen etmez vefa kılmaz nazar
Bir kaç eyyam varsa destinde koşar ol sîm û zer
Ictinâb idin yazık üftâdeden kılın hazer
Geldi benim başıma gör neyledi ol pür cefâ
Ey Ömer kılsan sual bir âşık-ı dîvâneye
Gûş edersin usanursun boşanur efsâneye
368 Âşık Ömer
Düşürür baykuş misâli âşıkı vîrâneye
Kimseler meyletmesin pendin budur cânâneye
Eylesün hublara uşşâkı ıraktan merhaba
— 596 —
Şâh-ı nevruz eyledi dehri muattar bir yana
Dilrübâlar seyr-i sahra kıldılar her bir yana
Çıkmadı sensiz dil- i âsûde server bir yana
Yalınız bir yana sen olsan güzeller bir yana
Gayra bakmam gelse hep âlem serâser bir yana
Nutka geldikçe ^rin güftârmm tefhimini
Ehl-i diller edemez âciz kalur taksimini
Kimini hayran kılup sevdaya saldın kimini «
Almağ içün şîve-i reftânnm ta'lîmini
Gitti tübâ bir yana serv ü sanevber bir yana
San beni koymaz varup dâd eyleyim sultânıma
Acıyup insaf edüp şâyed görüp efganıma
Fitneler tahrik edüp kasd eylemişler canıma
Hey efendim göz göre girmek dilerler kanıma
Bir yanadan gamze-i sertiz, hançer bir yana
Ben efendim kendime gör kim nice hâleyledim
Firkatin nârına yaktım cismimi kal eyledim
Bâr-ı hecrinle elif kaddim büküp dâl eyledim
iştiyakım nağmesin vasliyle irsal eyledim
Mürg-ı dil bir yana per açtı kebûter bir yana
Der ki bu Aşık Ömer çektim yolunda çok teab
Ey melek munis m-olursun âdeme sen bî sebeb
Devr edüp seyyarelerle heft semâ rüz ü şep
Kevkeb-i baht-ı cihan ârâyı eylerler taleb
Mâh ü encüm bir yana hurşîd-i enver bir yana
Âşık Ömer 369
- B-
— 597 —
Subh olup ref oldu yânn dîdesinden çünki hâb
Câme hâbmdan tulü' etti cemâl-i âftâb
Sakmup günden o şuhu haymesin kurdu şehâb
Taşra çıktı azm-i hammâm eyledi âlîcenâb
Çektiler oldem semendin bastı zerrîni rikâb
Ehl i sevka erdi cânâ mâh-i tal'attan şafak
Ol melek sîmâ erince bastı hammâma ayak
Nazile seccade üzre geçti çözdü çün kuşak
Mushaf- 1 hüsnünde cânânm açıldı çün varak
Okudum AUahu ekber ma'ni-i Ümmülkitâb
Câmesin bir bir çıkardı aşikâr oldu beden
Bârekâllâh der kıyamın seyreden ehl-i suhan
İbrişim fûte tutundu ref kıldı pîrehen
Öptü na'lin pâyini reşk eyledi çerh-i kühen
Düştü dellâk önüne ol mehveşin feth etti bâb
İbtidâ hattın tıraş ettirdi ol âşık şinâs
Huridir cennet misâli etmesün gayri kıyâs
Yüz sürüp sabunu pây-i yâre kıldı iltimas
Lûle-i zerrin açıldı destini bûs etti tâs
Aktı mâ havz içre doldu şevk ile yüz bin habâb
Halvet-i hâsı münevver eyledi ol sîmber
Pâyine indi yere ta'zîm içün gökten kamer
Tâk-ı crbûsun görüp vardı rükû'a her kemer
Ûd ü anber yaktı hammâm içre âbından serer
Câmeler hayran olup üstüne saçtılar gülâb
Sakf-ı hamnıâmı o memlû eyledi envâr ile
Hayrete saldı gören üftâdeyi ruhsâr ile
24
370 Âşık Ömer
Yundu arındı alup abdesti yüz bin âr ile
Buyurup çıkmak îibâsm şîve-i reftâr ile
Taşra azm etti felekte doğdu gûyâ âfitâb
Eğnine müşgî kabalar giydi ol kaddi çmâr
Destine mir'ât alup ruhsânnı seyr etti yâr
Ey Ömer can nakdini verdim yolunda sadhezâr
Nâz ü istiğnalar ile esbine oldu süvâr
Elveda' dedi kamu ahbaba ol devletmeâb
— D —
— 59S —
Bu meseledir eylemez her dilberan uşşâkı şâd
Aşık-ı dilhasteler âgfâh olun etmen inâd
Mihrine bel bağlama îûtfuna etme i'timâd
Akıbet yüz dönderüp yaşın eder Şât u Furâd
Her gelen üftâdeîer etmişdürür feryâd ü dâd
Mâil-i mehrûları şeydâya teşbih ettiler
Ettiler illâ kuru gavgaya teşbih ettiler
Anların mihrin heman rü'yâya teşbîh ettiler
Bîvefâlıkta dahi dünyâya teşebîh ettiler
Oldular ma'nâda anlar bâis-i ümmülfesâd
Men'ide mümkin değil bakmaz yasağa şübhesiz
Bî rahimdir çalışur dâğ üzre dağa şübhesiz
Bin nasihat eylesen koymaz kulağa şübhes'z
Sîme gark etsen eğer baştan ayağa şübhesiz
Yine dil mülkün harâb edüp te eyler nâmurâd
Zerrece vashn eğer kim düesen ibram olur
Sana yüz göstermeyüp nâehle subh u şâm olur
Ger elif iken meded cevr ile kaddin lâm olur
Arayup bir mühmel-i süst ü sakime râm olur
Pes eder meyi ü mahabbet anlara senden ziyâd
Âşık Ömer
Nideyim çekmek cefâsın rûz ü şeb asan değil
Kabil olur mu tahammül bağrımız âhen değil
Bî edeblik olmasun kim bir iki suhan değil
Cümle âşıklar şikâyet eylemiş bir ben değil
Anın içün bu Ömer bu babı kılmıştır küşâd
— 599 —
Dilrübâlar eylemez uşşâkı vaslında müfîd
Zahmmın bîçareler zahmetlerin çekmek baîd
Baş eğüp hidmetlerinde olsanız her mâh ü îd
Sarılur yâda sizi vaslmdan eyler nâümîd
Bîvefâdır anların ekser olur bağrı hadîd
Sîne-i pür yâreni yanında üryan eylesen
Zârilik kilsan iki çeşmini tûfân eylesen
Merhamet etmez ne denlü zârü efgan eylesen
Hey meded öldüm seninçün bana derman eylesen
Cehd ider dahi beter urmağa bir dahi şedîd
Sahnur karşında ağyar ile hoş reftâr eder
Yüzüne bakmaz sana vermez selâmı âr eder
Şey'i verince sitemdir sonrası inkâr eder
Zülfünün Mansûr'uyum dersen heman berdâr eder
Anların yolunda olmuş nice âşıklar şehîd
Bin nasihat eylesen biri eser etmez ana
Gûş eder feryadını bakmaz yüzü senden yana
Başıma geldi de bildim bilmeyen sorsun bana
Aşinalık eylemez âdem demez bakmaz sana
Nice yıllar işiğinde yaslanup olsan kadîd
Var mıdır âşık-ı sâdık sînesinde yâre yok
Ne güzel sevmiş te şâd olmuş ne var bîçâre yok
Yalınız bir ben değil dâd eylemez âvâre yok
Ne deyim Aşık Ömer define mümkin çâre yok
Bunlara insaf vere bir gün heman Rab-bül vaîd
372 Âşık Ömer
~ E -
— 600 —
Şâh - 1 encûm çekti gök meydânına asker gice
Kıldı sahn - 1 âsûmânı pür zer ü zîver gice
Geçti rûzun devri gaflette getürüp ser giee
Afitâb ardınca mâh - ı ney çeküb hançer gice
Gark - 1 hûn itti şafak sanma görünen her gice
Azmi var mâhm yine kasdı meğer seyr - i cihan
Giydi altun tığını ol âsûmânî şebrevan
Ins ü cin hûrî melek oldu yatağından nihan
Encümün sanman meğer İskender - i devr - i zaman
Zulmete azm etmeğe fanus yakar yer yer gice
Rûz ü şeb aşk - ı hayâlinle bu sevdaya uyup
Çeşm - i zarı şâhrâh - 1 intizâr üzre koyup
Fitnesi çok yaşlı bir sahhâre olduğun bilüp
Şol kara saçm hayaliyle bu şeb gözün yumup
Sûre - i Velleyl okuyup eylerim ezber gice
Ey Ömer âsûde kılmazsa ne gam sevda seni
Unudur zannetme ol şûh - i cihan ârâ seni
Kande varsan arayup izler ider peyda seni
Şem' anın hicran şebinde komayup tenhâ seni
Gele hâlim sora şâyed ol meh - i enver gice
— 60Î —
Oi ki teslim ü rızâ oldu kaza - yi kudrete
Cismimi müstağrak u mahv etti âb - 1 rahmete
Yüzleri ağ ola vardıkta huzur - i izzete
Muntazırdır lâcerem insan olan bu nevbete
Yandı gitti Hacı Osman zade bahr - i hikmete
Dedi aldanman inanman mâl ü mülk - i zaile
Bir zaman uydu hevâ vü âteş ü âb ü gile
Âşık Ömer 373
El çekiip bezm - i fenanın varlığın virdi yele
Kandı gitti Hacı Osman zade babr - i hikmete
Kimsenin ahvâline olmaz mutabık rûzigâr
Eyledi çün meclisin sermestin ayık rûzigâr
Andan özge esmeyüp kendine lâyık rûzigâr
Bâdıban eyyamını bulmuş muvafık rûzigâr
Çattı gitti Hacı Osman zade bahr-i hikmete
Her ne yüzden elverirse rûzigâra derd - i ser
Âlem - i gaybdan gelür hep reng - i rûyinden eser
Canı candan ayırır kardaşı kardaştan keser
Almadı bir kimse hiç nâm ü nişanından haber
Yandı gitti Hacı Osman zade bahr - i hikmete
Bilmedin gitti Ömer dünyâ vü ukbâ haletin
Eyleyince neş'e - i câm - i firakın lezzetin
Bir heba efzâ imiş bildi bilen keyfiyyetin
Niydiğün fehmeyledi ayn - ül - hayâtın şerbetin
Daldı gitti Hacı Osman zade bahr - i hikmete
- H -
— 602 —
Sineme çektim yine şevk ile bir sûrâh şuh
İnleyüp her dem derûnum eyler âh ü vâh şûh
Hiç ne mümkindir bu sevdadan olam ıslah şûh
Nazeninim lâle haddim serv kaddim şâh-ı şûh
Olmaz ey şûh-i cihanım sana benzer dahi şûh
Sunup aşkın dolusun mestâne eylersin beni
Yeni baştan sâki-i meyhane eylersin beni
Korkarım âhır dil- i dîvâne eylersin beni
374 Âşık Ömer
Nâzenînim lâle haddim serv kaddim şâh-ı şûh
Olmaz ey şûh-i cihanım sana benzer dahi şûh
Sen bu iklîm-i melâhat mülkünün derbendisin
Alemi alır satar serkeşlerin serbendisin
Yûsuf-i sânîsin ey dilber ya Yûsuf kendisin
Nâzenînim idle haddin serv kaddin şâh-ı şûh
Olmaz ey şûh-i cihanım sana benzer dahi şûh
Çeşm-i şehlâlarla ol âhû bakışlar sende var
Tarz-ı gûnâ gûn ile canlar yakışlar sende var
Aşıkı hayran eder hûnî bakışlar sende var
Nâzenînim lâle haddim serv kaddim şâh-ı şûh
Olmaz ey şûh-i cihanım sana benzer dahi şûh
Tek bana incittiğin göstermesin Bârî Huda
Akl u fikr ü cân ü dil hep yoluna olsun feda
Etme Âşık Ömer-i dervîşi vaslmdan cüda
Nâzenînim lâle haddim serv kaddim şâh-ı şûh
Olmaz ey şûh-i cihanım sana benzer dahi şûh
— K —
— 603 _
Gerçi olmuştur mukarrer her kese kâr ayrılık
Görmemiştir hîç dahi böyle düşvâr ayrılık
Hey meded yaktı benim başıma odlar ayrılık
Olmasın hiç kimseler sana giriftar ayrılık
Kime derdim ağlayım der bende de var ayrılık
Hûy edindim kendime âh ü nedamet etmeyi
Her kimi görsem ana hâlim hikâyet etmeyi
Aleme râz-ı derûnumdan rivayet etmeyi
Bilmez idim tâli'imden ben şikâyet etmeyi
Gelmeseydi başıma tekrar betekrâr ayrılık
Âşık Ömer 375
Kime feryâd edeyim ey çerh-i zâlim bîeman
Kani yâ n-oidu bana yâr oldnğun devr-i zaman
Tîr.i maksûdum atılmaz kaddim olmuşken keman
Kimseler bilmez benim hâlim yaman oldu yaman
Hey ne müşkil dcrd imiş âlemde dostlar ayrılık
Sûrelâ mecnûna döndüm ağlarım zâr ü zelîl
Bin bir adın hürmetiyçün kıl inayet yâ Celîl
Rahmetinle fazl u lûtfun kuluna eyle delîl
Bir garib iklime düştüm gfezerim üryan meîîl
Vüs'at-i dünyâyı kıldı başıma dar ayrılık
Ey Ömer kâr etti nîşi firakatü gam canıma
Şâzilik dönderdi yüz gelmez ferahlık yanıma
Ağlamaktan uyhu girmez çeşm i hûn efşânıma
Destime taş aldırup âheng içün efganıma
Tabii sînem doğdurur her lâhze her bâr ayrıhk
- L -
— 604 _
Bir güneş tal'at perî peyker melek sîmâ güzel
Hak seni kılmış güzeller içre bîhemtâ güzel
Kaşların çekmiş berât-ı hüsnüne tuğra güzel
Gözlerinle ellerin mânendi yok ra'nâ güzel
Sana akran olamaz olsa bütün dünyâ güzel
Ben senin meftunun oldum sadıkane şübhesiz
Sinemi peygân ile kıldın nişane şübhesiz
Cünbiş-i etvânna yoktur bahane şübhesiz
Hubluğun bir tarz ile gelmez beyâne şâbhesiz
Bârekâllâh der cemâlin seyr eden hakka güzel
376 Âşık Ömer
Gerçi vermiştir zıya âfâka mihr-i taratın
Âşıka çevrin nasîb olur rakibe izzetin
Bir nice bîçâreyi yandırdı nâr-i firkatin
Dûrr-i yektasın fena mülkünde yoktur kıymetin
Neyleyim kadrin bilinmez yerdesin hayfâ güzel
Olmasa Leylâsı Mecnûn olmaz idi bîkarâr
Çahşur Şîrin içün Ferhâd'ı gör leyi ü nehar
Baykuşa vîrâne düşmüş andelîbe gül'izâr
Her kes âşık geçinür hâlince bir ma'şuku var
Ben seni sevdim seni ey şûh-i müstesna güzel
Derdimendindir gönül ey dilrübâ vechi kamer
Hizmet-i aşkında bir pirden kuşanmıştır kemer
Dönmez ol sevdâ-yi zülfünden mürur ettikçe her
Ne kadar cevr eylese dönmez çeker Aşık Ömer
Getürür etsen ne rütbe nâz ü istiğna güzel
_ 605 —
Hep nasihattir sana bu sözlerim sayma gönül
Mâsivâ nakşın gider dil levhine uyma gönül
Çün hakikatte bulunmaz her melek sîmâ gönül
Gördüğüne düşme nakıs sözlere uyma gönül
Gaflet elvermez bu yolda aç gözün yuma gönül
Yokla kendinde ararsan sadıkane yâr-ı gar
Kim ne senden fâide bana ne benden sana var
Akil ü dânâ isen ol bu sözümden hissedar
Gördüğüne düşme nakıs sözlere uyma gönül
Gaflet elvermez bu yolda aç gözün yuma gönül
Âşık Ömer 377
Bir tabîbe aç ki râzm merhem elsin yâreye
Güz*i şeyden boyanır ağın bilürsün kareye
Gafil olma kim sakm şâyed gidersin areye
Gördüğüne düşme nakıs sözlere uyma gönül
Gaflet el vermez bu yolda aç gözün joıma gönül
Bir emânettir bu pendim gevherin eyle kabul
Nefse uyup gitme kim çıkar elinden doğru yol
Der ki bu Âşık Ömer el çek hevâdan fariğ ol
Gördüğüne düşme nakıs sözlere uyma gönül
Gaflet el vermez bu yolda aç gözün yuma gönül
— 606 —
Şunda bir âşüfte-i tannâze bend oldu gönül
Saydı mümkinsiz hümâ pervâze bend oldu gönül
Dama düştü dâne-i i'zâza bend oldu gönül
Sanasm zencîr-i aşka taze bend oldu gönül
Mustafâ'dır adı bir mümtaza bend oldu gönül
Bendesiyiz vardürür dîvâne gelmez aynına
Pir çerâğı tazedir pervane gelmez aynına
Alemi alur satar pervane gelmez aynına
Söyle bir rind-i cihan dilbâze bend oldu gönül
Mustafâ'dır adı bir mümtaza bend oldu gönül
Yürüyüşü derviş ü âkilleri hayran eder
Söyleyişi gülüşü uşşâka bahş-ı cân eder
Bakışı semt-i selâmet ellerin tâlân eder
Çeşm i sâhir gamzesi gammâze bend oldu gönül
Mustafâ'dır adı bir mümtâze bend oldu gönül
378 Aşık Ömer
Çeşm-i nûr-i siyehin ermiş güzellik çağma
Mürgf-ı can saydolmuş iken zülfünün tuzağma
İbrişim ilik menendi sîm-i has parmağma
Hâtem-i zerrin veş bezzâze bend oldu gönül
Musatafâ'dîr adı bir mümtâze bend oldu gönül
Bî sebeb dildâra mail olmaz idim ben gedâ
Âlem-i gaybdan meğer ide münâdîler nida
Der ki bu Âşık ı^mer koptu yürekten ol sadâ
Gûş-i canım ol mehîb âvâze bend oldu gönül
Mustafâ'dır adı bir mümtâze bend oldu gönül
- M —
_ 607 —
Fariğim geçtim geçenden seyr-i yârân istemem
Kays veş sahradayım bâg u gülistan istemem
Bülbül- i dil var iken mürg-i hoş elhân istemem
Andelîbim her seher gülşende gülşân istemem
Ya'ni hiç bir sudu yok sevdâ-yi cânân istemem
Mailim ağyara cânân olmayan her dilbere
Mail olmam vechi inşân olmayan her dilbere
Mailim surette nâdân olmayan her dilbere
Mail olmam pâki dâmân olmayan her dilbere
Bir gedâyım kim cihanda değme sultân istemem
Bir melek sımadan ayru çektiğim gamdır benim
Hemdemim hicran nasibim hûn-i matemdir benim
Tâ'n-ı a'dâdan zebûnum tâli'im kemdir benim
Hiç bana ağlaşmasın merdümlerim nemdir benim
Yok yere çağlaşmasın eşk-i firâvân istemem
Yâr ola zahm-ı derûnum yâre pinhân isterim
Ne görünür yerde derdim var ne derman isterim
Cana canlar bahşeder mîr-i suhandân isterim
Âşık Ömer 379
Tıfl-ı cana şunda bir eğlence cânân isterim
Kadr-i âşık bilmeyen nâpuhte o ... İstemem
Var mı bir yâr ey Ömer bîmâr halden fehmeder
Râz-ı aşkm âşinâsı aşk olaldan fehmeder
Bülbülün aşüfteliğin reng-i gülden fehmeder
Şöyle bir dildârım olsa hâl. i dilden fehmeder
Bî tevakkuf bezîederdim ana ben cân istemem
— N —
— 608 -
Aşkm ile ciğeri büryân ararsan işte ben
Sen gibi bir âleme sultân ararsan işte ben
Senin aşkınla abîbim dilde rahat kalmadı
Gönlü pür gam dîdesi giryân ararsan işte ben
Aşîka kan ağladır cânân ararsan işte sen
Akıbet senin yolunda sevdiğim ölsem gerek
Fâide yok iltifat yok sararup solsam gerek
Ben bu derdi çeke çeke akıbet ölsem gerek
Asla bilmez kendüzün hâyrân ararsan işte ben
Hastayım bu derdime derman ararsan işte sen
Süzüp âhû gözlerini âşıka nâz eyledi
Çevrini hadden aşırdı lûtfunu az eyledi
Ağlayup gülmediğine sevdiğim hazzey edi
Bağrı yanık dîdeleri kan ararsan işte ben
Bendegâna bâis-i üftân ararsan işte sen
Aklımı yağmaya verdi şu senin âhû gözün
Canıma kâr eyledi bu nâz ile şîrin sözün
Hüsn içinde pâdişâhsın bizlere a'dâ yüzün
Bâğ-ı hüsnün bekçisi Rıdvan ararsan işte ben
Hüsn içinde hûr ile gılmân ararsan işte sen
380 Âşık Ö
mer
Der ki Ömer merhamet kıl sil bu çeşmim yaşmı
Sür divânın hizmetinden ol rakib kallâşmı
Her gören aklın yetürdü gözlerinle kaşını
Dürr-i meknun çıkarır umman ararsan işte ben
Gerdeni sim lebleri mercan ararsan işte sen
_ 609 _
Ey dilâ fehm eyle Hak'kın sun' i ferdâniyye in
Bari anla kâmilin vechinde insâniyyetin
Tâ ki çekersin anın râhmda hicrâniyyetin
Sabit ol sıdk ile gözle hele ruhâniyyatin
Câhil oldur eyleye her yerde şeytâniyyetin
Har-ı lâyefhem elinden çektiğim gavga nedir
Hirmen-i ömrüm hevâya vermede ma'nâ nedir
Dâm içinde bülbül-i şeydâda kec da'vâ nedir
Vird eder ism-i Huda'yı gonce-i ra'nâ nedir
Râh-ı Hak'ka gir yürü terk eyle enâniyyettin
Zâr edersin ey gönül Mecnûn veş Leylâ içün
Serseri gezme cihanda bir gül i ra'nâ içün
Şehr-i aşka bas kadem ol menzil-i a'lâ içün
Sun bize sen şerbet-i lâ'l-i lebin irvâ içün
Ketm edüp sen adın anma hîç sahbâ niyyetin
Tarz-ı eş'âr-ı maânîde bulasın iştihar
Zahir olsun dilde zikrin edegör leyi ü nehâr
Ayn-ı ibretle nazar kıl eyle keşf-i rûzigâr
Gayret eyle kim bulasın bu fenada i'tibâr
Kurtarup keştî-iten tûfân-ı gam mellâhı ol
Gir tarîk-ı müstakime hem dahi Cerrahı ol
Lîk gûş et pendimi gel nefsinin ıslahı ol
Merhaba ile demâdem âlemin meddahı ol
Nadanı hecv et bulasın dilde nûrâniyyetin
Âşık Ö
mer 301
— 610 —
Düştü nideyim aramıza âteş-i hicran
Attı seni bir yana beni bir yana devran
Unutma bu ben çâkerini gâhice bir an
Şimdengeru cânâ beni sen kande görürsün
Bir dahi meğ-er arsa-i mahşerde bulursun
Sevdaya uyup aşk ile âteşlere düştüm
Terkeyleyüp ahbabımı firkatlere düştüm
Yek başım alup vâdi-i gurbetlere düştüm
mdengeru cânâ beni sen kande görürsün
Bir dahi meğer arsa-i mahşerde bulursun
Seninle gönül hoş geçinürdü senin olsun
Gönlünce olan meclis-i rindan senin olsun
Unut Ömer'i büsbütün âlem senin olsun
Şimdengeru cânâ beni sen kande gerürsün
Bir dahi meğer arsa-i mahşerde bulursun
— 611 _
Cânâ arama tende beni canda bulursun
Bir gün güher-i ariyetim kânda bulursun
Sergeşte dili vadi. i hicranda bulursun
Şimdengeru cânâ beni sen kande bulursun
Azmim yine cân elleridir anda bulursun
Devr oldu bahar âleminin gülleri soldu
Hengâm-ı şitâ meclisinin mülleri doldu
Dil mürgu hevâlandı karâr eylemez oldu
Âşık Ömer 382
Şimdengeru cânâ beni sen kande bulursun
Azmim yine cân elleridir anda bulursun
Kal sag u esen bendene bir gayri gel oldu
Gurbette gamm başıma lûl-i emel oldu
Kaldı dil-i dîvâne seninle güzel oldu
Şimdengeru cânâ beni sen kande bulursun
Azmim yine cân elleridir anda bulursun
Azmim yine bu râha ki vasfın işidenler
Verdi dil ü can nakdini arzusun edenler
Hiç geri dönüp gelmedi hep kaldı gidenler
Şimdens:eru cânâ beni sen kande bulursun
Azmim yine cân elleridir anda bulursun
Âşık Ömer'im aşkile çün ülfete düştüm
Sevdâ-yi gam-ı zülfün ile zulmete düştüm
Bir uzun uzak zilleti çok gurbete düştüm
Şimdengeru cânâ beni sen kande bulursun
^zmim yine cân elleridir anda bulursun
— 612 —
Nâz ile reftâr eder ol kaddi ar'ar cum'a gün
Delil olmuş râhına huddâmı kemter cum'a gün
Giyinip kuşanmış ol gördüm serâser cum'a gün
Hüsnüne vermiş cila züif-i muanber cum'a gün
Yakmak içün cümle uşşâkı beraber cum'a gün
Sahn-ı dilde hecrin ile mâtem-i firkat kopar
id i vaslınla sürûr-i âleme işret kopar
Firkatinden âşıkan içre nice halet kopar
Sen kıyam etsen durup camide^ ol saat kopar
Her taraftan na're-i yâ Hû- yi ekber cum'a gün
Âşık Ömer . 383
Ey Ömer arif olan uymaz kuru efsâneye
Her ne derse gûş tutmaz vâiz-i dîvâneye
î'timâd olmaz imiş çün bu fena kâşaneye
Bâkıyâ cum'a namâzm kıl da gel meyhaneye
Sohbeti terk eylemez arifler ekser cum'a gün
- O —
— 613 _
Vakt-i vuslattır civânâ va'de-i ferydâyı ko
Aşinâ-yi ehl-i aşk ol ülfet i a'dâyı ko
Hâl-i Mecnûn'a nazar kıl da'vi-i Leylâ'yı ko
Gel efendim sevdiğim gel etme bu evzâyı ko
Ben helak oldum biyâ insafa istiğnayı ko
Ben seni bilmez iken netti gelüp bâr olmalar
Şöyle kim dîv-i nıurâd üzre hevâdâr olmalar
Netti ağyara uyup sonra cefakâr olmalar
Gel efendim sevdiğim gel etme bu evzâyı ko
Ben helak oldum biyâ insafa istiğnayı ko
Tutalım ben çevrine kıldım tahammül sadhezâr
Yâ beîâ-yi hecr ile ölsem sana gelmez mi âr
Hatırım bir merhaba ile teselli kıl ne var
Gei efendim sevdiğim gel etme bu evzâyı ko
Ben helak oldum biyâ insafa istiğnayı ko
Ey perî mir'ât-ı hüsnün inkisarımdan sakın
Hâtır-ı mahzunumu yıkma gubârımdan sakın
Dûd-i nâlemden hazer kıl âh ü zarımdan sakm
Gel efendim sevdiğim gel etme bu evzâyı ko
Ben helak oldum biyâ insafa istiğnayı ko
384 Aşık ö
mer
Zerrece rahraetmedin Âşîk Ömer nâlânına
Hey yazıklar kaddine reftârına unvanına
Bîvefâlıklar senin düşmezdi hayfâ sânına
Gel efendim sevdiğim gel etme bu evzâyı ko
Ben helâk oldum biyâ insafa istiğnayı ko
— 614 ~
Neden sen gül de ben bülbül gibi zâr olmağa bâis
Bu gülzâr-ı fenada hemdemin hâr olmağa bâis
Hakikat ne garaz ki sen dahi yâd olmağa bâis
Nedendir şimdi gittikçe cefakâr olmağa bâis
Sitem tîgm çeküp te böyle hunhar olmağa bâis
Muanber zülf-i siyahın perişan etme başmçün
Beni döşmân edüp ağyarı şâdân etme başmçün
Efendim sevdiğim kan üstüne kan etme başmçün
Beni üftâde veş hâk ile yeksan etme başmçün
Benim servim budur sana hevâdâr olmağa bâis
Gönül sen saçı leylâya düşelden mübtelâyım ben
Belâ destine ol mecnûn- i aşka âşinâyım ben
Nukud-i sabr u ârâmım yitirdim akl zâyım ben
Garibim kimsesi yok bir gedâ-yi bînevâyım ben
Bana sensin bu halkın yâr u ağyar olmağa bâis
Beni âvâre sergerdân eden nakş-ı cemâlindir
Diğer gün eyleyen hâlim hevâ-yi hatt u hâlindir
Şeb-i gamda enîsim hemdemim fikrin hayâlindir
Münevver tal'atin gördüm ümidim bir visalindir
Dü çeşmim her gice tâ subh bidâr olmağa bâis
Şeh-i mülk-i melâhatsm saadet izz ü sânında
Ömer bir benden olmuşken senin ol sâyebânmda
Niçin âğyâra cânâ yüz verirsin âsitânında
Âşık Ömer 385
Reva mıdır bu dûrlü fitnelikler ede yanında
0 kelbi rûsiyah uşşâkı âzâr olmağa bâis
— 615 ~
Akl u fikrim târ ü mâr etti benim bir ser tıraş
Bir elinde tîğ-ı üryan bir elinde ter tıraş
Ter tıraş etti benim sevdâlı başım ter tıraş
Gün geçirmez dâima eyler beni berber tıraş
Ben de olmam olmayınca berberim dilber tıraş
Geh teg-afüi gösterûp peyveste ebrusun görüp
Sîne-i mecruhuma ok üstüne oklar urup
Akl u fikrim ihtiyarım aldı can ister durup
Gün geçirmez dâima eyler beni berber tıraş
Ben de olmam olmayınca berberim dilber tıraş
Kaddi reftâr öğredir serve musaffa sinedir
Sîne-i âşık gibi sâf olmada bîkînedir
Kaşı mikrâz-ı mahabbette cebîn âyinedir
Gün geçirmez dâima eyler beni berber tıraş
Ben de olmam olmayınca berberim dilber tıraş
01 perinin ey Ömer meftunu olmuş sad hezdr
Âşık-ı dilhasteler ağlar gezer leyi ü nehâr
Ay geçer hasret çeker görmez yüzün dîvâne vâr
Gün geçirmez dâima eyler beni berber tıraş
Ben de olmam olmoyınca beı berim dilber tıraş
25
386 Âşık Ömer
— 616 -
Bîvefâ cerhin işi her dem figan olmağimiş
Aka aka gözlerimin yaşı kan olmağimiş
Tâ Elest'ten bu yazılmış alnıma eyvah vâh
Çâre ne başında yazı bugünü görmeğimiş
Bu imiş takdirin işi gurbete salmağimiş
Hasrete düştüm meded hey ben gamınla mihnete
Zerrece meyi itmezem ben bu safâya işrete
Ya suyum ya toprağım çekti di>âr-ı gurbete
Çâre ne başımda yazı bugünü görmeğimiş
Bu im'ş takdirin işi gurbete salmağimiş
Şimdilik dostlar benim gönlüm melâmet gösterir
Adetidir her gamın sonu selâmet gösterir
Görelim âyîne-i devran ne suret gösterir
Çâre ne başımda yazı bugünü görmeğimiş
Bu imiş takdirin işi gurbete salmağimiş
Der ki Ömer Lemyezel Kerim İiâh-ı lâyezâl
Saltanat cümle senindir yokdürür sana zeval
Gurbet ilde çeke çeke oldu kametim hayâl
Çâre ne başımda yazı bugünü görmeğimiş
Bu imiş takdirin işi gurbete salmağimiş
— U —
— 617 -
Ibtidâ halk oldu dürr.i ma'den-i peydâde su
Arıdup nûr-i tecellî kıldı anı sâde su
Gevher-i genc-i ezeldendir gelüp îcâde su
Âşık Ömer 387
Göricek dîdâr-i Hak'kı oldu çün âmâde su
Çağlayup bâd-ı hevâdan başladı feryâde su
Arıdup nûr-i tecellî andan oldu kâinat
Pes düzüldü dokuz eflâk yerler oldu yedi kat
Sâni'in sun'una akıllar erişmek müşkilât
Sâhib-i kudret olan urdu temel bünyâde su
Rüzigâr üstünde kaim hikmet ol arade su
Parmağından akıduptur ol Habîb-i Kibriya
On iki yol oldu Musa'ya urunca bir asa
Hazreti Nûhun duâsm müstecâb etti Huda
Verdi tûfân-ı g-azab kavmine ol esnâde su
Ol sebebdendir ki kaldı bu yedi deryâde su
Hânedân-ı âl ü evlâda neler kıldı Yezîd
Tutmadı Hak'km rızâsın oldu rahmetten bâid
Haricîler Hasen'i zehr ile kıldılar şehîd
Vermediler hazret-i Hüseyn'e Kerbelâ'de su
Bulmaya mahşerde bir katre o zâlim zade su
Ey Ömer zikreyle Hak'kı derdlere oldur tabîb
Zâyi'etme emeğin yevm-ül-cezâda ey garîb
Şübhesiz yarın olur Kevser serabından nasîb
Bjr içim su verse kim bir susuza dünyâde su
Sâki-i Ebrâr Alî ana sunar ukbâde su
Tahmis
Âşık Ömer 391
_ 618 —
Aşkın ile göz yaşm ettim şerâb
Nâlemi ney nağmemi kıldım rebâb
Mekteb-i irfana kılup intisâb
Nüsha- i aşkı okudum bâb bâb
Mâl ü hattın züLf ü ruhun bâb bâb
Oi ki Hak'km Allemeresmâ'sıdır
Söyleme bil sırrı müsemmâ'sıdır
Müşkili ancak bunun Illâ'sıdır
Çâr kitab hüsnünün İnşâsıdır
Böyle dedi kadı. i hâzır cevâb
Gelmedi âfâka senin tek selîm
Sana Habîbim dedi Rabb-ı Rahîm
Mu'cize bes sana Kelâm-ı kadîm
Le\^h ü kaleni Sidre vü Ars-ı azîm
Çeşmine rûşen görünür bî hicâb
Hüsnüne müştak idi Mûsâ-yi Tûr
Kılmış idi Davud'a na'tin Zebur
Medhin okur cümle vuhuş ü tuyûr
Cennetü firdevs dahi gılmân ü hur
Buldu cemâlin ile pür âb ü tâb
Benden Ömer kılmadadır âh û zâr
Bulmadı derdinde gönlüm gamgüsâr
Lûtfun ile destini alsan ne var
Hürmet- i Ahmed dahi hem Çariyâr
Etme SalâhVye İlâhî azâb
Müseddesler
Âşık Ömer 395
— 619 —
Ey gönül devletle âdem girse de bin yaşma
Sem katar bir gün ecel dünyâda âhır aşma
Eyleme ey dil heves sammûruna hem kasma
Nakşma aldanma ancak âşık ol nakkaşına
İbret ile kıl nazar halkın mezarı taşına
Her kesin bir gün gelir elbette ol da başına
Yîkılup tâ ki firâşe suzinak olsan gerek
Zindeyim deyu ferahlanma helâk olsan gerek
Hâkten halkolduğun fikreyle hâk olsan gerek
Nice yıllar karayerde çâk çâk olsan gerek
İbret Ue kıl nazar halkın mezân taşma
Her kesin bir gün gelür elbette ol da başına
Nice erden arta kalmıştır bu çarh-ı pîrezen
Yanılur buna mahabbet ile dil verip seven
Mâl ile zabteylesen Karun gibi dünyâyı sen
Akıbet giysen gerek yensiz yakasız pîrehen
İbret ile kıl nazar halkın mezarı taşma
Her kesin bir gün gelür elbette ol da başına
Görünür âhır adem iklimine bir gün sefer
Altına meşin ağaçtan bir musanna' at çeker
Gafil olma kayd-ı dünyâyı derûnundan çıkar
Bir gün ahbabın senin de kaddine eyler nazar
396 Âşık Ömer
İbret ile kıl nazar halkın mezarı taşına
Her kesin bir gün gelür elbette ol da basma
Âril ol a§k-ı Huda râh-ı selâmettir sana
Nefsinin esrarını bilmek saadettir sana
Dâima vâki' olan mevti işarettir sana
Sahibi bir gün alır ruhun emânettir sana
İbret iie kıl nazar halkın mezarı taşma
Her kesin bir gün gelür elbette ol da başına
Yel gibi dünyâ içün gafil olanlar yelmesûn
Tîğ-i hirmenle vûcûd.i nazenini delmesün
Ey Ömer bu sözlerim sakın sana güç gelmesün
Kendüzüne bu yeri dünyâyı bakî bilmesün
İbret ile kıl nazar halkın mezarı taşma
Her kesin bir gün gelür elbette ol da başına
— 620 —
Çün seher vaktinde gördüm bir cemâli afitâb
Azm-i hmmâm eylemiş ol lânazir âlîceııâb
Yüz sürüp pâyine düştüm eyledim tarh-i hicâb
Karşı çıktı nâz ile hammamcı şâhid açtı bâb
Cümleye verdi selâmı gamze- i hâzır cevâb
Göz ucuyla kimine lûtf etti kimine itâb
Saye saldı sadra ol bâl.i bülend ibretnümâ
Mest ü hâyrân oldu her bir gûşede bir mübtclâ
Sakmur yavuz nazardan kendin ol dilrübâ
Sim bedenden oldu ihrrc atlas u zerrin kaba
Cümle a'zâsmdan ancak pîrehen kaldı nikab
Yoksa kim aceb bu mudur subha kalmış mâhitâb
Aşık Ömer 397
Nâz ile kıldı azimet içeru ol mehcebîn
Girdi halvethâneye bîgâneden oldu amîn
Bir güzel tellâk gulamı yanma geldi yakın
Sürünüp kîseyle sabun ol vücûd-i nâzenîn
Lûlerden aldı zerrin tâs ile dökündü âb
Gusle niyyet eyledi AUahu a'lem bissavâb
Bürünüp havlu nihân oldu mehi enver gibi
Sîne bendin bağlayup reftâr edr server gibi
Düştü dellâkîer önüne her biri rehber gibi
Taşra çıktı ruhieri olmuş gül-i ahmer gibi
Sundular bir kâse-i fağfûriden safî şerâb
Nûşuna sahbâ dedi çün bendeleri içti nâb
Cümle atlas u kabayı lâhzede giydi heman
Sardı sarındı libâsın doladı bend-i miyan
Oturup mir'ata baktı gördü bir şûh-i cihan
Pâdişâhım verdi hammam hakkını oldu revan
Kıldı vasfın yazmağa Âşık Ömer ba'de-I-hisâb
Dinlenürdü sergüzeştim eylesem bin cild kitâb
— 62S —
Nevbahâr eyyamı erdi her taraf buldu revâc
Asker-i İslama arsa sahn-ı sahrâ-yı Mahac
Hâzır ol vaktine ey kahbe kiralı gözün aç
Yanma kalur mu gör bu olunan bî indiraç
aşma nâr-ı melâmet o!a bir ^ün taht ü tac
Niyyeti arz-ı gazadır bunca bin er üstüne
Yalmanur bî hadd ü pâyan tîg-ı cevher üstüne
Tugrlar kaldırdı ser zerrin alemler üstüne
Akm etti pâdişâh -1 heft kişver üstüne
Sen gerek Malta'ya düş ister Kızıl elma'ya kaç
398 Âşık Ömer
Askerin çokluğuna g-arrâlanırsın ey lâîn
Dağıdır tahmîn û re'y-i fasidin tedbîr-i dîn
Gelmez isen sıdk ile îmâna olmazsın emîn
Bed fiâlin gayete ermiş zevalindir yakin
Gayrı var Lât ü Menât' in getürüp odlara saç
Ey Cmer bilsen bu yollarda neler gitti ne er
İşbu daVâ-yi mûbîne merd olan merdler yeler
Zahmınm kanın siler durmaz gaza tîgm siler
Bunca serbâzan Şehîd-i Kerbelâ kanın diler
Devlet-i İslâm değil tâc ü haraca ihtiyâç
- 622 —
Bu cihan bir tekye ey diî konan olmaz bunda aç
Kıl tevekkül Hak'ka kalbinden kanâat gözün aç
Açma derdin her kese kalmadı çün ehli ilâç
Bu zamanın bîvefâsıyla olunmaz imtizaç
Her kime kılsan gönül âlemde arz-ı ihtiyaç
Ol sana Tanrı selâmın vermez olur gözün aç
Bir temaşadır bu âlem serteser irfana hep
Sîm û zer gavgası düştü serteser meydâna hep
Ehl-i hâlin sözleri oldu kamu efsâne hep
Dınledirsen hoş derûnun derdini yârana hep
Her kime kılsan gönül âlemde arz-ı ihtiyâç
Ol sana Tanrı selâmın vermez olur gözün aç
Her ne söyler ise zengin dinleyüp derler belî
Bir fakîri görse et varma dünyânın eli
îşidenler ana derler masharadır yâ deli
Kande varsan pâk libâs ile yerin belî belî
Her kime kılsan gönül âlemde arz-ı ihtiyâç
Ol sana Tanrı selâmın vermez olur gözün aç
Âşık Ömer 399
Elde Ömer üç pay et ol rızkı Hak verir iyan
Birisid ye birisin yedir ü birin et nihan
Düşmana kalsun ko muhtâc olma dosta tek hemen
Hep yüze güler eyü gün dostudur halk ı cihan
Her kime kılsan gönül âlemde arz-ı ihtiyâç
Ol sana Tanrı selâmın vermez olur gözün aç
— 623 —
Ey dilâ bu âlemin sahnmda sohbet kalmadı
Kalmadı halkın arasında mahabbet kalmadı
Kalmadı işlenmedik dünyâda bid'at kalmadı
Kalmadı seyr eyle hiç bir eski âdet kalmadı
Kalmadı bir meyvenin dadında lezzet kalmad
Kalmadı nâehle düştü ehli san'at kalmadı
Kalmadı âlemde bir habbe bulunmaz sîmsiz
Sîmsiz her ne murâd etsen alınmaz sîmsiz
Sîmsiz her yerde dür kadrin bilinmez sîmsiz
Sîmsiz yanınca bir servi salmmaz sîmsiz
Sîmsiz mansıb oîınmaz düde minnet kalmadı
Kalmadı bil mekteb-i irfana hizmet kalmadı
Kalmadı gitti elimde ihtiyarım bilmedim
Bilmedim terk eyledim nâmûs ü arım bilmedim
Bilmedim yağmaya verdim elde varım bilmedim
Bilmedim sehvile geçti rûzigârım bilmedim
Bilmedim sevdâ-yi aşktan özge halet kalmadı
Kalmadı asla tenimde istirahat kalmadı
Kalmadı âlem kibarı ki kabada bilmiş ol
Bilmiş ol ki gittiler anlar pîyâde bilmiş ol
400 §ık Ö
mer
Bilmiş ol câhilleri sadrı gmâda bilmiş ol
Bilmiş ol kamilleri rene û anada bilmiş ol
Bilmiş oi çektim Ömer âlemde mibnet kalmadı
Kalmadı başımda kopmadık kıyamet kalmadı
— 624 —
Gör Lâîn i nükte- i eflâke baş indirmedi
Oldu merdud âteş iken hâke baş indirmedi
Yandı benlik nârına Hak'ka ki baş indirmedi
Nâr idi aslı ol nûr-i pâk'e baş indirmedi
Kaldı esfelde ebed eflâke baş indirmedi
Hazret-i Adem gibi Levlâk'e baş indirmedi
Dost iken Mevlâ ile fehm etmedi in'âmını
Sa'y ile ikraha teşbih eyledi ikrâmmı
Gerdenine akıbet bend etti lâ'net lâmmı
Kibr ile buğfz u adavet kapladı endamını
Bâis oldu bî aded ihlâke baş indirmedi
Hazret-i Âdem gibi Levlâk'e baş indirmedi
Anladı zürriyyetinden kim ne serverler gele
Nice Dâvûd u Süleyman ü Skenderler gele
Cümleden efdal ola dahi mükerrerler gele
Bildi kim bundan ne mürseller ne peygamberler gele
Ol muhît-i bahri Erselnâk'e baş indirmedi
Hazret-i Adem gibi Levlâk'e baş indirmedi
Ey Ömer mekr ü fitenle şaşırup tedbîrini
Çok çalıştı Girdigâr'm bozmağa takdirini
Cehl ile oldu muhalif bilmedi taksirini
Kadr ile a'lâ iken esfelde buldu yerini
Zehr ile kaldı ebed tiryâke baş indirmedi
Hazret-i Adem gibi Levlâk'e baş indirmedi
Âşık Ömer 401
-625 —
Gâh olur bin şevk ile mesrur eder aşk âdemi
Gâh ağladır gehî mehcûr eder aşk âdemi
Gâh zulmette olur pür nûr eder aşk âdemi
Gâh olur şahı Süleyman mûr eder aşk âdemi
Gâh hâk-i pâlar içre Tür eder aşk âdemi
Gâhi dünyâda begayet hor eder aşk âdemi
Gâhi gâm âyîne-i dilde değildir cilvedâr
Gâh bir ma'sûm olur aşk gâh olur bîihtiyar
Ademe bin dürlü suretle görünür aşikâr
Sâki-i devrân elinden geh içirir zehr-i mâr
Geh safa camın sunup meyhûr eder aşk âdemi
Cür'a-i aşktan yine mahmur eder aşk âdemi
Gâh olur pîr-i pedersin geh peder ma'sûmusun
Gâh mürde zindesi geh zindenin merhumusun
Gâh bîkarar hakikat meclisinin mumusun
Gâh olur kim serteser âlemlerin meşhurusun
Gâh olur halkın gözünden dür eder aşk âdemi
Lâmekân iklimine Mansûr eder aşk âdemi
Gâh âlem kabzına ferman olursa zîr-i dest
Serserî dehri gezersin gâh hayran gâh mest
Gâh bir sâkî eder devrân *ı câmm geh şikest
Gâh olursun zerre i nâçîz veş hâk içre mest
Gâh rif'at gösterüp meşhur eder aşk âdemi
Bir harâb-ı beyt iken ma'mûr eder aşk âdemi
Kalmayım dersen Ömer gaflette ayn.ı sırrı aç
Âlem-i aşk bir aceb mir'ât-ı ibrettir göz aç
26
402 Âşık Ö
m er
Gâh a'Iâ gâh ra'nâlarla tab'ın imtizaç
Serseri dehri gezersin gâh yalın gâh aç
Gâh olur şâh-ı cihan düstûr eder aşk âdemi
Gafil olma kim sakın mağrur eder aşk âdemi
_ 626 —
Muallâ dervişüz fakr u fenâyîlerdenüz âşık
Beka arzusun etmiş bî bekayîlerdenüz âşık
Yakîn-i bende-i Âl-i Abâ'yîlerdenüz âşık
Muhibb-i Çâryâr-ı bâsafâyîlerdenüz âşık
Sadâkatle Ebû Bekr-i gmâyîlerdenüz âşık
Hasen hakkı Küseyn-i Kerbelâ'yîlerdenüz âşık:
Ulu himmet imâm-ı nâm ı Zeynel'âbidîn'indir
Delâletler İmâmı Bâkır'm erbâb-ı dînindir
İmâmı Ca'fer'in sıdkı kamu ashâb-ı dînindir
Oların iştiyakı sînede âdâb-ı dînindir
İmâmı Mûsi-i Kâzım Rızâyî'Ierdcnüz âşık
Hasen hakkı Hüseyn-i Kerbelâ'yîlerdenüz âşık
Ali İbn-i İmam Mûsâ bizim din rehnümâmızdır
Takî'nin zâkiriyiz zühd ü takva pîşüvâmızdır
Nakî ile Takt hem evliyamız etkıyâmızdır
Abîr-i âstânı can gözüne tûtiyâmızdır
Muhibb- Aiskerîlerden duâyîlerdenüz âşık
Hasan hakkı Hüseyn-i Kerbalâ'yılerdenüz âşık
Haber aldık bu râh-ı aşka bizden ön gelenlerden^
îmâmeyn uğruna cân ü serin ifna kılanlardan
Baş açık yalın ayak Kerbelâ'Iarda yelenlerden
Biziz ol Çârıyâr'ı bir görüp te hem bilenlerden
Âşık Ömer 4O5
Ömer Osman Aliy-yel- Mürtezâ'yîierdenüz âşık
Hasen hakkı Hüseyn-i Kerbelâ'yîlerdenüz âşık
Ömer çarhm sütunu oynadı ya çenberi şaştı
Ya bârân-ı fesâd ü fitne yağdı suları taştı
Safa kalmadı bir yerde hevâ ye'cûcu karcaştı
imâmı Mehdi-i devr-i zamanın vakti yaklaştı
Ana bin cân ile biz ser fedâyîlerdenüz âşık
Hasen hakkı Hüseyn-i Kerbelâyîlerdenüz âşık
— 627 —
Bilmedin gittin hevâ ile heves tezvirini
Imtihân-ı rûh ile emmârenin tedbîrini
Gördüğün rü'yâların fehm etmedin ta'bîrini
Boynuna kıldın belâ tûl-i emel zencîrini
Ne feragat ettin el çektin ne usandın gönül
Ne bu nefs insafa geldi ne sen uslandın gönül
Nev arûs-i dehr iken soldu baharın bilmedin
Bilmedin terkeyledin nâmûs u ânn bilmedin
Bilmedin geçti bu rütbe rüzgârın bilmedin
Gitti sermâyen bile sudun zararın bilmedin
Serteser geşt eyledin dünyâyı dolandın gönül
Ne bu nefs insafa geldi ne sen uslandın gönül
Ey Ömer bildim anmçün istirahat sende yok
Cisminin mağlûbusun ruha riâyet sende yok
Erdi idrâke halel akl u liyâkat sende yok
Kabiliyyet kılmağa imkân ü takat sende yok
Ne bu halka yaradın ne Hak'tan utandın gönül
Ne bu nefs insafa geldi ne sen uslandın gönül
404 Aşık Ömer
- 628 -
Ey cemâl-i tal'ati ferhunde ol tab'-ı selîm
Bî bedeldir hublar içre hüsnüne yok lâm ü cim
Vuslatm dâr-ül-emandır firkatin nâr-ı cahîm
Eşk-i çeşmin hâk-i pâyinden cüda düştü yetîm
Çeşm.i âfetten emîn etsin seni Rabb-i Rahîm
Gider oldum sağ- esen kal elveda' Abdülkerîm
Hatırımdan gitmeye nakş-ı hayâlin ey perî
Boynuma düşer ise kâküllerin sevdâleri
Kande görsem bir cemâli hüsn ü mihr-i en veri
Dilime evrâd ola âyât-ı hüsnün ezberi
Çeşm-i âfetten emîn etsin seni Rabb-i Rahîm
Gider oldum sağ esen kal elveda' Abdülkerîm
Çekmedin cevr ü sitemden nâz ü istiğnadan el
Hep amelden hâsıl ettim kendime bunca emel
İsterim vasim nasîb etse yine Azze ve Gel
Ömrün uzun eylesün Hak ey gözüm nuru güzel
Çeşm-i âfetten emîn etsin seni Rabb-i Rahîm
Gider oldum sağ esen kal elveda' Abdülkerîm
Düşmüş iken dil henüz mihr ü mahabbet çağma
Ateş-i firkatlerin dağ urdu sînem dâğma
Har dahi yol bulmasun seyr-i cemâlin ağına
Belki bu beyti sabâ şerh ide gül yaprağına
Çeşm-i âfetten emîn etsin seni Rabb-i Rahîm
Gider oldum sağ esen kal elveda' Abdülkerîm
Âşık Ömer 405
Der ki bu Aşık O m er ey Yûsuf, i gül pîrehen
Sakın ol ehl-i hasedle eyleme seyr-i çemen
Menzilin çâh ola şâyed başına sultân iken
Elhazer gûş eyle pendim korkarım ey sîm ten
Çeşm-i âfetten esmîn etsin seni Rabb-ı Rahîm
Gider oldum sağ esen kal elveda* Abdülkerîm
— 629 _
Görünmez pertevinden sûret-i mihrin ne halettir
Münevver hüsnü kandil içre bir nûr-i hidâyettir
Okurlar nakşım ezber mufassal bir hikâyettir
İşidenler ne hoş derler müeddâdan ibarettir
Sekiz cennet cemâlinden iyan kadd ü kıyamettir
Adm anmak selâmettir yüzün görmek saadettir
Gözündür mescid-i Aksa mukavves kaşların mihrâb
Pes oldur Kabekavseyn ü pes oldur kıble- i ashâb
Açılır matla'-ı rûyinden anın fâtih-ül-ebvâb
Okur âlim olanlar âyeti vechinde Seb'.ul-bâb
Sekiz cennet cemâlinden iyan kadd ü kıyamettir
Adm anmak selâmettir yüzün görmek saadettir
Oîuptur Kâf ü Nün ile nice mu'cizlerin izhâr
Kılur nakd-i cihanda yâd-ı Bûbekr ü Ömer herbâr
Dahi Osman duyuptur ana kâtib câmi'-i esrar
Cenâb-ı Çâriyâridir olubtur Hayder-i Kerrâr
Sekiz cennet cemâlinden iyan kadd ü kıyâamettir
Adın anmak selâmettir yüzün görmek saadettir
406 Âşık Ömer
Muattar eyledi âfâkı ıtr-ı müşk - i hoşbûsu
Gönül sayyâdını sevdaya saldı çeşm-i âhûsu
Uyandı tîr-i kirpikler gözümden gitti uyhusu
Mübarek sâf bir mir'ât oluptur sanki pehlûsu
Sekiz cennet cemâlinden iyan kadd ü kıyamettir
Adın anmak selâmettir yüzün görmek saadettir
Ömer nûr-i şuhûduna müşâhiddir kamu zerrât
Bu ne sun' -i İlâhîdir irişmez akl ana heyhat
Vücûdu lerzesinden mevce geldi cümle mevcudat
Mezâhirdir sıfât-ı mutlakmdan akl-ı külliyyât
Sekiz cennet cemâlinden iyan kadd ü kıyamettir
Adın anmak selâmettir yüzün görmek saadettir
— 630 —
Bârekâllah hüsnün ey meh hub cemâl olmuş dürüst
Misli nâdir özge müstesna kemâl olmuş dürüst
Dişlerin dür leblerin âb-ı zülâl olmuş dürüst
Gonca meşreb lâle reftar âl âl olmuş dürüst
Dîdene kıldım nazar gamzen kıtal olmuş dürüst
Mehcebînim bedr û hem ebru hilâl olmuş d ürüst
Çeşm-i cellâdını gördüm ki nice kan eylemiş
Derdimend âşıkları pâyinde kurbân eylemiş
Mısr-ı hüsne kendini sullân-ı hûbân eylemiş
Esicek bâd-ı sabâ zülfün perişan eylemiş
Dağılup giysûlarm çün dâl dâl olmuş dürüst
Sim cemâlin üzre benler hâl hâl olmuş dürüst
Mûbtelâyım sen güzele yâ meleksin yâ perî
Bu cihanın nuru sensin pâdişâh ol var yeri
Semaî
Âşık Ömer 407
Seyr eden Leylâ seni Mecnûndun oldu ekseri
Mah cemâlin g^örmeyeli hayli demdir ey perî
Nakş-i rûyin duşuma hâb ü hayâl olmuş dürüst
Aşiyânm dîde-i pür nem şimal olmuş dürüst
Enver-i hüsnünü medheyler dün ü gün ... (?)
Çeşm-i mümtâzmdır eden zâr ü sergerdan beni
Cana minnet bezledem râhmda cân ile teni
Gülşeninde sahnur gördüm yeşillerle seni
Kadd-i şimşâdm aceb serv-i muhal olmuş dürüst
Kametin ey Nûriyâ tûbâ misâl olmuş dürüst
Hüsnünü medhettiğim tahkik deme lâf ü güzaf
Şu'le-i mir'ât-ı hüsnün gûyyâ bir ayn-ı sâf
Can cemâlin Kâ'besin kılmak diler her dem tavaf
Söylerim ben sadıkane söylemem asla hilaf
Bu Ömer aşkınla gör hecr ü melal olmuş dürüst
Derdin ile âh û zarı hüsn-i hâl olmuş dürüst
— 631 —
Kayd-ı kesretten geçüp bir canibe kıldım havas (1)
Alem. i gaybdan irişti gûşuma bu pend-i hâs
Bulmak istersen eğer endîşeden cây-i menâs
Kimseyi rencide kılma kim mukarrerdir kısâs
Sineni kibr-i küdûretten er ol eyle halâs
Merd isen neyler senin âyîne-i kalbinde pâs
Gel maânî mantıkmdan okudunsa bir varak
Nüsha- i ilm-i ledünden tıfl-ı cana vir sebak
Gıli ü gıştan pâk eder eşyayı âb-ı safa bak
Âdemi buğz u garazdan kurtarır tevhîd-i Hak
(1) Heveî
408 Âşık Ömer
Sineni kibr-i kûdûretten er ol eyle halâs
Merd isen neyler senin âyîne-i kalbinde pâs
Bir avuç hâk olasın sende nedir ucb ü riya
Yine ol hâk oliser çeşmine bir dem tûtiyâ
Aç gözün gaflette kalma çâh-ı zulmetten biyâ
Rûşenâ ol şem' tek can meclisine ver zıya
Sîneni kibr-i kûdûretten er ol eyle halâs
Merd isen neyler senin âyîne-i kalbinde pâs
Mâsivâ lezzâtma aldırma akl erlik budur
Hak ile bâtıl nedir fark et hûnerverlik budur
Ehl-i Hak'km nefsine ettiği rehberlik budur
Mürg-i ruhu dama saydettirme serverlik budur
Sîneni kibr-i kûdûretten er ol eyle halâs
Merd isen neyler senin âyîne-i kalbinde pâs
Nâ ûmîd olma dilâ eyle niyaz akşam sabah
Kıl mûnâcât aça kufi- i aklı miftâh-ı ferah
Bâd-i gafletle düşer âyînei tab'a terah
Meclis'i ruhanide budur Ömer kavl-i esah
Sîneni kibr-i kûdûretten er ol eyle halâs
Merd insen neyler senin âyîne-i kalbinde pâs
— 632 —
Bir zaman geşt eyledim gezdim cihanı kuru yaş
Kande bir kâm almağa vardım ise çektim telâş
Âşık Ömer 409
Bir güruha uğradım ölmüş ki yoktur sîne baş
İçlerinden dedi bir pir aç gözün gafil mebâş
Hirmen-i ömrüm öğüttüm etmedim bir dâne aş
Asiyâb 1 ten yıkıldı kalmadı taş üzre taş
Serteser ssyreyledim kevn ü mekânım kalmadı
Aleme fâş olmadık râz-ı nihânım kalmadı
İrdi idrâke halel tâb ü tevânım kalmadı
Pâyimâl-i berzemîn oldum zamanım kalmadı
Hirmen-i ömrüm öğüttüm etmedim bir dâne aş
Âsiyâb-ı ten yıkıldı kalmadı taş üzre taş
Bir seher fikreyleyüp endîşe- i a'mâl ile
Der idim hâlim n-olur âhır bu bed ef'âl ile
Nâzenîn evkatımı zây eyledim ihmâl ile
Gördüm âlem hep bunu söyler lisân-ı hâl ile
Hirmen-i ömrüm öğüttüm etmedim_^bir dâne aş
Asıyâb-ı ten yıkıldı kalmadı taş üzre taş
Kani ol anılmadık yerlerde ben ettiklerim
Tûl ü arz ile ırak menzillere gittiklerim
Gâh kaza bana kazaya gâhi ben yettiklerim
Hep ziyan imiş kamu hep kâr kıyâs ettiklerim
Hirmen-i ömrüm öğüttüm etmedim bir dâne aş
Asiyâb-ı ten yıkıldı kalmadı taş üzre taş
Her kime şîr-i kaza nâgeh olursa pençegîr
Arkasın yere getürür ne gedâ bilür ne mîr
Tazelikte olmadım bir veçhile revnak pezîr
Şimdi buRU söyler oldum akıbet oldukta pîr
410 Âşık Ömer
Hirmen-i ömrüm öğüttüm etmedim bir dâne aş
Âsiyâb-ı ten yıkıldı kalmadı taş üzre taş
Derd ü gamdan ben sararup solduğum Aşık Ömer
Mâsivâdan g-am değil kurtulduğum Âşık Ömer
Yetmedi zây ettiğimi bluduğum Âşık Ömer
Ağlarım böyle tehî dest olduğum Âşık Ömer
Hirmen-i ömrüm öğüttüm etmedim bir dâne aş
Âsiyâb-ı ten yıkıldı kalmadı taş üzre taş
— 633 —
Bu gün bir mâhitab gördüm
Arzıhal sunmağa vardım
Yâr melek sîmâya benzer
Bakışı Leylâ'ya benzer
Aşıklar ölümden kaçmaz
Kişi sevdiğinden geçmez
Siyah ebruların çatma
Dostum gelür diye bakma
Âştk Ömer asla gülmez
Ayda bir selâmın gelmez
Meyi âb-ı zülâl anca
Buluşması muhal anca
Yeni doğmuş aya benzer
Samur kaşlar hilâl anca
Serin verir sırrın açmaz
Mahabbet başka hâl anca
Benim ciğerciğim yakma
Yâr gelmesi hayâl anca
Akar çeşmim yaşı durmaz
Yârdan selâm muhal anca
~ 634 —
Şu karşıdan gelen dilber
Bir selâma kail oldum
Gelir amma neden sonra
Verir amma neden sonra
Bahçede açılan güller
Bizi zemmeyleyen diller
Gördüm yârimin yüzünü
Aradım buldum izini
Kolumdan uçurdum bazı
Aşık Ömer'in niyazı
Dalında öten bülbüller
Çûrür amma neden sonra
Öptüm dostumun gözünü
Buldum amma neden sonra
Yeter ettin bana nazı
Geçer amma neden sonra
_ 635 _
Mürüvvet ummazam senden
Çün âhır can gider tenden
Yürür ey bî vefa dünyâ
Ya ne bunca cefâ dünyâ
414
Âşık Ömer
Ki zehrinden nice erler
Nice Sâm u Skenderler
Kani yâ bunca şâhâni
Nice taht-ı Süleymâni
Fenanın gerdişi budur
Binâ-yi evveli sudur
Ömer gör âlemi mutlak
Vefa olsa görürdü hak
Ne canlardan geri kalmış
Harâb ender harâb olmuş
Harâb olmuşdürür yine
Nazar kıl hây ü hûyine
Şirâr-ı mekrine yanma
Sen anı âşinâ sanma
Ne semle kullanursun at
Mücerred zehr ile kat kat
Ömer el çek safâsından
Hazer eyle cefâsından
Halâs edemedi serler
Gezüp kaftan kafa dünyâ
Türaba kattın ey fânî
Esüp verdin püfe dünyâ
Cefâ zehriyle memlûdur
Değildir pür safa dünyâ
Mezâkı yok vefa elhak
Muhammed Mustafâ dünyâ
— 636
Misafir hânedir dünyâ
Yatur viranedir dünyâ
Dualar yüzü suyine
Kuru efsânedir dünyâ
Yüzüne güler inanma
Sakın bîgânedir dünyâ
Felek eyler sen âhır mat
Dolu peymânedir dünyâ
Vefa umma vefasından
Fenadır yâ nedir dünyâ
— 637 —
Bu gün ol hubların şahı
Seyr eyledim yüzü mâhı
Dinledim fasih kelâmın
Görüben kemter gulâmm
Hışma gelse çatar kaşın
Rahma gelüp çeşmin yaşın
Geldi geçti bin nâz ile
Güldü geçti bin nâz ile
Âl ile Tanrı selâmın
Saldı geçti bin nâz ile
Zâr eder âşıkm işin
Sildi geçti bin nâz ile
Âşık Ömer
415
Buse diledim dilberden
Garib Ömer aklım serden
Bugün ben bir gfüzel gördüm
Aklımı başımdan aldı
Beni mest eden camıdır
Her biri bir haramidir
Mah cemâline bakılur
Söyledikçe bal dökülür
Cemâl-i hüsnü âlişan
Siyah zülüfler perişan
Aşık Ömer geldi ise
Ferhad dağı deldi ise
Bin nazar eyledim yerden
Aldı geçti bin nâz ile
638 _
Yeşiller giymiş ağ üzre
Durabilmem ayağ üzre
Gonca gülün eyyamıdır
Kirpikleri kapağ üzre
Ben kulun yanup yakılur
Leblerinden dudağ üzre
01 Yusuf'tan almış nişan
Dökülmüş al yanağ üzre
Hak inayet kıldı ise
Ben koyam dağı dağ üzre
_ 639 _
Gel dilberim kan eyleme
Doğan aydan esen yelden
Tabîbim hışmmen bakma
Yanağına güller sokma
Halden bilür haldaşım var
Üç yaşında kardaşım var
Ömerlim der ben de geldim
Sen bir kuzu ben bir kurdum
Seni kandan sakınıram
Seni günden sakınıram
Ben kulun odlara yakma
Seni gülden sakınıram
Yola gider yoldaşım var
Seni andan sakınıram
Tazelendi eski derdim
Seni benden sakınıram
— 640 —
Aceb ol kaşları keman
Benim ile ahd ü eman
Niçün korkmaz Huda'sından
Bu muydu ihtidasından
416
Âşık Ömer
Ol rakibden öğüd almış
İşittim şimdi vazgelmiş
Ben kül oldum yane yane
Sevdiğim çıksa meydane
Salındı bahçeye girdi
Mor menevşe boynun eğdi
Bahçede açılan güldür
Asık Ömer ednâ kuldur
Göz süzüp te sakın kaşın
Oygelenüp salma başın
Güzeller içinde mâhım
Bana bağışla günâhım
Emdir lebinin kandini
Çözdükçe göğsün bendini
Asık Ömer ider bakın
Bu mahzun gönlüme sakın
Merhamet kıl kaşı keman
Sahnup geldiğin zaman
Dine gelir gören kâfir
Tutmuşsun yükün cevahir
Boyuna hülle biçilmiş
Dürlü çiçekler açılmış
Bu Ömer medheder seni
Gel mahrum eyleme beni
Ben kulun ferdaya salmış
Canan eski gedâsmdan
Ciğerim döndü büryane
Durulmaz hoş libâsından
Çiçekler selâma durdu
Gül kızardı hayasından
Dalında öten bülbüldür
Azad et geç hatâsından
— 641 -
Eğme Mevlâ'yı seversen
Söğme Mevlâ'yı seversen
Cevr idüben alma ahım
Döğme Mevlâ'yı seversen
Bana teslim et kendini
Dökme Mevlâ'yı seversen
Seni sevene ol yakın
Değme Mevlâ'yı seversen
_ 642 _
Ehl-i irfana benzersin
Serv-i revana benzersin
Çevrin çok sitemin zahir
Ulu kervana benzersin
Ak gerdana ben saçılmış
Bahâristâna benzersin
Yaş yerine döker kanı
Bir âdil hâna benzersin
Dili bülbül ruhleri gül
Kapunda ben bir gedâ kul
Ağlarım dostum gelince
Ah efendim tâ ölünce
Saklarım aşkın bendedir
Netekim can bu tendedir
Dostum yüzün görmeyince
Ömer kabre girmeyince
Âşık Ömer
— 643 —
417
Fariğ olmaz gönül senden
Fariğ olmaz gönül senden
Derdime derman bulunca
Fariğ olmaz gönül senden
Dîvâne gönlüm sendedir
Fariğ olmaz gönül senden
Bedenden can vermeyince
Fariğ olmaz gönül senden
644
Sübhan bizi uyarıser
Canlar tenin isteyiser
Gör Hâlık'm inayetin
Bize gösterir tal'atm
Gör Yûnus'un mu'cizâtın
Terk etmedi ibâdâtın
Ahdine gel eyle vefa
Kani Muhammed Mustafâ
Ömer'in gel tut sözünü
Lâ'net îblîs'e olundu
Bunca isyan etmiş iken
Terk eyleyip gitmiş iken
Deryâ-yi bînihâyetin
Bunca günah etmiş iken
Emr-i Hak'ka itaatin
Kırk gün bahk yutmuş iken
Eyle gönüllerde safa
Arş'ta mi'rac tutmuş iken
Gider benlikten özünü
Arş*ta mekân tutmuş iken
— 645 —
Salmup seyran yerine
Siyah zülfün mah yüzüne
Çıkan dilber kiminsin sen
Döken dilber kiminsin sen
27
418
Âşık Ömer
Baktım gfözüne kaşına
Beni hicran ateşine
Pâyine yüz süren kullar
Al yanak üstüne güller
Seyrâna gider bostana
Bize mestâne mestâne
Âşık Ömer gkyre varma
Elâ göze siyah sürme
Benzettim hümâ kuşuna
Yakan dilber kiminsin sen
Demâdem medhin iderler
Takan dilber kiminsin sen
Bülbül konar gülistana
Bakan dilber kiminsin sen
Varup dîvânına durma
Çeken dilber kiminsin sen
646
Gönül dost evine varma
Her güzele güzel deme
Bize kalmış yanıp tütmek
Yârı tenhâda saydetmek
Ayırma yâri yârından
Bir buse ver gerdanından
Ömer bildin ki yâd oldun
Gönül bildin ki mat oldun
Hâlin dildâra arzolsun
Olursa ehl-i ırz olsun
Bîvefânın ahdin gütmek
Benim boynuma borcolsun
Dûr etme âsitânından
Mubah olmazsa farzolsun
Lâ'l ü yakuta zât oldun
Sür piyadeyi koz olsun
647 —
Şu karşıdan gelen dilber
Yanında bir kızla bile
Boyu selvi dala benzer
Gonca açmış güle benzer
Gelinin gözleri bende
Gelin şerbet gibi tasta
Gelin kıza bulur suçu
Gelinin ibrişim saçı
Kız cefâlar etmez dosta
Kız tabakta bala benzer
Kızın geline yeter gücü
Kızın sırma tele benzer
Âşık Ö
mer
419
Gelin eder adım huri
Gelin al çiçekli koru
Taşlar olsun yapınızda
Aşık Ömer kapınızda
Kız da meleklerin biri
Kız bahçede güle benzer
Misk ü anber kokunuzda
Bir azatsız kula benzer
— 648 —
Bahar oldu gül açıldı
Dürlü çiçekler açıldı
Lâle eder ben lâleyim
Hem senayım hem safayim
Karanfil beni ekerler
Alur saksıya dikerler
Menevşe eder hey Tanrı
Niçûn benim boynum eğri
Sünbül der ki kanım aktır
Cümlemiz yaradan Hak'tır
Ömer tuttu sünbül sözün
Gonca îkaz etse gözüm
Küllî rahmetler saçıldı
Kangımız a'lâ çiçektir
Cümlenizden ben a'lâyım
Kangımız a'lâ çiçektir
Beğlere pişgeh çekerler
Kangımız a'lâ çiçektir
Aşıklar söylerler doğru
Kangımız a'lâ çiçektir
İçimizde hiç kem yoktur
Kangımız a'lâ çiçektir
Getürsün çiçeğin yüzün
Her bin a'lâ çiçektir
649 —
Sabahtan bahçeye girdim
Dost gülün enğel koparmış
Ben âşıkım bana yazık
Kolların sıkmış bilezik
Aşıkm sakın unutma
Kelb rakib ileri gitme
Bülbülüm güle sarmaşmış
Sefil fidana sarmaşmış
Parmağında hatem yüzük
Zülfü gerdana sarmaşmış
Meftununum oda yakma
Bir can bir cana sarmrşmış
420
Âşık Ömer
Ömer'in der diler dilek
Âhır bizi eyler helek
Ne cevhersin behey cânâ
Görmedim sen gibi asla
Aşkın başıma belâdır
Kaşların tîg-ı kazadır
Beni sen şây ettin halka
Bu dilhaste-i âşıka
Nedir o gamzeler sâhir
Gönüller almağa mahir
Ömer bıçârenim hâlâ
Bu cihanda sana cânâ
Benim sen çeşm-i şehlâya
Sen gibi zülfü Leylâya
Cemâlin göreli cânâ
Benim bir veçhile sana
Seninçûn zâr ü giryânım
Sen gibi mâha sultânım
Ömer kaldı mateminde
Şimdi olup sana bende
Sofi elin çek hazer it
Çeşm-i basiretle gözet
Âbımdan yanıyor felek
Bu dertler bize sarmaşmış
— 650 —
Sana kıymet bahâ olmaz
Âşıka âşinâ olmaz
Ettiğin cevr ü cefâdır
Sen gibi hoş edâ olmaz
Çeşminden kanh yaş aka
Cefâlar dâima olmaz
Gelir dine gören kâfir
Acebdir bîpervâ olmaz
Muanber zülfün mutarrâ
Ben gibi mübtelâ olmaz
651 —
Elim irmez gücüm yetmez
Elim irmez gücüm yetmez
Mahabbet elverdi bana
Elim irmez gücüm yetmez
Çıkar eflâke sûzânım
Elim irmez gücüm yetmez
Ziyâde var gönlü sende
Elim irmez gücüm yetmez
— 652 —
Hikmet-i Yezdan okuduk biz
Dersimiz ayan okuduk biz
Âşık Ömer
421
Vahdetimiz ayan iken
Biz tıfl-ı ebcedhân iken
Şöhretimiz nihân iken
Mâfız^la Bostan okuduk biz
Biz tarîk-ı Mesnevî'yız
Kuş dilini pek biliriz
Gel nazar it nüshamıza
Ma'nîde her pençemize
Şeyhe bırakma tezkere
Biz kati çok müfessire
Kavukları kürsi gibi
Biz hezâran Urfi gibi
Aşık Ömer'dir ismimiz
Adlî tecellî cismimiz
Molla Celâr in sırrıyız
Vird-i Süleyman okuduk biz
îlm-i ledün harfımıza
Sâm ü Neriman okuduk biz
Meykedeye gel habere
Fenn-i imtihan okuduk biz
Felekiyyat burcu gibi
Arife meydan okuduk biz
Vehbî yazıldı resmimiz
Sırrını ayan okuduk biz (1)
— 653 —
Kurulah neler çekmiş
Nice bin dürlü kan etmiş
Bilinmez ne aceb aldır
Âşıklık ne müşkil haldir
Yalan dünyâya sorsana
Akan deryaya sorsana
Gönül bir sarhoş misaldir
Çeken şeydâya sorsana
Bu derdin çâresin bilmem
Olaydın yâr ile bir dem
Kelâmı Nâz ile söyler
Niçün cevr ü cefâ eyler
Cihanda bulmadım bir yâr
Der ki Ömer cümlemiz var
Akar çeşmim yaşın silmem
Çeküp tenhâya sorsana
Garib gönlüm alup neyler
Melek sîmâya sorsana
Rûz ü şeb eylerim efkâr
İden Mevlâ'ya sorsana
(1) «Biz» ler vezni bozuyor; ihtimal atlında yoktur.
422
Bu gülşende karâr eyle
Rûz ü şeb durma nâz eyle
Beni uyhudan uyardın
Derûnunda sakla derdin
Bırakma âşıkı gözden
Biz de aşk ehliyüz bizden
Bu zamandır böyle kalmaz
Bu güllerden vefa olmaz
Bu Ömer kaynayup coşar
Goncalar gavgaya düşer
Gurbet elde deldin bağrım
Yeter kıldın cefâ canım
Sabahtan var Hak'ka yalvar
Her seherde başka hâl var
Karardı da buzlu dağlar
Aşıklar birikmiş ağlar
Der ki Ömer yolsuz olmaz
Hercaiden vefa gelmez
Yakında bir melek sîmâ
Lebi gonca yüzü zîbâ
Görünmez oldu dîdârı
Nice kılmayayım zarı
Âşık Ömer
— 654 -
Gayrı bağa göçme bülbül
Gül senindir geçme bülbül
Dilerim solmaya verdin
Yâda sakın açma bülbül
Gönüller eğle bu yüzden
Yol değildir kaçma bülbül
Sakın hardan aman gelmez
İnanma and içme bülbül
Kaçan aşkın hadden aşar
Bir birine geçme bülbül
655
Garib garib ötme bülbül
Derdime derd katma bülbül
Bahçelerde gönce gül var
Başın içûn yatma bülbül
Firkat yolumuzu bağlar
Semtimizden gitme bülbül
Rakib kıymetini bilmez
Var bir hara çatma bülbül
— 656 —
Peri peykerden ayrıldım
Boyu ar'ardan ayrıldım
Gönlümün artar efkârı
Gül-i ahmerden ayrıldım
Âşık Ö
mer
423
Soyunup gireyim şale
Revadır eyleyim nâle
Lebi sükker şîrin sözlü
Felekte bir güneş yüzlü
Ömer der olmuşum hayran
Bugün ben bir lebi mercan
Beni aşk koydu bu hâle
Ben ol dilberden ayrıldım
Kaşları ok elâ gözlü
Meh-i enverden ayrıldım
Hicrile bağrım dolu kan
Dişi gevherden ayrıldım
424
Âşık Ömer
Şartanç
— 657
îtme cefâ bana şehâ
Nola vefa itsen eyâ
Cevr ü sitem virdi elem
Eyledi gam kaddimi ham
Ey pür edeb noldu sebeb
Her ruz ü şeb çeşm-i gadeb
Var mı güzel sana bedel
Vashna el irse sehel
Dâğ-ı derun dilde füzun
Aşk u cünun oldu nümün
Gamzen aman âfet-i can
Ehl-i iman külli heman
Şâm ü seher dilde keder
Eyleme dar(l) ahım irer
Ey büt-i Çin âliye kin
Eyle şirin şâh-ı güzin
Çevri reva görme seza
Lûtfı edâ huri lika
Bana bu dem ey gül-i fem
Kem deyemem ol sanema
Bilsem aceb bendene iıeb
Rene ü itab turfa belâ
Sinemi gel tîg ile del
Nola mahal kân^ı sehâ
Bağrımı hun eyledi çün
Sabr u sükûn vire Huda
Dökmede kan şâh-ı cihan
Eyledi can sana feda
Dâğ biter sûz-i ciğer
Bir gün ider sana şehâ
îtme hemin vasla yakin
Ömer'i hazin itme cana "?,
(1) Zarar .
ilâve
Koşma
— 658
Kadir Mevlâm seni sevmiş yaratmış
Siyah zülfün tel tel olmuş uzatmış
Gelir imiş başa yazılan yazı
Al Âyet-i Kürsî ile îhlâs'ı
Siyah kaşın mürekkepten yazılır
Dudağın üstüne Tebbet yazılır
înnâfetahnâ'ya benzer gözleri
Sûre-i Yâsîn'e dönsün yüzleri
Aşık Ömer eder cismin çevresi
Errahmân okunur kaşın aresi
Serdâr etmiş dilberlerin üstüne
Salıvermiş ince belin üstüne
Gel gönül edelim Hak'ka niyazı
Okuyup gidersin yolun üstüne
Gerdanın altına altun dizilir
Eliflâm okunur dilin üstüne
Söyle dilber mest olmasun sözleri
Velfecri okunur anın üstüne
Yanağın Bismillah Elham sûresi
Vedduhâ okunur anm üstüne
— 659
Böyle yüksek uçma şahin bakışlım
Aşık-ı sâdıkm oda yakışlım
Edersin sevdiğim rakibe izzet
Rûzigâr elinden çekesin mihnet
Bir çevri yamana meyil verirsin
Başına gele de sen de göresin
Aşıka kıldığın başka fen gibi
Aşk ateşi sînen yaka ben gibi
Koştururlar seni kola bir zaman
Hiç lütfün olmaz mı kula bir zaman
Bir anca bulmadık yanında rağbet
Açılan güllerin sola bir zaman
Bakmayana neye sözler söylersin
Her kes ettiğini bula bir zaman
Bağrı âhen görmemişim sen gibi
Gözlerin kan ile dola bir zaman
426
Âşık Ömer
Ömer zaifliğe yûz tuttu cismim
Şimdi âr edersin anmağa ismim
Hilâle dönderdin ey perî resmim
Hâtırmdan gitmez ola bir zaman
— 660 —
Ağlarım gözlerim yollarda kaldım Şûh-i şîvekârım kaçan gelesin
Dil zevrakın firak engine saldı Artmakta efkârım kaçan gelesin
Sevkınla nâle vü feryada döndüm Dağları deldim de Ferhâd'a döndüm
Mişezârm kûh-i sayyâda döndüm Ey âhû şikârım kaçan gelesin
Yok mudur insafın ey çeşm-i âhû Kalmadı takatim ya nice bir bu
Hasretinden gelmez çeşmime uyku Subha dek bîdârım kaçan gelesin
Şevksizdir dîde-i bahtım uyanmaz Aşkından el çeküp gönül usanmaz
Firakın nârına yürek dayanmaz Ağlamaktır kârım kaçan gelesin
Bu Ömer vâdi-i hayrette kaldı İki dîdelerim kan ile doldu
Gözüm yolda kara akşamlar oldu Şem'-i tâbıdârım kaçan gelesin
_ 661 —
Aklımı başımdan yağma eyleyen
Açılmış hüsnünde ol gûl-i zîbâ
Başında fino fes beyaz abani
Lâhûri şal sarar ince miyanı
Bir perçemi anber dili tatlıdır
Rûy-i şerîfi amma reyhanlıdır
Lepiska şalvarı sırma mintanı
Edalı cilveli pek elvanlıdır
Kolunda âhenden Dimişkî kolçak Miyânmda cevher zer kaplı bıçak
Cihanda görmedim bir böyle nacak Mahbûb-i merdandır deli kanlıdır
Yanında telâtin ahmer yemeni
Kemter Âşık Ömer medhetti anı
Mürgi gibi yürür çoktur seveni
Aslı beğzâdedir zâtı şanlıdır
_ 662 -
Dedim dilber yanakların- kızarmış
Dedim dâne dâne olmuş benlerin
Dedi çiçek taktım gül yarasıdır
Dedi zülfün değdi tel yarasıdır
Âşık Ömer
427
Dedim dilber sana yazıldı kanım Dedi niçün dersin benim sultânım
Dedim kimler sarmış ince miyânm Dedi kendin sardın kol yarasıdır
Dedim bu Ömer'in aklını aldın Dedi sevdiğine pişman mı oldun
Dedin dilber niçün sararup soldun Dedi hep çektiğim dil yarasıdır
— 663 -
Evvel bahar gülzar ile yaz gelür Yüce dağlar donandığı zamandır
Gülistandan gûnâgûn avaz gelür Bülbül güle kul olduğu zamandır
Bağlar tezyin olmuş açılmış güller Figan edüp öter garib bülbür
Seyre çıkmış cümle mehrû güzeller Aşıkların del- olduğu (1) zamandır
Hep duhterler cennet donun giyerler Âşık olan bülbüllere uyarlar
Şimdi suyun döker dağlar kayalar Sahraların sel olduğu zamandır
Aşık Ömer arar durur çâreler
Dürlü şükûfeler gül ü lâleler
Hasretinle doldu yürek yareler
Yer yüzünün al olduğu zamandır
Sana derim sana ey gafil insan
Çıkmasın dilinden cürm ile isyan
Duâ etsen kabul olmaz zamansız
Dünydân âhıret seksiz gümansız
Bilmez misin kanı kanla yumazlar
Falan oğlu filân imiş demezler
İsrafil meleği sûru urunca
Hak kadı peygamber nâib olunca
Aşık Ömer söyler bu doğru sözü
Sağlığında kılmadığın namazı
[1] Dell olduğu yerine.
664 —
Ecel yetüp bir gün ölsen gerektir
Sözlerine pişman olsan gerektir
Bir gün başın hâlî kalmaz dumansız
Çiçek gibi bir gün solsan gerektir
Kul hakkını el üstünde komazlar
Ettiğin var ise bulsan gerektir
Bin bir ayak bir ayağa durunca
Murafaa içün gelsen gerektir
Gece gündüz eder Hak'ka niyazı
Kızgın saç üstünde kılsan gerektir
428
Âşık Ömer
— 665 —
Ol tıfl-ı nevreste şûh-i cihanım
Acâib bîvefâdır çeşmi fettanım
Bilmez ol bîvefâ yâr-ı sâdıkı
Gamzesi nûş eder hûn-i âşıkı
Kırmızı şal ile bulmuş letafet
Ayağ-a kalkınca vali kıyafet
Ömer sevdasını baştan aşırmış
Böyle bir fettana gönül düşürmüş
Hublar içre şimdi bir dâneciktir
Gönül ol sebebden vîrâneciktir
Bigâne zanneder vasla lâyıkı
Böyle bir gözleri mestâneciktir
Âşıkın aklım almada âfet
Ne güzel giyimli merdâneciktir
Hayâl-i yâr ile kendin şaşarmış
Aceblemen biraz dîvâneciktir
Şâirnâme
Âşık Ömer
431
_ 666 —
Şâirnâme
Olmak ister isen gönül zûfünun
Be-emr-i sâni'i sun'i Kâf ü Nun
Geldi dil bülbülü medh-i lisâne
Gör ne âşıklar var gelmiş cihâne
Sultan NesîmVd'iT cümleye serdar
Derisin yüzdüler etmedi inkâr
Ahmed-i KufrVmn kem nâmı kaldı
Mansûr da Enelhak tabiini çaldı
HâfıZ'i Şîrâzî, Rûmî, Fuzûlî
Okunur dillerde nazm-ı Kabûlî
Eğer görmedinse yüzün KâmVmn
Fârisî güftesi Molla CâmVmn
ZâtVmn kor muyam san'atm meğer
Koca Necati'yi sorarsan eğer
Lûtfî sözlerile duttu İshak\
işretle geçürdi vaktini Baki
Arif)3r Hayatî nnzmın beğendi
Semend-i tab'ile Yahya Efendi
Nâmın ma'rifetle andırdı Fevrî
Meşhûrl âlemdir hecv ile Cevrî
Suûd Efendi ol müfti-i islâm
İns ü cinne fetva verdi bir eyyam
Derûnî zikr eyle gani Yezdân'i
Yarattı âlem-i kevn ü mekâni
Kasdı şuarâyı çekmek beyâne
Dilde yâd edelim hep şâirâni -
Esrar-ı aşkı ol eyledi izhar
Cânâna erince terk etli cani
Küfür sözlerile çok zarar buldu
Kaygusuz belürsüz etti mekâni
Anları geçince yeğdir Usûlî
Her demde şâd ola rûh-i revani
Kelâmın gûş ettikte Kelâmî'mn
Nazm-ı dürer bârı tuttu cihâni
Beyânî^nin fazlı cihanı değer
Oldur şuarânm pîr-i irfâni
Vahşî Firkatnâme söyler Firâkî
Sultan Süleyman'ın devr-i zamâni
Sultan Selim Hân'a kılup pesendi
Nice dem cüstücû kıldı meydânı
Ulvî güne güne gösterdi Tavrı
Yaveye üns olmuş anın Lisanı
îlmile âlemde buldu hoş makam
Bir nesne olmazdı andan pinhânî
432
Âşık Ömer
Alfde dere oldu aşkın künûzu
Molla Oanbfnm g-arâib sözü
Askerî âleme gulgule saldı
Molla Celâleddin ilm ile oldu
Fazlı üstadıdır tarz-ı îcâdm
TıfU Çelebi'dir sultan Murad\n
Nedimi gelince tarz-ı îcâda
Rahşanlı'nm tab'ı gayet küşâde
Atâyi, Hatâyi kâmil hünerdir
Mecdi dîvânı gerçi muhtasardır
Behişti, Naîmi, Feyzi^ Dilhûri
Ubeydi, Mesihi^ Emri, Sürâri
Nefi ile Nev'i kopardı tozu
Eksik olmaz FiganVmn figani
Kadılar sadrında hükümet kıldı
Hakikat bahrinin gevher-i kânî
Bahâyî dâmenin komaz inâdm
Yârı vefadan gör kande kani
Hududu süremez ola piyade
Şuarâ bezminde şan verdi Şânî
Sâderû sözlere Hiisni iberdir
ÂgehVye sordum beğendi Ani
Sabrî hakikatin hem dahi Nûrî
Emiri, Rindâ hem Şühûdi, Kani
Ahi gark eyledi nura cismini Hüsn ü dil'de nazar eyle resmini
Mahlas edinmişler cennet ismini Firdevsİ, Cenneti, Adni, Cinânî
Hakikatten söyler Allahî, Sabrî
Gerçi Zimmi idi sûretâ Gebrî
AbdVviın tahmisi cümleye galib
RahmVnin sözleri hâle münâsib
Âciz kodu nice Şâiri, Hayrı
Dahi edemem belki müslim Nihânî
Hâşimî müseddes yapmağa Tâlib
Okunsa dinledir ehl-i irfâni
Şemseddin'in candan gelûr sadâsı Moca ÇelebCnm nâzik edası
Fîsebîlillâhdır Veysi nidası Tehrizî sözleri bir hoşça Mâni
Hayreti meydânın geçerdi merdi İmamlar medhini başa çıkardı
Haleti çok dürlü sırlara vardı OülşenVden dutub desti dâmânı
Niyazi hakikat kılmada niyaz Yûnus her dem eder keşif ile râz
Yok Eşref oğlu* nun sözünde güdâz Nutki irşâd eder işiden cani
Âşık Ö
mer
433
FehmVdç. kılalım hatmin kelâmın Halil de lezzetin aldı o câmm
Âlî gazel ile meşhurdu nâmın Tamâm eyleyelim bu dâsitâni
Bu denlû cem'idûp akl-i perîşan Yazdık isimlerin oldukça imkân
Asrımızda olan sâhib-i dîvân Dinle bizim şehrimizde olani
Serîfî değil mi cümleye üstad
Hâşimî şi'rine verdi özge dad
Ol değil mi bizi eyleyen irşâd
Birbirin yekreği Kandî, Lisânı
Anlar ma'rifetle buldu devleti Adlt çekti nice dürlü mihneti ~
Bursa'da meşhurdur Derviş Uzleti ZârVy'ı beğendim dursun kalani
Seleften geçenin muhtasar iyan îsm ü resmi ile eyledik beyan
Evvel KâtibVdQn idelira âgaz
Köroğlu çalardı perdesizce saz
Emir zade evliyaya verdi şan
Ahi ile Gedûyî de bir zaman
Bursa'lı Halifdt sâdedir lisan
Bir gün câm içerken sâkî-i devran
Budur münâcâtım Rab-bül-Mecîd'e
Yazıcı gark oldu Bahr i sefîd'e
Biçâre Meylide, cihanda melîl
Gençlikte el çeküp hürmet-i Halîl
Bir zaman gurbette sürüldü sefa
Nice şâirlerin Dağlı Mustafa
Öksüz Âşık deyişleri aseldir
Ezgisi çığrılur keyfe keseldir
(î) Bir beyit eksiktir.
(1)
KâmiC'm sözlerin derûnuna yaz
Kuloğlu'nun belli nâm ü nişâni
Beğzâde nüshasız olmazdı revan
Bursa'da. sürdüler dem ü devrâni
Güzel medh etmede yok ana akran
Öldürüp zehr ile sundu Yegânı
Murâd idenleri müstedâm ide
Hak nasîb eylesin hûr-i cinâni
Bir zaman gurbette süründü zelîl
Terk eyleyüb gitti köhne cihâni
Ayaklar altından geçti çok cefâ
Kopardı sözinen tozu dumani
Kürac-oğlan ise eski meseldir
Biz şâir saymayız öyle ozani
28
434 Âşik Ömer
Deli Balta hasma gösterir hüner Arabça sözlerle Urfa sefer (?)
SipâhVAır cümlesine ser nefer Mekân tutup kildi ol Karaman'i
Beli dedikleri her câne kalmam Bin cevab söylese aynıma almam
Kâmilin yanında bir nesne bilmem Hele ben böylece ettim iz'âni
Der ki Âşık Ömer sâde sözleriz îlm-i hakikatte biz can özleriz
Postumuzun abdalıyız gözleriz Tekye-i aşk içre yolu erkâni
üfte-i Aşık Ömer
Şerh-i Salâh? Elendi
I
1 Sinemin bağında bitmiş bir ağaçta iki dal
Biri elma biri hurma biri sükker biri bal
Bu beyitte sineden murâd kalbdir ki zikr-i mahal irâde-i hâl kabî-
lindendir Zîrâ sîne kalbin mazhan olan lâhm-i sanevberînin zarfıdır Ve
kalbde biten ağaçtan murâd veled-i kalbdir ki ilm-i ledünnîden kina-
yettir ve iki dal ilm-i ledünndîden tevellüd eyleyen sıfât-ı cemâl ve
celâlden ibarettir ve elma ve hurma ve sükker ve bal muktezâ-yi c6mâl
ve celâlden müsmire olan şerîat ve tarikat ve ma'rifet ve hakikate
işarettir ki elma tarîkate ve hurma şerîate ve sükker hakikate ve bal
ma'rifete işarettir Zîrâ hurma şerîat ilminin semeresidir ki kışn ten
gıdasıdır Ahkâm-ı şer'iyye ilm-i zahire manût olduğu gibi ve elma
tarikat ilminin semeresidir ki kışrından mâadası belki kışn dahi eğerçi
nefs-i zâkiye gıdasıdır ve lâkin derûnunda riya çekirdeği muzmerdir
Tezkiye-i nefs a'mâl.i sâlihaya mütevakkıf olduğu gibi Ve bal ma'rifet
ilminin semeresidir ki akl-ı maâd gıdasıdır Eğerçi anın kat'â atılacak
bir nesnesi yoktur Lâkin henüz taayyününden eseri bakîdir Tasfiye-i
kalb maskala-i zikr ü tilâvete muhtâc olduğu gibi ve sükker hakikat
ilminin semeresidir ki rûh-i kudsî gıdasıdır kat'â atılacak nesnesi yoktur
Gayri suya ilka eylesen eriyerek mahv-i vücûd idüb kendi taayyününden
eser kalmayub tebdîl-i sıfat eyler kalbden nefy-i mâsivallah ihlâs ile
hâsıl olduğu gibi Veled-i kalbi şecereye teşbih cenâb-ı Bârî'nin
jr l^fe^ I jİjcUJ t J l^sij j o^b* l,J-*l ^.i» ij'^^S' <..!> 4*i^ !)*î> <vül^^ <Jl^ J \\
Vj c^'^JiT kelâm - ı mu'cizâtmdan ma'nâ iktibâsdır Ve bu ma'nâ
erbâb-ı hakikatin şecere-i tayyibeden murâd şarkiyye vücûbiyye
ve garbiyye imkâniyye beyninde mutevassıt olub müdebbir-i heykel-i
cism-i insân-ı kâmildir kavillerini münâfî değildir Zîrâ sâhib kalb olma-
yan insân-ı kâmil olmak mutasavver değildir ve bunda kalbden muradı
ne idüği erbabına ma'lûmdur Halkın anladığı sevâb değildir
438 Âşık Ömer
2 Ol iki dal üzre biten iki ay ey müslüman
Biri yeşil biri kızıl biri sarı biri al
Ya'ni ef'âl-i şeriat ve tarîkatten ve ahvâl-i hakikat ve ma'rifetten hâsıl
olan pertev-i tâât ve ezkâr ve eşi'a-i tevhîd ve efkâr ile envâr-ı sıfât-ı
cemâl ve celâl mütelevvin olub cemâlden yeşil ve sarı ve celâlden kızıl
ve al levni pertev endâz olmaktan ibarettir Yahud iki aydan murâd
feyyâz-ı mutlakm kalb-i inşâna ifâza eylediği iki nurundan ibarettir ki
4.. jjjS î^y ^Cs Jjuf j mâsadakmca ol nurun biri ile inşâna hidâyet ider
<^Uj \- oj^J4!l,^J.^ mefhumunca dilediği kulunu ol nûr-i sânîye irişmeğe
hidâyet eder Şey/ı-i ekber ^AjVla^-^jJ hazretleri buyururlar ki kalb-i
insanda iki ayn vardır Birinciye ayn-ı basiret derler ki ilm-ül-yakînden
kinâyettir ve ikincisine ayn-ül-yakin derler ki nûr-ı yakîne nazırdır Pes
ayn-ı basiret ol nûr-ı evvel ile nazar eder ve ayn-ül-yakin ol sânî ile
nazar eder Vaktâ ki nûr-i evvel nûr-i sânîye muttasıl olsa insan me-
lekût-i arz ve semâvâtı görüb sırr-ı kadere vâkıf olur
Cenâb-ı Hak'ın j^ jcjy buyurdukları nûreyn-i mezkûreynin ittisaline
işarettir ve Hazret-i Mevlânâ jcVU^^İlı L-j^j Mesnevî-i şerifinde Beyit
Ijol^ JwİJ».l; Jtflıol^ olj I»— ^ j«li<^>. ^' Ijj s--— I
Buyurdukları dahi bir veçhile bu ma'nâyı mübeyyindir ya'ni ef'âl-i şeriat
ve tarikat sebebiyle nûr-i Hâdî'ye ve ahvâl-i hakikat ve ma'rifet sebe-
biyle nûr-i mehdî'ye irişilür ki elvân-ı mezkûreyi muktazî olan sıfât-ı
cemâl ve celâl mazhariyetine isti'dâd hâsıl olur demektir
3 Ol iki ay dediğimiz iki kuştur ey nigâr
Biri huri biri tûtî biri kumri biri bâl
Bu beyitde nûreyni kuşlara temsil etmesi nûreyn-i mezkûreyn sebebiyle
ma'rifet-i nefs ve ma*rifet-i Hak râh olduğundan kinâyettir Zîrâ kuş
kanadı ile âlem-i nâsûtda tayerân eylediği gibi insan dahi bâl-i himmeti
ile âlem-i melekûta ve ecnihâ-i maârif-i îlâhiyye ile âlem-i ceberûta
pervâz idüb feza - yi Lâhûtta cevelân eyler Pes nûr-i evvel
ile ma'rifet - i melekûtiyyeden kinaye olan hûr - i ra'nâ ve
kumri -i hoş neva murâd idüb
Âşık Ömer 439
Bu günki cennet-i irfana dâhil olsalar uşşak
Yarınki va'dolan ol huri vü gılmânı neylerler
Mâsadakınca esfel-i melekûta vâsıl ve cennet-i irfana dâhil olub
cem'iyyet-i ebkâr-ı maânî-i ma'ri(et-i nefs ile telezzüz hâsıldır demek
olur ve nûr-i sânî ile hakîkat-i rûhiyye-i ceberûtiyyeden ibaret olan
tûtî bülend âvâz ve kebûter bâlâpervâz idüp nihâl-i melekûtiyeden
pervâz Ve âşiyân-ı kudse âvâz idüp sohbet-i üns ile hemrâz olmak
mutasavver demek olur
4 01 iki kuşu tutıcak ideyinki ben de bend
Birisin bak birisin gör birin alma birin al
Çünki ol kuşlara elim irişe anları sayd idüb canıma bend eyleyim ya'ni
çünki ol ma'rifet-i nefs ile ma'rifet-i Hak'ka isti'dâd hâsıl ola
j.,? ^jbCüj j -k.^ u!ı fehvasınca levha-i derûnuna bir veçhile kayd ideyim
ki bir dürlü tezelzül -i ıztırâba mahal kalmaya Birine bak binsin gör
dediği nefsine bak Hak'kı gör Birin alma birin al dediği nefsi alma
Hak'kı al demektir ya'ni <,j ^_^c j^ü <_i' ^^i: j^ mâsdakınca nefsini bil
Rab' bine ir nefsini terk eyle ya'nî Hak'da ifna eyle Hak ile dâim ol
demektir Nitekim Şeyh-i ekber o^- ^^ı hazretleri bu ma'nâyı mübeyyin
<^ ^j»ı i ^1^.^ ^ j aito^ <S o^ J* buyurmuştur Pes ma'lûm oldu
ki nefsini bilmek Rabbisini bilmeği müntic olduğu gibi Allah'ı
bilmek nefsini bilmemeği muktezî olur Zîrâ hakikat üzre bilmek irtifâ'-ı
isneyniyyeti mûcibdir Yahud çünki ol sıfât-ı cemâl ve celâli makam-ı
kalbde cem'eylemeğe isti'dâd hâsıl ola anları hırz-ı cân edüb sâideyn-i
canına bâzûbend eyleyim Ve birine bak birisin gör birisin alma birin
al dediği celâle bak cemâli gör cemâli al celâli makam-ı kalbde ter-
keyle dimekdir Ya'ni kemâlât-i insâniyye sıfât-ı cemâl ve celâli
makam. 1 kalbde cem'itmekle hâsıldır Maahâzâ makam-ı nefsde mazhar-ı
celâl olmak iktizâ eylemez demek ister
5 Birinin ağzında mim var bîrinin gözlice hâ
Birinin ağzında cim var birinin dal ile zâl
Birinin ağzında mim var dediği sıfât-ı cemâldir ki nûr-i mîm-i
440 Âşık Ömer
Muhammed j,"^\ ^Şt ^\c>\^ yahud nûr-ı mîm-i Mustafâ j_,Vl oi^L» aİ^:
ol sıfâtdan berk urur Ya'ni envâr-ı sıfât-ı cemâliyye vücûd-i Muham-
med t5-*-»^'^'^l *'-^'- den lemeân eylediğine işâretdir Ve birinin
ağzında gfözlice hâ var dediği sıfât-ı celâldir ki envâr-ı hây-ı hüviyyet
ol sıfâtdan berk urur ki hüviyyet-i sâriyye cemî'-i mazhar-ı cemâl ve
celâl olan eşyanın küllisini muhît olmaktan ibâretdir Birinin ağzında
cim var dediği ağzında mim olanıdır ki cîm-i cemâle işâretdir Ve
birinin ağzında dâl ile zâl var dediği ağzında hâ olandır ki dâl-i dehr
ve zâl-i Zûlcelâl'e işâretdir
6 Pes bu sırrı bilmeğe arif ğerekdir ey Ömer
Biri zat-ı Mustafâ'dır biri Hayy-i Zül celâl
Bu beyit ebyât-ı sâlifeyi müfessirdir ki Husûsâ mazhar-ı cemâl-i
tâm olanFahr-i kâinat ol^L^lljJislUi: efendimiz hazretleridir Ve umûma
Zülcelâl-i vel-ikram olan cenâb-ı Hudâvend-i Bî nazîr ^JiJlj ^^:Li)ljcj>.
hazretleridir
II
1 Gûşunu benden yana tut sözlerim femden çıkar
Başına aklın yar ise gönlünü kemden çıkar
Arif-i billâh ğerekdir bilmeğe dört cevheri
Üçünü kılsam beyan her birisi mimden çıkar
Bunda dört cevherden murâd biri cevher-i rûh-i a'zamdır ki hakî-
kat-i Muhammediyye'den ibâretdir Ve ikincisi cevher-i akhndır Ve
üçüncüsü cevher-i nefs.i külliyedir Dördüncüsü cevher-i cism-i küllidir
Üçünü kılsam beyan dediği cevher-i akl-ı kül ve ceyher-i nefs-i külliye
ve cevher-i cism-i küllidir Bu üçün her birisi mimden çıkar dediği mîm-i
Muhammed o^VUlol^ «Ua e işâretdir ki hakikat- i Muhammediyyeden
kinâyetdir Ya'ni cemi'-i eşyanın varlığı zikri sebkat eden cevher-
lerdendir Ve bu cevherlerin dahi menba' ve menşei hakîkat-i Muham-
mediyye'dir Zîrâ edevat ilm-i zâtiden ma'lûmâtı levh-i mahfûz-i tafsile
ya'ni nefes-i külliyyeye çıkarmağa hakîkat-i Muhammediyye vâsıtasiyle
olmuşdur Ol ecilden hakîkat-i Muhammediyye'ye kalem-i a'lâ ıtlak
olundu Zîrâ hudûsa kıdemin taallûkuna vâsıta ve vücûd ile adem
beyninde rabıtadır öj^İ*-:Uj ^i]lj j buna delil-i kat'î j-j^ ^Ijli-U Jjlj
Âşık Ömer 441
w5*l di j ^i^t di j Jait di j oi-T di di:* ^ ^f\ l*i^ dU-U J^j
Hedîs-i şerifi burhân-ı kâfîdir ^^j j» <j c^j o^— lilj âyet-i keri-
mesinde muhakkikinin tahkik ve tedkîkleri üzre rûh-ı izafîden murâd
Hakîkat-i Muhâmmediyye'dir Ol ecilden ^IjjVloii dırlar zira ililjJb^U Jjl
^jj mûeddâsmca Hakîkat-i Muhammediyye bâkûre-i şecere-i vücûd
olduğundan cenâb-ı Bârî izâfet-i teşrîfiyye ile nefsine izafe idüb j-jj^^
dedi Pes bundan ma'iûm oldu ki zikri sebkat eden cevâhir-i selâse
hakîkat-i Muhammediyye <,ju^icUJl J^l -ui^ den âlem-i şühûda çıkar
Yeminde olmayan imkâne çıkmaz yâ Resûlâllah
Rehinden dûr olan insâne çıkmaz yâ Resûlâllah
Senin feyzinden ayru olsa farza cevher-i eşya
Nebat ü ma'din ü hayvâne çıkmaz yâ Resûlâllah
Senin feyzinle sertâser vücûde geldi her âlem
Yem-i Feyzin senin pâyâne çıkmaz yâ Resûlâllah
Nuût-i sırr-i zâtın çûnki gelmez kayd-ı ta'rîfe
Hakikatçe leb-i irfâne çıkmaz yâ Resûlâllah
Senin zâtın muallâdır sığışmaz hadd-i imkâne
Kuyûd-i kevn ile ezmâne çıkmaz yâ Resûlâllah
Taayyün cilvesin eyler ise ıtlak mezâhirden
Kemâlin hasr ile noksâne çıkmaz yâ Resûlâllah
Salâhı bâl-i himmetle nedenlu çıksa itlâka
Kemâl-i rütbe-i îkane çıkmaz yâ Resûlâllah
*
Senin zâtın çü ervaha pederdir yâ Resûlâllah
Şühûda çıkmağa imkâna derdir yâ Resûlâllah
O derden girdi erbâb-ı hakikat meclis -i vasla
O babı bulmayanlar derbederdir yâ Resûlâllah
Devât-ı ilme zâtın bir kalemdir levh-i mahfuza
Vücûdun nüsha-i sırr-ı kaderdir yâ Resûlâllah
Safâ-yi ^ırr-ı zâtından ibâretdir senin zâtm
O safvetle gönüller bîkederdir yâ Resûlâllah
442 Âşık Ömer
Yem-i hay retf ezadır sırr-ı zâtı akl-i derrâkin
Anı idrâkde kârı hederdir Yâ Resûlâllah
Cebîninden ziya bahşende olan lü'lü-yi ervah
Değil dürr-i aden rahşmda derdir yâ Resûlâllah
0 derden her kişi bir cevher-i safvetnümâdır lîk
SalâhVmn dili seng- ü mederdir yâ Resûlâllah
*
* *
2 Dört kitabı fehm idenler anda ma*nâ buldular
01 Huda'nın birliğine çok şükürler kıldılar
Ol mâanî taksim idüp dördü beyan kıldılar
Üçü bellü şeydir amma birisi kimden çıkar
Ya'ni dört kitabın ma'nâsım fehm idenler eserden müessire istidlal
kabîlince ol cevâhir-i erbaa cenâb-ı Hak'km vahdâniyyetine dâl olmağla
Huda birliğin bilüb bu bilmek ni'metine çok şükürler kıldılar Zîrâ
jjjuJ Vl ^Vlj ^^M oüi-Uj muktezâsmca hilkat-i insü cinden murâd
ancak cenabı Hak'kı bilüb hâkîkat-i tevhîd ile birlemektir Ve
ol ma'nây-yi mefhûmu ya'ni cenâb-ı Hak'kın vahdaniyetine dâl olan
ma'nâyı dörde taksim eylediler dediği yine zikri sebkat iden cevâhir-i
erbaadır Zîrâ mecmû'-i âlem -i kevn ü fesâd bu dört cevherden mürek-
kebdir ki avâlim-i hejde hezârın vücûdu cevâhir-i mezkûreye mütevak-
kıfdır Üç bellü şeydir dediği cism-i küllî ve nefs-i külliye ve akl-ı
küllün mahreci bellüdür ki Hakîkat-i Muhammediyyep>L.!lj oM^MUt
dır Zikri sebkat eylediği vech üzre Amma birisi kimden çıkar dediğin-
den murâd Rûh-ul-beriyye ya'ni Hakîkat-i Muhammediyye 4jj«"yiol->Ji^jl<İ£
dir kimden çıkar dediği istifhamdır Ya'ni cevâhir-i selâsenin menba'ı
anlar olıcak anların menşei kimdir deyu suâl eylemiş Pes hakîkat-i
Muhammediyye «oj^^II oiy^HjJıil <ii nin menşei Zât-ı Bârî olduğu
^ö^jllj lUlj^L'I Hadîs-i şerifinin mazmûn-ı hakikat makrûnu delîl-i kâfi-
dir Ve kimden çıkar ta'bîri istiare kabîlindendir zarf mazruf mülâha-
zası ile iktizâ eylemez Belki bundan bir ma'nâ hâsıl olur ki Hazret-i
Hak ve celle ve alânm vücûdundan ya'ni varlığından Hakîkat-i Mu-
hammediye<.,,Jı^^l4l^ Ve anlardan hakayık-ı beriyye zuhura gelmek
olur ki bu semt ile hakîkat-i tevhide yol bulunur
Âşık Ömer 443
3 Pes gönül derya misâli çağlar akar bir yana
Bu cevâbım işindenler kalur elbette tana
İki nokta üç hurûfun sualin ettin bana
Biri yüz birisi otuz biri kırk mimden çıkar
Ya'ni kalem lâfzının muammâgûne lûgazini ki iki nokta üç hurûf ol
dört kitab andan çıkar mısra'ıdır Bir kimse andan suâl eylemiş ol dahi
remzile cevâb olmak üzre ol üç harfin biri yüzdür yâ'ni yüz adedinin
medlulü olan kafdır ve biri otuzdur ya'ni otuz adedinin medlulü olan
lamdır ve biri kırktır ya'ni kırk adedinin medlulü olan mimdir Pes
j. J j mürekkeb olıcak ji olduğu zahirdir
4 Sende kâmil âşık isen bahr-i aşka giregör
Akılâne sözlerini ara yerden süregör
Der ki Ömer bu cevâbın ma'nisini vire gör
Altı nokta beş huruf yüz evveli lamdan çıkar
ya'ni remz-i müşkili andan müşkil işaret ile remz idüp der ki biri
yüzdür biri otuz biri kırk mimden çıkar dediğimin şerhi Altı nokta beş
hurufdur ki evveli yüzdür ki anda iki sıfır vardır Altı noktanın ikisi
oldur Ve ikinci harfi otuzdur ki anın rakamında dahi bir nokta-i sıfır
vardır Üçüncü noktası oldur Ve üçüncü harh kırkdır ki anda dahi
bir nokta-i sıfır vardır Dördüncü noktası oldur Ve beşinci ve altıncı
noktaları kafda olan noktalardır ki anda dahi bir nokta-i sıhr mecmû'u
altı nokta olur Ve beş harf olması ta'miye yollu maksûdunu gizlemek
içün tağlît kabilinden Dörtden hâsıl olan dal ve elliden hâsıl olan
nundur Bu takdirce mısrâ'-ı âhır altı nokta beş huruf yüz evveli lam-
dan çıkar demek olur Ya'ni evvel-i kafm adedi olan yüz olunca vasat
ve âhırını lamdan çıkar ya'ni lâm lâfzının evveli kaf olıcak anda kalem
lûgazi istihraç olunur demektir Pes nâzımın mukaddime-i gazelde olan
rümûzâtı sâile tevbîh ve tenbîh güne cevâbdır ki sen bana kalem lâf-
zının lûgazini istifhâm-ı vechî ile iki nokta üç harf ol dört kitab andan
çıkar nedir deyu suâl eyledin ben sana kalem ve dört kitab mukabili
kalem-i a'lâdan ve cevâhir-i erbaadan haber vereyim ki bu âleme
gelmeden murâd anı bilmekdir Yoksa yalnız kalem lûgazini bilmekde
444 Âşık Ömer
ne fazîlet vardır Eğer gerçek kâmil âşık isen aşk deryasına dal ve kendi
aklın ile cem'eylediğin kîlü kalini terk edüp bir mûrşid-i kâmile var ki
ol cevâhir-i erbaanm ve kalem-i a'lânın hakikatini bildire Tâ ki Hak'kı
bilüp bu âleme ne içün geldiğini anlayasm Halbuki ilm-i kelâm ve hikmetde
müdevven olan kütübden cevahir ve a'râz bahsi ile hakîkat-i ma'rifetul-
laha rehyâb olmak baîd-ül-ihtimâldir Zira a» j ^^ Jij <^ ^^ J-
muktezâsmca kişi Rabbisini bilmek nefsini bilmeğe tevakkuf eder Ve
nefsini bilmek mürşid-i kâmili bulub dâmen-i irâdetine teşebbüs kıldık-
dan sonra telkin ve terbiyesi üzre râh-ı Hak'da sülûke muhtacdır
Hakîkat-i hâl kîl ü kaiden ahz olunmak emr-i muhaldir a^^Ij ^^\k\^
Kaldı ki ilm-i hikmetde cevâhir-i hams akl u nefs ve heyûlâ ve suret ü
cisimden ibaret olub beş addolunduğu nâzımın kelâmını muhil olmaz
Zîrâ erbâb-ı hakikat ruha akim fevkinde mertebe tayinleri i'tibâri ile
ol dahi bir rütbe olur Ve heyûlâ ve suretin vücûdu cevher-i ferd olan
rûh ve akl ve nefs gibi mücerred tasavvur olunduğundan üçünü bir
cevher-i i'tibâri ile cevahiri dört mertebe i'tibâr etmiş Bu i'tibâr ile
anların i'tibarlarmı bilmemek iktizâ eylemez Bu muhtasar anın mahall-i
tafsili olmadığından bu kadarile iktifa olundu
Çün cevahir serteser aşk ile ol mimden çıkar
Cevher-i Şerh-i Salâhı dahi ol yemden çıkar
Hece vezinleri
Destan : (6+5)
1 — Gel vuhûş u tuyûru bir yâd edelim
Gör neler halketmiş Bârî Taâlâ
Koşma : (6+5)
2 — Bir kaşı hilâle meyletti gönül
Çağı geçmiş amma yine bir hoşça 9^
3 — Yine müjde kıldı sultân-ı nevruz
irişti zerrine feth-i Mesîhâ 10
4 — Cüz'î hidâyetin dünyâya vermez
Kemâl-i keremin müştakı Mevlâ 11
5 — İrişti vaslma mâh-ı siyamın
İktidâ eyledik ibtidâsma 12
6 — Nevbahâr eyyamı artmada cûşun
O deme erdiği çağların Tuna 13
7 — Ey dil eser fena nadim olursun
Nesîm~i subuh veşten müberrâ 14
8 — Dil verip sevdiğim şîvekâr olsa
Sînesi bendleri çözülse dursa 15-
9 — Aşku mahabbetten da'vâ kılanlar
Başına sultandır bî bâk ü perva 16
10 — Giriftar olanlar bir özge derde
Yitirir kendini gider araya 17
11 — Nice dil vermesin dîvâne gönül
Böyle bir cemâli münevver aya 18
Se mâî : (4+4)
12 — Bu gün bir mâhitab gördüm
Meyi âb-ı zülâl anca 663
13 — Şu karşıdan gelen dilber
Gelir amma neden sonra 634
14 — Kurulalı neler çekmiş
Yalan dünyâya sorsana 652
15 — Mürüvvet ummazam senden
Yürü ey bî vefa dünyâ 635
16 — Ne canlardan geri kalmış
Misafir hânedir dünyâ 636
— B _
Koşma :
17 — Ol mâhm hüsnünde hâl-i mükerrem
Hacer-ül-esved'dir ey kaşı mihrab 19
18 — Sözümden mahabbet remzini alıp
Nâz ü istiğnaya başladı habîb 20
19 — Sebeb oldun ayırdın beni yardan
Tîg-ı gazab sana yâr olsun rakîb 21
20 — Sabr-ı Eyyûb ile îd-i visale
Ahdedip ol perî dedi yâ nasîb 22
21 _ Koyup el göğsüne Hak'km selâmın
Verdi bendesine bir şâh-ı mahbûb 23
_ C _
Koşma :
22 — Şunda bir dilberin âhû gözleri
Akhmı fikrimi eyledi târâc 24
23 — Bu anka denilen ey dil -i şeydâ
Her kangı uşşâka olursa sertâc 25
Koşma :
24 — Cevr ü cefâları canıma yetti
Bilmezem bende mi dilberde mi suç 26
Koşma :
25 — Bîsütûn-i gamda ağlar gezerim
Ayakdaş olamaz yanımca Ferhad "27
26 — Âvâre gezerken dehri serâser
Bir serv-i bâlâya kul oldum meded 28
— E —
Koşma :
27 — Arzıhâl eylesem ettiğin çevre
Mahabbet sadr olur yüze gelince 29
28 — Dudu dillim meclis üstüne geldin
Safâ-yi kalb içün nûş eyle bade 30
29 — Dedi bir pir bana pişman olursun
Râzm açma Huda'dan gayrı ferde 31
30 — Râh-i mahabbeti seyrân ederken
İriştim menzile bir ayağ ile 32
31 — Canım senin içün işim her gün âh
Akıbet ölürüm bir gün âh ile 33
32 — Çünki yârın kibr ü kîni yok bize
Kurulmuş gamzeler üzre o yâ ne 34
33 — Gönül muntâzırdır nazlı yârine
Bâd-ı seher selâm eyle dostuma
Takdir Huda'nındır tedbîrin kime
Yolumuz gurbete düştü bu sene 35
34 — Yenile meyletti dil bir cânânm
Leblerinin nebatına kandine 36
29
35 — Sînem üzre adedi yok dağların
Yâr elinden yârelidir bu sîne 37
36 — Çün halka-i dilde destires oldum
Gönül muradından bir misal yine 3H
37 — Ey bâğıban senden bir suâlim var
Güllerin yanında harın aslı ne 3^
38 — Ser feda zülfüne der imiş rakîb
Canlar veren âşıkanm cürmü ne 40
39 -~ Kadir Mevlâm seni sevmiş yaratmış
Serdâr etmiş dilberlerin üstüne 658-
Semaî :
40 — Bu gün ol hubların şahı
Geldi geçti bin nâz ile 637
41 — Bu gün ben bir güzel gördüm
Yeşiller giymiş ağ üzre 638-
— H —
Koşma :
42 — Benim ile yiyip içip gezerken
Rakiblerim oldu dostun Abdullah 41
43 — Hâl-i sevda ile pür inkisarım
Umarım müşkilim feth ede Fettâh 42'
44 — Melâhat mısrında küşade fâlin
Yûsuf-i sânîsin bekavl-i sahîh 43
45 — Hilâl ebruların şekl-i meddini
Çekenler sineye teslîm eder rûh 44
Koşma :
46 — Ey dilâ akl adın anıp gidenler
Gitti uslanmadı dîvâne kaldı
47 — Dünüm kadir günüm bayram olurdu
Ol perî bizimle hemdem olaydı 51
48 — Bâd-ı sabâ yâre selâm et benden
Niçin gelmez zülfün taramamış mı 52
- i -
Destan :
49 Bîhûde akıtma gözönden yaşı
Bu ahvâle vâkıf olamaz naşı
îbtidâ yarattı Huda bir taşı
Anla nice kevn ü mekân eyledi 2
Şâirname
50 — Olmak ister isen gönül zûfünun
Derûnî zikreyleye ganî Yezdân'i 666
koşma :
51 — Dilberâ bendene dîvân edersin
Dîvâne dağda olur şehre gelir mi 54
52 — Türk kavmine minnet etmek olur mu
Karnında dalağı şiştikten geri 46
53 — Şimdi her cihetten oldum serseri
Hak verir kısmetin kâr kaydı gitti 47
54 — Devlet hümâsm tutayım der iken
Uçurdum kolumdan baz elden gitti 48
55 — Be gaziler aşka düşelden beri
Gam u mihnet bana yâr oldu gitti 49
- K -
koşma :
56 — Bin suret gösterir rümûz-i eşya
Doğup her bir yüzden mâhitab ancak 53
57 — Yân gamhâneye eyledim da'vet
Tevazu' eyleyip alçaklayarak 54
58 — Şunda bir cânânm Rum'da Acem'de
Ederler medhini Buhârâ'ya dek 55
59 — Akrânm bulmadım ey hûbi lika
Devrettim cihâm îsfahân'edek 56
60 — Yüz sürüp pâyine serv-i bülendin
Göz yaşm akıttım bir kenâre dek 57
61 — Gerekmez bir dahi böyle tarz etme
Atıldım çok dürlü fendine felek 58
62 — Devr etmedi murâdımca zamane
Beni cananımdan ayırdın felek 59
63 — Dâd elinden kime kıldın şikâyet
Beni dildârımdan ayırdın felek 60
64 — Şübhesiz sen beni ey saçı Leylâ
Mecnûn-i şeydâya eyledin refîk 61
— L —
Destan :
65 — Hey gaziler bir seyrâna uğradım
Söylenecek dinlenecek hal değil 7
koşma :
66 — Dadıma hidâyet eyle yâ Kerîm
Gözlerim kan ile doldu destim al 62
67 — Çün dilek geçmedi sen perî rüya
Ko ben ağlayayım gel efendim gel 63
°8 — Hasretle ciğerim eyledin pürhûn
Eğlenme hublarm serdârı tez gel 64
69 — Şol nûr-i cemâle zeyn olan teller
Kemend-i dâr imiş bilmezdim evvel 65
70 — Beni bülbül gibi şîrin sözlerin
Şakıdır gözleri sözleri güzel 66
71 — Firkatinle grribliğe râhımı
Salındı gözlerin sevdiğim güzel 67
72 — Gerçi ben lûthına caiz değilim
Ya nolur eylesen himâyet güzel 68
73 — Dilberâ saregör zevk u safâyı
Destinde hâtemdir bu hüsn-i cemîl 69
74 — Başmçün bir sual sorayım sana
Nedir bu feryada behâne bülbül 70
75 — Saye veş zemine salup sünbülü
Çıkardı razını aşikâre gül 71
76 — Çevre muhtâc olup., âşıklar
Acebdir düşerse bir mâha gönül 72
77 — Ermedim murada ermedim hâlâ
Var mıdır evvelde erdiğin gönül 73
78 — Efendim giysû-yi siyehkârmda
Mihmânm değildir ya nedir gönül 77
Semai :
79 — Bu gûlşende karâr eyle
Gayrı bağa göçme bülbül 654
80 — Gurbet elde deldin bağrım
Garib garib ötme bülbül 655
— M —
koşma :
81 — Bir lebi şîrîne gönül düşürdüm
Döner mi ateşim Ferhâd'a bilmem 75
82 — Rûz ü şeb artmada âh ile zarım
Eser eyleye mi dildâra bilmem 76
83 — Hâlim arz eylesem gül yüzlü yâra
Lûtfedüp selâmım alır mı bilmem 77
84 — Eyledim ey perî feryâd elinden
Çevrini çekmeğe kalmadı çârem 78
85 — Hak Taâlâ yaratmadan cihanı
Ben lûtf u ihsana uğradım geldim 79
86 — Ervâh.ı bâtının eyleyüp isbât
Bir özg-e sebîle uğradım geldim 80
87 — Payitaht içinde mislin bulunmaz
Sencileyin kaşı keman efendim 81
88 — Geleydi haneme o nazeninin
Ayağı türabın okşar öperdim 82
89 — Çoktan kuluyum sen şâh-ı zamanın
însâf eyle gel barışalım sevdiğim 83
90 — Aşkın harareti eyleyüp helak
Bu derdime derman vere Salih'im 84
91 — Aşkın ile bu âlem-i fenada
Ne cefâlar çektim bil tuti dillim 85
92 — Seni sevdiğimi etmeyim inkâr
Can gidüp cesedden olunca remîm 86
93 — Melâhat mülkünün serdârıym ben
Yoktur iktidarım varı gözlerim 87
94 — Kadir Huda'm sana güzellik vermiş
Söyle behey tûti dilli Bekir'im 88
95 — Hayâl-i aşkınla Mecnûn'a döndüm
Aklımı başıma dermeden kaldım 89
96 — Felek etti hasret çeşm-i mestime
Diyâr-ı gurbeti gezdim usandım 90
97 — Bu derd-i hasretin cana kâr etti
Ey benim ruhleri taze civanım 91
98 — Beni bana komaz aşk-ı cünûnum
Serimi sevdaya saldım ağlarım 92
99 — Felek aramızı cüda edeli
Bir yerde eğlenip duramaz oldum 93
100 — Bu dersi ta hâce-i mâsebaktan
Bir perî danadan iyan okudum 94
101 — Şitâ hengâmınm şiddeti geçti
Gayri renge girdi zamane dostum 95
Semaî :
102 — Gel dilberim kan eyleme
Seni kandan sakmıram 639
103 — Yakında bir melek sîma
Perî peykerden ayrıldım * 656
N
Destan
104 — Bir gün ecel gelüp irişe bize
Gel deyu bekaya oluna ferman 3
koşma :
105 — Tâ Elest bezminde Kalûbelâ'da
Bes dedik dönmeziz ikrarımızdan 96
106 — Bu gönlüm bağını gülistan eder
Sevdiğim kâkülün çezdiğin zaman 97
107 — Yâr hayâlin sevdasına dönerim
Olmuşum sen boyu serve saye ben 98
108 — Aşk beni şerimsâr eyleyüp gider
Gözlerimden dökmedeyim jale ben 99
109 — Elâ gözlerine kurbân olduğum
Yüzüne bakmaya doyamadım ben 100
110 — Râh-ı mezellete düşmüş yol oldum
Kadir kıymet bilmez ihvan elinden 101
111 — Dilberâ hicrinle gözlerim nemdir
Anınçün eylerim âhı bir yüzden 102
112 — Yeniden aklımı bir nevcivânın
Aldı ruhlerinin âli bir yüzden 103
113 — Yâr hilâl kaşların hûnî gözündür
Beni ne ağladıp ne şâd eyleyen 104
114 — Dilberâ aşkımdır sinede her dem
Artırup derdimi füzûn eyleyen 105
115 — Ey dilâ nasihat kabul edersen
Sözüne uyucu olma sakimin
116 — Şahin gf özlüm kasdm mı var canıma
Bakışın eylemez yabane çeşmin
117 — Bu ayn-i uyûnum senindir senin
Akan çeşm-i hûnum senindir senin
118 — Ağlarım gözlerim yollarda kaldı
Şüh-i şîvekârım kaçan gelesin
119 — Ey Aşık Azmiyâ medhe sezasın
Ehl-i dil ü kâmil rindânesin sen
120 — Hak öğmüş getirmiş seni bu zâta
Ey perî kıymetin âdem ne bilsin
121 — Arızın nihâi et berk-i ter içre
Hublar kârısâzı senden öğrensin
122 — Meftunun medhetsin hüsnün evsâfın
Hitâb olsun mu sultânım ne dersin
123 — Salını sahnı giden dilrübâ
Besteler okuyup kande gidersin
124 — Görmedim akranın hüsn-i melekte
Düşmedi hışm u celâle kaşların
125 — Hak'tan gayrı kimse bilmez dilinden
Bülbül şakır yazı kışı Sakız'ın
126 — Seyr-i bâğ ederken başa çıkardın
Şebnemin nesidir bu ter sünbülün
127 — Çünki güzel gönül alup giderisn
Hoşça tut yanında mihmânm olsun
128 — Tâ bezm-i ezelden ey şâh-ı hubân
Câm-ı aşkın içen hayranın olsun
129 — Böyle yüksek uçma şahin bakışlım
Koştururlar seni kola bir zaman
130 — Ağlarım gözlerim yollarda kaldı
Şûh-i şîvekârım kaçan gelesin
Semaî :
|31 — Aceb ol kaşları keman
Niçün korkmaz Hudâ'smdan 640
132 — Göz süzüp te sakm kaşm
Eğme Mevlâ'yı seversen
133 — Merhamet kıl kaşı keman
Ehl-i irfana benzersin 642
134 — Dili bülbül ruhleri gül
Fariğ olmaz gfönül senden 643
135 — Sübhan bizi uyarıser
Bunca isyan etmiş iken 644
136 — Salmup seyran yerine
Çıkan dilber kiminsin sen 645
137 — Gönül dost evine varma
Hâlin dildâra arzolsun 646
Destan :
138 — Kadir ü Kayyûm Ahad-i bîçûn
Lûtf u kerem issi Gani Girdigâr 4
139 — Yer ile gök azîm etti maslahat
Gök söyledi burc-i baran benimdir 5
koşma :
140 — Yâr hayâlin sevdasında gezerim
Gözlerimin yaşı su gibi çağlar 120
141 — Bir aceb güruha uğradı râhım
Yürekten depredüp lisan okurlar 121
142 — Beğler ol hublann serfirazları
Geçer karşımızda ederek reftâr 122
143 — Dönmeyiz ne denlu çok olsa âsi
Hamdülillâh dîn ü îmânımız var 123
144 — Elif kaddim reftârma boyuna
Nice servi gibi dal pesend eyler 124
145 — Çıkmaz hatırımdan nakş-i hayâlin
Bir kez hüsnün gören dünyâyı neyler 125
146 — Cennet-i kûyinde çeşm-i bîdârım
Görmeğe civânâ dildârın özler 126
147 — Yâr beni yanar bir ateşe koydun
Dünyâda sağ olan yerde ne gezer 127
148 — Şunda bir cananın meftunuyum ben
Cemâli Yûsuf-i Ken'ân'a benzer 128
149 — Benim velvele-i nâle vü ahım
Esen rûzigâra benzer de benzer 129
150 — Dişlerinin vasfın yazdım habîbin
Sah çekti âlimler bu sâf incidir 130
151 — Geşt ettim cihanı mislin bulunmaz
Medhini eylesin diller yeridir 131
152 — Ey dilâ kıla gör kesb-i havalar
Gamdan küşâd eden âdemi demdir 132
153 — Nefs-i emmâreye uyup gezdiğim
Gençlik belâsile kabâhatimdir 133
154 — Mihnet köşesinde yatırdım hasta
Zaıf cismime der ne zaman gelir 134
155 — Yârenim tîgını ele aldıkça
Sineme şerhalar açar ağladır 135
156 — Bir râh-i mübîne azm ederiz biz
Asker-i islâmm din gazâsıdır 136
157 — Benî Adem gibi var mı mükerrem
Hakkında gör nice âyet yazıhr 137
158 — Cihan sarayında zevk-ı demlerle
Kimi olayım der hurrem sürünür 138
159 — Câm-ı aşkın içen ey perî peyker
Neylesin âlemde bâde-i engûr 139
160 — Çoktan arzeylerdim hâlimi yâra
Neyleyim yanımda ağ-yar bulunur 140
161 — Aklımı başımdan yağ-ma eyleyen
Bir perçemi anber dili tatlıdır 661
162 — Dedim dilber yanakların kızarmış
Dedi çiçek taktım gül yarasıdır 662
163 — Evvel bahar gülzâr ile yaz gelür
Yüce dağlar donandığı zamandır 663
164 — Sana derim sana ey gafil insan
Ecel gelüp bir gün ölsen gerektir 664
165 — Ol tıfl-ı nevreste şûh-i cihanım
Hublar içre şimdi bir dâneciktir 665
Semaî :
166 — Şu karşıdan gelen dilber
Boyu selvi dala benzer 647
167 — Bahar oldu gül açıldı
Külîî rahmetler saçıldı
Dürlü çiçekler açıldı
Kangımız â'lâ çiçektir 648
Koşme:
168 — Bed zebanım gelmiş ol perî rüya
Men arifim deyu rindânelenmiş 141
Semaî :
169 — Sabahtan bahçeye girdim
Bülbülüm güle sarmaşmış 649
Koşma:
170 — Bir lâhza âlemin zevk u safâsî
Hâsıl eder nice derd ile mihneî
171 — Ziyaret eylesem Mısır Bağdâd'ı
Bize erenlerden olsa beşaret
172 — Dinle hasbihâlim benim efendim
Sana yerden gögt senden şikâyet
_ U -
Destan :
173 — Diyâr-ı Bursa*da eğlendik kaldık
Şimdilik budur bize mekân deyü
Koşma :
174 — Sînem üzre olan göz göz mahabbet
Âteşinin yeri midir nedir bu
175 — Müntehâ kametin görenler dedi
Nahl-i tûbâ mıdır ar'ar mıdır bu
176 — Aşkm rûzigârı estikçe serde
Dil gibi mevc urur derya olur mu
177 — Mir'ât-ı hüsuünü bir iyan gördüm
Gönlümü saydetti bir hilâl ebru
- ü -
koşma :
178 — Sevdâ-yi aşkına düşeli cânâ
Dîvâne söylemiş dil dile düştü
— z —
Destan :
179 — Yalancı dünyâya aldanma yâhû
Bu dernek dağılır bu an eğlenmez
Koşma :
180 — Olagör cân ile dîdârâ tâlib
Tâ kim hâsıl ola cümle metâlib
Olıcak kişide aşk-ı Hak galib
Hem gönül çekinir hem can eğlenmez 150
Semaî :
e
181 — Ne cevhersin behey cânâ
Sana kıymet bahâ olmaz * 650
182 — Benim sen çeşm-i şehlâya
Elim irmez gücüm yetmez ' 651
183 — Sofi elin çek hazer et
Hikmet-i Yezdan okuduk biz 662
II
Aruz vezinleri Fihristi
I — Divan : Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün
Gazel :
— A —
1 — Yâ İlâhî ne günahkârım ki yüz tutup sana 158
2 — Yine dil bir şivekâra olmak ister âşinâ 159
3 — Kâkülün sevdalan lâm etti kaddim ey fetâ 161
— C —
4 — Pâyine yüz sürdüğü içün güneş buldu revâc 164
5 — Vaslma irmek umarken derde kıldım nâmizâc 165
— G —
6 — Künc-i aşkında şu denlu eyledim candan ferağ .180
— H —
7 — Huni çeşmin gamzelerden bağlayup âh-ı sürâh 182
8 — Ey gönül gel aç bu istiğfar ile kıl imtisâh 183
— L —
9 — Sinemin bağında bitmiş bir ağaçta iki dal 191
10 — Başladı gelmeğe yer yer dahi dilberde sakal 192
11 — Gördüğüm mehpârenin emrine fermandır gönül 195
— N
12 — 01 benim âlemde varım gelmedi yâ Rab niçün 225
13 — Subhudem gülzâr içinde çaldı bülbül erganun 227
— Z
14 — Eyle ey bâd-i sabâ ol gamzesi sahhâre arz 247
Murabba' :
15 — Bakmaz oldu 5mzüme ol yâre nettim ey sabâ 248
16 — Var şu ömrüm varma benden selâm et ey sabâ 249
17 — Gider oldum ağa yollum arşa çıkmadan sadâ 251
18 — Gözlerim yaşı revân oldu Mehemmed elveda 252
19 — Ey cemâli şûbhesiz şems-i cihanım elveda 253
20 — Gider oldum sağ esen kalasın ey yâr elveda 254
21 Nûr.i akdem buldu kandîl içre menzil ibtidâ 255
22 — Nûr-i hazret oldu kandîl içre meşhur ibtidâ 256
23 — Eyhabîbi ehl-i isyanın şefî'i Mustafâ 257
24 — Rûyini şems ü kamer görürse ger hayran olur 258
25 — Aldı aklım ey yüzü gün alm mâhm Mustafâ 259
26 — Va'deye kıldı hilaf ol mihribâmm Mustafâ 260
27 — Âşık oldum sen perî sîmâya canım Mustafâ 261
28 Hüsnünü gördükte oldum bende canım Mustafâ 262
29 — Sana bir tenhâ sözüm var dinle canım Mustafâ 263
30 — Bendene hor bakma gel ey nevcivânım Mustafâ 264
31 — Ey perî yüzlü şehim j/ül-i behârım Mustafâ 265
32 — Gözden oldumsa cüda ben şîvekâr unutma hâ 266
33 — Dâima medhin dilinde sûre-i Rahman ola 267
34 — Var ol iylikle serîr-i devletin ma'mûr ola 268
35 — Ey güzeller serveri canım sabahın hayr ola 269
36 — Ey melek tal'at perî peyker sabâhm hayr ola 270
37 — Merhaba ey zülf-i anber bû sabâhm hayr ola 271
38 — Ey gönül şimdengeru yâ taht ola yâ baht ola 272
39 — Geçti yârin hadden özge firkati bu canıma 273
40 — Derdimi cânâ dil-i mahzuna sor sorma bana 274
41 — Söylemez oldu aceb cananım incinmiş bana 275
42 — Geçtim ey dil cümleden bir taze mehrû bul bana 276
43 — Gayri dilberden vefa sensiz haram olsun bana 277
44 — Yoktur agâhım niçün ey mehlika küstün bana 278
45 — Bir garibim şübhesiz hasret mekân ağlar bana 279
46 — Ey meded ol nevcivânm hatırı kalmış bana 280
47 — Yine bir yüzden unuldu âh kim firkat bana 281
48 — Kendi hâlimde gezerken bir perî söğdu bana 282
49 — Bülbülüm bâğ-ı hayatta âh ü zâr olmaz bana 283
50 — Yâr gel yâr olalım bir sen bana bir ben sana 285
51 — Yâr gel ikram edelim bir sen bana bir ben sana 286
52 — Söyle gel ey kameti tûbâcığım nettim sana 287
53 — Aşk- 1 canan bir yana dostumla Leylâ bir yana 288
54 — Gider oldum pür cefâ sen bir yana ben bir yana 289
55 — Ey yüzü gül gonca fem sen bir yana ben bir yana 290
56 — Ey güzeller ülkeri sen bir yana ben bir yana 291
57 — Ey perî peyker melek sen bir yana ben bir yana 292
58 — Gel bana cevr etme dilber dîn ü îmân aşkına 293
59 — Düştü gönlüm bir gül-i Rum dilber-i tersâsma 294
60 — Bir güzel sevsem ki ben ağyâre minnet olmasa 295
61 — Kâkülün sevdaları ham etti kaddim ey fetâ 296
62 — Ey dirîga cerh-i gaddar kaddimi kıldın dütâ 297
63 — Ey dirîga kim yine aldı beni cezb-i hevâ 298
64 — Noldu âyâ g-elmedi şâh-ı cihan eğ-lendi yâ 299
65 — Ey gfönûl bu gözlerimden dereler akmaktadır
Katre katre dâne dâne gûşe g"ûşe âb âb 300
66 — Bezm-i gamda âh ü nâlem oldu ney sîne rebâb 301
67 — Vechine teşbih eder ay kendüyii etmez hicâb 302
68 — Nice bir çeksem gerek derd û firak u ıztırâb 303
69 — Ey benim serv-i revanim varıma sensin sebeb 304
70 — Başımı derde düşürdün Mustafâ sensin sebeb , 305
71 — Ey dilâ senden kime feryâd ü dâd etsem aceb 306
72 — Ehl-i dînin cây-i istimdadı sensin yâ Mücîb 307
73 — Ey mahabbet bezmine tâlib dil-i mahzun garîb 308
74 — Çün bana yâr olmağı sen kılmadın cânâ murâd 309
75 — Ey bütün dünyâyı bünyâd eyleyen Mevlâ meded 310
76 — Nâgehan aşk u mahabbet râhına girdim meded 311
77 — Ey cemâli gonce-i dilde İrem cânâ ferîd 3 12
78 — Âteş-i firkatlerin saldı gönül mülküne od 313
— E —
79 — Başladım bülbül misâli zara her gün her gece 314
80 — Durmayup artırdı yârim nâzı her gün her gece 315
81 — Kande idin canımın cânânı hoş geldin hele 316
82 — Yâ îlâhî sen beni inşâna muhtâc eyleme 317
83 — Hamd ol dünyâda bir cânân edindim kendime 318
84 — Şu cihanda bir gözü mestâne buldum kendime 319
85 — Ey dilâ Mecnûn ile dîvân olursam kime ne 320
86 — Dilberâ dillerde vasfın yâd olur günden güne 321
87 — Bülbülün medhin okusun rûz ü şeb dâl üstüne 322
88 — Mürg-i dil kondu bu gün bir ruhleri âl üstüne 323
89 — Sevdiğim takın yürü mercanı mercan üstüne 324
30
90 — Ey güzel hançer çeküp kasdetme inşân üstüne 32S
91 Ey dirîga düştü dil dîvâneden dîvâneye 326
— F —
92 — Ey cemâl-i dilküşâsı mâh-ı tabanım Şerîf 327
93 __ Ey saadet âleminde mâh-ı pür enver Şerif 328
94 — Kaldı dil zulmette meşhur olmadı hayf oldu hayf 329
— H —
95 — İsmetin sermâye-i rûh-i revanidir kadeh 330
96 — Ey gönül geçti zamanın kılca kaldı tende rûh 331
- I -
97 — Kıl kerem bu bendene cananım ağlatma beni 332
98 — Bir dili bülbül gül-i ra'nâ tıraş etti beni 333
99 — Dilberâ seyyah olursam gel Hicaz'da bul beni 334
100 — Aşk ile âlûdeyim âvâre zannetme beni 335
101 — Düştü gönlüm bir melek sîmâye incitme beni 336
102 — Rûz ü şeb bülbül gibi nâlân eden sensin beni 337
103 — Yâ îlâhî hikmet ile özge cân ettin beni 338
104 — Ey perî peyker hatâdan saklasun Hâlık seni 339
105 — Sevdim amma bîvefâ bilmezdim evvel ben sen 340
106 _ Beddua etmem sana Mevlâ'ya saldım ben seni 341
107 — Söyle ey mehrû güzel billahi kim sevmez seni 342
— K —
108 — Güldün evvel yüzüme arz-ı cemâl ettin felek 343
109 — Sûz-i aşkım mahremim sırdaşım aldın ey felek 344
110 — Cüz'i ârâm et dedi dildâre katlansam gerek 345
111 — Nice bir bu mihnet-i hicrana katlansam gerek 346
112 — Bir zaman çeşmim yaşm bir çağlar âb etsem gerek 347
113 — Bir zaman bu eşk-i çeşmim ben revân etsem gerek 348
114 — Sana cânâ derdimi bir bir beyân etsem gerek 349
115 — Hâlimi dildârıma bir bir iyân etsem gerek 350
116 — Sûretâ mağrur kıyafet bir levend sevsem gerek 351
1 17 — Cân ü dilden bir melek sîmâ güzel sevsem gerek 352
118 — Bir zaman misli bulunmaz bir civan sevsem gerek 353
119 — Bî vefâsm anladım ey dilber-i âlem ne şek 354
120 — Ey dirîga bir aceb seyrâne düştü ortalık 355
121 — Akıbet etti beni pür derd-i yârân ayrılık 356
122 — Bu vücûdum şehrine düştü yine nâr ayrılık 357
123 — Hâr ile yâr oldun ey gonca dehen hayfâ yazık 358
124 — Ol benim şahin bakışlı şehlevendim bunda yok 359
125 — Hak bize kıldı inayet ilm-i ma'nâ okuduk ' 360
— L —
126 — Zâhidâ aç gözünü sahraya bak ta ibret al 361
127 — Ey gönül insafa gel dünyâya bak ta ibret al 362
128 ~ Ey gönül âlemde nâlân eyler inşânı ecel 363
129 — Ey güneş tal'at perî peyker misâl insafa gel 364
130 — Hiç reva mı katı zâlim bakışın bir kan eder 365
131 — Ey kamer tal'at güneş behcet sabah erkence gel 366
132 — Buluşalım ey perî yarın sabah erkence gel 367
133 — Çün koyup gittin beni nâ mihribânım tezce gel 368
134 — Gel gel ey mihr-i cihan ârâ seher vaktinde gel 369
135 — Ey cemâl-i sun' -i Hak kudret seher vaktinde gel 370
136 — İntizârım ey gözü âhû seher vaktinde gel 371
137 — Ey bana kan ağladan mekkâre senden çektim el 372
138 — Da'vetindir ey güzeller şahı akşam üstü gel 373
139 — Sen gidelden hiç bilir misin ki cânân oldu gel 374
140 — Seni gayet ile sevdi ey saçı Leylâ güzel 375
141 — Ey kamer tal'at perî peyker melek sîmâ güzel 375
142 — Kangi gülzârın gülüsün verd-i handanım güzel 376
143 — Mübtelâyım hatırımdan fikr-i yâr eksik değil 377
144 — Yalınız bir ben değil bây ü gedâ sultan melîl 378
145 — Sen seni sanma melil ey dil bütün dünyâ melil 379
146 — Her kaçan gülşende ol meh tazeler destâre gül 380
147 — Sünbülün sahn-ı lâtifinden tutar dâmânı g-üî 381
148 — Hâlime lâyık seza bir nevcivân ister gönül 382
149 Gel haberdâr ol kamu ahvâl -i âlemden gönül 383
150 — Her birine bir bakan dildârı neylersin gönül 384
151 — Gittin ey rûh-i revânmı zara mı düşsün gönül 385
- M ~
152 — Ey perî ettiklerin çoktur bana ben söylemem 386
153 — Bir münevver tâc urundu girdi çün meydâna şem' 387
154 — Bülbül oldum gül yanmda hara minnet etmezem 388
155 — Dilberâ işimi zâr etmek neden ben neyledim 389
156 — İl beni diller deyu eğnim abâ pûş eyledim 390
157 — Düşmüşüm bir olmadık da'vâya haddim bilmedim 391
158 — Ey perî kaddin gibi bir serv-i bâlâ görmedim 392
159 — Çok zamandır intizârım kaşı yayı görmedim 393
160 — Azm-i yâr edüp makam-ı yâre geldim görmedim 394
161 — Ey dirîga bîvefâ dildârı çoktan görmedim 395
162 — Râh.i aşka gel de kıl bir çâre İbrâhimciğim 396
163 — Medh ederdim bir melek sîmâlı olsa sevdiğim 397
164 — Eyledim senden sana feryâd ü zarı sevdiğim 398
165 — Oldu dil üftâdesi sen nevcivânın sevdiğim 399
166 — Sen de bir gün ben gibi âşık olursun sevdiğim 400
167 — Kendim aşka mübtelâ ettim seninçün sevdiğim 401
168 — Derd-i aşkı cümle râm ettim seninçün sevdiğim 402
169 — Hâkipâyin tûtiyâsı ey perî dünyâ değer 403
170 — On iki mahbûba gönlüm mübteiâdır sevdiğim 404
171 — Tarz ü etvârm senin bir yerde yoktur sevdiğim 405
172 - Yâ Huda sakla hatâdan bir cenana mâlikim 407
173 — Sen cemâli âfitâba mailim îbrâhimim 408
174 — Bulmadım bir cezbeder remz-i cevâbımdan benim 409
175 — Ey felek nedir muradım dilpesndimden benim 410
176 — Bir cenana mübtelâyım âh ü zarım var benim 411
177 — İki gözlerimden akan kan ile nemdir benim 412
178 — Şehr içinda şâh-ı hûbânım Mehemmed'dir benim 413
179 — Bendeyim bir dilberin ahdm amânm beklerim 414
180 — Ey felek ben Mecnun'um Leylâ'yı gözler gözlerim 415
181 — Dağlardır meskenim sahrayı gözler gözlerim 416
182 — ölürüm gayret ile nâdâna yoktur minnetim 437
183 — Câyi mihnetten göçüp gülşâna irmek niyyetim 418
184 — Bunca derdim var benim bir çâre bilmem neyleyim 419
185 — Arifim âzâde tab'ım zîruhum eflâkiyim 420
186 — Bizi yoktan var eden Sübhân'ı ben bilmez miyim -421
187 — Geçti gurbette günüm Rahmân'ı andım ağladım 422
188 — Dahi taze tıfl iken huîfâş imişsin anladım 423
189 — Âşıka edince kin ferzânedir moîlacığım 424
190 — Bir haber ver ey sabâ neşler aceb ra'nâcığım 425
191 — Bir güzel sevdim meğer kân-ı mürüvvet sandığım 426
192 — Ey perî hüsnüne hayran olduğum mudur suçum 427
193 — Âşık oldum sen meh i tâbâna kurbân olduğum 428
194 — Aşıkım sen sîm endâmma kurbân olduğum 429
195 — Bir münevver tâc urundu girdi çün meydâna mum 430
196 — Ol perinin ârız-ı zîşânm öptüm ohşadım 431
197 — Fikr-i lâ'linle gönül kaldı hayâlinde gözüm 432
198 — Alemin zevkin haram ettim seninçün sevdiğim 433
199 — El sunup kavs-i vucûd. i zara kurmak niyyetim 434
200 — Düştü gönlüm bir saçı reyhâne bilmem neyleyim 435
201 — Ben bu gün ol câygâh-ı dilrübâya uğradım 436
202 — Ben bu gün bu köhne bir viranenin ma'mûruyum 437
203 — Pâdişâhım aşka düştüm hasretinle el'aman 439
204 Bir hilâl ebru sevüp sevdâye düştüm el'aman 440
205 — Bari Hak lûtfile kıldı Âdem'i var ol zaman 441
206 — Mâsivâdan fârig u âzâd olayım bir zaman 442
207 — Ey aceb bir gamze-i cellâd imişsin bir zaman 443
208 — Aç gözün Nemçe kiralı Gazi Sultan'dır varan 444
209 — Dil sana meyletti cânâ dehre sultânım Hasaç 445
210 — Bilmez idim niydüğ-ün hercâyi dilber sevmeden 447
211 — Nazeninim ben garibinden cûdâ olmak neden 448
212 — Dilberâ yolunda ben sular gibi akmak neden 449
213 — Sevmezem bir gayrısm rûh-i revanim var iken 450
214 — Ey peri bu hüsn ile düşnâm edersin mâha sen 451
215 — Her seherde bülbülün dilde agazın dinle sen 452
216 — Dilberâ hüsnüne meftun edeli bu canı sen 453
217 — Cüstücû kılmaktayım aşk ile dilber canibin 455
218 — Düşürüp aşk âteşine sinemi nâr eyledin 456
219 — Pâdişâhım ibtidâ kalbimde kim yer eyledin 457
220 — Dilberâ evvel bana sen gözle hem kaş eyledin 458
221 — Gülşen-i cennet misâli kaddi tûbâ Ahmed'in 459
222 — Alem içre söylenir nâm u nişanı Ahmed'in 460
223 — Günde bir kez ey gönül seyr et yüzün var Ahmed'in 461
224 — Sevdiğim hayfâ ki ol ağyardan vazgelmedin 462
225 _ Dilberâ ben kemterin hayfâ ki kadrin bilmedin 463
226 — Ne aceb düştü bu gönül gülüne Mehemmed'in 464
227 — Bir melek sima peri ruhsâr ile derdim yeğin 465
228 — Ağladır âşıkları saçmış çırağı perçemin 466
229 — Tel tel olmuş ey peri sermâya benzer perçemin 467
230 — Bende-i şürideyim gülzârına İbrahim'in 468
231 — Cân ü dilden mail oldum sözüne İbrahim'in 469
232 — Bu vücûdum teslim olsun eline İbrahim'in 470
233 — Aşık oldum leblerinin kandine bir kimsenin 471
234 — Ağlarım her rûz ü şeb büryâniyim bir kimsenin 472
235 — Ey güzeller şahı medhin eylerim her an senin 473
236 — Şâh-ı âlemsin melâhat bârigâhmdır senin 474
237 — Sevdiğim bilmez misin bilmez âmânı gözlerin 475
238 — Çin seher habdan uyanmış kahramanı gözlerin 476
239 — Mail oldum gözler ile kaşına dilberlerin 477
240 — Açılur evvel bahân hub hevâsı İzmir'in 478
241 — Ey bütün dünyâ değer gül yüzlü yârim kandesin 479
242 — Yâr içün ben hayran oldum kimseler dahletmesin 480
1243 — Aşka ser verdin gönül serverlenenlerden misin 481
244 — Nevcivânım gül yüzün femlendirenlerden misin 482
1245 — Ey efendim derda düştüm bir deva bilmez misin 483
246 — Ey perî böyle perîşân olduğum bilmez misin 484
247 — Ol melek sîmâya imrendim sen imrenmez misin 485
248 — Eylemezsem ol perî servimle sahra sohbetin 486
249 — Gitme canım gitme gel yok iktizâsı gurbetin 487
250 — Hak hatâdan saklasın dîdârın Ahmed Şahımın 488
251 — İntizârım vashna her dem Mehemmed şahımın 489
252 — Her kaçan düşse yolum dükkânına İshâk'ımın _ 490
253 — Mustafâ'dır sevdiği dostu birisi canımın 491
254 — Rûz ü şeb derd ü elemdir iddiası bahtımın 492
^55 — Söylenir dillerde nâm-ı âlişânı Varna'nın 493
256 — Her sene cûşa gelince cûy-i mâsı Tunca'nm 494
"257 — Vâkıf oldun mu gönül ahvâline yorgancının 495
258 — Levh-i pîşânmda nakş-ı sun'-i zîşan kaşların 496
259 — Bârekâllâh kim zehî ibretnûmâdır kaşların 497
260 — Dilberâ çevrin çeker âşık keman ebruların 498
261 — Sevdi gönlüm sen saçı Leylâ'yı şübhen olmasın 499
262 — Kail idim çekmeğe âlemde bin can acısın 500
263 — Teşne cana em iken nutkun senin şîrin dehen 501
264 — Hüsnile dillerde ismi oldu destan Yûsuf'un 502
265 — Ey sabâ benden selâm et yârine İstanbul'un 503
266 — Ey sabâ bizden selâm mahbûbuna İstanbul'un 504
267 — İbtidâdan vasfolunsun dilberi İstanbul'un 505
268 — Günde bir kez lûtfuna hamdeylerim ma'bûdumun 506
269 — id irişti meclise bîgâne dâhil olmasun 507
270 — Söyle ey dil ol perî zülf-i siyah oynatmasun 508
271 — Ey güzeller şahı aşkından bizar olmak niçün 509
272 — Seyre çıktı bir gül-i ra'nâ mübarek cum'a gün 510
273 — Durdu çün ol pâk zat hûrî mübarek cum'a gün 511
274 — Ey gözüm sel gibi çağla ak mübarek cum'a gün 512
275 — Ey gönül Hak'ka ibâdet kıl mübarek cum'a gün 513
276 — Nutka gelsen ey lebi mercan mübarek cum'a gün 514
277 — Câmehabdan kalktı ol dilber raubârek cum'a gün 515
278 — Seyre çıktı ol güzel âhû mübarek cum*a gün 516
279 — Çok şükür Perverdigâr'a yân seyrettim bu gün 517
280 — Yanma yaklaşma ey hercai bildim niydüğün 518
281 — Hasbıhâlin söylerim gül yüzlü yârım dinlesün 519
282 — Söylemez oldu yine dildâre söylen söylesün 520
283 — Hüsn-i hattın ey perî şeydâya vermem büsbütün 521
284 — Şiddet' i bahr-ı siyahın nevbahândır Sinop 522
285 — Bülbülüm kûyin gibi âlemde gülşânım mı var 523
286 — Aşık-ı sâdık ana derler ki bir cânânı var 524
287 — Dilberâ sende bu kaşlar çeşm-i şehlâlar ki var 525
288 — Dilberâ çeşmin gibi bir sihri çok âfet mi var 526
289 — Sûz-i aşkı Ahmed'in kim ççemimi giryân eder 527
290 — Sıdkı muhkem bağlayup Settâr'e Serden geçtiler 528
291 — Bana kudret ilmini fehmile ta'lîm ettiler 529
292 — Ey Ömer mecnûn Ömer bîzâr Ömer Aşık Ömer 53o
293 — Gayri artık kamet-i bâlâdan el çektim yeter 531
294 — İbtidâ ki bu çihânı var eden Perverdigâr 532
295 — Âh elinden neyleyim ey firkati çok rûzigâr 533
286 — Gerçi çoktur ey yüzü gülter sana sâhib çıkar 534
297 — Gûşunu benden yana tut sözlerin gamdan çıkar 535
298 — Küntükenz'in aslını bilmeyen izzetten çıkar 536
299 — Ey felek hüsnün gülünü dermeğe cân arzular 537
300 — Ey gönül deryâ-yı aşka dalmağa şübhen mi var 538
301 — Gör ne hikmettir aceb çerh-i felek fır fır döner 539
302 — Beni mesrur eyleyen ol nevcivânım bundadır .140
303 ~ Bend-i zülfün dîlberâ tıfl-ı dil ü can ağladır 541
304 — Her kaçan dîvâneler bâzûsuna dağ oynadır 542
305 — Gitti hengâm.ı şitâ geldi bahar eyyamıdır 543
306 — Âleme şây olduğ-um âh ü fig-anımdan mıdır 544
307 — Nâz ile seyrâna çıkmış çeşmi âhûlar mıdır 545
308 — Dilberâ gerçi cenabın ayn-ı sırrrullahtır 547
309 — Arızın şevkiyle cânâ çoktur amma serpilür 548
310 — Al vücûdundan haber râvî rivayet bizdedir 549
311 — Çıksa g-erdandan . . . zamanı böyledir 550
312 — Ey perî peyker hûmâ bu yüce pervazlık nedir 551
313 — Aşkını cânân aramış cân içinde gizlidir 552
314 — Ey perî şeklin benî âdem de dersem elverir 553
315 — Kamet-i bâlâsına ar'ar da dersem elverir ~554
316 _ Her kaçan bastıkça cânâ râhı tir lir titretir • 555
317 — Heybeti hakka ki hep a'lâyı tir tir titretir 556
318 — Ey rakib yârın önünden ya savul ya şöyle dur 557
319 — Yâr ile bir sırrımız var gel kasavet şöyle dur 558
320 — Vechin üzre saye salmış ey sanem giysû mudur 559
321 — Bir güzeller şahı gördüm ismini ihfâ okur 560
322 — Bir perî gördüm bu gün ben lebleri mercan okur 561
323 — Dâne-i hâlin gönüller mürgunu seyrân olur 562
324 — Hânikah.ı tende dil derler ulu server yatur 563
325 — Firkat-i cânân ile dil ıztırâb olmuş yatur 564
326 — Sevdiğ-im bigânedir bigânelerle söyleşür 565
327 — Hak hatâdan saklasun ol yad ile kim söyleşür 566
328 — Bir perî aşkıyla memnun olduğum âlem biîür 567
329 — Mürg'i dil pervâz urur azm-i miyânm kim bilür 568
— S —
330 — Kande idi camı Cem kandeydi Keykâvûs-i hâs 569
331 — Kafa dek anka gibi uçsan elimden yok halâs 570
332 — Gûş-i cana nâgehan erdi sadâ-yi tabi u kûs 571
- Ş -
333 — Hak müyesser kılsa olsam yâr ile sarmaş dolaş 572
334 — Gûş-i cân et dinle nazmım sun'-i Mevlâ'dır güneş 573
335 — Şu'le salmış âleme bir nûr-i ezberdir güneş 574
336 — Şol arak kim ârız-ı hub rûlar üzre damlamış 375
337 — Kasr-ı dehri ey gönül bezm-i mey âşâma değiş 576
338 — Ey efendim gül'izâr-ı gonca femden mi geliş 577
339 — Hamdülillâh nazlı dilber küstü derler küsmemiş 578
340 — îztırâb-ı gamdayım ey mehcebînim gel yetiş 579
341 — Gel ferah bahş et cevan canım Nehemmed gel yetiş 580
342 — Sen bana cevr eyledin ey bîvefâ hoş âmedî hoş [*] 581
343 — Olmadın hemdem bana ey mehlika hoş âmedî hoş [*] 582
344 — El irişmez zülfüne çeşmi siyeh hoş âmedî hoş [*] 583
345 — Gülşeni yasdanmağile bülbül olmaz değme hûş 584
— T —
346 — Çünki bildin âlemin nakş-ı hayâtı bîsebât 585
347 — Ey güzeller serfirâzı ma'ni-i genc-i sıfat 586
348 — Gülşen-i bâğ-ı şeriat oldu kârı ma'rifet 587
349 — Gözlerim nâdir görür bir ehli hâl-i ma'rifet 488
— U —
.350 — Ey sabâ irdin mi bu gün ol saçı Leylâ'ya hû 589
— Z —
351 — Gülşen-i cennet cemâlin yâra benzer benzemez 590
352 — Biz cevahir kânıyız mercanı anlar tanırız 591
353 — Evvel-i Kalûbelâ'dan ahdile îmandayız 592
354 — İzdiyâd-ı ömr içün yâr ile ülfet bekleriz 593
355 — Düştü dil bir mehlika dildâra seksiz şübhesiz 594
Muhammes :
_ A -
356 — Yâr-ı gar olmaz meseldir âşıka her dilrübâ 595
[♦] Bu üç manzumenin bazı mısraları "Fâilâtûn fâilâtûn fâilâtün fâilâtün,, vez-
nine uygundur.
357 — Şâh-ı nevruz eyledi dehri muattar bir yana 596
_ B —
358 — Subh olup ref oldu yârın dîdesinden çünki hâb 597
_ C —
359 — Nevbahâr eyyamı erdi her taraf buldu revâc 621
— D —
360 — Bu meseldir eylemez her diiberân uşşâkı şâd 598
361 — Dilrübâlar eylemez uşşâkı vaslmda müfîd 599
— E —
362 — Şâh-ı encüm çekti gök meydânına asker gice 600
363 — Ol ki teslim û rızâ oldu kazâ-yi kudrete 601
— H —
364 — Sîneme çektim yine şevk ile bir sûrâh şûh 602
— K --
365 — Gerçi olmuştur mukarrer her kese kâr ayrılık 603
— L -
366 — Bir güneş tal'at perî peyker melek sîmâ güzel 604
367 — Hep nasihattir sana bu sözlerim sayma gönül 605
368 — Şunda bir âşüfte-i tannâze bend oldu gönül 606
— M —
369 — Fârigfim geçtim geçenden seyr-i yârân istemem 607
— N —
370 — Aşkın ile ciğeri büryân ararsan işte ben 608
371 — Ey dilâ fehm eyle Hak'km sun'-i ferdâniyyetin 609
372 — Nâz ile reftâr eder ol kaddi ar*ar cum'a gün 612
373 — Vakt-i vuslattır civânâ va'de-i ferdayı ko 613
_Ş_
374 — Akl û fikrim târ ü mâr etti benim bir ser tıraş 615
375 — Bî vefa cerhin işi her dem figan olmağ imiş 616
— U —
376 — Ibtidâ halk oldu dürr-i ma'den-i peyâdâda su 617
Müseddes :
— A —
377 — Ey gönül devletle âdem girse de bin yaşma 619
— B —
378 — Çün seher vaktinde gördüm bir cemâli âfitâb 620
- ç-
379 — Bu cihan bir tekye ey dil konan olmaz bunda aç 622
— I —
380 — Ey diiâ bu âlemin sahnında sohbet kalmadı 623
- I -
381 — Gör lâîni nükte-i eflâke baş indirmedi 624
382 — Gâh olur bin şevk ile mesrur eder aşk âdemi 625
383 — Bilmedin gittin hevâ ile heves tezvirini 627
384 — Ey cemâl-i tal*ati ferhunde ol tab'-ı seiîm 628
— T —
385 — Bârekâllâh hüsnün ey meh hub cemâl olmuş dürüst 630
_ S —
386 — Kayd-ı kesretten g-eçüp bir canibe kıldım heves 631
_Ş_
387 — Bir zaman geşt eyledim gezdim cihanı kuru yaş 632
II — Semaî : Mefâîlân mefâîiün mefâîlün mefâîlûn
Gazel :
— A —
1 — Kaçan kim nerkis-i mestinde cânâ hâb olur peyda 152
2 — Düşürdüm gönlümü bir gözleri mestâne vaveyla 153
3 — Letafet gülşeninde gonca güldür leblerin cânâ 157
4 — Gönül kadrin o mehpâre bilür amma neden sonra 160
5 — Mahabbet unmazam senden yürü ey bîvefâ dünyâ 162
6 — Ne canlardan geri kalmış misafir hânedir dünyâ 163
- ç-
7 — Gönül bu bezm-i âlemde gelen gelsün gidenden geç 166
8 — Değildir ehl-i aşka ey gönül teslim irâdet güç 167
_ D —
9 — Nazar kılmazsan ednâye eğer ey kameti şimşâd 168
— E —
10 — Bugün bâzâr-ı dehr içre kul oldum bir sehî kadde 169
11 — Cemâlin dilberâ bâğ-ı İrem'dir de ne dersen de 170
12 — İrişsin kaddi dildârm bülend olsun da seyreyle 173
13 — O tıfl-ı nevresîdem serbülend olsun da seyreyle 174.
14 — O yârin dîde-i mahmuru mest olsun da seyreyle 175
15 — Hele bir kerre ey dilber şerâb-ı aşkı nûş eyle 176
— F —
16 — O yârin habbe- i hubbu muanber benleri saf saf 179
— H —
17 — Rehîn-i aşkolan yerde düşen olmaz imiş iflah 181
— K —
18 — Eğ-er geçtimse yolundan senin ey şâh-ı râh eksik 187
19 — Dilâ dünyâda bir koçmak içün hayfâ cenanım yok 190
— L —
20 — Giyinmiş gülsen içre goncalar gülgûn kaba bülbül 193
21 — Ne nakş aldın gül- i terden ne halet eyledin bülbül 194
— M —
22 — Ko her neylerse eyler bana ol cânâne suç bulmam 196
23 — Yanar sînemde aşk nârı ne âteştir neden bilmem 198
24 — Güzel candan güzâr etti hadeng-i mihnet ü matem 201
25 — Elimle ihtiyarım gamze- i bîdâda ben verdim 203
26 — Rızâ-yi aşkı evvel bu dil-i nâşâda ben verdim 204
27 — Ezel cânâna candan cezbe-i tesiri ben verdim 205
28 — Yeter cevreyledin cânâ bilirsin dil perişanım 207
29 — Bu şîve nâza hergiz bir feragat yok mu sultânım 208
30 — Cemâlin pertev-i nûr u ziyadır çeşmi mestânım 209
31 — Gamından ey saçı Leylâ yitürdüm aklı Mecnûn'um 212
— N —
32 — Nice yıldır sana ben âşıkım ey fitne-i devran 213
33 — Cihan içre hazer etmek gerek insan münafıktan 214
34 — Neler kıldı bize ol gamzesi cellâdı söyletsen 217
35 — Eyâ şûh.i cefakârım niçün insafa gelmezsin 220>
36 — Behey cevr edici dilber niçün insafa gelmezsin 221
37 — Ezel kâtibleri uşşak bahtın kare yazmışlar 228-
-ş-
38 — Taâlallah neden kim kametin servin alem çekmiş 229
39 — Hacil olmuş o yâr-ı huşk leb nâlemden ayrılmış 231
40 — Garib bülbül kılar zarı varup kâşane yasdanmış 232
41 — Gör ol hâl-i siyah sîm-i ruh-i cânâne yaslanmış 233-
42 — Siyeh kâkülleri yârin meh-i envâre yaslanmış 234
43 — Dilâ bu köhne dünyâya hezar insan ayak basmış 235
44 — Görenler katre katre hûn-i çeşmim hâke sarmaşmış 236
45 — Dilâ nakkaş- 1 kudret kim burûc üzre elem yazmış 237
46 — Gönül âlemde bir şâh-i cihanı istemiş bulmuş 239
47 — Bu gün ol dilber-i ra'nâyı gördüm hub cemâl olmuş 240
48 — Gönül aşkınla ey dilber aceb sevdâye duş olmuş 241
— T —
49 — Efendim sevdiğim sizde kadîmi bu mudur âdet 242
50 — Nedendir rûy-i gülgûnun nazardan eyledin iskat 243-
_ z — •
51 — Ne mümkindir ede zâhid o lâ'l-i canfezadan haz 246
Murbba' :
— A —
52 — Gel ey dil eyleme ömrün cihan içinde sen heba 250
53 — Perîşân eyledi aklım yine bir dilber-i ra'nâ 284
— M —
54 — Benim bâğ.ı letafette gûl-i handanım İbrâhîm 406
— N —
55 — Cüda düşmek ne müşkildir kişi bir mehlikasından 438
— R —
56 — Imâmeynin duâgûyu senâhânı Sakalardır 546
Muhammes:
— S —
57 — Neden sen gül de ben bülbül gibi zâr olmağa bâis 614
Müseddes :
— K —
58 — Muallâ dervişüz fakr û fenâyîlerdenüz âşık 626
— R -
59 — Görünmez pertevinden sûret-i mihrin ne halettir 629
III — Kalenderi : Mef ûlû mefâîlû mefâîlû faûlûn
Gazel :
— A —
1 — Mektebde kaçan nâz ile cânân okudukça 151
2 — Ey çarh"! sitemger dil -i nâlâna dokunma 154
3 — Ey hatt-ı siyeh ârız-ı cânâne dolaşma 155
4 — Mestâne varup ey gönül ol yâre dolaşma 156
— E —
5 — Sâkî getûr ol bade. i engûru seherde 171
6 — Ol dilber-i mümtaz konuşmaz bizim ile 172
7 — Ey bâd-i sabâ hâlimi cananıma söyle 177
8 — Ey gonca varup sûnbül-i reyhâne öpülme 178
9 — Bu dil yine bir âfet-i mekkâre dolaştı 184
— K —
t
10 — Olmaz mı aceb bir gece cânâne sarılmak 185
İl — Pek nâzik olur her gece cânâne sarılmak 186
12 — Üftâden ola mihnet-i hicranına lâyık 188
13 — Bir gün mü geçer kuyuna cânâ haberim yok 189
- M -
14 — Mecliste gece dilbere mestâne sarılsam 197
15 — Cânâ seni ben âlem-i dünyâya değişmem 199
16 — Fikr-i ruhini sad gül -i hoşbûya değişmem 200
17 — Merdümlüğün özler dil-i gam pîşe efendim 202
18 — Ey dişleri lü'lû bedeni sim ağa yollum 210
19 — Ey dişleri dür lebleri mercan ağa yollum 211
31
— N —
20 — Deprendi yine âteş-i hicran içerimden 215
21 — Ey gfonce dehen kıl hazer âh-ı seherimden 216
22 — Sevdim yine bir dilber-i ra'nâ küçücükten 218
23 — Ettin mi cefâ ilmini tahsil küçücükten 219
24 — Ey şûhi cefâ âşıka bigâne bakarsm 222
25 — Terk etme bu ben âşıkı cânâ çok ararsm 223
26 — Gel bezme kadem bas leb-i mercanım içersin 224
27 — Cevr etme güzel nahl budağın çürüdürsün 226
28 — Gördüm o güzel sünbülü gülzâre sarılmış 230
29 — Dil ol güzelin kâkülü tuzağına düşmüş 238
30
31
— T —
— Gören yüzünü vâlih ü hayran olur âfet 244
— Yârem açamam yâre keder eyleye şayet 245
Murabba' :
— N —
32 — Sevdim yine bir gamzesi kattal küçücükten 454
Muahammes :
— N —
33 — Düştü niydeyim aramıza âteş-i hicran 610
34 — Cânâ arama tende beni canda bulursun 611
IV — Gazel : Failâtün (Fâilâtûn) failâtün failâtün failûn (fa*lûn) :
Murabba' :
— N —
1 — Yine tahtına cülus eyledi şâh-ı ramazan 446
Y — Mef'ûlü fâilâtü mefâîlü fâilün :
— M —
1 — Her seng.i ta*ne sabrolalı pîşemiz bizim 206
VI — Fâilâtün fâilâtûn fâilün :
Tahmis :
— B —
1 — Aşkın ile göz yaşın etttim şerâb 618
VII — Satranç : Mûfteilün müfteilün :
— A —
1 — îtme cefâ bana şehâ
Çevri reva görme seza 657
Umumî Fihrist
Destan :
1 — Gel vuhûş u tuyûru bir yâd idelim
Gör neler yaratmış Bârı Taâlâ ı
Koşma :
2 — Bir kaşı hilâle meyletti gönül
Çağı geçmiş amma yine bir hoşça 9
3 — Yine müjde kıldı sultân-ı nevruz
İrişti zerrine feth-i Mesîhâ 10
4 — Cûz'î hidâyetin dünyâya vermez
Kemâl-i keremin müştakı Mevlâ H
5 — İriştik vaslma mâh-ı sıyâmm
İktidâ eyledik ibtidâsma 12
6 — Nevbahâr eyyamı artmada çûşun
O deme erdiği çağların Tuna 13
7 — Ey dil eser fena nadim olursun
Nesîm-i subuh veşeden müberrâ I4
8 — Dil verip sevdiğim şîvekâr olsa
Sînesi bendleri çözülse dursa I5
9 — Aşk u mahabbetten daVâ kılanlar
Başına sultandır bî bâk ü perva 56
10 — Giriftar olanlar bir özge derde
Yitirir kendini gider araya I7
11 — Nice dil vermesin dîvâne gönlüm
Böyle bir cemâli münevver aya 18
Gazel
12 — Mektebde kaçan nâz ile cânân okudukça Kalenderi
13 — Kaçan kim nerkis-i mestinde cânâ hâb olur peyda Semaî
14 — Düşürdüm gönlümü bir gözleri mestâne vaveyla „
15 — Ey çarh-ısi temger dil-i nâlâna dokunma
16 — Ey hatt-ı siyeh ârız-ı cânâne dolaşma
17 — Mestâne varup ey gönül ol yâre dolaşma
18 — Letafet gülşeninde gonca güldür leblerin cânâ
19 — Yâ İlâhî ne günahkârım ki yüz tutub sana
20 — Yine dil bir şîvekâra olmak iste âşinâ
21 — Gönül kadrin o mehpâre bilür amma neden sonra
22 — Kâkülün sevdaları lâm etti kaddim ey fetâ
23 — Mahabbet ummazam senden yürü ey bîvefâ dünyâ
24 -— Ne canlardan geri kalmış misafirhanedir dünya
Kalender
Semaî
Divan
Semaî
Divan
Semaî
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
Murabba' :
25 — Bakmaz oldu yüzüme ol yâre nettim ey sabâ Divan 248
26 — Var şu ömrüm varma benden selâm et ey sabâ „ 249
27 — Gel ey dil eyleme ömrün cihan içinde sen heba Semaî 250
28 — Gider oldum ağa yollum arşa çıkmadan sadâ Divan 251
29 — Gözlerim yaşı revân oldu Mehemmed elveda „ 252
30 — Ey cemâli şübhesiz Şems -i cihanım elveda „ 253
31 — Gider oldum sağ esen kalasın ey yâr elveda „ 254
32 — Nûr-i akdem buldu kandîl içre menzûl ibtidâ „ 255
33 — Nûr-i hazret oldu kandil içre meşhur ibtidâ „ 256
34 — Ey habîbi ehl-i isyanın şefî'i Mustafâ „ 257
35 — Rûyini şems ü kamer görürse ger hayran olur „ 258
36 — Aldın aklım ey yüzü gün alnı mâhım Mustafâ « 259
37 _ Va'deye kıldı hilaf ol mihribânım Mustafâ „ 260
38 — Âşık oldum sen perî sîmâya canım Mustafâ „ 261
39 — Hüsnünü gördükde oldum bende canım Mustafâ „ 262
40 — Sana bir tenhâ sözüm var dinle canım Mustafâ „ 263
41 — Bendene hor bakma gel ey nevcivânım Mustafâ E
42 — Ey perî yüzlü şehim gül-i baharım Mustafâ
43 — Gözden oldumsa cüda ey şîvekâr unutma hâ
44 — Dâima medhin dilinde sûre-i Rahman ola
45 — Var ol iylikle serîr-i devletin ma'mûr ola
46 — Ey güzeller serveti canım sabahın hayr ola
47 — Ey melek tal'at perî peyker sabahın hayr ola
48 — Merhaba ey zülf-i anber bû sabahın hayr ola
49 — Ey g-önül şimdengeru yâ taht ola yâ baht ola
50 — Geçti yârın hadden özge firkati bu canıma
51 — Derdimi cânâ dil-i mahzuna sor sorma bana
52 — Söylemez oldu aceb cananım incinmiş bana
53 — Geçtim ey dil cümleden bir taze mehrû bul bana
54 — Gayri dilberden vefa sensiz haram olsun bana
55 — Yoktur agâhım niçün ey mehlika küstün bana
56 — Bir garibim şübhesiz hasret mekân ağlar bana
57 — Ey meded ol nevcivânın hatırı kalmış bana
58 — Yine bir yüzden unuldu âh kim firkat bana
59 — Kendi hâlimde gezerken bir perî söğdü bana
60 — Bülbülüm bâğ-ı hayatta âh ü zâr olmaz bana
61 — Perîşân eyledi aklım yine bir dilber-i ra'nâ
62 — Yâr gel yâr olahm bir sen bana bir ben sana
63 — Yâr gel ikram edelim bir sen bana bir ben sana
64 — Söyle gel ey kameti tûbâcığım nettim sana
65 — Aşk-ı canan bir yana dostumla Leylâ bir yana
66 — Gider oldum pür cefâ sen bir yana ben bir yana
67 — Ey yüzü gül gonca fem sen bir yana ben bir yana
68 — Ey güzeller ülkeri sen bir yana ben bir yana
69 — Ey perî peyker melek sen bir yana ben bir yana
70 — Gel bana cevr etme dilber dîn ü îmân aşkına
71 — Düştü gönlüm bir gül-i Rum dilber-i tersâsına
72 — Bir güzel sevsem ki ben ağyâre minnet olmasa
73 — Kâkülün sevdaları ham etti kaddim ey fetâ
74 — Ey dirîga çerh-i gaddar kaddimi kıldın dütâ
)ivan
264
n
265
w
266
n
267
n
268
n
269
n
270
r>
271
fi
272
n
273
n
274
n
275
n
276
n
277
n
278
fi
279
f*
280
n
281
n
282
n
283
Semaî
284
Divan
285
M
286
f*
287
n
288
n
289
n
290
n
291
n
292
n
293
n
294
n
295
n
296
m
297
75 — Ey dirîga kim yine aldı beni cezb-i hevâ Divan 298
76 — Noldu âyâ gelmedi şâh-ı cihan eğlendi yâ »
Muhammes :
_ B —
Koşma
299
77 _ Yâr-ı gar olmaz meseldir âşıka her dilrûbâ „ 595
78 — Şâh-ı nevruz eyledi dehri muattar bir yana „ 596
Müseddes :
79 — Ey gönül devletle âdem girse de bin yaşma „ . 619
Semaî :
€0 — Bu gün bir mâhitab gördüm
Meyi âb-ı zülâl anca 633
81 — Kurulalı neler çekmiş
Yalan dünyâya sorsana 653
82 — Şu karşıdan gelen dilber
Gelir amma neden sonra 634
33 — Mürüvvet ummazam senden
Yürü ey bîvefâ dünyâ 634
€4 — Ne canlardan geri kalmış
Misafirhanedir dünyâ 636
Satranç :
85 — Itma cefâ bana şehâ
Çevri reva görme seza 657
86 — Ol mâhın hüsnünde hâl-i mükerrem
Hacer-ül-esved'dir ey kaşı mihrâb 19
87 — Sözümden mahabbet remzini ahp
Nâz ü istiğnaya başladı habîb 20
88 — Sebeb oldun ayırdın beni yârdan
Tîgf-ı gazab sana yâr olsun rakîb
89 —• Sabr-ı Eyyûb ile îd-i visale
Ahdedüb ol perî dedi yâ nasîb
90 — Koyup göğsüne Hak'kın selâmın
Verdi bendesine bir şâh-ı mahbûb
Murabba' :
91 — Ey gönül bu gözlerimden dereler akmaktadır
Katre katre dâne dâne gûşe gûşe âb âb
92 ~ Bezm.i gamda âh ü nâlem oldu ney sîne rebâb
93 — Vechine teşbîh eder ay kendüyü etmez hicâb
94 — Nice bir çeksem gerek derd ü firak u iztırâb
95 — Ey benim serv-i revanim varıma sensin sebeb
96 — Beşimi derde düşürdüm Mutafâ sensin sebeb
97 — Ey dilâ senden kime feryâd ü dâd itsem aceb
98 — Ehl-i dînin cây-i istimdadı sensin yâ Mücîb
99 — Ey mâhabbet bezmine tâlib dil-i mahzun garib
Muhammes :
100 — Subh olub ref'oldu yârin dîdesinden çünki hâb
Tehmis :
101 — Aşkın ile göz yaşın ettim şerâb
Müseddes :
102 — Çün seher vaktinde gördüm bir cemâli âfitâb
_ C -
Koşma :
103 — Şunda bir dilberin âhû gözleri
Aklımı fikrimi eyledi târâc
104 — Bu anka denilen ey dil-i şeydâ
Her hangi uşşâka olursa sertâc
21
22
23
Divan 300
„ 301
„ 302
« 303
„ 304
n 305
n 306
n 307
308
597
618
Divan 620
24
25
Gazel :
105 — Pâyine yüz sürdûğ-û içûn güneş buldu revâc Divan 164
106 — Yaslına irmek umarken derde kıldm nâmizâc „ 163
Muhammes :
107 — Nevbahâr eyyamı erdi her taraf buldu revâc „ 621
- ç-
Koşma :
108 — Cevr ü cefâları canıma yetti
Bilmezem bende mi dilberde mi suç 26
Gazel :
109 — Gönül bu bezm-i âlemde gelen gelsün gidenden geç Semaî 166
110 — Değildir ehl-i aşka ey gönül teslîm irâdet güç „ 167
Müseddes :
llt — Bu cihan bir tekye ey dil konan olmaz bunda aç Divan 622
-^ D —
Koşma :
112 — Bîsütûn-i gamda ağlar gezerim
Ayakdaş olamaz yanımca Ferhad 27
113 — Âvâre gezerken dehri serâser
Bir serv-i bâlâya kul oldum meded 28
Gazel :
. 114 — Nazar kılmazsan ednâye eğer ey kameti şimşâd Semaî 168
MuralsSıa':
115 — Çün bana yâr olmağı sen kılmadın cânâ murâd Divan 309
116 — Ey bütün dünyâyı bünyâd eyleyen Mevlâ meded „ 310
117 — Nâgehan aşk u mahabbet râhına girdim meded „ 311
118 — Ey cemâli gonce-i dilde İrem cânâ ferîd „ 312
119 — Ateş-i firkatlerin saldı g-önül mülküne od „ 313
Muhammes :
120 — Bu meseldir eylemez her dilberan uşşâkı şâd „ 598
121 — Dilrübâlar eylemez uşşâkı vaslmda müfîd „ 599
— lE —
Koşma :
122 — Arzıhâl eylesem ettiğin çevre
Mahabbet sadr olur yüze gelince 29
123 — Dudu dillim meclis üstüne geldin
Safâ-yi kalb içün nûş eyle bade 30
124 — Dedi bir pir bana pişman olursun
Râzm açma Huda'dan gayri ferde 31
125 — Râh-ı mahabbeti seyrân ederken
iriştim menzile bir ayağ ile 32
126 — Canım senin için işim her gün âh
Akıbet ölürüm bir gün âh ile 33
127 — Çünki yârın kibr ü kîni yok bize
Kurulmuş gamzeler içre o yâ ne 34
128 — Gönül muntazırdır nazlı yârine
Bâd-i seher selâm eyle dostuma
Takdir Huda'nındır tedbîrin kime
Yolumuz gurbete düştü bu sene 35
129 — Yenile meyletti dil bir cânânm
Leblerinin nebatına kandine 36
130 — Sînem üzre adedi yok dağların
Yâr elinden yârelidir bu sîne 37
131 — Çûn halka - i dilde destires oldum
Gönül muradından bir misal yine 38
132 — Ey bâğıban senden bir suâlim var
Güllerin yanmda hârm aslı ne 39
133 — Ser feda zülfüne der imiş rakîb
Canlar veren âşıkanm cürmü ne 40
134 — Kadir Mevlâm seni sevmiş yaratmış
Serdâr etmiş dilberlerin üstüne 658
Gazel :
135 — Bu gün bâzâr-ı dehr içre kul oldum bir sehî kadde Semaî 169
136 — Cemâlin dilberâ bâğ-ı İrem'dir de ne dersen de „ 170
137 — Sâkî getür ol bâde-i engûru seherde Kalenderi 171
138 — Ol dilber-i mümtaz konuşmaz bizim ile „ 172
139 — İrişsin kaddi dildârın bülend olsun da seyr eyle Semaî 173
140 — O tıfl-ı nevresîdem serbülend olsun da seyr eyle „ 174
141 — O yârın dîde-i mahmuru mest olsun da seyr eyle „ 175
142 — Hele bir kerre ey dilber şerâb-ı aşkı nûş eyle „ 176
143 — Ey bâd-i sabâ hâlimi cananıma söyle Kalenderî 177
144 — Ey gönce varup sünbül-i reyhâne öpülme „ 178
Murabbaa' :
145 — Başladım bülbül misâli zara her gün her gece Divan 314
146 — Duymayup artırdı yârım nâzı her gün her gece „ 315
147 — Kande idin canımın cânânı hoş geldin hele „ 316
148 — Yâ İlâhî sen beni inşâna muhtâc eyleme ^ 317
149 — Hamd ola dünyâda bir cânân edindim kendime „ 318
150 — Şu cihanda bir gözü mestâne buldum kendime „ 319
151 — Ey dilâ Mecnûn ile dîvân olursam kime ne „ 320
152 — Dilberâ dillerde vasfın yâd olur günden güne „ 321
153 — Bülbülün medhin okusun rûz ü şeb dâl üstüner „ 322
154 — Mürg-i dil kondu bu gün bir ruhleri âl üstüne „ 323
155 — Sevdiğim takın yürü mercanı mercan üstüne „ 324
156 — Ey güzel hançer çeküp kasdetme inşân üstüne „ 325
157 — Ey dirîga düştü dil bîgâneden bigâneye
Muhammes :
158 — Şâh-ı encüm çekti gök meydânına asker gece
159 — Ol ki teslim ü rızâ oldu kazâ-yi kudrete
Semaî :
160 — Bu gün ol hublarm şahı »
Geldi geçti bin nâz ile
161 — Bu gün ben bir güzel gördüm
Yeşiller giymiş ag üzre
Divan 326
600
601
637
638
Gazel :
162 — O yârin habbe i hubbu muanber benleri saf saf
Murabba' :
163 — Ey cemâl-i dilküşâsı mâh-i tabanım Şerîf
164 — Ey saadet âleminde mâh-ı pür en ver şerîf
165 — Kaldı dil zulmette meşhur olmadı hayf oldu hayf
- G -
Gazel :
166 — Künc-i aşkında şu denlu eyledim candan ferağ
_ H _
Koşma:
167 — Benim ile yiyip içip gezerken
Rakiblerim oldu dostun Abdullah
168 — Hâl-i sevda ile pür inkisarım
Umarım müşkilim feth ede Fettâh
Semaî 179
Divan 327
. 328
- 329
180
41
42
169 — Melâhat mısrmda kûşâde fâlin
Yûsuf-ı sânîsin be-kavl-i sahîh 43
170 — Hilâl ebruların şekl-i meddini
Çekenler sineye teslîm eder rûh 44
Gazel :
171 — Rehîn.i aşk olan yerde düşen olmaz imiş iflâh Semaî 181
172 — Huni çeşmin gamzelerden bağlayup âh-ı sürah Divan 183
175 — Ey gönül gel aç bu istiğfar ile kıl imtisâh „ 183
Murabba* :
174 — İsmetin sermâye-i rûh-i revanidir kadeh Divan 330
175 — Ey gönül geçti zamanın kılca kaldı tende rûh „ 331
Muhammes :
176 — Sîneme çektim yine şevk ile bir sûrâh şûh Divan 602
Koşma :
177 — Ey dilâ akl adın anıp gidenler
Gitti uslanmadı dîvâne kaldı 50
178 — Dünüm kadir günüm bayram olurdu
Ol perî bizimle hemdem olaydı 51
179 — Bâd-i sabâ yâre selâm et benden
Niçin gelmez zülfün taramamış mı 52
Gazel :
180 — Bu dil yine bir âfet-i mekkâre dolaştı Kalenderi 184
MUseddes :
181 — Ey dilâ bu âlemin sahnmda sohbet kalmadı Divan 623
- I -
i
Destan :
182 — Bîhûde akıtma gözünden yaşı
Bu ahvâle vâkıf olamaz naşı
îbtidâ yarattı Huda bir taşı
Anla nice kevn ü mekân eyledi 2
Şairname :
183 — Olmak ister isen gönül zûfünun
Derûnî zikr eyle Ganî Yezdân'i 666
Koşma :
184 — Dilberâ bendene dîvâne dersin
Dîvâne dagfd-olur şehre gelir mi 45
185 — Türk kavmine minnet etmek olur mu
Karnında dalağı şiştikten geri 46
186 — Simdi her cihetten oldum serserî
Hak verir kısmetim kâr kaydı gitti 47
187 — Devlet hümâsm tutayım der iken
Uçurdum kolumdan baz elden gitti 48
188 — Be gaziler aşka düşelden beri
Gam u mihnet bana yâr oldu gitti 49
Murabba' :
189 — Kıl kerem bu bendene cananım ağlatma beni Divan 332
190 - Bir dili bülbül gül -i ra'nâ tıraş etti beni „ 333
191 — Dilberâ seyyah olursan gel Hicaz'da bul beni „ 334
192 — Aşk ile âlûdeyim âvâre zannetmen beni „ 335
193 — Düştü gönlüm bir melek sîmâya incitmen beni „ 336
194 — Rûz ü şeb bülbül gibi nâlân eden sensin beni „ 337
195 — Yâ İlâhî hikmet ile özge cân ettin beni „ 338
196 — Ey perî peyker hatâdan saklasun Hâlık seni „ 339
197 — Sevdim amma bîvefâ bilmezdim evvel ben seni ., 340
198 — Beddua etmem sana Mevla'ya saldım ben seni Divan 341
199 — Söyle ey mehrû güzel billahi kim sevmez seni „ 342
Müseddes :
200 — Gör lâîni nükte-i eflâke baş indirmedi „ 624
201 — Gâh olur bin şevk ile mesrur eder aşk âdemi „ 625
— K —
Koşma :
202 — Bin suret gösterir rümûz-i eşya
Doğup her bir yüzden mâhitâb ancak 53
203 — Yârı gamhâneye eyledim da'vet
Tevazu' eyleyüp alçaklayarak 54
204 — Şunda bir cananın Rum'da Acem'de
Ederler medhini Buhârâ'ya dek 55
205 — Akranın bulmadım ey hûbı lika
Devr ettim cihanı İsfahan'a dek 56
206 — Yüz sürüp pâyine serv-i bülendin
Göz yaşm akıttım bir kenâre dek 57
207 — Gerekmez bir dahi böyle tarz etme
Atıldım çok dürlü fendine felek 58
208 — Devretmedi murâdımca zâmâne
Beni dildârımdan ayırdın felek 59
209 — Dâd elinden kime kılam şikâyet
Beni dildârımdan ayırdın felek 60
210 — Şübhesiz sen beni ey saçı Leylâ
Mecnûn-i şeydâye eyledim refîk 61
Gazel :
211 — Olmaz mı aceb bir gece cânâne sarılmak Kalenderi 185
212 — Pek nâzik olur her gece cânâne sarılmak „ 186
213 — Eğer geçtimse yolundan senin ey şâhırâh eksik Semaî 187
214 — Uftâden ola mihnet-i hicranına lâyık
215 — - Bir gün mü geçer kûyine cânâ haberim yok
216 — Dilâ dünyâda bir koçmak içün hayfâ cenanım yok
Murabba' :
Kalenderi 188
n 189
Semaî 190
217 — Güldün evvel yüzüme arz-ı cemâl ettin felek
218 — Sûz-i aşkım mahremim sırdaşım aldın ey felek
219 — Cüz'i ârâm et dedi dildâre katlansam gerek
220 — Nice bir bu mihnet-i hicrana katlansam gerek
221 — Bir zaman çeşmim yaşın bir çağlar âb etsem gerek
222 — Bir zaman bu eşk-i çeşmim ben revân etsem gerek
223 — Sana cânâ derdimi bir bir beyân etsem gerek
224 — Hâlimi dildârıma bir bir iyân etsem gerek
225 — Sûretâ mağrur kıyafet bir levend sevsem gerek
226 — Cân ü dilden bir melek sîmâ güzel sevsem gerek
227 — Bir zaman misli bulunmaz bir civan sevsem gerek
228 — Bîvefâsm anladım ey dilber- i âlem ne şek
229 — Ey dirîga bir aceb seyrâne düştü ortalık
230 — Akıbet etti beni pür derd-i yârân ayrıhk
231 — Bu vücûdum şehrine düştü yine nâr yanlık
232 — Hâr ile yâr oldun ey gönce dehen hayfâ yazık
233 — 01 benim şahin bakışlı şehlevendim bunda yok
234 — Hak bize kıldı inayet ilm-i ma'nâ okuduk
Muhammes :
235 — Gerçi olmuştur mukarrer her kese kâr ayrılık
Müseddes :
236 — Muallâ dervişüz fakr u fenâyîlerdenüz âşık
Divan
343
344
345
346
347
348
349
350
351
352
353
354
355
356
357
358
359
360
603
Semaî 626
Destan :
237 — Hey gaziler bir seyrâna uğradım
Söylenecek dinlenecek hal değil
Koşma : '
238 — Dadıma hidâyet eyle yâ Kerîm
Gözlerim kan ile doldu destim al 62
239 — Çün dilek geçmedi sen perî rüya
Ko ben ağlayayım gel efendim gel 63
240 — Hasretle ciğerim eyledin pür hûn
Eğlenme hubların serdârı tez gel €4
241 — Şol nûr-i cemâle zeynolan teller
Kemend-i dâr imiş bilmezdim evvel 65
242 — Beni bülbül gibi şîrin sözlerin
Şakıdır gözleri sözleri güzel 66
243 — . Firkatinle garibliğe râhımı
Salındı gözlerin sevdiğim güzel 67
244 — Gerçi ben lûtfuna caiz değilim
Yâ nolur eylesen himâyet güzel 68
245 — Dilbarâ süregör zev ku safâyı
Destinde hâtemdir bu hüsn-i cemîl 69
246 — Başınçün bir sual sorayım sana
Nedir bu feryada behâne bülbül 70
247 — Saye veş zemîne salup sünbülü
Çıkardı razını aşikâre gül 71
248 — Gevre muhtâc olup ... âşıklar
Acebdir düşerse bir mâha gönül 72
249 — Ermedin murada ermedin hâlâ
Var mıdır evvelde erdiğin gönül 73
250 — Efendim giysû-yi siyehkârmda
Mihmânm değildir ya nedir gönül 74
Gazel :
251 — Sînemin bâğmda bitmiş bir ağaçta iki dal Divan 191
252 — Başladı gelmeğe yer yer dahi dilberde sakal „ 192
253 — Giyinmiş gülsen içre goncalar gülgûn kaba bülbül Semaî 193
32
254 — Ne nakş aldın gül-i terden ne halet eyledin bülbül Divan 104
255 — Gördüğü mehpârenin emrine fermandır gönül „ 195»
Murabba' :
256 — Zâhidâ aç gözünü sahraya bak ta ibret al „ 361
257 — Ey gönül insafa gel dünyâya bak ta ibret al „ 362
258 — Ey gönül âlemde nâlân eyler inşânı ecel „ 363
259 — Ey güneş tal'at perî peyker misâl insafa gel „ 364
260 — Hiç reva mı katı zâlim bakışın bin kan eder „ 365
261 — Ey kamer tal'at güneş behcet sabah erkence gel „ 366
262 — Buluşalım ey perî yarın sabah erkence gel „ 367
263 — Çün koyup gittin beni nâ mihribânım tezce gel „ 368
264 — . Gel gel ey mihr-i cihan ârâ seher vaktinde gel „ 369
265 — Ey cemâl-i sun'-i Hak kudret seher vaktinde gel „ 370
266 — İntizârım ey gözü âhû seher vaktinde gel „ 371
267 — Ey bana kan ağladan mekkâre senden çektim el „ 372
268 — Da'vetindir ey güzeller şahı akşam üstü gel „ 373
269 — Sen gidelden hiç bilir misin ki cânân oldu gel „ 374
270 — Seni gayet ile sevdi ey saçı Leylâ güzel „ 375
271 — Ey kamer tal'at perî peyker melek sîmâ güzel „ 375
272 — Kangı gülzânn gülüsün verd*i handanım güzel „ 376
273 — Mübtelâyım hatırımdan fikr-i yâr eksik değil „ 377
274 — Yalınız bir ben değil bây ü gedâ sultan melîl „ 378
275 — Sen seni sanma melil ey dil bütün dünyâ melil „ 379
276 — Her kaçan gülşende ol meh tazeler destâre gül „ 380
277 — Sünbülün sahn-ı lâtîfinden tutar dâmânı gül „ 381
278 — Hâlime lâyık seza bir nevcivân ister gönül „ 382
279 — Gel haberdâr ol kamu ahvâl-i âlemden gönül „ 383
280 — Her birine bir bakan dildârı neylersin gönül „ 384
281 — Gittin ey rûh-i revanim zara mı düşsün gönül „ 385
Muhammes:
282 — Bir güneş tal'at perî peyker melek sîmâ güzel „ 604
283 — Hep nasihattir sana bu sözlerim sayma gönül Divan 605
284 — Şunda bir âşüfte-i tannâze bend oldu gönül „ 606
Müseddes :
285 — Bilmedin gittin hevâ ile heves tezvirini
Ne feragat ettin el çektin ne usandın gönül „ 627
Semât :
286 — Bu gülşende karâr eyle
Gayri bağa göçme bülbül 654
287 — Gurbet elde deldin bağrım
Garib garib ötme bülbül 655
— M —
koşma :
288 — Bir leb-i şîrîne gönül düşürdüm
Döner mi ateşim Ferhâd'a bilmem 75
289 — Rûz ü şeb artmada âh ile zarım
Eser eyleye mi dildâra bilmem 76
290 — Hâlim arzeylesem gül yüzlü yâra
Lûtfedüp selâmım alır mı bilmem 77
291 — Eyledim ey perî feryâd elinden
Çevrini çekmeğe kalmadı çârem 78
292 — Hak Taâlâ yaratmadan cihanı
Ben lûtf u ihsana uğradım geldim 79
293 — Ervah -1 bâtının eyleyüp isbat
Bir özge sebîle uğradım geldim 80
294 — Payitaht içinde mislin bulunmaz
Sencileyin kaşı keman efendim 81
295 — Geleydi haneme o nazeninim
Ayağı türabın okşar öperdim 82
296 — Çoktan kuluyum sen şâh-ı zamânm
însâf eyle gel barışalım sevdiğim 83
90
297 — Aşkın harareti eyleyip helak
Bu derdime derman vere Salih'im ^*
298 — Aşkm ile bu âlem-i fenada
Ne cefâlar çektim bil tûti dillim 85
299 _ Seni sevdiğimi etmeyim inkâr
Can gidûp cesedden olunca remîm 86
300 — Melâhat mülkünün serdârıyım ben
Yoktur iktidarım varı gözlerim 87
301 — Kadir Huda'm sana güzellik vermiş
Söyle behey tûti dilli Bekirim 88
302 — Hayâl-i aşkınla Mecnûn'a döndüm
Aklımı başıma dermedenkaldım 89
303 — Felek etti hasret çeşm-i mestime
Diyâr-ı gurbeti gezdim usandım
304 — Bu derd-i hasretin cana kâr etti
Ey benim ruhleri taze civanım 91
305 — Beni bana komaz aşk-ı cünûnum
Serimi sevdaya saldım ağlarım 92
306 — Felek aramızı cüda edeli
Bir yerde eğlenip duramaz oldum 93
307 — Bu dersi tâ hâce-i mâsebaktan
Bir perî danadan iyan okudum 94
308 — Şitâ hengâmınm şiddeti geçti
Gayri renge girdi zamane dostum 95
Gazel :
309 — Ko her neylerse eyler bana ol cânâne suç bulmam Semaî 196
310 — Mecliste gece dilbere mestâne sarılsam Kalenderi 197
311 — Yanar sinemde aşk nârı ne âteştir neden bilmem Semaî 198
312 — Cânâ seni ben âlem-i dünyâya değişmem Kelenderî 199
313 — Fikr-i ruhini sad gül.i hoşbûya değişmem „ 200
314 — Güzel candan güzâr etti hadeng-i mihnet ü matem Semaî 201
315 -• Merdümlüğün özler dil-i gam pise efendim Kalenderi 202
316 — Elimle ihtiyarım gamze-i bidâda ben verdim Semaî 203
Semaî
204
n
205
206
V
207
»
208
n
209
Kalenderi 210
»
211
317 — Rızâ-yi aşkı evvel bu dil-i nâşâda ben verdim
318 — Ezel cânâna candan cezbe-i te'sîri ben verdim
319 — Her seng-i ta'ne sabrolalı pîşemiz bizim
320 — Yeter cevreyledin cânâ bilirsin dil perişanım
321 -- Bu şîve nâza herg^iz bir feragat yok mu sultânım
522 — Cemâlin pertev-i nûr u ziyadır çeşmi mestânım
323 — Ey dişleri lûlû bedeni sim ağa yollum
324 — Ey dişleri dür lebleri mercan ağa yollum
325 — Gamından ey saçı Leylâ yitürdüm aklı Mecnûn'um Semaî 212
Murabb'a :
326 — Ey perî ettiklerin çoktur bana ben söylemem
327 — Bir münevver tâc urundu girdi çün meydâne şem'
328 — Bülbül oldum gül yanında hâre minnet etmezem
329 — Dilberâ işimi zâr etmek neden ben neyledim
330 — İl beni diller deyu eğnim abâ pûş eyledim
331 — Düşmüşüm bir olmadık dâ'vâya haddim bilmedim
332 — Ey perî kaddin gibi bir serv-i bâlâ görmedim
333 — Çok zamandır intizârım kaşı yayı görmedim
334 — Azm-i yâr edüp raakam-ı yâra geldim görmedim
335 — Ey diriga bîvefâ dildârı çoktan görmedim
336 — Râh-ı aşka gel de kıl bir çâre îbrâhimciğim
337 — Medh ederdim bir melek sîmâlı olsa sevdiğim
338 — Eyledim senden sana feryâd ü zarı sevdiğim
339 — Oldu dil üftâdesi sen nevcivânm sevdiğim
340 — Sen de bir gün ben gibi âşık olasın sevdiğim
341 — Kendim aşka mübtelâ ettim seninçün sevdiğim
342 — Derdi aşkı cümle râm ettim seninçün sevdiğim
343 — Hâkipâyin tûtiyâsı ey perî dünyâ değer
344 — On iki mahbûba gönlüm mübtelâdır sevdiğim
345 — Tarz u etvârın senin bir yerde yoktur sevdiğim
346 — Benim bâğ-ı letafette gül-i handanım îbrâhîm
347 — Yâ Huda sakla hatâdan bir cenana mâlikim
348 — Sen cemâli âfitâba mailim İbrâhimim
Divan 386
f»
387
»
388
T>
389
r>
390
n
391
»
392
w
393
n
394
f»
395
ı>
396
n
397
n
398
n
399
»
400
»
401
n
402
n
403
n
404
n
405
Semaî
406
Divan
407
t»
408
349 — Bulmadım bir cezbeder remz-i cevâbımdan benim Divan 409
350 — Ey felek nedir murâdm dilpesendimden benim „ 410
351 — Bir canana mübtelâyım âh ü zânm var benim „ 411
352 — îki gözlerimden akan kan ile nemdir benim „ 412
353 — Şehr içinde şâh-ı hûbânım Mehemmed'dir benim „ 413
354 — Bendeyim bir dilberin ahdm amânm beklerim „ 414
355 — Ey felek ben Mecnun'um Leylâ'yı gözler gözlerim „ 415
356 — Dağlardır meskenim sahrayı gözler gözlerim „ 416
357 — Ölürüm gayret ile nâdâna yoktur minnetim „ 417
358 — Cây-i mihnetten göçüp gülşâna varmak niyyetim „ 418
359 — Bunca derdim var benim bir çâre bilmem neyleyim „ 419
360 — Arifim âzâde tab'ım zîruhum eflâkiyim „ 420
361 — Bizi yoktan var eden Sübhân'ı ben bilmez miyim „ 421
362 — Geçti gurbette günüm Rahmân'ım andım ağladım „ 422
363 — Dahi taze tıfl iken huffâş imişsin anladım „ 423
364 — Aşıka edince kin ferzânedir mollacîğım „ 424
365 — Bir haber ver ey sabâ neşler aceb ra'nâcığım „ 425
366 — Bir güzel sevdim meğer kân-ı mürüvvet sandığım „ 426
367 — Ey perî hüsnüne hayran olduğum mudur suçum „ 427
368 — Aşık oldum sen meh-i tâbâna kurbân olduğum „ 428
369 — Aşıkım sen sîm endamına kurbân olduğum „ 429
370 — Bir münevver tâc urundu girdi çün meydâna mum „ 430
371 — Ol perinin ârız-ı zîşânm öptüm okşadım „ 431
372 — Fikr-i lâ'linde gönül kaldı hayâlinde gözüm „ 432
373 — Âlemin zevkin haram ettim seninçün sevdiğim „ 433
374 — El sunup kavs-i vücûd-i zara kurmak niyyetim „ 434
375 — Düştü gönlüm bir saçı reyhâne bilmem neyleyim „ 435
376 — Ben bu gün ol câygâh-ı dilrübâya uğradım „ 436
377 — Ben bu gün bu köhne bir viranenin mahmuruyum „ 437
Muhammes :
378 — Fariğim geçtim geçenden seyr-i yârân istemem „ 607
Müseddes :
379 — Ey cemâl-i tal'ati ferhunde ol tab'ı selîm „ 626
Semaî :
380 — Gel dilberim kan eyleme
Seni kandan sakmıram 639
381 — Yakmda bir melek sîmâ
Perî peykerden ayrıldım 656
^8 —
Destan :
382 — Bir gün ecel gelûp irişe bize
Gel deyu bekaya oluna ferman 3
Koşma :
383 — Tâ Elest bezminde Kalûbelâ'da
Bes dedik dönmeziz ikrarımızdan 96
384 — Bu gönlüm bağını gülistan eder
Sevdiğim kâkülün çezdiğin zaman 97
385 — Yâr hayâlin sevdasına dönerim
Olmuşum sen boyu serve saye ben 98
386 — Aşk beni şerimsâr eyleyüp gider
Gözlerimden dökmedeyim jale ben 99
387 — Elâ gözlerine kurbân olduğum
Yüzüne bakmaya doyamadım ben 100
388 — Râh-ı mezellette düşmüş yol oldum
Kadir kıymet bilmez ihvan elinden 101
389 — Dilberâ hicrinle gözlerim nemdir
Anınçün eylerim âhı bir yüzden 102
390 — Yeniden aklımı bir nevcivânm
Aldı ruhlerinin âli bir yüzden 103
391 — Yâr hilâl kaşların huni gözündür
Beni ne ağladıp ne şâd eyleyen 104
392 — Dilberâ aşkındır sinede her dem
Artırıp derdimi füzûn eyleyen 105
393 — Ey dilâ nasihat kabul edersen
Sözüne uyucu olma sakimin 106
394 — Şahin gözlüm kasdm mı var canıma
Bakışın eylemez yabane çeşmin 107
395 — Bu ayn-ı uyûnum senindir senin
Akan çeşm-i hûnum senindir senin 108
396 — ■ Ağlarım gözlerim yollarda kaldı
Şûh.i şîvekârım kaçan gelesin 109
397 — Ey Âşık Azmiya medhe sezâsm
Ehl-i dil ü kâmil rindânesin sen 110
398 — Hak öğmüş getirmiş seni bu zâta
Ey peri kıymetin âdem ne bilsin 111
399 — Ânzm nihâi et berk- i ter içre
Hublar kârısâzı senden öğrensin 112
400 — Meftunun medhetsin hüsnün evsâfın
Hitâb olsun mu sultânım ne dersin 113
401 — Salını sahnı giden dilrübâ
Besteler okuyup kande gidersin 114
402 — Görmedim akranın hüsn-i melekte
Düşmedi hışm u celâle kaşların IIS
403 — Hak'tan gayri kimse bilmez dilinden
Bülbül şakır yazı kışı Sakız'ın 116
404 — Seyr-i bâğ ederken başa çıkardın
Şebnemin nesidir bu ter sünbülün 117
405 — Çünki güzel gönül alıp gidersin
Hoşça tut yanında mihmânın olsun 118
406 — Tâ bezm.i ezelden ey şâh-ı hûban
Câm-ı aşkın içen hayranın olsun 119
407 — Böyle yüksek uçma şahin bakışlım
Koştururlar seni kola bir zaman 659
408 — Ağlarım gözlerim yollarda kaldı
ŞûhM şîvekârım kaçan gelesin 660
Gazel :
409 — Nice yıldır sana ben âşıkım ey fitne-i devran Semaî 213
410 — Cihan içre hazer etmek gerek insan münafıktan
411 — Deprendi yine âteş-i hicran içerimden
412 — Ey gonca dehen kıl hazer âh-ı şehrimden
413 — Neler kıldı bize ol gamzesi cellâdı söyletsen
414 — Sevdim yine bir dilber-i ra'nâ küçücükten
415 — Ettin mi cefâ ilmini tahsil küçücükten
416 — Eyâ şûh-i cefakârım niçün insafa gelmezsin
417 — Behey cevr edici dilber niçün insafa gelmezsin
418 — Ey şûh-i cefâ âşıka bîgâne bakarsın
419 — Terketme bu ben âşıkı cânâ çok ararsın
420 — Gel bezme kadem bas leb-i mercanım içersin
421 — Ol benim âlemde varım gelmedi yâ Rab niçün
422 — Cevr etme güzel nahl budağın çürüdûrsün
423 — Subhudem gûlzâr içinde çaldı bülbül erganun
Murabba':
Semaî 314
Kalenderî 215
„ 216
Semaî 217
Kalenderi 218
n 219
Semaî 220
. 221
Kalenderî 222
. 223
Semaî 224
Divan 225
Kalenderî 226
Divan 227
424 — Cûdâ düşmek ne müşkildir kişi bir mehlikasmdan Semaî 438
425 — Pâdişâhım aşka düştüm hasretinle el'aman Divan 439
426 — Bir hilâl ebrûsevüp sevdaya düştüm el'aman „ 440
427 — Bari Hak lûtf ile kıldı Âdemi var ol zaman „ 441
428 — Mâsivâdan fârig u âzâd olayım bir zaman „ 442
429 — Ey aceb bir gamze-i cellâd imişsin bir zaman „ 443
430 — Aç gözün Nemçe kiralı Gazi sultandır varan „ 444
431 — Dil sana meyletti cânâ dehre sultânım Hasan „ 445
432 — Yine tahtına cülus eyledi şâh-ı ramazan Gazel 446
433 — Bilmez idim niydüğün hercâyi dilber sevmeden Divan 447
434 — Nazeninim ben garibinden cüda olmak neden „ 448
435 — Dilberâ yolunda ben sular gibi akmak neden „ 449
436 — Sevmezem bir gayrısın rûh-i revanim var iken „ 450
437 — Ey perî bu hüsnile düşnâm edersin mâha sen „ 451
438 — Her seherde bülbülün dilde ağzm dinle sen „ 452
439 — Dilberâ hüsnüne meftun edeli bu canı sen „ 453
440 — Sevdim yine bir gamzesi kattal küçücükten Kalenderi 454
441 — Cüstücû kılmaktayım aşk i!e dilber canibin Divan 455
442 — Düşürüp aşk âteşine sinemi nâr eyledim
443 — Pâdişâhım ibtidâ kalbimde kim yer eyledin
444 — Dilberâ evvel bana sen gözle hem kaş eyledin
445 — Gülşen-i cennet misâli kaddi tûbâ Ahmed'in
446 — Âlem içre söyîenür nâm u nişâm Ahmed'in
447 — Günde bir kez ey gönül seyret yüzün var Ahmed'in
448 — Sevdiğim hayfâ ki ol ağyardan vazgeçmedin
449 — Dilberâ ben kemterin hayfâ ki kadrin bilmedin
450 — Ne aceb düştü bu gönül gönlüne Mehemmed'in
451 — Bir melek sîmâ perî ruhsâr ile derdim yeğin
452 — Ağladır âşıkları saçmış çırağı perçemin
453 — Tel tel olmuş ey perî sermâya benzer perçemin
454 — Bende-i şûrîdeyim gülzârına İbrahim'in
455 — Cân ü dilden mail oldum sözüne İbrahim'in
456 — Bu vücuûdum teslim olsun eline İbrahim'in
457 — Aşık oldum leblerinin kandine bir kimsenin
458 — Ağlarım her rûz ü seb büryânıyım bir kimsenin
459 — Ey güzeller şahı medhin eylerim her an senin
460 7- Şâh-î âlemsin melâhat bârigâhmdır senin
461 — Sevdiğim bilmez misin bilmez emânı gözlerin
462 — Çin seher habdan uyanmış kahramanı gözlerin
463 — Mail oldum gözler ile kasma dilberlerin
464 — Açıiur evvel bahân hub hevâsı İzmir'in
465 — Ey bütün dünyâ değer gül yüzlü yârım kandesin
466 — Yâr içûn ben hayran oldum kimseler dahletmesin
467 — Aşka ser verdin gönül serverlenenlerden misin
468 — Nevcivânjm gül yüzün femlendirenîerden misin
469 — Ey efendim derde düştüm bir deva bilmez misin
470 — Ey perî böyle perişan olduğum bilmez raisin
471 — Ol melek sîraâya imrendim sen imrenmez misin
472 — Eylemezsem ol perî servimle sahra sohbetin
473 — Gitme canım gitme gel yok iktizâsı gurbetin
474 — Hak hatâdan saklasın dîdârın Ahmed şahımın
475 — intizârım vaslına her dem Mehemmed şâhmm
Divan 456
r>
457
w
458
•f
459
tt
460
n
461
n
462
n
463
n
464
M
465
n
466
n
467
*>
468
n
469
»>
470
n
471
tt
472
s»
473
n
474
n
475
n
476
»
477
n
478
n
479
n
480
n
481
f»
482
f»
483
n
484
n
485
n
486
n
487
n
488
o
489
476 — Her kaçan düşse yolum dükkânına îshak'ımın
477 — Mustafâ'dır sevdiği dostu birisi canımın
478 — Rûz ü şeb derd ü elemdir iddiası bahtımın
479 — Söylenûr dillerde nâm-ı âlişânı Varna'nın
480 — Her sene cûşa gelince cûy-i mâsı Tunca'nm
481 — Vâkıf oldun mu gönül ahvâline yorgancının
482 — Levh-i pîşânında nakş-ı sun'-i zîşân kaşların
483 — Bârekâllah kim zehî ibretnümâdır kaşların
484 — Dilberâ çevrin çeker âşık keman ebruların
485 — Sevdi gönlüm sen saçı leylâyı şübhen olmasın •
486 — Kail idim çekmeğe âlemde bin can acısın
487 — Teşne cana em iken nutkun senin şirin dehen
488 — Hüsn ile dillerde ismi oldu destan Yûsuf'un
489 — Ey sabâ benden selâm et yârına İstanbul'un
490 — Ey sabâ bizden selâm mahbûbuna İstanbul'un
491 — îbtidâdan vasfolunsun dilberi İstanbul'un
492 — Cünde bir kez lûtfuna hamdeylerim Ma'bûdûmun
493 — id irişdi meclise bigâne dâhil olmasun
494 — Söyle ey dil ol perî zülf-i siyah oynatmasun
495 — Ey güzeller şahı aşkından bizar olmak niçûn
496 — Seyre çıktı bir gül-i ra'nâ mübarek cum'a gün
497 — Durdu çün ol pâk zat hûrî mübarek cum'a gün
498 — Ey gözü sel gibi çağla ak mübarek cum'a gün
499 — Ey gönül Hak'ka ibâdet kıl mübarek cum'a gün
500 — Nutka gelsen ey lebi mercan mübarek cum'a gün
501 — Câmehabdan kalktı dilber ol mübarek cum'a gün
502 Seyre çıktı ol güzel âhû mübarek cum'a gün
503 — Çok şükür Perverdigâr'a yârı seyrettim bu gün
504 — Yanıma yaklaşma ey hercai bildim niydüğün
505 — Hasbıhâlim söylerim gül yüzlü yârım dinlesün
506 _- Söylemez oldu yine dildâra söylen söylesün
507 — Hüsn-i hattın ey perî şeydâya vermem büsbütün
ivan
490
n
491
n
492
n
493
«
494
f»
495
w
496
»
497
n
498
n
499
n
500
n
501
n
502
n
50i
n
504
n
505
w
506
n
507
n
508
n
509
n
510
n
511
n
512
n
513
»
514
n
515
n
516
n
517
»
518
f»
519
f>
520
M
521
Muhammes :
508 — Aşkın ile ciğeri büryân ararsan işte ben Divan 608
509 — Ey dilâ fehm eyle Hak'km sun'-i ferdâniyyetin „ 609
510 — Düştü nideyim aramıza âteş-i hicran Kalenderi 610
511 — Cânâ arama tende beni canda bulursun „ 611
512 — Nâz ile reftâr eder ol kaddi ar'ar cum'a gün Divan 612
Semaî :
513 — Aceb ol kaşları keman
Niçün korkmaz Huda'sından 640
514 — Göz süzüp te sakm kaşm
Eğme Mevlâ'yı seversen 641
515 — Merhamet kıl kaşı keman
Ehl.i irfana benzersin 642
516 — Dili bülbül ruhleri gül
Fariğ olmaz gönül senden 643
517 — Sübhan bizi uyarıser
Bunca isyan etmiş iken 644
518 — Salmup seyran yerine
Çıkan dilber kiminsin sen 645
5!9 — Gönül dost evine varma
Hâlin dildâra arz olsun 646
— O -
Muhammes :
520 — Vakt-i vuslattır civânâ va'de-i ferdayı ko Divan 613
— P —
Murabba*
521 — Şiddet-i Bahr-i siyâhm nevbahârdır Sinop „ 522
Destan :
522 — Kadir ü Kaygûm Ahad-i Bîçûn
Lûtf u kerem issi g-anî Girdigâr 4
523 — Yer ile gök azîm etti nasihat
Gök şöyleydi burc-i baran benimdir 5
Koşma :
524 — Yâr hayâlin sevdâsmda gezerim
Gözlerimin yaşı su gibi çağlar 120
525 — Bir aceb g-ürûha uğradı râhım
Yürekten depredûp lisan okurlar 121
526 — Beğler ol hublarm serfirazları
Geçer karşımızda ederek reftâr 122
527 — Dönmeyiz ne denlü çok olsa âsi
Hamdülillâh dîn ü îmânımız var 123
528 — Elif haddim reftârına boyuna
Nice servi gibi dal pesend eyler 124
529 — Çıkmaz hatırımdan nakş-i hayâlin
Bir kez hüsnün gören dünyâyı neyler 125
530 — Cennet-i kûyinde çeşm-i bîdânm
Görmeğe civana dîdârm özler 126
531 — Yâr beni yanar bir ateşe koydun
Dünyâda sağ olan yerde ne gezer 127
532 — Şunda bir cananın meftunuyum ben
Cemâli Yûsuf.i Ken'ân'e benzer 128
533 — Benim velvele.i nâle vü ahım
Esen rûzigâra benzer de benzer 129
534 — Dişlerinin vasfın yazdım habîbin
Sah çekti âlimler bu sâf incidir 130
535 — Geşt ettim cihanı mislin bulunmaz
Medhini eylesin diller yeridir 131
536 — Ey dilâ kılagör kesb-i hevâlar
Gamdan küşâd eden âdemi demdir 132
537 — Nefs-i emmâreye uyup gezdiğim
Gençlik belâsiyle kabâhatimdir 133
538 — Mihnet köşesinde yatırdım hasta
Zaif cismime der ne zaman gelir 134
539 — Yâremin tîgmı ele aldıkça
Sîneme şerhalar açar âğladır 135
540 — Bir râh-ı mübîne azmederiz biz
Asker-i İslâmm din gazâsıdır 136
541 — Benî âdem gibi var mı mükerrem
Hakkında gör nice âyet yazılır 137
542 — Cihan sarayında zevk-ı demlerle
K^mi olayım der hurrem sürünür 138
543 — Câm-ı aşkın içen ey perî peyker
Neylesin âlemde bâde-i engûr 139
544 — Çoktan arzeyledim hâlimi yâre
Neyleyim yanında ağyar bulunur 140
545 — Aklımı başımdan yağma eyleyen
Bir perçemi anber dili tatlıdır 661
546 — Dedim dilber yanakların kırmızı
Dedi çiçek taktım gül yarasıdır 662
547 — Evvel bahar gülzâr ile yaz gelür
Yüce dağlar donandığı zamandır 663
548 — Sana derim sana ey gafil insan
Ecel yetüp bir gün ölsen gerektir 664
549 — Ol tıfl-ı nevreste şûh-i cihanım
Hublar içre şimdi bir dâneciktir 665
Gazel :
550 — Ezel kâtibleri uşşak bahtm kare yazmışlar Semaî 228
Murabba' :
551 — Bülbülüm kûyin gibi âlemde gülşânım mı var Divan 523
552 — Âşık-ı sâdık ana derler ki bir cânânı var Divan 524
553 — Dilberâ sende bu kaşlar çeşm-i şehlâlar ki var „ 525
554 _ Dilberâ çeşmin gibi bir sihri çok âfet mi var „ 526
555 — Sûz-i aşkı Ahmed'in kinî çeşmimi giryân eder „ 527
556 — Sıdkı muhkem bağlayıp serdâre Serdeng-eçtiier „ 528
557 — Bana kudret ilmini fehm ile ta'lîm ettiler „ 529
558 — Ey Ömer mcenûn Ömer bîzâr Ömer Âşık Ömer „ 530
559 — Gayri artık kamet- i bâlâdan el çektim yeter „ 531
560 — îbtidâ ki bu cihanı var eden Perverdigâr „ 532
561 — Ah elinden neyleyim ey firkati çok rûzigâr „ , 533
562 — Gerçi çoktur ey yüzü gülter sana sâhib çıkar „ 534
563 — Gûşunu benden yana tut sözlerim gamdan çıkar „ 535
564 — Küntûkenz'in aslını bilmeyen izzetten çıkar ^ 536
565 — Ey felek hüsnün gülünü dermeğe cân arzular „ 537
566 — Ey gönül derya -yi aşka dalmağa şübhen mi var „ 538
567 — Gör ne hikmettir aceb çerh-i felek fır fır döner „ 539
568 — Bein mesrur eyleyen ol nevcevânım bundadır „ 540
569, — Bend-i zülfün dilberâ tıfl-ı dil û cân ağladır „ 541
570 — Her kaçan dîvâneler bâzûsuna dâğ oynadır ^ 542
571 — Gitti hengâm-ı şitâ geldi bahar eyyamıdır „ 543
572 — Aleme şây olduğum âh ü figanımdan mıdır " 544
573 — Nâz ile seyrâne çıkmış çeşmi âhûlar mıdır „ 545
574 — İmâmeynin duâgûyi senâhânı Sakalardır Semaî 546
575 — Dilberâ gerçi cenabın ayn-ı sırrullahtır Divan 547
576 — Arızın şevkiyle cânâ çoktur amma serpilür „ 548
577 _ Aî vücûdundan haber râvî rivayet bizdedir „ 549
578 — Çıksa gerdandan .... zamanı böyledir „ 550
579 — Ey perî peyker hümâ bu yüce pervazlık nedir „ 551
580 — Aşkını cânân ararmış cân içinde gizlidir „ 552
581 — Ey perî şeklin benîâdem de dersem elverir „ 553
582 — Kamet-i bâlâsına ar'ar da dersem elverir „ 554
583 — Her kaçan bastıkça cânâ râhı tir tir titretir „ 555
584 — Heybeti hakka ki hep a'lâyı tir tir titretir ^ 556
585 — Ey rakib yârın önünden yâ savul yâ şöyle dur „ 557
586 — Yâr ile bir sırrımız var gel kasavet şöyle dur
587 — Vechin üzre saye salmış ey sanem gfiysû mudur
588 — Bir güzeller şahı gördüm ismini ihfâ okur
589 — Bir perî gördüm bu gün ben lebleri mercan okur
590 — Dâne-i hâlin gönüller mürgunu seyrân olur
591 — Hânikah-ı tende dil derler ulu server yatur
592 — Firkat-i cânân ile dil ıztırâb olmuş yatur
593 — Sevdiğim bîğ-ânedir bigânelerle söyleşûr
594 — Hak hatâdan saklasın ol yâd ile kim söyleşûr
595 — Bir perî aşkıyle memnun olduğum âlem bilür
596 — Mürg-i dil pervâz urur azm-i miyânın kim bilür
Divan
Semaî :
598 — Şu karşıdan gelen dilber
Boyu selvi dala benzer
599 — Bahar oldu gül açıldı
Kûllî rahmetler saçıldı
Dürlü çiçekler açıldı
Kangımız a'lâ çiçektir
- S
558
559
560
561
562
563
564
565
566
567
568
Müseddes :
597 — Görünmez pertevinden sûret-i mihrin ne halettir „ 629
647
648
Murablıa' :
600 — Kande idi câm-ı Cem kandeydi Keykâvûs-i hâs Divan 569
601 — Kafa dek anka gibi uçsan elimden yok halâs „ 570
602 — Gûş-i cana nâgehan irdi sadâ-yi tabi u küs « 571
Muahammes :
603 — Neden sen gül de ben bülbül gibi zâr olmağa bâis Semaî 614
Müseddes
604 — Bârekâllah hüsnün ey meh hub cemâl olmuş dürüst Divan 630
605 — Kayd-ı kesretten geçüp bir canibe kıldım heves „ 631
-ş
Koşma :
606 — Bed zebanım gelmiş ol perî rüya
Men arifim deyu rindânelenmiş
141
Gazel :
607 — Taâllâh neden kim kametin servin alem çekmiş Semaî 229
608 — Gördüm o güzel sünbülü gülzâre sarılmış Kalender! 230
609 — Hacil olmuş o yâr-ı huşk leb nâlemden ayrılmış Semaî 231
610 — Garib bülbül kılar zarı varup kâşane yasdanmış „ 232
611 — Gör ol hâl-i siyeh sîm-i ruh-i cânâne yaslanmış „ 233
612 — Siyeh kâkülleri yârin meh-i envâre yaslanmış „ 234
613 — Dilâ bu köhne dünyâya hezâr insan ayak basmış „ 235
614 — Görenler katre katre hûn-i çeşmim hâke sarmaşmış Semaî 236
615 Dilâ nakkaş. 1 kudret kim bürûc üzre elem yazmış „ 237
616 — Dil ol güzelin kâkülü tûzâğma düşmüş Kalenderî 238
617 — Gönül âlemde bir şûh-i cihanı istemiş bulmuş Semaî 239
618 — Bu gün ol dilber-i ra'nâyı gördüm hub cemâl olmuş „ 240
619 _ Gönül aşkınla ey dilber aceb sevdâye düş olmuş „ 241
Murabba' :
620 _ Hak müyesser kılsa olsam yâr ile sarmaş dolaş
621 — Gûş-i cân et dinle nazmım sun'-i Mevlâ'dır güneş
622 — Şu'le salmış âleme bir nûr-i ezherdir güneş
623 — Şol arak kim ârız-ı hubrûlar üzre damlamış
624 — Kasr-ı dehri ey gönül bezm-i meyâşâmâ deşiş
625 — Ey efendim gül'izâr-ı gonca femden mi geliş
Divan 572
n 573
»574
»575
»576
»577
33
626 — Hamdülillâh nazlı dilber küstü derler küsmemiş Divan 578
627 — Iztırâb-ı gamdayim ey mehcebînim gel yetiş „ 579
628 Gel ferah bahşet cevan canım Mehemmed gel yetiş „ 580
629 Sen bana cevreyledin ey bîvefâ hoş âmedî hoş „ 581
630 — Olmadın hemdem bana ey mehlika hoş âmedî hoş „ 582
631 — El irişmez zülfüne çeşmi siyeh hoş âmedî hoş „ 583
632 — Gülşeni yasdanmağ-ile bülbül olmaz değme hûş „ 584
Muhammes :
633 — Akl u fikrim târ ü mâr etti benim bir ser tıraş »615
634 — Bîvefâ cerhin işi her dem figan olmağimiş „ 616
Müseddes :
635 — Bir zaman geşt eyledim gezdim cihanı kuru yaş „ 632:
SemaT :
636 — Sabahtan bahçeye girdim Bülbülüm güle sarmaşmiş 649
_ T —
Koşma :
637 — Bir lâhza âlemin zevk u sefası
Hâsıl eder nice derd ile mihnet
638 — Ziyaret eylesem Mısır Bağdad'ı
Bize erenlerden olsa beşaret
639 — Dinle hasbıhâlim benim efendim
Sana yerden göğe senden şikâyet
Gazel :
640 — Efendim sevdiğim sizde kadîmî bu mudur âde t
641 — Nedendir rûy-ı gülgûnum nazardan eyledin iskat
642 — Gören yüzünü vâlih ü hayran olur âfet
643 — Yârem açamam yâre keder eyleye şayet
Murabba' :
644 — Çünki bildin âlemin nakş-ı hayâtı bî sebat
645 — Ey güzeller serfirâzı ma'ni.i genc-i sıfat
142
143
144
Semaî 242
„ 243
Kalenderî 244
n 245
Diven 585
- 586
646 — Gülsen- i bâğ.ı şeriat oldu kâr-ı ma'rifet „ 587
647 — Gözlerim nâdir görür bir ehl-i hâl-i ma'rifet „ 588
— U —
Destan :
648 — Diyâr-ı BursaMa eğlendik kaldık
Şimdilik budur bize mekân deyu 6
Koşma :
649 — Sînem üzre olan göz göz mahabbet
Ateşinin yeri midir nedir bu 146
650 — Müntehâ kametin görenler dedi
Nahl-i tûbâ mıdır ar'ar mıdır bu 147
651 — Aşkın rûzigârı estikçe serde
Dil gibi mevc urur derya olur mu 148
652 — Mir'ât-ı hüsnünü bir iyan gördüm
Gönlümü saydetti bir hilâl ebru 149
Murabba*
653 — Ey sabâ irdin mi bu gün ol saçı Leylâ'ya hû Divan 589
Muhammes :
654 — Ibtidâ halk oldu dürr-i ma'den-i peydada su „ 617
- ü -
Koşma :
655 — Sevdâ-yi aşkına düşeli cânâ
Dîvâne söylenir dil dile düştü 145
— Z —
Destan :
656 — Yalancı dünyâya aldanma yâhû
Bu dernek dağılur bu an eğlenmez 8
Koşma :
657 — Olagför cân ile dîdâra tâlib
Tâ kim hâsıl ola cümle metâlib
Olıcak kişide aşk-ı Hak galib
Hem gönül çekinir hem can eğlenmez 150
Gazel :
658 — Ne mümkindir ede zâhid o lâ'l-i can fezadan haz
659 — Eyle ey bâd-i sabâ ol gamzesi sahhâre arz
Murabba' :
660 — Gülşen-i cennet cemâlin yâra benzer benzemez
661 — Biz cevahir kânıyız mercanı anlar tanırız
662 — Evvel-i Kalûbelâ'dan ahdile îmandayız
663 — îzdiyâd-i ömr içûn yâr ile ülfet bekleriz
664 — Düştü dil bir mehlika dildâre seksiz şübhesiz
Semaî :
665 — Ne cevhersin behey cânâ
Sana kıymet bahâ olmaz 650
666 — Benim sen çeşm-i şehlâya
Elim irmez gücüm yetmez 651
667 — Sofi elin çek hazer et
Hikmet-i Yezdan okuduk biz 652
Semaî 246
Divan 247
„ 590
«591
„ 592
n 593
„ 594
Metin haricindeki şiirler
Destan :
1 — Coşkun sular gibi çağ-ladım aktım Sahife
Bülbül gibi âh ü efganımız var 20
2 — Hakikat râhma gönül bülbülü
Gonca evrakını râyegân okur 22
Koşma :
3 — Şunda bir dilbere gönül düşürdüm
Aldı beni kaşlarının arası 25
4 — Güzel benim senden şikâyatim var
Buna derler devr-i zaman bilmiş ol 25
5 — Dâd elinden kime edem şikâyet
Beni diyarımdan ayırdın felek 26
6 — Ey şahin bakışlı yükseğe bakma
İndirirler seni kola bir zaman 27
7 — Çünki beni derûnundan sevmezdin
Evelden yüzüme gülüp neylerdin 27
8 — Bana cevr-i bîşümârı neylersin
Tahammül etsin mi dersin ne dersin 28
9 — Fasl-ı şitâ geçüp bahar erince
Şükûfeler verir sana şan dağlar 29
10 Gönül eğlencesi ey tuti dillim
Ya benim kaşları hilâlim mi var 30
11 — Perişan gönlüme değme ey peri
Hazer et Huda'dan yerde neler var 30
12 — Elem çeküp deli gönül gam yeme
Bir gün ağlamanın gülmesi vardır 31
13 — Yine bir haber geldi çeşmi mestimden
Bana rahmeylemiş gelse gerektir 32
14 — Lâ'l-i nâbm yârin hokka feminden
Almasam incinir alsam incinir 32
15 — Şunda bir nazenin çıkmış meydana
Salınıp gezdiği yollar hû çeker 33
16 — Kamu insan bir âhenge maildir
Kolay nedir mihnet nedir bilmezler 34
17 — Gele canım sana bir suâlim var
Lütuf eyle bana şundan haber ver 34
18 — Şimdi almaz oldun benim selâmım
Alırsın sevdiğim bir zaman olur 35
19 — Sabahtan uğradım canan bağına
Gördüm üftâdeler hâre çevrilür 36
20 — Cümlenin ma'bûdu yaradan Huda
Fermanı var fermanından içeru 36
Semaî :
21 — Erişsin kaddi dildârın
Bülend olsun da seyreyle 37
22 — Behey elâ gözlü dilber
Hâlimden haberin var mı 38
23 — Bahar oldu düştük dile
Sen de figan eyle bülbül 39
24 — Yine bâd-i sabâ esti
Ağam çıktı otağından 39
25 — Çün garib garib ötersin
Yahşi söyler dilin bülbül 40
26 — Sözümden incinen dilber
Küsme gel tevbeler olsun 41
27 — Bize nisbet mi sultânım
Adûlarla salmursun 41
28 — Dost ile seyrâna varsam
Uzak yollarda âlem var 42
29 — Garib bülbül kılur zarı
Varup gülşâne yaslanmış 43
Tekerleme :
30 — Haydar'm yolunda çektim çok taab
Ali' ye arzıhâl etsem mi aceb 44
31 — Dinle bu esrarı bir hikmetullah
Takdîr-i Huda ne güzel uymuş 45
Müstezat :
32 — Bir şaha kul oldum yine âzâde gezerken
Yüz tuttu cefâya 49
33 — İsterse nola câmmı cânân uğur olsun
Uşşâka bu lâyık 50
34 — Lâyık mı benim sen alasın âh û figanım
Ey şûh-i cihanım - 50
35 — Ey şâh-ı cihan şevket ü devlet senin olsun
Lezzet benim olsun 51
36 — Ey serv-i sehî sen geleli nâz ile bağa
Ser çekmedi ar'ar 51
37 — Cânâ yüzüne zülf-i semensâ sürünür nûr
Hey bûy-i semensâ 52
Muamma :
38 — Ol ne âfettir vücûdu hâliyâ ihfâdedir 52
39 — Şehâ gördüm cemâlinden senin dört nesneyi iyan 53
40 — Gûşunu benden yana tut sözlerim femden çıkar 440
Gazel :
41 — Bu dil yine bir âfet-i mekkâre dolaştı 72
42 — Akıdup kanlı yaşım deryaya saldı rüzigâr 84
Murabba' :
43 — HamdüliUâh zahir oldu mu'ciz.i Peygamberi 9
44 — Hamdûlillâh sûre-i Rahmân'ı ben bilmez miyim 75
45 — Rahşına olmuş suvar ol merd-i meydandır gelen 9
46 — Seyrederken semtini cânânı gördüm ben bu gün 87
Muhammes :
47 — Aceb ol şâhid-i maksûda gözüm yüz süre mi 86
Müseddes :
-48 — Bir âfet yüzlü dildârın yine oldum giriftarı 93
\
Bibliyografya
Ali Enver — Simahanei edeb, matbu.
Âşık Ömer — Divan, Yahyaefendi kütübhanesindeki yazma nüsha .
— Konya Mevlâna müzesindeki yazma nüsha.
— Muhtelif matbu nüshalar.
Bursalı Tahir — Osmanlı müellifleri, matbu
Edirneli Nazmi — Mecmaünnezair, yazma.
Emin — ( Binbaşı ) — Menakıbı Kethudazade Arif, matbu.
Esrar Dede — Tezkire, yazma.
Fuad Köprülü — Âşık Ömer'e aid bazı notlar, Hayat mecmuası
No: 24
— Gevherî, matbu.
— Kayıkçı Mustafa, matbu.
Sazşâirlerine aid makaleler, İkdam gazetesi 1915.
Fuzuli — Divan, matbu.
Hacı Kemal — Camiünnezair, yazma. Umumî kütübhanede.
Hasib — ( Üsküdarlı, Mevlevi) — Vefeyatı ekâbiri islâmiye, yazma.
Hatayı — Divan, yazma, Ali Emiri kütübhanesinde.
ibrahim Alaeddin — Meşhur adamlar ansiklopedisi.
İzzet Molla — Baharı efkâr, matbu.
Mehmed Siraceddin (Asım oğlu) — Mecmuai şuara ve Tezkirei
üdeba, matbu.
Mehmed Şakir — Adsız mecmuadaki makaleler.
Mehmed Ziya — Yeni kapı Mevlevîhanesi, matbu.
Mısr! Niyazi — Divan, matbu.
Muhibbi — Divan, matbu
Mûstakimzade Sadeddin — Tuhfei hattatin, matbu.
Nef*î — Divan, matbu.
Nesimi — Divan, matbu,
Ramiz ~ Şuara tezkiresi, yazma.
Rıza — Tezkire, matbu.
Ruhî — Divan, Matbu.
Sabuhî — Divan, matbu.
Safayi — Tezkire, yazma.
Sadeddin Nüzhet Ergun — Kuloğlu , matbu.
Gevheri, „
Karacaoğlan, „
Katibî, „
Sakıb Dede — Sefinei Mevleviye, matbu.
Salâhî (Uşşaki) — Şerhi gazeli Âşık Ömer, Bay Osman Ergin*in
hususî kütübhanesindeki yazma nüsha.
Samih Fethi — Cumhuriyet Ansiklopedisindeki Âşık Ömer maddesi .
SünbülzadeV ehbi — Divan, matbu.
Talât (Çankırılı) — Çankırı şairleri, matbu
Ziya Paşa — Harabat, matbu — Emil tercümesi, matbu.
Mecmualar :
Millet — Ali Emirî kütübhanesi, manzum eserler No: 689, 699, 715,.
742. 795, 834, 844, 849, 875 ve diğer bir çok mecmualar.
Eyip - Husrev Paşa No: 625
Üniversite, Türkçe eserler No: 1054
Köprülü - Hafız Ahmed Paşa No: 357
Bay Osman Ergin'deki muhtelif mecmualar.
Bendeki yazma 10 mecmua.
indeks
italik rakamlar metin kısmına aiddir
-A -
Abdî (Şair) —
Abdullah Cevdet —
Adlî (Şair) —
Adlî (Âşık Ömer) —
Adnî (Şair) —
Âgrehî (Şair) —
Âhî (Şair) —
Ahî (Sazşairi) —
Ahmed Han (II) — 8. 9,
Ahmed Küfrî (Şair) —
Ahmed Paşa (Şair) —
Ahmed Remzi Akyürek
Ahu (Sazşairi^ —
Ali (Dördüncü halife) —
Âlî (Şair) _
Allâhî (Şair) —
Anadolu —
Ânî (Şair) _
Arapça —
Arapgir —
Arif Kâhyazade —
Askerî (Şair) —
Âşık Azmi —
Âşık Hasan (Sazşairi) —
Âşık Kerem (Sazşairi) —
Âşık Ömer (Kırşehirli) -
Âşık Ömer (Yenişehirli)
Âşık Ömer (Yüklülü) —
70.
65,
10,11,
432
55
433
5, 7
432
432
432
433
258
431
69
90
82
77
432
432
90
432
11
55
6, 88
432
65, 65
81, 94
90
54
54
54
Âşık Salih (Sazşairi) — 65
Âşık Sinanî (Sazşairi) — 83, 84
Âşık (Şair) — 79
Aşkî (Şair) — 84, 85
Atâ (Şair) — 70
Atayî (Şair) — 69, 432
Aydın — 5, 6
Aynî (Ayıntaplı Şair) — 68
Ayvansaray — 15
- B-
Bağdad — 10
Bahayî (Şair) — 432
Bakî (Şair) — 70, 92, 431
Beğzade (Sazşairi) — 65, 433
Behiştî (Şair)— 432
Beyanî (Şair) — 431
Bursa — 7, 10, 16, 17, 18, 433
Bursalı Tahir — 5, 7, 16 75, 49
-c-
Cafer Çelebi (Şair) — 68
Cennetî (Şair) — 432
Cevrî (Şair) — 431
Cinanî (Şair) — 432
Cehrin — 8
- D -
Dağlı Mustafa (Sazşairi) — 65, 433
Deli Balta (Sazşairi) _ 65, 433
Derviş Nihanî (Âşık Ömer) — 7,75
Derviş Ömer (Şair) — 55, 56, 78
Derviş Uzletî (Mutasavvıf Şair) — 433
Derviş Zaif (Sazşairi) —
61
Dühurî (Şair) —
432
- E -
Ebu Bekir —
76
Ebüssuud —
43J
Emin (Binbaşı Hoca) —
88
Emîrî (Şair) —
432
Emir Sultan —
16
Emirzade (Sazşairi) —
65.
433
Enverî (Müneccim Şair) —
70
Erzincan —
55
Eşref (Şair) —
^
90
Eşrefoğlu(MutasavvıfŞair)-
-17,18,432
-F -
Faiz (Musikişinas) —
85
Fakirî (Şair) —
70
Farsça —
11
Fazlî (Şair) —
432
Fehmî (Şair) —
432
Ferid Kam —
16
Fevrî (Şair) —
431
Feyzî (Şair) —
432
Figanî (Şair) —
13,
432
Firakî (Şair) —
431
Firdevsî (Şair) —
432
Fuzulî (Şair) —
68,
431
Fuad Köprülü — 8, 58, 60, 65, 66,
83, 94
- G-
Gayrî (Sazşairi) — 65
Gedayî (Sazşairi) — 65, 79, 433
Gevherî (Sazşairi) — 20, 59, 60,
61,65, 79, 88, 94
Gözleve — 5, 6, 88
Gülşenî (Mutasavvıf Şair) — 432
-H -
Hacı Bektaş Veli — 76, 52
Hadi (Musikişinas) — 85
Hafız Hasan (Yeniköylü musikişinas)
- 85
Hafız Hüseyin (Hacı îsmailogflu
Ayvansaraylı) — 15, 16
Hafız Ömer (Sazşairi) — 55, 57
Hafız (Şirazlı şair) — 11, 421, 431
Haletî (Şair) — 432
Halid Zıya (Okul Dirktörlerinden)
— 55
Halil (Bursalı Sazşairi) — 65, 433
Halil (Şair) — 433
Hallaç Mansur — 431
Handî (Şair) — 7
Hasib (Mevlevî Üsküdarlı) — 12,79
Haşimî (Şair) — 432,433
Aatayî (Şah İsmail Safevî) — 69,
431, 432
Haverî (Şair) - 70
Hayalî (Şair) — 68
Hayretî (Şair) — 432
Hayrî (Sazşairi) — 65
Hicrî (Şair) - 68, 70
Hilâlî (Şair) — 68
Hisalî (Şair) — 68
Hoca Çelebi — 432
Hopçu (Musikişinas) — 85
Hüsnî (Şair) — 432
İbrahim Alâeddin — 95
İhsan Mahvi Balkır — 55
İmam Âzam — 77
İshak (Şair) 431
İsmail Saib _ 6,20
İstanbul _ 6, 10, 55, 299.300,301
İzmir 282
İzzet Molla (Şair) 79
- K -
Kabulî (Şair) — 431
Kandî (Şair) _ 433
Karacaoğlan (Sazşairi) — 65, 67,
68, 433
Kaygfusuz(MutasavvıfŞair)--77, 431
Kayıkçı Mustafa (Sazşairi) — 59,
65, 66, 79, 94
Kâmî (Şair) - "^^^
Kâmil (Sazşairi) — 65, "^33
Kânı (Şair) — 432
Kâtibî (Sazşairi) — 59, 65, 79, ^-^-^
Kâtip Salih (Hayalî) — 53
Kelâmî (Şair) — 431
Kemal Ahmed Dede (Mevlevi)- 76
Kenzî (Karamanlı Şair) — 80
Kırım — 6, 7, 88
Kırşehir — 54
Konya — 5, 15, 16
Köroğlu (Sazşairi) — 65, 433
Kuloğlu (Sazşairi) -65, 67, 79, 433
- L -
Lâ'lî (Şair) — 68
Lealî (Şair) — 68
Levnî (Nakkaş) — 83
Levnî (Sazşairi) — 81
Lisanı (Şair) — 431, 433
Lûtfî (Şair) — 431
- M -
Mahtumî (Sazşairi) — 20
Makalî (Şair) — • 68
Manî (Şair) — 432
Mecdî (Şair) — 68, 432
Mehmed Han — 10, 17
Mesîhî (Şair) — 432
Meşhurî (Şair) — 431
Mevlâna (Celâleddin Rûmî) — 11,
15, 76, 42U 432, 438
Meylî (Sazşairi) — 65, 433
Mısrî - Niyazi — 78, 432
Mohaç — 8, 397
Molla Camî — 431
M. Şakir — 38
Muallim Naci — 90
Muhibbi (Kanunî) — 70, 431
Muhyeddini Arabî — 438, 439
Mustafa Han —
8
Mustakimzade —
11,
79
- N
—
Nabi (Şair) —
92
Naimi (Şair) —
432
Namdar Rahmi —
59
Necati (Şair) —
70,
431
Nedimi (Şair) —
432
Nef'İ (Şair) -
53.
69,
432
Nemçe —
8,
257,
397
Nesimî —
13,
69,
73,
431
Nev'i (Şair) —
432
Nihali (Şair) -
68
Nihanî (Şair^ —
432
Nutki (Şair) —
432
Nureddin Rüştü Bü
ngül
[ —
91
Nurî rSair^ __
432
- o,ö-
Osman Ergin — 53, 85
Öksüz Âşık (Sazşairi) — 65, 433
Ömer Abdal (Sazşairi) — 55, 78
Ömer (Aşık Ömer) — 7
Ömer Aşık (Sazşairi) — 58, 59
Ömer (Halife) — 76
Ömer (İstanbullu Şair) — 55
Ömer (Sazşairi) — 55, 57
Ömer Vechî (Şair) — 8, 57, 58
Pir Emir Sultan —
16
- R -
Rahmi (Şair) —
432
Rahşani (Şair) —
432
Raif (Kitapçı) —
16
Rasih (Şair) —
71
Re'yî (Şair) —
68
Rıza (Hopçuzade Musikişinas) — 85
Rıza (Tezkireci) — 7
Rindî (Şair) — 432
Ruhî (Şair) _ 69, 70
Ruhî (Sazşairi) — 82
Rumeli —
6
Talât (Çankırıh) — 6
, 13,
54
Rûmî (Şair) —
431
Talib (Şair) — -
432
Rus — î
5,9
Taliî „ —
70
- S-
Tavrî „ —
43r
Sabrî (Şair) —
432
Tebrizî „ —
432
Sabuhî (Şair) —
70
Tıflî „ -
432
Sadi (Şair) —
11
Tuna —
24
Sadiye (Bayan) —
54
Tunca —
10,
293
Safayî (Tezkireci) —
6
Tuğludede (Mahalle) —
15
Sakız — 10,
67
- ü -
Salâhı (Şair) —
391
Ubeydî (Şair) -
-
432
Salâhî (Uşşakî) — 53, 78, 85,
435
Ulvî „ -
431
441, 442.
,444
Urfî „ -
11,
421
Samatya —
16
Usulî „ —
431
Samih Fethi (M. Turhan) —
95
- 0 -
Selim fVavuz) _
431
Üftade (Mutasavvıf Şair)—
77,
17
Sevdayî (Sazşairi) —
82
- V -
Sinop — 10,
313
Varna — 10, 292,300,
, 301
Sipahî (Sazşairi) — 65,
433
Vehbî (Âşık Ömer) —
5.8
Siraceddin(Asım oğlu) —75, 92,
, 94
Verdî (Şair) —
68
Siyahî (Sazşairi) —
82
Veysî „ —
432
Sünbülzade Vehbî (Şair) —
79
Visalî „
68
Sürurî (Müderris Şair) —
70
- Y -
-ş-
Yahya (Şeyhülislâm)
431
Şavır (Şair) —
70
Yazıcı (Sazşairi) — 65, 66,
67,
433
Şefkat (Sazşairi) —
83
Yegânî „ —
65,
433
Şehidî (Şair) —
70
Yenikapu Mevlevîhanesi —
21,75,76
Şemseddin (Şair) —
432
Yenişehir (Tsalya) —
54
Şemsî (Şair) —
68
Yunus Emre (Şair) — 77,
78.
432
Şerifi (Kefevî Seyid Abdülkerim)-7
Yüklü (Köy) —
54
Şerifî (Şair) — 6, 7,
433
- Z -
Şerifî (Şair) —
68
Zârî (Şair) —
433
Şerif (Kırımlı) _ 6, 7, 11, 44,
433
Zatî „ -
70
Şeyh Ahmed — 75,
,76
Zeki (Konyah) —
13
Şuhudî (Şair) —
432
Zıya Paşa (Şair) _
85
',90
- T -
Zühtü Paşa (Maarif Nazırı)
1 __
90
Tahir Nadi Ozan Özgü _
90
Zülâlî (Şair) —
68
Umumî Fihrist
Kıtım : 1
Sahi e
5 — 14 Âşık Ömer'in Hayatı
15 -- 64 Eserleri
65 — 74 Edebî Şahsiyeti
75 — 78 Tasavvufî Şahsiyeti
79 — 95 Şöhreti ve Tesirleri
Kısım : 2
5—19 Destanlar
23 — 82 Koşmalar
85 — 120 Gazeller
123 — 364 Murabbalar
367 — 387 Muhammesler
391 Tahmis
395 — 410 Müseddesler
413 — 423 Semaîler
424 Satranç
425 — 428 İlâve koşmalar
431 — 434 Şairname
437 — 444 Güftei Âşık Ömer Şerhi Sâhî efendi
Hece vezinleri fihristi.
Aruz vezinleri fihristi.
Şiirlerin umumî fihristi
Metin haricindeki şiirlerin fihristi
Bibliyografya j^;
indeks
Umumî fihrist
j
PL Ömer, Agık
^^^ -^Şik Ömer, ha vatı ve
O36AI7 şiirleri
PLEASE DO NOT REMOVE
CARDS OR SLIPS FROM THIS POCKET
UNIVERSITY OF TORONTO LIBRARY