Necip Fazil Kisakurek
Vatan Haini degil, Biiyiik Vatan Dostu Sultan
Vahiduddin
NECIP FAZIL KISAKUREK
Vatan haini degil, buyuk vatan dostu, Sultan 6 nci Mehmed Vahiduddin
TAKDIM
Bu eser, 6-7 yil once bir gazetede tefrika edildi, pe§inden kitap halinde cikti;
ve ne gazetede, ne de kitap olarak yayinlanmasindan herhangi bir takibe ugradi .
Fakat bir miiddet sonra nereden ve nasil geldigi belirsiz bir tepki neticesi,
Vahidiiddin'i temize cikarmak Atatiirk'e hakaret sayildi, kitap toplatildi ve
mahkemeye iletildi. Mahkeme, miiellifinin kendisini savunmaya bile liizum
gormedigi, bu bakimdan hakim huzurunda boy gostermeye ihtiyag hissetmedigi,
diinya g6ru§umiize aykiri «bilirki§i»lerin de bir agizdan sucsuz buldugu bu eser
hakkmda bedahet iislubiyle beraet karari verdi. Fakat hukum Temyizce bozuldu ve
tarn da mahkumiyetin e§igine suruldugiimuz bir anda, Af Kanunu i§i kurtardi.
§imdi eseri tekrar ne§rederken §u tic olciiye dayamyoruz :
1 — Bir §eyi ovmek, onun ziddini yermek degildir. Gunduzu medhetmekle geceyi
zemmetmi§ olmak manasi alinamaz. En iptidal ve sadece hissiyle hareket eden bir
toplulukta bile, hukuk anlayi§i olarak boyle bir abese yer bulunamaz.
2 — Eger gunduzu medhedenin ruhunda geceye kar§i ayrica ve gizli bir nefret
varsa, bu nefret aciga vurulmadikca ve di§mdan bir i§arete kavu§madikca sadece
kimsenin el uzatamayacagi bir vicdan meselesi olarak kalir ve hicbir turlii
suclandirilamaz .
3 — Kaldi ki, eserde bu nokta da ele alinmi? ve Vahiduddin ile Atatiirk arasinda
bir muhasebe yapilmaya kadar gidilmi§ ve herhangi bir vehim tefsirine de imkan
kalmamasi icin, hukum, 226 nci sahifede, yeni bir Have olarak verilmi§tir.
Bu bakimlardan eserimizi, hem belirttigi tarihi davaya dayanak olmak, hem de
memleketimizde kanuna riayet diye bir §ey bulunup bulunmadigim gostermek gibi
iki ba§li hizmet gayesiyle ve rahat gonulle ne§rediyor ve her §eyi Hakka ve hak
duygusuna ismarliyoruz .
N.F.K.
KO§K
Yirmi ya§lannda var, yoktum. Birkac yildir Beylerbeyinde oturuyorduk.
Beylerbeyi ile Qengelkoyu arasmdaki iki yam ginarli Yalilar Boyu Caddesine
bakimrdim. zamanlar toprak, §imdi asfalt bu yolun ustunde, ak§amlari,
Havuzba§ina kadar yijrumek, oradan Qengelkoyu istikametine sarkmak, iskeleyi
gegip Kuleli'ye dogru uzanmak en buyiik zevkimdi.
Qengelkoyij iskelesinden hafif bir yoku§la sahil yoluna gikmca, sagda, dik bir
gegidin ula§tirdigi sed ijzerinde sik bir agaglik ve ortasina dij§en, saray ufagi,
yayvan, beyaz, ah§ap bir ko§k... Vahiduddin Efendi ko§ku...
Pancurlari kapali bu ko§kde higbir hayat eseri yok... §ehzadeliginde sahibi, son
Osmanli Padi§ahi Altinci Mehmed Vahiduddin birkag yil evvel bir ingiliz harp
gemisine atlayarak, Bogazm ve Marmaramn sulariyle beraber vatanim birakip
gitmi§tir. Artik o herkesin gozunde bir vatan haini . . .
Vatan haini samlan bu, 36 nci ve sonuncu Osmanli imparatorunun §ehzadelik
ko§kune her nazar ati§imda, igime, ak§amin alacaligiyle beraber ayri bir lo§luk
gokerdi .
tarihten 30 kiisur yil sonra yazacagim «Camm istanbul» §iirinden igime
yerle§meye ba§layan ilk golgeler:
Tarihin gozleri var, surlarda delik delik;
Servi, endamli servi, ahirete perdelik...
Bulutta §aha kalkmi§ Fatih'ten kalma kir at;
Pirlantadan kubbeler, belld bir milyar kirat...
§ahadet parmagidir goge dogru minare;
Her naki§ta o mana: olecegiz, ne care?...
Hayattan canli olum, gunahtan baskin rahmet;
Beyoglu tepinirken aglar Karacaahmet .
Bogaz gumij§ bir mangal, kaynatir serinligi;
Qamlica'da, yerdedir goklerin derinligi.
Oynak sular yalimn alt katma misafir;
Yeni dunyadan mahzun resimde eski sefir-Ker
ak§am camlarinda yangin gikan Uskiidar,
Perili ah§ap konak, koca bir §ehir kadar.
Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi?
Cumbali odalarda inletir «Katibim» ! . . .
Yedi tepe ustunde zaman bir gergef i§ler!
Yedi renk, yedi sesten sayisiz beliri§ler . . .
Eyiip oksiiz, Kadikoy suslii, Moda kurumlu,
Adada riizgar, ugan eteklerden sorumlu.
Her §afak Hisarlarda oklar cikar yaymdan;
Hala gigliklar gelir Topkapi Sarayindan.
Birkag pargasim aldigimiz bu §iir, olanca ka§aneleri ve harabeleri, §enlikleri
ve matemleri, saadetleri ve belalariyle, istanbul'un, son Padi§ah Vahidiiddin
zamamnda bagladigi son manalardan oriiliidiir.
Ak§am iis tii, Cengelkoyii sirtlarindan hayal meyal goriinen Topkapi Sarayma
uzamniz! Kulak kesilecek olursaniz, Sarayin dar ve karanlik koridorlannda
kosan ve rastgele kapilari yumruklayan Deli Mustafa'nin gigliklarim duyarsimz:
— Osman gel, Osman gel, beni bu saltanat yiikiinden kurtar!
Haci Bekta§-i Vell'nin sirtini sivazlayip:
— ismin Yenigeri olsun! Devlete miibarek ol!
Dedigi biiyiik idealin askeri done dola§a, Tiirklerin Padisahi ve miisliimanlarm
Halifesi Geng Osman'i, uyuz bir at sirtinda, hamam oglanlan gibi baldirlarim
gimdikleye gimdikleye Yedikule surlarina gotiirecek, hayalarmi sikarak
bayiltacak ve narin boynundan iple bogacak kadar algalmi§tir.
Merzifonlu Kara Mustafa'nin Viyana oniinde verdigi korkung bozgun... istanbul'a
dogru yol boyunca at Oliileri, kavuklar, sorguglar, gadir yikintilan, top
arabalari ve sancaklar... Kainatm Efendisine ait mukaddes liva, ancak ve giig-
bela kurtarilabilmi§tir . gun bugiin, sonsuz ve peri§an miidafaa gigiri... Din
Olgtilerindeki hikmetleri anlamayan ve kapkara nefsine uydurmaya bakan kapkara
mizag manasina ham yobaz ve kaba softa elinde, e§ya ve hadiselere dikkat
etmekten ve bu aziz §uuru dine baglamaktan aciz bir cemiyet . . . Her an istanbul'a
dogru kirpila kirpila eritilen imparatorluk; ve nihayet, tek gare diye,
anlamaksizm dii§mam taklit etmekten ba§ka yol bulamami? politikacilar . . .
Topyekim sahte kahramanlar ve sirmali ciiceler gegidi Tanzimat; ve Rus Carimn
vasif landirdigi Tanzimat tipi: «Hasta Adam!»
Nihayetin nihayeti olarak da, bir devrin «ebed-miiddet» sifatli devletini, tarn
payla§ilacagi anda 33 yil ayakta tuttuktan sonra tahttan indirili§iyle beraber
ba§layan ve temelinden gokii§iine §ahit olan biiyiik atabey, Ulu Hakan ikinci
Abdiilhamid Han... Pe§inden, devlet yikici ve millet ugurucu biiyiik kasirgayi
kendi zamamnda gormeye memur, ezeli tevekkiil ve ebedi teslimiyet ornegi ikinci
agabey, Sultan Re§ad. . . Onun da pe§inden. . .
Ah, bu ko§kiin dii§iindiirdiikleri !
Beylerbeyi ile Kuleli arasmdaki yol, yaprak hi§irtilariyle kari§ik inilti
sesleri veren biitiin bir tarih berzahi. . .
Beylerbeyi ile Havuzba?i arasmdaki Yalilar Boyu Caddesi, goziimde, eski Istanbul
aristokrasisinin son renk ve gizgilerinden bir takim seyrek hayaletlerin goriiniip
siliniverdigi esrarli bir dehlizdi. Hala, dik ve kolali yakasi ve kirmizi
kravatmdan vaz gegmemi§, fakat fes yerine ba§ma giiliing bir kasket oturtmu?
eski haremagasi; hizli yiiriiyecek olsa mafsal yerlerinden kirilip dokiilecekmi§
gibi agir agir siiriiklenen, sapi fildi§i bastonlu ve fantezi yelegi altin
kostekli, ihtiyar me§rutiyet emeklisi; ecinnilere kariktigma hiikmettirici,
vakur oldugu kadar iirkek bir edaya biiriilii, ba§mda siyah turban, sirtinda siyah
manto ve ayaklarmda siyah bebe iskarpin, gegmi§ zaman hanimef endisi . . . Yalilar
Boyu Caddesinde, i§te her biri, Obiirii kaybolduktan sonra uzun arayla beliren
seyrek hayaletler. . .
Bugiin iizerinde, i§porta mail kiibik gatilarm (ye -ye) sesleriyle hirildadigi,
mini etekli kizlar ve favorili delikanlilarm sel gibi §irildadigi ve arsiz
otobiisler ve dolmu§larm zirildadigi bu yollarda, 40 yil once, artik batmakta
olan mazi giine§inin son akisleri...
i §te, Beylerbeyi camiine biti§ik Ismail Pa§a yalisi, plani Londra Giizel
Sanatlar Akademisinde gosterilen me§hur Hasip Pa§a yalisi, Misirlilarm ko§kii,
eski muharrirlerden §eyh Muhsin-i Fani'nin yalisi, filan, falan... Ve nihayet
Cengelkoyii iskelesinin ilerisindeki setde Vahidiiddin Efendi ko§kii...
Bir zamanlar Vahidiiddin Efendi ko§kiiniin kisim kisim kiraya verilecegini haber
almi§ ve ko§kii gezmeye gitmi§tim:
Nasilsa kaldirilamami§, kagirilamami§ birkag billur avize... Giine§i, ta
Abdiilmecid devrine kadar maziyi kurcalayici bir men§urdan gegiren renkli
camlar... Tavanlarda rutubetten kiihergele pamuklarmm pegeledigi naki§lar...
Yaldiz gitah, ipekten kagitlari kabaran duvarlar... Ve birdenbire, uzaklardan
Abdiilmecid devrinde, Kirim Harbi zamamnda, Sardunyali, Fransiz ve ingiliz iig
siivari zabitinin cins atlari iizerinde, cicili bicili elbiseleriyle yanyana,
Selimiye ki§lasma dogru yuriiyii§unu hayal ettiren bir nagme ; gorunmez bir
noktadaki §arkili duvar saatinden bir mar§...
Piringten, kiiflu ve soluk tokmaklarim gevirip girdigim her odada, one dogru
hafif egik duru§u, di§mdan ziyade igini seyreden gozleri, burun iistiine
ili§tirme gozliigii ve dii§iik kir biyiklariyle o vardi . Bir koltuga oturmu§, sag
elini koltugun kenar yerine dayami§, odaya birinin girmesini bekliyordu.
Kapisimn agilmasini bekledigi oda, tarihti!...
§ehzade Vahidiiddin Efendinin, dantelali besleme onliikleri gibi adi ve §imarik,
Avrupahnin «pig mimari» dedigi (Barok-Rokoko) bozmasi saraylara (Dolmabahge ve
Beylerbeyi saraylariyle, Mecidiye Kasri vesaire) nispetle Bogazm, kuytu bir
ko§esinde, bir sed iizerinde, sik agaglarla gizlenmi§ bu soylu ah§ap ko§kii bana o
kadar §ahsiyetli ve manali goriindii ki, ismi «vatan haini»ne gikarilmi§ olan
talihsiz htikiimdarin, tarn da imparatorluk gokerken yikik saltanat tahtma
gegirilmek iizere doldurdugu gileli hayati, ko§e ve bucak, her gizgi ve renkten
okur gibi oldum. Sanki o, evvela, tiirlti facialari iginde Osmanli tahtini uzaktan
seyretmek, sonra da bu tahttan top-yekun ig ve di§ intikamlarm almacagi gun,
iizerine gegip tek ba§ma hedef te§kil etmek iizere bu kuytu noktaya itilmi§ti.
ABDULMECID
Vahidiiddin, Birinci Diinya Sava?imn son buldugu 1918 'de, tarn 57 ya§inda son
Osmanli padi§ahi olarak taht'a gegtigine gore, dogumu Abdiilmecid devrinin son
demlerinde . . . 1 §ubat 1861...
Abdiilmecid devri, yani Fransizlarm (la belle epoque — giizel gigir) dedigi, Bati
medeniyetinin en pinltili hengamesi... Biraz evvel Sardunyali, Fransiz ve
ingiliz iig siivari zabiti halinde tablola§tirdigimiz cicili bicili iiniforma biitiin
Avrupaya hakim... Rugan gekme potinler iistiinde suhiyali dar pantolon ve ipek
yakali, kuyruklu ceket iginde ve silindir §apka altindaki Avrupa sivili de aym
huzur ve muvazene tablosundan bir ornek... Garbm, heniiz biiyiik buhramndan uzak
bulundugu, kapitalist devletlerin geri milletleri somiirmekten ba§ka bir §ey
dii§iinmedigi, birikmi§ biiyiik Bati sermayelerinin de Dogu istikametinde
kendilerine mahreg aradigi bir diinya manzarasi... Sosyalizma heniiz bir fikir,
bir nazariye, bir (antitez), bir hayal mahiyetinde . . . Komiinizma, «ilmi
Sosyalizma» veya «Alman Kollektivizmasi» isimleriyle (Karl Marks) ve (Engels)in
ellerinde yogurulmaktaysa da, heniiz o da (kakofoni - bed seda) olmaktan ileriye
gegebilmi§ degil... Birkag yil sonra toplanacak olan Birinci (Enternasyonal ) ve
onu takip edici (Manifest Komiinist — Komiinist Beyannamesi ) , kahve falinda Bati
cemiyetinin Oliimiinii goren bir falciliktan daha ileri bir gergeklik belirtmeyici
bir hazirlik sayiliyor ve sadece tehlikeli bir fantazya biliniyor.
Bati medeniyetinin, ballari akan gatlami§ bir incir gibi en olgun ve agiz
sulandirici hengamesinde §a§kin Tiirkiye'yi Abdiilmecid ' den daha canli kirn
remzlendirebilir?
Qengelkoyiindeki Vahidiiddin Efendi ko§kiiniin dii§iindiirdiikleri arasmda dokundugumuz
Tanzimat devresi garip bir vitrindir. Su ile zeytinyagi gibi daima biri, iistte
kalan ve asla birbirine i§leyemeyon tezatlar vitrini... Bu vitrinin ba§ e§yasi,
tepesinde bir sorgug parildayan limon kabugu fesli, gogsii sirma sirma naki§,
uzun setreli, daracik pantolonlu ve rugan gekme potinli geng Padi§ah
Abdiilmecid... Magrur kavuk, mahzun §alvar ve mahcup gstik pabug, bakm, yarim
asri bulmaz bir sure iginde yerlerini nelere birakiyor?. . . Sade o kadar mi?. . .
Kimsenin, kayikla Sarayburnu onlerine gegip, Topkapi Sarayma biti§ik Bagdat
K6§kiiyle, ona birkag adim mesafede Mecidiye Kasrini kiyaslamaya niyeti yok, veya
anlayi§i miisait degil...
Gergekten, artik kandilleri kararmaya ba§layan Dogu kubbesiyle, iginden renk
renk sihirbaz i§iklari fi§kiran Bati gatisi arasindaki soyluluk ve gergeklik
farkini, birbiriyle omuz omuza, bu iki binadan daha agik, higbir §ey belirtemez.
igine kapanik, sagir, derinligine manali ve en asil vekar gizgileriyle miihiirlii
§ahsiyet abidesi Topkapi Sarayi yaninda (Barok - Rokoko) kusmugu, §ahsiyetsizlik
kiimesi Mecidiye Kasri, ne ariyor? Kisa bir zaman sonra, diinya gapmda mabed
Siileymaniye Camiine biti§tirecekleri gecekondularla, deniz kumundan, gingene
bohgasi, elvan elvan menevi§li (kiibik) artigi sefertasi apartmanlar, ilk
yiizsiizluk dersini Mecidiye Kasrindan, yahut onu kuranlarin ruhundan mi aldilar?
Agikga gorulmektedir ki, yiice sanatkar Mimar Sinan, yerini, iskambil
kagitlariyle kat kat ev gikanlara birakmi?tir ve bu yeni evin yikilmasi igin,
kuvvetli bir riizgar degil, hafif bir soluk kafidir. Abdulmecid giginnda meydana
gikmaya ba§layan bu bitkinlik halinin tarn bir biti§ ve tukeni§ noktasina
gatacagi an, acaba hangi devir olacak ve sultana isabet edecektir? Ve o sultan,
aym cereyana kapilip bu biti§ ve tukeni§i gergekle§tirmekte ayrica, az veya
gok, miiessir mi olacak, yoksa her §ey olup bittikten sonra, hadiseler iizerinde
tek sorumlulugu olmaksizm, seyahatten donen babanin, kaza kurbani, cenaze dolu
evini teslim almasi gibi, sabir ve tahammulde kahramanlik ustii kahramanlik
isteyen bir vaziyete katlanmak zorunda mi kalacaktir?
Sual budur ve eserimizin ilk harfinden sonuncusuna kadar her bahsin igindeki
mana riizgari yalniz bu sual istikametinde esmektedir.
Biz, artik alaf rangaligm ba§ladigi 1839 devletiyle ondan 3 asir evvelki devlet
arasmdaki farki, Topkapi Sarayma kar§ilik Mecidiye Kasri, ka§aneye mukabil
kiimes saymakta devam edelim.
Tanzimattan 79 yil ilerisine dogru kisa bir muhasebe:
Aynayla i§ik aksettirircesine alaf rangaligm tarn bir niifuz halinde ruhuna
i§ledigi ilk padi§ah, Abdulmecid...
Osmanli hanedan sulalesi, hemen hemen kendisinden kopmak iizere bulunan ve damdan
dama kacirilarak hayati ve nesli kurtarilan ikinci Mahmud ' un buyiik oglu...
ikinci Mahmud, bir vuru§ta Yenigeriligi kaldirmi§, yunanlilik ve Hiristiyanlik
gikarma hizmet ettigi sabit olan Patrik Grigoryos'u Fener'deki Patrikhane
kapismda astirivermi§tir . Boyleyken, heniiz yeni ordu ve devlet mayasmi
tutturamayan ve bir nevi bo§lukta kalan ikinci Mahmud, Navarin'de donanmasi
mahvolduktan ve Hiinkar iskelesi Muahedesiyle adeta Moskof himayesi altina
girdikten sonra, kendi 6z valisi Mehmed Ali Pa§a ordusuna kar§i duramayacak
kadar zayif . . .
Misir fatihi Yavuz Sultan Selim neslinden gelen ve o nesli yurutmekte son kalan,
ikinci Mahmud'un haline bakm ki, ordusu, anavatan Anadolu'nun cenubunda, Nizip
ovasmda, kendi 6z valisine maglup olur ve o sirada Turk ordusunda mutehassis
olarak bulunan Prusyali yuzba§i (Molteke), istikbalin (Buyiik Molteke)si, tarn
taarruz zamani ordu kumandanmm muneccimba§idan haber bekledigini duyunca
kaputunu sirtina gecirip «boyle bir orduda gali§amam!» diye, basar, gider!
Devletin, kendi 6z valisini Moskoflara §ikayet edecek ve «beni memurumdan
kurtar!» diye el acip, tarihi du§manmdan yardim isteyecek kadar alcaldigi
hengamede, ikinci Mahmud, Nizip bozgunu haberini almadan kizkarde§i Esma
Sultanin Qamlica'daki ko§kiinde oldii.
31 yil ve 16 gun padi§ahlik etmi§ ve Osmanli Devletinin en nazik doniim
noktasmda birtakim manasiz ve fikirsiz §iddetlerden ba§ka bir §ey gosterememi§,
hususiyle etrafli bir diinya muhasebesine uzak kalmi§ olan ikinci Mahmud, oliim
tarihi 1255 yilinda, 1 seneden beri muthi§ bir ig burkuntusuna, korkunc bir ruh
darligina ugrami§ bulunuyordu. Yerinde duramiyor, koltuguna yerle§emiyor, atina
sicrayamiyor ve imparatorlugunun goku§ catirdilariyle sarsildigi bir demde,
Topkapi Sarayinin boguk pencerelerinden Qamlica sirtlarinin (ak§am gijne§ini
aksettirici camlarina bakip gizli gizli agliyordu. Osmanli imparatorlugunun
cigeri ijstundeki yara, ikinci Mahmud'un cigerlerine sirayet etmi§, cigerlerinde
oyuk oyuk cukurlar acmi§ti.
Doktorlarm tavsiyesi:
— Ciger ufunetine ugrami§ bulunuyorsunuz ! (Jamlica taraflarinda bir hava degi§imi
yapmamz uygun olur!
Ve Qamlica'da, kizkarde§i Esma Sultanin kasrinda, Avrupali bir doktorun verdigi
ilag sonu 3 saat uyku... Uykunun pe§inden biraz yemek istegi ve ustuste icilen
iki gubuk tutiin. . .
Vay; Padi§ah iyi mi oluyor? Sarayda bir tela§.. bir kayna§ma, bir §evk, bir
seving . . .
Fakat buttin bunlar yalanci alametler... Kurbanlar kesiliyor, veba yuziinden
karantinada bekletilen 200 haci saliveriliyor, borgtan hapsedilmi§ insanlarin
hesaplari tasfiye edilerek kendilerine zindan kapilari agiliyor, gece havai
fi§ekler atilip istanbul semalari pariltiya boguluyor, fakat ertesi gunii
birdenbire agirla§acak ve ruhunu teslim edecek olan ikinci Mahmud'un akibeti
degi§tirilemiyor . Oyle ki, ikinci Mahmud can geki§irken, artik iyi oldugu
zanmyla §enlikler, bagirmalar, gagirmalar, atlamalar ve ziplamalar devamdadir.
Cenaze, tiirbesi sonradan yapilmak iizere, Qemberlita§ta, yaninda ikinci
Abdiilhamid de bulunacak olan yere dogru gotiiriiliirken, Divanyolu boyunca sirali
halk avaz avaz bagiriyor:
— . Padi§ahim; bizi birakip da nereye gidiyorsun?
Bu giglik, Abdiilmecid, Abdiilaziz, Murad, Abdiilhamid, Re§at ve Vahidiiddin ' ler
boyunca Osmanli imparatorlugunun girdigi Sirat Kopriisii gigirim belirten ne
hazin bir mana ihtizaz eder.
1255 sayili yil... ikinci Mahmud'un oldugu, Abdiilmecid ' in tahta giktigi ve
Tanzimat Fermaninin Giilhane Meydamnda okundugu netameli sene...
§airin '
Bir, iki; iki delik
Abdiilmecid oldu melik
Diye tarih du§iirdugii, Tiirk tarihini ikiye boliicii me§hur 1839 yili...
Abdiilmecid 16 ya§mda, yeni buluga ermi§ bir delikanlidir ; ve babasmdan miras,
aym ciger yarasinin narin ve nahif viicudunda istidadim ta§imakta, fakat
beyninde §uur ve istirabini duymamaktadir , . ikinci Abdiilhamid devrine kadar
padi§ahlarca duyulmayacak, ondan sonra Sultan Re§ad'da tarn bir idrak kiitliigiine
garpacak, arkasmdan son Osmanli padi§ahi 6. Sultan Mehmed Vahidiiddin ' in
ruhunda, . oldukca derin, fakat sesi gikmaz ve eseri goriilmez §ekilde yuvalanacak
olan biiyiik aci . . .
Abdiilmecid bu aciya en yabanci mikyasta, kollarim Avrupalilik ve alaf rangahliga
agti ve 20 kiisur yil, maddede ve manada, cigerlerindeki oyuklari derinle§tirici
bir hayat siirmekten ileriye gegemedi .
Tarihgi (Angelhard) in «Turkiye ve Tanzimat» isimli eserinde «Avrupa'yi ho§nud
etmeye cali§maktan ba§ka politikasi yoktu!» diyerek §ahsiyetsizligini tesbit
ettigi Mustafa Re§it Pa§a, yalniz isminin basina ittihatcilarca eklenmi§ giiliing
sifatla Biiyiik Re§it Pa§a elinde, geng ve toy Abdiilmecid, taht'a giktigi sene,
tefti§siz ve murakabesiz, tahlilsiz ve muhasebesiz alafrangalik rotasini
imzalayan ilk kaptan oldu. Eski ve her tarafmdan su alan devlet gemisini bu
defa kayaliklara siirmek ve maddi-manevi Bati ; sermayesine borglanmak
marifetini, higbir §eyin farkmda olmayarak temsil etti.
Sahte inkilapgilarm diirtii§iyle getirdigi yeniliklerin ba§inda, Bati kasasma
ilk defa el agmak ve yine ilk defa kagit para gikararak yerli iktisat nizammi
altiist etmek vardir.
Tiirk'ii tasfiye etmek iizere kendi kendisini Batmin celladi yerine koyan Moskof
alemine kar§i, bu alemin fazla geli§mesine razi olmayan ve daima Tiirkiin
inkirazmi hedef tutan Avrupanin sigmtisi roliinii kabullendi ve ittif aklarma
girdi ve ancak bu yolla Moskof lara kar§i durabilmenin ba?arisma (!) erdi .
istanbul ve Uskiidar sokaklarmda, ingiliz, Fransiz ve italyan iinif ormalarmm
sirmali cumbu§ lerine meydan agti ve (la belle epoque — giizel gigir) ikliminin
biitiin renk ve gizgilerine biiriinmeye can atti.
Bu can ati§m ilk tezahiirii, vereme miistait Padi§ahm kadm ve igki iptilasidir.
Sarayburnu ile Haydarpa§a arasmi dolduracak mikyasta denize atilan paralar,
§ehzade ve sultan diigiinlerinde 1001 gece masallarini karartici debdebe ve ona
gore israf... Kizkarde§inin dillere destan ziyaf etlerinde, kafes arkasmdan,
yari bellerinden yukarisi girilgiplak sefarethane madamlarmi seyretmeler . . .
islam Halifesi ve Osmanh Padi§ahi olarak ilk defa Frenklerin ni§anlarmi kabul
etmeler ve gogsiinde murassa (Lejyon d'Onor) ni§ani, Fransiz Sef arethanesinde
baloya katilmalar . . . Hasili, altmda ve karanligmda vatan ciisseli bir hasta
yatan semadan, , giine§, ay ve yildiz yerine tiirlii sun'i ve havai Avrupa
fi§eklerinin sahte ve aldatici i§ik serpintileri . . .
Kilise ihtilaf larmi o tiirlii- himayelerle idare etti ki, «§ark Meselesi»
muharriri Avrupali, §6yle konu§mak zorunda kaldi :
«- Halifenin Hiristiyan kiliselerinin banisi (kurucusu) oldugunu gormek, dogrusu
garip manzara! ...»
Kirk ya§mi doldurmadan otuz gocugu oldu. Bunlardan 23 iinciisii Mehmed
Vahidiiddin... ilk iki kizdan sonra iigunciisii Sultan Murad, be§incisi Abdiilhamid,
sekizincisi Mehmed Re§at...
23 uncii gocuk Mehmed Vahidiiddin heniiz «Baba!» diyebilecek gaga eri§meden
Abdulmecid, veremden ve sefaletten oldii.
inhitat giinlerindeki Roma'yi kiskandiracak kadar muhte§em bir ziyafetten sonra
gaseyan, yataga dii§ii§, Be§ikta§ ' taki Ihlamur K6§kiine kapam§ ve bu defa kan
kusarak 25 Haziran 1881 de ruhunu teslim edi§...
Son §ehzadesi Mehmed Vahidiiddin henuz 4 ayliktir.
ABDULAZIZ
Abdulmecid ' in son yillari, istanbul halki icin derin bir inkisar devresi...
Sultan Mahmud ' un arkasindan «bizi birakip da nereye gidiyorsun?» diye bagiran
halk hakli cikmi^tir . Giilhane meydamnda, bal-mumundan miize mankenlerine
benzeyen murassam fakat ici bo§ vezir elbiseleri, davalarim koruyamaz olmu§
ulema sanklan, planlarim gok iyi kavrayici sefir iinif ormalan, zift renkli ve
maksatli ruhani kiliklari ve olanca tepkisi bu hallere aval aval bakmaktan
ibaret halk yigmlarimn ge§it ce§it kiyafetleri kar§isinda okunan 1839
fermanmdan, bitik bir Padi§ahtan ba§ka bir §ey kalmami§tir. Asirlar boyunca ne
Hacli Seferleri, ne de cepheden toslamalarla, dize getirilemeyen vatan, §imdi
iginden tedariklenme taklit ajanlarimn yaydigi mikroplar yiizunden hasta edilmi§
ve bitik hale getirilmi§tir . Butun bu hesapsiz ve anlayi?siz gidi§in ha§metlu
kuklasi Padi§ah da, ayniyle imparatorluguna e§, kadin ve igki elinde bitik....
Sadrazamina yazdigi «Hatt-i Hiimayun»unda da, israflarim ve hesapsizliklarim
itiraf edecek kadar gafil...
Oyle ki, aslmda ne oldugu biraz sonra gorulecek olan Veliaht Abdulaziz Efendi,
bir pehlivan edasiyle caddelere ciktigi veya ciritte at ko§turdugu zaman halk
onu, > maddi adelelerine bakip ruh adelelerine de malik sanmakta ve istikbalin
kurtancisi sifatiyle alki§lamaktadir .
Abdulaziz, ya§ca Abdulmecid ' den pek az farkli olarak taht'a gecer gecmez,
Sadrazam Kibrisli Mehmed Pa§aya bir «Hatt-i Humayun» gondererek herkesi ve her
§eyi yerli yerinde ibka ettigini bildirdi. 1255 (1839) ve 1272 fermanlari
etrafmda herkes ve her §ey yerli yerinde sabit... ibka ve devam siyaseti...
Yeni padi§ahin soyleyecek yeni bir §eyi olmadigi ve ruhunda, kollarindaki
adelelere e§ bir kuvvet ta§imadigi, ilk «Hatt»mdan bellidir. Bu Hat §6yle
biter :
«— Tebaamm asayi§ ve refahi hakkmda olan arzu-yu §ahanem istisna kabul
etmeyeceginden edyan Ve akvam-i muhtelif eden (ba§ka din ve irktan) bulunanlari
dahi ciimleten taraf-i hijmayunumdan adalet ve himmet ve husn-ii halleri emrinde
dikkat-i mijtesaviye (e§it dikkat) goreceklerdir . Cenab-i Hakkin mijlkumuze ihsan
buyurmu§ oldugu eshab-i azime-i servet (zenginlik sebepleri) ve samanin tevessu-
u tedricisi ki, saye-i makderetvaye-i saltanatimizda cumlenin saadet-i halini
mucin olacak terakkiyat-i sahihadir. Onlarin ve Devlet-i Aliyyemizin istiklal
kaziye-i miihimmesinin (ehemmiyetli olcii) indimizde itirafkar oldugunu dahi
tekrar ederim, Hazreti Fey yaz-i Mutlak, Habib-i Ekremi hurmetine cumlemizi
muvaffak buyura; amin!»
Mali buhran son haddinde... Karadag meselesi kangrenle§mekte . . . Hersek
ayaklanmakta . . . Avrupa, i§e her an daha keskin bir el atma tavriyle
gerginle§mekte . . .
Lutfi Tarihine gore Abdulaziz 'in ilk i§leri §unlar:
Valide Sultana bin kese maa§ tahsisi... §ehzadelerin her ay «Hazine-i Hassamdan
aldiklari 4190 altinin (bugiinkii parayla 3 milyon lira), sultan maa?lan gibi
Maliyeye yukletilmesi . . .
Culusunun uguncii gunijnde Eyijb'de Hazreti Halid Tijrbesinde kilig ku§anan
Abdulaziz, lie yil evvel dunyaya gelip de dogumu gizli tutulan oglu Izzeddin
Efendinin haberini «Hatt-i Hijmayun» ile ilan etti. Eski bir adet geregince
dogumu gizlenen gocuk Eyijb'de bir evde sakli tutulmaktaydi .
Eski Tanzimat pa§alanmn §u, bu makamlara getirilmesi ve §una bu kadar, buna §u
kadar bin kuru§ tahsisler...
Abdulmecid ' in delice israf larindan iizgun ve bezgin halk, yeni Padi§ahtan
miiteassip bir tasarruf davram§i beklerken, aksine, onu selefinden daha savurucu
gormekle kugiik dilini yutacak hale geldi.
Bu esnada (1862) Londra istikrazi... Bu parayla giiya eski istikrazin
ba?ansizligi giderilecek ve kagit paralar ortadan kaldirilacakti . Kagit para
mevcudu 13 milyon lira degerinde... «Kaime» isimli bu parayi, birkag milyon
eksigiyle ancak kar§ilayabilecek bir miktar istikraz edilebildi. 500 milyon
yerine yaliniz 200 milyon frank... da, yiizde altmi§i esham olmak iizere, senede
yiizde alti faizli ve yiizde iki amortismana ve 6z kaynaklarimizm verimine
el koyucu mahiyette... Tiitiin, tuz, damga ve patent inhisari Avrupalida . . .
«Diiyun-u Umumiye»nin ba§langici . . .
Abdiilaziz 'in devlet agacina a§i yapmak yerine onu kokiinden zehirlemek manasma
en biiyiik marifeti, Abdiilmecid ' den ba§layan Osmanli borcunu tarn 300 milyon altma
gikarmak oldu. Bugiiniin parasiyle -en a§agi 200.000.000.000 — (ikiyiiz milyar)
lira . . .
Bu davada dikkat edilecek en ince nokta; sosyalizma ve pe§inden komtinizmanm
tezgahlanmakta cidugu, Bati kapitalizmasimn en Ustiin ve kudreti) derecesine
vardigi ve topyekun Doguyu somiirmek ve mamul e§yasma istihlak pazari bulmak
igin kendisine mahreg aradigi o devirde, dogrudan dogruya Osmanli
imparatorluguna yonelinmi§ olmasidir.
Bati, boylece bir gun, i§i ordularma havale etmek ve son ameliyati yapmak
iizere, vatammiza, zahirde besleyici,, hakikatte oldiiriicii bir kan vererek
iginden hissedar oluyor ve Tiirk iilkesinde bu emeline yardimci ziimreyi de tahta
mankenler gibi usta bir marangoz eliyle yontmu§ bulunuyordu. Tanzimat mamulii
biitiin sahte inkilapgilar . . . Bu davanm kolayca okseye oturtulacak padi§ahi
olarak da, iyi yiirekli, saf kalbli, fevkalade haysiyetli, biiyiik gapta §eref
duygulu, fakat ku§ beyinli Abdiilaziz ' den daha uygunu bulunamazdi.
«Ulu Hakan ikinci Abdiilhamid Han» isimli eserimizde Vahiduddin ' in biiyiik
agabeyine ait gocukluk, genglik ve §ehzadelik iklimini gizerken temas ettigimiz
noktalara bu defa ba§ka bir iisliipla ve bazi yerlerde ayniyle dokunmak
zorundayiz. Kaldi ki, Mehmed Vahiduddin ' in gocukluk, genglik ve §ehzadelik
dtinyasma bir de olgunluk merhalesi halinde ikinci Abdiilhamid ve Mehmed Re§ad
gigirlari bindigine gore gizgiyi ba§langig noktasmdan yiiriitmeliyiz . , Elverir
ki, sozlerimiz tekrar degil, tekrir belirtsin... Avrupali, Tiirkiye'yi topugundan
sagma kadar borglandirdiktan sonra, alacaklarmm tahsili bahanesiyle memleket
verimlerine el uzatici (Dette Publique Ottomane — Osmanli Halk Borcu) isimli bir
miiessise kurup Tiirkiyeyi hacz altma almak ve ileride siyasi ve askeri miidahale
sebebi olarak iktisadi hegemonya altmda tutmak politikasini giitmekteydi. i§te
«Diiyun-u Umumiye»nin gergek ve biricik manasi! . . .
«Diiyun-u Umumiye» ile at ba§i yiiriiyen «Mekteb-i Sultani» isimli Galatasaray
Lisesi de, koriikoriine Batililik ve Baticilik cereyaninin ocagi ve bu cereyana
bagli geyrek miinevverleri yeti§tirme tezgahi... Bir de ayni davanm memleket igi
sarrafligina memur, devlet bankasi selahiyetinde (Banque Emperiale Ottomane —
Bank-i Osmani-yi §ahane), yani Osmanli Bankasi...
Bir Yahudi iiggeni kuran bu miiesseseler arasmdaki i§ ahengi ve birbirine pas
verme dehasi o kadar parlakti ki, Batilila§ma gayesinin hamur teknesi «Mekteb-i
Sultani»den birincilik ve ikincilikle gikanlar, emin ve sadik miiridler ( ! )
sifatiyle obiirlerine imtihansiz kabul edilirlerdi.
Devlet borcu olarak 300 milyon altma yiikseldigini kaydettigimiz (astronomik)
meblag, ikinci Abdiilhamid'e ait eserimizde, resmi kaynaklara gore 150 milyon
ingiliz lirasidir; bu rakamin, bazi gizli imtiyazlar, yollar ve hususi
te§ebbiislerle 300 milyona gikarildigi Uzerinde de iddialar mevcuttur.
Bizim roliimiiz, hadiselerin «§u kadar mi, bu kadar mi?» §eklinde basit kemmiyet
cephelerine ait ayrintili tahkikler olmadigi, sadece emin malumlara bagli yeni
bir fikir terkibinden ibaret bulundugu igin, esas bakimmdan asgari kemmiyetin
de degi§tiremiyecegi kiymet hiikmiinii §oylece mahyala§tirabiliriz :
150 milyon ingiliz lirasi, yahut 300 milyon Tiirk altimndan ibaret o zamanki
devlet borcu, bugiiniin olgiileriyle biri en a§agi 100, obiirii 200 milyar lira
olarak biiyiik mali iflas ve iktisadi esareti ilan etmeye bol bol kafidir!
Abdiilaziz Hanin, Bizans ruhlu mabeyn erkani tarafindan, nasil elleri suyla
baglanan bir padi§ah oldugunu, ikinci Abdiilhamid'e ait eserimizde
tablola§tirmi§tik . Annesi Pertevniyal Kadm Efendinin «arslanim, arslanim!» diye
iistiine titredigi ve hakkmda ba§ka bir vasif tanimadigi Sultan Abdiilaziz,
Ofkelenip kiikredigi zaman istanbul'un kaldirim ta§larini bile iirpertecek gapta
di§indan giiriiltiilii mizacma ragmen, muhte§em bir sirk ati kadar da seyislerinin
emrine bagli bir insandi. §u kadar ki, bu sanatkar seyisler, muhte§em sirk atim
kamgiyla degil, yerlere kapanarak egilip kalkmalariyle idare ediyorlardi.
Padi§ahin di§indan hakim, iginden mahkum bu seciyesi de, 5-10 yil iginde
tereddiye giden Tanzimat hareketinin, Frenk eliyle gizilmi§, yagli boya
levhasmda bir §ehamet heykelidir.
Abdiilaziz ' in, Bati kapitalistlerine borglanarak yaptirdigi saraylar ve satin
aldigi donanma iizerindeki kiymet hukmu yine obiir eserimizde
billurla§tirilmi§tir . Higbir §ahsiyet ve mimari kiymeti olmayan ve Avrupalimn,
padi§ahlari milli dava sahalanndan kagirici bir nevi tevkifhaneye benzeyen
saraylarla, lafta diinya ikincisi, hakikatteyse bir deniz kuvvetinin iig esasi
unsuru (materyal), (personel) ve (muharrik kuvvet) bakimlanndan sifirm altmda
bir donanma... Abdiilaziz'in biitiin canini ve malini verdigi bu donanma, tahttan
indirilecegi zaman saraymi ku§atan ve toplarim pencerelerine diken ilk kuvvet
olacak ve «donanmam, donanmam!» diye kendisini pencereden pencereye atici
Padi§ah, adeta hesapsizlik ve f ikirsizligin sonu halinde ilahi bir ceza olarak
bu manzarayi gorur gormez yere yikilacaktir . 6z biinye iginden gikmayip, kediye
arslan pengesi takarcasina illetli viicuda kayna§tirmak istenilen ve hem kendi
degeri, hem de kullanilma kabiliyeti bakimmdan §ahane bir yalandan ibaret olan
bir donanma... Bu donanma, o giinden bugiinedek siiriip giden (Felix Culpa — Mes'ut
Cinayet ) lerin ilklerindendir .
Mehmed Vahiduddin Efendinin gocuklugunu ve hangi davayla beslenerek biiyiimekte
oldugunu belirten bir iklim olarak gizdigimiz bu tablo, tarih muhasebemizin can
damarmi gosterir ve otesine ait biitiin olu§ veya olamayi?larin §ifresini gozer.
Abdiilaziz'in, desterelenen tahti iizerinden annesinin «arslanim, arslamm!»
gigliklariyla bir salhane hayvani gibi devrildigi giine kadar kopiiren hadiseleri
artik kisa ve kaba gizgilerle 6zle§tirebiliriz :
Bir tiirlii kokii kurutulamayan kaimeler yiiziinden 4 misli kiymetlenen altin ve
pahalila§an hayat . . . «Nan-i aziz» isimli ekmegin okkasi 110 ve francala- 140
paraya gikiyor. (Bugiine kiyasla yine ne
bereket, degil mi?) . . .
Yunan meselesi ve (Mavro Kordiato) ile ba§layan ve o giinden beri Istanbul 'u
kollayan Megalo idea); Sultan 6. Mehmed Vahiduddin zamamnda tarn patlak verecek
ve yarini asirlik hesabmi bu Padi§aha yiikleyecek olan koklii dava...
Tiirkiin evi alevler iginde yanarken yukari katta satrang oynarcasma giri§ilen
komik i§ler, te§rifat oyunlari ve bir nevi, Bati asalet unvanlarina denk riitbe
hesaplari... Vezir, bala, fila evveli, ula sanisi, miitemayiz ve nihayet sayiya
doktiltip dordiinciide biten unvanlar... Bu unvanlari ta§iyanlara «devletin
efendim!»den ba§layip «gayretlu efendim!» tabirinde biten hitap §ekilleri... Ve
daha nice payeler ve Mecidi ni§anma ek Osmani ni§ani... Bazi ki§ilere verilen
dort murassa, Osmani ni§aninm bedeli on bin altin... Padi§ah bu ni§aniyle
oylesine magrur ki, kendisi bati:? devrinin sultaniyken Bursa'ya gidip devlet
kurucusu yiice Osman'm sandukasma onlardan birini asmaktan gekinmiyor; yani
devlete ismini veren Gazi Sultanin sanki miikaf atlandiricisi mevkiine gegiyor!
Galata'da Sandikgi Rizeli Sofu Baba isminde birinin eski giragi Mehmed Ali,
evvela damad, derken sadrazam olduktan sonra Abdiilaziz'in iradesiyle Mabeyn
Mii§iirliigii, Seraskerlik, Kapudan-i Deryalik, Tophane ve Sihhiye Nazirliklari, bir
de Hazine-i Hassa Nazirligmi ayni zamanda ve nefsinde topluyor. Karadag ve
Bosna Hersek meselelerinin arkasmdan Moskoflarm sevk ve idaresi altmda
(panislavizm - islav Birligi) davasi... Sadece bu olgiiyle delik de§ik, yirtik
pirtik Avrupa Tiirkiyesi . . . Kan ve ate§ iginde bir alem... Girit ihtilalini de
katarsaniz, Avrupa; Tiirkiyesinin Akdenizdeki cenubundan ba§ layip §imaline
kivrilan ve Karadeniz boyunca ilerleyen bir kiskag iginde bogmaya gali§tiklari
eski «Devlet-i Ebed Miiddet»...
Misir valilerinin «hidiv» iinvaniyle degi§tirilen ve ona gore imtiyaz iistiine
imtiyaza bogulan yeni makamlari... Artik babadan ogula bir miras mail halindeki
bu makamm imparatorluk di§ina kaydirilmasi igin vezirlere yedirilen korkung
servetler... Hidiv Ismail Pa§anm altmlariyle dolmayan cep kalmiyor ve bu hal o
kadar tab! sayiliyor ki, vezirler bu i§e «kapi yolda§i muamelesi» tabirini layik
goriiyorlar. Obiir taraftan da karde§i Ismail Pa§ayi kiskanan Prens Mustafa
Fazil'm sadece nefsani bir hmg olarak giri§tigi sozde ilk hiirriyet miicadelesi;
ve iginde Namik Kemal ' in de bulundugu «Geng Osmanlilar» partisini himaye etmesi
ve Namik Kemal ile Ziya Pa§ayi Avrupaya kagirip desteklemesi . . .
Sahte kahramanlarimiz, Prens Mustafa Fazil Babiali ile anla§ir anla?maz bir
pagavra gibi gurbet illerinde sokaga atilacak ve onlar da ileride «affi
§hhane»ye siginip vatana doneceklerdir .
Politikada, edebiyatta, ilimde, teknikte ve top-yekun fikirde korkung bir
sathilik, siglik, §ahsiyetsizlik . . .
Nihayet diinyanin en ibretli ve giiliingliigii bakimmdan zevkli tema?asi olarak,
Osmanli padi§ahlarinm 32 ncisi, fakat giri§tigi i§in birincisi sifatiyle
Avrupaya seyahat... Beraberinde yegenleri §ehzade Murad ve Abdiilhamid Efendiler,
oglu Yusuf izzeddin, Ni§'te hiristiyan olecek olan Fuad Pa§a oldugu halde,
Paris'in (Elize) ve Londra'nm (Bukingam) Saraymda boy gostermeler . . . Bu, kokii
§arkli, dallari da sun'i ve takma Garp meyveli garip adam Muhterem Stileyman'm
torunu, oyle mi?., . Avrupali bu yeni Tiirk'ii hayret Ve istihzali bir nezaketle
seyretmekte ve ona kafesteki avma mahsus bir hurmet gostermektedir .
Sehzade Vahidiiddin Efendi heniiz buluga ermemi§ bir gocuk oldugu igin seyahat
kadrosunun di§mdadir ama, bu ziyareti iade edecek olan Ugiincii Napolyon ve
amcasinm (platonik) bir a§kla bagli bulundugu Imparatorige (Ojeni) ye yapilacak
devlet biitgesi gapmda §enlikleri gorecektir. Memurlarm alti aydir maa§
alamadigi bir zaman ve mekanda Beykoz kasriyle Dolmabahge arasmi Oren havai
fi§ekler Abdiilaziz'e bu i§in daha fazla devam edemiyecegini nasil ihtar
etsin? . . .
Abdiilmecid ' in biiyiik oglu Sultan Murad' a nasip olan birkag aylik saltanat, en
kugiik karde§i Sehzade Vahidiiddin Efendiyi heniiz dii§iinmeye ba§ladigi demlerde
yakalar. Bulug gaglannda ve ya§i 15 sularmdayken . . . Delikanliligm e§igindeki
bu gene; adamla taht arasmda Abdiilhamid, Mehmed Re§ad ve Yusuf izzeddin
Efendilerden ibaret birkag kademe vardir.
Bu siralarda Vahidiiddin Efendi, zaif, nahif, hastalikli bir geng namzedi...
Hastaliktan hastaliga aktarma yoliyle gegen geng Sehzade, denilebilir ki, bu
haliyle devletin en sadik timsali...
Mehmed Vahidiiddin Efendinin, gocukla delikanli arasi bu devresinde, hayat,
dii§iince, zevk ve temayiillerine ait fazla bir§ey bilmiyoruz. Padi§ahligmda
Mabeyn Ba§katibi Ali Fuad Tiirkgeldi ' ye defalarca soyledigine gore (Gorap
i§ittiklerim — Fuad Tiirkgeldi) onun gocukluk ve gengligi tiirlii hastaliklar
iginde gegmi§tir. Osmanli tahtma birkag basamak uzakliktaki §ehzade, bu yiizden
layikiyle okumaya, ciddi bir tahsil gormeye bile imkan bulamami§tir . Hasret
gektigi ilim ve kemali, padi§ahligmda ve en olgun zamanmda dile getirebilen ve
nefsini eksik gorebilen bir insanin gergek kiiltiir manasma, hatta ilimden oteye
ne biiyiik bir fazilet belirttigi meydandadir. ilmiyle bobiirlenenler degil,
bilgide noksanmi itiraf edenlerdir ki, en gok bilenlerdir.
Sehzade Mehmed Vahidiiddin Efendi, Sultan Murad devrinde, sarayimn, canfes
perdeleri hafif soluk penceresinden, nekahat baygmligi iginde, Bogazm iirperen
sularmi seyrede dursun... Koca imparatorluk, (4) numarali mason Mithat Pa§a ve
benzerleri elinde, padi§ah elbisesi bigimli deli gomlegi tarafmdan temsil
edilmekte; ve i§te alafranga hiikiimdar Abdiilmecid Hanm en biiyiik oglu Sultan
Murad, Osmanli halife ve padi§ahlari arasmda (1) numarali mason olarak da,
yahudilik ve kozmopolitlik kiitiigiine kaydedilmi§ bulunmaktadir .
Sehzadeliginde i§i giicii ko§k yaptirip yiktirmak, sonra tekrar yaptirip yine
yiktirmakla gegen, boylece huzur ve muvazaa sahibi olamayan Sultan Murad' in bir
merasim aninda ne tiirlii akil di§i hareketler gosterdigi, cinnetini akilsiz
padi§ah isteklilerinin bile gizleyemez oldugu ve meydana, her §eye ve nice
istismarciya ragmen, kendi kendisine, bombo§ bir taht giktigi, nobeti mutlaka
sira bekleyene birakmak zorunda kalmdigi, basit malumlardan . . .
Boyle oldu ve veliaht Abdiilhamid Efendi, kisa zamanda gosterecegi «Ulu Hakan»
vasfma dogru, yikili§i 33 yil durdurmak iizere 34 iincii padi§ah olarak taht 'a
gegti .
Bu arada Mithat Pa§anm, veliaht ko§kiine gidip-Abdiilhamid Efendi ile g6rii§tiigii,
pazarliga giri§tigi ve «Kanun-i Esasi» mevzuunda ondan soz aldigi gibi
rivayetler, sadece Abdiilhamid dii§manlarinin-degersiz ve seviyesiz
martavallarindan ibarettir.
Ulu Hakan ikinci Abdiilhamid Han gozumuzde-apayri ve hususi bir mevzu te§kil
ettigine, kalemimizin bagli oldugu en biiyiik tarih (tez)ini heykelle§tirdigine ve
eserini ayrica verdigimiz ve vermekte devam edecegimiz biiyiik ve merkez §ahsiyet
makammda bulunduguna gore, Sultan Vahidiiddin vesilesiyle yeniden ele almarak
ve nokta nokta tesbit edilmek ihtiyacimn iistiindedir . Boyle olunca §imdi
yapacagimiz, Ulu Hakanm §ahsiyet ve eserini bir kag sahifelik dar kadro iginde
ve kalm gizgilerle pirildatmaya gali§ip Vahidiiddin' i yeti§tiren ve onun ruhunu
6rgiile§tiren vasati, yine Vahidiiddin cephesinden belirtmektir .
ikinci Abdiilhamid Han'm ciilusiyle taht nobetinde iiciinctiluge gegen Vahidiiddin,
biitiin §ahsiyettini 15 ya§indan 48 ya?ma kadar 33 yil bekledigi ve bu arada
gengligini, olgunlugunu, hatta ihtiyarlik" ba§langicim idrak etigi «D'evr-i
Hamidi» iginde idrak etmi§tir.
Her §eyden evvel kaydedelim ki, birgok kaynagin haber verdigi gibi, ikinci
Abdiilhamid ' in en fazla sevdigi karde§i, hatta topyekun §ehzadeler arasmda en
ziyade benimsedigi yakmi, Mehmed Vahidiiddin Efendidir. Ulu Hakan, Sehzade
Mehmed Vahidiiddin Efendide kendisine madde benzerligi iginde biiyiik bir mana
benzerligi buluyor ve onu sik sik huzuruna gagirip arzularim soruyor ve igli
di§li sohbetine muhatap kiliyordu.
Bu mana yakmligmin mii§terek temel gizgisi, din alakasi ve islamiyet
bagliligi . . .
Kolayca ve rahatga iddia edilebilir ki, 36 Turk Padi?ahinm iginde en dindari,
vecd ve ha§yette en ilerisi, mutlaka Abdulhamid, pe§inden de gosterilmesi miimkiin
iig isim varsa mutlaka aralarma girecek olan Vahidiiddin ' dir . Bu hususiligi,
dogrudan dogruya mevzuumuzun iginde bir laboratuar katiyetiyle tesbit etmek
borcumuz olsun. . .
Sihhi vaziyetindeki zaiflik ve nahiflik boyuna devam eden Mehmed Vahidiiddin
Efendi, biiyiik agabeyinin devrinde yine tiirlii uzvi rahatsizliklar iginde gidip
gelirken, ruh yoniinden en huzurlu gigrim ya§ar. Zira imparatorlugun, ig ve di§
saiklerle tarn bir ugurum kenarma itildigi hengamede onu dii§mekten koruyabilecek
sanatkar eli gormektedir. Bu, Ulu Hakan Abdulhamid Han'dir.
i§te Abdulhamid ' in iradesine zit ve me§hur Rus Sefiri ( Ignatyef ) den daha fazla
Moskof emellerine yol agarcasma Mithat Pa§a hediyesi olarak gelen «93» isimli
Turk - Rus Harbi ! . . Biitiin Avrupayi halimize gtildiiren «Halig Konferansi» iginde
101 pare top sesiyle ilan ettikleri, sahte kahramanlar marifeti sahte
Me§rutiyet . . . iginde Avrupa, (emperyalizm) ajanligi, kozmopolitlik, masonluk ve
yahudilik tuzaklarmm maym tarlasi gibi kiimelendigi ve «Devleti Aliyye»yi
pargalama gayesinden ba§ka higbir i§e yaramaz hiziplerin yuvalandigi ilk
meclis... Ve Ulu Hakanm ilk ulu iradesi:
— Bu millet heniiz kendi ruhunu Avrupa mamulii hiirriyet nizami iginde temsil
ettirmenin rii§diine ermemi§tir! Meclisi f eshediyorum!
Fesih iradesinin ruhu bundan ibaret . . .
Abdulhamid ' i, tamamiyle arzu ve iradesi di§inda giri§ilen Birinci Me§rutiyet
te§ebbiisii ve Tiirk - Rus Harbi neticesinde ilk felaketler savulduktan ve nisbi
bir siikun gergekle§tikten sonraki 31 yillik hakim devresinde §6ylece
6zle§tirebiliriz :
SIYASI DEHA
37 yil ilerideki Birinci Diinya Harbini pi§irmeye dogru giden ingiliz - Alman
rekabetinden en biiyiik faydayi saglama ve Tiirkiyeyi ku§atici tehditler oniinde
daima birini obiiriiniin kar§isma gikarma dehasi... Bu deha, Alman Birliginin
kurucusu ve Tiirk dii§mam (Bismark) a en biiyiik darbeyi vuracak ve Kayzer Vilhelm'e
«politika inceliklerini Abdulhamid ' den 6grendim» dedirtecektir .
Balkanlar, Girit, Misir, Akabe, Hicaz ve Yemen mes ' elelerini, her biri devlet
biinyesini zehirleyici hale gelmeden yati?tiran, uyu§turan, tesirsiz kilan ve bir
giin topyekun cebe indirilecekleri §artlar zeminini engellemeye dogru giden de
aym deha . . .
IDARI DEHA
En biiyiik degeri haber alma olgiisiine baglayan bu deha, hafiyelik te§kilatini
kurmakla, milleti birbirine du§urmek ve nefsani ihtiraslarina hizmet etmek gibi
hasis ve sefil bir gaye takip etmemi§, aksine, binbir gizli cereyamn giiriitmeye
gali§tigi devlet temellerindeki rahneleri tikama vazifesini ilk defa
metodla§tirmi§tir . Bugunun «Milli Emniyet»inden tutunuz, Batinin biitiin
(entelicens) te§ekkullerindeki tohum Abdulhamid ' indir . Onu hafiye kullanmakla
suglayanlar, kendisini devirdikten sonra sadece nefsani hirslan ugrunda
«Te§kilat-i Mahsusa»yi kuranlardir.
Aym idari dehanin yalniz liyakate deger verici, geli§tirici ve yeti§tirici
prensipi, Abdulhamid devrinde iig biiyiik raare§al (Gazi Osman, Ahmed Muhtar ve
Ethem Pa§alar) ve Ahmed Cevdet, Abdurrahman Pa§alar gibi diinya gapmda ilim ve
fikir adamlari ve yedekte bekliyen bir siirii sadrazam namzedinin toplanmasiyle
sabittir .
Ermeni ve Yahudilere, hususiyle masonlara kar§i alinan kostekleyici tedbirler
de, politika dehasiyle igice idari dehanin en parlak numunesi...
IKTISADI DEHA
ilk i§i saray masraflarini kismak olan ve bu yiizden Galata bankerlerine borg
etmemij? tek §ehzade-oldugu igin «Pinti Hamid» diye anilan biiyiik ahlak ve
tasarruf seciyesi ki, astronomik devlet borglarini «Hazine-; Hassa»si gelirinden
ve «Kise-i Hiimayun»undan odeyerek yiizde ikiye kadar dii§iirmii§ ve saltanati
boyunca di§ariya tek kuru§ borglanmami§tir .
Hamidiye sularma kadar ziiccaciye, hali, kuma§ sahalarinda nice tesis ve daha
nice ictimai yardim gat 1 si onun eseri... Biiyiik tren yolu siyaseti, (Selanik -
Istanbul, Selanik - Manastir, Izmir - Kasaba) hatlarindan sonra, iki muazzam
demiryoliyle, onda, siyasi ve iktisadi dehanin en yiiksek derecesini kaydeder.
Biri, ingiliz tehlikesine kar§i mukabil Alman tehdidini diken Anadolu - Bagdat,
obiirii de islam Birligi idealinin yolunu ve yoniinii gosterici ve Moskof'undan
ingilizine kadar her tarafi api§tirici, 2000 kilometrelik Hicaz §imendiif eri . . .
Abdulhamid ' in saltanati gergevesinde hadiselerden siizdiigiimiiz vasiflar, birkag
§ubede daha belirtilmek ihtiyacmdadir :
HARSI OLQU
Dogu ruhu iginde Batmin olanca miispet bilgilerini dev§irmek, ve benimsemek,
biinyeye maletmek liizumuna inanan Abdulhamid, memlekette ilk defa, birgok
vilayete §amil olarak sanayi mektepleri zincirini halkalami§ ve sonu «§ahane»
sifatiyle miihiirlenen biitiin yiiksek tahsil ocaklarmi kurmu§tur.
ASKERI OLgt)
Omriinde; tek harp veren (1597 - 1313 Yunan Harbi) Abdulhamid, onda da geni§ bir
seferberlige giri§mek tela§ ve zilletine dii§meksizin biricik Rumeli ordusiyle ve
en kisa zamanda Atina kapilarma dayanmi§ ve Yunanlilari susta durdurtup «diivel-
i muazzama» agabeylerinden imdat isteme vaziyetine getirmi§tir. Ayrica, «Diiyun-u
Umumiye» borcunun biiyiik kismiyle satin almip higbir i§e yaramiyan ve durdugu
yerde devlet biitgesini kemiren lskarta donanmanin (materyel), (personel) ve
muharrik kuvvet zaafim kestirip onu Halic'e tikamak ve biitiin kuvveti kara
ordusuna vermekle, sevk ve idare di§i umumi gorii§ kiymeti olarak iistiin askerlik
anlayi§mi ispat etmi§tir. Halbuki bu nokta, vatan kurtariciligi yerine ona
vatan hainligini isnada kadar gittikleri yerdir. Abdulhamid, dii§manlarma kar§i
nerede zayif ve nerede kuvvetli olacagim derinden derine kestiriyor, ona gore
askeri bir plan takip ediyor, zahiri ve aldatici siislerden kaginiyordu.
Saraydan idare edildigini one siirerek kotiiledikleri nice askeri harekat ancak bu
sayede muvaffak olmu§ veya biiyiik bir hezimete inkilap etmekten kurtulmu§ ve
topyekiin devlette oldugu gibi, bilhassa askerlikte en miihim ba§ari faktorii olan
gizlilik, yine ve ancak bu sayede saglanabilmi§tir . «Devlet sirri» §uuruna malik
ve bu §uuru muessirle§tirmi§ bulunan en ustun Osmanli hukumdari Abdulhamid ' -dir-
ADLI OLQU
Adalet i§lerine asla kari§mayan, ondan Kur ' an emirlerine miidahale edercesine
gekinen Abdulhamid, adli olgii bakimindan yalniz hudutsuz ve tarihte e§siz bir
merhamet ve atifetin temsilcisi olmu§ ve 33 yillik hukumdarligi iginde kaatil
bir haremagasmdan ba§ka hig bir ferdin idam hiikmiinii imzalamami§ gerisini hep
ebedi hapis ve siirgiine gevirmekle yetinmi§tir. Abdulhamid ' in, hiirriyet yalaniyle
gelen Makedonya gapulcularmm kar?isma Hassa Ordusu ile gikmamasmda ve «benim
yiiziimden tek damla Miisliiman kani akitilmasma razi degilim!» demesindeki sebep
de onun bu merhamet ve tevekkiil cephesine bagli ve belki tenkidi kabil biricik
zaafidir. Ermeni icadi «Kizil Sultan» tabiriyle, yeni dogmu§ gocuklarm beynini
salata yapip yercesine kan igiciligi dillere destan edilen bu mazlum tacidar,
hakikatte, karmca ezmekten bile sakman veil mizagli bir merhamet felglisidir
Ve hakkmda kopiirtiilen yalanlarm tarn ve kamil ziddidir.
Memleketin en vicdanli adliyecilerinden kurulu yiiksek mahkemenin idam hiikmunii,
yine memleketin en iistiin §ahsiyetlerine miitalaa ettirip hemen hepsi ve bilhassa
Plevne kahramani Gazi Osman Pa§a tarafmdan «mutlaka idami §arttir!» reyini
aldigi halde karari bozup Mithat Pa§ayi Taife siirmekle kalan, sonra da asla
mecbur olmadigi bu af ve atifet hareketine kar§i «Mithat Pa§ayi bogdurdu!»
iftirasim geken Abdiilhamid, bu bahiste de gapi hayale sigmaz bir abidedir.
«Hiirriyet §ehidi» tabiriyle hem Mithat Pa§ada, hem de Namik Kemal'de mukaddes
§ehitlik vasfmi yerin dibine gegirenler bilmelidir ki, Abdulhamid ' in bunlara
verdigi ceza valilik ve mutasarrif likla beraber ayda yiizlerce altin «Ihsan-i
§ahane»den ba§ka bir §ey olmami§, ve o devirde siirgiinliik bir nevi kazang
endiistrisi haline getirilmi§tir .
Bundan sonra Abdulhamid 'i ruh ve mizag noktasmdan da kiymet hiikmiine baglayip
son hadiseler iginde gergevelemek, o devrin mana iklimi boyunca 48 ya?ma kadar
ilerliyen Mehmed Vahidiiddin Efendi Uzerindeki tesirleri hesaplamak ve artik
kahramammizi evela ikinci ve sonra dogrudan dogruya veliaht sifatiyle sahneye
davet edici me§rutiyet gigirma yeni bir fasil agarak girmek icap ediyor.
VEHIMLI ABDULHAMID
Delilige yakm bir vehim baskisi altmda gosterdikleri Abdulhamid ' de bu
hususiyet, biitiin hile ve yikici tertipleri hayal edebilen bir zeka ifadesi
oldugu igindir ki, ba§ meziyetlerinden biri iken, dii§manlarmin i§ine gelmemi§
ve a§agilik bir illet diye one siiriilmii§tiir . Vehimli oldugu muhakkak bulunan,
fakat asla onun pengesinde zebun hale gelmeyen ve hayal kuvveti yoliyle kararmi
riyazi mti§ahededen sonra veren Ulu Hakan, bu haliyle filozof (Bergson) un «ibda
Edici Hayal» Olgusiine en canli misaldir. Hayal zekanm ta kendisi, en iistiin
tecelli §ekli ve kumandandan moda bulucusuna kadar her i§ §ubeyine gerekli
olduguna, hata Allahi bulmakta biricik melekeyi belirttigine gore «Vehimli
Abdiilhamid» yaftasinm hakikatte ne biiyiik bir meziyet ifade ettigi kendi
kendisine zahirdir. «Vehimli Abdiilhamid» olmasaydi, imparatorluk 33 yil degil, 3
yil bile dayanamazdi. Nitekim ondan sonra da ancak 10 yil dayanabildi.
Allah ve Resuliine her tiirlii mikyas iistii imam miistesna, yine filozof (Dekart)m
«sistemli §iiphe»si biitiin devlet i§lerinde ve §ahis miinasebetlerinde,
Abdulhamid ' deki tecellisini kimsede bulamami§tir . ,
DINDAR ABDULHAMID
Daha once dokundugumuz ve 36 padi§ah arasmda en parlagi olarak gosterdigimiz bu
nokta Abdiilhamid ' de oylesine derindir ki, bir Avrupaliya «islama en ktigiik,
zerrece aykirilik mevzuunda kabul edebilecegi higbir taviz hayal edilemez!»
soziinii soyletmi§tir . Abdulhamid biitiin hayati siiresince, susarken, konu§urken, i§
goriirken ve uyurken yalimz Allahim ve milletini dii§iinmii§tiir .
MUTEFEKKIR ABDULHAMID
Hicbir zaman derinligine ve iistun bir irfanla besli bir fikir adami olmamasma
ragmen gayet derin bir sezi§ planmda biitiin sahte inkilaplari ve kahramanlari
anlayan ve bu koksiiz gidi§i engelleyen ve i§te bu yiizden sayisiz du§man kazanan,
milli ruh kokiine bagli, felaket devresinde ilk ve son devlet reisi...
§AHSIYLE ABDULHAMID
Daima eldivenli, daima temiz, a?in derecede edep ve terbiye sahibi, oliim
yatagmda bile doktoruna giyinip de cikan, odasina bir hademe girince ayaga
kalktigini belli etmemek icin masasmdan bir kagit aliyormu§ gibi hareket edecek
kadar Allah'a mahviyet gosteren, §ahane heybetiyle de Alman veliahtim
api§tiran, en ileri Avrupalidan daha gercek Avrupali ve en iistun §arklidan daha
iistun sarkli, esrari c6ziilememi£? ve manasi giime getirilmi§ yiice Halife ve Ulu
Hakan . . .
i§te Mehmed Vahidiiddin Efendi, 15 ya§mdan ba§layarak 48 ya§ina kadar boyle bir
tacidarin inkiraz durdurucu havasi icinde ya§adi, en sevgili agabey olarak
birdenbire vatani topyekun cokiintiiye gotiirmek iizere Ulu Hakan ' 1 deviren ittihad
ve Terakki isimli e§kiya ocagi ve onun kukla padisahi Sultan Re§ad devresine,
inkiraz gercekle§tikten sonra taht'a. cagrilmak gibi bir kader §arti altinda
girdi .
COKU§E DOGRU
ITTIHAD ve TERAKKI
MAHUD cemiyet . . . ittihat ve Terakki... Tanzimatla ba§layan deri iistii Bati
kopyaciligi ve ucuz inkilapcilik hareketinin i§i goziikaraliga ve komitecilige
dokmii§ §ekli... Tahlilsiz, tefti§siz, muayenesiz, murakabesiz, Bati Kiiltiiriine
di§indan siirtiinmii§ ve Batinin i§porta mail mefhumlarina (hiirriyet, adalet,
miisavat) kapilanmi§ maceraci geyrek aydinlarin §ekavet ocagi . . .
Abdiilaziz devrinde kurulan ve sahasi gok dar kalan «Geng Osmanlilar»m pe§inden,
Abdiilhamid zamaninda tohumu atilip fidani geli§en ve agaci yeti§en ittihat ve
Terakki, Ulu Hakan ' 1 devirdikten sonra 10 yil iginde imparatorlugu inkiraza
siiriiklemek marifetini yerine getirir ve olanca vebalini 6. Mehmed "Vahidiiddin ' in
zaif ve nahif omuzlarina yigip basar gider; silinir, kaybolur!
Bu bakimdan, vatanin oldugu kadar 6. Mehmed Vahidiiddin ' in dogrudan dogruya
kaatili ittihat ve Terakki ' dir; ve onun en az fenaligi, ancak merhameti yiiziinden
devirebildigi ikinci Abdiilhamid'e dokunmu§tur. ikinci Abdiilhamid'a edilen
fenalik (vatana edilen ayri) ancak §ahsidir. Vahidiiddin ' in §ahsma ise higbir
§ey yapilmadigi halde bu bedbaht zat, artik yikilmi§ bulunan vatanin altinda
birakilmak suretiyle belalarm en biiyiigiine carptirilmi§tir . Vahidiiddin' i te§his
ve tesbit etmenin en ince cizgisi de budur.
Boyle olunca ittihat ve Terakki vakiasini Abdiil-hamid ' e oldugu kadar, hatta
biraz daha fazlasiyle Vahidiiddin'e baglamak dogru olur.
italya tarihinde biiyiik bir rol oynayan (Karbonaro»lerin, ba§langigta, eski bir
ta§ komiirii ocaginda toplanmi§ iig be§ ki§iden meydana gelmesi gibi, ittihat ve
Terakki, protoplazmasini 1889 yilinda, «Tibbiyye-i §ahane»nin kuytu bir
ko§esinde kurar. ilk goniilliileri, gocuk denilebilecek ya§ta, (romantik) ve
satihgi be§ adet delikanlidir . Ohri'li ibrahim Temo, Arapkir'li Abdullah Cevdet
(ileride dinsiz ictihat gazetesi sahibi), Diyarbakirli ishak Siikuti, Kafkasli
Mehmed Ra§id ve Bakulii Hiiseyin zade Ali... Bunlar, 1889 yilinin 21 Mayis giinii
Tibbiyye'nin izbe bir noktasina cekilirler ve baglarini koparmaya ba§ladiklari
Kur ' an yerine bilmem ne iizerine and icip, Kizil Sultan (!) ve rejimine kar§i
hareket fikri etrafinda birle§irler ve bu birligin ilk hiicresini Orerler. ilk
isim de «Ittihad-i Osmani»dir-
Heniiz tamamiyle iptidai, hatta, nazari ve edebi, en dogrusu hayali ve (fantezik)
safhada bulunan bu topluluk iizerinde ilk kiymet hiikmii §udur:
Bunlardan en kuvvetli ve §iddetlisi, daima oldugu gibi, anavatan di§i, Makedonya
havasinin yugurdugu, suyun ote yamndan bir tip, obiir ikisi de aym §ekilde,
Moskof kultur gubresi iginde boy atmi§ insanlar ve yalniz ikisi Anadolu
gocugu... Ba§ta Abdullah Cevdet isimli (hakikatte Adiivullah Cevret) olmak Uzere
i§te bu iki Anadolu genci de, biitiin kok alakalarmi kesmi§ veya kesmek iizere iki
ters biinye Ornegi . . .
Bunlardan Abdullah Cevdet isimlisi, Tevfik Fikret ve Hiiseyin Cahit'le beraber,
hatta onlarin Oniinde ve onlara fikir rehberligi edercesine memlekette ilk
miitaamz, saldirgan kiifiir bayragmi agandir. Doktor (D'uzi)nin «islam; Tarihi»
isimli zehir ganagi kitabim Tiirkgeye gevirip nice korpe vicdanlari kurutan ve
kendi gibi birkac tibbiyeliyi, imanlarmi kaybetmek yiiziinden intihara siiriiklemij?
olan lanetli . . .
Ben Abdullah Cevdet ' i dinsiz «igtihad»i gikardigi demlerde 19 - 20 ya§larmda
bir geng iken tanidim. Heniiz edebi §6hretimin ba§larmdaydim. Cagaloglunda,
Yerebatan taraf larmda, iizerinde Irani talik hatla «igtihat», ayrica da
Fransizca «Idjitihat» yazili i§ yeri ve apartmanmda . . . Siileyman Nazif'in «o
suretten hayayi dest-i Hak (Allah'm eli) tirnakla yirtmi?tir ! » dedigi menhus ve
gigek bozugu gehresini goriir gormez midem bulandi ve ondan sonra her mu§ahede
bende bu ruhi mide bulantisim teyid etti. Ekferin bana hayranligi o
mertebedeydi ki, bu yeni §airin fotografmi «igtihad»m kapagma koyuyor ve beni
Tiirklerin (Bodler)i diye takdim ediyordu. Fakat bii ovmeler sonradan ayniyle
Allahsiz Nurullah Atag tarafmdan da oldugu gibi bana zerrece tesir etmiyor ve
aradaki ruh ve diinya g6ru§ii farki yiiziinden bu esfel tiplere lsmamiyordum.
Ruh hasisligiyle bir arada madde cimriligiyle maruf, Allah ve Resul dii§mam
Abdullah Cevdet, bir kenarda unutulmu§ ve hakki verilmemi§ bir insan, biitiin
inkilaplarm ilk teb§ircisi bir miitefekkir oldugunu zanneder ve ufunet dolu
igini gekerek §6yle derdi :
«— ittihat ve Terakki'yi kuran, benim! Abdiilhamid ' e kar§i ilk hareket bayragmi
agan benim. Sonra ittihatgilar iktidara gegince unutulan ve bir ko§ede birakilan
da benim! Ha! Mustafa Kemal ' in biitiin inkilaplari benden kopya oldugu halde
(heniiz Abdullah Cevdet ' in §iddetle taraftar oldugu yeni harf inkilabi
olmami§ti), onca da takdire mazhar olamayan, benim!»
Boylece, ittihat ve Terakki'yi kuranlardan (prototipik - ba§ orneklik) bir
mahiyet, davamn igyiiziinii izaha yeter.
ilk te§ekkiil aylarca ve yeni mensuplarma ragmen (fantezi) planinda kaldiktan
sonra, birden, o sirada Avrupada bulunan birinin eline dii§iiverdi ve bu yoldan,
adeta Avrupada merkezle§menin bedava nimetine erdi .
Avrupada bulunan biri, ittihatgilarm bir ara biiyiik hiirriyet miicahidi
tanidiklari, sonra da belki hakli olarak yerin dibine batirdiklari, frenkvari
kesilmi§ siitbeyaz sakalli, rae§hur Ahmed Riza... Me§rutiyetten sonra Ayan
(Senato) reisligine getirilecek olan bu ihtiras ve menfaat kumkumasi, o
hengamede Bursa Ziraat Mektebi Miidiiriidiir ve Bursanin «Niliifer» gazetesinde
makaleler ne§retmekte ve resmi giinler ikinci Abdiilhamid hakkmda (tipki Servet-i
Fiinun'da Tevfik Fikret'in yaptigi gibi) en yakasi agilmami§ medhiyeler,
dalkavuknameler yaymlamaktadir , i§te bu Ahmed Riza, 1889 'da Pany sergisi
miinasebetiyle oraya gitmi§ ve Fransa'dan Abdiilhamid'e lslahat layihalari
yagdirmaya ba§lami§tir. Maksadi, bir ayaginin emniyette bulundugu bir diyardan
yiikselttigi tatli-sert nidalarla Hiikiimdarin dikkat nazarmi gekmek, bu yoldan
mtimkiin olursa paye kapmak, olmazsa «Hiirriyet Kahramanligi» safma gegmektir.
Abdiilhamid ' in hatiralarmda, «ingiliz Ali Beyin oglu» diye gosterdigi, anne
taraf mdansa biisbiitiin yabanci bir kan ta§iyan Ahmed Riza, Paris 'teki
f aaliyetiyle, gekirdek kurulu§un toy delikanlilarini biiyiileyiverdi . ilk kadroya
katilanlardan Ahmed Verdani, Doktor Nazim, Ali Ziihtii isimli gengler, hukumetin
dikkat nazarlarmi iizerlerine gekecek niimayi§lere giri§ip Paris 'e sivi§mak
zorunda kalmca Ahmed. Riza'nm eteklerine yapi§tilar ve bu, evvela Ozenti,
sonra meccani, daha sonra sahte kahramani, cemiyetlerinin ilk kafasi makamma
oturttular, «ittihat ve Terakki» ismi, i§te o siralarda, Paris ' le istanbul arasi
haberle§meler sonunda takildi-
Ahmed Riza, Fransiz «akilcilik» mezhebinin kurucularmdan (Ogiist Kont)a
kapilanmi§, onu peygamber saymi§, onun (pozitivizm - miispetgilik) felsefesini
din kabul etmi§ ve akli putla§tirmi§ bulunuyordu. Bir mecliste, Allaha
inanmadigi ileri siiruliince §6yle demi§ti:
«— inanmamak olur mu? Benim de inandigim, baglandigim bir hakikat var :
(pozitivizm) , akil, miispet gorii§ mezhebindenim ben. Akla iman ediyorum!»
i§te, bu, dortte iig kan frenk Ahmed Riza, Frengistanda tohumunu atmaya ba§layan
cemiyeti ilk defa olarak isimlendirdi, yani vaftiz etti. (Pozitivizm) in remzi
olan (Ordre et Progres - Nizam ve Terakki) tabirini one siirerek... Gengler bu
tabir iizerinde kiigiik bir ameliyat yaptilar ve (Ordre) kelimesini, birlik
manasma gelen (Union) lafziyle degi§ tirerek (Union et Progres - Itthat ve
Terakki) yi kelimele§tirdiler . Boylece cemiyet, frenk du§iincesinin frenk
tabirinden dogma kli§esini Ttirkgeye gevirmekle isimlendirilmi§ oldu.
Kurulu§undan iki yil sonra azasi 12'ye varmi§ olarak istanbul'un Edirnekapisi
di?indaki Mithat Pa§a bagmda gizli ve (romantik) toplantilar yapan (fantezik)
te§ekkiil, kisa zaman iginde, Izmir ve §am taraf larmda, kendisine denk havalar
ve insanlar buldu. Bilhassa yiiksek tahsil smifmdan gengler ve geng zabitler
arasmda maya tutmaya ba§layan bu yeni dava (!) Ahmed Riza'nm Paris 'te
yaymlamaya ba§ladigi «Me§veret» gazetesiyle (1895) gozleri busbiitiin iizerine
geker oldu. Artik, kayitli olsun olmasm, aydm geginen herkeste cemiyete dogru
bir temayiil... Adeta moda zevki... Bu vasati, saraya ve Abdiilha mid'e kar§i,
igin igin, alttan alta kopiirten igtimai zii'mrelerse malum... Ba§ta Yahudiler,
donmeler ve masonlar, biitiin bir koksiizliik diinyasi...
Cemiyetin ilk beyannamesini Abdullah Cevdet kaleme aliyor; Avrupayla
muhabereleri de Galatatadaki Fransiz postahanesi ve Harbiye muallimlerinden (!)
(Toustim) Pa§a idare ediyor. Aym mektebin ogretmenlerinden Ciiriiksulu Ahmed Bey
de (ileride pa§a) , bu frenk asilli, Turk dostu (!) pa§ayla elele... Cemiyet,
Avrupa ve Misir taraf larmda iislenir ve Tiirkiyede kivilcimlamrken artik sarayca
malum hale geliyor ve «Kizil Sultan» dedikleri marazi merhamet abidesinin
odenekli siirgiinleriyle bu kahramanlar, adeta i§sizlik ve meteliksizlikten
kurtanlmi§ olarak imparatorlugun ko§e ve bucaklarma nefyedilmeye
ba§laniyorlar . Fakat bu tedbir, yanma bol gida maddeleri birakilarak azgm
kediyi guval iginde obiir mahalleye aktarmaktan ba§ka bir §eye yaramiyor; ve ag
kediler bir taraftan gogalirken, bir taraftan da atildiklari yerlerden doniip
tekrar evin gati arasmda veya bodrum katmda toplanmaya devam ediyorlar.
Biitiin endiistrilerini Abdiilhamid ' in miisamaha ve merhamet zaafma dayayan
ittihatgilar , kendilerine gore, bonmar§e arslani §eklinde, di§i kesmez ve
pengesi yirtmaz bir padi§ah aramaya ba§liyorlar. Kiistahlik ve goziikaraliklari o
hale gelmi§tir! .
Sirada iig §ehzade var:
irade ve dayatma kabiliyeti, pelteyi beton gosterecek kadar zaif, veliaht Mehmed
Re§ad Ef endi . . .
Her an bir buhrandan otekine gegen Yusuf Izzeddin Efendi...
Uguncii veliahd yerinde, ya§i 40 'a merdiven dayami§ Cengelkoyii sirtlarmda iri ve
sik agaglardan bir hisar arkasma gekilmi§, taht iizerinde istekli ve iimitli
goriinmeyen Mehmed Vahidiiddin Efendi...
Yusuf izzeddin Efendiyi bir kalem atiyorlar; Vahidiiddin Efendiyi, vakar ve
nefsini korumakta gosterdigi dikkat yuziinden ve ayrica biiyiik agabeyi ile
aralarmdaki kar§ilikli sevgi bakimmdan «Abdiilhamid-i sani'nin sanisi» diye
vasif landiriyorlar ve olanca iimitlerini, kendileri igin bigilmi§ kaftan, Sultan
Re§ad'a bagliyorlar. Ve harekete gegiyorlar. Mehmed Re§ad Efendi Mevlevidir. Ne
yapmali ? Beyoglu (Yiiksek Kaldirim) Mevlevi Tekkesi §eyhini elde edip onun
vasitasiyle Veliaht 'a hulul etmeli!.. devirde Mevlevilik zorlu bir kapi
olmadigi gibi §eyhini elde etmek de zor olmuyor. Re§ad Efendinin kar§isma gikip
«hiirriyet, miisavat, adalet» kem-kiim ediyorlar ama, o bigilmi§ kaftan, pelte
seciyede, kendilerini anlayacak ve destekleyecek kadar bir hamle ve karar
iktidari bulamiyorlar .
Padi§ahligmda boyuna tekrarlamak iizere, Mehmd Re§ad Efendinin her hadise
karjpismda tavri §u dort kelimeye sigmaktadir:
— Memnun oldum, mahzuz oldum.
Hemen karari veriyorlar:
— Yusuf izzeddinde i§ yok! Vahidiiddin habisin biri! Re§ad ise destekgimiz degil,
ancak biz iktidara gegtikten sonra padi§ahimiz olabilir. 'Mumla arasak
bulamiyacagimiz bir padi§ah. ' . . .
Ve 1897 yilinin ortalarmda Abdiilhamid ' e kar§i bir darbe kararmi veriyorlar.
Yiiksek Kaldirimdaki Mevlevi Tekkesinin §eyhi Abdiilkadir Efendi, heniiz taslak
halindeki bu ihtilal heveslilerini o kadar tutuyor ki, kudretli padi§ah ve Ulu
Hakan Abdiilhamid Han'm murakebe pengesi altmdaki Yildiz Sarayma kadar siziyor
ve orada bazi silah§orlarm, Sultani devirme i§inde yardimim istemeyedek
te§ebbusten gekinmiyor. Onun da gayesi, Osmanli tahtinm iizerinde Mevlevi
kiilahini gormek. . .
Karari Paris'e, Ahmed Riza'ya uguruyorlar. Gelen cevap, gozii karaliktan ba§ka
bir esas ve usul tammayan cakaci yavru horozlari gildirtiyor:
— Ya hareket muvaffak olamazsa bizim Fransa'da halimiz nice olur? Fransa
Hukumeti hepimizi hudut di§i etmez mi?
Al sana, Istanbul merkeziyle Paris mihraki arasmda bir kopu§ . . .
istanbul'da Haci (!) Ahmed Beyin reisligindeki Umumi Merkez, Ahmed Riza'nm
cemiyetten ihracma karar veriyor; derken bir jurnal iizerine hepsi birden
tutulup saraya dolduruluyor ve oradan daragacma gonderilmek yerine odenekli
siirgiin alemine gikanliyorlar . ilk umumi merkez de boylece, kendi kendisine
kapaniyor ve ittihat ve Terakkinin ilk devresi nihayete eriyor.
Temo soyadmi ta§iyan, suyun ote tarafma bagli, ilk miiessislerden Ibrahim,
Romanya ve Bulgaristan ' da; Ahmed Riza, Doktor Nazim ve kumpanyalari Fransa'da;
§u bu, isvigre'de; filan falan Misirda iislenmeye ve mihrakla§maya baksm! ., . 21
Aralik 1896 tarihinde isvigre'nin Cenevre §ehrinde «Osmanli ihtilal Firkasi»
kuruluyor. Ayni mayadan ve Istanbul Merkezinin dii§mesi iizerine daha canli
hareket edilmesini isteyenlerden bir grup... Artik igerideki kundak tepelenip
s6ndiiriilmu§, yanik lekeli bir bez pargasi halindedir ve kendilerince biitiin iimit,
vatanin pencerelerinden seyrettikleri Bati ve §imal ruzgarlarmin savurdugu
kivilcimlardadir. Bu kivilcimlar, vatani yakmak igin Haglilar Diinyasmda ate§
iifleyen, kafa kagitlarmda «Musliiman» ve «Tiirk» yazili insanlarm nefesleri...
isvigrede kurulan «Osmanli ihtilal Firkasi»nm ilk i§i ermenilerle miinasebet
kurmak, onlardan destek istemek ve Miislumanlarm Halifesi ve Tiirklerin
padi§ahma ortakla§a bir suikast tertibi fikrinde birle§mek oldu. ihtilal
Firkasi, once hedefini ve davasim agiklayici bir beyanname yaymlayacak,
pe§inden Ermeniler Istanbuldaki Tiirk fedailerine bomba verecekler . . . Sonradan
bomba verilmesi i§inin Tuna boyunda bir noktada yapilmasi du§unuldii ve bombalari
ibrahim Temo 'nun teslim alip diledigi yere sevketmesi kararla§tirildi . Dogrudan
dogruya Tiirk du§-manlariyle Tiirk ismi altmda Tiirkliik dii§manlarmin bu temasma,
Zarifyan isimli Ermeni aracilik ediyordu.
Fakat mahut hedef ve dava beyannamesinin ne§rine ragmen Tiirk du§mani Ermenilerle
Tiirkliik du§mam sozde Tiirkler anla§amadilar , bomba ali§ veri§ini yapamadilar;
boylece islamlarm Halifesi ve Tiirklerin padi§ahim bombalamak §erefi (!) yalniz
Ermenilere kaldi .
i§te ihtilal beyannamesinden birkag parga:
Osmanlilar! Biliriz ki, kudurmu§ bir kopegi gebertmek farzdir! i§te bugiine kadar
kan dokmekten sakmmi? olan «Osmanli ihtilal Firkasi» artik zalimlerin haddini
silahla bildirmeye ve mazlumlarm intikammi almaya iyice karar verdi !
Zabita giiruhu ve asker takimi yolumuzu kesmeye kalki§irsa aramizi ancak Oliim
ayirabilecektir . Evet, olecegiz, oldlirecegiz, kesecegiz, bigecegiz, yakacagiz,
yikacagiz! Hig kimseden pervamiz yok!
canavar Padi§ahm «Yildiz»ini sondiirecek ve kiiliinii semaya dogru savuracak olan
(dinamit)ler bile elde, belde hazirdir. Halkm selameti, herhangi noktayi
gosterirse oraya atilacaktir.
«Ya hak, ya oliim! » diyerek «Meclis-i Mebusan»i agtirmak ve §u zalim hukumeti
kokiinden sokiip atmak iizere biz i§e sellemehiissellam ba§layacagiz, bildiriyoruz !
(Miihiir) ihtilal Firkasi . Ya hak, ya Oliim!
siralarda Avrupadaki faaliyet iginde, me§hur Doktor Kadri Ra§it Pa§aya kadar
nice maruf §ahislar arasmda, Tunali Hilmi ve biiyiik edip Siileyman Nazif'i de
goriiyoruz. Bu Tunali Hilmi, 20 yil sonra ittihatgilarm gokertecegi imparatorluk
enkazmdan birkagini kurtarabilmek, yani ittihatgi pisligini temizlemek
gayesiyle ba§layacak olan istiklal Harbi ve pe§inden Cumhuriyet devresi ilk
meb'uslari arasinda yer bulacak; zavalli Suleyman Nazif ise, yardim ettigi
tarafin yiktigi vatan harabesi oniinde, istanbulun i§gali gunu, dillere destan
«Kara Bir Giin» yazismi kaleme alacaktir.
Vahidiiddin, Cengelkoyiindeki ko§kiinde, sessiz higkiriklarla Bogazi seyrede
dursun ! . . .
Bliylik hadiseler herkesge bilindigi, kiigiikleri biiyiikleri dogurma bakimmdan kok
degerlerine ragmen hafiza ve hatiralarda ya§ayamadigi igin onlari yaya takip
ederken oburlerinin uzerinden (fuze) hiziyle gegmeyi tercih ediyoruz.
ittihat ve Terakki'nin biiyiik hadiseler gigiri, 19'uncu Asnn son yillariyle 20
nci Asnn ilk seneleri arasindadir ve cemiyetin, biiyiik aksiyon merkezini
Selanikte kurmasiyle ba§lar ve Istanbul iizerine sevkettigi, beyaz kege kiilahli
fedailer ve Hareket Ordusiyle sona erer. Ahmed Riza yine sahnededir ve onunla
beraber bazi isimler destanla§makta . . . Enverler, Niyaziler, Talatlar, bu son
gigrm son perdelerinde sahneye gikarlar; ve dagda ardma taktigi bir geyikle
hiirriyet avma gikan, fakat eceli sahneye gikmasina miisaade etmedigi igin
kartpostallarda sembolle§en palabiyik Niyazi Bey miistesna, daha nice yeni aktor
ve figiiranla beraber, imparatorlugun C6ku§iine kadar tarn 10 yil sahnede kalirlar.
Selanik devresinde ittihat ve Terakki (bir aralik Terakki ve ittihat) agiz
yerine tabanca namlusundan ba§ka bir i§ aleti tammayan ve her kapiyi agici
maymuncugu silahta bulan bir e§kiya ocagidir. Ocaga bu ruh sinince de artik
eski, sozde fikircilere higbir rol kalmami§tir. Mesela: Enver'in fevkaladelik
vasiflari arasinda en hayran olunan nokta, onun, ismini, tabancayla, nokta
nokta, hedef tahtasina yazabildigidir .
Biitiin fikirleri, beyaz kege kiilahlara siyah ibri§imle i§ledikleri «ya hiirriyet,
ya 6lum.» dovizinden ibaret . . .
Selanik devresinde ocaga sindirilen bu ruh, oyle tilsimlidir ki, hepsinde,
bugiiniin futbol heyecanma benzer ve umumiyetle kaatil getelerinde goriilur bir
cinayet vecdi, hiikiim siirmektedir.
Abdiilhamid ' in pa?asim Selanik'te, telgrafhaneden gikarken yere sererler, daha
nicelerini, ni§an talimi yaparcasma kur§unlarlar ve ileride, istanbul'da, koprii
iistiinde ve umumi meydanlarda, bir kur§unda susturacaklari gazetecilere dogru,
boyuna tabanca (egzersiz)i yapmakta devam ederler. Bu ruhu; en tesirli
ati?larma dii§man yerine dinda§ ve yurtta?lanm hedef tutmak ruhunu, maya
tutturmaya ba§ladiklari zabit tipine a§ilamaya bakarlar.
Qogu, deli vecdi iginde girpman ve sarali bir §eytan cezbesi ya§ayan geng
ittihatgilarm ideal diye anladiklari ve kolayca yaydiklari ruh haleti, i§te
yaliniz ve yalmiz, bu cana kiyma kultiir ve sanatina dayanir. ittihat ve Terakki
§ekavet ocagmin gide gide nihayet varabildigi biricik mezhep ruhiyati, §ehvet
halinde bir cinayet cezbesi ve bu cezbenin ayin zevki olmu§tur.
yirminci Asir ba?larmda iyice billurla§maya ba§layan bu manzaraya kar§i Ulu
Hakan Abdiilhamid Hanm yapacagi, Selanigi mana bakimmdan berhava etmek, biitiin
eleba§larmi toplayip vaktiyle Mithat Pa§ayi Brindizi'ye ve sonra Cidde'ye
ta§iyan «izzeddin» vapuru yerine kohne «Tir-i Miijgan» gemisine doldurmak ve
Selanik agiklarinda topa tutarak batirmakti.
Yazik ki, Ulu Hakan'da her §ey var, fakat bu ruh yoktu... kadar yoktu ki, ayni
ruhu ittihatgilardan kar§ilik alarak kopya etmeyi adeta tenezziil sayiyordu.
Netice :
Zipladilar, hopladilar, bagirdilar, gagirdilar, oldiirdiiler, yaktilar, Mabeyne
telgraf iistiine telgraf yagdirdilar, hop dediler, hot dediler ve Me§rutiyeti ilan
ettirdiler .
Meclis-i Mebusanda, Ahmed Riza'nm reislik kiirsiisii yanmda, o anda ve
kar§ilarmda duran Abdiilhamid' e hakaret ettiler, onu hiirriyeti bogmu§ ve milleti
hor gormu§ olmakla sugladilar. Buna da tahammiil ve tevekkiil gosteren Padi§ahi
devirebilmek igin, nihayet, hilelerin en denisine ba§vurdular, 31 Mart
ayaklanmasmi tertiplediler . Kar§i olduklari davayi -§eriat- kokiinden kaldirma
yolunu agmak ve bu i§in bahanesini bulmak igin askerleri bizzat «§eriat
istiyoruz diye ayaklanm!» §eklinde ki§kirttilar ve ki§kirticmin Abdiilhamid
oldugunu ilan ettiler. Masum ve cahil neferleri «§eriat de §eriat!» diye
sokaklara ve meydanlara doktiiler. Bunlarm biiyiik kismini Ayasofya meydanma
kiimelendirip oradaki Mebusan Meclisini (Cumhuriyetin 10'uncu yil doniimiinde yanan
Adliye Sarayi) basmaya, bazi mebuslari oldiirmeye, her §eyi kirip dokmeye ve
yagmalamaya kadar durtuklediler . Sonra Istanbul iizerine gapulcu alaylarindan,
ismine «Hareket Ordusu» dedikleri bir giiruhu yiiriittiiler, bu ordunun neferlerini
«Padi§ahi kurtarmaya gidiyoruz!» diye kandirdilar. Ayan ve Mebusan'i birle§tirip
«Milll Meclis» namiyle topladiklari heyete, Said Pa§a gribi Abdiilhamid ' in eski
bendelerinden, fakat siki§inca her defa bir ecnebi sefaretine sigmacak kadar
bedbaht ve seciyesiz bir adami reis segtirdiler; ve tahttan devirme kararim
i§te bu orkestra §efinin kaldirdigi degnek ve gosterdigi notaya gore, keman,
borazan, davul, ilan etti-
i§in en hazin tarafi, Tanzimattan beri gelen gizgi boyunca her gun biraz daha
belli olarak biitiin dava §eriati kaldirmaktan ibaretken i§i yine §eriata uydurmak
gibi miinafikga bir hiinerden vaz gegemediler ve hal ' in fetvasmi §eyhulislam
makammdaki «Seyhtilinkar»dan kopardilar. Bu, ebedler boyu yiizii kara adam,
Abdiilhamid gibi hastalik derecesinde bir dindari, §eriat hiikiimlerini bozmak ve
kitaplarmi yakmak, israf ve zuliim (!) gostermi§ olmakla sugladi ve «hal ' i caiz
olur mu?» sualine «elcevap: olur!» hukmiinti basti; ve kumandanlarmm hassa
kuvvetleriyle kar§i durma teklifine «hayir, benim ytiztimden tek damla miisliiman
kani akmasma razi olamam!» diyen Ulu Hakan Abdiilhamid Han tahttan al a§agi
edildi .
Bundan boyle ittihat ve Terakkiyi, 1918 miitarekesi giinlerine kadar, felaket
ku§lari halinde memleket semalarmdan gegen hadiseler katari iginde takip
edebiliriz .
Gosterdigimiz gibi, Abdiilhamid ' i, sirf merhamet ve hayata saygi damarmi maden
gibi istismar etmek sayesinde devirdiler. Ve Abdiilhamid ' in «en ince yufkadan
daha ince ve yumu§ak» diye vasif landirdigi, 65'lik Mehmed Re§ad Efendiyi,
Osmanli tahtma, cansiz bir e§ya §eklinde oturttular. Boylece, 14 yil sonra
miizeden bile kovulacak olan Osmanli taht ve htikiimdarinin artik miize e§yasi
telakki edilmeye ba§landigi gigiri acmi§ oldular.
SULTAN MEHMED RE§AD
ikinci Abdiilhamid gece yarisi Selanige, Yahudi (Alatini) ko§kiine gonderilirken,
millet temsilcilerinden olmak iddiasmdaki bir heyet; Mehmed Re§ad Efendinin
huzuruna gikti ve ona, millet iradesiyle muslumanlarm halifesi ve Tiirklerin
padi§ahi oldugunu bildirdi.
Hayati siiresince abdestsiz gezmemi§, biitiin Osmanogullari gibi din alakasim asla
zayif latmami§, tek damla icki igmemi§, her tiirlii haramdan kaginmi§,
ihtiyarligma dek siiren §ehzadeliginde hig bir kere politika ve dalavere ate§ine
el uzatmami§, yalniz tarih ve mesnevi okumu§, fakat ig alemini di§ diinyaya
nak§etmek cehdinden yoksun ya§ami§, yagmur suyundan temiz, ama temizleme fikir
ve enerjisinden mahrum, bu mavi gozlii, beyaz tenli, pembe yiizlii, ak sakalli,
esaret gapmda tevekkiil ve teslimiyet heykeli ihtiyar, heyete kelimesi
kelimesine, Onceden diizenledigi §u cevabi veriyor:
«— Otuz iig yildir itidalimi muhafaza ettim. Bu miiddet zarfmda milletimin
selamet ve saadetine dua ettim. Mademki millet beni istiyor; bu hizmeti
te§ekkiirle kabul ederim. Benim birinci emelim §er'i-i §erif ve Kanun-u Esasi
mucibince icra-yi hiikumet etmektir. Milletimin arzu ve amalinden zerrece inhiraf
etmem. Cenab-i Hak muvaffakiyet ihsan ederse bahtiyarim. »
Abdiilhamid devrini gizlice kotiileme ve itidal gosterilmesi gok zor bir zaman
olarak belirtme yoliyle ittihatgilara bir nevi avans mahiyetindeki bu kof ve bo§
sozler; her §ey §eriati yikmaya dogru giderken, hem §eriati gaye kabul ettigini
soylemek, hem kar§ismdakilere gayesi sanki ' oymu§ gibi davranmak ve vatan
hizmetini §eriatte oldugu kadar «Kanun-u Esasi»de gormek, iistelik millet arzu ve
emellerinden donmeyecegine i§aret etmekle de millet yerine gegen ittihatgilari
tatmin etmeye bakmak noktasmdan, sinsi bir iisliip iginde tezat ve zaaflarm en
hazinini gergeveler ve sultanlikla sultamn ne hale du§uruldiigiine en veciz
misali verir .
zamanki Harbiye Nezareti (§imdiki Universite) nin oniinde siraya dizildikleri
Resne taburlari mill! (Arnavut) kiligiyla yeni padi§ahi selamlarken meydani
dolduran her renk ve gizgi, mevhum hiirriyet noktasi etrafmda biitiin bir
kozmopolitlik ve gaflet diinyasmi resmetmektedir .
Sahneyi gozleriyle goren tarihgi Ahmet Refik'in bana anlattigi bir mii§ahedeye
gore halktan biri yamndakine soruyor:
— Kim bu hurriyet?
Obiirii cevap veriyor:
— Yeni padi§ahimiz, efendimiz!
Kimse farkmda degildir ki, bu yenisi (hurriyet), gelmi§ ve geleceklerin en
zalimi olacak, asla tahtmdan indirilemeyecek ve her devrin putu olarak elden
ele devredilip gidecektir.
Maddi ve manevi §ekavet ocagi ittihat ve Terakki devresi iizerindeki
g6rii§lerimizi kendi gozlugiimuzden tesbit ederken bizzat Mehmed Vahiduddin ' in
Olgtilerini dile getirdigimizi, adeta onu konu§turdugumuzu samyoruz.
Denilebilir ki, Mehmed Vahiduddin, ikinci Abdiilhamid Han'dan ba§liyarak Sultan
Re§ad'a kadar belirttigimiz biitiin kiymet hiikiimlerinde, iislup ve tahlil farkiyle
ortagimizdir. Bu ortakligi gostermekte de, hayatinm son devresi olan italyada,
(San Remo)da, bugiin hayatta bulunmayan eski nazir ve askerlerden birine
soyledigi sozler §ahittir. Rahmetli Pa?amn, ismiyle ortaya gikmak istemeyen
oglunda gordiigiimuz not defterinde, Vahiduddin 'e ait §u ciimleler vardir:
«— Biiyiik biraderim Abdiilhamid Han Hazretleri Yavuz Sultan Selim'den sonra
gelseydi Osmanli padi§ahlari arasmda en iistiin mertebeyi ibraz eder ve devleti,
ig ve di§ dii§manlarma kar§i en muhkem ve salabetli biinyeye kavu§tururdu . Bu
manayi, bana, kendi 6z agziyle de ima ve ifade ettigi olmu§tur. Fakat en nazik
ve tehlikeli devrede geldi, 33 sene biitiin felaketlere ve maziden kalma dertlere
kar§i koymayi bildi, hastayi oliimden korudu ama, ayrica miistakil bir sihhat ve
saadet getiremedi. Onu, kan akitmaya asla miisait olmayan dindar mizaci yiiziinden
ittihat ve Terakki yikti ve zaten sira icabi, Abdiilmecid ogullari arasmda en
halim selim, §efik, refik, miitevekkil, miitehammil, iradece zaif ve siyasetge
hafif olamni buldu. Ona tac giydirdi ve onu ba§ma tag eyledi. Boylece, 600
yillik devleti 6 yilda harcama yoluna girdi ve 9 yilda gokertti- Tarihimizi.
yahudilerin, masonlarm, donmelerin aleti olarak millete onlardan daha biiyiik
fenalik edebilmi§, harici ve dahili higbir dii§man mevcut degildir. »
Kelime kelime Sultan Vahiduddin ' in dudaklarmdan dokiilen bu Gozleri aynen tesbit
ettikten sonra, onun son ciimlesindeki biiyiik hakikati ele alalim.
ittihat ve Terakki, biitiin biiyiik kedamanlariyle dogrudan dogruya mason ve gizli
Yahudi kurmayi-r?n sevk ve idaresine yon tutmu§ ve yol almi§ bir tevekkiildiir.
Beynelmilel gizli Yahudi kurmayi, Abdiilhamid gibi, islam birligi ve Turk
butiinliigii bakimmdan en tehlikeli §ahsiyet saydigi bir hiikiimdara, murakabesiz
Bati taklitgisi ve talihsiz hurriyet naracisi toy genglerden ibaret ittihatgilar
vasitasiyle en biiyiik darbeyi indirdikten sonra, onlari yapayalmz ve
imparatorlugu batirmakta serbest birakmi§, Trablus ve Balkan felaketleri
arkasindan da itilaf manzumesi (ingiltere, Fransa, Rusya ve sonunda Amerika)
tarafim tutarak, bu defa aym ittihatgilari Turk vataniyle beraber yok etmek
taktigini giitmu§tiir. Biitiin bunlar olurken de ittihat ve Terakki Komitesinde
§uur, (matador) un tuttugu kirmizi beze hiicum eden azgm bogamnkinden
farksizdir. ittihat ve Terakki, higbir §eyin farkma varmadan, daha dogrusu
farkma varmasma meydan verilmeden yahudinin oyuncagi olmu§tur.
Komitenin evvela yahudi aleti ve pe§inden kurbani olmasmdaki temel te§his,
girift koklere bagli olarak Oyle yerindedir -ki, ittihatgilarca iktidara
gegildikten bir miiddet sonra rejimlerine (ideoloji) tedarik etmek igin ba§
vurulan Tiirkgiiliik bile, dogrudan dogruya yahudi eseri olmasa da, vasatmi ya
hudilerin hazirladigi ve rol almasmi kolayla§tirdigi bir i§tir.
Oldukga cins bir fikir adami olarak yaratildiktan sonra diinyalar arasi biiyiik
muhasebede Slum donemecini kivrilamayan ve inkar ugurumuna yuvarlanan Ziya
Gokalp, itilamm iginden degil, sadece islamm yerini almak iizere icat ettigi
Tiirkgiiliik yolunda ne biiyiik bir yahudi himayesi goreceginden veya yahudilere ne
zengin bir istismar sahasi agtigmdan gafildi.
Tek hirsi, Kur ' anda Allah'm lanetledigi yahudinin hincim almak ve §evketli
islam temsilcisi Tiirk'ii bu bakimdan yikmak olan korkung seciye, elbette ki onu
devirmeye dogru her harekete kredi agacak ve her tiirlii yardim (plasman) mi
yapacakti. Nitekim bu bakimdan yikmak olan korkung seciye, elbette ki hem ucuz
tarafmdan, hem de tahrifgilik yoliyle kaptiran yahudi filozof (Emil
Durkaym) dir. Ondan sonra da aym dava etrafmda yiikseltilen vecd seslerinde
(Yeni Turan - Halide Edip) ve kurulan te§ekkullerde (Turk Ocagi), gogu Turklukle
alakasiz ve Anadolu mayasi di§inda tipler vardir. Suleyman Nazif'in §u (espri)si
ne kadar yerindedir:
«— (Ci, ci, cii, cu) , Tiirkgede meslek edatlandir. Kahveci, arabaci, komiircii,
sabuncu, gibi . Nasil kahveci kahve, arabaci araba, komurcii komtir, sabuncu da
sabun demek degilse, Tiirkgiilerin de gogu Turk degildir.'»
Tiirkgiiliik vecdinde Halide Edib Adivar gibi bir yahudi donmesinin sanat
onderligine kalki§masi ve her biri Turk simrlari di§ina bagli ve yabanci
kiiltiirlii (gogu Moskof Kiiltiiriinden) §ahislarm davaya u§u§mesi her§eyi izaha
yeter .
Afallami§, iyice afallatilmi§ gergek Turk unsurunun, devlette oldugu gibi,
afallamada da (1) numarali adami Sultan Re§ad, i§te, belki kuvvetli bir din bagi
ve ahlak saffeti iginde, biitiin bu i§lerin daha nice siyasi ve askeri intihar
hareketleriyle beraber, kor, sagir ve dilsiz tugrasidir. §ekillendirdigi zaman
ve mekan gergevesi bakimmdan da, biitiin bu inceliklerin belirtilmesinde
vesile . . .
Artik 50 sini a§mi§ bulunan Vahidiiddin ise, biraz sonra gozden gegirecegimiz,
veliahtlik ve bir an evvel taht'a kavu?ma emeli iginde, vezirleri «3 tugdan 3
tiiye inen» imparatorlugun agik izmihlal gidi§i onunde biitiin kanmi igine
akitmaktadir . Aym not defterinden;
«— Sabahlara kadar uykusuz, Devlet-i Ebed Miiddetin pek yakmda zeval bulacagi
kaygisiyle kivranmakta ve oniimdeki yari deli Veliahte (Yusuf Izzeddin) bakip
biisbiitiin hayif lanmaktaydim. »
Trablus-u Garp tecaviizii ile Balkan Harbi Allah tarafmdan, Abdiilhamid ' i
devirmenin ve ondan mahrum -kalmanm iki agir ukubetidir.
Ukubetlerin ukubeti Diinya Sava§i ise son idam hiikmii...
Trablus-u Garp tecaviizii, hiirriyet ilan edilir edilmez devlet biinyesine kuvvet
yerine ne miithi§ bir zaaf geldiginin ve artik imparatorlukta §imali Afrikayi
koruyabilecek bir giig ve biitiinliik kalmadigimn makarnaci italyanlar tarafmdan
bile ke§f edildigini ve hemen istismar vesilesi yapildigim, yani Me§rutiyet
inkilabma Tiirk'ii diriltici degil, Oldiiriicii gozle bakildigim gosterir. Demek
ki, Osmanli imparatorlugu mevzuunda Avrupamn kolladigi dem hulul etmi§, vade
dolmu§tur .
Balkan Muharebesi ise, o zamanki Fransiz (illiistrasyon) mecmuasinm kapaginda
gikmi§ ve 38" yil sonra «Btiyuk Dogu»da kopyasi yaymlanmi§ korkung bir
fotografm dilinden §udur:
— Kumanda heyeti ve zabit sinifma i§leyen politika zehiri yiiziinden ordunun
bozulmasiyle, ag biilag, silahsiz ve gariksiz Anadolu arslanimn diinkii
karakulaklari (sagir sirtlan, uyuz gakal, topal kostebek gibi arslan dalkavugu
siifli hayvanlar) kar§isinda verdigi aci ve haysiyetsiz bozgun...
Merzifonlu Kara Mustafa'nin Viyana Onlerinde verdigi ve Peygamber Sancagimn
bile dii§man eline-dii§mek iizere bulundugu ve ancak birkag iman hamiyetlisi
tarafmdan kurtarilabildigi ve artik hezimet gigrimizi agtigi biiyiik bozgundan
ba§layarak biitiin bozgunlarimiz iginde en feci! ve belki toplayicisi olan Balkan
maglubiyeti sonunda, elimizden-gelebilen tek §ey, kendi kendimizi namussuz ilan
ederek numune mekteplerinde §arkilar soylemek olmu§tur. Aynen:
1328 de Tiirk namusu lekelendi, of!
; Of, of ! . . . Ah, ah! . . .
Acaba bu diinyada namusunun lekelendigini mektep gocuklarma §arkilarla ilam
ettiren bir rejim goriilmii§ miidiir?
Balkan Harbinden once ittihatgilara kar§i zabitlerden kurulu bir «Halaskaran -
Kurtaricilar» grubu peydahlanmi§tir ki, kibrit a§evi gibi gakip sonmii§, fakat
bir aralik Komiteyi sarsar ve iktidardan uzakla§maya zorlar gibi olmu§tur. i§te
bu hengamede ittihatgilar, bir kere giiriitmii§ bulunduklari ordunun feci
akibetinden kendilerini sorumlu tutmamak ve arkasmdan Babiali baskmma
davranmakla, gifte sug altmdadirlar : Evvela, bizzat hazirladiklari felaket
deminde garip bir manevrayla ortadan silinivermek, sonra da her §eyin kayboldugu
anda ortaya gikip yeni felaketlere zemin agmak...
Babiali baskini, devlet kuvvetini, ihtiyar ve §ap§al sadrazamm bileklerindeki
giice kadar inmi§ gormekten gelen bir nefs emniyeti iginde, birkag deli
tarafmdan ba§arilmi§, goziikaralikta oldugu kadar akilsizlikta da misilsiz bir
harekettir. Fakat memleketin o zamanki §artlarina gore, en biiyiik aklin da
iginden gikamayacagi §ekilde dahice... Du§unun ki, o sirada sadrazam odasinin
arka tarafmda talim etmekte olan bir boliige, camlari kirip verilecek bir emir,
baskini hemen durdurabilir ve dahice hareketi aptalca bir neticeye
baglayabilirdi . Agzini agar gibi olan Harbiye Naziri yerlere serilmi§, tiril
tiril titreyen sadrazama istifasi yazdinlmi§ ve hemen saraya ko§ularak yeni
kabine yiiksek tasdike sunuluvermi§tir . Daima ve her §eyden memnun ve mahzuz
Sultan Re§ad'in bir imzasi ve her§ey olup bitti!
Umumi Harp hemen hemen kapiya gelmi§tir. Merkezi ittifakm (Almanya, Avusturya-
Macaristan, italya) kar§isma muhiti itilaf (ingiltere, Fransa, Rusya) dikilmi§
ve bir harp kopacak olursa ba§ta Amerika bulunmak iizere, kiigiiklii biiyiiklii blitiin
diinya devletlerinin itilaf kuvvetleri safmda yer alacagi belli olmu§tur.
Diinya, Bati medeniyeti biinyesinin metabolizma ihtilaline ve temsilciler arasmda
Anglo-Saksonlar ve Franklardan Germenlere dogru el degi§tirme miicadelesine
siiriiklenmektedir . Ba§ miiessir olan bu ruhi sebebin yaninda da di§ bahane,
ingiliz - Alman sinai ve iktisadi rekabetidir. 19'uncu Asrm ikinci yarisinda
ba§layan ve gitgide geli§en Bati buhrani, Avrupalida, kendi 6z icadi miisbet
bilgi aletlerini ruhi bir miieyyide etrafmda toplayamamak, onlara hakim olamamak
§eklinde ba§lami§ ve sosyalizma; pe§inden komiinizma ile de, yeni ke§iflerin
getirdigi yeni dertler §eklinde beslenmekte devam etmi§tir. Bu yeni ke§iflerin
ba§mda, Diinya Sava§mdan sonra putla§tirilmaya kadar gotiiriilecek olan makine
vardir, igtimai smiflarm aralarim agan, hiinerli cemiyetlere yepyeni istihsal
sahalari ve onunla beraber yepyeni istihlak pazarlari gosteren, boylece bamba§ka
bir politika diinyasi doguran makine, bir ig ve di§ tahrip aleti halinde gemi
aziya almca, biitiin dava, onu en iyi kullanacak topluluga ve o toplulugun
ustiinliik iddiasma kalmi§ ve i§te kiyamet bundan kopmu§tur.
Hala ayni dert iizerinde girpman ve ne Birinci, ne de ikinci Diinya Harbleriyle
urunu kusabilen insanlik bu muazzam ruhi, igtimai, sinai ve iktisadi problemi
ya§arken Tiirkiye'de manzara nedir?
Daha harp ba§lamadan maglup tarafin belli oldugu yone dogru kayan, o yoniin sert
kumanda, §atafatli iiniforma, bal peteginden daha intizamli ordu hendesesine
(Alman Ordusu) di§indan a§ik ve top-yekun diinyadan gafil, iig be§ goziikara elinde
zaman ve mekan di§i bir vatan. . .
Saraym manzarasi ise gaflet ustiine gaflet arzetmekte . . . t)g-be§ goziikara elinde,
diinyadan, diinyanm nereye gittiginden habersiz, zaman ve mekan di§i vatanda, bu
halden de gafil, biitiin saatleri durmu§ ve hacmi satihli§mi§ bir saray...
«Edebiyat-i Cedide»nin romanda nispeten en haysiyetli temsilcisi Halid Ziya
U§akligil, Mabeyn Ba§katibi bulundugu o siralarda gordiiklerini anlatirken, her
§eyden evvel, ha§metli Topkapidan gilzetli pig mimari (Barok) ve (Rokoko) ya
dti§mti§ olan sarayi, di§indan olsun, goriir gibidir:
«— Ne zaman deniz cihetinden bakilsa, insanda, Avrupanin Onde ve makbul iislup
§artlari dairesinde viicuda getirilmi§, vakur, ciddi ka§anelerinden ziyade
§ekerlemeci camekanlarmi siisleyen yapma pastalarm ifratla biiyiitiilerek
dondurulmu§ bir ornegi tesirini uyandiran Dolmabahge . . . »
Gergekten haysiyet ve §ahsiyet sahibi bir gorii§ . . .
Bundan sonra Halid Ziya, «Saray ve 6tesi» ilmiyle kaleme aldigi hatiralarmda
«zalim, korkakligma ragmen her tehlikeye gogiis gerecek kadar goziipek bir
padi§ahi, ancak kendi mevcudiyeti ve emniyeti igin i§gal ettigi tahtmdan sokiip
kopararak menfaya gonderen bir ziimre tarafmdan ba§katip sifatiyle gonderilmi§
adam ...»
i§te saray, i§te onun di§mdan daha §ahsiyetsiz ve kudretsiz oldugu meydanda
bulunan igi; ve i§te ba§katibini bile ittihatgilarm gonderdigi «memnun oldum,
mahzuz oldum!. » tekerlemecisi bigare Sultan Mehmed Re§ad...
VELIAHTLIK
Biitiin bu hallerin tarn bir tahlil ve terkibini yapabilecek kafada olmasa bile
sezi§ bakimmdan kotuliigiinii hissettigi ve acisini gektigi muhakkak bulunan
Mehmed Vahidiiddin Efendi, o siralarda her hareketine hakim bir tela§ igindedir:
Veliahtlik tela§i...
Bu tela§ nedendir ? Mahvolmaya dogru giden «Devlet-i Aliyye»yi kurtarabilmek
igin kendisini luzumlu gormesinden ve bu sebeple bir an evvel taht'a ula§mak
Uzere one gegmek istemesinden mi, yoksa sadece nefs hirsina uyarak «Taht-i ali-
baht»a kurulmayi arzulamasindan mi?
Bu iki ihtimalden herhangi birini gergekle§tirici tarihi bir vesikaya malik
degiliz. Her ikisi de olabilir; ve ikinci ihtimal, tarihin en biiyiik mazlumlari
arasinda musabaka agilsa, her halde dereceye girmesi muhakkak olan Vahidiiddin 'i
biiyiik vatan dostu olmak vasfindan du§iirmez. Tahti nefsi igin isteyen bile, her
halde iistiinde uyumak igin degil, bir §ey yapmak igin ister.
Kaldi ki, Osmanli tahtinin o hengamede belirttigi igneli figi manzarasi, onu
cazip kilmaktan gok uzak; ayrica Vahidiiddin tarafindan ileride soylenen sozler
ruhunu ve muradim ifadede pek agik olduguna gore, ondaki veliahtlik tela?ina
vatan kaygisindan ba§ka mana verilemez.
Vahidiiddin ' in veliahtlik tela§i, oniinde bulunan asil veliaht Yusuf izzeddin
Efendiden geliyordu. Abdiilaziz 'in biiyiik oglu Yusuf izzeddin, Abdiilmecid ' in kiigiik
oglu Vahidiiddin ile arka arkaya, sira siraya gelmi§ bulunuyorlar . ikinci
Mahmud ' un iki oglu Abdiilmecid ve Abdiilaziz kollarmdan gelenler arasindaki
geki§me ayrica malum ve Abdiilaziz ' den sonra iig hiikiimdar boyunca hep Abdiilmecid
ogullarinin hiikiim siirdiigii, ortada...
i§te Mehmed Vahidiiddin de, iic agabeyi sirasmca devam eden, Abdiilmecid ogullari
gidi§inin kendisinde birdenbire tikanmasindan ve araya Yusuf izzeddin gibi bir
akil hastasinin girmesinden fevkalade kaygiya dii§mii§ bulunuyordu.
Gergekten vatan kaygisma baglanabilecek olan his ve onun tiirlii tezahiirlerine
dair Halid Ziya'nm anlattiklari icinde, evvela §ehzadelere ait §u ruh haleti
vardir :
«— Bunlarm hepsi gece yataklarma girince tavanda gizilen ihtimallere bakarak
kendilerinden evvel gelenleri sayarlar; ve sabahleyin gozleri giine§in ipek kuma§
perdeler arasmdan sizan i§iklarmi yoklayarak, acaba bu gece kag tanesi
eksildi, diye soru§ tururlardi.»
Daha sonra veliahtligm §artlari:
«— Veliaht olmak ve zamani gelince biitiin memleketi ayaklarmm altmda gormek
igin iki §art lazimdi: Ekber (en biiyiik) ve er§ed (en olgun) olmak... »
Bundan sonra Halit Ziya hikayeye geger: «— Gozoniinde iki ekber vardi : Abdiilaziz
oglu Yusuf izzeddin ve Abdiilmecid oglu Vahidiiddin... ve resmen tek bir veliaht
olmak lazimgelir. Bu ikinin en biiyiigii olan Yusuf izzeddin... da boyle
dti§tintiyordu. Fakat Vahidiiddin bu fikirde degildi. Onun hususi ve §ahsi
dii§iincelerine gore veliaht iki olmaliydi.
Bunu, zamanm padi§ahmdan, hiikiimetinden ba§layarak en kiigiik ferde kadar herkes
bilmeli, tanimaliydi. Hususiyle veliaht olan zat bunu kabul etmeliydi. Bu
iddiayi ilk giinden one siirdii ve ilk gtinden, asil veliahtm, sinirli, , buhranli,
tehevviirlii (ofkeli) kar§i durmasiyle garpi§ti.»
Boylece, Vahidiiddin ' in, kendisine gelinceye kadar ilk defa olmak iizere,
veliahtlik davasmda ortaya yeni bir tez atmi§ oldugu meydana gikiyor. Acaba bu
teziyle Vahidiiddin §u gerektirici sebeplere kadar dii§iinmii§ miidiir :
— Veliaht, ileride birinden biri tercih mevzuu te§kil etmek iizere iki olmalidir.
Bunun, ya§ farki gibi kuru bir kemmiyet imtiyaziyle ba§a gegmeye sed gekici ve
keyfiyet olgiisiinii davet edici bir fazilet olmasmdan ba§ka, namzetler arasinda
ehliyet yari§i ve nefs murakabesi bakimmdan da biiyiik faydasi vardir. Boyle bir
usul (monar§i) iginde bir nevi demokrasi Olgiisii olur.
Veliahtm iki olmasi fikri dogrudan dogruya Vahidiiddine ait olduguna gore bu
fikri yukaridaki inceliklerden mahrum gormek haksizlik olur. Zira sirf §ahis
miilahazasiyle boyle bir fikir higbir kiymet ifade etmez. Eger Vahidiiddin siradan
ve dii§iik vasifli bir insansa ikinci veliaht olmakla higbir §ey saglayamaz;
siranin ondekine ve sonra kendisine gelmesi icap eder. Yok, eger Vahidiiddin
ikinci veliahtligi istemekle, rakibine ait bazi menfi ve kendisine mahsus miispet
taraflari muhasebe ettirmek istiyorsa o halde hakikat kendi kendisine ortaya
gikiyor ve bu istek sadece hakkm tecellisine yardim ediyor demektir ki, o zaman
da kimsenin soz soylemeye mecali kalmaz ve yukaridaki gerektirici sebepler kendi
kendilerine meydana gelir.
zamanki Mabeyn Ba§katibi ve ittihatgilarm saray casusu romanci Halit Ziya
U§akligil, Vahiduddin ' in olgunluguyla Yusuf izzeddin'in ruh illetini agzindan
ka?irircasina manzarayi §6yle tespit ediyor:
«— Bu iddiayi neye istinad ettirdi? Belki er§ed (en olgun) olmak §artina. . .
da, vel-i ahdin de (veliahtin) herkes tarafindan gorulup bilinen garip hallerini
biliyordu. Bunlar goze garpacak kadar meydandaydi- Onun fazla olarak hususi
haber vasitasiyle, gizli ve tertibli gorunu§le ortulu garipliklerine de vukufu
vardi . Pek ince bir ruh ara§tincisi olan bu zat (Vahiduddin) hukmetmekte
gecikmemi§ti ki ortaya yalniz bir vel-i ahd-i sani iddiasi ativermekte oniinden
gidenin zihnine giinden giine biiyiiyecek, her dakika bir zehir damlasi akitarak,
nihayet biitiin mevcudiyetini karmakari§ik bir vehim haline getirecek bir
hastaligin mayasim koymak mumkiindur. Zaten zemin bu maraz tohumunun
serpilmesine pek uygundur. Abdiilaziz bir nevi deli degil miydi? Butiin saltanati
o deliligin ge§id ge§id gorunu§leriyle dolmami§ miydi? Nihayet akibeti,
hakikaten en yakin faraziye olarak intihar kabul edilmedi mi? da bilinen
hastaligin bir zaruri neticesi olmuyor muydu? Hayalimde, Vahiduddin 'i bu
muhakeme silsilesini yiiriitiirken ve neticeyi tahmin ederek gozlerinin iginde bir
tatmin edilme manasiyle gulumserken goruyorum-
Biz saraya girer girmez bu davanin en yakin §ahidleri olduk. Yusuf izzeddin'i
bazi vesilelerle saraya geldikge goriirdiik. Viicudunun kiigiiciik yapisma ne kadar
kibir, azamet ve gurur sigdirmak miimkiinse onlarla dolu olarak, fakat her§eyden
ziyade gozliiklerinin altina kendisinden saklanmi§ esrari arar bir merakla
bulanik akan baki§larindan ba§liyarak, selam veren parmaklarina, merdivenlerden
gikan adimlarin, kendisine mahsus odada huzura kabul zamanini beklerken boyuna
dola§an bacaklarina kadar, hatta kesik kesik, tutuk tutuk, hafakana
tutulmu§casma kisa ciimlelerle soyleyi§ine kadar, her halinde farkederdik ki,
vehim giinden giine biiyiimekte ve artik sarih bir delilik mahiyetini almak igin
vesile bekleyen bir sabit fikir olmaktadir. Bunu anlamak igin ruh miitehassisi
olmak icap etmezdi. Ona kahvesini, §erbetini gotiiriip de zehirlemek korkusiyle
red edildigini gorerek geri donen Enderun efendisine kadar hep goriiyorduk ki,
bir hasta kar§ismdayiz . »
Halit Ziya'nm Vahiduddin hakkmda dostga olmaktan ziyade nefret hissine yakin
bir ruh haletiyle Qizdigi bu resimde agikga belli hususilik, onun «ince bir ruh
ara§tiricisi», hususi haber alma te§kilatma malik, akilli, tedbirli, agirba§li
bir §ahsiyet olmasma mukabil, Yusuf izzeddin Efendinin, ihtiras iginde yanan,
girpman ve her gun §eameti neticeye ' dogru biraz daha yakla§an bir deli namzedi
oldugudur. Bu vaziyette Vahiduddin ' in gonliinde kiigiik bir vatan a§ki varsa, deli
yegenini kostekleyip one gegmeye gali§masindan daha yerinde bir hareket olamaaz.
Qifte veliahtlar arasmdaki, birinin (histerik) bir kadm gibi tabak
gicirtismdan bile ig burkuntusu gegirme, Obiiriiniin de muvaffak olmak igin her
vasitaya ba§ vurma hallerinden ibaret manzara, Halit Ziya'nm hatiralarinda
gergekten en giizel tablosunu bulmu§tur:
«— Yusuf izzeddin'de bu vehim, kendisinin veliahtliktan azledilecegi,
Vahiduddin ' in, biraderi Padi§ahi ve onun vasitasiyle hiikiimeti kandirarak kendi
yerine gegmeye muvaffak olacagi tarzmdaydi. ilk once uykuda bir yilan gibi
uyu§uk duran bu vehim yava§ yava§ uyanarak dilini gikarmi§ ve yuvasmdan ba?im
kaldirarak artik saklanmaya liizum gormeyen bir cekingensizlikle (garip kelime!),
usanmadan etrafi yoklamaya ba§lami§ti. ,Kimleri yoklamadi? Karanliklarda
oriimcekler tarafindan kendi hakkmi avlamak igin oriilen aglari kimler bilir diye
dii§iindiiyse birer vesileyle onlari davet ederek soru§turmaya ba§ladi, kendi
zanniyla ustaca tuzaklar kurarak onlardan esrari anlamaya gali§ti. Daha
sonralari hastalik ilerledikge i§i azitarak, bu konu§malara adeta bir istintak
hakimi gibi yemin ettirmekle ba§lar oldu.
Bunlari birer birer anlatmak bikkmlik verir. Yalimz umumi bir gizgi iginde
toplamak lazimgelirse diyecegim ki, Yusuf izzeddin, hasmmi kiigiik dii§iirmek
miimkiin olan higbir vesileyi kagirmamakta inad eder, kiigiik dii§mek tabiati
icabinda olmayan Vahiduddin de onun marazi tohumuna su verip bu marazi beslemek
firsatmi asla kagirmazdi.»
Ve hikayeci, hikayesinin en renkli yerine geliyor:
«— Bu ciimleden olarak ikisinin de hazir bulunmasi icap eden alaylar, merasimler,
ziyafetler, seyahatler sayilabilir. Bu vesileden biri gikmca Vahiduddin mutlaka
katilma hakkini one surer, Yusuf izzeddin derhal kirpile§erek biitiin dikenlerini
dikerek kizginligini agiga vururdu.
Bir alay miinasebetiyle Vahidiiddin ikinci veliaht sif atiyla (kendi kendisine
yaki§tirdigi bu sifati her vesileyle one surerdi) Yusuf izzeddin'le bir arada
bulunmak fikrini a§ilami§ti . . . Belki de bu iki hasmi biraz daha garpi§tirmak
igin bu fikir hiinkarin kendisinde dogmu§tu. Her ne ise; bu i§in yerine
getirilmesi bana birakildi. (Eyvah!) dedim, Yusuf izzeddin kopiirecek! Vahidiiddin
pek ala bilir ki, bu teklifi kabul ettirmek mumkun degil! halde nigin?
Hiinkarin arzusuna uymamak ithamim rakibine yiikletmek igin... Yahut fikir
hiinkarin bir oyunudur; birini kizdirmak, otekini kirmak igin. . . Qekigle ors
arasmda kalan ben oluyorum! Ezilmemenin bir yolunu bulmali... Fransizlarin
dedigi gibi lahna ile kegiyi idare etmeli... Kim lahna, kim kegi; bunu halletmek
soz konusu degil... Bu dii§iince ile Yusuf izzeddinin yanina girdim. (Efendimiz,
selam ediyorlar . . . ) diye ba§ladim. Her gelen haberin arkasindan ne gikacak diye
iirperen bu hasta adam derhal ayaga kalkarak a?agisim bekledi:
(Gelecek alayin pek uzun olmamasini dii§iindiiler . Acaba zat-i fahimaneleri
Vahidiiddin Efendi biraderinizle bir arabada bulunurlar mi, diye soruyorlar.)
Ah! Bu birader tabiri! Elisabeth ile Marie Stuart da birbirlerine sevgili
hem§ire derlerdi ve bu tabir birini digeri aleyhine suikast tertip etmekten,
otekini digerinin kellesini ugurtmaktan alikoyamadi ! . .
Yusuf izzeddin ba§tan a§agi sarsildi, titredi, yutkundu ve zorla nutka
gelmi:?cesine (Oyle ise beni affetsinler, alayda bulunmayacagim! zatla yanyana
bulunmak bence mumkun degildir) dedi . Kendi kendime (Onu o da bilir amma ayni
kitabm iki cildi gibi sizin hemen yaninizda bulunmak hakkini herkese gostermek
istiyor!) diye dii§iindiikten -sonra Orsle gekicin arasindan ustalikla gekilmek
garesini §u hal tarzinda aradim:
(Zat-i fahimaneniz bu merasimin ba§lica bir uzvusunuz. Miisaade buyurulursa
Sevketmeap Efendimize arzedeyim: Bir arabadan fazla bir uzunluk gikmaz;
Vahidiiddin Efendi biraderiniz ayri bir arabada bulunurlar)
Oturdu. Bu hal §ekli ona da miinasip goriinmii§ oluyordu. Ben bu tarafi razi
ettikten sonra neticeyi hiinkara arzetmeliydim. Ona da kullanilacak lisan §6yle
olmak lazim geliyordu; (Bir arabada ikimiz de birbirimizi sikariz. Efendimiz
miisaade buyururlarsa ayri ayri arabalarda katilsinlar ) , dediler.
Hiinkar belki de bu neticeyi bekliyordu. (Oyle ise Vahidiiddin Efendiye bilgi
veriniz. Sonra ayri ayri buraya davet edersiniz ! . . )
Vahidiiddin ' e gidince onu da odasmda geziniyor buldum. ihtiraslarini oturdugu
yerde sondiirmeye muvaffak olamayan bu adam mutlaka gezinir, yahut oradan oraya
segirtirdi. Kisaca: (§evketmeap Efendimiz, zat-i f ahimanelerinin gelecek alayda
bulunmalarim arzu buyuruyorlar . Binmeniz igin istab-i amireden bir landon ihzar
olunacak.) dedim. (Arz-i §tikran ederim) dedi ve bu i§ de bu suretle bitti. Bu
garip davanin Oniimiizde daha nice halledilecek zorluklari vardi .
Bu Vahidiiddin meselesi bizler igin hem eglendirici, hem iiziicii bir dram idi ki,
her perde agildikga yeni yeni sahneler gosterirdi.
Bunlardan biri Seyidler gegid resmi ve onu takib eden Edirne seyahati oldu»
Veliahtlar arasi istirkap, birinin «ben ya§ga daha biiyiigiim, saltanat benim
hakkim!», Obiiriiniin de «ben akilca olgunum, oysa deli! Tahtm temsili bana
dii§er!» §eklindeki geki§me, Sultan Re§ad iizerinde higbir miidahale tesiri
dogurmuyor, umumi manada hayattan el gekmi§ hiikiimdar bu mevzuda da adeta
selahiyetsizligini ima eder gibi duruyor, bazen de, tabiati icabi, geki§meyi
kizistinci vesileler hazirlamaktan geri kalmiyordu. Sultan Re§ad'm kiigiik
karde§i Vahidiiddin ' i, yegeni Yusuf izzeddin' e tercih ettigi besbelliydi. Her
§eyden evvel onun Abdiilmecid ogullarmdan olmasi yeterdi. Bu bakimdan Sultan
Re§ad, bir rivayete gore, Vahidiiddin ' in kendi kendisine yaki§tirdigi «ikinci
Veliahtlik» makammi, fermanla resmile§tirmi§ olmasa bile hususi §ekilde kabul
etmi§ ve Vahidiiddin Efendi 'yi huzuruna gagiracagi zaman §u tabiri kullanmaya
ba§lami§ti :
— ikinci Veliahti davet ediniz!
Veliahtlar arasmdaki hazin vaziyet, devletin feci haliyle beraber, basit bir
vesileyle ortaya dokiildti. Bu vesile, Halid Ziya U§akligil ' in, hatiralarinda
i§aret ettigi Seyyidler manevrasidir :
Bir zamanlar Turk §ehametine sahne olmu§ bir sahada, Balkanlardaki kimildani§a
kar§i tertiplenen ve biitiin diinyaya Turk gucunti gostermek hevesini guden ha§metli
bir manevra hayali ve pe§inden, yeni hukumdarin huzuriyle, muazzam bir gegit
resmi Ozentisi... Bunu ittihatgi pa§alar arzu ediyor ve tiirlu cakalarla
gomlegini siyirip gosterecekleri pehlivan vucudunun, son hadiseler ve kotii giidiim
yiiziinden kemik hastaligina ugrami§ ve iskelete d6nmii§ bir uzviyet halinde
meydana gikacagim hesap etmiyorlardi . Boyle bir ihtimal, o giine kadar diinyaca
tasdik edilmi§ bir hakikat olarak, Tiirkiin biricik kuvvet temeli ordusunu,
Avrupaliya, artik giirumii§ ve ba§siz kalmi§; bir yigin halinde gostermek olur; ve
kuvvet te§hiri degil, zaaf ilam yerine gegerdi . Avrupalinin da, laboratuar
mu§ahedesi katiyetiyle gormeye pek hevesli bulundugu bir neticeyi, yani onun
Tiirk'ii iginden kokiine kadar tahrip etmi§ bulundugu neticesini, kendisine, aym
Avrupaliya, bedavadan takdim etmek yerine gegerdi. Boyle oldu!
Seyyidler manevrasi, ordunun talim ve terbiyesi, disiplin ve intizami bakimindan
bir skandal.'... Boltikler, taburlar, alaylar birbirine girdi, birbirinin ayagina
dola§ti, kitalar zenci sagina, tel tel diigiimlenmi§ ve goziilemez olmu§ bir yumaga
dondii; ve hele manevrayi takip eden gegit resmi sanki nizamsizligm ne demek
oldugunu anlatan bir (rovii), bir sahne numarasi gibi, birbirinden habersiz
siiriilerin padi§ah oniinden yurya etmesi §eklinde tecelli etti
Manzarayi seyreden sirmali, yaldizli, migfer tiiylii, §apkasi sorguclu sefirler ve
askeri (ata§e)lerin baki§larmdaki istihzayi hayal edelim....
Hele Padi§ah alayimn d6nu§ii bir rezalet manzarasi arzetti.
Halid Ziya'nm tabiriyle:
«— Oyle bir kari§iklik meydana geldi ki, bir ahudan 50k, bir bozgun kagi?ma
benzeyen. . .» bir manzara dogdu.
Melek kadar yumu§ak, fakat insan olduguna gore «§ap§al» sifatim giymege mahkum
Padi§ah, manzara kar§ismda tahassiis ve intihalarim belirtiyor:
— Memnun oldum, mahzuz oldum!
Sadece memleketin du§tugii maddi ve manevi sefalet, iistelik goziikara gurur halin;
gostermek bakimindan gizdigimiz bu levha, aym zamanda taht'a namzet iki §ehzade
arasmdaki geki§meyi, boylece Osmanli tahti etrafmdaki davrani§lari
gergevelemekte birebirdir.
Sultan Re§ad, evvela manevra haberini almca gocuk gibi seviniyor, hemen sarayca
hazirliklara ba§lanmasmi emrediyor, «maiyet-i §ahane»nin pek fazla kalabalik
olmamasmi hatirlatan Ba§katibi Halid Ziya'ya da:
«_ Yusuf izzeddin ve Vahidiiddin Efendileri almamak olmaz» diyor.
§ark Demir Yollari idaresine gereken haber veriliyor; katarlar hazirlaniyor ; ve
Birinci ve ikinci Veliahtlar, aym katarda, fakat ayri vagonlarda manevra
sahasmm yolunu tutuyorlar.
Halid Ziya konu§sun:
«— Yusuf izzeddin higbir zaman vaktinde hazirlanmi§ olmazdi. Vahidiiddin ise
yalniz ondan degil herkesten evvel hazirlanmi§ bulunurdu. Ezciimle Seyyid'lere
varilmca uzun zaman Yusuf Izzeddin' i beklemek mecburiyeti hasil oldu.
Vahidiiddin, biiyiik iinif ormasiyle, biitiin ni§anlariyle Seyyidlere gelinmeden evvel
(Edirne'de de oyle oldu) hazirlanmi§, pencereden herkese ikinci veliahdi
gostermek firsatmm gelmesini sabirsizlikla beklemekteydi . »
Bu hareket kar§ismda da asil Veliaht, ezgin, bitkin ve peri§an... Kriz iistiine
kriz gegiriyor.
Seyyidler ' deki manevra ve gegit resminden sonra Vahidiiddin yakmlarmdan birine
§6yle diyor:
«— Allah, ittihatgilarm elinde peri§an hale gelen bu vatani bir harp
tehlikesinden korusun; ve boyle bir harp zamanmda milletin ba§ma gegecek
padi§aha acism!»
Vahidiiddin ' in sezdigi harp, herhalde kiigiik Balkan Muharebesi degil, Biiyiik Diinya
Sava§iydi; ettigi dua da, Mehmed Re§ad'dan ziyade, bilmeden, kendisineydi .
Ondan sonra Yusuf izzeddin Efendinin akibeti malum. -. Feci §ekilde, tipki
babasmda oldugu veya olmu§ sanildigi gibi, bilek damarlarmi keserek intihar
ediyor . . .
i§te Halid Ziya U§akligil:
«— . Biiyiik Harbin ilk senesinde Yusuf izzeddin' in intihari faciasi vukua geldi.
Kendisini bizlerle beraber yakmdan goriip taniyanlar, bu kabilden bir neticenin
vukuunu istigrab ile degil, fakat biiyiik bir teessurle ogrendiler. Nasilsa bu
§ehzadenin akli melekelerini zehirliyen ve onu her dakika canmdan bezdiren bir
fikr-i sabit, eksilmeyen bir vehim vardi . Oyle kanaat etmi§-ti ki, hiiktimet
kendisini veliahtliktan hal edecek Bu kanaat nereden gelmi§ti?
Hiikmolunabilir ki, cinnetin kenarlarmda dola§an biitiin hastalar gibi o da kendi
halini takdir ediyor; ve giinden giine daha §iddetle §uurunu istila eden tehlikeye
kar§i girpmarak miicadele iginde hirpalamyordu . Nihayet bu muthi§ buhrandan
gikmak igin tek bir gareye intihara karar vermi§ti. Bu maksada vusul igin 50k
defalar te§ebbusleri olmu§tu- Etrafmda daima siki bir ihtiyatm tedbirleri
almmi? iken bir gun nasilsa bir ustura ele gegirerek, aynen babasi gibi
damarim kesmi§ti. Bu da, bilhassa intihar vakalarmda goriilen, sari taklidin
bir tesirinden ibaretti. Gariptir ki, bu bedbaht adami bilenler intihar vakasim
hig bir §iiphe ile telakki etmedikleri halde bu faciadan sonra tiirlii rivayetlere
kapilanlar oldu.
Yusuf izzeddin'in vehminde elbette bir esas davardi . Onun hig kimsenin
dikkatinden kagmayacak bir raddeye gelen hastaligi saltanat makamma gikmasma
bir maniydi; bunu herkesten ziyade kendisinin de anladigmda §iiphe yoktu. Hatta
kag kere, daha biz sarayda iken, Cemiyetin (ittihat ve Terakki) tasavvurlarma
terciiman olanlardan; (Ne yapacagiz?) tarzmda sozler dinlemi§tik .
Vahidiiddin 'i padi§ah yapmakta memleket igin buyiik bir tehlike gormekten hali
kalmayanlar , bir aralik Sultan Murad'm oglu Selahiiddin Efendiyi du§unmu§lerdi .
Fakat o Yusuf izzeddin'den evvel vefat edince artik garnagar Vahidiiddin ' den
evvel siraya giriyordu. Gariptir ki onun hakkmda da fikirlerde bir tahavviil
vukua ba§liyordu. Zahir, ba§ka yapilacak bir i§ kalmaymca bu miistakbel hiinkari
miimkiin olabilen iyi taraf larmdan kabul etmek zarureti hasil olmu§tu.»
Bir iddiaya gore Yusuf izzeddin intihar etmi§ degil, 61durulmii§tur . Bunu da,
insan kasabi ve odun yerine hayat kiyicisi ittihatgilar yapmi§tir.
ihtimal vermiyoruz! Zira ittihatgilarda, Yusuf izzeddin' i kendilerine mani
telakki edici bir fikrin bulunmadigi §6yle dursun; asil Vahidiiddin ' den §iiphe
eden, asil onu gayelerine engel goren bir kanaat besledikleri igin tek emelleri
Yusuf izzeddin' e taht yolunu agmakti; §u kadar ki, Veliahtin agik hastaligi
kar§ismda iimitlerini kesmi§ bulunuyorlar ve Vahidiiddin ' e razi olmaktan ba§ka
bir imkan sahibi bulunmuyorlardi .
Sanli Osmanli Hanedanmm zeka, muvazene ve kemal gizgisi iizerinde son Ornegi
Vahidiiddin' e kar§ilik, obiir gizgiye bagli ve yegeniyle beraber iki zit gizgiyi
belirtici Yusuf izzeddin, vehimlerine o kadar esir hale gelmi§ti ki, yine Mabeyn
Ba§katiplerinden A. Fuad Tiirkgeldi'ye gore, veliahtligma ve o makamdan
dii§iiriilmeyecegine dair Sultan Re§at'tan bir yazili kagit almi§, hatta «§air-i
azam» yaftali Abdiilhak Hamid'den de manzum bir garanti mektubu almaya kadar
gitmi§ti. Bir gun de zamanin §eyh-iil islamma, §eriatte veliahtlik hukukunu
sorunca §u cevaba muhatap olmu§tu:
— §eriatte veliahtlik yoktur ki, hukuku olsun! Ve bu cevap iizerine biisbiitiin
f enala§mi§ti .
BUYUK HARP
Artik Vahidiiddin ile etrafmi «Biiyiik Harp» diye anilan Birinci Diinya Sava§i
gergevesinden takip edebiliriz.
insanlik tarihinde e§siz bir merhale ve gotiirdiigii diinya ile getirdigi diinya
arasmdaki fark bakimmdan ikinci Cihan Harbiyle kiyas kabul etmeyecek derecede
tesiri geni§ olan Biiyiik Harp, siyasi, iktisadi, igtimai ve askeri meseleleriyle
mevzuumuzun di§mdadir.
Bati buhraninin ilk patlak veri§i olarak fikir koklerini daha evvel
belirttigimiz Biiyiik Harp... Ustiine yildirimlar dii§en ormanda, arslan, kaplan,
fil ve ayi, arkalarmda bir siirii hayvan, birbirine girerken, bizim gibi yarali
geyik vaziyetindeki yaratiga, bir koguga saklanmak ve oradan ba§mm garesine
bakmaktan ba§ka bir §ey dii§mezdi. Biricik yol buydu; fakat bu yolun tarn tersi
olan yon tutuldu. Sade bu yon tutulmakla da kalmadi; bu yon iizerindeki felaket
ugurumu gun i§igma gikarken goz gore gore ona dogru gidildi. Biitiin §ansim
biricik siyasi ve askeri taktik halinde ani bir darbe ve yildirim harbine
baglami§ Alman ordulari Garp Cephesinde durdurulduktan, boylece kazanma iimitleri
ebediyen kaybedildikten sonra «Devlet-i Aliyye», sanki zaifin imdadma
ko§uyormu§casina harbe katildi. Ba§ta Enver Pa§a, bir iki gozukara Ittihatgi,
Turk evinin gizlice kapisim aralayip, giiya ba§im koparmak uzere ejderhayi
igeriye aldi ve ba§imizi ejderhaya kopartti. Bu i§i, millete, hiikiimete, hatta
Partiye dani§madan bir «oldu-bitti» §eklinde yaptilar ve Turk vatanim
emperyalizma ejderhasina yem diye takdim ettiler.
i§te, Biiyiik Harbin birinci senesinde Veliahtliga gegtigi zaman 53-54 ya?larmda
bulunan Vahiduddin en istirapli yillarim bu harp iginde ya§adi.
§ark cephesinde «Allahu Ekber» dagimn buzlariyle, Suriye gollerinin ate§i
tarafindan cigerine kadar donan ve yanan Mehmetgik (Don Ki§ot»larin riiyalarini
gergekle§tirme yolunda kumar parasi gibi harcandi . Erzurum'da «Allahu Ekber»
dagimn bir eteginden 30 bin mevcutlu bir kolordu halinde tirmandinlip, obur
eteginden, tek kur§un atmadan ve yemeden, birkag manga kalmi§ olarak indirildi.
Kanal Seferinden de, kar§i yakaya gegirilebilen ancak birkag ki§inin «Allah,
Allah! » seslerinden sonra her §ey sustu ve durdu; ve arkasindan o korkung Suriye
ve Arabistan istilasi ba§ladi.
Kirdira kirdira bitiremedikleri Mehmetgik, Canakkale'de devlet lrzinin kapisinda
en buyiik senametini gosterir ve dii§man zirhlilanndan yagan giilleleri gogsiiyle
me§in top gibi gelerken bu ruh hig bir tarafta semerelendirilemedi; ve
Galigyadan Dicle boylarina kadar Turk kani, arozoz suyu hovardaligiyle topraga
igirildi. Ya cephe gerileri?
idare lambalarmda gaz yerine yanan ve i§ik yerine isli kivilcim sagan kuru
fitiller... §eker ihtiyacini birkag kuru uzumden ba§ka bir §eyde bulamayan,
sapsari ve bir deri, bir kemik, gocuklar... Has ekmegin yerinde misir kogani,
kepek ve gamurdan, ta§ gibi kaskati ve kapkara somunlar...
Bugiin sag olan ihtiyar bir romanci, gocuklugunu o gijnlerde gegiren bizim
neslimizin kavruklugunu belirtmek igin, bir zamanlar hakkimizda §u hor gorucu
tabiri kullanmi§ti : «— Saman ekmegi nesli!»
Bu tabir, o gijnleri ifadede ne kadar yerindeyse bizim neslimizi tespitte de o
derece hakikatten uzaktir. Zira bizim neslimiz istirap, korku ve ihtilag
neslidir ve i§te bu yijzdendir ki, ardindaki beyni gij- ve onijndeki ruhu kavruk
nesillerin faciasim en iyi takdir ve muhasebe etmek mevkiindedir .
Vahiduddin ' in Buyiik Harp boyunca biitiin bu manzaralardan aldigi deh§et ve istirap
hissini, onun, her §eyini ve aziz vatanim kaybettikten sonra italya'da, (San
Remo) §ehrinde, istirap ve inkisarlarin en biiyiigii iginde, yakinlarina soyledigi
sozlerde bulacagiz.
Komitecilere esir saray; ve goz gore gore salhaneye siiriilen ag ve hasta milletin
yiirekler acisi hali ve oliimden beter encami kar§ismda, elinden hig bir §ey
gelemez bir veliaht... Biitiin kanini igine akitiyor ve merasim, yahut resmi
temsil giinlerinde biiyiik iinif ormasini giyip, hissiz goriinmesine ali§tigi bir
yiizle ortaya gikmaktan ba§ka bir §ey yapamiyor.
Olen Avusturya-Macaristan imparatorunun cenazesinde Tiirkiye'yi temsil etmek gibi
vazifeler de kendisine dii§iiyor.
Vahiduddin ' in sonradan yaveri yapacagi, Anadolu'ya bizzat gonderecegi ve
hayatinda en miiessir rolii oynayacagina §ahit olacagi Mustafa Kemal Pa§ayla
tani§masi, Biiyiik Harbin sonlarina dogrudur.
Sahibi bulundugu cins at ve kisraklari Dordiincii Ordu Kumandani Cemal Pa§aya 2000
altina satan ve sonradan Cemal Pa§anin bu at ve kisraklari daha yiiksek fiatla
satmasi iizerine kendisine 3000 lira daha odenen Mustafa Kemal Pa§a, o siralarda
Suriyeden gelmi§ ve Beyoglunda Perapalas Otelinin bir dairesine yerle§mi§tir .
(Kemal Atatiirk ve Mill! Miicadele Tarihi, s. 179)
Bu esere gore bizzat Mustafa Kemal Pa§anin agzindan, dokiilen kelimelerle tam§ma
sebep ve §ekli;
«— Istanbul 'da Perapalas otelinin bir dairesine yerle§mi§tim. Artik her §eyin
mahvolduguna kaani bir adam gibi, me'yiis, dii§iiniiyordum. Ancak, mahvolan her
§eyin kurtarilabilecegine de miiteselliydim. »
Aynen Mustafa Kemal Pa§aya ait olan bu sozlerden anlayacagimiz, onun, sonunda ve
birdenbire, dayanagini gostermeden belirttigi iimit ve teselliye ragmen, her
§eyin mahvolduguna ba§langigta inanmi§ bulundugu... Devam ediyor:
«Bu halet-i ruhiye iginde iken bir gun bana, Padi§ahin vekili sif atiyle; Enver
Pa§a bilvasita mliracaatta bulundu ve dedirtti ki . . . Sonra bizzat §ifahen dedi
ki:
— Almanya imparatoru Zat-i §ahaneyi karargah-i umumisine davet etti. Zat-i
§ahane boyle bir seyahati yapamiyacak halde bulundugundan, du§iinduk. Veliaht
Hazretleri Zat-i §ahane namma hu semahata yapsin. . . Kendisinin refakatinde
bulanmayi kabul eder misiniz?
Ben boyle bir zat ile boyle bir seyahati kendim igin enteresan gordugumden,
derhal muvafakat cevabi verdim. Tertibat ve tebligat yapilmi§; iki iig gun sonra
bir Per§embe ak§ami trene binip Vahiduddin ile seyahate gikacagimiz tekarriir
etmi§ti- Bana denildi ki :
«— Seyahate gikmadan evvel; Veliahd Hazretleriyle tani?malisimz!»
Naci Pa§a, §imdi kolordu kumandam; ve Mekteb-i Harbiyede benim terbiye-i
askeriye hocamdi . zaman zannederim Miralay Naci Bey; onun da Vahiduddin ile
beraber bulunmasi tensip olunmu§tu.»
Bu sozlerden sonra Mustafa Kemal Pa§a, Vahiduddin ile ilk kar§ila§masindaki
intibalarim anlatiyor. Onca Veliahd Vahiduddin Efendi, gulling ve merhamete
§ayan bir insandir:
«Bir gun, hareketimizden evvel Vahiduddin ' in sarayinda birle§tik. Bizi sarayin
iginde Arap hasirlariyle 6rtulmu§ bir salona acilan kapidan bir odaya soktular,
Redingotlu adamlarla dolu olan odanin e§yasi bir kanape ve kanapenin iki
tarafinda birer koltuktan ibaretti. Heniiz girdigimiz bu odada ayakta dururken
50k laubali goriinen redingotlu adamlarm iginde diger redingotlu bir adam peyda
oldu. Bu yeni gelenin kim oldugunu, ne oldugunu ve ne olmak lazim geldigini, ne
ben, ne de arkada§im f arketmedik . igeri girdi, bizim bulundugumuz tarafa
tevecciih etti. Kanapenin sag ko§esine oturdu. Ben kar§ismdaki koltuga oturdum.
Miitenazir koltugu Naci Pa§a i§gal etti. Bu zat bir defa gozlerini kapadi, derin
bir velede daldi, neden sonra tekrar gozlerini acti, bize liitfen iltifat etti:
— Sizinle mii§erref oldum, memnunum! Tekrar gozlerini kapadi, bu nazikane sozlere
cevap vermiye hazirlamrken, bihu§ (kendinden gegmi§) bir §ahsiyetin huzurunda
bulundugumu farkettim; cevap vermek mi, yoksa vermemek mi lazimgeldiginde
tereddiit ettim. Naci Pa§anm yuziine baktim, o da gok durgundu. Onda
(Vahiduddin ' de) bir defa tekelliim kudreti mevcut olup olmadigim anlamak icin
beklemeyi tercih ettim. Biraz sonra gozlerini agti:
— Seyahat edecegiz degil mi?
Ben gok sikilmi?, gok muazzep bir halde:
— Evet, seyahat edecegiz! Dedim.
itiraf edeyim ki, bir mecnunla kar§i kar§iya bulundugumu derakap hissetmi§,
fakat mantiki muhakemeye giri§mekten kendimi menetmi§tim. Hemen ayaga kalkip
dedim ki :
— Efendi Hazretleri, beraber seyahat edecegiz; seyahat iki gun sonra
ba§layacaktir . Per§embe ak§ami garda hazir bulunacaksimz; oradan hareket
edecegiz .
Veda ettik ve giktik. Miikellef bir saray arabasma binmi§tik. Naci Pa§a ile
aramizda takriben §6yle bir muhavere oldu:
— Zavalli, bedbaht, §ayan-i merhamet . . . Bunlarla ne olabilir?
— oyledir!
— Bu zavalli yarm padi§ah olacaktir, kendisinden ne beklenebilir ?
— Hig. . .
— Biz ki, aklimiz, mantigimiz vardir; biz ki, memleketin mukadderatmi, halini
ve atisini anlami§ insanlariz, ne yapabiliriz?
Naci Pa§a:
— Giig ! . . . Dedi . »
Mustafa Kemal Pa§a, Veliahd Vahiduddin Efendinin refakatinde Almanyaya yaptigi
seyahati anlatmaya devam ediyor:
«— Per§embe ak§ami gara gittim, yalniz daha evvel Vahiduddin ' in etrafmdaki
adamlara haber gondermi§tim ki, bizim seyahatimiz nev'amma askeri bir seyahat
olacaktir. Zat-i Ali uniformasmi giymelidir. Gara geldigim vakit Vahiduddin ' in
sivil giyinmi§ oldugunu gordiim. Veliahdm te§rifatgisi olan ihsan Bey isminde
bir adam vardi . Kendisine dedim ki :
— Ben Veliahd Hazretlerinin uniforma giymesi igin haber yollami§tim.
Soylemediniz mi?
Bana saray ananelerinin verdigi bir gururla :
— Siz kirn oluyorsunuz?
Dedi .
— Ben sana kim oldugumu izah edecek vaziyette degilim; yalniz soruyorum: Ben
sana Veliahd Hazretlerinin uniforma giymesi lazim oldugunu soylettim. Kendisine
soyledin mi, soylemedin mi?
Bu ciimleleri biraz sert telaffuz ettim. zaman bana cevap vermeye mecbur kaldi :
— Miisaade ederseniz, izah edeyim. . .
Dedi. Anlattigma gore Veliahde, Feriklik riitbesi tevcih olunmu§, sonra Mirliva
oldugunu bildirmi§ler, o da bundan mugber olarak, madem ki benden ilk riitbeyi
nezetmi§ler, ikinci riitbeye tenezziil etmem, demi§; ve hig bir riitbeye layik
olmiyan Vahidiiddin i§te bu sebeple gara sivil gelmeyi tercih etmi§. ihsan Bey
denilen adamla fazla me§gul olmaya liizum gormedim. Binecegimiz tren hazirdi. Bir
askeri miifreze saff-i harp nizamimla, Veliahdi te§yie muntazirdi. Veliahdin
yanina yakla§tim. Ba§kumandan Vekili Enver Pa§a da orada idi .
— Bu asker sizi te§yi igin hazirdir. Kendilerini selamlayiniz!
Dedim.
Vahidiiddin yiiziime bakti. Bu baki§iyle:
— Nasil?
Demek istiyordu. i§aret ettim:
— Siz yuruyiiniiz, arkamzdan biz gelecegiz. Vahidiiddin askerin Oniinden gegerken,
iki elleri yukarida, gayr-i tabii selam vererek yiiriidii. Geriye doniip trene
bindik. igine girdigimiz salonun pencerelerini agtirarak, tren hareket edecegi
sirada Vahidiiddin ' e :
— Bu pencereden askeri ve ahaliyi selamlayiniz; Dedim.
— Nigin lazimdir? Dedi.
— Evet lazimdir!
Vahidiiddin benim biperva ihtarima razi olmu§ gibi goriinerek, dedigimi yapiyordu.
Tren Istanbul 'u terketti. Vahidiiddin beraber bulundugumuz salonun gerisindeki
diger bir salonda kendisine hazirlanan kompartimana gitti. Beni biraktigi salon
bana aitti. Ben burada yatacaktim. Fakat salonun her tarafma bir takim
bavullar, sepetler vesaire yigilmi§ oldugunu gordiim. Daha evvel, Vahidiiddin ' in
gok yakmi Refik isminde bir zata demi§tim ki :
— istiyorum, Vahidiiddin ' in yakininda yatayim; onunla beraber bulunayim ve
kendisini miitalaa edeyim.
Bu adam bana evvela soz vermi§ken sonra oyle bir tertip yapmi§ ki, Vahidiiddin ' in
yakm adamlari her tarafi doldurmu§ ve bana bahsettigim salon kalmi§...
— Nigin boyle yaptmiz? Dedim.
Bana giizel bir cevap verdi :
— Efendimiz bendeganiyle hemkarin (yakm) olmak ister. Zat-i aliniz Efendimizi,
o da sizi rahatsiz edebilir. Bu sebeple sizi onun vagonuna muttasil bir yerde
bulundurmayi tercih ettim. »
Burada Mustafa Kemal Pa§a, birdenbire §u te§hise variyor:
— Refik Beyin soziinii gayr-i makul bulmadim. Evet, lazimdi ki, Vahidiiddin ' in
yaninda u§aklar ve Refik Bey de u§aklarm ba§mda bulunsun!»
Mustafa Kemal Pa§a yolculugu anlatiyor: «Trenimiz, istanbul'dan hayli
uzakla§mi§, Trakya topraklarmda ilerliyorduk . Bir zat geldi:
— Efendimiz sizi salona davet ediyor. Dedi.
Dogrusu bu davet beni memnun etti. Yarinki padi§ahi yakmdan tetkik etmek
f irsatlarindan birincisi bah§ediliyor demekti. Vahidiiddin ' in salonuna girdigim
vakit kendisini ayakta, bana muntazir buldum. Oturdu. Bana da oturmak igin yer
gosterdi. Bu dakikada sarayinda ekseriya gozleri kapali konu§an zati biisbiitiin
ba§ka bir vaziyette buldum. Bilakis gozlerini gok kuvvetle agmi§ ve dikkatle
bana bakiyordu. Bir nutuk irad eder gibi, §u tarzda beyanatta bulundu :
— Affedersiniz Pa§a Hazretleri, birkag dakika evveline kadar kiminle seyahat
etmekte oldugumu bana izah etmemi§lerdi . Ancak trenin hareketinden sonra aldigim
malumat iizerine giyaben gok tanidigim ve takdir ettigim bir kumandanimizla
beraber bulundugumu anladim. Ben sizi gok iyi bilirim. Ariburnunda ve
Anaf artalarda yaptigmiz biitiin icraat, kazandigmiz muvaf f akiyetler tamamen
malumumdur . Siz istanbul'u ve her§eyi kurtarmi§ bir kumandanimizsimz . Beraber
seyahat etmekte oldugum icin cok memnun ve muftehirim.
Vahidiiddin bu sozleri cok agir, fakat muntazam soyluyordu. Hayret ettim. icab
ettigi gibi cevaplar verdim. Aramizda mukemmel, ciddi ve samimi musahabeler
oldu . »
Mustafa Kemal Pa§anm Vahidiiddin ile tani§masma ve ilk temaslarma ait bu
sozlerinde hakim ruh ve fikir, ayrica izafta muhtac olmaksizin, kendi -kendisine
bellidir .
Konu§an daima, kendi iislup ve ifade tarziyle Mustafa Kemal Pa§adir:
«0 gece icin g6rii§tuklerimizi kafi addederek kendisini fazla rahatsiz etmek
istemedigimi soyleyip miisaade aldim. Salona avdet ettigim zaman in§irah
hissediyordum. Du§undiim ki, bu zat akilli olmalidir, Istanbul 'da ilk
bulu§tugumuz vakit, o devri bilenlerce anla?ilmasi kolay olan esbap ve §eraitin
tesiri altinda garip bir hal gosteren Veliaht, istanbul'u terkettikten,
kendisini tamamen serbest gordiikten, bilhassa muhataplarimn §ayan-i emniyet
adamlar oldugunu anladiktan sonra, §ahsiyetini oldugu gibi gostermekte artik
beis (sakmca) gormuyor. Buna gore ben de kendisine biitiin ahvali ve zaruretleri
anlatabilirim, hatta kendisince yapilabilecek bazi zeminler iizerinde faaliyete
gecebilirim, iimidine kapildim.
Seyahat giinleri birbirini takip ediyor, her gun biz kisa veya uzun bir miilakat
yapiyorduk. Bende hasil olan kanaat §u idi ki, bu adamla kendisini tenvir etmek
ve kendine yakmdan ve samimi miizaharet etmek §artiyle, bazi i§ler yapmak
mumkundiir. Bu nokta-i nazarimi gerek Naci Pa§aya, gerek diger zevata soyledim ve
Veliahti bu §ekilde hazirlamak memleket menafii namina bir vazife olduguna
i§aret ettim. Arkada§lar ve ben bu nevi temaslarda bulunarak seyahatimize devam
ediyorduk . »
Bu noktada Mustafa Kemal Pa?amn eski goru§u degi§mi§ ve «zavalli, merhamete
§ayan» diye kaydettigi Vahidiiddin, artik onun goziinde vaitkar bir limit kaynagi
olmaya ba§lami§tir.
Mustafa Kemal Pa§ayi dinlemeye devam edelim:
«— Biiyiik Alman karargahimn bulundugu kiigiik bir kasabaya gelmi§tik. Bizi
imparator karargahi medhali kar§isma dizilmi§ heybetli bir Alman kit'asi
selamladigi esnada, bizzat Kayser medhalin sahanliginda bu istikbale i§tirak
ediyordu. Medhalden biiyiicek bir hole gegtik. Orada imparator, Hindenburg,
Ludendorf ve biitiin karargah erkan ve iimerasi, Veliahdi ve onun refakatinde
bulunanlari kabul ediyordu. Kayser, Veliahdle musafaha ettikten ve Naci Pa§a
delaletiyle birkag kelime konu§tuktan sonra Vahidiiddin 'e denildi ki :
— Ref akatinizde bulunanlari imparatora takdim etmeniz lazimdir.
Veliaht beni imparatora takdim etti. Bir eli gogsii iizerindeki diigmelerinin
arasina sokulmu§ olan imparator, diger eliyle benim elimi tuttu ve cok yiiksek
sesle, Almanca olarak:
— Onaltmci Kolordu... Anafarta... Sozlerini telaffuz etti.
Biitiin hazir bulunanlar imparatorun bu ihtari Uzerine bana tevecciih ettiler. Ben
Kayserin ne demek istedigini anlamadigimdan biraz sikildim ve oniime baktim.
imparator benim bu mahcup ve miitevazi vaziyetimden §iiphelenerek yanli§ bir
hitapta bulunmu§ olmasi ihtimalini dii§iinmii§ olsa gerek, bana sordu:
— Siz Onaltinci Kolordu Kumandanligmi ve Anafartalari yapmi§ olan Mustafa Kemal
degil misiniz?
— Evet, Ekselans...
Bu kelimeler agzimdan gikmca derhal anladim ki biiyiik bir hata yapmi§tim.
(Sir), yahut (Kayzer) demek lazimdi. Ne yalan soyliyeyim, insan, dilini
ali§tirmadigi §eyleri soylemekte mii§kiilat cekiyor. Bu, benim irtikap ettigim
birinci hata da degildir. Bulgaristan Krali Ferdinand'la ilk defa kar§i kar§iya
geldigim zaman ayni hatada bulundugumu hatirladim-»
Bundan sonra Mustafa Kemal Pa§a, , Alman Uraumi Karargahinda «gok giizel ve rahat»
yerle§tiklerini (kaydediyor ve Veliahd tarafmdan bazi ziyaretler yapilmak
gerektigini ve bunlardan (Hindenburg) ile (Ludendorf ) un ba§ta geldiklerini
soyleyerek ilk ziyaretlerin onlara yapildigim bildiriyor.
Koca (Hindenburg) un ufacik bir biirosu vardir., Mare§al, masasinm ba§mda...
Masanm sol ilerisindeki koltukta Vahidiiddin... Vahidiiddin ' in yaninda da «dili
mesabesinde bulunan» Naci Pa§a... Mustafa Kemal Pa§a ise (Hindenburg) un sag
tarafmdaki sandalyede . . .
Bizzat Mustafa Kemal Pa§anm Cizdigi bu dekor iginde, Rus ordularma imha
darbesi vurmu§ olan biiyiik asker (Hindenburg) ile biiyiik talihsiz Veliahd
Vahidiiddin Efendi konu§uyorlar . «Kisa merasim kabilinden olan boyle bir
miilakatta gok miihim §eyler konu§ulmak mutad olmamakla beraber», Mare§al,
Veliahde ve o vasitayla Turk milletine teselli verici sozler soyliiyor, Veliahd
da bunlara te§ekkiir ediyor.
Alman Mare§alinin sozleri Mustafa Kemal Pa§a tarafmdan sadra §ifa verici kabul
edilmiyor. 0, Diinya Sava?imn kaybedilmi§ olduguna ve gerisinin bo§ laf ve kuru
teselliden ibaret bulunduguna kaanidir.
Diyor ki, aynen :
«— Ben Hindenburgtan agzmdan i§ettigim sozlerin en nihayet Kibar ve
misaf irperver oldugu igin nezaketen sarf edilmekte olduguna kaani olmak
istiyordum. Yoksa beyanatm medlulii (delalet ettigi §ey) beni meyus edecek
mahiyette idi . Mukalameye i§tiraki miinasip gormedim. Bilakis miilakatm kisa
kesilmesine intizar ediyordum. Oyle oldu.»
(Hindenburg) dan sonra, Alman Genel Kurmayinm ba§i (Ludendorf) ile temas
ediyorlar :
«Vahidiiddin ' i Ludendorf da biiyiik nezaket ve itina ile kabul etti. Denebilir ki,
o da, Mare§alin temas ettigi mevzular iizerinde teseilbah§ (teselli verici)
izahatta bulundu. Bilhassa o giinlerde §imal-i Garbi cephesi iizerinde miittefikin
ordulari aleyhine ba§ladiklari parlak taarruzdan bahsetti. Bu taarruzu esasen
biliyorduk. Fakat taarruzun vasil olabildigi neticeyi Ludondorf'un lisamndan
i§itmek igin sabirsizlamyordum- Gordiim ki, miikalemenin hedefi bu degil... Alman
ordusunun taarruz etmekte oldugunu soylemekle, Alman millet ve ordusunun ve
btitiin miittef iklerin kuvve-i maneviyelerini yiikseltebilecek teminat vermekten
ibarettir. §iiphemi halletmek igin olmali, Generale kisa bir sual sordum:
— En nihayet taarruz kuvvetleri hangi hatta kadar gidebileceklerdir ?
Boyle, Veliahd refakatinde bulunan bir zabitin damdan dii§er gibi sordugu suale
muhatap olan Ludendorf, nezaket iginde devam eden beyanatim tevkif etti; biraz
dii§iindii, biraz da yiiziime bakti ve dedi ki :
— Biz taarruz ediyoruz, neticesini hadisat gosterecektir .
Cevap verdim:
— Yapilmakta olan taarruz neticesinin ne olabilecegini anlamak igin hadisata ve
talihin tecellisine intizar etmeye liizom olmadigim zannediyorum; giinkii yapilan
taarruz, en nihayet (parsiyel - kismi) bir taarruzdur.
(Ludendorf, tekrar yiiziime bakti. Ne demek istedigimi pek iyi anlami§ti. Miispet
menfi cevap vermiyerek sustu.
Miikaleme burada kaldi ve ziyarete hitam verildi.
Ludeudorf'un hatiratim ba§tanba§a okudum. Hatiratta gok biiyiik esaslardan gok
biiyiik maharetle bahsedilmi§tir . Tabii bu kadar kisa bir miilakatta kendisi igin
meghul bir zairin gok kisa sualinden ve o sualin mucip oldugu tevakkuftan
bahsetmi§ olmasini kendisinden talep etmek hakkimiz degildir. lakin biz de bu
ziyaretten bahsettigimiz sirada biitiin diinya ordularmda biiyiik asker ve biiyiik
erkan-i harp tanman bir zat ile am denilebilecek kadar kisa teati-i
efkarimizm hatirasini gommek istemedik.»
Alman ordularimn iki biiyiik kafasiyle yaptiklari temastan, ve mirliva
(tuggeneral) Mustafa Kemal Pa§anm her ikisini de tenkid ve Alman ordusunu
mii§kiil vaziyette kabul edici tavrmdan sonra, hususi dairelerinde bizzat Alman
imparatorunun ziyaretine mazhar oluyorlar:
«imparatorluk karargahi ittihaz olunan otelin Veliahdm odasmda Vahidiiddin, ben
ve Naci konu§uyoruz. Biitiin seyahatimiz esnasmda benim Veliahde yakalarmi
agtigim umumi ve hayali bahisler iizerindeyiz. Ba§kumandanlik Vekaletinin, Alman
ordusuna istinat edilerek ihtiyarma devam edecegimiz fedakarligm mutlaka
parlak bir muvaf f akiyetle nihayet bulacagi hakkmda fikriyle bu fikri memlekette
temine gali§maktaki mantiksizligi izah ve ispata gali§iyordum. Beni bu beyanata
sevkeden vesile, kisa sualim kar§ismda Ludendorfun bu akibetleri Allah' a tevdi
eden bir miitevekkili andirir vaziyetiydi. Cok arzu ediyor ve gali§iyordum ki,
yarmin Padi§ahi, tarn yerinde, benim dediklerimi gok iyi anlayabilsin ! Bilmem
neden, boyle bir te§ebbiisten iimit-var olmak istiyordum. Verdigim izahat,
Veliahdm tasdik ve teyakkuzuna delalet eden i§aretlerle kar§ilanmaktaydi . »
Aynen Mustafa Kemal Pa§anm agzmdan dokiilen bu kelimelerle sabittir ki, o ve
zamanm Veliahdi Mehmed Vahidiiddin Efendi, ittihatcilara zit olmakta
beraberdirler ve bu mevzuda Mustafa Kemal Pa§a, biitiin umidini Vahidiiddin 'e
baglami§ bulunmaktadir . Her §eyden evvel Mustafa Kemal Pa§a, Vahidiiddin ile
anla§maya son derece meyillidir.
Nihayet kar§ilarmda, biitiin cihana hiikmetmek iitopyasimn akrep biyikli kahramam
Kayzer Vilhelm. . .
«Bu esnada yiiksek bir takim sedalar, biitiin bo§luklari doldurarak bizim
oturdugumuz salonun igine kadar geldi :
— Kayzer, Kayzer!
Kapi vuruldu. Kayzer 'in, Veliahd Hazretlerini ziyarete gelmekte oldugu
bildirildi. imparatorun istikbaline (kar§ilanmasma) §itap ettik. Kayzer salona
dahil oldu. Hep beraber oturduk. imparator hakikaten centilmence konu§uyor,
sadik ve vefakar Osmanli Devletinin cok kiymetli bir Alman miittefiki oldugundan
ve bilhassa Ba§kumandan Vekili Enver Pa§a Hazretlerinin bu dostlugun kiymet ve
yiiksekligini anlayarak gali§tigindan, Alman Ba§kumandanlik ve Erkam
Harbiyesinin bu giizide zata fevkalade emniyet ve itimat beslemekte oldugundan
bahsediyordu . Ben, Vahidiiddin ' in sagindaydim. Naci Pa§a tarn kar§imizda
bulunuyordu. Takriben §u sual, Naci Pa§a lisaniyle imparatora soruldu:
— Tiirkiyenin Almanyaya kar§i sadakat ve vefasindan, yakin atide Alman
miittef iklerinin saadete kavu§acaklarmdan bahseden beyanat-i §ahaneleri, Osmanli
devletinin yarmini dii§iinmek vaziyetinde bulunan acizlerinde biiyiik bir in§irah
ve teselli uyandirdi. Ancak, vaziyet-i umumiyeyi miitalaa ve tetkikten sarf-i
nazar ederek, bir noktayi dah vuzuhla anlamak ihtiyacmdayim, Tiirkiyenin
kalbgahma (can evine) tevcih olunan darbeler tevkif olunamaksizm
ilerlemektedir . Eger bu darbeler muvaffak olursa Tiirkiye mahvolacaktir . Bu
darbeleri tevkif icin teminat ifade eden beyanatmizi dinliyemedim. Liitfen bu
hususta beni biraz tenvir ve tatmin buyurur musunuz?
Bu sual iizerine imparator oturdugu sandalyeden derhal ayaga kalkti. §6yle bir
hitapta bulundu: — Tiirkiye'nin muhterem Veliahdi! Anliyorum ki sizin zihninizi
te§vi§ edenler vardir. Ben Alman imparatoru, size atiden, muvaf f akiyat-i
atiyeden bahsettikten sonra §iipheniz kalir mi, kalmaz mi?
Yaninda bulundugum Veliahd derhal miispet cevap vermekle beraber endi§esinin zail
olmadigmi da ilave etti.
imparator, kalktigi sandalyeye artik oturmadi ve bizi terkedecegini nezaketle
ima etti. Salonun kapisma dogru yiiriidii. Vahidiiddin ve arkasmdan bizler Kayzeri
salonun kapismdan di§ari cikardik. Kayzer sola dogru giden bir koridordan
yiiriiyecekti . Ben Kayzerin ho§una gitmedigimi anladigim igin makus koridora dogru
ve biraz uzakta durdum. imparator Veliahdm ve miiteakiben ona yakm bulunan Naci
Pa§amn ellerini sikarak, uzagmda bulunan bana bakti ve miiteveccih oldugu
koridor istikametinde ytiriimeye ba§ladi. Benim elimi sikmami§ti. imparatorun
hakki vardi . Veliahdm refakatinde bulunan herhangi bir generalin elini sikmak
igin onun ayagma mi gidecekti? Lazim degil midir ki bu general, imparator
tarafmdan eli sikilmak §erefini ihraz igin biraz istical etsin. Bu kusurumu
itiraf ederim. Bilmem neden, durgun, harekete iktidarsiz, sabit ve dalgm bir
vaziyet almi§tim. imparator iki tie adim yiiriidiikten sonra tekrar geri dondii, bana
yakla§ti :
— Af f edersiniz, sizin elinizi sikmami§tim.
Elimi uzattim, cok nazik ve alicenabane iltif atlarma mazhar oldum.»
Simdi, dogrudan dogruya Mustafa Kemal Pa§adan ve Cumhur Reisligi zamanmda
dinledigimiz bu sozlerde muazzam bir hakikat ve delalet yattigmi tespit
edebiliriz. Bu hakikat ve delalet, Vahidiiddin ' in artik vatan haini ve ba§ dii§man
kabul edildigi bir devirde dogrudan dogruya Mustafa Kemal Pa§anm sozlerinden
fi§kirdigma gore, hig kimsede aksini iddiaya mecal olamaz.
Mustafa Kemal Pa§anin bu sozleri, Vahidiiddin ' in vatan derdiyle yanan biri
oldugunu, Osmanli devletinin yarmmi dii§iinmek gibi bir vaziyeti Kayzer 'in
yiiziine haykirdigmi ve bu mevzuda kendisinden teminat istedigini, ofkelenen
Kayzer 'i salondan kacirdigmi, yani i§i oluruna baglayici ve te§rifat
giiriiltiileri arasmda kaybolucu bir tip olmadigmi gosteriyor.
Almanya seyahatini daima Mustafa Kemal Pa?amn agzmdan dinlemek, usuliimiiz
icabidir :
«imparatorun sofrasma ak§am yemegine davetliydik . . . Kayzer'in kar§ismda bir
prens, sagmda Vahidiiddin, solunda Berlin Sefiri Hakki Pa§a merhum ve prensin
solunda da ben bulunuyorduk . Benim solumda Ludendorf vardi . Ludendorf,
f ransizcasiyle, benimle gorii§iiyordu. imparator Ludendorfa almanca:
— Sagmdaki adamla konu§ ! Dedi .
Ludendorf :
— Onu yapiyorum. Cevabim verdi.
Bittabi bu mtikalemeleri anliyacak kadar almanca bildigim icin imparatorun
ihtarma ve Ludendorf-«a cevabma intikal etmi§tim. Dimagi gok biiyiik harekatm
idaresinden miitevellit yorgunlukla me§bu bulunan Ludendorf, yemek esnasmda
hatirimda yer tutacak kadar ciddl bir mukaleme mevzuu bulamadi. Yemek bitti. Bu
salona biti§ik, onun biiyiik parkasma benzeyen diger bir salon vardi . Sofrada
hazir bulunanlardan bir kismimiz oraya gegtik. imparator, Hindenburg,
Lundendorf, Alman Ba§vekili oldugunu zannettigim bir zat, bizim taraftan da
Veliahd, Hakki Pa§a merhum ve bizler...
imparator bir ko§ede ayakta Vahidiiddin ile tatli tatli konu§uyor; ben, arkasim
iki salonun fasl-i mii§tereki olan kavsin duvarma dayami§, gok heybetli ve
canli, asil nazarlarmda hakayiki anladigi goriilen, fakat anladiklarim her
muhataba soylemekten muhteriz, yiiksek bir §ahsiyet kar§ismdayim: Hindenburg!
Hindenburg ' la gorii§mek istiyor, kendisini bilhassa Veliahtla beraber ziyarete
gittigimiz vakit temas etmi§ oldugu tatli musahabe zeminine sevketmege
gali§iyordum.
Mare§al, ziyaretimiz esnasmda, Suriye vaziyetinin lslah olundugunu, son
giinlerde yeni ve taze bir siivari firkasimn muharebe meydanma ithal edildigini
soylemi§ti . . . Halbuki bu biiyiik adamin bahsettigi, bittabi oradaki kumandanlarm
verdigi rapor muhteviyati idi . Hakikat-i halde mevzu-u bahs olan bu siivari
firkasi ben heniiz ikinci Ordu Kumandani iken Yildirim Grubunu takviye igin bu
Grupa gonderilmesi talep olunan firkaydi. Ben Yedinci Ordu Kumandani olmadan
evvel, bu siivari firkasimn te§kil ve feminine gok gali§ilmi§ti . Ancak
toplanabilen bu seyyar kuvvet o kadar bimecal idi ki, evvela hayvanlarini
Re'siilayn civarindaki otlaklarda beslemek ve ondan sonra kabil-i istifade bir
hale gelip gelmedigini yemden tetkik etmek lazimdi... Ben aylarca sonra, Yedinci
Ordu Kumandani oldugum zaman bu firkadan istifade edip edemiyecegimi tetkik
ettim. Aldigim ciddi bir rapor firkanin bar kuvvet olmadigi mahiyetindeydi .
Alman biiyiik karargahmda Hindenburg ' un agacmdan i§ittigim §uydu ki, bu firka
muharebe meydanma dahil olmu§ ve vazayet lslah edilmi§tir. Mare§ale macerayi
hikaye ettim ve dedim ki :
— Benim soyliyecegim sozler sizin aldiginiz raporlar muhteviyatina
uymayabilir . . . Fakat emniyet edebilirsiniz ki hakikattirler . Suriye vaziyeti
lslah olunmu§ degildir. Bunu kabul ediniz. Sonra Mare§al, siz miihim bir taarruz
yapiyorsunuz ve zannetmem ki, buna gok bel baglami§ olasiniz; yalniz bana soyler
misiniz, emniyetle iimit ettiginiz hedef ve maksat nedir?»
Sorulmasi giig olan boyle bir sual kar§ismdaki vaziyeti, yine bizzat Mustafa
Kemal Pa§a, tespit ediyor:
«Biiyiik ve ihtiyatli asker, benim bu sualime cevap verebilir miydi? Zaten
kendisinden bunu beklememeliydim- Bu, belki de biraz laubali vaziyetim, ihtimal,
imparator Hazretlerinin sofrasinda bize ikram edilen nefis §ampanyanm tesiriyle
olmu§tu .
Mare§al, soylediklerimi dikkatle dinler gibi goriindii. Fakat gok basit ve §irin
bir cevap verdi; salonun ortasmda duran ve iizerinde muhtelif sigaralar bulunan
ufak bir masa vardi:
— Ekselans, size bir sigara takdim edebilir miyim?
Hindenburg her §eye cevap vermi§ti. Ortadaki masaya gittik, kendi eliyle bana
bir sigara verdi.
Meger Vahidiiddin ile konu§an imparator, bizim temas ve miif eaf ememizle alakadar
oluyormu§. Almanca olarak Mare§ale sordu:
— Ne diyor? Mare§al cevap verdi:
— Bir §eyler!
Ben sigarami yaktiktan sonra Hindenburg ' tan ayrilarak imparatorla konu§an
Vahidiiddin ' in yanina gittim:
— Hakikati anliyor musunuz? Muhatabiniz Almanya imparatorudur . Benim size
arzettigim endi§eleri izah edecek bir tek kelime soyledi mi?
— Hayir!
— Konu§maya devam ediniz; ve ciddi konu§unuz! Butun endi§eleri imparatora
soylemekte tereddiit etmeyiniz! Ben eminim ki, o sizden memnun olmiyacaktir.
Fakat hig olmazsa Tiirkiye'de hakikati gormii§ olanlarin mevcudiyetine
inanacaktir .
Veliahd masum bir tavir takmarak:
— Oyle yapiyorum! Dedi»
Goriiliiyor ki, Veliahd Mehmed Vahidiiddin Efendinin Almanya seyahatinde takindigi
tavir, ittihatgilar elinde ve Almanya safinda harbin kaybedilmi§ bulundugu
kanaatine mahsus bir edadir ve bu edada o an igin Vahidiiddin ile Mustafa Kemal
Pa§a ortakdirlar. §u kadar ki, Mustafa Kemal Pa§adaki hudut di§i ciir ' et ve
atilganlik Veliahdta mevcut degil...
Bu ilk temaslardan sonra i§ Garp Cephesini ziyaret etmeye kaliyor. Vahidiiddin
Efendi ile ref akatindekiler Biiyiik Harbin encamini tayin edecek olan Garp
Cephesinin ate§ hattina davet ediliyorlar. Karargahlardan birinde, cephenin
yiiksek kumandanlarindan biri, cicili bicili bir harita iizerinde ve sadece
nazariye planinda, Tiirkiye Veliahtina ve maiyetindekilere vaziyeti izah ediyor.
Bu izahlar, Mustafa Kemal Pa?amn tabiriyle «giizel ve parlak» sozler
gergevesinde cereyan ediyor. zaman Vahidiiddin Efendi, Mustafa Kemal Pa§aya
doniip cevabinin ne oldugunu soruyor. da diyor ki :
«— Haritada gosterilen bu vaziyeti mahallinde gormek arzusunu izhar ediniz !»
Oyle oluyor. Dogrudan dogruya ate§ hattina gidiyorlar. Orada da kendilerini
kar§ilayan yiiksek riitbeli kumandanlarla temas ediyorlar. Tiirk heyetine nerelerin
gosterilecegi ve oralara nasil ve nerelerden gidilecegi onceden
planla§tirilmi§ . . . Bu plani goren Mustafa Kemal Pa§a:
«Cephenin biiyiik kumandam bize umumi vaziyeti izah etti, diyor; iginde
bulundugumuz muharebe cephesi, bize o izahlarin gosterdigi sahadir. Miisaade
edilirse bu plani bir tarafa birakalim da benim gosterecegim yerleri gormeye
gidelim! »
sirada bir karga§alik oluyor ve Veliahd, hazir plana gore kendisine gorii§
sahasi olarak ayrilan yere dogru sevkediliyor .
Mustafa Kemal Pa§a diyor ki : «Bende bir asker inadi vardi . Onlari takip etmedim.
Edinmi§ oldugumuz haritamn delaletine giivenerek, ate§ hattinin bir noktasma
yiiriidiim ve ate§ hattinin gerisinde bir agacin dibine geldim. Orada gene bir
zabit agag iizerinde tarassut yapiyordu. Bana refakat eden Alman zabitleri de
vardi . Tarassut yapan zabit a§agiya indi . Me§hudatmi (gordiiklerini ) anlatti.
— Miisaade eder misiniz, ben de bu agaca gikayim! dedim:
— Hay, hay ! . . .
Cevabini verdiler. Ciktim, zabitin soylediklerini aynen gordtim- Fakat asil
mevzu-u bahs olmak lazim gelen nokta, bu mii§ahede olunan vaziyete kar§i olan
vaziyetti. Onun igin sordum:
— Bu dii§man vaziyeti kar§ismdaki kuvvetiniz, tertibatimz, ihtiyatlarimz
nedir, lutfen bana soyler misiniz?
Ate§ hattinin saf olan zabitleri ve kumandanlari, Tiirk miittef iklerinin bir
kumandanma hakikati soylediler. Hakikat §uydu: Piyade kuvvetleri hemen hemen
gayr-i kafi dereceye gelmi§ti... Siivari iken piyade gibi istimale mecbur
olduklari bir kuvvetten bahsettiler; o da birinci hattm istinatlarmdan sonra,
ihtiyat denecek keyfiyet ve kemmiyetten gikmi§ti. Bu malumati aldiktan sonra,
gok miitehayyir olarak, kendilerine biperva dedim ki :
— halde tehlikedesiniz !
— Oyle! . . . Dediler.»
Burada, kendi 6z diliyle durumunu belirttigimiz Mustafa Kemal Pa§a, kisa bir
mii§ahadeden sonra Alman ordusunun zaafmi tespit ve kumandanlarma bu vaziyeti
ihtar edecek kadar nefs emniyeti igindedir.
i§te devam ediyor:
«Bu ate§ karargahmi terkeden Vahidiiddin ' in imparator tarafmdan refakatine
memur edilen bir kolordu kumandam beni takip ediyordu. Giinlerden beri temasta
bulundugumuz bu zat benimle ilk defa alakadar goriindii. Otomobillere binecegimiz
noktaya kadar atla gidiyorduk. Alman kolordu kumandani yanima yakla§ti, sordu:
— Siz Veliahdm yaveri misiniz?
— Hayir!
— Ne miinasebetle refakatte bulunuyorsunuz?
— Boyle bir vazife aldigim icin...
— Askeri vaziyetlerden gok iyi anliyorsunuz ! Tiirkiyede herhangi bir kuvvete
kumanda ettiniz mi? Miispet cevap verdim.
— Mutlaka alaya kadar kumanda etmi§ olacaksimz ! »
Bundan sonra Mustafa Kemal Pa§a (38 ya§mda) , 60'lik kolordu kumandanmm hayret
dolu baki§larma kar§i, tugay, tiimen, kolordu basamaklarmi atlayip ordu
kumandanligi etmi§ oldugunu haber verince Alman generalinin mukabelesi, kendi
nakline gore, aynen §u oluyor:
— Af f edersiniz; biz §imdiye kadar size yanli§ hitap ediyormu§uz. Demek, siz
(ekselans) siniz ! »
Daima Mustafa Kemal Pa?amn lisan ve iislubundan naklettigimiz, Vahidiiddin ' in
Almanya seyahati tablolari, bilhassa anlatildigi zaman ve mekan goz Oniine
almacak olursa (Vahidiiddin ' e vatan haini goziyle bakildigi Cumhuriyet devri)
Veliaht hakkmda hicbir kotiileme tabiri kullanilmadigma gore, onun vatanmi
Almanya'da ne biiyiik bir vekar ve haysiyetle temsil ettigini gosterir.
Bu hususiyete bir misal de §udur: (Alsas)da bir gece valinin evine davet
ediliyorlar. Giizel ve geni§ bir salonda Vahidiiddin vali ile bir masada, kar§i
kar§iya... Mustafa Kemal Pa§a da, kendi tabiriyle «salondakileri tetkik ederek»
gezinmekte . . . Vahidiiddin, onu masaya davet ediyor ve diyor ki :
— Vali bana bazi sualler sordu, ben de cevaplandirdim. Fakat cevaplarimi size de
teyid ettirmek isterim. Ona, cephelerde bulunmu§, memleketi iyi taniyan bir
kumandan yanimdadir, dedim. Sizi de dinlemesini istedim.
Sozti yine Mustafa Kemal Pa§aya verelim:
«Veliahde mevzuu bahis mes'elenin ne oldugunu sordum:
— Ermeniler!-, dedi .
Alman valisi gok hiisn-ii niyet sahibi oldugundan» Tiirklerin Ermenilere kar§i feci
tecaviizatta bulundugundan, fakat Ermenilerin bu tarzda harekete miistehak
olmadigindan bahsetmi§ . . Misafiri oldugumuz dost ve miittefik Almanya
milletinin» yiiksek bir valisinin, miistakbel Tiirkiye Padi§ahi ile ve Kemali
ciddiyetle bu mevzu iizerine konu§tugunu anladigim zaman hayrette kaldim. Naci
Pa§a, Vahidiiddin agzmdan:
— Bu kumandan temas ettiginiz mes'eleyi iyi bilir, sizi tenvir edecek cevaplar
verecektir .
Dedi .
Valiye dedim ki :
— Tiirkiye'nin Veliahdi ve Almanya'nm mutena bir mmtikasmda kiymetli olduguna
§iiphe etmedigim bir valisinin bulabildigi miikaleme zemini beni miitehayyir etti.
Evvela sizden §unu anlamak istiyorum. Miittefikiniz olan ve bu ittifak ugrunda
maddi ve manevi tekmil mevcudiyetini mahveden Tiirkiye 'ye kar§i, tarihin bilmem
hangi devrinde mevcut oldugunu iddia eden ve bu mevcudiyeti ihya etmek icin
diinyayi igfale cali§an Ermeniler lehine konu§mak fikri size nereden geliyor?
Bize dair pek nakis malumat sahibi oldugunu anladigim ve biitiin
f edakarliklarimiza mukabil, hala Tiirkiye topraklarinda bir Ermeni hakki
olabilecegi zehabmda bulunan bu vali ile miistehziyane konu§maktan men-i nefs
edememi§tim. Muhatabim, derhal, biitiin soylediklerinin en nihayet mesmuat
(i§itilen beyler) oldugundan ve sahib-i dava olmaktan uzak bulundugundan
bahsederek beni tatmine kalki§ti Miikalemeyi bitirmek igin kendisine dedim ki :
— Vali Hazretleri, biz, cepheler dola§an bir heyetiz, buraya Ermeni mes'elesi
konu§mak icin degil, fakat miittefikimiz olan ve kendisine itimat etmekte
oldugumuz Alman ordusunun hakiki vaziyetini anlamaya geldik, onu anladik, kafi
bir vukuf ile memleketimize avdet ediyoruz.
Vali; Vahidiiddin' i sofraya davet etti, Ondan sonra me§hur (Krup) fabrikasi
sahibinin, muhte§em fabrikalar civarmdaki §atosuna davet edildik. Orada ak§am
yemeginde bulunarak gece trenle Berlin'e hareket ettik. Berlin'de (Adlan)
Otelinde imparatorun misaf iriydik . Hepimizi ayri ayri ve giizel yerle§tirmi§lerdi
Vahidiiddin bu hiisn-ii kabulden biraz da magrur oldu. Artik memnuniyet icinde
diinya gazetecileriyle temas ediyor, mulakatlar yapiyordu. Bir gun otelde Naci
Pa§a bana dedi ki :
— Vahidiiddin beni yaver almak istiyor; halbuki bilirsiniz, ben saray hizmetinde
bulunmaktan memnun olmam.
Cevap verdim:
— Eger Vahidiiddin size bunu teklif etmi§se derhal kabul etmeniz lazimdir. Bu
adam yarmin padi§ahidir. Siz temiz bir adamsimz. Lazimdir ki, onun yaninda
kendisine hakikatleri biperva (korkusuzca) soyliyecek biri bulunsun... Vakia
saray hizmetinde bulunmak giigtiir, fakat memleket igin her §ey yapilir.
Naci Pa§a muvafakat etti. Ancak yaverligi, biz Istanbul 'a gittikten sonra
tahakkuk etti. Daha evvel cereyan eden bazi mes'eleler var . . . (Adlon)
Otelindeyiz. Bir gun birkag gazete muhabiri Veliahdden miilakat istemi§ler;
miilakatta ben de hazir bulundum. Veliahdm Istanbul 'dan son giine kadar aldigi
fikirlerle miilhem oldugu goriiliiyor; kiminle gorii§se, daima ayni fikirlerle
konu§uyordu. gun ecnebi gazetecilerin musahabesinden de memnun oldum.
Gazeteciler gekildikten sonra, salonda ikimiz yalniz kaldik. Bana sordu: — Ne
yapmaliyim?
§u yolda idare-i kelam ettigimi hatirlarim:
— Osmanli tarihini biliriz, bu tarihin birtakim safhalari vardir ki, sizi korku
ve endi§eye sevkeder ve bunda haklisiniz. Ben size bir §ey soyliyecegim ve o
nisbetle hayatimi size te§rik edecegim, memnun olur musunuz?
— Soyleyiniz! . . .»
Artik Mustafa Kemal Pa§anm Vahidiiddin' e niifuz etmek ve biitiin emellerini onunla
mti§terek planlayacagi diinyaya baglamaktan gayri bir §ey dii§iinmedigi, bizzat
kendi 6z ifadesiyle sabittir. Bu ilmi, riyazi ve kat ' i te§hisimizi, Mustafa
Kemal Pa§amn devam eden ifadesi biisbiitiin gergekle§tirecektir . Mustafa Kemal
Pa§a §6yle devam ediyor: «— Heniiz Padi§ah degilsiniz, fakat Almanya'da gordiiniiz
ki, imparator, Veliahd ve Prensler hep bir i§ iizerindedir. Neden siz biitiin
i§lerden uzak kalasmiz?
— Ne yapabilirim?
— Istanbul 'a gider gitmez bir ordu kumandanligi isteyiniz; ben de sizin Erkan-i
Harbiye Reisiniz olurum.
— Hangi ordunun kumandanligmi?
— Be§inci ordunun kumandanligmi...
Bu isimdeki ordu Liman Fon Sanders 'in emrinde bulunan veya bulunmak lazim gelen
ve Bogazlar; miidafaasma memur orduydu. Vahidiiddin:
— Bu kumandanligi bana vermezler! . . .
— Siz isteyiniz! . . .
— Istanbul 'a gittigim zaman dii§iiniiriiz .
Cevabini verdi . Bu benim igin nevmidane bir cevapti.
Istanbul 'a geldik; fakat muvasalatimiz zamani kendimde feci bir istirap
hissettim. Doktorlar sol bobregimden rahatsiz oldugumu soylediler. Bir ay kadar
yatagimi terkedemedim. Doktor arkada?larin tedavisi, istirabimi bir tiirlii
esasmdan menedemiyordu . Bir aralik tekrar yattim. Nihayet doktorlar Viyana'ya
gitmekligim liizumunda israr ettiler.
Viyana'da miiracaat ettigim profesor benim senatoryumda yatmakligimi zaruri
gordii. Bir ay kadar Viyana civarmda (Kotaj Sanatoryum) da bizzat bu profesor
tarafmdan tedavi olundum. Sonra, yine ayni profesortin tavsiyesiyle, Karlsbad' a
gittim. Rahatsizligim heniiz tamamiyle zail olmami§ bulundugu bir tarihte, 1918
Temmuzunun 5 inci Cuma giinii Karlsbad ' daki ikametgahima Izmir 'de tanidigim bir
zat, diger bir arkada§la geldi.»
Bu gelenler, Mustafa Kemal Pa§aya Sultan Mehmed Re§ad'm oldiigiinii ve yerine
Vahidiiddin ' in gegtigini bildiriyorlar . Mustafa Kemal Pa§a, a§agida goriilecegi
gibi donup kaliyor:
«— Miiteessir miydim, memnun mu olmu§tum? Pek tahmin edemiyordum. Hakikat §uydu
ki, ne Olen Padi§aha acimi§tim, ne de yeni Padi§ahm omriiniin uzun veya kisa
olmasiyla alakadardim. Acaba teessiiriimiin sebebi bu tebeddiil esnasmda
istanbul'da bulunmamak miydi? Buna dair de kat ' i bir fikir soyleyemem. Yalniz
bir durgunluk gegirdigimi hatirlarim- Birkag gun iginde miitemmim (tamamlayici )
malumat geldi . Ben Vahidiiddin' i telgrafla tebrik ettim. Cevabi verildi. Son
malumattan anla§ildigma gore izzet Pa§a yeni Padi§ahm yaver-i ekrem'i olmu§tu.
Bu hadiseyi manidar buldum. Qiinkii izzet Pa§a yaver olmaktan z'yade, bu nam
altinda, bir askeri mii§avir veya erkan-i harbiye reisi gibi bir vaziyet almi§
oluyor zannettim. Birkag gun sonra, Istanbul 'da bulunan yaverim Cevat Abbas
Beyden hemen Istanbul 'a avdetime dair bir telgraf aldim. Heniiz hastaligim
gegmedigi igin, ciddi bir sebep olmadikga Istanbul 'a donmek istemiyordum. Onun
igin Cevat Abbas Bey'e bu mealde cevap yazdim. Kendisinden aldigim ikinci
telgrafta (Istanbul 'a seri'an avdetimin arzu buyruldugu) miinderigti. Artik
avdetimin kimin tarafmdan arzu buyruldugunu tahkike ltizum gormeden 1918 sene 27
Temmuz Cumartesi giinii Karlsbad'dan hareket ettim.»
Mustafa Kemal Pa§ayi Sirkeci istasyonunda yaveri Cevat Abbas Bey kar§iliyor ve
trenden iner inmez sorulan:
— Beni kim gagirdi, nigin gagirildim? Sualine §u cevabi veriyor:
— istanbula donmeniz igin size yazmami isteyen izzet Pa§adir.
Mustafa Kemal Pa§a derhal izzet Pa§aya ba§vurup «davetin ne oldugunu merakla
anlamak istiyordum» diye belirttigi hissini tatmin etmek istiyor. izzet Pa§amn
cevabi gayet kurudur:
— Hig bir sebep yok!... Yeni Padi§ahla veliahtligmdaki seyahatiniz
miinasebetiyle gok yakmdan temaslarmiz oldugunu bildigim igin bu temaslari
tekrar devam ettirmek suretiyle faydali olabilecegini dii§iinerek boyle bir arzu
izhar ettim.
Mustafa Kemal Pa§a, hatirlandigindan dolayi izzet Pa§aya te§ekkiir edip fikrini
bildiriyor :
Umumi vaziyetin fenaligini gidermek igin yeni Padi§ahi yeni bir istikamete
yoneltmek lazimdir. Bu bakimdan, kendisiyle goru§mesi uygun olabilir.
izzet Pa§a bu fikri yerinde buluyor ve derhal Naci Pa§a delaletiyle yeni
Padi§ahtan, veliahtligmdaki seyahat arkada§mi kabul buyurmasi isteniyor.
Padi§ahm cevabi.
— Buyursunlar!
Mustafa Kemal Pa?amn Sultan Vahidiiddin ile vaziyetini, gokii§ devresinin
talihsiz hiikumdarma ait hususiyetlerin tespitinden sonra ele alacagiz. Simdi,
g6kii§ devresi iginde dogrudan dogruya Vahidiiddin'e donelim...
gOKU§
VAHIDUDDIN OSMANLI TAHTINDA
Osmanli imparatorlugunun g6kii§e dogru gidi§ini gergeveleyen Biiyiik Harp
devresinin, hem Turk, hem de ittifak ordulari bakimmdan tarn bir hezimetle
gergekle§ici felaket yili 1918 Temmuzunda Sultan Re§ad, mavi gozlerini mavi
goklere yumarak diinyaya veda etti.
Olumiinden bir kag giin once, Ba§katip Ali Fuad Turkgeldi, Padi§ahi, Topkapi
Saraymi ziyaret sirasmda «Hirka-i Saadet- Peygamber Hirkasi» odasmda,
mukaddes hirkanin sandigi dibinde yere kapanmi§ ve kendinden gegmi§ halde
buluyor; ve biitiin pasifligi iginde bu ulvi din alakasi sahibini tek ba§ma
kapandigi odadan gikarip, artik bir daha iginden gikamayacagi yatagma teslim
ediyor .
Hazin oldugu kadar ulvi! . . .
Bundan sonraki hadiselerde en biiyiik ve en emin kaynagimiz, hem son yillarmda
Re§ad ve hem ilk yillarmda Vahidiiddin, devreleri Mabeyn Ba§katibi Ali Fuad
Turkgeldi ' nin «G6riip i§ittiklerim» adli eseri olduguna gore, o eserden, Sultan
Re§ad'm son demlerine ait bir (enstantane) daha gosterelim:
Sultan Re§ad'm hususi doktoru Miralay Ahmed Bey nihayet ba§tabiblik makamma
erdigi an, Efendisinin oliim yatagma serildigini goriiyor ve hastanm ba§ucunda,
onunla beraber ba§tabiblig ' in de gitmek iizere bulundugunu dii§iinerek mahzun
mahzun bakmirken, yanmdaki Mabeyn doktorlarmdan Ali Pa§a, kendisine:
«— . Ahmedcigim, diyor, talihsiz Mehmed'in talihsiz Ahmed' i oldun!»
Bu sozii soyleyen pa§a heniiz bilmiyor ve takdir edemiyor ki, asil talihsiz,
Abdiilhamid ' den devraldiklari koca imparatorlugu Trablus ve Balkan muharebeleri
ve pe§inden Diinya Harbiyle gokii§e dogru siiriikleyenlere her defa «memnun oldum,
mahzuz oldum!» manasma tebessiimle kar§ilik vermi§ ve sonra gokii§ aninda biiyiik
sarsinti ve yikili§i gormeden obiir diinyaya kapagi atmi§ olan Sultan Re§ad degil,
tarn bu hengamede tahti kabul zorunda kalan Vahidiiddin ' dir . Bu noktaysa, Sultan
6. Mehmed Vahidiiddin iizerinde, tahta ayak bastigi ve tahttan ayak gektigi iki an
arasi ba§lica te§his ve tespittir.
Sultan Re§ad, oliimiinden 7 yil once (bir iki yillik padi§ah iken) Hazine-i Hassa
Umumi Miidiirii Haci Zihni Efendiyi huzuruna gagirip diyor ki;
— Aliniz, size cenaze masarifimi pe§in olarak kesemden odiiyor ve emanet
suretiyle veriyorum! Ben oliince cenazemin Irade-i Seniyye ile kaldirilmasim
arzu etmem!
Pamuk Padi§ah 1336 Ramazanimn 24'iincii (3 Temmuz 1918) Qar§amba giinii vefat
ediyor ve ertesi sabah naa§i Yildiz Saraymdan Qiragan iskelesi yoliyle bir
istimbot iginde Topkapi Sarayma kaldiriliyor ve «Hirka-i Saadet» dairesinde
gasledilerek, Eyiib'e kendisi igin yaptirdigi tiirbeye defnedilmek iizere, yeni
Padi§aha yapilacak biy'at merasimini beklemeye ba§liyor.
Birkag gun evvel Sadrazam Talat Pa§a, Harbiye Naziri ve Ba§kumandan Vekili Enver
Pa§a ve mason §eyhulislam Musa Kazim Efendi, Vahidiiddin ' in, eserimizin ba§inda
tasvir ettigimiz Qengelkoyiindeki saray yavrusu ko§kiine gitmi§ler ve agabeyi
Sultan Re§ad'm vefatiyle kendisinin Osmanli tahtma ciilusunu bildirmi§lerdir .
Viikela Yildiz'da kalip, iginde bir padi§ah naa§i yatan sarayda iftar
etmi§lerdir .
25 Ramazan 1336 (4 Temmuz 1918) Per§embe giinii, sabah vakti, saat 10 sularmda,
Vahidiiddin, 6. Mehmed iinvaniyle tahta cuius etmek iizere, Topkapi rihtimma ayak
atiyor. Kendisini getiren istimbot rihtima yana§irken, Topkapi Saraymm Mustafa
Pa§a ko§kiinde toplanmi§ bulunan viikela, Mabeyn biiyiikleri ve Enderun hademesi
ko§u§uyorlar ve «Yaldizli Kapi» denilen ucuncii kapi oniinde dizilerek selam
resmine hazirlamyorlar .
sirada Sadrazam Talat Pa§a da gelmi§ ve durumu goriince «fena oluyorum!» diye
htingiir hiingiir aglamaya ba§lami§tir.
Altmci Mehmed Vahidiiddin, Mabeyn Ba§katibinin tabiriyle «gayet vekarli»,
arkasmda Enver Pa§a, kapidan giriyor ve Bagdat ko§kiine dogru yiiriimeye ba§liyor.
sirada oyle bir hadise oluyor ki, Vahidiiddin ' in hiikiimet ve saray erkanma
kar§i padi§ah sifatiyle ilk sozii soylemesine vesile te§kil ediyor:
«— Bu bir felaket!»
Evet; Sultan Vahidiiddin ' in hiikiimet ve saray erkanma kar§i soyledigi ilk soz
budur :
«— Bu bir felaket!»
Bu soz §u vesileyle soyleniyor:
Padi§ah romatizmadan mustarip. Yol yiiriirken zahmet gekmekte ve daima baston
kullanmakta . . . Tarn Bagdat ko§kiine dogru yiiriirken istirap ayaklarmi halkaliyor
ve yeni Sultan yanindakilerden bastonu istiyor:
— Qengelkoyiinde, ko§kte kaldi, unutuldu!
Diyorlar .
Vahidiiddin bu cevabi almca herkese kar§i duygusunu haykiriyor:
«— Bu bir felaket!»
Ali Fuad Tiirkgeldi:
«— Bu suretle saray kapismdan igeri adim atmca ilk tefevviih ettigi (soyledigi)
soz felaket lafzi oldu. Biitiin zaman-i saltanati da felaketle gegti. Bir felaket
de o giin sabaha kar§i Topkapi saraymm sum ittisalinde (biti§iginde) bulunan
hamamdan harft (yangm) zuhuru olmu§tur ki, harem dairelerine sirayet eder
endi§esiyle hayli tela§ edilmi§tir.»
Romatizmali Padi§ahm Qengelkoyiindeki veliahtlik ko§kiinde unutulan baston
hikayesi, nazarimizda gayet ince bir ilahi tecellidir; ve remz halinde, onun,
kendisine hicbir dayanak bulamayacagma, hatta elinde farzettigi dayanaklardan
da mahrum kalacagma delildir.
Vahidiiddin romatizma sizilari iginde ayaklarmi zahmetle sure sure Bagdat
ko§kiine variyor ve orada bir miiddet dinlenip hususi surette eski sadrazam Tevfik
ve Damad Ferid Pa§alari kabul ediyor. Oradan «Hirka-i Saadet» dairesine gegip
ziyaret vazifesini yerine getiriyor. Saat 11 sularmda yanmda yeni Veliahd
Abdiilmecid Efendi oldugu halde «Bab-iis-Saade» oniine gelip an'ane icabi, orada
kurulu bulunan taht'a gikiyor.
Etrafinda, turlu serpu§lar altinda ve kiliklar oniinde, topyekun memleket
temsilcileri . . . Fesli §ehzadeler, sarikli ve ciibbeli ilmiyye ricali, kalpakli ve
iiniformali askeri erkan, sirmali miilkiye iinif ormalari, katran rengi ruhani reis
libaslari Uzaklardan gokmek iizere bulunan imparatorlugun iflasmi ilan
edercesine atilan cuius toplari... Herkes biy'at merasimine hazir; kaynagimizm
sahibi Mabeyn Ba§katibi Fuad Tiirkgeldi de, usul geregince taht'in arkasinda. . .
Eskiden el tutularak yapilirken sonradan sacak optiirmek suretiyle yerine
getirilmeye ba§lanan biy'at merasimi ba§lamak iizere... Muayedelerde de oldugu
gibi sagak tutma i§i ba§mabeyincilere ait oldugu igin, Sadrazam Talat pa§a
«Serkarin» Tevfik Beyi hazirlami§ bulunuyor. Tevfik Bey tarn i§ine ba§layacagi
anda Sultan Vahidiiddin ' in taht iistiinden sesi duyuluyor:
«— Tevfik Bey miiddet-i medide (uzun miiddet) biraderimin sagagini tutmu§ oldugu
cihetle miiteessir olur. Bu vazifeyi ikinci Mabeyinci Niizhet Bey
yerine getirsin!»
Herkes donup kaliyor. Zira artik i§inde de kalmayacagi anla§ilan Tevfik Bey bir
ittihat ve Terakki ajamdir, bu sifatla eski Padi§ahin yakimna verilmi§tir;
cuius anindan itibaren vazifesinden uzakla§tirilmakla, yeni Padi§ahin yepyeni
bir iradeyle i§e ba?ladigim gostermeye vesile olmaktadir.
Vahidiiddin ' i giinahi kadar sevmemi§ olan Talat 'in gozleri Enver'i ariyor ve sanki
soruyor: — Bu adamla i§imiz nereye varacak? Evvelce de i§aret ettigimiz gibi,
Abdiilmecid ' in 23'iincii evladi, sirayla saltanat siiren dort oglunun en kiigiigii ve
sonuncusu, Osmanli padi§ahlarinin da 36'ncisi ve sonuncusu, 24 de biten Osmanli
halif elerinin 23 iinciisii ve yine sonuncusu (ondan sonra Halifeyi hilafet
§artlanna malik goremeyiz) Sultan 6. Mehmed Vahidiiddin, 58'inci omiir yilmda,
Biiyiik Harbin 5'inci ve son senesinde, her §eyin bitmesine 3 - 4 ay kala,
imparatorlugun gokii§ii kapkara bir fecr halinde Tiirkiye ufuklarmi siyaha
boyarken Osmanli tahtma gegmi§, etraf mdakilere ibret ve deh§etle bakiyor.
i§te Vahidiiddin ' in ba§ma ne geldiyse bu taht 'a ve boyle bir zamanda gecmek
yiiziinden geldigine gore, asirlarm hesabmi onun memur bulundugu tek ana sokan
bir hengamede Vahidiiddin ne yapmaliydi; tahti kabul etmeli miydi, yoksa
Qengelkoytindeki ko§kiine gekilip salhanede bogazlayacaklari vatanin gigliklarma
kulaklarmi mi tikamaliydi?
Bu suali vazedecek, §imdiye kadar en kiigiik bir insaf bile gikmami§tir ve 6.
Mehmed Vahidiiddin mes'elesinin ba§ anahtari bu sualdir.
Asil vatan hainligi ve firariligi, onun tahti kabul etmemesiyle viicut bulurdu.
Ba§katibinin «cin fikirli» diye vasif landirdigi Vahidiiddin gibi bir zeka, her
§eyi bile bile bu makami kabul ettigine gore, daha ilk adimmda vaziyeti
kahramancadir . Ondan sonraki hareketlerinin bu kahramanligi muhafaza edip
etmedigine gelince, onlari sirasiyle yerlerinde gorecek ve bu, prensipte ilk
kahramanligm nerelere kadar dii§tiigiinii veya giktigini kestirecegiz .
Bazi kahramanliklar vardir ki, kotiiliik iginde ve kotiiliige mukavemet ve onun
gilesini gekme derecesiyle, iyilik iginde ve iyilikten istifade ve onu biiyiiten
hamlesine nispetle kiyaslanamayacak kadar iistiindiir.
Eserimizin ba§mdaki «vatan haini degil, biiyiik vatan dostu» §eklindeki pe§in
hiikme ragmen bu mevzuda ne kadar hakikat taraflisi oldugumuz goriilecektir .
Simdi onu ciilus anindan ba§layarak takip edelim:
ilk hareketi, saraydaki adamlarmi muhitinden uzakla§tirmak suretiyle
ittihatgilari tokatlamak olan Padi§ah, Fuad Tiirkgeldi ' nin iddiasma gore
sonradan kendisine §6yle demi§:
«— Ben o giin sagagi Tevfik Beye tutturacaktim; fakat Veliaht gok israr
ettiginden ilk giiniinden aramizda bir ihtilaf zuhur etmesin diye tutturmadim! »
Memlekete hakim ve gozii kara bir partiye kar§i yaptigi hareketin bir nevi tevili
makammdaki ve ittihatgilara duyurulmak igin takmilan bu siyasi edayi, oldugu
gibi kabul etmek igin son derece safdil olmak lazimdir.
«Hirka-i Saadet» oniinde ve eski Padi§ahm tabutu kar§ismda muzika galmmayip,
yeni Padi§ah «Bab-iis-Saade»den gikarken hassa hademesince alki§lanmasi
gerekirken, aksi yapiliyor ve biy'at merasiminin sonuna kadar muzika galimyor.
Bu halleri «eski adetleri bilen kalmadigmdan» diye tefsir eden Ba§katip,
biy'atin de yeni moda icabi, elverilerek degil, muayedelerde oldugu gibi sagak
Opiilerek cereyan ettigini tespit ediyor.
Yine eski adet, Padi§ahlarin seleflerine ait cenaze namazim kildiktan sonra
doniip saraya gekilmelerini gerektirdigi halde, Sultan Vahidiiddin cenazeyi Eyiib'e
kadar takip ediyor ve duasmda hazir
bulunuyor .
Vahidiiddin Eyiib'ten donii§iinde yine Topkapi Sarayina geliyor ve oradan Sogtitlii
yatma binerek Dolmabahge Sarayi rihtimma gikiyor. Rihtimda, Eyiib'ten bir
istimbotla dogru Dolmabahgeye gitmi§ ve iki saf halinde yeni Padi§ahi beklemeye
ba§lami§ olan «bendegan— kullar» takimi. . .
Biraz sonra, evet, memlekete hakim ve gozii kara, fakat son vaziyetler yiiziinden
millet nazarmda mahkiim ve siingiisii dii§iik Partinin eleba?ilarmdan Talat Pa§a
saraya geliyor ve devlet reisligindeki degi§iklik sebebiyle ve usulen ( ! )
istifasim Hiinkara takdim ediyor.
Yeni Padi§ahm ilk iradesi, Sadrazam ve kabine azasini yerlerinde tutmak, cuius
hatti miisveddesinin tanzimine Talat Pa§ayi memur etmek ve onlari iki gun sonra
(Cumartesi giinii) daha geni§ bir konu§ma igin saraya davet etmek oldu.
Padi§ahm hususi doktoru Miralay Re§at Bey vasitasiyle de Mabeyn Ba§katibi Ali
Fuad Tiirkgeldi ' ye yerinde alikonuldugu bildirildi.
Cumartesi giinii saraya gelip huzura kabul edilen ve bir hayli zaman huzurda
kaldiktan sonra cikan Talat Pa§a, Viikela odasinda, yeni Padi§ahin sagagi
tutturmamak suretiyle yakmligmdan attigi, hiikiimet ajani Tevfik Beyle
konu§urken odaya Ba§katib Fuad Tiirkgeldi giriyor. Talat Pa§a ona diyor ki :
— . Hiinkar, Ba§mabeyincilige eski nazirlardan Mustafa Re§id Pa§ayi getirmek
istediyse de ben eski «Serkarin» Lutfi Beyin tayinini arz ve istirham ettim ve
beni kirmadilar. Siz de makammizda ipka olundunuz. Tevfik Bey ise ayan
azaligma tayin edilecektir.
Boylece ilk i§ olarak ittihatgilarm adamini saraydan uzakla§tiran Hiinkar, aym
mevzuda yine onlarin istirhammi kabul etmekle, hareketindeki sertligi biraz
yumu§atmi§ ve ittihatgilara kuciik bir taviz vermi§ oluyor. Bu tavir, Vahidiiddin
hesabma, kiigiik bir ihtiyat payi muhafaza etmek ve agirligmi yava§ yava§
hissettirmek politikasmdan ba§ka bir §eye yorulamaz. Ne care ki, birkac ay
sonra vatani dii§man istilasma terkedip kacacak olan bu adamlara hakim olabilmek
ve dizginlerini ele alabilmek igin vakit gok gegtir ve artik olan olmu§tur.
Yeni hiikiimdar Talat Pa§adan sonra Ba§katibini kabul ediyor ve Ba§mabeyincilige
getirilen Lutfi Simavi Bey hakkmda ona §6yle dert yaniyor:
«— Sadrazam Pa§a Lutfi Beyi tercih eyledi. Liitfi Bey biraz garpli (alafranga)
ise de biz seninle onun garpliligini tadil ederiz.»
Bu soz de Vahidiiddin ' in garplilik taslayanlara kar§i §ahsiyetgi durumunu
gosterir .
Ciilusunun ilk giinlerinde Zat-i §ahane, kar§ismda Ba§katibi, yazi masasma
egilmi§, evrak incelerken, birden yere «gat;> diye bir §ey dii§iiyor. Ba§katip
hayretle goriiyor ki, bu, biiyiik boylu, dolu bir tabanca... Vahidiiddin egilip
tabancayi yerden aliyor ve tozunu iifleyip cebine koyuyor. Biiyiik bir kaza
atlatildigmdan dolayi, hissettirmeksizin, hayli tela§a dti§en Ba§katip, asil
dikkat edilecek noktamn farkmda degildir. Yeni Sultan, imparatorlugundan
Sahsma kadar her §eyi sahipsiz ve miidafaasiz gormekte ve bu duygusunu, her an
iizerinde gezdirdigi silahla belli etmektedir.
Bu ilk (enerji) ve §ahsiyet ifadesine benzer hareketlerden sonra 6, Mehmed
Vahidiiddin, hiikiimete, saltanat makammin ilk (dikta) sini yoneltiyor- zamana
kadar kararnamelerin altini sorumlu nazir ile Sadrazam imza eder ve onlarin
altma Padi§ah tasdik imzasim atarken, Vahidiiddin, Padi§ahlari tabi mevkiine
koyar gibi gordiigii bu §ekli degi§tiriyor ve bundan boyle imzasim kararnamelerin
altma degil tepesine atacagmi Babialiye bildiriyor:
«— Benim imzam kararnamelerin balasma vaz edilmek lazim gelir. Sadrazami bulun
da badema o suretle imza edecegimi soyleyin!»
Sadrazam buna razi oluyorsa da Meclis-i Mebusan Reisi bu §ekli kanuna aykiri
buluyor ve Talat Pa§a, Avrupaya gider ayak, Ba§katibe vaziyeti bildiriyor:
«— imza-yi Hiimayiinun bu §ekilde vaz'ina arkada§lar itiraz ediyorlar. Ben
gittikten sonra Zati Sahane'ye zemin-i miinasipte arzediniz!»
Keyfiyet Sultana arzediliyor; fakat §ahsiyet ve makam haysiyetine bagli bu nazik
mes'elede bir kere giki§ yapildiktan sonra geri doniilemez. «— Asla!»
Diye cevap veriyor Sultan ve o sirada Sadrazam Vekili bulunan Enver Pa§ayi
gagirtip vaziyeti kabul ettiriyor ve imza-yi Humayununu kararnamelerin tepesine
atmakta devam ediyor.
Babiali'ye ismarlanan cuius hatti miisveddesi Ba§katiplige geliyor ve Hiinkara
sunuluyor. Htinkar bu hatti enine boyuna inceledikten sonra Ba§katibi gagiriyor
ve miisveddeyi umumi gizgileriyle begendigini, yalmz bazi eksikler gordugiinu,
onlari kur§un kalemle miisvedde iizerinde i§aretledigini, hattin bu ilavelere gore
yazilmasi gerektigini soyliiyor ve :
«— Sadrazamin miitalaasmi almak iizere Babiali'ye gidiniz!.»
Emrini veriyor.
«Hatt-i Humayun»a eklenmesi istenen noktalar, bizzat Sultamn ibareleriyle
§unlardir .
1 — Adab-i hakkiye-i Islamiye ve haysiyet-i Osmaniyenin muhaf azasma ihtimam
kilinmasi. . . (Gergek islam olgiileri ve Osmanlilik haysiyetinin korunmasma
himmet gosterilmesi) . . .
2 — Tevzi-i adalet ve takrir-i emn ve inzibat hususunda teayid-i mesai ve gayret
edilmesi... (Adalet dagitimi ve emniyet ve nizami yerle§tirme hususundaki
gali§malann arttinlmasi) . . .
3 — Gala-yi es'ar sebebiyle ahalinin dugar oldugu ihtiyag ve zaruretin defi igin
tedabir-i seria ve miiessire ittihaz olunmasi... (Pahalilik sebebiyle ahalinin
du§tugu ihtiyag ve zaruretin giderilmesi igin hizli ve tesirli tedbirler
alinmasi ) . . .
4 — istihsalat-i memleketin tezyidi esbabimn istikmal kilinmasi. . . (Memleket
verimlerini gogaltacak garelerin tamamlanmasi ) ...
5 — Miicrimin-i siyasiyeden mahpus veya muvakkaten menfi bulunanlarm af f i . . .
(Politika suglularmdan hapiste veya gegici olarak siirgiinde bulunanlarm
bagi§lanmasi ) . . .
6 — Ceraim-i adiye esbabmdan siilsan-i miiddet-i cezaiyelerini ikmal edenlerin
itlaki... (Adi curiam hiikiimliilerinden ceza miiddetinin iigte ikisini bitirmi§
olanlarm saliverilmesi ) .
7 — Menatik-i harbiyeden maade mahallerde muamele-s orfiyye icrasmdan sarf-i
nazarla umur-u cezaiyenin mehakime §evki... (Harp mintikalan di?indaki
yerlerden Orfi idarenin kaldinlmasi ve ceza i§lerinin sivil mahkemelerde
goriilmesi ) . . .
8 — Hukuk-u umumiyeye miiteallik olup kuvve-i te§riiyenin tasdikine vabeste
bulunan kararnamelerin ve umur-u maliyeye miiteallik mukarreratm akab-i ictimada
Hey'et-i Te§riiyeye teblig kilinmasi. . . (Umumi haklara ait olup meclislerin
tasdikine bagli bulunan kararnamelerle mail i§ler iizerindeki kararlarm ilk
toplantilarmda meclislere bildirilmesi ) . . .
9 — Memurin ve mtistahdemin-i devletin evsaf-i kanuniyeyi haiz erbab-i iffet ve
istikametten intihabma itina olunmasi... (Devlet memur ve mustahdemlerinin
kanuni vasif ve §artlar iginde dogru ve namuslu kimselerden segilmesine dikkat
gosterilmesi) . . .
10 — Memurinin esbab-i kanuniye mevcut olmadikga azil ve tebdilleri cihetine
gidilmemesi . . . (Memurlarm kanunda yazili sebepler di§mda i§lerinden
atilmamalari ve degi§tirilmemeleri ) . . .
Sadrazam, Kabine asasmi toplayip Have maddeleri gosteriyor. Birinci ve iigiincii
maddeleri aynen kabul ediyorlar. Be§inci maddedeki siyasi suglarm affmi umumi
mahiyette olursa Meclisten gegirmek gerektigini one siirerek hususi af §ekline
geviriyorlar . Yedinci maddeyi ayni manada, kiigiik bir degi§iklige ugratiyor,
sekizinci ve dokuzuncu maddeleri de esasen tabii bulup sanki aksi yapiliyormu§
gibi belirtilmesini uygun bulmuyorlar.
Bu arada Talat Pa§aya, yeni Padi§aha kar§i hiikiimet haysiyetinden fedakarlik
gosteriyormu§ gibi bir tavir aliyorlar ve saraya bizzat gidip itirazlari Hiinkara
izah ve kabul ettirmesini istiyorlar. Talat Pa§anm gozleri doluyor, mukabelesi
de «isterseniz §imdi gider, istifa ederim!» oluyor. Razi olmuyorlar, vaziyeti
Ba§katibin arzetmesine karar veriyorlar.
Vahidiiddin, Meclis toplanti halinde olmadikga ek tahsisat istenmiyecegine ve
«Kanun-u Esasi» di§i hiikiimler ne§redilmeyecegine dair Sadrazamdan §ahsen soz
almak §artiyle degi§iklikleri kabul ediyor, boylece ittihatgilarm keyfi
hareketine kar§i ilk barikat kurulmu§ oluyor ve yeni Padi§ahm, din, ahlak,
adalet, irade ve siyaset bakimlarindan ustun bir anlayis ve sahsiyet belirtici
«Hatt-i Htimayun»u, o felaket yilinda, geg kalmis bir lsik gibi pirildayip
soniiyor .
YENI PADI§AH HUZURUNDA
Veliaht Vahidiiddin Efendiye Almanya seyahatinde refakat eden Mustafa Kemal
Pasa'nin (Karlsbad)da tedavideyken yaveri Cevat Abbas'tan aldigi telgraf iizerine
istanbul'a geldigini ve bu defa Sultan Vahidiiddin ile karsilasmak iizere saraydan
gun istedigini ve aldigini kaydetmis ve oradan cuius merasimine gecerek bu
sahneyi ileriye birakmistik. Sirasi geldi:
Mustafa Kemal Pasa'nin istanbul'a gelmeden Sultan Resad'm Slum ve Sultan
Vahidiiddin ' in cuius haberini alinca saraya cektigi bir tebrik telgraf 1 vardir
ki, onun Vahidiiddin iizerindeki biitiin goriis ve kiymet hiikmiinii belirtir. Aynen:
«Ef endimizin tahta ciiluslari, bendenizde vatanimizm saadet ve selameti nokta-i
nazarmdan fevkalade iimitler tevlit etti. Sultan-i merhumun ziya-i ebedisinden
miiteessir olmakla beraber, vatanm, milletin, ordunun bazice (oyuncak) olmaktan
halas edilecegi kanaat-i tammesi, tesir-i vakn tadil eylemistir. Ubudiyet
(kulluk) ve tazmimat-i gakeranemin (kolece saygimm) Zat-i Sahaneye arzini rica
ederim.
19 Temmuz 1918
Ordu Kumandam
Mustafa KEMAL. »
Mustafa Kemal Pasa'nin yeni Padisah huzurundaki tavrini yine kendi agzmdan
dinleyelim:
«Seyahat arkadasim, Veliahd Vahidiiddinle bir-kag ay miifarakattan sonra, yeni
Padisah Vahidiiddin ' in salonuna Naci Pasa delaletiyle girdim. Bu andaki
tahassiislerimi soyle izah edebilirim: Tabt ' a oturmadan evvel gok seyleri gok
acik goriistiigiimiiz ve benim biitiin nokta-i nazarlarima tasdikkar mukabelelerde
bulunan bu zat, acaba hiikiimdar olduktan sonra benim aym tarzda gortismekligime
miisaade eder mi ve aym mukabelelerde bulunur mu? Bunda miitereddittim- iste
Padisah Vahidiiddin ile bu tereddiit iginde karsi karsiya geldik.
Beni 50k nazik kabul ettigini soylemeliyim. Veliahdligi zamamnda oldugundan
daha fazla miiltefitti. Oturdu, bana da karsismda yer gosterdi ve aramizdaki
tabure iizerinde bulunan sigaraliktan bir sigara alip verdi, kendisi de bir
sigara aldi ve yaktigi kibriti bana uzatti. Bu tavirdan gok iimitvar oldum.
Evvela kendisini miinasip bir lisanla tebrik ettim. Sonra gok miihim bir anda
Osmanli taht'im isgal etmis oldugunu izah ederken, dedim ki :
— Seyahatimiz esnasmda biitiin fikirlerimi gok agik lisanla soylemistim. Bu
dakikada aym tarzda goriismekligime miisaade buyurulur mu?..
— Hay, hay! . . . Dedi .
intizar ediyordum. Uzun miitalaalarim iginde esas nokta suydu:
— Derakab Baskumandanligi bizzat uhdenize aliniz, kendinize vekil degil, bir
Erkani Harbiye Reisi tayin ediniz! Her seyden evvel orduya sahip ve hakim olmak
lazimdir. Ancak ondan sonra dtisiintilecek miinasip kararlar tatbik olunabilir!
Vahidiiddin bu teklifim iizerine tipki kendini ilk defa Veliahd iken ikamet ettigi
sarayda gordiigiim vakit oldugu gibi, gozlerini kapadi ve az sonra su cevabi
verdi :
.— Sizin gibi diisiinen baska riiesa-yi askeriye var midir?
— Vardir! Dedim.
— Diisiinelim. . .
Dedi .
Miikalememiz kendiliginden miinkati olmustu.
izin aldim.
Birkag gun sonraydi. Naci Pasa, Padisahm beni izzet Pasa ile beraber kabul
etmek hususundaki iradesini teblig etti.
ikimiz Vahidiiddin ' in huzurundayiz . Ben bu daveti, aym fikir ve miitalaa iizerine
ikimizi birden dinlemek arzusunda bulunmus olmasiyla tefsir ediyordum.
Konustugumuz esnada bu nokta-i nazarimi takibe galistimsa da, miikalemeyi umumi
mevzulardan gikarmaya muvaffak olamadim. Vahidiiddin gok ih-tiyatkar tavirliydi-
Nihayet neticesiz bir miilakatla padisahm yanindan ayrildik.
Giinler gecti, tekrar yalniz olarak Padi§ahla goru§mek istedim. Beni bu sefer de
kabul etti. Ben ilk nokta-i nazarimda musir gorunen bir adam tavriyle, belki de
mukaddemesiz aym vadide konu§maya ba§ladim. Vahiduddin seri bir intikal ile
bana cevap verdi : — Pa§a, ben her §eyden evvel Istanbul halkini doyurmak
mecburiyetindeyim. Istanbul halki actir. Bunu temin etmedikce, almacak her
tedbir isabetsiz olur.
Bu cumlenin nihayetinde Zat-i §ahane gozlerini Kapadi . Ben tilki tabiatinde her
entrikamn her §ahidi oldugum yiizlerce misallerinden biri bulunduguma biiyiik
teessiirle kaani oldum. Du§undugum §u idi : Zati §ahane evvela Istanbul halkini
kazanmak istiyor, kendisinin te§ebbusat-i zatiyesi icin kuvvet ve istinat
noktasim burada ariyor. Fakat yine du§undum ki, §erait-i umumiye lslah
edilmedikge politikacilik nokta-i nazarindan dogru olsa bile, bu arzunun temini
kabil olabilir miydi?»
Acikca bellidir ki, Dunya Harbinin Osmanli imparatorlugu ve Turk ordusu
bakimlanndan cokii§ devresinde Mustafa Kemal Pa§anm biricik muradi,
Vahiduddin 'i dogrudan dogruya ordunun ba?ina gecirmek ve kendisini de ona Genel
Kurmay Ba§kani tayin ettirmektir.
Fakat Sultan Vahiduddin ' in Mustafa Kemal Pa§adaki emeli sezmesi, i§i §ahis
planimn iistiinde ve halk capinda ele almasi ve buna ragmen muhatabina nazik
davranmakta devam etmesi iizerine, Pa§a, Padi§aha itiraz etmeye kadar gidiyor
i§te kendi lisaniyle Vahiduddin 'e mukabelesi: «— Cok dogru du§uniiyorsunuz . Fakat
Istanbul halkini doyurmak icin almmasi lazim gelen tedbir ve te§ebbusler, Zat-i
§ahanenizi butiin memleketi kurtarmak igin alinmasi lazim gelen mubrem
(zorlayici) ve miistacel tedbirlere tevessiil etmekten menedemez. Heyet-i
umumiyenin selametini temin edecek mesai (gali§malar) ancak makinenin hey'et-i
umumiyesinin i§lemesiyle mumkun olur.»
Bundan sonra Mustafa Kemal Pa§a, Sultana soylediklerinin dogru olduguna
inandigini, ancak boyle hareket edilirse bir neticeye varmanin mumkun
olabilecegini haber veriyor ve sozleri fazla telakki edilse bile soylemege
mecbur oldugu kaydiyle diyor ki :
«— Yeni Padi§ahin mebde-i hareketi (i§ ba§langici) kuvvete tesahup etmek
olmalidir. Devleti, milleti ve butiin menfaatleri mudafaa eden kuvvet, ba§kasimn
elinde bulundukga sizin padi§ahliginiz dahi lafzi (sozde padi§ahlik) olmaktan
kurtulamaz ! »
Vahiduddin 'i butiin kuvvetleri eline almaya ve her §eye hakim olmaya, ondan sonra
da Mustafa Kemal Pa§ayla elele cali§maya davet eden bu sozlere padi§ahm verdigi
cevap son derece kapali ve bir o kadar da manalidir.
Mustafa Kemal Pa§adan naklederek bildiriyoruz :
«Padi§ahm verdigi cevaba §u ciimle kari§ti:
— Ben icabeden §eyleri Talat ve Enver Pa§a Hazretleriyle gorii§tiim!
Bunu soyleyen zat, daha birkag ay evvel, Veliahtligmda Talat ve Enver
Pa§alardan miiteneffir (tiksinici) oldugunu anlatan ve bu adamlarm memleketi
mahvolmaktan ba§ka bir neticeye isal etmesi (vardirmasi) mumkun olmayan
hareketlerini tenkid eden Vahiduddin ' di . §imdi Padi§ah ve Halife Vahiduddin, bu
zevatla gorii§mii§, memleketin selameti igin icabeden tedbirleri almi§
bulunuyor... Vahiduddin demek istiyordu ki :
— Siz vazife ve selahiyetiniz fevkinde benimle laubalilik mi etmek istiyorsunuz?
Bu maksadi anladiktan sonra, Vahiduddin ' in kar§ismda benim vicdani vazifem
hitam bulmu§tu. Ayaga kalktim. Miisaade talep ettim. Gozlerini kapadi ve hie bir
kelime telaffuz etmeksizin elini uzatti.»
Hig bir kiymet hiikmii koymaksizm aynen Mustafa Kemal Pa§anm lisanmdan
naklettigimiz bu tablodan sonra sozii yine kendisine verelim:
«Salondan giktigim vakit, Naci Pa§a gozlerimdeki teessiirii okumu§ gibi goriindii.
Kelime teati etmeden uzakla§tim. Perapalastaki daireme geldim ve dii§iinmege
ba§ladim. Haci zannettigimiz zatin ziri-bagalde (egerin altinda) hagi gikmi§ti.
Artik ba§ka bir §ey aramak lazimdi. Birkag gun daha gecti. Vakitsiz kimseyi
iirkiitmek istemedigimden, Cuma selamlik merasiminde, Yildizin Sultan Hamid yapisi
camiinde ben de ordu kumandani sifatiyle ispat-i viicut etmekteydim. Bir gun
namazdan evveldi, bir salonda Ba§kumandan Vekili Enver Pa§a, izzet Pa§a, Vehip
Pa§a, Balkan muharebesini idare etmi§ biiyiik kumandanlarla beraber namaz vaktini
bekliyorduk. Namazdan sonra Naci Pa§a, Zat-i §ahanenin, hususi salonunda beni
gormek istedigini bildirdi.
— Yalniz midir?
— Hayir! Yaninda iki alman generali var ! . .
— Rica ederim, onlar giktiktan sonra Zat-i §ahane ile ben yalniz goru§eyim.
— Ben de bu noktayi takdir ettim. Birkac defa vukubulan iradelerine munasip
cevaplar verdim. Fakat anliyorum ki, sizi bu generallerin yaninda kabul etmek
istemekte musirdir.
— Miimkiinse bir daha te§ebbiis ediniz.
Naci Pa§a elinden geleni yapti ve hatta padi§ahm kulagma: «Generaller
gittikten sonra kabul etmeniz miinasiptir» dahi demi§. bilakis onlar orada iken
gelmekligimi soyleyince, Naci Pa§a bunda bir maksad-i mahsus olacagma zahip
olarak bunu bana anlatti.
Vahidiiddin ' in yanma girdim. Ne nazik, ne takdirkar bir Padi§ah! Heniiz ayakta
iken, Alman generalleri kar§ismda kisa bir nutuk soyledi. Bu sefer sozleri
acikti: (Qok takdir ve emniyet ettigim bir kumandan ! ) diye ve bu sozleri ile
beni onlara tanitiyordu-
Oturduk, dedi-ki: (Sizi Suriye kumandam tayin ettim- Oradaki vaziyetler
ehemmiyet kesbetmi§; oraya gitmekliginiz lazimdir. Sizden talebim §udur:
taraflari dii§man eline gecirtmiyeceksiniz ! . . Verdigim vazifeyi muvaf f akiyetle
ifa edeceginizden eminim. Derhal o hattaya (kit'aya) hareket etmelisiniz ! )
Ve Mustafa Kemal Pa§a, Vahidiiddin ile Padi§ahligmm ba§mda ancak bu kadar
temas imkani bulduktan ve Hiinkar iizerindeki niifuz tecriibesini sadece bu noktaya
kadar yiiriitebildikten sonra, merkezden uzakla§tirilmi§ ve bir nevi harcanma
noktasma gonderilmi§ olmanin zehabi icinde Suriyeye gidiyor.
YENI PADI§AHIN KILIQ ALAYI
Sultan Vahidiiddin taht'a ciki§mdan kisa bir miiddet sonra, 31 Agustos 1918
tarihinde adet geregince, Eyiibsultanda kilig ku§aniyor.
Fakat Vahidiiddin ' in kilic ku§anma hadisesi hayli geki§meli... Son bir iki
padi§ahin kiliglarim bulandiranlar §eyhulislamlar oldugu halde, yeni Padi§ah
Musa Kazim Efendiyi istemiyor. Acaba mason veya ittihatci oldugundan mi, neden,
mechul... Bu vazifeyi vaktiyle yapagelmi§ olan Mevlana torunlari gelebiler de
uygun gorulmuyor. Zira Abdiilhamid Han 'in hal ' i zamaninda Qelebi Abdiilhalim
Efendi Ulu Hakan ' a telgraf cekerek «Sen benim ecdadimm taktigi kilici ta§imaya
layik degilsin!» diyecek kadar kiistahlik, nadanlik ve yahudi emellerine
u§aklikta a§iriya gitmi§ ve Vahidiiddin ' de gayet hakli olarak celebilere giiven
kalmami§tir . «Nakib-iil e§raf» dedikleri siniftan birinin de «Seyyid» veya
«§erif» vasifli Peygamber nesliyle alakasi olmayinca ayrica tercihine liizum
kalmiyor ve boylece kilici kimin ku§andiracagi bir mes'ele oluyor. Bereket
versin ki, o siralarda §eyh Sunusi bir denizalti ile Bingazi'den Istanbul 'a
gelmi§tir .
— i§te en uygunu bu !
Diyorlar ve kilici takmak §erefini ona veriyorlar. gun erkenden §ehzadelerle
damatlar saraya toplaniyor ve Sogiitlii yatma binip Eyiib ' e gidiyorlar. Zat-i
§ahane de, on cifte saltanat kayigiyle, yaninda «yaver-i ekrem» izzet Pa§a ve
ba§yaver Naci Bey, Eyiib'e gidiyor. ince ve kalin vapur diidiikleri, kilig alayina
gikan yeni Hiikiimdari selamlamakta . . . Hiinkar, Eyiib iskelesinde kar§ilaniyor ve
oradan Hazret-i Halidin tiirbesine kadar yaya yiiriiyerek tarn tiirbenin oniinde
merasim noktasma geliyor. Biitiin ( saray, devlet ve hiikiimet ileri gelenleri
orada... Meydanda «maiyyet-i seniyye» siivarileri saf halinde bekliyor ve atlar
ki§niyor. Ve i§te §eyh Sunusi, tiirbenin oniinde «Hazine-i Hassa» kethiidasinin
uzattigi kilici alip Hiinkarin beline takiyor. Dua ve tebrikler...
Di§arida «at bin!» kumandasi ve Padi§ah dort atli arabasinda, Edirnekapisi
istikametinde surlara dogru yol almakta...
Edirnekapismda, istanbulun, §ehremini (Belediye reisi), yine adet icabi, §ehrin
anahtarini Sultana takdim ediyor.
Manzaraya bakan, Tiirkiyenin bir felaket iginde degil de, saadet deminde
bulundugunu sanir. Nitekim Sadrazam Talat Pa§a, tarn Eyiib'den arabalara binildigi
sirada Padi§ahin yanma gelip §u haberi vermi§tir:
.— Qanakkaleden dii§man tayyareleri gegmi§... Istanbul 'a dogru geliyorlar . . . Bir
tehlike olabilir.
Sultan Vahidiiddin ' in giiliimsiyerek verdigi cevap:
«— Onlar medeni insanlardir. Boyle dini bir merasim esnasmda taarruz etmezler!»
Ve higbir tela§ eseri gostermiyor.
Hiinkar, Fatih'in tiirbesi oniinde arabadan inip biiyiik ceddinin mezarmi ziyaret
ediyor ve aym hareketi Qemberlita§ta, biiyiik babasi Sultan Mahmud'un sandukasi
ba§inda da tekrarlayip Divanyolu boyunca ilerleyerek Topkapi Sarayma gidiyor.
Kilig alayinm ertesi giinii, Hiinkar, Ba§katibine §6yle demektedir:
«— Bu alay esnasmda Istanbul 'u fevkalade harap gordtim ve 50k iiziildiim.»
Mabeyn Ba§katibinin tarn da mabeyinci ruhuna uygun cevabi :
«— Harap olarak buldugunuz miilkiiniizii in§aallah mamur olarak goriirsiiniiz!»
Ba§katip hatiralarmda bu konu§mayi kaydettikten sonra Have ediyor:
«— Bu temenniyatim karin-i kabul olmadi.» (Bu dilegim Allah tarafmdan kabul
edilmedi ) . . .
Zavalli Sultan Vahidiiddin, ig ve di§iyle harap olarak teslim aldigi
imparatorlugun gokii§iine birkag hafta kaldigini hisseder gibidir. kadar igli ve
iizgiin . . .
CAN gEKI§ME DEVRESI
Vahidiiddin ' in taht'a oturdugu 1918 yili yaz mevsiminin ortasi ve sonu, ittifak
devletleri ordularimn can geki§me devresidir.
Yeni Padi§ah kilig ku§andiktan sonra gelmeye ba§layan cephe haberleri, Almanya,
Avusturya ve Tiirkiye harp sahalarmda artik panik hiikiim siirmeye ba§ladigim
gizleyemez mahiyettedir . Bu vaziyet kar§isinda millet inler ve halk iirperirken,
devlet organlari iginde bir homurtu ve sizilti halinde ittihat ve Terakki
rejimine ba§ kaldiri§ Ayan Meclisinde tecelli ediyor. Damat Ferid Pa§a,
Qiiriiksulu Mahmud Pa§a, bir de eski ittihatgi ve §imdi muhalif ve her an donek
me§hur Ahmed Riza, hiikiimet aleyhinde agizlarma geleni soylemeye ba§liyorlar.
Bu vaziyette hiikiimet Ayan Meclisine kendi adamlarmdan bir grup sokup
ekseriyeti elde tutmaya bakarken gosterdigi namzetlerin gogunu kabine azasi
olarak one siirmek gibi abes derecesinde bir zaaftan kendisini kurtaramiyor .
Fakat hadiselerdeki kotii cereyan oylesine birbirini kovaliyor ki,,
dii§iiniilenlerden hig birini yerine getirmeye zaman ve ihtiyag kalmiyor ve
iradeler meflug halde, mukadder akibeti beklemekten ba§ka bir tedbire akil
erdirilemiyor .
Vahidiiddin ' in, taht'a gikar gikmaz bir miiddet igin tahammtil gostermek kararmdan
ba§ka bir §ey dii§iinebilmesine imkan olmayan ittihat ve Terakki Hiikiimeti 6z
kadrosu ile de kopma ve birbirini suglama alametleri gostermekte . . .
Mesela mason §eyhiilislam Musa Kazim Efendi, saraya her geli§inde, rastladigi her
adama §6yle dert yanmaktadir:
«— Ben neticeyi iyi gormiiyorum! Ah, §u i§in iginden az zararla gikabilsek».
Bu mural sozlere dayanamayan Ba§mabeyinci Lutfi Bey nihayet dayanamiyor:
«— . Bu sozleri, diyor; bize soyleyeceginize Meclis-i Viikelada soylesenize ! »
Tarn o esnada Enver Pa§a huzurdan gikmi§, Ba§-mabeyincinin odasi Oniinden
gegmektedir .
Seyhiilislam, agik kapidan gegtigini gordiikleri Enver Pa§aya dogru elini uzatip
§u cevabi veriyor:
«— Evlad, soyliiyorum, soyliiyorum ama §u delikanliya soz anlatabiliyor muyuz?
§eyhiilislam Efendi yine fetva vermeye ba§ladi, diyor !»
Vaziyetin biitiin kotiiliigiiyle gokii§ten bir an, evvelki nezaket anini ihtar
etmesine ragmen, Sultan Vahidiiddin, sarayla hiikiimet arasmdaki miinasebetlerde
§ahsiyet ve hakimiyet prensiplerini her gun biraz daha kuvvetlendirmek
metodundan fedakarlik gostermiyor. Mesela Sultan Re§ad devrinde «vtikela»
kadrosunun ileri gelenleri, i§leri ve mes'eleleri olsun olmasm, izinsiz saraya
gelip huzura gikarlar ve . aym tarzi Sultan Vahidiiddin'e kar§i da tatbik etmek
isterlerken birdenbire §u emir kar§ismda api§ip kaliyorlar:
«— Sadrazam ve Enver Pa§adan maadasi i§i olup da evvelden istizan etmedikge
(izin almadikga) huzura kabul edilmeyeceklerdir . »
Hatta bir gun Ayan Reisi Rifat Bey saraya gelip kabuliinu rica etmi§se de
Padi§ah, me§guliyetinden bahsederek kendisini kabul etmemi§ ve Ayan Reisi
istifaya gitmek istedigi halde Talat Pa§amn zoriyle yerinde kalmi§ti.
sirada §ehzade Abdiirrahim Efendi, yeni Padi§ahm ciilusunu resmen bildirmek
iizere Almanya ve Avusturya imparatorlariyle Bulgaristan Kralma gonderiliyor .
Eski Sadrazam Tevfik Pa§a da beraber... Bunlar Sirkeci istasyonundan ayrilirken
tepeden inme bir haber:
— Bulgar cephesi goktii. Bulgar ordulari panik halinde geri gekiliyor!
Bir de biitiin Istanbul ufuklarim yalayan bir §ayia:
— Hariciye, Nafia, Dahiliye, Posta ve Telgraf Nazirlari istifa etmi§!... Kabine
mu§kul durumda! . . .
Bir gun sonra bir haber daha:
— Bulgar Krali §ehzadeyi Sofya garmda kar§ilayip son vaziyet kar§ismda merasim
yapilamadigi igin oziir dilemi§.
ittifak cephesinde tarn bir «herc-u-merc» ve tek tek dize geli§...
Alman ordulari Fransa topraklarmda, gittikge bozguna donen bir ric'at halinde;
Suriyedeyse Mii§ir (Leyman) Pa§a kumandasi altmdaki ordular, ingilizlerin ani
bir baskini neticesi tuzla buz olma vaziyetinde . . .
Almanya ve Avusturya, Amerikaya ba§vurarak sulh istemekte, itilaf devletleri de
buna «hayir!» cevabim vermekte...
Zavalli Sultan Vahiduddin; onun, heniiz taht iizerinde gozlerini ugu§turmaya vakit
bulamadan §ahit oldugu manzara budur.
Almanya ve Avusturyamn sulha aracilik yapmasmi istedikleri Amerikadan
aldiklari cevap:
«— itilaf devletleri kendilerine harp ilan edenlerle sulh yapmayi kabul
etmiyorlar ! »
Kar§iligindan ibarettir.
Rusyada komiinizma ve tarn bir ana-baba giinii . . . Fakat Almanya ve miittef iklerinin
bu durumdan f aydalanmalarma imkan yok... Zira Dogu Avrupadan ba§ka her cephede
yikilmi§ bulunuyorlar . Ustelik Almanya ve Avusturyada sosyalistler orduyu
iginden de lif lif gozmekteler.
Bu hal kar§isinda ruhi, ahlaki, idari, siyasi, iktisadi ve askeri tarn bir
izmihlal tablosu gizen Tiirkiyeyi hayal edebilmek lazim... Koskoca
imparatorlugunun iizerine asil yumrugu o yemi§ ve Cermon utopyasimn hazin
macerasi Almanya di§i memleketlerde cereyan eder ve sonunda maglubiyete
ugrarken, Tiirkiye, sadece 6z vatani iginde hayat hakkmi kabul ettirmeye gali§a
gali§a her §eyini kaybetmi§tir . Tiirkiyeyi kuyruk diye takip goklere yiikseltmeyi
taahhiit eden ugurtma, havada paramparga ve ate§ler iginde kaldigi zaman, zaten
kuyruk diye bir §ey kalmami§ bulunmaktadir .
i§te ittihat ve Terakki'nin Cermen iitopyasmdan daha mecnun hayali ve bu hayalin
neticesi... Ve tarn netice anmda Osmanli tahtma gegen Padi§ahin talihsizlik
derecesi ve istirabi. . .
Vahiduddin ' in ilk anda elbette ki, deviremeyecegi ittihatgilar, di§aridan gelen
riizgarla havada savrulmak mahkumiyetinde bulunuyorlar.
Simdi ne olacak? Topyekun istifa edip bir kenara mi gekilecekler , yoksa bir
kenara gekilip silinivermekle unutturulamaz suglari yiiziinden, bir ev gibi
yaktiklari vatani birakip kagacaklar mi?
Her §eyden evvel ilk i§leri istifa etmek veya onlara kar§i ilk i§, kendilerini
istifaya davet etmek olmali degil mi?
Sultan, Talat Pa§ayi, yeni Veliahd da Enver Pa§ayi istifaya zorladilar.
Kabul ! . . .
Fakat Tevfik Pa§anm reisligi altmda kurulacak yeni kabinede ittihatgilardan
iki ki§inin, bilhassa Maliye Naziri Cavit Beyin bulunmasmi §art ko§uyorlar ve
Talat Pa§a lisaniyle §u gerekgeyi one suriiyorlar:
«— Cavit Bey muamelat ve taahhiidat-i maliyeye giri§mi§ oldugundan nereden ve ne
suretle para bulunacagmi bilir. Halbuki harigten gelecek maliye naziri bu
i§lere vakif olmadigmdan devlet bir de para sikmtisma dii§er; ahval bir kat
daha kesb-i velkamet eder . »
Yani demek istiyorlar ki :
— Biz devleti batirdik; §imdi de hukumetten elimizi, etegimizi gekiyoruz! Fakat
hig olmazsa §u diinya gapmda me§hur ve fevkalade becerikli Maliye Nazirimiz
(Selanik donmesi Cavit Bey) yammzda kalsin da dumandan tereyagi gikaran mall
ve iktisadl dehasiyle devletin para derdine merhem olmakta devam etsin...
Bu fikrin iginde bir de akibetleri meghul ve pek vahlm olan ittihatgilarm,
yeni hiikiimette nazik bir kopruba§i noktasini tutarak kendilerine destek
aramalari taktigi var . . .
Padi§ah bu teklife razi gibi duruyorsa da Tevfik Pa§a asla yana§miyor ve
ittihatgilarm topyekun tasfiyeleri prensipini miidafaa ediyor.
Tevfik Pa§a, kabinesini kurmak igin bir hafta ugra§iyor, geceli giindiizlii saraya
gelip gidiyor ve Padi§ah ile aralarmdaki miinasebet o kadar mahrem tutuluyor ki,
Mabeyinden hig kimse, hig bir §ey sezemiyor.
Ba§katip Ali Fuat Tiirkgeldi; hemen biitiin saray esrarini ayaklari altina serilmi§
gormeye ali?an mabeyn havasmdaki bu bilgisizlikten o kadar hayrettedir ki,
vaziyeti Sultan Vahidiiddin ' in karakteriyle izaha gali§maktan ba§ka gare bulamaz:
«— Sultan Vahidiiddin ' in garip bir mizaci vardi . Bir takim hususatta ve ezciimle
kabine tebeddiilatmda bazen her §eyi soyler, bazen de her §eyi ket-mederdi
(gizlerdi) . Bazi kere dahi bir i§in evveliyati yerine neticesini soyleyip iki
ucu bir araya getirilmedikge i§in mahiyeti anla§ilmazdi . »
ILK KABINE VE MONDROS MUTAREKESi
Sir saklamayi bilen bir padi§ah kar§ismda boylece api§iveren Mabeyn zekasi,
birdenbire, «evveliyat dedigi sebep safhasini anlamadan, yeni Hiinkarm kurdugu
ilk hiikiimet olarak, eski Bahriye Nazirlarmdan ve «Yaver-i Ekrem» izzet Pa?amn,
Sadrazamliga getirildigini ve yeni kabineyi te§kile memur edildigini hayretle
goriiyor .
Ya, ne oldu Tevfik Pa§aya?
Meghul ! . .
siralarda Padi§ah, saltanat degi§ikligi dolayisiyle Mill! Meclisi toplantiya
davet etmi§ ve Ba§katibinin ifadesiyle «ilk ve son defa olarak» Mecliste
gorunmu§tur . Padi§ah bildirilerinin, Sadrazamligmdan beri Talat Pa§a tarafindan
Meclise okunmasi adet olmu§tur. Bu defa da Hatti o okumu§, okuma bitince Sultan
Vahidiiddin locasindan inmi§, gayet vekarli adimlar atarak kiirsiiye yuriimii§,
gikmi§; ve §u ana kadar tipi ve hali iizerinde kaydettigimiz rivayetlere aykiri
§ekilde, gozlerini yummaksizm ve ses tonunu du§iik tutmaksizm, «giir ve metin
bir sesle» meb'uslara demi§tir ki :
«— §er-i §erif (§eriat) ve Kanun-u Esasi (Anayasa) ahkamma riayet ve vatan ve
millete sadakat edecegime yemin ettigim gibi, sizden de yemin talep ederim!»
Bomba tesiri! . . Bir an, herkes donmu§ gibi! . . Boyle bir gokii§ aninda Padi§ah,
artik modala§tirildigi gibi, millet tarafindan sadakat yeminine davet edilirken,
kendilerini millet yerine koyanlardan da ayni yemini istiyor. Daha dogrusu,
gergekte yeminin, kendilerini millet yerine koyanlara du§tugunii ve asil zuliim ve
hak yikiciliginin onlar tarafindan gelmek ihtimalini ihtar ediyor!
ittihatgilarm son giinlerindeki bu tablo Meclisin Qilgmca alki§lariyle kapanmi§
ve bir zamanlar ittihatgilarm gozbebegi ve Hanedanm can dii§mani, sadece §ahsi
hirs ve menfaat du§kunii Ahmed Riza, son devrelerde ittihatgilarla arasi
agildigi, onlardan bekledigini bulamadigi ve o yiizden Veliahtligmda
Vahidiiddin'e kapilandigi igin Ayan Reisligine getirilmi§tir . Talat Pa§a da
istifa etmi§ ve komitenin kolu kanadi kirilmi§ bulundugundan bu tayine kimsede
itiraz mecali g6riilmemi§tir .
izzet Pa§a; hiikiimeti te§kile memur kilmmca, birkag gun siiren hazirlik ve
hususiyle Seyhiilislam mes'elesi iizerinde uzun geki§meler neticesi, nihayet
kabinesini kurabildi. §eyhulislamliga Dagistanli Omer Hulusi Efendinin
getirildigi yeni kabinede, dikkate deger isimler, Maliyede alikonulan Cavit
Beyle, Dahiliyeye memur edilen Fethi Bey (Cumhuriyet dev-ruiin Fethi Okyar'i) ve
Bahriyeye verilen Rauf Bey (Hamidiye kahramani Rauf Orbay)dan ibarettir.
Sultan Vahidiiddin ' in, miitareke isteyen miittef iklerine uyarak harbi durdurma
te§ebbusiine hiiviyeti bakimmdan miisait bir (transit - aktarma) hiikiimeti olarak
kurdugu bu kadro ittihatgi bula§igi ve itilafgi kari§igi bir yamali bohga
tecriibesidir ve felaketten sonra vatani igeriden ve di§aridan kurtarici bir rol
oynamak giiciinde; degildir.
izzet Pa?amn ilk i§i, zaten biricik memuriyeti icabi; itilaf devletlerinden
miitareke istemek oldu. Bunun igin, Tiirkiye'de esir bulunan General (Tavskend),
Tiirklere hayran geginen ruhu bakimmdan en uygun arabulucu sayildi ve i§
ingiltere Akdeniz Filosu Kumandanma havale edilerek miitareke §artlarini
g6rii§menin kapisi agildi.
Sultan, miitareke §artlarmi tespit etmek iizere birinci murahhasliga Damat Ferit
Pa§anm tayin edilmesi dileginde bulunuyor. Fakat yeni Sadrazam bu dilege
§iddetle kar§i koyuyor:
«— Bu adam bir mecnundur; bu misillu veza-if-i miihimme kendisine nasil tevdi
olunabilir?»
Sultamn cevabi, Ferit Pa?amn bazi gulling fikirlere saplanan, idrak, vekar ve
ciddiyetinden uzak bir insan oldugunu inkar etmeyici, fakat onu giidiimii kabil bir
insan kabul edici mahiyettedir :
«— Biz onu idare ederiz!»
izzet Pa§a, Ferit Pa§ayla gorii§iip kendisine talimat vermek emrini aliyor ve Ayan
dairesinde kar§ila§tigi Ferit Pa§anin, belki iyi niyetli, fakat gergekten
giiliing, §u mukabelesi kar§isinda kaliyor:
«— Devletin temamiyet-i miilkiyesi iizerine miitareke ahdini kabul ettiremezsem
hemen bir sefine-i harbiye (harp gemisi) isteyip Londraya azimet ve ingiltere
Krali ile miilakat ederek ve (ben senin babanin kadim dostu idim, arzularimm
kabuliinii senden beklerim) diyerek teklif atimizi kabul ettiririm.»
Bu (Don Ki§ot)vari davram§ kar§ismda izzet Pa§anin akli ba§indan gidiyor.
Viikela hemen toplamp boyle bir insanin Tiirkiye temsilcisi olarak miitareke
§artlarim gorii§mek iizere itilaf kuvvetleri nezdine gonderilmesine var
kuvvetleriyle kar§i duruyorlar.
Neticede Bahriye Naziri Rauf Beyin reisliginde bir hey ' et segiliyor ve miitareke
§artlanmn gorii§iilecegi yer olarak tespit edilen Mondros'a gonderiliyor .
Mondros yahut (Mudros), Limni adasinda bir limancik.
Sultan Vahidiidin ' in, murahhaslara, bilhassa korumaya dikkat etmeleri gereken
esaslar olarak dikte ettirdigi iki madde vardir:
1 — Hilafet-i celile ve Saltanat-i Seniyye ve Hanedani Osmanli hukukunun
mahf uziyetinin temini...
2 — Bazi eyalata verilecek muhtariyet-i idarenin §ekil ve mahiyeti temin
olunarak muhtariyetin yaliniz idari olup siyasi olmamasi; §ayet higbir gare ve
imkan bulunamayip da siyasi olacak ise istiklaliyet daha ehven olacagi ve eger
siyasi muhtariyeti kabul edecek olursak Alemi islam'a ihanet etmi§ olacagimiz
f ikrindeyim.
31 Ekim 1918 sabahi, Zat-i §ahane, Ba§katibini gagirip Mondros 'taki hey'etten
gelmi§ oldugu Sadrazam tarafindan bildirilen ikinci telgrafin hala saraya
bildirilmemi§ olmasindan duydugu iiziintiiyii belirtiyor ve kelimesi kelimesine §u
sozleri soyliiyor.
«— . Sadrazam Pa§a Hazretleri bizi bu kadar ihmal etmeseler iyi olur! Makamin,
mevkiin, §ahsiyetin ehemmiyetini, Talat Pa§a, biraz geg ise de daha iyi
anlami?ti . »
Talat Pa§a gibi bir komiteciye §ahsiyetini kabul ettirip de seri mail bir
Sadrazama bunu anlatamadigini soyleyen ve biitiin kiymeti §ahsiyet Olgiisiine
baglayan, yani malik bulundugu §ahsiyetin §uuruna da sahip olan Vahidiiddin ' in bu
sozlerinde, olanca karakteri yatmaktadir. Padi§ah, bundan sonra Have ediyor:
«— Hariciye Nazirina telefonla sor ki, 48 saattir intizar ettigim (bekledigim)
halde telgrafnamenin gonderilmemesi ne gibi esbab-i mucibeden ne§'et etmi§tir?»
Ve mes'ele anla?iliyor: Gelen telgrafin §ifresi goziilemedigi igin yeniden
haberle§mek icap etmi§ ve bu yiizden netice saraya takdim olunamami§tir.
Miitareke miizakereleri 4 gun iginde neticeleniyor ve murahhaslar istanbul'a
doniiyor .
10 Kasim 1918 Cuma giinii, selamlik merasiminden sonra, hey'et, saygilarini arz ve
miizakerelere ait tamamlayici bilgi vermek igin saraya geliyorsa da, Zat-i
§ahanenin soyunup Hareme gekildikleri beyaniyle huzura kabul olunmuyorlar .
imparatorlugun ilk gokii§ vesikasi halindeki boyle bir miitareke §artlarini kabul
zorunda kalan taraflar olarak, ne Padi§ah murahhaslara yiiziinii gostermeye, ne de
onlarin yiiziinii gormeye muktedir... Vebal ve sebebi kendisine ait olmayan bir
ukubet ve neticenin Sultan Vahidiiddin tizerindeki gile ve istirabi o kadar biiyiik
ve derin . . .
gun, Ba§mabeyincinin odasmda oturan Rauf Bey adeta bir mujde tavriyle §u
haberi veriyor:
— Almanlar Goben (Yavuz) zirhlisim bize biraktilar!
En kiigiik ve manamiz bir menfaati bile teselli vesilesi sayacak kadar §a§km hale
gelen ruh haletine bakin ki, i§te bu zirhli vesilesiyle girdigimiz Cihan Sava§i
neticesinde §u kadar asirlik bir imparatorlugun gumbiir gtimbtir g6kii§iine §ahit
olduktan sonra aym zirhlinin elimizde kalmasmi adeta nimet sayiyoruz !
Sartlarmdan en agin, itilaf kuvvetlerinin emniyetleri bakimindan gerekli
gordiikleri takdirde, Turk vatamnda diledikleri yerleri, diledikleri anda i§gal
edebileceklerine dair madde olan Mondros Miitarekesi, biitiin kilit noktalarim ve
Istanbul yolunu agiyor, Turk ordusunu topyekun silahtan tecrid ediyor, miinakale
ve muhabere vasitalarina el koyuyor ve Tiirkiye'yi, sulh masasinin cellat
hakimlerine teslim edilmek iizere prangaya vurmu§ bulunuyordu.
Miitareke §artlari kendisine bildirilince Vahidiiddin yildirimla vurulmu§a dondii,
elinden tesbihi dii§tii ve halini belli etmemek igin arkasim doniip bir miiddet
oylece kaldi, tek kelime konu§amadi.
Felaketin asil sorumlularma gelince (Talat, Enver ve Cemal Pa§alar), onlar da
Enver Pasanin yalisinda toplandilar ve sabaha kar§i bir Alman harp gemisiyle,
Karadeniz ve Kostence iizerinden Almanya yolunu tuttular.
Blitun halinde esir olmu§, her tarafmdan baglanmi§, ayrica parga parga
dogranmi§, her pargasi ba§siz ve §uursuz kivranan bir vatanda, birtakim sarsak
ve salak vezirler arasmda, olanca gapiyle felaketi hissedici, yapayalniz bir
ba§"; ileride ismi «vatan haim»ne gikacak Sultan 6. Mehmed Vahidiiddin...
ittihat ve Terakki kodamanlarmm, yere serdikleri yaraliyi birakip kagan
kaatiller gibi savu§malari karsismda izzet Pa§a kabinesindeki ittihatgi
bula§igi da siliniverme istidadim gosteriyor ve Mondros'u imzalamak gibi
mecburi bir felakete katlandiktan sonra bu intikal kabinesinin de i§i bitmi§
bulunuyor. Bilhassa, bu kabine, igindeki Adliye Naziri ve ittihatgi artigi eski
§eyhtilislam, Hayri Efendi ile Maliye Naziri Cavid ve hatta Fethi Beyleri atip
yepyeni bir renge buriinmek borcu altinda, ba§tanba§a renksiz hiiviyetinin ancak
istifa ile telafi yolundan ba§ka garesi kalraadigini anliyor ve bir fedai hizmeti
goriip harcanmi§ olmayi kabul vaziyetinde kaliyor.
Taht ' a gikar gikmaz Enver Pasanin «Ba§kumandan Vekili» unvanini degi§tirip,
Ba§kumandanligi makamina tahsis edercesine, ona. Harbiye Nazirligindan sonra
sadece «Erkan-i Harbiye-i Umumiye Reisi» sifatim kafi goren Padi§ah ilk intikal
kabinesi pe§inden elini, ayagini ve dilini baglayici §artlara ragmen blitlin
§ahsiyet ve hakimiyetini takinmisti. Mesela izzet Pa§a kabinesinin istifa
tezkeresinde, Padi§ah tarafinda hiikumeti istifaya zorlama keyfiyeti «Kanun-u
Esasi»ye aykiri gosterilecek kadar ileriye gidilince, istifa kagidim getiren
Hariciye Nazirma §u sert iradeyi teblig ettiriyor:
«— Bu ihtarimm Kanun-u Esasi ahkamma mugayir bir hareket gibi add ii telakki
olunmasma teesslif ederim! Buna binaen kabinenin istifasim kabule mecbur oldum.
Bilciimle isnadat-i gayr-i muhikka (haksiz isnatlar) redd ii iade olundugu gibi,
bu isnadati da aynen iade ederim. »
ig ve di§ §artlarm mutlaka iktidardan uzakla§tirilmasim gerektirdigi izzet
Pa§a kabinesi her§eye ragmen ve bizzat Cavit Beyin telkiniyle direnmeye
kalkismca, Vahidiiddin tarafmdan darbeyi yiyor,- boylece devletin tarn da gokli§
aniyle beraber, Osmanli tahtmda, gelmi§ ve gelecek devlet reislerinin en
talihsizi olarak, Me§rutiyet tecriibesine ait ilk §ahsiyetli hiikiimdar beliriyorsa
da, yine talihsizligi icabi, bu manayi gosteremiyor .
izzet Pa§a kabinesini siipiirdiikten bir gun sonra, vak'adan pek sinirlenmi§ ve
ayrica hastalanmi§ olarak kapandigi Harem dairesinde Ba§katibine soyledigi
sozlere dikkat edelim:
«— . Ben devlet ve memleketime hizmet etmek timidinde bulunmasaydim Qengelkoyiinde
rahat rahat otururken bu bar-i azimi (muazzam ytikti) kabul etmezdim. Bu ya§tan
sonra mezarima padi§ah diye yazdirmak hevesinde degilim!»
Ve sonra, hisli hisli Have ediyor. «— Vallahi Talat Pa§aya aciyorum!» Ve bu
defa Sadrazam, Tevfik Pa§a... Tarn o sirada Mustafa Kemal Pa§ayi istanbul'a
donmli§ buluyoruz. izzet Pa§a tarafmdan davet edildigini iddia edenler de var . . .
Haydarpa§ada trenden inince itilaf kuvvetlerine mahsus, 60 pargayi a§an harp
gemilerini Istanbul sularinda goriiyor. Kohne bir motora binip Sirkeciye gegiyor
ve oradan Babi-aliye tirmamyor, izzet Pa?amn huzurunda Dahiliye Naziri Fethi
Bey. . . Ogii ba§ba§a verip konu§uyorlar . . .
Mustafa Kemal Pa§a'ya deniliyor ki : — Biz gitmek iizereyiz! Padi§ah Tevfik Pa§aya
yeni bir kabine kurduruyor.
Mustafa Kemal Pa§a vaziyeti bilmekte ve yeni kabinede Harbiye Nazirligini
iizerine almak istemektedir . Artik gokmii§ bulunan cepheyi birakip Istanbul 'a
gelmesindeki hikmet de budur.
Onun bu emelini Enver Behnan §apolyo'ya dikte ettigi hatiralarindan agikga
ogreniyoruz .
YINE MUSTAFA KEMAL PA§A VE . . .
Hemen her eski adamin bildigi, duymu§ bulundugu bir rivayet halinde, Mustafa
Kemal Pa?a'mn Harbiye Nazirligina arzu gostermesi, kendisinden 6z agziyle
hatiralarim dinleyen Enver Behnan §apol-yo'nun «inkilap ve Mill! Mticadele
Tarihi'nde (sahife 273 - satir 16) §6ylece kayitlidir:
«— Mustafa Kemal, Harbiye Naziri olmayi istiyordu. Bu mes'ele iizerinde
gorii§tiiler. Ayni gtinde Mustafa Kemal Pa§a Meclis-i Meb'usana gitti. Fakat o gun
izzet Pa§a kabinesi dii§tii. Yerine Tevfik Pa§a kabinesi kuruldu. Mustafa Kemal
kabineye giremedi Bu hadise iizerine artik Mustafa Kemal igin bir kabine
mes'elesi ve bu kabinede miiessir olmak dti§tincesi kalmami§tir . »
Mustafa Kemal Pa?a'mn Vahidiiddin devri hiikiimetlerinde boyle bir makama istekli
olmasi ve butun emelini onda bulmasi, ilmi sebep ve netice goziyle o kadar
bellidir ki, §u kiyas her §eyi gostermeye yeter:
Vahidiiddin ' den, ordunun ba§ma gegmesini, kendisini de «Erkan-i Harbiye-i
Umumiye Reisligi» makamma gegirmesini isteyen ve bunu 6z agziyle bildiren zat,
elbette ki, onun kuracagi hiikiimetlerden birinde, ya Harbiye Nazirligini, yahut
da, Sadrazamligi isteyecektir .
Tevfik Pa§a kabinesi de birtakim seri mail tiplerden kuruludur ve aralarmda,
Maarif Nazirligina getirilen Filozof Riza Tevfik'ten ba§ka higbir «malum»
yoktur. Butun kuvvet ve salahiyetlerini, «malum» olmaktan ziyade hig malum
olmamakta bulan tipler... Aralarmda ekalliyet gergevesinden bile insan var . . .
Bu kabinenin iktidar sandalyesine oturdugu an da, anlarm en berbadi . . . Biraz
evvel temas ettigimiz gibi, ingiliz, Fransiz ve italyan donanmalari
istanbul ' da . . . Bu gemilerin gogu Dolmabahge Sarayi oniine demirlemi§ Ve toplarim
saraya ve istanbul tarafma gevirmi§tir.
Fransiz ordusu Ba§kumandani General (France Deprjre) nhi Beyoglu caddesinden
gegip Fransiz sef arethanesine inmesi biisbiitiin acikli... Bu general Fatih'i
taklit etmek igin midir, eski Roma fatihlerine benzemek hevesiyle midir, nedir,
beyaz ve dizginsiz bir at iizerinde... Yurtta§, vatanda§ bildigimiz ve hala
himaye ettigimiz Rum, Ermeni ve Yahudi alki§layicilarm halkasi iginde, iki
tarafi selamlayarak bazi noktalarda ayagma serilen ay-yildizli sancagi
gigneyerek, vekarli bir asker vee muzaffer bir ba§kumandan gibi degil, biiyiik bir
kurtarici roliinde (romantik) bir aktor gibi, §ehrin gavur semtinde §an ve §eref
parsasma gikiyor.
Fransiz genaralinin bu edasmda, asirlardir di§aridan ve igeriden gokertmeye
gali§tiklari Tiirk imparatorlugunu, di§ tesirlerden ziyade ig tesirlerin di§ariya
yol vermesi yiiziinden nihayet yikmi§ ve zanlarmca salibi hilale galip kilmi§
olmamn gizgileri var. . .
anda, ya§li gozlerle sarayin penceresinden hazan yapraklarini seyreden Padi§ah
§6yle dii§iinse yeri degil midir?
_- Bu General, ceddim Kanuni Sultan Stileyman'm esir Fransa Krali Birinci
Fransua'yi, annesinin yalvarmasiyle, parmagmi titretir titretmez saliverdirmek
suretiyle kurtardigi Fransiz mill! §erefinden geliyor. §imdi milletinin Tiirk
tarihine ve Tiirklere olan minnet borcunu boyle mi odemeye gelmi§ bulunuyor?
Tevfik Pa§a kabinesi, ilk intikal hiikiimetinden sonra butun felaketlerin if§acisi
olan bir zaman gergevesine tesadiif etti. imparatorlugun gokii§ facialari iginde
bir de ig biinye aksakliklarmin dogurdugu buhranlar yiiz gostermeye ba§ladi.
istanbul 'da birdenbire meydana gelen maden komiirii buhrani yiiziinden, vapur, tren,
tramvay ve tunel, biitiin ula?tirma vasitalan felce ugradi ve §ehir Ortagag
devrine kadar geriledi. Istanbul ' un bir ucundan obiiriine kadar yaya yurumek
zorunda kalan halk, boyuna ittihatgilara lanet okuyor ve §6yle diyordu:
«— Memlekette ittihatgilardan ta§ iistiinde ta§, omuz iizerinde ba§
birakmamali ! , . . »
Tevfik Pa§a kabinesi, gokiigiin toz dumani iginde ne yapacagini bilemez halde
kivranmakta ve azasini te§kil eden kiigiik gapli insanlarin higbirinden en basit
bir fikir ve hamle istidadi sizmamaktadir . Mabeyn Ba§katibinin tabiriyle bu
insanlar :
«— Ahvalin ehemmiyet-i fevkaladesi kar§isinda zebun ve tehacum-u vukuata galebe
edebilecek kudretten mahrum, (vaziyetin ehemmiyeti kar§ismda ezgin ve
hadiselerin hiicumuna kar§i durabilmek iktidarindan yoksun) ...»
Kimselerdir .
Bunca dert iginde gunun ba§ mes'elesi, Ittihatgilarca kurulmu? olan Mebusan
Meclisinin vaziyeti...
Bu Meclis tutulmali mi, dagitilmali mi?
Bir (tez) e gore, Meclisi dagitmak, i§gal altmdaki vatan gevreleriyle alakayi
kesmeye, boylece gevrelerin dii§man elinde kalmasini kolayla§tirmaya ve topyekun
vatani mill! irade merkezinden mahru A kilmaya gider.
Tarn ziddi olan (tez) e gore de ittihatgi artigi bu Meclisle gali§ilamaz ve onun
her an hiikiimeti dii§iirmekten ibaret kalacak politikasma engel olunamaz. En
iyisi, boyle bir felaket deminde, her §eyi tarn birlik ifadesinde toplamak igin,
kuvvetler arasi zit kutup birakmamak ve Meclisi feshetmektir Kanun-u Esasi'nin 7
nci maddesi bu hakki Padi§aha tanimakta ve sebep olarak «esbab-i zaruriye-i
siyasiye: Zorlayici siyasi sebepler»den bahsettigine gore mes'ele pek basittir.
Padi§ahm bir Hatt-i Humayunu yeter.
21 Aralik 1918 giinii, Tevfik Pa§a kabinesi, Meclisin hiikumeti du§urmek niyetinde
oldugunu haber almi§ ve hemen One gegip onu Padi§aha feshettirmek igin saraya
ko§mu£?tur .
Padi§ah, her zaman yazi masasmda bulundurdugu Kanun-u Esasinin 7 nci maddesini
okutuyor ve ayni fikirde bulundugu Sadrazama:
«— Bunlar (meb'uslar), diyor; veliyyinimetlerine ( ittihatgilara) kar§i bir eser-
i vefa gostermek istiyorlar. Binaenaleyh onlar tarafmdan lskat kararma intizar
edilmeyerek fesih cihetine gidilmesi daha muvafik olur.» Ve irade gikiyor:
— Esbab-i zaruriye-i siyasiden na§i Meclis-i Meb'usanin feshi iktiza etmi§ ve
Kanun-u Esasimiz'in muaddel yedinci maddesinin fikra-i mahsusasi mucibince led-
el-iktiza Hey'et-i Meb'usanin feshi takdir-i §ahanemiz ciimlesinden bulunmasma
binaen Meclis-i mezkurun bugiinden itibaren ber-mucib-i kanun feshini irade
ederim.
21 Kamin-u Evvel 1334 M. VAHIDUDDIN
Ertesi giinii Vahidiiddin Han'm Ba§katibine soyledigi sozler, ittihatgilar
Meclisinin feshinde itilaf devletlerinin de tesir ve te§viki oldugunu
gostermektedir :
«— Ecnebilerin zihniyeti bizimkine uymuyor. Bir kere kafalarma koyduklari bir
§eyi bir daha gikaramiyorlar ve o hey'et-i kaatilinizin miintehabi olan Meclis-i
Meb'usam nasil tutuyorsunuz, diyorlar?»
Birkag gun sonra Babialiden gelen «maruzat» arasmda §u mealde bir Meclis-i
Viikela mazbatasiyle irade-i seniyye layihasi vardir:
«— Intihabat-i cedidenin, imkan-i husuliine kadar imhali ve sulhun intikadini
miiteakip intihabata ba§lanilmasi (yeni segimlerin, kabil olabilecegi giine kadar
ertelenmesi ve sulhtan sonra yapilmasi) ...»
Pe§inden Hayret Pa§a isimli bir ferik (korgeneral) reisliginde, harp suglularini
muhakemeye memur bir divan-i harp te§kili; ve 1919 yilmin 19 uncu giinii, huzura
gagirilan Ba§mabeyinci ve Ba§katibe, galip devletlerden gelen ilk aci teklifin
Padi§ah tarafmdan bildirilmesi :
«— Bol§evizme kar§i Rusya'da harekati seferiyye icrasi igin Fransa'dan bir
general ile 400 kadar zabit gelecekmi§ . . . Bunlar Istanbul 'da umumi karargah
kuracaklarmi§ . . . ikametleri igin Ortakoyde §ehzade ve sultanlara mahsus Fer'iye
daireleriyle Fehime Sultan Yalismin ve Qiraganda Osman Fuat Efendi dairesi ve
Enver Pa§a haremi Naciye Sultan yalismm bo§altilmasmi istiyorlar ve bu
hususta Sadrazama bir iiltimatom vermi§ bulunuyorlar . dairelerde oturan bunca
hanedan azasinin hali ne olacak? Bunlar sokakta mi kalacak? Buralardan
vazgecmeleri ve toplu halde barinmalari icin kendilerine Beylerbeyi sarayimn
teklifi hususunda Sadrazama haber gonderdim.»
i§e, hanedan azasini sokaga atmak suretiyle ba§layan itilaf devletlerinin
korkunc tavn . . .
Ba§mabeyinci ve Ba§katip donakaliyorlar . Bu acikli levha kar§ismda Ba§katip
dayanamiyor ve kendi tabiriyle «memleketin mef ahirinden olan muhte§em bir
sarayi» du§man ordulan zabitlerine birakmaktaki uygunsuzlugu one surerek,
gozya§i ve hickiriklar icinde §u ciki§i yapiyor:
«— Aman efendim! Beylerbeyi Sarayi makam-i saltanata mahsus bir saraydir! Bunun
terkine musaade buyrulmasm! Bari ona bedel Valide Bagi ile Kagithane Kasrimn
verilmesi teklif edilsin! . . .»
Ve bu Qiki§indan sonra Ba§katip, ba§liyor hungur hiingur aglamaya... Qunkii bu
i§areti, yine kendi tabiriyle «Saltanat-i Seniyyenin alaim-i inkirazmdan»,
(c6kii£? alametlerinden) saymi§tir.
0, pi§kin, cektigi cilelerin finmnda pi§mi§, o olgun, o kuciik hissiliklerin
ustiinde ve gercek istirap asaletine malik Sultan §u cevabi veriyor:
«— Canim; siz nasil kafa ta§iyorsunuz? Biz hal-i esaretteyiz! Dolmabahge
Sarayim da isterlerse ne yapacagiz? Ihlamur, Goksu ve Beykoz ko§klerini teklif
ettim; onlari kabul etmiyorlar!» Ve devam ediyor:
«.— Veliahd Abdiilmecid Efendiyi goriip vaziyeti haber verin! Mesele Hanedana ait
oldugu icin-onun da miitalaasi alinsin!»
Veliahdin cevabi:
«— Taraf-i §ahaneden ne suretle tensib ve irade buyrulursa o vechile yapilmak
miinasip olur. Fakat evvel ve ahir arzetmi§ oldugum veghile, bu Hey'et-i Viikela
ve Hariciye Naziri, bu gibi mesail-i mii§kileyi (getin mes'eleleri) hail ij
tesviyeden acizdir Zat-i §ahane, Ayan vesair itimad eyledikleri zevati celb ile
isti§are buyursunlar . »
Sultan Vahidiiddin ' in bu bon sozlere de mukabelesi gayet ince ve zekidir:
«— Canim; Ayani toplayip mijzakereye vakit mi var? Per§embe guniine kadar
behemehal bu dairelerin tahliyesini istiyorlar. Eger bunu yapmazsak bizzat
tahliyeye kiyam ile daha ziyade muhill-i hurmet harekete tesaddi ederler.»
Sultan, son derece (realist) bu goru§ten sonra vukelanin aczine el atarak diyor
ki:
«— Bunlarin kif ayetsizligini ben de goruyorum! Lakin yerlerine kimleri
getirecegiz? Memlekette i§ gorebilecek be§ alti ki§i varsa onlari da ittihatgi
diye istemiyorlar ! »
Padi§ahin, ittihatgilardan nefret etmesine ragmen, hamle ve hareket kabiliyetini
yine onlarda gormesi ve boylece hak ve hakikattan ba§ka bir §ey tanimadigim
gostermesi ne kadar manali! . . .
sirada haber geliyor ve Beylerbeyi Sarayi ile Anadolu yakasmdaki binalarin
kabul edilmedigini, eski teklifler ijzerinde israr olundugunu, ingilizlerin de
Bebekteki Hidiv yalisini istediklerini bildiriyor.
Ertesi gunii huzura gagirdigi Ba§katibine izahatta bulunan Padi§ah, onun bir gun
evvelki gozya§larina dikkat ettigini gosterirken davanin en kiymetli hukmunij de
ortaya koymu§tur:
«— Dun siz pek mijteessir olup agladiniz. Bence, Al-i Osman'in mijlkune girdikten
sonra, hudutta bir kulubeye girmekle benim sarayima girmek arasinda fark
yoktur ! »
Sultan 6. Mehmed Vahidiiddin ' in ne capta bir vatan dostu olduguna ve Hazret-i
Omer tarafmdan «Dicle kenarmdaki oglak» diye belirtilen alaka ve mes'uliyet
duygusundan ne turlii pay almi§ bulunduguna, bu kadarcik sozii bile kafi §ahittir.
Qoken vatanin her yanindan, hatta di§aridaki musliimanlardan saraya telgraf
iistiine telgraf yagmaktadir. Urla muslumanlari rumlardan gektikleri cefalara
kar§i imdat isterken 300 bin fert adma Bosna ve Hersek'ten gelen bir ciglik,
mill! haklarimn korunmasini istemekte, bir yanda da 6 bin Van muhaciri,
Burdur'da 8 aydir yevmiyeleri kesilmi§ ve evlerinden cikarilmi§ olarak, ac ve
biilac surunduklerini bildirmektedir .
Bu telgraflar Sultana Ba§katip tarafmdan arzolunurken, birden, o temkinli, o
vekarli Padi§ahin yanaklarmdan gozya§i damlalari yuvarlanmaya ba§liyor.
Ba§katip, aglayan Sultan kar§ismda iki buklum eziliyor.
zaman, biraz da miibalagali ve yersiz §ekilde huzurunda aglami§ olan Ba§katibe
Mehmed Vahidiiddin Hamn hitabi muhte§emdir:
«— Dun siz agliyordunuz ; bugiin de ben agliyorum! Ne yapayim? Buna be§eriyet
kuvveti, hatta niibiivvet kuvveti bile kafi gelmez! Ancak Uluhiyet kuvvetine
muhtag ! . . . »
Halk musibetleri kar§ismda §u nefs muhasebesini yapabilmi§ ve bu alakayi
gostermi§, Vahidiiddin ' den sonra kim gelmi§tir?
PADI§AH'IN NEFS MUHASEBESI
Be§er takatinin iistiindeki bu agirliklar siiriip gider ve her gun biraz daha
bastirirken, Sadrazam Tevfik Pa§a (enstantane) bir istifa ve onu takip edici
yeni tayinle ikinci bir kabine kuruyor. Bu basit bir oyundur ve maksat, eskiler
kadar silik yeni nazirlarin i§ ba§ina getirilmesi veya eskilerden birkaginin
i?ba§indan uzakla?tinlmasidir.
ikinci Tevfik Pa§a kabinesinin kurulu§undan bir gun sonra gazeteler bu
degi§ikligi tenkit etmeye ba§liyorlar. Tenkitgiler arasinda en ileri giden
«Vakit» gazetesidir ve iki halis Anadolu cocugunun (Hakki Tank ve Asim Us
karde§ler) sahibi bulunduklari bu gazetenin ba§muharriri, mahut Ahmed Emin
Yalman'dir. Amerika'dan yeni gelmi§ ve bir miiddet sonra kurt ve ermenilerin
istiklalini mudafaa edecek, Tiirkiye'yi Amerikan mandasi altma sokmak, tek
kelimeyle istiklal ve butunlugunden uzakla§tirmak isteyecek olan yahudilik
kurmayi emrindeki bu bedbaht kalem, ilk karargahini boyle bir gazetede kurmayi
bilmi§tir .
i§te bu kalem, kabinedeki degi§ikligi, Padi§ahm yakinlanndan Refik Bey isimli
bir §ahsin hususi telkiniyle meydana gelmi§ gostermekte ve isimleri ia§e
mes ' elelerine kari?tinlan iig nazinn kabineye alim§ini §iddetle yermektedir.
Ona gore, bu tayinleri Sadrazam istememi§ de, yakinimn tesiri altinda Padi§ah
yaptirmi§tir .
Hunkar gazeteyi Harem dairesinden getirtip Ba§katibine gosteriyor. Derken
Ba§mabeyinciyi de cagirtip sozii mahut Ba§muharrire getiriyor ve diyor ki :
«— Bu adamin siyaseten ve diyaneten (siyaset ve din bakimlarindan) bu memleketle
ne alakasi var? Kendisi ispanya tebaasindan ve Selanik donmelerindendir ! »
i§te, o giinden ma§atliga goturijlecegi giine kadar i§i gucii Turkiin ruh kokiinii
baltalamak, birligini zedelemek, milliyet ve mukaddesat yolunda yurijyenleri
giiriitmek ve «Vatan» ismiyle vatani fesada vermekten ibaret; bu eseri yazanin ba§
dii§mani Ahmed Emin Yalman! . .
Ve Have ediyor:
«— Ben umur-u devleti Refik 'le isti§are ederim. Siz, ikiniz de Mabeyn erkani
oldugunuz halde, vekilim olan Sadrazamla aramizda cereyan eden §eyleri sizden
bile ketmediyorum (sakliyorum) ... Ne§-riyat-i vakiamn mijnasip surette tekzip
ettirilmesi size ait bir vazifedir.»
Sultan Vahidiiddin, yikilan imparatorlugun her an omuzlarina gokiicii, daha agir
yiikii altinda, her giin daha ezgindir.
i§te, Ba§katibine igini dokii§ii:
«— Ecnebiler pek Maman (aman vermez, insafsiz) ... Gece giindiiz ne cektigimi bir
Allah bilir, bir ben bilirim! Bizi tazyik ile Meclis-i Meb'usan'i dagittirdilar .
Fikirlerini ihsas degil, adeta agiktan aciga izhar ediyorlar. Ben me§ruti bir
hiikiimdar oldugum halde giiya mutlak bir hiikiimdar imi§im gibi muamelede
bulunuyorlar ve dogrudan dogruya bana miiracaat ediyorlar. Me§rutiyetten
bahsedilince, hangi me§rutiyet, diye mukabele ediyorlar. Kar§imizda miiracaat
edecek kuvvet olarak yalniz sizi tamriz ve yalniz sizi pak addederiz, diyorlar.
Yani sozlerimizi isga etmezseniz (yerine getirmezseniz ) sizi de tammayiz, demek
istiyorlar. istikbalimizi kurtarmak igin bizzarure bu hallere tahammiil ediliyor.
Diger taraftan bir §ey igin kendilerine miiracaat edilince heniiz miinasebat-i
siyasiyemiz iade olunmadi, buradaki memurlar askeri memurlardir, diye cevap
veriyorlar. Ben milletin ate§li kiilii iizerine oturdum; taht-i saltanatin ku§
tiiyiinden minderleri iizerine oturup gomtilmedim! Bunlardan kimseye bahsedilemiyor ,
millete de maliimat verilemiyor. Elbette bir giin tarih bu bakayiki (hakikatleri )
yazar. Siz eminim oldugunuz igin bu §eyleri mahremane olarak yalniz size
soyliiyorum. Vakia merhum birader de dahili bir kuvve-i galibenin taht-i
tazyikindeydi; lakin ben onun kat kat fevkinde olarak donanmalariyle miicehhez
bir kuvvet kar§ismda bulunuyorum. Eger adilane biga-razane (garazsizca) ,
bitarafane (tarafsizca) idare-i umur edecek bir halefim olsaydi omriimiin devr-i
ahirinde bu bar-i azimi (muazzam yiikii) vallahi, billahi, tallahi kabul etmezdim.
Taht-i saltanat ile tene§ir arasinda ne kadar mesafe oldugunu bilirim. Siz de
goziiniizle gordunuz; bir tarafta taht, bir tarafta da tabut duruyordu-»
Sultan 6. Mehmed Vahiduddin ' in en yirtici, gogiis paralayici nefs muhasebesi
gapmdaki bu sozleri, onun, 36 Osmanli padi§ahi ve belki biitiin insanoglu kadrosu
iginde en talihsizi olarak, hakikatte ile biiyiik bir hiikumdar, millet dostu ve
insan oldugunu ispat eder.
0, Turk hukumdarlari arasinda en kiigiik gorunmeye mahkum, en biiyiiklerden biriydi.
I§GAL ALTINDA ISTANBUL
Beyaz atiyle, Napolyon kopyacisi, Fatih Sultan Mehmed hatirlaticisi ve giiya
Sezarlarin ya?aticisi Fransiz generali (France Depere) nin Beyoglu caddesinde
nasil dola§tigini anlatmi§tik, i§te bu levha, i§gal altinda Istanbul 'dan en
canli sembol. . Fakat i§galin tarn portresini gizmek ve bahsini agmak igin,
vatanimn ig ve di§ manzarasiyle her an merkeze dogru kiigiilen bir ate§ dairesi
iginde kalmi§ buyiik mustarip Sultan Vahiduddin ' in ulvi nefs muhasebesine kadar
beklemeyi tercih ettik.
i§gal altinda istanbul'u, tarihi olmak gereken ve bugiine kadar kimse tarafmdan
i§aret edilmeyen bu nefs muhasebesinin gozliigiinden seyretmelidir . istanbul'un,
vatanm ve Tiirkiin olanca ig halini belirten bu nefs muhasebesi, eger bir di§
dekora muhtagsa, o da i§gal altinda Istanbul...
Istanbul sokaklarini dolduran renk renk ve bigim bigim Fransiz, ingiliz ve
italyan iinif ormalari, o giinkii Padi§ahin babasi Abdiilmecid devrinde Rusya-ya
kar§i Turk miittefiki olarak gelmi§ ordularm torunlarina aittir; ve hakikatte
kendilerine Turk evini pe§ke§ geken miiessir, i§te o zamandan, Tanzimat
giinlerinden ba§lami§tir. Misafir girdikleri evi sonradan basanlar...
Rum, Ermeni ve Yahudilerin maskarasi koca bir payitaht...
Giyecek sivil elbisesi olmayip da alametlerini soktiigii eski iinif ormasiyle sokaga
gikmak cesaretini gosteren bir zabit, haysiyetini hayatiyle odemeye mecbur
bulundugu hakaretlere kar§i... Mesela boylelerinden biri olarak yiiziine koprii
iistiinde fiskiye ile su sikilan bir zabit, tabancasini gektigi gibi hakaret
ediciyi yere serer ve Senegalli zencilere siinnet ettirilir. Beyazit meydamnda,
sirtinda pelerin, nigin ingiliz zabitine selam vermedigi sorulan bir gazi,
ingiliz zabitinin kamgisiyle sirtindan pelerini dii§iiriiliince goriiliir ki, sag
kolundan, yani selam vermek iktidarmdan mahrumdur.
istanbul'un ahlakmda en derin yarayi agmi§ olan Beyaz Ruslara ait batakhaneler
her tarafi sarmakta, Tatavla rumlarinin laterna ve korolari, mezar kadar sessiz
istanbul'u giimbiirdetmekte . . .
Olii evinde, oliiye ve silsilesine soven bir ciimbii§...
§ehrin miisliiman semtlerinde, evlerine -kapanmi§ ve yorgan altina gekilmi§
insanlarin higkiriklari, giinde be§ vakit giglik basan minareler, namazlarda saf
halinde gozya§i ge§meleri; ve saraymda, ate§li alnini bugulu camlara dayami§,
bu istanbul'u seyreden, istanbul'un, Tiirkiye'nin ve diinyanin en mustarip adami
Sultan 6. Mehmed Vahiduddin Han...
Tevfik Pa§a hiikiimeti bir takim miinferit istifalarla boyuna sallaniyor, kabineye
yeni girenler eskilerinden daha mecalsiz kaliyor ve i§gal kuvvetleri kar§isinda
emir kuklalari halindeki vaziyetini bir tiirlii degi§tiremiyor . . . kadar ki :
Fransiz i§gal kuvvetleri kumandam, mahut Napolyon mukallidi general, devletin
Sadrazamini, Fransiz sef arethanesinde ayagina gagiriyor. Sadrazami Onceden
ziyaret etmeksizin edilen bu kiistahga davet biitiin nazirlari sinirlendiriyor,
co§turuyor. Sadrazama diyorlar ki :
— ! Bu, haysiyet kirici bir davettir! Asia gideyim demeyiniz!
Fakat Sadrazam, gitmeyi politikasi bakimmdan uygun buluyor. Padi§aha haber
vermeksizin Sef arethaneye gidiyor ve §u hitap kar§ismda kaliyor:
«— Eger hiikiimetiniz §iddetli icraat gostermezse hakkinizda verilecek hiikiim pek
vahim olacaktir!»
Sezar bozuntusu generalin bir miinasebetle soyledigi bir soz daha var:
«— Hiikiimet, istediklerimizi yerine getirmekte teahhur gosteriyor. Ben maiyetime
bir tabur asker alarak Yildizi basip istediklerimi yaptirabilirim ama, Padi§aha
saygimdan yapmiyorum! »
Igine ayak bastiklari an, Beyazittaki ki?lalannda uykudaki Turk neferlerini
siingiileyerek igine yerle§tikleri Istanbul...
BiRINCi FERIT PASA HUKUMETI
Slitbeyaz ve ku§tuyu kadar temiz, lekesiz, fakat hafif ve riizgara mahkum Tevfik
Pa§a ve hiikiimetinin, bu agir vaziyete daha fazla dayanabilmesi imkansiz...
«— Qekileyim de Padi§ahi kime birakayim! » Diyecek derecede igli «Vezir-i Azam»
nihayet gekilmekten ba§ka gare bulamiyor ve «Muhr-ii Humayun»u sahibine i;ade
ediyor .
i§gal kuvvetlerinin Tevfik Pa§a hiikiimetine kar§i tutumu oylesine ezici ve hor
goriiciidur ki, Istanbul 'a gelen ingiliz generali (Allenbi), ziyaretine ko§an
Hariciye ve Harbiye Nazirlarim ayakta kabul edip gayet soguk bir konu§ma
sonunda adeta kovarcasma yamndan uzakla§tiriyor . Bunun iizerine de Harbiye
Naziri, sanki kabahat Turk hukumetindeymi§ gibi, papaza kizip orug bozarcasma
istifa etmekten ba§ka yol bulamiyor.
Sonunda topyekun istifa...
Me§hur Ferit Pa§a Sadrazam...
Ferit Pa§a, i§gal ordularimn iradesine bagli olarak, harp mes'ulleri ve ig
zuliimlerin miisebbiplerini cezalandirmak yolundaki siyasi tazyikleri, sadaret
makamma gegtigi gun §6yle destekliyor:
«— Alem-i insaniyetin nefretini celbeden erbab-i cinayet haklarinda acilen karar
ittihaz edilmesi . . » .
Ve yeni hiikumet, her kemigi yerinden gikmi§ devlet biinyesinin basina, nefsinden
emin bir gikikgi tavriyle gegiyor.
Yeni Kabinede dikkate deger yeni isimler §eyhulislam Mustafa Sabri Efendi ile
Maarif Naziri muharrir Ali Kemal Beydir.
Kurtulu§ Sava?imn sonunda Misir'a giden ve yakin denilebilecek bir zamana kadar
orada ya§ayip olen Mustafa Sabri Efendi, pazarliksiz ve derin bir mijsluman
oldugu igin, ba§ta sahte inkilapgi Ahmed Riza bulunmak iizere butiin koksiizlerin
engellemesine ragmen Me§ihat makamma getirilmi§; Misirdaki hazin hayati iginde
de, din yolunda mucadelesine heniiz ba§layan bu eserin muharririne tebrik ve
te§viklerini gondermi§tir .
Ferit Pa?amn ilk i§i, pahaliligi giderici tedbirler yerine, aksini yapmak
olmu§tur. Oteden beri sikmtisi gekilen §eker, gaz, piring, kahve gibi ithal
e?yasim «sati§ resmi» adiyle agir bir resme tabi tutmak...
Fakat Padi§ah bunu kabul etmemi§ ve zaruri ithal mallarina ait resmi, sadece bir
kag maddeye inhisar ettirmi§ ve ayrica hafif letmi§tir .
Bu kabinenin yemin merasiminde Vahiduddin ' in nazirlara hitabi:
«— Viikelamizin agraz-i hasise-i nefsaniyeye (hasis nefs garazlarma)
kapilmayacaklarma eminim.»
Bundan sonra Ferit Pa?amn davram§i, tarn da Padi§ahin «hasis nefs garazlari»
dedigi ve sakimlmasim istedigi planda... Ustelik itilaf devletlerine bir
cemile olarak, eski idarenin baglilari arasinda buyiik gapta tevkifler... Bir
giinde 66 ki§i tutuklamyor ve birinci Ferit Pa§a Kabinesi boyunca bu tevkifler
her gun devam ediyor. ilk idam hukmu, Ermeni tehcir ve taktili (surulmesi ve
Olduriilmesi) sugundan mahkum Bogazliyan Kaymakami Kemal Bey hakinda... Hiikiim,
tasdik edilmek iizere Sultana gonderilince; i§te, Vahiduddin ' in, agabeyi
Abdiilhamid'e e§, merhamet ve cana kiymaktan gekinme duygusu harekete gegiyor:
«— §imdi girkin bir hal kar?ismda kaldik. Ama i§ bununla bitmeyecek, tevali
edecek... Onun igin §imdiden yolun Oniinii kesmek lazim... §eyhiilislam Efendiyi
telefonla arayiniz; bu karari gormii§ mii? G6rmii§se benim bunu imza etmekligim
igin yarin sabaha kadar bir fetva-yi §erife itasini taahhiit ediyorlar mi?
Sorun . ' »
Miistesna bir iman, irfan ve ahlakin sahibi olan Mustafa Sabri Efendi de bu idam
hiikmiine miispet fetva vermeye razi degildir. Bir hayli gorii§me ve geki§melerden
sonra, bozulsa bir tiirlii, dogrulansa bir tiirlii kotii netice verecek olan hiikiim
§eyhiilislamm zoraki ve §arta bagli' fetvasiyle tasdik ediliyor. Bu miinasebetle
Hunkarin teessiirii o kadar derin ki, ona §u sozleri soyletmektedir :
Birkag senedir nufus-u be§eriyye gok israf olundu. idam kararlannda ifrata
gidilmemelidir . Benim gergi Cenab-i Hakka kar§i pek gok §ahsi kusurlarim varsa
da, onlar, Halik ile kul arasinda §eylerdir. Ben pak hasiye (aim) ile geldim.
Hasre itimad-i teminem vardir. Omrumun eyyam-i ahirinde (son gunlerinde)
kirlenmi§ olarak gitmek istemem!»
Boylece, giinahkarlari cezalandirmakta bile kati kalpli olamayan Padi§ah ve yeni
§eyhulislam, artik devresini tamamlamak iizere bulunan goku§ii biitiin deh§etiyle
hissettirir bir hengameye gatmi§ bulunuyorlar .
1919 Mayis ayinm 14 iincii gunii... Ferit Pa§a Padi§ahin huzurunda... Bir haber:
— ingiliz siyasi mumessili Sadrazamin konaginda. . . Acele olarak kendisini
bekliyor !
Padi§ah ve Sadrazamda tela§ ve heyecan... Ferit Pa§a hemen huzurdan ayrilip
konagimn yolunu tutuyor. Padi§ah da onun arkasindan, ne olup bittigini haber
vermes! igin bir yakinim gonderiyor.
Ertesi giinii (15 Mayis), Ba§katip huzuruna gagirildigi zaman goruyor ki, Hiinkar,
ezgin, bitkin, Olgiin halde... Ba§katibine higbir §ey soylemiyor, kisa ve kuru
bir kag emir veriyor ve her zamanki itiyadi di§inda, donuk ve alakasiz kaliyor.
Ba§katibin kafasmda muthi§ bir istifham: — Acaba ne oldu? Herhalde buyiik bir
hadise var! Padi§ahin bu turlii bir ruh kama§masma ugradigi gorulmu§ §eylerden
degil ! . .
Aym gun Mentogetten dogruca Mabeyn Ba§katipligine gekilen bir telgraf her §eyi
izah ediyor:
— Ecnebi bir devlet livamn kiyilarim i§gal etmekte ve gumrijk binalanna kendi
bayragini gekmektedir, izmir ve kiyilarimn da aym vaziyette bulundugu haber
almmi§tir, imdat ! ., .
Ba§katip telgrafi alir almaz hemen huzura ko§uyor, haberin Padi§ah ijzerinde
higbir siirpriz tesiri uyandirmadigini goruyor ve onun Ferit pa§a'dan gelen haber
ijzerine bir ak§am oncesinden vaziyeti bildigini ve bu yiizden o feci hale
dii§tugunu anliyor.
Hemen Babialiye gonderilen Ba§katibin gordugij manzara:
Sadrazam teneffus odasinda ogle yemegini yemekle me§gul... Kar§ismda Maarif
Naziri Ali Kemal . . . Viikela ise ictima odasinda toplanti halinde... Ali Kemal
Fransizca bir ciimle soylemekte:
(Situation, une des plus critigues. Vaziyet, en naziklerinden biri...)
Ba§katibin Taraf-i §ahaneden sualleri:
— Mente§e sancagim i§gal eden devlet kimdir? izmiri i§gal edecekleri haber
almanlar, Yunanlilar midir?
Cevap :
— ingiliz mumessili izmir'in Yunanlilar tarafmdan bugiin i§gal edilecegini haber
vermi§tir. Aydin Valisinden gelen iki telgraf da aym §eyin ingiliz generali
tarafindan kendisine bildirildigi merkezindedir . i§gal, Paris Konf eransinin
kararlarindan olup sadece Yunan askeri kuvvetlerince yerine getirilecektir,
izmir ve cevresinden ciglik ustiine ciglik koparici telgraflar gelmekte ve
hijkumet ne yapacagini bilemez halde bulunmaktadir, i§galin hig olmazsa biiyiik
devletler marifetiyle yapilmasi mureccah gorijlmektedir . Mente§e kiyilarma
gikanlarin da italyanlar oldugu sanilmaktadir .
Yunanlilar yerine izmir'i buyiik devletlerin i§gal etmesini isteyecek, yani
tesellisini cellat tercihinde bulacak kadar du§iik ruhlu bir hijkumet, artik gokii§
devresini imzalama makamindan ba§ka higbir haysiyet ve iktidar
gosterememektedir .
Ertesi gunii Berat Kandili... Yani, herkesin ve her§eyin eline bir yillik kader
beratlarinin verildigi miibarek gece... Bu arada en kiymetlisi, Turk vataninin ve
guduciilerinin berati. . .
Viikela, Berat tebrigi miinasebetiyle sarayda toplandilar.
Huzurdalar .
Vaziyet hala golgeli... izmir Valisinden higbir haber yok... Manisa
Mutasarrif indan gelen bir telgraf taysa, izmir tarafindan bir jandarma erinin
§ehirden iistiiste silah sesleri i§itilmekte oldugunu bildirdigi yazili... Hala
apagik ve apaydmlik §ekilde tespit edilemeyen vaziyet birtakim di§ alametlere
gore izmir'in ana-baba giinii ya§adigim ihtar etmekte...
Sultan bu hallerden o kadar iizgiin, hatta vurgun bulunuyor ki, durdugu yerde
sendeliyor ve Sadrazamm konagmda toplantiya giden viikelanin arkasindan
Ba§katibine emir veriyor:
— Her an hiikiimetle temas halinde olunuz ve alacagmiz en kiigiik haberi, gecenin
hangi saatine rastlarsa rastlasin, bana, hususi telefonumla bildiriniz!
Gece yarismdan sonraya kadar viikelanin miizakerelerini bekleyen Ba§katip, sabaha
kar§i Dahiliye Nazirmdan §u bilgiyi almi?tir:
— Izmir Telgraf Miidiiriinden §imdi bir haber geldi. Yunanlilar §ehri i§galden
sonra birgok ta§kmliklarda ve gar§iyi yagma hareketinde bulunmu§lar . . . Fakat bu
hallerin onii almmi? ve memurlar yerlerine iade edilmi§... Izmir Valisinden hala
haber yok ! , . .
Vaziyet, yatagindan kaldirilarak, gileke§ Sultana telefonla bizzat bildiriliyor .
Osmanli tahtimn iistiine 60 kiloluk agirligmi oturtmak yerine, vatanin
milyarlarca ton agirligiyle beraber tahtini da sirtmda ta§iyan mustarip
Sultamn gektigi aciyi hayal edebilmek lazim. . .
Eski Yunanda (Homeros)a yataklik ettikten sonra devir devir el degi§tiren ve
nihayet asirlardir Tiirkiin elinde karar kilan izmir'in Bati emperyalistleri
tarafmdan Yunanliya pe§ke§ gekilmesi gosteriyordu ki, bu davrani?, koca bir
imparatorlugun, olanca gaye ve davasiyle g6kii£?iinii tamamlamak ve ona Haymana
ovasini a§maz bir sahadan gayri higbir yer birakmamak muradmi hedef
tutmaktadir .
. Bu algak muradm semboliinii gizen facialar aracmda bir tanesi hemen biitiin
manalari iizerinde toplar:
izmir'de Kolordu Askerlik §ubesi Reisi Miralay (Orbay) Fethi Beye, Yunanlilar,
ba§mdan fesini gikarip yere atmasim ve ayaklari altmda gignemesini
emrediyorlar . Bu emirde;
— Dinini,; Turklugunii ve mazisini §anla dolduran devletini ve topyekun
mukaddesatmi gigne! Manasi vardir. Albay cevap veriyor:
— Asia! .
Albayi agir yaraliyorlar . Fethi Bey, birkag gun iginde gergek §ehit olarak ilahi
nimete kavu§uyor. Ferit Pa§a, istifasim vermekten ba§ka ne du§unebilir? Veriyor
ve yine kabineyi kurmaya memur ediliyor. Kabinede biitiin mana, Ferit Pa§ayla
§eyhiilislam Mustafa Sabri Efendinin yerlerinde kalmalarmda, muharrir Ali
Kemal ' in Maarif Nazirligmdan Dahiliyeye gegirilmesinde ve gerisinin yine, eski
ve yeni, silik §ahislardan ibaret olmasmda, yani ne yapilacaginm, kimin neye
yarayacaginm bilinmemesinde . . .
Fakat bu defaki «Hatt-i Hiimayun» miithi§ ve Padi§ahm biitiin istirap ve ondan
dogma emrini gergeveler §ekilde:
«— §u an-i miihimde, ba?larmda milletin sinesinden tehassus etmi§ altibuguk
asirlik bir hanedamn reisi bulunan ve nefsince her tiirlii fedakarliga amade olan
Halifeleri ve Padi§ahlari bulundugu halde bilumum efrad-i milletin emel-i
yeganesi hukuk-u devlet ve milletin temami-yi mahmayetinden (korunma
tamamligmdan) ibaret oldugundan bu emeli kudsi-yi millinin (kudsi millet
emelinin) tatmini igin son derece fedakarane sarf-i mesai etmenizi (gayret
sarf atmenizi ) suret-i kafiyede ihtar ile her haliikarda tevfikat-i ilahiyyieye
istinat ve ruhaniyet-i risaletpenah ' den istimdat eylerim.»
19 Mayis 1919, yani Mustafa Kemal Pa?a'mn Samsuna ayak bastigi giiniin tarihini
ta§iyan bu ferman, olii bir ceset iizerinde §aklayici bir kirbagtan ba§ka bir §ey
degildi ve zavalli Padi§ah, o giinlerde, vatanin kurtulu§ istikametini
istanbul'dan degil, Anadolu'dan beklemenin ilk iimit gigirma girmi§ bulunuyordu.
Bu noktayi, eserimizin ruhu ve ana tezi olan «Milli Sahlani§ Hareketi» faslma
birakarak, gokii§ devresinin nihayetine dogru olanca dikkatimizi, en tarafsiz
§ekilde, sadece hakikat igin hakikat olgiisiiyle Mustafa Kemal Pa§a iizerine
gevirelim:
itilaf kuvvetleri donanmalarinin, toplarmi saray ve Istanbul tarafmdaki tarihi
kubbelere gevirdigi gun Istanbul 'a geldigini evvelce kaydettigimiz Mustafa Kemal
Pa§a, ilmi ve riyazi §ekilde sabittir ki, Mondros Miitarekesinin imzasi
siralarmda ittihatgilari takip eden ilk hiikiimetin Harbiye Naziri olmaktan ba§ka
bir §ey du§iinmiiyor ve Anadolu'ya gegip bir milll ayaklanmaya ba§ olmayi aklmdan
gegirmiyordu .
Delillerini daha evvel verdigimiz bu vaziyetin artik kitapla§maya ba§layan
hakikati, «Anadolu ihtilali - Sabahattin Selek» isimli 440 sahifelik kitabm 178
inci sahifesinde §u ciimlelerle tespit edilmi§tir: «— Heniiz Talat Pa§a hiikiimeti
gekilmeden Mustafa Kemal Pa§a, Ahmed izzet Pa§anm ba§kanligmda bir hiiktimet
kurulmasmi, kendisinin de Harbiye Nezaretine getirilmesini, hem Padi§aha, hem
de izzet Pa§aya teklif etmi§ti.»
Bir Halk Partilinin kaleme aldigi bu ciddice eser, artik bu dilek iizerinde §iiphe
birakmamakta, Kabineye girecek olan Mustafa Kemal Pa?a'mn ise bu vaziyette
Anadolu §ahlanmasmi tasarlayamayacagi kendi kendisine ortaya gikmaktadir. izzet
Pa§a tarafmdan:
«— Badessulh refakatimiz eltaf-i Siibhaniyeden memuldur, (Sulhtan sonra
birle§memiz Allahm lutuf larmdan beklenir) ...»
§eklinde sinsi ve manali bir iislupla Harbiye Nazirligmdan uzak tutulan Mustafa
Kemal Pa§a, o tarihten ve Sultanla kisa ve neticesiz bir konu§madan sonra evvela
annesinin Be§ikta§ta ve Akaretlerdeki evinde, sonra da §i§lideki ko§kiinde tarn 6
ay, vazife sahibi olmayarak kalmi§, biitiin gokii§ f elaketlerini merkezden takip
etmi§, Anadolu'da mill! bir ayaklanmayi te§kilatlandirmaya dair higbir alamet
gostermemi§, bir aralik Padi§ahm ve saraym en giizel kizi Sabiha Sultana talip
olmu§sa da, bu sultamn §ehzade Omer Faruk Efendiyi sevmesi yiiziinden onu
alaraarai§ ve ta§idigi «Fahri Yaver-i Hazret-i §ehciyari» unvani altmda ve 5okii§
devresinin sonunda, hadiseleri kollamaktan ba§ka bir §ey du§iinmemi§ ve
yapmami§tir .
Eserimizin agirlik merkezini te§kil eden bu nok-tedan ilerisi «Milli §ahlam§
Hareketi» faslma aittir.
MILLI §AHLANI§ HAREKETI
FIKIR ALTINCI MEHMED VAHiDUDDIN ' IN
EVET; mill! §ahlani§in ba§inda 14 - 15 ve Cumhuriyetin ilamnda 19 ya§mda bir
gocuk olan biz, bunca yil boyunca gordugiimuz, i§ittigimiz, okudugumuz ve
manalandirdigimiz §eylerin yekunu olarak §u hiikme varmi§ bulunuyoruz ki, Birinci
Diinya Harbi felaketi ve imparatorluk devletinin goku§unden sonra Turk haklarmi
saglamak yolunda mill! bir §ahlam§a ilk olarak meydan agma fikri, bu hareketin
§efligini yapan Mustafa Kemal Pa§adan once ve onun §ahsmda Sultan 6. Mehmed
Vahidiiddin ' indir . Yani aym hareketin, vatan hainligiyle suglandirdigi adamm...
Bu iddiayi tarn bir fikir namusiyle ana tezimiz olarak ba§a aliyor ve en ince
tef erruatma kadar ispatim boynumuza borg biliyoruz.
Miitarekenin ba§larmda, Kazim Karabekir, Ali Fuat, Cafer Tayyar, Refet Belen
gibi gene kumandanlar Istanbul 'da toplanmi§tir . Memleketteki birliklerin ba§i
bo§; ve biitiin yiiksek kumanda hey'eti, Ba§kumandan huzurunda toplantiya
gagirilmi§casma merkezdedir. Bu vaziyet ve ondaki panik havasi ilk olarak Kazim
Karabekir 'in dikkatine carpiyor .
Bir yazismda diyor ki, merhum Kazim Karabekir:
«— 1918 de Harbiye Nezareti Miiste§ari Miralay ismet (inonii) Beye, milletin
istiklalini kurtarmak igin dii§iincelerimi §6yle izah ettim: Geng kumandanlarm
Istanbul 'da toplanmasi ve hususiyle beni bu §ereften ayirmak biiyiik bir gaflet
olmu§tur. Beni derhal bu §erefe iadeye gali§miz!» Yine Kazim Karabekir ' den : «—
1 Kanunuevvel 1918 ' <de Erkani Harbiye-i Umumiye Reisi Cevat Pa§a Hazretlerini
ziyaretle istanbul'da toplanmakligimizin gafletini izah ve benim §arka iademi ve
ordunun zayif latilmamasini rica ettim. Bununla beraber Sadaretten istifa etmi§
olan izzet Pa§aya da aym fikirleri soylemi§tim! »
Ve Kazim Karabekir 'in kalemiyle bu vaziyeti ilk gorenin Vahidiiddin oldugu
hakikati :
«— 6 Kanunuevvel 1918 selamlik merasiminde usulen huzura kabul olurdum. Padi§ah
dahi, sulhun temini gorii§iilmeden evvel ordusunun zayif latilmamasi ve bilhassa
geng kumandanlarm i§ ba?mdan ayrilmamasi, aksi halde bir Endiiliis vaziyetinin
pek uzak olmadigim anlatarak benim §arka ve Istanbul 'da toplanan geng
kumandanlarm da Anadoluya, oranlari ba§ina iadeleri halinde Tiirkliigiin
olduriilemeyecegini soyledi. Bu miilakat benim ve diger geng kumandanlarm i§
ba?ma gegmemizi temin eden amilerden biri olmu§tur.»
Bu satirlari kiigiictik bir insaf ile okuyan, biitiin zaaflarm Vahidiiddin tarafindan
gorulmu§ ve garelerinin du§unulmii§ oldugunu hemen kavrar.
Tarn ve emin bir kaynak olmasi gereken Kazim Karabekir Pa§a, §u garazsiz
satirlarla da, Mustafa Kemal Pa§anm hem Harbiye Nazirligma talip olu§unu, hem
mill! hareket diye bir §ey dii§iinmedigini gostermi§ oluyor:
«- 11 Nisan 1919'da Mirliva Mustafa Kemal Pa§a Hazretlerini ziyaret ettim.
Ziyaret sebeplerinden birisi de mti§artinileyhin Istanbul 'da kalip Kabineye dahil
olmak hususundaki arzularmdan vazgegirmek gayesine matuftu. Ben Pa§a
Hazretlerini ziyarete bir yaverimle gittim. Kendileri hasta yatiyordu. Ugtincii
ziyaretgi olarak gelmi§ bulunan bir zata, Pa§a tarafindan Ru§en E§ref Bey diye
takdim olundum»
Bu yazilari nakleden muharrir neticeyi §6yle baglamaktadir :
«— Biitiin bunlardan anla§ilan bir hakikat var ki, dagilan Tiirk ordularimn geng
ve ihtiyar kumandanlarmm Miitareke esnasmda Istanbul 'da toplanmasidir. Ba§ta
bulunanlar, bunun dogru olmadigim ve kumandanlara yeni vazifeler verilerek
Anadolu'ya hizmete gonderilmesi liizumunu one siirmii§lerdir . ikinci bir hakikat
de, istiklal Harbinde biiyiik hizmetleri olan kumandanlarm teker teker Mustafa
Kemal ' e gelerek gorti§meleridir . Izmir' in i§gali ve ittihat ve Terakkiye mensup
olanlarm tevkifi, Anadolu'yu galeyana getirdi. Galeyan halinde bu geng ve
tecriibeli kumandanlarm kolordularm ba§ma gegmeleri, yeni ve mill! bir
te§kilatm kurulmasma ilk sebebi te§kil etmi§tir. Ciinkii Tiirk milletinin
Istanbul' da mitingler yaparak galeyani ba§lami§, Anadoluyu Yunan kuvvetlerinin
istilasi iizerine halk da silaha sarilarak, daglara gikarak Kuvva-i Milliye
te§kilati kurmu§tu. Garpta (Redd-i ilhak) Kongresinin, §arkta ise (Erzurum
Kongresinin toplanmasma yerli halk miimessilleri karar vermi§lerdi . »
Artik, gokii§ kar§ismda birliklerini birakip Istanbul 'a donen ve orada toplanan
kumandanlar arasmda Mustafa Kemal Pa§anm ilklerden biri tek emelinin Harbiye
Nazirligmdan ibaret bulundugu ve geng kumandanlarm mill! bir mukavemet igin
kit'alari ba§ma donmeleri fikrinin padi§ahtan geldigi agik midar?
Bu o kadar agik bir keyfiyettir ki, Mustafa Kemal Pa§anm Padi§ahla
kar§ila§malarmdaki §ekilden hemen belli olacaktir.
VATANI KURTARMANIN QARESi
Sultan, iizerine biitiin Anadolu topragi yigilmi§ da bu topragm altmda diri diri
gomulmu§ gibi bir hal igindedir. Aldigi nefes bile igne ucu kadar kiigiik
deliklerde buldugu havayi emercesine istirapli. . . Higbir ferdin, ruhunu o kadar
israria iizerinde teksif edemeyecegi §ekilde beynini §u suale kaptirmi§tir :
— Alti ktisur asirlik vatani ve Osmanli tahtmi kurtarmanm garesi nedir?
Hakkmda kaleme alman hatiralarm hemen hepsinde onun bu kivranan di§ tavri
gosterilmi§, fakat IC manasi meydana gikarilamami§tir .
Giinliik meseleler ve basit hadiseler kar§ismda, yiiziine sahte bir tabiilik
makiyaji geken, tabiinin Cok iistiinde mustarip padi§ah, geng kumandanlar
istanbul'da, vatanm halinden iizgiin gehrelerle de olsa, keyiflerine baktiklari
sirada, o, yemek yerken bogulmakta ve soguk suyla yikanirken ha§lanmaktadir .
kadar ki, kendisinde sultanligm en kiigiik nefs emniyeti bile kalmami§tir. Vatan
istirabiyle o hale gelmi§tir ki, her §eyden evvel ta§idigi iinvandan utanmakta ve
nefsini bir dilenciden daha bedbaht saymaktadir.
Bu hiikmii nereden mi gikanyoruz?
Buyurun :
«Vahidiiddin Yildiz camiinde Cuma selamligma gikmi§ti. Camiin kapisi oniine biitiin
viikela ve yaverler dizilmi§lerdi . (Belki Mustafa Kemal Pa§a da orada) ...
Bunlarm kar§ismda da Muzika-yi Hiimayiin ' un selam agalari yer almi§lardi.
Vahidiiddin tarn camiin kapisma yakla§tigi zaman selam agalari:
— Padi§ahim, magrur olma, senden biiyiik Allah var!
Diye bagirirlarken Vahidiiddin sinirli bir §ekilde iki elini bu agalara uzatarak
susturmak istedi. Ve aci bir sesle haykirarak:
— Magrur olacak nemiz kaldi?
Dedi. Agalar yaverler tarafindan susturuldu.»
«Osmanli Sultanlari Tarihi» isimli eserden aldigimiz bu satirlar, ancak ha§met
ve azamet zamanlarma mahsus bir ihtari, agliktan olmek iizere bulunan bir adama
«oburluk kotiidiir!» diye bagirircasma yonelten sarayin ahmaklik ve gafleti
iginde, hatta biitiin vatan biiyiiklerinin vurdumduymazligi ortasmda, Allahi ve
istirabiyle yapayalniz kalmi§ tacidari ne giizel heykelle§tirir !
— Alti ktisur asirlik vatani ve Osmanli tahtini kurtarmamn garesi nedir?
Beyninde burgu gibi i§leyen bu sualin cevabmi, Vahidiiddin, ilk i§ olarak
Istanbul ' daki geng kumandanlari birlikleri ba§ma gondermekle verdi . Bundan
maksat, silah altmda hala 400 bine yakm mevcudu olan, fakat her bakimdan ordu
kiymet ve haysiyetini kaybetmi§ bulunan birlikleri mumkun mertebe derleyecek ve
herhangi bir mill! mukavemete destek kilacak emir ve kumanda ba§larina
kavu§turmak, kopan ba§lari viicuda yerle§tirmekti .
§imdi i§, biitiin bu geng ba?larm bir mihrak kafa etrafmda toplanmasinda . . . Bu
kafa, devletin Istanbul ' daki resmi te§kilatmdan olamaz. Ne Erkan-i Harbiye-i
Umumiye Reisi (o zamanlar Fevzi Pa§a, Mare§al Fevzi Qakmak) , ne de ba§ka bir
makam sahibi... Bunlar i§gal kuvvetlerinin baskisi altmda ve iradelerine boyun
egme vaziyetinde . . . Ancak, istanbul di§i, hatta gerekirse, esaret halindeki
merkezi hiikiimet iradesine aykiri ve isyankar bir general, mill! kahraman namzedi
ve ihtilalci bir kumandan lazim...
Bu kim olabilir?
Goziiniin oniine, hep, «Fahri Yaver-i Hazret-i Sehriyari» unvanim ta?iyici, diizgiin
bir kitok iginde hakim edali, misir piiskiilii sagli, gok mavisi gozlii, sari
biyikli, bigakla gizilmi§ gibi incecik dudakli, gatik ka§li ve her halinden
kendisine mahsus bir diinyaya inanmi§ bir insan oldugu manasi tiiten Mustafa Kemal
geliyor. Veliahtligmda kendisini Almanya'da takip etmi§, Alman mare§allerine
bile itiraz mizacmda ve goriilmemi§ bir nefs emniyeti iginde, bu 39 ya§mdaki
general . . .
Buraya bir nokta koyup Mare§al Fevzi Qakmak'a doneyim:
Mare§al, benim Fransa'da tahsil arkada§im merhum Burhan Toprak'm kaym
babasidir. yoldan tamdigim ve en derin mahremiyetine kadar sokuldugum, kabul
edildigim insan. . .
Onunla Vahidiiddin mes'elesi etrafmda konu?tuklanmi ileride anlatmak iizere,
bizzat kendisinden dinledigim hayati bir noktayi agiklayayim:
«— Vahidiiddin benden, geng kumandanlarm listesini istedi. Vatanma a§kla bagli,
vatan acisiyle yanan, vatan kurtarmak yolundaki bir hamleyi omuzlayabilecek
kabiliyette" azimli, fedakar ve atilgan kumandanlar kaydiyle istedi bu
listeyi... Yazip verdim... Her kumandanm karakterini de isminin yanma not
ettim. listenin ba§mda Mustafa Kemal vardi.»
Mare§al Fevzi Qakmak, Padi§aha verdigi listede, Mustafa Kemal Pa§ayi fevkalade
becerikli, kabiliyetli, hamleci, te§ebbiis ruhuna malik, fakat son derece
ihtirasli ve yiiksek emelli bir insan olarak
gostermi§tir
Bu noktayi, daha evvel bahsettigimiz, Sabahaddin Selek adli Halk Partilinin,
«Anadolu ihtilali» eserinde de tespit edebiliriz. Bu eserin 42nci sahifesinde
Vahidiiddin ' in gozliigiinden Mustafa Kemal Pa§a hakkmda §u te§his goze garpar:
«— Mustafa Kemal ' i veliahtligmda, Almanya seyahatinde tanimi§ti. Bu geng Pa§a,
daha o zaman gok tehlikeli laflar etmi§, onu iirkiitmii§tii. Nihayet bir ordu
kumandani oldugu halde, harbin son giinlerinde Adana'dan kendisine ba§ vurup,
falani Sadrazam, beni de Harbiye Naziri yap, diyen Mustafa Kemal Pa§ada biiyiik
bir ihtiras seziyordu.»
Boylece muharrir, Mustafa Kemal Pa§anm (belki makbul manada) ihtirasmi tespit
ettikten sonra, Padi§ah ve Mill! §ahlani§ Hareketi ve Mustafa Kemal Pa§a
arasmda §6yle bir miinasebet ariyor, yahut buldugunu saniyor:
«— Kuva-yi Milliye higbir zaman Padi§aha kar§i goriinmedigi halde, Padi§ahin
gosterdigi husumet, hakikatte Kuva-yi Milliye akimma degil, bizzat Mustafa
Kemal Pa§a'yadir. Sultan Abdiilaziz'e Hiiseyin Avni Pa§a, Sultan Abdiilhamid ' e
Mithat pa§a nasil amansiz birer dii§man goriinmii§ler ise, Sultan Vahidiiddin ' in
kar§isma da Mustafa Kemal Pa§a gikmi§ti. Hem Mustafa Kemal Pa§a Obiirlerinden
daha tehlikeliydi . Padisahin evvela ordusunu, sonra vilayetlerini elinden almis,
tebaasim kendisinden ayirmi§ti. Elbette sira, tahtina da gelecekti.
Milll Mucadelenin devami muddetince, higbir an soz konusu edilmemekle beraber,
en siddetli mucadele Vahiduddin ile Mustafa Kemal arasinda cereyan etmistir.
Qtinkti, mutlaka biri digerini tasfiye edecekti ve her ikisi de bunu gayet iyi
biliyordu. Vahiduddin; Istanbul 'da kalmak ve Kuva-yi Milliyeye karsi
davranmakla, partiyi daha baslangigta kaybetmistir- Halbuki, Istanbul ' un
isgaline ve hatta bir sure sonraya kadar, Vahiduddin ' in elinde tahtini
kurtaracak biiyiik bir firsat vardi : Anadoluya gegmek. Eger bunu yapabilseydi,
Mustafa Kemal Pasa, Zat-i §ahanenin nihayet bir Sadrazami olurdu.»
Bu satirlari almaktan maksadimiz, tarihgi geginenlerimizin indi goriisler pesinde
hakikati tahrif isini nereye kadar gotiirdiiklerini belirtmektir . Mustafa Kemal
Pasanin Vahidiiddin'e karsi bakis ve niyetini gayet dogru tespit eden muharrir,
dtisiinemiyor ki, Padisah bizzat Anadolu'ya gegemezdi. Gegmis olsaydi Mill!
§ahlanis Hareketi daha basmdayken bogulurdu. Biraz sonra anlayacagiz.
Anadoluya gegmek isteyen Veliaht Abdiilmecid Efendinin karsisma gikardiklari
engel; ve fiilen Anadoluya gegip de geri gevirdikleri §ehzade Omer Faruk
Efendiye karsi alinan tavir, mill! hareket gelismeye baslar baslamaz saraya ne
gozle bakildigmin sasmaz delilidir.
Demek ki, Mustafa Kemal Pasanin kar?isma gikan Vahiduddin degil, Vahiduddin ' in
kar§isina gikan Mustafa Kemal Pa§a...
Bu noktayi ileride gostermek ve Mill! §ahlani§ Hareketinin fikirde ilk
muellifini dogrudan dogruya Vahiduddin olarak belirtmek iizere hikayemize
gegelim:
iste Anadolu'ya ustun vasiflarda bir kumandan gondermek ve ona, mill! bir
mukavemet mikraki kurdurmak gayesiyle Vahiduddin, Mustafa Kemal Pa§ayi saraya
gagiriyor .
Hikayeyi, evvela Enver Behnan §apolyo'nun kitabmdan Mustafa Kemal Pa§a diliyle
tespit edelim: «Yaverim Cevat Abbas yine eve geldi. Telasliydi. — Zat-i §ahane
sizi ak§am yemegine davet ediyor!
Dedi .
Mayisin 4 uncii ak§ami yedibugukta Yildiz Sarayina gittim. Beni gok kiigiik bir
odaya aldilar. Biraz sonra Mehmed Vahiduddin geldi. Ayaga kalktim. Beni yanina
oturttu. kadar yakin ki, adeta diz dize idik. Padi§ahm saginda hemen
dirsegini uzatarak dayadigi kiigiik bir masanin iistiinde bir kitap vardi . Odada
sessizlik hiikiim siiriiyordu. Anla§iliyor ki, sarayda hig ne§ ' e yok... Padi§ah
akibetini dii§iiniiyor. Odanin Bogazigine acilan biiyiik bir penceresinden goriilen
manzara §uydu: itilaf devletlerinin donanmalari sirayla dizilmi§ler, toplari
saraya miiteveccih ... Tehdit edici korkung bir manzara... Bu odada oturmakla bu
manzarayi gormemek kabil degil... Mehmed Vahiduddin dedi ki :
— Pa§a, Pa§a, sen §imdiye kadar devletimize
gok hizmet ettin. Bunlarm hepsi artik bu kitaba gitti!
Bu bir tarih kitabiydi.
— Bunlari unutunuz! Bundan sonra yapacagmiz hizmet, §imdiye kadar yaptigmizdan
gok miihim olacaktir. Dikkat ve sadakatle gali§irsamz, devleti, dii§tiigii bu
felaketten kurtarabilirsiniz . Bir gok kumandanlari Anadolu'nun kolordularma
dagittim. Sizin vazifeniz, bunlari teftis etmek olacaktir.
— Bu hususta elimden geleni yapacagim, bana emniyet buyurunuz efendim.
Padiisahin en biiyiik endi§esi: Kuvvetlerimiz dagilmistir . Umumi Harpten yorgun
gikarak takatimiz kalmami§tir. Biitiin limit; galip devletlerin arzulari hilafma
bir harekette bulunmamaktadir . Onlarin §ikayet ettigi hadiseleri de onlemek
lazimdir .
Vahiduddin ayaga kalkti, elimi siki siki sikti:
— Muvaffak olunuz!
Sarayi terkettim. zaman bir kadife kutu iginde bir takim da hediyeler verdi .
Yaverim Cevat Abbas 'la gecenin karanligmda derin dii§iinceler iginde Yildiz
tepelerini a§arak §i§liye geldik.»
Mustafa Kemal Pasanin agzmdan rivayet edilen bu sozlerde, ani olarak huzura
gagirilmanm gayesine ait agik bir delalet yoktur. Kolordu kumandanlarmm
teftisine memur edilmek ve «galip devletlerin arzulari hilafma bir harekette
bulunmamak» emri, boyle bir tayinin ruhunu izah edemez, miiphem kalir ve asil
sebebin gizlendigi hissini verir.
Aynen Mustafa Kemal Pa§a dilinden bu anlati§i ba§a alarak, i§in hakikatini biz
anlatalim.
Bu i§e, §u anda hayatta bulunan eski bir yaverin, bize vesika kiymetindeki
beyanlariyle giri§ecegiz.
ESKI YAVERIN ANLATTIKLARI
Sultan Vahidiiddin ' in bugiin hayatta bulunan yaverlerinden, eski Sadrazam Tevfik
Pa§anin oglu Ali Nuri (Oktay) Beyefendi Ayaspa§a ' daki me§hur Fark Oteli'nin
sahibidir. Vaktiyle Hariciye Konagi olan, derken Tevfik Pa§a miilkiyetine gegen,
Pa?amn Londra Sefirliginde yanip kiil olan eski binadan bir yangin arsasi
kalmi§, sonra Tevfik Pa§a zamamnda oraya 7 odalik bir kargir in§a cikilmi§,
daha sonra da 210 odasiyle bugiinkii Park Oteli yerle§tirilmi§tir . Seksen kiisur
ya§mdaki Ali Nuri Beyefendiyi, Sultan Vahidiiddin hakkmda en nadide bilgilerin
sahibi olmasi gereken eski ve miistesna bir insan
olarak telefonla aradim.
Bu turlu insanlann diinyamizdan ayrilmasiyle son kaynaklarin da kuruyacagi
kaygisi icinde, adeta son vapuru kacirmak istemeyen bir yolcu tela§i icindeydim.
Telefonda, §ivesi ecnebiye calan ihtiyar bir ses, kim oldugumu ve ne istedigimi
anladiktan sonra, §u cevabi verdi :
— Birkac giindiir gripli halde ve istirahat etmekteyim. Eger gripe yakalanmaktan
korkmazsaniz, oteldeki daireme buyurunuz, goru§elim!
Hemen gittim. Beni Park Otelinin iki kat a§agisindaki bir daireye indirdiler.
Sagli ve sollu, onlii ve arkali iic oda veya hiicrenin cerceveledigi kiiciik, fakat
gayet hususi cizgileri ve renkleri olan bir dairecik... Eski ve (stil) e§ya ve
duvarlarda eski zaman resimleri... Ali Nuri Beyefendinin pederleri Tevfik
Pa§ayla, kayin babalari Sadullah Pa§a, ayri gergeveler iginde yanyana... Daha
neler ve neler! . . .
On kismmda, §ahni§ tarzinda gikmtili bir hucrecigin duvarlarmda, sivil ve
asker, mazi tipleri ve bu arada Ali Nuri Beyefendiye bir ithaf yazisiyle (
hediye edilmi§ (Von Der Goltz) Pa?amn fotografi. Ali Nuri Beyefendi, bu
gikintili hucrecigin pencere ko§esinde duvara yasli ve Amerikan ijsluplu masasina
gegip bana kar§isinda yer gosterdi.
Kahverengi, uzun (rob do §ambr) i icinde, uzun boylu, beyaz sacli ve biyikli,
fevkalade giizel, hele gengliginde misilsiz derecede yaki§ikli bir insan hissini
veren bu asil tavirli adam, bir anda ruhumu doldurdu. Onda, biraz fazla
alaf rangaligi bir tarafa, a-radigim butiin koklii manalari buldum
Birkag ho§-be§ lafindan sonra hemen mevzua girdim:
— Tevfik Pa§a gibi, Osmanli tarihinin en nazik zamanlarmdan birinde Hukiimet
Reisligi etmi§ bir zatin oglusunuz! Merhum ve muhterem pederiniz, tipki
Vahidiiddin ' in son padi§ah olmasi gibi, Osmanli Sadrazamlarinin sonuncusu... Siz
de Miitareke ve i§gal devrinde Sultan yaverisiniz! Bu bakimdan, gurbet illerdeki
mezari iizerinde koskoca bir yalan dagi oturtulan Vahidiiddin ' i yakmdan tanimi§
olmak gibi bir imtiyaza sahipsiniz. Allahtan, daha cok uzun olmasini diledigim
omriiniiziin bundan boyleki siiresini, hepimizinki gibi yalniz Allah bilir. Ebedi
hayata ve Hesap Giiniine inanmi§ bir insan olarak, ayni hisle dolu oldugunuz
iimidi, hatta emniyeti icinde, Vahidiiddin mevzuuna ait bildiklerinizi ogrenmeye,
boylece Allahin rizasini kazanmanizi ve
hie bir hakikatin gizli kalmasma razi olmamanizi istemeye geldim. Vereceginiz
bilgileri, kabul buyurursamz kaynak gostermek, istemezseniz menbai gizli tutmak
§artiyle Tiirk mill! vicdanma takdim edecegimi Liituf buyurunuz!
Esmer yiiziinde ince bir zevk ve tehassiis meltemi, tek tek cevap verdi:
— istediginiz gibi hareket edebilir, kaynak olarak ismimi ortaya atabilirsiniz !
Artik hem memleketimiz, hem de §ahsen ben, o §artlar icindeyiz ki, ortada
cekinilecek higbir §ey gormiiyorum!
ilk intibaim, fevkalade bir takdir duygusu oldu.
Eski yaver devam etti:
— 1 Sultan Vahidiiddin devrinde kurmay binba§iydim. Asil sinifim siivari . . . Hem
Erkan-i Harbiye Mektebinde hocalik ediyor, hem de «Yaveran-i Hazret-i §ehriyari»
kadrosunda bulunuyordum. Hayatim, sarayla Erkan-i Harbiye Mektebi arasinda
gegiyordu. Balkan Muharebesine i§tirak etmi§, Birinci Diinya Sava?ma
katilmi§tim.
Muhatabim derin bir ig gegirdi. Bir an siikut ve devam:
— Sultan Vahiduddin'i §ehzadelik, veliahtlik zamamndan beri yakindan tanirim.
Karde§im Hakki Beyin kaym babasi (Ali Nuri Beyin biraderi Hakki Bey
Vahiduddin ' in kizi Ulviye Sultanm zevciydi) olarak da bilhassa veliahtligmda
kendisiyle yakindan temasim olmu§tu. zamanlara ait §6yle bir hatiram var :
Vahiduddin ' in veliahtligmda bir gun, Kuru-ge§mede huzurunda bulunurken bir
hey'et geldi. Bu hey'etin azasmi §u anda hatirlayamayacagim. Padi§ahgi bir
firka kurmak isteyen bir hey'et... Veliaht hey'eti kabul etti. Gelenler
gayelerini izah ettiler. Padi§ahgi bir firka kurmak istediklerini, bu yolda
te§kilatlanmaya gittiklerini ve kendisinden yardim ve destek beklediklerini
soylediler. Vahiduddin hayretler iginde kaldi ve §u cevabi verdi; «Padi§ahgi bir
firka kurmak da ne demek?... Boyle bir firka, sanki aksine ihtimal agarcasma
zaaf ve §iiphe telkin etmi§ olmaz mi? Padi§ah biitiin bir milletin babasidir; nasil
bir partiye maledilebilir ? Bayrak, bir partinin olabilir mi?» Anliyorsunuz ki,
Sultan- Vahiduddin, sahtelik ve uygunsuzlugu hemen goren, anlayan ve ona kar§i
duran bir seciye sahibiydi.
Sordum:
— Zeka ve §ahsiyeti iizerinde hiikmtiniiz?
— Deha gapmda bir zekaya malik degildi. Fakat ortanm iizerinde bir anlayi§,
hususiyle gok hizli bir intikal sahibiydi. Hadiseleri tarn da olu§ anlarmda
kestirmek, manalandirmak, degerlendirmek ve yerli yerine oturtmakta hunerliydi.
— Umumi Harp sona erip de imparatorlugun gokii§ii demek olan Miitareke ve i§gal
giinlerinde tavri nasil oldu?
Eski yaver Ali Nuri Beyefendi ayaga kalkti, ilerileyerek yandaki odadan maroken
kapli kiigiik bir hatira defteri alip getirdi, koltuguna yerle§ti ve defteri uzun
uzadiya inceledikten sonra cevap verdi:
— Tarihleri §a§irmamak igin hususi defterimi kurcalamaliyim. Izmir' in i§galinden
bir giin sonra. (Izmir 15 Mayis 1919'da i§gal edildi) 16 Mayis Cuma giinii . . .
Vahiduddin dii§mandan miitareke istemi§ bir hiikiimetin ba§mda... Miitareke
hiikiimlerine gore ordusunun hemen dagitilmasi icab ediyor. fakat boyle i§lere
giri§ebilmek igin taraflarm kar§ilikli olarak miitareke hiikiimlerine riayet
edileceginden emin olmalari lazim... Bu nokta ise higbir tarafin emin
olamayacagi bir §ey... Padi§ah miitereddit ve istiraplarin en yakicisi iginde...
giinkii Cuma namazmda ve selamlik resminde Sultan Vahiduddin'i gorenler,
istirabin bir insani ne hale getirebilecegine ait en canhira§ tabloyla
kar§ila§mi§ olurlardi.
Bu noktada Ali Nuri Beyefendi kelam silsilesini degi§tirir gibi ba§ka bir
istikamete sapti.
— Pederim Tevfik Pa§a, ingiliz Krai ailesi tarafmdan ingiltere ' nin Hanedan
Ni?amna layik goriilmii§ bir insandir. Boyle bir ni§ani alabilmi§, pederimden
ba§ka ikinci bir Osmanli devlet reculii yoktur. Sultan Vahiduddin de
Padi§ahligmda, ingilizlerin bu alakasma kar§ilik babama Osmanli Hanedan
Ni§anini vermi§tir. Size bu ni§ani gostereyim, buyurun!
Eski yaver beni alarak yan odaya gegirdi, orada bir dolap agti ve iginden yiirek
§eklinde biiyiik bir kutu gikardi. Kapagmi agtigi kutuda goz kama§tirici bir
maden... tjzerinde ingiltere Kralligi ve Hindistan imparatorlugu hiikiimdar
ailesine mahsus gomme ve kakma bir yazi bulunan, iki parmak kalmligmda bir
kordonun halkaladigi muhte§em bir ni§an...
Yerlerimize gegip oturduk. Ali Nuri Beyefendi, bu defa mevzuumuzun tarn
istikametini bulmu§ olarak devam etti: "
— Vahiduddin, Miitareke devrinin istiraplari iginde kivranirken ara-sira babami
gagirir ve §6yle derdi : «ingilizler sizi sever; size, Hanedan Ni§anini
yaki§tiracak kadar deger vermi§ bulunuyorlar . . . Onlara ba§ vurup Turk iilkesi
iizerinde miisamahali davranmalarmi temine gali§saniz.» Babam da daima §u cevabi
verirdi: «ingiliz siyasetini idare eden (Loyd Core) isimli, islam ve Turk
dii§mani bir tiptir. Boyle bir rica ve miiracaattan beklenebilecek hig bir miispet
netice dti§tiniilemez. ingiliz Krai ailesinin hiikiimet politikasma el atmaya kudret
ve salahiyeti yoktur! Tamamiyle faydasiz, hatta aleyhimize bir te§ebbiis olur bu
i § ! . . . »
Muhatabim daldi ve bir an yine saded gizgisinden di§ariya gikti:
— ingiliz Krai ailesinin babama layik gordugu Hanedan Ni§am sadece hayat
kaydiyle verilmi§ti ve evlada intikal etmiyordu. Cumhuriyet devresi iginde vefat
eden babamin cenazesine bir ingiliz hey'eti geldi. Ni§ani isteyeceklerini
sandim. Fakat isteyen olmadi. Ni§an da bende kaldi . Ve yine saded gizgisine
girdi: — Sultan Vahidiiddin, Mill! Miicadeleye, Mill! Kurtulu§ Hareketine biitiin
gonliiyle bagliydi. Hareket ba§ladiktan sonra beni sik sik huzura gagirir, dahili
ve askeri vaziyetler iizerinde benden fikir alirdi. Ta§ basmasi biiyiik bir harita
yaptirmi§tim. Bu harita ijzerinde kirmizi ve mavi, igne bayraklarla vaziyeti
Sultana izah eder ve askeri durumu gosterirdim. Kuva-yi Milliye hareketleri
ijzerinde her muvaffakiyet haberini ali?mda derinden bir «oh!» geker, ferahlar
ve dijnyaya yeni gelmi§ gibi olurdu. Bu manzara, benim gozlerimle tespit ettigim
ve Allah ile resul huzurunda her an tekrarmdan gekinmeyecegim bir hakikilik ve
samimilik ifadesidir-
Eski yaver, derin bir tahassiis tavriyle sustu.
Bu kitabm muharriri olarak vazifem, boyle, biiyiik bir tarih vesikasi belirtici
§ahsiyeti diledigim istikamete gekmek degil, gergek yonleri ondan ogrenmek ve
kendisini asla telkin altma almamak olduguna gore, her §eyi kendisine ve tabii
seyrine birakmayi tercih ettim ve asil incelik noktasimn ben davet etmeden
gelmesini bekledim.
nokta geldi .
Eski yaver birdenbire §u sozleri soyledi:
— Bahsettigim Cuma Selamligmdan sonra Mustafa Kemal Pa§a huzura davet ve kabul
edildi. Sultan Vahidiiddin, onu Anadolu'ya gegmeye ikna etti.
Tela§la dogruldum:
— ikna mi etti? Mustafa Kemal Pa§amn bu hususta ikna edilmeye ihtiyaci var
miydi?
Soz, bu naziklerin nazigi can noktasma gelince, muhatabim toparlanarak tane
tane devam etti:
— izah edeyim: Mustafa Kemal Pa§anm huzura kabul edili§inden bir iki saat sonra
Ba§yaver Naci Bey (Mill! Miicadeleye katilan, birgok kumandanliklarda bulunan,
uzun zaman meb'usluk eden, Nazik Naci Pa§a lakabiyle maruf General Naci Eldeniz)
yaverler odasina geldi ve haykirdi: «Hiinkar Mustafa Kemal Pa§ayi ikna edebildi!»
Bu haykiri§ kelimesi kelimesine kulaklarimdadir . «ikna» tabiri yerindedir.
— Mustafa Kemal Pa?amn gayesi Anadolu'ya gegmek degil miydi?
Muhatabim, delmek istedigim zarm nezaketini anladi.
Kiiguk bir fikir hazirligmdan sonra cevap verdi; — Ben Mustafa Kemal Pa§ayi
biiyiik asker ve kumandan tamrim. Obiir meziyetleri iizerinde soyleyecek bir soziim
yoktur. Mustafa Kemal Pa§amn gayesi, o zamanki hiikiimete girmekten ba§ka bir §ey
degildi. Hem de bir coklarmm sandigi gibi Harbiye Naziri olmak degil, Sadrazam
olmak gayesini giidiiyordu. 1919 ilkbaharmda vaziyet §6yleydi: §ark ordumuz
silahlarmi birakmiyor ve ortada itilaf devletleriyle aramizm yeniden agilacagi
korkusu hiikiim siiriiyordu. Mustafa Kemal Pa§a da kudretli ve iradeli bir kumandan
biliniyordu. Bu kanaat bilhassa Hiinkara aitti. Mustafa Kemal Pa§anm o
giinlerdeki kanaat ve gorii§ii ise istanbul hiikiimetinin itilaf kuvvetlerine kar§i
direnmesi, isteklerini kabul ettirmesiydi . i§te bu tavri gostermek igin hiikiimeti
eline almak istiyordu. Halbuki bu kanaat ve gorii§ siyasi ve ameli bir kiymet
ifade edemezdi. Zira Mondros Miitarekesini imzalami§ olan magliip bir hiikiimetten
galip dii§manlarma kar§i bir direnme, kar§i koyma iktidari beklenemezdi .
Ali Nuri Beyefendinin soziinii kestim: — Boyle olunca, o an igin Kabineye girmek
imkanini bulamayan Mustafa Kemal Pa§adan, mill! hareketi evvelden planlami§ ve
gaye edinmi§ olmasi beklenemez!
Muhatabim bu dikkate cevap vermeden devam etti:
— Mustafa Kemal Pa§a Anadolu'ya gonderilmi§tir . Onu gondermekte ancak iki gaye
olabilirdi: Ya ingilizlerin istegine uygun §ekilde §ark Ordusunu
silahsizlandirmasi Ve Dogudaki mukavemeti kirmasi igin, yahut da tarn aksi olarak
mill! bir mukavemet ve hareket zemini agmasi igin...
— Hangisi oldugunu samyorsunuz?
— Ben sadece ihtimalleri kaydediyor ve hadiselere ait unsurlari veriyorum.
Dileyen, diledigi gibi hukmetsin ! . . . Ben, kendi hesabima ayrica bir tefsir
yapmayi emin bir yol gormiiyorum. Emin oldugum tek nokta, Mustafa Kemal Pa§anin,
Anadolu'ya gecmek iizere Padi§ah tarafmdan ikna edildigidir. Hadiseler hangi
ihtimale daha fazla yer veriyorsa oyle ! . . .
Davanm §ahdamarma ait suali sordum:
— Bu mevzuda, Vahidiiddin ' in Mustafa Kemal Pa§aya, «Ben Halife ve Padi§ah olarak
Anadolu'ya gececek olursam dii§man kuvvetleri birden tela§a dii§iip topyekun
anavatan iizerine cullanir ve memleketi tarn bir esarete mahkum eder. Sen bir
kumandan olarak git, gerekirse bana ve hiikumete asi ol ve milleti §ahlandir»
dedigi ve biiyiikce bir para verdigi yolundaki sizintilar dogru mudur, degil
midir ?
— Bilmiyorum! Onu hiikiimet gonderdigine gore elbette gerekli tahsisati vermi§tir.
Bu siyasi kar§iliga §6yle mukabele ettim:
— Tahsisat ayri ve tabii... Ayrica Sultamn 6z cebinden verdigi biiyiik bir para
var mi, yok mu? Bir rivayete gore 30, bir rivayete gore 42, ba§ka bir rivayete
gore de 60 bin altin lira. . .
— Bilmiyorum! Mustafa Kemal Pa§anin bu vazifeye, Padi§ahin emriyle Ferit Pa§a
tarafindan gonderildigini biliyorum!
— Emir veren Padi§ah olduguna gore asil maksadim hukiimetten gizli tutmu§ olmasi
ihtimali yok mudur? Hususiyle Sultan Vahidiiddin ' in son derece ketum ve tedbir
zekasma malik bir insan oldugu du§unulecek olursa?
— Olabilir!... Vahidiiddin Ferit Pa§ayi sevmez ve ona itimad etmezdi. Nitekim
Paris 'de Versay Sarayindaki sulh miizakereleri zamaninda babami cagirtti ve ona
§u emri verdi : «Sen de Ferid'in arkasmdan git ve onu kontrol et!...»
Muhatabim bu noktada davanm asli cizgisini birakarak tarihi kiymet bakimindan
ehemmiyetli olsa da Sulh Konferansma ait hususiyetlere daldi ve oradan yine
Vahidiiddin ' in vatan baglisi seciyesine dondii. Onlari yerinde tekrar ele almak
iizere, biz, davamiz ve tezimizin asil diigiim noktasi olan Vahidiiddin - Mustafa
Kemal Pa§a gorii§mesine gelelim ve onu Mustafa Kemal Pa§adan dinledikten sonra,
bir de, kendi gozliigiimiizden ve vesika cercevesinden seyredelim. . .
DUGUM NOKTASI SAHNE
Mill! §ahlani§ hareketinin fikirde miiellifi ve bu maksatla Mustafa Kemal Pa§ayi
Anadolu'ya gonderen, dogrudan dogruya Vahidiiddin... Bu i§in sahnesi de, Yildiz
Saraymda, denize kar§i kugiiciik bir oda...
Zat-i §ahane, daha Onceki bir iki temasin pe§inden Mustafa Kemal Pa§ayi son
olarak bu salonda kabul ediyor ve omrii boyunca son defa gormii§ oluyor.
§imdi bu sahneyi, biraz sonra ortaya dokecegimiz vesikalarm delaletlerindeki
yekun ve muhasebe neticesi olarak biz cizelim:
Mustafa Kemal Pa§a, Padi§ahla daha evvelki kar§ila§masmda gayesi
temellendirilmi§ olarak Dokuzuncu Ordu birliklerine miifetti§ tayin edilmi§ ve bu
birliklerin yayili oldugu mmtikaya gitmek igin hemen Samsun'a hareket etmek
iizere hazirligini tamamlami§tir .
Ve i§te bu sebeple Padi§ahin kar§ismda bulunuyor.
Onun bu yeni vazifeye tayinini izah eden di§ sebep Samsun ve civarmdaki Tiirkler
ve Rumlar arasi cati§ma ve bundan dogan huzursuzluk . . . Askeri selahiyetler
yaninda miilki yetkileri de bulunan Mustafa Kemal Pa§a, bu huzursuzlugun hemen
giderilmesini isteyen ingilizlere kar§i §6yle izah edilmektedir :
— Huzursuzlugu giderecek, nizam ve asayi§i getirecek ve §ark Ordusundaki
mukavemeti kaldiracak olan general i§te bu zattir:
ingilizlere kar§i bir aldatmaca zanniyle oynanan bu oyun, Vahidiiddin tarafindan
kendi 6z hukumetine de ayni §ekilde telkin edilmi§tir.
«Anadolu ihtilali» isimli eserin 190 inci sahifesinde, bu tayinin dogrudan
dogruya Hiinkar tarafindan yaptirildigi §u satirlarla kaydediliyor :
«Vahidiiddinin kagmasini takiben, 150 'lik listeye dahil olmadigi halde memleketi
terkeden Naci Azmi Yegen Beyin ifadesine gore, sabik Sultan, bir gun kendisine
§6yle demi§tir:
— Samsun'a bir mufetti§ gonderilecegini ogrenince yaveranimdan Erkan-i Harp
Mirlivasi Mustafa Kemal Pa§ayi da nazar-i itibara aliniz» diye emir eyledim!»
Vahiduddin aleyhtari bir kalemin tetkiki neticesi olarak ortaya at 1 Ian bu
§ahadetten acikca anla§iliyor ki, Mustafa Kemal Pa§ayi yeni ' vazifesine tayin
ettiren, ne Harbiye Naziri, ne de Sadrazamdir. Sadece ve sadece, gayesini
hiikiimetinden bile saklami§ olan Padi§ahtir ; ve bu i§de Vahiduddin ' in isteyerek
veya istemiyerek tayini tasdik ettigi yolundaki nakiller uydurmadan ibarettir.
Aym kitabm, 189 uncu sahifesinin sonlarinda ve 190 inci sahifesinin ba§inda
Hiinkar ve Pa§a arasindaki miinasebeti belirtirken diyor ki;
«— Sultan Vahiduddin ' in Mustafa Kemal Pa§a hakkmda kanaati, hie §iiphe yok ki,
ona en az bu onemli gorevin verilmesine miisaade edecek kadar muspetti.
Veliahtligindan beri tamdigi fahri yaverinin kabiliyetinden, kendisine olan
bagliligmdan §uphe edecek hie bir sebep yoktu. ikisi de Enver'i sevmiyorlardi .
Aym kimseye duyulan bu ortak his, onlari az cok birbirine yakla§tirmi§
olmaliydi. Kaldi ki, Vahiduddin, Mustafa Kemal Pa§anin ancak buyiik i§lerle
tatmin olunabilecek mizacim biliyor ve muhtemelen onun §ahsinda, ilk taraf icin
de karli neticeler saglayacak bir muttefik goruyordu.»
Ancak «itiraf» kelimesiyle vasif landirabilecegimiz bu gorii§ten sonra oyle bir
hakikat unsuruna dokunuluyor ki, tayin emrinin tepeden inme Sultandan geldigi,
laboratuar hiikmiyle ortaya; cikiyor:
«B6yle bir yorumda bulunmamizm en onemli sebebi, Mustafa Kemal Pa§anin tayinine
ait iradeyi ufak bir tereddiit gostermeden derhal almasidir. Harbiye Nezareti,
Pa§anin tayinini, Padi§aha arzedilmek iizere 30 Nisanda Sadarete yazmi§ ve aym
gun Padi§ahin iradesi alinmi§tir.»
Artik §uphe kaliyor mu, Vahiduddin ' in, Mustafa Kemal Pa§ayi, maksadi her neyse
ruhunda gizlemi§ olarak, bizzat tayin ettirmi§ oldugunda?.. Ve bu tayinin resmen
hukumet ve itilaf kuvvetlerine, Samsun ve havalisini huzura kavu§turmak ve §ark
Ordusunu Mijtareke §artlarma yana§tirmak igin diye gosterildigine . . .
§imdi sira, naziklerin nazigi noktaya geldi.
Acaba Mustafa Kemal Pa§a, eski Yaver Ali Nuri Bey taraf mdan «ikna edildi!»
tabiriyle ifade olundugu gibi, bu tayin sirasinda, ister Padi§ah, ister hukumet
cephesinden kendisine gosterilen sebebi kabul etmi§ bulunuyor muydu? Kabul
etmi§se «ikna» edilmeye ne ihtiyaci olabilir? Kabul etmemi§se, tayin muamelesini
daha ba§mda durdurmasi icap etmez mi?
Hele milli §ahlam§i 'kamgilamak gibi bir hareket kendi 6z davasi ve planiyse,
Padi§ah tarafmdan ikna edilmek diye bir §eyin onun semtine bile ugramamasi
gerekmez mi?
Eski yaverin derin bir saffet ve samimiyetle bildirdigine ve Naci Pa§a gibi
Mustafa Kemal ' in giivenini kazanmi§ bir zati §ahit tutmasina gore §uphe yoktur
ki, son dakikada Padi§ah ile Fahri Yaveri arasinda bir «ikna» tablosu cereyan
etmi§ ve bu i§-de ba§ari Padi§ahta kalmi§tir.
Su halde Mustafa Kemal Pa§ayi, son defa ciktigi Padi§ahin huzurunda yeni
vazifesini tereddiitle benimseyici bir ruh haleti icinde kabul etmeye mecburuz.
i§te bu ruh haletiyle kar§isina gegen Pa§ayi, vahiduddin, kiiguk salonda evvela
ayakta kabul ve sonra ona yer gostererek kendisiyle dizleri ijzerine dokunacak
§ekilde yakin oturuyor.
Ve tezimiz bakimindan, her ne oluyorsa bu son kar§ila§ma neticesinde oluyor.
Vahiduddin Mustafa Kemal Pa§aya penceredin, du§man donanmasim gostererek birgok
kaynak tarafmdan belirtildigi gibi §6yle diyor:
— Pa§a, namlularim saraya gevirmi§ olan du§man toplarim gorijyor musun?. Bu
vaziyet kar§isinda saray ve devlet olanca emniyetini kaybetmi§ bulunuyor!
Derken Vahiduddin gelen kahveyi Mustafa Kemal Pa§aya eliyle verdikten ve yine
eliyle sigara ikram ettikten sonra devam ediyor:
— Boyle yakin oturu§umuz ve fisildarcasma konu§mamiz en munasip §ekildir. §u
sarayin duvar tuglalari arasinda bizi kimmbilir kac kulak dinlemektedir?
Bu usluptan fevkalade hislenen ve tesir altina giren Mustafa Kemal Pa§a, nihayet
Milli §ahlam§ Hareketinin dugiirn noktasi olan ve tarihe intikal edecegi gun
vatan gapmda bir hadise te§kil edecegi muhakkak bulunan §u hitap kar§isinda
kaliyor :
— Pa§a! Tijrkiye'yi kurtarmak igin Istanbul 'dan herhangi bir hareket beklemeye
imkan yoktur-istanbul, vatanin kalbi olarak dij§man pencesinin igindedir. Onu ve
onunla beraber topyekun vatani vijcuddan, vijcudun kalbi cevreleyici temel
azasmdan ba§ka hicbir §ey kurtaramaz! da, imparatorlugun kalble rabitalari
biisbiitiin Qoziilmii§ eczasindan sonra elde kalan mazlum ve cileke§ ana vatandir.
Yani Anadolu!.. Anadolu'ya gecmek ve orada milll bir kiyama zemin acmak
lazimdir !
Mustafa Kemal Pa§a bu sozleri biiyiik bir dikkat ve iddia ettigimiz gibi biraz da
(surpriz) tavriyle dinleyedursun . . . Bize denilebilir ki :
— Bu, tiyatro konu?malan gibi hayalden uydurma hissini veren laflari nereden
cikariyorsun? ilmi ve tarihi hakikat belirtmeleri icin mutlaka vesikaya istinat
ettirilmeleri gereken bu diyaloglari kimlerin §ahadetiyle ispat edebilirsin?
Cevabimiz §udur:
— Evvela beni dinleyin! Sonra da ispatim isteyin! Ve ben Vahidiiddin - Mustafa
Kemal Pa§a tablosunu cizerken pe§in hiikiim tavirlanndan uzak kalin! Ruhunuzu ne
o taraftan, ne bu taraftan, tesir di§i tutun ve neticeye gore hiikmedin!
Riyaziyede bir ka'de vardir: Ya hiikum ve netice ba§a alimr ve ispat onu takip
eder, yahut ispat pe§in olur ve netice sonda gelir. Biz hukmu ba§a alarak
ispatim ondan sonra vermek metodunu tercih ediyoruz. §6yle ki :
Padi§ah diyor ki, Mustafa Kemal Pa§aya: — Sizi Anadolu'ya, i§te bu milll kiyam
zeminini acmamz icin gonderiyorum! Dii§man kuvvetlerine, hususiyle ingilizlere
ve hiikiimete kar§i gidi§ sebebimiz ayridir. i§gal kuvvetleri, sizin Samsun'da
asayi§i iade edeceginiz ve §arktaki ordu mukavemetini kaldiracagimz kanaatini
besleyeceklerdir . Gercek sebebi ise yaliniz siz ve ben bilecegiz. Mill! ruhu
Anadolu'nun her yerinde, hissedilir §ekilde parca parca kendisini gostermeye
ba§lami§tir . Size dii§en i§, bu ruhu biisbutun alevlendirerek orduyu da icine alan
bir daire merkezinde biitiinle§tirmek Ve te§kilatlandirmaktir . Heniiz haber almi§
bulundugumuza gore Yunanlilar izmir'i i§gale ba§ladilar. obiir i§gal mintikalari
da malumunuz. . . Artik Yunanliya kadar yol veren bu son i§gal, eminim ki, biiyiik
bir milll infial ve kar§i koymaya vesile olacaktir. icinde bulundugumuz belali
§artlar kar?isinda, tek merkezli ve yekpare bir mill! hareket iizerimize farzdir.
Boyle bir hareketin sevk ve idaresini hangi kumandana emanet edebilecegimi uzun
uzun dii§iindiim. Nihayet, ta?idigimz vasiflar bakimindan sizi buldum! Bahanelerin
her tarafa emniyet verici en miinasibiyle de alakali makamlara derhal tayininizi
irade ettim.
Vahidiiddin, ayri bir telkin tavri ve toniyle devam ediyor:
— Hatira §6yle bir sual gelebilir: «Ya siz, Padi§ah ve Halife olarak nicin
bizzat Anadolu'ya gecip mill! §ahlam§i en yiiksek merkezine kavu§turmayi
dii§iinmiiyorsunuz? Nigin bizzat Anadolu kiyamimn ba§ina gegmiyorsunuz?» Qiinkii
boyle bir te§ebbiis, hareketi ba§lamadan bogmak, bogulmasma sebep olmak
neticesini dogurur. Eger ben gizlice hazirlamp Anadoluya ve mill! mukavemetin
ba?ma gegecek olursam, bu te§ebbiis mill! kiyami en iistiin derecesine cikarir
amma, milletimiz igin bir felaket, intihar gibi bir §ey olur. zaman itilaf
kuvvetleri §u andaki tereddiitlii vaziyetlerini bir anda degi§tirirler,
toparlamrlar, i§in aldigi ehemmiyet kar§isinda topyekun iizerimize saldinrlar
ve topyekun tasfiyemize giderler. Hareketi de, artik ikinci bir davram§a imkan
birakmamacasina bastinrlar. Bu da artik sulha Ve yeniden §art ko§ma imkanma
kokiinden sed geker. Sulh Konf eransimn hazirlanmakta oldugu §u an, devlet
merkezinden gelmeyip de, milletten gelen ayarli bir direnme ise, haklarimizi
konferans masasmda daha iyi koruyabilmemiz icin, ancak goz korkutma plamnda, o
plan ta§inmadikca destek te§kil edebilir. Boylece Avrupa, uyumayan, gerekirse
istiklali igin canini fedaya amade bir millet kar§isinda oldugunu anlar ve
§artlarim hafif tutabilir. Yani mill! §ahlam§in muvaffak olabilmesi igin
mutlaka, Istanbul, devlet ve Padi§ah di§inda viicut bulmasi ve dii§manlarimiza
azami tela§ ve deh§et hissini vermiyecek gapi muhafaza etmesi lazimdir. Hatta bu
hareket, bana ve hiikiimetime aykiri diye de gosterilebilir . Evet Pa§a;
Anadolu'ya, en ince bir san'at, askeri ve miilki idare dehasiyle, i§te bu gayeyi
gergekle§tirmek iizere gececek ve Allah'in inayetiyle muvaffak olacaksiniz!
Padi§ah, topyekun Mill! Kurtulu§ Hareketine temel te§kil eden, fakat tarihi,
istirabindan gatlatacak §ekilde topraga gomiilen, gozlere gosterilmeyen ve ancak
birkac faninin ruh mahzeninde gizli kalan bu telkinlerden sonra Mustafa Kemal
Pa§aya, bizzat Mustafa Kemal Pa§a tarafindan itiraf edildigi gibi §u son sozii
soyliiyor :
«— Muvaffak ol ! »
Padi§ahin Mustafa Kemal Pa§aya son sozii: — Size bu azim davada muvaffak olmaniz
igin kesemden (...) altin veriyorum. (Tamamiyle tespit edilemeyen bu rakam,
evvelce de kaydettigimiz gibi, bir rivayete gore 30, bir rivayete gore 42, bir
rivayete gore de 60 bin liradir) ... Ayrica, elinize, te§ebbuslerinizde muvaffak
olmaniz ve gereken itimat ve selahiyeti telkin edebilmeniz icin bir de «Hatt-i
Humayun» tutu§turulacaktir . Tarafimdan ayrica hatira kabilinden size bir hediye
verecekler . . . (Uzerine Padi§ahm adina ait ilk harfler i§lenmi§ olan altin
saat) ... Gidiniz ve vatani kurtariniz! Artik bu davaya ve onun tatbiki
prensipine kanaat getirmi§ bulunuyor musunuz?
Mustafa Kemal Pa§a, eski yaverin «ikna edildi!» demesinde, ba§yaver Naci Beyin
de (Naci Pa§a) yaverler odasina gelip «Hiinkar Mustafa Kemal Pa§ayi ikna etti!»
diye haykirmasmda belirtildigi gibi, heniiz tereddiitlii oldugu besbelli bulunan
bu mevzuda tarn bir teslimiyetle huzurdan ayriliyor ve bir gun sonra «Bandirma»
Vapuriyle Samsun'a hareket ediyor.
Defalarca cizilen tablo...
Kendisine tarn hareket edecegi sirada Dahiliye Naziri Mehmed Ali Bey tarafmdan
bir zarf icinde, ayrica ve resmi mahiyette bir tahsisat verilecegi de
bildirilmi§tir .
Mustafa Kemal Pa§a huzurdan cikarken, artik bir daha gormeyecegi Sultan
Vahiduddin ' den, bizzat hatiralarmi anlatirken soyledigi gibi, §u iki kelimelik
ciimleye muhatap oluyor:
«— Muvaffak ol ! »
Simdi i§, bir roman iislubiyle canlandirmaya cali§tigimiz, fakat gercegin ta
kendisinden ibaret olan bu sahneyi ve Mill! Miicadele Hareketini acma fikrinin
topyekun Padi§aha ait oldugunu ispat noktasma gelmi§ bulunmakta:
Beraberce, evvela delilleri tek tek muayene, sonra onlari butun bir terkip
halinde muhakeme ve degerlendirme i§inin laboratuarma girelim:
Delillerimiz, muhtelif kiymet ve kuvvette olarak tarn 11 tanedir. Kiymet ve
kuvvet sirasma gore numaraladigimiz bu delillerin 4 tanesi riyazi vesika
derecesinde; 5 tanesi, yine vesikaya yakin agik karine hiikmunde; son 2 tanesi de
nakli dogrudan dogruya tarafimdan olduguna ve dayanaklari vefat etmi§
bulunduguna gore bir itimat mes'elesi olarak, inanilacak olursa en buyiik,
inanilmazsa sifir denecek kadar kugiik, fakat Obiirleriyle bir arada, inanilmasi
zaruri mahiyettedir :
Kat ' i vesikalar:
1 — Eski Dahiliye Naziri Mehmed Ali Beyin Avrupa'da ne§rettigi vesikalar...
2 — Vahiduddin ' in Seyhiilislamlari arasmda dini ve ahlaki vasiflariyle en ustiinii
olan Mustafa Sabri Efendinin, Misirda ne§redilip memlekete sokulmasi yasaklanan
me§hur ve muthi§ eseri...
3 — Eski yaver Ali Nuri Beyin tespiti...
4 — Kazim Karabekir'in hatiralari . . .
5 — Mustafa Kemal Pa§aya, usul ve teamul di§i olarak verilen Hatt-i Hiimayun . . .
Vesika degerinde karineler:
6 — Vahiduddin ' in, ne yapacaklarmi bilemez §ekilde kit'alarmi birakip
istanbul'da toplanan geng kumandanlari vazifeleri ve birlikleri ba§ma
gondermesi ve bu arada ortaya koydugu kiymet hiikmu...
7 — Vahidiiddinin Mill! Hareket ba§ladiktan sonra onu, a§k, heyecan, limit ve
istirap iginde ve gorulmemi§ bir alaka ve benimseyi§le takip edi§i.
8 — Sehzade Mahmut §evket Efendinin anlattiklari . . .
9 — Bazi tarihgilerin §ahadetleri . . .
Vesika ustii vesika degerinde, fakat bir itimat mes'elesi olarak, inanilip
inanilmamasi serbest, Obiir vesikalarla kar§ila§tirilmca da sihhati a§ikar,
§ahsi nakiller :
10 — Mare§al Fevzi Cakmak'tan dinlediklerim. , ,
11 — Refet Pa§anm bana anlattiklari... §imdi ispat laboratuarmda bu
vesikalarm teker teker tahlilleri yapilmca goriilecektir ki, eger son Osmanli
Padi§ahi 6. Mehmed Vahiduddin olmasaydi, istiklal Harbi olmayacakti.
ISPAT LABORATUARINDA
Birinci delil, kaydettik ki, Eski Dahiliye Naziri Mehmed Ali Beyin Avrupa'da
ne§rettigi vesikalardir . «150 ' lik»lerden olan Mehmed Ali Bey, ba§langigta
Mustafa Kemal Pa?amn yakm dostlarmdan biriydi ve onu degerlendirmek igin
elinden geleni yapmi§ti. Bu nokta hatira ve (etiid) mahiyetindeki birgok yazida
gosterilmi§tir . Milli Miicadele zaferle neticelenip ona uzak veya aykiri
kaldiklari kabul edilenlerden 150 ki§i kara listeye almmca Mehmed Ali Bey de
ona dahil -edildi ve Paris 'e giderek orada ya§amaya ve «La Republigue Enchainee
- Zincire Vurulmu§ Cumhuriyet» isimli bir gazete gikarmaya ba§ladi. Bu gazetede
Mustafa Kemal Pa§a aleyhinde kendince birgok iddia One siirdiigii ve agir
ithamlarda bulundugu gibi, riyazi degerde vesikalar da ne§retti. Bunlardan biri,
Vahidiiddin ' in emriyle Dahiliye Nezareti «tahsisat-i mesturesi-ortiilii
6denegi»nden pa?anm tarn vapura binecegi sirada verilen 25 bin liradir. §imdi bu
vesikayi, bir Vahidiiddin aleyhtari ve Halk Partisi mensubu insanin, yani
davamiza zit bir kaynagm daha evvel de bahsettigimiz eserinden gosterelim:
«Anadolu ihtilali - Sabahaddin Selek - Sahife 117»:
«Mustafa Kemal Pa§a, Istanbul 'dan ayrili§mdan yedi buguk ay gegtikten sonra
Ankara'ya geldigi zaman bin iki yiiz lira parasi vardi . Miiftii Rifat Efendi,
Ankara tiiccarmdan alti bin lira toplayarak Pa§aya verdi.»
Muharrir bu bilgiyi, Milli Miicadelenin Maliye Vekillerinden Hasan Fehmi Beyden
aldigmi kaydediyor ve §6yle devam ediyor:
«Mustafa Kemal Pa§a parasiz idi . Biiyiik projelerle Istanbul 'dan ayrilirken,
Anadolu'da kendisine verilecek bin liranin degerini dii§iindii mu bilmiyoruz.
inceleyebildigimiz belgeler ancak §unu gosteriyor ki, Mustafa Kemal Pa§a
Istanbul 'dan hareket edecegi giinlerde karargahma mensup subaylarm iiger aylik
maa§lariyle, bir miktar olaganiistii Odenek almak igin 50k ugra§mi§tir. Zaferden
sonra tasfiye ettigi siyasi hasimlari onun, Padi§ah tarafmdan verilmi§ onemlice
bir para ile Anadolu'ya gegtigini soylerler. Halbuki bu soylentinin dogrulugunu
gosterecek en ufak bir delile heniiz rastlanmi§ degildir. Mustafa Kemal Pa§anm
istanbul'dan ayrildigi siralarda Dahiliye Nezaretini i§gal eden Mehmed Ali Bey
Paris 'te gikardigi «La Republigue Enchene» (imlasi yanli§) adli gazetesinde 9.
Ordu Kit'asi Mufetti§ine verdigi yirmi be§ bin liraya ait makbuzun kli§esini
yayinlami§tir. i§te Mustafa Kemal Pa§anm Anadolu'ya goturdugii para bundan
ibarettir . »
Tezadm derecesine bakm ki, parasiz gosterilen Mustafa Kemal Pa?amn neticede
25 bin lira aldigi kabul ediliyor da, kagit para hesabiyle de olsa bugunkii
paraya nispetle 4 milyon lira degerinde bir meblag, «bu da bir §ey mi?»
gibilerden hafife alimyor; sonra da, olup olacak yaliniz bin iki yiiz lirasi
bulundugundan bahsediliyor !
Hesap agiktir: zaman altin 4 kagit lira degerindeydi . Bugiinkiine kiyasla 175
misli fark... halde kagit parayla o zamanki 25 bin lira, bugiiniin en a§agi 4
milyon lirasina denk... Oyleyse nasil olur da bu para, Mustafa Kemal Pa§aya
hususi ve siyasi ihtiyag mevzuunda verildigine gore yedi buguk ayda tiikenmi§
olabilir?
§u anda mevzuimuz sadece Dahiliye ortiilii odeneginden gikan parada oldugu igin
Vahidiiddin ' den ve Sultan'in hususi kasasindan gikan en az 30 bin lirayi nazara
almiyoruz. Alacak olursak, o zamanki kagit parayla 120 bin bugunkii deger
Olgiisiyle de 22 milyonluk bir 'kiymet vahidi kar§ismda kaliriz. Hepsi 28
milyon... da, bilinenin en kiigiik haddi kabul edilmek §artiyle...
Bundan sonra Halk Partili muharrir, parasiz gosterdigi Mustafa Kemal Pa§aya 25
bin liranin nasil verildigini biilbiil gibi bizzat naklediyor:
«Dahiliye Nezareti, Ortiilii Odeneginden Odenen bu parayi Mehmet Ali Bey, yaninda
Emniyet §ube Miidiirlerinden Kadi Bey oldugu halde, Mustafa Kemal Pa§ayi Samsun'a
gotiirecek vapura hareketinden biraz once gelerek bizzat vermi§ ve kli§esi
yaymlanan makbuzu da orada Badi Bey yazmi§tir.»
Dikkat edilecek nokta §udur ki, biz bu paranin Mustafa Kemal Pa§a tarafmdan
§ahsi tasarrufuna gegirildigi ve gaye yolunda tarf edilmedigi iddiasmda degil,
sadece kendisine verildigi ve dolayisiyle onun bu gayeye Padi§ah tarafmdan
memur edildigini gosteren bir vesika kar§ismda bulundugumuz davasmdayiz.
Samsun ve havalisinde asayi§i iade etmeye ve §arktaki birliklerin mukavemetini
ortadan kaldirmaya memur edilerek gonderilen bir kumandana, karargah kadrosunun
iig aylik maa§ ve masraflari odendikten sonra ayrica bu kadar biiyiik bir meblag
vermeye liizum ve sebep yoktur. Boyle bir para, ancak ve ancak memleket gapmda
bir harekete ba§lamamn ilk imkanlarim saglamak igin verilebilir ve mutlaka
biiyiik bir te§ebbtise delalet eder. Bu tahlil noktasi kat ' i ve riyazidir; ve bu
para, her nereye sarfedilmi§ olursa olsun, mutlaka alindigi sabit bir meblag
olduguna gore, Mustafa Kemal Pa§ayi Anadolu'ya gonderen Padi§ahin hususi
maksadim, bu maksadin da Mill! Miicadele cephesini kurdurmaktan ba§ka bir §ey
olamayacagim ispat eder.
Vesikalardan en ehemmiyetlisi §eyhulislam Mustafa Sabri Efendinin, Misirda
basilan, adini vermekten bile gekinecegim eseridir.
Ben bu eseri goziimle gormedim ve iginden higbir pargaya asli veya tercumesiyle
§ahit olmadim. Sadece uzaktan eseri, onun memlekete girmesinin §iddetle
yasaklandigini ve ta§idigi tezi biliyorum. Bu eserde §ahsi ve indi fikirleri
muharririne birakarak ve bu fikirler kar§isinda ne du§undugumuzu bildirmekle
miikellef olmayarak kaydedelim ki, aynen eski Dahiliye Naziri Mehmed Ali Beyin
Paris 'teki ne§riyatmda oldugu gibi, fikir di§i vesika goziyle bu eserde,
okuyanlar tarafmdan bana soylendigine gore birgok muhim nokta hatta tezimiz
bakimmdan hayati kiymette if§alar vardir.
Biz Mustafa Kemal Pa§a hakkmda §ahsi ve indi fikirleri merak ve onlara istinat
ve i§tirak etmekten uzak ve miistagni oldugumuz igin, ancak, Mill! Kurtulu§
Hareketinin ilk miiellifinin Vahidiiddin oldugu iizerindeki vesikalari
degerlendirmek mevkiindeyiz . Bize kesin olarak bildirildigine gore bu eserde,
Pa§ayi Anadolu'ya ve Anadolu hareketini acmak iizere gonderenin Vahidiiddin oldugu
yazilmakta, vesikalariyle gosterilmekte ve kendisine Padi§ah tarafindan verilen
altin liralann miktari, verili§ tarzi ve gayesi nakledilmektedir .
istikbalin hakikatsever tarihgisine, ehemmiyetli bir kaynak olarak i§aret
ettigimiz bu eseri, fikirleri di§inda bir vesika deposu diye vasif landinr ve
gegeriz .
Uciincu vesika, Sadrazam Tevfik Pa§a mahdumu, eski Sultan yaveri, ya?im ba?im
almi§ ve herhangi bir hakikat tahrifciligi sedyesinden uzak Ali Nuri
Beyef endinin, kendi goru§u olarak ve Ba§yaver Naci Beye (General Eldeniz)
istinat ettirerek soyledigi «Padi§ah Mustafa Kemal Pa§ayi Anadolu'ya gegmeye
ikna etti!» soziidur ki, hamlenin Padi§ahtan geldigi ve bu davada Mustafa Kemal
Pa§anm ba§langigta miitereddit bulundugu ijzerinde higbir §iiphe birakmaz.
Dordiincu vesika ise Mill! Miicadelenin en miibarek gehrelerinden Kazim Karabekir
Pa§anm, §u, tiirlii maceralara vesile olan, inonu devrinin ba§inda
tabettirilip toplatilan, sonra bazi degi§ikliklerle tekrar yayinlanan eseridir
ki, tetkike agik bu eserde ba§lica delalet, bir Ornegini daha evvel
gosterdigimiz §ekilde, Mustafa ! Kemal Pa§amn Miitareke ve i§gal hengamesinde
Kabineye girmekten ba§ka bir §ey du§unmedigi ve bu niyetinden kendisini
Karabekir Pa§anm caydirmaga gali§tigidir . Kat ' i vesika hiikmiindeki bu ifadeyi,
Mustafa Kemal Pa§anm ba§langicta mill! bir §ahlanmaya yol aramadigi, o halde bu
fikri Padi§ahtan aldigi §eklinde yorumlamak, miicerret hak ve hakikat bakimmdan
zaruri olur .
Be§inci vesika, derin bir tahlile tabi tutulacak olursa, belki biitiin vesikalarm
en kuvvetlisi olarak Mustafa Kemal Pa§aya verilen Hatt-i Hiimayundur . Evvela
Hatti kelimesi kelimesine goz online serelim :
«Yaveran-i §ehriyarimden Erkan-i Harbiye Merlivasi Mustafa Kemal Pa§aya:
Harb-i Umuminin miittefikin hesabma ziyai iizerine tahassiil eden vaziyet-i
siyasiye, ecdad-i izamim mulkunii ve makami Hilafet ve Saltanatimi mii§kiil ve
tehlikeli bir sahaya siiriiklediginden Hiikumet-i Seniyemin karari vechile tayin
olundugunuz mmtikada asayi§i temin ve merzi-i §ahaneme mugayir ahvalin hudiisunu
menile ciimleten def-i sa'le bezl-i cehd ii gayret ederek milletimin masumiyetini
te'yid ve mulkiimiin eyadi-i miitearrizinden tahlisi igin yek viicut olarak hareket
edilmesini, selam-i §ahanem asker ve memurine ve ehaliye tebliigini irade ettim,
Mehmed Vahiduddin»
§imdi bu Hatti, en agik dille sadele§tirelim:
«Yaverlerimden Kurmay Tuggeneral Mustafa Kemal Pa§aya:
Umumi Harbin miittefikler hesabina kaybedilmesi iizerine dogan siyasi durum, biiyiik
atalanmin miilkiinii ve Hilafet ve Saltanat makamim getin ve korkulu bir yere
siiriiklediginden hiikiimetimin karariyle atandigimiz mmtikada asayi§i saglamak ve
§ahane riza ve dilegime aykiri hallerin meydana gelmesini engelleyerek ve
topyekun korkulu §eylerin def'ine cehd ve gayret gostererek milletimin
dokunulmazligim gercekle§tirmek ve memleketimin saldirgan ellerden
kurtarilmasim saglamak icin tek viicut halinde davranilraasim §ahane selamimla
beraber asker ve memurlara ve halka bildirilmek iizere irade ettim!»
Bu ferman, en kiiciik §upheye yer birakmayacak §ekilde, Milll Kurtulu§ hareketini
Vahiduddin ' in agtigma kat ' i burhandir.
§6yle ki, biitiin Osmanli tarihinde buna benzer [ bir fermamn herhangi bir
kimseye verildigi gorulmu§ degildir. G6rulmemi§ olan, agikca vatan kurtanciligi
roliiniin verilmesi ve bu gaye ugrunda asker, memur ve halka tek viicut halinde
harekete gecmesi emrinin bildirilmesine Mustafa Kemal Pa?a'mn memur
kilmmasidir .
Gercekten bu ferman, §imdiye kadar mechul kalmi§ bir vesika olmadigi halde
hakiki manasi ve acik delaletiyle kimsenin tarn dikkatini cekmemi§, yani malum
iginde mechul kalmi§tir. Bu da, fermamn, belki agiga vurulur da Padi§ahm
gayreti dii§man devletlerin goziine batar kaygisiyle biraz miiphem ve karanlik
yazilmasmdan ve sahte bahaneyi ba§ta gostererek kaleme almmasmdan
dogmaktadir. Fermamn biitiin ruhu sonundaki §u ciimlelerdedir :
«Milletimin dokunulmazligim gercekle§tirmek ve memleketimin saldirgan ellerden
kurtarilmasim saglamak icin tek viicut halinde davramlmasim, §ahane selamimla
beraber asker ve memurlara ve halka bildirilmek iizere irade ettim!»
Boyle bir ferman, basit bir asayi§ i§i icin Anadoluya gonderilen bir pa§aya
verilemez .
Bu ferman, ehemmiyetli kismi sona getirip birdenbire dikkati cekmemek taktigi
iginde §unu soyliiyor:
— . istiklal ve masuniyeti elden gitme vaziyetine gelen millet ve vatam
kurtarmak icin, asker, memur ve halk elele veriniz ve tek viicut halinde ileriye
atilimz !
Bu da Mill! Miicadeleyi tasarlama ve acma emrinden ba§ka hicbir §ey olamaz ve bu
davamn Mustafa Kemal Pa§aya ilk defa Padi§ah tarafindan telkin edildigine dair
riyazi kat'iyetteki senedi te§kil eder.
Garip bir hayal comertligiyle :
— Fermam Vahidiiddin'e Mustafa Kemal Pa§a dikte etmi§ olabilir!
"Denilecek olursa cevabi gayet basittir:
halde Vahiduddin Mustafa Kemal Pa§amn tabi ve miittefiki demek olur ki, bu
vaziyet onun sonradan gordiigii muamele ve bir vatan haini sayilmasiyle kolayca
bagda§tirilamaz . Hususiyle Padi§ahtan boyle bir ferman almak liizumunu hisseden
bir insamn onu, faaliyeti esnasinda kullanmasi gerekir ki Mustafa Kemal Pa§a bu
fermam hie kimseye gostermediginden fermamn kendi istegiyle alinmadigi ve
Padi§ahin miistakil ve miicerret iradesini temsil ettigi ortaya gikar.
Bakin bu ferman hakkmda kar§i tarafin muharriri (Anadolu ihtilali - Sabahattin
Selek - Sahife 190 ve 191) ne diyor:
«— Bir metin halinde ortaya atilan Hatt-i Hiimayiinun uydurma olmasi ihtimali
kanatimizce zayiftir. Fakat, Mustafa Kemal Pa§amn bunu i§ine yarar bir beige
saymadigi ve hicbir yerde kullanmadigi da muhakkaktir. Pa§amn karargahi ile
birlikte, Sivas'taki III. Kolordu Kumandanligina giden Albay Refet (Bele) Bey
bile boyle bir belgeden haberdar
olmadigim bize soylemi§tir.
Bu Hatti Hiimayiin dogru da olsa, Padi§aha bundan bir §eref payi gikarmak miimkiin
degildir. Hiikiimdarm soyledigi yuvarlak laflar, herhalde Mustafa Kemal Pa§amn
yapacaklarim kasdetmiyordu »
Mustafa Kemal Pa?amn, bizce de kabul edildigi gibi, bu fermam kimseye
gostermemi§ ve hicbir yerde kullanmami§ olmasi, tezimizi zayiflatmak yerine
kuvvetlendirir mahiyettedir ve iradenin Padi§ahtan geldigini gostermek yerine
gostermemeyi tercih ettigine ve uygun bulduguna i§arettir. ilk hamle ve irade
Padi§ahtan da gelmi§ olsa, onu gercekle§tirmenin §eref payi yeterken, biitiin
haklari inhisar altma alici taraf tutmalar, Mustafa Kemal ' i tutmak ve
degerlendirmek olamaz.
Adet ve usul di§i olarak Mustafa Kemal Pa§a'mn eline verilen ferman, onun,
mill! §ahlanma hareketini uyandirmak, geli§tirmek ve gayesine erdirmek yolunda
Vahidiiddin tarafindan Anadolu'ya gonderildigine §a§maz hiiccettir; ve ondan sonra
kendisince ismarlanan bu azametli i§i yerine getirebilmenin §erefi bir insana
yeter .
§imdi i§, be§ muhte§em vesikadan sonra bu vesikalarin teyidcisi ve karine
mahiyetinde, altinci, yedinci, sekizinci ve dokuzuncu vesikalara geliyor:
Altinci vesika:
Daha evvelki bahislerde gegtigi gibi, Vahidiiddin ' in, peri§an kit 'alarim birakip
Istanbul 'da toplanan geng kumandanlari yeni tayinlerle, birlikleri ba?ina
gondermesi ve ardindan hemen kiymet hukmunu belirtip «yoksa halimiz Endiiliis'e
doner; bir §ey yapabilmek igin bu kumandanlarin kit 'alari ba§inda olmalan
lazimdir!» demesi, Mill! Hareketi o zamandan tasarlamaya ba§ladiginin muhkem
karinesidir .
Yedinci vesika:
Eski yaver Ali Nuri Beyef endinin, Anadolu hareketi sirasinda Vahidiiddin ' in tavir
ve edasina dair verdigi kat ' i ve emin bilgidir. Onu dinleyelim:
«— Vahidiiddin, Anadolu hareketine ait zafer ve muvaffakiyet haberleri geldikce,
saadetinden ne yapacagim bilemezdi. Nitekim Dumlupmar zaferinde, selamlik
resmi, Padi§ahm emriyle, Yildiz camii yerine Sultan Selim camiinde ve ihti§am
iginde yapildi ve §ehitlerin ruhuna Fatihalar okundu. Bazi ric'at ve arazi
kaybetme anlarmda o kadar iiziiliirdii ki, duydugu aciyi belirtmek kabil degil...
Kendisinde askeri bir kiiltiir ve anlayi§ mevcut degildi, fakat boyle anlarda
higbir iyi tefsir ve izahi kabul etmezdi. Sakarya miidafaa ve cekilmesi sirasinda
iiziintiisii son haddine varmi§ ve Ankara'nm dii§mesi ihtimaline kar§i korkusu, onu,
cilgina gevirmi§ti. Beni gagirip izahat istedi. Her zamanki ta§ basmasi haritayi
acip vaziyeti izaha gali§tim. Dii§manm asil menzilinden gok uzakla§mi§
bulundugunu, bu halin askerlikge makbul bir vaziyet olmadigini, er veya gee,
yunanlilarm bu ihtiyatsizligi gok agir odeyeceklerini ve iimitsizlige dii§memek
gerektigini anlattim. Kabul etmedi ve §6yle dedi : (Anadolu'nun yarisi gitmi§
vaziyettedir . Yunanlilar aileleriyle gelip buralara yerle§ebilirler . Umidim
zayifliyor ve istirabim tahammiil hududunu ta§iriyor. Dayanamiyorum! ) Bu sozlere
mukabele ederek, Yunan ordusunun bir a§iret ordusu olmadigini, biitiin ordu
unsurlarinin, goluk - gocuklarim Yunanistan ' da birakmi§ olduklarini ve asla
beraberlerine alamiyacaklarini, ana iis gevresinden bu kadar uzakla§makla her giin
biraz daha zayiflamaya dogru gittiklerini ve elbette mill! kuvvetlerimizin bir
giin bu durumdan f aydalanacaklarini ileriye siirdiimse de Sultani tatmin ve teselli
edemedim. Askeri vaziyette en kiigiik fenalik onu nasil kahredip yaraliyorsa, en
kiigiik iyilik de saadetinden ugacak hale getiriyordu. Sultan Vahidiiddin, Kuva-yi
Milliyecilere kar§i olmak veya ihanet olmak §6yle dursun, en biiyiik korku ve
istirabim onlarin miicadeleyi kaybetme ihtimalinde ya§iyordu. Bu duygusunda da
son derece samimiydi. Onun gektigi aciyi tarihte higbir hiikiimdar gekmemi§tir.
Milli miicadeleye kar§i belli ba§li bir ziimrenin takindigi menfi tavirla
Vahidiiddin ' deki namiitenahi miispet tavri birbirinden ayirmak ve tek tek
gorebilmek lazimdir.»
Sekizinci vesika:
«Sarikli Miicahitler» ismiyle, Kadir Misiroglu tarafindan yazilan ve basilan
eserde, §ehzade Mahmut §evket Efendiye ait beyan, sarayin, Milli Miicadele ugruna
Mustafa Kemal Pa§aya ettigi yardimm Istanbul 'dan hareketinde verdigi ve
verdirdigi meblaglardan ibaret kalmayip sonradan ve hareketin ba§langig
zamanmda yiizbinlere ula§tigini ve yarim milyona yakla§tigini belirtmektedir ki,
bugiiniin deger olgiisiiyle 100 milyonluk bir kiymet ifade eder ve Milli Miicadeleyi,
ilk merhalede, dogrudan dogruya Padi§ah iradesine baglar.
Dokuzuncu vesika:
Sadece bir karine olarak, bazi tarihcilerin §ahsi gorii§ ve kanaatlerinden ibaret
ve biitiin olup bitenlerin fikir adamlari iizerindeki intihalarmi gosterici umumi
hiikiimler . . .
Mustafa Kemal Pa§anm, kendisine bizzat hatiralarmi anlattigi tarihei Enver
Behnan §apolyo'ya, Hava Yollari Ankara terminal binasmda ve birkac Biiyiik Dogucu
geng huzurunda sordum:
— Sen, Mustafa Kemal Pa§anin, istiklal Sava§ini agmak iizere Anadolu'ya
Vahidiiddin tarafindan gonderildigini kabul ediyor musun? Cevabini ne§redecegim!
Cevabi iki kelimelik oldu:
— Kabul ediyorum!
Muharrir Tekin Erer §u kar§iligi verdi :
— Bu herkesge malum bir hakikat ! . . . Bunun yazisim da yazdim!
D ' aha ismini sermek isteyen ve istemeyen nice ilim ve fikir adami aym
kanaattedir ve aralarinda meslegi tarihcilik olan profesorler de vardir.
Bu umumi karineden de hususi manalar dev§irmek hakkimizdir.
Sira, inanilip inamlmamakta herkesi serbest tutan ve sihhatini ancak yukaridaki
vesika ve karinelerle birlikte miitalaa edilmek metodunda bulan §ahsi kurcalama
ve ara?tirmalanma ve bunlarin sagladigi iki muazzam tespite gelmi§tir.
Onuncu vesika:
Mare§al Fevzi Cakmak'tan dinlediklerim. . . Kaydetmi§tim ki, ben, Mare§ali,
damadi, Paris 'te tahsil arkada?im Burhan Toprak vasitasiyle tanimi?, tez zamanda
biiyiik teveccuh ve itimadma mazhar olmu§ ve kendisiyle, ileri geri, her §eyi
konu§abilecek bir ruh sarma§ - dola§ina ermi§tim. Bu sarma§ - dola§ o kadar
derindi ki, ikinci Diinya Sava?imn ba§larinda bir gun, sirtimda siivari tegmeni
uniformasi, Genel Kurmay dairesinde, Mare§ali, sonradan bir fikramda yazdigim
gibi, §u korkung davete muhatap tutacak kadar ileriye gitmi§tim:
— Memleket harbe girmedigi halde ruhi, ahlaki, idari, iktisadi bir felaket
ugurumuna du§mu§ bulunuyor! Avrupa gazeteleri halimizi bir «cinnet» ifadesi
olarak kaydediyor ve bizi kopacak bir ihtilalin biitiin sirlarim tamamlami§
sayiyor. Bu vaziyette nicin orduyu harekete gecirmiyor ve bu gidi§e «dur!»
demiyorsunuz?
Derin bir ic geki§inden sonra Mare§al §u mukabelede bulunmu§tu:
.— Ben Yeniceri degilim!
— Pa§am! Yeniceriligi kaldirmak igin bile bir kereci'k Yeniceri olmaya mecburuz.
Mijnasebet derecemi anlatmak icin kaydettigim hu konu§madan birkag yil evvel
Mare§al'in Qankaya'daki ko§kiindeyiz . . . Mare§al, ben ve damadi Burhan Toprak...
Mare§ale diyorum ki :
— Ben Vahiduddin'e vatan haini diyemiyorum. Aksine, onun cihanda e§i gorulmemij?
bir talihsiz ve mazlum oldugu kanaatindeyim. Siz o devrin ba§larinda Erkan-i
Harbiye-i Umumiye Reisi oldugunuza gore birgok §ey bilmek mevkiindesiniz .
Vahiduddin, Mill! harekete, ba?mdan sonuna ; kadar aleyhtar bir insan miydi,
yoksa, aksine, Mustafa Kemal Pa§ayi bu gayeye sevk ve te§vik eden kimse mi?
Mare§al hemen bana gozlerini dikti ve davudi sesiyle gijrledi:
— . Kim soyledi sana, bu davada Vahidduddin ' in boyle bir rolii oldugunu?
Mare§alin bu cevabi, mes'eleyi bir nevi kabul eder mahiyetteydi amma, acik bir
sarahatten mahrumdu.
— zamanki hadiselere yakin insanlar arasinda boyle bir soylenti var! Hatta
sizden, bu i§e layik geng kumandanlarin listesi istenmi§...
— Dogrudur; benden boyle bir liste istendi; fakat ne icin oldugu bildirilmedi .
Sadece, geng, muktedir ve buyiik te§ebbuslere mustait kumandanlar kaydiyle
istendi .
— Bu, Mill! Kurtulu§ Sava?im agtirmak icin bir kumandan arandigina karine
te§kil etmez mi?
— Orasini bilemem!
— Verdiginiz listede Mustafa Kemal Pa§a var miydi?
— Hem de en ba§ta. . .
— Ne mijtalaa yuruttunijz admin yaninda?.,,
— Gereken neyse onu. . .
— Eger bu bahis sizi sikiyorsa sormakta devam etmeyeyim!
— Yooo! Sorabilirsin !
— Mill! Mijcadeleyi acmak fikri ilk defa kimin tarafindan ileri surulmu§tur?
— Mustafa Kemal ve Cevat Pa§alarla ben, bir gun Beykozdaki evimde bulu§tuk. Sual
§uydu: Vatan nasil kurtarilabilir? Benim tezim (gerilla) harbiyle mukavemete
devam etmek ve cete sava§lari vererek dij§mani yipratmak ve nihayet usandirmakti .
Fakat muntazam askeri te§kilat ve du§man kar§isinda cephe kurmakla bu davanin
halledilebilecegini sanmiyorduk. Qete harpleri butiin vatanin istilasini davet
etse de bize son care goriiniiyordu . Mustafa Kemal Pa§a ise hiikiimet iginden Riyasi
direnmeler ve goz korkutucu tavirlarla bir netice alinabilecegi, hig olmazsa
sulh §artlarinin haf if letilebilecegi kanaatindeydi .
— halde topyekun bir mill! §ahlanma hareketini Onceden tasarlami§ degildi.
— Onceden veya sonradan; hareketi meydana getirdi ya.
— Benim igin, tespite muhtag nokta, ilk fikir ve hamlenin, Vahidiiddin ile
Mustafa Kemal Pa§a'dan hangisine ait bulundugu ve Padi§ahin, mill! hareketi
te§vik ve telkin eden bir insan mi, yoksa ona zit ve dii§man emellerine bagli bir
vatan haini mi oldugudur?
Mare§al, sik - bogaz edilircesine hakikati soylemeye mecbur edildigi, ku§atma
hareketine benzer sualler kar§ismda son sozunu soyleyip bahsi kapatti:
— Ben Vahiduddin'i vatan haini kabul edemem! Son soziim bundan ibaret . . . Ba§ka
bir §ey de soyleyemem !
Damadi Burhan Toprak da ilave etti:
— Mare§al her §eyi soylemi§ oldu. Bahsi burada keselim!
Mare§alden sonra sira §u vesikada:
11, — Refet Pa§a'dan dinlediklerim. . .
Ben Refet Pa§ayi; istanbula Mill! §ahlanma Hareketinin ilk temsilcisi olarak
gelip, halkm, ayak tozuna kapandigmi goren §u zarif ve ;asil ruhlu Generali,
1924 yilmda, 20 ya§mda bir Universite talebesiyken ve «Vakit» gazetesinin kisa
bir miiddet Ankara muhabirligini iizerime almi§ bulunuyorken tanidim.
zamanlarm, komiirle mi, odunla mi, neyle i§ledigi belli olmayan ve istanbula 30
saatte varan trenlerinden birinde, yirtik, kirmizi kadifeli birinci mevki
kompartimanmda tek ba§ima oturur ve hareket saatini beklerken birdenbire kapi
agildi ve igeriye ince astragan kalpakli, ince ytizlii ve narin yapili bir insan
girdi .
Hemen ayaga kalkarak, Istanbul 'a geldigi zaman (Dariilfiinun - Universite
salonunda bir hitabe vermi§ olan ve bu bakimdan §ahsiyle tanidigim Refet Pa§ayi
hiirmetle selamladim ve kendimi takdim ettim:
— Vakit gazetesi Ankara muhabiri...
Gayet memnun ve giiliimser bir yiizle mukabele etti:
— Size rastlamaktan bahtiyarim! Akli ba§mda bir gazeteciyle seyahat etmek ve
dertle§mek firsatini buldugum igin gok sevindim!
tarihlerde Refet Pa§a birkag fikirda§iyle kurduklari (Rauf Bey, Ali Fuat ve
Kazim Karabekir Pa§alar) «Terakkiperver Cumhuriyet Partisi»nin erkanmdan
bulunuyor ve muhalefeti §akadan kakaya gotiirur gibi bir tavir ta§iyordu.
Kendisiyle trende en a§agi 12 saat dertle§tik. Mare§ale belli ba§li bir tez
etrafmda sordugum suallere kar§ilik Refet Pa§a kendi kendisine konu§tu ve en
derin saffet iginde ba§layan Mill! §ahlanma Hareketinin, zaferden sonra, onu
(dejenere) eden, (tereddiye gotiiren) bir parti kadrosu ve istismarci hizip eline
gegmek iizere bulundugundan yakmdi, §6yle diyordu:
— Mustafa Kemal, bu davayi zafere kadar gergek bir (idealizm) planinda
yurutmu§tiir. Ta§idigi kumandanlik ve liderlik vasif larmdan ise kimsenin §iiphe
etmesine imkan yoktur. Fakat zafer kazanildiktan sonra etrafmda oyle bir
dalkavuk halkasi peydahlanmi§ tir ki ister istemez onu tesiri altma almi§ ve
biitun sug bu halkada olmak iizere rejimin havasmi bulandirmi§tir . Benim biitiin
hmcim i§te bu dalkavuklar halkasmadir .
Ve saatlerce hatira ve tenkit... Tren Eski§ehir garma girerken, kimsecikler
goriinmeyen istasyon meydanmi gostererek dedi ki :
— Mill! Miidafaa sirasmda bu istasyonda bana yapilan merasimi hatirliyorum da §u
anm tenhaligi kar§ismda zamanin inkilaplarma ibret ve deh§etle bakiyorum. Bu
diinya ve onun sahte kiymetleri kimseye baki degil!..
Sonra birdenbire dogrularak ilave etti:
— §u, italyada suriinen Vahidiiddin ' in encamma bak! Bu talihsiz hiikiimdar,
vatanini kurtarmak igin elinden geleni yapmi§ amma sonunda kimseye yaranamami§
olmak §6yle dursun, ismi vatan hainine gikarilmi§ bir bedbahttir. Ben onun,
Mustafa Kemal ' i bu i§e sevk ve te§vik eden tek adam oldugunu yakmdan biliyorum.
Elbette bu hakikat bir gun tarihe intikal edecektir.
Refet Pa§a, o gece daha oyle §eyler anlatti ki, higbirini kaydetmeye imkan
yok . . .
Kendisine 30 kiisur yil sonra Ankara Palas'ta rastladim. Daima ayni zarafet ve
ruh tamamligi iginde bu cin gibi ihtiyar, masamda ve bir kag §ahidin huzurunda
(hepsi hayatta) hatiralarini Btiytik Dogu'ya yazmasi ve bilhassa Vahidiiddin
mevzuunu ele almasi yolunda ettigim teklife §u cevabi verdi :
— Necip Fazil! . . Benim bir ayagim gukurda. . . Deger mi Omriimiin son giinlerinde
genglere mahsus bir davaya kiyam edip orselenmeye . . . Sen agtigm ve bayragmi
tasidigm yolda devam et ! Ama benden bir sey bekleme! Tezini ve 1951 Biiyiik
Dogu'larmda nesre basladigm Meclis zabitlarim biliyorum. Benim bu bahiste
soziim tek ciimleden ibarettir ve sudur: Sultan Vahidiiddin Birinci Diinya
Sava?indan sonraki felaketi, millette higbir ferdin hissedemeyecegi mikyasta
derinden duymus, vatanin kurtarilmasi yolunda geng kumandanlari Anadolu'ya
dagitmis ve bu isin ba§ina gegmesi igin de maddi ve manevi her fedakarligi
gostererek Mustafa Kemal ' i segmis ve onu Anadolu'ya gondermis olan insandir!
Tarih, ilahl adaleti hadiseler iizerinde o tiirlii tecelli ettiren bir ilimdir ki,
giinii geldigi zaman, benim gibi insanlarin hatira def terlerinden kefenlerine
kadar her seylerini sorguya gekerek hakikati tespit etmeyi bilir. §imdilik bizi
birakin da mezarimiza kavgasiz ve davasiz gidelim!
Basil ba§ina ve en selahiyetli agizdan sahadet teskil edici tarzda, sahibinin
meydana gikmak istemeksizin ortaya attigi bu sozler, 1965 'de yayinlanan mahut
«Anadolu ihtilali» isimli eserde Refet Pa?amn portresi gizilirken adeta teyit
edilmektedir : Sahife 330:
«G6rev kabul edip Mustafa Kemal Pasa ile birlikte Anadolu'ya gelmesi, isteksiz
bir sekilde de olsa «Amasya Kararlari»na imza koymasi, Albay Refet Beyi Kuvay-i
Milliye liderleri arasma sokmustur. Htiktimete karsi olmaya pek hevesli
goriinmedigi, daha kolordusunun basma gegmeden belli oldu. Fakat bir defa ok
yaydan gikmisti. Bir hayli dtistinmiis olmasma ragmen, geri donemezdi. Bu sebeple
kendisini Anadolu alaylari iginde, birkag ay miiddetle bocalar halde goriiriiz.
Mustafa Kemal Pa§anm ba§ladigi i§in gikar yol olduguna inanamiyordu . Pa§aya
kar§i da fazla giiveni yoktu.»
Sahife 131, 132:
«Buyuk zaferden sonra Mustafa Kemal Pa§a ba?ina gaile agabilecek bir kumandan
segmek istemedigi igin, Istanbul 'a ilk giren kumandan olmak §erefini de Refet
Pasaya birakmistir.
Refet Pa§a, tarn anlamiyle oportunist bir tiptir Fakat §ef, onun nerede
kullamlacagini biliyordu. Bunun igindir ki, Mill! Miicadele devrine mahsus
muhasebede, Kefet Pa§amn faaliyeti, her§eye ragmen olumlu bir sonug
vermektedir .
Refet Pa§anm Mustafa Kemal Pasa ile olan iliskisi, Kazim Karabekir Pasamn
Mustafa Kemal Pasa ile olan iliskisini andirir. §efin sefligini reddedememek,
fakat §efe fazla giivenmemek, §ef ijzerinde Kendi agirligim daima hissettirmeye
galismak ve kendisini ikinci adam yerine layik gormek seklinde
ozetleyebilecegimiz bu iliski zafere kadar surdii.
Refet Pasaya Mustafa Kemal Pasa ile ilk anlasmazliga dustugii mes'elenin hangisi
oldugunu sorduk. «Higbir zaman anlasamadik» cevabim verdi Refet Pasa, Kazim
Karabekir Pasamn Dogu seferini tesadijfi ve ucuz bir zafer olarak kabul ediyor.
Karabekir Pasayi, Ali Fuat Pasayi, Rauf Beyi begenmiyor ve kugiimsuyor.
Hatiralarim yazmayisimn sebebini de soyle agikliyor: (Yalanci kahramanlari
nasil ortaya dokeyim? Herkesle dogusecek degilim ya...) Sozii gegtikge, Mustafa
Kemal Pasadan (Yaman adamdi) diye soz etmesine ragmen, Milli Mucadelenin
kazamlmasmda en buyiik seref payini Refet Pasa kendisine ayirmaktadir . »
Higbir kiymet hiikmii koymaksizin bize ve diinya goriisiimiize aykiri muharrirden
aldigimiz bu satirlar, Refet Pasadan dinlediklerimizin, soylenmis soz olarak
aynen vaki oldugunu zit kiyas yoluyle ispat eder. Bu sozlerdeki hakikat
derecesine gelince, onun da takdiri, bunca vesika ve karineden sonra okuyucuya
ve tarihe aittir.
§ahsimiza vaki beyan ve ifsalar arasmda, bir de, eski kumandanlardan Qolak
Selahaddin namiyle ve iistiin ahlak ve faziletiyle tamnmis, ilk Mecliste Mersin
Meb'usu ve «ikinci Grup» iiyesi bir zat vardir ki, istiklal Savasimn saffet ve
asliyetini kaybetmemis ve asla nefs hirsina diismemis biiyiik kahramanlarindan biri
oldugu halde namsiz ve nisansiz birakilmis ve su anda yine namsiz ve nisansiz
mezarinda, Allah dostlarina mahsus bir unutulmusluk siari iginde istikbalin
gergek tarihgisine kalmistir.
1949 Biiyiik Dogu'larmda hatiralarim yayinlamak igin Harbiyedeki evinde ziyaret
ettigim ve tasidigi yiiksek sahsiyete hayran oldugum bu eski kumandan, bana,
kelimesi kelimesine soyle demisti:
«— Ben sizin cesaretinize sasiyor ve davanizda muvaffak olmaniz igin dua
ediyorum. Fakat ben ayni cesarete malik degilim. Her seyi bilen ve Milli
Miicadeleyi ba§indan sonuna ' kadar her safhasiyle taniyan bir insan olarak,
hatiralarimm ancak oliimiimden sonra ne§rini istemek ve hayattayken rahatsiz
edilmekten kagmmak zorundayim! »
gun muhterem bir hammefendi intibaim veren kerimelerini de selamlamak
§erefene nail oldugum bu ulvi zatin bilgilerini tarihe arzetmek vazifesi, geride
biraktigi aile efradma dii§mektedir.
§imdi i§, hakikati simsiki tesbit eden bu 11 vesika ve karineden sonra, bizzat
Mustafa Kemal Pa§amn dilinden ve kaleminden gikma son bir vesikaya dayanmi§
bulunmaktadir ki, delaletindeki ehemmiyet ve kiymet bakimmdan bin kere
iistiindiir . Ona, vesikalarm vesikasi ismini layik goriiyor ve artik onunla beraber
biitiin ispat unsurlarmi bir arada miitalaa edip kat ' i hiikme baglama mevkiinde
bulunuyoruz .
VESIKALARIN VESIKASI VE HUKUM
Vesikalarm en biiyiigii, 11 adet beige igine almadigimiz ve birdenbire (siirpriz)
tesiri yapmasmi bekledigimiz bir tanesidir ki, Mustafa Kemal Pa§anm Anadoluya
Mill! Hareketi koriiklemek igin Padi§ah tarafmdan gonderildigini teyit ve itiraf
edici, mahiyette bizzat kendisince saraya gekilen bir telgraf ve bu telgrafm
Birinci Millet Meclisinde okunan ve zapta gegen metninden ibarettir.
«T.B.M.M. Zabit Ceridesinin (cilt 1 - ikinci basili§ - sene 1940) 4 ve 5 inci
satirlari aynen §6yledir:
«— Dilhah-i mikdarilerinden miilhem azm ve iman ile vazife-i acizanemde miidavim
bulunuyorum . »
Aynen sadele§tirilmi§ §ekli:
«— Miilk ve memleket sahibi zat-i §ahanelerinin arzu ve dileklerinden aldigim azm
ve iman ile aciz vazifeme devam etmekteyim.»
Bu satirlar, Mustafa Kemal Pa§anm, Samsuna giki§mdan kisa bir miiddet sonra ve
ingilizlerin ku§kulanmasiyle Harbiye Naziri §evket Turgut Pa§a tarafmdan
Istanbul 'a davet edilmesi iizerine saraya gektigi uzun telgraftan basit bir
ciimledir ve birden dikkat gekici mahiyette degildir. Halbuki her §ey bu ciimlenin
iginde . . .
Mustafa Kemal Pa§a, 24 Nisan 1336 (1920) Cumartesi giinii sabah saat 10'da Meclis
kiirsiisune gikiyor ve zabit ceridesinin:
«Ankara Meb'usu Mustafa Kemal Pa§anm Miitarekeden Meclisin agilmasma kadar
gegen zaman zarfmda cereyan eden siyasi ahval hakkmdaki nutuklari»
Diye kaydettigi ilk mufassal konu?masim yapiyor.
Bu konu§mada, Anadolu'ya gonderili§ini :
«— Miilki ve askeri hususatla muvazzaf olmak iizere Ordu Miif etti§ligine tayin
edildim. Bu teveccuhii din ve millete hizmet etmek igin en biiyiik bir mazhariyet-i
ilahiyye addeyledim.»
(Zabit ceridesi - sahife 9 - satir 4, 5, 6, 1, 8) §eklinde gosterdikten sonra,
19 Mayis 1919'dan 24 Nisan 1920'ye kadar 11 aylik hadiselerin bilangosunu
giziyor .
Ankarada, eski Millet Meclisine giden istasyon caddesinin ba§mdaki, eski zaman
yapisi, geni§ gatili ve Ittihatgilarca uydurulmu§ sozde Turk mimarisi tipli ta§
bina... Uyeleri arasmda birgok sariklmm bulundugu ilk Meclis bu binada
yuvalanmi§tir . i§te, Hacibayramda kurbanlar kesilerek ve aym binanin oniinde
eller semaya kaldirilarak edilen dualardan sonra, 24 Nisan giinii ilk Tiirkiye
Biiyiik Millet Meclisi, siyah astragan kalpaklarla beyaz sariklarm ve birkag
kirmizi fesin kokteyli halinde bu binada ikinci igtimami yapmakta ve heniiz
Padi§ahlik idaresine kar§i bir isyan tavri almami§, aksine, her §eyi Saltanat ve
Hilafeti kurtarmak gayesine baglami§ olarak, mill! kiyamin onderi, geng Pa§ayi
dinlemektedir
Pa§a, biraz evvel goriildiigii gibi, Anadolu'ya gegi§ini din ve millet ugrunda
yiiklenilmi§ bir vazife Kabul edip bu vazifeyi Padi§ahm dilhahi (ig dilegi)
atarak kendisine verilmi§ bir memuriyet §eklinde gostermekte . . . Bu vaziyette,
Padi§ah tarafmdan degil de, onun hiikiimetince Istanbul 'a donmeye zorlanacak
olursa istifa edip milletin sinesinde kalacagmi ve mill! kiyam yolunda daha
belli adimlarla tek ba§ma yiiriiyecegini telgrafmda Sultana bildiren Pa§a aym
telgrafta sozii §6yle bagliyor:
«— Ta ki, millet mazhar-i istiklal ve saltanat ve hilafet-i muazzama-i
hiimayunlari masun-u indi ' a olsun!.. Layezal sadakati abidanemi daima mnteza-yid
olduguna itimad-i §ahanelerini arz ve istirhama miicaseret eylerim.»
Aynen sadele§tirilmi§ §ekli:
«— Ta ki, millet istiklaline kavu§sun ve muazzam saltanat ve hilafetleri
gokmekten korunsun!.. Du§mez ve kiigiilmez, kulca sadakatimin her an arttigma
§ahane itimadmizi dilemege cesaret gosteririm.»
Denilebilir ki :
— Mustafa Kemal Pa?amn telgrafta kullandigi «dilhah» kelimesi Padi§ahin
dogrudan dogruya Anadolu hareketini agmak iizere verdigi bir emir manasina gelmez
ve sadece azm ve iman yolunda mucerret bir dilekten ba§ka bir §ey belirtmez.
gunlerin politikasi olarak da Padi§aha boyle hitap etmek icap eder. Eger bu
delalet, ferman ve irade §eklinde Mustafa Kemal Pa§aca kabul edilseydi mes'ele
kalmazdi. Oyle mi? halde Mustafa Kemal Pa?amn, Anadolu'ya gonderili§ini
ferman ve irade ustii bir telkinle vaki kabul ettiginin mutlak ispatma gegelim:
Bahis mevzuu telgrafin suretini, Birinci Mecliste okunmasmdan tarn 7 ay evvel 24
Eyliil 1335 (2919) tarihinde «Irade-i Milliye» gazetesi ne§retmi§tir . Orada
«dilhah» kelimesi yerine «ilka» lafzi vardir. ilka; yani bir §eyi koymak, bir
fikri a§ilamak, bir manayi ruha sokmak.
Boyle bir murettip hatasi olamayacagma gore, anliyoruz ki, Vahiduddin, Mustafa
Kemal Pa§amn bizzat kullandigi kelimeyle ona Anadolu'ya gegmek fikrini ilka
etmi:?tir. Bu da mill! kiyami hazirlamak vazifesinden ba§ka bir §ey olamaz.
Ortaya serdigimiz 11 beige ve bu son vesika bir araya gelince hukum, ba§ta
belirttigimiz olgunun neticede gergekle§mesinden ibaret kaliyor:
VAHiDUDDIN OLMASAYDI TURK ISTIKLAL SAVA§I OLMAYACAK VE KURTULU?
SAGLANAMAYACAKTI . . .
Ve bu hiikrne bagli olgii:
ilk defa Padi§ah tarafindan du§uniilen vatan kurtariciligi gapinda bir i§in ondan
sonraki tatbikatmda kazandigi ba§ari, muhakkak ki o tatbikatm sahibine aittir;
ve i§in ilk defa Padi§ah tarafindan du§unulmii§ olmak kiymeti, o i§i yerine
getirenlerin kiymetini kendi 6z siniri iginde eksiltici degildir. Tarih herkesi
kendi Oz payi iginde gostermeyi gerektirir.
i§IN BUNDAN OTESI;
Bana sorarsaniz bu eseri kalemime ilham eden saik burada tamamlanmakta ve
in§asim nihayetlendirmi§ bulunmakta . . . Otesine yazmasak da olur. Bir
zaviyesiyle iki gizgisi tespit edilen bir musellesin uguncii gizgisini gekmek
liizumsuz denilecek kadar basittir. Bu uguncu gizgide belki tarihi hikaye, hadise
ve bilhassa Vahiduddin 'e isnat edilen hiyanetler olarak merak ve
cevaplandirilmaya deger birgok §ey vardir. Fakat topyekun hadiseleri tasarruf
altina alan ana tezden, Mill! Hareketi dogrudan dogruya Vahiduddin ' in agtirdigi
tezinden ve bunun ispatindan sonra gerisi, butiin zenginligine ragmen ikinci
planda kalmaya mahkumdur. Zira Vahiduddin 'e ait mijspet cephe ortaya gikmca,
artik onun Mill! Hareketi bogmak, Mustafa Kemal ve arkada§larmi oliime mahkum
ettirmek, hatta bir ingiliz harp gemisine atlayarak vatanini terketmek gibi
hallerini kisa izahlarla kiymet hiikiimlerine baglamayi ve bu isnatlarm altmdaki
tarih ve hakikat tahrif giligini goz online sermeyi herkes becerebilir. Bu
bakimdan i§in bundan otesini, artik tahlil yerine terkipgi bir §iveyle, hizli
bir sinema §eridi hainde takip edebiliriz.
GiDiS.
Mustafa Kemal Pa§anin Samsun'a gidi§i esnasmda bindigi kohne vapurun bir
ingiliz torpidosu tarafindan takip edildigi ve batirilacagi hakkindaki nakiller
ba§tan ba§a uydurmadir. Bunu, eski yaver Ali Nuri Beyefendi, tarn bir mantik
gemberi iginde yakalayip yalani §6yle tespit etmektedir:
«— Nasil olur? Mustafa Kemal Pa§a ingilizlerin bilgisi ve §ark Ordusunu
silahsizlandiracagi bahanesi altmda yola gikmi§ti. Herkesin gozii oniinde yola
gikti ve rahat rahat gitti. Hem ingilizler onun bindigi hantal tekneyi tutmak
isteselerdi, saatte 3 mil giden bir nakil vasitasim 35 mil yol alan
terpidolariyle yakalayamazlar miydi?»
SALTANAT §URASI
Mustafa Kemal Pa?amn Samsun'a hareketinden tarn 10 gun sonra, sarayda, memleket
ilim, siyaset ve fikir adamlarmdan biiyiik bir meclis kuruluyor, ismi «Saltanat
§urasi»dir ve yurdun kurtanlmasi yolunda almacak tedbirleri miizakere
edecektir .
Vahidiiddin, gayot mahzun birkag ciimleyfe toplantiyi agip reisligini Sadrazam
Pa§aya havale ettikten sonra igtima salonunu terkediyor ve hususi dairesine
gekiliyor .
Ba§katibi dinleyelim:
«— Mu§arunileyh (Padi§ah) Meclisten gikarak, Abdulmecid Efendi de koltuguna
girerek, orta kattaki daire-i hususiyelerine avdet etmek iizere melul ve mahzun
bir halde servis merdiveninden inerken iki goziinden ya§ akip, karilar gibi
agliyorum, diyordu.» (Goriip i§ittiklerim - Sahife 216)
Saltanat §urasmm, servis merdivenlerinden aglayarak inen biiyiik mustaribe ait
§u acikli tablodan ba§ka, miihim ve gosterilmeye deger bir taraf yoktur. Hakikat
§undan ibarettir ki, o giinkii Tiirkiyede, muhterem sarayimn hizmetgilere mahsus
servis merdiveninden inerken «karilar gibi agliyorum! » diyerek yirtman
Vahidiiddin ' den ba§ka, milletin derdini aym gapta hissedici ikinci bir adam
mevcut degildi.
SULH KONFERANSI
Haziran 1919 ba§inda Paris'te toplanacak olan Sulh Konf eransma resmen davet
ediliyoruz. Padi§ah ve Sadrazam bu daveti mill! mevcudiyetimizin kabulti manasma
alip bir miijde telakki ediyorlar. Korku o kadar btiytiktiir ki, Tiirkiye'yi
konferansa gagirmayip fiilen taksim edebilirler kaygisi hiikiim siirmektedir.
Tiirk murahhas hey'eti iizerinde bir siirii miinaka§a ve miicadeleden sonra nihayet
Sadrazam Ferit Pa§a reisliginde bir kadro kurulabiliyor ve bunlar bir Fransiz
harp gemisiyle Marsilya yolunu tutuyorlar.
Padi§ahm Ferit Pa§aya itimadi o kadar zaif ve buna ragmen onu kullanmasmdaki
zaruret hem insan bulamamak, hem de dii§man tazyiki bakimmdan Oyle kuvvetlidir
ki, kendi kendine akip giden hadiselere uymaktan ba§ka bir §ey yapamiyor ve
Sadrazamm arkasmdan bir nevi murakip vazifesiyle Tevfik Pa§ayi gonderiyor.
da bir hafta sonra bir ingiliz harp gemisiyle hareket edip Ferit Pa§amn pe§ine
dii§iiyor .
Birbirine rakip ve halef selef vaziyetindeki bu iki zatm Fransa'daki
vaziyetleri ancak (traji - komik : giildiiriicii haile) tabiriyle
if adelendirilebilir . §imdiye kadar higbir tarih kaynagimn kaydetmedigi bu
vaziyeti, Tevfik Pa§a mahdumu eski yaver Ali Nuri Beyefendiden dinleyelim:
Eski yaver, Ferit Pa?amn arkasmdan babasi Tevfik Pa§amn gonderili§ini ve
Paris'teki garip manzarayi §6yle anlatti:
«— Ferit Pa§anm reisligindeki murahhaslar hey'eti, 6 Haziran 1919 giinii (La
Demokrasi) adli Fransiz zirhlisiyla Marsilyaya hareket etti. Bir hafta sonra,
arkalarmdan babam, beni de yanma alarak bir ingiliz torpidosiyle aym yolu
tuttu. Paris'te garip bir manzaraya §ahit olduk. Bizi (Versay) taraflarmda
(Monteklen) isimli bir §atoya kapattilar Adeta tutuklanmi§ gibi bir halimiz
vardi . Albay (Hanri) isimli bir Fransiz zabiti nezaretimize memur edildi. Bize
«resmi hey'et burada ve i§ ba§mda; siz de misaf irsiniz ! » dediler. Meger Ferit
Pa§a, babamdan gocunarak, Fransa hiikiimetine hakkimizda garip ve (romantik) bir
nota verip bizim kendilerinden tecridimizi istemi§... Bu notada, birtakim ig
meselelerimizin tasviri, Arap ve Arnavut milliyetgiliginin reklami gibi alakasiz
ve manasiz kisimlar varmi§... Ben size bir §ey soyleyeyim mi?.. Ferit Pa§a da
vatan haini degildir. Sadece bir muvazenesiz, ne yaptigmi bilmeyen bir adam...
Vahidiiddin' e gelince ona vatan haini demenin hakikatle en kiigiik i§tirak noktasi
bulunamaz . »
Sulh Konf eransinin nasil gegtigi, Tiirkiye'ye nasil bir harita gizdigi ve ne
§ekilde imzalandigi di§ gizgileriyle kaba bilgi olarak herkese malum...
BIR LEVHA
siralarda sarayda gegmi§ bir hadise vardir ve ortaya gikardigi ruhi delalet o
kadar derindir ki, Milll §ahlani§ Hareketi kar§isinda Vahidiiddin ' in biitiin ruh
haletini ve tutumunu tek ba?ina if§a kuvvetindedir .
«G6riip i§ittiklerim» isimli eseriyle Ba§katip Fuat Turkgeldi ' den ogrendigimize
gore (Sahife 226) bir Ramazan giinii sabaha kar§i Yildiz saraymda harem
dairesinden yangin gikiyor. Ni§anta§inda oturan Ba§katiple «Serkarin» unvanli
ba§mabeyinciyi uykudan kaldirip hadiseyi haber veriyorlar. iki saray mensubu
nakil vasitasi bulamadiklarmdan, kolkola verip tabanvayla Yildiz 'a kadar
gidiyorlar. Hem de hizlica bir yuruyii§le bir saatlik yol... Sarayin en list
riitbede iki mensubunun nakil vasitasi bulamayip ihtiyar hallerinde yaya olarak
saraya ko§malarindaki sefalete dikkat edin!..
Variyorlar!, . Hala vaziyetten ne hiikiimetin, ne belediyenin haberi, ne de
bunlarm aldigi bir tedbir var... Ortada, Turk olarak bir tulumbaci bile mevcut
degil. Buna mukabil du§man donanmasinin itfaiyesi, yangini goriir gormez hemen
ko§mu§ ve sarayi kurtarma, yangini sondiirme faaliyetine giri§mi§tir.
Ne hazin manzara ve nam ve hesabimiza yine ne korkung sefalet! . . .
Padi§ah, gecelik entarisinin iistiine bir pardesii gegirmi§, istiraplarin en
keskinini ilan eden gozlerle yangini seyrediyor. Yangina o kadar yakin yerdedir
ki, ayri bir mii§ahidden dinledigimize gore biyiklarma kivilcimlar dii§iiyor.
sirada saray bekgilerinden biri hiingiir hiingiir aglamaya ba§layarak Padi§aha hulus
gakmak istiyor. Bir taraftan sarayi yanan ve imdadma du§man itf aiyesinden ba§ka
kimse gelmeyen bir taraftan da maiyetinin sahte goz-ya§Lariyle aglamasmdan
gayri bir alaka gormeyen Padi§ah, nihayet, biitiin vatan semasma mahya gibi
gekilmeye deger §u sozii soyliiyor:
«— Benim milletimin ocagi (evi) alev almi§ yaniyor! Ben onu du§uniiyorum!
Sarayim, kendi evim yanmi§, ne ehemmiyeti var ! »
i§te Vahidiiddin, topyekun Vahidiiddin bu soziin igindedir; ve gozleri oniinde
ni§anlarma ve ig gama§irma kadar her §eyi yanip kiil olurken, biyiklarinin
iistiine yagan kivilcimlar altmda vatan yangmmi nasil sondiirebilecegini
dii§iinmektedir .
§U, BU
Bir taraftan Mill! Hareket pi§meye dogru gider, obiir taraftan da Vahidiiddin' i
yakan §artlar her gun b'iraz daha alevlenirken, istanbul'da birbirini takip
edici hiikiimet degi§iklikleri . . .
12 Ocak 1920'de, ileride «Misak-i Milli»yi esaslandiracak olan Meb'usan Meclisi
toplandi .
16 Mart gunii itilaf kiivvetleri, hirsizm, galdigi hisse senetlerini adma
kaydettirmesi gibi, Istanbul ' un resmen i§gal edilmi§ oldugunu haber verdiler ve
zaten goz hapsi altmda bulundurduklari hayati noktalara el attilar. Bununla da
kalmayip Meclisi basarcasma diledikleri meb'uslari tutuklamaya ve alip
gotiirmeye ba§ladilar. Bunun iizerine meb'uslar tek tek Anadolu yolunu tutmaya
koyuldu .
Kuva-yi Milliye hareketiyle anla§ma yol'unda cirpman hiikiimetlerden sonuncusu
olan Salih Pa§a kabinesi de itilaf devletlerinin Anadolu aleyhindeki
tekliflerini kabul etmeyince, baski iizerine baski neticesinde, i§, dordiincii defa
Ferit Pa§aya dii§tii ve bu son hiikiimet te§ekkiiliyle, Istanbul, Padi§ahm ig
istegine ragmen Mill! Harekete cephe almi§ oldu. Hie kimseye sadareti kabul
ettiremeyen ve dii§man iradesine boyun egmek zorunda kalan Padi§ah, Milli
§ahlani§ Hareketinin zaferine igin igin dua ederken, di§mdan ona aykiri
goriinmek felaketine tahammiil gosteremiyecek de ne yapacak?
FERIT PA§A
i§te bu dordiincii Ferit Pa§a kabinesidir ki, Vahidiiddin ' in igiyle Anadolu
hareketini besleyici ve destekleyici, di§iyle de hatalandirici ve onlemeye
sava§ici tezatli durumunu, kagmilmaz bir akibet olarak meydana getirmi§tir.
Bedbaht Sultan, artik, nereye kadar varacaklari belli olmayan du§manlara uyarak
Kuva-yi Milliyeyi kabahatlendirir gibi davramrken, Obiir taraftan, onun muvaffak
olmasi igin, tac ve tahti §6yle dursun, hayatmi bile fedaya hazir bir ruh
haleti igindedir ve bu derecede beyin yirtici, yiirek paralayici bir tezat
i§kencesi, tarihte higbir devlet reisine musallat olmami§tir . Artik Vahidiiddin
sarayim kordon altina alan du?mamn ezilmesi ve milletinin kurtarilmasi igin,
gerekirse ayni saray iginde berhava olmaya da razidir ve boyle olmu§tur.
Ferit Pa?amn dordiincii sadaretiyle beraber Anadolu hareketine kar§i agiga
vurulan aleyhtarlik, topyekun millet alakasim o tarafa gekmi§ oldu. Ferit
Pa§anm marifetiyle feshedilen Meclis, Ankara'da, yeni i§tiraklerle Biiyiik Millet
Meclisini kurdu ve Mill! §ahlam§ Hareketi boylece hukuki temelini buldu.
KISA HATLARLA
Ana tezimizin ispatindan sonra kisa hatlarla neticelendirilecegini kaydettigimiz
bu eserde, Vahidiiddin' e kar§i en miihim itham noktalarmdan ikisi olan Mustafa
Kemal Pa§a ve arkada§lari hakkmdaki idam karariyle mill! kuvvetleri imha igin
muhtelif namlar altmda mukabil kuvvet te§kil ve sevkedildigi iddialarma
verilecek cevap, edebiyattaki «sehl-i miimteni-mukavemet edilmez kolaylik»
tabirinin ifade ettigi derecede basit ve kisadir:
Fetvayi veren, Ferit Pa?amn §eyhulislami Diirrizade oldugu gibi, verdiren de
Ferit Pa§adir ve kenardan hadiseleri dikkatle takip edici dii§man kuvvetlerine
kar§i Padi§ahin:
— Hayir; bu fetvayi verdirmeyiniz ve Anadolu hareketinin me§ruluguna dil
uzatmayimz !
Diyebilmesi imkansizdir.
Bu takdirde bizzat kendisinin, yiikte hafif, pahada agir nesi varsa omuzlayip
Anadoluya gegmesi gerekir ki, bu da, evvelki bahislerde gosterdigimiz gibi,
Mill! Hareketi itilaf kuvvetlerine bogdurmaya yol agar. Vahidiiddin, aksine,
Istanbul 'da kalip dti§manlara limit vermek, boylece Mill! Hareketin geli§mesini
saglamak ve bu ba§ariyi icabmda vatan haini goriinmeye kadar gidecek bir
fedakarlikla yerine getirmek makammdadir ki, kaderin bir insani bu derecede
makus bir tecelli ile 6z hakikatini gostermekten mahrum ettigi gorulmu§
§eylerden degildir.
Hak katmda ne yiiksek derece! . .
Vahidiiddin ' in misilsiz mazlumlugu ve ona bagli kiymeti de bu noktada... «Kuva-yi
inzibatiye» ve sair namlar altmdaki te§killerin ise sadece goz boyamaya mahsus
«ka§kariko»lardan oldugu ve higbir harekete giri§ememeksizin eridigi ve hatta
mill! cepheye katildigi, biitiin bunlarm da belki Vahidiiddin ' in gizli talimatiyle
meydana geldigi, hadiselerin iislubundan bellidir.
Yer yer Anadolu isyanlarma gelince, bunlarm da hakikatini ortaya dokmeye
saraym tezatli vaziyetinden kendi kendisine zuhura gelmi§ §eyler oldugu,
sarayca tahrik edilmek §6yle dursun, bunlara da katilmadigi ve ne «durun!», ne
de «yiiriiyiin ! » denilemedigi, yine hadiselerdeki iisliip ifadesinden anla§ilabilir .
Biitiin bu olu§larm pe§inden agikga saray aleyhine donen, heniiz ortada Hilafet ve
Saltanat makammi kurtarmaktan ba§ka bir gaye yokken §ehzade Omer Faruk Efendiyi
inebolu'dan geriye dondiirerek, sarayla ba§lami§ hareketi saray aleyhine geviren
olgiiyii Vahidiiddin ' e oziir tedarik edici bir vakia olarak kabule ihtiyag bile
gormiiyor ve onun ozriinii yalniz ingilizleri avutmak roliinde vatan haini bir
politikaya ragmen mill! kurtulu§u saglamaya gali§maktaki azim kahramanlikta
buluyoruz .
Nitekim bir miiddet sonra (San Remo)daki gilehanesinde yakmlarma soyledigi §u
soz, tahlil ve tespitimizdeki isabeti kesin §ekilde gosterir:
«— Saray ve saltanat yikilmi§, ne gikar; vatan ve millet kurtuldu ya!...»
MILLI ZAFER VE YIKILAN TAHT
Mill! ofkenin, Yunanlilari gepegevre bir kiskag iginde bogup denize doktiigii ana
kadar gegen hadiseler kaba bilgi plamnda herkesge malum ve mevzuumuz di?inda. . .
Bu arada, Vahidiiddin hakkmdaki nefret edebiyati ve hiyanet propagandasi her gun
biraz daha kopiirtiiliirken, eski yaver, Tevfik Pa§azade Ali Nuri Beyefendiden
dinledigimiz gibi, her zafer haberini ali?inda §ukur secdesine varmakta ve
saadetinden ugmaktadir. Fakat bu tezatli durumun sirri yalniz Allah ile birkag
faniye malumdur ve milletin gozunden kaginlmi?tir. Zira zafer, sade Yunanliya
degil, Padi§aha ve Padi§ahliga kar§i bir istikamete gevrilmi§ ve son Osmanli
Padi§ahi 6. Mehmed Vahiduddin, bizzat ba§latani oldugu zaferin, Turk sungusiyle
paramparga edilen Yunan bayragi yaninda kurbani olmu§tur. Sanki Yunan ordusu
onun hassa birlikleridir ve onu Turk milleti iizerine gullandiran Vahiduddin ' dir .
ana kadar yalniz tarassut durbtiniinti su yiiziinde tutmu§ken zafer kazamlmca bir
denizalti gibi meydana gikan ve Mill §ahlam§ Hareketine §ekil veren Mustafa
Kemal Pa§a konu§sun:
«— Rauf Bey, bir gun Meclisteki odama gelerek benimle miihim bazi hususata dair
goru§mek istedigini ve ak§am Kegioren'de Refet Pa§anm evine gidersem daha giizel
konu§abilecegimizi soyledi. Rauf Beyin teklifini kabul ettim. Fuat Pa§amn da
bu- muvaf akatimi istizan etti. Onu da munasip gordiim. Refet Pa§anm evinde dort
ki§i igtirca ettik. Rauf Beyden dinlediklerimin hulasasi §uydu: Meclis makam-i
saltanatm ve belki Hilafetin ortadan kaldirilmak nokta-i nazarmin takip
edildigi e§i, ailesiyle miitezzdir (eza duymaktadir) . . . Sizden ve sizin atiyen
(ileride) alacagmiz vasiyetten §iiphe etmektedir. Binaenaleyh Meclisi ve
dolayisiyle efkar-i umumiye-i milleti tatmin etmeniz liizumuna kaniim.
Rauf Beyden, saltanat ve Hilafet hakkmdaki kanaat ve miitalaasmm ne oldugunu
sordum. Verdigi cevapta §u tasrihatta (agiklamada) bulundu: Ben, dedi; makam-i
saltanat ve Hilafete vicdanen ve hissen merbutum; giinkii benim babam padi§ahm
nan ve nimetiyle yeti§mi§, Osmanli devletinin ricali sirasma gegmi§tir. Benim
de kanunda o nimetin zerrati (zerreleri) vardir. Ben nankor degilim ve olamam!
Padi§aha muhafaza-i sadakat borcumdur! Halifeye merbutiyetim ise terbiyem
icabidir. Bunlardan ba§ka umumi mutalaam da vardir. Bizde vaziyet-i umumiyeyi
tutmak gugtiir. Bunu ancak herkesin eri§emeyecegi kadar yiiksek goriilmeye
ali§ilmi§ bir makam temin edebilir. da makami saltanat ve Hilafettir. Bu
makami lagvetmek (kaldirmak) , onun yerine ba§ka mahiyette bir mevcudiyet
ikamesine gali§mak, felaket ve hiisrani muciptir. Asia caiz olamaz!
Rauf Beyden sonra, kar§imda oturan Refet Pa§adan miitalaasmi sordum. Refet
Pa§amn cevabi §uydu: Tamamen Rauf Beyin fikir ve mutalaasma i§tirak ederim.
Filhakika bizde padi§ahliktan, halifelikten ba§ka bir §ekl-i idare mevzu-u bahs
olamaz ! »
(NUTUK - 1927 - sahife 418)
Rauf Bey ki, mill! mahkumiyet vesikasi olan Mondros Miitarekesini imzaladigi
halde kendisine Mill! Kurtulu§ Hareketinde en biiyiik makamlari saglayabilmi§ ve
bir an igin Padi§ahi korur gibi goriinmu§ ; ve o Padi§ah ki, Mill! Hareketi
agmasi igin Mustafa Kemal Pa§ayi Anadolu'ya gondermesine ve iistelik Sevr
muahedesini sonuna kadar direnerek imza etmemesine ragmen vatan haini kabul
edilmi§tir. Mill! Hareketin kahramanlari mevkiindeki §ahislarm hemen nasil agiz
ve fikir degi§tirdiklerini yine Mustafa Kemal Pa§adan dinleyelim:
«— Saltanati Hilafetten ayirmaya ve evvela saltanati lagvetmeye karar verdigim
zaman ilk yaptigim i§lerden biri de derhal Rauf Beyi Meclisteki odama celbetmek
oldu. Rauf Beyin, Refet Pa§anm evinde sabahlara kadar dinledigim kanaat ve
miitalaatma hig muttali (vakif, §ahit) degilmi§im gibi ayakta kendisinden §u
talepte bulundum: Hilafet ve saltanati birbirinden ayirarak saltanati
lagvedecegiz ! Bunun muvaf lk olduguna dair kursiiden beyanatta bulunacaksiniz !
Rauf Bey odamdan gikmadan evvel, ayni maksatla davet ettigim Kazim Karabekir
Pa§a geldi. Ondan da ayni zeminde beyanatta bulunmasmi rica ettim.
Efendiler; o tarihe ait zabit ceridelerinde goruldugii veghile Rauf Bey kursiiden
bir iki defa beyanatta bulundu ve hatta saltanatm lagvolundugu giiniin bayram
kabul edilmesi teklifini de dermeyan etti. (NUTUK - 1927 - sahife 419)
Her iki tarafa ait kiymet hukmunii okuyuculara birakiyoruz. Saltanatm lagvi i§i
§6yle neticeleniyor : Tiirkiye Biiyiik Millet Meclisi saltanat meselesini mii§terek
bir enciimende miizakere eder ve bazi meb'uslar tarafmdan lagv aleyhinde kuvvetli
bir mukavemet goriirken bir kenarda miizakereleri dinleyen Mustafa Kemal Pa§a
birdenbire ayaga kalkiyor. Tabloyu kendi diliyle tespit edelim:
«— Oniimdeki siranm iistiine giktim. Yiiksek sesle §u beyanatta bulundum: Efendim,
dedim; hakimiyet ve saltanat hig kimse tarafmdan hig kimseye, ilim icabidir
diye miizakereyle, miinaka§ayla verilmez. Hakimiyet, saltanat, kuvvetle, kudretle
ve zorla alinir. Osmanogullari, zorla Turk milletinin hakimiyet ve saltanatma
vaziiilyed (el atici) olmu§lardir. Bu tasallutlarmi alti asirdan beri idame
eylemi§lerdi §imdi de Turk milleti bu miitecavizlerin hadlerini ihtar ederek,
hakimiyet ve saltanatmi, isyan ederek kendi eline bilfiil almi§ bulunuyor. Bu
bir emr-i vaki (oldu-bitti ) dir . Mevzu-u bahs olan, millete saltanatmi,
hakimiyetini birakacak miyiz, birakmayacak miyiz, meselesi degildir. Mesele
zaten emr-i vaki olmu§ bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu behemehal (mutlaka)
olacaktir. Burada igtima edenler, Meclis ve herkes, meseleyi tabii goriirse
fikrimce muvafik olur. Aksi takdirde yine hakikat, usulii dairesinde ifade
olunacaktir. Fakat ihtimal, bazi kafalar kesilecektir ! » (NUTUK - 1927 - sahife
422) Ve biitiin ba§lar egiliyor. Saltanatin kaldirili§ §ekli, ayni agizdan: «—
Siir'atle kanun layihasi tespit olundu. Ayni Meclisin ikinci celsesinde okundu.
Tayin-i esabil (is'm tayini) ile reye vaz'i teklifine kar§i kiirstiye giktim.
Dedim ki : Buna hacet yoktur. Memlekette milletin istiklalini ebediyen mahfuz
kilacak esasta Meclis-i alinin miittefikan kabul edecegini zannederim. (Reye!)
sesleri yiikseldi. Nihayet reis reye koydu ve (miittefikan kabul edilmi§tir!)
dedi . Yalniz menfi bir ses i§itildi: (Ben muhalifim!) Bu seda (soz yok!)
sedalariyle boguldu. i§te efendiler; Osmanli saltanatimn inhidam ve inkiraz
merasiminin son safhasi boyle cereyan etmi§tir.» (NUTUK 1927 - sahife 422)
101 pare top ati§iyle ilan edilen tahtm yikili§i ve Cumhuriyetin kurulu§u...
Gelelim, Mustafa Kemal Pa§anm Vahidiiddin gorii§iine :
«— Sakim (kotii) bir tevariis neticesi olarak, biiyiik bir makam, tantanali bir
unvan ihraz edebilmi§ bir sefil...» (NUTUK-1927 - 423)
Ve Padi§ahm, memleketi terk edi§i kar§ismda telakkisi:
«— Filhakika, her ne sebep ve suretle olursa olsun, Vahidiiddin gibi hiirriyet ve
hayatmi milleti iginde tehlikede gorebilecek kadar adi bir mahlukun, bir dakika
dahi olsa bir milletin reis-i karinda (ba§mda) bulundugunu dii§iinmek ne
hazindir! §ayan-i te§ekkiirdiir ki, bu algak, mevrus (miras kalan) saltanat
makammdan, millet tarafmdan lskat olunduktan (du§iiruldukten) sonra denaetini
itmam etmi§ bulunuyor. » (NUTUK - 1927 - sahife 423, 424)
Vahidiiddin, saadetten muvazenesini kaybettirecek kadar kendisine tesir eden
zaferden sonra birdenbire bu muameleye ugrayip atilan 101 pare topun Osmanli
tahtini hedef tuttugunu goriince ne yapacagim §a§iriyor.
Oniinde, Hilafet tarafim tuttugu igin izmit'e gotiiriiliip parga parga edilmi§ bir
Ali Kemal misali vardir ve onu bu hale getiren Nureddin Pa§a, ayni §eyin
Vahidiiddin'e de yapilacagmi ilan etmi§tir.
i§te, uyuz bir at iizerinde, hamam oglanlari gibi baldirlari sikila sikila
Yedikule'ye gotiiriiliip hayalari sikilarak bayiltilan ve oldiiriilen Geng Osman
misali!... i§te tjgiincii Selim! . . 16'nci (Liii) misali ve ondan 100 yil kadar sonra
biitiin ailesiyle salhaneye benzer bir mahzende delik de§ik edilen Rus Can ikinci
Nikola'ya kadar nice ornek... Bu vaziyette ne yapmali?.
Yol, iki . . .
Ya memlekette kalip ba§ma gelecekleri tevekkiil ve teslimiyetle beklemek; yahut
sultanlik vasfmi kaybetmi§ ve adi bir fert menzelesine inmi§ insan sifatiyle
vatan di§ina gogmek. . .
Fakat onun bir de Halifelik sifati var ki, yiiz milyonlarca miisliimana §amil
bulunmakta ve bu bakimdan mahalli kararlarm iistiinde bir mahiyet ar zetmekte . . .
zamanlar islam kitlelerinin biiyiik kismi ingiliz idaresinde olduguna gore Halife
sifatiyle alaka isteyebilecegi tek devlet ingiltere ' dir . Asia ingiliz emellerine
alet olmamak §artiyle bu mevzuda onlari vazifeye davet etmek hakkidir.
Uzun nefs muhasebe ve murakebelerinden sonra, kararini veriyor: Vatanini
terkedecektir.
iginden bir ses:
— Kal ve gerekirse 61!
Diyemiyor .
Ke§ke diyebilseydi .
Hemen kiymet olgiimiizii belirtmek igin kaydedelim ki, Vahidiiddin ' in asil kalbinde
bu kadar biiyiik bir §ecaat ve ulviyete yer yoktur ve kimsenin bu kadarim
istemeye de hakki olamaz
Vahidiiddin, vataninda kalmakla ulvi olabilirdi-f akat gikip gitmekle siifli
olmami§, sadece mazeretini kullanmi§tir .
Vahidiiddin, bildirdigimiz olgliyle ingilizlere ba§ vuruyor ve dunyamn en kuru,
ortiilii ve hissiz kelimeleriyle onlardan Turkiye di?ina gikarilmasim istiyor:
«Mabeyn-i Hiimayun-u Miilukane» basligmi ta§iyan mektup ayniyle §udur:
«Dersaadet i§gal Ordulari Ba§kumandam General Harrington Cenaplarina:
Istanbul 'da hayatimi tehlikede gordiigiimden ingiliz devlet-i fahimanesine iltica
ediyorum. Bir an evvel Istanbul 'dan mahall-i Share naklimi talep ederim.
16 Te§rin-i sani 1922
Halife-i Miisliimin
Mehmed Vahidiiddin»
General Harrington ' un verdigi cevap:
— Yarin saray-i hlimayuna bizzat gelip Zat-i §ahaneyi alacak ve bir ingiliz harp
gemisiyle Istanbul 'dan ayrilmalarim temin edecegim!
Vahidiiddin blitlin bir gece uykusuz... Mezar sessizligi iginde hazin akibetine
dalan sarayda, Malta k6§kiiniin kligiik bir odasinda, basit bir §ezlong iizerinde,
agik gozleri tavana mihli, mumya gibi hareketsiz, tarihin en bedbaht ve mustarip
Padi§ahi . . .
Bavullarmi hazirlatmi§, yanina kimleri alacagini kararla§tirmi§, Hazine-i
Hassadan bir §ey gekmek §6yle dursun, baba hediyesi elmasli sorgucu ve som altin
bir gekmeceyi makbuz kar?iligmda Hazine-i Hassaya birakmi?tir. Bir stirti
maiyetle meghul bir aleme gittigine ve Hazine-i Hassa padi§ah hazinesi demek
olduguna gore, onu son meteligine kadar bo§altmak imkan ve salahiyeti
dairesindeyken bunu yapmayip §ahsma ait hediyeleri bile oraya iade eden
hukumdarin ruhundaki feragat ve fedakarlik duygusunu hayal edebilmek lazim...
Blitlin mevcudu, sultanlik tahsisatmdan elinde kalmi§ olan 50 bin lira kagit
paradan ibaretti; ve koskoca bir maiyetle gittigi gurbet illerine bu higin higi
meblagla gogmekteydi .
Glin dogduktan biraz sonra Vahidiiddin 'e haber geldi:
— Efendimiz; ingilizlerin gonderdigi otomobiller ko§ktin kapisi oniinde . . .
Ba§kumandanlari da arabalardan birinde... Te§rif-i hiimayunlarini bekliyorlar!
Blitlin hazirliklarmi tamamlami§ ve tertibatim almi§ bulunan Padi§ah §ezlongtan
kalkti ve yanina getirdikleri oglu Mehmed Ertugrulun elinden tutarak hareme
gegti .
Veda... Ustiiste yirtici kadm gigliklari . . . Topkapi saraymdan ba§layarak bu
gigliklara ali§mi§ olan Osmanli sarayi artik ev sahiplerinin son yirtini§larma
sahnedir. Bundan boyle onlardan tek ses gelmeyecektir . Oraya ba§ka sesler ve
manalar dolacak. . .
Vahidiiddin, sirtmda kara bir yagmurluk, iizerinde sade ve sivil elbise, ba§inda
fesi ve burnunun tepesinde gozltigti, birinci otomobile atladi ve son stir'at,
Dolmabahge yolunu tuttu
Bir ttirbe kadar gamli Dolmabahge saraymda 5-10 dakika bekleyi§ten sonra,
ingiliz generali Padi§ahin Oniinde egildi:
— Rihtimda ingiliz donanmasma ait bir istimbot, Zat-i §ahanelerini (Malaya)
zirhlisma gotiirmek iizere bekliyor!
Vahidiiddin koltugundan firladi, gayet metin adimlarla ytirtidti, teknesi beyaz,
bacasi sari renkli istimbota atladi; ve agikta, top namlulari canavar agizlari
gibi ufuklara ferman okuyan ktif renkli (Malaya) zirhlisma gikti. Arkasmda
General Harington, iskeleden gliverteye ayak basar basmaz, kar§ismda, ingiliz
Akdeniz Filosu Kumandani Amiral (Drok) ve ingiltere Fevkalade Komiseri (Sor
Nevil Henderson) . . .
Ve, talihsiz Padi§ahi, muzaffer Turk siingiileri yerine ingiliz tiifekleriyle
selamlayan bahriye silahendazlarmdan bir ihtiram kit'asi...
Biraz sonra, (Malaya), 5 asirlik Osmanli sarayi, igine kapanik ve ya§li
Topkapmm oniinden sliziilerek Marmara'ya agildi.
§imdi ufukta, her §eyin nevale mahkum oldugunu ihtar eden, klil renkli gelik
teknenin, yine klil renkli incecik dumanmdan ba§ka bir §ey yoktur.
Vahidiiddin gidiyor!
Kagiyor mu? Bir hain gibi mi vatanini birakiyor?
Daha evvel kiymet htikmtinti koydugumuz bu gidi§in manasini eski yaver Ali Nuri
Beyden de isteyebiliriz :
Diyor ki, Ali Nuri Bey:
«— Vahidiiddin kagmadi; Padi§ah sifatiyle kagmadi! Belki bir fert olarak gikip
gitti. Ankara-da 101 pare top atilarak Padi§ahlik kaldirilmi§, Vahidiiddin de
tahttan indirilmi§ti . da, uzerinden siyirdiklan biitiin sifatlann iginden
kendisine kalan fert hakk'yle gikip gitti!»
Ali Nuri Beyefendinin belki unutmu§, belki soylemeye liizum gormemi§ oldugu
noktayi biz gosterelim:
— Kimsenin, uzerinden almaya muktedir olmadigi «Halife-i Muslimin» sifatiyle
ba§inin garesini aramaya gitti; ve islam aleminin biiyiik kismmi niifuz ve idaresi
altmda tutan ingiltereden, ona higbir taviz vermeksizin, halife sifatiyle
hakkinin korunmasini istedi.
Vahidiiddin ingiliz zirhlisiyle Ege denizinden Ak-denize kivrilarak Malta adasina
dogru yol aladursun... Biz, «Milli §ahlanma Hareketi» faslini ve «Yikilan Taht»
bahsini kapatmadan once Istanbul ' un son vaziyetine son bir goz atalim...
Devrin son sadrazami Tevfik Pa§a olduguna gore yine onun oglu Ali Nuri
Beyefendiyi dinlemeliyiz :
«— Anadolu zaferi ve saltanatin ilgasmdan sonra babamm bir sozii oldu. Dedi ki
babam: Bu bir ihtilaldir, inkilaptir ve yeni bir (leegalite - kanuni hiiviyet)in
ba§langicidir . Vazifemize nihayet vermeliyiz!
Biliyorsunuz ki, son Padi§ahm son sadrazami babamdi . Kabinesini §u gordiigiiniiz
Park Oteli binasinin bar kismi olan dairede topladi ve alinan mii§terek kararla
hiikiimeti faaliyetten uzakla§tirdi . Padi§ahm (Miihr-ii Hiimayun) veya (Miihr-ii
§erif) de-niien miihrii de babamda kaldi . Bu tarihi miihiir §u anda biraderim Hakki
Beydedir. siralarda Ba§mabeyinci beni cagirtti ve §u iradeyi teblig etti:
Pederinize soyleyiniz; memleketten ciksin; ve Rivyera gibi bir yerde istirahate
cekilsin!.. Bu iradeyi babama bildirdim. Dedi ki : Beni dii§iindiikleri icin
te§ekkiir ederim; fakat sihhatim iyidir ve Avrupa'da istirahate ihtiyacim yoktur!
Vatanimda kalmayi tercih ederim!
Vaziyeti saraya bildirdim ve bu defa Ba§mabeyinci tarafmdan §u iradeye muhatap
oldum: Size verdigimiz §u risaleyi babaniza gotiiriiniiz ve bu sebepten memleketten
cikmasmi istedigimizi soyleyiniz!
Ve elime matbu bir risale verdiler. Bu, Hiyanet-i Vataniye Kanunuydu . Risaleyi
babama gotiirdtim. Okumami istedi. Kanunun birinci maddesi, istiklal Harbinin
Padi§ah ve Halifeyi kurtarmak gayesini guttugiinden bahsediyordu . Bunun iizerine
pederim §u kar§iligi verdi : Eger memleketten gikmami gerektiren sebep buysa
aksine, hicbir yere kipirdamadan burada kalmam icap eder. Padi§ah ve Halifeyi
kurtarmak isteyenler, ayni gayeyi takip eden bir Sadrazama te§ekkiirden ba§ka ne
yapabilirler ? . .
Ve babam, boylece istanbul'da kaldi- Istanbul 'un istirdadmda buradaydi . Higbir
kaba muameleye ugramadi . Aksine, hiirmet gordii ve vefatmda cenazesine bir siivari
birligi gonderildi.»
(Malaya) zirhlisi, biitiin gelik hamulesini eritecek derecede cigeri ate§li
Padi§ahi gurbet yerine gotiiriir ve vatamndan oksiiz birakirken, onun vaktiyle
Ba§katibine soyledigi bir sozii hatirlamak yerinde
olur :
«— Baba hicranmi her zaman kuvvetle hissediyorum. Ne zaman bir yetim gorsem,
baba §efkatini derhatir ederim. Onun yoksunlugu gok elimdir.»
Artik hatiralar iistiiste:
«— Bizim hanedanimizdan her tiirliisii gelmi§ tir- Sarho§u gelmi§tir, zalimi
gelmi§tir, delisi gelmi§tir, aptali gelmi§tir; fakat dinsizi gelmemi§tir!
igimizde en miibalatsizi (kayitsiz) olan Abdiilaziz bile, son nefesinde Kur ' ana
sarilarak oyle teslim-i ruh etmi§tir. Kani ile miilemma (kapli) olan Mushaf-i
§erifi Yildiz Kiitiiphanesinde siz de gozlerinizle gordiiniiz!»
Ba§katip Ali Fuat Tiirkgeldi ' den aldigimiz bu sozler, vatamndan, yani
milyonlardan oksiiz kalan Padi§ahm ta§idigi iman ve islam selabetini gosterir
ki, onu vatan di§ma iten saik de hakikatte bu selametten ba§ka bir §ey
degildir .
Ve diri diri mezara gomiilmekten daha korkung bir ruh i§kencesine mahkum edilen
Tacidar, hig kimseye kin beslememekte, bu duyguya yabanci bulunmaktadir . Bakm,
bir gun, Ba§katibine ne demi§tir:
«— Benim kimseye kin ve garazim yoktur. Bir | adamaa ne kadar hiddetim olsa
gelip bana iltica edince hiddetim geger. Yalimz iki ki§i hakkmda hiddetim
gegmez: Biri Sultan Azizin validesi, biiyiik valide obiirii de Sait Pa§a...»
Aslinda kin tutmayan Padi§ahm nefret ettikleri arasmda iig ki§i daha var :
«— Diinyada iig mel'un vardir; bunlar bir sacayaktir. Biri bizim hem§ire, biri
zevci olan Ferit Pa§a, biri de oglu Sami...»
i§te istiklal Hareketine kar§i cephenin (1) numarali adami Ferit Pa§a iizerinde
hiikmii ve buna ragmen onu Sadrazamlikta tutmak mahkumiyeti ! . .
Padi§ah hususiyle Mustafa Kemal Pa§a hakkmda o kadar kinsizdir ki, (Malaya)
zirhlisiyle giktigi yolun sonunda, italya'daki villasmda, kendisine, tekrar
iktidari elde edecek olursa Mustafa Kemal ' e ne yapacagmi soran bir adama Yavuz
Sultan Selim'den bir menkibe anlatarak aynen §6yle demi§tir:
«— Yavuz, kendisini oldiirmeye kalkan askeri, Yavuz 'u oldiirecek kadar cesaret
sahibi bir yigite ihtiyacim var, seni affettim, haydi git, diyerek nasil
bagi§ladiysa, benim de ordularimda Mustafa Kemal gibi bir yigite ihtiyacim
oldugundan onu affeder, millet hizmetine gonderirim!»
Fakat, affedecek kendisiyken affedilmeyen ve tarihe af kabul etmez bir sugla
gegirilmek istenen Vahidiiddin oldu.
SON ANDA IKI VESIKA
Eserimin Sultan Vahidiiddin' i (Malaya) zirhlismda takip eden noktasma gelmi§
gelmemi§tim ki, gazetemden evime bir telefon mesaji geldi :
— Bir zat sizi gormek istiyor ve gayet miihim bir if§ada bulunacagmi soyliiyor!
§u anda burada. . .
Bu gibi miiracaatlara, muvazeneli ve muvazenesiz, ciddi ve hafif soyundan ali§mi§
ve onlardan kaniksami§ oldugum igin sordum:
— Kimmi§? Mevzuu neymi§?
— Higbir §ey soylemiyor! Ancak sizinle konu§abilirmi§ ! .
— Verin telefona!... Telefonda itimat verici bir ton:
— Tef rikamzla alakali olarak size verecegim bir vesika var... Bunu ne burada
telefonla soyliyebilirim, ne de ba§kasma emanet edebilirim. Sizinle kar§ila§mam
lazim. . .
Ses tonundan aldigim itimat duygusundan midir, o anda igime dogan histen midir,
nedir, mechul §ahsa:
— Oyleyse evime gelin, goru§elim! Dedim ve adresimi verdim.
Beyaz sacli, esmer, 65 ya§larmda kadar goriinen, gayet terbiyeli bir tavir
sahibi bir insan... Hal ve kiyafetine gore ancak okur - yazar halk tabakasindan
biri hissini veriyor; fakat muntazam konu§uyor ve kut'aktan kapma bir kulturciik
ta§idigim belirtiyor.
Hemen soze ba§ladi:
— Vahidiiddin tefrikanizi dikkatle okuyorum. Orada iddia ettiginiz bir §ey var:
Mustafa Kemal Pa§ayi Anadolu'ya, Mill! Miicadeleyi agma vazifesiyle Sultan
Vahidiiddin ' in gonderdigi . . . Ben bu hakikati bizzat Atatiirk'iin agzmdan Umumi
Katibine soylerken i§itmi§ olan insanim... Allah var... Allah ve tarih huzurunda
bu hakikate §ahitlik etmek isterim.
— Evvela hiiviyetinizi ve Atatiirk ile miinasebetinizi bildiriniz!
— ismim Cemal Granda... 1910 dogumluyum. izmir'in Salihli kasabasmda dogdum ve
istanbul'da biiyiidiim. Simdi Denizyollarmdan emekli olarak Yalova'nm bir koyiinde
oturuyorum. 1927 - 1938 arasi, tarn 11 sene miiddetle Atatiirk'iin sofracilik
hizmetinde bulundum. K6§kte, hususi servis hizmetlerini gorenlerin ba§mdaydim.
Hemen her an ko§kteki hayatim yakmdan takip etmek, ne§ ' e ve Ofkelerine §ahit
olmak, servis yaparken huzurundakilerle konu§tuklarmi i§itmek gibi bir firsata
erdim. Bu 11 yil iginde i§ittiklerim ve gordiiklerim bir kitap doldurabilir .
— §ahit olduklarmizdan Vahadiiddin ile alakalisi hangisidir?
— 1928 - 29 siralarmdaydi. Kazim Karabekir Pa§a bazi beyanat ve ne§riyatta
bulunuyor, istiklal Harbi §erefinin kendisiyle Atatiirk' e ait oldugunu iddia
ediyordu. Ba§kalarma higbir hisse vermiyordu. Atatiirk bu ne§riyata fevkalade
of kelenmi§ti . Bilhassa Kazim Karabekir'in birinci plani i§gal etmek
istemesine . . . Bir giin, kar§isma Umumi Katibi Tevfik Beyi almi§, bu mevzuu asabi
asabi konu§uyordu. Kahve getirip gotiirmek ve sair servislerde bulunmak
vesilesiyle boyuna huzuruna girip giktigim igin hep aym bahis uzerinde
konu§tuguna §ahit oluyordum. Diyordu ki : «Eger bu milleti Kazim Karabekir'in
iddia ettigi gibi yalniz iki adam kurtardiysa vah bu milletin haline!.. Boyle
bir §ey nasil agiza alinabilir? Bu adami akil doktorlanna muayene ve tedavi
ettirmek lazim!.. Hirsin ve milleti aciz gostermenin bu derecesi olur mu?» Sonra
birdenbire dogrularak Tevfik Beye dedi ki : «Beni, Mill! Miicadeleyi agmak iizere
bunca Pa§a arasmdan segip Anadoluya gonderen Vahidiiddin ' dir . Eger bu vatani
kurtaran birini aramak gerekirse Vahidiiddin' i gostermek lazim-gelir ! » Bu sozii
kulaklarimla i§ittim ve o anda Atatiirk'iin tavir ve kelimelerine kadar higbir
§eyi unutmadim. Benim gibi basit bir adamin §ahitliginde bir kiymet varsa onu
kullanmaniz igin size geldim. Sozlerimi ayniyle yaziniz, imza edeyim. Hakikatin
tecellisi ve Allahin rizasindan ba§ka bekledigim higbir §ey yoktur!
(Mill! Miicadele fikri Sultan 6. Mehmed Vahidiiddin ' indir tezimizi ispat eden
Mustafa Kemal ' in sofracisi Cemal Granda'nin imzali beyani . . . )
Cemal Granda'nin ifadesini ayniyle ogluma yazdirdim ve kli§esinde gorduguniiz
gibi, imzasmi aldim.
Tarih ilmi (metodoloji - usuliyat) bakimmdan, en giivenilecek vesikayi, herhangi
bir garaz ve ivazlan olmayan, samimiyet ve iyi niyetleri a§ikar, hatta
§ahislariyle kiymetsiz ve ehemmiyetsiz gorgii §ahitlerine baglar. Bu bakimdan,
davamiz zaten evvelce ispat edilmi§ bulunduguna gore, eski sofracimn
tespitlerini, ona muhtag olmaksizin biiyiik mikyasta kiymetlendirebiliriz .
Vesika bununla kalmadi . Heniiz Cemal Granda yammizdan ayrilmami§ti ki, postaci
geldi ve bir gazete getirdi. Bir okuyucunun gonderdigi 19 Mayis 1957 tarihli
«Diinya» gazetesi... Bu gazetenin altmci sahifesinde «Falih Rifki» imzasiyle
gikmi§ «Atatiirk Samsun'a gidiyor!» ba§likli bir hatira yazisinm ikinci ba§ligi,
Vahidiiddin ' in agziyle Mustafa Kemal Pa§aya soylenmi§ ve taraf lmizdan daha evvel
kaydedilmi§ §u sozlerden ibaretti:
« — Pa§a, pa§a! §imdiye kadar devlete gok hizmet ettin! Bunlarm hepsi tarihi»
gegmi§tir! §imdi ya pacagin hizmet hepsinden de miihim olacaktir! Pa§a, sen
devleti kurtarabilirsin ! »
Devleti kurtarmak, Samsun'da asayi§i tesis etmekle olmayacagma gore, Mustafa
Kemal Pa§anm Anadolu'ya nigin gonderildigi Falih Rifki gibi bir kalemle de
teyid ediliyor demekti. Bu itirafta daha nice Vahidiiddin dti§mam kalem miittefik,
fakat i§ manalandirmaya gelince hepsi de hakikatten firaridir.
Mustafa Kemal Pa§a Anadoluya dogrudan dogruya Tiirk devlet ve milletini kurtarmak
igin Vahidiiddin tarafmdan gonderilmi§; ve devlet kurtarildiktan sonra onu
kurtarmak fikrini ilk verenin ve bu i§e ilk davrananm, bir dii§man zirhlisi
iginde vatanmdan uzakla§masim gerektirici §artlar fazlasiyle saglanmi?tir. §u
var ki, Vahidiiddin, kar§i durulmasi ancak gok biiyiik bir kahramana dii§en bu
§artlarm, olmeyi bilemedigi igin, ister istemez agma yakalanirken
bahtsizligmm son basamagma gikmi§, bu da onu vatan haini gosterenlere bedava
tarafmdan dayanak olmu§tur.
Gurbette Bir Halife
MALTA VE MEKKE
Bir ismi de «Dar-iil - Hilafe: Hilafet Evi» istanbuldan ayrilmak iizere ingiliz
zirhlisma gegerken top sesleriyle selamlanan, forsu direge gekilen ve en biiyiik
bozgun iginde muzaffer bir hakan muamelesi goren Vahidiiddin Malta'da pek sade
kar§ilandi ve higbir torene §ahit olmadi. Zirhli, Malta kiyilarma yakla§ip
demir atmca, Vali Lord (Pliimer) gemiye geldi ve ingiltere Krali adma
Vahidiiddin ' i selamladi; Halifenin adaya misafir geli§inden §eref duydugunu
soyledi ve her emrine amade oldugunu bildirdi.
Vahidiiddin'e ingiliz subay ailelerinin kaldigi, surlarla gevrili, eski bir
ki§ladan bozma, muhte§emce ve konforlu bir binada geni§ bir daire tahsis
ettiler. Vahidiiddin bir nevi §atoya benzeyen bir dairenin bir odasmda, gozleri
ugsuz bucaksiz deniz ufkunda, kah limandan ayrilan ve kah limana giren kiil rengi
harp gemilerinden ba§ka bir manzaraya §ahit degildir.
Maiyetindekiler arasmda Zeki Bey isimli bir kaymakam (yarbay) vardir ki,
gurbette Halifenin ba§ belasi... Ayya§, kumarbaz, gikarma dii§kiin, son derece
kaba ve terbiyesiz, efelik gayretinde bir adam- . . . Vahiduddin ' in fahri
yaverlerinden ve «Mizikayi Hiimayun Kumandanligi» gibi neye yaradigi meghul bir
i§e memur . . . Vahiduddin ' in de eski kaym biraderi... Fakat kiz karde§i goktan
ba§im alip saraydan gitmi§, adeta, Vahiduddin' i bo£?ami§, arada higbir miinasebet
kalmadigi halde de mahut Zeki Bey Padi§aha bir kene gibi yapi§ip kalmi§ ve onun
has adami roliinii oynamaya bakmi§tir. Maksadi sadece Padi§ah yakmligini
somiiriiciiliik vasitasi diye kullanmaktan ibaret olan bu adam, i§te bu defa zoraki
bir sadakat gayretiyle, fakat hakikatte mazlum Ve mustarip Halifeyi somiirmek
igin onu gurbet illerinde de takip etmi§tir. ileride ve italya'da Vahidiiddin'e
neler yapacagmi gorecegimiz bu adam, Sultamn yiizii tutmadigi ve edebi mtisaade
etmedigi nispette kiistah ve §irrettir. Mevki ve niifuzunu da, Sultani bir asalet
ve tahammtiliin istismarmdan ba§ka bir §ey tammiyan bu seciyyesine borgludur.
i§te bu adam, Malta adasmda, sabahtan ak§ama ve ak§amdan sabaha devirdigi
viskilerle bir skandal mevzuu . . . Vahiduddin ise veliahtligmda yaptigi Almanya
seyahatindeki resmi ziyaf etlerden birinde mecbur olarak agzma kadar gotiiriip
indirdigi §ampanya kadehinden dudagma siiriilen tek damla miistesna omrii boyunca
igki nedir, bilmeyen insan... Fakat ustiine konan sinekleri kovmaktan aciz
mizaci, onu bu ve daha nice adamlara mahkum ediyor.
istanbul'da General Harington'a yazilan mektubu bizzat gotiirup muhatabma teslim
edecek ve cevabim alacak, memleketten ayrili§ planini da tertipleyecek ve
yerine getirecek kadar Vahidiiddin'e hulul davasinda Kaymakam Zeki Sultana
Topkapi saraymdaki Hilafet makamma ait «Emanat-i Mukaddese: mukaddes
emanetleri» beraberine almasim teklif etmekten bile gekinmemi§ ve §u cevabi
almi§tir :
— Onlari yanima alamam! Onlar cedlerimin Turk milletine hediyeleri vs
emanetleri .
obiir maiyetse, ba§ta ve be§ vakit namazmda «Serkarin - Ba§mabeyinci» Yaver
Pa§a, hususi doktoru Re§at Pa§a vesaire, iyi fakat silik adamlar...
Vahiduddin ' in Malta'daki ya§ayi§ tarzi, Napolyon'un (Sent Elen)deki siirgiiniinden
farksiz... Olanca alakasi Istanbul ve Anadolu haberlerine bagli ve biitiin meraki
Tiirkiye iizerinde toplu. . . .
i§i giicii gazete okumak ve okutmak...
Bir defasmda aleyhinde kusulan kiifiir ve ithamlari kendisine okuyamayan, buna
edebi yetmeyen bir yakmma:
— Hakkimz var, diyor; okuyamiyorsunuz, anliyorum. §u masaya birakin da o
gazeteleri, ben kendim okumaya cali§ayim!
Veliahd Abdiilmecid Efendinin Halife secildigini ve Yavuz'un ziimriitt tahtma
oturdugunu haber almca, hig mutadi degilken bir kahkaha kopariyor ve
yamndakilere §6yle diyor:
— Hangi taht?... Kaldi mi ki, taht?.. Bu efendi, §ehzadeliginde ba§ma Fatih'in
kavugunu gegirip bir takim garabetler yapmaga kalkmi§ ve agabeyim Cennetmekan
Sultan Abdiilhamid Han tarafmdan paylanmi§ti. Goriiyorum ki, hala huyu
degi§memi§! Abdiilaziz ogullari hep boyle... Bu hakikati Abdiilhamid Han
«ba§larmi bo§ birakacak olsam ne dereceye kadar alcalacaklarim ben bilirim!»
diye ne giizel ifade etmi§ti! Kof bir azamet iginde kuklalarm en sefili olmaya
nasil razi oluyor bu adam?
Ve gelen gazeteler icinde Abdiilmecid' in Vahiduddin hakkmda beyanati:
«— hain yalmiz vatanimiza hiyanet etmedi . Hanedanimizm §erefiyle de oynadi .
Artik vatandan da, hanedanimiz sicilinden de kovulan bu adamdan bahsetmeyelim!
Yazik ki, benim babam bu adamin amcasiydi; bunu bile dii§iinmedi.»
Sadece Abdiilmecid' in seciyesini gosteren, bu adi, zebunkii§ ve ahmak sozlere ait
herhangi bir tefsir liizumsuzdur.
Eski yaverlerden Tank Miimtaz Goztepe'nin bazi yaymlarmdan edindigimiz
bilgilere gore, bu son adilik tezahiirlerinden sonra Vahiduddin gazete okumayi da
kesmi§tir .
siralarda bir gun, ha§metlu ingiltere Kralimn temsilcisi, Malta Valisi Lord
(Pliimer) Vahiddiiddin ' in huzuruna gikip Hicaz Krali Birinci Hiiseyin tarafindan
valilik vasitasiyle gekilen bir telgrafi teblig etti. ingiliz askeri
makamlarmin §ifresiyle ve ingilizce yazilmi§ olan telgraf §uydu:
«Yeryuziintin Halifesi ve butun islamlarin imami, Emir-iil-Mu ' minin Efendimiz
Hazretlerini, Hicaz Krali Hiiseyin kullari Kabe-i Muazzama ' nin muazzam
misaf irligine davet eder ve dindarane bir sadakat ve merbutiyetle Hakipa-yi
§ahanelerine (ayak tozlarma) yiiz surer. »
Vahiduddin ' in cevabi §u oldu:
«— Peygamberimizin ruhaniyetine yiiz siirmek icin Hicaz 'a gitmeyi, Krai Hiiseyin' in
daveti iizerine kabul etmi§ degilim. Ben bu vazifeyi §anli miivekkilim (vekili
oldugum §anli zat) Peygamberimiz, Efendimiz Hazretlerinin davetleri olarak ve
emsalsiz bir manevi miijde olduguna inanarak kabul ediyorum.»
Boylece Vahiduddin kendisini biitiin musliimanlarin Halifesi ve Tiirklerin Padi§ahi
gormekte devam ettigini ilan etmi§ oluyordu. Nitekim bir defasmda da:
«— Beni mukaddes muvekkilimden ba§ka hie kimse Halifelik makammdan azledemez!»
Demi§ti .
Ba§mabeyinci Yaver Pa§a tarafindan Krai Hiiseyin 'e cekilen cevap telgrafi,
Sultamn nefsi iizerindeki bu kanaatini acikca gosterir bir azamet vesikasidir:
«— Atebe-i Mekmertebe-i Cenabi Hilaf etpenah-i akdesiye (felek mertebeli ve
mukaddeslerin mukaddesi Hilafet makamimn e§igine) hitaben cekilen telgraf name-i
ha§metpenahileri son derece siirur-u §ahaneyi (Padi§ah sevincini) mucip oldu.
Ravza-i Nebiye yiiz siirmek ve miivekkil-i zi§aninm (vekili oldugu §anli zatin)
da-vet emirlerini yerine getirmek iizere derhal harekete karar verdiklerinin
te§ekkiirat-i §ahaneleriyle birlikte zat-i ha§metpenahilerine iblagini kulunuza
irade buyurduklan ve hareket giiniiniin ayrica i§'ar edilecegi maruzdur.»
Vahiduddin ve maiyeti, Vali Lord (Pliimer) in binbir ihtiram ve itina tavriyle
«Barham» zirhlisma bindirildiler . Amiral dairesi oldugu gibi Vahidiiddin'e
tahsis edilen zirhli, Siivey§ yolunu tuttu.
Vahiduddin ' in Siivey§te, Krai Hiiseyin'in oglu Abdullah ve maiyeti, bir de
aralarinda bulunan filozof Riza Tevfik tarafindan kar§ilam§i parlak oldu. Arap
§eyhi kiliginda gelen Riza Tevfik, Padi§ahca gayet giic te§his edilebilmi§ti .
Mukaddes topraklarin iskelesi Cidde'ye bayragi denize kadar §arkici bir ingiliz
harp gemisiyle gitmeyi cirkin bulan Vahiduddin, kendisini ve maiyetini gotiirmek
iizere Krai Hiiseyin tarafindan bir vapur kiralanmi§ oldugunu ogrenince gocuk gibi
sevindi ve alakalilara dua etti.
«Zemzem» isimli, kic gonderinde Iran bayragi, direginde de Osmanli saltanat
forsu dalgalanan vapurla Cidde'ye vardilar.
G6riilmemi§ tezahiirat... Cidde aciklarinda suyun yiizii, kiiciiklii, biiyiiklii
yelkenlilerden papatya tarlasma donmii§... Sahil de, Hicazin her yerinden akin
eden ce§itli kabilelerin ce§itli renkleriyle dolu... Padi§ahin istimbota ayak
attigi andan itibaren denizden ve kiyidan kopan bir alki§ gigligi... Hicaz,
tahttan indirilmi§ farzedilse de, Tiirklerin Padi§ahi ve miisliimanlarin Halifesini
ilk defa goriiyor.
giiniin vasita ve yol §artlarma gore daha iyisi olmayan §ekilde, Vahiduddin ve
12 ya§indaki oglu bir fayton icinde ve maiyeti develer iizerinde, Mekke'ye
hareket . . .
Tahttan indirili§ini degil, adeta taht'a gikarili§ini ilan eden 101 pare top
ati§iyle kar§iladiklari Padi§ah, boyu kilometreler tutan bir kervanin ba§inda,
mukaddes beldeye indi .
Ayni kar§ilani§ ve gokleri delen alki§ naralari...
Allahin Evi goriiniince Vahiduddin arabadan indi, yaya olarak dogru Kabeye gitti,
iki biikliim bir ihtiram tavri icinde yeri opmedigi kaldi, «Hacer-i Esved»e yiiziinii
goziinii siirdii ve tavaf vazifesini yerine getirdi.
Krai Hiiseyin, ona, bir Osmanli pa?asindan kalma olup kendisine tahsis etmi§
bulundugu sarayvari konagi ayirmi§ti. Vahidiiddin'e kar§i takmdigi ikram ve
ihtiram tavri o kadar miibalagaliydi ki, bunun hasbi ve samimi olmasi miimkiin
degildi. Nitekim Vahiduddin bu miibalagayi seziyor ve yakmlarma §6yle diyordu:
«— Bu adamin bu derece israrli ikramlari beni sikmaya ba§ladi. Allah vere de
altindan gapanoglu gikmaya...»
Vahiduddin Mekke'de sari humma dedikleri ekseriyetle alip gotiiren korkung bir
hastaliga tutuldu ve 15 giin, yiiksek ate§le kavruldu. Nihayet iyi oldu ve
kurtulu§unu §6yle izah etti:
«— Benim ya§amam Allah 'in muradi icabmdan olmasaydi, yakalananlarm ytizde
ytiziyle 61 time mahkum olduklari bu korkunc hastaliktan kurtulamazdim ve §anli
miivekkilimin ruhaniyeti imdadima yeti§mezdi.»
Hastaligmdan sonra Vahidiiddin, Hicaz'm iklim bakimmdan en giizel ve elveri§li
yeri olan Taife gotiiriildti ve orada muhte§em Abdiilmuttalip Kasrma yerle§tirildi .
Zahirl bahane, sihhatine en uygun bir yerde oturtulmasi, hakiki sebepse, Krai
Hliseyin'in eli altinda bir nevi garanti gibi muhafaza edilmesi...
Zira, bu noktaya kadar gercek saikini bildirmed gimiz ihti§amli davet ve bunca
ikram ve ihtiramm biricik gayesi, Vahidliddin ' in elinden Hilafetin
koparilmasidir . Krai Hiiseyin, bu emeline, ya Vahidliddin' i kiipler dolusu altmla
kazanarak, yahut el altmda tutup herhangi bir harekette bulunmasma engel
olarak varmak azminde... Nitekim o, Suriye, Filistin ve Amman taraflarmda
birtakim tertiplerle halifelik gayesini ilan etmi§ ve Arap aleminin biiyiiklerini
Hicaz'a davet ederek birlik kurma sevdasina du§mu§tur. Biitiin i§, Vahidiiddin'i
kendisine biy'at ettirmek, boylece Halifeligin ilk tasdik belgesini bizzat
Halifeden almakta. . .
Kendisine azil ve iskat kabul etmez halife goziyle bakan Vahidliddin, peceler
dii§iip de cehreler meydana gikinca, Krai Hiiseyin' in topyekiin Suriye havzasmda
koparttigi ve Hicaz'a kadar soktugu curcuna sirasmda, birdenbire maiyetine emir
verdi :
— Hazirlaniniz ! Yarin, havasi ve suyu bu kadar giizel olan Taif'i ve pe§inden
Hicaz ' 1 terkediyoruz !
Vahidliddin ' in Taif'ten ciki§i ilahi rahmetten bir i§aret oldu. Ctinkti ertesi giinii
Vahabiler Taif'i basti ve onlerine gikani yakip yiktilar, asip kestiler.
Ha§imi saltanat ve idaresine kar§i hareket biiyiidii, Krai Hiiseyin 'in kuvvetleri
magliip oldu ve ibniissuud, muzaffer bir Roma kumandani tavriyle mukaddes beldeye
girdi. Fakat Mekke'ye girer girmez son derece nazik bir politika edasiyle ve
askerlerinin «Allahiimme Lebbeyk - Allahim, davetine ko§tuk ve sana geldik!»
nidalariyle Kabe'ye yoneldi ve ta?kin bir din alakasi gosterdi.
Fakat Mekke'nin dii§mesine ragmen, miidafaasma bazi Tiirk zabitlerinin de
katildigi Cidde mukavemet ediyordu. Bu sirada Cidde'ye gelen Krai Hiiseyin,
Hilafet, Sultanlik, biitiin riiyalarina veda edercesine, tahtini oglu Emir Ali'ye
birakti ve ingiliz baskisiyle meydana gelen bu neticeden sonra muazzam servetini
yiiklenip, yine bir ingiliz iilkesi olan Kibrisa kapagi atti ve Oliinceye kadar
orada kaldi-
Tiirk zabitleri sayesinde aylarca siiren Cidde mukavemeti nihayet kirildi,
ibniissuud, mukavemetin saikleri olan Tiirk zabitlerinden ikisini huzura cagirip
tebrik etti ve kendi hizmetine aldi .
Vahabi istilasinin arafesinde Taif'ten cikan ve binbir cetinlik icinde Ciddeye
varabilen Vahidliddin oradan Misir'a gitmeyi arzuladiysa da bu istegi Krai Fuad
tarafmdan kabul edilmedi; o da, daima muhafaza ettigi, asla ingiliz oyununa
getirmedigi Halife ve Sultan vasiflarini omuzlarinda ta§iyarak en uygun ve
baskidan uzak memleket kaydiyle italya yolunu tuttu.
Burada en nazik nokta, yine Vahidliddin ' e ait ulviyettir. 0, kuru bir unvan
halinde olsa da, malik bulundugu muazzam sifati, hicbir menfaat mukabili
satmayan ve bir harp gemisinden faydalandigi ingilizlerin Hilafet mevzuunda
oyununa gelmeyen, bu oyuna gelmemek icin alakasiz bir iilke, italyayi secen biiyiik
insandir .
italya topragmda ilk ayak bastigi liman, Cenova... Ne o?
Bu limanda fevkalade bir kar§ilani§ ! . . . italya Krali Viktor Emanuel ile diktator
Musolini, bizzat kar§ilayanlar arasinda. .. Ayrica eni§tesi ve Sadrazami Ferit
Pa§a ve bazi saray mensuplari . . . Vahidliddin ve maiyetine hususi bir tren tahsis
edildi ve kalmacak yer olarak onceden kararla§tirilan (San Remo) ...
italya... Cicek, meyve, gam agaci ve deniz suyu kokan llik giine§ memleketi ve
onun bu hassalara sahip en giizel plaj §ehirlerinden (San Remo) ...
Vahidliddin ' in bir daha icinden cikmayacagi ve oliim do§egine uzanacagi §iir ve
serenad memleketi... Vahidliddin ' in iizerindeki biitiin para, Tank Miimtaz
Goztepe'ye gore 35 bin ingiliz lirasidir. Bizse bu parayi ba§ka kaynaklara gore,
kagit para olarak ,50 bin Tiirk lirasi gostermi§tik . Kaynaklardan hangisinin daha
dogru oldugunu bilmemekle beraber o zamanki (kur)lara gore, kagit para 35 bin
Sterling ile 50 bin Tiirk Lirasi arasinda azim bir fark yoktur. Bir padi§ah icin
bah§i§ parasi kadar zaif olan 50 veya 100 - 150 bin Turk lirasi kiymetindeki
parayi, bir canta icinde sertabip Re§at Pa§a ta§imakta, ve gereken masraflari
kendisi gormektedir.
i§te, biraz evvel ne soydan bir adam oldugunu bildirdigimiz, sabik kayinbirader
Kaymakam Zeki'nin gozii bu cantadaydi. istiyordu ki, canta onun elinde olsun,
masraflari o gorsun ve ba§ta kumar olmak uzere her tiirlii sefahatine bu canta
yeti§sin ! . . . Daha evvel Malta ve Hicaz'da biiyiik rolii olmayan bu Qanta, §imdi
Sultanin artik kendi yagiyle kavrulmaya ba§layacagi italya'da, bilhassa sefahat
vasitalarimn pek bol oldugu bu yerde, Kaymakam Zeki'ye gore can noktasiydi.
«Mizika-yi - Humayun» kumandani, fahri yaver ve sabik kayinbirader tarafmdan
goz dikilen bu cantanin, Re§at Pa§a esrarli bir §ekilde oliince nasil ayya§ ve
kumarbaz Kaymakama gectigini ve nelare yol actigini birazdan gorecegiz.
Artik Vahiduddin italya'da...
VAHIDUDDIN ITALYA'DA
Yegeni Vahiduddin 'e en cirkin §ekilde catip yeni rejime yaranacagini vehmeden
zaif karakterli Abdulmecid de, Hilafetin lagvi iizerine biitiin Hanedan azasiyla
beraber Tiirkiye'den kovulup Avrupa yolunu tutunca, Vahiduddin ' in Istanbul 'da
kendisine emanet ettigi kadin efendiler vesair yakinlari hep birden italya'da
tepesine u§u§tuler. Bunun ijzerine Vahiduddin, tuttugu kucuk villayi birakip
(Villa Manyoli) isimli kasri kiraladi. Portakal, liman, Malta erigi, manolya
agaglariyle suslii buyiik bir koru icinde modern bir §ato... Ayrica, havaya
bayiltici bir koku ne§reden tiirlii gigekler ve giiller... Villanin biraz
ilerisinde birkac odali bir de yavru ko§k... Bu minik ko§k, ileride, sabik
kayinbirader Kaymakam Zeki'nin rezaletlerine yataklik edecektir.
Artik kadin efendilerden saraylilara, Ba§mabeyincinden ba§ doktora, yaver,
musahip, katip, esvapciba§i, ibriktarba§i, tiitiinciiba§i, berberba§i ve daha
kimlere ve nelere dek saray kadrosu tamam... (Villa Manyoli) ve yanindaki kiiciik
ko§kiin 40 kiisur odasini i§gal eden bu kalabaliga hususiyle ba§larinda Kaymakam
Zeki gibi bir sefih bulundukca Padi§ahin o mahdut parasi ne kadar miiddet
yetebilir?
Kaymakam Zeki'nin rezaletleri (San Remo)ya yerle§ildikten kisa bir zaman sonra,
korkunc mikyasta ba§ladi. Vahiduddin ' in hususi hizmetlerine bakmasi icin tutulan
kiigiik bir italyan kizi Zeki 'den gebe kaldi ve rezalet duyulmasin diye fedakarlik
Padi§ahin [ kesesine dii§tii.
Hale ve §u Osmanli Hanedanmdan bazilarmdaki eabir, tevekkiil, tahammiil ve
hicaba bakm ki, Vahiduddin hala bu adami ba?mdan defedemiyor!
siralarda harikulade bir levha:
italya kralmdan bir temsilci gelip Halifeye, diledigi yerde diledigi §ato ve
konagi secmekte serbest oldugu ve biitiin hizmet kadrosiyle beraber her tiirlii
masrafm Krai tarafmdan goriilecegi ricasini getiriyor.
Prensliginde Qanakkale ' deki Truva harabelerini ; ziyarete geldigi vakit
kendisine mihmandar §ehzade olarak refakat ettigi italya Kralma, Tiirklerin
Padi§ahi ve miisliimanlarin Halifesi §u ulvi mukabelede bulunuyor:
— Ha§metlii Krai Hazretlerine §iikranlarimi arzediniz! Gosterdikleri incelik ve
civanmertligin hayraniyim! Fakat ta§idigim «Miisliimanlarin Halifesi» unvani boyle
bir yardimi kabul etmeme manidir!
Bu bilgiyi, yiizelliliklerden ve (Villa Manyoli) miidavimlerinden, muharrir Refi
Cevat Ulunay'a borcluyuz.
Bir seyahat vesilesiyle §imali italya'yi dola§ip oralardan (San Remo)ya gegen
Krai Viktor Emanuel ve diktator Musolini oranin me§hur gazinosunda Vahiduddin
ile bulu§uyorlar, bilhassa Musolini ve Padi§ah arasmda kar§ilikli bir ho§lanma
doguyor ve Halife, italya diktatoriine fa§izmi, yikmadan dogan bir inkilap olarak
medhediyor .
Vahiduddin ' in maiyetindeki pa§alar, beyler ve agalar, vaktiyle saraydan
aldiklari maa?lan §imdi Padi§ahm siirgiin mahiyetindeki gurbet hayatmda da
ingiliz lirasi olarak almaktan cekinmiyor, iistelik giinde dort Ogiin yiyip iciyor,
sonra gezip tozuyor ve biitiin bu yiikler, Sultanin malum ve mahdut kesesine
biniyor. Bu gidi§le paranin bir iki yil bile dayanip dayanamayacagi belli
degil... Fakat Padi§ah, damarlarindaki asil kanin icabi, sultani comertliginden
zerre bile kismiyor ve tek tedbiri yaliniz az nefsini her §eyden mahrum etmek ve
bir nefer hayati ya§amaktan ibaret kaliyor.
Hele Zeki Bey, hele o korkung istismar sulugu!.. i§i giicii, (Montekarlo) ayan bir
kumarhanesi olan (San Remo) gazinosunda Vahidiiddin ' in kegesinden para sagmak...
Onun bu hallerine en 50k ofkelenen Sertabip Re§at Pa§aya da di§ bilemekte ve
Sultanin aci ihtarlarina bo§ vermekte...
Bir gun Vahidiiddin Villanin alt katinda otururken ani bir silah sesi.., Korkung
bir giglik ve di§anda oda kapisimn online yigilan bir viicudun giirultusii. . .
Vahidiiddin hemen kapiyi agip firliyor. . . Ne gorse iyi ! . . . Kesesinin muhafizi,
yakin ve sadik adami ve sertabibi Re§at Pa§a, kanlar iginde yere uzanmi§...
Yerde agik duran sag elinin biraz ilerisinde de bir tabanca... Re§at Pa§a
iizerine kapanan Vahidiiddin'e ancak «Efendimiz, 61iiyorum!» diyebiliyor, ba§ka bir
tafsilat veremiyor ve kaldirildigi hastahanede vefat ediyor.
italyan polisinin delil yetersizligi yiiziinden herhangi bir suikasta atf edemedigi
ve intihar te§hisini koydugu hadise, birgoklannca Kaymakam Zeki'nin eseridir.
Vahidiiddin, manolya deryasi (Villa Manyoli)de, her gun derece derece sifira
dogru inen bir termometre gibi tiikeni§ini gordiigii kesesine bakarak, tarn bir
itikaf hayatma gekilmi§ ve oyle bir ig hayata yonelmi§ bulunuyor ki, di?ina ait
higbir §eyin farkinda olmuyor, artik biisbiitiin Kaymakam Zeki'nin eline gegen
kesesinin bile. . .
Bir miiddet sonra Fransa'da olen eni§tesi Damat; Ferit Pa§a ve bir yil gegmeden
onu takip eden kiz karde§i Mediha Sultan, Halifenin sirtim biisbiitiin gokerten
sebeplerden . . .
VAHiDUDDIN' IN SON GUNLERI
Malum yiizellilikler ve Vahidiiddin ' ci geginenlerden Tiirkiye'yi terketmi§ ne kadar
adam varsa, bir nevi Yildiz Sarayi f arzettikleri (Villa Manyoli)ye ii§ii§iiyor ve
oturduklari otellerde, Padi§ahin, artik omrii gibi tiikenmeye yiiz tutan kesesine
yiik oluyorlar... Bunlarin arasinda Padi§ahi siyasi tertiplerle dolandiranlar da
var... Mesela, Paris'te «Intak-i Hak» adli bir gazete gikarmak vesilesiyle,
ba§larmda Giimiilcineli Ismail 'in bulundugu bir hey'et, Vahidiiddin ' den oglu
Mehmed Turgut Efendiye ait paraya kiydirmak yoliyle 1000 ingiliz lirasi koparmis?
ve parayi aralarinda payla§ip savu§mu§, gitmi§ti. Padi§ahin son ihtiyat
akgelerinden verdigi bu basit paraya kar§ilik en adi §ekilde dolandirili§i son
derece giiciine gitmi§; ve dost, dii§man, vicdan ve ahlakim bu kadar lekelemi§ bir
alem iginde, o, adeta nefsine kiiser hale gelmi§, kendisini herkesten gizler
olmu§tu .
Artik kesenin de suyu gekilmi§ bulunmakta ve dibi goriilmektedir . Vahidiiddin
masraf larini kismaya bakiyor, fakat elinden, nefsine ait giiliinecek bir tedbir
olarak, igtigi paketlerce sigarayi asker sigarasina gevirmekten ba§ka bir §ey
gelmiyor .
Evet; paketlerce sigara. . . Giinde 4-5 paket . . . Ve sayisiz kahve . . . Padi§ahm
olanca istihlaki bunlar... Oyle bir istihlak ki, adeta oliimii iple gekercesine,
yani masraf 1 toptan kapatmak istercesine intihar yardimcisi. . .
Mahut sabik kaymbirader Kaymakam Zeki, nihayet, Sertabip Re§at Pa§adan sonra
kaf adarligim yaptigi Padi§ah kesesini bir gecede (San Remo) kumarhanesinde
sagiveriyor ve koca Halife bunca etrafi ve muazzam manasiyle bir kilo ekmege
muhtag hale dii§iiyor. Korkung skandal! Paranin kaybolmasi bir yana; hadise
duyulacak ve Padi§ah kesesinin kumar masasma sagilip tiiketildigi haber almacak
olursa, Tiirkiye ve Avrupa'daki tepkilerle beraber, (Villa Manyoli)ye kredi agan
(San Remo) esnafmin ne yapacaklarmi dii§iiniin!.,,
Vahidiiddin, sapsari parmaklarinda bir asker sigarasi, kahrindan olecek gibi
oluyor, buna ragmen bu §irret adami kovacak hamleyi gosteremiyor ve hem§iresi
Mediha Sultanla bulu§up vaziyete bir gare ariyor. Kahraman hem§ire, hemen,
babasi Abdiilmecid Han'm hediyesi ziimriit yiiziigii parmagmdan gikarip karde§ine
veriyor, yiiziige italya'da kiymet bigilemiyor, nihayet Londra kuyumcularma
intikal eden miicevher 8000 ingiliz lirasina mii§teri buluyor ve satiliyor. Eh,
Vahidiiddin ' in bir kag aylik — herhalde 1 senelik degil— masraf kar§iligi
saglanabilmi§tir ; fakat bu para da bitince ne olacak?...
Nitekim biiyiik kismi alacaklilara dagitilan bu paranin pe§inden yine darlik
ba§liyor, Kaymakam Zeki aym yolda ve Padi§ah kesesinden para sagmakta devam
ediyor ve artik Halifeyi iflas halinde goren esnaf (Villa Manyoli) kredisini
kesiyorlar .
Bir aralik Misir'da Krai Fuad'in tertipledigi Hilafet kongresinden de bir netice
almamami? ve Misirli vicdan sahibi bir alim, istiklali tarn olmayan bir iilke
temsilcisinin Halife olamayacagmi avaz avaz haykirmi§tir.
Abdulmecid de, oturdugu ko§ede, Halifelik unvamna simsiki bagli kalmakta, onu
Vahidiiddine birakmamakta ve Hanedan azasi arasinda bir anla§maya
yana?mamaktadir .
Biitiin bu diinya ortasinda Vahiduddin ' in istirabini h'i'g bir hayat
gergeveleyemez . igtigi barut lezzetli asker sigaralarimn mavi duman halkalarina
bakarak, duman olmu§ 6 asirlik bir saltanatin 6 nci Mehmed'i sifatiyle,
kendinden olan ve olmayan sefil yaratili§lar arasinda, bunlara ve hatta tarih ve
-devletine ait ne varsa hepsini birden kendisine yukleyici hazin kaderini
du§unuyor .
Osmanli imparatorlugunun siyaset mezbahasinda koca ve yarali bir fil gibi yere
goktiiruldiigii ve tepesine asirlann hesabi yiikletildigi bir hengamede ba§a
gegmeye mecbur olmak ve pe§inden milleti ve devleti kurtarmamn planini bizzat
tertipledikten sonra zafer kazamlir kazanilmaz mill! hmca hedef diye
gosterilmekten biiyiik felaket ve talihsizlige acaba tarihte hangi misal denk
dii§ebilir ?
Vatan di§i edilenlerden biri olarak (San Remo) da kendisine katilan seryaveri,
eski Bahriye Naziri Avni Pa§anm Vahiduddin hakkmda, onun talihsizlik
derecesini anlatan bir sozii, harika gapmdadir:
«— Ahad-i nas (avam tabakasi) arasinda bile Vahiduddin ' den daha talihsizi, butiin
tarih ve edebiyat alemi iginde aransa bulunamaz ! . . »
Yani, degil padi§ahlar ve yiiksek tabakadan insanlar, ayak takimi da i§in iginde,
biitiin insanlik kadrosunda ondan daha talihsizi yoktur.
Oyle bir talihsizlik ki, Allah ona, §eref ve namusuna musallat Zeki isimli
kiilhanbeyinden tutun, mana ve hakikatini tahrif edici nice fikir e?kiyasina
kadar hie kimseye kar§i durabilecek mukavemet biinyesini vermemi§, bunun yerine
sultani bir vekar ve asaletle her §eye katlanma seciyesini bah§etmi§, boylece
biraz evvel dokundugumuz sir icabi, bu, aslmda masum adam, mazi, hal, dost,
dii§man her tarafa ve herkese ait ayip ve giinahlarm, iginde toplandigi bir
ke§kiil halini almi§tir. kadar ki, Zeiki isimli sefilin Villadaki ig telefonla
kendisine «ulan!» diye hitap edecek kadar agir hakaretine, koca Halife, gazete
okumayi kestigi gibi, ig telefon hatlarmi kestirmekten ba§ka bir mukabelede
bulunamami§tir . Bu karakter, Abdulmecid ogullarinda, (Burbon) , (Valua) ,
(Habsburg) , (Hohenzolern) , (Romanof ) ve daha nice Avrupa Krai hanedanindan
higbirinde mevcut olmayan bir asalet, fakat korkung bir zaaf olarak ba§lica
f arikadir .
Eger ikinci Abdiilhamid Istanbul 'a Selanigin donme havasini ta§iyan, manada
ve maddede gapulcu Hareket Ordusunu, ba§tan ba§a Anadolu erlerinden kurulu
Hassa Ordusuna gignetmediyse sadece bu karakteri yiiziinden...
«Yaver-i Ekrem» unvanli, eski Bahriye Naziri Avni Pa§a hakkmda birkag kelime
etmek borcundayiz:
Bu zat, Mustafa Kemal Pa§aya Istanbul 'da her kolayligi gostermi§, onun Samsun'a
gitmesi igin «Bandirma» vapurunu hazirlatmi§, sonra da, eski Bahriye Vekili ve
«Yavuz - Havuz» kahramani ihsan Beyin marifetiyle me§hur Yiizellilikler listesine
alinmi§tir .
Onun) siyaset muhterisleri hakkmda soyledigi bir soz vardir ki, o da harika
gapmda :
«— Cemaatin son safindan mihraba sigramak gayretinde insanlar... »
Sirasi gelmi§ken Yiizellilikler iizerinde de, istikbalin tarihgisine bilgi
verelim:
Bu listeyi tertipleyen veya tertipleten, Ankara degil, Londra ve (Lord
Kiirzon)dur. Londra'da ismet Pa§aya «biitiin muhalif lerinizi temizlemelisiniz ! »
emrini veriyor ve sayilarim soruyor. Lozan zaferine (!) Tiirk'iin mukaddesat
temelini yikmak pahasina ermi§ olan ismet Pa§a bu suale «Muhalif lerimiz 150
ki§idir!» cevabini veriyor. Halbuki o giine kadar tespit edilenler sadece 70
ki§idir ve 150 rakami, adeta ingiliz Lorduna comert goriinmek igin agizdan
kagirilmi§ bir kemiyettir. Lord bir hafta zarfmda bunlarin isimlerini istiyor.
ismet Pa§a da Ankara'ya bir §ifre teli gekip kara listedekilerin 150 'ye
gikarilmasim istiyor, 1960, 27 Mayis hareketinde de goriildiigii gibi siyasi
ahlakamiz malum olduguna gore, herkesin birbirini ihbar ettigi bir sefalet
vasatmda bu 150 ki§i rastgele dev§iriliyor ve ismet Pa§amn Efendisi (Lord
Kiirzon) a takdim olunuyor.
Bu hadiseyi bize, Ankara Turkocagmda, Ba§kanlik odasmda Prof. Osman Turan'in
huzurunda anlatan, eski yaver ve (Villa Manyoli) misafiri Tank Miimtaz
Goztepe ' dir .
Taht ' a gikmca sakal birakmak Osmanli padi§ahlarinin adet ve usuliiyken Yavuz
Sultan Selim gibi buna riayet etmeyen ve hatirlatanlara «sakalimi kimsenin eline
vermeye niyetim yok!» mukabelesinde bulunan Vahidiiddin italya'da sakal birakti
ve onu kendi eline vererek tel tel yolarcasma vicdamni muhasebe etmeyi bildi.
Bu muhasebenin son hiikmii §udur:
— Ben birgok noktada zaifim; fakat her noktada masumum!
Derin bir musiki kiiltiir, hatta ihtisasma malik bulunan Halife, manolya ve
palmiyelerin llik havasmda tiiten italyan serenatlarim i§ittikge hisleniyor ve
babasi Abdulmecid' in (Donizetti) ye bestelettigi ve sonra gelenlerin de
degi§tirmedigi Hanedan martini hatirliyor. Bu hatirlayi?in iginde, kirmizi
ceketli, astragan kalpakli, boz pantolonlu ve mizrakli Hassa siivarilerinin
atlarma ait nal sesleri ve ki§nemeler de vardir.
Maddi ve manevi istirap ve darliginm en baskm demlerinde goziiniin oniinden
mazisi gegen Vahidiiddin, bazen tek ba§ma bir odaya kapamyor ve orada esrarli
bir i§le me§gul goriinuyor. Etrafindaki tecessiis sahipleri, bir kolayim bulup da
odaya goz attiklari zaman goriiyorlar ki, koca Sultan ve Halife, Hanedan ni?anim
dizinin iistiine yerle§tirmi§, kiigiik bir tirnak makasiyle onun elmaslarim sokmeye
gali§makta . . . Hem igeridekilere, hem di§aridakilere kar§i utandigi igin, bir
siirii midenin goz diktigi sofrasma lazim olan ekmegi ancak Hanedan ni?animn
elmaslarmdan tedarik edebilecek hale du§tugunii gizlemektedir .
Tiirklerin Padi§ahi ve muslumanlarm Halifesi 6. Mehmed Vahidiiddin ' in bu halinden
duyulacak utang, kendisinden ba§ka, Tiirk ve miisliiman her fert tarafmdan
payla§ilsa yeridir!
Sene 1928... Mayis aymdayiz... Vahidiiddin, bildirdigimiz §artlar iginde, (Villa
Manyoli) nin alt Katmdaki bir odasmda, itikafa gekilmi§ bir dervi§...
Sihhatge dii§kiin, gokiik, bitkin...
Hususi doktoru Profesor (Fava) kendisine fazla sigara igmemesini, hususiyle sik
sik aspirin almamasim, bilmem kagmci defa ihtar etmektedir.
Fakat dinleyen kirn?
Doktora verdigi cevap:
— Benim tek keyfim, sigara, doktor!. Derime, kemigime, kanima i§lemi§ bir
ali§kanlik . . . Onu birakirsam ne yaparim? . . .
— Hig olmazsa azaltimz, Majeste! Hayatimz tehlikeye girebilir. Aspirin
tiryakiligini de birakiniz! Zayiflami§ bulunan kalbinize fenadir.
Aldirmiyor .
Arada bir vasiyet sozleri:
— Oliirsem beni §am'da Selahaddin-i Eyyubi tiirbesine gomsiinler! ..
— Aman; cenazemi salip iilkelerinde suriindiirmesinler ! . .
— Aman; ba§imdan Kur ' an ve islam olgiilerini eksik etmesinler ! . .
Fakat bu vasiyetlere (kar§i bir siirii hayal ve teselli:
— Allah uzun Omiirler ihsan etsin, efendimiz! in-§aallah istanbul'a donecek ve
«taht-i alibaht»miza kavu§acaksmiz !
Bu iimit ve hayalin Vahidiiddin' i her an besledigi ve en iimitsiz demlerinde bile
terketmedigi bir hakikattir. Vahidiiddin, her §eye ragmen bir gun Tiirkiye'ye eski
sifatlariyla ve debdebeyle donecegine kanidir.
Bir kere, soz Tiirkiye'ye dondiigii ve Mustafa Kemal Pa§ayi Anadolu'ya gondermi§
olmasi aci aci yerildigi zaman, kelimesi kelimesine diyor ki :
«— Biz yandik amma, onu Anadolu'ya gondermekle vatani kurtardik!»
Ve derin derin ig gekerek devam ediyor :
«— Mustafa Kemal bana bunu yapmaz, Mustafa Kemal bana bunu yapmaz!»
14 Mayis giinu (San Remo) ufuklarmda muthi§ bir infilak... Buyiik bir firtina. . .
Havayi §im§ekler ormekte, bardaktan bo?amrcasina bir yagmur inmekte. ..
gece Vahidliddln blitlin kadinlarim topluyor ve onlarla, gayet ne§'eli,
halle§iyor. istanbul ' dan, saraydan, §uradan, buradan hatiralar... Hususiyle,
Cengelkoyimdeki ko§k. . . Ah o giinler, o giinler! . .
Vahiduddin bir §ezlong uzerinde ve yari uzanmi§ vaziyette...
Sohbetin en tatli yerinde §ezlongtan dogrulup ; kadmlanna emir veriyor:
— Haydi, yatsi namazlarim kilin da gelin!-. Dertle§meye devam ederiz...
Hep beraber gikiyorlar.
Yaninda kalan ve hizmetinden bir an ayrilmayan zeevcesi Nevzat Kadinef endiye
hitabi :
— Safram kabariyor. Bana bir tas getir!
Nevzat Kadinefendi tasi getiriyor ve Sultan egilip hafifge gaseyan ediyor:
— Haydi, tasi dok de gel! . . Meydanda kalma.
Kadinefendi tasi dokup de dondugu zaman goruyor ki, Sultan §ezlonga upuzun
yatmi§ ve ta§ kesilmi§ vaziyette...
Ciglik... Ko§u§an harem halki... Padi§ahin, dokunur dokunulmaz dii§en ve
§ezlongtan sarkan eli... Ciglik iistiine giglik... Herkes ayakta... Son Osmanli
Padi§ahi 6. Mehmed Vahiduddin, Mustafa Kemal Pa§aya «git de vatani kurtar!»
dedigi andan giinii gunune tarn 7 yil sonra, anla§ilmaz §ekilde 61mu§tur. §im§ek,
gokgurultiisii, sagnak... Villadakiler ve kiigiik ko§ktekiler hep birden cenazenin
ba§inda... Padi§ahin yegeni, kizkarde§inin oglu Prens Sami de orada... Deliye
donmii§, kadinef endilere haykirmakta:
— Dayima ne yaptiniz?
Padi§ah, sirtinda samur kiirk, gozleri kapali, yuzijnde hig oliiye benzemeyen bir
tazelik ve huzur benzeri bir tebessiim, sanki butiin bu patirtilari dinliyor,
fakat cevap vermek istemiyor gibi . . .
Ertesi sabah yagmur hala devam ederken (Villa Manyoli)yi gepgevre ku§atan,
tersine d6nmij§ serpu§lu italyan polisleri... italyan hijkumeti, Halifenin ani
vefatiyle yakindan ilgili... Resmi temsilcilerle beraber hususi doktor Profesor
(Fava) orada . . .
Ceset uzerinde (otopsi) yapilmasi luzumlu gosteriliyor . Olum sebebinin
anla§ilmasi igin, gurbette olen Halifenin viicudu kesilip bigilecek... islam
Olgulerine uymayan bir i§... Ayri mes'ele...
(Otopsi) yi villada bizzat profesor (Fava) yapiyor ve ameliyat pek kisa suriiyor.
Profesor, sirtinda beyaz gomlegi, elinde kugiik bir kemige benzer bir §eyle,
biti§ikte bekleyenlerin yanma geliyor ve :
— i§te, diyor; oliirn sebebi! . . Bu, kalbe giren damar! . Ta§ kesilmi§. . . Fazla
sigara igmek, bilhassa bir defada gokga aspirin almak yuziinden tikanmi§ ve olumu
meydana getirmi§. . . Ba§ka sebep aramaya liizurn yok! . . .
Seryaver Avni Pa§aya gore Padi§ah, parasinin tarn bittigi anda bu olumij kendisine
hazirlami§tir, yani intihar etmi§... Ak§am yemeginden sonra bir defada 7-8
aspirin almi§ ve neticeyi beklercesine §ezlonga uzanmi§...
Halife yemekten sonra kag taneyse, aspirin almi§ olsun, olmasin, onun intihar
kasdi giittugune ihtimal verilemez. Qunku o derin ve §iddetli bir mu'mindir ve
boyle bir din sugu i§lemekten miinezzehtir. Gerisi, hep yaki§tirma, uydurma, zan
ve hayal . . .
Parasinin tarn bittigi anda olmesi de ilahi bir liituf ve ahiret nimetlerine
davetli olmaktan ba§ka turlu yorumlanamaz .
Halifenin cesedi tahnit ediliyor ( ilaglaniyor ) v yegeni Prens Sami tarafmdan
buyiik masraflarla yaptirilan som cevizden bir tabuta yerle§tiriliyor . Tabutun
uzerinde §u yazi:
«— islamlarin Halifesi ve Tiirklerin Hakani Altinci Sultan Mehmed Han
Hazretleri» . . .
Ve i§te o zaman rezaletin en buyugu kopuyor. (Villa Manyoli) alacaklisi bakkal,
kasap, manav ve saire hep birden ayaklanip tabuta haciz koyduruyorlar .
Boyle bir hadise diinyada belki ilk defa olmaktadir. Bir Padi§ah ceseti,
tabutuyla beraber hacz altmdadir ve topraga kavu§mak hakkma malik degildir.
Tabut, (Villa Manyoli) nin mermer do§eli avlusunda ve ziyaretlere agik bir
(katafalk) e§yasi §eklinde giinlerce bekletiliyor; ve ancak Misir, Suriye ve
Irak'tan gelen yardimlarla kurtarilip serbest hale getirilebiliyor .
Eger Halifenin borglarim italya hiikiimeti odemiyorsa, herhalde bunu Turk
hiikumetine hakaret etmi§ olmak icin yapmiyor.
Cenazeyi ziyaret eden edene . . . islam dunyasindan, §uradan, buradan gelip tabut
ba§inda Kur ' an okuyanlar ve dua edenler... Bunlarin arasinda, siyahlar giymi§
iki kiziyle beraber mermere diz cokiip hiristiyan usulii dua eden ve aglayan
ihtiyar biri vardir: ikinci Abdiilhamid ' in ressami me§hur- (Zonaro)...
Vahidiiddin ' in, parasim ve kiymetli evrakim sakladigi cekmece agilinca meydana
cikan manzara muthi§...
Tarn 17 tane altin lira geyregiyle, ta§lari sokulmu§ Hanedan-i Al-i Osman»
ni§ani. Yani dort ve ayrica dortte bir altinla, di§leri sokulmu§ bir agza benzer
bir ni§an... Gergekten Sultan, parasinin bittigi anda 61mu§tur.
Cenaze §am'a gotiiriildu. Oradaki hukumetge diizenlenen orta halli bir merasimle,
Selahaddin Eyyubi tiirbesinde yer bulunamadigi igin Sultan Selim Camii
mezarligma gomuldii.
Aradan bir miiddet gegince Sultan Selim Camiindeki mezarlar kaldirilmi§,
duzle§tirilmi§ ve orasi park haline getirilmi§tir .
Demek ki, bugiin, Tiirklerin Padi§ahi ve musliimanlarm Halifesi Vahidiiddin ' den
maddi bir iz bile mevcut degil...
Fakat manevi bir iz mevcut... Bu iz resmi yol yaftalarma bakmadan takip
edilecek olursa oyle bir noktaya varilir (ki, orada, sahte para basanlar gibi,
yalan ilim ve tarih imal edenlerin tezgah kapisim acacak ve topunu birden ilahi
adalet savcisina teslim ettirecek anahtar vardir.
imam-i Rabbani Hazretlerince Allah indinde en yiiksek derece, bir insanin, iyi
olmasina ragmen fenaliginin soylenmesinde olduguna gore, ikinci Abdiilhamid ' den
sonra bu mertebeye erebilmi§; biiyiik mazlum olarak Vahidiiddin 'e ait ruhani makami
dii§iinelim! . . .