Skip to main content

Full text of "Necip Fazıl Kısakürek"

See other formats


Necip Fazil Kisakurek 

Vatan Haini degil, Biiyiik Vatan Dostu Sultan 

Vahiduddin 




NECIP FAZIL KISAKUREK 

Vatan haini degil, buyuk vatan dostu, Sultan 6 nci Mehmed Vahiduddin 



TAKDIM 

Bu eser, 6-7 yil once bir gazetede tefrika edildi, pe§inden kitap halinde cikti; 
ve ne gazetede, ne de kitap olarak yayinlanmasindan herhangi bir takibe ugradi . 
Fakat bir miiddet sonra nereden ve nasil geldigi belirsiz bir tepki neticesi, 
Vahidiiddin'i temize cikarmak Atatiirk'e hakaret sayildi, kitap toplatildi ve 
mahkemeye iletildi. Mahkeme, miiellifinin kendisini savunmaya bile liizum 
gormedigi, bu bakimdan hakim huzurunda boy gostermeye ihtiyag hissetmedigi, 
diinya g6ru§umiize aykiri «bilirki§i»lerin de bir agizdan sucsuz buldugu bu eser 



hakkmda bedahet iislubiyle beraet karari verdi. Fakat hukum Temyizce bozuldu ve 
tarn da mahkumiyetin e§igine suruldugiimuz bir anda, Af Kanunu i§i kurtardi. 
§imdi eseri tekrar ne§rederken §u tic olciiye dayamyoruz : 

1 — Bir §eyi ovmek, onun ziddini yermek degildir. Gunduzu medhetmekle geceyi 
zemmetmi§ olmak manasi alinamaz. En iptidal ve sadece hissiyle hareket eden bir 
toplulukta bile, hukuk anlayi§i olarak boyle bir abese yer bulunamaz. 

2 — Eger gunduzu medhedenin ruhunda geceye kar§i ayrica ve gizli bir nefret 
varsa, bu nefret aciga vurulmadikca ve di§mdan bir i§arete kavu§madikca sadece 
kimsenin el uzatamayacagi bir vicdan meselesi olarak kalir ve hicbir turlii 
suclandirilamaz . 

3 — Kaldi ki, eserde bu nokta da ele alinmi? ve Vahiduddin ile Atatiirk arasinda 
bir muhasebe yapilmaya kadar gidilmi§ ve herhangi bir vehim tefsirine de imkan 
kalmamasi icin, hukum, 226 nci sahifede, yeni bir Have olarak verilmi§tir. 

Bu bakimlardan eserimizi, hem belirttigi tarihi davaya dayanak olmak, hem de 
memleketimizde kanuna riayet diye bir §ey bulunup bulunmadigim gostermek gibi 
iki ba§li hizmet gayesiyle ve rahat gonulle ne§rediyor ve her §eyi Hakka ve hak 
duygusuna ismarliyoruz . 
N.F.K. 



KO§K 

Yirmi ya§lannda var, yoktum. Birkac yildir Beylerbeyinde oturuyorduk. 

Beylerbeyi ile Qengelkoyu arasmdaki iki yam ginarli Yalilar Boyu Caddesine 

bakimrdim. zamanlar toprak, §imdi asfalt bu yolun ustunde, ak§amlari, 

Havuzba§ina kadar yijrumek, oradan Qengelkoyu istikametine sarkmak, iskeleyi 

gegip Kuleli'ye dogru uzanmak en buyiik zevkimdi. 

Qengelkoyij iskelesinden hafif bir yoku§la sahil yoluna gikmca, sagda, dik bir 

gegidin ula§tirdigi sed ijzerinde sik bir agaglik ve ortasina dij§en, saray ufagi, 

yayvan, beyaz, ah§ap bir ko§k... Vahiduddin Efendi ko§ku... 

Pancurlari kapali bu ko§kde higbir hayat eseri yok... §ehzadeliginde sahibi, son 

Osmanli Padi§ahi Altinci Mehmed Vahiduddin birkag yil evvel bir ingiliz harp 

gemisine atlayarak, Bogazm ve Marmaramn sulariyle beraber vatanim birakip 

gitmi§tir. Artik o herkesin gozunde bir vatan haini . . . 

Vatan haini samlan bu, 36 nci ve sonuncu Osmanli imparatorunun §ehzadelik 

ko§kune her nazar ati§imda, igime, ak§amin alacaligiyle beraber ayri bir lo§luk 

gokerdi . 

tarihten 30 kiisur yil sonra yazacagim «Camm istanbul» §iirinden igime 

yerle§meye ba§layan ilk golgeler: 

Tarihin gozleri var, surlarda delik delik; 

Servi, endamli servi, ahirete perdelik... 

Bulutta §aha kalkmi§ Fatih'ten kalma kir at; 

Pirlantadan kubbeler, belld bir milyar kirat... 

§ahadet parmagidir goge dogru minare; 

Her naki§ta o mana: olecegiz, ne care?... 

Hayattan canli olum, gunahtan baskin rahmet; 

Beyoglu tepinirken aglar Karacaahmet . 

Bogaz gumij§ bir mangal, kaynatir serinligi; 

Qamlica'da, yerdedir goklerin derinligi. 

Oynak sular yalimn alt katma misafir; 

Yeni dunyadan mahzun resimde eski sefir-Ker 

ak§am camlarinda yangin gikan Uskiidar, 

Perili ah§ap konak, koca bir §ehir kadar. 

Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi? 

Cumbali odalarda inletir «Katibim» ! . . . 

Yedi tepe ustunde zaman bir gergef i§ler! 

Yedi renk, yedi sesten sayisiz beliri§ler . . . 

Eyiip oksiiz, Kadikoy suslii, Moda kurumlu, 

Adada riizgar, ugan eteklerden sorumlu. 

Her §afak Hisarlarda oklar cikar yaymdan; 

Hala gigliklar gelir Topkapi Sarayindan. 



Birkag pargasim aldigimiz bu §iir, olanca ka§aneleri ve harabeleri, §enlikleri 
ve matemleri, saadetleri ve belalariyle, istanbul'un, son Padi§ah Vahidiiddin 
zamamnda bagladigi son manalardan oriiliidiir. 

Ak§am iis tii, Cengelkoyii sirtlarindan hayal meyal goriinen Topkapi Sarayma 
uzamniz! Kulak kesilecek olursaniz, Sarayin dar ve karanlik koridorlannda 
kosan ve rastgele kapilari yumruklayan Deli Mustafa'nin gigliklarim duyarsimz: 

— Osman gel, Osman gel, beni bu saltanat yiikiinden kurtar! 
Haci Bekta§-i Vell'nin sirtini sivazlayip: 

— ismin Yenigeri olsun! Devlete miibarek ol! 

Dedigi biiyiik idealin askeri done dola§a, Tiirklerin Padisahi ve miisliimanlarm 
Halifesi Geng Osman'i, uyuz bir at sirtinda, hamam oglanlan gibi baldirlarim 
gimdikleye gimdikleye Yedikule surlarina gotiirecek, hayalarmi sikarak 
bayiltacak ve narin boynundan iple bogacak kadar algalmi§tir. 

Merzifonlu Kara Mustafa'nin Viyana oniinde verdigi korkung bozgun... istanbul'a 
dogru yol boyunca at Oliileri, kavuklar, sorguglar, gadir yikintilan, top 
arabalari ve sancaklar... Kainatm Efendisine ait mukaddes liva, ancak ve giig- 
bela kurtarilabilmi§tir . gun bugiin, sonsuz ve peri§an miidafaa gigiri... Din 
Olgtilerindeki hikmetleri anlamayan ve kapkara nefsine uydurmaya bakan kapkara 
mizag manasina ham yobaz ve kaba softa elinde, e§ya ve hadiselere dikkat 
etmekten ve bu aziz §uuru dine baglamaktan aciz bir cemiyet . . . Her an istanbul'a 
dogru kirpila kirpila eritilen imparatorluk; ve nihayet, tek gare diye, 
anlamaksizm dii§mam taklit etmekten ba§ka yol bulamami? politikacilar . . . 
Topyekim sahte kahramanlar ve sirmali ciiceler gegidi Tanzimat; ve Rus Carimn 
vasif landirdigi Tanzimat tipi: «Hasta Adam!» 

Nihayetin nihayeti olarak da, bir devrin «ebed-miiddet» sifatli devletini, tarn 
payla§ilacagi anda 33 yil ayakta tuttuktan sonra tahttan indirili§iyle beraber 
ba§layan ve temelinden gokii§iine §ahit olan biiyiik atabey, Ulu Hakan ikinci 
Abdiilhamid Han... Pe§inden, devlet yikici ve millet ugurucu biiyiik kasirgayi 
kendi zamamnda gormeye memur, ezeli tevekkiil ve ebedi teslimiyet ornegi ikinci 
agabey, Sultan Re§ad. . . Onun da pe§inden. . . 
Ah, bu ko§kiin dii§iindiirdiikleri ! 

Beylerbeyi ile Kuleli arasmdaki yol, yaprak hi§irtilariyle kari§ik inilti 
sesleri veren biitiin bir tarih berzahi. . . 

Beylerbeyi ile Havuzba?i arasmdaki Yalilar Boyu Caddesi, goziimde, eski Istanbul 
aristokrasisinin son renk ve gizgilerinden bir takim seyrek hayaletlerin goriiniip 
siliniverdigi esrarli bir dehlizdi. Hala, dik ve kolali yakasi ve kirmizi 
kravatmdan vaz gegmemi§, fakat fes yerine ba§ma giiliing bir kasket oturtmu? 
eski haremagasi; hizli yiiriiyecek olsa mafsal yerlerinden kirilip dokiilecekmi§ 
gibi agir agir siiriiklenen, sapi fildi§i bastonlu ve fantezi yelegi altin 
kostekli, ihtiyar me§rutiyet emeklisi; ecinnilere kariktigma hiikmettirici, 
vakur oldugu kadar iirkek bir edaya biiriilii, ba§mda siyah turban, sirtinda siyah 
manto ve ayaklarmda siyah bebe iskarpin, gegmi§ zaman hanimef endisi . . . Yalilar 
Boyu Caddesinde, i§te her biri, Obiirii kaybolduktan sonra uzun arayla beliren 
seyrek hayaletler. . . 

Bugiin iizerinde, i§porta mail kiibik gatilarm (ye -ye) sesleriyle hirildadigi, 
mini etekli kizlar ve favorili delikanlilarm sel gibi §irildadigi ve arsiz 
otobiisler ve dolmu§larm zirildadigi bu yollarda, 40 yil once, artik batmakta 
olan mazi giine§inin son akisleri... 

i §te, Beylerbeyi camiine biti§ik Ismail Pa§a yalisi, plani Londra Giizel 
Sanatlar Akademisinde gosterilen me§hur Hasip Pa§a yalisi, Misirlilarm ko§kii, 
eski muharrirlerden §eyh Muhsin-i Fani'nin yalisi, filan, falan... Ve nihayet 
Cengelkoyii iskelesinin ilerisindeki setde Vahidiiddin Efendi ko§kii... 
Bir zamanlar Vahidiiddin Efendi ko§kiiniin kisim kisim kiraya verilecegini haber 
almi§ ve ko§kii gezmeye gitmi§tim: 

Nasilsa kaldirilamami§, kagirilamami§ birkag billur avize... Giine§i, ta 
Abdiilmecid devrine kadar maziyi kurcalayici bir men§urdan gegiren renkli 
camlar... Tavanlarda rutubetten kiihergele pamuklarmm pegeledigi naki§lar... 
Yaldiz gitah, ipekten kagitlari kabaran duvarlar... Ve birdenbire, uzaklardan 
Abdiilmecid devrinde, Kirim Harbi zamamnda, Sardunyali, Fransiz ve ingiliz iig 
siivari zabitinin cins atlari iizerinde, cicili bicili elbiseleriyle yanyana, 



Selimiye ki§lasma dogru yuriiyii§unu hayal ettiren bir nagme ; gorunmez bir 
noktadaki §arkili duvar saatinden bir mar§... 

Piringten, kiiflu ve soluk tokmaklarim gevirip girdigim her odada, one dogru 
hafif egik duru§u, di§mdan ziyade igini seyreden gozleri, burun iistiine 
ili§tirme gozliigii ve dii§iik kir biyiklariyle o vardi . Bir koltuga oturmu§, sag 
elini koltugun kenar yerine dayami§, odaya birinin girmesini bekliyordu. 
Kapisimn agilmasini bekledigi oda, tarihti!... 

§ehzade Vahidiiddin Efendinin, dantelali besleme onliikleri gibi adi ve §imarik, 
Avrupahnin «pig mimari» dedigi (Barok-Rokoko) bozmasi saraylara (Dolmabahge ve 
Beylerbeyi saraylariyle, Mecidiye Kasri vesaire) nispetle Bogazm, kuytu bir 
ko§esinde, bir sed iizerinde, sik agaglarla gizlenmi§ bu soylu ah§ap ko§kii bana o 
kadar §ahsiyetli ve manali goriindii ki, ismi «vatan haini»ne gikarilmi§ olan 
talihsiz htikiimdarin, tarn da imparatorluk gokerken yikik saltanat tahtma 
gegirilmek iizere doldurdugu gileli hayati, ko§e ve bucak, her gizgi ve renkten 
okur gibi oldum. Sanki o, evvela, tiirlti facialari iginde Osmanli tahtini uzaktan 
seyretmek, sonra da bu tahttan top-yekun ig ve di§ intikamlarm almacagi gun, 
iizerine gegip tek ba§ma hedef te§kil etmek iizere bu kuytu noktaya itilmi§ti. 



ABDULMECID 

Vahidiiddin, Birinci Diinya Sava?imn son buldugu 1918 'de, tarn 57 ya§inda son 
Osmanli padi§ahi olarak taht'a gegtigine gore, dogumu Abdiilmecid devrinin son 
demlerinde . . . 1 §ubat 1861... 

Abdiilmecid devri, yani Fransizlarm (la belle epoque — giizel gigir) dedigi, Bati 
medeniyetinin en pinltili hengamesi... Biraz evvel Sardunyali, Fransiz ve 
ingiliz iig siivari zabiti halinde tablola§tirdigimiz cicili bicili iiniforma biitiin 
Avrupaya hakim... Rugan gekme potinler iistiinde suhiyali dar pantolon ve ipek 
yakali, kuyruklu ceket iginde ve silindir §apka altindaki Avrupa sivili de aym 
huzur ve muvazene tablosundan bir ornek... Garbm, heniiz biiyiik buhramndan uzak 
bulundugu, kapitalist devletlerin geri milletleri somiirmekten ba§ka bir §ey 
dii§iinmedigi, birikmi§ biiyiik Bati sermayelerinin de Dogu istikametinde 
kendilerine mahreg aradigi bir diinya manzarasi... Sosyalizma heniiz bir fikir, 
bir nazariye, bir (antitez), bir hayal mahiyetinde . . . Komiinizma, «ilmi 
Sosyalizma» veya «Alman Kollektivizmasi» isimleriyle (Karl Marks) ve (Engels)in 
ellerinde yogurulmaktaysa da, heniiz o da (kakofoni - bed seda) olmaktan ileriye 
gegebilmi§ degil... Birkag yil sonra toplanacak olan Birinci (Enternasyonal ) ve 
onu takip edici (Manifest Komiinist — Komiinist Beyannamesi ) , kahve falinda Bati 
cemiyetinin Oliimiinii goren bir falciliktan daha ileri bir gergeklik belirtmeyici 
bir hazirlik sayiliyor ve sadece tehlikeli bir fantazya biliniyor. 
Bati medeniyetinin, ballari akan gatlami§ bir incir gibi en olgun ve agiz 
sulandirici hengamesinde §a§kin Tiirkiye'yi Abdiilmecid ' den daha canli kirn 
remzlendirebilir? 

Qengelkoyiindeki Vahidiiddin Efendi ko§kiiniin dii§iindiirdiikleri arasmda dokundugumuz 
Tanzimat devresi garip bir vitrindir. Su ile zeytinyagi gibi daima biri, iistte 
kalan ve asla birbirine i§leyemeyon tezatlar vitrini... Bu vitrinin ba§ e§yasi, 
tepesinde bir sorgug parildayan limon kabugu fesli, gogsii sirma sirma naki§, 
uzun setreli, daracik pantolonlu ve rugan gekme potinli geng Padi§ah 
Abdiilmecid... Magrur kavuk, mahzun §alvar ve mahcup gstik pabug, bakm, yarim 
asri bulmaz bir sure iginde yerlerini nelere birakiyor?. . . Sade o kadar mi?. . . 
Kimsenin, kayikla Sarayburnu onlerine gegip, Topkapi Sarayma biti§ik Bagdat 
K6§kiiyle, ona birkag adim mesafede Mecidiye Kasrini kiyaslamaya niyeti yok, veya 
anlayi§i miisait degil... 

Gergekten, artik kandilleri kararmaya ba§layan Dogu kubbesiyle, iginden renk 
renk sihirbaz i§iklari fi§kiran Bati gatisi arasindaki soyluluk ve gergeklik 
farkini, birbiriyle omuz omuza, bu iki binadan daha agik, higbir §ey belirtemez. 
igine kapanik, sagir, derinligine manali ve en asil vekar gizgileriyle miihiirlii 
§ahsiyet abidesi Topkapi Sarayi yaninda (Barok - Rokoko) kusmugu, §ahsiyetsizlik 
kiimesi Mecidiye Kasri, ne ariyor? Kisa bir zaman sonra, diinya gapmda mabed 
Siileymaniye Camiine biti§tirecekleri gecekondularla, deniz kumundan, gingene 



bohgasi, elvan elvan menevi§li (kiibik) artigi sefertasi apartmanlar, ilk 

yiizsiizluk dersini Mecidiye Kasrindan, yahut onu kuranlarin ruhundan mi aldilar? 

Agikga gorulmektedir ki, yiice sanatkar Mimar Sinan, yerini, iskambil 

kagitlariyle kat kat ev gikanlara birakmi?tir ve bu yeni evin yikilmasi igin, 

kuvvetli bir riizgar degil, hafif bir soluk kafidir. Abdulmecid giginnda meydana 

gikmaya ba§layan bu bitkinlik halinin tarn bir biti§ ve tukeni§ noktasina 

gatacagi an, acaba hangi devir olacak ve sultana isabet edecektir? Ve o sultan, 

aym cereyana kapilip bu biti§ ve tukeni§i gergekle§tirmekte ayrica, az veya 

gok, miiessir mi olacak, yoksa her §ey olup bittikten sonra, hadiseler iizerinde 

tek sorumlulugu olmaksizm, seyahatten donen babanin, kaza kurbani, cenaze dolu 

evini teslim almasi gibi, sabir ve tahammulde kahramanlik ustii kahramanlik 

isteyen bir vaziyete katlanmak zorunda mi kalacaktir? 

Sual budur ve eserimizin ilk harfinden sonuncusuna kadar her bahsin igindeki 

mana riizgari yalniz bu sual istikametinde esmektedir. 

Biz, artik alaf rangaligm ba§ladigi 1839 devletiyle ondan 3 asir evvelki devlet 

arasmdaki farki, Topkapi Sarayma kar§ilik Mecidiye Kasri, ka§aneye mukabil 

kiimes saymakta devam edelim. 

Tanzimattan 79 yil ilerisine dogru kisa bir muhasebe: 

Aynayla i§ik aksettirircesine alaf rangaligm tarn bir niifuz halinde ruhuna 

i§ledigi ilk padi§ah, Abdulmecid... 

Osmanli hanedan sulalesi, hemen hemen kendisinden kopmak iizere bulunan ve damdan 

dama kacirilarak hayati ve nesli kurtarilan ikinci Mahmud ' un buyiik oglu... 

ikinci Mahmud, bir vuru§ta Yenigeriligi kaldirmi§, yunanlilik ve Hiristiyanlik 

gikarma hizmet ettigi sabit olan Patrik Grigoryos'u Fener'deki Patrikhane 

kapismda astirivermi§tir . Boyleyken, heniiz yeni ordu ve devlet mayasmi 

tutturamayan ve bir nevi bo§lukta kalan ikinci Mahmud, Navarin'de donanmasi 

mahvolduktan ve Hiinkar iskelesi Muahedesiyle adeta Moskof himayesi altina 

girdikten sonra, kendi 6z valisi Mehmed Ali Pa§a ordusuna kar§i duramayacak 

kadar zayif . . . 

Misir fatihi Yavuz Sultan Selim neslinden gelen ve o nesli yurutmekte son kalan, 

ikinci Mahmud'un haline bakm ki, ordusu, anavatan Anadolu'nun cenubunda, Nizip 

ovasmda, kendi 6z valisine maglup olur ve o sirada Turk ordusunda mutehassis 

olarak bulunan Prusyali yuzba§i (Molteke), istikbalin (Buyiik Molteke)si, tarn 

taarruz zamani ordu kumandanmm muneccimba§idan haber bekledigini duyunca 

kaputunu sirtina gecirip «boyle bir orduda gali§amam!» diye, basar, gider! 

Devletin, kendi 6z valisini Moskoflara §ikayet edecek ve «beni memurumdan 

kurtar!» diye el acip, tarihi du§manmdan yardim isteyecek kadar alcaldigi 

hengamede, ikinci Mahmud, Nizip bozgunu haberini almadan kizkarde§i Esma 

Sultanin Qamlica'daki ko§kiinde oldii. 

31 yil ve 16 gun padi§ahlik etmi§ ve Osmanli Devletinin en nazik doniim 

noktasmda birtakim manasiz ve fikirsiz §iddetlerden ba§ka bir §ey gosterememi§, 

hususiyle etrafli bir diinya muhasebesine uzak kalmi§ olan ikinci Mahmud, oliim 

tarihi 1255 yilinda, 1 seneden beri muthi§ bir ig burkuntusuna, korkunc bir ruh 

darligina ugrami§ bulunuyordu. Yerinde duramiyor, koltuguna yerle§emiyor, atina 

sicrayamiyor ve imparatorlugunun goku§ catirdilariyle sarsildigi bir demde, 

Topkapi Sarayinin boguk pencerelerinden Qamlica sirtlarinin (ak§am gijne§ini 

aksettirici camlarina bakip gizli gizli agliyordu. Osmanli imparatorlugunun 

cigeri ijstundeki yara, ikinci Mahmud'un cigerlerine sirayet etmi§, cigerlerinde 

oyuk oyuk cukurlar acmi§ti. 

Doktorlarm tavsiyesi: 

— Ciger ufunetine ugrami§ bulunuyorsunuz ! (Jamlica taraflarinda bir hava degi§imi 

yapmamz uygun olur! 

Ve Qamlica'da, kizkarde§i Esma Sultanin kasrinda, Avrupali bir doktorun verdigi 

ilag sonu 3 saat uyku... Uykunun pe§inden biraz yemek istegi ve ustuste icilen 

iki gubuk tutiin. . . 

Vay; Padi§ah iyi mi oluyor? Sarayda bir tela§.. bir kayna§ma, bir §evk, bir 

seving . . . 

Fakat buttin bunlar yalanci alametler... Kurbanlar kesiliyor, veba yuziinden 

karantinada bekletilen 200 haci saliveriliyor, borgtan hapsedilmi§ insanlarin 

hesaplari tasfiye edilerek kendilerine zindan kapilari agiliyor, gece havai 

fi§ekler atilip istanbul semalari pariltiya boguluyor, fakat ertesi gunii 



birdenbire agirla§acak ve ruhunu teslim edecek olan ikinci Mahmud'un akibeti 

degi§tirilemiyor . Oyle ki, ikinci Mahmud can geki§irken, artik iyi oldugu 

zanmyla §enlikler, bagirmalar, gagirmalar, atlamalar ve ziplamalar devamdadir. 

Cenaze, tiirbesi sonradan yapilmak iizere, Qemberlita§ta, yaninda ikinci 

Abdiilhamid de bulunacak olan yere dogru gotiiriiliirken, Divanyolu boyunca sirali 

halk avaz avaz bagiriyor: 

— . Padi§ahim; bizi birakip da nereye gidiyorsun? 

Bu giglik, Abdiilmecid, Abdiilaziz, Murad, Abdiilhamid, Re§at ve Vahidiiddin ' ler 

boyunca Osmanli imparatorlugunun girdigi Sirat Kopriisii gigirim belirten ne 

hazin bir mana ihtizaz eder. 

1255 sayili yil... ikinci Mahmud'un oldugu, Abdiilmecid ' in tahta giktigi ve 

Tanzimat Fermaninin Giilhane Meydamnda okundugu netameli sene... 

§airin ' 

Bir, iki; iki delik 

Abdiilmecid oldu melik 

Diye tarih du§iirdugii, Tiirk tarihini ikiye boliicii me§hur 1839 yili... 

Abdiilmecid 16 ya§mda, yeni buluga ermi§ bir delikanlidir ; ve babasmdan miras, 

aym ciger yarasinin narin ve nahif viicudunda istidadim ta§imakta, fakat 

beyninde §uur ve istirabini duymamaktadir , . ikinci Abdiilhamid devrine kadar 

padi§ahlarca duyulmayacak, ondan sonra Sultan Re§ad'da tarn bir idrak kiitliigiine 

garpacak, arkasmdan son Osmanli padi§ahi 6. Sultan Mehmed Vahidiiddin ' in 

ruhunda, . oldukca derin, fakat sesi gikmaz ve eseri goriilmez §ekilde yuvalanacak 

olan biiyiik aci . . . 

Abdiilmecid bu aciya en yabanci mikyasta, kollarim Avrupalilik ve alaf rangahliga 

agti ve 20 kiisur yil, maddede ve manada, cigerlerindeki oyuklari derinle§tirici 

bir hayat siirmekten ileriye gegemedi . 

Tarihgi (Angelhard) in «Turkiye ve Tanzimat» isimli eserinde «Avrupa'yi ho§nud 

etmeye cali§maktan ba§ka politikasi yoktu!» diyerek §ahsiyetsizligini tesbit 

ettigi Mustafa Re§it Pa§a, yalniz isminin basina ittihatcilarca eklenmi§ giiliing 

sifatla Biiyiik Re§it Pa§a elinde, geng ve toy Abdiilmecid, taht'a giktigi sene, 

tefti§siz ve murakabesiz, tahlilsiz ve muhasebesiz alafrangalik rotasini 

imzalayan ilk kaptan oldu. Eski ve her tarafmdan su alan devlet gemisini bu 

defa kayaliklara siirmek ve maddi-manevi Bati ; sermayesine borglanmak 

marifetini, higbir §eyin farkmda olmayarak temsil etti. 

Sahte inkilapgilarm diirtii§iyle getirdigi yeniliklerin ba§inda, Bati kasasma 

ilk defa el agmak ve yine ilk defa kagit para gikararak yerli iktisat nizammi 

altiist etmek vardir. 

Tiirk'ii tasfiye etmek iizere kendi kendisini Batmin celladi yerine koyan Moskof 

alemine kar§i, bu alemin fazla geli§mesine razi olmayan ve daima Tiirkiin 

inkirazmi hedef tutan Avrupanin sigmtisi roliinii kabullendi ve ittif aklarma 

girdi ve ancak bu yolla Moskof lara kar§i durabilmenin ba?arisma (!) erdi . 

istanbul ve Uskiidar sokaklarmda, ingiliz, Fransiz ve italyan iinif ormalarmm 

sirmali cumbu§ lerine meydan agti ve (la belle epoque — giizel gigir) ikliminin 

biitiin renk ve gizgilerine biiriinmeye can atti. 

Bu can ati§m ilk tezahiirii, vereme miistait Padi§ahm kadm ve igki iptilasidir. 

Sarayburnu ile Haydarpa§a arasmi dolduracak mikyasta denize atilan paralar, 

§ehzade ve sultan diigiinlerinde 1001 gece masallarini karartici debdebe ve ona 

gore israf... Kizkarde§inin dillere destan ziyaf etlerinde, kafes arkasmdan, 

yari bellerinden yukarisi girilgiplak sefarethane madamlarmi seyretmeler . . . 

islam Halifesi ve Osmanh Padi§ahi olarak ilk defa Frenklerin ni§anlarmi kabul 

etmeler ve gogsiinde murassa (Lejyon d'Onor) ni§ani, Fransiz Sef arethanesinde 

baloya katilmalar . . . Hasili, altmda ve karanligmda vatan ciisseli bir hasta 

yatan semadan, , giine§, ay ve yildiz yerine tiirlii sun'i ve havai Avrupa 

fi§eklerinin sahte ve aldatici i§ik serpintileri . . . 

Kilise ihtilaf larmi o tiirlii- himayelerle idare etti ki, «§ark Meselesi» 

muharriri Avrupali, §6yle konu§mak zorunda kaldi : 

«- Halifenin Hiristiyan kiliselerinin banisi (kurucusu) oldugunu gormek, dogrusu 

garip manzara! ...» 

Kirk ya§mi doldurmadan otuz gocugu oldu. Bunlardan 23 iinciisii Mehmed 

Vahidiiddin... ilk iki kizdan sonra iigunciisii Sultan Murad, be§incisi Abdiilhamid, 

sekizincisi Mehmed Re§at... 



23 uncii gocuk Mehmed Vahidiiddin heniiz «Baba!» diyebilecek gaga eri§meden 

Abdulmecid, veremden ve sefaletten oldii. 

inhitat giinlerindeki Roma'yi kiskandiracak kadar muhte§em bir ziyafetten sonra 

gaseyan, yataga dii§ii§, Be§ikta§ ' taki Ihlamur K6§kiine kapam§ ve bu defa kan 

kusarak 25 Haziran 1881 de ruhunu teslim edi§... 

Son §ehzadesi Mehmed Vahidiiddin henuz 4 ayliktir. 



ABDULAZIZ 

Abdulmecid ' in son yillari, istanbul halki icin derin bir inkisar devresi... 

Sultan Mahmud ' un arkasindan «bizi birakip da nereye gidiyorsun?» diye bagiran 

halk hakli cikmi^tir . Giilhane meydamnda, bal-mumundan miize mankenlerine 

benzeyen murassam fakat ici bo§ vezir elbiseleri, davalarim koruyamaz olmu§ 

ulema sanklan, planlarim gok iyi kavrayici sefir iinif ormalan, zift renkli ve 

maksatli ruhani kiliklari ve olanca tepkisi bu hallere aval aval bakmaktan 

ibaret halk yigmlarimn ge§it ce§it kiyafetleri kar§isinda okunan 1839 

fermanmdan, bitik bir Padi§ahtan ba§ka bir §ey kalmami§tir. Asirlar boyunca ne 

Hacli Seferleri, ne de cepheden toslamalarla, dize getirilemeyen vatan, §imdi 

iginden tedariklenme taklit ajanlarimn yaydigi mikroplar yiizunden hasta edilmi§ 

ve bitik hale getirilmi§tir . Butun bu hesapsiz ve anlayi?siz gidi§in ha§metlu 

kuklasi Padi§ah da, ayniyle imparatorluguna e§, kadin ve igki elinde bitik.... 

Sadrazamina yazdigi «Hatt-i Hiimayun»unda da, israflarim ve hesapsizliklarim 

itiraf edecek kadar gafil... 

Oyle ki, aslmda ne oldugu biraz sonra gorulecek olan Veliaht Abdulaziz Efendi, 

bir pehlivan edasiyle caddelere ciktigi veya ciritte at ko§turdugu zaman halk 

onu, > maddi adelelerine bakip ruh adelelerine de malik sanmakta ve istikbalin 

kurtancisi sifatiyle alki§lamaktadir . 

Abdulaziz, ya§ca Abdulmecid ' den pek az farkli olarak taht'a gecer gecmez, 

Sadrazam Kibrisli Mehmed Pa§aya bir «Hatt-i Humayun» gondererek herkesi ve her 

§eyi yerli yerinde ibka ettigini bildirdi. 1255 (1839) ve 1272 fermanlari 

etrafmda herkes ve her §ey yerli yerinde sabit... ibka ve devam siyaseti... 

Yeni padi§ahin soyleyecek yeni bir §eyi olmadigi ve ruhunda, kollarindaki 

adelelere e§ bir kuvvet ta§imadigi, ilk «Hatt»mdan bellidir. Bu Hat §6yle 

biter : 

«— Tebaamm asayi§ ve refahi hakkmda olan arzu-yu §ahanem istisna kabul 

etmeyeceginden edyan Ve akvam-i muhtelif eden (ba§ka din ve irktan) bulunanlari 

dahi ciimleten taraf-i hijmayunumdan adalet ve himmet ve husn-ii halleri emrinde 

dikkat-i mijtesaviye (e§it dikkat) goreceklerdir . Cenab-i Hakkin mijlkumuze ihsan 

buyurmu§ oldugu eshab-i azime-i servet (zenginlik sebepleri) ve samanin tevessu- 

u tedricisi ki, saye-i makderetvaye-i saltanatimizda cumlenin saadet-i halini 

mucin olacak terakkiyat-i sahihadir. Onlarin ve Devlet-i Aliyyemizin istiklal 

kaziye-i miihimmesinin (ehemmiyetli olcii) indimizde itirafkar oldugunu dahi 

tekrar ederim, Hazreti Fey yaz-i Mutlak, Habib-i Ekremi hurmetine cumlemizi 

muvaffak buyura; amin!» 

Mali buhran son haddinde... Karadag meselesi kangrenle§mekte . . . Hersek 

ayaklanmakta . . . Avrupa, i§e her an daha keskin bir el atma tavriyle 

gerginle§mekte . . . 

Lutfi Tarihine gore Abdulaziz 'in ilk i§leri §unlar: 

Valide Sultana bin kese maa§ tahsisi... §ehzadelerin her ay «Hazine-i Hassamdan 

aldiklari 4190 altinin (bugiinkii parayla 3 milyon lira), sultan maa?lan gibi 

Maliyeye yukletilmesi . . . 

Culusunun uguncii gunijnde Eyijb'de Hazreti Halid Tijrbesinde kilig ku§anan 

Abdulaziz, lie yil evvel dunyaya gelip de dogumu gizli tutulan oglu Izzeddin 

Efendinin haberini «Hatt-i Hijmayun» ile ilan etti. Eski bir adet geregince 

dogumu gizlenen gocuk Eyijb'de bir evde sakli tutulmaktaydi . 

Eski Tanzimat pa§alanmn §u, bu makamlara getirilmesi ve §una bu kadar, buna §u 

kadar bin kuru§ tahsisler... 

Abdulmecid ' in delice israf larindan iizgun ve bezgin halk, yeni Padi§ahtan 

miiteassip bir tasarruf davram§i beklerken, aksine, onu selefinden daha savurucu 

gormekle kugiik dilini yutacak hale geldi. 



Bu esnada (1862) Londra istikrazi... Bu parayla giiya eski istikrazin 
ba?ansizligi giderilecek ve kagit paralar ortadan kaldirilacakti . Kagit para 
mevcudu 13 milyon lira degerinde... «Kaime» isimli bu parayi, birkag milyon 
eksigiyle ancak kar§ilayabilecek bir miktar istikraz edilebildi. 500 milyon 
yerine yaliniz 200 milyon frank... da, yiizde altmi§i esham olmak iizere, senede 
yiizde alti faizli ve yiizde iki amortismana ve 6z kaynaklarimizm verimine 
el koyucu mahiyette... Tiitiin, tuz, damga ve patent inhisari Avrupalida . . . 
«Diiyun-u Umumiye»nin ba§langici . . . 

Abdiilaziz 'in devlet agacina a§i yapmak yerine onu kokiinden zehirlemek manasma 
en biiyiik marifeti, Abdiilmecid ' den ba§layan Osmanli borcunu tarn 300 milyon altma 
gikarmak oldu. Bugiiniin parasiyle -en a§agi 200.000.000.000 — (ikiyiiz milyar) 
lira . . . 

Bu davada dikkat edilecek en ince nokta; sosyalizma ve pe§inden komtinizmanm 
tezgahlanmakta cidugu, Bati kapitalizmasimn en Ustiin ve kudreti) derecesine 
vardigi ve topyekun Doguyu somiirmek ve mamul e§yasma istihlak pazari bulmak 
igin kendisine mahreg aradigi o devirde, dogrudan dogruya Osmanli 
imparatorluguna yonelinmi§ olmasidir. 

Bati, boylece bir gun, i§i ordularma havale etmek ve son ameliyati yapmak 
iizere, vatammiza, zahirde besleyici,, hakikatte oldiiriicii bir kan vererek 
iginden hissedar oluyor ve Tiirk iilkesinde bu emeline yardimci ziimreyi de tahta 
mankenler gibi usta bir marangoz eliyle yontmu§ bulunuyordu. Tanzimat mamulii 
biitiin sahte inkilapgilar . . . Bu davanm kolayca okseye oturtulacak padi§ahi 
olarak da, iyi yiirekli, saf kalbli, fevkalade haysiyetli, biiyiik gapta §eref 
duygulu, fakat ku§ beyinli Abdiilaziz ' den daha uygunu bulunamazdi. 
«Ulu Hakan ikinci Abdiilhamid Han» isimli eserimizde Vahiduddin ' in biiyiik 
agabeyine ait gocukluk, genglik ve §ehzadelik iklimini gizerken temas ettigimiz 
noktalara bu defa ba§ka bir iisliipla ve bazi yerlerde ayniyle dokunmak 
zorundayiz. Kaldi ki, Mehmed Vahiduddin ' in gocukluk, genglik ve §ehzadelik 
dtinyasma bir de olgunluk merhalesi halinde ikinci Abdiilhamid ve Mehmed Re§ad 
gigirlari bindigine gore gizgiyi ba§langig noktasmdan yiiriitmeliyiz . , Elverir 
ki, sozlerimiz tekrar degil, tekrir belirtsin... Avrupali, Tiirkiye'yi topugundan 
sagma kadar borglandirdiktan sonra, alacaklarmm tahsili bahanesiyle memleket 
verimlerine el uzatici (Dette Publique Ottomane — Osmanli Halk Borcu) isimli bir 
miiessise kurup Tiirkiyeyi hacz altma almak ve ileride siyasi ve askeri miidahale 
sebebi olarak iktisadi hegemonya altmda tutmak politikasini giitmekteydi. i§te 
«Diiyun-u Umumiye»nin gergek ve biricik manasi! . . . 

«Diiyun-u Umumiye» ile at ba§i yiiriiyen «Mekteb-i Sultani» isimli Galatasaray 
Lisesi de, koriikoriine Batililik ve Baticilik cereyaninin ocagi ve bu cereyana 
bagli geyrek miinevverleri yeti§tirme tezgahi... Bir de ayni davanm memleket igi 
sarrafligina memur, devlet bankasi selahiyetinde (Banque Emperiale Ottomane — 
Bank-i Osmani-yi §ahane), yani Osmanli Bankasi... 

Bir Yahudi iiggeni kuran bu miiesseseler arasmdaki i§ ahengi ve birbirine pas 
verme dehasi o kadar parlakti ki, Batilila§ma gayesinin hamur teknesi «Mekteb-i 
Sultani»den birincilik ve ikincilikle gikanlar, emin ve sadik miiridler ( ! ) 
sifatiyle obiirlerine imtihansiz kabul edilirlerdi. 

Devlet borcu olarak 300 milyon altma yiikseldigini kaydettigimiz (astronomik) 
meblag, ikinci Abdiilhamid'e ait eserimizde, resmi kaynaklara gore 150 milyon 
ingiliz lirasidir; bu rakamin, bazi gizli imtiyazlar, yollar ve hususi 
te§ebbiislerle 300 milyona gikarildigi Uzerinde de iddialar mevcuttur. 
Bizim roliimiiz, hadiselerin «§u kadar mi, bu kadar mi?» §eklinde basit kemmiyet 
cephelerine ait ayrintili tahkikler olmadigi, sadece emin malumlara bagli yeni 
bir fikir terkibinden ibaret bulundugu igin, esas bakimmdan asgari kemmiyetin 
de degi§tiremiyecegi kiymet hiikmiinii §oylece mahyala§tirabiliriz : 
150 milyon ingiliz lirasi, yahut 300 milyon Tiirk altimndan ibaret o zamanki 
devlet borcu, bugiiniin olgiileriyle biri en a§agi 100, obiirii 200 milyar lira 
olarak biiyiik mali iflas ve iktisadi esareti ilan etmeye bol bol kafidir! 
Abdiilaziz Hanin, Bizans ruhlu mabeyn erkani tarafindan, nasil elleri suyla 
baglanan bir padi§ah oldugunu, ikinci Abdiilhamid'e ait eserimizde 

tablola§tirmi§tik . Annesi Pertevniyal Kadm Efendinin «arslanim, arslanim!» diye 
iistiine titredigi ve hakkmda ba§ka bir vasif tanimadigi Sultan Abdiilaziz, 
Ofkelenip kiikredigi zaman istanbul'un kaldirim ta§larini bile iirpertecek gapta 



di§indan giiriiltiilii mizacma ragmen, muhte§em bir sirk ati kadar da seyislerinin 
emrine bagli bir insandi. §u kadar ki, bu sanatkar seyisler, muhte§em sirk atim 
kamgiyla degil, yerlere kapanarak egilip kalkmalariyle idare ediyorlardi. 
Padi§ahin di§indan hakim, iginden mahkum bu seciyesi de, 5-10 yil iginde 
tereddiye giden Tanzimat hareketinin, Frenk eliyle gizilmi§, yagli boya 
levhasmda bir §ehamet heykelidir. 

Abdiilaziz ' in, Bati kapitalistlerine borglanarak yaptirdigi saraylar ve satin 
aldigi donanma iizerindeki kiymet hukmu yine obiir eserimizde 

billurla§tirilmi§tir . Higbir §ahsiyet ve mimari kiymeti olmayan ve Avrupalimn, 
padi§ahlari milli dava sahalanndan kagirici bir nevi tevkifhaneye benzeyen 
saraylarla, lafta diinya ikincisi, hakikatteyse bir deniz kuvvetinin iig esasi 
unsuru (materyal), (personel) ve (muharrik kuvvet) bakimlanndan sifirm altmda 
bir donanma... Abdiilaziz'in biitiin canini ve malini verdigi bu donanma, tahttan 
indirilecegi zaman saraymi ku§atan ve toplarim pencerelerine diken ilk kuvvet 
olacak ve «donanmam, donanmam!» diye kendisini pencereden pencereye atici 
Padi§ah, adeta hesapsizlik ve f ikirsizligin sonu halinde ilahi bir ceza olarak 
bu manzarayi gorur gormez yere yikilacaktir . 6z biinye iginden gikmayip, kediye 
arslan pengesi takarcasina illetli viicuda kayna§tirmak istenilen ve hem kendi 
degeri, hem de kullanilma kabiliyeti bakimmdan §ahane bir yalandan ibaret olan 
bir donanma... Bu donanma, o giinden bugiinedek siiriip giden (Felix Culpa — Mes'ut 
Cinayet ) lerin ilklerindendir . 

Mehmed Vahiduddin Efendinin gocuklugunu ve hangi davayla beslenerek biiyiimekte 
oldugunu belirten bir iklim olarak gizdigimiz bu tablo, tarih muhasebemizin can 
damarmi gosterir ve otesine ait biitiin olu§ veya olamayi?larin §ifresini gozer. 
Abdiilaziz'in, desterelenen tahti iizerinden annesinin «arslanim, arslamm!» 
gigliklariyla bir salhane hayvani gibi devrildigi giine kadar kopiiren hadiseleri 
artik kisa ve kaba gizgilerle 6zle§tirebiliriz : 

Bir tiirlii kokii kurutulamayan kaimeler yiiziinden 4 misli kiymetlenen altin ve 
pahalila§an hayat . . . «Nan-i aziz» isimli ekmegin okkasi 110 ve francala- 140 
paraya gikiyor. (Bugiine kiyasla yine ne 
bereket, degil mi?) . . . 

Yunan meselesi ve (Mavro Kordiato) ile ba§layan ve o giinden beri Istanbul 'u 
kollayan Megalo idea); Sultan 6. Mehmed Vahiduddin zamamnda tarn patlak verecek 
ve yarini asirlik hesabmi bu Padi§aha yiikleyecek olan koklii dava... 
Tiirkiin evi alevler iginde yanarken yukari katta satrang oynarcasma giri§ilen 
komik i§ler, te§rifat oyunlari ve bir nevi, Bati asalet unvanlarina denk riitbe 
hesaplari... Vezir, bala, fila evveli, ula sanisi, miitemayiz ve nihayet sayiya 
doktiltip dordiinciide biten unvanlar... Bu unvanlari ta§iyanlara «devletin 
efendim!»den ba§layip «gayretlu efendim!» tabirinde biten hitap §ekilleri... Ve 
daha nice payeler ve Mecidi ni§anma ek Osmani ni§ani... Bazi ki§ilere verilen 
dort murassa, Osmani ni§aninm bedeli on bin altin... Padi§ah bu ni§aniyle 
oylesine magrur ki, kendisi bati:? devrinin sultaniyken Bursa'ya gidip devlet 
kurucusu yiice Osman'm sandukasma onlardan birini asmaktan gekinmiyor; yani 
devlete ismini veren Gazi Sultanin sanki miikaf atlandiricisi mevkiine gegiyor! 
Galata'da Sandikgi Rizeli Sofu Baba isminde birinin eski giragi Mehmed Ali, 
evvela damad, derken sadrazam olduktan sonra Abdiilaziz'in iradesiyle Mabeyn 
Mii§iirliigii, Seraskerlik, Kapudan-i Deryalik, Tophane ve Sihhiye Nazirliklari, bir 
de Hazine-i Hassa Nazirligmi ayni zamanda ve nefsinde topluyor. Karadag ve 
Bosna Hersek meselelerinin arkasmdan Moskoflarm sevk ve idaresi altmda 
(panislavizm - islav Birligi) davasi... Sadece bu olgiiyle delik de§ik, yirtik 
pirtik Avrupa Tiirkiyesi . . . Kan ve ate§ iginde bir alem... Girit ihtilalini de 
katarsaniz, Avrupa; Tiirkiyesinin Akdenizdeki cenubundan ba§ layip §imaline 
kivrilan ve Karadeniz boyunca ilerleyen bir kiskag iginde bogmaya gali§tiklari 
eski «Devlet-i Ebed Miiddet»... 

Misir valilerinin «hidiv» iinvaniyle degi§tirilen ve ona gore imtiyaz iistiine 
imtiyaza bogulan yeni makamlari... Artik babadan ogula bir miras mail halindeki 
bu makamm imparatorluk di§ina kaydirilmasi igin vezirlere yedirilen korkung 
servetler... Hidiv Ismail Pa§anm altmlariyle dolmayan cep kalmiyor ve bu hal o 
kadar tab! sayiliyor ki, vezirler bu i§e «kapi yolda§i muamelesi» tabirini layik 
goriiyorlar. Obiir taraftan da karde§i Ismail Pa§ayi kiskanan Prens Mustafa 
Fazil'm sadece nefsani bir hmg olarak giri§tigi sozde ilk hiirriyet miicadelesi; 



ve iginde Namik Kemal ' in de bulundugu «Geng Osmanlilar» partisini himaye etmesi 
ve Namik Kemal ile Ziya Pa§ayi Avrupaya kagirip desteklemesi . . . 
Sahte kahramanlarimiz, Prens Mustafa Fazil Babiali ile anla§ir anla?maz bir 
pagavra gibi gurbet illerinde sokaga atilacak ve onlar da ileride «affi 
§hhane»ye siginip vatana doneceklerdir . 

Politikada, edebiyatta, ilimde, teknikte ve top-yekun fikirde korkung bir 
sathilik, siglik, §ahsiyetsizlik . . . 

Nihayet diinyanin en ibretli ve giiliingliigii bakimmdan zevkli tema?asi olarak, 
Osmanli padi§ahlarinm 32 ncisi, fakat giri§tigi i§in birincisi sifatiyle 
Avrupaya seyahat... Beraberinde yegenleri §ehzade Murad ve Abdiilhamid Efendiler, 
oglu Yusuf izzeddin, Ni§'te hiristiyan olecek olan Fuad Pa§a oldugu halde, 
Paris'in (Elize) ve Londra'nm (Bukingam) Saraymda boy gostermeler . . . Bu, kokii 
§arkli, dallari da sun'i ve takma Garp meyveli garip adam Muhterem Stileyman'm 
torunu, oyle mi?., . Avrupali bu yeni Tiirk'ii hayret Ve istihzali bir nezaketle 
seyretmekte ve ona kafesteki avma mahsus bir hurmet gostermektedir . 
Sehzade Vahidiiddin Efendi heniiz buluga ermemi§ bir gocuk oldugu igin seyahat 
kadrosunun di§mdadir ama, bu ziyareti iade edecek olan Ugiincii Napolyon ve 
amcasinm (platonik) bir a§kla bagli bulundugu Imparatorige (Ojeni) ye yapilacak 
devlet biitgesi gapmda §enlikleri gorecektir. Memurlarm alti aydir maa§ 
alamadigi bir zaman ve mekanda Beykoz kasriyle Dolmabahge arasmi Oren havai 
fi§ekler Abdiilaziz'e bu i§in daha fazla devam edemiyecegini nasil ihtar 
etsin? . . . 

Abdiilmecid ' in biiyiik oglu Sultan Murad' a nasip olan birkag aylik saltanat, en 
kugiik karde§i Sehzade Vahidiiddin Efendiyi heniiz dii§iinmeye ba§ladigi demlerde 
yakalar. Bulug gaglannda ve ya§i 15 sularmdayken . . . Delikanliligm e§igindeki 
bu gene; adamla taht arasmda Abdiilhamid, Mehmed Re§ad ve Yusuf izzeddin 
Efendilerden ibaret birkag kademe vardir. 

Bu siralarda Vahidiiddin Efendi, zaif, nahif, hastalikli bir geng namzedi... 
Hastaliktan hastaliga aktarma yoliyle gegen geng Sehzade, denilebilir ki, bu 
haliyle devletin en sadik timsali... 

Mehmed Vahidiiddin Efendinin, gocukla delikanli arasi bu devresinde, hayat, 
dii§iince, zevk ve temayiillerine ait fazla bir§ey bilmiyoruz. Padi§ahligmda 
Mabeyn Ba§katibi Ali Fuad Tiirkgeldi ' ye defalarca soyledigine gore (Gorap 
i§ittiklerim — Fuad Tiirkgeldi) onun gocukluk ve gengligi tiirlii hastaliklar 
iginde gegmi§tir. Osmanli tahtma birkag basamak uzakliktaki §ehzade, bu yiizden 
layikiyle okumaya, ciddi bir tahsil gormeye bile imkan bulamami§tir . Hasret 
gektigi ilim ve kemali, padi§ahligmda ve en olgun zamanmda dile getirebilen ve 
nefsini eksik gorebilen bir insanin gergek kiiltiir manasma, hatta ilimden oteye 
ne biiyiik bir fazilet belirttigi meydandadir. ilmiyle bobiirlenenler degil, 
bilgide noksanmi itiraf edenlerdir ki, en gok bilenlerdir. 

Sehzade Mehmed Vahidiiddin Efendi, Sultan Murad devrinde, sarayimn, canfes 
perdeleri hafif soluk penceresinden, nekahat baygmligi iginde, Bogazm iirperen 
sularmi seyrede dursun... Koca imparatorluk, (4) numarali mason Mithat Pa§a ve 
benzerleri elinde, padi§ah elbisesi bigimli deli gomlegi tarafmdan temsil 
edilmekte; ve i§te alafranga hiikiimdar Abdiilmecid Hanm en biiyiik oglu Sultan 
Murad, Osmanli halife ve padi§ahlari arasmda (1) numarali mason olarak da, 
yahudilik ve kozmopolitlik kiitiigiine kaydedilmi§ bulunmaktadir . 
Sehzadeliginde i§i giicii ko§k yaptirip yiktirmak, sonra tekrar yaptirip yine 
yiktirmakla gegen, boylece huzur ve muvazaa sahibi olamayan Sultan Murad' in bir 
merasim aninda ne tiirlii akil di§i hareketler gosterdigi, cinnetini akilsiz 
padi§ah isteklilerinin bile gizleyemez oldugu ve meydana, her §eye ve nice 
istismarciya ragmen, kendi kendisine, bombo§ bir taht giktigi, nobeti mutlaka 
sira bekleyene birakmak zorunda kalmdigi, basit malumlardan . . . 
Boyle oldu ve veliaht Abdiilhamid Efendi, kisa zamanda gosterecegi «Ulu Hakan» 
vasfma dogru, yikili§i 33 yil durdurmak iizere 34 iincii padi§ah olarak taht 'a 
gegti . 

Bu arada Mithat Pa§anm, veliaht ko§kiine gidip-Abdiilhamid Efendi ile g6rii§tiigii, 
pazarliga giri§tigi ve «Kanun-i Esasi» mevzuunda ondan soz aldigi gibi 
rivayetler, sadece Abdiilhamid dii§manlarinin-degersiz ve seviyesiz 
martavallarindan ibarettir. 



Ulu Hakan ikinci Abdiilhamid Han gozumuzde-apayri ve hususi bir mevzu te§kil 

ettigine, kalemimizin bagli oldugu en biiyiik tarih (tez)ini heykelle§tirdigine ve 

eserini ayrica verdigimiz ve vermekte devam edecegimiz biiyiik ve merkez §ahsiyet 

makammda bulunduguna gore, Sultan Vahidiiddin vesilesiyle yeniden ele almarak 

ve nokta nokta tesbit edilmek ihtiyacimn iistiindedir . Boyle olunca §imdi 

yapacagimiz, Ulu Hakanm §ahsiyet ve eserini bir kag sahifelik dar kadro iginde 

ve kalm gizgilerle pirildatmaya gali§ip Vahidiiddin' i yeti§tiren ve onun ruhunu 

6rgiile§tiren vasati, yine Vahidiiddin cephesinden belirtmektir . 

ikinci Abdiilhamid Han'm ciilusiyle taht nobetinde iiciinctiluge gegen Vahidiiddin, 

biitiin §ahsiyettini 15 ya§indan 48 ya?ma kadar 33 yil bekledigi ve bu arada 

gengligini, olgunlugunu, hatta ihtiyarlik" ba§langicim idrak etigi «D'evr-i 

Hamidi» iginde idrak etmi§tir. 

Her §eyden evvel kaydedelim ki, birgok kaynagin haber verdigi gibi, ikinci 

Abdiilhamid ' in en fazla sevdigi karde§i, hatta topyekun §ehzadeler arasmda en 

ziyade benimsedigi yakmi, Mehmed Vahidiiddin Efendidir. Ulu Hakan, Sehzade 

Mehmed Vahidiiddin Efendide kendisine madde benzerligi iginde biiyiik bir mana 

benzerligi buluyor ve onu sik sik huzuruna gagirip arzularim soruyor ve igli 

di§li sohbetine muhatap kiliyordu. 

Bu mana yakmligmin mii§terek temel gizgisi, din alakasi ve islamiyet 

bagliligi . . . 

Kolayca ve rahatga iddia edilebilir ki, 36 Turk Padi?ahinm iginde en dindari, 

vecd ve ha§yette en ilerisi, mutlaka Abdulhamid, pe§inden de gosterilmesi miimkiin 

iig isim varsa mutlaka aralarma girecek olan Vahidiiddin ' dir . Bu hususiligi, 

dogrudan dogruya mevzuumuzun iginde bir laboratuar katiyetiyle tesbit etmek 

borcumuz olsun. . . 

Sihhi vaziyetindeki zaiflik ve nahiflik boyuna devam eden Mehmed Vahidiiddin 

Efendi, biiyiik agabeyinin devrinde yine tiirlii uzvi rahatsizliklar iginde gidip 

gelirken, ruh yoniinden en huzurlu gigrim ya§ar. Zira imparatorlugun, ig ve di§ 

saiklerle tarn bir ugurum kenarma itildigi hengamede onu dii§mekten koruyabilecek 

sanatkar eli gormektedir. Bu, Ulu Hakan Abdulhamid Han'dir. 

i§te Abdulhamid ' in iradesine zit ve me§hur Rus Sefiri ( Ignatyef ) den daha fazla 

Moskof emellerine yol agarcasma Mithat Pa§a hediyesi olarak gelen «93» isimli 

Turk - Rus Harbi ! . . Biitiin Avrupayi halimize gtildiiren «Halig Konferansi» iginde 

101 pare top sesiyle ilan ettikleri, sahte kahramanlar marifeti sahte 

Me§rutiyet . . . iginde Avrupa, (emperyalizm) ajanligi, kozmopolitlik, masonluk ve 

yahudilik tuzaklarmm maym tarlasi gibi kiimelendigi ve «Devleti Aliyye»yi 

pargalama gayesinden ba§ka higbir i§e yaramaz hiziplerin yuvalandigi ilk 

meclis... Ve Ulu Hakanm ilk ulu iradesi: 

— Bu millet heniiz kendi ruhunu Avrupa mamulii hiirriyet nizami iginde temsil 

ettirmenin rii§diine ermemi§tir! Meclisi f eshediyorum! 

Fesih iradesinin ruhu bundan ibaret . . . 

Abdulhamid ' i, tamamiyle arzu ve iradesi di§inda giri§ilen Birinci Me§rutiyet 

te§ebbiisii ve Tiirk - Rus Harbi neticesinde ilk felaketler savulduktan ve nisbi 

bir siikun gergekle§tikten sonraki 31 yillik hakim devresinde §6ylece 

6zle§tirebiliriz : 



SIYASI DEHA 

37 yil ilerideki Birinci Diinya Harbini pi§irmeye dogru giden ingiliz - Alman 

rekabetinden en biiyiik faydayi saglama ve Tiirkiyeyi ku§atici tehditler oniinde 

daima birini obiiriiniin kar§isma gikarma dehasi... Bu deha, Alman Birliginin 

kurucusu ve Tiirk dii§mam (Bismark) a en biiyiik darbeyi vuracak ve Kayzer Vilhelm'e 

«politika inceliklerini Abdulhamid ' den 6grendim» dedirtecektir . 

Balkanlar, Girit, Misir, Akabe, Hicaz ve Yemen mes ' elelerini, her biri devlet 

biinyesini zehirleyici hale gelmeden yati?tiran, uyu§turan, tesirsiz kilan ve bir 

giin topyekun cebe indirilecekleri §artlar zeminini engellemeye dogru giden de 

aym deha . . . 



IDARI DEHA 

En biiyiik degeri haber alma olgiisiine baglayan bu deha, hafiyelik te§kilatini 
kurmakla, milleti birbirine du§urmek ve nefsani ihtiraslarina hizmet etmek gibi 
hasis ve sefil bir gaye takip etmemi§, aksine, binbir gizli cereyamn giiriitmeye 
gali§tigi devlet temellerindeki rahneleri tikama vazifesini ilk defa 
metodla§tirmi§tir . Bugunun «Milli Emniyet»inden tutunuz, Batinin biitiin 
(entelicens) te§ekkullerindeki tohum Abdulhamid ' indir . Onu hafiye kullanmakla 
suglayanlar, kendisini devirdikten sonra sadece nefsani hirslan ugrunda 
«Te§kilat-i Mahsusa»yi kuranlardir. 

Aym idari dehanin yalniz liyakate deger verici, geli§tirici ve yeti§tirici 
prensipi, Abdulhamid devrinde iig biiyiik raare§al (Gazi Osman, Ahmed Muhtar ve 
Ethem Pa§alar) ve Ahmed Cevdet, Abdurrahman Pa§alar gibi diinya gapmda ilim ve 
fikir adamlari ve yedekte bekliyen bir siirii sadrazam namzedinin toplanmasiyle 
sabittir . 

Ermeni ve Yahudilere, hususiyle masonlara kar§i alinan kostekleyici tedbirler 
de, politika dehasiyle igice idari dehanin en parlak numunesi... 



IKTISADI DEHA 

ilk i§i saray masraflarini kismak olan ve bu yiizden Galata bankerlerine borg 
etmemij? tek §ehzade-oldugu igin «Pinti Hamid» diye anilan biiyiik ahlak ve 
tasarruf seciyesi ki, astronomik devlet borglarini «Hazine-; Hassa»si gelirinden 
ve «Kise-i Hiimayun»undan odeyerek yiizde ikiye kadar dii§iirmii§ ve saltanati 
boyunca di§ariya tek kuru§ borglanmami§tir . 

Hamidiye sularma kadar ziiccaciye, hali, kuma§ sahalarinda nice tesis ve daha 
nice ictimai yardim gat 1 si onun eseri... Biiyiik tren yolu siyaseti, (Selanik - 
Istanbul, Selanik - Manastir, Izmir - Kasaba) hatlarindan sonra, iki muazzam 
demiryoliyle, onda, siyasi ve iktisadi dehanin en yiiksek derecesini kaydeder. 
Biri, ingiliz tehlikesine kar§i mukabil Alman tehdidini diken Anadolu - Bagdat, 
obiirii de islam Birligi idealinin yolunu ve yoniinii gosterici ve Moskof'undan 
ingilizine kadar her tarafi api§tirici, 2000 kilometrelik Hicaz §imendiif eri . . . 
Abdulhamid ' in saltanati gergevesinde hadiselerden siizdiigiimiiz vasiflar, birkag 
§ubede daha belirtilmek ihtiyacmdadir : 



HARSI OLQU 

Dogu ruhu iginde Batmin olanca miispet bilgilerini dev§irmek, ve benimsemek, 
biinyeye maletmek liizumuna inanan Abdulhamid, memlekette ilk defa, birgok 
vilayete §amil olarak sanayi mektepleri zincirini halkalami§ ve sonu «§ahane» 
sifatiyle miihiirlenen biitiin yiiksek tahsil ocaklarmi kurmu§tur. 



ASKERI OLgt) 

Omriinde; tek harp veren (1597 - 1313 Yunan Harbi) Abdulhamid, onda da geni§ bir 
seferberlige giri§mek tela§ ve zilletine dii§meksizin biricik Rumeli ordusiyle ve 
en kisa zamanda Atina kapilarma dayanmi§ ve Yunanlilari susta durdurtup «diivel- 
i muazzama» agabeylerinden imdat isteme vaziyetine getirmi§tir. Ayrica, «Diiyun-u 
Umumiye» borcunun biiyiik kismiyle satin almip higbir i§e yaramiyan ve durdugu 
yerde devlet biitgesini kemiren lskarta donanmanin (materyel), (personel) ve 
muharrik kuvvet zaafim kestirip onu Halic'e tikamak ve biitiin kuvveti kara 
ordusuna vermekle, sevk ve idare di§i umumi gorii§ kiymeti olarak iistiin askerlik 
anlayi§mi ispat etmi§tir. Halbuki bu nokta, vatan kurtariciligi yerine ona 
vatan hainligini isnada kadar gittikleri yerdir. Abdulhamid, dii§manlarma kar§i 
nerede zayif ve nerede kuvvetli olacagim derinden derine kestiriyor, ona gore 
askeri bir plan takip ediyor, zahiri ve aldatici siislerden kaginiyordu. 
Saraydan idare edildigini one siirerek kotiiledikleri nice askeri harekat ancak bu 
sayede muvaffak olmu§ veya biiyiik bir hezimete inkilap etmekten kurtulmu§ ve 
topyekiin devlette oldugu gibi, bilhassa askerlikte en miihim ba§ari faktorii olan 



gizlilik, yine ve ancak bu sayede saglanabilmi§tir . «Devlet sirri» §uuruna malik 
ve bu §uuru muessirle§tirmi§ bulunan en ustun Osmanli hukumdari Abdulhamid ' -dir- 



ADLI OLQU 

Adalet i§lerine asla kari§mayan, ondan Kur ' an emirlerine miidahale edercesine 
gekinen Abdulhamid, adli olgii bakimindan yalniz hudutsuz ve tarihte e§siz bir 
merhamet ve atifetin temsilcisi olmu§ ve 33 yillik hukumdarligi iginde kaatil 
bir haremagasmdan ba§ka hig bir ferdin idam hiikmiinii imzalamami§ gerisini hep 
ebedi hapis ve siirgiine gevirmekle yetinmi§tir. Abdulhamid ' in, hiirriyet yalaniyle 
gelen Makedonya gapulcularmm kar?isma Hassa Ordusu ile gikmamasmda ve «benim 
yiiziimden tek damla Miisliiman kani akitilmasma razi degilim!» demesindeki sebep 
de onun bu merhamet ve tevekkiil cephesine bagli ve belki tenkidi kabil biricik 
zaafidir. Ermeni icadi «Kizil Sultan» tabiriyle, yeni dogmu§ gocuklarm beynini 
salata yapip yercesine kan igiciligi dillere destan edilen bu mazlum tacidar, 
hakikatte, karmca ezmekten bile sakman veil mizagli bir merhamet felglisidir 
Ve hakkmda kopiirtiilen yalanlarm tarn ve kamil ziddidir. 

Memleketin en vicdanli adliyecilerinden kurulu yiiksek mahkemenin idam hiikmunii, 
yine memleketin en iistiin §ahsiyetlerine miitalaa ettirip hemen hepsi ve bilhassa 
Plevne kahramani Gazi Osman Pa§a tarafmdan «mutlaka idami §arttir!» reyini 
aldigi halde karari bozup Mithat Pa§ayi Taife siirmekle kalan, sonra da asla 
mecbur olmadigi bu af ve atifet hareketine kar§i «Mithat Pa§ayi bogdurdu!» 
iftirasim geken Abdiilhamid, bu bahiste de gapi hayale sigmaz bir abidedir. 
«Hiirriyet §ehidi» tabiriyle hem Mithat Pa§ada, hem de Namik Kemal'de mukaddes 
§ehitlik vasfmi yerin dibine gegirenler bilmelidir ki, Abdulhamid ' in bunlara 
verdigi ceza valilik ve mutasarrif likla beraber ayda yiizlerce altin «Ihsan-i 
§ahane»den ba§ka bir §ey olmami§, ve o devirde siirgiinliik bir nevi kazang 
endiistrisi haline getirilmi§tir . 

Bundan sonra Abdulhamid 'i ruh ve mizag noktasmdan da kiymet hiikmiine baglayip 
son hadiseler iginde gergevelemek, o devrin mana iklimi boyunca 48 ya?ma kadar 
ilerliyen Mehmed Vahidiiddin Efendi Uzerindeki tesirleri hesaplamak ve artik 
kahramammizi evela ikinci ve sonra dogrudan dogruya veliaht sifatiyle sahneye 
davet edici me§rutiyet gigirma yeni bir fasil agarak girmek icap ediyor. 



VEHIMLI ABDULHAMID 

Delilige yakm bir vehim baskisi altmda gosterdikleri Abdulhamid ' de bu 
hususiyet, biitiin hile ve yikici tertipleri hayal edebilen bir zeka ifadesi 
oldugu igindir ki, ba§ meziyetlerinden biri iken, dii§manlarmin i§ine gelmemi§ 
ve a§agilik bir illet diye one siiriilmii§tiir . Vehimli oldugu muhakkak bulunan, 
fakat asla onun pengesinde zebun hale gelmeyen ve hayal kuvveti yoliyle kararmi 
riyazi mti§ahededen sonra veren Ulu Hakan, bu haliyle filozof (Bergson) un «ibda 
Edici Hayal» Olgusiine en canli misaldir. Hayal zekanm ta kendisi, en iistiin 
tecelli §ekli ve kumandandan moda bulucusuna kadar her i§ §ubeyine gerekli 
olduguna, hata Allahi bulmakta biricik melekeyi belirttigine gore «Vehimli 
Abdiilhamid» yaftasinm hakikatte ne biiyiik bir meziyet ifade ettigi kendi 
kendisine zahirdir. «Vehimli Abdiilhamid» olmasaydi, imparatorluk 33 yil degil, 3 
yil bile dayanamazdi. Nitekim ondan sonra da ancak 10 yil dayanabildi. 
Allah ve Resuliine her tiirlii mikyas iistii imam miistesna, yine filozof (Dekart)m 
«sistemli §iiphe»si biitiin devlet i§lerinde ve §ahis miinasebetlerinde, 
Abdulhamid ' deki tecellisini kimsede bulamami§tir . , 

DINDAR ABDULHAMID 

Daha once dokundugumuz ve 36 padi§ah arasmda en parlagi olarak gosterdigimiz bu 
nokta Abdiilhamid ' de oylesine derindir ki, bir Avrupaliya «islama en ktigiik, 
zerrece aykirilik mevzuunda kabul edebilecegi higbir taviz hayal edilemez!» 
soziinii soyletmi§tir . Abdulhamid biitiin hayati siiresince, susarken, konu§urken, i§ 
goriirken ve uyurken yalimz Allahim ve milletini dii§iinmii§tiir . 



MUTEFEKKIR ABDULHAMID 

Hicbir zaman derinligine ve iistun bir irfanla besli bir fikir adami olmamasma 
ragmen gayet derin bir sezi§ planmda biitiin sahte inkilaplari ve kahramanlari 
anlayan ve bu koksiiz gidi§i engelleyen ve i§te bu yiizden sayisiz du§man kazanan, 
milli ruh kokiine bagli, felaket devresinde ilk ve son devlet reisi... 

§AHSIYLE ABDULHAMID 

Daima eldivenli, daima temiz, a?in derecede edep ve terbiye sahibi, oliim 
yatagmda bile doktoruna giyinip de cikan, odasina bir hademe girince ayaga 
kalktigini belli etmemek icin masasmdan bir kagit aliyormu§ gibi hareket edecek 
kadar Allah'a mahviyet gosteren, §ahane heybetiyle de Alman veliahtim 
api§tiran, en ileri Avrupalidan daha gercek Avrupali ve en iistun §arklidan daha 
iistun sarkli, esrari c6ziilememi£? ve manasi giime getirilmi§ yiice Halife ve Ulu 
Hakan . . . 

i§te Mehmed Vahidiiddin Efendi, 15 ya§mdan ba§layarak 48 ya§ina kadar boyle bir 
tacidarin inkiraz durdurucu havasi icinde ya§adi, en sevgili agabey olarak 
birdenbire vatani topyekun cokiintiiye gotiirmek iizere Ulu Hakan ' 1 deviren ittihad 
ve Terakki isimli e§kiya ocagi ve onun kukla padisahi Sultan Re§ad devresine, 
inkiraz gercekle§tikten sonra taht'a. cagrilmak gibi bir kader §arti altinda 
girdi . 



COKU§E DOGRU 

ITTIHAD ve TERAKKI 

MAHUD cemiyet . . . ittihat ve Terakki... Tanzimatla ba§layan deri iistii Bati 
kopyaciligi ve ucuz inkilapcilik hareketinin i§i goziikaraliga ve komitecilige 
dokmii§ §ekli... Tahlilsiz, tefti§siz, muayenesiz, murakabesiz, Bati Kiiltiiriine 
di§indan siirtiinmii§ ve Batinin i§porta mail mefhumlarina (hiirriyet, adalet, 
miisavat) kapilanmi§ maceraci geyrek aydinlarin §ekavet ocagi . . . 

Abdiilaziz devrinde kurulan ve sahasi gok dar kalan «Geng Osmanlilar»m pe§inden, 
Abdiilhamid zamaninda tohumu atilip fidani geli§en ve agaci yeti§en ittihat ve 
Terakki, Ulu Hakan ' 1 devirdikten sonra 10 yil iginde imparatorlugu inkiraza 
siiriiklemek marifetini yerine getirir ve olanca vebalini 6. Mehmed "Vahidiiddin ' in 
zaif ve nahif omuzlarina yigip basar gider; silinir, kaybolur! 
Bu bakimdan, vatanin oldugu kadar 6. Mehmed Vahidiiddin ' in dogrudan dogruya 
kaatili ittihat ve Terakki ' dir; ve onun en az fenaligi, ancak merhameti yiiziinden 
devirebildigi ikinci Abdiilhamid'e dokunmu§tur. ikinci Abdiilhamid'a edilen 
fenalik (vatana edilen ayri) ancak §ahsidir. Vahidiiddin ' in §ahsma ise higbir 
§ey yapilmadigi halde bu bedbaht zat, artik yikilmi§ bulunan vatanin altinda 
birakilmak suretiyle belalarm en biiyiigiine carptirilmi§tir . Vahidiiddin' i te§his 
ve tesbit etmenin en ince cizgisi de budur. 

Boyle olunca ittihat ve Terakki vakiasini Abdiil-hamid ' e oldugu kadar, hatta 
biraz daha fazlasiyle Vahidiiddin'e baglamak dogru olur. 

italya tarihinde biiyiik bir rol oynayan (Karbonaro»lerin, ba§langigta, eski bir 
ta§ komiirii ocaginda toplanmi§ iig be§ ki§iden meydana gelmesi gibi, ittihat ve 
Terakki, protoplazmasini 1889 yilinda, «Tibbiyye-i §ahane»nin kuytu bir 
ko§esinde kurar. ilk goniilliileri, gocuk denilebilecek ya§ta, (romantik) ve 
satihgi be§ adet delikanlidir . Ohri'li ibrahim Temo, Arapkir'li Abdullah Cevdet 
(ileride dinsiz ictihat gazetesi sahibi), Diyarbakirli ishak Siikuti, Kafkasli 
Mehmed Ra§id ve Bakulii Hiiseyin zade Ali... Bunlar, 1889 yilinin 21 Mayis giinii 
Tibbiyye'nin izbe bir noktasina cekilirler ve baglarini koparmaya ba§ladiklari 
Kur ' an yerine bilmem ne iizerine and icip, Kizil Sultan (!) ve rejimine kar§i 
hareket fikri etrafinda birle§irler ve bu birligin ilk hiicresini Orerler. ilk 
isim de «Ittihad-i Osmani»dir- 

Heniiz tamamiyle iptidai, hatta, nazari ve edebi, en dogrusu hayali ve (fantezik) 
safhada bulunan bu topluluk iizerinde ilk kiymet hiikmii §udur: 



Bunlardan en kuvvetli ve §iddetlisi, daima oldugu gibi, anavatan di§i, Makedonya 
havasinin yugurdugu, suyun ote yamndan bir tip, obiir ikisi de aym §ekilde, 
Moskof kultur gubresi iginde boy atmi§ insanlar ve yalniz ikisi Anadolu 
gocugu... Ba§ta Abdullah Cevdet isimli (hakikatte Adiivullah Cevret) olmak Uzere 
i§te bu iki Anadolu genci de, biitiin kok alakalarmi kesmi§ veya kesmek iizere iki 
ters biinye Ornegi . . . 

Bunlardan Abdullah Cevdet isimlisi, Tevfik Fikret ve Hiiseyin Cahit'le beraber, 
hatta onlarin Oniinde ve onlara fikir rehberligi edercesine memlekette ilk 
miitaamz, saldirgan kiifiir bayragmi agandir. Doktor (D'uzi)nin «islam; Tarihi» 
isimli zehir ganagi kitabim Tiirkgeye gevirip nice korpe vicdanlari kurutan ve 
kendi gibi birkac tibbiyeliyi, imanlarmi kaybetmek yiiziinden intihara siiriiklemij? 
olan lanetli . . . 

Ben Abdullah Cevdet ' i dinsiz «igtihad»i gikardigi demlerde 19 - 20 ya§larmda 
bir geng iken tanidim. Heniiz edebi §6hretimin ba§larmdaydim. Cagaloglunda, 
Yerebatan taraf larmda, iizerinde Irani talik hatla «igtihat», ayrica da 
Fransizca «Idjitihat» yazili i§ yeri ve apartmanmda . . . Siileyman Nazif'in «o 
suretten hayayi dest-i Hak (Allah'm eli) tirnakla yirtmi?tir ! » dedigi menhus ve 
gigek bozugu gehresini goriir gormez midem bulandi ve ondan sonra her mu§ahede 
bende bu ruhi mide bulantisim teyid etti. Ekferin bana hayranligi o 
mertebedeydi ki, bu yeni §airin fotografmi «igtihad»m kapagma koyuyor ve beni 
Tiirklerin (Bodler)i diye takdim ediyordu. Fakat bii ovmeler sonradan ayniyle 
Allahsiz Nurullah Atag tarafmdan da oldugu gibi bana zerrece tesir etmiyor ve 
aradaki ruh ve diinya g6ru§ii farki yiiziinden bu esfel tiplere lsmamiyordum. 
Ruh hasisligiyle bir arada madde cimriligiyle maruf, Allah ve Resul dii§mam 
Abdullah Cevdet, bir kenarda unutulmu§ ve hakki verilmemi§ bir insan, biitiin 
inkilaplarm ilk teb§ircisi bir miitefekkir oldugunu zanneder ve ufunet dolu 
igini gekerek §6yle derdi : 

«— ittihat ve Terakki'yi kuran, benim! Abdiilhamid ' e kar§i ilk hareket bayragmi 
agan benim. Sonra ittihatgilar iktidara gegince unutulan ve bir ko§ede birakilan 
da benim! Ha! Mustafa Kemal ' in biitiin inkilaplari benden kopya oldugu halde 
(heniiz Abdullah Cevdet ' in §iddetle taraftar oldugu yeni harf inkilabi 
olmami§ti), onca da takdire mazhar olamayan, benim!» 

Boylece, ittihat ve Terakki'yi kuranlardan (prototipik - ba§ orneklik) bir 
mahiyet, davamn igyiiziinii izaha yeter. 

ilk te§ekkiil aylarca ve yeni mensuplarma ragmen (fantezi) planinda kaldiktan 
sonra, birden, o sirada Avrupada bulunan birinin eline dii§iiverdi ve bu yoldan, 
adeta Avrupada merkezle§menin bedava nimetine erdi . 

Avrupada bulunan biri, ittihatgilarm bir ara biiyiik hiirriyet miicahidi 
tanidiklari, sonra da belki hakli olarak yerin dibine batirdiklari, frenkvari 
kesilmi§ siitbeyaz sakalli, rae§hur Ahmed Riza... Me§rutiyetten sonra Ayan 
(Senato) reisligine getirilecek olan bu ihtiras ve menfaat kumkumasi, o 
hengamede Bursa Ziraat Mektebi Miidiiriidiir ve Bursanin «Niliifer» gazetesinde 
makaleler ne§retmekte ve resmi giinler ikinci Abdiilhamid hakkmda (tipki Servet-i 
Fiinun'da Tevfik Fikret'in yaptigi gibi) en yakasi agilmami§ medhiyeler, 
dalkavuknameler yaymlamaktadir , i§te bu Ahmed Riza, 1889 'da Pany sergisi 
miinasebetiyle oraya gitmi§ ve Fransa'dan Abdiilhamid'e lslahat layihalari 
yagdirmaya ba§lami§tir. Maksadi, bir ayaginin emniyette bulundugu bir diyardan 
yiikselttigi tatli-sert nidalarla Hiikiimdarin dikkat nazarmi gekmek, bu yoldan 
mtimkiin olursa paye kapmak, olmazsa «Hiirriyet Kahramanligi» safma gegmektir. 
Abdiilhamid ' in hatiralarmda, «ingiliz Ali Beyin oglu» diye gosterdigi, anne 
taraf mdansa biisbiitiin yabanci bir kan ta§iyan Ahmed Riza, Paris 'teki 
f aaliyetiyle, gekirdek kurulu§un toy delikanlilarini biiyiileyiverdi . ilk kadroya 
katilanlardan Ahmed Verdani, Doktor Nazim, Ali Ziihtii isimli gengler, hukumetin 
dikkat nazarlarmi iizerlerine gekecek niimayi§lere giri§ip Paris 'e sivi§mak 
zorunda kalmca Ahmed. Riza'nm eteklerine yapi§tilar ve bu, evvela Ozenti, 
sonra meccani, daha sonra sahte kahramani, cemiyetlerinin ilk kafasi makamma 
oturttular, «ittihat ve Terakki» ismi, i§te o siralarda, Paris ' le istanbul arasi 
haberle§meler sonunda takildi- 

Ahmed Riza, Fransiz «akilcilik» mezhebinin kurucularmdan (Ogiist Kont)a 
kapilanmi§, onu peygamber saymi§, onun (pozitivizm - miispetgilik) felsefesini 



din kabul etmi§ ve akli putla§tirmi§ bulunuyordu. Bir mecliste, Allaha 

inanmadigi ileri siiruliince §6yle demi§ti: 

«— inanmamak olur mu? Benim de inandigim, baglandigim bir hakikat var : 

(pozitivizm) , akil, miispet gorii§ mezhebindenim ben. Akla iman ediyorum!» 
i§te, bu, dortte iig kan frenk Ahmed Riza, Frengistanda tohumunu atmaya ba§layan 
cemiyeti ilk defa olarak isimlendirdi, yani vaftiz etti. (Pozitivizm) in remzi 
olan (Ordre et Progres - Nizam ve Terakki) tabirini one siirerek... Gengler bu 
tabir iizerinde kiigiik bir ameliyat yaptilar ve (Ordre) kelimesini, birlik 
manasma gelen (Union) lafziyle degi§ tirerek (Union et Progres - Itthat ve 
Terakki) yi kelimele§tirdiler . Boylece cemiyet, frenk du§iincesinin frenk 
tabirinden dogma kli§esini Ttirkgeye gevirmekle isimlendirilmi§ oldu. 
Kurulu§undan iki yil sonra azasi 12'ye varmi§ olarak istanbul'un Edirnekapisi 
di?indaki Mithat Pa§a bagmda gizli ve (romantik) toplantilar yapan (fantezik) 
te§ekkiil, kisa zaman iginde, Izmir ve §am taraf larmda, kendisine denk havalar 
ve insanlar buldu. Bilhassa yiiksek tahsil smifmdan gengler ve geng zabitler 
arasmda maya tutmaya ba§layan bu yeni dava (!) Ahmed Riza'nm Paris 'te 
yaymlamaya ba§ladigi «Me§veret» gazetesiyle (1895) gozleri busbiitiin iizerine 
geker oldu. Artik, kayitli olsun olmasm, aydm geginen herkeste cemiyete dogru 
bir temayiil... Adeta moda zevki... Bu vasati, saraya ve Abdiilha mid'e kar§i, 
igin igin, alttan alta kopiirten igtimai zii'mrelerse malum... Ba§ta Yahudiler, 
donmeler ve masonlar, biitiin bir koksiizliik diinyasi... 

Cemiyetin ilk beyannamesini Abdullah Cevdet kaleme aliyor; Avrupayla 
muhabereleri de Galatatadaki Fransiz postahanesi ve Harbiye muallimlerinden (!) 

(Toustim) Pa§a idare ediyor. Aym mektebin ogretmenlerinden Ciiriiksulu Ahmed Bey 
de (ileride pa§a) , bu frenk asilli, Turk dostu (!) pa§ayla elele... Cemiyet, 
Avrupa ve Misir taraf larmda iislenir ve Tiirkiyede kivilcimlamrken artik sarayca 
malum hale geliyor ve «Kizil Sultan» dedikleri marazi merhamet abidesinin 
odenekli siirgiinleriyle bu kahramanlar, adeta i§sizlik ve meteliksizlikten 
kurtanlmi§ olarak imparatorlugun ko§e ve bucaklarma nefyedilmeye 
ba§laniyorlar . Fakat bu tedbir, yanma bol gida maddeleri birakilarak azgm 
kediyi guval iginde obiir mahalleye aktarmaktan ba§ka bir §eye yaramiyor; ve ag 
kediler bir taraftan gogalirken, bir taraftan da atildiklari yerlerden doniip 
tekrar evin gati arasmda veya bodrum katmda toplanmaya devam ediyorlar. 
Biitiin endiistrilerini Abdiilhamid ' in miisamaha ve merhamet zaafma dayayan 
ittihatgilar , kendilerine gore, bonmar§e arslani §eklinde, di§i kesmez ve 
pengesi yirtmaz bir padi§ah aramaya ba§liyorlar. Kiistahlik ve goziikaraliklari o 
hale gelmi§tir! . 
Sirada iig §ehzade var: 

irade ve dayatma kabiliyeti, pelteyi beton gosterecek kadar zaif, veliaht Mehmed 
Re§ad Ef endi . . . 

Her an bir buhrandan otekine gegen Yusuf Izzeddin Efendi... 

Uguncii veliahd yerinde, ya§i 40 'a merdiven dayami§ Cengelkoyii sirtlarmda iri ve 
sik agaglardan bir hisar arkasma gekilmi§, taht iizerinde istekli ve iimitli 
goriinmeyen Mehmed Vahidiiddin Efendi... 

Yusuf izzeddin Efendiyi bir kalem atiyorlar; Vahidiiddin Efendiyi, vakar ve 
nefsini korumakta gosterdigi dikkat yuziinden ve ayrica biiyiik agabeyi ile 
aralarmdaki kar§ilikli sevgi bakimmdan «Abdiilhamid-i sani'nin sanisi» diye 
vasif landiriyorlar ve olanca iimitlerini, kendileri igin bigilmi§ kaftan, Sultan 
Re§ad'a bagliyorlar. Ve harekete gegiyorlar. Mehmed Re§ad Efendi Mevlevidir. Ne 
yapmali ? Beyoglu (Yiiksek Kaldirim) Mevlevi Tekkesi §eyhini elde edip onun 
vasitasiyle Veliaht 'a hulul etmeli!.. devirde Mevlevilik zorlu bir kapi 
olmadigi gibi §eyhini elde etmek de zor olmuyor. Re§ad Efendinin kar§isma gikip 
«hiirriyet, miisavat, adalet» kem-kiim ediyorlar ama, o bigilmi§ kaftan, pelte 
seciyede, kendilerini anlayacak ve destekleyecek kadar bir hamle ve karar 
iktidari bulamiyorlar . 

Padi§ahligmda boyuna tekrarlamak iizere, Mehmd Re§ad Efendinin her hadise 
karjpismda tavri §u dort kelimeye sigmaktadir: 
— Memnun oldum, mahzuz oldum. 
Hemen karari veriyorlar: 



— Yusuf izzeddinde i§ yok! Vahidiiddin habisin biri! Re§ad ise destekgimiz degil, 
ancak biz iktidara gegtikten sonra padi§ahimiz olabilir. 'Mumla arasak 
bulamiyacagimiz bir padi§ah. ' . . . 

Ve 1897 yilinin ortalarmda Abdiilhamid ' e kar§i bir darbe kararmi veriyorlar. 
Yiiksek Kaldirimdaki Mevlevi Tekkesinin §eyhi Abdiilkadir Efendi, heniiz taslak 
halindeki bu ihtilal heveslilerini o kadar tutuyor ki, kudretli padi§ah ve Ulu 
Hakan Abdiilhamid Han'm murakebe pengesi altmdaki Yildiz Sarayma kadar siziyor 
ve orada bazi silah§orlarm, Sultani devirme i§inde yardimim istemeyedek 
te§ebbusten gekinmiyor. Onun da gayesi, Osmanli tahtinm iizerinde Mevlevi 
kiilahini gormek. . . 

Karari Paris'e, Ahmed Riza'ya uguruyorlar. Gelen cevap, gozii karaliktan ba§ka 
bir esas ve usul tammayan cakaci yavru horozlari gildirtiyor: 

— Ya hareket muvaffak olamazsa bizim Fransa'da halimiz nice olur? Fransa 
Hukumeti hepimizi hudut di§i etmez mi? 

Al sana, Istanbul merkeziyle Paris mihraki arasmda bir kopu§ . . . 
istanbul'da Haci (!) Ahmed Beyin reisligindeki Umumi Merkez, Ahmed Riza'nm 
cemiyetten ihracma karar veriyor; derken bir jurnal iizerine hepsi birden 
tutulup saraya dolduruluyor ve oradan daragacma gonderilmek yerine odenekli 
siirgiin alemine gikanliyorlar . ilk umumi merkez de boylece, kendi kendisine 
kapaniyor ve ittihat ve Terakkinin ilk devresi nihayete eriyor. 
Temo soyadmi ta§iyan, suyun ote tarafma bagli, ilk miiessislerden Ibrahim, 
Romanya ve Bulgaristan ' da; Ahmed Riza, Doktor Nazim ve kumpanyalari Fransa'da; 
§u bu, isvigre'de; filan falan Misirda iislenmeye ve mihrakla§maya baksm! ., . 21 
Aralik 1896 tarihinde isvigre'nin Cenevre §ehrinde «Osmanli ihtilal Firkasi» 
kuruluyor. Ayni mayadan ve Istanbul Merkezinin dii§mesi iizerine daha canli 
hareket edilmesini isteyenlerden bir grup... Artik igerideki kundak tepelenip 
s6ndiiriilmu§, yanik lekeli bir bez pargasi halindedir ve kendilerince biitiin iimit, 
vatanin pencerelerinden seyrettikleri Bati ve §imal ruzgarlarmin savurdugu 
kivilcimlardadir. Bu kivilcimlar, vatani yakmak igin Haglilar Diinyasmda ate§ 
iifleyen, kafa kagitlarmda «Musliiman» ve «Tiirk» yazili insanlarm nefesleri... 
isvigrede kurulan «Osmanli ihtilal Firkasi»nm ilk i§i ermenilerle miinasebet 
kurmak, onlardan destek istemek ve Miislumanlarm Halifesi ve Tiirklerin 
padi§ahma ortakla§a bir suikast tertibi fikrinde birle§mek oldu. ihtilal 
Firkasi, once hedefini ve davasim agiklayici bir beyanname yaymlayacak, 
pe§inden Ermeniler Istanbuldaki Tiirk fedailerine bomba verecekler . . . Sonradan 
bomba verilmesi i§inin Tuna boyunda bir noktada yapilmasi du§unuldii ve bombalari 
ibrahim Temo 'nun teslim alip diledigi yere sevketmesi kararla§tirildi . Dogrudan 
dogruya Tiirk du§-manlariyle Tiirk ismi altmda Tiirkliik dii§manlarmin bu temasma, 
Zarifyan isimli Ermeni aracilik ediyordu. 

Fakat mahut hedef ve dava beyannamesinin ne§rine ragmen Tiirk du§mani Ermenilerle 
Tiirkliik du§mam sozde Tiirkler anla§amadilar , bomba ali§ veri§ini yapamadilar; 
boylece islamlarm Halifesi ve Tiirklerin padi§ahim bombalamak §erefi (!) yalniz 
Ermenilere kaldi . 

i§te ihtilal beyannamesinden birkag parga: 

Osmanlilar! Biliriz ki, kudurmu§ bir kopegi gebertmek farzdir! i§te bugiine kadar 
kan dokmekten sakmmi? olan «Osmanli ihtilal Firkasi» artik zalimlerin haddini 
silahla bildirmeye ve mazlumlarm intikammi almaya iyice karar verdi ! 
Zabita giiruhu ve asker takimi yolumuzu kesmeye kalki§irsa aramizi ancak Oliim 
ayirabilecektir . Evet, olecegiz, oldlirecegiz, kesecegiz, bigecegiz, yakacagiz, 
yikacagiz! Hig kimseden pervamiz yok! 
canavar Padi§ahm «Yildiz»ini sondiirecek ve kiiliinii semaya dogru savuracak olan 

(dinamit)ler bile elde, belde hazirdir. Halkm selameti, herhangi noktayi 
gosterirse oraya atilacaktir. 

«Ya hak, ya oliim! » diyerek «Meclis-i Mebusan»i agtirmak ve §u zalim hukumeti 
kokiinden sokiip atmak iizere biz i§e sellemehiissellam ba§layacagiz, bildiriyoruz ! 

(Miihiir) ihtilal Firkasi . Ya hak, ya Oliim! 

siralarda Avrupadaki faaliyet iginde, me§hur Doktor Kadri Ra§it Pa§aya kadar 
nice maruf §ahislar arasmda, Tunali Hilmi ve biiyiik edip Siileyman Nazif'i de 
goriiyoruz. Bu Tunali Hilmi, 20 yil sonra ittihatgilarm gokertecegi imparatorluk 
enkazmdan birkagini kurtarabilmek, yani ittihatgi pisligini temizlemek 
gayesiyle ba§layacak olan istiklal Harbi ve pe§inden Cumhuriyet devresi ilk 



meb'uslari arasinda yer bulacak; zavalli Suleyman Nazif ise, yardim ettigi 

tarafin yiktigi vatan harabesi oniinde, istanbulun i§gali gunu, dillere destan 

«Kara Bir Giin» yazismi kaleme alacaktir. 

Vahidiiddin, Cengelkoyiindeki ko§kiinde, sessiz higkiriklarla Bogazi seyrede 

dursun ! . . . 

Bliylik hadiseler herkesge bilindigi, kiigiikleri biiyiikleri dogurma bakimmdan kok 

degerlerine ragmen hafiza ve hatiralarda ya§ayamadigi igin onlari yaya takip 

ederken oburlerinin uzerinden (fuze) hiziyle gegmeyi tercih ediyoruz. 

ittihat ve Terakki'nin biiyiik hadiseler gigiri, 19'uncu Asnn son yillariyle 20 

nci Asnn ilk seneleri arasindadir ve cemiyetin, biiyiik aksiyon merkezini 

Selanikte kurmasiyle ba§lar ve Istanbul iizerine sevkettigi, beyaz kege kiilahli 

fedailer ve Hareket Ordusiyle sona erer. Ahmed Riza yine sahnededir ve onunla 

beraber bazi isimler destanla§makta . . . Enverler, Niyaziler, Talatlar, bu son 

gigrm son perdelerinde sahneye gikarlar; ve dagda ardma taktigi bir geyikle 

hiirriyet avma gikan, fakat eceli sahneye gikmasina miisaade etmedigi igin 

kartpostallarda sembolle§en palabiyik Niyazi Bey miistesna, daha nice yeni aktor 

ve figiiranla beraber, imparatorlugun C6ku§iine kadar tarn 10 yil sahnede kalirlar. 

Selanik devresinde ittihat ve Terakki (bir aralik Terakki ve ittihat) agiz 

yerine tabanca namlusundan ba§ka bir i§ aleti tammayan ve her kapiyi agici 

maymuncugu silahta bulan bir e§kiya ocagidir. Ocaga bu ruh sinince de artik 

eski, sozde fikircilere higbir rol kalmami§tir. Mesela: Enver'in fevkaladelik 

vasiflari arasinda en hayran olunan nokta, onun, ismini, tabancayla, nokta 

nokta, hedef tahtasina yazabildigidir . 

Biitiin fikirleri, beyaz kege kiilahlara siyah ibri§imle i§ledikleri «ya hiirriyet, 

ya 6lum.» dovizinden ibaret . . . 

Selanik devresinde ocaga sindirilen bu ruh, oyle tilsimlidir ki, hepsinde, 

bugiiniin futbol heyecanma benzer ve umumiyetle kaatil getelerinde goriilur bir 

cinayet vecdi, hiikiim siirmektedir. 

Abdiilhamid ' in pa?asim Selanik'te, telgrafhaneden gikarken yere sererler, daha 

nicelerini, ni§an talimi yaparcasma kur§unlarlar ve ileride, istanbul'da, koprii 

iistiinde ve umumi meydanlarda, bir kur§unda susturacaklari gazetecilere dogru, 

boyuna tabanca (egzersiz)i yapmakta devam ederler. Bu ruhu; en tesirli 

ati?larma dii§man yerine dinda§ ve yurtta?lanm hedef tutmak ruhunu, maya 

tutturmaya ba§ladiklari zabit tipine a§ilamaya bakarlar. 

Qogu, deli vecdi iginde girpman ve sarali bir §eytan cezbesi ya§ayan geng 

ittihatgilarm ideal diye anladiklari ve kolayca yaydiklari ruh haleti, i§te 

yaliniz ve yalmiz, bu cana kiyma kultiir ve sanatina dayanir. ittihat ve Terakki 

§ekavet ocagmin gide gide nihayet varabildigi biricik mezhep ruhiyati, §ehvet 

halinde bir cinayet cezbesi ve bu cezbenin ayin zevki olmu§tur. 

yirminci Asir ba?larmda iyice billurla§maya ba§layan bu manzaraya kar§i Ulu 

Hakan Abdiilhamid Hanm yapacagi, Selanigi mana bakimmdan berhava etmek, biitiin 

eleba§larmi toplayip vaktiyle Mithat Pa§ayi Brindizi'ye ve sonra Cidde'ye 

ta§iyan «izzeddin» vapuru yerine kohne «Tir-i Miijgan» gemisine doldurmak ve 

Selanik agiklarinda topa tutarak batirmakti. 

Yazik ki, Ulu Hakan'da her §ey var, fakat bu ruh yoktu... kadar yoktu ki, ayni 

ruhu ittihatgilardan kar§ilik alarak kopya etmeyi adeta tenezziil sayiyordu. 

Netice : 

Zipladilar, hopladilar, bagirdilar, gagirdilar, oldiirdiiler, yaktilar, Mabeyne 

telgraf iistiine telgraf yagdirdilar, hop dediler, hot dediler ve Me§rutiyeti ilan 

ettirdiler . 

Meclis-i Mebusanda, Ahmed Riza'nm reislik kiirsiisii yanmda, o anda ve 

kar§ilarmda duran Abdiilhamid' e hakaret ettiler, onu hiirriyeti bogmu§ ve milleti 

hor gormu§ olmakla sugladilar. Buna da tahammiil ve tevekkiil gosteren Padi§ahi 

devirebilmek igin, nihayet, hilelerin en denisine ba§vurdular, 31 Mart 

ayaklanmasmi tertiplediler . Kar§i olduklari davayi -§eriat- kokiinden kaldirma 

yolunu agmak ve bu i§in bahanesini bulmak igin askerleri bizzat «§eriat 

istiyoruz diye ayaklanm!» §eklinde ki§kirttilar ve ki§kirticmin Abdiilhamid 

oldugunu ilan ettiler. Masum ve cahil neferleri «§eriat de §eriat!» diye 

sokaklara ve meydanlara doktiiler. Bunlarm biiyiik kismini Ayasofya meydanma 

kiimelendirip oradaki Mebusan Meclisini (Cumhuriyetin 10'uncu yil doniimiinde yanan 

Adliye Sarayi) basmaya, bazi mebuslari oldiirmeye, her §eyi kirip dokmeye ve 



yagmalamaya kadar durtuklediler . Sonra Istanbul iizerine gapulcu alaylarindan, 
ismine «Hareket Ordusu» dedikleri bir giiruhu yiiriittiiler, bu ordunun neferlerini 
«Padi§ahi kurtarmaya gidiyoruz!» diye kandirdilar. Ayan ve Mebusan'i birle§tirip 
«Milll Meclis» namiyle topladiklari heyete, Said Pa§a gribi Abdiilhamid ' in eski 
bendelerinden, fakat siki§inca her defa bir ecnebi sefaretine sigmacak kadar 
bedbaht ve seciyesiz bir adami reis segtirdiler; ve tahttan devirme kararim 
i§te bu orkestra §efinin kaldirdigi degnek ve gosterdigi notaya gore, keman, 
borazan, davul, ilan etti- 

i§in en hazin tarafi, Tanzimattan beri gelen gizgi boyunca her gun biraz daha 
belli olarak biitiin dava §eriati kaldirmaktan ibaretken i§i yine §eriata uydurmak 
gibi miinafikga bir hiinerden vaz gegemediler ve hal ' in fetvasmi §eyhulislam 
makammdaki «Seyhtilinkar»dan kopardilar. Bu, ebedler boyu yiizii kara adam, 
Abdiilhamid gibi hastalik derecesinde bir dindari, §eriat hiikiimlerini bozmak ve 
kitaplarmi yakmak, israf ve zuliim (!) gostermi§ olmakla sugladi ve «hal ' i caiz 
olur mu?» sualine «elcevap: olur!» hukmiinti basti; ve kumandanlarmm hassa 
kuvvetleriyle kar§i durma teklifine «hayir, benim ytiztimden tek damla miisliiman 
kani akmasma razi olamam!» diyen Ulu Hakan Abdiilhamid Han tahttan al a§agi 
edildi . 

Bundan boyle ittihat ve Terakkiyi, 1918 miitarekesi giinlerine kadar, felaket 
ku§lari halinde memleket semalarmdan gegen hadiseler katari iginde takip 
edebiliriz . 

Gosterdigimiz gibi, Abdiilhamid ' i, sirf merhamet ve hayata saygi damarmi maden 
gibi istismar etmek sayesinde devirdiler. Ve Abdiilhamid ' in «en ince yufkadan 
daha ince ve yumu§ak» diye vasif landirdigi, 65'lik Mehmed Re§ad Efendiyi, 
Osmanli tahtma, cansiz bir e§ya §eklinde oturttular. Boylece, 14 yil sonra 
miizeden bile kovulacak olan Osmanli taht ve htikiimdarinin artik miize e§yasi 
telakki edilmeye ba§landigi gigiri acmi§ oldular. 

SULTAN MEHMED RE§AD 

ikinci Abdiilhamid gece yarisi Selanige, Yahudi (Alatini) ko§kiine gonderilirken, 
millet temsilcilerinden olmak iddiasmdaki bir heyet; Mehmed Re§ad Efendinin 
huzuruna gikti ve ona, millet iradesiyle muslumanlarm halifesi ve Tiirklerin 
padi§ahi oldugunu bildirdi. 

Hayati siiresince abdestsiz gezmemi§, biitiin Osmanogullari gibi din alakasim asla 
zayif latmami§, tek damla icki igmemi§, her tiirlii haramdan kaginmi§, 
ihtiyarligma dek siiren §ehzadeliginde hig bir kere politika ve dalavere ate§ine 
el uzatmami§, yalniz tarih ve mesnevi okumu§, fakat ig alemini di§ diinyaya 
nak§etmek cehdinden yoksun ya§ami§, yagmur suyundan temiz, ama temizleme fikir 
ve enerjisinden mahrum, bu mavi gozlii, beyaz tenli, pembe yiizlii, ak sakalli, 
esaret gapmda tevekkiil ve teslimiyet heykeli ihtiyar, heyete kelimesi 
kelimesine, Onceden diizenledigi §u cevabi veriyor: 

«— Otuz iig yildir itidalimi muhafaza ettim. Bu miiddet zarfmda milletimin 
selamet ve saadetine dua ettim. Mademki millet beni istiyor; bu hizmeti 
te§ekkiirle kabul ederim. Benim birinci emelim §er'i-i §erif ve Kanun-u Esasi 
mucibince icra-yi hiikumet etmektir. Milletimin arzu ve amalinden zerrece inhiraf 
etmem. Cenab-i Hak muvaffakiyet ihsan ederse bahtiyarim. » 

Abdiilhamid devrini gizlice kotiileme ve itidal gosterilmesi gok zor bir zaman 
olarak belirtme yoliyle ittihatgilara bir nevi avans mahiyetindeki bu kof ve bo§ 
sozler; her §ey §eriati yikmaya dogru giderken, hem §eriati gaye kabul ettigini 
soylemek, hem kar§ismdakilere gayesi sanki ' oymu§ gibi davranmak ve vatan 
hizmetini §eriatte oldugu kadar «Kanun-u Esasi»de gormek, iistelik millet arzu ve 
emellerinden donmeyecegine i§aret etmekle de millet yerine gegen ittihatgilari 
tatmin etmeye bakmak noktasmdan, sinsi bir iisliip iginde tezat ve zaaflarm en 
hazinini gergeveler ve sultanlikla sultamn ne hale du§uruldiigiine en veciz 
misali verir . 

zamanki Harbiye Nezareti (§imdiki Universite) nin oniinde siraya dizildikleri 
Resne taburlari mill! (Arnavut) kiligiyla yeni padi§ahi selamlarken meydani 
dolduran her renk ve gizgi, mevhum hiirriyet noktasi etrafmda biitiin bir 
kozmopolitlik ve gaflet diinyasmi resmetmektedir . 



Sahneyi gozleriyle goren tarihgi Ahmet Refik'in bana anlattigi bir mii§ahedeye 
gore halktan biri yamndakine soruyor: 

— Kim bu hurriyet? 
Obiirii cevap veriyor: 

— Yeni padi§ahimiz, efendimiz! 

Kimse farkmda degildir ki, bu yenisi (hurriyet), gelmi§ ve geleceklerin en 
zalimi olacak, asla tahtmdan indirilemeyecek ve her devrin putu olarak elden 
ele devredilip gidecektir. 

Maddi ve manevi §ekavet ocagi ittihat ve Terakki devresi iizerindeki 
g6rii§lerimizi kendi gozlugiimuzden tesbit ederken bizzat Mehmed Vahiduddin ' in 
Olgtilerini dile getirdigimizi, adeta onu konu§turdugumuzu samyoruz. 
Denilebilir ki, Mehmed Vahiduddin, ikinci Abdiilhamid Han'dan ba§liyarak Sultan 
Re§ad'a kadar belirttigimiz biitiin kiymet hiikiimlerinde, iislup ve tahlil farkiyle 
ortagimizdir. Bu ortakligi gostermekte de, hayatinm son devresi olan italyada, 
(San Remo)da, bugiin hayatta bulunmayan eski nazir ve askerlerden birine 
soyledigi sozler §ahittir. Rahmetli Pa?amn, ismiyle ortaya gikmak istemeyen 
oglunda gordiigiimuz not defterinde, Vahiduddin 'e ait §u ciimleler vardir: 
«— Biiyiik biraderim Abdiilhamid Han Hazretleri Yavuz Sultan Selim'den sonra 
gelseydi Osmanli padi§ahlari arasmda en iistiin mertebeyi ibraz eder ve devleti, 
ig ve di§ dii§manlarma kar§i en muhkem ve salabetli biinyeye kavu§tururdu . Bu 
manayi, bana, kendi 6z agziyle de ima ve ifade ettigi olmu§tur. Fakat en nazik 
ve tehlikeli devrede geldi, 33 sene biitiin felaketlere ve maziden kalma dertlere 
kar§i koymayi bildi, hastayi oliimden korudu ama, ayrica miistakil bir sihhat ve 
saadet getiremedi. Onu, kan akitmaya asla miisait olmayan dindar mizaci yiiziinden 
ittihat ve Terakki yikti ve zaten sira icabi, Abdiilmecid ogullari arasmda en 
halim selim, §efik, refik, miitevekkil, miitehammil, iradece zaif ve siyasetge 
hafif olamni buldu. Ona tac giydirdi ve onu ba§ma tag eyledi. Boylece, 600 
yillik devleti 6 yilda harcama yoluna girdi ve 9 yilda gokertti- Tarihimizi. 
yahudilerin, masonlarm, donmelerin aleti olarak millete onlardan daha biiyiik 
fenalik edebilmi§, harici ve dahili higbir dii§man mevcut degildir. » 
Kelime kelime Sultan Vahiduddin ' in dudaklarmdan dokiilen bu Gozleri aynen tesbit 
ettikten sonra, onun son ciimlesindeki biiyiik hakikati ele alalim. 
ittihat ve Terakki, biitiin biiyiik kedamanlariyle dogrudan dogruya mason ve gizli 
Yahudi kurmayi-r?n sevk ve idaresine yon tutmu§ ve yol almi§ bir tevekkiildiir. 
Beynelmilel gizli Yahudi kurmayi, Abdiilhamid gibi, islam birligi ve Turk 
butiinliigii bakimmdan en tehlikeli §ahsiyet saydigi bir hiikiimdara, murakabesiz 
Bati taklitgisi ve talihsiz hurriyet naracisi toy genglerden ibaret ittihatgilar 
vasitasiyle en biiyiik darbeyi indirdikten sonra, onlari yapayalmz ve 
imparatorlugu batirmakta serbest birakmi§, Trablus ve Balkan felaketleri 
arkasindan da itilaf manzumesi (ingiltere, Fransa, Rusya ve sonunda Amerika) 
tarafim tutarak, bu defa aym ittihatgilari Turk vataniyle beraber yok etmek 
taktigini giitmu§tiir. Biitiin bunlar olurken de ittihat ve Terakki Komitesinde 
§uur, (matador) un tuttugu kirmizi beze hiicum eden azgm bogamnkinden 
farksizdir. ittihat ve Terakki, higbir §eyin farkma varmadan, daha dogrusu 
farkma varmasma meydan verilmeden yahudinin oyuncagi olmu§tur. 
Komitenin evvela yahudi aleti ve pe§inden kurbani olmasmdaki temel te§his, 
girift koklere bagli olarak Oyle yerindedir -ki, ittihatgilarca iktidara 
gegildikten bir miiddet sonra rejimlerine (ideoloji) tedarik etmek igin ba§ 
vurulan Tiirkgiiliik bile, dogrudan dogruya yahudi eseri olmasa da, vasatmi ya 
hudilerin hazirladigi ve rol almasmi kolayla§tirdigi bir i§tir. 
Oldukga cins bir fikir adami olarak yaratildiktan sonra diinyalar arasi biiyiik 
muhasebede Slum donemecini kivrilamayan ve inkar ugurumuna yuvarlanan Ziya 
Gokalp, itilamm iginden degil, sadece islamm yerini almak iizere icat ettigi 
Tiirkgiiliik yolunda ne biiyiik bir yahudi himayesi goreceginden veya yahudilere ne 
zengin bir istismar sahasi agtigmdan gafildi. 

Tek hirsi, Kur ' anda Allah'm lanetledigi yahudinin hincim almak ve §evketli 
islam temsilcisi Tiirk'ii bu bakimdan yikmak olan korkung seciye, elbette ki onu 
devirmeye dogru her harekete kredi agacak ve her tiirlii yardim (plasman) mi 
yapacakti. Nitekim bu bakimdan yikmak olan korkung seciye, elbette ki hem ucuz 
tarafmdan, hem de tahrifgilik yoliyle kaptiran yahudi filozof (Emil 
Durkaym) dir. Ondan sonra da aym dava etrafmda yiikseltilen vecd seslerinde 



(Yeni Turan - Halide Edip) ve kurulan te§ekkullerde (Turk Ocagi), gogu Turklukle 

alakasiz ve Anadolu mayasi di§inda tipler vardir. Suleyman Nazif'in §u (espri)si 

ne kadar yerindedir: 

«— (Ci, ci, cii, cu) , Tiirkgede meslek edatlandir. Kahveci, arabaci, komiircii, 

sabuncu, gibi . Nasil kahveci kahve, arabaci araba, komurcii komtir, sabuncu da 

sabun demek degilse, Tiirkgiilerin de gogu Turk degildir.'» 

Tiirkgiiliik vecdinde Halide Edib Adivar gibi bir yahudi donmesinin sanat 

onderligine kalki§masi ve her biri Turk simrlari di§ina bagli ve yabanci 

kiiltiirlii (gogu Moskof Kiiltiiriinden) §ahislarm davaya u§u§mesi her§eyi izaha 

yeter . 

Afallami§, iyice afallatilmi§ gergek Turk unsurunun, devlette oldugu gibi, 

afallamada da (1) numarali adami Sultan Re§ad, i§te, belki kuvvetli bir din bagi 

ve ahlak saffeti iginde, biitiin bu i§lerin daha nice siyasi ve askeri intihar 

hareketleriyle beraber, kor, sagir ve dilsiz tugrasidir. §ekillendirdigi zaman 

ve mekan gergevesi bakimmdan da, biitiin bu inceliklerin belirtilmesinde 

vesile . . . 

Artik 50 sini a§mi§ bulunan Vahidiiddin ise, biraz sonra gozden gegirecegimiz, 

veliahtlik ve bir an evvel taht'a kavu?ma emeli iginde, vezirleri «3 tugdan 3 

tiiye inen» imparatorlugun agik izmihlal gidi§i onunde biitiin kanmi igine 

akitmaktadir . Aym not defterinden; 

«— Sabahlara kadar uykusuz, Devlet-i Ebed Miiddetin pek yakmda zeval bulacagi 

kaygisiyle kivranmakta ve oniimdeki yari deli Veliahte (Yusuf Izzeddin) bakip 

biisbiitiin hayif lanmaktaydim. » 

Trablus-u Garp tecaviizii ile Balkan Harbi Allah tarafmdan, Abdiilhamid ' i 

devirmenin ve ondan mahrum -kalmanm iki agir ukubetidir. 

Ukubetlerin ukubeti Diinya Sava§i ise son idam hiikmii... 

Trablus-u Garp tecaviizii, hiirriyet ilan edilir edilmez devlet biinyesine kuvvet 

yerine ne miithi§ bir zaaf geldiginin ve artik imparatorlukta §imali Afrikayi 

koruyabilecek bir giig ve biitiinliik kalmadigimn makarnaci italyanlar tarafmdan 

bile ke§f edildigini ve hemen istismar vesilesi yapildigim, yani Me§rutiyet 

inkilabma Tiirk'ii diriltici degil, Oldiiriicii gozle bakildigim gosterir. Demek 

ki, Osmanli imparatorlugu mevzuunda Avrupamn kolladigi dem hulul etmi§, vade 

dolmu§tur . 

Balkan Muharebesi ise, o zamanki Fransiz (illiistrasyon) mecmuasinm kapaginda 

gikmi§ ve 38" yil sonra «Btiyuk Dogu»da kopyasi yaymlanmi§ korkung bir 

fotografm dilinden §udur: 

— Kumanda heyeti ve zabit sinifma i§leyen politika zehiri yiiziinden ordunun 

bozulmasiyle, ag biilag, silahsiz ve gariksiz Anadolu arslanimn diinkii 

karakulaklari (sagir sirtlan, uyuz gakal, topal kostebek gibi arslan dalkavugu 

siifli hayvanlar) kar§isinda verdigi aci ve haysiyetsiz bozgun... 

Merzifonlu Kara Mustafa'nin Viyana Onlerinde verdigi ve Peygamber Sancagimn 

bile dii§man eline-dii§mek iizere bulundugu ve ancak birkag iman hamiyetlisi 

tarafmdan kurtarilabildigi ve artik hezimet gigrimizi agtigi biiyiik bozgundan 

ba§layarak biitiin bozgunlarimiz iginde en feci! ve belki toplayicisi olan Balkan 

maglubiyeti sonunda, elimizden-gelebilen tek §ey, kendi kendimizi namussuz ilan 

ederek numune mekteplerinde §arkilar soylemek olmu§tur. Aynen: 

1328 de Tiirk namusu lekelendi, of! 

; Of, of ! . . . Ah, ah! . . . 

Acaba bu diinyada namusunun lekelendigini mektep gocuklarma §arkilarla ilam 

ettiren bir rejim goriilmii§ miidiir? 

Balkan Harbinden once ittihatgilara kar§i zabitlerden kurulu bir «Halaskaran - 

Kurtaricilar» grubu peydahlanmi§tir ki, kibrit a§evi gibi gakip sonmii§, fakat 

bir aralik Komiteyi sarsar ve iktidardan uzakla§maya zorlar gibi olmu§tur. i§te 

bu hengamede ittihatgilar, bir kere giiriitmii§ bulunduklari ordunun feci 

akibetinden kendilerini sorumlu tutmamak ve arkasmdan Babiali baskmma 

davranmakla, gifte sug altmdadirlar : Evvela, bizzat hazirladiklari felaket 

deminde garip bir manevrayla ortadan silinivermek, sonra da her §eyin kayboldugu 

anda ortaya gikip yeni felaketlere zemin agmak... 

Babiali baskini, devlet kuvvetini, ihtiyar ve §ap§al sadrazamm bileklerindeki 

giice kadar inmi§ gormekten gelen bir nefs emniyeti iginde, birkag deli 

tarafmdan ba§arilmi§, goziikaralikta oldugu kadar akilsizlikta da misilsiz bir 



harekettir. Fakat memleketin o zamanki §artlarina gore, en biiyiik aklin da 
iginden gikamayacagi §ekilde dahice... Du§unun ki, o sirada sadrazam odasinin 
arka tarafmda talim etmekte olan bir boliige, camlari kirip verilecek bir emir, 
baskini hemen durdurabilir ve dahice hareketi aptalca bir neticeye 
baglayabilirdi . Agzini agar gibi olan Harbiye Naziri yerlere serilmi§, tiril 
tiril titreyen sadrazama istifasi yazdinlmi§ ve hemen saraya ko§ularak yeni 
kabine yiiksek tasdike sunuluvermi§tir . Daima ve her §eyden memnun ve mahzuz 
Sultan Re§ad'in bir imzasi ve her§ey olup bitti! 

Umumi Harp hemen hemen kapiya gelmi§tir. Merkezi ittifakm (Almanya, Avusturya- 
Macaristan, italya) kar§isma muhiti itilaf (ingiltere, Fransa, Rusya) dikilmi§ 
ve bir harp kopacak olursa ba§ta Amerika bulunmak iizere, kiigiiklii biiyiiklii blitiin 
diinya devletlerinin itilaf kuvvetleri safmda yer alacagi belli olmu§tur. 
Diinya, Bati medeniyeti biinyesinin metabolizma ihtilaline ve temsilciler arasmda 
Anglo-Saksonlar ve Franklardan Germenlere dogru el degi§tirme miicadelesine 
siiriiklenmektedir . Ba§ miiessir olan bu ruhi sebebin yaninda da di§ bahane, 
ingiliz - Alman sinai ve iktisadi rekabetidir. 19'uncu Asrm ikinci yarisinda 
ba§layan ve gitgide geli§en Bati buhrani, Avrupalida, kendi 6z icadi miisbet 
bilgi aletlerini ruhi bir miieyyide etrafmda toplayamamak, onlara hakim olamamak 
§eklinde ba§lami§ ve sosyalizma; pe§inden komiinizma ile de, yeni ke§iflerin 
getirdigi yeni dertler §eklinde beslenmekte devam etmi§tir. Bu yeni ke§iflerin 
ba§mda, Diinya Sava§mdan sonra putla§tirilmaya kadar gotiiriilecek olan makine 
vardir, igtimai smiflarm aralarim agan, hiinerli cemiyetlere yepyeni istihsal 
sahalari ve onunla beraber yepyeni istihlak pazarlari gosteren, boylece bamba§ka 
bir politika diinyasi doguran makine, bir ig ve di§ tahrip aleti halinde gemi 
aziya almca, biitiin dava, onu en iyi kullanacak topluluga ve o toplulugun 
ustiinliik iddiasma kalmi§ ve i§te kiyamet bundan kopmu§tur. 

Hala ayni dert iizerinde girpman ve ne Birinci, ne de ikinci Diinya Harbleriyle 
urunu kusabilen insanlik bu muazzam ruhi, igtimai, sinai ve iktisadi problemi 
ya§arken Tiirkiye'de manzara nedir? 

Daha harp ba§lamadan maglup tarafin belli oldugu yone dogru kayan, o yoniin sert 
kumanda, §atafatli iiniforma, bal peteginden daha intizamli ordu hendesesine 
(Alman Ordusu) di§indan a§ik ve top-yekun diinyadan gafil, iig be§ goziikara elinde 
zaman ve mekan di§i bir vatan. . . 

Saraym manzarasi ise gaflet ustiine gaflet arzetmekte . . . t)g-be§ goziikara elinde, 
diinyadan, diinyanm nereye gittiginden habersiz, zaman ve mekan di§i vatanda, bu 
halden de gafil, biitiin saatleri durmu§ ve hacmi satihli§mi§ bir saray... 
«Edebiyat-i Cedide»nin romanda nispeten en haysiyetli temsilcisi Halid Ziya 
U§akligil, Mabeyn Ba§katibi bulundugu o siralarda gordiiklerini anlatirken, her 
§eyden evvel, ha§metli Topkapidan gilzetli pig mimari (Barok) ve (Rokoko) ya 
dti§mti§ olan sarayi, di§indan olsun, goriir gibidir: 

«— Ne zaman deniz cihetinden bakilsa, insanda, Avrupanin Onde ve makbul iislup 
§artlari dairesinde viicuda getirilmi§, vakur, ciddi ka§anelerinden ziyade 
§ekerlemeci camekanlarmi siisleyen yapma pastalarm ifratla biiyiitiilerek 
dondurulmu§ bir ornegi tesirini uyandiran Dolmabahge . . . » 
Gergekten haysiyet ve §ahsiyet sahibi bir gorii§ . . . 

Bundan sonra Halid Ziya, «Saray ve 6tesi» ilmiyle kaleme aldigi hatiralarmda 
«zalim, korkakligma ragmen her tehlikeye gogiis gerecek kadar goziipek bir 
padi§ahi, ancak kendi mevcudiyeti ve emniyeti igin i§gal ettigi tahtmdan sokiip 
kopararak menfaya gonderen bir ziimre tarafmdan ba§katip sifatiyle gonderilmi§ 
adam ...» 

i§te saray, i§te onun di§mdan daha §ahsiyetsiz ve kudretsiz oldugu meydanda 
bulunan igi; ve i§te ba§katibini bile ittihatgilarm gonderdigi «memnun oldum, 
mahzuz oldum!. » tekerlemecisi bigare Sultan Mehmed Re§ad... 



VELIAHTLIK 

Biitiin bu hallerin tarn bir tahlil ve terkibini yapabilecek kafada olmasa bile 
sezi§ bakimmdan kotuliigiinii hissettigi ve acisini gektigi muhakkak bulunan 
Mehmed Vahidiiddin Efendi, o siralarda her hareketine hakim bir tela§ igindedir: 
Veliahtlik tela§i... 



Bu tela§ nedendir ? Mahvolmaya dogru giden «Devlet-i Aliyye»yi kurtarabilmek 

igin kendisini luzumlu gormesinden ve bu sebeple bir an evvel taht'a ula§mak 

Uzere one gegmek istemesinden mi, yoksa sadece nefs hirsina uyarak «Taht-i ali- 

baht»a kurulmayi arzulamasindan mi? 

Bu iki ihtimalden herhangi birini gergekle§tirici tarihi bir vesikaya malik 

degiliz. Her ikisi de olabilir; ve ikinci ihtimal, tarihin en biiyiik mazlumlari 

arasinda musabaka agilsa, her halde dereceye girmesi muhakkak olan Vahidiiddin 'i 

biiyiik vatan dostu olmak vasfindan du§iirmez. Tahti nefsi igin isteyen bile, her 

halde iistiinde uyumak igin degil, bir §ey yapmak igin ister. 

Kaldi ki, Osmanli tahtinin o hengamede belirttigi igneli figi manzarasi, onu 

cazip kilmaktan gok uzak; ayrica Vahidiiddin tarafindan ileride soylenen sozler 

ruhunu ve muradim ifadede pek agik olduguna gore, ondaki veliahtlik tela?ina 

vatan kaygisindan ba§ka mana verilemez. 

Vahidiiddin ' in veliahtlik tela§i, oniinde bulunan asil veliaht Yusuf izzeddin 

Efendiden geliyordu. Abdiilaziz 'in biiyiik oglu Yusuf izzeddin, Abdiilmecid ' in kiigiik 

oglu Vahidiiddin ile arka arkaya, sira siraya gelmi§ bulunuyorlar . ikinci 

Mahmud ' un iki oglu Abdiilmecid ve Abdiilaziz kollarmdan gelenler arasindaki 

geki§me ayrica malum ve Abdiilaziz ' den sonra iig hiikiimdar boyunca hep Abdiilmecid 

ogullarinin hiikiim siirdiigii, ortada... 

i§te Mehmed Vahidiiddin de, iic agabeyi sirasmca devam eden, Abdiilmecid ogullari 

gidi§inin kendisinde birdenbire tikanmasindan ve araya Yusuf izzeddin gibi bir 

akil hastasinin girmesinden fevkalade kaygiya dii§mii§ bulunuyordu. 

Gergekten vatan kaygisma baglanabilecek olan his ve onun tiirlii tezahiirlerine 

dair Halid Ziya'nm anlattiklari icinde, evvela §ehzadelere ait §u ruh haleti 

vardir : 

«— Bunlarm hepsi gece yataklarma girince tavanda gizilen ihtimallere bakarak 

kendilerinden evvel gelenleri sayarlar; ve sabahleyin gozleri giine§in ipek kuma§ 

perdeler arasmdan sizan i§iklarmi yoklayarak, acaba bu gece kag tanesi 

eksildi, diye soru§ tururlardi.» 

Daha sonra veliahtligm §artlari: 

«— Veliaht olmak ve zamani gelince biitiin memleketi ayaklarmm altmda gormek 

igin iki §art lazimdi: Ekber (en biiyiik) ve er§ed (en olgun) olmak... » 

Bundan sonra Halit Ziya hikayeye geger: «— Gozoniinde iki ekber vardi : Abdiilaziz 

oglu Yusuf izzeddin ve Abdiilmecid oglu Vahidiiddin... ve resmen tek bir veliaht 

olmak lazimgelir. Bu ikinin en biiyiigii olan Yusuf izzeddin... da boyle 

dti§tintiyordu. Fakat Vahidiiddin bu fikirde degildi. Onun hususi ve §ahsi 

dii§iincelerine gore veliaht iki olmaliydi. 

Bunu, zamanm padi§ahmdan, hiikiimetinden ba§layarak en kiigiik ferde kadar herkes 

bilmeli, tanimaliydi. Hususiyle veliaht olan zat bunu kabul etmeliydi. Bu 

iddiayi ilk giinden one siirdii ve ilk gtinden, asil veliahtm, sinirli, , buhranli, 

tehevviirlii (ofkeli) kar§i durmasiyle garpi§ti.» 

Boylece, Vahidiiddin ' in, kendisine gelinceye kadar ilk defa olmak iizere, 

veliahtlik davasmda ortaya yeni bir tez atmi§ oldugu meydana gikiyor. Acaba bu 

teziyle Vahidiiddin §u gerektirici sebeplere kadar dii§iinmii§ miidiir : 

— Veliaht, ileride birinden biri tercih mevzuu te§kil etmek iizere iki olmalidir. 

Bunun, ya§ farki gibi kuru bir kemmiyet imtiyaziyle ba§a gegmeye sed gekici ve 

keyfiyet olgiisiinii davet edici bir fazilet olmasmdan ba§ka, namzetler arasinda 

ehliyet yari§i ve nefs murakabesi bakimmdan da biiyiik faydasi vardir. Boyle bir 

usul (monar§i) iginde bir nevi demokrasi Olgiisii olur. 

Veliahtm iki olmasi fikri dogrudan dogruya Vahidiiddine ait olduguna gore bu 

fikri yukaridaki inceliklerden mahrum gormek haksizlik olur. Zira sirf §ahis 

miilahazasiyle boyle bir fikir higbir kiymet ifade etmez. Eger Vahidiiddin siradan 

ve dii§iik vasifli bir insansa ikinci veliaht olmakla higbir §ey saglayamaz; 

siranin ondekine ve sonra kendisine gelmesi icap eder. Yok, eger Vahidiiddin 

ikinci veliahtligi istemekle, rakibine ait bazi menfi ve kendisine mahsus miispet 

taraflari muhasebe ettirmek istiyorsa o halde hakikat kendi kendisine ortaya 

gikiyor ve bu istek sadece hakkm tecellisine yardim ediyor demektir ki, o zaman 

da kimsenin soz soylemeye mecali kalmaz ve yukaridaki gerektirici sebepler kendi 

kendilerine meydana gelir. 



zamanki Mabeyn Ba§katibi ve ittihatgilarm saray casusu romanci Halit Ziya 
U§akligil, Vahiduddin ' in olgunluguyla Yusuf izzeddin'in ruh illetini agzindan 
ka?irircasina manzarayi §6yle tespit ediyor: 

«— Bu iddiayi neye istinad ettirdi? Belki er§ed (en olgun) olmak §artina. . . 
da, vel-i ahdin de (veliahtin) herkes tarafindan gorulup bilinen garip hallerini 
biliyordu. Bunlar goze garpacak kadar meydandaydi- Onun fazla olarak hususi 
haber vasitasiyle, gizli ve tertibli gorunu§le ortulu garipliklerine de vukufu 
vardi . Pek ince bir ruh ara§tincisi olan bu zat (Vahiduddin) hukmetmekte 
gecikmemi§ti ki ortaya yalniz bir vel-i ahd-i sani iddiasi ativermekte oniinden 
gidenin zihnine giinden giine biiyiiyecek, her dakika bir zehir damlasi akitarak, 
nihayet biitiin mevcudiyetini karmakari§ik bir vehim haline getirecek bir 
hastaligin mayasim koymak mumkiindur. Zaten zemin bu maraz tohumunun 
serpilmesine pek uygundur. Abdiilaziz bir nevi deli degil miydi? Butiin saltanati 
o deliligin ge§id ge§id gorunu§leriyle dolmami§ miydi? Nihayet akibeti, 
hakikaten en yakin faraziye olarak intihar kabul edilmedi mi? da bilinen 
hastaligin bir zaruri neticesi olmuyor muydu? Hayalimde, Vahiduddin 'i bu 
muhakeme silsilesini yiiriitiirken ve neticeyi tahmin ederek gozlerinin iginde bir 
tatmin edilme manasiyle gulumserken goruyorum- 

Biz saraya girer girmez bu davanin en yakin §ahidleri olduk. Yusuf izzeddin'i 
bazi vesilelerle saraya geldikge goriirdiik. Viicudunun kiigiiciik yapisma ne kadar 
kibir, azamet ve gurur sigdirmak miimkiinse onlarla dolu olarak, fakat her§eyden 
ziyade gozliiklerinin altina kendisinden saklanmi§ esrari arar bir merakla 
bulanik akan baki§larindan ba§liyarak, selam veren parmaklarina, merdivenlerden 
gikan adimlarin, kendisine mahsus odada huzura kabul zamanini beklerken boyuna 
dola§an bacaklarina kadar, hatta kesik kesik, tutuk tutuk, hafakana 
tutulmu§casma kisa ciimlelerle soyleyi§ine kadar, her halinde farkederdik ki, 
vehim giinden giine biiyiimekte ve artik sarih bir delilik mahiyetini almak igin 
vesile bekleyen bir sabit fikir olmaktadir. Bunu anlamak igin ruh miitehassisi 
olmak icap etmezdi. Ona kahvesini, §erbetini gotiiriip de zehirlemek korkusiyle 
red edildigini gorerek geri donen Enderun efendisine kadar hep goriiyorduk ki, 
bir hasta kar§ismdayiz . » 

Halit Ziya'nm Vahiduddin hakkmda dostga olmaktan ziyade nefret hissine yakin 
bir ruh haletiyle Qizdigi bu resimde agikga belli hususilik, onun «ince bir ruh 
ara§tiricisi», hususi haber alma te§kilatma malik, akilli, tedbirli, agirba§li 
bir §ahsiyet olmasma mukabil, Yusuf izzeddin Efendinin, ihtiras iginde yanan, 
girpman ve her gun §eameti neticeye ' dogru biraz daha yakla§an bir deli namzedi 
oldugudur. Bu vaziyette Vahiduddin ' in gonliinde kiigiik bir vatan a§ki varsa, deli 
yegenini kostekleyip one gegmeye gali§masindan daha yerinde bir hareket olamaaz. 
Qifte veliahtlar arasmdaki, birinin (histerik) bir kadm gibi tabak 
gicirtismdan bile ig burkuntusu gegirme, Obiiriiniin de muvaffak olmak igin her 
vasitaya ba§ vurma hallerinden ibaret manzara, Halit Ziya'nm hatiralarinda 
gergekten en giizel tablosunu bulmu§tur: 

«— Yusuf izzeddin'de bu vehim, kendisinin veliahtliktan azledilecegi, 
Vahiduddin ' in, biraderi Padi§ahi ve onun vasitasiyle hiikiimeti kandirarak kendi 
yerine gegmeye muvaffak olacagi tarzmdaydi. ilk once uykuda bir yilan gibi 
uyu§uk duran bu vehim yava§ yava§ uyanarak dilini gikarmi§ ve yuvasmdan ba?im 
kaldirarak artik saklanmaya liizum gormeyen bir cekingensizlikle (garip kelime!), 
usanmadan etrafi yoklamaya ba§lami§ti. ,Kimleri yoklamadi? Karanliklarda 
oriimcekler tarafindan kendi hakkmi avlamak igin oriilen aglari kimler bilir diye 
dii§iindiiyse birer vesileyle onlari davet ederek soru§turmaya ba§ladi, kendi 
zanniyla ustaca tuzaklar kurarak onlardan esrari anlamaya gali§ti. Daha 
sonralari hastalik ilerledikge i§i azitarak, bu konu§malara adeta bir istintak 
hakimi gibi yemin ettirmekle ba§lar oldu. 

Bunlari birer birer anlatmak bikkmlik verir. Yalimz umumi bir gizgi iginde 
toplamak lazimgelirse diyecegim ki, Yusuf izzeddin, hasmmi kiigiik dii§iirmek 
miimkiin olan higbir vesileyi kagirmamakta inad eder, kiigiik dii§mek tabiati 
icabinda olmayan Vahiduddin de onun marazi tohumuna su verip bu marazi beslemek 
firsatmi asla kagirmazdi.» 

Ve hikayeci, hikayesinin en renkli yerine geliyor: 

«— Bu ciimleden olarak ikisinin de hazir bulunmasi icap eden alaylar, merasimler, 
ziyafetler, seyahatler sayilabilir. Bu vesileden biri gikmca Vahiduddin mutlaka 



katilma hakkini one surer, Yusuf izzeddin derhal kirpile§erek biitiin dikenlerini 
dikerek kizginligini agiga vururdu. 

Bir alay miinasebetiyle Vahidiiddin ikinci veliaht sif atiyla (kendi kendisine 
yaki§tirdigi bu sifati her vesileyle one surerdi) Yusuf izzeddin'le bir arada 
bulunmak fikrini a§ilami§ti . . . Belki de bu iki hasmi biraz daha garpi§tirmak 
igin bu fikir hiinkarin kendisinde dogmu§tu. Her ne ise; bu i§in yerine 
getirilmesi bana birakildi. (Eyvah!) dedim, Yusuf izzeddin kopiirecek! Vahidiiddin 
pek ala bilir ki, bu teklifi kabul ettirmek mumkun degil! halde nigin? 
Hiinkarin arzusuna uymamak ithamim rakibine yiikletmek igin... Yahut fikir 
hiinkarin bir oyunudur; birini kizdirmak, otekini kirmak igin. . . Qekigle ors 
arasmda kalan ben oluyorum! Ezilmemenin bir yolunu bulmali... Fransizlarin 
dedigi gibi lahna ile kegiyi idare etmeli... Kim lahna, kim kegi; bunu halletmek 
soz konusu degil... Bu dii§iince ile Yusuf izzeddinin yanina girdim. (Efendimiz, 
selam ediyorlar . . . ) diye ba§ladim. Her gelen haberin arkasindan ne gikacak diye 
iirperen bu hasta adam derhal ayaga kalkarak a?agisim bekledi: 

(Gelecek alayin pek uzun olmamasini dii§iindiiler . Acaba zat-i fahimaneleri 
Vahidiiddin Efendi biraderinizle bir arabada bulunurlar mi, diye soruyorlar.) 
Ah! Bu birader tabiri! Elisabeth ile Marie Stuart da birbirlerine sevgili 
hem§ire derlerdi ve bu tabir birini digeri aleyhine suikast tertip etmekten, 
otekini digerinin kellesini ugurtmaktan alikoyamadi ! . . 

Yusuf izzeddin ba§tan a§agi sarsildi, titredi, yutkundu ve zorla nutka 
gelmi:?cesine (Oyle ise beni affetsinler, alayda bulunmayacagim! zatla yanyana 
bulunmak bence mumkun degildir) dedi . Kendi kendime (Onu o da bilir amma ayni 
kitabm iki cildi gibi sizin hemen yaninizda bulunmak hakkini herkese gostermek 
istiyor!) diye dii§iindiikten -sonra Orsle gekicin arasindan ustalikla gekilmek 
garesini §u hal tarzinda aradim: 

(Zat-i fahimaneniz bu merasimin ba§lica bir uzvusunuz. Miisaade buyurulursa 
Sevketmeap Efendimize arzedeyim: Bir arabadan fazla bir uzunluk gikmaz; 
Vahidiiddin Efendi biraderiniz ayri bir arabada bulunurlar) 

Oturdu. Bu hal §ekli ona da miinasip goriinmii§ oluyordu. Ben bu tarafi razi 
ettikten sonra neticeyi hiinkara arzetmeliydim. Ona da kullanilacak lisan §6yle 
olmak lazim geliyordu; (Bir arabada ikimiz de birbirimizi sikariz. Efendimiz 
miisaade buyururlarsa ayri ayri arabalarda katilsinlar ) , dediler. 
Hiinkar belki de bu neticeyi bekliyordu. (Oyle ise Vahidiiddin Efendiye bilgi 
veriniz. Sonra ayri ayri buraya davet edersiniz ! . . ) 

Vahidiiddin ' e gidince onu da odasmda geziniyor buldum. ihtiraslarini oturdugu 
yerde sondiirmeye muvaffak olamayan bu adam mutlaka gezinir, yahut oradan oraya 
segirtirdi. Kisaca: (§evketmeap Efendimiz, zat-i f ahimanelerinin gelecek alayda 
bulunmalarim arzu buyuruyorlar . Binmeniz igin istab-i amireden bir landon ihzar 
olunacak.) dedim. (Arz-i §tikran ederim) dedi ve bu i§ de bu suretle bitti. Bu 
garip davanin Oniimiizde daha nice halledilecek zorluklari vardi . 

Bu Vahidiiddin meselesi bizler igin hem eglendirici, hem iiziicii bir dram idi ki, 
her perde agildikga yeni yeni sahneler gosterirdi. 

Bunlardan biri Seyidler gegid resmi ve onu takib eden Edirne seyahati oldu» 
Veliahtlar arasi istirkap, birinin «ben ya§ga daha biiyiigiim, saltanat benim 
hakkim!», Obiiriiniin de «ben akilca olgunum, oysa deli! Tahtm temsili bana 
dii§er!» §eklindeki geki§me, Sultan Re§ad iizerinde higbir miidahale tesiri 
dogurmuyor, umumi manada hayattan el gekmi§ hiikiimdar bu mevzuda da adeta 
selahiyetsizligini ima eder gibi duruyor, bazen de, tabiati icabi, geki§meyi 
kizistinci vesileler hazirlamaktan geri kalmiyordu. Sultan Re§ad'm kiigiik 
karde§i Vahidiiddin ' i, yegeni Yusuf izzeddin' e tercih ettigi besbelliydi. Her 
§eyden evvel onun Abdiilmecid ogullarmdan olmasi yeterdi. Bu bakimdan Sultan 
Re§ad, bir rivayete gore, Vahidiiddin ' in kendi kendisine yaki§tirdigi «ikinci 
Veliahtlik» makammi, fermanla resmile§tirmi§ olmasa bile hususi §ekilde kabul 
etmi§ ve Vahidiiddin Efendi 'yi huzuruna gagiracagi zaman §u tabiri kullanmaya 
ba§lami§ti : 

— ikinci Veliahti davet ediniz! 

Veliahtlar arasmdaki hazin vaziyet, devletin feci haliyle beraber, basit bir 
vesileyle ortaya dokiildti. Bu vesile, Halid Ziya U§akligil ' in, hatiralarinda 
i§aret ettigi Seyyidler manevrasidir : 



Bir zamanlar Turk §ehametine sahne olmu§ bir sahada, Balkanlardaki kimildani§a 
kar§i tertiplenen ve biitiin diinyaya Turk gucunti gostermek hevesini guden ha§metli 
bir manevra hayali ve pe§inden, yeni hukumdarin huzuriyle, muazzam bir gegit 
resmi Ozentisi... Bunu ittihatgi pa§alar arzu ediyor ve tiirlu cakalarla 
gomlegini siyirip gosterecekleri pehlivan vucudunun, son hadiseler ve kotii giidiim 
yiiziinden kemik hastaligina ugrami§ ve iskelete d6nmii§ bir uzviyet halinde 
meydana gikacagim hesap etmiyorlardi . Boyle bir ihtimal, o giine kadar diinyaca 
tasdik edilmi§ bir hakikat olarak, Tiirkiin biricik kuvvet temeli ordusunu, 
Avrupaliya, artik giirumii§ ve ba§siz kalmi§; bir yigin halinde gostermek olur; ve 
kuvvet te§hiri degil, zaaf ilam yerine gegerdi . Avrupalinin da, laboratuar 
mu§ahedesi katiyetiyle gormeye pek hevesli bulundugu bir neticeyi, yani onun 
Tiirk'ii iginden kokiine kadar tahrip etmi§ bulundugu neticesini, kendisine, aym 
Avrupaliya, bedavadan takdim etmek yerine gegerdi. Boyle oldu! 

Seyyidler manevrasi, ordunun talim ve terbiyesi, disiplin ve intizami bakimindan 
bir skandal.'... Boltikler, taburlar, alaylar birbirine girdi, birbirinin ayagina 
dola§ti, kitalar zenci sagina, tel tel diigiimlenmi§ ve goziilemez olmu§ bir yumaga 
dondii; ve hele manevrayi takip eden gegit resmi sanki nizamsizligm ne demek 
oldugunu anlatan bir (rovii), bir sahne numarasi gibi, birbirinden habersiz 
siiriilerin padi§ah oniinden yurya etmesi §eklinde tecelli etti 

Manzarayi seyreden sirmali, yaldizli, migfer tiiylii, §apkasi sorguclu sefirler ve 
askeri (ata§e)lerin baki§larmdaki istihzayi hayal edelim.... 
Hele Padi§ah alayimn d6nu§ii bir rezalet manzarasi arzetti. 
Halid Ziya'nm tabiriyle: 

«— Oyle bir kari§iklik meydana geldi ki, bir ahudan 50k, bir bozgun kagi?ma 
benzeyen. . .» bir manzara dogdu. 

Melek kadar yumu§ak, fakat insan olduguna gore «§ap§al» sifatim giymege mahkum 
Padi§ah, manzara kar§ismda tahassiis ve intihalarim belirtiyor: 
— Memnun oldum, mahzuz oldum! 

Sadece memleketin du§tugii maddi ve manevi sefalet, iistelik goziikara gurur halin; 
gostermek bakimindan gizdigimiz bu levha, aym zamanda taht'a namzet iki §ehzade 
arasmdaki geki§meyi, boylece Osmanli tahti etrafmdaki davrani§lari 
gergevelemekte birebirdir. 

Sultan Re§ad, evvela manevra haberini almca gocuk gibi seviniyor, hemen sarayca 
hazirliklara ba§lanmasmi emrediyor, «maiyet-i §ahane»nin pek fazla kalabalik 
olmamasmi hatirlatan Ba§katibi Halid Ziya'ya da: 

«_ Yusuf izzeddin ve Vahidiiddin Efendileri almamak olmaz» diyor. 

§ark Demir Yollari idaresine gereken haber veriliyor; katarlar hazirlaniyor ; ve 
Birinci ve ikinci Veliahtlar, aym katarda, fakat ayri vagonlarda manevra 
sahasmm yolunu tutuyorlar. 
Halid Ziya konu§sun: 

«— Yusuf izzeddin higbir zaman vaktinde hazirlanmi§ olmazdi. Vahidiiddin ise 
yalniz ondan degil herkesten evvel hazirlanmi§ bulunurdu. Ezciimle Seyyid'lere 
varilmca uzun zaman Yusuf Izzeddin' i beklemek mecburiyeti hasil oldu. 
Vahidiiddin, biiyiik iinif ormasiyle, biitiin ni§anlariyle Seyyidlere gelinmeden evvel 
(Edirne'de de oyle oldu) hazirlanmi§, pencereden herkese ikinci veliahdi 
gostermek firsatmm gelmesini sabirsizlikla beklemekteydi . » 

Bu hareket kar§ismda da asil Veliaht, ezgin, bitkin ve peri§an... Kriz iistiine 
kriz gegiriyor. 

Seyyidler ' deki manevra ve gegit resminden sonra Vahidiiddin yakmlarmdan birine 
§6yle diyor: 

«— Allah, ittihatgilarm elinde peri§an hale gelen bu vatani bir harp 
tehlikesinden korusun; ve boyle bir harp zamanmda milletin ba§ma gegecek 
padi§aha acism!» 

Vahidiiddin ' in sezdigi harp, herhalde kiigiik Balkan Muharebesi degil, Biiyiik Diinya 
Sava§iydi; ettigi dua da, Mehmed Re§ad'dan ziyade, bilmeden, kendisineydi . 
Ondan sonra Yusuf izzeddin Efendinin akibeti malum. -. Feci §ekilde, tipki 
babasmda oldugu veya olmu§ sanildigi gibi, bilek damarlarmi keserek intihar 
ediyor . . . 

i§te Halid Ziya U§akligil: 

«— . Biiyiik Harbin ilk senesinde Yusuf izzeddin' in intihari faciasi vukua geldi. 
Kendisini bizlerle beraber yakmdan goriip taniyanlar, bu kabilden bir neticenin 



vukuunu istigrab ile degil, fakat biiyiik bir teessurle ogrendiler. Nasilsa bu 
§ehzadenin akli melekelerini zehirliyen ve onu her dakika canmdan bezdiren bir 
fikr-i sabit, eksilmeyen bir vehim vardi . Oyle kanaat etmi§-ti ki, hiiktimet 
kendisini veliahtliktan hal edecek Bu kanaat nereden gelmi§ti? 
Hiikmolunabilir ki, cinnetin kenarlarmda dola§an biitiin hastalar gibi o da kendi 
halini takdir ediyor; ve giinden giine daha §iddetle §uurunu istila eden tehlikeye 
kar§i girpmarak miicadele iginde hirpalamyordu . Nihayet bu muthi§ buhrandan 
gikmak igin tek bir gareye intihara karar vermi§ti. Bu maksada vusul igin 50k 
defalar te§ebbusleri olmu§tu- Etrafmda daima siki bir ihtiyatm tedbirleri 
almmi? iken bir gun nasilsa bir ustura ele gegirerek, aynen babasi gibi 
damarim kesmi§ti. Bu da, bilhassa intihar vakalarmda goriilen, sari taklidin 
bir tesirinden ibaretti. Gariptir ki, bu bedbaht adami bilenler intihar vakasim 
hig bir §iiphe ile telakki etmedikleri halde bu faciadan sonra tiirlii rivayetlere 
kapilanlar oldu. 

Yusuf izzeddin'in vehminde elbette bir esas davardi . Onun hig kimsenin 
dikkatinden kagmayacak bir raddeye gelen hastaligi saltanat makamma gikmasma 
bir maniydi; bunu herkesten ziyade kendisinin de anladigmda §iiphe yoktu. Hatta 
kag kere, daha biz sarayda iken, Cemiyetin (ittihat ve Terakki) tasavvurlarma 
terciiman olanlardan; (Ne yapacagiz?) tarzmda sozler dinlemi§tik . 
Vahidiiddin 'i padi§ah yapmakta memleket igin buyiik bir tehlike gormekten hali 
kalmayanlar , bir aralik Sultan Murad'm oglu Selahiiddin Efendiyi du§unmu§lerdi . 
Fakat o Yusuf izzeddin'den evvel vefat edince artik garnagar Vahidiiddin ' den 
evvel siraya giriyordu. Gariptir ki onun hakkmda da fikirlerde bir tahavviil 
vukua ba§liyordu. Zahir, ba§ka yapilacak bir i§ kalmaymca bu miistakbel hiinkari 
miimkiin olabilen iyi taraf larmdan kabul etmek zarureti hasil olmu§tu.» 
Bir iddiaya gore Yusuf izzeddin intihar etmi§ degil, 61durulmii§tur . Bunu da, 
insan kasabi ve odun yerine hayat kiyicisi ittihatgilar yapmi§tir. 
ihtimal vermiyoruz! Zira ittihatgilarda, Yusuf izzeddin' i kendilerine mani 
telakki edici bir fikrin bulunmadigi §6yle dursun; asil Vahidiiddin ' den §iiphe 
eden, asil onu gayelerine engel goren bir kanaat besledikleri igin tek emelleri 
Yusuf izzeddin' e taht yolunu agmakti; §u kadar ki, Veliahtin agik hastaligi 
kar§ismda iimitlerini kesmi§ bulunuyorlar ve Vahidiiddin ' e razi olmaktan ba§ka 
bir imkan sahibi bulunmuyorlardi . 

Sanli Osmanli Hanedanmm zeka, muvazene ve kemal gizgisi iizerinde son Ornegi 
Vahidiiddin' e kar§ilik, obiir gizgiye bagli ve yegeniyle beraber iki zit gizgiyi 
belirtici Yusuf izzeddin, vehimlerine o kadar esir hale gelmi§ti ki, yine Mabeyn 
Ba§katiplerinden A. Fuad Tiirkgeldi'ye gore, veliahtligma ve o makamdan 
dii§iiriilmeyecegine dair Sultan Re§at'tan bir yazili kagit almi§, hatta «§air-i 
azam» yaftali Abdiilhak Hamid'den de manzum bir garanti mektubu almaya kadar 
gitmi§ti. Bir gun de zamanin §eyh-iil islamma, §eriatte veliahtlik hukukunu 
sorunca §u cevaba muhatap olmu§tu: 

— §eriatte veliahtlik yoktur ki, hukuku olsun! Ve bu cevap iizerine biisbiitiin 
f enala§mi§ti . 



BUYUK HARP 

Artik Vahidiiddin ile etrafmi «Biiyiik Harp» diye anilan Birinci Diinya Sava§i 
gergevesinden takip edebiliriz. 

insanlik tarihinde e§siz bir merhale ve gotiirdiigii diinya ile getirdigi diinya 
arasmdaki fark bakimmdan ikinci Cihan Harbiyle kiyas kabul etmeyecek derecede 
tesiri geni§ olan Biiyiik Harp, siyasi, iktisadi, igtimai ve askeri meseleleriyle 
mevzuumuzun di§mdadir. 

Bati buhraninin ilk patlak veri§i olarak fikir koklerini daha evvel 
belirttigimiz Biiyiik Harp... Ustiine yildirimlar dii§en ormanda, arslan, kaplan, 
fil ve ayi, arkalarmda bir siirii hayvan, birbirine girerken, bizim gibi yarali 
geyik vaziyetindeki yaratiga, bir koguga saklanmak ve oradan ba§mm garesine 
bakmaktan ba§ka bir §ey dii§mezdi. Biricik yol buydu; fakat bu yolun tarn tersi 
olan yon tutuldu. Sade bu yon tutulmakla da kalmadi; bu yon iizerindeki felaket 
ugurumu gun i§igma gikarken goz gore gore ona dogru gidildi. Biitiin §ansim 
biricik siyasi ve askeri taktik halinde ani bir darbe ve yildirim harbine 
baglami§ Alman ordulari Garp Cephesinde durdurulduktan, boylece kazanma iimitleri 



ebediyen kaybedildikten sonra «Devlet-i Aliyye», sanki zaifin imdadma 
ko§uyormu§casina harbe katildi. Ba§ta Enver Pa§a, bir iki gozukara Ittihatgi, 
Turk evinin gizlice kapisim aralayip, giiya ba§im koparmak uzere ejderhayi 
igeriye aldi ve ba§imizi ejderhaya kopartti. Bu i§i, millete, hiikiimete, hatta 
Partiye dani§madan bir «oldu-bitti» §eklinde yaptilar ve Turk vatanim 
emperyalizma ejderhasina yem diye takdim ettiler. 

i§te, Biiyiik Harbin birinci senesinde Veliahtliga gegtigi zaman 53-54 ya?larmda 
bulunan Vahiduddin en istirapli yillarim bu harp iginde ya§adi. 
§ark cephesinde «Allahu Ekber» dagimn buzlariyle, Suriye gollerinin ate§i 
tarafindan cigerine kadar donan ve yanan Mehmetgik (Don Ki§ot»larin riiyalarini 
gergekle§tirme yolunda kumar parasi gibi harcandi . Erzurum'da «Allahu Ekber» 
dagimn bir eteginden 30 bin mevcutlu bir kolordu halinde tirmandinlip, obur 
eteginden, tek kur§un atmadan ve yemeden, birkag manga kalmi§ olarak indirildi. 
Kanal Seferinden de, kar§i yakaya gegirilebilen ancak birkag ki§inin «Allah, 
Allah! » seslerinden sonra her §ey sustu ve durdu; ve arkasindan o korkung Suriye 
ve Arabistan istilasi ba§ladi. 

Kirdira kirdira bitiremedikleri Mehmetgik, Canakkale'de devlet lrzinin kapisinda 
en buyiik senametini gosterir ve dii§man zirhlilanndan yagan giilleleri gogsiiyle 
me§in top gibi gelerken bu ruh hig bir tarafta semerelendirilemedi; ve 
Galigyadan Dicle boylarina kadar Turk kani, arozoz suyu hovardaligiyle topraga 
igirildi. Ya cephe gerileri? 

idare lambalarmda gaz yerine yanan ve i§ik yerine isli kivilcim sagan kuru 
fitiller... §eker ihtiyacini birkag kuru uzumden ba§ka bir §eyde bulamayan, 
sapsari ve bir deri, bir kemik, gocuklar... Has ekmegin yerinde misir kogani, 
kepek ve gamurdan, ta§ gibi kaskati ve kapkara somunlar... 

Bugiin sag olan ihtiyar bir romanci, gocuklugunu o gijnlerde gegiren bizim 
neslimizin kavruklugunu belirtmek igin, bir zamanlar hakkimizda §u hor gorucu 
tabiri kullanmi§ti : «— Saman ekmegi nesli!» 

Bu tabir, o gijnleri ifadede ne kadar yerindeyse bizim neslimizi tespitte de o 
derece hakikatten uzaktir. Zira bizim neslimiz istirap, korku ve ihtilag 
neslidir ve i§te bu yijzdendir ki, ardindaki beyni gij- ve onijndeki ruhu kavruk 
nesillerin faciasim en iyi takdir ve muhasebe etmek mevkiindedir . 
Vahiduddin ' in Buyiik Harp boyunca biitiin bu manzaralardan aldigi deh§et ve istirap 
hissini, onun, her §eyini ve aziz vatanim kaybettikten sonra italya'da, (San 
Remo) §ehrinde, istirap ve inkisarlarin en biiyiigii iginde, yakinlarina soyledigi 
sozlerde bulacagiz. 

Komitecilere esir saray; ve goz gore gore salhaneye siiriilen ag ve hasta milletin 
yiirekler acisi hali ve oliimden beter encami kar§ismda, elinden hig bir §ey 
gelemez bir veliaht... Biitiin kanini igine akitiyor ve merasim, yahut resmi 
temsil giinlerinde biiyiik iinif ormasini giyip, hissiz goriinmesine ali§tigi bir 
yiizle ortaya gikmaktan ba§ka bir §ey yapamiyor. 

Olen Avusturya-Macaristan imparatorunun cenazesinde Tiirkiye'yi temsil etmek gibi 
vazifeler de kendisine dii§iiyor. 

Vahiduddin ' in sonradan yaveri yapacagi, Anadolu'ya bizzat gonderecegi ve 
hayatinda en miiessir rolii oynayacagina §ahit olacagi Mustafa Kemal Pa§ayla 
tani§masi, Biiyiik Harbin sonlarina dogrudur. 

Sahibi bulundugu cins at ve kisraklari Dordiincii Ordu Kumandani Cemal Pa§aya 2000 
altina satan ve sonradan Cemal Pa§anin bu at ve kisraklari daha yiiksek fiatla 
satmasi iizerine kendisine 3000 lira daha odenen Mustafa Kemal Pa§a, o siralarda 
Suriyeden gelmi§ ve Beyoglunda Perapalas Otelinin bir dairesine yerle§mi§tir . 
(Kemal Atatiirk ve Mill! Miicadele Tarihi, s. 179) 

Bu esere gore bizzat Mustafa Kemal Pa§anin agzindan, dokiilen kelimelerle tam§ma 
sebep ve §ekli; 

«— Istanbul 'da Perapalas otelinin bir dairesine yerle§mi§tim. Artik her §eyin 
mahvolduguna kaani bir adam gibi, me'yiis, dii§iiniiyordum. Ancak, mahvolan her 
§eyin kurtarilabilecegine de miiteselliydim. » 

Aynen Mustafa Kemal Pa§aya ait olan bu sozlerden anlayacagimiz, onun, sonunda ve 
birdenbire, dayanagini gostermeden belirttigi iimit ve teselliye ragmen, her 
§eyin mahvolduguna ba§langigta inanmi§ bulundugu... Devam ediyor: 



«Bu halet-i ruhiye iginde iken bir gun bana, Padi§ahin vekili sif atiyle; Enver 
Pa§a bilvasita mliracaatta bulundu ve dedirtti ki . . . Sonra bizzat §ifahen dedi 
ki: 

— Almanya imparatoru Zat-i §ahaneyi karargah-i umumisine davet etti. Zat-i 
§ahane boyle bir seyahati yapamiyacak halde bulundugundan, du§iinduk. Veliaht 
Hazretleri Zat-i §ahane namma hu semahata yapsin. . . Kendisinin refakatinde 
bulanmayi kabul eder misiniz? 

Ben boyle bir zat ile boyle bir seyahati kendim igin enteresan gordugumden, 

derhal muvafakat cevabi verdim. Tertibat ve tebligat yapilmi§; iki iig gun sonra 

bir Per§embe ak§ami trene binip Vahiduddin ile seyahate gikacagimiz tekarriir 

etmi§ti- Bana denildi ki : 

«— Seyahate gikmadan evvel; Veliahd Hazretleriyle tani?malisimz!» 

Naci Pa§a, §imdi kolordu kumandam; ve Mekteb-i Harbiyede benim terbiye-i 

askeriye hocamdi . zaman zannederim Miralay Naci Bey; onun da Vahiduddin ile 

beraber bulunmasi tensip olunmu§tu.» 

Bu sozlerden sonra Mustafa Kemal Pa§a, Vahiduddin ile ilk kar§ila§masindaki 

intibalarim anlatiyor. Onca Veliahd Vahiduddin Efendi, gulling ve merhamete 

§ayan bir insandir: 

«Bir gun, hareketimizden evvel Vahiduddin ' in sarayinda birle§tik. Bizi sarayin 

iginde Arap hasirlariyle 6rtulmu§ bir salona acilan kapidan bir odaya soktular, 

Redingotlu adamlarla dolu olan odanin e§yasi bir kanape ve kanapenin iki 

tarafinda birer koltuktan ibaretti. Heniiz girdigimiz bu odada ayakta dururken 

50k laubali goriinen redingotlu adamlarm iginde diger redingotlu bir adam peyda 

oldu. Bu yeni gelenin kim oldugunu, ne oldugunu ve ne olmak lazim geldigini, ne 

ben, ne de arkada§im f arketmedik . igeri girdi, bizim bulundugumuz tarafa 

tevecciih etti. Kanapenin sag ko§esine oturdu. Ben kar§ismdaki koltuga oturdum. 

Miitenazir koltugu Naci Pa§a i§gal etti. Bu zat bir defa gozlerini kapadi, derin 

bir velede daldi, neden sonra tekrar gozlerini acti, bize liitfen iltifat etti: 

— Sizinle mii§erref oldum, memnunum! Tekrar gozlerini kapadi, bu nazikane sozlere 
cevap vermiye hazirlamrken, bihu§ (kendinden gegmi§) bir §ahsiyetin huzurunda 
bulundugumu farkettim; cevap vermek mi, yoksa vermemek mi lazimgeldiginde 
tereddiit ettim. Naci Pa§anm yuziine baktim, o da gok durgundu. Onda 

(Vahiduddin ' de) bir defa tekelliim kudreti mevcut olup olmadigim anlamak icin 
beklemeyi tercih ettim. Biraz sonra gozlerini agti: 

— Seyahat edecegiz degil mi? 

Ben gok sikilmi?, gok muazzep bir halde: 

— Evet, seyahat edecegiz! Dedim. 

itiraf edeyim ki, bir mecnunla kar§i kar§iya bulundugumu derakap hissetmi§, 
fakat mantiki muhakemeye giri§mekten kendimi menetmi§tim. Hemen ayaga kalkip 
dedim ki : 

— Efendi Hazretleri, beraber seyahat edecegiz; seyahat iki gun sonra 
ba§layacaktir . Per§embe ak§ami garda hazir bulunacaksimz; oradan hareket 
edecegiz . 

Veda ettik ve giktik. Miikellef bir saray arabasma binmi§tik. Naci Pa§a ile 
aramizda takriben §6yle bir muhavere oldu: 

— Zavalli, bedbaht, §ayan-i merhamet . . . Bunlarla ne olabilir? 

— oyledir! 

— Bu zavalli yarm padi§ah olacaktir, kendisinden ne beklenebilir ? 

— Hig. . . 

— Biz ki, aklimiz, mantigimiz vardir; biz ki, memleketin mukadderatmi, halini 
ve atisini anlami§ insanlariz, ne yapabiliriz? 

Naci Pa§a: 

— Giig ! . . . Dedi . » 

Mustafa Kemal Pa§a, Veliahd Vahiduddin Efendinin refakatinde Almanyaya yaptigi 
seyahati anlatmaya devam ediyor: 

«— Per§embe ak§ami gara gittim, yalniz daha evvel Vahiduddin ' in etrafmdaki 
adamlara haber gondermi§tim ki, bizim seyahatimiz nev'amma askeri bir seyahat 
olacaktir. Zat-i Ali uniformasmi giymelidir. Gara geldigim vakit Vahiduddin ' in 
sivil giyinmi§ oldugunu gordiim. Veliahdm te§rifatgisi olan ihsan Bey isminde 
bir adam vardi . Kendisine dedim ki : 



— Ben Veliahd Hazretlerinin uniforma giymesi igin haber yollami§tim. 
Soylemediniz mi? 

Bana saray ananelerinin verdigi bir gururla : 
— Siz kirn oluyorsunuz? 
Dedi . 

— Ben sana kim oldugumu izah edecek vaziyette degilim; yalniz soruyorum: Ben 
sana Veliahd Hazretlerinin uniforma giymesi lazim oldugunu soylettim. Kendisine 
soyledin mi, soylemedin mi? 

Bu ciimleleri biraz sert telaffuz ettim. zaman bana cevap vermeye mecbur kaldi : 

— Miisaade ederseniz, izah edeyim. . . 

Dedi. Anlattigma gore Veliahde, Feriklik riitbesi tevcih olunmu§, sonra Mirliva 
oldugunu bildirmi§ler, o da bundan mugber olarak, madem ki benden ilk riitbeyi 
nezetmi§ler, ikinci riitbeye tenezziil etmem, demi§; ve hig bir riitbeye layik 
olmiyan Vahidiiddin i§te bu sebeple gara sivil gelmeyi tercih etmi§. ihsan Bey 
denilen adamla fazla me§gul olmaya liizum gormedim. Binecegimiz tren hazirdi. Bir 
askeri miifreze saff-i harp nizamimla, Veliahdi te§yie muntazirdi. Veliahdin 
yanina yakla§tim. Ba§kumandan Vekili Enver Pa§a da orada idi . 

— Bu asker sizi te§yi igin hazirdir. Kendilerini selamlayiniz! 
Dedim. 

Vahidiiddin yiiziime bakti. Bu baki§iyle: 

— Nasil? 

Demek istiyordu. i§aret ettim: 

— Siz yuruyiiniiz, arkamzdan biz gelecegiz. Vahidiiddin askerin Oniinden gegerken, 
iki elleri yukarida, gayr-i tabii selam vererek yiiriidii. Geriye doniip trene 
bindik. igine girdigimiz salonun pencerelerini agtirarak, tren hareket edecegi 
sirada Vahidiiddin ' e : 

— Bu pencereden askeri ve ahaliyi selamlayiniz; Dedim. 

— Nigin lazimdir? Dedi. 

— Evet lazimdir! 

Vahidiiddin benim biperva ihtarima razi olmu§ gibi goriinerek, dedigimi yapiyordu. 
Tren Istanbul 'u terketti. Vahidiiddin beraber bulundugumuz salonun gerisindeki 
diger bir salonda kendisine hazirlanan kompartimana gitti. Beni biraktigi salon 
bana aitti. Ben burada yatacaktim. Fakat salonun her tarafma bir takim 
bavullar, sepetler vesaire yigilmi§ oldugunu gordiim. Daha evvel, Vahidiiddin ' in 
gok yakmi Refik isminde bir zata demi§tim ki : 

— istiyorum, Vahidiiddin ' in yakininda yatayim; onunla beraber bulunayim ve 
kendisini miitalaa edeyim. 

Bu adam bana evvela soz vermi§ken sonra oyle bir tertip yapmi§ ki, Vahidiiddin ' in 
yakm adamlari her tarafi doldurmu§ ve bana bahsettigim salon kalmi§... 

— Nigin boyle yaptmiz? Dedim. 
Bana giizel bir cevap verdi : 

— Efendimiz bendeganiyle hemkarin (yakm) olmak ister. Zat-i aliniz Efendimizi, 
o da sizi rahatsiz edebilir. Bu sebeple sizi onun vagonuna muttasil bir yerde 
bulundurmayi tercih ettim. » 

Burada Mustafa Kemal Pa§a, birdenbire §u te§hise variyor: 

— Refik Beyin soziinii gayr-i makul bulmadim. Evet, lazimdi ki, Vahidiiddin ' in 
yaninda u§aklar ve Refik Bey de u§aklarm ba§mda bulunsun!» 

Mustafa Kemal Pa§a yolculugu anlatiyor: «Trenimiz, istanbul'dan hayli 
uzakla§mi§, Trakya topraklarmda ilerliyorduk . Bir zat geldi: 

— Efendimiz sizi salona davet ediyor. Dedi. 

Dogrusu bu davet beni memnun etti. Yarinki padi§ahi yakmdan tetkik etmek 
f irsatlarindan birincisi bah§ediliyor demekti. Vahidiiddin ' in salonuna girdigim 
vakit kendisini ayakta, bana muntazir buldum. Oturdu. Bana da oturmak igin yer 
gosterdi. Bu dakikada sarayinda ekseriya gozleri kapali konu§an zati biisbiitiin 
ba§ka bir vaziyette buldum. Bilakis gozlerini gok kuvvetle agmi§ ve dikkatle 
bana bakiyordu. Bir nutuk irad eder gibi, §u tarzda beyanatta bulundu : 

— Affedersiniz Pa§a Hazretleri, birkag dakika evveline kadar kiminle seyahat 
etmekte oldugumu bana izah etmemi§lerdi . Ancak trenin hareketinden sonra aldigim 
malumat iizerine giyaben gok tanidigim ve takdir ettigim bir kumandanimizla 
beraber bulundugumu anladim. Ben sizi gok iyi bilirim. Ariburnunda ve 

Anaf artalarda yaptigmiz biitiin icraat, kazandigmiz muvaf f akiyetler tamamen 



malumumdur . Siz istanbul'u ve her§eyi kurtarmi§ bir kumandanimizsimz . Beraber 

seyahat etmekte oldugum icin cok memnun ve muftehirim. 

Vahidiiddin bu sozleri cok agir, fakat muntazam soyluyordu. Hayret ettim. icab 

ettigi gibi cevaplar verdim. Aramizda mukemmel, ciddi ve samimi musahabeler 

oldu . » 

Mustafa Kemal Pa§anm Vahidiiddin ile tani§masma ve ilk temaslarma ait bu 

sozlerinde hakim ruh ve fikir, ayrica izafta muhtac olmaksizin, kendi -kendisine 

bellidir . 

Konu§an daima, kendi iislup ve ifade tarziyle Mustafa Kemal Pa§adir: 

«0 gece icin g6rii§tuklerimizi kafi addederek kendisini fazla rahatsiz etmek 

istemedigimi soyleyip miisaade aldim. Salona avdet ettigim zaman in§irah 

hissediyordum. Du§undiim ki, bu zat akilli olmalidir, Istanbul 'da ilk 

bulu§tugumuz vakit, o devri bilenlerce anla?ilmasi kolay olan esbap ve §eraitin 

tesiri altinda garip bir hal gosteren Veliaht, istanbul'u terkettikten, 

kendisini tamamen serbest gordiikten, bilhassa muhataplarimn §ayan-i emniyet 

adamlar oldugunu anladiktan sonra, §ahsiyetini oldugu gibi gostermekte artik 

beis (sakmca) gormuyor. Buna gore ben de kendisine biitiin ahvali ve zaruretleri 

anlatabilirim, hatta kendisince yapilabilecek bazi zeminler iizerinde faaliyete 

gecebilirim, iimidine kapildim. 

Seyahat giinleri birbirini takip ediyor, her gun biz kisa veya uzun bir miilakat 

yapiyorduk. Bende hasil olan kanaat §u idi ki, bu adamla kendisini tenvir etmek 

ve kendine yakmdan ve samimi miizaharet etmek §artiyle, bazi i§ler yapmak 

mumkundiir. Bu nokta-i nazarimi gerek Naci Pa§aya, gerek diger zevata soyledim ve 

Veliahti bu §ekilde hazirlamak memleket menafii namina bir vazife olduguna 

i§aret ettim. Arkada§lar ve ben bu nevi temaslarda bulunarak seyahatimize devam 

ediyorduk . » 

Bu noktada Mustafa Kemal Pa?amn eski goru§u degi§mi§ ve «zavalli, merhamete 

§ayan» diye kaydettigi Vahidiiddin, artik onun goziinde vaitkar bir limit kaynagi 

olmaya ba§lami§tir. 

Mustafa Kemal Pa§ayi dinlemeye devam edelim: 

«— Biiyiik Alman karargahimn bulundugu kiigiik bir kasabaya gelmi§tik. Bizi 

imparator karargahi medhali kar§isma dizilmi§ heybetli bir Alman kit'asi 

selamladigi esnada, bizzat Kayser medhalin sahanliginda bu istikbale i§tirak 

ediyordu. Medhalden biiyiicek bir hole gegtik. Orada imparator, Hindenburg, 

Ludendorf ve biitiin karargah erkan ve iimerasi, Veliahdi ve onun refakatinde 

bulunanlari kabul ediyordu. Kayser, Veliahdle musafaha ettikten ve Naci Pa§a 

delaletiyle birkag kelime konu§tuktan sonra Vahidiiddin 'e denildi ki : 

— Ref akatinizde bulunanlari imparatora takdim etmeniz lazimdir. 

Veliaht beni imparatora takdim etti. Bir eli gogsii iizerindeki diigmelerinin 
arasina sokulmu§ olan imparator, diger eliyle benim elimi tuttu ve cok yiiksek 
sesle, Almanca olarak: 

— Onaltmci Kolordu... Anafarta... Sozlerini telaffuz etti. 

Biitiin hazir bulunanlar imparatorun bu ihtari Uzerine bana tevecciih ettiler. Ben 
Kayserin ne demek istedigini anlamadigimdan biraz sikildim ve oniime baktim. 
imparator benim bu mahcup ve miitevazi vaziyetimden §iiphelenerek yanli§ bir 
hitapta bulunmu§ olmasi ihtimalini dii§iinmii§ olsa gerek, bana sordu: 

— Siz Onaltinci Kolordu Kumandanligmi ve Anafartalari yapmi§ olan Mustafa Kemal 
degil misiniz? 

— Evet, Ekselans... 

Bu kelimeler agzimdan gikmca derhal anladim ki biiyiik bir hata yapmi§tim. 
(Sir), yahut (Kayzer) demek lazimdi. Ne yalan soyliyeyim, insan, dilini 
ali§tirmadigi §eyleri soylemekte mii§kiilat cekiyor. Bu, benim irtikap ettigim 
birinci hata da degildir. Bulgaristan Krali Ferdinand'la ilk defa kar§i kar§iya 
geldigim zaman ayni hatada bulundugumu hatirladim-» 

Bundan sonra Mustafa Kemal Pa§a, , Alman Uraumi Karargahinda «gok giizel ve rahat» 
yerle§tiklerini (kaydediyor ve Veliahd tarafmdan bazi ziyaretler yapilmak 
gerektigini ve bunlardan (Hindenburg) ile (Ludendorf ) un ba§ta geldiklerini 
soyleyerek ilk ziyaretlerin onlara yapildigim bildiriyor. 

Koca (Hindenburg) un ufacik bir biirosu vardir., Mare§al, masasinm ba§mda... 
Masanm sol ilerisindeki koltukta Vahidiiddin... Vahidiiddin ' in yaninda da «dili 



mesabesinde bulunan» Naci Pa§a... Mustafa Kemal Pa§a ise (Hindenburg) un sag 

tarafmdaki sandalyede . . . 

Bizzat Mustafa Kemal Pa§anm Cizdigi bu dekor iginde, Rus ordularma imha 

darbesi vurmu§ olan biiyiik asker (Hindenburg) ile biiyiik talihsiz Veliahd 

Vahidiiddin Efendi konu§uyorlar . «Kisa merasim kabilinden olan boyle bir 

miilakatta gok miihim §eyler konu§ulmak mutad olmamakla beraber», Mare§al, 

Veliahde ve o vasitayla Turk milletine teselli verici sozler soyliiyor, Veliahd 

da bunlara te§ekkiir ediyor. 

Alman Mare§alinin sozleri Mustafa Kemal Pa§a tarafmdan sadra §ifa verici kabul 

edilmiyor. 0, Diinya Sava?imn kaybedilmi§ olduguna ve gerisinin bo§ laf ve kuru 

teselliden ibaret bulunduguna kaanidir. 

Diyor ki, aynen : 

«— Ben Hindenburgtan agzmdan i§ettigim sozlerin en nihayet Kibar ve 

misaf irperver oldugu igin nezaketen sarf edilmekte olduguna kaani olmak 

istiyordum. Yoksa beyanatm medlulii (delalet ettigi §ey) beni meyus edecek 

mahiyette idi . Mukalameye i§tiraki miinasip gormedim. Bilakis miilakatm kisa 

kesilmesine intizar ediyordum. Oyle oldu.» 

(Hindenburg) dan sonra, Alman Genel Kurmayinm ba§i (Ludendorf) ile temas 

ediyorlar : 

«Vahidiiddin ' i Ludendorf da biiyiik nezaket ve itina ile kabul etti. Denebilir ki, 

o da, Mare§alin temas ettigi mevzular iizerinde teseilbah§ (teselli verici) 

izahatta bulundu. Bilhassa o giinlerde §imal-i Garbi cephesi iizerinde miittefikin 

ordulari aleyhine ba§ladiklari parlak taarruzdan bahsetti. Bu taarruzu esasen 

biliyorduk. Fakat taarruzun vasil olabildigi neticeyi Ludondorf'un lisamndan 

i§itmek igin sabirsizlamyordum- Gordiim ki, miikalemenin hedefi bu degil... Alman 

ordusunun taarruz etmekte oldugunu soylemekle, Alman millet ve ordusunun ve 

btitiin miittef iklerin kuvve-i maneviyelerini yiikseltebilecek teminat vermekten 

ibarettir. §iiphemi halletmek igin olmali, Generale kisa bir sual sordum: 

— En nihayet taarruz kuvvetleri hangi hatta kadar gidebileceklerdir ? 

Boyle, Veliahd refakatinde bulunan bir zabitin damdan dii§er gibi sordugu suale 
muhatap olan Ludendorf, nezaket iginde devam eden beyanatim tevkif etti; biraz 
dii§iindii, biraz da yiiziime bakti ve dedi ki : 

— Biz taarruz ediyoruz, neticesini hadisat gosterecektir . 
Cevap verdim: 

— Yapilmakta olan taarruz neticesinin ne olabilecegini anlamak igin hadisata ve 
talihin tecellisine intizar etmeye liizom olmadigim zannediyorum; giinkii yapilan 
taarruz, en nihayet (parsiyel - kismi) bir taarruzdur. 

(Ludendorf, tekrar yiiziime bakti. Ne demek istedigimi pek iyi anlami§ti. Miispet 
menfi cevap vermiyerek sustu. 

Miikaleme burada kaldi ve ziyarete hitam verildi. 

Ludeudorf'un hatiratim ba§tanba§a okudum. Hatiratta gok biiyiik esaslardan gok 
biiyiik maharetle bahsedilmi§tir . Tabii bu kadar kisa bir miilakatta kendisi igin 
meghul bir zairin gok kisa sualinden ve o sualin mucip oldugu tevakkuftan 
bahsetmi§ olmasini kendisinden talep etmek hakkimiz degildir. lakin biz de bu 
ziyaretten bahsettigimiz sirada biitiin diinya ordularmda biiyiik asker ve biiyiik 
erkan-i harp tanman bir zat ile am denilebilecek kadar kisa teati-i 
efkarimizm hatirasini gommek istemedik.» 
Alman ordularimn iki biiyiik kafasiyle yaptiklari temastan, ve mirliva 

(tuggeneral) Mustafa Kemal Pa§anm her ikisini de tenkid ve Alman ordusunu 
mii§kiil vaziyette kabul edici tavrmdan sonra, hususi dairelerinde bizzat Alman 
imparatorunun ziyaretine mazhar oluyorlar: 

«imparatorluk karargahi ittihaz olunan otelin Veliahdm odasmda Vahidiiddin, ben 
ve Naci konu§uyoruz. Biitiin seyahatimiz esnasmda benim Veliahde yakalarmi 
agtigim umumi ve hayali bahisler iizerindeyiz. Ba§kumandanlik Vekaletinin, Alman 
ordusuna istinat edilerek ihtiyarma devam edecegimiz fedakarligm mutlaka 
parlak bir muvaf f akiyetle nihayet bulacagi hakkmda fikriyle bu fikri memlekette 
temine gali§maktaki mantiksizligi izah ve ispata gali§iyordum. Beni bu beyanata 
sevkeden vesile, kisa sualim kar§ismda Ludendorfun bu akibetleri Allah' a tevdi 
eden bir miitevekkili andirir vaziyetiydi. Cok arzu ediyor ve gali§iyordum ki, 
yarmin Padi§ahi, tarn yerinde, benim dediklerimi gok iyi anlayabilsin ! Bilmem 



neden, boyle bir te§ebbiisten iimit-var olmak istiyordum. Verdigim izahat, 

Veliahdm tasdik ve teyakkuzuna delalet eden i§aretlerle kar§ilanmaktaydi . » 

Aynen Mustafa Kemal Pa§anm agzmdan dokiilen bu kelimelerle sabittir ki, o ve 

zamanm Veliahdi Mehmed Vahidiiddin Efendi, ittihatcilara zit olmakta 

beraberdirler ve bu mevzuda Mustafa Kemal Pa§a, biitiin umidini Vahidiiddin 'e 

baglami§ bulunmaktadir . Her §eyden evvel Mustafa Kemal Pa§a, Vahidiiddin ile 

anla§maya son derece meyillidir. 

Nihayet kar§ilarmda, biitiin cihana hiikmetmek iitopyasimn akrep biyikli kahramam 

Kayzer Vilhelm. . . 

«Bu esnada yiiksek bir takim sedalar, biitiin bo§luklari doldurarak bizim 

oturdugumuz salonun igine kadar geldi : 

— Kayzer, Kayzer! 

Kapi vuruldu. Kayzer 'in, Veliahd Hazretlerini ziyarete gelmekte oldugu 
bildirildi. imparatorun istikbaline (kar§ilanmasma) §itap ettik. Kayzer salona 
dahil oldu. Hep beraber oturduk. imparator hakikaten centilmence konu§uyor, 
sadik ve vefakar Osmanli Devletinin cok kiymetli bir Alman miittefiki oldugundan 
ve bilhassa Ba§kumandan Vekili Enver Pa§a Hazretlerinin bu dostlugun kiymet ve 
yiiksekligini anlayarak gali§tigindan, Alman Ba§kumandanlik ve Erkam 
Harbiyesinin bu giizide zata fevkalade emniyet ve itimat beslemekte oldugundan 
bahsediyordu . Ben, Vahidiiddin ' in sagindaydim. Naci Pa§a tarn kar§imizda 
bulunuyordu. Takriben §u sual, Naci Pa§a lisaniyle imparatora soruldu: 

— Tiirkiyenin Almanyaya kar§i sadakat ve vefasindan, yakin atide Alman 

miittef iklerinin saadete kavu§acaklarmdan bahseden beyanat-i §ahaneleri, Osmanli 
devletinin yarmini dii§iinmek vaziyetinde bulunan acizlerinde biiyiik bir in§irah 
ve teselli uyandirdi. Ancak, vaziyet-i umumiyeyi miitalaa ve tetkikten sarf-i 
nazar ederek, bir noktayi dah vuzuhla anlamak ihtiyacmdayim, Tiirkiyenin 
kalbgahma (can evine) tevcih olunan darbeler tevkif olunamaksizm 
ilerlemektedir . Eger bu darbeler muvaffak olursa Tiirkiye mahvolacaktir . Bu 
darbeleri tevkif icin teminat ifade eden beyanatmizi dinliyemedim. Liitfen bu 
hususta beni biraz tenvir ve tatmin buyurur musunuz? 

Bu sual iizerine imparator oturdugu sandalyeden derhal ayaga kalkti. §6yle bir 
hitapta bulundu: — Tiirkiye'nin muhterem Veliahdi! Anliyorum ki sizin zihninizi 
te§vi§ edenler vardir. Ben Alman imparatoru, size atiden, muvaf f akiyat-i 
atiyeden bahsettikten sonra §iipheniz kalir mi, kalmaz mi? 

Yaninda bulundugum Veliahd derhal miispet cevap vermekle beraber endi§esinin zail 
olmadigmi da ilave etti. 

imparator, kalktigi sandalyeye artik oturmadi ve bizi terkedecegini nezaketle 
ima etti. Salonun kapisma dogru yiiriidii. Vahidiiddin ve arkasmdan bizler Kayzeri 
salonun kapismdan di§ari cikardik. Kayzer sola dogru giden bir koridordan 
yiiriiyecekti . Ben Kayzerin ho§una gitmedigimi anladigim igin makus koridora dogru 
ve biraz uzakta durdum. imparator Veliahdm ve miiteakiben ona yakm bulunan Naci 
Pa§amn ellerini sikarak, uzagmda bulunan bana bakti ve miiteveccih oldugu 
koridor istikametinde ytiriimeye ba§ladi. Benim elimi sikmami§ti. imparatorun 
hakki vardi . Veliahdm refakatinde bulunan herhangi bir generalin elini sikmak 
igin onun ayagma mi gidecekti? Lazim degil midir ki bu general, imparator 
tarafmdan eli sikilmak §erefini ihraz igin biraz istical etsin. Bu kusurumu 
itiraf ederim. Bilmem neden, durgun, harekete iktidarsiz, sabit ve dalgm bir 
vaziyet almi§tim. imparator iki tie adim yiiriidiikten sonra tekrar geri dondii, bana 
yakla§ti : 

— Af f edersiniz, sizin elinizi sikmami§tim. 

Elimi uzattim, cok nazik ve alicenabane iltif atlarma mazhar oldum.» 
Simdi, dogrudan dogruya Mustafa Kemal Pa§adan ve Cumhur Reisligi zamanmda 
dinledigimiz bu sozlerde muazzam bir hakikat ve delalet yattigmi tespit 
edebiliriz. Bu hakikat ve delalet, Vahidiiddin ' in artik vatan haini ve ba§ dii§man 
kabul edildigi bir devirde dogrudan dogruya Mustafa Kemal Pa§anm sozlerinden 
fi§kirdigma gore, hig kimsede aksini iddiaya mecal olamaz. 
Mustafa Kemal Pa§anin bu sozleri, Vahidiiddin ' in vatan derdiyle yanan biri 
oldugunu, Osmanli devletinin yarmmi dii§iinmek gibi bir vaziyeti Kayzer 'in 
yiiziine haykirdigmi ve bu mevzuda kendisinden teminat istedigini, ofkelenen 
Kayzer 'i salondan kacirdigmi, yani i§i oluruna baglayici ve te§rifat 
giiriiltiileri arasmda kaybolucu bir tip olmadigmi gosteriyor. 



Almanya seyahatini daima Mustafa Kemal Pa?amn agzmdan dinlemek, usuliimiiz 

icabidir : 

«imparatorun sofrasma ak§am yemegine davetliydik . . . Kayzer'in kar§ismda bir 

prens, sagmda Vahidiiddin, solunda Berlin Sefiri Hakki Pa§a merhum ve prensin 

solunda da ben bulunuyorduk . Benim solumda Ludendorf vardi . Ludendorf, 

f ransizcasiyle, benimle gorii§iiyordu. imparator Ludendorfa almanca: 

— Sagmdaki adamla konu§ ! Dedi . 
Ludendorf : 

— Onu yapiyorum. Cevabim verdi. 

Bittabi bu mtikalemeleri anliyacak kadar almanca bildigim icin imparatorun 
ihtarma ve Ludendorf-«a cevabma intikal etmi§tim. Dimagi gok biiyiik harekatm 
idaresinden miitevellit yorgunlukla me§bu bulunan Ludendorf, yemek esnasmda 
hatirimda yer tutacak kadar ciddl bir mukaleme mevzuu bulamadi. Yemek bitti. Bu 
salona biti§ik, onun biiyiik parkasma benzeyen diger bir salon vardi . Sofrada 
hazir bulunanlardan bir kismimiz oraya gegtik. imparator, Hindenburg, 
Lundendorf, Alman Ba§vekili oldugunu zannettigim bir zat, bizim taraftan da 
Veliahd, Hakki Pa§a merhum ve bizler... 

imparator bir ko§ede ayakta Vahidiiddin ile tatli tatli konu§uyor; ben, arkasim 
iki salonun fasl-i mii§tereki olan kavsin duvarma dayami§, gok heybetli ve 
canli, asil nazarlarmda hakayiki anladigi goriilen, fakat anladiklarim her 
muhataba soylemekten muhteriz, yiiksek bir §ahsiyet kar§ismdayim: Hindenburg! 
Hindenburg ' la gorii§mek istiyor, kendisini bilhassa Veliahtla beraber ziyarete 
gittigimiz vakit temas etmi§ oldugu tatli musahabe zeminine sevketmege 
gali§iyordum. 

Mare§al, ziyaretimiz esnasmda, Suriye vaziyetinin lslah olundugunu, son 
giinlerde yeni ve taze bir siivari firkasimn muharebe meydanma ithal edildigini 
soylemi§ti . . . Halbuki bu biiyiik adamin bahsettigi, bittabi oradaki kumandanlarm 
verdigi rapor muhteviyati idi . Hakikat-i halde mevzu-u bahs olan bu siivari 
firkasi ben heniiz ikinci Ordu Kumandani iken Yildirim Grubunu takviye igin bu 
Grupa gonderilmesi talep olunan firkaydi. Ben Yedinci Ordu Kumandani olmadan 
evvel, bu siivari firkasimn te§kil ve feminine gok gali§ilmi§ti . Ancak 
toplanabilen bu seyyar kuvvet o kadar bimecal idi ki, evvela hayvanlarini 
Re'siilayn civarindaki otlaklarda beslemek ve ondan sonra kabil-i istifade bir 
hale gelip gelmedigini yemden tetkik etmek lazimdi... Ben aylarca sonra, Yedinci 
Ordu Kumandani oldugum zaman bu firkadan istifade edip edemiyecegimi tetkik 
ettim. Aldigim ciddi bir rapor firkanin bar kuvvet olmadigi mahiyetindeydi . 
Alman biiyiik karargahmda Hindenburg ' un agacmdan i§ittigim §uydu ki, bu firka 
muharebe meydanma dahil olmu§ ve vazayet lslah edilmi§tir. Mare§ale macerayi 
hikaye ettim ve dedim ki : 

— Benim soyliyecegim sozler sizin aldiginiz raporlar muhteviyatina 
uymayabilir . . . Fakat emniyet edebilirsiniz ki hakikattirler . Suriye vaziyeti 
lslah olunmu§ degildir. Bunu kabul ediniz. Sonra Mare§al, siz miihim bir taarruz 
yapiyorsunuz ve zannetmem ki, buna gok bel baglami§ olasiniz; yalniz bana soyler 
misiniz, emniyetle iimit ettiginiz hedef ve maksat nedir?» 

Sorulmasi giig olan boyle bir sual kar§ismdaki vaziyeti, yine bizzat Mustafa 

Kemal Pa§a, tespit ediyor: 

«Biiyiik ve ihtiyatli asker, benim bu sualime cevap verebilir miydi? Zaten 

kendisinden bunu beklememeliydim- Bu, belki de biraz laubali vaziyetim, ihtimal, 

imparator Hazretlerinin sofrasinda bize ikram edilen nefis §ampanyanm tesiriyle 

olmu§tu . 

Mare§al, soylediklerimi dikkatle dinler gibi goriindii. Fakat gok basit ve §irin 

bir cevap verdi; salonun ortasmda duran ve iizerinde muhtelif sigaralar bulunan 

ufak bir masa vardi: 

— Ekselans, size bir sigara takdim edebilir miyim? 

Hindenburg her §eye cevap vermi§ti. Ortadaki masaya gittik, kendi eliyle bana 
bir sigara verdi. 

Meger Vahidiiddin ile konu§an imparator, bizim temas ve miif eaf ememizle alakadar 
oluyormu§. Almanca olarak Mare§ale sordu: 

— Ne diyor? Mare§al cevap verdi: 

— Bir §eyler! 



Ben sigarami yaktiktan sonra Hindenburg ' tan ayrilarak imparatorla konu§an 
Vahidiiddin ' in yanina gittim: 

— Hakikati anliyor musunuz? Muhatabiniz Almanya imparatorudur . Benim size 
arzettigim endi§eleri izah edecek bir tek kelime soyledi mi? 

— Hayir! 

— Konu§maya devam ediniz; ve ciddi konu§unuz! Butun endi§eleri imparatora 
soylemekte tereddiit etmeyiniz! Ben eminim ki, o sizden memnun olmiyacaktir. 
Fakat hig olmazsa Tiirkiye'de hakikati gormii§ olanlarin mevcudiyetine 
inanacaktir . 

Veliahd masum bir tavir takmarak: 

— Oyle yapiyorum! Dedi» 

Goriiliiyor ki, Veliahd Mehmed Vahidiiddin Efendinin Almanya seyahatinde takindigi 
tavir, ittihatgilar elinde ve Almanya safinda harbin kaybedilmi§ bulundugu 
kanaatine mahsus bir edadir ve bu edada o an igin Vahidiiddin ile Mustafa Kemal 
Pa§a ortakdirlar. §u kadar ki, Mustafa Kemal Pa§adaki hudut di§i ciir ' et ve 
atilganlik Veliahdta mevcut degil... 

Bu ilk temaslardan sonra i§ Garp Cephesini ziyaret etmeye kaliyor. Vahidiiddin 
Efendi ile ref akatindekiler Biiyiik Harbin encamini tayin edecek olan Garp 
Cephesinin ate§ hattina davet ediliyorlar. Karargahlardan birinde, cephenin 
yiiksek kumandanlarindan biri, cicili bicili bir harita iizerinde ve sadece 
nazariye planinda, Tiirkiye Veliahtina ve maiyetindekilere vaziyeti izah ediyor. 
Bu izahlar, Mustafa Kemal Pa?amn tabiriyle «giizel ve parlak» sozler 
gergevesinde cereyan ediyor. zaman Vahidiiddin Efendi, Mustafa Kemal Pa§aya 
doniip cevabinin ne oldugunu soruyor. da diyor ki : 

«— Haritada gosterilen bu vaziyeti mahallinde gormek arzusunu izhar ediniz !» 
Oyle oluyor. Dogrudan dogruya ate§ hattina gidiyorlar. Orada da kendilerini 
kar§ilayan yiiksek riitbeli kumandanlarla temas ediyorlar. Tiirk heyetine nerelerin 
gosterilecegi ve oralara nasil ve nerelerden gidilecegi onceden 
planla§tirilmi§ . . . Bu plani goren Mustafa Kemal Pa§a: 

«Cephenin biiyiik kumandam bize umumi vaziyeti izah etti, diyor; iginde 
bulundugumuz muharebe cephesi, bize o izahlarin gosterdigi sahadir. Miisaade 
edilirse bu plani bir tarafa birakalim da benim gosterecegim yerleri gormeye 
gidelim! » 

sirada bir karga§alik oluyor ve Veliahd, hazir plana gore kendisine gorii§ 
sahasi olarak ayrilan yere dogru sevkediliyor . 

Mustafa Kemal Pa§a diyor ki : «Bende bir asker inadi vardi . Onlari takip etmedim. 
Edinmi§ oldugumuz haritamn delaletine giivenerek, ate§ hattinin bir noktasma 
yiiriidiim ve ate§ hattinin gerisinde bir agacin dibine geldim. Orada gene bir 
zabit agag iizerinde tarassut yapiyordu. Bana refakat eden Alman zabitleri de 
vardi . Tarassut yapan zabit a§agiya indi . Me§hudatmi (gordiiklerini ) anlatti. 

— Miisaade eder misiniz, ben de bu agaca gikayim! dedim: 

— Hay, hay ! . . . 

Cevabini verdiler. Ciktim, zabitin soylediklerini aynen gordtim- Fakat asil 
mevzu-u bahs olmak lazim gelen nokta, bu mii§ahede olunan vaziyete kar§i olan 
vaziyetti. Onun igin sordum: 

— Bu dii§man vaziyeti kar§ismdaki kuvvetiniz, tertibatimz, ihtiyatlarimz 
nedir, lutfen bana soyler misiniz? 

Ate§ hattinin saf olan zabitleri ve kumandanlari, Tiirk miittef iklerinin bir 
kumandanma hakikati soylediler. Hakikat §uydu: Piyade kuvvetleri hemen hemen 
gayr-i kafi dereceye gelmi§ti... Siivari iken piyade gibi istimale mecbur 
olduklari bir kuvvetten bahsettiler; o da birinci hattm istinatlarmdan sonra, 
ihtiyat denecek keyfiyet ve kemmiyetten gikmi§ti. Bu malumati aldiktan sonra, 
gok miitehayyir olarak, kendilerine biperva dedim ki : 

— halde tehlikedesiniz ! 

— Oyle! . . . Dediler.» 

Burada, kendi 6z diliyle durumunu belirttigimiz Mustafa Kemal Pa§a, kisa bir 

mii§ahadeden sonra Alman ordusunun zaafmi tespit ve kumandanlarma bu vaziyeti 

ihtar edecek kadar nefs emniyeti igindedir. 

i§te devam ediyor: 

«Bu ate§ karargahmi terkeden Vahidiiddin ' in imparator tarafmdan refakatine 

memur edilen bir kolordu kumandam beni takip ediyordu. Giinlerden beri temasta 



bulundugumuz bu zat benimle ilk defa alakadar goriindii. Otomobillere binecegimiz 
noktaya kadar atla gidiyorduk. Alman kolordu kumandani yanima yakla§ti, sordu: 

— Siz Veliahdm yaveri misiniz? 

— Hayir! 

— Ne miinasebetle refakatte bulunuyorsunuz? 

— Boyle bir vazife aldigim icin... 

— Askeri vaziyetlerden gok iyi anliyorsunuz ! Tiirkiyede herhangi bir kuvvete 
kumanda ettiniz mi? Miispet cevap verdim. 

— Mutlaka alaya kadar kumanda etmi§ olacaksimz ! » 

Bundan sonra Mustafa Kemal Pa§a (38 ya§mda) , 60'lik kolordu kumandanmm hayret 
dolu baki§larma kar§i, tugay, tiimen, kolordu basamaklarmi atlayip ordu 
kumandanligi etmi§ oldugunu haber verince Alman generalinin mukabelesi, kendi 
nakline gore, aynen §u oluyor: 

— Af f edersiniz; biz §imdiye kadar size yanli§ hitap ediyormu§uz. Demek, siz 
(ekselans) siniz ! » 

Daima Mustafa Kemal Pa?amn lisan ve iislubundan naklettigimiz, Vahidiiddin ' in 
Almanya seyahati tablolari, bilhassa anlatildigi zaman ve mekan goz Oniine 
almacak olursa (Vahidiiddin ' e vatan haini goziyle bakildigi Cumhuriyet devri) 
Veliaht hakkmda hicbir kotiileme tabiri kullanilmadigma gore, onun vatanmi 
Almanya'da ne biiyiik bir vekar ve haysiyetle temsil ettigini gosterir. 
Bu hususiyete bir misal de §udur: (Alsas)da bir gece valinin evine davet 
ediliyorlar. Giizel ve geni§ bir salonda Vahidiiddin vali ile bir masada, kar§i 
kar§iya... Mustafa Kemal Pa§a da, kendi tabiriyle «salondakileri tetkik ederek» 
gezinmekte . . . Vahidiiddin, onu masaya davet ediyor ve diyor ki : 

— Vali bana bazi sualler sordu, ben de cevaplandirdim. Fakat cevaplarimi size de 
teyid ettirmek isterim. Ona, cephelerde bulunmu§, memleketi iyi taniyan bir 
kumandan yanimdadir, dedim. Sizi de dinlemesini istedim. 

Sozti yine Mustafa Kemal Pa§aya verelim: 

«Veliahde mevzuu bahis mes'elenin ne oldugunu sordum: 

— Ermeniler!-, dedi . 

Alman valisi gok hiisn-ii niyet sahibi oldugundan» Tiirklerin Ermenilere kar§i feci 
tecaviizatta bulundugundan, fakat Ermenilerin bu tarzda harekete miistehak 
olmadigindan bahsetmi§ . . Misafiri oldugumuz dost ve miittefik Almanya 
milletinin» yiiksek bir valisinin, miistakbel Tiirkiye Padi§ahi ile ve Kemali 
ciddiyetle bu mevzu iizerine konu§tugunu anladigim zaman hayrette kaldim. Naci 
Pa§a, Vahidiiddin agzmdan: 

— Bu kumandan temas ettiginiz mes'eleyi iyi bilir, sizi tenvir edecek cevaplar 
verecektir . 

Dedi . 

Valiye dedim ki : 

— Tiirkiye'nin Veliahdi ve Almanya'nm mutena bir mmtikasmda kiymetli olduguna 
§iiphe etmedigim bir valisinin bulabildigi miikaleme zemini beni miitehayyir etti. 
Evvela sizden §unu anlamak istiyorum. Miittefikiniz olan ve bu ittifak ugrunda 
maddi ve manevi tekmil mevcudiyetini mahveden Tiirkiye 'ye kar§i, tarihin bilmem 
hangi devrinde mevcut oldugunu iddia eden ve bu mevcudiyeti ihya etmek icin 
diinyayi igfale cali§an Ermeniler lehine konu§mak fikri size nereden geliyor? 
Bize dair pek nakis malumat sahibi oldugunu anladigim ve biitiin 

f edakarliklarimiza mukabil, hala Tiirkiye topraklarinda bir Ermeni hakki 
olabilecegi zehabmda bulunan bu vali ile miistehziyane konu§maktan men-i nefs 
edememi§tim. Muhatabim, derhal, biitiin soylediklerinin en nihayet mesmuat 
(i§itilen beyler) oldugundan ve sahib-i dava olmaktan uzak bulundugundan 
bahsederek beni tatmine kalki§ti Miikalemeyi bitirmek igin kendisine dedim ki : 

— Vali Hazretleri, biz, cepheler dola§an bir heyetiz, buraya Ermeni mes'elesi 
konu§mak icin degil, fakat miittefikimiz olan ve kendisine itimat etmekte 
oldugumuz Alman ordusunun hakiki vaziyetini anlamaya geldik, onu anladik, kafi 
bir vukuf ile memleketimize avdet ediyoruz. 

Vali; Vahidiiddin' i sofraya davet etti, Ondan sonra me§hur (Krup) fabrikasi 
sahibinin, muhte§em fabrikalar civarmdaki §atosuna davet edildik. Orada ak§am 
yemeginde bulunarak gece trenle Berlin'e hareket ettik. Berlin'de (Adlan) 
Otelinde imparatorun misaf iriydik . Hepimizi ayri ayri ve giizel yerle§tirmi§lerdi 
Vahidiiddin bu hiisn-ii kabulden biraz da magrur oldu. Artik memnuniyet icinde 



diinya gazetecileriyle temas ediyor, mulakatlar yapiyordu. Bir gun otelde Naci 
Pa§a bana dedi ki : 

— Vahidiiddin beni yaver almak istiyor; halbuki bilirsiniz, ben saray hizmetinde 
bulunmaktan memnun olmam. 

Cevap verdim: 

— Eger Vahidiiddin size bunu teklif etmi§se derhal kabul etmeniz lazimdir. Bu 
adam yarmin padi§ahidir. Siz temiz bir adamsimz. Lazimdir ki, onun yaninda 
kendisine hakikatleri biperva (korkusuzca) soyliyecek biri bulunsun... Vakia 
saray hizmetinde bulunmak giigtiir, fakat memleket igin her §ey yapilir. 

Naci Pa§a muvafakat etti. Ancak yaverligi, biz Istanbul 'a gittikten sonra 
tahakkuk etti. Daha evvel cereyan eden bazi mes'eleler var . . . (Adlon) 
Otelindeyiz. Bir gun birkag gazete muhabiri Veliahdden miilakat istemi§ler; 
miilakatta ben de hazir bulundum. Veliahdm Istanbul 'dan son giine kadar aldigi 
fikirlerle miilhem oldugu goriiliiyor; kiminle gorii§se, daima ayni fikirlerle 
konu§uyordu. gun ecnebi gazetecilerin musahabesinden de memnun oldum. 
Gazeteciler gekildikten sonra, salonda ikimiz yalniz kaldik. Bana sordu: — Ne 
yapmaliyim? 
§u yolda idare-i kelam ettigimi hatirlarim: 

— Osmanli tarihini biliriz, bu tarihin birtakim safhalari vardir ki, sizi korku 
ve endi§eye sevkeder ve bunda haklisiniz. Ben size bir §ey soyliyecegim ve o 
nisbetle hayatimi size te§rik edecegim, memnun olur musunuz? 

— Soyleyiniz! . . .» 

Artik Mustafa Kemal Pa§anm Vahidiiddin' e niifuz etmek ve biitiin emellerini onunla 
mti§terek planlayacagi diinyaya baglamaktan gayri bir §ey dii§iinmedigi, bizzat 
kendi 6z ifadesiyle sabittir. Bu ilmi, riyazi ve kat ' i te§hisimizi, Mustafa 
Kemal Pa§amn devam eden ifadesi biisbiitiin gergekle§tirecektir . Mustafa Kemal 
Pa§a §6yle devam ediyor: «— Heniiz Padi§ah degilsiniz, fakat Almanya'da gordiiniiz 
ki, imparator, Veliahd ve Prensler hep bir i§ iizerindedir. Neden siz biitiin 
i§lerden uzak kalasmiz? 

— Ne yapabilirim? 

— Istanbul 'a gider gitmez bir ordu kumandanligi isteyiniz; ben de sizin Erkan-i 
Harbiye Reisiniz olurum. 

— Hangi ordunun kumandanligmi? 

— Be§inci ordunun kumandanligmi... 

Bu isimdeki ordu Liman Fon Sanders 'in emrinde bulunan veya bulunmak lazim gelen 
ve Bogazlar; miidafaasma memur orduydu. Vahidiiddin: 

— Bu kumandanligi bana vermezler! . . . 

— Siz isteyiniz! . . . 

— Istanbul 'a gittigim zaman dii§iiniiriiz . 

Cevabini verdi . Bu benim igin nevmidane bir cevapti. 

Istanbul 'a geldik; fakat muvasalatimiz zamani kendimde feci bir istirap 

hissettim. Doktorlar sol bobregimden rahatsiz oldugumu soylediler. Bir ay kadar 

yatagimi terkedemedim. Doktor arkada?larin tedavisi, istirabimi bir tiirlii 

esasmdan menedemiyordu . Bir aralik tekrar yattim. Nihayet doktorlar Viyana'ya 

gitmekligim liizumunda israr ettiler. 

Viyana'da miiracaat ettigim profesor benim senatoryumda yatmakligimi zaruri 

gordii. Bir ay kadar Viyana civarmda (Kotaj Sanatoryum) da bizzat bu profesor 

tarafmdan tedavi olundum. Sonra, yine ayni profesortin tavsiyesiyle, Karlsbad' a 

gittim. Rahatsizligim heniiz tamamiyle zail olmami§ bulundugu bir tarihte, 1918 

Temmuzunun 5 inci Cuma giinii Karlsbad ' daki ikametgahima Izmir 'de tanidigim bir 

zat, diger bir arkada§la geldi.» 

Bu gelenler, Mustafa Kemal Pa§aya Sultan Mehmed Re§ad'm oldiigiinii ve yerine 

Vahidiiddin ' in gegtigini bildiriyorlar . Mustafa Kemal Pa§a, a§agida goriilecegi 

gibi donup kaliyor: 

«— Miiteessir miydim, memnun mu olmu§tum? Pek tahmin edemiyordum. Hakikat §uydu 

ki, ne Olen Padi§aha acimi§tim, ne de yeni Padi§ahm omriiniin uzun veya kisa 

olmasiyla alakadardim. Acaba teessiiriimiin sebebi bu tebeddiil esnasmda 

istanbul'da bulunmamak miydi? Buna dair de kat ' i bir fikir soyleyemem. Yalniz 

bir durgunluk gegirdigimi hatirlarim- Birkag gun iginde miitemmim (tamamlayici ) 

malumat geldi . Ben Vahidiiddin' i telgrafla tebrik ettim. Cevabi verildi. Son 

malumattan anla§ildigma gore izzet Pa§a yeni Padi§ahm yaver-i ekrem'i olmu§tu. 



Bu hadiseyi manidar buldum. Qiinkii izzet Pa§a yaver olmaktan z'yade, bu nam 
altinda, bir askeri mii§avir veya erkan-i harbiye reisi gibi bir vaziyet almi§ 
oluyor zannettim. Birkag gun sonra, Istanbul 'da bulunan yaverim Cevat Abbas 
Beyden hemen Istanbul 'a avdetime dair bir telgraf aldim. Heniiz hastaligim 
gegmedigi igin, ciddi bir sebep olmadikga Istanbul 'a donmek istemiyordum. Onun 
igin Cevat Abbas Bey'e bu mealde cevap yazdim. Kendisinden aldigim ikinci 
telgrafta (Istanbul 'a seri'an avdetimin arzu buyruldugu) miinderigti. Artik 
avdetimin kimin tarafmdan arzu buyruldugunu tahkike ltizum gormeden 1918 sene 27 
Temmuz Cumartesi giinii Karlsbad'dan hareket ettim.» 

Mustafa Kemal Pa§ayi Sirkeci istasyonunda yaveri Cevat Abbas Bey kar§iliyor ve 
trenden iner inmez sorulan: 

— Beni kim gagirdi, nigin gagirildim? Sualine §u cevabi veriyor: 

— istanbula donmeniz igin size yazmami isteyen izzet Pa§adir. 

Mustafa Kemal Pa§a derhal izzet Pa§aya ba§vurup «davetin ne oldugunu merakla 
anlamak istiyordum» diye belirttigi hissini tatmin etmek istiyor. izzet Pa§amn 
cevabi gayet kurudur: 

— Hig bir sebep yok!... Yeni Padi§ahla veliahtligmdaki seyahatiniz 
miinasebetiyle gok yakmdan temaslarmiz oldugunu bildigim igin bu temaslari 
tekrar devam ettirmek suretiyle faydali olabilecegini dii§iinerek boyle bir arzu 
izhar ettim. 

Mustafa Kemal Pa§a, hatirlandigindan dolayi izzet Pa§aya te§ekkiir edip fikrini 

bildiriyor : 

Umumi vaziyetin fenaligini gidermek igin yeni Padi§ahi yeni bir istikamete 

yoneltmek lazimdir. Bu bakimdan, kendisiyle goru§mesi uygun olabilir. 

izzet Pa§a bu fikri yerinde buluyor ve derhal Naci Pa§a delaletiyle yeni 

Padi§ahtan, veliahtligmdaki seyahat arkada§mi kabul buyurmasi isteniyor. 

Padi§ahm cevabi. 

— Buyursunlar! 

Mustafa Kemal Pa?amn Sultan Vahidiiddin ile vaziyetini, gokii§ devresinin 
talihsiz hiikumdarma ait hususiyetlerin tespitinden sonra ele alacagiz. Simdi, 
g6kii§ devresi iginde dogrudan dogruya Vahidiiddin'e donelim... 



gOKU§ 



VAHIDUDDIN OSMANLI TAHTINDA 

Osmanli imparatorlugunun g6kii§e dogru gidi§ini gergeveleyen Biiyiik Harp 

devresinin, hem Turk, hem de ittifak ordulari bakimmdan tarn bir hezimetle 

gergekle§ici felaket yili 1918 Temmuzunda Sultan Re§ad, mavi gozlerini mavi 

goklere yumarak diinyaya veda etti. 

Olumiinden bir kag giin once, Ba§katip Ali Fuad Turkgeldi, Padi§ahi, Topkapi 

Saraymi ziyaret sirasmda «Hirka-i Saadet- Peygamber Hirkasi» odasmda, 

mukaddes hirkanin sandigi dibinde yere kapanmi§ ve kendinden gegmi§ halde 

buluyor; ve biitiin pasifligi iginde bu ulvi din alakasi sahibini tek ba§ma 

kapandigi odadan gikarip, artik bir daha iginden gikamayacagi yatagma teslim 

ediyor . 

Hazin oldugu kadar ulvi! . . . 

Bundan sonraki hadiselerde en biiyiik ve en emin kaynagimiz, hem son yillarmda 

Re§ad ve hem ilk yillarmda Vahidiiddin, devreleri Mabeyn Ba§katibi Ali Fuad 

Turkgeldi ' nin «G6riip i§ittiklerim» adli eseri olduguna gore, o eserden, Sultan 

Re§ad'm son demlerine ait bir (enstantane) daha gosterelim: 

Sultan Re§ad'm hususi doktoru Miralay Ahmed Bey nihayet ba§tabiblik makamma 

erdigi an, Efendisinin oliim yatagma serildigini goriiyor ve hastanm ba§ucunda, 

onunla beraber ba§tabiblig ' in de gitmek iizere bulundugunu dii§iinerek mahzun 

mahzun bakmirken, yanmdaki Mabeyn doktorlarmdan Ali Pa§a, kendisine: 

«— . Ahmedcigim, diyor, talihsiz Mehmed'in talihsiz Ahmed' i oldun!» 

Bu sozii soyleyen pa§a heniiz bilmiyor ve takdir edemiyor ki, asil talihsiz, 

Abdiilhamid ' den devraldiklari koca imparatorlugu Trablus ve Balkan muharebeleri 

ve pe§inden Diinya Harbiyle gokii§e dogru siiriikleyenlere her defa «memnun oldum, 



mahzuz oldum!» manasma tebessiimle kar§ilik vermi§ ve sonra gokii§ aninda biiyiik 
sarsinti ve yikili§i gormeden obiir diinyaya kapagi atmi§ olan Sultan Re§ad degil, 
tarn bu hengamede tahti kabul zorunda kalan Vahidiiddin ' dir . Bu noktaysa, Sultan 
6. Mehmed Vahidiiddin iizerinde, tahta ayak bastigi ve tahttan ayak gektigi iki an 
arasi ba§lica te§his ve tespittir. 

Sultan Re§ad, oliimiinden 7 yil once (bir iki yillik padi§ah iken) Hazine-i Hassa 
Umumi Miidiirii Haci Zihni Efendiyi huzuruna gagirip diyor ki; 

— Aliniz, size cenaze masarifimi pe§in olarak kesemden odiiyor ve emanet 
suretiyle veriyorum! Ben oliince cenazemin Irade-i Seniyye ile kaldirilmasim 
arzu etmem! 

Pamuk Padi§ah 1336 Ramazanimn 24'iincii (3 Temmuz 1918) Qar§amba giinii vefat 

ediyor ve ertesi sabah naa§i Yildiz Saraymdan Qiragan iskelesi yoliyle bir 

istimbot iginde Topkapi Sarayma kaldiriliyor ve «Hirka-i Saadet» dairesinde 

gasledilerek, Eyiib'e kendisi igin yaptirdigi tiirbeye defnedilmek iizere, yeni 

Padi§aha yapilacak biy'at merasimini beklemeye ba§liyor. 

Birkag gun evvel Sadrazam Talat Pa§a, Harbiye Naziri ve Ba§kumandan Vekili Enver 

Pa§a ve mason §eyhulislam Musa Kazim Efendi, Vahidiiddin ' in, eserimizin ba§inda 

tasvir ettigimiz Qengelkoyiindeki saray yavrusu ko§kiine gitmi§ler ve agabeyi 

Sultan Re§ad'm vefatiyle kendisinin Osmanli tahtma ciilusunu bildirmi§lerdir . 

Viikela Yildiz'da kalip, iginde bir padi§ah naa§i yatan sarayda iftar 

etmi§lerdir . 

25 Ramazan 1336 (4 Temmuz 1918) Per§embe giinii, sabah vakti, saat 10 sularmda, 

Vahidiiddin, 6. Mehmed iinvaniyle tahta cuius etmek iizere, Topkapi rihtimma ayak 

atiyor. Kendisini getiren istimbot rihtima yana§irken, Topkapi Saraymm Mustafa 

Pa§a ko§kiinde toplanmi§ bulunan viikela, Mabeyn biiyiikleri ve Enderun hademesi 

ko§u§uyorlar ve «Yaldizli Kapi» denilen ucuncii kapi oniinde dizilerek selam 

resmine hazirlamyorlar . 

sirada Sadrazam Talat Pa§a da gelmi§ ve durumu goriince «fena oluyorum!» diye 

htingiir hiingiir aglamaya ba§lami§tir. 

Altmci Mehmed Vahidiiddin, Mabeyn Ba§katibinin tabiriyle «gayet vekarli», 

arkasmda Enver Pa§a, kapidan giriyor ve Bagdat ko§kiine dogru yiiriimeye ba§liyor. 

sirada oyle bir hadise oluyor ki, Vahidiiddin ' in hiikiimet ve saray erkanma 

kar§i padi§ah sifatiyle ilk sozii soylemesine vesile te§kil ediyor: 

«— Bu bir felaket!» 

Evet; Sultan Vahidiiddin ' in hiikiimet ve saray erkanma kar§i soyledigi ilk soz 

budur : 

«— Bu bir felaket!» 

Bu soz §u vesileyle soyleniyor: 

Padi§ah romatizmadan mustarip. Yol yiiriirken zahmet gekmekte ve daima baston 

kullanmakta . . . Tarn Bagdat ko§kiine dogru yiiriirken istirap ayaklarmi halkaliyor 

ve yeni Sultan yanindakilerden bastonu istiyor: 

— Qengelkoyiinde, ko§kte kaldi, unutuldu! 
Diyorlar . 

Vahidiiddin bu cevabi almca herkese kar§i duygusunu haykiriyor: 

«— Bu bir felaket!» 

Ali Fuad Tiirkgeldi: 

«— Bu suretle saray kapismdan igeri adim atmca ilk tefevviih ettigi (soyledigi) 

soz felaket lafzi oldu. Biitiin zaman-i saltanati da felaketle gegti. Bir felaket 

de o giin sabaha kar§i Topkapi saraymm sum ittisalinde (biti§iginde) bulunan 

hamamdan harft (yangm) zuhuru olmu§tur ki, harem dairelerine sirayet eder 

endi§esiyle hayli tela§ edilmi§tir.» 

Romatizmali Padi§ahm Qengelkoyiindeki veliahtlik ko§kiinde unutulan baston 

hikayesi, nazarimizda gayet ince bir ilahi tecellidir; ve remz halinde, onun, 

kendisine hicbir dayanak bulamayacagma, hatta elinde farzettigi dayanaklardan 

da mahrum kalacagma delildir. 

Vahidiiddin romatizma sizilari iginde ayaklarmi zahmetle sure sure Bagdat 

ko§kiine variyor ve orada bir miiddet dinlenip hususi surette eski sadrazam Tevfik 

ve Damad Ferid Pa§alari kabul ediyor. Oradan «Hirka-i Saadet» dairesine gegip 

ziyaret vazifesini yerine getiriyor. Saat 11 sularmda yanmda yeni Veliahd 

Abdiilmecid Efendi oldugu halde «Bab-iis-Saade» oniine gelip an'ane icabi, orada 

kurulu bulunan taht'a gikiyor. 



Etrafinda, turlu serpu§lar altinda ve kiliklar oniinde, topyekun memleket 
temsilcileri . . . Fesli §ehzadeler, sarikli ve ciibbeli ilmiyye ricali, kalpakli ve 
iiniformali askeri erkan, sirmali miilkiye iinif ormalari, katran rengi ruhani reis 
libaslari Uzaklardan gokmek iizere bulunan imparatorlugun iflasmi ilan 
edercesine atilan cuius toplari... Herkes biy'at merasimine hazir; kaynagimizm 
sahibi Mabeyn Ba§katibi Fuad Tiirkgeldi de, usul geregince taht'in arkasinda. . . 
Eskiden el tutularak yapilirken sonradan sacak optiirmek suretiyle yerine 
getirilmeye ba§lanan biy'at merasimi ba§lamak iizere... Muayedelerde de oldugu 
gibi sagak tutma i§i ba§mabeyincilere ait oldugu igin, Sadrazam Talat pa§a 
«Serkarin» Tevfik Beyi hazirlami§ bulunuyor. Tevfik Bey tarn i§ine ba§layacagi 
anda Sultan Vahidiiddin ' in taht iistiinden sesi duyuluyor: 

«— Tevfik Bey miiddet-i medide (uzun miiddet) biraderimin sagagini tutmu§ oldugu 
cihetle miiteessir olur. Bu vazifeyi ikinci Mabeyinci Niizhet Bey 
yerine getirsin!» 

Herkes donup kaliyor. Zira artik i§inde de kalmayacagi anla§ilan Tevfik Bey bir 
ittihat ve Terakki ajamdir, bu sifatla eski Padi§ahin yakimna verilmi§tir; 
cuius anindan itibaren vazifesinden uzakla§tirilmakla, yeni Padi§ahin yepyeni 
bir iradeyle i§e ba?ladigim gostermeye vesile olmaktadir. 

Vahidiiddin ' i giinahi kadar sevmemi§ olan Talat 'in gozleri Enver'i ariyor ve sanki 
soruyor: — Bu adamla i§imiz nereye varacak? Evvelce de i§aret ettigimiz gibi, 
Abdiilmecid ' in 23'iincii evladi, sirayla saltanat siiren dort oglunun en kiigiigii ve 
sonuncusu, Osmanli padi§ahlarinin da 36'ncisi ve sonuncusu, 24 de biten Osmanli 
halif elerinin 23 iinciisii ve yine sonuncusu (ondan sonra Halifeyi hilafet 
§artlanna malik goremeyiz) Sultan 6. Mehmed Vahidiiddin, 58'inci omiir yilmda, 
Biiyiik Harbin 5'inci ve son senesinde, her §eyin bitmesine 3 - 4 ay kala, 
imparatorlugun gokii§ii kapkara bir fecr halinde Tiirkiye ufuklarmi siyaha 
boyarken Osmanli tahtma gegmi§, etraf mdakilere ibret ve deh§etle bakiyor. 
i§te Vahidiiddin ' in ba§ma ne geldiyse bu taht 'a ve boyle bir zamanda gecmek 
yiiziinden geldigine gore, asirlarm hesabmi onun memur bulundugu tek ana sokan 
bir hengamede Vahidiiddin ne yapmaliydi; tahti kabul etmeli miydi, yoksa 
Qengelkoytindeki ko§kiine gekilip salhanede bogazlayacaklari vatanin gigliklarma 
kulaklarmi mi tikamaliydi? 

Bu suali vazedecek, §imdiye kadar en kiigiik bir insaf bile gikmami§tir ve 6. 
Mehmed Vahidiiddin mes'elesinin ba§ anahtari bu sualdir. 

Asil vatan hainligi ve firariligi, onun tahti kabul etmemesiyle viicut bulurdu. 
Ba§katibinin «cin fikirli» diye vasif landirdigi Vahidiiddin gibi bir zeka, her 
§eyi bile bile bu makami kabul ettigine gore, daha ilk adimmda vaziyeti 
kahramancadir . Ondan sonraki hareketlerinin bu kahramanligi muhafaza edip 
etmedigine gelince, onlari sirasiyle yerlerinde gorecek ve bu, prensipte ilk 
kahramanligm nerelere kadar dii§tiigiinii veya giktigini kestirecegiz . 
Bazi kahramanliklar vardir ki, kotiiliik iginde ve kotiiliige mukavemet ve onun 
gilesini gekme derecesiyle, iyilik iginde ve iyilikten istifade ve onu biiyiiten 
hamlesine nispetle kiyaslanamayacak kadar iistiindiir. 

Eserimizin ba§mdaki «vatan haini degil, biiyiik vatan dostu» §eklindeki pe§in 
hiikme ragmen bu mevzuda ne kadar hakikat taraflisi oldugumuz goriilecektir . 
Simdi onu ciilus anindan ba§layarak takip edelim: 

ilk hareketi, saraydaki adamlarmi muhitinden uzakla§tirmak suretiyle 
ittihatgilari tokatlamak olan Padi§ah, Fuad Tiirkgeldi ' nin iddiasma gore 
sonradan kendisine §6yle demi§: 

«— Ben o giin sagagi Tevfik Beye tutturacaktim; fakat Veliaht gok israr 
ettiginden ilk giiniinden aramizda bir ihtilaf zuhur etmesin diye tutturmadim! » 
Memlekete hakim ve gozii kara bir partiye kar§i yaptigi hareketin bir nevi tevili 
makammdaki ve ittihatgilara duyurulmak igin takmilan bu siyasi edayi, oldugu 
gibi kabul etmek igin son derece safdil olmak lazimdir. 

«Hirka-i Saadet» oniinde ve eski Padi§ahm tabutu kar§ismda muzika galmmayip, 
yeni Padi§ah «Bab-iis-Saade»den gikarken hassa hademesince alki§lanmasi 
gerekirken, aksi yapiliyor ve biy'at merasiminin sonuna kadar muzika galimyor. 
Bu halleri «eski adetleri bilen kalmadigmdan» diye tefsir eden Ba§katip, 
biy'atin de yeni moda icabi, elverilerek degil, muayedelerde oldugu gibi sagak 
Opiilerek cereyan ettigini tespit ediyor. 



Yine eski adet, Padi§ahlarin seleflerine ait cenaze namazim kildiktan sonra 
doniip saraya gekilmelerini gerektirdigi halde, Sultan Vahidiiddin cenazeyi Eyiib'e 
kadar takip ediyor ve duasmda hazir 
bulunuyor . 

Vahidiiddin Eyiib'ten donii§iinde yine Topkapi Sarayina geliyor ve oradan Sogtitlii 
yatma binerek Dolmabahge Sarayi rihtimma gikiyor. Rihtimda, Eyiib'ten bir 
istimbotla dogru Dolmabahgeye gitmi§ ve iki saf halinde yeni Padi§ahi beklemeye 
ba§lami§ olan «bendegan— kullar» takimi. . . 

Biraz sonra, evet, memlekete hakim ve gozii kara, fakat son vaziyetler yiiziinden 
millet nazarmda mahkiim ve siingiisii dii§iik Partinin eleba?ilarmdan Talat Pa§a 
saraya geliyor ve devlet reisligindeki degi§iklik sebebiyle ve usulen ( ! ) 
istifasim Hiinkara takdim ediyor. 

Yeni Padi§ahm ilk iradesi, Sadrazam ve kabine azasini yerlerinde tutmak, cuius 
hatti miisveddesinin tanzimine Talat Pa§ayi memur etmek ve onlari iki gun sonra 
(Cumartesi giinii) daha geni§ bir konu§ma igin saraya davet etmek oldu. 
Padi§ahm hususi doktoru Miralay Re§at Bey vasitasiyle de Mabeyn Ba§katibi Ali 
Fuad Tiirkgeldi ' ye yerinde alikonuldugu bildirildi. 

Cumartesi giinii saraya gelip huzura kabul edilen ve bir hayli zaman huzurda 
kaldiktan sonra cikan Talat Pa§a, Viikela odasinda, yeni Padi§ahin sagagi 
tutturmamak suretiyle yakmligmdan attigi, hiikiimet ajani Tevfik Beyle 
konu§urken odaya Ba§katib Fuad Tiirkgeldi giriyor. Talat Pa§a ona diyor ki : 
— . Hiinkar, Ba§mabeyincilige eski nazirlardan Mustafa Re§id Pa§ayi getirmek 
istediyse de ben eski «Serkarin» Lutfi Beyin tayinini arz ve istirham ettim ve 
beni kirmadilar. Siz de makammizda ipka olundunuz. Tevfik Bey ise ayan 
azaligma tayin edilecektir. 

Boylece ilk i§ olarak ittihatgilarm adamini saraydan uzakla§tiran Hiinkar, aym 
mevzuda yine onlarin istirhammi kabul etmekle, hareketindeki sertligi biraz 
yumu§atmi§ ve ittihatgilara kuciik bir taviz vermi§ oluyor. Bu tavir, Vahidiiddin 
hesabma, kiigiik bir ihtiyat payi muhafaza etmek ve agirligmi yava§ yava§ 
hissettirmek politikasmdan ba§ka bir §eye yorulamaz. Ne care ki, birkac ay 
sonra vatani dii§man istilasma terkedip kacacak olan bu adamlara hakim olabilmek 
ve dizginlerini ele alabilmek igin vakit gok gegtir ve artik olan olmu§tur. 
Yeni hiikiimdar Talat Pa§adan sonra Ba§katibini kabul ediyor ve Ba§mabeyincilige 
getirilen Lutfi Simavi Bey hakkmda ona §6yle dert yaniyor: 

«— Sadrazam Pa§a Lutfi Beyi tercih eyledi. Liitfi Bey biraz garpli (alafranga) 
ise de biz seninle onun garpliligini tadil ederiz.» 

Bu soz de Vahidiiddin ' in garplilik taslayanlara kar§i §ahsiyetgi durumunu 
gosterir . 

Ciilusunun ilk giinlerinde Zat-i §ahane, kar§ismda Ba§katibi, yazi masasma 
egilmi§, evrak incelerken, birden yere «gat;> diye bir §ey dii§iiyor. Ba§katip 
hayretle goriiyor ki, bu, biiyiik boylu, dolu bir tabanca... Vahidiiddin egilip 
tabancayi yerden aliyor ve tozunu iifleyip cebine koyuyor. Biiyiik bir kaza 
atlatildigmdan dolayi, hissettirmeksizin, hayli tela§a dti§en Ba§katip, asil 
dikkat edilecek noktamn farkmda degildir. Yeni Sultan, imparatorlugundan 
Sahsma kadar her §eyi sahipsiz ve miidafaasiz gormekte ve bu duygusunu, her an 
iizerinde gezdirdigi silahla belli etmektedir. 

Bu ilk (enerji) ve §ahsiyet ifadesine benzer hareketlerden sonra 6, Mehmed 
Vahidiiddin, hiikiimete, saltanat makammin ilk (dikta) sini yoneltiyor- zamana 
kadar kararnamelerin altini sorumlu nazir ile Sadrazam imza eder ve onlarin 
altma Padi§ah tasdik imzasim atarken, Vahidiiddin, Padi§ahlari tabi mevkiine 
koyar gibi gordiigii bu §ekli degi§tiriyor ve bundan boyle imzasim kararnamelerin 
altma degil tepesine atacagmi Babialiye bildiriyor: 

«— Benim imzam kararnamelerin balasma vaz edilmek lazim gelir. Sadrazami bulun 
da badema o suretle imza edecegimi soyleyin!» 

Sadrazam buna razi oluyorsa da Meclis-i Mebusan Reisi bu §ekli kanuna aykiri 
buluyor ve Talat Pa§a, Avrupaya gider ayak, Ba§katibe vaziyeti bildiriyor: 
«— imza-yi Hiimayiinun bu §ekilde vaz'ina arkada§lar itiraz ediyorlar. Ben 
gittikten sonra Zati Sahane'ye zemin-i miinasipte arzediniz!» 

Keyfiyet Sultana arzediliyor; fakat §ahsiyet ve makam haysiyetine bagli bu nazik 
mes'elede bir kere giki§ yapildiktan sonra geri doniilemez. «— Asla!» 



Diye cevap veriyor Sultan ve o sirada Sadrazam Vekili bulunan Enver Pa§ayi 

gagirtip vaziyeti kabul ettiriyor ve imza-yi Humayununu kararnamelerin tepesine 

atmakta devam ediyor. 

Babiali'ye ismarlanan cuius hatti miisveddesi Ba§katiplige geliyor ve Hiinkara 

sunuluyor. Htinkar bu hatti enine boyuna inceledikten sonra Ba§katibi gagiriyor 

ve miisveddeyi umumi gizgileriyle begendigini, yalmz bazi eksikler gordugiinu, 

onlari kur§un kalemle miisvedde iizerinde i§aretledigini, hattin bu ilavelere gore 

yazilmasi gerektigini soyliiyor ve : 

«— Sadrazamin miitalaasmi almak iizere Babiali'ye gidiniz!.» 

Emrini veriyor. 

«Hatt-i Humayun»a eklenmesi istenen noktalar, bizzat Sultamn ibareleriyle 

§unlardir . 

1 — Adab-i hakkiye-i Islamiye ve haysiyet-i Osmaniyenin muhaf azasma ihtimam 
kilinmasi. . . (Gergek islam olgiileri ve Osmanlilik haysiyetinin korunmasma 
himmet gosterilmesi) . . . 

2 — Tevzi-i adalet ve takrir-i emn ve inzibat hususunda teayid-i mesai ve gayret 
edilmesi... (Adalet dagitimi ve emniyet ve nizami yerle§tirme hususundaki 
gali§malann arttinlmasi) . . . 

3 — Gala-yi es'ar sebebiyle ahalinin dugar oldugu ihtiyag ve zaruretin defi igin 
tedabir-i seria ve miiessire ittihaz olunmasi... (Pahalilik sebebiyle ahalinin 
du§tugu ihtiyag ve zaruretin giderilmesi igin hizli ve tesirli tedbirler 
alinmasi ) . . . 

4 — istihsalat-i memleketin tezyidi esbabimn istikmal kilinmasi. . . (Memleket 
verimlerini gogaltacak garelerin tamamlanmasi ) ... 

5 — Miicrimin-i siyasiyeden mahpus veya muvakkaten menfi bulunanlarm af f i . . . 
(Politika suglularmdan hapiste veya gegici olarak siirgiinde bulunanlarm 

bagi§lanmasi ) . . . 

6 — Ceraim-i adiye esbabmdan siilsan-i miiddet-i cezaiyelerini ikmal edenlerin 
itlaki... (Adi curiam hiikiimliilerinden ceza miiddetinin iigte ikisini bitirmi§ 
olanlarm saliverilmesi ) . 

7 — Menatik-i harbiyeden maade mahallerde muamele-s orfiyye icrasmdan sarf-i 
nazarla umur-u cezaiyenin mehakime §evki... (Harp mintikalan di?indaki 
yerlerden Orfi idarenin kaldinlmasi ve ceza i§lerinin sivil mahkemelerde 
goriilmesi ) . . . 

8 — Hukuk-u umumiyeye miiteallik olup kuvve-i te§riiyenin tasdikine vabeste 
bulunan kararnamelerin ve umur-u maliyeye miiteallik mukarreratm akab-i ictimada 
Hey'et-i Te§riiyeye teblig kilinmasi. . . (Umumi haklara ait olup meclislerin 
tasdikine bagli bulunan kararnamelerle mail i§ler iizerindeki kararlarm ilk 
toplantilarmda meclislere bildirilmesi ) . . . 

9 — Memurin ve mtistahdemin-i devletin evsaf-i kanuniyeyi haiz erbab-i iffet ve 
istikametten intihabma itina olunmasi... (Devlet memur ve mustahdemlerinin 
kanuni vasif ve §artlar iginde dogru ve namuslu kimselerden segilmesine dikkat 
gosterilmesi) . . . 

10 — Memurinin esbab-i kanuniye mevcut olmadikga azil ve tebdilleri cihetine 
gidilmemesi . . . (Memurlarm kanunda yazili sebepler di§mda i§lerinden 
atilmamalari ve degi§tirilmemeleri ) . . . 

Sadrazam, Kabine asasmi toplayip Have maddeleri gosteriyor. Birinci ve iigiincii 
maddeleri aynen kabul ediyorlar. Be§inci maddedeki siyasi suglarm affmi umumi 
mahiyette olursa Meclisten gegirmek gerektigini one siirerek hususi af §ekline 
geviriyorlar . Yedinci maddeyi ayni manada, kiigiik bir degi§iklige ugratiyor, 
sekizinci ve dokuzuncu maddeleri de esasen tabii bulup sanki aksi yapiliyormu§ 
gibi belirtilmesini uygun bulmuyorlar. 

Bu arada Talat Pa§aya, yeni Padi§aha kar§i hiikiimet haysiyetinden fedakarlik 
gosteriyormu§ gibi bir tavir aliyorlar ve saraya bizzat gidip itirazlari Hiinkara 
izah ve kabul ettirmesini istiyorlar. Talat Pa§anm gozleri doluyor, mukabelesi 
de «isterseniz §imdi gider, istifa ederim!» oluyor. Razi olmuyorlar, vaziyeti 
Ba§katibin arzetmesine karar veriyorlar. 

Vahidiiddin, Meclis toplanti halinde olmadikga ek tahsisat istenmiyecegine ve 
«Kanun-u Esasi» di§i hiikiimler ne§redilmeyecegine dair Sadrazamdan §ahsen soz 
almak §artiyle degi§iklikleri kabul ediyor, boylece ittihatgilarm keyfi 
hareketine kar§i ilk barikat kurulmu§ oluyor ve yeni Padi§ahm, din, ahlak, 



adalet, irade ve siyaset bakimlarindan ustun bir anlayis ve sahsiyet belirtici 
«Hatt-i Htimayun»u, o felaket yilinda, geg kalmis bir lsik gibi pirildayip 
soniiyor . 

YENI PADI§AH HUZURUNDA 

Veliaht Vahidiiddin Efendiye Almanya seyahatinde refakat eden Mustafa Kemal 
Pasa'nin (Karlsbad)da tedavideyken yaveri Cevat Abbas'tan aldigi telgraf iizerine 
istanbul'a geldigini ve bu defa Sultan Vahidiiddin ile karsilasmak iizere saraydan 
gun istedigini ve aldigini kaydetmis ve oradan cuius merasimine gecerek bu 
sahneyi ileriye birakmistik. Sirasi geldi: 

Mustafa Kemal Pasa'nin istanbul'a gelmeden Sultan Resad'm Slum ve Sultan 
Vahidiiddin ' in cuius haberini alinca saraya cektigi bir tebrik telgraf 1 vardir 
ki, onun Vahidiiddin iizerindeki biitiin goriis ve kiymet hiikmiinii belirtir. Aynen: 
«Ef endimizin tahta ciiluslari, bendenizde vatanimizm saadet ve selameti nokta-i 
nazarmdan fevkalade iimitler tevlit etti. Sultan-i merhumun ziya-i ebedisinden 
miiteessir olmakla beraber, vatanm, milletin, ordunun bazice (oyuncak) olmaktan 
halas edilecegi kanaat-i tammesi, tesir-i vakn tadil eylemistir. Ubudiyet 
(kulluk) ve tazmimat-i gakeranemin (kolece saygimm) Zat-i Sahaneye arzini rica 
ederim. 

19 Temmuz 1918 
Ordu Kumandam 
Mustafa KEMAL. » 

Mustafa Kemal Pasa'nin yeni Padisah huzurundaki tavrini yine kendi agzmdan 
dinleyelim: 

«Seyahat arkadasim, Veliahd Vahidiiddinle bir-kag ay miifarakattan sonra, yeni 
Padisah Vahidiiddin ' in salonuna Naci Pasa delaletiyle girdim. Bu andaki 
tahassiislerimi soyle izah edebilirim: Tabt ' a oturmadan evvel gok seyleri gok 
acik goriistiigiimiiz ve benim biitiin nokta-i nazarlarima tasdikkar mukabelelerde 
bulunan bu zat, acaba hiikiimdar olduktan sonra benim aym tarzda gortismekligime 
miisaade eder mi ve aym mukabelelerde bulunur mu? Bunda miitereddittim- iste 
Padisah Vahidiiddin ile bu tereddiit iginde karsi karsiya geldik. 
Beni 50k nazik kabul ettigini soylemeliyim. Veliahdligi zamamnda oldugundan 
daha fazla miiltefitti. Oturdu, bana da karsismda yer gosterdi ve aramizdaki 
tabure iizerinde bulunan sigaraliktan bir sigara alip verdi, kendisi de bir 
sigara aldi ve yaktigi kibriti bana uzatti. Bu tavirdan gok iimitvar oldum. 
Evvela kendisini miinasip bir lisanla tebrik ettim. Sonra gok miihim bir anda 
Osmanli taht'im isgal etmis oldugunu izah ederken, dedim ki : 

— Seyahatimiz esnasmda biitiin fikirlerimi gok agik lisanla soylemistim. Bu 
dakikada aym tarzda goriismekligime miisaade buyurulur mu?.. 

— Hay, hay! . . . Dedi . 

intizar ediyordum. Uzun miitalaalarim iginde esas nokta suydu: 

— Derakab Baskumandanligi bizzat uhdenize aliniz, kendinize vekil degil, bir 
Erkani Harbiye Reisi tayin ediniz! Her seyden evvel orduya sahip ve hakim olmak 
lazimdir. Ancak ondan sonra dtisiintilecek miinasip kararlar tatbik olunabilir! 
Vahidiiddin bu teklifim iizerine tipki kendini ilk defa Veliahd iken ikamet ettigi 
sarayda gordiigiim vakit oldugu gibi, gozlerini kapadi ve az sonra su cevabi 
verdi : 

.— Sizin gibi diisiinen baska riiesa-yi askeriye var midir? 

— Vardir! Dedim. 

— Diisiinelim. . . 
Dedi . 

Miikalememiz kendiliginden miinkati olmustu. 

izin aldim. 

Birkag gun sonraydi. Naci Pasa, Padisahm beni izzet Pasa ile beraber kabul 

etmek hususundaki iradesini teblig etti. 

ikimiz Vahidiiddin ' in huzurundayiz . Ben bu daveti, aym fikir ve miitalaa iizerine 

ikimizi birden dinlemek arzusunda bulunmus olmasiyla tefsir ediyordum. 

Konustugumuz esnada bu nokta-i nazarimi takibe galistimsa da, miikalemeyi umumi 

mevzulardan gikarmaya muvaffak olamadim. Vahidiiddin gok ih-tiyatkar tavirliydi- 

Nihayet neticesiz bir miilakatla padisahm yanindan ayrildik. 



Giinler gecti, tekrar yalniz olarak Padi§ahla goru§mek istedim. Beni bu sefer de 
kabul etti. Ben ilk nokta-i nazarimda musir gorunen bir adam tavriyle, belki de 
mukaddemesiz aym vadide konu§maya ba§ladim. Vahiduddin seri bir intikal ile 
bana cevap verdi : — Pa§a, ben her §eyden evvel Istanbul halkini doyurmak 
mecburiyetindeyim. Istanbul halki actir. Bunu temin etmedikce, almacak her 
tedbir isabetsiz olur. 

Bu cumlenin nihayetinde Zat-i §ahane gozlerini Kapadi . Ben tilki tabiatinde her 
entrikamn her §ahidi oldugum yiizlerce misallerinden biri bulunduguma biiyiik 
teessiirle kaani oldum. Du§undugum §u idi : Zati §ahane evvela Istanbul halkini 
kazanmak istiyor, kendisinin te§ebbusat-i zatiyesi icin kuvvet ve istinat 
noktasim burada ariyor. Fakat yine du§undum ki, §erait-i umumiye lslah 
edilmedikge politikacilik nokta-i nazarindan dogru olsa bile, bu arzunun temini 
kabil olabilir miydi?» 

Acikca bellidir ki, Dunya Harbinin Osmanli imparatorlugu ve Turk ordusu 
bakimlanndan cokii§ devresinde Mustafa Kemal Pa§anm biricik muradi, 
Vahiduddin 'i dogrudan dogruya ordunun ba?ina gecirmek ve kendisini de ona Genel 
Kurmay Ba§kani tayin ettirmektir. 

Fakat Sultan Vahiduddin ' in Mustafa Kemal Pa§adaki emeli sezmesi, i§i §ahis 
planimn iistiinde ve halk capinda ele almasi ve buna ragmen muhatabina nazik 
davranmakta devam etmesi iizerine, Pa§a, Padi§aha itiraz etmeye kadar gidiyor 
i§te kendi lisaniyle Vahiduddin 'e mukabelesi: «— Cok dogru du§uniiyorsunuz . Fakat 
Istanbul halkini doyurmak icin almmasi lazim gelen tedbir ve te§ebbusler, Zat-i 
§ahanenizi butiin memleketi kurtarmak igin alinmasi lazim gelen mubrem 
(zorlayici) ve miistacel tedbirlere tevessiil etmekten menedemez. Heyet-i 
umumiyenin selametini temin edecek mesai (gali§malar) ancak makinenin hey'et-i 
umumiyesinin i§lemesiyle mumkun olur.» 

Bundan sonra Mustafa Kemal Pa§a, Sultana soylediklerinin dogru olduguna 
inandigini, ancak boyle hareket edilirse bir neticeye varmanin mumkun 
olabilecegini haber veriyor ve sozleri fazla telakki edilse bile soylemege 
mecbur oldugu kaydiyle diyor ki : 

«— Yeni Padi§ahin mebde-i hareketi (i§ ba§langici) kuvvete tesahup etmek 
olmalidir. Devleti, milleti ve butiin menfaatleri mudafaa eden kuvvet, ba§kasimn 
elinde bulundukga sizin padi§ahliginiz dahi lafzi (sozde padi§ahlik) olmaktan 
kurtulamaz ! » 

Vahiduddin 'i butiin kuvvetleri eline almaya ve her §eye hakim olmaya, ondan sonra 
da Mustafa Kemal Pa§ayla elele cali§maya davet eden bu sozlere padi§ahm verdigi 
cevap son derece kapali ve bir o kadar da manalidir. 
Mustafa Kemal Pa§adan naklederek bildiriyoruz : 
«Padi§ahm verdigi cevaba §u ciimle kari§ti: 

— Ben icabeden §eyleri Talat ve Enver Pa§a Hazretleriyle gorii§tiim! 
Bunu soyleyen zat, daha birkag ay evvel, Veliahtligmda Talat ve Enver 
Pa§alardan miiteneffir (tiksinici) oldugunu anlatan ve bu adamlarm memleketi 
mahvolmaktan ba§ka bir neticeye isal etmesi (vardirmasi) mumkun olmayan 
hareketlerini tenkid eden Vahiduddin ' di . §imdi Padi§ah ve Halife Vahiduddin, bu 
zevatla gorii§mii§, memleketin selameti igin icabeden tedbirleri almi§ 
bulunuyor... Vahiduddin demek istiyordu ki : 

— Siz vazife ve selahiyetiniz fevkinde benimle laubalilik mi etmek istiyorsunuz? 
Bu maksadi anladiktan sonra, Vahiduddin ' in kar§ismda benim vicdani vazifem 
hitam bulmu§tu. Ayaga kalktim. Miisaade talep ettim. Gozlerini kapadi ve hie bir 
kelime telaffuz etmeksizin elini uzatti.» 

Hig bir kiymet hiikmii koymaksizm aynen Mustafa Kemal Pa§anm lisanmdan 
naklettigimiz bu tablodan sonra sozii yine kendisine verelim: 

«Salondan giktigim vakit, Naci Pa§a gozlerimdeki teessiirii okumu§ gibi goriindii. 
Kelime teati etmeden uzakla§tim. Perapalastaki daireme geldim ve dii§iinmege 
ba§ladim. Haci zannettigimiz zatin ziri-bagalde (egerin altinda) hagi gikmi§ti. 
Artik ba§ka bir §ey aramak lazimdi. Birkag gun daha gecti. Vakitsiz kimseyi 
iirkiitmek istemedigimden, Cuma selamlik merasiminde, Yildizin Sultan Hamid yapisi 
camiinde ben de ordu kumandani sifatiyle ispat-i viicut etmekteydim. Bir gun 
namazdan evveldi, bir salonda Ba§kumandan Vekili Enver Pa§a, izzet Pa§a, Vehip 
Pa§a, Balkan muharebesini idare etmi§ biiyiik kumandanlarla beraber namaz vaktini 



bekliyorduk. Namazdan sonra Naci Pa§a, Zat-i §ahanenin, hususi salonunda beni 
gormek istedigini bildirdi. 

— Yalniz midir? 

— Hayir! Yaninda iki alman generali var ! . . 

— Rica ederim, onlar giktiktan sonra Zat-i §ahane ile ben yalniz goru§eyim. 

— Ben de bu noktayi takdir ettim. Birkac defa vukubulan iradelerine munasip 
cevaplar verdim. Fakat anliyorum ki, sizi bu generallerin yaninda kabul etmek 
istemekte musirdir. 

— Miimkiinse bir daha te§ebbiis ediniz. 

Naci Pa§a elinden geleni yapti ve hatta padi§ahm kulagma: «Generaller 
gittikten sonra kabul etmeniz miinasiptir» dahi demi§. bilakis onlar orada iken 
gelmekligimi soyleyince, Naci Pa§a bunda bir maksad-i mahsus olacagma zahip 
olarak bunu bana anlatti. 

Vahidiiddin ' in yanma girdim. Ne nazik, ne takdirkar bir Padi§ah! Heniiz ayakta 
iken, Alman generalleri kar§ismda kisa bir nutuk soyledi. Bu sefer sozleri 
acikti: (Qok takdir ve emniyet ettigim bir kumandan ! ) diye ve bu sozleri ile 
beni onlara tanitiyordu- 

Oturduk, dedi-ki: (Sizi Suriye kumandam tayin ettim- Oradaki vaziyetler 
ehemmiyet kesbetmi§; oraya gitmekliginiz lazimdir. Sizden talebim §udur: 
taraflari dii§man eline gecirtmiyeceksiniz ! . . Verdigim vazifeyi muvaf f akiyetle 
ifa edeceginizden eminim. Derhal o hattaya (kit'aya) hareket etmelisiniz ! ) 
Ve Mustafa Kemal Pa§a, Vahidiiddin ile Padi§ahligmm ba§mda ancak bu kadar 
temas imkani bulduktan ve Hiinkar iizerindeki niifuz tecriibesini sadece bu noktaya 
kadar yiiriitebildikten sonra, merkezden uzakla§tirilmi§ ve bir nevi harcanma 
noktasma gonderilmi§ olmanin zehabi icinde Suriyeye gidiyor. 

YENI PADI§AHIN KILIQ ALAYI 

Sultan Vahidiiddin taht'a ciki§mdan kisa bir miiddet sonra, 31 Agustos 1918 
tarihinde adet geregince, Eyiibsultanda kilig ku§aniyor. 

Fakat Vahidiiddin ' in kilic ku§anma hadisesi hayli geki§meli... Son bir iki 
padi§ahin kiliglarim bulandiranlar §eyhulislamlar oldugu halde, yeni Padi§ah 
Musa Kazim Efendiyi istemiyor. Acaba mason veya ittihatci oldugundan mi, neden, 
mechul... Bu vazifeyi vaktiyle yapagelmi§ olan Mevlana torunlari gelebiler de 
uygun gorulmuyor. Zira Abdiilhamid Han 'in hal ' i zamaninda Qelebi Abdiilhalim 
Efendi Ulu Hakan ' a telgraf cekerek «Sen benim ecdadimm taktigi kilici ta§imaya 
layik degilsin!» diyecek kadar kiistahlik, nadanlik ve yahudi emellerine 
u§aklikta a§iriya gitmi§ ve Vahidiiddin ' de gayet hakli olarak celebilere giiven 
kalmami§tir . «Nakib-iil e§raf» dedikleri siniftan birinin de «Seyyid» veya 
«§erif» vasifli Peygamber nesliyle alakasi olmayinca ayrica tercihine liizum 
kalmiyor ve boylece kilici kimin ku§andiracagi bir mes'ele oluyor. Bereket 
versin ki, o siralarda §eyh Sunusi bir denizalti ile Bingazi'den Istanbul 'a 
gelmi§tir . 

— i§te en uygunu bu ! 

Diyorlar ve kilici takmak §erefini ona veriyorlar. gun erkenden §ehzadelerle 
damatlar saraya toplaniyor ve Sogiitlii yatma binip Eyiib ' e gidiyorlar. Zat-i 
§ahane de, on cifte saltanat kayigiyle, yaninda «yaver-i ekrem» izzet Pa§a ve 
ba§yaver Naci Bey, Eyiib'e gidiyor. ince ve kalin vapur diidiikleri, kilig alayina 
gikan yeni Hiikiimdari selamlamakta . . . Hiinkar, Eyiib iskelesinde kar§ilaniyor ve 
oradan Hazret-i Halidin tiirbesine kadar yaya yiiriiyerek tarn tiirbenin oniinde 
merasim noktasma geliyor. Biitiin ( saray, devlet ve hiikiimet ileri gelenleri 
orada... Meydanda «maiyyet-i seniyye» siivarileri saf halinde bekliyor ve atlar 
ki§niyor. Ve i§te §eyh Sunusi, tiirbenin oniinde «Hazine-i Hassa» kethiidasinin 
uzattigi kilici alip Hiinkarin beline takiyor. Dua ve tebrikler... 
Di§arida «at bin!» kumandasi ve Padi§ah dort atli arabasinda, Edirnekapisi 
istikametinde surlara dogru yol almakta... 

Edirnekapismda, istanbulun, §ehremini (Belediye reisi), yine adet icabi, §ehrin 
anahtarini Sultana takdim ediyor. 

Manzaraya bakan, Tiirkiyenin bir felaket iginde degil de, saadet deminde 
bulundugunu sanir. Nitekim Sadrazam Talat Pa§a, tarn Eyiib'den arabalara binildigi 
sirada Padi§ahin yanma gelip §u haberi vermi§tir: 



.— Qanakkaleden dii§man tayyareleri gegmi§... Istanbul 'a dogru geliyorlar . . . Bir 

tehlike olabilir. 

Sultan Vahidiiddin ' in giiliimsiyerek verdigi cevap: 

«— Onlar medeni insanlardir. Boyle dini bir merasim esnasmda taarruz etmezler!» 

Ve higbir tela§ eseri gostermiyor. 

Hiinkar, Fatih'in tiirbesi oniinde arabadan inip biiyiik ceddinin mezarmi ziyaret 

ediyor ve aym hareketi Qemberlita§ta, biiyiik babasi Sultan Mahmud'un sandukasi 

ba§inda da tekrarlayip Divanyolu boyunca ilerleyerek Topkapi Sarayma gidiyor. 

Kilig alayinm ertesi giinii, Hiinkar, Ba§katibine §6yle demektedir: 

«— Bu alay esnasmda Istanbul 'u fevkalade harap gordtim ve 50k iiziildiim.» 

Mabeyn Ba§katibinin tarn da mabeyinci ruhuna uygun cevabi : 

«— Harap olarak buldugunuz miilkiiniizii in§aallah mamur olarak goriirsiiniiz!» 

Ba§katip hatiralarmda bu konu§mayi kaydettikten sonra Have ediyor: 

«— Bu temenniyatim karin-i kabul olmadi.» (Bu dilegim Allah tarafmdan kabul 

edilmedi ) . . . 

Zavalli Sultan Vahidiiddin, ig ve di§iyle harap olarak teslim aldigi 

imparatorlugun gokii§iine birkag hafta kaldigini hisseder gibidir. kadar igli ve 

iizgiin . . . 

CAN gEKI§ME DEVRESI 

Vahidiiddin ' in taht'a oturdugu 1918 yili yaz mevsiminin ortasi ve sonu, ittifak 
devletleri ordularimn can geki§me devresidir. 

Yeni Padi§ah kilig ku§andiktan sonra gelmeye ba§layan cephe haberleri, Almanya, 
Avusturya ve Tiirkiye harp sahalarmda artik panik hiikiim siirmeye ba§ladigim 
gizleyemez mahiyettedir . Bu vaziyet kar§isinda millet inler ve halk iirperirken, 
devlet organlari iginde bir homurtu ve sizilti halinde ittihat ve Terakki 
rejimine ba§ kaldiri§ Ayan Meclisinde tecelli ediyor. Damat Ferid Pa§a, 
Qiiriiksulu Mahmud Pa§a, bir de eski ittihatgi ve §imdi muhalif ve her an donek 
me§hur Ahmed Riza, hiikiimet aleyhinde agizlarma geleni soylemeye ba§liyorlar. 
Bu vaziyette hiikiimet Ayan Meclisine kendi adamlarmdan bir grup sokup 
ekseriyeti elde tutmaya bakarken gosterdigi namzetlerin gogunu kabine azasi 
olarak one siirmek gibi abes derecesinde bir zaaftan kendisini kurtaramiyor . 
Fakat hadiselerdeki kotii cereyan oylesine birbirini kovaliyor ki,, 
dii§iiniilenlerden hig birini yerine getirmeye zaman ve ihtiyag kalmiyor ve 
iradeler meflug halde, mukadder akibeti beklemekten ba§ka bir tedbire akil 
erdirilemiyor . 

Vahidiiddin ' in, taht'a gikar gikmaz bir miiddet igin tahammtil gostermek kararmdan 
ba§ka bir §ey dii§iinebilmesine imkan olmayan ittihat ve Terakki Hiikiimeti 6z 
kadrosu ile de kopma ve birbirini suglama alametleri gostermekte . . . 
Mesela mason §eyhiilislam Musa Kazim Efendi, saraya her geli§inde, rastladigi her 
adama §6yle dert yanmaktadir: 

«— Ben neticeyi iyi gormiiyorum! Ah, §u i§in iginden az zararla gikabilsek». 
Bu mural sozlere dayanamayan Ba§mabeyinci Lutfi Bey nihayet dayanamiyor: 
«— . Bu sozleri, diyor; bize soyleyeceginize Meclis-i Viikelada soylesenize ! » 
Tarn o esnada Enver Pa§a huzurdan gikmi§, Ba§-mabeyincinin odasi Oniinden 
gegmektedir . 

Seyhiilislam, agik kapidan gegtigini gordiikleri Enver Pa§aya dogru elini uzatip 
§u cevabi veriyor: 

«— Evlad, soyliiyorum, soyliiyorum ama §u delikanliya soz anlatabiliyor muyuz? 
§eyhiilislam Efendi yine fetva vermeye ba§ladi, diyor !» 

Vaziyetin biitiin kotiiliigiiyle gokii§ten bir an, evvelki nezaket anini ihtar 
etmesine ragmen, Sultan Vahidiiddin, sarayla hiikiimet arasmdaki miinasebetlerde 
§ahsiyet ve hakimiyet prensiplerini her gun biraz daha kuvvetlendirmek 
metodundan fedakarlik gostermiyor. Mesela Sultan Re§ad devrinde «vtikela» 
kadrosunun ileri gelenleri, i§leri ve mes'eleleri olsun olmasm, izinsiz saraya 
gelip huzura gikarlar ve . aym tarzi Sultan Vahidiiddin'e kar§i da tatbik etmek 
isterlerken birdenbire §u emir kar§ismda api§ip kaliyorlar: 

«— Sadrazam ve Enver Pa§adan maadasi i§i olup da evvelden istizan etmedikge 
(izin almadikga) huzura kabul edilmeyeceklerdir . » 



Hatta bir gun Ayan Reisi Rifat Bey saraya gelip kabuliinu rica etmi§se de 
Padi§ah, me§guliyetinden bahsederek kendisini kabul etmemi§ ve Ayan Reisi 
istifaya gitmek istedigi halde Talat Pa§amn zoriyle yerinde kalmi§ti. 
sirada §ehzade Abdiirrahim Efendi, yeni Padi§ahm ciilusunu resmen bildirmek 
iizere Almanya ve Avusturya imparatorlariyle Bulgaristan Kralma gonderiliyor . 
Eski Sadrazam Tevfik Pa§a da beraber... Bunlar Sirkeci istasyonundan ayrilirken 
tepeden inme bir haber: 

— Bulgar cephesi goktii. Bulgar ordulari panik halinde geri gekiliyor! 
Bir de biitiin Istanbul ufuklarim yalayan bir §ayia: 

— Hariciye, Nafia, Dahiliye, Posta ve Telgraf Nazirlari istifa etmi§!... Kabine 
mu§kul durumda! . . . 

Bir gun sonra bir haber daha: 

— Bulgar Krali §ehzadeyi Sofya garmda kar§ilayip son vaziyet kar§ismda merasim 
yapilamadigi igin oziir dilemi§. 

ittifak cephesinde tarn bir «herc-u-merc» ve tek tek dize geli§... 

Alman ordulari Fransa topraklarmda, gittikge bozguna donen bir ric'at halinde; 

Suriyedeyse Mii§ir (Leyman) Pa§a kumandasi altmdaki ordular, ingilizlerin ani 

bir baskini neticesi tuzla buz olma vaziyetinde . . . 

Almanya ve Avusturya, Amerikaya ba§vurarak sulh istemekte, itilaf devletleri de 

buna «hayir!» cevabim vermekte... 

Zavalli Sultan Vahiduddin; onun, heniiz taht iizerinde gozlerini ugu§turmaya vakit 

bulamadan §ahit oldugu manzara budur. 

Almanya ve Avusturyamn sulha aracilik yapmasmi istedikleri Amerikadan 

aldiklari cevap: 

«— itilaf devletleri kendilerine harp ilan edenlerle sulh yapmayi kabul 

etmiyorlar ! » 

Kar§iligindan ibarettir. 

Rusyada komiinizma ve tarn bir ana-baba giinii . . . Fakat Almanya ve miittef iklerinin 

bu durumdan f aydalanmalarma imkan yok... Zira Dogu Avrupadan ba§ka her cephede 

yikilmi§ bulunuyorlar . Ustelik Almanya ve Avusturyada sosyalistler orduyu 

iginden de lif lif gozmekteler. 

Bu hal kar§isinda ruhi, ahlaki, idari, siyasi, iktisadi ve askeri tarn bir 

izmihlal tablosu gizen Tiirkiyeyi hayal edebilmek lazim... Koskoca 

imparatorlugunun iizerine asil yumrugu o yemi§ ve Cermon utopyasimn hazin 

macerasi Almanya di§i memleketlerde cereyan eder ve sonunda maglubiyete 

ugrarken, Tiirkiye, sadece 6z vatani iginde hayat hakkmi kabul ettirmeye gali§a 

gali§a her §eyini kaybetmi§tir . Tiirkiyeyi kuyruk diye takip goklere yiikseltmeyi 

taahhiit eden ugurtma, havada paramparga ve ate§ler iginde kaldigi zaman, zaten 

kuyruk diye bir §ey kalmami§ bulunmaktadir . 

i§te ittihat ve Terakki'nin Cermen iitopyasmdan daha mecnun hayali ve bu hayalin 

neticesi... Ve tarn netice anmda Osmanli tahtma gegen Padi§ahin talihsizlik 

derecesi ve istirabi. . . 

Vahiduddin ' in ilk anda elbette ki, deviremeyecegi ittihatgilar, di§aridan gelen 

riizgarla havada savrulmak mahkumiyetinde bulunuyorlar. 

Simdi ne olacak? Topyekun istifa edip bir kenara mi gekilecekler , yoksa bir 

kenara gekilip silinivermekle unutturulamaz suglari yiiziinden, bir ev gibi 

yaktiklari vatani birakip kagacaklar mi? 

Her §eyden evvel ilk i§leri istifa etmek veya onlara kar§i ilk i§, kendilerini 

istifaya davet etmek olmali degil mi? 

Sultan, Talat Pa§ayi, yeni Veliahd da Enver Pa§ayi istifaya zorladilar. 

Kabul ! . . . 

Fakat Tevfik Pa§anm reisligi altmda kurulacak yeni kabinede ittihatgilardan 

iki ki§inin, bilhassa Maliye Naziri Cavit Beyin bulunmasmi §art ko§uyorlar ve 

Talat Pa§a lisaniyle §u gerekgeyi one suriiyorlar: 

«— Cavit Bey muamelat ve taahhiidat-i maliyeye giri§mi§ oldugundan nereden ve ne 

suretle para bulunacagmi bilir. Halbuki harigten gelecek maliye naziri bu 

i§lere vakif olmadigmdan devlet bir de para sikmtisma dii§er; ahval bir kat 

daha kesb-i velkamet eder . » 

Yani demek istiyorlar ki : 

— Biz devleti batirdik; §imdi de hukumetten elimizi, etegimizi gekiyoruz! Fakat 
hig olmazsa §u diinya gapmda me§hur ve fevkalade becerikli Maliye Nazirimiz 



(Selanik donmesi Cavit Bey) yammzda kalsin da dumandan tereyagi gikaran mall 
ve iktisadl dehasiyle devletin para derdine merhem olmakta devam etsin... 
Bu fikrin iginde bir de akibetleri meghul ve pek vahlm olan ittihatgilarm, 
yeni hiikiimette nazik bir kopruba§i noktasini tutarak kendilerine destek 
aramalari taktigi var . . . 

Padi§ah bu teklife razi gibi duruyorsa da Tevfik Pa§a asla yana§miyor ve 
ittihatgilarm topyekun tasfiyeleri prensipini miidafaa ediyor. 

Tevfik Pa§a, kabinesini kurmak igin bir hafta ugra§iyor, geceli giindiizlii saraya 
gelip gidiyor ve Padi§ah ile aralarmdaki miinasebet o kadar mahrem tutuluyor ki, 
Mabeyinden hig kimse, hig bir §ey sezemiyor. 

Ba§katip Ali Fuat Tiirkgeldi; hemen biitiin saray esrarini ayaklari altina serilmi§ 
gormeye ali?an mabeyn havasmdaki bu bilgisizlikten o kadar hayrettedir ki, 
vaziyeti Sultan Vahidiiddin ' in karakteriyle izaha gali§maktan ba§ka gare bulamaz: 
«— Sultan Vahidiiddin ' in garip bir mizaci vardi . Bir takim hususatta ve ezciimle 
kabine tebeddiilatmda bazen her §eyi soyler, bazen de her §eyi ket-mederdi 

(gizlerdi) . Bazi kere dahi bir i§in evveliyati yerine neticesini soyleyip iki 
ucu bir araya getirilmedikge i§in mahiyeti anla§ilmazdi . » 

ILK KABINE VE MONDROS MUTAREKESi 

Sir saklamayi bilen bir padi§ah kar§ismda boylece api§iveren Mabeyn zekasi, 
birdenbire, «evveliyat dedigi sebep safhasini anlamadan, yeni Hiinkarm kurdugu 
ilk hiikiimet olarak, eski Bahriye Nazirlarmdan ve «Yaver-i Ekrem» izzet Pa?amn, 
Sadrazamliga getirildigini ve yeni kabineyi te§kile memur edildigini hayretle 
goriiyor . 

Ya, ne oldu Tevfik Pa§aya? 
Meghul ! . . 

siralarda Padi§ah, saltanat degi§ikligi dolayisiyle Mill! Meclisi toplantiya 
davet etmi§ ve Ba§katibinin ifadesiyle «ilk ve son defa olarak» Mecliste 
gorunmu§tur . Padi§ah bildirilerinin, Sadrazamligmdan beri Talat Pa§a tarafindan 
Meclise okunmasi adet olmu§tur. Bu defa da Hatti o okumu§, okuma bitince Sultan 
Vahidiiddin locasindan inmi§, gayet vekarli adimlar atarak kiirsiiye yuriimii§, 
gikmi§; ve §u ana kadar tipi ve hali iizerinde kaydettigimiz rivayetlere aykiri 
§ekilde, gozlerini yummaksizm ve ses tonunu du§iik tutmaksizm, «giir ve metin 
bir sesle» meb'uslara demi§tir ki : 

«— §er-i §erif (§eriat) ve Kanun-u Esasi (Anayasa) ahkamma riayet ve vatan ve 
millete sadakat edecegime yemin ettigim gibi, sizden de yemin talep ederim!» 
Bomba tesiri! . . Bir an, herkes donmu§ gibi! . . Boyle bir gokii§ aninda Padi§ah, 
artik modala§tirildigi gibi, millet tarafindan sadakat yeminine davet edilirken, 
kendilerini millet yerine koyanlardan da ayni yemini istiyor. Daha dogrusu, 
gergekte yeminin, kendilerini millet yerine koyanlara du§tugunii ve asil zuliim ve 
hak yikiciliginin onlar tarafindan gelmek ihtimalini ihtar ediyor! 
ittihatgilarm son giinlerindeki bu tablo Meclisin Qilgmca alki§lariyle kapanmi§ 
ve bir zamanlar ittihatgilarm gozbebegi ve Hanedanm can dii§mani, sadece §ahsi 
hirs ve menfaat du§kunii Ahmed Riza, son devrelerde ittihatgilarla arasi 
agildigi, onlardan bekledigini bulamadigi ve o yiizden Veliahtligmda 
Vahidiiddin'e kapilandigi igin Ayan Reisligine getirilmi§tir . Talat Pa§a da 
istifa etmi§ ve komitenin kolu kanadi kirilmi§ bulundugundan bu tayine kimsede 
itiraz mecali g6riilmemi§tir . 

izzet Pa§a; hiikiimeti te§kile memur kilmmca, birkag gun siiren hazirlik ve 
hususiyle Seyhiilislam mes'elesi iizerinde uzun geki§meler neticesi, nihayet 
kabinesini kurabildi. §eyhulislamliga Dagistanli Omer Hulusi Efendinin 
getirildigi yeni kabinede, dikkate deger isimler, Maliyede alikonulan Cavit 
Beyle, Dahiliyeye memur edilen Fethi Bey (Cumhuriyet dev-ruiin Fethi Okyar'i) ve 
Bahriyeye verilen Rauf Bey (Hamidiye kahramani Rauf Orbay)dan ibarettir. 
Sultan Vahidiiddin ' in, miitareke isteyen miittef iklerine uyarak harbi durdurma 
te§ebbusiine hiiviyeti bakimmdan miisait bir (transit - aktarma) hiikiimeti olarak 
kurdugu bu kadro ittihatgi bula§igi ve itilafgi kari§igi bir yamali bohga 
tecriibesidir ve felaketten sonra vatani igeriden ve di§aridan kurtarici bir rol 
oynamak giiciinde; degildir. 



izzet Pa?amn ilk i§i, zaten biricik memuriyeti icabi; itilaf devletlerinden 

miitareke istemek oldu. Bunun igin, Tiirkiye'de esir bulunan General (Tavskend), 

Tiirklere hayran geginen ruhu bakimmdan en uygun arabulucu sayildi ve i§ 

ingiltere Akdeniz Filosu Kumandanma havale edilerek miitareke §artlarini 

g6rii§menin kapisi agildi. 

Sultan, miitareke §artlarmi tespit etmek iizere birinci murahhasliga Damat Ferit 

Pa§anm tayin edilmesi dileginde bulunuyor. Fakat yeni Sadrazam bu dilege 

§iddetle kar§i koyuyor: 

«— Bu adam bir mecnundur; bu misillu veza-if-i miihimme kendisine nasil tevdi 

olunabilir?» 

Sultamn cevabi, Ferit Pa?amn bazi gulling fikirlere saplanan, idrak, vekar ve 

ciddiyetinden uzak bir insan oldugunu inkar etmeyici, fakat onu giidiimii kabil bir 

insan kabul edici mahiyettedir : 

«— Biz onu idare ederiz!» 

izzet Pa§a, Ferit Pa§ayla gorii§iip kendisine talimat vermek emrini aliyor ve Ayan 

dairesinde kar§ila§tigi Ferit Pa§anin, belki iyi niyetli, fakat gergekten 

giiliing, §u mukabelesi kar§isinda kaliyor: 

«— Devletin temamiyet-i miilkiyesi iizerine miitareke ahdini kabul ettiremezsem 

hemen bir sefine-i harbiye (harp gemisi) isteyip Londraya azimet ve ingiltere 

Krali ile miilakat ederek ve (ben senin babanin kadim dostu idim, arzularimm 

kabuliinii senden beklerim) diyerek teklif atimizi kabul ettiririm.» 

Bu (Don Ki§ot)vari davram§ kar§ismda izzet Pa§anin akli ba§indan gidiyor. 

Viikela hemen toplamp boyle bir insanin Tiirkiye temsilcisi olarak miitareke 

§artlarim gorii§mek iizere itilaf kuvvetleri nezdine gonderilmesine var 

kuvvetleriyle kar§i duruyorlar. 

Neticede Bahriye Naziri Rauf Beyin reisliginde bir hey ' et segiliyor ve miitareke 

§artlanmn gorii§iilecegi yer olarak tespit edilen Mondros'a gonderiliyor . 

Mondros yahut (Mudros), Limni adasinda bir limancik. 

Sultan Vahidiidin ' in, murahhaslara, bilhassa korumaya dikkat etmeleri gereken 

esaslar olarak dikte ettirdigi iki madde vardir: 

1 — Hilafet-i celile ve Saltanat-i Seniyye ve Hanedani Osmanli hukukunun 
mahf uziyetinin temini... 

2 — Bazi eyalata verilecek muhtariyet-i idarenin §ekil ve mahiyeti temin 
olunarak muhtariyetin yaliniz idari olup siyasi olmamasi; §ayet higbir gare ve 
imkan bulunamayip da siyasi olacak ise istiklaliyet daha ehven olacagi ve eger 
siyasi muhtariyeti kabul edecek olursak Alemi islam'a ihanet etmi§ olacagimiz 
f ikrindeyim. 

31 Ekim 1918 sabahi, Zat-i §ahane, Ba§katibini gagirip Mondros 'taki hey'etten 
gelmi§ oldugu Sadrazam tarafindan bildirilen ikinci telgrafin hala saraya 
bildirilmemi§ olmasindan duydugu iiziintiiyii belirtiyor ve kelimesi kelimesine §u 
sozleri soyliiyor. 

«— . Sadrazam Pa§a Hazretleri bizi bu kadar ihmal etmeseler iyi olur! Makamin, 
mevkiin, §ahsiyetin ehemmiyetini, Talat Pa§a, biraz geg ise de daha iyi 
anlami?ti . » 

Talat Pa§a gibi bir komiteciye §ahsiyetini kabul ettirip de seri mail bir 
Sadrazama bunu anlatamadigini soyleyen ve biitiin kiymeti §ahsiyet Olgiisiine 
baglayan, yani malik bulundugu §ahsiyetin §uuruna da sahip olan Vahidiiddin ' in bu 
sozlerinde, olanca karakteri yatmaktadir. Padi§ah, bundan sonra Have ediyor: 
«— Hariciye Nazirina telefonla sor ki, 48 saattir intizar ettigim (bekledigim) 
halde telgrafnamenin gonderilmemesi ne gibi esbab-i mucibeden ne§'et etmi§tir?» 
Ve mes'ele anla?iliyor: Gelen telgrafin §ifresi goziilemedigi igin yeniden 
haberle§mek icap etmi§ ve bu yiizden netice saraya takdim olunamami§tir. 
Miitareke miizakereleri 4 gun iginde neticeleniyor ve murahhaslar istanbul'a 
doniiyor . 

10 Kasim 1918 Cuma giinii, selamlik merasiminden sonra, hey'et, saygilarini arz ve 
miizakerelere ait tamamlayici bilgi vermek igin saraya geliyorsa da, Zat-i 
§ahanenin soyunup Hareme gekildikleri beyaniyle huzura kabul olunmuyorlar . 
imparatorlugun ilk gokii§ vesikasi halindeki boyle bir miitareke §artlarini kabul 
zorunda kalan taraflar olarak, ne Padi§ah murahhaslara yiiziinii gostermeye, ne de 
onlarin yiiziinii gormeye muktedir... Vebal ve sebebi kendisine ait olmayan bir 



ukubet ve neticenin Sultan Vahidiiddin tizerindeki gile ve istirabi o kadar biiyiik 

ve derin . . . 

gun, Ba§mabeyincinin odasmda oturan Rauf Bey adeta bir mujde tavriyle §u 

haberi veriyor: 

— Almanlar Goben (Yavuz) zirhlisim bize biraktilar! 

En kiigiik ve manamiz bir menfaati bile teselli vesilesi sayacak kadar §a§km hale 

gelen ruh haletine bakin ki, i§te bu zirhli vesilesiyle girdigimiz Cihan Sava§i 

neticesinde §u kadar asirlik bir imparatorlugun gumbiir gtimbtir g6kii§iine §ahit 

olduktan sonra aym zirhlinin elimizde kalmasmi adeta nimet sayiyoruz ! 

Sartlarmdan en agin, itilaf kuvvetlerinin emniyetleri bakimindan gerekli 

gordiikleri takdirde, Turk vatamnda diledikleri yerleri, diledikleri anda i§gal 

edebileceklerine dair madde olan Mondros Miitarekesi, biitiin kilit noktalarim ve 

Istanbul yolunu agiyor, Turk ordusunu topyekun silahtan tecrid ediyor, miinakale 

ve muhabere vasitalarina el koyuyor ve Tiirkiye'yi, sulh masasinin cellat 

hakimlerine teslim edilmek iizere prangaya vurmu§ bulunuyordu. 

Miitareke §artlari kendisine bildirilince Vahidiiddin yildirimla vurulmu§a dondii, 

elinden tesbihi dii§tii ve halini belli etmemek igin arkasim doniip bir miiddet 

oylece kaldi, tek kelime konu§amadi. 

Felaketin asil sorumlularma gelince (Talat, Enver ve Cemal Pa§alar), onlar da 

Enver Pasanin yalisinda toplandilar ve sabaha kar§i bir Alman harp gemisiyle, 

Karadeniz ve Kostence iizerinden Almanya yolunu tuttular. 

Blitun halinde esir olmu§, her tarafmdan baglanmi§, ayrica parga parga 

dogranmi§, her pargasi ba§siz ve §uursuz kivranan bir vatanda, birtakim sarsak 

ve salak vezirler arasmda, olanca gapiyle felaketi hissedici, yapayalniz bir 

ba§"; ileride ismi «vatan haim»ne gikacak Sultan 6. Mehmed Vahidiiddin... 

ittihat ve Terakki kodamanlarmm, yere serdikleri yaraliyi birakip kagan 

kaatiller gibi savu§malari karsismda izzet Pa§a kabinesindeki ittihatgi 

bula§igi da siliniverme istidadim gosteriyor ve Mondros'u imzalamak gibi 

mecburi bir felakete katlandiktan sonra bu intikal kabinesinin de i§i bitmi§ 

bulunuyor. Bilhassa, bu kabine, igindeki Adliye Naziri ve ittihatgi artigi eski 

§eyhtilislam, Hayri Efendi ile Maliye Naziri Cavid ve hatta Fethi Beyleri atip 

yepyeni bir renge buriinmek borcu altinda, ba§tanba§a renksiz hiiviyetinin ancak 

istifa ile telafi yolundan ba§ka garesi kalraadigini anliyor ve bir fedai hizmeti 

goriip harcanmi§ olmayi kabul vaziyetinde kaliyor. 

Taht ' a gikar gikmaz Enver Pasanin «Ba§kumandan Vekili» unvanini degi§tirip, 

Ba§kumandanligi makamina tahsis edercesine, ona. Harbiye Nazirligindan sonra 

sadece «Erkan-i Harbiye-i Umumiye Reisi» sifatim kafi goren Padi§ah ilk intikal 

kabinesi pe§inden elini, ayagini ve dilini baglayici §artlara ragmen blitlin 

§ahsiyet ve hakimiyetini takinmisti. Mesela izzet Pa§a kabinesinin istifa 

tezkeresinde, Padi§ah tarafinda hiikumeti istifaya zorlama keyfiyeti «Kanun-u 

Esasi»ye aykiri gosterilecek kadar ileriye gidilince, istifa kagidim getiren 

Hariciye Nazirma §u sert iradeyi teblig ettiriyor: 

«— Bu ihtarimm Kanun-u Esasi ahkamma mugayir bir hareket gibi add ii telakki 

olunmasma teesslif ederim! Buna binaen kabinenin istifasim kabule mecbur oldum. 

Bilciimle isnadat-i gayr-i muhikka (haksiz isnatlar) redd ii iade olundugu gibi, 

bu isnadati da aynen iade ederim. » 

ig ve di§ §artlarm mutlaka iktidardan uzakla§tirilmasim gerektirdigi izzet 

Pa§a kabinesi her§eye ragmen ve bizzat Cavit Beyin telkiniyle direnmeye 

kalkismca, Vahidiiddin tarafmdan darbeyi yiyor,- boylece devletin tarn da gokli§ 

aniyle beraber, Osmanli tahtmda, gelmi§ ve gelecek devlet reislerinin en 

talihsizi olarak, Me§rutiyet tecriibesine ait ilk §ahsiyetli hiikiimdar beliriyorsa 

da, yine talihsizligi icabi, bu manayi gosteremiyor . 

izzet Pa§a kabinesini siipiirdiikten bir gun sonra, vak'adan pek sinirlenmi§ ve 

ayrica hastalanmi§ olarak kapandigi Harem dairesinde Ba§katibine soyledigi 

sozlere dikkat edelim: 

«— . Ben devlet ve memleketime hizmet etmek timidinde bulunmasaydim Qengelkoyiinde 

rahat rahat otururken bu bar-i azimi (muazzam ytikti) kabul etmezdim. Bu ya§tan 

sonra mezarima padi§ah diye yazdirmak hevesinde degilim!» 

Ve sonra, hisli hisli Have ediyor. «— Vallahi Talat Pa§aya aciyorum!» Ve bu 

defa Sadrazam, Tevfik Pa§a... Tarn o sirada Mustafa Kemal Pa§ayi istanbul'a 

donmli§ buluyoruz. izzet Pa§a tarafmdan davet edildigini iddia edenler de var . . . 



Haydarpa§ada trenden inince itilaf kuvvetlerine mahsus, 60 pargayi a§an harp 

gemilerini Istanbul sularinda goriiyor. Kohne bir motora binip Sirkeciye gegiyor 

ve oradan Babi-aliye tirmamyor, izzet Pa?amn huzurunda Dahiliye Naziri Fethi 

Bey. . . Ogii ba§ba§a verip konu§uyorlar . . . 

Mustafa Kemal Pa§a'ya deniliyor ki : — Biz gitmek iizereyiz! Padi§ah Tevfik Pa§aya 

yeni bir kabine kurduruyor. 

Mustafa Kemal Pa§a vaziyeti bilmekte ve yeni kabinede Harbiye Nazirligini 

iizerine almak istemektedir . Artik gokmii§ bulunan cepheyi birakip Istanbul 'a 

gelmesindeki hikmet de budur. 

Onun bu emelini Enver Behnan §apolyo'ya dikte ettigi hatiralarindan agikga 

ogreniyoruz . 

YINE MUSTAFA KEMAL PA§A VE . . . 

Hemen her eski adamin bildigi, duymu§ bulundugu bir rivayet halinde, Mustafa 

Kemal Pa?a'mn Harbiye Nazirligina arzu gostermesi, kendisinden 6z agziyle 

hatiralarim dinleyen Enver Behnan §apol-yo'nun «inkilap ve Mill! Mticadele 

Tarihi'nde (sahife 273 - satir 16) §6ylece kayitlidir: 

«— Mustafa Kemal, Harbiye Naziri olmayi istiyordu. Bu mes'ele iizerinde 

gorii§tiiler. Ayni gtinde Mustafa Kemal Pa§a Meclis-i Meb'usana gitti. Fakat o gun 

izzet Pa§a kabinesi dii§tii. Yerine Tevfik Pa§a kabinesi kuruldu. Mustafa Kemal 

kabineye giremedi Bu hadise iizerine artik Mustafa Kemal igin bir kabine 

mes'elesi ve bu kabinede miiessir olmak dti§tincesi kalmami§tir . » 

Mustafa Kemal Pa?a'mn Vahidiiddin devri hiikiimetlerinde boyle bir makama istekli 

olmasi ve butun emelini onda bulmasi, ilmi sebep ve netice goziyle o kadar 

bellidir ki, §u kiyas her §eyi gostermeye yeter: 

Vahidiiddin ' den, ordunun ba§ma gegmesini, kendisini de «Erkan-i Harbiye-i 

Umumiye Reisligi» makamma gegirmesini isteyen ve bunu 6z agziyle bildiren zat, 

elbette ki, onun kuracagi hiikiimetlerden birinde, ya Harbiye Nazirligini, yahut 

da, Sadrazamligi isteyecektir . 

Tevfik Pa§a kabinesi de birtakim seri mail tiplerden kuruludur ve aralarmda, 

Maarif Nazirligina getirilen Filozof Riza Tevfik'ten ba§ka higbir «malum» 

yoktur. Butun kuvvet ve salahiyetlerini, «malum» olmaktan ziyade hig malum 

olmamakta bulan tipler... Aralarmda ekalliyet gergevesinden bile insan var . . . 

Bu kabinenin iktidar sandalyesine oturdugu an da, anlarm en berbadi . . . Biraz 

evvel temas ettigimiz gibi, ingiliz, Fransiz ve italyan donanmalari 

istanbul ' da . . . Bu gemilerin gogu Dolmabahge Sarayi oniine demirlemi§ Ve toplarim 

saraya ve istanbul tarafma gevirmi§tir. 

Fransiz ordusu Ba§kumandani General (France Deprjre) nhi Beyoglu caddesinden 

gegip Fransiz sef arethanesine inmesi biisbiitiin acikli... Bu general Fatih'i 

taklit etmek igin midir, eski Roma fatihlerine benzemek hevesiyle midir, nedir, 

beyaz ve dizginsiz bir at iizerinde... Yurtta§, vatanda§ bildigimiz ve hala 

himaye ettigimiz Rum, Ermeni ve Yahudi alki§layicilarm halkasi iginde, iki 

tarafi selamlayarak bazi noktalarda ayagma serilen ay-yildizli sancagi 

gigneyerek, vekarli bir asker vee muzaffer bir ba§kumandan gibi degil, biiyiik bir 

kurtarici roliinde (romantik) bir aktor gibi, §ehrin gavur semtinde §an ve §eref 

parsasma gikiyor. 

Fransiz genaralinin bu edasmda, asirlardir di§aridan ve igeriden gokertmeye 

gali§tiklari Tiirk imparatorlugunu, di§ tesirlerden ziyade ig tesirlerin di§ariya 

yol vermesi yiiziinden nihayet yikmi§ ve zanlarmca salibi hilale galip kilmi§ 

olmamn gizgileri var. . . 

anda, ya§li gozlerle sarayin penceresinden hazan yapraklarini seyreden Padi§ah 

§6yle dii§iinse yeri degil midir? 

_- Bu General, ceddim Kanuni Sultan Stileyman'm esir Fransa Krali Birinci 

Fransua'yi, annesinin yalvarmasiyle, parmagmi titretir titretmez saliverdirmek 

suretiyle kurtardigi Fransiz mill! §erefinden geliyor. §imdi milletinin Tiirk 

tarihine ve Tiirklere olan minnet borcunu boyle mi odemeye gelmi§ bulunuyor? 

Tevfik Pa§a kabinesi, ilk intikal hiikiimetinden sonra butun felaketlerin if§acisi 

olan bir zaman gergevesine tesadiif etti. imparatorlugun gokii§ facialari iginde 

bir de ig biinye aksakliklarmin dogurdugu buhranlar yiiz gostermeye ba§ladi. 

istanbul 'da birdenbire meydana gelen maden komiirii buhrani yiiziinden, vapur, tren, 



tramvay ve tunel, biitiin ula?tirma vasitalan felce ugradi ve §ehir Ortagag 

devrine kadar geriledi. Istanbul ' un bir ucundan obiiriine kadar yaya yurumek 

zorunda kalan halk, boyuna ittihatgilara lanet okuyor ve §6yle diyordu: 

«— Memlekette ittihatgilardan ta§ iistiinde ta§, omuz iizerinde ba§ 

birakmamali ! , . . » 

Tevfik Pa§a kabinesi, gokiigiin toz dumani iginde ne yapacagini bilemez halde 

kivranmakta ve azasini te§kil eden kiigiik gapli insanlarin higbirinden en basit 

bir fikir ve hamle istidadi sizmamaktadir . Mabeyn Ba§katibinin tabiriyle bu 

insanlar : 

«— Ahvalin ehemmiyet-i fevkaladesi kar§isinda zebun ve tehacum-u vukuata galebe 

edebilecek kudretten mahrum, (vaziyetin ehemmiyeti kar§ismda ezgin ve 

hadiselerin hiicumuna kar§i durabilmek iktidarindan yoksun) ...» 

Kimselerdir . 

Bunca dert iginde gunun ba§ mes'elesi, Ittihatgilarca kurulmu? olan Mebusan 

Meclisinin vaziyeti... 

Bu Meclis tutulmali mi, dagitilmali mi? 

Bir (tez) e gore, Meclisi dagitmak, i§gal altmdaki vatan gevreleriyle alakayi 

kesmeye, boylece gevrelerin dii§man elinde kalmasini kolayla§tirmaya ve topyekun 

vatani mill! irade merkezinden mahru A kilmaya gider. 

Tarn ziddi olan (tez) e gore de ittihatgi artigi bu Meclisle gali§ilamaz ve onun 

her an hiikiimeti dii§iirmekten ibaret kalacak politikasma engel olunamaz. En 

iyisi, boyle bir felaket deminde, her §eyi tarn birlik ifadesinde toplamak igin, 

kuvvetler arasi zit kutup birakmamak ve Meclisi feshetmektir Kanun-u Esasi'nin 7 

nci maddesi bu hakki Padi§aha tanimakta ve sebep olarak «esbab-i zaruriye-i 

siyasiye: Zorlayici siyasi sebepler»den bahsettigine gore mes'ele pek basittir. 

Padi§ahm bir Hatt-i Humayunu yeter. 

21 Aralik 1918 giinii, Tevfik Pa§a kabinesi, Meclisin hiikumeti du§urmek niyetinde 

oldugunu haber almi§ ve hemen One gegip onu Padi§aha feshettirmek igin saraya 

ko§mu£?tur . 

Padi§ah, her zaman yazi masasmda bulundurdugu Kanun-u Esasinin 7 nci maddesini 

okutuyor ve ayni fikirde bulundugu Sadrazama: 

«— Bunlar (meb'uslar), diyor; veliyyinimetlerine ( ittihatgilara) kar§i bir eser- 

i vefa gostermek istiyorlar. Binaenaleyh onlar tarafmdan lskat kararma intizar 

edilmeyerek fesih cihetine gidilmesi daha muvafik olur.» Ve irade gikiyor: 

— Esbab-i zaruriye-i siyasiden na§i Meclis-i Meb'usanin feshi iktiza etmi§ ve 

Kanun-u Esasimiz'in muaddel yedinci maddesinin fikra-i mahsusasi mucibince led- 

el-iktiza Hey'et-i Meb'usanin feshi takdir-i §ahanemiz ciimlesinden bulunmasma 

binaen Meclis-i mezkurun bugiinden itibaren ber-mucib-i kanun feshini irade 

ederim. 

21 Kamin-u Evvel 1334 M. VAHIDUDDIN 

Ertesi giinii Vahidiiddin Han'm Ba§katibine soyledigi sozler, ittihatgilar 

Meclisinin feshinde itilaf devletlerinin de tesir ve te§viki oldugunu 

gostermektedir : 

«— Ecnebilerin zihniyeti bizimkine uymuyor. Bir kere kafalarma koyduklari bir 

§eyi bir daha gikaramiyorlar ve o hey'et-i kaatilinizin miintehabi olan Meclis-i 

Meb'usam nasil tutuyorsunuz, diyorlar?» 

Birkag gun sonra Babialiden gelen «maruzat» arasmda §u mealde bir Meclis-i 

Viikela mazbatasiyle irade-i seniyye layihasi vardir: 

«— Intihabat-i cedidenin, imkan-i husuliine kadar imhali ve sulhun intikadini 

miiteakip intihabata ba§lanilmasi (yeni segimlerin, kabil olabilecegi giine kadar 

ertelenmesi ve sulhtan sonra yapilmasi) ...» 

Pe§inden Hayret Pa§a isimli bir ferik (korgeneral) reisliginde, harp suglularini 

muhakemeye memur bir divan-i harp te§kili; ve 1919 yilmin 19 uncu giinii, huzura 

gagirilan Ba§mabeyinci ve Ba§katibe, galip devletlerden gelen ilk aci teklifin 

Padi§ah tarafmdan bildirilmesi : 

«— Bol§evizme kar§i Rusya'da harekati seferiyye icrasi igin Fransa'dan bir 

general ile 400 kadar zabit gelecekmi§ . . . Bunlar Istanbul 'da umumi karargah 

kuracaklarmi§ . . . ikametleri igin Ortakoyde §ehzade ve sultanlara mahsus Fer'iye 

daireleriyle Fehime Sultan Yalismin ve Qiraganda Osman Fuat Efendi dairesi ve 

Enver Pa§a haremi Naciye Sultan yalismm bo§altilmasmi istiyorlar ve bu 

hususta Sadrazama bir iiltimatom vermi§ bulunuyorlar . dairelerde oturan bunca 



hanedan azasinin hali ne olacak? Bunlar sokakta mi kalacak? Buralardan 
vazgecmeleri ve toplu halde barinmalari icin kendilerine Beylerbeyi sarayimn 
teklifi hususunda Sadrazama haber gonderdim.» 

i§e, hanedan azasini sokaga atmak suretiyle ba§layan itilaf devletlerinin 
korkunc tavn . . . 

Ba§mabeyinci ve Ba§katip donakaliyorlar . Bu acikli levha kar§ismda Ba§katip 
dayanamiyor ve kendi tabiriyle «memleketin mef ahirinden olan muhte§em bir 
sarayi» du§man ordulan zabitlerine birakmaktaki uygunsuzlugu one surerek, 
gozya§i ve hickiriklar icinde §u ciki§i yapiyor: 

«— Aman efendim! Beylerbeyi Sarayi makam-i saltanata mahsus bir saraydir! Bunun 
terkine musaade buyrulmasm! Bari ona bedel Valide Bagi ile Kagithane Kasrimn 
verilmesi teklif edilsin! . . .» 

Ve bu Qiki§indan sonra Ba§katip, ba§liyor hungur hiingur aglamaya... Qunkii bu 
i§areti, yine kendi tabiriyle «Saltanat-i Seniyyenin alaim-i inkirazmdan», 
(c6kii£? alametlerinden) saymi§tir. 

0, pi§kin, cektigi cilelerin finmnda pi§mi§, o olgun, o kuciik hissiliklerin 
ustiinde ve gercek istirap asaletine malik Sultan §u cevabi veriyor: 
«— Canim; siz nasil kafa ta§iyorsunuz? Biz hal-i esaretteyiz! Dolmabahge 
Sarayim da isterlerse ne yapacagiz? Ihlamur, Goksu ve Beykoz ko§klerini teklif 
ettim; onlari kabul etmiyorlar!» Ve devam ediyor: 

«.— Veliahd Abdiilmecid Efendiyi goriip vaziyeti haber verin! Mesele Hanedana ait 
oldugu icin-onun da miitalaasi alinsin!» 
Veliahdin cevabi: 

«— Taraf-i §ahaneden ne suretle tensib ve irade buyrulursa o vechile yapilmak 
miinasip olur. Fakat evvel ve ahir arzetmi§ oldugum veghile, bu Hey'et-i Viikela 
ve Hariciye Naziri, bu gibi mesail-i mii§kileyi (getin mes'eleleri) hail ij 
tesviyeden acizdir Zat-i §ahane, Ayan vesair itimad eyledikleri zevati celb ile 
isti§are buyursunlar . » 

Sultan Vahidiiddin ' in bu bon sozlere de mukabelesi gayet ince ve zekidir: 
«— Canim; Ayani toplayip mijzakereye vakit mi var? Per§embe guniine kadar 
behemehal bu dairelerin tahliyesini istiyorlar. Eger bunu yapmazsak bizzat 
tahliyeye kiyam ile daha ziyade muhill-i hurmet harekete tesaddi ederler.» 
Sultan, son derece (realist) bu goru§ten sonra vukelanin aczine el atarak diyor 
ki: 

«— Bunlarin kif ayetsizligini ben de goruyorum! Lakin yerlerine kimleri 
getirecegiz? Memlekette i§ gorebilecek be§ alti ki§i varsa onlari da ittihatgi 
diye istemiyorlar ! » 

Padi§ahin, ittihatgilardan nefret etmesine ragmen, hamle ve hareket kabiliyetini 
yine onlarda gormesi ve boylece hak ve hakikattan ba§ka bir §ey tanimadigim 
gostermesi ne kadar manali! . . . 

sirada haber geliyor ve Beylerbeyi Sarayi ile Anadolu yakasmdaki binalarin 
kabul edilmedigini, eski teklifler ijzerinde israr olundugunu, ingilizlerin de 
Bebekteki Hidiv yalisini istediklerini bildiriyor. 

Ertesi gunii huzura gagirdigi Ba§katibine izahatta bulunan Padi§ah, onun bir gun 
evvelki gozya§larina dikkat ettigini gosterirken davanin en kiymetli hukmunij de 
ortaya koymu§tur: 

«— Dun siz pek mijteessir olup agladiniz. Bence, Al-i Osman'in mijlkune girdikten 
sonra, hudutta bir kulubeye girmekle benim sarayima girmek arasinda fark 
yoktur ! » 

Sultan 6. Mehmed Vahidiiddin ' in ne capta bir vatan dostu olduguna ve Hazret-i 
Omer tarafmdan «Dicle kenarmdaki oglak» diye belirtilen alaka ve mes'uliyet 
duygusundan ne turlii pay almi§ bulunduguna, bu kadarcik sozii bile kafi §ahittir. 
Qoken vatanin her yanindan, hatta di§aridaki musliimanlardan saraya telgraf 
iistiine telgraf yagmaktadir. Urla muslumanlari rumlardan gektikleri cefalara 
kar§i imdat isterken 300 bin fert adma Bosna ve Hersek'ten gelen bir ciglik, 
mill! haklarimn korunmasini istemekte, bir yanda da 6 bin Van muhaciri, 
Burdur'da 8 aydir yevmiyeleri kesilmi§ ve evlerinden cikarilmi§ olarak, ac ve 
biilac surunduklerini bildirmektedir . 

Bu telgraflar Sultana Ba§katip tarafmdan arzolunurken, birden, o temkinli, o 
vekarli Padi§ahin yanaklarmdan gozya§i damlalari yuvarlanmaya ba§liyor. 
Ba§katip, aglayan Sultan kar§ismda iki buklum eziliyor. 



zaman, biraz da miibalagali ve yersiz §ekilde huzurunda aglami§ olan Ba§katibe 

Mehmed Vahidiiddin Hamn hitabi muhte§emdir: 

«— Dun siz agliyordunuz ; bugiin de ben agliyorum! Ne yapayim? Buna be§eriyet 

kuvveti, hatta niibiivvet kuvveti bile kafi gelmez! Ancak Uluhiyet kuvvetine 

muhtag ! . . . » 

Halk musibetleri kar§ismda §u nefs muhasebesini yapabilmi§ ve bu alakayi 

gostermi§, Vahidiiddin ' den sonra kim gelmi§tir? 

PADI§AH'IN NEFS MUHASEBESI 

Be§er takatinin iistiindeki bu agirliklar siiriip gider ve her gun biraz daha 

bastirirken, Sadrazam Tevfik Pa§a (enstantane) bir istifa ve onu takip edici 

yeni tayinle ikinci bir kabine kuruyor. Bu basit bir oyundur ve maksat, eskiler 

kadar silik yeni nazirlarin i§ ba§ina getirilmesi veya eskilerden birkaginin 

i?ba§indan uzakla?tinlmasidir. 

ikinci Tevfik Pa§a kabinesinin kurulu§undan bir gun sonra gazeteler bu 

degi§ikligi tenkit etmeye ba§liyorlar. Tenkitgiler arasinda en ileri giden 

«Vakit» gazetesidir ve iki halis Anadolu cocugunun (Hakki Tank ve Asim Us 

karde§ler) sahibi bulunduklari bu gazetenin ba§muharriri, mahut Ahmed Emin 

Yalman'dir. Amerika'dan yeni gelmi§ ve bir miiddet sonra kurt ve ermenilerin 

istiklalini mudafaa edecek, Tiirkiye'yi Amerikan mandasi altma sokmak, tek 

kelimeyle istiklal ve butunlugunden uzakla§tirmak isteyecek olan yahudilik 

kurmayi emrindeki bu bedbaht kalem, ilk karargahini boyle bir gazetede kurmayi 

bilmi§tir . 

i§te bu kalem, kabinedeki degi§ikligi, Padi§ahm yakinlanndan Refik Bey isimli 

bir §ahsin hususi telkiniyle meydana gelmi§ gostermekte ve isimleri ia§e 

mes ' elelerine kari?tinlan iig nazinn kabineye alim§ini §iddetle yermektedir. 

Ona gore, bu tayinleri Sadrazam istememi§ de, yakinimn tesiri altinda Padi§ah 

yaptirmi§tir . 

Hunkar gazeteyi Harem dairesinden getirtip Ba§katibine gosteriyor. Derken 

Ba§mabeyinciyi de cagirtip sozii mahut Ba§muharrire getiriyor ve diyor ki : 

«— Bu adamin siyaseten ve diyaneten (siyaset ve din bakimlarindan) bu memleketle 

ne alakasi var? Kendisi ispanya tebaasindan ve Selanik donmelerindendir ! » 

i§te, o giinden ma§atliga goturijlecegi giine kadar i§i gucii Turkiin ruh kokiinii 

baltalamak, birligini zedelemek, milliyet ve mukaddesat yolunda yurijyenleri 

giiriitmek ve «Vatan» ismiyle vatani fesada vermekten ibaret; bu eseri yazanin ba§ 

dii§mani Ahmed Emin Yalman! . . 

Ve Have ediyor: 

«— Ben umur-u devleti Refik 'le isti§are ederim. Siz, ikiniz de Mabeyn erkani 

oldugunuz halde, vekilim olan Sadrazamla aramizda cereyan eden §eyleri sizden 

bile ketmediyorum (sakliyorum) ... Ne§-riyat-i vakiamn mijnasip surette tekzip 

ettirilmesi size ait bir vazifedir.» 

Sultan Vahidiiddin, yikilan imparatorlugun her an omuzlarina gokiicii, daha agir 

yiikii altinda, her giin daha ezgindir. 

i§te, Ba§katibine igini dokii§ii: 

«— Ecnebiler pek Maman (aman vermez, insafsiz) ... Gece giindiiz ne cektigimi bir 

Allah bilir, bir ben bilirim! Bizi tazyik ile Meclis-i Meb'usan'i dagittirdilar . 

Fikirlerini ihsas degil, adeta agiktan aciga izhar ediyorlar. Ben me§ruti bir 

hiikiimdar oldugum halde giiya mutlak bir hiikiimdar imi§im gibi muamelede 

bulunuyorlar ve dogrudan dogruya bana miiracaat ediyorlar. Me§rutiyetten 

bahsedilince, hangi me§rutiyet, diye mukabele ediyorlar. Kar§imizda miiracaat 

edecek kuvvet olarak yalniz sizi tamriz ve yalniz sizi pak addederiz, diyorlar. 

Yani sozlerimizi isga etmezseniz (yerine getirmezseniz ) sizi de tammayiz, demek 

istiyorlar. istikbalimizi kurtarmak igin bizzarure bu hallere tahammiil ediliyor. 

Diger taraftan bir §ey igin kendilerine miiracaat edilince heniiz miinasebat-i 

siyasiyemiz iade olunmadi, buradaki memurlar askeri memurlardir, diye cevap 

veriyorlar. Ben milletin ate§li kiilii iizerine oturdum; taht-i saltanatin ku§ 

tiiyiinden minderleri iizerine oturup gomtilmedim! Bunlardan kimseye bahsedilemiyor , 

millete de maliimat verilemiyor. Elbette bir giin tarih bu bakayiki (hakikatleri ) 

yazar. Siz eminim oldugunuz igin bu §eyleri mahremane olarak yalniz size 

soyliiyorum. Vakia merhum birader de dahili bir kuvve-i galibenin taht-i 



tazyikindeydi; lakin ben onun kat kat fevkinde olarak donanmalariyle miicehhez 
bir kuvvet kar§ismda bulunuyorum. Eger adilane biga-razane (garazsizca) , 
bitarafane (tarafsizca) idare-i umur edecek bir halefim olsaydi omriimiin devr-i 
ahirinde bu bar-i azimi (muazzam yiikii) vallahi, billahi, tallahi kabul etmezdim. 
Taht-i saltanat ile tene§ir arasinda ne kadar mesafe oldugunu bilirim. Siz de 
goziiniizle gordunuz; bir tarafta taht, bir tarafta da tabut duruyordu-» 
Sultan 6. Mehmed Vahiduddin ' in en yirtici, gogiis paralayici nefs muhasebesi 
gapmdaki bu sozleri, onun, 36 Osmanli padi§ahi ve belki biitiin insanoglu kadrosu 
iginde en talihsizi olarak, hakikatte ile biiyiik bir hiikumdar, millet dostu ve 
insan oldugunu ispat eder. 
0, Turk hukumdarlari arasinda en kiigiik gorunmeye mahkum, en biiyiiklerden biriydi. 

I§GAL ALTINDA ISTANBUL 

Beyaz atiyle, Napolyon kopyacisi, Fatih Sultan Mehmed hatirlaticisi ve giiya 

Sezarlarin ya?aticisi Fransiz generali (France Depere) nin Beyoglu caddesinde 

nasil dola§tigini anlatmi§tik, i§te bu levha, i§gal altinda Istanbul 'dan en 

canli sembol. . Fakat i§galin tarn portresini gizmek ve bahsini agmak igin, 

vatanimn ig ve di§ manzarasiyle her an merkeze dogru kiigiilen bir ate§ dairesi 

iginde kalmi§ buyiik mustarip Sultan Vahiduddin ' in ulvi nefs muhasebesine kadar 

beklemeyi tercih ettik. 

i§gal altinda istanbul'u, tarihi olmak gereken ve bugiine kadar kimse tarafmdan 

i§aret edilmeyen bu nefs muhasebesinin gozliigiinden seyretmelidir . istanbul'un, 

vatanm ve Tiirkiin olanca ig halini belirten bu nefs muhasebesi, eger bir di§ 

dekora muhtagsa, o da i§gal altinda Istanbul... 

Istanbul sokaklarini dolduran renk renk ve bigim bigim Fransiz, ingiliz ve 

italyan iinif ormalari, o giinkii Padi§ahin babasi Abdiilmecid devrinde Rusya-ya 

kar§i Turk miittefiki olarak gelmi§ ordularm torunlarina aittir; ve hakikatte 

kendilerine Turk evini pe§ke§ geken miiessir, i§te o zamandan, Tanzimat 

giinlerinden ba§lami§tir. Misafir girdikleri evi sonradan basanlar... 

Rum, Ermeni ve Yahudilerin maskarasi koca bir payitaht... 

Giyecek sivil elbisesi olmayip da alametlerini soktiigii eski iinif ormasiyle sokaga 

gikmak cesaretini gosteren bir zabit, haysiyetini hayatiyle odemeye mecbur 

bulundugu hakaretlere kar§i... Mesela boylelerinden biri olarak yiiziine koprii 

iistiinde fiskiye ile su sikilan bir zabit, tabancasini gektigi gibi hakaret 

ediciyi yere serer ve Senegalli zencilere siinnet ettirilir. Beyazit meydamnda, 

sirtinda pelerin, nigin ingiliz zabitine selam vermedigi sorulan bir gazi, 

ingiliz zabitinin kamgisiyle sirtindan pelerini dii§iiriiliince goriiliir ki, sag 

kolundan, yani selam vermek iktidarmdan mahrumdur. 

istanbul'un ahlakmda en derin yarayi agmi§ olan Beyaz Ruslara ait batakhaneler 

her tarafi sarmakta, Tatavla rumlarinin laterna ve korolari, mezar kadar sessiz 

istanbul'u giimbiirdetmekte . . . 

Olii evinde, oliiye ve silsilesine soven bir ciimbii§... 

§ehrin miisliiman semtlerinde, evlerine -kapanmi§ ve yorgan altina gekilmi§ 

insanlarin higkiriklari, giinde be§ vakit giglik basan minareler, namazlarda saf 

halinde gozya§i ge§meleri; ve saraymda, ate§li alnini bugulu camlara dayami§, 

bu istanbul'u seyreden, istanbul'un, Tiirkiye'nin ve diinyanin en mustarip adami 

Sultan 6. Mehmed Vahiduddin Han... 

Tevfik Pa§a hiikiimeti bir takim miinferit istifalarla boyuna sallaniyor, kabineye 

yeni girenler eskilerinden daha mecalsiz kaliyor ve i§gal kuvvetleri kar§isinda 

emir kuklalari halindeki vaziyetini bir tiirlii degi§tiremiyor . . . kadar ki : 

Fransiz i§gal kuvvetleri kumandam, mahut Napolyon mukallidi general, devletin 

Sadrazamini, Fransiz sef arethanesinde ayagina gagiriyor. Sadrazami Onceden 

ziyaret etmeksizin edilen bu kiistahga davet biitiin nazirlari sinirlendiriyor, 

co§turuyor. Sadrazama diyorlar ki : 

— ! Bu, haysiyet kirici bir davettir! Asia gideyim demeyiniz! 

Fakat Sadrazam, gitmeyi politikasi bakimmdan uygun buluyor. Padi§aha haber 

vermeksizin Sef arethaneye gidiyor ve §u hitap kar§ismda kaliyor: 

«— Eger hiikiimetiniz §iddetli icraat gostermezse hakkinizda verilecek hiikiim pek 

vahim olacaktir!» 

Sezar bozuntusu generalin bir miinasebetle soyledigi bir soz daha var: 



«— Hiikiimet, istediklerimizi yerine getirmekte teahhur gosteriyor. Ben maiyetime 
bir tabur asker alarak Yildizi basip istediklerimi yaptirabilirim ama, Padi§aha 
saygimdan yapmiyorum! » 

Igine ayak bastiklari an, Beyazittaki ki?lalannda uykudaki Turk neferlerini 
siingiileyerek igine yerle§tikleri Istanbul... 

BiRINCi FERIT PASA HUKUMETI 

Slitbeyaz ve ku§tuyu kadar temiz, lekesiz, fakat hafif ve riizgara mahkum Tevfik 

Pa§a ve hiikiimetinin, bu agir vaziyete daha fazla dayanabilmesi imkansiz... 

«— Qekileyim de Padi§ahi kime birakayim! » Diyecek derecede igli «Vezir-i Azam» 

nihayet gekilmekten ba§ka gare bulamiyor ve «Muhr-ii Humayun»u sahibine i;ade 

ediyor . 

i§gal kuvvetlerinin Tevfik Pa§a hiikiimetine kar§i tutumu oylesine ezici ve hor 

goriiciidur ki, Istanbul 'a gelen ingiliz generali (Allenbi), ziyaretine ko§an 

Hariciye ve Harbiye Nazirlarim ayakta kabul edip gayet soguk bir konu§ma 

sonunda adeta kovarcasma yamndan uzakla§tiriyor . Bunun iizerine de Harbiye 

Naziri, sanki kabahat Turk hukumetindeymi§ gibi, papaza kizip orug bozarcasma 

istifa etmekten ba§ka yol bulamiyor. 

Sonunda topyekun istifa... 

Me§hur Ferit Pa§a Sadrazam... 

Ferit Pa§a, i§gal ordularimn iradesine bagli olarak, harp mes'ulleri ve ig 

zuliimlerin miisebbiplerini cezalandirmak yolundaki siyasi tazyikleri, sadaret 

makamma gegtigi gun §6yle destekliyor: 

«— Alem-i insaniyetin nefretini celbeden erbab-i cinayet haklarinda acilen karar 

ittihaz edilmesi . . » . 

Ve yeni hiikumet, her kemigi yerinden gikmi§ devlet biinyesinin basina, nefsinden 

emin bir gikikgi tavriyle gegiyor. 

Yeni Kabinede dikkate deger yeni isimler §eyhulislam Mustafa Sabri Efendi ile 

Maarif Naziri muharrir Ali Kemal Beydir. 

Kurtulu§ Sava?imn sonunda Misir'a giden ve yakin denilebilecek bir zamana kadar 

orada ya§ayip olen Mustafa Sabri Efendi, pazarliksiz ve derin bir mijsluman 

oldugu igin, ba§ta sahte inkilapgi Ahmed Riza bulunmak iizere butiin koksiizlerin 

engellemesine ragmen Me§ihat makamma getirilmi§; Misirdaki hazin hayati iginde 

de, din yolunda mucadelesine heniiz ba§layan bu eserin muharririne tebrik ve 

te§viklerini gondermi§tir . 

Ferit Pa?amn ilk i§i, pahaliligi giderici tedbirler yerine, aksini yapmak 

olmu§tur. Oteden beri sikmtisi gekilen §eker, gaz, piring, kahve gibi ithal 

e?yasim «sati§ resmi» adiyle agir bir resme tabi tutmak... 

Fakat Padi§ah bunu kabul etmemi§ ve zaruri ithal mallarina ait resmi, sadece bir 

kag maddeye inhisar ettirmi§ ve ayrica hafif letmi§tir . 

Bu kabinenin yemin merasiminde Vahiduddin ' in nazirlara hitabi: 

«— Viikelamizin agraz-i hasise-i nefsaniyeye (hasis nefs garazlarma) 

kapilmayacaklarma eminim.» 

Bundan sonra Ferit Pa?amn davram§i, tarn da Padi§ahin «hasis nefs garazlari» 

dedigi ve sakimlmasim istedigi planda... Ustelik itilaf devletlerine bir 

cemile olarak, eski idarenin baglilari arasinda buyiik gapta tevkifler... Bir 

giinde 66 ki§i tutuklamyor ve birinci Ferit Pa§a Kabinesi boyunca bu tevkifler 

her gun devam ediyor. ilk idam hukmu, Ermeni tehcir ve taktili (surulmesi ve 

Olduriilmesi) sugundan mahkum Bogazliyan Kaymakami Kemal Bey hakinda... Hiikiim, 

tasdik edilmek iizere Sultana gonderilince; i§te, Vahiduddin ' in, agabeyi 

Abdiilhamid'e e§, merhamet ve cana kiymaktan gekinme duygusu harekete gegiyor: 

«— §imdi girkin bir hal kar?ismda kaldik. Ama i§ bununla bitmeyecek, tevali 

edecek... Onun igin §imdiden yolun Oniinii kesmek lazim... §eyhiilislam Efendiyi 

telefonla arayiniz; bu karari gormii§ mii? G6rmii§se benim bunu imza etmekligim 

igin yarin sabaha kadar bir fetva-yi §erife itasini taahhiit ediyorlar mi? 

Sorun . ' » 

Miistesna bir iman, irfan ve ahlakin sahibi olan Mustafa Sabri Efendi de bu idam 

hiikmiine miispet fetva vermeye razi degildir. Bir hayli gorii§me ve geki§melerden 

sonra, bozulsa bir tiirlii, dogrulansa bir tiirlii kotii netice verecek olan hiikiim 



§eyhiilislamm zoraki ve §arta bagli' fetvasiyle tasdik ediliyor. Bu miinasebetle 
Hunkarin teessiirii o kadar derin ki, ona §u sozleri soyletmektedir : 

Birkag senedir nufus-u be§eriyye gok israf olundu. idam kararlannda ifrata 

gidilmemelidir . Benim gergi Cenab-i Hakka kar§i pek gok §ahsi kusurlarim varsa 

da, onlar, Halik ile kul arasinda §eylerdir. Ben pak hasiye (aim) ile geldim. 

Hasre itimad-i teminem vardir. Omrumun eyyam-i ahirinde (son gunlerinde) 

kirlenmi§ olarak gitmek istemem!» 

Boylece, giinahkarlari cezalandirmakta bile kati kalpli olamayan Padi§ah ve yeni 

§eyhulislam, artik devresini tamamlamak iizere bulunan goku§ii biitiin deh§etiyle 

hissettirir bir hengameye gatmi§ bulunuyorlar . 

1919 Mayis ayinm 14 iincii gunii... Ferit Pa§a Padi§ahin huzurunda... Bir haber: 

— ingiliz siyasi mumessili Sadrazamin konaginda. . . Acele olarak kendisini 
bekliyor ! 

Padi§ah ve Sadrazamda tela§ ve heyecan... Ferit Pa§a hemen huzurdan ayrilip 

konagimn yolunu tutuyor. Padi§ah da onun arkasindan, ne olup bittigini haber 

vermes! igin bir yakinim gonderiyor. 

Ertesi giinii (15 Mayis), Ba§katip huzuruna gagirildigi zaman goruyor ki, Hiinkar, 

ezgin, bitkin, Olgiin halde... Ba§katibine higbir §ey soylemiyor, kisa ve kuru 

bir kag emir veriyor ve her zamanki itiyadi di§inda, donuk ve alakasiz kaliyor. 

Ba§katibin kafasmda muthi§ bir istifham: — Acaba ne oldu? Herhalde buyiik bir 

hadise var! Padi§ahin bu turlii bir ruh kama§masma ugradigi gorulmu§ §eylerden 

degil ! . . 

Aym gun Mentogetten dogruca Mabeyn Ba§katipligine gekilen bir telgraf her §eyi 

izah ediyor: 

— Ecnebi bir devlet livamn kiyilarim i§gal etmekte ve gumrijk binalanna kendi 
bayragini gekmektedir, izmir ve kiyilarimn da aym vaziyette bulundugu haber 
almmi§tir, imdat ! ., . 

Ba§katip telgrafi alir almaz hemen huzura ko§uyor, haberin Padi§ah ijzerinde 
higbir siirpriz tesiri uyandirmadigini goruyor ve onun Ferit pa§a'dan gelen haber 
ijzerine bir ak§am oncesinden vaziyeti bildigini ve bu yiizden o feci hale 
dii§tugunu anliyor. 

Hemen Babialiye gonderilen Ba§katibin gordugij manzara: 

Sadrazam teneffus odasinda ogle yemegini yemekle me§gul... Kar§ismda Maarif 
Naziri Ali Kemal . . . Viikela ise ictima odasinda toplanti halinde... Ali Kemal 
Fransizca bir ciimle soylemekte: 

(Situation, une des plus critigues. Vaziyet, en naziklerinden biri...) 
Ba§katibin Taraf-i §ahaneden sualleri: 

— Mente§e sancagim i§gal eden devlet kimdir? izmiri i§gal edecekleri haber 
almanlar, Yunanlilar midir? 

Cevap : 

— ingiliz mumessili izmir'in Yunanlilar tarafmdan bugiin i§gal edilecegini haber 
vermi§tir. Aydin Valisinden gelen iki telgraf da aym §eyin ingiliz generali 
tarafindan kendisine bildirildigi merkezindedir . i§gal, Paris Konf eransinin 
kararlarindan olup sadece Yunan askeri kuvvetlerince yerine getirilecektir, 
izmir ve cevresinden ciglik ustiine ciglik koparici telgraflar gelmekte ve 
hijkumet ne yapacagini bilemez halde bulunmaktadir, i§galin hig olmazsa biiyiik 
devletler marifetiyle yapilmasi mureccah gorijlmektedir . Mente§e kiyilarma 
gikanlarin da italyanlar oldugu sanilmaktadir . 

Yunanlilar yerine izmir'i buyiik devletlerin i§gal etmesini isteyecek, yani 

tesellisini cellat tercihinde bulacak kadar du§iik ruhlu bir hijkumet, artik gokii§ 

devresini imzalama makamindan ba§ka higbir haysiyet ve iktidar 

gosterememektedir . 

Ertesi gunii Berat Kandili... Yani, herkesin ve her§eyin eline bir yillik kader 

beratlarinin verildigi miibarek gece... Bu arada en kiymetlisi, Turk vataninin ve 

guduciilerinin berati. . . 

Viikela, Berat tebrigi miinasebetiyle sarayda toplandilar. 

Huzurdalar . 

Vaziyet hala golgeli... izmir Valisinden higbir haber yok... Manisa 

Mutasarrif indan gelen bir telgraf taysa, izmir tarafindan bir jandarma erinin 

§ehirden iistiiste silah sesleri i§itilmekte oldugunu bildirdigi yazili... Hala 



apagik ve apaydmlik §ekilde tespit edilemeyen vaziyet birtakim di§ alametlere 
gore izmir'in ana-baba giinii ya§adigim ihtar etmekte... 

Sultan bu hallerden o kadar iizgiin, hatta vurgun bulunuyor ki, durdugu yerde 
sendeliyor ve Sadrazamm konagmda toplantiya giden viikelanin arkasindan 
Ba§katibine emir veriyor: 

— Her an hiikiimetle temas halinde olunuz ve alacagmiz en kiigiik haberi, gecenin 
hangi saatine rastlarsa rastlasin, bana, hususi telefonumla bildiriniz! 

Gece yarismdan sonraya kadar viikelanin miizakerelerini bekleyen Ba§katip, sabaha 
kar§i Dahiliye Nazirmdan §u bilgiyi almi?tir: 

— Izmir Telgraf Miidiiriinden §imdi bir haber geldi. Yunanlilar §ehri i§galden 
sonra birgok ta§kmliklarda ve gar§iyi yagma hareketinde bulunmu§lar . . . Fakat bu 
hallerin onii almmi? ve memurlar yerlerine iade edilmi§... Izmir Valisinden hala 
haber yok ! , . . 

Vaziyet, yatagindan kaldirilarak, gileke§ Sultana telefonla bizzat bildiriliyor . 

Osmanli tahtimn iistiine 60 kiloluk agirligmi oturtmak yerine, vatanin 

milyarlarca ton agirligiyle beraber tahtini da sirtmda ta§iyan mustarip 

Sultamn gektigi aciyi hayal edebilmek lazim. . . 

Eski Yunanda (Homeros)a yataklik ettikten sonra devir devir el degi§tiren ve 

nihayet asirlardir Tiirkiin elinde karar kilan izmir'in Bati emperyalistleri 

tarafmdan Yunanliya pe§ke§ gekilmesi gosteriyordu ki, bu davrani?, koca bir 

imparatorlugun, olanca gaye ve davasiyle g6kii£?iinii tamamlamak ve ona Haymana 

ovasini a§maz bir sahadan gayri higbir yer birakmamak muradmi hedef 

tutmaktadir . 

. Bu algak muradm semboliinii gizen facialar aracmda bir tanesi hemen biitiin 

manalari iizerinde toplar: 

izmir'de Kolordu Askerlik §ubesi Reisi Miralay (Orbay) Fethi Beye, Yunanlilar, 

ba§mdan fesini gikarip yere atmasim ve ayaklari altmda gignemesini 

emrediyorlar . Bu emirde; 

— Dinini,; Turklugunii ve mazisini §anla dolduran devletini ve topyekun 
mukaddesatmi gigne! Manasi vardir. Albay cevap veriyor: 

— Asia! . 

Albayi agir yaraliyorlar . Fethi Bey, birkag gun iginde gergek §ehit olarak ilahi 
nimete kavu§uyor. Ferit Pa§a, istifasim vermekten ba§ka ne du§unebilir? Veriyor 
ve yine kabineyi kurmaya memur ediliyor. Kabinede biitiin mana, Ferit Pa§ayla 
§eyhiilislam Mustafa Sabri Efendinin yerlerinde kalmalarmda, muharrir Ali 
Kemal ' in Maarif Nazirligmdan Dahiliyeye gegirilmesinde ve gerisinin yine, eski 
ve yeni, silik §ahislardan ibaret olmasmda, yani ne yapilacaginm, kimin neye 
yarayacaginm bilinmemesinde . . . 

Fakat bu defaki «Hatt-i Hiimayun» miithi§ ve Padi§ahm biitiin istirap ve ondan 
dogma emrini gergeveler §ekilde: 

«— §u an-i miihimde, ba?larmda milletin sinesinden tehassus etmi§ altibuguk 
asirlik bir hanedamn reisi bulunan ve nefsince her tiirlii fedakarliga amade olan 
Halifeleri ve Padi§ahlari bulundugu halde bilumum efrad-i milletin emel-i 
yeganesi hukuk-u devlet ve milletin temami-yi mahmayetinden (korunma 
tamamligmdan) ibaret oldugundan bu emeli kudsi-yi millinin (kudsi millet 
emelinin) tatmini igin son derece fedakarane sarf-i mesai etmenizi (gayret 
sarf atmenizi ) suret-i kafiyede ihtar ile her haliikarda tevfikat-i ilahiyyieye 
istinat ve ruhaniyet-i risaletpenah ' den istimdat eylerim.» 

19 Mayis 1919, yani Mustafa Kemal Pa?a'mn Samsuna ayak bastigi giiniin tarihini 
ta§iyan bu ferman, olii bir ceset iizerinde §aklayici bir kirbagtan ba§ka bir §ey 
degildi ve zavalli Padi§ah, o giinlerde, vatanin kurtulu§ istikametini 
istanbul'dan degil, Anadolu'dan beklemenin ilk iimit gigirma girmi§ bulunuyordu. 
Bu noktayi, eserimizin ruhu ve ana tezi olan «Milli Sahlani§ Hareketi» faslma 
birakarak, gokii§ devresinin nihayetine dogru olanca dikkatimizi, en tarafsiz 
§ekilde, sadece hakikat igin hakikat olgiisiiyle Mustafa Kemal Pa§a iizerine 
gevirelim: 

itilaf kuvvetleri donanmalarinin, toplarmi saray ve Istanbul tarafmdaki tarihi 
kubbelere gevirdigi gun Istanbul 'a geldigini evvelce kaydettigimiz Mustafa Kemal 
Pa§a, ilmi ve riyazi §ekilde sabittir ki, Mondros Miitarekesinin imzasi 
siralarmda ittihatgilari takip eden ilk hiikiimetin Harbiye Naziri olmaktan ba§ka 



bir §ey du§iinmiiyor ve Anadolu'ya gegip bir milll ayaklanmaya ba§ olmayi aklmdan 

gegirmiyordu . 

Delillerini daha evvel verdigimiz bu vaziyetin artik kitapla§maya ba§layan 

hakikati, «Anadolu ihtilali - Sabahattin Selek» isimli 440 sahifelik kitabm 178 

inci sahifesinde §u ciimlelerle tespit edilmi§tir: «— Heniiz Talat Pa§a hiikiimeti 

gekilmeden Mustafa Kemal Pa§a, Ahmed izzet Pa§anm ba§kanligmda bir hiiktimet 

kurulmasmi, kendisinin de Harbiye Nezaretine getirilmesini, hem Padi§aha, hem 

de izzet Pa§aya teklif etmi§ti.» 

Bir Halk Partilinin kaleme aldigi bu ciddice eser, artik bu dilek iizerinde §iiphe 

birakmamakta, Kabineye girecek olan Mustafa Kemal Pa?a'mn ise bu vaziyette 

Anadolu §ahlanmasmi tasarlayamayacagi kendi kendisine ortaya gikmaktadir. izzet 

Pa§a tarafmdan: 

«— Badessulh refakatimiz eltaf-i Siibhaniyeden memuldur, (Sulhtan sonra 

birle§memiz Allahm lutuf larmdan beklenir) ...» 

§eklinde sinsi ve manali bir iislupla Harbiye Nazirligmdan uzak tutulan Mustafa 

Kemal Pa§a, o tarihten ve Sultanla kisa ve neticesiz bir konu§madan sonra evvela 

annesinin Be§ikta§ta ve Akaretlerdeki evinde, sonra da §i§lideki ko§kiinde tarn 6 

ay, vazife sahibi olmayarak kalmi§, biitiin gokii§ f elaketlerini merkezden takip 

etmi§, Anadolu'da mill! bir ayaklanmayi te§kilatlandirmaya dair higbir alamet 

gostermemi§, bir aralik Padi§ahm ve saraym en giizel kizi Sabiha Sultana talip 

olmu§sa da, bu sultamn §ehzade Omer Faruk Efendiyi sevmesi yiiziinden onu 

alaraarai§ ve ta§idigi «Fahri Yaver-i Hazret-i §ehciyari» unvani altmda ve 5okii§ 

devresinin sonunda, hadiseleri kollamaktan ba§ka bir §ey du§iinmemi§ ve 

yapmami§tir . 

Eserimizin agirlik merkezini te§kil eden bu nok-tedan ilerisi «Milli §ahlam§ 

Hareketi» faslma aittir. 



MILLI §AHLANI§ HAREKETI 

FIKIR ALTINCI MEHMED VAHiDUDDIN ' IN 

EVET; mill! §ahlani§in ba§inda 14 - 15 ve Cumhuriyetin ilamnda 19 ya§mda bir 

gocuk olan biz, bunca yil boyunca gordugiimuz, i§ittigimiz, okudugumuz ve 

manalandirdigimiz §eylerin yekunu olarak §u hiikme varmi§ bulunuyoruz ki, Birinci 

Diinya Harbi felaketi ve imparatorluk devletinin goku§unden sonra Turk haklarmi 

saglamak yolunda mill! bir §ahlam§a ilk olarak meydan agma fikri, bu hareketin 

§efligini yapan Mustafa Kemal Pa§adan once ve onun §ahsmda Sultan 6. Mehmed 

Vahidiiddin ' indir . Yani aym hareketin, vatan hainligiyle suglandirdigi adamm... 

Bu iddiayi tarn bir fikir namusiyle ana tezimiz olarak ba§a aliyor ve en ince 

tef erruatma kadar ispatim boynumuza borg biliyoruz. 

Miitarekenin ba§larmda, Kazim Karabekir, Ali Fuat, Cafer Tayyar, Refet Belen 

gibi gene kumandanlar Istanbul 'da toplanmi§tir . Memleketteki birliklerin ba§i 

bo§; ve biitiin yiiksek kumanda hey'eti, Ba§kumandan huzurunda toplantiya 

gagirilmi§casma merkezdedir. Bu vaziyet ve ondaki panik havasi ilk olarak Kazim 

Karabekir 'in dikkatine carpiyor . 

Bir yazismda diyor ki, merhum Kazim Karabekir: 

«— 1918 de Harbiye Nezareti Miiste§ari Miralay ismet (inonii) Beye, milletin 

istiklalini kurtarmak igin dii§iincelerimi §6yle izah ettim: Geng kumandanlarm 

Istanbul 'da toplanmasi ve hususiyle beni bu §ereften ayirmak biiyiik bir gaflet 

olmu§tur. Beni derhal bu §erefe iadeye gali§miz!» Yine Kazim Karabekir ' den : «— 

1 Kanunuevvel 1918 ' <de Erkani Harbiye-i Umumiye Reisi Cevat Pa§a Hazretlerini 

ziyaretle istanbul'da toplanmakligimizin gafletini izah ve benim §arka iademi ve 

ordunun zayif latilmamasini rica ettim. Bununla beraber Sadaretten istifa etmi§ 

olan izzet Pa§aya da aym fikirleri soylemi§tim! » 

Ve Kazim Karabekir 'in kalemiyle bu vaziyeti ilk gorenin Vahidiiddin oldugu 

hakikati : 

«— 6 Kanunuevvel 1918 selamlik merasiminde usulen huzura kabul olurdum. Padi§ah 

dahi, sulhun temini gorii§iilmeden evvel ordusunun zayif latilmamasi ve bilhassa 

geng kumandanlarm i§ ba?mdan ayrilmamasi, aksi halde bir Endiiliis vaziyetinin 



pek uzak olmadigim anlatarak benim §arka ve Istanbul 'da toplanan geng 

kumandanlarm da Anadoluya, oranlari ba§ina iadeleri halinde Tiirkliigiin 

olduriilemeyecegini soyledi. Bu miilakat benim ve diger geng kumandanlarm i§ 

ba?ma gegmemizi temin eden amilerden biri olmu§tur.» 

Bu satirlari kiigiictik bir insaf ile okuyan, biitiin zaaflarm Vahidiiddin tarafindan 

gorulmu§ ve garelerinin du§unulmii§ oldugunu hemen kavrar. 

Tarn ve emin bir kaynak olmasi gereken Kazim Karabekir Pa§a, §u garazsiz 

satirlarla da, Mustafa Kemal Pa§anm hem Harbiye Nazirligma talip olu§unu, hem 

mill! hareket diye bir §ey dii§iinmedigini gostermi§ oluyor: 

«- 11 Nisan 1919'da Mirliva Mustafa Kemal Pa§a Hazretlerini ziyaret ettim. 

Ziyaret sebeplerinden birisi de mti§artinileyhin Istanbul 'da kalip Kabineye dahil 

olmak hususundaki arzularmdan vazgegirmek gayesine matuftu. Ben Pa§a 

Hazretlerini ziyarete bir yaverimle gittim. Kendileri hasta yatiyordu. Ugtincii 

ziyaretgi olarak gelmi§ bulunan bir zata, Pa§a tarafindan Ru§en E§ref Bey diye 

takdim olundum» 

Bu yazilari nakleden muharrir neticeyi §6yle baglamaktadir : 

«— Biitiin bunlardan anla§ilan bir hakikat var ki, dagilan Tiirk ordularimn geng 

ve ihtiyar kumandanlarmm Miitareke esnasmda Istanbul 'da toplanmasidir. Ba§ta 

bulunanlar, bunun dogru olmadigim ve kumandanlara yeni vazifeler verilerek 

Anadolu'ya hizmete gonderilmesi liizumunu one siirmii§lerdir . ikinci bir hakikat 

de, istiklal Harbinde biiyiik hizmetleri olan kumandanlarm teker teker Mustafa 

Kemal ' e gelerek gorti§meleridir . Izmir' in i§gali ve ittihat ve Terakkiye mensup 

olanlarm tevkifi, Anadolu'yu galeyana getirdi. Galeyan halinde bu geng ve 

tecriibeli kumandanlarm kolordularm ba§ma gegmeleri, yeni ve mill! bir 

te§kilatm kurulmasma ilk sebebi te§kil etmi§tir. Ciinkii Tiirk milletinin 

Istanbul' da mitingler yaparak galeyani ba§lami§, Anadoluyu Yunan kuvvetlerinin 

istilasi iizerine halk da silaha sarilarak, daglara gikarak Kuvva-i Milliye 

te§kilati kurmu§tu. Garpta (Redd-i ilhak) Kongresinin, §arkta ise (Erzurum 

Kongresinin toplanmasma yerli halk miimessilleri karar vermi§lerdi . » 

Artik, gokii§ kar§ismda birliklerini birakip Istanbul 'a donen ve orada toplanan 

kumandanlar arasmda Mustafa Kemal Pa§anm ilklerden biri tek emelinin Harbiye 

Nazirligmdan ibaret bulundugu ve geng kumandanlarm mill! bir mukavemet igin 

kit'alari ba§ma donmeleri fikrinin padi§ahtan geldigi agik midar? 

Bu o kadar agik bir keyfiyettir ki, Mustafa Kemal Pa§anm Padi§ahla 

kar§ila§malarmdaki §ekilden hemen belli olacaktir. 



VATANI KURTARMANIN QARESi 

Sultan, iizerine biitiin Anadolu topragi yigilmi§ da bu topragm altmda diri diri 
gomulmu§ gibi bir hal igindedir. Aldigi nefes bile igne ucu kadar kiigiik 
deliklerde buldugu havayi emercesine istirapli. . . Higbir ferdin, ruhunu o kadar 
israria iizerinde teksif edemeyecegi §ekilde beynini §u suale kaptirmi§tir : 

— Alti ktisur asirlik vatani ve Osmanli tahtmi kurtarmanm garesi nedir? 
Hakkmda kaleme alman hatiralarm hemen hepsinde onun bu kivranan di§ tavri 
gosterilmi§, fakat IC manasi meydana gikarilamami§tir . 

Giinliik meseleler ve basit hadiseler kar§ismda, yiiziine sahte bir tabiilik 
makiyaji geken, tabiinin Cok iistiinde mustarip padi§ah, geng kumandanlar 
istanbul'da, vatanm halinden iizgiin gehrelerle de olsa, keyiflerine baktiklari 
sirada, o, yemek yerken bogulmakta ve soguk suyla yikanirken ha§lanmaktadir . 
kadar ki, kendisinde sultanligm en kiigiik nefs emniyeti bile kalmami§tir. Vatan 
istirabiyle o hale gelmi§tir ki, her §eyden evvel ta§idigi iinvandan utanmakta ve 
nefsini bir dilenciden daha bedbaht saymaktadir. 
Bu hiikmii nereden mi gikanyoruz? 
Buyurun : 

«Vahidiiddin Yildiz camiinde Cuma selamligma gikmi§ti. Camiin kapisi oniine biitiin 
viikela ve yaverler dizilmi§lerdi . (Belki Mustafa Kemal Pa§a da orada) ... 
Bunlarm kar§ismda da Muzika-yi Hiimayiin ' un selam agalari yer almi§lardi. 
Vahidiiddin tarn camiin kapisma yakla§tigi zaman selam agalari: 

— Padi§ahim, magrur olma, senden biiyiik Allah var! 

Diye bagirirlarken Vahidiiddin sinirli bir §ekilde iki elini bu agalara uzatarak 
susturmak istedi. Ve aci bir sesle haykirarak: 



— Magrur olacak nemiz kaldi? 

Dedi. Agalar yaverler tarafindan susturuldu.» 

«Osmanli Sultanlari Tarihi» isimli eserden aldigimiz bu satirlar, ancak ha§met 
ve azamet zamanlarma mahsus bir ihtari, agliktan olmek iizere bulunan bir adama 
«oburluk kotiidiir!» diye bagirircasma yonelten sarayin ahmaklik ve gafleti 
iginde, hatta biitiin vatan biiyiiklerinin vurdumduymazligi ortasmda, Allahi ve 
istirabiyle yapayalniz kalmi§ tacidari ne giizel heykelle§tirir ! 

— Alti ktisur asirlik vatani ve Osmanli tahtini kurtarmamn garesi nedir? 
Beyninde burgu gibi i§leyen bu sualin cevabmi, Vahidiiddin, ilk i§ olarak 
Istanbul ' daki geng kumandanlari birlikleri ba§ma gondermekle verdi . Bundan 
maksat, silah altmda hala 400 bine yakm mevcudu olan, fakat her bakimdan ordu 
kiymet ve haysiyetini kaybetmi§ bulunan birlikleri mumkun mertebe derleyecek ve 
herhangi bir mill! mukavemete destek kilacak emir ve kumanda ba§larina 
kavu§turmak, kopan ba§lari viicuda yerle§tirmekti . 

§imdi i§, biitiin bu geng ba?larm bir mihrak kafa etrafmda toplanmasinda . . . Bu 

kafa, devletin Istanbul ' daki resmi te§kilatmdan olamaz. Ne Erkan-i Harbiye-i 

Umumiye Reisi (o zamanlar Fevzi Pa§a, Mare§al Fevzi Qakmak) , ne de ba§ka bir 

makam sahibi... Bunlar i§gal kuvvetlerinin baskisi altmda ve iradelerine boyun 

egme vaziyetinde . . . Ancak, istanbul di§i, hatta gerekirse, esaret halindeki 

merkezi hiikiimet iradesine aykiri ve isyankar bir general, mill! kahraman namzedi 

ve ihtilalci bir kumandan lazim... 

Bu kim olabilir? 

Goziiniin oniine, hep, «Fahri Yaver-i Hazret-i Sehriyari» unvanim ta?iyici, diizgiin 

bir kitok iginde hakim edali, misir piiskiilii sagli, gok mavisi gozlii, sari 

biyikli, bigakla gizilmi§ gibi incecik dudakli, gatik ka§li ve her halinden 

kendisine mahsus bir diinyaya inanmi§ bir insan oldugu manasi tiiten Mustafa Kemal 

geliyor. Veliahtligmda kendisini Almanya'da takip etmi§, Alman mare§allerine 

bile itiraz mizacmda ve goriilmemi§ bir nefs emniyeti iginde, bu 39 ya§mdaki 

general . . . 

Buraya bir nokta koyup Mare§al Fevzi Qakmak'a doneyim: 

Mare§al, benim Fransa'da tahsil arkada§im merhum Burhan Toprak'm kaym 

babasidir. yoldan tamdigim ve en derin mahremiyetine kadar sokuldugum, kabul 

edildigim insan. . . 

Onunla Vahidiiddin mes'elesi etrafmda konu?tuklanmi ileride anlatmak iizere, 

bizzat kendisinden dinledigim hayati bir noktayi agiklayayim: 

«— Vahidiiddin benden, geng kumandanlarm listesini istedi. Vatanma a§kla bagli, 

vatan acisiyle yanan, vatan kurtarmak yolundaki bir hamleyi omuzlayabilecek 

kabiliyette" azimli, fedakar ve atilgan kumandanlar kaydiyle istedi bu 

listeyi... Yazip verdim... Her kumandanm karakterini de isminin yanma not 

ettim. listenin ba§mda Mustafa Kemal vardi.» 

Mare§al Fevzi Qakmak, Padi§aha verdigi listede, Mustafa Kemal Pa§ayi fevkalade 

becerikli, kabiliyetli, hamleci, te§ebbiis ruhuna malik, fakat son derece 

ihtirasli ve yiiksek emelli bir insan olarak 

gostermi§tir 

Bu noktayi, daha evvel bahsettigimiz, Sabahaddin Selek adli Halk Partilinin, 

«Anadolu ihtilali» eserinde de tespit edebiliriz. Bu eserin 42nci sahifesinde 

Vahidiiddin ' in gozliigiinden Mustafa Kemal Pa§a hakkmda §u te§his goze garpar: 

«— Mustafa Kemal ' i veliahtligmda, Almanya seyahatinde tanimi§ti. Bu geng Pa§a, 

daha o zaman gok tehlikeli laflar etmi§, onu iirkiitmii§tii. Nihayet bir ordu 

kumandani oldugu halde, harbin son giinlerinde Adana'dan kendisine ba§ vurup, 

falani Sadrazam, beni de Harbiye Naziri yap, diyen Mustafa Kemal Pa§ada biiyiik 

bir ihtiras seziyordu.» 

Boylece muharrir, Mustafa Kemal Pa§anm (belki makbul manada) ihtirasmi tespit 

ettikten sonra, Padi§ah ve Mill! §ahlani§ Hareketi ve Mustafa Kemal Pa§a 

arasmda §6yle bir miinasebet ariyor, yahut buldugunu saniyor: 

«— Kuva-yi Milliye higbir zaman Padi§aha kar§i goriinmedigi halde, Padi§ahin 

gosterdigi husumet, hakikatte Kuva-yi Milliye akimma degil, bizzat Mustafa 

Kemal Pa§a'yadir. Sultan Abdiilaziz'e Hiiseyin Avni Pa§a, Sultan Abdiilhamid ' e 

Mithat pa§a nasil amansiz birer dii§man goriinmii§ler ise, Sultan Vahidiiddin ' in 

kar§isma da Mustafa Kemal Pa§a gikmi§ti. Hem Mustafa Kemal Pa§a Obiirlerinden 



daha tehlikeliydi . Padisahin evvela ordusunu, sonra vilayetlerini elinden almis, 

tebaasim kendisinden ayirmi§ti. Elbette sira, tahtina da gelecekti. 

Milll Mucadelenin devami muddetince, higbir an soz konusu edilmemekle beraber, 

en siddetli mucadele Vahiduddin ile Mustafa Kemal arasinda cereyan etmistir. 

Qtinkti, mutlaka biri digerini tasfiye edecekti ve her ikisi de bunu gayet iyi 

biliyordu. Vahiduddin; Istanbul 'da kalmak ve Kuva-yi Milliyeye karsi 

davranmakla, partiyi daha baslangigta kaybetmistir- Halbuki, Istanbul ' un 

isgaline ve hatta bir sure sonraya kadar, Vahiduddin ' in elinde tahtini 

kurtaracak biiyiik bir firsat vardi : Anadoluya gegmek. Eger bunu yapabilseydi, 

Mustafa Kemal Pasa, Zat-i §ahanenin nihayet bir Sadrazami olurdu.» 

Bu satirlari almaktan maksadimiz, tarihgi geginenlerimizin indi goriisler pesinde 

hakikati tahrif isini nereye kadar gotiirdiiklerini belirtmektir . Mustafa Kemal 

Pasanin Vahidiiddin'e karsi bakis ve niyetini gayet dogru tespit eden muharrir, 

dtisiinemiyor ki, Padisah bizzat Anadolu'ya gegemezdi. Gegmis olsaydi Mill! 

§ahlanis Hareketi daha basmdayken bogulurdu. Biraz sonra anlayacagiz. 

Anadoluya gegmek isteyen Veliaht Abdiilmecid Efendinin karsisma gikardiklari 

engel; ve fiilen Anadoluya gegip de geri gevirdikleri §ehzade Omer Faruk 

Efendiye karsi alinan tavir, mill! hareket gelismeye baslar baslamaz saraya ne 

gozle bakildigmin sasmaz delilidir. 

Demek ki, Mustafa Kemal Pasanin kar?isma gikan Vahiduddin degil, Vahiduddin ' in 

kar§isina gikan Mustafa Kemal Pa§a... 

Bu noktayi ileride gostermek ve Mill! §ahlani§ Hareketinin fikirde ilk 

muellifini dogrudan dogruya Vahiduddin olarak belirtmek iizere hikayemize 

gegelim: 

iste Anadolu'ya ustun vasiflarda bir kumandan gondermek ve ona, mill! bir 

mukavemet mikraki kurdurmak gayesiyle Vahiduddin, Mustafa Kemal Pa§ayi saraya 

gagiriyor . 

Hikayeyi, evvela Enver Behnan §apolyo'nun kitabmdan Mustafa Kemal Pa§a diliyle 

tespit edelim: «Yaverim Cevat Abbas yine eve geldi. Telasliydi. — Zat-i §ahane 

sizi ak§am yemegine davet ediyor! 

Dedi . 

Mayisin 4 uncii ak§ami yedibugukta Yildiz Sarayina gittim. Beni gok kiigiik bir 

odaya aldilar. Biraz sonra Mehmed Vahiduddin geldi. Ayaga kalktim. Beni yanina 

oturttu. kadar yakin ki, adeta diz dize idik. Padi§ahm saginda hemen 

dirsegini uzatarak dayadigi kiigiik bir masanin iistiinde bir kitap vardi . Odada 

sessizlik hiikiim siiriiyordu. Anla§iliyor ki, sarayda hig ne§ ' e yok... Padi§ah 

akibetini dii§iiniiyor. Odanin Bogazigine acilan biiyiik bir penceresinden goriilen 

manzara §uydu: itilaf devletlerinin donanmalari sirayla dizilmi§ler, toplari 

saraya miiteveccih ... Tehdit edici korkung bir manzara... Bu odada oturmakla bu 

manzarayi gormemek kabil degil... Mehmed Vahiduddin dedi ki : 

— Pa§a, Pa§a, sen §imdiye kadar devletimize 

gok hizmet ettin. Bunlarm hepsi artik bu kitaba gitti! 
Bu bir tarih kitabiydi. 

— Bunlari unutunuz! Bundan sonra yapacagmiz hizmet, §imdiye kadar yaptigmizdan 
gok miihim olacaktir. Dikkat ve sadakatle gali§irsamz, devleti, dii§tiigii bu 
felaketten kurtarabilirsiniz . Bir gok kumandanlari Anadolu'nun kolordularma 
dagittim. Sizin vazifeniz, bunlari teftis etmek olacaktir. 

— Bu hususta elimden geleni yapacagim, bana emniyet buyurunuz efendim. 
Padiisahin en biiyiik endi§esi: Kuvvetlerimiz dagilmistir . Umumi Harpten yorgun 
gikarak takatimiz kalmami§tir. Biitiin limit; galip devletlerin arzulari hilafma 
bir harekette bulunmamaktadir . Onlarin §ikayet ettigi hadiseleri de onlemek 
lazimdir . 

Vahiduddin ayaga kalkti, elimi siki siki sikti: 

— Muvaffak olunuz! 

Sarayi terkettim. zaman bir kadife kutu iginde bir takim da hediyeler verdi . 
Yaverim Cevat Abbas 'la gecenin karanligmda derin dii§iinceler iginde Yildiz 
tepelerini a§arak §i§liye geldik.» 

Mustafa Kemal Pasanin agzmdan rivayet edilen bu sozlerde, ani olarak huzura 
gagirilmanm gayesine ait agik bir delalet yoktur. Kolordu kumandanlarmm 
teftisine memur edilmek ve «galip devletlerin arzulari hilafma bir harekette 



bulunmamak» emri, boyle bir tayinin ruhunu izah edemez, miiphem kalir ve asil 

sebebin gizlendigi hissini verir. 

Aynen Mustafa Kemal Pa§a dilinden bu anlati§i ba§a alarak, i§in hakikatini biz 

anlatalim. 

Bu i§e, §u anda hayatta bulunan eski bir yaverin, bize vesika kiymetindeki 

beyanlariyle giri§ecegiz. 



ESKI YAVERIN ANLATTIKLARI 

Sultan Vahidiiddin ' in bugiin hayatta bulunan yaverlerinden, eski Sadrazam Tevfik 
Pa§anin oglu Ali Nuri (Oktay) Beyefendi Ayaspa§a ' daki me§hur Fark Oteli'nin 
sahibidir. Vaktiyle Hariciye Konagi olan, derken Tevfik Pa§a miilkiyetine gegen, 
Pa?amn Londra Sefirliginde yanip kiil olan eski binadan bir yangin arsasi 
kalmi§, sonra Tevfik Pa§a zamamnda oraya 7 odalik bir kargir in§a cikilmi§, 
daha sonra da 210 odasiyle bugiinkii Park Oteli yerle§tirilmi§tir . Seksen kiisur 
ya§mdaki Ali Nuri Beyefendiyi, Sultan Vahidiiddin hakkmda en nadide bilgilerin 
sahibi olmasi gereken eski ve miistesna bir insan 
olarak telefonla aradim. 

Bu turlu insanlann diinyamizdan ayrilmasiyle son kaynaklarin da kuruyacagi 
kaygisi icinde, adeta son vapuru kacirmak istemeyen bir yolcu tela§i icindeydim. 
Telefonda, §ivesi ecnebiye calan ihtiyar bir ses, kim oldugumu ve ne istedigimi 
anladiktan sonra, §u cevabi verdi : 

— Birkac giindiir gripli halde ve istirahat etmekteyim. Eger gripe yakalanmaktan 
korkmazsaniz, oteldeki daireme buyurunuz, goru§elim! 

Hemen gittim. Beni Park Otelinin iki kat a§agisindaki bir daireye indirdiler. 
Sagli ve sollu, onlii ve arkali iic oda veya hiicrenin cerceveledigi kiiciik, fakat 
gayet hususi cizgileri ve renkleri olan bir dairecik... Eski ve (stil) e§ya ve 
duvarlarda eski zaman resimleri... Ali Nuri Beyefendinin pederleri Tevfik 
Pa§ayla, kayin babalari Sadullah Pa§a, ayri gergeveler iginde yanyana... Daha 
neler ve neler! . . . 

On kismmda, §ahni§ tarzinda gikmtili bir hucrecigin duvarlarmda, sivil ve 
asker, mazi tipleri ve bu arada Ali Nuri Beyefendiye bir ithaf yazisiyle ( 
hediye edilmi§ (Von Der Goltz) Pa?amn fotografi. Ali Nuri Beyefendi, bu 
gikintili hucrecigin pencere ko§esinde duvara yasli ve Amerikan ijsluplu masasina 
gegip bana kar§isinda yer gosterdi. 

Kahverengi, uzun (rob do §ambr) i icinde, uzun boylu, beyaz sacli ve biyikli, 
fevkalade giizel, hele gengliginde misilsiz derecede yaki§ikli bir insan hissini 
veren bu asil tavirli adam, bir anda ruhumu doldurdu. Onda, biraz fazla 
alaf rangaligi bir tarafa, a-radigim butiin koklii manalari buldum 
Birkag ho§-be§ lafindan sonra hemen mevzua girdim: 

— Tevfik Pa§a gibi, Osmanli tarihinin en nazik zamanlarmdan birinde Hukiimet 
Reisligi etmi§ bir zatin oglusunuz! Merhum ve muhterem pederiniz, tipki 
Vahidiiddin ' in son padi§ah olmasi gibi, Osmanli Sadrazamlarinin sonuncusu... Siz 
de Miitareke ve i§gal devrinde Sultan yaverisiniz! Bu bakimdan, gurbet illerdeki 
mezari iizerinde koskoca bir yalan dagi oturtulan Vahidiiddin ' i yakmdan tanimi§ 
olmak gibi bir imtiyaza sahipsiniz. Allahtan, daha cok uzun olmasini diledigim 
omriiniiziin bundan boyleki siiresini, hepimizinki gibi yalniz Allah bilir. Ebedi 
hayata ve Hesap Giiniine inanmi§ bir insan olarak, ayni hisle dolu oldugunuz 
iimidi, hatta emniyeti icinde, Vahidiiddin mevzuuna ait bildiklerinizi ogrenmeye, 
boylece Allahin rizasini kazanmanizi ve 

hie bir hakikatin gizli kalmasma razi olmamanizi istemeye geldim. Vereceginiz 
bilgileri, kabul buyurursamz kaynak gostermek, istemezseniz menbai gizli tutmak 
§artiyle Tiirk mill! vicdanma takdim edecegimi Liituf buyurunuz! 
Esmer yiiziinde ince bir zevk ve tehassiis meltemi, tek tek cevap verdi: 

— istediginiz gibi hareket edebilir, kaynak olarak ismimi ortaya atabilirsiniz ! 
Artik hem memleketimiz, hem de §ahsen ben, o §artlar icindeyiz ki, ortada 
cekinilecek higbir §ey gormiiyorum! 

ilk intibaim, fevkalade bir takdir duygusu oldu. 

Eski yaver devam etti: 

— 1 Sultan Vahidiiddin devrinde kurmay binba§iydim. Asil sinifim siivari . . . Hem 

Erkan-i Harbiye Mektebinde hocalik ediyor, hem de «Yaveran-i Hazret-i §ehriyari» 



kadrosunda bulunuyordum. Hayatim, sarayla Erkan-i Harbiye Mektebi arasinda 

gegiyordu. Balkan Muharebesine i§tirak etmi§, Birinci Diinya Sava?ma 

katilmi§tim. 

Muhatabim derin bir ig gegirdi. Bir an siikut ve devam: 

— Sultan Vahiduddin'i §ehzadelik, veliahtlik zamamndan beri yakindan tanirim. 
Karde§im Hakki Beyin kaym babasi (Ali Nuri Beyin biraderi Hakki Bey 
Vahiduddin ' in kizi Ulviye Sultanm zevciydi) olarak da bilhassa veliahtligmda 
kendisiyle yakindan temasim olmu§tu. zamanlara ait §6yle bir hatiram var : 
Vahiduddin ' in veliahtligmda bir gun, Kuru-ge§mede huzurunda bulunurken bir 
hey'et geldi. Bu hey'etin azasmi §u anda hatirlayamayacagim. Padi§ahgi bir 
firka kurmak isteyen bir hey'et... Veliaht hey'eti kabul etti. Gelenler 
gayelerini izah ettiler. Padi§ahgi bir firka kurmak istediklerini, bu yolda 
te§kilatlanmaya gittiklerini ve kendisinden yardim ve destek beklediklerini 
soylediler. Vahiduddin hayretler iginde kaldi ve §u cevabi verdi; «Padi§ahgi bir 
firka kurmak da ne demek?... Boyle bir firka, sanki aksine ihtimal agarcasma 
zaaf ve §iiphe telkin etmi§ olmaz mi? Padi§ah biitiin bir milletin babasidir; nasil 
bir partiye maledilebilir ? Bayrak, bir partinin olabilir mi?» Anliyorsunuz ki, 
Sultan- Vahiduddin, sahtelik ve uygunsuzlugu hemen goren, anlayan ve ona kar§i 
duran bir seciye sahibiydi. 

Sordum: 

— Zeka ve §ahsiyeti iizerinde hiikmtiniiz? 

— Deha gapmda bir zekaya malik degildi. Fakat ortanm iizerinde bir anlayi§, 
hususiyle gok hizli bir intikal sahibiydi. Hadiseleri tarn da olu§ anlarmda 
kestirmek, manalandirmak, degerlendirmek ve yerli yerine oturtmakta hunerliydi. 

— Umumi Harp sona erip de imparatorlugun gokii§ii demek olan Miitareke ve i§gal 
giinlerinde tavri nasil oldu? 

Eski yaver Ali Nuri Beyefendi ayaga kalkti, ilerileyerek yandaki odadan maroken 
kapli kiigiik bir hatira defteri alip getirdi, koltuguna yerle§ti ve defteri uzun 
uzadiya inceledikten sonra cevap verdi: 

— Tarihleri §a§irmamak igin hususi defterimi kurcalamaliyim. Izmir' in i§galinden 
bir giin sonra. (Izmir 15 Mayis 1919'da i§gal edildi) 16 Mayis Cuma giinii . . . 
Vahiduddin dii§mandan miitareke istemi§ bir hiikiimetin ba§mda... Miitareke 
hiikiimlerine gore ordusunun hemen dagitilmasi icab ediyor. fakat boyle i§lere 
giri§ebilmek igin taraflarm kar§ilikli olarak miitareke hiikiimlerine riayet 
edileceginden emin olmalari lazim... Bu nokta ise higbir tarafin emin 
olamayacagi bir §ey... Padi§ah miitereddit ve istiraplarin en yakicisi iginde... 

giinkii Cuma namazmda ve selamlik resminde Sultan Vahiduddin'i gorenler, 
istirabin bir insani ne hale getirebilecegine ait en canhira§ tabloyla 
kar§ila§mi§ olurlardi. 

Bu noktada Ali Nuri Beyefendi kelam silsilesini degi§tirir gibi ba§ka bir 
istikamete sapti. 

— Pederim Tevfik Pa§a, ingiliz Krai ailesi tarafmdan ingiltere ' nin Hanedan 
Ni?amna layik goriilmii§ bir insandir. Boyle bir ni§ani alabilmi§, pederimden 
ba§ka ikinci bir Osmanli devlet reculii yoktur. Sultan Vahiduddin de 
Padi§ahligmda, ingilizlerin bu alakasma kar§ilik babama Osmanli Hanedan 
Ni§anini vermi§tir. Size bu ni§ani gostereyim, buyurun! 

Eski yaver beni alarak yan odaya gegirdi, orada bir dolap agti ve iginden yiirek 
§eklinde biiyiik bir kutu gikardi. Kapagmi agtigi kutuda goz kama§tirici bir 
maden... tjzerinde ingiltere Kralligi ve Hindistan imparatorlugu hiikiimdar 
ailesine mahsus gomme ve kakma bir yazi bulunan, iki parmak kalmligmda bir 
kordonun halkaladigi muhte§em bir ni§an... 

Yerlerimize gegip oturduk. Ali Nuri Beyefendi, bu defa mevzuumuzun tarn 
istikametini bulmu§ olarak devam etti: " 

— Vahiduddin, Miitareke devrinin istiraplari iginde kivranirken ara-sira babami 
gagirir ve §6yle derdi : «ingilizler sizi sever; size, Hanedan Ni§anini 
yaki§tiracak kadar deger vermi§ bulunuyorlar . . . Onlara ba§ vurup Turk iilkesi 
iizerinde miisamahali davranmalarmi temine gali§saniz.» Babam da daima §u cevabi 
verirdi: «ingiliz siyasetini idare eden (Loyd Core) isimli, islam ve Turk 
dii§mani bir tiptir. Boyle bir rica ve miiracaattan beklenebilecek hig bir miispet 
netice dti§tiniilemez. ingiliz Krai ailesinin hiikiimet politikasma el atmaya kudret 



ve salahiyeti yoktur! Tamamiyle faydasiz, hatta aleyhimize bir te§ebbiis olur bu 

i § ! . . . » 

Muhatabim daldi ve bir an yine saded gizgisinden di§ariya gikti: 

— ingiliz Krai ailesinin babama layik gordugu Hanedan Ni§am sadece hayat 
kaydiyle verilmi§ti ve evlada intikal etmiyordu. Cumhuriyet devresi iginde vefat 
eden babamin cenazesine bir ingiliz hey'eti geldi. Ni§ani isteyeceklerini 
sandim. Fakat isteyen olmadi. Ni§an da bende kaldi . Ve yine saded gizgisine 
girdi: — Sultan Vahidiiddin, Mill! Miicadeleye, Mill! Kurtulu§ Hareketine biitiin 
gonliiyle bagliydi. Hareket ba§ladiktan sonra beni sik sik huzura gagirir, dahili 
ve askeri vaziyetler iizerinde benden fikir alirdi. Ta§ basmasi biiyiik bir harita 
yaptirmi§tim. Bu harita ijzerinde kirmizi ve mavi, igne bayraklarla vaziyeti 
Sultana izah eder ve askeri durumu gosterirdim. Kuva-yi Milliye hareketleri 
ijzerinde her muvaffakiyet haberini ali?mda derinden bir «oh!» geker, ferahlar 
ve dijnyaya yeni gelmi§ gibi olurdu. Bu manzara, benim gozlerimle tespit ettigim 
ve Allah ile resul huzurunda her an tekrarmdan gekinmeyecegim bir hakikilik ve 
samimilik ifadesidir- 

Eski yaver, derin bir tahassiis tavriyle sustu. 

Bu kitabm muharriri olarak vazifem, boyle, biiyiik bir tarih vesikasi belirtici 

§ahsiyeti diledigim istikamete gekmek degil, gergek yonleri ondan ogrenmek ve 

kendisini asla telkin altma almamak olduguna gore, her §eyi kendisine ve tabii 

seyrine birakmayi tercih ettim ve asil incelik noktasimn ben davet etmeden 

gelmesini bekledim. 

nokta geldi . 

Eski yaver birdenbire §u sozleri soyledi: 

— Bahsettigim Cuma Selamligmdan sonra Mustafa Kemal Pa§a huzura davet ve kabul 
edildi. Sultan Vahidiiddin, onu Anadolu'ya gegmeye ikna etti. 

Tela§la dogruldum: 

— ikna mi etti? Mustafa Kemal Pa§amn bu hususta ikna edilmeye ihtiyaci var 
miydi? 

Soz, bu naziklerin nazigi can noktasma gelince, muhatabim toparlanarak tane 
tane devam etti: 

— izah edeyim: Mustafa Kemal Pa§anm huzura kabul edili§inden bir iki saat sonra 
Ba§yaver Naci Bey (Mill! Miicadeleye katilan, birgok kumandanliklarda bulunan, 
uzun zaman meb'usluk eden, Nazik Naci Pa§a lakabiyle maruf General Naci Eldeniz) 
yaverler odasina geldi ve haykirdi: «Hiinkar Mustafa Kemal Pa§ayi ikna edebildi!» 
Bu haykiri§ kelimesi kelimesine kulaklarimdadir . «ikna» tabiri yerindedir. 

— Mustafa Kemal Pa?amn gayesi Anadolu'ya gegmek degil miydi? 
Muhatabim, delmek istedigim zarm nezaketini anladi. 

Kiiguk bir fikir hazirligmdan sonra cevap verdi; — Ben Mustafa Kemal Pa§ayi 
biiyiik asker ve kumandan tamrim. Obiir meziyetleri iizerinde soyleyecek bir soziim 
yoktur. Mustafa Kemal Pa§amn gayesi, o zamanki hiikiimete girmekten ba§ka bir §ey 
degildi. Hem de bir coklarmm sandigi gibi Harbiye Naziri olmak degil, Sadrazam 
olmak gayesini giidiiyordu. 1919 ilkbaharmda vaziyet §6yleydi: §ark ordumuz 
silahlarmi birakmiyor ve ortada itilaf devletleriyle aramizm yeniden agilacagi 
korkusu hiikiim siiriiyordu. Mustafa Kemal Pa§a da kudretli ve iradeli bir kumandan 
biliniyordu. Bu kanaat bilhassa Hiinkara aitti. Mustafa Kemal Pa§anm o 
giinlerdeki kanaat ve gorii§ii ise istanbul hiikiimetinin itilaf kuvvetlerine kar§i 
direnmesi, isteklerini kabul ettirmesiydi . i§te bu tavri gostermek igin hiikiimeti 
eline almak istiyordu. Halbuki bu kanaat ve gorii§ siyasi ve ameli bir kiymet 
ifade edemezdi. Zira Mondros Miitarekesini imzalami§ olan magliip bir hiikiimetten 
galip dii§manlarma kar§i bir direnme, kar§i koyma iktidari beklenemezdi . 
Ali Nuri Beyefendinin soziinii kestim: — Boyle olunca, o an igin Kabineye girmek 
imkanini bulamayan Mustafa Kemal Pa§adan, mill! hareketi evvelden planlami§ ve 
gaye edinmi§ olmasi beklenemez! 
Muhatabim bu dikkate cevap vermeden devam etti: 

— Mustafa Kemal Pa§a Anadolu'ya gonderilmi§tir . Onu gondermekte ancak iki gaye 
olabilirdi: Ya ingilizlerin istegine uygun §ekilde §ark Ordusunu 

silahsizlandirmasi Ve Dogudaki mukavemeti kirmasi igin, yahut da tarn aksi olarak 
mill! bir mukavemet ve hareket zemini agmasi igin... 

— Hangisi oldugunu samyorsunuz? 



— Ben sadece ihtimalleri kaydediyor ve hadiselere ait unsurlari veriyorum. 
Dileyen, diledigi gibi hukmetsin ! . . . Ben, kendi hesabima ayrica bir tefsir 
yapmayi emin bir yol gormiiyorum. Emin oldugum tek nokta, Mustafa Kemal Pa§anin, 
Anadolu'ya gecmek iizere Padi§ah tarafmdan ikna edildigidir. Hadiseler hangi 
ihtimale daha fazla yer veriyorsa oyle ! . . . 

Davanm §ahdamarma ait suali sordum: 

— Bu mevzuda, Vahidiiddin ' in Mustafa Kemal Pa§aya, «Ben Halife ve Padi§ah olarak 
Anadolu'ya gececek olursam dii§man kuvvetleri birden tela§a dii§iip topyekun 
anavatan iizerine cullanir ve memleketi tarn bir esarete mahkum eder. Sen bir 
kumandan olarak git, gerekirse bana ve hiikumete asi ol ve milleti §ahlandir» 
dedigi ve biiyiikce bir para verdigi yolundaki sizintilar dogru mudur, degil 
midir ? 

— Bilmiyorum! Onu hiikiimet gonderdigine gore elbette gerekli tahsisati vermi§tir. 
Bu siyasi kar§iliga §6yle mukabele ettim: 

— Tahsisat ayri ve tabii... Ayrica Sultamn 6z cebinden verdigi biiyiik bir para 
var mi, yok mu? Bir rivayete gore 30, bir rivayete gore 42, ba§ka bir rivayete 
gore de 60 bin altin lira. . . 

— Bilmiyorum! Mustafa Kemal Pa§anin bu vazifeye, Padi§ahin emriyle Ferit Pa§a 
tarafindan gonderildigini biliyorum! 

— Emir veren Padi§ah olduguna gore asil maksadim hukiimetten gizli tutmu§ olmasi 
ihtimali yok mudur? Hususiyle Sultan Vahidiiddin ' in son derece ketum ve tedbir 
zekasma malik bir insan oldugu du§unulecek olursa? 

— Olabilir!... Vahidiiddin Ferit Pa§ayi sevmez ve ona itimad etmezdi. Nitekim 
Paris 'de Versay Sarayindaki sulh miizakereleri zamaninda babami cagirtti ve ona 
§u emri verdi : «Sen de Ferid'in arkasmdan git ve onu kontrol et!...» 
Muhatabim bu noktada davanm asli cizgisini birakarak tarihi kiymet bakimindan 
ehemmiyetli olsa da Sulh Konferansma ait hususiyetlere daldi ve oradan yine 
Vahidiiddin ' in vatan baglisi seciyesine dondii. Onlari yerinde tekrar ele almak 
iizere, biz, davamiz ve tezimizin asil diigiim noktasi olan Vahidiiddin - Mustafa 
Kemal Pa§a gorii§mesine gelelim ve onu Mustafa Kemal Pa§adan dinledikten sonra, 
bir de, kendi gozliigiimiizden ve vesika cercevesinden seyredelim. . . 



DUGUM NOKTASI SAHNE 

Mill! §ahlani§ hareketinin fikirde miiellifi ve bu maksatla Mustafa Kemal Pa§ayi 

Anadolu'ya gonderen, dogrudan dogruya Vahidiiddin... Bu i§in sahnesi de, Yildiz 

Saraymda, denize kar§i kugiiciik bir oda... 

Zat-i §ahane, daha Onceki bir iki temasin pe§inden Mustafa Kemal Pa§ayi son 

olarak bu salonda kabul ediyor ve omrii boyunca son defa gormii§ oluyor. 

§imdi bu sahneyi, biraz sonra ortaya dokecegimiz vesikalarm delaletlerindeki 

yekun ve muhasebe neticesi olarak biz cizelim: 

Mustafa Kemal Pa§a, Padi§ahla daha evvelki kar§ila§masmda gayesi 

temellendirilmi§ olarak Dokuzuncu Ordu birliklerine miifetti§ tayin edilmi§ ve bu 

birliklerin yayili oldugu mmtikaya gitmek igin hemen Samsun'a hareket etmek 

iizere hazirligini tamamlami§tir . 

Ve i§te bu sebeple Padi§ahin kar§ismda bulunuyor. 

Onun bu yeni vazifeye tayinini izah eden di§ sebep Samsun ve civarmdaki Tiirkler 

ve Rumlar arasi cati§ma ve bundan dogan huzursuzluk . . . Askeri selahiyetler 

yaninda miilki yetkileri de bulunan Mustafa Kemal Pa§a, bu huzursuzlugun hemen 

giderilmesini isteyen ingilizlere kar§i §6yle izah edilmektedir : 

— Huzursuzlugu giderecek, nizam ve asayi§i getirecek ve §ark Ordusundaki 
mukavemeti kaldiracak olan general i§te bu zattir: 

ingilizlere kar§i bir aldatmaca zanniyle oynanan bu oyun, Vahidiiddin tarafindan 
kendi 6z hukumetine de ayni §ekilde telkin edilmi§tir. 

«Anadolu ihtilali» isimli eserin 190 inci sahifesinde, bu tayinin dogrudan 
dogruya Hiinkar tarafindan yaptirildigi §u satirlarla kaydediliyor : 
«Vahidiiddinin kagmasini takiben, 150 'lik listeye dahil olmadigi halde memleketi 
terkeden Naci Azmi Yegen Beyin ifadesine gore, sabik Sultan, bir gun kendisine 
§6yle demi§tir: 

— Samsun'a bir mufetti§ gonderilecegini ogrenince yaveranimdan Erkan-i Harp 
Mirlivasi Mustafa Kemal Pa§ayi da nazar-i itibara aliniz» diye emir eyledim!» 



Vahiduddin aleyhtari bir kalemin tetkiki neticesi olarak ortaya at 1 Ian bu 

§ahadetten acikca anla§iliyor ki, Mustafa Kemal Pa§ayi yeni ' vazifesine tayin 

ettiren, ne Harbiye Naziri, ne de Sadrazamdir. Sadece ve sadece, gayesini 

hiikiimetinden bile saklami§ olan Padi§ahtir ; ve bu i§de Vahiduddin ' in isteyerek 

veya istemiyerek tayini tasdik ettigi yolundaki nakiller uydurmadan ibarettir. 

Aym kitabm, 189 uncu sahifesinin sonlarinda ve 190 inci sahifesinin ba§inda 

Hiinkar ve Pa§a arasindaki miinasebeti belirtirken diyor ki; 

«— Sultan Vahiduddin ' in Mustafa Kemal Pa§a hakkmda kanaati, hie §iiphe yok ki, 

ona en az bu onemli gorevin verilmesine miisaade edecek kadar muspetti. 

Veliahtligindan beri tamdigi fahri yaverinin kabiliyetinden, kendisine olan 

bagliligmdan §uphe edecek hie bir sebep yoktu. ikisi de Enver'i sevmiyorlardi . 

Aym kimseye duyulan bu ortak his, onlari az cok birbirine yakla§tirmi§ 

olmaliydi. Kaldi ki, Vahiduddin, Mustafa Kemal Pa§anin ancak buyiik i§lerle 

tatmin olunabilecek mizacim biliyor ve muhtemelen onun §ahsinda, ilk taraf icin 

de karli neticeler saglayacak bir muttefik goruyordu.» 

Ancak «itiraf» kelimesiyle vasif landirabilecegimiz bu gorii§ten sonra oyle bir 

hakikat unsuruna dokunuluyor ki, tayin emrinin tepeden inme Sultandan geldigi, 

laboratuar hiikmiyle ortaya; cikiyor: 

«B6yle bir yorumda bulunmamizm en onemli sebebi, Mustafa Kemal Pa§anin tayinine 

ait iradeyi ufak bir tereddiit gostermeden derhal almasidir. Harbiye Nezareti, 

Pa§anin tayinini, Padi§aha arzedilmek iizere 30 Nisanda Sadarete yazmi§ ve aym 

gun Padi§ahin iradesi alinmi§tir.» 

Artik §uphe kaliyor mu, Vahiduddin ' in, Mustafa Kemal Pa§ayi, maksadi her neyse 

ruhunda gizlemi§ olarak, bizzat tayin ettirmi§ oldugunda?.. Ve bu tayinin resmen 

hukumet ve itilaf kuvvetlerine, Samsun ve havalisini huzura kavu§turmak ve §ark 

Ordusunu Mijtareke §artlarma yana§tirmak igin diye gosterildigine . . . 

§imdi sira, naziklerin nazigi noktaya geldi. 

Acaba Mustafa Kemal Pa§a, eski Yaver Ali Nuri Bey taraf mdan «ikna edildi!» 

tabiriyle ifade olundugu gibi, bu tayin sirasinda, ister Padi§ah, ister hukumet 

cephesinden kendisine gosterilen sebebi kabul etmi§ bulunuyor muydu? Kabul 

etmi§se «ikna» edilmeye ne ihtiyaci olabilir? Kabul etmemi§se, tayin muamelesini 

daha ba§mda durdurmasi icap etmez mi? 

Hele milli §ahlam§i 'kamgilamak gibi bir hareket kendi 6z davasi ve planiyse, 

Padi§ah tarafmdan ikna edilmek diye bir §eyin onun semtine bile ugramamasi 

gerekmez mi? 

Eski yaverin derin bir saffet ve samimiyetle bildirdigine ve Naci Pa§a gibi 

Mustafa Kemal ' in giivenini kazanmi§ bir zati §ahit tutmasina gore §uphe yoktur 

ki, son dakikada Padi§ah ile Fahri Yaveri arasinda bir «ikna» tablosu cereyan 

etmi§ ve bu i§-de ba§ari Padi§ahta kalmi§tir. 

Su halde Mustafa Kemal Pa§ayi, son defa ciktigi Padi§ahin huzurunda yeni 

vazifesini tereddiitle benimseyici bir ruh haleti icinde kabul etmeye mecburuz. 

i§te bu ruh haletiyle kar§isina gegen Pa§ayi, vahiduddin, kiiguk salonda evvela 

ayakta kabul ve sonra ona yer gostererek kendisiyle dizleri ijzerine dokunacak 

§ekilde yakin oturuyor. 

Ve tezimiz bakimindan, her ne oluyorsa bu son kar§ila§ma neticesinde oluyor. 

Vahiduddin Mustafa Kemal Pa§aya penceredin, du§man donanmasim gostererek birgok 

kaynak tarafmdan belirtildigi gibi §6yle diyor: 

— Pa§a, namlularim saraya gevirmi§ olan du§man toplarim gorijyor musun?. Bu 
vaziyet kar§isinda saray ve devlet olanca emniyetini kaybetmi§ bulunuyor! 
Derken Vahiduddin gelen kahveyi Mustafa Kemal Pa§aya eliyle verdikten ve yine 
eliyle sigara ikram ettikten sonra devam ediyor: 

— Boyle yakin oturu§umuz ve fisildarcasma konu§mamiz en munasip §ekildir. §u 
sarayin duvar tuglalari arasinda bizi kimmbilir kac kulak dinlemektedir? 

Bu usluptan fevkalade hislenen ve tesir altina giren Mustafa Kemal Pa§a, nihayet 
Milli §ahlam§ Hareketinin dugiirn noktasi olan ve tarihe intikal edecegi gun 
vatan gapmda bir hadise te§kil edecegi muhakkak bulunan §u hitap kar§isinda 
kaliyor : 

— Pa§a! Tijrkiye'yi kurtarmak igin Istanbul 'dan herhangi bir hareket beklemeye 
imkan yoktur-istanbul, vatanin kalbi olarak dij§man pencesinin igindedir. Onu ve 
onunla beraber topyekun vatani vijcuddan, vijcudun kalbi cevreleyici temel 
azasmdan ba§ka hicbir §ey kurtaramaz! da, imparatorlugun kalble rabitalari 



biisbiitiin Qoziilmii§ eczasindan sonra elde kalan mazlum ve cileke§ ana vatandir. 
Yani Anadolu!.. Anadolu'ya gecmek ve orada milll bir kiyama zemin acmak 
lazimdir ! 

Mustafa Kemal Pa§a bu sozleri biiyiik bir dikkat ve iddia ettigimiz gibi biraz da 
(surpriz) tavriyle dinleyedursun . . . Bize denilebilir ki : 

— Bu, tiyatro konu?malan gibi hayalden uydurma hissini veren laflari nereden 
cikariyorsun? ilmi ve tarihi hakikat belirtmeleri icin mutlaka vesikaya istinat 
ettirilmeleri gereken bu diyaloglari kimlerin §ahadetiyle ispat edebilirsin? 
Cevabimiz §udur: 

— Evvela beni dinleyin! Sonra da ispatim isteyin! Ve ben Vahidiiddin - Mustafa 
Kemal Pa§a tablosunu cizerken pe§in hiikiim tavirlanndan uzak kalin! Ruhunuzu ne 
o taraftan, ne bu taraftan, tesir di§i tutun ve neticeye gore hiikmedin! 
Riyaziyede bir ka'de vardir: Ya hiikum ve netice ba§a alimr ve ispat onu takip 
eder, yahut ispat pe§in olur ve netice sonda gelir. Biz hukmu ba§a alarak 
ispatim ondan sonra vermek metodunu tercih ediyoruz. §6yle ki : 

Padi§ah diyor ki, Mustafa Kemal Pa§aya: — Sizi Anadolu'ya, i§te bu milll kiyam 
zeminini acmamz icin gonderiyorum! Dii§man kuvvetlerine, hususiyle ingilizlere 
ve hiikiimete kar§i gidi§ sebebimiz ayridir. i§gal kuvvetleri, sizin Samsun'da 
asayi§i iade edeceginiz ve §arktaki ordu mukavemetini kaldiracagimz kanaatini 
besleyeceklerdir . Gercek sebebi ise yaliniz siz ve ben bilecegiz. Mill! ruhu 
Anadolu'nun her yerinde, hissedilir §ekilde parca parca kendisini gostermeye 
ba§lami§tir . Size dii§en i§, bu ruhu biisbutun alevlendirerek orduyu da icine alan 
bir daire merkezinde biitiinle§tirmek Ve te§kilatlandirmaktir . Heniiz haber almi§ 
bulundugumuza gore Yunanlilar izmir'i i§gale ba§ladilar. obiir i§gal mintikalari 
da malumunuz. . . Artik Yunanliya kadar yol veren bu son i§gal, eminim ki, biiyiik 
bir milll infial ve kar§i koymaya vesile olacaktir. icinde bulundugumuz belali 
§artlar kar?isinda, tek merkezli ve yekpare bir mill! hareket iizerimize farzdir. 
Boyle bir hareketin sevk ve idaresini hangi kumandana emanet edebilecegimi uzun 
uzun dii§iindiim. Nihayet, ta?idigimz vasiflar bakimindan sizi buldum! Bahanelerin 
her tarafa emniyet verici en miinasibiyle de alakali makamlara derhal tayininizi 
irade ettim. 
Vahidiiddin, ayri bir telkin tavri ve toniyle devam ediyor: 

— Hatira §6yle bir sual gelebilir: «Ya siz, Padi§ah ve Halife olarak nicin 
bizzat Anadolu'ya gecip mill! §ahlam§i en yiiksek merkezine kavu§turmayi 
dii§iinmiiyorsunuz? Nigin bizzat Anadolu kiyamimn ba§ina gegmiyorsunuz?» Qiinkii 
boyle bir te§ebbiis, hareketi ba§lamadan bogmak, bogulmasma sebep olmak 
neticesini dogurur. Eger ben gizlice hazirlamp Anadoluya ve mill! mukavemetin 
ba?ma gegecek olursam, bu te§ebbiis mill! kiyami en iistiin derecesine cikarir 
amma, milletimiz igin bir felaket, intihar gibi bir §ey olur. zaman itilaf 
kuvvetleri §u andaki tereddiitlii vaziyetlerini bir anda degi§tirirler, 
toparlamrlar, i§in aldigi ehemmiyet kar§isinda topyekun iizerimize saldinrlar 
ve topyekun tasfiyemize giderler. Hareketi de, artik ikinci bir davram§a imkan 
birakmamacasina bastinrlar. Bu da artik sulha Ve yeniden §art ko§ma imkanma 
kokiinden sed geker. Sulh Konf eransimn hazirlanmakta oldugu §u an, devlet 
merkezinden gelmeyip de, milletten gelen ayarli bir direnme ise, haklarimizi 
konferans masasmda daha iyi koruyabilmemiz icin, ancak goz korkutma plamnda, o 
plan ta§inmadikca destek te§kil edebilir. Boylece Avrupa, uyumayan, gerekirse 
istiklali igin canini fedaya amade bir millet kar§isinda oldugunu anlar ve 
§artlarim hafif tutabilir. Yani mill! §ahlam§in muvaffak olabilmesi igin 
mutlaka, Istanbul, devlet ve Padi§ah di§inda viicut bulmasi ve dii§manlarimiza 
azami tela§ ve deh§et hissini vermiyecek gapi muhafaza etmesi lazimdir. Hatta bu 
hareket, bana ve hiikiimetime aykiri diye de gosterilebilir . Evet Pa§a; 
Anadolu'ya, en ince bir san'at, askeri ve miilki idare dehasiyle, i§te bu gayeyi 
gergekle§tirmek iizere gececek ve Allah'in inayetiyle muvaffak olacaksiniz! 
Padi§ah, topyekun Mill! Kurtulu§ Hareketine temel te§kil eden, fakat tarihi, 
istirabindan gatlatacak §ekilde topraga gomiilen, gozlere gosterilmeyen ve ancak 
birkac faninin ruh mahzeninde gizli kalan bu telkinlerden sonra Mustafa Kemal 
Pa§aya, bizzat Mustafa Kemal Pa§a tarafindan itiraf edildigi gibi §u son sozii 
soyliiyor : 

«— Muvaffak ol ! » 



Padi§ahin Mustafa Kemal Pa§aya son sozii: — Size bu azim davada muvaffak olmaniz 
igin kesemden (...) altin veriyorum. (Tamamiyle tespit edilemeyen bu rakam, 
evvelce de kaydettigimiz gibi, bir rivayete gore 30, bir rivayete gore 42, bir 
rivayete gore de 60 bin liradir) ... Ayrica, elinize, te§ebbuslerinizde muvaffak 
olmaniz ve gereken itimat ve selahiyeti telkin edebilmeniz icin bir de «Hatt-i 
Humayun» tutu§turulacaktir . Tarafimdan ayrica hatira kabilinden size bir hediye 
verecekler . . . (Uzerine Padi§ahm adina ait ilk harfler i§lenmi§ olan altin 
saat) ... Gidiniz ve vatani kurtariniz! Artik bu davaya ve onun tatbiki 
prensipine kanaat getirmi§ bulunuyor musunuz? 

Mustafa Kemal Pa§a, eski yaverin «ikna edildi!» demesinde, ba§yaver Naci Beyin 
de (Naci Pa§a) yaverler odasina gelip «Hiinkar Mustafa Kemal Pa§ayi ikna etti!» 
diye haykirmasmda belirtildigi gibi, heniiz tereddiitlii oldugu besbelli bulunan 
bu mevzuda tarn bir teslimiyetle huzurdan ayriliyor ve bir gun sonra «Bandirma» 
Vapuriyle Samsun'a hareket ediyor. 
Defalarca cizilen tablo... 

Kendisine tarn hareket edecegi sirada Dahiliye Naziri Mehmed Ali Bey tarafmdan 
bir zarf icinde, ayrica ve resmi mahiyette bir tahsisat verilecegi de 
bildirilmi§tir . 

Mustafa Kemal Pa§a huzurdan cikarken, artik bir daha gormeyecegi Sultan 
Vahiduddin ' den, bizzat hatiralarmi anlatirken soyledigi gibi, §u iki kelimelik 
ciimleye muhatap oluyor: 
«— Muvaffak ol ! » 

Simdi i§, bir roman iislubiyle canlandirmaya cali§tigimiz, fakat gercegin ta 
kendisinden ibaret olan bu sahneyi ve Mill! Miicadele Hareketini acma fikrinin 
topyekun Padi§aha ait oldugunu ispat noktasma gelmi§ bulunmakta: 
Beraberce, evvela delilleri tek tek muayene, sonra onlari butun bir terkip 
halinde muhakeme ve degerlendirme i§inin laboratuarma girelim: 
Delillerimiz, muhtelif kiymet ve kuvvette olarak tarn 11 tanedir. Kiymet ve 
kuvvet sirasma gore numaraladigimiz bu delillerin 4 tanesi riyazi vesika 
derecesinde; 5 tanesi, yine vesikaya yakin agik karine hiikmunde; son 2 tanesi de 
nakli dogrudan dogruya tarafimdan olduguna ve dayanaklari vefat etmi§ 
bulunduguna gore bir itimat mes'elesi olarak, inanilacak olursa en buyiik, 
inanilmazsa sifir denecek kadar kugiik, fakat Obiirleriyle bir arada, inanilmasi 
zaruri mahiyettedir : 
Kat ' i vesikalar: 

1 — Eski Dahiliye Naziri Mehmed Ali Beyin Avrupa'da ne§rettigi vesikalar... 

2 — Vahiduddin ' in Seyhiilislamlari arasmda dini ve ahlaki vasiflariyle en ustiinii 
olan Mustafa Sabri Efendinin, Misirda ne§redilip memlekete sokulmasi yasaklanan 
me§hur ve muthi§ eseri... 

3 — Eski yaver Ali Nuri Beyin tespiti... 

4 — Kazim Karabekir'in hatiralari . . . 

5 — Mustafa Kemal Pa§aya, usul ve teamul di§i olarak verilen Hatt-i Hiimayun . . . 
Vesika degerinde karineler: 

6 — Vahiduddin ' in, ne yapacaklarmi bilemez §ekilde kit'alarmi birakip 
istanbul'da toplanan geng kumandanlari vazifeleri ve birlikleri ba§ma 
gondermesi ve bu arada ortaya koydugu kiymet hiikmu... 

7 — Vahidiiddinin Mill! Hareket ba§ladiktan sonra onu, a§k, heyecan, limit ve 
istirap iginde ve gorulmemi§ bir alaka ve benimseyi§le takip edi§i. 

8 — Sehzade Mahmut §evket Efendinin anlattiklari . . . 

9 — Bazi tarihgilerin §ahadetleri . . . 

Vesika ustii vesika degerinde, fakat bir itimat mes'elesi olarak, inanilip 
inanilmamasi serbest, Obiir vesikalarla kar§ila§tirilmca da sihhati a§ikar, 
§ahsi nakiller : 

10 — Mare§al Fevzi Cakmak'tan dinlediklerim. , , 

11 — Refet Pa§anm bana anlattiklari... §imdi ispat laboratuarmda bu 
vesikalarm teker teker tahlilleri yapilmca goriilecektir ki, eger son Osmanli 
Padi§ahi 6. Mehmed Vahiduddin olmasaydi, istiklal Harbi olmayacakti. 



ISPAT LABORATUARINDA 



Birinci delil, kaydettik ki, Eski Dahiliye Naziri Mehmed Ali Beyin Avrupa'da 
ne§rettigi vesikalardir . «150 ' lik»lerden olan Mehmed Ali Bey, ba§langigta 
Mustafa Kemal Pa?amn yakm dostlarmdan biriydi ve onu degerlendirmek igin 
elinden geleni yapmi§ti. Bu nokta hatira ve (etiid) mahiyetindeki birgok yazida 
gosterilmi§tir . Milli Miicadele zaferle neticelenip ona uzak veya aykiri 
kaldiklari kabul edilenlerden 150 ki§i kara listeye almmca Mehmed Ali Bey de 
ona dahil -edildi ve Paris 'e giderek orada ya§amaya ve «La Republigue Enchainee 
- Zincire Vurulmu§ Cumhuriyet» isimli bir gazete gikarmaya ba§ladi. Bu gazetede 
Mustafa Kemal Pa§a aleyhinde kendince birgok iddia One siirdiigii ve agir 
ithamlarda bulundugu gibi, riyazi degerde vesikalar da ne§retti. Bunlardan biri, 
Vahidiiddin ' in emriyle Dahiliye Nezareti «tahsisat-i mesturesi-ortiilii 
6denegi»nden pa?anm tarn vapura binecegi sirada verilen 25 bin liradir. §imdi bu 
vesikayi, bir Vahidiiddin aleyhtari ve Halk Partisi mensubu insanin, yani 
davamiza zit bir kaynagm daha evvel de bahsettigimiz eserinden gosterelim: 
«Anadolu ihtilali - Sabahaddin Selek - Sahife 117»: 

«Mustafa Kemal Pa§a, Istanbul 'dan ayrili§mdan yedi buguk ay gegtikten sonra 
Ankara'ya geldigi zaman bin iki yiiz lira parasi vardi . Miiftii Rifat Efendi, 
Ankara tiiccarmdan alti bin lira toplayarak Pa§aya verdi.» 

Muharrir bu bilgiyi, Milli Miicadelenin Maliye Vekillerinden Hasan Fehmi Beyden 
aldigmi kaydediyor ve §6yle devam ediyor: 

«Mustafa Kemal Pa§a parasiz idi . Biiyiik projelerle Istanbul 'dan ayrilirken, 
Anadolu'da kendisine verilecek bin liranin degerini dii§iindii mu bilmiyoruz. 
inceleyebildigimiz belgeler ancak §unu gosteriyor ki, Mustafa Kemal Pa§a 
Istanbul 'dan hareket edecegi giinlerde karargahma mensup subaylarm iiger aylik 
maa§lariyle, bir miktar olaganiistii Odenek almak igin 50k ugra§mi§tir. Zaferden 
sonra tasfiye ettigi siyasi hasimlari onun, Padi§ah tarafmdan verilmi§ onemlice 
bir para ile Anadolu'ya gegtigini soylerler. Halbuki bu soylentinin dogrulugunu 
gosterecek en ufak bir delile heniiz rastlanmi§ degildir. Mustafa Kemal Pa§anm 
istanbul'dan ayrildigi siralarda Dahiliye Nezaretini i§gal eden Mehmed Ali Bey 
Paris 'te gikardigi «La Republigue Enchene» (imlasi yanli§) adli gazetesinde 9. 
Ordu Kit'asi Mufetti§ine verdigi yirmi be§ bin liraya ait makbuzun kli§esini 
yayinlami§tir. i§te Mustafa Kemal Pa§anm Anadolu'ya goturdugii para bundan 
ibarettir . » 

Tezadm derecesine bakm ki, parasiz gosterilen Mustafa Kemal Pa?amn neticede 
25 bin lira aldigi kabul ediliyor da, kagit para hesabiyle de olsa bugunkii 
paraya nispetle 4 milyon lira degerinde bir meblag, «bu da bir §ey mi?» 
gibilerden hafife alimyor; sonra da, olup olacak yaliniz bin iki yiiz lirasi 
bulundugundan bahsediliyor ! 

Hesap agiktir: zaman altin 4 kagit lira degerindeydi . Bugiinkiine kiyasla 175 
misli fark... halde kagit parayla o zamanki 25 bin lira, bugiiniin en a§agi 4 
milyon lirasina denk... Oyleyse nasil olur da bu para, Mustafa Kemal Pa§aya 
hususi ve siyasi ihtiyag mevzuunda verildigine gore yedi buguk ayda tiikenmi§ 
olabilir? 

§u anda mevzuimuz sadece Dahiliye ortiilii odeneginden gikan parada oldugu igin 
Vahidiiddin ' den ve Sultan'in hususi kasasindan gikan en az 30 bin lirayi nazara 
almiyoruz. Alacak olursak, o zamanki kagit parayla 120 bin bugunkii deger 
Olgiisiyle de 22 milyonluk bir 'kiymet vahidi kar§ismda kaliriz. Hepsi 28 
milyon... da, bilinenin en kiigiik haddi kabul edilmek §artiyle... 
Bundan sonra Halk Partili muharrir, parasiz gosterdigi Mustafa Kemal Pa§aya 25 
bin liranin nasil verildigini biilbiil gibi bizzat naklediyor: 

«Dahiliye Nezareti, Ortiilii Odeneginden Odenen bu parayi Mehmet Ali Bey, yaninda 
Emniyet §ube Miidiirlerinden Kadi Bey oldugu halde, Mustafa Kemal Pa§ayi Samsun'a 
gotiirecek vapura hareketinden biraz once gelerek bizzat vermi§ ve kli§esi 
yaymlanan makbuzu da orada Badi Bey yazmi§tir.» 

Dikkat edilecek nokta §udur ki, biz bu paranin Mustafa Kemal Pa§a tarafmdan 
§ahsi tasarrufuna gegirildigi ve gaye yolunda tarf edilmedigi iddiasmda degil, 
sadece kendisine verildigi ve dolayisiyle onun bu gayeye Padi§ah tarafmdan 
memur edildigini gosteren bir vesika kar§ismda bulundugumuz davasmdayiz. 
Samsun ve havalisinde asayi§i iade etmeye ve §arktaki birliklerin mukavemetini 
ortadan kaldirmaya memur edilerek gonderilen bir kumandana, karargah kadrosunun 
iig aylik maa§ ve masraflari odendikten sonra ayrica bu kadar biiyiik bir meblag 



vermeye liizum ve sebep yoktur. Boyle bir para, ancak ve ancak memleket gapmda 
bir harekete ba§lamamn ilk imkanlarim saglamak igin verilebilir ve mutlaka 
biiyiik bir te§ebbtise delalet eder. Bu tahlil noktasi kat ' i ve riyazidir; ve bu 
para, her nereye sarfedilmi§ olursa olsun, mutlaka alindigi sabit bir meblag 
olduguna gore, Mustafa Kemal Pa§ayi Anadolu'ya gonderen Padi§ahin hususi 
maksadim, bu maksadin da Mill! Miicadele cephesini kurdurmaktan ba§ka bir §ey 
olamayacagim ispat eder. 

Vesikalardan en ehemmiyetlisi §eyhulislam Mustafa Sabri Efendinin, Misirda 
basilan, adini vermekten bile gekinecegim eseridir. 

Ben bu eseri goziimle gormedim ve iginden higbir pargaya asli veya tercumesiyle 
§ahit olmadim. Sadece uzaktan eseri, onun memlekete girmesinin §iddetle 
yasaklandigini ve ta§idigi tezi biliyorum. Bu eserde §ahsi ve indi fikirleri 
muharririne birakarak ve bu fikirler kar§isinda ne du§undugumuzu bildirmekle 
miikellef olmayarak kaydedelim ki, aynen eski Dahiliye Naziri Mehmed Ali Beyin 
Paris 'teki ne§riyatmda oldugu gibi, fikir di§i vesika goziyle bu eserde, 
okuyanlar tarafmdan bana soylendigine gore birgok muhim nokta hatta tezimiz 
bakimmdan hayati kiymette if§alar vardir. 

Biz Mustafa Kemal Pa§a hakkmda §ahsi ve indi fikirleri merak ve onlara istinat 
ve i§tirak etmekten uzak ve miistagni oldugumuz igin, ancak, Mill! Kurtulu§ 
Hareketinin ilk miiellifinin Vahidiiddin oldugu iizerindeki vesikalari 
degerlendirmek mevkiindeyiz . Bize kesin olarak bildirildigine gore bu eserde, 
Pa§ayi Anadolu'ya ve Anadolu hareketini acmak iizere gonderenin Vahidiiddin oldugu 
yazilmakta, vesikalariyle gosterilmekte ve kendisine Padi§ah tarafindan verilen 
altin liralann miktari, verili§ tarzi ve gayesi nakledilmektedir . 
istikbalin hakikatsever tarihgisine, ehemmiyetli bir kaynak olarak i§aret 
ettigimiz bu eseri, fikirleri di§inda bir vesika deposu diye vasif landinr ve 
gegeriz . 

Uciincu vesika, Sadrazam Tevfik Pa§a mahdumu, eski Sultan yaveri, ya?im ba?im 
almi§ ve herhangi bir hakikat tahrifciligi sedyesinden uzak Ali Nuri 
Beyef endinin, kendi goru§u olarak ve Ba§yaver Naci Beye (General Eldeniz) 
istinat ettirerek soyledigi «Padi§ah Mustafa Kemal Pa§ayi Anadolu'ya gegmeye 
ikna etti!» soziidur ki, hamlenin Padi§ahtan geldigi ve bu davada Mustafa Kemal 
Pa§anm ba§langigta miitereddit bulundugu ijzerinde higbir §iiphe birakmaz. 
Dordiincu vesika ise Mill! Miicadelenin en miibarek gehrelerinden Kazim Karabekir 
Pa§anm, §u, tiirlii maceralara vesile olan, inonu devrinin ba§inda 
tabettirilip toplatilan, sonra bazi degi§ikliklerle tekrar yayinlanan eseridir 
ki, tetkike agik bu eserde ba§lica delalet, bir Ornegini daha evvel 
gosterdigimiz §ekilde, Mustafa ! Kemal Pa§amn Miitareke ve i§gal hengamesinde 
Kabineye girmekten ba§ka bir §ey du§unmedigi ve bu niyetinden kendisini 
Karabekir Pa§anm caydirmaga gali§tigidir . Kat ' i vesika hiikmiindeki bu ifadeyi, 
Mustafa Kemal Pa§anm ba§langicta mill! bir §ahlanmaya yol aramadigi, o halde bu 
fikri Padi§ahtan aldigi §eklinde yorumlamak, miicerret hak ve hakikat bakimmdan 
zaruri olur . 

Be§inci vesika, derin bir tahlile tabi tutulacak olursa, belki biitiin vesikalarm 
en kuvvetlisi olarak Mustafa Kemal Pa§aya verilen Hatt-i Hiimayundur . Evvela 
Hatti kelimesi kelimesine goz online serelim : 

«Yaveran-i §ehriyarimden Erkan-i Harbiye Merlivasi Mustafa Kemal Pa§aya: 
Harb-i Umuminin miittefikin hesabma ziyai iizerine tahassiil eden vaziyet-i 
siyasiye, ecdad-i izamim mulkunii ve makami Hilafet ve Saltanatimi mii§kiil ve 
tehlikeli bir sahaya siiriiklediginden Hiikumet-i Seniyemin karari vechile tayin 
olundugunuz mmtikada asayi§i temin ve merzi-i §ahaneme mugayir ahvalin hudiisunu 
menile ciimleten def-i sa'le bezl-i cehd ii gayret ederek milletimin masumiyetini 
te'yid ve mulkiimiin eyadi-i miitearrizinden tahlisi igin yek viicut olarak hareket 
edilmesini, selam-i §ahanem asker ve memurine ve ehaliye tebliigini irade ettim, 
Mehmed Vahiduddin» 

§imdi bu Hatti, en agik dille sadele§tirelim: 
«Yaverlerimden Kurmay Tuggeneral Mustafa Kemal Pa§aya: 

Umumi Harbin miittefikler hesabina kaybedilmesi iizerine dogan siyasi durum, biiyiik 
atalanmin miilkiinii ve Hilafet ve Saltanat makamim getin ve korkulu bir yere 
siiriiklediginden hiikiimetimin karariyle atandigimiz mmtikada asayi§i saglamak ve 
§ahane riza ve dilegime aykiri hallerin meydana gelmesini engelleyerek ve 



topyekun korkulu §eylerin def'ine cehd ve gayret gostererek milletimin 

dokunulmazligim gercekle§tirmek ve memleketimin saldirgan ellerden 

kurtarilmasim saglamak icin tek viicut halinde davranilraasim §ahane selamimla 

beraber asker ve memurlara ve halka bildirilmek iizere irade ettim!» 

Bu ferman, en kiiciik §upheye yer birakmayacak §ekilde, Milll Kurtulu§ hareketini 

Vahiduddin ' in agtigma kat ' i burhandir. 

§6yle ki, biitiin Osmanli tarihinde buna benzer [ bir fermamn herhangi bir 

kimseye verildigi gorulmu§ degildir. G6rulmemi§ olan, agikca vatan kurtanciligi 

roliiniin verilmesi ve bu gaye ugrunda asker, memur ve halka tek viicut halinde 

harekete gecmesi emrinin bildirilmesine Mustafa Kemal Pa?a'mn memur 

kilmmasidir . 

Gercekten bu ferman, §imdiye kadar mechul kalmi§ bir vesika olmadigi halde 

hakiki manasi ve acik delaletiyle kimsenin tarn dikkatini cekmemi§, yani malum 

iginde mechul kalmi§tir. Bu da, fermamn, belki agiga vurulur da Padi§ahm 

gayreti dii§man devletlerin goziine batar kaygisiyle biraz miiphem ve karanlik 

yazilmasmdan ve sahte bahaneyi ba§ta gostererek kaleme almmasmdan 

dogmaktadir. Fermamn biitiin ruhu sonundaki §u ciimlelerdedir : 

«Milletimin dokunulmazligim gercekle§tirmek ve memleketimin saldirgan ellerden 

kurtarilmasim saglamak icin tek viicut halinde davramlmasim, §ahane selamimla 

beraber asker ve memurlara ve halka bildirilmek iizere irade ettim!» 

Boyle bir ferman, basit bir asayi§ i§i icin Anadoluya gonderilen bir pa§aya 

verilemez . 

Bu ferman, ehemmiyetli kismi sona getirip birdenbire dikkati cekmemek taktigi 

iginde §unu soyliiyor: 

— . istiklal ve masuniyeti elden gitme vaziyetine gelen millet ve vatam 

kurtarmak icin, asker, memur ve halk elele veriniz ve tek viicut halinde ileriye 

atilimz ! 

Bu da Mill! Miicadeleyi tasarlama ve acma emrinden ba§ka hicbir §ey olamaz ve bu 

davamn Mustafa Kemal Pa§aya ilk defa Padi§ah tarafindan telkin edildigine dair 

riyazi kat'iyetteki senedi te§kil eder. 

Garip bir hayal comertligiyle : 

— Fermam Vahidiiddin'e Mustafa Kemal Pa§a dikte etmi§ olabilir! 

"Denilecek olursa cevabi gayet basittir: 

halde Vahiduddin Mustafa Kemal Pa§amn tabi ve miittefiki demek olur ki, bu 

vaziyet onun sonradan gordiigii muamele ve bir vatan haini sayilmasiyle kolayca 

bagda§tirilamaz . Hususiyle Padi§ahtan boyle bir ferman almak liizumunu hisseden 

bir insamn onu, faaliyeti esnasinda kullanmasi gerekir ki Mustafa Kemal Pa§a bu 

fermam hie kimseye gostermediginden fermamn kendi istegiyle alinmadigi ve 

Padi§ahin miistakil ve miicerret iradesini temsil ettigi ortaya gikar. 

Bakin bu ferman hakkmda kar§i tarafin muharriri (Anadolu ihtilali - Sabahattin 

Selek - Sahife 190 ve 191) ne diyor: 

«— Bir metin halinde ortaya atilan Hatt-i Hiimayiinun uydurma olmasi ihtimali 

kanatimizce zayiftir. Fakat, Mustafa Kemal Pa§amn bunu i§ine yarar bir beige 

saymadigi ve hicbir yerde kullanmadigi da muhakkaktir. Pa§amn karargahi ile 

birlikte, Sivas'taki III. Kolordu Kumandanligina giden Albay Refet (Bele) Bey 

bile boyle bir belgeden haberdar 

olmadigim bize soylemi§tir. 

Bu Hatti Hiimayiin dogru da olsa, Padi§aha bundan bir §eref payi gikarmak miimkiin 

degildir. Hiikiimdarm soyledigi yuvarlak laflar, herhalde Mustafa Kemal Pa§amn 

yapacaklarim kasdetmiyordu » 

Mustafa Kemal Pa?amn, bizce de kabul edildigi gibi, bu fermam kimseye 

gostermemi§ ve hicbir yerde kullanmami§ olmasi, tezimizi zayiflatmak yerine 

kuvvetlendirir mahiyettedir ve iradenin Padi§ahtan geldigini gostermek yerine 

gostermemeyi tercih ettigine ve uygun bulduguna i§arettir. ilk hamle ve irade 

Padi§ahtan da gelmi§ olsa, onu gercekle§tirmenin §eref payi yeterken, biitiin 

haklari inhisar altma alici taraf tutmalar, Mustafa Kemal ' i tutmak ve 

degerlendirmek olamaz. 

Adet ve usul di§i olarak Mustafa Kemal Pa§a'mn eline verilen ferman, onun, 

mill! §ahlanma hareketini uyandirmak, geli§tirmek ve gayesine erdirmek yolunda 

Vahidiiddin tarafindan Anadolu'ya gonderildigine §a§maz hiiccettir; ve ondan sonra 



kendisince ismarlanan bu azametli i§i yerine getirebilmenin §erefi bir insana 
yeter . 

§imdi i§, be§ muhte§em vesikadan sonra bu vesikalarin teyidcisi ve karine 
mahiyetinde, altinci, yedinci, sekizinci ve dokuzuncu vesikalara geliyor: 
Altinci vesika: 

Daha evvelki bahislerde gegtigi gibi, Vahidiiddin ' in, peri§an kit 'alarim birakip 
Istanbul 'da toplanan geng kumandanlari yeni tayinlerle, birlikleri ba?ina 
gondermesi ve ardindan hemen kiymet hukmunu belirtip «yoksa halimiz Endiiliis'e 
doner; bir §ey yapabilmek igin bu kumandanlarin kit 'alari ba§inda olmalan 
lazimdir!» demesi, Mill! Hareketi o zamandan tasarlamaya ba§ladiginin muhkem 
karinesidir . 
Yedinci vesika: 

Eski yaver Ali Nuri Beyef endinin, Anadolu hareketi sirasinda Vahidiiddin ' in tavir 
ve edasina dair verdigi kat ' i ve emin bilgidir. Onu dinleyelim: 

«— Vahidiiddin, Anadolu hareketine ait zafer ve muvaffakiyet haberleri geldikce, 
saadetinden ne yapacagim bilemezdi. Nitekim Dumlupmar zaferinde, selamlik 
resmi, Padi§ahm emriyle, Yildiz camii yerine Sultan Selim camiinde ve ihti§am 
iginde yapildi ve §ehitlerin ruhuna Fatihalar okundu. Bazi ric'at ve arazi 
kaybetme anlarmda o kadar iiziiliirdii ki, duydugu aciyi belirtmek kabil degil... 
Kendisinde askeri bir kiiltiir ve anlayi§ mevcut degildi, fakat boyle anlarda 
higbir iyi tefsir ve izahi kabul etmezdi. Sakarya miidafaa ve cekilmesi sirasinda 
iiziintiisii son haddine varmi§ ve Ankara'nm dii§mesi ihtimaline kar§i korkusu, onu, 
cilgina gevirmi§ti. Beni gagirip izahat istedi. Her zamanki ta§ basmasi haritayi 
acip vaziyeti izaha gali§tim. Dii§manm asil menzilinden gok uzakla§mi§ 
bulundugunu, bu halin askerlikge makbul bir vaziyet olmadigini, er veya gee, 
yunanlilarm bu ihtiyatsizligi gok agir odeyeceklerini ve iimitsizlige dii§memek 
gerektigini anlattim. Kabul etmedi ve §6yle dedi : (Anadolu'nun yarisi gitmi§ 
vaziyettedir . Yunanlilar aileleriyle gelip buralara yerle§ebilirler . Umidim 
zayifliyor ve istirabim tahammiil hududunu ta§iriyor. Dayanamiyorum! ) Bu sozlere 
mukabele ederek, Yunan ordusunun bir a§iret ordusu olmadigini, biitiin ordu 
unsurlarinin, goluk - gocuklarim Yunanistan ' da birakmi§ olduklarini ve asla 
beraberlerine alamiyacaklarini, ana iis gevresinden bu kadar uzakla§makla her giin 
biraz daha zayiflamaya dogru gittiklerini ve elbette mill! kuvvetlerimizin bir 
giin bu durumdan f aydalanacaklarini ileriye siirdiimse de Sultani tatmin ve teselli 
edemedim. Askeri vaziyette en kiigiik fenalik onu nasil kahredip yaraliyorsa, en 
kiigiik iyilik de saadetinden ugacak hale getiriyordu. Sultan Vahidiiddin, Kuva-yi 
Milliyecilere kar§i olmak veya ihanet olmak §6yle dursun, en biiyiik korku ve 
istirabim onlarin miicadeleyi kaybetme ihtimalinde ya§iyordu. Bu duygusunda da 
son derece samimiydi. Onun gektigi aciyi tarihte higbir hiikiimdar gekmemi§tir. 
Milli miicadeleye kar§i belli ba§li bir ziimrenin takindigi menfi tavirla 
Vahidiiddin ' deki namiitenahi miispet tavri birbirinden ayirmak ve tek tek 
gorebilmek lazimdir.» 
Sekizinci vesika: 

«Sarikli Miicahitler» ismiyle, Kadir Misiroglu tarafindan yazilan ve basilan 
eserde, §ehzade Mahmut §evket Efendiye ait beyan, sarayin, Milli Miicadele ugruna 
Mustafa Kemal Pa§aya ettigi yardimm Istanbul 'dan hareketinde verdigi ve 
verdirdigi meblaglardan ibaret kalmayip sonradan ve hareketin ba§langig 
zamanmda yiizbinlere ula§tigini ve yarim milyona yakla§tigini belirtmektedir ki, 
bugiiniin deger olgiisiiyle 100 milyonluk bir kiymet ifade eder ve Milli Miicadeleyi, 
ilk merhalede, dogrudan dogruya Padi§ah iradesine baglar. 
Dokuzuncu vesika: 

Sadece bir karine olarak, bazi tarihcilerin §ahsi gorii§ ve kanaatlerinden ibaret 
ve biitiin olup bitenlerin fikir adamlari iizerindeki intihalarmi gosterici umumi 
hiikiimler . . . 

Mustafa Kemal Pa§anm, kendisine bizzat hatiralarmi anlattigi tarihei Enver 
Behnan §apolyo'ya, Hava Yollari Ankara terminal binasmda ve birkac Biiyiik Dogucu 
geng huzurunda sordum: 

— Sen, Mustafa Kemal Pa§anin, istiklal Sava§ini agmak iizere Anadolu'ya 
Vahidiiddin tarafindan gonderildigini kabul ediyor musun? Cevabini ne§redecegim! 
Cevabi iki kelimelik oldu: 

— Kabul ediyorum! 



Muharrir Tekin Erer §u kar§iligi verdi : 

— Bu herkesge malum bir hakikat ! . . . Bunun yazisim da yazdim! 

D ' aha ismini sermek isteyen ve istemeyen nice ilim ve fikir adami aym 

kanaattedir ve aralarinda meslegi tarihcilik olan profesorler de vardir. 

Bu umumi karineden de hususi manalar dev§irmek hakkimizdir. 

Sira, inanilip inamlmamakta herkesi serbest tutan ve sihhatini ancak yukaridaki 

vesika ve karinelerle birlikte miitalaa edilmek metodunda bulan §ahsi kurcalama 

ve ara?tirmalanma ve bunlarin sagladigi iki muazzam tespite gelmi§tir. 

Onuncu vesika: 

Mare§al Fevzi Cakmak'tan dinlediklerim. . . Kaydetmi§tim ki, ben, Mare§ali, 

damadi, Paris 'te tahsil arkada?im Burhan Toprak vasitasiyle tanimi?, tez zamanda 

biiyiik teveccuh ve itimadma mazhar olmu§ ve kendisiyle, ileri geri, her §eyi 

konu§abilecek bir ruh sarma§ - dola§ina ermi§tim. Bu sarma§ - dola§ o kadar 

derindi ki, ikinci Diinya Sava?imn ba§larinda bir gun, sirtimda siivari tegmeni 

uniformasi, Genel Kurmay dairesinde, Mare§ali, sonradan bir fikramda yazdigim 

gibi, §u korkung davete muhatap tutacak kadar ileriye gitmi§tim: 

— Memleket harbe girmedigi halde ruhi, ahlaki, idari, iktisadi bir felaket 
ugurumuna du§mu§ bulunuyor! Avrupa gazeteleri halimizi bir «cinnet» ifadesi 
olarak kaydediyor ve bizi kopacak bir ihtilalin biitiin sirlarim tamamlami§ 
sayiyor. Bu vaziyette nicin orduyu harekete gecirmiyor ve bu gidi§e «dur!» 
demiyorsunuz? 

Derin bir ic geki§inden sonra Mare§al §u mukabelede bulunmu§tu: 
.— Ben Yeniceri degilim! 

— Pa§am! Yeniceriligi kaldirmak igin bile bir kereci'k Yeniceri olmaya mecburuz. 
Mijnasebet derecemi anlatmak icin kaydettigim hu konu§madan birkag yil evvel 
Mare§al'in Qankaya'daki ko§kiindeyiz . . . Mare§al, ben ve damadi Burhan Toprak... 
Mare§ale diyorum ki : 

— Ben Vahiduddin'e vatan haini diyemiyorum. Aksine, onun cihanda e§i gorulmemij? 
bir talihsiz ve mazlum oldugu kanaatindeyim. Siz o devrin ba§larinda Erkan-i 
Harbiye-i Umumiye Reisi oldugunuza gore birgok §ey bilmek mevkiindesiniz . 
Vahiduddin, Mill! harekete, ba?mdan sonuna ; kadar aleyhtar bir insan miydi, 
yoksa, aksine, Mustafa Kemal Pa§ayi bu gayeye sevk ve te§vik eden kimse mi? 
Mare§al hemen bana gozlerini dikti ve davudi sesiyle gijrledi: 

— . Kim soyledi sana, bu davada Vahidduddin ' in boyle bir rolii oldugunu? 
Mare§alin bu cevabi, mes'eleyi bir nevi kabul eder mahiyetteydi amma, acik bir 
sarahatten mahrumdu. 

— zamanki hadiselere yakin insanlar arasinda boyle bir soylenti var! Hatta 
sizden, bu i§e layik geng kumandanlarin listesi istenmi§... 

— Dogrudur; benden boyle bir liste istendi; fakat ne icin oldugu bildirilmedi . 
Sadece, geng, muktedir ve buyiik te§ebbuslere mustait kumandanlar kaydiyle 
istendi . 

— Bu, Mill! Kurtulu§ Sava?im agtirmak icin bir kumandan arandigina karine 
te§kil etmez mi? 

— Orasini bilemem! 

— Verdiginiz listede Mustafa Kemal Pa§a var miydi? 

— Hem de en ba§ta. . . 

— Ne mijtalaa yuruttunijz admin yaninda?.,, 

— Gereken neyse onu. . . 

— Eger bu bahis sizi sikiyorsa sormakta devam etmeyeyim! 

— Yooo! Sorabilirsin ! 

— Mill! Mijcadeleyi acmak fikri ilk defa kimin tarafindan ileri surulmu§tur? 

— Mustafa Kemal ve Cevat Pa§alarla ben, bir gun Beykozdaki evimde bulu§tuk. Sual 
§uydu: Vatan nasil kurtarilabilir? Benim tezim (gerilla) harbiyle mukavemete 
devam etmek ve cete sava§lari vererek dij§mani yipratmak ve nihayet usandirmakti . 
Fakat muntazam askeri te§kilat ve du§man kar§isinda cephe kurmakla bu davanin 
halledilebilecegini sanmiyorduk. Qete harpleri butiin vatanin istilasini davet 
etse de bize son care goriiniiyordu . Mustafa Kemal Pa§a ise hiikiimet iginden Riyasi 
direnmeler ve goz korkutucu tavirlarla bir netice alinabilecegi, hig olmazsa 
sulh §artlarinin haf if letilebilecegi kanaatindeydi . 

— halde topyekun bir mill! §ahlanma hareketini Onceden tasarlami§ degildi. 

— Onceden veya sonradan; hareketi meydana getirdi ya. 



— Benim igin, tespite muhtag nokta, ilk fikir ve hamlenin, Vahidiiddin ile 
Mustafa Kemal Pa§a'dan hangisine ait bulundugu ve Padi§ahin, mill! hareketi 
te§vik ve telkin eden bir insan mi, yoksa ona zit ve dii§man emellerine bagli bir 
vatan haini mi oldugudur? 

Mare§al, sik - bogaz edilircesine hakikati soylemeye mecbur edildigi, ku§atma 
hareketine benzer sualler kar§ismda son sozunu soyleyip bahsi kapatti: 

— Ben Vahiduddin'i vatan haini kabul edemem! Son soziim bundan ibaret . . . Ba§ka 
bir §ey de soyleyemem ! 

Damadi Burhan Toprak da ilave etti: 

— Mare§al her §eyi soylemi§ oldu. Bahsi burada keselim! 
Mare§alden sonra sira §u vesikada: 

11, — Refet Pa§a'dan dinlediklerim. . . 

Ben Refet Pa§ayi; istanbula Mill! §ahlanma Hareketinin ilk temsilcisi olarak 
gelip, halkm, ayak tozuna kapandigmi goren §u zarif ve ;asil ruhlu Generali, 
1924 yilmda, 20 ya§mda bir Universite talebesiyken ve «Vakit» gazetesinin kisa 
bir miiddet Ankara muhabirligini iizerime almi§ bulunuyorken tanidim. 
zamanlarm, komiirle mi, odunla mi, neyle i§ledigi belli olmayan ve istanbula 30 
saatte varan trenlerinden birinde, yirtik, kirmizi kadifeli birinci mevki 
kompartimanmda tek ba§ima oturur ve hareket saatini beklerken birdenbire kapi 
agildi ve igeriye ince astragan kalpakli, ince ytizlii ve narin yapili bir insan 
girdi . 

Hemen ayaga kalkarak, Istanbul 'a geldigi zaman (Dariilfiinun - Universite 
salonunda bir hitabe vermi§ olan ve bu bakimdan §ahsiyle tanidigim Refet Pa§ayi 
hiirmetle selamladim ve kendimi takdim ettim: 

— Vakit gazetesi Ankara muhabiri... 

Gayet memnun ve giiliimser bir yiizle mukabele etti: 

— Size rastlamaktan bahtiyarim! Akli ba§mda bir gazeteciyle seyahat etmek ve 
dertle§mek firsatini buldugum igin gok sevindim! 

tarihlerde Refet Pa§a birkag fikirda§iyle kurduklari (Rauf Bey, Ali Fuat ve 
Kazim Karabekir Pa§alar) «Terakkiperver Cumhuriyet Partisi»nin erkanmdan 
bulunuyor ve muhalefeti §akadan kakaya gotiirur gibi bir tavir ta§iyordu. 
Kendisiyle trende en a§agi 12 saat dertle§tik. Mare§ale belli ba§li bir tez 
etrafmda sordugum suallere kar§ilik Refet Pa§a kendi kendisine konu§tu ve en 
derin saffet iginde ba§layan Mill! §ahlanma Hareketinin, zaferden sonra, onu 
(dejenere) eden, (tereddiye gotiiren) bir parti kadrosu ve istismarci hizip eline 
gegmek iizere bulundugundan yakmdi, §6yle diyordu: 

— Mustafa Kemal, bu davayi zafere kadar gergek bir (idealizm) planinda 
yurutmu§tiir. Ta§idigi kumandanlik ve liderlik vasif larmdan ise kimsenin §iiphe 
etmesine imkan yoktur. Fakat zafer kazanildiktan sonra etrafmda oyle bir 
dalkavuk halkasi peydahlanmi§ tir ki ister istemez onu tesiri altma almi§ ve 
biitun sug bu halkada olmak iizere rejimin havasmi bulandirmi§tir . Benim biitiin 
hmcim i§te bu dalkavuklar halkasmadir . 

Ve saatlerce hatira ve tenkit... Tren Eski§ehir garma girerken, kimsecikler 
goriinmeyen istasyon meydanmi gostererek dedi ki : 

— Mill! Miidafaa sirasmda bu istasyonda bana yapilan merasimi hatirliyorum da §u 
anm tenhaligi kar§ismda zamanin inkilaplarma ibret ve deh§etle bakiyorum. Bu 
diinya ve onun sahte kiymetleri kimseye baki degil!.. 

Sonra birdenbire dogrularak ilave etti: 

— §u, italyada suriinen Vahidiiddin ' in encamma bak! Bu talihsiz hiikiimdar, 
vatanini kurtarmak igin elinden geleni yapmi§ amma sonunda kimseye yaranamami§ 
olmak §6yle dursun, ismi vatan hainine gikarilmi§ bir bedbahttir. Ben onun, 
Mustafa Kemal ' i bu i§e sevk ve te§vik eden tek adam oldugunu yakmdan biliyorum. 
Elbette bu hakikat bir gun tarihe intikal edecektir. 

Refet Pa§a, o gece daha oyle §eyler anlatti ki, higbirini kaydetmeye imkan 
yok . . . 

Kendisine 30 kiisur yil sonra Ankara Palas'ta rastladim. Daima ayni zarafet ve 
ruh tamamligi iginde bu cin gibi ihtiyar, masamda ve bir kag §ahidin huzurunda 
(hepsi hayatta) hatiralarini Btiytik Dogu'ya yazmasi ve bilhassa Vahidiiddin 
mevzuunu ele almasi yolunda ettigim teklife §u cevabi verdi : 

— Necip Fazil! . . Benim bir ayagim gukurda. . . Deger mi Omriimiin son giinlerinde 
genglere mahsus bir davaya kiyam edip orselenmeye . . . Sen agtigm ve bayragmi 



tasidigm yolda devam et ! Ama benden bir sey bekleme! Tezini ve 1951 Biiyiik 
Dogu'larmda nesre basladigm Meclis zabitlarim biliyorum. Benim bu bahiste 
soziim tek ciimleden ibarettir ve sudur: Sultan Vahidiiddin Birinci Diinya 
Sava?indan sonraki felaketi, millette higbir ferdin hissedemeyecegi mikyasta 
derinden duymus, vatanin kurtarilmasi yolunda geng kumandanlari Anadolu'ya 
dagitmis ve bu isin ba§ina gegmesi igin de maddi ve manevi her fedakarligi 
gostererek Mustafa Kemal ' i segmis ve onu Anadolu'ya gondermis olan insandir! 
Tarih, ilahl adaleti hadiseler iizerinde o tiirlii tecelli ettiren bir ilimdir ki, 
giinii geldigi zaman, benim gibi insanlarin hatira def terlerinden kefenlerine 
kadar her seylerini sorguya gekerek hakikati tespit etmeyi bilir. §imdilik bizi 
birakin da mezarimiza kavgasiz ve davasiz gidelim! 

Basil ba§ina ve en selahiyetli agizdan sahadet teskil edici tarzda, sahibinin 
meydana gikmak istemeksizin ortaya attigi bu sozler, 1965 'de yayinlanan mahut 
«Anadolu ihtilali» isimli eserde Refet Pa?amn portresi gizilirken adeta teyit 
edilmektedir : Sahife 330: 

«G6rev kabul edip Mustafa Kemal Pasa ile birlikte Anadolu'ya gelmesi, isteksiz 
bir sekilde de olsa «Amasya Kararlari»na imza koymasi, Albay Refet Beyi Kuvay-i 
Milliye liderleri arasma sokmustur. Htiktimete karsi olmaya pek hevesli 
goriinmedigi, daha kolordusunun basma gegmeden belli oldu. Fakat bir defa ok 
yaydan gikmisti. Bir hayli dtistinmiis olmasma ragmen, geri donemezdi. Bu sebeple 
kendisini Anadolu alaylari iginde, birkag ay miiddetle bocalar halde goriiriiz. 
Mustafa Kemal Pa§anm ba§ladigi i§in gikar yol olduguna inanamiyordu . Pa§aya 
kar§i da fazla giiveni yoktu.» 
Sahife 131, 132: 

«Buyuk zaferden sonra Mustafa Kemal Pa§a ba?ina gaile agabilecek bir kumandan 
segmek istemedigi igin, Istanbul 'a ilk giren kumandan olmak §erefini de Refet 
Pasaya birakmistir. 

Refet Pa§a, tarn anlamiyle oportunist bir tiptir Fakat §ef, onun nerede 
kullamlacagini biliyordu. Bunun igindir ki, Mill! Miicadele devrine mahsus 
muhasebede, Kefet Pa§amn faaliyeti, her§eye ragmen olumlu bir sonug 
vermektedir . 

Refet Pa§anm Mustafa Kemal Pasa ile olan iliskisi, Kazim Karabekir Pasamn 
Mustafa Kemal Pasa ile olan iliskisini andirir. §efin sefligini reddedememek, 
fakat §efe fazla giivenmemek, §ef ijzerinde Kendi agirligim daima hissettirmeye 
galismak ve kendisini ikinci adam yerine layik gormek seklinde 
ozetleyebilecegimiz bu iliski zafere kadar surdii. 

Refet Pasaya Mustafa Kemal Pasa ile ilk anlasmazliga dustugii mes'elenin hangisi 
oldugunu sorduk. «Higbir zaman anlasamadik» cevabim verdi Refet Pasa, Kazim 
Karabekir Pasamn Dogu seferini tesadijfi ve ucuz bir zafer olarak kabul ediyor. 
Karabekir Pasayi, Ali Fuat Pasayi, Rauf Beyi begenmiyor ve kugiimsuyor. 
Hatiralarim yazmayisimn sebebini de soyle agikliyor: (Yalanci kahramanlari 
nasil ortaya dokeyim? Herkesle dogusecek degilim ya...) Sozii gegtikge, Mustafa 
Kemal Pasadan (Yaman adamdi) diye soz etmesine ragmen, Milli Mucadelenin 
kazamlmasmda en buyiik seref payini Refet Pasa kendisine ayirmaktadir . » 
Higbir kiymet hiikmii koymaksizin bize ve diinya goriisiimiize aykiri muharrirden 
aldigimiz bu satirlar, Refet Pasadan dinlediklerimizin, soylenmis soz olarak 
aynen vaki oldugunu zit kiyas yoluyle ispat eder. Bu sozlerdeki hakikat 
derecesine gelince, onun da takdiri, bunca vesika ve karineden sonra okuyucuya 
ve tarihe aittir. 

§ahsimiza vaki beyan ve ifsalar arasmda, bir de, eski kumandanlardan Qolak 
Selahaddin namiyle ve iistiin ahlak ve faziletiyle tamnmis, ilk Mecliste Mersin 
Meb'usu ve «ikinci Grup» iiyesi bir zat vardir ki, istiklal Savasimn saffet ve 
asliyetini kaybetmemis ve asla nefs hirsina diismemis biiyiik kahramanlarindan biri 
oldugu halde namsiz ve nisansiz birakilmis ve su anda yine namsiz ve nisansiz 
mezarinda, Allah dostlarina mahsus bir unutulmusluk siari iginde istikbalin 
gergek tarihgisine kalmistir. 

1949 Biiyiik Dogu'larmda hatiralarim yayinlamak igin Harbiyedeki evinde ziyaret 
ettigim ve tasidigi yiiksek sahsiyete hayran oldugum bu eski kumandan, bana, 
kelimesi kelimesine soyle demisti: 

«— Ben sizin cesaretinize sasiyor ve davanizda muvaffak olmaniz igin dua 
ediyorum. Fakat ben ayni cesarete malik degilim. Her seyi bilen ve Milli 



Miicadeleyi ba§indan sonuna ' kadar her safhasiyle taniyan bir insan olarak, 
hatiralarimm ancak oliimiimden sonra ne§rini istemek ve hayattayken rahatsiz 
edilmekten kagmmak zorundayim! » 

gun muhterem bir hammefendi intibaim veren kerimelerini de selamlamak 
§erefene nail oldugum bu ulvi zatin bilgilerini tarihe arzetmek vazifesi, geride 
biraktigi aile efradma dii§mektedir. 

§imdi i§, hakikati simsiki tesbit eden bu 11 vesika ve karineden sonra, bizzat 
Mustafa Kemal Pa§amn dilinden ve kaleminden gikma son bir vesikaya dayanmi§ 
bulunmaktadir ki, delaletindeki ehemmiyet ve kiymet bakimmdan bin kere 
iistiindiir . Ona, vesikalarm vesikasi ismini layik goriiyor ve artik onunla beraber 
biitiin ispat unsurlarmi bir arada miitalaa edip kat ' i hiikme baglama mevkiinde 
bulunuyoruz . 

VESIKALARIN VESIKASI VE HUKUM 

Vesikalarm en biiyiigii, 11 adet beige igine almadigimiz ve birdenbire (siirpriz) 

tesiri yapmasmi bekledigimiz bir tanesidir ki, Mustafa Kemal Pa§anm Anadoluya 

Mill! Hareketi koriiklemek igin Padi§ah tarafmdan gonderildigini teyit ve itiraf 

edici, mahiyette bizzat kendisince saraya gekilen bir telgraf ve bu telgrafm 

Birinci Millet Meclisinde okunan ve zapta gegen metninden ibarettir. 

«T.B.M.M. Zabit Ceridesinin (cilt 1 - ikinci basili§ - sene 1940) 4 ve 5 inci 

satirlari aynen §6yledir: 

«— Dilhah-i mikdarilerinden miilhem azm ve iman ile vazife-i acizanemde miidavim 

bulunuyorum . » 

Aynen sadele§tirilmi§ §ekli: 

«— Miilk ve memleket sahibi zat-i §ahanelerinin arzu ve dileklerinden aldigim azm 

ve iman ile aciz vazifeme devam etmekteyim.» 

Bu satirlar, Mustafa Kemal Pa§anm, Samsuna giki§mdan kisa bir miiddet sonra ve 

ingilizlerin ku§kulanmasiyle Harbiye Naziri §evket Turgut Pa§a tarafmdan 

Istanbul 'a davet edilmesi iizerine saraya gektigi uzun telgraftan basit bir 

ciimledir ve birden dikkat gekici mahiyette degildir. Halbuki her §ey bu ciimlenin 

iginde . . . 

Mustafa Kemal Pa§a, 24 Nisan 1336 (1920) Cumartesi giinii sabah saat 10'da Meclis 

kiirsiisune gikiyor ve zabit ceridesinin: 

«Ankara Meb'usu Mustafa Kemal Pa§anm Miitarekeden Meclisin agilmasma kadar 

gegen zaman zarfmda cereyan eden siyasi ahval hakkmdaki nutuklari» 

Diye kaydettigi ilk mufassal konu?masim yapiyor. 

Bu konu§mada, Anadolu'ya gonderili§ini : 

«— Miilki ve askeri hususatla muvazzaf olmak iizere Ordu Miif etti§ligine tayin 

edildim. Bu teveccuhii din ve millete hizmet etmek igin en biiyiik bir mazhariyet-i 

ilahiyye addeyledim.» 

(Zabit ceridesi - sahife 9 - satir 4, 5, 6, 1, 8) §eklinde gosterdikten sonra, 

19 Mayis 1919'dan 24 Nisan 1920'ye kadar 11 aylik hadiselerin bilangosunu 

giziyor . 

Ankarada, eski Millet Meclisine giden istasyon caddesinin ba§mdaki, eski zaman 

yapisi, geni§ gatili ve Ittihatgilarca uydurulmu§ sozde Turk mimarisi tipli ta§ 

bina... Uyeleri arasmda birgok sariklmm bulundugu ilk Meclis bu binada 

yuvalanmi§tir . i§te, Hacibayramda kurbanlar kesilerek ve aym binanin oniinde 

eller semaya kaldirilarak edilen dualardan sonra, 24 Nisan giinii ilk Tiirkiye 

Biiyiik Millet Meclisi, siyah astragan kalpaklarla beyaz sariklarm ve birkag 

kirmizi fesin kokteyli halinde bu binada ikinci igtimami yapmakta ve heniiz 

Padi§ahlik idaresine kar§i bir isyan tavri almami§, aksine, her §eyi Saltanat ve 

Hilafeti kurtarmak gayesine baglami§ olarak, mill! kiyamin onderi, geng Pa§ayi 

dinlemektedir 

Pa§a, biraz evvel goriildiigii gibi, Anadolu'ya gegi§ini din ve millet ugrunda 

yiiklenilmi§ bir vazife Kabul edip bu vazifeyi Padi§ahm dilhahi (ig dilegi) 

atarak kendisine verilmi§ bir memuriyet §eklinde gostermekte . . . Bu vaziyette, 

Padi§ah tarafmdan degil de, onun hiikiimetince Istanbul 'a donmeye zorlanacak 

olursa istifa edip milletin sinesinde kalacagmi ve mill! kiyam yolunda daha 

belli adimlarla tek ba§ma yiiriiyecegini telgrafmda Sultana bildiren Pa§a aym 

telgrafta sozii §6yle bagliyor: 



«— Ta ki, millet mazhar-i istiklal ve saltanat ve hilafet-i muazzama-i 

hiimayunlari masun-u indi ' a olsun!.. Layezal sadakati abidanemi daima mnteza-yid 

olduguna itimad-i §ahanelerini arz ve istirhama miicaseret eylerim.» 

Aynen sadele§tirilmi§ §ekli: 

«— Ta ki, millet istiklaline kavu§sun ve muazzam saltanat ve hilafetleri 

gokmekten korunsun!.. Du§mez ve kiigiilmez, kulca sadakatimin her an arttigma 

§ahane itimadmizi dilemege cesaret gosteririm.» 

Denilebilir ki : 

— Mustafa Kemal Pa?amn telgrafta kullandigi «dilhah» kelimesi Padi§ahin 

dogrudan dogruya Anadolu hareketini agmak iizere verdigi bir emir manasina gelmez 

ve sadece azm ve iman yolunda mucerret bir dilekten ba§ka bir §ey belirtmez. 

gunlerin politikasi olarak da Padi§aha boyle hitap etmek icap eder. Eger bu 

delalet, ferman ve irade §eklinde Mustafa Kemal Pa§aca kabul edilseydi mes'ele 

kalmazdi. Oyle mi? halde Mustafa Kemal Pa?amn, Anadolu'ya gonderili§ini 

ferman ve irade ustii bir telkinle vaki kabul ettiginin mutlak ispatma gegelim: 

Bahis mevzuu telgrafin suretini, Birinci Mecliste okunmasmdan tarn 7 ay evvel 24 

Eyliil 1335 (2919) tarihinde «Irade-i Milliye» gazetesi ne§retmi§tir . Orada 

«dilhah» kelimesi yerine «ilka» lafzi vardir. ilka; yani bir §eyi koymak, bir 

fikri a§ilamak, bir manayi ruha sokmak. 

Boyle bir murettip hatasi olamayacagma gore, anliyoruz ki, Vahiduddin, Mustafa 

Kemal Pa§amn bizzat kullandigi kelimeyle ona Anadolu'ya gegmek fikrini ilka 

etmi:?tir. Bu da mill! kiyami hazirlamak vazifesinden ba§ka bir §ey olamaz. 

Ortaya serdigimiz 11 beige ve bu son vesika bir araya gelince hukum, ba§ta 

belirttigimiz olgunun neticede gergekle§mesinden ibaret kaliyor: 

VAHiDUDDIN OLMASAYDI TURK ISTIKLAL SAVA§I OLMAYACAK VE KURTULU? 

SAGLANAMAYACAKTI . . . 

Ve bu hiikrne bagli olgii: 

ilk defa Padi§ah tarafindan du§uniilen vatan kurtariciligi gapinda bir i§in ondan 

sonraki tatbikatmda kazandigi ba§ari, muhakkak ki o tatbikatm sahibine aittir; 

ve i§in ilk defa Padi§ah tarafindan du§unulmii§ olmak kiymeti, o i§i yerine 

getirenlerin kiymetini kendi 6z siniri iginde eksiltici degildir. Tarih herkesi 

kendi Oz payi iginde gostermeyi gerektirir. 

i§IN BUNDAN OTESI; 

Bana sorarsaniz bu eseri kalemime ilham eden saik burada tamamlanmakta ve 
in§asim nihayetlendirmi§ bulunmakta . . . Otesine yazmasak da olur. Bir 
zaviyesiyle iki gizgisi tespit edilen bir musellesin uguncii gizgisini gekmek 
liizumsuz denilecek kadar basittir. Bu uguncu gizgide belki tarihi hikaye, hadise 
ve bilhassa Vahiduddin 'e isnat edilen hiyanetler olarak merak ve 
cevaplandirilmaya deger birgok §ey vardir. Fakat topyekun hadiseleri tasarruf 
altina alan ana tezden, Mill! Hareketi dogrudan dogruya Vahiduddin ' in agtirdigi 
tezinden ve bunun ispatindan sonra gerisi, butiin zenginligine ragmen ikinci 
planda kalmaya mahkumdur. Zira Vahiduddin 'e ait mijspet cephe ortaya gikmca, 
artik onun Mill! Hareketi bogmak, Mustafa Kemal ve arkada§larmi oliime mahkum 
ettirmek, hatta bir ingiliz harp gemisine atlayarak vatanini terketmek gibi 
hallerini kisa izahlarla kiymet hiikiimlerine baglamayi ve bu isnatlarm altmdaki 
tarih ve hakikat tahrif giligini goz online sermeyi herkes becerebilir. Bu 
bakimdan i§in bundan otesini, artik tahlil yerine terkipgi bir §iveyle, hizli 
bir sinema §eridi hainde takip edebiliriz. 

GiDiS. 

Mustafa Kemal Pa§anin Samsun'a gidi§i esnasmda bindigi kohne vapurun bir 

ingiliz torpidosu tarafindan takip edildigi ve batirilacagi hakkindaki nakiller 

ba§tan ba§a uydurmadir. Bunu, eski yaver Ali Nuri Beyefendi, tarn bir mantik 

gemberi iginde yakalayip yalani §6yle tespit etmektedir: 

«— Nasil olur? Mustafa Kemal Pa§a ingilizlerin bilgisi ve §ark Ordusunu 

silahsizlandiracagi bahanesi altmda yola gikmi§ti. Herkesin gozii oniinde yola 

gikti ve rahat rahat gitti. Hem ingilizler onun bindigi hantal tekneyi tutmak 



isteselerdi, saatte 3 mil giden bir nakil vasitasim 35 mil yol alan 
terpidolariyle yakalayamazlar miydi?» 



SALTANAT §URASI 

Mustafa Kemal Pa?amn Samsun'a hareketinden tarn 10 gun sonra, sarayda, memleket 

ilim, siyaset ve fikir adamlarmdan biiyiik bir meclis kuruluyor, ismi «Saltanat 

§urasi»dir ve yurdun kurtanlmasi yolunda almacak tedbirleri miizakere 

edecektir . 

Vahidiiddin, gayot mahzun birkag ciimleyfe toplantiyi agip reisligini Sadrazam 

Pa§aya havale ettikten sonra igtima salonunu terkediyor ve hususi dairesine 

gekiliyor . 

Ba§katibi dinleyelim: 

«— Mu§arunileyh (Padi§ah) Meclisten gikarak, Abdulmecid Efendi de koltuguna 

girerek, orta kattaki daire-i hususiyelerine avdet etmek iizere melul ve mahzun 

bir halde servis merdiveninden inerken iki goziinden ya§ akip, karilar gibi 

agliyorum, diyordu.» (Goriip i§ittiklerim - Sahife 216) 

Saltanat §urasmm, servis merdivenlerinden aglayarak inen biiyiik mustaribe ait 

§u acikli tablodan ba§ka, miihim ve gosterilmeye deger bir taraf yoktur. Hakikat 

§undan ibarettir ki, o giinkii Tiirkiyede, muhterem sarayimn hizmetgilere mahsus 

servis merdiveninden inerken «karilar gibi agliyorum! » diyerek yirtman 

Vahidiiddin ' den ba§ka, milletin derdini aym gapta hissedici ikinci bir adam 

mevcut degildi. 

SULH KONFERANSI 

Haziran 1919 ba§inda Paris'te toplanacak olan Sulh Konf eransma resmen davet 
ediliyoruz. Padi§ah ve Sadrazam bu daveti mill! mevcudiyetimizin kabulti manasma 
alip bir miijde telakki ediyorlar. Korku o kadar btiytiktiir ki, Tiirkiye'yi 
konferansa gagirmayip fiilen taksim edebilirler kaygisi hiikiim siirmektedir. 
Tiirk murahhas hey'eti iizerinde bir siirii miinaka§a ve miicadeleden sonra nihayet 
Sadrazam Ferit Pa§a reisliginde bir kadro kurulabiliyor ve bunlar bir Fransiz 
harp gemisiyle Marsilya yolunu tutuyorlar. 

Padi§ahm Ferit Pa§aya itimadi o kadar zaif ve buna ragmen onu kullanmasmdaki 
zaruret hem insan bulamamak, hem de dii§man tazyiki bakimmdan Oyle kuvvetlidir 
ki, kendi kendine akip giden hadiselere uymaktan ba§ka bir §ey yapamiyor ve 
Sadrazamm arkasmdan bir nevi murakip vazifesiyle Tevfik Pa§ayi gonderiyor. 
da bir hafta sonra bir ingiliz harp gemisiyle hareket edip Ferit Pa§amn pe§ine 
dii§iiyor . 

Birbirine rakip ve halef selef vaziyetindeki bu iki zatm Fransa'daki 
vaziyetleri ancak (traji - komik : giildiiriicii haile) tabiriyle 
if adelendirilebilir . §imdiye kadar higbir tarih kaynagimn kaydetmedigi bu 
vaziyeti, Tevfik Pa§a mahdumu eski yaver Ali Nuri Beyefendiden dinleyelim: 
Eski yaver, Ferit Pa?amn arkasmdan babasi Tevfik Pa§amn gonderili§ini ve 
Paris'teki garip manzarayi §6yle anlatti: 

«— Ferit Pa§anm reisligindeki murahhaslar hey'eti, 6 Haziran 1919 giinii (La 
Demokrasi) adli Fransiz zirhlisiyla Marsilyaya hareket etti. Bir hafta sonra, 
arkalarmdan babam, beni de yanma alarak bir ingiliz torpidosiyle aym yolu 
tuttu. Paris'te garip bir manzaraya §ahit olduk. Bizi (Versay) taraflarmda 
(Monteklen) isimli bir §atoya kapattilar Adeta tutuklanmi§ gibi bir halimiz 
vardi . Albay (Hanri) isimli bir Fransiz zabiti nezaretimize memur edildi. Bize 
«resmi hey'et burada ve i§ ba§mda; siz de misaf irsiniz ! » dediler. Meger Ferit 
Pa§a, babamdan gocunarak, Fransa hiikiimetine hakkimizda garip ve (romantik) bir 
nota verip bizim kendilerinden tecridimizi istemi§... Bu notada, birtakim ig 
meselelerimizin tasviri, Arap ve Arnavut milliyetgiliginin reklami gibi alakasiz 
ve manasiz kisimlar varmi§... Ben size bir §ey soyleyeyim mi?.. Ferit Pa§a da 
vatan haini degildir. Sadece bir muvazenesiz, ne yaptigmi bilmeyen bir adam... 
Vahidiiddin' e gelince ona vatan haini demenin hakikatle en kiigiik i§tirak noktasi 
bulunamaz . » 

Sulh Konf eransinin nasil gegtigi, Tiirkiye'ye nasil bir harita gizdigi ve ne 
§ekilde imzalandigi di§ gizgileriyle kaba bilgi olarak herkese malum... 



BIR LEVHA 

siralarda sarayda gegmi§ bir hadise vardir ve ortaya gikardigi ruhi delalet o 

kadar derindir ki, Milll §ahlani§ Hareketi kar§isinda Vahidiiddin ' in biitiin ruh 

haletini ve tutumunu tek ba?ina if§a kuvvetindedir . 

«G6riip i§ittiklerim» isimli eseriyle Ba§katip Fuat Turkgeldi ' den ogrendigimize 

gore (Sahife 226) bir Ramazan giinii sabaha kar§i Yildiz saraymda harem 

dairesinden yangin gikiyor. Ni§anta§inda oturan Ba§katiple «Serkarin» unvanli 

ba§mabeyinciyi uykudan kaldirip hadiseyi haber veriyorlar. iki saray mensubu 

nakil vasitasi bulamadiklarmdan, kolkola verip tabanvayla Yildiz 'a kadar 

gidiyorlar. Hem de hizlica bir yuruyii§le bir saatlik yol... Sarayin en list 

riitbede iki mensubunun nakil vasitasi bulamayip ihtiyar hallerinde yaya olarak 

saraya ko§malarindaki sefalete dikkat edin!.. 

Variyorlar!, . Hala vaziyetten ne hiikiimetin, ne belediyenin haberi, ne de 

bunlarm aldigi bir tedbir var... Ortada, Turk olarak bir tulumbaci bile mevcut 

degil. Buna mukabil du§man donanmasinin itfaiyesi, yangini goriir gormez hemen 

ko§mu§ ve sarayi kurtarma, yangini sondiirme faaliyetine giri§mi§tir. 

Ne hazin manzara ve nam ve hesabimiza yine ne korkung sefalet! . . . 

Padi§ah, gecelik entarisinin iistiine bir pardesii gegirmi§, istiraplarin en 

keskinini ilan eden gozlerle yangini seyrediyor. Yangina o kadar yakin yerdedir 

ki, ayri bir mii§ahidden dinledigimize gore biyiklarma kivilcimlar dii§iiyor. 

sirada saray bekgilerinden biri hiingiir hiingiir aglamaya ba§layarak Padi§aha hulus 

gakmak istiyor. Bir taraftan sarayi yanan ve imdadma du§man itf aiyesinden ba§ka 

kimse gelmeyen bir taraftan da maiyetinin sahte goz-ya§Lariyle aglamasmdan 

gayri bir alaka gormeyen Padi§ah, nihayet, biitiin vatan semasma mahya gibi 

gekilmeye deger §u sozii soyliiyor: 

«— Benim milletimin ocagi (evi) alev almi§ yaniyor! Ben onu du§uniiyorum! 

Sarayim, kendi evim yanmi§, ne ehemmiyeti var ! » 

i§te Vahidiiddin, topyekun Vahidiiddin bu soziin igindedir; ve gozleri oniinde 

ni§anlarma ve ig gama§irma kadar her §eyi yanip kiil olurken, biyiklarinin 

iistiine yagan kivilcimlar altmda vatan yangmmi nasil sondiirebilecegini 

dii§iinmektedir . 



§U, BU 

Bir taraftan Mill! Hareket pi§meye dogru gider, obiir taraftan da Vahidiiddin' i 

yakan §artlar her gun b'iraz daha alevlenirken, istanbul'da birbirini takip 

edici hiikiimet degi§iklikleri . . . 

12 Ocak 1920'de, ileride «Misak-i Milli»yi esaslandiracak olan Meb'usan Meclisi 

toplandi . 

16 Mart gunii itilaf kiivvetleri, hirsizm, galdigi hisse senetlerini adma 

kaydettirmesi gibi, Istanbul ' un resmen i§gal edilmi§ oldugunu haber verdiler ve 

zaten goz hapsi altmda bulundurduklari hayati noktalara el attilar. Bununla da 

kalmayip Meclisi basarcasma diledikleri meb'uslari tutuklamaya ve alip 

gotiirmeye ba§ladilar. Bunun iizerine meb'uslar tek tek Anadolu yolunu tutmaya 

koyuldu . 

Kuva-yi Milliye hareketiyle anla§ma yol'unda cirpman hiikiimetlerden sonuncusu 

olan Salih Pa§a kabinesi de itilaf devletlerinin Anadolu aleyhindeki 

tekliflerini kabul etmeyince, baski iizerine baski neticesinde, i§, dordiincii defa 

Ferit Pa§aya dii§tii ve bu son hiikiimet te§ekkiiliyle, Istanbul, Padi§ahm ig 

istegine ragmen Mill! Harekete cephe almi§ oldu. Hie kimseye sadareti kabul 

ettiremeyen ve dii§man iradesine boyun egmek zorunda kalan Padi§ah, Milli 

§ahlani§ Hareketinin zaferine igin igin dua ederken, di§mdan ona aykiri 

goriinmek felaketine tahammiil gosteremiyecek de ne yapacak? 

FERIT PA§A 

i§te bu dordiincii Ferit Pa§a kabinesidir ki, Vahidiiddin ' in igiyle Anadolu 
hareketini besleyici ve destekleyici, di§iyle de hatalandirici ve onlemeye 
sava§ici tezatli durumunu, kagmilmaz bir akibet olarak meydana getirmi§tir. 



Bedbaht Sultan, artik, nereye kadar varacaklari belli olmayan du§manlara uyarak 
Kuva-yi Milliyeyi kabahatlendirir gibi davramrken, Obiir taraftan, onun muvaffak 
olmasi igin, tac ve tahti §6yle dursun, hayatmi bile fedaya hazir bir ruh 
haleti igindedir ve bu derecede beyin yirtici, yiirek paralayici bir tezat 
i§kencesi, tarihte higbir devlet reisine musallat olmami§tir . Artik Vahidiiddin 
sarayim kordon altina alan du?mamn ezilmesi ve milletinin kurtarilmasi igin, 
gerekirse ayni saray iginde berhava olmaya da razidir ve boyle olmu§tur. 
Ferit Pa?amn dordiincii sadaretiyle beraber Anadolu hareketine kar§i agiga 
vurulan aleyhtarlik, topyekun millet alakasim o tarafa gekmi§ oldu. Ferit 
Pa§anm marifetiyle feshedilen Meclis, Ankara'da, yeni i§tiraklerle Biiyiik Millet 
Meclisini kurdu ve Mill! §ahlam§ Hareketi boylece hukuki temelini buldu. 



KISA HATLARLA 

Ana tezimizin ispatindan sonra kisa hatlarla neticelendirilecegini kaydettigimiz 

bu eserde, Vahidiiddin' e kar§i en miihim itham noktalarmdan ikisi olan Mustafa 

Kemal Pa§a ve arkada§lari hakkmdaki idam karariyle mill! kuvvetleri imha igin 

muhtelif namlar altmda mukabil kuvvet te§kil ve sevkedildigi iddialarma 

verilecek cevap, edebiyattaki «sehl-i miimteni-mukavemet edilmez kolaylik» 

tabirinin ifade ettigi derecede basit ve kisadir: 

Fetvayi veren, Ferit Pa?amn §eyhulislami Diirrizade oldugu gibi, verdiren de 

Ferit Pa§adir ve kenardan hadiseleri dikkatle takip edici dii§man kuvvetlerine 

kar§i Padi§ahin: 

— Hayir; bu fetvayi verdirmeyiniz ve Anadolu hareketinin me§ruluguna dil 

uzatmayimz ! 

Diyebilmesi imkansizdir. 

Bu takdirde bizzat kendisinin, yiikte hafif, pahada agir nesi varsa omuzlayip 

Anadoluya gegmesi gerekir ki, bu da, evvelki bahislerde gosterdigimiz gibi, 

Mill! Hareketi itilaf kuvvetlerine bogdurmaya yol agar. Vahidiiddin, aksine, 

Istanbul 'da kalip dti§manlara limit vermek, boylece Mill! Hareketin geli§mesini 

saglamak ve bu ba§ariyi icabmda vatan haini goriinmeye kadar gidecek bir 

fedakarlikla yerine getirmek makammdadir ki, kaderin bir insani bu derecede 

makus bir tecelli ile 6z hakikatini gostermekten mahrum ettigi gorulmu§ 

§eylerden degildir. 

Hak katmda ne yiiksek derece! . . 

Vahidiiddin ' in misilsiz mazlumlugu ve ona bagli kiymeti de bu noktada... «Kuva-yi 

inzibatiye» ve sair namlar altmdaki te§killerin ise sadece goz boyamaya mahsus 

«ka§kariko»lardan oldugu ve higbir harekete giri§ememeksizin eridigi ve hatta 

mill! cepheye katildigi, biitiin bunlarm da belki Vahidiiddin ' in gizli talimatiyle 

meydana geldigi, hadiselerin iislubundan bellidir. 

Yer yer Anadolu isyanlarma gelince, bunlarm da hakikatini ortaya dokmeye 

saraym tezatli vaziyetinden kendi kendisine zuhura gelmi§ §eyler oldugu, 

sarayca tahrik edilmek §6yle dursun, bunlara da katilmadigi ve ne «durun!», ne 

de «yiiriiyiin ! » denilemedigi, yine hadiselerdeki iisliip ifadesinden anla§ilabilir . 

Biitiin bu olu§larm pe§inden agikga saray aleyhine donen, heniiz ortada Hilafet ve 

Saltanat makammi kurtarmaktan ba§ka bir gaye yokken §ehzade Omer Faruk Efendiyi 

inebolu'dan geriye dondiirerek, sarayla ba§lami§ hareketi saray aleyhine geviren 

olgiiyii Vahidiiddin ' e oziir tedarik edici bir vakia olarak kabule ihtiyag bile 

gormiiyor ve onun ozriinii yalniz ingilizleri avutmak roliinde vatan haini bir 

politikaya ragmen mill! kurtulu§u saglamaya gali§maktaki azim kahramanlikta 

buluyoruz . 

Nitekim bir miiddet sonra (San Remo)daki gilehanesinde yakmlarma soyledigi §u 

soz, tahlil ve tespitimizdeki isabeti kesin §ekilde gosterir: 

«— Saray ve saltanat yikilmi§, ne gikar; vatan ve millet kurtuldu ya!...» 



MILLI ZAFER VE YIKILAN TAHT 

Mill! ofkenin, Yunanlilari gepegevre bir kiskag iginde bogup denize doktiigii ana 
kadar gegen hadiseler kaba bilgi plamnda herkesge malum ve mevzuumuz di?inda. . . 
Bu arada, Vahidiiddin hakkmdaki nefret edebiyati ve hiyanet propagandasi her gun 
biraz daha kopiirtiiliirken, eski yaver, Tevfik Pa§azade Ali Nuri Beyefendiden 



dinledigimiz gibi, her zafer haberini ali?inda §ukur secdesine varmakta ve 
saadetinden ugmaktadir. Fakat bu tezatli durumun sirri yalniz Allah ile birkag 
faniye malumdur ve milletin gozunden kaginlmi?tir. Zira zafer, sade Yunanliya 
degil, Padi§aha ve Padi§ahliga kar§i bir istikamete gevrilmi§ ve son Osmanli 
Padi§ahi 6. Mehmed Vahiduddin, bizzat ba§latani oldugu zaferin, Turk sungusiyle 
paramparga edilen Yunan bayragi yaninda kurbani olmu§tur. Sanki Yunan ordusu 
onun hassa birlikleridir ve onu Turk milleti iizerine gullandiran Vahiduddin ' dir . 
ana kadar yalniz tarassut durbtiniinti su yiiziinde tutmu§ken zafer kazamlmca bir 
denizalti gibi meydana gikan ve Mill §ahlam§ Hareketine §ekil veren Mustafa 
Kemal Pa§a konu§sun: 

«— Rauf Bey, bir gun Meclisteki odama gelerek benimle miihim bazi hususata dair 
goru§mek istedigini ve ak§am Kegioren'de Refet Pa§anm evine gidersem daha giizel 
konu§abilecegimizi soyledi. Rauf Beyin teklifini kabul ettim. Fuat Pa§amn da 
bu- muvaf akatimi istizan etti. Onu da munasip gordiim. Refet Pa§anm evinde dort 
ki§i igtirca ettik. Rauf Beyden dinlediklerimin hulasasi §uydu: Meclis makam-i 
saltanatm ve belki Hilafetin ortadan kaldirilmak nokta-i nazarmin takip 
edildigi e§i, ailesiyle miitezzdir (eza duymaktadir) . . . Sizden ve sizin atiyen 

(ileride) alacagmiz vasiyetten §iiphe etmektedir. Binaenaleyh Meclisi ve 
dolayisiyle efkar-i umumiye-i milleti tatmin etmeniz liizumuna kaniim. 
Rauf Beyden, saltanat ve Hilafet hakkmdaki kanaat ve miitalaasmm ne oldugunu 
sordum. Verdigi cevapta §u tasrihatta (agiklamada) bulundu: Ben, dedi; makam-i 
saltanat ve Hilafete vicdanen ve hissen merbutum; giinkii benim babam padi§ahm 
nan ve nimetiyle yeti§mi§, Osmanli devletinin ricali sirasma gegmi§tir. Benim 
de kanunda o nimetin zerrati (zerreleri) vardir. Ben nankor degilim ve olamam! 
Padi§aha muhafaza-i sadakat borcumdur! Halifeye merbutiyetim ise terbiyem 
icabidir. Bunlardan ba§ka umumi mutalaam da vardir. Bizde vaziyet-i umumiyeyi 
tutmak gugtiir. Bunu ancak herkesin eri§emeyecegi kadar yiiksek goriilmeye 
ali§ilmi§ bir makam temin edebilir. da makami saltanat ve Hilafettir. Bu 
makami lagvetmek (kaldirmak) , onun yerine ba§ka mahiyette bir mevcudiyet 
ikamesine gali§mak, felaket ve hiisrani muciptir. Asia caiz olamaz! 
Rauf Beyden sonra, kar§imda oturan Refet Pa§adan miitalaasmi sordum. Refet 
Pa§amn cevabi §uydu: Tamamen Rauf Beyin fikir ve mutalaasma i§tirak ederim. 
Filhakika bizde padi§ahliktan, halifelikten ba§ka bir §ekl-i idare mevzu-u bahs 
olamaz ! » 

(NUTUK - 1927 - sahife 418) 

Rauf Bey ki, mill! mahkumiyet vesikasi olan Mondros Miitarekesini imzaladigi 
halde kendisine Mill! Kurtulu§ Hareketinde en biiyiik makamlari saglayabilmi§ ve 
bir an igin Padi§ahi korur gibi goriinmu§ ; ve o Padi§ah ki, Mill! Hareketi 
agmasi igin Mustafa Kemal Pa§ayi Anadolu'ya gondermesine ve iistelik Sevr 
muahedesini sonuna kadar direnerek imza etmemesine ragmen vatan haini kabul 
edilmi§tir. Mill! Hareketin kahramanlari mevkiindeki §ahislarm hemen nasil agiz 
ve fikir degi§tirdiklerini yine Mustafa Kemal Pa§adan dinleyelim: 
«— Saltanati Hilafetten ayirmaya ve evvela saltanati lagvetmeye karar verdigim 
zaman ilk yaptigim i§lerden biri de derhal Rauf Beyi Meclisteki odama celbetmek 
oldu. Rauf Beyin, Refet Pa§anm evinde sabahlara kadar dinledigim kanaat ve 
miitalaatma hig muttali (vakif, §ahit) degilmi§im gibi ayakta kendisinden §u 
talepte bulundum: Hilafet ve saltanati birbirinden ayirarak saltanati 
lagvedecegiz ! Bunun muvaf lk olduguna dair kursiiden beyanatta bulunacaksiniz ! 
Rauf Bey odamdan gikmadan evvel, ayni maksatla davet ettigim Kazim Karabekir 
Pa§a geldi. Ondan da ayni zeminde beyanatta bulunmasmi rica ettim. 
Efendiler; o tarihe ait zabit ceridelerinde goruldugii veghile Rauf Bey kursiiden 
bir iki defa beyanatta bulundu ve hatta saltanatm lagvolundugu giiniin bayram 
kabul edilmesi teklifini de dermeyan etti. (NUTUK - 1927 - sahife 419) 
Her iki tarafa ait kiymet hukmunii okuyuculara birakiyoruz. Saltanatm lagvi i§i 
§6yle neticeleniyor : Tiirkiye Biiyiik Millet Meclisi saltanat meselesini mii§terek 
bir enciimende miizakere eder ve bazi meb'uslar tarafmdan lagv aleyhinde kuvvetli 
bir mukavemet goriirken bir kenarda miizakereleri dinleyen Mustafa Kemal Pa§a 
birdenbire ayaga kalkiyor. Tabloyu kendi diliyle tespit edelim: 

«— Oniimdeki siranm iistiine giktim. Yiiksek sesle §u beyanatta bulundum: Efendim, 
dedim; hakimiyet ve saltanat hig kimse tarafmdan hig kimseye, ilim icabidir 
diye miizakereyle, miinaka§ayla verilmez. Hakimiyet, saltanat, kuvvetle, kudretle 



ve zorla alinir. Osmanogullari, zorla Turk milletinin hakimiyet ve saltanatma 

vaziiilyed (el atici) olmu§lardir. Bu tasallutlarmi alti asirdan beri idame 

eylemi§lerdi §imdi de Turk milleti bu miitecavizlerin hadlerini ihtar ederek, 

hakimiyet ve saltanatmi, isyan ederek kendi eline bilfiil almi§ bulunuyor. Bu 

bir emr-i vaki (oldu-bitti ) dir . Mevzu-u bahs olan, millete saltanatmi, 

hakimiyetini birakacak miyiz, birakmayacak miyiz, meselesi degildir. Mesele 

zaten emr-i vaki olmu§ bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu behemehal (mutlaka) 

olacaktir. Burada igtima edenler, Meclis ve herkes, meseleyi tabii goriirse 

fikrimce muvafik olur. Aksi takdirde yine hakikat, usulii dairesinde ifade 

olunacaktir. Fakat ihtimal, bazi kafalar kesilecektir ! » (NUTUK - 1927 - sahife 

422) Ve biitiin ba§lar egiliyor. Saltanatin kaldirili§ §ekli, ayni agizdan: «— 

Siir'atle kanun layihasi tespit olundu. Ayni Meclisin ikinci celsesinde okundu. 

Tayin-i esabil (is'm tayini) ile reye vaz'i teklifine kar§i kiirstiye giktim. 

Dedim ki : Buna hacet yoktur. Memlekette milletin istiklalini ebediyen mahfuz 

kilacak esasta Meclis-i alinin miittefikan kabul edecegini zannederim. (Reye!) 

sesleri yiikseldi. Nihayet reis reye koydu ve (miittefikan kabul edilmi§tir!) 

dedi . Yalniz menfi bir ses i§itildi: (Ben muhalifim!) Bu seda (soz yok!) 

sedalariyle boguldu. i§te efendiler; Osmanli saltanatimn inhidam ve inkiraz 

merasiminin son safhasi boyle cereyan etmi§tir.» (NUTUK 1927 - sahife 422) 

101 pare top ati§iyle ilan edilen tahtm yikili§i ve Cumhuriyetin kurulu§u... 

Gelelim, Mustafa Kemal Pa§anm Vahidiiddin gorii§iine : 

«— Sakim (kotii) bir tevariis neticesi olarak, biiyiik bir makam, tantanali bir 

unvan ihraz edebilmi§ bir sefil...» (NUTUK-1927 - 423) 

Ve Padi§ahm, memleketi terk edi§i kar§ismda telakkisi: 

«— Filhakika, her ne sebep ve suretle olursa olsun, Vahidiiddin gibi hiirriyet ve 

hayatmi milleti iginde tehlikede gorebilecek kadar adi bir mahlukun, bir dakika 

dahi olsa bir milletin reis-i karinda (ba§mda) bulundugunu dii§iinmek ne 

hazindir! §ayan-i te§ekkiirdiir ki, bu algak, mevrus (miras kalan) saltanat 

makammdan, millet tarafmdan lskat olunduktan (du§iiruldukten) sonra denaetini 

itmam etmi§ bulunuyor. » (NUTUK - 1927 - sahife 423, 424) 

Vahidiiddin, saadetten muvazenesini kaybettirecek kadar kendisine tesir eden 

zaferden sonra birdenbire bu muameleye ugrayip atilan 101 pare topun Osmanli 

tahtini hedef tuttugunu goriince ne yapacagim §a§iriyor. 

Oniinde, Hilafet tarafim tuttugu igin izmit'e gotiiriiliip parga parga edilmi§ bir 

Ali Kemal misali vardir ve onu bu hale getiren Nureddin Pa§a, ayni §eyin 

Vahidiiddin'e de yapilacagmi ilan etmi§tir. 

i§te, uyuz bir at iizerinde, hamam oglanlari gibi baldirlari sikila sikila 

Yedikule'ye gotiiriiliip hayalari sikilarak bayiltilan ve oldiiriilen Geng Osman 

misali!... i§te tjgiincii Selim! . . 16'nci (Liii) misali ve ondan 100 yil kadar sonra 

biitiin ailesiyle salhaneye benzer bir mahzende delik de§ik edilen Rus Can ikinci 

Nikola'ya kadar nice ornek... Bu vaziyette ne yapmali?. 

Yol, iki . . . 

Ya memlekette kalip ba§ma gelecekleri tevekkiil ve teslimiyetle beklemek; yahut 

sultanlik vasfmi kaybetmi§ ve adi bir fert menzelesine inmi§ insan sifatiyle 

vatan di§ina gogmek. . . 

Fakat onun bir de Halifelik sifati var ki, yiiz milyonlarca miisliimana §amil 

bulunmakta ve bu bakimdan mahalli kararlarm iistiinde bir mahiyet ar zetmekte . . . 

zamanlar islam kitlelerinin biiyiik kismi ingiliz idaresinde olduguna gore Halife 

sifatiyle alaka isteyebilecegi tek devlet ingiltere ' dir . Asia ingiliz emellerine 

alet olmamak §artiyle bu mevzuda onlari vazifeye davet etmek hakkidir. 

Uzun nefs muhasebe ve murakebelerinden sonra, kararini veriyor: Vatanini 

terkedecektir. 

iginden bir ses: 

— Kal ve gerekirse 61! 

Diyemiyor . 

Ke§ke diyebilseydi . 

Hemen kiymet olgiimiizii belirtmek igin kaydedelim ki, Vahidiiddin ' in asil kalbinde 

bu kadar biiyiik bir §ecaat ve ulviyete yer yoktur ve kimsenin bu kadarim 

istemeye de hakki olamaz 

Vahidiiddin, vataninda kalmakla ulvi olabilirdi-f akat gikip gitmekle siifli 

olmami§, sadece mazeretini kullanmi§tir . 



Vahidiiddin, bildirdigimiz olgliyle ingilizlere ba§ vuruyor ve dunyamn en kuru, 

ortiilii ve hissiz kelimeleriyle onlardan Turkiye di?ina gikarilmasim istiyor: 

«Mabeyn-i Hiimayun-u Miilukane» basligmi ta§iyan mektup ayniyle §udur: 

«Dersaadet i§gal Ordulari Ba§kumandam General Harrington Cenaplarina: 

Istanbul 'da hayatimi tehlikede gordiigiimden ingiliz devlet-i fahimanesine iltica 

ediyorum. Bir an evvel Istanbul 'dan mahall-i Share naklimi talep ederim. 

16 Te§rin-i sani 1922 

Halife-i Miisliimin 

Mehmed Vahidiiddin» 

General Harrington ' un verdigi cevap: 

— Yarin saray-i hlimayuna bizzat gelip Zat-i §ahaneyi alacak ve bir ingiliz harp 
gemisiyle Istanbul 'dan ayrilmalarim temin edecegim! 

Vahidiiddin blitlin bir gece uykusuz... Mezar sessizligi iginde hazin akibetine 
dalan sarayda, Malta k6§kiiniin kligiik bir odasinda, basit bir §ezlong iizerinde, 
agik gozleri tavana mihli, mumya gibi hareketsiz, tarihin en bedbaht ve mustarip 
Padi§ahi . . . 

Bavullarmi hazirlatmi§, yanina kimleri alacagini kararla§tirmi§, Hazine-i 
Hassadan bir §ey gekmek §6yle dursun, baba hediyesi elmasli sorgucu ve som altin 
bir gekmeceyi makbuz kar?iligmda Hazine-i Hassaya birakmi?tir. Bir stirti 
maiyetle meghul bir aleme gittigine ve Hazine-i Hassa padi§ah hazinesi demek 
olduguna gore, onu son meteligine kadar bo§altmak imkan ve salahiyeti 
dairesindeyken bunu yapmayip §ahsma ait hediyeleri bile oraya iade eden 
hukumdarin ruhundaki feragat ve fedakarlik duygusunu hayal edebilmek lazim... 
Blitlin mevcudu, sultanlik tahsisatmdan elinde kalmi§ olan 50 bin lira kagit 
paradan ibaretti; ve koskoca bir maiyetle gittigi gurbet illerine bu higin higi 
meblagla gogmekteydi . 
Glin dogduktan biraz sonra Vahidiiddin 'e haber geldi: 

— Efendimiz; ingilizlerin gonderdigi otomobiller ko§ktin kapisi oniinde . . . 
Ba§kumandanlari da arabalardan birinde... Te§rif-i hiimayunlarini bekliyorlar! 
Blitlin hazirliklarmi tamamlami§ ve tertibatim almi§ bulunan Padi§ah §ezlongtan 
kalkti ve yanina getirdikleri oglu Mehmed Ertugrulun elinden tutarak hareme 
gegti . 

Veda... Ustiiste yirtici kadm gigliklari . . . Topkapi saraymdan ba§layarak bu 

gigliklara ali§mi§ olan Osmanli sarayi artik ev sahiplerinin son yirtini§larma 

sahnedir. Bundan boyle onlardan tek ses gelmeyecektir . Oraya ba§ka sesler ve 

manalar dolacak. . . 

Vahidiiddin, sirtmda kara bir yagmurluk, iizerinde sade ve sivil elbise, ba§inda 

fesi ve burnunun tepesinde gozltigti, birinci otomobile atladi ve son stir'at, 

Dolmabahge yolunu tuttu 

Bir ttirbe kadar gamli Dolmabahge saraymda 5-10 dakika bekleyi§ten sonra, 

ingiliz generali Padi§ahin Oniinde egildi: 

— Rihtimda ingiliz donanmasma ait bir istimbot, Zat-i §ahanelerini (Malaya) 
zirhlisma gotiirmek iizere bekliyor! 

Vahidiiddin koltugundan firladi, gayet metin adimlarla ytirtidti, teknesi beyaz, 

bacasi sari renkli istimbota atladi; ve agikta, top namlulari canavar agizlari 

gibi ufuklara ferman okuyan ktif renkli (Malaya) zirhlisma gikti. Arkasmda 

General Harington, iskeleden gliverteye ayak basar basmaz, kar§ismda, ingiliz 

Akdeniz Filosu Kumandani Amiral (Drok) ve ingiltere Fevkalade Komiseri (Sor 

Nevil Henderson) . . . 

Ve, talihsiz Padi§ahi, muzaffer Turk siingiileri yerine ingiliz tiifekleriyle 

selamlayan bahriye silahendazlarmdan bir ihtiram kit'asi... 

Biraz sonra, (Malaya), 5 asirlik Osmanli sarayi, igine kapanik ve ya§li 

Topkapmm oniinden sliziilerek Marmara'ya agildi. 

§imdi ufukta, her §eyin nevale mahkum oldugunu ihtar eden, klil renkli gelik 

teknenin, yine klil renkli incecik dumanmdan ba§ka bir §ey yoktur. 

Vahidiiddin gidiyor! 

Kagiyor mu? Bir hain gibi mi vatanini birakiyor? 

Daha evvel kiymet htikmtinti koydugumuz bu gidi§in manasini eski yaver Ali Nuri 

Beyden de isteyebiliriz : 

Diyor ki, Ali Nuri Bey: 



«— Vahidiiddin kagmadi; Padi§ah sifatiyle kagmadi! Belki bir fert olarak gikip 
gitti. Ankara-da 101 pare top atilarak Padi§ahlik kaldirilmi§, Vahidiiddin de 
tahttan indirilmi§ti . da, uzerinden siyirdiklan biitiin sifatlann iginden 
kendisine kalan fert hakk'yle gikip gitti!» 

Ali Nuri Beyefendinin belki unutmu§, belki soylemeye liizum gormemi§ oldugu 
noktayi biz gosterelim: 

— Kimsenin, uzerinden almaya muktedir olmadigi «Halife-i Muslimin» sifatiyle 
ba§inin garesini aramaya gitti; ve islam aleminin biiyiik kismmi niifuz ve idaresi 
altmda tutan ingiltereden, ona higbir taviz vermeksizin, halife sifatiyle 
hakkinin korunmasini istedi. 

Vahidiiddin ingiliz zirhlisiyle Ege denizinden Ak-denize kivrilarak Malta adasina 
dogru yol aladursun... Biz, «Milli §ahlanma Hareketi» faslini ve «Yikilan Taht» 
bahsini kapatmadan once Istanbul ' un son vaziyetine son bir goz atalim... 
Devrin son sadrazami Tevfik Pa§a olduguna gore yine onun oglu Ali Nuri 
Beyefendiyi dinlemeliyiz : 

«— Anadolu zaferi ve saltanatin ilgasmdan sonra babamm bir sozii oldu. Dedi ki 
babam: Bu bir ihtilaldir, inkilaptir ve yeni bir (leegalite - kanuni hiiviyet)in 
ba§langicidir . Vazifemize nihayet vermeliyiz! 

Biliyorsunuz ki, son Padi§ahm son sadrazami babamdi . Kabinesini §u gordiigiiniiz 
Park Oteli binasinin bar kismi olan dairede topladi ve alinan mii§terek kararla 
hiikiimeti faaliyetten uzakla§tirdi . Padi§ahm (Miihr-ii Hiimayun) veya (Miihr-ii 
§erif) de-niien miihrii de babamda kaldi . Bu tarihi miihiir §u anda biraderim Hakki 
Beydedir. siralarda Ba§mabeyinci beni cagirtti ve §u iradeyi teblig etti: 
Pederinize soyleyiniz; memleketten ciksin; ve Rivyera gibi bir yerde istirahate 
cekilsin!.. Bu iradeyi babama bildirdim. Dedi ki : Beni dii§iindiikleri icin 
te§ekkiir ederim; fakat sihhatim iyidir ve Avrupa'da istirahate ihtiyacim yoktur! 
Vatanimda kalmayi tercih ederim! 

Vaziyeti saraya bildirdim ve bu defa Ba§mabeyinci tarafmdan §u iradeye muhatap 
oldum: Size verdigimiz §u risaleyi babaniza gotiiriiniiz ve bu sebepten memleketten 
cikmasmi istedigimizi soyleyiniz! 

Ve elime matbu bir risale verdiler. Bu, Hiyanet-i Vataniye Kanunuydu . Risaleyi 
babama gotiirdtim. Okumami istedi. Kanunun birinci maddesi, istiklal Harbinin 
Padi§ah ve Halifeyi kurtarmak gayesini guttugiinden bahsediyordu . Bunun iizerine 
pederim §u kar§iligi verdi : Eger memleketten gikmami gerektiren sebep buysa 
aksine, hicbir yere kipirdamadan burada kalmam icap eder. Padi§ah ve Halifeyi 
kurtarmak isteyenler, ayni gayeyi takip eden bir Sadrazama te§ekkiirden ba§ka ne 
yapabilirler ? . . 

Ve babam, boylece istanbul'da kaldi- Istanbul 'un istirdadmda buradaydi . Higbir 
kaba muameleye ugramadi . Aksine, hiirmet gordii ve vefatmda cenazesine bir siivari 
birligi gonderildi.» 

(Malaya) zirhlisi, biitiin gelik hamulesini eritecek derecede cigeri ate§li 
Padi§ahi gurbet yerine gotiiriir ve vatamndan oksiiz birakirken, onun vaktiyle 
Ba§katibine soyledigi bir sozii hatirlamak yerinde 
olur : 

«— Baba hicranmi her zaman kuvvetle hissediyorum. Ne zaman bir yetim gorsem, 
baba §efkatini derhatir ederim. Onun yoksunlugu gok elimdir.» 
Artik hatiralar iistiiste: 

«— Bizim hanedanimizdan her tiirliisii gelmi§ tir- Sarho§u gelmi§tir, zalimi 
gelmi§tir, delisi gelmi§tir, aptali gelmi§tir; fakat dinsizi gelmemi§tir! 
igimizde en miibalatsizi (kayitsiz) olan Abdiilaziz bile, son nefesinde Kur ' ana 
sarilarak oyle teslim-i ruh etmi§tir. Kani ile miilemma (kapli) olan Mushaf-i 
§erifi Yildiz Kiitiiphanesinde siz de gozlerinizle gordiiniiz!» 
Ba§katip Ali Fuat Tiirkgeldi ' den aldigimiz bu sozler, vatamndan, yani 
milyonlardan oksiiz kalan Padi§ahm ta§idigi iman ve islam selabetini gosterir 
ki, onu vatan di§ma iten saik de hakikatte bu selametten ba§ka bir §ey 
degildir . 

Ve diri diri mezara gomiilmekten daha korkung bir ruh i§kencesine mahkum edilen 
Tacidar, hig kimseye kin beslememekte, bu duyguya yabanci bulunmaktadir . Bakm, 
bir gun, Ba§katibine ne demi§tir: 



«— Benim kimseye kin ve garazim yoktur. Bir | adamaa ne kadar hiddetim olsa 

gelip bana iltica edince hiddetim geger. Yalimz iki ki§i hakkmda hiddetim 

gegmez: Biri Sultan Azizin validesi, biiyiik valide obiirii de Sait Pa§a...» 

Aslinda kin tutmayan Padi§ahm nefret ettikleri arasmda iig ki§i daha var : 

«— Diinyada iig mel'un vardir; bunlar bir sacayaktir. Biri bizim hem§ire, biri 

zevci olan Ferit Pa§a, biri de oglu Sami...» 

i§te istiklal Hareketine kar§i cephenin (1) numarali adami Ferit Pa§a iizerinde 

hiikmii ve buna ragmen onu Sadrazamlikta tutmak mahkumiyeti ! . . 

Padi§ah hususiyle Mustafa Kemal Pa§a hakkmda o kadar kinsizdir ki, (Malaya) 

zirhlisiyle giktigi yolun sonunda, italya'daki villasmda, kendisine, tekrar 

iktidari elde edecek olursa Mustafa Kemal ' e ne yapacagmi soran bir adama Yavuz 

Sultan Selim'den bir menkibe anlatarak aynen §6yle demi§tir: 

«— Yavuz, kendisini oldiirmeye kalkan askeri, Yavuz 'u oldiirecek kadar cesaret 

sahibi bir yigite ihtiyacim var, seni affettim, haydi git, diyerek nasil 

bagi§ladiysa, benim de ordularimda Mustafa Kemal gibi bir yigite ihtiyacim 

oldugundan onu affeder, millet hizmetine gonderirim!» 

Fakat, affedecek kendisiyken affedilmeyen ve tarihe af kabul etmez bir sugla 

gegirilmek istenen Vahidiiddin oldu. 

SON ANDA IKI VESIKA 

Eserimin Sultan Vahidiiddin' i (Malaya) zirhlismda takip eden noktasma gelmi§ 

gelmemi§tim ki, gazetemden evime bir telefon mesaji geldi : 

— Bir zat sizi gormek istiyor ve gayet miihim bir if§ada bulunacagmi soyliiyor! 
§u anda burada. . . 

Bu gibi miiracaatlara, muvazeneli ve muvazenesiz, ciddi ve hafif soyundan ali§mi§ 
ve onlardan kaniksami§ oldugum igin sordum: 

— Kimmi§? Mevzuu neymi§? 

— Higbir §ey soylemiyor! Ancak sizinle konu§abilirmi§ ! . 

— Verin telefona!... Telefonda itimat verici bir ton: 

— Tef rikamzla alakali olarak size verecegim bir vesika var... Bunu ne burada 
telefonla soyliyebilirim, ne de ba§kasma emanet edebilirim. Sizinle kar§ila§mam 
lazim. . . 

Ses tonundan aldigim itimat duygusundan midir, o anda igime dogan histen midir, 
nedir, mechul §ahsa: 

— Oyleyse evime gelin, goru§elim! Dedim ve adresimi verdim. 

Beyaz sacli, esmer, 65 ya§larmda kadar goriinen, gayet terbiyeli bir tavir 
sahibi bir insan... Hal ve kiyafetine gore ancak okur - yazar halk tabakasindan 
biri hissini veriyor; fakat muntazam konu§uyor ve kut'aktan kapma bir kulturciik 
ta§idigim belirtiyor. 
Hemen soze ba§ladi: 

— Vahidiiddin tefrikanizi dikkatle okuyorum. Orada iddia ettiginiz bir §ey var: 
Mustafa Kemal Pa§ayi Anadolu'ya, Mill! Miicadeleyi agma vazifesiyle Sultan 
Vahidiiddin ' in gonderdigi . . . Ben bu hakikati bizzat Atatiirk'iin agzmdan Umumi 
Katibine soylerken i§itmi§ olan insanim... Allah var... Allah ve tarih huzurunda 
bu hakikate §ahitlik etmek isterim. 

— Evvela hiiviyetinizi ve Atatiirk ile miinasebetinizi bildiriniz! 

— ismim Cemal Granda... 1910 dogumluyum. izmir'in Salihli kasabasmda dogdum ve 
istanbul'da biiyiidiim. Simdi Denizyollarmdan emekli olarak Yalova'nm bir koyiinde 
oturuyorum. 1927 - 1938 arasi, tarn 11 sene miiddetle Atatiirk'iin sofracilik 
hizmetinde bulundum. K6§kte, hususi servis hizmetlerini gorenlerin ba§mdaydim. 
Hemen her an ko§kteki hayatim yakmdan takip etmek, ne§ ' e ve Ofkelerine §ahit 
olmak, servis yaparken huzurundakilerle konu§tuklarmi i§itmek gibi bir firsata 
erdim. Bu 11 yil iginde i§ittiklerim ve gordiiklerim bir kitap doldurabilir . 

— §ahit olduklarmizdan Vahadiiddin ile alakalisi hangisidir? 

— 1928 - 29 siralarmdaydi. Kazim Karabekir Pa§a bazi beyanat ve ne§riyatta 
bulunuyor, istiklal Harbi §erefinin kendisiyle Atatiirk' e ait oldugunu iddia 
ediyordu. Ba§kalarma higbir hisse vermiyordu. Atatiirk bu ne§riyata fevkalade 
of kelenmi§ti . Bilhassa Kazim Karabekir'in birinci plani i§gal etmek 
istemesine . . . Bir giin, kar§isma Umumi Katibi Tevfik Beyi almi§, bu mevzuu asabi 
asabi konu§uyordu. Kahve getirip gotiirmek ve sair servislerde bulunmak 



vesilesiyle boyuna huzuruna girip giktigim igin hep aym bahis uzerinde 
konu§tuguna §ahit oluyordum. Diyordu ki : «Eger bu milleti Kazim Karabekir'in 
iddia ettigi gibi yalniz iki adam kurtardiysa vah bu milletin haline!.. Boyle 
bir §ey nasil agiza alinabilir? Bu adami akil doktorlanna muayene ve tedavi 
ettirmek lazim!.. Hirsin ve milleti aciz gostermenin bu derecesi olur mu?» Sonra 
birdenbire dogrularak Tevfik Beye dedi ki : «Beni, Mill! Miicadeleyi agmak iizere 
bunca Pa§a arasmdan segip Anadoluya gonderen Vahidiiddin ' dir . Eger bu vatani 
kurtaran birini aramak gerekirse Vahidiiddin' i gostermek lazim-gelir ! » Bu sozii 
kulaklarimla i§ittim ve o anda Atatiirk'iin tavir ve kelimelerine kadar higbir 
§eyi unutmadim. Benim gibi basit bir adamin §ahitliginde bir kiymet varsa onu 
kullanmaniz igin size geldim. Sozlerimi ayniyle yaziniz, imza edeyim. Hakikatin 
tecellisi ve Allahin rizasindan ba§ka bekledigim higbir §ey yoktur! 
(Mill! Miicadele fikri Sultan 6. Mehmed Vahidiiddin ' indir tezimizi ispat eden 
Mustafa Kemal ' in sofracisi Cemal Granda'nin imzali beyani . . . ) 

Cemal Granda'nin ifadesini ayniyle ogluma yazdirdim ve kli§esinde gorduguniiz 
gibi, imzasmi aldim. 

Tarih ilmi (metodoloji - usuliyat) bakimmdan, en giivenilecek vesikayi, herhangi 
bir garaz ve ivazlan olmayan, samimiyet ve iyi niyetleri a§ikar, hatta 
§ahislariyle kiymetsiz ve ehemmiyetsiz gorgii §ahitlerine baglar. Bu bakimdan, 
davamiz zaten evvelce ispat edilmi§ bulunduguna gore, eski sofracimn 
tespitlerini, ona muhtag olmaksizin biiyiik mikyasta kiymetlendirebiliriz . 
Vesika bununla kalmadi . Heniiz Cemal Granda yammizdan ayrilmami§ti ki, postaci 
geldi ve bir gazete getirdi. Bir okuyucunun gonderdigi 19 Mayis 1957 tarihli 
«Diinya» gazetesi... Bu gazetenin altmci sahifesinde «Falih Rifki» imzasiyle 
gikmi§ «Atatiirk Samsun'a gidiyor!» ba§likli bir hatira yazisinm ikinci ba§ligi, 
Vahidiiddin ' in agziyle Mustafa Kemal Pa§aya soylenmi§ ve taraf lmizdan daha evvel 
kaydedilmi§ §u sozlerden ibaretti: 

« — Pa§a, pa§a! §imdiye kadar devlete gok hizmet ettin! Bunlarm hepsi tarihi» 
gegmi§tir! §imdi ya pacagin hizmet hepsinden de miihim olacaktir! Pa§a, sen 
devleti kurtarabilirsin ! » 

Devleti kurtarmak, Samsun'da asayi§i tesis etmekle olmayacagma gore, Mustafa 
Kemal Pa§anm Anadolu'ya nigin gonderildigi Falih Rifki gibi bir kalemle de 
teyid ediliyor demekti. Bu itirafta daha nice Vahidiiddin dti§mam kalem miittefik, 
fakat i§ manalandirmaya gelince hepsi de hakikatten firaridir. 

Mustafa Kemal Pa§a Anadoluya dogrudan dogruya Tiirk devlet ve milletini kurtarmak 
igin Vahidiiddin tarafmdan gonderilmi§; ve devlet kurtarildiktan sonra onu 
kurtarmak fikrini ilk verenin ve bu i§e ilk davrananm, bir dii§man zirhlisi 
iginde vatanmdan uzakla§masim gerektirici §artlar fazlasiyle saglanmi?tir. §u 
var ki, Vahidiiddin, kar§i durulmasi ancak gok biiyiik bir kahramana dii§en bu 
§artlarm, olmeyi bilemedigi igin, ister istemez agma yakalanirken 
bahtsizligmm son basamagma gikmi§, bu da onu vatan haini gosterenlere bedava 
tarafmdan dayanak olmu§tur. 



Gurbette Bir Halife 

MALTA VE MEKKE 

Bir ismi de «Dar-iil - Hilafe: Hilafet Evi» istanbuldan ayrilmak iizere ingiliz 
zirhlisma gegerken top sesleriyle selamlanan, forsu direge gekilen ve en biiyiik 
bozgun iginde muzaffer bir hakan muamelesi goren Vahidiiddin Malta'da pek sade 
kar§ilandi ve higbir torene §ahit olmadi. Zirhli, Malta kiyilarma yakla§ip 
demir atmca, Vali Lord (Pliimer) gemiye geldi ve ingiltere Krali adma 
Vahidiiddin ' i selamladi; Halifenin adaya misafir geli§inden §eref duydugunu 
soyledi ve her emrine amade oldugunu bildirdi. 

Vahidiiddin'e ingiliz subay ailelerinin kaldigi, surlarla gevrili, eski bir 
ki§ladan bozma, muhte§emce ve konforlu bir binada geni§ bir daire tahsis 
ettiler. Vahidiiddin bir nevi §atoya benzeyen bir dairenin bir odasmda, gozleri 
ugsuz bucaksiz deniz ufkunda, kah limandan ayrilan ve kah limana giren kiil rengi 
harp gemilerinden ba§ka bir manzaraya §ahit degildir. 



Maiyetindekiler arasmda Zeki Bey isimli bir kaymakam (yarbay) vardir ki, 
gurbette Halifenin ba§ belasi... Ayya§, kumarbaz, gikarma dii§kiin, son derece 
kaba ve terbiyesiz, efelik gayretinde bir adam- . . . Vahiduddin ' in fahri 
yaverlerinden ve «Mizikayi Hiimayun Kumandanligi» gibi neye yaradigi meghul bir 
i§e memur . . . Vahiduddin ' in de eski kaym biraderi... Fakat kiz karde§i goktan 
ba§im alip saraydan gitmi§, adeta, Vahiduddin' i bo£?ami§, arada higbir miinasebet 
kalmadigi halde de mahut Zeki Bey Padi§aha bir kene gibi yapi§ip kalmi§ ve onun 
has adami roliinii oynamaya bakmi§tir. Maksadi sadece Padi§ah yakmligini 
somiiriiciiliik vasitasi diye kullanmaktan ibaret olan bu adam, i§te bu defa zoraki 
bir sadakat gayretiyle, fakat hakikatte mazlum Ve mustarip Halifeyi somiirmek 
igin onu gurbet illerinde de takip etmi§tir. ileride ve italya'da Vahidiiddin'e 
neler yapacagmi gorecegimiz bu adam, Sultamn yiizii tutmadigi ve edebi mtisaade 
etmedigi nispette kiistah ve §irrettir. Mevki ve niifuzunu da, Sultani bir asalet 
ve tahammtiliin istismarmdan ba§ka bir §ey tammiyan bu seciyyesine borgludur. 
i§te bu adam, Malta adasmda, sabahtan ak§ama ve ak§amdan sabaha devirdigi 
viskilerle bir skandal mevzuu . . . Vahiduddin ise veliahtligmda yaptigi Almanya 
seyahatindeki resmi ziyaf etlerden birinde mecbur olarak agzma kadar gotiiriip 
indirdigi §ampanya kadehinden dudagma siiriilen tek damla miistesna omrii boyunca 
igki nedir, bilmeyen insan... Fakat ustiine konan sinekleri kovmaktan aciz 
mizaci, onu bu ve daha nice adamlara mahkum ediyor. 

istanbul'da General Harington'a yazilan mektubu bizzat gotiirup muhatabma teslim 
edecek ve cevabim alacak, memleketten ayrili§ planini da tertipleyecek ve 
yerine getirecek kadar Vahidiiddin'e hulul davasinda Kaymakam Zeki Sultana 
Topkapi saraymdaki Hilafet makamma ait «Emanat-i Mukaddese: mukaddes 
emanetleri» beraberine almasim teklif etmekten bile gekinmemi§ ve §u cevabi 
almi§tir : 

— Onlari yanima alamam! Onlar cedlerimin Turk milletine hediyeleri vs 
emanetleri . 

obiir maiyetse, ba§ta ve be§ vakit namazmda «Serkarin - Ba§mabeyinci» Yaver 

Pa§a, hususi doktoru Re§at Pa§a vesaire, iyi fakat silik adamlar... 

Vahiduddin ' in Malta'daki ya§ayi§ tarzi, Napolyon'un (Sent Elen)deki siirgiiniinden 

farksiz... Olanca alakasi Istanbul ve Anadolu haberlerine bagli ve biitiin meraki 

Tiirkiye iizerinde toplu. . . . 

i§i giicii gazete okumak ve okutmak... 

Bir defasmda aleyhinde kusulan kiifiir ve ithamlari kendisine okuyamayan, buna 

edebi yetmeyen bir yakmma: 

— Hakkimz var, diyor; okuyamiyorsunuz, anliyorum. §u masaya birakin da o 
gazeteleri, ben kendim okumaya cali§ayim! 

Veliahd Abdiilmecid Efendinin Halife secildigini ve Yavuz'un ziimriitt tahtma 
oturdugunu haber almca, hig mutadi degilken bir kahkaha kopariyor ve 
yamndakilere §6yle diyor: 

— Hangi taht?... Kaldi mi ki, taht?.. Bu efendi, §ehzadeliginde ba§ma Fatih'in 
kavugunu gegirip bir takim garabetler yapmaga kalkmi§ ve agabeyim Cennetmekan 
Sultan Abdiilhamid Han tarafmdan paylanmi§ti. Goriiyorum ki, hala huyu 
degi§memi§! Abdiilaziz ogullari hep boyle... Bu hakikati Abdiilhamid Han 
«ba§larmi bo§ birakacak olsam ne dereceye kadar alcalacaklarim ben bilirim!» 
diye ne giizel ifade etmi§ti! Kof bir azamet iginde kuklalarm en sefili olmaya 
nasil razi oluyor bu adam? 

Ve gelen gazeteler icinde Abdiilmecid' in Vahiduddin hakkmda beyanati: 
«— hain yalmiz vatanimiza hiyanet etmedi . Hanedanimizm §erefiyle de oynadi . 
Artik vatandan da, hanedanimiz sicilinden de kovulan bu adamdan bahsetmeyelim! 
Yazik ki, benim babam bu adamin amcasiydi; bunu bile dii§iinmedi.» 
Sadece Abdiilmecid' in seciyesini gosteren, bu adi, zebunkii§ ve ahmak sozlere ait 
herhangi bir tefsir liizumsuzdur. 

Eski yaverlerden Tank Miimtaz Goztepe'nin bazi yaymlarmdan edindigimiz 
bilgilere gore, bu son adilik tezahiirlerinden sonra Vahiduddin gazete okumayi da 
kesmi§tir . 

siralarda bir gun, ha§metlu ingiltere Kralimn temsilcisi, Malta Valisi Lord 
(Pliimer) Vahiddiiddin ' in huzuruna gikip Hicaz Krali Birinci Hiiseyin tarafindan 
valilik vasitasiyle gekilen bir telgrafi teblig etti. ingiliz askeri 
makamlarmin §ifresiyle ve ingilizce yazilmi§ olan telgraf §uydu: 



«Yeryuziintin Halifesi ve butun islamlarin imami, Emir-iil-Mu ' minin Efendimiz 

Hazretlerini, Hicaz Krali Hiiseyin kullari Kabe-i Muazzama ' nin muazzam 

misaf irligine davet eder ve dindarane bir sadakat ve merbutiyetle Hakipa-yi 

§ahanelerine (ayak tozlarma) yiiz surer. » 

Vahiduddin ' in cevabi §u oldu: 

«— Peygamberimizin ruhaniyetine yiiz siirmek icin Hicaz 'a gitmeyi, Krai Hiiseyin' in 

daveti iizerine kabul etmi§ degilim. Ben bu vazifeyi §anli miivekkilim (vekili 

oldugum §anli zat) Peygamberimiz, Efendimiz Hazretlerinin davetleri olarak ve 

emsalsiz bir manevi miijde olduguna inanarak kabul ediyorum.» 

Boylece Vahiduddin kendisini biitiin musliimanlarin Halifesi ve Tiirklerin Padi§ahi 

gormekte devam ettigini ilan etmi§ oluyordu. Nitekim bir defasmda da: 

«— Beni mukaddes muvekkilimden ba§ka hie kimse Halifelik makammdan azledemez!» 

Demi§ti . 

Ba§mabeyinci Yaver Pa§a tarafindan Krai Hiiseyin 'e cekilen cevap telgrafi, 

Sultamn nefsi iizerindeki bu kanaatini acikca gosterir bir azamet vesikasidir: 

«— Atebe-i Mekmertebe-i Cenabi Hilaf etpenah-i akdesiye (felek mertebeli ve 

mukaddeslerin mukaddesi Hilafet makamimn e§igine) hitaben cekilen telgraf name-i 

ha§metpenahileri son derece siirur-u §ahaneyi (Padi§ah sevincini) mucip oldu. 

Ravza-i Nebiye yiiz siirmek ve miivekkil-i zi§aninm (vekili oldugu §anli zatin) 

da-vet emirlerini yerine getirmek iizere derhal harekete karar verdiklerinin 

te§ekkiirat-i §ahaneleriyle birlikte zat-i ha§metpenahilerine iblagini kulunuza 

irade buyurduklan ve hareket giiniiniin ayrica i§'ar edilecegi maruzdur.» 

Vahiduddin ve maiyeti, Vali Lord (Pliimer) in binbir ihtiram ve itina tavriyle 

«Barham» zirhlisma bindirildiler . Amiral dairesi oldugu gibi Vahidiiddin'e 

tahsis edilen zirhli, Siivey§ yolunu tuttu. 

Vahiduddin ' in Siivey§te, Krai Hiiseyin'in oglu Abdullah ve maiyeti, bir de 

aralarinda bulunan filozof Riza Tevfik tarafindan kar§ilam§i parlak oldu. Arap 

§eyhi kiliginda gelen Riza Tevfik, Padi§ahca gayet giic te§his edilebilmi§ti . 

Mukaddes topraklarin iskelesi Cidde'ye bayragi denize kadar §arkici bir ingiliz 

harp gemisiyle gitmeyi cirkin bulan Vahiduddin, kendisini ve maiyetini gotiirmek 

iizere Krai Hiiseyin tarafindan bir vapur kiralanmi§ oldugunu ogrenince gocuk gibi 

sevindi ve alakalilara dua etti. 

«Zemzem» isimli, kic gonderinde Iran bayragi, direginde de Osmanli saltanat 

forsu dalgalanan vapurla Cidde'ye vardilar. 

G6riilmemi§ tezahiirat... Cidde aciklarinda suyun yiizii, kiiciiklii, biiyiiklii 

yelkenlilerden papatya tarlasma donmii§... Sahil de, Hicazin her yerinden akin 

eden ce§itli kabilelerin ce§itli renkleriyle dolu... Padi§ahin istimbota ayak 

attigi andan itibaren denizden ve kiyidan kopan bir alki§ gigligi... Hicaz, 

tahttan indirilmi§ farzedilse de, Tiirklerin Padi§ahi ve miisliimanlarin Halifesini 

ilk defa goriiyor. 

giiniin vasita ve yol §artlarma gore daha iyisi olmayan §ekilde, Vahiduddin ve 

12 ya§indaki oglu bir fayton icinde ve maiyeti develer iizerinde, Mekke'ye 

hareket . . . 

Tahttan indirili§ini degil, adeta taht'a gikarili§ini ilan eden 101 pare top 

ati§iyle kar§iladiklari Padi§ah, boyu kilometreler tutan bir kervanin ba§inda, 

mukaddes beldeye indi . 

Ayni kar§ilani§ ve gokleri delen alki§ naralari... 

Allahin Evi goriiniince Vahiduddin arabadan indi, yaya olarak dogru Kabeye gitti, 

iki biikliim bir ihtiram tavri icinde yeri opmedigi kaldi, «Hacer-i Esved»e yiiziinii 

goziinii siirdii ve tavaf vazifesini yerine getirdi. 

Krai Hiiseyin, ona, bir Osmanli pa?asindan kalma olup kendisine tahsis etmi§ 

bulundugu sarayvari konagi ayirmi§ti. Vahidiiddin'e kar§i takmdigi ikram ve 

ihtiram tavri o kadar miibalagaliydi ki, bunun hasbi ve samimi olmasi miimkiin 

degildi. Nitekim Vahiduddin bu miibalagayi seziyor ve yakmlarma §6yle diyordu: 

«— Bu adamin bu derece israrli ikramlari beni sikmaya ba§ladi. Allah vere de 

altindan gapanoglu gikmaya...» 

Vahiduddin Mekke'de sari humma dedikleri ekseriyetle alip gotiiren korkung bir 

hastaliga tutuldu ve 15 giin, yiiksek ate§le kavruldu. Nihayet iyi oldu ve 

kurtulu§unu §6yle izah etti: 



«— Benim ya§amam Allah 'in muradi icabmdan olmasaydi, yakalananlarm ytizde 

ytiziyle 61 time mahkum olduklari bu korkunc hastaliktan kurtulamazdim ve §anli 

miivekkilimin ruhaniyeti imdadima yeti§mezdi.» 

Hastaligmdan sonra Vahidiiddin, Hicaz'm iklim bakimmdan en giizel ve elveri§li 

yeri olan Taife gotiiriildti ve orada muhte§em Abdiilmuttalip Kasrma yerle§tirildi . 

Zahirl bahane, sihhatine en uygun bir yerde oturtulmasi, hakiki sebepse, Krai 

Hliseyin'in eli altinda bir nevi garanti gibi muhafaza edilmesi... 

Zira, bu noktaya kadar gercek saikini bildirmed gimiz ihti§amli davet ve bunca 

ikram ve ihtiramm biricik gayesi, Vahidliddin ' in elinden Hilafetin 

koparilmasidir . Krai Hiiseyin, bu emeline, ya Vahidliddin' i kiipler dolusu altmla 

kazanarak, yahut el altmda tutup herhangi bir harekette bulunmasma engel 

olarak varmak azminde... Nitekim o, Suriye, Filistin ve Amman taraflarmda 

birtakim tertiplerle halifelik gayesini ilan etmi§ ve Arap aleminin biiyiiklerini 

Hicaz'a davet ederek birlik kurma sevdasina du§mu§tur. Biitiin i§, Vahidiiddin'i 

kendisine biy'at ettirmek, boylece Halifeligin ilk tasdik belgesini bizzat 

Halifeden almakta. . . 

Kendisine azil ve iskat kabul etmez halife goziyle bakan Vahidliddin, peceler 

dii§iip de cehreler meydana gikinca, Krai Hiiseyin' in topyekiin Suriye havzasmda 

koparttigi ve Hicaz'a kadar soktugu curcuna sirasmda, birdenbire maiyetine emir 

verdi : 

— Hazirlaniniz ! Yarin, havasi ve suyu bu kadar giizel olan Taif'i ve pe§inden 

Hicaz ' 1 terkediyoruz ! 

Vahidliddin ' in Taif'ten ciki§i ilahi rahmetten bir i§aret oldu. Ctinkti ertesi giinii 

Vahabiler Taif'i basti ve onlerine gikani yakip yiktilar, asip kestiler. 

Ha§imi saltanat ve idaresine kar§i hareket biiyiidii, Krai Hiiseyin 'in kuvvetleri 

magliip oldu ve ibniissuud, muzaffer bir Roma kumandani tavriyle mukaddes beldeye 

girdi. Fakat Mekke'ye girer girmez son derece nazik bir politika edasiyle ve 

askerlerinin «Allahiimme Lebbeyk - Allahim, davetine ko§tuk ve sana geldik!» 

nidalariyle Kabe'ye yoneldi ve ta?kin bir din alakasi gosterdi. 

Fakat Mekke'nin dii§mesine ragmen, miidafaasma bazi Tiirk zabitlerinin de 

katildigi Cidde mukavemet ediyordu. Bu sirada Cidde'ye gelen Krai Hiiseyin, 

Hilafet, Sultanlik, biitiin riiyalarina veda edercesine, tahtini oglu Emir Ali'ye 

birakti ve ingiliz baskisiyle meydana gelen bu neticeden sonra muazzam servetini 

yiiklenip, yine bir ingiliz iilkesi olan Kibrisa kapagi atti ve Oliinceye kadar 

orada kaldi- 

Tiirk zabitleri sayesinde aylarca siiren Cidde mukavemeti nihayet kirildi, 

ibniissuud, mukavemetin saikleri olan Tiirk zabitlerinden ikisini huzura cagirip 

tebrik etti ve kendi hizmetine aldi . 

Vahabi istilasinin arafesinde Taif'ten cikan ve binbir cetinlik icinde Ciddeye 

varabilen Vahidliddin oradan Misir'a gitmeyi arzuladiysa da bu istegi Krai Fuad 

tarafmdan kabul edilmedi; o da, daima muhafaza ettigi, asla ingiliz oyununa 

getirmedigi Halife ve Sultan vasiflarini omuzlarinda ta§iyarak en uygun ve 

baskidan uzak memleket kaydiyle italya yolunu tuttu. 

Burada en nazik nokta, yine Vahidliddin ' e ait ulviyettir. 0, kuru bir unvan 

halinde olsa da, malik bulundugu muazzam sifati, hicbir menfaat mukabili 

satmayan ve bir harp gemisinden faydalandigi ingilizlerin Hilafet mevzuunda 

oyununa gelmeyen, bu oyuna gelmemek icin alakasiz bir iilke, italyayi secen biiyiik 

insandir . 

italya topragmda ilk ayak bastigi liman, Cenova... Ne o? 

Bu limanda fevkalade bir kar§ilani§ ! . . . italya Krali Viktor Emanuel ile diktator 

Musolini, bizzat kar§ilayanlar arasinda. .. Ayrica eni§tesi ve Sadrazami Ferit 

Pa§a ve bazi saray mensuplari . . . Vahidliddin ve maiyetine hususi bir tren tahsis 

edildi ve kalmacak yer olarak onceden kararla§tirilan (San Remo) ... 

italya... Cicek, meyve, gam agaci ve deniz suyu kokan llik giine§ memleketi ve 

onun bu hassalara sahip en giizel plaj §ehirlerinden (San Remo) ... 

Vahidliddin ' in bir daha icinden cikmayacagi ve oliim do§egine uzanacagi §iir ve 

serenad memleketi... Vahidliddin ' in iizerindeki biitiin para, Tank Miimtaz 

Goztepe'ye gore 35 bin ingiliz lirasidir. Bizse bu parayi ba§ka kaynaklara gore, 

kagit para olarak ,50 bin Tiirk lirasi gostermi§tik . Kaynaklardan hangisinin daha 

dogru oldugunu bilmemekle beraber o zamanki (kur)lara gore, kagit para 35 bin 

Sterling ile 50 bin Tiirk Lirasi arasinda azim bir fark yoktur. Bir padi§ah icin 



bah§i§ parasi kadar zaif olan 50 veya 100 - 150 bin Turk lirasi kiymetindeki 
parayi, bir canta icinde sertabip Re§at Pa§a ta§imakta, ve gereken masraflari 
kendisi gormektedir. 

i§te, biraz evvel ne soydan bir adam oldugunu bildirdigimiz, sabik kayinbirader 
Kaymakam Zeki'nin gozii bu cantadaydi. istiyordu ki, canta onun elinde olsun, 
masraflari o gorsun ve ba§ta kumar olmak uzere her tiirlii sefahatine bu canta 
yeti§sin ! . . . Daha evvel Malta ve Hicaz'da biiyiik rolii olmayan bu Qanta, §imdi 
Sultanin artik kendi yagiyle kavrulmaya ba§layacagi italya'da, bilhassa sefahat 
vasitalarimn pek bol oldugu bu yerde, Kaymakam Zeki'ye gore can noktasiydi. 
«Mizika-yi - Humayun» kumandani, fahri yaver ve sabik kayinbirader tarafmdan 
goz dikilen bu cantanin, Re§at Pa§a esrarli bir §ekilde oliince nasil ayya§ ve 
kumarbaz Kaymakama gectigini ve nelare yol actigini birazdan gorecegiz. 
Artik Vahiduddin italya'da... 

VAHIDUDDIN ITALYA'DA 

Yegeni Vahiduddin 'e en cirkin §ekilde catip yeni rejime yaranacagini vehmeden 
zaif karakterli Abdulmecid de, Hilafetin lagvi iizerine biitiin Hanedan azasiyla 
beraber Tiirkiye'den kovulup Avrupa yolunu tutunca, Vahiduddin ' in Istanbul 'da 
kendisine emanet ettigi kadin efendiler vesair yakinlari hep birden italya'da 
tepesine u§u§tuler. Bunun ijzerine Vahiduddin, tuttugu kucuk villayi birakip 
(Villa Manyoli) isimli kasri kiraladi. Portakal, liman, Malta erigi, manolya 
agaglariyle suslii buyiik bir koru icinde modern bir §ato... Ayrica, havaya 
bayiltici bir koku ne§reden tiirlii gigekler ve giiller... Villanin biraz 
ilerisinde birkac odali bir de yavru ko§k... Bu minik ko§k, ileride, sabik 
kayinbirader Kaymakam Zeki'nin rezaletlerine yataklik edecektir. 
Artik kadin efendilerden saraylilara, Ba§mabeyincinden ba§ doktora, yaver, 
musahip, katip, esvapciba§i, ibriktarba§i, tiitiinciiba§i, berberba§i ve daha 
kimlere ve nelere dek saray kadrosu tamam... (Villa Manyoli) ve yanindaki kiiciik 
ko§kiin 40 kiisur odasini i§gal eden bu kalabaliga hususiyle ba§larinda Kaymakam 
Zeki gibi bir sefih bulundukca Padi§ahin o mahdut parasi ne kadar miiddet 
yetebilir? 

Kaymakam Zeki'nin rezaletleri (San Remo)ya yerle§ildikten kisa bir zaman sonra, 
korkunc mikyasta ba§ladi. Vahiduddin ' in hususi hizmetlerine bakmasi icin tutulan 
kiigiik bir italyan kizi Zeki 'den gebe kaldi ve rezalet duyulmasin diye fedakarlik 
Padi§ahin [ kesesine dii§tii. 

Hale ve §u Osmanli Hanedanmdan bazilarmdaki eabir, tevekkiil, tahammiil ve 
hicaba bakm ki, Vahiduddin hala bu adami ba?mdan defedemiyor! 
siralarda harikulade bir levha: 

italya kralmdan bir temsilci gelip Halifeye, diledigi yerde diledigi §ato ve 
konagi secmekte serbest oldugu ve biitiin hizmet kadrosiyle beraber her tiirlii 
masrafm Krai tarafmdan goriilecegi ricasini getiriyor. 

Prensliginde Qanakkale ' deki Truva harabelerini ; ziyarete geldigi vakit 
kendisine mihmandar §ehzade olarak refakat ettigi italya Kralma, Tiirklerin 
Padi§ahi ve miisliimanlarin Halifesi §u ulvi mukabelede bulunuyor: 
— Ha§metlii Krai Hazretlerine §iikranlarimi arzediniz! Gosterdikleri incelik ve 
civanmertligin hayraniyim! Fakat ta§idigim «Miisliimanlarin Halifesi» unvani boyle 
bir yardimi kabul etmeme manidir! 

Bu bilgiyi, yiizelliliklerden ve (Villa Manyoli) miidavimlerinden, muharrir Refi 
Cevat Ulunay'a borcluyuz. 

Bir seyahat vesilesiyle §imali italya'yi dola§ip oralardan (San Remo)ya gegen 
Krai Viktor Emanuel ve diktator Musolini oranin me§hur gazinosunda Vahiduddin 
ile bulu§uyorlar, bilhassa Musolini ve Padi§ah arasmda kar§ilikli bir ho§lanma 
doguyor ve Halife, italya diktatoriine fa§izmi, yikmadan dogan bir inkilap olarak 
medhediyor . 

Vahiduddin ' in maiyetindeki pa§alar, beyler ve agalar, vaktiyle saraydan 
aldiklari maa?lan §imdi Padi§ahm siirgiin mahiyetindeki gurbet hayatmda da 
ingiliz lirasi olarak almaktan cekinmiyor, iistelik giinde dort Ogiin yiyip iciyor, 
sonra gezip tozuyor ve biitiin bu yiikler, Sultanin malum ve mahdut kesesine 
biniyor. Bu gidi§le paranin bir iki yil bile dayanip dayanamayacagi belli 
degil... Fakat Padi§ah, damarlarindaki asil kanin icabi, sultani comertliginden 



zerre bile kismiyor ve tek tedbiri yaliniz az nefsini her §eyden mahrum etmek ve 

bir nefer hayati ya§amaktan ibaret kaliyor. 

Hele Zeki Bey, hele o korkung istismar sulugu!.. i§i giicii, (Montekarlo) ayan bir 

kumarhanesi olan (San Remo) gazinosunda Vahidiiddin ' in kegesinden para sagmak... 

Onun bu hallerine en 50k ofkelenen Sertabip Re§at Pa§aya da di§ bilemekte ve 

Sultanin aci ihtarlarina bo§ vermekte... 

Bir gun Vahidiiddin Villanin alt katinda otururken ani bir silah sesi.., Korkung 

bir giglik ve di§anda oda kapisimn online yigilan bir viicudun giirultusii. . . 

Vahidiiddin hemen kapiyi agip firliyor. . . Ne gorse iyi ! . . . Kesesinin muhafizi, 

yakin ve sadik adami ve sertabibi Re§at Pa§a, kanlar iginde yere uzanmi§... 

Yerde agik duran sag elinin biraz ilerisinde de bir tabanca... Re§at Pa§a 

iizerine kapanan Vahidiiddin'e ancak «Efendimiz, 61iiyorum!» diyebiliyor, ba§ka bir 

tafsilat veremiyor ve kaldirildigi hastahanede vefat ediyor. 

italyan polisinin delil yetersizligi yiiziinden herhangi bir suikasta atf edemedigi 

ve intihar te§hisini koydugu hadise, birgoklannca Kaymakam Zeki'nin eseridir. 

Vahidiiddin, manolya deryasi (Villa Manyoli)de, her gun derece derece sifira 

dogru inen bir termometre gibi tiikeni§ini gordiigii kesesine bakarak, tarn bir 

itikaf hayatma gekilmi§ ve oyle bir ig hayata yonelmi§ bulunuyor ki, di?ina ait 

higbir §eyin farkinda olmuyor, artik biisbiitiin Kaymakam Zeki'nin eline gegen 

kesesinin bile. . . 

Bir miiddet sonra Fransa'da olen eni§tesi Damat; Ferit Pa§a ve bir yil gegmeden 

onu takip eden kiz karde§i Mediha Sultan, Halifenin sirtim biisbiitiin gokerten 

sebeplerden . . . 

VAHiDUDDIN' IN SON GUNLERI 

Malum yiizellilikler ve Vahidiiddin ' ci geginenlerden Tiirkiye'yi terketmi§ ne kadar 
adam varsa, bir nevi Yildiz Sarayi f arzettikleri (Villa Manyoli)ye ii§ii§iiyor ve 
oturduklari otellerde, Padi§ahin, artik omrii gibi tiikenmeye yiiz tutan kesesine 
yiik oluyorlar... Bunlarin arasinda Padi§ahi siyasi tertiplerle dolandiranlar da 
var... Mesela, Paris'te «Intak-i Hak» adli bir gazete gikarmak vesilesiyle, 
ba§larmda Giimiilcineli Ismail 'in bulundugu bir hey'et, Vahidiiddin ' den oglu 
Mehmed Turgut Efendiye ait paraya kiydirmak yoliyle 1000 ingiliz lirasi koparmis? 
ve parayi aralarinda payla§ip savu§mu§, gitmi§ti. Padi§ahin son ihtiyat 
akgelerinden verdigi bu basit paraya kar§ilik en adi §ekilde dolandirili§i son 
derece giiciine gitmi§; ve dost, dii§man, vicdan ve ahlakim bu kadar lekelemi§ bir 
alem iginde, o, adeta nefsine kiiser hale gelmi§, kendisini herkesten gizler 
olmu§tu . 

Artik kesenin de suyu gekilmi§ bulunmakta ve dibi goriilmektedir . Vahidiiddin 
masraf larini kismaya bakiyor, fakat elinden, nefsine ait giiliinecek bir tedbir 
olarak, igtigi paketlerce sigarayi asker sigarasina gevirmekten ba§ka bir §ey 
gelmiyor . 

Evet; paketlerce sigara. . . Giinde 4-5 paket . . . Ve sayisiz kahve . . . Padi§ahm 
olanca istihlaki bunlar... Oyle bir istihlak ki, adeta oliimii iple gekercesine, 
yani masraf 1 toptan kapatmak istercesine intihar yardimcisi. . . 

Mahut sabik kaymbirader Kaymakam Zeki, nihayet, Sertabip Re§at Pa§adan sonra 
kaf adarligim yaptigi Padi§ah kesesini bir gecede (San Remo) kumarhanesinde 
sagiveriyor ve koca Halife bunca etrafi ve muazzam manasiyle bir kilo ekmege 
muhtag hale dii§iiyor. Korkung skandal! Paranin kaybolmasi bir yana; hadise 
duyulacak ve Padi§ah kesesinin kumar masasma sagilip tiiketildigi haber almacak 
olursa, Tiirkiye ve Avrupa'daki tepkilerle beraber, (Villa Manyoli)ye kredi agan 
(San Remo) esnafmin ne yapacaklarmi dii§iiniin!.,, 

Vahidiiddin, sapsari parmaklarinda bir asker sigarasi, kahrindan olecek gibi 
oluyor, buna ragmen bu §irret adami kovacak hamleyi gosteremiyor ve hem§iresi 
Mediha Sultanla bulu§up vaziyete bir gare ariyor. Kahraman hem§ire, hemen, 
babasi Abdiilmecid Han'm hediyesi ziimriit yiiziigii parmagmdan gikarip karde§ine 
veriyor, yiiziige italya'da kiymet bigilemiyor, nihayet Londra kuyumcularma 
intikal eden miicevher 8000 ingiliz lirasina mii§teri buluyor ve satiliyor. Eh, 
Vahidiiddin ' in bir kag aylik — herhalde 1 senelik degil— masraf kar§iligi 
saglanabilmi§tir ; fakat bu para da bitince ne olacak?... 



Nitekim biiyiik kismi alacaklilara dagitilan bu paranin pe§inden yine darlik 
ba§liyor, Kaymakam Zeki aym yolda ve Padi§ah kesesinden para sagmakta devam 
ediyor ve artik Halifeyi iflas halinde goren esnaf (Villa Manyoli) kredisini 
kesiyorlar . 

Bir aralik Misir'da Krai Fuad'in tertipledigi Hilafet kongresinden de bir netice 
almamami? ve Misirli vicdan sahibi bir alim, istiklali tarn olmayan bir iilke 
temsilcisinin Halife olamayacagmi avaz avaz haykirmi§tir. 

Abdulmecid de, oturdugu ko§ede, Halifelik unvamna simsiki bagli kalmakta, onu 
Vahidiiddine birakmamakta ve Hanedan azasi arasinda bir anla§maya 
yana?mamaktadir . 

Biitiin bu diinya ortasinda Vahiduddin ' in istirabini h'i'g bir hayat 

gergeveleyemez . igtigi barut lezzetli asker sigaralarimn mavi duman halkalarina 
bakarak, duman olmu§ 6 asirlik bir saltanatin 6 nci Mehmed'i sifatiyle, 
kendinden olan ve olmayan sefil yaratili§lar arasinda, bunlara ve hatta tarih ve 
-devletine ait ne varsa hepsini birden kendisine yukleyici hazin kaderini 
du§unuyor . 

Osmanli imparatorlugunun siyaset mezbahasinda koca ve yarali bir fil gibi yere 
goktiiruldiigii ve tepesine asirlann hesabi yiikletildigi bir hengamede ba§a 
gegmeye mecbur olmak ve pe§inden milleti ve devleti kurtarmamn planini bizzat 
tertipledikten sonra zafer kazamlir kazanilmaz mill! hmca hedef diye 
gosterilmekten biiyiik felaket ve talihsizlige acaba tarihte hangi misal denk 
dii§ebilir ? 

Vatan di§i edilenlerden biri olarak (San Remo) da kendisine katilan seryaveri, 
eski Bahriye Naziri Avni Pa§anm Vahiduddin hakkmda, onun talihsizlik 
derecesini anlatan bir sozii, harika gapmdadir: 

«— Ahad-i nas (avam tabakasi) arasinda bile Vahiduddin ' den daha talihsizi, butiin 
tarih ve edebiyat alemi iginde aransa bulunamaz ! . . » 

Yani, degil padi§ahlar ve yiiksek tabakadan insanlar, ayak takimi da i§in iginde, 
biitiin insanlik kadrosunda ondan daha talihsizi yoktur. 

Oyle bir talihsizlik ki, Allah ona, §eref ve namusuna musallat Zeki isimli 
kiilhanbeyinden tutun, mana ve hakikatini tahrif edici nice fikir e?kiyasina 
kadar hie kimseye kar§i durabilecek mukavemet biinyesini vermemi§, bunun yerine 
sultani bir vekar ve asaletle her §eye katlanma seciyesini bah§etmi§, boylece 
biraz evvel dokundugumuz sir icabi, bu, aslmda masum adam, mazi, hal, dost, 
dii§man her tarafa ve herkese ait ayip ve giinahlarm, iginde toplandigi bir 
ke§kiil halini almi§tir. kadar ki, Zeiki isimli sefilin Villadaki ig telefonla 
kendisine «ulan!» diye hitap edecek kadar agir hakaretine, koca Halife, gazete 
okumayi kestigi gibi, ig telefon hatlarmi kestirmekten ba§ka bir mukabelede 
bulunamami§tir . Bu karakter, Abdulmecid ogullarinda, (Burbon) , (Valua) , 
(Habsburg) , (Hohenzolern) , (Romanof ) ve daha nice Avrupa Krai hanedanindan 
higbirinde mevcut olmayan bir asalet, fakat korkung bir zaaf olarak ba§lica 
f arikadir . 

Eger ikinci Abdiilhamid Istanbul 'a Selanigin donme havasini ta§iyan, manada 
ve maddede gapulcu Hareket Ordusunu, ba§tan ba§a Anadolu erlerinden kurulu 
Hassa Ordusuna gignetmediyse sadece bu karakteri yiiziinden... 

«Yaver-i Ekrem» unvanli, eski Bahriye Naziri Avni Pa§a hakkmda birkag kelime 
etmek borcundayiz: 

Bu zat, Mustafa Kemal Pa§aya Istanbul 'da her kolayligi gostermi§, onun Samsun'a 
gitmesi igin «Bandirma» vapurunu hazirlatmi§, sonra da, eski Bahriye Vekili ve 
«Yavuz - Havuz» kahramani ihsan Beyin marifetiyle me§hur Yiizellilikler listesine 
alinmi§tir . 

Onun) siyaset muhterisleri hakkmda soyledigi bir soz vardir ki, o da harika 
gapmda : 

«— Cemaatin son safindan mihraba sigramak gayretinde insanlar... » 
Sirasi gelmi§ken Yiizellilikler iizerinde de, istikbalin tarihgisine bilgi 
verelim: 

Bu listeyi tertipleyen veya tertipleten, Ankara degil, Londra ve (Lord 
Kiirzon)dur. Londra'da ismet Pa§aya «biitiin muhalif lerinizi temizlemelisiniz ! » 
emrini veriyor ve sayilarim soruyor. Lozan zaferine (!) Tiirk'iin mukaddesat 
temelini yikmak pahasina ermi§ olan ismet Pa§a bu suale «Muhalif lerimiz 150 
ki§idir!» cevabini veriyor. Halbuki o giine kadar tespit edilenler sadece 70 



ki§idir ve 150 rakami, adeta ingiliz Lorduna comert goriinmek igin agizdan 
kagirilmi§ bir kemiyettir. Lord bir hafta zarfmda bunlarin isimlerini istiyor. 
ismet Pa§a da Ankara'ya bir §ifre teli gekip kara listedekilerin 150 'ye 
gikarilmasim istiyor, 1960, 27 Mayis hareketinde de goriildiigii gibi siyasi 
ahlakamiz malum olduguna gore, herkesin birbirini ihbar ettigi bir sefalet 
vasatmda bu 150 ki§i rastgele dev§iriliyor ve ismet Pa§amn Efendisi (Lord 
Kiirzon) a takdim olunuyor. 

Bu hadiseyi bize, Ankara Turkocagmda, Ba§kanlik odasmda Prof. Osman Turan'in 
huzurunda anlatan, eski yaver ve (Villa Manyoli) misafiri Tank Miimtaz 
Goztepe ' dir . 

Taht ' a gikmca sakal birakmak Osmanli padi§ahlarinin adet ve usuliiyken Yavuz 
Sultan Selim gibi buna riayet etmeyen ve hatirlatanlara «sakalimi kimsenin eline 
vermeye niyetim yok!» mukabelesinde bulunan Vahidiiddin italya'da sakal birakti 
ve onu kendi eline vererek tel tel yolarcasma vicdamni muhasebe etmeyi bildi. 
Bu muhasebenin son hiikmii §udur: 

— Ben birgok noktada zaifim; fakat her noktada masumum! 

Derin bir musiki kiiltiir, hatta ihtisasma malik bulunan Halife, manolya ve 

palmiyelerin llik havasmda tiiten italyan serenatlarim i§ittikge hisleniyor ve 

babasi Abdulmecid' in (Donizetti) ye bestelettigi ve sonra gelenlerin de 

degi§tirmedigi Hanedan martini hatirliyor. Bu hatirlayi?in iginde, kirmizi 

ceketli, astragan kalpakli, boz pantolonlu ve mizrakli Hassa siivarilerinin 

atlarma ait nal sesleri ve ki§nemeler de vardir. 

Maddi ve manevi istirap ve darliginm en baskm demlerinde goziiniin oniinden 

mazisi gegen Vahidiiddin, bazen tek ba§ma bir odaya kapamyor ve orada esrarli 

bir i§le me§gul goriinuyor. Etrafindaki tecessiis sahipleri, bir kolayim bulup da 

odaya goz attiklari zaman goriiyorlar ki, koca Sultan ve Halife, Hanedan ni?anim 

dizinin iistiine yerle§tirmi§, kiigiik bir tirnak makasiyle onun elmaslarim sokmeye 

gali§makta . . . Hem igeridekilere, hem di§aridakilere kar§i utandigi igin, bir 

siirii midenin goz diktigi sofrasma lazim olan ekmegi ancak Hanedan ni?animn 

elmaslarmdan tedarik edebilecek hale du§tugunii gizlemektedir . 

Tiirklerin Padi§ahi ve muslumanlarm Halifesi 6. Mehmed Vahidiiddin ' in bu halinden 

duyulacak utang, kendisinden ba§ka, Tiirk ve miisliiman her fert tarafmdan 

payla§ilsa yeridir! 

Sene 1928... Mayis aymdayiz... Vahidiiddin, bildirdigimiz §artlar iginde, (Villa 

Manyoli) nin alt Katmdaki bir odasmda, itikafa gekilmi§ bir dervi§... 

Sihhatge dii§kiin, gokiik, bitkin... 

Hususi doktoru Profesor (Fava) kendisine fazla sigara igmemesini, hususiyle sik 

sik aspirin almamasim, bilmem kagmci defa ihtar etmektedir. 

Fakat dinleyen kirn? 

Doktora verdigi cevap: 

— Benim tek keyfim, sigara, doktor!. Derime, kemigime, kanima i§lemi§ bir 
ali§kanlik . . . Onu birakirsam ne yaparim? . . . 

— Hig olmazsa azaltimz, Majeste! Hayatimz tehlikeye girebilir. Aspirin 
tiryakiligini de birakiniz! Zayiflami§ bulunan kalbinize fenadir. 
Aldirmiyor . 

Arada bir vasiyet sozleri: 

— Oliirsem beni §am'da Selahaddin-i Eyyubi tiirbesine gomsiinler! .. 

— Aman; cenazemi salip iilkelerinde suriindiirmesinler ! . . 

— Aman; ba§imdan Kur ' an ve islam olgiilerini eksik etmesinler ! . . 
Fakat bu vasiyetlere (kar§i bir siirii hayal ve teselli: 

— Allah uzun Omiirler ihsan etsin, efendimiz! in-§aallah istanbul'a donecek ve 
«taht-i alibaht»miza kavu§acaksmiz ! 

Bu iimit ve hayalin Vahidiiddin' i her an besledigi ve en iimitsiz demlerinde bile 

terketmedigi bir hakikattir. Vahidiiddin, her §eye ragmen bir gun Tiirkiye'ye eski 

sifatlariyla ve debdebeyle donecegine kanidir. 

Bir kere, soz Tiirkiye'ye dondiigii ve Mustafa Kemal Pa§ayi Anadolu'ya gondermi§ 

olmasi aci aci yerildigi zaman, kelimesi kelimesine diyor ki : 

«— Biz yandik amma, onu Anadolu'ya gondermekle vatani kurtardik!» 

Ve derin derin ig gekerek devam ediyor : 

«— Mustafa Kemal bana bunu yapmaz, Mustafa Kemal bana bunu yapmaz!» 



14 Mayis giinu (San Remo) ufuklarmda muthi§ bir infilak... Buyiik bir firtina. . . 

Havayi §im§ekler ormekte, bardaktan bo?amrcasina bir yagmur inmekte. .. 

gece Vahidliddln blitlin kadinlarim topluyor ve onlarla, gayet ne§'eli, 

halle§iyor. istanbul ' dan, saraydan, §uradan, buradan hatiralar... Hususiyle, 

Cengelkoyimdeki ko§k. . . Ah o giinler, o giinler! . . 

Vahiduddin bir §ezlong uzerinde ve yari uzanmi§ vaziyette... 

Sohbetin en tatli yerinde §ezlongtan dogrulup ; kadmlanna emir veriyor: 

— Haydi, yatsi namazlarim kilin da gelin!-. Dertle§meye devam ederiz... 
Hep beraber gikiyorlar. 

Yaninda kalan ve hizmetinden bir an ayrilmayan zeevcesi Nevzat Kadinef endiye 
hitabi : 

— Safram kabariyor. Bana bir tas getir! 

Nevzat Kadinefendi tasi getiriyor ve Sultan egilip hafifge gaseyan ediyor: 

— Haydi, tasi dok de gel! . . Meydanda kalma. 

Kadinefendi tasi dokup de dondugu zaman goruyor ki, Sultan §ezlonga upuzun 
yatmi§ ve ta§ kesilmi§ vaziyette... 

Ciglik... Ko§u§an harem halki... Padi§ahin, dokunur dokunulmaz dii§en ve 
§ezlongtan sarkan eli... Ciglik iistiine giglik... Herkes ayakta... Son Osmanli 
Padi§ahi 6. Mehmed Vahiduddin, Mustafa Kemal Pa§aya «git de vatani kurtar!» 
dedigi andan giinii gunune tarn 7 yil sonra, anla§ilmaz §ekilde 61mu§tur. §im§ek, 
gokgurultiisii, sagnak... Villadakiler ve kiigiik ko§ktekiler hep birden cenazenin 
ba§inda... Padi§ahin yegeni, kizkarde§inin oglu Prens Sami de orada... Deliye 
donmii§, kadinef endilere haykirmakta: 

— Dayima ne yaptiniz? 

Padi§ah, sirtinda samur kiirk, gozleri kapali, yuzijnde hig oliiye benzemeyen bir 
tazelik ve huzur benzeri bir tebessiim, sanki butiin bu patirtilari dinliyor, 
fakat cevap vermek istemiyor gibi . . . 

Ertesi sabah yagmur hala devam ederken (Villa Manyoli)yi gepgevre ku§atan, 
tersine d6nmij§ serpu§lu italyan polisleri... italyan hijkumeti, Halifenin ani 
vefatiyle yakindan ilgili... Resmi temsilcilerle beraber hususi doktor Profesor 

(Fava) orada . . . 

Ceset uzerinde (otopsi) yapilmasi luzumlu gosteriliyor . Olum sebebinin 
anla§ilmasi igin, gurbette olen Halifenin viicudu kesilip bigilecek... islam 
Olgulerine uymayan bir i§... Ayri mes'ele... 

(Otopsi) yi villada bizzat profesor (Fava) yapiyor ve ameliyat pek kisa suriiyor. 
Profesor, sirtinda beyaz gomlegi, elinde kugiik bir kemige benzer bir §eyle, 
biti§ikte bekleyenlerin yanma geliyor ve : 

— i§te, diyor; oliirn sebebi! . . Bu, kalbe giren damar! . Ta§ kesilmi§. . . Fazla 
sigara igmek, bilhassa bir defada gokga aspirin almak yuziinden tikanmi§ ve olumu 
meydana getirmi§. . . Ba§ka sebep aramaya liizurn yok! . . . 

Seryaver Avni Pa§aya gore Padi§ah, parasinin tarn bittigi anda bu olumij kendisine 

hazirlami§tir, yani intihar etmi§... Ak§am yemeginden sonra bir defada 7-8 

aspirin almi§ ve neticeyi beklercesine §ezlonga uzanmi§... 

Halife yemekten sonra kag taneyse, aspirin almi§ olsun, olmasin, onun intihar 

kasdi giittugune ihtimal verilemez. Qunku o derin ve §iddetli bir mu'mindir ve 

boyle bir din sugu i§lemekten miinezzehtir. Gerisi, hep yaki§tirma, uydurma, zan 

ve hayal . . . 

Parasinin tarn bittigi anda olmesi de ilahi bir liituf ve ahiret nimetlerine 

davetli olmaktan ba§ka turlu yorumlanamaz . 

Halifenin cesedi tahnit ediliyor ( ilaglaniyor ) v yegeni Prens Sami tarafmdan 

buyiik masraflarla yaptirilan som cevizden bir tabuta yerle§tiriliyor . Tabutun 

uzerinde §u yazi: 

«— islamlarin Halifesi ve Tiirklerin Hakani Altinci Sultan Mehmed Han 

Hazretleri» . . . 

Ve i§te o zaman rezaletin en buyugu kopuyor. (Villa Manyoli) alacaklisi bakkal, 

kasap, manav ve saire hep birden ayaklanip tabuta haciz koyduruyorlar . 

Boyle bir hadise diinyada belki ilk defa olmaktadir. Bir Padi§ah ceseti, 

tabutuyla beraber hacz altmdadir ve topraga kavu§mak hakkma malik degildir. 

Tabut, (Villa Manyoli) nin mermer do§eli avlusunda ve ziyaretlere agik bir 

(katafalk) e§yasi §eklinde giinlerce bekletiliyor; ve ancak Misir, Suriye ve 

Irak'tan gelen yardimlarla kurtarilip serbest hale getirilebiliyor . 



Eger Halifenin borglarim italya hiikiimeti odemiyorsa, herhalde bunu Turk 

hiikumetine hakaret etmi§ olmak icin yapmiyor. 

Cenazeyi ziyaret eden edene . . . islam dunyasindan, §uradan, buradan gelip tabut 

ba§inda Kur ' an okuyanlar ve dua edenler... Bunlarin arasinda, siyahlar giymi§ 

iki kiziyle beraber mermere diz cokiip hiristiyan usulii dua eden ve aglayan 

ihtiyar biri vardir: ikinci Abdiilhamid ' in ressami me§hur- (Zonaro)... 

Vahidiiddin ' in, parasim ve kiymetli evrakim sakladigi cekmece agilinca meydana 

cikan manzara muthi§... 

Tarn 17 tane altin lira geyregiyle, ta§lari sokulmu§ Hanedan-i Al-i Osman» 

ni§ani. Yani dort ve ayrica dortte bir altinla, di§leri sokulmu§ bir agza benzer 

bir ni§an... Gergekten Sultan, parasinin bittigi anda 61mu§tur. 

Cenaze §am'a gotiiriildu. Oradaki hukumetge diizenlenen orta halli bir merasimle, 

Selahaddin Eyyubi tiirbesinde yer bulunamadigi igin Sultan Selim Camii 

mezarligma gomuldii. 

Aradan bir miiddet gegince Sultan Selim Camiindeki mezarlar kaldirilmi§, 

duzle§tirilmi§ ve orasi park haline getirilmi§tir . 

Demek ki, bugiin, Tiirklerin Padi§ahi ve musliimanlarm Halifesi Vahidiiddin ' den 

maddi bir iz bile mevcut degil... 

Fakat manevi bir iz mevcut... Bu iz resmi yol yaftalarma bakmadan takip 

edilecek olursa oyle bir noktaya varilir (ki, orada, sahte para basanlar gibi, 

yalan ilim ve tarih imal edenlerin tezgah kapisim acacak ve topunu birden ilahi 

adalet savcisina teslim ettirecek anahtar vardir. 

imam-i Rabbani Hazretlerince Allah indinde en yiiksek derece, bir insanin, iyi 

olmasina ragmen fenaliginin soylenmesinde olduguna gore, ikinci Abdiilhamid ' den 

sonra bu mertebeye erebilmi§; biiyiik mazlum olarak Vahidiiddin 'e ait ruhani makami 

dii§iinelim! . . .